1 Nisan
>1950 — Cumartesi


Beyoğlu - Müeb'Ujf Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
İÇ vje DIŞ
PO^iTiKA
31/1^11/1950 -
n
Avrupa Konseyi
lâj(
ve Almcnya ]aı
seit
AVRUPL K/i Uaseyine iltihak etmesi i4çn Batı Almanyaya gönderilen davetiye, Adenauer’i müşkül I] bulunuy® mek için; ( let istem i beş gün mento mehafilini ikna etmeye
• •
bir duruma düşürmüş •r. Adenauer, düşünün beş günlük bir müh-işti'. Hakikatte, bu on zadında Bonn Parlâ-
çahşacaUtır. Batı Almanyanın Strasboı|rg eşkilâtına girmekle birçok meıfaat elde edeceği fikrine laratar toplamak niyetindedir,
Saar meseesinden önce, Al-majahr arasnda Avrupa Birliği fikri, müspıt karşılanıyordu. Saar’dan soıra ise menfi bir cereyan kun^et kazandı. Adenauer, işte bı meyilleri önlemek maksadiyle oir müddetten beri gayret sarfctmektedir. Fakat şunu da katul etmelidir ki. vazifesi pek o kadar kolay değildir. Muhalefet Lideri Schuma-eher, şiddeti hücumlarda bulunuyor. vc Alnanyanın yan müs-laRil bir ISair ile yanyana otur-
'.ttaKil
masına imKân olmadığım söylüyor.
Schumacher’in fikirleri umumî efkârda, hattâ bazı Alman liderleri üzerinde müspet tesirler uyandırmıştır. O kadar ki, sözüne itimat edilir müşahitlerin belirttiklerine göre, Stras-bourg'a davet yüzünden Batı Almanyada ilk defa bir kabine buhranı çıkması muhtemeldir.
Bahsi geçen ihtimal, her bakımdan üzücüdür. Çünkü hakikatte, herkes Saar'ın Avrupa Konseyine iştirakini muvakkat olacak kabul etmektedir. Saar’ın hakikî durumu ancak sulh muahedesi imzalandığı vakit belli olacaktır. Dün, bu mevzuda, Fransız Dışişleri Bakanı Schu-nan, lüzumlu teminat verdi. Di-ğ^r taraftan da, gerek Amerika, gerekse Ingiltere aynı mevzu üzerinde teminat vermiş olduklarına göre de, Almanların bu işde kaybedecek hiçbir şeyleri yok, ftkat kazanacak çok şeyleri vardır. Hattâ davete acele, bir cevau, ır-jıseAr/cL Jz«ıdı men-ifcfaayeîhktizasmdandu'.
Attlee Hükümetinin
birinci mağlûbiyeti
NORMAL zamanlarda, Attlee Kabinesinin Avam Kamarasında uğramış olduğu mağlûbiyet, basit bir hâdise şeklinde telâkki edilebilirdi. Fakat bugün, yakın bir tarihte yeni seçimler yapılıp yapılmamasının münakaşa edildiği bir zamanda, geniş tefsirlere yol açacak kabiliyettedir. İtimat reyi alamamasına rağmen, kabinesinin vazifesine devam edeceğini beyan ettiği vakit, Attlee haksız değildi.
İngiliz Anayasasına göre, kabinenin düşmesi için daha önceden itimat meselesinin hükümet tarafından oratya atılmış olması icap eder.
Ancak Muhafazakâr Parti mensuplarının da haklı oldukları bir cihet vardır. Filhakika Muhafazakârlar, bu şartlar altında Parlâmentonun çok zor bir şekilde çalışacağını, bu keyfiyetin ise, memleketin hakikî menfaatlerine aykın düşeceğini b- li i tiyorlar. Avam Kamarasındaki müzakereler milimetrik bir e' .-ı-iyetin kaybedileceği korkulu altında yapılmamak icap ed r. Ekseriyeti kaybetmemek için mebuslar, Parlâmentoyu terketmek istemiyecekler, bunun neticesi olarak da halkın mümessilleri ile olan teması kesilecektir. Diğer taraftan da eğer İşçi Hükümeti, geçen günküne benzer daha başka mağlûbiyetlere uğrarsa, muhakkak ki, gerek Ingiliz, gerekse dünya umumî efkârı karşısaıda itibarını kaybedecektir. Bından dolayı. resmi beyanat nc merkezde olursa olsun, yakın bir tarihte Ingilterede yeni bir seçim yapılacağını söylemek, Uiç yanlış olmaz.
• W

1
%



w


r
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.

SİYASÎ İKTİSADÎ

'A
î

Sayı 122
10 Kurul
1


MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
Amerika Devletbaşkanının sarsılmaz kanaati
Rusya, hiçbir taahhüdünü yerine getirmedi, getirmiyecek

Başkan Truman, Rus hükümetiyle Hitler Almanyası arasında fark olmadığını söyledi




İlânlar: 6 ncı sahifedo santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
milletlerin
Ruslar, Türk - İtalyan Dostluk Anıtlaşmasını, sulh muahedesine muhalif buldular
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
£
YENİ İSTANBUL’un Kuponu
İÇ SAYFALARDA
r r
>
•* R

t
t
i
I
l
t
IKÎNCÎ Adalette sürat Baha Akel ts n ti k r tî
Ç Gördüğüm ilk pehlivan güregi
Refik Halid Karay
İsviçre mektupları DÖRDÜNCÜ
Kadın - Ev - Moda ALTINCI
Yıldızlar konuşuyor
sekizinci
Dünya şampiyonunun rüyası
Saeid Öget
pnmratiutm »natt îttnuıura mı ınn «muıuın::»:::nın; m»nmitsin ııınmuBiuutuııuıJM*
C. H. P. müfettişi, aday meselesini izah etti
O.H.P. İstanbul Bölge Müfettişi Dfc 0adl Irmak dün sabah gelmiş, gazetecu şu demeçte bulunmuştur:
— Bu defakl gelişimin en büyük ga* y«sl 9 nisanda toplanacak olan milletvekili yoklama kuruluna başkanlık et* mektir. Bu kurulumuz yeni tüzüğümü» ze göre. 404 kişiden terekküp etmektedir. Kurul öyle tertip edilmiştir kİ Îb-tanbulumuzun her nevi halk zümreleri vâ meslekleri temsil edilmektedir. Bu sayede kuvvetli bir vatandaş kütlesinin kurulda temsil edileceğini umuyoruz, Yoklama kurulu 27 milletvekilinden 19 unu gizli reyle tcsblt edecektir; Yalnız her adayın en az salt çokluğu kazan» ması lâzımdır. Şu müşahedemi söylemek İsterim: Parti teşkilâtımızda bil» yük bir ferağat hayası hllküm sürmek* te ve 3amlml bir tesanüt içerisinde hakiki kıymetleri bulup seçmek hususunda kuvvetli bir azim yaşamaktadır* Parti merkezinden ve tarafından hlj bir isim empoze edilmiyecek ve Seçimi» ler serbest bırakılacaktın**
A f
I
I
I
seferki
etmek bahse*
*
I
«
• >
Arap Birliğinde en mümtaz mevkii işsal eden Mısır’ın Başbakanı Nahas Faşa Ingiliz Dışişleri F kaniyle yaptığı *on mülâkat esnasında her ikisi de ırtHüyorlıır
• :
•-(

>
•A*'
** • -• -
c?
1
*• *
M M M ni "*11
Key Wert -Florida-, 31 A.A. (United Press) — Başkan Truman haftalık basın konferansında. Ordu Bakanı Gordon Gray’m yerine Frank Pace'ın tâyin edildiğini bildirmiştir. Bundan başka Stuart Seyming-ton’un da Güvenlik Konseyi Başkanlığına tâyin edildiğini açıklayan Truman, Sovyet Rusyanın diplomatik anlaşmalara riayet etmek niyetinde olmadığının artık aşikâr bir hal aldığını bildirmiş ve Tahran Konferansından beri Birleşik Amerikanın taahhüdünü yerine getirdiği her sahada Rusların taahhütlerini bozduklarını ilâve etmiştir.
Başkan Truman, Cumhuriyetçi Ayan üyelerinden bazıları tarafından Dışişleri Bakanlığına yöneltilen hü-(______________________________________________________
cumlar etrafında konuşurken hiçbir zaman bü kadar şiddetli lisan kullanmamıştır.
Filhakika, memurların sadakatini temin üzere hükümet tarafından alman tedbirlerden
derken Truman bir çok defalar “baltalama" kelimesini kullanmış ve şimdi Rusyada bulunan hükümetin komünist değil, totaliter olduğunu açıklamıştır.
Bundan başka Truman totaliter olduğunu açıklar dıgı Rusya Hükümeti, Hitler Almanyası veya Franko İspanyası idareleri arasında büyük bir fark olmadığını söylemiş ve bunların hepsinin birer polis devleti olduğunu ilâve etmiştir.
Arap^t Birliği müşterek bir güvenlik paktına hazırlanıyor
Ürdün Mümessili, talimat almak üzere Amman’a döndü

I
Kahire/5i A. A. (AFF) — Arap Birliği Siyasi komıC’esC>Arap Birliğine dahil memleketlerin 'Birleşmiş Milletlerde üye bütün devletlerin-İspanya ile tekrar normal diplomatik münasebetler tesisi lüzumunu desteklemelerine dair bir karar kabul etmiştir.
Diğer taraftan Arap Birliği Genel Sekreteri Azzam Paşa, mümessili İstişarelerde bulunmak üzere Aramana döndüğünden siyasi komitenin dünkü toplantısına İştirak etmlyen Ürdün müstesna olmak üzere bütün Arap memleketlerinin müşterek bir güvenlik paktı prensip! üzerinde mutabık olduklarını bildirmiştir.
Karar, cumartesi günü birliğin konseyine sunulacaktır. Pakt tasarısının ortaya çıkardığı teknik meseleler 1-çin aynı gün askerî ve iktisadi mütehassıslar konsey tarafından dinlenecektir.
Arap Birliğinin bu seferki toplantıları oldukça ehemmiyet ve alâka ile takıp edilmektedir.
4
«
I
ı
I
ihtilal
TEŞEBBÜSÜ
Akim kalan isyanın elebaşılarından bazısı Rusyaya kaçtılar
Tahran, 31 (Nafen) — Afganistan başkentinde hükümet! devirmeye matuf bir suikastın ortaya çıkarıldığı, bir çok subayların tevkif edildikleri ve suikastı hazırlayan elebaşılarından bazılarının Rusyaya kaçtıkları bildi* rllmektedir.
Afgan Başbakanını öldürmek için böyle bir teşebbüsün hazırlanmış olduğunu haber alan Afganistan Kırâİı Mohammed Zahir Şalı derhal Tahrandan ayrılarak Kâbile gitpıiştir.
İlgili çevrelere gelen habeflere göre. Rjıslaı* İranda olduğu gibi simdi Afganistaııda da karışıklıklar çıkarmaya'çalışmaktadırlar. /

Türk - İtalyan dostluk andlaşınasını İmzaladıktan sonra Necmeddin Sadak İtalyan Basbakanlyle görüşüyor
Londra 31 (YİR®) — İtalya Dışişleri Bakanlığına bağlı bir sözcü, geçen hafta İtalya ve Türkiye arasında imzalanan dostluk andlaşmasının İtalyan barış anlaşmasının hükümlerine aykırı olduğu iddiasında bulunan Sovyet Hükümetine karşı vaziyet alarak demiştir ki: —"İtalyan barış anlaşmasında, gayri askeri bir dostluk andlaşması imzalanması aleyhinde bir tek madde yoktur. Barış taahhütlerimizi İhlâl ettiğimize dair yapılan Sovyet ithamı yersizdir,,, —



• * ( »
Nihayete eren İstanbul Kongresinde
V
»




I



(
GAZETEMİZ
• •
bugün ve yarın
SAYFADIR
%
*



ramumnirnuııınmîMiıugmmuıncr- ımtm mw4«ru^-M •ıwuwuucMflMMi
Amerikanın, Yunanistana
dostça bir ihtarı
Memleketin liderleri, süratle müstakar bir hükümet kurmazlarsa, Amerika, yardımı kesecek
Atina 31 A.A. (United Press) — Birleşik Amerika’nın Atina Büyükelçisi Henry Grady, memleket liderlerinin hemen müstakar bir hükümet kurmadıkları takdirde Yunanistan'a yapılan Amerikan Yardımının kesilebileceğini bugün bildirmiştir.
Grady, Sofokles Venlzelos’a yazdığı sert bir mektupta halihazırdaki buhranı Yunanistan'ın kalkınmasında nazik bir safha olarak vasıflandırmış ve Venizelos’un liberal hükümeti için güvenlik oyu istemeyi tâlık etmesini basiretsiz bir hareket olarak tarif etmiştir.
Venizelos’un Liberal Partisi 5 mart seçimlerinde oyların yüzde 20 sini kazanmıştır. Buna rağmen Kiralın tasvibine mazhar olan bir hükümet kurmaya muvaffak olmuştur. Fakat bu hükümet henüz Parlâmentoda güven oyu almamıştır.
Parlâmento bu haftaki ilk oturumunda nisan ortasına kadar toplantılarını tâlik etmiştir.
Grady, Amerikan Yardımının devam edip etmemesine karar vermenin Yunan Hükümet ve Parlâmentosunun elinde olduğunu ilâve etmiştir.

-i??
5 .
■ « > • •»
* ;*
t
• .
£


\ *
>• 1 4
• »u ** '•Xif •
• v ı*.

D, P. Genel Başlçanı. Celâl. Bayav dünkü kongrede şiddetli -ve sürekli alkışlar arasında mikrofon başına gelerek beklenen nutkunu söylemiştir. Bayar bu nutkunda, hayatının kıymetli günlerinden birini daha yaşadığını, Istanbulun kendine lâyık bir şekilde kongresini bitirdiğini belirtmiş ve kongreye tebriklerini söylemiştir.
Bilâhare Demokrat Parti Genel î-dare Kurulunun yakında bir beyanname neşrederek, seçimlerde takip edilecek hareket tarzı ile partinin vatandaşlara vadedeceği hususların millete arzedileceğini söyleyen Bayar, konuşmasının daha ziyade tstanbulun hususiyetlerini gözönünde tutan bir konuşma olacağını bildirmiştir.
Bundan sonra D. P. Genel Başkanı, şehrimizin tabii güzelliğinden, Tür-klyenin her bakımdan kalbi ve beyni olduğundan ve bu hususiyetini daha asırlarca muhafaza edeceğinden bahsetmiş ve bu şehirde her zümreden birlerce vatandaşın yaşadığını hatırlatarak bu zümrelerin vaziyetini teker teker ele alarak tahlil etmiştir.
Bu arada İşçilerin vaziyetine de temas eden D. P. Başkamı “Şunu söy-liyelim ki, işçiler ne istediklerini bilen insanlardır, işçilerimizin ruhunda yaşayan bir endişe sezmekteyim. Diyorlar ki siyasi partiler bizi rey toplamak için avlamak mı istiyorlar? Belki. Fakat D. P. için asla,, demiş ve işçilere hitap ettiğini söyllyerek, D.P. nin siyasî hayata girmesiyle işçi meselesinin zâhirl de olsa ele alındığını anlatmıştır. Burada bilhassa sendikaların lüzumu üzerinde duran hatip, sendika kurulması fikrinin iktidar partisince D. P. den daha sonra ve bllmecburiye kabul edildiğini İzah etmiştir.
Daha sonra ekalliyetler mevzuuna geçen Celâl Bayar bu kelimeyi eski bir kelime olarak vasıflandırmış ve: “Onlar bu memleketin öz evlâtlarıdır. Onlar da kanunlardan herkes gibi İstifade etmek zorundadır. D. P. bu meseleyi şoven bir zihniyetle ele-almamıştır. Hangi ismi taşırsa taşısın cumhuriyet vatandaşı müsavi haklara sahiptir.
Ruhanîler Allaha yakındır. Oradan inerlerse politikanın pürüzlü yollarında müşkülâta uğrarlar. Onun için bu gibilerin politikaya karışmıyacak-larmı kabul ediyoruz.
İstanbul'la muhtelif mesleklere sahip i'ısanlar vardır. D. P. listesinde bütün bu sınıflar en iyi bir şekilde temsil olunacaktır. Parti listeleri milletin gözünü doyurmahdır. Biz, Ermeni, Rum, Yahudi vatandaşlardan en güzide adayları bulup ortaya atacağız,, demiştir.
Konuşması sırasında gecekondulaı mevzuu Üzerinde de duran hatip: “Etrafa bakarsak mülk sahipleri mülkiyet hakkına sahip olmak İrin çırpınıyorlar. Bunlara muayyen hudutlar dahilıhde hak vermem
Demokrat Parti kurucuları, meraklılara imzalarını veriyorlar
Her vatandaş mülkünden istifade etmelidir. Bunun karşısında kiracı vatandaş vardır. O da şikâyetçidir. Ve daha ziyade yer bulamamak, açıkta kalmamak ve çocuklarını bir çatı altında barındırmak endişesindedir.
Gecekondu bir ihtiyaçtan doğmuştur. D.P. meydana çıktıktan sonra bu vatandaşlara karşı daha müsamahakâr davranmak ihtiyacını duymuşlardır. Mesken meselesi halledilemez bir mesele midir? D. P. bunu asla kabul etmiyor. Partimiz bu meselenin hallini ön plânda görmektedir,, demiştir
Bilâhare Celâl Bayar seçim tarihi üzerinde durmuş, C. H. P. nin Meclis müzakerelerini daha bir müddet uza-

i
4
i
I
4
1
«

Yunanistanın yeni hükümeti
Yunun kabinesi, (önde »oldan safta) İşbirliği Bakanı Zatınla, Başbakan ve Dışişleri Bakanı Venlzolns, Savunma Bakanı Kanelopuloaı, İkmal Bakanı Gantlkıın, (arkada soldan »afta) İçişleri Bakanı Kataodas, Sağlık ve Sosyal Yanlım bakanı Glavanla, Eğitim Bakanı Nhuih, Ulaştırma Bakanı Malnnudas, İstihbarat Bakanı KasimatİN'den teşekkül etmiştir
tarak ûoü bazı kanunları ve bu arada Matbuat Kanununu çıkarmamasından şikâyet etmiştir. Bu arada Seçim Kanununun geçen kanunun çok fevki nda olduğunu tebarüz ettiren D. P. Başkanı, şartların da geçen seçimlere nazaran D. P. lehine çok deriştiğini uzun uzun izah etmiş veı “Yeni kanun seçim emniyetini yüzde 90 temin etmiştir,, demiştir.
Celâl Bayar, dünkü konuşmasını şu cümlelerle bitirmiştin “Dört seneden beri çok çalıştık. Mahrumiyetlere katlandık. Bunun neticesini bir günde alacağız. Demokratlar* hazır olun û zafer gününe.”
Bayardan sonra Refik Koral tan da bir konuşma yapmıştır.
4
4
1
I
l
t
4
i
I
1
(
(
t
1
e n

o t
G ıl t

T l .1
1
h
____jı
^MuîıûTâar
(Devamı
x(Mİyonı Tel

-4
YENİ İSTANBUL
Sarftı 3
Adalette sürat
pEVLET; adalet dağıtmak ve ceza vermek beri iki zıt mıştır.
Adalette niyetsiz bir adalet bütün insanlara çevrilmiş bir tehdit allAhidır. Onun içindir ki adalet mantığı ve hüküm verme sanatı, “Bir mâsumu mahkûm etmektense bin suçluyu beract ettirmek evlâdır,, tezini müdafaa eder.
Adalette sürat lâzımdır. Zira süratli adalet, tarafları tatmin ettiği kadar ibret-i müessire gayesine en fazla hizmet eden bir mahiyet taşır.
İbret-i müessire, adaletin elde etmek istediği gayelerin en başında gelir. Zira ortada aynı mahiyette bir suçu işlemeye namzet pek çok kimse vardır. Ancak o fiili kendilerinden evvel işliyen bir Akıbet kendilerini tan alıkoyan bLr eder.
Senelerce evvel’ suçlusu ve mevzuu unutulmuş, üzerine, geçmiş günlerin karanlıkları çökmüş- vakaların faillerini bugün cezalandırmakta, cemiyet için hiç bir fayda melhuz değildir.
Ancak, bu iki prensip, adalet mefhumunda işgal ettikleri mühim mevki kadar geçimsiz iki kardeştirler de.
Emniyet, sabır ve teenni ister. Bu sebeple yavaş yürür. Sürat, dikkat ve basiret objektifinin ayarlanmamasına sebebiyet verir. Bu sebepledir kl bir çok hakikatler gözden kaçar. O-nun için Fransızlar (La justice est toujoure boiteuse) adalet daima topaldır derler.
Profesör Foyy*az Güraan’m kaatlli-nin, 3005 sayılı CürmUmeşhut Kanunu hükümleri dairesinde yargılanmak üzere İstanbul Ağırceza Mahkemesine sevkedildlğinl duyduk. Cürmümeghut Kanunu, adalette sürat ve emniyeti lâyıkı veçhile temin
vazifelerini aJdığı günden prensipln telifi İle uğraş-
emniyet lâzım. Zira, em-
suçlunun uğradığı eğri yola sapmak-kamçı tesiri hasıl
İşlenmiş olan suçu,
Yazan : Avukaf Baha Akel ve bu iki zıt unsuru en iyi şekilde telif eden bahtlı kanunlarımızdan biridir.
Evvelemirde, meşhuden işlenen suç bakımından memleketin Asayişi bozulmuş ve halkın heyecanı artmıştır. Süratli adalet, bozulan Asayişi vc tahrik edilen heyecanı tatmin bakımından lüzumludur.
Diğer taraftan yeni olarak işlenen suçun delilleri taze ve hakikate o nispetle yakındır. Fail, henüz kimse ile temas eylememiş ve dolambaçlı müdafaa yollarından istifade edebilmek için ders alamamıştır. Tanıklar, muhitin teslratına ve asılsız haberlerin iğfalâtına kapılmamıştır. Bu bakımdan adaletin tahakkuku daha sade, fakat daha emniyetli olur.
Söz, adalete intikal ettiği için, mahkemenin inkişafı ve duruşmanın neticeleri hakkında tahmin yürütmek istemeyiz.
Yalnız şurasını da tebarüz ettirmek isteriz ki, memleketin ana dâvaları hakkında, bu kadar sürat ve hassasiyetle hareket etmek için elinden geleni yapan savcılık cihazını övmek yerinde bir hareket olur.
Verilecek olan karar; öğrenci İle öğretmenin, ilim ile ahlâkın münasebetlerini tanzim bakımından emsal bir içtihat olacağında hiç şüphe yoktur.
Cemiyetimizin ahlâk bakımından çöküntüler göstermeye başladığım gördüğümüz bugünlerde, meyil taşında oturup, yapmadıklarımızı düşünmekten ise. ileriye bakıp, yapacaklarımızı tasarlamak mevkiindeyiz. Tehlike uzak olduğu zaman hatalarımızı düşünmekte fayda olabilir. Tehlike yakın olduğu zaman ise, kuvvetimizi hatırlayıp hamle yapmaktan başka çare yoktur.
İlmin, ahlâkın emrinden çıkmaya başladığını söylemekle hiç de kötümser davranmıyoruz. Tehlike yakındır ve hattâ gelmiştir bile.
Avrupa Konseyi toplantısı
■ ■ M ”1 ■ S ■ "
Batı Almanya ve Saar, hâkimiyetleri teessüs edene kadar "şerik âza” olarak yer alacaklar
Londra, 31 (YİRS) — Avrupa Konseyi Bakanlar kurulu, Batı Almanya ve Sâar bölgesine gönderilecek davetiyelerin tasarısını tasdik etmiştir. |
Davetiyelerde belirtildiğine göre. Batı Almanya Avrupa Konseyinin istişare Meclisine 18 Üye He ve Saar ise 3 üye İle iştirak edebileceklerdir.

