Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden; HABİB EDİB TÖREHAN
f İÇ ve DIŞ POLİTİKA
----- 1/11/1950 ----
Hidrojen bombası sulh silâhı mı?
İ KİNCİ Dünya Harbinin bit-' meşini tâcil eden sebepler arasında 1 numaralı atom bombasını zikretmek yanlış olmaz. Atom bombasının harbin seyrine tesiri, stratejik neticeler sağladığından dolayı değildir (küçük Hiroşima şehri, hiçbir zaman askerî hedefler arasında yer almamıştı) Japon mânevi-yatını sıfıra indirdiği içindir. Bu cehennemi kuvvetin kullanılmaya başlanmasından yılan Japon idarecileri, katliâmdan birkaç gün sonra sulh istemeye mecbur kaldılar. Zaten Amerikalılar. bunu hesaplamışlardı. Şunu da ilâve edelim ki, atom bombası gibi korkunç bir silâ-huı kullanılmasını mâzur gösterebilecek yegâne sebep sulhtür.
Gene aynı sebep, yani korku faktörüne dayanan Washington Hükümeti, şimdi 1 numaralı hidrojen bombasının imaline girişiyor. Fakat, bu defa — Allaha şükür — sadece önleyici bir tedbire başvurulmaktadır.
Evvelki gün, Amerikanın eski Moskova sefiri General Bedeli Smith, bir beyanatta bulundu: “Soğuk harbin doğurduğu çıkmaz. çok nazik bir safhaya girmiştir. Mevcut güçlükleri âzami teyakkuz ve mütekâsif bir irade kuvvetiyle karşılamalıyız.”
Muhakkak ki, Amerikan politikasının seyrinde, General Bedeli Smith’in faal bir rolü yoktur. Fakat, Bedeli Smith’in fikirleriyle Amerikan Hükümetinin fikirleri arasında büyük ayrılık bulunmıyacağmı iddia etmek de yanlış olmaz. Çünkü General, hükümetini uzun müddet Rusya nezdinde başan ile temsil etmiş bir şahsiyettir. Bun dan dolayı, Amerika Hükümetinin de “soğuk harbin*’ tehlikeli bir çıkmaza girdiği fikrinde olduğunu istidlâl edebiliriz. Yalnız Amerika değil, fakat bütün demokratik memleketler “iradelerini ve dikkatlerini âzami derecede kullanarak’’ tahammülü imkânsız olan bu duruma bir son vermeye çalışmalıdırlar. Rusyayı tavan yahut kerhen yola getirmek için VVashing-ton, her imkâna, her metoda başvurdu. Fakat, hiçbir netice elde edemedi. Bunun üzerine hidrojen bombasını diplomatik muharebe sahasına atmak lüzumunu hissetti. Bu manevranın neticesi ne olacaktır? Eğer Amerikan Hükümeti, bahsi geçen bomba etrafında geniş bir propaganda yapmakla iktifa ederse, günün birinde Sta-lin, büyük bir ihtimalle, “Hidrojen bombasını biz de yaptık" diyecek ve silâh yarışı devam edecektir.
Bütün bu sebeplerden dolayı-Amerikan Dışişleri Bakanlığının yakında müspet bir faaliyete geçmesini beklemeliyiz. Büyük bir ihtimalle 31 ocakta açıklanan korkunç haberi müteakip Amerikan Hükümeti, müsait şartlar ileri sürerek. Rusları sulhün muhtelif konferans masaları başına davet edecektir.
Karışık bir fâbiye
Verilen son haberlerden anlıyoruz ki, Ingiliz-Çin siyasî münasebetleri herhangi bir şarta bağlanmıyacak ve normal yolda teessüs edecektir.
Bu, evvelce verilmiş bir karardan, Mao-Tse-Tung'un ricat ettiğini ifade etmektedir. Çünkü, yukarda da izah ettiğimiz gibi, Amerika, hidrojen bombası imalâtına başlamakla, şimdiye kadarki azimli politikasından dönmek niyetinde olmadığını katiyetle ifade etmiştir.
Maamafih. Çin cevabındaki bu değişikliğe bir diğer nokta da âmil olmuş olabilir. O da şu ki, Mao-Tse-Tung, İngiltere ile kayıtsız, şartsız siyasî münasebetler tesis edeceğini bildirmekle. belki de Sovyet Rusyaya, Çin için, bir başka dünya ile de anlaşmak ihtimallerinin mükemmelen mevcut oldueunu anlatmak istemiştir.
★
Hidrojen bombası sulhu temin edebilecek mi?
Acheson’un, Sovyetleri milletlerarası bir anlaşmaya daveti bekleniyor
Rusya, hidrojen bombası imali karşısında herhangi bir tepki göstermiş değildir
Amerika Hususi Muhabirimiz G. H. Martinden telsizle
Amerika Dişilleri Bakanı Acheson, Rus generalleriyle beraber
Amerika Hgygjjlık Bakanı diyor ki (
H
Komünist memleketler
Rusya, baskın şeklinde bir ve Amerikanın buna karşı
Waco (Teksas), 1 (A.P.) — Birleşik Amerika Havacılık Bakanı Stuart Symington bugün Baylor Üniversitesi mezunlarına verdiği bir demeçte şunları beyan etmiştir:
“Rusya, baskın şeklinde bir atom taarruzuna girişmek iktidarında o-lup, buna karşı, Amerikanın herhangi bir kısmında emin müdafaamız yoktur. Komünist memleketler şimdi dünyanın en büyük kara ordusu, ha-ve kuvveti ve denizaltı donanmasına sahihtirler.
Amerikanın imha edilmesinin el-
büyük harp
8 sahip"
atom taarruzuna girişebilir emin bir müdafaası yoktur
zem olduğunu her vesile ile tekrar edenlerin ellerinde şimdi:
a
1 — Personel bakımından, Birleşik Amerika ve müttefiklerinin karma ordularından daha büyük bir kara orduları;
2 — Hemen hemen her sınıftaki u-çaklar bakımından dünyanın en büyük bir hava kuvveti;
3 — Dünyanın en büyük denizaltı donanması vardır ve had bir denizaltı geliştirme ve inşaat programına girişmişlerdir.,,
Missouri zırhlısı
• • •• I • • • • I I • •
dun yüzdürüldü
Tahlisiye işinde 2 haftadır 5000 işçi çalıştırıldı
Nev/.York, 1 (YİRS) — İki haftadan beri Amerikanın Chesapeake Körfezinde karaya oturmuş olan ve alman bütün tertibata rağmen kurtulaınıyan Amerikanın yegâne dev zırhlısı “Missouri”, nihayet yüzdürülebılmıştir. Geminin yüzdürülmesi ancak infilâk maddeleri, 13 römorkör ve geminin kendi vinç ve demirleri vasi t asiyi e mümkün olmuştur. Haber verildiğine göre Mis-souri’nin teknesi zarar görmemiştir.
New-York, 1 iYİRSi — Missouri Zırhlısının kurtarılması İçin beş teşebbüs yapılmış ve tahlisiye işlerinde 5000 kişi çalışmıştır.
VVashington (Amerika hususi muhabirimiz G.H. Martin'dcn telsizle) — Hidrojen bombasının imali bahsinde Başkan Truman’ın verdiği kararı ve bu kararın efkârı umumiye üzerindeki tepkilerini tahlil eden Nevv-York Times gazetesi ezcümle şöyle demektedir:
“Amerikalıların büyük bir ekseriyeti, Başkan Truman’ın başka türlü bir karar vermesine zaten imkân olmadığı fikrindedirler. Tru-man öyle bir vaziyette idi kı, eninde sonunda, hidrojen bombası ismiyle a-nılan süper - bombanın imaline başlanması için Atom Enerjisi Komisyonuna emir verecekti.,,
Truman, yeni bombanın, dünyanın en büyük şehrini hâk ile yeksan edecek bir kudrete sahip olacağını bilhassa belirtiyor. Atom mevzuunda salâhiyet sahibi addedilen Willianı La\vrence ismindeki gazeteci, teknik mânada bir hidrojen bombasının bahis mevzuu olmadığını söylüyor. İlmî konuşmak lâzım gelirse bu yeni süper-silâha triton bombası demek daha doğru olur. Bahsi geçen bomba, neofit’in bir unsuru olan tritium-dan yapılacaktır. Her ne kadar tri-tıum az tanınan bir madde ise de, kimyevi vasıfları âlimler tarafından gayet iyi bilinir. Bir triton, tritiuın-un nüvesidir ve bir protonla iki neut-ron'dan müteşekkildir. Aynı ağırlıkta olan bir uranyum bonıbasiyle bir triton bombasını mukayese edersek triton un uranyumdan yedi defa daha fazla bir infilak kudretine malik olduğunu anlarız. Bir kilo’ trlfiurft’ttn infilâk kudreti 40 bin ton trinitro-toluene’e muadildir. Yedi kilo tritium ihtiva eden bir bomba Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombalarından yirmi defa daha çok tahrip kudretine malik olacaktır. Triton bombası, büyük bir ihtimalle, Amerika ile Rusya arasında harp tehlikesini azaltacaktır. Salâhiyeti! müşahitlerin fikrine göre, buna benzer bombaların dehşetini gözönünde tutarak gerek Amerikan gerekse Rus devlet adamları askeri sergüzeştlere atılmadan evvel uzam uzun düşünmek zaruretini hissedeceklerdir. Demek ki trion bombası, düşüncesiz hareket edenler ve milletlerarası münasebetle: üzerinde daha çok frenleyici bir tesir icra edecektir. Bundan da, ihtilâlci ve ihtilâl aleyhtarı faaliyetin milletlerarası münasebatta daha mühim bir mevki işgal edeceği neticesi çıkarılıyor. Silâha sarılmaktan çekinecek o-lan Amerika ve Rıisyanın faaliyetlerini ideolojik mücadeleler uğrunda teksif etmeleri çok mümkündür.
Şimdi, son haftalar içinde VVashing-ton’da yer olan faaliyet hakkında bazı malûmat verelim: Münakaşanın triton bombası imal edilip edilmemesi etrafında dönmediği anlaşılıyor Silâhlanma varışının devam ettiği bu günlerde triton bombasının imaline geçmemek imkânsızdır Amerikan liderlerini meşgul eden asıl mesele, bahsi geçen süper-bomba ile ilgili o-larak takıp edilmesi lâzım gelen siyasi faaliyettir İki nazariye ileri sürülüyordu, Birincisine göre, evvelâ Moskova nezdinde bir teşebbüse geçilmeli ve Ruslara “Ya mâkul bir siyaset takip etmeye başlarsınız, yahut biz hidrojenli atom bombası imaline başlarız’* demeli idi.
Son haftalar içinde, triton bombası ihtimali karşısında kalan Rusların anlaşmak ıstiyecekleri zannedilmişti. Fakat görülüyor kı, Ruslar hiç oralı değillerdir. Amerikalıların neye teşebbüs edeceklerim anlamak için A-eheson'un beyanatını beklemelidir.
t
İki hafta önce bir bataklığa oturmuş olan Amerikanın cn büyük zırhlısı Mıssourı’yi kurtarmak için, 20 tahlisiye gemisi çalışmıştı
Tekrar müzakere edilen
Kira kanunu tasarısı Mecliste reddedildi
Reye iştirak eden 286 milletvekilinden 166 sı aleyhte rey verdiler
Ankara 1 'Hususi muhabirimizden) — Bugünkü Meclis müzakereleri sırasında Ankara milletvekili Arif Çubukçunun Milli Korunma Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkındaki 5020 sayılı kanuna ek kanun teklifi reye konulmuş ve teklif reddolunmuştur. Reye iştirak eden 256 milletvekilinden 166 sı teklifi reddetmiş. 104 ü lehinde reyini kullanmış, 16 sı ise çekimser kalmıştır. Bu suretle bazı şartlar aJtmda gayrı menkul kiralarının serbest bırakılmasını derpiş eden teklif, bir daJıa görüşülmemek üzere Meclis gündemin-den çıkarılmıştır.
Dil üzerinde çalışmalar
Dil Kurultaymca seçilen İlim Heyeti, lûgat-sözliik hazırlanması işini ehemmiyetle tetkik ediyor
Ankara, 1 t Hususi muhabiri- ı mizden) — Dil Kurultaymca seçilen ilim heyeti, üç günden beri toplantılar yapmakta ve eski dil heyetinin uzun çalışmalar neticesinde vardığı kararları tetkik etmektedir. İlim heyetinin muhtelif ilim kollarına mensup kimselerden teşkil edilmiş olması, dil meselesinin bir çok noktalardan incelenmesine imkân vermektedir. |
Heyet, bugüne kadar bilhassa iki mevzu üzerinde durabilmiştir:
Bunlardan biri, çok ehemmiyetli telâkki edilen lügat - sözlük hazırlanması işidir kİ. heyet bu hususta çalışma metodunu hazırlamakla meşguldür. I | “ Diğer* de terim dâvasıdır | ki. bunun da umumi edebiyat . dili ahengini tutmasına dikkat olunmaktadır. Sözlük ve terim ı konularında henüz kati bir karara varamayan ilim heyetinin toplantılarına daha bir kaç gün devam edeceği tahmin olunmaktadır
Çin komünistleri Kuzey Çin Hindistanı hududunu geçtiler
Bir tebliğ, hududu geçen kuvvetlerin birkaç bini bulduğunu bildirirken, Fransız makamları, haberi yalanlıyor
Taipeh, 1 A. A. (United Press) — Resmi Çin kaynaklarından bildirildiğine göre, komünist birlikleri, Hoşl-Min kuvvetleri İle birleşmek üzere Kuzey Çin Hindistanına girmişlerdir. Hoihov’da çıkan tebliğde mevcudu bir kaç bine varan bu komünist birliklerinin Şlnan Kıvan'da hududu geçtikleri, bunların Lin Pao kumandasındaki 45. Orduya mensup olduklurı kaydediliyor. Bitaraf müşahitler, Fransız makamlarının bu haberi yalanladığını söylemektedirler. Fakat komünistlerin, er geç bu harekete teşebbüs etmeleri beklenmektedir. Hava kuvvetleri tebliğleri, üsleri Hainan-da bulunan uçakların komünist toplanma merkezlerini şiddetle bombardıman ettiğini bildirmektedir. Kvank-tun’un kuzeyinde Pakhoi’de 100 kadar çıkarma gemisi bombardıman edilmiştir. Aynı bölgede görülen 8 buharlı gemiye de alçaktan taarruzlar yapmışlardır.
Sadak, Pariste Hoffman ve Harriman’la görüştü
Paris. 1 A. A. (AFP) — TÜrkiye-nln Paris Büyük Elçisi Numan Me-nemencioğlu bugün Türkiye Dışişleri Bakam Necmeddln Sadak şerefine Büyük Elçilikte bir öğle yemeği vermiştir. Bu yemekte Marshall Plânı i-darecisi Paui Hoffman ve Marshall Plânı Büyük Elçisi Averell Harri-man da hazır bulunmuştur.
Parlsteki Türk mahfillerinde bu yemeğin bilhassa bir “çalışma toplantısı” mahiyetinde olduğu belirtilmektedir. Filhakika yegâne davetliler Harriman ve Hoffman ile tercümanlar olmuştur.
Filibedeki Konsoloshanemize bomba koyanlar yargılanıyor
Sofya. 1 (YİRS) — 1949 Eylül a-yında Filibedeki Türk Konsoloshanesine bomba atanların yargılanmasına bugün başlanmıştır.
Sanıklar, suçlarını tamamiyle itiraf etmişlerdir.
IÇ SAYFALARDA
İKİNCİ
Kıbrıs meselesi
ÜÇÜNCÜ
Amme borçları devamlı olarak yükseltilebilir mi? Prof. Henri Laufenburger Ekmek fiyatları ucuzluyor
DÖRDÜNCÜ
Osmaıılı İmparatorluğunda binicilik
Ali Canip Yöntem
BEŞİNCİ
Taipan’ın hayali (Hikâye) 1950 senesi filmleri
Millî Türk Talebe Birliği
Kıbrıs için Birleşmiş Milletlere başvurdu
Kibrisin Yunanlstana ilhakı meselesi karşısında Türk gençliğinin gerek akademik. toplamı ve gerekse miting yaparak gösterdiği hassasiyeti ve görüşü dünya efkârına sunmak ve Kıbna karşısında gençliğin fikrini belirtmek mak-«adiyle MIHI Türk Talebe Birliği, Birleşmiş Milletlere müracaat etmiştir.
Metnini aşağıda verdiğimiz Birleşmiş Milletlere yapılan müracaata 15 ocak pazar günü Eminönü Halkevınde tertip olunan akademik toplantıdaki konuşmalar da İngilizce ve Fransızca olarak tercüme olunmak suretiyle eklenmiştir.
Müracaatın metni
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine:
Kıbrıs Adasının Yunanlstana İlhakı l-çln adadaki ortodoks sakinlerinin 15 o-cak 195U pazar günü bir plebisit yaptıkları malûmunuzdur.
Bu haber, ekalliyet olmakla beraber mühim bir yekûn tutan ve adada yaşayan Türkler üzerinde olduğu kadar. Türk âmme efkârı üzerinde de menfi bir tesir yapmıştır.
Çünkü; yirminci asrın ikinci yarısında, yani medeni milletlerin kendi kendilerine karşı. Birleşmiş Milletler Müea-seseslnln mânevi şahsiyetinde tecessüm etmiş bir karaeşlik ve beraberce yaşnma taahhüdü vardır.
Türk Gençliği de. daha ziyade bu noktadan hareket etmektedir. Efcer ada U-zerindc bir yeni mülkiyet esasına gidilecek olursa bu hususta. Türk Milletinin; tarlhen ve hukuken her milletten daha fazla nazarı itibara alınması gereken bir hakkı olacağını alenen beyan etmeye lüzum görmüştür
Türk gençliği bu fikirlerini akademik toplantılarda ve mitinglerde ifade etmiş bulunuyor.
Bu fikirler • Birleşmiş Milletler Mües-sesesi de muttali olsun diye ilişik tafsilâtı takdim ediyoruz.
Gereken muamelenin yapılmasını. Birleşmiş Milletlerin samimi bir âzası olan Türkiye Cumhuriyetinin genç ve münevver vatandaşları olarak rica etmekteyiz.
Hürmetler..
Şehir meclisi dün toplandı
İstanbul Belediyesinin bütçesi 41 milyon lira
Belediye (Başkanı, dün bütçe hakkında izahat verdi
İstanbul Şehir Meclisi beşinci «eçinı dönemi dördüncü yılı şubat toplantılarına dün Vali ve Belediye Başkanının bir’ nutku ile başlamıştır. Çok uzun ve etraflı olan konuşmacında Belediye Başkanı ezcümle: ••Şehrimizin çeşitli semtlerinde yaptığım temasta da bclirt-tlğlm gibi makam ve halk, memleket ve şehir işlerinde karşılıklı anlaşma dairesinde fikir ve işbirliği yapmak sureti İle zorlukları yenebilir. 1949 çalışma yılının son iki ayında selefimin başladığı işleri sonuçlandırmağa âzami gayret earfetUm. 1010 yılında vazifeye başladığını zaman Tramvay İdaresinden ve diğer yerlerden beklediğin’!- bazı gelirlerin tahakkuk etmemesine rağmen tahsilattaki gayret ve tasarruf fikriyle hareket edilmek suretiyle bütçe açığı ve borç yapmadan seneyi kapamaya muvaffak olduk., demiş ve geçen seneye nazaran bu yılkl muhammen gelirin 38 milyon liraya mukabil 41 milyon lira o-larak tesbit edildiğini bildirerek, bu vıl dairelerin tahsisat talepleri yekûnunun 58 milyon liraya baliğ olduğunu fakat bu miktarın başkanlık makamınca 41 milyon liraya indirildiğini ve bu miktarın da Daimi Komisyonca kabul edildiğini beyan etmiştir .
Bundan sonra, halkın dilekleri. Milli Eğitim, venl inşaat ve tamirat, il yolları. şehir yolları, bina inşaatı ve tamiratı, sağlık, ikrisat, teftiş kurulu. İtfaiye. ziraat. Blıyiıkdere B.nhçc Kültürleri İstasyonu, veteriner işleri, temizlik, zabıt ve muamelât, seyrüsefer, hukuk işleri, istimlâk emlâk, neşriyat ve İstatistik, Sebze ve Mevva Hali, bahçeler, müzeler. ınrzarlıklnr. 1 E. T. T. İdaresi, havagazı. Üsküdar Tramvayları, şehrin suyu, Darülaceze. Şehir Tiyatrosu vo Konservatuar müesseseler! üzerinde etraflı izahat vermiştir
Bilâhare ruznamcnın diğer maddelerine geçilmiş ve burada söz alan hatipler. Mösyö Prost'un mukavelesi bitince
yeni mukavele yapılmamasını. çünkü bizim elemanlarımızın yetiştiğini ve Prost’un çizmiş olduğu esaslar dairesinde İş yapabileceklerini belirtmişler, boş arsalarda ve tr marnlanma m iş binalarda inşaat yapması için bir şirket kurulmasını teklif etmişler. Spor ve Sergi Sarayının belediye omuzlarında btr yük teşkil ettiğini söyllyerek bu müessese gelirinin, inşası için başvurulan istikrazın faizini dahi karşılamadığını söyüye-rek Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğüne satılmasını temenni etmişlerdir. Bu dileğe makam namına; satış imkânlarının tt^aştınhlığı cevabı verilmiştir. Daha sonra Flnrvadakl tesislerin lüzumsuzluğu üzerinde durulnMiŞ. makam buna da. binalar ornd ı bulundukça teşkilâta ihtiyaç olduğu yolunda cevap vermiştir.
Dünkü Meclisi işgal eden meselelerden birisi d - Florya plâjlarınm kirası meselesi olmuştur. Bu mevzuda svz alan hatipler Uç kısma ayrdmışlar. bir kısmı, müaleclrln mahkeme yolu ile. bir kısmı sulhen çıkarılmasını İstemişler, diğer bir kısmı da. Milli Korunma Kanunu meriyotte olduğuna göre, belediyenin bu tahliyeden bir iatifnde temin edemiyeceğini belirterek eski kiracının yerinde bırakılmasının doğru olacağı fikrini ileri sürmüşlerdir. Kettcede va-zlyRin İ^İCO aydınlanması için meselenin bir komisyonda konuşulmasına karar verilmiştir
Meclîs ikinci toplantısını sah gUntl saat 15 te yapacaktır.
