S Şubat 1950
Cuma
SİYASÎ İKTİSADÎ
2/11/1950
Atatürk’ün Anıt - Kahiri
ıç şayi alarda
İlânlar; 6 ncı oahifede santimetresi 2 liradır, İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tmİs cdon: HABİB EDİB TÖREHAN
k
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu


POLİTİKA
Fransa, Sovyef Rusya münasebetleri
EDEYNELMİLEL sahadaki ’—' gergin hava, bütün şiddetiyle devam etmektedir. Çünkü Sovyet ve Çin liderleri, Mos-kovada, söylendiği ve göster ilgi gibi bir dostluk muahedesinin değil, her gün dünyayı daha büyük ölçüde rahatsız edecek birtakım hareketlerin müzakere ve tatbikiyle meşguldürler.
Kâh. Berlin üzerinde birdenbire tazyik başlamakta, kâh Sovyetler, Endonezvayı tanımaktadır. Ve bunların tesirleri yatışmadan, önce Çin, arkasından da Sovyetler, Hoşi-Min i tanımakla, dünyanın hangi noktasında olursa olsun, huzur ve sükûnu baltalamak ve yeni karhalar ve fesat ocakları açmak kararında olduklarını, pervasızca açığa vurmaktadırlar.
Demek oluyor ki, soğuk -harb'den, evvelâ ılık - harbe ondan sonra da sıcak - harb'e doğru bil’ kaymaya. Kremlin, âdeta sistemli bir şekilde, dünyamızı icbar etmek yollarında-dır.
Çünkü, Hindistan, Pakistan, Seylân v.s. gibi vaktiyle İngiliz sömürgesi durumunda olan memleketlerin bu harpten sonra istiklâllerine kavuşmaları üzerine, Felemenk Devleti aynı hakları Endonezyaya, Fransa da Çin Hindistanındaki eyaletlere tanımak mecburiyetinde kalmışlardı. Ve bugüne kadar, bu iki avrupalı devlet, kendi imparatorluk cânıialannın bünyelerini de gözönünde bulundurarak, müstakil olarak tanıdıkları yeni devletlere, buna göre bir çeki düzen vermekle meşgul idiler.
Halbuki, Çindeki durum değişir değişmez, Fransızların tanzim etmeğe çalıştıkları topraklar, Komünist Çin ile hemhudut oldu. Ve bu. komünist dalganın buralara intikal ettirilmesi teşebbüslerine kâfi geldi. Hoşi-Min’ın Sovyetler ile Çin tarafından tanınması, başka bir mâna ifade edemez.
Demek oluyor ki, Endonezya ile Hindistanın yahut Pakista-nın Sovyetler tarafından tanınması, sırf, arada başka memleketler olması yüzündendir. Yoksa, derhal bu memleketlerde de, Sovyetlerin talimatiyle devletler kuracak adamlar zuhur edecektir.
İşte bu hakikati artık görmemeye imkân yoktur. Sovyetlerin niyeti, zincir üzerinde sınaî eşya imal eder gibi. Doğu Asyanın bütün memleketlerini kendi genişleme politikalarının zincirine bindirerek, sıra ile ilhak etmektir.
Bugün, böyle bir tehlike ile, Fransa karşı karşıya gelmiş bulunuyor. Hoşi-Min’in Sovyetler tarafından tanınmış olmasını, bilindiği gibi. Fransız Hükümeti, en şiddetli bir lisanla protesto etmiştir. Fakat, Sovyet Rusya, bu protestoyu red-deylemiştir.
Bu yüzden, iki büyük devlet arasındaki münasebetler, son derece gergindir, inkıtaa kadar gidebilir.
Fakat biz, Fransanm bu işte yalnız bırakılacağını zannetmiyoruz. Yani hem Amerika, hem de İngiltere, Bao-Dai idaresini tanımakta istical göstereceklerdir. •
Meselenin bir de silâhla halledilecek tarafı olduğuna şüphe yoktur. Çünkü Hoşi-Min, Çin-den silâh yardımı görecektir. Zaten son günlerde Fransızların. Çin Hindistanına silâh sevkıyatı artmıştır. Gerçi, gene şimdi elimize geçen telgraflara göre, Fransız limanlarındaki tahmil ve tahliye amelesi, bu silâhlan yüklemekten imtina etmektedir. Ve bu. Sovyet politikasının icabında Fransada dahi nasıl mesnet bulmakta olduğuna yeni bir delildir.
Kısaca, Sovyetlerle Mao-Tse-Tung'un bu müşterek faaliyetleri, Çin Hindistanında adamakıllı bir çete harbi açarak, düne kadar Yunanistanda hüküm süren bir durumu, buraya aynen intikal ettirmek içindir.
★ 1 ★★★

I




k.
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
3 senede bitirilecek
• ---------------------•
Bakanlar Kurulunda kabul edilen kanun tasarısı
Bayındırlık Bakanlığına yeniden 14 milvon liralık taahhüde girme yetkisi vermektedir
Amerika Müdafaa Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Bradley, hidrojen bombası hakkındaki mütalâasını senatoya bildirdikten sonra atom enerjisi komisyonu başkanı Robert Boron ile görüşüyor
Amerikan Genelkurmay şeflerinin Japonya seyahati
Uzakdoğu'da komünizme karşı ciddî tedbirler alınıyor
“Komünizm hâlen dünya çapında en büyük tehdittir ve bu teh dıde mukavemet, demokrasi dünyasının en mühim vazifesidir

Bir Sovyçt m&nevrMi
İmparator
Hirohito harp
suçlusu mu?
VVashington 2 A.A. (Afp) — \Vashıngtondaki Rus Elçisi tarafından Japon İmparatoru Hi-rohito’nun da harp suçlusu addedilmesi hakkında Dışişleri Bakanı Acheson’a dün yaptığı talep, diplomatik çevrelerde Japon halkının dikkatini, Rusya-da tutuk bulunan Papon harp e-sirlerinin vatana iadesi meselesinden çevirmeye matuf bir hareket olarak yorumlamaktadır.
faaliyetleri-
Genel kur-
PasifiktekJ
Bu çevrelerde ilâve edildiğine göre Birleşik Amerikanın, İmparatorun harp suçlusu addedilmesine muhalefet edeceğini bekleyen Rusya, bu red cevabından, Çindeki ve diğer Asya ülkelerindeki Amerikan aleyhtarı propagandasından istifade edecektir.
Tokyo, 2 A.A. (AFP) — Amerikan Genelkurmay şeflerinin Japonyayi ziyaretlerinin başlıca gayesi Uzakdoğuda komünist aleyhtarı Amerikan siyasetinde bu memleketin stratejik ö-neminı tesbit etmektir.
Şefler bu sabah Uzakdoğuda en büyük Amerikan deniz üssü Yokosuka-yı etraflıca teftiş etmişlerdir- Bu üs-de hâlen mükemmel Japon tesisleri mevcuttur ve hır dünya harbî olduğu takdirde Amerikan deniz nın merkezi olabilir.
Seyahatlerinin kısalığı ınay şeflerini teftişlerini
Amerikan müdafaa sisteminin başlıca noktalarına hasretmeye mecbur etmiştir.
Şefler Uzakdoğııdakı en büyük hava üssü bulunan Okınasvayı daha sonra da Guam ve Hawai Adalarını ziya-rel edeceklerdir.
Müşahitler, Genelkurmay balkanlarının ne Formoza, ne de Güney Pasifik'i ziyaret etmeyeceklerine ve Tok-yoya uğramalarının başlıca sebebinin de General Mac Arthur’le görüş teatisinde bulunmak olduğuna işaret etmektedirler.
General Mac Arthur. Uzakdoğudak. durum hakkında görüşlerim kongre nin komisyonları önünde izah etmeği
İM
Muhasamatın sonundan itibaren Amerikan Hükümeti harp suçlusu Japon askerlerinin mesuliyetlerini Japonyanın demokratlaştırılması yolundaki gayretlerinde kullanmak istediği İmparatorun mesuliyetlerinden tamomiyle tefrik etmiş olduğundan Birleşik Amerikanın Sovyet talebini kabul etmiyece-gi belirtilmektedir.
Fransa ■ Rusya miinasebatı nazik safhaya giriyor
Fransız Hükümetinin, Sovyet elçisinin geri çağırılmasını istemesi, ihtimal dahilindedir


»t
Fransız Cumhurbaşkanı bir davetto Sovyet atajemilitori ile görüşüyor.
35 ve Birleşik Ameri kaya dönmeyi mütemadiyen reddetmiştir.
Amerikan kaynaklı haberlere göre rekabet, General Oınar Bıadley ile Mac Arthur arasında tam işbirliğine mâni olmaktadır.
General Mac Arthur, hâlen Omaı Bradley’iıı emrinde olmasına rağmen ondan daha kıdemlidir ve Uzakdoğu Komisyonuna dahil bütün devletlere bTvin edilen bir diktatörün haı>: olacağı nüfuzdan dana fazlasına mâliktir.
Durumun vahamet arzetnıesi Genelkurmay şeflerini Amerikan basınının ekseriyeti tarafından Uzakdoğu işlerinde en büyük mütehassıs* telâkki e-dilen General Mac Arthur’den fikir almak için Tokyaya gelmeye zorlamıştır. Basın muhtelif vesilelerle General Mac Arthur'ün görüşlerini yayınlamıştı. Bunlar şöyle hulâsa edilebilir:
1 — Japonya Uzakdoğuda en büyük istikrar unsurudur. Ona yardım ve onu müdafaa etmek lâzımdır.
2 — Formoza komünist tehdidine karşı müdafaa edilmeli ve milliyetçi rejim sonuna kadar desteklenmelidir.
3 — Komünizm hâlen dünya çapında en büyük tehdittir ve bu tehdide mukavemet demokrasi dünyasının en mühim vazifesidir.
itt

Paris 2 (Nnfen) — Fransa ile Sovyet Rusya arasındaki münasebetlerin gayet gergin bir safhaya girdiği bildirilmektedir. Sovyet hükümetinin Hindlçlni’deki asi Hoşi-Min idaresini tanınması Fransız resmî çevreleri ile Fransız basınında infialle karşılanmıştır. Gazeteler Rusyaya şiddetle hücum etmekt e ve Moskova Hükümet inin bu hareketini protesto etmektedir.
Muhabirler gitgide vehamet kesbe-den hâdiselerin «u şekilde cereyan etmiş olduğunu bildirmektedirler:
1 — Rusyanın Hoşl-MIn Komünist asi idaresini tanıdığı hakkmdakl haber Tass Ajansı vasıtasiyle öğrenilmiş ve Fransa bundan daha evvelinden haberdar edilmemiştir.
2 — Bu hareketi protesto etmek isteyen Fransız Hükümeti, Patisteki Sovyet elçisini Dışişleri Bakanlığına davet etmiş fakat büyük elçi Dışişleri Bakanlığına gitmlyeceğinı bildirmiştir.
Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığının notası Sovyet elçiliğine gönderilmiştir.
3 — Fakat Sovyet elçisi Bogomolov Fransız notasını olduğu gibi inde et-mie ve Sovyet Hükümetinin böyle bir notayı kabul edemiyeceğlni bildirmiştir.
Bunun üzerine Sovyet elçisi bu sabah Fransız Dışişleri Bakanlığına yeniden davet edilmiştir. Elçi Bogomo-lov bu sefer Dışişleri Bakanlığına gitmiş ve hasta olan Şchuman’a vekâlet eden Schnelder, Fransız notasını şifahen tekrarlamıştır.
Muhabirlerin bildirdiklerine göre, mülakat beş dakika sürmüştür. Bu hareketin Fransız - Sovyet münasebetlerini gayet gergin bir safhaya soktuğu bildirilmiştir.
Muhabirlerin belirttiğine göre, Fransız Hükümetinin Sovyet elçisi Bogo-molov’un geri çağırılmasını istemesi de muhtemel görülmektedir.
Ankara 2 (Hususi muhabirimizden) — Anıt Kabir inşaatının ikmali İçin hazırlanan kanun tasarısı, Bakanlar Kurulunca kabul edilerek Meclis Bayındırlık komisyonuna havale edilmiştir. Bu tasarı ile Bayındırlık Bakanlığınca yeniden 14 milyon liralık taahhüde girişme yetkisi verilmektedir. Tasan kanunlaştığı takdirde geri kalan inşaat da hemen eksiltmeye çıkarılacak ve anıt 3 yıl içinde ikmal edilecektir. Bu müddet zarfında 600 dönüm vüsatinde olan park sahası da birkaç yıldan beri fidanlıkta yetiştirilen ağaçlarla yeşillendirilecek ve tanzim olunacaktır. | Tasarının bugün Bayındırlık komisyonunda müzakeresi sırasında hemen bütün milletvekilleri Kabrin bir an
VTYle
Serdar Muhammed İbrahim Han, Ankarada
Keşmir dâvasına alâkamız
isteniyor
Ankara 2 (Hususî muhabirimizden) — Hükümetimizi hususi surette ziyaret eden Serdar Muhammed İbrahim Han. bugün Ankaraya gelmiş ve Ala-türkün muvakkat kabrini ziyaret ettikten sonra Başbakan Yardımcısı ile makamında görüşmüştür.
Serdar, hükümet erkânı ile yaptığı temaslar hakkında gazetecilere açıklamalarda bulunanılyacağmı söylemiştir,
Pakistan Elçisi Meyan Beşir Ahmet Hanın evinde bir hasın toplantısı tertip eden Serdar Muhammed İbrahim, harita üzerinde Kişmirin mevki-ini ve Hindistan ve Pakl.stnnia nıev-‘CUt hudut lariyle g’o^Uerinl göstermiş, 1947 ağustosunda. Hint yarım adasının Pakistan ve Hindistan dominyonları olarak ikiye ayrılmasından sonra 81 bin kilometre kare büyüklüğünde olan vc 4 milyon nüfusu İhtiva eden üç e-yalcli Keşmir bölgesi üzerinde uyuşu-
it»*-- •»• lib •* (111^.-j i ı ı ■■■■
Çanakkalede Mehmetçik âbidesi
Başkan Truman’ın basın toplantısı
Truman, hidrojen bombası hakkında sorulan bütün sualleri cevapsız bıraktı
\Vashington 2 A A. (Afp) — Başkan Truman, haftalık basın toplantısında. gazetecilerin mükerrer suallerine rağmen, atom enerjisi komisyonuna hidrojen bombasını imale devam edilmesine dair verdiği emrin sebeplerini açıklamaktan kaçınmıştır.
Başkan Truman Birleşik Amerika Hükümetinin daima atom silâhının milletlerarası kontrol altına alınması lehinde bulunmuş olduğunu tekrarlamıştır.
Birleşik Amerika Cumhurbaşkanı hidrojen bombası hakkında fazla hiçbir malûmatın verilmlyeceğiru söylemiş ve bıı hususta soruları bütün sualleri cevapsız bırakmıştır.
Başkan Truman, Alaska müdafaasının Amerikanın umumî savunma programında yer alacağını sölemiş-tir.
evvel bitirilmesi lüzumu lehinde ko-nuşmuşlarsa da, bir kısım komisyon âza lan. hükümetten projeyi daha az masrafla gerçekleştirmenin mümkün olup olmadığını sormuşlar, bunu temin için de bazı tadilât yapılmasını ve 14 milyonluk tahsisatın 10 milyona indirilmesini temenni etmişlerdir.
Bu arada 600 dönümlük parkın nasıl sıvanacağı mevzuu üzerinde de durulmuş ve bu park için yapılması düşünülen istimlâklerden sarfı nazar edilmesi istenmiştir. Neticede hükümetin verdiği izahat tatminkâr görüldüğünden tasarı aynen kabul edilmiş ve projenin olduğu gibi tatbika konulması sağlanmıştır.
wr
lamadığı için mukadderatının plebisitle tâyin edilmesinin kararlaştırıldığını anlatmış ve nüfusun inin
Müslüman olması, coğrafi, iktisadi ve kültürel bağlar itibariyle halkın kahir ekseriyetinin Pakistanla birleşmeği arzu ettiğini söylemiştir. Keşmirin Hindibanla olan tekmil hududunun geçit vermiyen dağlarla ayrılmış olmasına mukabil Pakistanla düz ve geniş bir sınır bölgesi bulunduğunu. Pakistan-dan akan hemen bütün büyük nehirlerin kaynağının Kaşmirde olduğunu, bu tabii birleşmenin sebebi olarak gösteren Serdar. Keşnıırin aynı uzviyetle baş. Pakistanın ise vücut teşkil ettiğini vc nu iki parçanın birbirinden ayrılanııyacağını iddia etmiştir.
Serdar, Türk basınından Keşmir dâvasını Tiirk milletine duyurmasını ri-Mmı • • Türk sempatisinin Keşmir için büyük bir kıymet taşıdığını ifade ile sözlerini bitirmiştir.

Bugün resmini neşrettiğimiz âbide projesi İsmail l t-kular, Feridun Kip ve Doğan Erkinbnş tarafından hazırlanmış vc Millî Savunma Bakanlığınca tertip edilen müsabakada birinci gelmiştir. Fakat iyi bir niyetle tertiplenen Mehmetçik â-bldeslnin. bu müsabakadan sonra, mali İmkânsızlık yüzünden Bakanlıkça inşası yoluna gidilememiştir. Şehitlikleri Cemiyetinin gresinde bu şiddetle edilmiştir.
Türk çiğine,
süslediği o topraklar üzerinde mütevazı da olsa bir âbide yapmanın ehemmiyetini takdir edecek kadar bir zaman geçtiği belirtiliyor.
tnıar kon-hâdlse tenkid
Mehmet-zaferiyle
Moskova âsi Hoşi-Min’I de tanıdıktan sonra
Tr~hw nrt iı «■rrnnı
SicilyalI haydut Giulıano — Tanımadıkları bir bon kaldım galiba!
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
İKİNCİ
Geri millet - ileri millet
Vedat Nedim Tör ÜÇÜNCÜ
Kapital ve kapitalizm buhranı
Bedri Gürsoy
DÖRDÜNCÜ
Söz
Abdülhak Şinasi Hisar Felsefe nedir ?
Quartier Latin
Albert Mousset
BEŞİNCİ
Dilsiz (Hikâye)
Sağlık - Gençlik ■ Güzellik
Suriyeli subaylar Türk ordusunda
yetişecekler
Suriye Hükümetinin Türklyedcki ilk ataşeıntllteri Albay AbdÜlvehab El Hakim Ankaradan şehrimize gelmiştir. Suriyeli albay şehrimizde bir kaç gün kalarak vazifesi başına dönecektir.
Diğer taraftan Öğrendiğimize göre Suriyeli subayların Türk kara, hava ordularında vc donanmada yetişmeleri ve yüksele asker! okullarımıza kabul edilmeleri kararlaştırılmıştır. Bu hâdisenin Türkiye - Suriye dostluğunda ehemmiyetli bir inkişaf temin edeceğine muhakkak nazariyle bakılmaktadır. Ancak bu yıl. ders bakımından devreler çok ilerlemiş bulunduğundan, bu karar gelecek tedriç devresinden itibaren tatbik olunacaktır.
Üniversitede yabancı dil imtihanları
e-n-nl-
e-
İmtihana giren 3.1)00 küsur talebeden ancak yiizde otuzu muvaffak olabildi
Geçen yıl kabul edilen yöııelınel.?-rcğince i Ünctı sömestrin sonunda bancı dil imtihanını verip (le muut mıyan talebeler daha Üst sömrsllerc
gemesler ancak bu yönetmeliI: kâbu* c-(iilnıetlpn önce dalın tısı sonrestrlvre geçmiş olanlar ıln dahil olmak iiJsero bu defa 3 binden fazla talebe şabancı lıl imtihanlarına girmiş vc bunlardan ancak yüzde 30 u muvaffak olmuşlardır. Bu suretle muvaffak olaınıyıın talebeler ve bilhassa, dördüncü vc Rİtıncı sömestrde bulunanlar esOff derslerinin imtihan’ larına uircmiyeccklcrdir .
Vali, işçilerin mftingine müsaade etmedi
tstnnbul İşçi Sendikaları Birliğinin l umnrtcfii goniı bir miting yapmak için Vilâyete müracaat ettiklerini bildirmiştik. Vah ve Belediye Başkanı bu hususta dün gazetecilere şunları söylemiştir:
”— Herhangi bir miting dnima siyasi bir şekle inkılâp edebilir. Halbuki kanun sendikaları siyasetle uğraşmaktan menetınlştir. Onun İçin sendikaların menfaati bakımından mahzurlu gördüğüm bu mitinge izin vermedim.’*

Fiiibede Konsoloshanemize bomba koyan tethişçilerin hepsi dün mahkûm oldu
Sofya, 2 (Y1RS1 — Filibe Türk Konsolosluğunu bir bomba ile havaya uçurmak isteyen tedhişçi çetesinin mahkemesi bugün bitmiştir. Bu “faşist tedhişçi grupuna" diğer suçlar meyanmda atfedilen bu suçtan dolayı 8 kişi mahkûm edilmiştir. Bunlardan elebaşıları ölüme, 2 kişi 5er sene kürek cezasına ve diğer 5 kişi de 1 ilâ 15 sene hapis cezasına çarptırılmıştır. Suçluların hepsi pişman olduklarını 1-fade ile hafifletici sebeplerden dolayı affedilmelerini istemişlerdir.

