1 Şubat 1950
Çarşamba
SİYASİ İKTİSABI

'ter* M
, ı 63
10 Kuru-


X


4
k
J

■ A
A
JrS
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, Üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİS EDİB TÖREHAN
İlânla r 6 ncı sahıfedc santimet resi 2 hradır bir mes’uliyet
İlânlardan hiç kabul edilmez
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
r


POLİTİKA
31///J950
Medeni Asya konuşuyor
I I indisten Parlâmentosunun
I I açılışı münasebetiyle, Devlet Reisi Rajendra Pıazad, Hin-distanın dünya içindeki durumunu ve buna masruf olacak Hint dış politikasını, ana hatları dahilinde belirten tarihî bir nutuk söylemiştir.
Hindistanın ilk Cumhurbaşkanına göre, bu genç ve muazzam Asya Devleti, ananevi hiçbir düşmanlığı tevarüs etmiş değildir Binaenaleyh kendi üzerine düşmanlıklar celbedecek hareketlerden sakınacaktır.
Şu hale nazaran. Ingiliz İmparatorluk idaresine doğrudan doğruya bağlı olduğu devrin, Hindis-tanı düşmansız bırakmak gibi bir faydası olmuştur. Buna mukabil, Hint milleti ile bunun liderleri eğer sâlim düşünceli insanlar olmasalardı, Dominion statüsünü kabul etmezler ve bu politikaya suni bir canlılık vermek için İngiliz düşmanlığını bir parola olarak kabul ederlerdi.
Halbuki bunu yapmadılar. Ve, Prazad'm nutkundan da anlıyoruz ki, Dominion olmakta, kendi nam ve hesaplarına hiçbir mahzur görmemektedirler. Bilâkis bunun hem kendileri hem de imparatorluk camiası için müspet ve yapıcı bir formül olduğuna kanidirler.
Hint Devlet Başkanının üçüncü mühim mütalâası, Asya hakkındadır. Asya, bugün için karışıklıklar içindedir. Fakat Yeni Asya bu karışıklıklardan doğacaktır. Çünkü Asya milletleri, hürriyet fikrini benimsemiş bulunmaktadır.
Kabul etmek lâzımdır ki bu mütalâaların her üçü de, siyasî bir değer taşıdıktan başka felsefî bir temele istinat eylemektedir. Çünkü başka milletleri ekseriyetle birbiri aleyhine harekete getiren nin kûn
meseleler, Hint Devlet Reisi-ağzmdan ifade edilince, sü-ve emniyet vermektedir.
Bir
Sovyet manevrası daha
ovyetlerin tehlikeli ve o nis pette maksatlı bir yeni hareketlerini tahlil etmeden, yine Rajendra Prazad’ın dokunmuş olduğu bir keyfiyet üzerinde duralım. Bu Mao-Tse-Tung idaresindeki Çin ile Endonezya federasyonunun Hindistan tarafından, tanınmış olmalarıdır. Biliyoruz ki, bu iki devlet, aynı mahiyette iki teşekkül değildir. Kaldı ki, Sovyet Rusya, dünden beri, Viet-min’deki komünist çetelerinin reisi Hoşi- Min’i o eyaletin devlet reisi olarak tanımakla sulhu bir kere daha tehlikeye koyan bir adım atmış bulunmaktadır.
tarafından İmparator
Bu sütunlarda dün de arzetti-ğimiz gibi, Vietmin (öteki ismiyle Tonken) Fransa tanınmış bulunan Bao-Dai’ın idare etmekte olduğu
Vietnam devletinin bir eyaletidir. Bao-Dai’ı Fransa tanımış, İngiltere ile Amerika da tanımaya hasırlanmaktadır. Buna mukabil. bir sergerdeden başka bir şey olmayan Hoşi-Min’i düne kadar yalnız Mao-Tse-Tung tanıdığı halde, bugün Sovyet Rusya aynı şeyi yapmaktadır.
Çin dolayısiyle hâ ’ s olan tazyik henüz ortada iken buna bir de Fransız Hindi-Çinî’sinde buhranlı bir durumun Sovyet bloku tarafından bilerek ilâve edilmesi, mevcut çekişmenin şiddetleneceğine delâlet etse'gerektir.
Berlin üzerindeki tazyik
Hindistan Parlâmentosu dün merasimle açıldı
Cumhurbaşkanı Rajendra Prazad'ın açış nuktu :
Hindistan Cumhuriyeti Iıiçbir aıTaııevi etmemektedir ve hükümetim herhangi bir düşülebilecek her türlü yolsuzluktan
* e
düşmanlık tevarüs memleketle ihtilâfa
çekinecektir
Hindistan Cumhurbaşkanı Dr. Rajendra Prazad

Sovyetler, Vietmin hükümetini tanıdı
Fransa, Sovyet Rusyanın bu
kararını şiddetle protesto etti
Şam. 31 (YİRS) — Moskova Radyosunun açıkladığına göre. Sovyet Hükümeti Hoşi-Min idaresindeki Vietmin Hükümetini tanıdığını resmen tebliğ etmiştir.
Fransa’nın protestosu
Londra, 3ı (YİRS) — Fransız Hükümeti, Sovyet Rusyanın Vietmin Komünist Hükümetini tanıması keyfiyetini şiddetle protesto etmiştir. Dışişleri Bakanlığının bir sözcüsüne göre. Rusyanın bu hareketi, Fransa ile olan münasebetleri gayet gergin bir şekle sokmuştur.
Paristekı B.B.C. muhabirine göre. Fransız Dışişleri Bakanlığında hüküm süren kanaate göre, Rusyanın bu hareketi, “soğuk harbi” Çine ve dolayısiyle Uzakdoguya dahi teşmil etmekte olduğuna bir işarettir. Rusya ve Çinin, Moskovada yaptıkları görüşmeler esnasında alınan bu müşte-
karşı
Fran-,.
Viet-
cek tanıma kararı (müşterek, zira Pekin Hükümeti Hoşı-Minin Vietmin Hükümetini geçen hafta tanımıştır.) Uzakdoğınh batılı devletlere tertip edilmiş bir harekettir { Hoşi-Mın Hükümetinin eski sız Hindıçiııisinde ve şimdiki
ııaın’da halkın ekseriyetini temsil etmekte olduğu hakkındakı komünist iddiaları doğru değildir. Bao Dai Hükümeti. iktidara geçtiğinden beri, durumunu gün geçtikçe sağlamlaştırmıştır. Rus ve Çin Hükümetlerinin Hoşi-Min’i tanımaları, ancak İsyan hareketini kuvvetlendirmek içindin Yoksa. Rusya âsi hareketleri bu kadar çabuk tanımak âdetinde değildir.
Hoşi-Min’in, Bao Dai Hükümetinin Fransız Parlâmentosu tarafından resmen tanınmasını müteakip ve lngil-terenin Vietnam’ı tanımazdan bir İki gün evvel tanınması bilhassa manidardır.

Yeni Delhi 31 (A.A.) (Afp) — Hindistan Parlâmentosunun açılışı mü-laacbotiylc bugün Hindistan Cumhur-»aşkunı Rajendra Prazad, şunları föylvmiştir.
Barışı ve dünyanın butun memleketleriyle dostça münasebetleri i-inme ettirmek ve her surette dünya «uihünün muhafazasına yardım etmek lükûnıetlmin gayesidir
Hindistan Cumhuriyeti, hiçbir ananevi düşmanlık tevarüs etmemekte-lir ve hükümetim, herhangi bir mem-eketlo ihtilâfa düşülebilecek her tür-d yolsuzluktan çekinecektir.,,
Hindistan’ın Ingiliz milletler topluğundaki rolüne temas eden Pra-ıd, şunları söylemiştir:
“— Hindistan» hakimiyetine sahip .emokratik bir cumhuriyettir, fakat ngiliz milletler topluluğuna iştirake levama karar vermiştir. Bu görüş r.arzı, anayasalar tarihinde emsalsizdir. Bununla beraber, bu durum hürriyetimizi hiçbir şekilde tahdit etmemekte, bilâkis İngiliz milletler topluluğunu teşkil eden muhtelif memleketlerle işbirliğine devam ve dostluk bağlarım muhafaza arzumuzu göstermektedir.,,
Memleketinin yabancı devletlerle münasebetini gözden geçiren Cumhurbaşkanı demiştir ki:
**— İsviçre ve Afganistan ile birçok anlaşmalar yaptık. Hâlen de İran, Napal ve Birleşik Amerika ile de anlaşmalar imzalamak üzere müzakerelere devam edilmektedir.,,
Mao-Tse-Tung’un tanınmasına sözü getiren Prazad, bu konuda şöyle demiştir:
“— Bu büyük ülke ile 2000 yıldan beri dostluk ve kültür münasebetlerimiz vardır. Bu münasebetlerin devam edeceğine. Asya ve dünyada sulhür muhafazasına yardam edeceğine e-minim.,,
Sömürgeler meselesine temas eden Cumhurbaşkanı, bu konuda şunları söylemiştir:
Hindistan, şekli ne olursa ol-öun. sömürge idareciliğinin ve ırki tefriklerin tamamen aleyhindedir.
Asyada hürriyet fikri gelişmektedir. Fakat bazı kısımlarında karışıklıklar vardır. Barış ve hürriyetin, bütün Asya memleketleri arasında İşbirliğinin bu karışıklıklardan fışkıracağına katiyetle inanıyorum...
Endonczyadan bahseden Cumhurbaşkanı: “Endonezya Birleşik Devletlerinin kuruluşunu bilhassa her iki milleti birleştiren sıkı münasebetler sebebiyle sevinçle karşıladık,, demişim
“Endonezya Cumhurbaşkanını bul etmek, bizim için bir şeref ve imtiyaz olmuştur.,,
Prazad sözlerini. Hindistanın
münasebetleri bahsini, Amerika milletleri ve Avustralya ile dostluk münasebetlerinin gelişmekte olduğunu söyliyerek bitirmiştir.
kabir
dış
İki parti de seçimleri kazanmak ümidinde.
D, P. Başkanı Ankaraya döndü. C. H. P. Genel Başkan Vekilinin İzmirde cuma günü vereceği nutku iki parti mensupları merakla bekliyor
İzmir 31 (Hususi muhabirimizden) — Celâl Bayar. refakatinde Fuad Köprülü ve Refik Koraltan olduğu halde bugün öğleyin Ege ekspresiyle Anka raya gitmek üzere İzmirden ayrılmış ve garda hararetle teşyi olun-nuştur.
Gene bu trenin bir başka vagonunla Gümrük ve Tekel Bakanı doktor Fâzıl Şerafeddin Bürgc de Ankaraya iareket etmiştir.
Celâl Bayarın izmirden ayrılma-ıiyle İz mirde siyasi hâdiseler ve ki partinin seçim hazırlıklarına ait açık veya gizil rivayetler durmuş değıl-lır. Meselâ bugün bazı enteresan haberler verilmiştir. Beyan edildiğine göre. Demokrat Parti 1950 seçimlerine ait çalışmalarını o kadar büyük bir gizlilik içinde yapmaktadır ki hazırlıkların şeklini seçim günlerinde umumi idare kurulu üyelerinin ve Genel Başkanın seçiırı bölgelerinde söyliyecekleri nutukların umumi hatlarını şimdiden hazırlamış bulunuyorlar.
Aynı .şekilde seçimlere ait afişler •Je şimdiden hazırlanacaktır. D. P. le yapılan toplantıda Celâl Bayar, seçimler hakkındakı plânını ve görüşlerini büyük bir vuzuhla ifade etmiştir.
Bayar, dcmakratların 1950 sonbaharında toplanması mukarrer parlâmentoda büyük bir kuvvet teşkil edeceklerini zannettiğini belirtmiştir. D.P. nın 1950 seçimlerinde gayet şuurlu ve mâruf tâbiriyle seviyeli bir çalışma sistemi tatbik edeceği de söylenen sözlerden istihraç edilmektedir.
ikinci
Avrupa federasyonu neden kurulamıyor, nasıl kurulabilir?
ÜÇÜNCÜ
Monnet Plânı ve Fransız ekonomisinin kalkınması DÖRDÜNCÜ
İngiliz İşçi Partisinin seçim beyannamesi Yabancı sözlerle savaş Reşad Nuri DARAGO Liselerde terbiye öğretimi Cevdet PERÎN
. E Ş î N C1
Kasaba doktoru (hikâye) Çocuk
Hilmi Uran’ın temasları
C.H.P. Genel Başkan Vekili Hilmi Uran, bugün Vilâyeti, Belediyeyi, Halkevi ve C.H.P. İzmir Merkez İlçesini ziyaret etmiş ve genç partilerle tanışmıştır. Yarın saat 14.30 da Hilmi Uranın parti İlçe başkan ve Üyeleriyle yapacağı toplantının gazetelere aksettirılmiyccek kadar gizli kalmasına itina edildiğini C.H.P. İzmir tl Başkanı söylemiştir.
Uran, bu toplantının en emin parti elemanlarının iştirakiyle yapılmasını istemiştir. Fakat Uran, 3 şubat cuma günü saat 14.30 da Halkevinie İzmirdeki bütün partililere hitap edecek ve 1950 seçimleri karşısında Halk Partisinin durumunu ve C.H.P. nın 1950 seçimlerini neden kazanacak bir durumda bulunduğunu belirtecektir.
Serdar Muhammed İbrahim Hân dün dâvasını anlattı
Başkan Truman, hidrojen bombası imalini emretti
“Amerika Birleşik Devletlerinin silâhlı kuvvetler komutanı olmam hasebiyle, memleketimizi muhtemel bir tecavüze karşı korumak vazifemdir,,
New - York 1 (YİRS) — Hıdrojer bombası Üzerinde beyanatta bulunan Truman demiştir ki.
“Amerika Birleşik Devletlerinin Sı lâhlı Kuvvetler Başkomutanı olman: hasebiyle memleketimizin muhtemel herhangi bir mütecavize karşı koru nabilecek durumda olmasına önen vermek başlıca vazifemdir Bıındar dolayı. Atom Enerji Komisyonuna hidrojen bombası veya diğer tâbiri ık-süper bomba dahil, ht*r türlü atom silâhı sahasındaki çalışmalara devam etmelerim emrettim
“Diğer müdafaa plânlarımızda ol dıığu gibi, atom silâhı sahasındaki faaliyet de. dünya sulh ve emniyeti içit hazırlanmış olan programlarımıza uygun olarak hareket edilecektir^
“Memnuniyet verici bir atom enerjisi kontrol anlaşmasına varılıncaya
kadar, biz böyle hareket edeceğiz. Ay-ru zamanda, milletimizin emniyeti vr sııh programına tesir edecek her ın-suru gayet dikkatli şekilde tetkik H meye devam edeceğiz.,.
Yeni İM a nhıı I ’uıı notu: Waahlııgtnn ıııııhablrlııılzln hu mevzuu ait mektubunu İkinci vıı>fa(ln bulacak*ınp
Milliyetçiler için Tnıınaıı ın talebi
Şanı 31 (YİRS) Amerika Uuinhut-a:}knnı Truman. Orladogııdaki Arap mültecilerine yapılacak yardımda A-rnerikanın hissesine 27.5 milyon dcilnr isabet etliğini Kongreye »ildirnurJr
Truman. Kongreye hitap ederken, Oıtadogunun hayati ehemmiyetı üzerinde durmuş ve bu bölgede barı:* ve nizamın kurulması için her türlü .var dimin caiz olduğunu belirtmişti!
r



Berlinde
abluka
başladı
Sovyetler, batıya ve doğuya saatte ancak 5 kamyonun geçmesine müsaade ediyorlar
Londra, 31 iYÎRSi Berlin ve Batı Almanya arasındaki şose münakalâtı 21 saatlik nor mal hır seyirden sonra, bu sa haht.an itibaren Sovyetler tara fından tekrar sekteye uğratıl mış ve Berimden batıya giden ve batıdan Berline gelen kam yonlaı kasden uzatılan muav* nelere tâbi tutulmuştur.
Heı iki istikamete, saatte an ak bes kamyon bırakılmakta
LZ" aldı ki, Sovyetler, yapmak ’ istedikleri siyasi tazyiki, Berlin şehri ile olan münakalât üzerine yeniden abluka koymak suretiyle, hem Avrupanın göbeğinde hem de Uzakdoğunun şu sırada en hassas olan noktasında hissedilir bir hale koymak istiyorlar.
İşte Hint liderleri bizce bunu da görerek, büyük Hint milletini müspet düşünen insanlığın yanı-başında tutmaya çalışmalıdırlar.

★ ★★★
I
Emekli maaşlarına zam ıstiycn Fransız harp malulleri. Parısın Tiyatro M
ı
LPiifli duraurmuşibiruır.

i.'-
1
Dilişleri Bakanımız ve Belçika Dişilleri Bakanı Spaak
Dışişleri Bakanımız MarshaU Plânı idarecisi Paul Hoffman’ı akşam yemeğine davet etti
Paris, 31 A. A. (Hususi muhabirimizden) — Türkiye Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak bu sabah “Chateau de la Muette’ de açılan İktisadi İşbirliği Avrupa Teşkilâtı Konseyinin sabah ve öğleden sonraki toplantılarında Türkiyeyi temsil etmiştir.
Murahhas heyetinin Konsey masası etrafında memleket isimlerine göre, alfabe sırasıyla yer almaları dola-yısiyie, Necnıeddin Sadak’ın yanlarında Isviçrcnin Paris maslahatgüzarı Pierre Antoine de Sâlls ve serbest Trieste toprağı temsilcisi W Charaldon bulunmakla idiler
Necırımldiıı Sadak ile birlikte TÜı-Kiyenin Paris Büyük Elçisi Numan Menemencıoğlu, Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtında Türk Murahhas Heyeti Başkanı Tiney, bu heyet üyelerinden Ataman ve Üçüncü bu top-anlılarda hazır bulunmuşlardıı.
Sadak Pnriste bulunduğu dünkü ;Ün esnasında resmi bir temasta bu-unmaınıştır
Avrupa İktisadı İşbirliği Teşkilâ-ında dün hiçbir toplantı yapılmadığından, Bakan, bundan istifade ederek. Büyük Elçi Numan Meııemencl-oğlu ve hıı teşkilâttaki Türk murahhas heyeti ile görüşmelerde bulunmuştur Bunlar, teşkilât mesaisi hakkında kendisine malûmat vermişler ve Türkıyenin bu mühim toplantıda ittihaz edeceği hareket hattını tcsblt etmişlerdir.
Necnıeddin Sadak dün akşam yelteğini Marshall Plânı İdarecisi Paul l-Inffnınıı ve hu plân Büyük Elçisi A-verell Harriman’ın davetlisi olarak yemiştir.
Bu Amerikalı şahsiyetlerin Numan .4cnemencioğlunun Necrfieddin Sadak şerefine Büyük Elçilikte verdiği ıkşaıu ziyafetine iştirak muhtemeldir
Fransız Dışişleri Bakanı Schııman şiddetli bir grip e
ğundan Sadak kendisini henüz ziyaret edememiştir.
İdare Heyeti Başkanı
Paris. 31 (YİRS) — Avrupa iktisadi İşbirliği idaresinin İdare Heyeti Başkanlığına Holânda Dışişleri Bakanı Sticker’in tâyin edilmiş olduğu bildirilmektedir. 51 yaşında olan Stlcker, siyasete atılmadan evvel Holândada gnvet iyi tanınmış bir bankacı idi.
Serdar, Keşmir meselesinde Tiirkiyenin hakemliğini teklif etti
Memleketimizi hususi surette ziyaret eden ve hâlen şehrimizde bulunan hür Keşmir Başbakanı Serdar Muhammed İbrahim Han dün Pakistan basın ataşeliği tarafından tertip edilen bir tanışına çayında, matbuat mensuplarına Keşmir meselesi ve Keşmlrin Pakistana İlhakı dâvası etrafında izahat vermiş ve ezcümle demiştir ki:
“— Biz serbest bir plebisit yapılarak Keşmlrin idari vaziyetinin tesbitine taraftarız. Çünkü Hindistan böyle bir plebisiti kazanamıyacaktır. Bütün Pakistan halkının derin bir sempati beslediği Türkiyeden ve Türk Milletinden bir şey istiyoruz.
Türk Hükümeti bu meseleyi ele almalı ve her iki tarafı dinleyerek gerekil tetklkatmı bitirdikten sonra kararını bildirmelidir. Biz Türklyenin kararı aleyhimizde olsa bile bunu aynen kabule hazırız, ve Türklyenin varacağı neticeye göre Keşmlrl Hindlstana bırak-mıya razıyız. Hindistan da buna razı ulmahdır. Vaziyet ne olursa olsun netice aleyhimize tecelli etse bile, Keşmir ve Pakistan Türklyenin herhangi bir tehlike vukuunda yardımına koşacaklardır. İleri bir müslüman milleti olan Türkiyeden blzler ekonomik ve kültürel yaklaşmalarla bir çok şeyler öğrenmek mecburiyetindeyiz...
Serdar yarın akşam ekspresle Ankara-va gidecek ve birkaç gün kalacakhr.
Edimenin mürettebatı memlekete dönüyor
Denizyolları İdaresi Londra Avantasından alınan bir telsizde, Edirne Şile-pimizln 29 ocak günü yüzdürülüp çekildikten bir gün sonra Aldemey mevkiinin şimalindeki fener kulesi yakınlarında batüfcı teyld edilmiştir.
İdare, Edirne Şilep! zabitan ve mürettebatının 3 şubat cuma günü Maruilya-dan hareket edecek olan Adana Vapuruna yetiştirilip yurda dönmelerinin teminini acentalanna bildirmiştir.
İşçiler cumartesi günü bir miting yapacaklar
İstanbul işçi Sendikaları Blrli$ınder öğrenildiğine göre, işçiler kendi aralarında topladıkları imzalarla İstanbul işçi Sendikalar. Birliğine yiuılı olarak müracaat etmişler ve iki gazetenin yaptığı neşriyatı protesto etmek makeadiy-le bir miting tertibini İstemişlerdir.
Birlik bu talebi tetkik ederek işçilerin arzusuna uymuş ve 4 şubat cumartesi günü saat İ5 te Beyazıtta bir protesto mitingine karar vermiştir. Bu maksatla. Vilâyete gereken müracaat yapılmıştır.
Üsküdar iskelesinin hali
Üsküdar Vapur İskelesinin tamir İşleri bir türlü tamamlanamamıştır. Halk, bu yüzden, bu karlı ve yağmurlu havalarda. her tarafı açık olan İskelede hastalanmak tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır.
İskeledeki tamirin yanda kalması, belediyenin İnşaatı durdurmuş olmasından ve bilet gişelerinin yapılacağı yeri henüz tesbit etmemiş bulunmasından ileri gelmektedir.
Haklı şikâyetlere sebep olan bu durumun ortadan kaldırılabilmesi için bıle-diyenin biran evvel İnşaata müsaade etmesi beklenmektedir.
»•t meleri
Rohert tutuldu*
— ’nl' portnan oldu Bunları sefaletten kurtarmıyacak mısınız?
— Bırakın bu hallerinde, biraz da komünizm nedir görsünler.
Sayfa 2
Y K Nt İSTANBUL
1 Srrtmt ifi’Vl

■( —•
Avrupa federasyonu neden
kurulamıyor, nasıl kurulabilir?
Prof. M. Duverger’nin gazetecilerle yaptığı dikkati çeken konuşması

