10 kuruş
Sayı 183
1 Haziran 1950
Perşembe
İKTİSADİ
^SİYASİ
Iç politika
Yeni Hükümetin
Acheson, iki Amerikan meclisinin karma toplantısında
Londra Konferansı hakkında geniş izahat verdi
Büyük Mille Meclisinde Hiiknmet programının tenkidi dinleniyor
MECLİS TOPLANTISINDA

Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
programında tasarruf düşünceleri
Haddi zatında memleketin tabii servet kaynakları şimdiye kadar istismar edilememiş ve ııutta iyi veya fena bilgilerle İsrar tarafına gıdıııniş olduğu için memleketimizde tasarruf, yapılacak işlerin başında gelir. Tasarruf iktisadi mânasiyle, hasislik demek değildir. Tasarruf herhangi bir parayı semere verebilecek bir yere vermek, daha doğrusu verilen paranın maddi veya mânevi muhakkak karşılığım almaktır. Tasarruf yalnız parada değil, zamandan da olmalıdır, çünkü tasarruf denilen şeyi paraya münhasır kılmak çok İptidaî bir düşünce olur. Tasarruf sözü, bizde, parlâmento hayatına başladığımız 1908 tarihinden beri her sene ortaya çıkar, bütün gelen hükümetler programında bunu yapacağını söyler, bilhassa maliye bakanlan hep bütçenin yapıldığı zaman yeni bir tasarruf için imkân bulduğunu ortaya atardı. Bu vaziyet yalnız memleketimizde değil, bugün teşrii hayata malik bütün memleketlerde mevcuttur. Bundan dolayıdır ki, tasarruf yapılacağı sözü vergi verenleri ne kadar sevindirirse, daha son-ralan hâdiselerin icabatı neticesinde, bu tasarruf vaidlerinin yapılmaması-ve yeniden vergilerin ihdası, mükellefleri o derece fazla hayal sukutuna Uğratmıştır; ve çok defa hükümete karşı olan itimatsızlık bundan ileri gelmiştir. Biz tasarrufu ufak işlerde değil, vaziyetin heyeti umumiyesinde görüyoruz. Hükümet ve hükümeti idare edenlerin bilmesi icap eden en mü-tiim nokta, halkın bugün zorlukla Ödediği vergilerin mahalline sarfedilmiş hlma6idır. Bu paralar onlara bir vediadır, bunu kendi paralarından daha fazla bir ihtimamla, tıpkı bir emanet çibi sarfetmeleri icap eder. Onun için biz Hükümet ve hükümet memurlan-mn mesuliyetini yalnız kendilerine emanet edilen bir parayı suiistimal değil, hattâ mahalline sarfetmemiş olmaları ihtimaline de teşmil etmek istiyoruz. Dalma tekrar ettiğimiz veçhile bürokrasi kabil olduğu kadar kaldırılacak olursa, o vakit salâhiyet ve mesuliyetin kendiliğinden meydana çıkacağını ve neticede tasarruf gayesine de hizmet edilmiş bulunulacağını tahmin etmekteyiz. Bugünün büyük bir inkılâp hükümeti telâkki edilen Demokrat Parti Hükümetinin, bu işde radikal hareket etmesini biz çok münasip buluruz. Tanzimat tan beri bu memleketin bir derdi olan ve bir türlü hal-ledilemlyen idare cihazımızın çok ba-r»’t bir hale getirilmesi bizde, yalnız ’ muml noktadan değil, bütçemiz için ■» büyük bir tasarruf addolunabilir, h telif vesilelerle memleketimizin i resini elinde tutan bazı şahsiyetle-. dolan ve taşan memur adedimizin zlalığından bahsettiğimiz zaman, hiç memnun olmadıklarını görmüştük. Ju kimselerin memuriyetten ayrıldıktan sonra ne yapabilecekleri düşünülüyor ve bu hal memleketimizde daima arzu edilmiş olan ıslahatın yapılmasına imkân bırakmıyordu. Bilhassa şahsi teşebbüs, bir yardım görmediği İçin bu endişeye belki biraz da hak verilebilirdi. Zaten iktisadi devletçilik tesiriyle serbest çalışmağa yer azaldığından herkesin Hükümet hizmetine koşması ve orada, kendisine lüzum olsun olmasın, bir yer bulması pek tabii görülüyordu. Şimdi şahsî teşebbüse ehemmiyet verilir ve bunun kuvvetlenmesi için bütün engeller ortadan kalkarsa, o zaman Öyle zannediyoruz ki, bu memur kafilesinin büyük bir kısmı kendiliğinden birer hayat yolu anyacak ve muhakkak bulacaktır. Bahusus bunların hususî teşebbüse atılmaları için hazırlanmalarında Hükümetin mânen yardım etmesi bir vazife olmalıdır. Bu hususta muhtelif memleketlerin son 3 Sene zarfında yaptıkları şeylerden nü-muneler almak kabildir. Bu vaziyet Hükümetin yalnız bütçesine değil, halkın umumi tasarrufuna da hizmet edecektir, çünkü bugün en ufak bir iş için adetleri oldukça fazla memurların çalıştığı ve iş sahibinin bir işi takip için ftarcadığı zaman ve o zamanın kıymetini ölçecek olursak, o vakit tasarrufun çok zıddı olan israfa gittiğimizi ve dünyanın en zengin memleketlerinden daha çok müsrif olduğumuzu görürüz. Bu sebepten biz, Hükümet programının bu çok ehemmiyetli olan tasarruf vaadinde muvaffak olabilmesi için derhal teşebbüse ve fiiliyata geçmesini, ve demokratik gayelere lâyık bir vaziyet tesis edebilmek için idare mekanizmamızı İslahtan başlamasını çok faydalı buluruz. Bu gibi ıslahat memleketimizde son 42 sene zarfında müteaddit kereler yapılmış ve muvaffak olamamıştır. İlk zamanlarda muvaffakiyet eseri gösterse bile kısa bir müddet sonra, evvelce yapılan İslahattan daha fena bir hal husule gelmiştir. Bir daha bu hale meydan vermemek için bu defa bu işin bir plâna raptı zarurîdir Temas ettiğimiz mevzu üzerinde şimdiye kadar çok durulmuş. tetkikler yapılmış, raporlar yazılmış, fakat tatbik olunamamıştır öyle zannediyoruz ki. şimdi artık yeniden komisyonlar kurulmasına, tetkikler yapılmasına ihtiyaç yoktur. Memleketin saadeti namına mevcut oları raporlar okunur ve bir de bu hususa dair hır iki ecnebi mütehassısının mü-tatâası sorulursa, artık bir daha ortaya çıkmamak üzere bıı mesele hallolunacak ve bir taraftan bütçede tasarruf yapılırken diğer taraftan hususi te-şebbüfllero atılan insanların müstahsil vaziyete geçmeleri imkânının temini memleket için hayırlı bir hâdise ola-• aktır. Fakat her şeyden evvel, bu işin bir Hükümet meselesi değil, bir memleket, dâvası olarak bir daha ortaya çıkmamak üzere, kati ve tek bir plâna raptedilmesi lâzımdır. Şimdiye kadar gelen ve giden bütün hükümetlerin muvaffak olamamasının başlıca sebebi olan bu işin esasından halli yeni Hükümet İçin büyük bir muvaffakiyet eseri olacağından şüphe etmiyor ve demokrasimizin köklenmesi İçin bunu çok ehemmiyetli buluyoruz.
Habib Edib * Törelıan
Abone : Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis edon : EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez
Af kanunu
tasarısına
hazırlık
Amerika Türkiyenın
emniyeti ile
Amerikan Dışişleri Bakanı, Atlantik devletlerinin âcil bir harp tehlikesi bulunduğu fikrinde olmadıklarını, fakat hemen harekete geçilmezse, bir Rus tecavüzü ile karşılaşılabileceğini söyledi
AVashington, 31 A.A. (United Press)
— Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson. bugün Kongredeki beyanatında Atlantik Paktına dahil 12 devlet temsilcilerinin toplantısı ve üç büyüğün yani Ingiltere. Fransa ve Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlarının konferansı hakkında İzahatta bulunmuştur.
Acheson bilhassa şöyle demiştir:
"Atlantik Paktına katılan 12 devletin Dışişleri Bakanları âcii bir harp tehlikesinin mevcut olduğu fikrinde değildirler. Maamafıh her hangi bir tecavüze karşı savunmalarıru hazırlamak maksadiyle şimdiden harekete geçmezlerse Kremimden gelecek bir tecavüz tehlikesinin daima mevcut o-lacağı kanaatini taşımaktadırlar.,,
Acheson nutkunda Almanya, Avusturya. Güneydoğu Asya meselelerin*' temas etmiş ve bilhassa Hindîçini. Yunanistan. Türkiye. Iran, İsrail ve A-rap devletleri ile Avrupanın kalkınmasından ve bütün bu işlerin dünyanın hür devletleri üzerindeki tesirinden bahsetmiştir
Dışişleri Bakanı, sözlerine devam İn demiştir ki:
"Avrupaya st?yahat(m esnasında Pa risi ziyaretim de dahil iki esaslı va ziyetle karşılaştım. İlkönce Kuzey Atlantik camiasının müşterek menfaatleri olan ve müşterek tehlikelerle karşılaşan bir camia teşkil ettiği fikri gitgide daha kuvvetli bir şekilde kök salmaktadır. Saniyen Avrupada hayatiyet ve itimat hisleri artmış bulunmaktadır.
"Atlantik camiasının işbirliği yap ması gerektiği fikri. Sovyet Rusyanın kaynaklarının kısmı âzamini askeri gayelerdi? kullandığı ve bunun üzerine tehlikeli bir vaziyet hâsıl olduğu kanaatinden mütevellittir.
"Bu camiada sınaî ve teknik sahada dünyanın en büyük kabiliyetleri mevcuttur. Bu camia hürriyetin ve insan haklarının eski beşiğidir. Hür dünya devletleri bu kaynaklardan İBtifade etmeli ve milletlerin refahı artmalıdır. Bu suretle anlaşılacağı veçhile Kuzey Atlantik camiasının kuvvetlenmesi gayesi hodbin bir düşüncenin e-seri değildir.,,
Acheson, Londra görüşmeleri esnasında müvazenell kollektif kuvvetlerin ihdası şeklinde yeni bir askerî savunma prensipinin kabul edildiğini açıklamıştır.
Washington, 31 A.A. (United Press,
— Ayan ve Temsilciler Meclislerinin karma toplantısında bugün geniş izahatta bulunan Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson, dünyanın bugünkü siyasî ve iktisadi durumunun heyeti umumiyosinc temas etmiş tir.
Acheson, soğuk harbin başlıca cephelerini gözden geçiren Dışişleri Bakanlarının muhtelif mevzularda fikir ve kurarlarını şöyle hulâsa etmiştir:
Almanya:
Bonn Cumhuriyeti lle bugüne kadar mevcut olan teknik harp halinin muhtemel olarak tadili İçin hazırlıklar yapıldığını söyliycn Acheson, Al-manyanın yakında Avrupa Konseyine İştirak ötmesi ümidini izhar etmiş ve Alman - Fransız kömür, çelik mınayl-
Londra Konferansı »irabında Acheson Beviııle beraber.
inin birleştirilmesi hususunda Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman’ın plânını övmüştür.
Avusturya:
Acheson. üç büyük devlet Dışişleri Bakanlarının hâlen mevcut askerî hükümet yerine yüksek sivil komiserler ikame edilmesi mevzuunda mutabık kaldıklarını beyan etmiştir.
Güneydoğu Asya:
Acheson. dünyanın bu bölgesindeki milletlerin milli istiklâllerine kavuşmak yolunda kaydetmiş oldukları inkişafı övmüş ve Atlantik camiası tarafından sarfedilen gayretlerin muvaffakiyetinin. Güneydoğu memleketlerine sulh ve sükûn devri fırsatı temin yolunda büyük hizmeti olacağını kaydetmiştir.
Hindicini:
Dışişleri Bakanı "Fransa, Vlet namın güvenliği mesuliyetinin her şeyden evvel kendisine, Hindiçlnî Hükümetine ve bu memleket halkına raci olduğunu müdriktir." demiş ve Schu-man'a Hindiçinî meselesinin halledilebilmesi yolunda Birleşik Amerikanın yapacağı yardım hakkında malûmat verdiğini söylemiştir.
Türkiye, Yunanistan ve İran:
Bu mevzuda Dean Acheson. şunları söylemiştir:
"Bevin ile birlikte her iki hükümetimizin Türkiye. Yunanistan ve Iranın emniyet ve refahı ile olan ilgisini bir kere daha tekrarladık."
Ortadoğu:
"Arap devletleri ile İsrail'in emniyetini hedef bilen müşterek hır siyaset hususunda ve bu memleketlere silâh sevkıyatı yapılması mevzuunda mutabık kaldık. Müşterek siyasetimiz, dünyanın bu önemli bölgesinde barış ve istikrarın ikame edilmesine büyük ölçüde yardım edecektir."
9
VVaslıingtoıı hususi muhabirimiz telsizle bildiriyor
Achesonla T. Lie arasında
bir fikir ihtilâfı mevcut
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, flvrupanın utopyekûn siyaset,, ten
Washington. 31 (Hususî muhabirimiz H G. Martin telsizle bildiriyor)-VVaflhingt.on resmi mehafilinin kanaatine göre, Trygve Lie'nin Moskova se yahatl Rus-Butı münasebetlerinde büyük bir değişikliğe sebep olacak unsurları ihtiva etmemektedir. Bugün Dış Bakanı Acheson için ehemmiyeti haiz olan mesele, Amerika namına Londrada girişilen askeri ve mali ta-
Adalet Bakanının başkanlığında kurulan komisyon, tasarıyı kısa zamanda Meclise sevkedecek
— Demokrat gelmesinden programında bahsedildiği muvazi ola-neşre-
Ankara 81 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) Partinin İktidara sonra Hükümet Af kanununda malûmdur. Bımu
rak birçok haberler de dilmiş bulunuyor.
Bugün haber aldığımıza göre Adalet Bakanlığı Af kanunu tasarısını süratle hazırlamak yoluna gitmek üzere gereken çalınmalara banlamış ve Bakan Halil Özyörük’ün başkanlığın* da, Profesör Bülent Nuri Esen, Profesör Faruk Eren, Profesör Sulhl Dönnıezer ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Umum Müdürü Lûtfl Akatlı’dan mürekkep bir komisyon kurulmuştur.
Af kanunu tasarısının kısa zamanda Meclise sevkedilmesl beklenmektedir.
_________________________________
(United Press)
Schuman Plânını İngiltere reddetti Londra 31 A.A.
Ingiltere bugün Fransa ve Almanya demir ve çelik sanayiinin birleştirilmesi hususundaki Fransız teklifini reddetmiştir. İngiltere bu hareketine sebep olarak da daha bu mesele üzerinde teferruat tesbit edilmeden evvel kendisinden teklifi kabul etmesinin istendiğini ileri sürmüştür.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsüne göre Fransız muhtırası dün gece İnglltere-nin Paris Büyükelçisi Sir Oliver Har-rey'e tevdi olunmuştur.
II
daha şiddetli ve geniş hedef olacaktır. Bütün gözönünde tutarsak resmi mehafillnin seyahati hakkında ve menfi
blı bu Wa-Lio’nin
bizar olduğuna kani...
ahhütlere gerek Kongrenin gerekse A merikan umumî efkârının muvafakatini elde etmektir. Eğer Acheson. Trygve Lie’nin Moskovada müsbet neticeler elde ettiğini kabul ederse, o zaman demokrasilere yardım için girişilen "topyekûn siyaseti,, ne taraf tar bulamayabilir. Çünkü Rusya ile anlaşma ümidinin mevcudiyetine ina nılmadığı günlerde bile dost memleketlere yardımı tozammun eden A-merlkan dış siyaseti tenkid ediliyor du. Kızıl tehlikenin ortadan kalktığı zehabı uyandığı anda “yardımcı-dış siyaset,, taarruza sebepleri shington Moskova olan resmi kannatini küçümseyebiliriz. Bahsi geçen bu kanaatin zamanla değişmesi çok muhtemeldir.
Başkan Truman tatilinden bir kaç gün feda edip, hem Acheson ve hem do Lle İle konuşmak ve birbirinden farklı iki tezi dinlemek lüzumunu hissetmiştir. Dış Bakanı Acheson Tru-man'a sert bir dış politika takip edil meşini ve soğuk harbe devam olunmasını tavsiye etmektedir Trygve Lie ise, Amerikanın, daha mülayim bir politika güderek milletlerarası anlaş-mu imkânlarının aranması İcap ettiği kanaatindedir
Truman - Acheson - Lie konuşmaları bilhassa komünist Çinin Birleş miş Milletlere ölınması üzerinde olmuştur. Llenln hareket tarzına esas olarak aldığı fikir mantıkîdir/ Evvelâ, komünist Çin Hükümetini Birleşmiş Milletlere alarak bu teşkilâtın faaliyet İmkânlarını genişletmek icap • der Sonra müzakere mevzuunu genişleterek "soğuk harp., meselesini halletmek imkânları aranmalıdır.
New-York Tlnıes'e göre Truman, fikrini şöyle açıklamıştır: "Birleşmiş Milletleri felce uğratan Huşlar olduğuna göre, meydana gelen durumu bir takını fedakârlıklarda bulunarak dü zeltmek Amerlkaya düşmez..
Bununla beraber, Truman - Acbe-son - Lie konuşmaları muğlâk bir dramın ancak birinci pordeslni teşkil etmektedir. Büyük bir ihtimalle hâdiselerin gelişmesi dünya efkârının ve Avrupa memleketlerinin gösterecekleri bir aksülamele bağlı olacaktın
Dün, muhalefet. Hükümet programını tenkid etti
Halk Partisi sözcüsü, programın birçok
noktalarını vuzuhsuzlukla vasıflandırdı
Barutçu
C.H.P. adına Hükümet programını tenkid eden
muhabirimiz
Ankara 31 ( Hususi
bildiriyor) — 9 uncu devre Büyük Millet Meclisi ehemmiyetli toplantılarından birini daha dün yapmış bulunuyor. Bu toplantının ehemmiyetini, Halk Partisinin 27 yıllık bir iktidar devresinden sonra Mecliste ilk defa olarak muhalefeti temsil etmesi teşkil etmiştir.
Halk Partisinin, Hükümet Programını tenkidi Ankarada büyük bir alâka topladığından Meclis sayılı günlerinden birini daha yaşamı? ve dinleyici locaları tıklım tıklım dolmuştu.
Meclisin dünkü toplantısına muhalefet Lideri İnönü gelmemiş ve Halk partisi sözcülüğünü Faik Ahmet Barutçu yapmıştır.
Muhalefetin başlıca tenkidi. Hükümet Programında maziye çok yer ayrılmış olmasıdır. C. H. P. sözcüsü hükümetin bilhassa ekonomik programında vâzıh olmadığını ve grev bahsinde de kaçamaklı hareket ettiğini belirtmiştir. Millet Partisi adına Osman Bölükbaşı tenkidlerde bulunmuş ve gerek İktidar partisine ve gerekse bugünkü muhalefet öncüsü Harlk Partisine şiddetle hücumlar yapmış ve bilhassa din ve irtica bahsi üzerinde durmuştur.
Müstakillerden Sinan Tekelioğlu şahsiyata kapıldığından umumi hava, aleyhinde tecelli etmiştir. Ondan sonra yine müstakillerden Kemal Türk-oğlu konuşmuşlardır.
Müstakillerden sonra Demokrat Parti milletvekillerinden Cihat Baban, Füruzan Tekil, Abdullah Boya-cıgiller, Mükerrem Sarol Hükümet Programını desteklemişlerdir.
C. H. P. milletvekillerinden Avni Doğan da söz alarak Demokrat Partinin Halk Partisine yaptığı hücumları cevaplandırmaya çalışmış vakit geciktiğinden celse tatil edilmiştir.
Dünkü müzakerelerin tafsilâtı bugünkü 3 üncü sayfamızdadır
YELLERİ
Bugün
2 aci sayfamızda okuyunuz
(_________________________
^UGÜN BAŞLADIK

Dışişleri Bakanımızın seyahati
Fuat Köprülü Pariste hararetle karşılandı
BrÜk-
Brüksel 31 A.A. (Afp) sel’e dün gelen Türk iyenin yeni Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, bugün öğleden sonra trenle Paris’e gidecektir.
Köprülü, Pariste İktisadi işbirliği Avrupa Teşkilâtı Bakanları toplantısına iştirak edecektir.
Brüksel, 31 (A.A.-United Press)— Bugün buraya gelen. Türkiye Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, hava alanında gazetecilere şu beyanatta bulunmuştur :
u— Seçimlerden beri, eski dış siyasetimizde bir değişiklik olmamıştır. Ancak, doğu güvenliğinin üzerinde önemle durulmasını temenni etmekteyiz.
Paris, 31 (YİRS) — Brükseiden trenle gelen Fuat Köprülü akşam Parise vâsıl olmuştur. Garda Türkiye Büyük Elçisi Nııman Mencmenci-oğlu ve elçilik ileri gelenleriyle, Avrupa İktisadi işbirliği Heyeti Başkanı Tiney, bu heyet âzalan ve kala-
SICAKLARA DAİR:
Telefon : 44756 - 44757 Santral Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul

balık Tilrk kolonisi tarafından karşılanmıştır. Dışişleri Bakanı Köprülüye, umumi kâtip yardımcısı Fatin Zorlu ve Hususi Kalem Müdürü Necdet Kent refakat etmekte idiler. Bakan. gardan doğruca, Pariste ikameti esnasında kalacağı Faubourg St. Honorö’deki Brtstol Oteline gitmiştir.
Pek yakında
r
Baş veren bir ink'lâ^s YAZAN :
Sayfa 2
Y E N t Î8TANBUL
1 Haziran 1950

1*7 *

Bergama’ya doğru
Otel odasındaki resimler karşısında — Uyku, yatak ve tuvalet yeri medeniyeti
yorum
Barbunya balığı hakkında
muayenehanesini hatırlıyorum — Yine otobüs cefası başladı
Ayvalığın sabah hali — Yine tanıdıklarla karşılaşı-Gençlikle olgunluğun bir araya getirilmesi güçlüğü — Gazino müstecirinin ikramı — Bir dişçi
j^YVALIĞIN Istanbulda bix çok benzerine, hattâ büyük otellerine hem servis, hem yemek, hem de manzara güzelliği itibariyle üstün olan Çamlı gazinosundan son ayrılan o gece biz olduk. Otel ismini taşıyan kirli dam altına kerhen giriyoruz. Benim odamda, duvara, mükellef çerçevelerle a-sılmış birer metre boyunda iki fotoğraf var. 1900 devrinden evvelki zamana ait, Cleo de Me-raude tarzı giyinmiş kadın, da ha doğrusu dömi - monden yahut kafaşantan kızı bunlar... Yahut da eski Ayvalık ramlarından aile kadınları... Tombul kollan kalın bileziklerle sıkılmış. Şimdiki hanımların dar iskarpinlerinden taşan ayak fazlalıklarını hatırlatacak surette, etleri o halkaların arasından pırtlıyor.
Zamanında insanlara kimbilir ne hoş görünürler, nasıl tesir ederlermiş. 1950 de beni gülümsetiyorlar, biraz da acındınyor-lar. Halbuki karşılarında duran adam onlann kıyafetini pek de tanımamış, tuvaletlerini görmemiş bir nesilden değildir. Baktıkça bakıyorum, bütün bir çocukluk ve yan gençlik çağımı düşünüyorum. Gözümün önüne İstanbul ricalinin bayram ve düğün için hazırlanmış kadınları, kızlan geliyor. Bilezikler hariç, onlar böyle giyinirlerdi ve ekserisi böyle dolgun vücutlu i-diler. Eteklerini tutarak yürür lerdi. Hışırtısı kulağımda!
Elektriği söndürdüm, el yor-damiyle karyolamı bulup yattım. Otellerin hemen hepsinde yatak başı lâmbası ve çevirgeçi yoktur. Hattâ —sonradan başıma geldi— bir otelde oda lâmbası dışardan açılıp söndürülüyordu. Sebebini sormuştum.
— Müşteriler unutup açık bırakarak uyuyarak alıyorlar!
Cevabını aldım. Gündüz güneş, gece elektrik uyku rahatlığı üzerine zararlı en ufak tesir hâsıl etmiyor.- Nerede, nasıl olsa uyuyabiliyoruz. Uyku, yatak ve tuvalet yeri medeniyeti henüz vücut bulmamış. Bulduğu gün otel ve ev kurulur.
Neyse, Allaha şükür tahta kurusu, pire vesaire haşereden temizlenmişiz. Büyük nimet! D.D.T. ye hayranlık içinde seyahat ediyorum. Mucidi olan büyük kurtarıcıyı hayırla anmadığım gün yok.
Sabahleyin derhal sokağa fırladık; rıhtıma koştuk. Ça-nakkaleden iki gemi dolusu testi gelmiş. Deniz kenarında, karşımızdaki adalara ve ufuklara bakıyorum, manzaranın cazibesinden gözlerimi kurtaramıyorum. Bu sırada yaşıtım tahmin edilebilecek bir zat zuhur etti,
Anadoluda Şefik Halid
Kırk yıl evvel - Kırk yıl sonra
beni tanıdığını söyledi. Beraberce kulübe gittik, birer kahve içtik. Kulüp sahildedir; ıvi mobilyalı ve bakımlıdır. C.H.P. yu mensup olduğunu hemencecik seziverdiğim bu zat Çamlı gazinosuna bizim’tekrar geleceğimizi ve öğle yemeğini de orada yiyeceğimizi telefonla bildireceğini söyledi. Hakikaten de sözünü tutmuş.
Şunu unutmuştum: Dün akşam biz orada iken Kaymakam Bey bir masada idi; garson göstermişti. Hiç bir yerde resmi makam sahipleriyle kendiliğimden temas etmemeği muvafık bulduğumdan bittabi yanma gitmedim. Fakat bana öyle geldi ki genç ve münevver Kaymakam Bey, Ayvalığa nasılsa gelmiş olan tanınmış bir muharririn hatırını sorabilirdi. Hattâ banka müdürleri ve kasabada karşılaşınca tanıyıp nezaket gösteren biri genç, bin yaşlı iki vatandaş gibi azıcık a-lâka alâmeti izhar ederdi. Hiç değilse “Kimdir bu yabancı?" diye meraka düşerdi. Tınmadı. Türk misafirperverliğini bir yana bırakalım, alâka göstermesi şunun için lâzımdı: İdaresi başında bulunduğu bölge hakkında gazeteye ve kitaba geçecek bazı fikirleri olurdu; yazılması memlekete yarardı. Sonra, bir cihet daha var: "Nasıl adammış, bakayım; yakından tanıyayım” gibi bir arzuya kapılması icap ederdi. Ayvalığa her gün beş, on romancı ve gazeteci gelmiyor, elbette! Siyasî bir hüviyetim olmadığına göre her hangi bir mahzur da tasavvur edilemezdi. Mamafih gençlikle olgunluğun bir araya getirilmesi güçtür, bilirim. Hele memur olunca...
Çamlar altında dolaştık; deniz kenarına inerek sabah ışık-lariyle ağaç gölgelerinin sularda yârenliğini seyrettik. Zarif villâlar-yine kapalı, metruk, mahzun halini muhafaza ediyor. Çiçeklerin envaiyle donanmış bu, harikulâde lâtif bahar sabahı bahçelerinde in, cin bile top oynamıyor. Göze batan o tenhalığı ve hayatsızlığı aklıma sığdıramıyorum. Kaçgöç devrinin Erenköy ve Ada bahçeleri çocuk sesleriyle çın çın öterdi ve tarhlar yeldirmeli, maşlâhh hanımların dönüp dolaşmaları ile büsbütün renklenirdi. Camlık köşeleri canlanmak için İsrafil’in sur’unu mu bekliyor?
Dün gece barbunya balığına lüzumsuzca defne yapraklı koyu bir salça karıştırdıklarından dolayı garsona canımın sıkıldığını söylemiştim. Zira barbunya gibi deniz ve kum kokusunu en ustalıklı şekilde tasfiye ederek nazenin bir rayiha haline geti
mü-

