A
4

1
SİYASİ . ,1SADÎ
I
f
k
A
«M

k
Abonoı Türkiyo için senoligl 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç momloketler iki mislidir.
eyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 >>sta Kutusu 2100 Beyoğlu
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HASİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifedo santimot-resİ 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyot kabul edilmoz.
Sayı 123 — 10 Kuruj
r W ■■ ■


Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
İç ve DIŞ
POLİTİKA
__1/IV/1950
erikadaki mücadele kkında:
A MERİKA'da şu esnada zi-yadesiyle garip bir mücadele cereyan etmektedir. Mücadele, Truman İdaresi ve bunun en yüksek mümessilleri ile Cumhuriyetçi Partinin ileri gelen şahsiyetleri arasındadır. Mücadelenin mevzuu, Amerikan dış politikası, yahut daha doğru bir tâbir ile, Amerikanın dünya politikasıdır. Mücadelenin aldığı istikamete gelince, bu, son günlerde, her iki tarafın birbirini komünizme yataklık etmekle itlıam etmesi şeklini almış bulunmaktadır.
“Komünizme yataklık etmek,, tâbirini, tabiatiyle “hatalı hareket etmek yüzünden Sovyet politikasını kolaylaştırmış olmak,, mânasına almak lâzımdır. Yoksa, “Amerikan Hariciye Nezaretinde komünist ajanları var,, dij’ecek kadar ileri giden senatörler de dahil olmak üzere, Devlet Reisi Truman yahut o-nun Hariciye Nazırı Acheson yahut bunun muavinlerinden Jessup gibi şahsiyetlerin Sovyet Rusyanın hizmetine girmiyecek insanlar olduğunu Amerikada ve dünyada herkes bilmektedir.
Buna rağmen, Acheson’a hücum eden âyan âzası Mac Carthy’ye, bizzat Truman, “Sovyet politikasına asıl yardım e-denler, sizin gibi, soğuk harpten kaçanlar yahut soğuk harbi baltalıyanlardır,, şeklinde hitap edebilmekte; âyan âzasından Taft ise, Çin işinin bu hale getirilmesi ile, Sovyet Rusyaya, sil Devlet Reisi Tnıman'ın ardım etmiş bulunduğunu ile-
-• sürmektedir.
Görülüyor ki, ithamlar ve ’ukabil ithamlar, bir hayli çığ-ıdan çıkmıştır.
Fakat biz, sebebe gelelim: iki arafa ait olmak üzere hulâsa-an kaydettiğimiz cümlelerden le anlaşılacağı üzere, bazı Cumhuriyetçiler, Truman’in dış politikasını Çin’deki diplomatik mağlûbiyeti istismar ederek tenkid etmekte; buna mukabil, Truman, karşı tarafı, soğuk harbe aleyhtarlık ile itham etmektedir.
Truman’ı Çin işinde itham etmekle, Çin geriye gelmez. Fakat soğuk harpten kaçmak, daha başka mağlûbiyetlere de sebep olabilir. Truman İdaresine karşı bir takım isnatlarda bulunanların iddiaları, Sovyet Rusyaya, fena bir politika yüzünden, dolayısiyle yardım e--lilmiş olduğudur. Acaba bugün, aynı Sovyet Rusyaya en büyük hizmet, soğuk harbin gevşemesini istemek değil midir?
Şu halde bu gibilerin neden soğuk harp aleyhtarlığı yaptığı sorulmalıdır. Taft başta olmak üzere, bu zevat, soğuk harbi (ki Marshall Yardım Plânı, Atlantik Paktı yardımları, IV. madde yardımları, Truman Plânı v.s. bunlara dahildir) pahalı bulmaktadır. Bu zevat, a-ğır vergi ve bütçe yolundan, dünyadaki zayıf noktaların takviyesini istememekte, hattâ, Wall Street Journal’ın bundan bir kaç ay önce neşrettiği dikkate şayan bir makaleye bakı-ırsa, bir takım açları ve zuafa-ı beslemekten ise, Sovyetler le doğrudan doğruya anlaşma-ı tercih etmektedir.
Bundan başka, bu senenin anlarına doğru, Amerikada seni vardır. Geçen Devlet Baş-anlığı seçimlerini kaybeden ifrit Cumhuriyetçiler, şimdi, r ut idareye karşı amerikan-î bir hücum tâbiyesine giri-geçen seferki kayıplarını ' ten telâfi etmek istiyorlar. •Hisler nisabının üçte birini Dileyecek bu seçimlerin, hiç 'eğilse İngilteredekiler gibi, berberlik ile neticelenmesini istiyorlar.
Truman, bu manevrayı sezdi-i için, mûtedil Cumhuriyetçi enahı dış politikaya yeniden iş-irak ettirmiş bulunmakta ve, buna dayanarak, ipsiz sapsız iftiralara karşı, kendini ve arkadaşlarını, mukabil taarruza geç-nek yolundan şiddetle müdafaa eylemektedir.
• ★ ★★★
Müstakbel harbin en mühim «ilâhı “Stratejik Bombardıman Uçağı,, dır. Bu uçak düşmanın sanayi ve münakalât tesislerini hırpalıyacaktır. Resimde Amerikan hava ordusunun X B - 36 tipi Stratejik Bombardıman (• Uçağı, traktörle meydan manevrası yaparken görülmektedir
Atlantik Paktına dahil 12 devlet savunma bakanlan toplandı Hedef: Mütecavizi yıldırmak, müdafaa etmek ve nihayet düşmanı yenmek.:.
La Haye 1 A,A. (Afp) — Atlantik Paktı resi bu sabah anlaşmaya dahil olan 12 devletin feransı ile açılmıştır.
Bu sonuncu konferans Genelkurmay Başkanlar] savunma paktını tasvip edecek ve tahakkukuna todları tesbit edecektir.
Konferans La Haye yakınındaki H yapılmıştır.
• t * ........ •
Suriyede yeni bir ihtilâl teşebbüsü daha bastırıldı
Aralarında Allah ve Peygamber olduklarını iddia eden kimselerin bulunduğu tarikat mensupları, ihtilâle hazırlanırken yakalandılar!
Adana, 1 (Hususî muhabirimizden)1
Şamdan bugün telefonla verilen bir habere göre, 15 kişi tarafından idare edilen yeni bir ihtilâl teşebbüsü, hükümet kuvvetleri tarafından bastırılmıştır. Peygamberlik ve halifelik iddiasında olan bu adamlar, aralarına aldıkları Şeyh Muhiddini de Allah seçmişlerdir. Bu garip tarikat taraftarları şu parolayı tâmim etmişlerdir: Suriye Hükümeti zayıftır ve bir İhtilâl saati yaklaşmıştır. Böyle bir ihtilâlde de ahali, bu teşkilâtın emrettiği yoldan ayrılmıyacaktır.
Askerî Konferansının son dev-Savunma Bakanlarının kon-tarafından hazırlanan imkân verecek hususi me-
^.nda Genelkurmay karargâhında
Oturuma başkanlık eden Amerika Savunma Bakanı Louis Johnson, oturumu açarken şunları söylemiştir:
“Savunma çalışmamızın azimli bir surette fakat hiçbir tehdit ve kendini övme mevcut olmadan ilerlediğini teyid ederim.
Biz, savunmasını hazırlamak gibi her insanın hakkı olan hakkımızı kullanıyoruz.
Kuzey Atlantik Paktının gayeleri çok basittir. Önce mütecavizin cesaretini kırmak istiyoruz, sonra kendimizi müdafaa etmek ve nihayet bize karşı harp açarsa mütecavizi mağlûp etmek istiyoruz.
Esareti kırmak, müdafaa etmek ve yenmek, kısaca varmak istediğimiz hedefler bunlardır.
Savunma Bakanları ilk defa 5 e-kim 1949 da Washingtonda toplandılar. İkinci konferansı 1949 aralığında Pariste yaptık. 6 aydan az bir zamandan beri mevcuduz.
La Haye 1 A.A. (United Press) — Atlantik Paktı memleketleri Savunma Bakanlan Amerika Genelkurmay Başkanı General Omar Bradley'in başkanlığı altında toplanan Genelkurmay Başkanlarımn hazırlamış oldukları başlıca müşterek savunma plânını ittifakla bugün tasvip etmişlerdir. Bu, bakanların bütün gün süren gizli toplantıları sonunda neşredilen tebliğde bildirilmiştir.

Dışişleri Bakanımız İtalyan Cumhurbaşkanı İle görüşüyor
Washington 1 (AP) — İyi haber a-lan kaynaklardan dün bildirildiğine göre, Birleşik Amerika, İtalyanın Türkiye ile bir dostluk ancllaşması imza etmesi keyfiyetini protesto edecek olan herhangi bir Rus notasını reddedecektir.
Yetkili çevreler, İtalyan barış and-laşmasında, bu devletin, herhangi diğer bir devletle dostluk andlaşmaları imzalamasına mâni hüküm bulunmadığım tebarüz ettirmektedirler.
------
Güreşçilerimiz, dün yurda döndü
Stocklıolm’da yapılan Greko-Romen dünya şampiyonasında 1-klncllJğj kazanan Türk güreşçileri dün sabah .yurda döndüler ve hava meydanında merakimle karşılandılar. Kalabalık bir otomobil kafilesinin takip ettiği güreşçilerimiz Beden Terbiyesi Bölge binasında bir müddet istirahat ettikten sonra dağıldılar. Resimlerde, güreşçiler Yeşilköy Hava Meydanına indikten sonra ve kilosunda dünya şampiyonu olan Muharrem Candaş'a. gazetemiz tarafından hp(iiye edilen ve Türklyede eşi olmayan çalar kol saatinin verilişi görülmektedir.
Diğer Spor haberlerimiz 4 üncü ve 8 inci sayfalardadır
Adanada siyasi faaliyet arttı
Cumhurbaşkanı bugün Adanada konuşacak, tl kongresi için şehirde bulunan Millet Partisi sözcüleri bu nutka cevap verecekler
Adana, 1 (Hususî muhabirimizden) — Iç politika bakımından Adana, i-ki gündür siyasî bir mihrak haline geldi. M. P. Genel Sekreteri Ahmet Tahtakılıcm dün burada yaptığı ve Saym İsmet tnönüyü istihdaf eden konuşmasından sonra, yarın Hikmet Bayur ve Osman Bölükbaşının yapacakları konuşmaların merakla beklendiği müşahede edilmektedir. Millet Partisinin yarınki Adana il kongresine Prof. Vasfi Raşit Sevigin de katılacağı bildirilmektedir.
Diğer taraftan yarın Devlet Başkanı ismet İnönü de Adanada konuşacaktır. İnönünün konuşması öğleden evvel, Bayurunki öğleden sonra olacaktır. Bu bakımdan İnönünün yarınki konuşmasına, aynı gün Bayur, Bölükbaşı ve Sevigin mukabele edecekleri tahmin olunuyor. Hâlen Adanada bulunan ve bir taraftan İnönü için yapılacak karşılama programiy-le meşgul olan, diğer taraftan C. H. P. İllerle temaslarına devam eden
[YEN/ ISTANBUL’un Kup(^J|
Hilmi Urana, Ankaradan Adanaya kadar ilimiz valisi Zühtü Durukan da refakat etmiştir. Valinin bu hareketi Adanada muhalif çevreler tarafından tenkid edilmektedir. Başka bir habere göre Hilmi Uran, bugün Sinan Te-kelioğlu ile hususî bir görüşme yapmıştır. Bağımsız olarak adaylığını i-lân eden Sinan Tekelioğlunu, Bay Uranın ikna edemediği anlaşılmaktadır. Sinan Tekelioglu, bilhassa Toros-lar çevresinde mühim miktarda rey alacağından ve seçimi mutlak surette kazanacağından emin bulunmaktadır. Adana bilhassa yarın büyük e-hemmiyet taşıyan siyasî hâdiselere sahne olacaktır. Hikmet Bayur ve arkadaşlarının Adanaya gelişleri, yarınki Millet Partisi kongresiyle alâkalı görülmekte ise de, bunun daha ziyade İsmet inönünün yapacağı konuşmayı ve karşılama merasimini takip edecek vatandaşların alâkasını
engellemek maksadiyle tertip edildiği de söylenmektedir.
UunuıujHtr* HiıunHiiiuuutWiiiııııııu(tttıııııiRj/mifnımtt(iUHnnîıınnitiinmtıımiltmnıtmmura>ınttüawwıttthu • ’tıttrcı
Diplomatik mahfillere göre
T ürk - Bulgar münasebatı yakında kesilecek
Hâdiseye, bir müddet evvel hakaretâmiz kelimelerle dolu olup hükümetimizce reddedilen Bulgar notası sebep olmuştur
Ankara, 1 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Diplomatik çevrelerde dolaşan bir şayiaya göre TÜrk-Bul-gar münasebatı yakında kesilecektir. Bu çevreler, Türkiyenin Sofya Elçisi Şoftakî İstinyelinin iki ayı mütecaviz bir zamandan beri vazifesi başından ayrılmış bulunmasını ve Bulgar Elçisi Çobanofun dün âni olarak Sofyaya hareket edişini bu işle alâkalı görmektedirler.
Kordiplomatiğe mensup itimat e-dilebilir bazı zevatın mütaleasına göre Bulgaristanın geçenlerde Sofya Elçiliğimize verdiği ve hakaretâmiz
cümleler taşıdığı için reddedilen nota iki devlet arasında esasen gergin olan münasebatı hâd bir safhaya sokmuş bulunmaktadır.
Bu şayia üzerine kendileriyle temas ettiğimiz Dışişleri Bakanlığı ile* ri gelenlerinden bir zat: iki memleket arasındaki münasebatın normal bir seyir takip etmediğini, fakat i-lerdeki vaziyetin şimdiden kestirile-miyecegini söylemiş, esasen bu mevzuda asal söz sahibi olan Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak’m Avru-pada bulunduğunu hatırlatmakla iktifa etmiştir.
wuhittuiM^ııint:utuiı^nı(MiH;mıtunuırtîj(tHnMe*muu:!; ıittMiıttTtnnp.'imtm::nî’nıtl|iîM:nnnıUttiniHHMiMiır
Partisinin itimat reyini alan Venizelos, Yunan Kalkınma Programının tatbik edileceğini elçiye bildirdi
Atina, 1 iiaubusî muhabirimizden telgrafla) — Amerikan Büyük Elçisinin, Başbakan Venizelos'a gönderdiği mektup Atinada büyük bir tesir uyandırmıştır. Hükümet mehafili,
3?) Hükümetin kurulmuş olmasının anayasanın tarafsız şekilde tatbikına delâlet ettiğini,
2) Hükümetin, kati seçim neticelerinin bir an evvel tesbit ve neşredilmesi hususunda kati emir verildiğini,
3) Hükümetin kendisini, umumî efkâr karşısında mesul sayarak, parlâmentodan itimat reyi İsteyeceğini ve hükümet mukadderatının münhasıran bu itimat reyi ile taayyün edeceği hakkında mesul makamların geçen gün yaptıkları beyanatı hatırlatmakta ve hükümetin adalet ve iktisat sahalarında hemen teşebbüsü ele alarak bütün vali ve kaymakamlara gerekil emirleri verdiğine işaret etmektedirler.
Venizelos’un t^nılnfttı
Atina. 1 (YlRS) — Yunan Liberalleri. partilerinin lideri ve Başbakan Venizelos’un takip ettiği politikayı

YENİ TEFRİKAMIZ
ASYA HİKÂYELERİ
Goblııeftu'nun güzel eserinden tefrika ettiğimiz “BÜYtK SİHİRBAZ” ııı okuyucularımız nezdlndc gördüğü rağbet, hakiki sanat eserlerine karşı dalma duyulan alâka ve sevginin bir gösterisidir. "YENİ İSTANBUL’’ okuyucuları, "BÜYÜK SİHİR-BAZ“dan sonra “Aııya Hlkâye-lerr’ııin İkinci bir parçacı olan ve nefis sayfalar ihtiva eden
’KIZ ALİ”
hikâyesini aynı sütunlarda bulacaklardın
bugün resmen tasvip etmiştir. Amerikan Büyükelçisinin mektubuna cevap veren Başbakan, hükümetinin tanzim edilmiş olan kalkınma programını tahakkuk ettirmek için lüzumlu bütün tedbirleri alacağım temin etmiştir.
GAZETEMİZ
bugün
SAYFADIR
tÇ SAYFALARDA
ÎKlNCÎ
Seçim hazırlıkları ve çözülmesi gereken dâvalarımız M. Nermi
ÜÇÜNCÜ
İntikam ve Ceza
Fazıl Ahmet Aykaç
Almanyanın Rus işgali altındaki bölgesinde iktisadi teşkilât
DÖRDÜNCÜ
Dünkü Milli Eğitim maçları
Kaza (Hikâye)
BEŞÎNGÎ
Toprak Kanunu
Namık Zeki Aral
SEKİZİNCİ
Güreşçiler yurda döktüler
Bayarın D. P. Kongresindeki
konuşması hakkında
C. H. P. Müfettişi ne düşünüyor
‘T P. Başkanının yeni seçim kanununa olan güvenini ifade etmesini memnunlukla karşıladık,.
Celâl Bayarın Demokrat Parti Kongresindeki konuşması hakkında ne düşündüğü sorulan C.H.P, Müfettişi Prof. Dr. Sadi Irmak bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
Sayın Bayarın demecinde yeni Seçim Kanununa olan güvenini ifade etmesini memnunlukla karşıladık. Yalnız bu kanun sadece muhalefetin himmetiyle değil, memleketin geleceği İçin hiç bîr gayretten kaçınmamak kararında elan iktidarın vatanperverliğiyle meydana gelmiştir. Çünkü, demokrasinin bütün asli şekil ve gelenekleriyle yerleşmesini parti dâvalarının üstünde bir memleket meselesi saymaktayız.
Sayın Bayarf mesken meselesinden ve işçilerimizin ihtiyaçlarından bahsetmişlerdir. Fakat, her İki mevzuda da rakamlarla, müspet vo yapıcı tekliflere dayanmak yolunu tutmamışlardır. Biz. mesken ve işçi dâvasında her güçlü yendiğimiz iddiasında değiliz. Fakat parti programımıza sarih hükümler koymuş ve bunun gerçekleşmesi yolunda kimsenin gözünden kaçmıyan adımlar etmişizdir. Mesken kredisinin faizlerinin % 5 o indirnmesl, fakirler için meccani arsa verilmesi, gecekonduların ıslahma yol açılması, îş Kanunu tâdili, İşçi Sigortalarının hemen bütün kollariylc kurulmuş vc İyi işler bir halde olması, İş tavassutunun meccani bir kamu hizmeti haline getirilmesi. Sendikalar kurulması şimdiden gerçekleşmiş olan noktalardır.
İktidarda kalırsak sayın Bayarın bahsettiği ücretli hafta tatili kanunu ve daha başka tedbirlerle bu eseri tamamlamaya çalışacağız. Yalnız sayın Bayana rey avcılığı diye bir mefhumu hiç telâffuz etmemesini torclh ederdik. Çünkü, işçinin meseleleriyle ilgilenmemiz sadece onların hangi partiye mensup olurlarsa olsunlar Türk vatandaşı olduklarmdondır. Türkün Türko sadece rey hatın için hizmet edebileceğini ne kendimiz için ne de muhalefet için düşünmek bile istemeyiz.
SADIK ALDOĞAN HAKKINDA...
General Sadık AJdoğan için bugün yapılacak miting hakkında da mütalâası sorulan C.H.P. İstanbul Müfettişi şunları söylemiştir ı
Büyük Millet Meclisi bir kaza mües-scîicHİ değildir. Bu itibarla sayıp Sadık Aldoğan hakkında bir mahkûmiyet kararı verilmiş değildir. Meclis, sadece, hâdisenin adalet eliyle tetkikine vc aydınlanmasına lüzum görmüştür. Türk Milletvekilleri tenkid vc murakabe hususunda şüphesiz tam bir hürriyete sahiptirler. Fakat bu hak elbette şahıslara vc devlet organlarına küfür vc hakarette bulunmaya şâmil değildir, şimdi Sadık Aldoğanın murakabe hakkını mı yoksa kanunun nıenot t iği bir fiili mi işlediği ancak mahkeme kara-rlyle belli olacaktır.
Bunun, adalet kararı ne şekilde tecelli ederse etsin tenkid vc müraknbe hakkım aalâ daraltmıyacağı tabiîdir.
Bıılgnr köylüleri, ekin ekmeye yanaşmıyorlar