Serdar Muhaınmed.
Ankaraya gitti
Pazartesi gününden beri şehrimizde bulunan Serdar Muhnnuned İbrahim, dün akşamki Anadolu ekspresi ile Ankaraya hareket etmiştir.
••Hazır ol cenge, eğer ister isen sulh-u-salâh”
Truman — İşte buyuk fedakarlıklarla meydana getirdiğimiz...
Sulh âbidesi!.
Snyfa 2
Y E N t f S T £ M T? U t
2 Suhnt IBM
ı
!|
Kıbrıs meselesi
Kibrisin Yunanislana ilhakı doğu savunma sistemimizi arkadan vurmak ve Birleşik Amerikanın Türkiyeye yaptığı yardımı neticesiz bırakmak demektir.
kullanmışlardır. Bu surette tarihto İlk defa olarak, deniz kuvvetlerine malik olmıyan bir dovletln, Ege renizi gibi küçük bir donlzdo hava kuvvetleriyle deniz hâkimiyetini elde etmesinin mümkün olduğunu dünyaya göstermiş oldular. Yuna-Hİstanla Girit adası arasındaki 100 millik bir mesafede köprüsünü kurdular, sayesindo Çanakkale rit adası ite kapamış
ile Afrika sahilleri arasında mak istedikleri hava köprüsüne u-golmodiğinden yeter derocedo Ruslar Alman-Örnek alarak
kanat-vibrat-tekr.ik
de ilk hava Bu yeni usul Boğazını Gi-oldular. Girit kur-
KIBRIS adasının Büyük Dünya Harbinden evvelki zamanlardaki coğrafi durumunun İfade ettiği mAna vo kıymot bugün tamamlyle değişmiştir. O devirde havacılık henüz tamamen İnkişaf edememiş, komünizm iso sulh zamanının bahşettiği ntepoton daha iyi refah ve saadot «eviyesi karşısında yayılmak imkânını bulamı-yarak taarruz kudretini kaybetmiş bir halde bulunuyordu.
1935 soneslndo uçakların lardakl vo kuyruklardaki yonlara karşı elde edilen
muvaffakiyet uçak vasıflarında oir hamlede iki ve hattâ dört misli artmayı temin etmişti. Bu eayndc uçak ağırlığının ve motör beygir kuvvetinin eürat ve çıkış vasıflarının artmasında geniş imkânlara yol açılmıştı.
Ingiltere Kıraliyet Donanmasının Akdeniz üssü olan Malta adası I-talyan hava kuvvetlerinin yakın tesiri altına girmiş olmasından eski stratejik önemini kaybetmiş, Ingiliz donanması Kıbrıs. Hayfa. İskenderiye hattına çekilmek zorunda kalmıştı. Havacılığın İnkişafı yüzünden Kıbrıs adası stratejik bir kıymet kazanmış oldu.
Büyük Dünya Harbi esnasında Almanlar, müttefikten olan Puslara taarruz etmeye karar verdikleri sırada Balkan yarımadasında I-talyanlar Yunan ordusunu sokup atamamışlardı. Türkiye ise Puslara karşı Almanların teklif ettikleri ittifakı reddotmlşti. Fakat Tür-kiyeyi çiğneyip geçmek, Boğazları kesmok, Mısır yolunu açmak, Alman kuvvetlerini dağıtmak ve parçalamaktan başka bir işe ya-ramıyacagından böyle bir hareket Alman stratejistleri tarafından uygun görülmemişti.
Havacılık faktöründen İstifade ile aynı maksatları elde etmeği lüzumlu gördüklerinden 8 nl(.\n 1941 de Mareşal List’ln 12 ııcl ordusu Metaksas hattına karşı taarruza geçti. Ingiliz ve Yunan kuvvetleri geri çekilerek 24 nisan 1941 de iki tarafı denize dayanmış meşhur tarihî Termopil geçidini tuttular. Mareşal List bir kol İle Yanyadan Pindos dağları üzerinden Korent kanalının Şimalindeki Agrimiyon’a, diğer bir kol ite de Agribos-Obe adasına atlıyarak Cenuba mopil terini bahı
hava İndirme alayı Korent köprü-sü civarına indirildi. Bir taraftan da Agrimiyon’un Ötesinden Patrasa geçirilen motorlu kollar Korent ve Argolis körfezine doğru akarak müttefik ordularının bir kısmını esir etmiş, bir kısmını da denizden kaçmaya mecbur etmişlerdi Bu hareket sayesinde Peloponez yarın adasında uzun boylu uğraşmaktan kurtulmuşlardı.
Almanlar Hollandanın işgalinden sonra Britanya adalarının işgali I-çin uçan birliklerini arttırmışlar ve bunları Girit adasının işgalinde
Doğu etmek
Giridl
oiunabi-komünİKt geçecek Avlonya
hareket eden Almanlar Ter-miidafaasının yan ve geri-çeviriyorlardı. 27 nisan «a-Ag rimiyondaki koldan iki
çak adetleri kâfi Mareşal Rommcl'i takviye edemodiler. ların bu ılstemini bunu komünizm yoliyle hazırlamak
tasavvur undadırlar. Amerikalıların taarruza geçmiyecaklerinden emin olan Ruslar, bilfiil harbe girişmeden evvel Alman usullerini tekemmül ettirerek bir hamlede Akdeniz hâkimiyetini temin letiyeceklerdir.
Bunun için Yunanistan ve
Almanlar naşı Ihava kuvvetleriyle istilâ etmişler ve bu bölgeyi üs haline koyarak Mısır harokâtını beslemek arzusuna kapılmışlarsa Ruslar da Yunanistanı, Oiridi ve Ktbrısı komünizm vasıtasiyle kendi plânlarına uygun bir şekle sokmaya uğraşmaktadırlar. Rualarda acele yoktur. Zaman onlar için çalışıyor. Yunanistandan kaçırılan binlerce Yunan çocuğu. Rusya ve peykleri olan devletlerdeki komünist okullarında yotiştirilip Yu-nanistana gönderildikleri zaman Yunanıstanda komünizmin tekrar başgöstermiyocegi iddia lir mi? Rusyaya tâbi bir hükümetinin idaresine Kıbrıs adasında tıpkı
karşısındaki Sasano adasında olduğu gibi hava üsleri ve V2 tesisleri kurulacağından şüphe edilemez.
Durum bu şekli alınca Doğu cephesindeki savunma sistemimiz ve bu sistemin potansiyel harp kudretinin gıkarma iskelesi olan İskenderun limanı geriden vurulmuş ve tıkanmış olmaz mı? Böyle o-lunca da Amerikan yardımı tamamen boşa gitmiş olur. Rusların da tıpkı Almanların sistemiyle Türkiye ile uğraşmaya mecbur kalmadan onu tamamen denizden tecrit ederek nötralize etmeyi ve Türk savunma sistemini besliye-cek limanın ağzını tutan bir adayı komünizm yoliyle elde ederek Amerikanın Türkiyeye yardım plânını neticesiz bırakmayı tasarladıkları açık olarak görülüyor.
Yunanlı dostlarımız, millî histeriyle ortodoks taassubunun Slâv düşmanları tarafından maharetle istismar edilerek hem kendilerini, hem bizi müşkül duruma düşürdüklerinin farkında olmayabilirler. Fakat Türk miltetine ve Türk Hükümetine düşen vazife, Doğu Anadolu savunma sistemimizin çıkarma isketesini tehdit eden Kıbrıs adasının Yunan idaresine geçmesine aslâ müsaade etmemektir.
beri
AHMET ŞÜKRÜ ESMERİN .AMERİKADA ZİYARETLERî
Ankara, 1 (A.A.) — Üç günden
KVaahingtonda E.C.A. yüksek makamla-
rlyle temaslarda bulunan Ahmet Şükrü Esmer, bugün Harrisburg a hareket etmiştir. Dün gece Efimer şerefine basın |ataşesi Nüzhet Baba tarafından ataşelikte bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette Amerikanın Türkiye Büyük Elçi»! Wadswortb, Hariciye Nazırı yardımcılarından Mc Dermott, E.C.A. ıneneup-|lan, diğer yüksek zevat ve Walter Lipp-mın da dahil olmak üzere tanınmış bir 'çok gazeteci hazır bulunmuştur.
RUSYANLN PARİS BÜYÜK KLÇİSt FRANSIZ NOTASINI | REDDETTİ
Paris 1 A.A. (AFP) — Hoşl-Mln'in tanınmasına karşı Frannanın Sovyet Rusya ya verdiği protesto notasını Dışişleri Bakanlığına İade ederken, Sovyet Rus-1 yanın Paris Büyük Elçisi buna bir nota eklemiş ve Sovyet Rusya Hükümetince böyle notanın kabulüne İmkân bulunmadığını bildirmiştir.
TELEFONDA BİR YENİLİK
Bern, 1 (Nafen) — İsviçrede telefon abonelerine yeni bir kolaylık yapılmaktadır. Bu yenilikler sayesinde her abone İstediği zaman en son dünya haberlerini dinliyebiteccktir.
KIBRIS PARTİSİNDE İHTİLAF
Lefkoşe, 1 A. A. (AFP) — Kibrisin "i. unanıstanhı birleşme taraftarı partide sağ ve sol cenahlar arasında bir İhtilâf meydana çıkmıştır.
Sağ cenah plebisit neticelerini Badece Yunanistan ve îngiltereye bildirmek taraftarı olduğu halde sol cenah neticeleri dün Birleşmiş Milletler Sekreterliğine de tellemiştlr.
ELEKTRİKLİ DOĞUM CİHAZI
New-York. 1 A.A. (AFP) — Columbia Üniversitesi kadın doğum kısmının doktoru Charles Steer dün İcadının normal doğum japıp yapmadığını bildiren bir c-lektrlkll âletin keşfedildiğini açıklamıştır.
”Electrohysrerographe“ adı verilen ve aJtı telle kadının karnına bağlı bulunan âlet, doğum sancılan esnasında bünyenin en ufak hareketlerini bir kâğıt üzerine elektrikte kaydetmektedir. CÜZZAMIN TEDAVİ USULÜ BULUNDU
Londra, 1 A.A. (LPS) — Cüzzarn
davlsinde yeni bir usulün tafallfıiı verilmektedir. Ecnebi mütehassıslar inglite-rede. cüzzarn tedavisinde Icultentlacak yeni ilâçların hasırlanmakta okluğu a-raştırma merkezini ziyaret etmişlerdir. Bildirildiğine güre, sulfonlu ilâçlar, hastalığı önce durdurmak, daha sonra da tamamlyle geçirmek İçin büyük bir haşan ile tatbik edilmektedir.
te-
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
- 64 -
(leğ-kar-kay-hûlA
Tatlı bir hareketlilik! Evet, Nebile’nin ayaklarına her şeyden evvel bu vasfı vermek lâzımdı- Lâkin, bu tatlı hareketlilik, bu çizgi, şekil ahengi Nebile’nin yalnız ayaklarına mı inhisar ediyordu? Gür, kuzgun! kara saçlarının dibinden tutun da, belki henüz hiç bir erkek elinin — hattâ, kocasının elinin bile medlği dimdik göğeiyle düz ve yuvarlak nına kadar vücudunun daha nice güzellik nakları vardı ki, Komiser Hamdl Bey,
bunlardan bihaber görünüyordu ve genç kız, işte, bunu anlamıyordu. Her halde kan koca münasebetlerinde, bu göğsün, bu karnın da — hiç değilse — bu ayaklar kadar bir rolü olmak lâzım gelmez miydi?
Bundan başka, Nebile’nin aklı, arada bir, daha mühim bir noktaya takılıp kalmaktadır Okurlarımız bu hikâye boyunca Komiser Hamdı Beyin karısından çok defa lfGenç kvz„ diye bahsettiğimizin mutlaka hayretle farkına varmış olacaklardır. Ne yapalım ki, ona hâlâ bir ^Gcnç kadın,, diyemiyoruz. Gerçi, Nebile, Medeni Kanuna göre bir genç kadındır ama, fiziyolojik bakımdan henüz bu mertebeye ermiş sayılamaz. Komiser Hamdl Beyin haremi de, bu hususta bizimle bir fikirdeydi, O da, kendini, bütün mâ-naslyle henüz genç kızlıktan çıkmış telâkki edemiyordu. 8u farkla ki, böyle bir telâkki »bizi, tamamiyle kayıtsız ve endişesiz bıraktığı hal-316
Kudüsün beynelmilelleştirilmesi mesolosindo Konseyi terkeder Rus delegesinin boş kalan koltuğu
Sovyef delegeleri, Japonya müttefikler konseyini terketti
Tokyo, 1 A.A. (L.P.S.) — Sovyet delegeleri Japonya Müttefikler Konseyinin toplantısını bugiln de terkctmişlerdir, Bu toplantıda, General Mac Arthur'e göre hAlâ, Rusların elinde bulunan 370.000 Japon harp esirinin akıbeti görüşülecekti.
Komada
Büyük Millet Meclisinde
Şehir içindeki imalâthaneler şehir dışı edilecek
✓
Bir komisyon, bu husustaki talimatnameyi tathik İçin tetkik ediyor
Bütçe Komüsyonu sözcüsü tatsarının köylüye yeni bir mükellefiyet tahmin etmiyeceğini bildirdi
Bnn günlerde şehir İçinde vukua üçlen yangınlar alâkalı makamları şilrat-le tedhjr almağa şevketmiş bulunu* ar. Vali ve Belediye Başknnı Belediye *-bıtası tn Uma t namesinde yazılı htlk . n-lerln ha Muafiyetle tatbik edilme»! İçin vazifelilere emir Yetmiştir Bu rn»> . .u tetkik etmek ve şehir İçindeki ‘mrd *t* hane, depo, dükkân ve müesseaelerih durumunu İncelemek üzere bb konıiü-votı, çalışmalarına başlamıştır Şehirde iştial edici maddeleri içinde saklıya o. bu maddelerle ve ateşle çalışan boyahane, emprime fabrikası vo imalâthanelerin mahalle aralarından çıkarılması, ateşle İlgili yazına imalâthanelerinin Ikamri-gAh İle İlgisi olmıyan kârglr binalara nakli, oyuncak, tabanca mantarı, fişek ve patlayıcı maddeler yapan imalâthanelerin şehir dışına nakil, lâstik imalâthane ve mÜesscHPİerinln meskûn mahallerden uzak müstakil kârglr binalara nakil, vatka imalâthanelerinin ahşap binalardan çıkartılarak, müstakil kAr-glr binalara nakli, ahşap tiyatro, sinema ve barİArın kArgirleştlrilmeal, dahili ve tamamı ahşap olan binaların han. otel, pansiyon şeklinde kullanılmamasını 1-mtr maddeler süratle tatbik olunacaktır.
Ankara 1 (Hususi muhabirimizden) — Feridun Fikri Düşünselin başkanlığında toplanan B. M. Meclisi, bugün tesçil edilmeyen birleşmelerle bunlardan doğan çocukların tesçili-ne dair olan 4727 sayılı kanun hükmünün iki yıl daha uzatılması hak-kındaki kanun teklifinin ikinci müzakeresini yapmış ve teklifi kabul etmiştir.
Müteakiben yedek subay memurlarını ilgilendiren maaş kanununa ek 4379 sayılı kanunun ikinci maddesinin değiştirilmesi ve bu kanuna geçici maddeler eklenmesi haklımdaki kanun teklifi ve tasarılarının ikinci müzakeresine geçilmiş ve kabul olunmuştur.
Bölge Genel Müdürlüğünün kurulup ve vazifeleri
Bugünkü Meclisin en hararetli müzakereleri Bölge Genel Müdürlüğü kuruluş ve görevleri hakkmdaki kanun tasarısı üzerinde cereyan etmiş ve bilhassa muhalefete mensup milletvekilleri söz alarak tasarıyı şiddetle tenkid etmişlerdir. Emin Sazak tasarının askeri bakımdan ehemmiyeti haiz olan yolların yapımım istihdaf ettiğini söylemiş, hükümetin daha şümullü bir tasarı ile Meclise gelmesi lüzumunu İleri dürmüş \e arlık bu devirde memlekette yolsuz yer kalmamak ’âzım geldiğine işaret e-derek devlet, il ve köy yollat ımn yapımında ordudan istifade edilmesini teklif etmiştir.
Köy yolları mevzuunda açılan tartışmalar Mecliste sinirli bir hava yaratmış ve bazı C.H.P. milletvekilleri, bu arada riyaset makamı: “Türk
köylüsünün bütünü sefalet İçinde değildir'* demişlerdir.
Müteakiben Millet Partisinden Ahmet Çınar, bir konuşma yapmış ve Nihat Erimin Bayındırlık Bakanlığı sırasında basılan bir büroşürden parçalar okuyarak rakamlar göstermiş ve Türkiyenln yol durumu itibariyle komşu memleketlerden on be( - yirmi defa geri olduğunu tebaı bz ettirmiş ve: “Hakikat şudur, ki ^ürkive yol bakımından Habeşlstandan. da geridir” demiştir.
Müteakiben Bütçe Komisyonu sözcüsü Cavit Ekin söz almış ve Komisyonun tasarıyı kabule şayan gördüğünü beyan ederek, bu tasarı ile kurulacak Yollar Genel Müdürlüğünün mülhak bütçeli bir devlet teşekkülü olduğu için benzerleri gibi malî bir murakabeye tâbi bulunacağına işaret etmiş ve murakabeye tâbi değildir, endişesinin yersiz olduğunu bildirmiştir.
Bayındırlık Bakanı Şevket Adalan da 9 yıllık plânın uzun tetkiklerden sonra hazırlandığını söylemiş, yol dâvasını gerçekleştirmek için Marshall yardımından 18,5 milyonluk talepte bulunulduğunu, tasarının köylüye yeni bir mükellefiyet tahmil etmediğini, yabancı uzmanlardan müşavir olarak istifade edildiğini ve bunların 32 kişi olduğunu, ücretlerinin Marshall yardımından tesviye edildiğini ve bu paraların hibe olduğunu açıklamış, ve Amerikalı mütehassıslardan çok istifade edildiğini tebarüz ettirerek:
“— Huzurunuzda kendilerine teşekkür etmeyi borç bilirim.” demiştir.
Ekmek, salı giinü ucuzlayacak
Son günlerde hububat flatlerinln düşmesi ve Toprak Mahsulleri Ofisinin 1t* hal malı buğdayı değirmenlere 33 kuruş verine 31 kuruşa vermek kararını alması üzerine, ekmek Retlerinde Önümüzdeki salı gününden İtibaren İki kuruşluk bir indirme yapılacaktır. Bundan başka 91-90 randımanlı ekmek çeşnisinin de mart avı başından İtibaren değineceği ve aynı fiatle 84-M veya 79-31 randımanlı ekmek imal edileceği de haber alınmış bulunmaktadır.
Memur evlerindeki telefonlar, ücrete tâbi olacak !
Ankara, 1 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisi Ulaştırma Komisyonu, bugün öğleden evvel yaptıkları toplantıda, memurların makam ve evlerine konulacak ücretli telefonlar hakkındakl kanun tasarısının müzakeresine başlamıştık. Şimdiye kadar yüksek dereceli devlet memurlarının evlerine ve dairelerine konulan telefonlardan ücret alınmıyor ve bu hal P. T. T. bütçesini büyük bir gelir kaynağından mahrum ediyordu. Ayrıca, hatlar lüzumsuz ve hazan da hususi muhabereler için İşgal edilmekteydi. Son yıllar içinde resmî telgraf ve mektup müraselâtının pul llsakı suretiyle yapılması karşısında, telefonların da ücrete tâbi olması zarurî görülmüş, ve tasarı, bu maksatla hazırlanmıştır.
Ulaştırma Komisyonu, bugünkü görüşmesinde resmî telefonların da ücrete tâbi olması esasını miştlr.
Resmî telefonların tesis leme ücretleri. Hâzinece
için tasarı. Bütçe Komisyonuna gönderilmiştir.
Bu kanun tasarısı, nisan ayından beri Sayıştay ın. B. M. Meclisi Bütçe Komisyonu kararına uyarak memurların evlerindeki telefonların ücretlerini vize etmemesi üzerine hazırlanmıştır.
Tasan, kanuniyet kesbettlğl takdirde bütçeden tahsisat ayrılması, yani ancak Meclisçe kabul edilmesi halinde, evlerinde telefon bulundurması zarurî olan memurların telefon ücretleri, devlet parasiyle ödenecektir.
evin’i
0 ■
Nümayişçiler çürük yumurta ile karşıladılar
Roma, 1 A.A. (United Press) — Napoli Belediye Meydanında toplanan bir kaç yüz kişilik bir nümayişçi kafilesi bugün karaya çıkan İngiliz Dışişleri Bakam Bevm’in bindiği otomobile çürük yumurtalar atmıştır. Polis nümayişçileri süratle dağıtmış ve bunlardan beşini tevkif etmiştir. Bu nümayişçilerin komünist mi, faşist mi yoksa milliyetçi mi oldukları henüz bilinmiyor.
Komada Bevin öğle yemeğini Başbakan de Gasperl ile yemiş ve sonra Dışişleri Bakanı Sforza ve diğer İtalyan şahsiyetlerini ziyaret etmiştir.
Bevin akşam üzeri Papayı da ziyaret etmiştir.
t
1
“Seçimlerde çok iyi niyetle
Üniversitelilere yardım
Fatih medresesinde bulunan yüksek tahsil talebe yurdundaki Üniversitelilerin ihtiyaçlarını karşılamak Üzere Vilâyet tarafından gerekli malzeme yuMa gönderilmiştir.
