1 Ocak 1950
Pazar
1
(4




SİYASÎ İKTİSADÎ
Sayı 32
10 Kur
1 -oğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu

POLİTİKA
-- oı /vrı / ı nAn -
31/XII/1949
1949
1950
olan
12 göre taahhütleri, kadar ge-
/\ DETTİR biz de yapalım. * ' Arkada bıraktığımız se-
nenin dahilde ve hariçte ne getirmiş olduğuna bir göz atalım. 1949, teşebbüsü ete alma bahsinde, partilerin büyük bir faaliyet gösterdiğini kaydetmiştir. Şöyle ki, teşebbüs derken, iki mühim noktanın göz-önünde tutulması lâzım gelmiştir. Bunlardan biri demokratik birjdareyi tesi bahsinde teşebbüsü ele almak, diğeri de seçim üzerinde hâkim olmak bakımından teşebbüsü ele almaktır.
12 Temmuz Beyannamesinin istimali sakıt olması üzerine, Demokrat Parti bir yandan “hürriyet misakı” ndaki talepleri ileri’ sürmekte devam etmiş, bir yandan da, ikinci bir 21 temmuzun , önlenmesini temin eylemek üzere, hileli seçim yeltenmelerine karşı organize bir “millî husumet” i (manevî bir müeyyide olarak kullanmak istemiştir.
Buna mukabil C. H. P Temmuz Beyannamesine girişilmiş
1949 un sonlarına ciktirerek ve bu arada hükümetlerini büyük bir faaliyete sevkederek yeni Seçim Kanunu ile geniş bir hükümet programını, âmme efkârının önüne bir arada olarak koymuştur. Ayrıca da, Demokrat Partinin “millî husumet tâbivesini “milli muhabbet” tâbiyesiyle karşılamıştır.
Millet Partisine gelince, iki büyük partiyi elinden geldiği kadar gözden düşürmek için, bunların arasında bir “muvazaa” mevcut olduğunu iddiada devam etmiş, aynca da, İktidar Partisinin kestirme yoldan Z3*fa uğratılması imkânını, şef sistemine ve “şef’ e hücumda aramıştır.
1949 un sonlarına kadar devam eden bu nazarî politika münakaşalarını, besbelli bir şey ki, seçim mücadelesi başlar başla-jnaz ameli tekliflerin takip etmesi lâzım gelecektir. Çünkü 1950. nasıl olsa, seçim senesidir. Bu bakımdan, hangi parti daha iyi hazırlanmışsa, seçim üzerinizdeki hâkimiyeti ve teşebbüsü, o Aje alacaktır.

içinde dünyada şu şekilde hulâsa
İIİIİZ :
yet Rusya, Balkanlardaki 'assa Yunanistandaki du-kîmdiAleyhine inkişaf et-
as
/ z
4









94
e
5




k

A
21

• * î
Abone; Türkiye için seneliği 32 altı aylığı 17. üç aylığı 0 tiradı* Hariç mrm’r’ r*,Or ı'i nrl rl»

IIII
MİSTAKİl GÜNLÜK GAZETE
r-- cd»o HABİB EDİB TÖREHAN
llânlar: 6 ncı sayfada ^antimot resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mcs’uliyct kabul edilmez
C. H. P. İl Kongresinde
Telefon: 44756 - 44757 Santra
Telgraf Adresi: Hetlo. Istanbu
İÇ SAYFALARDA
19 5 0
Yeni İstanbul
Muhterem okuyucularının yeni yılını en iyi temennileri ve şükran histeriyle tebrik eder, bu yılın gerek memleket ve gerek kendileri için hayırlı olmasını can-ii-gönülden diler. — Yeni İstanbul, Türk neşriyat hayalına ciddî bir çığır açmak arzusiyle henüz katılmış olduğundan 1950 senesi zarfında yapacaklarını mübalâğalı şekilde anlatmayı lüzumsuz bulmaktadır. Her bakımdan en ileri tesisat ve teşkilâta malik olan gazetemiz, seçtiği yoldan ayrılmıyarak, fakat mesleği dahilinde icap eden yenilikler ve fedakârlıklardan çekinmiyerek gittikçe gelişecek, okuyucularına daha faydalı olmaya azimle çalışacaktır.

*




r-ll.lfT’^EL
ı»k _ıtıra•
e



te

f




r / , (
9
Rusyadan
y •'
w51 «
7 •
/
/
W *



*



I


'4 **
• i


4 T


(
dönen bir Japon esiri karisiyle karşılaşıyor»
Mac Arthurün mesajı



Başbakanın
dünkü konuşmasını yaparken
İKİNCİ SAYFADA Bugünkü buhran ve Dünya Devleti îsmet Giritli
Spor
ÜÇÜNCÜ SAYFADA Geçen yılın ziraî hâdisele rine bakarak yeni yıl ümitlerle doludur.
Prof. Dr. K. ö. Çağlar DÖRDÜNCÜ SAYFADA Kâğıttan put : Takvim Refik Halid Karay Cami mi, mektep mi ? Leylâ Kara
Fatih devrinin kıymeti ve bizde Rönesans Ali Canip Yöntem
BEŞİNCİ SAYFADA Taş yontucusu (Hikâye) Necdet Selener Kandil ve Yılbaşı geceleri Sinema
M
Ticaret ve Ekoııçınıi Bakan ffo^etcTni^e verği/ji beyanat


Başbakan
hi tahammül etmediğini söyledi ve netice olarak siyasi olgunluğun ve tenkide tahammülün Halk Partisi tarafında bulunduğu sonucuna vardı. Başbakan, demokraside birinci esasın tolerans ve basın hürriyeti olduğunu açıkça ifade ederken, bilhassa basın mümessillerinin oturduğu tarafa bakmakta ve gazetecilerin yüzlerindeki aksülâmeli görmek istemekteydi. Bu arada Başbakan tıpkı siyasî alanda olduğu gibi matbuatta da memleket efkârına feyiz verici neşriyatın tutunacağını, gayz uyandıracak neşriyatın çekilip gitmek mecburiyetinde kalacağını ifade etti. Başbakanın, muhalefetten, toleranstan ve tenkide karşı tahammülden bahsederken. birdenbire basın hürriyetine sözü intikal ettirişi. dikkatleri ü-zermde topladı. Hele, Fransa ve Belçika gibi memleketlerdeki basın kanunlarının biatteki Basın Kanunundan daha t&kyid edici oldukları noktasında durması ve bizdeki kanunun daha tekâmüle götürüleceğini söylemesi kayda değer.
D. P. İKİNCİ KONGRESİ
Başbakan, Demokrat Partiden, ikinci büyük kongreye kadar ümitli olduğunu, fakat bu kongrede alınan kararların, kendisini ümitsizliğe sev-kettiğini söylerken, memleket vazifesini hakkıyla ifa edecek bir muhalefete İhtiyaç bulunduğunu kaydetmesi, Hükümetin ikinci Demokrat Parti büyük kongresinin akabinde e-dinmiş olduğu kanaati hâlâ taşıdığını belirtmektedir. Şemseddin Günal-tay. sözlerinin arasında muhalefet partilerinde münevver, iyi niyetli, vatanperver ve genç zümrenin söz sahibi olmasını temenni etti ve sözleri çok manidar bir eda ile söyledi. Başbakan, diğer partilerin ve bası-
”Yeni mevsime mevcu buğday stoklariyle ulaşabileceğiz”
Ticaret ve Ekonomi Bakam dil kendisiyle görüşen bir arkadaşımız buğday durumumuz hakkında aşağı dakı beyanatı vermiştir:
“Kıt bir yılda olmamıza rağme bugün ekmeklik mevzuunda qldukç rahat bir vaziyetteyiz. Bundan böyl artık buğday alışı yapmasak bile yd ni mevsime mevcut stoklarımızla ııls şabileceğiz.
Kaldı ki alışlar devam etm»?kt ve buna mukabil Ofisten vâki ıstclJ ler azalmaktadır. Kendisini Ofise bet leten birçok mıntakalar artık mahal buğdaylarla ihtiyaçlarım karşılama yolunu tutmuşlardır. Bu husus rd kanılarla müeyyettir ve bu gibi saı fiyat takriben % 30, % 35 kadar s zalmıştır.
Amerikadan ve Cenuptan progıa mımıza uygun olarak buğday geliş, köylüye istediği kadar buğday tc kumluğu dağıtılışı ve nihayet he isteyen mıntakaya derhal tahsis ya pabilmekte oluşumuz bu rahatlığı a çıkça ortaya koyar.
önümüzdeki aylar zarfında buğ: day işlerimizin daha ferah bir man zara arzetmesi ve piyasanın umumi âhengi içinde gelişmesi beklenebilir.,'
Halk Partisi İstanbul 1| Kongresi dün ikinci gün toplantılarına devam etti. Kongrenin kendi ehemmiyetinden ziyade. Başbakan ve Bakanların yapacakları konuşmalar dikkati çekmekte olduğundan, İstanbul kongresinin C. H.P. İdare Kurulu faaliyetinden ziyade, Hükümetin İcraat ve faaliyetinin görüşüldüğü bir toplantı olarak kabul edilmesi bir zaruret olmuştur. Netekım C. H. P. Genel Başkanveki-linin de hazır bulunduğu bu kon-
grede, Partinin en ileri gelenlerinin değil de Hükümet Başkanının ve hazır bulunan diğer sekiz Bakanın ön plâna alınması, Halk Partisinin bu kongreye vermek istediği istikameti belirtmeye kâfi gelmektedir. Dün, sadece î| Kongresinin değil, belki de memleket iç politikasının en ehemmiyetli hâdisesini teşkil eden vakıa, Başbakanın nutku olmuştur.
Kongre Başkanının, kongre adına, aydınlatıcı bir konuşma yapması için Başbakana ricada bulunması üzerine, Başbakan kürsüye gelerek dikkati çeken bir nutuk söyledi.
ÜÇ NOKTA
Şemseddin Günaltay, Halk Partisinin umdeleri üzerinde durarak, Partisinin halk idaresini tahakkuk ettirmek için kurulmuş olduğunu belirttikten sonra, bilhassa üç nokta üzerinde konuşmasını teksif etti.
Bunlardan birincisi Halk Partisinin muhalif partilerle - ki Başbakan muhalefet olarak yalnız Demokrat Partiyi tanıdığını nutkunda ihsas etti-olan münasebetleri, seçim emniyeti ve kanunudur. Başbakan Seçim Kanunu hakkında evvelce mükerre-ren söylediği sözleri dün de tekrarladı ve bu hususta millete itimat vermek yolunda azimle yürüdüğünü söyledi.
BASIN HÜRRİYETİ
Başbakanın bilhassa muhalefette tenkide tahammülsüzlük mevzuu üzerinde durduktan sonra, kendi Partisinin ve Hükümetinin, türlü acı ve haksız ten idlere muhatap olmasına rağmen, bunların arasında belki de aydınlatıcı bir taraf bulurum ümidiyle büyük müsamaha göstermesine rağmen, muhalefetin sadece bir müşahedenin ifadesine da-
nın nıılletl huzursuzluğa ve anarşiye götürecek hareketlerden kaçınmaları noktasında ısrar ederken, bu gibi karıştırıcı hallerde bulunacak o-lanlara karşı kanunu tatbik etmezse, kendisinin bir vatan haini telâkki edilmesi gerekeceğini ilâveyi ihmal etmedi, ki bıı taşkın hareketlere karşı şiddetle mukabele edileceğini bir kere daha teyid etti.
İkinci nokta, memleket meselelerinde işbirliğidir. Başbakan bu noktadaki düşüncesi-
ni şöylece hulâsa etti:
°Gerek karşı partiler, gerekse kendilerinden büyük hizmet beklediğimiz basın, demokrasinin gelişmesinde. Hükümete yardım ederlerse, hepsi birden, büyük bir memleket dâvasını halletmiş olacaklardır. Bu meseleler, parti işi değildir, bu memleketin yaşaması veya ölmesiyle alâkalı bir meseledir. Muhalefet, Hükümet, basın ve her vatandaş birleşmeli ve beraber çalışmalıdır. Biz memlekette matbuata mensup vatandaşların vatanperverliğinden şüphe etmiyoruz, elverir ki yazarlarken, ilk hamlede memleket menfaatlerini gözönüne alsınlar.,,
Şemseddin Günaltayın üzerinde durduğu üçüncü mesele, kendi partisine aittir ve âdeta bir tenkid mahiyetini taşımaktadır. Bu da doğrudan doğruya Halk Partisi ile gençlik arasında mevcut münasebetlerin ifadesi olduğu için çok alâka çekicidir. Başbakan bu mevzua, Halk Partisinin Atatürk inkılâplarına sadakatini ifade ile başladı ve derhal bu husustaki fikrini belirterek dedi ki:
“Atatürk’ün kurmuş olduğu bir parti olarak bilhassa bu İnkılâpları korumakla mükellefiz, işte bu maksatla bu partinin kapılarını en geniş bir surette Türk gençliğine açacağım.
Başbakan bu mevzu etrafındaki sözlerini bitirirken dedi ki:
♦‘Münevver gençlik bu parti İçinde vazife almalıdır. Atatürk mefkûrele-rini taşıyanlara her türlü sühuleti’ göstermekle kendimizi mükellef saymalıyız.,.
Kongrenin tafsilâtını, Başbakanın İktisadî ve imar hakkındaki sözlerini ve Tarım Bakanının nutuklarını iç sahnelerimizde bulacaksınız.
Kıymetli yazma kitapların resimleri alınacak
“ Japonya ferah bir sulh havası içinde yaşıyor
Kütüphanelerimizde yalnız bir te nüSKası kalmış olan kıymetli yazma kl| taplârîn her isteyen okuyuculara çıka] nlması mahzurlu olduğundan, büyüJ dünvn kütüpKanelerinde 01dqğû Tüifkiy^tİe (lc İlk mikro film tesislerini* SüYcymaniye kütüphanesinde kurulma sına başlanmıştır. Bu iş İçin kütüphnn binasında hususi bir kısmı tahsis edill miş ve gerekli hazırlıklar tamamlan mîştır. Avrupadon sipariş edilmiş olat tesisat ve malzeme bugünlerde geimi olacak ve yerine konacaktır.
Mikro fihne alınmış enerleri okuya! caklara mahsus, hususi tertibatı Univel eden ayrı, bir salonun da hazırlıkları tamamlanmak üzeredir. Topkapı Saray müzesi, Beyazıt. Süleymaniye ve Futil kütüphanelerinde bulunan çok eski yaz ma eserlerin altın ve gümüş varakla: üzerine yazılmış sakileler! açıldığı zaman yıpranmak ve dağılmak tehlikesi no maruz kaldığından bunlar eski kltaj mütehassislan, ve yabancı bilginler gt bi müstesna kimseye çıkarılmakta idi Yeni tesisat sayesinde bu kitaplar herkesin istifadesine arzedilmlş olacaktır. |
rumun kandı|âleyhıne inkişaf et-fiğini görünce, bütün kuvvetiyle
koy
icbar etmeğini ve bu suretle bütün Alrrtahy^ ürerinde prestij ve nüfuz tefeis edeceğini ummuştur. 1 ;
z Karşı taraf, akülara hayret iren bir hava köprüsiyle gün-e maddesini, ehririe havadan yyet plânını çö-ı’Almanva Hii-
jabanmıştır. Ablukayı la. karşı tarafı bir ricate
/veren bir hava kop
ille beş bin ton hsur Berlin § etmiş vej So
ertmiştir. Batıl Almanya Hükümetinin kuru mümkün
Olm
' rupanin komü nmesi d aşayabi|
ası bu sayede tur. Batı Av-mden tamamen ilse bile, korku-esi, keza !
a Yunanistan me-ediierek, Akdenizdeki laina bağlanmıştır. Ve tm Paktı inzimam et-
iniştir. •/
Şu var ki, Sovyet Rusya, gaipte uğradığı bu ağır mağlûbiyete bir cevap olmak üzere, şarkta taarruza geçerek, Çini kendi dümen suyuna almıştır.
Garpliler, buna karşı Hindis-tanı, Endonezyayı, Çin Hindistanlın ve Formozayı, bir korunma kuşağı şeklinde organize etmekte meşguldürler.
Çekişme bütün şiddetiyle 1950 de de devam edecektir. Yeni senenin iğnesi harbe doğru mu, yoksa sulha doğru mu oynayacaktır, bilemeyiz. Yalnız şurası muhakkaktır ki, dünya, 1949 da adamakıllı olarak ikiye bölünmüş ve bütün hâdiseler, bu iki parça arasındaki hudutların çizilmesine hizmet etmiştir.
insanlık ve memleketimiz adına bütün temennimiz, barış ile medeniyetin bu 1950 senesi zarfında hepimize saadet ve emniyet va'dedecek bir şekilde başlaması ve bitmesidir.
★ ★★★
V
----------o
Bu memleket, hariçten bir taarruza uğradığı takdirde kendisini müdafaa edebilecek bir duruma gelmiştir
Londra 31 (YÎRS) — Japonyaya gönderdiği bir yeni yıl mesajında, İşgal Kuvvetlen Başkomutanı General Mac Arthur. Japonyanın hukuki bakımdan harp halinde olmasına rağmen, bazı diğer devletlere k iya.se n çok daha geniş ve ferah bir sulh havası içinde yaşadığını ifade etmiştir.
Mac Arthur’e göre, Japonya artık kendi kendini besliyecek bir hale gelmiştir ve ihracatım eskisine nazaran hemen hemen iki misline yükseltmiştir. Fakat yeni sene, Japonyayı iki mesele karşısında bırakmaktadır :
1. Uzakdogudaki hâdiseler Japon-

yaya doğrudan doğruya tesir etmemişse de. dolayısı.vle Komünist tahrik hareketleri başlamıştır.
2, Milletlerarası anlaşmazlıklar. Japonya ile bir sulh anlaşmasının akdine mâni olmaktadırlar.
“Japonyanın sulha kavuşma azmi, beynelmilel siyasete ve Batı devletlerine olan güvenini belirtmektedir. Japonya sulh içinde yaşamak istiyor. fakat bu, Japonya hariçten bir taarruza uğradığı takdirde, kendisini müdafaa etrniyccektir mânasına alınmamalıdır.,,
Taft, Amerikan bahriyesinin Formozada yerleşmesini istedi
Londra 31 (YİRS) — Ayan Meclisinde Cumhuriyetçilerin lideri olan Senatör Taft, Amerikanın Formo-zayı kendi müdafaa etmeğe mecbur edilirse dahi, adanın Komünistlerin eline düşmesine mâni olmak mecburiyetinden konuşmuştur. Taft’a göre, Amerika Filipin ve Okinavvn adalarında olduğu gibi, Formoza adasında da bir deniz Üssü kurmalıdır. Bu Komünistleri adaya taarruz etmekten geri tutmağa kâfi gelecektir.
Çan-Ka.v-Şek ömrünü, komünizmi yenmeğe vakfetti
New-York 31 (Y İR Sı — Bugün Formoza adasında radyo vasıtasiyle konuşan Milliyetçi Çin Cumhurbaşkanı Çan-Kay-Şek, ömrünü komünizmi yenmeğe vakfettiğini bildirmiştir.
tx>ndra 31 (YÎRS) — Amerikan Genel Kurmay heyeti şubat ayında Japonyacfa general Mac Arthur ile Uzak doğu ve büluuuu Çindcki va-
zlyeti gözden geçireceklerdir.
Haber alındığına göre, general Mac Arthur, VVashington’a gönderdiği bir raporlu, Formoza adasının Çin komünistlerinin eline düşmesi hususundaki endişesini açıklamıştır, Japonyadakl görüşmeler esnasında Genel Kurmay Başkanı Bradley ve heyetine dahil silâhlı kuvvetler komutanlarının Mac Arthur’le Çınde son zamanlarda hâsıl olan vaziyeti gözden geçirerek Amerikanın vaziyetini tâyin edecekleri zannedilmektedir.
VVashngton 31 (A.A.) (A!p) -
Cumhuriyetçi Ayan üyesi Knowlaml dün “denizaşırı Yazarlar Kulübü,, n-de beyanatta bulunarak ezcümle demiştir kİ:
“Atlantik Paktı imzacısı bir devlet, Komünist Çin Hükümetim tanıdığı takdirde. Birleşik Amerika kongresi ve halkından böyle bu* memlekete yapılan yardımın tasdikim istemek güç olacaktır.,»
Birleşmiş Milletler Goncl Sekreteri Trygvo Lie
Trygve Lie diyor ki
"Harp, bir hal çaresi değildir,, Ix»n(lra 31 lYtRS) Birleşmiş-Milletler Genel Sekreteri Trigve Lie yeni yıl münasebetiyle gönderdiği bir mesajda, dünyanın geniş bir sahasındu yaşamakta olan insanların kâfi derecede çalıştıkları takdirde sulha kavuşabileceklerini belirtmiştir,
Genel Sekreter, harp bahsine temas ederek, bıımırı hiçbir millete galibiyet ğetirmiyeceğinl, yalnız milleti u ı belirterek demiştir ki: felâket ve sefalete sürükUyeceğini
“Harp artık ilmin ilerlemesinden dolayı geri kalmış bir hal çaresi olmuştur.,,

81. A merikan Kongresi
3 ocakta toplanıyor
----o-----
Başkan Truman, vereceği üç rapordan birinde Amerikanın milletlerarası meselelerde takip edeceği siyaseti açıklayacak
Wftshlngton» 31 (A.A.), (United
Press) — 3 ocak 1950 günü bavlıyacak olan Birleşik Amerika 81 inci kongresinin ikinci toplantı devresinde, temsilciler meclisi ile Ayan meclisinde cumhuriyetçilerle demokratların vaziyeti şu olacaktır:
Temsilciler meclisinde: Demokratlar 261 Cumhuriyetçiler: 170 Demokrat - Liberaller:
Amerikan İşçi Partisi: Münhal: 1
Ayan meclisinde:
Demokratlar: 53 Cumhuriyetçiler: 43
ı ı

alâkadar

zırlanan bu mesaj, hükümetin mali vaziyetinden ziyade, memleketin umumi iktisadi durumunu açıkla-» maktadır.