IUb"JQukAiıınıt*ı jıHiliB - a*tuu
(Gazeteler)
— Ekmeyelim, nasıl olsa biçecek!,.
Sayfa 2
Y E N î İSTANBUL
2 Nisan 19B0

| TETKİKLER |
Seçim hazsrlıklan ve çözülmesi gereken dâvalarımız
Yazan : M. Nermi
BUNDAN önceki bir yazımızdu seçimlerin yalnız milli iradeyi belirtmek maksadiylo yapılma-ılığını ve her iradenin bir fikir ve i-nan Bİstcminl mutlaka dile getirmesi icap ettiğini söylemiştik, Seçim hazırlıklarının en büyük ehemmiyeti de buradadır. Bütün demokrasilerde bu hazırlık en başta gelen hayat dâvalarının uluorta münakaşası şeklinde göze çarpar. Her memleketin İktisadi coğrafyası, istihsal İmkânları, yaratma kudreti kendine göre olduğu için seçimlerin karakterini veren dâvaların da ayrı ayrı özellikler göstermesi pek tabiidir. Bu bakımdan Birleşik Amerika’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın, ilh, seçim propagandalarında büyük bir rol oynayan dâvaların, memleketimizde, hiç bir değeri olnıı-yabllir ve biz, onun için, demokrasiden ayrılmaz sayılamayız. Aynı görüş. başka memleketler için de doğrudur.
Seçimlerde doğrudan doğruya ilgili dâvalarımızı başlıca iki geniş bölüme ayırmak mümkündür: Kültür dâvalarımız, ekonomik dâvalarımız. Bunlardan ilki Kurtuluş Sııva^ı’mızı zaferle bitirdikten sonra, çağdaş bir Türk cemiyeti kurabilmek için ister istemez giriştiğimiz geniş devrimci faaliyetle doğrudan doğruya ilgilidir. Yepyeni bir hayat düzeni kurmak, yüzyılların bıraktığı manevi yıkılışlardan silkinmek hiç de kolay bir şey değildir. Bunu hepimiz biliyoruz, öyle olduğu halde kısa bir zamanda yapmış olduğumuz şeyler başarısız sayılamaz. Kültür politikamızı daha sağlam bir surette inceleyebilmek i-çin bir çok yılların geçmesi lâzımdır. Bize kültür dünyasında çok şerefli bir yer veren Türk Devrimi, kültür dâvalarımızın baştanbaşa çözülmesiyle sımsıkı ilgilidir. Yeryüzünde yaşamak İsteyen bir millet, artık bütün diriliğini kaybetmiş bir devre dönemez. Onun için seçim propagandasına firen her Türk partisi, Türk Devrimin! tam bir bütün olarak kabul etmelidir. Devrimimlzin yüksek ideallerini daha çabuk gerçekleştirmek için elbette yeni imkânlar araş-tuablllrlz ve bu da her Türk vatandaşının hakkıdır.
Türk Devrimi, tarihin her devrimi gibi, eski hayat nizamına bağlı bir takım menfaat zümrelerini dağıtmıştır. Arkasında tasfiye edilmiş bir hayat nizamı bırakan her cemiyet, kendi mantığına sadık kalmakla bu zümrelerin direniş kudretini yenmesini ve ideallerinin yolunu açmasını bilmiştir. Devrlmlerln karşılaştıkları en ciddi tehlike herhalde bu değildir. Biliyoruz ki, devrimler, öteden beri, cemiyet içinde behren refaha, yaşayış standardlarma, buhranlara göre değerlendirilmişlerdir. Temposu boyuna artan bir istihsâl hayatı devrim için nasıl bir destek olmuşsa, apansız beliren ekonomik buhranlar da öylece menfi propagandalara yol açmıştır. Halbuki, devrimlerin mantıklarını yaratan kültür idealleriyle ekonomik gelişmeler arasında çok büyük farklar ve ayrılıklar vardır. SeçLm propagandasına girişilmişken de temelli farkların, geniş halk yığınlarına mutlaka anlatılması lâzımdır. Çünkü,
Arap Birliğiyle anlaşmak işin
Ürdün Kıratlığının ileri
sürdüğü şartlar nedir?
Amman, 1 (AP) — Bugün bildirildiğine göre, Ürdün Kıralh&ı, İsrail ile ayrı bir sulh müzakeresi yapmamak ve bir anlaşma imzalamamayı kabul etmek suretiyle, Arap Birliği
Baruch’un beyanatı
Soğuk harp nasıl kazanılabilecek ?
New-York, 1 (YÎRS)
Amerikan, Deniz Harp Okulunda bir nutuk veren, devlet adamlarından Bernard Baruch, §u hususları ehemmiyetle tebarüz ettirmiştir:
"Soğuk harbi kazanabilmek için bir (sulh kurmayı) kurmalı ve başına General Marshall Ayarında birisini getirmeliyiz. Amerika, bütün teşebbüsü hasırıma kaptırmış, buhrandan buhrana bocalamaktadır. Harp tehlikesini önliyebllmek İçin Sovyetlerle olan münasebetlerimizde daha münasip bir politika takip etmeliyiz. Hiçbir partiye mensup olmayan ve ve soğuk harp zaferle netlcelenlnce-ye kadar başında kalacak adamlardan müteşekkil bir sevk ve idare kadrosuna muhtacız.,,
Uzakşarka Amerikan
yardımı
Washington, 1 (AP) — Başkan Cruman’m dün, üç Güneydoğu Asya devletine, komünizm karşısında bunları kuvvetlendirmek maksadiyle, askeri yardım yapılmasını tasvip etmiş olduğu bildirilmektedir.
İyi haber alan çevrelerden verilen bilgiye göre, Hindiçinî 15 milyon dolar, Tayland 10 müyon dolar ve Endonezya 5 milyon dolarlık silâh yardımına mazhar olacaklardır.
bizim yaşayış standardımızın erimesi kültür ideallerimizle değil, doğrudan doğruya ekonomik buhranlarımızla ilgilidir. Sıkıntılarımızın nereden geldiğini bilemezsek dâvalarımızın çözülmesine nasıl başlayacağımızı elbette kestiremeyiz.
Biliyorsunuz ki, biz, devrim idealleriyle münasebeti olmadığı halde e-konomik dâvaları da devrim slstemi-no almışızdır. Bunu yapmakla ekonomik düzensizlikten doğan buhranların aynı zamanda kültür ideolojimizle de bir münasebeti olması gerektiği zannının uyunmasına imkânlar verilmiştir. Bunun ne kadar isa-botslz bir şey olduğunu burada ayrıca incelemeye lüzum yoktur. Yalnız şunu söylemek isteriz ki. kültür ideallerimiz sosyal gelişmemizin canlı direktifleri olduğu halde ekonomik dâvalarımız dünyanın genel istika-metlenişlylc geniş bir ölçüde kaynaştığı için daha ziyade milletlerarası bir mahiyet göstermekte ve bu yüzden çağımızın İmkânlarına göre boyuna ayarlanmak zorunda kalmaktadır. Halbuki, biz, zaman olmuştur, ekonomik dâvalarımızı büsbütün yerli bir zihniyetle düşünmüşüzdür. Sırası gelmiştir, böyle bir anlayışın yanlış olduğunu sezerek ekonomik dâvalarımızı milletlerarası bir anlayışla çözmeye çahşmışızdır. Bu kararsızlıktan iktisat hayatımızın büyük zararlar gördüğünü söylemeye bile lüzum yoktur. Milletler arasındaki iktisat münasebetlerinin hangi İmkânlar çerçevesi içinde geliştiğini hesaba katmıyarak biz, bir taraftan müdahale politikası yaparak anormal fi at teşekküllerine meydan verirken, öte taraftan, tıkanan içpazarı kımıldatmak maksadiyle elearing (kliring), takas, ve gereken en basit tedbirlere başvurmaksızın Türk parasını düşürmek gibi birbirinden tehlilrlt ve zararlı usullerle iş görmeye çalışıyoruz. Bugünkü dünya iktisadı henüz kapalı pazar sisteminden çıkmak üzere İken bir takım faydalar sağlamış olan müdahalecilik politikası, milletlerarası iktisat münasebetleri glriftleştikten sonra yalnız buhran yaratan bir vasıta haline gelmiştir. Halbuki, biz yaptığımız tecrübeleri unutarak bunu hâlâ bir politika tedbiri gibi düşünmekteyiz. Ekonomik dâvalarımızın şöyle böyle çözülememiş olmasında kararsızlığımızın çok büyük bir payı vardır. Şimdi bizim mutlaka bilmek istediğimiz bir şey varsa o da milli ekonomimizin gelişmesi için partilerimizin ne düşündüklerini pürüzsüz anlamaktır. Şimdiye değin basınımızda çıkan yazılara ve söylenen sözlere bakılırsa, bizim bu dâvalara henüz yanaşmak istemediğimizi görürüz. Fakat bunlar, seçimlerin asıl konusunu teşkil etmesi gereken dâvalardır. Dâvalar, biliyoruz ki. öğütlerle, müjdelerle, vait-lerle çözülmemiştir ve çözülemivecek-tir de . Tecrübelerimiz eski iktisat anlayışlarımızdaki ısrarların fayda-sızlığını apaçık göstermiştir. Demek oluyor ki, kendimize başka bir yol ve bu yol için de realist bir kılavuz aramak zorundayız. Bize göre, seçim hazırlıkları yapılırken, partilerimizin en ehemmiyetli vazifesi de budur.
ile işbirliği yapmayı kabul etmiştir.
Bu haber resmî bir mahiyeti haiz olmamakla beraber, dün, Ürdünün Mısır Elçisi Bahaeddin Tukan’ın da katılmış olduğu bir Bakanlar Kurulu toplantısından sonra bu karar verilmiştir.
Amman, 1 (AP) — Dün öğrenildiğine göre. Birleşmiş Milletler tarafından teşkil edilmiş olan Filistin Uzlaştırma Komisyonu, Arap ve Yahu-diler arasında devamlı bir barışın teessüsü için yeniden esaslı gayretler göstermeye karar vermiştir.
1948 senesinde tesis edilmiş olan bu komisyon bundan evvelki teşebbüslerinde hep çıkmaza saplanmıştır.
Bu gayretler, bilhassa Lausanne’-da yapılan sekiz aylık müzakereler esnasında âzami haddini bulmuş bununla beraber, komisyon Arap ve Yahudi mümessillerinin bir arada o-turup müzakere etmelerini dahi temine muvaffak olamamıştır.
Bildirildiğine göre, Komisyon çarşamba günü, İsrail ve Arap devletlerine (Mısır, Ürdün, Sürlye ve Lübnan) yeni bir anlaşma teklif etmiştir. Bu devletlerin her birinin, İsrail ile teker teker imzalanmış bir mütareke anlaşmaları vardır. Bu yeni teklifde müşahhas bir plânın, Arap ve İsrail temsilcileri tarafından müzakere edilmesi ileri sürülmektedir.
Kahire, 1 A.A. (United Press) — Kıral Abdullah İle görüşmelerde bulunduktan sonra Kahlreye avdet e-den Ürdünün Kahire Ortaelçisi Ba-haddin Tukan, Ürdünün Arap Birliği toplantısına murahhas göndermiyece-ğinl söylemiştir. Bahaddln Tukan, Ürdünün hareket hattı hakkında hiçbir demeçte bulunmamış, yalnız memleketinin resmi temsilcisi sıfatiyle A-rap Birliği toplantılarına iştirake devam edeceğini bildirmiştir.

VVashington hususî muhabirimiz G. H. Martin, telgrafla bildiriyor
Truman,
merikanın dış siyasette kaybettiği prestiji kurtarmaya
millî menfaatin sabotajcıları olmakla
VVashington, 1 (Hususi muhabirimiz G. H. Martiniden telgrafla") Başkan Truman, son zamanlarda o-tor İtesi sarsılmış olan Dışişleri Bakanı Acheson’un prestijini kurtarmak için geniş ölçüde bir psikolojik hücuma girişmiştir.

