10 Aralık 1950 — Pazar
leni İstanbul’un
KUPONU
TAHSİL KUPONU
Tesis eden: Habîh EdTb - TÖREHAN
Yıl 2 — Sayı 375 — 10 kuruş
1.000 Saat 1.000 Saat 1.000 Saat 1.000 1.0(K^aaO.ÖOO s^at 1.000 Suat 1.000 ı.ooo^kmüûiısaat iiImlooo
I W '■ W fl «•>/,
1 .OOMBaS 111 “W 1JB-SİUR .000
1.000 Saat 1.000 Saat 1.000 Saat 1.000
1.000 Saat 1.000 Saat 1.000 Saat 1.000 1.000 Saat 1.000 Saat 1.000 Saat 1.000
Beyoğlu - Mflcnif CaddeM 0 . 8. Trlefnn : 44756.44757 Santral
Posta Kutnun : 447 . fstanbnî. Telgraf Adresi : Hetîn, İstanbul
Sekizinci Amerikan Ordusundan
Kızıl Çin
Tugayımıza teşekkür mesajı
Heyeti
Washington görüşmelerinden sonra
[Jiplomasinin eski ve tazeliğini henüz kaybetmemiş bir geleneği vardır, ehemmiyetli görüşmelerden, toplantılardan sonra tebliğ adı verilen bir açıklama yapılır ve
«Türk Savaş Birliği, bütün Sekizinci Ordunun çevrilmesini önliyen zamanı sağlamıştır»
Müttefik Birlikleri
Wonsan’dan ayrıldılar
Tokyo. 9 A A. (AFP) — 8 inci Ordu Komutanı General W alton Walker bugün sayıca üstün Ko-. - - _ m ün İst Çin sürülerine karşı gri-
burada incelenen konunun | piştiği son hareketi için. Türk ~ Savaş Birliğine bir tebrik mesajı göndermiştir.
Mesajda şöyle denilmektedir: “İkinci Tümenle birlikte hareket eden Türk Savaş Birliği gösterdiği kahramanca cesaretiyle 4 gün devam eden geciktirme savaşları sayesinde ordunun sarsılmasına ve parçalanmasına mânı olmuştur.
28 kasım gecesi Türk Savaş Birliği, bir tümen tahmin edilen kuvvetler tarafından Vonsan civarında sarılmıştır. TÜrkler ce-saretle*sava?mışlar ve göğüs gö-güse yaptıkları muharebelerde komünistlere hücum etmişler ve
ana çizgileri belirtilir. Politikacıların, tefsirlendirmek için, sabırsızlıkla bekledikleri bu açıklamalar, çok defa, durumu olduğu gibi göstermez. Hattâ, bellibaşlı tepkiler uyandırmak maksadiyle hazırlanan açıklamaların sayısı hiç de az değildir.
Truman - Attlee görüşmelerinden sonra da böyle bir açıklama yapılmıştır. Radyoların, telgraf bürolarının verdiği metin, gerçekten u-®ın süren VVashington görüşmeleri üzerine bize az çok bir fikir verebilir. Açıklamanın en iyi tarafı incelenen konuyu süssüz vermeye çalışmasıdır. Açıklamada her ne kadar fikir birliğinden bahsediliyorsa da Çin ve Formoza gibi birinci •plânda ehemmiyetli politika dâvalarının gene askıda bırakılmış olması dikkatimize ilişmektedir. Onun için açıklamada bildirilen görüş ve fikir birliğini oldukça dar bir mânada anlamak lâzımdır. Konuşmaların günlerce sürmesi, hem münakaşa konusu olan dâvaların çetinliğini göstermişti, hem de tam bir görüş birliğine eri-1 şememenin güçlüğünü. Açıklamada, bu güçlüklerin pe-çelendirilmesine lüzum görülmemiş olması, gerçekten selâmlanacak bir şeydir. Neticeleri ne olursa olsun, Birleşmiş Milletler Teşkilâtını kuran demokrasiler, hele politika buhranlarının gittikçe arttığı zamanlarda, hakikatleri olduğu gibi bilmek zorundadırlar.
Biliyoruz ki, Attlee, At-lantikaşırı uçuşunu kararlaştırır kararlaştırmaz, yetkili şahsiyetlerle hemen temaslara başlamış ve bilhassa, Fransız devlet adamı Ple-ven’le milletlerarası durumunu etraflıca gözden geçirmiştir. Bundan da anlaşılıyor ki, Attlee’nin VVashington konuşmalarında ileri | sürdüğü görüş, yalnız Ingil-tereyi değil, aynı zamanda Fransa'yı ve büyük bir ihtimalle, bütün Atlantik zümresi devletlerini ilgilendirmektedir. VVashington açıklamasını bu bakımdan inceleyecek olursak, durumu po-1 litika bütünlüğü içinde daha doğru anlayabiliriz.
Açıklamanın, Atlantik cephesini kuvvetlendirmek, savaş güdümü bakımından ehemmiyetli ham maddeleri sağlamak gibi, müspet tarafları da vardır. Bizim henüz apaçık anlayamadığımız bir şey varsa, o da, ham madde sağlamak politikasının nasıl anlaşılmış ve düşünülmüş olduğudur. Ham madde bölgeleri beklenmeyen bir tehlike karşısında kalırsa Atlantik Paktı cep-1 hesınin görüşü başka, Bir-1 leşmiş Amerika’nın görüşü gene başka mı olacaktır? Zamanımızdaki savaş güdümünün ham madde kay-naklariyle ne kadar derinden derin ilgili olduğu düşünülürse, bu konunun kesin bir surette ele alınmasına ve neticelendirilmesine çok büyük bir ihtiyaç vardır. Bizim durumumuz, bu bakımdan, son derecede ehemmiyetlidir. Çünkü; ülkemiz, en başta gelen ham maddelerin tem dibindedir.
Anlaşılıyor ki; Atlantik-, liler, bütün ümitlerini Sov-yetlerden gelen Dörtler toplantısı teklifine bağlamışlardır. Dünya hâdiseleri öyle karışmıştır ki, yarım tedbirler, insanlığın heyecanla beklediği karanlık gelişmeyi, belki, umulmayan bir ölçüde hızlandırabilir. Ne kadar yazık ki, dünya politikası, tam tedbirler istemekte ve bunu bir türlü bulamamaktadır. M- NEIÎMİ
Attlee’nin
Kanada
seyahati
Ottava, 9 ( YİRS) — İngilte-re Başbakanı Attlee, bugün hususî bir uçakla buraya gelmiş ve uçaktan indikten sonra gazetecilerin suallerine şimdilik cevap vermiyeceğini bildirmiştir. Attlee, burada bulunduğu müddet esnasında Kanada Baş-bakaniyle görüşecektir.
Lake Success, 9 (YİRS) — Başbakan Attlee, Kanadaya hareket etmeden evvel, Birleşmiş Milletlerdeki Filipin delegesi Carlos Romulo’yu ziyaret etmiş ve geçen senek! Birleşmiş Milletler Asamble başkanlığını takdirle karşıladıklarını belirtmiştir.
A m e r i k a d a heyecan
Amerikada senatörler fevkalâde hal ilânını istiyorlar VVashington, 9 (YİRS) — Amerikan senatosu, bugün 18 000.000 000 dolarlık ek savunma tahsisatını görüşmeye başlamıştır. Bu arada senatörlerden bazıları, derhal fevkalâde ahval ilânını ve geniş mikyasta silahlanmaya girişilmesini talep etmişlerdir.
Bu arada senatör, Burnct Maybank, fevkalâde ahval ilân etmemenin bir günah olduğunu söyleyerek, emtia fiyatlariyle ücretlerin kontrolünü ve askeri ihtiyaçlar için gereken maddelerin acele olarak teminini talep etmiştir.
İngiliz tankları
Korede kullanılan yeni
>v.
4..^ *5


yalnız süngü ile en az 200 düşman öldürmüşlerdir.
tki günlük savaştan sonra düşmanın bu kesimindeki kuvvetleri 6 tümeni bulduğu halde batlarımıza girmeye muvaffak olamamıştır.
Türk Savaş Birliği, Tkind menle birlikte, bütün 8 inci dunun çevrilmesini önlemek lâzım gelen zamanı temin miştir.^
tfbnren bir hafta İçinde 22.208 Müttefik askeri öldürülmüş ve 1175 Türk, Amerikan ve İngiliz askeri esir alınmıştır.
Hint Delegesi Rau’yo göre, Çin delegasyonu harbe son vermek istiyormuş
Lake Success 9 (YİRS) — Birleşmiş Milletlerdeki Hint delegesi Rau, bugün de Komünist Çin delegasyon şefi Wu ile bir görüşme yapmıştır. Mülâkat sonunda gazetecilerle konuşan Rau, Ko-münit Çin delegasyonunun 13 devlet tarafından teklif edilen 38 inci arz dairesini geçmeme teklifini dikkatle incelemekte olduğunu söylemiş ve Komünist Çin heyetinin Korede muhasamatı bir an önce nihayettendi rmeyi arzu ettiğini belirtmiştir. Rao, Komünist Çin’in buna karşılık olarak ne istediği hususunda sorulan suallere cevap vermekten çekinmiştir.
Rau, bugün A ayalı devletlerin Birleşmiş Milletlerdeki temsilcileriyle de görüşmüş ve bunu müteakip İngiliz, Fransız ve Amerikan delegelerini ziyaret etmiştir.

Türkiyeye geleceği bildirilen McGhee Ortadoğu Amerikan elçileriyle bir arada
Ankarada mühim siyasi temaslar
Acheson’un muavini Mc Ghee
yakında Türkiyeye geliyor


Tü-Or-içtn et-
Tokyo, 9 (YİRS) — Kuzeydoğu Korede çember içine düşmüş olan 20.000 Müttefik askeri bugün kendilerine yardıma gelen 3 üncü Amerikan Tümeniyle birle-şerek düşman hatlarına şiddetle hücuma başlamışlardır. Bilindiği üzere bu kuvvetler, sahile doğru ricat etmekte olup, Hungham limanı önünde bekllyen Müttefik donanması tarafından tahliye e-dileceklerdir. 10 uncu Ordu Kumandanı General Almond, düşmanın elindeki kuvvetleri daimi surette değiştirdiğini ve Mütte-fik bîrifklerinih h€f gün y^ni ve taze düşman kuvvetleriyle çarpışmakta olduklarını büdirmiş-tır.
Doğu sahilinde düşman • hücumlarının teksif edildiği noktalardan biri de Vonsan limanıdır. Bu liman bugün Müttefik kuvvetleri tarafından terkedilmiştir. Diğer taraftan Vonsân-m 50 mil kuzeyindeki Hamhung ve Hungham limanları düşman tehdidi altındadır.
Müttefik uçakları havanın iyi olmasından istifade ederek düşman hatlarını şiddetle ateş altına almışlardır.
Batı Korede askerî harekât bugün de sakin geçmiştir. Amerikan resmi şahsiyetlerinden biri, Seul’un müdafaasının 38 inci arz dairesinin güneyinde yapılacağını açıklamışsa da müdafaa hattının nerede kurulacağı hakkında konuşmaktan çekinmiştir.
Pekin Radyosunun bugün verdiği bir habere göre, Korede kızıl taarruzu başladığı günden i-
Vişinski yeni bir
sulh teklif ediyor
Yabancı birlikler Koreden çekilmeli ve mesele Kore halkı tarafından halledilmeli imiş
VLMİnşkl Birleşmiş Milletlerde Rub delegMyonn De
Lake Success, 9 (YÎRS) — Rusya, Korede çarpışmakta olan Komünist Çin ve Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinin derhal Ko-reyi terketmelerini ve bu hususta Birleşmiş Milletler Teşkilâtının bir emir vermesini istemektedir. Rus delegesi Vişinski, bu hususla İlgili olmak üzere, Rus-yanm hazırladığı bir projeyi Birleşmiş Milletlere Üye olan devletlerin temsilcilerine verdiklerini bildirmiştir.
Rus delegesi, hükümetinin Kore meselesini sulhperver bir şekilde halletmeyi arzu ettiğini söyliyerek, takdim ettikleri projenin başlıca iki hususu belirttiğini kaydetmiştir, bunlar:
1) Keredeki bütün yabancı birliklerin memleketi terketmclc-rl