*
Bir seri konferans vermek Ü-lere lohrlmiıe gelmiş olan Bordcaux Hukuk Fakültesi profesörlerinden ve Siyasi EtÜdler Enstitüsü Müdürü Profesör Duver ger İktisat Fakültesindeki konfo ransınt verdikten sonraf üçüncü hlfemisde okuyunuıjıaat 18de Piri» Otelde basın mümessilleriyle Avru-ya ve dünya federasyonları fikri etrafında görüşmüş, kendi düşünce ve fikirlerini şu mealde izah et miştir;
“Avrupa federasyonunun kurul ması İçin İki şart lâzımdır. Bu şartlardan bir tanesi İktisadi, Ji geri siyasidir. Ekonomik bakım den. bugünkü teknik şartlar bü yük bir iç pazara ihtiyaç göster mektedir. Avrupa federasyonu ku rulduâu takdirde çok mühim bir ekonomik İnkişaf olaoaktır. Bu günkü halde devletlerin milli eko nomlleri Avrupa çapında bir kıta iktisadiyatı için çok ufak bir un sur toşkil ediyor. Avrupa federe* yonu kurulmadan, endüstrisini ye ter bir dereceye ulaştırmak imkânı asla elde edilemiyeeektir.
Şartlardan iklnoisl siyasidir. Federasyonun kurulması için bu şari mühim bir unsur teşkil ediyor. Zannediyorum kİ, dünyada sulhu idame etmek arzu ediliyorsa. Avru pada ÜçÜneü bir kuvvetin dogma sı lâzımdır. Bugün, Avrupa devlet leri, komünizme karsı ferden fer da Amerika ile anlaşarak bunu biı silâh gibi kullanmaktadırlar. Fa kat, bu anlaşmalar uzun ömürlü gibi görünmemektedir. Yalnız İlâ ve etmek lâzımdır ki, bu anlaş maların kudretini kaybetmeleri Avrupanın siyasi İstiklâli İçin teh likeli bir şey olur.’ '
Profesöre, üçüncü kuvvet • de mekie no İfade etmek İstediği soru* lunca Maurice Duverger “üçüncü kuvvet, ibaresi Fransız iç politikasından alınmış bir ıstılahtır, dedi Bu, iki ucun, iki siyasi kuvvetin ortasında yer alan bir kuvvot de mektir. Bunu söylemekten maksadım. bugün karsı karsıya durar. * Amerika İle Rusya kuvvetlerinin ortasında bir Avrupa federasyonu nun üçüncü bir kuvvet olarak doğ ması lüzumunu belirtmektir.”
Avrupa federasyonunun kurul masına mâni olan sebeplorl bildir meai bir sual ilo istenen profesör sözlerine su şokilde devam etmiştir: “Federasyonun kurulmasına mâni olan üç sebep vardır. Bun lardan birincisi en vahim olanıdır: Milli egoizm. Zihnimizi bu noktaya çekmek isterim. Her dovlot Avrupa federasyonu fikrine taraftar gö rünmeslne rağmen, Is tatbikat safhasına İntikal edip, milli hâki mlyet ve İstiklâllerden tâvizde bu lunmak mecburiyeti ile karşılaşı-hnoa, devletler irkiliyorlar.
İkinci mâni; Almanyanın bu günkü vaziyetidir. Almanya, Avrupa federasyonuna alınmadıkça Avrupa federasyonu mevcut ola maz. kurulamaz. Bu çok ağır oir mânidir. Zira, Almanyanın bu fe derasyona alınması, Alman hege monyasının yenidon tesisi tehlike sini ortaya koyabilir, böyle bir teh İlke yaratabilir.
Üçüncü mâni; Merkezi Avrupa nın bugünkü durumudur. Avrupa-dan bahsedilince, biz bugün, derhal, 8atı Avrupadan bahşediyoruz öyle bir Batı Avrupa ki, buna Tür-kiyeyi de dahil addediyoruz. Merkezi Avrupanın dahil olmadığı bir Avrupa nâtamam bir Avrupadır. Budapeşte, Bükreş .Borün, Doğu Almanya ve hattâ Polonya dahi Avrupadır.”
Profesör Maurice Duverger. bun dan sonra Avrupada bugünkü ti-yasî durumu mütalâa ederken (u fikri ortaya atmıştır: “Avrupada bugünkü mevout siyasi vaziyet çok
KISA HABERLER
TÜKK GAZETECİLERtNtN İNGİLTERELİ ZİYERETİ
Londra 31 (Nafon) — Bu nene mavi» ayı sarfında tntfiltereyl ziyaret etmık üserc 6 Türk gascloeinln davet edllecc-fti blldirhmektedir.
înfiltereye gclocek Türk gazetecilerine her İstediklerini görmek üsor® her türlü tertibat alınmaktadır.
tehlikelidir. Devletler Amerika Ic tek olarak anlaşmış vaziyettedir* ler. Avrupa devletleri bu sisteme alışırlarsa, kısa zamanda Amerikanın hâkimiyetlno giroceklordir. Tıpkı vaktiyle Roma İmparatorlu* ğu zamanında, küçük küçük devletlerin Roma ilo müttofik olmaları gibi. O sırada bütün bu küç.ık devletler Romanın hâkimiyeti altında bulunuyorlardı. Halbuki Avrupa bir blok olursa, şüphesiz A-merikaya müttefik olacak bu blo-kun bir istiklâli ve hâkimiyeti ola bilir.”
Profesöre, üçüncü kuvvetin ta rafsız bir kuvvet olması fikri hak-kındaki düşüncesi sorulunca, genç profesör şu şekilde mukabele e*th “üçüncü kuvveti tarafsız olarak tasavvur edebilirim. Fakat bir şart la; diğer İki kuvvot bu federesv©. nun tamnmiyetini garanti etmelidirler. Amerika ilo yapılacak bir ittifak Rusya tehlikesini, Rusva ||r yapılacak bir ittifak İse Amerika'yı önliyebllir. Tarafsız bir Avrupa vücut bulursa Amerika Rusyadan Rusya da Amorikadan korkmıva-çaktır. Ben, böyle tarafsız bir Av rupa federasyonunu sulh için bir Tarantı addodurim,”
M. Duverger, sözlerine ilâveden bir dünya federasyonu fikrini he-nimscyemlyoceğini; zira, 8talln ib Trumanın aynı devlet İçerisinde yanyana bulunamıyacaklarını, eğer şartlarda fovkalâde bir tebeddül olursa bu fikrin bolkl gerçekleme bileceğini söyllyerek. egor on yahut da yirmi yıl İçerisinde Avrupa federasyonu gorçekleşebilirse bunun bir muvaffakiyet sayılacağın belirtti.
Profesör. Avrupa federasyonu fikrinin gerçekleşebilmesi için lu-zumlu olan şartları şöylece sırala dı;
“Avrupa devletlerinin rejimleri birbirlerine çok yakın olmalı ve a-na prensipler bir olmalıdır. İşte bu sebepledir ki, bugün Balkan devletleri rejimlerini değiştirmedikleri takdirde vo Ispanya da buna ayak uydurmazsa. Avrupa feder^s yonu tahakkak edemez. Aza dev Jetlerden her birinin, İçinde meselelerin serbestçe görüşüldüşü bir parlâmentosu bulunması ve bu par lâmentonun seçim yoliyle toşek kül etmesi lâzımdır
Milletlerin hayat standardı ve e konomİk seviyelerinde bir benzer •ik lâzımdır.”
Diğer mânilerin ortadan kalkması için de profesör şu noktaları Jc almıştır: “Devletlerin milli egoizmden kurtulabilmeleri için, fertler daha az nasyonalist, daha çok AvrupalI olmalıdırlar. Anlamalıdırlar ki, iki vatanları vardır. Birincisi; ana vatanları., İkincisi de hü-yilk vatanları Avrupa.
İkinci mâni, ortadan en kolıy Kaldırılabilecek mânidir: Batı Al-manyayı Avrupa Birliğine almak lâzımdır, Bu en esaslı noktalardır biridir.
üçüncülü, federasyon için totali tor olmıyan Avrupalı devletlerle iktifa etmek lâzımdır. Avrupanın batısı ile doğusu arasındaki siya s1 ihtilâftan doğan ekonomik per deyi de kaldırmak icap eder.”
Sözür. Marshall Plânına intikal ottirilmesi üzerino profesör “Eğe» bu yardım devlotlorin münforlt zuları yorino, blok halinde Avru pahlara yapılsaydı Avrupa federasyonunun temeli çok daha kuvvetli atılabilirdi” dedi. Profesör ayrıca Amerikanın böyle bir Avrupa fede rasyonuna itiraz ctmiyçceğine, zira federasyon fikrinin Amerikanın kuvvetle benimsediği bir fikir o|. duğuna, bundan herhangi ekonomik endişenin doğamıyacağına kani bulunduğunu söyledi
EDİRNE Ştl.EPÎ KAPTANI
LONDRADA
Londra 31 (Küfen) — Mnnıj denizinde kayalara «Is yüzünden oturarak batan Türk bandıralı Edirne çileğinin ItapUni Snbri Çeçen, bugün Londrayn gHerek batma hâdlhrni hakkındakl raporunu Londra Türk « Içihgınc vermiştir. Kendisi Türklyeye hava voliyle kısa bir müddet sonra avdet ödenektir.
Washington hususî muhabirimiz telgrafla bildiriyor:
Hiroşimada patlıyan ilk atom bombası kadar mühim bir hâdise
Başkan Truman hidrojen bombasının imaline derhal başlanmasıpı emretmek üzeredir
^ ashiııgton, 31 (Husuhİ muhabirimiz G. H. Martinden telgrafla) — Hidrojen bombacının İmâline ballanılmak üzeredh VVashing tonda sofi 21 saatten beri yapılan resmi beyanat, bombanın imâli için lüzumlu hazırlıkların, tahmin edildiğinden çok daha ilerlemiş olduğunu gösteriyor.
Hidrojen bombası, Amerikanın ilk üstün atom »HAhını teşkil edecektir. Bu bomba, şimdiden klâsik »ayılabilecek olan uraniu ı bombasından çok farklıdır. Uranium bombasında, a-tomlar tefrik, daha doğrusu fis-sion’a uğramakta idi. Yeni hidrojen silâhında ise. hidrojen atomlarını suni şekilde fission’a uğratarak, müteferrik atomla! birioçtirilmiye gglıçı-kıcaktır. Şu var ki. hidrojen bombasında bu fission’U elde edebilmek için» çok fazla hararete lüzum vardır Bu hararet ise, ancak, normal şekilde a-tom infilâkı husule getirmekle hasıl olabilir. Hiç kimse, hidrojen bombasının fiilen ınfllAk edebileceğine emin delildir. Fakat infilftkln, ilmi hesaplara ııygun olarak meydana geleceği, nazariye ile tamamen ispat edilmiştir.
Atom işlerine memur parlâmento komisyonu, hidrojen bombasını imâl ! edecek endüstri tesislerini teftiş et- ' miş ve komisyonun başkanı Senatör Mac Mahnn. Başkan Trumah’a şahsi tavsiyelerini bildirmişi ir. Komisyon umumî heyetinin görüşünü aksettiren bir rapor yakında Beyaz Saraya takdim edilecektir. İlerde kafi deıecede mlidebber davranmamış olmakla itham edilmekten korkan senatörlerle mebuslar, tesirinin dehşeti, klâsik u-ranlum bombasından bin kere daha fazla olacağı tahmin edilen bu yeni silâhın, hemen imâline geçilmesini tavsiye etmektedirler. Başkan Tru-
Anthony Eden de