Westerling kuvvetleri, Jakartafya sızdılar
Jakarta, 1 A. A. (AFP) — Ja-karta Askeri Valisi Paku Alam’rn bugün basına bildirdiğine göre, Wes-terling ordusuna mensup bazı unsurlar Jakarta’ya sızmışlardır. Vali bundan başka bu sızmaların halk a-rasında telâşa sebebiyet vermemesi icap ettiğini de ilâve etmiştir. Valinin söylediğine göre, salâhiyeti! makamlar dalma harekete hazır durdukları için, halk, hükümetin sükûneti temin edeceğine İtimat etmelidir. Evvelce dışarı çıkma ve umumî toplantı yapma yasağının kaldırılması hakkında alınan karar talik edilmiştir. Weaterling şimdiye kadar sadece Ca-va’nın batısında faaliyette bulunuyordu. Jakarta Askeri Valisi bundan başka orta Cavadan uçakla gelmiş bulunan 800 kişilik bir kıtanın, takviye maksadiyle Batı Cavada Ban-dunga' gönderileceğini de bildirmiştir. e
Sovyet'ler, Japon İmparatorunun yargılanmasını istiyorlar
VVashington» 1 (YİRS) — Sovyet Büyük Elçisi Panyuçkin, Acheson’a tevdi ettiği bir notada. Japonya İmparatorunun, Sovyet Rusyaya karşı mikrop harbini hazırlamış olmak suçundan dolayı beynelmilel bir mahkeme tarafından yargılanmasını temişth*.
On dakika kadar sürmüş olan yaretinin bu mevzu ile alâkadar duğunu, matbuata, kendisi beyan etmiştir.
Kasım Gölek, Kore Komisyonu Başkanı seçildi
Seul, 1 A.A. (United Press) — Birleşmiş Milletler Kore Komisyonundaki Türk delegesi Kasım Gülek bu komisyonun daimi başkanlığına seçilmiştir.
çalışılması lâzımdır’9
Üniversitede lisan imtihanları başladı
Üniversitenin muhtelif fakültelerinde lisan imtihanlarına dünden itibaren başlanmıştır. Bu imtihanlar 7 şubat 1950 tarihin? kadar devam edecek, ondan sonra da sertifika İmtihanlarına geçilecektir.
is-
zl-ol-Panyuşkln’in
de. Nebile’yl hayatının en büyük felâketlerinden biri gibi tasalandırmakta; varlığının kendince dahi malûm olmıyan derinliklerinde durmaksızın kanayan bir yara halinde sızlatmaktadır Kızcağız, asıl bu derdini bir ağır ayıp gibi saklıyor; onu, hattâ kendi kendine itiraftan bile utanıyordu. Evliliğinin bu altıncı ayında hâlâ anasının evinden geldiği gibi kalmakta sanki namus ve haysiyetine yediremediği bir rezalet mânası vardı. Denilebilir ki, Nehile. bu hali, bir erkeğin zoruna uğramaktan daha ağır bir hakaret saymakta ve kocası Hamdi Beye karşı, İçerisi, kini ve öç alma hırslarını andıran bir takım duygularla kaynamaktadır.
Bazı geceler, o mânâsız ve İğrenç zevkim yerine getirdikten sonra yanı başında derin bir uykuya dalan kocasını, bu yüzden, âdeta boğacak gibi oluyordu. Fakat, zavallı adamın çehresi, o endişe verici gözleri kapanınca, öyle masum, öyle çocukça bir ifade alırdı ki, kızcağızın o ânî öfkeleri, birden, derin bir merhamete inkılâp edlverlr; hattâ, arasıra, bir yırtıcı kuşun pençeleri gibi takallûsla uzanan elleri gevşeyip yumtyşıyarak bir ana şefkatiyle Hamdi Beyin saçları üzerinde dolaşmaya başlardı. Hamdi Beyin saçları ise biraz fazla bakımlı, fazla ondute ve pomadalı olmasına rağmen o kadar ipek gibiydi ki, Nebile’nin parmaklan bunlar arasında, belki, bir nevi hâz ile uyuşup kalırdı.
Nebile, bir yandan, evlilik hayatının altıncı ayına doğru, bu birbirine zıd hisler, düşünceler, vehimler, endişeler ve azaplar girdibadı ortasında çırpınıp dururken, öbür yandan da kocası Haindi Beyin birbirini tutmaz bir takım haller, hareketler içinde bocalamakta olduğunu müşahedeye başlamıştı. Hamdi Bey. Kâh işleri yolunda gıtmiyen bir kimse gibi dalgın vo düşünceli görünüyor, kâh bir bayram çocuğu 317
F
kabul et-
ve mükâ-ödeneceği
Celâl Bavar ve arkadaşları Ankaraya döndüler
Ankara, 1 (Hususî muhabirimizden) — Demokrat Parti kurucularından Celâl Bayar, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan» bugün tzmlrden Ankaraya dönmüşlerdir. Adnan Menderes, doğruca Istanbula geçmiştir. Kurucuların, İzmir Parti Kongresinden çok memnun kaldıkları söylenmektedir,
Memleketimizde veba yok !
Ankara, 1 (Hususi muhabirimizden ı — Veba vakalarına dair ymlaııan yanlış haberler Sağlık ve Sosyal Yardım Kemali Bayizit, memlekette veba vakası dahi olmadığını
son memleketimizdeki salgın hastalıkların ajans ve radyo ile muntazaman verildiğini söylemiştir.
ya-üzerine Bakanı bir tek ve esa-
C.H.P. Genel Başkan Vekili izmirde dünkü konuşmasında bu noktayı işaret etti
İzmir 1 (Hususi muhabirimizdenı — C.H.P. Genel Başkan Vekili Hilmi Uranın tzmirde bulunmasından faydalanan Halk Partisi bugün saat 14.30 da Halkevi binasında bir toplantı tertip etmiştir. Bu toplantıya il, ilçe C.H.P. idare kurullariyle bucaklar başkanlan, ilçeler belediye başkanları, C.H.P. nin il meclisi ile belediye meclislerindeki üyeleri iştirak etmiş, bunun haricinde toplantıya hariçten kimse ve basın mümessilleri alınmamıştır.
Bu tertibat, D.P. lılerce gizli bir tertibe haırıledilmişse de toplantının hakikatte bir ailenin harinıinde konuşulması tabii olan parti içi meselelerine inhisar ettiği kanaati hâkimdir. Uıan. konuşmasına başlarken C.H.P. nin bünyesi hakkında izahat vermiş. Halk Partisinin bugün ve ondan sonraki yakın günlerde gelip çatacak seçim günlerinde nasıl çalış-
ması gerektiğini, ideal bir partinin Garp demokrasilerinde nasıl çalışıldığını, iktidar partisi olmanın mesuliyet ve vecibelerini, iktidar partisiyle muhalefet partileri arasında hangi neviden münasebetler idamesi gerektiğini anlatmış ve konuşması başından sonuna kadar akademik bir mânada olmuştur.
Uran, önümüzde bir seçim devresi bulunduğunu dikkate alarak bütün partililerden partilerine ve memlekete hizmet günlerinin geldiğini hatırdan çıkarmamalarım söylemiş, çok iyi niyetle çalışmanın lüzumuna işaret ederek seçimlerde Ege partililerine iyi talih temennilerinde bulunmuştur. *
Uran, cuma günü yapılacak toplantıda. dileyen partiden her kanaatteki kimselerin bulunmasında mahzur telâkki etmediğini de beyan etmiştir.
Telif Haklarını Koruma
Cemiyetinin Kongresi
MüclUf ve sanatkârlarımızın haklarını korumak gayesiyle İki sene evvel kurulmuş olan “Telif Haklarını Koruma Cemiyeti', şimdiye kadar bazı müspet işler başarmıştır. Bu arada, hükümet nezdinde yaptığı müteaddit müracantler neticesinde, yeni bir “Telif Hakkı Kanunu" projesinin hazırlanmasına önayak olmuştur. Salâhiyeti! profesörlerin İştirakiyle kurulan komisyon bu kamın tasarısını hazırlayıp bitirmiş bulunuyor. Fakat henüz B.M.M. ne aevk ve tabdik edilmediği İçin, bu defa Telif Hakları Cemiyeti, bütün Bakanlara ve bütün milletvekillerine birer mektup göndererek kanunun, Millet Meclisi dağılmadan bu devre esnasında çıkarılması maksadlyle yeniden bir müracaat yapmağa karar vermiştir. Cemiyetin yarınki cuma Cemiyeti kongresi, hararetli
günü saat İT de Gazeteciler binasında yapacağı senelik bu bakımdan çok mühim ve olacaktır.
Turist akını bekleniyor
Denizyolları idaresi vabanvı hatlar çervişi, turistik seferler programını hazırlamağa başlamıştır.
Birçok yabancı memleketlerden ve bu arada bilhassa Amerika ve Kanadadan, memleketimize bu yıl İçinde geniş ölçüde bir turist akını beklenmektedir.
İzmir Belediyesinin bütçesi,
5 milyon 400 bin lira
İzmir, 1 (Hususi muhabirimiz-
den) — Belediye Meclisi, bugün saat 16 da Reşat Leblebicioğlunun başkanlığında şubat devresi toplantılarına başlamış ve Belediyenin 1950 yılı bütçesi 5 milyon 400 bin lira olarak Meclise tevdi edilmiştir.
Bunun bir buçuk milyonu yol, ka-naliznsyon, köprü inşaatına tahsis edilmektedir. Belediye Meclisi, vilâyetin malı olan Eşrefpaşa Cilt Hastanesini vilâyetten devralarak işletmeye ve 250 bin liralık bir gider bütçesi tahsisine karar vermiştir.
sevinciyle etekleri zil çalarak dolaşıyor, kâh saatlerce hiç konuşmadan dik dik karısının yüzüne bakıp kalıyor, kâh bir gizli ateşle erir gibi olan gözlerinin bulanık bakışlariyle onu, tepeden tırnağa kadar süzüyor, süzüyor, süzüyordu. O vakit, Nebile, ne yapacağını, ne edeceğini, nereye kaçıp saklanacağım bilemiyordu. Bütün vücudu buz kesilerek ve derisinin bütün tüyleri diken diken olarak başını yana çeviriyor, Önüne iğiyor, hazan da tahammülü son haddini bulup yerinden fırlıyor; başka bir odaya geçiyor; orada yüzükoyun bir kanapenin veya bir sedirin üstüne kapanarak bağırmamak için mendiliyle ağzını tıkıyordu.
O, böyle yapınca, bir müddet sonra, Hamdi Bey, arkasından yetişir ve büsbütün değişmiş bir yüz, büsbütün değişmiş gözlerle genç kızın üzerine eğilip:
“— Nen var, cicim? Ne oldun böyle birdenbire?-diye sorardı..
Nebile bu anda cevap vcremiyecek bir haldedir. Fakat, Hamdi Bey, bundan alınmaz; aksine, karısının daha ziyade üstüne düşer. Onu gittıkçd artan bir şefkat ve muhabbetle okşamaya başlar ve sesinin en tatlı temposiyle teskine, teselliye çalışırdı:
“— Vah yavrucuğum, vah... Demincik hiç bir şeyin yoktu. Sanırım, bütün gün evde kapanıp kalmadan bunaldın. Hem de ev işleriyle pek çok didinip duruyorsun, doğrusu... Kalk, biraz sokağa çıkalım. Hava alır, eğlenirsin.
Bunları söylerken yavaş yavaş Nebile’nin yüzükoyun yatmakta devam ettiği sedirin veya kanapenin bir ucuna ilişir ve karısını bir nevi masajla harekete getirmek İstiyormuş gibi bacaklarını uğuştünnaya, kalçalarını hafif hafif mıncıklamaya başlardı. O zaman,
— sırf bu temaslardan kurtulmak hevliyle — 318
genç kız
Tekel Bakanı. Ankaraya döndü
Ankara, 1 (Hususi muhabirimizden) — Hilmi Uranla C. H. P. 11 Kongresinde hazır bulunmak üzere Manisaya giden Gümrük ve Tekel Bakanı, bugün şehrimize dönmüştür.
Garanti Bankası ikramiyesi dün çekildi
Türkiye Garanti Bankasının 1950 o-cak ayı ikramiyesi dün An kara da noter huzurunda çekilmiştir. Bin liralık İkramiyelerden biri Ankarada 11894 hesap sahibine ve diğeri .^adırvannltı ajansında .15 numaralı hesap sahibine düşmüştür. Beşer yüz liralık İkramiyelerin biri latanbula (5851) ve diğeri Sanycre H54 » isabet etmiş v?-bundan başka daha 41 kişiye muhtelif ikramiyeler çıkmıştır.
Gelen yolcuların pasaportlarına tek bir memur bakacak
Dış batlarda sefer yapan vapurlarımızda yolcuların pasaportların) kontrol için mlitenddit sivil memurlar bulundurulması işlerin uzaması bakımından birtakım haklı şikâyetlere sebep olmakta İdi.
Denizyolları İdaresi, bunu dikkate a-larak. pasaport muayenesinin tek bir memur vasıtaaiyle yaptırılması için teşebbüslerde bulunmuştu. Bu teşebbüse, müspet, cevap verilmiş ve vapurlarda, kontrol vazifesini nbir tek memurla 1-f asına başlanmıştır.
Bugün sular zayıf akacak
Kâğıthane civarında Uzuncaova mevkiinde ana borulardan bir taneni arıza-lanmıştır. Bu yüzden bugün İstanbul ve Beyoğlu bölgelerinde su durumu zayıf olacaktır.
kendini toplar ve doğrulup:
•(— Evet, hakkın var Hamdi Bey; biraz dışarıya çıksak fena olmaz, derdi.
Hamdl Bey. sokakta dünyanın en dürüst, en normal ve en gösterişli adamlarından bindir ve Nebile, onun yanında yürümekten Adeta iftihar duyardı.
Yine böyle bir gün, genç kızın yine böyle buhranlı bir anında. Hamdi Bey, yine o “Cicim teriyle, o “Vah yavrucuk., lariyle karısının nma sokulmuş ve ona demişti ki:
“— Bak, göreceksin, iki güne varmaz, na ne eğlenceli bir oyun çıkaracağım... Hiç nıediğın, işitmediğin bir oyun...
* Öylo tuhaf ki...
Ve Nebile. Haindi Beyin, hıçkırığa benziyen bir acayip
gülüşiyle güldüğünü duydu. Başını çevirip lâcivert gözlerini kocasının yüzüne dikti, genç kızın uzandığı kanapenin arkalığına yaslanmış, yarı onun bacaklarına dayanmış bir
vaziyette, tıpkı bir sarhoş adamı andırıyordu.
“— Hık, hık... Göreceksin ne tuhaf oyun, öbür geceye hazır ol. Hık, hık, hık...
“— Aman Hamdi Bey, bu ne hal? böyle gülüyorsunuz?
“— Sen de benim gibi güleceksin, o oynadığımız vakit. Hık. hık .»
Nebile, derlendi, toparlandı; ürkek kanapenin öbür ucuna büzüldü.
Komiser Hamdi Bey, onunla hiç meşgul görünmüyor, gözleri tavanda, sanki, kendi kendisiyle konuşur gibi j
Bunun adına “Kundak Oyunu., derler. Hani, yeni doğan çocukları sardıkları kundak yok mu? diyordu. İşte, tıpkı onun gibi bir şey. Hık, hık. hık...
Nebile, bütün metanetini toplayıp ayağa
319
>1 ya-
sahil-Ama öyle tuhaf,
ilk defa olarak, gülüşle, bir
deli iri O. varı
Neden
oyunu
ürkek
kalktı, öfkeli bir tavırla kocasının karşısına dikildi:
“— Sen içtin mi yoksa? Bir bu eksikti. Söyle bakayım: hoh de, bakayım.
Ve eğilip nefesini koklamak İstedi. Hamdi Bey, biraz kendine gelir gibi olmuştu:
“— A kızım; sen benim içki kullandığımı hiç gördün mü? ömrümde bir defa ağzıma alkol koymuş adam değilim ben.
Yine bir kaç hık hık koyuvermek üzere idi. Fakat. Nebile’nin sert bakışları önünde kendim tuttu. Nebile:
“— Öyleyse kendine gel bakalım; dedi.
İtaatli bir çocuk usluluğiyle kanapedeki o lâüball oturuşunu değiştirip her vakitki efendi vaziyetini aldı. Elleriyle saçlarım düzeltti Lâkin, gözlerini hâlâ karısının yüzüne çeviremiyor, mahcup mahcup önüne bakıyordu. Genç kız:
“— Şimdi; dedi, sükûnetle anlat şu kundak oyununu, neymiş öğreneyim.
Ama, Hamdl Bey, artık oralarda değildi. Yeniden dalıp dalıp gidiyordu.
Nebile. ertesi gün, soluğu, “Ruh Hastalığı., doktoru akrabasının muayenehanesinde aldı. Fakat, talihe bakın ki, doktor, iki gün evvel, Avrupa’ya. bir tetkik seyahatine çıkmıştı. Ne vakit döneceği de belli değildi. Zaten, doğrusunu söylemek lâzım gelirse, Nebile muayenehanenin merdivenlerinden çıkarken ona ne diyeceğini, ondan ne ıstlyeceğinl pek ıyı bilmiyordu. Hem, ko-casiylc kendi arasında neler geçtiğini — ve ne geçmediğini — utanmadan sıkılmadan, bütün teferruatiyle anlatabilecek miydi0 Anlatamadığı takdirde ise doktorla görüşmesi, nihayet, iki akraba beyninde bir hasbıhal hududunu aşaım-yacaktı. (Devamı var)
320
2 Şubat 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
L
KONOMiK HAREKETLERİ
Âmme borçları devamlı olarak yükseltilebilir mi?
Prof. Henri LAUFENBURGER
BİRİNCİ Cihan Harbinden sonra, büyük devletlerde Amme borçlarının artışı bir duraklama devresi geçirdi, hattâ Birleşik Amerikada. büyük buhranın arifesine kadar takip edilen oldukça mühim amortismanlarla inkıtaa bile uğradı. Bugün ise devletlerin mameleklerinin pasifi durmadan yükselmekte ve hususi bir ekonominin nispetler bakımından tahammül edemi-yeceği bu borçlanmaların nerelere kadar gideceği keyfiyeti hepimizi düşündürmektedir : 1
Üç unsur, vaziyete hâkim görünmektedir :
1 — ilk önce umumi borç yekûnu içinde harici borçların ehemmiyeti ne derecededir? Birleşik Amerikada şüphesiz mevcut olmıyan bu haricî borç. îngilterede nispeten hafif gözükmekte (25.5 milyar sterlingi tutan umumi borç yekûnu içinde tahminen 2 milyardan az), Fransada ise çok ağır olup. 3600 milyar frank tutan mecmuu istikrazlar yekûnunun 1000 milyar franktan fazlası memleket dışında aktedilmiş bulunmaktadır. Eğer bu istikrazların hâsılası envestismanlar yapmak ve istihsal kudretini takviye etmek için kullanılmazsa ı Fransada bu meblâğlar büyük miktarda istihlâk maddeleri elde etmeğe tahsis olunmuştu), o vakit istikraz edilen bu sermayenin faiz ve amortism^nlgn müstakriz mgmleket|n hakikaten fakirleşme-eder.
Halbuki dahilî borç, gelirlerin bir sosyal katagoriden diğerine geçişi şeklinde, basit bir İntikal amellye-slne müncer olur, Emisyon zamanında, istikraz tahvillerinin alıcıları, muvakkat olarak alacak senedini paraya çevirme ihtimalinin bulunması şartiyle, gelirlerinin bir kısmını terkederler; devlet bu iştira kuvvetini, gelirler teşkil eden âmme masrafiyle aksettirir: Bu gelirler yatırım halinde kâr ve ücret, ve istikrazın bir açık kapatılmasına tahsisi halinde ise muhtelif neviden gelirlerdir. îç istikrazların faiz ve a-mortismanları rant sahipleri lehine mükellefe yükletilmiş külfetlerdir.
2 — Nazari olarak, dahili borca bağlı olan gelirlerin raksı hudutsuz şekilde devam edebilir; hakikatte faiz ve bilhassa amortismanı hedef tutan mali tarh i yat, mükellefler arasında sadmeler ve mukavemetler belirtir. bunlar âmme borcu hibeleri bütçe masraflarının mecmuu içinde ne kadar yüksek ise. o nispette şiddetli olurlar. x
Amme borcunun tazyiki, bu borcun sermaye olarak kıymeti ile milli gelirin itibarî yekûnu arasındaki nispet dahilinde tezahür eder. Ba-zan vazıyet aksı olur. Anglo-Sakson memleketlerinde istikrazların yükü Fransadakinden hissedilir derecede ağırdır. Bu hususta meselâ şu tabloları verebiliriz:
vrupa İktisadi İşbirliği, ithalât serbestisini
arttırıyor
Paris. 1 (YİRS) — Avrupa İktisadî İşbirliği idaresi, Pariste yapmakta olduğu toplantısında, ticari mübadelelerin serbestleşmesi hususunda mühim kararlar almıştır.
Kliring Birliği mevzuu ile yakından alâkalı olan kararın neşredilmesi hu-sosunda delegeler mutabık kalmışlardır.
230 7.000
256 3.600
iki rakam müsavi oldu-devlet horcu
Milyar olarak milli pnra İngiltere B.Amerika Fransa 1949 da: Milli gelir (Transferlerle birlikte hususi gelirler) 11.2
Devlet borcu (Dahili ve ha rlcD 25.6
Birleşik Devletlerde birbirine hemen hemen ğu halde, îngilterede
hususi gelirlerin iki mislini geçer. Fransada ise milli gelirlerin nısfından biraz fazladır. İngiltere harp zamanında, gelirlerin tahammül haddini çoktan geçen ve ‘‘desinvestisse-ment„ yani (yatırılmış paraların geri çekilmesi) ni tevlid eden büyük bir mali gayret sarfederken, Birleşik Amerika, vergilerinin bir kısmını bizzat kendi borçlarının amortismanına (1947-1948) tahsis ettikten sonra, şimdi bu kaynağı Amerikan yardımı ismi altında eski müttefiklerinin emrine tahsis etmektedir. Tatbikatta. Marsball yardımı faslından yapılan teslimatı mukabili alınan eşya Ingilterenin borcunun yükünü a-zaltmağa ve Fransız bankasının a-vanslarını devlete devretmesine yaradı.