»ün Hant 13 te Beyazıt Meydanında toplanan gençler büyük bir kafile halinde Taksime aitmişler v(> heyecanlı hitabelerde bulunduktan sonra Hürriyet Tepesi İstikametinde yürüyüşlerine devam etmişlerdir. Buna alt haberlerimiz İkinci sahlfemlz.dedir. Yukarıdaki resim, mitingden bir anı ros-tepmektedir.
----(
1
•• .ıl
i,tİMOty,X
A
Mrr/
e Thfûu jntdfiıy^r
2) Kore meselesintn hallinin bizzat Kore halkına bırakılması.
Vişinski, Korede sulbün ancak bu şekilde tahakkuk edebileceğini ileri sürmüştür.
Amerikanın Ortaşark elçilerinin de yurdumuzda buluşacakları söyleniyor
Ankaradaki Amerikan siyasî çevrelerinden öğrenildiğine göre Acheson’un muavini McGhee yakında Türkiyeye gelecek ve buradaki temaslarından sonra Tah. ram da ziyaret edecektir.
Sızan haberlere göre McGhee’ nin Ankara temaslarında Orta-şarkm müdafaası üzerinde görüşmeler olacaktır. Bundan bir müddet önce Ortaşark Ameri-
YARINKİ SAYIMIZDA
Zamanımızın en mühim iktisadi meselesi F. P E R R O U X Pajrls *Hukuk Fakültesi Profesörlerinden ve Tatbiki İktisat İlmi Enstitüsü Müdürü
man* Elçilerinin latan bul d a yap. görüşmelerde Amerikanın Orta-mış oldukları toplantıya muva- şarktaki elçileri de hazır bulu-zi olarak cereyan edecek 1 olan nacaktır.
Suriyenin Ankara Ortaelçisi Emir Adil Arslanın demeci

nOrta ve Yakındoğu devletlerinin temas ederek dünya vaziyetini birlikte gözden geçirmeleri lüzumuna inanıyorum,,
Arap memleketleri, nihayet aralarında birleşebilmek için büyük gayretler sarfetmekte-dirler. Milletlerarası durumun kesbettiği vehamet karşısında hu memleketlerin yalnız kendi
Millet Meclisinde yarın görüşülecek meseleler
Çeşitli sözlü sorulardan Savaş Birliği hakkındaki
Ankara 9 (ANKA) — B.M.M. pazartesi günü saat 15 te toplanacaktır. Gündemde;
Konya Milletvekili Himmet ölçmen'in, Kara Yollan Genel Müdürlüğünün kuruluşu hakkında Bayındırlık Bakanlığından. İstanbul Milletvekili Andre Vah-ram Baycr’in ecnebi ilâç müstahzarlarının memleketimizdeki
Dünya hikâye müsabakası
Hikâylerin neşrine 1 Ocak 1951 den itibaren başlıyoruz
*New-York Harnld Tribüne* gazetesi Parla Büroatınnn tertip ettiği 5000 dolar miikAfatlı DÜNYA HİKÂYE MÜ8A-BAKASI’na 5» hikâye İle 28 devlet İştirak etmiştir. Gazetemizin de iki hikâye ile katıldığı bu müsabakaya gönderilen dünya hikâyelerinin 1 ocak 1951 den İtibaren müsabakaya İştirak wicn gazete ve mecmualarda neşrine başlanacaktır. İştirak eden gazetelerin çoğu haftalık olduğu İçin haftada bir yahut İki hikâye neşredilmek suretiyle bir sene devam edecektir.
31 nralık 1951 de hlkAynlerin hütiln diin.radn nesir müddeti tamamlanmış olacak, netic«ler 1952 «ubııtında llnn edilecektir.
Müsabakayı tertip eden memleket olan Amerika 5000 dolarlık mükâfata girmemiştir. Neşredeceğimiz 4 Amerikan hikâyesi için Amerika’da ayrı bir müsabaka tertip edilecektir.
Beynelmilel bir kıymet ve mâna taşıyan bıı hikâyelere okuyucularımızın büyük bir alâka göstereceğinden emin bulunuyoruz.
1.000 saat kuponlarını biriktiriyor musunuz ?
Bugün 3 üncü sayfamızda dört talihlinin kazanacağı 500 liralık saati ve izahatını bulacaksınız
Yeni t İstanbul, okuyucularına 1.
A
aralarındaki İhtilâflara sonven mek değil, Arap Birliğinin son otriımimda ihdasım kararlaştırmış, olduğu müşterek emniyet paktını gerçekleştirmek lüzum ve zaruretini duydukları anla-şılmaktadır. Arap devletlerinin son bir ay içinde‘mütemadiyen birbirleriyle yaptıklan görüşmeler de bunun bir delilidir.
başka Koreye gönderilen gensoru önergesi de var satış fiyatları hakkında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından, Antakya Milletvekili Bur, han Onat’m, memleketin sağlık durumu ve sağlık teşkilâtını düzenlemek için ne gibi tedbirler düşünüldüğüne dair Sağlık vo Sosyal Yardım Bakanlığından, sözlü sorulan vardır.
Gündemin son maddesini, Kırşehir Milletvekili Osman Bölük, başı ile Mardin Bağımsız Milletvekili Kemal Türkoğlu’nun Koreye gönderilen savaş birliği hakkında Başbakanlıktan gen. soru açılması hakkındaki önergeleri teşkil etmektedir.
Bu müzakerelerde Suriye Başbakanı Nazım El Kudst büyük bir mevki işgal etmektedir. Bir kaç gün evvel Kahirede verdiği bir demeç, Suriye Başbakanına zannedildiğinden daha geniş tasavvurları olduğunu açığa vurmuştur. Nazım El Kudsî, yakın; ortaşark savunmasını ilgilendiren meselelerin İncelenmesinde. Arap memleketleriyle Türkiye ve Yunanistan arasında mümkün bir işbirliğine açıkça temas etmiştir.
Bu mühim beyanat bizi, Su-riyenin Ankara Ortaelçisi E-mîr Adil Arslanla bu mevzuda bir mülâkat yapmaya şevketti.
Suriyeli diplomatın bize bu hususta vermek lûtfunda bulunduğu mülftkatın tam metnini üçüncü sahifemlzde bulacaksınız.
Bulgar hududunda bekllyen göçmenler bakımsızlıktan kınlıyorlar (Gazeteler)
GÖÇMENLER!-
♦r ’
edı

t

M ( * '
e (
( f
Bayta 9
YENİ İstanbul
10 Aralık WO
V
■ TETKİKLER ■
Şehir köşesi
İnsan hakları
Gürültüsüz bir gün

Dugdn bütün hür dünya, B Birleşmiş Milletler tarafından ilân edilen “İnsan Haklan Günü,, nü kutlamaktadır. Bundan tam iki sene önce, Birleşmiş Milletler Kurulu, Pariste “İnsan Haklan Beyannamesi,, ni imzalamıştı. Geçen bu kısa zaman zarfında vuku bulan hâdiseler, beşeri kıymetlere önem veren bütün milletlerin, hür cemiyetlerin, bu Beyannameye karşı iman ve bağlılığım arttırmış ve onlara, Pâriste bu esasların kabulü olayını, bir gün, bir bayram olarak kutlamak ihtiyacını hissettirmiştir.
İnsan Haklan mefhuma, hiç şüphe yok ki, bugün her zamandan fazla ve herkes için, derin bir mâna taşımaktadır. Hâlen hür milletlerin girişmiş bulundukları mücadeleler, bu mefhumun, bu esaslann muhafazası için yapılmaktadır. Bu esaslann ezilmesi, Avrupa kültür ve medehiyeti unsurlarından en mübiınminin ortadan kaldırılması, tarihî tekâmüle zıt bir seyrin takip edilmesi demektir.
İnsan Haklan mefhumu, adından dahi eskidir. Hemen hemen bütün dinlerde, bu mefhumun prensipleri tesbit ve vazedilmiştir, ingilterede henüz 1215 te ilân edilen “Magna Charta,, namındaki ferman, Avrupada ilk defa olarak, insan haklarını devletin hukukî nizamı içine sokuyordu. Asırlar boyunca insanlık, bu esaslann muhafazası için sözle, yaziyle, silâhla mücadele etti, uğrunda değerli evlâtlannı kaybetti Bu mücadeleler en kudretli ifadesini, Amerikan İstiklâl Savaşı ile Fransız İhtilâlinde buldu. İkisi de, bu mefhumun, İnsan Hakla-n adiyle, devletçe ilân ve kabul edilmesine vasıta oldu.
Bununla beraber, bu esas-lan bundan sonra dahi, çiğnemek istiyenler ve inkâr edenler oldu. Meselâ, modern devletler bu esasları I hukukî nizamlan içine soktuktan bir sırada, Hitler Al manya sı, sonralan tehlikeli ve feci bir veçhe alacak şekilde, bu mefhumu ezmek yolunu tuttu.
ikinci Cihan Harbinden sonra, insan bak ve hürriyetleri için çarpışan ve muzaffer çıkan devletler, bu esaslı mefhumları, milletlerarası hukuk kaideleri haline sokmak istemişler ve üç sene süren münakaşalardan sonra, 10 aralık 1948 de Pariste, insan Haklan Beyannâmesini imzalamışlardır. Rusya hariç, 48 devlet tarafından kabul edilen bu beyannamenin 31 maddesi, e-1 sasen “Mâgna Charta”, A-l merikân istiklâl Beyannamesi ile Fransız insan Hak ve Hürriyetleri Beyanname-sindeki prensipleri, bu arada, söz, yazı, düşünce, din, toplanma, emniyet, mülkiyet hak ve hürriyetleri, siyasî ve hukukî müsavat e-saslannı ihtiva ediyordu. Bu sefer, gerek mefhum, gerekse isim eski idi. Yeni olan tek şey. bu beyannamenin beynelmilelleştirilmesi, milletlerarası bir değere yükseltilmesi idi.
Eski bir kültür ve mede-
o
Yazan : Sami KOllEN ! niyet mirası olan bu beyannamenin, bütün milletlerin malı olduğu sene, ne yazık ki, esaslarının tekrar ve daha şiddetle çiğlenmeye başladığı bir sene olmuştur. Nazi tahakkümü altında insanlık değerlerinden mahrum kalan Avrupa, bu sefer, komünist istilâsı karşısında, aynı tehlikeleri geçirmeye başlamıştır. Hâlen komünist âlemi, Birleşmiş Milletler Anayasası ve insan Hakları Beyannamesi esaslarını kendi hudutları içinde ayak altına almakla kalmamakta, aynı şeyi bütün dünyada tatbik etmek hedefini güden bir mücadeleye girişmiş bulunmaktadır.
Bu hal karşısında, insan Haklan Beyannamesi, bugün ölü bir kâğıt parçası mı sayılmalıdır? Gerçi Beyannamenin bütün devletleri itaate mecbur edecek bir kuvvetten mahrum bulunduğu bir hakikattir. Fakat bu, onun hukukî değerini yoketmez, hüsnüniyet sahibi milletlerin onu saymamalarına yol açmaz veya bahane teşkil etmez. Nitekim, geçen ayın başlarında Romada toplanan Avrupa Dışişleri Eakanlannm, Beyannamenin pratik bir değer kazanması için bir Milletlerarası Mahkemenin kurulmasında karar kılmaları, bunun açık bir delilidir. ı
insan Haklan Beyannamesine bilhassa bugün yüksek bir önem ve kıymet, özel bir mâna kazandıran husus, onun hür dünya için bir iman, bir emniyet, bir cesaret kaynağı, bir hareket noktası teşkil etmesi, diğer taraftan komünist tahakkümü altında inliyenler için de | bir ümit, bir ideal olarak ı canlanmasıdır.
Onu çiğnemek istiyenlerin yıkıcı gayretlerine rağmen, bugün insan Haklan Beyannamesi, her zamandan fazla canlı ve kudretli olarak kendisini göstermektedir.
Uzak ve yakın mazide, milyonlarca masumun haksızca dökülen kanlariyle yazılan bu Beyanname, hür dünya için, dün olduğu gibi yann da, karanlık kuvvetlere karşı parlak bir meşale vazifesini görecektir.

