2 Ocak 1950 — Pazartesi
StYA^Î iKTİSADÎ
Sayı 33
• | i
fi
J
hb
1
k
1
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32 altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler İki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada kantimot resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mes'uliyct kabul edilmez
Telefon: 44756 - 44757 Santra
Telgraf Adresi: Hetlo. îstanbu
POLİTİKA
I///I950
Partiler arasında
Geçenlerde, Demokrat Partinin Kütahya kon-
gresinde, Adnan Menderes, bazı kimselerin Demokrat Parti-
den ayrılarak, ayrı bir parti kurmuş olmalarının, C. H. P. mehafili tarafından ileri sürü-
len iddiaların aksine olarak, bir parçalanma telâkki edilemiye-ceğini ve bunun ancak, demokratik mânasında bir kuruluş sayılabileceğini beyan etmişti.
Bu söz, ayrıianlara hain muamelesi yapılması yanında, elbette ki salim ve ileri bir görüş ifade ediyordu.
Buna bir tatlı mukabele olmak üzere mi, yoksa daha esaslı bir hesaba dayanarak mı pek bilemiyoruz, Millet Partisinden General Aldoğan da, ödemişte yaptığı bir beyanatta, Demokrat Partinin Millet Partisiyle beraber yürümek lüzumundan bahsetmiş ve bu suretle Cumhuriyet Halk Partisine karşı müşterek bir cephe tutmanın faydasını tebarüz ettirmek istemiştir.
Yani, bir nevi seçim ittifakı ! Acaba, böyle bir ittifaktan önce, iki parti arasında bir atışma mütarekesinin akdi icap etmez mi?
Türk - Yunan dostluğu
\V UNAN Başbakan Muavini
' Konstantin Çaldaris, daha sıkı ve daha başarılı bir Türk - Yunan dostluğu cereyanına şahsî gayretlerini eklemektedir. Bundan birkaç gün evvel, iki memleket arasındaki temasların ve münasebetlerin takviyesi için gerek Ankara, gerekse Atmadaki parlâmento mensuplarından teşekkül eden Komisyon, bir plân neşretti. Çaldaris, Makedonya ve Yunan Trakyasında yaptığı teftiş seyahati esnasında verdiği nutukta bu işbirliğinin vüsatini belirtiyor: "Yunan ve Türk milletleri, dünyanın bu köşesinde işbirliği yaparak dinamik bir mevcudiyet göstermek zarure-tindedirler." Erişilmesi lâzım gelen gaye, bundan daha iyi tarif edilemezdi.
Yunan Bakanının dikkat nazarımızı üzerine çeken sözlerinden biri de, müşterek menfaatler uğruna ahenkli işbirliği fikrinin daha küçük yaşlarda her iki millet efradına öğretilmesi keyfiyeti ve ümididir. Başarılma sı lâzım gelen ödevlerin en mü-himmi, muhakkak ki budur. Ankara ve Atinadaki diplomatik mehafil ve idareciler, “dünyanın bu köşesinde" ki sulh ve refahın iki memleket arasındaki siyasî ve belki de ekonomik iş-birliğiyle kabil olacağını tam mânasiyle anlamışlardır. Bu işbirliğinin “dinamik” bir vasıf alması, uğruna her iki taraf, gayretler sarfetmektedir. Çok esefe şayandır ki, zaman zaman, bu uğurda sarfedilen gayretler, efkârı umumiyenin ateşli bazı hareketleriyle sekteye uğratılıyor. Eahsi geçen ateşli hareketler, bugün artık mâna ifa-d# etmiyen birtakım eski hikâyelere dayanmakta ve sulh düşmanları tarafından zevkle istismar edilmektedir. Geçmiş bir devre ait olan bu zararlı münakaşaları zihinlerden silmek için Türkiye ve Yunanistan arasındaki yeni dostluk fikrini gençliğe aşılamaktan daha iyi bir metot bulunamaz. Evde ve okulda tahakkuk ettirilebilecek bu esere basının da elinden gelen gayreti eklemesi icap eder. Türk - Yunan Parlâmento Komisyonundan hy büyük ve faydalı teşebbüsün tatbikatı hakkında direktifler bekliyoruz.
★ ★★★
Karol Folta idama mahkûm edildi
Pra£, 1 (A.P.) — Pazar günü bacının bildirdiğine göre, hilen mülga olan Slovak Demokrat Partisi eski lideri Karpl Folta Amerikan ajan ve eaauMİannın emri ile casusluk yaptığından dolayı bir Bratlslava devlet mahkemesi tarafından ölüm cezasına mahkûm edilmiştir.
Ayrıca içlerinde FoJta'nın karısı da dahil olmak üzere 5 kigl 11 seneden 25 Hen(-ye kadaj hapis cezasına (;arp-tırıimıstır.
Çaldaris, Türk - Yunan dostluğunu övüyor
Yunan Başbakan Yardımcısı, iki milletin müşterek bir mukadderata bağlı olduklarını, söyledi
Çaldaris Dışişleri Bakanımızla beraber
Amerika, Çin hakkmdaki siyasetini açıkladı
---------o---------
Tnıman, dış siyaset müşavirleriyle yaptığı toplantıda Çine karşı Amerikanın hareket hattını tayin etti
VVashıngton 1 (A.A.) lAfpı — I-yi haber alan çevrelerden öğrenildiğine göre, Birleşik Amerikanın Çin e karşı siyasetinin ana hatları, Başkan Tnıman’m dış siyaset müşavirleriyle perşembe günü yapılgı görüşmesi sırasında tesbıt edilmiştir. Teshil edilen mühim noktalar şunlardır:
1 — Ekin Çirı milliyetçilerinin e-linde bulunan Formoza adasının müdafaası için bıı adaya hiçbir Amerikan kıtası göndeı ilmiyecektir. Askerlere göre Formoza adası yeter derecede stratejik önemi taşımamaktadır.
2 — Komünist Çin rejimini tanımı-yacaktır.
3 — Çankayşek e yapılan yardıma devam edilecektir.
Aynı çevrelere göre Başkan Tnı-man. bu son noktaya muhalif bulunmaktadır.
Truman, Çankayşek istediği takdirde kendisine Birleşik Amerika temsilcileri sıfatiyJe değil, fakat hususi mahiyette askeri müşavirler göndermeyi tercih etmektedir.
Yuuanistana olduğu gibi..
Londra 1 (YİRS) — Formoza adasının her ne pahasına olursa olsun, Amerika tarafından desteklenmesini istiyen general Mac Arthur ve diğer Amerikalı devlet adamlarının tavsiyesi karşısında, Vl’ashıngton Hükümetinin Çin hususunda uzlaşıcı bir siyaset takip edeceği bugün açıklanmıştır.
Amerika, Formoza adasında, Yu-
nanıstanda kullandığı siyaseti takip edecektir.
Ç’ln komünistlerinin 1950 deki tasavvurları
Paris, 1 (A.A.), (Afp) — Çın_Ko-münist Partisi merkez komitesi tarafından orduya gönderilen ve Pekin raıh’osunca yayınlanan yeni yıl mesajında Çin komünist ordularının 1950 senesi hedeflerinin Formoza, Haynan ve Tibet olduğu bildirilmiştir.
Fomıozayı tehdit
Melbourne 1 (YİRS) — Komünist Çin Haberler Ajansının bildirdiğine göre, Formoza adası 1950 yılında milliyetçilerin elinden alınacaktır. Ajans, bu gayenin tahakkuku için karada, havada ve denizde hiçbir gayretin esirgenmeyeceğini ve milliyetçi “artıkların,, temizleneceğini ilâve etmiştir.
Acheson dış siyaset hakkında rajMir verecek
Montreal 2 (YİRS) — Wajshington-dan gelen haberlere göre. Amerika Dışişleri Bakanı Acheson, Ayan Meclisinin Dışişleri Komisyonunun önünde Amerikanın dış siyaseti hakkında rapor verecektir.
Haber verildiğine göre, rapor bilhassa Çinde doğan vaziyeti ele alacaktır.
Dışişleri Bakanının bu raporu. Ayan Meclisi Azalarının ve bazı diğer siyasi şahsiyetlerinin hazırlamakta oldukları Formoza’ya yardım plânı hususunda ehemmiyetli görülmektedir.
Çaldaris, iki milletin dünyanın bu köşesinde işbirliği yaparak, dinamik bir mevcudiyet göstermek zaruretinde olduklarına işaret etti.
Atina. 1 A.A. (Atina Ajansı bildiriyor) — Yunan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kostantin Çaldaris, Makedonya ve Yunan Trak-yasında yaptığı son seyahatte Komo-tini (GUmülcene) yi ziyaret etmiştir. Bu şehirde bir nutuk veren Çaldaris, Trakya seyahatinin kendisine, nisanım kurulması hususunda Müslüman unsurların gayret ve işbirliğini takdir ve teşvik etmek fırsatını verdiğini söylemiştir. Sözlerine devam eden Başbakan Yardımcısı, Yunan ve Türk milletlerinin, dünyanın bu köşesinde işbirliği yaparak dinamik bir mevcudiyet göstermek zaruretinde bulunduklarına ve iki milletin müşterek bir mukadderata bağlı olduklarına işaret
etmiştir.
Çaldaris, Türkiye Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak ile yaptığı görüşmeler neticesinde gerek iki memleket arasında zaten mevcut bulunan dostane münasebetlerin daha fazla geliştirilmesi için komisyonlar teşkilinden gerekse bu sahadaki faaliyetin fiiliyata intikalinden son derece memnun kaldığını söylemiştir. Yunan Dışişleri
Bakanı, Yunanistan ve Türkiye arasında işbirliği yapılması lüzumunun iki memleket gençliğine, hattâ küçük yaştaki çocuklara aşılanması lüzu-
munu belirtmiş ve sözlerini Türkiye ile Yunanistan arasındaki münasebetlerin daha da sıkılaşmasmı görmekle memnun kalacağını ilâve ederek bitirmiştir. — * r
»t «h mı— »ti amtiB ■iîfîitınfırirtw Hiraıiıif umrtiaıtMHBiı—(
İsrailde yegâne kibrit fabrikasında bir infilâk
Hayfa, 1 A.A. (AFP) — İsrail devletinde mevcut yegâne kibrit fabrikasında bugün bir infilâk vuku bulmuştur. Bunun neticesinde 6 işçi ile bir memur ağır yaralanmıştır. İtfaiye yangını çabuk söndürmüştür. Fakat Birleşik Amerikadan yeni ithal edilmiş bulunan makineler harap olmuştur.
Bnvın Colombo yolunda
Colombo Kon/crfinjnndan noırra
Ernest Bevin derhal Londraya dönecek
Londra, 2 (YİRS) Britanya Camiasına dahil Dışişleri! Bakanlarının Colombo-da 9 ocak tarihinde aktede-cekleri konferansın son hazırlıkları jkm.il edilmiştir Bu konferansın hitamında Mr. Bevin İngiltereye hareket edecektir, Evvelce Mr. Bevin'İn Hint ve Pâkistan hükümetleri tarafından Yeni Delhi ve Karaşi’yi ziyareti hususunda daveti kabul edememiştir,
Mr Bevin’İn Lorıdrada toplanacak olan Bakanlar Kurulunda hazır bulunması gerektlğjr bir an evvel Londraya hareli ölmektedir.
C. H. P. Kongresinde Bakanlar
C. H. Partisi il kongresinde
Millet Partisine
delege* şöyle söyledi:
“Başbakan tolerans sahibi
olduğunu söylüyor. Biz onun kadar geniş değiliz,,
İÇ SAYFALARDA
IKÎNCÎ SAYFADA
Asyanın kalkınması
Prof. Zeki Mesud Alsan ( ÜÇÜNCÜ SAYFADA
Haftanın iktisadi
hâdiselerine bakış
DÖRDÜNCÜ SAYFADA,
Türk ressamlığı ve
Avrupa
Nurullah Berk
Rıza Tevflk ve şahsiyeti BEŞÎNCÎ SAYFADA
Duvarcının macerası
(Hikâye)
Spor
Filozof Rıza
Rusya, Finlândiyaya sert bir nota verdi
Gromyko’nun verdiği notada Finlândiyanın, dostluk andlaşmasını ihlâl ettiği ileri sürülüyor
Londra, 1 (YÎRS) — Sovyet Dışişleri Bakan Muavini Gro-miko, bugün Moskovadaki Fin elçisine sert bir nota vermiştir. Notada belirtildiğine göre, Finlândiya Hükümeti, Rusyada harp suçlusu olarak yargılanmaları gereken 300 Sovyet vatandaşını himaye etmektedir. Rusya, kendilerini müstear İsimler altında gizleyerek Fin Hükümetinin temin ettiği sahte kimlik kftğıtlariyle Moskova-ya karşı faaliyette bulunan bu “harp mücrimlerinin,, derhal i-adeslni İstemiştir.
Nota, bu durumun. Finlandiya - Sovyet Rusya andlaşma-sını İhlâl ettiğini ilâve etmektedir.
Londra, 1 A.A. (United Press) Moskova Radyosunun bildirdiğine göre, Sovyet Dışişleri Bakan Yardımcısı Finlândlya-yı. 1948 Rus-Finlândiya dostluk andlaşmasını ihlâl etmekle itham etmiştir. Finlândiyanın 300 Sovyet harp suçlusunu teslim etmediği ve bu husuata. yanlış vesika ve isimler vermiş olduğu iddia edilmektedir.
C. H. P. İstanbul vilâyeti kongresine, dün de Eminönü Halkevincle devam edilmiştir. Kongre riyaseti, Is-tanbulda bulunan bakanların Anka-raya dönmek mecburiyetinde olduklarını hatırlatarak, dileklere devam e-dilmeden evvel bakanlara söz verilmesini teklif etmiş, delegeler bu teklifi ekseriyetle kabul etmişlerdir.
Bundan sonra sıra ile, Ekonomi, Sağlık, Çalışma, Ulaştırma, Gümrük • Tekel Bakanları konuşmuşlardır. (Bu beyanatlar alâkalı sütunlarında bulacaksınız.)
Bakanların sözlerini takiben dilekler faslına geçilmiştir. Bu âna kadar hareketsiz geçen kongre birdenbire canlanmış ve ilk konuşan hatip, bilhassa Millet Partisini ele alarak bu Parti -kıırueuIanndRn bazılarının Türk Milletinin t ar® ve mukaddesatına hücüm ettiklerini belirterek bu» kabil hareketleri aneaK solcu partilerin yaptığını anlatmış ve: “Başbakan tolerans sahibi olduğunu söylüyor. Biz onun kadar geniş değiliz.,, dedik-
ten sonra, bu gibi hallere tahammül edemiyeceğini ve alâkalı kanunların bu balcımdan tadilini istemiştir.
Matbuatın da bazan aşın neşriyat yaptığına temas eden aynı delege, bir çok gazetelerin sadece kâr etmek gayesi ile hareket ettiklerini belirtmiş, memleketi düşünmediklerini söylemiştir.
Bundan sonra konuşanlar, bir neşriyat kongresinin toplanmasını teklif etmişler, işsizlik mevzuuna dokunmuşlar, muhtarlık kanununun kifayetsizliğini ileri sürmüşler, muhtarlar tarafından tanzim edilen seçim defterlerinin gayri muntazamlıgınm sebepleri üzerinde durmuşlardır. Bazı hatipler de C H. P. teşkilâtının bazı kademelerinin binasızlık yüzünden iyi çalışamadıklannı tebarüz ettirerek, Darülacezenin genişletilmesini istemişler ve kadınların da yol vergisi vermeleri lüzumunda ısrar etmişlerdir.
Vaktin geçmesi yüzünden kongre bugün saat 10 a talik edilmiştir.
Tevfik dün defnedildi ölümünü teessürle haber verdi miz filozof Dr. Rıza Tevfik’in ceı zesı dün öğle namazını müteal Şişli camiinden alınarak, Asri M zarlığa- götürülmüştür. Havanın s( derece soğuk ve yağışlı olmasına ra men kendisini seven ve takdir ed( seçkin bir kalabalık arasında Vali ’ Belediye Reisi Prof. Fahreddin K rim Gökay, mebuslardan Hüsey Cahid Yalçın, Lûtfi Kırdar, birçok 1 niversite profesörleri ve gazetecile den başka Neyzen Tevfik de gört mekte idi.
Cenaze toprağa verildikten sonr gazeteci arkadaşlarımızdan Refi C vat Ulunay, merhumun hayatı, ese leri ve meziyetleri hakkında bir hit bede bulunmuş, bunu talebelerindi bir genç öğretmenin okuduğu, Rı: Tevfik’in vaktiyle Fikret hakkınc yazdığı “Fikretin kabrini ziya re isimli şiiri takip etmiştir.
Merhuma Cenahı Haktan magfin kederli ailesine sabır dileriz.
Bugün dördüncü sahıfemizde Fil zof Rıza Tevfik ve şahsiyeti hakkı da bir makale bulacaksınız.
Fransız - Alman anlaşmazlığının halline doğru ilk adımlar -------------------o------
Batı Almanya Federal Cumhuriyeti Başkanı ve Başbakanı»
Batı Avrupa devletleri arasında sıkı bağlılık İçin Alman - Fransız dostluğunun lüzumuna işaret ettiler
Bonn, 1 A A. (LPS) — Federal Almanya Cumhuriyeti Başkanı Prof. HeufiS, radyo ile yayınlanan bir demeçte. 1950 denesinde Almanyanın İngiltere İle yeniden dostane münasebetler kurmaya ve b ranşa İle Almanya arasındaki asırlık anlaşmazlığı kesin olarak halletmeğe çalışacağım bildirmiş ve şunları İlâve et.mlş-»ir:
“Demokrasi, kolayca erişilecek bir şey değildir. Zira, evvelâ vatandaşları yetiştirmek ve kendilerine sorumluluklarını anlatmak mecburiyeti vardır.(|1 . 1
Vdrııaurr'in sözleri
Bonn. 1 A A, (LPS) — Federal Almanya Başbakanı Dr. Arlennuer basın muhabirlerine yaptığı bir demeçte. Batı Avrupa memleketleri arasında sıkı münasebetler tesis etmek İçin
yegâne çarenin Fransa ve Almanya arasındaki asırlık anlaşmazlığın halledilmesi olduğunu söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
“Frnnaanın iç siyaset meselelerini, Almanya ile olan münasebetlerin tanzimini do ha büyük bir kuvvetle ele almayı serbestçe sağhyacak surette halledeceğini ümit ederim.,,
Federal Alnınııyantn yabancı milletler nazarında mevkii
Bonn, 1 A A. (LPS) — Batı Al-manyadaki Üç müttefik yüksek komiseri. Federal Almanya Cumhuriyeti Başkanı Prof. Heuas’e ve Alman Milletine yeni yılı tebrik eden bir mesaj göndermiştir. Müttefik yüksek komiserler, geçen sone içinde federal hükümetin Alman Milleti nazarında büyük İtibar ve yabancı milletler nazarında da hürmet kazandığını belirtmektedirler.
... fakat, içindekilere bir şey olmadı
Dün sabah saat 10.30 da 5162 sayılı taksinin şiddetle çarptığı 2462 plâkalı otomobil resimde gördüğünüz hale gelmiştir. İyi bir tesadüf eseri olarak içinde bulunan iki kişiye hiçbir şey olmamıştır.
Yugoslav sivil havacılığına Amerika yardım edecek
VVashington, 1 (A.P.) — Pazar günü hükümete mensup resmi memurların bildirdiğine göre, Yugoslavya-nın Amerikadan ticari ve sivil havacılık için uçak almasına müsaade e-dilrniştir. Fakat Amerikadan Yugos-lavyaya askeri uçak satılmasına izin verilmemiştir.
Fakat hükümet makamlarının ilâve ettiğine göre, Yugoslavyaya askeri uçak satılmaması, Yugoslavya Rusya tarafından bir taarruza uğradığı takdirde Amerikanın bu tecavüze bigâne kalacağına bir delil sayılamaz. Daha geçenlerde Başkan Truman. Beigraddftkİ Amerikan Elçisi vasıtasiylc Amerikanın, Yugoslavya-nın bir taarruza uğramasını herhangi bir millete yapılacak tecavüz şeklinde karşılayacağını bildirmiştir.
Yeni uçaklarla Yııguslavyanın hava yollarını Zürich. Paris, Londra ve Amsterdaın ve tskandinavyaya kadar uzatacağı tahmin edilmektedir. Yugoslav resmi çevreleri Yugoslav-yanın İngiliz ve Fransızlarla da hava anlaşmaları yapacağım bildirmekte-
Atom infilâkına karşı sentetik elbise kullanılarak
Londra, 1 A.A. (AFP) — “Sunday Graphic,, gazetesinin bildirdiğine göre, bir İngiliz plâstik madde fabrikası, atom bombası infilâk! ile yayılan ışınlara karşı vücudu koruyacak elbiseler yapmağa yHrıyacak sentetik yeni bir madde imaline muvaffak olmuştur.
dir. Bu takdirde Yugoslavya İngiltere ve Fransadan da uçak tedarik edebilecektir.
Pazar günü diplomatik çevreler Yugoslavyanın Rus peyklerindeki havacılığa karşı cephe alacağını bildirmişlerdir. Arnavutluğa giden peyk hava yolları Yugoslav’a üzerinden geçmektedir.
Verem Haftası başladı. Bütii şehir halkı aşılanacak
Verem Haftası yurdun her (arana bugün bilfiil başlamıştır. İstanbul V rem Mücadele Cemiyeti İle Sağlık M dürlüğü bütün şehir halkına verem a sini tatblkn bağlıyacaklardır.
îlk önce okul öğrencileri ve fabri İşçileri aşılanacaktır.
Veremle aavpjın önemi ve bilhas hastalıktan korunma çareleri hakkın bastırılan bir broşürün tevziine bugtl den itibaren başlanacaktır»
Bir Amerikalı kadın muharrir şehrimizde
Amerikalı tanınmış kadın gazete m harrirlerinden Kathrln Hullng dün 8 bah uçakla Amerikadan şehrimize g( miştir. Amerikalı muharrir bir müdd memleketimizde kalarak İncelemeler y patak ve Harpers, Bazaor derglleriı Türkiye hakkında röportajlar gönder çektir.
Yeni otobüsler için münakaşa açıldı
İstanbul Belediyesi yeniden almaca 50 otobüs için münakaşa açmıştır. Y nl arabalar tsveçten alınanlara benzly cck ve. içlerinde soğuk ve yağışlı havı lorda pencereler açılmadan havayı d piştirecek tertibat bulunacaktır. Yap lacak teklifler İçin dört aylık bir miM det verilmiştir. Otobbüsler en müsıt teklifi yapan firmaya ihale edilecektir
Gelir Kanununun tatbiki sebebil muhasebeciler ve malî
müşavirler çoğaldı
Gelir Vergisi Kanununun dünden ıt haren tatbik mevkiine girmesi Uzerlr defter tutmakla mükellef ticarethan» Icrln «ayısı artmış ve fazla mlktard eksper muhasiplere ihtiyaç hâsıl o . muştur.
Münhasıran Gelir Kanununa alt mı amcİAtm tanzimiyle uğraşmak üz( re piyasada birçok mail müşavir x muhasip büroları kurulmuştur.
— Musiki ruhun gıdasıdır.
— 0u da törpüsü olacak.