Adeııauer, Avrupa Birliğine girmek İçin şart dernıcyan etmemiş
Strasbourg, 31 (AP) — Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schumonn, Batı Almanya şansölyesi Konrad A-denauer'in, müttefik işgal makamlarına son göndermiş olduğu bir mektubunda Konseye katılmak için bazı şartlar ileri sürmüş olduğu yolundaki haberleri de yalanlamıştır. Fransız Dışişleri Bakanı, Adenauer’in bazı sualler sormuş olduğunu ve bunların da yüksek komiserlik tarafından cevaplandırılmış bulunduğunu bildirmiştir. Bakan, cevapların kendilerini tatmin edip etmediği cihetinin tâyininin Almanlara ait olmadığını da ilâve etmiştir.
Strasbourg, 31 (AP) — Avrupa Konseyinin on üç dışişleri bakanı dün, Almanya ve Saav'ı, Avrupa Assamb-lesine şerik âza olarak katılmaya da-
ve te kanır vermişlerdir.
Şerik âza tabiri ile, Batr Almanya ve Saar’ın diğer Azalar ile aynı haklara sahip olacakları anlatılmak İstenmektedir. Bu Azalar, Dışişleri Bakanları Komitesinde temsil edilmek hakkına sahip olanııyncaklardır.
Bu temsil keyfiyeti, kendilerinin ancak tam âzalık sıfatiyle Konseye kabullerinden sonra mümkün olabilecektir. Tam âzalık bir devletin tam hâkimiyetine sahip olması ile kaimdir.
Batı Almanya Kuulıalefet lideri davet teklifinin reddini istiyor
Londra, 31 (YÎRS) — Batı Almanya muhalefet Başkanı Dr. Schuma-eher, Saar Avrupa Konseyine davet edildiği takdirde Batı AlmanyalIn yapılacak bir daveti reddetmesini îs1 te’mlştir. ı
VVashington. 31 (YİRS) — Bonn-dan alınan haberlere göre, Saar bölgesinin, Avrupa Konseyine davet e-dllmeBİ, Batı Almanya’daki siyasi partilerin infialini mucip olmuştur.
Başbakan Adenauer’in, Konseye girmek için parlâmentodan yetki İstemesi üzerine bir hükümet buhranının meydana gelmesi kuvvetle muhtemeldir.


İM



•un
• • III MU I.uu.ıı.
W
Hidrojen bombası
SPOR
Demokrat Parti İstanbul
İl kongresi sona erdi
İsrail Elçi
Türkiyeye anlathferı
aın
aır
Dün
yapılan seçimlerde, geçici başkan, idare kuruluna seçilemedi
t
Parti İstanbul 11 kon-
dün
Amerikada yeni ithamlar
McCarty, Dışişleri Bakanlığının eski müşavirlerinden profesör Lattimore'u da itham etti
Washington, 81 (AP) — Elrleşlk Amerika Ayan Meclisinin Cumhuriyetçi Partiye mensup Wisconsln mebusu Joaoph McCarty dün Meciiı-te, Dışişleri Bakanlığı eski müşavirlerinden Prof. Owen Lattimore'un bir Sovyet ajanı olduğunu ve kendisinin Komünist Partisinin azası bulunduğu veya vaktiyle bu partiye kayıtlı olduğuna dair kanaatbahg deliller getireceğini blldlrml» va Lattimore’un Amerikada kuvvetli bir casus olduğu, nu iddia otmiıtir.
McCarty, şimdilik ismini açıklıya-mıyacağı bir şahidin, Lattimore'un "parti çevresinde senelerden beri mü* hlm bir sima,, olduğuna şahadet edeceğini ilâve etmiştir.
TRUMAN’IN' CEVABI; McCarty, Kremlin'in an kuvvetli yardımcısıdır
Key We»t (Florlda), 31 (AP) — Başkan Truman, dün, Cumhuriyetçi Partinin bazı Âzalarının, Amerikanın dış alyasetinl akameto uğratmaya gayret etmek suretiyle, Kremlin’in d&vasına yardım ettiklerini İleri sürmüştür.
Başkan, Cumhuriyetçi Partinin VVfBconeln mebusu McCarty'yi, Kremlin’in en kuvvetli müzahiri olarak va-sıflandırmıştır. “
Truman, gazetecilerin kendi sözlerini aynen nakletmelerine müsaade e-derek: "Kremlin en büyük taraftarları, hâlen senatoda müşahede edilen ve iki partili Amerikan dış siyasetinin baltalamaya çalışan temayüldür,, demiştir.
C'onııally, Trumanla beraber
Wa»hlngton 81 A.A. (United Press) *— Ayan Meclisi Dışigleri Komisyonu
- ,1 ■■——wı wrr-r —
Başkanı Tom Connally. bu hususta Başkan Trumanla hemfikir olduğunu bildirmiş vo Cumhuriyetçilerin ithamları ile hariçte Birleşik Amerikanın dış siyaseti mevzuunda ayrılıklar mevcut olduğu hissinin uyandığını ve bu sui vtle Kremline yardım ©dildiğini tasrih eylemiştir.
Truman, Acheson’u övüyor
VVashington, 31 (YİRS) — Başkan Truman, McCarty tarafından Achc-son’a yapılan hücumlara karşı tekrar vaziyet alarak demiştir ki:
‘'Dışişleri Bakanı Acheaon'un bir komünist taraftarı olduğuna dair yapılan İtham gülünçtür. Acheson, A-merikan Milletinin - yetiştirdiği on muktedir devlet adamlarından biri-.dir.r>
Cumhuriyetçi senatörler kendilerini müdafaa ediyor
VVashington 31 A.A. (United Press) — Ayandan McCarty, Birleşik Amerikanın Uzakdoğuda takip ettiği siyaseti baltaladığını derhal kabul ederek şunları söylemiştir:
“Keşki bu siyaset daha öncü balta-lansaydı, biraz daha bekleseydlk Dışişleri Bakanlığının siyaseti sayesinde bütün Asya komünistlerin eline geçmiş bulunacaktı,,,
Ayandan Cumhuriyetçi Kenneth VVeerry, Başkan Truman'ın Sovyetlerl değil do Cumhuriyetçileri mağlûbiyete uğratacak bir dış siyaset takip o-dilmesi arzusunda olduğunu belirtmiştir.
Ayandan Styles Brldges, bazı kimselerin tahripkâr faaliyetlerini baltalamak istediğini söylemiş vc bu gibi kimselerin mühim mevkiler işgal etmemeleri gerektiğini ilâve etmiştir.

HiatlIMİMl
Pasifikte
meçhul denizaltılar
Amerikan donanması.
arama için hazırlık yapıyor
6an Francisco, 31 A. A. (United ressj — Bahriye Bakanlığı Calıfor-(ia Oregon karasularında meçhül bir lenizaltının görüldüğünü bildirmiş ve ■>U gibi hâdiselerin tahkikine bir harp kornişinin gönderildiğini bildlı/miştir.
Bahriyenin açıkladığına göre, de-ıit devriye uçağı kuzey Callfornla ıhilinin 40 mil açığında meçhûl bir ’erlakop gördüğünü çargamba günü ildirmiş ve bir kaç aaat sonra da ynı bölgede rrıeçhûl bir denizaltı emişi görüldüğü bir balıkçı gemisi •rafından haber verilmiştir.
Bahsi geçen bölgede devamlı tarassutta bulunan bahriye uçaklarına 11-ıhak edecek oLan Colahan destroyeri denizaltı bombaları İle silâhlanarak, İCliyi-v(icH Oregon sularına 400 millik .rotmılnV varr-^j, ii”ne San Fran-
Dünyada teessür uyandırdı
Berlin. 31 (YİRS) — Müteveffa Leon Blum’un cenaze merasimi, pazar günü saat 15.00 te yapılacaktır.
Londra. 31 A.A. (LPS) — Avrupa-daki siyaset adamlarının hepsi 77 yaşında vefat eden Fransız Sosyalist Partisi Lideri Leon Blum'u Övmektedirler.
Attlee dün akşam Blum’un sosyalistler arasında bu asnn en paıiak surette temayüz eden şahsiyeti olduğunu ve hür İnsanlar için bir misal teşkil ettiğini söylemiştir. Blum, isabetli kararlarlyle sadece Fransaya değil bütün dünyaya ilham vermiştir. Fransa ve bütün dünya büyük bir vatanperver kaybetmiştir.
İsveç Başbakanı Blum’un büyük bir devlet adamı ve sosyalistlerin en ileri gelen şahsiyetlerinden biri oldu-ğunu^söylemiştlr.
İtalyan Başbakanı
Blum’un mllletlerarasında alyast hürriyet ve kardeşlik için savaşan ve ıstırap çeken şöhretli bir devlet adamı vasıflarından bahsetmiştir.
Danimarka Başbakanı, Blum’un ö-lümünün dünyadaki bütün sosyalistler için büyük bir kayıp olduğunu söy.^miştlr.
Hoîûrıda Başbakanı Drees sosyalizm İçirı en çok savaşan vo en ileri görlljiü olan Blum'u hayranlığını ifade eUnlşUr.
de Gosperi,
Hakkında bir makalenin neşri Amerikada menedildi
VVashington, 31 (YİRS) — Amerikan Atom Enerjisi Komisyonu, hidrojen bombası hakkındakl “Scientific American” mecmuasının gelecek nüshasında çıkmak üzere bulunan bir makalenin neşredilmesini menetmlş-tir. Hidrojen bombasının “babası” sayılan Dr. Hans Betho tarafından kaleme alınan bu makalede, bomba ile 80 kilometre kutrunda bir daire dahilinde, her türlü uzv! hayatın imha edildiği anlatılıyordu.
Millî Eğitim maçlarının 3üncü haftası
Demokrat
gresinin ikinci gün toplantufl
saat 10 dan itibaren Ses Tiyatrosu salonunda yapılmıştır. Kongreye daha sakin bir hava hâkim bulunuyordu. Yoklamayı müteakip dünkü kongrenin verdiği karar gereğince hazırlanmış olan mail raporun müzakeresine geçildi. Bu ara,da söz alan bir hatip, kazalara verilen paranın azlığından şikâyet ile, civar kazala-, rın harita üzerinden tetkik edilmesini ve ka2a sınırlarının genişliğine göre tahsisatın farklandırılnıasım istedi.
Başka bir delege de, sosyal yardım faaliyetine ayrılan paranın az olduğunu söyledi.
Diğer bir hatip de malt raporda satılması arzu edilen 150 bin bileti az bulaıak D. P. İstanbul teşkilâtının 250 bin bilet satmaya muktedir olduğunu beyan etti.
Bütçe mevzuunda her ilçe sözcüsünün söz alarak kendi kazasının hususiyetlerini anlattığı ve daha fazla tahsisat İstediği görülüyordu.
Konuşan delegelerin büyük bir kısmı da propaganda tahsisatının ve vasıtalarının azlığını tebarüz ettirdiler.
Bu mevzuda kongre riyaset divanına takrirler gelmoyc başladı. Bu takrirlorln hemen hepsi bir veya birkaç otomobili seçim kampanyası boyunca parti emrine tahsis ottiğini bildiriyordu. Bu vftdideki muvakkat vasıta toberrularını alkışlarla kabul etti,
Neticede, muhtelif fından ileri sürülen
riyaset makamı tarafından bir formül halinde toplandı ve riyaset divanının bu teklifi kongrece tasvip e-dlldl. Buna göre seçilecek il idare kurulu He ilçeler toplanacak ve hususiyetlerine göre ihtiyaçlarım tes-bit edeceklerdir.
Bu suretle D.P. İstanbul Teşkilâ-
tının 1950 gelir ve gider bütçesi 205 bin lira olarak kabul edilmiş oluyordu.
öğleden sonra
ırTwmptfl'
İstanbul limanının temdit projeleri tetkik ediliyor
Ankara 31 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — İstanbul limanının Sa-lıpazan ile Tophane mıntakası temdit lnyaatı için açılmıg dian müsabakaya iştirak eden firmaların gönderdikleri projelerin incelenmesine baelanmmtır.
kuzu fiatları 20 ucuzlatıldı
(Hususi muhabirimiz Ankarada kuzu eti 230 kuruşa İndirilmiş-
Ankarada kuruş
Ankara 31 bildiriyor) — 250 kuruştan
tir. Bu suretle kuzu ve koyun eti fiyatları müsavi hale gelmiştir.
|9UHuvuuıınuıııruunmıiHn
Paris Hukuk Fakültesi Dekanı dün Valiyi ziyaret etti
Paris Üniversitesi Hukuk Fakültosl Dokanı ProfciHör Luon Gulllot do lq Morsndlâre dün Vnll vo Belediye Bny-kanı Prof c.tkuv’ı slyarot oderek k« >.-dlsiyle görUşnıü\Hir. Ml«mı’ir profesör Istanbulda ve ünivomlto muhil İnde gördüğü sıcak kabulden pek mütohna-sis olduğunu ve enstitülerde müşahede ettiği zengin mesai ile Türk - Fransız kültür birliğinin verimli neticelerinden memnunluğunu boyan etmiş Kriminoloji vc sosyal moNololor üz« ılnde Vali He hasbıhalde bulunmuştur.
' Şehir yollarında açılan çukurlar
Şehirdeki umumi hizmet mllenaeBclorl tarafından ayda 2Ö0Û bııca açılmak sureliyle yolların tahrip edildiğini ve bu bacaların uzun müddet kapatılmadığı veya fonu bir şoldldc kapatıldığını nazarı dikkate alan ledlyo Reisi dün müdürleriyle bir Neticede bu İşin bir plıin hazırlamak üzoro 4 kişilik bir tâli komisyon tuşkll edilmiştir.
İstanbul Vnll vc Re-ulâkadıır mÜÇHfioHulcv toplantı yapmıştır, yoluna girmesi İçin
"HU
IH

kongre glddotll
delegeler tara-çeşltll dilekler
Bugün, Galatasaray - Vefa; Fenerbahçe - Beşiktaş karşılaşacaklar
MIHI Eğitim Mükâfatı maçlarına bugün İnönü Stadyomunda Galatasaray . Vefa, Beşiktaş - Fenorbahçe muçlariyle devam edilecektir. Günün ilk maçı Galatasaray - Vefa arasında olacaktır. Sarı-kırmızılılar bu maça cezalı bulunan Bülent ve Gündüzden mahrum olarak çıkacaktır. Günün l-klnci ve en mühim maçı Boşiktaş -Fenerbahçe karşılaşmasıdır.
Bu iki takımın maçında; Beşiktaşlı Şükrü ile Fenerli Cemal de yer ala-mıyacaktır. Slyah-beyazlılnr İlk hafta Gençlerblrliğine mağlûp oldukları için bu puvan kaybını bu maçta telâfiye çalışacakları muhakkaktır. Snrı-lâci-verdiler ise Milli Eğitim Mükâfatı maçları boşladığı zaman lsrallde bulundukları için rakiplerine nazaran 2 maç eksik yapmışlardır. İlk maç saat 13.30 da, ikinci maç da 15.15 te oynanacaktır.
Belediye, bilet karaborsasının önüne geçiyor
İstanbul Belediyesi maç vc sinema blletlorl karuborHnnının önüno geçmeğe karar vermiştir, Bu huHUHta alınacak tedbirleri toublt otmok üaere bugünlerde bir komisyon toplanacaktır.
Bulgar Elçisi, Sofyaya gitti
Bulgar Elçisi Çobanof, semplon ekspresiyle memleketine gitmiştir Uçak kazasında can veren Bulgar kuryelerinin cesetleri de aynı trenle Sofyaya götürülmüştür.
i4imnıwnrmrnihrmmrnwmıiHiı(n>nîiımtnTnwMHtııinmın^3iHuııwuMm«iMuw> uu
nkara Belediye
Başkanı da C. H. P. den aday gösteriliyor
Ankara 31 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ankara Belediye Başkanı Doktor Ragıp Tüzün C. H P. tarafından Ankara Milletvekilliğine aday gösterileceği için bugün istifa etmiştir, Belediye Meclisi yarın toplanarak yeni başkam seçecektir.
Kısa haberler
A.A. (Afp) — ateş kürncikle-beyaz cisim
Uçan daireler, filo halinde Kanada üzerinden geçti
Fort Wil)taın 31 Kıvılcım «açan ve rine benziyen beş
Fort William üzerinden geçmiştir.
Kanada huva şirketinin hâdiseyi gören birçok mümessilleri cisimlerin korkunç bir süratle uçtuklarını söylemişlerdir.
Diğer taraftan bölge sakinleri gece geç vakit arkalarında alevden İzler bırakan parlak cisimlerin geçtiklerini bildirmişlerdir. New-York’ta “1 Nisan” hazırlığı
New-York, 31 (YİRS) — New-York Şehir Meclisi Üyeleri, hem-şerllurine hitap ederek, 1 nisan günü vesilesiyle yupacaklnrı aldatmalarda. geçen sçne bu yüzden ölen 16 kişiyle yara'anan 1690 kişiyi unutmamalarını Vu ona göre hareket etmelerini tavsiye etmişlerdir.
Belçika Kıralı, nisan sonundan evvel memleketine dönecek
Brüksel, 31 (AP) — Bugünün erken saatlerinde beliren bir ihtimale göre, Kırat Leopold’un nisan ayı sonundan evvel tahtına tekrar sehlp olması mümkün görülmeye başlamıştır.
Leopold taraftarı SoByal Hırlati-yanlur, Naibe yazacakları bir yazı İle, son niyabet hükümetinin teşkilini Ve sonra parlâmentodan, niyabete »on verilmesini İstemeye hazırlun m a ktad ır 1 ar.

Belçika Başbakanı, Kıral Leopold ile görüşmeye gitti
Berlin 31 (YİRS) — Yeni bir hükümet kurmakla görevlendirilen Belçika Liberal Parti Başkanı Deyise, pazartenl hava yoliyle Co-nevreye gidecek ve Kıral Leopold tarafından kabul edilecektir
Dr. Jessup, Dışişleri Başmüşavirl oklu
Paris 31 (YİRS) — VVoahlng-tondan bildirildiğine göre, Başkan Truman, Dr. Jessup’u Dean Ache-son’a baş müşavir olarak tâyin etmiştir.
Hay fa, Araplara verilmemiş
Londra 31 A.A. (Reuter) — Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Dışişleri Bakanı Ernest Bevin'ln geçen salı günü Avam Kamarasındaki müzakereler esnasında Hayfa’nın A-roplara verildiğini yanlışlıkla söylediğini bildirmiştir.
Sözcü, Moshe Sharrett’in Be-vln’in hakikatleri bilmediği hususundaki beyanatını tekzip etmek istediğini ilâve etmiştir.
Yemek tatilinden soma toplanan kongre, meselesine İstanbul Vali ve Belediye Balkanının dünkü toplantıda ve geçici idare heyeti raporunda şahsına yapılan tarizleri cevaplandıran bir mektubun okunmasiyle baş- ‘ ladı. Vali bu mektubunda; kongreye, mütekâsif çalışmaları hakkında gösterilen alâkaya teşekkür ediyor ve hatiplerle yapmış olduğu buluşmanın, siyasi bir maksat gütmediğini, yalnız Eskişehir felâketzedelerine yardım, şehrin temizliği ve içtimai tesanüt hususlarının konuşulduğunu beyan ediyordu.
Bu mektup üzerine söz alan delegeler muhtelif misaller vererek Valinin icraatını tekrar tenkld ettiler.
Bilâhare idare heyeti, haysiyet divanı ve genel kurul toplantısına gidecek olan delegelerin seçimine geçildi. Bir hayli uzun süren seçimler boyunca, localarında oturan D. P. kurucularının, kendilerine D. P. mensuplan tarafından uzatılan kâğıtlara hâtıra imzası attıkları görülüyordu.
Tasnife geçildiği sırada kongrenin arzusu üzerine Celâl Bayar beklenen nutkunu verdi; (Bu konuşma ile Refik Korııltan’m hitabesini başka sütunlarımızda vermiş bulunuyoruz), D. P. yeni il idare kurulu şu zevattan teşekkül etmiştir; Nihat Reşat Belgcr, Enver Adakan, Firuzan Tekil, Mükerrem Sarol, Şükrü Ke-rimzade, Salâhaddin Genç, Ali Karadeniz, Mithat Belger, AH İhsan Sabls.
Soçlmlori mütaakıp kongre âzala-rı toplu bir halde Taksim Abidesine giderek bir çelenk koydular.
Dileklor faslına bugün saat 10 dan itibaren devam edilecektir.
Elçi, ayrıca Urdürve Arap Birliği Ne o»n münasebetleri de cah etti
İstirahat etmek l> ere P müddetlen heri şehrimizle bufllruın Tûrkıyedekl lnrnll Elçisi Ehnhu jjher İki »lev-
'■ ’ »âkndar Rtf mevzular
etrafında kendisiylebir «ika-dıiBiınr^m HURİlerintf dcnba/ı şunİAn söylemiştir:
“— Türkiye He îvnn Mumda, yapılmış olun ticaret i^rüşmerl midece vaziyeti yakından 'gornu, İki taraf arasında bir ııcar« (nl«najuna enua olabilecek hususlar] trafnı ııoktal nazar tü&atalne zemH bulmaktan ibarettir.
Asil mUznkcrelct focifl hükümet tarafından bu aııhk(iı blnlaşma yapılmasına karar verN\,ılk donra yakında başhyneaĞmı Ümitâyorum. Türkiye - leraj) Mdmıarteri
Şimdiye kadar M mü tarafından ' tanınmış olan larallln Tllye tarafındım hukukan tanınması erine her 1-kİ devlet arasındaki rnün(bctlerde bir değişme olmamıştır. Heri millet a-ranıntiifkl dostane olan ünasebetlert takviye etmek vazifeliyi memleketinizde bulunuyorum. T! - Italyan Paktından sonra îsrallln Iraklyle yapılacak bir Akdeniz pak haklımdaki haberlere gelince bize şliye kadar böyle bir teklif vâki olmıştın Yar» parlarsa düşünürüz.
İsrail - Ürdün mOzskerrl
Vrdün He müznkendcrmdlllk dur* muştur. Bu mümkkHte .0 nls&nd^ yapılacak olan seçlmerlrrlİcesl beto Jenmektedlr. Bundan aot müzakere lere devanı edilmesi münşidir. İsrail - Arap İhtilâfı
Evvelce de söylediğim I b1a aadtw ce sulh İçin çalışıyoruz aramızdaki ihtilâfın sulh voliyle MaUbrzu ediyo* ruz. Gerek îsrnllln gerekArap m cm* leketlerlnin menfaabori ütün Orta> şarkta sulhun tec®üs nesini İCSO ettirmektedir. Arap devltri İl© ©lan vaziyetimizde hiç hir d eklik yol> tur. Ccnevrcde bUunan Uzlaştır mâ Komisyonunun şu andaı yaptığın! bilmiyoruz, işittiğinize a Komisyon Asaları pek yukınJa 14 ve Arap devletlerini ziyaret odecek v© bu mâ» yanda Türkiyeye cb geletlerdlK




Bakanlıklar muhasebe
müdürlerinden 166 memur
V |
açıkta kalıyor

.1
Fakat, bunların yeni kurulan iki genel müdürlükteki münhal görevlere tâyinleri kararlaştırıldı
Ankara 31 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Maliye Bakanlığı Teşkilât Kanununda yapılan «on değişiklik dolayıslyle Bakanlılar muhasebe müdürlüklerinde muhtelif derecelerde 166 memur açıkta kalacaktır. Fakat Bakanlık bunların hiçbirini tekaüde sevketmemeye veya a-çıkta bırakmamaya karar vermiştir. Bütün bu memurlar Bayındırlık Bakanlığına bağlı TaKara yolları ve Tarım Bakanlığına bağlı Devlet Ör-
nek ve Üretim çiftlikleri Genel Müdürlükleri muhasebelerinde tâyinleri Maliye Bakanlığına alt memuriyetlere nakledileceklerdir. Bununla beraber yem kurulan bu iki teşkilât yurdun mıflıtelif bölgelerine dağılmış bulunduğu için memurlac arasmot. Ankaradah.-ayxvİmak telâşı başgös-termlştjrr
Kanun nisan başında meriyete gd-reccğlndon her memur Ankarada kalmayı temine çalışmaktadır.
8 inci Büyük Millet Meclisi teşriî bir rekor kırdı
Dört senelik müddet zarfında 369 oturum yapan ve 715 kanun çıkaran Meclis, Türk teşrii hayatında rekor yapmıştır
«w
A .
Ankara 31 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Sekizinci Büyük Millet Meclisi 4 sene zarfında 369 defa
W

r

k

kanun ve 101 karar müddet zarfında ay-
Prof. Feyyaı Gürün dün hazin me isimle defnedil i
Katilin duruşmas umumi hükümlere göre $ rülecek
İki gün evvel bir bile') ( tarafından tabanca İle öldürülen Tek He üniversite profesörlerinden Foyya, Gllraan'm cenazesi düü hazin bir töı nle Kaldırılmıştır.
Merasimde İstanbul Üniversite,mİ P.ek-tör. dekan, profesör ve talebeleri, Jı-rant ve Veteriner Fakültsdi Dekanının başkanlığındaki Ankara Üniversitelini temsil eden iıcyct. İstanbul Valisi, muavinleri v«» Emniyet Müdürü, Ordu mü-MtlŞltfti kurmay başkanı, lâUnbtH milletvekilleri. Teknik Okulu müdür, hoca va öğrencileri, Ankara Üniversitesi Talebe Birliği heyeti, Yülcsok Denizcilik Okulu müdürü, hoca ve öğrencilerinin ve merhumun aile ve yakın ctost'lariyle kalabalık bir halk kütlesinin İştirak ettiği törene Teknik Üniversitede saat 10,İÖ te başlanmıştır, Ünlvsrali© Rektörü, makine ve Fakülte dukanı ve Teknik Üniversite Tal(Vö Birliği adına da bir talebe tarafındaHı merhumun meziyetlerini ve duyulan â-cıvı belirten birer konuşma yapılını^ tır.
Bundan sonra İstiklâl Caddesinden eller üserindo taşman nıerhu/nun Türa bayrağına sarılı tabutu Be yezit canys Acule jügle namaıı kılııdıjıtnîi ©o gözvnşTfrH.Jk4.w-* ©bedİ
.tirahatgflhıncı /(|i edilmiş
Başta Milli ğitim Bakanı.
Milli Talebe ■ ederas.vonu, ünJVeraf fakülteleri, Sly^ı Bilgiler Okulu, Pa> rls Hukuk Fa joitesi Dekanı ves((| 1 muhtelif yerlek|cn Teknik Üniveraltjİ ( Rektörlüğüne |,v çok taıiyet telgraf* * lan gönderilmiş jr,
Durulma m hmi hükümler© tapılacak
Taşkeseny m- mubaha müdafaasına taaHCrh bazı deHHsria ---------â/eşhU'l suçları için tssbH Piılv; zarfında toplanma-
sı kabil pİFtmaılıgından, umumi hüküm* lere tâbi olacaktır. Savcılık hu delilir* rl en kısa bir zamanda tamfimlamatfr çalışmaktadır. Muhakeme günü henül tesblt edilmemiştir.