Rnvfn 2
Y F. N t İSTANBUL
3 Şvhat İfiM
ZAMANIMIZIN KOMPLEKSLERİ : 5
Geri Millet - İleri Millet
VEDAT NEDİM TOR
SON bir buçuk asrın Avrupa-8i» tekniği hem millet içi, ham milletlerarası münasebetlerinde bir "lömürmı vaaıtaeı” olarak kullandı.
Teknik, millet içinde ona sahip olan sınıfın sahip olmayan sınıfları istismar etmesine, milletlerarası münasebetlerde de ileri milletlerin geri milletler üzerinde politik ve ekonomik hakimiyetlerini kurmalarına yaradı.
Avrupa emperyalizmi ve Avrupa kapitalizmi, teknik üstünlüğe dayanan bir sömürme rejimidir. Avrupanın son bir buçuk asırlık tarihine, bu bakımdan, tekniği kötüye kullanmanın tarihidir de diyebiliriz.
Halbuki İnsan oğlu. önceleri kendisine rakip sanarak yadırgadığı, hattâ düşman kesildiği tekniği gitgide bir kurtarıcı gibi selâmladı. Bütün refah ve saadet ümitlerini ona bağladı. Gerçekten makinenin endüstriye tatbiki sayesinde iş hacmi vo istihsal kapasitesi öyle görülmedik bir seviyeye vardı ki. bolluk okonomislnln bütün nimetleriyle bir yeryüzü cenneti doğabilirdi. Fakat Avrupa, bu büyük şansını kaçırdı. Çünkü, millet içinde ve milletlorarasında tekniğe sahip olmak ve olmamak yüzünden öyle keskin seviye farkları doğdu kİ. tıpkı ısı farklarının yaratığı hava cereyanları gibi, bir takım İçtimai hareketlerin canlanmasına sebep oldu: Sınıf kav-galan, ihtilâller, zaman zaman dünyamızı sarsan ekonomik ve sosyal buhranlar, cihan savatları, milli kurtuluş hareketleri hep’ Avrupai» politikacının, tekniği insan
KISA HABERLER
AMERİKAN GAZETE SAHİPLERİ AVRUPADAN DÖNDÜLER
New-York, 2 A. A. (United Press) — Avrupada Marshall Plânı memleketlerinde bir hafta süren tetkik sepahatın-den dönen Amerikan gazete sahip ve muhabirleri. Avrupa İktisadi Kalkınma Programı hakkındakl memnuniyetlerini İfade etmişlerdir.
Bu seyahatte gazeteciler, İngiltere, Batı Almanya. Franea ve Italyayı ziyaret ederek, hükümetlerin iktisat mütehassısları ile ve siyasi liderlerle görüşmüşlerdir. Gazetecilerin kaydettiklerine göre, Marshall Plânı muvaffakiyetle işlemekte ve bu plândan yapılan yardımlar bütün memleketlerde yerinde sarf edilmektedir. Amerikalı yardımcı mütehassısların plânın tatbikatında büyük yardımları olmuştur.
BOGOMOLOF SCHNEİTER İLE
4 DAKİKA GÖRÜŞTÜ
Paris. 2 A. A. (AFP) — Dışişleri Bakan Vekili Schneiter ile görüşmek üzere Dışişleri Bakanlığına saat 10 da gelen Sovyet Rusya Büyük Elçisi Bogc»-molof saat onu dört geçe Bakanlıktan çıkmıştır.
LtMAN IŞÇtLERt
GREVİ
Paris. 2 A A (LPS) — Komünist idaresi altında bulunAn liman işçileri. Vietnam'da Fransız kuvvetlerine tahsis edilen silâh ve mühimmatı gemilere yüklemeyi reddetmelerinden dolayı, bu İşi görmek Üzere Dunkerk’e asker gönder-rllmlştir.
Vietnam’a gerekli malzemenin gönderilmesini sağlamak İçin diğer Fransız limanlarında buna benzer tedbirler alınmıştır.
McCLOY FRANKFURT’A HAREKET ETTt
Frankfurt, 2 A.A. (AFP/ — HAlen vazifeyle Birleşik Amerikada bulunan Al-manyadakl Amerikan Yüksek Komiseri McCloy’un yarın akşam Frankfut’a gideceği Frankfut dan resmen Öğrenilmiştir.
20 ocakta bu şehirden Amerikaya hareket etmiş olan McCloy AJmanyanın başlıca meseleleri hakkında Truman ve Acheson’la görüşmeler yapmaktadır.
KOMÜNİST BLOKU GAZETELERİ
HİD
ROJEN BOMBASINDAN
BAHSEDİYOR
Prag, 2 (A.P.) — Komünist bloku gazeteleri arasında hidrojen bombasından ilk olarak bahseden “Rude Pravo” olmuştur.
Çekoslovak Komünist Partisinin resmi organı bugünkü bir yazısında şunları söylemiştir:
“Stalingrad zihniyeti, atom ve üstün atom yıldırım harbinin boşboğaz avukatlarına karşı dalma galip gelecektir. Wa.ll Street'lu Londra Sitesindeki Hitle-rin işgüzar çömezlerini. Rusyava karşı harbe girişmek hususundaki çılgın plânlarını tatbike çalışacak olurlarsa, k&h-karl hezimet beklemektedir..,
oğlunun hayrına kullanmaktaki aczinin eseridir.
Avrupa bu gafletini, kendisinin hem tahribi, hem de rehber kıta olarak tavsifiylo ödedi,
İkinci Cihan Harbinin tok faydası. milletler içindeki ve mlllet-lerarasında kİ seviye farklarınm giderilmesi lüzumunun gerçek dünya barısının tek tartı olarak artık anlatılmasıdır. İleri modern tekniğin en kuvvetli mümessili o-lan Amerikadan şimdiye kadar hiç alışık olmadığımız sesler geliyor:
Korkusuz dünya, sefaletin tasfiyesi. geri mlllotloro teknik yardım, kalkındırma plânları, Mershall plânı gibi.
İlk defa olarak tarihte teknik üstünlük, tazyik ve istismar vasıtası olarak değil, yüksek bir mesuliyet duygusiyle müteharrik bir yardımlaşma ahlâkı halinde tecelli ediyor. İçte, kapitalizmin golıç-mo seyrinde, Marx'ın önceden görmediği safha budur. Bu, artık AvrupalI manaeiyle bir kapitalizm değildir, İsterseniz buna Super-ka-pltallzm. İsterseniz Sosyal-kaplta-lizm deyin, bu herhalde 19 uncu asrın, insanı tekniğin kölesi, ve ham maddesi derekesine indiren maddeci, sömürücü, bezlrgân kapitalizmi değildir. Bu yeni anlayış, insana hürriyet İçinde korkusuz bir hayat vâdeden ve bu sayede hayatı yaşanmaya lâyık bir dağar haline getiren, barış içinde yeryüzü cennetini gerçekleştirecek o-lan ve bütün milletleri haysiyetlerine dokunmadan tek dünyaya doğru götürecek yepyeni bir cemiyet anlayışıdır.
İNGİLİZ ANAVATAN CEBELÜTTARIK’DA
1*1
KANMASI
Cebölüttank 2 (A.P.) — İngiliz Anavatan Donanması bugün Akdenlzde yapılacak İlkbahar manevraiorına iştirak etmek üzere buraya varmıştır. Donanmaya mensup gemilerin takriben üç hafta Cebclütinrık’da kalmaları beklenilmektedir.
İNGİLİZ .ARKEOLOGLARININ TV RK İYEDE KAZILARI
Londra. 2 A.A. (LPS) — Ingiliz Arkeoloji Enstitüsünün Türklycdekl heyeti Londrada bir toplantı yapmış ve bu toplantıda Anadoluda muhtelif arkeolojik «İtelerde neticelendirilmiş çalışmalar gözden geçirilmiştir. Cemiyetin başkanlığına seçilen profesör Garstang. eski Yunan efsanelerini aydınlatabilecek İzmir kazılarında Türk arkeologlarla işbirliği yapmak lüzumuna işaret etmiştir.
Senelik raporda, Londrada, TUrkiye-deki arkeolojik siteler hakkında seri konferanslar tertip edileceği bildirilmektedir. Raporda. TUrklycde yapılacak daha çok iş olduğu ve taş devrinden İslâmiyet devrine kadar medeniyetin muhtelif merhalelerinin aydınlatılmağa ihtiyaç gösterdiği açıklanmakladır.
BERLİN ABLUKASI
DEVAM EDİYOR
Berlin, 2 A A. (United Press) — Rusların son hareketleri ‘'küçük abluka"nın yakında tam bir kara ve demiryolu ablukası haline geleceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir Bugün gene Hclms-tedt’de yüzlerce kamyon birbiri arkasına sıralanmıştı. Rub ordusunun organı olan bir gazete, batılı müttefiklerin, Berlin dc, Dogıı Almanya arasındaki nakliyatı sabote ettiklerini yazıyor. Buna benzer ithamlar Berlin ablukasına takaddüm eden günlerde de yapılmıştı. Müttefik makamları bu İthamları reddetmişlerdir.
İNGRİD BCRGMANTN BtR ÇOCUĞU OLDU!
Roma. 3 (YÎRS) — Kocasından ayrıl-mak üzere olan Amerikan beyaz perdesinin en tanınmış simalarından îngrid Bergman bu akşam mahalli saatle 0 da bir erkek çocuğu dünyaya getirmiştir.
BAO-DAt ve İNGİLTERE
Londra. 3 (YÎRS) — Bao-Dal Hükümetinin Ingiltere tarafından tanınması artık bir saat moselesi olmuştur. Resmi tanınma kararının Dışişleri Bakanı Be-vin’ln bu akşam Londraya müVAsala-tından hemen sonra yapılacağı bildirilmektedir.
AMERİKA - BULGARİSTAN MÜNASEBETİ
Waahington 3 (YÎRS) — Amerikan Dışişleri Bakanlığı Bulgar Hükümetini, hâlen cevapaız kalmış olan notanın ciddi münderecatına nazarı dikkatini cel-betmlştlr. Bu notanın cevapaız bırakılması İki memleket arasında diplomatik ; münasebetlerle, artık arzu edilmediğine delâlet ettiğini bildirmiştir.
Batı devletleri, doğuyu nasıl kurtarabilir ?
Eden, şark meselelerinde, batı devletleri arasında bir görüş ve işbirliği sağlanmamış olduğundan şikâyetçi
InglMerehJıı eski Dışişleri Bakanı Antoııy Eden. Daily Telegraph gazetesinde neşrettiği makalede hulâsa olarak şöyle yazmaktadır:
Atlantik monılckctlerinin Dofru Asya Kiyasetleri nıaatteeuÜf pok dağınık bir haldedir. Inglltorenln bu işlerde çabuk harekete geçmesi çok kere len-kidlere yol açmaktadır. Hakikaten bizim bu albl işlerde Kırallyet cAml&fli İçinde ve hattâ diğer memleketlerle temaslar yapmadan atılmamız hiç de doğru olmamaktadır. Zaten bütün şark meselelerinde Batılılnr arasında ne görüş no de İşbirliği sağlanmıştır. Bu ısc aramızı açmak isteyen Komünistlerin ekmeklerine yağ sürmektedir.
Nihayet Kolomho Konferansında Asyadn komünizm tehlikesine karşı müspet bir kaç adım atılır gibi olmuştur. Hakikatte bu isi düzene koymak İçin her şeyden evvel mevzuu-bahis memleketleri tanımak lâzımdır. Aayanın bu kısımları binblr türlü değişik idare, cereyan ve tesirlerin altındadır. Hele Çinin büyük bir tesir merkezi ve misal oluşu İşi adamakıllı ciddileştlrmiştir. Pokin'de yapılan Enternasyonal işçiler Konferansında Yarhaşkan Sno-ÇI “Koloni veya y«-rı-kolonilerln milli hürriyetlerine kavuşmalarının yegâne yolu silâhlı kalkınmadır” demiştir. Bu, ananevi komünist yoludur ve bu yolun sonu da Moskovaya çıkmaktadır.
Milliyetçi komünist devletler kurulmasını da tahayyül edebiliriz. Fakat bu herhalde yakın bir istikbalde olacak bir iş değildir.
Güney Aoyada kurucu ve birleştirici
ffil!>■■«?*HfirmCHIHIt*ftftîtı*lll*HH|*fblllHIIIHim«lt8tl|ıl(lMilli’1 •!(*!*
Birleşmiş Milletlerin mülteciler hakkında almış olduğu karar
Vatansızlar Meselesi Hususi Komitesi, “mülteci” tâbirinin tarifini yaptı
Lake Success ı Hususi muhabirimiz telgrafla bildiriyor) — Vatansızlar Meselesi Hususi Komitesi sah günü öğleden sonra yaptığı bir toplantıda “mülteci” tâbirinin tarifini yapmıştır. Bu tarife göre mülteci:
1 — İkinci Dünya Harbinin ilânı tarihiyle 1 temmuz 1950 arasında ve Avrupada yer alan hâdiseler neticesinde ırk, din, milliyet veya siyasi fikirlerinden dolayı tazyıka maruz kalacaklarını, makûl sebeplere istinad ederek, zannedenler,
2 — Yukarıda tasrih edilen sebep-
lerden dolayı memleketlerini terket-miş olanlar; vatandaşı bulundukları memlekette hâlen ikamet etmeyenler; hiçbir milliyete sahip olmayanlar; u-rnumiyetle ikamet ettikleri memleketi terketmiş olanlar veya hâlen o memlekette bulunmayanlar. K
3 — Bu sebeplerden dolayı vatandaşı oldukları memleketin himayesine giremeyenler veya girmek lstemiyen-lerdir.
Mülteci tâbiri Almanya haricindeki memleketlerdeki Alman akallıyetıne mensup olan ve hâlen Almanyada bulunan kimselere şâmil değildir.
Robert Vogeler’in akıbeti
Budapeşte. 3 ı YİRS) — Hayat ve mematındajı iki aydan beri hiç haber alınmıyan Amerikan vatandaşlarından Robert Vogeler, Macar Dış vc içişleri Bakanlıklarının neşrettikleri bir tebliğe göre, casusluk ve sabotaj suçlariyle yakında yargılanacaktır.
Çan-Kay-Şek’in tavsiyesi
Tai-Peh, 3 (YÎRS) — Formoza adasında beyanatta bulunan Mareşal Çan-Kay-Şek. ada halkını komünistler tarafından adaya yapılacak âni bir baskın karşısında müteyakkız davranmalarını tavsiye etmiştir. Mareşale göre, böyle bir hareket, Rusyaının, fiili yardımının sağlandıktan sonra bilhassa mümkün olmuştur. Çan-Kay-Şek’e göre, For-mozahlar, yabancı bir yardımdan ziyade, kendi İmkânlarına dayanmak mecburiyetinde olduklarını açıklamıştır.
bir politika takip edilerek iktisadi bütünlüğü sağlamak ve bu yoldan komünizme karşı durabilecek bir cephe kurmak mümkündür. Güney Asynda dikkat edilmesi icap eden şeylerden biri do muhacir Çinlilerdir. Bunlar her tarafa yayılmış olmnhırımı rağmen n-na yurtlarına katiyetle bağlı insanlardır. o derecede kİ Komünistlerin elinde |yl bir beşinci kol vazifesini dahi görebilirler.
Çinin komşuları da hep kargaşalık halindedir. Kora ikiye bölünmüş bir haldedir. Burma da knrcnlerle Tlıakin Nu hükümeti arasında, çekişmeler durmadan devam etmektedir. Hlndlçlnl’de Bao-Dnl hâlâ hâkimiyetini İchIs edememiş vaziyettedir. Malnynda tedhişçilerin faaliyeti memleketin hor türlü iktisadını altüst etmiş vaziyettedir. Siam bir türlü emniyet ve rahata kavuşamamıştır. Japonya hâlâ sulh yapılmasını beklemektedir. Holânda a-dıılnrmı nihayet Endonozyaya devretmiştir. Fakat daha no çıkacağı belli değildir.
Burada yapılması lâzım en büyük mesele birlik teşkilidir. Koiomhodan sonra bu memleketlerle alâkalı olanların, yani İngiliz câmiasından başka Amerika, Fransa, Holânda vesalrenln aralarında bir anlaşma yaparak Işbir-liğlylc bu mıntnkuda harekete geçmeleri lâzımdır. Zaten yapılacak yardımının on mühim adımını da bu birlik teşkil edecektir. Ayrıca veya netice itibariyle hem iktisadi ve hem de heyetler ve malzeme göndermek yoliyle askeri yardım yapılması icap edecektir. En mühim nokta da. alevin her an bacayı sardığı bugünlerde bu işin gecikmemesini sağlamak olacaktır.
nmerika,
ı
uzakdoğuda donanmasını tam kudrette tutacak
Amiral Sherman, Rusyanın elinde 280 denizaltı
bulunduğunu tahmin ediyor
Tokyo, 2 (A.P.) — Amiral Forest Sherman’m bildirildiğine göre, Rus-yaııın Asya sularındaki denizaltı kuvvetinin artması dolayısiyle Birleşik Amerika Uzakdoğudaki donanmasını tam kudrette muhafaza edecektir.
Amiral Shorman, Rusyanın hâlen 270 ilâ 280 arasında tahmin edilen (ienizaltılarından dörtte birini Pasl-fikte bulundurmakta olduğunu söylemiştir,
Diğer taraftan Birleşik Amerika kara ordusu Kurmaybaşkanı General J. Lawton Colhns bugün Japonyamn eski üslerinden en büyüğünü, Yoko-suka donanma tesislerini gezmişlerdir. Üs hâlen Amerikalılar tarafından kullanılmaktadır.
Üs komutanı. Birleşik Amerikanın Yokosuka üssünü müddetsiz olarak kullanmak hususunda kesin garantiler elde etmesi lâzım geldiğini belirtmiş ve Japonyaılaki işgal kuvvetleri için bir ikmal üssü olarak Yokoaııka tesislerinin Birleşik Amerika İçin elzem olduğunu kaydetmiştir.
• * -• "CfhBS— • l -*w • •ılı* • r — »ff || a | . ( II
Belçika Kıratlığı meselesi
Bruxelles, 3 (YİRS) — Belçika Baş bakanı Eykens, dün akşam üç siyasî parti liderleriyle bir toplantı yaparak, Kırallyet meselesinin halli etra-nnda görüşmüşlerdir. İki buçuk saat süren toplantıdan sonra delegelerin hiçbiri bir beyanatta bulunmak istememiştir.
» *‘.A* —v . — |l!f fc tırt1 Til
Milliyetçi Çin diplomatları Çin Elçiliğini terkettiler
Londra 2 A.A. (Reuter) — Lnn-dradaki eski milliyeçi Çin diplomatik heyeti mensupları bugün Çin Büyük Elçiliğini terketmlştir.
Yetkili kaynaklardan öğrenildiğine göre» diplomatlar anahtarları bir eşya listesiyle birlikte Dışişleri Bakanlığına teslim etmişlerdir.
Dışişleri Bakanlığı, Çin Halk Hükümetinden bir heyet gelene kadar içindeki eşya ile birlikte bina İle meşgul olmayı kabul etmiştir.
33 vatandaşın kurşuna dizilmen'
Yüksek Askerî Mahkemede
dün yapılan duruşmada
Savcı, sanıklardan üçü hakkında idam cezası talebinde bulundu
Ankara 2 /Hıuuı«l muhabirimizden) — Vanın Özalp kazasında 33 vatnndRuı muhnkemctıiz kurşuna dizdirmekten Hnnık Emekli Orgeneral Muntata Muğlalı ve arkadaşlarının duruşmalarına Genelkurmay YÜkaok Ankerl Mahkemelinde bugün öğleden evvel ve aon-rn devanı edildi.
Önce Orgonernl Kurtccbe Noynn ın başkanlığında Hava Kuvvetleri Komu-'tanı Orgeneral Zeki Doğan ve duruşma yargıcı Albay Onman Cevdet Er-kut'tun mürekkep heyet evvolce yapılmış olan reddî hâkim taleplerinin vârlt olmarhftına karar verdi vo dağıldı. Yarım eant aonrn Aukcrl Şûrâ Üyeni Orgeneral Hakkı Akoğuz, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramlral Mehmet AH Ülgen ve duruşma yargıcı Albay Onman Cevdet Erkut'tan teşekkül etmiş olan eeki heyet duruşmaya dovam elti.
Aakorl Yargıtay Birinci Ceza Dairesince verilen bozma kararı okundu. Savcı ile «anıklar ve müdafilcri karara uyulmasını İstediler. Müdahll a-vukat Onman Şevki Çlçckdağ, kararda ısrar olunmasını ve eski Van valisi Hâmil Onat, ile Özalp kaymakamı Hilmi Tuncer’in vc Jandarma Komutanı yüzbaşı Basri Bayraktarın da sanık olarak dâvaya alınmalarını istedi. Heyet kısa bir müzakereden sonra bozma kararına uyulmamasını kararlaştırarak duruşmaya devam edileceğini bildirdi. Tahkikatın tevsii hakkında bir diyecekleri olup olmadığına dair sorulan sual üzerine Orgeneral Muğlalının vekili, Cavit Oral'ı bütün evrakın adıllarının ve bu mevzua dair olan bir sual dolayıslyle yapılan Meclis müzakere zabıtlarının celp vc tetkikini, Mareşal Fevzi Çakmak, Orgeneral Kâzını Orbay, Ali Rıza Artun-kal, Hilmi Uran ve Ali Rıza Türelin dinlenilmelerini istedi. Sanık Tümgeneral Rasim Saltuk işe hâdise zamanında İranı işgali altında bulunduran komşu devletle nasıl bir siyasi durumun mevcut olduğunu. Mehmedl Mııs-to ve (Sultan Korur) un kimler olduklarının ve maktullerin siyasi karakterlerinin tespitini talep etti. Müdahil avukatı, bu taleplere itiraz ederek hâdiseden sorumlu oldukları en yüksek askeri, adlî âmir olan Genelkurmay Başkanlığı tarafından tesbit vc ifAde edilen sivil şahıslar hakkında bir konuşma yapılıp yapılmadığının, idari makamlardan sorulmasının karar al-
I ■ un «eUiA.aeı w 4İH —«'••Hı • - ■MİM* ■ be
Yargıçlar hakkında Meclise bir önerge verildi
Ankara 2 (Hususî muhabirimizden) — Muğla Milletvekili Nuri öz-san, terfie lâyık görülüp ayrı ayrı sınıflarda iki defa iki derece üstün bir vazifeye tâyin edilen yargıçlar hakkındakı terfi işlemlerinin Maliye Bakanlığınca kabul edilmemesi üzerine Hâkimler Kanununun 61 inci maddesinin tefsiri için Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir önerge vermiştir,
Ankarada soğuk
Ankara 2 I Hususî muhabirimizden) — Şehrimizde bugün hava, yine çok soğuk geçmiş ve suhunet sabah-lejnn sıfırın altında 22° ye düşmüştür. Bu durumu gözünü ne alan vilâyet sağlık kurulu, ilk, orta okullarla liselerin üç gün daha tatil yapmasını kararlaştırmıştır.
Bu karar gereğince bütün okullar, pazartesi sabahına kadar tatil edilmişlerdir.
D. P. seçim kanunu üzerinde çalışıyor
Ankara 2 i Hususi muhabirimizden) — Seçim Kanunu tasarısının pazartesi günü Mecliste görüşüleceğini gözönünde tutan D. P. Genel İdare Kurulu, Meclis Grııplyle birlikte parti merkezinde çalışmağa başlamıştır.
Hariçte bulunan genel kurul üyeleri, acele merkeze davet edilmişlerdir.
tına alınmasının kanunî bir vecîbe olduğunu belirtti.
öğleden sonraki duruema
öğleden «onrakl duruşmada, yargıçlar heyeti »anıklar ve müdafilerl tarafından tahkikatın ganlelotilmeal hakkındaki talepleri dâvayı uzatmak gayoalno mâtuf oldukları ve bu uzatma yüzünden âmme vicdanının rencide olacağı sebebiyle reddetti ve Bavcıdan onaa hakkındakl iddlaaınm aer-dlni lntedl.
Savcının iddianamesi
Savcı, İddianamesinde hâdiseyi ve sanıkların bu husuftaki faaliyetlerini, beyanları ve tanıkların ifadclerile izah ettikten sonra Emekli Orgeneral Muğlalı hakkında Aakerl Ceza Kanununun ' •II ve 109. Türk Ceza Kanununun 450/5 maddelerine göre ceza, tâyini ve Aııkorl Ceza Kanununun 30, Türk Ceza Kanununun 56. 31 ve 33 üncü maddelerinin dikkate alınması, Tümgeneral Rasim Saltuk ile Jandarma Komutanı Şükrü Tüter haklarında ise Askeri Ceza Kanununun 41, Türk Ceza Kanununun 450/5 hükümlerine göre cezalandırılmalarını, ayrıca Askeri Ceza Kanununun 30 vc Türk Ceza Kanununun 31 ve 33 Üncü maddelerine göre muamele tâyinini istedi.
Savcının yüzbaşı Vahdet, yedek süvari teğmeni Bilâl Yalı ve Necdet Bll-ger hakkında beraot hükmü verilmesini isteyen iddianame^nin okunmasını müteakip Muğlalının avukatı Cavit Oralı, müvekkilinin melftkâtı akliyesi-nin muayenesini İnledi.
Savcı, Orgeneralin, hâdisenin vukuu sırasında ordu müfettişi bulunduğunu ve ancak 26-7-1947 tarihinde emekliye ayrıldığını anlatarak talebin reddi mütalâasında bulundu. Sanıklar ve avukatları, müdafaa için mehil istediler.
Müzakereye çekilen yargıçlar heyeti. görevsizlik kararlyle tahliye edilmiş bulunan sanıklardan Mustafa Muğlalı. Rasim Saltuk ve Şükrü Tüterin tekrar tevkiflerine ve yüzbaşı Vahdet. Yüzgeç, yedek teğmen Bilâl Yalı ve Necdet Bilgerın gayrı mevkuf olarak muhakemelerinin cereyanına, Muğlalının muayenesi hakkındaki talebin reddine ve duruşmanın 13 şubat pazartesi gününe bırakılmasına karar verdi
YENİ İSTANBUL — Savcının ilk üç sanık hakkında tatbikini istediği maddeler, olum cezasını m üst çizimdir
Çocuk Esirgeme Kuruntunun
Balosu
Çocuk Esirgeme Kurumu İstanbul II Merkezince terdp edilen yemekli ı>al“ -1 şubat 10Ö0 cumartesi gUnü akşam*. Taksim Belediye Gazinosunda verilecek-tir.
Ekseriyeti şehrimizin güzide ailelerine mensup şahsiyetlerin teşkil ettiği bir komite. haftAl&rdan beri çalışarak mükemmel olmasını temine uğraştıkları bu balo, çok kibAr, çok eğlenceli ve sürprizlerle dolu bir gece Bağlıyacaktır.
Yangınlara karşı tedbir
Son günlerde şehrimizdeki yangınların çoğalması karşısında dtin Belediyede bir Itfâlye toplantısı yapılmıştır. Bu toplantıda yangınları önleyici tedbirlerin a-hnması. patlayıcı madde bulunduran yerlerin murakabesi meseleleri konuşulmuştur.
Sarkıntılık edenler, derhal mahkemeye verilecekler
Adalet Bakanlığı ile Vilâyet arasında yapılan temaslar neticesinde sarhoş olmadan, herhangi bir vatandaşa tramvay veya yolda sarkıntılık eden, lâf a-tan. vatandaşın huzurunu kaçıran, hu-Iftea toplu yaşama düzenini bozan kimseler, tecavüze mâruz kalanların müracaat ve şikâyetlerine lüzum kalmadan yakalanarak derhal mahkemeye verileceklerdir. Adalet Bakanlığının emri İlgililere bildirilmiştir.
Tiirk Hekimleri Dostluk Cemiyeti Kongresi
Türk Hakimleri Dontluk vc Yardım Cemiyeti varın saat 14 te Etıbba Odasında yıllık kongysinl yapacaktır.
İlk defa olarak
Mahkeme karan ile bir şoförün ehliyeti elinden alındı
Seyrüsefer suçundan sabıkalı şoförlerin ehliyetleri alınacak
Seyrüsefer talimatnamesine nykın hn-reket eden şofnrler şimdiye kadar muhtelif cezalara çarptırılmakta fakat ellerinden ehliyetnameleri a.hnınamakta İdi.
Bundan /»nnrn aynı suçlnrı işlemekte ısrar eden veya «ui lıali görülen çof»T-lerin ehliyetnameleri de alınabilecektir.
Dün Jik defa ola ra k, ara basına binen bir kız yolcuyu kaçırmağa teşebbüs e-den bir şoförün ehliyet namesi mahkamt kararlyle alınmıştır.
Malûlgazilcre yer verelim ’.
Belediye Tnalfılgazilerie daha yakından alâkadar olcnAga başlamış ve bu cümleden olarak da tramvaylarda Ön sıraları ve Belediye otobüslerinin şoför mahalli yanında bulunan üç kişilik yeri mnlâlgnzilerr tahsis rimlştJr. Diğer taraftan Belediyenin, mnlûlgazl vatandaşlara vardım olmak Üzere ilk elde 15 bin liralık bir tahsisat ayırdığı da öğrenilmiştir.
Susuzluk, ancak 16,80 nihayete erûi
Kâğıthane civarında. Usuncaova mev» İçlindeki ana su borularından bir tana* »İnin ârıznlanmıuu yüzünden, şehrimizin bazı semtlerine tAmir bitene kadar suyun hafif olarak verileceğini dünkü nüshamızda bildirmiştik. Haber aldığı» miza göre, bu bozukluk dün aaat 16,38 da giderilmiş ve şehrin her köşesin# eski nlapette au verilmesine başlanmış» tır. Bu arada gündüz bir yangına giden itfaiye arazözlerlnde au kalmadığından denli suyu İle doldurulmasına mecburiyet hAaıl olmuştur.
50 kuruşa öğle yemeği
Bilhassa memur vatandM( ur'U« ye* inek temin etmek İçin, Cağaloğlundakl İstanbul Erkek Lisesi binası yanında bulunan bir lokalde, açılmasına karar verilen lokanta pazartesi gününden itibaren faaliyete geçecektir. Burada ar» zn edenler 50 kuruş mukabilinde iki kap yemek yiyebilecekler ve servisi da ken» dileri yapacaklardır.
Yeni Mısır Konsolosu geldi
Londra konsolosluğuna tâyin edilen Ankaradaki Mısır sefareti birinci kâtibi Osman Tevflk Beyin yerme tâyin «dilen Ah BakH Bey hava .voliyle şehrimize gelerek Ankaraya gitmiştir.
Ankara Hukuk Fakültesi talebelerinin Mısır seyahati
Ankara Hukuk Fakültesi talebelerinden 30 Rişillk bir grup sömestr tûtilinde Mısıra bir tetkik seyahatine çıkacaklardır.
Mısır hükOmetl talebelerin ızr her kolaylığı göstermeğe hazır oldu tr u. ancak mekteplerin tedrisat yo. -1 (
oldukları cihetle kenılilerıne bu r.ıcv-üiımle yatacak yer tahsis eüılnıcaıne imkân olmadığını bildirmiştir.
Ulaştırma ın"’(e’utssıslarının raporları hazırlan h
Yabancı uzmanlar tarafından ulaştırma me zuu etrafında \ azılmış olan raporlar Mali» e Bakanlığına gönderilmek üzrıc bir »raya toplanmaktadır.
Bu raporlur Maliye »ta e-
sariı surette incelenecekrir.
Cumhuriyet vapuru hareket edemedi
Cumhuriyet vapuru, dümen zlnelrlndş vukua gelen küçük bir ânsa yüzünden dün sabah hareket edememiştir. Ansa, hutün gün uğraşılarak giderilmiştir. Gemi bu sabah muayyen seferine kalkacaktır.
Yozgat şilepi bugün geliyor
Amçrlkadan aldığı karışık yükü, Te-lâvlvde boşaltan Yozgat şllepimiz. bugün öğleden sonra limanımıza dönecektir.
Sağır, Dilsiz ve Körler Okula naklediliyor
Uzun bir müddetten beri Cerrahpaşa yokuşundaki eski bir binada tedrisAt yapan Sağır. Dilsiz ve Körler Okulunun İçinde bulunduğu müşküller nazarı itibara alınarak bu mektebin Şehremini Orta Okulu binasına nakledilmesine karar verilmiştir. Ayrıca Kızılay vasıta-slyle mektebe Uç bin liralık bir yardım yapılması da temin edilmiştir.
Hâlen hususi mahiyette bulunan Sağır. Dilsiz ve Körler Okulunun Millî E-gltlm Bakanlığına bağlanması yolundaki temayüller de kuvvetlenmektedir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
- 65 -
Şu halele neden, derdini gidip de annesine veya kız kardeşlerine açmıyordu? Lâkin, mesele dert dökmekle bitmiyordu kİ... Nnblle'-nin her şeyden önce, bir Akıl hocasına, bir na-sihatçıya, bir yol gösterene, bir elinden tutana ihtiyacı vardı. Zira, o kadar tedbirli, metanetli, temkinli olan Nebıle, artık, sıfırı tüketmişti. Ne kafasında o eski açıklıktan, ne iradesinde o eski sağlamlıktan eser kalmıştı. O, kendini, şimdiye kadar hiç hatırlamadığı derecede bedbaht ve perişan buluyordu. Bununla beraber, ana evinde de hiç bir gün yüzü gülmemişti; küçücük yaşından beri nice mahrumiyetlere, nice yoksulluklara, nice geçim zorluklarına, bir kere şikâyet etmeden, katlanmasını bilmiş; hattâ, daha yüksek tahsilini bitirmeye vakit bulamadan, — sık sık hastalanan annesinin yerine — o her tarafından çöküp dökülen evin idaresini yıllarca Üstüne almak fedakârlığını göstermişti. Nitekim, kendisi evlenip gittikten sonra küçük hemşirelerinin hiç biri onun yerini tutamamış ve bu ev, bir kaç ay zarfında kazaya uğramış bir geminin içi gibi allak bullak olmuştu. Bundan dolayıdır ki, Nebıle, anasını her ziyarete gidişinde, gönlü biraz ferahlayıp sinirleri biraz yatışacağı yerde, kocasının evlııdekındcn daha derin bir yeise düşüyordu.
Bu sefer de öyle oldu ve kızcağız, annesiyle kız kardeşlerinin dertlerini dinlemekten kendi
321
derdini açmaya imkân bulamadı. Kendi derdi? Bu, zaten o kadar hususî, o kadar bambaşka, o kadar karma karışık bir şeydi kî, evdckilerin maddi ve basit ıstırapları yanında belki bir züppelik. belki bir fanteziye gibi müna.sebetsız ve aykırı görünebilirdi. Onun için, Nebile, her vakit yaptığı gibi bu sefer de annesiyle kız kardeşlerinin dikilip örülmesi lâzım gelen bazı yırtık ve söküklerini koltuğunun altına alıp kocasının evine döndü.
O •‘Kundak oyunu,, bu akşama mıydı? Hayır; Hamdı Bey. ona, dün, “Öbür geceye hazır ol!., demişti. Öbür gece! Belki de bu, onun son gecesi olacaktı. İçinden bir takım sesler ona böyle diyordu. Bu sesler, mutlaka kendisinden evvelki genç kızların sesleriydi. Nebile, evlendiği günden beri, onlara kendini bu derere yakın hissetmemişti, Ne kim olduklarını biliyordu, nc de yüzlerini görmüştü ama. her birini ayrı hır muhabbetle seviyor, her birine derin bir yürek sızıaiyle ayrı ayrı acıyordu. Kimbilir, ne güzel, ne masum, ne körpe kızcağızlardı! Kim-bjlir, hayattan neler bekliyor, neler umuyorlardı? Ve işte, hepsi de arka arkaya gençliklerine doyamadan ölüp gitmişlerdi.
Ve NebÜe’ye, içindeki sesler, nBizi öldüren odur!„ diye fısıldıyordu. Fakat, nasıl, ne suretle? Sesler bunu söyleyemiyordu. Nebile. bunu yalın anlıyacaktı. Anlıyacaktı ama, bu anlıya-cağı şey onunla beraber kara toprağa gömülüp gidecekti. Neden gittiğini, yine kimseler anla-mıyacak ve Hamdi Bey denilen bu canavar, üç dört, ay sonra evine bir başka kurban sürükleyip getirecek h!
Hayır, hayır; Nebile artık buna müsaade etrniyecekti. üç masum kızı birbiri ardısıra mezara sürükliyen bu cinayet zincirinin o, son hal- 322
kası olacaktı vc kırdnuyacaktı; bükülmiyecek-ti. Gidenlere "Bekleyin yavrucuklarım, sizin intikamınızı ben alacağım!,, diyordu. Nebile, kendi kendine bu muhakemeleri yürütüp, bu kararları vermekteyken Komiser Hamdı Boy, "Kundak oyunu,, için tâyin ettiği gecenin akşamı, eve, koltuğunun altında bir büyük paketle geldi: "— Bil bakayım, bu nedir?
Pek neşeli ve şakacı bir hali vardı. Koltuğunun altında, irili ufaklı paketlerle eve bu ilk gelişi olmadığı için Nebile hiç bir merak ve tecessüs hissine kapılmadı ve zoraki bir gülümsemeyle:
"— Mutlaka bir mantoluk olacak; dedi.
"— Bilemedin.
Kızcağız, bu büyük paketin sardığı esrarı keşfetmeye pek zihin yoracak halde değildi. Bununla beraber akima gelen bir kaç tahminde daha bulunmaktan geri kalmadı. Haindi Bey hep: "Bilemedin; bilemedin!,, sözünü tekrarlıyordu. Nihayet, kendini tutamayıp:
'•— Bu senin kundağın; bu senin kundağın; dedi.
Nebile'nin yüreği tıp tıp atmaya başladı, Korkusunu belli etmek istemiyor, işi şakaya vurmaya çabalıyordu:
*’— Ya. demek ki ben bu gece doğacağım; ben daha dünyada değilim demek ki...
Fakat, kocası, yine evvelki günkü gibi gülmek istidadını gösterince genç kız hemen kaşlarını çattı:
"— Yoo, dedi. Eğer yine bu çirkin hıkhık-lara başlarsanız, ben ne kundak oyunu oynarım; ne de...
°— Aman cicim; seni temin ederim, seni teinin ederim kl, hiç farkında değilim ne yaptığımın. Öyle neşeliyim, öyle neşeliyim bu ak-323
şam. (Biraz durup yine düşündü.) Ben sahiden hıkhık diye mi gülüyorum? Vallahi hiç farkında değilim.
Sofraya oturdukları zaman, Nebile, koca-tanın yemeğin de farkında olmadığını gördü. Hamdi Bey, elini hemen hiç bir şeye sürmüyor, yalnız, durmadan su içiyordu. Gerçi, genç kızın da iştihası yoktu ama, her gelen yemekten yine bir kaç lokma çiğneyip yutabiliyordu. Demek kl, kocası kendisinden daha kötü, daha buhranlı bir halde idi. Nebile, bir şeye, daha dikkat etti: Hamdi Bey, bir defa olsun, gözlerini yine ondan yana çevirmiyor; yine hep önüne bakıyordu ve alt dudağı o kadar sarkmıştı ki, güya yutama-dığı lokmalardan biri ağzından dışanya fırlamış gibiydi.
Nebile’nin bir şey daha gözünden kaçmamıştı: Hamdi Bey, sofradan kalkar kalkmaz demin getirdiği paketi kavrayıp hemen yatak odasını boylamıştı. Boylamıştı, diyoruz; zira, bu konak bozuntusu berhanede her oda birbirine, uzun, dolaşık, inişli yokuşlu dehlizlerle bağlı bir ayrı daire gibidir. Onun İçin Nebile, kocasına oturduğu yerden seslenemiyordıı. Sâkin sâkin kahvesini içti. Sâkin sâkin?.. Evet, şu son bir kaç günün, hattâ şu son dakikaların hale-canlnrından, yürek çarpıntılarından sonra genç kıza, birdenbire, öyle bir sükûnet, öyle bir kalb ve sinir huzuru gelmişti ki, bu hale kendisi bile şaşıyordu, tşte, kahvenin üstüne bir de sigara tellendirdi. BU» çok ölüm fhahkûmlarmm darağa-cına gitmezden hemen biraz evvel, böyle bir kayıtsızlığa düşüp tıka basa yemek yedikleri, kana kana şarap içtikleri olurmuş! Nebile, bu malûmatı bazı gazetelerin zabıta havadislerinden ve bazı cinai romanlardan öğrenmiş bulunuyordu. Fakat, hemen aöyliyelim kl. şu anda genç 324
kız kendisini böyle bir facia havası içinde bile hissetmemektedir.
Nitekim, yarım saat sonra, koridorda. Hamdi Beyin ayak sesleri yaklaşmaya başladığı halde bile yerinden kımıldamadı, başım çevirmedi. Sigarasını söndürmek lüzumunu hissetmedi. İşte. o acayip adam kapımn eşiğinde idi. Ona: "Nebile, hiş Nebile!,. diyor; genç kadın yine başını çevirip bakmıyor. Derken terlikli ayaklarıy-le tıpış tıpış yürüyerek yambaşına sokuluyor; kulağına eğiliyor:
M— Hu, oyun zamanı geldi. Kalk bakayım.
Genç kadının ensesinde bir soğuk ürperme dolaşıyor. Lâkın, bu korkudan değil, tiksintidendi. Şu tombul, şu «açları pomadalı. dudağı sarkık adamdan Nebile hiç bir vakit bıı derece tik-Binmemişti. Gerçi, çok defa, tabanlarının altında bile onun ağzından çıkma bir ıslaklığa tahammül edemediği ve o uyur uyumaz koşup muslukta soğuk suyla ayaklarını yıkadığı olmuştu, ama. şu andaki gibi nefesinden dahi Ürperecek kadar titizlendiğini bilmiyordu. Hamdi Beyin, hele bu gece Öyle bir şehvetten gözü dönmüş hali vardı kl, her hareketi, insana, çiftleşmek devresinde bir kızıymış köpeğin iğrenç ihtilâçlarını hatırlatıyordu ve boğuk boğuk, kısık kısık söylenişlerinin birer ulumadan farkı kalmamıştı.
Fakat, Nebile, her şeye rağmen bu gecenin çetin imtihanını geçirmeye karar vermiş bulunuyordu. Yatak odasına girdikleri zaman, yatağı tamamlyle açılmış ve hattâ örtüsiyle yorganı, katlanıp bir köşeye konmuş buldu. Şiltenin ortasında, çaprazlama bir top patiaka duruyordu. Nebllef
°— Bu, ne olacak? diye sordıı.
(Devamı var)
325
Y E N t İSTANBUL