F/ımoeot«/₺» oruç frıfa-rtc, «enede bir ay istirahat ederi», haftada bir fün tatilimi» vardır.
Neden Mr de rûkût gfl-ttümÜJB oinıoMnf
Gflrflltfl On mUcadela iddialarına rağmen, taee Mr kulakla sokağa çıka-cak veya bayınıtct pençe-reden »»atacak olsak, Mdksonlan kesilenler yanında »esleri kısıtama-wıtş otomobincrin daha çok olduğunu, paranın kıt olduğu bn devirde sebso-vatçı, yoğurtçu, yemişçi feryatlarının daha titlcç-tiğini, radyoda alaturka nispeti yükseleli kahvelerin, yaeinolann hoparlörü »on hadde kadar açtıklarını farkeder, nasıl olup da çıldırmadığımıza şaja-ns.
Evet, neden ffürültttye perhia etmiyoUmf Sessie-lik içinde mo(ör gürültüsü koma yerine geçer. Beyyar »atıcıların sokaklarda bağırmalar», radyo sahiplerinin hariçten duyulacak kadar yüksek çalmaları esasen yasaktır. Böylcce, haftada bir olsun, onlar belediye nizamlarını, ahali de başını dinlemiş olurdu.
bIr İstanbullu
İnsan Haklan Beyannamesinin 2nci yıldönümü
Bn münasebetle dOn tstanbul üniversitesinde bir tören yapılmıştır
insan Haklan Beyannamesinin Birleşmiş Milletler tarafından kabulünün 2 nd yıldönümü münasebetiyle dün saat 12 de İstanbul Üniversitesi. Hukuk Fakültesinin 1 numaralı dershanesinde bir kutlama töreni yapılmıştır.
Üniversite profesörleri, doçentler ve kalabalık bir öğrenci kütlesinin hazır bulundukları törende Anayasa Hukuku Ordinaryüs Profesör Ali Fuad Baş^ü, insan haklan hakkında ilgi ile takip edilen bir konferans vermiş, müteakiben Devletler Hukuku Ordinaryüs Profesörü Cro-zat da Devletler Hukuku bakımından beyannameyi tahlil eden bir musahabe yapmıştır.
« '
Balgaristandan gelen göçmenlerin IMIrahatlerl temin edildi
KISA HABERLER
★ Emekli Subaylar Derneği İstanbul Bölgesi teşekkül etmiştir. Başkanlığına emekli Tümgeneral Cemal Bûkey, ikinci başkanlığına emeldi Tümgeneral Osman Nuri Gürler seçilmişlerdir.
A Şehrimizdeki Rum cemaate Paskalya münasebetiyle Yuna-nistana bir vapur gezintisi tertibine karar vermiştir. 500 kişinin iştirak edeceği bu seyahat, Denizyollannın motörlü gemilerinden biriyle yapılacaktır.
4r istihsal bölgelerinden gelen haberlere göre bu yıl narenciye mahsulü boldur.
Hâlen İskelelerde toplanan narenciye İle karışık yükler getirmek üzere, Denizyollan İdaresi Demir şLlepini tahsis etmiştir.
Diğer taraftan Ardahan şfle-pi de Karadeniz iskelelerinde biriken kasaplık hayvanlan getirmek üzere Hopa’ya gidecektir. ,
* Memleketimizdeki verem hastalarının ve bu hastalık İçin kullanılan ilâçları tetkik etmek üzere îsvtçrenin Wander Fabrikaları Müdürlerinden Dr. Andre Martin evvelki uçakla şehrimize gelmiştir.
Pakistan Elçini tarafından Tlpu Saltan harp gemisinin zabitleri şerefine dün akşam saat 18 de Kervansaray Paviyonunda bir kokteyl verilmiştir.
Toplantıda Pakistan Sefareti erkânı ve deniz sn baylan, donanmamız ve ordu yüksek «ubayian, şehrimizdeki kordiplomatik ve basın mensuplan hazır bulunmuşlardır.
Buleraristandtuı yemi geltiı göçmenlerin durumunu tetkik etmek üzere vazifelendirilen Vali Muavini Fuat Alporle Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Dr. Faik Yargıcı ve İstanbul îskAn Müdürü bir heyet halinde mahalline giderek incelemelerde bulunmuş ve göçmenlerin istlra-hatlerinl temin etmişlerdir.
■ -s
Becayişlere müsaade edilmesi İçin Milli Eğitim Bakanlığına müracaat edildi
öğretmenler arasındaki nakil ve tâyinlerin Mİ 111 Eğitim Bakanlığının emri üzerine durdurulduğunu yazmıştık. Bu sebepten İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünün hazırladığı ayarlama kadrosu da Bakanlığın tasdi kına arzedllememlştir.
Haber aldığımıza göre becayiş talebinde bulunan bir çok ilkokul öğretmeni vardır. Milli Eğitim Müdürlüğü, Bakanlığın emri karşısında bu becayişleri de yapamamak durumunda kalmıştır. Halbuki becayiş her iki tarafın muvafakati İle olduğundan bunun nakil ve tâyin gibi telâkki edilemlyeceği ileri sürülerek hiç olmazsa becayişlere müsaade edilmesi için Bakanlığa müracaatta bulunulmuştur.
Bakanlık müspet cevap verdiği takdirde beceyişler yapılabilecektir.
Şehrin temizliği meselesi
Belediye Temizlik işleri Müdürlüğünde teşkil edilen motor-lü teftiş ekipleri şehrin muhtelif yerlerinde kontrollere devam etmektedir. Geçen bir hafta zarfında yapılan bu kontrollar neticesinde herhangi bir suretle sokakları kirleten, apartmanlardan hah vesaire silken 39 kişi hakkında ceza zaptı tutulmuştur. Bunlardan 150 liraya kadar ağır para cezam alınacaktır.


Mteafir dentecflertn dünkü tetkikleri
Umanımızda misafir bulunan Tlpu Sultan Muhribine mensup subay ve erlerden mürekkep bir grup, dün sabah saat 10 da Heybeliadaya giderek Deniz Harp Okulunu ziyaret etmişlerdir.
• I
Diğer gruplar da kendilerine tahsis edilen otobüslerle dün sabah şehrimizin tarihi ve görülmeye değer yerlerini gezmişlerdir.
Gençlik Kore Kahramanları için büyük bir miting yaptı
Toplantıda aziz kahramanlarımız
övüldü, komünizm tel’in edildi
Mini TUric Talebe Birliği dün I na şehit düşen kahramanTanmı-Birleşmlş Milletler ideali uğru-1 zı anmak, komünistleri takbih
Sahneden kaldırılan eser
dün gazetecilere okundu
Dünkü toplantıda
piyes okunurken
•Sana Rey Veriyorum» adh tiyatro eseri, sahneye konmak üzere iken iade edilen Cevat Fehmi Başkut» dün saat 14 te Gazeteciler Cemiyetinde bir toplantı yaparak piyesini baştan sona kadar okumuştur. Toplantıya şehrimizin ve memleketimizin tanınmış muharrirleri ve gazetecileri iştirak etmiş bulunuyordu. Cemiyet Başkanı Burhan Felek kısa bir konuşma ile toplantıyı açtı. Riyaset makamını gazetecilerin arzusu üzerine Hüseyin Cahit Yalçın işgal ettt Tiyatro cntandanı Behzat Butak da gelenler arasında idi.
Bilâhare Cevat Fehmi Başkut piyesini okumaya başladı. Eserde muhayyel bir parti ele alınıyor ve bu parti milletvekili adayının, bir seçim devresi günlerinde başından geçenler pek güzel bir şekilde tasvir ediliyordu. Bilhassa memleket bünyesinden alınmış olan baza hâdiselerin ve
bn arada doktor elmsarfamm alt olan pasajların inceleniş! dikkati çekiyordu.
Piyesin okunmasını urun ve sürekli alkışlar takip etmiştir. Bu sırada söz olan Cevat Fehmi, eserin oynanmasında bir mahzur görmeyenlerin imzalarını rica etmiş ve imza sırasında kendisi salonu terketmiştir.
imza edilen kâğıtta ezcümle şunlar yazılı idi:
**Muharrir ve tiyatro müellifi Cevat Fehmi Başkut’un yazmış olduğu ((Sana Rey Veriyorum) İsimli piyesi baştan aşağı dinledik, Piyesin bu haliyle sahneye konmasına mâni olacak kanuni, İçtimai, terbiyevi ve siyasî bir nokta göremediğimizi beyan teytd ederiz. „
Bu kâğıdı 9 başmuharrir, fıkra muharriri ve muharrir,
yazı İşleri müdürü, 4 tiyatro müellifi ve imzası o kanamı yan daha 10 kişi imza etmişlerdir. Gazetemiz adına, sanat muharririmiz Reşad Nuri Güntekin de mezkûr kâğıdı imzalamıştır.
ve
14
10
etmek İçin bir miting tertip etmiştir.
CEMİYET HAYATI
A »
l
Kongre •
♦ iktisat Fakültesi Talebe Cemiyetinin 13 aralık çarşamba günü saat 14 te Marmara Lokalinde fevkalâde kongresi yapılacaktır.
♦ Millet PartM Kadıköy H*. e an paşa Ocağı yıllık kongresi 9.12.1950 cumarteat gttnU saat 20.30 da ocak lokalinde yapılacaktır.
Mteabafan
* Güzel Sanatlar Atautanlst Müdürlüğü resim, heykel, mime* rf ve tezyinat şubeleri öğre»-eOeri arasında müsabaka aç* m ıştır.
Müsabakanın mevzuu "Kore K ah ram anlarımız"dır.
Konser
* Demokrat Parti Î1 idare Kurulu Sosyal Yardım Kotu yararına 18 aralık 1950 pazartesi günü Şehir Dram Tiyatrosunda bir Türk Musikisi Konseri verilecektir.
Yeni bir çocuk bakımevi açıldı
Bina şimdilik 80 - 40 çorağa bakabilecek, yiyecek ve giyecek İçin beş kuruş alınacak
Çocuk Yuvalan Derneği, dün Kasımpaşa Çocuk Bakımevlnden sonra Kurbağaiıderede İkinci bir Çocuk Bakımevi açmıştır.
8-7 yaş arasındaki çocuklar İçin kurulan yeni bakımevi yakın zamanda faaliyete geçmiş bulunacaktır.
Bu hususta Çocuk Yuvalan Derneği Başkanı Fahrünnlaa 8e-den, kendisiyle görüşen gazetecilere şunları söylemiştir:
Saat 13 te Beyazıt Meydanından hareket eden kafile, Babıâll. Sirkeci, Köprü, Karaköy, Tarla-başı yollarını takip ederek Taksime gelmiştir.
Teknik üniversitesi, Orman Fakültesi mensuplariyle, Galatasaray ve Kabataş Lisesinin talebeleri daha evvelce Taksimde yerlerini almışlardı.
Törene İstiklâl Marşiyle başlanmış ve üç dakikalık bir ihtiram vakfesinden sonra, MılU -Türk Talebe Birliği Başkanı Suphi Baykam, bugünün mânasını İzahla: "Biz İnsanlık hürriyeti uğruna Korede can veren kahramanlanmış taziz etmek ve bu alçak hücumu yapan komünistleri takbih etmek için toplandık. demiştir. *
Bundan sonra maMS btr subay Kore İçin yazdığı btr şiiri okumuştur.
Mitingin Mrinci kısmı böyleee bitmiş ve gençlik kütle halinde Şişliye doğru yürüyüşe başlamıştır.
Radyoevtntn karşısında Sadık Aldoganın evi önünde Korede şehit düşen kardeşi uğruna bir ihtiram vakfesi yapılmış, Harbiye binası önünde tekrar istiklâl Aîarşı söylenmiştir.
Bundan sonra gençler Atatürk Müzesi önünde tekrar bir tazim duruşu yapmışlar ve sonra Hürriyet Âbidesine gitmişlerdir.
Burada bir vatman kendi yazdığı Kore şiirini okumuştur-
Bilâhare heyecanh bir konuşma yapan Selçuk Aybar Kore kahramanlarımıza gençliğin saygılarını sunmuş ve komünizmi takbih etmiştir.
Miting boyunca gençler ellerinde "Plevne, Çanakkale, İnönü, Kore”, "Hazırız Cenge, çünkü istiyoruz sulhu salâh„ ve “21 milyon kalb, 4,500 süngü,, gibi afişleri ellerinde taşımışlardır.
Miting büyük bir sükünet İçerisinde akşam geç vakit nihayete ermiştir.

i
İstanbul avukatları, Baro reisi ve İdare heyetini seçmek üzere dün aaat 14.39 da Galatasaray Lisesinde toplanmışlardır.
Bn yıl Baro reisi olan Haşini Refet Hakarar, yeni yıl İçin konulan namzet] i t ini geri almış ve böylece A. Kemal Yürükle Galip Ta$*m seçilmek İhtimallerini kuvvetlen d Irm İçtir.
Bundan sonra yapılan seçimde. Kongrede bulunanların reye iştirak nispeti düşük olduğu görülmüş ve en fazla rey alan iki namzet arasında 33 aralıkta yeni bir seçim yapılmasına karar verilmiştir. Yukarıdaki resimde, toplantıdan bir köşe görülmektedir.
^Kurbağa lidere de kuracağıma! 2 numaralı bakımevi o semtin çalışan kadınlarının çocuklarına, sabahtan, annelerinin İşten dönme zamanlarına kadar bakmak ve iyi bir terbiye vermek düşüncesi İle hazırlanmıştır.
Kurbağalıdere Çocuk Bakraç evi, dünyaca kabul edilmiş btr lunan çocuk bakımevleri sist ile çalışacaktır.
Bina, şimdilik 30-40 çocuğa bakılabilecek şekilde hazırlanmıştır. Ve yakın bir zamanda faaliyete geçecektir. Çocukların bakımevinde bulundukları müd-det içinde yiyecek ve gtyecekto* ri tarafımızdan temin edflecek ve buna mukabil kendüertiMİan 5 kuruş alınacaktır.
Bu çocuklar İçin 5 kuruş gftl az bir paranın alınmasından mak sat, onlarm izzetinefislerini to-ramaktır. ,
V •
m
Terfi ettirilen Hkoktd öğretmenleri
9 9 9
MÜH Eğitim BakBnhğı kam 1950 ayında 3 •enellk kadem sûresini dolduran ve ta mtMk det zarfında ba^an göstere» U Öğretmenin maaşım bir tetda* receye çıkarmıştır. Terfi edteo öğretmenler şunlardır:

Zehra Börtecan 40. CUddB Gür 40, Fethi Yüzer 40, Nac^» ye Yavuz 40, Muzaffer Bayta* 40, Safiye özankçı 40, Şehrlbaa Binen 40, Nazmiye Özğönenç 50» Mücahit Türkoğlu 40. Bedla Üstalar 35,
Uı» ■ ■ *
Yeni denlzaltılarmm bu hafta geliyor

• •77]
Amerfkadan yola çıkan yez* denlzaltılanma ayın 15 inden sonra limanımıza gelerek Dob mabahçe önünde terdir.
Denlzaltılarm iltihakı şerefine mılercie tir.
demlrllyecek-
donanmamıza
18 aralıkta getir kokteyl verüecek-
YENİ İSTANBUL
SÎYASl İKTİSADİ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE

Aboae: Türkiye Içtn eenetttl 83, artı aylığı 17, öç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler fld miniktir.
Hânlar: Önci resi e Hradır, mesuliyet
sayfada santime**
İlânlardan hiç bh kabul edilmez
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 89 —
ağır, öteki de onu t&şıyamıyacak kadar hafif iki hal vardı. Taşıyamıyacaktı, taşı yamıyor. Ah. şimdi ölebilse bildenbire. Yokluk hissi ne kadar tatlı geliyor ona. Bayılır gibi ölmek, fakat ölmek.
Elini alnına götürdU. Buz gibi. Eli mi, al-m mı? Başım sağa çevirerek gardrobun aynasına baktı. Yüzü beyazdı. Üstüne gölge düştüğü için rengi kararan gözleri aimıHyah göründü ona. Yanakları çukurdu. Kendini hiç bu kadar çirkin görmemişti.
Ayağa kalktı. Sallanıyordu. Divana kendini attı. Ağlıyamıyordu. Taş>ya.mıyacak kendisini. İnsan bu hale düştükten sonra, ondan kurtulsa bile, ileride, hâtırasına katlanamaz. Böyle bir an, hiç, hiç yaşanmamış olmalıdır. "Rezil!,, Ferhadın sesi kulağında şimdi. Rezil, tek kelime. Onun tek oluşu müthiş. Eğer peşinden bir küfür aağnağı gelseydi, yalnız Ferhadm öfkesini ifade ederdi. Fakat bu tek kelime, onu, bu evi ve Meralin etrafındaki herkesi aşan bir üst... Üst basamaktan... Bir~. Üst... Plândan gelen bir hükümdü. Doğru olduğu için, doğruluğu besbelli olduğu için, kendi kendine yettiği için, peşinden hiç bir söz gelmemişti, Meral şimdi bunu gayet açık 437
olarak anlıyordu. Ferhat ona bu sözü söylememiş olamaz ve doğru söylemişse, artık bu söz doğru olmamış olamaz. Ağırlık bundan geliyor. Bütün bir cemiyetin ağırlığı. AffeU miyor insanlar. Sokak kızlarını affedebilirler. Fakat beni affetmiyorlar. Okutmuşlar beni. Zekâma güvenmişler. Onlar affetseler bile ben İsyan ediyorum kendime. Ben tahammül etmiyorum. Ben kendimi cezalandırmakta herkesten daha âdil ve kuvvetli olmak istiyorum.
Nasıl? Kulağına dışarıdan değil, içinden bir ses vuruyor gibi. Fakat hiç düşünmediği için hayale benzemiyor. Çok canlı. Yaklaşıp uzaklaşıyor ve yalandan tanıdığı halde, bir türlü kime ait olduğunu anlıyamadığı bir ses. Bazı yorgun gecelerinde, başı yastığa gömüldüğü zaman, tam uykuya dalacağı sırada, kulağında belirip kaybolan, günün canlı anlarından kalma ses hâtıraları gibi net ve kaçak. Fakat şimdiki haliyle ısrarlı. Gidip geliyor. Hah, galiba, evet, belki, dur, işte, tamam, muhakkak, muhakkak, Renginazın sesi bu. Kayboldu şimdi. Uzaklarda, çok uzaklarda, uğultulara ve çınlayışlara karışıyor. Gitti. Artık büsbütün yok. Şimdi yalnız bir vm-Uyi9.
Ben, rezfl. Muhayyile koşuyor. Ferhadın karyolasını sarstı. Ağabey! 811 bu damgayı alnımdan. Yann herkes okuyacak. Sil bu damgayı. Fena oluyorum.
Meral sol ayağını silkeledi, iskarpini sıkıyordu. Çıkardı onu, ötekini de. Bir anda beliren Nurinin hatırası Ferhadın karanlıkta siyah görünen fes rengi yorganının üstünde eridi. Sil diyorum bu damgayı. SH Alnımda 488
kalmasın, ağabey! — Bilemem. — Niçin? — Ben vurmadım onu. — Kim? — Cemiyet. Cemiyet mİ? Hayır, Ferhat söylemez ta kelimeyi. Ellerim, ayaklarım buz gibi. Yüzüm ateş. Çünkü erkek o değil mi? Erkeksin sen. Kızlarla istediğini yaparsın. Fakat rezil değilsin. Namus bayrağısın. Şahikalarda sallanan muhterem ağabey, rezil ben’im değil mi?
Ağzının içi yapış yapış. Yutkunurken boğazında bir kuruluk. Nefes alışı zahmetlL Dizleri ağrıyor. İskarpinden çıkan ayaklarının parmaklarına kadar uzanan bir sana. Vücudunda da yaşamaya karşı toptan bir İsyan. Çünkü reziL Göğsü, karnı ve bacakları hep rezil. Bana gelince öyle, sana gelince, şahikalarda sallanan namus bayrağısın sen. Erkeksin çünkü. Değil mi Sami m Bey ? Siz de aynı fikirdesiniz, değil mİ ? Hayır, siz daha mahirsiniz, kelimelerin dar angajmanları içine girmemek için, susuyorsunuz. Beni müdafaa etmez misiniz, ağabeyime karşı? Sizi aldattım Samlm Bey. Hem kaç defa. Ve size keşfettiğinizden fazla, tahmin ettiğinizden fazla yalan söyledim. Şimdi o mektubunuzdaki cümleyi hatırlıyorum. Belki bazı yerlerini bozacağım. Affedersiniz. Şöyle bir şeydi: “Sevgilinin hayaline onun realitesinden daha büyük düşman olmadığını bilirsin, değil mi Meral? Çünkü en büyük rakip odur. Bu hakikati kendine mesele yap ve deş. Göreceksin ki. Meral, sevgilinin hayali sandığımız şey, onun bu kuvvetinden tecrid edilmiş bir realite parçasıdır.» Üst tarafını aynen hatırlamıyorum, Samim Bey. Galiba demek istiyordunuz ki, fakat bu parça sevğf-İtelnin birincisine aittir. Realiteyi kendisinden İbaret gördüğümüz öteki parça da İkincinin* 439
(fir. Sonra çok hoş bir netice çıkarıyordunuz. Şimdi toparlayamacağım. Yani... Durunuz—Şöyle bir şeydi galiba... Sevgilinin birinci realitesini hayal gibi, ideal gibi görüp onu — sevgiliyi — İkinci ve kaba realitesi içinde mahpus görüşümüz insan hakkındaki aldanışımızın bir galata Nasıl diyordunuz? Galatı... Bir kere de konuşurken sormuştum bunu size— Eski bir söz— Fransızca ‘Uluslon optiqueM karşılığı... Galat rüyet, galatı rüyetl. Tamam, değil mi? Yani insanı hep yarım görüyoruz. Ya onu seviyoruz, birinci realitesi içinde; ya nefret ediyoruz ondan, İkinci realitesi içinde. Fakat nefretimiz esas. Çünkü onun birinci realitesini kendi hayalimiz sanıyoruz ve aşk* ta hayal kırıklığına uğrayınca, bunun, hakikatte, ikinci realiteye çarpan birincinin kırıklığı olduğunu anlamıyoruz. Bu da tamam mı? Bakınız, şimdi birdenbire nasıl zihnim, içim açıldı. Ne güzel! Mademki susuyorsunuz, ben Ferhada karşı müdafaamı bu fikrinizden çıkaracağım. Ona diyeceğim kİ. niçin beni yalnız ikinci realitem içinde damgalıyorsun? Ben sana hiç» gripten ateşler içinde yattığın bir ıstırap gecesinin sessizliğinde ıhlamurunu getirmedim mi? “Ağabey, dur, arkandaki hav* luyu değiştireyim^ ve hiç, açılan omuzuna yorganını çekmedim mi? Teyzemin ölümüne beraber ağlamadık mı Ferhat? Ve ben bir gün, seninle Zeyrek Yokuşunu çıkarken, btr çöplükte bulduğu kuru, bayat ekmek kabuğunu hemen ağzına götüren sıracalı çocuğu görünce hıçkırmaya başlamadım mı? Sonra koşup o çocuğu bulmadım mı, kucaklamadım mı, ceplerini para Uc doldurmadım mı? Yine 440
• a -lâ»
de o gün, akşama kadar dalgın durmadım mı ? Niçin beni merhametlerimin
tarihini, hatırlamak çirkinliğine düşürüyorsun, Ferhat? Niçin ben_ Beni— Bana—
Meral birdenbire hıçkırmaya başladı.
Anlamaz ağabeyim, anlamaz, anlamaz, anlamaz, çünkü bir tarafımı görüyor ve doğru. Emin, ki doğru, öteki tarafımı görmek istemiyor. Birincinin hakikatine yazık olacak «anıyor. Aldanmaya razı olmamak istiyor. Fakat Samim? Bana kendimi bu kadar öğreten adam, niçin... Erkek çünkü değil mi? Nedir öyleyse, peki, susma, nedir, söyle, Samlm. Başında hafif bir sallanış olacak. Derin bir nefes alacak, önüne bakacak. Şimdi nasıl hor hali gözümün önüne geliyor. Fakat niçin hem İstiyorum cevap vermesini, hem de korkuyorum. Çok korkuyorum. Ne «öyliye-ceğini bildiğim için, tabii, işte ondan korkuyorum. Gayet basit ‘İkincilerimize hâkim olduğumuz nispette insanız,, diyecek. Ne kadar çok tekrarlamıştır bunu bana. Ve şöyle bir şeyler de söylemiştir: “Hepimizin ruhumuzda en as bir kaatil, bir kaç hırsız, bir sürü yalana, iftiracı ve sayısız can, mal, ırz düşmanı var. Bunlan hapsediyoruz. Yoksa kim adam öldürmez, çalmaz, iftira atmaz, ev bark yıkmaz?,, Ve şimdi de ilâve edecek: ‘'Niçin ben sana. Meral, sevgilinin içimizdeki hayalinin de bir realite olduğunu yazdım? Niçin seni bu hakikatin içinde sever gibi oldum? Onun zaferini bekliyordum. Karşıma senin birincini teslim alan Iklncin çıktı, iğrendim ve kaçtım.,.
(Devamı var)
441
e
X
W Arahk 1950
İstanbul