3 — Bu şartlar dahilinde üç büyük devletin âmme kredisinin istikbaldeki görünüşü ne olabilir? Birleşik Devletler milli gelir ile federal borç arasındaki nispeti ıslâha çalışmaktadırlar. Canlı bir amortisman politikası tatbik etmişlerdir. Ve sırf borçlarını azaltmak için Avnıpavı finanse etmeğe yarayan vergileri bu hedeften kurtarmak maksadiyle, Avrupa'ya yardımın derhal azaltılmasını istiyenler de çoktur.
Birleşik Amerika çekildikçe, Ingiltere ve Fransa mütekabil borçlarına tahammül edebilmek için bizzat kendi potansiyelleriyle haşhaşa kalacaklardır. îngılterenin vaziyeti. Fransanınkinden daha nazik olacaktır; zira nispeten mütevazı bir fiat yükselişinin takip ettiği İngiliz lirasının mükerrer devalüasyonu 1938 den beri, dahili borçların artışının ancak bir kısmını mahsup edebilmiştir. Fransada bilâkis paranın kıymetten düşürülüşü o şekil olmuştur ki, halk karşısında dahili borcun (Fransız bankasının avansları hariç olmak üzere) itibarî kıymetinin 1913 ten 1949 a kadar 32 den 1800 e yükselişi (tahminen 57 misli), iştira kuv veti bakımından borcun hakiki yükünün yarısı nispetinde bir düşüşe (32 den 16 milyara I muadil olmuştur.
Bu adetler, harici borcu tahammül edilebilir bir hale sokmak için enflâsyonun teknik yardımının ehemmiyetini meydana koyarlar. Fakat her ne kadar Fransa bu hususta îngil-tereden ve bilhassa Birleşik Ameri-kadan daha iyi bir durumda ise de, diğer iki bakımdan onlardan daha dûn bir vaziyettedir. Harici borcun yükü paranın kıymetten düşüşü nispetinde artmaktadır ve bu para kıymetsizliği hali, bir yandan da yalnız hakiki amortisman için değil, ayni zamanda ilerdeki emisyonlar için zaruri bulunan tasarruf mevcudu üzerinde büyük rahneler açmaktadır.
Toplantıya yakın çevrelerden verilen haberlere nazaran, Kliring Birliğinin tahakkuk ettirilmesi ve çift fiyat meselesinin halledilmiş olması şartiyle. âza devletlere 30 haziran tarihinden itibaren ticaretlerini yüzde 75 nispetinde serbest bırakmaları tavsiye edilecektir. Konsey mesaisini bitirmiştir.
Yunanistanda turizm
endüstrisi gelişiyor
Programda, hususi teşebbüse yardım derpiş edilmektedir
Türkiye Turizm Kurununum, Yunanistan Büyük Elçiliği haberler bültenine atfen bildirdiğine göre. Yu-nanlstanın üç yıllık turizm programı katileşmiş bulunmaktadır. Bu programa göre, Yunanistan Marsball yardımından temin edeceği dolarlardan 36,2 milyonunu İskelelerin, gümrük binalarının, yolcu salonlarının, hava meydanlarının, istasyonların ıslahı, arkeolojik yerlerin güzelleştirilmesi ve hususi teşebbüsün teşviki işlerine harcıyacaktır.
■ ■ IMIII II — ■ «M !■ W » İl ■ HUİW—H ■
Dünya Haberleri
Kanarla, Inglltereden ithalâtım artıracak
A Otta W, 1 (YİRS) — Kanadanın Dol lar . Sterling İdaresi Başkanı Duncan, Kanadalı tacirlere gönderdiği bir açık mektupta, Ameri-kadan yaptıkları mubayaatı ö-nemli bir nispette azaltmalarını ve sterling sahasından ithalât yapmalarını tavsiye etmiştir. Dun-can‘a göre, bu sayede hem Ingil-tereye iktisadi bir yardım yapılmış, hem de Kanadanm sterling fonu kullanılmış olacaktır.
Danimarkanın üçüncü nerbeat ithal listesi
★ Kopenhag. (Rcuter- Hususi) — Danimarka, MarshalI Yardımı Plânına dahil memleketlerle Almanya, Belçika ve t falyadan ithalini serbest bıraktığı maddelere ait yeni bir liste neşretmiştir. Bu listede başlıca yakıtlar, kereste, demir ve çelik, kâğıt ve mukavva, tuz. çeşitli madenler, jüt iplikleri, suni ipek, yün ve pamuk iplikleri gibi maddeler bulunmaktadır.
Fransa ingiltereye buğday satıyor
★ Paris. 1 i YİRS) — Fransız Dışişleri Bakanlığının neşrettiği bir tebliğe nazaran. Ingiltere ile Fransa arasında Fransız buğdayının tngiltcreyc satılması hususunda bir anlaşma imzalanmıştır.
Tebliğe göre, sevkıyata hemen başlanılacaktır. Beynelmilel buğday anlaşması mucibince. Îngilte-reye satılacak Fransız buğdayının miktarı, Holândaya satılan 10.000 ton buğdaya ilâve edilmiştir.
Italyan ziraat mahsulleri fiyatlarında düşüklük var
★ Roma, t Hususi • — Son on Uç ay içinde. İtalyan ziraat mahsulleri toptan fiyatlarında düşüklük müşahede edilmiştir. Kasım 1948 ayı fiyatlarına nazaran, çeşitli mad-lerin mâruz kaldıkları fiyat düşüklüğü hakkında şu nispetler verilmektedir: Pirinç, yüzde beş, zeytin yağı yüzde on 'ekiz, hayvan mahsulleri yüzde yirmi, mısır yüzde yirmi dört, buğday yüzde otuz, şarap yüzde kırk iki, hayvan yemleri, yüzde 53.
Diğer taraftan, İtalyanın 1949 yılı içindeki ıneyva ve sebze ihracatının, harpten önceki miktarı geçtiği de açıklanmaktadır.
Altın düşmekte devam ediyor
★ Paris. 1 (YÎRSı — Paris bordasında külçe altını düşmeğe devam ederek 565.000 franktan muamele görmüştür. Napol^on altını 4260 frankta sabit kalmıştır.
Batı Almanya otomobil sanayimdeki gelişme
★ Berlin. 1 >Y1RS) — Batı Alnum-yada ocak ayında İmâl edilen halk tipi otomobillerin sayısı 5766 yı bulmuştur Aralık ayında 716 halk tipi otomobili ihraç edilmişken, ocak ayındaki ihracat 1212 ye yükselmiştir.
Programda, turizm propagandasına, sergilere ve turizm meslekleri o-kıılıı ile turizm polisine de büyük e-hemmiyet verilmiştir.
Turizm propagandası için sarfı kararlaştırılan meblâğ 1,9 milyon dolardır. Devlete ait otel ve diğer nıÜ-esseselere 3, hususi teşebbüs tarafından kurulacak veya ıslah edilecek otellere 13 ve nihayet hususi teşebbüslere yapılacak muhtelif yardımlar için de 2,3 milyon dolar tahsis e-dilmiştir.
Maliye Bakanlığı bütçesi
Halkevlerine ayrılan tahsisat gene münakaşalara yol açtı
Ankara 1 (Hususi muhabirimizden>
— Bütçe komisyonu, bugün Maliye Bakanlığı masraf bütçesiyle devlet borçları bütçesini müzakere ve kabul etmiştir. Masraf fasılları arasındaki Halkevleriyle odalarına ayrılan 1 milyon 250 bin liralık yardım kısmı, münakaşalara sebep olmuş. Demokrat Partiden Abidin F’otuoğlu ile Masan Polatkan, bunun kaldırılmasına. Millet Partisinden Ahmet Oğuz da bu fasla '‘Cumhuriyet Halk Partisine yardım” adı verilmesine dair birer ö-nerge vermişlerdir
Bakan, bu mevzuun üzüntü verici bir şekilde her gün münakaşa edildiğini dikkate alan hükümetin Halkevi ve odalarının hükmi şahsiyeti haiz birer kültür nıüessesesi haline sokulması kararında olduğunu, yardımın da bu yıl 750 bin lira azaltıldığını söylemiş ve oya konan önergeler reddedilerek vardım ödeneği aynen kalmıştır
Atalay Akan ve Uç arkadaşı tarafından verilen bir önerge üzerine Harp Malûlleri Birliğine de 15 bin liralık bir yardım tahsis edilmiştir. Doğu kalkınmasına ait tahsisatın kaldırılması için Demokrat milletvekilleri teklifte bulunmuşlar, Cavit Ekin ve Esat Egeli, bilâkis konulan 10 milyon liranın arttırılması ve bu yardımın yapılması milli bir vazıf okluğu üzerinde ısrarla durmuşlardır. Trabzon milletvekili Ali Rıza Işıl, bu yardımın demokratınrın iddia etlikleri gibi asil bir bölgecilik Uadc e.t-miyeceğıni, kendisinin Karadenizli olmasına rağmen Doğunun kalkınmasına milletçe çalışılması lâzım geldiğini söylemiştir
İhsan Tiğrel, yardım miktarının Gelir Vergisinin konuşulması sırasında tesbit olunmasını teklif etmiş ve bu suretle bu fasıl, yarına bırakılmıştır.
Bundan sonra Maliye Bakanı devlet borçları mevzun Üzerinde izahat vererek Avıupada yapılan devalüasyon neticesinde borçların azaldığını söylemiştir. I
Bu kısmın da kabulünden sonra | gelir bütçesine ait rapor okunmuş, fakat maddelerin müzakeıesı yarına bırakılmıştır.
Fırın işçilerinin de günde
8 saat çalışmaları Üsleniyor
Ankara 1 (Hususi muhabirimizden)
— İstanbul Fırın işçileri Sendikası Genel Sekreteri Enver Çitakoğlu. fı-1 rın işçilerinin de günde K saat çalışmaları esasının kabulünü ve tatbikini teınirı etmek üzere Çalışma Bakanlığı nezdlnde teşebbüslere geçmiş bulunmaktadır
Sanayi ve teşviki sanayi kanunu tasarıları hakkında
Ticaret Bakanı sözlü sorulara cevap verdi
Ankara 1 (Husus) muhabirimizdenı — Bugünkü Mecliste İstanbul milletvekili Ali Riza Arının sanayi ve teşviki sanayi, küçük sanatlar, yüksek ekonomi şûrası ve kooperatifler kanunu tasarılarının bugüne kadar Meclise gönderilmemesi sebebi hakkında Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından sözlü sorusu görüşülmüş ve Bakan şu izahatı vermiştir:
— Sanayi kanunu ve teşviki sanayi kanunu tasarıları 1948 yılı ortalarında Büyük Millet Meclisine arzedil-mlştir. Ekonomi komisyonunca mütalâaları alınmak üzere diğer komisyonlara gönderilen sanayi kanunu tasarısının içişleri komisyonunda görüşülmesi sırasında bu tasarının bugünkü ihtiyaçları karşdıyacak yeterlikte olmadığına işaret edilmesi üzerine her iki tasan birleştirilerek ana sanayi kanunu haline konulması dileği ile iktisat komisyonuna iade olunmuştur. Ekonomi komisyonunun da muvafakati ile her iki tasarının bir ana sanayi kanunu halinde birleştirilmesi ve sanayi âleminin bugüne kadar beliren görüş ve ıhtiyaç-lannı da karşılayabilecek bir ihatada olması üzerinde çalışılmaktadır. Bir taraftan Bakanlığımız teşkilâtı içinde gereken hazırlık yapılmakla beraber diğer taraftan İktisat Fakültesi. sanayi birlikleri, Tüccar Derneği ve bir kısım ticaret ve sanayi o-daları gibi mesleki teşekküllerle u-nuiîni murakabe heyetinin, ilgili Bakanlık dairelerinin görüş ve mütalâalarına başvurulmuştur. Aynı zamanda yabancı memleketlerdeki dış kollarımız vasıtasiyle belli başlı sanayi memleketlerinin bu mahiyetteki mevzuatının getirilmesine de teşebbüs o-hınmuştıır.
Hâlen Birleşmiş Milletler teşkilâtının çalışma bürosundan getirdiğimiz bir mütehassısa memleketimizde bu mevzuları incelettirmekteyiz. Mütehassıs, elde bulunan tasarıları da gözden geçirecektir.
Mütehassısın mütalâasını aidi klan sonra da tasarılara son şeklini vere- I ccğiz. Ekonomi genel meclisi Kanun tasarısı tarım ve ticaret komisyonlarından geçmiştir. Hâlen iktisat komisyonu olan ekonomi komisyonundadır. Önümüzdeki hafta komisyon, tasarı üzerinde görüşmelere başlıyacak-tır. Görüşmeler sonunda tasarının günün realite ve ihtiyaçları karşısında en uygun şekli alacağına ve çalışma kabiliyeti olan bir teşekküle vücut verilmek suretiyle umumi iktisadi hayatımıza faydalı olacağına inanıyorum.’
• • ( •
Devlet Örnek ve Üretim Çiftlikleri Umum Müdürlüğü
Ankara I (Hususi muhabirimizden) Devlet Ziraat İşletmeleri Umum Müdürlüğü ile Zirai Kombinalar Reisliği Teşkilâtı birleştirilerek mart ayında Devlet Örnek ve üretim Çiftlikleri Umum Müdürlüğü halinde yeniden organize edilecektir. Tarım Bakanlığı tarafından teşkil edilen bir komisyon yeni idareye devredilecek binalar ve çiftliklerin durumunu teshil etmeğe başlamıştır.
Yeni idarenin umum müdürlüğü için bazı zatların isimleri üzerinde durulmakta ise de henüz kati bir karar verilmiş değildir.
İş Bankasının yeni Ajansı
İzmir. 1 (Hususi muhabirimizden ı İş Bankası, Basmahanede bir ajanstık açmış ve açılma töreni, birçok İş adamlarının huzurlariyle yapılmıştır.
Ekmek fiatleri ucuzluyor
Serbest piyasanın tazyiki karşısında Toprak Mahsulleri Ofisi ekmeklik hububat ve değirmenciler de un fiyatlarında tenzilât yapacaklar
Alâkalılarla yaptığımız temas neticesinde, ekmek fiatlerinin indirilmesi mevzuundaki tetkiklerin niha-yetlendigini Öğrenmiş bulunuyoruz. Elde edilen malûmata göre; Toprak Mahsulleri Ofisince İstanbul değirmencilerine kilosu 31.87 kuruştan verilmekte olan ekmeklik hububatın fi-ati 31 kuruşa indirilecek, diğer taraftan değirmenciler de un satış fiatleri nde çuval başına ayrıca 70-80 kuruş arasında bir indirme yapacaklardır. Bu suretle ucuzlatılan un fiat-lerine göre Belediyece ekmeğe yeni fiat verilecektir. Ancak bu noktada, mezkûr vâkıanın halk yararına hallini temin maksadiyle Belediyece bugüne kadar yapılan ekmek fiat ve tartı Ayarlamalarında gözetilen esasa kısaca teması faydalı gördük
89-91 randımanlı undan ekmek imali kararı 17.7.1949 tarihinde tat-blka konmuş ve 525 gramlık bu ekmeğe 20 kuruş fiat verilmişti. Bu duruma göre, ekmeğin kilosu 38.09 kuruşa geliyordu. Fakat aynı randımanlı undan yapılan ekmeğin vezni io.s.1949 tarihinden itibaren 510 grama indirilmiş ve fiat gene 20 kuruşta bırakılmıştır kİ buna göre ekmeğin kilosu 39.21 kuruşa çıkartılmıştır. Gene aynı randımanlı undan yapılmakta olan ekmek 16.8.1949 tarihinde 605 grama çıkartılmış ve buna 24 kuruş fiat verilmişti ki bu takdirde de ekmeğin kilosu 39.67 kuruşa yükseltilmiş bulunmaktadır.
M. Colomberg, Adanada tetkikler yapıyor
Heyet, Adanadaki kooperatifleri, küçiik sanatları tetkik ederek Hataya geçecek
Adana. ( Hususi muhabirimizden) — Birleşmiş Milletler Çalışma Bürosu Kooperatifler ve Küçük Sanatlar Şefi M. Colomberg, Adanaya gelmiştir. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının misafiri bulunan M. Colonı-berg’e Bakanlık Başkontrolörü Akil Koyuncu ve Ziraat Bankası Kooperatifler Şubesi Müdürü refakat etmektedir. Heyet, Adana ve havalisindeki koopeıatifler ve küçük sanatlar teşekkülleriyle temas ederek, tetkiklerde bulunmaktadır.
Heyet, buradan ayrıldıktan sonra Antep ve Hataya geçecek, oradan da Ege bölgesine dönecektir. Bilâhare Bursa ve İstanbulda da tetkikler yapacak olan M, Colomberg, Anka raya dönüşünde Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına mufassal bir rapor verecektir. M Colombergün raporundan sonra Kooperatifler Kanununun tâdil edileceği söylenmektedir.
Gümrük resminden muaf tutulacak çiftçiliğe ait âletler
Ankara 1 ( Hususi muhabirimizden ı — Hayvanla çekilen küçük pulluklar, tırmık vesaire gibi Aletlerle tavukçuluk ve arıcılıkta kullanılan malzemenin gümrük resminden istisna e-dılmesi hakkında Tekirdağ milletvekili Ziya Eızin Cezaroğlu tarafından yapılan kanun teklifi bugün gümrük ve tekel komisyonunda görüşülmeğe başlanmıştır.
Teklif, komisyonca muvafık karşılanmış olmakla beraber Maliye Bakanlığı temsilcisi, meselenin gümrük varidatında ne ölçüde bir azalmayı intaç edeceğinin tesbltine lüzum göstermiş ve bu sebeple müzakere, bu cihetin tahkiki için tAlik edilmiştir.
Görülüyor kİ, ekmek fiatleri iptidai madde maliyeti sabit kaldığı halde sırf vezin farkı dol ay isiyle Belediyece daima fiatlerın yükseltilmesi yoluna gidilmiştir. Bugün ortada fiat ucuzlatmasını gerektiren niyetler ve kararlar mevcut bulunduğuna göre Belediyemizin de aynı niyete sadık kalarak ekmek fiatlerıni tâyinde halkan menfaatini gözetPıeaini temenni etmek yerinde olur.
Piyasada yaptığımız tetkiklere göre, ekmek fiatlerinin ucuzlatılmasına, alelûmum hububat fiatlerinde başgösteren düşüklük ile bundan bilistifade Karaköy ve Eskişehir gibi yakın merkezlerden İstanbul» külliyetli miktarda un gelmekte olması ve bu rekabet neticesinde İstanbud değirmencilerinin un satış İmkânlarının azalması sebep olmuştur- İstanbul değirmencileri bu durum karşısına Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına ve Toprak Mahsulleri Ofisine başvurarak maliyetin ucuzlatılmasına doğru giden kararın alınmasında önayak olmuşlar ve ancak bu suretle Anadolunun yakın merkezlerinden gelecek rekabete karşı koyabileceklerini beyan etmişlerdir.
Bu hâdise, serbest piyasanın ve rekabet unsurunun daima halkın yararına neticeler doğurduğunun en güzel ve en beliğ misalini teşkil etmektedir.
Milletlerarası ticari hakem heyeti
New-York’ta, milletlerarası ticarî münasebetlerde zuhur eden ihtilâfları halletmek üzere kurulan Hakemler Komitesi, İstanbul Ticaret Odasına yazdığı bir mektupta. Tür-kiyede ticari teamüller ve ticari hakemlik sahasında tatbik edilen esaslar ve prensipler hakkında malûmat istemişti.
Ticaret Odası. Milletlerarası Ticari Hakemlik Komitesine gönderdiği bir raporda, ticari ihtilâflardaki hakemlik mevzularının komitenin tesbit ettiği usullere uygun olduğunu yazmaktadır
Malûm olduğu Üzere memleketimiz Ticaret Odaları ve Ticaret Bor-saları Kanunundaki salâhiyetlere göre. hakem heyetlerinin kararlan, icra dairelerinde infaz edilmektedir. Milletlerarası Ticari Hakemlik Heyetinin verecek olduğu kararların da. her memlekette tatbik edilmesi icap etmektedir. Bunun için de New-York Hakemlik Komitesine iştirak eden memleketlerin, kendi aralann-da anlaşmaları ve bu anlaşmaların tatbiki için de. kanuni müeyyedelere lüzum görülmektedir.
Geçen yıl limanımıza
len ithal malları
Ticaret Odası tarafından yapılan hesaplara göre, 1919 yılında limanımıza 857 ecnebi bandıralı gemi gelmiştir. Ecnebi vapur acentalannın Ticaret Odasına verdikleri manifesto kayıtlarından çıkan neticelerde, 1949 yılında limanımıza 660.128 ton mal geldiği anlaşılmaktadır. Bu miktar malın kıymeti ise, 427.938 lirayı bulmaktadır.
1948 yılında Umanımıza 691 ecnebi bandıralı gemi ile 508.720 ton mal gelmişti. Aradaki farka göre, 1943 yılına nispetle, geçen sene limanımıza .151.409 ton fazla mal gelmiştir.
f;/ll/1950 Çarşamb
Borsalarda Vaziyet
Devlet Tahvilleri
İstanbul
Bugün
Adana Ticaret Borsası
Şirket Tahvilleri
Adana
Er» yu kan
Pa ınuk Pamuk Pamuk Pamuk
geçiren tiftik piya-bir devreye girmiş, tiftiklerin fiatleri piyasasına pelince,
(Jzurn çtsKirdvKsK (\o.U incir A Berisi No. 8...
B serlaı No. 108 Ak/ıln l. ...... Akala ti. ...... Akala III .........
yerli ..........
Borsada çekirdeksiz kuru üzüm, durgun Vaziyetini muhafaza etmektedir İncir piyasasındaki sağlamlık devam ediyor. Dış taleplere muvazi olarak borsacın birinci kalite Ahulu pamuklan aranmaktadır. Pamukyağı piyasasında sakinlik hâkimdir. Pamuk çekirdeği üzerine alıcının gösterdiği iatek karşısında satıcı çekingen davranmıştır. Piyasa canlıdır.
İstanbul Borsası
Akulu
Akala 11.
Akala 1LX.
Yerli ....
Borsada yalnız ikinci akala üzerine mahfdüt mimarda iş olmuştur .