3 Şubat 1950
( - ■
GU N U N
EKONOMİK
9
Sayfa 3
Kapital ve kapitalizm buhranı
Paris muhabirimiz, telgrafla bildiriyor
t
Yazan : Bedri Gt'RSOY
S. B. O. Maliye Doçenti
Avrupa Ekonomik
%
Bütçe Komisyonu müzakereleri sona erdi
Gelir Vergisinin piyasadaki tesirleri
Mecliste bütçe müzakerelerine 14 şubatta başlanacak
çalışmala-gidermeye ihtiyaçları-istihlâk
TEKNİK bakımdan, riyle ihtiyaçlarını savaşan insanların, m tatminde kullandıkları
mallarını daha elverişli şartlar için-, de istihsal edebilmek için müracaat ettikleri vasıtalı mallara sermaye denir. Meselâ bir fabrika bu mânada sermayedir.
Hukuki bakımdan, ferdî mülkiyetin ve hususi teşebbüsün iktisadi faaliyetlere temel olarak alındıkları memleketlerde, sahibine emeksiz bir gelir temin eden şeye sermaye denir. Kiradaki ev, bankadaki mevduat bu mânada birer sermayedirler.
Teknik ve bilhassa hukuki mânada sermayenin iktisadi faaliyetlerde önemli rol oynadığı ekonomik sistemlere kapitalist sistem denir.
İşte bahsetmek istediğimiz buhran harp sonrasında Avrupa’nın ileri kapitalist memleketlerinin hepsinde her İki mânasiyle sermayede müşahade edilen bir buhrandır. Teknik mânada sermaye de hukuki mânada sermaye de bundan müteessir olmuştur. Bu itibarla yu karda da söylediğimiz gibi geçirilen buhran kapitalist rejimin işlemesinden doğan buhran değil, fakat teknik ve hukukî sermayede müşahade olunan sarsıntının doğurduğu buhrandır. Meseleyi önce teknik bakamdan sermayeyi ele alarak inceleyelim:
Harp içinde bu mânada sermaye 1®) Tahrip edilmiş; 2°) Harp ihtiyaçlarını karşılayabilmek için geceli gündüzlü çalıştırıldığından aşınmış; 3Ö) Fakat devlet gelir temin edebilmek için her kaynağa başvurmak zorunda kaldığından sermayenin yenilenmesine gidecek kıymetlere de el koymuş ve binaenaleyh teknik sermayenin yenilenmesine imkân bırakmamıştır. 4C) Para kıymetlerindeki değişmeler nakdi sermayeyi az veya çok tahrip etmiştir. 5°) Nihayet ağır sermaye vergileri, üzerinden alındıkları sermayenin gelirinin takatini aşarak, bizzat sermayeyi kemirmeye başlamışlardır. 63)- Bütün bu sayılanlara milyonlarca insanın silâh altında tutulmasından hâsıl olan boşluğu da eklemelidir. Zira bunlar normal zamanlardaki gibi çalışabilseler-di kazançlarından yapabilecekleri tasarruflar teknik mânada sermayeyi besleyecekti. Bu sayılan sebeplerden dolayı da teknik mânada sermaye son on yıl içinde esaslı sarsıntılara uğramış vc bir buhrana maruz kalmıştır.
Hukuki bakımdan sermayeye gelince; harp yıllarında ve harpten sonra o da bir hayli sarsıldı. Şöyle ki İngiltere, Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa memleketlerinde; bankalar, ulaştırma vasıtaları, madenler, havagazı ve elektrik santralları illi, gibi milli sermayenin içinde mühim bir yer işgal eden bir kısım, hususi ekonomi sahasından devlet ekonomisi sahasına geçirildi. Tabıatıylc. bu sermayelerin sahipleri, bunlardan eskiden elde ettikleri gelirleri alamaz oldular. Demekki hukuki mânada sermaye de esaslı sadmelere maruz kaldı.
BU buhranlar nasıl atlatıldı?
Teknik mânada sermayenin uğradığı sarsıntıyı iki şekilde karşılamak mümkündü. 1°) Azalan teknik sermayenin tekabül ettiği istihsal seviyesine razı olmak. 2e) Teknik mânada sermayeyi arttırmak ve yenilemek... Birinci hal suretine hiç bir memleket rıza göstermezdi. Çünkü bu, geçim ve hayat seviyesinden fedakârlık demektir. Halbuki harpler, daha müreffeh bir varma kavuşmak içini yapılır. Geriye ikinci yol kalıyordu. Bunun İçin de iki İmkân mevcuttu, a) Dışardan sermaye bulmak, b) Milli kaynaklan seferber etmek. Marshall Plânı geniş ölçüde birinci imkânın tahakkukuna müsaade etmek için ortaya atıldı. Millî kaynaklar ise, hemen her yerde, daha çok devlet müdahalesiyle seferber e-dildi. Bu müdahaleyi ekonomiyi plân-lâştırmak ferdî istihlâkleri kısmak, para kıymetlerini istikrara bağlamak, ve nihayet, sermaye vergilerini indirmek ve hafifletmek şeklinde hülâsa edebiliriz. Üstelik bu suretle elde edilen kıymetler devlet bütçeleri İçinde yer almaya başlayan millî yatırım = (investIsscment) hesaplarına konulmuş ve devlet gelirlerinden bir kısmı yine devlet eliyle teknik sermayeye başlanmıştır.
Hukuki mânada diği sarsıntı devam etmektedir. Yalnız harbin hemen bittiği yıllarda esen ve bahsettiğimiz buhranı yaratmış olan ‘‘sosyal,, görüş yumuşamış, bu iş üzerinde daha itidalle düşünülmeye başlanmıştır. Bu söylediklerimizi iktisadi bir dille ifade etmek istersek diyebiliriz ki millîleştirme bahsinde hissin yerini iktisadi hesaplar almaya başlamıştır.
• • •