Sasım
ren balığa limon sıkmak bile hatadır. Bugün aynı hataya dü-şülmediğini memnunlukla gördüm. Mükemmel bir öğle yemeği yedik.
Otobüs saat üçte kalkacaktı. Bilmem söylemiş mi idim? Biraz geniş oturmak için iki kişiye üç kişilik yer alıyordum ve o yeı-e el bavulumu koyarak dayanmak imkânını buluyordum. Yine öyle yapmıştım. Kısa müddet de olsa uzanalım diye otele döndük. Dönüşümüzün bir sebebi de hareket saatinin alelusul belli olmamasıydı. Tam yola çıkılacağı sırada biri gelecek. haber verecekti.
Çamlık gazinosu, ömrümde görmediğim bir jest yaptı: Hesap isteyince yemeğin müsteciı tarafından bir ikram olduğunu bilirdi. Garsonları memnun etmek suretiyle bunun altında kalmadım amma çok hoşlandım; gurur duydum deeem yalan söylememiş olurum. Giritb vatandaşımıza mâneviyatımı okşadığından dolayı daima teşekkir kalacağım.
Ayvalık kasabası fırın... bahleyin esen serin meltem
sıcak; dişçilerin ispirtoya tutularak ısıtılmış şırınga lâstiğinden çıkan havayı andırıyor. Bu müşabehet yüzünden dostum diş tabibi Sarim Bey, muayenehanesi, apartmanı, çoluğu çocuğu, hattâ daha ötesine vararak İstiklâl Caddesinin kalabalığı ve gürültüsü hatırımda canlandı. Mahzun mahzun gülümsedim.
Otobüse binmeden önce, bizi beklediğini haber veren sabahki ahbaba kulüpte uğradık, serin birer limonata içtik; epeyce de konuştuk. Tavanlara kâğıttan girlantlar asılmakta idi, gece balo varmış. Galiba Çamlı villâlarının kapılan nihayet bıı gece açılacak ve dışarıya kadınlı erkekli insanlar çıkacak! O tılsımlı sahneyi temaşa edemiye-ceğime acıyorum.
Otobüsteyiz. Zeytinlikler a-rası inişli yokuşlu şose denize bir uzaklaşıp bir yaklaşıyor. Kasabadan epeyce uzaklaşmıştık ki araba durdu; şoför, makineyi muayeneden sonra vantilâtör kayışının koptuğunu, biletçinin yayan olarak geri dönüp bir yenisini getirmesi lâzım geldiğini kayıtsızca söyledi, sigarasını yaktı.
Biletçi, mübadillerden... Türk-çesinden bir kelime bile anlamıyorum; yaşma rağmen çevikliğini ve neşesini beğeniyorum. Yedek âlet kutusunu karıştırdı ve aranılan kayışı buldu. Sevindik. En az bir saat kazanmış-tış. Kazanmasaydık Beı gamaya güneş battıktan sonra varabilecektik. Orada nereye inecektim
I
İki haftaya kadar
Semplon Ekspresi Belgrad üzerinden işlemeye başlıyor
Yugoslav Konsolosluğu, kolaylıkla vize vereceğinden Batı Avrupa ile olan tren münakalesi gelişiyor
Kızıl Yııııan çetecileri tarafından tahrip edilmiş olan Dede ağ aç - Belânik demiryolunun tamiri sona erdiğinden yakında Atinaya trenle gitmek bil olacaktır.
Diğer taraftan Semplon Ekspresinin Yunanistan ve Yugoslavya üzerinden geçmesi huşunda ilgili hükümetlerle yapılan görüşmeler müsbet bir surette neticelendiğinden İki haftaya kadar İstanbul - Paris trenleri Belgrad üzerinden işlemeğe başlıyacaktır.
Gerek hava ve gerekse deniz yolculuğuna nazaran yan yarıya ucuz olan trenlerle birinci mevki 380, ikinci 240, üçüncü 170 liraya Parlse gitmek kabil olacaktır.
Belgrad üzerinden Balı Av-rupaya gidecekler için şehrimizdeki Yugoslavya konsolosluğu transit vizesi hususunda a-zand kolaylığı göstereceğini bildirmiştir.
Diğer taraftan Bulgaristan ve diğer peyk devletlerin vize hususunda yolculara çıkartmakta oldukları müşkülât ve trenle gidecek olan kimselerin kızıl rejimin hâkim olduğu topraklardan geçmek hususunda gösterdikleri korku ve çekingenlik yüzünden hemen hemen tamamiyle boş gidip gelen katarlar bıı acıklı halinden kurtulacak ve Avrupa demiryolunda geniş bir hareket ve inkişaf bağlıyacaktır.
Memurlara
para ikrazı
Başbakanlık müsaadeyi verdiği takdirde 3 milyon liranın tevziine başlanacak Emekli Sandığı tarafından bazı memurlara faizle dağıtılmasına karar verilen 3 milyon liranın tevzii için hazırlıklar tamamlanmıştır. Maliye Bakanlığınca hazırlanmış olan tevzi talimatnamesinin tasdik edilmek üzere Başbakanlığa gönderildiği haber verilmektedir.
Başbakanlık müsaadeyi verdiği takdirde haziran ayının ilk haftasından itibaren borç para tevziine başlanacaktır.
Kanada Öğretim Kongresine iştirak ediyoruz
İstanbul Muallimler Birliği, bu sene Kanada’da toplanacak olan Milletlerarası öğretim Organizasyonu Kongresine davet edilmiştir. Daha evvel Türklyede terbiye hareketleri hakkında bir rapor istendiğinden dün toplanan Birlik Terbiye Encümeni, bu rapora son şeklini vermiş, ve Birlikçe tasdik edilerek gönderilmiş bulunmaktadır.
Eski eserleri tetkike gelenler i-çin yapılıp şimdi otele çevrilmiş konforlu dedikleri bir binaya Tâ Edremitte sormuştum:
— Yer bulunur mu? Telgrafla oda ayırtayım mı?”
— Bu mevsimde boştur, istemez.
Dediler. Dinlememeli imisim. O otelde yatmak nasip olmadı; başka oteller ise yatılacak cinsten değildi. Peki, ne yaptım7 Bu, küçük bir maceradır. Hele Bergamaya kadar gördüklerimi yazayım, onu da anlatırım.
—A
Şehir Meclisi bugün toplantılarına başlıyor
15 GÜN SÜRECEK OLAN TOPLANTILARDAN SONRA MUHTAR VE YENİ MECLİSİN SEÇİMLERİ YAPILACAK, SİYASİ PARTİLERİN İŞTİRAK EDECEKLERİ SEÇİMLERİN ÇOK HARARETLİ OLACAĞI SÖYLENİYOR
bazı ka-edecek, seçimini inşası ve
İstanbul Şehir Meclisi bugün saat 15 ten itibaren Belediye binasındaki Şehir Meclisi salonunda yaz devresi toplantılarına başlıyacaktır. Bu toplantılardan sonra Meclisin kanuni müddeti bitmiş olacaktır.
Meclis bu toplantılarında tî hesap raporlarını tetkik Daim! Encümen üyelerinin yapacak ve halka ucuz ev
tevzii hakkındaki talimatnameyi müzakere edecektir.
On beş gün sürecek olan bu toplantı müddetinde, makama bazı takrirlerin verilmesi de muhtemeldir.
Meclis on beş günlük toplantısından sonra mesaisine son verecektir.
Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fah-rdeddin Kerim Gökay Meclise riyaset etmek İçin dün akşam Ankaradarı hareket etmiştir.
Şehir Meclisi üyelerinin hepsi C. H P. mensubu oldukları için, bir kaç günden bşri parti merkezinde müteaddit toplantılar yapmışlardır.
kongresi
Tütüncüler Birliği, kongre için hazırlıklara başladı
Tütüncüler Birliği, haziran ayı ortalarında Ankarada toplanacak Türkiye Tütüncüler Kongresi için hazırlıklara başlamışlardır. Kongrede görüşülecek meseleler ve kongrenin günü henüz tesbit edilmiş değildir.
Tütüncüler Birliği, kongre gündemine ilâve edilmesi gereken mevzular üzerinde tetkikler yapmaktadırlar, Bu arada Türkiye Tütüncüler Birlikleri arasında bir federasyon teşkili fikri de tetkik edilmektedir.
6
»
Marmarada gelecek hafta topçu atışları yapılacak Subay Topçu Kursunun atışları
haziranda bağlıyacak ve 14 hazirana kadar devam edecektir.
Bozburun, Neandros, Yassı ad a ve TUtünçİftlik arasındaki saha o günlerde atış sahası olacağından İstanbul Liman Reisliği tarafından bütün denizcilere o günlerde bu mıntakava sokulmarnalan tebliğ edilmiştir.
Belediye murakıplarının dünkü teftişleri
Belediye murakıpları esnaf ve mü-esseselerl sıkı surette kontrola devam etmektedir. Son 24 saat zarfında 58 kasap, 69 manav, 98 sebzeci, 42 lokanta, 66 bakkal, 20 kahve, 14 sakatçı, 39 fırın, 26 mahallebici, 33 tuhafiyeci, 10 pastacı, ve 5 balıkçı teftiş edilmiştir. Belediye yasaklarına aykırı hareket eden 13 esnaf ve mil-esseseye ceza zabtı yapılmış, bir esnaf da Milli Korunmaya sevkolun-muştur. Ayrıca muhtelif fırınlardan noksan vezinli 413 adet ekmek müsadere olunmuştur.
Muallimlerin Fransa seyahati
Muallimler Cemiyeti tarafından hazırlanan memleket içi Bursa ve Eskişehir seyahatleri yanında bir de Fransa için bir seyahat grupu teşkil edildiğini evvelce yazmıştık. Bu sonuncu seyahat için gereken hazırlıklar yapılmaktadır. Seyahate iştirak maksadiyle Cemiyete yeniden âza olmak isteyenlerden evvel eskiden âza olanların ön safta yer almasına, açık kalacak yerler seyahat İşi dolavısly-lc âza olmak arzusunu izhar eden öğretmenlere hasrolunacak tır. Seyahat işleri öğretmenler tarafından büyük bir alâka görmektedir.
Diğer taraftan İstanbul Vilâyeti İle Belediye birbirinden ayrıldıkları takdirde Vilâyet için ayrı, Belediye için ayrı Meclis üyeleri seçilecektir
Bu takdirde 11 kaza için Belediye Meclisi, 16 kaza için do Vilâyet U-mumî Meclisi seçimi yapılacaktır.
Bütün bu seçimlerden evvel de Muhtar seçimlerinin yenilenmesi icap etmektedir.
Şehir için modem bir harita elzem görülüyor
Belediyenin elinde şehrin bugünkü vaziyetini bütün açıklığlyle gösteren yeni ve modern bir harita mevcut değildir.
Salfthlyetll bir şahıstan öğrendiğimize göre, hâlen İstifade edilmekte • olan Şehir haritasında İnönü gezisinin yerinde eski Taksim kışlası, A-tatürk Köprüsü yerinde de Unkapanı köprüsü bulunduğu gibi, şehrin ana caddelerinden biri olan Atatürk bulvarı da mevcut değildir.
Alâkalılar bugünkü lstanbulu hususiyetleriyle gösterecek yeni bir şehir haritasının yapılmasını lüzumlu görmektedirler.
Memleketimize gelecek turistlere kolaylıkla vize verilecek
Son çıkan 5654 sayılı kanundan istifade ederek memleketimize turist olarak gelmek istlyen eski Türk tebaasına Ankaıadan istizan edilmeksizin vize verilmesi hususunda, Türkiye Turizm Kurumu taraLndan Hükümetimiz nezdinde yapılan müracaatlar kabul edilerek Konsoloslarımıza lâzım gelen salâhiyet verilmiştir.
Bu kanunun memleketimize Bağlıyacağı büyük faydalan baltalamak kasdiyle bazı yabancı matbuatta yapılan menfi yalanlanmış
neşriyat böylelikle fiilen olmaktadır.
T ürk iyeye gelecek turistler için Amerikada bir komite kuruldu
5654 sayılı kajıunun açtığı imkânlardan faydalanarak memleketimize turist olarak gelmek istlyen eski vatandaşlarımızı getirmek üzere ilk "hasret kavuşturan gemisi., olarak New-York’a hareket eden Tarsus misindeki bütün yerler tamamen tulmuştur.
Türkiye Turizm Kurumunun
şebbüsiyle bu kanunun tatbikatını organize etmek üzere, Amerikadakı Türk - Yunan ve Türk - Amerikan Dostluk Cemiyetlerinin iştirakiyle kurulan komitenin umumi kâtipliğine arkadaşımız Feridun Demokan seçilmiştir.
Bu komite, memleketimize geniş ölçüde turistin gelmesini Bağlıyacaktır.
ge-tu-
te-
Mısırda şehit düşen Teğmen Aziz Çiçekçinin cenazesi Ankaraya naklediliyor
1942 yılında Mısırda şehit düşen Hava Teğmeni Aziz Çiçekçinin cenazesi senelerce Süveyş civarında bir İngiliz askeri mezarlığında kaldıktan sonra bundan bir ay evvel Adana vapurlyle memleketimize getirilmişti.
Hâlen bir sanduka içinde Karaca-ahmet mezarlığında medfun bulunan Aziz Çiçekçinin cenazesi babasının arzusu üzerine Ankaraya* nakledilecektir.
Türkiyedeki Amerikan Yardım Heyeti Başkanı Paris dönüşünde yeni Hükümetle temasa geçecek
Bir müddetten beri Hariste Mar-shall Plânı idaresiyle mühim görüşmeler yapmakta olan Türkiyedeki Amerikan Yardım Heyeti Başkanı Russel! Dorr. bir haftaya kadar şehrimize dönecektir. Yeni hükûmetlo temas edemeden Parlse hareket etmiş olan Door, doğruca Ankaraya giderek Cumhurbaşkanı, Başbakan ve diğer bakanlarla temas ederek memleketimize yapılmakta olan A-merikan yardımına alt çalışmalarda yeni hükümetle işbirliği esaslarını tesbit edecektir.
Verem Tekâmül Kursunun çalışmaları
Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilâtının şohrimızde açtığı Verem Tekâ» mül Kursunun birinci devresi 3 haziran 1950 cumartesi günü sona erecektir. Birinci devreye Anadoludaki verem tedavisiyle uğraşan dahiliye mütehassısı doktorlarla şehrimizdeki verem mücadele doktorları alınmıştır.
Ayın 10 unda açılacak olan lkinoi devre kurslara, yakmdoğu memleket terinden gelecek misafir doktorlara tahsis edilecektir.
Maltepe vapur iskelesi uzatılıyor
Maltepede vapur iskelesinin eratı senelerden beri dalgaların sahile yı^ dığı kumlarla dolmuş olduğundajı vapurların yanaşabilmesi İçin Uhhk keli bir vaziyet arzetmeğe başlamıg» tır. Bu mıntakada denizin dibi kay»» lık olduğundan temizlenmesindel(
müşkülât dolayısiyle İskelenin tıkmasına karar verilmiştir.
SPOR
iranlı sporcular, bu akşam Ankaraya gidiyorlar
Bir haftadan beri şehrimizde bulunan iranlı futbolcular ikinci karşılaşmalarını dün şehrimizde İstanbul karmasına karşı yapacaklardı. Fakat futbol Federasyonu İranlIların ilk maçını gördükten sonra ikinci maçı yaptırmaktan vazgeçmiştir. İranlIlar bu akşam Ankaraya giderek Cumartesi günü Ankara Karmasına karşı oynıyacaklar ve pazar günü de hususi bir uçakla Irana döneceklerdir.
Milletlerarası tenis şampiyonası
Paris, 31 (United Press) — Pa-rlste yapılmakta olan milletlerarası tenis şampiyonasının karışık çift ikinci turunda Amerikalı Barbara Schofold ve Arjantinli Enrique Mo-nea, Türk Bahtiye Musluoğlu ve Fransız Jaques Lucos de la Haillel 6/4, 6/2 yenmişlerdir»
Tek erkeklerde Amerikalı Budge Patty, vatandaşı îweng Defman1! 0/6, 6/1, 3/6, 6/1, 11/9 yenerek d*-mi finale kalmıştır.
Amerikalı Billy Talbert de Avua* turyalı Jack Bromuch'u 6/2, 6/2, 6/3 yenmiştir.
SIYASI İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRtYAT LtMÎTED ŞtRKETÎ Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden:
Sacid ÖGET
Basıldığı yer :
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞÎRKETI MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
BİRİNCİ KISIM
VİLÂYET
I
CENAZE GÜNÜ
I
Kazada beni iyi adam bilirler: İyi adam; iyi doktor; vatanını, milletini, ailesini seven adam; fukara babası adam, vesaire vesaire..
jlkönceleri içimde tek tük kurt yenikleri vardı. Fakat zamanla bu şöhrete kendim de lnan-mışımdır vo İnanmamak İçin hiçbir ciddi sebep de yoktur. Kulağına gecenin birinde: “Sen benim peygamberimsln. Dünya ve âhrette sana zeval yoktur artık" diye gaipten ses gelmiş adamı tasavvur edin. Bu teminatı aldıktan sonra artık fena adam olmasına sebep ve imkân kalır mı?
İyi adam, do^ru adam, vs. va. vat. Bir kaza hekimi için bu şöhretten daha kârlı bir gelir kaynağı akla gelemez. Fukara babası doktor: görmeden yan cebine konan paraya az çok demeyen, yolu üstündeki fukaranın pura almadan diline, nabzına bakan; daha düşkünlerine Avrupa firmalarından gelmiş leklâm ilâçlardan bedava kombrlmeler dağıtan, iğneler vuran ve hattâ bazılarının yastığı altına usulca beş on kuruş bırakan fukara babası doktor!
Bunlar öyle iyiliklerdir ki, hiç bir zaman 1
kaybolmazlar ve Tanrı büyüğün büyük parası, küçüğün küçük parası yahut balı, Özümü, yumur-tasiyle daima karşılıklarını gönderir.
Ancak kendimin kendime olun bu emniyetim sevgili karım Celileyl, bir kıral kızı debdebesiyle gömdüğümüz günün akşamında bir parça sarsıntıya uğramıştır. Kasabamızdaki yıllık hayvan panayırının son günü idi. Bundan başka bir kaç günden beri civarda manevraya gelmiş bir süvari garnizonu vardı. Fazla olarak da jandarma kumandanı ölüm haberini âdeta resmî tebliğ gibi, civara telefonlu bildirmiş, sabahın ilk saatlerinden itibaren dağ köylerinden atlar, eşekler, yaylılarla bitip tükenmez insan akıniarı başlrnıştı. Öyle ki, parti ıelsi: “Ah seçim günlerinde de bu kadar kalabalık gelseler ne oiurP' demişti. Bir cenaze alayında böyle bir lâtife az buçuk soğuk kaçmakla beraber pek yersiz de sayılmazdı. Kar dememiş, yağmur dememiş» yıllarca Ölülerine, dirilerine koşmuş doktorlarına karşı bu bir vazife de olsa yine bu kadarı görülmüş şey değildi. Namaz vaktine doğru kasabada iş güç duruyor, cami meydanı dolduğu için panayır halkı sokakları tıklıyordu. Manevrayı bırakan süvariler, biı mareşal cenazesinde gibi, atlariyle alayın başım tutmuşlardı. Onların arkasında kasabanın İleri gelenleri, parti âzuları, sonra kız ve erkek mektepleri, daha sonra halk... öyle ki alayın bir ucu mezarlığa vardığı halde öteki ucu daha kasabanın dar sokaklarında, birbirini eziyordu.
Sekiz yaşındaki kızım Cemileyi birkaç gün evvelde Uçdullnrı Karuüekili köyündeki çiftliğine göndermiştim. Cenaze dönüşünde etrafımdaki kalabalığa hiç aldırmadan doğru oraya gittim. Çocuğum, başka çocuklarla beraber harmanda do-gene binmiş dönüyor, ikide bir kendim sırtüstü gaman dalgalarının içine atarak yüzme taklidi 2
yapıyordu. O kadar eğleniyordu kİ, beni görünce götürmeğe geldim sanarak biraz canı bile sikildi. Saçlarına, entarisine yapışmış saman çöplerini sllkollycrek kucağıma aldığım ve anasının tstan-bukla tedaviye gittiğine dair olan masalı bir kere daha tekrar ettiğim zaman fazla dikkat etmiyor göründü. Gözleriyle benden ziyade samanların ortasında dönmekte devam eden döğeni takip ediyordu.
Kollarımda sabırsızlanmağa başladığını gö-dÜğÜııı zaman Cemileyi tekrar arkadaşlarına gönderdim. Ortanca ve küçük ablalar, alınlarındu sıkıntılı zamanlarının birer şaşmaz alâmeti olan siyah çatkılarlyle beni, arabanın beklediği sokağa indirdiler. Benimle yalınız kalınca yine bir nöbet ağlayıp sızlayacaklarını hissettiğim için çatkın bir çehre almıştım» Ayak üzeri lâzım gelen talimatı verdim. Hayatımıza yeni bir şekil düşününceye kadar Cemile sekiz on gün çiftlikte misafir kalacaktı. Zaten çocuk analarından ziyade kendilerine alışıktı. Etrafında kimsenin bir gevezelik yapmamasına da artık elden geldiği kadar gayret edilirdi. Ben bu müddet içinde evden ayrılmamağa mecburdum. Zaten büyük abla orada idi. Gündüzleri vakit buldukça çocuğu ve kendi-dilerlni görmeğe gelirdim.
n
YENt istasyon parkinda
Koni parkı yapılalı beri» başta kay-
makam, belediye ve parti reisleri olarak, kasabanın ileri gelenleri heı akşamüstü orada toplanmayı âdet etmişlerdir. Bazıları hattâ ailelerini getirerek gazinonun öte yanındaki çocuk bahçesinin kavakları altına oturturlar.
O akşam da yine kalabalık bit grup havuzun etrafında meclis kurmuştu. Tabirin arabası demiryolunun karşı tarafındaki geçidin ağzında 3
görününce benim olduğumu anlayarak bir çoğu ayağa kalktılar. Hattâ arabanın geçecği yola doğru yürüyenler oldu. Çaresiz Tahire biraz beklemesini söyllyerek yanlarına gittim. Masaları, nargileleri çekerek havuz başında bana her zamanki yerimi açtılar.
Yeni park gazinosunda kasabanın meşhur karadul şerbetiyle beraber bir parça da İçki içilir. Sonra kasabada henüz elektrik bulunmadığı halde yeni istasyonun küçük bir dinamosu vardır ve ağaçlarla havuzun şadırvanındaki ampuller, uzuıı yaz akşamlarında havada daha epeyce aydınlık varken billûr gibi yaktırılır. Belki bunların da biraz yardımlyle bu saat parkın müstesna bir canlılık saatidir. BÖylece en ağır başlıların dilleri çözülür, havuzun başındaki çınara asılı radyo hoparlörünün durmadan gürültü etmesi, seslerin ve onun neticesi olarak da heyecanın gitgide yükselmesine sebep olur. Politika münakaşaları ve birbirine yapılan şakalar hazan dayaklı kavgalara meydan açacak derecede canlanıp kızışır.
Kasabanın matemine hürmet olarak bu akşam radyo susturulmuştu. Ben arkamda henüz değiştirmeğe vakit bulamadığım jaket atayım ve şişman karnımla masanın başına geçip oturduğum zaman ortalığa gerçekten bir ölüm sükûtu çöktü. Biraz evvel yakında yapılacak Belediye ve Umumî Meclis seçimleri konuşuluyor olmalıydı. Bir kürsü etrafında gibi birbirine sıkışmış masaların vaziyetinden, ağızlar kapanmış olmakla beraber yüzlerdeki ifadelerin hâlâ yeril yerinde durmasından ve uzakça gruplarda bazılarının kendilerini alamıyarak alçak sesle konuşmağa devam etmelerinden öyle anlaşılıyordu.
Kazamız pek öyle fırtına uğrağı bir yer değildir. Fakat ara sıra merkezdeki büyük hare-4
ketler zamanında oradan da bir politika salgım gelip geçer. Umulmadık köylere ve insanlara kadar herkeste, francala hamurlan gibi mayalanıp kabarma alâmetleri belirir ve Ankara, yeniden bir enerjik vazıyet alıp kaşlarım çatıncaya kadar bu hal devam eder. Bahsettiğim Belediye ve Umumi Meclis seçimlerinin kazamız için hiç bir fevkalâdeliği yoktu. Fakat havadaki belli belirsiz bir yanık kokusu kasabaya Serbest Fırka günlerinden beri görülmemiş bir hasta çocuk huysuzluğu vermekte ve bu gitgide artmakta İdi.
Çocuk bahçesindeki kadınlar, bahçeyi gazinodan ayıran tahta parmaklığın arkasına, bir tiyatro perdesi karşısında gibi, sıralanmışlar, beni seyrediyorlardı ve bazılarının ellerindeki mendilleri İkide bir yüzlerine götürmelerinden ağladıkları anlaşılıyordu. Doktorlarına karşı güzel bir sempati alâmeti! Ancak jaket atayımın her törende biraz daha darlaştığını dehşetle gördüğüm reyye pontalonu sandalyeye otrunca şişman karnımı daha ziyade sıkmağa başlamıştı ve kadınların beni böyle göz hapsine almaları yükünden üst düğmelerini gevşetemlyordum. Bu sıkıntı ve gitgide etrafta İçilen nargilelerin gurultularını tane tane İşittirecek kadar ağırlaşan sükût bana bir kalkınma yaptırdı. Her zamanki şakacı tavrımı vo sesimi almağa çalışaı sahte bir şenlikle:
— Ne sustuk arkadaşlar! diye sordum. Sonra bu halime fllosofça bir tevekkül edası katarak nutuk verir gibi deva mettim;
— Aranızda yaşadığım bunca yıldan beri sizin de bazılarınız, çoluk çocuklarınızı ve daha başka sevdiklerinizi kaybettiniz. Çoğu zaman ben de sîzlerle beraber onların yatakları yanında bulundum. “Hepimiz geldik gideceğiz, ölen-e ölünmez. (Devamı Var)
5