seçim mücadelesine
k
başlamış bulunuyor
Eden dedi ki: •‘İngiltere, istikbalini dominyonlara rehin ediyor,,
Londra, 31 A.A. (AFP) — Anthony Eden, kenai seçim bölgesi olan Birmingham civarında kâin Warwtnck-de bu akşam seçim mücadelesine girişmiştir. Eden Muhafazakâr Partinin seçim beyannamesini ele alarak, bu partinin “Amme masrafları yükünü azaltacağını, sanayii ve bütün halk sınıflarını ezen ağır vergileri do indirmeğe çalışacağını beyan etmiştir.
Eden sözlerine devamla, İngiltere-nin şimdiye kadar ancak Dominyonların ve bilhassa Kanadamn yardımı ile ayakta ourabildigini ifade etmiş ve “şimdi de istikbali rehin ediyoruz,, demiştir
Bidault biitçe için itimat reyi istedi
Hans 31 (YİRS.I Fransız Parla mentosu bu sabah toplanarak Hükû metin istediği 19*50 bütçesi üzerindeki beş maddeye oy vermek için müzakerelerde bulunmuştur. Başbakan Mr. Bidault. itimat reyinin verilmesi m istiyerek, şunları söylemiştir:
“Hükümeti devirirseniz, iktidara geçecek yeni hükümet, aynı mali güçlüklerle karşılaşacaktır,,,
Hükümet, birinci madde üzerindi* 7, ikinci maddede 6 ve üçüncü maddede 3 oyluk bir ekseriyet elde etmiştir Dördüncü madde üzerinde verilen oy lar tasnif edilince, 293-293 olduğu gö rülmüştür.
ınan’ın, bu p&rlementer tazyik ve müşavirlerinin ekserisi tarafından iştirak edilen mütalâa karşısında, hidrojen bombasının imaline geçilmesi hususunda, pek yakında emir vereceğine şüphe yoktur.
Maanıafih bu kararın alınması, kolay olmıyacaktır. VVashinglonun yüksek siyasi şahsiyetleri, böyle bir kararın isabeti üzerinde müttefik değildir ve aralarında ihtilâf vardıfr. A-ralarında Albeı t Elnstein de bulunan Istişari Atom Bilginleri Komisyonu, yeni bombanın imâline ahlâki mülâhazalarla muhalif kalmaktadırlar. Hükümetin beş âza«lan mürekkep, a-tonı araştırmaları komitesinde de İttifak yoktur. İki âza, bombanın hemen imâl edilmesini isterken diğer ikisi tamamen muhalif kalmakta ve beşincisi ise mütereddit bulunmaktadır. Bombanın imâline muhalefet e-denlerm başında, hükümetçe teşkil e-dllen atom komisyonunun eski başkanı David Llllenthal bulunmaktadır. Lillenthal’in muhalefeti prensipe değil, tatbikata mütealliktir. Bu zata göre tetkiki lâzım gelen başlıca mesele. Ameril^aıı endüstri potansiyelinin, gittikçe daha kuvvetli üstün a-lom silâhların istihsaline tahsis edileceğidir.
Diğer taraftan Amerikan bahıiye-si mehafilihden yapılan bazı beyanat da. bir çok mütehassısların, üçüncü bir cihan harbinde, atom silâhının tesirine pek de kani olmadıklarını göstermektedir Bu mütehassıslar. A-merikan endüstrisinin faaliyetim başka istikametlere tevcih etmek arzu-1 »undadırlar.. Hidrojen bombasının tarihi ehemmiyeti, müstakbel üstün a-tom stratejisinin yeni bir tetkikini V* tahlilini icap ettirmektedir.
II|^ • I" I” • ••• . •— - • •—
Bulgaristan’da Kolaıof’un ölümünden sonra iç durum
Sofya radyosu, tera Konseyinin bugün toplanacağını yayınladı
Sofya Radyosu İcra Konseyinin bugün toplanacağını yayınlamıştır. Bilindiği gibi Başbakan Kolarofun yerine Poptarr.of, Çan kof veya Çerven-koftan birinin geçeceği tahmin edilmektedir. Bunların içinde en kuvvetlisi hukuk mezunu olan ve şimdiye kadar Moskovanm emirlerini titiz bir sadakatle tatbik eden MakedonyalI Poptamoftur
Müteveffa Başbakan Dimitrof'un kız kardeşi ile evli olan Çervenkofun dört yıllık bir ilk mektep tahsili olmasına mukabil Çankot’un hiç okuma yazma bilmediğinde ısrar edilmektedir.
Kolarofun neden öldürüldüğüne gelince, yapılan muhtelif tahminlerden en fazla hakikate yakın olam şudur; Şovyet Rusyanm tazyikiyle Sofyada-ki Amerikan Elçisinin geri çekilmesini isteyen Bulgar Hükümeti, bu halin bütün diplomatik münasebetlerin kesilmesini intaç edeceği hakkındakl VVashington Hükümetinin kati cevabiyle karşılanmıştı. Kolnrof Moskova-ıun ısrarlarına rağmen Birleşik Amerika Büyük Elçisinin kalmasını tasvip ettiği için temizlenmiştir Kendisi nym zamanda Ölümünden sonra iktidara gelen milliyetçi komünist grupunun başı idi
Ekalliyetlere ait vakıflar
nasıl idare edilecek?
Cemaatler, kendi vakıflarını idare edecek
olan heyeti bizzat seçecekler
Ankara 31 (Huausl muhabirimizden) — Hükümetçe hazırlanarak B, M. Meclisine scvkedılnuş bulunan Cemaatler Seçimi kanun tasarısı Törkıyede müslüman olmıyan azınlıklara ait vakıfların idaresi şekline müteallik bir maddeyi de İhtiva . t-ınektedir. Bu maddeye göre gayrı müelim cemaatler, kendi vakıflarını idare edecek olan heyeti bizzat seçeceklerdir. Bu seçim işinde vakü bırakan hayır sahibinin vazettiği kayıt ve şartlar gözönlln’le bulundurulmakla beraber hazırlanan tasan, bu hususu düzenlemek maksadiylc hır tü zük yapılacağı hükmünü koymaktadır.
Bilindiği gibi Vakıflar Kanunu,
Bugünkü
ündemde
görüşülecek işler
Ev ve dükkan kiralarının serbest bırakılmasına dair önerge tekrar reye konulacak
Ankara 31 (Hususi muhabirimizden) — B, M. Meclisinin yarınki • bugünkü) toplantısında Avrupa İktisadi İşbirliği iskanlar Konseyine katılmak üzere Parise giden Dışişleri Bakanının dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Cemil Salt Barlasın vekillik edeceğine dair olan Cumhurbaşkanlığı tâzkeresf okunacak. Necdet YÜceer’İn Türkiye Enerji Kuru mu hakkındaki teklifinin gündeme alınmasına dair önergesi müzakere olunacaklar.
Yarın, ayrıca Sanayi ve Teşviki Sanayi, Küçük Sanatlar, Yüksek E-konornl Şûrası ve Kooperatifler kanun tasarılarının bu güne kadar Meclise gönderilmemesi sebeplen ve hastalara has ekmek verilmesi işi hakkındakl sözlü sorular cevaplandırılacaktır.
Gündemin ikinci defa görüşülecek maddeleri arasında tescil edilmeyen birleşmelerle bunlardan doğan çocukların tesciline ve gizli kalmış nüfusun cezasız yazılması haklındaki kanun hükmünün ıkı yıl daha uzatılmasına ve Maaş Kanununda yedek-subay memurların ilgilendiren tâdi lâta ait kanun teklif ve tasarılarının İkinci müzakereleri vardır Bundan sonra, geçen celsede nisap hâsı) olmadığı için karara varılamıyan Ankara Milletvekili Arif Çubukçu'nun ev ve dükkân kiralarının bazı şartlarla serbest bırakılması hakkında-ki kanun teklifinin reddine dair ö-nergeler tekrar reye konulacak ve arkasından Yollar Genel Müdürlüğü kuruluş ve görevleri. Köy Enstitüleri kanununun bu okullara küçük kaza merkezindeki ilkokul mezunlarının da alınmasını temin edecek şekilde tâdili. Federal Almanya Cumhuriyeti bandıralı gemilerin Türk limanlarında ve Türkiye Cumhuriyeti bandıralı gemilerin Almanya limanlarında en ziyade müsaadeye mazhar millet, muamelesi görecekleri hak-kındakı anlaşmanın tasdiki ve İşletmeler Eakanhğı kuruluş ve görevleri hakkındakl kanun teklif ve tasarılarının birinci müzakerelerine geçilecektir,
Milli Eğitim Komisyonu çalışmaları
Ankara 31 (Hususi mııhabirimiz-len) — B. M. Meclisi Millî Eğitim Komisyonu. bugünkü toplantısında vaktiyle vilâyet idarelerince müteahhitlere yaptırılıp da bedelleri ödenin iyen köy okulu, öğretmen, sağlık memuru Ve ebe evlen borçlarının hazînece ödenmesi hakkınduki tasarı, Mitli Eğitini Bakanı, henüz İçişleri Bakanı ile görüşmediği için bir karara varamadığını bildirdiğinden, müzakere edilememiştir.
gayrı müslim vakıfları, mülhak vakıflar meyamna almıştı.
Bu vakıfların mütevellilerini, ni» zamnamesınt goıe, Vakıflar İdaresi tâyin ve muhasebelerini tetkik ve tasdik ederdi. ’
Geçen sene Vakıflar Kanununda yapılan bir t/«dılle bunlar mülhak vakıflardan ayrılmış ve idareleri, cemaat tarafından geçilen heyetlere bırakılmıştı.
Ancak o heyetlerin seçiliş tarzları, görev ve yetkileri hakkında kanunda bir sarahat yoktu. Ve bu hal tatbikatta birçok ihtilâflara yol açıyordu
Meclise savkedilen tasan ile yapıl ması istenilen tüzük, işte bu boylıığu dolduracaktır.
Ur ~ ~ r ııi» ”Wı
Türbelerin açılmasına dair kanun tasansı
Bazı hatipler tasarının şiddetle aleyhinde bulundular. Tasarının müzakeresi tehir edildi
Ankara 31 (Iiusuai muhabirimizden) — Tekke ve zaviyelerle türbelerin şeddine ve türbedarlıklarla bu gibi unvanların men ve ilgasına dair olan 877 sayılı kanunun birinci maddesine bir fıkra eklenmesi hakkında-ki kanun tasarısının komisyonda müzakeresine geçilmiştir. Osman Gazi, Orhan Gazi, Fatih ve Barb&rosa ait o-Ianlar gibi milli ve tarihi değeri bulunan türbelerin Müzeler İdaresince halkın ziyaretine açılmasını hedef tutan tasarının müzakeresinde muhtelif hatipler söz almışlardır. Bunlardan Emin Çeliköz. Emin Soysal, Avni Refik ve Yusuf Mardin, tasarıya şiddetle itiraz ederak bunun inkılâp esaslarını zedeleyici mahiyetine işaret »t-mişleıdır. Müzakerelerin sonuna doğ-ru Milli Eğitim Bakanı, komisyondan ayrılmış ve temsilcisi tatmin edici cevaplar veıememiş olduğundan tasarının müzakeresi tehir edilmiştir.
Seçim Kanununun M. Meclisinde müzakeresine 6 şubatta başlanacak
Ankara 31 • Husus! muhabirimizden) — Öğrendiğimize göre Geçici Komisyonca incelenmesi tamamlanmış bulunan, Milletvekilleri Seçimi Kanun tasarısının tâdil edilen şekilde tâbedilrrıestne bugün başlanmıştır. Matbaada mürettipler ve musahhihler fazla mesai yaparak, basımı en kısa bir zamanda bitirmeye çalışmaktadırlar
Bu sıkı mesai ilo tâb işi, önümüzdeki cuma ^ünü bitecek ve metin cumartesi günü milletvekillerine dağıtılacaktır. Buna göre, Seçim Kanunu tasarısı müzakerelerinin 6 şubat pazartesi güniı bavlıyacağına muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Serdar Mulıanuned in İmsin toplantısı
Ankara 31 (Hususi muhabirimizden — Hususi surette memleketimizi ziyaret eden Serdar Muhammed İbrahim, perşembe günü Keşmir hakkında, Pakistan Büyük Elçisinin e-vinde bir basın toplantısı yapacaktır.
Re şad Aydınlı serbest bırakıldı
Ankara 31 (Hususî muhabirimizden) — Suikast ihbarı yapmaktan sanık olarak mevkuten yargılanan Reşad Aydınlımn 1000 lira nakdi kefaletle tahliyesine dün mahkemece karar verilmişti. Aydınlı, bugün bin lirayı temin ederek. Adalet veznesine yatırmış olduğundan, karar gereğince öğleden sonra serbest bırakılmıştır.
Valinin kontrolleri devam ediyor
VgJl ve Belediye Başkanı dün Hm-köyt giderek Hımköylillerln dertlerini dinlemiş ve teftişlerde bulunmuştur. Valiyi HasKöydo büyük bir tezahüratla karşılayan C. H P vv D P. iller: “Al iah, hak vo halk seninle beraberdir. Sana mtltvşckklrlz., demişlerdir. Bu «ura-da h-rtUtın fırından şikâyeti Userlne. Vali fırını Kontrol atmig vo aldığı bir ekmek nhmuneMnin iyi nldugunu ı?CrmU|-tür. Ancak Valinin teftişini haber alan fırıncının bir giln için iyi ekmek çıkardığı İleri sürülünce Vah fırıncıya şunları fidykunlşilr:
S**ni tebrik çelerim. Ama benim habersiz kontrollerim de olur,,.
HsDköylüler Vali ayrılırken sık sık gelmesini rica etmişlerdir.
Polisimiz telsizle teçhiz ediliyor
İstanbul Emniyet Müdürlüğü polis o-tonıobillerinln t.eisls Cihazlarîyle takviyesine karar vermiştir. Emniyet Müdürünün arabası v* diğer birkaç polis a rabnsuın konulacak bu cihazlar müdürlük hlnsRindakl merkesle baftlı olacak vs sevir halındo iken muhavere yapabileceklerdir.
7 Sû bin liraya malolacagı t ab mİ n edilen bu tesisatın hazırlıklarına baçlan-mıçtır.
Su altında kalan evler kurtarıldı
Göstepede Taşocafiı mevkiinde vaktiyle muhacirler tarafından yapılan tahU evler karların süratle erimeni lleerine ansııın au iatUâaına marua kalmıştır. Durumu haber alan Vah ve Belediye Başkanı derhal akılca Ulara gerekil •-mirler vermiş ve İtfaiye vaaılaaıtaiann-dan dn faydalanılarak sular süratle tahliye edilerek vatandaşlar tehlikeden kurt tanımıştır.
Şehir Meclisi bugün topİMuyor
İstanbul Şehir Meclisi şubat devresi toplantılarına bugün saat 14 ten İtibaren baş 1 ayaca icbr. Bu toplantılarda belediye ve öxel İdarenin Oöû bütçesi konuşulacaktır. Bu bütçe 41.860.000 küsur lira olarak hazırlanmıştır. V) madde* den mürekkep olan rtuıname tafsilâtının hulâsasını, müzakerelerin devamı müd* detince okuyucularımı»* vereceği*.
Kızılay balosu
Kızılay Derneği Beyoğlu ilçe subeal» geliri fakir yurttaşlarımıza tahsis edilmek üzere 26 şubat 1950 cumartesi ak« şamı Konak Otelinde saat 22 den «abaha kadar devam edecek olan bir kışlık balo tertip etmiştir.
İsmail Hakkı İzmirli’nin ölüm yıldönümü
Türk feylezof ve Teolokl&rından eski Edebiyat ve liâhiyat Fakülteni Relıi Ord. Prof. İsmail Hakkı İzmirlinin dördüncü ölüm yıldönümü dolayısiyle dün saat 16 dan itibaren Darüşşafaka Lisesinde bir anma türeni tertip edilmiştir. Toplantıda miz alan kıymetli edebiyatçılarımızdan Tahlr Nejat Gencan ile merhumun oğlu tabiiye öğretmeni (delâlettin tzmlrl», İsmail Hakkının şahsiyetini tebarüz ettiren birer konuşma yapmışlardır
Konferans
şubat 1950 perşembe günü saat 18 de Şişli Halkevinde Prof Hilmi Ziya Ülken tarafından (Bir milieUn kişiliğini elde etmesi İçin ilk çare - Destan -) mevzuunda bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir.
İtalyan boksörleri yann geliyorlar
Boks İhtisas Kulübü tarafından şehrimize davet edilen İtalyan Au-dace boks takımı, perşembe guntl İsveç Havayollarının bir uçağı ile saat 5.30 da Yeşilkoye geleceklerdir.
İtalyan boksörleri ilk karşılaşmalar rım cumartesi gecesi saat 21 de Boks İhtisas Kulübü boksörlerine karşı yapacaklardır.
C. II. P. Mcpİİh Grupu toplantısı
Ankara 31 (Husus! muhabirimizden) — C.H.P. Meclis Grupu Genel Kurulu, bugün saat 15 de toplanmış, fakat gündemde görüşülecek bir mevzu olmadığından dağılmıştır.
Ege bölgesine kar yağıyor
İzmir 31 (Hususi muhabirimizden) — Ege bölgesindeki yağış kara çevirmiştir. 3 günden beri ilk defa bu bu akşam, İstanbul uçağı tamire gelebilmiştir.
Giresun vapura da İstanbul uçak yolcularını alarak hareket etmiştir. Bu vapurda doktor Lûtfi Kırdar da bulunmaktadır
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
- 63 -
Hattâ, sanırını, bir kaç defa da esnediğim işitir gibi oldum. Daha sonra mahut uzun, mustatıl altın tabakasının bir suikast Aleti gibi göğsüme doğru uzandığını hissettim. Lâkin ben bütün bunları görmemezlikten gelerek hani harıl okumama devam ediyordum. Derken senin Neşet... — pardon! — bizim Neşet Sabit, mûtadı üzere bir takım sabırsızlık alâmetleri göstermeye başladı. Bir uf! Bir puf! Bir sık sık saate bakmalar; bir kalçalarının üstünde sağdan sola soldan sağa kaykılıp doğrulmalar; bir uzanıp yatar gibi olmalar; bir bacak ve kol uzatışları... Ben yine aldırmıyor, okuyordum. Bunun üzerine, seninki — yok bizimki — kendini tutamadı: “Birader; dedi. Beyhude yoruluyorsun. Nereye varmak istediğini, sanki bu projeyi evvelce okumuş, ezberlemişçesine biliyorum. Demek istiyorsun ki; şu ıssız Anadolu topraklan üzerinde, her biri öbüründen dörder, beşer saat mesafede, birbJürlerlyle her türlü muvasala va-çıtalarından mahrum küçücük, küçücük bir takım insan toplulukları vardır. Otuzar, yirmişer, hattâ onar hanelik bu garip, bu münzevi obalara biz “Köy” adını vermişiz. Halbuki bunların ne topografik, ne ekonomik, ne de idari bakımından hiç bir vahdetleri veya şahsiyetleri olmadığı gibi kendi hallerine bırakıldıkları takdirde ya açlıktan, ya susuzluktan, ya otsuzluktan, ^ya yolsuzluktan silinip gitmeye mahkûmdurlar. Bi---------------------ili
naenalsyh, ’‘Kö.v„ adını verdiğimiz bu küçücük, küçücük ev kümelerini hep bir araya toplayıp bunlardan iki yüzer, üç yüzer, beş yüzer haneli köyler, Komünler, nahiyeler teşkiline doğru gitmeliyiz vesaire... Fakat, maalesef, bu parlak ve orijinal fikir, (bütün parlak ve orijinal fi kirler gibi) her türlü tatbik kabiliyetinden mahrumdur. Ve Vekil Bey, başladı, bizim projeyi “Tatbik kabiliyetinden mahrum., kılan sebeple ri. parmaklarının ucunda bir bir saymaya: I(£ dastro, bütçe, mevcut köy kanunu, hasırlanmakta bulıınan toprak kanunu, İdarî ve mülki mevzuat... ve daha bilmem neler! Sonra — asıl bunu dinleyin! — sonra muhterem muhatabım bütün o büyük devlet adamı tavrını bırakıp işi yârenliğe dökerek diziyle dizimi dürttü ve dedi ki: “Hem bu senin projen bana neyi hatırlattı bilir misin? Ankara'nın hükümet merkezi olması kararlaştığı sıralarda buraya bir Amerikalı iş adamı gelmiş ve bize tek bir binadan mürekkep bir şehir kurmak teklifinde bulunmuştu: Bu şehir. Devlet Reisi sarayı ile. Millet Mec hsiyle, vekâletleriyle, bankalariyle. mağuzala-rjyle, sinemalariyle, tiyatrolariyle ve yüz yüz elli bin kişilik bir nüfusun iskânına yetecek apartı-manlarlyle bir kocaman “GrafO-cıH., içine rahat rahat, kolay kolay yerleşebilecekti. İşte...,, Sözünü, hiç değilse burada kesmek için hemen kâğıtlarımı toparlayıp ayağa kalktım ve aynı şakacı tavrıyla ona dedim ki: “Amerikalının sözünü dinleseydik, belki de, çok iyi bir harekette bulunmuş olurduk. Evvtlfi: Urbanızm bakımından olsun, sıhhat ve rahatlık bakımından olsun, zevk bakımından olsun ortaya bu kadar inestetik, bu kadar irrasyonel bir şehir çıkarmak hatasına düşmezdik. Saniyen: — Bu kelimeyi, Neşet in gözleri içine bakarak iki defa 312
tekrar ettim. — Saniıırtı: tik inkılâp ekıyunizİH en hamleli unsurlarının arsa ııfarı
içinde yıpranıp gitmelerini önler vc bu suretle “Milli Mücadele,, ahlAknun devamını tenim etnıb olurduk.,,
“Hiç şüphesiz, bu acı sözler, birer para-dokutan ibaretti ama. Neşet Sabit’i bütün o resmi ve bürokratik tantanesiyle oturduğu yer de çökertmeye kâfi geldi.,,
♦ ♦ ♦
XI.
Kundak oyıınn ve kundakta bir komünist
Nebile. kocası Hamdı Beyi, gün geçtikçe daha İyi nnlıyacağına gitgide hemen hiç anla maz olmuştu. İşte .evlilik hayatlarının, nere deyse. bu, altıncı ayı idi ama. Haindi Bey, genç kız için, bütün acaytyliklerıyk' hâlâ o İlk gecenin, o ilk gecelerin esrarlı adamı olmakta de-vanı ediyordu. Bütün acayiplikleri mİ? lâkin. Hamdı Beyin acayiplikleri neydi? Nebile, bunu da pek iyi bilmiyordu. Yatak odasındaki bazı fcapnalerlne, bazı huysuzluklarına, bazı kötü itiyatlarına göz yumulacak olursa Haindi Bey» her zaman» her yerde görülen kendi halinde yüz binlerce İnsandan ayırt etmek için ortada belli başlı bir sebep kalmazdı. Hattâ, naziklik iyi yüreklilik, Alicenaplık bakımından Komiser Hanıdi Bey, bunların çoğundan üstün sayılabilirdi. Nebile’nln kopris, huysuzluk, kötü itiyat dediği şeyler ise, kendi idareli, tedbirli hareketleri sayesinde farkedilmiyecek derecede ha fıflemiş. azalmış; hemen hemen tabanlarının altındaki o mahut okşamalara, öpmelere, yala-313
ma ve gıdıklamalara inhisar etmişti. Hamdı Bey, bu işlere koyulur koyulmaz, genç kadın, kâh katılırcasına kahkahalar salıvererek, kâlı vücudunu bir yay gibi kasıp görerek, kâh kıvranıp büzülerek, kâlı tepeden tırnağa tltnyoı gibi görünerek gıdıklanan bir mahlûkun bütün histerik hareketlerini taklit ede ede, evliliklerinin İlk gecelerinde nice haileli sahnelere sebebiyet vermiş olan bu tabnnaltı meselesini, nihayet bir zararsız oyun halijıe sokmak yolunu bulmuştu. Gerçi, hemen her gece, saatlerce süren bu zoraki jimnastik, — rahat ve yumuşak bir yatak içinde ve ufki bir vaziyette cereyan etmekle beraber — genç kadını epeyce yoruyor du ama, kocasının keyfini yerine getirmek ve onun gergin- sinirlerini gevşetip sâkin bir uyku ya kavuşmak bakımından ona. başvurulabilecek çarelerin yine en iyisi gibi geliyordu.
Fakat, bu hal, böyle ne vakte kadar sürüp gidecekti? İşte, evlendiklerinin şıı altıncı ayın da. Ncblle'nin bir türlü aydınlatamadığı karanlık noktalardan biri asıl buydu. Hele kendinden evvelkilerin, birbiri ardısıra uğradıkları Akıbet ha tırma geldikçe bu karanlık nokta, onun önün de baş döndüren, göz karartan bir uçurum gibi açılıyor, derinleşiyor; uğursuz, korkunç bir mahiyet. alıyordu. Kaç defa koşup annesine içini dökmek istedi; kaç defa kız kardeşleriyle dertleşmeye kalkıştı. Fakat, utangaçlığından mı, ki-birinden mi, karakterinin sertliğinden mi. nedir, bir türlü yapamadı. Son günlerde akrabalarından bir “Ruh Hastalığı,, doktoruna yazısını de ğlştlrerek anonim bir mektup göndermeyi ve bu mektupta altı aydan beri — şüphesiz isim vermeksizin — Hamdı Bey üzerinde yaptığı müşahedelerle bunların kendisinde uyandırdığı endişeleri anlatarak ondan doktorca bir “Teşhis, istemeyi düşündü. Sonra bundan da vazgeçti.
31i
Belki “Müşahede,, vc “Endişe., dediği şeyler birer vehimden ibaretti. Belki, her erkekte böyle huylar ola bilirdi. Belki de, kimbilir, belki de. kocasının kendisinde en çok beğenip sevdiği taraf ayaklarıydı. Nebile, her sabah, kocası işine gittikten sonra, yıkanıp giyinmeden önce, bu ayakları, merak ve tecessüsle uzun uzadıya gözden geçirirdi ve bunlarda bir fevkalâdelik keşfetmek şöyle dursun, hattâ, bunların pek güzel denilecek bir yerini de bulamazdı. Zira, onca güzel denilebilecek kadın ayaklarının birinci vasfı mini minicik ve tombul tombul olmaktı. Halbuki, kendisininkiler, uzun, İnce ve biraz da köprülüydü. Kundura numarası ise otuz altı buçuktan aşağı değildi. Nebile, eğilip tabanlarının altını tetkik ederdi: Tabanlarının derisi, eskiden beri böyle ipek gibi yumuşak ve toz pembe miydi? Yoksa, Hamdi Beyin mütemadi dil ve dudak temasları mıdır ki, onlara, bazı asil ve müstesna ellerin avuç içlerinde görülen bu yumuşaklığı, bu pembeliği vermişti? Nebile, gitgide, küçük ve toparlak topukiariyle parmaklarının teşekkülünde de bir c&Bİbell çizgi ve şekil zarafeti bulmaya başlamıştı. Hele baş parmaklarının öbürlerinden tatlı bir inhina ile öyle bir ayrılışı vardı ki. onlara, âdeta başlı başına bir şahsiyet verir gibiydi. Sudan aceleyle çıkıp banyonun koyu renk damaları üstünde ıslak adımlarla dolaştığı bazı günler, bir taraftan kurulanır, hır taraftan terliklerini giyerken ardında bıraktığı izlere bir göz atmaktan kendini alamıyor; bu izlerde iri birer kelebek gölgelerini andıran tatlı bir hareketlilik görür gibi oluyordu.
(Devamı var)
315
1 Şubat 1950
YENİ ÎSTAMîTL
Sayfa 8
GÜNÜN EKONOMİK
HAREKETLERİ
Monnet Plânı ve Fransız ekonomisinin kalkınması
Şehrimizde bulunan Tarls ve Bordcauı Üniversiteleri profesörlerinden M, Duvcrger, dün ve evvelki gün Üniversitemiz Hukuk Fakültesinde iki konferans vermiştir. Evvelki güıı “Yirmine! asır demokrasisi,, mevzuu üzerinde konuşan profesör, dün de “Monnet plânı ve Fransız ekonomisinin kalkınması., mevzuunu ele alarak çok faydalı noktalara temas etmiştir. Monnet plânının Fransa da sağladığı hizmetlerin İktisadî kalkınma yolunda büyük gayretler Ha rf eden memleketimizde geniş nliîka uyandı rncağı şüphesizdir. Bu mülâhaza ile profesörün dünkü konuşmasının bir hulâsasını o-kuyııcularımıuı vermeyi münasip bulduk.
« ■ ■ I ■ ■
Profesör Duverger, Monnet Plânı üzerindeki görüşlerini 4 kısma ayırarak mütalâa etmiştir.
j LK önce mezkûr plâna neden
I lüzum görüldüğü meselesini ele ’ alan profesör, bu mevzuda iki esaslı fikrin, plânın temelini teşkil ettiğini söylemiştir:
1 — Bunlardan birincisi, imâr ve kalkınmanın muayyen bir nizam dahilinde olması icap ettiği keyfiyetidir. İntizama konulacak olan imâr işinde ilk önce hangi faaliyetin ön plâna alınacağı keyfiyetinin tesbiti mühimdir. Profesöre göre, takaddüm halikını istihlâkten evvel teçhizata bahşetmen, evlerden önce fabrikalar inşa edilmelidir.
