30 Mart 1950
Perşembe
Abone: Türkiye İçin «oneligl 32. altı aylığı 17, Üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
StYASt İKTİSADÎ
Sayı 120
10 Kuruş
İl

Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
L
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden, HABİB EDİB TÖREHAN





z
■ ■ ■ ■■ ■ y— • 1 —
İlânlar: 6 ncı sahifedo santimot-resi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mos'uliyet kabul edilmoz.

9
Telefon: 44756 - 44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
z
İÇ ve DİŞ POLiTiKA
_ 29/111/1950 -
Avam Kamarasındaki
müzakereler
A VAM Kamarasının sah gün-içtimamda hükümet ile muhalefet arasında dış politika üzerinde mühim münakaşalar cereyan etmiştir. Bunların merkez noktasını. Almanya teşkil etmiştir.
Hükümetten izahat almak üzere söz alan hatiplerin başında gelen Churchill, Almanyamn garp müdafaa sistemine iştirak ettirilmesini, ayrıca, Avrupa Konseyine bir an evvel alınmasını istedikten sonra, atom kontrolü bahsinde Sovyet Rusya ile görüşmelerde bulunmak halckmdaki eski teklifini tekrar eylemiştir.
Muhafazakâr Parti Liderinin bu husustaki beyanatı o derece geniş bir dünya görüşüne dayanmaktadır ki, kendinin, Almanya ile Fransa ve İngiltere arasında tam bir anlaşma ve hattâ, bizim dün bu sütunlarda izahına çalıştığımız şekilde bir birleşmiye dahi taraftar bulunduğu sezilmektedir.
Bunun böyle olması tabiîdir. Çünkü Churchill, Avrupa Konseyinin de, Batı Birliği fikrinin de. Atlantik Paktının da öncüle-rindendir.
Fakat, bu güzel teklifler, sah günkü celsede, ne yazık ki Be-vin’in daha resmi ve daha realist görüşlerine çarpmıştır.
İngiliz Dışişleri Bakanının bütün bu mütalâalar karşısındaki sözlerini şöyle hulâsa edebiliriz: Almanyamn arka arkaya iki cihan karbinde yaptıkları, güzel değildir. Buna rağmen bunları unutmak ve ileriye bakmak lâzımdır. Almanyayı kazanmak, Batıhların arasına almak lâzımdır. Resmi İngiltere de, esasen buna taraftardır. Fakat Almanya, hem yaptıklarını hem de içinde bulunduğu vaziyeti unutmuş görünerek, Avrupa Konseyine girmek bahsinde bazı şartlar koşmaktadır. Bu, fazladır.
Diğer taraftan Bevin, Alman-yarun silâhlanmasına kati olarak muhaliftir.
Bu iki İngiliz görüşü arasında, temenni etmek lâzımdır ki, sadece tatbikat farkı mevcut olsun.
Ürdün - İsrail
ve Arap Birliği
A RAP Birliğinin Kahire top-lantısında, Ürdün hakkında verilecek kararın cumartesi gününe bırakıldığı bildirilmektedir. Bu karar, İsrail ile münferit bir sulh akdetmek niyetinde olmadığını bildirmediği takdirde, Ürdün'ün ihracı kararı olacaktır.
Buna mukabil, Kıral Abdullah’ın da Arap Birliğinden bazı şikâyetleri vardır. Kirala göre, Filistin üzerindeki ihtilâfı, Araplık namına kendi temsil etmektedir. Halbuki Arap Birliği, eski Kudüs Müftüsü Cemal El-Hüsey-ni’yi Arap Filistin'in mümessili olarak tanımakta ve Birliğin içti-malanna bu sıfatla iştirak etmesine müsaade eylemektedir. Birlik bu kararında sebat ettiği müddetçe, Ürdün Arap Birliği’ne karşı olan durumunu muhafaza ederek İsrail ile, kendi işlerini kendi halledecektir.
İhtilâfın görünürdeki sebepleri bunlardır. Fakat esasta, İsrail’in karşısına bütün Arap devletleri ile birlikte çıkmak ve sulh şartlarını daha müsait kılmak plânının, Urdünün ^münferit teşebbüsleri yüzünden zaafa uğraması keyfiyeti rol oynamaktadır. Çünkü ve gene salı günkü Avam Kamarası r »izakerelerinde görüldüğü gibi, Irak devleti Pipe-line'i işletmemek, Mısır da Süveyş'i ham pet-r il gemilerine kapamak suretiyle, llayfa’daki petrol tasfiyehanesini âtıl bırakmak yolundan İsrail üzerinde bir nevi tazyik yapabilmektedirler. Ayrıca, Arap memleketlerine İngdterenin bir miktar silâh sevketmesi İsrail’i telâşa sevketmektedir. Bu yüzzlen İsrail, Amerikadan silâh satın almak istemekte, Amerika da bu talebi müsait karşılamaktadır.
Yanı İsrail - Arap ihtilâfı, henüz bitmiş değildir. Arap Birliğinin Ürdüne kızması, Birliğe göre netice verecek olan bir hareketi, bir bakıma göre baltalamasıdır.

Beyin, mühim bir nutuk söyledi
Alman meselesinin halline doğru
1
Schuman, 3 şartı da
Seçim mücadelesinde
Y£Nİ ISTANBUL'un Kupoâü]
Dışişleri Bakanı, Almanyamn silâhlanması ve atomun kontrolü hakkında da fikirlerini açıkladı
Londra, 29 A.A. ıLPS) — Dün ak- | şam Avam Kamarasında dış siyaset hakkında müzakerelerin nihayetinde İngiltere Dışişleri Bakam Mr. Bevin uzun uzadıya Alman meselesine temas etmiş ve şöyle demiştir:
••— Almanya hakkında peşin hüküm vermiş değilim. Almanların iki dünya harbinde yaptıklarını tasvip e-demem, fakat bunu artık düşünmemek gerekir.
Avrupa Konseyine girmesi için Al-manyanın pazarlığa girişip kendi şartlarını bildirmek hakkını haiz olduğuna inanmıyorum.,.
Mr. Bevin, Almanların yeniden si-lâhlandırılmalan ve batı Avrupasının müdafaasına iştirak hakkında M. Churchill tarafından müzakereler esnasında ileri sürülen teklifi reddederek demiştir ki:
"Hepimiz böyle bir siyasetin aley-hindeviz, zira bu tehlikeli ve isabetsiz bir siyasettir. Birleşik Amerika, Fransa ve Büyük Britanya Al manyanın yeniden silâhlandınlmasma taraftar olmadıklarını İlân etmişlerdir. Bu memleketler kararlarından dön-memelidlrler.
Bu arada Mr. Churchill müdahale e-derek, "Almanyamn yeniden silahlandırılması., tâbirini katiyen kullanmadığını söylemiş ve ancak Almanyamn Avrupa müdafaasına müsait bir şekilde katılması için bir teklifte bulunduğunu açıklamıştır. Mr. Churchill şunları ilâve etmiştir: "Almanların şerefli şartlar altında Ingiliz, Amerikalı ve Fransızlarla birlikte işbirliği etmeleri imkânı sağlanmalıdır.,,
"Şayet Paris ve Strasbourg’da Al-manyamn yeniden silahlandırılması teklifi ileri sürülseydi, Fransa ve Al-manyanın barışması gecikirdi.,,
Atom bombası ve hidrojen bombası meselesine temas eden Mr. Bevin şunları söylemiştir:
"Kuvvetli bir milletlerarası kontrol ihdas edilmedikçe bu mesele hakkında bir andlaşmaya varmanın imkânı yoktur. Atom bombası hususunda taahhütlere. ancak her memleket neler yaptığını açıkladığı takdirde girebiliriz.,,
"Batı medeniyeti kurtarılmaya lâyıktır ve kurtarılmalıdır. Sade batı dünyasının değil aynı zamanda doğunun da yıkılmasının önüne geçmek 1-çin yegâne çare batının kuvvet ve kudretini inkişaf ettirmektir. Bunu yapabildiğimiz takdirde sürekli bir sulha kavuşabileceğimize inanıyorum. Zannediyorum ki. geçmişte dünyayı ayıran kuvvetin artması bir gün öyle bir vaziyet kuracak ki. ancak bir çıkış yolumuz olacak: Müzakerelere girişip meseleleri artık kökünden hallet-

M
inkişaflar
İÇ SAYFALARDA
mek.„
Londra, 29 ( AP) —Avam Kamarasında dünkü müzakereler esnasında Haytadaki İngiliz petrol tasfiyehanelerinin faaliyete geçmesi için bir şey yapılıp yapılamıyacağını soran Eden e cevap veren Dışişleri Bakanı Bevin: “Irak, petrolün akmasına müsaade etmiyor ve Nahas Paşa da Süveyş kanalından petrol geçirmek istemiyor,, demiştir.
Berlin, 29 (YİRS) — Fransa Dışişleri Bakanı M. Schuman, bugün Strasbourg’da yaptığı bir açıklamada, Batı Almanyamn Avrupa Konseyine iştifaki için Başbakan Adenauer tarafından teklif edilen üç şartı kabul ettiğini. yalnız üçüncü şartın yerine getirilmesi için konsey statüsünün değişmesi gerektiğini ve bunun için 13 üye memleket a-ıasında görüşmelerin cereyan etmesinin İcap edeceğini hatırlatmıştır.
Adenaucr’in üçüncü şartı, Bakanlar Kuruluna, şimdilik, Batı Almanyayı temsil edecek bir müşavirin gönderilmesi ve bu müşavirin ilerde diğer bakanlar gibi aynı haklara malik bir bakan olmasıdır.
Devletbaşkanı, Malatyada; Hilmi Uran, Seyhanda; Celâl Bayar, İstanbulda seçim nutukları söyliyecekler
F. Cebesoy, bir parti kurmaya hazır
Mareşalin protesto mektubu

Amerikan Dışişleri Bakanının çok alâka çekici Senato Dışişleri Komisyonunda tenkidleri
bir duruşu. Acheson, dinlerken
için yeni bir
dönüm noktasına doğru
Uç Dışişleri Bakanının 8 mayıs toplantısından mühim neticeler bekleniyor
VVashington 29 A.A. (AFP) — Wa-shlngton diplomatik çevrelerinde be-ır^en-ı ««•uı>( - - -t^lıtrızzTmirJT-rıtnıtlıti-Tîntlthlrîîttîttttîm
/ --------------------->
Güreş Millî Takımımız
cumartesi sabahı geliyor
Gazetemizin,
Muharrem Candas’? ^edive*
Dünya Şampiyonu

Seçim mücadelesi mühim inkişaflar göstermektedir. Şu saatte, partilerin liderleriyle ileri gelenleri, seçim yolculuğunda bulunmaktadır.
Ankaradan bildirildiğine göre, Cumhurbaşkanı İnönü dün Malatya-ya hareket etmiştir. Oradan dönüşünde Adana yoliyle Konyaya gidecektir. Malatyada iken bir heyet tarafından Diyarbakıra davet edileceği bildirilmektedir.
C. H.P. Genel Başkan Vekili Hilmi Uran, kendi seçim bölgesi olan Seyhan'a bugün hareket edecektir.
D. P. Genel Başkanı Celâl Bayar, İstanbul İl kongresinde bulunmak ü-zere dünden beri şehrımizdedir.
Bir diğer habere göre. Cumhurbaşkanının avdetinden sonra. Başbakan Şemseddin Günaltay, Karadeniz bölgesine gidecektir.
Diğer taraftan Gebesoy'un istifası ile alâkadar olmak üzere yeni bir siyasi teşekkülden haber veren rivayet ve tefsirler dolaşmaktadır.
En son olmak üzere de Millet Partisi Fahrî Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak. General Sadık Aldoğanın mâsunî teşriiyetinin kaldırılması münasebetiyle, keyfiyeti protesto eden
bir mektubu matbuata göndermiş bulunmaktadır.
Bu husustaki tafsilâtlı haberlerimizi diğer sütunlarımızda bulacaksınız.
î KİN C î
Anayasamız değişmeli midir ? M. Nermi
ÜÇÜNCÜ
Uyanık şehir Sait Bilâl
DÖRDÜNCÜ
Yeni bir Faust Ayşe Nun Mesut bir vilâyet Reşat Nuri Güntekin
B E Ş î N C 1
Türk ve Fransız Gelir Vergilerine dair Prof. Laufenburger
ı -.Ma* f- h
Dün Teknik Üniversitede
menfur bir cinayet işlendi
Bir talebe, profesörünü öldürdü
■ ıı * NMfli
Yugoslavya, Türk emlâki için tazminat vermeyi kabul etti
Londra, 29 (AP) — Yugoslavyada el konulan Türk emval ve emlâki için tazminat verilmesini sağlayan bir Türk - Yugoslav andlaşmasının bugün Yugoslavya Milli Meclisi Yüksek Şûrası taralından onaylandığı resmi Yugoslav Haberler Ajansından öğrenilmiştir. Andlaşma 5 ocakta Anka-rada aktedilmişti.
Stockholm’da dünya ikinciliğini kazanan Greko - Romen Milli Takımımız uçakta yer bulunamaması yüzünden bugün gelemiyccek, KLM uçağıylc yarın memlekete dönecektir. Bu sebepten dolayı, güreşçilerimiz için hazırlanan kar-şılama programı yarma talik edilmiştir. K. L. M. uçağı ge« cikmedjği takdirde, cumartesi sabahı lstanbulda olacaktır.
Bu arada» gazetemiz dünya birinciliğini kazanmış olan Muharrem Candaşa mûtena bir hediye vermek kararını almıştır. Dünya şampiyonuna vereceğimiz hediye, İsviçre nıaınû-lâfından, en yeni teknik ile yapılmış ve henüz Türkıycde mev-cudu bulunmıyan ve dünyanın birçok yerlerinde de henüz satışa çıkarılmamış olan yeni icat bir saattir. Bunun hususiyeti, kol saati olmasına rağmen çalar saat olması, ve bilhassa, iş adamlarına, sporculara zamanlarını hatırlatmak durumunda bulunmasıdır. Küçüklüğü, içerisinde birçok vasıfları olan bu saatin Muharrem Candaş'a, bilhassa bundan sonraki idmanlarında büyük faydası olacağına ve ona tam müddetlerinde za-
(________________________________

■( V A
Muharrem Caııdaş dünya şampiyonluğunu kazandıktan sonra boynunda birincilik ınadalyaslylo
manim hatırlatacağına kani bulunuyoruz.


lirtildiğine göre, 8 mayısta Bevin, A-eheson ve Schuman arasında yapılacak konferans, batı ile doğu arasındaki münasebetlerde bir dönüm noktası teşkil edebilir. Filhakika Amerikalı diplomatlar Sovyet sistemiyle kapitalist sistemin aynı zamanda mevcut olabilecekleri meselesini incelemeye hazır olduklarını bildirmişlerdir.
Kremlindeki şahsiyetler de son zamanlarda böyle bir imkânın mevcut olabileceğini bildirmişlerdir. Herhalde Amerikan siyasi çevrelerindeki kanaate göre bu konferans büyük bir e-hemmiyetl haiz olacaktır.
VVashlngton, 29 iYİRS) — Sovyet basınında intişar eden yazılarla yetkili Sovyet şahıslarının yaptıkları a-çıklamalar, batılı demokrasilerle komünist memleketlerin bir arada yaşayabileceklerini hatırlatmaktadır. Sovyet Rusya, bu suretle. Birleşik Amerika ile oları münasebetlerini Ayarlamaya hazır olduğunu ima etmektedir.
Washington. 29 (YİRS) — Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson, Londıada yapılacak Üç büyük dışişleri bakanlan konferansına giderken Dr. Jesaup ve muhalefet partisine mensup olan Cumhuriyetçi Sherman Cooper’i yanma baş müşavir olarak alacaktır,
Acheson'ıın muhalefetten birini yanında bulundurmak istemesi. Amerika dış siyasetinin her iki partinin görüşlerine dayanacağını dir.
Şimal Atlantik Paktı m zumunda Londıada
da dünyanın dikkati, Üç büyüklerin yapacağı konferansta olacaktır.
(İnayetin en eşi» acı haberi aldıktan soııra Teknik
Mini terkederken
hazin suhııelvrinden biri Foyyaz GÜrsamıı üniversite biııa’

Mareşalin
göstermekte-
Konseyi, ay-toplanacaksa
H
Atlantik Paktı Maliye Bakanları toplantısı
Londra 29 (YİRS) — Atlantik Paktına dahil oniki memleketin Maliye Bakanları bugün Londrada, A-mcrlkanın fevkalâde elçisi Averell Harriman'ın başkanlığında toplanarak Batı Avrupa savunrnasiyle ilgili devlete düşen masrafları görüşmüştür.

Millet Partisi Fahri Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mareşal Fevzi Çakmak dün millete hitaben bir beyanname neş-retmiştir.
"Milli hâkimiyetin İlilen tecellisi ancak bıı hâkimiyeti kayıtsız, şartsız kullanan milletvekilleri ile olacağı malûmdur,, cümlesiyle başlayan bu beyannamesinde Sayın Mareşal, Afyon Karahisar Milletvekili General Sadık Aldoğanın teşrii masuniyetinin kaldırılması hâdisesini ele alarak bunun Anu-yasanıız ve insan hakları.vle tearuz ettiğini ifade eylemektedir.
New-York'ta zelzele oldu
Stuttgnrt, 29 (YİRS) — Bugün Ne'v-York’ta vuku bulan yor sarsıntısında hiçbir hasar kaydedilmemiştir. Sarsıntı, yüksek binalarda bulunanları heyecana düşürmüştür.
Dün sabah, bütün memleketi ye'se eevkeden çok menfur bir cinayet işlenmiş vo bu yüzden bilhassa Üniversite muhitini en kıymetli bir uzvundan mahrum bırakmıştır. Cinayete, Elektrik Fakültesi yüksek matematik profesörü genç ve kıymetli ilim adamı Feyyaz Gürsan kurban gitmiştir. Hâdise şöyle cereyan etmiş bulunuyor: ••Elektrik Fakültesinin birinci sınıfında üç yıldan beri iller Bankası hesabına okumakta olan Maraşlı Mehmet Taş-kesen. bütün imtihanlarını verdiği halde sadece matematik dersinden 5 sömestr devamlı surette muvaffak olamamıştır. Bu son imtihanında da artık bütün haklarını kaybeden talebenin Fakülteden kaydının silinmesi zarureti hâsıl olmuştur. Bunun üzerine Mehmet Taşkesen, İmtihan evrakının yeniden tetkiki hakkında müracaatte bulunmuş ise de, bu müracaatın reddedilmesi ü-zcrlne, Profesöre yeniden husus! surette müracaatie İsteğini ısrarla tekrarlamıştır. Nihayet dün, talebe profesöründen randevu alarak kendisini dekan odasında görmüş, konuşmuştur. Profesör Gürsan talebesine karşı çok iyi muamele etmiş ve asistanı Selma Soysala İmtihan evrakını getirmesini söylemiştir. Evrakın tetkikinden sonra profesör asistanına: "Ben belki yanılmış olabilirim, bir (le beraberce Ince-leyellm" demiş ve telkikatı birlikte yapmışlardır. Tetkik neticesi yine tnle-İ>e aleyhine olmuş ve her iki hoca Mehmet Taşkeseni İkona vo teskine çalışmışlardır. Mehmet., artık herhangi bir şeklide kurtulamıyacağmı anlayınca koltuğunun altında gizlemiş olduğu tabancasını çıkararak asistan Selmavn "Sen kMşcyo git, yüzünü duvara dön!"
iriden
Dün menfur bir cinayete kurban Profesör Feyyaz Gürsan
oldu-uzun Fındıklıda

yüzünü duvara dön!” emrini vermiş vc bu defa profesöre dönerek "Benim istikbalim mahvoldu, seni yaşatmıyaca-ğım" diyerek namluyu profesöre çevirmiş, durumun ve-hametini idrak ederek asistanın bağırması üzerine, profesör. genç kadını teskine çalışmış "Sakin olunuz, korkulacak blrşcy yok., demiştir tşte bu sırada katil iki el ateş etmiş. İlk kurşun profesörün. otomatik kurşun kalemini parçalıydın k kalbinin altından girmiş. İkincisi dc gırtlağına 1-aabet etmiştir. Tam bu esnada, bize bütün bu geçenleri anlatan anlatan kendini bilrnlyerck odadan fırlamıştır. Katil. hâdisenin yegâne şahidi asistanın peşine de diışmüş l-so dc. onu bulamamış, geri dönerek, yaralı olarak kapının önünde yatan profesörün üzerine Üç el daha ateş etmiştir.
Bundan sonra, kendisini yakalamak isteyenleri tehdit e-derek binadan kaçmıştır. Kaillin elinde