Malûl
Kati! Mohn meal, kendisi eden ve Heri kupunun.cür
Bugün, ‘'Milletlerarası Kanser Günü'* olacak
Cenevre 31 A.A. (AFP) — Merkezi Parlat© bulunan Kanserle Mücadele Milletlerarası Birliği, dünya kanser günü olarak nisanın birinci gününü seçmiştir.
Bu münasebetle demeçte bulunan Dünya Sağlık Teşkilâtı Genel Müdürü Dr, Grock Ghisholm, bu hastalığa karşı yeni bir ilâcın keşfedilmek arifesinde bulunulduğu hûkkındaki aşırı bir eylmserliğe kapılmaktan kaçınılmasın) tavsiye etmekte ve şunları söylemektedir:
“Hakikati halde, günün birinde kanseri önleyecek bir usulün bulunacağı muhtemeldir. Fakat bu meselenin muğlaklığı karşısında, dünyada hiçbir mütehassıs, bir tedavi usulünün bulunacağını söyleyecek kadar hodbin olamaz.
Bununla beraber bilhassa bu hastalığın teşhisinde terakkiler elde edildiği muhakkaktır.
Yugoslavyaı Yııııan çocuklarını geri veriyor
Belgıad 31 (AF) - Yugoslav Hükümeti, evvelce bu memlekete getirilen Yunanlı çocukları vatanlarına iadeye girişmiştir. Resmi Yugoslav çevreleri, bu hareketin Birleşmiş Millollcr andlaşmas: prensipine uygun olduğunu belirtmişlerdir.

toplanarak 715 çıkarmıştır. Bu rica 499 sözlü soruyu müzakere etmiştir.
8 inci Büyük Millet Meclisinin 4 Üncü yani son toplantı yılında 72 birleşim olmuş ve bu birleşimlerde 201 tasarı veya teklif kanunlaşmıştır. Bu hale göre ortalama bir hesapla Büyük Millet Meclisi, her birleşim gününde üç kanun çıkarmış bulunmaktadır.
Bilindiği gibi Meclisin toplantısında günde 25 - 30 kanun çıkarmak suretiyle Türk teşri* hayatında rekor kırmıştır.
İstanbulluların Eskişehire yardımı
Dün Eskişehir fcl/ıkotzcdaler)
2291.70 Hra toplanmıştır.
HAVA RAPORU
İçin
Son 24 «aut içinde yurtlumuzda hava Doğu Anndoluda çok bulutlu vr yer yer yağışlı, diğer hdlgolerde bulutlu geçmiştir. Yağışlar Doğu Anaâoluda kar şokll'nde olmuştur.
24 saat içinde yurdumuza düşen yağış miktarları ınotro karede Sarıka-mıştu 5 kilogramdır.
Kar kahnhklnrı Eraurumda 2ü, Kara-kösede 16. Akşohlrde 6. Karata 5 santimetredir.
Sıfırın altında on düşük ncakhk Karala 13 deroco, en yüksek sıcaklık sıfırın üstünde Fethiye, Adana. Tamir, Zonguldak, Çanakkale ve Kocacllde 10 derecedir.
Bugün şehrimizde havanın umumiyetle bulutlu hafif yağışlı tı ve kuzey e-Hme-si. hava temeldir.
ve pek
geçmesi, rÜzgArinrın babalıdan sıcaklığının
az bir ihtimalle
orta kuvvette artması muh-
Gatilerin yeni lokali din açıldı
Mnlıl Gaıilvr Birliğine tah-Toplane kasrındaki yani Jo*
Türkiye sis edilen kal binasının ıçdış töreni dün saat İA da yapılmıjtir.
Vali ve Boldlyc Reisi, msini galilerin ve vataı şehidlerlnin memlekete yaptıkları hİMratlerl ve kendilerine duyulan mlnno* hislerini belirten kısa vecla konuşmamdan sonra kordelAyı
temenni ekmiştir.
kesmiş ve yeı lokalin hayırlı olmasını
Fourâer şerefine bi kokteyl
Fournie bir resital daha ) verecek
Evvelki gür İstanbul FHûrmnni Derneği Senfoni Orkestranı Fransız viyolonsel üatodP. Fournler’nin İştirakiyle verdiği kıaerdcn eonra, kıyımın sanatkâr renlUinde uyandırdığı alakayı . teyid etmive takdirlere mazhar olmuştur. Bıun üzerine P. Fournier 5 nisan çnrşnba günü bir resital daha vermeğe ırrafukut ederek hareketini tehir etmlşf.
hıtanbul ılûrmon! Derneği, büyük sanatkâr şefino yarın, bir kokteyl parti veıoctir.
Istanfelda milletlerarası blbebek sergisi
Şohrlınizt bütün dünya Kuılay ve Kızılhaç d*eklorinln İştirak edecekleri rnillorura«ı bir bebek şergili açılacaktır,
Temmuz yında yapılacak sergide teşhir edüde bebeklere mili! kıyafetler giydirllmişjncaktır.
Türkiye ızılay Derneği de Sergiye’ iştirak ioek, bebekler H^ındıı teripltyecâl*. En Ucien onudya kadar muhtelif mü futlar vertktir.
kendi bir do güzellerinden hirlr
kumındak maraba kıç


YENÎ İSTANBUL
Sayfa S
Londra hususî muhabirimiz bildiriyor
Ingiltere iç politikasının
İSVİÇRE MEKTUPLAR 1
ZÜRİCH
Attlee’nin, parti programını seçimden hemen sonra yumuşatması, 23 şubatın büyük tesirini gösteriyor
Londra, (Hususi muhabirimiz VVjlf-red Eighton bildiriyor) — İngiltere tarihinin en heyecanlı seçimlerinden sonra İşçi Partisinin, 625 mevcutlu parlâmentonun mutlak ekseriyetini ancak tek mebusluk fazlasiyle kazandığı anlaşıldıktan sonra, İngiliz mizahı hasıl olan anormal vaziyeti hemen ele almakta kusur etmedi.
Muhafazakâr basın, İşçi mebusların, kendilerini 24 saatte tekrar parlâmentoya getirebilecek hususi uçaklara sahip olmaksızın hariçte, dahilde seyahate çıkmamalarını, İşçi mebuslar için bütün izinlerin kaldırılmasının muvafık olacağı gibi, bir çok a-laylı tavsiyeler ileri sürüyordu.
Şu var ki. pusuda bekleyen bir muhalefet karşısında, 7 mebusluk bir ekseriyet hakikaten azdır. Vaziyeti mütalâa eden bir gazeteci, iktidar partisinin. Churchill ve dolar buhranından ziyade, ilkbaharda tngilterede mutat olan grip salgınından korkması icabettiğini söylüyordu.
Politika üstatlığı
önümüzdeki aylarda, Attlee’nin bocalamakta olan gemisine nasıl çekidüzen verebileceği meselesi, çok mühim, belki de hayati bir rol oynayacaktır.
Vakaa Clement Attlee tek başına değildir. Etrafında bir çok siyasî dostları ve müşavirleri vardır ve nihayet, ne kadar az olursa olsun bir ekseriyete, hem de büyük sendikaların, sıkı bir disiplinle tuttuğu bir ekseriyete dayanmaktadır.
Şurası muhakkaktır ki, seçimler, birkaç aya kadar yenilenecektir. Partinin umumi sevkülceyşıni tâyin eden Herfiert Morrison bunu hemen görmüş ve ifade etmiştir.
Liberallerin rolü
İşçi Partisi, munzam oyları kimden alabileceklerdir t Bu oylar ancak liberallerin elinden kopanlabillr..
önümüzdeki seçimlerde, Liberallerin 2,6 milyon oyundan 500,000 ligi İşçilere dönse, bu parti yarışı kazanmış olacaktım
Bu çeglt hesaplûTj ^nlsbî temsil0 u-
■S
"jı ı HıîîTBnifîiflB rr^m^rjitiîiı^HTTîtır".' ırııiîn ıı riir,ar“TTrtr:ııı _ıııı jiulvutim i nrmrTin-
«
,-.4
- •*


Tl
♦z ■ >!•?.’
• M
sulüne alışmış AvrupalIlara garip gelebilir Fakat ne olursa olsun, Liberallerin seçimlere kadar el üstünde tutulacakları açıkça görülmektedir. Churchill başta olmak üzere, bütün Muhafazakârlar, 23 şubatta iktidara gelememelerinin kusurunu Liberallere atfederek, bu partiye sert hücumlarda bulunuyorlar.
Vakaa bunun aksini de iddia ederek Muhafazakârların, ancak Liberaller sayesinde bu kadar sandalye kazandıklarını ve îşçi Partisinin seçim neticesine boyun eğerek, programının | müfrit kısımlarında ehemmiyetli değişiklikler yaparken, Muhafazakârların Liberaller hakkmdaki bu sistemlerini hatalı, hattâ yanlış bulanlar da yok değildir.
Attlee ne yapacak?
Liberallere oy veren bir seçmene bunun sebebini soracak olursanız, size, şöyle cevap verecektir. "Muhafazakârlar kâfi derecede ileri görüşlü değil. İşçiler ise fazla ileri görüşlüdür.,.
Attlee, artık yolunu buna göre tâyin edebilir. Bir taraftan, partisinin sol cenahını frenliyecek ve diğer taraftan merkeze doğru temayül edecektir.
Şu varki, İşçi Partisinin bu yeni politikasının muvaffakiyet ihtimali de henüz pek azdır. Belki, Liberallere rey vermiş olan seçmenleri daha şimdiden kendi partisinden sayan Churchill haklı çıkacaktır. Ancak Attlee’nin. parti programını hemen yumuşatması, 23 şubatın tesirsiz kalmadığını gösterir. Truman’m 1948 de "Sosyal refah devleti" programına dayanarak beklenmedik bir galebe kazanması, büyük halk kütlelerinin, merkeziyete ve bürokrasiye kaçmamakla beraber, sosyal veçhesi kuvvetli teşkilâta temayül ettiklerini göstermektedir» Sosyal olmak, her zaman sosyalist olmak demek değildin Amerikada Cumhuriyetçiler, In-gilterede ise Muhafazakârlar, şimdiye kadar bunu kabul etmemekte İnat ettiler^ Bakalım mütevassıt yola evvelâ Mm gireceM.

•TALYADA her yol Rom aya çıktı-I ğı gibi, îsviçrede de her yol Zürich'e gider. Ve çok defa Zurich-ten geçer. Eski Almanyanın Ham-bourg’u, bugünkü Türkiyenin îstan-bulu gibi Zürich de îsviçrenin nüfusunun en fazla ve ticaretinin de en fazla olduğu bir yerdir. Banka muamelelerinin, ticaret işlerinin, iktisadi teşebbüslerin bütün toplanıp ve kararlaştırıldığı yer Zürich’tir»
Bal şehrinden kısa fasılalarla hareket eden trenler bir buçuk saatten evvel bir zaman İçinde sizi Zürich’e götürürler» Trenler, memleket kudret*! iştiraiyesine göre hiç de pahalı olmadığı gibi yolculuk eden kimse