2 — İkinci fikre gelince, inşa etmek
kâfi değildir. Zira Fransız ekonomisi, hattâ harpten önce dahi esasen bu sahada tatminkâr bir manzara arzet-memekte idi. Binaenaleyh aynı zamanda Fransanın istihsal sahasındaki teçhizatını da modernleştirmek ve tahrip edilenleri tâdil ve inkişaf ettirmek icap etmektedir. Bunun neticesi olarak Monnet plânına daha doğru bir ifade ile “modernleşme ve teçhizatlanma plânı., da denilebilir? .... J
I J LÂNA neden lüzum görüldüğü ■ meselesini böylece hulâsa ettikten sonra, profesörün, plânın mev-dana getirilmesi mevzuu etrafındaki görüşlerini şu şekilde toplıyabiliriz:
1 — İlk Önce umumî plân komiserliği mevzuunu ele almak icap eder. Bu komiserlik doğrudan doğruya Başvekâlete bağlı müstakil bir teşekküldür. Plân, tasarıyı düşünen ve tatbikat sahasına koyan Jean Monnet tarafından sevk ve idare edilir. Politik bir insan olmaktan ziyade. halkın içinden yetişmiş bir şahsiyet olan ve onunla temasını kaybetmemiş bulunan Jean Monnet, yorulmaz bir gayret ve fedakârlığa kaçan bir azimle bu plânı tahakkuk ettirmeye muvaffak olmuştur. Halkı, Fransız köylüsünü iyi bilen bu insan, onun ihtiyaçlarını ve kalkınmasını en yakından takdir edebilecek durumda idi.
Ayrıca Monnet’nin plânı, nispeten köylü muhitini de hazırlanmış bir vaziyette bulmuştu. Harp zamanı Fransız köylülerinden çoğu, gıda maddelerine olan ihtiyaç dolayısiyle büyük kazançlar temin etmişlerdi. Büyük bir kiyaset göstererek bu paranın kıymetini kaybedeceğini takdir eden köylülerr bütün servetlerini zirai sahada faydası görülecek teçhizata (traktör, pulluk vesaire) yatırmışlardı. 1946 senesinde Monnet plânı tatbik sahasına konulurken, alâkadar teşkilât. Fransız köylüsünü de modern teçhizatla âdeta çevrilmiş bir vaziyette hazır buldu.
2 — İkinci olarak plânın hazırlanması işiyle uğraşacak organlara temas eden profesör, hu işin istihsale göre ihtisaslaşmış 30 kadar komisyona tevdi edildiğine işaret etmiştir. Bu komisyonların her birinde şu elemanlar bulunuyordu:
a - Amele sendikaları, murahhasları,
b - Patron mümessilleri,
c - Teknisyenler (mühendisler, iktisatçılar ilh...)
d - Devlet mümessilleri.
Bu komisyonlar bir taraftan 1946 dakl Fransız İstihsalinin bilançosunu tanzim etmişler, diğer taraftan da gelecek 4 sene için (yani 1947. 1948. 1949, 1950 seneleri için) teçhizat! anma ve modernleşme hususundaki tahminleri yapmışlardır. Monnet Plâ
Bir müddet önce memleketimizi ziyaret ederek konferanslar veren değerli Fransız profesörlerinden Françoıs Perrou* ile Henri Laufen-bourger’nın “Yeni İstanbul” yazı ailesine iltihak ettiklerini vaktinde bildirmiştik.
Bu iki üstadın Pariaten gönderdikleri yazılar gelmeğe başlamıştır Yarın bu sütunlarda, Prof. H. Laufenburger’in dünyada neşir hakkı nı “Yeni İstanbul*'» verdiği “Âmme borçları devamlı olarak yükseltilebilir mi?” başlıklı makalesini neşredeceğiz.
nı. bilâhare Marshall Plânı resmi vâdesi olan 1952 senesine kadar uzatılmıştır.
ÜÇÜNCÜ mesele olarak plânın tatbikatı mevzuunu tetkik eden profesör, önce plânın mekanizması meselesine temas etmek icap ettiğini belirtmiştir. Bu mekanizma ânırne veya hususi sektör bahis mevzuu oluşuna göre değişir. Âmme sektöründe Devlet, plânda ele alınmış teçhizat ve modernleşme işlerini doğrudan doğruya yapar; bu soktur, şimendiferler, madenler, elektrik, gaz ve millileştirilmiş teşebbüsleri ihtiva eder. Bahis mevzuu işlerin bazıları çok geniş bir faaliyeti icap ettirir. Bu sahada yapılan işler ve Monnet Plânının yardımiyle meydana getirilen büyük başarılar hakkında bir fikir vermek için, harp içinde tahrip edilen 3500 köprünün bu plân sayesinde yeniden yapıldığını, 30 kilometrelik bir arazi içinde inşa edilmekte olan Gânissiat barajının, dünyanın en büyük elektrik santrallanndan biri olacağını, Havre limanının modern liman tesisatının, Avrupanın başta gelen limanların ınkine muadil olduğunu, ilh... zikredebiliriz.
Monnet Plânının hu sahada başardığı işlerin azametini tebarüz ettirmek için, günde 1 milyar frank, yani 10 milyon Türk lirası miktarındaki bir sarfiyatı tazammun ettiğini hatırlatırsak, bu büyük eserin tatbikatı hakkında en geniş ve tatminkâr bir noktayı tebarüz ettirmiş oluruz.
Mamafih Monnet Plânının tatbiki da büyük güçlüklerle karşılaşmıştır: İptidaî madde ve makina eksikliği 1948 e kadar tesirini göstermiş, finansman ihtiyacının umumiyetle tek kaynak olan vergi ile teinin edilişi yoluna gidilmiştir.
NİHAYET Monnet Plânının neticelerini tahlil eden profesör, şu müşahede üzerinde durmaktadır:
Plânın neticeleri hususunda varılacak müspet kanaatin en bariz delili, 1948 sonundan itibaren Fransada hissedilen İktisadî ve mali kalkınmadır. Filhakika rakam vermek icap ederse, Fransız istihsali 1938 yılı 100 esas itibariyle 1946 da 76 endeksine düşmüş. 1948 de İse 102 endeksine varmışı ir. Bugünlerde istihsal endeksinin 120 civarında olduğu ve en yüksek endeks olan 1929 endeksine yaklaştığını ve 1952 ye doğru da bu nispetleri geçeceği tahmin olunmaktadır.
Varılan bu netice. hiç şüphesiz münhasıran Monnet Plânının eseri değildir. Burada bütün Fransızların sarfettikleri büyük gayretlerin tesiri okluğu muhakkaktır. Mamafih, bu kalkınmada, plâna terettüp eden büyük hissenin delili, istihsal artışının istihlâk mallarından ziyade teçhiz mallarında belirdiğidir. Netckim 1038 senesi için esas olarak 100 kabul e-dilirse, istihlâk malları mevcudu 1946 da 84 e düşmüş. 1948 de 96 ya yükselmiş. halbuki teçhizat malları mevcudu ise 1948 de 140 a kadar yükselmiştir. Bu Fransız istihsalinin ilerdeki kudretinin bir garantisidir.
Aynı zamanda en son olarak şunu da ilâve edebiliriz ki, Monnet Plânının Fransız ekonomisinin kalkınmasındaki büyük rolünü belirten açık delillerden biri de, Cenubi Amerika Devletleri, Pakistan gibi birçok memleketlerin Fransaya bu plânı tetkik için heyetler göndermiş olmasıdır.
Yugoslavyanrn ekonomik manzarası
Belgrad — Hususî Muhabirimiz L. T. Reldan bildiriyor
Belgrad sokaklarında. Bosna-Her-sek, Dnlmaçya ve Karadağm rengârenk elbiseli köylülerine tesadüf edilmese, halkın koyu renk kılığı. Yugoslav payitahtına pek sıkıcı bir manzara verecektir. Tlto Yugoslavy asında mensucat hâlâ vesikaya bağlıdır ve halk, ananevi milli kılıklarını tercih etmese, mahdut miktarda ve Standard modeli! kumaşlarla iktifa etmek mecburiyetinde kalır. Gerek kadın, eerek-se de erkek modasına bu Standard kumaşlar hâkimdir .Bu itibarla köylünün. sandıktaki eski milli esvaplarını çıkararak, kumaş kuponlarını el altından satmasına hayret etmemek lâzımdır. Çünkü devletleştirilmiş olan Yugoslav mensucat fabrikaları, orduya verdikleri kumaşlardan gavnsı için, pek de elverişli malzeme kullanmamaktadır.
Yugoslnvyanın hemen bütün istihsali dc, mensucat sektöründe olduğu gibi, bir kaç model etrafında standartlaşmak temayülündedir. Yerli otomobiller. traktörler, ziraat makineleri v.s„ bir kaç tipe inhisar etmekte ve bu yüzden bugünkü Yugoslavyadaki hayat da bariz bir yeknasaklığa doğru gitmektedir.
Resmî Yugoslav makamları hu basitleşmeyi ve yeknasaklığı artık istihsalde ideal bir şekil olarak değil, düzeltilmesi icap eden bir zaaf alâmeti telâkki etmektedirler. Zaten bazı malları büyük fedakârlıklarla memlekette pahalıya m a) etmektense, ucuza ithal etmenin daha uygun olacağı fikri de yer etmeğe başlamıştır: Yugoslav İktisadî devletçiliği, ağır ağır bldoyette-ki mübalâğalı iddialarından vazgeçmek üzeredir.
Bununla beraber Yugoslav beş yıllık plânı ve Titonıın umumi ekonomi programı, birçok kusur ve hatalara rağmen, şayanı hayret bir muvaffakiyet kaydetmiştir. Bunu daha Bel-grada varırken, farketmek mümkündür. Ekserisi eski lokomotif ve vagonlardan mürekkep trenler çok kalabalık olmakla beraber tarifeye uygun olarak işlemekte ve temiz tutul-
DÜNYA HABERLERİ
İngiltere ve İskandinav meni- ı leketlcri arasında turistler için döviz tahdidatı kaldırıldı
★ Londra, 31 ı YİRS) — İngiltere ve İskandinav memleketleri arasında imzalanan ticari anlaşmada, ilgili memleketleri ziyaret edecek turistlerin, götürecekleri para Üzerindeki bütün tahdidat kaldırılmıştır.
Yunanistan ihracatında durgunluk görülüyor
★ Atina, (Reuter . Hususi) — Yunan ihracatçılarından gelen haberlere göre. Yunan mahsulleri ihracatı, bilhassa Kore ve Sultana U-zümleriyle tütün piyasalarında, tamamen durmuştur. İhracat durgunluğunun başlıca sebebi, Türki-yenin fiyatları yüzde 25 nispetinde düşürmesi ve Kore üzümleri mevzuunda Amerikan rekabetinin ağırlığının milletlerarası pazarlarda kendini hissettirmesi hâdisesidir.
Fransız.-Alnıaıı ticaret anlaşması
★ Londra, 31 (YİRS) — Dün Fransa ve Batı Almanya arasında imzalanan ticaret anlaşmasına göre, I Fransanın Batı Almanyaya ihracatı iki misli ve Batı Almanyanın Fransaya ihracatı da üçte bir nispetinde artacaktır.
Diğer taraftan, mübadelelerin yüzde 60 nispetinde serbest yapılması da kabul edilmiştir.
Altın fiyatları düşüyor
★ Parla. 31 (YİRS) - Külçe allııu
, düşmeğe nevam etmiştir. Bugünkü borsa muamelelerinde külçe 566 bin franktan ve Napnl&m 1210 franktan muamele görmüştü!
maktadır. Ana hatlarda görülen bu *n-tizam, tali hatlarda da nazarı dikkati çekmektedir. Belgradda şehir münakalâtı. taksilerin hemen tamamen ortadan kalkmış olmasına rağmen, oldukça iyidir ve Italyan menşeli modern otobüslerle temin edilmekledir.
Çok geniş olan inşaat faaliyeti bilhassa nazarı dikkati çekmektedir. Belgrad, Avrupanın en çok bombardıman edilen şehirlerinden olduğu halde, bugün bombardımanların tahribatı tamamen ortadan kalkmıştır. Buna rağmen mesken buhranı, vilâyetlerde bile, hâd bir vaziyettedir. Hâlen Belgrada büyük ve yepyeni bir mahalle kazandırarak, 250 bin insanı barındıracak olan muazzam bir inşaat projesinin tahakkukuna çalışılmaktadır. Bu yeni mahalle, Sava nehrinin Tunaya döküldüğü yer civarındaki bataklık arazide kurulmaktadır. Eski Belgrada köprülerle bağlanacak olan bu yeni mahalleye, hükümet binaları yabancı elçilikler yerleştirilecek ve (e-nl bir üniversite ile gayet geniş talebe yurtları yapılacaktır.
Yugoslav istihsali, Sovyetler birliği ve Kominform devletlerinden yapılan ithalâtın tamamen kesilmesine rağmen aksamamıştır. 1947 de tatbikin» başlanan beş yıllık plânın, ziraî karakteri hâkim olan Yııgoslavyayı daha şimdiden modern bir endüstri devleti haline getirdiğine şüphe yoktur. Şu var ki hu neticeye halkın büyük fedakârlıkları sayesinde vâsıl olunabilmiştir.
Yugoslav ekonomisinin en mühim dâvası kalifiye işçi noksanıdır. Yugoslav sanayii, tecrübeli sanayi işçisi yerine. hâlâ acemi köylüleri ve gençlerden mütevekkil gönüllü iş taburlarını kullanmak zorundadır. Bu gönüllü taburlarının. münhasıran propaganda maksadıyla çalıştırıldıkları ve ekonomik kifayetleri olmadığı hakkındakl iddialar yanlıştır. Harabelerin temizlenmesi. yeni kara ve demiryollarının inşası, bataklık kurutulması gibi bir çok işler, ancak bu genç işçi taburları sayesinde yapılabilmiştir.
İktisadî İşbirliği İdaresinin kredi tevziatı
★ VVashington, 31 A. A. (AFP) — İktisadi İşbirliği İdaresi aşağıdaki memleketlere 21.896.000 dolar tutarında yeni krediler açmıştır. Büyük Britanya 5.000.000 dolar, Kanedadnn gelen kerestelere sarfedilmek üzere 5.540.000 doları, Avu8tur.va.va, 2.880.000 doları. Birleşik Amerikadan gelen unlar için sarfedilmek üzere 2.940.000 doları, lıalyaya 6.160.000 . doları ‘Edison” şirketi şubesinin açılması ve “İlvaM cemiyetinin iki fabrika kurması için olmak üzere 6.719.000 dolar, Norveç’e 150.000 doları inşaat kerestesi ve marangozluk için olmak üzere 160.000 dolar verilecektir.
İsveç İMİçre.ve tereyağı yolluyor
★ Bern, 31 (YİRS) — İsveç Hükümeti. şubat ve mart aylarında Is-vlçreye 3,1 milyon frank kıymetinde 500 ton tereyağı gönderecektir.
Butf Almanyıuıııı ticaret anlaşmaları
★ Berlin. 31 (YİRS) — Bonn Hükümetinin açıkladığına göre Batı Almanya. İtalya ve İngiltere ile pazartesi günü Fransa ile imzalanan ticaret anlaşmasına benzer muahedeler akdetmek tasavvurun-dadır.
Diğer taıaftan, Batı Almanya ve Britanya arasında bir ticaret anlaşmasının imzalanması için 15 şubatta, Frankfurt şehrinde görüşmelere başlanacağı bildirilmektedir.
Maliye bütçesi dun de görüşüldü
Maliye Bakanı “ben mali istikbalimizin endişe verici olduğunu söylemedim,, diyor
Ankara 31 (Hususi muhabirimizden) — Bütçe Komisyonunun bugünkü toplantısında Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal. Emlâk Bankasının şimdiye kadar Devletçe ödenmiş sermayesinin 42 milyon lira olduğunu, 15 milyon liralık istikraz akdetme salâhiyeti ile 57 milyon liraya yükseldiğini bildirmiş ve hu miktarın her yıl beşer milyon lira ödenmek suretiyle 100 milyon liraya iblâğı icap ettiğini, fakat buna rağmen bu yıl ancak bir milyon lira tediye edildiğini beyan etmiştir.
Bundan sonra Abidin Potuoğlu'-nun mütalâasına cevap veren Bakan, demiştir ki:
“— Ben mail istikbalimizin endişe verici olduğunu ifade etmedim. Vergi ıslahatı, güçlükleri ıslah edilmektedir, Hazine muhasebemiz, bir hazine bilânçosu tanzimine müsait değildir. Bütün Devlet emvalinin bilançosunu yapmak ise daha güçtür. Esasen ancak bazı mahdut memleketler, bunu yapabilmektedirler. Bütçede karşılığı olmadığı halde, masraf yapan idare memurları hakkında ayrıca inzibati ceza tatbiki için Başbakanlık nezdinde teşebbüslerde bulunulmuştur.
Yeni maden! paraların basılması, dört senede ikmal edilecektir. Bu paralar 60 milyon lira kıymetinde ve 450 milyon adet olacaktır.
Türk parasına itimatsızlık bahis mevzuu olamaz. Yalnız, İngiliz Lirasının kıymeti düşürüldükten sonra, bizim de devalüasyon yapacağımız hususunda bir tereddüt izhar edilmiştir. Fakat bu tereddüt, sonradan zail olmuştur.,,
Bundan sonra içme suyu için Ankara Belediyesine yardım .olarak bütçeye konulan 500 bin lira tahsisat kabuH edilmiş, Çocuk Esirgeme Kurumu için konuları 30 bin lira. 75 bin liraya çıkarılmış ve Türk Millî Eğitim Derneği için 40 bin lira yardım kabul edilmiştir.
Muamele Vergisine dair Maliye Bakanına bazı sualler soruldu
Ankara 31 (Hususi muhabirimizden) — Hıfzı Oğuz BekaUı. Meclis Başkanlığına bir sözlü soru önergesi vererek, Maliye Bakanından Muamele Vergisi mevzuu hakkında b ^.ı sualler sormuştur. Bekata. bu önergesinde:
1 — Muamele Vergisi, sanayi hayatımızın inkişafını önlediği gibi, mevcut sanayiimizin parçalanmasına ve dağılmasına Amil olmuştur
2 — Aradaki çok nispetsiz vergi farkları dolayısiyle büyük ve küçük sanayi arasında; mahiyeti itibariyle de vergi kaçakçılıklarına meydan vermesi yüzünden büyük sanayi müessesleri arasında haksız rekabetlere yol açmıştır.
3 — Kontrolünün güç olduğu ve formaliteleri bakımından da sanayiimizi tazyik ettiği anlaşılmıştır.
4 — İntikali mahiyet taşıması ve zarurî ihtiyaç maddelerini şümulü içinde bulundurması cihetiyle de geniş halk kütlelerinin hayat pahalılığı karşısındaki durumunu ağırlaştırın ıştır.
5 — Muamele Vergisinden muaf olmak için müessesede çalışanların -sahibi dahil - beş kişiyi ve kullanılan muharrik kuvvetin de 2 beygiri geçmemesi şartı dolayısiyle iş yerlerinin büyümelerine de imkân vermediğinden yalnız vergiye tâbi olanlar değil, vergiden muaf olanlar dahi yıllardan beri bu vergiden şikâyetçi bulunuyorlar,, demektedir.
Armatörlerle Denizyolları
idaresi arasında anlaşma
Denizyolları Umum Müdürü, yük nakliyatı serbest bırakıldığı takdirde, nasıl işbirliği yapılacağını anlatıyor
Armatörlere yük nakliyatında serbesti verilmesi hakkındaki kanun tasarısının Büyük Millet Meclisine sev kcdilmiş bulunması denizcilik âlemimizde günün mühim mevzuunu eşki! etmektedir. Birkaç kür evvel Armatörler Birliğinin bazı üyeleri Denizyollarına giderek tasarının kanunlaşmasından sonra tutulacak çalışma yolu hakkında idare erkâniyle fikir teatisinde bulunmuşlardır.
Bu hususta bilgisine müracaat olunan Denizyolları Umum Müdürü gazetecilere şunları söylemiştir;
"— Ulaştırma Bakanımız sayın Kemal Satır geçen ay îstanbulda bulunduğu sırada Armatörler Birliğini ziyaret ederek Türk denizciliğinin İstikbalini emniyet altına alacak ve tabiî inkişafını sağlıyacak tedbirler ü-zerinde hasbıhallerde bulunmuş ve armatörlerimize bazı öğütler vermişti.
Armatörler kadar idaremizi de ilgilendiren ve armatörlerle işbirliği yapmamızı veya onların bu maksatla yapacakları teşebbüslere iltihakımızı tazammun eden bu öğütlere uyarak fikir teatisinde bulunmak ve müşterek çalışmanın esaslarını tesbit etmek hususunda aramızda mutabık kalmıştık. Geçen cuma günü yaptığımız toplantı bu- vadide ilk adımı teşkil ediyor, Bu toplantıda neler görünüldü ğiinü söylemeden evvel deniz ticare timizin yakın mazisi ile bugünkü durumuna ve bu arada diğer memle ketler denizcilerinin çalışma şekillerine kısaca teması faydalı buluyorum.”
”1933 yılında yürürlüğe giren 2239 sayılı Denizyolları işletme Kanunun dan evvelki devrede İnsan ve eşya nakliyatı devlet işletmesi ile hususi armatörler kabotaj nakliyatını eşit şartlar içinde yapıyorlar ve blrbirle-riyle rekabet halinde bulunuyorlardı.
Deniz işletmeciliğinin hususiyetlerinden birisi de rekabete az mütehammil oluşudur. Hâl böyle iken resmî ve hususi armatörlerimiz aralarındak; rekabeti lüzum ve tahammülün çok ötesine götürmüşlerdir.
Gülünç ve acıklı safhaları çoğumuzun hâtıralarından henüz silinmemiş bulunan bu türlü rekabet, içtimai ve iktisadi hayatımızın nakliyecilikten
İşsizlik sigortası
Milletlerarası sözleşmeye göre, Tiirk işçisi hakkında yeni bir sigorta kanunu hazırlanacak
Ankara 31 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisi, Çalışma Komisyonu bugün Milletlerara-rasi Çalışma Konferansının 1919 VVashington toplantısında kabul olunan ı işsizlik hakkındaki 2 numaralı sözleşme) ntn tasdikına dair kanun tasarısını müzakere ve kabul etmiştir. Üyesi bulunduğumuz Milletlerarası Çalışma Teşkilâtının birinci Konferansında kabul edilen bu sözleşmenin amacı, her memlekette işsizlikle savaşabilmeyi kolaylaştırmak üzere işsizlerin sayıları ve durumları hakkında istatistikler hazırlanmasını ve bu hususta memleketler arasında bir kıyaslanmaya imkân hâsıl olabilmesi için bunlardan birer nüshasının Milletlerarası Çalışma Bürosuna gönderilmesini sağlamaktadır.
Sözleşmenin üçüncü maddesi bir işsizlik sigortası kurulmasını kabul etmektedir. Buna nazaran Hükümetimiz, Türk işçisi içm çok mühim bir noksanlık olan bu kanunu da hazırlamayı taaahhiit etmiş bulunmaktadır. Ayrıca İş ve İşçi Bulma Kurumu da bu sözleşmeye katılmamızın kanuniyet kesbetmesi üzerine faaliyetlerine daha rasyonel ve daha verimli bir istikamet vermek mecburiyetinde kalacaktır.
beklediği İntizam, emniyet ve istikrarı haleldar ettikten başka, İcabında donanmamıza yardımcılık vazifesini görerek ticaret filomuzu yıpratmış, bu sahaya yatırılmış milli servetin heder olup gitmesine ve deniz ticaretimizin gerilemesine sebep olmuştur.
Yıkıcı rekabetin bu vahim neticeleridir ki 2239 sayılı kanunla devlet inhisarını meydana getirmiştir.
Son bir iki yılda alınan gemilerle hususi teşebbüs elindeki şilep filosunun tonajı bugünkü memleket ihtiyaçlarının üstüne çıkmış bulunmaktadır. Navlunların düşmesi sebebiyle yabancı denizlerde çalışmak oldukça güçleşmiştlr. İstikbal, karanlık olmamakla beraber, tedbirli olmakta gevseklik göstermeğe de müsait değildir.
Başka memleketlerin pek büyük tonajlara malik kumpanyaları bayrak farkı gözetmeksizin aralarında birlenip muazzam kuvvetler teşkil ediyorlar. Hukuki ve mali bakımlardan kuruluşlarında bazı farklar görülmekle beraber bu birlikler gaye hususunda birleniyorlar. Müşterek gayeyi başlıca şu dört, noktada hulâsa etmek mümkündür:
1) Yıkıcı rekabeti kaldırmak,
2) Navlunlarda nisbi istikrar sağlamak,
3) Deniz ticareti mevzuunda alına* cak tedbirler hususunda devlet-* lere rehberlik etmek.
4) Deniz ticaretinin mühim uzuvlarından sayılan acenteliklerin büyük ve emin teşekküller elinde daha ehven şartlarla ve ehliyetle ifasını temin etmek
İşte, biz resmi ve hususî Türk armatörlerinin üzerinde durduğumuz ve bu konuşmamıza mevzu olan toplantıda ana hatlarını tetkik ettiğimiz konu budur.
Denizciliğimizi ayakta tutacak ve geliştirecek tedbirlerin tamamını devletten hekliyemeylz. Bu vadide bizzat armatörlere düşen esaslı vazifeler vardır. Bunların başında, ferdî menfaat politikasını terkedip meslekî ve milli menfaatlerin icaplarına hüsnüniyetle uyarak derhal bir işbirliği müessescM vücuda getirmek geliyor. Bizim kanaatimiz bu merkezdedir.”
İstanbul limanından ihracat
Aralık ayında, kasını ayına nazaran 15 milyon küsur bir artış var
Ticaret Odası tarafından verilen menşe şehâdetnameleri kavıdlarına göre, aralık avında İstanbul limanından muhtelif memleketlere 19.635.101 kiloluk ihracat olmuştur. Bu miktarın kıymeti 39.191.021 lirayı bulmuştur. Kasını ayındaki ihracatın kıymeti ise 23.923.656 liradan ı-baretti. Arada 15.567.365 liralık bir artış müşahede edilmektedir.
Bu bir aylık ihracatımızı maddeler itibariyle bir tasnife tâbi tutacak olursak yüzde altmışını yaprak tütün. yüzde on beşini iç fındık teşkil etmektedir;
İhraç edilen maddeler arasında tiftik, yumurta yüzde üçü, deri, ceviz kütüğü ise yüzde ikiyi teşkil etmektedir.
Ekmek fiatleri hakkında tetkikler ,
Buğday fiatlerİndeki düşüklük yüzünden, ekmek fiatlerinin ucuzhya-cağı yazılmıştı. Bugünlerde Toprak Mahsulleri Ofisi ile Belediye iktisat Müdürlüğü arasında bu bakımdan tetkiklere başlanmıştır. Henüz tetkikler bitmediği İçin, ekmek fiatinin kaç kuruş ineceği hakkında kati malûmat elde edilememiştir. Bu yolda vapılnn bir tahmine göre, ekmek fia-tinin iki kuruş kadar ineceğinden bahsolun maktadır.
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
KAMBİYO
c S M A M VE TAHVİLAT
Borsalarda Vaziyet
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
İstanbul :
Ticaret Borsacında ııHmli yağ grupun-da yeniden canlılık başgöslerınıştır. Sabun fabrikalarının fındıkyağına karşı istekli davranmaları, fiatlerin ilerlemesine sebebiyet vermiştir. Bundan başka keterıyağı üzerine mahdut miktarda muamele olmuştur. Sunanı fiatleri sağlamdır. Fındık durumuna gelince, dün fındık satışlarında gevşeklik ve kararsızlık görülmüştür. Borsamn kapanmasına yakın şubat yüklemesi olarak 20 ton kadar İÇ fındık Müdafaa
Esham
Müdafaa
mıştır. Altın piyasasında ise düşüklük devam etmektedir.
satıinııştır. tahvillerle ?,ş ve Tahvilât Boraasında Milli tahvillerine karşı istekler art-
İzmir :
Borsada çekirdeksiz kuru üzüm, gevşek vazıyetini muhafaza etmiştir. Gerek muhtelif dış alıcı memleketlerden gelen siparişler ve gerekse iç pazarların mubayaaları devam ettiğinden incir piyasası sağlamlık ve istikrarını muhafaza eylemektedir. Pamuk, fazla hareketli olmamakla beraber istikrarlıdır. Pamukyağı piyasası sağlam bir durum arzet-mektedir. Borsada pamuk çekirdeği sağlamdır.
Adana :
Borsada pamuk fiatleri gevşekliğini muhafaza etmektedir. İş yoktur.