tabanca olduğu halde kaçmakta ğunu gören bir polis memuru bir takipten sonra ancak yakalamağa muvaffak olmuştur.
Profesör Feyyaz, beş yerinden yaralı olarak kaldırıldığı Gümüşsüyü hasta-hanesinde tedaviye imkân bulunama-dan gözlerini hayata kapamıştır.
Hâdiseyi müteakip mektebe gelen Vali ve Emniyet Müdürü Rektör ve Dekana taziyetlerini bildirmişlerdir. Vc nöbetçi savcısı tahkikata el koymuştur. Bu sırada zavallının ailesi telâşla mektebe gelmiş, kentlisine vaziyet yavaş yavaş anlatılmış, derin bir teessür içinde kalan eşi güçlükle teskin edilebilmiştir.
Gerek talebe gerek profesörler arasında büyük bir teessür uyandıran bu hâdise hakkında Teknik Üniversite Rektörü şunları söylemiştir:
••— Üniversitemizin en kıymetli elemanlarından profesör Feyyaz Gürsan* ııı bir talebe kurşuniyle ölmesi üniversitemiz için acı bir lekedir. Talebelerin imtihanlarda çok sı kıstırıldığı vo kendilerine kasden zorluk çıkarıldığı hakkındaki iddialar yorsizdir. Biz talebelere şimdi 5 defa İmtihana glrpı® hakkı vermekle âzami müsamahayı göstermiş bulunuyoruz. £
Makine Dekanı da şunları ilâve etmiştir: ••— Böyle bir hâdise irfan hayatımızda ilk defa oluyor. Feyyaz Gürsan 1009 da doğmuş Feyzlye ve İstanbul liselerini bitirdikten sonra 1936 da Sorbonu bitirmiş, gösterdiği büyük liyakat üzerine asistan, doçent vo nihayet 0.6.1949 da profesör olmuş, ilmi a-raştırmalor yapmış, eserleri lekctlnılzde hem de Fransa kılda yayınlanmış, büyük dergilerinde neşredilmiştir, kan. muntazam, dikkatli, yeri kolaylıkla doldurul*mıyacak
hem mem-ve Amerini n t e ma tik Çok çalıç-«oğukkanlı btr profesörümüzdü. Üniversite matem olarak bugün tatil edilmiştir. Bu hâdisenin en elim tarafı öğrenci diye bağrımıza bastığımız fakat bu hakka lâyık olmayan birisinin hain kurşuniyle ölmesidir."
Teknik üniversite bu hâdiseden dolayı duyulan teessür Üzerine bugün kapalı olacak vo profesör Feyyazın cenazesi yarın saat 11 do mektepto yapılacak bir merasimden sonra öğle namazını müteakip Beyazıt Camiinden kaldırılacaktır.
itirazı
Amerika, diğer serbest milletlerin de Atlantik Paktına alınmasını istiyor (Gazeteler)
— Gelin! Bunu ancak bu pakt paklar
Sayfa 2
TETKİKLER
Anayasamız değişmeli midir?
Yazan : A4. Nermi
ş
D
EVLET Başkammış İsmet İnönü’nün 24 mart 1950 de, PolatlI-da söylediği nutuk. Türk Devrisinin olduğu gibi Türk demokrasisinin de gsüşnıesi tarihinde çok ehemmiyetli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmelidir. Anayasamızın tekrar gözden geçirilerek bir takım değişiklikler yapılması lüzumu, bizlnı için, yepyeni bir olay değildir. Parti toplantılarında olduğu gibi gazetelerimizde. dergilerimizde, günlük hayatın temposu bir türlü gevşemiyen dedikodularında da bu konu, öteden beri, münakaşaların en sıcak noktasını teşkil etmektedir. Bunun böyle olmasına da hayret edilmemelidir.
Bizim anayasamız hukuk sistemleri, istihsal kudretleri, fikir hayatları, kısacası, bütün sosyal yapıları çok ağır gelişmiş milletlerin anayasalarından, bir çok bakımdan, ayrılan köklü bir özellik göstermektedir. Onun için yurdumuzda anayasamıza karşı yöneltilen tenkldlerin kendine göre ehemmiyetleri vardır. Hattâ bu konu ile ilgili fikirler, akıllara hayret verecek aykırılıklar, çeşttlenişler, tezatlar şeklinde belirmektedir. Bunun neden ileri geldiğini anlamak hiç do güç değildir.
Anayasamızın değişmesini İatiyen-ter, mantıklarını daha ziyade zümre menfaatlerine göre ayarlamaktadırlar. Halbuki, bizim anayasamızın ruhu büsbütün başkadır ve yapılan münakaşalar da. bu bakımdan, düşündürücü bir renk taşımaktadır. Çünkü. anayasamız, bizim hukuk kaynağımız olduğu için, yeni cemiyetimizin, yeni sosyal düzenimizin belkemiği sayılır. Onun için anayasamızda yapılacak değişmeler, ancak Türk Devrlminin ruhuna göre, yeni hayat düzenimize göre, daha doğrusu, bize çağdaş bir istikamet gösteren ideallerimize göre yapılabilir. Çünkü, anayasamızın dile getirdiği hayat safhası: dün ve bugün arasında bir Ahriman ve Hürmüz hududu çizmiştir. Biz yeni benliğimizi buna borçluyuz. Bu benliği destekle-miyen, daha yüksek bir gelişime ka-vuşturmıyan anayasa değişmeleri Türk cemiyetinin yaşamış dinamizmine karşı yöneltilmiş büyük tehlikelerden başka bir şey değildir.
Dergilerde, gazetelerde anayasamızın değiştirilmesi lüzumu üzerine ileriye sürülen bulanık ve sisli mütalâalar bizde ne kadar çok haklı üzüntüler uyandırmışsa tünet tnönü-nün aydın ve pürüzsüz tahlilleri de bize o kadar ferahlık vermiştir. Çok yerinde bir demokrasi
Devlet Başkammış. Polatlıda, attığı fikirlerin kendi şahsî olduğunu bilhassa belirtmek nu duymuştur. Bu fikirlere nayaaamıom değiştirilmesini
ren sebepler hiç de küçümBenemiye-cek kadar kuvvetlidir. Bugünkü anayasamızın yalnız bir değil, pek çok zayıf tarafları vardır. Çünkü, bu a-nayaaa; âzalarının ehemmiyetli bir
anlayışiyle Öne fikirleri lüzumu-göre a-gerekti-
New-York Times’in Türkiye hakkında bir yazılı
"Mayıs seçimlerinin tam bir hürriyet içinde yapılmasına çalışılıyor”
”îktidar Partisi, Türkiyenin hayat seviyesini yükseltme gayretlerinde muvaffak olamamıştır”
gazetede
hak-
Halk
Halk
W(ehington, 29 (YÎRS) — Ne w. York Times gazetesinin Türkiye muhabiri fiulzberger, dünkü neşrettiği makalesinde Türkiye kında şunlan yazmıştır:
'Türklyedeki hakiki yetki, Partisi liderlerinin elindedir.
Partisi, Türklyedeki hayat seviyesini yükseltme gayretlerinde muvaffak o-lamamıştır. Keza 300.000 kadar sanayi işçisine sendika kurmak hakkını verdiyse de, grev hakkı verilmemiştir. Türkiyede cehalet azalmaktadır, fakat okuma ve yazma bilmiyenlcrin sayısı hâlâ pek çoktur.,,
Seçimlerden bahseden muhabir diyor kİ:
"Cumhurbaşkanı İnönü, seçimlerin dürüst yapılması İçin elinden gelen
Ezelî ihtilâfı halletmek üzere
Hindistan ve Pakistan Başbakanları 2 nisanda buluşacaklar
Yeni Delhi, 29 A.A. (AFP) — Bu ■ab&h Parlâmentoda Paklatan Barbakanı Liyakat AH Han’m 2 nisan tarihinde Hindlstana geleceği haberini teyld eden Pandit Nehru, PakistanlI devlet adamiyle yapacağı görülmelerin yalnız mevcut buhranı yenmek meselesine hasredllmiyeceglnl, fakat İki memleket arasındaki Ihtl-lAtçı meselelere bir hal çaresi aranacağını da söylemiştir.
Batı Bengaldekl duruma tenıaa e-den Nehru, teknik bakımdan Kal-kütada sıkıyönetim llftn edilmediğini, fakat İç güvenlik ve huzura karşı her tehdidi bastırmağa azmeden hükümetin İcap ettiği zaman böyle bir karar vermekte tereddüt etmiyeceglnl bildirmiştir.
Çinde Rus askerleri
Washington, 29 (YİRS) — Hong-Kong’a gelen yolcuların açıkladığına göre, Şanghayda Rus askerleri belirmiştir, Huşlar umumiyetle hava meydanlarının bulundukları bölgelerde toplanmışlar»
kısmı Türk Devri mİ ne henüz pamuk ipliğiyle bağlı Meclis devrelerinde doğmuştur. Başka milletlerin geçirdiği tehlikeli tecrübelere düşmek istemiyorsak anayasamızı her türlü politika buhranlarını, sosyal sürprizleri şiddetle önliyecek bir şekilde değiştirmek zorundayız.
Biz bugün, nedense, ctoreceAİ* ve doğrudan doğruya seçim hakkını tanımış bulunuyoruz. Bu, belki, halkımızın demokrasideki olgunluğuna inanışımızın sağlam bir delilidir. Fakat büyük hayat buhranları her zaman cemiyetlerin iç varlığını dizginsiz kasırgalar gibi gayurmuş» değer ölçülerini altüst etmiş ve onları u-mulmadık istikametlere sürüklemiştir. İnsan cemiyetleri mevcut oldukça bu gibi sosyal sarsıntıların belirmesi imkânsız değildir. Onun için anayasalar, bütün imkânları düşünerek yapılmalıdır. Dünya tarihinin son gelişim safhaları devlet yetkisinin hangi İstikametlerde daha çok birikmesi gerektiğini tam bir aydınlıkla göstermektedir. Devlet-adamı, bir çoklarının zannettikleri gibi, kollan değişmez prensiplerle bağlı bir şahsiyet olmamalıdır. Politika gerçeklikleri, hiç beklenmeden beliren 'duruma göre dümen kırmacını bilen şahsiyet ister. Biziın daha ziyade doktrinlere çok bağlı anayasamız, doğrusunu isterseniz, bu bakımdan» elverişli değildir. Bir taraftan ağır işliyen anayasamız, başka bir taraftan bütün devrimi tehlikeye düşürecek imkânlarla doludur. İsmet İnönü bunlardan birini en açık sözlerle bize anlatıyor: Seçim noliersinde büyük çokluğu alocak bir şiyaM parti, anayasa dahil oldu yu halde bü-tün kanunları bir hafta içinde değiştirebilir. Devlet Balkanımızın bu çokluktan ne anladığım tefsir etmek bize düşmez. Fakat biz de kendileri gibi tam mânnslyta şoâri düşündüklerimizi söyliyebülriz. Ve bunu söylemek de Türk Dcvriminl benimsemiş her vatandaşın vazifesidir.
Demokrasiye inanan, şimdiki sosyal düzenimizi kurtuluşumuzun temeli sayan partilerden ürkmemelıyız. Kontrolsüz hiç bir demokrasi olamaz zaten. Fskat nuntulmamalıyız kİ. bizim salcılık ve solculuk gibi iki bü-yllk düşmanımız vardır ve her ikisi de zihniyetçe bütüncüldür, totaliterdir. Bunlardan birini son devrlmimız-le söküp etmişizdir. Öteki ise ayaklanmak İçin fırsat beklemektedir. Bu iki beynelmilelci ve totaliter düşman, son yıllarda bir çok örneklerini gördüğümüz gibi, sırasında elbirliği de yapabilirler. Çünkü, ruhları buna son derecede elverişlidir. Böyle bir durum, şimdilik, belki bir hayaldir. Fakat tarihin fırtınalı anlarında gerçekleşen hayaller az mıdır? Her tedbir. zaten mümfcüH otam önlemek için alınır. Bu bakımdan, anayasamızın bütün eksiklerini realist bir anlayışla incelemek ve tamamlamak lâzımdır.
bütün gayreti sarf etmektedir. Geçen seçimler uygunsuz yapılmıştı ve İnönü, mayıs ayında yapılacak olan yeni seçimlerin tam bîr hürriyet içerisinde cereyan edeceklerini garanti etmiştir.
İnönü, yeni idarenin, İki meclisten müteşekkil olacağını da bildirmiştir. Demokrasi. Türkiyede büyük bir İtibara mazh ardır.
Türkiyede basın hürdür. Yabancı muhabirler için vaktiyle meriyette o-lan sansür, kaldırılmıştır. Türkiyede demokrasi, tedricen değil fakat çok büyük bir süratle İlerlemektedir.,,
Tenkld hakkının serbest olduğunu yazan muhAbir, bugün Türkiyede, on iki yıldan beri en sıhhatli siyasi havanın estiğini belirtmiştir.
Belçikadaki buhran nihayet yatışıyor
Kıral memlekete dönecek, fakat oğlu lehine tahttan faragat edecek
Stuttgart, 29 (YİRS) — Belçika Sosyalist Partisi, menfada bulunan Kıral Leopold’un memlekete avdet etmesi için nihayet rıza göstermiştir.
Bu hususta bir açıklamada bulunan Sosyalist Parti Lideri ve eski Başbakan Paul Henry Spaak, Kıral Lepo-pold'un Belçikaya avdetini önleyen vo 945 te çıkarılan kanunun kaldırılması İçin Parlâmentodaki İki kamaranın müzakerelere başlamasını tensip etmiştir. Maamafih, Kıral Leopold’un, memleketine dönünce, tahttan oğlu lehine feragat etmesi şarttır.
Amerikalıların yarısı, 5 sene içinde harp olacağına inanıyor
New-York, 29 A.A. (AFP) — Eğer Gallup Enstitüsü tarafından geçende yapılan halkın fikrine müracaatın verdiği neticeye inanmak lâzım gelirse Amerikalıların yüzde ellisi A-merlkunın beş seneden önce harp halinde bulunacağını talimin etmektedirler.
no Mart 1050
İŞ
v r I t ( T A 7? n t tjl
Millet Partililerin iddialarına göre
•T
İnönüniin radyoda yayınlanan nutukları bir seçim suçu mu?
Ankara Savcılığı, Basın. Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü aleyhine âmme dâvası ikame etmezse, Millet Partisi dâva açacak
Ankara 29 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Cumhurbaşkanı İnö-ııünün Ankara kazalarında trad ettiği nutukların akisleri devam ediyor. Bazı kimseler Savın Cumhurbaşkanının seçim kampanyasını çok erken açtığını söylemektedirler. Bu cümleden olarak Millet Partisi çevrelerinde bugün garip ve oldukça enteresan bir iddia ortaya atılmıştır. İddiaya göre lııönünün radyoda yayınlanan nutukları birer seçim suçu teşkil etmektedir. Zira Seçim Kanununun 47 nci maddesine göre radyolarda propaganda, oy verme gününden Önceki 10 uncu gün sabahından 3 üncü gün sabahına kadar devam edebilecektir. Yine bu mahfillere nazaran Seçim Kanunu radyolarda propaganda hakkını şahıslara değil, yalnız siyasi partilere tanımıştır. J
Yukarıdaki mütalâayı İleri süren
Eskişehir felâketzedeleri için
Memlekette 1 milyon lira toplandı
Bununla bütün felâkete uğrayanlara evler yapılacak, kâfi gelmezse hükümet tamamlayacak
Ankara 20 (A.A») — Eskişehir felâketzedelerine genel yardım heyeti dün Kızılay Genel Merkezinde Diyanet İşleri Başkanı A. Hamdi Akseki’nin başkanlığında toplanmış ve bazı kararlar alınıştır
Başkan Hamdı Akseki, bu hususta aşağıdaki izahatı vermiştir:
“Bugüne kadar nakdi yardım bir milyon liran geçmiştir- Bur paralar Ziraat Bankasında açılan "Eskişehir felâketzedelerine yardım heyeti,, başkanlığı hesabına yatırılmnktadu Vo bu paralar münhasuan felâketzedeler için yeniden yapılacak evlere sarfedi-
Scvyet usulü ticaret anlaşması
Rusya, peyklerden ucuz aldığı malları, gene peyklere pahalı olarak satıyor de 75 ini kendisine göndermelerine kurıtı vermiştir. Rıınısnya, rv?trolünü ve petrol mamûllcrinl dünya piynynsı fiyatına Rusyaya ihraç edecek. Halbuki bu fiyat Kumanyanın İstihsal nınsraflurından çok aşağıdır. Rusya sonra bu Kumanya petrolünü Bulgaristan ve Çekoslovakyaya büyük kârla satacaktır.
Belgrad. 29 A.A. (LPS) — Bel-grad Radyosu. Rusya ve Balkan memleketleri için yaptığı bir yayımında. şubat ayında Rusya ile Kumanya. Bulgaristan, Çekoslovakya ve Macaristan arasında yapılan ticaret anlaşmalarını şiddetli bir lisanla ten* kid ederek şunlan ileri sürmüştür:
Moskova bu anlaşmaların kardeşçe anlaşmalar olduklarını söylüyor. Bunun ne olduğunu pekâlâ biliyoruz. Moskova, Kumanya, Bulgaristan. Çe-koslovakyanın ihraç mallarının yüz-
Bir temel kazılırken
.... —
Bursada iki altın yaldızlı lahit bulundu
Bursa, 29 (A. A.) — Şehrimizin Demirtaş mahallesinde Gazhane karşısında yeni yapılmakta olan bir tamirhanenin temeli kazılırken altın yaldızlı iki lâhit bulunmuştur. Üzerlerinde ince işlemeler ve kitabeler bulunan bu 1 Ahitler çehrimizde geniş a-lâka uyandırmıştır. Müze idaresi lâ-hitlerl tetkik etmektedir.
Bu iki lâhdtn Fatih devrine ait olduğu anlaşılmaktadır.
Kısa haberler
Marbhall Plânından TÜrkiyeyc tekrar 8 milyon 320 bin dolar verildi
Wushington, 29 (YİRS) — Mur-shall Yardım Plânı faslından olmak üzere TÜrklyeyc yeniden 3 milyon 320 bin dolarlık bir tahsisat verilmiştir. Türkiye, hu para ile traktör alacaktır.
Kalyaya ilk Amerikan yardımı haşladı
Washlngton. 20 (AP) — İyi haber alan diplomatik kaynaklardan bildirildiğine göre. Kalyaya ilk A-rnerlkun yardımını götürecek olan gemi, cuma günü New-Y’ork-tan hareket edecektir.
Ürdün hakkındaki karar
I nlsnndu verilecek
Londra. 29 (YİRS) — Arap Birliği, Ürdün hakkındaki kararım, 1 nisan cumartesi günkü toplantısında verecektir.
Kararın tehir edilmesinin sebebi, Ürdünün Fillstine İcarşı kındıgı tavrı açıklaması için mühlet vermektir.
tabir
Soımıll 1 ııihaııda hülyanın
\e H.vılhi(‘ giriyor
Roma, 29 A.A. (Reut.or) — î-talvanın bir nisandan İtibaren Sn-malinin vesayetini resmen alacağı bildirilmiştir. Vesayet Ingil-tereden îtalyaya devredilecektir.
İtalya 10 sene müddetle Birleşmiş Milletlerin nezareti altında vesayeti muhafaza edecektir.



Millet Partisi çevrelerine göre bu vaziyet karşısında C. Savcılığının Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü aleyhine dâva ikame etmesi gerekmektedir. Seçim Kanununun âmir bulunduğu sarih hükümlere rağmen Ankara Cumhuriyet Savcılığı Umum Müdürlük aleyhine dâva açmadığı takdirde Millet Partisi bir dâva ikama edecektir.
Bu haber üzerine düşüncelerini sorduğumuz bazı hukukçular kendi kanaatlerine göre Seçim Kanunundaki hükmün hükümet tarafından partilere ayrılacak saatlere ve sırf bu partilerin kendi programlarını memlekete yayabilnıelerlne münhasır olup Anadolu Ajansının veya Basın - Yayın Umum Müdürlüğünün haber şeklinde radyoda nakletmeleri ile bir ilgisi olmadığını ve bu bakımdan da ortada bir suç bulunmadığını söylemişlerdir.
lecektlr. Bunu tekrarlamayı faydalı ouluyorum Şayet bu evlerin yapılmaları için hamiyetli halkımızın bağışları kâfi gelnılyccek olursa geriye kalan kısmını da hükümet taj namlıya-çaktır, Ve yalnız o kısım İçin ev sahipleri hükümete borçlanacak vc bunu da faizsiz olarak 20 yocekierdir. Bunun için çıkmıştır.
Aldığımız kararlardan
dur: Yapılan bağışları müfredatlyle gösterir bir broşür yayınlanacak ve herkes verdiği parayı burada görebilecektir.,,
senede öde-blr kanun
biri do bu-
Dışişleri Bakanı Sadak, Straabourg’a git-bugün saat 17,25 te özel ilo Paristen hareket et-
Sadak, Strasbourg’a hareket etti
Paris 29 A.A. (özel muhabirimizden) — Türkiye Necmeddin mek üzere bir otoray miştir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantılarında Türkiyeyi temsil edecek olan Sudak, Avrupa İktisadî İşbirliği Teşkilâtı toplantısında bulunmak üzere .hafta sonunda Parise avdet edecektir.
Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman, aynı otorayda Strasbourg’a gitmiştir. İki devlet adamı, muhakkak ki bu seyahatten istifade ederek, TÜi’kiye ve Fransayj ilgilendiren meselelere dair görüşmelerde bulunacaklardır.
Eııdoııezyudu karışıklıklar dv\.n»ı lillsor
Jakarta, 29 A.A. (APPı — Doğu Endonczyanın .lakarta Cumhuriyetine ilhakı lehinde veya aleyhinde olun teşekküllerin nümayişleri dovom etmektedir.
Bu gösteri bilhassa Makassaı eyaletinin merkezinde şiddetli bir mahiyet keabetmiş ve bu şehirde parlâmento üyeleriyle yüksek şahsiyetlerin evlerine ol bombaları a-hlmıştır.
Otomobille dolaşan Holftndalı-lar tüfek hücumuna uğramışlarsa da insanca zayiat olmamıştır.
Amerikan Mecllal Vardım Plânından 250 milyonu İndirdi
Wnflh1ngton. 20 (A.P.l — Mümessiller Meclisi dün, idarenin, 3 milyar 372 milyon 450 bin dolarlık yabancı memleketlere yardım kanun tasarısından 250 milyon dolarlık bir tenzilât yapmıştır.
Meclis. ECA, İktisadi İşbirliği Teşkilâtının, Amerikan ziraat İstihsal fazlasından. 1 milyar dolarlık bir yardım yapılması hakkında ki tasarıyı da reddetmiştir.
Orgeneral Colllns Tahranda
Washington. 29 (YÎRS) — A-merlkan Kara Orduları Kurmay Başkanı Orgeneral Collins, bugün uçakla Tahrana varmıştır. Coülns. İrandaki Amerikan askeri heyetlerini teftiş edecektir.
kongresi bugün yapılacak
D. P. Genel Başkanı, Partinin seçim hakkındaki durumunu açıklayacak
Demokrat Parti K Kongreni bu sabah «ant 10 dan itibaren Sea Tiyatrosunda toplantıya bağlıyacaktır.
Genel Başkan Celâl Bavar dün sabah Ankaradan uçakla şehrimize gelmiş ve kendisiyle görüşen gozetecite» re şunları söylemiştir)
M— Yarın saat 10 da Ses Tiyatrosunda yapılacak olan Demokrat Parti İstanbul İl Kongresinde hazır bulunacağım. Kongrede bir konuşma yaparak partimizin önümüzdeki seçim hakkındaki durumunu burada açıklamaya çalışacağım.„
Celâl Bayar, C. H. P. den İstifa
Cebesoy, Terakkiperver
Fırkayı ihya edecek
Kurucular arasında Rauf Orbay, Adnan Adıvar ve A. Emin Yalmanın da bulunduğu söyleniyor
Ankara 29 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Konya Milletvekili Ali Fuat Cebesoy’un C. H. P. den İstifası hakkında şehrimizde çeşitli tefsirlerde bulunulmaktadır. Bunların içinde en şayanı dikkati eski Meclis Başkamnm "Terakkiperver” Fırkayı ih>*a edeceğine dair olanıdır. Ce-besoyla yakın teması bulunanların temin ettiklerine göre istifasının neticesi olarak Ali Fuat Cebesoy. Rauf Orbay ve Adnan Adıvarla birlikte Terakkiperver Fırkayı kuracaktır. Yine aynı kaynaklara nazaran Vatan Başmuharriri Ahmet Emin Yalman ın da desteklediği bu teşebbüs seçimlerden önce
bile, mütaakıp günlerde kuvveden fiile çıkmış olacaktır. Bu kendileriyle temas ettiğimiz çevreler haberi ihtiyatla telâkki et-
melerine rağmen isimleri zikredilen zevatın ötedenberi bu yolda fikir teatisinde bulunduklarını teyld etmektedirler.
Bazı mahfillere göre de bu hareket
olmasa
hususta siyasi
Seçim faaliyeti artıyor
İzmir Belediye Başkanı istifa etti
İzmir C. H. P. ve D. P. adayları, gelecek hafta belli olacak
İzmir 29 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — tzmlr Belediye Başkanı Reşat Leblebicloftlu bu akşam Valilik makamına gönderdiği bir mektupta İzmir milletvekilliğine adaylığını koymak kararı verdiğinden Belediye Başkanlığından İstifa ettiğini bildirmiştir. Başkan bundan sonra tertip ettiği basın toplantısında 9 yıldan beri Başkam bulunduğu tzmlr şehrinin ve halkının yardımlarına minnettar olduğunu İfade etmiştir.
(17) milletvekili seçecek olan İzmir Vilâyetinde adaylar belli olmuştur. C H P. ve D.P. ye adaylık için müracaat edenler 100 rakamında toplanmıştır. Her iki parti kendi bünyesinden en başarılı 17 leri bu hafta seçecektir. D.P. on yedisi, pazartesi aJtş&mı, Halk Partisinlnki perşembe akşamı belli olacaktır. D.P. nln İçinde iki grup pazar günkü yoklamada kendi listelerinin kazanması için propagandalarını genişletmişlerdir.