teşkil olunacak tahsis edilmeye
sermayenin geçlr-
ıııı nttı
Ingilterenin gıda durumu
Almanyadan iyi
Almanyada gıda maddeleri, daha ziyade dükkânlarda bulunmakta, Ingilterede ise bu maddeler, evlere girmektedir.
Muhafazakârlar son zamanlarda Almanyada gıda maddelerinin serbest bırakılacağı haberini ele alarak îşçl Partisine hücuma kalkmışlardır. Halbuki için aslı şudur: Almanyada gıda maddeleri dükkânlarda durmakta, tngilterede ise evlere girmektedir. Bu meseleyi Alman Gıda Bakanı gayet iyi izah etmiş bulunmaktadır. Bakan şöyle demiştir:
“Para, kuponlardan çok daha iyi bir tayın usulü sağlamaktadır.”
Yani Almanlar gıda maddelerinin fiatlerini o kadar yükseltmiş ve amele ücretlerin1, o kadar indirmişlerdir ki, tayın usulü kendi kendine yer almaktadır. Almanyada bir erkek işçi-njn haftalık ücreti 5 İngiliz lirasını biraz aşmaktadır, tngilterede ise bu (Jcret 7 İngiliz! aşmaktadır.
Diger taraftan, başlıca gıda maddeleri fiyatlarının bir listesini yaparsak şu vaziyeti görürüz:
İnglltere’de bir libre (1/2 kİ.)
Alman yada bir libre
Şeker 17 Kş. 39 Kş.
Tereyağı 60 >• 117 ilâ 158 Kş.
Et 57 78 ” 196 ”
Margarin 35 II 74 Kş.
Kahve 108 • 9 980 ”
Çay 133 fl 15 ilâ 60 Kş.
Peynir 46 >1 149 ” 195 ”
Almanların insan başına düşündükleri günlük kalori miktarı 2600 kaloridir. tngilterede ise bu rakam en kötü zamanlarda 2850 kaloriye düşmüştür.
“Daily Herald”dan
işbirliği konseyi
Toplantıda, âza memleketleri birbirlerine yaklaştıncı tedbirler
• • •• 1 • ♦
gonışıılchı
9
Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı Konseyi ile İstîşarî Grup, Avrupa memleketlerinin birbirlerine yaklaşmasını sağlamak bakımından, huyda değer gayretler göstermişlerdir. Bu meyanda üç karar alınmıştır: İlk önce Holânda Dışişleri Bakanı aracı tâyin olunmuş, sonra bazı şartlar dahilinde mübadelelerin serbestleştirilmesi mevzuu üzerinde veni tedbirler alınmış, nihayet bugüne kadar binbır müşkülâtla her sene kurulabilen Avrupa devletlerarası tediye mukaveleleri yerine kaim olan “Avrupa tediyeleri birliği”nın ana hatlarının kabulü tahakkuk ettirilmiştir.
Bu kararların her biri bazan şiddetli münakaşaların neticesinde alınmıştır. Herhalde 18 bakanın görüşlerinde umumi bir ahenk temini meselesi asla kolay olmamaktadır Ho-
lûnda Dışişleri Bakanının tâyini bilhassa bu yönden ehemmiyet arzet-mektedır. Bakan: irtibat, koordinasyon ve temsil rolünü üzerine almıştır ve teşkilâtın çalışmaları esnasında doğacak politik ihtilâfları yatıştırmak için müdahale edebileceği tahmin e-• lıhuoktedir.
Mübadelelerin serbestleştirilmesi projesi prensip itibariyle Fransız teklifine istinat ediyordu. Bu proje, tediyeler birliği tahakkuk ettirildiği zaman, meı'ıyete girecektir. Fakat tatbikatı, aynı zamanda son derece nazik bir mesele olan çift fıatler meselesine temas etmektedir. Bu vaziyet, bazı Fransız mahfilleri Üzerinde tatbik edilen çift fiatleri, alâkadar memleketlerin de aynen hareket etmesi şartıyle, kaldırmağı taahhüt e-den Fransız murahhas heyeti tarafından ileri sürülmüştür.
Ankara 2 (Hususi muhabirimizden i — Ziraat Bankası ile Emlâk Kredi Bankasının sermayelerine Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığının 15 milyon liralık mevcudunun mevduat olarak verileceği hakkında Maliye Bakanlığının teklifi, tadilen kabul edilmiştir.
Bu tadilâta göre, Maliye Bakanlığı 20 milyon Türk liralık hisse senedi çıkaracak ve bunun 7.5 milyon lirası. Ziraat Bankasına, 4 milyon lirası Emlâk Bankasına, 3 milyon lirası da Dogıı illeri kalkınmasına tahsis edilecektir. Bu suretle Doğu illeri kalkınmasına tahsis edilen miktar 13 milyon lirayı. Emlâk Bankasına ay-a
rılan sermaye tahsisi de evvelce Ma-1 liye Bakanlığınca ayrılmış nlan bir milyon lira ile beş milyonu bulmaktadır.
Bu suretle bütçe, bir milyar 367 milyon küsur liraya mukabil 20 milyon lira fazlasiyle. bütçe komisyonu tarafından 1 milyar 387 milyon lira olarak kabul edilmiştir. Böylece açık 155 milyon liradan 20 milyon ilâvesiyle 175 milyon liraya çıkmış bulunmaktadır.
Bütçe komisyonu pazar günü toplanarak Meclise sunulacak olan şekli tekrar1 gözden geçirecektir. Meclisin bütçe müzakerelerine 14 şubat 1950 sah günü başlanacaktır.
Kiiçiik sermayeli kollektif şirketler de feshediliyor
Gelir Vergisinin tatblkından sonra, piyasada kollektif şirketlerin arttığından bahsedilmişti. Ticaret Odasının neşrettiği Sicilli Ticaret Bülteninde, ocak ayı içinde 115 kollektif şirketin tescil ilâm yapılmıştır.
Son zamanlarda da küçük sermayeli kollektif şirketlerin de, feshedildiği görülmekthedir. Küçük sermayelerle kurulan kollektif şirketlerin ortaklan. Gelir Vergisindeki esnaflık zümresine girmişlerdir.








Bütçe Komisyonunda gelir bütçesi konuşuldu
Dünya Haberleri
İktisadî işbirliği yeni ödenekler kabul etti
Washington, 2 A A. (AFP) — iktisadi İşbirliği idaresi dün 31 milyon 471 bin dolarlık yeni ödenekler kabul etmiştir. Kredi açılan memleketler ve miktarlar şunlardır:
Almanyadaki İngiliz - Amerikan bölgesine Ameıikadan ham şeker satın alınması için 21.260.000, A-vusturyaya 2.022.000 dolar. Bunun 1.112.000 doları ile Amerikan arpası satın alınacaktır.
Alman Federal Cumhuriyetine A-merikan çavdarı satın alması için 1.500.000 dolar. ı1
Kuzey Afrika ve Denizaşırı Fransız Ülkelerine bilhassa Birleşik A-merika ve Kanadadan tarım malzemesi alınması için 3.720.000 dolar. Bir milyonluk miktarı ile A-merikan motörlü vasıtaları alması İçin Y’unanistana 1.900.000 dolar ve İsveçe 70.000 dolar.
Ingiltere Hindistan mali görüşmeleri neticelendi
Yeni Delhi, 2 (Y1RS) — İngiltere ve Hindistan arasında Yeni Delhl-de dört günden beri süren mali görüşmeler, memnunluk verici bir şekilde neticelenmiştir.
Her iki memleket, hudutları dahilinde ender olan emteayı karşılıklı olarak temin edecek ve ster-ling sahasında ticaretin inkişafı 1-çin yeni teşebbüslere girişecektir.
Holândn ile İsrail arasındaki ticaret anlaşması imzalandı Hılversum. 2 (Y1RS) — Lâhey’de yapılan konuşmalar sonunda. Holânda ve İsrail arasında, 1 ağustosta başlayacak, yeni bir ticaret anlaşması imzalanmıştır. Eski ticaret anlaşması He yeni anlaşmanın başlayacağı altı aylık muvakkat devre içerisinde iki memleket arasında ticaretin devamı İçin tedbirler almpnıştir. Holânda, altı aylık muvakkat devre içerisinde İsrail'e. 700.000 sterling kıymetinde satış yapacaktır.
Fraıısndıı tedavülden kaldırılan paralar
Paris, 2 (Y1RS) — “Banque de France” ın yayınladığı bültene göre, 26 ocakta biten hafta içerisinde tedavülden, 4 milyar 96 milyon frank çekilmiştir
Mecliste görüşülecek sözlü sorular
Ankara 2 «Hususi muhabirimizden) — Yarınki Meclis gündeminde Hıfzı Oğuz Bekata'nın Muamele Vergisi konusu üzerinde hükümetin ne gibi tedbirler aldığı, Vehbi Kocagü* ney’in subaylara mahsus Barem Kanunu tasarısının ne zaman Meclise getirileceği ve AH Rıza Kırsever’in Çatal cay a bağlı Köprüce köyündeki vatandaşlara tahsis edilen gayri menkullere ait tapu senetlerinin bugüne kadar sahiplerine verilmemesi sebeplerinin bildirilmesine dair 3 sözlü soru önergeleriyle Maaş Kanununa ek 4379 sayılı kanunda değişiklikler yapılması. bazı hükümlerinin kaldırılması ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesi hakkında hükümetçe hazırlanan tasarı ile iki milletvekili tarafından ayrı ayrı sunulan iki kanun teklifi yer almaktadır.
Yarınki toplantıda ayrıca Yollar Genel Müdürlüğü ile İşletmeler Bakanlığı kuruluş görevleri hakkındaki kanun tasarıları, Tezer Taşkıranla Suut Kemal Yetkin tarafından Köy-Enstitüleri Kanununda değişiklik yapılması hakkında hazırlanan kanun teklifinin ve işsizlik hakkındaki 2 numaralı Milletlerarası Sözleşmenin onanmasına ve özel teşebbüs mensuplarına dair olan kanun tasarılarının tır.
Ankara, 2 (Hususi muhabirimizden) — Bütçe Komisyonu, bugün gelir bütçesi fasıllarının müzakeresine devam etmiştir. Fasılların müzakeresinde Ahmet Remzi Yüreğir. %18 nispetine varan muamele vergisinin bilhassa ekmek fiyatı üzerinde kiloda 4 kuruş bir yükseliş yaptığına işaretle, bunun halledilmesini, muamele vergisinin küçük sanat erbabına engel olduğunu, bu itibarla bu verginin kaldırılması zaruretini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etmiştir :
”— Şekerden alınan istihlâk vergisi, halkın şekeri 25 - 50 kuruş fazla bir fiyatla alması gibi gayri tabii bir vaziyet ihdas etmektedir.
Sayım vergisi de adaletsiz ve iptidai bir vergdir. Blhassa, ancak bir milyon 200 temin eden balıkçılığın tadır.
Bunların
vergisinin kaldırılması
Ahmet Oğuz ve Faik Kurdoğlu, gelir vergisinin gerek halk ve gerek ticaret erbabı üzerinde bir umacı tesiri yaptığını, gelir vergisinden istisnaiydi kabul edilen ziraat ve ziraat sanatları ınevzuunun vergi kaçakçılığına büyük nispette İmkân
Kanaviçe fiyatları yükseliyor
ricaret Ofisi, elindeki malı tevzie tâbi tutacak
birinci müzakereleri yapılacak-

Eğede tütün satışları
İzmir, 2 (Hususi muhabirimizden) — Eğede tütün satışları 49 milyon kiloyu buldu Satılmamış, ekici elinde kalan 1 milyon kilo tütün de hafta sonuna kadar tükenecektir.
Fırın
işçileri de 8 saat çalışacak
2 t Hususi ınuhabirimiz-
Ankara
den) — Çalışma Bakanlığı fırın İşverenlerine, fırın işçilerinin günde 8 saat çalıştırılması ve fırınların ekip olarak işçi istihdam etmesi hususunda yazılı emir vermiştir.
Bu emrin
ben Ankara
ceğine göre mektedlr.
fet&nbulda ve mütaakı-ve İzinlide tatbik edile-inikaslarına İntizar edil-
ve küçük sanatları kös-nıahiyctlni biz de kabul
için bir tâdil tasarısı ha-Yakında bu tasan, Meclise
bin Hra kadar bir gelir su mahsulleri inkişafına
vergisi, mâni olmnk-
ıslahı ve
su mahsulleri lâzımdır.”
hazırladığını, bu yola gitmek İçin birçok kombinezonlar yapılması mümkün bulunduğunu ileri sürmüşlerdir.
Bu tenkldlerden sonra söz alan Maliye Bakanı, şunları söylemiştir:
“— Muamele vergisinin nisbetsiz, adaletsiz teki ey ic i ediyoruz.
Bunun zırladık,
sunulacaktır.
Tasarı, kanuniyet kesbettiği takdirde, ekmek fiyatlarında kilo başına 3 kuruş bir indirme olması imkân dahiline alınacaktır. Şeker fiyatlarında 25 - 50 kuruş bir indirme yapmak mümkün değildir. Hayvanlar vergisi,- Hâzineye her yıl 30 milyon Hra temin etmektedir. Bundan dolayı kaldırılamaz. Su mahsulleri vergisinin ilgası için Meclise bir kanun tasarısı getirmek üzereyiz.”
Bundan sonra, maddelere geçilerek, gelir vergisi» olduğu gibi kabul edilmiştir.
Orman Umum Müdürlüğü gelir bütçesine geçilmiş, her vıl, Hazîneye Orman idaresi tarafından ödenen 350 bin liranın alınmaması kabul edilmiş ve bu suretle bütçe müzakeresi tamamlanmıştır.

Piyasada kanaviçe fiyatlarında yük seliş devam etmektedir. Son bir hafta içinde 10 onzluk kanaviçe fiyatı 85 kuruştan 100 kunışa kadar yükselmiştir. Fiyatların yükselmesine sebep olarak, Hindistan Hükümetinin kanaviçe ihracatına müsaade etmediği ileri sürülmektedir.
Ticaret Ofisi, elinde bulunan stokları, bir tevzi sistemine göre, doğrudan doğruya kanaviçe kullanan ihtiyaç erbabına satacaktır. Ofis, bu hususta Ticaret Bakanlığından emir beklemektedir.
Liman hareketleri
..I —
İzmir şarapçıları Ankaraya gidiyor
Şarapçılar, şarap imalâtının yalnız hususi âmillere verilmesini isteyecekler
bil-ay-ha-in-
İzmir, 2 (Hususi muhabirimiz diriyor) — İzmir şarapçılarından rılan bir heyet, yarın Ankaraya roketle Hükümetten şarapçılığın
kişafı için bazı dileklerde bulunacaklardır. Şarabın litresinden alınan 20 kuruşluk resmin, 5 kunışa tenzili, Tekelin, yalnız ihraçtık şarap imal

1*1

ir işçi bankası kurulacak
2 ı Hususi muhabirimiz-
Ankara
den) — Zonguldak ve Ereğli Kömür Havzası işçilerinin ”Amele ihtiyat ve taavün sandığı,, nda toplanmış ve miktarı 8 milyon liraya yaklaşmış bulunan paralarla İşçi Bankası kurulması etrafında tetkikler yapılmaktadır. Çalışma Bakanlığında mütehassıslardan kurulan Üç kişilik özel bir komisyon tarafından yapılan bu tetkikler, hayli ilerlemiş olmakla be-raYıor henüz kati bir karara varılamamıştır. Ancak Çalışma Bakanlığı, bundan bir müddet evvel Zonguldak Maden İşçileri Sendikası tarafından gönderilen bir heyetin taleplerini kabul ederek İşçi Bankası kurulmasını prensip itibariyle uygun bulmuştur.
Tetkikata bu prensip etrafında devanı edilmektedir
ederek, dahili piyasayı hususi âmillere terketmesı, Türkiye Şarapçılık Kanununun hazırlanması, rakıya daha bir ç ılığın ispirto çektir.
miktar zammedilerek, şarap-hiınave edilmesi, şarapçılara taktir hakkı verilmesi istene-