Açılış Kapanış
1 a terli nu 7 90.50 7.9ı
100 Dolar 282.52 282 52
100 Er. Frangı... 28U.25 280.25
100 İsviçre Fr.... 34.03 •4.03
100 Beiç. Fr. 5.60 .»,60
100 laveç Kr 51,12,20 51.12.20
100 Florin 73.68.10 73.68.40
100 Liret 0.14,128 0.14.128
100 Drahmi 0.01.876 0.01.876
100 Eacoudue 9.73.90 9.73,90
Altınlar
BagUn Eski kur
Ltra Lira
Külçe Yerli ar. 6.12 6.1J
Külçe Degutuıa, 6.18 6.18
Cumhuriyet ... (2.20 12 30
Redat 11 50 1 1 Sti
Hamil 40 70 40 70
Gulden 10 15
Ingiliz •■.V * ->3 7tı IV • 53 75
Fransız kok.... 45.40 15.60
Napol^on fil... 42.50 42.60
İsviçre »1 5’» 41.70
New-Yurk’ta ; onsu ; S 35
•• - •• Gumuş, Plâtin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr.
Plâtin „ W- İl.-
Zürich Borsası (Serbest)
tzvlçre Frangı
En aşağı

Türk lirası Dolar .......
Sterling Fransız Frangı

0.85
4.28 1/2
10,20
1.0S
En yukarı
™ I
4.30
10.40
1.11
Ikrarnlvell tıılıvltleı Kapanıp (♦)
YfeO 1933 Ergani 22 5ü 23.5Ü
1938 ikramiyen 21.- 21.-
r75 Milli .Müdafaa T 20.6) 22. -
$y.û ıtMl Demiryolu IV ... UJ2 50 102.25
^5 191) Demiryolu V 97.00 98.00
%4 1/7 19411 ıkrarnlvell 97.35 98.-
ıı Diğerleri
%n ıvıı Demiryolu Vi 97.— 97—
Kalkınma l. 98.— 07.75
lüi^ İL 98.— 07.90
%6 IJU 97.80 97 90
YöG UHb iMtikrazı 1 97.85 08.-
1948 11 97 85 08—
%7 1931 S| vua-Erzurum 1. 21.20 22-
%7 1934 ” .. !1-Vn. 20.40 20,75
%7 194J Demiryolu ı. 20,90 20.9ü
%7 194 J (I 22.15 21.60
%7 1941 .. ili 20,85 2L-
$17 MllU Müdafaa 1 21 15 21.—
%7 .. .. il 21.75 21 65
(* ? »ı •• * IA» 21 W0 :2.
%7 „ V 20,9b 20.00
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y Tertip A/B. 108 50 107.-
tt »I f— —
-♦ %60 67.80 68.-
M .. MUme». Senet. 670Q 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankam 120— 128-
Türkiye îş Bankası 25.10 25.10
Türk Ticaret Bankoaı 5.— 5—
Arşlan Çimento . 17.— 17.—
Sark Değirmencilik 23.25 23.50
Milli Reasürans 16.25 —
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fnnalve 1903 * 172 —
1911 152.—

IlUbllIJHl ı
Eufcıiay Yumuşak
Buğday (Şort) ....
Arptı Hım iık
Arp» Yemlik tdökıne) Mittir (Beyazı çııvnlı
(çuvallı) (dhkmo)
• • • • •
• « • • •
t * * •
• • • •
P’aaulvo Tombul
Faaulye Çalı «eri Kıışyomi .... ..
M erci mele Kırmızı
Mercimek yeşil (Sivas) Nohui natürol .........
* •
• • • fI I • A*/* ■
iç çuval
• • •
ı tığlı lohııııılur ı
Ayçiçeği tghumu ..............
Ketentohumu ..................
Kondlrtahumu .............
Sımam (Bandırma) ...........
Yer (’mlıfeı kabuklu .........
Kıırıı ftleyvuhırı
Fındık (Icnbulclu sivri)
Fındık (İç tombul) ...
Ceviz (kabuklu) ........
Ceviz (İç natürel)
• • • •
DoI.uiihi İlam Maddeleri s Tiftik lan/ı mail .........
Tiftik (NüDlreh ...........
Yapak Trakya (Kırkım)....
İlam derileri
Sığır salamura (ya#j kiioau Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu Mozbahu aığır yas kilosu.
Nrhatl Yuftlıır.
Zeytinyağı (Ekstra Ekafra) Şuanın vttğı ıR tflno) (IrnSİ Ayçiçeği (Rafine lenrkrln ,n*’»4ıh. vıtCl
Bugün
31.35 32
21.2ü
20.-
22.—
30,20
15.
S6.
û«.-
160 —
275 —
245.—
210.—
180 —
Eakı Kapanış
Bugün
Dün
Eski kur
31.-
2C
20.35
35. —
56.—
v3.—
36. —
56.—
’2.—
36.—
•4.—
12.—
90.-
75.—
.15.— 161.—
42 —
150.-
275.—
200.—
210.—
Lift.— 216 — 175.— 113.—
245.— 200.— 175.-163.
Uzu m çükırdckttu ftu.U incir A berisi
B ucrlHl A kain Akala Akn lu
yerli
No. 8...
No. 108 t.........
11. ••••»•
iti .......
Pamuk Pnm tık Pamuk Pnnnırf
Famukyagı (rafine) pamuk çcklrdeğ»
•»••••••«
• • •
52.50 5ft.—
43.— 234.—
22.— J'U-205.— ı50.—
16.50
Son kapanış
52.75
55.—
43.—
234.— 222.-203.— 205.— 150.—
16.50
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk
Pamuk Pamuk
Akülr» Akala Akala Yerli
A . il. III.
ISO 195 160/170 150.— 140.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak ....
Buğday aort
33.10
34.—
82.-
Huftıho ı Huşelı = Serıt j
Sert Kış mahsulü No. 2
Kırmızı , No. 9
•*ıınıuk MiddüıiK (LibrettUzSent)
M n rt
Mayın
leınmuz
E ki m

263.-
234,5
262.
233
••• «■••••«••••••••••*••• »MH •••
• •mimim** ■••• ••••• •• •••!»••
• « ■ IMMIMM MM4I*I|IIMH|MMI
rifflk (Lıbresl=:Sent) .........
Tekeas No. 1, .............
Fındık (Libreai=8ent) ............
Kabuklu Veril İri ...........
., orta ..........
ucvanı ıç ithal malı ..........
Ekntra İri İç malı
Kıırıı Ucam (LibrcBl=rSenl) ...... Thompson çekirdeksiz eeçme Keten tohumu (Bıışell=Doİar) .. Minneapolis ......................
Kalay (Libresi=rSent) .......
Levha-tcnekc (100 libre dolar)
31.36
31.35
30.83
28.04
58-6U
33.->2.5 17.-W-40
11.5-12
3.90-3.99
75,-
7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterlln> ...
Bomba > .....
Kalktı ta ......
Yer fiBhğı Hindietan
•»
63.-
62.-
*3.-
Bradford Piyasası
Tiftik îyl mal (Libresİ=Penl) . Sıra malı Anadolu Trakya
FUd
• •
II
• •
• I •
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=Tallan) ....
Ashmounl Kısa eyafiı F/G Karnık Uzun elyaftı F/G
101.05
3ü. 93 30 90 30.53 28.62
^-b(t
23-
22.5
37.-
TQ-40
U.5-1?
3.90-3.99
77.75-78
7.50
Ö3.-
62.—
61.5
34.-
30.-
19.50
85.50
99.-
(•) Günündo Borşada muamelesi tescil edilmomlş tahvilât ve eabamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri-
Sayfa 4
Y E N t İSTANBUL
1 Suhftt lOM)
1W
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları İngiliz İşçi Partisinin seçim beyannamesini M. Morrison açıkladı
arv
• •
E EDEBİYAT ÖĞRETİMİ
* *-•
■ â •

Yabancı sözlerle savaş
Yazan: Cevdet PERİN
Partinin genç elemanları, şimdi lisanla Hükümeti müdafaa
daha sarih bir
Bir dilin kudret ve kuvvet âmilleri arasında zevkin da bulunduğunu hatırdan çıkarmamak lâzımdır
Rcyad Nuri DARAGO
23
«e-
Dün^anın merakin beklediği İngiliz seçimleri bu ayın 28 ünde yapılacaktır.
Okuyucularımıza bir hizmet olmak üzere, İngiliz partilerinin bugünkü durumlarını, kâh kendi ağızlarından ve kâh tarafsız kaynaklardan toplanmış olmak üzere bu sütunlarda neşredeceğiz. Bugün. İşçi Partisinin seçim beyannamesini veriyoruz.
Buhran günlerine dö-işsizlik olmıyacaktır. iş verme siyasetinde oynamıyacak, bilâkis hizmetinde
faydalı olur; kadar yapılan kazanmıştır, seçimlerin
İşçi Partisi bütün ara sc-
en
yapıldı. İsmi ge-Rcneal aeçimlerin-vermlştl. 1949 da-
mühimml Ce-
Ye-
INGtLTEREdeki İşçi Partisi, şubatta yapılacak otan umumî çimler münasebetiyle bir seçim beyannamesi neşretmlştlr. 14 sahlfe tutan ve "Hep beraber galip gelelim” ismini taşıyan bu beyanname basın mensupları huzurunda Her-bert Morrison tarafından okunmuştur.
Beyannamede İngiliz vatandaşlarca hitap ediliyor ve İşçi Partisinin programı hulftsaten şöyle İzah ediliyor:
•'Herkese iş. ntllmlyecek ve Ma*î sermaye, hâkim bir rol
bahsi geçen siyasetin çalışacaktır.
"Halka hizmet fikri. Amme müesseseler! gayet müsmir çalışacaklar ve sosyal mesuliyetlerini daha tyi lr’râk edeceklerdir. Şeker ve çi-manto sanayileri devletleştirilecek-’ tir.
"Daha bol gıda maddesi. Fiyatla-’ nn ve piyasanın kontrolü devam e-decektir. Boş arazi ekilecek, modern çalışma metodları teşvik olunacak-
* tır. Su işleri devletleştirilecek, köylere elektrik verilmesi meselesi üz-rinde bilhassa durulacaktır.
“Tttkeek flaflcr indirilecek.
mlş ve sebze satışları tanzim olunacaktır. Toptan et satışı ile buzhaneler devlet elinden idare edilecektir. Fiyatların düşmesine yardım ettiği müddete» serbest rekabet teşvik o-lunaeaktır.
"Sosyal emniyet. Milli Sıhhat Servisi ve yeniden kurulacak diğer barı servisler umumun menfaatine daha iyi hizmet edebllecok bir şekle sokulacaktır. Bu mevzuda çocuklara ve ihtiyarlara rüçhan hakkı tanınacaktır.
"Sulh ve bolluk. Commonwealth takviye edilecektir. Batı Avrupa Birliği desteklenecektir. Müstemlekelerde demokratik ve müstakil hükümetlerin kurulması için lüzumlu ekonomik ve soeyal esaslar temin edilecektir.
"Herkese bir ev. Her ailenin müstakil bir evî olmasına çalışılacaktır. Kira kanunu tadil edilecektir.,,
> Solda kaiıılım:
Diğer taraftan işçi Partisine men-gup olup kabinede bir mevki işgal
zor
ko-ol-
etmeyen bazı şahsiyetler de “Solda kalalım,, (Keeplng Left) İsimli bir broşür nc^retmlşlerdir. Bu risalede İşçi Hükümetinin karşılaştığı zorluklar ve elde ettiği muvaffakiyetler gayriresmi bir lisanla şöyle anlatılıyor:
“1945 de. işçi Partisi İktidarı ele aldığı vakit, işsizliğe çare bulmanın ve diğer ekonomik meseleleri halletmenin kolay olacağını zannedenler vardı. Halbuki, İstenilen neticeleri almak bir İhtilâl yapmak kadar bir işti.
"Sosyalist bir rejimde işçinin taycacık işinden atılması kabil
madığından, korku tesiri altında fazla gayret sarfetmek bahis mevzuu değildir, öbür taraftan da, işi İdare edenler, hususi teşebbüslerde olduğu gibi hudutsuz kazanç peşinde koşamıyorlar. Bunların tamamiy-le aksine olarak işçi, maaşların ve istihsalin tesbitinde söz sahibidir.
"İngiltere yarım kararlardan vazgeçmeli, ya tamamlyle Sosyalist bir iktisadi politika takip etmeli, veya serbest bir iktisadi sistem kabul e-derek deflasyon ve İşsizliği göze almalıdır.
"Yeni Zelanda ve Avuatralyadaki işçi Hükümetleri İktisadî sahada yarım tedbirler aJdıklanndan nc muhaliflerini ne de muvafıklarım memnun edebildiler. Sosyalist bir partinin muvaffakiyeti, halkı, hakikaten sosyalist prensipleri tatbik etmek niyetinde olduğuna inandırmasiyle kabildir.
"Komünist Çinin tanınmasına gelince. bu son derece makul bir ket olmuştur. Zaten Truman, terenin bu kararına dayanarak huriyetçl partinin Formoza’ya
rikan kuvvetleri gönderilmesini der-
nlmış-yekû-azalma
nispetle
verllcn tekabül erli-Dcnıck ki, umumi seçimlerden «ene sonra bile, işçi Partlsi-diğer partilere nispetle aldığı adedinde hiç bir değişiklik ol-
hare-İngil-Cur*-Ame-
ediyorlar
piş eden talebini rcddedebilmiştir. Eğer Ingilterede İşçilerin yerine Muhafazakârlar İktidarda olsalardı, Amerikan Hükümeti, Cumhuriyetçi Parti liderlerinin tavsiyelerini dinler ve belki de üçüıîcü bir dünya harbi Asyada patlak verirdi.,,
Seçimin muhtemel rıetİreni:
Nihayet, İşçi Partisinin seçim mücadelesini idare eden salâhiyetti eşhas 23 şubat seçimleri hakkındaki tahmin ve düşüncelerini şöyle tebarüz ettiriyorlar:
"îşçi Partisinin kazanacağını ileri sürerken bazı vesikalara dayanıyoruz. Her şeyden evvel şunu belirtmek şimdiye çimleri
"Ara
nub! Bradford’da çen şehirde 1945 de 46.000 kişi rey ki seçimde ise 45.000 kişi rey verdi.
İşçiler 1945 de 25.000 rey almışlardı, 1949 da İse 21.000 rey kazandılar. Görülüyor ki, İşçiler 1945 e nispetle 1949 da 1000 rey eksik lavdır, fakat rey verenlerin nıında da aynı miktarda bir mevcuttur.
"Aynı seçimde, 1945 e
Muhafazakârlara verilen 4.000 kadar fazla rey Liberallere reylerdeki azalmaya yor. dört nin rey
mamıştır.
"Bütün bu hesaplara bir şey daha İlâve etmelidir: Cenubî Bradfvrd daha çok Muhafazakârlara taraftar bir seçim mm takasıdır. Bundan dolayı Cenubi Bradford’da elde edilen neticenin diğer endüstriyel mmta-katarda da tekerrür edeceğini tahmin etmek yanlış olmaz. Yani İşçiler her yerde kazanacaklardır
“Mebuslukların seçim bölgelerine taksimi işine dair alman yeni bir karar İşçi Partisine 30-40 mebusluğa mal olabilir. Buna mukabil de İşçiler, köylerden, eskisine nispetle daha fazla mebus çıkarabilirler. Eğer bir tahmin yapmak lâzımsa, biz İşçilerin 350, Muhafazakârlarla Liberallerin 253 mebusluk kazanacaklarını zannediyoruz.,,
ının=nn.-wum»-»BMiııt|inmnıUFi:a-4î:n:«:»tnm»:|i
KmumiMtMilllcnnaiKuıtn^ıiNtHîUinnaH NMlMMiMiıiNMiM«ıııııwi'('MlUiUilllihlıııV»«*w>M:uuiMilliiiuJnııtMilımnı>twuunH*ııUHt«««wttıiHUia
Yugoslavya hakkında neşredilen rapor
Time Dergisinin Paris Bürosu Şefi And re Laguerre Tito rejimi hakkında etraflı bir rapor hazırlamıştır. Bu raporun bir nüshasını Time Dergisiyle aynı tarihte •kuyucularımıza veriyoruz.
Ht AKİKATÎ söylemek lâzımge- | lirse, Yugoslavya, aristokrasi ' üzerine kurulmuş bir devlettin Parti liderleri vc avenelerinden müteşekkil yeni bir aristokrasi.
Vakaâ memleket dahilinde bazı inşaat yapılmış ve bir miktar arazi alraate elverişli bir hale sokulmuştur. Fakat buna mukabil, hayat şartları hayvanlara seviyeye hakikati rumdadır. İnsana sosyal sistemde Allaha inanmak ve devlete karşı gelmekten daha ağır suç yoktur.
“Bundan bir buçuk sene evvel Tito ve Ortakları. Kremlinle aralarındaki bağı kestiler.
“Tito, bir devletin komünizmi kabul etmesiyle mutlaka Rusyanın peyki durumuna düşmesi lâzım gelmediğini ileri sürdü, şu ana kadar da bunu ispat elti
“Bu hareket ve muvaffakiyet bazı kimselerde şöyle bir intiba uyandırmıştır: Tito. yeni ve iyi bir komünizm, yani milli bir komünizm icat etmiştir. Fakat Yugoslavyanın Rusyadan ayrılmasına sebep olan milliyetçilik ile Sovyetleri Yugos-tavyaya hâkim olmaya teşvik eden milliyetçiliğin mahiyeti aynıdır.
“Demokratik esasları kabul ederek Tito hem kendi memleketi dahilinde here, de diğer komünist devletlerin yumruğu altında ezilen milletler nazarında büyük bir şöhret kazanabilirdi. Fakat Tito bunu istese bile yapamazdı, çünkü bu yolu tutmakla komünist partisini, gizli polisini, ordusunu inkâr etmiş o-tacaktı. Kısaca Tito, kendi kurduğu sisteme kendi rızasiyle esir olmayı tercih etmiştir. Yugoslavlanrı yüzde doksan dokuzu Tito ve rejimini Rus malı bir idareye tercih ediyorlar. Fakat iradelerini serbestçe beyan edebiksek? Yugoslavların büyük bir ekseriyet* demokrasiyi seçeceklerdir.
"Ruslar başlangıçta büyük bir hataya düktüler. Yugoslav idarecilerinin Komlnformun ve Stalinin tesiri altında kalacaklarını zannettiler. Sovyetlcrin elindeki ikinci silâh İktisadî mahiyette idi. Yugoslav dış ticaretinin yüzde ellisi Rusya ve peykleriyle yapılıyordu. Buna güvenilerek Yugoslavya ile h^r türlü İktisadi münasebete son verildi. Ve nihayet, Tito hastalığının diğer peyk
mukabll, yakışacak bir inmiştir. Halk, yalan ile ayırdedemiyecek bir du-kasvot veren bu
memleketlere bulaşmaması için tedbirler alındı. Müsait bir zamanda da hastalığın membaına karşj harekete geçilecekti.
“Bu kadar karışık şartlar altında Amerikanın takip etmeye mecbur kaldığı siyaset belki de Avrupa meselelerinde tutulan en zor ve temkinli yoldur.