1 Haziran 1950
Hukukî bahisler
Umumî affın
zamanı gelmiştir
Yazan
Seçimlerden önce Büyük Millet Meclisine sunulmuş olan tasarı vesilesiyle, affın henüz zamanı gelmediği kanaatini izhar etmiş, bunu, uzun zaman çocuğu olmıyan bir hükümdarın, çocuğunun ana karnına düştüğünü öğrenir öğrenmez, doğumu beklemeden, sevinçle af ilân etmesine benzetmiş, tek partili rejimdeı çok partili rejime geçilmiş, herkese emniyet telkin eden bir seçiim kanununun kabul edilmiş olmasının kâfi olmadığını, milletin iradesiyle seçilecek yeni Meclisin af kanununun çıkarmasının daha doğru olacağını söylemiştik. Sebeplen, başka da olsa, netice bizim temennimize uygun olarak elde edileceğe benzemektedir. Filhakika. Menderes kabinesinin ilk yapacağı işlerden birinin bir af ka nunu çıkartmak olacağı artık tahakkuk etmiştir.
Bilindiği gibi, umumî af belli bir zaman içinde işlenmiş olan suçlan suç olmaktan çıkarır. Onları o zaman suç saydıran nasıl içtimai fayda mülâhazaları ise, af dolayısiyle suç olmaktan çıkanlmalanru da yine içtimai fayda mülâhazaları gerektir-melidir. Burada dikkat edilecek nokta şudur: Bu suçlan kabul etmiş o-lan kanunlar ilga edilmemektedir. Bir diğer söyleyişle bu suçlan bugün işliyenler cezalandırılacaktır. Ancak belli tarihte işleyenlere ceza verilmiyecektir. Bu farklı hüküm, afta zaman unsurunun büyük ehemmiyetini göstermektedir. Suçun o tarihte işlenmesi ile bugün işlenmesi a rasında affı icap ettirecek bir bulunmalıdır.
Gerek memleketimizde, gerek ka memleketlerde neşredilmiş
çeşitli umumî af kanunlarım tetkik edersek zaman farkının muhtelif sebeplere irca edilebileceğini görürüz.
Bazan memleket bir ihtilâl, bir İnkılâp geçirir ve bu hareket muvaffakiyetle neticelenir. Bu harekete iştirak edenlerin fiilleri ise, ekseriya mevcut kanunlara göre suç teşkil eder. Bu kimselerin cezalandırılmalarına mâni olmak için ihtilâl sırasmda işlenmiş olan o çeşit suçlar affedilir.
Bazan ihtilâl ve inkılâp muvaffakiyetle neticelenmez. Fakat bu hareket sırasında işlenmiş olan suçların affedilmesinde, unutulmasında cemiyetin sükûn ve huzurunun temini. umumî efkânn yatıştınlması gibi faydalar umulur ve umumî at ilân edilir.
Bazan memleket henüz ihtilâl ve İnkılâbın içindedir. İktidarda olan hükümet, isyan hareketini yatıştırmak, dağlara çıkmış olan âsileri evlerine, yurtlarına döndürmek gayesiyle umumî af ilân eder.
Bazan memleket bir harp geçirmiş ve bundan mağlûp çıkmıştır. Galip devletler tebaalarının zarar görmemesi için muahedelere koydurdukları hükümlerle mağlûp devletlere umumî af ilân ettirirler.
Bazan bir memleket harpten galip çıktığı halde sulh müzakereleri sırasında tâviz olarak me şartını kabul eder.
Bazan bir memleketin haddinden fazla dolu
bunlan boşaltmak gayesiyle af ilân edilir, tabiatiyle bu gaye hiç bir zaman açığa vurulmaz.
Bazan iktisadi ve siyasi hayatta büyük değişiklikler olur. Eski şartların tesiri altında İşlenen suçların affedilmesi ile yem nizamın daha vetleneceği umulur.
Bazan da hükümdarların milletlerin keyifli zamanlarına
lar. Meselâ bir hükümdar tahta çıkar veya veliaht dünyaya gelir. Cumhuriyetin onuncu yıldönümünde neşredilen Umumi Af Kanununun gerekçesinde aynen şöyle denilmektedir: “Böyle mesut bir yıldönümü-

fark
baş-olan
af ilân et-
cezaevleri oldugıı için
kuv-
veya rast-
Izmirde 4 dükkân yandı
İzmir 31 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün sabaha karşı saat 4.50 de Hallmağa çarşısında büyük bir yangın olmuş ve 4 dükkân tanıamiyle yandıktan sonra söndürülebllmlştir. Yangın Saffet Molere alt mobilya dükkânındaki tutkal kazanından çıkmış, az zamanda çatıyı tutarak yanındaki dükkânlara sirayet etmiştir Maddi zarar 7-8 bin lira kadar tahmin olunmaktadır.
Suudî Arabistan, Pakistan ve Hindistan devlet reisleri Boyarı tebrik ettiler
Ankara 31 (Hububî muhabirimiz bildiriyor) — Cumhurbaşkanlığına seçilmeleri dolayısiyle Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ile Suudi Arabistan Kıralı Haşmetlû Abdülazlz, Pakistan Umumi Valisi Ekselans Khavaja Nazimüd-din, ve Hindistan Cumhurbaşkanı Ekselans Rajcndra Prasad arasında karşılıklı tebrik ve teşekkür telgraflar teati olunmuştur.
Amerikada, bir Türk vapuruna elkonulmasını istediler
PhtladHphia, 31 (A.P » Rıza ve Aslan Sadıkoğlu Ortakları Komandit gemicilik şirketine ait 5.UÖO tonilâtoluk “Demirhan,, vapuru, gemide kaçak uyuşturucu maddeler bulunduğuna dair yapılan bir İhbarı müteakip gümrük muhafaza memurları tarafından 3 kere boşuna araştırılmıştır.
Gümrük ajanları şimdi gemide 24 saatlik hir nöbet İhdas etmişlerdir Girip çıkan bütün mürettebatın üzerleri ve eşyaları araştırılmakta-tadır. Diğer taraftan New-York*hl General Shtpplng kumpunyası aynı Türk firmasına ait diğer İki geminin kendisine borçlandıklarını İleri sürerek. 165.000 dolar alacağı olduğunu bildirmiş ve “Demirhan., ın hareketine mâni olunmasını istemiştir. İlgili adliye makamları bu iddiayı önümüzdeki pazartesi günü inceüyeceklerdir.
Doçent Dr. Nurullah Kunter
nü kutlarken muhtelif sebep ve tesirlerle ihtiras ve hatalarına kurban olmuş, kanuni cezalarla mahkûm olmuş kimseleri de düşünmek, onları bir kıymet olarak tekrar cemiyetin sinesine almak muvafık olur. Bu biçarelere karşı gösterilecek müsamaha, kendilerini temiz bir unsun is-tifisal olarak alacak olan cemiyet lehine bir hareket olduğu kadar, memleketin haiz olduğu kuvvetin de bir delili olacaktır.’’
Görülüyor ki bu sebeplerden bir kaçı bugün mevcut bulunmaktadır. Harp yıllarının iktisadi sıkıntıları bir hayli hafiflemiştir. Siyasi rejimde büyük bir değişiklik olmuş, tek partili rejimden müteaddit partili demokratik rejime geçilmiştir. Seçim Kanunu dürüstlükle tatbik olunmuş, milletin istediği kimseler iktidara gelmiştir. Artık memleket, huzur ve sükûn içinde, yeni bir çalışma devresine girmek ihtiyacındadır. Bütün bunlar, umumi affın zamanı geldiğini göstermektedir. Hangi suçların affedilmesi lâzımdır meselesi ise, ayrıca tetkiki icap eden bir meseledir.

MEMLEKET HABERLERİ
MECLİS TOPLANTISINDA
Dün, muhalefet, Hükümet programını tenkit etti
Ankara 31 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yeni Hükümet programı üzerinde bugün Mecliste müzakereler başladı. Sıtkı Yırcalınm Başkanlığında oturum açıldığı zaman reis ilk sözü C.H.P. adına tenkidlerini yapacak olan Faik Ahmet Barutçuya verdi. Salon baştanbaşa dolu idi. Muhalefet milletvekilleri de yerlerini almış bulunuyorlardı. Yalnız C.H.P. Genel Başkanı İnönü gelmemişti. Dinleyici locaları da baştanbaşa dolu idi. F. Ahmet Barutçu C.H.P. nin yalnız fikir ve prensipler üzerinde durmak kararını açıklayarak söze başladı. Barutçunun ileri sürdüğü tenkidleri ana hatlariyle şöyle hulâsa edebiliriz:
Hükümet programında 9 uncu Meclisin İlk defa milli iradenin tam ve serbest tecellisi neticesi millet mukadderatına hâkim olmak mevkiine geldiği belirtilmiştir. Halbuki millet iradesinin daha tam ve kâmil bir tarzda İzhar edilmesi ilk Meclisten beri değişmiyen bir gaye olmuştur ye bir devre öncekine nazaran daha mütekâmil bir usûl ile seçilmiştir. D.P. iktidarının seçim usullerimizi daha da mü-kemmelleştireceğini ümit etmek isteriz.
Programın yarısından fazlası eski iktidarın 30 yıllık icraat devresini tenkide hasredilmiştir ve 1920 den 1950 ye kadar BÜren bütün bir devri kötülemek hedefini gütmektedir, bu esef verici bir olaydır. Memleketin kendisinden sadece icraat beklediği bir hükümet polemiğe saptığına göre memleketi ne vaziyette devir aldıklarını biz de belirtmek zorundayız.
Barutçu bu girizgâhtan sonra Cumhuriyetten beri C.H.P. Hükümetlerinin başardığı eserlere dair rakamlara dayanan uzun izahat verdi ve daha sonra Hükümet programı hakkında şu tenkidleri yaptı: Gelir kaynaklarımızın kısırlaştırıldığı iddiası, vergi yükü. milli gelire kıyas edilirse bir mâna ifade etmez. Çünkü bu nisbet diğer memleketlere nazaran yüksek değildir. İsraf iddiasını, yer göstermeksizin bir itham şeklinde öne sürüyorlar. Bütçe üzerinde tesiri görülecek hakiki israflar olur ve önlenirse kendilerini ancak destekleriz. 155 milyon liralık açığın Amerikan yardımından karşılanması İçin taraflar arasında tam bir prensip mutabakatına varılmıştır. Aksi iddialar doğru değildir. Devlet Bakanlığının boş bırakılması yanlıştır. Eski Hükümetin istikraz politikasına tevcih edilen tenkldlcr yersizdir. Harp içinde büyük mahrumiyetler pahasına toplanan altın stokumuz. ithalât imkânları hasıl olunca bu mahrumiyetleri önlemeğe ve yıpranmış teçhizatımızı yenilemeğe sarf-edilmiştir. Yeni Hükümet bunu fark-etmemiş görünmektedir. Hükümet hangi masraf ve hizmetlerden tasarruf yapacağını açıklamamıştır. Tahakkuku gereken bir çok işler İçin bütçe kaynaklan kâfi gelmezse hükümet İstikraz imkânları aramalıdır. Hususî sermayeye devrolunacak devlet mü-esseseleri ile devletin ne çeşit işler yapacağı hakkında beyannamede vuzuh yoktur. Milli sermaye ve emekle meydana getirilen müesseselerin husuai ellere devri bütün milleti ilgilendiren nazik bir konudur. Gümrük tarifeleri politikası hakkında söylenenler vuzuhsuzdur. Dış ticaret bahsinde Hükümetin hnnkl politikayı devamlı ve müstakar hale koymak istediği belli değildir Ofisler hakkında Hükümet kararsızdır. Bunun Toprak Mahsulleri Ofisine de şamil olmasından endişe duyuyoruz. Tekel mevzularından han-gİHİnln hususi teşebbüse devredileceği de belirtilmiş değildir. Ziraat âlet ve vasıtaları dâvasının ehemmiyetle elo alınmasını memnuniyetle karşılıyoruz Hro'vancılık mevzuu gereken ( hemmiyet ie programda yer almam ıştır Sarih vâidlere rağmen D.P. Hükümeti grev meselesinde kaçamaklı konuşmağa başlamıştır. Kara yollarının inşası vc su işlerimiz hakkındaki mütalâalarda kendileriyle beraberiz. Demiryolu ve liman İnşaatı hakkında programda hiç bir kayıt yoktur. Cumhuriyet maarifi uluorta itham edilmiş, buna mukabil Hükümetin eğitim politikası vuzuhla ifade edilmemiştir. Beyannamede Hükümetin para politl-tikasına temastan çekinilmiş olması iktisadi mahfillerimizin psikolojisinde kötü tesirler yapabilecek mahiyettedir. Doğu Kalkınmasından hiç bahis yoktur. İrticaa VO sol ( •■isyanlara karşı Hükümetin azimli hareket edeceğini öğr( nmekten memnunuz. Dış siyasetten C.H.P. hükümetlerinin takip ettikleri yolda yürüneceğini Öğrenmekten haz duyuyoruz.
Faik Ahmet Barutçu, netice olarak Hükümetin vuzuhtan ve muayyen tedbirler söylemekten dikkatle kaçındığını. karşıbujtığı güçlükler yüzünden tereddütlü ve kararsız göründüğünü söyledi. Kendine İtimadını ifade ede- | cek ve bu İtimadı memlekete aksetti-
Sayfa 3

hazırladıkları
Keşmir Hükümeti değişti
Serdar İbrahim yerine Ali Ahmet Şah Başbakan oldu Kaıaşl, 31 (Ap) — Keşmir Hükümeti dün yeniden kurulmuş ve eski bir Bakan olan Albay AH Ahmet Şah. İstifa etmiş bulunan Serdar Muhammet İbrahim’in yerine Başbakanlığa gelmiştir.
6 Batı devleti, kömür ve çelik sanayiini birleştirecek Paris, 31 (Ap) — Fransız Dışişleri Bakanlığı tarafından dün gece bildirildiğine göre, altı Avrupa devleti, “umumun menfaati namına" kömür ve çelik sanayilerini birleştirmeğe karar vermişlerdir.
Belçika, Lüksemburg. İtalya, Batı Almanya Cumhuriyeti, Hollanda ve Fransanm temsilcileri gelecek ay toplanarak. kararlarını fiiliyat sahasına koyacaklardır. İlk teklif ve proje, Fransız Başbakanı Robert Schumann tarafından yapılmıştır.
Bir sözcü, îngilterenin de bu plâna katılacağı ümidini izhar etmiştir.
Pariste yeni bir gangsterlik
Paris. 31 A.A. (Afp) — Bu sabah Paris civarında Cour Neuve mahallesinde yanlarında hafif makineli tüfekler bulunan haydutlar, bir fabrikanın tahsildarlarının yollarını kesmişler ve 2 milyon çalarak otomobille kaçmışlardır.