Acheson’un şahsi vaziyetini sağlamlaştırmak üzere yapılan bu Truman taarruzu, Sıkı bir şekilde, mayısta Londrada toplanacak olan üç bakanlar konferansının başarısına veya muvaffakiyetsizliğlne bağlıdır. Amerikanın Londradaki diplomatik teşebbüslerinin müspet neticeye varması da, doğrudan doğruya Avrupa Dışişleri Bakanlarının Acheson’a itimada cesaret edip etmiyaceklerini bilmekle kabil olacaktır. Bunun İçin Truman'ın şimdiden Acheson’un prestijini iadeye çalışması zarureti vardır. Diğer taraftan Truman’ın AvrupalIlara şunu da ispat etmesi lâzımdır. Amerika Hükümeti, Rusyaya karşı şiddet politikasının elebaşılığını yaparken vc soğuk harbi muhtelif şekillerde idare ederken, kendi dış politikasının arkasında Amerikan halkının müzaheretini* 1 2 3 bulmakta ve umumi efkâra uygun olarak hareket etmektcfllr.
Hakikaten, Walteı* Lippman ve diğer tefsircilerin kaydettikleri gibi, Amerika Kongre.(Tnln geniş parlâmento muhitlerinde yapılan cüretli ve sert hücumlar, Acheson tarafından temsil edilen milletlerarası politikaya karşı olduğu kadar, Dışişleri Bakanının şahsını da hedef tutmaktadır. Eğer muhalifler Truman’ı. Dışişleri Bakanını azletmeye mecbur bırakırlarsa bu, hakikatte, Amerikanın hali hazırdaki dış siyasetini Kongrenin tasvip etmediği mânasına gelir.
Bazı komünist elemanların, hükümetin idare mekanizması içine sokuldukları hakkındaki iddialar, ister şayia ister hakikat olsun, nispeten ikinci derecede ehemmiyeti haizdir.
Avrupa Konseyi Bakanlar kurulu toplantısı bitti
İçinde Schun.an, Bevin ve Spaak’m da bulunduğu 9 kişilik bir heyet Avrupa Konseyinin münasebetlerini tâyin edecek. Nııman Menemencioğlu İktisadi Tetkik Grupunun Başkanlığına getirildi.
Washington, 1 (YÎRS) — Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu üç günden beri devam eden toplantısına bugün öğleyin son vermiştir.
Neşredilen nihai bir tebliğde, konferansın çalışmaları belirtilmiştir. Varılan kararlar, üç madde ile hulâsa edilebilir:
1 — Batı Almanya ve Saar’ın Avrupa Konseyine davet edilmeleri.
2 — Avrupa Konseyi ve Bakanlar Kurulu Komitesinin münasebetlerini ahenkleştirecek bir komitenin kurulması.
3 — Avrupa İktisadi İşbirliğinin gelişmesi için bir tetkik grupunun teşekkülü. Türkiycnin Paris Sefiri, bu grupun başkanı olacaktır.
Bakanlar Kurulu, gelecek toplantısını mayıs ayında ve Londrada yapacaktır.
Strasbourg, 1 A.A. (özel muhabirimizden) — Bakanlar Komitesi son toplantısında. Fransa ve İngiliz temsilcilerinden müteşekkil olmak üzere, Türkiyenin Paris Büyükelçisi Nu-man Menemencioğlunun başkanlığında tâli bir komitenin teşkiline karar verilmiştir. Yeni kurulan bu tâli komite, Avrupa İktisadi İşbirliği Teş-
Kısa haberler
Grand Guignol tiyatrosunda yeni bir hâdise
Paris, 1 (Nafen) — Grand Guignol tiyatrosunda esrarengiz bazı hâdiselerin cereyan etmekte olduğu zannedilmektedir^ Dün artistlerden birinin esrarengiz bir şekilde kaybolduğu ve izinin bulunamadığı bildirilmişti. Bugün de gene tanınmış artistlerden Jcan Marc’ırı anide hastalanıp hasta-haneye kaldırıldığı ve orada zehirlenmiş olduğunun farkına varıldığı bildirilmektedir.
Batı Birliği Kara ordularının manevrası
Londra, 1 A.A. (AFP) — Batı Birliği kara ordularının havadan desteklenmesi tatbikatında bu hatta, Mareşal Montgomcry ve General de Lettre de Tasslgny de hazır bulunmuşlardır. Batı Birliğine mensup beş devletin kara ve hava ordularının yüz kadar generali (OKI Sarum)da toplanmışlar ve uzun müzakerelerle modern sa- • vaşta hava ve kara ordularının İşbirliği hakkında kanaatlerini karşılaştırmışlardır. Tatbikat programında bilhassa kara hedeflerine İngiltere hava kuvvetleri tarafından yapılan hakiki hücumlar bulunmakta idi. Buna benzer bir tatbikat daha önce Orleans’da yapılmıştı.
Bu, Truman tarafından hazırlanan ve «ıraslyle dört Dış Bakanı Stettinlus, Byrns, Marshall ve Acheson desteklemesi neticesinde tatbik edilen umumî dış politikayı gözden düşürmek için bulunmuş bir bahanedir. Dışişleri Bakanlığına karşı halkta görülen memnuniyetsizliğin asıl sebebi, son zamanlarda Truman Hükümetinin milletli varası meselelerde açıkça teşebbüsü elden kaçırmış bulunması ve siyasi muvaffakiyetsizllğe uğramış olmasıdır. Üç, dört sene evvel Amerika, itiraz kabul etmez şekilde teşebbüsü elinde bulundurmaktaydı. Bu yüzden Amerika halkı, mesulleri aramaktadır. Truman da, umu-m* efkârın suçluları aradığını ve halkın öfkesini teskin etmek için bazı kimseleri feda etmek lâzım geldiğini anlamış bulunuyor. Tabiatlyle Truman, bir kurban olarak, en büyük rakibi senatör MvCarthy’yl vermeyi tercih ediyor. McCarthy, fazla milliyetçi veya infirat taraftarı mühimce bir senatör ve Milletvekili grııpunun yardımiylo, Acheson’a karşı yapılan hücumları idare eden adamdır. Truman son defa I(ey VVesVte yaptığı basın toplantısında, şiddetli bir lisanla, bugünkü aksiliklerin hakiki suçlusu olarak senatör McCarthy’yi göstermiştir. Başkan; "Soğuk harp politikasının en büyük sabotajcısı McCarthy’dir,, demiş vc onunla beraber parlâmentodaki taraftarlarını, bugün Dışişleri Bakanlığının içinde bocaladığı güçlüklerin gerçek mesulü olmakla itham etmiştir. Truman kısaca şunları ilâve etmiştir: "Stalln, milli menfaatimize İhanet eden bazı senatörlerin muzlr yardımlarına güvendiği müddetçe, sağlam bir Amerikan dış siyaseti gütmeye imkân yoktur.,,
Bu karşılıklı acı sözler düellosu dalıa devam edecek gibi görünüyor. Sonunda Truman’ın zaferi kazanması hem Acheson’u, hem de kendi po-
rııucunmmnı
kilâtı ile İstişarede bulunarak iki teşkilât arasında haber teatisi gelişmesinin ortaya çıkardığı mühim ve muğlak meseleyi tetkik edeceklerdir.
Bonn. 1 A.A. (LPS) — Lideri A-clenauer olan Hıristiyan Demokrat Partisi dün neşrettiği bir tebliğde Avrupa Konseyine girmesi için Al-manyaya yapılan daveti herhangi bir dostça hareketin takip etmemiş olmasından esef duyduğunu belirtmiştir.
Parti, karar almaları icap eden Alman devlet adamlarının bu nazik anda bütün sağ duyularını kullanacaklarını ümit etmektedir.
Strasbourg, 1 A.A. (LPS) — Fransa Dışişleri Bakanı Schuman’ın dün akşam bildirdiğine göre, Bakanlar Komitesi ve Avrupa Konseyinin münasebetlerini tâyin edecek 9 kişilik bir komite kurulmuştur.
Schuman, Bevin ve Spaak’m da dahil oldukları bu komite dün akşam toplanmıştır. Raporunu bugün Bakanlar Komitesine sunacaktır.
Londra. 1 (YÎRS) —Türk Dışişleri Bakan dün akşam Strasbourg’dan Parise gelmiştir.
Mussolini ile Churclıill’in muhaberatına ait ipucu bulundu
Roma, 1 A.A. (Reuter) — İtalyan gazeteleri bugün 27 yaşında eski bir S.S. subayı olan Paul Steiner’in elinde 1940 dan 1944 e kadar Mussolini ile Churchlll arasında teati edilmiş ve aleyhlerinde vesika teşkil edebilecek mektuplar bulunduğunu yazmaktadırlar.
Gazetelere göre Italyan Tirol’ü-nün almanca konuşulan bölgesinde doğmuş olan Stelner bu vesikaları İtalyan leyhtan Volks Partisi a-dına muhafaza etmektedir.
Gazeteler Volks Partisinin, al-manca konuşulan Alto Adice’nin Kalyadan ayrılıp Almanyaya ilhak edilmesini desteklemesi için Ingiliz Muhafazakâr Partisi ile bu mektuplar hususunda bir anlaşmaya varacaklarım ümit ettiğini ilâve etmektedirler.
Radyo konferansı Floransada toplandı
Floransa, 1 A.A. (Reuter) — Bugün Floransada dalga uzunluklarının taksimini müzakere etmek üzere açılacak olan radyo konferansına 49 millet iştirak edecektir.
Polonya. Çekoslovakya, Macaristan ve Yugoslavyanın demirper-re arkasından idare edilen radyo harlılno rağmen bu konferansa delege göndermeleri beklenmektedir.
ve milletvekillerini, itham ediyor
litlkasım kurtarması muhtemeldir. Zira Başkan, psikolojik taarruzuna, parlâmentonun mûtedll gruplarının müzaheretini kazanmaya mfttuf bazı esaslı tedbirleri de ilâve etmiş bulunuyor; Evvelâ, Londra Konferansında Acheson’un siyasi müşaviri o-larak, muhafazakâr bir cumhuriyetçi olan eski senatör Coopcr’I tâyin etmiştir. İkincisi: Dışişleri Bakanlığında Uzakdoğu İşleri Şefi Butter-worthy’yi azletmiş, yerine. Kongrenin parlâmento çevrelerinde fevkalâde bir şöhrete sahip olan Dışişleri Bakanlığı yardımcılarından Dean Rusk’ı getirmiştir. ÜçüncüaÜ; Dışişleri Bakanlığı, müstakbel dış siyaset hakkında bir projeler serisi hazırlamıştır ki, bunu şöyle hulâsa edebiliriz: Amerika, vaziyetini düzeltmek ve istikrar kazanmak istiyorsa, e-saslı ilâve gayretler sarfetmelidir. Bundan böyle Boğuk harp, hakikî bir harp kadar ciddiye alınacak ve o şekilde ınütaiea edilecektir.
Ancak şunu da bilmek lâzımdır ki; Truman’ın istediği bu ilâve gayretleri göstermeye Amerika umumî efkârı acaba razı olacak mıdır?
Hindistanda Başbakanlar görüşmesi
Londra, 1 (YÎRS) — Hindistan Başbakanı Pandit Nehru ve Pakistan Başbakanı Liyâkat Ali Han amamda yarın Yeni Delhide başhyacak olan konferans için yapılan hazırlıklar sona erin iştir.
Batı ve Doğu Bengal hâdiseleri yüzünden bu toplantının yapılması, iki memleket arasında bir çok ihtllâflı meselelerin halline doğru atılmış bir adun telâkki edilmektedir.
Milletlerarası polis kuvveti
Lake-Success, 1 A.A. (Reuter) — Birleşmiş MJlletler Genel Sekreteri Trygve Lie, barışa karşı yapılacak mahallî kıyamları bastırmak üzere küçük çapta bir milletlerarası ordu kurulmasını teklif etmiştir. Bu hususta açıklamada bulunan Trygve Lie, Birleşmiş Milletler Anayasası gereğince milletlerarası bir ordu kuruluncaya kadar, teklifinin mutavassıt bir vesika teşkil edeceğini bildirmiştir.
Harp mücrimlerinin af talepleri tetkik ediliyor
Frankfurt, 1 (AP) — Birleşik A-merika Yüksek Komisyonu dün, Nü-renberg mahkemesi tarafından mahkûm edilmiş olan Alman harp suçlularının af taleplerini tetkik etmek üzere üç kişilik bir komisyon teşkil edilmiş olduğunu belirtmiştir.
Amerikada soku bir profesör intihar etti
Boston, 1 A.A. (United Press) — Harvard Üniversitesinin solcu profesörlerinden biri dünyadaki karışık durumdan yeise kapılarak Boston otelinin 12 nci katındaki odasından bu sabah kendini aşağı atmış ve ölmüştür.
Amerikan edebiyatının îleri gelen bir siması ve tanınmış bir sosyalist olduğu bildirilen Francis Otto Mathlss’in odasında polisin bulduğu mektupta, “Dünyada aylardan beri süren şartlardan yelse düştüm. Ben bir sosyalistim ve milletlerarası sulha candan İnanıyorum" diye yazılıdır.
ltalyada bîr fabrika iştial etti
Verona, 1 A.A. (AFP) — Bir seri halinde şiddetli İnfilâkler Vc-rona halkını heyecana düşürmüş ve banliyönün bazı yerlerinde korkan halk kırlara kaçmıştır.
Bölgelerde maden damarlarından metan gazı istihsal eden mahalli fabrikalarda depoya konan 400 damacana infilâk etmiştir.
itfaiye, infilâkler neticesinde çıkan yangım birkaç metre küp gazı ihtiva eden depolara sirayet etmeden söndürmüştür. Yaralı yoktur. Hasar çok büyüktür.
Amerikan Meclisi yanlış bir karan düzeltti
VVashington, 1 (ÂP) — Mümessiller Meclisi dün akşam, yabancı memleketlere yardım kanunundan, îngiltereye, Irlandanın tefriki devam ettiği müddetçe yardım yapılmaması hakkındaki hükmü lâğvetmiştir.
İspanyada meydana çıkan yeni bir suikast
Madrlt, 1 A.A. (AFP) —Milli zaferin 11 İnci yıldönümü münasebetiyle tertiplenen askeri geçit resminden bir saat önce bir tribünün altında patlayıcı bir madde bulunmuştur.
Bunu boşaltmak isteyen bir asker ve iki polis yaralanmıştır.
İzmir Beiedûye
Bafkcmhğı
Dün avukat Hulusi Selek seçildi
İzmir 1 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — înhllftl eden İzmir Belediye Başkanlığına C, H. P. Meclis gru-pu Avukat Hulûs! Selek’i seçmiştir.
Belediye Meclisi de pazartesi günü toplanarak resmi formaliteyi ikmal edecektir.
Behçet Uz. milletvekilliğinden istifa etmek suretiyle Belediye Başkanlığını üzerine alması için 8 bin liralık bir tazminat istemiştir. Behçet Üzün bu talebine karşılık grup kendisini yeni belediyo seçimlerinde seçmek Üzere şimdilik bu teklifi talik etmiştir.
Meriyete giren yeni Pasaport Kanunu
Dış memleketlerde sempati ile karşılanan bu kanunun tatbikına başlanır başlanmaz geniş ölçüde turist akını bekleniyor
Ankara, 1 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Dışişleri Bakanlığı ile sıkı teması olan mahfillerden Öğrendiğimize göre Pasaport Kanununda yapılan son değişiklik dış memleketlerde sempati ile karşılanmıştır. Bu haberi verenlerin ilâve ettiklerine göre, memleketimize gelmek istiyen eski vatandaşlarımızdan pek çoğu Fransa ve civar yerlerdeki Konsolosluklarımıza müracaat etmektedirler. Bunların daha ziyade Istanbulda doğup büyüyen ve burada akrabası bulunan Rum ve ermenilerden oldukları anlaşılmaktadır. 3519 sayılı Pasaport Kanununun 1 inci maddesine eklenen ve bugünkü Resmî Gazetede neşredilerek meriyete giren 5654 sayılı kanun ile “Her ne suretle olursa olsun vatandaşlık sıfatı sakıt olmuş bulunup da turist olarak gelmek istiyenlerden mahzur gö-rülmiyenlerin turist sıfatiyle yılda en çok dört ay kalabilmek üzede Türklyeye gelmelerine müsaade edilebileceği için,, Konsolosluklarımıza yapılan bu nevi mii-racaatlerin müsbet olarak neticelen-dirilmesi mümkün olacak ve şu günlerde bir turist akını bağlıyacaktır.
”BizinTKöy” ün müellifi tevkif edildi
Ankara, 1 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — “Bizim Köy,, isimli e-serın muhabiri Konyanın Aksaray ilçesi Çardak köyü öğretmeni Mahmut Makal’ın tevkif edildiği dün burada şayi olmuştur.
Bugün de ısrarla devam eden bu şayia üzerine keyfiyeti Milli Eğitim Bakanlığında tahkik ettik. İlgili zat böyle bir hâdiseden henüz resmen haberdar olmadığını, bu kabil haberlerin Bakanlığa şifre ile verilmesi dolayıslyle gecikmiş olabileceğini bildirdi.
Bilindiği gibi Mahmut Makal Bizim Köy adlı eseriyle şöhret kazanmış ve matbuatta çıkan bir kaç yazı ile bu arada evvelki gün gazetemizde çıkan bir makale ile takdir toplamıştır.
V. Unesco konferansı
Floransada Pilti şatosunda 22 mayıs -16 haziran tarihleri arasında toplanacak
Ankara, 1 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — UNESCO Teşkilâtına dahil devletler temsilcilerinin iştirakiyle akdedilmekte olan konferanslardan beşincisi îtalyamn Floransa şehrinde toplanacaktır. 22 mayısla 16 haziran tarihleri arasında devam edecek olan bu konferans, 15 inci yüzyılda inşa edilmiş bulunan Pilti şatosunda çalışacaktır.
Cumhurbaşkanı Maraşta
Maraş, 1 A.A. (özel muhabirimizden) — Cumhurbaşkanı ismet İnönü beraberlerinde Devlet Bakanı Cemil Salt Barlas. Gaziantep milletvekilleri ve Gaziantep Valisi olduğu halde saat 16 da şehrimize gelmişlerdir.
Ankarada muhtarlar yarın toplanıyor
Ankara 1 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimizdeki bütün mahalle muhtarları yarın sabah saat 10 da Ankara Halkevinde toplanarak seçim İşleri, kütük ve defterler üzerinde görüşmeler yapacaklardır.
HAVA RAPORU
Devlet Meteoroloji İşleri G. Md. den büdlrlhUpİne göre, son 21 saat İçinde yurdumuzda hava, Trakyanın batı kısımlarında çok bulutlu ve yer yer yağışlı, diğer bölgelerde bulutlu geçmiştir. Yağışlar yağmur şeklinde olmuştur.
21 saat »çlndc yurdumuza düşen yağış miktarları metrekarede Edirnedo 2 kilogramdır. Kar kalınlıkları Erzurum-da 18, Karaköscde 13, Karata 1 santimetredir.
En düşük ibi sıfırın altında Knrukö-aede 10. en yüksek ışı sıfırın üstünde Samsunda 2Ö derecedir.
Bugün şehrimizde havanın, nkşame kadar hafif yağmurlu geçeceği, rüzgarların kuzey ve kuzey doğudan orta kuvvette eseceği, hava oıcakhğının ue-ğismiyeceğl tahmin edilmektedir.
kongresi bi’di
Yeni il idare kurulu teşH edecek mesaisine başladı
Demokrat. Parti İstanbul 11 Kon • dün sabah HH.at 10.30 dan lllbar(h Tiyatrosunda toplannrak me*ai mi • . llrmiştir.
DUnkler fablımı tahtla edilen bu t*p-bıntıdii söz olun deingeler, Muam*. o Vergisinin kaldırılmadı, Gelir Vergisinin tatbikattaki püriizl*‘rinln hniedllmeU sağlık teşkilatının köylere kadar gutü-rülmctii. devlet dairelerinde kırtasiyeciliğin önbmmesl, 11 idare Kurulu âzalarının İlçelere kadar giderek tem/»Marda bulunması, Milletvekili adaylarının seçmenlerle sık sık temas etmelerini temenni etmişlerdir.
Celâl Bayar bugün saat 10.30 da Ka-sımpaş&da. 15 de Kazlıçeşmedo Gecekondular bölgesinde, 16 da Eyüpte üç mühim konuşma yapacaktır. Ayrıca her 3 toplantıda Refik Koraltan. Adnan Menderes vo Fuat Köprülü do muhtelif meseleler etrafında partilerinin görüşlerini belirteceklerdir.
1). I*. İl Kongresinin ille tooplaritlftl
Demokrat Parti yeni 11 İdare Kurulu dün Celâl Bayar ve bazı Genel Kurul üyelerinin iştirakiyle toplanarak Profesör Doktor Nihat Reşat Belger’i İstanbul Başkanlığına getirmiştir. Ayrıca Flruznn Tekil e yazmanlık, Şükrü Korimzüdeyo de muhasiplik vazifesi verilmiştir.
Toplantıyı takiben yeni 11 idare Kurulu Başkanı Basın mensuplarına şunları söylemiştir:
*•— Demokrat Parti İstanbul halkının teveccüh vc sevgisinden emin olarak önümüzdeki seçim mücadelesine hasırlanmaktadır, idare heyctlmi.1 seçimin tam sükûn vc serbest! içinde cereyan edeceğini ümit ederek emniyetle mesaisine devam etmektedir^
"Tarsus” gemisinin seyir tecrübesi dün yapıldı
8 aydan beri tamir edilmekte oîoja Tarsus vapurunun tecrübesi dün Devlet Denizyolları erkânından bazıları ve gazeteciler de bulunduğu halde Marma-rada yapılmıştır.
Suat 11 de Istlnye fabrikalarının ö-nünden hareket eden gemi, civardaki gemilerin düdükleriyle selâmlanmış vo Marmaraya doğru açılmıştır. Amerikada yapılan lüks salonların yanında Is-tinye fabrikalarının vücuda getirdiği ikinci mevki salonu ve turist klAs tertibatındaki işçilik arasında cn küçük bir fark bile göze çarpmıyordu, öğle yemeği yenirken yapılan hasbıhal sırasında bu geminin alınışındaki dedlhn-dulu neşriyatı yapan gazeteciler bile bu hakikati teslim etmişlerdir.
Geminin auvarlai Sait Özeğe Türk gemilerinin Akdenizde gördüğü rağbete v•• bayrağımızın bıraktığı iyi intıbaa n t bir kaç hatıra anlatmış, nihayet alevler içinde gönderdiği dondurma pu si.ylo gazetecilere 1 nisan yanan- / türkün, İnönü’nün ve Churchill'ln dırlerini kazanmış olan ahçıbn ı ' rî Dcngezcr’ln sanatı ve personel.n visi takdir edilmiştir.
Dün makinelerinin yeni olması doln ı-sîyle 15.5 mil yapan 18 mil »üratlf 90)0 tonluk Tarsus gemisinin deniz ticaret filomuza lltihaklyle Akdenizde Türk bayrağını hakkiyle dalgalandıracak temiz ve güzel bir gemi daha kazanmış oluyoruz; 180 birinci, 66 ikinci. 188 turistik ldâs mevkiini ihtiva eden vapur, salonları, harlan» çocûk odası ve sinemasına varıncaya kadar azami konforu haiz bulunmaktadır. Ayrıca radardan otomatik yangın emniyet tertibatına kadar modern âletlerle de teçhiz e-dilm iştir.
ilk seferine 5 nisanda çıkacak olan Tarsus’un, ticaret filomuza hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederiz.
Bir deniz kazası
Boğazdan tam yolla İnen Tarsus vapurunun dalgalan Orta köy camisi Ö-nünde balık avlamakta olan bir sandalı karaya çarparak parçalamıştır. Balıkçılara bir şey olmamıştım
C. H. P. toplantıları
C H P. İstanbul teşkilâtının muhtelif kademeleri dün şehrin muhtelif yerlerinde siyasi toplantılar tertip etmişlerdir. Bu arada Yalova ilçesinde de büyük bir açık hava toplantısı yapılmış ve lstanbuldan gelen partililer bando mu-zilca He karşılanarak Pazar meydanına götürülmüşlerdir. Meydanda konuşan hatipler partilerini muhtelif cephelerden öven nutuklar vermişlerdir.
C H P. toplantılarına bugün do devam edecektir. Bu arada Kadıköy Hnlkc-vindekl toplantıya ayrı bir ehemmiyet verilmektedir.
Millet Partisinin Mitingi
Millet Partisi İstanbul teşkilatı bugün saat 10 da Taksim Meydanında General Sadık Aldoğanın teşrii masuniyetinin kaldırılması etrafında bir toplantı yapacaktır.
Dünya Muallimler Birliği kongresine iştirak ediyoruz
Dün ProfeBÖr Mustafa Şvkip Tuncun Başkanlığında toplanan Muallimler Birliği idare Heyeti, Aza dernek mümessillerinin de iştirakiyle Dünya Muallim ler Birliği icra Komitesinden vâki h dâvetl müzakere etmiştir. Danlmarkad toplanacak olan on dokuzuncu Dün* Muallimler Birliği Kongresinde İs Ur. t Muallimler Birliği; Halle Özgü. Mc Ergin, Hüviyet Bekir. Nurettin Er taraflarından temsil edilmesine lc verilmiş ve keyfiyet icra Komi ' bildirilmiştir.
Bu kongrede Birinci vo İkinci L Harplerinde çocuk terbiyesinin ( r ğl gelişmeler tetkik edilecektir. 2 limler Birliği Terbiye Encümeni bu poru hazırlamak İçin önümüzdeki toplanacaktır.
Selim Sırrı Torcan
Önümüzdeki pazartesi günü saat dc Selim Sırrı Tarcan İstanbul Rady sunda bir konferans verecektir.
İIIBIIIIIMBMHIlBlMmşlllSTTrîîlTrm
TEŞEKKÜR
Kıymetli ilim ndamı, örnek olacak dcrccedo çalışkan ve değerli , hocamız
Prof. FEYYAZ Gt’RSAN’IN cenaze merasimine bizzat İştirak eden, çelenk gönderen, vo telgraf ve telefon v&aıtasİyle başsağlığı dileyip acımıza ortak olan cemiyetlere ve zevata en derin saygılarımızla teşekkür eder, minnettarlığımızı bildiririz.
İstanbul Teknik t ıılversltesl
Talebe Birliği
2 Nisan 1950
y e nt İstanbul
Sayfa 3
T
Muhabir mektupları
Sovyet anonim ortaklıktan — Bunların
kaynakları,

SOVYET Hükümeti. Almanya-daki fabrikaları sökme işini tamamladıktan sonra işgal ettiği bölgenin muhtelif Alman hükümetlerinden tamirat hesabına geçirilmek ü-zere bazı müesseselerin kendisine devredilmesini istedi. Makineleri böylelikle Almanyada bırakılmış olan bu müesseseler daha sonraları Sovyet anonim ortaklıkları haline getirildi. Bunlar. Sovyet bölgesi iktisadi ve sınai kudretinin mühim bir kısmını teşkil etmek itibariyle Doğu Alınan-yanın iktisadi bünyesi üzerinde his-solunur bir tesir icra eylemektedirler. Şunu da kaydetmek lâzımdır ki, istisnai bir mahiyet taşıyan birer hukuki hâdise sayılırlar: Zira yabancı bir devletin başka bir memlekette yalnız kendine ait olmak üzere bir çok sınaî müesseselere sahip bulunmasına tarihte ilk defa rastlanıyor.
Teşebbüsün kaynakları:
Sovyet bölgesindeki Alman makamları 1946 temmuzundan 1947 yılının son aylarına kadar işgal kuvvetlerinin emriyle on bine yakın sınai ve ticari müesseseye el koydular. Bunlar, büyük fabrikalardan sinemalara, perakende satış dükkânlarına, kasap dükkânları ve lokanta, fırınlara varmaya kadar türlü türlü müesseseler olup kimi Potsdam anlaşması gereğince tamirat hesabına bedel tutulmakta, kimi de harp suçlularına veya “faal” nazilere ait bulunmakta idi.
Her birinin vaziyeti tetkik edildikten sonra bir kısmı eski sahiplerine geri verildi, ötekiler de ya Alman hükümetlerine millileştirilmiş kurumlar halinde devredildi yahut Sovyet makamlarının emrine verildiler. Bu makamlar bazılarının makinelerini söktü ve üst tarafını da Almanyada Sovyet Anonim ortaklıkları haline getirdiler.
sıııdaki ticarî muamelelere iştirak e-den Berlin Garanti ve Kredi Bankası (ki. şimdi Sovyet murakabesi altındadır) Almanyada doğrudan doğruya veya bilvasıta fabrika ve bina satın almakta olup şimdiye kadar Doğu Almanyada yüzden fazla emlâk almıştır.
Bu yeni Sovyet ortaklıklarının hissedarları ya merkezleri Moskovada bulunan Sovyet şirketleri, yahut da Sovyet Dış Ticaret Bakanlığı olmak üzere muhtelif bakanlıklardır.
Önemleri:
Sovyet anonim ortaklıklarının önemi. 1947 senesinin sonuna kadar resmen açığa vurulmadı. İnanılır malûmata göre, bunlar 200 kadar büyük Alman fabrikası olup aralarında eski t. G. Faber, kimya trustunun Leu na’dakı fabrikaları ile en büyük teknik elektrik müesseseleri olan A.E.G. ve Siemens’irı Berlindeki fabrikalarıdır. Makine sanayii, teknik elektrik. kömür madenleri, akaryakıt fabrikaları, kimya sanayii, demircilik, araba sanayii, ince âletler sanayii; bunlar, yukarıda bahsettiğimiz yeni müesseselerin çerçevesine girmektedirler.
Teşkilât:
Doğu Almanyadaki Sovyet anonim ortaklıkları 11 trust halinde toplanmışlardır, şöyle ki:
Madeni gübre, kimya, potas, demircilik, demir istihsali, demir işletmesi, makine imali» elektroteknik sanayii, inşaat malzemesi, ince makine ve â-letler, lâstik.
Elektrik santralleri ile akaryakıt işlerine bakan iki Sovyet trustu 1947 de dağıtılmış ve fabrikaları ya Alman hükümetlerine iade yahut da öteki Sovyet trustlan arasında taksim edilmiştir.
Nasıl işliyorlar:
Şehir Tiyatrosu Dram Kısmında
DELİ
FİKRET Adilin, Giraudoux'nun “Chaillot’lu Deli,, sinden adaptasyon yoliyle türkçeye naklettiği ve güzel bir buluşla “Deli Saraylı,, adını verdiği piyesin salı günü Şehir Tiyatrosundaki temsili gerçekten bir “edebi hâdise,, sayılmaya değer. Eser, bütün seyirciler tarafından büyük bir zevkle seyredildi. Muharririn üslûba hususi bir ehemmiyet vermiş olması bu üslûbu tercüme ettiği aslına lâyık bir itina ile işlemiş bulunması da ayrıca kaydedilmeli. E-debiyat namına, edebiyat iddiasiyle o kadar çok derme çatma, çırpıştırma “eser,, le karşılaşılıyor ki “Deli Saraylı,, nın arzettiği hakiki sanat kıymeti âdeti İnsana ferahlık vermektedir.
Seyirciler, piyesin bazıları pek nefis olan sahnelerini bu Üslûbun u-yandırdığı ve tatmin edici zevk İçinde seyrettiler. Bir iki sahnenin belki biraz fazla uzun göründüğü dikkatten kaçmadı. Bu cihet, epey söz götürü, daha doğrusu münakaşa edilebilir; zira doğrudan doğruya tiyatro tekniğine dokunur. Klâsik tekniğin gayet ölçülü, müvazenelı olmasına mukabil ona Shakespeare’den başlıyarak bir çok pek büyük tiyatro muharrirlerinin riayet etmedikleri malûmdur. Hele Fransızlar arasında Claudel onu altüst etti. Girau-doux’nun kendine mahsus olan tekniği klâsik tarza pek uygun sayılmaz. Bu itibarla aslının bünyesine halel getirmemeyi borç bilen Fikret Adil de “Deli Saraylı,, nın bazı sahnelerinin — görünürde lüzumundan fazla — uzun “kaçmasına,, mâni o-lamazdı.
Fakat bu gibi mahzurları — eğer mahzur sayılırsa — gidermek de o-yuncuların elinde, hattâ vazifeleridir. Bize kalırsa temsilin tek kusuru, dinamizm’den mahrum bulunmasıdır. Bazı sahneleri daha cani*, daha hızlı oynamak suretiyle “uzunluk,, hissine meydan vermemek mümkündü. Bununla beraber Şehir Tiyatrosu aktörleri, umumi heyeti itiba-
SARAYLI
X
“Dell Saraylı” prova esnasında. Soldan itibaren ayakta duranlar: Paçavracı rolünde Mahmut Morali, H. Kemal Gürmen, Reşit Gürzap. Behzat Butak, Suavi Tedü. Oturanlar: Deli Saraylı rolünde Bedla Statzer, muharrir Fikret Adil
“Dell Saraylı” piyesinin birinci
perdesinden bir sahne
?