DİLİMİZİ bir haşarat ak nı gibi istilâ eden yabancı sözlere Amansız bir savaş açma zamanı geldiyse, türkçenin belki daha uygun esaslar üzerine kurulması bahis mevzuu olduğu şu günlerde gelmiştir. Bu fırsat da kaçarsa türkçeyi çirkinleştiren o tufeylilerden kurtulmak büsbütün güç olacak.
Açık söyllyelim. "yabancı söz. den maksadımız Garp dillerinden ve hele fransızcadan yok yere a-İman kelimelerdir. Şark dillerinden dc türkçeye karışmış ve beş altı asırdan «onra hâlâ yabancı kalmış bir çokları var; amma onlar artık tasfiye edilmiş bulunuyor. ve korkacak, kaçınacak tehlikeleri kalmamıştır. Asıl tehlike Batıdan getirilenlerde. Bunlar bir taraftan züppeliği, öte taraftan da bilgisizliğin, lâübaliliğin Ve alâkasızlığın yadigârlarıdır.
Garp dillerinden ve hususiyle fransızcadan kelime ve tâbir almak âdeti bizde yeni değil hayli eski: Zaten medenî dillerin ‘âr özelliği de kelime mübadele etmektir. Fakat osmanJıca u muhteşem varlığım müddetçe Garp sözleri bünyesine taca sindirmiştir
kuvvetli dillere mahsus bir vasıftır. O sebeple, dilimize vaktiyle kabul ettiğimiz yabancı tâbirler şuurumuzu, kulağımızı incitme-mişti; kaldı kİ onların bir çoğu İhtiyaç üzerine alınmadıkları için alay ve şalca sözlüğüne katılmakla kalmıştı.
Yalnız kendi unsurlariyle gelişen diller, iptidai topluluklarınki-dir. Büyük vc medenî dillerin hiç biri «ade kendi unsurlariyle işlenmedi; fransızca, İngilizce, almanca gibi hâkim dillerin lâtınce ve yunanca ile yuğrulduklarını biliyoruz. Türkçemizın de Arap ve Fars dilleriyle ortaklık peyda etmesi — ötekilerde de olduğu ü-zere — tarihi bir zaruretti. Yani tam mânaslyle bağımsız lisan yoktur ve tasavvur edilemez.
Fakat bu hakikatin, yirmi seneden beri dilimizin uğradığı musibetle hiç bir münasebeti yok Çünkü Garpten getirilerek zorla dilimize sokulan sözler bîr ihtiyaca cevap vermek için alınmış değil. sadece şuursuzluk ve züppe-
mııh afata ettiği dilinden gelmiş İhtiyatla ve .ıs-ki hu, hâkim ve
ligin türkçeye reva gördüğü bir nevi tecavüz ve hakarettir.
Bunun başlıca failleri maliye, iktisat, ticaret ve banka erbabıdır. Her hangi bir mail veya ticarî müessesemn ilânlarına, iktisadi gazetenin yazılarına, bankaların neşrettikleri dergilerle raporlara bir göz atalım: Mesleki tâbirlerin yüzde doksanı fransız-ca; hazan bütün bir cümlede yalnız bir tek türkçe kelime var: O da ya fiildir, ya sıfat; fiilsiz cümleleriyle acayip bir türkçe-frans z-ca halitası, daha doğrusu türkçe-nin kaidelerine göre tertip edilmiş fransızca cümle: Etüd servisi şefi gibi... Banka muamelelerinin Fransızca sözlüğü olduğu gibi a-lınrrnş kullanılıyor; bu sözlük o kadar kalabalıktır ki şu sütunlarda gözden geçirenılyeceğiz fakat herhangi bir hesap cetveline va-hut btlftnçoya bakmakla fikir c-dinllebllir. İktisat ve ticaret oa-hislerinde aynı hâdise ile karşılaşıyoruz: Resmi yahut yarı resmî teşekküllerin kullanmaya başladıkları bu lüzumsuz yabancı tâbirler, tabiatiyle ticaret âlemine ve oradan gazetelerin vazüariylr ilânlarına bulaştı.
"Endüstri,,. "Finansman,,. "Plasman,,, "Angajman,,, "Kredi’*. "Garanti". "Akreditif" g.bl ve buna benzer daha düzünelcrcc yabancı sözlerin delâlet ettiği mânayı kendi vasıtalarlyle ifade e-decek bir dilimiz yoksa Garpten pek az almışız, dalın da almamız lâzım gelirdi: fakat varsa (ki vardır) türkçemizın bünyesine lüzumsuz yere yabancı unsurlar katmak ve bu kadarcık bir sözlükten bile mahrum olduğu hissini vermek lisanımıza karşı bir suikasttır.
Yabancı kelime salgını daha bir çok alanlarda müthiş tahribat yaptı. Bütün bunlara İmkân veren ihmallerimiz, kayıtsızlıklarımız üzerinde hayıflanmakla kal-nnyaiım. Yirmi seneden beri dilimizde kuramadığımız ciddi ve sıkı nizamı kurmaya koyulur ve bir dilin kudret ve kuvvet âmilleri arasında zevkin da bulunduğunu hatırlarsak eşsiz lisanımızı bu fecî "bid at" ten kurtarırız. Ancak bu İşte bor kesin elbirliği etmesi şart. Ediblerimizle gazetelerimizin de pek hayırlı hizmeti olacağı şüphesizdir.
son ba-ve-be-
trlee" ( Ayıklanmamış edebiyat > diyoı ve çağdaşlan hakkında hüküm vermekten çekiniyor. Zira, on dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru, Brune-tiâre ve Faguet gibi büyük edebiyat tarihçileri bile, hazan çağdaşları hakkında öyle hükümler navurmuşlardır kİ, bugün mezarlarından kalkıp da unutulmağa mahkum ettikleri hu mu harrlrlerln şöhretlerini görseler, utanırlar. îşte biz bu hususta fazla cesaret gösteriyoruz gibi geliyor. Ancak, umumî efkârın beğendiği, yani müspet hüküm verdiği muharrirleri kitaplara almak yerinde olur. Çünkü, mü-nckkld her zaman împoter ölmez -n. zan halkın İmposer ettiğine de ter-ü man olur. Hern İkinci şık daha az tehlikelidir!
Bundun başka, Türk edebiyattım da. Türk tarihi ve coğrafyası g b| özel bir durumu vardır. Islârrlyetin kabulünden sonra lrAn.TanzIrnatın mü teakip ise Garp tehirleri, Türk edebiya-tlvle meşgul olanları Şark ve Garp dillerini bilmek zaruretiyle karşılsş-tırmaktadır. Kaldı ki. siyasi hudutları değil de. lengüistik huduttan gbzönün-de bulunduracak olursak, Türk edebiyatı tarihini bütün Türk dünyasına teşmil etmemiz ve Şark türkçeslnl de öğrenmemiz gerekir
Nihayet, bizim bir epik edebiyatımı-mız, divan edebiyatımız, hal edebiyatımız, tasavvuf edebiyatımız, çağdaş edebiyatımız var. Bunların karakterleri birbirinden nasıl ayrı ise, dilleri de ayrıdır. Hele, yeni metoda göre. Garp edebiyatına da önem verilmesi, İşi büsbütün güçleştirmektedir. Bütün bu bilgileri aynı öğretmenden, aynı derecede istemek İnsafsızlık olur. Bu muazzam edebiyat öğretimimizi bölümlere ayırsak ve her bölüm için mütehassıslar yetiştirmek, daha İsabetli olur kanaatindeyiz. Yanılmıyorsak, Şimal memleketlerinden bazılarında, umumî Avrupa edebiyatı ayn bir ders olarak verilmektedir; bu maksatla hazırlanmış kitaplar da vardır
Şu halde. İş yalnız parçaları seçmek, özetlerini vermek ve lügatseler İlâve etmekle bitmiyor. Bu metinleri öğrencilere, İstenilen tarzda, yan; kelimelerin arkasında gizlenen mânaları, güzelliği ve hakikati bulmayı, hem de kendi kendine bulmayı öğretecek öğretim unsurlarını yetiştirmek lâzımdır. Bunun da öyle kolay bir iş olmadığı, yukarıda kısaca temas ettiğimiz meselelerden anlaşılmaktadır.
Bir metni okumakla anlamak arasında ne kadar fark varsa, anlamakla anlatmak arasında da o derece, belki daha hızla fark vardır. Bir şiiri tabii’-etruek için mısralann, kelimelerin hattâ hecelerin ve seslerin yapıların’ ve bu unsurların, bulunması lsvenllsn duygularla, düşüncelerle ve hakikatle olan münasebetini göstermek, velhasıl, bir rübabın tellerine dokunur gibi dokunmak, nağmtler çıkartmak _ .jâ-zımdır. Bu. hayli güç bir iştir: Bu kadarını her öğrenciden değil, h-*r öğretmenden bile İsteyemeyiz. Çünkü bunu yapabilmek İçin bir takım ti’o-lojik, estetik ve filozofik bilgilerden başka, azçok sanatkar da olmak ister. Bunun içindir ki, Garp üniversitelerinde bile, birçok hocalar, metin İzah veya şerhi denilen dersten kaçarla ve daha ziyade edebiyat tarihiyle uğ rağırlar. Çünkü, bir metni tam ola rak izah etmek, o eseri yaratanın rina erişmek demektir.
îşte, bütün faydalarına rağmen, nl metodun karşımıza çıkardığı en yük güçlük budur. Fakat, bu güçlüğü yenmek İçin dc elbet bazı ımul’er vardır. Bu mevzua da ileride temas edeceğiz.
Öğrendiğimize göre. Milli Eğitim Bakanlığı, liselerde okutulacak edebiyat kitaplarında bulunması gereken vasıflan yeniden tesbit etmiş bulunuyor. Bundan böyle, Türk Edebiyatı tarihini öğretmek maksadlyle yazılan el kitaplarında, seçilen metinlerin öğrencileri güzel’e, iyi’ye vo hakikat’e sevketmesl, aşk şiirlerinden çok millî ve İnsanî duyguları İfade eden yazılara yer verıhnosi. örneklerin, mümkün olduğu kadtır. lam olarak konması İsteniyor. Roman ve piyeslerden seçilen parçaların baş taraflarına bu c-eerlcrin bütünleri hakkında bilgi verilecek. eski dil ile yazılmış metinlerin yanlarına bugünkü dille yapılmış tercümeleri konacak, ayrıca kitabın sonuna bir de sözlük ilâve edilecektir. Bundan başka, edebi cereyanlar, mektepler ve meslekler hakkında da lüzumlu bilgiler kısaca, fakat özlü ve metodlu bir tarzda öğretilecektir.
Liselerin birinci ve ikinci sınıflarına alt edebiyat ders programları bundan bir müddet evvel gelmiş bulunuyor, Üçüncü ve dördüncü sınıfların yakında gelecek otan programlarının mahiyetini de aşağı yukarı biliyoruz. Bu programlara bakıldığı zaman görülüyor kİ, yapılan denemelerden istifn-de edilmiş ve bu defa, mesele hem daha esaslı bir surette, hem daha geniş bir görüşle ele alınmıştır Gerçekten, lise birinci sınıfta edebiyat hakkında verilecek nazari bilgilerden sonradır kİ. öğrenci metinlerle karşı karşıya kalacaktır. Bundan başka, sınıflarda, Türk edebiyatının yanı şında Garp edebiyatına da önem rllmepi, edebi meslekleri daha İyi
llrt.mck ve mukayeseler yaptırmak rnaksadiyle, bu edebiyattan da parçalar konması, bilhassa Tanzimat tan sonraki kültür hayatımızda yabancı tesirlerle doğan cereyanların izahını kolaylaştıracaktır.
Kanaatimizce, bu yeniliğin en mühim taraflarından biri, öğrenciyi metinle veya eserle karşı karşıya bırakmak. onun İçinde bulunan güzelliği, hakikati, düşünceyi ve duyguyu kendi kendine buldurmak gayesini gütmesidir. Gerçi bundan dört beş yıl Önce de buna benzer bir teşebbüs yapılmış ve Türkçe Metinler adı altında faalkiîl-ler yayınlanmıştı. Fakat, metin esasına dayanan bu teşebbüs karşısında o zaman memleketin her tarafından itiraz sesleri yükselmişti. Çünkü, o metod. eski tarihi metodun bir reaksiyonu olarak. İfrata kaçmış ve öğretenle öğrenen arasında köprü vazifesini gören asgarî nazarî bilgiye bile yer vermemişti. Üniversitede dahi lâ-yıkıyle tatbik edemediğimiz bu metodun orta öğretimde verimli olmasına tabii İmkân yoktu. Halbuki, bu t-on teşebbüs, nihayet sentetik bir metoda varıldığını ve metin izahı esas tutulmakla beraber, nazarî bilgiye de lüzumu kadar yer verildiğini göst» riyor. Zaten, birçok Garp memleketlerinde de bugün kullanılan metod bundan başka bir şey değildir.
Okullarımızdaki edebiyat öğretimini düzenlemek üzere yapılan bu son teşebbüsün iyi noticeler vermesi gc* roktiğine her ne kadar İnanıyorsak da, bu hususta birkaç noktaya temas etmek isteriz:
Öyle zannediyoruz, ki, her şeyden jvvel, edebiyatımızın zamanda ve mekânda hudutlarını çizmek lâzımdır, tarp memleketlerinde, liselerde değil, inivcrsltclerde bile, yaşıyan edebiyat ıkutulmaz. Meselâ Fransada. Proust, Vglâry, Claudel ve Gide gibi muharrirler bile ancak son yıllarda klâsik almağa başlamışlardır. Büyük münekkidi A. Thibaudet, yaşadığımız devrin edebiyatına "Litterature non
İstanbul karlar altında:
Taksimden bir görünü®
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
YAZAN : CAMİ
Dr. Ralphe Bunche’ın şikâyeti
New - York 31 IAP) — Filistin Uzlaştırma Komisyonunun eski Başkanı Dr. Ralphe Bunche Amerikan Magazine Dergisinde yazdığı bir makalesinde VVashington’a her gelişimde zenci mahallelinin haricinde yemek yemek, sinema seyretmek veya bir içki içmek İmkânını pek seyrek olarak elde etmekteyim,, demektedir.
Bunche. Dışişleri Bakanlığı müsteşarlığı teklifini reddetmiştir. Bil-dırHdigine göre, bu vazifeyi ırk ayrılığının kendisini müşkül duruma sokmaması için kabul etmemiştir.
Bunch, Amerikan Dışişleri Bakanlığında memuriyet alan ilk zencidir. Kendisi Birleşmiş Mlllotler’e geçmeden evvel üç aene müddetle Bakanlıkta çalışmıştır.
— 3 —
— Nasıl, hatacığım. Enfiye kutun da mı yanında?
— Yanımda. biliyorum, bu da günah amma., ne yapayım?
Halam, bir tutam enfiye çektikten sonra devam etti:
— Cenabı Hak herhalde bu kadarım affeder, hem eğer huzuruna enfiye kutum olmadan çıkarsam, "Bak: bak, Ürsül Hata enfiye kutusunu öteki dünyada bırakarak beni aldatmaya kalkışıyor. Sanki ben kullandığını bilmiyor muyum? Şunu bir iki asır için A’ra-fa göndereyim de aklı başına gelsjn,, demez mi?. İyisi mi, ona olduğum gibi, varsa meziyetlerimle, ufak, tefek kusurlarımla ve enfiye kutumla görünmeye karar verdim.
Halamı kucaklayıp iki yanağından öptüm. O, devam ediyordu :
— Hoş, görüyorum ki, bu aldığım tedbirler boşuna İmiş. Etrafımda gözlüklü bir* sürü insan var, Cenabı Hak. gafurür rahim olduğu için gözlüksüz dirilecek miyoplan da düşünmüş. Hattâ başlarını sararak yatmaya alışık olanları nezleye tutulmasınlar diye sağ iken üstlerine, başlarına neler giyorlarsa, onlarla diriltmiş. Tanrının durendişliğinden şüphe etmekle de, bak, yavrum, yine günaha girmişim.
Hakikaten dirilenlerin hepsi iyi ve muntazam giyinmişlerdi. Benim de üstümde kaza günü giydiğim elbise ve başımda kasketim vardı. Hattâ, elimi cebime atınca; emektar pipomla tütün kesemi de buldum. Cidden her her şey evvelden görülüp hesap edilmişti ve Allahın inayeti sonsuzdu.
— Bir nokta merakımı mucip oluyor ha-lacığım. Eğer bana bütün anlattıklarınız doğru ise - ki etrafımızda olan biten bunu ispat ediyor - nasıl oluyor da demin uyandığım vakit, kendimi kazaya uğradığım günde imişim intibaı ile kalktım.
— Gayet basit yeğen! ölüm tıpkı uyku gibidir. Rüyasız, deliksiz bir uyku. İnsan yatağında sekiz saat rahat bir uyku çekerse, geçen zamanın bu kadar uzun olduğunu fark eder mi? îşte bu sebepten, uyuyan kimse İçin bir »aat ile bir asrın farkı yoktur. îşte sen de uyanınca kendini kazaya uğradığın günde
KIYAMET GÜNÜ
sandın. Bana bile, sevgili yavrum, sanki dün akşam yatağıma yatmışım gibi geliyor. Halbuki, kim bilir aradan kaç sene, kaç asır geçmiştir? İnsan, sağ iken ölümü müthiş bir şeymiş zannediyor. Görüyorsun ki, pek o kadar korkulacak gibi değil. Uykuya dalnveri-yorsun... îşte o kadarl
Doğrusu halamın rahatlığı, neşesi her şeyin fevkinde, her suale sakin bir imanla, güler bir yüzle öyle cevaplar veriyor ki, kalbime ferahlık doluyor. Buna da çok ihtiyacım var. Nihayet, cereyan eden hâdiseler. 1928 senesinde gazetecilik yapmış, meslek itibariyle güç inanır, tabiat! bakımından da deryadil birisi için yenir, yutulur cinsten değil. Bununla beraber, ve şayet rüya görmüyorsam... Ay.. Kolumu çimdikliyorum.„ Hayır, hayır uyanığım.. O halde... O halde?..
— 2 —
Ters tarafından kalkan lıir zat — Metani'nln acelesi yok — Melekler — Bay Levi zıvanadan çıkmıyor — Bir kocaya üç karı — Fölütçünün dulu.
Yanıbaşımda haykırışınalar oluyor; dönüp bakıyorum. Oldukça iddialı bir aile mak-beresi önünde bir erkekle bir kadın kavgaya tutuşmuşlar. Erkek kırk sularında var, yok. Sıska, oldukça bayağı bir adam. Kadın şişman. yüzü buruşuklar içinde, saçları beyaz.
Merakla, ne de olsa serde gazetecilik var, sokuluyorum. Sıska odanı şişman Kadına:
— Eğer, diyor, bu kitabeyi elâlem okuyup da bizimle alay etsinler diye yazdırdıy-san, memnun olabilirsin Melani!
Ve bana dönerek;
J
— Bakınız efendi, diye devam ediyor, elinizi vicdanınıza koyunuz da söyleyin.. Şu kitâbe bir mezar taşından ziyade mizah mualan için daha münasip değil mi?
İlerliyor ve yazıyı okuyorum;
BURADA öjen Montren
, Medf undur
9 ocak 1895
Ve altında, kederdide eşinin iri harflerle kazdırdığı şu kelimeler:
BEKLE BENİ, SEVGİLİ ÖJEN
GELİYORUM
Daha altında da şunlar:
BURADA
Molanı Montren
Medfundur
18 şubat 1925 İŞTE GELDİM
Gülmemek için kendimi güç zaptedıyo-rum. Sıska adam, bana:
, — Kendinizi zorlamayın efendi, diyor,
rahat rahat ve istediğiniz kadar gülebilirsiniz. Kim bilir bizimle daha ne kadar alay edecek insan olacak. Şu "geliyorum
dim„ buîM.
olmadığını bilirdim. Tiyatro veya baloya giderken beni az nu bekletirdi! Hanımefendi bir türlü hazır olamazdı. "Bir dakikacık cicim, geliyorum,,.. Ha ha!.. Bir dakikacık., işin yoksa, salonda dolaş, kaskatı gömlekleı İçinde sinirlen dur... Ve nihayet, artık beynine hücum eden kandan boğulacağım zaman gelince, ne derdi biliyor musunuz? "İşte geldim canım, fazla bekletmedim değil mi!„ Vay
mec-
ile "ift# gel-
Otuz sene
>1
iıı lezzetine vardınız mı?..
Evet, sağken Mcluni'nin hiç de aceleci
• •
sır-
yc. bü-
(UlKVttM


Hayat Bilgisine dair son çıkan kitaplar
TENASÜL HAYATIMIZDA BOZUK-)
TAKLAR. Yazan: Dr. V. Kra.fft-
Eblng, çevirenler: Dr. D. Bahar ve Burhan ‘Arpad. Bütün dünyada olduğu gibi, memleketimizde dc tenasül hayatına dair neşriyat
haspa vay!
Şişman kadın, duymamaklıktan gelerek;
— Rica ederim öjen, sinirlenme, bu sabah yine ters tarafından kalkmışsın. Bu kitâ-beyi seni kaybetmekten duyduğum acının ifadesi olarak yaptırdım. Bir tek düşüncem vardı: Bir an evvel yanma gelmek.
Kendini kaybeden kocası haykırdı:
— Evet, evet... Ve her zamanki gibi beklettin değil mi? Şimdi gördün mü olanları! Ben, kırk iki yaşında öldüğüm vakit, otuz yaşında bir karını vardı. Kıyamet günü dirilince buyurun bakalım, altmış yaşında bir karı. Bütün bunlara sebep de o yere batası bekletmek. vaktinde hazıY olamamak huyu! Hoş bir dirilme doğrusu. Sürpriz de güzel! Eğer ananı yerinde bir kadını karı diye ebediyet boyunca kolumda gezdireceğimi sanıyorsan aklına turp sıkayım senin yavrum.. Nc halin varsa gör Mclani!
Bu garip karı koca kavgasına daha fazla karışmamak için uzaklaşıyorum, halamın yanına dönüyorum. O esnada, bir kanat sesi duyuluyor, başımı kaldırıyorum:
— Bak, bak, hala... Harikulâde.,. Görmüyor musun? 1
Halam, gayet sakin cevap veriyor;
— Görüyorum, ne var bunda şaşılacak? Melekler uçuyor. Asıl sana şaşıyorum, her gördüğün şeyi harikulftde buluyorsun., ömründe mdek resmi görmedin mi?
— Evet amma...
— Eh, işte onlar.. Fakat bunlar, benim resimlerini gördüklerimden daha güzel!
Filhakika halam doğru söylüyor. Kabristanın üstünden geçen melekler hemen hemen kiliselerde, din kitaplarında resimlerini gördüklerimize benziyor. Sayıları yüz kadar var, dörder dörder sıra olmuşlar, hava askerleri gibi bölük halinde uçuyorlar, önlerinde, bana hepsinden daha büyük görünen, elinde muazzam borusu île bir melek var.
Dirilenler her taraftan "Melekler.. Melekler!,, diye bağırışıyortar. Birdenbire hava bölüğü dağıhveriyor. muazzam kabristanın muhtelif noktalarına iniyorlar. Boıulu melek. Per Laşez’in tam ortasında duruyor.


aldı yürüdü. Ancak, itiraf etmek lâzımdır ki, bu neşriyatın büyük bir kısmı maalesef, ciddiyetten uzak ve İlmî zihniyetten mahrum yazılardan ibarettir. Bu gibi neşriyatın gayesi, halkın hislerini istismar etmekten başka bir şey değildir. Bununla beraber, zaman zaman, bu sabada ciddi eserlerin yayınlandığını da görüyoruz. Dr. V. Krafft-Ebing’in eseri işte bunlardan biridir. Yazdığı ön sözde Ord. Prof. Dr. Fahrcddin Kerim Gökay, eserin "selis bir üslûpla „ söyledikten
“dünya tebabeti
ilâve ediyor. Bununla be-
dilimize çevrildiğini sonra, müellifin ruhiye âleminde bir kutup olduğunu,,
ıaber, Türk ruhiyatçısı, garplı âlimin bazı hükümlerine itiraz da etmektedir. Dr. Fahreddin Kerim Gökay, ön sözünün sonunda eser! şu kelimelerle takdim etmektedir: “Eser, milletlerin hayatında ahlâki kıymetlerin sukutunda içtimai bağların gevşemesiyle lüks ve sefahat artmasının oynadığı rolü de çok güzel tahlil ediyor. Ahlâk sukutu, zina ve lüksün halk kitlelerini nasıl yıktığını Yunan, Roma ve XV inci vc XVI ncı Louıs Fransasından misâller atarak izah ediyor. Cinsi meyillerin tatmin edilmemesi yüzünden meydana çıkan nöroz ve psikuslan aydınlatıyor. İçtimai hayatın bu hususta oynadığı role işaret e-derek cemiyet geleneklerinin fert yaşayışındaki tesirini izah ediyor.,, t Arif Bolat ^ıtabcvh
İADINL1K SANATI, yazan: Mar-gery Wllson, çeviren: Semih Ya-zıcıoğlu. Kadının cemiyet içindeki rolü ve vazifeleri çok mühimdir. Çünkü, cemiyetin temeli aile, ailenin temeli ise kadındır. Fakat bu ivmedin sağlam olnbllmeşi için hır takım vasıflar, hasletler lâzımdır. Kadının, etrafında bir güzellik havası, sempati yaratması için nasıl hareket etmesi gerekir? Muharrir Işto İtalyan kadın Lombroso'nun eserinde de bu
mıştır. Fakat, Margery \Vilson'un kitabının, ona nazaran belki daha az derin, bununla beraber bugünkü hayat şartlarına daha uygun olduğunu kaydetmek lâzımdır (Arlf Bolat Kitabevi)

bunları inceliyor muharriri Gina Kadın Ruhu adlı meseleler ele alın-
— Devamı var —
¥• B.