Futbol maçı
İsviçre, nadir bulunan herşeyhı memleketidir. Yukarıda köpeklerden müteşekkil iki futbol takımının karşılaşmasını görüyorsunuz. Her İki resim, bu mahir hayranların kabiliyetlerini gösterecek değerdedir. Yukarıdaki resimde oyunculardan bir tanesinin mükemmel bir kafa vuruşunu, alttaki resimde de, kaleye gol oluşunu görüyorsunuz
Zürlch şehrinden güzel bir görünüş
nin bütün ihtiyaçları düşünülerek her şey ona göre yapılmıştır. Üçüncü, ikinci ve şimdi biraz da birinci mevkie malik olan bu trenlerin, tekmil İsviçre İçinde ufak İstisnalardan sarfınazar olunursa, cer kuvveti elektriktir. Ve bu elektrik dağlar arasından akan sulardan, eriyen karlardan ve hattâ göl altlarından elde olunur. Birinci Harpten sonra İsviçredeki trenlerin hareketlerini elektriğe bağlamak için büyük mücadeleler göstermiş olan o zamanın Demiryollar Umum Müdürü, vaktiyle yapılan tenkidlere mukabil şimdi, büyük takdir ve şükran ile yâdedilmektedir. Çünkü Birinci Harp esnasında, muhtelif memleketlerin hudutlariyle kapalı bulunan bu memleketlerde trenler yine muntazaman çalışmış ve memleket münakale işlerinde en ufak bir ârıza hâsıl olmamıştır. Büyük pencereleriyle size geçtiğiniz yerlerin güzelliğini gösteren bu trenler, yolcunun vaktinin güzel geçmesine hizmet ettiği gibi, memlekete seyyah çekmek için de en güzel bir propaganda yaparlar.
İsviçre devlet ittihadının elinde bulunan bu trenlerden başka bir de bilhassa dağlık yerlere işliyen hususî şirketlerin trenleri vardır. Ve bunlar da devlet tarafından hiç ihmal e-dilmiyerek büyük bir himaye görürler ve bu sayededir ki sırf halka hizmet etmek ve ticari bir zihniyetle hareket eylemek sayesinde trenler çok sevilir ve büyük bir rağbet görür. Seyahat edenlerin belki % 90 ı Fransız ve İtalyan gibi ecnebiler de dahil, her sınıf insandan teşekkül e-der. Bu üçüncü mevkilerde, profesörler, büyük tacirler, vali ve hattâ nazırlar bulunur. Ve bunlar köylü ve amele ile seyahat etmekte hiçbir fevkalâdelik bulmazlar. Çünkü, tren yolcularının biri diğerini rahatsız etmez. Ve tren yolculuğunda herkes sahip olduğu seviye ve kültür İtibariyle birbirini aşağı görmez. Birinci mevki her trende, sırf bulunsun diye yapılmıştır. Ve bunlarda alelekser tek tük ecnebiden başka kimse bulunmaz.
Bal şehrini terkettikten ve muhtelif kimya fabrikaları ile bira fabrikalarının biraz uzağından geçtikten sonra ufak ufak köyler ve küçük bir nehir arasından geçen tren Zürich'e gelmeden evvel Baden şehrindeki istasyonda iki dakika tevakkuf eder. Bu küçük şehrin büyük bir hususiyeti vardır. Çünkü Romalılar zamanından kalma kaplıcalara malik olmaktan sarfınazar, burada dünyanın her tarafında kullanılan elektrikli lokomotiflerden bağlıyarak en ufak elektrik tesisatına kadar her şeyi yapan büyük bir fabrika vardır. Bin
bir hastalığa devâ olduğu propagandası yapılan Bal kaplıcalarının en büyük tesiri romatizma içindir. Banyolarının temizliği, fiyatlarının her keseye elverişli olması buraya büyük bir rağbetin celbine sebep olmaktadır. Çünkü isviçreli hesabını iyi bildiğinden burada her hangi bir pahalılık gördüğü vakit derhal başka bir memlekette bulunan, başka bir kaplıcaya gitmekten kendini vazgeçire-mez ve kendi memleketinde de, kendisini muhakkak bulunduğu yerdeki kaplıcaya gitmek için icbar edecek bir kuvvet yoktur.
Döviz tahdidatı mevcut olmadığından Fransa, İtalya ve şimdi Almanya gibi memleketlere gitmek için pasaport mecburiyeti bulunmadığından derhal oralara gidilir; ve bunun içindir kİ dahili kaplıcalar terakkilerini ve müşterinin rağbetini en çok müşterinin arzusuna göre hizmet etmekte bulurlar. Bu küçük şehirde nazarı dikkati çeken en mühim nokta, burada hastalıklarının tedavisi için veya dinlenmeye gelenlerin bütün esbabı istirahatlerinin teminine matuf her şey yapılırken, diğer taraftan da şehrin, bir sanayi | şehri olması ve halkının büyük bir | kısmını fabrika ameleleri teşkil etmesidir. Şehir nüfusu, bir taraftan dinlenmeye veya hastalığını tedavi etmeye gelen insanlarla gününün en aşağı sekiz saatini fabrikalarda geçirenlerden teşekkül etmiş iki büyük • topluluktan ibarettir. Fakat buna rağmen, şehir hayatında en ufak bir ahenksizlik yoktur.
îsviçrenin Zürich şehrinde istasyon, 12 trenin yanyana geleceği bir ! tarzda yapılmıştır. Trenlerin gelmeleri daimi bir cevelân halinde cereyan eder ve bu haldir ki size trene» bindiğiniz veya indiğiniz zaman bir ı seyahat eden adam hissini vermez. : Bu şehir, Birinci Harp zamanında Cenevrenin inkişafının aksine olarak, İkinci Harpte, siyaset ve iktisadiyat âleminde ve beynelmilel mahiyette büyük roller oynamış ve çok vâsi bir ilerleme kaydetmiştir. Etrafı alçak tepeciklerle çevrilmiş olan şehir, Is-viçrenin en büyük göllerinden biri olan Zürich kenarında, iki tarafındaki adetleri sayılamıyacak kadar u-fak, orta ve büyük lokantaları, otelleri, küçük fabrikaları ve güzel bi-nalariyle yalnız ecnebilerin değil, İsviçre halkının da nazarı dikkatini celbeder. Harpten evvel yüz elli bini geçmiyen nüfusu bugün bir mislinden fazlaya çıkmıştır. Bu nüfus çoğalmasına rağmen, şehir mesken buhranı göstermemiştir. Oravı da binaların kiralarının fazla arttınlmanıa-sı İçin usuller vazedilmiştir. Fakat buna mukabil belediyeler ve federal
pehlivan güreşi
Yazan : Refik Halid KARAY
BU - dile kolay - yarım asır evvele, belki de azıcık daha ötesine alt bir hatıradır. Öyle olduğu için de filmlerde kasden sislendirilmiş, fantasmayûrik hale sokulmuş "maziyi tahattur,, sahnelerine benzer. Çehreler olduklarından fazla yassı yahut yayvan, boylar gayri tabii surette uzun veya kısadır. Arada, kendimi mahşere katılmış, hemen ezill-verecek kadar ufacıcık, şaşkın, telâşlı bir böcek gibi görmekteyim.
İç-Erenköyü’ne bir düğün münasebetiyle pehlivanlar gelmiş. Pehlivanların birbirlerini yenmek için altalta, üstüste, insafsızca döğüşen çok iri, çok kuvvetli bir nevi insan olduklarını şöyle, böyle kulaktan öğrenmişim ama sanıyorum ki. onlar bizim gibi doğmazlar, büyümezler, yemezler, konuşmazlar. Kafdagı ardından, önlerine çıkan engelleri yıka devire, filler gibi ağaçlan söke kopara, etrafa heybet ve dehşet salarak kafile halinde gelirler. Bir oturuşta iki sini baklava sindirip her susayışta bir bakraç ayran içerler. Uyudukları zaman gözleri açıktır; mermere bassalar üzerinde ayaklarının izi kalır. Kısacası masallardaki dev kendileridir. Korktuğumuzdan bu ismi kullanamayız; hoşlansınlar da zararları dokunmasın diye onlara pehUvan unvanı vermişiz. Korktuğumuz devlet adamlarına nasıl ki, pa^a demekteyiz...
Bir yaz ikindisi İdi. Arabalara binip Kozyatağı yolundan Îç-Eren-köyü’nün Sakızağacı mevkiine çıktık. Güreş meydanı, o devirde Damacı Riza Bey köşkü denilen ve şimdiki Gazi Ethem Paşa arazisinin üst tarafına d^şen sürülmemiş, taşlı ve sert topraklı bomboş geniş tarladır. Aynı gün hem pehlivanlar güreşecek, hem at yanşı yapılacak. Bu yanşı da ilk defa göreceğim. Biz sinema ve resimli mecmua asrı çocuğu olmadığımız için yarışta atların, üzerlerinde binici bulunduğu halde mi, yoksa başıboş, süvarisiz mi koştukları hakkında malûmat sahibi değilim. Meraktan içim içime sığmıyor.
Ne kadar kalabalık! Hem, birbirine öyle zıd bir kalabalık ki, âdeta gazetemizde neşredilen (Kıyamet Günü) romanının Perlaşez kabristanı manzarası: Zengin, fakir, asil, serseri, köy ağası, rençber, hacı, hoca, derviş, dilenci, hepsi, çeşitli kıyafetleriyle orada. Cilâsı göz alan kapalı lândolarda yaşmaklı sultanlar, saraylılar, karşılarında taze cariyeler, arabacının yanında haremağaları... Faytonlarda çarşaflı rical kadınlan ve kızları, maiyetlerinde redingotlarının önleri ilikli uşaklar... Muhacir arabalarında orta halliler... Öküz arabalarında civar köylerden gelenler^. Bütün gün, güneş altında keçe külâhla çalıştıklan halde sokağa ve seyrana çıkınca başlarına birer siyah şemsiye açmaktan lüks zevki duyan Arnavut bahçıvanlar... Sucular, su muhallebicileri, şerbetçiler, daha bir sürü ayak satıcısı ve davul zurna sesi!
Güneş keskin; kabak meltemi tozu dumana katıyor; davul, binlerce kişinin birleşmiş kalb atışı gibi gümbürderken zurna yine bu, beklemekten bıkmış cemaatin topyekûn şikâyetini anlatırcasına ağzını sağa sola, havaya ve yere çevire çevire tiz perdeden sızlanıyor. Pehlivanlar gelmiyor. Nihayet halk karıştı, yol açıldı: Ortaya deriden birer slip giymiş, hayalimdekilere nazaran epeyce küçük fakat - o devirde ne kadar çıplak insan vücudü gördümse hepsi de beyaz, adalesiz olduğundan bazuları, ense kalınlıkları ve güneşten yanmış tenlerile - yine de korkunç iki adam çıktı.
Bunlara birer şişe uzattılar. Ne içeceklerdi acaba? Kuvvet şurubu mu? Hani, bana sabahlan, ambalajına sarılı kendi hususî kadehiyle içirdikleri Kinalaroş nevinden bir şey mi? Onu bardaksız, ağızlanna dikerek mi yuvarlayacaklar? Pehlivanların kadeh kullanmalan ayıp mı sayılır? Bunları aklımdan geçirirken baktım ki, şişedeki ilâçtan bir miktarını avuçlarına döktüler ve başladılar vücutlerine sürmeğe! Yanındakiler de yardım ediyorlar, sırtlarını uğuşturuyorlar. Uyuşturdukça ciltleri, güneşin altında pırıl pırıl, yalazlana yalazlana parlıyor. Davul zurna bu ameliye sırasında durmuştur; ehemmiyetle seyrediyoruz.
Derken gümbürtü tekrar işitildi; iyice yağlanmış olan pehlivanlar, ne minder, ne halı, toprak üstünde kapıştılar. Ter, yağa karıştı, yağa toz... Gözlerine de zifoslar sıçrıyor ki, yanındakiler ara sıra koşup çevreleriyle bunları siliyorlar. Seyirciler, bağırıp çağırıyorlar, ıslık çalıyorlar, sahaya yemiş kabuklan atıyorlar mı? Güreşenlere direktif veriyorlar mı? Tam bir temkin ile. vakarla bakıyorlar. Taşkınlık eseri yok. Kimin haddine? Hakem heyeti yaşlı başlı, çuha cepkenli, şal kuşaklı, tebessüm kabiliyetini kaybetmiş, müthiş insanlar! Bağdaş kurmuş, toprağa oturmuşlar ama bir kalkıverdiler mi atlar gemi azıya alacaklar, kadın* lar bayılacak, halk birbirini çiğniyerek kaçışacak. Çil yavrusu gibi dağılacağız. Verdikleri tesir, o!
Yarım asırdan evvelki zamana alt bir çocukluk hatırası daha tafsilâtlı ve daha teknik malumatlı olamıyacağına göre ilk pehlivan güreşinden aldığım intiba bu kadarcıktır. Ama her bakımdan nasıl bir değişme ve gelişmeye işaret ettiği için yine de bir şeydir. Her geçmiş zaman hayalinin cihan değerinde olması lâzım gelmez ki...
devlet yeni mesken inşa edilmesi için biı* çok tedbirler ortaya koymuştur. Bu tedbirler öyle nazari ve kâğıt ü- j zerinde kalan şeyler değildir. 1947 | senesi bidayetine kadar eski evini tamir ettirmek Istiyen ve yeni ev yapmak arzu eden herkese belediyeler bütün masraflarının yai’isından fazlasını bir hediye halinde ödemekte idiler. Bundan başka muharebe zamanında turist celbi kabil olamadığı için bir taraftan otel ve lokantaları müşterlsiz bırakmamak, diğer cihetten dc mesken buhranına 1 meydan vermemek için bir çok ko-1 laylıklar gösterilmiştir. Bir kimsenin bir hafta zarfında yiyebileceği eti. vesikaya tâbi olmakla beraber otellerde Porsiyon olarak iki günde bir almak imkânı vardı. Çünkü hükümet, otellere ve lokantalara, evde . oturanlara verdiği gıdanın üç mis- ’ lini veriyordu. Bu suretle halk buralara rağbet göstermiş fakat otel ve lokantalar da bunu katiyen istısınaı etmemişlerdir. Zaten hayatın en mühim intizam noktası da bundan başka bir şey değildir. Üniversitesi, kü
tüphaneleri, opera ve şehir tiyatrosu, barları ve arasıra ecnebi memleketlerden celbedilen en iyi artistlerden müteşekkil varyeteleri ile Zürich, insana büyük bir şehir hissi verir ve vaktinizin geçmesi için lüzumlu olan hiç bir şeyin eksik olmadığı kanaatini uyandırır.
Geçenlerde beynelmilel bir varyete, Zürich şehrini ziyaret etmiş ve gösterdiği numaralarda çok muvaffak olmuştur. Eu numaralardan biri de Baxer denilen cinsten ve çok dik-başlı olan köpeklerin Zürich ve Bal takımları diye ikiye ayrılarak yaptıkları top maçı olmuştur. Takım, esasen on dört köpekten terekküp etmekte idi. Dördü ihtiyata ayrılmış ve bu suretle beher takım beş köpekten teşekkül etmiştir. En şayanı hayret olan nokta, bu hayvanların bunu zoraki bir şey diye yapmıyarak oynamaları ve bundan bir zevk duyduklarını göstermeleridir. Top biraz hava ile doldurulmuş olduğundan kolaylıkla havaya kalkmakta ve bu suretle kafa vuruşlarına çok müsait bulunmaktadır.
Ahmet Hamdı Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler
- 24 -
Burada da burnunuz hakikati sizden çok evvel keşfetti. Aksi takdirde. sabahleyin onu bu ziyarete razı etmek için o kadar sıkıntı çekmez, o kadar yalvarmazdınız. Gelirken her aynanın önünde duruşunuzun sebebi biraz da bu değil mi idi? Acaba ne yapıyor? ne haldedir? yine itiraz mı ediyor? Bana verdiği sözü tutacak mı? Yoksa beni yine herkesin karşısında maskara mı edecek? diye merak ettiğiniz İçin o aynalara bakmıyormuydunuz?
Bütün bunlar başınıza niçin geldi, biliyorsunuz değil rni? Çünkü burnunuza lâyık olduğu hürmeti ve itibarı göstermediniz. Onu beğenmediniz, gereği gibi benımaemediniz! Bir insan her şeyden evvel burnlyle anlaşmalıdır, öbür işler çok sonraya kalır. Burun dışarı hayatın anahtarıdır. Dargın bir burun şahsiyeti dağıtır, yok eder. Halbuki siz burnunuzu kaba, çirkin, kibirli, kıskanç. dedikoducu va fazla rahatsız edici buldunuz! Kaç defa yolda yürürken onu düşürmeye, hattâ yanlışlıkla bir yerde unutmaya çalıştınız.
Sizinki k»dar zeki, görmüş geçirmiş, üstelik vesveseli bir hırun bunu elbette farkeder. Elbette kendisini bu kadar istemiyen, estetik zevklerine
110
uygun bulmıyan, hor ve hakir gören, işlerden uzak tutmağa çalışan sahibine düşman olur. Hiç insan burnunu işlerinden uzak tutabilir mİ? Yemek için kepçe ne ise, iş için de burun odur. Hattâ becerikli bir burun kendi işlerini alelacele gördükten sonra yedi mahalle ötesine yardıma hile gider. Bir burnu işe karışmaktan alıkoymağa çalışmak, tabiat kanunlarına isyandan başka nedir? Veyl o fanilere ki, burunlarını sadece bir süs addederler! İşte siz bunu yaptınız Kudret Bey! Onun için burnunuz hayalınızı altüst etti, bazan size en münasebetsiz nasihatler verdi, hazan aldattı, bazan açıkça insanları düşman etti, hulâsa işlerinizi bozdu.
Bununla beraber Kudret Beyin hazan burnu İle tam bir uyuşma ve aiılnşma İçinde yaşadıkları olurdu. Bugün işte« bu nadir günlerden biriydi. Onun için bu zeki burun hepimizin kalbini fethetti. Bize çok küçük, çok ölçülü kımıldanışlar. yer değiştirmelerle, her türlü çehre farkının üstünden sahiplerine benziyen bir yığın karikatürler çizdi, mimikler ve taklitler yaptı.
O gün bir defa daha anladım ki, aktörlük sanatı evvelâ burunla başlar. Büyük komedyenlere bakın, daima burun hususiyeti görürsünüz, Kudret Beyin o günkü muvaffakiyeti ve mesul olmadığı suçlarını Sakine Hanıma affettirmesi, hiç istemeden genç ecnebi kadınını kendisine o kadar bağlaması hep bu zeki burunun marifetleriyle, uysallığiyle oldu
Filhakika o günden sonra Bettina, küçük grupumuzdan hemen hemen hiç ayrılmadı. Hele Kudret Beyi bir gölge gibi takıp etti. Onu bahtsız biçare anlarında teselli etti. Fakat bunlar daha ileride okuyucularımızın kendi gözleriyle görecekleri şeylerdir.
Evet, o günkü sohbetimizden bütün lezzetini
117
Kudret Beyin burnunun bu uysallığına borçluyuz, Bununla beraber çok izzetinefis sahibi olduğu için oyuna tam girmiyordu. Ne olsa, Kudret Beye yapılan muamele kendisine de yapılmış demekti. Onun için kendisinden İstenen iş biter bitmez aradan çekiliyor, Kudret Beyin alın ile dudakları arasındaki tahtından etrafa, çok müstağni, her şeyden uzak bakışlarla bakıyor, Sakine Hanımı ve hazzından kendinden geçen nıuhibbesini kibirli kibirli seyrediyordu.
Bu hal, bizi çıldırtıyor ve kahkahalarımızı artıyordu.
Nihayet Kudret Bey. bugün için bu kadar yorgunluğu kâfi görmüş olacak ki, izin alarak evden çıktık. Kudret Bey, kapının önünde monoklünü düzelttikten sonra saatlerce hapsedilmiş bir hiddetin birdenbire kanadığı bir sesle:
— Nasıl? diye sordu. Nasıl, beğendin mi? Tam inci idi. değil mi? Ah. melûn, melûn cadı,., Böylece dostumuz, o kadar sevdiği Sakine Hanım için tam, yedi sene evvel Sablhanın dirseklerini yatağıma dayayarak verdiği hükmü veriyordu.
— Melûn, melûn cadı... Ama, ben sebebini biliyorum. Hem çok iyi biliyorum. Zaten kabahat bende...
Sözünü yine birdenbire kesti ve hızlı hızlı yürümeğe başladı. Fakat birkaç adım ötedeki yol fenerinin önünde beni durdurdu ve o ışıkta gözlerimin içine bakarak:
— Anladın değil mi? Bu işleri hep benden intikam almak İçin yaptığım elbette anladın,,. Hem de ne müthiş ve zalim intikam... Düpedüz alay. Fakat benim burnum hiç bir şey sektirmez. Derhal kokuyu aldım. Hafifçe burnunu okşadı. Azizim Cemal, unutma, kadın müthiş mahlûktur. Kadın intikamından daima kork!
118
Kudret Beyin o akşam yolda bana anlattığı şeyler doğru muydu? Hakikaten Sakine Hanım kendisini otuz sene durmadan, o kadar derin şekilde sevmiş mıydı? Ve yine hakikaten Kuh-ret Bey, sadece erkek gururiyle alay etmekten hoşlanan bu mahlûka haddini bildirmek için oluz sene onu muntazam şekilde red mi etmişti?
— Evet, otuz sene, aramızda hep bu mücadele vardı. Otuz sene reddettim. Fakat o da intikamını aldı. Nasıl bir komedi oynadığını gördün. Üstelik çaydanlığı mahsus kırdı, ve kabahati bana yükledi. Zaten kayınbiraderlerimi aleyhime teşvik eden, o dâvaları açtıran, cemiyetle aramı bozup beni Torino’dan azlettiren de odur. Hep o intikam arzusu..,
Böylece bize büsbütün başka sebeplerle olduğunu defalarca anlattığı bir yığın hâdise şimdi bu münasebetsiz izdivaç teklifi ile birdenbire birleşmiş oluyordu. Doğrusu istenirse iş büsbütün aksi idi. Bu izdivacı teklif etmekle Sakine Hanım sadece dostumuzun iyiliğini istemişti. Kendisiyle İzdivaç meselesine gelince, Kerim Paşanın ölümünden beri asıl Kudret Beyin Sakine Hanımla evlenmek istediğini Behçet dayıma kadar herkes biliyordu.
Fakat, bu son derecede hususi bir maceradır. Biz yine eski İstanbul mahallesinde kendi varlığının meseleleri içinde bıraktığımız Sabiha-ya dönelim.
— X —
Sabiha Kıskançlığını hiç gizlemeyen bir çehre ile:
— Halaciğım, bari İhsan Beyi Leylâ ile evlendirin. O hiç olmazsa güzel kız, -zengin de, öbürıyle ne yapar İhsan Bey? dedim. Beni bir payladı: Sen böyle şeylerden ne anlarsın! Evlenme hesap işidir amma, tek hesabın İşi değildir. 119
Hem Leylâ çok küçük. O senin yaşında ya var, ye yok.».
Yüzünü bana biraz daha yaldaşUrdı, avucunu, daha ziyade erkeklerde görülen o taaccüp işaretiyle, son üç parmağını içe doğru yan kıvırarak açtı:
— Leylâ, küçük mü Allah aşkına? diye sordu. Sen tanıyorsun işte! Artık bize küçük denir mi? Gözlerini iyice kısmış, uzun kirpiklerinin arasından kimbihr hangi mehtaplı geceden çalınmış bir ışık çizgisiyle bana baktı. — Mesele o değil, Leylâyı oğlu Havri Beye almak istiyor. Şu Harbiyeyl geçen sene bitirene...
Leylâyı o haftalarda Sabihayı ziyarete geldiği zaman görmüştüm. Sarışın, neşeli, etrafına dikkatten hoşlanan biı kızdı. Mahallemize Fransız mürebhiyesi, dadısı, babasının emektar uşa-ğiylc gelmişti. Bu ziyaret günlerce semtte konuşulmuştu. Kimi hanımlar kızı çok güzel, terbiyeli, kibar buluyorlar. "Allah bağışlasın!,, diyorlardı. Bîr kısmı da "ayol, o ziyaret mi öyle? hısım akraba evine öyle mi gidilir? Hırka-l Şerif alayı gibi küçük bir kız dört hizmetçi ile sokağa çıkar mı?„ Annemin fikri ise büsbütün başka idi. Benim gibi o da tesadüfen Sabıhalarda bulunduğu için küçük kızla konuşmuştu; "bütün ömrünce Sabihayı kıskanacak!,, diyordu.
Leylâ anne tarafından Sakine Hanımın akrabası idi. Babası Ekrem Bey ise, Süleyman Beylerin yetiştirmesi idi. Filhakika Sül^vman Beyin babası Abdulhanut taralından İstanbulda ve gözaltında oturmaya mecbur edildiği yıllarda bahçıvanının oğlunu pek beğenmiş, okuttuımuş, yazdırmış. sonra da Sakine Hanımın teyzesinin kıziyle eviendirmişli. Ekrem Bey ilerlemesi ıçm yolun başına getirilmesi kâfi gelen insanlardandı.
(Devamı var)
120
î fl T A N R V T
Sayfa 4
1 Nisan 1M0
M O
BALMAİN'ln klâsik tayyörü.
Tayyör baharı getirir
_ AYYÖR her mevelındc çokltımodon glyobllccofllmii! yottâne elbisedir. | Fftkut on »iyoda bahnra hâa bir huouoiyot ta,ır. lpoklilorden yünlülerden, pamuklulardan, velhaaıl hor novi kumaatnn yapılmam mümkün ol-dutundan vo güniln hor aaatiııdo rahatça ırlyilcblidltinden tayyör terr.llorln en çok yaptıftı clblaedlr. Her yoni moda oaklninden çok ayrılmadan birçok •ntereonn .yenilikler ortaya atar. Şayot eakl «andıkları karıktırır, anno-lerlmİBİn tayyörlerinden birini alimlise geçirecek olursak, geçen utun senelerin tayyörü esas «okllno Iakİh bir yenilik getirnıoditlnl görürü*.
Bir elbise veya manto bir iki «enode domodo olur; halbuki klâsik bir tayyör be», hattâ on sone giyilebilir. Belki içiniedo modanın yeknesaklığa uymadığını düşünenler olacak, «İra "moda,, kelimesi naton değişiklik mâ-nasma gelir, muksadımıa «ndeco yeni birknç buluştan bahsetmek değildir. Aynı «amanda «inlere uaun müddet glyebllecejJlnİB bir elbise modeli tavaiye etmeyi faydalı buluyoruı. Hakiki narafel son modaya uygun olmak demek deflldlr. Zarafet bir elbiseyi yakıştırarak giymektir. Bu yünden, klâ-alk biçimleri vo ağır başlı teferruatları seçmenini «inloro tavalye ederin. Onları nevklnlno ve şah«lyetinlto göre değiştirmek, Unorierlnde banı tadilât yapmak «ine düşor. Meselâ kürk, bilhassa moda ise tayyörünüze bir parça kürk koyabillrainin, fakat dikkat edecotinls mühim bir nokta varı Kürkün "fakir,, bir İfadesi olmasın. Elinizdeki imkânlar kıymetli kürkler almamsa müsait değilse, sini bayağılaştıracak olan alelâde taklit hayvan derileri kullanmaktan kaçınmış,

A4MO0Bfl
«t- » IU mu

HIM. wunrtmnnB
%
MANGÜÎN
HERMES
CHARLES MONTAÎGNE
I

W
Güzel Gussie” Moran, Avrupa
«AN BAİI.LÎE
CARVEN’lıı gri alpakadan yapılmış bir tayyörü.
Ktrmızı İle »ünlenmiş gri blö yünden Alexe MAGUY’nln modeli.
turnesine çıkıyor
Amerikalı kadın tenisçi, Wimbledon şampiyonasına hazırlanıyor
“Güzel Gussie” lâkabiyle anılan A-merikalı kadın tenisçi Gertrude Moran, üç aylık bir Avrupa turnesine çıkacaktır.
Amatör kadın tenisçiler hakkında ve geçen seneki resmi neticelere dayanarak hazırlanan listede Miss Moran 7 nel mevkii işgal etmektedir. Bununla beraber Mısırda yapılan milletlerarası turnuvada tek kadın, çift kadın ve karmada birinciliği kazanmış olup Hindistanda da Amerika
4 üncüsü Mrs. Pat Todd’u da yenmiştir.
“Güzel Gussie” nisan başında Monte Carlo’ya gidecek, oradan İtalyan şampiyonalarının yapılacağı Roma-ya geçecektir. Mayıs içinde de Wies-baden, Kolonya ve Fransa nalarma katılacaktır.
Miss Moran’ın maksadı deki Wimbledon maçlarına
mak ve orada dünya birinciliğini almaktır.
şampıyo-
İngiltere-hazırlan-
«•
G;»l ^tasaray Kulübü, Ankara
hâdisesini
açıklıyor
Bulut boyayan ressam
Yazan î R. M. Rilke
herkesten nefret odl-
İçindedir ki baron: bu kahvoyr» gelinmez
G&latasaray Kulübünden Ankara hâdisesini açıklayan bir mektup al* dik. Aynen neşrediyoruz:
26 mart 1950 günü Ankarada 19 Mayii Stadında Gençlerbirliğl takımı ile kulübümü! 1 İnci Futbol Takımı arasında. yapılan maçın hitamında vuku-bulan tecavüzün gazetelere muhtelif «akillerde aksettiğini müşahede ettik.
Çok eski milli vo beynelmilel bir mazili bulunan GalatasaraylIlar ailesinin bu hâdiseden müteessir olacağını vo renklerimiz aleyhinde basit kulüpçülük hlslerlyls her gün alevlendirilmek islenilen bu nevi sabotaj hareketlerine hiç bir suretle müsamaha etmemek emel ve vazifenin! müdrik olan idare Heyetimiz aşağıdaki hususları cfkArı u-mumi.veya bildirmeyi vazife bilir.
1 — Maçın cereyanı sırasında radyo sözcüsünün imalarına rağmen hiç bir kasd! sertlik vo Apnrculnğa aykırı ha-rekot olmamıştır. 0u bakımdan Genç-lorbirlıgi sporcu vo Idarocllerlnt» toşek-kürü vazife biliriz.
2 — Oyun 0-0 beraberlikle normu l seyrini takip ederek bitmiştir. Maçın sona ermesine as bir rıımnn knldıtı 1-
maç sırasında saha haricinde bulunan Bleııt. taça ve avlu giden topları a-lAknlı memurun Iftkaydlsi dolayisiyle sahaya gönderiyordu.
Maç bitince duhuliye tribünündeki İki seyirci sahaya girerek Bülend'e tecavüz ettiler. Bülend'ln bir kaç defa sahaya top göndermesi belki buna sebep oldu. Sahada İnzibatın temin edilmemesi daha doğrusu evvelce inzibati tedbir alınmaması yüzünden yüzlerce kişi sahaya hücumla GalatasaraylI futbolculara sopalarla saldırdılar. Kalabalık bir mütecaviz kütlesi arasında kalan Bülend’ln yardımına yalnız futbolculardım Muhtar ve Ruhi koşmuşlardır. Gazetelere yanlış ve suiniyet tahtında aksettiği gibi Reha ve diğerlerinin hiç bir müdahalesi olmamıştır. Bilhassa Reha sahaya çıkan tünel merdivenlerinden hâdiseyi teessürle takip etmiştir.
Vakunm bu şekilde büyümesine sobep sahada evvelle alınmış hiç bir emniyet tertibatı olmamasıdır. Gençlerblrlfği futbolcularının vo bo»f on erin himayecinde soyunma odalarına gitmeğe muvaffak olan futbolcularınuz böylelikle kendilerini kurtarabilmişlerdir.
3 — Binlerce kişinin ve spor otoritelerinin önünde cereyan eden bu müessif hâdiseyi esefle karsılarız,1'
----------—-------------------------
bugün size Pariste teşhir edilen en Geçen yazımızda sîzlere modanın " ~ umumî karakteristiklerini ve hususi teferruatlarını vermiştik. Fakat bütün mevsimlerin gözdesi olan tayyöre daha uzun bir yer ayırmamız lâzım gelmez mi?
Bu seneki ilkbahar tayyörlerinin etekleri dar, kısa portföy şeklinde, yandan yırtmaçlı veya arkadan püselıdlr. Yeni ceketler düz, oldukça kısa ve ekseriya önde yuvarlaktır, hazan da gemici ceketlerini hatırlatır. Battle -dress devrilen ceketler de çok moda. Bunlar bel kısmında ceketin kumaşından bir kemere raptedilmişlerdir ve küçük asker ceketlerini andırmaktadır-ler; birkaç körük şeklinde pli sırtta bolluk yapmaktadır. Kollarda uzun veya kısa olsunlar, hepsinde birer büyük manşet mevcuttur. Kumaşlar: “Pied de poules,,, gabardin, prens dö gal renklerde gri, sarı, yanık, veya siyah beyaz, lâcivert beyazdır. Bütün okuyucularımız müsterih olsunlar; bu mevsim hem kemerli, hem kemersiz her nevi ceket modadır, ince hanımlarımız kemerli ceketlerle vücutlarının inceliğini meydana çıkarabilecekleri gibi biraz toplu olanlar da bol ceketlerle fazla şişmanlıklarını ör-tebileceklerdir. Aksesuarlar bembeyazdır. Yakalar küçük, röverler muazzam, blûzun göğüs kısmı pliselidlr. İşlemeli veya sadece kolalı beyaz keten manşetler tayyörün kolundan dışarı çıkıyor. Tabii veya sunî pek çok çiçek taşınıyor: Öğleden evvel tayyörün röverine karanfil yerleştiriliyor, öğleden sonra bel kısmına gül konuyor, geceleri ise şuraya buraya kısa kırlantlar iğneleniyor. Kemer renkli deriden ve muhtelif şekillerde oluyor: Belin arkasında çukurlaşıyor, önde ise daha darlaşıyor.
Mücevherler göz kamaştırıcıdır. Boyna dolanmış on sıra strass şeklinde küpeler omuza kadar geliyor. Şemsiyeler uzamış ve zayıflamıştır. Aksesuarları seçmekte tereddüde düşenler şunu bilmelidirler kl, siyah daima en emin ve en dayanan renktir.
KLÂSİK elbiseleri methettikten sonra, son koleksiyonlardan bahsedeceğim.
JEANNE LAFAVRİE
MAGGY ROUFF
JEAN PATOU
■ ŞTE yine çaresizliğe düşmüşler, İyine hayalleri kırılmış, yine bor "zamanki gibi »IdMilmış, kandırılmışlar. Hopal. kvndinden başlamak üzorc yor.
Bu hinler
— Arlık
oldur dedi. No gazoto var, no müşteriyi» bakan var
Ötekiler tamamen aynı fikirde» Işto küçük mermer mananın etrafına oturmuşlar. Moaa do. bu üç efendinin ne beklediklerini kendi kendine «örer gibi. Onlar fladeCû başlarının dinç olmnsını isliyorlar. Sair bu arzuyu şiddetli fakat veciz bir bnlâgatlo İfade ediyor vo yarım naat zonra:
— Saçma şeyler bunlar., diyor. Ötekiler yine tamamen aynı fikirde.
Bekiemoyo devam ediyorlar. N beklediklerini Allah bilir.
ResRam bir bacağını aallamnya banlıyor. Sonra ona derin bnkışlarla bakıyor; nihayet sallanan bacağın tomponunu kavrayınca a ğır ağır yor.
Haydi, Her biri Çünkü hava da onlar gibi. Ağla nacak bir hal.
Ne yapmalı? Yapacak bir şev kaldı, o dn naat beşle altı Hraaın-da Wladlmlr Lubovaki'yo gitmek Tabii... Haydi gidelim öyle Ue! Bahçe sokağında 17 numara. A-tölyeler binasında.
eee
Wkıdlmlr Lubovakl’nln evine girebilmek İçin eserlerinin artışındım geçmeli. Atölye müthiş bir duman-la dolu. Bu ala tabakasını yarıp da VVladimlr’In gece ve gündüz ömrünü geçirdiği eakl sedire ulaşmak bir talih eseridir.
Bugün de Öyle tabiî. Yerinden kımıldamadan misafirlerini bekliyor. Bu üç “hayat kurbanları., etrafını «arıyorlar. Bir köşede yeşil Şartrözle sigara bulmuşlar; teklifsizce İçiyorlar, ve İçerken kendini feda eden adamların tavrını takınıyorlar. Sigaralar da en 1yı cinsten. Bu pis hayat için ne yapılmaz ki?
Şair arkaya doğru eğilerek:
— Şu Ömür ne tuhaf şey. Yaşamak da bir meslek. Fakat olsa olsa dilettantelara mahsus bir mes lek. değil mİ?
Wladimır Lubovski cevap vermiyor.
ötekiler rahat rahat bekliyorlar. Bu güzel kokulu yan karafthk l-çlnde bulunmak o kadar tatlı kl. Hiç kımıldamazsanız sizi bir ninni gibi sarar.
Ressam, lâf olsun diye:
— Kuzum Lubovski, sizde terebentin kokusu yok. Ne yapıyorsunuz da kokmuyor?
Baron
— Bir
ba...
fiÜkÛt.; arkasında kalmış.
Fakat üç dost sabırlıdır. Hem boş vakitleri var, hem de içki.
Beklemek lâzım geldiğini biliyorlar. Nihayet her şey olur» her şey tahakkuk eder.
Gerçekten her şey olur:
Duman, her tarafta duman; vo ondan sonra da ağır ve sevgili sözler... Bu sözler sunki dünyanın bir ucundan öbür ucuna gidiyor. Bulutlar yükseliyor.
Şair de ayağa başlıyor.
Üçü do Allahı ya içinde, belli mevcut Allahı.
Fakat ressam
şarkı söylemeye koyulu-
kalkıp gitme vakti geldi, yakanını kaldırıp çıkıyor
ilâve ediyor:
yerde çiçek do var gali-
W)adimir bulutlarının
kalkıp dolaşmaya
düuünüyorlar.. Eş-olmıyan yerlerde
birdenbire, «edi*