B. M. Meclisi
muhabirimiz-çalışma ko-hafta tatili Milletvekili ve Sabrı Ko-
işçilerin pazar yevmiyeleri
Ankara 2 ı Hususi den)
misyonu bugün ücretli hakkında Zonguldak Mehmet Emin Erişirgll çer taraflarından hazırlanan kanun
teklifini müzakere etmiştir.
Hükümet temsilcileri, çalışılmayan pazar günleri için de ücret verilmesinin en mübrem istihlâk maddelerinde bir fiyat yükselişi husule getireceği endişesini izhar etmişlerdir. Bunun üzerine çalışma komisyonu pazar günleri çalışmadan yevmiye ö-denmesi takdirinde bir malt yıl zarfında ceman 40 yevmiye verileceğini söylemiş ve bunun ne kadar bir mali fedakârlığa tekabül edeceğinin tespitini istemiştir.
Bu istek kabul edilerek müzakere 8 2/1950 çarşamba gününe bırakılmıştır.
Aralık ayı içinde limanımıza 75 gemi gelmiştir. Bunlardan 19 u İtalyan, 11 i Amerikan, 9 u İngiliz, 6 sı Norveç, 4 ü İsveç, 3 ü Danimarka. 3 ü Holânda. 2 si Belçika bandıralı gemilerdir. Bunlardan İsveç gemileri, limanımızdan Karadenize geçerek. muhtelif İskelelerden ihraç malı almışlardır. Norveç gemileri ise bir aydan beri limanımızla, muhtelif Avrupa limanlan arasında muntazam seferlere başlamıştır.
Ayçîçeği yağı ihraç edilecek
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, Ticaret Odalarına gönderdiği bir sirkülerde. ayçiçeği yağı ihracına müsaade edildiğini bildirnıiştr.
Türk - Mısır ticarî münasebetleri
Ingiliz lirasının devalüasyonu ile beraber Mısır parasının da düşmesi neticesinde Türkiye He Mısır arasındaki ticarî mübadele imkânları artmıştır.
Mısır Hükümeti, İstanbul ve İzmir Ticaret Odalarına, ihracına müsaade edilen malların bir listesini göndermiştir. Bu listede muhtelif deri ve deri maddeleri, elektrik lâmbaları, kimyevî maddeler, pamuk ipliği ve pamuk mâmullerl. bazı tıbbi »ebatlar, parke ve ayakkabı cilâlan, alüminyum mâmulâtı teklif edilmektedir.
Diğer taraftan, büyük bir sigara endüstrisine sahip olan Mısır, evvelce Yunan ve miktarda çen sene, göstermiş
tünlerimizi kullanmaya başlamıştır.
Üzüm, incir, fındık gibi kuru mey-va ve üzüm, kavun, karpuz vesaire yaş meyvRİarla zeytin yağı ve linyit kömürlerine alıcı olan Mısrla ticaretimizin, bu yeni durum karşısında gelişmesi imkân dahiline girmiştir.
Vinjinia tütünlerini fazla istihlâk etmekteyken, ge-Türk tütünlerine rağbet ve imalâtta daha çok tü-
Borsalarda Vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
New-York Borsası
Devlet Tahvilleri
bugün
Londra Borsası
Şirket Tahvilleri
Yağlı hthıınılıırı Ayçiçeği tohumu . Knirntohumu .......
Kcndlrtohumu
Susam (Anamur) .. Yr»r fıntıCf» kabuklu
Kuru Mcyvnlurı
Fındık (kabuklu alvrl) Fındık (İç tombul) ... Covlz (kabuklu) ...... Cnvl7 (tç natürnl)
Dokunnı tlıım Maddeleri: Tiftik (ana inal) .........
Tiftik (Natürel) ..........
Yapak Trakya (Kırkım)....
İlam deriler:
Sığıraalamura (yaşı kilosu Keçi tuzlu kuru kilosu .. Koyun hava kurusu kilosu Mezbaha sığır vas kilosu.
Pamuk (KantanzsTallan) ......
Afibmounl Kısa eyaflı F/G Karnak Uzun elyaflı I?/Q
Adana :
Ticaret Borsasında pamuk fiyatla nnda yeni bir hareket olmamıştır.
Kııbtıbul:
Buğday yumuşak (tüccarın) Buğday (Sorti . .........
Arpa Biralık ..............
Arpu Yemlik (dökme) .......
Mısır (Beyaz) çuvalı ......
Fasulyn Tombul (çuvallı) Fnsulve Cali sert (dökme) İCüşycmi .......
Mercimek Kırmızı İç çuval Mercimek yeşil (Sivas) ... Nohut natürel ...........
piyasası sağlam ve isteklidir. Bor-paınıık hararetli durumunu muha-ediyor. Pamuk yağı sakin bir man-arzetmcktedlr. Pamuk çekirdeği
İstanbul :
Ticaret Borsasında fındık fiyatlarındaki yükseliş devam etmektedir. Hazırda mal olmadığı için, bütün istekler mevcut mallar üzerinde toplanmakta, ve bu-mallar elden ele satılmaktadır. İstihsal bölgelerinde havaların karlı gitmesinden dolayı, köylü pazarlara mal getirememektedir. Piyasalardaki malın mevcudunun azalmasındaki sebep de budur.
Yağlı tohumlar grupunda mutam, ayçiçeği sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Nebatî yağlarda da bir fiyat tahavvülü görülmektedir.
Esham ve Tahvilât Borsasında kayda değer hır şey yoktur. Altın piyasasındaki fiyat düşüklüğü devam etmektedir. En ziyade külçe altın fiyatında, bir iki gün içinde on kuruş kadar fiyat gerilemesi müşahede edilmiştir.
İzmir :
Ticaret Eorsasında çekirdeksiz Rurıı üzüın durgun vaziyetini muhafaza etmektedir. Dış satışlar devam ettiğinden incir şada faza zara müstakar durumunu muhafaza etmekle beraber fazla muamele olmamaktadır.
Türk lirası ......
Dolar
Sterling .........
Fransız Frangı...
Huğda* (HuşellsSent) ...........
Sert Kış mahsulü No. 2 .....
Kırmızı No. ......
Pamuk Mlddlfag (Elbresl=Sont) Mart ...........................
May ıs
Temin us • ••••• •••••••••••• ••••«••••••
Ekim
Tiftik (LıbresirrSent) .........
Teksas No.^ 1. ...............
Fındık (L!brcHİ=Sent)
Kabuklu Yerli İri •*>••• »4 .
.. .. orta ..........
L-cvant iç İthal malı ......
Ekstra iri iç malı .........
Kuru üzüm (Llbrosl=Sent) ...... Thompson çekirdeksiz seçme
Keten tohumu (Buşell=Do!ar) ... Minneapolls ....................
Kalay (Llbroal=:Scnt) ......
Lovha-teneke (100 libre dolar)
Nebati Tuğlar;
Zeytinyağı (Ekstra Ekstra) Susa nıyn fc ı« Ro fine H eıiokcll A\-çiçeği ıftoflnc çıplak) r»’« »»|( vattı
9
(*) Günündo Borsada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz vo taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Açılış Kapanış
ı Sterling 7.90 7.91
100 Dolar 28u 25 280.—
100 Fr. Frangı... 80.— 80.—
100 İsviçre Fr.... 64.67 64.67
100 Bnlç. Fr. ... 5.60 O.60
100 İsveç Kr 54.12.50 54.12.50
100 Florin 73.68.40 73.68.40
100 Liret 0.11.128 0.44.128
100 Drahmi 0.01.876 0.01.876
100 Escoudon ... 9.73.90 9.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe yeri: Gr. 6 08 6,12
Külçe DegUBBn., 6.13 6.18
Cumhuriyet ... «2.20 4230
Reşat 41 40 1 1 50
Hamil 40 70 •10 70
Gulden ............ 40 25 40 İli
İngiliz 53 70 T’Jı 53 75
Fransız kok.,.. W» I M 45.10 45.50
Napol6on III... 42.50 42.60
İsviçre 41.40 41.50
New-York’ta : onsu : 3 35
•• •• Gumuş, Plâtin
En uşağı En yukarı
Gömiiş Gr p—
Plâtln „ 10.- ıı.-
Zürich Borsası (Serbest)
tnviçro Frangı
ikrnınlvell tahville: Kapanış (•)
%5 1933 Ergani 22,50 23.50
1938 Ikramlycll 21.- 21-
%5 Milli Müdafaa J 2U 6 ) 22.-
Tcû 11)41 Demiryolu İV • • • 102.50 102.25
%6 1041 Demiryolu V .. 97.00 08.00
%4 1/2 1019 IkrurnlvcÜ Diğerleri • •• 97.35 08.-
1011 Demiryolu Vi. .. 07.— 97.-
%6 Kalkınma l 98 — 97.75
194>* 11 08.— 97.90
%6 • • H1 97.80 97.90
%6 HM8 İstikrazı 1 97.85 98.-
IMS 11 97.85 98.-
%7 1934 Slvas-Erzurum 1. 21.20 22.-
%7 1931 ,. fi-vn. 21.— 21.—
%7 1911 Demiryolu ı .. 21.05 21.05
%7 1011 II» •••••• 22.— 22.—
%7 1941 .. ILL .. 20.85 ri.60
%7 Milli Müdafaa 1. .. 21.20 21.25
%7 •• H. .. 21.90 21.90
%ı e> .. Ul. .. 2o 75 20 75
%7 : v 20.98 20.98
Anadolu D.Y. Tertip A/B. İU8.3Ü 107.-
M •• C-
m ,, Tı_ 60 ...... 67.50 68.-
•• „ Mü m os. Sonct. 67.00 08.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankneı 129.— 128.—
Türkiye îş Bankası 25.10 25.10
Türle Ticaret Bankaaı 5- 5.-
Aralan Çimento 17,— 17.—
Şark Değirmencilik 23.25 23.50
MÜH Reasürans 16.25
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonHİvo UM)3 | 172
.* .. 1911 152
Eski Kapanış
İzmir Ticaret Borsası
Bugün Son kapanış
Üzüm çekirdeksiz No.9 52 — 52.—
lııcir A serisi No. 8... 55.— 55.—
B serisi No. 108 43.— 43.—
Pamuk Akala 1 231.— 234 —
Pamuk Akala (L 222.— 222.—
Pamuk Aknla UT 205.— 203.-
Pamuk veril 203.— 203.—
Pamukyağı (rafine) ... 150.— 150.—
Famuk çoklrdoftl 16.50 16.50
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala ...... 180'195
Pamuk Akala 11 160.— 160.—
Pamuk Akala III 150.—
Pamuk Yeril 110.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak 33.10 84.-
Buğday sert 32.-
Keten tohumu (Tonu=StcrlLn) ... Bomba v 62.— 68.- 62 —
Kalküta
Yer fıstıftı Hindistan (W.r- , sLa
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mnl (Libre8İ=Pen» ... Z 1
Sıra malı „ 30.-
Tün Anadolu ., 19.50
„ Trakya „ „ ,,u a± —
İskenderiye Borsası
Sayfa 4
Y E Nt İSTANBUL
3 Çutoat 1050
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
------------------------.--------------
İki taraflı anlaşmaların imzasından sonra
Fransa, batı müdafaasının
en esaslı merkezi oluyor
Paris, 1 (Paris
hususi büromuz bildiriyor) — Son günlerde milletlerarası çok mü-mih konferansların yapıldığı Parlste toplanmış bulunan ecnebi müşahitler, şimdi Fransa’nın, dünya demokrasisini müdafaa tertibatının en esaslı merkezi olduğunu ittifakla bildirmektedirler.
Avrupada Fransa, Amerika ile imzaladığı iki taraflı anlaşmadan sonra. Kongre tarafından tasvip c-dilen bir milyardan fazla doların en büyük hİMeslnl alacaktır. Çünkü Fransa, Avrupada kurulacak silâhlı kuşetlerin esasını teşkil etmek vazifesini üzerine almış bulunuyor. Filhakika Avrupaya teslim edilecek olan malzeme ve teçhizatın hakiki değeri bir milyar doları geçecek ve bunun büyük bir kısmı, Amerika kara ordusu, hava ve deniz kuvvetleri etoklarından temin edilecektir. Bıı arada yalnız Fransaya ayrılan silâhların kıymeti İse, 300 milyon dolardan fazladır.
Asyaya gelince. Fransa birliği i-çinde bulunan Hindtçin!, Cenupdo-ğu Asyadaki tabü müdafaa hnttmı teşkil ediyor. 8 mart 1949 da İmzalanan Fransa - Vietnam anlaşması, komünist partisinin, millet meclisinde olduğu kadar memleket içinde korkunç bir muhalefet kampanyası açmasına ve şiddetle harekete geçmesine rağmen, Fransız parlâmentosu tarafından tasdik edildi. Oynanılan koz çok mühimdir. Bütün bir dünyanın Akıbeti bahıa mevzuudur. Fransa hükümeti, şimdi müdafaa tertibatının kurulması hususunda, kendisini mesul addetmektedir. Bakanlar meclisi tarafından alınan son tedbirler karşısında büyük bir darbe yemiş olan Komünist Partisi, şimdi de Fransız hükümetinin Htn-diçini’ye ordu ve teçhizat göndermesine mâni olmak için görülmemiş gayretler sarf ediyor. Fakat, ilk zamanlardaki tereddütlerde ve grevle-
Asyaya gelince, Fransız birliği içinde bulunan Hindiçıni, cenup doğu Asyadaki tabii müdafaa hattını teşkil ediyor
A merika
Çin komünistleri Kagirlik dovre-tinde:
re rağmen, her tarafta komünistlere hadleri bildirilmiş ve devlet o-toritesi her yerde, bilhassa limanlarda tam bir sükûn ve nizam tesis etmiştir
Jessup’un Hlndiçini’ye yaptığı son seyahatten istifade ederek Amerika hükümeti, Htndiçint’deki iktidarı, Fransız hükümetinden devren Bao-Dai’nin almış olmasından pek büyük memnuniyet duyduğunu. Acheson vasıtaslyle bildirmiştir. Jossup İse, bizzat Bao-Dal'ye Amerika hükümetinin İyi temennilerini ve Vietnam devletinin İstikbali için duyduğa güven ve ümidi ifade etmiş, iki memleket arasında çok sıkı münasebetler kurulacağını söylemiştir. Bu münasebetle Truınan'm fevkalâde elçisi olan Jessup, Fransız ve Vietnam hükümetlerini, bu bölgede tahakkuk ettirdikleri sulh ve dostluk için ayrı ayrı tebrik etmiştir.
Bu sözlerin büyük bir ehemmiyeti vardır. Çünkü bunlar, henüz resmen değilse bile, Hindiçinl’deki Bao-Dal idaresinin Amerika tarafından tanındığına alâmettir. Birleşik Amerika, bu meselede bir dakika kaybetmemektedir. Hattâ bahis mevzuu anlaşma, Fransız parlâmentosunca tasdik edilmeden evvel, bu hükümet, Fransanın yardımı ile Hindlçlnl’de başlıca rolü oynayacak olan yeni hükümeti zımnen tanıdığını ilân etmiş bulunuyor. Bu suretle ileride, silâhlı bir komünist taarruzuna karşı da, Amerikanın bilfiil yardım edeceğinden şüphe edilemez.
SalAhiyetli çevreler. Birleşik A-merikanm bu kararındaki sürate ve Jessup’un Truman namına Bao-Dai’ye söylediği sözlerdeki dostluk ve hararete bilhassa işaret ediyorlar- Amerikanın bu açık ve anlayışlı hftıeket tarzı, Hindiçini'nin yeni hükümeti için en esaslı kuvvet kaynağıdır. Bunun Kolombo’da Ingiliz Dominyonları Konferansında tereddüt edenleri sarsacak, hattâ -az çok kısa bir zamanda- Hindistanın hareket tarzına tesir edecek bir mahiyette olduğu muhakkaktır. Hiç şüphe yoktur ki, Amerikanın bu derece tam
şekilde destekle -meni. Bao-Dai'yl belki henüz takviye edemediği anlâ-lılyot vo otoriteyi verecektir. Tı nman programının 4 üncü maddesinin, yani Asyadaki hürriyetin korunması I-çin 75 milyon doları serbestçe aarfetme kararının tatbik mevkiine konması ve bu suretle Franaıa «İlâh ve malzemesinin toplu bir halde gönderilmesi neticesinde Hindicini, vaziyetinin baştan aşağı değiştiğini görecektir.
Fransız hükümeti, Amerika İle yaptığı iki taraflı anlaşmanın imzasından sonra hir kıaım »anan malzemesini Hlndiçini’ye göndermek serbest İsini kazanmıştır. Hakikaten Mao-Tse-Tung’un Moskovndakl uzun ve esrarengiz ikametinden sonra vaziyet o derece inkişaf etmiştir ki, Fransız ordusundaki malzemenin böyle harice şevkine evvelce muhalefet eden Amerika simdi bu itirazından vazgeçmiştir. Şimdiye kadar Fransaya, elindeki malzemeyi Atlantik Paktı çei'çovesi içinde, yalnız Av-rııpanın müdafaası için kullanmak müzaadeai verilmekteydi. Atlantik Paktına dahil diğer mllletlele olduğu gibi Fransa ile de iki taraflı askeri yardım anlaşmasını imzalamkla A-merika, bu hakkı tanımıştır.
Pariste işaret edildiğine göre, Fransa hükümeti, başta Amerika olmak üzere Atlantik Paktına doğrudan doğruya veya bilvasıta bağlı bulunan dost ve müttefik milletlerle sıkı bir işbirliği halinde, dünya yüzündeki siyasi ve askeri vaziyetini kuvvetle muhafaza etmek kararındadır.
Esasen, buradaki kanaat, Atlantik Paktı hükümlerinin çok aşılmış olduğu merkezindedir. Artık Batı milletleri, Azyada da demokrasi hürriyetini müdafaa etmek üzere işbirliği yapma kararını vermiş ve harekete geçmişlerdir. Bu kıtada lngil-torenın müstakil bazı niyetleri olması, asla kötü tefsirlere yol açmamalıdır. Biıleşlk Amerika kat’iyyen aldannıamıştıı Gerek Ingiltere, gerekse diğer emin müttefikler, demokrasi esasına sadık kalarak, lüzum gördükleri yerde kendi siyasetlerine elverişli tarzda hareket edebileceklerdir. Fakat bu yüzden işbirliğinin umumi hatları değişmlye-cektir.
• •
oz
B ikir hareketleri:
Yazan : ABD t? LHAK «İNAM HİSAR
Formoza’ya bir ihraç yapmak maksadiyle Çin komünistlerinin sahil limanlarına asker yığdıkları haberi VVashington’da ciddiye alınmıyor. Her ne kadar Formozn Adasının milliyetçiler tarafından müdafaası imkânsız görülüyorsa da. kızılların asıl Çin kıtasında teşkilâtlarını tamamlamadan büyük çapta bir harekete geçmek istemıyecekleri tahmin edilmek tcdir.
Mac Arthur ile bahriye ihtilâf ha-
linde:
Salâhiyeti! şahıslardan elde e dilen malûmata göre Formoza’nır ehemmiyeti bahsinde Mac Artbu1* ile Amerikan amiralleri arasında fikir ihtilâfı vardır. Amerikan oahriyeai. Formoza Adasının, deniz kuvvetleri mühim olmayan bir devletin elinde stratejik bir kıv met iföde etmiyeceği fikrindedir. Acheson ve Truman bahriye-nin görüşünü kabul etmişlerdir.
Leahy Madrid sefiri olacak:
Birleşik Amerikanın Madrlde bir sefir göndermeye karar vermesi halinde bu vazifeye Amiral \Villiam Leahy tâyin edilecektir
Rusların Avrupadaki malî oyunu:
Amerikan Maliye 3akanlığı Rusların bir mali entrika çevirmelerinden çekinmektedir. Avru-padan alınan raporlara göre Sov-vetler altın satıp dolar almaktadırlar. Rusların bunu ne maksatla ve ne şekilde yaptıkları anlaşılamamıştır.
Nafıa İnşaatı için yeni sistem:
Kendi masrafını kendi çıkaran nafıa inşaatı için Truman yeni bir formül bulmuştur. Tulsa şehrini Oklahama şehrine bağlıyacak olan süper-otonıobil yolu için bir teşkilât kurulmuş ve emrine 30 milyon dolar verilmiştir. Bu yol üzerinde seyahat edecek oto mobil ve kamyonlar bir ücrete tâbi tutulacak, böylece masraf kısa bir zamanda likide edilebilecektir.
1950 Amerikan imalâtı;
Geçen hafta Amerikan Ticaret Bakanlığı bir bülten neşretmlştir. Bahsi geçen bu tRhminl bültende makine ve vesaiti nakliyeyi alâkadar eden rakamlar vardır:
♦ Fabrikalar 1950 senesi için de 28.300,000,000 dolarlık imalâtta bulunacaktır.
♦ 6,200.000 adet otomobil yapılacaktır.
♦ 10.000,000,000 dolar kıymetinde endüstri makinesi imâl edilecektir.
♦ 40,000 yük vagonu. 2,500 lokomotif; 275 yolcu vagonu; yapılacaktır.
♦ Gemi İnşaatı 772,000 gros tonu bulacaktır,
H.
T
Ingiliz kuvvetlerinin Yunanistandan ayrılmasından
sonraki durum
Londra 2 A.A.’ (Lps) — Müstakil Times gazetesi, bu sabah Yunanistan'daki durumu yorumlamaktadır. Gazete şunları yazmaktadır:
Son İngiliz tabunınun Yunaniatnn-dan ayrılması, İngiliz - Yunan tarihi münasebetlerine son verdirmektedir.
1944 de Ingiliz kuvvetleri Alman işgalinden sonra Yunanistan’a girdiği zaman memleketi acınacAk bir durumda buldular. Kabiliyetleriyle tanınmış şeflerin birçoğu İdam edilmiş ve birçoğu rehine olarak alınmıştı. Memleketin mühim kısımlarında komünist çeteciler bulunuyordu ve o zaman bu çeteciler halktan yardım görüyordu, çünkü bunlar müstevli Almanlara karşı çarpışıyorlardı. Kur-
tutuştan birkaç hafta sonra iç harp patladı. Mücadele komünistlerin aleyhine döner dönmez, ellerinde bulunan 10,000 rehinenin toptan İmhasına emir verdiler. Bütün bunlar cereyan ederken, Ingiliz kuvvetlerinin mevcudiyeti hayati ehemmiyeti haiz bulunuyordu.
Nitekim, hareketleri sırasında Yunan taburları. Meçhul Asker Abidesi önünden son defa olarak geçerken, bütün Yunan halkı istiklâl harbinden beri Ingiltere'nin Yunanistan’a gösterdiği ananevi dostluğu unutmamasını istemiştir ve İngiliz askerlerinin Yunanistan'dan çekilişi hiçbir zaman bu eski ananenin çözülmesi demek değildir.
VAKTtYL®, husus! sohbetlerimizde, eski bir şark an’anesiyle, cinaslı fıkralar. hikâyeler anlatmayı iyi bilirdik. Ne güzel «Öz söyllyen. sözler söyliy(n adamlar, hela kadınlar vardı. Uzun kış gecelerinde ateş kenarlarında saatlerle konuşan hıı kadınların bir çoğu gevezeliklerini bir sanat eseri haline koymayı bilirlerdi, Tekmil şarkta, gönül alıcı ve âaııp düzeltici sözleri sayesinde, bütün Ö-mürlerini başkalarının temin ettikleri bir refah içinde geçiren a-danılar da bulunurdu.
İnsanın on tesirli silâhı belki «Özüdür. Hayatımızı murakabe hissiyle düşünsele nlco sözlerin bize etmiş oldukları tesirleri hatırlarız. Şifa veren, hayat veren, zehirleyen, Öldüren sözler vardır.
Söz. Ilmml medeniyetin incisidir. Fakat edebiyatın da başıdır Edebiyat güzel sözle başlar» Bunları hatırlar, kaydeder. Milletler tecrübelerini alalar sözlerinde toplar. Milletin darbımeselleri ahlâkını aksettiren aynalardır. Hayat. aşk. tarih, her şey bir söze müncer olur. "Bâhi kalan bu kııh. bede bir hoş şada imiş!" Nihayette hor şevi Icmâl eden bir sözden ibarettir.
Gerçi sözlerin büyük bir kısım kalptır. Fakat insan huyu öyle uysaldır ki. bunlar da geçer, hattâ piyasada en çok sürülen ve restgelinon bunlardır. Ancak halis söz, ayarı samimiyetinin derecesine göre yüksek, bir altın gibidir. Tereddütlerimizin karanlığında bir nur gibi parıldar.
Söz yazıdan evvel gelir. Fakat güzel sözün başladığı yerde edebiyat dâ başlar, Güzel söz. hitabet, belâgat, klâsik edebiyatın en eski zamanlardan beri on kuvvetli şubelerinden biridir. TA eski çağlardan beri adalete susamış beşeriyet büyük hatiplerin, siyasilerin güzel sözlerine gönül bağlar.
Hürriyetleri ile beslenmekte devam etmiş ve kültürleri yükselmiş olan milletler, İfadelerindeki kudret ve cazibe 1le, dünya tarihi karşısında haklarını da. mazeretlerini de söylemeyi bilirler, Biz istibdadın yasağı ve korkusu ile o kadar bunalmıştık kİ. umumi yerlerde, milletlerarası toplantı larda. söz söylemeye ve fikirlerimizi olanca hudutları ile meydana koymaya hiç alışık değildik.
Milli mühim bir vaka, tarihi hır hâdise ohır, böyle bir anda devlet veya millet namına »öz söyliyenin Adeta bir şair, bir filozof olması, çünkü en yüksek, en milli, en tarihi sözleri söylemesi lâzım gelir. Fakat bıı lüzum bizce duyulmaz. Söyleyen en çetrefil ifade ile en basit, en iptida* birkaç sözle iktifa eder. Buna da kimse müteessir olmaz.
Hamdullah Suphi tâ mektepten beri umuma hitapla söz söylemeyi severdi, buna devanı ederek en iyi hatibimiz oldu. Fakat, o, sözlerinde ancak hakikatlere ermek ister. Bütün tecrübelerinden ve düşüncelerinden samimi hükümler çıkarmaya koyulur. Delillerini ve istidlallerini do okuduğu kitaplardan ziyade kendi gördüklerinden çıkarır. Onun için usulü hususidir. Bu hııyıı başkalarına aşılayanlayız.
Söz söylemeyi öğretmeden evvel acaba ne yapmalı da söyleyenin söylenmeye değer bir şey bulması iktiza ettiğini ve söylenen sözün derin bir samimiyet mahsulü olması lâzım geldiğini anlata-bilmeli ? Acaba ne yapmalı ki boy. le ciddi olmıyan lâfı söylememeyi ve hakiki bir kanaate, unu bir vukufa dayanmayan bir şeyi iddia etmemeyi talim edebilmeli? Bunu bılnıcm.
Nedim: “Sözü az söyle, ağır «öyle. Nedim ki sühan-zer gibi sayılı gevher gibi sencide gerek!” demişti. Bu nasihati nasıl dinletmeli ? Bilmem!
Acaba neden politikacıların bir
çoğu fikirlerini söylemek İçin seslerini ve telâffuzlarını değiştirirler? Acaba niçin bazıları da, a-ğızlarını açar açmaz, bir öfke nöbetine tutulmuş gibi, bağırmaya başlarlar? Acaba herkese samimi sesi ve şivesi ile konuşmak yolunu nasıl tutturmalıdır?
Hor türlü münakaşalara ciddi, Hamimi hasbıhaller müreccahtır. İki. üç, dört ruhun kardeşçe iti-raflarıyledir ki, beşeri hakikatlere doğru biraz yol almak kabil olur, Kendi fikrini, beni düşünmeden. olduğu gibi İfade eden adam bana İyi bir yardımda bulunmuş olur. Ya fikri bana da sirayet eder, yahut bana yabancılığını duyarak ondan uzaklaşmak ve kendime daha yaklaşmak cesaretini bulurum. O, benim düşünce silsilemin İni izamım bozmuş olmaz. Münakaşalarda ise insan mütemadiyen mütekabil yanlış anlaşmalar keşfederek huzurunu kcybedlyor.
Sade münakaşalar değil, hAttâ baran monologlar bllö, dinleyiciler karşısında bir tesir htisıl ötmek için, insanı paradokslara sü-rbkliyebilir. Ve güzel söz söylemek arzusu ile saçmalar söyletebilir.
Münakaşa ancak hakikatin a-ranmasiyle alâkalı olmalıdır. Vo konuşanlar, hakikat ürküp kaçınasın diye, gayet ihtiyatlı dav-ranmahdırlar. Fikirler ve kanaatler ruhlarda ıızıın ve hattâ irsi bir takım tecrübeler ve an'aneler mahsulü olarak teessüs eder. Bıı ö-cümcek ağlan karşısında sözler bir tavan süpürgesine dönmemelldlr.
Hakikatin en büyük düşmanı insanlardaki mantık ve muhakeme aczidir. Sözlerle düşünen, kendi kendisine hak veren, sesinin perdesi yükseldikçe söylediğine kanaati artan insanlar pek çoktur. Münakaşalarda hır çoklarını inanmadıkları iddialara kadar ve hattâ yalana benzer mübalağalara kadar götüren tabii bir meyil olduğu göriıldyor.
İnsanlar gözleriyle gördükleri şeylerle nasıl derhal büyük bir teessüre kapılırlarsa ve önlerinde hlr adamın yaralanması kendilerine on binlerce kişinin gazetede okudukları ölümünden ziyade tesir öderse, Öylece, duydukları da bütün düşüncelerini bastırır ve fikirlerim kaplar. Bu itibarla söz söyleyen adamın mesuliyeti büyüktür. Sözün tehlikesi bir taraftan onunla mızıkçılık etmenin daha kolay oluşundan, diğer taraftan da böyle ani ve mübalağalı tesir edişinden geliyor,
işte bütün bunlar içindir ki. münkaşalar asi! fikir adamlarına düşman olanların kârı, sıyasıyat-çıların, mugalatacıların zafer! o-luyor. Ve hu adamlar, atılganlıkları ile, iddiaları ile. haykınşları ile neticede milletin ve beşeriyetin belâsına sebep oluyorlar.
Münakaşaya herkes kendi kanında. kendi mayasında bulduğu silâhlarla girer. Münakaşa için münakaşadan nefret etmeliyiz. Çünkü bunlar bizi hiç bir hakikate erdirmez. Belâgatle kılı kırka varmak delisi olan adamları çoğaltmaktan hiç bir fayda gelmez, bunlar kaçınılmak iktiza eden bir tehlike teşkil eder. Politikacı Talleyrand’mn “Söz. insana fikirlerini gizlemek için verilmiştir... sözü meşhurdur. Söz ele geçmez, hatırda kalmaz. uç>r. Onun bu huyuna güvenerek sözü asıl politikacılar kullanır. Demagoji de asıl sözle yapılır. Sözün ananesinde hile vardır.
tyi söylemek bilhassa iyi düşünmek mânasına gelmeliydi. Söz söylemeyi öğretirken sözün hakiki bir kıymete ermek Üzere evvelce kafalarda ve gönüllerde yatiş-tirılmesi ve rüşdüne ermesi için lâzım gelen düşünce, tahayyül ve mürakabe devresine ne kadar e-heınnûyet verilse o kadar verinde olur.
Felsefe nedir.
J. BENDA'NIN GÜZEL BİR TARİFİ
Methur Fraıınz filozof ve münekkidi Julien Benda. SynthHe* derd-sinde neşrettiği hlr makalede felsefenin şu tarifine girişiyor:
FELSEFEYE merak eden bir çok kimseler, felsefenin belli bir dimağ faaliyeti olup olmadığı sualiyle karşılaşırlar. Buna belki “Felsefe nedir?,, gibi ikinci bir sualle birden cevap verilebilir.
Felsefe, kimyada, fizikte, biyolojide, psikolojide olduğu gibi belli bazı hâdiseleri tetkik edip kanunlarını bulmak şeklinde Işliyen bir dimağ faaliyeti olarak mevcut değildir; mevcut olan hâdiseleri felsefi bakımdan görme tarzı, yani felsefi kafadır.
Bu tarz neden ibaret? "Felsefi kafa,, dediğimiz şeyin esas vasıflan nedir?
Umumiyetle kabul edilen vasıf "sentez,. kabiliyeti olup "tecrit., hassasını birçok hâdiseleri tek bir hâdiseye bağlamak hususunda kullanırlar.
Başlıca şekillerini hatırlatalım:
1 — Tarih felsefeleri ki, tarihi o-layları zamana göre başkalaşan ve fakat esnamda hiç değişmez bir ha-kikulln gösterileri saymaktadırlar. Bu hakikat ise Hcgel'e göre insanın kendi cevherini gerçekleştirmek arzusu. Comte'a göre aynı İnsanın etrafındaki hâdiseleri İzah etmok ihtiyacı, Condorcet’ye göre onları ilmi surette izah edebilmek ihtiyacı gibi şeylerdin
a'
Tarih felsefesi bir çok unsurlardan kâh birini, kâh Ötekini, ve böylece yalnız bir tanesini gözönünde tutmuş ve beşer tekâmülü kanunlarını ondan çıkarmak istemiştir.
2 Alim felsefeleri ki, organik olsun olmasın, ferdi ve müşterek, maddi ve manevi bütün olayları tek bir esasa bağlamak iddiasındadır.
3 — Sanat felsefeleri kİ, sanat gösterileri denilen çeşitli olaylarda müşterek bir vasıf ararlar (meselâ Kant, Sebiller. Taine bu fikri bilhassa müdafaa ettiler). Sentezciliğin r
bu şekli, ferdiyetçilikle karşılaşmaktadır. Sanatkârların bir çoğu Taine'-in “sanat felsefesi’* eserine karşı âdeta isyan ederek sAnat eserinde hiç bir suretle bir nevi *’esasfl yahut ‘'ana,, temayül olamıyacağı ve yaratıcı şahsiyetlerin başka kimse İle müşterek vasıfları buiunamı-yacağı fikrini ileri sürdükleri hatırlardadır.
Bir çok tarihçilerde de ayni zihniyet görülür, bunlar yalnız hâdiseleri, hattâ yalnız birkaç hâdise gru-punu tetkik etmek taraftarı olup tarih felsefecilerini hor görürler.
Daha garibi. Bergson. Wlllianı James, Brunschvieg gibi filosofİAr sentezciliği, "gerçeği” ancak ferdae sezmek iddiasında oldukları için mahkûm ederler.
J.Bendu. felsefenin bu tarifini çizdikten sonra "felsefede İlerleme var rnı?„ sualine şöyle cevap veriyor:
"Felsefede ilerleme var mı?„ sualine geliyoruz. Felsefe, saydığımız meseleleri ve hele metafizik meseleleri, bahis konusu etmekten ibaretse cevap tabii olarak menfidir. Zira bu meseleler esas itibariyle hiç bir tecrübeye vurulamadığına ve insanların onlara buldukları hal şekillerinin isabetini tayin etmek mümkün olmadığına göre bugün hakikate, üç bin sene öncekinden daha yakınlaşmış değiliz. Heraklitos ve Anakaa-goraa'm vücudün mahiyeti yahut beşerin mukadderatı hakkında edindikleri fikirle Bergson ve Blomdel» in ayni konu üzerindeki fikirleri arasında, İkincilerin lehine kaydedilecek bir terakki, bir katiyet farkı yoktur. Hürriyet ve zaruret, tekâ-mülcülük ve yaratıcılık, saadet ve vazife gibi esas mevzular üzerinde filozofların üç bin senedenberi mu* hafaza ettikleri birbirine zıd vazi( yetlerde dahi ayni kararsızlık beli> inektedir.
Paris mektupları
Quartier Latin
“Paris’te üniversite gençliğinin yaşadığı mahalleye niçin "Quartier Latin” adı verilir?"
“Quartier Lâtin”, Paris’in ecnebilerce en iyi timinmiş olan bir semtidir, zira onlar, talebe hayatlarının bir kısmını orada geçirmişler, yahut bu mahalli seyyah olarak ziyaret etmişlerdir. Frensiz ihtilâlinden tv-vel "Pays Latin” yani ‘TAtin Diyarı" namım taşırdı.
Murger. B^ranger ve sair muharrirler sayesinde. "Quartier Latin' on dokuzuncu Asrın edebiyatında him bir mevki işgal etmiştir.
Bu derbeder hayat artık bir tıradan ibarettir: zamanımızın
şartları talebeleri tahsillerinin merhalelerini süratle aşıp, diplomalarını bir an evvel elde etmeye mecbur kılıyor.
Kahvehanelerin müşterileri değişmiş ve Lüksem burg laşan çiftlerin sayısı veline nazaran hayli zun sakAllı ve geniş
mü-
tın-sert
bahçesinde doyarım asır ev-eksilnüştir. U-kravatlı talebe
Yazan: Albert MOÜSSET
François de Salles, Pascal, Hugo, La-Lamarck. Claude gibi meşahir tara-
_ 5 —
— Evet efendim, bendenizim, ben kiminle müşerref oluyorum ?
— Kendimi takdim edeyim: Selesten Vuazo, flüt çalarım ve üçüncü defa olarak evlendiğiniz dul bayan Fclisite'nin birinci kocalıyım.
Bizim yeğen hatif tertip şaşaladı:
— Ya... öyle mi... Pek memnun oldum...
— Tesadüfen, Felisite’yi biraz evvel ve sizin lâhdiniz önünde görmüştüm, ikinci defa evlendiğinden dolayı özür dileyerek, beni asla unutmamış ve daima sevmiş olduğunu itiraf etti. Size şunu da söyllyeyim ki, Felisite ile ben sevişerek evlendik. Bir konser esnasında flütümü dinlemiş olan Felisite kalbinin çarptığım hissetmiş ve aşkımız böyle başlamıştı. Kendisiyle o hatıraları andık. Bana olan muhabbetinin hâlâ devam ettiğini söyledi ve bulunduğunuz yeri de bana o gösterdi. Bu İtibarla, sizden zevcemi bana iade etmenizi rica edeceğini.
Marsel hayretler içindeydi:
— Şey... Evet...
Selesten izah lüzumunu duymuştu:
— Ümit ederim bir mâni görmezsiniz, zira, ne de olsa size geriye iki meşru zevce daha kalıyor.
— Hay ağzını Öpeyim... Başımdan bir belâyı alıyorsun...
— O halde memnun oldum. Artık dul zevcemle aile hayatıma avdet edebileceğim. Teşekkür ederim, efendim.
— Sağ ol, cjvanım! Asıl teşekkür bana düşer.
Selesten çoktan uzaklaşmıştı. Bizim yeğen ellerini uguşturarak: ♦
— Oh, dedi, hemen hemen rahatladım sayılır. Geriye iki karı kalıyor! iki de kaynana var be.. Onları unutmuştum!
— III —
Tamdık bir atma — Beklenilmedik bir talep — Şaşıran Melek — Sütlü | kahvelerin çoğalışı — Rikikl ailesi —
Uçan kahvaltı — Tedfin merasimim
( ııaaıl oldu?
Bu gülünç manzara cereyan ederken
YAZAN : CAMI
■ KIYAMET GÜNÜM
TURKÇESI : REFİK HAUD KARAY
melekler, ikametgâh vesikaları dağıtıyorlardı.
"Semavi müvezzi,, lerden biri bize de vesikalarımızı uzattı. Mesleki bir itiyad İle kendisine sordum:
— Bu umumî dirilme sizi çok meşgul etti ml?
— No diyorsunuz! Muazzam bir iş. idaremiz ne yapacağını bilemiyor,
— Nasıl? Bu kadar büyük bir teşkilât içLn vaktinde tedbir alınmadı mı, her şey hesap edilmedi mi?
— Edilmez olur mu? Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. Seyrü sefer vazıyeti öyle bozuk ki, "Şefaat VAdlsi„ne giden yollar tıkandı kaldı. Böyle giderse Parlstcn öyle kolay kolay avı ılamıyacaksmız.
“Müvezzi-Melek., homurdanarak uzaklaşıyor.
Bu esnadıu elli yaşlarında, başında kafasına küçük gelen gülünç bir hasır şapka, sırtında etekleri topuklarına kadar İnen siyah bir caket atay, borulu meleğe doğru ilerliyen birini görüyorum. Siması bana hiç de yabancı gelmiyor Halama soruyorum:
— Bu, Batinyol'dn otururken bizimle kapı komşu olan Bay Rikikl değil mi, hala?
— Evet, o... Bav Sozar Rikikl. Eğer Aldanmıyorsam, hükümet dairelerinden birinde memurdu.
— Evet, muhaberat başkâtibiydi. Vazifeşinas. usulpercst, itiyatlarının esiri manyak bir memur nümunesi... Hatırlıyor musun hala, pazar günleri ailesini önüne katıp gezmeye gidişlerini pencereden seyreder, gülerdik.
— Bütün mahalleli gülerdi. Hatırlamaz olur mııyum?
Şimdi, küçücük ve gülünç adam köşeyi
dönmüş, ilerliyordu; ben de yüzünü rahat rahat görebiliyordum. Evet, tâ kendisi idi. Burnunun üstünde gözlüğü, sarkan bıyıkları ileri Bay Rikiki! Aldanmaya imkân mı var? Eşi, emsali yokpır ki...
Bay Rikikl borulu meleğe yaklaştı. Halam:
— Acaba, dedi, ne diyecek! Pek merak ettim.
— Muhakkak bir şikâyeti vardır. Unuttunuz mu, apartımanda her gün kapıcıya iner, şikâyet edecek bir şey bulurdu. Dur bakalım hala... Ben de merak ettim; şimdi öğrenirim.
Rikiki’nin peşisıra koştum. Taiu meleğin yanına varmış, büyük bir nezaketle şapkasını çıkarmıştı; şöyle diyordu:
— Elli beş yaşındayım. Çocukluğumdan öldüğüm tarihe kadar, yirmi yedi senelik evlilik hayatım dahil, her sabah kalkar kalkmaz sütlü kahvemi içmek âdetime!!. Halbuki, bugün, ömrümde ilk defa olarak, uyandığım vakit sütlü kahvem hazır değildi. Bayan Rikiki bana: "Sczar, kıyamet gününde sütlü kahveni içmesen de olutr„ dedi. Kendisine "Bayan Rikikl. dedim, bilirsin âdetimdir. sütlü kahvemi içmeden yapamam, Kıyamet koptu İse bana ne! Melekler idaresi her şeyi evvelden düşünmüş olsalar gerektir. Bu sebepten gelip sizi rahatsız ediyorum, efendim.
Borulu Melek ile Baj» Rikiki’nin etrafına, dizilenlerden bir grup toplanmıştı, içlerinden birçoğu Rikiki’nin şikâyetini tasvib ediyordu:
— Adamın hakkı var. Şöyle sıcak bir şey olaa biz de içerdik.
Bir kısmı da;
— Heyecan insanı acıktırmıyor, bir türlü kahve hiç de fena olmaz, iyi gelir,
olduğunu gös-kaldırdı. Bay
şeyi önceden Ben bu işi bi-sene memurluk
Diyordu. Bu şikâyet bütün kabristana yayılmıştı, Biraz sonra, futbol maçlarında olduğu gibi, tempolu bir ahenkle “isteriz! isteriz! sütlü kahve isteriz!,, sesleri yükseldi.
Bay Rikiki’nin şikâyetinden biraz şaşırmış olan Borulu Melek, nihayet cevap verdi:
— Hakkınız var, “Kıyamet günü idaresi,, sütlü kahve meselesini hiç de aklına getirmemişti. Bay ve Bayan dirilenler bizi mazur görsünler, yapılacak o kadar işimiz vardı ki teferruat kabilinden olan bu cihet unutulmuş, şimdi ne yapalım?
Ve Melek, imkânsızlık içinde terir gibi kanadlarını havaya Riklkı, suratını ekşiterek:
— Bir idare, dedi, her düşünüp tedbir almalıdır, lirim, ölmeden evvel otuz beş
ettim. Mademki insanları diriltme karan a-lındı, kahvenltıları da düşünülmeli idi.
ihtiyar bir general!
— Doğru, dedi, kışlalarda kalk borusu çalınır ç alınhı az efradın kahvaltısı hazır olurdu.
Sıska, dindar bir Kadın:
— Efendimiz, IsA burada olsaydı, yapacağını bilirdi. Eizzeden Matyos'un kitabında, onun beş somun ekmekle beş bin kişiyi beslediği, on iki somun da arttığı yazılı değil mi?
Melek hafif tertip sinirlendi:
— Biliyoruz, biliyoruz, bunları bize mi öğretmeye kalkışacaksınız! istediğiniz, bizim İçin çocuk oyuncağı nevinden bir mucizedir. Yalnız, bir şeyi teksir etmek için, o şeyden hiç olmazsa bir tanesinin mevcut olması lâzım.
Hazreti isâ’nın elinde beş ekmek vardı da onları teksir etti. Yalnız Ulu Tnnı ı yoktan bir şeyi var etmeye kadirdir. Eğer benim bir fincan sütlü kahve olsaydı, mesele laşırdı. yoksa...
Etraftan yükselen sesler. Meleğin sini yarıda bıraktı.
— Bakın., bakın, diyorlardı, nereden de bulmuş!.. Keyifli keyili kahvaltı ediyor.
Biraz ilerde, kabristan bekçisinin kapısının eşiğine oturmuş bir kadın, elindeki fincanı kaşığı ile rahat rahat karıştırıyordu.
elimde kolay-
cümle-
tipi bile artık tarihe karışmıştır. Lâkin, Ortaçağdan beri neşrettiği ve dünya üzerine serptiği mane\i ışığı "Quartier Latin” mahallesi muhafaza etmektedir.
Sayısız mütefekkirler, şairler, filozoflar ve Alimler mesleklerine intisap arzusunu orada hissetmişler ve onların görülmeyen huzurları belki diğer hiç bir sema altında mevcut olmayan bir muhit ve hava yaratmıştır. Saint-Germatn tepesine doğru uzanan yollar, asırlar boyunca, Abâlard. Saint-Thomas d'AQuin, Duna Scot, Villon, Ignace de Loyola François Xavier, Calvin. Mollâre. cordaire. Cuvier, Bernard, Pasteur
fmdan katedilmiştir,
Bu suretle, bu semtin taşıdığı "Quartier Latin” namının, ümanizm an’anelerini ipka ve muhafaza ettirmiş olan klâsik etüdlere asırlardan beri merkez olmasından ileri gelmiş olduğu zannedllebillr.
Halbuki, hakikat böyle değildir. Doğrusu, "Quartier Latin” namı» Roma işgal merkezinin bulunduğu yeri hatırlatmak maksadiyle, bu semte verilmiştir. Saint-Michel caddesinin ortasında kâin olup, hâlâ İhtişamını muhafaza eden ve Romalılar devrinden kalmış olan harabelerin temaşası ziyaretçilere ”Quartier Latin” adının- mehazını bütün mâ-nasiyle anlatmaktadır. Mezkûr harabelerin. Constance Chlore veya Julien l'Apostat’nm saraylarına ait oldukları arkeologlar tarafından tahmin edilmekte İse de, doğru söylemek icap ederse, mezkûr harabelerin aidiyetinin şimdiye kadar meç-hul kaldığını itiraf etmek lâzımdır.
Vaktiyle "Lutâce” namını taşıyan Paris'i işgal ettikleri zaman Romalılar üç merkezde yerleşmişlerdi: Bugün Montmartre denilen "Mer-cure” tepesi, Citâ namını taşıyan şehrin göbeği ve Sainte Genevi&vt dağının sathı mailleri. Bu İskân mevkilerinin çevresini şimdiki j>ir haritaya tatbik edersek, "Quartler Latin” denilen mahalli tahdit ettiğini görürüz.
Roma işgalinin en heybetli âsAn orada bulunmaktadır. Meydana çıkarılan bu eserlerin bir kısmı kaplıcalar ve pehlivan mücadelelerine tahsis edilen anfiteatr şeklinde sahalardan, diğe'’ kısmı ise Panteon müzesinin civarında yeraltında mevcut bir Mecusî mabedden, Saint - Lot is Lisesinin altında kâin bir eski tiyatrodan ve Collâge de France mektebinin Önünde bulunan bir havuzdan ibarettir.
Bu tahatturlar zaviyesinden bakıldığı takdirde, "Quartie.r Latin” mazının eserleri üzerinde bina edilmiş bir İlim ve irfan ocağı manzarasını arzetmektedir.
— Devamı var —
Mektepleri. ilim müesseseler!, Fransaya intikal etmiş olan Roma medeniyetinin, maddi harabeleri Ü-zerlnc istinat etmektedir.
3 Şubat 1050
HİKÂYE |
dTlsIz
Yazan : Andre MAUROIS
Uzun zamandır Waltor Coo-pcr’le karşılaşmak istiyordum. Kıpling’ten beri vahşî hayvanlar hakkında güzel yazılar yazan birine rastlamadık, diyebilirim. Waltor Cooper’in esorlerinde tabiatın bir başka cephesi yaşar. Onlarda balta girrnomis ormanların olanca vahşiliğinden ziyade, tavsan ve tilkilerle dolu, çiçeklerle, türlü yeşilliklerle bezeli bir canlanır.
Ingiliz yazarlarını ele bir meseledir. Çoğu köy ve bucaklarda yasar. Londraya pek seyrek gellrlor. Hayranla-rından biri olan Bayan Shalforh’ dan, Cooperin SoHold’ta küçük bir çlftlikto karisiyle birlikte oturduğunu nasılsa öğrenebildim. Gayet güzel olan karısı. yerlere kadar
uzanan roblar giyermiş. Her İkisi de birbirinden mütaassıp İmiş. Hattâ Bayan Cooper sessizliğiyle tanınmış bir kadınmış-
Bu küçük İzahat, merakımı büsbütün kamçıladı. Hemen oturdukları kasabaya yollandım. Onları tanıyan birine raıtlayıncıya kadar akla karayı seçtim. Hattâ Cooper’ leri tanıdığını aöyllyen kasap bile no işle meşgul bulunduklarını, ne tıp kimseler olduklarını anlatama
atmosfer
geçirmek
e* **
dı da, Walter Cooper’i ancak. Madam Cooper adında ihtiyar bir kadının yeğeni olarak tanıtabildi.
Kasabın tarifi üzerine basit, üstünkörü bir kulüboye gittim .Beni, karısı karşıladı. Bayan Shalforh' un tarifine tıpatıp benziyordu. Beni görür görmez gerisin geriye kaçtı ve “Walter!” diye bağırdı.
Biraz sonra Walter göründü. U-zun bacaklı, biçimsiz bir adamdı. Birlikte çalışma odasına girdik. Raflar kitapla dolu idi. İçerde biri daha vardı. Bir kanapeye yerleştim. Onlar, dikecekleri çiçek fidanlarının toprağı hakkında uzun u-zun konuştular.
Bu kısa ziyaret, sonraları buyü-
yen dostluğumuza bir başlangıç ol
du. Kışı geçirmek üzere Tamarisk’e giderlerken Paris'to bana da uğradılar. Bir başka vesile ile de ben Suffolk’a gittim ve hafta tatilimi yanlarında geçirdim. Bütün bunlara rağmen bu garip çift hakkın-daki bilgim, ilk ziyaretimde edindiklerimi aşmadı. Geceleri ocağın karşısına geçerlor vo birbirlerinin sırtlarını okşarlardı. Sevişiyorlardı.
istanbulun günlük manzaralarından
Yenicamidon Galata Köprüsüne bakış.
Birinci Dünya Savatı devamınca onları göremedim. 1920 do Bayan Shalford’dan bir moktup aldım» Bir hastahano monfaatino verdiği maskeli baloya davet ediyor ve gol-meml İsrarla İstiyordu.
Salona girdiğim zaman Bayan Shalford tarafından karıdandım Ev sahibesi kendine hâs zarafetle beni İçeri aldı ve «limanca bir kadının yanına oturttu. Sonra u-zaklaıtı.
daya-söke-