Ticaret Borsacında yağlı tohumlara karşı istekler, eski hararetini muhafaza etmektedir. Ayçiçeği tohumu, susam fiatleri, ilerleme kaydetmiştir. Dokuma ham maddeleri grupunda, birkaç günden beri sakin bir devre sacı tekrar haraıetli muhtelif kalitedeki yükselmiştir. Fındık dün takasa tâbi oları fındık partilerine karşı istekler devam etmiştir.
Esham ve Tahvilât Borsacında devlet tahvilleri üzerine mahdut miktarda İş olmuştur. Altın piyasası kararsızlık içindedir. Ortada alıcı yoktur.
Eskişehir Ticaret Borsası
(*) Gunundo Borsada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerle
İzmir Ticaret Borsası
Türk lirası .....
Dolar
Sterling ........
Frensiz Frangı.
Buğday yumuşak Buğday sert .......
ı öterim^ ıDO Dolar Açılış Kapanış
7.90.50 282.52 980.25 »4.03 5.60 54.12.20 73.68.40 014,126 0.01.876 9.78.90 7.9ı 282.52 180 25 H.03 o.60 51.12.20 73-68.40 0.11 128 0.01.876 9 73.90
100 Fr Frangı... 100 tsvlçre Fr.... IÛ0 Öelç Fr. 100 İsveç Kr iuo Florin 100 Liret
100 Drnhnu ..... 100 Escoudos ,,
Altınlar
KUlçr terli ûr. Külçe Dcgunsa, Cumhuriyet ... Resaı Bugün E’aki kur
Lira Lira
6.12 6.18 12 20 41.50 40.70 40.10 r3.70 15.40 42.50 41.5m 6.12 6.18 12 30 14.50 10.70 m W 53.75 15 50 42.60 41.7C
İlomlt
Gulden
Ingiliz
Frannız kok.... NapolCon fil... İsviçre
New-Yıırk* *tu ; onsu : 5 35
Gümüş, Plâtin
Gümüş Gr Platin En uşağı En yukarı
10.- ıı.-
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
tkramlveli (nhvhloı Kapanış (•)
•&0 l W33 Ergani 22.50 23.50
I93h ıkrarnivvü 21.- 21.-
^5 Milli Müdafaa 1 20.6) 22 -
^5 1911 Demiryolu IV ... 102.50 102 25
%5 in n Demiryolu V ...,y 1049 ıkramiyell niftcrleri 117 00 118. (Hj
%4 1/7 97.35 98.-
1114 i Demiryolu VI U7.- 97.-
Kalkınma t. ............ 08.— 97.75
%6 ınır 11 98.— 07.90
• f uı 97.80 97.90
1948 istikrazı 1. 97.85 08.—
1918 11 97.85 98.-
%7 1934 Slvas-Erzurum L 21.20 22.-
%7 1934 .. u-vn. 20.40 20.75
%7 1941 Demiryolu ı 20.1lü 40.90
%7 1941 ıı 22 15 21.60
(To7 1941 İ3EL 20.85 21.-
Tc7 Milli Müdafaa 1 21.15 21.—
%7 .. n 21 75 21.65
•• .. UI 21 90 22.-
%7 • • • V • e ■ w 20.95 20.90
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 108.50 107.-
»• »» «« c. — —
M M *60 57.80 58.-
„ „ MUrnes, Senet. 67.00 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası 120.— 128.—
Türldye îş Bankası 25.10 25.30
Türk Ticaret B&nkfe» 5.— 5.-
Aralan Çimento 17 — 17.—
Sark Değirmencilik ......... 23.25 23.50
Milli Reasürans 16,25
Ecnebi Tahviller
Munr Kredi fonalvo 1903 I 172. ..................... «OH 152.
MEMLEKET T i C A F
Istanbu1 Ticaret Borsası 1
Bugün Eski Kapanış
11 ’lhulail .
RuCd.ıv Yumuşak (Ofisin 31.35 31.35
Buğday (Sert) 30 2ü 31.-
Arpu Biralık • 27.—
Arım Yemlik idhkmc) 25.20 24 20
Mısıı (Beyazı çuvalı — 20.—
Kasıılya Tombul (çuvallı) *- 35.—
Fasulye Çal» «eri (dökme) — 36 —
Kuşyaml „ ... .... 43 —
Mercimek Kırmızı ıç çuval 36 —
Mercimek yeşil (Sivas) ... — 56.—
Nnhul nnlllrcl 22.10 22.—
lııfilı tahııııılıır ı
Ayçiçeği tohumu 36.20 36.20
(Çelen tohumu 41.30 44.—
Kendlrtohumıı —
Susam (Bandırma) 86.20 86.— ev ar
Yor fıstığı kabuklu 75.—
Kıırıı .Meyvtılur:
Fındık (kabuklu sivri) .... — 68.—
Fındık (tç tombul) 165.— 160.—
Ceviz (iuıbuklu) •— 42.—
Ceviz (îç nntürel) 150.— 150—
Dukuıııu llıırn Maddeleri:
Tiftik (ana mal) 290.— 285—
Tiftik (Nnthrel) 330.— 300—
Yapak Trakya (Kırkım).... -• 210.—
linin deriler:
Şiftir salamura (yaşı kilosu — 115—
Keçi tuzlu kuru kilosu ... — 216—
Koyun hava kurusu kilosu — İıİ,—
Mo/.bahn «ıftır yaş kilosu. 113.—
Nebatı Yağlar:
Zeytinyağı (Ekstra Ekstra) 260.— 260—
Susam yağı (Rafine) (tonel 220.— 220.—
Ayçiçeği iRrıflne terekell» 175,— 175—
,rı idili vn(*ı 180—
Pıt mul( Pn mu l( Pamuk Pamuk Pamukyağı (rafine) Pamuk çeklrdoûl
• New-York Bors ası
Dün Eski kur
I4ııt(f»y (Buşell=8ent;
Seri Kış mahsulü No. 2 263.- 262. -
Kırmızı . . No. 234.5 233.-
■hıniük MİddliıiK (Libresl=Sent)
Mart 61.36 30.93
Mayıs 31.35 30.90
30.83 30.53
Skim 28.94 28.62
liftik (Cibresi—Sent)
Teks&s No. ı. 58-60 38- 6U
Fındık (LlbresksSent)
Kabuklu Yeril İri 23.- 23.-
.. .. orta >2.5 22. ö
Lovant İç İthal rnulı 37.-
Ekstra İri İç malı 39-40 W-40
Kıırıı linini (Llbroal=Sent)
Thompson çekirdeksiz seçme U.5-12 U.5-12
Keton tohumu (Buşell=Dolar) •>
Minneapolls 3.00-3.99 8.90-3.99
Kalay (Llbreni=Sent) 75.— 77.75-78
Lovha«teneke f 100 libre dolar) 7.30 7.50
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterl1n) ...
Bomba v 43.— (53.-
Kalkütu 62.— 62.-
Yer fıstıftı Hindistan 63.- 61.5
Bradford Piyasası
Tiftik îyl mal (Libresl=Penl) ... 34.-
Sıra malı „ —
Yün Anadolu — 19.50
m Trakya ,, *
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarı=Tallan> ....
Ashmounî Kına eyaflı F/O Karnak Uzun dKAÖl
Sayfa 4
Y E N t İSTANBUL
2 Şubat 1950
V
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
İngiliz Muhafazakârları seçim
beyannamelerini neşretti
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği ile sıkı işbirliği ve Amerika ile beraber komünizme karşı mücadele
Londra, (TPS) — İngiliz Muhafazakârları 23 şubatla yapılacak umumi seçimlere mahsus programlarını neşrettiler. Muhafazakârlar, “Büyük Brltanyanm, iktisadi istikbalini yeniden kazanmasını ve İngiliz vatandaşlarını noksansız bir şahsi hürriyetle teşebbüs kudretine yeniden kavuşturmayı,, programlarının başına almışlardır.
İktisadi meseleler:
Dolar açığını kapatmak, ham ve gıda maddeleri istihsalini arttırmak, dolar memleketlerine daha fazla ihracat yapmak, Amerikan ve İngiliz sermaye envestismanlarını teşvik etmek Üzere İmparatorluk membalarını takviye çarelerini aramak ve Britanya Milletler Camiasına dahil hükümetler arasında borçların ve bilhassa Büyük Brltanyanm Mısır vs Hindistan müdafaası için yüklendiği harp borçlarının kati olarak tasfiyesini temin etmek gayesiyle bir İmparatorluk İktisadi Konferansı toplanacaktır
Eğer İstihsal, maliyeti düşürmekle beraber, arttırılabilecek olursa, sterling sahasının yeniden tesisinde, Büyük Brltanyanm hissesi daha büyük olacaktır. “Gayret, fikr-i icat ve tasarruf, ancak vergileri indirmekle teş vik olunabilir.,,
Gelir vergisi, fazla istihsal e-denleri ürkütmiyecek şekilde ıslah edilecek ve ticari teşebbüs, kifayeti arttıran vergi değişiklikleri ile teşvik edilecektir.
Vergi seviyesini indirebilmek ve enflâsyonu hafifletmek için hükümet m aş rafları kısılacak ve İsrafa nihayet verilecektir.
Muhafazakâr Parti, her aileye ve ferde lüzumlu olan gıda maddelerini kâfi miktarda temin ettikten sonra, gıda maddelerinin tevzie tâbi tutulmasına nihayet verecektir.
Demir ve çelik sanayiinin devletleştirilmesi hakkındaki kanun kaldırılacak, kara yolları nakliyatı mümkün olduğu kadar hususi teşebbüse devredilecek, sitil havacılıkta serbest teşebbüse yer verilecek, kö-
Dünyanın merakla beklediği İııgilir. seçimleri bu ayın 28 Ünde yapılacaktır.
Okuyucularımıza bir hizmet olmak üzere, İngiliz partilerinin bugünkü durumlarını, kâh kendi ağızlarından ve kâh tarafsız kaynaklardan toplanmış olmak Üzere, hn sütunlarda neşredeceğiz. Bugün, Muhafazakâr Partinin seçim beyannamesini veriyoruz.
fiyat usulüne piyasada yer-hakkı tanına*
mür ve demiryolları idareleri yeniden teşkilâtlandırılarak ademi mer-kezileştirilecektir.
Ziraatte himayeli devam edilecektir. İç li müstahsile rüçhon
cak, sebze ve meyve zlraati himaye edilecektir. Küçük toprak sahiplerine, toprak satın almak fırsatı verilecek, ziraatte devletçiliğe ve devlet ziraatlne yer verllmlyccektlr.
Sosyal dâvalar;
Muhafazakâr Parti, istihsali ve umumi disiplini muhafaza için işsizlik yaratılması İcap ettiğine dair, kendisine atfedilen nokta! nazarı, şiddetle reddetmektedir. Muhafazakâr politikanın en mühim gayelerinden birisi, kütle halinde işsizliğe mâni olmaktır. Parti, işçi haklarını koruyacak tedbirleri alacaktır.
“Sosyal emniyeti, sağlam esaslara dayamak azmindeyiz. Temin e-deceğimiz seviyenin dununa kimse düşmiyecek ve herkes bu seviyenin üstüne çıkmaya teşvik edilecektir. Sosyal yardımları kısmak niyetinde bulunduğumuz hakkındaki telkinler yalandır,,,
Mesken politikası:
Her aileyi mümkün mertebe çabuk müstakil mesken sahibi kılmayı gaye edinen Muhafazakâr Parti, müstakillen inşaat yapmak istivenlere imkân verecek ve bina büyüklüğünü tahdit etmekle beraber, inşaatı serbest bırakacaktır. Mesken buhranı devam ettikçe, kira kontrolü kaldı-rılmıyacaktır,
Sağlık ve sosyal .vnrdıın: Muhafazakârlar, sağlık servisini devam ettirmeyi ve ıslah etmeyi taahhüt etmektedirler. Hastahaneler-de yatak adedi arttırılacak ve hastabakıcıların durumu ıslah edilecektir.
Dış politika:
Beyannamenin, dış politikaya ait parçasında, Muhafazakâr Parti, Sovyet yumruğu altında ezilen devletlere, tamamen kaybolmuş nazariyle baktığını ilân etmektedir.
Birleşmiş Milletler esası dahilinde hakka dayanan bir hürriyet rejimi kurmak için, Büyük Brltanyanm Batı Birliği ve Amerika 11c daha sıkı bir işbirliği yapması lâzımdır. Britanya İmparatorluğu ile Milletler Câmiasınm refahına yarar her türlü faaliyet fiilen desteklenecektir. Hindistan, Pakistan ve Şeytânla yeni teessüs den münasebetlerin İnkişafı için, elden gelen yapılacaktır.
“Fransa ve diğer dost devletlerle elele, Avrupada daha kuvvetli bir birlik yaratılmasına gayret edeceğiz. Avrupa, Asya veya başka yerlerde, bütün milletlerin, gizli veya açık komünist tehlikelerine mukavemet edebilmeleri için, Birleşik Devletlerle kardeşçe işbirliği yapmak, başlıca gayemizdir.,,
Millî müdafaa:
“Birleşmiş Milletler otoritesine meydan okundukça,, mecburi askerlik hizmetinden vazgeçilemiyecektir. Ancak, bu husustaki masraflar, muharebe kifayeti düşmeden de rilebılır.
Anayasa ve iç politika:
Muhafazakârlar, îngilterenin,
mokratik müesseselerini eski avenelerine irca edecekler ve partiler üstündeki meşru mevkiine getireceklerdir. Anayasa meselesinde kat’I anlaşmaya varmak ve Lordlar Kamarasında, münhasıran veraset yolu ite mevki almak uaulünü kaldırmakla ıslahat yapmak İçin bütün partilerin iştirakiyle büyük bir konferans toplanacaktır.
indi*
Mde-
miı«Mmw4iıiı«ıtıwtııttfiımHWiıwrtftiHt'iı*
Genç Hindistan Cumhuriyeti, Dokunulmazları azat ediyor
60 milyon insan, tarihin hiçbir devrinde eşine rastlanmıyan bir esaretten, hiç değilse nazari olarak kurtuluyor
Yazan: Pierre LORMEL
devrinde eşine rast-
HtNDÎSTAN’da evvelce kabul edilen Kast sistemi, Dokunulmazlar adındaki sınıfın meydana çıkmasına sebep olmuştu, şimdi. Dokunulmazlığın ortadan kaldırılması ile belki 60 milyon insan tarihin hiç bir
lanmayan bir esaretten nazari olarak kurtulup hürriyetlerine kavuşmuş oluyorlar.
Bundan böyle, eski Dokunulmaz; çöpçülükten, lâğımcılıktan başka bir iş görebilecek, çocuklarım mektebe gönderebilecek, bir sinemaya veya mabede girebilecektir. Gölgesi, vatandaşlarının yemeği üzerine düşerse o yemek kirlenmiş sayılmayacaktır. Artık köyün kuyusundan su içmek imkânını elde edebilecektir.
Gandi'nin eseri:
Bir nevi ihtilâl olarak vasıflandı-rabilecegimiz dokunulmazlığın kaldırılması hâdisesinde Mahatma Gan-di’nin tesiri Aşikârdır. Gandi, Dokunulmazların haklarını müdafaa etmeyi kendine vazife edinmiş, hattâ onları “Allahın Milleti,, şeklinde isimlendirmişti. Her ne kadar en-tellektüel Hintliler, Gandi’nin müsavat esasına dayanan fikrini benimsemişlerse de, batıl itikadlara inanan cahil halk tabakaslyle imtiyaz sahibi bazı gruplar dini esasları ileri sürerek Gandlye itiraz dı.
Kast sistemi çok eski sahiptir. Hindistan’ın en
kitabı Rigveda’ya göre Brahma ilâhı beyninden Brahman papazlarım, o-muzundan Kşatriyas adiyle anılan muharipleri, kalçaJanndan tüccar ve çiftçi sınıfı olan Valshas’ları. larından da hizmetçi sınıfına Sudra'ları yaratmıştır.
Bu dört Kast zamanla yeni
lara ayrılmıştı. Herkes ebeveyninin Kast’ına mensup olup başka Kast'tan birisiyle evlenemezdi. riayet etmeyenlere yet ağırdı. Suçlu indirilirdi.
Hükmetmek için
Fakat paryalar bu Kastlardan hiç birine dahil değildiler. Bütün Hintlilerin nefret ettikleri paryalar Sud-ra’ların büe tenezzül etmedikleri işlerle uğraşmaya mecbur kalırlardı. Kelimenin tam mûnasiyle “dokunul-mez„ idiler. Yani, kazara paryalara çarpan Hindular hemen yıkanmaya ve elbiselerini temizlemeye mecbur durlar.
Bir rivayete göre, dokunulmazlık başlangıçta bir ceza mahiyetinde imiş. İşlediği suçlar yüzünden bütün Kast'lardan atılan Dokunulmazın çocukları da Dokunulmaz kalmaya mecbur tutulmuşlar. Zamanla bu gi-
bir insanlar çoğalmışlar ve üremişler, nihayet 60 milyonluk muazzam bir kütle teşkil etmişler.
Fakat bu mevzu ile uğraşan bazı âlimlere göre, Dokunulmazlığın başlangıcı tamamiyle başka bir mahiyet taşımaktadır. Bu son nazariyeye göre Orta Asyadan gelen uzun boylu ve sarışın Aryenler, Hindistan gibi kalabalık bir memlekette ırklarını muhafaza edebilmek için Kast sistemini İcat etmişlerdir.
Kast sistemi ve onun neticesi meydana çıkan Dokunulmazlık, Hindis-
tanı fethedenler, bu arada lngıllzler tarafından muhafaza edilmek istenmiştir. Çünkü Hint milleti sınıflara ayrılırsa bu sınıfları birbirine düşürmek ve böylece milli birliğinin rulmanını önlemek daha kolay çaktı.
ku-ola-
ar-
ediyorlar-
bir tarihe eski dini
Her ne kadar Dokunulmazlık tık mevcut değilse de köylülere bu fikri kabul ettirmek zamana mütevakkıftır. Nüfusunun yüzde 92,5 u o-kuma yazma bilmiyen Hindistanda bu gibi yenilikler derhal tatbikat sahasına intikal edemiyor.
Şimdi biraz evvelki uğultu yerine kulu bir sükût! Herkes heyecan içinde, nız Ursül Halam sakin, kulağıma:
— Ortadaki büyük, sarışın melek, fısıldıyor. Cebrail olsa gerek. Vaktiyle
kor-Yal-
ayak-giren
sınıf-
Bu kaideye verilen ceza ga-bir aşağı Kast a
ayırmalı:
diye bizim5 mahallenin mağazalarından birinde küçük bir heykelini görmüştüm ve...
— Sus. hala, borusunu öttürüyor, bak.
Kısa bir boru ses» duyuluyor. Sonra, panayırlarda, cambazhane kapılarındaki çığırtkanlar gibi büyük bir kâğıdı açarak, devâsâ bir hoparlörden çıktığı sanılan parlak ve tannan bir sesle şu ilânı okumaya başlıyor :
İLÂN
“Bâlâdan verilen emirle, kıyamet günü ilân edilmiştir,,
“Bü* aydanberi, borular öterek, kıdem sı-rariyle, beşeriyetin başlangıcından bugüne kadar uykuya yatmış olan milletler kaldırılıyor.
“Bugün sizin sıranız geldi.
Beyler! Hanımlar! Dirilenlere sükûn tavsiye ederiz.
“Herkesin huzuruna çıkarak hasenat ve seyylatından hesap vereceği Mahkeme-i Küb-râ “Şeref Vadisi,, nde kurulmuş bulunuyor.
“Daha şimdiden orada, İlk muhakemeleri yapılacak olanlar toplanmıştır. Vadiye giden yolların kalabalıktan tıkanmasına mâni olmak için, sevkiyat sıra İle yapılacak ve her ay ancak otuz biner kişilik kafileler halinde hareket edilecektir.
“Bu sebepten, Paris mıntakasında diri* bir müddet burada tutularak şu karar*
lenlerin gayrimuayyen ikametleri göz önünde lara varılmıştır:
“Gayri menkullerin
müteaddit defa intikalleri düşünülerek ve her türlü hukuk ihtilâflarının önüne geçmek için herkese birer İkametgâh vesikası verilecektir.
hayatın avdetine lntizaren halkın İaşesini temin ede-
“Pariste tabii “Melekler İdaresi,, çektir.
“Bugün şehir
içi ve şehir dışı kabristanlarında uyandınlanlann sayıları pek fazla olduğundan muhterem dirilenlerden,. enıir verilmedikçe Per Laşez’den ayrılmamaları katiyen rica olunur.
Tarih görüşleri
soka
Sizin l|LnW
ıodvll-operet'ten iki »ah no.
Tiyatro kronikleri
Osmanlı imparatorluğunda binicilik
Lâhanacılar - Bamyacılar
Yazan: Ali Canip YÖNTEM
u iki tâbir, bugün bize garip görünebilir; fakat OsmanlI tarihinde mühim ıstılah! mânaları vardır kİ bu kısa yazımızda anlatmak İstiyoruz:
Yıldırım Bayezid. Timurlenge esir düşerek İmparatorluk büyük bir tehlikeye düştükten sonra tahta geçen Çelebi Sultan Mehmet, Ankara muharebesinden alınan derslerden istifadeye koyuldu. Ve her şeyden önce binicilik talimlerine ehemmiyet verilmek lüzumunu anladı. Kendisi Merzifonda bulunurken oğlu İkinci Sultan Muradı (yani Fatihin babasını) A-masyaya memur etti. Bir taraftan kendisi, bir taraftan şehzadesi mahalli süvariler yetiştirmeğe başladılar. Anadolunun zaten asker oğlu asker olan gençleri az zaman içinde blrblriyle müsabaka eder derecelerde mükemmel binici oluyorlardı. Merzifonaa çok büyük lûhana. Amasyada da pek makbul bamya yetişirdi; hâlâ da öyledir ya... Baba oğul hazırladıkları süvari kuvvetleriyle karşılıklı bir manevra yapmağı düşündüler. Şimdi nasıl meselâ «kırmızı kuvvetler), ı mavi kuvvetler) gibi tâbirler kullanılıyorsa padişahın tensibiyle Merzifonlulaı a ı Lâhanacı* lar), AmasyalIlara (Bamyacılar) unvanı v« nldi. İki askeri daireden ikişer yüz Türk dilâverı Merzifon-la Amasya arasındaki (Sulu Ova) da karşılaştılar. İşte Osmanlı İmparatorluğunda (Cündi) denilen binicilerin pirleri bu kahramanlardır,
Lâhanacı ve Bamyacı tâbirleri sonra da devam etmiştir, tstan-bıılda meraklı gençler bu jki fırkadan birini seçer, şöhret kazanmış bir adamı kendisine usta e-dinerek, tâlime başlardı. Topkapı ve Beşiktaş sarayları civarındaki meydanlarda ata binerek dolu dizgin binbir maharetle koşu yapanlar. karşılıklı cirit oynıyanlar, kargı kullananlar, ok atanlar, kılıçla dolaşanlar görülürdü. Bir buçuk arşın boyunda, üç parmak kalınlığında (demirli) tâbir edilen bir sopayı günde beşer, onar defadan başlıvarak her gün iki yüz kere toprağa saplamak icap ederdi. Bu egzersizi yapan gençlerin gitgide kolları, bazlıları sertleşir, onlar için kılıç, kargı, ok, tüfek kullanmak eve bu âletlerle hedefe is&bet ettirmek, yıldırım gibi koşan alların üstünde binbir hüner göstermek müşkül olmazdı o zaman ustasının, izniyle millikten çıkanlar (keskim (mahir binici) olurlardı.