Aluıanyaıını Avrupa Konseyine kabulü bugün görüşülecek
Strasbourg, 29 A.A. (Router) — Almanyanm Avrupa Konseyine kabulü, yarın burada toplanacak olan Bakanlar Konseyi toplantısının başlıca mevzuu olacaktır.
Almanyanm Konseye kabulü hakkında Başbakan Adenauer ve Winaton Churchill tarafından verilen demeçlerde Bonn Hükümeti tarafından ileri sürülen şartlar hakanlar tarafından İncelenecektir.
İngiltere, Avrupa İşleri İçin hlr hakanlık tesis ediyor
Londra. 29 A.A. (AFP) — Diplomatik çevrelere göre, Bevln, artık Avrupa Konseyi kadrosunda münhasıran Avrupa işleri ile vazifeli bir bakan tâyin edilmesi pren-slpine muhalif değildir.
Bu makama en muhtemel olarak Devlet Bakanı Kenneth Younger in İsmi zikredilmektedir.
Bu bakanlık Dışişleri Bakanlığının emri altında olacaktır. Yugoslavya, hlr konsolosun tevkifi yüzünden Çekoslovakya’ya nota verdi
Belgrad. 29 A.A. (United Press) — Dışişleri Bakanlığınca Belgrad-daki Çekoslovak sefaretine tevdi edilen notada. Bratlalavadakl Yugoslav konsolos muavini Şetllc Keirlcln 21 martta tevkifi keyfiyeti protesto edilmektedir.
eden General Alı Fuat Cebesoy ve Sinan Tçkolioglu hakkında şunları söylemiştir:
"— C. H. P. deki istifalar beklenilen şeylerdendir. Kanaatime göre bu istifalar çok geç kalmıştır Mamafih C. H. P. den dnhn başka istifaların da beklendiği zannı efkârı umumiye-le hâkimdir..,
Bundan sonra General Ali Fuat Ccbesoyun “muhalefet liderleri benimle görüşecektir,, sözü hakkında:
°— General Cebesoy’un beyanatını bu sabah okudum. Kendisiyle görüşüp görüşmeyeceğim hakkında bir şey söyleyemem.,, demiştir.
1
C. H. P. nln muhalefeti parçalamak gayesine matuf i'enl bir taktiğidir. Bu fikri ortaya alanlar bir müddet Önce lzmirde bir İşçi Partisi kurulacağı yolundaki haberlere İşaret etmektedirler.
Yukarıda adı geçen üç şahsiyeti yakından tanıyan kimseler bunların böyle bir manevraya âlet olmıyacak-lannı katiyetle söylemekte ve esasen 1950 seçimleri için bu işde çok geç kalınmış olunduğu İfade etmektedirler.
Marshall Yardım Plânından
Türkiyede hususî teşebbüse ilk yardım
Bursa, 29 (A.A.) — Şehrimizde 75 bin teneke peynir alacak ve civar vilâyetler de dahil olmak üzere Bursa-nın meşhur meyvalaruu kış-yaz aynı tazelikle muhafaza edecek muazzam bir soğukhava tesisatı yapılmıştır. Şahsi bir teşebbüs eseri olan bu tesisata, Marshall Plânı gereğince ilk yardım olarak 250.000 dolar tahsis* e-dllndş ve bu teşebbüs Russel Don* tarafından büyük bir alâka ve sempatiyle karşılanmıştır.
Mr. Dorr. “Türkiyede yaptığımız ilk orijinal iş budur” diyerek bu teşebbüsü büyük bir memnuniyetle des-tekliyeceginl bildirmiştir.
Bıı müessesenin hâlen Avrupa memleketlerinde dahi bulunmayan makineleri, Amerlkadan yola çıkarılmıştır. Bu makineler 15 güne kadar monte edilecek, meyva ve sebzeler bütün tazeliklerini ve vitaminlerini muhafaza eder bir halde ihraç rek kıymetlendirilmiş olacaktır.
edile-
Öğrenciler arasında “Dostluk Bayrağı” müsabakaları
Ankara 29 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Dışişleri Bakanlığına gelen bir habere göre Unesco Teşkilâtında üye olan devletlerde 15 yaşından sşagı talebeler arasında “Dosluk Bayrağı,, müsabakaları tertip eden Lady Butterfield adında bir İngiliz sulhseveri memleketimize de gelecektir. Lady Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük merkezlerde bu müsabakaları tertip edecek ve bu yolda tetkikler yapacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı misafir La-dy’ye bütün kolaylıkları gösterecektir. Misafir, devlet adamlarımızla ve kadın teşekküllerimizle de temaslarda bulunacaktır»