9




t
*


'J


i




1 Şubat 1010
HİKÂYE
Kasaba
DAHA çocuklusundan beri o-nu tanırdım. Küçük yapılı, lâkin, fakir bir çocuktu. O sırada lakoçyada oturuyorduk. Mu* hitlmlaln bütün Kaçanları elde vermliı etrafı haraca ketmlçtlk. O da blılm tayfaya girmek İçin can atardı. Fakat ayağının topal oluıu yüıündon. hareketlerimize u-zaktan Imrenmeklo kalırdı,
Aramızda onu Carry diye çağırırdık. Çokinoen yaratılışta İdi. Fakat mizacını olılomek loin dalma güler yüılü görünür, neçell olmaya çalışırdı. Carry’yi bizden uzak tutan İkinci bir sebep do kıyafeti idi. Üetündoki elbleeler yamadan meydana gelmiftti. Ayyaş bir kocadan dul kalan annetl zayıf, ufak tefek bir kadındı, Evinin geçimini turayı burayı tomlılomokle temin ederdi.
Carry onun en büyük dayanığı idi. Her sabah bo|to kalkar, evlere süt dağıtırdı. Bu yüzden dorıo geç kalırdı. Ögrotmenlmlıln alaylı Borularına kekoliyerok verdiği cevaplar hâlâ hafızamda yatar. Calıekan çocuktu. Yazılı imtihanlarda muvaffakiyet kazanır, sıra eözlüye gelince, ona bir çeyler olurdu.
Oğlunun rahip olmasını htıyen annoel, Carry’nin hitabetteki zaafından çok üzüntü duyardı. Fakat Carry, annesinin arzusunu yerine getirmek için her türlü fedakârlığı göze almıştı. İstemediği halde, llâhlyAt fakültesine girmesinde, annesine olan itaatkârlığının büyük hissesi vardı.
Okulu bitirdikten sonra kasaba kilisesine girdi ve rahip yardımcısı olarak çalınmaya başladı.
Kürsüye ilk çıkacağı gün kiûse hıncahınç dolmuştu. Herkes genç rahip Carry’yi görmeye gelmişti. Söze gayet güzel başladı. Bir müddet aynı muvaffakiyetle devam etti. En önde oturan annesinin gözleri, oğlunun başarısının verdiği gururla parlıyordu. Birden nasıl oldu, bilinemez Kelimelerin arasındaki insicamı kaybetti ve kekelemeye başladı. Karşısındaki sıraları birbiri üzerino çıkmış vaziyette gördü. Bundan sonra sözün arkasını getiremedi ve vaizin» son verdi.
O günden sonra annosine inme indi; zavallı kadın böylece Tanrının rahmetine kavuştu.
Uzun zaman Carry’yi goremo-dim. Nerede olduğunu bilon yoktu. Bir aralık bir maden bölgesinde öğretmenlik yaptığı kulağıma çalındı. Sonra araya giren bazı hâdiseler yüzünden, izini tamamen kaybettim.
Aradan bir kaç yıl geçti. Edin-burg'a gitmiştim. Bir gece, okul arkadaşlarımdan Chisholm, bana uğramıştı. Vakitsiz damlayışından ve yüzündeki ifadeden “Bir muzipliği var” diye düşündüm. “Bil bakayım kimi gördüm?,, dodi. Sonra. Carry’nİn tıp Öğrenimi yapmakta olduğunu anlattı. Chisholm Edinburg hastahanolerinden birinde baş asistandı.
Otuzuna yaklaşmış bulunan Carry’nin. başarısızlıkla geçen silik mazisine arkasını çevirerek doktor olmaya azmetmesi beni hayrete düşürmüştü. Şehrin kenar mahallerinin birinde kiraladığı kü-
YENİ İSTANBUL
Sayfa: 5
doktoru
Yazan: A. J. CRONtN
çücük bir odada kalıyor, yalnız basına yaşıyordu. Yeni atıldığı mücadele hayatını tam iki yıl arasız takip ettim. O eski gülümseyişi, kırılmaz cesareti, ümidi ve muzaffer olma azmi gözlerinde patlı» yordu.
Aradan beş yıllık bir zaman taşılası eteklerini topnrlıyarak çekilip gitti. Carry’yi yino kaybetmiştim. Arkadaşım Chisholm bir hayli İler-lemis, milletvekili seçilmişti, 1934 mayısında onunla birlikte, balık avlamak üzere Lcnox'a gittik. Bu küçük kasabada küçük bir eve pansiyon olarak yerleştik. Chisholm bir gün, mahzenden şarap çıkarırken kaydı vo diz kapağını fona halde İncitti. İkimiz de doktor olduğumuz için, bir başkasına başvurmadan, tedaviye girişmek İstedik. Fakat ev sahibemiz kasaba doktorunu çağırmakta ısrar etti ve onun maharetini öyle ballandıra ballandıra anlattı ki» gayri İhtiyari gülüştük.
Kasaba doktoru bir saat sonra geldi. Elinde siyah bir çanta vardı, Yüzünü bize döndüğü sırada Chlsholm’un “Carry!,, diye haykırdığını duydum, Evet, karşımızdaki Carry İdi. Birbirimize nasıl sarmaş dolaş oiduğumuzu anlatamam. O eski utanoaç, kekemo Carry’den bambaşka bir İnsanla, her haliyle güven telkin eden biriyle karşılaşmıştık.
Aynı günün akşamı bizi yemeğe davet etti. Evine vardığımız zaman ikinci bir sürprizle karşılaştık. Carry evli idi. Kendine hâs bir nezaketle bizi karşılayan karısı. doktorun meşgul olduğunu söyliyerek, çocukları göstermek ü-zere bizi yukarı kata çıkardı. Pembe yanaklı İki kız ve bir küçük oğlan karyolalarında mışıl mışıl uyuyorlardı.
Aşağıya İnince Carry’yi diğor İki misafirle konuşuyor bulduk. Kasabada herkes ondan bahsediyordu. Herkesin en yakın dostu o idi Kasaba halkının kalbini kazanmıştı. Onu yolda gören kadınlar peşinden koşuyor ve dertlerine, ıstıraplarına çare bulmasını rica e-diyorlardı. Parada gözü yoktu. Her yılbaşı, kapısında, taze yumurtadan ördeğe, kaza kadar, her biri unutulmuş sanılan eski hizmetlerinin karşılığını teşkil edon hediyeler buluyordu.
Carry. kasabanın her şoyl idi. Difteriden boğulmak üzero olan çocuklar kendilerini onun kucağında buluyor, zatürreeli çiftçi, dermanı ondan alıyor, bütün muz-taripler ona başvuruyordu. Daha önemlisi, hastaları arasında iyileşmeden dönene pek rastlanmıyordu.
O gece evden ayrıldıktan sonra Chisholm'la bir müddet sessiz sedasız yürüdük. Söze o başladı:
— Küçük adam nihayet kendi yerini buldu.
Chİsholm’un cümlesi zihnimde garip bir şüphoye yol açtı. Kendimi tutamıyarak sordum:
— Kimden bahsediyorsun? Kendinden mi. yoksa kasaba doktorundan mı?
Gülerek cevap verdi:
— Anlıyamadın mı?
Çeviren: H. ÇAKIR
Gülünç vakalar arasında
Unutkanlık
Bir adamcağız apandisit ameliyatı olmuştu. Kendisini ziyarete gelen ahbabı »ordu:
— Nasılsın?
— İyiyim. Sade, ameliyattan bir gün sonra tekrar ameliyat ettiler, bir sünger unutmuşlar onu çıkardılar. Dun de unuttukları bir pens için tekrar ameliyat oldum.
Tam o ©ırada doktor odaya girdi.
— Çocuklar, şapkamı gören var mı?

Açıkgöz torun
Büyük baba:
— Bak yavrum, sana pırıl pml, cicili bicili yepyeni bir beş kuruş vereceğim. ‘
Torun,
— Büyük babacığım, eğer sence bir farkı yoksa, pi6, eski püskü, yırtık pırtık bir lirayı tercih ederim.
ÇOCUK
Arslan Padişahla kurnaz Tilki
KURNAZ Tilkinin arkadaşlık ettiği bütün hayvanlara oynadığı oyunlar pek çoktur. Hattâ herkesin ürktüğü, korktuğu, karşıaındn tlrtlr titrediği Aralan Padişaha bile vakit, vakit muziplikler yapardı.
Böyle lâubaliliklerden hiç hoşlanmayan Aralımın günün birinde, sabrı tükendi, tik fırsatta Tilkiye haddini bildirmeye karar verdi. Bizim kurnaz bunu çoktan sezmişti. Artık ormanlar taralının gezdiği yerlerde dolaşmıyor, Arslan kokusu sezdiği yarlerden hemen uzaklaşıyordu.*
Günün birinde, derin bir uçurumun kenarından, binbir ihtiyatla; yavaş yavaş yürürken, birdenbire karşısında Aralan Padişahı gördü, vücudü ürperdi. Aklı başından kaçtı.
Bu beklenmedik karşılaşma Aralanın pek hoşuna gitti. Gözleri parladı. Kurnaz Tilkinin cezasını verecekti, Siper aldı ve hücuma hazırlandı.
Artık Tilki yakayı ele verdiğine emindi. Tek kurtuluş çaresi kalmamıştı. Bütün zekâsını toplayıp düşündü ve hazin hazin ağlamaya başladı.
Gözlerinden ateş püsküren Arslan, kükreyerek yaklaştı. Tilkinin üstüne atlıyacaktı. Fakat onu bu halde görünce merakla:
— Neyin var? Neye böyle ağlıyorsun? diye sordu,
— Neyim mi var?

Ziraat
inde
Ne verirsen onu alırsın
Bal, tabiatın en büyük hârikalarından biridir
En tatlı sesini kullanarak Tilki söze başladı:
— Benim neyim olacak, hiç bir şeyim yok. Ben ağlıyorsam ancak senin için, birkaç dakika sonra padişahlarını kaybedecek bütün orman hayvanları İçin Ağlıyorum. Şu dibinde durduğumuz kocaman kayaya bak, yerinden oynamış. Davranıp bir çaresine bakmazsak. birkaâ dakika sonra düşüp ikimizi de altında ezecek!
Bütün zekâsını toplayarak devam etti:
— Sen ormanın en kuvvetli hayvanısın. Arkanı şu koca taşa daya, yerler, gökler Aralan Padişahın kuvvetini anlasın. Ben de koça, koşa gidip, kayanın altına koyacak bir ağaç getireyim!.
Kulaklarına inanmıyan Arslan, sırtını kayaya dayar. Başını kaldırmaya bilo cesaret edemez. Tabiî. Tilki hemen koşmaya başlar. Çarçabuk gözden kaybolur. Arslan bir hayli bekler, Tilki görünmez. Ancak küçük kurnazın dağları çınlatan kahkahasını işittiği zaman; aklı başına gelir. Tilkinin bir oyun daha oynadığını anlar.
Ağır ağır kayanın dibinden uzaklaşırken; zekânın kuvvetten üstün olduğuna inanır .
(Clılldren’s Activltteft) dergisinden
Ağlamak için annesini arıyor.
Yavrularım, atalarınıza iyi bakarsanız, çocuklarınız da size iyi bakarlar. Bu bir ata sözüdür, doğruluğunu da aşağıdaki hıkâyedon anlıya-caksınız.
Bir varmış, bir yokmuş, bundan çok zaman evvel, zengin bir çiftçi varmış. Bu adam, ihti.VAr, hasta habıun ve küçük oğlu ile birlikte yaşarmış. Fakat, bütün servetini, arazi, çift, çubuk, ve bağlarım ihtiyar babasının bağışladığını unutarak, ona çok fena muamele eder, yemek için önüne sadece kuru ekmek ile yavan çorba koyarmış.
Nihayet, mahrumiyet içinde geçen bu hayattan bizar olan zavallı ihtiyar, sakin bir hayat geçirmek, küfür ve zulümden uzak yaşamak arzusiyle, vicdansız oğlundan, kendisini kimsesizler evine koymasını gözyaşlariylo rica etmiş. Bundan memnun olan sefil adam, babasının arzusunu vakit kaybetmeden yerine getirmiş. Fakat, orada da zavallı ihtiyarcık rahat e-dememiş. Yatak olarak altına oir yığın kuru ot vermiş olduklarından, oğluna iki çarşaf göndermesi için haber yollamış. Genç adam, evde bulunan çarşafların en eskilerinden i-kisini seçip küçük oğlunun eline vermiş ve,
— Al şunları, şu pis İhtiyara götür de çenesi kapansın, demiş. KÜ-çük;
— Peki baba, dedikten sonra tam çıkarken, çarşafın bir tanesini kapının arkasına saklamış. Bu hareketini görmüş olan babası, oğlunun dönmesini beklemiş, ve küçük gelince,

— Niçin çarşafın birisini kapının arkasına sakladın?... diye sormuş. Çocuk soğuk bir tavırla ve sükûnetini bozmadan:
— Onu, sen ihtiyarlayıp da tıpkı dedem gibi seni de kimsesizler evine koyduğum zaman lâzım olur diye sakladım, cevabını vermiş. Bundan müthiş üzüntü ve vicdan azabı duyan sefil adam, hemen babasını eve aldırtmış, ve o günden itibaren ihtiyar-cığa iyi muamele etmiye başlamış...
Çocuk Fıkraları
Fizik imtihanı
Öğretmen sordu:
— Şeffaf cisim diye neye denir oğlum?
— Bakınca arkasını görebileceğimiz şeye, efendim.
— Bir misal ver...
— Cam bardak, hava...
— Sonra...
— Anahtar deliği., efendim!..
İhtiyat
Anne — Neden ağlıyorsun Ahmet? Çocuk — Melâhat bana tokat attı. Anne — Ağlıyacağına kendini dövdürmeyin, sen de ona vuraydm.
Çocuk — Ben ona önce vurmuştum..
Kiiçük gazeteci
Kolunda ağır bir gazete yığını taşıyarak satmak için kahveye gelen küçük çocuğu gören bir adamın içi parçalandı,
— Evlâdım, bütün bu gazeteler seni yormuyor mu?
— Hayır efendim, okumak bilmiyorum ki...
Bir tecrübe
— Küçük kardeşinin kulağına ne diye tıpa koydun, sen de hiç utanma denilen şey yok mu?
— Ne yapayım anneciğim, dadısı "bir kulağından giren öteki kulağından çıkıyor,, dedi, ben de bu sözün doğru olup olmadığını denemek istedim.
TAKRİBEN (15.000) sene evvel. taş devrinde yaşıyan artistlerden birisi, mağarasının duvarına, bir kovuktan bal almakla meşgul bir adam resmi yapmış... Demek ki o zamanlarda bile anların bal yaptıklarını ve bu balların pek tatlı, pek nofiH şeyler olduğunu keşfetmiş bulunuyorlardı. Aradan 15.000 sene geçmiş olmasına rağmen şimdiye kadar hiç kimse baldan daha tatlı. daha saf bir gıda maddesi bulamamıştır.
Balın an esas maddesi (LevuloM) İsini verilen meyva şekeri olup şeker kamışından elde edilen şekerden tam iki misli tatlıdır. Acaba dünyada hangi şekerde balın içinde olduğu gibi güneş ziyası parlamaktadır? Yahut hangi madde vasati (2000) çeşit nebatın nektarını imbikten geçirerek meydana, getirilmiştir?
Bal, gıdaların en safıdır. Bal kemâle geldiği zaman içindeki şeker miktarı o kadar mütokâsiftlr ki, bu muhitte bakterilerin İki saatten fazla yaşamasına imkân yoktur. Mısır firavunlarından birinin mezarında bulunan 3300 senelik bal. biraz kararmış ve katılaşmış olmakla beraber clân safiyetini muhafaza etmekteydi. Hâlen piyasada satılan balların saf olduğuna emin olabiliriz. Çünkü bal, hiç bir suretle karıştırılarak hile yapılmasına müsait olmı-yan bir maddedir.
Arılar, bir pavnt (yani 453 gram) bal yapabilmek için çiçeklerden kovanlarına kadar 37.000 defa gidip gelmek mecburiyetindedirler. Bu çalışkan hayvancıklar, çok defa güzel güneşli bir günde vücutlarının on misli ağırlığında nektar taşımak suretiyle bu emsalsiz maddeyi hazırlamaktadırlar.
Bal arısı, çiçeklerin en vefakâr, en sadık âşığıdır. Kelebekler, sinek kuşları, daha başka bir çok böcekler bir çiçekten ötekine koşup durdukları halde, bal ansı sadece bir cins çiçek üzerinde büyük bir sadakatle bağlanmaktadır. İşte bu sayededir ki sadece portakal çiçeğinin, yahut kırmızı yoncanın, beyaz yoncanın çiçeklerinden elde edilmiş saf ve pırıl pırıl parlıyan bal meydana gelmektedir.
Çiçeklerin en mebzul bulunduğu ilkbahar ve yaz mevsimlerinde arı-cıklar kendilerini öldürünceye kadar çalışırlar. Her iyi amele arının hayattan nasibi, iki ilâ altı hafta sonsuz bir fedakârlıkla yuvasına daha fazla nektar getirmek için çırpınarak sönüp gitmektir. Bir tek an ko-^ı—■ ■ ■■■ .İM , »■— »*
Yazanı Donald Culrotı Poattio
vanım besliyebllmek için anlann 300 pavnt yani 135 kHogram bal yaptıkları hesap edilmiştir, Bu muazaam erzakı tedarik edebilmek için bir kovanın amele arılarının bir sene zarfında (17.000.000) mil uçuş yaptıkları tespit edilmiştir. Her kovandan alınıp piyasaya sevkedilen ballar i-çin ise, zavallı fedakâr hayvancıkların daha milyonlarca mil uçuş yaptıkları şüphesizdir. Bal. çeşit çeşit emlâhı madeniye, onzyme ismi verilen vücudumuzda bir çok kimyevi değişiklikler yapan unsurları ihtiva etmektedir. Bal; zerre halinde demir, bakır, manganez, potasyum, sodyum, fosfor, protein ve vitaminlerle Bengin, emsalsiz bir gıdadır. Diyabetlk hastalar şeker yiyemedikleri halde bal yiyebilmektedirler. Bal, bilhassa çocukların dişlerinin ve kemiklerinin kuvvetli olması için en lüzumlu bir maddeyi; kalsiyumu ihtiva etmektedir.
Calibi dikkattir kİ, entomologistler bile, çiçek nektarlarının ne şekilde bala inkılâp ettiğini izahtan âcizdirler. Büyük mikyasta arı besliyen mütehassısların müşahedelerine göre, tarlalardan nektar taşıyan İşçi anlar, kovanda oturan anların ağızlarına bu yüklerini devretmektedirler. Bu hayvancıklar da dillerini içeri, dışarı sokup, çıkararak nektarların suyunu tebahhur ettirmekte» geri kalan kısmına, şekeri levulase ve dextrose’e tAhvil eden enzyme ilâve etmektedir. Sonra bu mahlûl ile petekleri doldurmakta, üzerlerini de ince bir tabaka mum ile kapamaktadırlar. Peteklerin içindeki mahlCılde bulunan enzymeler faaliyetine devam ederek bir kaç hafta içinde altın gibi pırıl pınl bal meydana gelmektedir.
Birleşik Amcrikada 1.000.000 den fazla vatandaş arıcılıkla meşgul o-lup senevi (90600.000) kilo bal istihsal etmektedirler. Mamafih, anların. nebatların aşılanmasında yaptı klan büyük hizmetler dolayısiyle ziraat erbabına temin ettikleri kârlar. bal istihsalinin kıymetinin tam otuz misli fazla olduğu mütehassıslar tarafından hesap edilmektedir. Birleşik Amerikanın diğer eyaletlerinden fazla ve muhtelif cin» bal yetiştirmekle şöhret kazanmış olan C&lifornia’da 3.232.000 dekar arazide yetiştirilen muhtelif nebatlardan ancak anlann himmetleri sayesinde çok feyizli, çok bereketli mahsul elde edilmektedir.
İngilizceden telhııen tercüme eden Neıshet Nureddln EGE
I

YAZISIZ
Hicri
R. Ahir
13
1369
1950
ŞUBAT
1
Çarşamba
Rumi
KL »ani
19
1365
Vakit Vasati Ezanı
Güneş 7.10 1.46
öğle 12.28 704
İkindi 15.09 9.44
Akşam 17.25 12.00
Yatsı 18.59 1 34
îmaft-k 5.31 12.07
Atatürk inkılâp .Müzeni: Per-cmbcĞen rnaadu her gün 10-12 ve 14-17.
Topkupı Saaryı; Pazartesl-Çar-çımbü - Cumartesi saat 13.30-17 Telf. (21600).
Ayasofya; Pazartesi - Selı-Çar-şamba - Perşembe - Cuma saat 10-16; Cumartesi - Pazar saat 13-16. Telt. (21750).
Arkeoloji : Çarşamba. Cuma Pazar günleri 13 ten .16 ya kadar.
Enki Çark Eserleri Şubesi: Çarşamba, Cuma, Pazar 10 dun 12 ye kadar. Telf. (21682).
Türk ve İNİfım Eserleri: Salı, Perşembe, Pazar auat 18.30-16.30 Telf. (21888).
Dolmabnhçc Deniş MÜıecsl; Cu-
martezi »ant 13-17. Pazar 0-18.
Te|f. (81284».
Belediye Müzesi; Atatürk Bul-
varı Perşembeden maada her
gün 10-12 vo 14-17.
Tevfİk Fikret Ariyan Müzeni; Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
îsmlr:
Arkeoloji Müzesi (3324) Her gün
9-12. 13.30-17. Cumartesi; 14-17 a-çıktır.

İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
İzmtr
41998
60886
91 2251 Karşıyaka