recek bir ruh hâleti iktisap ettikten sonra muvaffakiyet ihtimalinin ortaya çıkabileceğini kaydederek sözlerini “Hükümet programının bize hiç bir suretle güven vermediğini söylemeğe mecburuz” diyerek bitirdi.
Millet Partisinin tenkidi
Barutçunun konuşmasını müteakip Başkan, sözcü Millet Partisinin görüşünü aksettirmesi için Osman Bölükba-şıya verdi. Bölükbaşı 14 mayıs seçimleri neticesini millî iradenin bir arzusu olarak vasıflandırdıktan sonra, kâh C.H.P. ye kâh yeni iktidara hücumlarda bulundu, ve bazan muhalefet bazan da iktidar partisi milletvekilleri tarafından alkışlandı. Millet Partisi sözcüsü umumî mahiyetteki bu konuşmasından sonra sözü programa getirdi ve yeni Başbakanın “devri sabık zihniyeti yaratmıyacağız” tarzındaki ifadesini ele alarak bunu tenkld ederek ezcümle dedi kİ:
“Yeni iktidarın Başbakanı, bu sözlerle gayrimeşru servet edinenlerin kıllarına dokunmıyacağız, mazinin hesabını görmiyeceğiz demek istiyor. Biz, Millet Partisi olarak buna muhalifiz. Yeni iktidarın, mâzinin kötülüklerine sünger çekmesine taraftar değiliz. Ancak bunu söylerken memlekette örfi idare ilân edilsin, sehpalar kurulsun demek istemiyoruz. Fakat millete herkesin yaptığı yanında kal-mıyacağı hususunda teminat verilmesini istiyoruz.” Bölükbaşı bu minval üzere sözlerine devam ederken C. H P. ileri gelenlerinin şahıslarına hücum etti. Eski Reisicumhur da dahil olmak üzere bütün bakanların ve milletvekillerinin niçin mal beyanına tâbi tutulmadıklarını sordu. Fakat bu sözler, Başkanın “şahsiyat yapmayınız” tarzındaki İhtarına vesile teşkil ett^ Daha sonra Anayasa mevzuuna temas eden Millet Partisi sözcüsü, A-nayasayı tadil etmeden önco onu tam mânasiyle tatbik etmek lüzumunu belirtti ve mazideki kötülüklerin Anayasanın mükemmel olmayışından değil, onun rafa konulusundan ileri geldiğini İddia etti, bölükbaşı müteakiben programın diğer noktalarına, bu arada aşırı sağ ve sol cereyanlarla mücadele edileceğine dair olan kısmına temas etti ve aşırı solcuların başını ezmek hususunda Millet Partisinin de Hükümetle beraber olduğunu, ancak bunun şarta bağlı bulunduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
1 — Hükümet irtica derken neyi kosdediyor?
2 — Din işlerinin İdaresini Hükümet bir cemaat meselesi mi, yoksa devlet meselesi mi telâkki ediyor?
Hükümet bu noktaları bu kürsüden açıklamalıdır. Mareşalin ölümü sırasında halkın masumâno bir şeklide yaptığı tezahüratı Hükümet irtica o-larak vasıflandınyorsa hemen ilâve edeyim ki, biz İrticadan bu mânayı istihraç etmiyoruz. Mürtecii böyle anlamıyoruz.”
Bölükbaşı son olarak programdaki dış politikaya dair görüşü mevzuu-bahsetti ve bu politikayı tasvip etti.
Bağımsızların tenkidi
Söz alan Sinan Tekeüoğlu İse heyecanlı bir konuşma yaparak önco 14 mayıs gününün Türk tarihindo yeni bir devir açmış olduğunu belirtti ve başlangıçtan itibaren hemen hemen bütün konuşmasını müstehzi bir ifade İle eski iktidar partisine ve hükümetlerine ağır bir lisanla tecavüz etmeğe hasretti.
Şahsiyat yaptığı için umumi heyetçe de pek tasvip edilmedi. Anayasayı argodan kurtaralım diyerek sözlerine devam eden Tekeüoğlu 14 mayıstan evvelki devri aristokratik cumhuriyet, bugünü iBe demokratik cumhuriyet o-larak vasıflandırdı. Simdik! Meclise de IX uncu yerine T inci demek gerek tlğlnl, Celâl Bayan da birinci reisi' cumhur olarak yâdelmek lâzım geldiğini İddia etti. Bu sözler C H.P Milletvekillerinin itirazları ile karşılandı. Sözü bir devri sabık zihniyeti yarat mak veya yaratmamak mevzuuna getiren Tekeüoğlu ezcümle dedi ki:
— Hükümet belki memleketi çllftik gibi İdare etmiş olanlardan hesap sor mak Istemiyecektir Fakat biz buna razı olmıyacağız. hesap sormak isti yeceğiz. tik yapacağımız İş bunlarla uğraşmak olacaktır. Biz böyle İstediğimiz İçin Hükümet de bizim arzula rımıza mutavaat edecektir.
Söz alan Doktor Kemal Türkoğlu ise Hükümetin programına eski Iktl-turdan devraldığı idarenin bozukluğu *e başlamasını doğru bulmadı. Esnen bunun bütün millet tarafından İlinmiş olmasından dolayıdır ki D.P İn halk tarafından şuurla iktidara (•1 İrilmiş olduğunu kaydetti ve bu unla yeni Hükümet muvaffak olamadığı takdirde kendini mazur göb-tcreıniyeccğinl ileri sûrdu. Türkoğlu
Hindistan Başbakanı Nehru Cenup-doğu Asya seyahatine çıktı
Yeni Delhi. 31 AA. (Afp) — Hin-distan Başbakanı Pandit Nehru, Endonezya» Singapur. Malezya ve Bir-manyayı ziyaret etmek üzere bu sa-. bah Yeni Delhidcn hareket etmiştir. Nehrunun ziyareti 24/6 tarihine kadar devam edecektir.
D.P. nin program ve seçim beyannamesinde ve Hükümetinin icraat programında vâdettiği hususları behemehal ve en kısa bir zamanda tahakkuk ettirmesi lüzumuna işaret ettikten •sonra hazırlanacak af kanununun âdi suçlar İçin umumî olmasını ve fakat Devletin bütünlüğüne karşı işlenmiş suçların bundan İstisna edilmesini istedi. Yeni Hükümetin memlekette hü küm sürmekte olan ahlâk buhranına bir çare olarak iltiması, ihtilası, rüş vet ve gayri meşrû yollardan mal lk-t i sapı gibi her türlü suiistimallerin önlenmesi lüzumunu öne süren hatip iktisat sahasında cezri ve esaslı tedbirler alınmadan önce ciddi tetkikler yapılmasını, bunun İçin de ekonomi genel meclisinin bir an evvel kurulmasını istedi. Türkoğlu son olarak programda yer almamış olan bu hususu da Hükümete hatırlatarak asırlar ca ihmal edilmiş memleketin en çok ıstırap çeken doğu bölgesine bundan sonra hususi bir ehemmiyet verilerek bu illerin memleketin diğer bölgelerine ulaştırılmasını temenni etti.
Kürsüye gelen Ahmet Hamdi Başar ise Adnan Menderes Hükümetinin ilk defa olarak millet iradesiyle iş başına geçerken devir bilânçosunu gayet sahih olarak yapması lâzım geldiğini, halbuki programdaki bilançonun eksik rakamlara dayanmış olduğunu, tasvir edilen memleket manzarasının bütün karanlığa rağmen hakikati aynen aksettirmediği, hulâsa programın çok müsamahalı bir lisanla yazıldığını söyledi ve şöyle ilâve etti:
“Yeni Hükümet devraldığı durumun ne olduğunu daha iyi tesbit etmeliydi, israf edilmiş olan uzun yılların hesa bı bu kadar basit şekilde görülemez. Bu yıllar memleket nasıl bir idare altında yaşadı ve bu idarenin dayandığı rejim ve prensipler ne İdi. Bence asıl araştırılacak ve muhasebeye vurulacak cihet budur. Devraldığımız Hükümetin en fena tarafı vatandaşta mutlak şekilde bıraktığı güvensizlik ve kararsızlık havası idi. Vatandaş hiç bir şeyin devamına güvenemiyor ve hiç bir şeyde dayanacak prensip bulamıyordu. Çünkü memlekette iyisi olsun fenası olsun kabul edilmiş devamlı ve muayyen bir prensip yoktu Devraldığımız iktidar bir memleket idaresinin her şeyden evvel birbirine bağlı olan, birbirini tamamhyan prensip ve esasların peşinen kabul edilmesi olduğu hakikatini bir türlü kavrı-yamamıştı. Onun için bugün yaptığını yarın bozabilir, bugün verdiği sözü yarın unutabilirdi. Dünyada ne kadar prensip ve doktrin varsa hepsinden işine geldiği şekilde istifade eden ve bunlar da yetmiyorsa Biz bize benzeriz veclzcsi ile aklına geleni tereddütsüz yapıveren ve her yaptığını her zaman bozmaya amade olan bir devlet tipine bütün dünyada ve belki bütün modern tarihte Türkiyoden başka bir örnek gösterilemez. Eski iktidarı koşki bir fena prensip takip etti diye tenkld etseydik. Fakat bugün mutlak şekilde prensipsizliğl prensip addetmiş bir iktidardan memleket idaresini devralıyoruz. Bize bırakılan mirasın cn güç tarafı budur.
Ahmet Hamdi Başar sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Adnan Menderes Hükümetinin bir devri sabık yaratmamak gibi âlicenap bir duygu altında meselenin on canlı tarafına programında dokunmamış olmasını şahsen tenkld ediyorum. Kanaatimce Hükümet altın mevcudunu çoğaltmak, ticareti hattâ İstihsalimizi yükseltmek gibi maddî sahada da kolaylıkla muvaffak olabilir. Fakat bir kapı kulu İdaresinin miraslarını temizlemek ve bu sari hastalığa tutulmadan devleti; zihniyeti, ananesi, u-sulleri ve ahlâkı ile modern hale koymak vazifesini devraldığı durumun bu cephesini iyice hesaplamazsa kolaylıkla başaramaz. Kanaatimce Menderes Hükümetinin ilk anda halletmesi lâzım gelen on güç (lâvaşı bu izleri Bilebilmektir. Biliyoruz ki kapı kulu idarelerinde yalnız devlet memurluğu değil, fakat bütün İktisadî ve sosyal hayatın organları bu zümrenin eline geçer. Bunlara hakiki yerlerini vermek ve buralara ehillerini getirmek lâzımdır Bu bir devri sabık tas flyesl değildir. Yeni kuracağımız modern devletin kurulması İçin ilk şarttır. Ben Kabine programında hu ciheti sarih olarak görmedim.,,
Müteakiben Cihad Baban. Firuzan Tekil, Abdullah Boyacıgiller, Müker-rem Sarol söz alarak Hükümet programını beğendiklerini ifade ettiler. Avnl Doğan ise kısa bir konuşma ya-parak D.P. Milletvekillerinin C.H.P.ye olan hücumlarını cevaplandırmaya Çalıştı. Vakit gecikmiş olduğundan cuma günü saat 15 de toplanılmak ü-zere oturuma son verildi.
MİBSouri’deki bir otomobil kazasında İki araba gördüğünüz şekilde âdeta güreş edercesine birbirlerine girmiştir
Rusyanın bugün Doğu Almanya ile sulh yapması muhtemel
Londra 31 (United Press) — Siyasî çevrelerin bugün bildirdiklerine göre Sovyet Yüksek Şûrasının yarınki toplantısı Doğu Almanya İle harp halinin sona ermesini ve Rusyanın Batı aleyhtarı siyasetindeki son ayrılığın da kapanmasını intaç edebilecektir.
Aynı çevrelere göre Rusyanın Birleşmiş Milletlere ve Atlantik Konseyine mukabele olarak Avrupa ve Asyada peyk devlet teşkilâtları kurmak hususunda plânlar hazırladığı, gün geçtikçe daha aşikâr bir hal almaktadır.
Sovyet Rusyanın Doğu Almanya ile bir ademi tecavüz paktı imzalıyacağı sanılmaktadır.
1948 yazında Almanya hususunda Varşova beyannamesini yayınladığından beri Sovyet Rusyanın batı teşkilâtına müessir herhangi bir mukabil hareket yapmadığına işaret edilmektedir.
Brczüya futbol takımı dünya kupanı İÇ bı kampta bir antrenmandan sonra dinleniyor
I
I
Ispanyol gazeteleri de Türk seçimlerini övüyorlar
‘‘Türk milleti, zamanımızın sosyal damgasının işaretlerini derin bir
Madrid 31 - A.A. (özel) — Mad-
Almanyaııın Oborammorgau köyünde lıer on senede bir dini bir piyes temsi Icdlllr. Bütün roller bizzat köy halkı tarafından oynanmaktadır.
Resimde “baş artist köylülerden,, birini piyesten önce gündelik elbisesiyle görüyorsunuz.
Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Sünter, vazifesine başladı Ankara 31 (A.A.) —Ekonomi ve
Ticaret Bakanlığı Müsteşarlığına tâyin edilen Faruk A. Sünter bu sabah yeni görevine başlamıştır.
Çekoslovakya batılı şahsiyetlerin çoğunu casuslukla itham ediyor
Aralarında sefirler, ataşeler ve muhabirler bulunan bu şahsiyetlerin, suikast iddia ediliyor
McLaughlin, Elçilik memurlarından Antholy Williams, eski Maslahatgüzar Gilner, ve profesör Hill de bulunmaktadır.
Fransızlardan eski Büyük Elçi Dejuene. Eski Askerî Ataşe General Georges Phlppo, ve George Helliot bahis mevzuu edilmişlerdir.
İtham edilen batılı devletler temsilcileri meyanında bir çok İsveçli, ve müteveffa Başkan Evard Benes de bulunmaktadır.
öte yandan “Pilsen Pravda” gazetesi. Josef Rejsjk’in müebbet hapse mahkûm edildiğini, ve 25 diğer Çe-koslovakın otuz seneye kadar muhtelif hapis cezalarına çarpıldıklarını yazmaktadır. Bu kimseler. Birleşik Amerika hesabına casusluk yapmakla, silâhlı bir İsyan hazırlamakla ve memleketten kaçmağa teşebbüs eden kimselere yardımda bulunmakla itham edilmektedir .
Prag 31 A.A. (United Press)— Birleşik Amerikanın eski Prag Büyük Elçisi Laurence Steinhardt ve 20 A-merikalı, İngiliz, ve Batılı devletlere mensup memurla gazete muhabiri, salı gecesi. Komünist Çekoslovak Hükümetine karşı suikast hazırlamakla itham edilmişlerdir. Aralarında üç eski saylav da bulunan 13 Çekoslovak, silâhlı bir İsyan tasarlamakla suçlandırılmış, ve bu arada bahis konusu Batılı şahsiyetlerin de adı geçmiştir. Bu şahsiyetler. Norveç. Fransa. Birleşik Amerika, Ingiltere-deki gayri kanunî mülteci teşekküller için gizli malûmat toplamakla da itham edilmişlerdir.
Prag Radyosunun yayınladığı bu haberler, Çekoslovak Hükümetince Birleşik Amerikaya ve diğer batılı devletlere şimdiye kadar tevcih edilen on ağır ithamları teşkil etmektedir.
Suikasdın 1948 - 1949 senelerinde tertip edildiği bildirilmektedir.
Adlan geçen Amerikalılar meya-nında, Amerikan Elçiliği İkinci Sekreteri Mary Trent,» Hava Ataşesi Muavini yüzbaşı Jack Novak, United Press Ajansı muhabiri Helen Kisher, New-York Times gazetesi muhabiri Dana Adam Schmidt, eski Çalşma Ataşesi Milton Fried, ve İkinci Sekreter Louise Schaffner bulunmaktadır.
Bahis mevzuu kimseler arasında hâlâ Çekoslovakyada bulunan yegâne Amerikalı Schmidt’dir.
Steinhardt, yolcusu bulunduğu u-çagin Ottawa civarında parçalanması neticesinde 29 martta ölmüştür.
İtham edilen îngilizler meyanında İngiltere Büyük Elçisi Sir John Pier-son ,Dixon. l^onsolos muavini Adrian
******* -T O t f
fc. J ? i

şekilde hissetmiştir.”
rid’te yayınlanan “înformaciones Generales” gazetesi Türk seçimleri hakkında şöyle diyor:
“14 mayıs 1950 tarihi, pek çok hayret verici gelişmeye sahip bulunan Türk tarihine geçecektir. Türk bağımsızlığının ve yenilik yaratıcı İhtilâlinin yapıcısı olan Kemal Atatürk’ün eseri Cumhuriyet Halk Partisi 27 yıl devamlı olarak iş başında kaldıktan sonra iktidarı bırakmaktadır.
Dünya, Türkiyenin tam mânasiyle silâhsız bir ihtilâl geçirmiş olduğunu kabul etmelidir. Bu ihtilâl Türkiyenin siyasi hayatının bilânçosun-da inkâr edilmesine imkân olmıyan olgunluk belirtileri arzetmektedir.
Türkiyenin barışçı bir şekilde ilerlemesinin hayrına olarak partilerin esas prensipleri, arasında büyük bir müşabehet vardır ve bunun neticesinde seçimleri kazanan partinin programında kaybeden partinin prensipleri mevcuttur. Bu prensipler Türkiyenin tarihi gelişmesi için elzemdir. Bu sebepten Demokrat Parti Atatürk tarafından girişilen büyük inkılâbın vârisidir, bununla beraber Demokrat Parti, hususî ekonomik teşebbüs ve fikir hürriyeti gibi. gayet ehemmiyetli iki mesele hususunda. esaslı sahalarda prensiplerini tesbit etmeye temayül etmekte olup iktidarda iken gereken realizmle bunu hazırlamaya çalışacaktır.
Şimdiden bazı esaslı vâkıaları belirtelim:
Demokrat Partinin kazandığı zafer saf ve temiz bir zafer olmuştur. C.H.P.nin mağlûbiyeti de aynı şekildedir. Halk olgunluğunu ispat etmiş, Hükümet de açık hareket etmiştir Hakikat en nikbin ümitleri »şmıştır.
Türk siyasi kuvvetlerinin yer değiştirmesine yol açan sebepler bir kaç satırla hulâsa edilebilecek işlerden değildir. Eğer bu sebepleri basit bir şema içinde hulâsa etmemiz icap ederse, Türk milleti zamanımızın sosyal damgasının işaretlerini derin bir şekilde hissetmiştir, diyebiliriz.
Komünistler, Hong-Kong’u muhasaraya hazırlanıyorlar
Taipei (Formoza). 31 (Ap) — Resmî Merkezî Haberler Ajansı, komünistlerin İngiliz sömürgesi Hong-Kong’u sarmaya gayret ettiklerini bildirmektedir.
Haberin kaynağı ve Hong-Kong’un nasıl satılabileceğini bildirmemekle beraber, ajans, bu kararın, geçenlerde Kanton’da toplanarak “Hong-Kong meselesi” ni müzakere etmiş olan komünist askerî şeflerinin konferansında ittihaz edildiğini ileri sürmektedir.
Ajans, “muhasara” plânının tasdik edilmek üzere Pekine gönderilmiş olduğunu da İlâve etmektedir.
Ajans bu haberi verirken, komünistler de, Hong-Kong istikametinde harekette bulunmaktadırlar.
Atom casusu Fuchs, doğruyu söyleten âletle sorguya çekilecek
Londra, 31 A.A. (Reutcr) — Birleşik Amerika Büyük Elçiliğine mensup şahsiyetler, yalanı meydana koyan âletin hâlen hapishanede Amerikan Federal Arattırma Bürosu memurları tarafından sorguya çekilmekte olan atom casusu Dr. Klaus Fuchs’a tatbik edileceğine dair çıkan haberleri tefsir edomiycceklerinl dün söylemişlerdir.
Umumiyetle İtimat edilen kaynaklara göre, Amerikalı memurlar, Birleşik Amerikaya dönmeden evvel Fuchs’u bir kere daha göreceklerdir.
Ruslar, Berlinde hâdise çıkarmaya çalışıyorlar
Berlin, 31 A.A. (Afp) — Atlanger Vitch otomobil yolunda saat 17 ye doğru nöbet bekliyen Fransız - İngiliz askerleri, Sovyet albayı tarafından bir saat içinde Batı Berline dönmeğe davet edilmişlerdi^. Albay aksi takdirde kendilerinin tevkif edileceğini bildirmiştir. Nöbetçiler bu emre itaat etmediklerinden albay biı* saat sonra yanında oldukça mühim bir kuvvetle gelerek kendilerini Sovyet kontrol karakoluna götürmüştür. Yetkiü İngiliz çevrelerinden haber verildiğine göre. hâdise alâkalı yüksek makamlar tarafından İncelenmektedir.
Bemde 70 bin lira değerinde antika tablo çalındı
Bern, 31 A A. (Reutcr) — Dün akşam öğrenildiğine göre, aralarında Franz Hals, Auguste Renoir ve Ca-mille Corot’nun eserleri de bulunan on kıymetli tablo burada hususi bir koleksiyondan çalınmıştır.
Çalınan tabloların kıymeti 110.000 İsviçre frangı tahmin edilmektedir. İsviçre polisi, tabloların sahibi olan kollcksiyoncunun İsmini ve hırsızlığın hangi şartlar tahtında vukubulduğunu bildirmeyi reddetmiştir.
r

MÜSABAKA KUPONU

1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak için a-şuğıdald kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası u-labiiecek^lniz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.

s

Yeni İstanbul'un
K l' PO N l A.
* A»

y

- Y E N î İSTANBUL —
1 Haziran 1080
Sayfa 4
Parisie kitap nasıl satılır?
Her fırsatta yapılan davetiyeli satışlar, kitap sürümünü arttırmaya yaramaktadır
Yazan : Ayşe Nur
F1ÜNYANIN her yerinde kitap satışı ®*bir buhran geçirmektedir. Amerika] ila nn “be9t-so11er“ dedikleri, sonede satış ıniktnrı mübalâğalı rakam. )ara varan romanlar bir yana, dünyada yaadan yüz binlerce edebiyat mahsulü a« sürülmektedir. Vakit*!*» ligin, romanları dergilerde hulâsa o-larak vermek veya resimli roman halinde gazetelerde basmak gibi, gene Amorlkadan gelme kötü âdetlerin bu işde büyük bir payı vardır. Sebebi ne olursa olsun, kitap, hele İyi kitap az satılmaktadır. Bu hal Fransa gibi edebiyatın ve kitabın vatanı sayılabilecek bir memlekette bile tesirlerini göstermektedir. Fnkat her deıxle devâ arayan Avrupa zihniyeti bu meseleyi de türlü yoUnrdan çözmek çarelerini aramaktadır.
Bu çarelerin biri de kitap “verni-aajlaı-ıdır”. Yeni bir kitap çıktı mı, yaymlayıoısı. edebiyatçıları, tenkldçl-leri ve gazetecileri çağırdığı bir satış tertipler. Çoğu zaman kitabın yazarı satışta hazır bulunur, kitabını alıcılara imzalar (katiyen hediye etmez), lstlycne izahat verir.
Bu satışlar, muhitlere ve yazarlara göre türlü şekiller alır. Geçenlerde Fransanm sol partileri bir satı? kampanyası açmışlardı. “La bataille du llvre” adiyle anılan bu satışa partiler gazete, mecmua ve neşir vasıtalarının hepsini işe katmış, bütün solcu aydınlar canla başla çalışmış, satış hakiki bir mücadele halini almıştı.
Salnt-Germaln muhitlerinde kitap satışları sanatkârane bir hava içinde cereyan eder. Sokak içinde küçük, eski dükkânlarda olsun, cadde üzerinde geniş camekânlı ferah ve zevkle döşenmiş mağazalarda olsun, kitap satışı çoğu zaman bir resim sergisiyle birlikte olur.
————
Dergiler orasından t
Geçenlerde Belçikada oturan genç bir Fransız tiyatro münekkidi yeni eserini satıyordu. Küçücük dükkânda Paris’te oturan bir İtalyan ressamının tablolarlyle, karısı Belçikalı bir ressamın desenleri de teşhir edilmişti. Bu karma karışık sempatik bir sanat havası içinde kitap almadan gitmek imkânsız oluyor.
Başka bir gün milletlerarası bir «atış oluyor, bu sefer Paris’in en lüks oteli olan George V. te. Çlnden tutun Kanadaya kadar dünyanın kaç mîlletî varta, hepsinin fransızcaya tercüme edilmiş edebiyat mahsulleri şık ve güzel hanımlar tarafından satılıyor. Muazzam salonu çeviren masaların bir köşesinde “Turquie” etiketi götüme ilişti. Koştum, hayal kırgınlığına uğradım. Türkçeden çevrilmiş bir eser değil de, Jean Savant’m “La Turqule d’îsmet tneunu*1 diye yazdığı seyahat notları satılıyor, o kadar. Hani Tercüme Bürosu “Uhes-co“ vasıtaslyle seçkin edebî eserlerimizi Avrupa dillerine çevirecekti? ^pir çok projelerimiz gibi, bu da mı zuya düştü?
Nerede olursa olsun, bu satışlarda herkes el birliğiyle kitapların satılmasına yardım ediyor. Marifet bir kaç saat içinde olup biten bu «atışlarda alıl verişe elverişli havayı yaratmaktır. öyle bir hava kİ, İnsan almaya niyetli olsa dahi, kitabın çekiciliğine dayanamayıp çantasını boşaltsın, eli kolu kitap dolu evine dönsün. Bu havayı yaratmakta Parls*-illerin hiç zorluk çekmediklerini söylememe bilmem hacet var mıdır. Bin dereden bu getirip İnsanın son mukavemetini yenerler.
Biz de bu işi memlekette denesek, belki hayırlı bir çığır açmış oluruz.

Amerikalılar okur mu?
Ve, ne o
kurlar ?
Yıldızlar konuşuyor ,'★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★
İntanın talih ve mukadderatı üzerinde yıldııların büyük bir rol oynemıkte olduğunu İddin edenler ve bune İnananlar çoktur. Bu telâkki ve bilgiye oöre her İntan muayyen bir yıldız altında doğar, dünyaya geldiği yerde ve anda ban üstünde bulunan bu yıldınn bütün hayatı boyunoa derin tetirleri altında bulunur. Bir klmtenln kendi yıldızına göre bir haftalık, İki haftalık, bir aylık voya bütün ömrü İçin mukadderatını tâyin ve teıblt etmeğe, orotkopunu yap* (nak, etki tabirle, “zaylçetlnl tanzim etmek,, denir.
Gaıetomlı karilerine muayyen zamanlarda bu hizmeti yapaoaktır. Doğduğunuz ayı İlk tütundn arayınız, aşağıdaki İşaretlere bakınız, onların İfade ettiği mânayı altta bulacaktınız. Yıldızınızın söylediği umumi hüküm ton tütündedir.
W
" a




3





h

F.


*
p
•Ifl


1V

Doğduğunu» tarihe göre yıldızınız.
Hamel (Koç)
21 Mart •
19 Nisan

21

&

AJcrep
23 Ekim
21 Kasım
$

w
M
7
o İM
1 hazirandan 18 haslrana kadar
i

DEK kıymetli bir Fransız muharri-■ ri olan B. R. Las Vergnas, geçenlerde Amerikayı ziyaret etmiş ve intihalarım “Nouvelles Litrtraires" dergisinde neşretmeğe başlamıştır. Üniversite öğretmeni bulunmak itibariyle tetkiklerini bilhassa Birleşik Devleti o rin yüksek öğretim âlemine hasreylemlş ve memleketin pek mühim bir faaliyet unsuru olan bu âlemin türlü cephelerini incelemiştir, Aşağıdaki satırlarda, Birleşik Devletler gençliği Us halkının okuyup okumadığı, okuyorsa ne okuduğuna dair meraklı bir sahlfe bulacaksınız. Muharrir, oranın bir üniversite profesörü ile konuşuyor!
1, alyazî veyahut ırki meselelere temas etmek itibariyle halis edebiyat eserleri sayılamaz). Bu alâkasızlığın kaygılandırdığı Hutchlns (Chicago üniversitesi Rektötü) vatandaşlarına fikir hayatının faydalarım göstermeğe çalışmak, onlara, beşeriyetin büyük felsefe eserlerinden, yani “Büyük kitaplarından devrimizde her vakitten çok lüzum gördüğümüz dimağ ve ruh hayatına dair ders almayı tavsiye etmiştir. Bu zat, Aristo, Eflâtun, Descartes, Splnoza ve Goethe gibi adamların Amerikalılara dünyadaki rollerini daha iyi oy-