Galata Rıhtım caddesi asfalt oluyor
Galata köprüsünden başlayan asfaltın Tophaneye kadar uBatılmaaına nisanın ilk haftasında başlanacaktır.
Çanakkale ve Geliboluya sürat postası
Devlet Denizyolları İdaresi Çanakkale ve Geliboluya sürat postaları ihdasını düşünmektedir. Bu takdirde vapurlar pazar günü giderek pazartesi günü tsta.nbuta döneceklerdir.
HAVA RAPORU
Son 24 e*aat zarfında yünlümüzün hava durumu. Doğu Karadeniz. Egr, Akdeniz. İç Anadolu’da çok bulutlu ve yer yor yağışlı, diğer bölgelerde az bulutlu geçmiştir.
Yağışlar Egvntn doğu kunınlarmdu ve Doğu Anadoluda kar. diğer bölgelerde yağmur şeklinde olmuştur.
Son 2i saat zarfında yurdumuza düşen vağış miktarları metrekarede Şiirli o 37. Akşehlrdo 30. Antakyadn 27. Manimde 26 AntcptO 2Ö, Dörtyol'la 21. Ifikenderuııda 17. Kura kösede 16, Mersin ve Osmnniyedc 14, Vrfada 10. Gire-sunda 6. Kursta ö, Vlulcışluda 4. Trabzon. İsparta ve Burdurdu 3 kilogramdır.
Kar kalınlıkları Karalfözede 22. Ak-şehirde 19. Erzurumda 17, ve Karata 7 cm. d ir.
En düşük un, sıfırın altında Kara ve Akşehtrde 7. en yüksek ısı sıfırın Üstünde lskenderunda 18 derecedir.
Bugün şehrimizde hava öğleye Radar sisli, öğleden sonra açık olacak ve hararet derecesi yükselecektir.
Paris Hukuk Fakültesi Dekanının dünkü konferansı
İstanbul üniversitesinin misafiri olarak şahriinigtle bulunan Paris Hukuk Fakültesi Dekanı Profesör Jullot de la MomOfîl^ro dün îstnnbul Hukuk Fa-kliltosindc ‘Haksız Fiil Mesuliyeti'* mevzulu ikinci konferansını vermiştir.
Hukuk FakIHlesi dekan ve profesörleriyle pelo kalabalık bir talebe topluluğu tu-rafın* hm takip edilen konfe-ninnin profesör Türkiye İlo Fransa a-rasındıt mevcut, ananevi kültürel bağla rn trmnsÎD söze haşlamış ve Fransız hukukunda haksin fili mesuliyetinin ge-llşmeslhl İzah otrhlşUr.
Konforıınsian sonra Hukuk Fnknite-(1 Dekanı, kendisine üniversite adına tefekkür etmiş ve talebe ta rafından aynı n profcaörr bir buket verilmiş ve ıllikikRİarca süren bir dostluk tezahüratı yapılmıştır. Bundan çok mütehassis olun profesör “Yuşasın Türkiye, ya-Hnam Türk gençleri” diye mukabele etmiştir.
Açılacak türbeler, hurafe kaynağı olmıyacak
Millî Eğitim Bakanı, dün bİF basın konferansında muhtelif meseleleri izah etti
ct-
iyt
tkl günden beri şehrimizde butanssı MIHI Eğitim Bakanı Tabuta BnLUgMOğrç dün «aat 16 da Milli EğîUm MGdUrîü-günde bir baıın toplantısı yapmıştır. Bakan gazetecilere ezcümle suntan söylem İştir ı
Türbe, tekke vo zaviyelerin ka-patılmasi hakkındaki kanuna eklentA fıkranın tatbikatı ile alâkalandım.
Türk büyüklerine ait otan ve yük* «ek «anat kudreti bulunan türbeleri aça* cağız. Biliyorsunuz kİ, Türk büyüle lerinln hepsinin türbeni yoktur. Bun* tarın çoğu açık mezarlarda yatıyorlar. Bakanlık Türk büyüklerine alt olau bütün türbe ve mezarların iman işini müzeler idareainin vazifesi telâkki mektedlr.
Türbelerden büyük bir kısmı
bakılmıştır ve mâmurdur. Harap olanların imarını programtaştıracağım.
Açılan türbeleri tıpkı müzeler glbj haftanın muayyen gün ve saatlerinde vatandaşların ziyaretine tahsis edece* ğiz. Buralarını hiç bir zaman hurafe kavnağı yapmıyacağız. İplik bağla» mnk. mum dikmek gibi vaziyetleri Ön-Hyeceğtz. Eşyalar vo memurlar ta* marnlanınca. Bakanlar Kurulu listesi mucibince bunlar peyderpey açılacaktır.
Diğer taraftan burada 500 tincü fetih vıh programının tatbikatı işi ile meşgul oldum. Bu arada eski eserlerin tamirine alt işler Bakanlığımıza düşmektedir. Voltan ve bahçeleri Belediye yapacaktır. Programda Rumeli vo Anadolu Hlsarlnrlylv Topkapı Sara-yının geri katan tamirleri. Çinili Köşkün Fatih müzesi hullne getirilmesi measletarl vardır. Bu işlere bu «ene başlıyoruz.
Luanbuklakk Fetih Yıllarım Kutlama Derneği bizo bu sahada faydalı olacaktır. Abide dikmek işini Dernek üzerine almıştır. Bütün vatandaştann vo bUhaasn İstanbulluların hu Demeğe yardım etmelerini rica ederim.”
Bundan aonra grizetacller. Teknik Ü-niverritedv dün vukubulan müessif h.ı-tliM© hakkında Bakanın ne düşündüğünü. bilhassa orta öğretim sahasında eta vukubulan hu gibi haller karşısında Bakanlığın tedbir ıdıp almadığını, bfcyls bir tedbir alınmamışsa bundan böyle nasıl hareket edileceğini sormuşlardır. Bakan, bu «ibl hâdiseleri ellin verici bulduğunu, bunların heyeti u-mumlval ele alınarak bir karara van-lacağını ve dünkü hâdiseyi ehemmiyetle tahkik edeceğini boyan etmiştir.
Bilâhare Bakan kendisine sorulan muhtelif suallere şu şekilde cevap veı> mlştfr
Yeni tadrlâ programlarında Bir* taşınış Milletler idealinin ntıtaulınasi gözününde bulundurulmuştur.
Güzel Sanatlar Akademisinin et deposu olması bahis mevzuu değildir.
Yabancı vc nzlık okullarının Ük kısımlarında dvrs okutıuı öğretmenlesin ders başma aldıkları ücretin az olduğunu kabul ederim. Bunların ücretlerinin iki liraya çıkarılması üzerinde durulacaktır.
Kimsesi zsakat çocukları topluyorus. Bunları. Kimsesiz Çocuktan Yetiştirme Kanunu gereğince yetiştireceğiz. Altali .Makat çocuklar için ayn mektepler açmak taaavvurundayız.
Dilsiz ve Sağırlar okulunun ıslahı Ifl üzerinde de durmaktayız.
Fakir çocukları istisna ederek orta öğretimde gitgide küçük bir ücret alma tasavvuru vardır.
40 bin ciltlik Beyazıt Kütüphanesi
Dün saat 15 tc Beyazıt Umumî HU» tüphnnesinde kırk bin ciltlik yeni biz koleksiyon umumi İstifadeye arzedü-ınlştlr. Milli EgiUm Bakanı, Vali ve kalabalık bir gençlik kütlesinin hazır bulunduğu açılı? merasiminde söz alan Jale Baysal kütüphanenin tarihçesini anlatan bir konuşma yapmış ve bilâhare salonlar davetlilere gezdlrllmlştir. Kütüphanedeki kitaplar modern bir şekilde tasnif edilmiş bulunmaktadır.
Gazeteciler Cemiyetinin Türk Musikisi Konseri
Gazeteciler Cemiyetinin hlınayesindi Eskişehir Yüksek fnlısll Derneği, felâ ketzedelcrc vardım maksadlyle 7 nl*aı cuma gecesi Atlas Sinemasında bit Türk musikisi konseri tertiplemiştir Bu konnerv lam kudrosiylc Koıısorva tuvar tora heyeti iştirak ettiği gibi Sa flve Avla. Necnıl RİS& Ahıskan da solist olarak kn Ulucuk I a ıx1u*. BHctleı Atlas gişemi ve Gazeteciler Cemiyetindi satılmaktadır,
“Deli Saraylı" temsile başlandı
Evs’elkl akşam» Fikret Adil’in Girau-doux*dan »Uitmlr.e naklettiği "Deli Saraylı” mu Şehir Dram kısmında temsiline bnştanmışur. Bu ilk temsilde V-lilversito gençliği, şehrimizin tanınmış Kİnmlan arnsından Halide Edlb. doktor A(iıuın Adı var, Reşat Nuri GÜntc-kln gibi şahslyetlerlo bütün tiyatro münekkifücrl bulunmuşlardır. Temsü muvaffnkıyeiH olmuş, muhtelif yerlerinde beş, altı defa alkışlarla kesilmiş, perde kapandığı zaman artistler yedi defa sahneye davet edilmişlerdir.
Izmite giden vapurlar,
Büyükada ve Derinceye de uğrayacak
Izmite sefer yapmakta olan şehir butları vapurları 3 nisandan itibaren Büyükada ve Derinceye de uğrayacaklardır.
30 Mart 1950
Sayfa S
YENİ İSTANBUL
İlk “Üstün Uçankale" için İngilterede merasim
Ereğli. Orta Anadolunun tren güzergâhına yerlermiş yirmi bin nüfuslu bir kaza merkezidir. On beş «ene evvel üç beş bin nüfuslu hareketsiz bir kasaba iken bugün mühim devlet iktisadi işletmelerinden biri o-lan (Ereğli Bez Kombinası) sayesinde süratle gelişmiştir. İstasyon yakınında ve şehrin konarında kurulan fabrika 1037 de işletmeye açılmıştır. 250 bin metro karelik bir sahayı işgal eden fabrika, senede 1600 ton pamuk İpliği ve muhtelif desenlerde 6 milyon metre pamuklu dokuma imal etmektedir. Bilhassa bugün dokumakta olduğu bezlerden aile hassesi, patiskalar, krepler, kadın ropluklnn, yemek ve çay masa örtillükleri, memleketimizin her tarafında tamlan ve yeril mallar arasında rağbet gören zarif, metin ve değerli mamûllerdlr.
NOTLAR
İmzalanmasının 94 üncü yıldönümü münasebetiyle
Paris Barış
A ııdlaşması
Askeri yardım programına uygun olarak Amerikanın lnglltcrcyc göııdcreccgl 70 Ünlün ııçıuıkuh'den İlki bir İngiliz hava meydanına indiği vakit yukarıda görülen merasim yapılmıştır
Fabrikanın enerji, hararet ve ışık ihtiyacı, şehre (17) kim. mesafede lvrlz köyü civarındaki baraj ile bes-
“Key West„
esrarı
Amerikan dış politikası yakında Truman tarafından açıklanacak
New-York, 29 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Amerika Birleşik Devletleri siyasi mehafilinin içerisinde bulunduğu şiddetli intizar devresine "Key W®st esrarı” adını vermek doğ-ru olur. İki seçim arasındaki "haf-taym”ını Floridanın cennet gibi kıyılarında geçiren Cumhurbaşkanı Tru-man’m, sıkı bir mahremiyet içerisinde cereyan eden "tatil" mesaisi, doğu ile batı münasebetlerinden başka hiç bir şey düşünmiyen umumi efkârın muhayyilesini, alabildiğine meşgul e-diyor.
Ortaya atılan sayısız rivayet ve şayialar bertaraf, şurası muhakkak ki, Truman, bugüne kadar muhafaza ettiği sükûtu terk ile, dış politika hakkında mühim beyanatta bulunacak ve o zaman, Moskova ile yapılacak müzakerelerin mukaddemeler! hakkında daha sarih malûmat edinmek mümkün olacaktır. Truman, en yakın müşavirleriyle birlikte Flori-danın nispeten sakin kıyılarında, vaziyeti. rahatça gözden geçirmek imkânını bulabilmiş ve bu sayede salim bir karara varabilmiş olacaktır. Meselenin, bazı noktalarda karara bağlandığı anlaşılıyor: Dışişleri Bakanı Acheson, şimdilik. Cumhurbaşkanının itimadını haiz olmakta berdevamdır. Şu var ki. Acheson'un Amerikan basını tarafından ne kadar az sevildiğini, son hâdiseler göstermiştir. Hiçbir partiye mensup olmayan Bakan, hemen bütün matbuatın taarruzuna uğramıştır.
Başkan Truman, Amerikan dış politika programının esaslarını Dışişleri Bakanına ilân ettirmek suretiyle, Sta-lint taklid etmek istemiştir. Mosko-vada ve VVashingtonda, salâhiyeti! son devlet makamı, muayyen noktalar üzerinde bağlanmayı şimdilik muvafık görmemiştir. Halbuki Acheson'un, Califomia'da verdiği son siyasi nutuklar, mesul hükümet makamları tarafından hazırlanmış resmî metinlerden İbaretti. Bu nutukların. Moskovada gayet soğuk karşılanması, Amerikan politikasının, bilhassa yedi madde nutku ile, oldukça isabetli bir yola girdiğini göstermektedir.
Aya seyahat mümkün olacak
Profesör Piccard "Gökle Arz Arasında’^ isimli kitabında yakında aya seyahatin mümkün olabileceğini kaydetmektedir. Profesöre göre, bu seyahatin en mühim ve halledilememiş o-lan tarafı "dönüş yolculuğudur". Dönüş yolculuğunu yapabilmek için 440 ton yakacağa ihtiyaç vardır. Bu da oksijen likidden İbaret olacaktır.
15 yıl hapisten kurtulmanın sevinci
lenen (2200 )kilovat takatli hidrolik ve merkezde (2700) kllovatlık termik iki santral vasıtasiylc temin edilmektedir. Suyun bol olduğu yaz aylarında, elektrik istihsali normal ihtiyaç seviyesinin üstüne çıkmaktadır. Bu yüzden kömür, elektriğe nazaran daha verimli olduğu halde, buhar kazanı da elektrikle tahrik ediliyor. Zira hidrolik «anlraldan elde edilen c-lektrigin kilovat maliyeti 1.60 kuruştur. Buna mukabil fabrika merkezinde mazotla işleyen termik santralın yarattığı elektrik enerjisinin kilovat maliyeti 17 kuruştur. Bunun için t-malât maliyetini mühim nispette kabarık tutacağı tabii bulunan bu santral, yalnız kış aylarında çalıştırılmaktadır. Bu suretle fabrikanın vasati elektrik kilovat maliyetinin 3.5 kuruşa düşürülmesi sağlanmış bulunuyor. Maliyetin bu seviyeye düşmesinin tek sebebi, hidrolik santraldan daha ziyade İstifade edilmiş olmasıdır.
Rus mühendisi ve Birleşmiş Milletler memuru \ alrııthı Gyublçef casusluk sucundan Amerlkndn 15 seneye mahkûm olmuş, fakat cezası tecil edilmişti. Resimde, Amerlkayı terke!rnek üzere bir Polonya vapuruna binen Gyubiçef’i karısını kucaklarken görüyorsunuz
c
Ereğli bez fabrikası, diğer devlet İşletmelerine nazaran. Alınanyadan getirilmiş malzeme v(^ makinelerle orta çapta kurulmuştur. İmalât, pa-
BİR KİTAP ETRAFINDA FİKİRLER
D
Köylerimizin kalkınması ve "Bizim Köy„
SON zamanlarda Varlık dergisi "Bizim Köy,, adı altında bir kitap yayınladı. Bir köy enstitüsü mezunu tarafından yazılan bu kitabı köy kalkınma dAvasiyle yakından ilgili olan her aydın Türk'e okumayı hararetle tavsiye ederim. Hele köy enstitüleri Öğrencileriyle genç me-zunlann bu kitabı okumaları Adeta bir vazifedir.
140 sayfalık eseri baştan sonuna kadar okudum. Hayretle gördüm kİ genç köy enstitüsü mezunu yaşadığı ve çalıştığı köyün sadece tablosunu çizmiş, buna karşı dört yıl içinde okulunda ve köyünde hiç bir yapıcılık hareketi göstermemiştir. Eserin her sayfası yokluktan ve sefaletten bahsetmektedir.
Türk Milletinin köy enstitülerini açması ve bu uğurda yüz milyondan fazla fedakârlığa katlanması her halde köylerimizdeki acıklı durumu öğrenmek için değildir. Türk Milleti bunu bildiği için değil midir ki köy enstitüleri tecrübesine başvurmuş ve bu tecrübenin muvaffak olacağına inandığı için de köy kalkınma dâvasını bu yoldan halletmeye kalkışmıştır?
Mahmut MakaJ, ya kendi kabuğu içine çekilerek muhitini bir ressam veya edebiyatçı göziylc görmekten hoşlanan bir tiptir; bu takdirde kendisinin okulda ve köyde yapıcı bir rol oynamasına imkân yoktur, yahut
köy enstitüsünde herhangi bir pratik maharet kazanamadan mezun olmuştur; bu takdirde de kendisinden yaratıcı ve yapıcı hamleler beklemek beyhııdedlr.
Aşağıdaki bir kaç misalle bu durumu aydınlatmak faydalı olacaktır sanırım: *
1 — Alfabe Öğrenen çocuklar: Baba bana bal al cümlesini okuyor. Çocuklar hayatlarında bal görmedikleri için bundan bir şey anlamıyorlar. Dört yıl içinde şehirden bir kovan ve biraz da an tedarik etmekle acaba bu sahada bir yenilik göstermek mümkün değil miydi?
2 — Genç Öğretmen Gani Çavuşun ahinnda yıkanıyor. Mümkün olsa her seferinde ilçeye giderek yıkanacak. Ahırda yıkanmak no kadar zahmetli! Çıplak uyağın basacağı yer pislik içinde. Bir tahta parçası, bir kaç büyük taş yok ki üstüne basarak yıkanılsın.
Acaba köyde hiç taş yok mu? Yoksa civardan 5-10 taş getirterek tertemiz bir yıkanma hücresi yapmak mümkün değil ml? Elbiseleri asmak İçin bir kaç çivi İle acaba bir şeyler hazırlamak imkânsız mı?
Görülüyor ki bu genç öğretmen, muhiti ıslah edecek ve ileriye götürecek bir karakterde değildir. Bilâkis o, zor durumlarda hemen muhitine uyuyor ve meseleleri kendi haline bırakıveriyor.
Yazan : Dr. H. Fikret Kanad
3 — Köyde bir damla su yok. Şüphesiz ki acıklı bir durum. Fakat Makul, köylülerle kardeşçe dertleşerek kuyu açmaya veya yakın yerlerden su getirtmeye te.?cbbÜ6 etmeyi düşünmüyor bile. Tabiidir ki bu kayıtsızlıkla köy hiç bir zaman suya kavuşanııyacak.
Maaınafih bizim genç öğretmen o kadar sıkıntıya gelmez. Sıkışınca işlerini tabi! haline bırakıveriyor: "Biz zaten kalenderin kalenderi olduk. Gel de olma İstersen,,.
işte Bizim Köy kitabı baştan sona kadar insana ümitsizlik telkin eden ve insanı kızdıran meselelerle doludur. İmanlı, azimli ve becerikli bir öğretmenin köyüyle bağdaşmak ve sevişmek şartiyle köyde yapamı-yacağı hiçbir İş yoktur. Yeter ki işler sıra ile ele alınsın ve üzerinde ısrarla durulsun.
Bu satırları okuyup da canı sıkılan okuyucularımın ümitsizliğe kapılmamalarını tavsiye ederim. Önümde ilkokul müfettişlerinden ve köylerde çalışan bir çok enstitü mezun-lanndnn gelen mektuplar, bu karanlık bulutu tanıanıiyle dağıtacak mahiyettedir. Mahmut Ma kal gibi hayli geri kalmış köylerde çalışan bir sürü genç ve azimli öğretmenler 2-3 yıl İçinde öyle işler başarmışlardır kı İnsanın göğsü kabarıyor ve insan, köy kalkınma dâvasının yakın bir gelecekte gerçekleşeceğine inanarak seviniyor
Yazan : Said Bilâl Çakıroğlu
ınuğun iplik haline getirilmesinden başlayarak dokumaya kadar ser! halinde devam eden bir kombinezon arzetmektedir. Bu bakımdan müessese (Ereğli Bez Kombinası) adiyle vasıflandırılmıştır. Fabrikada üç c-kiple geceli gıdndüzlü çalışılmakta ve 1850 işçi, 150 memur kullanılmaktadır.
Hâlen fabrikanın pamuk ipliği 1-nuılâtı, kendi çeşitli mamûlntının fevkinde olduğundan ve memlekette mühim bir boşluğu dolduracağı düşünüldüğünden fabrikanın hemen yanında, senede (200 i ton İmalât kapasitesi o-lan. bir dikiş İpliği seksiyonu hasırlanmaktadır. Hor numarada yapacağı ince ve merserize dikiş iplikleri İle memleket ihtiyacının yarısını karşılayabileceği ümit edilmektedir.
Devlet İşletmeleri mamullerinde u-mumiyetle gördüğümüz, maliyet ve satış fiyatlarına alt yükseklikle burada da karşılaşmış bulunuyoruz. Geceli gündüzlü çalışıldığı halde ancak senede 6 milyon metre pamuklu imal edebilen fabrika, memur ve işçilerine. İmalât kıymetinin hemen hemeıı yarısına yaklaşan (3) milyon lira gibi mühim bir ücret yekûnu ödemektedir.
İmalât kapasitesine nazaran, iki bine yaklaşan İşçi adedi çok fazladır. Kalifiye işçi kullanmak suretiyle u-muml Ücret nispetini maliyete tesir edecek bir seviyeye düşürmek mümkündür. 1
Diğer taraftan işçi istihkaklarına kıyasen memur maaşları tutan da yüksektir. işçi ücretleri tutarının dörtte biri nispetinde bir miktar da memurlara tahsis edilmektedir. Daha ziyade mihaniki işlerin hâkim bulunduğu bu nevi müesseselerde, imalât hacmine ve işçi adedine nazaran, İdari İşler İçin bu nispet dahilinde memur kullanan bizden başka memleket bulunduğuna İhtimal vermiyoruz. Bu yüzden fabrikanın umumî masrafları (yüzde 25) gibi maliyette tehlikeli bir nispete yükselmiş oluyor. Mümasil Avrupa fabrikalarında, umumi masrafların yüzde ona çıkmadığı düşünülecek olursa, bir gün ithal mallarının ezici rekabeti, Ereğli bez fabrikasının İmalât faaliyetini durdurabilir. Aynı zamanda bu fabrika, bazı siyasî mülâhazalara istinaden, yüksek fiyatla mübayaa edilen ham maddeleri işlemek mecburiyetinde de bırakılmıştır. Ezcümle işlemekte olduğu pamukların fiyatı, bugün hususî fabrikaların serbest piyasadan satın alarak İşledikleri pamuklara nazaran (yüzde 20) nispetinde yüksektir. Bu vaziyette, mamûlleri itibariyle, hususi fabrikaların da yakında rekabetine maruz kalacak demektir.
Hulâsa: İşe nazaran işçi, işçiye nazaran memur miktarı, en az. bir misli fazladır.
Toprağı mümbit, köylüsü çalışkan olan Ereğli, çeşitli toprak mahsulleri yetiştirir. Bilhassa fasulya, buğday, arpa, mısır ve mcjTa istihsaliyle tanınmıştır. Elma başla olmak üzere ceviz, kayısı, üzüm, vişne, kiraz gibi meyvalan, kaliteleriyle, meşhurdur (1550ı hektarlık umumi bahçelik sahasının yalnız (200) hektarlık kısmını işgal eden elma bahçelerinden senede 5 6 bin ton elma alınmaktadır. İhracat piyasamızda, miktar vc kalitesi itibariyle, horoz ve çalı fasulyesinin de mühim bir mevkii vardır.
Senelik istihsali 14 - 15 milyon liralık bir yekûna baliğ olan Ereğli. ticari bakımdan, bir kısım vilâyet merkezlerinden bile dalın canlıdır. Ancak, ziraat mevsiminin haricinde kalan aylarda, evlerde veya dışarıda, küçük sanatlar nevinden | tâli işleri olmayan halkın, şehrin en gösterişli yerlerine bol bol yerleşmiş bulunan kahvehaneleri doldurmakta olduğu esefle görülmüştür.
Birçok avukatları, hekimleri, münevverleri ve hattâ memleket gazetesi bulunajı bu şirin kasabanın, bir de medenî ihtiyaçlarını karşılaması için plânla çalışan bir BELE-DİYE’ye sahip olmasını temenni | ederiz.
KTRIM Harbinin sonlarına doğru, OsmanlI İmparatorluğu hakkında "Hasta adam,, tâbirini icat e-den vc bu hasta adamın mirasına konmak için Avrııpada çalmadık hükümet kapısı bırakmıyan, Rus Çarı I. Nikola ölmüş (2 mart 1855), yerine oğlu II. Alexandr geçmişti (1). Yeni Çar, harbin Rusya hesabına bir çıkmaza girdiğini anlamıştı. Bir taraftan AvıiBturyanın tehditleri, diğer taraftan müttefiklerin Sivastopol’ü zaptetmeleri (10 eylül 1855) Rusların durumunu bütün bütün güçleştirmişti. j ’
Bunun üzerine II. Alexandr, bir barış yapmaya hazır olduğunu, A-vııaturya Devleti vasıtasiyle, müttefiklere resmen bildirdi ı5 ocak 1856). Daha önce Viyanada bir andlaşma-nın esasları zaten hazırlanmış vc Rusyaya teklif de edilmişti. Fakat bu sefer, harbin gayesi elde edilmiş sayıldığından barış maddelerinin yeniden ve daha etraflı bir şekilde tespiti için Pariste bir kongrenin toplanması kararlaştırıldı. Bunun üzerine Türkiye, İngiltere, Fransa, Sardunya (Pıyo monte), Prusya. Avusturya ve Rusya murahhaslarından mürekkep bir heyet, 25 şubat 1856 tarihinde Pariste toplandı.
Paris Kongresinde, Türkiyeyi Sadrâzam Ali Paşa ile Paris Sefirimiz Cemil Bey, lnglltereyi Lord Cleren-don ile Lord Comley, Fransayı Kont Walewskl İle Baron de Bourqueney, Sardunyayı Kont Cavour ile Mar-quis de Willamarina. Avusturyayı Kont Buol ile Von Hübner, Rusyayı da Prens Orloff ile Baron de Brun-nov temsil ediyorlardı. Toplantıdan yirmi gün sonra da Prusya temsilcileri Baron Manteuffel ile Von Hatz-feld kongrenin çalışmalarına iştirak ettiler (2).
Paris Kongresine, her devlet en güzide diplomatlarım gönderdi. O zaman Osmanh Devleti, tarihinde ilk defa olarak, milletlerarası bir kon-gereye Avrupa Devletleriyle eşit haklara mâlik bir devlet sıfatiyle iştirak ediyordu.
25 Şubat 1856 tarihinde açılan kongrenin reisliğine Fransa murahhası Kont Walewakl intihap edildi. Kongre, 16 aralık 1855 te Rusyaya tebliğ olunan Viyana ültimatomundaki beş noktayı esas alarak müzakerelerine başladı. Dört buçuk hafta kadar süren çetin ve hararetli müzakerelerden sonra, andlaşmanın esas maddeleri üzerinde mutabık kalındı.
Müzakereler esnasında, Türk ve Ingiliz murahhaslarının birleşik ve kuvvetli bir cephe almalarına karşı
Yeni keşifler
Radyodaki parazitlerin sebebi nedir?
Radyoda, neşriyatı bozan parazitlerin âmilim bulmak, dolayısıyla bunlara mâni olmak üzere, ıızun zamandan beri tetkikler yapılmaktadır. Bu parazitlerin hangi istikametten geldiğini tâyin etmek için yapılmış olan hususi âletler, bunların menşeini, güneşte ve dünyamızın hava tabakasının üst katlarında aramak icap ettiğini ortaya koymaktadır Geçen sene kasımın 22 sinde bu seslerin bir azamiye vardığı da tesbıt edilmiş, fakat bugüne kadar İzahı yapılamamıştır.
Geçenlerde vukubulan yıldız infilâkının mahiyeti nedir?
Astronomları yakından alâkadar eden kozmik hâdiselerden biri de güneşimizden daha ufak bir yıldızın sathında, ve ufak bir bölgeye inhisar eden bir infilâktır. Bu infilâk neticesinde, yıldızın ışığı 15 dakika için iki misline çıkmış, bilâhare normal şiddetini iktisap etmiştir Katalog numarası Cin 20. 1224 olan bı.ı yıldızın kutru, dünyamızın kutrundan 60 defa daha büyükt lr. ;
Yapılan hesaplara göre sühunet, 5000’C de iken, 2000 misb artarak, 20.000 C ye yükselmiştir. Bu hâdisenin mahiyeti tamaıııiyle bilinmemekle beraber, bunun mevzii olduğu ve son zamanlarda dördüncü vaka olduğu da tesbit edilmiş bulunmaktadır.
Yazan : M. Şakır Ülkütaşır
Fransızlar, aJyasi bazı mülâhazalar dolayısiyle. Ruslara karşı müsamahalı davrandılar. Bu yüzden barışın ağır şartlan çok hafifleştirildi. Nihayet 30 mart 1856 pazar günü, tarihlerde "Paris Barış Andlaşması,, diye tanınan ve Kırım Harbinin (1853-1856) doğurduğu siyasi ve askeri durumu tasfiye eden bu andlaş-ma kabul ve imza edildi.
Paris Barış Andlaşması, 34 mad-do ile bir ok ve bir de muvakkat maddeden: Boğazlara. Karadenizde bulundurulacak harp gemilerine vo Aland Adalarına ait olmak üzere ayrı ayn Uç iti lâf nameden, bir de harp sırasında tarafsızların haklarına dair bir beyannameden İbarettir. Karadenizdekl harp gemilerine ait İtilâf nameyi yalnız Türkiye İle Rusya, Aland Adalarına dair olanı ise sadece Fransa, İngiltere ve Rusya imza etmişlerdir.
Paris Andlaşmasımn esas şartlarını şunlar teşkil eder:
Akdeniz ve Karadeniz Boğazları üzerindeki Türk hâkimiyetinin eskisi gibi (1841 Londra mukavelesinin) temin ve tasdiki; Karadenizde hiç bir devletin harp gemisi bulunmaması, bu denizin bütün devletlerin sadece ticaret gemilerine açık bulundurulması; Türkiye ile Rusya tarafından Karadeniz limanlarında konsolosluklar ihdası; harp tersanelerinin İmhası, yalnız asayişi sağlamak üzere Türkiye ve Rusya Hükümetleri tarafından — miktarı ayrıca bir itîlâfname ile tâyin olunan — hafif harp (karakol) gemileri bulundurulması; Tuna Nehri Üzerindeki seyrüseferin serbestliği bunu düzenliye-cek muhtelit bir.Avrupa Komisyonunun teşkili; Eflâk ve Buğdan (Mem-leketeyn) eyâletleri ile Sırbistan Beyliğinin, eskisi gibi. OsmanlI İmparatorluğu himayesinde olarak idarece muhtar kalması; Türkiyenln hı-ristiyan tebaasına iyi muamele etmesi; müttefik devletlerin Türkiyeye yardım olarak gönderdiği askerin süratle- memleketlerine avdet etmeleri.
Andlaşmada, toprak hükümleri bakımından, harpten önceki vaziyet e-sas tutulduğundan muharip tarafların aldıkları memleketleri karşılıklı, yani Sivastopol’ün Rııslara ve Rusların Anadoluda ele geçirdikleri Kars şehriyle kalesinin de Türkiyeye iadesi icap ediyor, yalnız Tunamn Kil-yc ağzına civar olan Besarabya arazisi Rusyadan Buğdan eyaletine ter-kolunııyordu.
Paris Barış Andlaşması, Osmanlı imparatorluğu için de hakikaten bir muvaffakiyet olmuş, bir çok menfaatler sağlamıştı. Bu andlaşmanın yedinci maddesinde: “Ha^metlû Fransız İmparatoru ve haşmetlû Avusturya İmparatoru ve haşmetlû Büyük Britanya ve İrlanda Kırabyet-i Müttehıdesı Kırahçesi vc haşmetlû Prusya Kıralı ve haşmetlû Rusya İmparatoru ve haşmetlû Sardunya Kıralı Babıâlmin (yanı Türkiyenin) Avrupa hukuku umumiyesi ve cemiyeti menfaatinden hissedar olmaya dahil olduğunu kabul ve ilân ederler. Bu hükümdarlar. Osnıanlı Devletinin istiklâl ve tamanıiyeti mülkiyesine riayet etmeyi her biri kendi tarafından taahhüt ve işbu taahhüdün ta-mamii ifasını müştereken taahhüt eylerler., denilmektedir ki. bu suretle Türkiye. Avrupa büyük devletleri arasına resmen giriyor, mılletlarara-sı hukuk kaidelerinden istifade ediyor; siyasi, mülki istiklâli kabul ve tasdik olunuyordu.
Yirmi seneden ziyade Avrupa politikasına esas olan Paris Banş And-laşmnsı, XIX. asrın en parlak siyasi âbidelerinden biridir. Osmanh imparatorluğu için yepyeni siyasi bir u-fuk açmış olan bu andlaşma sonunda devlet kendini biraz toparlar, geniş bir nefes alır gibi olmuşsa da. ne yazık ki bir müddet sonra meydana çıkan haricî ve dahil! bir çok gaileler onu politika sahnesinde tesirli bir rol oynamak imkânlarından mahrum etmiştir.
(H 1876-1877 harbi, A^stafanos (Yeşilköy) ve Berlin Andlıışmalnn bunun samanına aittir.
(2ı Prusya murahhasları. İSli Bo-£ aslar Sözleşmesine İmza koşmuş olan bir devletin lemsiIcİRİ olarak dâvet o-luıımuşlardı.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
- 22 -
Âdeta boyumu ve yaşımı ölçtü. O zaman ben -için olacağını anladım. Çünkü bir fikrin, büyük bir fikrin bir insanı ziyareti daima belli olur, Sakine Hanımın ınııhibbeslnın gözlerinin parıltısında ben bu cinsten bir ziyareti hissetmiştim. Nitekim hemen anında genç kadiri büyük bir heyecanla ve biraz da kendi dirayetine sevinerek:
— Ah, oğlunuz,.. Oğlunuz değil mi, ah ne kadar iyi, ne kadar mesut oldum... diye haykırdı.
Genç kadının bu gafletini besliyen şeyleri anlamak kolaydı. O evvelâ bir koca, sonra bir ev, sonra da bir kaç çocuk İstiyordu. İşte bu sonuncusu çok zaman istiyen bir şeydi. Benim şahsımda işte bu çok zaman istiyen çocuğu bulmuştu. Benim mevcudiyetimle ne kadar zahmetin, hattâ belki de imkânsızlığın üstünden atlıyordu.
Kaldı ki beni hakiki bir anne sevgisiyle o anda benimsemekle Kudret Beye karşı içinde tabii hemen görür görmez, yahut görmeden. Kadere kendisine bir infkân olarak bahsedildiği andan itibaren uyanan, fakat bizim o anda orada bulunmamız yüzünden yalnız bakışlarında toplanan sevgi ve alâkayı, biraz dolambaçlı bir yol-106
dan, fakat müspet şekilde anlatmış olacaktı.
Bu cinsten, dolayısiyle anlatılan hulûsların, bağlılıkların en iyi numunesini Alphonse DaudeL Papanın Katırı adlı hikâyesinde verir. Sizi seviyorum, size bağlıyım, demek yerine «ize ait şu veya bu şeye, meselâ şu kahve içişinize, yediğiniz yemeği elbisenizin Üstüne dökmenize, boyıın-bağtnızı yanlış bağlamanıza, münasebetsiz hiddetinize hayranım demek arasındaki fark öyle alelâde bir şey değildir. Hele sevginizi göstereceğiniz insanı bir zaafında, bir sevgisinde okşarsanız iş büsbütün değişir. Damiet nin hikâyesindeki delikanlı âdeta Papayı ihmal eder, onu görmez bile. Yahııt onunla senli, benli konuşur. Bütün dikkatlerini katırında toplar. Çünkll bilir kİ Papa, kendi kıymetlerini müdriktir. Şüphe ettiği şey katırına karşı beslediği sevgi, o zaaftır. Bu zaafa hitap etmek, onu gözetmek Papayı fethetmektir.
Fraulcin Bettina bir üvey evlât, ne demek olduğunu elbette bilirdi. Ve Kudret Beyin, belki de bu evlât yüzünden evlenenıodiğini de düşünmüş olabilirdi. Bu vaziyette Kudret Beyi zayıf noktasından fethetmek en tabii şeydi.
Burada politikadan aşka kadar hayatın her sahasında tecrübe edilen, insan zaaflarının bir nevi yüksek istismar şekli vardı. Ancak zaaflarımızı seven bizi hakkiyle sever, meziyetlerimizi herkes zaten kabul eder.
Yazık kİ ben Kudret Beyin oğlu değildim; ne de Kudret Bey içinden, böyle babalığı kabule hazırdı. O, elli üç yaşında hâlâ ilk ergenlik çağlarının müphem hülyalarını devam ettiren ihtiyar bir bekârdı. Bu yüzden, ömrün tabii merhalelerini yaşamış, ev bark sahibi olmuş liîr insan için yirmi iki yaşında bir çocuğu bulunmak gibi tabiî bir şey, onun gözünde değil tahammülü, hattâ 107
düşünülmesi imkânsız olan bir felâketti. Böyle bir ihtimali kendisine hatırlatmakla onu olduğu yerde bıçaklamak arasında fark yoktu. Nitekim bize Üstünle attığı bakışlar da bunu gösteriyordu. Bu bakışların en hazini, en zalimi benim payıma düşenlerdi. Kudret Beyin melûl bakışları bana birbiri ardınca "Sen de ini Brütün? Son de ml Cemal? Sen de mİ?.... oklarını gönderiyordu. Ve hakikaten halinde dost hançeriyle öldürülen insanların. rönc«ans kroniklerinde ve bizim eski tarihçilerimizde hikâyelerini okuduğumuz biçarelerin o her nefis müdafaasını lüzumsuz bir şey yapon mutlak Ümitsizliği vardı.
Hepimiz şaşırmıştık. Genç kadın o kadar parlak gördüğü, istikbalinin hemen eşiğinde yap-tığı bu hatayı talihin son darbesi olarak kabul etmiş, gözleri tavanda, parmakları mendilinin Üstünde tam bir çaresizlik İfadesiyle kilitlenmiş, kendisine hiç de lâyık olmadığı bıı âkıbcti hazır-lıyan görilnmez kudretleri yaşlı gözlerle itham ediyordu. Ben ise gözlerim, önünde durduğum Kerim Paşanın portresinde, onun ağırbaşlı ve babacan ecdat çehresinden himaye ve imdat bekliyor, belki do çerçevesini açar ve beni İçine ahr, beraberce orada, o vişne çürüğü duvar kâğıdının belirsiz yaldız oyunları üstünde, o hareketsiz, heyecansız sükûnette, başkalarının yaptıkları hataları nefsimde o kadar ıstırapla ödemekten kurtulurum diye ümit ediyordum. Sakine Hanıma gelince, elinde fincanlarımıza içindeki nefis çayı — salonu kokusu almış gibiydi; — doldurmaya çalıştığı çaydanlık, olduğu yerde donmuş kalmıştı.
Fakat bizi yine o kurtardı. Birdenbire bu çaydanlık, elinden masanın üstüne düştü. Hepimiz kırılan kadehlerin ve çaydanlığın sesine koştuk. Terbiyesi, kibarlığı icabı en fazla acele eden, bir yığın telâşa düşen Kudret Beydi. Sakine Ha-108
mm, dudaklarında bir vaziyete hâkim olacak anın geldiğini bilenlerin o sâkin tebessümü, böyle vaziyetlerde yapılacak tek işi, zile basarak hiz-metçiyi çağırmayı unutmuş gibi, bir müddet dostumuzun bütün telâşiyle ortalıkta çırpınmasına müsaade etti Sonra hakikaten bütün olan bitenden Kudret Bey mesulmüş, çaydanlığı hakikaten o kırmış, ve hakikaten de masayı temizlemek onun işi imiş de bir türlü yapamıyormuş gibi dostumu, tatlı tatlı azarlamaya başladı:
— Ah Kudret Beyciğim, bir türlü elinden iş gelmez! Daima telâş içindesin. Bakın Allnhaşkına ufak bir kaza yüzünden bakın nasıl şaşırdı. Ayakları birbirine dolaşıyor. Görüyorsunuz ya, azizem» eğer hakikaten bu sevimli adamla, size o kadar muhtaç olan hu adamla istediğini gibi dost olursanız epeyce sıkıntı çekeceksiniz! Fakat değer de... Zaten hangi erkek böyle değildir? Hele sizin gibi büyük fikir adamlar». Ah yarabbım, bak şimdi de en sevdiğim yastığımla masayı temizli-yccek! Ayol, o halis Bursa kumaşı... Çocuksun, vallahi Kudret Bey çocuksun... Hiç ceketinizin eteğiyle bu iş olur mu? Hem de bu elbiseni! Size o kadar yakışıyor kİ... Sizi ne kadar güzelleştirdiğinin farkında değilsiniz galiba... Hem canım bunlar sizin işiniz değil ki. kız gelir, şimdi kaldırır...
Filhakika Kudret Bey Bursa kumaşı yastıktan ümit kesince çay elbisesinin eteğini fedaya hazırlanmıştı. Bütün yol boyunca ceketin üst cebinden dört tarafa meydan okuyan keten mendili ı«lak bir yumak olmuş masanın üstünde duruyordu.
Bir dakika sonra hizmetçi kız geldi. Masayı olduğu gibi kaldırdı. Hepimiz kahkahalarla gülüyorduk. Hâdise kapanmış, içimize tam bir ferah-109
lık gelmişti. Sakine Hanımın tâ biyesine hayran olmuştum. O Fraulein Bettina nın hatasını tamir etmek için söyleyeceği her sözün, yapacağı,her hareketin beyhude bir ısrar olduğunu, iki tarafı da. bu ısrarla olan iş üzerinde beyhude yeıe daha fazla düşündürmekten başka bir şeye yaranuya-cağını anlamış, olanı, daha üstün, daha gürültülü bir şeyle Qrtmüş, âdeta unutturmuştu. Evet, Sakine Hanını bir hatanın, bir kazanın, olan hır şeyin bir daha düzeltılmiyeceğmı biliyordu. Onun için bir benzeriyle unutturmaya karar vermiş ve bunu da yapmıştı. Belki de unutma denen şeyin insan psikolojisindeki yerini, onu nasıl içimizden özlediğimizi biliyordu.
Bu küçük hâdise, —çünkü birdenbire bu kaza ile Bettlna’nm Kudret Beyi o kadar üzen münasebetsizliği küçük ve çok ehemmiyetsiz bir hâdise olmuştu; — Kudret Beye kendisini toparlamak için muhtaç olduğu zamanı vermişti. Zaten dostumuz sık sık düşmekle beraber, düştüğü yerden kalkmasını bilen cinstendi. Kendisini ancak o gün gören bu kadın pekâlâ onu babam zannedebilirdi. Kabahat kendisinde idi. Yaşiyle, başiyle mütenasip arkadaşlar bulmalıydı.
Fraulein van Groeimeı’in çirkinliğine gelince, ki asıl mesele bu idi, o nihayet Sakine Hamının mesul olduğu bir anlaşmazlık, yahut da tesadüflerin kendisi için hazırladığı bir hayal sukutu idi. Kudret Beyin hayatında bir hayal İflâsının ne ehemmiyeti olabilirdi. Onun arkasında böyle yüzlerce hayal iflâsı vardı. Kudı*et Bey için asıl mühim olan bunlar değildir, âlühiın olun yarın iflâs edeceğini bildiği halde bu rüyaları yaşamak, onların lezzeti içinde kendisini avutmaktı.
(Devamı var)
110
Sayfa 4
Y E N t İSTANBUL
30 Mart 1950
ŞEHİR MEKTUBU
Martta gelen ler - gidenler
rtnni aene-ücüncüluâc aracında ki cn şiddetli
BÜTÜN aylar igindCt mart, bir hu* eueiyet arzeder.
Daha düne kadar ııiıı ilk ayı idi. Bugün düştü işe de baharla kış son mücadeleyi, son vfl
mücadeleyi yine o yapmaktadır. Bu sebepten üçüncülüğe inişini^ dümdar* lıklan piştarlığa geçiş olarak kabul edebiliriz.
Helt İstanbul için mart, /nişin. Üzücü, bilhassa şubattan sonra bitip tükenmek bilmiyen günleriyle yağ* m urlu, sulu karlı, miyavlamalarla u* 2un geceleri insanı tedirgin edici, soğuk güneşli, fırtınalı bir aydır.
Hulâsa bıkkınlık verir, "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktı-rır„ sözü boşuna değildir.
Martın bizi bu şikâyetlere, asabiyete sevkedışinin sebebi ncdtrf Basit! Tabiat tazelen inekte, vücutları* ınızdakî kan ccyit bir hale gelerek bizi sabırsızlığa şe vket inektedir Mar* tın soğukluklarına mukabil, ağaçlara, asmalara su yürümesi, kalem aşısı, bağ budama, böceklerin harekete geçişi, dallartn yeşermesi, çiçeklerin açması, baharın ilk ılık nefesini verişi, kırlangıçların, çaylakların gelmesi hattâ bülbüllerin ötmeye başlamadı onun inhisnn udadır. Vakaa berdelacuz, kaz kavuran vc çaylak fırtınaları da ona mahsustur ama ortık bu bahsi kapayalım, martın aoıı pünlerİHe geldik.
Doğum ve ölüm
mart hareketli bir aydır, martta doğanlardan edebiyat âlemimizde tanınmış şahsiyetler arasında Refik Halıd Karay. Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Reşat Nuri Güntekin vardır. Güzel bir tesadüf bu üç muharriri de "Yeni-fstanbul,, ai-lesi arasına sokmuştur. Yaşlarını merak mı iti iniz f Büyüyeyim. Biri 1889 da doğmuştur, Ötekiler 1892 jje ve 1888 dc. Bu tarihlerin hongisiııe ait olduklarım siz, kendiniz yakışfı-rınu. Derhal ilâve edeyim ki üçü de yaşlarını göstermezler, daha genç görünürler.
Gazete Röportajcılığın piri olan
bakımından da
£)ahçe. Masasi