Mamafih, mali siyaseti eden meselelerde, güney devletlerinden birçok muhafazakâr demokratlar cumhuriyetçilerle müttefik hareket edeceklerdir. Bundan baaka, güney devletlerinden gelen birçok Avun ve temsilciler meclisi üyeleri, Başkan Trunıan'ın hazırladığı medeni haklar programının aleyhindedir.
Baykan Tınman, kongreye üç mesaj vermek zorundadır.
Birleşik Amerikanın vaziyeti İlkli mesajda, Başkan Truman,
ben dahili ve milletlerarası meselelerde takip edeceği siyaseti açıklıya-caktır.
Federal Hükümetin bütçesini alâkadar eden ikinci mesajda, bütçe bürosunda hazırlanan geniş ölçüde vesikalar da bulunacaktır.
Bundan başka Trunıan’ın kongreye üçüncü mesajı da İktisadi mahiyettedir. Büyük bir kısmı başkanın iktisadi müşavirler konseyince lıa-
ayrı
başbuğ-

— Son gençsin oğlum» belki gönlünü yapabilirsin!
A



3

YFINÎ İSTANBUL
1 (*)rnk lORft
SnVfft 2
•r
Bugünkü buhran ve dünya devleti
Yazan : İsmet GtRtTLÎ
En nikbin intanların bile, bugün dünyamııın umumî ve büyük bir buhran geçirdiğini kabul etmemelerine İmkân yoktur.
Yeryüıünün siyasî» İktisadî, ve hukuki alanlarında kendisini göl-tören, ve bütün slddotiylo hüküm süren ahenksizliklerin başlıca se bobini Millotlorarası ahlâkın vo te-•anüdün çok ınyıf olmasında, hattâ bazı muhitlerde hiç olmamasında aramak lâzımdır. Bunun on ba riz delilini. Birletmiş Millotlorln karşılaştığı hâdise ve bu teşkilât anayasasının rcvamlı ihlâllerinden istihraç etmek mümkündür. ... İstihraç ötmek mümkündün Msı kûr anayasada devletlerin istiklâl lerl» ve fertlerin tomel hürriyotlerı on tantanalı seklide İlân edildiği halde, bugünkü .nesil birbiri ard. sıra devletlerin yutulduğuna. binlerce İnsanın yalnız hürrlyotlerl nl değil hayatlarını da kaybettiklerine hsrgün şahit olmaktadır. Denilebilir ki: Tarihin yakın çağları tamamlanmış, vo beşeriyet yoni bir çağa, (Allahsız vo materyalist a-tom devrDno girmiştir.
Şüphesiz, bu Karışık durum, teşkilâtın kati seklide tamamlanmamış olması veya bilhassa mahut votonun knbuıü İlo İzah cdilmoyo çalısılaoaktır.
Bizce, su basit hakikati gözönün-de bulundurmak gerçek âmili bulmak için kâfidir: Barısı tomln iddlasiylo ortaya çıkan teşekkülle-rln âklbetl. N. Polltls’ln do ı La Morale Internationale) adlı eserinde isnrot ettiği gibi, teşkilâtlarının değerinden ziyade onları i d ar o o-deceklerin kıymetlerine, vo bilhassa temsil cdejoklorl muhitlerin içtimai vo ahlâki sıhhatine tâbi oİA-çaktır. Milletlerarası münasebetleri d üzen ley on kaidelerin haki kt doğerl devletlorin muvafakatleri, ve teminatlarının tam olmasında değil, hu keidelorl tovlit e den ahlâki, aklî zaruretlerin idraki nispetinde ölçülmok lâzımdır. Ki. bunu, •Itlomlorlnl sadeco, ve sadece materyalist temellere istinat ettirenlerin anlamalarına, ve gözetmelerine pek ihtimal vorile-moz.
Barışı korumak vc mustarip beşeriyete faydalı olmak gibi yüksek gayelerle teşekkül ötmesine rağmen. bu noktayı ihmal eden, vo iyi nİyotlİ olmayan bazı mensuplarına hareket sorbostilorlnl idameye ya-riyan teknik imkânlar veren bir teşkilâtın karşılaştığı güçlükleri â‘ deta normal karşılamamak elde değildir. Bize öyle geliyor ki» zamanımızın tarihini kaleme alacak olan müverrihler, kaçırılan imkânları ve mesullerini aslâ affotmiye çeklerdir.
Bununla berabor bugünkü vaziyet ne olursa olsun ahlâkAkanur. larına vo insanların aklı selimino imanlarını muhafaza edenlerin, ü mitlerini kaybolmiyorek bir hal çaresi aramaları on aslî vazifolori olmalıdır. Bu şekilde. Birleşmiş Milletler Teşkilâtının İstikbalini garanti altına almak, ve fsafiyetlerini dünyanın Kurtarılması yoluna
KISA HABERLER
Japon subayları mııhkOm oldular.
Londra 31 (Y1R8) — Moskovadnn bli-dlrHdiRInû göna, bir haftadan beri süren yargılanmadan sonra, Habarovak Sovyet mahkemesi 12 sabık Japon eu-bayını mikrop harbine hazırlık suçun-dnn dolayı 2 llû 2B seneye mahkûm ut* mistir. Mahkûmiyetler. Taas Ajansına göre, hususî "ıslah ve çalışma kamplarında" yerine getirileceklerdir. Man* çuryadakl sabık Japon komutanı General A’amnda. en nfeır cezaya çarptırılmıştır.
Bu yıl yapılacak üryuclmllel boks mü en tıa kal an
Londra 81 (Y1R8) — önümüzdeki sene İçinde .yapılacak boka maçlarının eıı mühimi. VVoodcock İle Lee Bavold arasında yapılacak şampiyonluk maçıdır. Bu maç Mayısta yapılacak.
Bundan manda, 28 ocukta Freddy Mills ile Joe MsikIn arueındn ağır elk-let şafnpiyonluOu maçı yapılacaktır, v-şubatta horoz slklette de Joe Sullİvaıı He Manuel Rortiz karşılaşacaktır.
Milliyetçi Çin donıınmıiMi Komünistlere mİ İltihak ediyor?
Monto Karlo 31 (YÎR8) — Londradnn gelen fakat teyit edilmlyen haberlere göre, Formoza udaeına sığınan Milliyetçi Çfn donanması. Komünist kuvvetlerine İltihak etmek üzere adadan ayrılmıştır.
yöneltmek gene do mümkündür Bu yogâno kurtuluş yolu: TEK DÜNYA DEVLETİ fikrinin inkişaf, ve tahakkukudur.
Aklımız, büyük filozof Kanfın da dediği gibi: BİZİ, ebedî barış idealini gerçekleştirmeye davot etmekte, diğer taraftan tarih blıo eşit hâkimiyete sahip varlık, ve müessosolor arasında hemen ho» mon daimî bir mücadolo halinin hüküm sürdüğünü, sayısız misal lerlo göstermektedir, insanlar a-rnsında sükûnet, omnlyot vo saadeti temin etmesi beklenen dev lotlerin, kondi meşruiyetlerini nakzeden, İnsanları sadece felâket, ve sefalete sürükloyen poilti kalan karşısında, dovlotin hâkimiyete sahip en büyük teşekkül olarak addedilmesinde ısrar etmek İçtimaî hayata hâkim tekâmül kanunlarını görmemekten başka, ga yoyi vasıtaya feda ötmek olurdu Fakat çok şükür Birleşmiş Milletlere bağlı UNE3KO. bu zarureti gerçokloşlirmoK yoluna girmiş, İlk iş olarak Milletlerarası bir ahlâkın tesisine girişmiştir. Tok Dün ya Devleti teşebbüsünün bir ha yal, voya hâkimiyet vo milliyet mefhumlarına aykırı olacağını dü-şünecoklor elbetti bulunacaktır. Bu şekilde Jüşünonlero. dün ha* yal gibi kabul edilen şeylerin bu gün hakikat oluşuna İşaret otmok, hâkimiyetin devloto değil halka ait olduğunu, vo yapılacak şeyin halk namına dovlet tarafından kuh lanılan hâkimiyetin İstimalinin kendisinden ıstün bir tosokkulo devredilmesinden İbaret olduğunu hatırlatmak l.ızımdır. Yapılan anket millî hâkimiyet pronslplnln vatanı olan Fınnsada bile ahalinin üçte ikisinin Oünya Federalizmine taraftar olduğunu göstermiştir Kıraldan ziyade kıral taraftarlığı yerinde olmasa gerektir, Milliyetle federalizmin nasıl telif edileceği meselesine gelince: Aılonin Üstün de devletin meydana golmesi nasıl aileyi haleldar etmemişse milletlerin üstünde bir OUnya Dovletl mil liyetler karşısında muhalif durum takınmak çöylj dursun, vatan, mil lot sevgisinde İnsanlığın en asli kab'llyotlorlnl gördüğü İçin kendisine bunları birer mosnot İttihaz etmek temayülündedir. Arzu edil meyon, dünyaya bilhassa son zamanlarda, sayısız felâketler goti» ren, ve mahlyotl itibariyle milletlerarası bir hastalıktan başka bir şey olmayan saldırı, omperyalls1 milliyetçiliktir.
Netekim. bat işçi milliyetçiliği, bir anayasa prensip! olarak kabul eden Türklyenln UNESCO’nun yukarda zikrettiğimiz faaliyetine devamlı, ve aktif bir şekilde samimî iştiraki bizi teyit etmoktedir.
Bu yoldaki çalışmalar, hor aydın tarafından dikkatle takip e-dilmek, vo benlmsonmok lâzımdır. Ancak bu takdirde, tekniğin muazzam InkİşaFı karşısında insanlığın karşılaştığı (To be or not to be) dâvası iyi bir sonuca bağ lanabillr.
Fransız geçici blllçesl kabul edildi
Paris 31 (Ap) — Bugün MIHI Meclis Maliye Komisyonu Ocak 10W ayında devlet işlerinin idame edilebilmesi İçin 190 milyar 8Ö0 milyon frank veya 515 milyon dolar tutorındn geçici bir bütçe onaylamıştır. Parl/imcnto, yeni yılın resmi bütçesini zamanında müzakere edip onaylıyamedıgı için bu geçici tedbirin itıihazınn Hizum hâsıl olmuştur. Dün Başbnkan Bidault. 18 oyluk farklarla İki güven oyunu kazanmak suretiyle bütçe İle İlgili belli başlı iki engeli altetmeye muvaffak olmuşsa da, Mebusun Meclisi henüz bütçenin tamamını onaylamamıştır.
ItıiAİıır (V-lı tecrübeleri yupıyor
Monte Cario 31 (YİR8) — Şerlinin Amerikan kesiminde neşrolunan "Der Abend" gszcteslne atfen Ruflar birkaç gün evvel ”V-r’ bombalarının tecrübe uçuşlarım yapmışlardır.
Aynı gazeteye göre. Ruslar Almanların İnşa ettlfci vc fakat harp esnasında İngiliz hava bombardımanları hetl-ccsindo yıkıları Pcenomündo tecrübe istasyonunu Alman mütehassıslarının l.,-tlraklyle yeniden meydana getirmeye çalışmaktadırlar. Harp cinasında "V-l* bombalarının tocrübesl bu istasyonda yapılmıştı.
Rusya'da iç durum
Molotof» ilerin vo Mnlonkof Pravdn gazetesinde hakikatleri gizleyen nirer intikale nedrettiler
’ Londra 31 lA.A.) (Lpfil — Time» gazetesi “Rusyadnn haberler,, başlıklı başmakalesinde Molotof, Borla ve Malenkof hnznkiriyle Prııvdnda çıkan ve Rtıayadnld iç durum vc Sovyet Kiyasetini anlatan nınknlelc-ri yorumlayarak diyor ki;
"Bıı makaleler bize yem hiçbir şey Öğretmiyor. Makalelerin hedefi sadece hakikatleri gizlomoktlr. Kimyada nasıl bir sefaletin hüküm sürdüğünü ve Sovyet siyasetinin do nrınıl emperyalist gayeler güllüğünü hepimiz biliyoruz. Harpten sonra Rusların İran Azerbeycanındıı kurmak istedikleri komünist rejimine karşı halkın nasıl ayaklandığı vo Rıısyanm mütemadi tecavüzlcring Türk mllletizıln nasıl tek bir adımı gibi karşı koyduğu hatıralarımızda canlı olarak yaşıyor.
Huşlar hAlû her tarafta ayaklan* malar bekliyorlar. Bcrlıı, Rusya dışındaki komünist partilerin her çn-reyo başvurarak mevcut rejimleri yıkmaları lûzım geldiğini yazıyor.
Başbakan Atlee Ingiliz milletinin gayretlerini övdü Londra 31 (A.A.), (Afp) — İşçi hareketine hitaben yayınladığı yeni yıl mesajında Başbakan Attlee, ezcümle • Icinlştlr ki:
‘‘Partimizin kurucularına üdlyobile-coğlmiz en büyük şükran borcu, gelerek seçimlerde İşçi Hükümetini tekrar seçmektir Görülmemiş zorlukla* ra rağmen kaydedilen ilerleme bilançosu karşısında kendimizi kuvvetlenmiş hissetmekteyiz. 1946 yılında üzerimize aldığımız bütün taahhütleri yerine gelirmiş bulunuyoruz. Böylelikle İngiliz Hükümet ve milletinin daimi gayretleri sayesinde daha Adil yoni bir cemiyet doğmuş bulunuyor.,,
llutı Alnuınyudu (>enrl uf kanunu
Frankfurt. 31 A A. (Rautcr) — Batı Alnınnya Cumhurbaşkanı Hcuss bugün ı Batı Almanyaya şnmil bir Gonol af kanunu Imr.n İn iniştir.
Yüksek Müttefik Komisyonunun tasvibine iktiran eden kanun, derhal yürürlüğe girmiştir.
Muhalif partiler seçimlere hazırlanıyorlar
Millet Partisi umumî kongresini martta yapacak
Ankara 31 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Seçimlerin miadından evvel yapılması Ihtlmuli muha’.if partileri harekete geçirmiştir. C.H.P. ve D.P. gibi Millet Partisi de seçim ha-zırlıklorına başlamış bulunmaktadır. Millet Partili henüz müteşebbis kurucular turafından idare edildiğinden kongresinin ne zaman toplanacağı hususunda sorduğumuz suali Gene! Başkan Hikmet Bayur şöyle cevaplandırdı :
“— Hâlen kongrelerimiz devam etmektedir. Genel kongremizin şubatın İlk yarısında veya mart başlarında yapılması mukarrcrdlç
Sadık Aldoğan aleyhine bir dâva daha acildi
İzmir 31 (Hususi nnılıalnı hmzdeı. telefonla) — Afyon milletvekili o-mekll general Sadık Aldoğanın pazar gllnü Millet Partisi Tepecik ocağının yıldönümünde söylediği nutuk ııükû mete ve Cumhurbaşkanına karşı kanunlarla telif edilmeyen sözleri ihtiva ettiği iddınalyle savcılık kanuni muameleye başlamıştır.
Yılbaşı Piyangosunda kazanan numaralar
Ankara. 81 (Hususi) — Yılbaşı piyan* gusunda kuzanan numaraları bildiriyorum:
Teselli mükâfatı nlııcaklıur
Yarım milyon lira kazanan numaradan hır değişik numaralı olan hilal lor beşer bin Uru teselli mükaf/ıiı alacaklardır.
AOO.OOO
Uru kaıiHian nuııınrıı
Uru kuruman nııınııru 781110
100.000 l.lrıı kıızunanlar
flfl2Ü00 015930
200.001»
5(1.000 Um kıı/ııııııııhır
198014 931484 29MHI2 202452 69970
SO.ouıı l.lrıı knKiıiHinlıır
3W)hl 228102 301838 72 IBM 123770
Ö71I2H 90084J 105922 33328;’ 643788
20.0011 l.lrıı luı/jıımnhır
180800 7243li 14007’1 023354 781163
M 6388 MÎ02I 172033 26107(1 7 (783
220535 05599U 360737 363341 161OVi
ıs.ouu Lira kjioınmİMr
»»iMnl* 249913 904288 253152 366081
731U0U 714124 434411 84318818 0412 İH
81)5019 336106 (U’>l316 162771
33381l 22ÖM1O 460235 2760 427487
III.0110 l.lrıı kıı/nnımhır
2X3290 2.37736 69301 503052
725U33 l" 65217 253006 10201)2
I0T7I2 17802* 1)0832 0H31R2 323114
3447(H, li1013 25089(1 360580
29103M 153517 304840 ÖOOTO 942980.
İMMIlft 30351 902940 202174 321203
(14828 31014 (Wr>ı ÜO0010 1592II
IMKI2H3 141712 713303 474102 10284 1
8,0(10 l.lrıı karı ıınunlıır
82948 009311 087831 KMItltH 782293
rtl|rttl82 0757M 308217 168641 216163
31112 1800 83 oî(tfui) 873 İHI 700778
735010 llfıl 1' 085311 975085 81497
208552 27012 18003 096030 89697
358174 280890 052530 (120f)(J2 700333
330042 WIM8 755885 08831 813211
(87614 OÖU‘177 584275 15200 280270
IHI9727 110124 8 153351 8O3O02 118517J
392227 485304 304337 855462 620531
171042 39882(1 772538 070201 436320
27â37 410239 091181 601620 704323
497705 500251 020058 867313 133974
Lik maçlarının ikinci devresine dün başlandı - - o-----
Dünkii kaışıltışınalnıda Fenerbahçe ktanbulsporu 5-0, Beşiktaş Emniyeti 5-1 yendiler
Fonor
Istanbuispor
maçından bir görünü»
Dtîn İnönü ttadında İlk maçlarının ikinci devresine başlanmıştır. Birinci müsabaka naat 12.30 da Feridun Kılıcın İdaresi altında Poncrbahçc ilo ls-tanbulııpor arasında yapı'mış ve sarı lâciverttiler biri penaltıdan olmak ü-zero birinci devrede attıkları İki gole İkinci devrede üç sayı daha ilâvo etmek suretiyle neticcdo beş sıfır galip gelmişlerdir Fenerliler her iki devrede de canlı ve seyyal bir oyun çıkararak müsnbnka müddetinse hâkimiyeti ellerinde tutmuşlar vc hakettlkleri galibiyete ulaşmışlardır, lstnnbulsporlu-lar başlangıçta İyi bir mukavemet göstermişlerse ile zaman Derledikçe yorgunluk ıılnnıetlcrl belirmiş ve Foncr-bnhçnnin deplasmanlı oyunu karşısında dayanma kabiliyetleri gevşemiştir. İrttıınİMilstıorun hücum batlının bilhassa kule önünde topu fazla çiğnemeleri, bütün enerjilerini sarfctmelcri lâzım gelen anda tuluk oynamaları ve bilhassa İHabolHİz şiltleri, bu takıma bir
300022 7423(H 674898 660401 466141
010870 176573 851195 810605 773228
339841 582620 60727 375316 781608
1.0(10 Llrn kıiTimımhır
148821 596713 319772 717209 3321(1
101200 066484 0185 969380 470461
170050 70341 180829 787530 232514
502750 576110 763298 113076 271652
730372 99815 637682 05812 885490
239920 277161 890160 13170 296948
255411 506.853 776848 160861 821910
432326 2I34Z3 102980 t05115 603703
491101 324083 784512 765150 405044
253075 658306 718777 27766 415507
99H17 20860I 700146 283802 107905
201257 54386 487526 184112 22958
488262 160862 484811 07 19339J
773110 118152 887863 132516 010752
708562 32M54»> 877438 910489 370029
082007 57O230 667087 **25228 650515
82 1056 721071 743110 155910 21/9501
1014lü 394325 303292 8Ö2558 270120
6U2827 78016 069881 684141 821113
639770 10595* 12M4 611625 347031
871187 4771 426912 362817 087083
58202i 2209.13 828430 270925 500664
Büııöl.'l 970022 476061 799903 159181
676702 581653 527091 286328
8.004» l.lrıı kuttınımlnr
Sonları 3723. 1001 İlo hibnynîlonrn biletilir Üçer bin lira kasılnmışlnrdıf, 2.000 Lira kıırıınnnhır
Sonları IIÎT, 40ÎN. 21103. 7000. 3010 İle hlhayotlenvn bileilor iki biner Hra kazanmışlardır.
I.ooı» l,lrıı Icnftiıtuınlnr
Sonları 712 Ho nihayetlonem biletler lıiner lira kazanmışa İrdir.
ioo l.lrıı kııiıınaulur
Sonları o.’lî, 110 ilo nlhayotlpınm biletler dörder yür lira kozanınışhırdır. ' 300 l lrn luıtıuııııılnr
Sonları 71?. o:H. 022. (IH. ons ile nlhft-yvtlımon bilet lor Ihı yüror lira kattın-ınışhırdır.
100 l.lrıı hn/ıınnnlur
Sonları 52 İle bilen numaralar yllror lira kazanmışlardır,
10 Llrn lui/.nnnnlar
Sonları 8 ılc biten biletler onnr lira kininmiş) ardır
O R
şeref sayısı kaydetmek imkânını dahi vermemiştir.
Kannallmizcc, Istanbuispor aleyhi-‘ ne verilen penaltı yerinde bir karar mahsulü değildir. Çünkü top oyuncunun eline değil, karnına çarpmıştı. Kaldı kî eline çarpmış olsa dahi, kasıt olmadığına göre, hiçbir ceza verilmemesi gerekirdi, ikinci devrede f&vllÜ oyunundan dolayı hakem Fenerbahçe-den Müjdatı oyundan çıkarmıştır.
BeHİkta'» - Emniyet: 5 - 1 ikinci ınaç saat 14.30 da Snmıh Durandayım idaresinde Beşiktaş ilo Emniyet arıunndu yapılmıştır. Beşiktaş takımında cezalı ulan Fahroddlnin yer almadığı görülüyordu. Bu müsabakayı da Siyah BeyazlHnr 6 - 1 kazanmışlardır. Aradaki büyük sayı farkına rağmen Emniyet takımı aranıra miito-vazin oyun çıkarmaya muvaffak olmuş ve karşı tarafın bârlz bir hâkimiyet kurmasına fırsat vermemiştir. Hattâ İkinci devrenin sonlarına doğru
Dün yapılan İstanbul İl Kongresi tafsilâtı -----------------O M İM ■
Dilekler kısmında Tarım Bakanlığına ait tenkİd ve temennilerde bulunuldu
C. H. P. İstanbul 11 Kongresine dün saat 11 den itibaren Eminönü Halkevlnde devam edilmiştir.
Bütün kongre delegeleriyle yüzlerce dinleyici vatandaşın katıldığı dünkü toplantı da sükûnet ve intizam içinde cereyan etmiştir.
İl İdare Kurulu tarafından kongrede hazır bulunmaları için davet edilen Başbakan Şemsettin, Tarım Bakanı, Ekonomi Bakanı, Sağlık Bakanı. Çalışma Bakam. Ulaştırma Bakanı, İşletmeler Rakam. Adalet Bakanı, Gümrük Ve Tekel Bakanı, dün sabah Anknrsdan lehrlmtze gelmişler ve Haydarpaşa garında C.H.P, Bölge müfettişi ile partililer tarafından karşılanmışlardır.
Hant 11. dr» C.H.P. Genel Başkan Vekili Hilmi Uran ve Genel Sekre-ter'ln de İştirakiyle kongre oturumu-açılmış ve Başbakan, alâka ile beklenen nutkunu vermiştir.
(Bu nutkun tafsilâtını diğer sütun-loi’inuzdo veımlş bulunuyoruz).
Başbakanın nutkundan sonra ruz-name gereğince serbest dilekler faslına geçilmiş ve kongre riyaset di-vanı, konuşacak olan zevatın ilkönce Tarım mevzuu üzerinde durmalarını. çünkü bakanın bu dileklere cevaplar vereceğini tebarüz ettirmiştir.
Söz aiıın hatipler, Orman ve Top-
Mısır Kiralının nişanlanması
Mısır Büyük Elçiliğinden aldığımız mektubu aynen neşrediyoruz
Majeste Mısır Kiralının nlşanlanma-sınn dair lanınmiyie rıahehongâm bir takım haberlerin bazı gazetelerde İntişarı dolayısiyle Mısır Kıratlığı Büyük Elçiliği bu bahse dair yayılan bütün haberlerin külliyen esassıa olduğunu beyan ve tebliğ eyler.
Siyah Beyazlıları bir hayli do sıkıştırmış vo bu arada bir gol do atmıştır. Beşiktaş hor nodenso bu müsabakada her vakltkl enorjlk oyununu gösterememiş vo biraz tutuk oynamıştır. Fııhreddlnln yerine oynıyan emektar Şoref, uzun zamandan beri takımda yer almadığı İçin arkadaşlariyio kolayca anlaşamamıştır. Bülent de üç gol atmış olmasına rağmen, kendisinden beklenon oyunu çıkaramamıştır. Buna biraz da Emniyet takımının snğ müdafllnln kendisini İyi marka etmesi ve şuurlu bir oyun çıkarması sebep olmuştur. Şükrünün biri kornerden, dlftorl do kaleye yakın bir yerde serbest vuruştan çok ince ve hesaplı bir vuruşla altığı iki gol herkesin takdirini kazanmıştır.
Hakem Samih Duransoy maçı İyi idare etmiştir. Dünkü yapılan lig maçlarındaki tasnifte Beşiktaşlılar liderlik mevkiini bir puvan farkla yine muhafaza etmektedirler.
İznılrdekl İlk maçları
İzmir 31 (Hususî) — Bugün yapılan lik maçlarında Göztepe Kayagucünü 1-0, Demirspor Izmirsporu 3-2 yendi, Bu suretle Göztepe birinci devre lik birincisi oldu
ingllterede İlk maçları
Londra 31 (YİRS) — Bugün oynanan lik maçlarında birinci kümenin neticeleri şunlardır:
Llverpool • Arsenal 2-0
Woîvcrhampton - Blackpool 3-0 Manchrster City - Manchester United 1 - 2
Portsmouth - Mlddlesbrough 1-1 Stoke City - Derby County 1-3 Sunderland - Bolton İVanderer 2-0 Bu haftaki maçlara göre. Liverpool 35 puvanla birinci, Manchester United 33 pııvnnla İkinci, IVolverhampton ve Blackpool 31 er puvanla Üçüncü ve dördüncü gelmektedirler.
rak Kanunlarının kifayetsizliğini, bakım memurlarından köylünün çektiği sıkıntıları belirtmişler. Gelir Ver-glâinln aydınlatılması için İstanbul Defterdarının dikkatli çalışmalarını öğmüşler, boyaz «ehlrln yaptığı tahribatı anlatmışlar, bunun için şimdikinden çok daha ağır müeyyideler taşıyan bir kanunun, çıkarılmasını temenni etmişler, İzmit Kâğıt Fabrikasının üzerinde durarak, ucu2 kâğıt temini için tedbirler alınmasını istemişler ve Demokraside ilerlemek isteyen bir memlekette kâğıdın sudan ucuz olması lâzımdır. Çünkü demokrasi, fikri olgunlukla tezahür eder, fikri seviyeyi İse kitap yükseltir, bol ve ucuz kitap basmak için de ucnız kâğıda İhtiyaç vardır.,, demişlerdir.
Bazı delegeler de, Ziraat Muallimlerinin birer büro adamı olarak çalıştıklarını ve bunun fena neticeler doğurduğunu tebarüz ettirmişlerdir.
Bunlardan sonra aöz alan Tarım Bakanının beyanatım ekonomi sahi-fomlade neşretmiş bulunuyorus.
Şehrimizde olan diğer Bakanlar, bugün ve yarın dilekler faslında söz alarak, sıra He birer konuşma yapacaklardır.
Kongre, yılbaşı münasebetiyle bu* gün saat 14 e talik edilmiştir.
Şahın şehrimizden geçeceği haberi
Dün çıkan hu şayianın aalı olmadığı öğrenildi
New-York* tan hava yollylo R o maya giden tran Şahını Tahrana götürecek olan Hoiândtı uçağının dün îstân-buldıın geçeceği şayi olmuş ve ilgililerle Roma artıcında müteaddit teîsls muhaberesi yapılmıştır.
Fakftt sonradan öğrendiğimize göre Hoianda hcıva yollarına alt husus! bîr uçakla dün saat 13.40 ta Komaya varan İran Devlet Reisi yılbaşını burada geçirdikten sonra sabaha karşı Komadan doğruca Tahrana gitmeyi tercih etmiştir,
Rıza Tevflk'ln cenazesi bugün kaldırılıyor
Vefatı bbsük teessür uyandıran üs-tad filozof Rıza Tevfik Böiokbaşmtn cenazesi bugün ogle namesini müteakip yeni Şişil camiinden kaldırılarak AsrL mezarlıktaki ebedî istirahata:ıhına tevdi edilecektir.
b _ ____
Meteoroloji Teşkil iti genişliyor
Meteoroloji Genel Müdürlüğü bu yıl yurdun muhtelif yerlerinde 30 iklim is* tasyonu, 40 yağış İstasyonu açacaktım
Feshane yangını tahkikatı devam ediyor
Gayrı mAmul ambarla, monte dalreai. kesinıhane ve demirhane dairelerinin iç kırımlarının tamamlyle yanmasına sebebiyet veren FeHhane fabrikasındaki yangının tahkikatına dün de devam e-dlimlş ve akşam geç vakit yanan kısımda bir keşif yapılmıştır. Fakat ban yerler henüz çok sıcak ve için için yanan maddelerle kaplı olduğundan tam bir keşif ancak pazartesi günü yapılacaktır.
Faaliyetini kısmen tatil eden fabrika pazartesi gününden İtibaren normal faaliyetine başlayacak ve yangın yüsün-den kimse açıkta kalnuyacaktır.
Fransız Sefarethanesinde kabul resmi
Yılbaşı dolayısıyla Fransız sefiri va eşi şehrimizdeki Fransız Kolonisini bugün saat 11 de kabul edeceklerdir.
İsrail Elçisi, Ankaraya gitti
Evvelki gün şehrimize gelmiş olan îsrailin İlk Ankara Elçisi Ebnhu Sasson Cumhurbaşkanına İtimatnamesini vermek üzere bu akşam ekspresle Anka-rava hareket edecektir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ ROMAN
- 32 -
Halil Ramtz, bir yandan yemeğini yer, öbür yandan sofra arkadaşlariyie konuşurken zihni hep bu dâvalarla meşguldü. Onun İçindir ki, arasıra. iki kardeşten birinin sorduğu bir suale cevap vermeği unutuyor veya öbürünün bir sözüne “evet!,, demek lâzım gelirken ağzından yersiz bir "hayır!,, çıkıverlyordu.
Kimbilir, içi ne kadar ferahlanırdı, kendini ne kadar bahtiyar hissederdi, şu yanında oturan genç adam, fikirlerini veya hıralarını istediği gibi yazıp yayabildiği zamanlar!... Hdlil Ramiz, birdenbire, böyle bir düşünceye düştü ve yüreği benliğinin tâ derinliklerinden gelen bir hürriyet hasretiyle gizliden gizliye tutuşmağa başladı. Gerçi, o, öteden beri, parti İçinde serbest münakaşanın, serbest tenkidin daimî taraftarlığını etmiş ve bu fikrini fırsat: düştükçe şeflerin önünde bile söylemekten çekinmemiştir. Şefler? Lâkin, niçin bunların ikisinden birine başvurmağı düşünmemişti? Şimdiye kadar en geniş, en müsamahalı anlayışı daima onlarda bulduğu halde nasıl olmuştu da bu dâvasını tâ İlk gününden onların önünde müdafaa etmek aklından geçmemişti ? Halil Ramiz. pek yanlış bir yola sapmış okluğunu ancak şimdi hiâaedi-yor ve artık geriye dönmenin imkânı kalmadığını da görüyordu. Gerçi, bu yolun ortasında
i .6
hatasını anlayıp hem Umumi Reise, hem de Başvekile mektupla bütün meseleyi — baştan sonuna kadar — anlatmış ve onlardan kendini müdafaa edebilmek için bir fırka divanı toplantısına delâletlerini rica etmişti. Fakat. bunu yaptığı zaman iş işten geriniş bulunuyordu. Kâtibi Umumi kendisine verıl»*n o zehir zenberek istifanameyi, hemen yazıldığı günün akşamı, lâzımgelen tefsirlerle Şefe orzetnuş vc Dahiliye Vekili de aynı akşam “Halil Ramiz meselesi”ne dair elinin altında bulunan resmi malûmatı kendi mütalâalariyle tuzlayıp blberliyerck sofranın üstüne sermekte kusur etmemişti. Halil Ramiz, bu sahnenin nasıl geçtiğini — o mecliste hazır bulunan ahbaplarından birinin ağzından dinlediği İçin — pek iyi biliyordu. Gerçi, Fırka ve Meclis muhitinden olmayan, meselenin esasına da tam bir vukufu bulunmayan bu ahbabı görüp işittiklerini kendisine epeyce karışık vp eksik bir tarzda anlatmıştı. Fakat, aynı yerde, aynı sofra başında, yıllardan beri, buna benzer nice hâdiseyi yakından görmüş olan Halil Ramiz, kendi kuyusunun ne kadar maharetle kazıldığım, aleyhinde neler söylenip neler yapıldığını şahsi tecrübelerine dayanarak kolayca gözünün önüne getirebiliyordu. Zaten, bu İş için zemin çoktan hazırlanmış değil miydi? Aylardan beri Çankaya’ya çagırılmamasımn sebebi de bundun başka neye atfedilebilirdi? Evet, Halil Ramiz içinde bocalayıp durduğu şu acayip çıkmaza birdenbire düşmemişti. O çoktandır, etrafını gizilden gizliye, sinsi sinsi çevirmekte olan bir demir çemberin ortasında gözü bağlı dolaşıp durmakta idi. Bu çember ds-rala, durala, sıkışa sıkışa nihayet onu kıskıvrak kavruyıverince neye uğradığını bilmemiş, çırpınıp tepinmeğe başlamıştı. Bir demir çem-
157
ber!.. Lâkin, bu dcınir çember ne gibi bir politika ihtirasının ateşinde dövülmüştü? Halil Ramiz’in, kimseye bir kötülük ettiği, kimseyle hır ikbal ve mansap rekabetine giriştiği yoktu. Şefe ve onun koyduğu yüksek inkılâp prensiplerine sadakatten bir saniye ayrılmış değildi ve şimdiye kadar bu sadakatine karşılık hiç kimseden herhangi bir mükâfat da beklememişti. Çünkü bu prensipler onun kanı vo canı idi; çünkü. Halil Ramiz. bu prensiplere, en tatlı rüyalarını gerçeğe çıkaracak ve milli kudrete yüz yıllardan beri mahrum kaldığı yaratma hamlesini verecek tılısınılar gözlyle bakıyordu.
Gönç Millet Vekili, kendi kendini böylecc tahlil etmekte ikon birdenbire durdu; içinden: “Sanırım ki, en büyük kusurum da bu olmuştur’’’ dedi ve bundan bir kaç ay evvel, de, millet bahçesinde Neşet Babit’İn kendisine söylediği şu sözleri hatırladı: “Bir inkılâp yalnız mücerret prensiplerden mürekkep ideolojik bir mefhum değildir. Bunun bir de politika ve taktik tarafı verdir vc hiç bir inkılâp hareketinin bunlara dayanmadan yürütüldüğü görülmemiştir. Politikada ise elastikiyet esastır.” O zaman, Opportunisme’in bayağı bir tarifi o-larak dinlediği bu lâkırdılarda, şimdi, şahsiyetindeki eksiklikleri merhametsizce meydana vuran bir aydınlık buluyordu. Evet, hep inkılâbın mistiki İçinde bir somnambül gibi gözü kapalı yürümüş, yürümüş ve bu son hâdisenin snrsın-tısiyle uyanır uyanımız kendini güden rüya İle hiç münasebeti olmıyan bir âlemin alacalı kalabalığı ortasında ne yapacağını şaşırıp kalmıştı.
Halil Ramiz bu rüyadan tam şu sırada u-yamyormuşcasına silkindi ve yanındaki genç
adama doğru iğillp;
158
“— şimdi neyle meşgulsünüz? diye sordu. Selim Sabrl, bir kahkaha salıvermekten kendini güç zaptetmlşti;
“— Demindenberi onu arzedlyordurrı Beyefendi!..
Durdu vo gözünün ucıyle kardeşine bakarak gülümsedi. Halil Ramiz, büsbütün şaşaladı:
”— öyle ya, öyle ya.... Avukatlık ettiğinizi söylüyordunuz; dedi.
“—Henüz başlamadım Efendim: fakat yakında bir meslek arkadaşımla ortaklaşa bir yazıhane açmak niyetindeyiz. Şimdilik, ıransızca-dnn bazı İlmî eserler tercüme ediyorum» ama. . bunları nasıl bastıracağımı bilemiyorum. Bana dediler ki, Maarif Vekâleti bu nevi ciddi eserleri muayyen bir Ücret mukabilinde satın alıp Devlet Matbaasında bastırıyormuş! Ankara ya biraz da bu iş için gelmiş bulunuyorum. Fakat, maalesef, bu Vekâlette tanıdığım bir kimse yok.
Selim Sabrl, burada biraz durakladı ve sıkılgan bir tavırla önüne bakarak:
«•— Bilmem, dedi, Bir kartınızla beni Vekil Beye takdim etmek lutfunda bulunmanız kabil imdir?
Halil Ramiz, genç adamın bu üstü kapalı ricasına müsbet veya menfi bir manâ ifade et-miyen şu karşılığı verdi:
“— Hay, hay...
Zaten yemeklerini bitireli hayli olmuş, kahve vc cıgara faslı da lüzumundan fazla sürmüştü. Karpiç lokantasının kocaman şaline, bir ge-ceyarısı treninin hareketinden sonraki garların ıssızlığı çökmiye başlamıştı. Halil Ramiz gitmek için ayağa kalkınca öbürleri de kalktı. Bomboş masaların arasından geçerek dışarıya çıktılar. Kapının önünde vedalaşacakları sıra-150
da iki kardeşten biri, Halil Ramiz’in eski talebesi kekeliye kekeliye:
“— Benim de bir ricam vardı, sizden... dedi: müsaade ederseniz önümüzdeki pazar günü tayin buyuracağınız bir saatte gidip sizi göreyim;
Halil Ramiz, eski talebesinin kendini niçin görnûye geleceğini tahmin ediyordu: Ahmet Sabri, Hariciye Vekâleti memurlarındandı. Mutlaka bir elçilik kâtipliğine tayinine delâletini istlyecekti. Evet, bu tahmininde hiç yanılmıyordu. Ahmet Sabrl geçen yıl. Cumhuriyet Bayramı balosunda yanma sokulup da gadre uğradığından. Hâriciyeye gireli üç sene olduğu halde henüz dışarıda bir vazifeye gönderilmediğinden yanayakıla şikâyet etmemiş miydi? Halil Ramız içinden: “Tuhaf şey, dedi. Anlaşılan bu iki delikanlının no vaziyette bulunduğumdan haberleri yok.” ve hazin hazin gülümsıyerek "Ulus” meydanına doğru yürüdü. “Haberleri olsaydı, beni masalarına davet etmek şöyle dursun. belki dc. kim olduğumu bilmemezllkten geleceklerdi.” diye düşünüyordu.
Son günlerde herkesten o kadar sıtkı sıyrılmıştı, yakından ve uzaktan tanıdığı bütün insanlar hakkındakl emniyeti, itimadı o kadar sarsılmıştı kİ, kendisine uzanan her eli ya bir kinin, ya bir hasedin, yahut da demincek olduğu gibi bir egoist düşüncenin İtkisine atfediyordu. Halil Ramiz. Saman Pazarından yavaş yavaş evine doğru yol alırken demindenberi halledemediği muammalar kafasının içinde birer birer çözülmiye başlamıştı: Bir vakitler Çankaya'ya pek sık gidip gelişleri kim bilir kimlerin kıskançlığım uyandırmış vc kim bilir ne gibi fitnelerle oradan uzaklaştırılmıştı.
fDcıamt tur)
160
1 Ocak 1950 YENÎ İSTANBUL ‘ Sayfa 3
Yazan ;
ON yaprağı dün gece kopan 1949 yılı kapımızı çalarken, daha sonbaharda pek de iyi bir ziraat senesi olmıyacağı intibaını uyandırmıştı. Çiftçi tarlada tohum atmaya hazırlanırken soğuklar birdenbire bastırmış, her tu raf, kış boyu karla örtülü kalmıştı. Kışlık c-kim çok yerde tamamlanamadı. Halbuki Anadolunun bilhassa hubu-batçı bölgelerinde güz aylarında yapılan zerlyat kıymetlidir. Bu kıymet, mahsulün daha ziyade emniyetle yetişme imkânlarını taşımasından doğmaktadır. İlkbaharda toprağa atılan tohumun talihine pek güvenile-mez. Evvelâ havaların toprağı ne derece işlemeye fırsat vereceği belli değildir, sonra yağışların muntazam olup olioâıyacağı meçhuldür. Buna karşılık sonbaharda ekilip vaktinde yeşeren ekinler, pek büyük bir fevkalâdelik olmazsa kendini daima kurtarır. Bu sebeple güz aylarındaki ekim Türk hububat çiftçisinin bir nevi sigortası sayılır.
Geçen yıl çiftçimiz toprağı iyice e-kemedikten başka, öteden beri hububat ambarı olarak tanınan Orta Anadolunun en verimli vilâyetleri bir de kuraklık devresi geçirdiler. Sert kışın buna eklediği hayvan telefatı köylümüzü bir hayli zor duruma soktu. Netice itibariyle yıllardan bçri vâki olmayan bir mecburiyetle, altın ve döviz karşılığı hariçten buğday satın almıya mecbur olduk. Bunlar yetmiyormuş gibi bazı bölgelerde yaz başında, hattâ yaz ortalarında şiddetli yağmurlar yağdı. Bu yüzden şehir, kasaba ve köylerimiz ayrıca bir hayli zarar gördü ve 1949 yılı umumî gidişiyle eylül ortalarına kadar yalnız cesaret kıran bir yıl olarak devam etti.
Ancak yaz sonlarına doğrudur ki, memleketin her tarafında müsait havalar esmeye başladı. Bu fırsatı kaçırmak istem İyen köylü sapanına sarıldı. Tohumluklar da vaktinde yetiştirildiği için geçen yılın acısını çıkaracak genişlikte tarla sürüldü ve ekildi. Eğer, bugüne kadar geçtiği şekilde devam edip tabiatın yeni bir azizliği olmazsa memleket görmediğimiz bir hububat bolluğu ile karşılaşacaktır. Yağmurlar toprağın bereketini sağlıyacak miktardadır. Bugüne kadar hafif giden kış sayesinde korkulan hayvan telefatı da olmamıştır.