riyle, muvaffakiyetli bir oyun verdiler. Hele içlerinden bazıları hararetle tebrik edilmeye şayandırlar. Tebrik
bâbında Fikret Adile de mühim bir hisse ayırmak gerekir...
R. N. D.
v, ».-11 , HUlilîJUlVJU' »*'»’W.»ujUU»lUUnnWUU'»l' lW»»»'UUrjniUJiUlllllUUİ>- * | .r ute*
PANAYiR:5
intikam ve ceza
İntikam duygusunun pençesinden yakasını kurtaramayan gönül, uçurumdan yuvarlanan insana benzetilmiştir Yazan: Fazıl Ahmet AYKAÇ
— Kinin ve hırsın nesebi bozuk çocuğu intikamdır. Adalet mefhumundan ise. ancak haklı vc ölçülü bir ceza doğabiliri
— Evet tamamen öyle!
— Tabii öyle! Zira, intikam duygusunun pençesinden, yakasını kur-taramıyan gönül, uçurumdan yuvarlanan insana benzetilmiştir. O zaman baş döner, göz kararır ve kötürüm kalan irade, içine düştüğü şerefsiz yangını söndürebilmek için, kendini ister istemez manevi bir bataklığa atmak zorunda kalır ve ancak orada sükûn bulur. Cezanın böyle bir ruh sar’ası ile ne münasebeti var?
— Peki ama ceza fikri, bu türlü duygulardan kendini kurtaramazsa ne olur?
— Ne olacak? Vaktiyle bir filozofun dediği ortaya çıkar. Yani hâkim, adalet müvezii kürsüsüne çıkacak yerde farkına varmaksızın hakikat cellâdı mevkiine düşer! Zaten o sebeple değil midir ki, bugün ceza mefhumu şu iki unsurdan ayırdedi-lerek düşünülemiyor:
1 — Gerçekten “mezmum” bir harekete karşı verilmiş olmak.
2 — Suç ile ceza arasında çok â-dil nispet bulundurmak!
Abdülhamid, Mithat Paşaya ceza vermedi. Ondan intikam aldı. Adalet cihazını bir zulüm sehpası gibi kullanarak! Hürriyet istibdaddan intikam almadı. Ona sadece müstahak olduğu cezayı verdi; serbest zihinleri, kölelikten azat ederek!!
— Cezaları ben ilâçlara benzetiyorum. Nasıl doktorlukta, vaktiyle Ortaçağ tababetinin aradığı gibi bir “panacöe,,. yani “devayı-kül,, yoksa ceza hukukunda da yok!
— Elbette öyle! Lâkin bizim toprakta görüşüne inanılır ve sözüne güvenilir kimlnoloji mütehassıslarından duyduğum bazı fikirler hem pek
düşündürücüdür, hem de Türkiye a-dına büyük dikkatlere yol açıcı mahiyette! Ceza hukukunda sosyoloji ve antropoloji mekteplerinin ana düğün-çelerini bilirsin; bahsettiğim sayın araştırıcıların tetkikine göre Türkl-yede en ince knminolojik nokta şudur: Bizde işlenmekte olan suçların pek büyük kısmı, mücrimin hllkî (redaetinden) değil, kendisinin ahlâki sahadaki kıymet hükümleriyle, cemiyetin tatbikına çalıştığı kanunlar arasındaki uygunsuzluktan ileri gelmektedir, Bu görüş, çok esaslı incelemelere yol açacak bir nüktedirl Yurdumuzun bir çok köşesinde, yarım asırdır bir çok mücrim ve cezaevi ile, onun içindeki insanları gördüm. Sanıyorum ki, yukarıdaki kanaate erenler hakikatten uzak değillerdir! Kolayca takdir edersini maksadım, suçluya her âtıfetl gösterip de, kanunun himayesinden başka barınağı olmayan mazluma, mağdura yüz çevirmek amacını gütmüyor! Asla! Ve kafa!
— O zaman yapılan şey, adalet değil, haksızlığın en fecii olur!
— Elbette! Bütün titizliğim, cezayı fert ve cemiyet için hayırlı bir terbiye vasıtası olmaktan çıkarıp, hiç kimseye fayda vermez bir eziyet ve zahmet kılığına sokmamaktır!
— Cezacı arkadaşlar, kanunların girdisini çıktısını bizden iyi bilir. O sebeple bahsettiğin terziliğe bizden daha vâkıftırlar. Zaten makas da ellerinde, kumaş da!. Ancak bütün mü-tefekkirlerin ve milletin kendilerinden dilemekte haklı olduğu noktayı şöyle görürüm: Dünkü, bugünkü ve yarınki kanun metinleri ne olursa olsun, insan, dehâsının İçinde mevcut olup her gün daha fazla ışık altına çıkmakta bulunan hak fikirlerine dindarane bir hürmet!
•r:t::Hn::^:::;:ıın:îxxııı:m:u;n:u::m;iıuı;iınmunmıU4
Almanlar, bu ortaklıkların kıymetini en aşağı üç milyar Alman markı olarak tesbit ediyorlarsa da Sovyet tahminlerine göre bir milyarı geçmi-yecektir. Meselâ Alman uzmanlanma 76 milyon mark kıymet koydukları iki büyük elektrik santralına Sovyetler 34 milyon değer biçtiler. Keza bir akaryakıt fabrikasının değeri. Almanlara göre 54 milyon. Sovyetlere göre 18 milyon olarak tesbit edildi.
Yeni ortaklıklar:
Kendilerine devredilen bu eski Alman müesseselerinden başka, Sovyet makamları Almanyanm muhtelif iktisadi bölümlerinde Sovyet anonim ortaklıkları da kurmuş olup bunlar usulüne göre Alman ticaret sicilline kaydedilmişlerdir.
Ekseriyet itibariyle bunlar ticaret müesseseleridir: Almanyanm Sovyet bölgesinde akaryakıt satışı veya sivil yolcu nakliyatı işleriyle meşgul olan “Derunaft,, ve “Derutra,, gibi, fakat bilhassa önemli olanlan Sovyet ihracat şirketleridir ki, vazifeleri Sovyet Birliğine yahut yabancı memleketlere Almanyadaki Sovyet fabrikaları istihsalini veya Alman sınaî istihsalinin tamirat hissesine isabet eden kısmını ihraç etmektir.
Sovyet makamları, daha az nispette olmak üzere yeni yeni sınai ortaklıklar kurmuşlardır. Bunlardan meselâ Weimar’daki “Auto-Velo„ müessesei zikredilebilir. Bu çeşit teşebbüsler hukukî yollarla edinilen fabrika satın almalan esasına dayandı. İkinci Dünya Harbinden önce Almanya ile Sovyetler Birliği ara-
Almanyadakl bütün Sovyet anonim ortaklıkları, merkezi Berlin - Weis-sensee’de bulunan “Almanyadaki Sovyet Anonim Ortaklıkları idaresi” başkanı emri altındadır.
Her trustun umum müdürü ile o-na bağlı bütün teşebbüslerin müdürleri Sovyet Hükümeti vatandaşıdır. Bunlara, keza Sovyet vatandaşı olan plânlaştırma mühendisleri yardım e-der. Bu her İki memur, fabrikaların idaresinden mesuldürler. Ticaret ve teknik işlerine bakan memurların hepsi Almazıdır. Fakat Sovyet bakanlıkları yahut trustlan tarafından Almanyada kurulmuş yeni şirketlerin ekserisindeki memurlar umumiyetle Sovyet vatandaşlarından mürekkeptir.
İstihsal, sıkı surette plânlaştırıl-mıştır. Merkez idare makamları, muhtelif trustlar müdürlükleriyle toplu plânlar tertip ederek tatbikına nezaret ederler. Müesseseler, üst makamlara her gün istihsal raporları vermekle mükellef oldukları gibi beşer, onar, onbeşer ve otuzar günlük istihsal raporları da tanzim eder, plânın hedeflerini ve tahakkuk derece ve nispetini gösterirler. Plânın icrasında herhangi bir gecikmenin baltalama hareketi göziyle görülmesi tehlikesi vardır.
Sermaye:
Sovyet anonim ortaklıklarının finansman işi Berlindeki Sovyet Garanti ve Kredi bankasınca sağlanır. Bu banka muhtelif trustlarm emrine, bunlar kurulur kurulmaz, lâzım gelen mütedavil sermayeyi verdiği gibi onlara uzun vadeli krediler açmakla da mükelleftir.
ıırıın»Aıt riTîmfıl »«
Anne ve babasının boşanma kararının iptalini istiyor Kew-Yorkrta görülmemiş bir vaka İle karşılaşılmıştır: 5 yaşındaki Ronakl Farah, 1945 senesinde anneninin Reno'tla elde ettiği boşanma kararının Ipta-iııi İstemiştir. Sebep olarak da, annesinin Nevada eyaletinde ikametinin İyi niyetle olmadığını, yani oranın devamlı sakini olmadığını İleri sürmüştür. Bundan başka, dâva esnasında kendisini fabrika İşçisi olarak gösteren babasının malî durumunun yanlış anlaşıldığını söylemekte ve 50.009 dolar tazminat İstemektedir. Annesi oğlunun namına harekete geçmiştir. Resimde Mrs. Franses Farah, oğlu Ronald’ı kucağında tutarken görülmektedir.
uçak yarışı
Ingiltere ile Yeni Zelanda arasındaki 12.000 millik mesafede yapılacak bu müsabaka için 1953 senesi seçildi
Havacılık tarihinde şimdiye kadar yer alan uçak yarışlarından en muazzamı 1953 te yapılacak ve bütün dünya memleketleri uçaklarına açık bulunacaktır.
Ingiltere ile Yeni Zelanda'nın Christchurch şehri arasındaki 12.000 millik mesafe üzerinde yapılacak o-lan bu yarış Basra, Kalküta, Singa-
I pur, Avustralya rotasını takip ede- | çektir. Tabiatiyle müsabıklar uygun i görecekleri veya mecbur kalacakları noktalarda merhaleler yapabilecekler, fakat esas kontrol noktalarındaki merhaleler mecburi olacaktır.
Christchurch adı verilen bu yarış Canterbury eyaletinin (Yeni Zelan- . da) 100 üncü yıldönümü şenliklerinin bir kısmını teşkil edecektir. Yeni Ze- ; landa takım adalarının Güney adasının en büyük şehri olan Christ-hureh'te 1953 ve 1954 te milletlerarası bir fuar ve buna benzer diğer bir çok faaliyetler tertiplenecektir. Uçak yarışının, bu olayların en canlısı ve göz alıcısı olacağı tahmin edilmektedir.
Q ŞEHİR
MEKTUBU
1 Nlsaıı
Sade insanlar birbirlerine değil, telefondaki
oto
II
atik saat
II
uhbiri de nisan balığı yutturdu
EVVELCE muharremde, arkada-şından, dostundan, mail vaziyetine göre bir kuruş, beş, un ku-rıış alınır, aldatılırdı. Hicri sene ye-rini ramiye, ruml de milâdiye bıraktıktan sonra, muharrem de yerini nisana bıraktı, şimdi, birbirimize “Nişan balığı,, yutturuyoruz. Elbet size de, bir dostunuz, böyle bir oyun oynamıştır veya siz bir ahbabınızın yüreğini hoplatmışsınızdır.
İnsanlar, bozan böyle küçücük eğlencelerden hâz duyarlar. Gündelik endişelerini unutarak, yaşadıklarım daha iyi hissederler.
1 nisanın senede bir defa gelişi bu nıdsunı lâtifclere ayrı bir kıymet ve-riyor. Malûm ya, kıymet, nedrettedir. |
Vakaa, hemen her gün, siyasi, iktisadi, içtimai veya ahlâki sahalarda insanlar birbirlerini aldatırlar. Fakat bunlar menfaate dayandığı için hoş görülmez. Nisan balığının hususiyeti aldananın da aldatan kadar bundan hır nevi memnuniyet duyuşundadır, çünkü bu oyun garezsiz ve ığvasız-dtr, insana neşe verir.
31 mart hava pek ağırdı. Hele akşamüzeri, topraktan yüksel» n bahar kokusu, sinirleri gevşetme tazyik son dereceyi bulmuştu. Yemek yer yemez sanki kilolarla içki içmiş gibi bir hale uğradım vc mdeta sızdım. Bunun için de her zaman baş ucumda duran saati, mûtadım hilâfına, kurnıaı/ı unuttum, uyumuşum.
Gecenin bir ^nısfıllcylindc,, telefonun çanhıraş zili ile uyandım. Koştum. Bir ses, lâtif cinse mensup bir ses, benimle şakalaşmak üzere, bir şeyler anlatıyordu. Anlamakta gecikmedim. Her halde gece yarısı olmuş, 1 nisana girmiştik, bu sebepten
telefon ediyordu. Fakat saat kaçttf Baktım, saat durmuştu. Telefonu a* çıp ^05,, ten sordum. Bir hayli bek* ivdikten sonra 3... 34... ve 2 gibi bir şey söyledi. Nasıl olurdu? Hiç saat 3 dc, sesinden tanıyamadığım bir kadın bana telefon edip oyun yapardıf Bu şaka, lâtife hudutlarını aşıyordu. Sinirlendim. Fakat sakın, uyku sersemliği ile yanlış duymuş olmayayım? Bir daha a0.5„ i açtım. Bu sefer, aynı madeni ses 3... 40... ve on diye bir şey söyledi.
Hiddetle yattım. Ertesi gün saat 9 da işiıni)i başında olacaktım. Bu münasebetsiz ama ne de olsa lâtif sesin sahibesine içimden çıkışarak zorla uyudum.
“Suphi dem ki olup dide hâbdan bi-dar„... Fakat nc oluyorum. Kendi kendime Andclib mi kesildim?
Kısacası sabah olup da gözlerimi açınca desene!
Evet, sabah olup da gözelrimi a-çınca saate baktım. 11 e yirmi var. Aman, nasıl olur? Yerimden fırladım. telefona koştum. Geç, daha doğrusu uyuyakaldığım için işim olan yerden özür dileyecektim. Telefonuma cevap veren bir hademe oldu. Müdürü istedim.
— Beyim, dedi, henüz saat 9 a 20 var, gelmedi.
— Dokuza mı yirmi var? Yanlışlık olmasın!
Hademe teminat verdi. Yine şüphe içindeydim. Pencereden, karşıdaki sütçünün çırağına seslenip ^aati sordum. O da teyit etti, Demek otomatik saat muhbiri dc bana nisan balığı yutturmuştu.
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, makineler dahi yalan söylüyor.
bîr İstanbullu
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
- 25 -
Küçük bir vazife ile girdiği Babıâlideki memuriyetini biraz sonra mabeyne nakletmiş, fakat orada kalmayı tehlikeli gördüğü için kendini adamakıllı sevdirdikten sonra dâhiliyeye geçmiş, fazla rütpe, mansap istemeden, uzaktan sadakate devam etmişti.
Kendisine eski devirde “gözü tok adam.
sıfatını verdiren bu ihtiyat Meşrutiyetten sonra mevkiini muhafaza etmesine yardım etmişti. Zaten Arnavutluk ve Makedonyadaki huzursuzluğu haber alır almaz sarayla alâkasını kesmiş, vazifesinden istifa etmişt*. Fakat sonra nedense bu ihtiyatı bıraktı.
Balkan Muharebesi esnasında, İttihat ve Terakkinin, bilhassa Enver Paşanın harbe devam arzularına karşı matbuatta şiddetle mücadele edenlerden birisi de o idi. Bu yüzden Mahmut Şevket Paşa vakasından sonra. Cemal Paşa bir gece İçinde İstanbulu temizlemeye karar verdiği zaman, onu da birçokları gibi bir mavunaya tıkarak Slnoba göndermişti. Leylâ bu nefye çok üzülüyordu. Fakat bu üzüntüde, hayatına böyle fevkalâde cinsinden bir vakanın karışmasının verdiği heyecanın da payı görülüyordu. O gün bize, 121
babasının gece yansı evden nasıl alınarak götürüldüğünü ve günlerce nasıl habersiz kaldıklarını anlatırken bunu açıkça hissetmiştik.
Sesini şöhretin hemen hemen eşiğinde gelen bir hastalıkla kaybetmiş eski bir muganniye olan mürebbiyesi ve piyano hocası Matmazel Caroline ile anlaşmadıkları tek nokta, nasıl bir netice vereceği bilinmeyen bu hâdiseyi Lcylâmn biraz da bir macera gibi telâkki etmesiydi. Asıl anlaştıkları nokta İse Sakine Hanıma karşı aldıkları garip ve ısrarlı tenkıd vaziyeti idi. Bu kadıncağızın hemen hemen hiçbir söylediğini ve yaptığını beğenmezlerdi.
Çok muhtemeldir ki Leylânın dn, Sabihanın da kadın haklan ve kadın hürriyeti meselesi üzerindeki fikirleri, Matmazel Caroline’in Sakine Hanımı tenkid ederken söylediği sözlerden gelmiş olsun. Şu farkla ki, Leylâda her şey ukan suya benzer, geçer giderdi. Halbuki Sablha tek bir cümle üzerinde durur, onu günlerce düşünür, genişletir, büyütür, hayatına mal ederdi. Bir gün ihtiyar kız, onlara: •
— Kadın çalışmadıkça kadın hakkı denen bir şey olmaz! demişti. Bu hüküm günlerce Sa-bihanın kafasında dönüp dolaştıktan sonra çarşaf düşmanlığı haline gelmişti.
— Bu çarşaflarla hiç kadın hürriyeti olur mu!... Biz kadın değil esir sürüşüyüz!
Süleyman Bey, Ekrem Beyden “bizim ailenin yetiştirmesi,, diye bahseder, Şişlideki evlerine kendisine ait bir yermiş, karısının çiftliklerinden birini yoklamaya gidiyormuş gibi giderdi. Bu, darlığa düşmüş asaletin sonradan erişenlerden aldığı bir intikamdı. Halbuki daha eve ilk adımını atar atmaz o debdebe ve servet içinde şaşırır, cesaretini kaybedermiş. Bunu farketmiş o-122
lan Sabıha, “babam, onların evine babasının evine gider gibi gidiyor. Orada da şaşkınlığını örtmek için yapmadığını bırakmıyor. Amma Ekrem Bey bize fakır düşmüş, görgüsüz akraba muamelesi yapıyor!,, diye gülerek anlatırdı. Bu gülüşte hiçbir kıskançlık yoktu. Zaten Sabiha bütün ömrünce, kendisine ait işlerde bile hayata, oyunun İçinde değilmiş gibi bakardı. Onun için Leylâ ile çok dosttular.
— Hiç Sakine halam. Ihsan Beyin hatırı için bu fırsatı kaçırır mı? Babam onu öyle biliyor ki... Anıma Leylâ istemiyor. Leylâ ne hoş kız?
— Sen, hakikaten Leylânın ihsanla evlenmesini istiyor musun?
— Yok canım! Hem bana ne? Ben Sakine Hanımı kızdırmak için söyledim. Herkesin işine niye böyle karışıyor, diye? Yoksa istersem İhsan Beye üç günde Leylâyı kulaktan âşık ederim. Ben Leylâyı bilmez miyim? Benim niyetim cadıyı kızdırmaktı. Tahammülsüz bir ıstırap içinde idim. Sabiha İhsanı seviyordu. Nihayet dayanamadım, bunu kendisine söyledim.
— Sen İhsanı seviyorsun! dedim,
İlkönce şaşırmış gibi durdu. Sonra gülümsedi. Bu gülüş belki de o kadar huzursuz ve talihsiz geçecek kadınlığının eşiğinden geliyordu.
— Hayır... dedi. Tekrar gözlerini kıstı. Tekrar o yosun rengi ışık çizgisi ile kirpiklerinin arasından bana baktı. Bu, Sabihanın kendisini bir düşüncede toplamak işaretiydi: — Belki de seviyorum. onu da seviyorum, seni de seviyorum. Sonra ayağa kalktı, Fakat ikinizden de vazgeeçbilirim, İkiniz de birbirinize benziyorsunuz. Sen beni kendinden çok büyük görüyorsun. O beni kendinden çok küçük
128
görüyor. Adeta bir küçük çocuk sanıyor. Onun için ikinizden de vazgeçebilirim. Zaten ben daha kimseyi sevemem. Ben şimdi seyahat ediyorum, insan yüzlerinde, huylarında dolaşıyorum. Ama bîr gün muhakkak seveceğim. Bizim memlekette insanların yapacağı tek iş budur, hele kadınların. Bir gün birisini çok seveceğim., onu iyi biliyorum.
— Bunlar nasıl sözler Sabiha?
— Niçin, nasıl sözler? Sen sordun, ben cevap veriyorum. Belki İhsanı sevebilirdim. Ama dünyası bizden çok ayrı. Sen Ihsam kıskanıyorsun. Tekrar yüzünü bana doğru uzattı: —Zannediyorsun ki, beni seviyor. O hiç kimseyi sevmiyor. O sadece düşünüyor, bir yol arıyor. Neyin yolu bilmiyorum. Her gittiği yerde bir yığın sual soruyor Dün akşam babanla konuşurken dikkat ettin mi ? Söylediklerini nasıl dinliyordu, ne kadar yavaş konuşuyordu. O düşünmeyi seviyor... Bir şeyler Öğrenmek istiyor. Babamla da öyle konuşuyor. Konaktaki Nuri Beyle de. Her akşam onlara gidiyor, cuma günleri de onunla Topkapı Mevlevlhanesme gidiyorlar.
— Nereden biliyorsun bunları?
— Ben şimdi mektebe gitmiyorum. Bütün gün evdeyim, bilmiyor musun? işitiyorum, görüyorum. Sana gelince, senin işin büsbütün başka! Sen okuyacaksın! Cebinde dört şahadetname olmazsa kendini adam zannedemezsin!
— Okuınıyayım da ne yapayım?
Çaresizlik içinde yüzüne “bana bir yol göster!,, der gibi bakıyordum.
— Bir şey yapmanı istemiyorum ki... Sadece okuyacaksın, diyorum. Saate baktı. İlâcının zamanı geldi değil mi? dedi. Bana ilâcımı verdi. Sonra düşünceli düşünceli başını salladı: — Ama ben 124
yine ikizini de seviyorum. Ama yine hayatım başka biriyle geçecek! Belki hiç sevmiyeceğim başka biriyle geçecek! Belki hiç sevmiyeceğim bir adamı seveceğim!
— O nasıl olur? Birisini seversen sevdiğin o olmaz mı?
— Kim bilir, belki de nefret ederim. Düşman olurum. İnsan her sevdiğini sever mi? Sol elini baş parmağını altta gizliyerek yorganımın üstüne koydu ve yazmanın çiçek motifini bir tarafından kapadı: — Böyle daha güzel oluyor, değil mi? dedi. Biliyor musun Cemal, ben nasıl bir İnsanı sevebilirim? Yani senin dediğin gibi sevmek! Babamın söylediği o hapishane türküleri var ya! Yahut oyun havaları... işte onların insanını severim. Siz hepiniz bizim saatin Kâtibine benziyorsunuz. İhsan Bey de, Nuri Bey de, Hayrı da, sen de,.. Kudret Bey gelsin, muhakkak o da öyledir. -Sabihanın ne kadar doğru söylediğini, Kudret Beyin belki hepimizden fazla türküdeki Kâtibe benzediğini bir ay sonra kendi gözümle gördüm. - Yalnız Leylânın babası ayrı. O başka. Asıl hesap onda! O hesaplı adam... Nasıl oldu da yanıldı...
Çenesini yatağın kenarına koymuş yan gülerek tekrar asıl mevzua döndü.
— Benim seveceğim insanı sen de seveceksin değil mi? diye sordu Ama çok sev. ömrün oldukça sev. Ne yaparsa yapsın sev, olmaz mı? Kirpiklerinin kenarı ıslaktı. İhsanı da çok sev. O da seni sevsin, öbürünü de sevsin! Sen şimdi İhsanı kıskanıyorsun. Ne kadar fena! Adam no yapacağını bilmiyor. Şaşırıyor!
Tekrar ayni şüphe içinde sordum:
(Devamı var) 125
Sayfa 4
Y E N t İSTANBUL
2 Nisan 1950
HİKAYE
Milli Eğitim maçlarında üçüncü hafta
Bugünkü maçlar
V •