Sayfa 2
YENÎ tSTANBUL
2 Ocak 1f>50
Asya'nın kalkınması
Yazan: Prof, Zeki Mesud ALSAN
MİLLETLERARASI cAmia hayatınd a harpler devlet hayatındaki IhtilAllerin rolünü oynarlar. Devlet hayatında hor hangi bir ihtilâl, iyi veya kötü IMIknmette, nneıl bir İnkılâba yol açama harpler do çok koro insanlık tarihinin yeni bir dönüm noktalını teıkll ederler. Bu hakikati bllhaeıa İki cihan harbinin milletlerarası hayatın gerek maddi ve gerek manevî «artlarında vücuda getirmiş olduğu büyük değişiklikler açık bir surette yoniden belirtmiş bulunmaktadır.
Birinci Cihan Harbînin yaptığı başlıca İnkılâp, yeni zamanlar batından beri kendi sahası ile beraber bütün dünyayı, siyasi. İktisadî ve içtimai nüfuzu altında bulunduran Avrupa kıtasının çökmesi ve enternasyonal hayatın ağırlık ve idare merkezinin Avrupadan Amerikaya geçmesi seklindo hulâsa edilebilir. Avrupa kıtasının dünya siyasetinin idaresi bakımındım rolünü bir derece daha zayıflatan İkinci Dünya Harbi inkılâbının hususlyoti vo ehemmiyeti ise daha çok Asyanın uyanmasına vc kalkınmasına yapmış olduğu tesirde belirmektedir. Kıtaların en büyüğü (44 milyon kilometre kare) vo cin kalabalığı (1 milyar 260 milyon nüfus) olan Asya. Birinci Cihan Harbine kadar Avrupa devletlerinin siyasi ve İktisadi hâkimiyeti veya hegemonyası altında bulunmakta idi. Asyanın dünya politikasında oynadığı rol. kendi bakımından ve kondi hesabına değil, ancak Avrupa devletleri arasındaki nüfuz ve menfaat rekabetine yaptığı tesir noktasından mütalâa e-diliyordu. Japonya 19 uncıı asır sonlarında ve 20 nci asır haçlarında Çin’i ve Rusya’yı mağlûp ettikten sonra Asyanın büyük bir devleti olarak kıtada rol oynamaya başlamış ise do onun “Asya AsyalIlarındır,, formülünü sırf kon di emperyalist siyasetine âlet yapmaya çalışması, kıta mlllotlerinin tesanüdüne, kalkınmasına umulduğu derecede hizmet ödememiş ve hattâ Çin ile yeniden mücadeleye girişmesi bu tesartidün zayıflamasına bile yol açmıştır.
ikinci Cihan Harbi sonrasının başlıca hususiyetlerinden birini do Aşyada gerek nüfus sayısı vo gerek İktisadî kaynakları bakımından büyük ehemmiyet arzodon bir takım yeni devletlerin kurulması ve bunların milletlerarası camiaya katılmaları olayları teşkil e-der. Yalnız Asya siyasetinin değil, dünya siyasetinin de önemli faaliyet sahalarından biri olan Hindistan bölgesi, Hindistan ve Pakistan adı ilo iki müstakil devlete vücut verdikton sonra kuv-
KISA HABERLER
i -t o I • • • ——
Fftpn 3.000 IlırMIynn "Hacı Birliği" | İçin bir uy İn yaptı
Monte Curlo, 1 (YİRS) — Papa, bugün Komada 3 bin Hıristiyan hacısı için bir ayin yaparak kendilerine Almanca, Fransızca, İspanyolca. Portekizce ve 1-talyanca hitabelerde bulunmuştur.
Blrlrnlk Amerikanın Yugoslavya)'a uçuk İhracatı
Londra. 1 (YİRS) — Birleşik Amerika Hükümeti, Yugoalavyaya uçak ihracatı yapılması İçin İstekli firmalara lisans vereceğini bildirmiştir. Asker! uçakların İhracı, eskiden de olduğu gibi, bu karara 'dahil değil ve yasaktır.
Runyanııı tahdit altında bulundurduğu 5.000 senelik ( İn medeniyeti Melbourne. 1 (YÎRS) — Mareşal Çan Kay Şek, memleketine vc dünyaya hitaben gönderdiği bir mesajda, 5.000 senelik Cin medeniyetinin Rusya karşısında tehlikeye düştüğünü hatırlatarak, vatanı inkıraza sevkeden hainlerle mücadeleye girişilmesini bildirmiştir.
1050 sonesiyle beraber faaliyete geçen yanardağ
Meksiko, 1 A.A. (AFP) — Guatemala hududu üzerinde Tapaclula tepesindeki Tooana volkanı dün birdenbire faaliyete geçmiştir. Halk, büyük bir endişe içindedir.
Volkanın kraterinden büyük duman sütunları yükselmektedir. Tocana volkanı bu wnn başından beri faaliyette bulunmamakta idi.
Vagonla vvndıı tethh hareketleri Vatikan, 1 (YÎRS) — Mevsuk kaynaklardan verilen haberler. Yugoslavyada hüküm «üren telhis hareketi hakkında kati rakamlar açıklarnıştır.
Yugoslav.vada bugüne kadar gaspedl-Jen ruhani merkezlerin sayısı 4.814 tür. 1W> rahip, yargılanmadan öldürülmüş. 32 rahip mahkemeye sevkedllerek idam edilmiş, 85 rahip müebbet hapse çarptırılmış, 519 u hudut dışına çıkarılmış vc 89 rahip iz bırakmadan kaybolmuştur.
vetini vo rolünü h|ç şüphesiz kondi menfaati ve Asya milletleri to-■ anüdü Istıkamctino çevirmiş bulunmaktadır. Birmanya, Filipinlor yine Birloşmi* Milletlor üyelori sıfatiylo milletlerarası camiada söz ve rol sahibi olmuşlardır. As-yanın zengin toprakları üzerinde oturan 70 milyonluk bir İnsan küt-losi Endonozya Devletini kurmuştur. Çin Hlndlstnnında Vİyotnam Dovletl kurulmak üzorodlr. Seylân dominyon statüsünü kazanmıştır,
Bu surotle Asya kıtasında yüz milyonlarca İnsan müstakil dovlot hayatına kavuşmuşlar, kan di topraklarına, kondi mukaddo* çatlarına ancak kendileri hükmedecek duruma goçmlşlordlr. Bu vakıanın milletlerarası câmla hayatı İle onun barısı ve nizamı Ü-zerlne büyük toslrler yapacağına şüpho yoktur. Ancak bu toslrlor hangi İstikamette gelişecek vo Asya kıtası ilo beraber bütün dünyanın mukadderatına nasıl bir sekil verocektlr? Bu suallero İki Ih timnl gözönündo tutularak covap vermek mümkündür. Eğer Asy.» dovletlorl arasında, ötodon beri Amerika dovletlorl arasında core yan ettiği şeklide bir tesanüd vo İyi komşuluk zihniyetinin hâkim olacağı dostluk vo kardeşlik münasebetleri toofsüs eder ve kuvvetlenirse. bunun hom Asya kıtasının ve hem do bütün dünya nın huzur vo saadeti bakımından çok hayırlı neticeler doğuracag* şüphesizdir.
Aksine olarak. Avrupa devletleri arasında görüldüğü veçhile, yeni Asya dovletlorl bırbirlorino rakip bir şekilde ve ancak muvazene politikası gütmek suretiyle kar ştlıklı münasebetlerini, hususî gayelere vo menfaatler istihsaline mütoveccih bir sistem içinde İdareye kalkışırlarsa, bu keyfiyet hem kıta ve hem de milletlerarası hayat için yeni bir kararsızlık vo karışıklık âmili olabilir
Bu iki İhtimalden hangisinin gerçekleşeceği, bilhassa Asya dev letlerinin on büyüğü olan Çin’in Önümüzdeki aylarda takip edeceği politikadan anlaşılacaktır. Çin bir idoolojİ mücadelesine girişir vo diğor Asya devletleri, mütesanit bir şekilde hareket odlp, bunu ön-liyemezler veyahut teslrlorini tah dit edemezlerse. kıtanın kondi gerçek menfaatlerine uygun vo haricin müdahalelerine meydan bı-rakmıyan bir politika takip ötmesi çok güçleşir. Bununla beraber, Asya kıtası siyasî bünyesinin İstihale safhalarını henüz kesin şekilde tamamlamamış bulunduğun dan bu ihtimallerden hangisinin gerçekleşeceğini kestircbilme* için bir müddet daha boklomek Lâzım gelmiyecoktir.
Amerikan ortaokullarında... teknik bilgi Washlngton. 1 A.A. (UStS» — Geçen sene Birleşik Amerikanın 7.750 ortaokulunda otomobil kullanmasını öğretin ok rnakjadlyie verilen derslerin, halka mo-törlü vasıtalar lıakkındukı nizamname ve kanunları Öğretmek vc ulaştırma işlerinde güvenliği sağlamak için şimdiye kadar keşfedilmiş olan usullerin en müessiri olduğunda ulaştırma vc emniyet makamları müttefiktirler.
Milli Eğitim Cemiyetinin bildirdiğine göre, hâlen 200 bin öğrenci bu dersleri takip etmektedir.
Endonezya Cumhurbaşkanı radyo He dünyaya lıltııp etti
Londra, 1 (YÎRS) — Yeni yıl münasebetiyle dünyaya radyo İle bir yayında bulunan Birleşik Endonezya Cumhurbaşkanı Dr. Sockarno. yabancı sermayenin memlekete girmesi için her kolaylığın gösterileceğini ve Birleşmiş Milletler esasına dayanan bütün müzahereti temin edeceğini bir daha teyld ederek Endonczyada din hürriyetinin bilaistisna herkes için mevcut olduğunu hatırlatmıştır.
Attlee’nln yeni yıl mesajı
Londra, 1 (YİRS) — 1050 yılı münasebetiyle bir derneç veren İngiltere Başbakanı Attlce, hükümetin başarıları yüzünden 1049 un bir “jübile yılı,, olduğunu belirtmiş ve şunları söylemiştir:
“İşçi Hükümeti, vadettlğlnl millete temin etmiştir. Bu valtlerl yerlnr getiren kuruculara bildirilecek şükranlar. İMJO seçiminde gösterilmelidir. Hükûmelimiz, yokluk, işsizlik vc acı yılları ortadan kaldırmıştır.,.
Muhafazakar Parti Başkanı ChurchlH İho, İşçi Hükümete şiddetle hücum ederek :
“1950 seçimlerinde sosyalistler Içbaşın-da knlırsa, bu Britanya için bir fek»ket olacaktır,, demiştir.
B. B, C. ııııı siyauî sözcüsü söyliiyorı
■■ ■ I ■ ■ ■ ■
Dünya olayları Doğuya doğru kaymaktadır
------o------
“Asyanın istikbali için ‘karanlık’ tâbirini kullanmamız lâzımdır. Komünizm, diğer küçük
Asya devletlerinin de kapılarını çalmaya başlamıştır."
Londra 1 (YİRS) — Dünya slyane-tini yorınniıyan ÖBC'nln Hiyual nöz-clteüı bütün gözlerin Aayaya dikildiğini Höyloınlştlr, — “Dünya olayları Doğuya doğru kayıyor,.— diyen sözcü. NÖzlerine şu şekilde devam etmiştir:
—"Asyanın istikbali İçin —‘'karanlık,,— tabirini kullanmalıyız. U-mulmadık bir »üratle Çlnde yayılan komünizm, diğer küçük Asya memleketlerinin kapılarını çalmaya başlamıştır. Bu durum karşısında en çok müteessir olacak olan Birleşik Amerika ve îngllteredlr. Amerikanın üzüntüsü, Filipin'ler için olmıyacak-tır,
Pasifik denizinin Amerika için o'an ehemmiyeti, Atlantik denizinden farksızdır. VVaahİngton Pasifik denizi üzerinde daima hassasiyetle durmuştur.
—“Britanya çantasındaki memleketlerden biri Çin’i tanımıştır ve diğerleri, tanımaya hazırlanıyor. Bu tamma keyfiyeti, realıstik sebeplere dayanmaktadır. Birleşik Amerika ya
Ktfjşı tedbirler
Bah Avrupamn savunması için
ânlar hazır
Bir İngiliz gazetesine göre, kabul edilmiş olan strateji, “hücum stratejisi" dir
Londra, 1 (Naîen) — Observer gazetesinin La Hayc şehrindeki muhabirine göre, Batı Avrupamn savun-ması için bütün plAnlar hazırlanmış bulunmaktadır vc bu plAnlar, Atlantik Paktı temsilcileri Pariste toplandıkları vakit son bir defa daha tetkik edilecektir.
Bu muhabirin belirttiğine göre, kabul edilmiş olan stroteji. "hücum stratejisidir,,. ilgiJi şahsiyetler “hatları müdafaa,, stratejisinin artık tarihe karıştığını ve bu yeni plânda “hücum stratejisinin,, tam mânasiy-le tatbik edilmekte olduğunu söylemektedirler.
Aynı şahsiyetlere göre, Rusya batı istikametinde bir taarruza kalkıştığı takdirde mukabil hücumlar mümkün olduğu kadar doğu İstikametinde vc derinliklere doğru yapılacaktır.
İSRAİL HÜKÜMETİ KUDÜSTEN AYRILMIYOR
Vatikan, 1 (YÎRS) — Londradon bildirildiğine göre, İsrail Hükümeti, Birleşmiş Milletler Kuruluna bir nota göndererek, konseyin kararına aykırı olarak, Kudüsten hiçbir zaman çıkmayacağını bildirmiştir.
Batı Berllnde kalkınma
Paris 2 (YİRS) — Berlinde verdiği bir nutukta, Amerikanın Batı Al-manyadakl Yüksek Komiseri John McCloy, Berlin ablukasının kaldırılmasının 1919 senesinin en mühim vakası okluğunu söyleyerek, Şerlinin batı kesimindeki halkın, iktisadi bakımdan Federal Almanyadakl halkın seviyesine erişmiş olduğunu açıklamıştır.
gelince, yine realistik sebeplerden dolayı, Komünist Çin Hükümetini tanımak İçin, istical göstcrmiyecektlr.
—"VVashıngtun ve Londra, Asya-daki olayları esaslı bir tetkike tAbi tutacaklardır. Britanya comiaaına dahil memleketler, bu maksatla Seylân adasında toplanıyorlar. Amerikan diplomattan, 12 şubatta, Bangkok (Sıam) da toplanneaklardır. Müsteşar Jcssup un başkanlığında toplanacak olan bu konferansın neticeleri, âVashington'n bildirilecektir. Truman, Asyada takip edeceği siyasetin tefornmtını konferanstan edineceği kanaatlerden soma kararlaş, tıracnktır.
—"Amerikan - birleştirilmiş kur muy bBşkunlurından müteşekkil bir heyet (kara, hava ve deniz) yani, Genelkurmay Başkanı Bradley ve mesai arkadaşları Colllns, Vanden-berg ile Sherman, Japonyadaki İşgal kuvvetleri komutanı Mac Arthur ile yeni bir plân hazırhyacaklardır.
—“Asyndn, 1950 senesinde, süratle inkişaf edecek yeni olaylarla karşılaşacağız.,,—
Tiloııun mesajı
"Yugoslavya kapitalistlere satılmamıştır,,
“Yugoslav’a, kendisine hürmet gösteren her memleketle işbirliği yapmaktadır ve yapacaktır.”
Belgıad 1 (A.A.) (Lps) — Mareşal Tito, Yugoslav halkına hitap eder yeni yıl mesajında kominform memleketlerinin mütemadiyen söyledikleri gibi, Yugoslavyanın kendisini kapitalistlere satmamış olduğunu ifade etmekte ve şöyle demektedir:
“Yugoslavya, kendi gelişmesi için lüzumlu bazı tahsisat alınıştır. Fakat bunun mukabilinde kendisinden hiç bir zaman siyasi tâvizlerde bulunması istenilmemiştir. Yugoslavyanın bu gibi tâvizlerde bulunduğu hakkında-ki iddialar müfteriler tarafından ortaya atılmıştır. Yugoslavya şimdi olduğu gibi gelecekte de kendisine hürmet gösteren her memleketle işbirliği yapmaktadır ve yapacaktır.,,
Belgrad 1 (A.A.) (Afp) — Borba gazetesi bugünkü nüshasında şunları yazmaktadır:
“Sovyet Hükümeti ile diğer Doğu Avrupa memleketlerinin’ Yugoslavya-ya tatbik ettikleri iktisadi abluka, diğer memleketlerle olan işbirliğimizin kuvvetlenmesi ve iktisadımızın kudreti sayesinde akamete uğramıştır.
TRUMAN RADYODA ARAPÇA YAYINI AÇTI
SVnBhington, 1 (A. P.) — Başkan Truman pazar günü Amerikan Hükümeti radyosunda Arapça yayın programım açarak bu programın Amerikan ve Arap Milletleri arasındaki dostluğu kuvvetlendireceğini söylemiştir. Bu münasebetle Truman şöyle demiştir.
“Amerikan Milleti namına Arap A-lemlnc candan selâmlarımı bildirmekle zevk duyuyorum. Bu yayımın İki millet arasındaki bağları ve insanlığın hürriyetini ve sulhü muhafaza etmek için müşterek arzularımızı kuvvetlendirmeğe vesile olması en samlın! arzumdur.,.
Kocaelinde çiftçilerin dilekleri
Çiftçiler, Marshall Plânı ziraat makinelerinden kendilerine de verilmesini istiyorlar
İzmit 1 (A.A.) — Dün Çiftçiler Derneğinin yıllık kongresi yapılmıştır. Kongrede, KocaeH’nin on Önemli ziraat meseleleri ve İhtiyaçları Ü-zerinde durulmuştur. Bu münasebetle söz alan Vah Şrkip Yurdakul, ba-Ukiıklnrın kurutulman ve aoylâplara sebep olan dere yataklarının açılması için ekskavatörler tominlnu çalışıldığını, fidanlığın en kısa bir zamanda çiftçinin ihtiyaçlarına cevap verecek duruma getirilmesi imkânls-rının genel mecliste incelendiğini ve Kocaeli meyvncıhğının kalkındırıhns-hi İçin esaslı tedbirler alındığını söyle mlş vc çiftçiye uzun vftdeli müsait krediler temin edecek vo mahsullerin muhafazası vo kıymetlendirilmesi İçin lüzumlu soğuk hava tesisleriyle ambalâj ve konserve tesislerini kuracak, satışlarda çiftçinin lehinde tedbirler alacak bir teşekkülün moy-dena getirilmesine çalışıldığını İlâve etmiştir,
Kongre. Marshall Plânından harman makinesi vc diğer lüzumlu makinelerden mürekkep bir takımın derhal derno knamına teminiyle çift çinin hizmetine tahsis olunmasına karar vermiştir.
Kongre, yeni idare hoyetinl de seçmiştir.
Yeni dizel grupu
işletmeye açıldı
Trabzon 1 (A.A.) — Şehir cereya* mm takviye etmek ve şehir suyunu çalıştırmak üzere Hükümetin yardımı He belediye tarafından bir müddetten beri montajı yapılmakta olan dizel grupu, başta Vali olmak tlzcro kalabalık bir davetli kütlesinin iştirakiyle, Belediye Başkammn kısa bir hitabesini müteakip işletmeye açıl-mşıtır. Dizel grupu. 300 beygir kuvvetinde olup 200 kilovat istihsal e-decek ve şehir cereyanı ile paralel çalışacaktır.
İzmir açıklarında iki motor çarpıştı
Kaza sonunda batan Eaen ıııotörü mürettebatı kurtarıldı
Foça, 1 (A.A.) — İstanbul’dan çeşitli yükle İzmir’e gitmekte olan Cemal Sayar idaresindeki 32 tonluk Aksoy motörü ile Çamaltından hamulesiyle İstanbul’a gitmekte olan İsmail Başarır idaresindeki 72 tonluk Esen motörü dün gece saat 20 de Foça karşısındaki Orak adası açıklarında çarpışmışlardır. Esen motörü sahile 700 metre mesafede batmış ve mürettebatı kurtarılmıştır.
Hâdiseye savcılıkça el konulmuştur.
Mustafa Necatının 20 nci ölüm yıldönümü
Balıkesir. 1 (A.A.) — Maarif Vekili merhum Mustafa Necati nhı ö’.ü-münün yirminci yıldönümü münasebetiyle bugün halkevinde bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda milli mücadele yıllarında Balıkesir’de Kurayı Milliyeye iştirak eden Necati’nin hayatı ve gördüğü değerli hizmetler anlatılmıştır.
Necati Eğitim Enstitüsü öğrencileri, genç yaşta ölen ateşli inkılâpçı halikındaki duygularını heyecanla belirtmişlerdir.
Havzanın 1949 kömür istilısnli
Zorıguklan, 1 (A.A.) — Havzanın 1919 yılı istihsali 4.182.000 ton olarak kapanmıştır. Geçen yıla nazaran 160.000 ton, programa nazaran da 82.000 ton fazla olan bu istihsal bir rekor teşkil etmektedir.
Sağlık Bakanının kongredeki beyanatı
Koruyucu hekimlik teşkilâtı
Sağlık merkezlerine bağlanıyor
Dünkü C. H. P. tl kongresinde konuşan Sağlık vc Sosyal Yardım Bakanı. memleketimizin nüfus politikası Üzerinde durmuş ve sıhhatli bir memleketin ehemmiyetini tebarüz ettirmiş. koruyucu hekimlik teşkilâtının faydalarından bahsederek; “Bunun gayesi, vatandaşı hasta yapmamak, hasta olanları iyi etmektir,, demiştir.
Bilâhara, OsmanlI İmparatorluğu ile Cumhuriyet Devanın sağlık durumu ve sağlık anlnvışını mukayese e-den Sağlık Bakanı, bugünün lehine çok geniş hamleler olduğunu belirte-
Vefadaki yangın Karakış başladı
Evvelki geos 7 ev tanışman yandı. 28 aile yılbaşı gecesi açıkta kaldı
Yılbaşı goctnıl, 34 ailenin kış ortasında açıkta kalmalarına sebebiyet veren bir yangın olmuştur, Vefa caddoslnrln Ziya Yrmlşçl İsminde birine alt (İç katlı ve oda oda kimya verilen 8 numaralı yağlı boyalı ahşap evin IkJnoi katından SAKt tam ikide yangın çıkmıştır. RÜegAnn şiddetle esmesi ytlaünden süratle büyümeye başhlan ateş yanm saat içinde iki evi bütün eşyalariyie beraber tamamen yakmıştır. İtfaiye yangın yerine gelince, tamamen ahşap evlerden mürekkep olan bütün bu semti tehllkoye mâruı bırakan alevleri bastırmak için faaliyete geçmiştir.
Fakat itfaiyenin bütün gayretine rağmen aynı sokakta 6, 10, 10/1, 1 ve 5
numaralı 6 ev tamamen ve ayrıca 4 ev de kısmen yandıktan eonra ateşi söndürmek mümkün olabilmiş, fakat bu a-rada lmnret sokağındaki 2 numaralı İki katlı ahşap ev de kıvılcımlardan tutuşarak tamamen yanmıştır. Yangının idare lAmbaaının rüzgârla devrilmesinden çıktığı sanılmaktadır.
İstanbul Vali vo Belediye Reisi blzıat Vangın yerine gelerek söndürme tertibatına nezaret etmiş ve felaketzedelerin verleştirilmeleri İçin emirler vermiş ve canla başla çalışan itfaiyeye takdirlerini bildirmiştir.