Mükâfat kazanmak mânasına (öndü! almak) bir tâbirdi ki ona mazhar olanlar halk tarafından parmakla gösterilirdi, öyle cirit-eller, lobohçılsr vardı ki ellerindeki harp âletlerini minare yüksekliğinden Hşırırlardı. Keskin biniciler arasında kılıçla beş, on. hattâ otuz kat ıslatılmış kar keçelerini bir vuruşta ikiye ayıran babayiğitler çoktu
İşte tace-vanl
66
Muammer Karara O-peret Grupu, yakın bir tarihte memleket dışı büyük bir turneye çıkıyor
1 M
4
• f *
Bu usulün eski faydası görül-kadar uzasa Os-asker eksiimez-
Binici yetiştirmek, saraya ve hükümdara mahsus değildi. Ana-doluda ı Dirlik) sahipleri yani hâs zeamet ve timara malik olanlar kendi sahalarında asker yetiştirirlerdi. Bahsimizin bu cephesi de mühimdir. Kısacık izah cdoliın: Dirlik, geçim ışı demekti. OsmanlI saltanatında arazı halkındı. Fakat arazi hâsılatının onda biri bu (Dirlik sahipleri inindi. Üçe ayrılan (dirlik iten hâslar, padişaha, sultan ve şehzadelerle vüzeraya, beylerbeylerine ve mlrllivalara mahsustu. Bu hâslar memuriyetlerle kaimdi. Muharebe olunca hâs sahibi kaç yüz bin akçe hâs varsa ona göre tam teçhizi! asker götürmeğe mecburdu. Meselâ on yük akçe hâsı olan bir beylerbeyi iki yüz silâhlı ile yollanmak kanun İktizası idi. Ekseriya bu paşalar, bir kaç miali fazla cebeli yani silâhlı çıkarırdı kİ bunlara (kapısı mükemmel) denirdi. Ötekiler de yani zeamet ve tlmar sahipleri de tahsisatlarına göre asker yetiştirmeğe ve muharebe olunca bunlarla orduya katılmağa mecburdular. Bir tlmar ve zeamet mahlûl olunca ölenin vuruşmağa muktedir çocuğuna verilirdi, devirlerde binbir müştür: Harp ne manii ordusunda
dİ. Çünkü mahlûl olan bir timara hemen on İstekli çıkardı. Timar sahipleri, yurtlarının muhafızı hükmünde idi. Ahali bunları büyük tanır, eşkıya türeyemezdi. Türese bile bunlar ahali vasıtasiyle derhal tepelenildi. Tlmar babadan oğula kalacağı için dirlik içindeki arazinin nı&mur olması menfaatleri İktizası idi. Ahaliye tohum tedarik ederler, boş toprak bırakmazlardı. Tlmar sahipleri ve çocukları küçük yaştan itibaren ata binmek, silâh kullanmak ve bunlarda maharet göstermek mecburiyetinde idiler. İşte bu sebeple bilhassa zeamet ve timar sahipleri güzel beygir yetiştirmeğe, memleketlerinin her tarafını imara, kendi menfaatleri İcabı olarak da çalışırlardı. Bu güzel usul on altıncı asırdan itibaren yavaş yavaş bozulmağa başladı. Tarih. Kanuni devrinde çeşnigir başılıktan beylerbeyliğe çıkan Köse Huarev Paşayı rüşvetle dirlik verici olarak gösterir, özdemir oğlu Osman Paşa, kahraman bir vezir olmakla beraber dirlik mahlûllerinl kendi mensuplarına verdirmekle usulün bozulmasına sebep olanlar arasına katılmıştır. Gitgide iş büsbütün Çiğrından çıkmış, meşhur Rüstem Paşanın saraya mahsus hâsları (mültezim ilere vermeğe başlaması usulü, ötekilere yani tâ Umarlara kadar sirayet etmiş, (İltizamı neticesinde çiftçileri zulüm ve memleketi bakımsızlık perişan etmiştir. Muhtelit tarih kitapları a-rasında meselâ Manaurizade Mustafa Paşanın (Netâyic-ül Vukuatlı ile (Koçi B»»y risalesi) bize bu faciaları tafsil eder.
MUAMMER Kuraca Opereti, bir hususi sahne, yani devlet veya belediyeden yardım görmeyen bir tiyatro heyeti için mühim bir muvaffakiyet gösterdi. “Sizin Sokak,, İsmi ile temsil etmekte olduğu şarkılı, danslı vodvilin ellinci defa oynanışı münasebetiyle şehrin duvarlarını ilânlarla kapladı. Hakikatte. şu satırlar çıktığı gün» oyunun yetmişinci gecesine varmış bulunuyoruz ve tiyatro âleminde ender bir hâdise olarak, belki yüzüncü temsile de erişeceğiz. Filhakika, evvelki akşam, kar fırtınası ve tipi içinde tiyatroya gittiğimiz zaman, salonu dolu gördük. Seyirciler arasında, İstanbul Vali ve Belediye Reisi de bulunuyordu. Temsilin muhtelif parçaları, halk tarafından alkışlanıp tekrar ettiriliyordu.
punda, Güzin ve Toto baeta g*llrler. Daha ilk sahneye çıktında ne tü-yük bir kabiliyete sahip olduğunu gördüğümüz Güzin, ne yazık ki, “Sizin Sokak,, da rol almı# değildir. Bu itibarla bir taraltan yüî,. i”i! temsilini göımek temennisinde bulunurken, diğer taraftan GUzlni başka eserde rol alır ümidiyle, eserin bir an evvel bitmesini bile istiyoruz
Toto, kapıcı kadın rolünde öyle bir tip yarattı ki, uzun zamar hatıralardan fiillnemiyecektir.
Otomobilleie televizyon konulacak mı ?
Londra — Geçenlerde Ingilterede açılan bir sergide teşhir olunan otomobillerden birine televizyon konulmuş olduğu görülmüştü. Cihaz, ön oturma yerlerinin arasına yerleştirilmiş ve yalnız arkada »turanlar tarafından seyredilebılmıştir. Sergiyi ziyaret edenler bu yenilikle çok
alâkadar olmuşlardır. Fıkat, henüz tecrübe devresinde bulunulmaktadır. Otomobilde televizyon bulunması, keyfiyetinin polis takibatında, aranan hırsız veya katilin, yola çıkmış olan memurlara eşkâlini göstermek suretiyle, çok faydalı olacağı düşünülmektedir.
Muammer Karaca’nın muvaffakiyet sırlarından biri, herhangi bir e-serin temsilinde gösterdiği seyyall-yet, zemin ve zamana uygun, günün hâdiselerinden mülhem, mizah hududunu aşmayan kelime oyun lan Vn hareketlerle esas mevzua çeşni vermesinde, bunu seyircilere bir nevi ikramiye halinde tattırmasındadır. Bu bakımdan sanatkârı, öz ve hakiki mânasiyle tulûatçıların başına geçirebiliriz, öz ve hakiki mânasiy-le dedik, zira, alelûmum tulûatçılar malûm bir hıkım tekerlemeleri, ustalarından öğrendikleri tarzda devam ettire dururlar, pek azı. kendilerinden bir şey katabilir. Muammer Karaca öyle değildir. O, geçenlerde ölen büyük Fransız sanatkârı Dul-lin’in anladığı, tatbik ettiği ve bir mektep haline getirdiği tulûatçıhk tarzında yürümektedir. Vftkna, bu tarz, sahnede, bir tek sanatkârın an-layışlyle tatbik edilemezse de, Muammer Kaıaca. bunu kendi İmkân ve kabiliyeti nisbetlnde, belki de insiyaki ohırak icra etmektedir. Etrafındaki sanatkârlar, kendisini bu sahada takip ettikleri takdirde elbet daha esaslı temsiller görürüz. Muammer Karaca’nın yanında erkekler arasında en kabiliyetli unsur “Hafız., dır. Mehmet Ali, sanat hayalı bizimkinden çok ileri memleketlerde yetişmiş bulunsaydı, sayılı şöhretler arasına girerdi. Karakter ve kompozisyon artisti olarak cidden usta olan bu aktörün, zaman zaman. zoraki taklitlerde harcanmasını doğru bulmuyoruz.
Kadınlar arasında, Karaca tru*
“Sizin Sokak,, ın ilk temsillerinde görüp beğendiğimiz İffi’yi hu sefer sahneye fazla hâkim, gördük. Bun-dan kasdimız şudur: Bir artistin sahnede, evinde oynar kadar rahat olması güzel bir şeydir, amma Mr ev sahibi misafirleri bulunduğunu unutacak kadar lâkayt olmamak İrap eder. Tiyatronun misafirleri de seyircilerdir, seyirciler, misafirler gibi ezbere sözlerden ve jestlerden rannr-sız olurlar. Artist, olgunluk ile alışkanlık arasındaki farkı kavradıjh gün muvaffakiyetin anahtarını eline almış bulunur. Nitekim Musir Karaca, bu anahtara sahiptir. Bir ,r arkadaşları onu bu yolda takıp etmelidir.
• •
★
Muammer Karaca, mart ayı nihayetinde, büyük bir turneye çıkıyor İlk merhale Atina, sonra Kıbrıs nihayet Ankara.
IH
vr
i
ı
• *
r
Muammer Karaca’nın AUng hati şimdiden bir sanat he mahiyetini iktisap etmiştir nistanda türkçe konuşanlıuın sının, TUrkiyede ruınca hı1 daha yüksek bulunduğunu, tanın İstanbul Başkonaoln yordu. Nerede kaldı ki. » ı Karaca’nın temsil ettiği ese. ’ .iki memleketin sahnelerinde
addıt defa verilmiş mevzulArdnn alınıp kolayca anlaşılacak şekilde tertip edilmiştir. Turnenin bir ba* a cepheden dikkate değer oluşu. «rn zamanlarda muhtelif vesilelerle »e sırf anlaşamamazlık yüzünden ortaya çıkan soğukluğu izale etmek İh-tbnalidir. Şayet Muammer Karaca, futbol ve politika sahalarında beliren yabani otlara, tiyatro sahnesin» de çiçek açtırabllirse, sanatın milletler arasında en kuvvetli bağ olduğunu bir kere daha göstermiş o-lacaktır. — fa.
Paris mektubu:
YAZAN : CAMİ
KIYAMET GUNU
t.
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
“Duyduk, duymadık demeyin. Duyanlar duymayanlara söylesin!,,
Melek sözlerini henüz bitirmişti ki, biraz ilerimizde, üstüne altın harflerle “Jako-Levl ailesi,, yazılı zengin bir makberenln önünde toplanmış cemaat arasından bir sea yükselerek
kılı
na:
okumaya başladı*
Ne buyuk şeref hıristiyanim Isada benim umudum aşkını Yalnız odir benim daya nak im Hırlstiyanim.. hıristiyanlm Borulu melek sert bir sesle: — Susunuz, diye haykırdı, kendinizi kahvede mi sandınız?
Mahcup olan adam sustu, ailesi efradı-
gar-
— Ne olur olmaz, meleklere hoş görünürüz, diye yaptım!
Dediğini duydum
Kabristanda, ilk dakikalarda duyulan heras havası, yerini şimdi bir nevi neşeye bırakmıştı.
Birbirlerini bulduklarına memnun olan, fakat mucizenin vukuuna henüz tamamiyle ınanamıyan karı kocalar, anneler, çocuklar, İhtiyarlar sevinç gözyaşları içinde kucaklaşıyorlardı. Bir mezardan ötekine, seslenenler oluyordu:
— Hey! Hey! Düpon’lar!
— Hey.,, Perake ailesi...
Ve garip bir mükAleme başlıyordu:
— Yine buluştuk... Sizde ne vaı ne yok? Bayan Menü nasıllar?
— Sormayın., dirilir dirilmez beni öyle bir haşladı ki, âdeta kabir azabı diyeceğim geliyor.
Bir ihtiyar homurdanıyordu:
— Aman bu güneş.. Bilseydim, yanıma şemsiyemi de koymalarını vasiyet ederdim.
Bir ses duyuluyor.
— Vay sen misin Saturnen.. Doğrusu gördüğüme memnun oldum. Düşünüyorum da, hani seni karımla yakalamıştım., Darılmadın ya koca herif!
— Ne münasebet yahu! Zaten kabahat bende idi. insan en iyi dostuna karşı böyle çirkin bir şeyi nasıl yapar?
— Emin ol, ne de olsa arkadaşlık. Seni öteki dünyaya yollayışıma pişman olmuştum». Nerede kaldı ki, birkaç ay sonra, karım, si-per-i saika satan bir herifle kaçıp gittiydi. Kendisi, ötede beride, birkaç defa gözüme ilişti amma, şimdi elime bir geçirirsem, dünyanın kaç bucak olduğunu gösteririm, şıllığa!
Jako-Levl makberesl tarafından kulağıma şu sözler geliyor:
— E.. Daha yavaş uyandıramazlar mıydı bu uğursuz oğlu uğursuz melekler! Masrafa yazık oldu.. Bak, ne kapı kalmış, ne duvar,. Her tarafı
Halam hem hazin. du:;
— Ne Anıerlkaya
denizlere gömüldüler. Yoksa burada hep buluşur, kucaklaşırdık. Lâkin zararı yok, her halde “Şefaat Vâdlsl,, nde görüşeceğiz. Seni böyle büyümüş görünce şaşıracaklar.. Pek küçükken bırakmışlardı..
— Öyle halacığım ya. Fakat bizim buralarda bir akrabamız olacak. Maısel, berber Marsel? Yeğenimiz... Kaba, geveze bir Mar-
altüst etmişler.
da, kabristanda cereyan eden bu hem gülünç manzaralara bakıyor*
talihsizlik, dedi, ananla baban giderken yolda gemileri battı da
Hani ya. meşhur lâf-Marsel amma,
bize doğru yine de ta-
sonra,
Marsel’in
ni
ci
Fransada ressamların durumu
sıkılmasın evlât» ilk karım bu* Ne kadar kıskançtı bilirsin. Be-görllnce belâ çıkarır.
sllyalı...
— Evet. Olabilir. Halhalde bildiğim bir şey varsa İlk karısı buraya gömüldü.
— A... Bir daha mı evlendi?
— Evet.. Fakat ben öldüğüm zaman Marsel sağdı. Sonra o da buraya mı gömüldü, bilmiyorum..
— Bak, bak hala... tır, iti an.... işte yeğen
geliyor. Epey ihtiyarlamış nıdını.
îlk kucaklaşmalardan endişeli olduğunu farkettlm:
— Aziz yeğen, dedim, bir şeye canınız mı sıkılıyor?
— Nasıl rada medfun.
başkaslyle
Halam gülümsüyordu:
— Doğru, dedi, o öldükten sonra ikln-defa evlenmiştin.
— Bir tüne olsa neyse, o da öldü, eh, ben
de malûm a.,.. Ne de olsa eski toprak... Tek başına âhir ömrüme kadar oturacak değilim ya, üçüncü defa bir daha evlendim. Bilseydim bugün böyle olacağını.. Ne yapacağız şimdi?
Halam gülmeden kınlıyor:
— Vah zavallı yeğen vah, üç karı ile nasıl baş edeceksin ?
— öyle. Hem üçü de kaplan gibi kıskanç şeyler. Biraz evvel, uzaktan Filomeni gördüm. Bir numaralı zevceni. Birisini arar gibi etrafına bakınıp duruyordu. Herhalde ben olacağım. Beni-Fellslte ile, yani üç numaralı zevcemle, görmesin diye, kûcağnnı. biraz sıvıştım.
— Peki, iki
— Şimdilik
Monmartr kabristanında. Amma gider miyim hiç? Hoş, neredeyse o da çıkagelir. Vay canına be!..Bütün başıma iş açtı! yatıyorduk.
Bu esnada.
1900 de Paris Beynelmilel Sergisi münasebetiyle inşa edilmiş olan İki sergi sarayı, Grand Palais ile Petit Palais binaları resim sergilerine tahsis edildiği halde, son senelerde daha çok teknik ve ticari sergiler için kullanılmaktadır. Son olarak Büyük Sarayda yapılan Çocuk Sergisinin de büyük çocuk eşyası ve oyuncak mağazalarına bir ilân ve reklâm vasıtası olmaktan kurtulamamış olması, Fransız matbuatında şikâyetlere yol açmıştı. Bütün bu ticari faaliyet asıl sanat sergilerine engel olmaktadır. Bu sebepten sayısı 10 bini bulan Fransa ressamları, sanat münakaşalarını bir tarafa bırakarak, Büyük Sarayı işgal etmeye karar vermişle! ve bu kararlarını devlet makamlarına bildirmişlerdir
Bu sebepten ressam birlikleri, nisandan temmuza kadaı ne pahasına olursa olsun, Büyük Sarayı füz.uî iş* gaJ altına almağa ve Pariste bulunar bütün ressamların eserlerini göstermeye karar vermişler ve yanatta bulunmuşlardır;
orada m» be-
ona gelip sîzlere ba-sonra döneceğimi söyliyerek
numaralısı nerede? korkulacak bir şey yok. O
bu evlenmeler, dirilir dirilmez Şunun şurasında rahat rahat
elli yaşlarında, siyah elbiseler giyinmiş bir adam yanımıza yaklaşarak eğildi ve sordu:
— Berber Bay Marsel ile mi müşerref oluyorum ?
— Devamı var —
ıı ere-: kİ
“İcabında tavanlara, yerleri ye okusa olsun resim koyacağı bütün ekollere, bütün ressamlars hakları verilmiş olsun. Hükümet bı kararımıza karşı gelecek olursa, kuvvete başvurmaya hazırız. Bizce ser» gl binalarında sanat eserleri teşhir etmek Fransa için son model patateî kcsnıe makineleri göstermekten daha mühim ve şereflidir.,,
Görüyorsunuz ki. beynelmilel öl* çüde sanatseven bir memleket olarak geçinen Fransada da resim ve ressamın geçimi meselesi pek parlak bü durumda değildir.
A. N.
2 Şubat 1050
Y E N t t S T A N B U L
Sayfa 5
HİKÂYE
Taipan’ın hayali
Yazan: W. Somerset Maugbam
a H
aipan, no doroce ehommiyot-II bir şahsiyot olduğunu oa-yet iyi biliyordu. Çin’deki en mühim Ingiliz tlcarot şirketinin
bir şube müdürü idi. Taipan, 30 sene evvel Çin’e gelişini, ufak bir momur olarak işe başlayışını ve çalışkanlığı İle açıkgözlüğü sayesinde bugünkü mevkıino erişişini hatırlı-yarak hafifçe gülümsedi.
Artık onun, Inglltore’de hiçbir ahpabı kalmamıştı. Kızkardeşlori, yeğenleri, kendi muhitlerinden insanlarla evlenmişlerdi; Taipzn bundan sonra onlara uyamazdı Mamafih bayramlarda kâh güzol bir İpekli kumaş, kâh da bir sandık çay yollamak suretiyle, onlara kar şı olan vazifesini fazlasiyle yapı yordu. Hodbin bir insan değildi
annesi yaşadığı müddetçe ona aylık tahsis etmeği de ihmal etmemişti. Taipan, işindon çekilmesi zamanı gelince Ingiltereye dönmek niyetinde değildi. Bu şekilde hareket edenlerin birçoğu sonradan pişman olmuştu. O, Şanghay’ın yarış mahalline yakın bir ev kiralamak ve orada, Ömrünün geri kalan kısmını at yarışlarında bahse girmekle, golf ve briç oynamakla geçirmek istiyordu.
O gün Taipan, Hongkong ve Şanghay bankasının tertip ettiği bir ziyafette bulunduktan sonra yaya olarak evine dönüyordu. Belki koltuğuna oturmak istıyeceğl düşüncesiyle kullleri, birkaç adım gerisinde yürüyorlardı. Fakat Taipan bacaklarını biraz hareket ettirmek niyetindeydi. Oldukça ağır olduğundan ata da binemiyordu: bu yüzden epeydir hareketsiz kalmıştı. Taipan’ın birkaç yarış atı da vardı. Yazıhanesindeki memurlardan biri iyi bir cokey olduğundan, Taipan’ın yarışlar için büyük ü-mitleri vardı. Yalnız başka birinin, bilhassa rakibi ihtiyar Higgins’in, cokeyini kandırmamasına dikkat etmeliydi. Taipan, zehrin en mükemmel ahırına sahip olmakla ö-vünüyordu.
Taipan, mezarlığın hizasına gelince bir an durakladı. Bu arazinin değerini düşünmeden, mezarlığın önünden geçemezdi. Vaktiyle şehir mezarlıkları müdürlüğü tarafından Ölüleri başka yere taşımak ve burada inşaat yapmak için kendi-sino edilen teklifi reddetmişti.