Y’eni bir uranyum madeni bulundu
★ Londra 31 (YİRS) — New-York-tan gelen beherlere göre. Ameri-kada henüz ismi bil dinimi yen bir bölgede geniş bir uranyum damalı keşfedilmiştir. Bu damar işletmeye açıldığı zaman Amerikanın ehemmiyetli madenelerinden birini teşkil edecektir.
İngiltere yabancı dövizler üzerindeki bazı tahditleri kaldırıyor
★ Londra 31 (A. A.), (Lps) — İngiliz Hazine Bakanlığı bir ocaktan itibaren yabancı dövizler üzerindeki bazı tahditleri kaldıracaktır. İngiltere'ye yatırılacak olan yabancı sermaye, yatırım miktarını aşmamak şartiyle çekilebilecektir. İngiltere’den bazı memleketlere hicret edecek olan Ingiliz-ler, şimdiye kadar yanlarında 100 sterlin götürebildikleri halde bundan sonra dört sene müddetle 5 000 İngiliz lirası götürebileceklerdir.
Prof. l)r. Kerim Ömer Çağlar
Tabiat şartlarının 1919 dakl hayli müsaadesiz durumuna karşılık bu yıl içinde çiftçimize yapılan yardımları ve ziraatimizi yükseltmek yolundaki çalışmaları müspet netice vermiş olarak görmek mümkündür. Marshall yardımı bunun önünde gelir. Memlekete geniş ölçüde ziraat makine, vasıla ve ilâçları getirtilmiş ve bunlar çiftçimizin eline ulaştırılmıştır. Yurdun muhtelif yerlerinde açılan ziraat makinist kurslarında birçok memleket evlâdı yetiştirilmiş ve kıymetli ziraat vasıtalarının ehliyetli ellerde kullanılmasına doğru kuvvetli adımlar atılmıştır. Sabit ve seyyar makine tamir atelyelerinın vücude getirilmiş olması ve yedek patça yüzmelerinin artırılması maki-nah ziraatın daha muvaffakiyetli tatbik ma yol açmıştır.
1950 yılına daha müsait imkânlarla girmek üzere bulunuyoruz. Bu yıl da yardım plânından bir çok yeni vasıtalar gelecektir Kurslara devam edilecektir. Tarım Bakanlığı geçen seneye nispetle dörtte bir fazla bütçe ile çalışacaktır. Toprak ve Orman Kanunlarındaki tadiller zi-raatte mülk ve çalışma emniyetini daha esaslı müeyyidelere bağlamak Üzeredir. Ziraat Teşkilât Kanunu başta olmak üzere devlet, tarım bünyesinde ve halkla münasebetlerinde köklü değişmeler görmek yolundayız. Ziraat Bankası sermayesinin artırılması kredi mevzuunda daha ümitli günlere gittiğimize bir işarettir. Bayındırlık bütçesinde su işlerine 20 milyona vakırı bir ödeneğin konulması bu vadide yeni ümitler doğmasına sebep oluyor. Su işlerinin müstakil bir idareye devri lehindeki hareket 1950 de kati bir inkişaf bulursa aynı yerde bir gün kuraklıktan, ertesi gün su baskınından mustarip memleket parçalarında hakiki cennetler kurmak şansına kavuşacağız.
Bütün bunlarla 1950 senesi Türk milleti için refah getirecek bir yıl olmak ümidini vermekte ve sıkıntdı bir iktisadi ve zirai durumda bulunan Avrupa memleketlerine karşı taahhüt ettiğimiz yardımı daha iyi şekilde yerine getirmek hazırlar görünmektedir.
Bu iyimser vaziyetin mâni olacak beklenmedik
çıkmamasını temenni edelim.
fırsatlarını
devamına hâdiselerin
rB ■!(! ^BllltVllt»
ı
İngiliz - İsrail ticaret konuşmaları
★ Hayfa 31 (Nafen) — Bundan iki ay evvel inkıtaa uğramış olan Ingiliz ve İsrail Hükümetleri arasındaki ticaret müzakereleri önümüzdeki ayın ilk günlerinde tekrar başlayacaktır.
Şlll, petrol İhraç eden memleketler arasına girdi
★ Santiago 31 (Nafen) — Şilinin de petrol ihraç eden memleketler arasına katıldığı bildirilmektedir. Bu memleket şubat ayında Uru-guvay’a 711.000 sterling değerinde petrol satacaktır
Ingiltere - İsveç ticarî anlaşması
★ Londra 31 (Nafen) — İsveç ile İngiltere hükümetleri arasında yeni bir ticari anlaşma imzalanmıştır. Bu sene sonunda müddeti dolan ticaret anlaşmasının yerine bu imzalanmış olan anlaşma yürürlüğe girecektir.
Marshall Yanlımı mevzuunda
Yıl sonu mesajları
Russell Dorr’un beyanatı
Her Tiirk, iktisadi programın muvaffakiyetini temin eden bir unsurdur
Ankara 31 (A.A.) — Marshall
Plânı çerçevesi dahilinde Türkiyedo bu sene içinde elde edilen muvaffakiyetleri gözden geçiren İktisadi İşbirliği İdaresi Türkiye îcra Komitesi Başkanı Mr. Russell H. Dorr, ilerlemenin artık Türk halkı tarafından da daha geniş bir şekilde işbirliğine iştirake ihtiyaç gösterecek dereceye gelmiş olduğunu belirterek demiştir ki:
"Hiçbir devlet adamı veya teknik uzmanlar grııpu bir programın en zengin neticeleri doğurmasını yalnız başına sağ’.ıyamaz. Halkın dinamik gayretlerine ve samimî bağlılıklarına da büyük bir ihtiyaç vardır
Her Türk vatandaşını, memleketinin İktisadî programının muvaffakiyetini temin için yapılan gayretlere iştirak eden bir unsur olarak telâkki etmelidir. Her Türk vatandaşı Mar-slıall Plânından şahsen faydalanacaktır. Çünkü bu plânın başlıca gayelerinden biri de vatandaşların hayat seviyelerini yükseltmektir.
Tarlasını lâzım geldiği gibi iyi bir şekilde süren ve kullandığı malzemeye iyi bakan çiftçi sadece kendi refahı bakımından değil, bütün vatandaşlarının refahı bakımından da en mühim yardımı yapmış olacaktır 'ilk Marshall Plânı traktörü Türk topraklarına geçen sene mayıs ayı İçinde gelmişti. O zamandan beri •1000 tane traktör memlekete gelmiş ve dağıtılmış veya dağıtılmak için tahsis edilmiş, kontratlara bağlanmıştır.
Geçen sene Zonguldak liman projesi hâlâ.hayallerde yaşıyan bir rüya idi. Bugün Karadeniz mın takası ticaretine vardım edecek olan bu çok mühim limanda inşaat başlamıştır.
Türk kromunda da yine buna benzer bir ilerleme kaydedilmektedir. Bu krom dünyanın en İyi kromudur
Truman Doktrini Yardımı altında memlekete gelmeye başlıyan yol inşa malzemesi şimdi Marshall Plânı altında gelmektedir Marshall Plânı Türkiyeye binlerce dolar kıymetinde modern yol inşaası malzemesi göndermektedir. Türkiye iktisadiyatında hayati bir ehemmiyet taşımakta olan yolların inşası için bu malzemenin büyük bir kısmı şimdiden yol inşaatında kullanılmaktadır.
Bütün bunlarla beraber, Türk teknik elemanları, Amerıkaya giderek tetkikatta ve müşahedelerde bulunacaklardır. Bunların bazıları şimdi o-radadır ve bir kısmı da yolda bulunmaktadır.,.
Mali yardımdan bahseden Russell H. Dorr, 1950 senesinin 30 hizaran tarihine kadar Türkiyenin yüz altmış dört milyon 100 bin dolarlık bir Marshall Plânı yardımı alacağını a-çıklanuştır. Bu yardımlar, hibe, tiraj hakkı ve ödünç olarak verilecektir.
1949 senesinde Türkiyedeki fena mahsulden bahseden Russel H. Dorr, bıı buhran içinde Marshall Plânının Türkiyeye yardım ederek Amerika -dan 150.000 tonluk buğday göndermiş olduğunu da bildirmiş ve önümüzdeki mahsul senesi için buğday, pamuk ve bu kabil mahsuller için yapılan geniş nispetteki ekim çok Limite vericidir Marshall Plânı maki-nalarınin yardımı ile ge erek sene bu iki çok mühim mahsulün iyi olacağı ümitler de çok kuvvetlidir.*’ diyen mahsullerin iyi olacağı lıakkındaki Dorr, sözlerini, Türkiyenin milletlerarası İşblrliğindekl rolünün arttığını görmekten memnuniyetim belirterek bitirmiştir
Devlet Bakanının beyanatı
Paramızı, sıhhatli ve sağlam esaslara istinat ettirmeye çalışıyoruz
Ankara 31 (A.A.) — Avrupa İkti-sadİ işbirliği Teşkilâtı içinde Türkiyenin çalışmaları etrafında Devlet Bakanı Cemil Sait Barlas şu beyanatta bulunmuştur:
"Türkiye, Avrupa ekonomik işbirliği çerçevesi içindeki faaliyetini ve bu çerçeve içinde elde ettiği yardırın birçok kereler belirtildiği gibi daima Avrupa ekonomisine en iyi şekilde muavenette bulunabilmek için kullanmaya çalışmış ve seçtiği yol da daima Türk ekonomisini diğer katılan memleketler ekonomisi içinde mütalâa eden bir yol olmuştur,
Yine Türkiyenin aldığı yardımların tahsis sahaları gözönüne alınırsa bunların hepsinin uzun veya yakın vâdeli istihsalâta ait olduğu görülür. Bundan yegâne istisna 1919 senesinin nâmüsait hasadı yüzünden buğdaya sarfetmek mecburiyetinde kaldığımız paradır.
Eğer Türkiye programlarını tahakkuk ettirebilirse, pamuk, kömür, demir, krom, bakır, kurşun, antımııan gibi pek çok iptidai maddeyi, buğday, arpa, yağlı tohumlar gibi birçok gıda maddesini Avrupaya temin edebilecek, buna mukabil onlardan kendi istihsalâtını arttıracak birçok maki-nalar ve ekipman malzemesi almak suretiyle Avrupa istihsalâtının bir kısmını massederek bu istihsalâtm aynı hızla devam edebilmesini temin edecek âmillerden biri olacaktır.
Bunun yanında Türkiye mail politikasını ve dolayısiyle parasını sıhhatli ve sağlam esaslara istinat ettirmek için azami gayreti sarfetmekle, bir yandan enflâsyona mâni olucu malî tedbirler almaya çalışırken, diğer taraftan da parasının kıymetini sarsacak ticarî yollardan tevakki etmeye gayret etmektedir.
Bu kabilden olarak 1948 senesine kadar ticaretininin % 15 i takasa tâbi iken takası tamamiyle anlaşma rejiminden çıkarmış ve büyük tahdidata tâbi tutarak bunu (7/ 50 nispetinde azaltmaya muvaffak olmuştur.
Yine ticaretinde prim gibi fena tesirler yapan sistemlerden tevakki etmekte ve kendi gücü yettiği kadar paralar arasındaki “disparite,. tesirlerinden kaçınmaya çalışmakta ve çift fiat esasını tatbik etmemektedir. Bu arada dolarlı ihracatı her türlü takyidden âzade kılmak suretiyle ona büyük bir rüçhan tanımıştır.
Hatırlarda olduğu gibi, Türkiye 1916 senesinde aldığı bir kararla parasını ayarlamış ve dış ticaretinde iki taraflı muvazene esasını terkede-rek genel tediye muvazenesi yoluna gitmiş ve bu suretle ithal mallarında tam rekabet: esasını temine çalışmıştı. Bu politika o zaman dünyada istihsalin azlığı ve talebin fazlalığı ve aynı zamanda hemen hemen bütün memleketlerin İki taraflı tediye muvazenesine bağlı olmaları yüzünden akamete uğramış ve Türkiye de bu politikasından vazgeçmek mecburiyetinde kalmıştı. Bu sebeple şimdi tekrar önüne çıkan bu imkânı kul-anmak arzusundadır ve bu gayeye erişmek için teşkilâtın aldığı karara tebaiyyetle. evvelce edindiği tecrübeyi de gözönünde bulundurarak katılan memleketlerden 1918 senesinde ithal ettiği malların % 50 sine tekabül eden nispette muhtelif kategorilere dahi) ithal ma larına ait bır( serbest liste tesis etmiş veb u listeye dahil malların, kendisinin muvakkaten "debiteur,, kalması esasını kabul eden memleketlerden serbestçe ithaline müsaade etmiştir.,,
Milletlerarası Banka, Sanayi Bankasını finanse edecek
Bu suretle hususî ve yabancı sermayenin endüstrimizin kalkınmasında yer alması sağlanmış oluyor
O
Haydarpaşada silolar Doğu illeri tezek yakmaktan kurtarılıyor — tesisatla kalkındırılıyor.
İstanbul limanı inşa ediliyor kuruluyor —
Ağaçlı linyitleri modern
Başbakan C.H.P. İstanbul 1| Kongresinde Hükümetin icraatına ait beyanatta bulunmuştur:
"— Memlekette hususî sermayenin inkişafına meydan verecek tedbirlere tevessül edilmiş bulunmaktadır. Bu maksatla Milletlerarası İmar ve Kalkınma Barıkasiyle temaslara geçildi. Bu temaslar neticesinde Bankanın mümessillerinden Mr. Johnston memleketimize gelerek tetkikler yaptı. Bize Bankanın teklifini getirdi. Biz de Hükümet olarak buna mukabil teklifte bulunduk. Buraya hareket e-derken, memnuniyetle öğrenmiş bulunuyorum ki, Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası, bizim mukabil teklifimizi kabul etmiş bulunmaktadır. Bu Bankanın yardımı, memlekette kurulacak Sanayi İşletme Bankasının tesisine hasredilecekto. Devletin yapmadığı,* tesis etmediği maddelerin hususî endüstri tarafından yapılması lâzımdır. Sanayi Bankasının faaliyete geçmesi ecnebi sermayenin memlekete hayırlı bir şekilde akmasına ve memlekette müteşebbis vatandaşların harekete geçmelerine imkân verecektir.,,
Başbakan bundan sonra imar faaliyeti hakkında rakamlara dayanan izahat vererek Istanbulun iktisadi meselelerine temas etmiştir. Başbakan demiştir ki:
"— Evvelâ Haydarpaşada malları doğrudan doğruya trenden alacak bir liman meselesi bahis mevzuudur. Milletlerarası Banka bu limanın yapılmasını ve bu iş için lâzım gelen parayı vermeyi esas itibariyle kabul
• • -••uı.* . Nr* un t i Mi>«u(iM •.«—-- — t r —ıııiM~—nnııı:nniTTnmpiînıı
Tarım Bakanının konuşması
-----------o------------
Dün, C. H. P. il kongresinde söz alan Tarım Bakanı, bilhassa orman mevzun üzerinde durdu
C.H.P. İstanbul 11 kongresinde tarım mevzuundaki dilekleri takiben söz alan Bakan, umumiyetle 25 aralık 1949 tarihinde İzmit Kongresinde vermiş olduğu ve gazetemizin 26 aralık 1949 günkü nüshasının Ekonomi sahifesinde çıkan beyanatını tekrar etmiş ve mezkûr konuşmasına aşağıdaki noktaları ilâve etmiştir:
"— Türkiye, Marshall Plânından istifadeye başladığımız güne kadar ancak 3200 traktöre sahipti. Bu rakam bugün 6000 e çıkmıştır.
Bizden çok daha küçük bir memleket olan Danimarkada 18000, Ho-lândada da 12000 traktör vardır. Şu rakamlar gösteriyor ki, istihsal vasıtalarında çok gen bir seviyede bulunuyoruz. Marshall plânı 1952 senesine kadar devam edecektir. Programımız tahakkuk ettiği takdirde Türkiye büyük bir ziraat hamlesi yanacaktır.
Memurlarımızı ve ziraat muallimlerini tam mânasiyle köy ve köylünün emrinde çalıştıracağız. Bunun i-çin bir teşkilât kanunu çıkarmak ü-zereyiz.”
Şarap ihracatında prim
ftlrk şarap fiatlerınin beynelmilel iarap flitlerine göre biraz pahalı olması yüzünden şimdiye kadar geniş mikyasta ihracat yapılamamakta idi.
Son zamanlarda dünya piyasalarında çok beğenilen şaraplarımızın ihracı için Tekel İdaresi litrede 10 ku
etmiştir. Hububat ihracatım temin maksadiyle Haydarpaşada büyük silolar inşa edilecektir. Bundan başka tahmil ve tahliye için de en yeni vasıtaları getirmek kararındayız.
Istanbulun elektrik ihtiyacını temin etmek için bize muhtelif teklifler yapıldı. Ağaçlı linyitleriyle işli-yecek bir fabrikadan bahsedildi.
Tetkiklerimiz neticelenmiş ve Is-tanbulun Çatalağzı santralından getirtilecek havai hatlarla daha ucuz elektrik temin edileceği sonucuna varılmıştır. Bu hususta lâzım gelen vesait sipariş edilmiştir. Bundan başka, Sanyerdc kurulacak santral da, hem Ankara, hem de İstanbul için lâzım gelecek fazla cereyanı verebilecektir. Bütün bu tesisleri kurmak için Amerikan yardımından istifade ediyoruz.,.
Kömür meaelesl
Başbakan maden kömürü meselesine temas ederek, istihsalin arttırılması için alman tedbirleri belirtmiş ve gelecek yıl bu istihsalin yüzde 40 artacağını söylemiştir. Başbakan, mahrukat olarak linyit kömürünün kullamhııaslyle kömür ihracına imkân bulunacağını belirtmiş ve Doğu Anadoluda mevcut linyit ocaklarının faaliyete geçmek üzere olduğunu, bunlara giden bir hat çekileceğini ve bu hattın, hâlen işlemekte olan Erzurum - Karaköse demiryolunun ray-lariyle döşeneceğini söylemiştir.
Başbakan "Böylelikle Şark kömürü olan tezekler de mahrukat olmaktan çıkacak ve gübre olarak kullanılacaktır., demiştir.
Bundan sonra tohumlarımızın dejenere olduğunu belirten Bakan, başka memleketlerdeki ıslah ameliyesi-nın serbest çiftçiler tarafından başarıldığını, bizde mütehassıs çiftçi bulunmadığı için bu işi de devletin ü-zeıine aldığını söylemiş ve mart a-ymdan sonra, memleketin muhtelif h’’lgeleriuin bünye ve hususiyetlerini uygun tohum yetiştiren istasyonların faaliyete geçeceğini bildirmiştir.
Bilâhare Orman mevzuunda duran Tarım Bakanı, Orman Kanununun 40 kadar maddesinin tâdil edilmek üzere bulunduğunu, değişecek maddelerden olan 1 inci maddenin, çalılıkları orman saymadığını ve diğer maddelerin de 1000 dönüme kadar olan ormanları hususi mülkiyet sının içine aldığım, ayrıca köy ormanlannın, köylerin hükmi şahsiyetlerine devredileceğini izah etmiş ve: "— Mevcut orman işletmelerinin rasyonel çalıştığını iddia edemeyiz Hattâ bunlardan büyük bir kısmının lüzumsuzluğuna kaniiz. Onun için mevcut 112 işletmeyi 15 e kadar indireceğiz.,, demiştir.
ruş prim vermeye başlamıştır. Hususi şarap âmillerinin de geniş mikyasta ihracat yapmalarına yardım eden prim usulünün tatbikinden sonra müspet neticeler elde edileceğine muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Tekel İdaresi, yeni içki
■evileri üzerinde çalışıyor
Tekel İdaresi mevcutlara ilâveten en müşkülpesent meraklıları bile tatmin edecek yeni içki çeşitleri imali için çalışmalarına başlamıştır.
Likör fabrikasında tecrübeleri yapılma kda olan bu içkilerin Avrupada-ki emsaliyle boy ölçüşebilecek bir nefasete ulaşması uğrundaki çalışmalar hayli ilerlemiştir.
Yeni İçki nevileri bir iki aya kadar piyasaya çıkarılacaktır.
Şehrimiz fabrikatörlerinin bir teşebbüsü
Şehrimizdeki fabrikatörlerden mürekkep bir heyet bugün Başbakanı ziyaret ederek, Sanayi Bankasının kuruluş şekli hakkında izahat alacaklardır. Bu heyette Bölge Sanayi Birliği başkanı, pamuklu dokuma, demir eşya fabrikatörleri bulunmaktadır.
Sanayiciler toplantısı
Dış Ticaret Dairesi Başkanına göre, maksat yalnız ithalâtın tahdidi veya men’i değildir
Ankara 31 «Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Dış Ticaret Dairesi Başkanı bugün bir basın toplantısı yapmış ve Bakanlığın Sanayici ve ithalâtçılarla olan temaslarının mahiyetini açıklayarak demiştir ki:
"— Toplantıların gaye ve maksadı yalnız sanayiin İhtiyaçlarını tes-bit olmadığı gibi ithalâtın men veya tahdidine de matuf değildir. Bakanlık bu toplantıları tertip ederken muayyen bir zümrenin durumunu değil o maddeye alt ticareti kül olarak nazara almak suretiyle ithalât, imalât, dahili ticaret ve hattâ ihracat durumlarını bir arada incelemeyi düşünmüştür. İthalâtın men veya tahdit gibi müstehliki dış pazarlardaki fiyat inişlerinden mahrum bırakmayı istihdaf eden tahditlere gitmek bahis mevzuu değildir. Ancak, esasen lisans mekanizmasiyle yapılmakta olan ayarlama bu gibi toplantılarda tesbit edilen donelere göre ihtiyaca daha uygun bir tarzda cereyan edebilecektir.,,
Dericilerin kauçuktan ayakkabı yapılması karşısında zarar uğradıkları yolundaki şikâyetler hakkında sorulan suale de şu cevabı vermiştir.
"— Filhakika deri ayakkabıların kauçuk ayakkabılar karşısında müşkül durumda okluğu muhtelif vesilelerle ve son defa bakanlıkta yapılan toplantılarda ileri sürülmüştür. Bakanlık bu iki nevi imalâtın maliyet unsurlarından birinin aleyhine olan bir unsur varsa bunun ortadan kaldırılması ve iki sanayiin de biribirin-den farksız birer rakip olmasının bertaraf edilmesi üzerinde duracaktır. Ancak, ucuz imalât büsbütün ortadan kaldırılarak müstehliki pahalıya aldırmak mecburiyetinde bulundurmak gibi şayanı arzu olmıyan tahditlere ve gayrı iktisadi himayelere gidilmiyeceği tabiidir.
I
Bugüne kadar verilen kahve ithal müsaadesi
Ankara 31 (Hususî muhabirimizden) — Bakanlık bugüne kadar 8500 tonluk kahve ithali müsaadesini vermiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan kahve fiatlerinin bütün dünya piyasalarında düşüş kaydettiği bildirilmektedir.
İthal müsaadesi verilen memleketler
Ankara 31 (Hususi muhabirimiz-den) — ihraç mevsimine girilmiş olduğundan, artan dısponibilite nispetinde Almanya, Fransa ve sterlin bölgesi memleketlerinden ithalâta müsaade verilmektedir.
I 317X11/1949 Cumartesi
YABANCI BORSALAR
MEMLEKET TİCARET BORSA ı. ARI
ESHAM VE TAHVİLAT
KAMBİYO
Bor salarda Vaziyet
İstanbul Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Açılış
Knınıııı.*}
(•t
İstanbul
Cjliglih
Altınlar
Bugün
Eski kur
Llrn
Liru
onsu.
En aştığı En yukarı
11.-
10.-
Zürich Borsası (Serbest)
120.—
I.HViçr/- Frangı
En ytıkar»
En n »avt
Borsada bir muamele olmamıştır.
191b
10»
270,—
280.—
210.—
54.—
22-
İzmir:
0,65
1 2>
0.00
1.07 50
68.— 141.—
45.-170.—
•• e»
t •
• ı
II
1949 yılının son günü olan bugün İzmir Ticaret Borsasında tam mâna-siyle sükûnet hâkimdi. İlgili tâcirlen göre, ocak ayının on beşinden aonra dış muamelelerde inkişaf görülecek*
210.— 170.— 175-
Gümüş Gr. Plâtın
255.—
151 —
178 —
ıı ur»
1.29
10 2’1
1 10
170.—
190.— 180.— 123.—
170.-
100.—
57.— 139.—
46.— 150.—
36.-
16.—
52.—
22.10
32.— il.— 84.-
83.—
70.-
1
100
100
100
100
100
100
100 Liret ...
100 Drahmi ..
100 Escoudos
Müdafaa
l|
Demiryolu
32.10 42 — 33.-83.-72.—
260.—
285.—
200.—
I ıırk lirası ...
Dalar ...........
Sterlin .........
Fransız Frangı
Kıırıı Meyvıdar
Fındık (kabuklu alvrl) ... Fındık (İç tombul) ......
Ceviz (kabukhı) .........
Ceviz (lc natürci) ......
Adana
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala 1 .. Akala II Akala III Yeril 1 ... Yerli H .
Buğday yumuşak Buğday sert ..
Dün sene sonu dolayısiyle Ticaret Borsasında mahdut miktarda hububat üzerine iş olmuştur. Esasen blân-ço ve sene sonu hesaplariyle meşgul olan birçok tacirler, borsaya bile gel memişti.
Kambiyo ve Esham Borsası da Çüı hâdisesinin tesiriyle durgun geçmiş tir. Esasen bankalar kapalı olduğu için ,her zaman olduğu gibi, kambiyo ve esham üzerine muamele cereyan etmemiştir.
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Sterling.....
Dolar........
Fr. Frangı . İsviçre Fr. . Bclç. Fr.....
İsveç Kr. .. Florin.......
Külçe terli Ur. Külçe DejcıiNfttı , Cumhuriyet Reşat ...........
Hamit .......
Gulden.......
Ingiliz.....
Franaız kok. Napolcon III İsviçre ... „
New-Y«»rk ta ;
7.85
280.25
0.80 64.03
5.60
54.12.50
73.G8.40 0.44.128 0.01.876
9 73.90
Kapanış
7.84 280.-
0.80
64.03
5.60 6-1.12.50 73.68.40 0.44.128 0.01.876
9.73.9C
Tr5 %5 %5
%5 %5
ikrnmlycli tahviller
1933 Ergani ..........
1038 ikramiyen .......
Milli Müdafaa 1.......
1941 Demiryolu IV. ...
1941 Demiryolu V......
%4 1/2 1919 Ikrnmlyell ...
Diğerleri
1941 Demiryolu V1.....
Kalkınma 1............
11.......
IH.........
İstikrazı 1, ....
II.
23.
21.20
20.50 10(1.-
95.90
05 50
23
21 23
20.50 100.
96;—
05.N‘