F. Bahçe Vefa ile G. Saray da Beşıktaşla karşılaşıyor
Bugün Fenerbahçe ile Vefa, Galatasaray ile (lo Beşiktaş karşılaşacaklardır. Futbolda her ne kadar evvelden tahminde bulunmak hiç de doğru değilse de takımların hail hazırdaki durumları gözoııündc tutulacak o-lurfca bugün Fencrbahçenın gn-llp çıkmasını tabii görmelidir.
Galntanaray İle Beşiktaş maçının neticesine gelince hıı hususta en ufak bir tahminde bulunmak bile caiz değildir. Galatasaray hücum ve nıÜdııfa ı hattının belkemiğini teşkil eden iki mühim elemanından — Bülent ile Gündüzden —- Beşiktaş da hücıını hattını sürükllyen Şük-rüdcıı mahrum olarak sahaya çıktıkları İçin İlk maçlarına nazaran formları oldukça düşük bir manzara arzetmektedir. Bu bakımdan her İki takımın çıkardıkları oyun hiç nılnkâr değildi.
Bize öyle geliyor kl hangi takını oyununu
gününe tesadüf ettirirse galibiyet o tarafta teveccüh etmiş olacaktır.
dıin de tat-
bugün iyi bir
Izmirde dün yapılan Milli Eğitim maçları
İzmir 1 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — İzmir kupası maçlarında bugün misafir Ankara takımları izmiş takımlariyle karşılaştı. Geçen hafta îstanbulda İzmir takımlarının aldıkları neticelerin seyirciler üzerindeki menfi tesirine rağmen stad kalabalıktı.
İlk maç İzmir Altay takımı ile Ankara Demirspor takımı arasında ve Feridun Kılıç'm hakemliği idaresinde oynandı.
Zaman zaman heyecanlı çıkışlar yapan Altay takımı oyun devamın-ca hâkim oynamasına rağmen, oyun 2-2 beraberlikle bitti.
İlk gol birinci devrenin onuncu dakikasında Altayın Edvin tarafından Demirspor ağlarına takıldı. De-mirsporlular 44 Üncü dakikada Ze-kerlyanın ayağı ile beraberlik golünü çıkardılar ve devre 1-1 berabere bitü.
İkinci devrenin 7 nci dakikasında Adil vasıtasiyle Altaylılar ikinci gollerini ve 19 uncu dakikada da De-
mirsporlular Süleymanın ayağiyle beraberlik gollerini çıkararak bu suretle oyun 2-2 beraberlikle nihayet buldu.
GENÇLERBİRL1Ğ1: 1, GÖZTEPE: 0 Günün ikinci maçı Ankara Gençler Birliği ile İzmir Göztepe takımları arasında yapılmıştır. Oyunu hakem Salih Durusoy idare etmiştir. Her iki tarafın müsavi bir enerji sar-fetmelerine rağmen oyun Gençler Birliği lehine olarak 1-0 nihayet buldu.
Fenerbahçe, diinkii maçta Eteşiktaşı 2-0 mağlûp etti

»
Galatasaray guleclsi Turgayın bir kurtarıcı
Adalet-Emniyet maçı
Birinci kümeye terfi müsabakası olan Adalet-Emniyet takımları bugün Şeref Stadında saat 11 de İkinci defa olarak karşılaşacaklardır. Geçen hafta ilk maçta Emniyet Adaleti 1-0 mağlûp etmişti, Adaletin birinci kümeye terfi edebilmesi İçin aradaki gol farkının en aşağı iki olması icap etmektedir.
1 — Tembelliği mevcut (İki kelime)
2 — Teori ile uğraşan
3 — Ruhsat, Zamanın bölümlerinden
4 — Dudak, Bir balık
5 — Yed be yed hale gel
Romadakl meşhur ruhani riyaset. Bir edat
Öğretmen, Okun kardeşi.
Son senelerin harikalarından, O-ğul
Sayı, Törel ulu (eski terim) Ekmek, İhmal
Soldan »a^.ı:
e —
7 —
8 -
9 — 10 —
Yukardan m»a£ı:
1 — Birdenbire hırsa gelme (iki ke-
lime)
2 — Henüz toplanmış bir sebze
3
4
5
6
7
8
9
10
— Yola çıkan (mürekkep kolime)
— (Tersi) hayvanlara çakılır, İllet ve sebep gösterme (eski terim)
— Erkek, öyle ulan sultan gibi o-1 urmuş
— Teminden sonunduk! harf okunmazsa uyanlar mAnasına gelir, Bir edat
— Sıhhat kesbet, Alt
— İta eder. Dilini sürt
— Tersinden sonuna bir harf gelirse balta olur, Sağar
— Müspet İlimlerden biriyle uğratan.
DtNKl' BULMACANIN HALLİ
Soldan aafca :
1 — Kategorisi. 2 — Amatör. 3 — Ta;
Koli f Ca. 4
badire. 6 — Fmeli tüket. 7 — Veri ly;
Ama. 8 — ît* Bekârı EL 0 — Çatana. 10 — İcabet eden.
*â.| Mil Te«. 6 — Mali
Yukarıdan H'Hiftı
1 — Kutlıncrini. 2 — Alfımet. 3 — At; Alev; Ça. 4 — Ami; 11; Bub. 5 — Galibiyet 0 — Otomatik at. 7 — Kör| Udj
4 Jrinî {Mütl Ad» 9 •-* Sereme.
— icazet alarü
Fenerbahçe 2 - Beşiktaş 0
Günün ikinci mühim karşılaşmasını teşkil eden Fenerbahçe ile Beşiktaş masındaki maça hakem Mustafa Güventürk’ün İdaresinde saat 15.30 da başlandı. Takımlar şu şekilde sahaya çıktılar:
BEŞİKTAŞ Mehmet Yavuz Vedil Çaçi Marul i Nusret
Süleyman Fahreddln Bülent Hüseyin Faruk FENERBAHÇE Cihat Ahmet Hilmi Müjdat Samim Kâmil Erol M. Ali Cemal Lefter Hnllt Oyuna Beşiktaşlılar başladı. tik anlarda her iki takım da enerjisini israf etmemek için birbirinin kuvvetini tartarak oynuyor. Oyun ortalarda cereyan ediyor, İlk büyük tehlikeyi Beşiktaş atlattı. Oyunun beşinci dakikasında deplasman yaparak soliçe geçen Cemal Beşiktaş müda-filerini atlattıktan sonra kaleci karşı karşıya kaldı. Kepçelediği pu Mehmet kurtardı. Bu andan baren oyun çok süratlendi. Her
taraf da şimdi bütün varlığını ortaya koyarak oynuyor. Akınlar karşılıklı olduğu için maç zevkli safhalar arzedlyor. Bir aralık ortadan topu kapan Bülent solaçık Fartığa aşırt-
I
ile to-iti-ıki
1 ı






Fener kadar dışarı pozis-
maca bir pas verdi. Önü boş olan Faruk topu kaleye kadar süriü. Kısa mesafeden kuvvetli bir güt çekti. Cihat âdeta havada uçarak kurtardı. Akabinde hücuma geçen Fenerbahçe Marulinin tam ceza sahası çizgisinin üstünde topu el İle tutması dolayıslyle bir serbest vuruş kazandı. Çekilen şüt oyunculara çarparak kurtuldu. Her iki taraf da birbirinin oyununu bildiği için takımdaki tehlikeli oyuncuları sılçı bir surette marke ediyor. On beşinci dakikada Bülent güzel bir sıyrılışla yine müdafaasını yardı. Kaleye sokuldu. Çektiği şüt yandan gitti. Beşiktaş daha fazla gol
yonuna girdiği halde muhacimlerin isabetsiz vuruşları yüzünden müsbet bir netice alamıyor. Beşiktaş müdafaasında bilhassa Marulinin bilgili o-yunu dikkat nazarı çekiyor. Maruli âdeta bir dalgakıran gibi bütün Fener akınlannın kesilmesinde başlıca âmil oluyor. 35 inci dakikada müsait bir pozisyonda Lefter topu kaplı. Güzel bir vücut çalımiyle karşısındaki müdafii atlattı. Kaleye kadar sokularak Mehmedin müdahalesine rağmen sol köşeden topu Beşiktaş 1 ağlarına taktı. Gol ile beraber hızlanan Fenerbahçe hâkimiyet tesis e-derek Beşiktaş kalesini sıkıştırıyor. Muhacimlerin seyyal ve doplâsmanlı oyunu Beşiktaş müdafaasını zorlu-
yor. 43 üncü dakikada Fenerbahçe hücum hattının toplu olarak yaptığı bir akın neticesinde Beşiktaş kalesinin önü karıştı. Uzun bir müddet ayaktan ayağa dolaşan top. kaleci de dışarı çıkmış olduğu halde nir türlü kaleyi bulamadı. Ve nihayet her iki kulüp taraftarlarına da heyecanlı anlar geçirttikten sonra avta gitti. Biraz sonra devre 1-0 Fenerbahçenin lehine bitti.
İkinci devrede Beşiktaş birdenbire çıkan rüzgârı arkasına alarak oynuyor ve ilk dakikalarda Feneri sıkıştırıyor. Müdafaanın fazla ileri sarkması Fener kalesi önünde sıkışık bir durum yarattığı gibi yapılan mukabil Fener akınlannın da tehlikeli olmasını intaç ediyor. Nitekim Üç forvetle iki defa hücuma geçen Fener-bahçenin İkinci golü çıkarmasına ramak kaldı. San-Lâclvertliler kazandıkları avantajı kaybetmemeye, Beşiktaşlılar da bütün gayretleriyle beraberliği temine çalışıyorlar. Top mütemadiyon Fenerbahçe kalesi ö-nünde oynanıyor. Onuncu dakikada topun üzerine kapanan Cihada hızını alamıyan Fahri çarptığı için oyun 1 kısa bir müddet inkıtaa uğradı. Be- ; şiktaşlılar sürüşlerini, vuruşlarını rüzgârı hesaplıyarak ayarlamadıkları i- ] çin topu fazla açıyorlar ve bu yüzden de bir çok fırsat kaçırıyorlar. Beşiktaşın on beş daldka devam eden | bu tazyik nidan nihayet kurtulan Fenerbahçe evvelâ oyunda müsavatı tesis etti. Ondan sonra da hücuma geçerek Beşiktaşı sıkıştırmaya başladı. Yirminci dakikada yine Lefter müdafilerin arasından kaptığı topu tutulmaz bir şütle ikinci defa Beşiktaş ağlarına takarak galibiyeti garantiledi.
Şimdi Fenerbahçe iki sıfırlık galibiyetin verdiği şevk ile daha düzgün ve hâkim oynuyor. Fener müdafaası sıkı surette marke ettiği Bü-lende göz açtırmadığı için Beşiktaş akınlarında bir topluluk görülemiyor. Fenerbahçe hücum hattı oyuncularının ise her an süratle yeıj değiştirerek oynamaları Beşiktaş müdafaasını oyuncu marke etmek hususunda şaşırıyor. Bülent ve Fahri bugün kendilerinden beklenilen oyunu gösteremediler. Oyun bitmek üzere olduğu halde elân bir defa olsun muntazam bir vuruş yapamadılar.
Artık oyunun son dakikaları tamamen Fenerin hâkimiyeti altında oynanıyor.. Nihayet hakemin düdüğü çaldı. Fenerbahçe zorlu rakibini 2-0 yenmiş olarak sahadan ayrıldı.
Mustafa Güventürk, maçı vukuf ve ehliyetle idare etti.
Galatasaray 1 - Vefa 0
Milli Eğitim Mükâfatı maçlarının üçüncü haftasında dün Galatasaray-la Vefa, Beşiktaşla Fenerbahçe takımları karşılaştılar.
Günün cumartesi olmasına rağmen İnönü Stadyomu hıncahınç dolu idi. İlk maç hakem Mehmet Reşadın idaresinde Galatasarayla Vefa arasında oynandı.
GALATASARAY Turgay Naci Ruhi
Musa Muzaffer Doğan fendiyar Muhtar Reha Koçis Garbis VEFA Şükrü
Rahmi Mustafa
Melih Galip Salâhattin
Karnik Zeki Suphi Emel Bülent Oyuna Sarı-Kırmızılılar başladı.
Sağdan Isfendiyar ve Muhtarın müş-

tereken götürdükleri bir akını Vefa müdafileri müşkülâtla önlediler, ü-çüncü dakikada Muzafferin ileri u-zattığı bir topu Muhtar yavaş bir vuruşla Şükrüye teslim etti. Oyuna gayet seri bir tempo ile başlıyan GalatasaraylIlar altıncı dakikada ilk ve son gollerini kazandılar. Reha Muhtardan aldığı güzel bir pası on sekiz çizgisi içinden sıkı bir vuruşla gole tahvil etti. Yapılan bu gol Sarı-Kır-mızıhları hızlandıracağı yerde bilâkis gevşetti. Yeşil-Beyazlılar rta canlı bir oyun tutturmaya muvaffak oldular. Yirminci dakikada Vefalılar Galatasaray kalesi önüne kadar güzel bir kombinezonla indiler, Galibin Zekiye aktardığı topu kaleci Turgay yumrukla uzaklaştırdı, hemen akabinde yeni bir Vefa hücumunda Kar-nık topu kaleciye teslim etti. Vefalıların birbiri arkasına yaptıkları hücumlar rakip kale için tehlikeli olmaya başladı. Vefa açığının sıkı bir şütünü kaleci Turgay güzel bir plon-jonla kurtardı. Devre Hebanın attığı bir golle kapandı.
İkinci devreye Vefalılar Galibi muhacim hattına alarak başladılar. Onuncu dakikada Yeşilbeyazlüar tehlikeli bir akın daha yaptılar. Naci-den kurtulan top Suphinin önüne düştü falca t Turgay bunu da nefis bir yumrukla önledi.
On beşinci dakikadan soma Galatasaray takımı ağırlaşmaya. Vefalılar ise canlı ve enerjik bir oyun oynamaya başladüar. Melihin Galatasaray kalesi içine doğrulttuğu topa Galip yetişemedi. Naci bunu da uzun bir vuruşla uzaklaştırdı. Vefa baskısından kurtulan Sarı-Kırmızılılar ânî bir hücumla kaleye kadar indilerse de Garbis berbat bir vuruşla topu kalenin üstünden dışarı attı. Bu tehlikeden de kurtulan Yeşil-Beyaz-lılar, son bir gayretle Galatasaray kalesine dayandılar. Galibin sıkı şütünü de Turgay uzaklaştırdı ve maç da Rehanın ilk devrede attığı golle Galatasarayın galibiyetiyle sona erdi.
Yazan: Charles VİLDKAC
ARIM saat vardı İd tren yağmur altında bunalmış ekimsiz ve hemen hemen koynüz bir kırda hızla koşuyordu. Bir yerde yürüyüşü ağırlaştı vc bir duruş için frenleri gıcırdadı. Etrafı görmek için pencereden sarktım. Yol üstünde no istasyon vardı, ne de yol amelesi. Tren bir köprüye girmekteydi. Kısa bir zaman onun üstünde durdu.
Köprü, derin ve aarp bir vadiyi geçiyordu. Vagonum tam suyun ü-zerinde durmuştu. Dere yer yer kavak kümeleriyle kesilmiş yabani otlar arasından taşkın bir surette akıyordu. Otların hemen arkasında köprümüzün dayandığı kayaların yalçın duvarları başlamakta İdi.
Kapalı bir gök ve bu inatçı yağmur altında vadi kalbimi sıkıştıran bir hüzne batmış görünüyordu. iki kilometre kadar uzağımda kayalar arasına saklanıyordu ve derenin kollara ayrılarak karanlık dal ve yaprak yığınları İçinde kaybolduğunu görüyordum. Kenarlarında tek bir ev bile yoktu. Kayalıkların tepesinde de öyle.
Kompartımanda yalnız olduğum için öteki kapıya gittim. Orası daha kapalı ve dnha uğursuz manzaralı idi. Çünkü dere daha genişti ve uzun otlar sürükliyen ve hızlı akan ışıksız bir su üzerine yağan yağmur bana dalma yenilmez bir sıkıntı vermiştir. Yine bu tarafta da ne bir ev, ne bir insan görünmüyordu. Titriyerek eski yerime döneceğim zaman, kenarın saz-lnriyle yarı saklı bir çocuğun kamış oltayla balık tuttuğunu gördüm.
O vakit her şey değişti ve olduğum yerde kaldım. Derenin kenarına sükûnetle yerleşmiş yapayalnız bir çocuğun balık tutmaya uğraşması bu manzarada her şeye bir başkalık, bir tatlılık getiriyordu. Onu ürkütmeyen yağmur, su üzerine yağan soğuk yağmur bana şimdi çocuk şarkıları söylemek arzusu vermekteydi.
Bu çocuk gerçekten yalnız mıydı? Evi, köyü neredeydi. Belki o-rada, söğütlerin arasında! Dürbünümü kılıfından çıkararak kıyılan araştırmaya başladım. Fakat bir şey görmek mümkün olmadı ve tekrar balıkçı çocuğa döndüm. O vakit bir kaç adını yakınında imi-şim gibi onu rüzgârla yana yatmış sazlar ve ıslak otlar arasında gördüm.
On yaşından fazla yoktu. Çehresi çocukların bazı şeylere olan o derin dikkatini o kadar kuvvetle ifade ediyordu kl onu gerçek bir zevkle seyre başladım. Eski bir kasketin altından dik ve soluk saçlar fışkırmaktaydı. Çenesini İleriye uzatmış, kaşlarını kaldırmış, ağzını yan açmış, oltasının a-kıntı içindeki hareketlerini takip etmekte, onu mümkün olduğu kadar uzağa göndermek İçin kolunu uzatarak tetikteydi. Olta gidebile-
Çeviren: K((jat Nuri GÜNTEKIN ceği yere kadar gittiği zarnan birdenbire geri çekerek başka tarafa atıyor ve bu kısa fasıladan faydalanarak bir an babını kaldırıyor, burnunu kısıp çekiyor yahut elinin tersiyle yanağını gıdık livan Kuyu siliyordu. Adamakıllı ıslanmıştı. Bezden ceketi vücuduna yapışmış görünüyordu. Fakat o asli o-ralarda değildi. Yazık ki olta derenin otlarına takılmıştı. Dört bir tarafa çekiştirdi, salladı, saralı vc o şekilde öfkelendi kl oltonyı İpi koptu. O vakit, suyun üzerinde yüzmesi lâzım gelen mantarı elindeki kamışla çekmeye uğraştığım gördüm. Fakat yetişemedi; su İle bir hizada bir taşın üzerine sıçradı; vücudunu ayaklarının ucunda gerdi; kolunun birini arkaya kay-kıtarak ötekiyle kamışı mümkün olduğu kadar uzağa sürmeye uğraştı. Bu andan itibaren ona artık zevkim için bakmıyordum.
Birdenbire muvazenesini kaybettiğini, bir an tek ayağının üzerinde durduğunu ve elleri açık olarak suya düştüğünü gördüm. Sular fışkırdı; sonra hafif bir dalgalanma ve kamış akıntıya kapılıp gitti.
Bağırmak için dürbünümü bıraktım. Gözlerimi çocuğun düştüğü noktadan ay ıramıyordum. O nokta şimdi? korkunç, yapayalnız ve erişilmez lığına
Çok Civar sık sık inen sağanaklar yüzünden pencerelerin çoğu kapalıydı.
Bir tek yolcu göründü. Kollarımı dereye uzatarak, rüzgâra karşı felâketi anlatmaya çalışıyordum:
— Suya bir çocuk düştü, Yolcu anlamadı. Yalnız kendisine ne gibi meraklı bir şey işaret ettiğimi anlamaya uğraştı.
Aynı saniyede tehlike zilini çekmeyi. demiryolu üzerine atlamayı ve istasyon memuruna vakayı haber vermeyi düşündüm. Fakat bunların hiç birini yapamadım. Hepsinin nafile olduğunu anlamak İçin en küçük bir düşünce kâfi İdî.
Vâdlnin en yüksek bir noktasında bir takım esirlerden başka bir şey olmadığımız duygusunu kay» bedemiyordum. Evet burada trenin bir parçasından başka bir şey değildik. Bu yerin ve bu hat üzerindeki hiç bir başka noktanm hayatı üzerinde hiç bir hakkımla yoktu.
Ben bu ıstırabı bile hakkım olmadan gasbetmiştim. Ben demiryolunun bir parçasıydım. Onun balastı, yolları, makineleri ve arabaları bir kapalı ara dünya Idl kl insanları bir yerden başka yere taşıdığı müddetçe her şeyden ayırırdı.
Tren sarsıldı ve kapıda aptal aptal durdum. Yüzüm rüzgârla kamçılanarak uzun uzun sürüklendim. Gelecek istasyon uzaktı. Daha bir çok manzaralar, küçük istasyonlar. evler gördüm. Oralarda da kimbilir neler geçiyordu.
kırlar İçinde, gerçek uzak-çnkilmişti.
ses çıkaramadan bağırdım, kompartımanlar boştu ve — - •• fi —

Kendini çölün ortasında, yolun çakıllarına asâsmı vurarak yürür görünce o yüce âlemin içinde serbest ve serazâd olduğunu düşünerek sükûnet buldu. Galeyana gelip, Hlndlinin kendisine öğreteceğini vâdettlği o muhteşem esrara daha şimdiden sahip olduğuna hükmetti. Bu galeyanında hasis bir menfaat hissesi yoktu. Onun istediği, insanları şan ve itibarın hükmü altına almak veyahut madeni altına çevirerek dünyanın servetine kavuşmak değil, sade “hikmet’’e ermek, tabiatın en ulu sırlarına varmaktı. Şimdiden kendini, bu sayede, başka bir insan olmuş, her türlü arzu ve ihtiyaçtan sıyrılmış, ahlâk ve dimağ nimetlerinin hiç birinden mahrum olmayan ve ilmi ile, dünya heveslerine bağlanmaması ile Allaha yaklaşarak hudutsuz bir saadetten hissesini almış bir zahid halinde görüyordu.
Bu noktaya ulaşmak İçin müthiş mücadeleye düşmekten, dünya ile İlgili bağlarını yenmek zorunda kalmaktan korkmuşsa da bunların hiç biri olmamıştı. Daha bir gün öııee çıldırasıya sevdiği Emlneden bu kadar kolay ayrılmasına kendisi de şaşıyor ve nefsini uğrattığı ayrılışa hemen hemen aldırmıyarak gönlünde serbestlik ve hafiflik hissettiğini görünce Hlndli dervişin o eşsiz kerametine hayran oluyordu: Kasım ona genç karısından ayrılmak imkânsız bulunduğunu söylediği vakit derviş, şu dakikada duyduğu ilgisizliği önceden haber vermişti. Us sahibi bu adam şöyle konuşmuştu:
— insanların iptilâları ne çoğumuzun sandığı kadar kuvvetli, ne de sıyrılması güçtür. Aslında tükenmez haletler olmakla beraber kudretleri aldatıcıdır. Onları ezmeğe koyulursak ilk önce bir inilti çıkarır, soıra susarlar. Ve zaten birer hayal, bire*' gölge oldukları için sarsılmaz iradeler önünde silinir, yok olurlar. Bundan şüphe edenler zayıf ruhlu kimselerdir; fakat dünyaya, benzerlerimize ve hele kendi-
4