Taipan mezarlığa girdi. Mezarlar bakımlı, aralarındaki yollar da gayet muntazam ve temizdi. Mezar taşlarının üzerindeki isimleri okumağa başladı, önündeki mezarda üç -kişi yatıyordu; bunlar 1908 tayfununda batan “Mary Baxter” gemisinin kaptan ve tayfalarıydı. Biraz ötede de Boxer isyanı esnasında öldürülen iki misyoner ile karılarının mezarları vardı. Derken hemen önünde bir haç gördü. Bu mezar, fazla içki içmekten 25 yaşında ölen Edward Mulock’a aitti. Taipan, Mulock gibi birçok gençler tanımıştı. Bunlar Çin’e gelip elleri biraz para görünce, fena arkadaşların sözüne kapılarak kendilerini içkiye veriyorlardı. Hepsi de cninde
set-
diye
dahi
sonunda bu sefih hayata dayana-mıyarak Öbür dünyayı boyluyorlar* dı. Kendi kendine:
— Şimdiye kadar hic kimse beni aptal yerine koyamadı, diye mırıldandı.
Yürümeğe devam ediyordu. Birdenbiro, çukur kazan iki kuli İle karşılaştı. Şaşırmıştı. Son zamanlarda civar mahallelerde kimr.enin olduğu duyulmamıştı. Yüksek le kulilere:
— Bu mezar kimin İçin? sordu.
Kuliler, Taipan’ın yüzüne
bakmadan İşlerine devam ettiler. Derin çukurun içine çömeimlşler, kazdıkları toprak yığınlarını çukurun dışına fırlatıyorlardı. Taipan, uzun zamandan beri Çin’de oturmasına rağmon, bir tek kelime çince bilmiyordu. Bu yüzden, kulilerle anlaşamadılar. Taipan. hasta olan Bayan Broom'un ölmüş olduğuna İhtimal verdi. Fakat hayır; olamazdı... Bunu şimdiye kadar duyması icap ederdi, hem de kulilerin kazmakta oldukları mezar bir çocuk için pek büyüktü. Taipan, mezarlıktan geçtiğine geçeceğine pişman oldu...
Yazıhanesine gelir gelmez muavini Petors'i çağırdı. Ona, civarda birinin öldüğünü bilip bilmediğini sordu. Fakat Poters’in hiçbir şeyden haberi yoktu- Bunun üzerine Taipan, Çinli memurlardan birini çağırarak, ona, mezarlığa gidip vaziyeti oradaki kültlerden öğrenmesini emretti. Biraz sonra dönen memur. mezarlıkta kimseyi bulamadığını bildirince kızdı. Bu sefer kendi uşağını karşısına çağırdı. Fakat uşağın da hiçbir ölüm vakasından haberi yoktu. Taipan memnun oldu:
— Benim şeyin vuku biliyordum,
ölen yoksa ne diye o kuliler mezar kazıyorlardı ?..
Bu suali cevaplandırmak için, u-şağını mezarlık bekçisine yolladı. Bir müddet sonra uşak ile mezarlık bekçisi Taipan’ın karşısına geldiler. Bekçiye:
— ölen olmadığı halde neden bir mezar kazdırdınız? diye sordu.
Bekçi, yüzünde şaşkın bir ifade ile, cevap verdi:
— Yeni bir mezarın kazıldığından haberim yok,
Uşak da, bütün mezarlığı gezdiğini, fakat yeni bir mezar görmediğini söyliyerek bekçiyi destekledi. Taipan;
— Nasıl olur? Mezarı ben, kendi gözlerimle gördüm, diye bağıra* cak olduysa da kendini tuttu.
Bekçi gittikten sonra uşağına içki getirmesini emretti, Tor İçinde kalan yüzünü sildi. Kadehi dudaklarına götürürken elleri titriyordu. Herkes ne derse desin, o. mezarı gördüğüno dair yemin do edebilirdi. Mamefih, uşağın söylediği doğruysa hayal görmüş olacaktı. Biraz sonra yerinden kalkarak, âza olduğu kulüpteki doktora kendini muayene ettirmeye gitti.
Kulüpteki dostları briç oynamakla ve içki içmekle meşguldüler. Söyledikleri sözler, yaptıkları hareketler o gün de her zamankinin aynı idi. Canı sıkıldığından burada da fazla duramamıştı.
Bizzat mezarlığa gidip mezarın orada olup olmadığını tahkik etmek istiyordu, İnsan iki kere de aynı hayali göremezdi ya... Fakat Taipan mezarlığa vardığında, bekçinin, evine gitmiş olduğunu öğ-rondl. Bunun üzerine bitkin bir halde koltuğuna çökerek kufilerine kendisini, eve götürmelerini İşaret etti.
Uşağı, akşam yemeği için efendisini giydirmego gelince onu perişan bir vaziyette buldu. Her ne-kadar akşam yemoği için giyinmek istemediyse de 20 yıldır riayet ettiği bu kaideyi bozmamak için gay-rot gösterdi. Yemekte bir şişe şampanya içtikten sonra biraz Kendino gelir gibi oldu. Daha sonra yatağına yatarak derin dı.
Uykudan ansızın yasında boş mezarı mustü. Alnında ter Taipan. dışarıda ı dolaştığını duydu. Perişan insanlarla dolu şehir sokaklarını hatır-layınca içi urperdi. Şeytan ve ejderha şekilleriyle süslü mabet duvarları gözlerinin ününde canlandı. Birdenbiro Çin’den nefret ettiğini hissetti.
— Allahım, ne olur şimdi In-olsaydım, diye inledi.
da memleketine dönmek Öloceği varsa bile. In-ölmeği tercih ediyordu, arasına gömülmok
bir uykuya dal*
ııyanıvordi. Rü* ve kolileri gör-taneleri biriken geco bekçisinin
haberim olmadan bir-bulamıyacagını zaten diye mırıldandı. Ama
SANAT HAREKETLERİ
1 ■ 1
negi orkestrası refakatinde Brahma ve Çaykovski’nin konsertlannı çalacaktır.
i
1
İda Haendel geliyor
Meşhur kadın keman virtüözü Ida Haendel 6 şubat tarihinde bir resital ve 9 şubatta da Fılârmoni Derneği orkestrası refakatinde bir konser vermek üzere şehrimize gelecektir.
1923 yılında Varşovada dünyaya gelen Ida. henüz dört yaşında iken kemana başlamış ve on yaşında iken Varşova konservatuarında altın madalya kazanmıştır. Amerika. İngiltere, Fransa, Belçika, Holânda gibi bir çok memleketlerde çeşitli konserler veren sanatkâr, İstanhuldaki resitalinde bizlere Bach, Brahms, Wien-tviesky, Bartock ve Dvorak’tan seçilmiş parçalar dinlenecek, 9 şubat tarihli konserinde ise Filârmonı Der-
Hicri 1950 Rumi 1
R Ahir ŞUBAT K. eanl
14 2 20
1869 Perşembe 1365
Vakit
Vutatl
Ezanı
Modem Türk Müziği Festivali
Yunus Emre oratoryo bestekârı Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey ve Necil Kâzım Aksesin iştirakiyle 16 şubatta şehrimizde bir modern Türk müziği festivali tertip edilmiştir. Bu festivalde adı geçen sanatkârlar, orkestra ile kendi eserlerini dir.
Memleketimizin çisinin iştirakiyle bu toplantı, sanat
nn alâka uyandırmıştır.
İcra cttirtecekler-
beş büyük beste» vücude getirilen muhitimizde de-
giltere’de
Artık o istiyordu, gılterede
Yabancıların düşüncesi onu harap ediyordu. O. Ingiliz toprağına gömülmek arzusundaydı: gündüzün gördüğü mo-zara girmek düşüncesi onu hasta ediyordu.
Yatağından kalktı ve şirketin u-mum müdürüne bir mektup yazdı. Bunda âmirine hasta olduğunu ve derhal memleketine dönmok istediğini bildiriyordu. Sabahleyin bu mektubu, onun katılaşmış elinden güçlükle kurtarabildiler. Hareketsiz vucudü yazı masası ile sandalyenin arasına kaymıştı...
Çeviren. .Meral Gat»pıraJı
Cambazhane filmlerine rağbet artıyor
New-York — Hâlen Hollytvood’da, ten fazla cambazhane filmi çevril-
4
m ektedir; film prodüktörleri bu tarz filmlerin fazlalığından endişe duymağa başlamışlardır. Her şirket, filmi diğerinden evvel bitirip piyasaya sürmek İçin, birbiriyle yarış etmektedir
Cecil B. de Mille, “Dünyanın en Muhteşem Sirki” adlı, 4 milyon dolara nıalolacak, hakikaten muhteşem bir renkli süper film çevirmektedir. Filmin istikbalinin parlak olacağı tahmin edilmektedir. En kuvvetli rakip “Cambazhane Geliyor” adlı filmi çevirmekte olan David O. Selznlck’tlr.
Güneş Öğle İkindi Akşam Yataı lniflAk
7 09
12.28 15.10 17 27
J9.00
5.30
1.44
7.03
9.41 12.00
1 34 12.05
Atatürk İnkılâp MUzezM Fer-embeden maada her gün 10-12 vo 14-17.
Topkııpı Sıtaryı: Pazartehi-Çnr-şambu - Cumartesi 6oat 13.30-17 Telf. (21090ı.
Ayııaofyjı: Pazartesi - Sah-Çar-şamba - Perşembe - Cıuna «aat 10-10; Curnartraı - Pazar «nat 13-16. Telf. (21750),
Arkeoloji : Çarşamba, Cuma Pazar günleri 13 ten 16 ya kader.
Eski Şark Eserleri bııbesi: Çarşamba. Cuma, Pazar 10 (lan 12 ye kadar. Telf. (21682).
Türk ve Ulâm Eserleri* Sah.
Perjcmbc, Pazar »tuıt 18.30-16.30 l>Mİnıubahçe Deniz Mtlzesl: mnrtesl «aat 13-17.
Te)f (81284/.
Belediye Müzesi: varı Perşembeden gün 10-12 ve 14-17.
Tevfik Fikret A^lyarı Müzesi: Bebek. Pcrşcmbetlcn maada her fün 10-12 ve 14-17.
İzmir:
Arkeoloji 5IQZe»l (3324) Her gün 9-12. 13,30-17. Cumartesi: 14-17 çıktır
Pauır
Cu-9-lh.
Atatürk maada
Bul-hor
a-
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara İzmir İzmir 222?
14998
60536
91 2251 5055
Boyunlu 14641 Kadıköy 60872
İstanbul 2-1222 Üjıküdar (KMH5
Ankara (X). İzmir 2222. K. yaka 5055
ile Mickoy Rooney
Sinema âleminin iki ayrılmaz çifti olan “Words and Music” adlı
Judy filmin
Garland bir sahnesinde.
1950 senesi
İçinde bazı sevdiğimiz artistleri bulabileceğimiz Hollywood’un 1950 senesi filmleri
o
r’
★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★ Yıldızlar konuşuyor ★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★
İnsanın tâlih vo mukadderatı üzerinde yıldızların büyük bir rol oynamakta olduğunu iddia edenler vo buna İnananlar çoktur. Bu tolâkki ve bilgiye göre her insan muayyen bir yıldız altında doğar, dünyaya geldiği yerde ve anda başı üstünde bulunan bu yıldızın bütün hayatı boyunca derin tesirleri altında bulunur. Bir kimsenin kendi yıldızına göre bir haftalık, iki haftalık, bir aylık veya bütün ömrü için mukadderatını tâyin ve tesbit etmeğe, oroskopunu yapmak, eski tabirle, “zaiçosini tanzim etmek” denir.
Gazetemiz karilerine muayyen zamanlarda bu hizmeti yapacaktır. Doğduğunuz ayı ilk sütunda arayınız, aşağıdaki işaretlere bakınız, onların ifade ettiği mânayı altta bulacaktınız. Yıldızınızın söylediği umumi hüküm son sütundadır.
(
1949 «eneri Amerikan ilimciliği için her bakımdan verimli olmuştu. Kaliteleri yüksek olan bir çok film çevrilmişti. Fakat 1950 nln bu bakımdan daha verimli olacağı tahmin edilmektedir.
1950 senesinde şöhret kazanacakları tahmin edilen filmlere bir göz-atalım. 1949 senesi Venedik birinci mükâfatını kazanan Joseph Cotten, Hal VVainsÜn “Septembrr,. ıEylül) adlı filminin kahramanı olacak. Eylül, bir mühendisle (Joseph Cotten) piyanist (Joan Fontaineı ın hikâyesidir. Denize düşerek kaybolan bir transatlantik uçağının ölen mürettebatı arasında yanlışlıkla isimlerinin ilân edildiğine şahit olan bu iki İnsan tesadüfün kendilerine hazırladığı bu hâdiseden faydalanarak geçmişlerini unutup beraber yaşamaya karar verirler. Fakat mazileri galebe çalar. Fransızların büyük artisti Françoise Rosay filmde Joan Fon-talne’in piyano hocası rolündedir.
Heyecanlı filmlere gelince: Holly-M'ood’un polis filmleri kahramanı o-lan Alan Ladd. “U. S. Mail,, adlı filmde yine rol aldı. Filmin mevzuu Amerikanın en eski dedektif mü-essesesi olan Posta Teftiş servisinin olmuş vakalarından alınmıştır.
Daha hafif filmler arasında Frank Capra’nm rejisörlüğünü yaptığı ve Bing Crosby’nin de baş rolünü oynadığı “Riding High„ var. Sevimli Bop Hope ile güzel Lucille Bali, Georges Marshall’ın rejisörlüğünü yaptığı “Fancy Pants”ı çevirmekle meşgulken, dört sene evvel beyaz perdeden tamamen çekilmeye karar vermiş olan Fred Astaire yeni partö-neri Betty Hutton’la Blue Skies güzel bir film çeviriyor. Halbuki dans arkadaşı Ginger Rogers,
matlk bir film olan “Storm Çenter,, (fırtına merkezi) inde rol aldı.
Fakat senenin en mühim yeniliklerinden biri, çok istidatlı “yeni in-grid Bergnıan., lâkabiyle anılan güzel Italyan artisti Valentlna Corte-za’nın Spencer Tracy ile çevirdiği “Malaya,, filmidir.
Cecil B. de Mille’lri son filmi “Samson Dalila,, da Hedy Larnarr Dalila ıolündedlr, “Sony Rong Nunıber,, filminde pek şâhâne olan Baıbara Stan'vyck, VVenıle Coreyle, Robert Siotmak'ın idaresi altında “Therma Gordon”u çevirdi. Joan Gra\vford’da Burt Lancaster’în “kurban,,! olacak..
“Johny Belinda,, adlı filmiyle senesi Venedik Oscar’ını alan 'Vynıan, Ter.nessee WiUiams’ın hur piyesinden filme alınan Glasse Menagerie” filminde Douglas’ın partöneri olacak.
Judy Garland ile Mickey Rooney’i tekrar beraber görebileceğiz, “VVords and Music” adlı son filmleri. beraber çevirdikleri filmlerin hepsinden güzel.
Tabiatiyle. bütün smda bir de Tarzan adlı filmde Johnny
partöneri. 50 tane maymun
Garry Cooper’in “Bellah., film çevirmesi pek muhtemeldir. James Warner’in romanından alınan bu filmde Amerikalıların yerlilerle olan dahilî harbi ele alınmıştır.
1950 senesinin ileride ehemmiyet kesbedecegini zannettiğimiz filmlerini kısaca gördük, hâlen tasan ünde olan birkaç filmi de hesaba tarsak, önümüzdeki senenin pek rimll bir devre olacağını tahmin mek şimdiden mümkün.
1948 Jane mçş-“The
Kirk
bu filmler aıa-var. “Esir Kız,, VVeismullerTn olacak, adlı bir
Sevir (Boğa)
20 Nisan -
20 Mayıs
İkizler
21 Mayıs •
20 Haziran
Arnlan
2 Temmuz 22 Ağustos
Akrep
23 Ekim
21 Kasım
Seratan (Yengeç) 21 Haziran 21 Temmuz
Cedi (Yaban keçisi) 23 Aralık * 10 Ocak
Mizan
23 Eylül -
22 Ekim
Hamel (Koç)
21 Mart •
19 Nisan
SÜnbÜle
23 Ağustos •
22 Eylül
Kavs (Yay)
22 Kasım •
22 Aralık
Hut (Balık)
19 Şubat •
20 Mart
Doğdurunuz tarihe göre yıldızınız.
Dellv (Saka)
20 Ocak *
18 Şubat
M ^4 O 3 2 Mektupl o o s s s s
O O // «>
• * o O
o o o •
ü o © u
ü o o
o o // o
'O' o 8 y o
O ü O ☆
o o o ö
l° o o D & o
O' o ö
o O ü Ö
Her işinizde büyük muvaffakiyetler var.
Pek yakında bir yol yapacak ve iyi şeylerle karşılaşacaksınız.
Htç bir fevkaladelik yok. fakat gelecek aylar İçin İyi havadisler var.
Ocak 31e kadar.
Bu ay zarfında memnun e-dlcl bir çok şeylerle karşıla-9&cak»ınız
Bu on boş günü çok İyi geçireceksiniz. Yakında bir seyahat yapmak ihtimaliniz var. ___________________________
Sıkıntılı bir haber alacaksınız Fakat, akıllı birinin nasihatiyle her şey yoluna girecek.
Parada ve aşkta şansınız var... Ne talihli İnsansımı U
yf&k bir sıkıntınız var, fakat işinizdeki muvaffakiyetle onu çabuk unutacakenız.
Pek yakında, hoş sürprizler* lc karşılaşacaksınız.
Sıkıntılı bir seyahat gdzükü* yor, Fakat bu. sevilmenize ve sevmenize mâni olamıya-cak.
Fona bir haber alacaksınız Maamahlf neşenizi kaybet-mlyecekslniz.
Birine büyük bir aşk ilham edeceksiniz. Piyangoda ufak bir miktar para kazanacaksınız.
adlı esld dra-
- San»
= Sıkıntı
- Umlı 0 - Hiç fevkalâdelik yok s Müşkülât
Sürpriz Değişiklik - Muvaffakiyet
Küçük sinema haberleri
ha-ka-ve-et-
Ezolî dans eşi olan Gingor Rogors’le Fred Astaire
Joan Fontaine’hı düşünceleri: Joan Fontalne Myrna Loy’un kocasından ayrılması üzerine “Kadın sinema artistleri mütemadiyen kocalarından ayrılmak mecburiyetinde kalıyorlar. Ayrılmak isteyenler de hep erkekler. Hakları da yok değil. Zira bir artistle yaşamak hakikaten güç bir şey: Saat 6 da kalkarlar, bütün gün evden uzak yaşar, akşamları da ancak 7 de dönerler, o kadar yorulurlar ki, konuşmağa mecalleri kalmaz. Şüp. hesiz erkekler bu hale tahammül edemezler.”
Tarzan filmlerindeki maymun Çıta: Rejisör Sol Lesser yeni tarzan filmini Afrikanın cenubunda çevirmeğe karar verdi. Fakat Tarzan filmleri serisinin meşhur şempanzesi yolculuğa çıkmayacak.
Gayet iyi terbiye edilmiş, kıymetli bir maymun olan Çıta, rejisörün dediğine bakılırsa pek çabuk soğuk alıyormuş. Yabancı memleketlerin çoğuna dışarıdan hayvan sokmak yasak olduğundan •’Çıta’ nın mürebbisi Al AJitonuçi Afrikaya giderek oradaki may* nıunlardar birini terbiye edecek> tir.
★ 4,5 milyar kişi bu filmleri kasaa* lık odalarda seyreder.
Rlta Hayuorth hakkında rivayetler: ”New-York Herald Tribune’ün bildirdiğine göre, şubat ayının sonunda Rlta Hayvvorth’un Holly-wood’a döneceği çok muhtemeldir. Hem de gelir gelmez Columbia radyo servisi ile, dramatik radyo yiyeslerinde oynamak üzere kontrat imzalayacakmış, Demek ki, Amerika Rita’ya Ali Han’ın altınları kadar para verebilecek.
Olivia de Havilland: 2 sene zarfında yalnız iki film çerirmiş olan Olivia de Havilland Hollywood’da istirahat ediyor. Sinema âleminin bu kıymetli yıldızı artık sıhhati yüzünden pek az film çevirebilecekmiş. Son filmi olan “The Hei-resse”i yeni bitirdiğinden bir hayli yorgundur.
Hedy Lamarr’ın yüzünden: Geçen hatta küçük bir şehir olan Leonda 18 ile 20 yaşında olan iki kardeş tgnacio ve Manuel Vargas Hedy Lamarr’ın nWhite Cargo” füminl seyrettikten sonra, artist hakkında münakaşaya dalmışlar. îgna-cioı “Doğrusu kadın bir doğruluk sembolü” der. Manuel det “Pek faziletli” diye cevap verir. Bıçak* Lar çıkar diye kavgaya tutuşurla», tkisi de geçen hafta Leon hasta* hanesinde Ölürler,
10.10
11.—
14.80
z
(42157) Tebeşir
(10409) Kayseri
Tiyatrosu.
ÖPERE*
OEHİK IHATKOLAKİ!
Saat 20.30 da.
DRAM KISMİ:
Dairesi.
KOMEDİ KISMI
Gülleri.
14.30 da Çocuk
M Ü AMM EK KAKACA
Tî: 20,30 da (Sizin Sokak).
YEM SES OPERETİ: 20.15 te Dubara.
TAKSİM BELEDİYE PAVYON! : PariMll Şantör. Roso Avril.
ANKAKA flY ATHOLAHI: 8hhI 20 de.
OPERA: Koylu Numunu (1 perde). Palyaço (2 perde). Çarşamba, Curnu den.
Bi l t KTE aor Geldi»
KÜÇÜKTE
Scapin'ln
ve Pazar 2 opera bir-
(10370-40) Bir Komi-
(11169) AntlgOD ve
Dolapları.
İZMİR
bEJlİK -rtlAlIKKH (2364) Hls-«nl Şayia
III YOGLl ( IIIK11
AKIN (8O71B) 1 — Canavar To-
humu. 2 — Cesur Kız,
ALKAZAU (12592) 1 — Ekspres
Cinayeti, 2 — ölüm Seferi.
AK (44894) Yanlış Numara.