He sonsuz yüzü hem-
karşısında bilemiyor.
rİn üntündo büyük vn garip kokIü, küçücük bir adnm görüyor. O gözlerde bir kadın tatlılığı bir matem var. Adamın beyaz, elleri huz gibi.
Ressam bu manzara şaşırıyor, ne yapncnğını
Bereket versin baron İşe karışarak :
— Lubovaky, diyor, şunun resmini yapmalısınız mutlaka.
Acaba neyin resmi? Bunu baron da bilmiyor pek... Fakat yine de: “— Evet» evet, mutlaka yapmalı!,, diye söyleniyor. Onda, güzel sanatları himaye eden bir a-dam hali var.
biri bir tarafa, uzaklara
sevimli bir kahve. îçin-yok; yalnız lâmbalar ha-
Bu aralık Wladimir sanki bliyük bir mesafe geçmiş gibidir... Bir korku ve hayret ânından sonra nihayet gülümsüyor ve rtlyafı bir edâ ile cevap veriyor:
— Evet, yarın.
Duman bütün bunlar.
İşte şimdi atölye hepsine £ar gelmeye haşladı. Sanki sığışamıyorlar artık; boyuna birbirlerine çarpıyorlar.
Nihayet gidiyorlar, hep birdeiH — Allahaısmarladık Lubovski. Ve her gidiyor.
Küçük, de kimse
fif bir ses çıkarmakta. Şair, aldığı bir mektubun zarfına şiirler yazıyor. Yazışı gittikçe daha küçük, daha acele. Çünkü bir çok mısraın akın ettiğini sezmiş.
Başka bir yerde, ressamın beşinci kattaki atölyesinde yarma hazırlık var, Ressam, ıslık çalarak, sehpayı kaphyan tozu uçurttu. Eski bir toz... işte yeni* bir muşamba; bir alın kadar temiz...
Yolda kalan yalnız baron var : “Saat on buçuk. Olympla Tiyatrosu. Artistler kapısı.,, İşte, yoluna devam etmeden Önce arabacının birine sükûnetle söylediği sözler bunlardır. Biraz dinlenmeye ve süslenmeye daha vakti var.
Hiç biri Wladlmir düşünmüyor.
Wladlmir’a gelince kapamış ve gecenin
kaplamasını beklemiştir, işte sedirin üstüne oturmuş, büzülerek küçücük olmuş, beyaz ve soğuk ellerini göz kapaklarına dayamış, ağlıyor. Göz yasları yavaş yavaş, hafif hafif, sanki kendi kendine akıyor. Şimdiye kadar hiç bir zaman vefasızlık göstermediği ve kendi öz malı olan bir şeyi var, o da yalnızlığı.
Lubovskl'yi
o, kapısını her tarafı
“Bohemya Masallarından çeviren: R. N. D.„
Gonzales, Krameri yenerek
10,000 dolar kazandı
Profesyonel teniste Pancho Gonzales, şimdi birinci vaziyetledir
Profesyonel Amerikalı tenisçi Pon« cho Gonzales, Jnck Kramer’i 7-5, 6 • 3, 6 - 4 yenerek 10,000 dolarlık dünya kapalı kort tenis turnuvasını kazanmıştır.
Bir müddetten bori Gonzales ile
——
Kramer araaında devam eden me böylece Pancho’nun lehine lenmistir. Münekkidlere göre,
ten genç ve tecrübeniz olan Gonzales son zamanlarda büyük bir gelilme göstermiştir.
çekış-netlc*-nispe-
SOLDAN HAöâ:
1 — Sınıfı (fr.l. 2 — Hevcskâr. 3 — işaret aıfatı (Tcral) Posta He yollanan paket. Sıfat eki. 4 — YUkaeltrnek-(TcıelJ Soru elci - Acelo, 5 — Servete ait felâket, dki kelime). 6 — Arzuyu bitir (iki kelime). 7 — (Tersi) İta et - (Tersi) Mail hale getir - lğ-z(ım edatı. 8 — Bir hayvan • Sonunu M gelirse arzu vo mukuudına nw.ll olur (eski terim» - Yed. 9 — Bir nev| nakil vasıtanı, in — Lâzım gelen (mürekkep kelime).
TIKAIIPAN AI8AÛI:
1 — lstanbuidu çıkan bir Rum gazeteni. 2 — Belirtiler. 3 — (Tersi) Bir hayvan - Ateşin dm - Sıfnf takım.
4 — Franeızm dost • Vilûyot - Kapı.
5 — Muzuffurlyele. l) — Mihnnlkl bir hayvan (lki krllme». 7 — (Tersi) Görme? - (Tersi) Bir musiki Aleti - tyağ-dettu bir yar. s — Cerahatin yarısı • (Tersi) Bağlantı • isim. 9 — Tazmin. ıo — J3ir nevi diploma ahaeden»
I)CXK(’ liri.M Af’ANIN IIALLİ Soldun »ıığaı
1 — Denizaşırı, 2 — Ezeli; A»ıl. 3 — Mı; Ara; Azı, 4 — EIA; Ani; An. 5 — T*fo; Ama. A — Ha: Anki. 7 — El; O-dıı; Tur. H — Mat; Akın R, M. 9 -Ergi; Ezaya. 10 — K«)rüklvınok. Yulutrdıın uşgğıs
1 — Dcm«ll«tm»»!(. 2 — îflr.ull; Öcal. 3 — Ne: ACI; Tor. 4 — İIA; Oto. 5 — Zira; Ada, (i — Ana; AkoJ. 7 — Aş; İmA; Eza.. 8 — İsa; Ast; Ma. 9 — Kısa; Kurye. 10 — Ilındırmak.

Zümrüt Hammm gollnino söylediği bu teselli verici Köklerin değeri var mıydı, yok muydu, meaelo bunda değil. Hakikat şu ki söyleyeceği başka bir şey yoktu; onun için aynı sözleri türlü şekillere sokarak gücü yettiği kadar tekrarladı ve her defasında Kasımın ne olursa olsun bir seneden fazla uzak kaimıyacağını ve pek muhtemel ve tabi! olarak bütün aile efradını keyiflerine göre, istedikleri gibi yaşamak imkânını verecek muazzam bir servet sahibi olarak döneceğini yeminlerle temin etti. Nihayet, biraz sükûnet bulan Emine evine gideceğini bildirerek çıktı.
Evde bulduğu Kasımın hail kendi halinden daha iyi değildi. Karısını, evini, İtiyatlarını, saadetini ve sevgisini terketmeye hazırlandığı o anda heyecan ve galeyanı düşmüştü. Fakat içinden bir türlü söküp atamadığı kararı, azmi baki idiler. Ancak bu karar sanki siyaha bürünmüştü; gönlü kıvranıyor, inliyor, sızlanıyordu. Hulâsa Kasını, aşk ile vazifeden birini seçmek zorunda kaldığını ve vazife kendine çektiği, sürüklediği zaman nasıl bedbaht olunursa öyle bedbahttı. “Vazife,, sözünün dalma nasıl bir değeri olabileceğini araştırmaya lüzum yok: Kasım, sihirbazı arayıp ona kavuşmayı vazife biliyordu, işte o vazifeyi yerine getirecekti.
Her memleket kadınlarının sevdikleri vakit taşıdıkları ve onları hilkatin âdeta "semâ-vl„ mahlûklar mertebesine çıkaran ve ince, şefkatli ve iiâh! hassasiyetledir kl Emine, kocasının gönlünde geçen mücadeleyi sezerek, o mücadelenin Mirza Kasım İçin büsbütün acı ve ağır olmasına sebebiyet verecek her hangi bir halden İnsiyaki olarak kaçındı. Kendi ken dine:
— Belki daha bir hafta, en çok bir ay kadar tutmaya muvaffak ne üzülür! Sonunda dn bilire dedi.
Ve kendi hinleriyle
olurum ama, yine gitmeye
cenkleşmeyi
J
A
SYfi HİKAYELERİ

klmblllr kalkışa-
bırakıp
Bjiyiik Sihirbaz

Yazan : A. de Gob/neau
ö____________________
Emirıelğlm! Beni her vakit düşünmlye-de nt» yapayım? Sen benim için her şey-Şu dakikaya kadar biliyor muydum aca-Scııl kaybedeceğim aklıma gelir miydi?
talihe boyun eğdi. Yalnız:
— Geri geleceksin, değil mİ? diye sordu.
— Elbette geleceğim. Yemin ederim, E-ınine, Gelmez olur muyum hiç? Beni bir daha göremiyecek olursan anla ki,„
Emine, eliyle kocasının ağzını kapadı ve sesinin titrememesine dikkat ederek:
— Yine görüşeceğiz, dedi, elbette görüşeceğiz. Beni düşün, olmaz mı?
— Düşünürüm. Sık sık düşüneceğim. Yok, her zaman düşüneceğim! Alı, Emine, sevgili ylm ain. ba?
Kaybedecek miyim seni?
— Hayır, etmiyecekaln. Ben ablanın yanında kalacak, oradan kımıldamıyacağım. Sabırlı ve cesaretli olurum, Kazasız, belâsız döneceğine imamın var Kasım! Gel, başım yine dizlerime daya,
İşte bütün gece böyle, en acıklı keder ve en tatlı sevişme anlan içinde geçti; biri ötekini avutmağa, teselli etmeğe çalışıyordu ve talihin bu zalim darbonlrıe cesaretle göğüs geren, Kasımdan çok Emine idi.
Sabah olunca, uşakları çağırıp halıları kaldırmalarını, eşyayı sandıklara yerleştirmelerini, evi boşaltmalarını emreden yine genç
7
Çeviren : Reşat Nuri Darago ____________________________r
kadın oldu. Evin içinde ne varsa katırlara yüklenip Zümrüt Hanımın evine taşındı. Bm göç telâşının uyandırdığı mahalle halkı, yuvalarından çıkan karıncalar gibi evlerinden çıkarak kimi kapısının önünde, kimi sokağın kenarında, bazıları da bir dükkân saçağı altında, damların üstünde «turmuş, bakıyordu-lar. Pek büyük bir kalabalık toplandı. Evde b|r şey kalmadığını, her odanın dört duvarı çırılçıplak bir hale geldiğini görünce Emine başını örtüp çıktı. Kasını da arkasından gitti, ve bir saat sonra geldi. Yalnızdı; beraberinde sade küçük zenci köle vardı. Onu biraz daha beklediler. Bu sırada zenci çocuk, mahallenin cn geniş meydanının ortasında büyük bir ateş yaktı; alevler yükseldiği vakit Kasını da sokağa çıktı.
Başı, gövdesi, bacak ve ayakları çıplaktı; üzerinde beyaz bezden b|r dondan başka şey yoktu. Bir gün evvel giymekte olduğu kırmışı ipek donu, Alınan çuhasından dikilmiş boz renkte ve siyah şeritli cepkeni, çiçekli kırmızı cübbesini ve kuzu derisi külfthını elinde tutuyordu. Ateşe doğru ilerledi, esvaplarım alevin içine atıp yanmalarına baktı. Bu hareketiyle fakirlik ve zâhldlik nezrinde bulunmuştu.
Kalabalık, Mirza Kasımın hareketlerini iıo-yecanla seyretmekteydi. Onıı severlerdi. Bunda şaşacak bir şey yoktu da: Mahalleli Kası-
mı çocukluğundan beri tanırdı; gençti, güzeldi; şimdiye kadar hep saadet içinde yaşamış, kimine yardım etmiş, kimine sadaka vermişti. Kadınlar ağlaşıyorlardı, birkaçı da kollarını sallayarak bağırıyordu; yazık! Ne yazık!,
Fakat» hakikatte, herkes bu hâdiseye ibret göziyle de bakmakta idi. Uşaklardan meseleyi öğrenenlerin kanaatine göre Kasım, ilmin ve feragatin sadık kölesi olmuştu kı, bundan güzel bir şey olamazdı.
Ateş, elbiselerim kül haline getirdiği vakit yeni derviş, bütün deıwiçler gibi keskin bir sesle: ” j
— Hul dlyo bağırdı.
”Hu”. yani O. yani her şeyin cevheri o-lan, zatında her canlı şeyi toplayan Allah... Dualar hep birden yükseldi:
— Allah yardımcısı olsun! imam hazara tı korusun onu! Ya Allah! Ya Allah! Bize bağışla! Peygamberlerin gözünden ırak olmasın! x
Mirza Kasım başiyle bir işaret yaparak teşekkürde bulunup meydanı torkettl. Şehir dışına giden yolun ağzına vardığı zaman ihtiyar bir bakkal, ona bakırdan küçük bir kadeh uzatarak hatıra olmak üzme kabulünü rica etti, Kasım bunu alıp birkaç adını daha gitmişti ki, marangozun, her zurnan okşayıp sevdiği beş yaşındaki oğlu babası tarafından ona doğru gelerek iri bir Asa getirdi. Kasım onu :la aldı. Fakat metanetini bir aralık kaybetti; ağlamaktan kendini tutamayıp çocuğu kucak-ludı; bağrına bastı, o terkettiği Alemin acı bir timsali idi. Fakat çok geçmeden yine kendine hAkim olarak acele adımlarla uzaklaşıp nihayet şehrin dışına çıktı ve doğu, yani Horasan istikametini tutturdu? Hlntlllnin kendisini o tu. atlarda beklediğini, umduğunu his.Metmlşli.
fDevamı var;



Hicri
O. Ahir
13
1369
VAKİT
1950 NİSAN
ı
Cumartesi
VASATİ
Rumî
Mart
19
1366
EZANI
GUncfl öfîlc İkindi
Alısjam Yata, t ma Ak
5.43
12.18
15.52
18.34
20.07
4.04
1110
545
9,20 12.00
1.33
9.31
StYASl tKTÎ8ADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
8ahlbl;
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ : FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yıuı islerini fiilen İdare eden ; Mithat PERİN
Basıldığı yer:
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamıe-daki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yalarlarına aittir.

1 NİRftn 1050
Y®Nt t ST ANfeVL

GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
İktisadî işbirliği idaresi ve Yunanistan
Amerikalı müşavirler her sahada faaliyet gösteriyorlar
MARSHALL Plânından istifade eden memleketler orasında A-merikahinnn en çok faaliyet gösterdikleri, kalkınması için en çok ve bilfiil çalıştıkları memleket muhakkak ki YunanUtanchr. İktisadi İşbirliği kredilerinden istifade eden diğer memleketlerde, mahdut peraonelU bir Amerikan heyetinin kontrolü mevcut olmakla beraber kredilerin 1-dareei bizzat alâkalı memleket tarafından deruhte edilmiştir. Amerikan heyeti. İlgili memleketin işlerine ancak dolayıaiyle mlldahele edebilir. Yu-nanlstandu ise. tamamlyle aksine. İktisadi İşbirliği İdaresi temsilcileri zamanla küçük bir memur ve teknisyen ordusu haline gelmiştir. Yuna-nlstandakl İktisadi İşbirliği memurlarının hepsi, mevkileri ne olursa olsun, mahalli memur ve mühendislerle yakından işbirliği yapıyorlar, kalkınma plânının tahakkuku için en geniş v© her cinsten işlerle uğraşıyorlar. Denilebilir kİ, Yunanistanda, sınai, zirai ve idari alanlarda Marshall Plânı idarecilerinin müdahale etmedikleri bir mevzu yoktur. Yalnız, hakikati aksettirmiş olmak için şunu da ilâve etmelidir ki, gerek resmi Yunan me-hafili, gerekse Amerikan temsilcileri İktisadi işbirliği heyetinin Yunan işlerine doğrudan doğruya müdahale ederek kendi fikirlerini zorla kabul ettirmeye hiçbir salâhiyeti olmadığını belirtmektedirler. İşbirliği idaresinin takip ettiği siyasetin esaslarına göre heyet âzaları sadece müşavir durumundadırlar.
Bu noktayı tebarüz ettirdikten sonra, Yunanistanda bir kaç gün kalmakla durum hakkında sarih bir fikir edinmenin mümkün olabileceğini söyleyelim. Büroları, fabrikaları ziyaret edersek, köyleri gezersek Amerikan müşavirlerinin memleketin hayatında işgal ettikleri mevkii daha iyi anlarız. Yunanistanın en tenha mm-takalarında bile "field ıepresentati-
ves” yani "taşra müfettişleri" na-miyle anılan Amerikalı memurlara sık sık rastlanır. Bunlar, merkezin bit nevi gözleri ve kulaklarıdırlar. "Taşra müfettişlerinin" yazdıkları rapor* lara dayanarak teknisyenler plânlarım hazırlarlar.
Taşra müfettişleri Yunan halkının içinde yaşamayı tercih ederler. Kendilerine verilen nuntakalar dahilînde daima seyahat ederler. Zaten bu yüzden hakiki bir İzci gibi çadırlarını kurup dağ başında geceyi geçirebilecek durumda olmalıdırlar.
Yunanistan şimdi sulha kavuştuğundan bahsi geçen müfettişlerin vazifesi nispeten kolaylaşmıştır. Fakat çete harbinin memleketi kasıp kavurduğu zamanlarda çok tehlikeli vaziyetlerle karşılaşabiliyorlardı.
Taşra "müfettişleri" Yunanistanda her türlü faaliyetle yakından alâkadar olurlar: İnşaat, nakliyat, endüstri, iş. maliye, ziraat v.s. Her sahada ki müşahedelerini bir raporla merkeze bildirirler. Buna ilâveten eyaletlerle Atina arasındaki münasebetleri de müşahede ve tahlil ederler. Nihayet, kontrol salâhiyetini haizdirler. Yani mahalli Yunan makamlarının israfta bulunup bulunmadığını, hattâ gösterilen herhangi bir alâkasızlığı rapor etmek mecburiyetindedirler.
"Taşra, müfettişleri” her ay misyon merkezine 150-200 sahifelik daktilo edilmiş bir rapor gönderirler. İşte bu raporlara dayanarak mühim kararlar alınır.,
Görülüyor ki, ECA'nm Yunanistan-dakl teşkilâtı Türkiyedekine hiç benzememektedir. Türkiyede faaliyetin ve mesuliyetin büyük bir kısmı Türk memurlarına bırakılmıştır. İktisadî İşbirliği İdaresinin Amerikan misyonu ile uzaktan veya yakından temasa geçmemiş birisine -Yunanistanda rastlamak ise gayet zordur.
Robert Guyon
Amerika gümrük tarifeleri ve ithalât
Nevv-York, (Reuter - Hususi) — New-York Times bir baş yazısında, dolar açığının gümrük tarifesi tenzilâtından başka bir yolla halledilmesi mümkün olmadığına işaret etmektedir. Gazete, muhtelif hal çarelerinin tetkikinden sonra, Birleşik Amerika ithalâtım arttırabilecek olan bu neticeye varmaktadır.
Yazı şöyle devam etmektedir: "Gerçi, Dışişleri Müsteşarı M. J. Webb, Amerikan gümrük tarifelerinin şimdiye kader hiç inmediği bir ■eviyede bulunduğunu söylüyor. Fakat Müsteşar, bazı maddeler İçin 9e40 - %100 tarife tenzilâtı kabul e-dilmesi gerektiğini de saklamıyor.
Bu nokta çok mühim ve müstaceldir. Ancak bu sayededir ki Amerika pazarı yabancı mallara açılabilir. İthalâtımızı yalnız Avrupadan değil, Avrupa memleketlerinin dolar a-çıklarını telâfi için ticari münasebetlere giriştikleri sahalardan da arttırmak mecburiyetindeyiz. Gümrük tarifelerinin indirilmesinden zarar görecek sanayiin himayesi için bazı hususi tedbirlerin alınması gerekebilir. Fakat, komünizmin yayılmasına yardım edebilecek olan bugünkü iktisadi müşküllerin mutlaka, giderilmesi lâzımdır. Bunun için de, gümrük tarifelerini indirmek tek çıkar yoldur.”
V
Fransaya pamuk satışı başladı
Tüccar ve müstahsil elinde 150 bin balya stok var
Adana, 31 (Huaual muhabirimizden) — Çukurova Pamuk, Tnrım ve Satj| Kooperatifleri Birliği 240 ilâ 245 kuru*tan Fransaya 150 ton pamuk satmaya muvaffak olmuştur, A-danada bazı ihracatçı firmalarla 1-taJya ve Yugoslavya arasında cereyan eden muamele müspet bir safhaya girdiğinden bu İki memleketin de yakında külliyetli miktarda pamuk
mübayaa edecekleri ümit edilmektedir. P8muk müstahsili ile ihracatçı firmnların elinde halen rekoltenin yarısı yani 150 bin balya pamuk bulunmaktadır.
Bütün dünyada ucuzluğa ve bolluğa gidilirken bu ağır stokun erimesi U-mldl herkesi sevindirmekte ve sat>g fırsatının kaybolmamasına gayret o-lunmaktadır.
Cenevre hususî muhabirimi» bildiriyor _
Milletlerarası Ziraat konferansı
Tetkik ve müzakere mevzuu yapılması gereken raporlardan hiçbirisine el sürülememiştir
Cenevre, 26 (Hususi) — Birleşmiş Milletler Teşkilâtının, doğu ve batı memleketlerinin mUşterek gayretleriyle halline çalıştığı ziraat meseleleri üzerinde toplanan konferans, bir haftalık gizli müzakerelerden sonra bir neticeye varmaksızın dağılmıştır. Konferansa, Avrupa iktisadi Komisyonu Ziraat Komitesine mensup 19 memleket delegeleri iştirak etmişlerdir. Usu) ve umumî ihtilâflar üzerinde günlerce görüşülmüş, tetkik ve müzakere mevzuu varılması gereken raporlardan hiç birisine el bile sürülememiştir.
Başlangıçta, Rus ve diğer Doğu Bloku devletleri temsilcileri, Batı Avrupa iktisat düzenine ve Marshall plânına seri halinde taarruzlarda bulunmuşlar ve bu münakaşalar üç gün sürmüştür. Batı delegeleri, Doğunun işbirliği olmadıkça hiç bir
şey yapılamıyacağını beyhude yere anlatmış durmuşlardır. Rusya ve Doğu Bloku delegeleri ise, tâli meselelerin komisyonlarda tetkik edilmesi gerektiğini ileri sürmüşler böy-lece komisyon mesaisini de çıkmaza sokmuşlardır.
Batı delegeleri, zirai istihsal, ihtiyaçlar ve ihracat hakkında malûmat teati edilmesi tekliflude bulunmuşlar, fakat karşı taraf bunu nazarı itibara almamıştır.
Resmi bir rapor, komitenin. Av-rupada ticaret gelişmesinin Avrupa ziraatinin kalkınmasına hizmet edeceği kanaatinde olduğunu açıklamaktadır. Sekreterlik, küçük ve orta çiftçilere yardım hakkında bir rapor hazırlamağa "davet’’ edilmiştir. Konferansın aldığı oldukça e-hemmiyetll tek karar işte budur.
E 3IÎ
I
T^TTÎI
'TTTlITTnıT
mnıvnnıı