d, A O
bllyam. Bahçede istenilen yere kolayca nakledılebılir, uzunluğu 2 metre olup karşılıklı 8 kişi rahatça yemek yiyebilir.
Malzemesi : 8 m. uzunluğunda
r« »■■■■■■■imoi . . * * m -
Foldan *n£ıı:
1 — Bir cine kumaş. 5 — Telli bir çeşit bürümcük A — Rlr nota. 9 — DevatL 11 — Birbirine katarak birleştirmek. 12 — Katma. U — GöKÜpek. 15 — Erişilmek intenllcn aonuç. 17 — Komşu bir memleket. 19 — HAfir.ii. 22 — DÜrtft keke. 24 — (Törel) Zevk için İş yapan. 25 — T«*k tırnaklı hayvanlardan biri. 20 — Çıplak 27 — Bir pamuk cinai.
Yukardan a>ııfcı:
1 — Çaparla. 2 — Bir cetvel. 3 — Şiddetli eevKİ ve ballılık duygunu. 4 — Kavuşma. 5 — Tokatla. 6 — (Teral) Damalı. 7 — Bir cins demir 10 — A-cıklı. 11 — MuheTaza edileni. 13 — Hevesli. 36 — Fiyaka. 1» — Benek 20 — Büyük bıçak. 22 — Seciye. 23 — Yaşlık ve ısı tehiriyle huaulo gelen mantar. 25 — Bir renk.
DÜNKÜ BULMACANIN HALIJ
BOLDAN SAĞA;
1 — Mesire yeri, 2 — Ani - Çakala
3 — Kl - Ahet - SK, 4 — Atik - Abi.
5 — Sahip - Arna, 6 — Acun. Ohl, 7 — LNR - Eva - At, A — Ma - îka - Ara, 0 — Alâkaların n, 10 — Kova hırıı ııca
YUKARDAN AŞAĞI:
1 — hfaknn almak, 2 — Eni - Olanca, 3 — J81 LahUr - Av, 4 — Alin - İka,
6 — Rahip - Eknl, fl — Elek - Ovala.
7 — Yat - Aba - Ma, 8 — Ek - Ari - Ana V — ftaaba - Araç, 10 — İçki Bulana.
İHJjaaİlah
Evliya Çelebi de mart ayında ve is-tanbulda doğmuştur. Elli yıl OsmanlI İmparatorluğunu karış karış dolaşan Evliya Çelebi seksen b*ş yaşma kadar yaşadı,
mis onun kadar muammer oluruz.
Mademki gazeteden bahsediyoruz, memleketimizde ilk hususi gazeteyi çıkaran Agâh Efendinin dc martta (1832) doğduğunu kaydedelim. Üde* badan Rccai Zade Ekrem Bey dc martta tevellüt buyurmuşlardı. Büyük Reşit Paşanın yüz elli yıl evvel martta dünyaya geldiğini elbet bilirsiniz, Fakat zannedersem bilmediğiniz bir şeyi Söyliycceğım. İJehir Tiyatrosu Komedi kısmı yıldızlarından Perihan Yanal da mart mahsuliıdur. Ama kaç tarihinde doğduğunu bilmiyorum. Hoş, kadınların yaşı olmaz. Bildiğim bir başka şey var : İlk defa olarak kendisi 1938 de Fikret AdıTin "Toka., isimli komedisinde mühim bir rol alarak sahnede kendini tanıttı.
Mart, dünya ölçüsünde sanatkârların ve âlimlerin doğduklarına da şahit olmuştur. Meselâ Mikcl An* celi). Raphael, Einstein. Roentgen, Descartes, Van Dyck, Haydn, Bach, İbscn, Gogol, Gorki gibi. Bu sonuncu martta doğmuş ve martta ölmüştür (1809*1852). Esasen mart, ölüm bakımından da yüklüdür. Beethoven. Kari Marx. Julius Cesar, Goethe, Julcs Verne. Selma Lagcr* löf, d'Annunzio martta ölmüşlerdir. Bizim meşhurlarımızdan Yıldırım Bayezid, Talât Paşa, Ömer Seyfed-din ibnürrefik Ahmet Nuri, İbrahim Necmi Dilmen. Halit Ziya U-şaklıgil, Hüseyin Rahmi, Besim Ö-ıner ve Akil Muhtar mart kurbanlarıdır.
Sahnemizden meşhur san Efendi de martın kendini kurt aramamıştı, metli Hâzım martın son dar dayandı da tuttu, 1 yata gözlerini yumdu.
Belki de bi^i ölümüne nandirmamak için!
BİR İSTANBULLU
kovıik Ha* pençe&İHden Fakat vah-gününe kancanda ha*
bir türlil i-
Bahçelerimizi hazırlayalım
PORTATıF BAHÇE
MASASI
Yaz günlerinde evden bahçeye, bahçeden eve masa ve sandalye taşımaktan sizi kurtaracak orijinal ve aynı zamanda komplike bahçe mo-
Faııst filminde. piyesten değişik olun nokta şeytanın ihtiyar nliın l aııst kıyafetine girerek 20 yaşında bir genci baştan çıktırmak istemesidir. Resimde Faıist rolünü mmaffnkıyetle canlandıran Michel Sinıon’u görüyoruz
4X20 ölçülü tahta ile 8 m. 5X5 İlk kadron ve 22 elvatadan İbarettir.
Yaz sonunda cıvatalarından sökülerek evde yer işgal etmeden muhafaza cdıleiıilir.
Kasım gözlerini sildi ve Emmeye sarılarak başını, ayrılmak üzere bulunduğu o vefalı kalbin üzerine dayadı, uzunca bir zaman öyle durdu» Aralarında simdi hüküm süren sessizliği yalnız hıçkırıklarla içini çekmeler kes-ı mekte idi. Nihayet Emine alçak sesle sordu:
— Ne vakit gitmek istiyorsun?
Kasım:
— Bu akşam, diye cevap verdi.
— Yok, bu geceyi de bana bahşet. Yarın gidersin. Ben ablana gidip haber vereyim. Yarın eşyaların taşınmasına (la yardım eder, beni orada yerleşmiş gördükten sonra gidersin Beni orada görmeni istiyorum ki uzakta bulunduğun zaman hayalinde odamı, elbiselerimi, eşyamı hakikatte olduğu gibi görebllesin’
Genç kadın yine ağlamaya başladı; fa* kat daha sâkin ağlıyordu şimdi. Sonra, vaktin daraldığım düşünerek kocasının yanından kalktı, kadınların sokağa çıktığı vakit taşıdıkları uzun donu ayağına geçirdi, başını ve bütün vücudunu Örten feraceyi giydi, güvercin şeklinde ve “şepçerağ,, taşiyle süslenmiş altın iğnelerle gözlerin hizasına rastlıyan yeri kafesli bir bezle gerilmiş ve “rûbend.. denilen peçesini yüzüne iliştirdi ve böylece hazırlanmış bulunduğu vakit, kendinden geçmiş bir halde olan Kasımın elini bir daha sıktıktan sonra çıktı.
Kendini sokakta bulduğu zaman gönlünde öyle bir keder, bedbahtlık ve bîkesllk duydu ! kİ az kalsın, gelip geçenlerin merhametini 11-zerine çekmek için haykırıp çırpınmaya koyulacaktı. Belki bunu yapar ve herkes de ona acırdı: fakat camiin önüne gelince vazgeçti.
Camie girip dua etti. Duaları heyecan ve hararetle okuyup teşbihini on kere çekli ve Cenabı Hakkın doksan dokuz adını huşû içinde tekrarladı. Bereket versin camide daha başka kadınlar vardı. Hele bir tRîuıu, üç yaşındaki tek I evlâdının can çekiştiğini söylüyordu Emine
bir kadındı. En büyüğü on beş yaşında biri erkek evlât olmak Üzere sekiz çocuğu vardı Herkesin çekindiği ve saydığı anne, hem bun lan, hem bütün ev halkını intizam, sükûnet ve vakar içinde İdare ediyordu. Çabuk hiddet eder, fakat o kadar çabuk da yumuşardı; kızdığı vakit sesi, bütün mahallenin en keskin sesi idi; fakat birini teselli etmek, avutmak istedi mi o ses pek tatlı olmasını da bilirdi. Bir padişah kadar cömert, peygamber kadar merhametli olup, kırk yaşım bulduğu halde o emsalsiz güzelliğini az çok muhafaza etmişti Nükteli ve zarifti; gavot güzel şiir yazar ve o kadar iyi çalgı çalardı ki kocası, onun için çalmaya lütfen razı olduğu günler, ilkönce on on beş dakika başını sağa sola sallar, sonra kendinden geçerek “Mükemmel, mükemmel mükemmel!,, diye söylenir ve nihayet ağlaya ağlaya başını duvarlara çarpardı.
Emine, görünıcesınin misafir odasına girerken. kapının önünde gördüğü ve kendinin-kllere benzlyen iki çift pabuçtan içeride misafir bulunduğunu anladı. Bu misafirler Bülbül Hanımla Lûlû Hanımdı: Biri valinin üçüncü haremi, ötekj de bütün Damgan şehrinin en büyük hamur tatlısı meraklısı olan ulema reisinin, yani genç ve sevimli Molla Sadık’ın eşi idi Bu hanımların her ikisi de güzel, pek zarif ve pek ciddi kimselerdi. Zümrüt Hanımın keyfi ancak istediği yapılmadığı vakit kaçardı; onun içindir ki Üç kadın arasında geçen konuşma pek hararetli ve neşeli idi; yeni elbise çeşitlerindim, çocukların sihhat İnden, kocalarının acayiplikleriyle hiddetlenmelerinden bahsediliyor; hele, cemiyet hayalı zevklerinin en yükseği, tuzu ve biberi olan insan çekiştirme işi pek canlı bir tarzda cereyan ediyordu. Hulâsa hanımlar birbirlerine ne söylenebilirse, hattâ söylerımiyecck şeyleri söylüyor, kahkahalarla gülüşüyorlardı.
(Devanu var)
Yazan : A. de Gobineau
■>______________________
Çeviren : Reşat Nuri Darago _______________________________r
ile bu dertli katimlar hep birden dua ediyor, birbirlerine Öğüt veriyorlardı.
Emine, bir saati böyloce geçirdikten sonra camiden çıktı. Kapıda, çeşmenin etrafına toplanmış fakir hastalara bir çok sadaka verdi ve bunların duaları arasında uzaklaştı.
“Allah selâmet versin.,, “Allah sem bahtiyar etsin.,, “Allah sana ve çocuklarına dilediğinizi versin,, gibi tâbirlerin hepsi zavallı kederlinin kulağına hoş bir akisle gelmekte, o da Allahın kendisine belki acıyacağı Ümidine düşmekte idi. Yola koyulduğu vakit bir takım atlılara rastladı; bunlar, güzel bir beygire binmiş kibar ve ciddi tavırlı bir zatın etrafını sarmışlardı. Emme mahcup bir edâ ile yaklaşarak sadaka dilendi. Genç kadının fakirlik veya zaruret yüzünden el uzatmadığı on ince bezden yapılmış feracesinden, boınboyaz peçesinden, yeni ve küçük yeşil sahtiyan pabuçlarından anlaşılıyordu. Bunun içindir ki atlılar ve bunların etrafını aldıkları ihtiyar zat. Emi-nenln, Allahın gözüne daha ınahviyetll görünmek ve kendisinden bir İhsan istemek mak-sadlyle hareket ettiğini «anarak feracenin bir ucuna sarılmış eline paralarını koydular ve her biri cemiickâr bir iki söz de söyledi. Allahın lütuf ve İnayetini celbetmek üzere dinden gedeni yapmış olan Emine, göıümceslnln evine doğru yollandı ve çok geçmeden vardı.
Bu görümce herkes gibi yaratılmış bir kimse değildi. O itibarla tarife değer. Zümrüt Harımı diye çağrılan görümce, hiç olmazsa on yaş büyüğü olduğu Mirza Kasıma az çok annelik etmişti. Bu aelıeple Kasım ona karşı derin bir takdir ve hürmet hissi beslemekte idi; ondan korkardı da, Zaten bu korkuya eniştesi Aziz Ihın dahi büyük bir ölçüde iştirak e-derdl. Gerçekten, Züınrüı Hanım bir şey tutturdu nuı vazgeçirmenin çaresi yoktu. Orduda general rütbesini taşıyan kocası Zümrüt Hanımı ilk karısının üstüne almıştı; fakat görümce, ortağını bertaraf etti: Altı ay sürdü ama sonunda muvaffak oldu. Ondan beri Aziz Han, kendi mevki ve servetinde bir zatın avamdan bir kimse gibi evinde yalıuz bir tek zevce bulundurmakla başkalarına karşı küçük düştüğü hakikatini bir kaç defa anlatmaya çalıştıysa da Zümrüt Hanım böyle bir şeye katiyen yunaşpıaya razı olmadı; hizmetçilerle uşaklara Lokut ve dayak atmak hususunda gösterdiği şevk, zaten Aziz Ham düşündürmüştü. Nasıl biteceğini kcsliremcdıği kavga veya münakaşalarda sakalını, itibarını tehlikeye düşürmekten çekindi; onun içindir ki, keyfi yerinde olmadığı günler evden kaçar, gider çarşıda dolaşırdı.
Böylelikle kendi muhitinde mutlak hâkim olan Zümrüt ilanım aynı zamanda pek de iyi
ASYA HİKÂYELERİ
Büyük Sihirbaz
SİNEMA
eni bîr Faust
Bu ölmez mevzuu bir daha canlandırmak üzere, Fransanın n büyük rejisörü ile tiyatro muharriri işbirliği ettiler
Faust İnsanlığın ebedî tiplerinden biridir. Faust problemi Mariowe, Goethe, Val^ry gibi zamanlarının en büyük fikir ve sanat adamlarına sonsuz bir ilhanı kaynağı olduktan sonra, bugün sinemanın büyük simalarından biri olan Ren6 Clair ile meşhur tiyatro muharriri Arman d Salacrou'nun yaratıcılığı ve Michel Simon ile G6 rard Philippe’in oyunu ile bir daha canlanmaktadır. 1950 senesinde Faust problemi ne şekil alabilir? 1950 insanlığını İlgilendiren, düşün düren, kıvrandıran hangi meseleler» temas eder diye merak edecek olur sanız, cevabım Ren6 Clair’in ağzın d ar dinleyin:
"Bu işe ilk giriştiğim zaman, biı musiki kompozitörü gibi, Faust te* ma’sı üzerinde 'varyasyonlar* yapmak niyetindeydlm. Fakat Faust teması öyle bir tema’dır kı, insanı kavrar, iradesine hâkim olur ve neticede sanatkâra takip edeceği yolu kendi çizer. Faust her inşamla, hattâ çocukta bile bulunan tanıma arzusu İle hâkimiyet arzusunun parlak bir ifadesidir. Bu arzusunu tatmin etmek İçin Faust ruhunu şeytana satar. Ortaçağda olsun, bugün olsun, dünyanın sırlarım ken-