Evleri yananlar yakındaki mekteplere yerleştirilmişler ve Kızılay tarafından kendilerine yemek vesaire verilmiştir.
Feshane yangınının tahkikatı
Fcah&ne Fabrikasındaki yangın tahkikatının neticesi buı?ün akşama doğru belli olacaktır, öğleden sonra hadise verinde bir keşif yapıldıktan sonra yangının neden çıktığı kati şekilde tevhit edilmiş olacaktır.
Şimdiye kadar ihmalleri görüldüğünden üç kişi nezaret altına ahnmışUr.
Fabrika bu sabahtan İtibaren normal mesaisine başlamıştır.
Bilhassa bam madde stoklarının yanmış olması, fabrikanın randımanına büyük tesir yapacak gibi görünmektedir. Fakat kumaş İthali tahdit edilmemiş olduğundan flatlere tesir edemlye-çektir.
İstanbul Gazeteciler Cemiyetinin yeni binası
İstanbul Gazeteciler Cemiyeti şohrl-ınlzde büyük bir Gazeteciler Sarayı yaptırmak üzere faaliyete geçmiştir. 1-çlnde lokantası. İstirahat salonları, posta gişesi ve her türlü konforu hal» olacak binanın plân vc projeleri memleketin tanınmış miınar’anna hnzırlattı-rılacaktır. Birkaç aya kadar inşanntı-nu başlanacak olan binanın 2Oû bin liraya malolacağı tahmin edilmektedir. Bina 1951 senesine kadar İkmal edilmiş o-bıçaktır.
Ziraat Bankasının yeni şubesi
Ziraat Bankamnın Yeril Mallar Mü-csseseainln altında açacağı şubenin bütün hazırlıkları bitmek üzeredir
Her türlü banka muaınelâtiyle uğraşacak olan yeni şubenin açılış resmi gelecek hafta yapılacaktır.
Basın Yayııı ve Turiım l’mum Müılllrlüğü İstanbul Bürosu
Basın Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğü. İstanbul Bilroau, Çrmbcrlltaş-tâki dairesini lamamlylr boşaltarak dünden İtibaren İstanbul Radyoevlne taşınmıştır.
İsrail Elçisi, Anka raya gitti
Birkaç gün evvel KudUaten uçakla >ehrlmise gelen İsrail Elçisi Snsson Cumhurbaşkanına itimadnameslnl vermek üzere dün akşam ekspresle Anka-raya gitmiştir.
rek trahom, sıtma ve verem mücadelesini övmüştür.
Koruyucu hekimlik teşkilâtının sağlık merkezlerine bağlanacaçınt anlatan Sağlık Bakanı; “Bu tcşknût dünyanın her yerinde büyük biı muvaffakiyetle çalışmaktadır. Oralarda, doğan bir çocuk Ölene karlar takip edilmektedir. Bumı biz de tatbik ötmek için 3-5 seneden beri yurdun muhtelif yerlerinde sağlık Merkezleri vUeude getirmeğe çalıştık. Bunlar inkişaf edince mücadele teşkilâtla** kaldmlacaktır.,, demiştir.
Hava gitgide soğuyor, gemiler fırtınadan Karadeniz* açılamıyor limanda bir kaza oldu
12 saat davam «den yağmurdun sonra mevsimin İlk kan dün sabah saat 8 de fliılu kıır halinde yağmaya boşlamış ve as sonra kara çevirmiştir. Havalar birdenbire soğumuş, fırtına yüzünden İnebolu aofarlnl yapacak olan ülgen vapuru Boğazdan dışarı çıkamamıştır.
Diğer taraftan Kozlu, Ruşen, Üsküdar, Kaplan ve 8ümer şilepleri d« Ka-radenize çıkabilmek İçin fırtınanın dinmesini beklemektedirler. Zonguidaktan kömür yükiyle Umanımıza gelmekte cilan 5 motör Kofken adasına sığınmıştır.
Bu arada limanda da bir deniz kasası olmuş, Sirkeci açıklarında şamandıraya bağlı bulunan 57 numaralı şehir hatları gemisi, suların cereyanlyle P.T.T. İdaresine alt ümit motörüne çarparak hafifçe hasara uğratmıştır.
Su» vapuru Mudanyadan bir saat rötarla. dün gece saat 10.30 da. Etrüsk vapuru bir buçuk saat rötarla akşam
17.30 da limanımıza gelmişlerdir.
Otobüslerde talebeye tenzilât bugün haşladı üniversite talebeleri bugünden İtibaren belediye otobüslerinde 10 kuruş ücretle seyahat edebileceklerdir. Tatil günleri tenzilâttan istifade edemiyecek-ierdir.
Diğer taraftan yalnız 1050 senesine ait sarı kart hâmili olan basın mensuplan da bugünden itibaren otobüslerde her gün yüzde elli tenzilâtla seyahat edebileceklerdir.
Adliye Bakanının tetkikleri
il Parti Kongresinde bulunmak üze* re Ankaradan şehrimize gelmiş buUfc nan Adalet Bakanı bugün adliyede te^i kiklerde bulunacaktır.
Yeşilköyde bir mağara çöktü, dört kişi yaralı Yeşilköyde Şevketlye mahallesinde deniz kenarında bir mağara evvelki ge« ce yağmurun şiddetine dayanamıyaraK çökmüş vc yetişen Yeşilköy itfaiyesi ta^ rafından enkaz altında kalan dört kişi yaralı olarak çıkarılmıştır.
Fransız Sefaretindeki dünkü kabul resmi
Dün venl yıl doiaymiyle şehrimizdeki sefaret binasında yapılan bir kabul resminde Fransız kolonisine hitap eden Fransa Büyük Elçisi Jean Lescu-yer, Fransaya yaptığı üç seyahatte memleketinin büyük terakki hamleleri kaydettiğini müşahede etmekle beraber bütün Fransızların istikbal İçin daha çok çalışmaları gerektiğini belirtmiş vc bütün Fransızların fikir beraberliğini muhafaza etmelerine işaret ettikten sonra “yabancı memleketlerdeki Fransızlar,, Yüksek Meclisinde münhal bulunan bir âzalığa Türkiye veya î-ran memleketlerinden birinin yakında temsilci seçileceğini söylemiştir.
Petrol tankeri gitti
Geçen hafta limanımıza gelmiş olan dünyanın en büyük petrol tankeri dün sabah Akdenlze gitmiştir.
Prof. Neumark’ın konferansı
Ordinaryüs Profesör Frltz Neumark tarafından bugün saat 18.30 da Kadıköy Halkevinde (Gelir vergisinden muaf olanlar) mevzulu bir konferans verilecektir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU PANORAMA ‘EDEBİ ROMAN
-33 -
İnkılap dâvasındaki dik kafalılığı, döktrlnciliği, titizliğ’i ve bazı münakaşalardaki tok sözlülüğü kim bilir hangi parti arkadaşlarının yüreğinde, kim bilir ne çeşit eksiklik duygularına dokunmuş. onun etrafında hiç yoktan irili ufaklı bir takım husûmet halkalarının teşekkülüne sebep olmuştu ve bu halkalar yine birbiriylc birlenerek Çankaya'dan Fırka idare merkezine, Fırka idare merkezinden Meclise, Meclisten intihap dairesine doğru uzanan bir zincir hullni almıştı. Halil Ramlz, kendi kendine: “Benim prangaya vurulmuş bir adamdan ne farkım var?” dedi ve içerisi bir kere daha dayanılmaz bir hürriyet hasretiyle tutuştu.
Hürriyet? Lâkin, ona hürriyeti verseler tek başına ne yapabilirdi? Sesini kimlere duyurabilirdi? Her biri kendi başının derdine düşmüş, her biri başka bir kafada, başka bir emel peşinde dolaşan insanlardan toplanma bu kuru kalabalık ortasında hangi kollektlf vicdan# hitap etmenin imkânı kalmıştı? Parti Umumi Kâtibi, kendine İtaat gösteren arkadaşlariyle günün birinde bir kabine başına gelmeyi kuruyordu; iktidar zirvelerine yerleşmiş bulunanlar dn oralarda tutunmaktan başka bir şey dü-şünmüyoıdu. Neşet Sabit, ne suretle olursa olsun bir vekâlet koltuğuna geçmek İçin çabalıyordu; bunların ardısıra gelen şu iki genç de 161
hükümet kapılarında tayin bekliyordu.
Halil Ranıiz, sanki uzun bir yol yürümüş gibi yorgun, evinden içeri girdi. Yorgundu, fakat, kafası görülmedik bir zindelik vc aydınlık içinde işliyordu.
★★
BİR KURBAN BAYRAMI VE KURBANLAR
Kurban bayramında, Tahıncı-Zâdelerin evi bütün mânaalyle bir salhane’ye dönerdi. Biri aile reisi Hacı Emin Efendi, öbür İkisi de oğulları Nuri ve Talılr Beyler namına çiftlik mer'-asından üç koyun seçilip getirilir ve bayram namazı dönüşünde bunların her biri kendi sahibi tarafından boğazlanır, yüzülür, parçalanır, en iyi parçalar mutfakla kadınlara teslim edilir, geri kalanları da fakir fukaraya dağıtılır, hiç işe yaramıyanları da kedilerle köpeklere verilirdi. Bir vakitler bıı işler için dışardan para ile bir adam tutulurken Hacı Emin Efendi, Şapka Kanunu yüzünden evine kapandığı günden-beri buna da lüzum görmemeye başlamış ve Cenâbı Hakkın, yılda h|r carı sıkıntısını dağıtmak için kondlsino verdiği bu fırsattan kana kana faydalanmayı âdet edinmişti. Tahıneı-Zâ-de, bu suretle daha büyük bir sevap İşlediğine kanaat getiriyordu. Bunun içindir ki. camiden eve gelir gelmez ilk işi, bayram esvaplarını çıkarıp bacaklarına diz kapakları yamalı, paçaları tiftik tiftik eski bir şalvar geçirdikten sonra, bu şalvardan daha parlak bir mintanın yenlerini sığayarak ve kendini, bir delikanlı gibi koşmaktan güç zaptedeıck bir solukta aşağıya inmek vc hemen bu mübarek vazifeye başlamak oluyordu.
Hacı Emin Efendi, evindeki kurban kesimi törenine bu sefer de yine böyle biı şevk ve tehalükle atıklı. Tabir ve Nuri Beyler. Üsthag değiştirmede bahaları kadar esaslı bir usûle riayet 162
etmemekle beraber ona avluya açılan kapının eşiğinde zor yetişmişlerdi. Tahıncı-Zftde, acayip bir hızla ışıldayan gözlerini, her biri, bu avlunun kerpiç seti arkasındaki yemiş bahçesinin ağaçlarından birine bağlı duran ve Akıbetlerinin yaklaştığım gezmişçesine melûl melCıl meleyen koyunlarm üstünde gezdirerek ve dudaklarının arasından bir şeyler mırjldanarak biraz ötedeki demir kapaklı bir kuyuya doğru ağır ağır yürüyordu. Arife günü biletilmiş bir kocaman bıçakla bir küçük satır, bir demir kanca, ve daha bazı ufak tefek âlât edevat bu kapağın Üzerinde istif edilmiş durmaktaydı. Bunlar arasından Hacı Emin Efendi pırıl pırıl pırıldayan bıçağı kavradı. Tahlr Boy satırla kancayı aldı. Nuri Bey do hayvanların ayaklarını bağlamağa mahsus İplerle yarılan karınlarını, içleri temizleninceye kadar açık ve ayrık tutmak için kullanılan oklava biçimindeki değnekleri toparladı. Üçü birden, gittikçe daha yürek parçalayıcı bir sesle melemeye başlayan koyunlars doğru ilerlediler.
Hacı Emin Efendi, kendi kendine söylenir gibi:
”— Fesuphftnnllah, dedi. Zamane, kuban boyunlarının da ahlâkını bozmuş. Benim bildiğim bu hayvancağızlara son demlerinde Cenabı Hak tarafından bir tevekkül gelirdi. Hiç ses çıkarmazdılar.
Tevratl bir facianın haşyet verici edâsiylc başlamış olun bu kurban kesimi. Ayini, Hacı Emin Efendinin şu sözleri üzerine birdenbire bütün mehabetini kaybetmişti ve demincek elindeki palası, ardındaki oğulları ve o Vakarlı, tantanalı yürüyüşü, o lop sakalı, iriyarı gövdesiyle, en az. yeni bir gazve ye hazırlan-mi0 bir aşiret reisini andıran Tahıncı zadenin de bir köşebaşı kasabından farkı kalma-163
inişti. Hele kadınların nalın tıkırtıları işitilen mutfaktan yana dönerek:
”— Yahu, bana bir peştemai verin, oradan... diye seslenip de getirttiği alacalı bezden bir önlüğü beline geçirir geçirmez, bütün mânaslyle o çeşit zonaat sahiplerinden biri haline girmişti. Fakat, koyunlar, hâlâ, acı acı sesler çıkarmakta ve can havliyle iplerini koparırcasına çekerek, birbirlerine sokulmak vc başbaşa verip yaklaşan tehlikeye karşı koymak ister gibi çabalamakta idiler.
Bıi hal, Hacı Emin Efendiyi, âdeta öfkelendirildi, bıçağına tu! djylp oğullarından birine uzattı vc boş kalan iki eliyle hayvanı ağaca bağlayan ipi çözerek iki boynuzundan yakalaması ve yere çökertmesi bir oldu. Koyun depreniyordu.
Tahine! Zade;
“— Bağlayın, şunun ayaklarını!..,, dedi.
Ve bir dizi İle toprağa dayanıp öbürlyle kurbanın böğrüne bastırarak derin derin soludu. Altındaki zavallı mahlûk artık kımıldanmıyor. sesini çıkarmıyordu. Bütün korkusu, bütün elemi yaşlıı dolu kara gözlerinde toplanmış gibiydi vc son defa ağzına aldığı otun usaresi yeşilimtırak bir salya halinde ağzının kenarlarından Sızmakta idi. Hacı Emin Efendi, önce güç işitilir, sonra perde perde yükselir bir sesle Salevat getirerek hayvancağızın yumuşak gerdanını sıvazlamaya başladı. Yüzünde, pençesine geçirdiği avı dişlemeden evvel tatlı tatlı yalayan bir yaban kedisinin vahşi neşvcsl vardı. Oğlunun, yanıbaşına koyduğu bıçağı aldı ve bu sefer, sesinin en tiz temposlyle bir “Allahü Ek-lıvı î,, deyip koyunun boynuna sapladı. Bıçak, demin okşadığı gerdanın IV tünde bir kaç defa zahmetle gidip geldikten jonra nihayet, gırtlağa dayandı ve hayvanın s.uıcık kanı küçük bir fıs-164
biye şeklinde fışkırmaya başladı. Hacı Emin E-fendinin, esmer ve kıllı elleri bir anda kıpkızıl olmuştu. Fakat, o, bundan hiç bir tiksinti duymuyor: tam tersine, şevk ve neşvesi arttıkça artar görünüyor ve koyunun, şimdi, geniş, derin bir yara halini almış boynundan çıkmakta olan boğuk hırıltılar ona. kendi “Allahü Ekber!,, le-rini yanıkiayan sesler gibi geliyordu. Kellesinden hemen ayrılmak Üzere olan gövde, bağlı ayaklariyle toprakları edercesine hâlâ deprenip durmakta devam etmeseydi, keyfine pâyan olmayacaktı. Tahınci-Zâde o kadar ruhani bir cezbe içindeydi.
Nihayet, işte, o son depıeııişler de durdu. Kurbanın ayaklan çözüldü ve bir erik dalına takılmış olan kancaya asıldı. Şimdi, sıra postunun yüzülmesine. karnının deşilmesine gelmişti. Bu esnada, diğer iki koyun, bulundukları yerde sinmiş. ürkek gözlerlo bu korkunç manzarayı seyreder gibiydi.
Hacı Emin Efendi, kana bulanmış ellerini peştamalına sildikten sonra, tekrar bir derin soluk aldı ve yardımına gelmek İsteyen oğullan-na: “Hadi, siz kendi işinize bakın... deyip de-
minkinden büyük bir şetaretle çalışmaya koyuldu. Hiç şüphesiz ki, kasaplığın bu ikinci safhası Öbüründen çok daha güç ve dalıa yorucu iyi. Önce koyunu, paçasından açılan bir delikten Uf-leye üfleye tulum gibi şişirip postu zedelemeden, büyük bir dikkatle kesmek; bu kesilen yerden başlangıçta hafif el ve parmak temaslariyle sonra bir takım yunııuk ve dirsek hareketleriyle eti deriden sıyırıp gövdeyi cascavlak meydana çıkarmak; daha sonra bunu, karnından deşip temizlemek, işkembeleri, kursağı, dalağı ak ve kara ciğerleri söküp çıkarmak ve nihayet, satırla bir ağaç budar gibi irili ufaklı bir sürü par çalara bölmek lâzım geliyordu. (Devamı varl 165
î Ocak 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 9
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Haftanın İktisadî hâdiselerine bakış
Muhtelif memleketler işçilerinin
geçim durumu
İşçileri ilgilendiren bazı kanun tasarıları
Meclise sevkolundu
Harpten önceki fiyatları bir daha göremiyeceğiz
Noel vr senebaşı mıiıiiiscbetlyle İaşe maddeleri piyasasında hlusetlllen ferahlık ve harpten zarar gören memleketlerde mesken İnşaatının ıır-(ı^t _ Birleşik Amerika ve Avrııpa Devletleri anısındaki tlsarî ve mali
münasebetlerin gidişmesi hususunda snrfedilen gayretler — Batı Almanya sanayiinde ve ticari münasebetlerimle görülen gidişme — Yugoslavya İle Bah Devletleri arasındaki İktisadi yakınlaşma, devletler arasındaki dljrcr anlaşmalar ve müteferrik mühim diter iktisadi olaylar — Tütün piyasamızda görülen canlılık — Marshalı 1 ardımı karşısındaki durumumuz — Harici ticaret sahasındaki gayretlerimiz — Yol dâvası . vc orman işlerimiz
GEÇEN haftanın Noel ve yılbaşı haftası oluşu bütün Avrupa memleketlerinde iaşe ve İnşaat pazarlarında görülen ferahlık ön plânda beliren bir İktisadî olay idi. Bu cümleden olmak üzere Washingtondn-ki Marshall Plânı idaresi bu senek! Noel! harbin sonundan beri en mesut Noel olarak vasıflandırmış, programa dahil memleketler arasında bol İaşe maddeleri üzerinde ticarî münasebetin geliştiğini ve aynı zamanda yıkılan binaların birçoğunun yeniden yapıldığını ilâve etmiştir. Filhakika Ingilte-rede ithal olunan İaşe maddeleri yükselmiş, mühim miktarda buğday, arpa, çavdar ithal olunmuş, Birleşik Amerikada gıda maddeleri endeksi düşmüş, memleketin buğday stoku durumunun 1950 yılı için çok vaadkâr olduğu bildirilmiş, Avrupada Marshall evleri ve mesken meselesi konusu üzerinde alınan tedbirler neticesinde ikti-asdî İşbirliği Dairesi 100 milyon dolarlık bir tahsisat kabul etmiş, Avrupa-ya birçok İnşaat malzemesi verilmiş ve bu ara Fransada mesken politikası gelişirken Hollanda ve Avusturya-da ehemmiyetli terakkiler kaydolunmuş, İtalya yardım tahsisatını yeni meskenler inşasında kullanmış, Yuna-nfstanda harap yerlerin yeniden inşası için İktisadî İşbirliği İdaresinden 25 milyon dolarlık yardım tahsisatı ayrılmıştır.
AFTA içindeki İktisadî olaylar arasında ehemmiyet arzeden diğer bîr mesele de Birleşik Ame
rika ile İngiltere ve diğer Avrupa devletleri arasındaki İktisadî münasebetlerin gelişmesi mevzuunda her iki tarafta da sarfedilen gayretler ve alınan kararlardır. Bu hususta atılan adımlar meyanında, Amerikan pazarları 'karşısında îngilterenin durumu hakkında Londradan alınan haberler zikre şayandır. Birleşik Amerikada Ingiliz mallan için kâfi miktarda müşteri olduğunu belirten, İngiliz is-tihsalâtı yükseltildiği takdirde dolar bölgesine yapılan ihracatın 3 mislini bulacağı ve bunun neticesinde dolar darlığı hâdisesinin binnispe önleneceğini işaret eden ve siparişlerle teslim arasındaki gecikmeler dolayısıyle İngiliz ihracatçılarının Amerikan İstihlâk piyasasındaki noel satışlarından istifade edemediklerini açıklayan mütalâalar çok isabetli görüşlere dayanmakta olup bu iki pazarın bir an evvel birbirine yaklaştır ılınası lüzumunu hatırlatmaktadır.
Aynca Yakinşark petrolleri üzerindeki İngiliz - Amerikan anlaşması da komünist propagandanın bu hususta ileri sürdüğü iki memleket arasındaki anlaşmazlık isnadlarmı tamamiy-le cerhedecek mahiyettedir. Washing-tondaki görüşmelerin müspet bir neticeye varacağı ve îngilterenin ileri süreceği bazı taleplerin kabul edilerek petrol fiyatlarının Avrupa ve Yakınsa rkta düşeceği tahmin olunmaktadır.
Diğer taraftan Danimarkanın Batı Avrupa için yeni bir ödeme plânı hakkında yaptığı teklif, Marshall Plânından doğacak tediye meselesini halletmek bakımından yerinde sarfe-dilmiş bir gayret olarak kabul olna-bilir.
AYNI zamanda Batı Almanya sanayiinde görülen gelişme ve bu memleketin milletlerarası ticari münasebetler sahasında aldığı kararlar da haftanın İktisadî olaylarının mühimlerindendir. Bonn Hükümetinin Avrupa ticaretinin serbestleştirilmesi cereyanına katılacağını bildirmesi, aynca Kanadada açılacak enternas-yonel sergiye de iştirak edeceğini tasrih etmesi ve Alman sanayiinde görülen gelişmeler karşısında batılı piyasaların kuşkulanması hâdiseleri bu kabil faaliyettendir.
AFTANTN diğer İktisadî hâdiseleri meyanında ticaret anlaşmaları sahasındaki farklı gelişme
ler de zlkrolunabilir:
Bilhassa Yugoslavyanm millileştirdiği İngiliz emlakini ödemeyi taahhüt etmesi, Yugoslav - Ingiliz iktisadı münasebetlerinde kaydedilen gelişmelerin iki memleketin münasebetlerinde sağladığı imkânlar bu cümledendir.
Diğer taraftan, muhtelif memleketler arasındaki ticarî anlaşmaların ziyadeleşmesi de geçen haftanın karakteristik vasıflarından biridir.