8EHİH TİYATHOLAKI ı
Saat 20.80 da.
DRAM KIs.Ml: (42157) Tebeşir Dairesi,
KOMEDİ KISMI (10100) Kayseri Gülleri.
14.30 da Çocuk Tiyatrosu.
MVA5rMER KARACA OPERETİ: 20.30 da (Sisin Sokak).
YENİ SES O PEK ETİ I 15 te ve 20 45 te Dubara.
ANKARA TİYATROLARI: 8uat 20 da
OI*ERA; Köylü Nnmusu (1 perde). Palyaço (2 perde). Çarşamba. Cuma ve Pasur 2 opera birden.
Bİ'yVkte (10370-40) Bir Komiser Geldi.
KÜÇÜKTE (11169) AnUgoo ve Scapln'in Dolaptan.
İZMİR
^EHİR TİYATROSU î (2864) Hio-nel Şayia.
BEVOOl.l ( İIIETİ ahin (80718) ı — Canavar Tohumu. 2 — Ceeur Kız.
ALKAZAR (42562) 1 — Ekspres
Cinayeti. 2 — Ölüm Seferi.
AR (44391) Seven Kalbier ATLAS (40835) Şeytanın Kudreti. İPEK (44289) İntikam.
Çİ( EK 1 — Dans İlahesi. 2 — îki Açıkgöz Kız Kollejinde.
ELIIAMRA 143595) Krlstof Ko-lomb.
İNCİ (85595) 1 — Günahsız Melek.
2 — İsimsiz Kaatillnr.
LALE (43505) Krlstof Kolornb. MELEK (40868) Zorlu Misafir.
(Suarede Aşk Oyunları). SARAT (4165b) Manon. SVATFARK (83143) 1 — Nehir-
ler KıraÜçcsi. 2 — Unutulmaz Şarkı.
SÜMER (428511 Dell Gönül. SARK (40380) Aûİanlann dövüşü.
Muatekı
SIK (48726) 1 — Monte Kristonun intikamı. 2 — Ekspres Gangsterleri.
TAKSİM (43191) Çete,
TAN (80710ı ı — Ruhlar Alemi. 2 — Modern Venüs.
ÜNAL (49306) ! — Gece Ateşi.
2 — Dobrcli Haşan Sinemacılar Kıralı,
YENİ (84137) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — Buflalo Şarkısı.
YILDIZ (42847) Fedailer Kalesi.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (2’1683) 1 Vahşi intikam. 2 — Mücrim Gönüller.
AZAK (MM») 1 — Yalan. 2 —
Düşkünler.
Ç E M B E H LİT A Ş (22513) Fedailer Kalesi.
FERAH: 1 - Kartal. 2 — Bayrağa Can Feda.
HALK (21994) Gnrdiysnın Oğlu (Türkçe).
İSTANBUL (22367) i • Pranga Kaçak*- 2 — Katli EvlAL kismft (21001) ı - Şarlo AMker.
2 - Kör (Arap filmi). .MARMARA (23860) Fedailer Kalesi.
MİLI.I 122962) 1 — Vahşi İntikam. 2 — Mücrim Gönüller.
Tl RAN (22127i 1 — Yalan. 2 -Şehitler Kalesi.
Y’ENİ (Bakırköy 16-126) - — öl-ml^rn Aşk. 2 — Çam Sakızı Polis Hnflyesl.
KADIKÖY CİHETİ /
HALE (60112) Hıırrow Kumarbazı,
OPERA (60821) 1 - Kara Şeytan. 2 — Ateş Çerrıtıeri.
SÜREYYA (60682) 1 — Mösyö
Verdu. 2 — Ormanlar Aslanı.
YELDEÛİR.MEM: ‘ 1. # Kahveci Güzeli. — 2. Aysel Bataklı Damın Kızı.
ÜSKÜDAR CİHETİ
HALE (60062) 1 — Altın Küpeler. 2 — Beyaz İnci.
SUNAR Monte Kristo ve Monte Kristonun intikamı — Cani ke^ çıyor.
ANKARA
ANKARA (23132) Samba Kıralı (renkiİK
BCvfK (1503D Damgalı Doktor. CEBECİ: Yalnız Gidenler.
PARK (11131) Kanatlardan Türbe (yerli).
SÜMER (11072) Tunçların Gölgesinde.
I I İ S (22294) Yalnız Gidenler.
SUS (14071) Kanatlardan Türbo (yvilll.
YENİ (14040) Gönülden Sesler.
GAR GAZİNOSU : Soiera Do
Espnns revüsü.
İZMİR
ELIIAMRA: İhtiras Kurbanlari.
LALE: 1 — Fillpinlcr Aslanı.
2 — Tekrar Edilen Sahne.
TAN: 1 FHlpınler Aslanı. 2 — Tekrar Edilen Sahne
TAYYARE: talikini Fedakârları,
YENİ; Zehirli Şüphe.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELERİ Yalan.
st'MEK; Susanın Aşnclo.rı - Hayal Yolıı
••YENİ ISTANIM L„ İlli l»U(Ün İçin tavsiye ettiği programlar ; Dahilde ı
Saat: 18,45 İstanbul; Saz eserleri. — 19.20 Ankara: Rnch-manlnot Fa Diyez Mln. Piyano konçertosu (PL). — 19.20 İs-
tanbul: İstanbul Konuvrvatu-varı Türk Muaıkı.ıı hra Heyeti konseri. — '>0.35 Aııkıi'’u: Tarihi Türk mÜgiği — 21.30 Ankara: Beethoven Son a t o Appa-Mİonata (Pl.) — 21.45 İstanbul ; Operada bir saat. Mozart "Cosl Fnntutte).
II ııriçte;
10.15 Londra: Londra Senfoni orkestrası konseri.
I ıı
TÜRK MÜZİĞİ;
Sınıf: 12.8o Ankara; Şarkılar, — 13.15 İstanbul: Şarkı ve tür-kııl«-r «pi.» 13.io İstanbul;
Şarkı ve türküler (yeni sesler), 18,00 Ankara: Şarkılar. — 18.15 Aııkanı; Halk ttirköleri. — 18.15 İstanbul: Suz csarlorl — nı.-'o İstanbul: Konservatuar Türk I Mueiklsl İcra Heyeti konseri. —
20.00 Ankara: Şarkılar. — 40.35 Ankara: Tarihi Türk müziği. — 21.15 İstanbul; Şarkı ve türküler. — 22.80 Ankara: Şarkılar.
KLASİK BATI MÜZİĞlr
Snnt: 8.15 Londra: Dinleyici istekleri — 16.15 Londra: Londra Senfoni Orkestrası konseri. — 10.20 Ankara: Ra.chnm.nlhof Fa Diyez Mln. Piyano Konçertosu (Pl.) — 19.15 Ankara: Şnn soloları - Türkçe Llşd’lcr. — 20.00 İstanbul: Piyano soloları. Grlc^ Bnllad Op. 24 Çalan: EHcen Joyco. — 2(1.30 Londra: Filarmoni Orkesirnsı konseri. — 21.30 Ankara: Beethoven Honate Ap-patlonata (PL) — 21.45 İstanbul: Operada bir saat. Mozart ”Cosl Funtutte”.
HAFİF BATI MÜZİC.İ:
7.31 Ankara i Marşlar (Pl.) — 8.oo Ankara: Hafif Melodiler (Pl ) — 8.30 Ankara: Hafif Oy-kestnılar gahvor ı Pl ı 13.15 Ankara: Çeşitli sololar (Pl ) —
11.30 Londra: BBC Hafif Oı kca-tıa konseri. — 14.45 İstanbul: Tanınmış valslar (Pl.) — 17.15 Londra: Bando müzIC'I. — 20.15 İstanbul: Radyo salon orkestrası. — 20,46 İstanbul. Dinleyici istekleri. — 22.İA Ankara: Çeşitli müzik (Pl.) — 22.15 Londra: Grand Otelden müzik. — 23.15 talanbul: Hafif gece müziği (pl.) 28.43 Londra: Pavyon Orkestrası çalıyor.
DANS MÜZİĞİ|
7.(8) Londra: Caz kulübü. — 8.15 Ankara: Tangolar (PL) — 13.80 İstanbul: (Pl.) — 13.45 Ankara; Şen parçalar (Pl.) — İR.oo İstanbul: (Pl.) — 18.15 Londra: Vlktor Silvestrr Orkeatraaı. —
18.30 İstanbul: Varyete miuıgi (Pl.) — 18.45 Ankara: Sammv Kaye orkestrası (Pİ.) — 23 00 İstanbul: (Pl.)
HUSUSİ PROGRAMI.ARı Konusmalnr:
18 20 İstanbul. Konuşma* 18.30 Ânkarn Çiftçilerle haşhaşa 21.15 Ankara: Kitap saati. — 32.no Ankara: B M M. saati, .Müzik:
7.45, 8.15, 13.15 Londra: Dinleyi-
ci İstekleri.
türkçe haberler:
Aııkarıı ve İstanbul Radyoları:
Saat: 7.45; 13.00; 19.Ü0: 22.45.
13.30 Ankara; Öğle Gazetesi.
20.15 Ankara; Radyo Gazetesi. “Amerikanın seiıl”ı Saat 19 15 (13, 16 ve 10 metre)
Londra Radyocu: Saat 7.15; 18.45
VO 23.18) (19.01; 21.92; 31.32, ve 19 40 metre».
GELECEK ULAN UÇAKLAR
4.45 P.A G (Brezilya) Buenos-Aires, Rio do Janeiro, Dakar, Lizbon ve Româdan.
10.50 D.H Y. (Türk) An karadan.
12.50 D.H.Y (Türk) lzmlrdon.
16.20 D.H Y (Türk) Adana. An-knradun.
19.50 P.A A. (Amerikan) New-York. Gönder, Londra,Boston, BrUkaelden.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
0.— LA 1. (İtalya) Atina, Ro-mayu.
0.— D H.Y İn t ya. dana. . (Türle) Ankara. Ma-ElAıığ. D. Bakır. A-Iskenderıına. •
10.— C.Y (Kıbrıs) Atina, Lef-
köleye.
11.20 DH.Y (Türk) tamire.
13.50 D H.Y (Türk) Ankarava.
17.00 PA.B. (Brezilya) Roma, Lizbon. Dakar, Rio de Ja-nrlro, Buenos Aires'e.
21.40 P.A.A (Amerikan) Sam, Karaşi. Delhi, Kalküta, Bnn(kok. Honpkon
GELECEK OLAN EKSPRESLER 6 15 Scnıp’on (Avrupa).
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN FKSPHESf ER 18.1ü Ankara Ekspresi.
21.30 Svın'iion Ekspresi.
GELECEK OLAN' VAPURLAR
6.30 Konya (Bandırmadan) 9.00 Adana (D G. Ak(lenlzdtn)
11.30 Traozon demirden).
15.35 fius (Mudanyadnn),
17.— Aksu (Hopadan).
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.—
9.—
İLİŞ.— 20—
Dumlupınar (Karadenizc).
Saadet (Ayvalığa).
Etrilsk dzmire).
Mersin (Imrozn).
Konvıı (Bandırmaya)*
m|m|m M M M M M
r


I L
n h

T T T T T TITI il
Yukardan u($ağı:
Enılııöııil:
Salûhoddln (Çıuşıkapı) Beyazıt, M. Kazım. Eminönü.
Hikmet, Kilçükpazar.
Sırrı. Alemdar.
Eyüp:
Evüpsultan.
Beliktin:
Vidln. Köylçl.
Beyoğlu:
Beyoğlu, Kalyoncu C 76. tal'llcUl, İstiklâl C. 419.
Taksim, İstiklal C. 17. Halle. H&lâskârgasl C. 114. Mei'l(» z. Necatlbey C, 47,
Has köy, Has köy,
Merkcs. Kaeımpn^a.
Fatih:
Muhaı ı om, Şeh(:Hdcbagı. Salrtbııddin, Aksaray. Yedik ule, Sama t ya. Haseki, Şehremini.
M. Fuat, Karagınnrük. Harım Herk. Fener.
Üsküdar;
İttihat.
Kadıköy ;
Sögutiüccşme. Kızıltoprak. Göztepe. Boslu ncı.
BÜy likada:
Merko».
Hey i»eiloda:
H. Ada.
1 — Bir Pontüa kıralı.
2 — Sevgi.
3 — Yakacak.
4 — Cenubi Anadolu kasabala-
rımızdan biri.
5 — Ordu ihtiyaçlarından.
6 — Acıma.
7 — Bir cins kumaş.
8 — Bir tatlı.
(Doğrıı halledilince kalın baskılı köşeden köseye olan kısım, dünya tarihinin en büyük simalarından birinin ismini verecektir.)
DÜNKÜ BULMACANIN HALLti
ANKARA
Ankara (11193)
Yenişehir (21863)
Yeni (11544).
İZMİR
Çankaya, Alsancak.
Şifa, Kcmeraltı.
Karantina, Basmahane. Tilkilik, Yalılar.
Yeni, Eşrefpa^a.
Soldan sata:
1 — Mandalina.
7 — Amu.
8 — Pot.
10 — KIL
11 — MÜftabih,
12 — Tel.
13 Rae.
14 — EH.
16 — Arabistan.
Yukardan asağu
1 — Barometre. 3 — 1da.
3 — Ulu.
4 — İntihabat.
6 — Amraotl.
9 — Tül.
10 — Kir.
14 — Ebe.
15 — îaa.
Beyoğlu 11611 Kadıköy 60873
İstanbul 24222 Üsküdar 6Ûâ|A
1
Sayfa 6
Cenç«*
*r
«IV
Alman TOTAL
Mamulatı
e
W
Gayrimenkul tapunun 16.11948 tarih ve cilt 92 sayı 2 de kayıtlıdır. Fabrikanın vaziyeti hazıraaı: 4200 metrekare bir saha üzerinde olup bir makine dairesi, motor dairesi ve 5 çeltik ambar! ve bir oda ile ittisalinde bn4 yazıhane binası ve iki ambar ve arsa ihtiva eder.
5 — Tapu sicil kaydı vesair lüzumlu izahat da şartnamede vardır. Gününde arttırmaya girmek isteyenler bunları ve herkese açık bulunan tapu sicil kayıtlarını da tetkik ederek işbu gayrimenkul hakkında herşeyi öğrenmiş ad ve itibar olunur.
2 — İşbu gayrimenkulun arttırma şartnamesi ilân tarihinden İtibaren tetkik etmek isteyenlere bankamızda açık bulundurulacaktır.
3202 sayılı kanunun 40 inci maddesine göre satılması icap eden yukarda evsafı yazılı gayrimenkul bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur.
1 — Arttırmaya girmek isteyenler (5.250) lira pey akçesi vereceklerdir. Milli bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur.
Yukarıda gösterilen şartlar dairesinde çeltik fabrikasının satılacağı ve daha fazla malûmat almak isteyenlerin bankamıza müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur. (839)
4 — Kat’l ihaleye kadar borçlu borcunu faiz ve masraflariyle beraber öderse İhale fesih ve iptal edilir. Ve müşteri depozitosunu geri almaktan başka hiçbir hak ileri süremez.
Coiu Ou™?? AVde^-> Mc** liUnliui lımıı Pır»
Nıeoll Minili
4 Av// '//////( //// /( / //// A r/) h
Ijlmbul Pwe Napoli Mııiıly* lıno*»
İstanbul Üniversitesi
4 -X
w

SİYASİ İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
müstakil günlük gazete
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
ENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMİTED ŞİRKETİ MATBAASI


İkinci sayfamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
9
t
I
DEVLET DENİZYOLLARI

Rektörlüğünden:
Üniversitemize bağlı Fen, Hukuk, Edebiyat. İktisat ve Orman "Burssuz.. Fakültelerine 1 şubat 1950 de başlamak ve 15 şu--hat 1950 de sona ermek üzere öğrenci kayıt ve kabul edilecektir
Fen Fakültesine yalnız F. K. B Tıp dalma. 63. Kimya Mühendisliği dalına 10 ve Eczacı dalma 6 öğrenci alınacaktır Diş Tababetine öğrenci ahnmıyacaktır. Fen lisans dallarına bütün istekler karşılanacaktır.
Yazılmak istiyenlerin getirecekleri belgeler şunlardır:
A — Olgunluk diploması ile lise bitirme diploması ve kimlik cüzdanının tasdikli örneği
B — Oturduğu yeri gösterir belge
C — öğrencinin etrafı için tehlikeli bulaşıcı bir hastalığı olmadığını gösterir Hükümet Tabibi. raporu.
D — 15 lira imatrikülâsyon harcı yatırıldığına dair Üniversite Saymanlığından alınan makbuz.
Üniversiteye yazılmak İstiyenlerin bu belgelen bir dilekçeye iliştirerek rektörlüğe başvurmaları ve dilekçelerinde hangi fakülte ve bölümlere öğrenci yazılmak İstediklerini belirtmeleri lâzımdır.
NOT:
1 — Tıp. Kimya Mühendisliği ve Eczacı dallarına ancak “pek İyi” ve “iyi” derecelerde olgunluk imtihanını vermiş olanlar arasında seçim yapılmak suretiyle öğrenci alınacaktır. Orta derecelerin başvurmamaları.
2 — İmatrikülâsyon harcı verip kaydı yapılmamış ^lanlars bu harçlar hiçbir suretle geri verilmiyecektir.
3 — Bir yıl öğrenime ara verdikten sonra Üniversiteye kaydolunmak tstiyen lise mezunlarının, bağlı bulundukları askerlik şubelerinden öğrencilikten başka bir sebeple ertelenmiş olduklarına dair belge getirmeleri lâzımdır.
4 — Yüksek bir öğrenimi bitirdikten sonra askerliğini yap-mıyanlar ikinci bir yüksek öğrenime kabul edilmlyeceklerdlr.
5 — Dört sömestrlik süre sonunda üst sömestre geçmemiş
olanların askerlik ödevlerini bitirmedikçe yeniden İmatrikülâsyon işlemleri yapılpuyacaktır. (775)


1 Çuha» 1050


'Teessürle bayılanlara. Çarpıntıya, Sinir buhranlarına
NEVROL CEM at,
20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR MİRİNİZDEMUUAKA BULUNÖLHHJNUI
.•wa«uwwı*»Huiımmî • -
T. C. Ziraat Bankası Boyabat Ajansından
T. C. Ziraat Bankası İzmir Şubesine zirai krediler hesabından borçlu Mehmet Nuri Abdiş işbu borcuna mukabil Boyabatta Ke-maldede Köyü Yeni mahalledeki çeltik fabrikasını bankamıza ticari kredi borcundan dolayı birinci derecede 125.000) liraya ve zirai kredi borcundan dolayı (100.000) liraya ikinci derecede ipotek etmişti. Borç vâdesinde ödenmediğinden fabrika satışa çıkarılmıştır.
3 — Hakları tapu sicilleriyle sabit olmayan alâkadarların bu haklarım ve hususiyle faiz ve masrafa dair iddialarını ilân tarihinden İtibaren 15 gün içinde evrakı müsbiteleriyle beraber bankamıza bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde haklan tapu siciliyle sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç tutulurlar.
6 — Birinci arttırma 17.3.950 tarihine tesadüf eden cuma günü Boyabatta T. C. Ziraat Bankasında saat 10-12 ye kadar yapılacaktır. Muvakkat ihalenin yapılması için teklif edilen bedelin, tercihan ödenmesi icap eden gayrimenkul mükellefiyetiyle bankamız alacağının tamamen karşılanması lâzımdır. Karşılanmadığı takdirde en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere 15 gün daha uzatılacak ve 3.4.950 tarihine tesadüf ederi pazartesi günü aynı mahalde ve aynı saatte son arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada fabrika en çok arttıranın üzerinde kalacaktır. Ancak kati İhaleyi yaptırıp yaptırmamakta bankamız muhtardır.
7 — Müterakim vergiler, ihale karar pulları, tapu ferağ harcı. belediye ve tellâliye rüsumu alıcıya aittir.
DİS KREMİ
9
Hudson 1947
Radyolu Kaloriferli uz Kullanılmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele satı İlktir tş saatlerinde 29266 va telefon

İKRAMİYEYE GİRİŞ ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ ÇEKİLİŞ TARİHLERİ :10 MART, 15 MAYIS; 30 HAZIR AN; 31 TEMMUZ 29 AĞUSTOS; 30 EYLÜL, 28 EKİM; 30 ARALIK
U
utHitirtACM-rniHimiHtnHitoni

Ll
^KiERLOSc^
Mıılıtelli tip ve portatif ve sâblt. sulu CO 2 gazlı,
dürme vasıtalarıyla
kapasitedeki kuru, tozlu, köpüklü sön-
Âdi ve parlayıcı maddeler
yangınlarına karşı
EMNİYETİNİZİ SAĞLAR
lürklyc Umumi Veklb
STANDARD İS LTD. Şr.
8adi R. Dilek 8r
Müessese adrs.; Galata, Bankalar Cod. Banka sokak Roman nan 1‘eâeton 10784
Mağaza adresi; Taksim, Garaj Tramvay durağı ERK Ap. altında
Telefon: 82696
Mektuu adresi: P.K. 2118 Beyoğlu
DHinnnnMiıtiiKH ımt ınmıı um m tttmtummnmnemmt m: ıtu n ot*
KEKEMELERE; Kekemelik hususî bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât için- Bayan A. Nfarter, Şişli, posta kutusu No 32 ye mektupla müracaat


Dr. HAFIZ CEMAL LOKMAN HEKİM
Dahiliye Mütehassısı Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar İstanbul Divanyolu No. 104.
Kızkule Boyahanesinden ortağım Ohannes oğlu Ahmet Va-rol’un bundan böyle boyahanemde hiçbir alâkası kalmadığını sayın müşterilerime İlân e-derim.
Abdurrahman Avar Taksim, ÇamdaJı sokağı No. 5.
SAYIN DOKTORLARA
SCHERING A
Progynon
oleosum
3 Amp.
Progynon B oleosum Forte 1 Amp. 5 mg.
Progj’non B oleosum Forte 5 Amp. 5 mg.
B
Progynon 30 Dragles
Progynon Forte 15 Drag^es
Testovlron 4 Amp. 10 mg.
Testoviron 4 Amp. 25 mg.
Müstahzarlan yeniden gelmiş ve Kimya ve Ecza T. L. Ş.
ı
i
GÖZ HEKİMİ
Dr. Mu ra d Raun
• Aydın
Beyoğlu - Po
eokaâı No
G. BERLİN
Proluton 3 Amp» 2 mg. Proluton 8 Amp. 5 mg. Proluton 3 Amp.lO-mg. CortlroM 4 Amp. 2 mg. Cortlron 4 Amp. 5 mg. Cortlron 4 Amp. 10 mg.
eczahanetere dağıtılmıştır. Maddeleri
Taklitlerinden sakınınız. Her yerde pullu kutuları ısrarla isteyiniz.
YENİ İSTANBUL Abonman karneleri

şubat ayının beşine kadar satılacaktır
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemizce hıısusî surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazılı bulunan özel müvezzilerimizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
İSTANBULDA :
KÖPRÜDE:
Bay Kemal, Köprü Kitabevi
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde.
Bay Ihsan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii.
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında
gazete bayii.
SİRKECİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye, istasyonda gazete bayii.
TÜRBEDE:
Bay Arif, Türbe kitap ve gazete bayii.
BE YAZITTA:
Bay Bahri. Eczahane yanında tütüncü.
SARAÇHANE B A ŞIN DA:
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayii.
AKS ARAYDA:
Bay Adem, gazete bayii
Bay Kemal, Piyango ve gazete bayii
CAGAEOCLUNDA:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında
gazete bayii.
KARAKÖYDB:
Bay Kemal, Tünelde gazete bayii
Bay Niko, Bahtiyar gişesi
BEYOCLÜNDA:
Bay Esat, Ingiliz Sarayı karşısı, tütüncü.
Bay Torkoni, Galatasaray Lisesi karşısı.
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında ga-
zete ve tütün bayii.
Zeki, Tütün ve gazete bayii Avni, Tütün ve gazete bayii Haşan, Tütün ve gazete bayii Mustafa, Tütün ve gazete oayii

e
Bay Mehmet, Taksimde Kristal altında gazete bayii
Bay Dikran, Konak oteli karşısı, tütüncü Bay Haşan. Harbiye, Bizim Haşan gişesi Bay Garbis, Osmanbeyde fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi, Nişantaşmda gazete bayii
BEŞİKTAŞTA:
Bay
Bay
Bay
Bay
TOPHANEDE:
Bay Şükrü, Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi.
KADrKOYÜNDE:
Bay Ethem, Gazete bayii.
ÜSKÜDARDA:
Bay Hikmet, Kitap ve gazete bayii
Bay Cevat, Kitap ve kırtasiyeci
SAMATYADA:
Bay Kenan, Tütüncü ve gazeteci
BAKIR KÖYDE:
Bay Ali, Uçak Gişesi.
YEŞİLKÖYDE:
Bay Şaban --rete bayii.
ADALARDA:
Bay Niko, Büyükada iskelesinde kitapçı Bay Süleyman, Heybeliadada tütün gazete bayii.
ANKARADA:
ANKARA BÜROMUZ:
K. Özalp Caddesi Ilgar Apartmanı No. 1/9. Yenişehir. Telefon: 16112
Akba Ki t a be vL
Bal Ali Tümen, Ulus Meydanı tütüncü.
Bay Yakup Kaıakaş, Uluş Meydanı Cebeci durağı.
Bay Cevdet, Ulus Meydanı, Hilal Fotoğrafhanesi karşısında.
Bay Hayri öztürk. İstanbul Pastahanesl karşısında.
Bay Sait özer, istasyonda gazete bayii.
Bay Durali Dalkılıç, SamanpaZan Meydanı, gazete bayii.
Bay
Bay
Bay
Bay
Bay Osman, Yenişehir, Bakanlıklar durağı
İZMIRDE :
ikinci Kordon, Emlâkbank yanında Anadolu hanındaki YENİ İSTANBUL Bürosunda.
Foto Can,
Bay Halil,
Bay Cahit,
Bay Abdurrahman Cerrahoğlu Kitabevi Tilkilik Bay Mustafa, Asım Türker Kardeşler, Alsancak vapur iskelende
Mehmet Altıntaş. Sağlık Bakanlığı. İslâm Günok, Yenişehir, İş Bankası. Mustafa Erten. Kızılay gazete bayii. Tevfik, Meşrutiyet Caddesi.
Hükümet Konağı karşısında vnafartalar Cd. İstiklâl gişesi Anafart.alar Cd Zengin gişesi

Matbuat hayatımızda bir yenilik olan kameti abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, şubat ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100, YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi, taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen aylar karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk :
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur'a numarası, altı kap verenlere 2, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilae okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur’amıza katılabileceklerdir.
BiLindiği gibi YENİ İSTANBUL» devamlı okuyucuları arasında. Noter önünde çekeceği kur’ada» meccani tahsil ve başka hediyeler vermeyi taahhüt etmiştir.
Her yıl çekilecek kur’ada birinci gelen 10.000 lira masrafla Avrupada. ikinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Türkiyede üç yıllık bir tahsil yapacaklardır. Kendisine tahsil kur’ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, hakkını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir. Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyanlara, gazetemiz, bu işe ayırdığı tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Ayrıca * Üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 aboneye» meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.

Comments (0)