Bugün
■:;o %0
(
r(6
%6
D7.
95.70
07.30
96.60
97.-
97.-
(ıımıımt.
du>;«la> V umuşuK ..........
Buğday Seri ................
»Vrpa BiıulHı ........
Arp» vetıılik (dökme).......
Mısu (Snri) ......
F/i8iılva Tombul (çuvallı) Fnaulva Çalı sor» ıdökmoı Ku’-vınl
Mercimek Kırmızı kabuklu Mercimek Yeşil .............
Mnhııl mrn .................
1.36
31.23
21.— 25.10
21.30
33 -
37.-
34.—
Eükl
Klt
31.35
30.10
25.10
25.-
24.20
33.—
Uzum çeKiruckHiz No. il • nelr A serisi No. 8
B perisi No. 108
Pamuk Akala 1........
Pamuk Akala II. ...
Paınuk Akala III Pamukyağı (ratlno) Pamuk çekirdeği ...
• e •
55.5
53.—
13.—
233.—
222.—
210.—
155.—
16.—
Son kapanış
56.—
53.—
43.— 234.-224.—
155.—
16.—
6.17
6 23 •12.30 41.60 42.— 40.80 55.25 46.75 43.70 42.—
^7 %7 %7
%7 %7 %7
' ■ 7
%7
$$7
1934 1034
1941
1041 1041
Milli
Slvaa-Erzurum I.
ILV11.
I....
11......
III....
1......
11......
IH.....
IV ...
41.K»
20.80
20.90
21.68
21.20
20.20
21.00 21 85 20.45
ı (ıgh iHhiMiılıır:
Ayçlçvğı tabumu . Keieııtulıuıııu ......
Kendir tohumu ........
Susam ........ *.....
Yer fıstığı kabuklu
Adana Ticaret Borsası
200/225
162/185
165
107/200
160/172
$35
Gümüş, Platin _____
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y Tertip A/B C ı, m ilme». Sonat 106.- 63.60 67.00 107— 63- 68—
Şirket Hisse Senetleri
T» C. M erkez Barı kunt rürkıye îş Bankanı riirk rJi( ırH Bankam Aı-alıın Çimento Şark Değirmencilik Milli Readürrın» 116.00 21.90 6— 16— 13,26 116.00 25— 5.- 16— 23.50
Ecnetr Tahviller
Mısır Kredi fonalve 1903 O .. 1911 -
Dauıınııı Itıırn (imldolori: riftlk ana mal ...........
Tiftik (Natürel) ..........
Yupnk Anadolu (Kırkım)
İlam deriler:
Sığır nala m ura Kilosu ...
Keçi tuzlu kuru kilonu ....
Koyun hava kurusu kilosu Mezbaha sığır vaş kilosu
\euııtl yıiUhır:
Zeytinyağı ı Ekstra ekstra) Ayçiçeği Rafine
Fındık vafiı