Memleketimizdeki iktisadi hâdiselerin hafta içinde gösterdiği seyre gelince, başta Lütün piyasamızın arzettiği canlılık ve faaliyet geçen haftanın en mühim iktisadı olayı olmuştur denilebilir. İlk üç günde 30 milyon kilo mahsul satılmışsa da bu canlılık hafta sonunda durgun bir manzara arzetmiştir. Bunun yılbaşı yortularından ileri gelip gelmediğini bu hafta öğreneceğiz ARIM Bakanının hafta içindeki beyanatına göre Türkiye, Marshall Plânını tahakkuk ettiren
memleketlerin başında gelmektedir. Yardım dolayıslyle gelen malzeme sayesinde zeriyat miktarı hayli artmıştır. Bakan, 1952 senesine kadar devam edecek Marshall Plânı neticesinde program tahakkuk ettiği takdirde Türkiyenin büyük bir ziraat hamlesi yapmış olacağını tebarüz ettirmiştir. Aynı konu üzerinde Devlet Bakanı Cemil Said Barlas, Marshall Plânı sonunda Türkiyenin zengin yeraltı ve ziraat maddelerini Avrupa devletlerine ve cihana ihraç edebilecek duruma geleceğini ve bu ihracat karşısında memleketin ihtiyacı olan mamul maddeleri kolayca ithal edebileceğini açıklamıştır. Ayrıca hafta içinde Marshall yardımından 9000 ton buğday gelmiş, Amerikan yardım heyeti Ege bölgesi ve Menderes vadilerinde büyük sulama tesisatı ve elektrik santralleri üzerinde esaslı tetkikler yapmıştır.
Diğer taraftan Hoffman’m temsilcisi Russel Dorr’da: “Türkiyenin Marshall yardımından İstifade edip bu istifadeyi tahakkuk ettiren memleketlerin başında geldiğini söylemiş, ilerilenme gayretlerinde Türk halkının da artık büyük payı olduğuna işaret etmiştir,,.
YRICA hafta içinde liberal görüş ile ihracatın arttırılacağını, yeniden ihracına müsaade olu-
nacak maddelerin tesbit olunduğunu, Belçika, Yugoslavya ve İsrail ile olan ticari görüşmelerimizde ilerilemeler kaydedildiğini, Almanyadan ithalâta izin verileceğini ve milletlerarası bankanın Sanayi Bankasını finanse etmeye karar verdiğini tasrih edersek, memleketimize? sarfedilen iktisadi gayretlerin canlı bir tablosunu çizmiş oluruz.
EMLEKETİMIZDEKÎ iktisadı olaylar meyanında yol dâvamız için getirtilen Amerikalı mü-
tehassısın teklifleri arasında bir yollar umum müdürlüğü ihdas edilmesi fikri ve bu teşkilâtın yol programımızın tamamlanması hususunda arzettiği ehemmiyet, toprak tevzii işinin halledilmesi için iskân ve toprak umum müdürlüklerinin birleştirilmesine mütedair kanun tasarısı, Tarım Bakanının orman mevzuu üzerinde ısrarla durması ve bunun mühim İktisadî faaliyetlerimizin ön safına getirileceği ve nihayet Devlet Bakanının paramızın sıhhati ve sağlam esaslara bağlanması hususunda sarfedilen gayretler üzerinde durması, memleketimizde geçen hafta içinde cereyan eden bcllibaşh İktisadî olayların ön plânda gelenleridir.
KONOMİ ve Ticaret Bakanlığında yapılan sanayiciler toplantısı memleket iktisadi hayalında
alâka ile takip olunmuş ve çeşitli görüşlere yol açmıştı. Hafta içinde bir hasırı toplantısı yapan Dış Ticaret Dairesi Reisi, bu toplantılardaki maksadın yalnız sanayi ihtiyaçlarını tos-bit ve ithalât veya İhracatın tahdit veya men’i olmadığını, esasen lisans mekanizmasiyk* * yapılmakta olan ayarlamanın bu gibi toplantılarla ihtiyaca daha uygun hale getirilebileceğini beyan etmiştir.
ON olarak Ticaret Bakanının gazetemize yaptığı ve Türklye-nin bu yıl karşılaştığı ekmek
sıkıntısını, çok şükür, hiçbir ârızaya uğramadan atlatmış olduğuna dair beyanatını zikretmek isteriz. Memlekette buğday ve ekmeklik hububatın artık bollaşması ve serbest piyasadaki faaliyetin Ofisin çalışmalarına gittikçe az İhtiyaç hissettirmesi neticesini de ihtiva eden bu beyannta ne kadar ehemmiyet versek azdır. Çünkü bu durum yarınki ekonomi gelişmemizin dönüm noktasını teşkıkedecek en mühim meseledir. Bu noktaya yine uv-det edeceğiz. YENİ İSTANBt'L
Wflshington, (Birleşik Amerika haberler servisinden) — Amerikan Çalışma Bakanlığı tarafından 1948 senesinin ekim ayından 1949 un nisan ayma kadar 19 memlekette yapılan bir tetkik neticesinde işçilerin yiyeceklerini temin edebilme kudreti tespit edilmiştir.
En yüksek vasati seviye AvustralyalIn elde edilmiştir, ondan sonra sıra ile Amerika, Norveç, Kanada, Danimarka. Büyük Britanya. İsveç, Finlandiya. İsviçre, İsrail. Çekoslovakya. İrlanda, Şıli, Fransa, Macaristan, Almanya (Bizonla), İtalya, Avusturya ve Rusya gelmektedir.
KanadalI, İngiliz ve Skandinavyalı İşçiler, bu tetkike göre, Amerikalı işçiler bir saatlik yevmiyeleri ile ne kadar yiyecek alabilirlerse, bu miktarın yüzde 70-90 ı kadar gıda maddesi tedarik edebilirler. Fakat aynı işçilerin Sovyet Rusyada aynı miktar yiyeceği elde edebilmesi için 1-7 defa daha fazla çalışması lâzımdır.
Son aylar zarfında İngiliz pound’u-nun ve diğer paraların devalüasyonu, bu 19 memlekette ücret-fiyat münasebetinde mühim bir değişiklik meydana getirebilir. Fakat Çalışma Bakanlığının bildirdiğine göre maddî de-
Cripps’in, îngilterenin ticarî münasebetleri hakkındaki demeci
Londra, 1 (YİRSı — Bugün bir demeçte bulunan İngiliz Maliye Bakanı Sir Stafford Cripps, İngilteredeki sanayi istihsalâtının memnunluk verici bir şekilde inkişaf ettiğini söylemiştir. 1949 yılındaki sanayi istihsalâtı, 1948 yılından yüzde altı nispetinde fazla olmuştur. Elde edilen neticeler, harpten evvelki yıllardan yüzde yirmi beş fazladır.
Cripps. Biıleşik Amerika ve Kanatlanın yardımlarını belirterek, bu müspet neticelerin onların sayesinde alındığıa işaret ederek, dolar vc steriing sahasındaki ticaretin muvazenesine çalışılacağım hatırlatmıştır.
Stafford Cripps, İktisadi İşbirliği idaresinin 8 milyar dolardan fazla harcamak suretiyle gayesini başardığını söylemiştir.
Bu yıl Pokistcında buğday mahsulü bol olacak
Karachi, 1 ıComtel) — Şimdi neşredilen son tahmine göre, Pâkistanda 1948-49 mevsiminde buğday ekilen a-razi 10.S24.000 dönüm idi. Geçen sene 9.877.000 dönümlük arazi ekilmişti.
Geçen sene 3.342.000 ton mahsul a-lınmış iken bu seneki mahsul 4 milyon 103 bin tondur.
Pâkistanın her yerinde. Doğu Bcn-gal ve Khairpur eyaleti hariç olmak üzere, mahsulün mebzullaştığı müşahede edilmiştir.
Nazi hesaplarının serbest bırakılması, Musevileri telâşlandırdı
Berlin, 1 (Comtel) — 1945 te başlayan müttefik işgali ile Alman bankalarında bloke edilmiş olan naziterin hesapları, yakında, serbest bırakılacaktır; 20 Reichsmark’a 1 Alman markı kıymet verilecektir.
İşgalden evvel hesapları olan şahıslar. paraBnnı yukarıdaki tebdil kuru ile, gelecek bahardan itibaren, üç senelik taksitle çekebileceklerdir.
Bloke edilen 5,000 milyon Reichs-mark, 250 milyon Alman markı olarak serbest bırakılacaktır. (20 milyon steriing civarında)
Berlindeki Yahudi cemaatının gazetesi “Der Weg“. müttefiklerin bu hareketini tenkid ederek, şöyle demiştir:
“Bu hareket katillere yardım ve maktullerin akrabalarını ihmal etmek demektir. Naziler ve bazı harp zenginleri. 1915 ten beri bloke edilmiş olan paralarının bir kısmını geri a-^bileceklerdir. Fakat, harp esnasında naziler tarafından bankadaki hesaplan kaldırılan Yahudiler ise, hiçbir şey alamıyacaklardır. Maalesef, bu hareket pek de hayreti mucip değildir; bilâkis bu memlekette esen havaya gayet uygundur.,.
ğişikliğin vuku bulması için biraz zaman geçmelidir.
Bakanlık nasıl olsa hakiki ve ideal vasati ücreti elde etmenin hemen hemen imkânsız olduğunu açıklamıştır. Aynı zamanda ecnebi gıda maddelerinin kalitesi ile Amerlkadaklleri aynı fiyat sınıfında müşahede etmek kabil değildir. Binaenaleyh bu tetkiklerdeki mukayeseler “takribi,, olmuştur,
Amerika için esas rakamı 100 olarak alan İş istatistikleri Bürosu A-morika ile diğer memleketlerdeki işçilerin yiyecek satın alma kudretini mukayese ile şu neticeleri elde etmiştir:
Avustralya 109, Amerika 100, Norveç 88. Kanada 84, Danimarka 80, Büyük Britanya 71, İsveç 69, Finlandiya 52, İsrail 51, Çekoslovakya 48, İrlanda 45. Şili 36, Fidansa 35, Macaristan 33, Almanya (bizonia) 32, İtalya 24. Avusturya 23 ve Rusya 18.
Raporun bildirdiğine göre, bu rakamlar aileleri Fransa. Avusturya, İtalya ve îsveçte olan işçilere devlet tarafından ödenen tahsisatı nazarı itibara almamıştır. Eğer almış olsaydı bu memleketlerde işçilerin satın alma kudreti mühim bir şekilde artardı.
»V
rnr(nırMMiııniRiniMMii«HR*««oiMDwiiiM
İzmir mektubu:
İthalâtta imsak ihracata
mâni olmamalıdır
İzmir hususî İktisat muhabirimizden telefonla
Yılbaşının en mühim hareketini şüp lıesiz Gelir Vergisinin tatbikatı meselesi teşkil etmektedir. Kendileriyle temas etliğimiz alâkalı kimseler, verginin prensip itibariyle eski vergi sisteminden daha makul ve âdilâne olduğu üzerinde müttefiktirler. Yalnız tatbikat sahasında, yenilik ve acemilik yüzünden bazı güçlüklerin meydana getirebileceği zararlar endişe uyandırmaktadır.
Aynı derecede mühim bir diğer mevzu ela, Almanya, Çekoslovakya klering hesaplarının disponibiliteleri-nin müsait olmaması yüzünden uzun bir m addettir bu memleketlere ihracat yapılamaması ve her iki memleketten büyük miktarda alacaklı vaziyette olmamıza rağmen kolaylıkla ithalât lisansı alınamamasıdır.
Bu. Sümerbank ile diğer sanayicilerin Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına yapmakta oldukları devamlı müracaatın tesirine atfedilmekte ve her şeyden önce bir ziraat memleketi olan Türkiyenin dünya rekabeti karşısında gümrük himayesine rağmen yaşama kabiliyeti göstermeyen bir kısım sanayii himaye edeceğim derken, ziraat maddelerinin ihracını güçleştirmesinin ve aynı zamanda bunların maliyetini yükseltmek suretiyle cihan piyasalarında Handikape vaziye-
— _
DÜNYA HABERLERİ J
AvuatraJ.va ağır sanayii İnkişaf ediyor
★ Melbourne 1 ı YİRSı Avııstral-yanın 1950 yılında ağır sanayiinde büyük inkişaflar kaydedeceği bildirilmektedir.
1950 yılında, motörlü taşıt a-racı imalinin 20.000 olması için hazırlıklar tamamlanmıştır Yıllık traktör imalâtı 3.000 den 5000 c çıkacaktır.
Avustralya, kömüre tâbi olan demir, çelik ve diğer ağır maddeler hususunda fazla İstihsal projeleri hazırhyacaktır
Kanadada yeni petrol tabakaları bulundu
★ Melbourne. 1 (YİRS) - Kanadada, Şimali Albertha'da yeni petrol tabakaları bulunmuştur, Hükümet, bu petrollerin ancak bir harp veya ihtiyaç karşısında işletileceğini söylemiştir
Dünkü C. H. P. kongresinde söz alan Çalışma Bakanı, partisinin prensipleri Üzerinde durmuş ve uzun bir konuşma yaparak bu prensipleri övmüştür. Sözleri arasında Bakanlığın İş Kanunu tadil tasarısını, İş Mahkemeleri Kanun tasarısını, İş Kazası ve Meslek Hastalıkları Kanun tasarısını, Kıdemli İşçiye Ücretli Hafta Tatili Kanun tasarısını, Tarım, Deniz, Hava işçileri Kanun tasarısını, Büyük Millet Meclisine sevkettiğini tebarüz ettirmiştir.
Tekel maddelerinden hiçbirisine zam yapılmıyacak
C. H. P. İstanbul kongresinde söz alan Gümrük ve Tekel Bakanı, teşkilâtında bulunan 20.000 işçiye yardım edeceğini bildirmiş ve tekel maddelerinden hiçbirisine zam yapılmıyacağı-nı tebarüz ettirmiştir.
Bllâhara çayın, sırf Rize bölgesinin kalkınması için tekel elinde bulunduğunu izah ederek yeni bir gümrük usul ve gümriik tarife kanun tasarısının Büyük Millet Meclisine sevkedil-diğini beyan etmiştir.
tine sokmasının doğru olamıyacağına işaret etmektedir.
Tütün vaziyeti
Ege tütün kampanyasının ilk haftası 37345000 kilo satışla kapatmış-1 tır. Hâlen ancak mahdut satışlar yapılıyor. Tekelin piyasayı hareketli tutmak hususunda gayret göstermektedir. ödemişte Kırpıntı adı verilen ıskarta tütünlere 40 - 60 kuruştan mubayaaya başlanmış ve ortalama katma fiyatı 191 kuruşa düşmüştür. Eğede henüz satılamamış I 12000 ton kadar tütün bulunduğu bildirilmektedir.
İzmir ihracatı
1949 da İzınirden muhtelit memleketlere 325.500.000 liralık ihracat yapılmıştır Geçen seneye nazaran 98,5 milyon liralık bir fazlalık vardır.
İhraç edilen emtia arasında 166 milyon liralık tütün. 44 milyon liralık üzüm vardır. Türkiye dış ticaretinde İzmir yüzde 61,54 nisbet ile ön plânda gelmektedir, bu nisbet umumi ihracatımızın üçte ikisini teşkil etmektedir.
Zarar görenler
1949 yılı hesaplarını zararla kapatan müesseseler arasında nakliyat üzerine çalışan müesseseler zikredilmektedir. Geçen sene en verimli iş sahası ihracat ve tütün olmuştur.
Tayland lokomotif karşılığında pirinç satmak istiyor
★ Frankfurt 1 (Comtel) i Bugün Ekonomi Bakanlığı sözcüsünün bildirdiğine göre, Tayland, 50 buharlı lokomotit ve bir pirinç fabrikası karşılığında Batı Almanya-ya 3 400.000 dolarlık pirinç satma teklifinde bulunmuştur. Sözcünün ilâve ettiğine göre, lokomotifler 2.200.000 ve fabrika teçhizatı ise 1.200.000 dolar kıymetln-dedir.
Sözcü» şimdiki halde bu mevzuda herhangi bir ticari mukavelenin akdedilır»ediğinif çünkü geçen şubatta müzakereleri yapılan anlaşmanın tasdik edilmediğini söylemiştir Fakat yeni müzakerelerin emtia mübadelesi işine dair bir ticari anlaşma ile neticeleneceği tahmin olunmaktadır.
Ingiltere - Batı Alıııııııya ticari müzakereleri 11 ocakta haşlıyor
----------o----------
C. H. P. İl Kongresinde konuşan Ekonomi ve Ticaret Bakanı, takas kelimesinin yakında unutulacağını, hususi teşebbüs sahasında emniyetin sağlanacağını ve Kalkınma Bankasından sınaî kredi temin olunduğunu bildirdi
C.H.P. İstanbul İl Kongresinde ko-nuşan Ekonomi Bakanı, mevzu itibariyle zıt menfaatlerin çarpıştığı bir teşkilâtın başında bulunduğunu belirtmiş, işleri daha iyi tedvir edebilmek için iş sahipleriyle daima müşterek mesai yapıldığını söylemiş ve Gelir Vergisi, iplik dokuma, deri, kendir mevzularında toplantılar yapıldığını anlatarak “bunlardan aldığımız ilhamlarla doğru kararlara varmak İmkânını buluyoruz,, demiştir.
Bundan sonra, harp yıllarının icabı olan takyid edici kararlardan u-zaklaşıldığını anlatan Bakan, dış ticaret mevzuunda Avrupa İktisadi İşbirliği teşkilâtına uygun kararlar alındığını söylemiştir.
Bilâhare ihracat ve ithalâta temas eden Ekonomi Bakanı : “— Döviz temin etmek için istihsalimizin bir kısmım satmak yolundayız. Fakat, memleket için lüzumlu gıda maddelerini ihraç etmiyoruz. Netekim, zeytinyağı ihracı memnulyetini de kaldırmamış bulunuyoruz. Şunu tebarüz ettireyim ki, bu karacımız zeytinyağı müstahsilinin lehTe olmuştur. Çünkü bizim yağlarımızın kalitesinde olan Tunus zeytinyağları ise 102 kuruştan dahi müşteri bulamamaktadır. Öyle ise müstahsil iç fiyatlarla himaye edilmiştir,, demiştir.
Bundan sonra gayenin, geniş vatandaş kitlesinin memnun edilmesi okluğunu tebarüz ettiren Bakan’ “Artık harp senelerinin fiyatları bahis mevzuu olamaz. Dünyanın harp sonu maliyetine ayak uydurmak mecburiyetindeyiz. Bunu, bazı güçlüklerle de olsa başaracağız. Sanayicilerimizi ve fabrikatörlerimizi bugünün realitesine davet etmek isterim. Çok | kârla değil, ellerindeki yüksek maliyetli emtiayı ellerindeki yüksek mali-ış yapmalarım hatırlatırım.,, demiş tir.
Eldeki dövizlerin büyük bir hassasiyetle sarfeuildiğine işaret eden Bakan. bugün elimizde geçen senelerden m ilde v ver büyük ölçüde stok olmadığını tebarüz ettirmiş ve dövizimizin yüzde yetmiş beşinin makine yüzde yirmisinin zaruri maddeler ve yüzde beşinin de, ithal memnuiyeti olmadığım belirtmek için, lüks ve üçüncü plândaki eşyanın ithaline tahsis edildiğini tebarüz ettirmiştir.
Nakliye ücreti, pahalılığa tesir etmeyecek hadde indirildi
-------O--------
Ulaştırma Bakanı, Devlet Demir, Deniz ve Havayollariyle P. T. T. de yapılacak işlerden bahsetti
C. H. P. İl kongresinde konuşan U-laştırma Bakanı, teşkilâtındaki bütün personelini övmüş ve bu fedakâr elemanlara alenen teşekkür etmeyi bı** vazife bildiğini tebarüz ettirerek 7000 kilometrelik demiryolu şebekesinde çalışanların tamamen Türkleştiğini bildirmiştir.
Bilâhare devlet bareminden bir derece eksik maaş alan demiryolu personelinin refahını sağlamak için hazırlanan tasarının Meclise arzedilmek üzere bulunduğunu söylemiş ve “Top laklarımız üzerindeki şebeke, vazifesini görmektedir. Gıda maddelerini taşımak için tedbirler aldık. Istan-buldan Ankaraya bir kilo balık bir kuruşa nakledilmektedir. Hopadan Istanbula canlı hayvan 1.5 liraya sevkediImektedir. Bu bakımdan ııak-liyemn hayat pahalılığı üzerine büyük tesiri yoktur. İş devletten ziyade vatandaşa düşmektedir.
Kısa mesafelerdeki nakliye tüccarın İnsafına kalmıştır., demiştir.
Raman dağından çıkan petrolün bazı batlardaki lokomotiflerde kullanılacağını ve bu sayede senede 250 bin ton kömür tasarruf edileceğini bildiren Ulaştırma Bakanı sözünü Denizyollarına intikal ettirmiş ve yakın bir gelecekte Türk deniz ticaret filosunun dünyanın en İyi bir fi-
Takas mevzuunda da: “Takas sistemini bir intikal devresinin zarureti olarak kabul etmiştik. Öyle ümit ediyorum ki, gelecek senelerden itibaren bu kelime unutulacaktır,, diyerek şunları ilâve etmiştir:
“Yeni bir yola girmiş bulunuyoruz. Bu da ithalâtı serbest bırakmaktır. Avrupa İktisadi işbirliğine dahil olan memleketler suni gümrük duvarlarını kaldırmayı, birbirlerine mal satmayı ve lâzım olan döviz için Amerikaya baş vurmağı kararlaştırmışlardır.,,
Daha sonra sanayi politikasına temas eden Ekonomi Bakanı “Hususî teşebbüsün çalışacağı sahadan daha ehemmiyetlisi, hususi teşebbüs sahasının emniyetidir. Bu sahada da her tedbiri alıyoruz.,, demiştir.
Memleketimizde bugüne kadar bir zirai ve ticari kredi olduğu halde bir sınai kredi vücuda getirilmediğini tebarüz ettiren Bakan, bu hususun da gerçekleştirilmesi için Kalkınma Bankasından sınai kredinin temin edilmiş olduğunu beyan etmiş ve hâlen hüküm süren işsizliğin içinde bulunduğumuz intikal devresinin bir tezahürü olduğunu anlatmıştır.
Daha sonra hayat pahalılığına da temas eden Ekonomi Bakanı, pahalılığın önlenmesi için biri uzun ve diğeri kısa vâdeli iki yoldan yüründüğünü söylemiş, uzun vadeli programda enflâsyona gitmemek, istihsali arttırmak ve para kıymetiyle oynamamak gibi hususların, kısa vâdeli programda İse ekmek, yağ ve et sıkıntısının yaratılmamasınm bulunduğunu söyleyecek, bugünden itibaren ofis yağlarının piyasaya çıkarılmış olduğunu ve Erzurumda da bir et sanayiinin kurulmak üzere bulunduğunu anlatmış, pirinç ve bakliyat mil-bayaa edildiğini de söyleyerek bütün kooperatiflerle işbirliği yapmak emelinde olduklarını anlatmıştır.
Bakan sözlerini, memleket madenlerinin kıymet kazandığını, hususi teşebbüsle birlikte. Marshall plânından istifade edilerek bir çimento fabrikası kurulacağını ve konservecilik, balıkçılıkla beraber Toprak Mahsulleri Ofisinin yedinde bulunan birçok işlerin hususî teşebbüslere devredileceğini anlatarak bitirdi.
losu haline geleceğini izah ederek Yolcu Tekeli’nin Ulaştırma Bakanlığı uhdesinde kalacağını, yük nakli için armatörlere geniş imkânlar sağlanacağını anlatmıştır.