dişine öğretecek olan kuvvete bu ücreti ödemeğe razı oinııyacak İnsan var mıdır? Faust problemi bugün canlılığının son mertebesine varmıştır Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, insan atom enerjisini keşfetmiş olmakla. büyük muammayı çözmüş gibidir. Fakat aynı zamanda ruhunu şeytana satmak üzeredir. Atom sırrının kâşifi modem Faust mahvını kendi kanı ile imzaladığı mukaveleyi elinden kaçırmamak için çabalamaktadır. Bilgisiyle uykudan uyandırdığı cinler etrafını sarmıştır. Faust bunlara hâkim olabile cek mı. yoksa bu ölüm kuvvetleri kendisi ile beraber insanlığı da mahva sürüklemeğe muvaffak olacaklar mı?
İşte 1950 Faust’unun problemi. Biz bu ölüm kalım dâvasında muzaffer bir Faust yaratmakla 1950 İnsanlığının ümidini gerçekleştirmek istedik?'
Ren6 dairin bu sözlerini okuyunca, eminim ki siz de benim gibi, insanlığın en büyük muzafferi ve fennin en büyük esiri 1950 Faust’ unu bir atom tâboıâtuarında, modern tekniğin o akla fyayalo sığmaz

Faust kılığındaki şejlanın baştan çıkarmak İstediği genç talcî»o rolünü Plılllppe G^rard oynamıştır. Resimde şeytana mağlûp olmamak İçin nefsi ile mücadele eden genç talebeyi görüyoruz
imbikleri arasında çalışan bir Faust olarak hayal edeceksiniz. Hayır. Fen Oakridge şehrini kurablldlyse de, sinema gene sinemadır, yani mahdut imkânları olan bir sanat ve atom
şehrim filme alacak kadaı ne mütekâmil ne de kudretlidir
Renö Clalr'in “Şeytanın Güzelliği” (La Beaute du Diable) ismi ile çevirdiği fiinı Ortaçağ dekoru içinde cereyan eder ve 20 nel asır problemlerine sadece ima etmekle yetinir.
Bu büyük mevzuun filme alınması, Fransa ile İtalyan sinema şirketlerinin işbirliği ederek, büyük Avrupa filimciliğine doğru bir i-leri adım atılmasına da vesilo olmuştur, Buna rağmen filmin mev-zuunun lâyık olduğu şekilde gerçekleştirildiği iddia edilemez. Michel Simon ile G^rard Philippe’in oyunları fevkalâde. Hele Michel Simon ihtiyar Faust ve Mephisto tipini birden yaratmakla sanatının sonsuz zenginliğini göstermekte ve Faust İle Mephisto arasındaki mücadeleyi biı İnsanın ruhunda bir kaç şahsiyetin birden yaşamaslyle canlandırmak hususunda rejisörün dâhiyane fikrini mükemmel bir şekilde gerçekleştirmektedir. Sinemada dekııpajın verdiği İmkânlardan âzami derecede istifade eden ve istikbali bir ay-
Yazan : Ayşe Nun
nada gösteren sahneler de çok muvaffak olmuş birer yeniliktir. Hal, mazi ve İstikbalin dumanlı bir hayal âlemi İçinde karışması. Faust tema’sına yalnız sinemanın verebileceği çok uygun bir1 * 3 * * 6 7 motiftir. Bütün oyun biraz da alaylı bir hava İçinde cereyan etmekle bu Ortaçağ efsanesine Fransız esprisi İle dolu yarı 4ddî bir hal veriyor.
Maalesef bütün bu buluşlar ekseriya çok görülmüş bir saray dekoru içinde belirmekte ve altın imali. Faust'un laboratuarı, yeni atom keşiflerine ve dünyanın yok oluşuna i-ma eden yeni ve enteresan sahneler maddi imkânların kısırlığı yüzünden biraz fakir ve cılız kalmaktadır. Fransız filmlerinin hepsinde görülen bu fukaralık burada da hissediliyor. Fransız filmi bu yolda İtalyan neo-realiznıl gibi dekordan tamamen sarfınazar etse veya tiyatroda olduğu gibi dekoru ima etmekle yetinse, fevkalâde aktörlerinin oyununu daha lâ-ş ık bir çerçeve içinde tebarüz ettirmek imkânım belki bulur.
Bu tâli meseleler ne olursa olsun, Goethe’nin yıldönümü senesinde çevrilmiş olan bu Faust 1950 senesinde kendini şeytana kaptırmayıp bekası İçin çırpman insanlığın dramını canlandırmakla, bu ölmez mevzuun daima canlı, daima yeni kalacağına parlak bir delildir.
ihtiyar Faust (Nliclıel Simon) ve genç talebe (Plıilippo G^rıırd) filinin heyecanlı sahnelerinden birinde
HİKÂYE
Mesut bir vilâyet
(Dllnkü sayulnn devam)
Cahil halkı mahalle kahvelerinde mİ olur, köy misafir odalarında mı, çarşı ve harman
meydanlarında mı hâsılı nerede bulurlarsa başına çullanıp okumayı öğretmeli idiler.
Garibi şu kİ bu icat ilk aylarda iyi neticeler de vermeğe başlamıştı. Hele on beş ile otuz beş kırk yaş arasındakllerde bir kaç ay İçinde gerçekten okumayı sökenler epeyce oluyordu. Yalnız aynı zamanda bir de bu madalyada bir ters taraf belirmişti kİ bu usul İle bir kaç ay içinde öğrenilen okumanın bundan daha az bir zaman içinde unutulması ve hiç bir kuvvetin bu felâketi önll-yememesi idi. Bereket o esnada valinin başka bir vazifeye çağırılması tecrübeyi, tatlı denebilecek bir netice ile yanda bırakmıştı. Bununla beraber bu bir kaç ayın ihtiyar maarif müdüründe küçük bir yadlgftn kalmıştı ki bir türlü tamamiyle geçmiyor ve en ufak bir sıkıntı üzerine ikide birde nüksediyordu: Bu. o sıkıntı günlerinde adamcağızın gözünde çıkmış bir arpacıktı.
İkinci, üçüncü ve dördüncü va İller bilâkis halim selim adamlardı. Yahut birincisinden sonra öyle görünmüşlerdi. Yalnız maarif-çi oldukları için kendilerine göre ufak tefek mânileri vardı.
İkinci vali hayli okuyup yazmış ve bir müddet de eski sultanilerde edebiyat ve Fransızca okutmuş bir kültür adamı idi: “Vazifemiz kültür tohumlarım, fi soblluUah dört bir tarafa saçmaktır, derdi, ne olacaklarını düşünmek bize düşmez. Çoğunu belki rüzgâr alıp götürür. Fakat bir kaç tanesini de öyle u-mıılmaz yerlere yerleştirir ki işte oradan medeniyet ve kültür denen şey v.s. v.s.“
Tohumlan saçıp arkasını ara-mıyacak ve İstatistik cetvellerine bağlamayacak olduktan sonra, maarif müdürü için, programın bundan mükemmeli olamazdı. Bunun için hu ikinci vali zamanında halkevi ve orta mektep geceleri gerçekten adakemi müzakereleri ruhaniydi almış ve mektepler sükûn içinde kendi gündelik işlerine devam edip gitmişlerdi.
Bir eski komutan olan üçüncü vali de bir dereceye kadar tohumcu sayılabilirdi. Fakat o atılacak tohumlarda sıkı bir elemeye taraftardı. Her çocuğa, ilerde tutacağı mesleğe göre, kaç tohum lâzımsa ancak onu vermeliydi. Fazlası zarardı. Mühendis olacak çocuğa ancak riyaziye lâzımdı. Edebiyat, şu, bu nafile şeylerdi. Vali ikide birde okulları gezer, çocukları kaldırarak ilerde ne olacaklarını sorardı. Bir tanesi yanılıp da meselâ doktor olacağını söylerse hemen insan iskeleti üzerine suallere başlar ve sonunda ‘'Öldü mu ya çocuğum? Oldu mu ya çocuğum?,, Bak sen defterine ne güzel resimler yapmışsın. Keşke onların yerine vücut resimleri çizeydin. t-lerde tedavisine çağırılacağın za-
Yazan : Reşaf Nuri Güntekin
vallı sakat âzaları şimdiden tanımağa başlamış olurdun.” diye yüzünü buruştururdu.
Dördüncüsü memleketin ancak teknikle kurtulacağına inanmış bir idareci idi. “Şunu bunu bir yana bırakarak bütün forsayı bu tarafa verelim” diyecek kadar ileri gitmiyor fakat çocukların bazı başka ders ve imtihanlardaki ufak tefek muvaffakiyetleri karşısında Adeta hüzne düşerek: “Güzel, bu memleketi bunlarla mı medenileştireceğimizi umuyoruz arkadaş* lar!” diye ellerini oğuşturarak gözlerini havaya kaldırıyordu. Beşincisine gelince!

Bu sonuncusu daha geldiği güı. maarif müdürüne:
— Yarın sizinle bir kaç günlük bir devre çıkacağız, dedi, vilâyet maarifinin ne halde olduğunu yakından görmeliyim. İki aydan beri makama vekâlet eden defterdar bey birkaç gün daha o zahmete katlanır ümit ederim.
Defterdarın başı döndü:
— Aman beyefendimiz, zahmet değil. Fakat gerçek makam otoritesine muhtaç öyle müstacel meselelerimiz var ki...
Vali nezaketle defterdarı haşladı:
— Hiçbir şey maarif İşimiz kadar önemli değildir. Cumhuriyet müsavi faziyet; fazilet müsavi mekteptir. Benim dövizim daima bu olmuştur ve bu olacaktır.
Oturduğu yerde ihtiyar maarif müdürünün gözü seyirmege başlamıştı. Fakat hu, yeni valinin yakında başına bir iş açacağına dair bir İşaret olmaktan ziyade sıkıntıyı sezen arpacığın yavaş yavaş kımıldanmağa başlamasm-dandı. Bununla beraber teklifi güler yüzle alır göründü:
— Emredersiniz. Yalnız İzin verirseniz yanımıza ilk öğretim müfettişlerinden birini de alalım. Bize faydası olur, dedi.
— Bon pek lüzum görmem. Fakat siz mutlaka isterseniz..
— İyi olacağı kanaatindeyim. Gideceğimiz yerleri benden iyi tanır.
— İşin asıl sahibi zatiâlîniz olmanıza göre ben o fikirde değilim...
Bu bir İltifat mı îdi yoksa ihtiyarlık ve hareketsizliğine bir taş mı? Fakat hangisi olursa olsun müdür başka türlü yapamazdı. Çünkü, yaşı benzemesin, birinci valiye biraz benzerliği olan bu fazla dinamik zatın arkasında iki güne kadar hasta olacağına ve ona müfettişi bırakarak geri döneceğine hiç şüphe etmiyordu. Netekim gerçekten de öyle oldu. Ancak bu iki günlük sıkı temaslarda bütün cerbezesini kullanarak kendinin yabana atılır ihtiyarlardan olmadığını valiye anlatmağa kâfi vakit bulmuştu.

Vali seyahatinden döndüğü akşam defterdar bir İkinci izin daha istedi:
(Sonu yarın)
”Lüküs Hayat” ikinci defa filme alındı
Cemal ve Ekrem Reşid Rey deşlerin eseri olan “Lüküs opereti ikinci defa olarak filme alınmış bulunuyor. Dün, davetliler huzurunda gösterilen filmde, merhum Hflzım’m rolünün oğlu tarafından yapıldığını görerek, bu kıymetli sanat-kAn bir defa daha anmak vesilesini elde ettik, aynı zamanda, oğlunun da babasının sanatını tevarüs ettiğine şahit olduk.
Mevcut imkânlarla ve aynı artistlerle “Lüküs Hayat” hâtıralarımızda yaşayan şöhretine lâyık bir “eser” de olabilirdi. Demek istediğimiz şudur ki. ekseriyetle filmlerimizde görülen ve “halk böyle istiyor” iddiasiyle vücuda getirilen mantıksız, lüzumsuz, ana hattı unutturacak fazlalıklar burada da mevcut. Bunları kesmek lâzımdır, — fa.
Hicrî 1950 Rumi
C. Ahir MART Mart
11 30 17
1369 Perşembe 1366
VAKİT VASATİ tZAM
Güneş ' 547 11.16
Öfcle 12.19 5.48
İkindi 15 52 9.21
Akşam 18 32 12.00
Yatsı 20.01 1.33
Imsılk 4.08 9.37
SİYASI tKTÎSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL günlük GAZETEJ
Sahibi
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ t FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden • Mithat PERİN
Basıldığı yor ;
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
30 Mart 195(1
KONOMiK
GÜNÜN

Kısa haberler
Vergilerine dair
Türkiye ve Fransa arasındaki münasebetler yalnız mütekabil bir saygının değil, aynı zamanda hakiki bir samimiyetin izlerini taşımaktadır. Uzun müddet Türkiye, Fransız müesseselerlni tanımak ve bunların Türk millî hayatının hususiyetleriyle kabili telif görünenleri üzerinde Türk Hükümetinin dikkat nazarım çekmek için, genç talebelerini Pa-rise göndermiştir.
Bu vazıyet “vergi rejimi ’ sahasında tamamen değişmiş bulunuyor. Fransanın, yeni Gelir Vergisini ayarlamağa çalıştığı bu sıralarda, Tilr-Idyede 1 ocak 1950 de tatbik mevkiine giren aynı mahiyette bir mü-esseseyi tetkik etmekte büyük istifadesi vardır.
Menşeınden beri, Fransız gelir vergisi iki cephelidir. Sedüllü tâbir edilen 8 hususi mükellefiyet, muhtelif kaynaklardan gelen gelirin ilgili kısımları üzerinde tesis ediliyordu. Bu kaynaklar, İş (aylıklar ve ücretler), sermaye (inşa edilmiş veya e-dilmemiş mülk ve arazi, menkul kıymetler ve alacaklar), mesleki faaliyet (ticari olan ve olmıyan kazançları dan ibaret olup ayniyet prensip)ne göre teklif ediliyorlardı. Umumî gelir vergisi denen munzam bir vergi, şahsiyet prenslpinin tatbiki ile ve müterakki bir nispete göre, gerçek kişilerin gelirinin mecmuunu kavramaktadır.
9 aralık 1948 tarihli vergi reformunun yapımları. tüzel kişilerin geliri üzerinden alınan ayrı bir vergi tesis ederek, gerçek kişilerin geliri üzerinden alınan vergiyi birleştirmek iddiasında bulundular, t-kinci vergi tatmin edici bir şekilde işlerken, birinci vergi bir çok tenkitlere meydan verdi.
Yazan : Prof. Henri Laufenburger
(Ne»4r hakkı k-axetemlxlndlr)
den faydalanan gezginci esnafın gelirleri nevinden, hesabı güç muayyen gelirler için bahis mevzuu olmaktadır. Türkiyede gelirlerin çoğu (hizmet gelirleri, serbest meslek kazançları) "kaynakta tevkif’ usûlüne tâtil nlup kati vergi borcunu meydana koyan ikinci bir beyannameye müstenittir; Fransada tatbikat hayatında, "kaynakta tevkif* usûlü ancak menkul kıymetlerin gelirlerine karşı bahis mevzuudur.
Her ne olursa olsun Türkiye, yeni bir vergi sistemi arayan memleketlere. mükemmel bir basitleştirme dersi vermiştir. Yalnız bir sahada, Türk ve Fransız vergilendirme sistemleri açık bir zât alâmeti göstermişlerdir; bu, adalet bakımından Türkiyede fiilen muaf olan ve Fransada mübalâğalı bir şekilde korunan, zirai gelirler mevzuunda kabul edilmiş fuzulî ve hoş görülemeyen bir müsamahadır.
Sermaye şirketleri bakımından iki memleket, bunlan gerçek kişilerden alınacak verginin dışında bırakmak ve bünyeleriyle ekonomik rollerine uygun gelen hususî bir teklif sistemine tâbi tutmak yolundaki görüşlerinde isabet etmişlerdir.
Türk Fran-görü-g-idiş,
Gelir birbirini takip eden iki verginin mevzuudur, bunlar yüzde 18 nispetindeki mütenasip vergi ile yüzde 10, ilâ 60 nispetindeki müterakki vergilerdir. Fakal aynı matrahtan alınacak yerde bu ıkl vergi hakikatte farklı matrahlardan alınırlar. Mütenasip vergi ancak, âmme borcu faizleri müstesna olmak üzere. Fran-şada ülke esası “terntorialitö” pren-sıpme dayanarak elde edilen gelirlerden alınmakta, müterakki munzam vergi ise, menşeleri ne olursa olsun, Fransada oturan şahıslar tarafından ehle edilen bütün gelirleri istihdaf etmektedir. Devlet tabiileri de (Hazine bonoları faizleri tâbidlrler.
Bu bakımdan yeni temi daha rasyonel
dır. Gelir Vergisi hakikaten tek şekillidir, gelirin mecmuunu yalnız bir kere müterakki fakat nispeten mutedil bir nispet dahilinde vergiye tâbi tutmakta, istisna yalnız küçük tacirlerin, sanatkârların, götürü usûl-
il
|Jiç bir memleket muamele vergicisinden vazgeçemez. Fransa, 1936 dan beri, istihsal vergiBİ usûlünü tatbik etmektedir. Daimi tekâmül halinde bulunan bu vergi, mâmulün son tatbik safhasındaki kıymeti ü-zerinden değil, imal boyunca her safhada yaratılan kıymet üzerinden alınmaktadır. Bu bakımdan, Muamele Vergisi Komisyonu, sız tecrübesinden faydalanmış nüyor. Her iki memleketteki
son teknik safhasındaki kıymeti ü-zerinden alman mütemmim bir gelir vergisi haline koyacağa benziyor.
Bütün bu meseleler Türk ve Fransız mütehassislan arasında samimî bir karşılaşma mevzuu teşkil ediyor. Profesör Perıoux ve Profesör Lau-fenburger‘nın İstanbul ve Ankara üniversitelerini ziyaretlerinden sonra, Paris Hukuk Fakültesi, Profesör Neumark ve Profesör Sıır’u, sözlü ve yazılı istişareler için davet etmiştir.
hariç), vergiye
Türk vergi sis-görünmemekte-