Eskişehir Ticaret Borsası
s*
82.00
82.
Dün Eski kur
Kıığdny (Buşolı=Sent) Sert Kış mahsulü No. 2. ... 260.— : 260.—
Kırmızı .. ,, No. 2 ... 235.— 234.—
Pamuk Midilline (Llbresl=rSent) Mart 30.68 30.68
M uv ıs •• •• ••• •• •••••••••••••••••••(• • 30.42 30.39
Temmuz 29.78 30.74
Ekim 28.36 28.30
Hftlk (Llbreal=Scnt) Teksao No. 1 60.- 68-60
Fındık (Llbrefil=Sent) Kabuklu Yeril İri 24.— 24.-
.. orta 22 50 22.50
uevnnt ıç ithal malı 37.- 37.-
Ekstra iri İÇ nmlı 38.- 38.-
Kuru Üzüm (Llbrcîjl=Scnt) ll.ö U.5
Thompson çekirdeksiz seçme.
Keten Uıhumıı (Buşeli=Doîar) ... Minncapolls 3.90-3.09 3.80-3.95
- Kalay (Llbre.Hİ=Sont) 77.75-78 77.75-78
— Lcvha-tenckodOO libresi dolar) 7.50 7.50
Londra Borsası
Keten tolııımıı (Tonu=Sterlİn) ... Bombay 63.- 63.-
Kalküta 62.- 62—
Ver fıstığı Hindistan 61.— 61—
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Librcsl=Pcni) ... 34.— 34—
,, Sıra malı 30.— 30—
Yün Anadolu 18.60 10.50
„ Trakya .. —- —
85.
(14.-

İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=Taiları) ......
Aahmounl Kısa elyaflı F/G... Karnak Uzun elyafh F/G. ..
b6.55
07.05
87.85
95.55
Gününde Boraadu muamelesi tescil edilmemiş tahvilât vo eshamın arz vo taleplere göre taayyün eden takribi iyasa değerleri.




*
Sayfa 4
wmıw
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
Hususî muhabirimiz bildiriyor
>
Birleşik Amerika
Sosyal Devlet'i kurmak yolunda
• Amerikalı vatandaşlar bu maksat için hürriyetlerinden fedakârlık edecekler ml ?
VVashington, (Hususi muhabirimiz G.A. bildiriyor)* — “Rooscvelt devri ile Trumıın devri arasındaki fark şudur: Rooaevelt bizi ağır ağır soayaliımo alıştırıyordu, Trumıın iso bizi göz karartan bir hızla sosyalizme sürüklüyor,,. Amorikada Cıını. hurlyotçi Partinin iç politika görüşü bu talimlerle ifade edilebilir. Haki* katen bu parti, sürAtle değişen dünya ahvali karşısında, çok müphem olan programına vuauh vorıniyoook olursa, gelecek İki seçimde. Sosyal Demokratlar tarafından tamamen yıkılır gider. Çünkü Demokratlarla ideolojilerinin zaferi, halk kütlelerini gittikçe sarmakladır.
Bunlardan bir ikisini kısaca anlatalım: 8 kasımda yapılan ara seçimlerde, Demokratların ilân ettiği “Wclfare State,, progTamı büyük bir aafer kazandı. 16 kasımda Nc\v-Yark’un, »ararla çalışan münakalât işletmelerinin 40,000 memurunu temeli eden sendika, 48 saatlik haftanın terkiyle 40 saatlik haftanın tatbikini ve ayni samanda - ücretlerin do arttırılmasını talep etti. Sendika yeniden soçllcn Birinci Belediye Reisi Demokrat O'Dsvyor’In, sendikalar sayesinde seçimi kazandığını ve bu itibarla Sosyal Devletin tesisi hak-kındaki vaadini yerine getirmek mecburiyetinde olduğunu iddia ediyordu. Aynı zamanda, Çelik İşçileri Bondikaeı, uzunca bir grevden sonra, her müessese İle yeni mukaveleler akdettiler. Bu mukavelelero göre hor iççi muayyen müddet çalışmış olmak şerliyle 65 yaşına vardığı za. man ayda asgari 100 dolarlık bir tekaüt maaşına hak kazanacaktır, (Bunun üzerine çelik fişti ton başına 4 dolar yükselmiş ve Batı Almanya çelikleri Ameılkan piyasasında rekabet edilebilecek vezayîete girmiştir.)
Bu arada İşçilerden yalnız bir kısmına 100 dolar tekaüdiye hakkı verilmesinin, vatandaşlar arasındaki müsavatı ihlâl ettiğini protesto eden luırAZlar yükseldi. Bu tekaüdiyeler niçin işçiye inhisar etsin? Sosyal devlette bütün vatandaşlar kanun karşısında müsavi değil mi? Şu halde bütiln Amerikan vatandaşlarına 100 dolarlık bir tekaüdiye bağlamak lâzımdır.
Bu talepler dalgası, "Eski Amerikalı,, tipini hayrette bırakmaktadır. Çünkü bu yüzden kendi yumruğuna güvenen, hür ve bilhassa devlete bağlı olmayan insan tipi ortadan kalkmaktadır. Bununla beraber, bu inkişaf, ferdi gittikçe eriterek lra-desizleştiren ve cemiyeti sevk ve idare eden tesanüde gitgide kuvvet veren hâdisenin ancak bir safhasıdır. Çünkü Amerilta, liberal düşün-çelere göre, kendi sosyalizmini yaratmak yolundadır, Vakaa Big Business (Büyük teşebbüs) adamları yerlerinden atılmıyor, fakat Ameri-kaJılar bunların yanında daha da başka “büyük,, adamlar arıyorlar.
Şimdi muterlzler şöyle düşünüyor: Memlekette, piyasaya çıkarılacak kömür miktarı hakkmdaki karar salâhiyeti, hudutsuz hâkimiyetle iş gören sendika şefinin elindedir. O-caklarla işçi arasındaki mukaveleler* de, işçiye ancak "muktedir,, ve - "istekli, olduğu takdirde ocağa İnmek mükellefiyetini yükleyen maddeler mevcutur. Kömür İstihsal sahasında, iş verenin müdahale hakkı için bile şiddetli çekişmeler yapılmaktadır. Vaktiyle büyük teşebbüse karşı çıkarılmış olan nnti-tröst kanununun şimdi de büyük sendika “tröstleri,,ne karşı tatbiki istenmektedir. Memleket ve ekonomisi bu hale gelmiştir. Böyle bir memlekette, "Free Enterprise,, (Serbest teşebbüs) mefhumunun mânası var mıdır?
Halbuki "Big Business,, ve "Big Labour,, sarayları arasında, her ikisini de gölgede bırakan “Big Government - Topyekûn Devlet,, heyulâsi yükselmektedir. Halbuki şimdiye kadar Amerikada “Devlet,., pek te fazla hürmete lâyık bir müessese sayılmıyordu. Devlete âdeta lüzumlu bir “dert,, nazariyle bakılmış ve Devletin mukabil taleplerini karşılamak için, devletten hiç bir şey İstememek yoluna gidilmişti. Şimdi, ayni devlet sıhhat servisini kurmak için mukabil taleplerini açmak yolundadır. Devlet bunu yalnız vergi arttırmakla yapmıyor. 20 ncî asrın ikinci yarısının başladığı şu sıralarda vatandaşı asıl şimdi “kavramağa,, başlıyor.
General Eisenhower, hudutsuz bir hürriyet havası ve hayatını tek başına, meşakkat içerisinde kurmağı ideal ittihaz etmiş olan hür A-merikalının yerine, devletin tayin ettiği hayat tarzı içinde, istirahat ve gelir özleyen yeni bir Amerikalı tipi-nin doğmakta olduğunu esefle müşahede etmektedir. İşte şimdi Cumhuriyetçiler Amerikalıları, 150 milyon insanı kavrıyara tescil ve onlara emin bir "yarın,, temin ederken öbür glln de belki İstediği yola "sürükleyen,,, herhalde Amerikanın vaktiyle tek ideali olan serbest teşebbüsü zayıflatarak yoketmeğe çalışan muazzam bir devlet mekanizmasını kabul edip etmiyeceklerlnl gelecek üç yıl içerisinde yapılan seçimlerde soracaklardır. ** dşsktr
TINÎ İSTANBUL
Mi

New-York hususî muhabirimiz bildiriyor
Birleşmiş Milletler çok mu
müsrif bir teşkilâttır?
-----O----
70 gün devam eden Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantısında, neşriyat için ayrıca günde 2 milyon 3.200 litre portakal
Ncw-York, (Hususi muhabirimiz G. H. Martln’don telgrafla)’ — Birleşmiş Milletler Teşkilâtının Lake Succoaa’dekl çalışmaları sona erer ermez, istatistikçiler hemen faaliyete geçmiş ve toplantıların İdarî masraflarını gösterir bilânçolar tertip etmek Üzere hesaplar çıkurmağa başlamışlardır.
Sokaktaki İnsanlar, istatistiklerle belki pek fazla alâkadar olmazlar. Fakat kendilerine “Birleşmiş Milletler Teşkilâtı, acaba şu fakir dünyaya çok mu pahalıya mal oluyor?,, şeklinde bir sual sorulduğu zaman buna sarih olarak cevap verebilmek İçin, meselenin İçyüzünü öğrenmeyi elbette isterler.
Lako Success'dckl sekreterlik bürosunun çalışmalarından çıkan netice şudur ki, milletlerarası toplantıların maddî bakımdan muvaffakiyetli olması için üç şeye şiddetle ihtiyaç vardır; Dolar, beyaz kâğıt ve portakal suyu... Bir fikir vermek ü-zere şu rakamları zikredelim: Birleşmiş Milletlerin son toplantı devresi, bu teşkilâta 1 milyon 160 bin dolara mal olmuştur vo bunun 100 bin dolan neşriyat İşlerine sarfedllmiş-tir. Kiralanan otomobiller ve hususi elbiseler glydlllrilmiş şoförler de bütçe Üzerine ağır şeklide tesir etmektedir. Zira Naiv-York otelleriyle Birleşmiş Milletler toplantısının yapıldığı yer arasında 30 kilometrelik bir mesafe vardır ve bir çok delegeler günde İki hattâ üç defa buralarda mekik dokumaktadır, Muvakkat olarak tutulan personelin masrafı ve uzak memleketlerden gelen delegelerin yol harçlıkları da mühim bir yekûna varmaktadır.
Bu teşkilât, delegeleri» gazetecileri ve halkı olan bitenden haberdar etmek ve bütün dünyadaki istihbarat merkezlerine Lake Bucccss ve Flushing Meadosv’dan malûmat mek için, vasati olarak günde 2 yon yaprak büyük boyda kâğıt camıştır. Bir delege tarafından süde verilen bir saatlik nutuk,
tercüme ve tefsir etmek, plâğa almak, radyoda neşretmek, tabı ve tevzii He meşgul olmak üzere, sekreterlik memurlarının büroda tam 388 saat çalışmalarını İcap ettirmektedir. Artık 57 umumî celse ve 500 den fazla komisyon celsesi akteden bütün bir toplantı devresi esnasında teşkilâtın idari tarafı için ne kadar mesaî sarfedildiğinl tasavvur etmek güç değildir.
Delegeler de bizzat, haftada 100 saat hesabiyle 12 hafta durmadan çalıştılar. Diplomatlar lçta haftada 40 saat mesaiden bahsedildiğini kimse duymadı. Fakat hiç olmazsa delegeler bir bakıma memnundurlar; Zira kendilerini, bu müddet zarfında bir milletlerarası toplantı İçin rekor teşkil eden ceman 112 bin seyircinin dinlediğini görmüşlerdir.
Tabiî, bu derece bol lâf sağanağı herkesin susamasına sebep oldu: Bu yüzden bir toplantı devresinde 3200 litre portakal suyu, 1100 kasa gazoz ve koka-kola (hususî madde ile yapılan bir nevi şekersiz gazoz), ayrıca 320 kasa bira, sadece 90 kasa şarap ve diğer likörlerden içil-r
r 1
ver-mil-har-kür-onu


1 Ocuk 1050
Düşünceler :
Tarih görüşleri :
400 bin dolar harcanmış, yaprak beyaz kâğıt ve suyu sarfedilmlştlr
dİ. 70 gün zarfında 500 bin kap yemek yendi. Bu yemoklor, bir novi A-merlkan usulü kahvo-gazlnolaıda yenmiştir. Orada, dologo veya memur, herkes tesgâh önüne sıralanır, ellndoki topslyl bir ray üstünde kaydırarak soçtlğl yomoklori çabucak a* hr ve masasına götürüp yer.
Son iş alarak bu teşkilât, gelecek sone için mıımaııı aekrotellk makinesi çarklarını daha kolaylıkla dön-dürmok Üzero lüzumlu olan krediyi royo koymuş vo kabul etmiştir. Bu surotlo 1950 sonesi bütçesi, 40 mil-yon 641 bin 773 dolur olarak tosbit edilmiştir ki, bunun 8 milyon doları en son dakikada KudüsUn Milletlerarası idare masrafı diye ayrılmıştır. Bu rakamlar acaba pek mi fazladır? Eğer yont bir dünya ihtilâfı çıkar vo Birleşmiş Milletler Teşkilâtı, sadece pura, gayret vo lâkırdı israfı yapan bir müessese vaslyetlno düşerse; E-vot.o Eğer bu teşkilât, hııklkl bir sulh teinin eder vo önümüzdeki sene dünya bir rahatlığa kavuşursa; Hayır...
Birleşmiş Milletler delegeleri, milletlerarası sahnede yeni bir rol oy-nnmağa hasırlanan başkanlar: Carlo Ronuılo’yu orada bırakarak dağılmışlardır. Eski bir gasete sahibi o-lan ve harpte generallik rütbesi kazanan Romulo, mesaî arkadaşlarına Lake Succoss'do kalacağını ve bu su-retle Birleşmiş Milletler kararlarının kuru lâftan İbaret kalmayıp tatbik edildiklerinden emin olmak istediğini bildirmiştir. Tarihte ilk defa olarak milletlerarası bir teşkilât, • Ce-meyet-1 Akvam ve diğerleri dahil • kendisine daimi bir rcla seçmiş bulunuyor. Filipinli olan Romulo, ilk defa reis seçildiği zaman Birleşmiş Milletler topluluğu pek de memnun olmamıştı. Zira Romulo kuvvetli bir hatip ve belâgatli bir tanılıyor.
Halbuki bu teşkilât muvaffak olmak azmi
başladığından, orada belâgate lüzum görülmUyorduı Fakat çalışmalar ilerledikçe bu korkunun tamamen yersiz olduğu anlaşıldı. Çünkü Romulo, her ne kadar nutuk vermek hevesinden büsbütün vozgeçmediyse de, hakiki bir dünya vatandaşı olduğunu isbat etti. Toplantıları büyük bir fikir hürriyeti ile idare ediyor, hüsüni-yet sahibi kimselerin tarafını tutuyor ve sulhün “Birleşmiş Milletler Topluluğu,, çerçevesi içine sıkışıp kaldığını gördükçe azap duyuyordu» Bilhassa atom meselesi bahsinde tamamen bitaraf kalmış ve Amerikan siyasetine bile cephe almaktan çekinmemişti. Bu hareketi gösteriyordu ki, İster tasvip edilsin, ister edilmesin, o siyasî cesaret sahibi bir insandı ve milletlerarası selâmeti, herhangi bir milletin hattâ kendi memleketinin menfatinden üstün tutmakta idi» Siyasî cesaret zamanımızda pek nadir bulunduğundan, kendi kendini “daimî reis,, tayin eden Romulo'yu bu kararından dolayı da tebrik etmek lâzımdır. Bu suretle o, harp gürültülerinden yorulan ve itidale kıymet veren dünya u* mumî efkârının arzusuna tercüman olmuştur.
İnsan olarak
iş görmek ve ile çalışmağa
V
Kâğıttan put: Takvim
Yazan; Refik Halld KARAY
Yılbaşı üzerine yazı yazmak hem pek kolay, hem pek güçtür. Bu, oyla bir movzudur ki çala kalem iş» ItyebllIralnİzı zira İşi yüz çeşit cophedon muhakeme ve tahlil imkânı mevouttur. Fakat şimdiye kadar soylenmişloro bonzemedon ye» nl fikirler bulmak, adilikten kurtulmak değme muharririn ve mütefekkirin kârı değildir.
Asıl fenası yılbaşı hakkında yazı yazan kalem sahibi muhakkak bir novi "tofelsiıC’o, yani içinde hikmet var sanılan boş lâkırdılara kaçar, "leto. arkamızda bir yıl daha bıraktık, hayat takvimimizden bir tayfa daha koptu) Ömür ağa cinin dalında açılmış çiçekler çoktan eolmuş, meyvalar nice zaman evvel devşlrllmiştiı son kuru yapraklardan bir tanesi daha yero düştü” novinden değersiz teşbih ve istiarelerle dolu besilmls edebiyattan kendilini kurtaramaz. İnler dururı İçinize gam dolar. Ba-zan işi o dereoe İleri götürür kİ zavallı adamın yeni bir soneye kavuştuğuna âdeta keder odoceğlnit geliri
Bir kısım muharrir de vardır kİ meseleyi Adet ve ahlâk bakımından ele alır; meseiA der klı "Eski* den yılbaşı umumi mahallerde içkili danslı toplantılara voslle ol> mazdıı hattA yılbaşı yoktu. Müslüman takvimiyle Muharrem ayının birinoi günü sarayda tebrik merasimi yapılır, teşrifata dahil hükümet adamlarına yonl basılmış çeyrek liralıklar dağıtılır, evlerde de büyüklerin elleri öpülür, küçükler sevilip okşanır, iş bu suretle edep ve erkânla sona ererdi. Şimdi İse,..”
Başka bir muharrir için “Yılbaşı oğlenoesi aile bütçesine tesiri bakımından çok zararlıdır, Momur, aylığını bir gocedo harcar; goriye kalan günlerde darlığa düşer. Anane ve İtikatlarımıza uymayan bid* atlardan vazgeçilmelidir.” Böyle diyen muharrire, o geoe, sabaha karşı bir gazinoda raslarsanıı taşmayınız.
Muharrir vardır ki hatırata baş vurur) bilmem hangi tarihte, bilmem hangi şohirde nasıl bir yılbaşı gecesi yaşadığını anlatır. Fakat bu kadarla kalmaz: Memleketimiz de eğlenme bllmodlğlmlıl, öğlene-esk yer olmadığını söyler, Yazısını muaşeret dersiyle vo başka
yim ta'blyeıldlr. Hulâ-•dobiyatı boıdirici halo
sudur: Yılbaşına vo bir
şehirlorln mukayesesiyle ukalâca bitirir; neticede şevkinizi kaçırır. Dünyayı bokleyon tohlikelerdon bahsetmek, gelscoğl karanlık gös-tormek gibi hodbinlik voya ümit vormok, teselli yolları aramak no-vindon nikbinlik do orijinal bir bu lus olmasa gerektir) ikisi do çok İşlenmiş, bıkılmış, tesirini kaybetmiş birer sa, yılbaşı gelmiştir.
Eni iyisi
yıl bitip do ötekinin başlamasına facia ehemmiyet vormomekı hattA irademize hAkim olarak bunun ü-zUntülü tarafını akıldan hiç geçirmemek..,
Yılı biz loat otmlşizı 365 günü bir yıl sayan biıleriı. Tabiat için sana yoktur. Bir rakamın doğlşo-rok birini kondlndan bir dersco yükseğine vermesi insanların mukadder hayatı üzerinde rol oynıya-ma:.
Bâtıl İtikatlara kapılmak yüzünden yeni yıllara ve takvimlere olduklarından ziyade kuvvet ve nüfuz atfediyoruz. Kim bilir bugün kaç milyon kişi girdiğimiz 1950’nln kendisine hastalık vo ölüm gibi kötü, servet ve ikbal gibi İyi şeyler getirmesi İhtimallerini düşünerek üzülmekte yahut Ümide düşmektedir.
Takvimin kapak yaprağını kork» madan, sükûnetle, hattA mümkün-so gülümsiyerek çeviriniz. Kendi climiılo yaptığımız takvimi put di ye alıp karşısında yürek çarpıntıları geçlrmlyellm.
Tnlllmite hükmedecek olan, yeni yılın hleslz vo İradesiz rakam* ları değildir, ömür —takvimi de, zaiçeyi de gözetmeden— olacağına varır. Hayatımız seneloro aldırmadan, saba kâh kâh
ce giderek, nihayet silinerek kim-eooe malûm olmayan, rötarı çlzlle-miyon seyrini takip edecektir.
Bu gidişi hiç bir takvim, hele yeni yılın —sonuna koca karınlı bir zero takılmış— bana pek tuhaf ve sovimli görünen rakamı mez,
Takvim ne korkarak, marak tapmağa lâyık basbayağı bir puttur... put!
ayları dinlomodon, günleri he-katmadan bir sürü tesadüfle Arızalar Üzerinden sekerek, yelken ve kanat açıp keyfin-
degistlre-
ne de u-olmsyan Kâğıttan
Sanat haberleri
başladılar
ELFÎK MAYERHOFER PARÎS
OPERASINDA
Cami mi
Mektep ml?
CAMİLER: muhakkak kİ güzel İstanbulun süsü, taraveti ve cephesidir, memlekete çok İsabet mânevi htı-
M. Picrıe Dupuy para bulmak Aklına bir neden diplo-
Siyaset adamları artık komedi artisti olmaya *
Meslekten aktörler, amatör aktörler. muharrir aktörler gördük; bu günlerde yeni bir zümre daha belirdi; diplomat aktörler.
Kanada sefiri
bir hayır cemiyetine için çareler arıyordu, temsil vermek geldi; matlar sahnede aktörler kadar mu-
vaffak olamasınlar? diye, düşündü ve hemen tatbikata geçerek Ams-terdam’ın 7 büyük elçisini bir araya topladı, Kızı Jaouueline, oğlu Mi-ahel’i de yanma alarak Molidre’in "Gülünç Kibarlar,, piyesini oynadı.
O gece tiyatroyu gayet kibar bir halk doldurmuştu. Kalabalıkta Kraliçe Juliana, etrafa gülümsiyerek bakıyor, Prens Bernnrd da her bnman-k| ciddiyeti ile etrafındakllerle konuşuyordu, meşhur Bakanı vekilleri
Dupy,
Mlchel fevkalâde bir Mascarllle oldu. Kızı JaoqUeline de Madelon rolünü muvaffakiyetle canlandırdı. Artistler uzun müddet alkışlandılar.
Viyanalı artist ve şantöz Elfie Mayerhofer, Barisin Chamss (Ely-see) Tiyatrosunda, Schmidsedertn opereti “Vals Kraliçesi,, inde rol almıştır; bu operette oynamadan önce de, Paris operasında bir angajmanı vardı. İlkbaharda, “La Tra-viata,, operasından Violetta’yı söy-liyecektir.
on karakteristik Ecdadımız, bu Abideleri hediye etmekte herhalde etmişler, cami, insanları zura kavuşturan vo imana dâvet e-den bir köşe olduğuna göre bugünün dünyasında böyle çok ihtiyaç olsa gerek.
Son senelerde Istanbulun dolunun muhtelif yerlerinde cami yaptırma teşebbüsüne glrişlldiî İs-tunbul Şişil semtinde güzel bir cami kazandı. Mimari bilgim pek mahdut olduğu için ancak gözümün zevkiyle ölçebildiğim bu cami çok güzeldir ve gelecek ncsillore anınınız* dan hoş bir hediye olarak kalacaktır. Her gün biraz dalıa güzelleşen îstanbulda Şişil meydanı eski çirkin manzarasını kaybederek güzel bir semt haline gelmiştir. Avrupa şe* hlrlerlnt dolaşan seyyahlar muhtelif asırların mimarîsini temsil eden ki* llselorl goBorek hayran kalırlar. Ri. llBosi on bol şohlr olan Romanın her semtinde bir dua evine tesadüf edilir, fakat bu kiliselerin ekserisi bugünkü medeniyetin henüz mevout olmadığı, şehirlerin kesif bir halk kitlesi tarafından istilâ edilmediği vo sosyal bakımdan bu mÜeflBoflohrln halka btlyük faydalar temin ettiği samanlarda inşa edilmiştir.
Bundan bir müddet evvel Şarkî Anadolunun bir kazasını İmar etmek ve kalkındırmak maksadlyle Istan* bula gelen o kazanın ileri gelenleri ile görüşüyordum. Bu müteşebbis vatandaşların bir hayli malî yardıma ihtiyaçları vardı, fakat plân mucibince en evvel inşası arzu edilen şey cami idi. Mektep ikinci plânda kalıyordu. Uzun Uzun caminin tarifi yapılıyor, ehemmiyeti tebarüz ettirilerek vardım İsteniyordu. Şişlideki camiye birçok zenginimiz, İş adamımız binlerce lira teberruda bulunmuşlardır. Umumun menfaati İçin yapılan hor teberruun Önünde hürmetle eğiliriz, fakat geniş çapta yapılan 'teberrulann. içtimai seviyesi oldukça düşük olan İstanbul gibi şehirlerde sosyal kalkınmaya yardım eder şekilde olmasını çok arzu ederdik.
Köprü altında kimsesiz çocukların adedini tespit etomek çok güç iken, yüksek tahsil gençliğinin barınacağı teiniz ve sıhhi bir yıırt mevcut değilken, Anadolunun göbeğinde bağrı açık, ayağı çarıksız binlerce* yavru mektepslBiık aıknıtısı ile kıvranırken, binlerce lira sarfedilerek cami yaptırmak acaba Allahı daha çok memnun eder mi diye düşünmekten ken dimizl alamıyoruz.
Leylâ KARA
Güzel sözler:



ACAYİP KOMEDİ

bilhassa köşelere
ve Ana
Bu arada memleketin almaları arasında Dışişleri M, Dlrk Stikker, ve diğer görmek mümkündü. Gorgibus rolünde İdi,. Oğlu
temsil efradı
Mau-


Bu aylar içinde Parlate dikkati çeken ve alay mevzuu olan bir hâdise Maurlce Garçon ailesinin oynayacağı komedidir. Bu komedinin acayip tarafı, akademisyenin evinde edilmesi ve bütün rollerin aile tarafından alınmış olmasıdır,
rice Garçon Baba rolünü alacak, 27 yaşındaki oğlu Plerre Garçon şeytan rolüne çıkacak ve kızı Françoise Garçon ise başrolü oynyacaktır. Maurlce Garçon’un kızı tiyatroya olan heves ve güzelliği ile son zamanlarda bilhassa dikkati çekmektedir.
T
MALATA ÇİFTÇİSİ
: Joseph Coorad M ,»»» Çeviren: Beşad Nuri Darago
Yazan: Joseph
— Bu akşam bizimle yemeğe buyursanız ne İyi olur.
Kendisi gibi pek çok bakımdan bîr “plonnler,, olan bu genci seviyordu.
Mrs. Dunster de katıldı:
— Geliniz ya. BIb blaeylz. Hattâ, Willle’nin de yemeğe geleceği şüpheli.
Renouard teşekkür yollu birkaç kelime mırıldandı; sonra gomisine dönmek üzere ayrıldı. Daha salon kapısı Önünde idi ki. Dünater'ln gür bir hâtif sesiyle söylediği şu sözleri duydu:
— Pek yakında Önderimiz olacak. Benim gibi,, Renouard kapı perdesinin öte tarafına geçti.
Moorsom diyordu kİ:
— Anlattıklarına göre onunla kim münasebette bulunduysa düşmanı kesilmiş.
— Bu, bir şey ifade etmez. Yapmak istediğini yaptı Benim gibi eserini meydana getirdi.
— Fakat bunun nelere mal olduğuna, hattâ insan yatına mal olduğunu hiç aldırmamış diyorlar.
Çiftçi, kendisinden bahsettiklerini anlamıştı; fakat nüz uzaklaşmadan evvel Mrs. Dunster’in yumuşak bir ilo söylediklerini de İşitti:
— Herkesin anlattığına bakmayın. Qnu çokemiyenlor de vardır.
Bunun üzerine, İhtiyar kadına cevap veren «om'un sesi de geldi:
— Beni kolay kolay aldatamazlar. Hakikati sezerim ben
Evden uzaklaştı. Kalbını dehşet sarmıştı. Gemisine döner dönmez sedirin üstüne uzandı
elleriyle örttü. Akşam yemeğine Dunster lere gitmemeye karar vermişti. Hiç olmazsa yirmi kere kararlaştırdı. Güverteye çıkarak "Yelkenleri hazırlayın!,, emrini verebileceği ve bu sayede ertesi günü otuz mil uzakta bulunabileceği fikri o-nu biraz avuttu. Ondan kolay bir şey yoktu değil mi? Fakat, yılmak bilmez atılganlığı ile kendine buncıı düşman kazanan, parlak ve faciah iki keşif Hefcrlni İdare etmiş olan o genç şimdi azim icap ettiren bir hareket karşısında tereddüt geçiliyor ve bir takım mâzcretler icadına uğraşıyordu.
Hayır, kendini âdeta intihar eden bir adam mevkiine düşürmek yakışmazdı onu. Elbise değiştirdi ve hiçbir his ifade
ya.
ha-
he-eda
M İsa Moor-
olduğu gibi
ve gözlerini

...........................................— _
- 11 -
etıniyen çehresinin aynadaki aksine İstihfafla baktı. Sandalla karaya doğru giderken, çok zaman önce, kendisi henüz çocukken Monado’da gördüğü bir çağlayanın vahşi güzelliğini hatırladı. Anlattıkları hikâyeye göre, orada resmi teftiş nıak-sadiyle bulunan Felemenk Hlndistanı Valisi kendini çağlayana atarak intihar etmişti. Şifa bulmaz bir hastalığa tutulduğundan dolayı ölmeyi tercih ettiğini söylerdiler. Fakat kendisinin uğradığı ve hem hayata bağlyanı hem de ölüm azapları veren âfete bonzer bir şey var mıydı acaba?
Yemek gayet sakin geçti. Yarım saat kadar boş yere bekledikleri WHHe gelmedi vo Miss Moorsom’un yanındaki iskemlesi boş kaldı. Renouard’ın yanma profesörün kızkarde-şl oturmuştu; yaşma uygun ve pek zarif bir elbise taşıyan ihtiyar kadın, cam karpuzlar içinde muhafaza edilen balmumu çiçeklere benziyordu, O. Renoııard’ı gündüz kıyafetinde sevmezdi; beyaz elbisesiyle koca şapkasının ona kadınların huzuruna çıkmıya izin vermemesi lâzım gelen bir derbederlik verdiği fikrindeydi. Fakat akşam kıyafetine girip zarif, kıvrak bir eda ve tatlı bir «esle konuştuğu zaman Renouard*-dan taşlanırdı. Bir asilzade olsaydı şaşnııyacaktı. Profesörün kızlcardeşi, belki bu müsait İntibaına kapılarak vo belki de filozofun tembihine uyarak Renouard*» açlıınaya teşebbüs etti; çiftçi ise o aralık, masanın ön tarafında oturan yeğenine ruhunun var kuvvetiyle bakmakla meşguldü, onunla pek açık konuştu.
Aklı başında olmıyan Renouard, o sözlerin rını işitiyordu, tâ ki, sonunda kadıncağız asıl diklerini birden döküverdi:
— Fikrinizi öğrenmek İsterdim. Herkesin hayran olduğu şu kıza bakın. Pek yazık değil mi? Yüksek bir mevki ve servet sahibi biri ile evlenmesini ne kadar dilerdik hepimiz... Londrada evi, yazlık köşkü olurdu, hepimizi güzel güzel ml-safir ederdi. O böyle şeyler için yaratılmış... Birçok kibar dostu var» Böyle iken gel de sen... Ah, bilmezsiniz, yüreğim sızlıyor.
Zarif ve ayni zamanda endişeli mırıltısı profesörün gür sesinden işitilmez oldu. Masanın bir ucunda filozof» fikirlerine taraftar olan İhtiyar ev sahibi ile “Ölçülebilen şeylerin kararsızlığa, Üzcrindç bir tartışmada bulunmakta idi: Bir konu ki. Moorsomculuk bakımnıdan pek parlak bir eseri be-zeyebllirdl... İhtiyar bir şeyhe benzlyen Dunster’in gözleri gençlik ve zevkle parlıyordu: Pek yaşlı bir vücııdün düştüğü bu heyecan Renoııard’a, profesörün İnce ve zeki dudakların-
İhtiyar kadın
ancak bazıla-sÖylemek isle-


Fatih devrinin kıymeti ve Bizde Rönesans
ALÎ CANLI» YÖNTEM
Deha sadece buyiik sabırdır. Bu f fon Dâhi, dâhiye hitap eder.
Stanislaus Bir dâhinin düşmanlığı kadar korkunç düşmanlık olamaz.
Disraeli
1/a ratmak
Bir kadın iyi bir koca için, dâhi olmalıdır.
Balzac bize yol
tliad'ı yazmamız için gösterecek hiç bir kaııun mevcut değildir.
Ruskin Tabiat istidadım dâhi de tabiatın hocasıdır.
J. G Holland Dâhinin hayatı ulvi bir fırtınadan başka bir şey değildir.
Geoıge Sand


dan çıkan sözleri hatırlattı. Hem o sözlerdeki istihzayı kendine tatbik etti, hem de bir ayağı mezarda bulunan bu adamın o sözlerdeki hakikati teyid eylediğini gördü.
Masanın aynı taralında yer almış bulunan Miss Moorsom, babama bir kere olsun bakmadı. Sanki bütün letafet ve zarafeti taş kesilmiş gibi idi; kızıl dudaklarını oynatmıyordu: güzel, çehresine hafif bir pembelik yayılmış, gözleri sabit bir alev halinde parlamakta, saçlarının dalgalarında ışık noktalan belirmekte idi.
Renouard şöyle bir sahne tasavvur etti: Masayı deviriyor, tabaklan burdukları parça parça ediyor, yemişlerle çiçekleri çiğniyor ve sonra, gürültü ve bağrışmalar içinde korkmuş ve sessiz genç kızı kolları arasına alarak, mağara çağında olduğu gibi, ücra yerlere götürüyor..,
Sofra halkı kalktı, Renouard da kalktı, fakat sendeliyor, nofes alamıyordu.
Bir püro yakmış olun filozof taraçada “genç ve sevgili dostu" dediği Renounıd’m kolunu girdi. Renouard ise şimdi ona karşı derin bir güvensizlik duyuyordu; fakat meşhur profesörün hakiki sevgi vo alâkasını kazanmıştı. Bu. yaş ve mevki farklarının engel olamadığı garip ve esrarlı dostluklardandı; filozofun böyle bir hisse kapılması belki do, maddi hayatın güçlüklerini yenmek hususunda felsefeden ümit beklene-mlyeceğl hakikati He İzah edilebilirdi.
Profesör, şundan bundan konuştuktan sonra:
Haberiniz var mıydı? ölen oğlum sizin mektebinizde bulunmuş, dedi. Eminim kİ sağ kalsaydı da tanışsaydıni2 anlaşırdınız. O da hareketli hayattan hoşlanıldı.
içini çekti, ve sonra, bu kederli düşünceden kurtulmak is-Lıyormuşcasına e’inl uzatarak taraçanın karanlık bir noktasını gösterdi: Kızının elbisesi o noktayı aydınlatıyordu.
— Çok isterdim ki ona birkaç söz söyliycsiniz... Boş ümitlerini kıracak mâkul sözler... dedi.
Renouard, yalandan hayret eder gibi oldu; İnsanlurın en haini diye vasıflandırdığı adamın kolundan sıyrılıp geriledi ve, gerçekte bir İsyan ve hiddet haykırışı olan ciddi bir gülüşle;
— Benim e eğleniyorsunuz, üatad. dedi.
— Azız ve genç dostum» şakanın sırası değil.
Ve sandalyalara doğru üeriiyerek ilâve etti:
— Size ne derece itibar edildiğini, ne kadar bcğenildığinizl
anlamıyor gibisiniz... (Devam adiu-ok)


J
i STANBULUN Türkler tarafından I zaptıyla Garba kaçışan ve taşıdıkları eski Yunan kültüi'ünü de ' beraber sürükloylp götüren BizanslI | mütefekkir vo ediplerin himmetiyle orada • yani önce ltayada ve sonra bütün Avrııpadn - başlayan Rönesan-sın gelişmesindeki mânayı kavraya-mıyan bir kısım yazarlarımız, bu yeniden doğma hareketinden bize de bir iftihar payı ayırarak: “Yeni dün. ya görüşü, Türkler sayesinde mey- i dana gelmiştir,, gibi bir iddia orta- ! ya ata gelmişlerdir kİ, tarih madde- ,ı lerl Önünde; ne kendimizi, ne yaban- | cilan avutmak imkânı olmadığı için | bu bahiste •‘hakikat,, telâkki ettiğimi hıısuBİan btaha lüzum görmüyorum.* Bizim rönesans karşısındaki vazlye- l timiz sadece “menfi., dir. Türk kül-liirü, bu uyanıştan asin istifade ede-mlyerek tâ 1830 a kadar madrese. nin gittikçe daralan ve kararan mukassi duvarları içinde mahpus kalmıştır. 1830 dan. yani Tanzlmatın ilânından önceki yenileşme hareketlerinin hepsi orduyu ıslahtan ibaret olduğu gibi bu tarihten sonra da şu yeni dünya anlayışına doğru pek yarım yamalak adım atmış olduğumuz meydandadır. XIX uncu asırdaki Avrupalılaşmağa çabalarken büyük I tolihslzliğlmlz, İşi başarmak isteyen- î lerlmlzin sadece politika adamların-1 dan İbaret oluşlarıdır: Reşit Paşa. I Ali Paşa, Fuat Paşa »bunlar ara-1 sında silik kalmış olmakla beraberi bir baıma son İkisinden daha mü-| hlm olan ve hâlâ îznh edllcmiytn -1 Rıfat Sadık Paşa.. Avrupadaki te-i ıakkiyi gözleriyle görmüş, hususiy-l Je memleketin artık tamamlyle İçin- I de bocaladığı tehlikeyi hissetmiş, bir | taraftan büyük devletlerin tazyiki, j bir taraftan Fransız İhtilâlinin yay-1 tığı milliyet duyguslyle gözleri açıl-1 mış Hıristiyan tebeamn artık eski rejimle tutulmasına İmkân olmadığının takdiri neticesinde vatandaşlara mezhep farkı gözetilmeksizin hu- I kukî müsavat verilmesi mecburiye-1 tini anlamış bonsans sahibi zeki dev- I let adamlarıydı. Rönesans ile başla- I yan yeni kültürün mahiyet ve şü-1 mulünü ihata etmiş mütefekkirimizi yoktu. Tanzimat ricalinden sonra ye-1 tlşen Ziya Paşa, Namık Kemal gibig eli kalem tutanlarımız -vatanper-3 erliklerine asla söz yok! - yazık ki,t İşin mahiyetini ötekiler derecesinde j bile kavrayamamış gafillerdi. Bu ikil edibimizin yazıları, zamanlarındaki! gazete koleksiyonlarında durmakta- ıi dır. Kısaca bir iki misal: Ziya Paşa, | Hürriyet gazetesinin 41 inci sayttın- 1 da (1869) Tanzlmata kadar devletin, memleketi bir tek kamınla» yani şeriatla idare ettiği halde bu hareketi müeakıp “derya-yı bipayan şe-riatten ıstifaze imkânı elde iken,, Avrupa kanunlarından İstifadeye kalkışılması^ şiddetle tenkid etmi&'| tir. Ziya Paşaya göre "Reşit Paşa, ’ devletin tâ temeline balta vurmuş- j tur.,, Sevgili Namık Kemalimiz de yine Hürriyet gazetesinin 30 uncu s&yıainda "elimizde şeriat gibi medeniyetin her türlü ihtiyacını ifaya kâfi bir Allah atiyyesi varken Avrupa kanunlarından istifadeye kalkışılmasın]. cehaletle izah ediyor. Hulâsa Tanzimatla Avrupalılaşmaya gayret edişimiz, kültür sahasında yüksek ve ihatalı kafaların yeni bir cereyan uyandırması neticesinde değil, “Tanzimat ricali,, dediğiblz devlet (idamlarının bir taraftan siyasî ve İçtimaî çöküntüye bir çare bulmak, bir taraftan Avrupalıl&nn Hıristiyan tebeaya hukuk müsavatı verdirmek için zorlamalarına mukavemet edememek yüzünden hâsıl olmuştur. Müslüman ve Türk unsurları medrese mensuplarının tamamlyle tesiri altında bulunuyordu. Edebiyatımız:
Zem044e>ıin fu tabib-4 reftdiııi yor kim Revaç vermek için kendi Mr*U ian»-
VrtCHtf-il >i(urik

diyordu!



atine:
devleM fcarf sıâ- I hat tfce/ij] sakimi /rengi illeti*

Fatihin hayatiyle meşgul olan a-dam, bu büyük Türkün irfan hamlelerine hayran olur. Deismann'm Fatihin, saray kütüphanesi hakkında "dünya tarihinde bir dönüm noktası yaratıktan sonra Şark ve Garbın karşısında durarak, bu iki âlemin kültürünü nefsinde toplayan lâr !k bir İnsanın mirası gibi telâkki etmek lâzımdır,, sözünü tekrarladıktım sonra "eğer Mehmed II harplerden daha fazla zaman iktisat etmiş ve eski çağlar ilim ve felsefesini' daha ziyade tetebbu eylemiş olsaydı Türkiyede röncsaıısın XIX uncu asra kadar kalmıyacağına inanılabilirdi,, diyen sayın Adnan Adı-var’ın bu Ümidi karışaında mülâhazaya dalmak zarureti hâsıl oluyor. Fatih, devrindeki istlânı âlimlerinden daha bilgili değildi; fakat onların hiç birinde olmayan bir septisizmi ve toleransa malikti ve bu, onun şahsi hasleti idi. Tesis ettiği “Külliye., her şeyden önce İslâmî ilimlerin tedrisgâhıydi vo dih Arapça idi. Fatih, harplerden daha fazla zaman iktisat etmiş vo eski çağlar ilim ve felsefesini d»ha ziyade tetebbu eylemiş olsaydı XIX uncu asırda bile yarım yamalak girmeye çalıştığımız yeni Avrupa dünyasına acabu daha önce girebilir miydik? Bunun cevabı, Koca Fatihin şahsındaki müstesna istidattan ziyade, devrinin kabiliyetinde mündemiçtir ki. hüküm vermek pek güçtür. Zaten tarih, hâdiselerin nasıl olması lâzım geldiğini değil, nasıı olduğunu îfadşi ve teşrihle iktifa mecburiyetindedir.