Günler geçerken
Hamdolsun, değişmişiz
Refik Halid KARAY
B
nıııruz kalmak ihtinıu-
Gelir Vergisi
Siyasi kannaGorl ne o-da on ileri cemiyetlere
ÎR hafta evvel toplanıp mesaisini bitiren “Gazeteciler Cemiyeti” Kongrgosine dair bazı söyllyeccklerlnı avr. Bu sözler mahiyeti İtibariyle yalnız gazetecileri alâkadar etmekle kaimi ya cağın dan meslek dışı okuyucuların da yazdıklarıma göz gezdirmeleri faydadan hail olmasa erektir. Kolayca tahmin edersiniz kİ matbuat müntcslplerl arasında —tarafsızlardan başka— partililer de bulunuyor; tablatlyle Cemiyetimiz içinde de vaziyet aynıdır. Meşrutiyetin partilere yer verdiği zamanında Matbuat Cemiyeti Kongreleri çok defa pek patırdtll, hattâ dayaktı tokatlı geçerdi. Tek parti yıllarında disiplin hüküm sürdüğünden ve gazetelerin kapatılması bu disiplini takviye ettiğinden büyüklere tâzlm telgraflariyle işi tatlıya bağlardık. Partizanlık ve taşkınlık yapmak imkânı bulıınamazdL
Bu defa Kongreye epeyce endişeli halde gittim; gitmek M
bile İstememiştim. Zira güdülecek bir parti dâvasın yoktu; başkalarının çekişmesini seyirden de artık hoşlanmıyordum. Aziz meslckdaşlarımm beni üçüncü defa ikame ettikierl vazife başına geçerken mazideki parti vakalarının tekrarlanmasını önlemeğe gayretini yetecek mİ. yetmiyecek mİ diye düşünüyor. Kongrenin bazı tesirlere llnden üzüntü duyuyordum.
No kadar değişmişiz, meğerse! lursa olsun meğerse gazeteciler nasıl
hâs vasıflarla bezenmişler, no güzel bir tekâmüle erişmişler! Korktuklarımdan hiç birine uğramadım. Müzakereler Cemiyetimizin dahn iyi. daha verimli. Azasınıı daha elverişli bir gelişmeye vâsıl olması mevuuz etrafında h«»p hayırlı tekliflere ve fikir teatilerine inhisar etti, öyle konuşmalar dinledik ki bir âza, kendi kanaatinde olmayan diğer bir âznnın sadece mütalâalarına İştirak etmedi; Cemiyete yaptığı hizmetleri övdü; alkışladı; hattâ, sanıyorum seçimde onu des-tekledL
Hele âzamız arasında bulunan mebus arkadaşlarımızın, Kongrenin azıcık particilik havasına kapılır gibi olduğunu hisseder etmez, toplantının bitaraflığını korumak İçin müzakereye belâgatle girişmeleri cidden göğsümüzü kabarttı ve evvelce İşittiğimiz dedikoduların asılsızlığını tamamlyle meydana koydu. Anladık kİ bu zevata kimse: “Kongreye gidip orada partimiz lehine bir cereyan hazırlayınız; seçileceklerin bizden olmasına çalışınız!" dememiştir. Zaten onların seciyelerine güvenirdik; bu kabil bir teklifi kabul şöyle dursun, teklif karşısında kalmalarına hile tahammül odemiycccklerini bilirdik. Zira bir partiden olabilirlerdi anın en fazla hürriyete muhtaç, ancak hürriyet içinde İken faydalı kuvvet teşkil eden bir teşekkülün bünyesini sarsmak gibi rolleri üzerlerine alamıyacak seciyede İnsanlardı»
Hulâsa “Gazeteciler Cemlyetf’nln İç İşlerine» hürriyetine d ve dil uzatmağı düşünen olmamış. Ne güzel şey! Şu ciheti de soyllycytm kİ bizim İç işlerimize karışmayan İktidar, dilediklerimizi istisnasız olarak İyi karşılamış ve neticelendirmeğe çalışmıştır. Millet Meclisinin umumi heyetinden da-hna anlayışlı bir kabul gördüğümüzü do ldnre heyetinin ra-porlartyle beyanatından öğrendik, sevindik.
Kongremiz, hem kendimizden, hem Hükümetten, hem do çok partili ve münakaşalı bir zamanda bulunmamıza rağmen kudretini muhafaza eden, hattâ arttıran meslek tesa-nüdünden memnun, matbuat tarihinde sayılacak, anılacak şekilde nihayete erdi. Bu hayırlı hâdise umumi bir değer taşımaktadır ve o bakımdan hepimizi hoşnut bırakacnk mahiyettedir. Zira koyu particilik de koyu sağcılık ve koyu solculuk, kısacası her taassup gihl zararlı ve çirkindir. Gazeteciler Cemiyeti Kongresi böyle cereyanlardan mâsun, fikir hürriyeti içinde çalışmak suretiyle İyi bir örnek teşkil etti. Hamdolsun, değişmişiz!


Tekel Bakanlığının lağvına dair tasarı
M. elise sevkedilecek kanunlar arasında bu tasarının da bulunduğu söyleniyor Ankara 9 (ANKA) — Haber aldığımıza göre Hükümetin, 1951 yılında Meclise sevkedeceği kanunlar arasında Tekel Bakanlığının sembolik oluşu Bakanlık kadrosunun kırtasiyecilikten kurtulamaması tebarüz ettirile rek bu Bakanlığın lâğvı hakkın-daki tasanda mevcuttur. Gümrüklerin Maliye Bakanlığına bağlanması ve Tekel Umum Müdürlüğünün Tütün Bankası ismi altında işletilmesi üstünde durulmaktadır. Bu suretle kurulacak Tütün Bankasına şahsi te şebbüs de dahil olabilecektir.
Diğer taraftan Ulaştırma Bakanlığı, Devlet Demiryollan personeli için de yeni bir Barem
Kanunu hazırlamaktadır. Yeni tasanda aynca fazla mesai ile kilometre priminin fazlalaştırıl-ması imkânlan da araştırılmaktadır. Bundan başka. Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü Eskişehir, Sivas atölye kalorinin bulunduğu işçilerine uzun vadeli ev yapılması için bir
sarısı hazırlamaktadır.
inşası için, tşçl Sigortan Kuru-mundan da beş milyon lira alınması cihetine gidileceği söylenmektedir.
ve fabri-yerlerdeki taksitlerle kanun la-
Evlerln
İzmir Limanı hakkında Millî Savunma Bakanlığının tebliği


Milli
Ankaralı gençler dün Kore şehitlerini andılar
Kırşehir Milletvekili Amiral Özdeş, Koreye gönüllü gitmek üzere Meclisten müsaade istedi
Ankara. 9 (AA.) — Bugün Ankara yüksek tahsil gençliği Korede şehit olan Türk kahramanlarının ruhlarını tâziz için bir miting yapmıştır.
Saat 11 de Zafer Meydanında binlerce yüksek tahsil talebesi ve kalabalık bir halk kütlesi toplanmış bulunuyordu. Bir çok gençler, ellerine Türk bayrakları ve şu ibareler yazılı dövizler almışlardı: “İnsanlığın hürriyeti için savaşmaktayız., “Türk, yalnız da kalsa, komünistlerle savaşacaktır,,, “Aziz şehitler, yattığınız yer sinemiz-dir, , “Kahrolsun komünistler,, “Yumruğumuz daima beyniniz dedir.,.
İstiklâl Marsından sonra muhtelif talebe teşekküllerine ve fakültelere bağlı bir çok gençler heyecanlı hitabelerde bulunmuş lardır.
Bu arada Gazi Eğitim Enstitüsü talebelerinden Orhan Çaplı, aşağıda metnini verdiğimiz telgrafı okumuş ve gençlik, oybirliği ile, telgrafın Koredekı kahramanlarımıza gönderilmeline karar vermiştir:
Sayın General Tahsin Yazıcı eliyle Kore kahramanlarına,
“Yaptığınız şanlı muharebelerde kanlarınızla milli tarihimize altın bir sahife dnha eklediniz. Zaferlerinizi kutlamak için toplanmış bulunuyoruz. A-ziz şehitlerimizin yeri kalbimizdir. Gençlik daima sizinle beraberdir. Selâm, saygı ve sevgilerimizi sunarız,,.
Konuşmalardan sonra gençler millî marşlar söyliverek U-
lus Meydanına doğru yürüyüşe geçmişler ve burada da bazı konuşmalar yapılmış ve miting Samanpazarında son bulmuştur.
Amiral Rifat özdeş Koreye gönüllü olarak gitmek istiyor
Ankara. 9 (ANKA) — Kırşehir Milletvekili Amiral Rifat Özdeş, bugün Millet Meclisi Başkanlığına bir istida vererek Koreye gönüllü gitmek istediğini ve dolayısiyle Büyük Meclis ten bu hususta müsaade talebinde bulunduğunu bildirmiştir.
Amiral istidasında, her hangi bir rütbede ve her hangi bir vazifeyi gönüllü olarak görebileceğini bildirmektedir. Amiralin bu hususta Milli Savunma Bakanlıgiyle temasa geçtiği de haber alınmıştır.
General Marshaü ve Eisenhovvcr durumu vahim görüyor
Nevv-York, 9 A. A. (AFP) — Amerikan KablnesLndeki yerini almak için başkanlığından çekildiği New-York Kızılhaç teşkilâtının şerefine verdiği bir ziyafette söz alan Savunma Bakanı George Marshall, durumun vahim olduğunu söylemiş, bundan başka kan toplamak ve Kızılhaç üyelerinin talimi zaruretini bilhassa belirtmiştir.
General sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Hiç kimse istikbali keşfede-mez, fakat durum daha vahim bir mahiyet arzetmektedlr. Güçlüklerin artması her zamandan fazla muhtemeldir.M
Aynı yemekte hazır bulunan General Elsenhower, kendisine hissettlrildiği veçhile Kuzey Atlantik Silâhlı Kuvvetlen Başkomutanlığına getirilmem ihtimaline imada bulunmuş, ve Av-rupadaki Müttefik kuvvetderi başkomutanlığı hâtıralarını yâ-dederek demiştir ki:
“Eğer gazetelere İnanmak lâzım gelirse, bazı tehlikeler mevcuttur ve eskisine müşabih mesuliyetler yüklenilmesi ve yeniden binlerce Amerikalının aynı bölgeye gönderilmesi lâzım gelecektir.,,
Dünya vaziyeti karşısında doğu âlemi
Suriyenin Ankara Ortaelçisi Emir Âdil Ardanın demeci

«Orta ve Yakındoğu devletlerinin temas ederek dünya vaziyetini birlikte
gözden geçirmeleri lüzumuna inanıyorum»
İran Büyükelçiliğinin Kızılaya teşekkürü
Ankara, 9 (A.A.) — Kızılay Genel Merkezinden bildirilmiştir:
İranda son defa vukua gelen zelzele ve su baskım felâketlerine uğrayanlara Türkiye Kızılay Derneği tarafından yapılan 10 bin lira değerindeki yardımlar dolayiRivle İran Büyükelçiliğinden aşağıdaki teşekkür mektubu alınmıştır:
Türkiye Kızılay Cemiyeti Bakanlığına:
Ankara
îran Büyükelçiliği. “Şır vc Horşid Sorh İran" Cemiyetinin hissiyatına tercüman olarak, î. randa Kenghan zelzelesinden ve Zehedan seylâbından fevkalâde zarar gören lranlı felâketzedelere. mühim miktarda, gerek erzak ve gerek İlâç göndermek suretiyle, cidden kardeşçe yardım lûtfunda bulunan “Türkiye Kızılay” Cemiyetine en derin ve samimî teşekkürlerinin iblâğını kendisine büyük bir şerefli va. zife telâkki ettiğini saygılarla bildirir.
C.If.P. Meclis Grupımun dünkii toplantısı
Ankara. 9 (ANKA) — C. H P. Meclis Grupu bu sabah saat onda toplanmıştır Grupun bu toplantısında, pazartesi günü Mecliste görüşülecek olan gensoru önergesinde partinin takip e deneği hareket tarzı tosbit edilmiştir.
Dayağa dair
1951 senesinin tecrübe yılı olacağı söyleniyor
Ankara, 9 (ANKA) — Hükümetin yeni mali seneden itibaren gelir vergisini tatbik etmek için yaptığı hazırlıklar sona ermiştir. 1951 yılı vergi tahvilâtı, tahmin edilen neticeleri verdiği takdirde, Hükümet, Muamele ve İstihlâk Vergilerinde bir indirme yapacaktır.
Gelir vergisinin 1951 yılında tatbıkına alâkadarlar (Tecrübe yılı vergisi) adını vermektedir. 1952 yılı bütçe hazırlıklarına kadar geçen zaman zarfında l&hsilftt müspet olduğu takdirde, memurların da gelir vergisinden faydalanmaları sağlanacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığında Bir buçuk senedir muamele bekliye» evrak var
Ankara. 9 (T.H.A.) — Milli
Eğitim Bakanlığında son günlerde hummalı bir faaliyet göze çarpmaktadır. Bu arada, bütün dosyalar gözden geçirilmektedir Alâkadarların verdiği izahata göre, bu tetkikler esnasında hır buçuk senedir muamele bekleyen evraklara rastlanmıştır.
Antalyada köylüye dağıtılan toprak
Antalya, 9 (A.A.) — Elmalı ilçesindeki Karagöl Gölünün kurutulması sayesinde eldt edilen 15.412 dönüm arazi dün yapılar, bir törenle halka dağıtılmıştır
Törene istiklâl Marşı ile baş lanmış ve Kore şehitlerimi, ruhu taziz edildikten sonra Vali îhsan Sabri Çağhyangil bir nutuk söy liyerek 1050 yılının hükümetçe halka en çok toprak dağıtılan bir vıl olduğunu belirtmiş, bir yılda vedi yüz bin dönümlük bir dağıtım yapmanın demokrat hükümete nasip olmuş bir başarı olduğunu ilâveden sonra yeni topraklarına kavuşan çiftçilerimizi»! bilgiye ve teknik bir ziraat sistemine dayanarak sarfedecekleri gayretler sayesinde yakın bir gelecekte refaha kavuşacaklarına itimadı olduğunu ifade etmiştir.
Ankara, 9 (T.H.A.) Savunma Bakanlığından bildirilmiştir:
•Türk ve yabancı ticaret gemilerinin İzmir limanına girmeleri hakkında evvelce konan zaman tahdidatı kaldırılmıştır.
Bundan böyle bu gibi gemiler İzmir limanına geceleri de girebilirler.,,