müddetçe ne bir şiir, ne bir kitabı satın alır. Evet, Byron E. Poe hakkında yazılmış e-çok satıldL Sebebi? Çünkü aşk maceraları ile meşhur, de
Profesör Blahop sözüne şöyle devam etti!
— Kolejlerimizde iki buçuk milyona yakın öğrenci var. Bu, yüksek tahsil çağında bulunan gençlerimizin beşte biri kadardır. Ne görüyoruz? Her biri hiç değilse İngiliz edebiyat dersleri gördüğü halde mektepten çıktıktan sonra» yasadığı tenkid yahut serler Byron
Poe ise sarhoşluktan ölmüştür ondan.
ProfeBÖr gülümsedi ve:
•— Vaziyeti anlamak pek kolay, dedL Amerika, kitaptan ziyade “magazin" okuyan, İcabında da “digest” okuyanlar memleketidir. “Magazin” tere bakalım. Bunlar bir sene içerisinde en çok üç yüz şiir neşreder; yarısı da şiire tahsis edilmiş olan “Saturday Revlew” de çıkar. Unutmayın ki nüfusumuz yon kişidir... Şunu Manzumelerin hiç geçmez.
160 mil-da söyliyeyim: biri otuz satın
Peki, dedim,
edebî tenkid ne holde? Tefekkür yazılarının dergilerinizde yer alamadığı doğru mu? — Magazinler senede on tane ten-kld yazısı neşretmez. Halk, üniversiteli muharrirlerin yazılarına karşı ilgi duymuyor.
İncelememi derinleştirmek mak-Badlyle yüksek Öğretim gençlerinden biriyle görüşmek istedim. Onu rast-gele seçtim:
— Siz fakülte öğrencİ6İsiniz. Ders kitaplarınızdan başka ne okuyorsunuz?
Muhatabım şaşırdı. Belli idi ki ders kitaplaundan başkasını okumak fikri ona pek tuhaf geliyordu. Bana yan gözle bakıp cevap verdi:
— Eh, gazete okur, sonra kulübün haftalığını okurum.
— Muhitinizde ne okurlar? Meselâ evinizde. Ebeveyniniz üniversitede tahsil ettiler mİ? 1
— Evet, baham ve annem, erkek kardeşim de... Erkek kardeşim şimdi otomobil ticareti yapıyor.
—Ne okuduklarını sunuz?
— Ne bileyim ben... kur, mensup oldukları gislni okurlar.
Sonra gülerek devam etti:
— Hu! Ne okuduklarını biliyorum tabiî. “Rcader’s Digest” okurlar.
Birleşik Devletler halkının saf ve hakikî edebiyata karşı alâkasızlığı, üniversite) mensuplan arasında fikriyata ehemmiyet verenleri üzmekten geri »(almamıştır (Büyük bir halk kütlesinin fırsat düştükçe okuduğu ve en meşhur muharrirler taralından yazılmış romanlar, içtima-
• I •
bilmiyor mu-
Gazeteyi o-kulübün der-
S e ratan (Yengeç) Haziran • Tommuı
Hut (Balık)
12 Öubat
20 Mart
Mizan
23 Eylül .
22 Ekim
Sünbüle
23 Ağuntos -
22 JB7ylQl
İkizler
21 Mayız •
20 Has i ran
Aralan
22 Temmuz
AğUfltOB
Sevir (Bota)
20 Nisan •
20 Mayıs
Cedi (Yaban-keçisi) 23 Aralık
19 Ocak
Dellv (Saka)
20 Ocak
18 Şubat
o o * o
O o
gr 0
t Ü o o © $
!° O (/ o o
• O 1O o
o o o 0
O o (f
u o o ü
|U o © o U|
u O o m
o o o t O (> o
Çok ftlzelblr on beş gün. Büyük bir ••vinçle karçılaça» cnksınıı.
Teşsbbüft ettiğiniz İş. başarı İle neticelenerek yakında blı •eyahat yapaoakeımı.
Gayet güzel on beş gün. Nikbinliği elden bırakmayın.
Bir değişiklik devresi İçindesiniz. Netloeden memnun kalacaksınız.
Seviyor ve zevillyoraunuz. Bu on beş gün else çok güzel blı sürpriz saklıyor
Küçük bir aksilikle karşılruja-caksınıa. Fakat sonra İyi bir haber alacaksınız.
Bir seyahat veya kıza bir yer değlştirmo, vaziyetinizde yenilikler yarataoak.
Bu on beş günde Üç sürprizle karşılaşacaksınız. Bunlar sayesinde bütün ayınız güzel geçeoek.
CÖmertl Iglnlı üzün talerinize sebep olacak. Maddî vazlyett-nlz düzelecek.
Çok sabırlı olunuz. Sıkıntılarınız geçloldir. Emin olun, işiniz iyi gidiyor.
Bir mektup ftlfto fona bir haber getirecek. Fakat emin bir dostunuzun tavslyenlyle her şey düzelecek.
İşinizde takdir ediliyorsunuz. Küçük bir meblâğın sise çok verdimi olacak.
Kava (Yay) 22 Kasım 22 Aralık
FJ w Sanı Q Sürprı» « Hiç fevkalâdelik ym s Müşkülât
M s Sıkıntı - ümn DeBifllkltk O « Muvaffakiyet
nam ak imkânını vereceklerine İnanarak “metin şerhi" dersleri ihdas eylemişti. Dersler bir çok yerlerde merak uyandırdı, bazı yerlerde de bir nevi züppelik hevesiyle takip o-lundular. Hulâsa, alman neticelere nispetle pek aşırı iyimserlikle girişilen bir iş...
Kehanette bulunmak İstemem: e-hll profesörler tarafından açıklanan, anlatılan metafizik bütün bir milleti ilmin tehllkelerlno karşı koruyabilir mi, bunu ancak ileride öğreneceğiz. Meselâ rektör Hutchlns'ln o pek a-sll maksadından bahsettiğim üniversiteli bir genç kız bana yarı alaylı, yan bezgin bir eda ile şu cevabı verdi:
— Unutmayın ki Chicago Üniversitesinin Hiroşima'ya atılan bombayı mükemmel bir hale getirmek için yaptığını dünyanın hiç bir Üniversitesi yapmadı.
Münakaşa götürmlyen bir nokta varsa o da, yeı-yüzünün en yüce “maddî” medeniyetini kuran Birleşik Devletler şimdi başka sahaları ele geçirmeğe koyulduğudur. O vadide, meselâ, müzeleri ile klâsik konserleri birinci sınıf nesnelerdir. Bir kültür meselesi kalıyor. Genç oldukları için İrade kuvvetine inanan Birleşik Devletler üniversitelerinin devamlı ve ilham verici başarılar göstereceklerini ümit etmemek doğru olmaz.
Yazan : Von ★★★ . — 1 — Çeviren : Behçef Cemal
Hitler Almanyasmın sen günleri
Führer ve Göbbels’in son kozu nmûcize» idi
1948 yılının Paskalya haftasında I ■ Ruslar, Hitler Devletine son darbeyi vurmaya hazırlanıyorlardı. Beş yıldan beri süren feci boğuşmanın son muharebesi başlamak üzereydi. Mareşal Jukof, henüz umumi taarruz emrini vermemişti. Berlin İstikametinde yapılacak büyük hareketin, çıkış mevzilerini elde etmek lâzımdı. Hltler harbinin son muhat ebesini mutlaka kazanmak azminde olan Ruslar, adım atlım ihtiyatla İlerlemek niyetinde idiler. Kımlordu Ödet batısında bir köprü başını şimdiden ele geçirmişti. Artık nehrin batı kıyı-smdakl sırtları almak icap »diyordu. Bu eırtlar, Berlin yolu Öterindeki son tabii engellerdi. Halbuki bunlar da pek yüksek ve sarp değildi; Öder ovasında en çok 40 metro kadar yükseliyorlardı.
Potsdamer Platz’ın 40 kilometre ötesinde, şiddetli müsademeler oluyor. Parola şudur; Berlin, Aiexander Platz’dan detil, Oder'de müdafaa e* dilecektirl Onun için, son ere kadar, bütün kuvvetler cepheye gönderiliyor. Hitler, bütün erkekleri silâh al-tına alıyor. Bıkılmış limon, daha da ı tıkılıyor! Belki bir damla daha ve- I rlı!.. Hastaneler baştan başa ta ram* yor. Ayakta durabilen herkes, yarası iyileşmiş olsun olmasın bilâ itiraz ‘sağlam” sayılıyor. Arama ekipleri fabrikaları, büroları tekrar tarıyorlar. Silâh imalinde çalışnııyanlaı yaşı ve sıhhati ne olursa olsun, askere alınıyor. Zaten bir çok fabrikalar, malzemesizlik yüzünden işlerini durdurmuşlardır. İşçiler, takım halinde “Halk Ordusu“na iltihak ediyorlar. ' 1
Berlin muharebesi, Oder'de cereyan edeceğine göre, “Halk Ordusu” nu şehiriçl sokak muharebelerine saklamakta Ynâna yoktu. Hltlerln emri, cephe gerisindeki bütün şehirler gibi payitahtı da, milyonlarca nüfusuna bakmadan» müstahkem mevki haline getirmişti. Bcrllnde Halk Ordusunun taburları yola çıkıyor. Kadınlar fervad ediyor, erkekler sessiz ve mütevekkil celp emrine itaat ediyorlar. Talim ve terbiye görmemiş, teçhizatı noksan, acemi komutanlar emrindeki bu birliklerin çoğu, cephede bir gün bile d ay an a m ıy arak imha
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşcy
Hicrî 19 5 0 HAZİRAN 1 Perşembe Rumî
SABAN 15 1369 MAYIS , 19 1366
VAKİT VASATİ KZANİ
Güneş 5.30 8.67 Öğle 13.12 4.39 tldndl 17.11 83W Akşam 20.34 12,00 Yatsı 22.33 1.69 tmsâk 680 8.57 ,
TİYATROLAR /STANBUL KONAK PAVÎYONÜ! Ispanyol Atraksiyon Trupu. ANKARA BÜYÜK TİYATRO 21 de Car-men . KÜÇÜK TİYATRO 6 ŞahiH Muharririni Arıyor. GAR GAZİNOSU : tepapyol Triyoftu.
S İ N EM A L A Rl
Afyon Kaçakçı-
BEYOĞLU CİHETİ (40835)
(80718) Çetesi.
1 — Tomston
2 — Fakir Kızı
ATLAS lan.
AKIN
Caniler Leylâ.
ALKAZAR (42562) 1 — Tarzan Kaplan Kadın. 2 — Dişi Haydut.
AR (44394) 1 — Kaliforniya Hâkimi. 2 — Periler Dünyası.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ: 1 — Kapanan Gözler. 2 — Akıncılarımız.
EIzHA.MRA (43595ı 1 - Çalınan Hayat. 2 — Çin Harbi.
İPEK (44289) 1 — Onu öldürdüm (İlk defa). 2 — ihtiras Kurbanları.
ÎNCÎ (84595) 1 — Robennon A-doBi. 2 — Üniformalı Kızlar.
LALE (43595) 1 — İstırap Çocuğu. 2 — Saray Gözdeleri.
MELEK (40868) 1 — Korkunç Yıllar. 2 — Haydut Aşkı.
SARAY (41656) 1
Firar. 2 — Yaşatan Aşk.
8UATTARK (83143) 1 — Zoro-nun İşareti. 2 — Kadın Cellâdı. SÜMER (42851) 1 — Şarkısız
Yaşayamam. 2 — Çılgın Hayalet.
HARK (40380) Eknyjkçl Kadın. ŞIK (43726) 1 — Hint Kahra-mam. 2 — Günahsız Katil. TAKSİM (43191) 1 — Londra
Kalesi. 2 — Port-Salt Faciası.
TAN 1 — İşıklar Sönerken. 2 — Sana Tapıyorum.
ÜNAL (49306) 1 — Kurban Kı-eaHçe. 2 — Atom Fedaileri.
YENİ 1 — üç Ahbap Çavuşlar. 2 - Yeşil Ufuklar. 3 — Siyah Gölgeler.
ölümden
YTtDÎZ (42847) 1 — Deniz Yıl-dızlan. 2 — Unutulan Yıllar.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — ölüm Diyarı. 2 — Adalar Perisi.
AZAK (23542) 1 — Kılıçların
Gölgesinde. 2 — Harrov Kumarbazı.
ÇEMBERLİTA8 (22513) 1 —
Büyülenmiş Adam. 2 — İhtilâlci Ruhlar.
FERAH 1 — Asya Ateşler î-çlnde. 2 — Kahraman Kılavuz. 3 — Deniz Kızı.
HALK 1 — tasan Avcını. 2 — Ateş Kıraliçesi.
İSTANBUL (22367) 1 — Makineli Adamlar Divan. 2 — Genç Kik Kalbi.
KISMET (26654) Hint Rüyası. 2 — Zehirli Kucak.
MARMARA (23860) 1 — 8u Perileri. 2 — Yaşamak Arzusu.
MİLLÎ (22062) 1 - ölüm Diyarı. 2 — Adalar Perisi.
TUBAN (22127) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — Yaşnmak Arzusu.
YENİ (Bakırköy 10-126) 1 — Maflûp Edilemeyenler. 2 — Lo-rel Hardy Çingene Prens,
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Şanghayii
Kadın. 2 — Suçsuz Katil.
OPERA (60821) 1 — Lulu Selle 2 — Namus Sözü (ttlrkçe).
StİREYYA (00862) 1 — Gecenin Güzleri. 2 - Bu Evde Ne var?
ANKARA
ANKARA Brodvay Perileri. BÜYÜK Seviştiğimiz Günler. CEBECİ 1 — Asli Ruhlar. 2 — Tartanın Hazînesi.
PARK 1 — ŞehrAzadın Doğuşu. 2 — Korkunç Vâdl.
KUS 1 — Macera Gecesi. 2 — Canavar Tuzağı.
SÜMER 1 — Sevdalı Kovboy. 2 — Büyük Casuslar,
ULUS 1 — Kadınlar Çiftliği. 2 — Büyük Senfoni.
YENİ 1 — Siyah Gül. 2 — Unu-tu İmi yarı Aşk.
İZMİR
ELIIAMRA 1 — Tehlikeli Yollar. 2 — İlci Cingöz Haromde. 3 — Haydut Aşkı.
LALE 1 —Yaratılan Adam. 2— Ormanlar Aslanı, 3 — StdAhad-dini Eyyubî ve Haçlı Seferleri TAYYARE Cezayir Dansözü. TAN 1 — Yaratılan Adam. 2— Ormanlar Aslanı. 2 — SalAhad-dinl Eyvubi ve Haçlı Seferleri. YENİ SİNEMA 1 — MayerHng Esrarı. 2 — Tarznnın İntikamı. 3 — 3 Ahbap Çavuşlar Casuslar Peşinde.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK 1 — Tehlikeli Yollar. 2 — Kadın İntikamı.
UÇAK - TpEN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9 45 D.H.Y. (Türk) Burandan. — 0.60 D.H.Y. (Türk) tamirden. — 11.15 D.H.Y. (Türk) Ga-
zlantep. Adana. Konya, Afyondan. — 15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankaradan.
— 16.30 D.H.Y. (Türk) Diyarbakır, Elâzığ, Sıvan, Ankara-cl an. — 17.46 C.Y. (Kibrin) Ni-koaya, An karadan. — 18.05 D. H.Y. (Türk) İzmlrdcn. — 18.86 D.H.Y. (Türk) Ankaradan. — 19.10 S.R. (İsviçre) Zürich, Cenevre, Atinadan. — 20.20 P.A.A-(Amerikan) Hongkong, Bangkok, KalkÜta. Delhi, Karoşl, Şamdan. — 22.30 8.A.S. (İskandinav) Stockholm. Kopenhag, Münih’ten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A. (İngiliz) Atina, Roma. Nls, Londraya. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Buraaya. — 0.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kayseri, Malutva, Elâzığ, Erzuruma.
— 9.30 D.H.Y. (Türk) An karaya
— 10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kıbrıs, Beyruta. — 10.15
D.H.Y. (Türk) İzmlre. — 10.80 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, tskenderuna. — 11.30 C.G.D.T, Beyrut, Kahireye. — 14.45 D. H.Y, (Türk) Ankaraya* — 16.00 D.H.Y. (Türk) lzmlre. — 21.35 P.A.A. (Amerikan) Münih,Londra, Gander, Boston, Now-Yor-ka. — 23.30 S.A.S. (İskandinav) Lydda’ya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Ordu, Knradcnlzden — 20.30 Marakaz, Mudnnyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Marakaz, Mudanyaya. — 14.40 Tırhan, Karadeniz e. GELECEK OLAN TRENLER
6.4Ö
0.30 Erzurumdan.
Scmplon (Avrupa). — 7.10 Dl-yarbakırdan. — 8.30
(Eke.). — 9.15 Ankara (Yataklı). — 13.40 Samsun postası. — 18.25 Diyarbakır - Iskendorun-Konyadan. — 20.35 Adapazann-dan.
GİDECEK OLAN TRENLER
7.10 Adapazarına. — 10.10 A-danaya. — 13.50 Samsuna. — 18.10 Ankara (Elce.) — 20.30
Ankara (Yataklı) — 20 50 Diyarbakır.
EEE
1
Ankara
ANKARA:
7.30 M. S. Ayarı. — 7.31 Mü-zik: Harry Horlick orkestrası (pl). — 7.45 Haberler. — 8.00 Saz çerleri (pl). — 8.16 Tangolar (pl). — 8.26 Günün programı ve hava raporu. — .8.30 Hafif orkestra eserleri (pl). — 0.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. 8. Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Radyo salon orkestrası (Şef : Sedat Edlz) — 13.30 Öftie Gazetesi. — 13.46 Radyo salon orkestrasının devamı. — 14.00 Akşam programı, hava raporu vo kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. 8. Ayan. — 18.00 tnco N&S (Ferahnak faslı). — 18 45 Filim yıldızlarından melodiler, (pl). — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler. — 19.15 Geçmişte Bugün. — 19.20 Yurttan sesler. — 19.45 Radyo İle İngilizce. — 20.00
Müzik: Rosarlo Bourdon senfoni orkestrası çalıyor (pl). — 20.16 Radyo Gazetesi. — 20.80 8erbost saat — 20.35 Şarkılar.
— 21.00 UNESCO Gazetesi. — 21.15 Dans müziği (pl). — 21.45 Konuşma: Sağlık saati. — 22.00 Müzikseverlerin saati (Modern melodiler). — 22.45 M. 3. Ayarı ve haberler. — 23.00 Program vo kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Dans müziği (pl). — 13.45 Şarkı ve türküler. — 14.20 Ev kadını -Yemek çeşitleri. — 14.30 Şarkı ve türküler. — 14.50 Tex Bene-ke orkestrasından dans mUsiğl (pl). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.00 İstanbul - Tahran tenisin futbol maçının İnönü Stadından naklen yayını.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Caz müziği (pl). — 18.80 Franz Schubert'ln ”Winter-relne,, albümünden lledler (pl).
— 18.45 Saz eserleri. — 19.00 Haberler. — 10.15 İstanbul haberleri. — 19.20 İstanbul konservatuarı Şehir korosu konseri. — 10.40 Hafif ara müftlği (pl). — 10.45 Şarkı ve türküler. — 20.15 Clnude Tornhlil orkestrasından «lana müziği (pl). — 20.30 Gelir Vergisi izahları. — 20.45 Napoli şarkıları ve serenatlar (pl).
— 21.00 Küçük orkestradan melodiler. — 21.20 Fasıl heyeti
konseri. — 22.00 Konçerio -Çaykovski keman konçertosu (pl). — 22.30 Dans müziği (pl).
— 22.45 Haberler. — 23.00 Dan.ı müziği (pl). — 23.30 Programlar ve kapanış.
EMİNÖNÜ : Mehmet Kâsun (Eminönü) — Hikmet Güney (KÜçÜkpazur) — Sırrı Ruelm (Alemdar) — Salâhaddin (Çar-şıkkpı).
BEYOĞLU: Beyoğlu (Merkez)
— istiklâl (Merkez) — Taksim
— Merkez (Galata) — Halk (Şişli) — HoskÖy — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH: Muharrem Tanır (Şeh-zadebaşi) — Salâhaddin Gürgen (Aksaray) — Yedıkule (Sa-matya) — Haseki (Şehremini)
— M. Fuat Bayer (Kar&gllm-rük) — Orhan Avcıoğlu (Fener).
EYÜP: Byüpauîtan.
BF.StKTAS: Vldln — Yeni lOr-taköy) — ArnnvutkÖy — Mor-krz (Bebek).
KADIKÖY! R. Muhtar — Kı-zıltoprak — Göztepe — Romancı.
ÜSKÜDAR: İttihat.
HEYBELİ ADA: Heybellada. BÜYÜ KARA t Merkez,
İZMİR: Karantina (\ ahlar) — Çânkaya (Aleanoakl — Tilkilik (Basmahane) — Şifa (Kamera İt r) — Yeni t Eşref pıı şu).
ANKARA: Yeni — Ankara — Çankaya.
Solden aeğs:
1 — Tabletim İyi (İki keilmo) 2 — Tersi alanı meşbû (İki ke> İlme. 3 — Bir miktarın cüzleri. Tersi bembeyazdır; poru seal. 4 — Taharri ettir; Blı' nota. Vilâyet tn.ksimntından. 5 —
Tersi takım: Tersi fransıfcca çağırmak. 6 — Güzel eki et; Tersi kırmızı ve tanelidir. 7 — Bir harfin okunuşu; Büyük erkek oğlak (İki kelime). 8 — Törpü vazifenin! İfa eder; Tersi bir uğrak yeri. 9 — Sondaki harfi hazfedince Mkabnhat karşılığını İta eden,, olur (İki kelime). 10 — Şıırbu haram ol-mıyan (iki kelime).
Yukarıdan atağı:
1 — Telgraf memuru. 2 — ön tAiyfa gel. 3 — latemlye-rek; Sıkıntı. 4 — İsim; Tere» bir metsin birinci eldeki değeri. 6 — İki defa tekrarlanırsa bir böcek ‘Bini olur;* îkiucı Harften aonra bir harf ilâvesiyle vazifesi. 6 — Akıtmak; Tersinin «onuna bir harf ilâvesiyle bayağı adam. 7 — 8on gün-lorde isrnl çok geçen bir hikayecinin soyadı; Bir harfin o-kunuşu. 8 — Nida: Yün işlerinde vazife İfa eden yed (iki kelime). 9 — Ter»i efias sermaye (iki kelime). 10 — Kibarca tavır.
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
Soldan nnftn:
1 — Usanan adam. 2 — Zarif araba. 3 — Alile; Zevat. 4— Ramazan. 5 — Ah; Seri; Es. 6 — Mısır; Ayık. 7 — ly; Bu karak. 8 — Ye; Asi; Ama. 9-Ataaı kesir. 10 — Nizami saha
Yukarıdan aeaftn
1 — Uzanamıynn. 2 — Salâhiyeti. 8 — Arlı; Az. 4 — Asabı Hâkin. 6 — Af; Merasim. 6 — Nazar; Miki. 7 — Ara. İka; Es. 8 — Dâva; Asarı. 9 — A-bo.; Himaye. 10 — AlAka^ı
tam.
Boyoglu 44644 Kadşköy 60372 İstanbul 24222 Üsküdar 60913 Ankara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
SIHHÎ İMDAT
Utanbuı Beyoğlu
Anadolu yakası Ankara
İzmir
«0538 01 2251
edilmiş ve Rus toplarına yem olmuş-1 lardır.
Berlin varoşları, doğu banliyösünden Odâr hattına kadar, tek blı müstahkem kıta haline getirilmiştir. Bu muıız2am sahanın bir kenarında şimdi artık muharebe başlamışı ır. Alman tebliğleri, payitaht halknın sulh zamanlarında hafta sonlarını geçirdiği yerlerin isimlerini veriyor. Her İsim, gece kampları, piknikler, aşk maceraları, sakin dinlenmelere alt başka başka hatıralar uyandırıyor. Almanlar 1914 de Marne’a dayandığı zaman, Paris aynı heyecanı geçirmişti. Alman tankları, Napolyon'un meşhur Borodlno muharebe meydanını geçtikleri saman, Moskova aynı endişeyle istikbalini düşünüyordu. Fakat o zamanlar, hucuma uğrayan payitahtlardaki başkomutanlaı kuvvetli ihtiyatlara maliktiler. Bundan başka tek cephede dövüşülüyordu. Hitler ise. batıdan tek nefer çekemiyordu. O cephede büyük taarruz zaten başlamıştı. Ren maniası yarılmış Ve müttefikler Almanyanın kalbine doğru ilerlemeye başlamışlardı. Fransa, 1940 da Paris’i teslim etmeye Ve silâhları bırakmaya karar verdiği zaman, aynı ümitSİB vaziyetteydi. Halbuki Hitler. asla teslim olmıya-CAktı. Bunu daima ve lüzumundan fazla bir ısrarla ilân etmişti.
BÜYÜK MUCİZE
Sıfıra inen mücadele azmini kamçılamak için Hitler acaba ne yupıyor? Rus umumî taarruzu başlar başlamaz Propaganda Bakanını doğu cephesine göndermişti. Onun ise, lâftan başka verecek hiç bir şeyi yoktu. Zaten ne verebilirdi ki ? Göbbels kehanette bulunuyor ve bu vaziyette vukuu muhtemel yegâne büyük mucizeyi haber veriyordu. Propaganda Bakanı, yakınlarına şöyle diyordu:
“Harp vukuatı haritaya İki türlü kaydolunur. Bir tanesi kurmay haritalarında kırmızı ve mavi hatlarla gösterilen askerî vaziyettir. Bu haritalar, Almanyanın uzun müddetten ' beri yalnız çekildiğini ve muharebe kaybettiğini göstermektedir. Siyasi vaziyet büsbütün başkadır. Bu vaziyeti harita üzerinde tesbit etnıek imkânı olsa, askeri vaziyetin tam tersiyle karşılaşırız. Almanyanın askeri vaziyeti ne kadar fenalaşırsa, siyasi ümitleri de o kadar artar. Kuşlar Avrupanm İçlerine doğru ilerledikçe müttefikler arasındaki İhtilâf mevzuları o nispette artacaktır. Zeiten bu türlü gerginlikler gittikçe çoğalıyor. Almanya, bu gerginlikler patlauk ve-rinciye kadar dayanmak mecburiyetindedir. Harbin bu safhasında. Almanya’nın kozu işte budur. Şüphe yok kİ bu da, tek ve en son kozdur”.
Propaganda Bakanı Berlin’i Öderde müdafaa eden 9 uncu Ordu Komutanı muharebe mevziine gidiyor. Hit-ler'in, komutayı tevdi ettiği General Busse, Brendenburg’lu idi. Şimdi a-teş hattında kalan Frankfurtta doğmuştu. Askeri talim ve terbiyesini aynı şehirde, İmparatorluk Ordusunda görmüştü. Prusya’nın göbeğinde doğmuş, sapma kadar PrusyalI general. vatanını müdafaa ediyordu.
General, karargâhını Berlin'in doğu banliyösünde, payitahtla cephenin ortasında, FÜrstenwalde’de kurmuştu. Bakanın ziyareti haber verilince, bütün birlik komutanlarının karargâhta toplanmalarını emretti. Cephenin maneviyatı katiyen iyi değildi ve Bakana hakikati söylemek lâzım* dı.
Göbbels, subayların raporlarından üzülmüştür. Ümitsiz, simsiyah bir bedbinlik açıkça meydandadır. Bakan. general ve albaylara bîr nutuk veriyor. Burası, kütleyi tesir altında bırakabildiği Sportpalast değildi. Fakat kimse, Hitler’in baş propagandacısının insanları tesir altında bulundurmak ilminde üstat olmadığını iddia edemiyecektir. Göbbels. Prusya subaylarını da tahrik edebildiğini gösterecektir. Friderukus Rez’den. hassa alaylarından, Prusya'nın büyük günlerinden bahsediyor. îşte askerleri alâkalandıracak mevzu budur! Tehlikenin azamiye vardığı, Almanya'nın uçurum kenarına geldiği şu sırada, kaderi değiştiren hâdise, büyük ve inanılmaz mucize İşte şimdi vukubulacaktır. Kehanetlerini bol bol savuruyor; hattâ kendini bile inandırıyor. Zaten mucizeye. Büyük Fre-drlği en koyu felâketten kurtaran o büyük mucizeye de inanmadıktan sonra neye dayanacaktı? O büyük mucize olmasaydı, Prusya Kıralı “büyüle” unvanını kazanamıyacaktı!
Yedi sene harbinin, bugünlere benzer tarafları olduğu şüphesizdir. Fakat Prusya Kiralını mahvolmaktan kurtaran da nihayet talihli bir tesadüftü. Napolyon, evdeki pazarlığı çarşıya uyduramadığı için mağlup olmuştu. O mucize olmasaydı aynı âkıbet, Fredriğin de başına gelebilirdi. Fakat, bir devlet adamının “mucize., ye güvenmesi doğru muydu? Oöbbels, propagandasını bu mucize imanına niçin dayandırdığını pekâlâ biliyor. Efendisinin artık, mucize beklemekten başka hiç ümidi kalmamıştı.
Çünkü, vakıalar da kehanette bu-
lnnuyor: Hem de hakikâte çok daha yakın olarak!.» Bu vâkıalaı, 9 uncıı ordunun mağlup tümenlerle acemi birliklerden mürekkep, ağır «ilâh ve muhabere vasıtalarından mahrum, karma karışık bir İnsan kalabalığından İbaret olduğunu söylüyorlar. Va-kaa, hava kuvveti de var. hem de flon zamanlarda görülmemiş bir bollukta.. Fakat benzin ancak İki günlük büyük harekâta kâfi gelecek vo cephede de dört günlük şiddetli muharebelerden sonra tükenecektir. O zamana kadar Ruslar mağlup edilemezse, ya süngüye davranarak Ölmek, yahut da çekilerek Berllnl feda etmek İcap edecektir.
ROOSEVELTİN ÖLÜMÜ
Bütün bu rakamlar çok mahremdir. Bunları yalnız ordu komutanı, kurmay ve levazım başkanlon biliyor. Hattâ Göblfels'e bile bir şey söylenmiyor. Derme çatma kuvvetler le tutulan zayıf cephenin, Rus taarruzlarına karşı gelebilmesi ancak “yukarısının" lüzumlu tedbirleri al-niûsiyio mümkündür. Ve Göbbels mucizesinin vukua gelebileceğini, katiyetle vadedlyor. Tabii teferruata girmeye. izahat vermeye, hattâ umumî olarak anlatmıya bile iktidarı yokj fakat mucizenin de mahiyeti zaten bu değil midir? İzah edilebilen hâdiselere, mucize denilebllinir mi? Acaba Göbbels, şu meşhur mucizesine İnanıyor mu ? Belki, kendi manevtysr-tmı ayakta tutmak için biraz inanı-yordur...
tkı gün sonra Göbbels gibi bir dinsizi bile Allaha şükrettiren hâdise vıu ku buluyor. Mucize meydana gelmiştir. yahut Göbbels bunu böyle kabul ediyor. Tabii bütün Almanyada da aynı hava yaratılıyor. Hâdise Roose-velt’ln ölümüdür ve haber Rus taarruzundan üç gün Önce Berllne vâsıl olmuştur. Göbbels bir hava taarruzu sırasında Wilhelmsplatz'dakf sığınağında haberi alır almaz telefona yapışıyor ve Hitleri buluyor. “FÜh-rer'im.. Tebrik ederim.. En büyük düşmanımızı, ölümün kahhar pençesi yere yıktı. Allah blzleri unutmamış,, Propaganda Bakanının maiyeti hemen bu mühim mükâlemeyi etrafa yaymaya başlıyor.
Doğu cephesi başkomutanı da derhal Göbbels'i telefonla arıyor. Bakan, o gün daha cephe karargâhını tekrar ziyaret etmiş ve general, bütün keşif raporlarına göre Rusların büyük taarruz hazırlıklarını tamamladıklarını ve her gün. hattâ her saat, fırtınanın kopabileceğini bakana söylemişti. Hattâ general biraz da alaylı bir İfadeyle, mucizeyi ciddi olarak vadetmiş İse. zamanın geldiğini ve belki de geçmek Üzere bulunduğunu, bakana ihsas etmişti. Halbuki şimdi, Protestan Prusya generali, şaşkın bir halde telefona sarılmış ve bakana, evvelâ ınanmıyanık dinlediği bu mucizeden bahsediyordu. Acaba Berlin’deki bu sivilin elinde tabiat Üstü kudret mi vardı?
Göbbels, vazifesini yapmış olanlara has vicdan iıuzuriyle konuşuyor:
— “Evet, generalim., diyor. Cenabı Hak mucizesini yarattı. Şimdi aı tık ış sizde ve askerlerinizde. Şimdi siz ve askerleriniz, büyük kahramanlık mucizeleri göstermelisiniz^. Şimdi artık, harbin son çeyrek saatine tahammül ederek, düşman koalisyonunun dağılmasını beklemeliyiz. Çariya Elizabet’in ölümü üzerine, Prusyaya muhalif olan İttifak da dağılmamış mıydı? Bu, Cenabı Hakkın ancak bir işaretidir. Bundan sonrası biz insanlara ve bilhassa size vs askerlerinize mevdudur!"
Mucizeye inananlar arasında bu çeşit lâflar edilirken en yüksek İdare makamlarını işgal edenler, hiç de böyle hayâllere kapılmıyorlardı. Dr. Göbbels’in evinde toplanan parti mahkemesi, Hitler’in maiyet he, kimini sorguya çekmektedir. Maznun, Berlin haricine kaçmakla İtham edilmiştir. Mahkeme, boş bir formaliteden başka bir şey değildir. Çünkü bizzat Hitler hükmünü çoktan vermiş ve idam kararı verilmesini emretmişti.
Profesör Brandt. “$cf”in İntihar kararı verince, yakınlarından da aynı şeyi istiyeceğinl anlayıp kaçmaya teşebbüs ettiği için ölecekti.
KIYAMETE DOĞRU
15 nisanda* fırtına başladı. Mareşal Jukof, harbin kati neticeli muharebesinin başladığını İlân etti. Hitler doğu cephesindeki askerlere gündelik bir emirle şöyle hitap ediyor: “Biz bu taarruzu önceden tahmin ederek, cepheyi tutmak için her şeyi yaptık. Düşman, muazzam topçu kuvvetleriyle karşılanmaktadır. Piyade kuvvetlerimizin zayiatı, aayuıız yeni birliklerle telâfi edilmiştir. Bolşevizm bu sefer de, Asya’nın eski akıbetine uğrayacak ve Alman payı tali tının kapılarında mağlûp edilecektir. Şu sıralarda vazifesini yapmıyanlar, vatana hıyanet etmiş olacaklardır. Mevzilerini terkeden ulay veya tünıen. şehirlerimizde bomba altında mukavemet eden kadın ve çocuklarımızın yüzüne bakamıyacaktır.
(Devamı Var)