Kısa haberler
Temsilciler Meclisi, Marshall Plânı görüşmelerini bitirdi
★ Washington, 31 (AP) — Birleşik Amerikanın Mümessiller Meclisi dün, 1951 Marshall Yardım Plânı hakkındaki İhzari müzakerelerini tamamlamış ve Başkan Truman idaresinin yabancı memleketlere yardımı ile alâkalı tasarısı hakkında bugün rey verebilecek bir duruma gelmiştir.
Dört günlük müzakerelerden belirdiğine göre, bu yardım tahsisatı, Başkan Truman tarafından talep edilen meblâğdan 250 milyon dolar eksiktir.
İngiltere • Fransa anlaşması
★ Londra, 31 (AP) — İngiltere dün akşam, İngiliz - Fransız iktisadi Komitesinin, Ingiliz İmparatorluğu tarafından Fransaya tanınmış olan tiraj hakkı ve iki memleketin mütekabil ticaretini alâkadar eden tedbirler hakkında tam bir anlaşmaya varmış olduğunu bildirmiştir.
İmar Bankası, memleketimizde silo inşası İşini inceliyor
Nevv-York, 31 (YİRS) — Milletlerarası imar ve Kalkınma Ban-, kası, Türkiyede hububat siloları
ve liman tesisleri kurmak isteyen bir Türk heyetiyle temas halinde-
Müracaat 1948 yılında yapılmış ve Milletlerarası îmar Bankası Türk ekonomisinin tetkiki için Türki-yeye bir heyet göndermişti,
Parlste altın hâlâ
düşüyor
★ Paris, 31 (YtRS) — Dün çok düşük bir seviyeye İnmiş olan altın borsası, sukut etmeye devam etmiştir. Külçe 475.000, Napoldon 3410 ve dolar 794 franktan muamele görmüştür.
4
Hindistan 1040 kömür
istihsali
★ Yeni I ihl 30 (YÎR8) — Hindis-tanın 1049 yılı kömür Istihsalâtı bir rekor teşkil ederek 31,5 milyon tonu bulmuştur.
»
Kenya kahve fiyatları
★ Nairobi, (Reuter - Husub» — Kenya kahve piyasasından gelen haberlere göre, İngiliz İaşe Bakanı ile, Kenya kahve mahsulü için uzun vadeli bir anlaşmanın yeniden gözden geçirilmesi hususunda, bir anlaşmaya varılmıştır.
1949/1950 İçin tediye edilecek vasati fiyat ton başına 305 dolardır. 1950/1951 işin kabul edilen fiyat asgari 250, âzami 305 dolar arasında olacaktır. Eski anlaşmaya göre asgari had 125 dolar ve âzami had İse 150 dolar idi. İngllterenln Kenya kahvesini alıp ihraç etmesini meneden şart da ortadan kalkmıştır.
Fransanın Brezilyadan kahve ithalâtı
İt Paris (Reuter - Hususi) — Brezilya kahvesi için 1.000 tonluk yeni bir kontenjan verildiği resmî makamlardan ithalâtçılara tebliğ edilmiştir.
Ruble değerlendirilmesine karşı Amerikan protestosu
★ \Vashington (Reuter . Hususi) — Birleşik Amerika, Sovyet Rusya nezdlnde, rublenin dolara yeni nispetinin "tamamlyle mesnetsiz,, olduğunu belirtir bir protestoda bulunmuştu. Moskovada verilen diğer bir notada, Amerikan elçiliği için temin edilen eski nispetin (bir dolar — sekiz ruble) ladesi talep edilmektedir.
Bilindiği üzere, Sovyet Hükümeti, Amerikan elçiliğinin 1 hazirandan itibaren bir dolar karşılığında dört ruble alacağını bildirmişti. Bu nispetin Birleşik Amerika elçiliği masraflarını yılda bir milyon dolar arttıracağı resmi kaynaklardan bildirilmektedir.
Holânda, Bilçikaya peynir satışını durdurdu
★ La Hayo (Reuter - Hususî) — Belçlkanın peynir ithalât resmini kilo başına 12 frank’a çıkarması üzerino, bu memlekete peynir sevkıyatının muvakkaten durdurulmasına karar verildiği bildirilmektedir. Yeniden temaslara girişilmiştir.
Yabancı mütehassısların raporlarına göre İstanbulun süt meselesi yeniden tetkik ediliyor
Pastörize ameliyesi, maliyeti arttırdığı ve artık vazgeçilen bir usul olduğu için, tatbik edilmek istenilmiyor
Ankara 31 (Hususi muhabirimizden) — İstanbul şehrinin süt işini halletmek üzere pastörize süt fabrikaları yapmak için bir Fransınn vermiş olduğu rapor, Tarım Bakanlığı uzmanları tarafından tetkik edilmiştir.
Buradaki uzmanlardan bazıları, tstanbulda südü toplayacak» muayene ve soğuk bir şekilde icabı kadar muhafaza edecek, bir elden dağıtacak olan teşkilâtın kurulmasına tamamen taraftar oldukları halde bu tesislere bir de pastörize kısmının İlâve edilmesine aleyhtar bulunmaktadır.
Memlekette süt istihsalini arttırmak maksadlyle tetkikat yapmış o-lan İsviçreli mütehassıs Dr. Engeler de aynı mütalâadadır.
Bunun başlıca sebebi, pastörizasyon tesislerinin ve ameliyelerinin süt fiatlerlne tesir edeceği ve bilhassa çocuklarla, geniş halk tabakalarının birinci gıdası olmak lâzım gelen südü lüks bir meta haline sokacağı endişesidir. Malûm olduğu üzere sütün içinde insan sağlığına menfi şekilde tesir eden başlıca mikroplar verem ve bank hastalıklarını yapanlardır. Bu mikroplar Jse sütün beş dakika müddetle kaynama-siyle tamamen bertaraf olmaktadır. (SÜdtln kaynarken kabarması ve kaymak bağlaması kâfi* olmayıp o kaymak yarılmak ve beş dakika müddetle süt iyice kaynamalıdır).
Südü kaynatarak içmek ananesi ise, hemen hemen bütün ailelerimiz arasına girmiş bulunmaktadır. Hâlen Isviçrede pastörize süt revaçtan kalkmış olup, stldün maliyetine tesir eden bu ameliye terkedilmiştir.
Yapılan hesaplara göre New-York şehrinde adam başına günde 300 -
350 gram süt istihlâk edildiği halde Istanbulda bu miktar adam başına gündo 50 gramdır. Bunun en az ve şimdilik 100 grama çıkarılması lâzım gelmektedir. Neteklm İstanbul için hasırlanmakta olan yeni plânlar bir milyon nüfusa ve her birine 100 gram süt hesabiyle günde 100.000 litre süt toplayıp, dağıtacak bir tesistir. Bugün İstanbul şehrinde ve banliyösünde süt veren ineklerin sayısı 3000 kadar olup, bunun 10.000 e çıkması gerekmektedir.
Fransız mütehassısının verdiği raporda südün bir elde toplanması, pastörize edilmesi, tevzii için gereken tesislere 5 milyon Türk lirası lâzım gelmektedir. Halbuki aynı teşekkül pastörize kısmı olmadan, yan flati-ne kurulabileceği gibi, südün fiati de yükselmiş olmayacaktır. Zira» pastörize süde, pastörizasyon ame 11yesinin. masrafı, kurulan tesislerin masrafı, amortisman masrafı, şişe parası, mantar parası, nakil, muhafaza masrafları binecek ve süt, bugünkü fiatinden çok daha pahalıya ratılmış olacaktır. Mühim olan, şehre gelen südün hepsinin bir müesseseye gelmesi, orada nümune alınarak muayenesi yağ ve süt miktarlarının kontrolü, soğuk depolarda bozulmadan muhafazası ve nihayet aynı yerden emniyetle tevzii işidir ki bundan sonrası evlerde kaynamakla matlûp evsafta mikropsuz ve gıdası tam süt eldfe edilmiş olur.
Sütün maliyetini yükseltecek, o-lan bu usulün kabulünden evvel, îs-viçredekl durumun tetkiki ve uzmanlardan mürekkep bir toplantıda bu işin münakaşasından sonra bir karara varılması mevzuu İstanbul Belediyesine bilhassa tavsiye olunmaktadır.
78 seneden beri alınan
Balık rüsumu
bugün kaldırılıyor
Bugün Balıkhanede bir merasim yapılacak
Bugünden itibaren, Balıkhanede balık rüsumu alınmıyacak Ve Balıkhanenin idaresi Belediyeye devro-lunacaktır. Bu münasebetle Balıkçılar Cemiyeti tarafından bu sabah saat 9,30 da Balıkhane binasında bir merasim yapılacak ve balık rüsumunun İlgası İle, balık avcılığının ve tartışının serbest bir hale girmesinin faydaları hakkında nutuklar 1-rat edilecektir.
BUindîği gibi av vergileri müdürlüğü, Balıkhanenin satış salonunda müzayede ile satılan balıkların kıymetinden yüzde 12 ı-esim almaktaydı. Yalnız Belediyenin yüzde 3 del-lâliye resminin alınmasına devam edilecektir,
Balık rüsumunun, Düyunu Umumiye zamanında 1872 senesinde tatblka başlanmıştır. Lozan Muahedesinde Düyunu Umumiyenin lâğvmdan sonra. av vergileri arasında balık rüsumu da. Maliye Bakanlığına devredilmiştir. Bu rüsumun tahsili bir çok külfetlere, ve ayrıca her balık tutulan yerlerde memur kullanmağa bağlıydı. Bu yüzden tahsil masrafı fazla olan bu rüsumdan senede 8 milyon lira kadar bir para elde edilmekteydi.
Cenevre Çalışma Konferansı
Izmirden de bir delege gidecek
İsraille ticaretimizin gelişmesi
Karşılıklı tuc
r gruplan
İzmir 31 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Çalışma Bakanlığı 7 haziranda Cenevrede toplanacak milletlerarası çalışma konferansına Sanayi Birliğinin bir iş veren delegesi seçmesini bildirmiştir. Konferansın gündeminde genel sözleşmeler, u-laştırma ve tahkim işleri, hükümetlerle iş verenler ve işçi teşekkülleri arasında işbirliği yapılması hakkında karar ittihazı, eşit değerde bir iş için kadın ve erkek işçi ücretleri arasında eşitlik gözetilmesi, tarım işlerinde asgari ücret haddinin tayini gibi işler vardır.
Demat tütün piyasası
Tüccar, Tekelin yanında alıcı olmak üzere
6 martta başlayan Karadeniz ve Marmara demet tütün piyasasında havaların bozuk gitmesi yüzünden ilk zamanlarda tüccar iştirak etmemiş ve vaktinde yazdığımız gibi Tekel İdaresi tek başına kalmıştı. Ne-tekim şimdiye kadar satılan 1.530.000 kilodan 1.400.000 kilosu Tekel t-daresi tarafından satın alınmıştır. Fakat bugünlerde tüccar İstekli olarak piyasada görüldüğünden satışların hararetlenmesi beklenmektedir.
tetkik seyahatleri yapacak
İzmir 31 (Husub! muhabirimiz bildiriyor) — İzmirde ithalât ve ihracat ticareti yapan 30 kadar Musevi, İsraille memleketimiz arasında karşılıklı olarak ticaretin inkişafı sebeplerini tetkik etmek üzere nisan içinde Fllİ8tine gideceklerdir. 15 gün devam edecek olan bu seyahatte bu firmalar kendi bakımlarından İsra-ile ne gibi mallar satabileceklerini ve hangi maddeleri ithal edebileceklerini tetkik edeceklerdir. Bugün kendisiyle görüştüğüm bir Musevi İhracatçı yaptığı muhabere sonunda Fi-listinln her türlü Türk mahsulâtına ihtiyacı olduğunu, İsrailda bütün işlerin kooperatiflere verilmiş olması itibariyle ancak toplu ihracat ve toplu ithalât yapabileceğimizi zannettiğini, İsrail Hükümetinin yalnız takasla çalışmak arzusunda olduğunu söylemiştir. İsrail başkentine yapılacak bu ziyaretten sonra İsrail tacirleri de gene nisan İçinde memleketimize geleceklerdir.
İhtiyarlık Sigortası
• • •» I •• w •
yürürlüğe girdi
Ankara 31 (A.A.) — Bize verilen malûmata göre. Büyük Millet Meclisi sekizinci dönem çalışmalarının neticelerinden biri olarak, geçen haziran 1949 ayı içinde yayınlanan 5417 sayılı "İhtiyarlık Sigortası Kanunu,, bugünden itibaren uygulanmaya başlanacaktır.
Üsküdar - Kadıköy Tramvay lan Şirketinin umumî toplantısı
Bu vesile ile küçük bir yedek parça sergisi meydana getirildi
Üsküdar - Kadıköy vo Havalisi Halk Tramvayları Türk Anonim Şirketinin Hissedarlar Umumi toplantısı dün Bayındırlık Bakanlığı Baş komiseri huzuru ile şirketin Bağlarba-şındaki İdare merkezinde yapılmıştır*
Toplantıda şirketin en büyük hisseden ve hâmisi olan İstanbul Belediyesini temsllen Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Dr. Fahreddiû Kerim Gökay da bulunmuştur.
Şirketin geçen bir yıla ait muamelât ve hesabatı hakkındaki idare meclisi ve murakıplar raporu okuna* rak kabul ve hesap bllânçosu tasdik edilmiş ve İdare meclisi ibra olunmuştur.
Okunan idare Meclisi raporunda geçen bir yıl içinde tramvay ve otobüslerde (14.576.732) yolcu taşınmıj ve (1.358.641,53) Ura hasılât elde ©-dilmiştlr.
Diğer taraftan şirket tramvay ara* balarının yenilenmesi için muhtaç olduğu parçaların mühim bir kısmını kendi atelyesinde imal ettirmek im* kânını bulmuş ve kati zaruret olmadıkça hariç piyasadan mübayaat yapmamıştı. Toplantıyı müteakip işçilerinin vücuda getirdikleri parçalardan mürekkep küçük bir sergi hissedarlara gösterilmiş ve her biri hakkında umum müdür tarafından gerekli izahat verildikten sonra atelye gezdirilmiştiı-.
Tutum Bankası, umumî heyet toplantısı
Tutum Bankası hissedarlar umumî heyeti dün toplanmış ve bir senelik iş vaziyetini görüşerek yeni idare heyetini seçmiştir.
İzmir Ticaret Borsası
Nevv-York Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
Açılış
Bugün
176/1H
Uviçre Frangı
Gününde Boraada muamelesitescil edilmemiş tahvilât vo ealıamm arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
2Ö7 Ö78
243,—
M.— ıso/ısy
85.—
170.—
Nobııtl Yafilor ı
Zoytlnyağı (E.E. tenekoll) SuHamyağı (Raf. Unekoll) Ayçiçeği (Rafine çıplak) Fındık ynftı (Çıplak) .....
üzüm çctdrdoKöU No.9 tnelr A serisi No. 8.,,, sorlsl No. 108 Akala 1. •••••• Akala EL Akala III .............
yerli ........
Borsalâida vaziyet İstanbul ı
Ticaret Boraaaında tüccar malı hujî-day flitlerinde düşüklük müşahede edilmektedir. Ofla malı buğday fiati ine ea-ki mevkiini muhafaza etmektedir. Yağlı tohumlar grııpunda, «// çift/İl, fiunam gibi maddelerde flat gerilemesi daha bâ-riz bir «ekil almtvUr. Fındık fiatleri iao durgunluk ve kararaıslık içindedir.
Kambiyo ve Esham ve Tahvilât Bor-aaaında yalnız falali tahviller üzerine ta olmuatur. Altın piyaaaaı gene durgundur.
İzmir;
Tarifin İzmir Ticaret Boraaaında yapmakta olduğu mubayaalarla çcklrdcknla kuru Malimde flat gerilemesi durmuştur. Bugün Kuru Meyva İhracatçıları Birliği İdare kurulu bir toplantı yaparak (izlini mevzuunu gözden geçırmia ve hükümetçe diplomatik kararlardan, İn-giitzlere yapılım müracaattan hâlâ bir netice çıkmndığına göre bir defa da Birlikçe ticari yollardan temasa geçilmesine müsaade latenmlfttr.
tıuir ptyımnsı İstikrarını muhafaza etmektedir. Boranda junnuğa karsı olan alâka azlığı devam ediyor.
Adana ;
Çukurova Pamuk Tarım ve Ratnj Kooperatifleri Birliği 240-245 kuruştan Fransaya 150 ton pamuk aatmiftır,
Adanada bazı İhracatçı flrmalnrla I-talya vo Yugoslavya arasında cereyan eden muamele müspet bir safhaya girmektedir.
Hububatı
Buğday yum. (Tüc.)
Buğday yumuşak (Ofisin).. Arpa Yemlik (dökmo) .... Mısır (San) çuvalı Fûiulya tombul Fasuiya Cali şort Kuşyoml
Mercimek kırmışı to «u.
Murclnıok yeşil (Eskişehir Nohut natürel ...........
Zağlı tuhumlaf ı Ayçlçoğl tohumu Ketentohumu Kendlrtohumu Susam (Bandırma) Yor fııtığı kabuklu
1 fiterling.....
100 Dolar • «tat«ata
100 Fr. Frangı...
100 İsviçre Fr,„
100 Rolç. Fr......
100 İsveç Kr....
100 Florin .......
100 Liret .......
100 Drahmi
300 Eacoudoa ...
Ouğdny ((Buşcü=Sont) ...........
flört Kış mahsulü No. 2 ... Kıruıızı ,, ,» No, 2 ....
t'amuk Mlddling (L1breal=Sant) Mayıs aw a ••taaa» aaaşzaaMt Temmuz «tattaaaşata atatat ata
Ekim • •••••aaaıte •aaaMaaşaeaaaş
Tiftik (Llbreal^Sent)
Toka&a No. 1
Fındık (Llbresl=Sont) ............
Kabuldü yeril iri . >aaeae4waaaa
Bugün
29.80
.. B Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamukyağı (rafine) • ta Pamuk çekirdeği •oaeaa*«
Dokumu ilam Maddeler!ı
Tiftik (ana mal) taaataeaaataa Tiftik (Natürel) ...............
Yapak Anadolu (Kırkım)
İlam dörtler ı
Sığır salamura (kasap) ki Keçi tuzlu kuru kilosu..... Koyun bava kuruöu klloau
Kuru M o yv al ar ı
Fındık (kabuklu fltvr!) «... Fındık (tç tombul) .........
Oovlz (kabiJdu) şoşşş«MMaaa CovU (İç natürel) .........
,, ,, orta
Lcvant iç ithal mıılı aoaaaooao Ekstra iri İç İthal malı ...........
Kuru üzüm (Llbresl=Scnt) ............
Thompson çekirdeksiz aeçmo Keten tulıumu (Buşell=Dol&r).., Mlnnoapolls •••«•«»»•••aaoaeevo
Kalay (Li braal=Son t) ..........
Levha-tencke (100 llbro dolar)
Altınlar
KUİÇO Yeril (ir. Külçe Doıtınıa. Cumhuriyet ... Roıaı Bugün F2«ld kur
Lir# Lira
5.H0 5.H6 80.50 42.40 (0.20 38.05 51.10 42.00 10.60 •1(1.26 5.N 5.00 30.85 •12.10 40.80 38 75 51.20 43.50 41 25 40 25
Hamli □uldon .»...o.. İngin»
Fransıs kolc .„ NspoUon III îsvlçrs
Gümüş, Plâtin
En ayağı Cn yukarı
Gtlmuo Ur
nifttm •’ 10.- D.-
Zürich Borsası (Serbest)
2H,III.IOÖO
Durumu
Türk Liraöi
Dolar ...........
Bterllng ........
Frıuısıs Franıa
Kapantı;
Devlet Tchvilleri
• Ikramlyell LalıvllJcT Kapanış (•)
%0 1033 Ergani 23 30 24,-
1938 tkramiyell 21.50 22.-
Mil» Müdafaa ı 21.15 —
%6 10U Demiryolu W 97.75 08.-
%B 1041 Demiryolu V ...... 08.30 100.-
ı/2 1940 İkramiyen .... Dlğorlerl 08.25 W.-
1941 Demiryolu VI 97.80 07.50
%e Kalkınma ( 98.50 09.—
%6 11 08.50 100.—
ü t. UJL 98.— 100.—
%n W4B istikrası I 08.— 00.-
WÖ u 08.82 08,—
%ö Mim MUdufaa I 00.35 00.-
1040 ,. ( 97.60 08.-
%7 3034 tiîvaz-Erzurum !, 31.15 20.80
%7 1034 „ „ II-VU. 21-15 20.40
1911 Demiryolu 1 21.20 21.01
%7 1041 .. 11 20.50 21.-
%7 1011 „ IU 21.75 22.—
Milli MUdafas I 21.35 21.20
^7 ,• ,, n. •••••• 20 B0 23.-
%7 •• «, (II. ••«••• 20.03 20.60
%7 ıı ı, IV» 2110 23.—
Şirket Tahvilleri
T. C. Ziraat Bankası 20.40 20.20
Ajıadolu D.Y. T.rtip A/B. 112.— nı.-
»» •» *• o.
52.25 59.—
„ „ Mümos. Sonot. 57.00 67.80
Şirket Hisse Senetleri
T, o, Morkoı Bankam ... 130-- 131.-
Türkiye İş Bankom ...... Türk Ticaret Bankam 80.— 20.50
5.- 5.-
Aralan Çimento 17.25 16.75
Şark Değirmencilik 28.25 23.60
Milli Reasürans 8.— 10.25
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fnnslye 1903 | 172.- *
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1. * Pamuk Akala H Pamuk Akala III Pamuk makine parlağı Pamuk Yeril Pamuk parlak IS İli « W r-S 187.— m— 135.— 150.-140.— 150.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK ı a) (00 randımanlı lcabuldu tombul b) İç mra kontrollü 81.-173.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday sert Arpa ............
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=ŞUrHng) Bombay »•••««•« ..«,■«* ,»•••• K&lküta «•••••,«•■ Yejr fmtığı Hindistan 67.- ı 65.- 64.— 68.- 67.- 64 3/4
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mnl (Librcal=Pent) .» Sıra malı Yün Anadolu ,w „ Trakya „ 20/21 13/21 31.—Nom 30. — ,, 80/21 .. 18/21 ..
İskenderiye Borsası
Famıık (Kantan=Tallctn Aabmounl Kısa olyoflı F/G Karnak Uzun elyafh F/O
Sayfa 6
Asırlar boyunca kedi
Christabcl Aberconvvay adlı bir İngiliz Lady’sinin meydana getirdiği bu kitap. Milâttan evvel 15 inci asırda. Milâttan sonra 20 nci asra kadar gelip geçmiş olan mühim kedilerin tarihçesini yapmaktadır. Lady Aberconvvay, muhtelif muharrirlerin kedi hakkında yazdıklarını toplayacağı yerde daha enteresan bir şey yapmış: kedilerin muharrirlere olun yakınlıklarını tetkike çalışmış ve alfabe sıra-siyle kedileri sevenlerin ufak bir hulâsasını çıkarmıştır. Üzerinde uzun seneler çalışarak binbir zahmetle meydana getirilen bu kitapta nazarı dikkati celbeden şey, kitabın baştan aşağı Fransızlarla dolu olmasıdır. A-caba neden Fransızlar bütün milletlerden çok kedileri seviyorlar. Piyeslerinde. şiirlerinde. resimlerinde kedi dolu. Hattâ Baudelaire bile kedilerin mistik gözlerinin tesirinden uzun uzun bahseder.
Fakat “Kedi sevenlerin lügati içinde Lady Aberconvvay» Doktor Johnson'un meşhur kedisi Hodge’dan bahsetmemiş. Zira Ingilızlerin bu çok sevilen muharririn kedisine olan zaafı oldukça meşhur bir hakikattir. Doktor Johnson işini gücünü bırakıp kedisi için bizzat kendi eliyle istiridye almayı ihmal etmeziniz! Bazan bu iş, hizmetçilere de düştüğü için zavallı kediye kin bağlayanlar bile
varmış.
Eski Mısır freskleri hep kedilerle doluı Kimisi kuş yakalamakla meşgul. kimisi tırmık atıyoıs kimi de yalanıyor» Mısırlılar kedide ulvî bir şey bulunduğuna asırlar boyunca 1-nanmışlaıs Bubastis adlı şehrin bü-
YALANCI KÜRK — Resimdeki hanım kürkün kendisine yakışıp yakışmayacağını anlamak için kedi yavrularını omuzuna gayet münasip bir şekilde yerleştirmiş. Kedilerin bu durumdan memnun kalmadıkları yüzlerinden okunuyor. Şevki tabii ile postlarını muhafaza etmek kaygusuna düşmüşler galiba. »
FELLAH Be KÖMÜRCÜ — Harpte Kör Olanlar Birliği menfaatine Pa-
birinci mükâfatı kazanmışlardır.
“Fellfth” İle "Kömürcü" ikiz kardeş olup biri dişi diğeri erkektir.
BİR KEDİNİN KONSERİ — Musikişinas diye vasıflandırabileceğimlz bu kedi yavrusu boyuna bosuna bakmadan hem piyano çalmaya, hem de şarkı söylemeye teşebbüs ediyor. Muvaffak olup olmadığını bilmiyoruz, fakat büyük bir hüsnüniyetle çalıştığı muhakkaktır.
AİLE SAADETİ — Anne-kedinin saadetine payan yok. Rahat bir şilte üzerine uzanmış, çocuklarını etrafına toplamış, aile saadetini tam mânasiyle tadıyor. Hattâ biraz hayalimizi kullanır ve bakışlarını tahlile kalkarsak, dünyada rahat etmek varken resmini çekmeye uğraşan fotoğrafçının neden bu kadar telâşa düştüğüne hayret ettiği neticesini bile çıkarabiliriz.
Meyva bahçesi:
Bu ayda meyva ağaçlan çiçeklenme halinde olduklarından, fidan dikimi ve budamalar bitmiş olmalıdır. Yağışsız geçen yerlerde yeni dikilen meyva ağaçları sulanmalıdır. Geçen aylardan bellenmiş olan meyveliğinizin, otlanmaması için çapalamanız faydalı olur. Zeytinlerde aşıya başlanır. Diğer meyva ağaçlarında da kalem aşısı yapılabilir. Çiçeklenme zamanında hiç bir ılâçlama yapılmaz. Ancak çiçek yapraklan döküldükten bir hafta sonra ağaçları, göz kurtlanna ve meyva iç kurtlarına karşı piyasada satılan Agrocid 3, veya 0 00 7 lik kurşun arseniyat ile ilâçlamalıdır. Elma, pamuklu bitine karşı Ovisid veya Karbolineum ilaçlamalarım unutmamalıdır.
Toprak kurtları, çeşitli zararlıların ve karıncaların tahribatından a-ğaçları korumak için gövdelerini topraktan 50-60 cm. yukarıdan 15-20 cm. enindeki yağlı kâğıda sürülmüş macunlarla kuşaklamalıdır.
Ağaçlarda küçük beyaz keseler halindeki ağ kurdu keselerini toplayıp dağıtmadan yakınız.
Bağ:
Bağların bellenmesine vc çapolan-masına devam edilir. Bu ayın başında su yürümeye başlıyacağından budamaya hız verilmelidir. Asmalar ağlarken yapılacak budama, gözlerin çürümesi ve ilkbahar donları bakımından zararlıdır. Bağlarda budama anaç ve kalemin çeşidine göre değişmekle beraber genel olarak mahsul için 3-4 göz, omcanın kuvvetlenmesi için 1-2 göz üzerinden budamalıdır. Boğaz köklerim temızliyerek, sürgünlerin kırılmaması için gözler u-yanmadan veya sürgünler büyümeden hereklerinin dikilmesi faydalı o-lur.
Hastalıksız, bol ve temiz mahsul almak için mildiyu (poronosı hastalığına karşı sürgünler 5-10 cm. olunca bordo bulamacı ile birinol ilâçla-mayı unutmayın.
KüJlemeye kargı da çiçeklenmeden
t İSTANBUL
tün mabedlerinde kedi mumyaları mevcuttur.
Meşhur bir arkeolojist ve muharrir olan A. WaUİ« Budge kedileri çok severdi: Kedisi Mike’a dair bir hikâye yazdı. Kedisine ait bir çok makale akşam gazetelerinde neşrolundu, hatırasına hürmeten şiirler yazıldı Ve böylecc Mike tngi İte rede pek meşhur oldu. Zira 1909 dan 1929 senesine kadar "British Museum”un büyük kapısının bekçiliğini yaptı.
Sir William Nicholson kedilere pek düşkündü, en zevkli modellerinin kediler olduğunu mütemadiyen tekrar