ATLAS 110885) Şeytanın Kudreti. İPEK (44269) intikam
ÇİÇEK l - Gizli Emir. 2 — Kıskanç Kadın (renkli).
ELIIAMKA (13595ı Kristof Ko-lornb
İNCİ («W5> Tııl.-n
SARAY|
Tel: 41650
Nu»iih llupvıınl Kolırrt Preston (Renkli)
LALE U3596) Br.] i arhınklı Ca-
navar.
SVATPARK (88143) Nchlr-
lur KıralIçesL 2 — Unutulmaz Şarkı.
M E L E K
Aşk Oyunları (Renkli) (Barciay’a of Brodu zy) Fred AMnlr - Gingor KngerM Tel; lOMS
Kalbler. 2 — Vatan Kabı a inanı
YELDEGİRAfENt: 1. Kahveci
Güzeli. — 2. Aysel Bataklı Damın Kızı.
ÜSKÜDAR CİHETİ
HÂLE (60062) 1 — Altın Küpeler. 2 — Beyaz İnci.*
SUNAR Monte Krieto ve Monte Krlstonun intikamı — Cani kaçıyor.
s t’M ER (12851) Dell Gönül
SARK (10880) Aslnnlarirı dövüşü. .SIK (13726) 1. — Monte Krl.Monun intikamı. 2 — Eicepre* Gangsterleri.
TAKSİM (13191) Çete.
TAN (80749) 1 - Ruhlar Alemi.
2 — Moıfern Venüa.
( NAL (40800) 1 — Gece Akını 2 — Dcbfell Haıınn Sinemacılar Kıralı.
YENİ (MŞ137) j — Kıhçlnnn Göl-gcalnde. 2 — Btıffalc Şarkısı.
YILDIZ (42847) Fedailer Kalesi İSİANBt I ı IH ETİ
ALEMDAR (2M(D 1 Vahşi intikam, 2 — Mücrim Gönüller.
AZAK (23514) 1 — Yolan. 2 —
Düşkünler.
( EM BEKLİ I AŞ (22513) Fedailer Kalcal.
FERAH: ı - Karım z — Bay* raktt Can Feda
ii\lk (21004) Gardiyanın Oftu (Türlıçrh
ISTANIM L (22367) I — Solma ile B«’hna. 2 — Aı Hıramlar),
Kİ > M EL 17191)4 i I şih'Io A-nKar 2 - Kör (Arap filmi)
MAR.MAHV (28860) Fvdailor Kalesi
.MİLLİ (22962) ı — Vahşi Inıika n. 2 — Mücrim Gönüller.
TI KAN (22127) I — Yalan. 2 — Şehftler Kalesi.
YENİ (Bakırköy 16-126) - — Ol-mlyen Aşk. 2 — Çam Sakızı Po-IIh Hnfiyesi.
KADIKÖY VİHEIİ
OPERA (00821) 1 — Kara Şeytan. 2 - Ateş Çemberi.
RE) YA (60682.1 X
Yalnız. Gidon lor. Kanııtlardnn Türbo
Gönülden Sesler.
; Solura Do
ANKAKA
AN KAKA (23432) Srıınbn Kıralı (renkli).
B( YfK (15031) Damgalı Doktor. ( EBEC i: Yalnız Gidenler.
PARK (11131) Kanatlardan Türbo ( yerli).
8VMER (11072) Tunçların Gdlge-fflndo.
ILI S (22291)
SVS (14071)
(yerli ı.
YENİ (11010)
(rAR GAZİNOM
Espaım revüsü
İZMİR
El li AMKA: Ihhra? Kurbanları. LALE: 1 - Fü ipin lor Aslanı.
2 — Tekrar Edilen Şahne. TAN: 1 Filizinler Aslanı, 2 —
Tekrar Hklllcn Sahne.
TAV 1 A HE: Utiiii.il Fcdııkûrian YENİ! Zehirli Şüphe.
KARŞIYAKA CİHEI I 8t M ER: Suzanın Aıjhilıırı - Havai Yolu
IsKLiılnıl: Büyük j, S. Bach İH.DO İnce «az ıFerahnak 18.15 İstanbul: Ney MUZ enerleri. — 20.8(1
Tanburla Ha/ ortorlc-21 15
fievon
‘•YENİ LSTANIIİL,, Un lııiKÜn İçin tavsiye dilci programlar : Dahilde:
Suat: 11.40
orkestra enerleri;
Silil No. 3 Re majör —
Ankara: faali). -tioloları.
Ankara:
ri. Mesut C» mil. - 21 15 İstanbul; Fası) heyeti konseri.
Hariçte:
11.30 Londra: BBC Senfoni or-kostraiıü Brahıno 2 nel senfoni. — 22.15 Londra : “Phllhar-mania., orkestratn konaer). 1-dnre adan: Constant Laınbcrt.
Şarkı ve türküler. — Ankara; İnce ant (Fcrah-fıiMİıi. — im. 15 İstanbul: soloları. Çalan: Haşan E-— 10.20 Ankara: Yurttan 19 15 tatanhul: Şarkı 20.35 Ankara: Çalan:
20 50 An-
— 21.13
Tl RK MÜZİĞİ:
Saat: R.OO Ankara: Türküler (PL). — 12.30 Ankara: Şarkılar. — 13.15 İstanbul: Karışık şarkı vo türküler (PL). — 18.00 İstanbul :
18.00 nak Ney rtnç.
evNİer. vo türküler.
Tanburln aag cacrlcr). Mesut Cemil Tel, — kara; Halk türküleri.
İstanbul: Fasıl heyeti konseri.
KLAsfK BATİ mCZİĞİ:
Saat: 8.30 Ankara: Mozart, O-bunlı kuvnrtctl ve Uvertürler (PL). — 11.30 Londra; Normun Del Mor İdaresinde BBC senfoni orkestranı: Brahıns 2 nel senfoni. 14.40 latunhul: Büyük orkestra eserleri: J. S. Bach Süit Nn. 3 Re Majör. Çalan: .Bııslı oda (irkesinıaı. — 10.48 Ankara: MC. Dnımkl ı Jn-H ,^m(»ni (PL». — 7L0H Ankara Müzikseverin saati. — 22.15 Londra: “Phllnrmonia,, orkCH-(inm konseri, İdare eden: Cons-tunt l>arnberl.
II %FİF ân ut: çalar Plilin
tir parçalar. — k.ia Ada lıla rdn n melodiler Ilım Londra: Geraldo sindim haili pnıçnlnr 11.30 Londra: .îohıı Thorpo ida-
reHİnd»' Rournt orkestrasından hııfil parçalar. — 18.15 Ankara: Raılyn .«nl«»n orkestrası kan-«orl. 11.15 Londra Eve Beck hafif şarkılar. — I5J3 Londra: Moııtınnrlre orlccatıaeı. — 18.30 İstanbul: Hafif orkestra eserleri ıPI.ı. — 19.25 İstanbul: Gitar kuvartrtı konseri, — 22.00
İstanbul: Küçük orkestradan incindiler, — îu/jn İstanbul : Varyete milzlgl (PL), İHtanbul: Hafif geco (PL).
M (‘ZİGİ:
13.39 İstanbul
M( ZİK:
7.31 Ankara: Neşeü par-(PL). — 8,15 Londra î
Court orkestrazından ha-A tıkara : (PL). — orkestra-(Pl.), —
li \ S S
Sn al
16.15 Londra. Muhtelif
23.15 müziği
(PL). —
Caz or-
kcstruları. — 17.15 Londra: Ray Martin oıkostraaı. — 18.00 İstanbul (Pl). — 18.15 Ankara (Fİ.) — 19.15 İstanbul (Pl.) —
21.15 Ankara: Muhtelif Caz orkestraları (Pl.). — 22.30 İstanbul (PL). — 23.00 İstanbul (PL). — 23.45 Londra: Tonı Jonee triosu.
Hl SI SÎ PKOGKAMLAK: Konusmıı:
13.50 İstanbul: Ev kadım. Süt çocuğunun bnkıını. Konuşan : MolAhnt Akkoyunlu. — 14.80
Londra: Goothe nln şiirleri (İngilizce). — 21.00 Ankara: Unes-ko gaaetftHİ. — 21.45 AnkarA:
Safilik anati.
Temsil:
20.15 İstanbul: Moliere Cimri. İstanbul Şehir Tiyatrosu artlat-lori. — 20.80 Londra: “The Siren,, F.L, Lucaa in piyoai (İngilizce).
M iizik |
7.15, yıcl Y'enl çıkım plılldnr. ________
kara : Müztkueverln «hati.
İT KKÇE II 4BERLEK:
\nknrn vo İstanbul Radyolarıı Saat:
13.30 Ankara: öğle Gazetesi 20.15 Aııknrıı: Radyo Gazetesi ‘'Amerikanın sesi,, : Saat (13, 16 vo ıo motre).
Loııdrn RııdyoMi: Saat 18,15; ve 23 00 (19.91; 24.92; ve 19.19 metre).
0.30. 23JH) Londra: Dlııle-Moklorl. — İM.15 Londra: 22.00 An-
7.15; 13.IMJ; 10.00, 22.15.
GELE4 I-Jh 01,15 tÇAKLAR
5.10
19.15
7.15; 3132
S A.S. (İskandinav) Kopenhag, Arıuıterdam. Münih. Komadan.
D.H.Y. (Tvırlc) Anknradan. D.H.Y. (Türk) Ankaradan, RE. A. (İngiliz) Londra, Nla, Romn. Atlııadan. D.H.Y, (Türk) İzminlcn, S.R. (İsviçre) Züıih, Cenevre. Atlım, Arıknrnıhın, D II Y. (Türk) İskenderun, Adıınu. D. Bakır, Malatya, Ankaradan.
GİDECEK ULAN tÇAKLAR 9.— An karaya,
9.50
12.50
13.30
) ı.—
1G,—
16.20
D.H.Y. (Türk) Ankara, Kıbrıs, Beyruta.
S.A.S. (İskandinav) 3oma» Münih, Amsterdam, Kopon-hag’a.
B E.A. (Ingilie) Atina, Roma. Nis, Londraya.
D.H.Y. Ankaraya.
14.30 ___
GELECEK OLAN VAPURLA»
20.30 SUS (Mudanyad&n).
GİDECEK OLAN VAPlRLAR
5.— KADEŞ (Karadeniz©.)
9.— SUS (Mudanyaya>.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6 45 Semplon (Avrupai.
7.10 Doğu.
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRE9MB
9.— Toros.
18.10 Ankara.
21 30 Scnıplon (Avrupai
Eminönü:
Asadur (Godlkpaşa) Beyazıt.
Ankara, Eminönü.
Sırrı, Küçükpazar, fcsat (Divanyolu) Alemdar.
E\lip :
Arif Beşer.
Beşiktaş:
S Rrcrp. Tramvay caddesi. Br ' oğlıl ••
Güneş, Daire ıram, durağı 182. Burunnk. Yenişehir C.
BniLst, Talimhane Aydede C. Bankalıır, Okçu .Musa C.
Necdet» Kurtuluş C. 10
Çubukçu, Bulgar çeşmesi C. 54.
Hnlıcioglu, HaskÖy,
Y’eni Turan, Kammpaşa.
Fatih:
Üniversite, Şehsadcbaşı.
Eteni Perlov. Aksaray.
»Saıım tva Sumulya.
Hamili Emgcn, Şehremini, Edirnekapı. Kâraglımrük.
O. Avcıoglu, Fener.
( slcüdar:
Ahnu-dlye,
Kadıköy t
Kadıköy.
Foneryolu.
Erenköy.
A. Cafer i Bostancı).
Blh üluıda:
Hnlk
He> boliada:
Halk,
Soldan »mgm:
1 — Bir Elânı şehri.
4 — letanbulun meşhur yerle* rlnden biri.
6 — Güzellik.
8 a. Tabii hâdiselerden.
9 — .Firari.
11 — Yunan harp ilâhı.
13 — Bir
14 — Bir
16 — Bir
17 — Bir
19 — İnce.
20 — Yiyecek dağılma merkezi*
Yukarıdan nıııfti'a:
1 — Bir deniz ııakil vasıtası.
2 — Tatar.
3
4
5
e
7
8
10
12
Türk şairi, kumaş.
Türk ekalliyeti.
Şimali Afrlİca llmanfc
15
18
— Kalınlık.
— Bir eğri.
— Geveze.
— Maksat.
— Askeri birlik.
— Tutamak yeri.
— Sual edatı,
— Alaturka musikide bir pej* de.
— Haykırma.
— Bir uzvumuz.
Dl’NKC Bl LMACANTN HAIZBİ
1 -
2 —
3 —
4 —
5 —
6 —
7 —
8 —
Mltridat. Muhabbet. Mahrukat. Mannvga t. Mühimmat. Merhamet.
Markizet. Marmelât. MUHAMMED.
ANKARA
Cebeci (.14284».
Çankaya 122790).
Hayat (13598).
İZMtiC
Alaarıcak. Alaanvıık.
Hilâl, Kemcraltı;
Güzel ynlı* Basmahane. Ege. Yalılar.
Asri. Egrclpuşa.
Tekel İstanbul Başmüdürlüğünden
Hudson 1947
"YENİ İSTANBUL" ATELYESİ
ETİBANK
SAYIN DOKTORLARA
CITROEN
SCHERING
Gylotropin î. M. 5 Amp. Cylotropin 1. V. 5 Arr.p Peteln
Urotropin 20 Tablet Urotropin toz 25 gr. Vasano 10 Drag^es Veramon 10 Tablet Veranron 20 Tablet Veramon 20 saşe
KEKEMELERE; Kekemelik hususi bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât İçin: Bayan A. Narter Şişli, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat
İstanbul ve Ankarada Könıür Satış Tevzi Müessesesinin de polarında kâfi miktarda linyit mevcut bulunmaktadır. Her vatan daş istediği kadar linyiti serbestçe alabilir.
Piyasada linyit bulunmadığı hususundaki menfi ve yersiz pro pagandaya inanmayınız. Bu ucuz ve bol yakıt vasıtasından fay dalanınız. , _ (1288ı
yedek parça
Radyolu kalorifeıli hz kulla nılmış İyi vaziyette lüks tak si müsait fiyatla acele satı İlktir tş saatlerinde 29266 y^ telefon
Sergi yeri deposu
Hususiyet ve evsafı itibarile tamamen ayrı bir mevki sahibi Fransız arabası
İKRAMİYEYE GİRİŞ ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ ÇEKİLİŞ TARİHLERİ: 10 MART, 15 MAYIS; 30 HAZIR AN; 31 TEMMUZ;
— 29 AĞUSTOS; 30 EYLÜL, 28 EKİM; 30 ARALIK ~
KÜÇÜK ŞİŞELİ LİKÖRLER SATIŞA ÇIKARILDI
Tekel İstanbul Başmüdürlüğünden:
Sayın halkımızın gösterdiği rağbet üzerinp küçük şişeli likörlerimiz bugünden itibaren satışa arzedilmiştir.
Tam serisi 18 çeşit olup beher şişesinin fiyatı 60 kuruştur. • (1208)
Akdeniz Hatlı İstanbul-Pire-Napoli • Marsilva Cenova
GÖZ HEKİMİ
Dr Muı-ad Ram» Aydın tieyoğlu Parmakkap:, imam
sokağı No. 2. Tel: lt1553
Tepebaşı Caddesi. Tel. 49482
İAŞ-DiŞ ve ROMATİZMA AĞRILARINA KARŞI
FRANS - OTO LIMITED ŞİRKETİ
CITROEN
Türkiye Mümessilleri FRANS OTO LIMITED ŞİRKETİ
Galata. Kuto Han TeJ 44747
TmftmrimiıınnnrTnnnrmnnrıiHin.ıMıiflitt unıııınvi ..........luıiMM'iıiııHlııNİHHtnH'tttMirMfti- .«Hin .ı.miuimiih*rıtıı- uttu-,um.
Albucid 20 Tablet
Arcanol 10 Tablet
Atophan 20 Tablet
Atophanyl i M. 5 Amp
Atophanyl 1. V. 5 Amp.
Atophan toz 25 gr.
Biliselectan Drag^es Folonerln Tablet
Medinal 10 tablet
Müstahzarları yeniden gelmiş ve Ecza hanelere dağıtılmıştır
Kimya Ve Ecza Maddeleri T. L. Ş. ■■■■■■
Uludağ adiyle yeni bir sigaramız satışa arzedllınlştıı 20 sigaralık bir paketinin fiyatı 55 kuruştur.
İtina ile ve zarif bir ambalâj içinde hazırlanmış olan bu sigaraları sayın halkımıza tavsiye ederiz. (1207)
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
■Bi£ZıüPhi)h -
SİYASİ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer : YEN t İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
f , . - •
Her yerde pullu kutuları ısrarla isteyiniz
T.C.ZİRAAT BANKASI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI , -1950 YILI iKRAMİYELERjg^ggl^l
A II ___
Uoğu Güney Akdeniz Hatlı İstanbul-İzmir-Pire-Limasol-Beyrul
Marsilya-Cenova-İskenderiye-Napoli
Vakhtlerinden sakınınız
.•ttîîI"wbw 1 tu .ı ■ıııırs^m. :smn rutMOtrurrarr-nr
20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR. EVLERİNİZDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ
DEVLET DENİZYOLLARI AKDENİZ DE TÜRK GEMİLERİYLE SEYAHAT EDİNİZ.
Teessürle bayılanlara, Çarpıntıya, Sinir bufir anlarına.
İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV ayrica 200000 LİRİ EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR! ACELE 150 LİRALIK BlR HESAP AÇTIRINIZ!
HER 150 LİRA İÇİN AY» BİR KURA NUMARASI VERİLECEKTİR
YENİ ISTANBU
Abonman karneleri
••
şubat ayının beşine kadar satılacaktır
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetenıkce hususî surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazılı bulunan özel müvezzilerimizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
I
• ]
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
İST AN BULDA :
KÖPRÜDE:
Bay Kemal, Köprü Kitabevi
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde.
Bay İhsan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii.
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında
gazete bayiL
SİRKECİDE:;
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye, İstasyonda gazete bayii.
TÜRBEDE;
Bay Arif, Türbe kitap ve gazete bayii.
BE YAZITTA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütüncü.
SAR AÇHANEBAŞINDA:
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayii.
AKS ARAYDA:
Bay Adem, gazete bayii
Bay Kemal, Piyango ve gazele oayh
CAĞALOGLÜNDA:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında
gazete bayii.
KARAKÖYDE:
Bay Kemal. Tünelde gazete bayii
Bay Niko, Bahtiyar gişesi
BEYOGLUNDA:
Bay Esat, İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü.
Bay Torkoni, Galatasaray Lisesi karşısı.
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında ga-
zete ve tütün bayii.
Bay Mehmet, Taksimde Kristal altında gazete bayii
Bay Dikran, Konak oteli karşısı, tütüncü Bay Haşan, Harbiye, Bizim Haşan gişesi Bay Garbis. Osmanbeyde fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi, Nişantasmda gazete bayıl
BEŞÎKTAŞTA:
Bay
Bay
Bay Haşan. Tütün i
Bay Mustafa. Tiklin
TOPHANEDE;
Bay Şükrü. Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi.
KADIKÖYÜNDE:
Bay Ethem. Gazete bayii.
ÜSKVDARDA:
Bay Hikmet, Kitap ve gazete bayü
Bay Covat. Kitap ve kırtn(dveci
SAMATYADA:
Bay Kenan, Tütüncü ve gazeteci
BAKIRKÖYDE:
Bay Ali, Uçak Gişesi.
YEŞİLKÖYDE:
Bay Şaban bayii.
ADALARDA:
Bay Niko Büyükada iskelesinde kitapçı Bay Süleyman, Heybeliadada tütün ve gazete bayii,
Zeki, Tütün ve gazete bayii Avnl, Tütün ve gazete bayii Haşan, Tütün ve gazete bayii ı ve gazete nayii
ANKARADA:
ANKAKA HÜROMÜZ:
K. Özalp Caddesi İlgar Apartmanı No. 1/9. Yenişehir Telefon: 16112
Akba Kitabevi.
Bal Ali Tümen, Ulus Meydanı tütüncü.
Bay Yakup Katakaş, Uluş Meydanı Cebeci durağı.
Bay Cevdet. Ulus Meydanı, Hilal Fotoğrafhanesi karşısında.
Bay Hayrı öztürk İstanbul Pastahanesl karşısında
Bay Sait Özer, İstasyonda gauzete bayii.
Bay Durali Dalkılıç, Sanıanpazarı Meydanı, gazete bayii,
Bay Mehmet Altıntaş. Sağlık Bakaniıgn. Bay Islâm Günok, Yenişehir, iş Bankası. Bay Mustafa Erten, Kızılay gazele bayii. Bay Tevfik, Meşrutiyet Caddesi
Bay Osman. Yenişehir. Bakanlıklar durağı
İZM İRDE :
ikinci Kordon, Enıiâkbank yanında Anadolu hanındaki YENİ tSTANBUl Bürosunda.
Foto Can,
Bay Halil,
Bay Cahit.,
Bay Abdıırrahman Cerrahoğlu Kİtahovi Tilkilik
Bay Mustafa, Asını Türker Kardeşler, Alsancak vapur Iskr’ nindo
Hükümet Konağı karşısında .nafartalar Ccı. İstiklâl gişesi Anafartalar Cd Zengin gişesi
1 o
W •
Matbuat hayatımızda bir yenilik olan karneli abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, şubat ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak isfemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100, YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi, taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen aylar karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk :
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur’a numarası, altı kap verenlere 2, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilae okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2 ; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur’amıza katılabileceklerdir.
9
Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında, Noter önünde çekeceği kur’ada, meccani tahsil ve başka hediyeler vermeyi taahhüt etmiştir.
Her yıl çekilecek kur’ada bu’iılcı gelen 10.000 lira masrafla Avrupada, kinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Tiirkiyede üç yıllık bir tahsil yapacak ardır. Kendisine tahsil kur’ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, hak, anı bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olnııyanlara, gazetemiz, bu işe ayırdığı tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Ayrıca : Üçiincli gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 aboneye. meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.
4
Comments (0)