1 Haziran 1950
YBNT İSTANBUL
Sayfa 5
GÜNÜN

h
Türk ekonomisinin
Yem bir dokuma ipliği
Buğday fiyatları
Yazan : M. Nermi
HUSUSİ muhabirimizin Ankaradan büdirdiğine göre halk İradesinden doğan yeni hükümet, İşbaşına geçişinin ilk günlerinde çok ehemmiyetli bir karar vermiştir. Bu karara göre bir Ekonomi Gehet Meclisi kurulacak ve burada, yürütülen tahminlere bakılırsa, İktisat politikamızın anayolları tesbit edÜeccktir. Biz bu kurula, kelimelerin ilk harflerini alarak kısaca K. G. M. adını verebiliriz. Vakit geçirmeden böyle bir teşebbüse giriştiği için ilgili resmî şahsiyetlerimizi yürekten kutları*.
Yurt ekonomimiz, yıllardan beri, dümeni kopmuş bir geminin acıklı durumunu andırmaktadır. Havalar fırtınası» giderse gemimizin. hiç olmazsa, yerinde durduğunu görür ve sevinirdik. Hâdiseler denizinde ufaktefek kırışıklıklar belirdi mİ heyecanlanır ve bilmedi-ğimlz kıyılarda paramparça olmak tehlikesini düşünerek büyük korkular geçirirdik. Milli ekonomimiz, en geniş mânaslyle, bir teaadüf ekonomisinden başka bir şey değildi. Halbuki; Milli ekonomi, çağdaş devletlerin en başta gelen kudret kaynağıdır. Milli sınırların korunması. fikir ve kültür hayatının bahtiyar bir gelişime kavuşması, millî ekonominin pürüzsüz işlemesiyle mümkündür. Millet hayatında bu kadar büyük bir rol oynayan bir sosyal kudreti biz nasıl tesadüfün eline bırakabiliriz? Tesadüf; hesaba ve kontrole sığan bir şey olmadığı için, millet hayatının hiçbir safhasında tedbir olarak düşünülemez. Halbuki: Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulalı, ekonomimizi geliştirmek maksadlyle almış olduğumuz tedbirlerde tam bir anarşi manzarası vardır. Sözgelişi, aşın devletçiliğe dört elle sarıldığımız sıralarda, birdenbire aşın liberal iktisat politikası gütmü-şüzdür. Hareketlerimizde birbirine çok aykırı iktisat tezlerinin ilhamlar} ve karmak arışı kliği vardır. Böyle içinden çıkılması güç bir duruma neden düştüğümüzü anlamak kolaydır. Biz, milli ekonominin. bir bucak, bir kasaba ve bir şehir gibi yukarıdan verilecek emirlerle ferah ferah idare eoluna bileceğini zannetmişledir. Bu ise İktisat gerçekliğini ne kadar kötü anladığımızı bütün genişliğiyle gösterebilir.
Yeni Türk Devletinin ilk kuruluş yıllarında, millî ekonomi ko-lerle ferah ferah idare olunabileceğini zannetmişizdir. Bu ise İktisat konusunu incelemek maksadlyle bir de meclis kurulmuştu: Yüksek iktisat Meclisi... Bu meclisin, kendisini unutturmıyacak işler göre-’ mediğini söylemeye bile lüzum yoktur. Çünkü böyle bir meclisin kurulmasında önayak olanların millî ekonomi hakkında en ufak bilgileri yoktu. Onlara göre çağdaş ekonomi yalnız alışverişken ibarettir. Halbuki: alışveriş, milli ekonominin yalnız yalnız gözle görünen bir safhasıdır, ve oslI ehemmiyetli gelişmeler, bu görünen faaliyetin arkalanndadır. Bir hastalığı yalnız hastanın hararet derecesine göre düşünmek, elbette, hekimce bir hareket değildir. Harareti yaratan sebepleri aramadan, bulmadan nasıl bir karar verilemezse, milli ekonomi sahasında da sebepleri araştırmadan neticelerin neden aksadığını kavramak imkânları yoktur. Bu kadar basit bir hakikati yıllar boyunca anlayamamış olmamıza ve sayısız hâlalarımıza rağmen yanlış bir yolda direnip durmamıza akıl erdirmek, gerçekten güçtür.
Artık herkesin bildiği bir şeydir ki: Çağımız bir İhtisas çafrı'dır. En ufak bir İşimizi bile mutlaka o işten anlayana, hattâ mümkünse, en çok anlayana gördürmek isteriz. Millet işleri ise. fert İşleri gibi, ufak ve ehemmiyetsiz İşler midir? Böyle büyük ve tam bir sorumluluk İsteyen işler belirirken neden yurdumuzun en başta gelen uzmanlarından faydalanmayalım? Biz, milli ekonomimizi, şimdiye değin, kendi başına bir bilgi kolu olarak düşünemediğimiz için, bütün gelişme imkânlarımıza rağmen, çok düşündürücü bir duruma düşmüş bulunuyoruz. Onun için, biz ancak, büyük fedakârlıklardan çeklnme-yerrek bugünkü durumu en son dallanışlarına kadar tasfiye etmek zorundayız. Bu işe girişecek devlet ve idare adamlarımızın sezgili .bir cesaret göstermeleri lâzımdır. Çünkü: Büyük dâvalar. yalnız, gerçekliği kılavuz edinen bir sorumluluk cesaretiyle çözülebilir. Fakat nasıl ?
tikin, girişilecek tasfiye hareketinin sahası realist bir anlayışla tesbit olunmalıdır. Bu, tek bir insanın yetkisini kat kat aşan çetin bir iştir. Çünkü: ilk bakışta son derecede sade ve basit gibi görünen bir ekonomik hâdise, üstünde biraz durulunca, hayret veren bir yılma İstidadı gösterir ve sayısız hâdiselerle giriftleşerek uzanır der. Bundan da anlaşılıyor ki: yapılması düşünülen tasfiyelerin, şeyden önce, iyi hazırlanmış, sağlam ve yurt gerçekliğini dile tiren bir iktisat politikasına dayanması lâzımdır. Tam lukla söyleyebiliriz kİ: kurulması düşünülen E. G. M., zifeyi başarabilecek olan tek teşkilâtımız olacaktır.
getirdiği ihtiyaçlardan doğarsa işler ve yaşar. Onun örneklerini gördüğümüz gibi konusuz, kuru teşkilât, ağır bir yük olduğu kadar, ciddi bir engeldir de...
uzak kalacağımızı müjdeleyen belirtiler gördüğümüzü söyleyebiliriz.
Her ekonomik hâdisenin, bütün topluluk hayatiyle giriftleşmiş bir hâdise oluşu, kurulmasına karar verilen E. G. M. teşkilâtının nasıl bir çerçeve İçinde düşünülmesi gerektiğini bize apaçık gösterebilir. Millî ekonomimizi, daha doğrusu iktisat politikamızı Igilendi-ren her bilgi ve tecrübe E.G.M. teşkilâtını desteklerse, hiç şüphesiz, daha verimli neticeler elde edebiliriz.
Her milletin nasıl uzun vâdeli bir dış-politlkası varsa, gene aynı tarzda uzun vâdeli bir İktisat politikası da vardır. Çağdaş bir millet olarak, biz böyle bir ihtiyacın dışarılarında kalamayız. İktisat politikası güden her millet, bu politikayı, tıpkı dış-politika gibi, partilerin üstünde bir faaliyet olarak düşünmek zorundadır. Biz de ister İstemez böyle bir yol tutacağız. Şimdiye değin böyle hareket etmiş olmayışımız Türk milletine sayısız zararlar vermiştir. Her hükümet adamının anladığı ve dilediği gibi iktisat politikası gütmesi devri, E. G. M. teşkilâtının kurulmaslyle artık nihayete ermiş olacaktır. Yeni Hükümet bu çok ehemmiyeti İşi başarmakla yalnız milli ekonomimize sapasağlam bir temel vermiş olmakla kalmayacak, aynı zamanda Türk kalkınmasında kendisini unutturmayacak müspet bir hayat devri de açacaktır.
ya-gi“ her ge-
bir memnun-böyle bir va-Teşkilât, dile için. birçok memleket için
Bu çeşit teşkilâta
31 /V/î950 Çarşamba
E
Avusturya’da naylona benzeyen bir iplik imaline muvaffak olundu
YERLİ HAM MALZEMEDEN İMÂL EDİLEN BU İPLİK, KABA ASTARLIK KUMAŞ İÇİN ÇOK
UYGUN BULUNMAKTADIR
ve köylüler
Devlet işletmelerinin satış şartları
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsasında Toprak Mahsullerinin Pakistandan getirdiği buğday partisinden 100 ton 29,75 kuruştan satış olmuştur. Tüccar malı buğday fiyatı 28 kuruştur. Fındtfc fiyatları dün yine İlerleme kaydetmiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında yüzde b faizli Devlet Tahvilleri üzerine mahdut miktarda İş olmuştur. Altın piyasası kararsızlık İçindedir.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
İzmir :
Borsada çekirdeksiz kuru üzüm hararetli durumunu muhafaza etmekle beraber fiyatlarda biraz gevşeme vardır. İncirin sağlam vaziyetinde bir değişiklik olmamıştır. Bugün Boranda pamuk üzerine hararetli konuşmalar cereyan etmişse de hem alıcı ve hem de satıcı çekingen davrandıklarından muamele olmamıştır. Pamuk yapı piyasası gevşek durumunu muhafaza ediyor. Borsada pamuk çekirdeğine karşı alâka devam etmekle beraber Yunanistandan beklenilen ikinci parti la henüz tahakkuk etmediğinden fiyatta hafif bir gevşeme müşahede edilmektedir.
Adana :
Ticaret Borsasında Birinci, Üçüncü Akala pamuklan İzerine az miktarda iş olmuştur.
Trabzon :
Fındık piyasasında gevşeklik devam etmektedir.
Viyana, 31 (Hususi) — Avustur-yarnn Voralberg bölgesinde, VVeller’-de, yeni kurulmuş olan Hubert Bue-chcle ve şeriki tarafından, nylon’a benzlyen bir dokuma ipliğinin İstihsaline başlanmıştır. Bu iplik, Viya-nalı bir mühendis olan Herr Josof Borosch’un patenti ile yapılmaktadır. Yerli ham malzemeden İmal edilep bu iplik kaba astarlık kumaş için çok uygun bulunmaktadır; çünkü ütülenince şeklini bozmamaktadır. Alelâ-de tezgâhlar üzerinde örülebillyor ve aynı zamanda döşeme kumaşı ipliğine tahavvül edilebülyor. Bu ipliğin imali ile bir hayli yabancı dövizinden tasarruf edilecektir, çünkü bu madde dışardan getirtilen kaba astarlık bezin yerini tutacaktır.
Weiler‘deki bir diğer şirket, Bue-chele ve Kovacs, İngiliz patentası altında ve kuvars esası üzerine mensucat iplikler imal eden bir fabrika kurmaya başlamıştır. Kuvarslı İplik istenilen boyda kesilebiliyor ve .söylendiğine göre, yün, paınıık yahut sunî İpek paçavrası ile karışmaya çok elverişlidir.
Bu faaliyetlere ilâveten Weiler’de taranmış yün dokuyan yeni bir fabrika kurulacaktır. İki sene içinde kuvarslı ipliğin seri halinde İmalâtına başlanacaktır.
Hâlen Avusturya kek giyim eşyası
fabrikatörleri erişinde ciddi bir
krizle karşılaşmışlardır. Buna sebep | bir taraftan eldeki malzemelerin azlığı diğer taraftan da satışların azalmasıdır. Avusturyanın yerli taranmış iplik imalâtı, giyim endüstrisinin İhtiyacını karşıhyamıyac&k kadar azdır. Halbuki giyim endüstrisi ile uğraşan yüzlerce fabrikatör mevcuttur; işte bu yüzden endüstri ithal imkânları aramaktadır.
Aynı zamanda hem İhracatta hem de dahilî piyasalardaki satışlarda bir gerileme görülmüş ve bunun neticesi olarak da endüstrinin % 60 kapasite ile işlemekte olduğu anlaşılmıştır. Bir çok fabrikalar son seneler zarfında modernleştirilmiş ve imal edilen malların kalitesi bir hayli düzelmiştir. Bilhassa yün imalâtı iyi ham maddeler elde edebildiği İçin kalite itibariyle çok yükselmiştir. Fakar buna rağmen yerli piyasalarda ış durgundur ve bu durum halkın ekseriyetinin satın alma gücünün daraldığını gösterir. İhracat hemen hemen imkânsızdır. Çünkü Avusturya fiyatları çok yüksektir. Pamuk ipliği imal eden fabrikatörler ihracatın gittikçe azalmakta olduğunu bildiriyorlar. İpek endüstrisi de geçen seneki devalüasyon yüzünden ihracatın durduğunu söylemiştir. Fakat bütün bu şevk kırıcı haberlerin arasında trikotaj ve örülmüş mal fabrikatörleri ihracat hususunda daha memnun gözüküyorlar.
Güneydoğu memleketlerine
iktisadi yardım başlıyor
Sidney Konferansının neticeleri
(Hususî) — Doğu Asyaya lâzım gelen yardım hak-Spender plânının derhal
Londra yapılması kındaki mevkii tatbike konulması meselesini
görüşmek Üzere toplanan İngiliz İmparatorluğuna dahil milletlerin yaptığı konferans, murahhaslar arasındaki bir takım fikir ayrılıklarına rağmen iyi bir plân hazırlamaya muvaffak olmuştur. Avustralya Hariciye Vekili Spender’in yardıma muhtaç memleketlere teknik müşavirler ve yardım vasıtalarının derhal temini için sekiz milyon İngiliz liralık bit fon teşkili hakkındakl teklifi kabul edilmiştir. Bu, yapılacak yardımın ilk muvaffak adımını teşkil etmekte olup plân, daha fazla masrafları ve İngiliz İmparatorluğu camiası dışın da kalan alâkalı diğer batı devletle rinin de beraber çalışmasını icap ettirecektir. Comınenwelth bu yardımını elde mevcut vasıtanın azlığı lota-yisiyle evvelâ en fazla yardıma muh taç durumda olan Burma, Endonezya ve Hindiçlniye yapacaktır. Bu üç memleket en geç ağustos nihayetine kadar iktisadi durumlarını ve en fazla muhtaç bulundukları yardımlar» alâkadar teşkilâta bildireceklerdir.
Eylül içinde Londrada toplanacak olan mütehassıs heyeti, elde edilen bu malûmata göre yardım komisyonuna ne gibi vasıtaların temini lâzım geldiğini tesbit edecektir.
Yapılacak sekiz senelik programda yardım işine 23 milyon İngiliz liralık tahsisat konacak ve bu para İmparatorluğa dahil memleketlerden toplanacaktır. Yardıma muhtaç memleketlerdeki halkın hayat seviyesini
arttırabiimek İçin bu iktisadi yardı mın elbette daha fazla masrafı olacaktır. Fakat Commenwelth bu masrafları ödlyecek durumda değildir Bu bakımdan plânın muvaffak olması İçin Amerika, Fransa. Holânda gibi diğer batı devletlerinin de hemen müşterek çalışmaya razı olmaları lâzımdır. Sonbaharda Londrada toplanacak mütehassıslardan müteşekkil komisyona bu devletler de dâvet edileceklerdir. Bununla beraber tngilla İmparatorluğuna dahil milletler yaptıkları bu yardım plânının UUıakku kunu muhakkak surette diğer bat) devletlerinin iştirakine bağlamamışlar. yardım vasıtaları az dahi olsa Sidııey'de alınan kararları tatbike çalışacaklardır.
Colombo’da bütün yardım vasıtalarını birleştirecek ve onları kontrol e-decek teknik bir büronun kumlaca ğı söylenmektedir, tngilizlerin fikrin ce Güneydoğu Asyada büyük endüstri kurmak ne yardım gören ve ne de yardım eden milletler için hayırlı olamaz. Bu memleketlerde zirai im kânlardan henüz lâyıkiyle istifade e-dilmemiş olduğuna göre, yardımın gıda maddeleri istihsalinin arttırılmasına tahsisi daha faydalı olacaktır. Mütehassısların söylediklerine göre modern ziraat âletleri, kâfi gübre ve iyi kalitede tohum temini suretiyle bu memleketler ziraatlnln
mühim miktarda arttırmak mümkün olacak, bu suretle de bu memleketle» halkı gıda bakımından haricin yar dımına muhtaç olmaktan kurtarılacaklardır.
Eskişehir (Hususi) — İktidarın Demokrat Partiye intikalinden sonra, günün biraz merak ve biraz endişeyle beklenen muhtemel teşebbüslerinin başında buğday fiyatlarının düşürülmesi işi gelmektedir.
Ekmeğin müstehlik lehine ucuzla tılması tasavvurunun arkasında, buğdayın şimdiki değerinden daha aşağı bir fiyatla alınması zarureti, bir nevi riyazi ve mantıkî netice gibi görüldüğünden, köylülerimiz, hakikaten kuşku içindedirler. Bu gayretli ve hamiyetli sınıf, bir iktidar değişikliğinden ne derece ümitli ise, onun kendi istihsal maddeleri üzerinde yapacağı fiyat,operasyonunun aleyhlerine tecellisinden de o derece endişelidir.
Hükümetin buğday hakkında ne gibi bir karar alacağını bilmiyoruz. Fakat ortada muhakkak olan bir şey varsa o da, bir takım söylentileri!# geçen seneki kuraklıktan dolayı fazlaca borçlanmış olan köylülerimizi üzdüğüdür.
Esasen yeni iktidar, memlekette I hayatı ucuzlatma teşebbüsüne glri-ı şlrken buğdayı birinci plâna alırsa, hu hareket büyük bir sarsıntı husule getirecek ve kalkıniRasım istediğimiz köylü, yeniden hırpalanacaklar.
Şurasını da dikkate almak lâzım gelir kİ. bugün memlekette pahalı o-lan buğday değil, elemektir. Toprak Mahsulleri Ofisi, buğdayı köylüden vasat! yirmi altı kuruşa almakta ve ekmek kırk kuruştan satılmaktadır. Seksen alt) randımanlı undan mâ-mûl bir ekmeğin bu fiyatla piyasaya sürütmesi, fabrikasyon ve büro masraflarının fazlalığından mütevellittir Köylülerimiz de kendilerine hâs bir dikkatle bu noktayı ele alıyorlar.
Hâlen Kütahya, Afyon, Eskişehir ve havalisinde hububat alını ve satımında umumi bir durgunluk vardır. Bu durgunluk, yeni hasadın arifesinde bulunuşumuzun bir İcabı olmaktan daha çok, buğday fiyatları hakkında dolaşan rivayetlerin yarattığı tereddüt eseridir. 1950 rekoltesinin çok yüksek olacağı da ümit ve tahmin edildiği bir gamanda, köy-lünüA tek mesnedi ve tek ümidi sayılan buğday mevzuunu yıldırım biı ameliye ile zedelemek elbette doğru değildir. Bu yolda yapılacak bir a-çıklamanın köylüdeki rahatsızlığı gidereceği de muhakkaktır.
F. Yersel
SANAYİ ERBABI, RESMÎ MALÛMAT
MAKAMLARDAN YENİ
BEKLİYOR
verimim
Ticaret borsasında
laboratuar açılıyor
İzmir, 31 (Hususî) — İzmir Ticaret Borsası, öteden beri vücudüne şiddetle ihtiyaç hissedilen bir teknik laboratuarın kurulmasına teşebbüs etmiştir. Mevcut iptidaî analiz teşkilinin tevsii suretiyle meydana getirilecek olan laboratuvar kurulduktan sonra Borsaya dahil maddelerin alım 6atımı sırasında bunlann hike-mî ve kimyevi analizleri de yapılabilecek ve mal alıp satanlar bunların kaliteleri hakkında önceden tam bir fikir sahibi olabileceklerdir. Keza ihtilâfların hallinde de Borsa lâbora-tuvarı mühim bir merci bulacaktır. Teşebbüs, ticari mehafilde memnunlukla karşılanmıştır.
İngilterede benzin tahdidatı kaldırıldı
Londra, 31 A A. (Lps) — 1939 senesinden beri, İngiliz raotörcüleri ilk defa olarak bugün karne vermeden benzin alabileceklerdir. Bu haber dün akşam Avam Kamarasından bildirilmiştir. Yakıt BAkanı Noel Baker bu kararın, iki Amerikan şirketi ile yapılan müzakereler sayesinde verildiğini söylemiştir.
LEKE