Böylo yorlerde yalnız oturmak kadar sıkıcı soy olamaz. üzerime çöken bunaltıcı havayı ğıtmak İçin nımdaklne kuldum ve
nusmağa belledim;
— Sizi moıgul etmek için güzel »eyler söyllye-bilmeği no kadar İsterdim. Yazık fkİ güzel
İngilizce konuıamıyorum. Çünkü Frensizim. Belki anlatacaklarımı rüyada cinlere, perilere söylenmiş kadar garip bulacaksınız.
Kadının elleri durmadan oynuyordu. Dansa kalktığı zaman ne-Sesi görülocok şeydi. İlkönce pek zevkini okıamamıftı. Freud ve Freud'çuların. bilhassa Ingllizler arasında çok revaç bulan İlmî sözleriyle konuşuyor, başıboş arzulardan bahsediyordu. Aşkla tabiat a
rasındaki bağlardan vo nihayet en çok sevdiği kitaplardan o kadar cana yakın bir dille söz ediyordu ki, çok geçmeden beni büyüledi.
— İsminiz nedir? dlyo sordum; cevap vermedi. Devam ettim;
— Anlattıklarınızdan sizi tanı-yormuşum gibi geliyor bana; fakat sesinizi hiç duymadığımı itiraf e-derim. Maskonizi biraz aralamaz mısınız? Sizi tekrar görebilir miyim? Bu kadar tatlı bir sohbette bulunmadığıma inanınız.
Ayağa kalkarken: — Ben de iyi bir gece geçirdiğime kaniim, dedi; sonra ilâve etti; — Bunu burada bıraksak daha iyi.
Onu o gece kalabalık arasında
koybettim. Aradan on yıl geçti. Shalford'la tekrar karşılaştığım zaman kim olduğunu sordum.
— Bayan Cooper’di. dedi. Hayret ettim. Evlerine her gidişimde onu tam bir utangaçlık ve dilsizlik içinde bulurdum. Kocasının da ayni şekilde bir garabeti vardı: O da yalnız içki içtiği zaman konuşurdu.
Çeviren: H. ÇAKIR
YENÎ ÎSTANBUt
Ehemmiyetsiz görülen bu sivilcelerin tedavisine âzami itina gösterilmelidir
Ergenlik sivilceleri adı verilen cilt hastalığının, genç bir erkeğin yahut kızın umum! görünüşü üzerinde çok büyük tesiri vardır. Bu hastalık en ziyade bülûg devresinde olan, yani çocukluktan çıkıp genç kız voya erkeklik çağına giren gençlerde görülür. Bu devrede vücut büyük değişiklikler geçirir ki. cildin de bu değişikliğin tesiri altında kalması gayet tabiidir.
Ergenlik sivilcelerinin bu devreye rastlayışı çok büyük bir tesadüftür, çünkü sivilceler bilhassa yüzde olduğu zaman, gençler büyük bir sıkılganlık duyar, kendilerini çirkin görürler. Bir çok huyların sabitleştiği, karakterin tam bir şekil almaya başladığı bu yaşta, sıkılganlık ve utanma hissi gençlerde çok fena neticeler doğurabilir. Onun için, sivilceleri dikkatle tedavi etmek vücudun ve dimagm sıhhatini korumak lâzımdır.
Bazen cildin üzerinde siyah noktalar belirir. Bunlar guddelerden çıkan yağların, derinin altında birikmesiyle meydana gelirler. Derinin ü-zertnde görülen herhangi bir değişikliğe "lesion" adı verilir. Bu siyah noktalar da bir nevi "lesion” dur. Bunlar bir araya gelerek sivilceyi meydana getirirler. MLesion‘'lar kir veya tozun cilddeki mesamatı kapamasiyle yahut fena krem ve kozmatik kullanma yüzünden meydana gelir.
Sivilcelere yüzde, boyunda, omuzlarda, göğüste veya sırtta, velhasıl vücudun her tarafında rastlamak mümkündür.
Sivilcelerin zuhuru hakkında bir çok yanlış düşünceler vardır. Bazı kimseler bunun fena yemekten, kan zehirlenmesinden, yahut bazı uzvî hastalıklardan meydana geldiğini söylerler. Bazıları da sivilcelerin fazla miktarda nişastalı ve şekerli maddeler yendiği zaman olduğunu ileri sürerler. Elimizde bu iddiaların doğru olup olmadığını isbat edecek delil yoktur.
Bülûğ çağında derinin altındaki yağ guddeleri çok fazla çalışır, fazla yağ derinin üzerinde birikir ve sivilceleri meydana getirir. Fazla sinirlenme ve heyecan da yağ guddelerinin ifrazatını arttırır. Bilmediğiniz krem ve yumuşatıcı losyonlarla sivilcelerinizi tedavi etmeye kalkmayalım. En iyisi bir cilt doktoruna gidip, cildinize uygun bir losyon tavsiye etmesini istiyelim. Pudranın altına krem sürmeyelim. Kremler normal ciltler için iyidir, fakat yağlı bir ciltte sivilceleri arttırır. Pudranızın çinko ihtiva etmemesine bilhassa dikkat edin. Çinko tozu cilde zararlıdır.
Cilt İçin en iyi ilâç su ve sabundur. Günde iki üç dafa, gayet yumuşak bir yüz fırçasını yahut bir tülbenti sabunlayıp, sivilce olan yerleri, yuvarlak hatlar çizerek, yavaş yavaş sü-rneli. Bu suretle kan deveran eder, derideki fazla yağlar temizlenir, mesamat açılır. Yüzünüz temamiyle temizlenince doktorunuzun tavsiye edeceği bir losyon kullanarak, pamukla yüzünüzü mesaj yaparsınız. Pamuğu losyona batırın ve gene yuvarlak hatlar çizerek, sivilceli kısımları hafitçe uğuşturunıız. Bu temizlik ve mesajın sivilcelerin tedavisi üzerinde büyük tesiri vardır. Çünkü bu suretle mesamat rahatça nefes alabilir.
Güneş, cildi kurutacağı için, sivilcelerin tedavisinde büyük faydalıdır. Aynı zamanda güneş, cildin Ölü kısımlarını da döker. Her gün güneş banyosu yapmayı ihmal etmeyiniz.
Tedricen güneş banyosunu arttırıp, günde yarını saate çıkarınız. Güneş banyosu bittikten sonra yüzünüzü sabunla İyice yıkayıp, cildin üzerinde biriken yağı ve teri temizleyiniz.
Tam bir pehriz yapmak için doktora müracaat ediniz. Fakat, eğer sıhhatiniz çok düzgünse, bu pehri-zi kendiniz de yapabilirsiniz. Mümkün olduğu kadar nişastalı, şekerli ve yağlı yemekleri yememeye dikkat ediniz. Bol bol yağsız et, balık, nia-beten tuzsuz peynir, ve yumurta yiğiniz. Yağlı maddeler guddelerin yağ ifrazatını arttıracağı için sivilcelerin tedavisine engel olur.
Kâfi miktarda yürüyüş yahut jimnastik yapmanız, dinlenmeniz ve uyku uyumanız elzemdir. Gününüzü
Dün şehrimize gelen Italyan boksörleri