Gelecek haftalar zarfında dekanların ziyaretleri vâki olacaktır. Paris Hukuk Fakültesini idare eden Juliot de la Morandiöre mart sonunda İstanbul ve Ankarada bulunacaktır Buna mukabil, İstanbuldan Nail Kübalı ve Fmdıkoğlu ile Ankaradan Cahit Oğuz nisan ayının ikinci yarısında Paris Üniversitesinin davetlileri olacaklardır. Böylece hukuk, iktisat ve maliye sahalarında Türk -Fransız temasları daimî bir mahiyet almaktadır. Bu temasların mesut neticelerini, Avrupa Birliği kadrosunda bekliyoruz.
m
İsviçre ve Avrupa Tediye plânı
Cenevre (Hususi) — Avrupa İktisadi İşbirliği Konseyinin Paristeki Bon toplantısında. İsviçre heyeti, İs-viçrenin ticaret serbestisi mevzuun-daki görüşünü aksettiren mühim bir beyanatta bulunmuştur. Bu münasebetle, İsviçrenin Avrupa tediye birliği meselesini alâka ile takip ettiği tediyelerin çok taraflı kılınması ve mübadele serbestisi mevzu la-rındaki inkişafı sempati ile karşıladığı da belirtilmişti. Liberal bir ıtha-
lât ret ketlerin de aynı gayretleri göstereceğini ümit etmektedir.
siyaseti takip eden İsviçre, tlca-münasebetl idame ettiği memle-
Tediye birliği İçin bazı memleketlere yapılması düşünülen yardıma iştirak mevzuu ehemmiyeti^ tetkik edilmektedir. Tediye birliği anlaşması sağlam esaslara dayanmalı. Aza memleketler malî İstikrar ve muvazene politikası takip etmelidirler.
Varis altın plyaausı
Paris 29 (YİRSj — Altın piyasasındaki fiatler düşmeğe devam etmiştir. Külçe 483.000. Napoleon 3450 ve dolar 812 franktan muamele görmüştür.
İngiltere - İsviçre ticaret görüşmeleri
Cenevre (Hususi) — Sterling sahası ile İsviçre arasındaki ticarî münasebetleri düzenlemek üzere evvelâ Londra’da, sonra Bern’de görüşmeler yapılmıştır. Varılan anlaşmanın hükümleri ayrıca i-lân edilecektir. İngiliz turistleri için 50 steriinglik müsaade devam edecek, önümüzdeki tâtil devresinde tsvıçreyi 130 bin İngiliz turisti ziyaret edecektir.
Avustralyanın hıığday ihracatı
Sidney (Reuteı* - Hususi) — A-vaıstralya, ocak ayı içinde 65,023 ton buğday, ihraç etmiştir. Geçen yıl avnı. aydaki ihracat miktarı 79,318 ton idi.
Birleşik Anıerlkuda pamuk ekim sahafı
Washington (Reuter - Hususi) — Mümessiller Meclisi, pamuk, yer fıstığı ve patates ekini sahaları hakkmdaki tasarıyı kabul ederek senatoya göndermiştir. Tahminlere göre, Senato, tasarıda 21 milyon dönüm olarak tesbıt edilmiş bulunan buğday ekim sahasının bir milyon dönüm arttırılmasını talep edecektir.
İran, Moskovaya ticaret heyeti gönderecek
İV Tahran, 29, A.A. (Afp) —
akşam Tahran’da yayınlanan resmi bir tebliğ, yeni Iran kabinesi Moskova’ya bir iktisadi ve ticari heyet gönderilmesi hakkında istifa eden kabinenin hazırladığı tasarıyı nazarı itibara alacağını bildirmektedir.
Bu heyet bilhassa, harp zamanında Sovyetler Birliğinin İrandan aldığı borcun tutarı olan 11 ton altının İrana iadesi işini müzakere edecektir.
İsviçrede işçi geliri ve sosyal yardım
ic Cenevre (Hususî) — İşçi geliri, millî gelirlerin beşte üçünü teşkil etmektedir. On yıl evvel bu nispet yarıyı dahi bulamazken şimdi artmış olmasının sebebi, hakikî ücretlerin artması ve işçi adedinin çoğalmasıdır. İş verenlerin ödedikleri sosyal yardım hisseleri yekûnu, on yıl içinde 200 milyon franktan 800 milyon franga yükselmiştir.
İngiliz camiası ekonomik konferansı
iv Londra, 29 A.A. (United Press) — Resmî çevreler bu sene mayısta Kanberra’da toplanacak olan İngiliz Milletleri Topluluğu konferansının, bu camiaya dahil olsun olmasınlar Güney Asyadaki tün memleketlerin iktisadi rumlannı tetkik edeceğini bildirmiştir. Ayni çevreler
feransın kati tarihinin ve İngiliz delegesi olarak kimin iştirak edeceği meselesinin henüz tesbıt edilemediğini söylemişlerdir. Kanada, Batı Alman,vaya Inığday veriyor
Ottawa (Reuter - Hususî) — Ticaret Bakanının Parlâmentoda a-çıkladığına göre, Kanada, Milletlerarası buğday anlaşması mucibince, Batı Almanyaya 1950-51 mahsulünden sekiz milyon bu-şel —takriben dört milyon kilo— buğday gönderilecektir. 1951-21 mahsulünden sevkıyatın 16 milyon ve 1952-53 rekoltesinden ise 18 milyon buşell bulacağı talimin edilmektedir. Bakan sözlerine şunları ilâve etmlktlr: "Japonya da anlaşmaya kabul edilirse. Hanedanın yıllık buğday satış hissesi 227 milyon buşeli bulacaktır. Bu suretle, 230 milyon bıışel kabul edilen normal satış rakamımıza yaklaşmış olacağız.”



Dün
bü-du-dün kon-

İhracatçı Birliklerinde yılsonu toplantıları
Yabancı pazarlara karşı taahhüdünü tutmıyan bir firmaya ceza verildi
Dün, Tiftik ve Yapağı Birliği toplandı. Bugün Yağlı Tohumlar, Bakliyat, Hububat İhracatçıları Birliği toplanıyor
Türkiye Tiftik ve Yapağı İhracatçılar Birliği, dün Ömer Abit Hanındaki idare merkezinde 1949 yılı işlerini görüşmek üzere umumi heyet toplantısını yapmıştır. Aza sayısı iki yüze yakın olan bu birliğin umumi heyet toplantısında ancak 23 kişi bulunmuştur. Heyet dün de bildirdiğimiz gündem dahilinde işleri görüşmüş ve 1949 yılının bilhassa tiftik için şimdiye kadar misli az görülmüş İyi bir yıl olduğuna dair kanaatlerde ittifak bulunduğu görülmüştür.
Umumi heyet, mûtat kararlarından sonra bir firmayı da cezalandırmıştır. Fransadakl bir komisyoncu vasıtasiyle İngiltereye mal satan bir firma bilâhare bu malların fiyatı yülcselınce taahhüdüne riayet etmemiştir. Mesele îngilteredekl Ticaret Ataşemiz vasıtasiyle Birliğe aksetmiş, tahkikat ve tetkikat neticesinde hâdise sabit görülmüştür. Dün firmanın mümessili umumî heyet huzurunda kendini müdafaa etmiş fakat heyet firmayı ihracatçılıktan menedecek olan Üç aylık birlikten çıkarma kararını tasvip etmiştir.
İzmirdeki umumî heyet toylantıla-rında da bu yıl buna benzer bir karar alındığı hatırlanacak olursa, bu gibi mesleki teşekküllerin milli ticaret haysiyetimizi kıran kimselere karşı mücadele için ne kadar faydalı oldukları görülür. Ancak bu işleri daha sistemli, tesadüfe bırakmıya-cak ve süratle çıkaracak yolları bulmamız icap etmektedir.
Toplantıya iştirak nispetinin çok az oluşu etrafında idare heyetinden salâhiyetli bir zatın fikrini sorduk. Bize şu cevabı verdi:
"— Türkiye Tiftik ve Yapağı İhracatçılar Birliğine dahil hakiki ihracatçılar» yani fiilen tiftik ve yapağı hazırlayan, satan stok eden ihracatçı evlerin sayısı bugün toplantıda bulunanlardan çok fazla değildir. Esaslı firmalarımızın hemen hepsi birlikte faal rol almakta ve İçtima-larda bulunmaktadır. Gelmiyenler ise harp yıllarında iş olsun diye birliğe kaydolunan ve tesadüfen bu işi yapan veya takasla meşgul olan firmalardır. Bir de bu birliğe, yine fevkalâde zamanlara ait kararlardan olarak, kaşer peyniri, deri, ipek döküntüsü, kitre, barsak gibi tâli maddeler eklenmiş ve bunların da ihracatçıları mecburi olarak kaydolun-muştur. Âza listesini kabartanlar bunlardır. Yoksa bizim birliğimiz dün hemen bütün hakiki âzasının huzuriyle toplanmıştır

İdare heyeti ve mlirakıp raporiyle bilanço ve 1950 senesi bütçesi kabul edildikten sonra gizli oy ile seçime geçilmiştir. Neticede Hilmi Gür-gân, Bahri Kmacı, Mustafa Faik Ustan Hayri Keçeci, Mustafa Özkanlı, İbrahim Attar, Recep Maliki, H. Kâzım Silivrili idare heyeti âzalı-ğına getirilmişlerdir.
Bugünkü toplantı
Yağlı Tohumlar, Bakliyat, Hububat İhracatçılar Birliği bugün Ömer Abit Hanındaki dairesinde yıllık toplantısını yapacaktır. Toplantıdan evvel, âz&ya gönderilen matbu bir raporda, bu maddelerin bu seneki geçirdiği ihracat safhaları hakkında dikkate defter malûmat verilmektedir.
Rapordaki malûmata göre, geçen seneki kuraklık yüzünden hububat ihracatına imkân olamadığı tebarüz ettirilmekte, bakliyat mevzuuna gelince, takas usûlünün kaldırılmasiy-le, dünya piyasalarından yüksek olan fasulye, nohut gibi maddelerin de dış piyasalara sürümünün kabil olamadığı ileri sürülmektedir.
Raporda, daha ziyade yaftlı tohumlar grupu üzerinde durulmaktadır. Bunlardan keten tohumu fiyatı harp yıllarındaki fiyatlara nisbetle yarı yarıya aşağı olduğu halde, dış piyasalara satışında zorluk çekilmiş, neticede elde 8000 ton kadar stok kalmıştır. Ayçiçeği tohumu ise, fena hava şartlarından dolayı, tahminlerin hilâfına olarak 80 bin ton istihsal edilmişti. Zeytin yağı istihsalâ-tının noksanlığı karşısında, ayçiçeği tohumu, ihraç maddesi olmaktan ziyade, iç piyasada sarfedilen bir madde haline girmiştir. Eldeki stok 22 bin ton olarak tahmin edilmektedir. Susam istihsalâtımn da geçen yıllara nisbetle noksan olması, fiyatın yükselmesine sebebiyet vermiştir.
Bizde yağlı tohum istihsalâtının noksanlığına karşı dünya yağlı tohum fstihsalâtı da fazla olmuştur. Bu fazla istihsal, dünya fiyatlariyle, bizim fiyatlarımız arasındaki mesafenin daha ziyade açılmasına biyet vermiştir.«
Yağlı Tohumlar İhracatçılar gi yeni mahsul senesi, bu çeşit
delerin dünya piyasalarına kolaylıkla sürümünü temin için, istihsal bölgelerinde mallan temizleme, kalburlama tesisatının vücude getirilmesini zaruri bulmaktadır. İyi ve ucuz mal kaidesine riayet edilmediği takdirde, önümüzdeki ihracat yılında daha fazla zorluklara tesadüf edeceğimize şüphe yoktur.
sebe-
Birli-mad-
İzmir, 29 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Kuru Meyve İhracatçıları Birliği İdare Komitesi, bugün Bakanlık Standardizasyon Müdürü ve İhracat Baş Kontrolörünün iştirakiyle bir toplantı yaparak üzüm tipleri konusunu tetkik etmiştir. Ticaret Bakanlığı Standardizasyon Müdürü, mevcut Üzüm tipleri yanında, tecrübe mahiyetinde, birlik bakımından Ühiform yeni bir standart tip serisinin ihdasını teklif etmiş ve nln tam standart bir halde ye arzında fayda telâkki
bu seri-nıüşteri-ettiğini
söylemiştir.
Yapılan konuşmalar sonunda mevcut tiplere dokunulmadan böyle bir tipin tecrübe edilmesinde fayda u-muklugu, bu yeni tipin teknik esasları hazırlanırken kendilerinin mütalaası alınması kararlaştırılmıştır. Bu yeni tipler ihtiyari mahiyette olacaktır.
Yarın üzüm rütubeti konusunda bir toplantı yapılacak ve standardizasyon Müdürü pamuk standartları hakkında İstanbul tüccarlarının mütalâasını tesblt etmek üzere cuma günü İstanbnla gidecektir.
Russel Dorr Vali ile görüşüyor
Russel Dorr’un Valiyi ziyareti
Istanbulda yapılacak ekonomik tesislerin yerleri görüşüldü
İktisadî İşbirliği Türkiye İcra Komitesi Başkanı Russel Dorr dün saat 15.30 da Vali ve Belediye Başkanını Belediyedeki makamında ziyaret etmiştir. Russel Dorr Valinin yanında bir buçuk saat kalmış ve lstanbulun Marshall Plânını alâkadar eden iktisadi meseleleri üzerinde görüşmüştür. Vali ve Belediye Reisi bu hususta gazetecilere şu açıklamada bulunmuştur: *
“Russel Dorr lstanbulun dünya çapındaki kültürel ve ekonomik önemini tebarüz ettirdikten sonra Türkiyeye ve bu 'meyanda Istanbula faydalı olmaktan çok duygulandığım bildirdi. Istan bulda yapılacak otel, soğukhava deposu, pastörize süt fabrikası ve çimento sanayiinin genişletilmesi mevzuları üzerinde konuştuk. Onlar
Millî Piyango 1949 hesapları

Kar: 11.458.859 lira
Dün toplanan Murakabe Kurulu, bilançoyu tasvip etti
Milli Piyango İdaresi, 1949 yılı hesaplarının neticesini almış, hazırlanan bilânço, murakabe kurulunun dünkü toplantısında onanmıştır. Bu yılın bilançosu fazla satış ve fazla kârla kapanmıştır.
Bilet satışları, geçen yıllara nazaran çok artmış, 24.226.316 liraya yükselmiştir. Bunun 12.340.592 lirası halkımıza ikramiye olarak dağıtılmıştır.
İdarenin genel giderleri için bir yılda 384.756 lira harcanmıştır. Masrafın gelire nispeti yüzde 1,5 dur.
Harcamalarda tasarruf fikrine en geniş ölçüde bağlı kalınmıştır, idare giderleri için bütçeye konulan ödeneğin 61.222 lirası tasarruf edilmiştir. Sağlanan tasarrufun nispeti yüzde 13.72 (iir.
1949 yılının, devlet bütçesine gelir yazılacak safi kân 11.458.859 liradır. Bu. şimdiye kadar sağlanan en yüksek kârdır. Geçen seneye nazaran fazlalık 2.225.414 Uradır.
Sinopta hamsi bolluğu
Seri nıotörlerle Istanbula hamsi sevkediliyor
Sinop, 29 (A.A.) — Sinopta hamsi bolluğu devam ediyor. Her gün yüzlerce ton avlanan balıklar deniz ve kara yolu ile civar il ve ilçelere sevke-dilmektedlr. İstanbuldan gelen süratli molörler bir kaç saat gibi kısa bir zamanda yüklerini alıp geri dönmektedir. Limanda bulunan Hopa adlı şi-lepe yüzlerce ton taze hamsi yükletil-inektedir.
Toprak Ofisle birlikte soğukhava deposunun yeri üzerinde durduklarını ve vapurların doğruca yanaşabilecekleri ve ticaret merkezine yakın bir sahilde vücude getirilecek deponun ehemmiyetine İşaret etti. Diğer taraftan şehir estetiği bakımından Belediyeye hak verdiğini söyledi. Ben kendisine bu husustaki salâhiyetli arkadaşlarla görüşerek soğukhava deposu için düşündüğümüz yeri söyleyeceğimi bildirdim. Ayrılırken İktisadî ve sosyal mevzular üzerindeki konuşmalarımızda görüş bLrliği bulduğu için çok memnun olduğunu İfade ettiler. Ben bir taraftan, belediyedeki arkadaşlar diğer taraftan, Devlet Bakanı Cemil Sait Barlasla temas ederek incelemelerde bulunacağız.,.
İstanbul Tüccar Derneğinde
Yeni bir anket
Amerika gümrük tarifeleri, oraya ihracatımıza mâni oluyor mu ?
20 eylülde milletlerarası gümrük tarifeleri konferansının toplanacağı yazılmıştı. Tüccar Derneği bu konferansa hazırlık mahiyetinde olmak üzere, piyasanın görüş ve mütalâalarından İstifade etmektedir. Bu maksatla Tüccar Derneği, âzası arasında bir anket açmıştır. Bu anketteki sualler şunlardır:
1 — Birleşik Amerika Hükümetinin tatbik ettiği gümrük tarifeleri yüzünden, bu memlekete sevkedile-miyen mallar hangileridir?
2 — Ameri kaya ihracatımızı arttırmak için Amerikan gümrük tarifelerinde ne gibi tâdilâta ihtiyaç var-^u’* *
Tüccar Derneği âzası, bilhassa ihracat tftcirleri bu mevzular hak-kmdaki düşüncelerini de Derneğe bildireceklerdir., ( t 1
Bu cevaplar alındıktan sonra dernek bunlan bir aıayt^ getirecek ve yapılacak tetkikat neticesini neşredecektir.
Çimento Şirketi toplantısı
Haftaya (la İzmirde bir toplantı yapılacak
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Tet* kik Heyeti Başkanı, dün Ticaret O-ci asında, İzmirde kurulacak çimento fabrikasına hissedar olacak sermayedarların listesini tanzim etmiştir. 3 nisan günü, ayıu maksatla İzmirde de biı* toplantı yapılacak, bundan sonra anonim şirketin kurulmasına başlanacaktır.

ESHAM VE TAHVİLAT
Borsalarda vaziyet
Devlet Tahvilleri
(•)
1941
/
• t
Şirket Hisse Senetleri
Trabzon :
Piyana bugün dolgundur.
'44.—
22.-
*>o
•- 5
%6
%4
üukurım Hum Maddeleriı rırtiK (ana mal) .........
TÜtlk (Natürcl) ..........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Hant deriler ı
Sığıı salamura (kasap) ki Keçi tuzlu kuru kilonu....
Koyun hava kurusu kilosu
98.-100.-iK-
• •
Müdalua
Mınır Kredi foriHlye 1903 | (72
Kuru Moyvtüıır ı
Fındık (kabuklu elvrl) ...
Fındık (İç tombul)
Covis (ioıbuiduı ..........
Covlı (îç nutUrel) ........
Nrbntl Yağlar «
Zeytinyağı (E.E. tenckell) Susnmyağı (Raf. tcnokeU) Ayçiçeği (Rnflne çıplak) Fındık vnüı (Çıplak)
İstanbui Ticaret Borsas>
İzmir
Adana
Tlcaret Bor.-atiinda bıruuı ve kçüncü akala pamukları üzerine az miktarda iş olmuştur.
•••••••••
Demiryolu IV ... Demiryolu V ......
1919 İkramiyen .... Diğerleri
Demiryolu VI.
Kalkınma
tatlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu .........
Ketentohumu .............
Kendlrtohumu ............
Susam (Bandırma) ........
Yor hatifti kabuklu .....
LJL Ui.........
I........
(1........
1 ....
I.....
Sivas-itnurum I.
. H..V1I.
Demiryolu I.........
(I......
III. •««•••
I. ..(*«•
(1......
(11......
11. • •••••.
29/1///1950 Çarşamba 1 MEMLEKET ve 1 DÜNYA BORSA ve P i Y A S A L A R 1
İstanbul :
Ticaret Borsasmda fındık fiyatları eski hararetini kaybetmiştir. Trabzon iktisat muhabirimizin de bildirdiği gibi, Trabzon borsacında piyasa durgun bir devreye girmiştir.
Kambiyo ve Esham ve Tahvilât Borsacında Bankanmın hk^e *•. netleri, yine ilerleme kaydetmiştir. Devlet tahvil» Itrine karşı istekler hararetini muhafaza etmektedir 4/fıu piyasacı ise düşüklüğe mütemayildir. İş yoktur.
Hükümetçe Tartş emrine açılacak yeni müdahale mubayaası kredisine intizaren rrkırık Icıiz kum hvum piyasası sakindir, /arırin durumunda düne naza ran bir değişiklik yoktur. Hariçten yeril siparişler gelmediğinden borşada pamuk durgunluk geçirmekte ve fiyatlar gerileme istidadı göstermektedir.
Yeniden durgunlaşan zaı/fin pı-yasasına mütenazır olarak pamuk i/aflı gevşek bir durum arzotmektedir. Bugün hor ada pamuk çekirdeği Üzerine muamele olmamıştır.