1 Ocak 1950
YENt İSTANBUL
enyfa 5
HİKÂYE
Taş yontucusu
MVLTATVLt
ADAM kayaları yontuyordu, parçalıyor, taş î$i ağırdı.
Zahmeti çok. Kazancı azdı.
Ve memnun delil-
di.
İçini çekti:
“Zengin olmak,
kırmızı ipek perdeler altında, bam-budan yapılmış bir sedirde iştira-hat etmek isterdim», diye düşündü.
Gökten bir melek İndi:
“İstediğin olsun,, dedi.
Ve adam zengin oldu. Kırmızı İpek perdeler altında, bambudan yapılmış bir sedirde istirahat etmeye koyuldu.
ülkenin Padişahı geçti. Bir kıta süvari arabasının önünde, bir kıta da ardında gidiyordu. Altın bir «emsiye başını güneşten koruyordu.
Zengin adam, kendi başının üstünde de böyle altın bir şemsiye tutulmadığına üzüldü.
Memnun değildi.
İçini çekti.
“Keşke Kral olsaydım,. diye dü-•ündü.
Gökten bir melek indi:
“İstediğin olsun,, dedi.
Adam Kral oldu. Bıı kıta süvari arabasının önünde bir kıta da ardında gidiyordu.
Altın bir şemsiye başını güneşten koruyordu.
Fakat güneşin kızgın ziyası toprağı yakıyor» çimenleri kurutuyordu.
Kral, yüzünü kemiren bu hararetin kudretini kıskandı.
Memnun değildi.
tçini çekti:
“Öünee olsaydım.diye düçün-*L
Öökten bir melek indi;
'Istedlğrin olsun,, dedi.
Adam günce olmuştu. Şualarını ya, yukarıya, sağa, «ola, hu-her tarafa neşrediyor, kırla-
rın çimenlerini ve Kralların yüıü* nü kemiriyordu.
Kendisiyle yer yükünün arasına bir bulut girdi. Kı«r>n «unlar buluta çarptı.
Kudretine engel olunduğu İçin, bir bulutun kuvvetini gölgede bıraktığı için büyük bir hiddete ka-
pıldı
Memnun değlldb
içini çekti,
“Bulul,, olmak İsterdim,, diye düşündü.
Gökten bir melek İndi:
“İstediğin olsun,, dedi.
Bulul olunca güneşle yer yüzünün arasına girdi. Surıların geçmesine mâni oldu. Çimenler yeni den yeşermeye başladı
Ve bulut eridi, yağmur oldu, nehlrlor taştı, seller kırları kapladı, koyun sürülerini alıp götür dü.
Fakat bir kaya bu coşkun dalgaların hücumuna göğüs gerdi Sarsılmadı bile.
Granitin bu mukavemeti önün de kudretinin toşlrsiz kaldığım görünce hayıflandı»
Memnun değildi,
İçini çekil:
“Bu kaya benden kuvvetli çıktı. Onun gibi olmak İsterim,» diyo haykırdı.
Gökten bir melek İndi:
“İstediğin olsun., dedi.
Kaya olmuştu. Artık ne güneşin yakıcı ziyası, nc de yağmurun sert hücumları onu müteessir e-mlyordu.
Bir adam çıkageldi. Kazmaslylc kayayı yardı. Büyük parçalar kopardı.
Kaya hiddetlendi:
“Bu da kim?, dedi Bandon daha kuvvetli. Beni parçalıyor.,.
Memnun değildi.
îçinl çekli
“Ben ondan zayıfım. Onun gibi olmak isterdim.,, dedi.
Gökten bir melek İndi:
“İstediğin olsun,, dedi.
Ve adam kayaları parçalamaya taş yontmaya başladı:
t«l ağırdı.
Zahmeti çoktu..
Kazancı azdı,. 1
Ve memnundu.
Necdot Solener
Şu acayip dünya!
12.50 MARK A RİNGA BALIĞI
Danimarka balık araştırma enstitüsü. kendisine bir ringa balığı getiren her balıkçıya» 12,50 mark vermektedir.
Fakat enstitü, bu parayı alelâde • »« bir ringa balığına vermemektedir. Getirilen balıkların, bundan bir müddet evvel enstitü arayıcıları tarafından tetkik edilip, işaretlendirildikten sonra tekrar denize bırakılan 500 ringa balığından biri, olması lâzımdır. Balıklara konulan işaret, İçlerinde enstitünün adresi yazılı bir kâğıt parçası bulunan selülold kapsüllerinden ibarettir. Bu ringa balıklan, İnkişaflarını tetkik edebilmek maksadiyle serbest bırakılmışlardır.
AMERİKADAKt HÜRRİYET ABİDESİ YENİLENİYOR
Amerikan Kongresi Hürriyet Heykelinin “gençleştirilme,, sinin lüzumlu olduğunu ileri sürmüştür. 64 sene evvel Fransadan Dost Cumhuriyete gönderilen bu âbide 1886 dan beri Bedloe îsland'daki yerinden Ye-
»II
myaya gelenleri uzaktan karşı
lamaktadır.
Birçok defa paslanan maden! kısımlarını temizlemek ve yüzünün bazı yerlerini hafifçe değiştirmek İcap etmişti. Sonra elektrik ışığı yerine tebahhur etmiş cıva tertibatı kondu. Hataret farklarından meydana gele-
cek çatlakların önüne geçebilmek için heykelin içine ve kenarlarına ısıtma tertibatı yapıldı.
1886 baharında Fransadan gelen bu heykeli yerli yerine koyabilmek İçin altı ay çalışılmıştı. Bugün modern teknik vasıtasiyle, heykeli sarsmadan temellerini kontrol etmek mümkün olabiliyor. Heykelin her şeyi ile beraber ağırlığı 200 tonu geçmekte, yüksekliği 90 metreyi bulmaktadır.
1950 senesinde yapılması elzem o-lan tamirat için iki buçuk milyon dolara ihtiyaç vardır.
ÇOCUK FELCİ ARAŞTIRMALARINDA KÖSTEBEKLER
Çocuk felci araştırmalarında çalışan, St. Louls üniversitesi anatomi profesörü Rector, köstebeklerin de çocuk felcine tutulabildiklerini tesbit etmiştir. Bugüne kadar hayvanlar, dan yalnız maymunların bu hastalığa müsait olduğu bilinmekteydi. Fakat maymun üzerinde yapılan tecrübeler pahalıya mal oluyordu ve şimdiye kadar aydınlatıcı bir neticeye daha varılamamıştı. Prof. Rec-tor’un bu keşfi, yalnız tecrübe hayvanlarının masraflarını azaltmakla kalmıyacak, belki de çocuk felcine sebebiyet veren mikrop hakkında bazı bilgi elde etmeğe yarayacaktır.
Hicrî 1950 Rumî
R. evvel OCAK K- evvel
12 1 19
1369 Pazar 1365
Vakit Vasati Ezanı
Güneş 7.24 2.34
öğle 12.18 7.27
İkindi 14.38 9.48
Akşam 16.51 12.00
Yatsı 18 30 1.39
imsâk 6.40 12.49
Müzeler
Atatürk inkılâp Müseal: Perşembeden maada her gün 10-12 vo 14-17.
l upkap, Sarayı t t'aaarteei-Çarşamba - Cumartesi, «aat 13.30-17 Telf (210Ö0)
Ajaaufvut raxartc*jı Sulı-Çar-çumhıı Perşembo Cuma aaat U.ı 16; Cumartesi. Pazar «nal 13 16 Telf (21760).
Arkeuiojiı Çarşamba, Cuma, uünleri 13 ten iö ya kadar, t’.Hkı Şark Enerleri bube»lı Çar-«hnıtm. Cuma. Pazar, 10 dan 17 ve Kadar Telf (216S2)
Türk ve tMûm Eaerlcru ban Perşembe Pazar «anı 13.30
16 30 1‘elf
DnlrrnıİHilıçe Drnlt Müsealf Cu marteai «nal 12 • 17 Pazar 9 • 1> Teli (812M4)
Belediye Mü/.rstı Atatürk Bulvarı Pvr>jemh.?/|on maada hor gün 10-12 ve 14-17.
Tevflk Fikret Ajlyan MUsenl* Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 v(* U-.17.
İzmir s
Antikite MÜxaal (3324) ; Her gün 9-12, 1,80-17 Cumartesi: 14-
17 açıktır
Tiyatrolar
BEHİR TtYATHOLAAiı
Saat 20.30 da.
DBAM KISMI t (42167) Para Uğrunda.
KOMEDİ KISMI : (10400) Nemo Bankası.
MUAMMER KARACA OPERETİ: (Maksimde) (48134) 20 80 da: Sizin Soka^.
SES: (49360ı Operet Saat 16 te ve 21 de: Hediyelik Gelin» Yunan Tiyatronu: Saat 11 de: Venedik Taciri. 18.30 da: Seninle Evleneceğim.
ANKARA TİYATROLARI} Saat 20 do.
BÜYÜKTE (10370-40) Bir Ko-mLHnr Geldi.
Kt'ÇtKTEî (11169) Amigon vs Scapin ln dolapları
İZM ll(
ŞEHİR TtYATROSV: (2364) Hi«-aei Sayla.
Sinemalar
BEYO6l.lt CİHETİ
ALKAZAR (42662) Moka İkalı Kardeşler.
AR (44304) ümitsiz Aşk.
ATLAS (4
Mücrim Gönül-
ler
ELIIAMRA (Lâleden 43595» Ü-mitalz Aşk.
İNCİ (84696) îatlklAl Fedatlori
İPEK (442*9) 1 - Büyük Günah
2 — îhtlraı» Kurbanları
f.ALE (43596) Londra Olimpiyatları
MELEK ılûKftk) A‘jk Bestesi.
SARAY (41658) istiklâl Fedaileri sİ MElt (4200 Vatan Kahraman* hırı (İkinci hafta).
Sıhhî imdat
BUATPARK (83143) 1 - Korna-
nın Adnlriı 2 — Kazanovanın Aşk Maceraları
İstanbul Beyoğlu
Anadolu yakası
Ankara
İzmir
Umur 2222
4499b 60336 uı 2231
KJirgıyuHö 6060
SARK (40360) Kantom ulur Po-
tinde
ŞIK (43726ı Hayat Başlıyor
TAKSİM (43101) Kadın «avernr
TAN (8O74Uı » çifte Aşıklar
2 — Yılmayan Aralan.
--------------------------X
Şehir Mektupları
Kandil ve Yılbaşı aeceleri
★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★
Yıldızlar konuşuyor *★★★★★★★★★**★★★*★★★★*★*****
İnsanın tâllh vo mukadderatı Öterinde yıldııların büyük hır rol oynemskta olduğunu iddin edenler ve buna İnananlar çoktur. Bu telâkki ve bilgiye göre hor insan muayyen bir yıldı» «altında doğar» dünyaya geldiği yerde ve anda başı Üstünde bulunan bu yıldızın bütün hayatı boyunca derin tesirleri altında bulunur. Bir kimsenin kendi yıldızına göre bir haftalık, iki haftalık, bir aylık veya bütün ömrü için mukadderatını tâyin ve tesbit etmeğe, oroskopunu yapmak, eski tabirle, “zaiçesini tanzim etmok” denir.
beş her yıl beş kandilleri vardır. 12 re-biülevvel gecesi Peygamberimiz doğdu. Mevlid kandilidir. Bu tarih, bu sene yılbaşına tesadüf etti, bir mübarek gece ile bir eğlence gecesi bir araya
ÜSLÜMANLARIN her gün vakit namazları okluğu gibi, yıl beş kandilleri vardır.
düştü.
Din adamları, ekseriyetle çatık kaşlı olurlar, muhabbet ve sevgi yolunu gösterecekleri yerde, insanlara korku telkin etmeye çalışırlar. Bu sebepten mâbetlerden kaçanların sayısı, kalanlardan fazla olmuştur. Çünkü dünyada her şeye rağmen cehalet gittikçe azalıyor, bilgi ışığı yayılıyor. Esasen Hazreti Âlı, “Bir âlimle bir müminin arasında yetmiş mertebe vardır” demekle, "Elem neşrah leke sadrek - Biz senin gönlünü neşelendirmedik mi?’’ suresindeki hatayı tamamlamış oluyor. Bu itibarla, Peygamberin doğduğu gecenin Yılbaşına tesadüfü. bu gecenin iki misli bir neşeyle tes’it edilmesine bir vesile olmak lâzımdır.
Bakıyorum, va’zeder bir hal takınmışım. Nene gerek a efendi! Haydi şöyle bir sokağa çıkalım.
İşte, tanıdık altı yedi hanımdan müteşekkil bir grup, Taksim meydanında münakaşa ediyorlar. İçlerinde yaşlılar da olduğuna göre, acaba gidecekleri uinameyı mı görüşüyorlar? Hayır. Hangi camie gidelim diye düşünüyorlarmış. Birisi Şişli camiine diyor. En yaşlıları, “Yo!... diyor, Necmi Rıza, Ye* ııicamide okuyacakmış." Bu kuvvetli delile kim mukavemet edebilir? Fakat birisi, “Rahmi Efendi, Sultanselimde imiş" deyince, bütün güzel sesli hafızlar, Mecit, Esat, Büyük Mahmut, Küçük Mahmut, Zeki efendiler ve salâtin camilerin isimleri geçit resmine başlıyor. Nihayet büyük hanımın peşine takılıyor ve bana da:
— Yatsıya, diyorlar, Ağacamiine gideceğiz, Sakalı Şerif çıkarılacak. Oradan da bize gideriz. Gece evde toplanıyoruz.