öyle ayarlayınız ki, çalışmak, eğlenmek ve dinlenmek İçin kâfi miktarda zamanınız aksun. Her işinizi muayyen zamanlarda yapınız. Çok fazla çalışıp kendinizi bitap düşürmeyiniz- _
Anneler bu cilt hastalığının ehemmiyetim anlıyamamışlardır. Yeni yetişen gençler son derece hassas olur, gayet çabuk tesir altında kalırlar En ufak sıkılganlık yahut u-tanma hissi, onların bütün ömürlerince devam edecek huylar edinmelerine sebep olabilir. Çocukların büyüme devresinde büyük ihtimama ihtiyaçları vardır. Ehemmiyetsiz gibi görünen bu gibi sivilcelerin tedavisi için azami dikkat ve itina göstermemiz elzemdir.
ıı
ektııbu
Ve minel m®’
Vaktiyle İstanbul, suyu bol olan şehirlerden biri İdi
"... Küllü şcy*ün hay.99 yani hor şey sudan hayat bulur. Bu cümleyi, hemen bu t im çeşmelerin üzerinde görürüz.
İstanbul, dünyanın belki en çok çeşmesi olan şehridir. Lâkin, İstan-bul, dünyanın en güzel şehirlerinden biridir, iddiası gibi, çeşmelerinin hemen hepsi de kurudur.
İstanbul, dünyanın en güzel şehirlerinden midir T Buna şüphe yok. tabiat, kupkuru tabiat bakımından Öyledir. Amma, biz onu elimizden yeldiği kadar çirkınleştirmuşiz. Şehirde üç, beş biiyuk mezarlık olmasa, I ağaç namına bırşey yoktur. Denizden Galata cihetine bakılacak olursa, atom bombasiylc taş yığını haline gelmiş bir manzara ile karşılaşırız. Gene denizden Sarayburnunu görmemek şartiyle İstanbulun surlarından arka tarafa bakacak olsak, yan- | gm yerleri, gaddar bir çarıkçının | taarruzuna uğramış bir inek böğrü- * 1 ne benzer. 11 Altın boynuz^9 adını taşımış olan Haliç, bir çamur deryasıdır vesaire... vesaire...
Bu muvaffakiyet!! kâfi değilmiş gibi, suyu, vaktiyle en bol şehir olan İstanbulda, Kırkçcşmelcr, vakıf sular ,bcndlcr kapatılmıştır, su yolcuları âdeta imha edilmiştir, yalnız bize mahsus olan bu zanaat yok edilmiştir.
8u!... Su!,.,
Paris şehri, kuruluşunun iki bininci yılına varmış, onu tetfit için eserler hazırlayor. İstanbul kurulalı iki bin beş yüz yıla yaklaşıyor ve İki bin beş yüz yıldan beri, bu şehrin vc civarının su ihtiyacı, bentlerle Büyükdcrcden Çekmeceye kadar muhtelif semtlere kol, budak sararak, uzanan yollarla, sarnıçlarla temin edilmiş bulunuyordu, Terkos Şirketi, Belediyeye bağlı Sular İdaresi olana kadar! Sonra, bu unvandan da anlaşılacağı veçhile, hakikaten Bağlı Sular oldu vc bit, bir milyon nüfusa yakın İstanbullu, kuru çeşmeler karşısında, ancak göz yaşlarımızla yıkanır olduk.
8u!.., Su!...
İstanbulda su mu yok T var idi. Pis. diye kapatıldı. Ecdadımızın vakfettikleri sular ne oldu T Gay-rişıhhl diye iptal edildi. Böyle mi yapılmalı idi! Sular pis ise, gay-
Italyan boks şampiyonu "Audace,, takımı dün geldi
İtalya şampiyonu Audace boka takımı dün saat 14.45 ta bir Scandlnavian uça-ğivlc Yrşllkö.v Hava Meydanına gel-mişlerdlr. Boks ihtilas Kulübü Başkanı Enver Bavraş, misafirlere Mhoe geldiniz** dedikten sonra İtalyan kafile başkamna. İhtisas Kulübü namına bir buket vermiştir.
İtalya şampiyonu Audace boks takımı. 1 kafile başkanı. 1 antrenör ve 7 boksörden İbarettir. Gelen lalyan boksörleri şunlardır:
51 kiloda: Dİ Vldl: İtalya İkincisi, takımın en teknik boksörü.
54 kiloda BnndlnelH: Dünya İkincisi, İtalyanların en çok ümitli oldukları boksördür.
58 kiloda Glordancllo: ItaJynn boks turnuvasının en muvaffak boksörü olup. İtalya milli takımının yedeğidir.
62 kiloda La Russu: Dört senedir boks .yapmasına rağmen yumruklarında çok İsabetli olup, cilt kadar rnaçın 47 sini kazanmıştır, İki defa milli olmuştur.
67 kiloda Poltcllno. İtalya IklncİHİ, milli boks takımının yedeğidir.
73 kiloda: Festuccl: tyç sene llstüate İtalya ikinciliğini muhafaza etmiştir.
Dünkü nüshamızda neşrolunan oroskopnn, 15 şubat 1950 tarihine kadar muteber olduğunu okuyucularımıza özür dileyerek bildiririz.
Sayfa S
rimhhi İse temizlenir, temislefHrilir. Sanki Bağlı Sular, idaresinin, abone kaydettiği halde, veremediği sular, Terkos gölünde temiz midir f Hayır. Lâkin terşih havuzlara falanı, feş-mekânı vardır, temizler, ilâçlar. Kırkçrşme sularım, vakıf suları neden aynen böyle temizlemiyorlar da, kapatıp, ibâdullahî çöllerde koyuyorlar f
8u!... 8u!...
Her şey sudan hayat bulur! Biz, bu suallere cevap, izahat istemiyoruz. Evet, borular soğuktan çatlamış, bütçe İmkânsutltğt varmış, yağmur veya kar yağmış, müzekkereye cevap gelmemiş!
İki bin beş yüz seneden beri İs-tanbula kar mı yağmazdı; bütçesi sonu gelmez fetih seferlerinden fırsat bulup da taşıp akar mıydı: müzekkere tastiri için kâğıt buhranı mı vardı; bizantinizm denilen lâfazanlık kelimesi, başka yerde mi icat edildi idi T Hayır. Hele hu sonun-cınvn en yeni nümunesini, ne garip ki, Hasköye dağdan getirilen sunaların çeşmeleri etrafında particilik gayretiyle yapılan münakaşalarda görüyoruz. Su, bütün pislikleri temizler diye mi, kestiler de bu mevzua öyle giriştilerf ^Ponce Pilate" bile Isa'yı Yahudilere teslim etmeden evvel ellerini yıkamıştı, yıkama^ ya su bulmuştu.
Su!... 8u!...
Türkiyenin yarısından fazla nüfuslu New-York şehri, civara yağmur yağmadı diye susuzluk tehlikesine mâruz kalıyor. Biz, gökyüzünden şar şar yağmurlar, yer altından gürül gürül beyhude akan nehirler İçinde “susuzluktan99 boğuluyoruz.
İki haftadan beri kurna oturmuş olan Missouri zırhlısı, sarnıçlarındaki ^00 ton tatlı suyu boşaltarak, kurtulmasına yardım etmiş. Biz, burada şapa oturmuşuz. Etrafımız akıntılı denizlerle çevrili. Missouri, kendi suyunu deniaden alıp, üç buçuk kuruşluk makinelerle tatlı su haline getirebiliyor.
Su!.,. Su!...
Anlaşıldı. Bu iş, Bağlı Sularla olmmycak. Bize bütün mânasiyle bir Subaşı lâzım.
Bir İstanbullu
Yaptığı 14 mili! maçı da kazanmıştır.
80 kiloda: Dİ Segnl: İtalya şampiyonu olup, 64 milli maç yapmış takımın en tecrübeli boksörüdür.
Kafile başkanı Chlnpplnl keııdiaiyie konuşan bir arkadaşımıza şunları soj içmiştir :
— Türk boksu hakkında hiçbir malûmatımız olmamakla beraber, buraya çok formda bir vaziyette geldik. 54. 62, 73 ve 80 kiloda kazanacağımızı çok kuvvetle tahmin ediyorum. Boksunuzu bllmemrk-
I ebernber. namlı güreşçileriniz îtalyada herkes tarafından tanınmaktadır. Yaşar Doğu. CelAl Atik, Nasuh Akar ın resimleri her vesileyle gazetelerde çıkar.
Italyan Audace boks takınıl, İlk maçını cumartesi akşamı Sergi ve Spor Sarayında Boks İhtisas Kulübüne karşı saat 21 de yapacaktır. 1
Dünya ağır «uklrt bok* yanıpiyunluğıı
Londra, 2 (YtRS) — Dünya ağır sıklet boks şampiyonluğu için lngllıa Bruce Woodcock ilo Amerikalı Lee Sa-vold arasında tertip edilmiş olan maç. Londramn White City kapalı salonunda 6 haziran tarihinde yapılacaktır.
Hicri
B. Ahir
15
1369
195 0
ŞUBAT
3
Cuma
Rumi
K. sanl
21
1365
Ezanı
Valdı
Vüsati
Güne$ 7.08 1 (
Öğle 12.28 7.01
İkindi 15.11 9.14
Akşam 17.28 12 00
Yatsı 19.01 1.34
înısfık 5.20 12.02
41
KI.ASİK BATI MtZİC.lı
Akını
Yalnız Gidenler. Kanatlardan Türbo
TÜRKÇE HABERLER:
doğru Alernl.
Gönülden Seslor.
Solcra Do
Dinleyici Istckleıi (Türk müziği) — 21.00 Londra - Yeni plâkları takdim ediyoruz.
Ankıırn vc Istnnbııl Rad>ohırı: Saat: 7.45; 13.00; 19.00; 22 45. 13.30 Ankara: öğle Gazntcal. 20 15 Ankara: Radyo Gazetesi.
19.15
Atatürk İnkılâp Müzesi i Por-embeden manda her gün 10-12 vo 14-17.
Tupkupı Suaryı: Pazarlcal-Çnr-şamba - Cumartesi saat 13.30-17 Tclf. tşâoM).
Aylitofya: Pazartesi - Baiı-Çar* şamba - Perşembe - Cuma saat 10-16; Cunınrteal - Pazar aaat 13 - 16. TeJL (2175Û),
Arkeoloji : Çarşamba, Cuma Pazar günirrl 13 U n 16 a lcad/ır.
EMd 8nrk Eterleri Şubesi: Çarşamba, Cuma, Pazar 10 dan 12 ye krıu.ır. T’Iİ.
Türk ve i sİ Anı Eserleri: Salı. Perşombo* Pazar saat 18.30-16 M
l>t»lnnıl»nhro Deniz Mtizrşi: Cumartesi saat 13-17
Tep. (81284).
Belediye Müzesi:
varı Pcrşembodcn gün 10-12 vo 14-17.
Tevfik l'lkret Aşlyan MüBOSİt Bebek. Perşembeden maada hur gün 10-12 ve 14-17.
İzmir:
Arkeoloji Mtired (3324) Hor gün 9-12, 13,30-17. Cumartesi; 14-17 a-çıktır,
ŞEHİR TİYATROLARI t
Saat 20.30 da.
DRAM KISMI: (42157) Tebeşir Dairesi.
KOMEDİ KISMI (40409) Kayseri Gülleri.
MUAMMER KARACA O FERE-Tİ: 20.30 dn (Sizin Sokak),
YENİ SES OPERETİ: 20.45 to Dubara.
TAKSİM BELEDİYE PAV YONU: Parıail Şantöz Roho Avril.
ANKARA TİYATROLARI ı Saat 20 de.
OPERA: Köylü Namusu (1 perde). Palyaço (2 perde). Çarşamba, Cuma den.
BÜYÜKTE sor Geldi.
KÜÇÜKTE Srapin’in
*
Pazar
9-18.
ve Pazar 2 opera bir-
(10370-40) Bir Koml-
(11169) AntigoD vo Dolapları.
İZMİR
ŞEHİR TÎYATROMîît (2364) Hissel şayia
Atatürk
maada
Bul-
hor
BIAO6I.I ( İIİETİ
AKİS (80718) 1 — Canavar To-
humu. 2 — Cesur Kız.
AI.KAZAR (İ«W2) 1 — Ekspres
Cinayeti. 2 — Ölüm Seferi.
AR (lİ.lfHı Yanlış Numara.
A Tl, AS (10835) Şeytanın Kudreti. İPEK (44289) İntikam
ÇİÇEK: 1 -- Gizli Emir. 2 — Kıa-kanç Kadın • renkli).
EI.HAMHA (43595) Kriatof Ko-lomb.
1 X( İ (85095) Tulsft.
LALE ((U595) Beş Parmaklı Canavar.
MELEK (40868) Renkli.
SARAY (41606) Tulsn (Renkli)
6I ATPARK (83143) l — Nehirler Kıraliçcsl. 0 — Unutulmaz barkı.
StMER (42851) Deli Gönül.
ŞARK (40380) Aelıınlnnn dövüşü.
SIK ( 13726) 1 — Monte Krlatonun intikamı. 2 — Eksprcn Gangs-UrlorL
ı
Aşk Oyunları
İstanbul Beyoğlu
Anadolu yzıka.n Ankara
İzmir
İzmir 2222
44998 60536
01 2251 Karşıyaka 5(/55
TAKSİM (43191) Uçuruma
TAN (80740) 1 — Ruhlar
2 — Modern Venüs.
ÜNAL (49306) 1 — Gece
2 — Dcbreii Haaan Sinemacılar Kıralı.
YENİ (84137) 1 - Kılıçların Göl-nesinde. 2 — Buffalo Şarkısı.
YILDIZ (428471 Fedailer Kalesi
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 - Vahşi intikam. 2 — MUcrlm Gönüller,
AZAK (28512) 1 - Yalan. 2 -
Düşkünler.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) Fodolljr Kalesi.
FERAH t i — Kartal. 3 — Bayrağa Can Feda.
HALK (21994) Gardiyanın Oğu (Türkçe).
İSTANBUL (22367) 1 — Salma İle Bolma. 2 — At Hırsızları.
KISMET (31004) 1 - Şarlo A^uor. 2 - Kör (Arap filmi),
MARMARA (23860> Fedailer Kk-IcsL
MİLLİ (22962) ı - Vahşi îmikam. 2 — Mücrim Gönüller.
Tl KAN (22127) 1 - Yalan. 2 — Şekiller Kitlesi.
YENİ (Bakırköy 16-126) - - Öi-mlyon Aşk. 2 — Çam Sakızı Potin Kafiyeni,
ULUS (22204) SUS (11071) (yeril).
YENİ (14040) GAR GAZİNOSU l
Eapnna revüsü.
İZMİR
ELIIAMRA: lhllraa Kurbanları. L.kLE: 1 — Filipinler Aslanı.
2 — Tekrar Edilen Sahne.
TAN t 1 Filipinler Ablanı. 2 — Tekrar Edilen Sahne.
TAYYARE: fstlklûl Fedakûrlan. YENİ: Zehirli Şüphe.
KARŞIYAKA CİHETİ
SÜMER: Susanın Aşmları yal Yolu.
- Ha-
“YEM İSTAMH l.Mun bugün 1-çln tavsiye ettiği programlar: Dahilde:
KADIKÖY CİHETİ
OPERA (.00821) 1 — Büyük Vals, 2 — Ağır Ceza
SÜREYYA «60082/ 1 — Seven
Knlbler. 2 — Vatan Kahramanı.
1 ELDEĞİKMENl I — Silik Çehreler, 2 — Eski Eğlenceler.
19.20 Ankara - Tarihi Türk müziği — 19.20 İstanbul - Radyo salon oıkchirosı, Şet.: C. Reşit Rey. Dvorak 5 İnci senfoni — 2LI5 Ihtıınbul - Fasıl hoyetl konseri - 21,15 Anlmra-Brııhrns 1 numaralı Do Mili Senfoni (Pl.).
Hariçte r
10.16 Londra - BBC Iskoç Or-keal.ranı, Prokramda: Senfoni No. 10 Mozart — 22.15 Londra -Operalardan parçalar.