ASYA HİKAYELERİ
Beşiktaş muhacimlerinin Fenerbahçe kalesi önünde neticesiz hücumu
Hicri
Rami
O. Ahir
Mart


Siiyiik Sihirbaz
*

Yazan : A. de Gobineau
\____________________
ınize hâkim olmak için yaratılmış bulunan biz-ler, bunun Öyle olduğunu biliriz. Evinizi bırakın, çıkıp gıdın; zararlı kaygılardan kurtulmuş kafanız açık havaya kavuşunca, şimdi artık hayalet şeklinde görünen ve peşinizden gelmeğe cesaret edemez olan o korkulara nasıl düştüğünüze şaşarsınız.
Gerçekten de böyle idi. Kasım, Emineyi ruhuna hükmedemlyen uzak bir rüya gibi düşünüyordu artık; ve uçsuz bucaksız fikirlerine kendini bırakmış, onların kanadında uçuyordu sanki. Kendini sakin ve mesut görüyordu.
Öylece sekiz gün geçti. Her akşam bir köye girerek meydanı gölgeleyen ağacın altına otururdu. Köyün mollası ile en yaşlıları, dervişler, onun gibi yol geçenler yanına gelip oturur, gecenin geç vaktine kadar her türlü şeyden konuşulurdu. Kâh yolculuk, kâh muharebe hikâyeleri anlatıldığı gibi, bütün şarkta âdet olduğu üzere bu rustaî dimağlar en çetin metafizik meselesi kurcalarlar; ve, okumuş bir kimse olduğu anlaşılan Mirza Kasının sözlerini dikkatle dinlerlerdi.
Maddî hayat İhtiyaçlarına gelince her yerde, uzanacak bir hasır bulmak ve köylülerin pilâvından bir hisse almakta güçlük çekmezdi. Aradığı, kavuşmak istediği kimseyi bir çok defa sordu. Onu görenler olmuştu: Hindll dervişin pek uzaklarda bulunmadığını, ona ya-
8
Çeviren : Reşat Nuri Darago
________________________r
kında yetişeceğine inanıyordu.
Yolculuğun dokuzuncu gününde, her va-kitki gibi canlı adımlarla yürüyerek taşlı, çıkıntılı, girintili, kayalıklı, daha uzaklarda ışık oyunlarlyle renklere bürünmüş dağların boyunca uzandığı çöle yorgun ve yılgın olmayan gözlerle bakarken İçinde umulmadık bir sıkıntı, bir acı, bir heyecan duydu. Sanki ruhu kendine hitap ederek:
— Emine! diye haykırdı.
Pek huflf bir sesli bu, fakat işitti; gönlü de işitti, ve gönlü İle beraber bütün varlığı, aklı, duygusu, fikri hep işiterek bir ağızdan:
— Emine!,, diye bağırıştılar.
Sanki “bizi kurtarın!,, yalvarmasiyle bağıranlar anasından ayrı düşmüş çocuklar, tufana kapılmış bedbahtlardı.
Kasım şaşırdı, çok şaşırdı. Geride bıraktığı şeylerin unutulmuş olduğunu sanırken, mazi birdenbire karşısına dikiliyor, hâkim tavırlar alıyor, gürültü ediyor, hakkını istiyor, hattâ Kasımın kendisini istiyor ve tehditli bir sesle:
— Bilgi ile ne işin var? Her şeye hükmetmekten maksadın sahip olmaktan sana aşkın kölesi! Aşktan dön!,, diyordu.
Boynunu bükmüş
ne? sihirden, dünyaya ne? Sen aşkın malısın, kaçan ey köle, köleliğe
yoluna devam ederken.
derin bir aşkı bölüştüğü kadın, intikam peşine düşmüş eşi gûya onu yakalar gibi oldu ve Kasını, dayanılmaz bir kedere boğuldu. — Nasıl ki akşam saati kırları karanlığa boğar.
Kasım irkiliyor amma iniyordu. Emineyi sevip de kolay sanmıştı. Fakat aşk oyunu oynuyordu şimdi.
Kendi kendine:
— Aşk nedir kl? diyordu. Gözünün içine bakarsak silinir gider.
Bakıyordu amma silinmiyordu o. Hattâ hâkimdi. Hattâ gevşeyen kendisi idi. içinden atmaya çabaladı; lâkin gönlüne hâkim olan kimdi? Kasım mı. yoksa aşkı mı? Aşktı. Bu da durmaksızın çağırıyordu;
— Emine!
Mirza Kasını da zavallı, tekrarlamakta idi: Bu hırçın, yalvancı. iradeli, kudretli şebboyuna yükseldiğinden Kasım kendinde
bir türlü kurtul a-ondan ayrılmayı ona oynayacağı
ler
“Emine! Emineciğim!,, sözünden başka bir şey duymaz oldu.
Ne yapmalı idi? Kasımın yaptığını yapmak. Dayandı, gevşemedi ve yoluna devam etti. Gidiyordu; fakat şevkini, heyecanım, ümitlerini, hattâ ümide kapılma zevkini kaybederek kendini derin, amansız bir tasaya salmıştı. Her attığı adımla saadetinden değil do hayat kaynağından uzaklaştığını duyuyordu; artık ömrü gözüne gittikçe daha ağır, daha boğuk, daha güç, daha yorucu, daha değersiz görünüp onda korumak arzusunu dahi zayıflatıyordu. Bununla berayer yürüyordu o zavallı âşık.
— Dönemem, söz verdim, dervişe kavuşmaya andiçtim. Onun sırlarından nasıl vazgeçilir? Ah Emine! Benim Emmem! Sevgili Emine! Canim Eminem!



(Devamı var)
14
136!)
VAKİT
NİSAN
2
Pazar
VASATI
20
1866
EZANİ
GÜnvş öğle İkindi
Akşam Yatsı tnısAk
5.42 12. tS 15.53 18.35 20 0*
4 02
11.08
544
9 19
12 (Kl
1.33
9.28
• • •
«•M*
StYASÎ İKTİSADÎ
YENİ tSTANBUL
müstakil günlük gazete
Sahihi
YbNl ISTANEUL NEŞRİYAT LİMİTEO ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTEH Bu «ayıda yazı İçlerihl fiilen idare eden : Sacid öf.ET
Basıldığı ver ,
YENİ İSTANBUL MAT: ' •
K. ı
îkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamız-daki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.

i
2 Nisan 1950
YE N t İSTANBUL
Sayfa 5
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
İktisadî meselelerimiz
Toprak
MUHTEREM Başbakan geçen 1949 senesinin sonbaharında bir gün (6.11.1949) İzmir Halkevinde yaptığı bir konuşmada: Biz Ahmedin
Mehmedin toprağını alarak köylüye vermek zaruretinde değiliz. Devlete ait o kadar çok metruk ve geniş arazi vardır ki, bunları köylüye dağıtsak bugün sahipleri olup da ekilen, biçilen toprakları taksime İhtiyaç kalmadan bütün köylü toprak sahibi olacaktır.. diyor ve bu hususta Meclise bir kanun teklif edileceğini bildiriyordu. İtiraf edelim ki, yukanki beyanat üzerine çıkacak tâdilin, asıl kanunda hususi mülkiyeti baltalayan hükümleri kökünden kaldıracağı zan-nına kapılmıştık. Bu zanda tamamen yanıldığımızı görüyoruz. Zira eski hükümler 23 mart 1950 tarih ve 5618 numaralı yeni kanunda bir az yumuşatılmış. fakat esas itibariyle ipka edilmiş bulunmaktadır. Yeni çıkan kanun da hakiki ve hükmi eşhasa ait arazinin beş bin dönümden fazlasını kamulaştırma (istimlâk) diye sahipleri elinden alıyor, kanunun meriyete girmesinden sonra işlenmeyen araziyi kamulaştırmaya tâbi tutuyor, beş yüz bir dönümden beş bin dönüme kadar olup orta arazi adını alan toprakların İki bin dönümden fazlası kezalik ka-mul aş tırıl a biliyor. Damokles'in kılıcı hususi mülkiyetin başında değil, kesip biçmekte devam ediyor ve devam edecektir.
Hususî mülkiyet haricinde , kalan arazinin gına verir vüsati karşısında Ahmedin, Mehmedin toprağına devletin el uzatmasına zaruret yoktur, şeklindeki beyanata o zaman biz mi yanlış mâna verdik, yoksa mülkiyet mefhumuna verilen mânalar bazan aralarında tezada düşecek kadar en-füsî ve izâfî mahiyeti mi haizdirler, bir hükme varmak çok müşkül! Fakat Hükümet namına lâyihayı Meclise getiren ve müdafaa eden Tarım Bakanı muhterem Cavit Oralın da hususî mülkiyetten bahsederken bu mefhuma bağlılığındaki samimiyetle sesinde hasıl olan ihtizazı hissetmemek imkânı yoktur. Muhterem vekil nutuklarının birinde diyor kİ: “Toprak mülkiyetinde İstikrar ve emniyet olmayan bir yerde ziraatin inkişafı ve istihsalin artması beklenemez ve bunu beklemek de bir hatadan ibaret kalır,,. Şu halde bu samimi kanaatle kanun şeklindeki o hükümleri nasıl »2İif edeceğiz?
•*'Ayet, belediye, köy camiaları yet ve tasarrufunda bu kadar ak ve geniş arazi varken “Top-mülkiyeti rejiminde istikrar, ta-ruf hakkında güvenlik,, gibi temel a ’lannı yerinden oynatmakta, hattâ söküp atmaktaki lüzum ve zaruret nereden doğuyor veyahut nasıl teslim edilebiliyor? Hâdisede mülke ait değeri ne ölçüde tutarsak tutalım, mülk sahibi toprağı elinden alınan hallerde her zaman kendini gadre uğramış addedecek, toprağı elinden a-lınmayan hallerde de ergeç böyle bir gadrin başına geleceğini düşünecek ve toprak mülkiyetinde emniyet kalmadığına hükmedecektir. Neticede memlekette toprak lâyık olduğu kıymeti bulamıyacak, sahibine muhtelif şekillerde temin edeceği nimeti vere-miyecektir.
Evvel ve âhir memlekette hususi teşebbüsün ve hususi sermayenin âtıl vaziyetinden şikâyet edilmiş ve devletçiliğin anayasaya kadar getirilip
Kanunu
Yazan : Namık Zeki Aral
(iktibas hakkı mahfuzdur)
bir umde olarak oraya sokulmasına da birinci derecede bu âtıl vaziyet sebep gösterilmiştir. Fakat bu vaziyeti vücude getiren ve besleyen beilibaş-lı âmili atayıp bulmak ve üzerine parmak basmak hususunda da Devlet aynı ataleti göstermiş, o âmile başını çevirip bakmak istememiştir. Mütekabil vaziyet bugün de aynıdır. Hususi teşebbüs ve hususi sermaye meydana çıkmak için herşeyden evvel emniyet ister, harici emniyet ve dahilî emniyet ister. İstilâlardan canı yanmış ınmtakalarda ümrana el varamaz. Şark ve garp hudutlarımızdaki vilâyetlere bakalım. Buralarda halk taş taş üstüne koymak istemez. Az çok yakın bir maziye ait çok acı hâtıralar zihinlerden silinmedikçe fert sâyini, sermayesini ve teşebbüsünü bu topraklara vatıramaz. İnhitat devirlerimizde Aııadoluda köylerin ordu güzergâhı yolların kenarlarından kaçışarak içerilere dağıldığını tarihlerimiz yazarlar. Dahili emniyet denilince her zaman bu kadar keskin hatlariyle olmasa dahi yine mal mülk emniyeti başta hatıra gelir. Toprak Kanunundaki alâkadar hükümlerle bu emniyet baltalanmaktadır.
Memleket nüfustan dolup taşar, a-razi kifayetsizlik gösterirse Devlet çareler aramak lüzumunu hisseder. Ortada böyle bir hal de yoktur. Şu halde Ahmedin, Mehmedin toprağını elinden almaya sebep nedir? Şüphesiz ki. sebepsiz hâdise olmaz. Ahmedin, Mehmedin toprağı hiç değilse Devlet veya mümasili camialar topraklan kadar “aksâyı ummandan bait„ değildirler.
Ahmedin, Mehmedin toprağı hiç değilse Devlet topraldarına nazaran az çok işletilmiştirler. Devlet topraklarını bilvasıta bilâvasıta işe yarar hale getirmek için Devlet az çok külfet tekabbül ve ihtiyar etmek lâzım gelir. Hâdisede Ahmedin.Mehmecün toprağı ise yersiz bir “sa’y-ı akal” kanununu tatbika ne kadar uygun, hele daima kolayı arayan siyasete ne kadar elverişlidir!

Burada hususi mülkiyet dv_.olmlz zaman Vakfa ait araziyi de kasdet-mekteyiz. Ahmedin, Mehmedin malı kadar Vakf ın “maddi varlıkları*' için de mülkiyet hakkı masun ve muhterem tutulmak lâzım gelir. İrat mem-balan şu veya bu şekilde za’fa uğradıkça vakfı da her gün biraz daha lâik Devletten atıfet ister görmek gibi acayip vaziyetler peyda olmaktan hâli değildir.
Hulâsa, diyeceğiz ki. vakfa ait olanı da dahil, hususi mülkiyeti tehdit altında tutan hükümler Toprak Kanunundan, hattâ Anayasadan (madde 74) çıkarılmak mutlaka lâzımdır. Bu hükümler o kanunlarda kaldıkça ziraat başta olmak üzere memleket iktisadiyatı husus! teşebbüs ve hususi sermayeden aradığı imkânları kolay kolay temin edemez ve edemiyecek-tir.
En ufak ukdeye dahi mahal kalmamak üzere ilâve edelim kİ, bu makalede takıldığımız nokta kanunun hususi mülkiyeti baltalayan hükümleridir, yoksa çiftçiye Devlet ve mümasil camialar emlâkinden toprak vermek noktası değildir. Bilâkis maksada hâdim Devlet vesaire topraklarının biran evvel çiftçiye ve hususi mülkiyete naklini, memleketin on büyük menfaati icabı sayanlarındanız.
Kısa haberler
İspanya Batı Almanyaya hububat ve bakliyat satacak
★ Berlin, 1 (YtRS) —Bugün Frank-l’urtta İmzalanan yeni bir ticaret anlaşmasına göre, İspanya Batı Almanyaya 42 milyon dolar tutarında ihracatta bulunacak ve Batı Almanyanın yapacağı ihracat ise 17 milyon dolar olacaktır. Batı Almanyanın ithal edeceği malların yarısı hububat ve bakliyattır.
Birleşik Amerika Temsilciler Meclisinde ecnebi memleketlere yardım meselesi etrafında alınan kararlar
★ Washington, 1 A.A. (A. F. P.) — Temsilciler Meclisi 1.7.1950 de başlayacak malî yıl içinde ecnebi memleketlere yardım faslına 86 muhalife karşı 287 oyla üç milyar yüz iki milyon dört yüz elli bin dolar ödenek kabul etmiştir.
★ VV’ashington 1 A.A. (United Press) — Temsilciler Meclis) yabancı memleketlere yapılacak yardım programından dördüncü noktanın kaldırılması yolunda Cumhuriyetçi Laurence Smith’in teklifini 141 e karşı 189 oyla reddetmiştir. Bu suretle dördüncü nokta aynen kabul edilmiştir.
★ Washington 1 (AP) — Mümessiller Meclisi dün, Başkan Trumamn, dördüncü nokta programının tatbik edilmesi için talep etmiş olduğu 45.000.000 dolarlık tahsisattan, 20.000.000 dolarlık bir tenzilât yapmıştır. Tenzilât teklifi, Massachusetts Cumhuriyetçi temsilcisi Christian Horter tarafından yapılmış ve 78 muhalif reye karşı 117 reyle kabul edilmiştir.
★ ^'ashlngton, 1 A.A. (A. F. P.) — Temsilciler Meclisinin kabul ettiği ecnebi memleketlere vardım ödenekleri şu şekilde ayrılmıştır:
Ma i shali Plânından faydalanan memleketlere: 2.850.000.000, Güney Koreye 100.000.000, Formoza-ile Güney Asyaya: 100.000.000, A-rap mültecilere: 27.450.000, dördüncü nokta programına: 25 milyon dolar.
ödeneklerin bu suretle taksimi Â-yan Meclisine sunularak, bundan sonra, bu ödeneklerin kesin olarak sarfına izin veren kanun tasarısı Âyajı ve Temsilciler Meclisi tarafından tasvip edilecektir.
. «Uf— o . . ... —
İthalât - İhracat Bankası temsilcilerinin beyanatı
Temsilciler, Türkiyenin İktisadî menfaatleriyle yakından alâkadar projeler üzerinde açıklamalarda bulundular
Ankura, 1 A.A. (USİS) — îstan-bul-ian gelerek Doğu Anadoluya gitmek üzere buradan geçen İthalat -ihracat Bankası temsilcileri beyanatta bulunarak Türkiyeye bazı tasarıların gerçekleştirilmesi İçin açılan kredilerle yapılan birçok inşaatın i-lerlediğini veya tatmin edici bir şekilde faaliyete devam ettiğini söylemişlerdir, >! ı
Banka müfettişlerinden James L. Riddel ve mühendislerinden F. D. Havens bankanın finanse ettiği projelerin inşaatını yakından görmek, muhtelif teşkilâtın başında çalışan Türk şahsiyetleriyle tanışmak ve bu şahsiyetlerin karşılaştıkları müşkülâtı öğrenmek üzere bir haftadan beri Türkiyede bulunmaktadırlar. Bu İthalât - İhracat Bankası mümessillerinin Tüı kiyeye ilk ziyaretleridir.
Banka temsilcileri Ankarada Dışişleri, Ulaştırma ve Bayındırlık ba-kanlariyle Devlet Demiryolları. Eubank ve Sümerbank genel müdürleri tarafından kabul olunmuştur.
Mr. Riddel, beyanatı sırasında: “Türkiye Cumhuriyetinin iktisadi menfaatlerine tahsis edilmiş., olduğunu söylediği muhtelif projeleri saymıştır. Bunlar arasında üç milletlerarası ve yedi mahalli hava meydanı için mulzeme temini, lokomotif,
İngiliz Mamulleri Seyyar Sergisi
Seyyar sergi gemisi 23.25 mayıs tarihleri arasında İstanbul Limanında bulunacak
İngiliz mamûllerinl muhtelif limanlarda teşhir edecek olan Northwlnd sergi gemisinin yakında çıkacağı sefer Akdeniz bölgesi memleketleri için bir yenilik teşkil edecektir. İngiliz i§ adamları da aynı gemiyle seyahat etmektedirler.
Northwind 30 martta, 3 aylık bir seyahat için îngilterenin Southamp-ton limanından hareket edecek ve sıra ile Lizbon, Cebelitarık, Malta, İskenderiye. Beyrut, Kıbrıs, Hayfa, İstanbul, Atina, Palermo. Cezayir ve Tanca'ya uğrayacaktır. Northwind sergi gemisi bundan evvel çıktığı aynı cinsten ve binlerce mil süren seferlerde dikkate şayan bir ilgi u-yandırmış ve yen! gezi bu sebeple tertiplenmiştir. Sergi gemisi şimdiye kadar Belçika, Danimarka, İsveç, Finlândiya, Norveç, Manch Denizi a-daları, Dublin, Cork, Belfast ve Glas-gow’u ziyaret etmiştir. Özel firmaların giriştikleri bu şahsi teşebbüs gayreti sayesinde, sergi gemisindeki İngiliz ticaret emtiası denizaşırı memleketlerdeki binlerce alıcıya tanıtılmaktadır.
Elde edilen neticeler cidden dikkate şayan olup, bu vesile ile Ingiliz ticaret emtiasının, eskiden olduğu kadar şimdi de revaçta ve geniş ölçüde bir talep karşısında bulunduğu tesblt edilmiştir. Elde edilen 250.000 ster-Ung tutarında siparişler bu ciheti İspat ettiği gibi, talepler gittikçe artmaktadır. Şimdiye kadar Ingiliz ma-mûlleri hakkında bilgileri mahdut o-lan binlerce alıcı bu emtiayı yakından görmek ve incelemek fırsatını bulmuşlardır. Seyyar serginin ziyaretleri neticesinde bir çok memleketlerde mümessillikler ^e acentalar kumulmuş, esasen mevcut olan acenta-ların durumları kuvvetlenmiştir. Seyyar sergiye iştirak eden firmalarla Ingiliz endüstrisinin tanıtma reklâmı, İngiliz yayınları ve ecnebi gazeteler tarafından, yapıldığı gibi, teşebbüsle sinema, radyo, yabancı hükümetler ve Ingiliz elçilikleri ve resmî ticaret cemiyetleri gibi resmî teşekküller ilgilenmektedir.
Tunçbilek’dekl batı linyit madenleri için iki tane 1000 Kw kuvvetinde e-lektrik tesisatı, İzmir Kâğıt Fabrikası ve Derme’deki dokuma fabrikalarında kullanılmak üzere bir tane 5000 ve bir tane de 3500 Kw kuvvetinde turbo-jeneıatör grupu vesalr e-lektrik malzemesi, Ereğli kömür madenleri için şahmerdan ve toprak kazma makineleri, vuleman krom madenleri ve Ergani bakır madenleri i-çin konsentratörler, İstanbul Mal tepesinde inşe edilmekte olan sigara fabrikası için makineler, çeşitli tamirhaneler için makineler, 6 tane yük-yolcu gemisinin tamiri, Ağaçlıdaki linyit madenleri için toprak kaldırma makineleri, mevcut demiryollarının bakım ve muhafazası için ray, travers vesalr malzeme ile yeni demiryolları inşası İçin ray, bir yüzer havuz ile Devlet Denizyollarının tasarladığı diğer bazı denizcilik teçhizatı vardır.
Mr. Riddel. açılan kredilerin bir çoklarında ödenmesi için gereken do-• larların bir kısmını Türk Hükümetinin derhal tediye ettiğini açıklamıştır. Kredinin bir kısmını Amerikan imalâtçıları üzerlerine almış, geri kalanını da İthalât - İhracat Bankası temin etmiştir. Bazı projelerin finansmanını ise tamamiyle banka ü-zerine almıştır.
Balıkhanede yapılan candan tezahürat arasında
Balık rüsumu kaldırıldı
Balıkhane binası, serbest satış yapılacak
bir ”
Evvelce de yazdığımız gibi dünden itibaren balıktan alınan rüsum kaldırılmış, balıkhane binası Belediyeye devredilmiştir. Bu münasebetle Balıkçılar Cemiyeti tarafından dün sabah saat 9.30 da balıkhanenin satış salonunda bir merasim tertip edilmiştir. Merasimde, Vali ve Belediye Reisi Doktor Fahreddin Kerim Gökay, Belediye Reis muavinleri, balık ihracatçıları, Balıkçılar Cemiyeti ve Kooperatifi mensupları ile şehrimizin malî ve İktisadî mehafiline mensup zevat hazır bulunmuştur. Bunlarrın arasında Düyunu Umumiye zamanında uzun seneler balıkhane müdürlüğü yapan ve “balıkçılık" adiyle Millî Kütüphanemize bir ana kitap kazandırmış olan B. Karakin de bulunuyordu.
Merasimde, söz alan Balıkçılar Cemiyeti Başkanı, balıkhanenin İstanbul Belediyesine devri dolayısiyle balıkçıların bir sevinç günü yaşadık-larım, Belediyenin burasını soğuk-hava deposu ve asri satış yerleri ile her bakımdan İstanbul Belediyesine yakışacak şekilde tanzim ve idare edeceğinden emin olduklarını belirtmiş ve ilk müzayedenin açılmasını Vali ve Belediye Başkanından rica etmiştir.
Mütaakıben Vali ve Belediye Baş-
kam ilk müzayedeyi şu sözlerle açmıştır: (
“Memleketin çalışkan çocukları, ben sîzlerin hayat mücadelesinde fe-dakârane çaJışmalanmzı yakından biliyorum. Vazifeye başladığım zaman ilk ziyaret ettiğim yerlerden birisi de balıkhanedir. O zaman dertlerinizi dinleyip, elimizden geldiği kadar yollarınızı düzeltmeye çalıştım. Fakat sizin gayretli hayat savaşınız karşısında bizim yaptıklarımız büyük değildir. Sîzlerin ekmek paralarınızı daha rahat kazanabilmenizi istiyoruz. Bu yolda hükümeti temsil eden biz, idare adamlarına düşen vazifeleri yerine getirmeye çalışacağız. Bu„ arada sîzlerin de halka ucuz balık yedirmek, iyi balık satmak gibi vazifeleriniz vardır. Sîzlerden de bunu bekliyoruz. Belediye her türlü yardımı sîzlerden esirgemlyecektir. Bugün başlıyan İlk müzayedenizin hepinize uğurlu olmasını dilerim.,,
Bunun üzerine ilk defa olarak, % 12 resme tâbi olmıyarak bir balık partisi müzayedeye çıkarılmıştır. Bu balıklar Kalkan ve Mercan balıklarıydı. Yerli kalkanlar kilosu 250 kuruş etrafında, Mercanlar ise 150 -200 kuruş arasında muamele görmüştür. Halen balıkçılık ölü mevsiminde olduğundan piyasada az balık vardır ve fiyatlar pahalıdır. Bununla beraber dün belirtildiğine göre on beş güne kadar baJık bollana-caktır. Balıkçılar Reisinin ricası üzerine Vali ve Belediye Reisi, halkın balık fiyatlarından haberdar olmasını temin için her gün bunlan radyo ile ilân ettirecektir.
Bu merasimle balıkhane binası artık sebze ve meyva hali mahiyetinde olmak üzere İstanbul Belediyesinin emrine girmiş bulunmaktadır.
Balıkçılar balıkhanenin satış salonundan bir pazar yeri gibi İstifade edecekler, satışa arzolunan balıklar burada müzayede ile perakendeci esnafa ve müesseseler© satılacaktır. Böyle olmakla beraber herhangi bir balıkçı, tuttuğu balığı buraya mutlaka getirmek ve satmak zorunda değildir.
Sırası gelmişken balıkhane binasının hali hazırdaki kötü durumuna temas etmek istiyoruz, Burası sıhhat şartlarına uymayan bir vaziyet ar-zetmektedir. Dün müzayede salonu
balık hâli” şeklini aldı
Dünkü merasimde
çamur içindeydi, satın alınan balıklardan bir kısmı, çamurlara, yerlere atılıyor, tekrar sepetlere konuyordu. Balıklar Haliçteki temiz olmayan deniz suyu ile yıkanmaktadır. Bu esnada eski bir balıkçı, Düyunu Umumiye zamanında, tatJı su İle yıkanırsa. bozulan balıklan sulamak İçin, Sarayburnundan temiz deniz suyunun. Balıkhaneye getirildiğini ve bu su ile balıkların yıkandığını söylemiştir. Hattâ bu deniz suyunu mu-