Bugün deniz ticaret filomuzun to-maj itibariyle artmasına rağmen nakliyede görülen sıkıntıların sebebini vatandaşların rahat seyahat etmeleri için alınan tedbirlere atfeden Bakan:
“— Hayvanlarla insanları müşterek sevketmek sisteminden kurtulduk demiştir.
Havayolları üzerinde de duran Bakan, kısa bir zamanda Türk havayollarının çok inkişaf ettiğini, senede 15 bin saat uçuş yapıldığını ve bundan 3 milyon lirayı aşan bir kâr temin edildiğini ve kaza yapmamak hususunda Türk havacılarının rekor yaptığını ve bundan iftihar ettiğini belirtmiştir.
Bundan sonra P. T. T. işlerine geçerek: telefon mevzuunda 8 senelik bir programın hazırlandığını anlatmış. bugün memleketimizde 40 bine yakın telefon abonesi okluğunu söylemiş. bundan senede 7 milyon lira kâr edildiğini zikrederek Istanbul-daki 20 bin abonenin 1951 senesine kadar 40 bine çıkarılacağını beyan ederek sözlerini bitirmiştir.
1949 yılını 1950 yılına bağhyan geçen hafta, bütün dünyadaki piyasalarda olduğu gibi, bizde de durgun bir manzara arzetmiştir. İthalât ve ihracat işleri gibi bir ucu dünyanın herhangi bir yerindeki bir bor-sada tamamlanacak muameleler, bittabi oraları tatil olunca intaç edilemez bir mahiyet alır.
Nitekim cumartesi günü temas ettiğimiz piyasada alâkalılar bu noktanın üzerinde ehemmiyetle durmakta ve resmi dairelerimizin bu hakikati esaslı olarak anlamaları ve işleri on göre tertiplemeleri lüzumunu belirtmekteydiler.
Filhakika iki mühim devlet müessesesi büyük ölçüde hububat ve maden direği satın alınmasına dair münakaşalarını cuma günü akşamına bırakmış ve geç vakte kadar da intaç etmemiş bulunuyordu. Böyle bir münakaşayı kazanan tacirin hangi vasıta ile ve nasıl bu işin karşı tarafına ait muameleyi kapatabileceği düşünülecek bir meseledir.
Ve bu gibi küçük idari aksaklıklar yüzünden spekülâsyona yer, vermek istemiyen mühim firmaların resmî işlere karşı alâkaları azalmaktadır.
İşte böyle durgun bir hafta içinde olmamıza rağmen, gerek İstanbul ve gerek İzmirde iç piyasa bakımından bazı muameleler olmuş ve durgunluğun işsizlikten ziyade yortulardan gelmesi itibariyle fiyatlar bir gevşeme arzelmemiş, normal yollarında gelişmekte devam eylemiştir.
İstanbulda :
Hububat ve bakliyat piyasalarında beliren gevşek-
İstanbul ve İzmirde haftalık piyasa vaziyeti
lik hafta içinde gittikçe bariz bir hal almıştır. Bilhassa Anadolu ve Trakyadaıı sirayet eden bu havanın önümüzdeki günlerde de devam edeceği anlaşılmaktadır. Bu temayül, iç müstahsil pazarlarda daha şimdiden ekmek fiyatlarına tesir etmiştir. İstanbul, İzmir gibi Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından beslenen şehirlerin ekmek durumu hakkında daha nikbin düşünmek için bütün şartlar tamamdır.
Son zamanların sağlam ve hareketli maddeleri olan fındık ve tiftik maddeleri istisna edilirse, hububat ve bakliyat için belirtilen gevşeklik umumîdir, denilebilir. Fındık 137 ve ana mal tiftik 265 kuruştan aşağı düşmemiştir.
Diğer taraftan hafta sonuna doğru nebatî yağ gru-pu üzerinde işler kısmen canlanmış ve yeni mahsul zeytinyağı satışlarına başlanmıştır.
İzmirde :
Bir müddet önce 52 kuruşa kadar diişen çekirdeksiz kııru iizüm fiyatları, hafta içinde tedrici olarak yükselmeye devam ederek 57 kuruşa kadar varmıştır. Dünya pazarlarından çok, Marshall memleketleri için ümide dayanan bu hareket, hafta içindeki umumî durgunluğa istinaden yeniden duraklamıştır. Bu duraklama, piya
saya süratle sakin ve gevşek manzarasını vermiş bulunuyor.
İncir piyasası ise, sağlam ve istikrarlı vaziyetini muhafazada devam etmektedir. Stokların çok azalmış ve bilhassa iyi malların nadir bir hale gelmiş bulunması esasen yeni mevsime kadar bu piyasayı artık hep bu vaziyette tutacaktır. Böylece bu hal, piyasadan ziyade stok durumundan doğmaktadır.
Borsada pamıık üzerine muameleler çok azdır. Bu yüzden piyasanın gevşeme temayülünü, alâkadarlar artacak şekilde görmektedirler.
Pamuk yağı ve çekirdek piyasaları tereddütlü durumlarını muhafaza etmektedirler.
Bu vaziyetin zeytinyağı istihsal kampanyasının sonu alınıncıya kadar bu şekilde devam edeceği ve ancak ondan sonra bu piyasaların seviyeleri taayyün ederek bir istikrara varılabileceği alâkalılarca tahmin olunmaktadır.
★
1950 yılının ilk haftasına piyasalarimiz bu şekilde girmektedirler. Alâkadarlar, normal olan bu durgun vaziyetin ocak ayının ortasına doğru dış piyasaların in-kişafiyle muvazi olarak gelişeceği kanaatini taşıyorlar.
★
Hafta içinde bu sütunlarda verdiğimiz rakamlar
hakkında okuyucularımıza geçen pazartesi günü bir açıklama yapmıştık. Bu açıklamanın esas hatlarını, bugün burada yeni yıla başlarken bir defa daha tekrarlamayı faydalı görüyoruz :
Piyasanın temayülü ve maddelerin vaziyetiyle beraber bu sütunlarda verilen fiyatlar, borsalarda kayıt ve tescil olunan muamelelere aittir. Yoksa, o gün piyasada veya yazıhanelerde cereyan eden ve hususi kalan muamelelerle alâkadar değildir. Bunlara, bir günlük gazetede yer vermeyi zararlı görmekteyiz. Çünkü bunun dışına çıkmak, zaman zaman bilâhare tahakkuk etmiye-cek işlere de yer vermek olur ki, bu hal, Türkiyenin her tarafına dağıtılan bu cetveldeki fiyatların, bilhassa taşrada bulunan ve komisyoncusuna gönderdiği malın akıbetini takip eden tacirlerimizi şaşırtmak ve piyasada vazife almış muhtelif plândaki iş adamlarımızın arasındaki muvazeneyi bozmak gibi türlü tehlikeli vaziyetler doğurabilir.
Onun için, gazetemiz, eski muameleye de ait olsa, muayyen bir maksatla da yapılmış bulunsa, fiyat hususunda borsaların resmî tescilini, şimdiye kadar olduğu gibi, gününde ve süratle vermekle iktifa edecektir.
Sayfa 4
YENÎ İSTANBUL
2 Orak 1950
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
mıw(îmınmmîwtfi«MMiw^«nmwıtîn'.ftnıtnuMtrMiRiıwıwnm»wttînıwttıınıtwtwı»hiniHMWtıvKi»»wtMtnwrMnmniîiwııımtHtttııuftîtwiR>wmiMHnt:n-ı •
DÖRDÜNCÜ REİCH’I BEKLERKEN
7
7
Sanat ve hayat
Rıza Tevfik
I
Bugün "Alman,, mefhumu ancak dil birliği ifade ediyor
Frankfurt (Hususî muhabirimiz bildiriyor):
Almanyanın uınııml manAgnutı ı
Alnnınyanın bu günkü ve istikbaldeki durumundan bahsederken, “Alman,, mefhumunun, şimdilik a.noak dil birliği bakımından bir mâna ifade ettiğini dalma göz-önünde bulundurmak lâzımdır. Almanların siyasî. İktisadî ve umumî hayatı, birbirinin tamamen zıddı iki görüşe ayrılnuşt.ı.
Batı dünyası, münhasıran Batı Al-manyayı gözönünde bulundurmağa artık alışmıştır. Siyasî, iktisadi ve kültür münasebetlerinde, yalnız Batı Almanya İle burada yaşıyan 44 milyon İnsanı düşünmektedir. Almanya-nm. doğusu ile hiç bir münasebeti yoktur. Berlin'in, Batı Devletleri tarafındım işgal edilmiş kısımları böyle bir irtibatı temin edememektedir. 18 milyon Alman barındıran Sovyet bölgesi, tamamen ayrı bir hayat yaşamak mecburiyetindedir.
Batı Almanyadaki vaziyet, son sene içerisinde bir hayli istikrar kes-betmiştir. Hukukî münasebetler bir dereceye kadar tavazzuh etmiştir. İşgal kuvvetlerinin salâhiyetleri tahdit edilmiş ve askerî kumandanlar yerine yüksek komiserler tayin edilmiştir, Umumî ve serbest seçimle kurulan Batı Almanya Federal Cumhuriyeti Parlâmentosu, federe devletler için muayyen salâhlyetli merkezi bir hükümet kurmuştur. Bu hükümetin karakteri, Hıristiyan Sosyalist ve Demokrattır. Muhalefeti teşkil eden 8osyal Demokratlar, hükümete, mühim politika meselelerinde müşkülât çıkarabilecek durumda değildir.
Dış politika esasl&n:
Federal Hükümetin müstakil bir dış politika takip etmesi müttefik komiserler tarafından sureti kafiyede menedUmiş olmakla beraber Federal Başbakan, şahsî Inlsyatifi ile, galip devletlere karşı imkânın azamîsine varan "uzlaştırıcı,, bir politika takip etmektedir. Bu politika, fabrikaların sökülmesini durdurmak ve Federal Cumhuriyetin Avrupada bazı devletlerarası teşekküllere kabul ettirmok gibi baıı. muvaffakiyetler kazanmıştır. Başbakanın, yabancı devletlorle konuşma esasları hazırlamağa çalışırken. Amerikan politikasının gaye ve arzularına azamî surette riayet etmeye dikkat sar-fettiği inkâr edilemez. Adenauor politikasının. Avrupaya müteveccih karakteri de keza gizlenmemektodir. Başbakan, Fransa ile anlaşmak için her imkândan istifade etmeğe çalış-tığı halde, lngiltereye karşı hissedilir derecede bir direnme müşahede edilmektedir.
•
İngiltere politikasının, bir çok dertleri dolayısiyle, Avrupa meselelerine fazla ehemmiyet vermiyor gibi görünmesi karşısında, Batı Almanya politikacılarının Fransızlarla, makul bir anlaşma zemini bulmaya çalışmalarını mazur görmek lâzım-gelir,
l'jgal nıakamlariylc ıııünaM'InU' ı
Batı Almanya Hükümeti ile halkı, nın işgal devletleriyle olan münasebetlerinde son aylarda bazı değişiklikler göze çarpmaktadır. Askeri idarenin, yüksek komiserler elinde sivilleştirilmesi şüphesiz geıginligl azaltmaya yardım etmiştir. Bir ta-raftan Amerikanın maddi yardımları İle, Almanlarla İşbirliği yapmak hususundaki Amerikan gayretleri takdir edilirken öte taraftan Amerikalıların, Avrupa hayat görüş ve şartlarına karşı duydukları umumi yabancılıktan doğan tezatlar eski ehemmiyetini muhafaza etmektedir. Şu var ki, her İki taraf ta, yanyana yaşamak ve lüzumlu işbirliğini yapmak hususunda bir formüle varmaya muvaffak olmuşlardır. Buna mukabil Ingiliz işgal kuvvetlerinin mü-mesaillerl ile olan münasebetlerde aynı terakki derecesine varılamamıştır. Bu münasebetler son aylar zarfında bile, pek az düzelmiştir. Fransız işgal makamları 11e olan münasebetler merkezde olduğu kadar mahallen de, son sene zarfında mühim surette değişmiştir. Bu, yalnız, Fransjz işgal bölgesi üzerinde mevcut tazyikin azalmasına münhasır değildir. Fransız Yüksek Komiseri François-Poncet sayesinde sıkı bir Alman - Fransız işbirliği kurulabileceği hakkındokl mübalağalı ümitler henüz tahakkuk etmemekle beraber, Françols-Poncct'nin, yatıştır-ncı tesiri, Fransız kıtalarının tavır ve tedbirlerinde de hissedilmektedir.
Herhalde Batı Almanya, her üç İşgal devletinin karşısında, siyasi, iktisadi ve İdari bir birlik halinde mevki almış bulunmaktadır. Bunun İçindir ki, Federasyon teşkili ile federe hükümetin kurulması, zamanla tahakkuk edebilecek bir çok faydalar temin- etmiştir.
Yalcın gelecekteki inkişaf Inıkûn-lan ;
Iç politika bakımından ne müsbet ne de menfi sürprizler beklenmemektedir. Almanların, hissettikleri İddia olunan milliyetçi irtica temayülü, bazı mahalli hâdiselerin suiniyetle İzam edilmesinden başka bir şey değildir. Almanlar umumiyetle her türlü İntizam unsurunu desteklemektedir ve memleket dahilinde en popüler parola şudur: “Vatandaşın ilk vazifesi sükûnettir!,. Bu parolayı Hân eden parti ve politikacılar, fazla heyecana kapılmadan ve sırf lüzumlu bir vazife hissiyle seçilmektedir.
Bu hakikatler karşısında, denilebilir kİ, kayıbıiB şartsız teslim hâdisesinden boş sone sonra. Batı Al-manyadakl İÇ politika durumu geniş ölçüde istikrar kesbetmiştir. Eski Nasyonal .Sosyalist tcşokküllcrln veya başka Nasyonalist grupların teşkil edebilecekleri “Kanun dışı hareketler,, veya tesirli Bolşovllc veya Rus dostu gruplar yoktur.
Tamamen müstakil vo kanunî yollardan teşekkül etmiş komünist partisinin taraftarları,. seçmenlerin % ö ini bile bulmanuıktndır.
Bununla beni bor. Doğu bölgesinin resmî mümessilleri İle yapılacak görüşmelerin çok mahdut esaslara dayandığı malûm olmakla beraber, bu bölge ile müMakeralgri kesmemek için hor çareye başvurulmaktadır.
Doğu Alınuııvudü vıızlycl :
Almanyanm Rus İşgali altında bulunan mıntakalarında. siyasi vaziyetin istikrarı temin edilememiştir. Orada, komünistlerin hâkimiyeti altında bulunan Alman Sosyalist Birliği Partisi (SED) etrafında toplanan diktatörlük mevcuttur. Sovyet miş ve olarak rnlştir.
mokrat Cumhuriyeti adı altında bir hükümet kurulmuştur. Gorck bu federasyonun gerekso ele buna dahil dovletlerin, muhtelif partilere mensup mebuslardan müteşekkil parla-, mentoları vardır. Fakat bütün parlamentolarda, 1916 seçimlerini Sos-yalist-KomÜnist birlik cephesi halinde kazanan, SED hâkimdir, 19*16
Vukna askerî idaresi (te filvllloştiril-idınonin 1 ocak 1950 do kafi sivillere tevdiine karar veril-Ve Boründe de Alınan De-
den bon Sosyalist Partisine mensup mebusların kısmı Astımı istifa etmiş veya tasfiye edilmiştir. Sosyııl Do-nmknıtlar. Doğu bölgesinde de muhalefettedir, Şu var kİ, vaziyotlori. Batı Almunyaya nazaran çok farklıdır. Sosyal Demokratlar, Doğu Al-manyada takibata uğramakta ve gizli faaliyetlerin nüvesini teşkil ölmektedir. Vâdsdllen seçimler do herhalde duba uaıın müddet geolkeooktir.
Dogıı bölgesi halkı, hükümet ve işgal politikasını hemen hiç tasvip etmemektedir. Rus işgal kuvvetleri, komünist taraftarlarınca bile sevil-memekte ve sağ temayüllü politikacılar. ancak Kısılordunun yakında çekileceği hususundaki vaadlere güvenerek hükümete iştirak etmektedirler. Batı bölgesine hasretle bakıldığı halde, bölge hududunu aşmaktaki müşkülât ve memleket sevgisi, halkı yerinde tutmaktadır. Bu itibarla tahammül odllmekte ve ileride bir gün, Batı Almanya ile birlenerek Doğuda da asgari bir siyasî hürriyete kavuşmanın imkânı aranmaktadır.
Harp aleyhtarlığı ;
Almanlar, istor Doğuda, later Batıda olsunlar, askerî bir İhtilâftan müsbet bir netice beklememektedir-lar. Alnnınyanın yeni bir harpte ilk ve en ağır kurbanları vereceğine herkes kanidir, Şimdilik hiç bir ümit oîmıı inakla beraber, A (manyanın bugünkü parçalanmış halinin. İleride Rus menfaatlerine bile mugayir o-labilcceği kanaatinin, Sovyetlerde de yerleşebileceği ümidi ile vakit geçirilmektedir.
Moskova, Endonezya hükümeti idarecilerini itham ediyor e
Ruslar, bu idarecilerin, Hollanda ve Amerika emrinde 'Ouisling" nev'inden birer kukla olduklarını iddia ediyor
Paris 31.12.19*19 (Hususi muhabirimiz Yusuf î. Mutlu bildiriyor) — Pariste İşaret edildiğine göre. Avrupa milletleri için en mühim mesele; yeni müstakil Endonezya Hükümetinin, evvelce Hollanda idaresi tarafından kendilerine verilmiş olan hakları ve imtiyazları tanıyıp tanımıyaca-ğı keyfiyetidir. Filhakika Endonezya Hükümeti, Hollanda tebaasından olanları, yeril halktan biraz daha farklı ve imtiyazlı bir muameleye tâbi tutacağını, henüz resmen değilse de, taahhüt etmiş bulunuyor. Hususî mahiyetteki bu anlaşmanın, Hollanda ve Endonezya arasında müstakbel bir muahedenin esaslarını teş. kil etmesi muhtemeldir.
Parlste. iki taralın sahip olacağı haklan iyice tesbit eden bu anlaşmanın yapılmasında, Blrloşmlş Milletler Teşkilâtı mütareke komisyonunda Amerikan delegesi olan Cochrane'ın büyük hissesi bulunduğu saklanma-maktadır. Şimdiye kadar birçok veai* telerle (Yeni İstanbul) okuyucularına bildirdiğimiz gibi. Birleşik Amerika, müstemleke milletlerinin tedricen istiklâl ve hürriyetlerine kavuşmasına aon derece büyük ehemmiyet vermektedir. Çünkü Amerika, bu hür mlllctterin, Uzakdoğuda ve Ortaasya-da komünizmin yayılmasını önleyecek en mükemmel birer unsur ola-
cılklan kanaatindedir. Bası Fıanaız çevrolerindo. bu Amerikan alyaaoti-nln nereye kadıır varacağını, İleride bundan ne gibi neticeler ve kail hükümler çıkarmanın mümkün olacağını tahmine çalışılmaktadır. Amerikanın bu si.vuuotlno karşı. Rusya çok şiddetli bir mUoadolo açmıştır Konunform bilhasaa yeni Endononyn Hükümetini alâkadar odun mevzuda bütün propaganda gnyretlorini, bıı müatakıl devletin ancak yalancı bir hürriyete kavuştuğunu, oradaki hükümetin bir lngılie dominyonu kadar bile istiklâli olmadığını ve Hollanda kuvvetlerinin do bu memleketten hâlâ çekilmediklerini ve çekllmiyecek-lerını ispat ötmek noktası Üzerinde toplamıştır. Kumüniat propagandası şimdi, Endonezya Hükümeti idarecilerinin, Hollanda ve Amerikanın emrinde ”Qıdaling„ nevinden birer kukla olduklarını ve bunların Endonezya milleti nazarında hiçbir nüfu-za sahip bulunmadıklarını İlân etmektedir.
Yalnız propaganda İhtiyacı ile ortaya atılan bu müfrit iddialar karşısında, bitaraf düşünceli bazı Fransız çevreleri, »ulh yapılsa ve hor yerde müstakil ve istikrarlı idareler kurulsa bile, AvrupalIların Asyayı büsbütün tcrketmclerlnin tehlikeli olacağı kanaatini beslemektedirler.
Türk ressamlığı ve Avrupa
İRMİNOl yüzyılın ortaoına, 1950 ye girerken, bir asırlık Türk ressamlığının bilânço-sunu kurmak isterdik. Bu. ne bir.
no bir kaç makalenin çorçovosine sığabilocok. bolki ciltlorlo yazı is-tlyon bir mevzudur, Türk plâstik sanatları, bugüne kadar, yazıcısı nı, tenkitçisini bulamadı. Bu boş luûu doldurmaya oayrot olmlç olan ressamlar da, palot vo fırçalarını temizledikten sonra, gün ağarınca yorgun parmakları arasına kalomi alırken, meslekten yetişme bir bil gin gibi bu işo kendilerini voro modllor. Bizim vazifemiz osor vor-mok, tonkltçllerinkl do esorlorlo halk Arasında ara bulmak olsaydı — yâni, herşoy goroktiği gibi, normal oltsoydi — eserler daha bol vo güıol, halk da daha aydın sanata korçı daha az kayıtsıa lurdu.
Yıllardan borl dovaın eden
garip gldlç devom edeccğo bonzo-dlğindon. halka sanattan habor solmak yine sanatkârın kendisinden boklonocok, kârını, zararını tartmak İsi yino onun batına dü-|oosk.
Bu yasımızla, sen dört yılın kısa b|r dıs muhasoboelnl yapmak istiyoruz. Resim sanatımızın mom-lokot içinde kaydettiği ilerleme teri başka bir güne bırakarak, bu zaman içinde sanatımızın Avrupa ilo temaslarını tercihin sebobi, tazam aralarla lorindc kendini
minin bu başarısının bugüne kadar homon ne söze, ne dır.
vo o-
bu
hatırlatacauız. Ou 1940 dan borl mun* büyük Garp şehir gösteren Türk res-
homan hiç bir yerde yazıya mevzu olması-
tut anlarımızla düsün-
NURULLAH BERK
dünyaslyle yalnıı tesir alma bakımından tornası olan rosmimls, 104fi da, iki güıol "çıktı., la kefeni yırtmış bulundu. UNESCO’nun o yılın kasım ayında Paris Modorn Sanat Müzoşindo tertip ottigi Milletler, orası resim sergisinin en güzol salonlarından biri Türk kısmi İdi, Ingiliz, Fransız. Italyan veya Belçika kısımları yanında elli kadar tabloluk Türk snlonuı ruh, görüş ve iıçilik bakımından "büyük,, lor lo boy ölçülebilecek bir kalite zenginliği gösteriyordu, O yıl biz dc Parlsto İdik vo sergiyi gözerken Türk resminin lohlno olan bu IntıbAimısı birçok tenkitçi tarafından da paylaşıldığını duymak vo okumakla gururlanmıetık. Ay-nnı yılın aralık ayında, UNESCO sergisi daha kapanmadan, Paris Bolodlyeslnln Uzakdoğu eserlerine tahsis ettiği Cornüıohl Müzesinin Müdürü, doğorll tarihçi Mon-slsur Ronâ Oroussot, müıssinln kapılarını bize açmış, seki vo yeni Türk oserlorindsn mürekkep bir sorginln tanzimini İstemişti, Bu suretle, bizim İçin eşyaları boşaltılan müssdo, XVIII Inol yüıyıldan bugüne kadar geçen saman içinde vöouda gelmiş sanat eserlerinden bir kaç kıymetli parça ile yüz kadar roslm ve hoykgll bir argya getiren bir koleksiyon Paris halkına gösterildi, O yıl, türlü sıkın* Ulardan henüz kurtulamamış so* basit, kalorifersiz vo yiyocokslı bir Parlsto, Cornusçhi Müzesi sergisi gezilen vo beğenilen bir sergi olmuştu. Gcçon yaı Pariso yaptığı mıı bir seyahatte, bu sergi akislerinin davam ettiğini gördük.