ÜHKt’DAK CİHETİ
HALE C6ÖH62) 1 — Altın Küpeler, 2 — Beyaz İnci.
ANKARA
ANKARA (23432) Samba Kıralı (renkli).
BfvCK (15081) Damgalı Doktor.
CEBECİ; Yalnız Gidenler.
FARK (11131) Kanatlardan Türbo (yeril),
SÜMER (14072) Tunçların Göigo-sinde.
Tl RK M t ZİGİ:
8.oo Ankara - Şarkılar (Pl.) — 12.30 Ankıırn - Şarkılar — IH. 15 İstanbul - Karig)1t şarkı vc türküler (Pl.) — ı.ı.ift Ankara -Hafif şarkılar (Pl,) — ı.l.ftü İstanbul - Şarla vc türküler (Pl.) İR.00 Ankara - 1ııvo sııx (§(-v-kefza Faslı) — 18.45 ÎHtanbul -Karışık şarkı ye türküler (Pl) — 10.20 Ankara - Tarihi Türk mll-zltı — 20.no İstanbul - Mrnılo-kot t ürk hicri — 20.no tatıınbııl -Dinleyici istekleri — 21 15 İstanbul - Fasıl heyeti konseri.
8.15 Lcndrtı - Phllhnrmonln Or-keatram konseri — 18.30 İstanbul - Büyük orkestra eserleri R. Wagncr. “Siogfrled Idyl'*. Tos-canlni idaresinde Philharmunlc Symplıony Ork. — 16.15 Londra BBC İskoç Orkestrası. Programda. Senfoni No. 10 Mozart,
18.80 İstanbul - Keman solola-
rı (Pl,» Helfrtz vc Mrnuhin çalıyor — 19.20 latan bul - Radyo Senfoni orkvfltrnsı Şef: Cemal ReşH Rey, Programda: Dvorak, senfoni No. 5 “Yeni dünyadan” 20.nl) Ankara - Lled 1er (Pl ) —
21.lâ Ankara - Brahma 1 numaralı Do M in senfoni (Pl.) — 22.00 İrtanbül- Konçerto RrııhmN 2 numaralı SI Bemol Maj. Piyano konçertonu — 22.15 Londra • Operalardan parçalar.
HAFİF BATI KÜZİĞİ;
İdil Ankara - Hallf ÜvcrtUrlar (Pi.) — 3.15 Ankara - Hafif sololar (Pl ) — 8.80 Atıkaru -Hafif ınüsik (Pl.) — 12.80 Londra - Friıno Sonlu vo akordeon orkostraaı — ıı.iö Londra • Londra Hafif Orkestra konseri —
19.80 Londra - Geraldo hsflf müzik orkestranı — 20.15 latan* bül - Hnflf orknntra enerleri (PL) • 20.35 Aııkurn - Snlön or-ket • • Um- . 1, .»r (Pl.) •— 38U5 tatnnbul - Hatif gece müziği (PL) — 22.15 Ankara - (PL) — 23.00 tıtnnbul - (Fi.).
l) A\s M( 7 K . 1 r
9.30 Lon(lrn: PİAkhırln dan» müziği. — 13.15 Ankara: Piyano ile en» parçaları. — İt.45 tatanhul: (Pl.) — 17.15 Londra; Cnz kulübü. — ıs.oo latnnbui: ıPI.) —
18.15 Ankara; (Pl > — *44.15 Ankara; (PL) — 33.00 İstanbul: (Pl.)
HÜRVSİ PROGRAMLAR:
Konuşma:
18.30 Ankara - Konuşma —21 oo Ankara - TÜrkİyeds Marnhnll Plânı — 21.Oo İstanbul - Konuşlun — *2.00 Ankara - B M.M. saati.
MÜalk.
7.15, HJO, 18.İM Londra - Dinleyici Intoklcri — 20.30 İstanbul -
"Amerikanın soslM : Saat (13. İd vo 19 metre), Londra Radyosu t Saat 18.45; vo 28 0Ö (19.91; 24.02; vo 10,40 metro».
7.15;
31.32
DİKKAT: Hava anlnyıaiyle seferlerde değişiklik obıbilir.
GELECEK OLAN UÇAKLAR
10 50 D.H.Y, (Türk) An karadan.
12.50 1* >1 lamırden.
14.45 M.R. (Mısır) köşeden. Kahire, Lef-
16.20 D.H.Y. (Türk) Adana, An-
karadan.
1685 D.H.Y. (Türk) Beyrut, Lof -
koşo, An karadan.
GİOECEK Ol.AN CÇAKLAR
0.— S.R (îşviçre) Atina, Co-
nevre. Zürich'e. D.H.Y. (Türk) Ankara.
•’ İzmir, ” Ankara.
OLAN VAPURLAR
H
• •
0.—
11.20
13.50
GELECEK
6.30 KONYA (Bandırmadan)
T.— SEYYAR (Karnblgadan)
17.— BAKIR (Karndcnlzden)
17.— CUMHURİYET
22.— SUS (Bandırmadan) GİDECEK OLAN VAPURLAR
4 — ANAFARTA (Ineboluya).
8.15 SUS (Bandırmaya).
17.— CLGEN (Ayvulık-îsmlr).
10.- SEYYAR (Karabigaya).
GELECEK Ol AN EKSPRESLER
6.45 Snmpion (Avrupndan)
7.10 Tnrofl.
8 30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
12.30 Somplon.
18.10 Ankara,
Eminönü ı
Haydar (Y. Lâleli), Boyazrt İstanbul, Eminönü H. Hulüal, Küçükpazar Abdülkadlr Alemdar
Eyüp;
Ayvansaray, şifa
Beşiktaş;
Nail Hallt. Köylçl
Beyoğlu:
Mfttkoviç. İstiklâl Cad. 402 Galatasaray. İstiklâl Cad. 241 Ertuğrul, Firıızoğa 27 İsmet. Cumhuriyet Cad. 149 Karakby, Kara köy Cad. 5 Maçka. Maçka Cad. 67 Feriköy, Haaköy, Merkez,
Fatllı:
İbrahim
Sarım, Aksaray, Emin Rıdvan. Samatya Nlizhot Onat. Şehremini Crundof du, Kara gümrük Hılaameddln, Fener
Üsküdar;
Çıt mlıyurt
Kadıköy:
Sıhhat
Kızıltoprak
Oöztepe Bostancı
Büyllkadn:
Morke?
He> bollada:
H ada.
ANKARA
Derman (15475)
Gııray UİUH
Başlangıç oklu »nhadıın haşlamak Üzere her rakamın etraf m dC saat dönüsü olarak:
1
2
Ergvııekon Cad. 76 Hasköy Kasımpaşa
R&lmumcu, Çehı. mınt.
(22321)
İZMtR Alsancnk Komerııltl
Sağlık. 8ıhhnt,
Karataş, Basmahane A. Havrcddln, Yalılar îkl Çet melik. Eşrofpaşa

Beyoğlu i illi ı Kadıköy 60872
İstanbul 21222 üekudar 60945
Ankara 00. İzmir 2222. K. yaka 5055
3
4
5
6
7
8
9
10
— Yara veya çürüyen kısımların fena kokması.
— Madeni sanayi mamulatından biri.
—> İmâli söz.
— Yiyecek paraaı.
— Bir ay.
— Kaş boyası.
— Şakirt. Süs.
— Üatto taşınanlardan.
— Şark vilâyetlerimizden biri.
DÜNKÜ Bl LMACANIN HALLİ
Soldan sağa:
1 — Sua.
4 — Haliç .
6 — M el A hat.
8 — Sah
9 — Kaçak.
11 — Area.
13 — Nabl.
14 — Pazen.
18 — Rum.
17 — Mogador.
10 — Narin.
20 — Nal.
Yukarıdan aşağıya:
1 — Sal.
2 — Ulak.
3 — Slhan.
4 — Helezon.
5 — Çaçaron.
6 — Meram.
7 •. Tabur.
8 — Şap.
10 — Kim.
12 — Segah.
15 — Nara.
13 — Dil.



Sayfa 6
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SUNTER Bu sayıda yazı İçlerini Ylllcn İdare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer : YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LÎİIÎTED ŞtRKETt MATBAASI

Mamulatı
UERDINGEN
karoserini göstermektedir.
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.

25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan
Çelik U E
Alman TOTAL
Adi ve parlayıcı maddeler
yangınlarına karşı
EMNİYETİNİZİ SAĞLAR
Mektuv adroAi; P.K 211b Kevnfth»
kapasitedeki kuru, tozlu, köpüklü onn
Muhtelif rıp ve portatif ve sfthlt. sıılu OO 2 gazlı, dllrme vasi taleriyle
KEKEMELERE: Kekemelik hu-susl bir metotla ıslah olunur Fazla tafsilât için: Bayan A. Narter Şişli, posta kutusu No. 32 ye mek tupla müracaat
ir
rurKiye Umuını veKlb
STANDARD İŞ LTD. $>
Dilek er
/
Çekişti” CITROEN arabalarından mahdut
Fiyat tenzilâtından istifade ederek, kendi arabalarını
□ ••Tl
44747
p
CITROEN SERVİS İSTASYONU
S
Nişantaşı, Vali konağı Caddesi. Tel. 84242
Sergi yeri ve yedek parça deposu
FBANS - OTO LIMITED
ŞİRKETİ
Tepebaşı Caddesi. Tel. 49482
CITROEN
Hususiyet ve evsafı itibarile tamamen ayrı bir mevki sahibi Fransız arabası
“önden
bir parti, İstanbula müteveccihen yola çıkmıştır.
şimdiden ayırtmak üzere Sayın Müşterilerimizin Bürolarımızı teşrif etmeleri rica olunur.
CITROEN
Türkiye Mümessilleri FRANS OTO LIMITED
ŞİRKETİ
Galata, Kuto Han. Tel

3r(|I k
Galata. Kanka lar Cad Banka sokak Roman nan
Telefon 10784
Muguzo dOretu Taksim Garın Tramvay dura Cı ERK Ap rI tında telefon M2K!»ı

Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir.
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krunp şasis üzerine kurulmuş çelik bi
Düsseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda :
Dizel ve benzin otobüsleri
(her türlü şasiler için)
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.

Sayın Doktorlara
E
c
50
B 0 Ğ M
T E İ
her
Milyar
nCA
1
i
N
ı n
Ünite
g
ASISI
O
Gelmiş ve Eczahanelere dağıtılmıştır.
_ Kimya ve Ecza Maddeleri T. L. Ş. —
«
û
WAGGONFABRIK UERDINGEN A. G
KREFELD
UERDINGEN
ile beraber çalışmaktadır
Taylan - Etker, İstanbul ■ Galata, Tabir Han 31 z33


i




GÖZ HEKİMİ
Dr Murarl Ramı Aydın
Beyoğlu Parmakkapı, imam
sokağı No. 2, Tel: ^1553
İstanbul
Dosya No.
518—16751
MMIOIMU1HI
İİUtttl
Ö L Ü »I
Üsküy eşrafından ve tüccarlarından Dano biraderi. İsmail Akman ın pederi. Büke ailesinin büyük amcaları, sigortacı Akif Açıkahn'ın ve tüccardan Kemal Kaplancalı’nın ve deniz önyüzbaşı Hüsnü Küreli nin kayınpederleri
C ANO MÜMTAZA AKMAN Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenaze namazı cuma namazını müteakip Şişli camii şerifinde kılındıktan sonra Erenköy Sahrayıcedit aile mezarlığına defnedilecektir. Çelenk gönderilmemesi rica olunur.
518— 4591
518— 5222
518—13388
(Satılık Emlâk )
Defterdorlığından ;
Cinsi
Fatih, ı Edimckapı ) Kariye Atik Ali Paşa Mah. Yağhane ve Vaiz so. en eski ve eski 22. yeni 2, 9 kapı sayılı 124 M 2 arsa.
Fatih. (Ayvansaray) Atik Mustafa Paşa Mah. Mumhane Cad. eski ve yeni 1 kapı sayılı 45.93 M2 kârglr evin 1/2 payı».
Fatih, (Şehremini) Fatma Sultan mah. Fedai So. eski 12 yeni 16 kapı sayılı 71 M2 arsa.
F'atih, (Şehremini) Beyazıt Ağa Mah. Paşa Odaları Cad. 1577 ada, 5 parsel eski, yeni ve taj 35 kapı sayılı 120.60 M2 arsa.
Kıymeti Teminatı Lira
281
Lira
3740
900
710
1200

64
W
Yukarıda yazılı garimenkuller 27.1.1950 de açık arttırma tl4 satışa çıkarılmışsa da istekli çıkmadığından satış ON GÜN uzatılmıştır.
İsteklilerin geçici teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlariyle 6.2.1950 pazartesi günü saat 15 te Millî Emlâk Müdürlüğündeki komisyona başvurmaları. (1426)
Taklitlerinden sakınınız. Her yerde pullu kutuları ısrarla isleyiniz
karneleri
Alıoıı ıııaıı
ANKARADA;
*
Zeki. Tütün ve gazete bayii Avni, Tütün ve gazete bayii Haşan, Tütün ve gazete bayii Mustafa. Tütün ve gazete nayii
YENİ İSTANBUL







şubat ayının beşine kadar satılacaktır
■J
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemizce hususî surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YT2Nİ tSTANBUL) yazılı bulunan özel müvezzilerimizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temİD olunabilir, s
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
İSTANBULDA :
KÖPRÜDE;
Bay Kemal. Köprü Kitabevi
Bay Osman Kazak, Kadıköy IskelesLnde.
Bay Ilışan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii
Bay Sıtkı, Boğaziçi İskelesi, gazete bayii.
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında
gazete bayü.
SİRKECİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye, İstasyonda gazete bayü.
'TÜRBEDE:
Bay Arif. Türbe kitap ve gazete bayii.
BE YAZITTA:
Bay Bahri. Eczahane yanında tütüncü.
S AR AÇHANEB A ŞIND A:
Bay Mehmet, fırın Önünde gazete bayii.
AKSARAYDA:
Bay Adem, gazete bayii
Bay Kemal, Piyango ve gazete bayii
CAÛALOGLUNDA:
Eay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında
gazete bayii.
KARAKÖYDE:
Bay Kemal, Tünelde gazete bayii
Bay Niko, Bahtiyar gişesi
BEYOĞLÜNDA:
Bay Esat, İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü.
Bay Torkonl, Galatasaray Lisesi karşısı.
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında gazete ve tütün bayii.
Bay Mehmet. Taksimde Krlsta» altında gazete bayii
Bay Dikran. Konak oteli karşısı, tütüncü Bay Haşan, Harbiye, Bizim Haşan gişesi Bay Garbls, Osmanbeyde fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi. Nişantaşında gazete bayi)
BEŞİKTAŞTA:
Bay
Bay
Bay
Bay
TOPHANEDE:
Bay Şükrü. Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi.
KADIKÖY'ÜNDE:
Bay Ethem, Gazete bayii.
tJSKt DARDA:
Bay Hikmet. Kitap ve gazete bayii
Bay Cevat. Kitap ve kırtasiyeci
SAMATYADA:
Bay Kenan. Tütüncü ve gazeteci
BAKIRKÖYDE:
Bay Ali, Uçak Gişesi.
YEŞtLKÖYDE:
Bay Şaban bayii.
ADALARDA:
Bay Niko. Büyükada iskelesinde kitapçı Bay Süleyman. Heybeliadada tütün ve gazete bayii.

ANKARA BtlROMüZ:
K. Özalp Jaddesı Ilgar Apartmanı No. 1/9. Yenişehir Telefon 16112
Akba Kitabevi;-
Bal AJİ Tümen, Ulus Meydanı tütüncü.
Bay Yakup Karabaş, Uluş Meydanı Cebeci durağı.
Bay Cevdet, Ulus Meydanı. Hilal Fotoğrafhanesi karşısında.
Bay Hayrı öztürk. İstanbul Pastahanesi karşısında.
Bay Sait Özer, istasyonda gazete baylL
Bay Durali Dalkılıç, Samanpazarı Meydanı. gazete bayii.
Bay Mehmet Altıntaş, Sağlık Bakanlığı. Bay İslâm Günok, Yenişehir, îş Bankası. Bay Mustafa Erten. Kızılay gazete bayiL Bay Tevfik, Meşrutiyet Caddesi.
Bay Osman. Yenişehir. Bakanlıklar durağı
İZMİRDE :
ikinci Kordon, Emlâkbank yanında Anadolu hanındaki YENİ tSTANBUL Bürosunda.
Foto Can, Hükümet Konağı karşısında Bay Halil, vnafartalar Cd. İstiklâl gişesi Bay Cahit, Anafartalar Cd. Zengin gişesi Bay Abdurrahman Cerrahoğlu Kitabevi Tilkilik Bay Mustafa, Asım Türker Kardeşle^ Alsancak vapur iskelesinde
Matbuat hayatımızda bir yenilik olan karneli abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, şubat ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100, YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi, taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen aylar karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk :
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur'a numarası, altı kap verenlere 2, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilde okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur'amıza katılabileceklerdir.

Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucular arasında Noter önünde çekeceği kur’ada. meccani tahsil ve hedivele
vermeyi taahhüt etmiştir.
Her yıl çekilecek kur’ada birinci gelen 10.000 lira masraiia Avrupai ikinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Türkiyede üç yıllık bir tahsil yapacak lardır. Kendisine tahsil kur’ası düşen YENİ tSTANBUL. abonesi, hak kını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyanlara, gazetemiz, bu işe ayırdığa tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Ayrıca : Üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.

t

Comments (0)