Yılbaşı deyince, hediye âkla geliyor. Şu Yılbaşı, ay başına tesadüf etmese kolay. Hoş, neresi kolay. Oyuncakçı dükkânlarının önleri, harp içindeki fırınların önlerine dönmüş. Bereket işporta oyuncakçılarına. Beyoğlu Balıkpazarında “köprübaşı" tutmuş birisinde hoş bir oyuncak gördüm. Bir yuvarlak cam, içi yarıya kadar su dolmuş ve bir ördek yüzüyor. Yuvarlağı istediğiniz kadar çeviriniz, cazibe kanunu dolayısiyle su, yerinden kıpırdamıyor. Çok sevdiğim biri vardır, ördeğe bayılır. Ona hediye edeyim diye sordum, iki buçuk lira istedi. Alacaktım. Tam o sırada bir ahbap, otomobiliyle önümde durdu: “Karşıya gidiyor-
\_________
Ban götüreyim" dedi. Zaten işim vardı. Bindim, Yenipostahanede indim. îşiml gördükten sonra, baktım, Beyoğlundaki oyuncağın aynını orada da satıyorlar. Fiyatını sordum. 75 kuruş demesin mi?
İşte sîzlere, Beyoğlundaki oyuncak satın alma hırsına bir misal.
Ya çiçekçi dükkânları I Caddelerde buket taşıyanlara bir bakınız. Beyoğlu âdeta iki keçeli bir gelin alayı olmuş.
Eskiden pek de o kadar eski değil, geçen harpten sonra, Eminönünde meşhur bir Şamlı baklavacı vardı. Hediye diye düşünülünce, ilk akle gelen şeylerden biri, oradan bir kııtu yaptırmak olurdu.
Şimdi, tuvalette olsun, dilde ve daha bir-
çok şeyde olsun — sıralayım da politikacı mı olayım — eskiye rağbet arttı. * Kara-köyde ve Beyoğlunda da hacıağaların yerlerini almak istercesine,.bir sürü hacı baklavacılar türedi. Şu farkla ki, Beyoğlu, birincileri yolardı; sonuncular onların âdeta intikamlarını alıyorlar.
Ne de boğazımıza düşkünüz. Bayanlar, tuvaletlerine sığmaz oldular. Hacı Baklavacılar gibi pastacılar, ekstra çocuklar tutmuşlar, paket yetiştiremiyorlar.
Bunlar cami kapılarında, meydanlardaki kandil simitçilerini ve simitçi fırınlarını ilâve ediniz. Tablalara, camekânlara rengârenk kâğıtlarla hevenkler sıralanmış. Gözlerimizi nurlandıraıak, iştihamızı uyandırıyor.
Süs eşyası satan mağazalar, işlemeci, baskıcı dükkânlarının toplu bir halde bulundukları pasaj esnafı ve Çarşıiçi, yeni Gelir Vergilerini bugünden tamamlamışlardır, önlerinde ne münakaşalar olmuyor. Bir dükkâncı :
— Hanım, diyor, pazartesine gel, sana bunu dört liraya işliyeyim. Amma şimdi on beş kâğıt versen yapamam.
Hanım, boyalı tırnaklarını göstererek :
— Daha şimdi yaptırdım amma, gider gergefi kurar, kendim işlerim.x Pazartesine ne yapayım. Bana bu gece lâzım.
Tırnak deyince aklıma berberler, affedersiniz “kuaförler" geldi. Onlar da iki buçuk liraya yapılan bir manikürü on liraya çıkarmışlar. Sabahın sekizinden itibaren saçlarını yaptırmak üzere sıraya girmiş olanlar var. Hatırlı ve daimî müşterilerine, randevularını gece veriyorlar. Akşam saat yirmi üçe kadar çalışacaklar. Pekâlâ olur. Yatsı, 18,30 da. Sakalı Şerif merasimi nihayet yirmide biter, oradan saç yaptırmaya... Sonra...
Sonra ? Mübarek Kandili şerifinizi ve Yılbaşınızı tebrik ederim.
Bir İstanbullu
Onıotomlz karilerine muayyen zamanlarda bu hizmeti yapacaktır. Doğduğunuz ayı ilk sütunda arayınız, ««ağıdaki lıaretlore bakınız, onların ifade ettiği mânayı altta bulacaksınız. Yıldızınızın söylediği umumî hüküm son sütundadır.
Doğduğunu* tarihe göre yıldızınız. * ’ 3 tx p i 3 -- w i Ocak 15 a kadar 1
Hamel (Koç) 21 Mart - 19 Nlean O O Sizden çok hoşlanıyorlar -1 Fırsattan İstifade ederek lşi-1 nlıl «Aftiftmlsştırın. ıj
Sevir (ööğa) 20 Nisan - 20 Mayıs © £ f! & 0 o
Bu 15 gün İçerisinde ü-1 mitle vAşayacaksınız - Tnll-I hiniz açık. |
İkizler 21 Mayıs • 20 Haziran 0 o o o 0
Seviyor ve seviliyorsunuz, 1 bu size yetişmez mİ?
w Ser a tan (Yengeç) 21 Haziran - 21 Temmuz Arslan 2 Temmuz • 22 Ağustos % o O
işinizde canınızı sıkacak] şevler olacak, fakat cesare*] tinizi kırmayın, hepsi çarça-| buk gelip geçecek.
• * Sıkıntılı bir yol var, fakat] diğer sahalardaki rnuvaffakld yetierlnlze dalarak bunu ça-| buk unutacaksınız.
K SUnbtil. 23 Agu.to» - 22 Eylül ü o t o Umumiyetle şanslı ve lyll bir sene geçireceksiniz. Fa-| kat ufak tefek hiszl sıkın-] Ularınız olacak.
Mizan 23 EyiOi • 22 Ekim o o o o
Bu 15 gün İçinde hiç biri değişiklik yok. Fakat yakınd da güzel bir sürpriziniz var.l
► a •F Akrep 23 Ekim • 21 Kasım ti 0 t i o İçinde iyi haber olmayan biri mektup alacaksınız .Fakat| mühim bir şey yok, her şey] yoluna girecek.
$ Knvs (Yay) 22 Kasım • 22 Aralık 0 & o o o
Aşkta vo İşte şans. Fay-1 dalanmatta bakın. 1
Cedi (Yaban-kcçİBİ) 23 Aralık • 19 Ocak © o f d * Küçük dettlşiklIklerTllerdel tahakkuk edecek büyük Üm1t-| ler. I
A Dellv (Saka) 20 OcaK • 18 Şubat* o o 0 Bu «ene mali vaziyetiniz 1 daha İyileşecek. 1
W Hut (Balık) 19 Şubat • 20 Mart O 0 Büyük muvaffakiyet —1 1 Temkinli hareket edecek o-| (ursanız cobiniıde daima pa-1 banız olacak .
Şans = Ümit Q | x Sıkıntı Şürpn Hiç fevkalâdelik v- : Müşkülât 1 Değişiklik Muvaffakiyet 1
SİNEMA |
Gördüğümüz filmler
ÜMİTSİZ AŞK
Bir müddetten beri bütün filmlerde bir psycanalyse modasıdır tutturmuş giden Amerikalılar, seyircilerin, yarı deli kadınlarla beyaz gömlekli ruh doktorlarından ne kadar bıkmış olduklarını hâlâ anlayamadılar. “Ümitsiz Aşk., da bu cins filmlerden biridir. Mevzuu, kendisini istemeyen bir adama âşık olan isterik bir kadının hikâyesi. Kadın basit bir hastabakıcı iken birdenbire evin beyi ile evlenip kibar bir hanım oluyor. İşlerini yoluna koyuyor. Fakat bu kâfi değil. Ah bu aşk, vah bu aşk! Bu aşk meselesi de biraz karışık ya. Sabık hastabakıcının sevdiği adam yüzünden mi, yoksa ölümünden sonra kocası ile evlenerek yerini aldığı hastasını düşüne düşüne sebepsiz bir vicdan azabı yüzünden mİ nevrasteni krizleri geçirdiğini bir türlü anlıyamıyoruz.
Film John Cra\vford’un göz yaşlan ile başlayarak gözyaşları ile bitiyor. Fakat Amerikan filmlerinde her zaman olduğu gibi - maJûm ya Amerikalıların kalbi fazla lıassastır, fenalığa dayanamam- sonunda perde bütün cinayetlere, kötülüklere rağmen müphem bir saadet ümidi içinde ka-
panıyor.
John Cravvford oldukça yaşlanmif» ama hâlâ güzel ve bir çok genç, taş bebek gibi Amerikan yılchzlanndajı daha iyi oynuyor. Raymond Ma-şey i Borla Karlof’la yanyana korku filmlerinde görmeye alıştığımız İçin İyi koca rolünde takındığı o müşfik, yumuşak hal ve tavırlarına İnanmak güç oluyor. Evvelce çok daha kuvvetli karakter rollerinde gördüğümüz Van Heflln oldukça sönük. Zaten rolü de fazla değildi. Netice itibariyle filme biraz gayretle orta diyebiliriz. P.
İSTİKLAL FEDAİLERİ
Saray ve İnci sinemalarında istik’ lâl Fedaileri adlı bir film gösteriliyor. Bu film büyük İhtilâl devrinde, Fransanın dahili kargaşalıklarını tasvir ediyor. 1793 senesinde kralın öldürülmesini müteakip, günde yüzlerce kişinin giyotin altında can verdiği “dehşet,, devri iyi yaşatılmıştır.
Bu dehşet yıllan içerisinde aynı gaye uğrunda çalışan iki insanın ıstırap ve fedakârlıklarını canlandıran sahneler mevzuu tamamen tarihi ve kuru olmaktan kurtarıyor. Ro-bert Cumlngs (Charles) rolünü çok iyi başarıyor. S. IL
Öğrenmek ihtiyacında olduğunuz herşey
YENİ (84137) I - Sevmeden Yaşanmaz. 2 - Sevimli Rüya.
YILDIZ (42847) Mlklnln Yılbaşı Hediyesi.
ÜNAL (49306) (Kasımpaşa) 1 — Unutulan Sır. 2 — Karanlık Yollar.
ÇİÇEK SİNEMASI (Amavutkoy)
1 — Harmankaya. 2 — Kılıbıklar.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23688) 1 — Monte
Krlatonun Miranı. 2 — Brod-vayda Buluşalım!
ÇEMBERLİTA9 (22513) 1 - A-te« Çemberi. 2 — Samba Kralı.
FERAHı Sctalotln «onu Korsa nın kızı.
HALK (21901) 1 - Ç5I Devle-
ri, 2 - Mabudenin kızı.
İSTANBUL (22367) 1 - Damga.
2 — Kahraman Mehmet.
AZ/1K (23542) 1 - Kanlı tftira
2 - Vlrjlnvs Kaplam TURAN (22127) 1 - Salahaddlm
E.yyubl Haçlı Seferleri 2 -Kaatll Aranıyor,
M AR MAI(\ 123860) 1 - İlk Ar-zıılar, 2 — Meş'um Randevu.
MİLLİ (22082) 1 - Brodvay.ia
Buluşalım 2 - Monte Krhtl(» nun .Miranı.
KISMET (219011 1 - Şehzade
Sim ha t. 2 — Lorol-Hnrdl Dıınn öftretmenL
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 - Ya ratılan Vatan 2 — Çalınan Haya t
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 - İnci Korsan-lan, 2 — San Manekyolor.
OPERA (60821) 1 — brunba kralı
2 — Kaptan Kld
SÜREYYA (60682) 1 - Nehirler Kraliçesi 2 — Bir Çiçek üc Böcek
l ELDE6İRMEN1 (Suutpurktan sorulur) 1 — Fedakâr Ana. 2— Yuvamı Yıkamazsın.
Üsküdar ciheti
llALE (60062) 1 — Esirler Gemi» «L 2 — Solan GUI
SUNAR: 1 — Kn ramazof Kar deşlor, 2 - Şöhret vo Para
\NKAICA
ANKARA (23432) Cehennem gu-misi.
BÜYÜK: (15031) Anna Karenlna PARK: (1U31) Ayşenin Duası. Sl’MER: (14072) Gunkadin Fedai lor Alayı»
ULUS (2220i) Olumdan Firar.
SUS (14071) Ayşenin Duası.
YENİ (14040) Büyük Vala GAR GAZİNOSU!/ Viyana Terno RevüsU
İZMİR
ELIIAMRA Kara Şeytan.
TAYYARE Znmnno kızı
YEN! SİNEMA 1 - Kılıçların gi-Kealndc. Dişi Haydut
LALE: 1 — Şnılo Diktatör, 2 — lalınNİz Katiller.
TAN: 1 - Sarin Diktatör, 2 — îalmalz Katiller.
KARŞI Y AKA CİHET İl
SÜMER Yakut Gözlü Kız.
MELEK 1 — Gecenin Gözleri 2 —
Slnnl Düşman
Radyo
•»YENİ ISTANIM L ’ıırı bugün için tavsiye cltilfi programlar:
Dahilde:
10 26 Ankara : Makamlardan bir demet — 12 00 Ankara: Yurttun Seı lor korosu — 10 20 İstanbul: Şnrkdar (Perihan Altında*) — 21.45 İstanbul: Fasıl Heyeti.
Hariçte:
Saat: 15 15 BBC: Mozart’ın Flüt ve Orkestra İçin 1 inci konçerto Charlea Groves ida-rtelndu Northern Orkestralı — 20 30 BBC: “talanhul şehrinin çehreni” D.G. Brldson' un hazırladığı bir röportaj. Bu progfam için hususi müBİftl hchtellycn Anthony Hopklns.
Türk Mür.lftl:
Saat: 10.25 Ankura: Makamlardan bir h-rn. » !'• mı Ankara
Yurttan Şeşler koronu. — 12.30 Ankara: Tolden Tele. — 12.50
Ankara: Ovun havaları. — 14.00 İstanbul: Şarkı ve türküler. O-kuyan MuullO Mukadder. — 15.00 İKtanbul: Memleket havalan
(pl ) — IH.no Ankara: İnce Saı, SuzInAk Faslı. — 19.20 İstanbul: Şarkı ye türküler. Okuyan Perihan Altındağ- — 20.16 Ititan-hul: Müzeyyen Sonar dan şarkılar (pl.) — İstanbul;
Fasıl Heyeti programı.
Diuih Müziği:
Saat: 9.30 BBC: Oscar Kabin orl(eatrn:u. — 13.15 Ankara (pl.)
— 13.20 İstanbul: Radyo Tango
orkcatraaı. İdare eden: Orhan Avşar. — 13.45 Ankara: (pl.) — (pl. n’ıngar; ----- ----
15.15 İstanbul: Damı müziği (pl.»
18.15 BBC: Stnndloy Black piyanoda. — IH.80 hıtanbul (pl.)
— 10.20 Ankara; (pl.) — 22.18 Ankara (pl.) — 23.09 îatnnbul: Tangolar vo caz müziği (pl.J.
Hafit Mü/lkt
Saat: H.48 Ankara.: Günaydın (p) ) — 11,3ü Ankara; Salon orkestra mi. — IL00 BBC: Hafif inçindiler İpi.) — 13.15 İstanbul: Ara müziği (pl.) — 18.15 İstanbul; Hafif nrko.Mira eserleri (pl )
— 15.15 BBC: Pcter Yorkr Ida-n.'Hİndo tıarenııd orkostraaı. — ( İH on İMtnnhul: Çift gitar İcuıır-t.otl konseri. — 22.10 ÎMtanbuf: Hafif piyano aololnn (p|.) —
28.15 İKtanbul; Hafif gece ınüsl-ğl (pl)
HurunI pruKruıııJıırt
Saat: 8.15 Ankara: Dinleyici in-t(*k|erl (pl.) 11.08 Anl(ar«ı
Teınall. — I3.;ın BBC: TUrkço neşriyatı: ”Kadin e(fthlfoSİ‘' — 20.30 BBC: “tntanbuiun gehreeP* DAL Brldson’ıın hazırladığı bir röportaj. Bu program için hususi müalgi Anthony Hopklııs tarafından bcHtclenmlIItly. — 20.80 Ankara: Misafir «aati. — .21.18 Ankara; Müzikli gor.1 (pl.)
— 21.80 BBC t Arnold Ben not ’İn “The Card” piyesinin temsili. Kısım I; ’Drnry’yl takdim”. Oymynnlar: Wllfrn(l Picklop; Cİûırlen StuhvIlL Mnrjnrlr Wmt-oury.
Itlfolk Batı Müzlftl'
Saat; 1346 BBC. Opera geceleri Takdim ednh Barbara McFad-yean (pl.). 15.85 İstanbul: Joseph
Srigetl ve Sir Thomatı Beerhaın İdaresinde Londra FİL Ork, W. A. Mosart: "Koman vo orkestra için, re majör No. 4 konçerto”. (pl.) — 10,18 BBC: Mozart : FllÜt vo orkestra için 1 inci konçerto. Charles Groves i-dıı resinde Northern Orkestra.
Solist John Francl». — 20,15 İstanbul: Debussy vo Do Falla’ dan süitler (pl.) — 22.00 İstanbul: Tchu(kow8kyı 6 inci senfoni “Pathdtlquo".
Ilnbrrlor:
...Ankıırıı ve îstanbııl Radyoları: 8.8ÖÎ 13.00; 10.00; 22.15 — Snnt:
13.30 Ankara; Öttlc Gazetesi. 20.15 Ankara: Pazar Gazetesi. BBC Radyosunun Türkçe neşriyatı: Saat 7.15; 18.45 vo 23.00 (Bu program 10 91; 24.92; 31.32: ve 10.49 metrelerden dinlonebi-Ür.)
.“Amerikanın Sesi” Radyosu Türkçe neşriyatı: Saat 10.15. (13, 16 ye 19 metrelerden dinlenebilir).
Spor lıııberlerl:
San t: 7.30 BBC: Cumartesinin spor hareketleri. — IR.JO BBC: Türkçe neşriyatı. — «1.00 İstanbul: Spor harekotlorl. Eşref Şo-flk tarafından — 22.00 Ankara: Spor haberleri.
14.30 P.A.A. (Amerikan) Brüksel, Londra, Boston, Nav-york.
16.20 D.H.Y. (Türk) Ankara, A-dana
GELECEK OLAN VAPURLAR
16.30 EtrÜRk, tamirden.
21.— Suı, Mudanyadan. GİDECEK OLAN VAPURLAR 6.— Çorum, Karadenlze.
9.— Sus. Mudanyava.
18.— Mersin, Çıınakknlcye.
GELECEK OBAN EKSPRESLER
0.15 Semplon (Avrupa) .
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara.
21.30 Semplon (Avrupa).
Eczahaneler
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK OLAN I ( AKLAK
8.— K.L.M. (HolAnda) Ameter-dnın. Roma (Dün gelemeyen uçak).
12.30 K.L.M. (HolAndıı) Tahran vo Atinadan.
12 50 D.H.Y. (Türk) lznılrden.
13.30 P A A. (Amerikan) Basra, Şamdan.
16,20 D H Y. (Türk) Adana, Anka radan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
6.30 A F. (Fransız) Atina, Roma. Purls.
0.— K.L.M. (HolAnda) Tahran, (Dünden tehirli olan uçak)
13.30 K.L.M. (HolAnda) Roma, Amaterdarn,
13.50 D.H.Y. (Türk) jlsmlr.
Beşlr Kemnl. Eminönü. İtimat. KüçUkpnzar. Sultanahmet, Alamdnr, Süreyya, Kumkupı.
Brşlktaa: Nail Hallt. Köyiçl.
Beyoğlu:
13 O. Deliasuda, îst. Cad. 244 Taksim: Nihat Tarlab. C 02-91
,, Ayaspaşa, Gümüş C. Galam : Havrorldin Tao. Şair Z. Cad. 20
,. Sporidis, Necatibey c. 806 Şişli î Ata kan. FlalAs.G. C. 183
Mecidiye K. M. K. 4
Hnsköy: Hnlıcıoglu. H. og. Kammp. Yeni Turan» IC.p.
Cskktldur: Morkea Ec/.abanesL Kadıköy: Merkez.
BUyUkadnt Halk. Heybelimin: Halk.
Kıııltopnık: Göztcpo-Boatancı.
ANKARA-----------------
Cebeci, (11284)
Çankaya, (2270ü)
Ğülhano, (14115)
İZMİR------------------
Yardım. Alsa nen k mmt.
Birlik, Kenıeraltı mınt.
Halk, Basmahane mınt. Karata«, Yalılar mınt.
Cumhuriyet. Eşrefpsşa mınt.
Soldun saftn:
1 — Pedagoji, 2 — üye. Kokulu bir ot. 3 — Bir cins şeker. Bir renk. 4 — Bir yazı makinesi markası. Bir yanardağ. 5 — Tren volu. Bir yabancı başkent. 6’ — I«. Bir harfin okunuşu. 7 — Kuyu sesi. Salip. 8 — Elekten geçirir. Sayı. 0 — Bir güreş tfıblri. Kari. 10 — Bir nota. Bir kadın adı.
Yukarıdan ««ağıya:
1 — Bir güreş tâbiri. 2 — Fasıla. (Teral) Bukle. 3 — Odalık. Rumca bir sayı. 4 — Irak. (Ter-«D Facia. 5 — Gemi odası. Benzer. 6 — Vasat. 7 — Ah. affetme. Gemi tAmlr havuzu. 8 — Bir nota. Uzak İşareti. Olur. 9 — İman. Çap. 10 — Bir kadın adı. Bir nota.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa:
1 — Bordelacuz. 2 — Aşırmak. Re. 3 — Beyaz. Akar. I — Aka. İşsiz. 5 — Hikâye. 0 — îp. Tafta. 7 — Nnl. Do. Al. 8 — Gri. Pala. 9 — Oto. Orak. 10 — İnci. Aşa.
Yukarıdan asagıyaı
1 — Babafingo. 2 — Eşek. Parti, 3 — Rlyah. Lion. 4 — Dra. îg. 5 — Envılk. Dedi. 6 — La. Şato. 7 — Akasya. Po. 8 — Kiri. Ara. 0 — Uraz. Talaş. 10 — Zer. Falaka.
İtfaiye
Beyoğlu 4484-1 Kadıköy msT»
fotnnbul 24222 Üsküdar 6O04B
Ank(r. 00. tamir 2222. K.Y»k(ı 5055
Sayfa fl
Cihazları ve kalorifer kazanları
KLEEN . HE ET MARKA
(«1818)
Mühim bir hâdise
W-
No. 2 Gümüşsüyü Caddesi. Taksim Telefon: 41035 Çok ucuz flatler - Tediyede kolaylık
Automatic Burner Corp, Chicago, fabrikası mamulâtı
Türkiye İçin Umum Distribütörü
M A C I D R. KARACA
Bankası resmen kurulmuştur. Resmi Gazetede neşredilmiş ve adreslerine gönderilmiştir. Almi-
Otomatik Mazut Püskürtme
Bu itimat olaylara dayanmaktadır.
50 otobüs satın alınacak
t
Hakiki meyva suyu ve
bol vitamini havi olan
GÜZEL ANKARA
ve OLİMPİYAT
ait
müşterilerinin yeni yılı
\
otobüslere Tünel Mey-Vezneslnden kabul edile-(18398)
E. T. T. işletmeleri umum müdürlüğünden:
4 ^XS^Ulir(
USUL
Muhasebe - Vergi İşleri Bürosu
Müşterileri ve meslekdaşlariyle Ticaret erbabmın yeni yılını kutlular ve başarılar diler.
Aşlr EL caddesi Kısmet Han Kat 3 No. 10 Tel: 20855
50 adet otobüs satın alın acaktır. Satın alınacak şartnameler 150 Türk lirası mukabilinde Beyoğlu, dam Metro Hanında kâin I. E. T. T. işletmeleri Merkez temin edilebilir. Teklifler 1 Nisan 1950 tarihine kadar çektir.
»f • '
OMEGA Cenevre (İsviçre) de saatçilik
• ?
Beyoğlu, Galatasaray No. 18 — Telefon: 40162
SİYASİ İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL» GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer : yeni İstanbul matbaacilik LtMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.

BAŞ .DİŞ
ROMATİZMA AĞRILARINA _GRIP. NEZLE
NEVRAL Jİ'Yt KARSI

Dostlarımız ve Müşterilerimiz
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN
Berber VİLI Salonu
Sahibi : VELÎ ACAR
PROJEKSİYONLA REKLÂMCILIK Koli. Sayın müşterilerinin yeni yılını kutlular ve saadetler temenni eder.
ÖLÜM
Merhum Şemseddln Sami beyin BÜYÜK KIZI
Maliye ve Maarif Nazın Erer’in zevcesi. Ali Sami ablası. Devlet Denizyolları Mehmet Erer ile

Esbak Raşid Yen’in Fen Müşaviri
Belediye İktisat Müdür Muavini Emin Ererin anneleri
SAMİYE RAŞİD HANIM uzun müddettenberi müptelâ, olduğu hastalıktan kurtulamayarak mübarek Kandil sabahı Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Merhume Samiye hanım, malûmatlı, hamiyetli, harp ve sulhta Türk yardım müesseselerinde fe-dakârane hizmet etmiş yüksek duygulu bir kadın idi. Cenazesi 1 ocak 1950 pazar günü öğle namazından sonra Teşvikiye camiinden kaldırılarak Feriköy Mezarlığında ebedî istirahate terkedile-cektir.
Mevlâ rahmet eyleye
YENİ İSTANBUL abonman karneleri her tarafta satılıyor
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemizce hususî surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENt İSTANBUL) yazılı bulunan özel muvezzilerimizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste

İST AN BULDA :
KÖPRÜDE:
Bay Kemal, Köprü Kitabevl
Bay Osman Kazak. Kadıköy İskelesinde.
Bay İhsan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii.
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında gazete bayii-1 7 1
SİRKECİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua* bayii Bayşn Atiye, istasyonda gazete bayii. TÜRBEDE:
Bay ArıI, Türbe kitap ve gazete bayii BE YAZITTA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütüncü.
S ARA ÇHANEB AŞINDA:
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayii
AKSARAYDA:
Bay Adem, gazete bayii
Bay Kemal, Piyango ve gazeta bayii
CAÖALOĞLUNDA:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında gazete bayii
KARAKÖYDE:
Bay Kemal, Tünelde gazete bayii Bay Niko, Bahtiyar gişesi BEYOCLUMiA:
Bay Esat, İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü. Bay Torkoni, Galatasaray Lisesi karşısı. Bay Ferit, Taksim Abide karşısında gazete ve tütün bayii
A. 0. Genel Müdürlüğünden
Türkiye Eski Muharipler Anasözleşnıe 9.12.1949 tarihli birer nüsha sayın ortakların yanlar Genel Müdürlükten alabilirler. Kendilerine ayrıca mek-
tupla bildirildiği veçhile, taahhüt etlikleri hisselerin 2 nel taksiti olan dörtte birlerin ocak 1950 sonuna kadar anasöz-leşmc hükümleri dahilinde ödenmesini rica ederiz.
İstanbul ve Anlcaradakl ortaklnr Sümerbank gişelerine diğer yerlerdeki ortaklar ise Ziraat Bankası vasıtasiylo hisse bedellerini yatırabilirler.
Ortaklarımızın adres değişikliklerini muntazaman bildirmeleri aynca rica olunur.; 7 ” ı
Adres: Tarko Han, Ankara P. K. 01
Tel: Adresi: Mııhnhank, Ankara
Telefon: 16.110

4
YÜCEL mecmuasının ocak 1950 tarihli ve 1 numaralı sayısı Türkiyede şimdiye kadar hiçbir mecmuanın erişemediği bir nefasette basılmış ve abonelere taahhütlü posta ile gönderilmiştir.
YÜCEL’in memleket mecmuacılığmdn bir inkılâp yapmış olan bu sayısı 72 büyük sahiledir. Parlak kâğıt üzerine basılmış nefis tablolar, şiirler ve elliye yakın çok güzel ve seçkin yazıyı bir araya toplıyan bu eşsiz mecmua yarından itibaren, bir lira fiyatla satışa çıkarılacaktır.
YÜCEL'İ tez elden ve emin bir şekilde edinmek istiyen okuyucuların YÜCEL’in (Posta Kutusu 2053, Beyoğlu - İstanbul) adresine 1 liralık posta pulu göndermeleri kâfidir. YÜCEL okuyucuların adreslerine derhal taahhütlü olarak posta ile yollanır.
Yücel çıktı
MIIIMmmeillK
Sümerbank Defterdar Yünlü Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden
i
2 Ocak 1950 pazartesi günü fabrikamız normal mesaisine başlıyacagından İşçi, usta ve bütün mensuplarımızın muayyen olan saatlerde ekipleriyle birlikte işbaşında bulunmalını rica ederiz.
(18393)
Her yeni OMEGA modelinin emeli, zamana mutlak bir hakimiyete doğru yeni bir adım atmaktır. Bu hususa. OMEGA fabrikalarının en son icadı olan “ Cosmıc ” takvim-saatla dahi riayet edilmiştir
Bu saat, bütün dünyada meşhur olan 30 mm. lik ve Otomatik OMEGA’ları icat edenlerin mektebinden yetişme tekni-syelerin eseridir. “ Cosmic OMEGA’nın en ince teferruatı mükemmeliyete varmak için bir asır müddetle yapılan aras-
YENİ YILIN EN ÎYÎ HEDİYESİ
”BAĞDAT”IN TATLILARIDIR


ULTRAMIN Laboratuarı
Sayın müşterilerinin Yeni Yılını tebrik eder.


Bay Mehmet, Taksimde KristaJ altında gazete: bayii
Bay Dlkran, Konak oteli karşısı, tütüncü
Bay Haşan, Harbiye, Bizim Haşan gişesi
Bay Garbis, Osmanbeyde fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi, Nişantaşmda gazete bayii.
BEŞÎKTAŞTA:
Bay Zeki, Tütün ve gazete bayii
Bay Avni, Tütün ve gazete bayii
Bay Haşan, Tütün ve gazete bayii
Bay Mustafa, Tütün ve gazete bayii TOPHANEDE:
Bay Şükrü, Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi
KADI KOY ÜNDE:
Bay Ethem, Gazete bayii
ÜSKÜDARDA:
Bay.? Hikmet, Kitap vc gazete bayii
Bay Cevat, Kitap ve kırtasiyeci
SAM AT YADA:
Bay Kenan, Tütüncü ve gazeteci
BAKIRKOYDE:
Bay Ali. Uçak gişesi
YEŞİLKÖY'DE:
Bay Şaban, Gazete bayii
ADALARDA:
Bay Niko. Büyükada İskelesinde kitapçı
Bay Süleyman, Heybeliadada tütün ve gazete bayii
ANKARADA:
ANKARA BÜROMUZ :
K. Özalp Caddesi Ilgar apartmanı No. 1/9. Yenişehir. Telefon: 16112
Akba Kitabevl.
Bay Ali Tümen, Ulus Meydanı tütüncü.
Bay Yakup Karakaş, Ulus Meydanı, Cebeci durağı.
Bay Cevdet, Ulus Meydanı, Hilâl Fotoğrafhanesi karşısında.
Bay Hayri Öztürk, İstanbul Pastahanesi karşısında
Bay Sait özer, İstasyonda gazete bayii.
Bay Duralı Dalkılıç, Samanpazarı Meydanı. gazete bayii.
Bay Mehmet Altıntaş, Sağlık Bakanlığı. Bay İslâm Günok. Yenişehir, İş Bankası. Bay Mustafa Erten, Kızılay gazete bayii. Bay TeVfİk. Meşrutiyet Caddesi.
Bay Osman.Yenişehir.Bakanlıklar durağı. İZM İRDE ;
İkinci Kordon, Emlâk bank yanında Anadolu hanındaki YENİ İSTANBUL Bürosunda
Foto Can, Hükümet Konağı karşısında Bay Halil, Anafartalar Cd. İstiklâl gişesi Bay Cahit, Anafartalar Cd. Zengin gişesi Bay Haydar, Karşıyakada Kemalpaşa caddesinde No. 15
Bay Mustafa, Aaım TÜrker Kardeşler, Alsanrak vapur iskelesinde
OMEGA dünyanın itimadını haizdir





urmalards kazanılan malûmatın canlı bir delilidir Kadranın mükemmel nısbetleri sayesinde saniye, dakika, saat, gun. tarih, ay vc mehtabın safhaları kolay ve çabuk okunur. En ufak teferruatına kadar tekâmül ettirilmiş olan takvim mekanizması. bunu teşkil eden 129 parçanın değiştirilebilmesini temin etmektedir Muhtelif vazifelerinin tanzimi esnasında her türlü kırılmak tehlikesini önler ve mıknatisıyetten müteesir olmayan 17 taşlı hususi mekanizmasının bir hare-


OMEGA
ketüe mükemmel sinkronızm halinde işler ve rakkası muhtemel sademelere karşı hususi bir surette muhafaza eder. •' Cosmic M ÖMEGA’nın eferv-dice bir şıklığı vardır. İmalinde riayet edilen fevkalâde hassaslık sayesinde müteaddit unsurlarının bu kadar cins bir kutuya yerleştirilmesi kabil olmuştur.
Bunun vücude gelmesiyle İsviçre saatçilik sanayiinin en parlak icatlarından biri tekemmül etmiş oluyor, o da hassas takvim saattir.
OMEGA Kew-Tcddington rasathane-since tanınmış yegâne resmî hassaslık rekorunu 193i yılından beri muhafaza etmekledir,
1948 de Ncuchâtel t as a t han e sinin fevkalâde milletlerarası müsabakasında OMEGA saatııun kol saatlerinin en hassası olduğu anlaşılmıştır.
Üc defa üstüste 1932, 1936 va 1448 de Olimpiyatların resmi Kronometrajı için, eksperler, OMEGA'yı seçmişler^ d ir
endüstrisi İsviçre şirketinin mamulatı TİSSOT





nıeyvah gazozları, sayın
sofralarınızda hol neşe ile geçirmenizi temenni eden
Matbuat hayatımızda bir yenilik olan karneli abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, ocak ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100 YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen ay karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk:
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur’a numarası, altı kap verenlere iki, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilde, okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur’amıza katılabileceklerdir.
Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında,* Noter önünde çekeceği kur’ada, meccani tahsil ve başka hediyeler vermeyi aahhüt etmiştir:
Her yıl çekilecek kur’ada.birinci gelen 10.000 lira masrafla Avrupada: kinci gelen de 5.000 lira sarfivle Türkiyede üç yıllık bir tahsil yapacak-ardır. Kendisine tahsil kur’ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, hakkını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir. Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyanlara gazetemiz bu işe ayırdığı tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Ayrıca: Üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.







Comments (0)