★
ve şahsiyeti
Eli kalem
meyi meslek edinmişlerimizin pek kolaylıkla dokundukları mesolo-Icrdon biri — bilindiği gibi —- sanat mesoloBİdIr.
meseleyi de daima cek, baltalanacak almaları, yapılana yapılması oerakonl sandıklarını — ileri sürmeleri d( artık b»r anane haline girmiş bulunuyor. Hele modornizm hakkın da söylenenler, Fransızların “Hiç bir mevzu, sanat kadar hezeyan savurmaya, «açma sapan söz söylemeye elverişli değildir., dlyon a forlımalarını kat kat racak karakterdedir.
★
Yazıcıların bu ı tenkit edile-tarafından elo göı yumarak yahut öyle
haklı çıka-
bir muhar-dlllerlnden
Son dört yıl içindo ririmizin oseri Avrupa birine çevrildi mİ, bilmiyorum, bir bilginimiz, bir tarihçimiz, bir fel* •ofeol veya bir sosyoiğumuz mühim çalışmalarını Oarp dünyasına duyurtmaya muvaffak oldu mu onu da bilmiyorum. Dileriz kİ Ü niversitomizin profesörleri, şu son dört yıl İçindo, yem yeni araçtır malarla mühim tebliğlerde bulun mu$( üstat muharrirlerimiz. romancılarımızın birçok ereri de; oevlrilmok üıero, Avrupa tabile* rlnco tezgâhlanmış olsun.
Sanat alanında, iki Uç besteci-milin dıs memlekoHordo parçala nm çaHıklarını, hattâ orkostralar İdare ettiklerini, Adnan Saygın fli* bi bir müziklimizin do Milletler arası bir kıymet olmaya doğru yoı aldığını biliyoruz.
Türk rossamlığına golince, o. 1946 dan bori. basınımızda, hiç akis bulmayan baharı serisini kendi lehine kaydetmiş bulunuyor Bunlar devam edorse — ki etme* mesino hiç bir sebep yok — Türk sanatı hakkındaki kıymet .ölçülerini bilmek İçin Avrupaya başvurmak lâzım golocokl
Dört yıl ovvelino kadar Batı
UNESCO vo Cornusçhi «ergileri kapAnınoa, her İki teroften tacile* rek vücuda getirilen güıol bir kolekıyon, Ingiliz sanat çevrelerinin misafiri olarak Manı’ı geçmiş, bir kaç büyük şehirde gösterildikten sonra Londra Halkevlne gel mlşti, Ingiliz dostlarımız, kendileri henüz Fransız tehirlerinden kurtulamamışken. Tlirklerin Avrupa tesirlerine uyduklarını söylemek le beraber "çok İyi roslm yaptık* ları muhakkak olduğunu., da tas* lim etmek nezaketinde bulundular. Mcıhur “Punch., mecmuası da "Türkiyedo resim ve ressamlık var, hiç bir Garp momleketlndcn birşey öğrenmeye muhtaç olmayacak kadar kuvvetli bir ressamlık.,. hükmünü verdi
Bundan sonra Türk resmini 1948 de Amtterdam’da vo, göçen yaz. Italyada Torino şehrinde görüyoruz, Amsterdam’dakl tablolar, Tür-klyeyc tahsis edilmiş büyük bir serginin bir parçası idi. Buna karşılık, Torlno’yA gönderilen, ve *'D., Grupu sanatkârlarına ait on be« parça resim, milletlerarası bir sa* net birliği olan (ART-CLUB) ün dâvetine icabet etmişti, Son zamanlarda Torino’dan gelen gazetelerden. Italyan tenkitçilerinin Türk resmine iyi not verdlklorl anlaşılıyor. Torino sergisinin Kalyada uyandırdığı iyi tesirin neti» ccsi olarak, Türk ressamları, göçenlerde Roma Modorn Sanat Mü zesindo açılan bir sergiye de davet edildiler amma, bu sergiye katılmak mümkün olamadı.
Türk resminin dört yıldan borı Avrupa İle temaslarını kısaca bil* dirlrksn okuyucularımın ilgilendir* digimizi umuyoruz. Her fırsatta tekrarladığımız gibi, sanatımızın! yabancı momloketlerle teması arttıkça dünyaca tanıtacağını vo az zaman İçinde milletlerarası bir değer kazanacağını mtfbakkak görüyoruz.
■
HAYAT denilen hâdiseyi pek aa klrnso anlar. Onu “yalayanlar,, daha aadır. Rma Tevfik Bö> lllkbafli bu sonuncular arasındadır. 1868 da doğup 1Û49 senesinin »on gllnü vefat edoıolc yirıninul asrın ya-riBinı mühı-eleyen üstadın bUlUn tim-rt|, manzumelerini toplayıp nedretti» ğl esere verdiği isimdeki "serap,, dan ziyade bir macera oldu.
Her mânaalyle aerâaad b|r ruha sahip bulunan Hıza Tovflk kendisine verilen "filoaof,, sıfatı m önoe dudaklarında bir tebessümle karaılamı?, sonra da halkın verdiği mânada bir unvan olarak kabullenmiştir. Lâkin, kendisine muhakkak bir aıfat vermek icap ediyorsa, Jiıaa Tevfik için, fel-Hofi mânaslyle "anaralat.,. demek deha doğru olur. Şu farkla ki o, “Bakimin,, don ziyade "Spencer,, in na-«ariyelerini tabiatına daha uygun buluyordu.
Rıza Tevfik İtaat etmekten hoşlan-mazeh. Fakat gulrane bir yaradılışa, kuvvetli bir hünyeya nujllk vc tam m&naslyle bir imparatorluk evlâdı olduğundan, gliaelo, kolay vc rahata düşkün bir "âpicurlen,, de olduğu !qln, kumanda mevkiine goqecok bir takip filerine, iradeye lâkayd kalıyordu, Bu sebepten, İstibdat devrinde Jönltlrk, İttihatçılar zamanında î-tilâfcı olmuştu, ve bu ovrimol obedi muhalif inkılâbı da kabul edemezdi.
Rı«a Tovflk 1D08 den itibaren fiilon İçinde bulunduğu politika hayatının nimetlerine mozhar olduğu gibi külfetlerine ve acılarına da katlanmıştır. Tahsil hayatında todrla usullerine de boyun ogmek istemiyon merhum bir "autodidacto,, oldu. Tabi! sokâaı, dil öğrenmek hususundaki kabiliyeti İle • kendili tnglliıce, Fransızca, Arab-ça, Farsça, Rumca, Ermenice, İspanyolca bilirdi - Batı ve Doğudan birçok bilgiler edindi. Lâkin pek derinleştirmedi. Zira bu, hem bir sistem ioap ettiriyor, hem dc zamanımızda, bir insanın bütün bilgileri tedvin edebilmesi için ömrünün kifayet otmi-yecoğlni do biliyordu. - Filhakika, istatistiklerin tesblt ettiğine göre, on sekizinci asra kadar, bir kimse yirmi be3, otu» sene içindo devrinin bilgilerini öğrenebilirdi; ondan sonra, aynı şeklide bir arau ytlz seneden fasla dovamlı bir çalısına hissettirdiği ndon ihtisas şubeleri ortaya çıkmıştır. •
Rıza Tovflk, doktor, mobııs, nftzır, müderris, Devlet Şûrası Rolsi, Ayan âzası, siyasi murahhaslık gibi vazifelerde bulunmuş, fakat hor saman muharrir, sair, hatip ve sporou olmuştur. Onun en kuvvetli tarafını, ben heccavlığıdır sanıyorum. Rıaa Tevfik. gene Spencerün dünyada ibda ola-mıyacağı nazariyeaine uyarak, bu vadide, edebiyatımızın dovriyyelerini boktası nofoslorlnl, halk şiirlerini ilham membm yapmış, zamanının politika cereyanlarım tehzil etmiştir.
Rıza Tevtdc, lisanı ve Ölçüleri büyük bir kolaylıkla kullanırdı. Devrindeki hece Vvznl sairelrini bu hususta ağmış vo diğer şı rlormdo olduğu «radar hicivde do hissi olabilmiştir.
Rıza Tevfik se«(sen bir yaşında idi. O, aralan yeleli başı ve Musâ sakıı-lıylo olduğu kadar, bazlıları sismiş pehlivan vücutlu fotograflarıyle de Üç nesli tarafından tanınmış, sevilmiş, istihfaf edilmiş, hürmet görmüş bir şahsiyetti. Her devrede daima ön plânda kaldı. Bu bakımdan soyadının Böliücbaşı olusu, Adeta kendisine mukadder bir hayat yolu çizmişti Bu mevkii, o, fikir ve edebiyat tarihimizde de muhafaza edecektir.
— /a.
Son Cihan Harbinde
Birleşik Devletler
ve
İkinci Cephe
Afdfjulaki İkinol OUnuı HarM
cfiHfiNiııda Rüoac^all'iıı yukıu yardırıl^ cılamıdau olup Birlerle l)f vlvtlcrin alyati hayahmia bilyilk bir rol oym-yun flarry Hopkiu^ip harbe dair hû~ hra vc hcfyj vcaikaları bir araya yeli-ritefl eserinden ahıımvjnr,
AMERİKAN Genelkurmayının ısrarla üzerinde durduğu bir fikir vardı ki o da herşeyden önce Hitleri alteünektl. Kuzey Af-rikaya aakür çıkarmak fikri tee, doğrudan doğruya Rooaevelt tarafından İteri aürübnltetür. 1942 başında Wa8hingtonda toplanan konferansta Churehill bu taaavvunı uygun görüyor. Fas’ta bulunan Fransız Askerî Komutanlığının işbirliğini »ağlamak şartiyle mart ayma doğru ve memlekete üç İngiliz tümeni ile üç Amerikan tümeni niçin göndorilme-aln? Almanlar İspanyayı istilâ e-cterlerse böylo bir mecburiyet kendi’ liğlmten doğacak. Amerikan kara ordunu generalleri Kugoy Afrikada Alman bulunmadığını beyan ediyor; Goneral Marab&H’a göre Avrupaya Manş denizinden hücum etmeli; kati notice orada elde edilebilir. Amerikan Genelkurmay Başkanmm bu görüşü harbin sonuna kadar değişmi-yecek. öte taraftan da. bahriyeliler, kâfi miktarda gemi bulunmadığım bildiriyorlar. Bu suretle İngüiz-A-merıkan işbirliğini idaro edenler Akdeniz! yeniden açmaktan vazgeçerek bütün gayretlerini Amerikan tümenlerinin Kuzey trlftndaya sevk! ve İngilterede yerleştirilmeleri İşi üze-ı ine teksif ediyor.
1942 martında General Eisenho-wer Kuzey Fransanm istilâ plânlarını hazırlayarak bu plânlarda asker çıkarma noktasını Le Havre He Calals arasında olmak üzere tespit ediyor. Asker çıkarma amellyesl hesapça 1043 baharında gerçekleşecek. 1 nisan 1942 de Roosevelt’ln tasvip ve tasdik ettiği bu plân, bazı kayıtlarla Churehill tarafından da kabul olunuyor. On beş gün» sonra Londraya gelen Molotov, asker çıkarmanın 1.942 yılı içinde yapılması huşunda ısrar ediyorsa da îngilizler "Hiç bir vaatte bulunamayız,. cevabını veriyorlar; fakat buna karşılık Roosevelt 1 haziran tarihinde; “1942 (te bir ikinci cephe açacağımızı ummaktayız.. diyor. Cephe Fransada açılacak.
Fransaya asker çıkarma tasavvuru 1942 temmuzunda niçin terkedi-Uyor? Afrikaya çıkarına yapma plânlan ne sebeple tekrar canlanıyor? Sebepler moydandadır: Tobruk 20 haairanda alınmış, Rommel Mısıra doğru akm etmektedir; Mar-slıall Ortaşarkta bir hezimetten korkmakta. Churehill yükünün hafifletilmesini istemekte... Bundan başka, Fransaya asker çıkarma plânları henüz tamamlanmış değildir; tn-glll» Hükümeti, denize dökülmek tehlikesiyle karşılaşmaktansa hiçbir soy yapmamanın daha uygun olacağı kanaatinde; Amerikan uzmanlan bile vakitsiz bir hareketten çekinmektedirler. Fakat başka sebepler yok mu? Birçok yazarlar ChurchlH’i “Avvupa İkinci Cephesini,, baltalayan vo 1912 sonbaharında yapılması düşünülen asker çıkarma işini 1944 haziranına kadar geciktiren adanı olarak gösterdiler. îşte bu husustadır kİ Hopkins bize yeni yeni şeyler öğretiyor.
1942 haziranı sonunda Churehill. Birleşik Amerikada talim gören A-nıerikan tümenlerini ziyarete gittiği zaman teşkilât vo teçhizata hayran kalıyor. Fakat Fransaya asker çıkarmak, Afrikaya çıkarmaktan çok daha çetin olacaktır. Fakat Hopkins* in ileri sürdüğü daha derin bir âmil de var: Flandr ve Somme’dekl asker telefatı ChurchiU’de müthiş bir hatıra bırakmıştır; o, İkinci Cihan Hurbimn birincisi gibi cepheden hücum harbi olmaması — her halde Anglosaksonlar için olmanıası —taraftarı. Roosevolt’o söylediği gibi "Manş, bir kan nehri olabilir.,, Evet Manş'ı aşmak lâzım; günün birinde Fransaya zırhlı kıtaları saldırmak icap edecek. Amma vaktinden evvel davranmak caiz değildir.
Fakot 1942 yılı içinde harekete geçmek zaruretini herkes takdir ettiği için o yılın temmuzunda Kuzey Afrikaya asker çıkarmak kararı verildi. Bundan başka Roosevelt, A-merikan ordularının sene sonundan önco Almanlarla savaşmaya başlamasına ehemmiyet vermektedir. Ancak bu hareketi idare edecek ve başaracak olan adam ona taraftar değil. Her neyse, Fransaya hücum tasavvuru daha sonraya bırakıldı.
1944 senesine kadar ne sebepte geciktirildi? Tunus seferi umulduğundan daha çok sürmüştü: onun iki llç haftada biteceğini sanıyordıılar: Mayıs 1943 te bitti. Denizaltı harbi henüz dönüm noktasına gelmemiştir, bu hâdise ancak ağustosta vuku bulacak. Şimdilik Atlantik Okyanusunda gemi kayıpları hâlâ pek ağırdır Akdeniz cephesinde serbest kalmış olan ordularla malzemeyi Manş cephesine nakletmek için mevsim gecikmiş bulunuyordu. Fransa seferini öteki seneye atmak zorunda kalmaları, ııakıî vc karaya çıkarma vasıtalarının azlığı gibi teknik engellerin kolaylıkla bertaraf edilenıiye-ceği kanaatinden ileri gelmiştir.
ö haziran 1944 te tatbike başlanılacak olan Overlord plânı Washlng-torfda 15 mayıs 1943 de, Tulon ite Marsilya arasındaki ikinci asker çıkarma amebyesi de Çıtebec'de 15 &-ğustos 1943 tarihinde kararlaştırılıyor. .
Yazan: Joseph Conrad
II
Ke$ad Nuri Da ra g o ||||i
Renouard. uzaklaşan Moorsom’a bakarak içinden:
— Zevzek! dedi, Fakat ya doğru İse?
Bunun üzerine Miss Moorsom’un yanına gitmeye koyuldu; genç kız, ilk görüştükleri gün oturduğu yerde idi; bu sefer, genç adamın yaklaşmasını o seyretti; ama şimdi pencerelerin çoğu karanlıktı. Açık renk elbisesi yine ışık saçıyordu; fakat çehresini görmek kabil değildi; genç kız Renouard’m gelip iskemleye yerleşmesini bekledi ve o zaman ehemmiyetsiz şeylerden bahsetmeye başladılar. Cazibenin, sevimlili, gin bir tasavvuru halinde, o karanlık zemin üstünde esrarlı ve göz kamaştırıcı bir aydınlık gibi yavaş yavaş gölgeler a-rasından sıyrılır oldu. Zaten bir örtü gibi büründüğü şuursuz ve sakin azametinin gevşediği, tavrında tarifi İmkânsız halinden ve sesinin ahenginden anlaşılmakta idi.
Sahibindeki en belirsiz değişikliklere karşı hassas köleler gibi Renouard, genç kızın böylece zaafa meylettiğini anlıya-rak İçinde sonsuz bir şefkat duydu. Şimdi onu tutup bahçeye, büyük ağaçların altına sürüklemek, ayaklarına kapanıp aşk sözleri söylemek istiyordu: Kendini güç zaptetti. Heyecanı o kadar şiddetli idi kİ hafifçe öksürdü ve ne diyeceğini bilemediği Jçln kendi annesiyle kız kardeşlerinden bahsetmeye başladı. Ailesi bir zaman oturmak üzere Londraya gidecekti.
Israr eden bir sesle:
— Ümit ederim ki onları ziyaret edip beni ve daha başka şeyleri nasıl gördüğünüzü anlatırsınız, dedi.
Bunun, hâfızasında yer tutacağını, hayata vedâ etmeye hazırlanan bir adam gibi umuyordu.
Genç luz cevap verdi:
— Tabiî. Oraya döndüğüm zaman memnuniyetle ziyaretlerine giderim. Aneak bu “zaman,, pek belli değil.
Ml«s Moorsom’un hafifço içini çektiğini duyan Renouard, kıskanç ve acı bir tecessüsle sordu:
— Cesaretinizin kırıldığını mı hissediyorsunuz?
— Yıldığıma mı hükmettiniz? Beni tanımadığınız pek belli.
— Evet, insan dalma ümit eder.
— Mesele bir tamir ve tashih meselesidir, Mr. Renouard. Ben buraya hakikat meydana çıksın diye geldim. Şahsım bahis mevzuu değil.
Kızın boğazına sarılmak istedi; bu sözlerin her biri aşkına hakaretti, Fakut cevabı şu oldu:
— Gayenizin asaletinden hiçbir vakit şüphe etmedim.
Şair, muharrirlerin çalıştığı odanın halısı üzerine uza-uyunpştu: Gazeteci ile Wiliie onu bu halde bırakıp İhtı* Dunstcr’ln evine koştular: Başyazarın,, haberini vermek
herkes gibi ıstırap çöker, onlar da büyüle-
bunlardan birini tanıyorum ki, pek garip
sustular. Genç kız bahsi değiştirdi:
MALATA ÇİFTÇİSİ
- 12
— Cesaret kırılması gibi kelimelerin bu işe kangUrıUnUl beni hayrete düşürüyor. Hele anlattıkları gibi hayatını tehlikeye koymasını bilen bir kimseden gelmesi...
Renouard, içinde kabaran hiddeti bastırarak:
— Bana takılmaktan hoşlanıyorsunuz, dedi.
Filozof onun ruhuna, her tarafına yayılan, uşkını ve hattâ kiHkançlığını bile ifsat eden bir zehir akıtmış gibi idi. Mukadderatına hâkim olan o dudaklardan çıkan sözlerin hepsinden şüphe ediyordu. Pek nazik bir eda İle devam etti:
— Hiçbir şeye ehemmiyet vermiyen insanlar hakkında ne bilmenize imkân var!
— Duyduklarımla biliyorum...
— Onlar da nlr.
— Herhalde sözler söylüyor.
Yine bir ara
— Bu sabah hayal inkisarına uğradım Mr. Renouard. Postada ihtiyar uşağın karısından bir mektup buldum, bildiniz ya... Buradan bir haber almış olacağı üınidlndeydim. Ama biz gittiğimizden beri mektup almamış.
Sesi sakindi, Reıumard, kıskançlığından dolayı o meae-tenin konuşulmasına bile tahammül edemiyordu; bununla beraber bahtiyardı; araştırmaları kolaylaştıracak hiç bir yeni hâdise çıkmamasından bahtiyardı: Sevgilisinin cesareti de bu yüzden kırılmadığına göre onu daha uzun görebilecekti.
“Pek yakın oturuyorum,, diye düşünüp sandalyesini geriledi. Heyecanı o kadar şiddetliydi kİ, gönç kızın dizleri üzerinde tuttuğu ellerine atılıp öpmekten kendini alamıyacak diye korktu, Bu kız sahte, budala, şerefsiz bile olsa onun cazibesini hiç bir şey yok edemezdi. Artık alın yazısı idi onun.
Talihsizliğinin bu fecaatini âdeta sersemlemiş bir halde düşünürken salondan gelen sesleri duydu.
VVIIHe gelmişti; yanında gazeteci do vardı.
Her İkisi do gürültü ite taraçaya çıktı; fakat o anda birbirlerini tuttular: Hem korkunçtular, hem de korku içinde.
VII
Gazetecinin keşfettiği bir yerli şair şerefine toplanmışlardı. Bıı yarım kürenin tok edebiyat âşıkı için o buluşlar hayatının başhen işi, zovkl, iftihar konusuydu. Ziyafetlerden pek hoşlanan faziletli \Villie'yi kandırmak hususunda güçlük çekmemişti.
§u
tutan ihtilâçlı
sabit bir nok-karanlığa ha-
nıp yar istediği başka bir buluşu vardı.
Vücudünü sallayarak ağzını koskocaman açtı ve yalnız kelimeyim söyledi:
— Bulundu!
Arkasında duran Willle, kollarını havaya kaldırıp İndirdi, Renouard, taraçanın öteki ucunda oturan ak saçlı dört kişinin, müthiş bir korku geçirmekte imişler gibi hep birden ayağa kalktıklarını gördü.
Ediplerin koruyucusu mutantan bir eda ile devam etti:
— Diyorum size! Bulundu!
Renouard boğuk bir sesle sordu:
— Ne var?
Mis Moorsom birdenbire onu bileğinden yakaladı. Bu temas. genç erkeğin damarlarına sanki ateş akıttı; hareket edemez oldu. Kalkmak istediyse de bileğini el müsaade etmedi.
"Hayır! hayır!., Miss Moorsom’uıı gözleri taya saplanıp kalmıştı; kendileri kadar koyu İtiyordu.
Gazeteci, daha Ötede çalım satarak, böbürlncruk bir aşağı bir yukarı dolaşıyor, Wlllie de iki saniyelik olsun şakuli vaziyette duramıyan o iri ve ağır cüssesini her zamanki cakası İle gazetecinin peşinden sürüklüyordu,
— Biçare günahsız Arthur’ü nihayet ele geçirdik! diye haykıran gnzotecl, sözünü bir iş adamına yakışır ciddiyetle tamamladı: "Evet, o mektup sayesinde oldu...
Elini cebine sokarak avuclyle kâğıt parçasına dokundu
— İhtiyar kadının mektubu. VVı He snbnhtanberl cebinde gezdiriyordu, Miss Moorsom bana gösterilmek Üzere vermiş. \Vinic mektubun ehemmiyetsiz olduğu zannındaydı. Halbuki aksine! Ama okumasını bilmek lâzım!