Amerikan kumpanyaları otomobil fiyatlarını yükseltiyor
Detroit 9 A.A. (Reuter) — “General Motors,, ve “Ford,, Otomobil Kumpanyalarının 1951 otomobil modelleri üzerinde yapacaklarını ilân ettikleri fiyat yükselmesini İptal etmeleri hakkında Amerikan Hükümetinin talebini reddetmişler ve İktisadî İstikrar İdaresi talebinin “kabili tatbik,, olmadığını bildirmişlerdir.
Prens Ali Han ve Rita Hayworfh bir yangının söndürülmeğine yardım ettiler
Merakeş (Fransız Fası), 9 lAP) — Prens Ali Han ve eşi Rita Hayworth, dün gece, misafir kaldıkları meşhur Taylor Villâsının (Roosevelt ve Chur-chill, Kazabianka konferanslarında bu binada buluşmuşlardı) bodrum katında çıkmış olan bir yangının söndürülmesine yardım etmişlerdir Prens ve eşi. Madagaskar ve Kahireyc uğradıktan sonra’ üç gün evvel Tanca’dan buraya gelmişlerdi.
Ali Han ile Rita Hayworth yakında İran Şahının düğününde bulunmak üzere Tahrana gideceklerdir.
A.)
Ziraat
Akyazula 105 ton tohumluk dağıtıldı
Akyazı, 9 (A.
Bankası Akyazı Şubesi emrine
verilen 105 ton tohumluk buğday çiftçiye dağıtılmıştır. Aynı bankanın çiftçi emrine açtığı 300 bin liralık kredinin tevzii de bitmiştir. Her iki yardımın zamanında yapılmış olmasından halk çok memnun olmuştur.
Antalyada toprak dağıtımı
Ankara. 9 (T.H.A.) — Yur dumuzun muhtelif bölgelerinde çalışmalarına hızla devam et mekte olan Toprak Dağıtma Komisyonlarından Antalyadaki komisyon, yeniden 557 çiftçi ailesine 772.125 lira değerinde 15.442.5 dönüm arazi ve 984 dönüm mer a dağıtılmıştır.
Bir ay kadar oluyor, Suriye Başvekili ve aynı zamanda Hariciye Nazırı olan Nazım El Kudsl uzun bir seyahate çıkmış ve Arap devletlerinin bütün hükümet merkezlerini ziyaret etmişti. Bu arada Kıral îbnissuud, Irak hükümet erkânı ve Ürdün Kıralı Abdullah ile görüşmüştü. Hâlen Kahirede bulunmaktadır. Bu görüşmelerin hakikî mahiyeti hakkında henüz resmî vesikalar neşredilmemiş olmakla beraber beynelmilel vaziyetin son inkişafları karşısında endişeye kapılan Suriye Başvekilinin bütün Arap memleketleri arasında bir birlik teminine ve bilhassa müşterek bir emniyet paktı ak-tedllmesine çalıştığı bilinmek-
tedlr. Esasen böyle bir paktın vücuda getirilmesine Arap Birliğinin son toplantısı esnasında karar verilmişti.
Fakat görünüşe göre Nazım El Kudsi’nln daha geniş tasavvurları vardır. Daha doğrusu böyle geniş tasavvurları olduğu Kahirede yaptığı beyanattan an. laşılmaktadır. Filhakika evvelki gün neşrettiğimiz ajans haberlerine göre, Suriye Başvekili A-rap devletlerinin aralarındaki askeri işbirliği plânı üzerinde anlaştıktan sonra Türk ve Yunan orduları İle İrtibat teminine çalışmaları lâzım geldiğini söylemiştir.
Bu haber bilhassa muhtemel inkişafları bakımından bize ol-
dukça mühim göründüğü için Suriyenin Türkiye Elçisinin bu hususta ne düşündüğünü öğrenmek istedik. Emir Adil Arslan suallerimize cevap vermek lût-funda bulundu. Bize dedi ki:
“Bahsettiğiniz haber hakkında resmi malûmat almadığım için bu hususta katî bir şey söyliye-miyeceğim. Bununla beraber pek enteresan bir mevzu karşısında bulunduğumuzu itiraf ederim. Bizzat ben bir kaç aydan beri Yakın ve Ortaşark hükümetleri arasında umumî bir görüşme yapılması hususunda hükümetimin dikkatini çekmeğe başlamıştım. Hâdiselerin bu kadar süratle ve endişe verici bir şekilde birbirlerini takip ettikleri şu sırada bu hükümetlerin umumî görüş teatilerinde bulunmaları icap ettiği kanaatinde idim,bu kanaatimi şimdi de muhafaza ediyorum. Maksat Yakın ve Ortaşark milletlerinin, menfaatleri işbirliği yapmak olduğu halde muhtelif cereyanlara kapılmalarına mâni olmaktır. Başvekilimizin ziyaret ettiği Arap memleketlerinde meslek arkadaşlariyîe bu şekilde görüştüğünü zannediyorum."
Emir Adil Arslan bundan sonra, bir an evvel başlamalarım şahsan istediği müzakereler es. nasında bilhassa sulhun korunması çarelerinin aranmam icap ettiğini belirtmiş ve demiştir ki:
*— Üçüncü bir dünya harbi fikri bizde, Arap memleketlerinde pek fena karşılanmaktadır. Taarruza uğrayacak olursak şüp hesiz ki kendimizi müdafaa edeceğiz. Fakat sulhun idamesi için mümkün olan bütün gayretlerin 9arfedilmesi lâzımgeldiği kanaatindeyiz. Ben şahsan komünizm ile harp yoliyle mücadele edilmesi tedbirini saçma bulanların fikrine iştirak ediyorum. Çünkü harp komünizmin tohumlarını si. nesinde taşımaktadır.”
Suriye Elçisi bu münasebetle imana karşı silâhla mücadele e-dilmestnin faydasızlığını isbat e-den tarihî hakikatleri hatırlatmıştır. îman böyle bir mücadeleden müteessir olmaz ve bilâkis yayılır. Elçi bize Hıristiyanlıktan. İslâmlıktan ve Protestan. Iıktan misaller getirdi. O zaman kendisine komünizmi hakikaten bir din addedip etmediğini sorduk. Bize şu cevabı verdi;
— Evet, komünizm İçtimaî ve İktisadî bir itikattır. Buna bir ideoloji de diyebiliriz ki bu şeydir...”
Bundan sonra her zaman nakaşalara yol açmış olan
ileri sürerek komünizme yapılan mücadelede silâh için harbedilen paranın sınıfların hayat şartlarını için kullanıldığı takdirde neticeler
“••I

aynı
mü-blr
fikri karşı imali fakir ıslah
bundan daha faydalı elde edileceğini, çünkü bu suretle bu sınıfların komünist propagandasına karşı daha az hassas davranmaları temin edilmiş olacağını söylemiştir.
Emîr, sonra daha müstacel hakikatlere avdet ederek dedi ki:
“— Üçüncü bir dünya harbi tehdidi karşısında biz Arap dev. letleri hiç bir garantiye malik bulunmuyoruz. Tabiî başkalarının hatasına kurban olmak veya herhangi bir mesuliyet altına girmek de istemiyoruz. Her şeyden evvel de hürriyet ve istiklâlimize bağlıyız. Bu sebepledir ki mümkünse komşularımızla aramızda tam bir fikir birliği husule gelmesini istiyoruz.”
Selhn SaMt
rakamazsınız. Ben bunlar gibi bıı-dalanuyım kİ, dayağa razı olayım.
Ve İşte böyloce Nııhıın gemisi şirazeslndon çıkını»!
Demokrasi var! Bana dokunamazdın diye her türlü serkeşliği mubah sayan serscrllorln kulakları çınlıya!
••
BEFİK Hnlld üstadımız, Burhan ■■ Felek hocamız ve Vâ-Nû ağabeyimiz ateşli bir mevzuun üzerine yerleştiler: Dayak!..
Felekle Vâ-Nû. cemiyetimize kızılcık sopasının lüzumlu olduğunu» Refik Halid İse. aksini savunuyor. Üç üstadın tam dayaktan bahsettikleri sırada lıenlm lâfa karışmam, kendi hesabıma |>ck tehlikeli ama, gene de konuşmadan dıı-raınıyacağım. Çünkü bence, dayağın bu asrın malı olmadığı iddiası no derece yanlışsa, bir cemiyeti ıslâh mevzuunda çok tesirli olduğu düşüncesi de o kadar hatalıdır.
Bir defa “bu asırda,, tâbirini — af buyurun — anlamıyorum. Şu içinde bulunduğumuz yirminci asrın kendinden evvelkilere nazaran, daha insani, daha yumuşak» daha efendi olduğu nasıl ve ne İle İddia edilir? Hattâ bana göre, yirminci asır vahşet ve dehşet mevzuunda küçük kardeşlerini öyle gölgede bırakmıştır kİ, tarihten evvelki zamanlar bile, onun yanında kaleni efendisi glb| kalıyorlar. İki yüz elli gramlık bomba I-le bütün bir şehri hak İle yeksan ediş, hangi asırda var? Komayı yakan bir Neron, Küreyi ate»e veren Stallnden daha mı korkunçtu? Hangi geçmiş vahşet hareketi, Rıısyadakl “fırın»» fardan, “kamp“lardan daha bankındır? Emin olunuz. Kazıklı Voyvoda bu devirde gelseydi, Sovyet diyarında altıncı sınıf bir halk komiserine müşavir bile olamazdı.
O halde evvelâ şu asrımızla ö-vünmeyl bir tarafa bırakalım. Bamuve, İçinde yaşadığımız uıad-
>1
sevimli bir sacayak olııp,
)
Dayağa dair - Kadı’nın cevabı
Kadı’nın cevabı
BİRLEŞMİŞ Milletlerdeki Rııs delegelerinin İddialarını okuyup da gülmemek kaabll değildir. Hani İnsanın keyfi ve vakti olmaJı da, İşi gücü bırakıp müzakere haberle-rinl takip etmeli.
Meselâ Malik, son celselerden birinde. Sovyet Rıısyanın peykleri olarak adlandırılan memleketlerin Amerikan camlamadaki devletlerden çok daha hür ve müstakil olduklarını iddia etmiş!
Mesele hiç şüphcaiz, hürriyet vc istiklâlin mânasından çıkıyor. Peykler, elbette hür ve müstakildirler anıtı, bizim anladığımız mânada değil, Rıısyanın kavradığı r*ıAnn*h«
de dünyasını no güzel İfade eder: “İşte sizin medeniyetinizin büyük mucizesi. Aşkı alelade bir I» etti-nlz.^
F'akfit asrımızla övünmeyi hlr tarafa bırakalım anın, dayağı dn kucaklıyalım mı? Dayak cezasını hâlâ yaşatan İngiltere, hıı sayede ne kazanmıştır, bilmiyorum. Yalnız, dayağın Britanya hudutları I-çlndc kaldığına bakılırsa, yeryüzü Iiedagoglarına pek uygun gelmediği muhakkak tır. Ve dayak almasına rağmen hapishaneleri asla boş olmıyan İııglltereye mukabil, dayak atamadığı halde, tam takır hapishaneleri bulunan Finlân-diya, İsveç, Norveç ve İsviçre meydandadır!
Ancak günlük hayatımızda dayağı özleten ve hatırlatan öyle taraflar da mevcuttur kİ, insanın «ı-vuçları kaşına kaşına hlr hal oluyor. Meselfu Beyoğlu caddesinde kadınlara sarkıntılık eden dell-knnldarı görüp de “Ah! Kızılcık sopası., dememeye İmkân var mı? Nakil vasıtalarında İtişip kakışan, umum! yerlerde evi gibi davranan, Nokağa tüküren, caddeyi kirleten, yolu tıkayan vatandaşlara bakıp da, sopaya davranmamak mümkün mü? Maanınflh bütün hu gibi hareketlere karşı vaktiyle bizde dayak vardı. Ve işin garibi mevrut: Ikon pek faydalı görünmüyordu da, kalktıktan sonra aranır oldu. Çünkü varlığı fenaya kullanıldığı gibi, yokluğu da kötüye yaradı.