KAMBİYO
İstanbul Borsası
AÇIİIŞ Kapanı»
1 Sterllng 7.84.50 7.84.50
100 Dolar 280 — 280.—
100 Fr. Frangı... 0.80 0.30
100 İsviçre Fr... 64.03.— 64.03
100 Belç. Fr 6.80,- 6,60
100 İsveç Kr.... 64.67 64.67
100 Florin 73.6a.IO 73.68 40
1O0 Liret 0 44 128 0.44.128
100 Drahmi 0.01 »76 0.01.87»
100 Encoudos 0.7390 0.7300
Altınloı
Bugün Eski kur
uirn Lire
Külçe Yeril Gr. 5.82 5 85
Külçe OeguMHa. 5.86 5.90
Cumhuriyet ... 39.86 39.80
Reş. 42.50 42 90
Hamli 10.2ü 40.30
Gulden 38.70 TK RA
tngUU 51.20 Al Afi
Ernmus kok 42.50 43.50
Napulöon in 10.50 41 25
İsviçre 40.— 40.50
Ncw-York’tn ı oruu. $ 35
Gumuş, Hâtin
En aşağı En yukarı
Dümüş Gr.
Plâtln •• 10.- İL-
Zürich Borsası (Serbesti
28 111.1950 İsviçre Franr»
Dut umu En aşağı En yukarı
Türk Lirası 00.05 1.03
Dolar 4 28 1/2 4 20 .1/4
Sterllnu 10 25 10 45
Fransız Frangı 1.16 •i w • «w 1.17 1/2
Ikramlyell tahville»
1933 HJrganJ ...........
1938 Ucramıyeli Milli Müdafaa i 1941 194)
1/2
Kapıı niş
23.30
21.50
21.15
97.75
99.15
08.26
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İzmir Ticaret Borsası
Sıö %6 %6 %6 %6 %0
%7
%7 %1
%7 %7 %7 %1 %7 %7
1948 lotlkrazı
1948
Milli M-Uduia»
1949
1934 1934
1941 1943
194) Milli
«
97.80
08.—
98.85 08.50 08.—
98.82
96.36
97.60
21.15
21.15
21.20
20.82
21 90
21.35
20.60
20.90
21.10
97. ÛÜ 09.—
100.-100.-
99.—
9S.-09.-
98. —
20.30
20.40
21.61
21.-
22.-
21.20
23.—
20.60
23.-
Hu t) 11 İHI n
Buğday yum. (Tüc.) Huğduy yumuşak (Ofisin).. Arpa Yemlik (dökme) .... Misti (Sın) çuvalı ......
Fasuiva tombul ..........
Fâeulya Çalı sert ........
Kuşyrml
Mercimek kırmızı lc çu Meroimek yeşil (çuvallı Nohut natllrel
• •
Şirket Tahvilleri
'IX C. Ziraat Bunluutı 20:40 20.20
Anadolu D.T. Tertip A/B. 112.— 111.—
.. C.
*60 62,25 59.-
„ „ Mumca. Kenet. 67.00 67.50
T. C. Merkez Bankası ... 130.— 131.-
Türkiye tş Bankası 30.— 20.50
Türk Ticaret Bankam 6.- 6.-
Aralan Çimento 17.25 10.75
Sark Değirmencilik ......... 23.25 23 50
Millî Reasürans 8.- J6.25
Ecnebi Tahviller
Bugün Eski Kapanış
30.20 29.20
31.— 31 —
— 21.—
— 22.—
27.— 26.20
— 27.20
35.— 39.10
—• 45.20
56.— *55.—
28.—
81 — 31.—
38.20 30-
M 35.—
* 78.—
75.—
84.—
183/186 170/1.86
— 40.—
ISO.— 17Ü.—
300.—
— 339.—
200.— 210.—
142.—
185.— 192.—
190.—
250.— 250.—
— 210.—
138.— Ilı» —
132.20
Uzütn çeKirdeKaiA Noj tnelr A aerlal
serisi
Akolo
Alenin
Akala yeril
No. 8....
No. 108
L.......
II.......
(II .....\
.. B
HamuK Pıı milli Pamuk Pamuk _____ ________
Pamukyağı (rnflne) ... Pamuk çekirdeği ....
Bugtrn
40.—
56.—
43.— 230.— 210.— 1*5 — 185.— 180.—
13.—
Son
Kapanış
■18.5.— 56 — 13.—
230.—
210.—
185.—
195.—
130.—
13,60.—
Adana Ticaret Borsası
Fnmuk Akaıa i......♦ 185.— 185.—
Pamuk Akala il — 160.—
Pamuk Ahu la III ...... 147.50 150.—
Pamuk makine parlağı 150/151 150/151
Pntiiuk Y’erll 110.— 110.—
Pamuk parlak 150.— 150.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK: a) %Ö0 randımanlı kabuklu tombul b) 1q eıra kontrollü kİ.— 173.— 82.— 175.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak | 32.25 32.25
Buğday aort 31.— 31.—
Arpa 21.50
1*1 Günündü Boraada muamelüöiteacU edilmemle tahvilât vo eahamiû arz vo taleplere göre taayyün eden
YABANCl BORSALAR
New-York Borsası
1 Dün Eski kur
uuğday L(hJu5eH=aent) Sert Kış mahıulü No. 2 267 5/8 266 5/8
Kırının ,. ,, No. 2 .... 243.— 211 7/8
Famıık Mİ d dil ng (L*löro3i=Sent) Mayı» 32.08 32.1Ö
lommus 32.18 32.19
30.73 32.67
Tiftik (Libresl=Scnt) ............ rokana No. 1 68.60
Fındık (Ltbrcsi=Sent) w Kabuklu veril ir) 22.— 22.50
orta 22.30 21.-
uev&nt iç İthal inalı 36.— 36.-
Ekstra İri iç ithu.1 malı 40.- 40,—
Kuru Üzüm (Libresl=:Sent) Thompson çekirdeksiz seçme U 1/4 U 1/4
Keten tohumu (Buşcli=Dolar)... 3.75 380
Mlnncapolls 3.80 3.80
Kolay (Llbrcsl=Sent) 77.25 76,25
Levha-toneko (100 libre dolar) 7.30 7.30
Londra Borsası
Keton tohumu (Tonu=Storilng) Bombay 67.— 68.-
Kalkütn 65.— 67.-
Yer fıstığı Hindistan 61.— 64 3/4
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mal (Librasi=d?cnt) — 31.—Nom
Sıra malı — u0.—
Tün Anadolu 20/21 20/21 „
„ Trakya 18/21 18/21 ..
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=Talian âahmouni Kısa elyafh F'G. 89.74 84.20
Karnak Uzun elyaf!’ F/G 1 03.05 92.20
piyasa




Sayfa 6
Y E N t İSTANBUL
30 Mart 1950

• (
Almanyanın meşhur Dizel motoru fabrikası
eski
DIZ E L - ALTERNATOR GRUPLARI

DIESEL
4



Her çeşit kömür sobasında üstten yakmak suretiyle,
KOKUSUZ ve DUMANSIZ YANAR
En elverişli ev yakıtı olan Linyit kömürünün
KALORİSÎ ODUNDAN ÜSTÖN FîATÎ İSE DAHA UCUZDUR
ETİ BANK


15
Büyük Ayrıca
Mayıs 1950 Çekilişinde
Tasarruf Hesapları İkramiye Tutarı
40.000 Lira
İkramiyeler : 15.000, 10.000 Lira,
500, 250, 100 liralık 80 ikramiye.
Bu çekilişe katılabilmek için 10 Nisan 1950 de hesaplarda 150 lira bulunması çekiliş
tarihine
ve buııun kadar muhafazası lâzımdır.

Bah Akdeniz Halli • İstanbul • Pir» Napoli Marsilya-utnova
Do^u Güney Akdeniz Halli • İstanbul-lımlr Pire Limasol Beyrut İskenderiye Napoli ■ Marsilya - Cenova
“Yeni htaftbur Aı«ty*e
5-1 000 BEYGİR KUVVETİNDE
TÜRKİYE UMUM MÜMESSİLLİĞİ:
İTA, TAHİR HAN 3133
Telefon 41044
TAYLAN - ETKER, GAU
Telgraf adresi : TAYLANETKE
r ı A

Her 150
lira için
ayrı bir
kura numarası verilir.

Bu
çekilişte
yalnız
30 Haziran, 31 Temmuz,
28 Ekim, 30 Aralık çekilişlerinde ise, bazılarında ikişer ev olmak üzere, hem ev, hem para ikramiyeleri vardır.
para ikramiyesi
29 Ağustos, 30 Eylül,

Tutum Bankası
T.C. ZİRAAT BANKASI



Heyeti umumiye toplantısı 31 mart cuma günü öğleden sonra yapılacağından merkez gişelerinin öğleden sonra kapalı bulunacağı ilân olunur.
İstanbul Ajansı açıktır.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından:
Gaziantep ilinin İslâhiye İlçesine bağlı Örtülü, Perviyanlı vs Belikanlı‘(diğer İsmi Güllühüytlk) köyleri civarında.
KUZEYİ:
Belikanlı (diğer İsmi Güllühüyük) köyünün Kızılsöğüt mev-klindekl memba suyu pınarından banlayıp Yelliburun harabesi tepesine dikili beton sütundan geçerek örtülü köyü pınarına kırık hat,
YENİ İSTANBUL’U»
karnelerini almayı unutmayınız!
DOĞUSU:
örtülü köyü pınarından Perviyanlı köyü pınarına doğru hat, GÜNEYİ ve BATISI:
Perviyanlı köyü pınarından hudut başlangıcı olan Kızılsöğüt ııevklindekl memba suyu pınarına doğru hat.
Sınırlariyle çevrili (951) hektarlık sahada 19.4.1944 tarihli ve 109 1 numaralı ruhsatnameye müsteniden aramakla meydana çıkarılan krom madeninin (45) yıl süre ile İsletilmesi imtiyazı arayıcısı İstanbul. Galata Abtt Han No. 30 da Mustafa. Ahmet ve Muhlis Çanakçılı Kardeşler Kollektif Şirketi uhdesine İhale kılınacaktır.
Bu İhaleye itirazları olanların maadln nizamnamesinin 36 ve 37 nci maddeleri uyarınca 7.3.1950 tarihinden itibaren iki ay İçinde Ankarada Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına veya mahallinde il makamına bir dilekçe ile başvurmaları lüzumu ilân olunur.
Gazeteye verilecek ilân, her şeyden evvel bir ihtisas işidir. İktisat ve ticaret âlemi bunu herkesten daha iyi takdir eder.
NBU
İlâncılık işlerindeki ihtisası, reklâm atelyesi, mükemmel klişehanesi sayesinde size en iyi imkânları temin edecektir. Bunun içindir ki, YEN/ İSTANBUL, ilân vermek isteyenlerle doğrudan doğruya temasa ve ilânlarını kabule karar vermiştir. Derhal müracaat ediniz. Müessesenizin menfaatine hizmet etmiş olursunuz.
Yeni İstanbul İlâncılık Limited Şirketi
BVGt'N AÇIK OLAN MtZELER
ISTAN BUL
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY
18.10 Ankara.
21.30 Semplon (Avrupa).
EMİNÖNÜ:
Ayasofya: (TelL 21750) 10-16.
Türk ve İnlâm Enerleri: 13.30-16.30.
İZMİR
Arkeoloji Müzeni: (Telf. 3324)
9-12. 13.30-17.
TİYATROLAR
İSTANBUL
O Ellili TİTArKULAltlı
DRAM KISMI: 20.30 da Dell Saray İl
KOMEDİ KISMİ 20.30. Huni m hır Terzihanesi.
MCAMMER KARACA OPERETİ: Gece 20.30 da Gaman Blkee,
YEM SES OPERETİ: Evvel Zaman İçinde.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONU: (Telf. 82904) Parisli Şantöz Roas Avril
KONAK FA VI TONU: Her uk-cam. Yunan Şantözü ZOZO.

ANKARA
BÜYÜK TİYATRO (10370) 20 de Peer Gynt. ‘
MtÇ( K TİYATRO (11169) 20 de Kıskançlar.
İZMİR
SEMİH İİYA1KUSÜ ı Oyuncu (Komedi),
SİNEMALAR
BEYOĞLU CİHETİ ATLAS (40830) Aşk Adası. AKIN (80718) 1 — Aziz Ruhlar 2 — Yılanlı Mabude.
MELEK (40868) Aşk Adası.
ALKAZAR (42362) 1 - Monte Kristonun Elmasları. 2 — Fırtına.
AR (44804) Zafere Dofiru
Suare: Rio Aşkları (Renkli) ELHAMRA (43595» Vatan Kurta ran Aslan.
Suare: Rio Aşkları (Renkli) İPEK (44289) Deniz Ejderi. İNCİ: 1 — Kaptan Siroko, 2 — Tanca Canunu.
LALE (43595) Ölüm Ucmıuı Suare; Tehlike İşareti.
SARAY (41659) Anna Karenin
SUATPARK (83143) 1 - Kanlı
Bune. 2 — Sönen Hayat. SÜMER (42851) Sirk Kiralı. SARK >40380) Akdeniz Korna nlan SIK (13726) 1 - Kara Güneş 2 -
Kanunsuz Ülke.
TAKSİM (43191) Aşk Ölmez TAN, 1 — Sarışın Şeytan, 2 — Dell Gönül.
YEM (84137) 1 - Canavar Yatağı. 2 — Payl&şılmıyan Sovglil.
ÜNAL (49306) 1 - Huk vo Adalet. 2 — Bagdad Perisi.
YILDIZ (42817) Kızıl Nehir.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Düşman Kardeşler. 2 — Sönmez Aşk.
AYSU (21917) 1 — ölümden Firar. 2 —. Aşkım ve Günahııau
AZAK (23542) 1 Sızlayan Kalb. 2 — Zehirli Şüphe.
ÇEMBERLİ TAS (22513) Akdeniz Korsanla rt.
FERAH î Uçurumu Uogru
HALKı 1 — Balıkçı Osman. 2 — Hüsnü Yueufun Aşkı, 3 — Kaliforniya Fatihi.
İSTANBUL (22367) 1 - Olünceyo Kadar Şeninim. 2 — Kahveci Güzeli..
KISMET (21904) 1 - Yılmayan Aslanlar. 2 — Zambanın Oğlu.
MARMARA (23860) 1 - Balalayka. 2 — Zorlu Misafir.
MİLLİ (22062) 1 - Düşman Kardeşler .2 — Sönmez Aşk.
TURAN (22127) 1 - Baba Katili. 2 — Zehirli Şüphe.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Tarzan. 2 — Gönül Fır!ması.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (601JL2) 1 - Kahraman Yüzbaşı. 2 — Şeyhin Aşkı,
OPERA I — Mücrim Gönüller, 2 — ölüm Seferi
SÜREYYA >60682) Çete (Yerli) Suare: 1 Vatan Kurtaran Aslan (Renkli), 2 Yanlış Numara.
ANKARA
ANKARA Altına Hücum.
BÜYÜK Seven Kalbler.
CEBECİ Cehennem Zindanları.
l’/YRK Bir Fırtınu Gecesi.
ULUS Zevk Kurbanları.
SÜMER 1 - Kara Cinayet 2 —
Mr. Moto Haydutlar Arasında.
8US Bir Fırtına Gecesi.
YENİ Şeytanın Kudreti.
İZMİR
ELHAMRA. Büyük Günah.
I.ÂLE 1 — Suçsuz Katil. 2 — Ü-mitslz Aşk.
TAN 1 - Suçsuz Katil, 2 — Ü-rnltslz Aşk.
TAYYARE, üvey Baba.
YENİ 1 - Lekeli Hayat. 2 — Kahraman Arkadaş.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK, 1 — Kara Bayrak. 2 — Saadet Günleri.
SÜMER. Altın Küpeler.
SIHHÎ İMDAT
latunbui Beyoğlu 44U98
Anadolu vakanı 6053b
Anknr»ı 01
İzmir 4251
Bu\ oğlu llhlı ( Nddllıut HUŞÎk
îfitunbui 24222 Üsliüdtıı 60945
Ankara 00. İzmir 2222, K. yaka 1Ö05Ö
“YENİ İSTANBUL,, un bugün İçin tavsiye ettiği programlar :
DAHİLDE:
Suat: 10.15 Ankara: Beethoven 4 üncü acnfonl (PL). — 10.15 İstanbul: Necml Rıza Ahıakan topluluğu konseri. — 21.15 İstanbul: Fıısıl heyeti konseri.
HARİÇTE:
11.30 Londra: BBC İskoç orkestrası konseri (Mozart, Dvorak).
ANKARA:
Sıınt: 7.30 M. S. Ayan. — 7.31 Hafif parçalar (PL). — 7.45
Haberler ve Hava raporu. —
8.ü() Şnrkılnr (PL). — 8.15 Havai müzikleri (PL). — 8.25 Günün programı. — 8.30 Hafif orkestralardan melodiler (PL). — 0.00 Kapanış,
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. 3. Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Radyo senfoni orkestrası. — 13.30 öglo Gazetesi — J3.I5 Radyo salon orkefitrafının devamı. — 14.00 Akşam programı, Huvn raporu vo kapanış?
17.58 Açılış vo program. — 18.00 M. S. A varı, — 18.00 İnce naz (Uşşak taslı l. — 18.15 Piyano ile Caz Parçaları (PL) — ıo.oo M, S. A varı ve Haberler. — to.15 Goçmlştu Bugün. — 10.20 Müzik: TuiKad IfeHİer. — 10.15 Beetho- 1
veıı - 4 üncü senfoni (Pl.) -
20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Serbest Saat. — 20.35 Tanburla Saz Eserleri (M. Cemil) — 20.50 Halk Türküleri. — 21.00 Uncsko Gazetesi. — 21.15 Dana Orkestraları Çalıyor (PL) — 21.45 Konuşma: Safilik postası — 32.00 Müzikseverin Saati. — 22.15 M. S. Ayan ve Haberler. — 23.00 Program ve KAPANIŞ.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve Programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Şarkı vo Türküler (PL) — 13.30 Hafif öfile müziği (PL) — 13.50 Ev Kadını - Çeşitli çil&lar. — II.00 Dans müziği (PL) — 15.00 Prog-rnmlur ve KAPANIŞ.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Caz müziği (PL) — 18.30 Frank Sinlru’dan şarkılar (Pl.) — 18.45 Saz eserleri. — 10.00 Haberler — 10.15 Hafif orkestra eserleri (Pl.) — 19.25 Piyano soloları. — 19.15 Necml Rlzn Akışkan topluluğu konseri. — 20.15 Temsil - “F'aust’* - Gocthc. —
21.15 Faaıl heyeti konseri. — 22.00 Küçük orkestradan melodiler — 22.20 Caz Mamı. — 22.46 Ha ilerler. — 23.00 Çeşitli hatif müzik ıPI.) — 23.30 Programlar ve KAPANIŞ.
Y A B A N CI 1( A D Y OI. A R D A N SEÇME YAYINLAR:
Londra:
7.15 Dinleyici istekleri. — 8.15 Palm Court orkestrası. — 0.30 Dinleyici İstekleri. — 10.30 Les-lle Baker vo orkestrası. — H.oo Ger/ıldo konser ork. — 11.80 BBC İskoç orkestranı konseri (Mozart. Dvorak) — 12.30 Wynford Reynolds vo ork. — 17.15 Ray Martin ork. — 18.15 Yeni pl/lk-
lan takdim ediyoruz. — 22.15 Phillppe Grcen hafif orkestrası — 23.00 Dinleyici istekleri.
UÇAK - TREN . VAPUR
DİKKAT: iiavu dotııyıslylo seferlerde değişiklik olabilir.
GELECEK OLAN UÇAJKLAU
9.50 D.H.Y. (Türk) Ankaradan.
12.50 D.H.Y. (Türk) Ankaradan.
13.30 B.E.A. (Ingiliz) Londra NIs, Roma, Atlnadan.
14.— D.H.Y. (Türk) lzmirdcn.
14.45 S.A.S. (İskandinav) Kopenhag, Amatcrdam. Münih. Romadan.
10.- S.R. (İsviçre) Ziirih. Cenevre, Atina. Ankaradan.
16.20 D.H.Y. (Türk) İskenderun Adının, D. Bakır, Malaty*» Ankaradan.
gidecek olan uçaklar
9.- D.H Y. (Türk) Anknraya.
10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara. Kıbrıs, Beyrutn.
14.30 B.E.A (Ingiliz) Atına, Roma Nis. Londraya.
14.30 D.H.Y. (Türk) Ankaraya.
16.50 S.A.S. (îskandinuv) Roma, Münih, Amstordam. Kopenhag’a.
gelecek olan vapurlar
20.30 Maraku (Mudanvndan).
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.— İzmir (Kara den ize).
0.— Mara kaz (Mudanyaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.45 Semplon (Avrupa).
7.10 Dofiu.
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
9.— Toros.
Haydar (Yem Laleli) — ^>adul-lah (Eftıinönü) — Yorgi (Kü-çükpazar) — Arif Neşet (Sirkeci).
BEYOĞLU:
Kinyoll (Merkez) — Sıhhat (Merkez) — Kemal Rebul (Taksim) — Fındıklı (Taksimi — Tuna (Galata) — Asım (Şişil) — Nişantaşı (Şişli) — Halıcıog-iu (Hasköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH:
İbrahim Balmumcu tŞenzada-başı) — Etem Pertev (Aksaray) - Yctiikule (Samatva) — Ç Ûn-dogdu (Karngümruk) - Orhan Avcıoglu (Feneri.
EYÜP; EyüpauIUn.
BEŞİKTAŞ:
Vidiıı — Ortnköy — Gıya^eddin Dlvanlıofilu (Arnavutköy) — Merkez (Bebek) .
KADIKÖY:
R, Muhtar — Feneryolu — E-ronköy — A. Cafer Çağatay (Bostancı).
ÜSKÜDAR; Selimiye.
HEYBELİADA; H Halk.
Bi H KADA: Halk.
ANKARA
Sağlık — Cebeci — Ulus.
İZMİR
Safilik (Alsancak) — Karantina (Yalıları — lklçeşmelik (Eşref-paşa) — Ali Hayreddln (Basmahane) — Sıhhat (Kemcraltı).

Comments (0)