Miss Mooısom’la Renouard yanyana karanlığın içinden çıktılar: Sakin ve solgun, canlı ve heybetli, fevkalâde güzel bir çift teşkil ediyordular.
Gazeteci Renounrd’ı görünce keskin bir sesle haykırdı:
— No? Siz burada/mısınız?
I
( Devam ederek1
J
î Ocuk 1050
YENÎ İSTANBUL
Snyfa 5
HİKÂYE
Duvarcının macerası
Wa»hinKton Irving
EVVEL utman içinde Gramı da'da fakir bir duvarcı var -----mi(h Bütün dini bayramlara dikkat «der, porhlslnl» duasını İh mal etmezmiş. Dinin© bu derece sıkı sıkıya hafili olmasına rafirnen gün geçtikçe daha fakirlenir, bir-hnyll kalabalık olan çoluk çocuğuna güçbelA ekmek paranı çıka rtbllirmlş. Bir gece kapıda bir tı kırtıyla uyanmış. Kalkmış kapıyı açmış, bir do tekmil ki, karşısın-dn upuzun, sıska, Ölü kılıklı bir papaz duruyor.
Yabancı:
— Dinle beni, güzel dostum, demle. Seni İyice totkik ettim, dinine bağlı, namuslu, güvenilir bir İnsan olduğunu anindim. Bu geco bana bir hizmette bulunur musun?
— Memnuniyetle, Senyor Padre tabii parasını almak partiyle,
— Elbette. Ama göllerini kapa* ya cağını. Buna ran olur musun?
Duvarcı itiraz etmemi©. Papaz adamcağızın kafasına yüzünü örten bir başlık geçirmiş. Bir sürü taşlı; çorak yerlerden, eğri büfi-rü dönemeçlerden geçmişler. Nihayet bir evin kapısının önünde durmuşlar. Papaz bir anahtar çıkarmış, kilit gıcırdamış ve kapı gürültüyle açılmış. içeri girmişler. Kapı tekrar kapanmış ve sürgülenmiş. U zun, uğultulu bir koridordan ve geniş bir avludan geçmişler, evin iç kısmına gelmişler. Burada papaz, duvarcının gözündeki Örtüyü çıkarmış. Duvarcı etrafına bak mis. Burası geniş bir avlu, meydan gibi bir yermiş. Ufacık bir lâmba etrafı hayal meyal aydın! a ti* yormuş. Ortada, yalağı kupkuru, eski bir Arap çeşmesi varmış. Papaz duvarcıya bu çeşmenin altına bir çukur kazıp ufacık bir mahzen yapmasını söylemiş. Zaten tuğla ve harç da hazırmış. Duvarcı bütün gece çalışmış, amma çukuru tAmamlıyamamış. Şafak sökmeden önce, papaz duvarcının avucuna bir altın sıkıştırıp, tekrar gözlerini bağlamış ve evine götür müş. Sonra sormuş:
— Dönüp işini tamamlamak ister misJn?
— Memnuniyetle, Senyor Padre. 7 tabii parasını almak şartiyle.
— Alâ, öyleyse yarın akşam gece yarısı yine gelirim.
Papaz gelmiş. Duvarcı da ufacık mahzeni tamamlamış. Papaz:
— Şimdi, demiş, bıı çukura gömülecek yükleri taşımama yardım etmelisin.
Zavallı duvarcının saçları diken diken olmuş. Titrek adımlarla papazı takip etmiş. Evin kuytu bir köşesinde bir odaya girmişler Biçare duvarcı fecî bir ölüm sahnesiyle karşılaşacağını zannedl-yormuş. Neyse, odanın bir köşe sinde birkaç kocaman çömlek görünce içi rahatlamış. Hepsinin tıka basa parayla dolu olduğu bel-liymi*. çünkü papazla duvarcı onları güçlükle taşıyıp çukura gömmüşler. Sonra çukurun üstü kapatılmış, döşeme yerine yerleşti rllmiş ve çukur İz bırakmayacak tekilde kapatılmış. Duvarcının yi ne gözleri bağlanmış ve bu defa başka bir yoldan dönmüşler. Bir sürü karmakarışık arsalar, yollar dan geçtikten sonra, durmuşlar papaz duvarcının avucuna iki altın koymuş, ve:
— Kilisenin sabah çanları çalın-caya kadar burada bekle, eğer daha önce gözlerini açmaya kalkarsan. başın belâya girer, ga zaba uğrarsın, demiş ve uzaklaşmış.
Duvarcı sadakatle beklemiş, kilisenin anbah canları çalar çalmaz, gözlerini çözmüş, etrafına bakmış. Meğerse Neni) nehrinin kenarındaymış. Hemen eve dönmüş. Çoluk çocuk tam iki hafta kazandığı paralarla bol bol yiyip içmişler. Ondan sonra da yino eskisi gibi metaliksiz kalmışlar.
Duvarcı az buçuk çalışmaya do Vftm etmiş, Gece gündüz duasın dan geri kalmamış. Her sono bay tamları, mukaddes günleri günü gününe takip ctrnlş. Ama yino da çoluğu çocuğu, bir çingene kafilesi gibi perişan ve kılıksız gezer dururmuş. Bir akşam, duvarcı kulübesinin önÜndo otururken, karşısına bir hayli mnl mülk sahibi, tamahkârlığı ile tanınmış bir il-dam çıkmış, bir çift çatık kaşın altından iki göz sinirli sinirli du varcıyı süzmüş. Adam:
— Dostum demiş, işittiğime göre son fakir bir adammışsın.
— Söylemeye hacet yok. senyor. fakirlik kendini bolll eder.
— öyleyse bir İş bulunca meni nun olursun, hem belki de ucuz bir fiyatla çalışırsın.
— Granadadakl bütün duvarcı Urdan daha ucuza çalışırım, efon dimlz.
— Alâ, benim aradığım dn bu zaten. Eski, yıkık dökük bir evim ver. Tamirine bir sürü para har* cıyorum, astarı yüzünden pahalıya maloluyor. Zaten Içindo kimse oturmuyor. Onun için mümkün olduğu kadar az bir masrafla tamir ettirmek istiyorum.
Adam; duvarcıyı metruk, harabeyi andıran kocaman bir ova götürmüş. Birçok bomboş odalar dan, avlulardan geçip evin iç ta rafında büyük bir avluya girmişler. Burada duvarcının gözüne eski bir Anıp çeşmesi İlişmiş. Bir »ki dakika duraklamış. Böyle bir yo ri hayal meyal hatırlar gibi olmuş.
— Alla ‘çına, senyor, demiş, bu evde bu.ıdan önce kim oturur du?
— Allah belasını versin, ihtiyar pinti papazın biri Kendinden başka kimseye metelik vermezdi. Müt his zengin okluğunu söylerlerdi Kimsesi de yoktu. Herkes mirası nı kiliseye bırakacağını zanneder di. Derken bir gün ansızın ölü ver dİ. Bütün papazlar, tabipler para sına konmak İçin üşüştüler, am ma deri bir torbacığın içinde üç beş kuruş bulabildiler, işte o kadar Asıl olanlar bana oldu, yeril öldü ama hâlâ benim evimde otu ruyor, hem de besbedava Ne ya parsın ki ölüler dâva edilmez Sözde, bütün gece, papazın yattı ğı odada para çıkmışı duyulur muş, sanki papaz efendi parasını say »yormuş gibi, hazan da avludan inilti sesleri gelirmiş ister doğru, ister yanlış, ne olursa olsun bu dedikodular evimin adını kötüye çıkardı. Şimdi kimse tutmaz oldı» burayı.
Duvarcı azimkar bir eda ile
— Kâfi! demiş, bırak, İyi bir ki racı gelinceye kadar ben bu evde oturayım. O arada hem evi tamiı eder, hem d«* evin rahatını kaçı ran zavallı ruhu teskin ederim Ben Allahın dindar bir kuluyum, üstelik fakirim de. Öyle şeytandan meytandan çoklnecck bir İnsan değilim, hattâ bu şeytan kocaman bir çuval para olarak karşıma çıksa hile
Adam duvarcının teklifini memnuniyetle kabul elmiş Duvarcı da çoluğunu çocuğunu toplayıp eve yerleşmiş, söylediklerini de yerine getirmeye başlamış Yavaş ya vaş evi tamir edip eski halın sokmuş. Artık para şıkırtısı gece ölü bir papazın odasında değil gündüz diri bir duvarcının cebinde işitilir olmuş. Uzun lâfın kısası duvarcı günden güne zenginleşmiş Bütün komşularının ağzının suyu akmış ve duvarcı Granadanın on zengin adamlarından biri oluvermiş. Herhalde vicdanını rahat ettirmek için olacak, kiliseye külliyetli miktarda teberruda bulunmuş. Ufacık mahzenin sırrına ge ünce, onu da ancak ölüm döşe ğinde sevgili oğulcuğuna açmış.
Filiz KARABAY
karışıyor.
Avutla
Vefa hücumunda
İkinci devre futbol maçlarına İnönü stadında devam edildi
Kara Ay’ın kara bahtlı çocukları
Dün çok aoğuk, yağışlı ve son derece kaygın bir sahada tertip edilmiş olan fikstür mucibineç ikinci devre lik maçlarına devam edilmiştir. Bir gece evvelden baş'ıyan sağanak halinde durmadan yağan yağmur ve maçların başlagıcmdan sonuna kadar da fasılasız devam eden tipi halindeki kar, kısmen göl ve kısmen bataklık haline gelen futbol sahasında top kontrolünü imkânsız denecek bir hale getiriyor ve oyuncuları takat ve kudretlerinin üstünde bir ceht saıfet-meye icbar ediyordu. Tabiatıyla bu kadar gayri müsait bir havada yapılan maçları parmakla sayılabilecek kadar mahdut bir seyirci kütlesi takıp etnıış, saha ve hava vaziyeti dolayıslyle teknik ve taktık bakımından müsabakaların kıymeti de düşük olmuştur.
Futbol oyununun bir kış sporu olduğu malûmdur Fakat bu sporu, kışın en namüsait havalarında da yapı acağı mânasına almamalı vc her şeyden evvel futbolun bir spor olduğunu düşünerek ona göre hareket etmelidir. Böyle havalarda yapılan sporlardan da fayda yerine zarar geleceğine şüphe yoktur. îşln garibi şu ki birinci maçın orta hakemi saha ve hava vezlyetınl nazarı itibara alarak maçı bıdayeten tehir etmeyi uygun bulmuşken yan hakemlerinden birinin ısrarı üzerine bilâhare fikrini değiştirmiş ve müsabakanın yapılmasına karar vermiştir. Tabii birinci müsabaka yapılınca İkinciyi yapmamak için ortada bir sebep ka’mamış ve böylelikle her İki müsabaka da bir bataklık içinde oynanmıştır
İlk karşılaşma Galatasaray ile Kasımpaşa arasında cereyan etmiştir. Sarı kırmızdılar mutat ovunculariyle fakat takılmlarında ufak bir değişiklikle sahaya çıkmışlardır. Muzaffer sol hata alınmış, onun yerine soliç te de Gündüz oynamıştır. Dünkü şartlar içinde bu değişikliğin ne dere ceye kadar müspet bir netice verebileceğini kestirmek güçtür. Mamafih çok mukavim ve nefesli bir oyuncu olması itibariyle Muzafferin hafda, hücum hattında oynatılmasından daha fazla muvaffak olacağı tahmin olu nabilir. Müsabaka daha ziyade Gala-tasarayın baskısı altında cereyan etmiş ve ilk devre 1-1 suna ermiştir. İkinci devrede sakatlanan Naclnln yerine sağ İç Mustafa müdafaaya, Naci sağaçığa, tafendiyar da İçe alınmıştır. Sarıkırmızılar bu devrede ls-
Galatasaray Kasımpaşaya 3-1, Beykoz da Vefaya 2 -1 galip geldi fendiyar vasıtasiyle iki gol daha yaparak müsabakayı 3-1 kazanmaya muvaffak olmuşlardır. Kasımpaşa takımı yenilmiş olmasına rağmen çok gayretli bir oyun çıkarmıştır.
Bundan sonra Vefa ile Beykoz arasında yapılan maç. sahanın birinci müsabakadan sonra büsbütün bozulması ile âdetâ bir kördöğüşü halinde cereyan etmiş ve top kontrolünün ımkânaız ha’e gelmesi yüzünden her an çocuklardan birinin sakatlanması ihtimali korkusu içinde geçmiştir. Top bazan bir su birikintisine rasta-yıp olduğu yerde kalıyor, bazan da kaygın bir noktaya tesadüf edip ok-gibi fırlıyordu.
Her iki taraf da bu vaziyette gerek topu sürmekte ve gerekse stopta
büyük müşkilâta maruz kalmışlardır.. Buna rağmen oyuncular çayant takdir bir gayret ve feragat göstererek müsabakayı sonuna kadar devam ettirmeye muvaffak olmuşlar ve çok şükür en ufak bir hâdise olmadan da maç nihayet bulmuştur.
Böyle bir vaziyette maçın tahlilini yapmak abes olacağından yalnız umumî hatları itibariyle şunu belirtelim ki müsabaka birinci devrede 1 - 1 sona ermiş, ikinci devrede Beykoz kornerden gelen bir topu şahane bir kafa vuruşu ile Vefa ağlarına takarak maçı 2-1 kazanmıştır.
Müsabaka daha ziyade Beykoz kalesi sahasında oynandığı halele Vefalılar ellerine geçen fırsatlardan istifade etmesini bilememişler. Beykoz-iular ise yakaladıkları iki fırsatı iyi kullanarak maçın neticesini lehlerine çevirmişlerdir.
Bu maçta bilhassa Beykoz kalecisinin fevkalâde denecek kadar güzel kurtarışları takımının galibiyetinde de başlıca âmil olmuştur.
Sadi Kar&an
TÜRKİYEDB bir Karaay Der-neği olduğunu biliyor muydu-HU9? Kızıl vc Yeşilay’dan sonra Karaay... Bu dernek, kara ta-lihlerl tarafından, Tabiatın üç öü-yiik nimetinden mahrum edilen sadır, diM» ve körler adına kurutmuş-hır.
Dernek Başkanı Silk ymau Gök, çeyrek atardan beri onların konuşan I dili, duyan kulağı vc yürür (jöcii-dür. Hiç bir sahici baba, çocuklarıma üstüne bu kadar titremen. Kendi aç kalır, onları besler. Bir fağfur küsedir ki şöyle bir dokunmakla ondan bin bir dh dinlcrahıU.
Geçen yün, beni yolumdan çevirerek kulakları zuptedemedif/i için, bozuk tonunu ayarlayamadığı dertli sesiyle:
— Ah, fena. Çok fena! dlyo inledi,
— Hayrola, no var?
— Bu gidişle mektebi kapayacağız! Zahireciye, kasaba, bakkala H bin Ura borcumuz birikti. Umduğumuz yerlerin hiç birinden esaslı yardım göremiyoruz. Yıllık masrafımız bin lira,.. Belli başlı gelirimiz İse oy bin lirayı geçmiyor. Hükümet bütçesinden bize ayrılan 6000 lirayı bir türlü arttıramadık. Üç aydan beri maaş alamayan Öğretmenlerimiz var. Feragat ne demek olduğunu görmek isteyenler Dilsiz Mektebine gelsinler!
İm ül> II i İ UMUUl • •1»
Çimdi onunla Ccrrahpaşaya giden yolun üstündeki harap konağın içinde konuşuyoruz. Köşede uyuklayan sarı benizli küçük kasaya, ara sıra gözüm kayıyor. İçinde borç senetlerinden başka bir şey bulunmadığını keşfetmek için röntgen ışığının yardımına hiç do lüzum yok.
Süleyman Gök:
— Düşünün bir kere» diyor, İM küsur çocuk, bu çatının altında yiyecek, içecek, giyinecek, yatacak, ısınacak vc ders görecek! Her gün nerelere baş vurmuyorum ? Kimlere yalvarmıyorum ? Kapılar duvar... Kalbler de sanki taş kesilmiş!
Birden durdu, sevgilisinden bahseden bir âşık hcyecaniyle:
— Çocuklarımı görmek ister midiniz? diye sordu.
O önda, ben arkada sınıflara dalın çıkıyoruz. Her odada bir ayrı civit-tı... Ne de zeki çocuk bunlar. Öğretmenleri ayağını yere vurunca, hâsıl olan sarsıntıdan, dikkatleri çekildi-
ğini anlıyorlar. Kulakları işitmiş olsa, bülbül gibi konuşacaklar. Fakat almadan vermek Allaha mahsus, Duymuyorlar ki, söylesinler! Buna rağmen gırt laklarından kendilerine mahsus tek heceli sesler çıkararak tahtadaki yazıları okuyabiliyorlar.
Sağır ve dilsizler arasında üç tane de kör öğrenci var. Kartonları xım-balıyarak harfleri tanımaya çalışıyorlar. Kendi eşi de sağır ve dilsiz olan bir KaliforniyalI, geçen sene, mektebi ziyaretinde hallcrino aoımış da kabartma işaretler çıkaran bu kartonları onlara hediye etmiş.
Sınıfların birinde dağınık saçlı mini mini bir baş, öğretmene eoku^ larak dilsizce bir şeyler söyledi, öğretmende cevap makamında sadece bir cl uğuşturması:
— Küçük ne istiyor? diye sordum.
öğre tm e n, gözlerin I n p t na rı nda ^aklanamamış bir damla yaşla bana döndü:
— Hiç, efendim!
Süleyman Gök’tc belli belirsiz bir iç çekişi.
Sonradan öğrendim: Yeni gelen bir arkadaştan deftersin kalmış da.
Üçüncü sınıftaki çocuklar arasında kuvvetli resim istidatları var. Ne şirin Peyzajlar yapmışlar, bir görseniz.
Öğretmen, anadan doğma bir körs seslendi:
— Sen kalk bakalım, Doğan...
Doğan; kendisinden ne istendiğini derhal anlayarak bize biber gibi yakıcı sesiyle ezgili bir halk şarkısı okudu:
Kara gözler, kara gözler, sürmeli kara gözler, Hiç bir derdim olmasa, öldürür kara gözler...
Şimdi bu zavallı çocuğu, kolundan tutup sokağa atmaya insan nasıl kıyar? O sönmüş kara gözler, onu belki öldürmez ama, süründüreceği m uhakkak...
Kapıdan çıkarken bir küçük dilsiz, mektep müdürünün eteğine ya-» pişti:
— Başka çocuklar güzel mekteplerde okuyorlar. Bizim ne zaman bir mektebimiz olacak? diye soruyor* muş.
Zavallı çocuk, kahpe feleğin; bt4 Viran binayı da onlara çok gördüğü* nü nereden bilsin?.
Salâhaddin GÜNGÖR
skerlik vazifesini yapmakta olan futbolcuların durumu
yapmakta ohıu
Askerlik vazifesini
Milli Takım oyuncularından başka diğer kulüp oyuncularının da ilk maçlarında oynayabilmeleri için An karada ilgili askeri makamlarla yapılmakta olan görüşmeler henüz kati bir neticeye bağlanamamıştır.
İstanbul kulüplerinin temsilcileri kendi takımlarında oynamalarına izin verilmediği takdirde büyük kulüplerin çok Zayıf düşeceklerini ve Milli Takımın da sarsılacağını belirtmişlerdir.
x ıkorl makamlar İse bu oyuncuların aslccrl güçlerde pekâlâ oynayacakları-
nı, dol&yısiyle milli takımda da yer a-labllcccklerlnl, hinaeanaleyh oyuncuların formlarını kaybetmelerinin bahis mevzuu olamıyacağını ileri sürmüşlerdir.
Kulüp temsilcileri bu fikri de cevaplandırarak, askeri güçlerde yer alacak oyuncuların kendi kulüplerinde olduğu gibi asla yetiştlrllemiyeceklerlni belirtmişlerdir.
Askeri makamlar son tekliflerinde bu oyuncuların iki yerden de lisanslı olmasını istemişlerdir. Fakat bugünkü mevzuat buna müsait değildir. Yakında bu husustu kati bir karar verilecektir.
Dünya atletizminde 1949 senesi elde edilen yeni rekorlar
Londra, 1 (YİRS) — 1949 senesi, atletizm sahasında emsalsiz başarılar kaydetmiştir. Bir çok yeni rekorlar kırılmış veya egale edilmiştir.
1.00 metre sülfat koşusu, AvustralyalI Labiç tarafından 10 2/10 saniyede alınmıştır. Ingiliz Patton. 200 metreyi 20 2/10 saniyede koşmuştur. Bu neticeleri egale edebilecek atletler bulunacak fakat rekor kırmak hususunda kendini kimse ğösteremlyecck-tir.
110 metre engelli koşu, beş Amerikalı tarafından 14 saniyede koşul
muştur. 400 metre engelli, Amerikalı Moore tarafından 51 1/10 saniyede a-lmdı. Bir millik koşu rekoru, isveçli Aben’indir; (derecesi 4 dakika 5 saniye 4/10.)
Sırıkla yüksek atlama, 1949 senesinde Amerikalı Richard tarafından 4 metre 50 santimdir. Üç adım rekoru, Rus atleti Çertakof taıafmdan 15 metre 43 santimle kırılmıştır.
Gülle atmada. Amerikalı Fuchs, Tornam rekorunu gölgede bıracak şekilde 17 metre 79 santimetre ile birinci gclmişliı.
Kayakta İsveçli Leif’in rekoru
Kolorado, 1. A. A. (United Press)
Kayalık Dağlar Kayak Cemiyeti tarafından tertip edilen müsabakaya iştirak etmiş olan isveçli Leif Od-mark, dünya şampiyonluğu müsabakalarına iştirak eden Amerikan takımının üç kayakçısını da geçerek 8 kilometrelik mesafeyi 34 dakika 38 saniyede almak suretiyle şampiyon olmuştur.
ASYA TENİS ŞAMPİYONASI
Londra, 1 (YlRS) — Asya tenis şampiyonası için bugün oynanan maçlarda, çift bayanlar karşılaşması Amerikan çiftinin İngiliz ekipini yen* meslyle bitmiştir.
Erkekler, (tek) şampiyonluğunu» Hindistanı temsil eden Dr. Dilit Bosâ almıştır. Dün, Hindistan ve Filipin an rasında yapılan çift erkekler müsabakası. Hint ekibinin zaferiyle bitmiştir.
Hicri 1950 Rumi
R. evvel OCAK K. evvel
13 2 20
1369 Pazartesi 1365
Vakit Vana ti Ezan.
Güneş 7.24 2.33
öğle 12.16 7.27
İkindi 14.39 9 48
Akşam 16.52 12.00
Yatsı 18.30 1 38
ImuAk 0.40 12.49
Müzeler
Atatürk İnkılâp MÜzcel: Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Topkupı Şurayı; PazarteHİ-Çar-çamba - Cumartesi saat 13.30-17 Telf. (21090).
Aynhofyu: Pazarloüi - Salı-Çar-çamba - Perşembe - Cuma, saat 10 - 16; Cumartcal. Pazur, naat 13 - 16. Telf. (21750).
Arkeoloji; Çarşamba. Cunın, Pazar gUnleri 13 ten 16 ya kndar 1 *kl Şurk Enerleri Şubrtıl: Çarşamba, Cuma, Paaar, lü dun 12 ye kadar. Telf. ı216H2ı.