Yazan:
Bediî FAİK
etmez, hayvanlara teker teker sormaya haşlamış:
— Kabahat İşlersen, seni tufanın kucağına nıı atayım, yoksa güzel bir sopa mı çekeyim?
Hayvanlar düşünmüşler taşınmışlar. Eh! Tııfaııın elinde helâk olmaktansa, dayak evlâdır. Hepsi hıı yolda cevap vererek, ellerine verilen beyannameyi doldurmuş. Fakat gelin görün kİ, tilki aksini yazıp vermez mİ? Etraftan: “Yahu, demişler, deli misin? Hiç böyle şey istenir mİ? Bir küçük kusur işlenen öleceksin.,,
Ama tilkiyi kandırabilirsen kandır ve üstelik, tek tutabilirsen de tut. Bir azgınlık bir serkeşlik. Biçare hayvanlar, ne olsa arkadaş diye kabahatleri hep Üstlerine ala ala, dayak yemekten bir hal olup nihayet gebersin diyerek şikâyete karar vermişler. Nuh tilkiyi çağırmış. Hayvanlar etrafına rnışlar. Nuh emretmiş: şıııııın beyannamesini.,.
e
hikmet olduğuna Ina-oııdan başka hiçbir hıılıınmayışmdan da söyliyeylm — kuşku-
Bulgaristandan 80 bin göçmen geleceği asılsız
Ankara, 9 (A.A.) — Ankara Ajansının 1951 yılında Bulgaris-tandan seksen bin göçmen geleceği hakkında verdiği haberin a-011 ve esası bulunmadığını bildirmeye Anadolu Ajansı mezundur
Türk Kadın Birliği kongresi toplandı
Ankara, 9 (T.H.A.) — Kurulduğu 13 nisan 1949 tarihinden beri müteşebbis heyet halinde çalışan “Türk Kadınlar Birliği,, nln ilk kongresi bugün saat 15 te Halkevi salonunda yapılmıştır.
Yurdumuzun muhtelif bölgelerinden 18 ilimizin kadın delegelerinin İştirak ettiği kongrenin başkanlığına Bolu delegesi Emine Özçağlar, kâtipliğe de Eskişehir delegesi Dr. Nadiye GÖkay seçilmişlerdir.
Kore şehitlerimiz İçin üç dakikalık bir ihtiram sükûtundan sonra müteşebbis heyetin faali* yet raporu okunmuştur.

Poliste çok doatlarifn vardır. Hepsi bllâlatlana, ııfak bir dayak salâhiyetiyle, asayişin mııhafaza-aında (bilin geni» adımlar atacaklarında müttefiktirler. Tecrübelerim» İtimat «'Hvnrıım. Ama yarın sizin aynı çer-
Uıürgün, •eıılrn de ılâblyetin eveslnde hırpa-
ıııınıyncağımız -lan nasıl emin olacağız? Verilecek bir salâhlyo-ıln, seçimde» mitingde, şıırnda
burada siyasi mülâhazaların o-yuncağı ol mı yarağı nı kim ve na*ıl temin edecek?
Ben tngiltere gibi kâmil bir cemiyetin dayağı tatbik etmesinde elbet bir nırım. Ama memlekette — ne yalan
(anıyorum. Acaba Br i t an.yanın ikliminin bıında rolü yok mıı? O sevimli sacayak üstatlara tavsiye e-derlm. Bir de bu noktayı incelesinler.
Ve onlar bunu İncelerken ben size bir dayak hikâyesi anlatayım: Hazret} Nuh, gemisi hareket eder
toplan-“Getirin Maymun koşup getirmiş. Nıılı kâğıda şöyle
bir göz gezdirdikten sonra;
— Yaa. denılş, demek sen dayak İstemeyip, gemiden dışarı atılmaya razısın öyle mİ?
— Evet efendim.
— Peki şimdi seni tııtup atacağımdan hiç korkmuyor musun?
îşte o zaman tilki gülerek:
— Ah! Efendimiz demiş, buna herkesin önünde söylemek İstemezdim ama, ne yapayım kİ, mecbur oldum. Siz hayvnnhırı gemiye çift çift aldınız, hiç birini tek hı-
Siz kadı’nın hikâyesini bilir mi-•Iniz. Kadı’nın ka rısı hasta imiş. Hor gün dostları «orarlar:
— NoaiI hanım ?
— İyi mnşsıal-ııh, çok İyi. âııidc ne duysun-
Fakat bir gun lar: Kadı’nın refikası sîzlere ömür, değil mİ? Hemen beyanı tazlyete koşarlar. Ama bir tanesi sitem etmeden de duramaz:
— Yahu kadı efendi, der. Sen her gün merhumenin hail İyi derdin, no oldu böyle?
Kadı sakalını sıvazlıyarak cevap verir:
— İlâhi ağa! Ben kendime göre söylüyordum.
Truman, bir münekkidi dayakla tehdit etmiş !
Washlngton, 9 (AP) — Başkan Truman’ın, kızı Margaret’i şiddetle tenkid etmiş olmasından dolayı sanat münekkidi Paul Rume’a gönderdiği bir mektupla, münekkidi dayakla tehdit ettiği öğrenilmiştir.
Tahkikat sırasında Hume, Beyaz Saray postahanesinden atılmış ve “H. S. T.“ imzasını taşıyan uzun bir mektup aldığını açıklamıştır.
Beyaz Saray da, Balkan'ın Hııme’a bir mektup yazdığını teyid etmiştir.
Mektubun muhtevasını açıklamamış olan Hume Washing-ton Post’un muhabir ve münekkididir.
Kendisi, “Çok yakın bir dostunu kaybetmiş olan ve ağır bir yük altında bulunan bir kimsenin bu hareketine kızılam»yaca-ğıru” söylemektedir.
Sayfa 4
T E N î Î8TANBUL
10 Arahk 19M
s
GÜNÜN
KONOMiK
Karaborsa
İngilterede toprak işçileri
KISA HABERLER
Hablb Edlb - TÖREHAN
P EN A zamanlarımızda doğan ve ■ İktisadî varlığımızı avucu 1-çine alan bu kelime bizde gecekondu veya bava parası gibi halk lisanından gelmiş ve hakikî mânasını ifade etmiş bir kelime değildir. Borsa kelimesLnln ecnebi bir lisandan olduğunu düşünürsek. ona İlâve ettiğimiz kara kelimesi onun acı mânasını ifade edemez. Hakikati halde karaborsa bir çok memleketim de esham fiyatlarının düştüğü ve herkesi zarara soktuğu zamanlarda kullanılır. Bizde ise karaborsa onunla meşgul olanı milli iktisadiyat zararına kazançlara kavuşturur.
leyecck olursak o vakit akıbet çok daha feci olabilir, fiyat artması hakikatte paranın alış kıymetini azaltır ve çok korkulan bir enflâsyon uyandırabilir.
Büyük tarihin eski sayfalarında kahramanlıklar gösteren bir milletin güzel vasıflarını hiç kaybetmediğini Korede gösteren Türk Milleti şimdi iktisadi savaşta da çalışmak ve kara düşmanlan yenmek mecburiyetindedir. Böyle bir başarı bizim için mümkündür ve biz buna İnanmalıyız.
Toprak işlerinde çalışan işçilerin hukuku bir nizama bağlanmıştır
*
Borsa hakikatte bir malın alış ve verişinde arz ve talep derecelerini ayarlayan ve ona göre fiyat esasını tâyin eden bir yerdir. Halbuki bizim karaborsa dediğimiz şey herkesin gözüönünde cereyan etmiverek gizil köşelerde malını saklayan ve bir türlü e-Ünden çıkarmak Istemiyen mal sahiplerini fazla fiyat vererek ikna etmekten başka bir şey de-ğildir.
Denizlide iplik fabrikası
Biz şimdi burada karaborsanın mânasını tefsir ve tâyin etmekle meşgul olmak istemiyoruz. Hangi mânada kullanırsak kullanalım bizim iktisadi varlığımızı kemiren bu elim âfetin son hâdiseler dolayısiyle yeniden bir tehlike şeklinde belirmesi ihtimaline işaret etmek istiyoruz. Ve bunun önüne geçmek için muhtelif memleketlerde edindiğimiz müşahedelere dayanarak kısaca neler yapılmak lâzım geldiğini bildirmek istiyoruz.
Karaborsanın canlanmasının en büyük sebebi herhangi bir ma-hn azlığından ileri gelmektedir. Bu çok açık sebebi inkâr etmek kabil değildir. Buna mukabil karaborsayı besleyen ve yaşatan şeylerin en başında gelen sebep de milletçe paranın iyi takdir e-dilmemesi. aranan fiyatların e-hemmiyetsiz ve hafif görülerek kabul olunması ve bilhassa hayat ihtiyaçlarının ölçüleninemesidir.
Denizli 9 (Hususi) — Sümer-I bank tarafından Denizlide yaptırılmakta olan on bin iğlik iplik fabrikası inşaatının tama-rnnda bitirilmesi için hararetle çalışılmaktadır.
1952 de işletmeye açılacak olan bu fabrikanın yapı aksnmı İkmal edilmek üzeredir. Böylece İstasyon civarında yeni bir fabrika sitesi doğmaktadır.
Fabrikanın kullanacağı 800 kilovattık enerjinin temini için de Gökpınar üzerinde SÜmerbank yardımiyle Belediyenin kuracağı hidro-elektrik tesisleri de yakında inşaata başlanarak fabrikanın İşletmeye açılma tarihine kadar bitirilmiş olacaktır. Bu fabrikanın Denizli vilâyetine büyük hacimde yardımı dokunacaktır. Çünkü bir taraftan pamuk ekimi ve İstihsal artacak, bir yandan da binlerce köylü fabrikada İş bularak en aşağı on bin kişinin çalışması sağlanacaktır.
Son yüzyıl zarfında çiftlik sahiplerine kıyasen fabrikalar daha yüksek yevmiye vermeğe bnşlıyalıdan beri İşçi sınıfı devamlı olarak toprak İşlerinden endüstri alanına altına girişmiş ve neticede tarım işçiliğini ye-terli mevcutta tutmak tedricen güçleşnıiştir. Hâlen Büyük Brl-tanyada bu vaziyeti değiştirmek için önemli bir teşebbüse girişilmiştir. Eylül 1950 de Zirai Yevmiyeleri Tanzim Kurulu tarım işçileri için haftada 6 şilinlik bir zam daha yapılmasını teklif ve tavsiye etmiştir. Böylece lngil-terede tanm işçilerinin asgari kazancı haftada 5 sterlinge yükselecektir ki bu, 1939 dan evvel verileri ücret standardından 3 misli fazladır. Bu kazanç hiç bir suretle aşırı bir yevmiye seviyesi teşkil etmemekle beraber İngiltere tarihinde ilk defa olarak tanm İşçisini fakir ve yoksul sınıftan çıkarmaktadır.
Tannı işlerinde yevmiye öteden beri ve daima şehir İşçileri yevmiyesine kıyaaen daha düşük olagelmiştir. Buna İlâveten köylerde okul, dükkân, sıhhat servisleri, taşıt ve diğer kolaylıklar daha azdır. Buna mukabil köy ve çiftliklerde yaşama masrafı daha az olup tanm işçisi yiyeceğini ya kendi istihsal eder veya şehirliye kıyasen bu ihtiyacını çok daha ucuza temin eder. Muhtelif sebepler dolayısiyle ta-nm endüstrisinde kuvvetli ve İş görür işçi birliği veya sendika teşkilâtı kurmak da çok müşkül olmuştur.
mesai ücretleri, hafta konularda uygun an-vanlmıştır.
vasati haftalık ücret, bir
I haftada takriben 16 çilinden 45 şiline yükselmiş, çalışma saatleri, fazla tatili gibi taşmalara
1938 de
o zamanki şartlara uygun şekilde 34 şilin 9 pens olarak yarlarmış, tatiller de dahil çalışma şartlarında ıslahat yapılmıştır. Bununla beraber tanm işçisi yine de Ingilterede en az
ı ücret alan işçi olmak durumundan kurtulamadığı için gençler şehirlerde iş aramağa devam et-inişlerdir.
1939 da îkinci Dünya Harbinin patlak vermesiyle tanm alanındaki insan gücü meselesi hâd bir şekil almıştır. Abluka ve Almanların Avrupayı işgalleri yüzünden Ingilterenin hariçten temin ettiği gıda kayrmklannın akışı kesilmiş bulunmaktaydı. Bu itibarla âzami mahsul yetiştirme hayat! bir ihtiyaç halin) almıştı. Halbuki o sırada ücret ve fiyatlar yükselmekte olup, fabrikalar, silâhlı kuvvetler ve kısaca bütün endüstri hâd bir İnsan gücü ihtiyacı karşısında bulunmaktaydı.
Bu dilen ücret ücret
çıkanlmış ve birbirini takip e-den zamlarla temmuz 1946 da asgarî ücret erkek İşçiler için haftada 80 şüln olarak tesblt e-dilmişttr.
Hâlen Hükümet en ucuza gıda maddeleri istihsal edebilecek kudrette sıhhatli ve gürbüz bir millî tanm geliştirmek azmindedir. Bu, her şeyden evvel bilgili, sıhhatti ve tatmin edilmiş toprak işçilerinin mevcudiyetine bağlıdır. Bunun İçin her alanda işçinin terfihine girişilmiştir, 1945 ten beri tatblkma süratte girişilen umumî program gereğince, yeni işçi evleri İnşa ve eski evler tAmlr edilmekte, köy ve çiftliklere elektrik, mı tesisleri. kanalizasyon şebekeleri temin edilmekte, toprak İşlerini meslek edinecek gençler tanm enstitüleri ve kolejlerde okutulmaktadır.
Ellen McCuJlough
İtibarla 1940 ta kabul e-özel bir kanunla asgari haddi tâyin edilmiş, bu seviyesi haftada 48 şiline