Hükümetin programında bazı devlet işletmelerinin, huırusî teşebbüslere devredileceği yazılmıştı, Bölge Sanayi Birliği mensupları, bugünlerde Birlikte bir toplantı yaparak, devlet İşletmeleri arasında, sanayi erbabının satın alabileceği müesseseler: tetkik ve müzakere edeceklerdir.
Sanayi erbabı arasındaki temayüllere göre, Sümerbanka ait dokuma fabrikaları, birer anonim şirkete tah-
Ingiliz iaşe nezareti iiziim alıyor
İzmir, 31 (Hususi) — Son 17 bin tonluk çekirdeksiz kuru üzüm İngiliz mübayaası müddeti bu ayın sonunda bitmekte idi. Halbuki Borsada fiyatların yükseltilmesi neticesi bu satış ihracatevlerl için zararlı hale geldiğinden şimdiye kadar ancak 12 bin ton kadan teslim edilebilmiştir. Bugün Ingiltere İaşe Nazırlığı İzmir Mümessilliği alâkalı ihracatçılara birer sirküler göndererek müddetin 15 hazirana kadar uzatıldığını ve bakiye miktarın bu müddet zarfında teslimini istemiştir. Uzatılan bu yeni müddet içinde bir miktar daha üzüm tealim edilmekle beraber taahhüdün tomamlanamıyacağı ve müddetin yeniden uzatılmasında zaruret hâsıl o-lacağı anlaşılmaktadır.
vil edildiği takdirde, hisse senetlerinin halk arasında bile rağbet bulacağına emin bulunmaktadırlar.
Bu düşüncelere göre. Defterdar Mensucat, Her ek e, Bursadaki Merinos fabrikalarının birer şirkete tahvil etmek faydalı görülmektedir. Bu gibi işletmelerin hangi şartlarla ne gibi bir vâde ile satılabileceği hakkında henüz ortada malûmat mevcut değildir. Sanayi erbabı bu mevzular etrafında alâkadar makamların yakında kendilerini tenvir edeceğine karrt bulunmaktachrîar.
Birkaç günden beri Ankarada bulunan Bölge Sanayi Birliği Umum! Kâtibi de, şehrimize geldiği zaman, bu mevzular etrafında alâkadar sanayi erbabına izahat vereceği anlaşılmaktadır.
Sanayi odası kuruluyor
lalan Kanunu mu-aya kayıtlı bulunan sana-
Avrupa Tediye Birliği
Paris, 31 (Hususi) — Amerika ve Avrupa mehafilleri Bri tan yanın Avrupa Tediye Birliğine İştirak etmesi fikrini memnuniyetle karşılamışlardır. Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtının tediye komitesi sterlinin diğer paraların yanında hesaplan denkleştirme vasıtası olarak kullanılması huşunu tetkik etmişlerdir.
Eğer uzmanlar bu teklifi az zamanda kabul ederlerse, bu proje Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtının 18 milletin iştirak edeceği konseyindeki ruznamesini teşkil edecektir. Bu konsey 2 haziranda toplanacaktır. Avrupa İktisadî İşbirliği Teşkilâtının söylediğine göre bir anlaşmaya varılacağı pek muhtemel görülmektedir.
Bölge Sanayi Birliği, Odaya kayıtlı âzadan imza topladı
Yeni Ticaret Od dirince, Od
yİ erbabının yüzde altmışı, arzu ettiği takdirde bir Sanayi Odan kurabilecektir.
Bölge Sanayi Birliği, bu hükümden istifade ederek, Odaya kayıtlı bulunan sanayi erbabından müstakil bir Sanayi Odan kurmak için imza toplamıştır.
Sanayi erbabı Ticaret Odasına verdikleri bir istidada, yeni kanun hükümlerine uygun olarak bir Sanayi Odası kurulmasını teklif etmektedir. Bu istidada Odaya kayıtlı bulunan sanayi erbabından yüzde altmışının İmzası bulunmaktadr.
Ticaret Odan, İstidaya İlişik listedeki imza sahiplerinin hüviyetleri hakkında tetkiklere başlamıştır. Bu tetkikler bittiği takdirde Ticaret O-dan. Sanayi Odasının kurulması İçin* Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına müracaat edecektir.
Torontoda altın hisse
Dünya Pamuk Kongresi
Devlet Pamuk Islah İstasyonu Müdürü Amerikaya gitti
Adana, 31 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Dünya pamuk Kongresinde TÜrkiyeyi temsil etmek üzere Adanadaki Devlet Pamuk Islah istasyonu Müdürü Zeki Sayar Amcrl-kaya gitmiştir.
Ucuz evlerin projeleri
Belediyece yapılacak ucuz evler İçin verilen projeleri tetkik edecek olan jüri heyeti dün toplanmıştır. Heyet verilmiş olan 55 projenin hepsinin usule uygun olarak tevdi edildiğini tesbit etmiştir. Yarından İtibaren Teknik Üniversite Mimarlık Fakültesi salonunda toplanacak olan heyet projeleri açarak içinden en uygun olanını seçmek üzere incelemeye başlayacaktır.
ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
e
Açılış Kapanıp
1 Sterllng 7.90.51 7.91.—
100 Dolar 282.25 282.52
100 Fr. Frangı ... 0.80 0.80
100 İsviçre Fr ... 64.03 64.03
100 Beiç. Fr. 5.60 5.60
100 İsveç Kr 64.12.50 54.12.50
100 Florin 73.68.40 73.68.40
100 Üret 0.44.128 0.44.128
100 Drahmi 0.01.876 0.1.876
100 Escoudos 9.73.90 9.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yerli Gr. 5.92 5.73
Külçe Deguasa. • —
Cumhuriyet ... 33.50 —
Reşat 38.80 86.—
Hamil W —
Gulden 33.— i 33 10
İngiliz 44.50 t 43.70
Fransız kok ... —
NapolSon 111 .. —
İsviçre 32.76 —
New-Yurk’t« : onsu: S 36
A* Plâtin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr — —
Plâtin M 10.- 11.-
Zürich Borsası (Serbest)
23.6.1950 İsviçre Frangı
Durumu En aşağı En yukarı
Türk Lirası 0.97 1.07
Dolar 4 28 1/4 4 29 1/4
Sterlıns ho.Hu 10 95
Fransız 1 ı 22 1 21
İkramiyen tahviller
®tö 1933 Ergani ......
U>38 İkramiyen ....
Millî Müdafaa 1 ... 1941 1941
1/2
i
Kapanış
(•)
Bugün
Eski Kapanış
Bugün
%6
7«5
*5 M 4
*6
M
r i}
(9*1
%7

'.7
#7
%7
%7
(*7
lerine talep fazlalaştı
Toronto, 31 (Hususi) — Müşahit* lere göre, bugünlerde altın hisselerine karşı artan alâka, altın fiyatlarr nın artması gibi mühim inkişaflar» dan ziyade, yalnız psikolojik bir spe-külâsyon yapmak ihtiyacından doğmuştur.
Altının piyasadaki son vaziyeti iyiye doğru gitmek temayülünü göstermiştir; spekülatörlerin de istedikleri budur.
Buna mukabil, altın istihsali az a-lâka uyandırmaktadır.
Toronto Tahvilât Bprsasında verilen altın miktarı nisan ayında 12,5 milyon dolar artarak, 75,7 milyon dolara çıkmıştır; ve bugün bu miktarın daha da yükselmiş olduğu tahmin edilmektedir. Borsanın altın İstihsalinden müteşekkil olan altın endeksi, buna mukabil, geçen yazdan beri en aşağı noktasına erişmiştir.
Maamafih, hâlen yürütülen tah-mlnlere göre, Kanadada keşfedilen altın madenlerinin işletilmesi, en ü-nıltvar madenlerin bile istihsali durduğu şu sıralarda İmdada yetişerek, endüstriye İhtiyacı olduğu desteği temin edilecektir.
Bir düzineye yakın altın madeninde cevher bulunması üzerine milyonlarca yeni kapital yatırılmış ve garantilenmiş. ve mevzuubahis madenlerinin yeniden açılması İçin progH ramlar hazırlanmaya başlanmıştır.
YABANCI BORSALAR
_________ _ •
New-York Borsası
147.—
80.—
81.—
175.— 165.— 143.—
Son
Kapantı}
86.—
182.—
55 —
55.—
42.— 212.— 180.— 155.—
180.—
117.—
13.—
Dün Eöld kur
Btıfday (BuşcUzrSent) Sert Kış mahsulü No. 3 268.— * 268.—
Kırmızı •• ” No. 2 25L— 252.—
Pamuk Mlddilng (LIbr(uıl=8ent) Tornmuı 33.35 38.30
£I(İit) ••••••••• ••••••••• •••••• ••«••« •••»•• ••• 32.26 31.88
Aralık 32.26 31.80
11 f11 k ( LjIbreni=t) •♦«»«•••♦•••a» Ick^U-3 Nü» 1 •»««şaeeşeetaeaaaaMaatea** •s
Fındık (Ldbreel=Sent) Kabuklu yeril İri 22.- 22.50
M ° orta 22.50 21.-
Gevant İç İthal malı 30.- 38.—
Ekatra iri İç İthal malı 40.— 36.—
Kuru 0xüm (Llbrcal=Sent) ThompHon çekirdeksiz seçme ... 11 1/4 HU4
Keten tohumu (Buşel)=:Dolnr) ... Mlnncapolln 3.22 8.85
Kalay (Li broş 1=8 on t) 78.25 88.37
Levhıı-tonoko (100 libre dolar) 7.30 7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Stcrllng) Bombay 65.— 66.—
Kıüküta 83.50 63.—
Yer fııti^ı Hindistan 64.— 6-13/4
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Llbreal=Flynt) M 34.—Nom
M Sıra mnlı •fB 30.- ”
Yün Anadolu , " M 20/21 20/21 °
° Trakya 18/21 18/21 °
İskenderiye Borsası
163.—
92.-
I’umuk (Kantnrı=:Talları) Ashmounl Kısa clyaflı F/G. Kurnak Uzun elynflı F/O. ...
Hububat:
Buğday yumuşak (TQc.)
Buğday aort (Oflaln) ....
Arpa yemlik (dökme) .....
Mıatr sarı (çuvalı) .....
Fasulya tombul .........
Fasuiya Çalı aort ......
Kuşyeml ................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil .........
Nohut natürel ..........
24.—
22.—
23.—
21.—
21.-
09.10
99 95
99.70
28 —
29.76
54.76
56.—
42.—
212.—
180.—
155.—
180.—
117.—
12.60
üzüm çoklrdoksls No.9 incir A serisi
B seriBİ
Akala
Altaln
Akala yerli .
yağı (rafine) ... çekirdeği .....
28 —
29.75
20.10
21.—
24.—
37.—
40.—
39.20
28.-
17.—
No. 8....
No. 108 I .........
II ••«•••
111 •*•••»
l i t ı
t
II
Panıuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
100.—
100.—
98.—
Demiryolu TV ......
Demiryolu V .......
1949 ıkramiyell ... Dikerleri Demiryolu VI ......
I ....
11 «.••••• III ••••••
1....
II ..
1 ..... I ...
Slvos-Erzurum 1 “ U.-VI1 Demiryolu
4 4
t •
MUdaraa
• 4
1941 Kalkınma
O
44 istikrazı İstikrazı
Müdafaa
••
1919 1918 Milli 1949 193*1 1034 1941 1941 1911 MIH!
• t
• •
II
• ••
444
1...
11...
İTİ... I...
11... III... rv...
20.86
100.70
100.70
100.70
100.70
100.65
07.60
21.30
21.35
21.—
21.50
21.40
22.60
21.85
21 —
21.55
21.70
110.— 120.— 110.— 110.— 110.— 120.—
90.—
08.—
20.30
20.40
21.61
22.—
22.-
21.45
Fb-
21.95
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası Anadolu
>•
O

D.Y. Tertip A/B.
• •
c.
• r
İŞ
%60
Mümes. Senet.
20.60
112.50
20.20 ıu.-
22.30
04.—
69.-
67.50
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası .....
Türkiye İş Banka» .......
Türk Ticaret Bankam ....
Aralan Çimento ..........
Şark MIHI
Değirmencilik .
ReaHÜrann ......
12L—
30.-
5.-
15.25
23.25
8.—
120,25
29.50
6.-
16.75
23 50
16 25

•Ecnebi Tahviller
Fonaiye 1803 ■ I 171-
I
Tı»fclı tohumlar :
Ayçiçeği tohumu .............
Keten tohumu ................
Kendir tohumu («44ee4444ee»a
Suaarn ......................
Yor fıstığı kabuklu .........
Kura Meyvolnr ı
Fındık (kabuklu sivri) ... Findik (Iç tombul) ......
Ceviz (kabuklu) ......m.
Ceviz (Iç natürel) ......
Dokuma Hıım .Maddeleri ı Tiftik (ana mal) .........
Tiftik (Natürel) .........
Yapak Anadolu (Kırlam)
Ham deriler:
Sığır salamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Nebati Yatlar:
Zeytinyağı (E.E. tenekell) Suaamyaju (Raf. sıra) Ayçiçeği (Rafine çıplak) Fındık vatı (Çıplak)
Ofl _
40.50
185.
33.
210.—
140.—
17250
135.
107.

28.— 4ü.— 30.—
65.—
8Ü.—
89.— m—
30.—
100.—
800.— 320.— 205.—
110.—
180.—
189.—
200 —
130.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pıunuk Pamuk Pamuk Pamuk
---1—
Akala Akala Akala yerli yeril
1 ••••»•
11 .....
IH ......
1 .......
IL ......
1 175.—
142.— 1147,5/150
1
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %50 randımanlı kabuklu tombul ......
b) îç sıra kontrollü.
83.— 182.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday şort .......
Arpa ............



(•> Gününde Bora ada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın ara va talopleta göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Sayfa 6
A
MERÎKANIN FEDERAL POLÎS TEŞKİLÂTI
FB
r 77

nasıl çalışıyor
FBI. Federal Araştırma Bürosu manasına gelen Federal Bureau of învestigation’ın ilk harflerini göstermektedir.
Adalet Bakanlığına bağlı olan FBI Teşkilâtı, Amerikada, cani, hırsız, sabotajcı, gangster, kaçakçı ve casusların araştırılması, meydana çıkarılması ve bunlarla mücadele edilmesi, vakaların dosya ve fişlerinin tanzimi, federal polis memurlarının yetiştirilmesiyle meşgul olmaktadır. FBI, 1930 yıllarında Amerikadaki cinayet sal-gmiyle bilhassa şöhret bulmuş olmak, la beraber 1908 yılına bir mazisi vardır.
Birinci Cihan nasmda asker kaçağı
susluk kanunlarının tatbik mevkiine geçmesi, otomobil sayısının artma-siyle otomobil hırsızlarının fazlalaşması. içki yasa müddetlnce kaçak-
kadar giden
Harbi es-nıeselesl, ca-
Bundan bir yıl kadar önce Washington’da “FBI" merkezini ve Müdür J. Edgar Hoover’in ofisini ziyaret etmiş olan muharrir, “hususî memur” F. L. Carrol ile "FBI” laboratuarlarını, parmak izi dairesini ve muhtelif kısımları gezmiştir.
Bu yazı, “FBI" ın muazzam teşkilâtı hakkında bir fikir vermektedir.
çı çetelerinin te^idlâtlanması ve sonraları gansterlerin kuvvetlenmesi, çocuk kaçırma vahalarının artması FBI’m günden güne ehemmiyet kazanmasını intaç etmiştir. FBI Bugünkü şekliyle asıl 1924 yılında kurulmuş ve o sene 29 yaşında olan J. Edgar Hoover, teşkilâtın ır\ü(iürlliğüne getirilmiştir. Bugüne kadar halen teşkilâtın başında bulunan
Hoover cürümle mücadele eylen tesirli bir makanizmanın kurulmasını,
rJ. Edgar
kısmını
FRI’İd merkezi U'ashinçten’da Adalet Bakanlığı binasının bir


FBI’m Virgin a eyaletindeki Quantleo mevkiinde “hususi memur,, lar otomatik tüfekle atış talimi yapıyorlar
11 .r ' û m c t A !, At J

■ ‘Z. ■ - A? > y Cy çta
yetlştirme okulunda parmak İzi Üzerine ders veriliyor
«hlhl . t ıi

üzerinde cinayet
FBI'iıı “hususî memur,, yetiştirme
manken prova ediliyor
okulunda bir yerinde yapılması gereken muayene
üzerinde
FBl’ın lâboratu varlar nida
bir teknisyen iyodin dııınanı İle yapılan tahrifatı meydana çıkarırken
Yazun : İsmail İşmen idare edilmesini ve başariyle çalışmasını temin etmiştir. FBI’m çalışmaları iki cepheden incelenmelidlr: Birinci cephe; federal kanunlara aykırı olan vakaları araştırmak, tesbit etmek ve bu vakaları savcıya aksettirmek. İkinci cephe ise; lâboratuvar-larındaki modern sistem ve teknik vasıtalarla vakaların tesbit edilmesi ve meydana çıkarılmasına yardım etmektir. •
Bu işi yapabilmek İçin FBI Amerika Birleşik Devletleri, Pucrto Rico, Alaska ve Havvali de dahil olmak ü-zere 51 bölgeye ayrılmış bir teşkilât halinde çalışmaktadır. Her bölge, doğrudan doğruya VVashington’dakl müdüre bağlı bir “hususi memur” tarafından idare edilir. Bir FBI hususî memuru, kendi bölgesi dahilinde bir mevkiden diğerine bir kaç saatte gidebilecek durumdadır. I
Federal İdareye bağlı olan FBI adamlan, icabında eyalet ve şehir polis teşkilâtiyle işbirliği yaparak çalışırlar.
Xaz İran 1950
69 yaşındaki Chnrles Gibson. ciğerinin bin alındığı halde gajet faaldir. Ameliyattan 2 hafta sonra odun kesmeğe bağlamıştır.
Boston “New Englaııd Deaconness” hastahaneslnde bir ciğer ameliyatı yapılırken. Bu ameliyat çok büyük dik kat ve çabukluk İstemektedir.
TIBBÎ BAHİSLER
de müebbet hapse mah-
vaka: Şehirleri dehşete Murder, ine. (Cinayet
Bir kaç vaka
FBI’m karşılaştığı yüzbinlerce vakadan en fazla alâka çekenleri bile burada sıralamaya imkân yoktur. Bununla beraber yakın Amerikan tarihinde iz bırakan bir kaç vakadan burada kısaca bahsedelim. Meselâ; haziran 1942 de, iki nazt denizaltısı, Amerikanın doğu sahillerinden birine kadar sokularak dörder Alman sabotajcısını karaya çıkarmıştı. Beraberlerinde yüzbinlerce dolar ve büyük miktarda patlayıcı madde bulunan, bu sekiz kişi New-York’taki köprülerden birini berhava etmek, alüminyum fabrikalarını tahrip etmek, demiryolu istasyonlarındaki kilitli dolaplara saatli bomba yerleştirmek, büyük mağazalarda yangın çıkarmak maksadiyle faaliyete geçeceklerdi. Fakat bu sabotajcılar Amerikaya a-yak bastıklarından iki hafta kadar sonra FBI tarafından tevkif edilmişlerdi. Ağustos 1942 de bunların altısı idama, ikisi kûm edildi.
Diğer iki salmış olan
Şirketi) büyük para mukabilinde bazı kimselerin ortadan kaldırmak istedikleri şahısları gizlice öldürüyorlardı. FBI, bu gangsterleri uzun bir araştırma ve mücadeleden sonra ele geçirmiştir.
Bir karaborsa şebekesi, paraşüt imalâtı için 450.000 dolarlık nylonu, 42.000 çoraba tahvil etmek istemişti. FBI, bunların da hakkından gelmiştir.
Aşağıdaki şu hâdise de FBl'ın hiç bir surette yılmıyocağı hakkında bir fikir verebilir:
Bir çocuk kaçırma vakasında suçlu olan Karpis, FBI Merkezine gönderdiği bir tehdit mektubunda, kendisinin hiç bir surette canlı olarak ele geçmlyeceğini ve kendisini yakalamaya teşebbüs edildiği takdirde FBI Merkezini silâhlı gangsterlerle istilâ edeceğini bildirmişti. Müdür J. Edvar Hoover’in bizzat İdare ettiği bir baskın yapıldı. Hoover ve hususi memurların karşısında dona kalan Karpis, derhal teslim olmuştu, edildikten sonra Karpis, müebbet hapse mahkûm

FBI Lâboratuvarlan:
Cinayetlerin ve cürümlerin fenni olarak araştırılmasına yardım etmek maksadiyle 1932 de FBI lâboratuvar-ları kurulmuştur.
Oradaki mütehaşsıların üzerinde çalıştıkları mevzular arasında gizli şifrelerin ve el yazılarının teşhis ve tasnifi, parmak izlerinin tetkik ve tesbiti, ateşli silâhların ve patlayıcı maddelerin muayenesi, kan lekeleri, saç ve ipliklerin muhtelif âletlerle incelenmesi sayılabilir.
FBI lâboratuvarlarında etüdlerin yapılabilmesi için mikroskop, spektroskoplar, fotoğraf makineleri, envai çeşit ölçü âletleri mevcut olduğu gibi mukayese etmek gayesiyle muhtelif tip daktilo, otomobil boya ve lâstikleri, anahtar ve iplik nümune-leri, ayakkabı iz şekilleri, dinamit sargılan, kan nümuneleri, sahte para, sahte çek koleksiyonları v.s. vardır.
FBl’ın hususi servislerinden biri de hiç şüphe yok ki, parmak izi dairesidir. Burada takriben 110 müyon parmak izi tasnif edilmiştir. Dairenin bir kısmı yalnız canilere tahsis edilmiştir ve 6 milyon kadar parmak izi mevcuttur. Polisin bulup getirdiği parmak izleriyle dosyalardakllerin mukayesesi, her ay aranılan yüzlerce caninin ele geçmesine yardım etmektedir.
Diğer taraftan harp esnasında pek çok meçhul askerin hüviyeti FBl’ın parmak izi sistemi sayesinde tesbit edilebilmiştir.