Türk ve Klâm Enerleri: Hub Perşembe, Pazar naat 13.30 -16.30, Tolf. (21B88),
Dolniiibııbçe İleniz Müzeni: Cıı-martesi Haai 13 • 17. Pnzar 0-18 Telf (81281».
Belediye Müzeals Atatürk Bulvarı Perşcmbedon ma&da her günlü -12 ve 11-17
Teıflk Fikret Aşlynn Müzeni: Bebek. Perşembeden maada hor gün 10-12 / ve 14-17.
1 / rn I r î
Antikite Müzeni (3321). Her gün 0*12, 13.30-17. Currmrteni: 1(-17
açıktır.
Sıhhî imdat
întanbul Beyoğlu 44008
Anadolu ya kattı 60526
Ankara 01
İzmir 2251
lamır 2222, Karşıyaka 6ubö
Tiyatrolar
şEHİH TİYATRULAKlı
Saat 20.30 da.
DRAM KISMI; (12157) Bu akşam temalı yoktur.
KOMEDİ KISMİ (40100) Nemo Bankası.
Afl'AM.MER KAKACA OPERETİ; Bu akşam İemaİI yoktur SES: Yunan Tiyatronu: 16.30 Çalışan Yiyor. (Son temuil),
ANKARA TİYATROLARI» Saat 20 do.
Dt VCKTE (10370-40) Bir Ko-mloer Geldi.
KÜÇÜKTE; (11169) Amigon ve Scapln ln dolapları
İZMİR
SEJIÎR TİYATROSU! (2364) Hissel Sayla.
Sinemalar
BETOGLU CİHETİ
ALliAZAK (42062) Mekelkah Kar döşler.
AR (44394) Ümitsiz Aşk,
ATLAS (40836) Aşk ve Haydut.
ELHAMRA (Lâleden 43590) ü-mltslz Aşk.
I\Cİ (b4506) İotlkUıJ (-odaHorı
İPEK (44289) 1 - Büyük Günah
2 — Ihtıran Kurbanları
LALE (43690) Londra Olimpiyat lan
MELEK (40868) Aşk Bestesi.
SARAY (41656) îatlklâl Fedaileri
SÜMEK (42851ı Vatan Kahraman* lan. (ikinci hafta).
SÜATPARK (83113) i - Kornom Adaleti, 2 — Kazanovanın Aşk Maceraları,
SARK (40380 ı Fan tornalar Peşinde.
SİK i43726) Hayat Başlıyor.
TAKSİM (43101) Kııdın severse, TAN (Sü74O> SaygoA.
YENİ (81137) 1 — Eğlenceler Diyarı. 2 — Alevden Gönüller.
YILDIZ (42847) Miklnln Yılbaşı
Hediyesi.
ÜNAL (493061 (Kasımpaşa) 1 Unutulan Sır. 2 — Karanlık Yollar
ÇİÇEK SİNEMASI; 1 — Yaralı Kalbler. 2 — As)( Sultanı.
ISTA NHL L CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Monte Krlstonur Mirası 2 — Brod-vayda Buluşalım!
ÇEMBERLİTA^ (22613) 1 - A-leş Çemberi. 2 - Samba Kralı.
FERAH; Sefaletin «onu Kora* nın kızı
HALK (219UU i - Ç(>i L)ovl'( rl. 2 - Mıbudonln kışı
İSTANBUL (22367) 1 - Damga
2 — Kahraman Mehmet
AZAK (23042) I - Knnlı îftlra
2 - Virjinvu Kaplanı
TURAN (22127) 1 - Salâhaddlnı Eyyubl Haçlı Soferlorl 2 Kaatll Aranıyor
MARMARA (28860) I — İlk Arzular 2 — Mcş'um Randevu.
MİLLİ (22962) I - Brodvaydu Buluşalım 2 Monte ICrlsto* nun Miranı,
KISMET (21904ı i - üjenzaciv Slmhnt 2 • Lorcl-Hardl Dan*» Öğretmeni.
YENİ (Bakırköy 16-120) 1 — Kılıçların Gölgesinde 2 — SarİO Asker.
KADİKO) UİIIETI
HALE (60112) 1 - tlicl Kornan
ları. 2 — San Mcnekşelor
OPERA (00821) 1 • bomba kralı 2 — Kaplan Kld
SÜREYYA (60682) 1 - Nohlrlcr Kraliçesi. 2 - Bir Çiçek Üc Böcek
V EI. D Eö İRMENİ (Su n t pa r k tan
Forulıır) 1 — Fedakâr Ana. 2— Yuvamı Yıkarııııtfiın.
ÜSKÜDAR CİHETİ
llALE (00002) I - Enirler Gamı Sİ. 2 • Sulun Gül.
SI NAR: 1 — Karnıııazot Kardeşler. 2 — göhrot vo Para.
ANILARA
ANKARA (23432) Cehennem gemisi
B( YÜK; (16031) Anna Karenlna PARK: (11131/ Ayşorıin Duası SÜMER: (14071!) Gungttdln Feda» ter Alayı.
ULUS (2229D Ölümden Firar -sus (110711 Ayşenln Duası YENİ (14040) Büyük Valfl GAR GAZİNOSU Viyana Temn Revüsü
İZMİR
ELI1AM HA Kara Şeytan.
TAYYARE Zamane kızı.
YENİ SİNEMA I Kılıçların gi nesinde Dişi Haydut
LALE: 1 - Snrlo Diktatör. 2 — İsimMİz Katiller
TAN: 1 - Sarin Diktatör. 2 -lAİmalz Katiller
KARŞIYAKA CİHETİ
H( M EK Yakut Gözlü Kız.
MELEK I - Gecenin Oözlerl 2 —
Sinsi DüJjmnrı
Radyo
••l ENİ IsTANBUL’ un hugün İçin tıımlye ettiği yayınları
Dahilde t
Saat 19.15 taıihl Türk müziği 20.35 ini ınbui: Şarkı ve (Orkitler Okuyan: Mefharet Yıldırım. Garp musikisi. 14.80 İstanbul. Büyük orkestra eserleri, b ran/. Llazl’dcn (pl).
Hariçte:
Suat 10.00 Londra: Dvorjak’ın Concvrtosu vc diğer enerleri. 2l.oo Londra: Chopın (Üçüncü program).
TÜRK M t ’/.IGI:
Saat: 8.00 Ankara: Şarkılar
. | ı ıı.şo \..ı ura Semai vc şarkılar — 14.00 İstanbul: Ka
rışık memleket türküleri (pl) — H.15 tetânbul: Karışık 3&rkı vc türküler (Plı IH.io» la-taııbul: Erkek seslerinden şarki vc türküler (pli — 18.20 İstanbul: M( mlckel tüküleri (pl) —
18.10 İstanbul: Saz eserleri, N. Tckyav (keman) vo E Batanay (tambur) — 10,20 Ankara: Karışık şarkılar (pl) — 20.35 İstanbul: Şarkı vc türküler, okuyan M. Çağlar.
DANS MÜZİĞİI |
Sıuıt 11.30 Londra, çeşitli — H.I5 Londftı, Victor Cylvestcr İdaresindeki Balo - Salonu or-kentrnaı — 14.40 İstanbul! Çit* pureaları (pl) — 18.üû Aııkarıı çeşitli (pl) — 21.10 İstanbul: vaİHier (pl) — 22.16 Ankara: çeşitli «Pli — 23.00 İstanbul
caz parçaları ipli.
II Al II MI /.Ih:
Srıat 8 15 Ankara: Fostlval *»r-keıtranı — 8.30 Ankara: Çeşitli plAklar — 18.10 Ankara; Küçük orkestra ipli — 13.80 İstanbul: Hafif melodiler (pl) 13.10 Londra: BBC Midland orkestrası — 31.80 Ankara Seçme operet Müloları (Pl) — 23.10 lııtnıı-btıl • Gece nıîlzlftlt
Özel programlar:
Saat: 18 30 Londra; Dlnlevh ile-rlmlsla taışbaşa ••Aktunin-program: IH.46 Ankara I «ört
güzeller «övlüyor 20.00 İHtun-hul Müzeleri geziyoruz 20.30 I ıtarıhııl Gltnr'dUçlari tpl) — 32.00 İstanbul Dinleyici istekleri.
KLASİK GARP MÜZİĞİ;
Saat 19.15 lblaııbul Soııut No. I (Beethoven) Çalımlar: F. Kresilcr (kemani ve F, Rııpp (piyano) — 10.80 İstanbul: “La majör’* UP 69 (Sonat, Beethoven in» Çalanlar: F. Talay (vl-volnnHci) v(ı F. Star zer (piyano) •a iş Aniiiım P senfoni
orkestrası - 33.13 İstanbul; Çc-
»Hii parçalar ipli.
II tın l( I I İt :
An Kura ve İstanbul radyoları:
7.15; 13.00; 19.00; 22.45 saat
13.30 Ankara: öğle Gazetesi — »0.15 Ankara; Radyo Gazrlefli 32.00 Ankara: B M M saati —
“Amerikanın Sesi’» Radyosu
Türkçe neşriyatı: Sum 10.15 (13, 10 ve 19 metre üzerinden).
BBC RadyoHunun Türkçe neşriyatı: Snat 7.16; 18.15 vo 28.00 (Bu program 19.01; 24.02; 3132 vo 49.10 metrelerden dinlenebilir).
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
UELEUUK OLAN UCAKLAK
tu.öd D.H.Y. (Türk) Anlutradan
12.50 D.H.Y. (Türk) îzmlrdon.
13.30 B.E.A. (İngiliz) Londra. NIs, Roma vo Atlnadan.
10.20 D H Y (Türk) Adana An karadan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
a.- D.H.Y (Tl)rk) Ankara, Ala
huya EliiZift, Diyarbakır
Adnım. Iskendoruna.
10.35 P A A (Amerikan» Şam
Bıı ura ya,
11.2ü D H.Y (Türk) izinli u
1350 D.H V (Türk) An kara ya.
• 1 .M' H E. A (İngiliz Atina Ro
ma. Nİλ. Loııdraya
geleciek olan vapurlar
6.3u KONYA (Bandırmadan
7.— SEYYAR (Knrnblgndnn).
22.— SUS (Bandırmadan).
GİDEC-l(K OLAN VAPURLAR
8.10 SUS (Bandırmaya).
20.— KONYA (Bandırmaya).
GELEC EK OLAN EKSPRESLER
6.46 Semplun (Avrupa).
s.30 Ankara
GİDECEK OLAN EKSPHV.6LEH
9.— Trır.sus.
18.10 Ankara okspresL
21 30 ticmplon Ekspresi.
21,40 Doğu Ekspresi.
Eczahaneler
Eminönü:
Snldhaıtin. Çarşıkapı.
Mehmet Kâzım, Eminönü.
Hikmet Güney, Küçükpazar. Sırrı Besim. Alemdar.
Holktan:
Vldin, KÖyiçl.
Bo.voğhı:
Boyağlu, Kalyoncu C. 70, „ îstlklıll C. 410.
Yakalın, Taksim tstlklA) C. 31.
On İn ta Merkez Necat Ihcv C 47
Şişli Halle. Hrılâeltârgasl C. 114
Haslcdy, H, K.
ICoeımpnşn Merkez, K. P.
Üsküdar;
tttlhat.ı
Erenköy :
Halk. Fcneryolu.
Eran^öy:
A. Cafer. Bostancı.
IMlyÜkadu:
Merkez.
Ileybellııdıt:
Hey bel lada.
ANKARA
Dcrnıun (15470).
Oürny (22321).
İstanbul (11131).
İZMİR
Çankaya, Alsnnoak mınt. Şifa. Komeraltı mınt. Tilkilik, Basmahane mınt. Karantina, Yalılar mınt . Yeni, Eşretpaşa mınt.
İtfaiye
Beyoğlu 41641 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60046
Ankara 00, İzmir 2222, K.yaka 5055
Şuhlan sııgıı:
1 — Bir tabanca cinsi. 2 — Bir gös rengi. Aynı soy. 3 — Son. A* kıl. I — Dikkat. Sonuna bir harf koyarsanız adam olur. 5 — Zan* net. Sari bir hastalık. 6 — Kadın tutuşak. Bir nota. 7 — Bir nota. Misil. S — Asmak. Bir or* kek adı. 0 — Bir kadın adı. Bir mobilya cinsi. 10 — Sporcuların yoşasiK Hatırlamayan.
Yukardan usııftı:
1 — Hor dörde deva bir 11 Aç.
2 — Tediye. İsimleri eş. S — Canlı teminat. Üvc. 4 — Saha. Bir şehrimi*. 5 — Alaturka bir fasıl. (Tersi) Bir gıda maddesi. 6 — Komşu bir memleket 7 — Şaka. Büyük. 8 — Sıfat eki. Kıtaca numara. Kıymetli taş a-ynrı. 9 — Millet. Bir kadın adı. 1U — Vücudun hava delikleri. Genişlik.
DÜNKÜ BULMACANIN 11ALL1
Soldnıı miiüa:
1 — Çooukbillm. 2 — Aza. Nane. 3 — Karamel. Al. 4 — Eri-lıa. Etnn. 5 — Ray. Roma. 6 -• Emare. Ka. 7 — Me« Put. S * Eller. Adet. 9 — KÜndc. Okur. 10 — La. Şakire.
Yukıırdiin asnüı:
1 — Çökertmek. 2 — Ara.ElüL
3 — Cariye. Enn. 4 — Uzak. Nîurd. 6 — Kamara. Eş. 6 — Orta. 7 — lnlenıc. Dok. 8 — La. Ta. Peki. 0 — İnan. Kutur. 10-* Mclûhut. Ko«
Sayfa B
YENÎ İSTANBUL
2 Ocak 1950
0
siyasî İktisadî
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda. yazı içlerini fiilen İdare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
YÜCEL
YÜCEL’in memleket mecmua-alığında inkılâp yapan Ocak tarihli ve 1 numaralı sayısı çıktı.
YÜCEL'in (Posta K. 2053, Beyoğlu - İstanbul) adresine 1 liralık posta pulu yolhyanlara YÜCEL, taahhütlü olarak pOBta ile derhal gönderilir.
■uiBMB»(ntmraranıımmınMnnımiK:tmKinmm«ıitra«Niuv«wnnmntmtncmNintııninnuımnm:mtajmnn(ttiRntMnwtnfin4tt
Anico
Parker
Ronson
Gaz Ocakları
RUDGE Bisikletleri
u Çeşitli Buz Oolaplan
evinrude Deniz Motorları
TAKSITL t SAIIS
BEYOĞLU
İSTİKLÂL Cad:
75
ODEON
T • * "
SİRKECİ
HAMİDİYE Cad: 16
MAĞAZALARINI ZİYARET EDİNİZ
*
Türkiye Eski Muharipler Bankası
A. 0. Genel Müdürlüğünden:
Türkiye Eski Muharipler Bankası resmen kurulmuştur Anasözleşme 9.12.19-19 tarihli Resmi Gazetede neşredilmiş ve birer ntlsha sayın ortakların adreslerine gönderilmiştir. Almı-yanlar Genel Müdürlükten alabilirler. Kendilerine ayrıca mektupla bildirildiği veçhile, taahhüt ettikleri hisselerin 2 nel taksiti olan dörtte birlerin ocak 1950 sonuna kadar anasözleşme hükümleri dahilinde ödenmesini rica ederiz.
İstanbul ve Ankaradakl ortaklar Sümerbank gişelerine diğer yerlerdeki ortaklar ise Ziraat Bankası vasıtasiyle hisse bedellerini yatırabilirler.
Ortaklarımızın adres değişikliklerini muntazaman bildirmeleri aynca rica olunur.
Adres: Tarko Han. Ankara P. K. 64
Tel: Adresi: Muhabank. Ankara
Telefon: 16 440 (1818)
25 yıldan
beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan
Çelik UERDINGER OTOBÜSLERİ
Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafi! ve teçhizat bakımından da w mükemmeldir.
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 avakta durma yeri olan ve Kruop sasisî üzerine kurulmuş edik bîr
UERDINGFR
karoserini göstermektedir
Düsseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda :
Dizel ve Benzin otobüsleri
t
(her türlü şasiler için) Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevî otobüs ve remork imal edilmektedir.
»AttONKABlilK IHIIKGEN A. C
KREFELD — UERD1NGEN
DÜSSELDORFER WAGGONFABRİK A.
ile beraber çalışmaktadır.
TÜRKİYE MÜMESSİLİ;
Taylan • Etker, İstanbul ■ Galata, Tabir
*
G., Düeseldorl
Han 31' 33
Saatler, mücevherler, mutena çeşitler ve modeller
İSTANBUL — Eminönü, Arpacılar No. 8.
ANKARA — Parkpalas yanı.
M —U₺
1XTBW3K
w m o* .=nnc?
SATILIK TARLA
İstanbul Defterdarlığından :
Dosya
No. C î N S t
Kıymeti Teminatı Lira Lira
562-58 Kadıköy, Göztepe Mah. Kayışdağı 53400.— 3920.—
caddesi ve Mustafa Mazhar Bey sokak. 509 ada, 6 parsel, eski ve yeni
I mtlk, kapı sayılı 142450 M2 tarlanın 1/4 payı.
Yukarda yazılı tarla, 27-1-1950 cuma saat 15.30 da Milli Emlâk Müdürlüğündeki Komisyonda kapalı zarf usullyle satılacaktır.
isteklilerin, 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlanmış teklif mektuplarını satış günü saat 14,30 a kadar Komisyon Başkanlığına vermeleri. Fazla bilgi için de, sözü geçen Müdürlüğe başvurmaları. (18305)
Tekel Genel Müdürlüğü ilânları
Malzeme Alım Şubesinden
Cinsi 1 Güvenme Miktarı parası Bulunduğu yer Satış Şekli Saati
Hurda çember 10 ton 37.5 İh a Karaağaç deposunda Pazarlık 1Ö.15
’’ Demir 11 M 248.- ■’ Pa şalim anı T. B. evi
Bir sene zarfında İstanbul, deposunda M 10.30
İzmir, Samsun, Adana ve
Malatya tütün fabrikala-
rında birikeceği tahmin e-
dilen tütün tozu, 665-700 " 867.- ,. Cibali Tütün Fab. 10.45
1 — Yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme hizalarında gösterilen şekilde satılacaktır.
2 — Satış, 17.1.950 salı günü hizalarında gösterilen saatlerde Kabataş Genel Müdürlük malzeme alım şubesindeki satış komisyonunda yapılacaktır.
3 _ Şartnameleri sözü geçen şubede ve mallar hizalarında gösterilen yerlerde görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli giln ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paralariyle birlikte mezkûr
komisyona müracaatları ilân olu nur (18307)
ııııı:.ı IİII'TTU^ n
YENİ İSTANBUL abonman karneleri her tarafta satılıyor
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
Zeki, Tütün ve gazete bayii Avni. Tütün ve gazete bayii Haşan, Tütün ve gazete bayii Mustafa. Tütün ve gazete bayii
1 r
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemizce hususi surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazılı bulunan özel müvezzilerimizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
İSTANBULDA ;
KÖPRÜDE: h
Bay Kemal, Köprü Kitabevi
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde.
Bay Lisan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii.
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında gazete bayiiı, 1
SİRKECİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayi! Bayan Atiye, istasyonda gazete bayii.
'TÜRBEDE:
Bay Ani, Türbe kitap ve gazete bayii BEYAZIT'TA:
Bay Bahri. Eczahane yanında tütüncü.
8ARAÇI1ANEBAŞINDA:
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayii
AKSARAYDA:
Bay Adem, gazete bayii
Bay Kemal. Piyango ve gazeta bayt)
CAGALOGLUNDA:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi. Eminönü Halkevi karşısında gazete bayi)
KARAKÖYDE:
Bay Kemal, Tünelde gazete bayii
Bay Nlko, Bahtiyar gişesi
BEYOĞLUNDA:
Bay Esat, İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü. Bay Torkoni, Galatasaray Lisesi karşısı. Bay Ferit, Taksim Âbide karşısında gazete ve tütün bayb
Bay Mehmet, Taksimde Kristal altında gazete bayii
Bay Dikran, Konak oteli karşısı, tütüncü
Bay Haşan, Harbiye, Bizim Haşan gişesi
Bay Garbis, Osmaııbeyde fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi, Nişantaşında gazete baylL
BEŞİKTAŞTA:
Bay
Bay
Bay
Bay
TOPHANEDE:
Bay Şükrü, Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi
KAD1KOYÜNDE:
Bay Ethem, Gazete bayii
ÜSKllDARDA:
Bay Hikmet, Kitap ve gazete bayii
Bay Cevat, Kitap ve kırtasiyeci
SAMATYADA:
Bay Kenan, Tütüncü ve gazeteci
BAKİRKOYDE:
Bay Ali. Uçak gişesi
YEŞÎLKOYDE:
Bay Şaban. Gazete bayii
ADALARDA:
Bay Nlko. Blıytlkado iskelesinde kitapçı Bay Süleyman. Heybelıadada tllLün ve gazete bayıl
ANKARADA:
ANKARA BÜROMUZ :
K. Özalp Caddesi Ilgar apartmanı No. 1/9. Yenişehir. Telefon: 16112
Akba Kitabevl.
Bay Ali Tümen, Ulus Meydanı tütüncü.
Bay Yakup Karakaş, Ulus Meydanı. Cebeci durağı.
Bay Cevdet. Ulus Meydanı, Hilâl Fotoğrafhanesi karşısında
Bay Hayri Oztürk, İstanbul Paslahanesl karşısında
Bay Sait özer, istasyonda gazete bayii.
Bay Durall Dalkılıç, Samanpazarı Meydanı, gazete bayii.
Bay Mehmet Altıntaş, Sağlık Bakanlığı. Buy Islâm Günok, Yenişehir. İş Bankası*
Bay Mustafa Erten. Kızılay gazete bayii* Bay Tevfik. Meşrutiyet Caddesi
Bay Osman.Yenişehir.Bakanlıkiar durağı.
IZMİRDE :
İkinci Kordon, Emlâkbank yanında Ana* dolu hanındaki YENİ İSTANBUL Bürosunda
Foto Can, Hükümet konağı Karşısında
Bay Halil. Anafartalar Cd. İstiklâl gişesi
Bay Cahit, Anafartalar Cd. Zengin gişesi
Bay Haydaı. Karşıyakada Kemalpaşa caddesinde No 15
Bay Mustafa. Asım l'ürkeı Kardeşler, Alsnncak vapur İskelesinde
Matbuat hayatımızda bir yenilik olan kameti abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, ocak ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak isfemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100 YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir YENİ İSTANBUL abonman karnesi taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen ay karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk:
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur'a numarası, altı kap verenlere iki, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilde, okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur’amıza katılabileceklerdir.
Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında, Noter •»nünde çekeceği kur’ada, meccani tahsil ve başka hediyeler vermeyi taahhüt etmiştir:
Her yıl çekilecek kur’ada birinci gelen 10.000 lira masrafla Avrupada; kinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Tiirkiyede üç yıllık bir tahsil yapacak-ardır. Kendisine tahsil kıır’ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, hakanı bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir. Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyaıılara gazetemiz bu işe ayırdığı tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Ayrıca: Üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 aboneye. meşhur markalı birer çelik kol saati verilecekte.
*
Comments (0)