lardı. Kendi kedisi “Blacck,, in bir çok resimlerini yaptı, sonra da Winston Churchill’in küçük kedisi-nln de resimlerini yaparak Chur-chilTe hediye etti. Ohurohill de kedileri pek sever^
Biraz toprakla uğraşalım
____________________________
Nisanda bahçe çalışmaları
evvel birinci kükürtleme yapılmalıdır.
Sebze bahçesi:
Sıcak yastıklarda yetiştirilen yazlık sebzelerden domates, biber, patlıcan fidelen bahçede hazırlanan yerlerine dikilir.
Kabak, hıyar, bamya, fasulye gibi yazlık sebzelerin de tohumları ekilir. Kışlık sebzelerden pırasa, lahana, karnıbahar tohumları, tohum tavalarına ekilir. Erken yetiştiricilik yapılan yerlerde bakla ve enginar hasadı yapılır. Gübreleme ve toprak hazırlıklarına devam edilir.
Çiçek bahçesi:
Budama ve ağaç dikim işleri bitirilir. Çim ekimine başlanır, geçen yı-

1 ■'
riste tertip edilen bir kedi sergisinde resmini gördüğünüz Siyam kedileri
j tUÜııu u nılltUUUtftlIP tttttNHNlIU »hiiimm
lın çimenliklerini gözden geçirerek tek tük meydana çıkan yabani otları çoğalmadan kökliyerek temizleyin. Güllerinizi budayabilirsiniz, yüksek boylu güllerin hereklerini gözden geçirin. Bahar çiçekleri dikilmiş olan çiçek parterlerini yanmış gübre serperek çap.alayın.
Kana ve yıldızları bu ayın ortalarına doğru yerlerine dikebilirsiniz. Kökü yerli çiçeklerden sürenler, he-merocallis, şakayık, floka, delfinum, anemonları kök ayırması ile çoğaltarak yerlerine dikebilirsiniz. Ortancaların geçen yüki kuru dallarını toprak seviyesinden keserek temizleyin ve bolca gübreleyin. Serler veya sıcak yastıklardaki yazlık çiçek fidelen ni dışarda hazırlıyacağınız fide yastıklarına şaşırtarak pişkinleştırin. Yazlık çiçek tohumlarını demedinizse bu ay başında ekebilirsiniz.
Caınekûnlar (Serler):
Serleri sık sık havalandırarak, ser bitkilerini dışarının sükûnetine alıştırın. Yazlık çiçeklerin çelikle melerine devam edilir.
GÜZEL BİR BAHÇE MERDİVENİ
Sade ve tabii yapılışı ile yeşilliklerle süslü güzel bir merdiven.

u• uuiâiuuM|t*«H«»uüjUimHnmUııınnmuuuMmuHiiiyTtHwihiHJiıiiMiiHiıııııiHiUMwu

Malzemesi bahçenizde bulunan taş, toprak ile 7-8 cm. kutrunda kuru a-ğaç gövdeleridir. Eğer, çam agaoın-dan temih edebilirseniz merdiven daha uzun ömürlü olur.
Merdiven yapılacak yerin toprağı tesviye edilir, toprak sulanarak tokmaklanır. Merdivenin genişliğine göre veya elinizdeki kuru ağaçların uzunluğuna göre ağaçlar hazırlanır. Şekilde görüldüğü gibi basamak olacak kuru ağaçların iki başına ucu sivriltilmiş kazıklar çakılarak kuvvetlice toprağa yerleştirilir. Basamaklar toprakla doldurulur. Basamak yüzlerinin sağlamlığı İçin taş kırıntıları ile blokaj yapılırsa daha sağlam olur. Merdivenin kenarları, araları çiçek ve sarmaşıklarla örtülü iri taş parçaları ile kapatılırsa bahçenizin malzemesi masrafsız güzel bir merdiven meydana gelir.
ODA ve SALONLARDAKİ ÇİÇEKLERİN BAKIMI
Hemen her evde oda ve salonları süsleyen çeşitli çiçekler vardır.
Pencere önlerini, holleri, masa ve sehpalar üzerinde oda ve salonları süsleyen çeşitli çiçeklerin bakımı ayrı ayrı bir özellik ister.
Genel olarak evlerdeki saksılar bir itiyat halinde her gün saksısı taşın-caya, toprağı çamurlaşıncaya kadar sulanır. Bol ve sık sık sulama fayda yerine zararlıdır. Toprağı çamıırla-şan bitkinin kökü hava alamaz; sararır, yapraklar* dökülür. Halbuki her çiçeğin su İhtiyacı bir değildir. Saksının toprağı çamurlaşmadan hafifçe nemli kalmalı ve saksı toprağının üst yüzü ara sıra çiçeğin kökleri zedelenmeden kabartılnıahdır. Begonya, siklamen, primulft, sardunya v.8. gibi geniş vc etli yapraklı çiçekleri 2-3 günde bir, sert ve parlak yapraklı palmiyeler, lâstikler ve aspidistralar v.8. gibi çiçekleri 4-5 günde bir, kaktüsleri ise haftada bir defa bolca sulamalıdiF>

A
Dünyadan
SPOR
Haberleri
\:________________J
İngiltere milli takımının dünya kupası maçlarına hazırlanması
İngiltere Federasyonu dünya futbol kupası maçlarına büyük bir hararetle hazırlanmaktadır. Daha şimdiden Brezilyaya müşahitler göndermiş olduğu gibi kendisine bu turnuvada rakip saydığı memleketlere de mütehassıslar İzam ederek her hafta muntazaman bunlardan raporlar almaktadır.
Arsenal ve Southampton takımları antrenörleri bu maksatla Ar jantinde bulunmaktadırlar. Aynı zamanda Avrupada yapılan milletlerarası karşılaşmaları takip eden bir çok federasyon temsilcileri de vardır.
Hayat şartlarına ve iklime alışması için İngiltere milli takımının müsabakalardan hiç değilse on beş gün evvel Brezilyada bulundurulması hakkındakl teklifi federasyon kabul etmemiştir. Federasyonun kanaatine göre maçlardan iki üç gün evvel takımın Brezilyada bulunması kâfi gelecektir. Bundan önce bulunmanın faydası değil, bilâkis zararı olacaktır.
İsveçliler Dalyadaki oyuncularını İstiyorlar
İsveç gazeteleri İtalyanın Milâno takımında oynıyan üç meşhur İsveç oyuncusunun dünya kupası maçlarında milli takımlarında yer almaları için şiddetli bir propaganda açmışlardır.
Halk, gazetelerin bir ağızdan açtıkları bu propagandaya iştirak etmekle beraber federasyon oyuncular üzerinde hiç bir tazyikte bulunmamak hususunda verdiği kararda ısrar etmektedir.
Gazetelerden biri Milâno Kulübüne, bu oyuncuların sakatlanmaları halinde 12 milyon liret tazminat Ö-demeyi kabul ettiği gibi diğer bir gazete de bunların iki ay müddetle kiralanmaları için İki milyon liret teklif etmektedir.
Brezilyalıların ikramı
Brezilya Futbol Federasyonu, İsveç fedrasyonuna dünya kupası maçlarına iştirak edecek oyuncuları için Güney Amerika mamûlâtmdan üç düzine futbol ayakkabısı ikram edeceğini bildirmiştir. Bundan başka beş hususî otomobilin de federasyon emrine tahsis kılınacağını ilâve etmiştin
Müsabakalara iştirak eden diğer memleketler federasyonlarına da aynı ikramın yapılacağı tahmin edilmektedir. Bu tahmin tahakkuk ettiği takdirde Brezilya Federasyonunun 576 çift kundura ile 80 otomobilin müsabakalara katılacak takımla-
Stalinin tahrif edilmiş fotoğrafı
Sovyet seçimleri münasebetiyle dünya basınına dağıtılan ve Stalin’i rey atarken gösteren resmin sahte olduğu meydana çıkmıştır. Sol yukarıdaki fotoğraf, bundan birkaç sene ewel çekilmiştir. İki resim, dikkatle tetkik edilirse, portre kısımlarının aynı olduğu derhal anlaşılır. Demek ki, ikinci resim, bir
foto-montajdır.
Böyle bir hareketin ne maksatla yapıldığı henüz bilüune-mekle beraber, bazı kimseler,
Stalin’in hasta olduğunu, diğerleri ise gizli bir seyahate çıktığını iddia ediyorlar. Muhakkak olan şudur : Mühim bir sebep olmasa idi böyle bir oyuna giri şilmezdi.
• •
Yıldızlar konuşuyor
>
İnsanın talih vc mukadderatı üzerinde yıldızların büyük bir rol oynamakta olduğunu iddia edenler ve buna İnananlar çoktur. Bu telâkki ve bilgiye göre her insan muayyen bir yıldız altında doğar, dünyaya geldiği yerdo ve anda başı üstünde bulunan bu yıldızın bütün hayatı boyunca derin tesirleri altında bu* lunur. Bir kimsenin kendi yıldızına göre bir haftalık, iki haftalık, bir aylık veya bütün ömrü için mukadderatını tâyin vo teabit etmeğe, oroekopunu yapmak, eaki tabirle, “zafçeslnl tanzim etmok” denir.
Gazetemiz karilerine muayyen zamanlarda bu hizmeti yapacaktır. Doğduğunuz ayı ilk sütunda arayınız, aşağıdaki ibaretlere bakınız, onların ifade ettiği mânayı altta bulacaksınız. Yıldızınızın söylediği umumi hüküm son sütundadır.
Doğduğunu? tarihe göre yıldızınız. •A* 2 S Mektup! £ o c a .
Hamel (Koç) 21 Mart - . 19 Nisan 1
* © o o
Sevir (Boğa) 20 NIhud - 1 20 Mayıs | o i // d o o
& İkizler 21 Mayıs • 20 Haziran ü u O 0 u #1
M Seratan (Yengeç) 21 Haziran • 21 Temmuz o o 6
(A Arslan 22 Temmuz 22 Ağustos 0 o 0 $
SûnbUlo 23 Ağustos - 22 Eylül o /'1 d
Mizan 23 Eylül • 22 Elcim ö
Akrep 23 Ekim - 21 Kasım o O o'
Kava (Yay) 22 Kasım -22 Aralık ü o o
Cedi (Yabah-keçisl) o & 0 o /•
23 Aralık • 19 Ocak //
0
A Dellv (Saka) 20 Ocak - 18 Şubat t ü o o ü
W Hut (BaLık) 19 Şubat - 20 Mart o 0 O fr
y= sa" /= 1
Z. = Sıkıntı «^3 = Ümit
ı^zuıuuıuutttu ın es
ra tahsisi lâzım gelmektedir. Buna FIFA erkânına tahsis edilecek olanlar da ilâve edilecek olursa otomobil adedi yüzü tecavüz etmiş olacaktır.
Liverpool takımının turnesi
Bu sene İngiltere kupası şampiyonluğuna namzet Liverpool takımı mevsim sonunda Colombia’da bir turneye çıkacaktır. Bogota milyonerler takımiyle yapacağı müsabaka bu şehrin 2000 metre yükse., ikte bu-
T TCfean W00
(1 nisandan 15 nisana kadar)
Çabuk geçecek ufak bir hissi sıkıntı ile karşılaşacaksınız. fakat bu on beş gününüz iyidir.
Ümit İçinde yaşıyorsunuz, hakkınız da var. Mali durumunuz yakında düzelecek.
Her sahada şansınız var. Sakin ve mesutsunuz .
Başınıza gelen sıkıntılara hep açık kaIbliliğiniz sebep oluyor, Yakın istikbaliniz iyL
Küçük hissi bir değişiklik geçireceksiniz. Geri kalan her şey için önünüz açık.
On beş gününüz gayet iyi geçecek. Her zamankinden farklı, fevkalâde bir şan-sınız varı
Sıkıntılı bir mektup alacaksınız. Sıkıntınızı samimi bir arkadaşınızla pay-laşınız.
Aşkta büyük bir şans sizi bekliyor. İyi bir yıldızın tesiri altında doğmuşsunuz.
Şansınız lyL Gelecek W sizi bir saadet bekliyor
İşinizi büyük bhr dikkM ve İtina ile yapıyorsunuz sizden çok memnunlaş
Mali durumunuz gittikçe İyileşmekte. Hissi aıkıntl* larınızla kafanızı yormi» yın.
Önümüzdeki ayf bir yapacaksınız. Bu yolun cunda iyi menfaatler edil bekliyor.
Sürpriz Q[ - Hiç fevkalâdelik yol = Müşkülât
Değişiklik
lunan stadında oynanacaktın Şimdiye kadar hiç bir Ingiliz takımı bu derece yüksek bir irtifada maç yapmamıştır. Bunun için İngiliz profesyonelleri çok cazip bir teklif al* mışlardır. Bununla beraber bu mevzuda asıl dedikoduyu mucip olan cihet, Colombia takımının milletlerarası Futbol Federasyonuna dahil olmaması dolayısıyle Liverpool takımının böyle bir teklifi nasıl kabul etmiş olmasıdır.
1 Nisana 1950
Y E N î İSTANBUL
Sayfa 7
r
£


1)iınyart m ilk su geçmez ve kendiliğinden ifler sa aileni. Bilgiik şehirlerde ve 1
meşhur saatçilerde saldır. I
yakında Zıirkiyeye.yetecektir. J
GRAND HOTEL AXELMANNSTEIN
Bad Reichenhall
ALMANYA
Bronşit, astm, larenjit, enfi-zem, kulak, boğaz, burun hastalıkları ve kalb rahatsızlıklarında şifa verici kaplıca
Telgraf adresi j Axe/mannslein
YEDITEPE
15 günlük sanat ve edebiyat gazetesi İllüstrasyon kâğıdına İki renkli lüks bir baskı İle BUGÜN ÇIKTI Fiyatı 90 Kuruş
Posta Kutusu No. 18 İSTANBUL

SATILIK MOTOSİKLET
Az kullanılmış, 1948 model 12 1/2 beygirlik, sepetli “Harley - .DavMson* motosikleti satılıktır. Yeni yedek lâstik mevcuttur,
Telf. 24060
xnwımn»:n:n^::uı&:
t •
III
yenİ İstanbul âtcln&i
fİ-r-,
BAŞ.Dl$. NEZLE.ADALE.SİNİR
ROMATİZMA ve bütün ağrılara «arşı
— günde 3 kaşe alinabilir. „
4 » »• •
• ▼


IHI UM

Serbest Kalay Satışı
21.2.1950 tarihinden itibaren kalay bayilikleri kaldırılmış,
Ofisimiz elindeki kalayların bir külçeden aşağı olmamak üzere isteklilere serbest satışına başlanmış bulunduğu ilân olunur, 2634
TİCARET OFİSİ
ımnciRa» TinrrnnmıııniTınmnnnrı
ımtmmı:ttn:îtnıunıımıın;xttrttmh
. TÜRKİYE DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN:
DEMİR ve SAÇ FİYATLARIND TENZİLÂT
i
1
n
Müessesemizde imal olunan her cb'adda yuvarlak dört köse Lama, Köşebent ve Profil demirlerin 1 niaan 1950 tarihinden İtibaren sahamızda vagonda tealim tonunu 375 liraya, 0,5 ve 0,75 m/m saçların 590 liraya, 1 -1,50 - 2 - 2.50 - 3 m/m aaç-ların 500 liraya, 5.3 ve 4 m/m saçların da 450 liraya satılacağı sayın müfterilerimize ilin olunur.
YENİ tSTANBEL’un karnelerini almayı unutmayınız!