Hususi memurlar:
FBl’ın yetiştirdiği polısjerv ‘hususi memur” adı verilir. Hususi memurlar Washington’da ve Virginla eyaletindeki Quantico mevkiinde kurslar görürler. Hususi memur namzetleri ancak çok sıkı bir tahkikattan sonra kurslara kabul e« ı bilirler. Bir namzetin kabul edilebilmesi için 23 ilâ 35 yaşında ve vücut ve ahlâkça istenilen şartlara uygun olması lâzımdır. Namzetler Virginia'daki akademide ilk kurs nıüddetince iki buçuk senelik üniversite tahsilinin muadili, 1000 saatten
Muhakeme Alcatraz’da edildi.
Gittikçe artan akciğer kanserinin
önünü alabilir miyiz?
CON zamanlarda Amerikada akciğer kanserinden ölenler bir hayli artmıştır. Yapılan istatistiklere göre, ölen erkeklerin sayısı kadınlarlan fazladır. Bu artan afetin sebeplerini maklnalaşmış muhitimizde aramak doğru olur kanaatindeyiz. Bu yolda araştırmalar yapanların bazıları, Birinci Dünya Harbinden berj sigara istihlâkiyle çoğalan akciğer kanseri arasında bir münasebet görmektedirler. Fakat bu tahminlerin ispatı için henüz kati bir adım atılmamıştır.
Bu arada en mühim mesele tedavi usulüdür. Doktorların yapması lâzım gelen şey: ne hastayı, ne de kendilerini vaziyetin ümitsiz olduğuna ikna etmemektedir. Mamafih şimdiye kadar akciğer kanseri tıb tarihinde teşhisi ve tedavisi imkânsız bir hastalık olarak kalmıştı. Bir kere, akciğerde büyümeye başlıyan bir tümör, başlangıçta hemen hemen hiç bir Araz göstermez. Bazan hafif bir soğuk algınlığının emareleri görülür. Hattâ kanlı öksürük bazan son devrede ortaya çıkar. Zaten doktorlar tümörü teşhis etseler bile, yak m 7o»*wu»iaro
kadar, ellerinden bir şey gelemezdi. Teşhis sadece bir ölüm haberinden İbaret kalıyordu.
Fakat bugün vaziyet böyle değildir, ölüm haberi yerine tek akciğerle yaşamak mümkün olmaktadır. Yukarda resmini gördüğünüz Charles Gibson adındaki 69 luk ihtiyar, tek ciğerle nefes alıp, pekâlâ odun kesebilmek-tedir.
Bazı yeni âletler ve tıb tekniğinin ilerlemesi bugün akciğeri kanserli olan bir hastanın yaşamasını temin ediyor. Bu vasıtalardan biri röntgendir. Diğeri ise, hastanın nefes borularını tetkik etmeye yarıyan “bron-ehoseope" adlı İnce tüptür. Üçüncü bir metod, hastanın öksürürken çıkardığı salyadaki veya “bronehos-cope“un aldığı kısımda kanserli hücreleri keşfetmektir. Bu üç metodun faydası, kanserin henüz etrafa yayılmadan olduğu yerde tesbit edilmesidir.
Fakat bir akciğerin ameliyatla a-lınması yakm zamanlara kadar operatörler tarafından imkânsız MİAHd erillivnrrlıı 1090 conelorlndo jmûrlLP u-
kıınseriıun
Akciğer
dır. Teşhisten evvel hastanın röntgeni alınacak ve diğer bazı bıçaktır.
teşhisi için nefes borularının tanı bir muayenesi lû/.ıın-analizler yapı-
mellyatları bir hayli tekâmül ettiği halde, bir çok akciğer ameliyatları yalnız bir lobu (akciğerin yuvarlak ucu) çıkarmaya münhasır kalıyordu. Sağ akciğerin üç ve sol akciğerin de iki lobu olduğuna göre, bu ameliyat kâfi değildi. Çünkü ekseriya kanser diğer loblara sirayet ediyordu. Röntgen şuaları tedavisi de müs-bet bir netice vermedi. Hattâ radium enjeksiyonları dahi'akim kaldı.
tik defa olarak 1933 de üç Amerikalı operatör ayrı ayrı yerlerde çalışarak kanserli bir akciğeri muvaffakiyetli bir ameliyat neticesinde alabilmişlerdi. 1933 den beri cerrahi teknik ilerlemiştir. Fakat elan bu ameliyat gayet nazik olup son derece dikkat istiyen, cerrahi zorluklar arz-eden bir operasyondur. Ameliyat, kürek kemiğinden başlıyarak kolun altından göğsün hizasına kadar S- şeklinde bir yarma İle başlar. Teneffüs adalelerini ayırıp bir kaç kaburga kemiğini ortaya çıkardıktan sonra, operatör eline kalın bir cımbız alır ve bir kaburga kemiğini her iki uçtan keserek üstündeki deriden’sıyırır.
Bu suretle uzunca bir pencere açılır. Operatör eldivenli elini bu pençe-
* reden içeri sokar, mevcut olması ihtimali olan tümörleri, elini agciğerin üzerinden hafifçe gezdirerek, arar. Akciğer yumuşak ve kaygandır. Fakat kanserli kısım sertleşmiştir. O-peratör bu sertleşmiş kısmı keser ve keserken kan damarlarını bağlar. Ke. silen tümör derhal orada bekliyen patologa verilir. O da hemen lâbora-tuvarlarına gidip, cam altına koyduğu parçalan mikroskopla tetkik eder. Eğer patolog, bu tümörün verem mikrobu tarafından meydana getirildiğini görürse, operatör akciğerin yalnız o kısmını çıkartacaktır. Fakat eğer tümör kanserliyse, ğer alınır.
Bütün bu ilerlemelere ğüs ameliyatları henüz
bir dereceye ermiş değildir. Bütün diğer kanserlerde olduğu gibi akciğer kanseri de ancak vaktinde müdahale edilirse tedavi edilebilir. Şimdiye kadar kanserden ölenlerin sayısı çoktu, çünkü ne hasta, ne de doktorlar vaktinde harekete geçmiyorlardı. Bir çok kimseler devamlı fakat hafif bir Öksürüğe aldırmıyor, bir çok doktorlar da röntgen almak için acele etmiyorlardı. Burada iki vakadan bahsetmeden geçemiyeceğiz; Elli altı yaşında bir hastanın röntgenindeki anormal gölgeyi zatürrie virüsü sanan doktor, nihayet hastanın göğsünü açınca kanserin bütün vücuda dağıldığını ve akcığirı çıkarmanın hiç bir müspet netice vermıyeceğını gördü. Doktor olan bir diğer hasta, bir sen edan fazla bir müddet varom can-m llo müşahede altına ı
bütün akci-
r>Mn gö-mükemmel
Yazan : Steven M. S p en cer
fazla ders görürler. Dersler sabah saat 9 dan akşam 9 a kadar olmak üzere dört ay devam eder. Muhtelif mevzular arasında hukuk, muhasebe öğrendikleri gibi, çeşitli silâhlarla ateş talimi de yaparlar. Ayrıca parmak izi ilmi, cinayet yerinde araştırma metotları, fotoğraf çekme, mülâ-kat yapma, Jujitsu da program da yer almaktadır. Hususi memurlar FBI’m kendilerini tâyin edeceği muhtelif vazifelerde çalıştıkları gibi eyaletlerde ve şehirlerde polis yetiştirilmesinde öğretmenlik de yaparlar.

FBI’m şiarı
VVashington’da Adalet Bakanlığı binasında, FBI merkez dairesinde bir odada yaldızlı ve mavi renkte FBI’m muazzam bir mührü duvarda asılmıştır. Üzerinde yaldızlar, bir terazi, iki başaktan başka şu üç kelime yazılıdır; “sadakat, cesaret, dürüstlük” Bu muazzam mührün altında bir bronz plak üzerinde, vazife başında hayatlarını vermiş olan “hususi memulların adlan yazılıdır. Bu liste, cürme karşı FBI’m geçirdiği savaşın bir hulâsasıdır. Oradaki isimlerden biri bilhassa şu vaka İle tanınmıştır: iki azılı banka soyguncusiyle yaptığı bir silâh kavgası neticesinde uğır surette yaralanmış, fakat kaçan canilerin hüviyetini arkadaşlarına bildirmiş olan bir hususi memur, yaralarının ağırlığından dolayı bit^p düşmüş ve son nefesinde şu sözleri sar-fetmiştir: “Mr. Hoover’e söyleyin,
bütün varlığımla çalıştım” ve bundan böyle “Bütün varlığımla çalıştım., FBI'nın işarlarından biri olmuştur!
Kısa sinema haberleri
Roma, (AP) — Roberl Rosselin namına konuşan bir sözöcü İtalyan filmi âmiliyle, İsveçli sinema yıldızı İngrid Beıgmann’ın Mexico’da Juarez şehrinde vekilleri marifetiyle evlenmiş olduklarını bildirmiştir.
Sözcü, vekiller marifetiyle yapılmış olan bu izdivacın muteber olduğunu söylemiştir.
Stromboli filminin çekilmesi sırasında başlamış olan bir aşk macerasının müntehası olan bu izdivaç. Birleşik Amerika, İsveç ve İtalya'da hukuki maniler yüzünden yapılamıyordu
El Paso. (Texas.ı, (APı — Meksika’nın Juorez şehri hâkimi Raul Orozco, artist İngrid Bergnıann ile Roberto Rosseliini'nin, vekilleri marifetiyle evlenmiş olduklarım teyid etmiştir j
Los Angeles tAP) — Los Angeles Tomes gazetesi, bugün, “Aileye yakın olan çevrelerden” Rita Hay-svorth'un yeni ve ikinci bir çocuk beklemekte olduğunu öğrendiğini bildirmektedir.
Rita’nın babası, böyle bir şeyden malûmatı olmadığını söylemiştir
New-York, (APi—New-York Daily News gazetesinin Paris muhabiri, 28 yaşında bulunan eski sinema yıldızı Deanna Durbin’in, 10 yaşında bulunan film rejisörü Charles David ile evleneceğini bildirmiştir. Bu izdivaç, artistin Felix Johnson ile lıoşanına-sından sonra kasım sonunda vuku bulacaktın
ancak ameliyat esnasında kanserli olduğu anlaşılmıştır.
Akciğer kanserine müdahale edecek en müsait zaman Arazın görülüp işitilmediği vakittir. Yani, röntgen mütehassısı O harfi büyüklüğünde bir tümör gölgesi görebilir fakat henüz Öksürük yoktur. Verem için alınan röntgenler de akciğer kanserini belli etmekte faydalı olmuştur.
Amerikadaki mütehassıs doktorlardan biri kırk beşini aşmış herkesin her altı ayda bir göğsünün röntgenini aldırması icap ettiğini ileri sürmüştür. Çünkü, akciğer tümörünün ne kadar zamanda büyüyeceği, ni kimse tahmin edememektedir. Bir sene tertemiz olan bir göğÜB ertesi sene kanserli olabilir. Bazı tümörler korkunç bir süratle büyüyorlar.
Aceba akciğer kanserini meydana getiren sebep nedir ve önüne geçilir mi? Acaba evvelce de ileri sürülen pis havanın kanseri meydana getirmekte bir dahil var mıdır? Amerikada Milli Kanser Enstitüsü muhitin ne dereceye kadar kansere sebep olduğunu araştıran bir kol tahsis etmiştir. Flüoresan tamba imal eden elektrik fabrikasında çalışan işçiler beryllium tozu yuttukları için aralarında çok miktarda akciğer Kanserine tutulanlar vardır. 1948 de yapılan bir istatistiğe göre böyle imalâthanelerinde göğüs ve akciğer kanserinden ölenlerin sayısı bir hayli fazladır. Avrupanın uranium madenlerinde de aynı şey varittir. Çekoslovakyalım Joachimisthal bölgesindeki uranium depolarında çalışan işçilerin % 50 sinin ve Avusturyanın, Schneeberg’-deki kobalt madenlerinde radyoaktiv cehveriyle çalışan işçilerin % 80 inin akciğer kanserinden öldüğü Kanser Araştırma Kolu tarafından tesbit e-dilmiştir. Bu rakamlar atom devrinin istikbali hakkında karanlık birer ihtar mahiyetindedir zannındayız.
Fakat bu iş sahalarında meydana gelen kanser meselesi bugünkü kanser afetinin ancak ufak bir kısmını teşkil etmektedir. Amerikada bir çok mütehassıs doktorlar sigara tiryakiliğinin akciğer kanserine sebep olduğu kanaatindedirler. Sigaranın kanser meydana getirdiği tezi yalnız bir çok kanserli hastaların sigara tiryakisi olduklarını itiraf etmelerine dayanıyor. Bu oldukça kuvvetli bir faraziyedir fakat kuvvetli bir teori olabileceği şimdilik belli değildir. Bu yoldaki araştırmalar, ümit ederiz ki, çok yakından herkesi tatmin edecek bir hal alır. FAkat bu meyanda herkese düşen vazife müzmin öksürüklere ve röntgene ehemmiyet vermektir. Ancak bundan sonra göğüs ameliyatı yapan opratörler kendilerine düşen vazifeyi I Ay ikiyle ifa edebilirler.
Çeviren : G.L
alınmış va 1
lir. Kİchard H. Ovvrholt, ameliyattan altında tulıuuktadır. Akciğer kanseri no nırsu, baştanın kurtulma ümidi o kadar fazladır.
ioıtru hastuia mı sıkı bir müşahede kadar erken tedavi edilmeğe başla-


r ■ s j > •'
*

1
BREMEN
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden
-
İzmir Belediye Başkanlığından
Çınar - Yeşilköy
Dünyaca maruf İsveç çeliğinden mamul

*
KAMYONLARININ
Türklyedekl arazi ve yol vaziyeti gözönünde tutularak, getirttiğimiz en elverişli tiplerini sayın müşterilerimize arze-dlyoruz:
Mo(M
Fabrika tonajı
Motör Hususiyetler cinsi
249
7
DİZEL 5 ileri 1 geri vitesli, uzun şaşı, 2200 devirde 100 fren beygir kuvveti
1303/1304
■.i I
6,5
BENZtN Takviye ti, orta ve uzun şoşt 3000 devirde 00 tren beygir kuvveti
RENZÎN Kamyonet - kaptıkaçtı, şoför mahalli ve şoför mahal «iz, 3600 devirde 90 fren beygir kuvvetinde
Kesik burunlu DİZEL ve normal burunlu BENZİN mutörlü uzun otobüs şasileri.
201/ 202
2.5
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ
Tahir Han Galata
Telefon 40450 42678
Telgraf: Lamel İstanbul
FLOTTA LAURO, NAPOLİ
Halen limanımızda bulunan
“ANTONIO LİMONCELLI vapuru CENOVA
için DOĞRU posta eşya yükliyecektir.

5 Haziranda limanımıza gelmesi beklenen “IROLLI" vapuru MARSİLYA ve CENOVA için DOĞRU posta eşya yükliyecektir.
ATLAS LEVANTE - LINIE, BREMEN
Yann limanımıza gelmesi beklenen
“HEIDBERG" vapuru BEYRUT-HAMBURG
için DOĞRU posta eşya yükliyecektir.
KONTU
İSTANBUL
R M A R t T İ M
İZMİR
Galata, Hovagimyan Han Atatürk Bulvarı
Telefon : 40568 Telefon : 4212
Fuar sahasında Vakıflar pavlyonu ile Tekel pavlyonu arasında yaptırılacak olan sergi salonu binasının B. kısmı inşaatı Fuar Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli 49978.91 lira ve geçici teminatı 3748 liradır. Bu İşe girebilmek için Fen İşleri Müdürlüğünden belge almak lâzımdır. İş eksiltmesi 5.6.1950 pazartesi günü saat 15 tedir. İsteklilerin 2490 sayılı kanunun tarlfatı dairesinde hazırlayacakları teklif mektuplarım ihale günü en geç saat 14 de kadar Encümen Başkanlığına vermeleri lüzumu İlân olunur. (6698).
Renkli ve geceleri tenvirattı ilk
İlân Kulemiz
BU HAFTA
Taksim Meydanında dikilecektir
KİNİNLİ


‘.»a Kv: r A -a



(
9


SOCIETE DE BANOUE SUISSE
SCHHEIZERISCHER BANKVEREIN
SWISS BANK CORPORATION
Basel, Zürich, Geneve
St. Gailen, Lausanne, La Chaux-de-Fonds
Neuchâtel, Schaffhausen, Blel
Chiasso, Herisau, Le Locle, Nyon, Zofingen
Algle, Bischofszell, Morges, Borschach
LONDON: 99, Gresham Street, E.C.2 11c, Regent Street, S.W.1
NEW-YORK: 15, Nassau Street


Sermaye ve İhtiyat akçesi, İsviçre Frankı : 205,000.000
* —— r r-e — - * , I V y | ’
ERENKÖYÜ1MD&
ulan
10 5 0
AKŞAMINA KADAB
-ODA 1 - HOL SANYO TE t AS BODRUM
cmhIj tAMçe
Bonknlanmıza 150 lira yatırmak ve bu parayı 31 Temmuz 1950 akşamına kadar Çekmemekle po O 0 I 0 [ O
Bu avdan bafko ayrıca 10.000 lira bÜyOk va 10 odaf 1000 liralık küçük ikramiye vardır. Her 150 liraya ayrı bir kuf© numorotı verilir.
ZİRAAT BANKASI

SIHHATİNİ SEVENLERE
Eminönü Meydanı Otobüs Durağında BÜYÜK BAKLACIOĞLU
Dürüst muamelesiyle, sıhhat ve kesesini sevenlerin en eski erzakçısıdır.
Piyangosu bedavadır. Şubesi yoktur.
Adana İçin İngilizce bilen bir dadı aranıyor
Adanada bir ailenin ço-cuklanna bakmak üzere İngilizce bilen bir dadıya ihtiyaç vardır. Talip olanların Tersane caddesi 144/146, Galata adresine müracaat-lerL
BA$.Dİ$.. NEZLE. ADALE .SİNİR ROMATİZMA ve bütiın aqnlara karşı _ GÜNDE 3 KASE ALINABİLİR. —
I

1 — Kadastro Teknisyenleri için aşağıda miktarı, cins! ve muhammen bedelleri yazılı 18 cins eşya 9 kalem olarak ve her kalem eşya ayrı ayrı kapalı zarf usulü ile satın alınacaktın
2 — îhale 9.6.1950 tarihine rastlayan cuma günü saat 15 te Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Satın AJma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Satın alınacak eşyanın her kalemi ayrı ayrı ihale edilebileceği gibi her cinsten matlup miktarda elinde eşya bulunmayan taliplerin ellerinde mevcut miktarlar üzerinden yapacakları teklifleri de uygun görüldüğü takdirde o suretle de ihale edilebilecektir.
Talipler eksiltmeye iştirak ettikleri kalem eşyanın hizalarında gösterilen muvakkat teminat tutarını yatırmak suretiyle ihaleye girebilirler.
Dokuz kalemden bir kaç kalem eşyanın teslimini aynı zamanda deruhte etmek İsteyen taliplerin her kalem için ayn zarf hazırlamaları ve teklif yapmaları ve muvakkat teminatım ayrı ayrı yatırmaları lâzımdır.
4 — Teklif mektuplarının ihaleden bir saat evvelisine kadar Satın Alma Komisyonuna makbuz mukabili verilmesi şarttır.
Postadaki gecikmeler nazara alınmaz.
5 — Şartname ve mühürlü nümunelerl her gün komisyonda görülebilir.
Beherinin mııhanı* Hepsinin muhammen bedeli men bedeli
2 Haziran Cuma gününden itibaren sevilen bir müzikle meşhur İspanyol artisti PAQUİTO SERANO ve JOSE DÎAZ takdim eder.
Telefon : 18.2
Manisa 11 Daimî
Sıra No. Cinsi
Miktarı
Lira Kr.
Lira Kr.
1
2
3
4
5
6
7
8
9

Hurç
Portatif karyola
Dag fotini
Gemici feneri
Matra
Yatak çarşafı
Yatak fitilli
Yastık
Battaniye
( Tencere alimünyum No.: 20 (
(
(
(
(
(
(
(
( (
( (
M
No.:
H
Tabak alimünyum
Kaşık alpaga Çatal Kepçe Tava
Musluklu çinko su kabı Çinko su fıçısı (bidon)
22
600
600
600
200
600
800
600
600
600
200
200 1200
600
600
200
200
200
200
40
42
36
5
11
3
23
3
10
7
8
1
1
1
1
13
16
00
60
70
60
20
00
00
50
25
40
50
65
25
25
00
84
50
00
I
(6532)
Muvalckat teminat tutarı
Lira Kr.
00
00
00
00
00
00
24000
25600
22020
1100
6720
1800
13800 00
2100
11550
1480
1700
780
750
750
200
368
2700
3200
00
00
00
00
00
00
00
00
00
00
00
1800
1912
1651
82
504
135 .1035
157
866
111
127
68
56
66
15
27
202
240
00
60
50
50
00
00 00
50
25
00
50
50
25
25
00
60
50
00
A
A
Komisyonundan :
1 i •
1 — Akhisar Marmara yolunun 12 + 0,40 — 13,040 inci kilometreleri arası şose onarımı ile 19 4- 000 — 20 4- 753 tlncll kilometreleri arası yeni şose ve menfez inşaatı 30700,99 lira keşif bedeli Üzerinden 20.6.1950 salı günü saat 11 e kadar müddetle ve kapalı zarf usûlü ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muvakkat teminat 2302,58 liradır.
3 — 2490 saylı Arttırma ve Eksiltme Kanununun 32 nd maddesine göre hazırlanacak teklif mektuplarının İhale tarihinden bir saat evvelisine kadar daimi komisyona gönderilmesi veya posta ile bu saatte komisyona gelmiş olması şarttır.
4 — Keşif, proj. ve sair evrak Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir. (7014).
30 Haziran 1950 tarihinde yürürlüğe girecek olan değişiklikleri de ihtiva eden
GÜMRÜK TARİFESİ KANUNU
VE
İthalat umumi tarifesi
Satışa arzedildi
TEVZİ YERİ:
Galata: Eski Kredi Liyone arkası Melek Han No. 10 Tel : 43721
gibi büyük üniversitelerde tahsilini yapmak istiyenlere veya
NKARJkı

İSTA
I
üniversitelerinde okumaya malî durumu müsait olmıyanlar, gazetemizin
aylık karnelerini satın alır veya kuponlarını saklarsa bu imkânı elde edebilirler
-

r-
• I .*

Resimlerle
Akîüalite
w?
1 Haziran 1950 Perşembe
Şahane misafir
Derby yarışı
nikâh
Dillere destan bir
Fethiye
Kesimde Fransız Ma-
Frnnsada hu Martine Carol ve Müştereken sahip rışın sahibeleriyle
itirazlarına rağ-Riad Ghıılll ile çift,
Altta resimde yarışa iştirak eden atları dönemeçte görüyorsunuz? Galip üçüncü sıranın en sağındadır.
En zengin
Bir kılıcın hikâyesi
Ingiliz Kiralının muhafız alayına mensup bir çavuş taşıdığı kılıcın hikâyesini kadın askerlere anlatıyor.
Kılıç, Kıraliçe Viktorya'nın halası tarafından 18 inci asrın sonuna doğru alaya hediye edilmiştir.
artık Yasemin, anne-Hayivorth, babası Ali daha meşhur oldu, gerek Rlta‘dan, gerek
Begüm ile Liyakat Han Hollywood’da
Hindistan Başbakanı Pandlt Nehru'dan sonra Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Handa Amerlkayı ziyaret etti ve orada büyük bir hüsnü kabul gördü. Amerikanın misafirleri bununla da kalmadılar, bütün Yeni Dünyayı gezdiler. Y'ukarıdaki resimde Liyakat* AH Hanı, Begüm Ali Han İle beraber Holly'Vood stüdyolarında görüyorsunuz. Yanlarında tanınmış sinema artisti Jamet Ste^rt var.
Bremendeki balıkçılık sergisinde Alman çocukları İpten ve ha tattan yapılmış olan bir “İp - Adam., ı hayretle seyrediyorlar
Fransız tayı zengin Derby’yl Böylece °Galvador„ un cokeyi Rae Jnhnstone hem kendisi, hem de at sahibi için büyük bir zafer elde etmlk bulunuyor.
Dünyadaki bütün milletler ağır hayat şartlarına, sonsuz üzüntü ve sıkıntılarına rağmen çocuklarını İhmal etm€*mekte ve hiç ol muzsa onların gönlünü hoş tutmak için dahi olsa bu gibi eğlenceli gösteriler yapmaktadırlar.
Fransa çeçen hafta zarfında şâhâne bir misafiri ağırlaşabilmek irin elinden Çelen gayreti esirgememiştir. Hol&n-da Kı rai içesi Jııliaııa Farisi ziyafet etmiş ve Fransızlar bu küçük demokrasinin kıraliçest-nl alkışlamışlardır. Kıraliçe Jullana'yı Cumhurbaşkanı Auriol dam Auriol ve Fransa Dışişleri Bakanlyle bir resmi kabulde görüyorsunuz.
Yaseminin annesi direksiyon başında Şimdi,
9i Rlta Han'dan öyle kİ Ali Han'dan bahsedilirken Ya semln'ln anası, babası diye bah solunuyor.
Galcador,, en kazanmıştır, un hem
hanedana karşı koyarak evlendi!,.. Kardeşi Kıral
25 mayısta San Franclseonuıı Mark Hopkins Otelinde da yaparak Kıral Faruk’un muvafakatini ekle etmeye anlaşmak yolunu tecrübe edecektir.
Soldan ikinci, Ana Kıraliçe Nazlı, Ghalli ve Prenses
Prenses Fethiye, ıen. Prenses Fethiye evlendi, lınam nikâhı Mısır’a gidip Faruk’la
Faruk’un bütün nişanlısı çalışmışlardır. Şimdi
I
İp adamlar
“Sarışınlardan sakınınız!.."
İsim altında çevrilen filmde oymayan yıldızlar Claude Farrel işleri haricinde de yol arkadaşıdırlar, bulundukları siyah köpek, renk bakımından bu sa-blr tezat teşkil ediyor.
*


*1? -d [W) 1 î
* İT jk”
V A ( w...
F > â
M

Comments (0)