İhracatçı birlikleri vaziyetten müşteki
İzmir Kuru Meyva Birliği tasfiye talebinde bulunmak ve bir meslek teşekkülü haline gelmek istiyor
İzmir 1 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Elinden lisans yetkisi alındıktan sonra hiçbir fiili yetki ve vazifesi kalmadığı, buna ilâve olarak Ticaret Bakanlığının da birlikler kanaliyle yapılan müracaatları nazara almadığını dikkatte tutan, Türkiye Kuru Meyva İhracatçıları Birliği idare komitesince hazırlanan bir karar sureti bugün birçok ihracatçı tarafından imza edilmiştir.
ihracatçı birlikleri son aylarda fiilen Ticaret Bakanlığının bir memuriyeti halin© gelmiştir. Tüccarın dilekleri dinlenmemekte ve cevapsız bırakılmaktadır. Harice üzüm satışını temin için Bakanlık neıdinde telgrafla iki defa yapılan müracaata cevap verilmemiştir.
Yine buna ilâve olarak Bakanlık son günlerde ihracatçı birlikleri u-muml kâtibine ek bir vazife olarak Tarlj Umum Müdürlüğünü vermiş, bu zat da toplantılarda yeni vazifesi itibariyle rey İzharında müşkülâta uğramıştır. Bu bakımdan birliklerin tasfiyesi hakkında umumî heyetten bir karar alınacak ve Bakanlığın tasvibine arzedilecektir. Bu tasfiye İşinden sonra kuru moyvacılar tıpkı Tütüncüler Birliği gibi bir meslek teşekkülü kuracaklardır.
hafaza için, balıkhane binasında bir su deposu da yapılmıştı. Esefle kaydetmek lâzımdır kı, senelerden beri bu su deposu kullanılmamış, Av Vergileri idaresi bu gibi şartlara riayet etmiyerek yalnız balıktan rüsum elbayet etmekle iktifa etmiştir.
Balıkhane binasının Belediyeye devredildiği bu sırada, Doktor Fahreddin Kerim Gökay’m nutkunda vadettiğl gibi gereken ıslahatı yapmasını bekliyoruz.
Yakında ekmek çeşnisi değişiyor
Fakat francala imaline nezaman müsaade edileceği belli değil
Toprak Mahsulleri Ofisi, ekmek çeşnisini değiştirmek için hazırlıklarına devam etmektedir. Ofisin İstanbul şubesinde salâhiyettar bir zat, nisanın dördünde veyahut beşinde ekmek çeşnisinin değişeceğini, mevcut ekmeklere nazaran daha beyaz ekmek çıkarılacağını bir muharririmize söylemiştir. Ofis, yeni ekmek çeşnisi için fırınlara un vermeye başlamıştır. Bu hususta izahat veren zat, son söz olarak demiştir kİ!
— Francala İmaline müsaade e-dilmemiştlr. Ne zaman müsaade edileceği hakkında da bir gün tâyin etmek mümkün değildir.
Bu hususta da tetkiklere devam edilmektedir.
Pakistandan 18 bin ^on
daha buğday alıyoruz
Ankara 1 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Türkiye ile Pakistan arasında yapılan en son anlatmaya göre, Pakistan Hükümeti Türkiyeye Çoruh gilepinin getirmekte olduğu 8500 ton buğdaydan bagka 18 bin ton daha buğday satmıştır. Bu buğdaylar da yakında memleketimize getirilecektir.
1/IV/1950 Cumartesi
Borsalarda vaziyet
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Devlet Tahvilleri
Bugün
MUdalas
Londra Borsası
Şirket Tahvilleri
O.î. T.rtlp A/B
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
İskenderiye Borsası
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonsiye 1903
(*)j Gününde Bordada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri»
Hafta sonu latsnbul Ticaret Borsa sında yalnız hndık, yağlı tohınnkır üze rine mahdut miktarda iş olmuştur. Fin dik piyasası ise kararsızlık içindedir.
Trabzon:
Piyasa gevmek ve fiyatlar düşmektedir. Bu haftanın kabuklu tındık sattği 230 tondur.
İstanbul:
T. C. Ziraat Bankam Anadolu
••
• 9
Ikrumiyrll tahviller
Teû 1933 %6 1038
Milli 1911 1041 1/2
UıUm çekirdeksiz N(x9 tncir A serisi No. &..« serisi No. 108 Akala L Akala IL MMM Akala IH ...............
yerli ..........
İzmir:
Borsada çekirdeksiz kuru üzihn ni8bl bîr istikrar göstermektedir, hıcir piyasasında düne nazaran bir değişiklik olmamıştır. Borsada pamuk durgunluk geçirmektedir. Pamuk yağı piyasası gevşek durumunu muhafaza ediyor. Bugün borsada pamuk çekirdeği üzerine muamele olmamıştır. Alıcı alâkasızdır.
Adana :
Kambiyo ve Esham ve Tahvilât Bordasında, % 7 faizli Devlet Tahvillerine karşı istek olmuş ise de, alıcı zuhur etmemiştir. istekliler % 6 Kalkınma Tahvilleri üzerinde durmuşlardır. Altın piyasası ise durgunluğunu muhafaza etmektedir. Ortada alıcı yoktur.
*60 ....
„ MUmea, ScnoL
a(r^anl IkramiyoJi Müdafaa J .......
Demiryolu rv ... Demiryolu V ...... 1010 Ikramlyeü ....
Diğerleri
Demiryolu VL Kalkınma »..........
Keten tohuma (Tonu=Steritng) Bombay ..............
Kalküta m»..
yor fıstığı Hindistan ........
T. C. Merkez Bankom ... Türkiye Lj Bankası ...... Türk Ticaret Bankası ...
Aralan Çimento .......
Sark Değirmencilik .....
Millî Reasürans ........
I ....
Slvoa-Erzurum I.
.. u.-vıı.
Demiryolu l.........
M 11.
ı, m. ..••••
!• ••••«• tl.....
III • eeeeee
IV .....
Ticaret Beraatında pamuk üzerine pek az muamele olmuştur. Tüccar, dış piyasalardan vâki olan tekliflerin müsbet bir sahaya geçmesine intizar etmektedir.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapan ıt
1 Sterlin# 7.86.— 7.86.-
100 Dolar 280.— 280.—
100 Fr. Frangı... 0.80 0.80
100 îavlçro Fr .. M.03.— 64.03
100 Belç. Fr 5.60.- 6 60
100 İsveç «r.... 64.03 64.03
100 Florin 73.US.40 73.IM.4Û
100 Llrot 0.44.128 0.44.128
KiO Drahmi 0.01.876 0.01.876
100 Esroudos ... 9.73Û0 9.7390
Altınlar
Bugün Eski kur
Lir» Llrif
Kille© Veril Gr. 5.80 5.80
Külço Degutaa. 8.84 5.bü
Cumhuriyet ... 39.50 39.86
Reşat •12.40 42.40
40 20 40.30
Gulden 38.60 38.65
tngilis 51.10 61.20
Fransız kok ... 42.50 43.60
Napoldon in 40.50 41.25
tsvlçre 40.25 40.26
Ncw-Ynrk’ttı : onsu; > 35
Gumuş, Plâtin
En aşağı En yukarı
oamtı, Gr,
Platin •» 10.- U.—
Zürich Borsası (Serbest)
28. II 1.1050 İsviçre Frangı
Dutumu En aşağı En yukarı
Türh Lirası 0.93 1.03
Dolar 4.28 1/2 •1 29 1/2
••••*»•••••• 10.30 10.50
1 Fransız Frangı 1.16 1.18
MEMLEKET TİC AR
İstanbul Ticaret Borsası
Hububatı Bugün Eski Kapanış
Buğday yum. (Tüc.) 30.— 29.30
Buğday yumuşak (Ofisin)., 31.—
Arpa Yemlik (dökmo) .... 21.—
Mısır (Sarı) çuvalı 21.—
Fasulya tombul ............... — 26.20
Fasulya Çalı sert — 39.10 a et
Kuşycml 45.20
Mercimek kırmızı İç çu.
Mercimek yeşil (Eskişehir 37.— AA
nutUrol 28.—
Tuğu tohumlar ı 30.30 • O A
Ayçlçogl tohumu .............
Kctontohumu 33.—
Kondirtohumu 34.30
Susam (Bandırma) w• 73.— ** *
Yer fıstığı kabuklu M....... (5.—
Kum Meyvalat ı
Fındık (kabuklu sivri) ».... — 84.—
Fındık (İç tombul) 180/181 175/181
Coviz (İcabuldu) — 36.—
Ceviz (1q natürel) 170.—
Düknmü Hum Maddeleri!
Tiftik (ana mal) 300.—
Tiftik (Natürel) 330.—
Yupalc Anadolu (Kırkım) — 210.—
Ham darllor ı
Sığır eal um uru (kanan) kİ 140.—
Keçi tuzlu kuru kilosu 170.— _
Koyun hava kurusu ldlosu — 100.—
Nebati Yatflnr ı
Zeytinyağı (E.E. tcnokcll) —* 215.—
Susamyağı (Ruf tenokell) 100.—
Ayçiçeği (Rtıflne çıplak) — 150.—
Fındık yattı (Çıplak) — 152.20
II ** Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamukyağı (rafino) Pamuk çeklrdoği
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1. ...... Pamuk Akala H Pamuk Akala HI ...... Pamuk makine parlağı Pamuk Yerli Pamuk parlak m— 130/150 140.— 150.— 1 1 İM.— ' 130/150 135.— 140.— 150.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK 1 a) %50 randımanlı kabuklu tombul b) İç sıra kontrollü 80.— 173.— 81.— 173.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday sert ..
Arpa ..........
Dün Eaki kur
Buğday ((Buşoü=SenU m
1 Sert Kış mahsulü No. 2 M 267 6/8
Kırmızı „ No. 2 .... «M 243.—
Pamuk Mlddllng (Libreal=Sent)
32.16 32.09
Tem m US mfnT1l-T-1|--iTrr-- 32.23 32.18
32.77 32.70
Tiftik (L1bMSİ~’S^nt) bmmmmms
Teksas No. 1 —... 68.60
Fındık (Llbreal=Sent)
Kabuklu yeril İri 22.60
n orta 22.50 21.—
bevant Iç ithal malı 86.— 36.-
Ekstra iri İç İthal malı (0.- 40.—
Kuru üıüm (L1brosl=9ent) ....^
Thompson çekirdeksiz seçme 111/4 111/4
Keten tohumu (Buşell=Dolar),.. 8.75 3.80
M J n nc&pol 1 s 3.80 3.80
Kalay (L!breal~8ent) 76.75 77.25
Levha-tcneke (100 libre dolar) T.30 7.80
TLTtlk İyi mal (LlbrMİnFeut)
Sıra mah ..
Tün Anadolu .. » 20/21
Trakya „ „ 18/21
Pamuk (Kantan=Tallorı .......
Aflhmouni Kısa elyafh F/G, Karnak Uzun elyaflı F/G

2 Nlflan 1950
Sayfa 6
kaşeleri korur
III
PURO
1
Prof. Doktor
SALÂIIADDİN erk
Röntgen Mütehassısı. Tomografi tertibatiyle beraber yeni büyük röntgen tesisatını ikmal ederek, hastalarını kabule başlamıştır.
Cağaloğlu, Dr. Süreyya B. Apt. 1 - Telf. 20726
■ M^ttr^«ıı.Hiiı.Knıwuwkiiiııt?ia(Krw:.ıtnıııuîtHHuıttnrumuntııûiannunannunur4uuumıuıın:Hiu*nınınıuıuijnamnTrnınıımı^TııTn.^î7TTıa»nm>
4
e s s i 1 i :
T. G. ZİRAAT BANKASI
** \ •
Cumartesi günleri saat 9.30-12
Diğer günler saat 9.30-12
14.00 - 17
ADRES : BAHÇEKAPI, SÜMERHAN
(Eski Yerli Mallar Pazarı)
e
• X X
Nijat
Galata:
M ü m

'■ ‘ U \ * ı
♦ . 4C î/A
te' i ' >/(
r ı v
’rv
• ••
Müteharrik ve sabit, her türlü zirai mahsul için kullanılan tamburlu kurutma makinesi


ve Ferruh Şeşbeş
Hazeran Han, 3 üncü kat
İstanbul
PURO
BAHÇEKAPI ŞUBESİ'NDEN
Şubemizle Tahmis Büromuzun müşteri kabul saatleri 1/4/1950 tarihinden itibaren aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir :





4
t
F/
t > * I ‘ -
C (“
çcu/ c£e...
M
■M(iü4iiHilıııhİHıuuHi I iHİlııutbhiiiHH.iiHiııııiPiııııiııllimilllllM.'aiuUUdl.ı. lHlIıtHııuıııUlUlUlHnrHlhiMtttMnTUUMmtniV'ıttUlimilLUiuııuilınuıluuMmıuııııiTnuaıınu.
YENİ İSTANBUL
edersiniz
c. u
TÜRKİYE DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN:
Demir ve Saç Fiyatlarında Tenzilât
Müessesemizde imal olunan her eb’adda yuvarlak dört kö* şe Lama, Köşebent ve Profil demirlerin 1 nisan 1950 tarihinden itibaren sahamızda vagonda teslim tonunu 375 liraya, 0,5 ve 0,75 m/m saçların 590 liraya, 1 - 1,50 - 2 - 2,50 - 3 m/m saçların 500 liraya, 3,5 ve 4 m/m saçların da 450 liraya satılacağı sayın müşterilerimize ilân olunur.
Y£Nİ İ5TAHRIJI. ATiCHSI
V H JK.V:
N. —
- P ABRIKASINDA İmal EDİLMİŞTİK
Ptinyonın ilk su yeçrnez ve kendiliğinden işler sacılleri. Büyük şehirlerde i/e rneşhur saalçilerde saldır.
fakında ^Aİrklyeyc yetecekti







baktırır Kazına kürek yaktırır”
“Mart kapıdan
“Mart ayı Dert ayı” sözlerini yabana atmayınız!
Bıı ayda sizi her türlü soğuk algınlıklarından ancak kinini)
Neokalmina
Bugün nöbetçi eczahanesi
TAKSİM ECZAHANESİ Açıktır




ROMATİZMA INI GİP****
/// ı \ \
rÛRKİve mûmc^sIU
İLVEÖ LTD ŞTİ.
0AHÇ6 KAPI. KUTLU HAM NO. 22-r İSTAr^0VL.

gazetesinin karnelerini almayı unutmayınız.
2 - Tenzilâttan istifadeniz olur,
3 - Hergün için bozuk para aramak zahmetinden kurtulursunuz
A. MlILLER
Und S 0 H N
MAKİNE FABRİKASI Ltd. Ş.
EN BÜYÜĞÜNDEN
EN KÜÇÜĞÜNE
HER NEVİ
KANTAR
ve
TERAZİLER
Arzu edildiği takdirde hususî tartma tesisatı yapılır. Dünyanın her köşesinde Müller fabrikası mamulatı, uzun senelerden beri en büyük rağbeti görmüştür. Türkiye için iyi referanslar verecek vekil aranmaktadır.
München 8,
Sedan Str. 35 - 37
%
V
Kadınların en sihirli parfümü
( A IIOX
PARİS
KİNİNLİ

I
/jc\\
j FA • >*-(
«i i/ bl. ı
■ J
a wha £1. M


> •z
BAŞ.Dİ$. NEZLE.ADALE.SİNİR
ROMATİZMA ve butun aqrılara Karşı
— GÜNDE 3 KASE ALINA8ILIR. ı
«

•• « 4 * ••

15 Mayıs 1950 Çekilişinde
Vadesiz Tasarruf Hesaplan İkramiye Tutarı
40.090 Lira
Büyük İkramiyeler: 15.000, 10.000 Lira, Ayrıca 500, 250, 100 liralık 80 ikramiye.
Bu çekilişe katılabilmek için 10 Nisan 1950 de hesaplarda 150 lira bulunması ve bunun çekiliş tarihine kadar muhafazası lâzımdır.
Her 150 lira için ayrı bir kura numarası verilir. Bu çekilişte yalhız para ikramiyesi
30 Haziran, 31 Temmuz, 29 Ağustos, 30 Eylül, 28 Ekim, 30 Aralık çekilişlerinde ise, bazılarında ikişer ev olmak üzere hem ev, hem para ikramiyeleri vardır.
nnT BANKASI







Ekonomidis
ERKEK TERZİSİ
Yakında çıkacak İlânlarına nazarı dikkatinizi çeker
Beyoğlu İstiklâl Caddesi, 447 Mehmet Ali Apartmanı
dliaı]

T.C. ZÎR
I
I


L
y e n î İstanbul
2 Ninan 1950
Sayfa 7
İstifadeniz!
/ Nisan-1950 Cumartesi gününden itibaren
(ESKİ KULA) Eminönü
ahçelcapı No. 28 - 32 Telefon; 25058
Kumaşınızı memleketin en geniş, en zengin ve en değişik çeşidine sahip bir mağazada seçmek fırsatını elde edeceksiniz.
İTHALAT t
Talihiniz açık olsun >
mağazamızdaki bütün perakende satışlarda, alacağınız kumaşla birlikte, üzerinde alışveriş tarihini ve ödediğiniz parayı gösteren, mühürlü ve imzalı bir fiş verilecektir. Her ayın 2 inci günü, Noter huzurunda, geçen ayın (Pazar veya resmi tatil günleri hariç) yalnız iş günleri arasında bir kur'a çekilecektir.
Kur'ada çıkacak GÜN gazetelerle ilân edilecek ve eğer BU GÜN fişinizde yazılı alışveriş gününüze isabet ediyorsa, hemen fişinizi mağazamıza ibrazla, ödemiş olduğunuz parayı derhal ve tamamen geri alacaksınız.
Tercihen KUMAŞ VE İTHALÂT’tan almakla 25 te 1 ihtimal (ki bu muaz-zam bir nisbettir) size kumaşınızı beda-, vaya mal edecektir.
-
Aylardanberi hazırlamakta olduğumuz Merinos, He- > reke, Kula fabrikalarında ve en muvaffak olmuş hususi tezgâhlarda imal edilmiş son moda mevsimlik yerli kumaşlarla, tanınmış Ingiliz ve Avrupa menşeli yünlü kumaşların envaını, en meraklı ve en titiz KADIN ve ERKEK müşterilerimizin emrine amade tutmaktayız.
Mağazamızdan alacağınız bütün kumaşların,emsaline nazaran, piyasada en ucuza satıldığını garanti ederiz^ Ay m kumaşı, değil daha ucuza almak, hatta aynı fiyata dahi bulmak imkânsızdı:
■ ■-' -
1

I
Gazeteye verilecek ilân, her şeyden evvel bir ihtisas işidir. İktisat ve ticaret âlemi bunu herkesten daha iyi takdir eder.
&



4
İlâncılık işlerindeki ihtisası, reklâm atelyesi, mükemmel
Bunun içindir ki, ilânlarını kabule karar vermiştir. Derhal müracaat
YE1VÎ İSTANBUL,
■■ A
1
klişehanesi sayesinde size en iyi imkânları temin edecektir, ilân vermek isteyenlerle doğrudan doğruya temasa ve ediniz. Müessesenizin menfaatine hizmet etmiş olursunuz.