UtMUflt«uMu40B
Almanyanın meşhur Dizel motörii fabrikası
|flotoren-^|erke |flannheim G.
5-1 000 BEYGİR KUVVETİNDE
DİZEL- ALTERNATÖR GRUPLARI
DIESEL



i
TÜRKİYE UMUM MÜMESSİLLİĞİ:
TAYLAN - ETKER, GALATA, TAHİR HAN 3133
Telgraf adresi ı TAYLANETKE Telefon ı 41044

KÎRAIJK Mobilyalı Apartman
Osmsnbeyde, Fransı» 8en Misel Mektebi bitişiğinde, denize nAnır, bütün odaları aydınlık» hol güneyli, tekmil yeni mobilyalı ve tam konforlu bir apartman kiralıktır.
Müracaatı Tel. 80886
Bol A.B.C, D. Viiaffîiıık’ri w di^er kıyıudlmk
JPcram JDoınates ‘ocağı
sizin fiayat sümrtarıeciır.
tl Mlliffl lf.«ıı K.«»*Mh6y İri.. 4l >'Jö
İLLİM*
rat
ianaM
Gazeteye verilecek ilân, her şeyden evvel bir ihtisas işidir. İktisat ve ticaret âlemi bunu herkesten daha iyi takdir eder
klişehanesi sayesinde size en iyi imkânları temin edecektir, ilân vermek isteyenlerle doğrudan doğruya temasa ve

I
k
■IA
ilâncılık işlerindeki ihtisası, reklâm atelyesi, mükemmel
Bunun içindir ki, ¥ E Nî 1S T A N B V L, ilânlarını kabule karar vermiştir. Derhal müracaat ediniz. Müessesenizin menfaatine hizmet etmiş olursunuz.
Yeni İstanbul İlâncılık Limited Şirketi
MUZ
BU.tN AÇIK ULAA MÜZELER
İSTANBUL
Atatürk İnkılâp Müzesi 10-12, 14-17.
Doimnbshçc Deniz Müze»! (Telf. S1284> 1330-17-00
Topkapı Sarayı (Telf. 21090)
13.30-17.U0
.Belediye Müzeni 10-12, 14-17
Tevflk Fikret Afljan Müzeni 10-12, 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzesi (3321) 14-17
TİYATROLAR
LSI ANbUL
5KHİII I IV A rilOhAlLlı
DRAM HlhMIt 20.30 da Dell Saraylı.
KOMEDİ KISMI 20.30 da Hanımlar Torzlhnneai.
ÇO( I K Tll’ATICOM : 14 30 ?la MI AMMKK KARACA Ol’EHE.
Th Gece 20.30 da Onman Blkea, Matine 15,00 te.
YEM nKH OPERETh Evvel Zaman İçinde. Matine 15.00 te.
TAKSİM BELEDİYE PAVkUMtı (Telf. H2004) Parlıll Şantöz Rose AvriJ.
KONAK PAVİTUMÜı Her ak tAm, Yunan Şantözü ZOZO
ANKARA
•CYÜK TİYATRO (10370) 20 de Peer Oynt.
KCçDk TİYATRO (11189) 20 de Kıskançlar (Umuma)
iZMtR
S£JRİR TİYATROSU ı Oyuncu İKomcdl).
f
OLDUĞUMUZ H E R Ş E Y
S 1 i N E A t A R
BEYOĞLU LİHETl ATLAS I4OB36) Aşk Adam.
AKIN (80718) 1 — Aziz Ruhlar 2 — Yılanlı Mabude,
MELEK (40868) Aşk Adanı,
ALKAZAR (42862) 1 - Monte Krlatonun Elmaalan. 2 - Fırtına.
AR (44394ı Rio Aşkları ELHAMRA (43505) Rio Arkları İPEK (44280) Denir Ejderi
İNCİ 1815951 1 - Kaptan Siroko, 2 — Tanca Caaunu.
LALE (43595) Tehlike İşareti.
RAHAT (41659) Anna K&renlna SUATPAICK (83143) 1 - Kanlı Bune. 2 — Sönen Hayat.
SÜMER 142851) Sirk Kıralı.
SARK (40380) Akdeniz Konanları 51K (43726) 1 - Kara Güneş 2 -
Kanunauz ülke,
TAKSİM (43191) Lüküa Hayat.
TAN 1 — Sarışın ©eytan. 2 — Doh Gönül.
YEM (84137) 1 - Canavar Ya-tağı. 2 — Paylaşılmıyan Sevgili.
ÜNAL (40306) 1 — Hak ve Adalet. 2 — Baâdad Perlel,
YILDIZ (42847) Kızıl Nehir.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Düşman Kardeşler. 2 — Sönmez Aşk.
AY8Ü (9191» 1 - ölümden Firar.
2 — Aşkım ve Günahım.
AZAK (23542) l - Hır.layan Kalb. 2 — Zehirli Şüphe.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) Akdeniz Korsanları.
FERAH: Akdeniz Korsanları
HALK, 1 — Balıkçı Osman. 2 — HÜenÜ Yusutun Aşkı. 3 — Kaliforniya Fatihi.
İHTANDI L (22367) 1 - ölünceye Kadar Şeninim. 2 — Kahveci Güzeli,
KISMET (21001) 1 - Yılmayan Aslanlar. 2 - Zambnnın Uftlu.
MARMARA (23860) l - Halalay-ka. 2 — Zorlu Misafir.
MİLLİ (22902) 1 - Düşman Kar-deşler .2 — Sönmez Aşk.
TURAN (22127) 1 - Baba Katili. 2 - Zehirli Şüphe.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 - Tarzan. 2 — Gönül Fırtınası.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Kahraman Yüzbaşı. 2 — Şeyhin Aşkı.
OPERA 1 — Kahraman Kılavuz, 2 — Para Hırsı.
81’REY YA (60682) 1 — Vatan Kurtaran Aslan (Renkli). 2 — Yanlış Numara.
YELDKĞlRMEMı 1 - Dertli Zeynep. 2 — Hudut Dehşeti.
ANKARA
ANKARA Adtma Hücum.
BÜYt'K Scvon KalbJer, CEBECİ Cehennem Zindanları.
PARK Bir Fırtına Gecezl. ULUS Zevk Kurbanları.
SÜMER 1 - Kara Cinayet. 2 — Mr. Moto Haydutlar Arazında. KUS Bir Fırtına Gecesi.
YENİ Şeytanın Kudreti.
İZMİR
ELHAMRA. Büyük Günah,
LALE 1 - Suçsuz Kat». 2 - Ü-mltzla Aşk
TAN 1 - Suçsuz Katil, 2 — Ü-
mllzlz Aşk.
TAYYARE, (Jvoy Baba.
YENİ 1 - Lekeli Hayat. 3 — Kah-
raman Arkadaş.
KARŞI VAKA DtrtETI
5IELEK. 1 - Kara Bayrak. 2 -Saadet Günleri.
S t.M Eli. Altın KUp.ler.
İS 1 H H t 1 M D A T I
İstanbul Beyoğlu «998
Anadolu yakası 60586'
Ankara 91
tamir 8251
İTFA 1 Y E 1
Beyoğlu «644 İstanbul 24222 »Ankara 00. İzmir 222! Kauiko.v 60873 Üsküdar 60045 2, K. yaka 16055
R A D Y
•’YENt ÎSTANBULMun bugün İçin tavsiye ettiği programları
DAHİLDEi
15.15 İstanbul: Saz eserleri, şarkı ve türküler — 10.45 İstanbul: Şarkı ve türküler.
HARÎÇTEı
6.15 Londra: KiAsik müzik dinleyici istekleri — 15.15 Londra: BBC Opera orkestrası konseri.
ANKARAı
7.3(» M. S, Ayarı — 7.31 Hafif müzik (pl) — 7,45 Haberler ve hava raporu — 8.00 Türküler (pl) — 8.15 10 dakika harp (pl) •
8,25 Günün programı — 8.30 Ço-şltll Hafif Melodiler (pl) — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program — 12.30 M. 8. Ayarı — 12.80 Radyo salon orkestrası — 13.00 Haberler — 18,30 öğle gazoteal — 18.45 Şarkılar — 14.00 Cumhurbaşkanlığı Armoni muzlkası — 11.10 Polkacılar (pl) — H.65 Konuşma (Spor Haberleri) — 15.00 Kayıp mektuptur, akşam programı, hava raporu.
10.58 Açılış vo program — 17.00 M S. Ayan — 17.00 Çocuk ra-ati — is.00 Dene ınüniğl (pli — 18.80 Karışık şarkılar — 10.00 M.
8. Avarı ve haberin» 10.16
Geçmişte bugün — 10.20 Yurttan eceler — 10.15 Salon müzik
leri (pl) — 20.15 Radyo gazetesi — 20.30 özel program — 11,00 Konuşma — 22.18 Dans müziği (pl) — 22.16 M, S. Ayan ve haberler — 28.00 Dana müziği (pl), 23.80 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.37 Açılış ve programlar — 13.00 Habcrlor — 13.15 Hafif ara müziği — 13.20 Slnoma saati —
13.30 Yurdun her köşeslnden-doyişlor vo HÖylcylşlor — 14.00 Saz eserleri — 14.45 Atom enerjisi hakkında — 15.00 Memleket
türküleri — 15.15 İnönü Stadından naklen yayın.
17.57 Açılış ve prograııılar - 18.00 Caz müziği (pl) — 18.20 Bazımın 6 ncı Ölüm yıldönümü münasebetiyle — 18.30 Hazımın seal —
18.45 Haftanın programı — 10.00 Haberler — 10.16 Hafif ara müziği (pl) — 10.20 Dana müziği —
10.45 Şarkı ve türküler 20.15 Radyo salon orkostraHi konseri -
20.15 Varyete müziği ve kabara şarkıları (pl) — 21.16 İnce saz heyeti — 22.00 Dans orkestraları geçidi (pl) — 22.45 Haberler — 28.00 Çeşitli hafif müzik (pl) —
28.30 Dana müziği (pl) — 24.00 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR;
7.45 Londra: Dinleyici istekle-
ri — 8.15 Londra: Klasik müzik dinleyici istekleri — 10.00 Londra: Buch’ın 200 üncü yıldönümü münasebetiyle eserlerinden parçalar — 12.00 Londra: Haftanın şarkıları — 12.80 Londra: Piyano ve orkestra için parçalar ve izulıl — 15.15 Londra: BBC o-pera orkestrası konseri — 10.15 Londra: Film müziği — 17.00
Londra: Dans müziği — 20.00 Paris (241,7m); Klâsik caz —
22.15 Londra: Film müziği — 23.00 Londra; 1 »aut dans mü
ziği — 13.15 Almanya (308.9m): Çnykofskl keman konçertosu —
23.25 Münih (187,3m) Film ve o-peret müziği.
UÇAK . TREN . VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
7.10 P.A.A. (Amerikan) New-York, Boston, Gander, Sha-rion, Londra. Brükselden,
8. — K.L.M. (Hollanda) Ams-
terdanı, Romadan.
12.50 D.H.Y, (Türk) An Karadan.
13.30 B.E.A. (İngiliz) Londra,
NIs, Roma vo Atmadan.
14.— D.H.Y. (Türk) îzmlrdon.
14.— D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, D. Bakır, Elâzığ, Malatya, Ankaradan.
GtDEOBK OLAN UÇAKLAR
8.25 P.A.A. (Amerikan) Şam, Basra ya.
0.— K.L.M. (Hollanda) Tahra-
na.
9. — M.R. (Mısır) .^•fkoşo. Ka-
hlroyo.
0.— D.H.Y. (Türk) Ankara, A-dnnaya.
11.— D.H.Y. (Türk) Ankaraya.
13.50 D.H.Y. (Türk) îımlre.
14.30 B.E.A. (İngiliz) Atina, Roma. NIs, Londraya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
14.— Bursa (Ayvalık, tamirden)
17.— Ego (Karadenizdon)
19. — Antalya (îmrozdan)
10.45 Marnkaz (Mudanyadan)
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.— Mnraknz (Mudanyaya)
14.— Tırhan (lzmlro).
20. — Konya (Bandırmaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER 6 45 Somplon (Avrupa).
110 Doğu (Eke.)
8.30 Ankara (Eki.)
gidecek olan ekspreslep
18.10 Ankara Ekspresi,
21.30 Semplon (Avrupa).
21.40 Günoy.
EMİNÖNÜ:
Süreyya (Kumkapı) — Beşir Kemal (Eminönü) — İtimat Sadrl (Küçükpaıar) — Sultanahmet (Alemdar),
BEYOĞLU:
Dcllaauda (Merkez) — Mithat (Taksim) - Ayaıpaşa (Taksim) • Hayreddln Tav (Galata) -• Sporidls (Galata) — Atakan (Şişli) — Mecldiyeköy (Şişli) «» Halcıoğlu (Haaköy) — Yonl Turan (Kasımpaşa).
FATİHı
İsmail Hakkı (Şehzadebaşı) — Ziya Nuri (Aksaray) — Emin Rıdvan (Samatya) — Nazım Malkoç (Şehremini) — Ahmet Suat (Karagümrük) — Gülseren Slpahloğlu (Fener).
EYÜP: Ayvansaray Şifa
BEŞİKTAŞ:
Nail Hallt — Yeni (Ortaköy) — Arnavut köy — Merkez (Bebek). KADIKÖY: Merkez — Kızıltop* rak — Göztepe — Bostancı
ÜSKÜDAR: Merkez. HEİBELİADA» H. Halk.
BtYÜKADA: Halk
ANKARA
Bnyar — Üniversite — IsmeV paşa.
İZMİR
Halk (Basmahane) — Birlik (Kemoraliı) — Cumhuriyet (Eş* rcfpuşa) — Kuratag (Yalılarfcijb Yardım (Alaancalfls
1-Nisan -1950
Cumartesi


milli turk

Resimlerle
Dünya güreşleri
UZUNLUK Nİ8B1DİR
Belçikalı dev Fernand Bachelard (boyu 2 metre 18ı8 santim), ParİBİ ziyareti esnasında uzun boylu (1 metre 90) bir Fransız polisinden yol soruyor.
BİR EVLENME TÖRENİ
10 aralık Londrada Fullıam Metodlst kilisesinde Mİbs Barbara Schofield adındaki bir misyoner resimde gördüğünüz Alrikalı bu çiftin nikâhını ’uyınıştır, Resimde, damat ve gelini milli kıyafetleriyle görüyorsunuz. Damat (solda) bir hukuk talebesi ve gelin de bir öğretmendir.
Stockholm’dan dönen arkadaşımız Sacid Öget anlatıyor
Stockholm güreşlerinin en parlak güreşçisi Halil Kaya tuşla kazandığı zaferlerden birini elde ettikten sonra Türkler tarafından omuzda taşınıyor.
utrnHumumnaittUiLunmuııtMttmivttUiüUunmmaıiiMimmiP uw:iMMHirmıııiffmı«umu»nittniMBiıuniuıunfn(nnna:tfnmı
Âdil Candemir tas-
Mu har-
kiloluk
teşkil etmiş olan
y. ■
•X-
*•?
•»
boynuna centil-taşmak yerinde
de es-Aynen
şam-rüya dün
Stockholm'dü büyük bir talihsizlik yüzünden Gre-ko-Romen dünya İkinciliğini kazanarak, dünyanın en üstün güreş takımı olduğunu ispat eden Türk milli takımı bu sabah erken saatte Istanbula dönmüş olacaktır. Güreşçilerimizin karşılanması için Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü tarafından bir karşılama programı hazırlanmıştır. Bu programa göre. Bölge ve Spor Kulüpleri mümessilleri güreşçilerimizi Yeşilköyde karşılayacaklardır.
Güreşçilerimiz, bu sabah saat 8 de memlekete dönmüş olacaklardır. Güreşçilerimizin karşılanması için Milli Türk Talebe Birliği de bir program hazırlamış bulunuyor.
Stockholmda bütün dünya milletlerinin İştirak et-
■f w
tiğ-i en teknik bir spor branşı olan Greko - Romende memleketimize bir dünya şampiyonluğu hediye eden Muharrem Candaşa, Gazetemizin de çok kıymetli bir kol saatini hediye edeceğini yazmıştık.
Muharrem Candaşa Türkiyede mevcudu bulunmıyan ve dünyanın bir çok yerlerinde de henüz satışa çıkarılmamış olan bu çok kıymetli yeni icat çalar kol saati kendisine bu gün gazetemiz idarehanesinde verilecektir.
Bu saatin diğer bir hususiyeti, içinde ay ve gününü göstermesidir. Memleketimize güzel bir dünya şampiyonluğu hediye eden Muharrem Candaş’ın da, gazetemizin bu hediyesinden memnun olacağını tahmin ediyoruz.
tklncl Cihan Harbinin en şiddetli muharebelerine sahne
Fransada, mütemadiyen patlamamış mermi ve bombalar bulunmaktadır. Bunlardan bazıları askerî depolara nakledilmekte ve tehlikeli olan büyükler ise oldukları yerde imha edilmektedir. Paris civarında Helm kasabası yakınlarında bulunan 1000 kiloluk bir bombamp nakline imkân görülememiş ve uzaktan İmhasına karar verilmiştir. Bombanın İmhası İçin lüzumlu tertibat alınırken, imha ameliyeslnln fotoğrafım çekecek olan bir muhafaza ederek makinesini
gazeteci, kafasını miğferle ayar ediyor.
s
■i
— İnşallah... İnşallah dünya piyonu olacaksın. Yalnız bunun ile alâkası yok.. Senin sakın gece yorganın kısa gelmiş olmasın..
Hocanın lâtifesine herkes gülmüştü. Fakat Muharrem hakikaten çok ciddî ve rüyasına inanmıştı. İşte bu maça da aynı İnançla çıkıyordu.
Türk sporcusundan maada Türk hakemine de şeref kazandıran Sadullah Çiftçioğlu
Afrika zencileri güreşe başlamadan önce böyle selâmlaşırlar. Sonra dört ayakla birbirlerine yaklaşırlar ve mücadeleye girişirler.
k
w
p
M?
•i «M
- -
RESİMLERLE AKTÜALİTE

» V- • fer
/V*
■. M İr Z»ı
Candaş, iki gün evvel dünya şampiyonu olacağını Nuri Hocaya şöyle anlatıyordu:
■* ı‘\V \
Muharrem omuzlarda minderden inerken ilk işi Nuri hocaya hitap etmek oldu:
— Demedim mi idi Hoca?..
Fakat Nuri Hoca heyecan içinde. Necip Ersesin hazırladığı filme müsabakayı anlatmak için mikrofon başında lâf yetiştirmeğe uğraşıyordu.
Yanımda United Press’in İsveç muhabirlerinden biri oturuyordu. Bana eğilerek dedi ki:
”— Biliyor musunuz, bu müsabakayı Candas —İsveçliler Candaş diyemiyorlar— kazanınca çok sevindim. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi rakibi İsveçli değildi. İkincisi; dikkat etmiyor musunuz?.. Canadş tıpkı İsveçliler gibi... sapsarısın... İnsan bizimkilerden biri zannediyor”
Salonun alkıştan inlemesi acaba bundan mı idi dersiniz?
Giyinme odasına kadar Muharre-
tabil... Ben görmüştüm.
çıkmıyacak olan dik ediyor:
— Yeneceksin kiden bir rüya çıkmıştı.
Güreşçiler salona girince rem doğru soyunma odasına gitti. Emin olun salonda bulunan Türk kolonisinin âsabı güreşçilerinkinden çok gergin...
Stockholma geldiğimizden beri her türlü müşkülümüzü yenmek hususunda bütün aile efradiyle çırpınır-casına uğraşan Bay Âkifın heyecandan rengi atmış.. Bay Âkifi size tanıtmayı unuttum. Genç yaşında ailesiyle beraber Stockholmda yerleşen bu Türk taciri uzun senelerden beri İsveçte bulunmaktadır.
— Sizleri görünce vatanımı görmüş gibi oluyorum...
Diye bizim güreşçilerin sarılan bu misafirperver ve men Türk şimdi kabından üzere olan kaynar su gibi duramamaktadır.
Güreş başladı. Bunun tafsilâtını dünkü nüshamızda okuduğunuz için tekrara lüzum yok.. 7 dakika 35 saniyede Muharrem, şahlanan kuvvetiyle Andersen’in sırtını yere devirdiği zaman herkes 7 dakikada içinde biriken heyecanı birden boşaltıyor. Bu kiminde alkış, kiminde göz yaşı şeklinde tecelli ediyor.
l'(
M
/ ’
14 >
Muharrem bu güreşini de kazanıp finalde Norveçli Andersen’le başba-şa kaldığı zaman onun bu rüyasına inananların başında bu sefer Nuri Hoca geliyordu.
Final gecesi ilk müsabaka bizim Muharremle Norveçlinin arasında... Otelden müsabaka salonuna hareket ederken herkes kurulmuş bir zemberek gibi... Çünkü 10 final güreşinin 5 ine iştirak ediyoruz. Halil Kaya İtalyan Lombardi ile 2 nci ve 3 Öncülüğü paylaşacak., bunun yanında iki tuş veya bir tuş, bir sayı hesabiyle galibiyet kazansak takımımız dünya şampiyonu olacak., kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Çocuklara bir şey soruyorsunuz, duymuyorlar. Yalnız bir kişi rahat ve müsterih: Muharrem Candaş...
— Yeneceğim, diyor, Norveçli An-hersen’i tanırım. Yeneceğim... Hem de tuşla...
Derecesi belli ve bu gece mindere
Final müsabakasından önceki son karşılaşma idi. Muharrem mindere çıkarken salondaki Türklerde heyecan son haddini bulmuştu. Fakat Muharrem müsterih ve rahattı. Genç ; güreşçimiz bir gün evvel gördüğü 1 bir rüyaya tamamiyle İnanmıştı Rüyasını o sabah otelin salonunda antrenör Nuriye şöyle anlatıyordu:
— Hoca, dün gece rüyada önüme üç lokma koydular. Üçünü de yedim.
Hoca hiç ehemmiyet vermeden sordu:
— E... Ne olmuş yani?-
— Ne olmuşu var mı? Bu demektir ki üç güreşi de kazanacağım.
— Desene ki işimiz rüyaya kaldı.
— Hoca, vallahi öyle değil... Bundan önce bir çok mühim müsabakalara çıktım. Fakat hiç birinde başıma böyle bir şey gelmedi. Uyanır uyanmaz rüyayı hayra yordum. Ve kendi kendime şöyle tâbir ettim: Dünya şampiyonu olacağım.
«mhimi nın *.m>« fhrmihn» nnn11ı n ırnmFnrniTrTnnn ıııııııııııiTniihUiiıniiı*
1
I
•V
ı -
r-v*'
Beş senedir patlamıyan 1000 bomba imha edildi
Gördüğü rüya tahakkuk eden güreşçi: Muharrem
mı güç götürdük. Yolunu kesen kadınlı erkekli yüzlerce seyirci, ou müsabakaların ilk dünya şampiyonuna defterlerini imzalatmak için âdeta birbirlerini çiğniyorlardı.
Sarışın ve hakikaten zarif bir İsveçli kız defterini imzalatırken bu kuvvetli Türk çocuğunu âdeta kendinden geçmiş bir hayranlık içinde seyrediyordu.
Nuri Hocanın sesi, bu hakikaten orijinal sahneyi bozdu:
— Çabuk imzayı at oğlum.. İz-mire telgraf çekerim ha!..
Sacid Öget
Türk hakeminin kazandığı zafer
Sadullah Çiftçioğlu, 60 hakem içinden elene etene seçilen beş kişilik hakem f grupunda kalarak bîr diploma kazandı
Stockholmda güreş müsabakaları yle beraber ikinci bir müsabaka daha devam ediyordu. Fakat bu müsabakanın kiriyse farkında değildi. Bu, hakemler arasındaki müsabaka idi. Güreşlerle beraber başlayan bu seçmeye 16 millete mensup 60 hakem girmişti. Türkıyeyi yalnız Sadullah Çiftçioğlu temsil edi- ( yordu.
Yeni puvantaj usulüne göre hazırlanan ve üç gün kurs gören hakemler, müsabakalardaki hakemlikleri sırasında da not alıyorlar ve fena not almış o-lanlar elemeye tâbi tutuluyorlardı..
Müsabakaların inkişafı ve i-terlemesiyle beraber her gün hakem adedinin azaldığı görülüyordu. Nihayet final akşamı, 60 kişinin içinden yalnız beşi kalbur üstü kalabilmişti. Bunların arasında Sadullah Çıftçıoğlunun da bulunuşu bizim için ayrı bir iftihar vesilesi oldu.
Sadullah Çiftçioğlu final müsabakalarında iki maç idare e-derek başta geliyordu. Müsabakalardan sonra verilen ziyafette Türk hakemi merasimle diplomasını aldı.
Güreş müsabakaları bittikten sonra yarışı muvaffakiyetle bitirmiş olan kıymetli hakemimizle müsabakalar etrafında konuştum. Sadullah Çiftçioğlu şunları söyledi:
••— Görüyorsunuz ki büyük şanssızlık yüzünden takım tasnifinde şampiyonluğu kaçırdık. Ayrıca ferdi tasnifte de üç dünya şampiyonluğunu kaçırdık desem mübalâğa olamaz. Bu müsabakalarda Macarlar ve Finle-rin eski durumlarına göre büyük kalkınma gösterdikleri belli olmuştur. Bunların peşinden de Mısır gelmektedir. Serbest güreşlerde favori Türk takımıdır. Fakat bu sınıfta da bize rakip gene İsveçlilerdir. Amerikalılar serbest güreşlere iştirak edecek olurlarsa o zaman, İsveçin yerini onlar alırlar. Yani önümüzdeki serbest güreş karşılaşmalarına Amerikalılar da girdiği takdirde, Türkiye - Amerika ve İsveç arasındaki çekişme çok çetin ve bizim için galebe her zamankinden güç olacaktır.” S. Öget
87 kiloda dünya şampiy onu olan güreşçimiz MuharremCandaş, yanında 60 hakemin içinden seçilen 5 kişilik hakem grupunda yer alan ve bir diploma ile taltif edilen Türk hakemi Sadullah Çiftçioğlu, Celâl Atik, Stockholm’deki kız enstitüsünde ihtisas yapan Bayan Sabahat Kılar ve ağır sıklet güreşçimiz Adil CanderaLr Türk konsblosluğunda verilen ziyafette bir arada..
Dün gece rüyamda karşıma 3 lokma koydular. Üçünü de yuttum. Bunu dünya şampiyonu olacağıma yoruyorum,.

Comments (0)