Yeni İstanbul İlâncılık Limited Şirketi
M Ü Z
BUGÜN AÇIK OLAN MÜZELER
İSTANBUL
Atatürk İnkılâp Müzeni ; 10-12 14-17.
Ayasofya : (Telf. 21700) 10-16.
Arkeoloji : 13-16.
2sld Şark Enerleri Şube»l :
(Telf. 21682) 10-12,
Türk vo İnlArn Enerleri :
13.30-16.30.
Dolmabiitıçc Deniz Müzeni: (Telf. 81284) 9-18.
Belediye Müzeni: 10-12, 14-17.
Tevflk Fikret Ariyan Müzeni ; 10-12. 14-17.
İZMİR
Ark*nlnJI Müzeni: (3324) 9-12.
- •¥ »en • •
İSTANBUL
ŞEHİR TİYATROLARI:
DRAM KISMİ: 20.30 da Dell Saraylı. Matine 15.30
KOMEDİ KISMÎ: 20.30 da Hanımlar Terzihaneni. Matine 15.30 MUAMMER KARACA OPERETİ: Gece 20 30 da Osman Blkea. Matine 15.00 te.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONU: (Telf. 82904) Parisli Şantöz Rose Avril.
KONAK PAVYONU: Her akşam, Yunan Şantözü ZOZO.
ANKARA
BÜYÜK TİYATRO (10370) 20 de Peer Oynt.
KÜÇÜK TİYATRO (11169) 20 de Kıskançlar (Umuma) 15 te hnl-ka ve Öğrencilere.
İZMİR
ŞEHİR TİYATROSU : Oyuncu (Komedi).
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS (40835) Aşk Adası.
AKIN (80718) 1 — Aziz Ruhlar 2 — Yılanlı Mabude.
MELEK (40868) Aşk Adası.
ALKAZAR (42562) 1 - Monte Krlstonun Elmasları. 2 — Fırtına.
AR (44394) Rio Aşkları ELHAMRA (43595) Rio Aşkları İPEK (44289) Deniz Ejderi.
İNCİ (84595) 1 — Kaptan Siroko. 2 — Tanca Casusu.
LALE (43595) Tehlike İşareti. 8AKAY (41659) Anna Karenlna SUATPARK (83143) 1 - Kanlı
Buse. 2 — Sönen Hayat SÜMER (42851) Sirk Kıralı.
ŞARK (40380) Akdeniz Korsanlan
SIK (43726) 1 — Kara Güneş 2 — Kanunsuz Ülke.
TAKSİM (43191) Lüküs Hayat.
TAN 1 — Sarigin Şeytan. 2 — Doll Gönül.
YENİ (84137) 1 - Canavar Yatağı- 2 — Paylaşılmıyan Sevgili.
ÜNAL (49306) 1 — Hak vo Adalet. 2 — Bagdad Perisi.
YILDIZ (42847) Kızıl Nehir.
(HTANBUI UİlfETI
ALEMDAR (23683) 1 — Düşman Kardeşler, 2 — Sönmez Aşk.
AY8Ü (21917) 1 — ölümden Firar.
2 - Aşkım ve Günahım.
AZAK (23542) 1 — Sızlayan Kıdb.
2 — Zehirli Şüphe.
ÇEMBERLtTAŞ (22513) Akdenİ2 Korsanları.
FERAH: Akdeniz Korsanlan
HALK» 1 — Balıkçı Osman. 2 — Hüsnü Yusufun Aşkı. 3 — Kaliforniya Fatihi.
İSTANBUL (22367) 1 — ölünceye Kadar Şeninim. 2 — Kahveci Güzeli.
KISMET (21904) 1 — Yılmayan Aslanlar. 2 — Zambanın Oğlu.
MARMARA (23860) 1 - Balalayka. 2 — Zorlu Misafir.
MİLLİ (22062) 1 — Düşman Kardeşler .2 — Sönmez Aşk.
TURAN (22127) 1 - Baba Katili. 2 - Zehirli Şüphe.
TENİ (Bakırköy 16-126) 1 - Tarzan. 2 — Gönül Fırtınası.
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112) 1 — Kahraman Yüzbaşı. 2 — Şeyhin Aşkı.
OPERA 1 — Kahraman Kılavuz, 2 — Para Hırsı.
SÜREYYA (60682) 1 — Vatan Kurtaran Aslan (Renkli). 2 — Yanlış Numara.
YELDEĞİRMENİ: 1 — Dertli
Zeynep, 2 — Hudut Dehşeti.
ANKARA
ANKARA Altına Hücum.
BÜYÜK Seven Kalbler. CEBECİ Cehennem Zlndanlan. PARK Bir Fırtına Gecesi.
ULUS Zevk Kurbanlan.
SÜMER 1 — Kara Cinayet 2 — Mr. Moto Haydutlar Arasında. 8U8 Bir Fırtına Gecesi.
YENt Şeytanın Kudreti.
İZMİR
ELh.a.ura. Büyük Günah.
LALE 1 - Suçsuz Katil, 2 — Ü-mltsiz Agk.
TAN 1 — Suçsuz Katli, 2 — Ü*
* mitsiz Agk.
TAYYARE* Üvey Baba.
YENİ 1 — Lekeli Hayat 2 — Kahraman Arkadag.
KARŞIYAKA OİrtETl
MELEK. 1 - Kara Bayrak. 2 — Saadet Günleri.
SÜMER. Altın Küpeler.
S I H H î 1 M P AT
~ -
İstanbul Beyoğlu 441W8
Anadolu yakası 60530
Anicars 01
tzmlr 2251
Beyoğlu 44ö*l-> .vudıliOy UÜK7k
Iatanbul 24222 Üsküdar G091fi
Ankara 00. Lrmlr 2222, K. yaka 10050
R A D
••YENİ İSTANBULMun bugün İçin tavsiye ettiği programlar:
DAHİLDE:
21.15 İstanbul :Fasd heyeti konseri.
HARİÇTE:
10.00 Londra: Klâsik müzik, dinleyici İstekleri — 16.15 Londra: Beethoven 1 inci piyano konçertosu.
ANKARA:
8.30 M. S. Ayarı vo Hava raporu — 8.45 Günaydın (pl) — 9.10 Günün Programı — 9.15 (Sovll-mlg parçalar) (pi) — 10.10 Konuşma. (Bu Söz Nereden Geliyor) Hüseyin Kuman — 10.25 (Makamlardan Bir Demet) — 11.05 Temsil. Pazar Skeçl — 11.30 Salon orkestrası — 12.00 Hep Beraber Söyliyelim (Yurttan Scfllor Korosu) — 12.30 Telden Tele — 12.50 Oyun havaları (în-co saz takımı) — 13.00 M. S. Ayarı ve Haberler — 13.15 pano müziği (pi) — 13.30 Öftlo gazetesi — 13.45 Dans müziği (pl) — 11.00 Hava Raporu, akıştım programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program — 18.00 M. S. Ayarı — 18.00 İnce tuz (Kürdill HlcazkAr Faslı) — 10.00 M. S. Ayarı vo haberler —
10.15 Geçmişte bugün — 10.20 Yarım Saat Dana (pl) — 10.50
Akşamın karma ınUzigi (pl) —
20.15 Radyo gazetesi — 20.30 Sanat heveslileri saati — 20.45 Genç müzlkçlnin sesi — 21.00 Hafif melodiler (pl) — 21.15 Müzikle gezi (pl) — 22.00 Konuşma: Spor saati (Günün haberleri) — 22.15 Dans müziği (pl) — 22.45 M. S. Ayan ve haberler — 23.00 Program vo kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış vo programlar — 13.00 Haberler — 13.15 Hafif ara müziği (pl) — 13.25 Radyo tango orkestrası — 13.15 Mary Mayo ve Pattı Dugan’dan caz şarkıları (pl) — 14.00 Saz eserleri, şarkı vo türküler — 14.45 Ser-berst saat — 15.00 Sevilmiş türküler (pl) — 15.15 İnönü stadından naklen Milli Eğitim kupası maçlarının yayını (hitamında program ve kapanış).
17.57 Açılış ve programlar — 18.00 Çeşitli hafif müzik (pl) —
18.15 Vanın kurtuluşu münasebetiyle Van folklor eklpi konseri — 18.30 Dans müziği (pl) — 10.00 Haberler — 19.15 Valeler (pl) — 10.25 Saz eserleri, şarkı vo türküler — 20.15 Fehmi Ego ve arkadaşlarından dans müziği — 20.45 Erkek seslerinden şarkı vo türküler (pl) — 21.00 Spor hasbıhalleri — 21.15 Fasıl
'heyeti konseri — 22.00 Domenlco Scnrlatti ve sonatları hakkında konuşma — 22.45 Haberler — 23.00 Hammoncl orguyla hafif melodiler (pl) — 23.15 Dans müziği (pl) — 23.45 Hafif gece müziği — 24.00 Programlar vo kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR}
LONDRA:
lo.oo Klâsik müzik dinleyici istekleri — 11.00 Hafif müzik —
13.15 Operalardan parçalar —
11.30 Donald Peers’don şarkılar — 15.15 Petcr Yorke ve orkestrası — 16.15 Beethoven 1 inci piyano konçertosu — 18.15 Carroll Gibbons ve piyanosu —
20.30 21 sene evveline bir bakış - tanınmış şahsiyetlerin kendi açslcrlylo — 23.00 Varyete programı.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
12.50 D.H.Y. (Türk) lzmirden
13.30 P.A.A. (Amerikan) Basra, Şamdan.
14.15 A.F. (Fransız) Paris, Roma ve Atlnadan.
16.20 D.H.Y. (Türk) Adana. An-karadan.
18.00 K.L.M. (HolAnda) Tahrandan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
13.50 D.H.Y. (Türk) îzmiro.
14.30 P.A.A. (Amerikan) Brüksel. Londra, Boston, New-York’a.
16.20 D.H.Y. (Türk) Ankara, A-danaya.
18.00 K.L.M. (HolAnda) Roma. Amsterdama.
GELECEK OLAN VAPURLAR
16.30 Etrüsk, tzmlrden.
21.00 Marakaz. Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.00 Kadeş. Karadcnlze.
9.00 Marakaz, Mudanyaya.
18.00 Antalya, Çannkkaleye.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankara.
OİDECBK OLAN EKSPltESLER j
İS. 10 Ankara.
EMİNÖNÜ:
Mehmet Kâzım (Eminönü) Hikmet Güney (Küçükpazar) Sırrı Rasim (Çemberlltaş) Salfthaddin (Çarşıkapı).
BEYOĞLU:
Beyoğlu (Morkez) —- İstiklâl (Merkez) — Taksim — Merkez (Galata) — Halk (Şişli).
(Galata) — Halk (Şişil) — Has-köy — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH:
Muharrem Tanır (Şehtadebaşı) -SaJAhaddln Gtlrgen (Aksaray) -Yedikule (Samatya) — Haseki (Şehremini) — M. Fuat Bayer (Malta) — Hayım Berk (Fener).
EYÜP: Eyüp8ultan,
BEŞİKTAŞ:
Vldin — Ortaköy — Gıyaseddln Divanlıoglu (Arnavutköy) — Merkez (Bebek).
KADIKÖY:
Halk — Feneryolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay (Bostancı).
ÜSKÜDAR: İttihat
HEYBELİADA: Heybellada.
Bt'YÜKADA: Merkez.
ANKARA
Çankaya — Ege — Gülhane
İZMİR
Tilkilik (Basmahano) — Şifa (Komeraltı) - Yeni (Eşrefpaşa) -Karantina (Yalılar) — Çankaya (Alsancak).
Adil Candcmir ve Muharrem Candnş “Yeni İstanbul,, da gürelleri okuyorlar
Uçaktan inen güreşçilerimiz “Yenj İstanbul,, objektifi karşısında
Takımımız,


Stockholm’da büyük bir talihsizlik yüzünden Greko - Romen dünya birinciliğini kaybeden ve ikincilik kazanan Türk Millî Takımı dün sabah saat 9,15 te bir Holânda uçağiyle memlekete dönmüştün
Bir gün evvel, uçağın saat 8 de geleceğinin ilân edilmesi yüzünden güreşçilerimiz maalesef bundan evvelki gelişlerinde olduğu gibi çok parlak bir şekilde karşılanamamışlardır. Buna rağmen sabahın saat yedisinden itibaren Yeşilköy Hava Meydanı Vi
*
İdareciler uçaktan iniyorlar
• " •

lâyet, Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü, muhtelif güreş kulüpleri mümessilleri, gazeteciler ve meraklı bir halk kütlesiyle dolmuş bulunuyordu.
Gelişin, ilân edilen saatten 75 dakika geç oluşu sahada bulunanları adeta sabırsızlandırmıştı. Hattâ bu arada, güreşçilerin (Nisan - 1) yaparak geimiyecekleri şayiası bile çıktı. Fakat, arslan güreşçilerimizi getiren tayyare ufukta görününce bu rivayetin, beklemekten sıkılanlar tarafından ortaya atıldığı anlaşıldı.
Uçak piste inerken bir taraftan Ses film operatörünün mütemadiyen film çektiği; foto muhbirlerinin meydan merdivenlerine tırmanarak, adetâ bir-birleriyle yarışırcasına, resim aldıkları, güreşçi ailelerinin piste girmek için alâkalı memurlarla çekiştikleri görülüyordu.
Güreşçilerimiz tayyarenin pencerelerinden kendilerini karşılıyanları öpücükler yollayarak selâmladılar. Kapıya yanaştırılan merdivenden ilkönce diğer yolcular, sonra da başlarında Güreş Federasyonu Reisi Vehbi Emre olduğu halde sıra ile Türk Güreşçileri, ellerinde bavulları ve muhtelif yerlerden aldıkları hediyeleriyle birlikte, indiler.. Bu sırada kafileye muhtelif teşekküllerden gönderilen buket
Güreşçilerimiz neler anlatıyorlar?
Muharrem Candaş diyor ki: Ben, dünya şampiyonu olacağımı zaten önceden hissetmiştim. Bu hissimde aldanmadığımı gördüğüm ve memlekete dünya şampiyonu olarak döndüğüm için çok
sevinçliyim. Arkadaşlarımın hepsine şampiyon
ler veriliyor ve güreşçilerimiz yakınları tarafından kucaklanarak tebrik ediliyordu.
Vehbi Emrenüı beyanatı:
Güreş Federasyonu Reisi Vehbi Emro bize şunları söyledi;
”— Takım olarak tahmin ettiğimiz neticeyi aldık. Daha iyi bir netice de alabilirdik. Fakat bir yandan şansın yardım etmemesi, diğer taraftan da hazırlığımızın istenilen derecede olmaması yüzünden, elimize kadar gelen birinciliği kaçırdık. İnşaallah sene sonunda Helsinki’de yapılacak olan dünya serbest güreş müsabakalarında birinciliği alacağız.
Nuri Hoca ne diyor?
”— Kanaatimce neticeler çok iyidir. Zaten size, hareketimizden bir gün evvel kampta söylediğim dereceyi aldık. Müsabakalar güzel bir şekilde cereyan etmiş ve çocuklarımız memleketin yüzünü ağartmak kin ellerinden no geldiyse yapmışlardır^
Dünya şampiyonu M. Candaş diyor ki:
87 kiloda dünya şampiyonu payesini bihakkın kazanan Muharrem Candaş’ı, gazetemizin kendisine hediye etmek kararını verdiği, nadide çalar kol saatini takdim etmek için akşam saat 5 te matbaaya davet ederken, sevimli sporcumuz bize şunları söylemiştir:
‘‘Yeni İstanbul” un bu asil jesti karşısında müteşekkirim. Ben sadece memlekete karşı olan vazifemi başardım. Hediyenizi unutulmaz bir hâtıra olarak saklıyacağım. Teşekkür ederim.
Ben. dünya şampiyonu olacağımı güreşler sırasında gördüğüm bir rüyadan zaten anlamıştım. Gazetenizin
bu vaziyeti efkârı umumiyeye aksettirdiğini gördüğüm için bunu tekrar söylemekte mahzur yoktur. Aldığım neticeden dolayı son derece sevinçliyim. Arkadaşlarımın hepsine birer dünya şampiyonu olarak bakabilirsiniz.,, , .
Ali Yücelin sözleri
“— Final maçında İsveçli Yuhan-son’la karşılaştım ve maalesef bu hayatî maçı bana verilen direktifi yanlış anlamam yüzünden kaybettim. Mindere çıkarken bana şampiyon olmam için bu güreşi muhakkak kazanmam lâzım geldiği söylenmişti. Ben-so bunu, tuşla kazanmak lâzımdır, şeklinde anladım. Onun İçin müsabaka müddetince gayet hâkim olarak güreştim* Rakibimi çok tehlikeli du-rumlan> soktum* Aldığım puvanlarla zaten galip vaziyette İdim. Fakat no olurs^ olsuıj mücâdeleden hamımın öİDtiAvmihdorâ yapıştırarak ^ayjnlmak
istiyordum. Nitekim İsveçliyi saltoya alıp havaya kaldırdığım ve yere yapıştırmak için müsait bir vaziyete girdiğim anda, ayağımın takılması yüzünden tuşa geldim. Bu mağlûbiyetimin acısını hiç bir zaman unutmıya-cağım. Hâkim güreştiğim bir mücadeleden mağlûp olarak ayrılmam benim şevkimi kamçılamıştır. Şurası muhakkak ki bunun acısını jnşaallah Helsinkido çıkaracağım.
Halil itaya diyor kİ:
Stockholm karşılaşmalarında fevkalâde güreşler çıkaran ve rakiplerini üst üste tuş yapan Halil Kaya: "— E-limden ne geldiyse yaptım. Fakat insan gayreti nihayet muayyen bir hadde kadar netice alabiliyor. Ondan sonrasını şansa bırakmaktan başka
olarak bakabilirsiniz
çaro kalmıyor.,, demiştir.
Tevfik Yüce, Celâl Atik, Ali özde-mir, Adil Candemir:
Kendileriyle ayrı ayrı konuştuğumuz bu güzide güreşçilerimiz de, ellerinden geleni yaptıklarını fakat, birçok yerlerde şansın kendilerini terket-tiğni, Stockholm karşılaşmalarından birçok yeni şeyler öğrendiklerini, bundan sonraki müsabakalar için daha esaslı çalışacaklarını ve daha parlak zaferler kazanacaklarını, beyan etmişlerdir.
Güreşçiler ve idarecileri, gümrük muayenelerini takiben kendilerine tahsis edilen üstü açık bir otobüse bindirilerek şehir istikametinde yola çıkarıldılar. Otobüsün peşine takılan bir sürü otomobil güreşçilere en yakın mesafede kafileye katılmak İçin, yol boyunca adetâ birbirleriyle yarış ediyor ve tehlikeleri dahi göze alarak bu yarışı bırakmıyorlardı. Nitekim bu
arada, lâstikleri patlayan birkaç vasıta yarı yolda kalmak mecburiyetinde kaldı.
Edirnekapı. Fatih, Beyazıt, Babıali. Galata Köprüsü. Şişhane ve İstiklâl Caddesi yolunu takip eden kafile her geçilen yerde vatandaşların coşkun tezahüratıyla karşılanıyordu.
Bu arada kadirşinas Türk güreşçileri istiklâl Caddesinde kendilerini selâmlayan Olimpiyat şampiyonu arkadaşları Gazanfer Bilgeyi otobüslerine aldılar.
Güreşçiler uçaktan İniyorlar
Taksimdeki Bölge binasında- da hararetle karşılanan sporcularımıza ikramlarda bulunuldu.
Bir sıklet hariç, diğerleri hiç do küçümsenmeyecek dereceler elde etmeye muvaffak olan güreşçilerimizi eriştikleri payeler tatmin etmemiş, âdeta hepsini üzmüş görünüyordu.
Bu noktayı Türk güreşinin istikbalini görebilmek bakımından ehemmiyetle kaydetmek lâzımdır.
Şevket Evliya gll
Stosar Do&u, Muharrem nfonıohtldo trtJyfe' Karşıladı D (in ya şampiyonu Muharrem otomohiratt tötâfâhtt

Comments (0)