Karaborsayı önlemek için fiyatların hükümetler tarafından teabit edilmiş olması, milletin seviyesine ve mevzuata riayet etmesine göre değişebilir. Birine! ve îkinci Dünya Harbinde umumi kültürü yüksek ve memleketin mevzuatına riayet etmeyi bir vazife bilen yerlerde karaborsanın tahribatı daha az olmuştur.
tzmlrde ekmek fabrikası yapıbyor
İzmir 9 (Husus!) — Belediye tarafından inşasına karar verilen ekmek fabrikasını kurmak üzere bir Alman firması müracaatta bulunmuştur. Fırın günde 10 bin adet ekmek imal edebilecektir.
Pek yakında inşasına başlanacak olan fabrikanın iki ay zarfında tamamlanacağı tahmin e-dil m ektedir.
Bununla beraber bu alanda bazı terakkiler kaydedilmiş, Birinci Dünya Harbi sırasında tarım işçilerinin yevmiyeleri yükselme, ğe yüz tutmuş ve 1Ö17 de Büyük Britanya'da, ücretler ve çalışma şartlarını tâyin ve tesblt için Zirai Ücretler Kurulu adı altında karma bir mekanizma kurulmuştur. Tanm işçileri, sendikaları vasıtaslyle bu teşekkülde temsil edilmişler ve yıl zarfında erkek işçilerin yevmiyeleri
Biz karaborsanın darbesine Birinci Dünya Harbinde çok uğradık. Aradan uzun seneler geçtikten sonra îkinci Dünya Harbinde millî iktisadiyatımızın ve milli birliğimizin daha sağlamlaşmış oLması lâzım gelmesine rağmen daha korkunç bir akıbete düçar olduk. Şimdi cihan tarihinin yarın için neler kaydedeceği bilinmeyen şu zamanda karaborsaya karşı derhal tedbirler almamız lâzımdır. Bu tedbirleri fiyatların tesbitinde, kanunların şiddetlenmesinde ararsak yeniden bir hataya düşmüş oluruz. Ortaçağda fazla faiz alanlar ö-lüm cezasına tutulurken yine faizciliğin, tefeciliğin önüne geçilememişti. Biz burada hükümetten büyük bir hizmet beklemekteyiz. Karaborsanın az mal mukabilinde çok taleple başladığı düşünülürse memleketimizin her hususta İstihsal, politikasına e-h emmiye t vermek ve önümüzdeki bahara girmezden evvel şimdiden istihsalimizi arttırmak için halka, çiftçiye, sanayicilere bütün kolaylıkları göstermek, tekmil engelleri topvekûn ortadan kaldırmak zarureti vardır. Bu vaziyetin memleketimiz gibi toprakları geniş ve imkânları bol bir yerde müspet bir netice vermemesi imkânsızdır.
Halkın bu işde bir taraftan kendi hesabına, istihsalin artmasına yardım etmesi ve diğer taraftan thtiyaçlann Ayarlanması karaborsa için mücadelenin en büyük ve mühim şartlarından biri sayılabilir.
Biz, bir çok memleketlerde, kullandığı gıda maddelerini fiyat mukayesesi yaparak değiştiren, meselâ tereyağ yemeğe alışmış olmağına mukabil pahalılığından bunu susam vesalr nebat! yağlara çeviren, giydiği elbiseleri mevsimine göre değiştirirken bu kerre bütün mevsime şâmil olmak üzere bir elbise ile yetinen ve kazancı içinde yaşamaya çalışan. mecburiyet dolayısiyle atle efradından diğerlerini de çalışmaya sevkeden bir çok milletler tanıyoruz. Bunların da karaborsa gibi âfetten zarar görmediklerini iddia edemeyiz. Herhalde karaborsanın tahribatından daha az zarar görmüş ve mevcudiyetlerini muhafaza edebilmişlerdir.
Memleketimizin güzel ve verimli topraklan* şehirler dışında eonsuz ve hiçbir fayda getlreml-yen arazi, denizlerimiz, nehir, ırmak ve çaylarımız gıda maddelerimizin bitmek, tükenmek bilmeyen kaynaklandır. Bunu biz ancak çalışmakla ve hayatımızı, ihtiyaçlarımıza göre, Ayarlamakla temin etmek zorundayız.
Karaborsayı bir veba gibi telâkki ederek ondan korkacak ve bütün işi yalnız hükümetten bek-
•Karaborsa'* dünyanın her köşesinde kara bir yılan crihf parayı zeh rlemlş ve onun kıymetinin düşmesine sebep olmuştur.
İngiltereden hindi isteniliyor
İngiltereden piyasamıza gelen mektuplarda yılbaşı için hindi istenilmektedir. Mektuplarda hindilerin evsafı hakkında malûmat verilmektedir. Hindilerin için, buraya
gönderilecektir.
sevkı
husus! bir uçak
İtalya ile Amerika arasında tütün mübadelesi
Milano 9 (Hususi) — İtalya Devlet Tütün Monopolü ekim ayı ortasında Güney Amerika tütün monopollyle bir anlaşma imza-ladu Bu anlaşma hükümlerine göre İtalya Amerikadan 300.000 dolarlık meşhur Camel marka sigara İthal edecek, buna mukabil Birleşik Amerikaya 230.000 kilo Eşlenmemiş tütün verecektir. İtalya Amerikadan ithal edeceği sigaraları dahili piyasanın ihtiyacına arzedecekttr. İki devlet arasında bu kornpansasyon anlaşmasının meydana gelmesinde arada para tediyesinin bulunmayışı çok mühim rol oynamıştır.
İtalya . YuuanJbıtM ticarrU
Roma 9 (Husus!) — İtalya ile Yunanistan arasında yapılmakta olan ticaret müzakereleri «ona ermiştir. Yapılan anlaşmaya göre, İtalya 8.8 milyon dolarlık elektrik malzemesi, 5,7 milyon dolarlık gemi, 4.5 milyon dolarlık demiryolu malzemesi ve daha bazı maddeler »utacak-tır.
Batı Almanyada
Işaizllk
Bonn 9 (Hususi) — Batı Al-manyada işsiz sayısı kasım ayı içinde 85.995 kişi artarak, 1^16.165 kişiyi bulmuştur. Bildirildiğine göre işsizlik, zahiri olup, mevsimden ileri gelmoktedlr. Aynca kömür darlığından dolayı bazı fabrikaların çalışma hacimlerini kısmaları da buna sebep olmuştur-
Mısırda pamuk mahsulü
Kahire 9 (Hususî) — Mısır Ziraat Bakanlığından bildirildiğine göre, 1950 - 51 pamuk mahsulü 822.000.000 libre o-larak tahmin edilmiştir. Bildirildiğine göre, bu tahmin e-kim ayındaki 889.400.000 lib-relik tahminden daha ziyade hakikate yakındır.
Yün fiyattan
Geelong 9 (Hususî) — Yün satışlarında yeni fiyat lan tesisine devam mektedir. Son olarak kalitede merinos yünü
372 peniden muamele görmüştür. Bundan evvelki en yüksek fiyat 354 peni idi. Piyasaya sürülen 13.000 balya yün İngiltere, Fransa ve Amerika arasındaki rekabet yüzünden Ani olarak satılmıştır.
rekor-edll-en İyi libresi
mevzuda Bakanlığı Bakanlık* tedbirler üzere
Trabzon fındık piyasası t
Trabzon 9 (Hususi) — Fındık piyasalarının bu ay içinde maruz kaldığı anormal Akıbetin, ilgileri bazı tedbir ve teşebbüslere geçmek üzere harekete getirdiğini evvelce bildirmiştim.
Bu tşebbüsiln İlk tezahürü olarak, toplu hareket etmek ve bir elden^ satış yapmak esasları ü-zerindo bir temayül husule gelmiş ve bunun tahakkuk sahasına ulaştırılmasını temin edecek temaslara girişilmişti.
Diğer taraftan, bu Ekonomi ve Ticaret ile de temas edilerek ça alınması mümkün
üzerinde görüşülmek Trabzon, Giresun ve Ordu tacirlerinden müteşekkil sekiz kişilik bir grup da, bir kaç gün evvel Ankaraya hareket etmiştir.
Ankaradan bugün alınan ilk haberlerde, Bakanlık nezdindekl temasların ümit verici olduğu ifade edilmektedir.
Verilen malûmata göre, Bakanlıkça, Batı Almanya tarafından ithalAt için mevzu tahdidin kaldırılmasına dair teşebbüse geçilmesi ve bu suretle ihracatı zoriıy&n bir maniln izalesi hususunun teminine çalışılması kabul edilmiş, buna ilâveten, özürlü fındıkların 3 numaralı listeye alınmak suretiyle ihraçlarında bedelini teşkil eden dövizlerin İhracatçısına bırakılması esasında mutabakat elde edilmiştir.
Bu iki tedbirin önümüzdeki 1951 yılı faaliyetinde hayırlı ve müsbet neticeler vereceği kuvvette ümit edilmektedir.
Brezilyanın kahve istihsali azdır
Dünya kahve piyasalannda fiyatlar ilerleme kaydediyor, şehrimiz piyasası ise durgun bir devre geçirmektedir
Ncw-York, 9 (Hususi) — A-merikan piyasalarında önümüzdeki sene İçinde kahve fiyatlarının şimdikinden daha yüksek olacağı tahmin edilmektedir. Bildirildiğine göre. Brezilyanın 1951 kahve İstihsali bu seneye nispeten daha az olacaktır. Buna sebep, hava şartlarının iyi olmaması ve işçi ücretlerinin de yüksekliğidir. Tahmin edildiği, ne göre, Brezilyanın gelecek se-
nekl kahve İstihsali 14 milyon torbayı aşmıyacaktır Bu miktar İse geçen senelerin umumi İstihsalinden azdır.
Konyada ziraat
Erzurum - Horasan
Demiryolu
Bu hattın yakında açılması bekleniyor
Kars 0 (Hususî) — Karsa son yağan kar, yollan kapamış ve kara yolu nakliyatını durdurmuştur. Gerek yolcu, gerekse ticari emtia nakliyatı kış dc-vamınca münhasıran demiryolu vasıtaslyle yapılacaktır. Bu sebeplerle Kars D. D. Y. İşletme Şefliği, en faal aylardan biri o-lan kasım ayında tüccar emrine 195 vagon tahsis etmiştir. Aralık ayı İçinde daha da artacak olan ihtiyaca cevap verebilmek İçin fazla vagon tahsisi hususunda bütün teknik imkânlar kullanılmaktadır. Son defa ilâve edilen bir yolcu katan İle Karsa haftada dört sefer yapılmakta, bu suretle hem yolcu ve hem de ticari ihtiyaca aynlan katarların İhtiyacı karşılamasına çalışılmaktadır. Fakat en mühim dâva Sankamış - Hasan-kale arasında işleyen dekovildir. Çünkü Karatan büyük vagona yüklenen mal, Sankamıştakl küçük vagonlardan iki adedine ak-tanlmakta. Haşan kalede tekrar geniş vagonlara devredilmektedir. Aynca D D. Y. işletmesi buralardaki aktarmalann bütün mesuliyetini de yüklenmiş bulunmaktadır.
öğrendiğime göre, Horasana kadar gelen geniş hattın bütün teknik inşaatı bitmiş, yalnız personel için lojmanların İnşaatı kalmıştır Bunlar da tamamlandıktan sonra Erzurum - Horasan geniş hattının yakında işletmeye açılması beklenmektedir. Bu İş sağlandığı takdirde nakliyat daha müsait ve çabuk olacaktır. Bunun fiyat bakımından bir tereddi temin etmesi muhakkak olmakla beraber, aynı zamanda iktisadi kalkınma ve refah bakımından da faydası aşikârdır. Yine bu yolun açılması, büyük vilâyetlerimizin et mühim bir kısmını mine tır.
w
Şehrimiz piyasasında ise. kahve fiyattan durgun bir devre geçirmektedir. Bundan bir müddet evvel Tahmla Sokağı toptan kahve tacirleri arasında başlayan rekabet durmuştur. Elde fazla miktarda atok bulunduğu için, kahve tacirleri kahve fiyatını 740 kuruşa kadar düşürmüşlerdi, fakat son bir haftadan beri fiyatlarda İstikrar hâsıl olmuştur. 3 numaralı Rio kahvesi 760 kuruş, 5 numaralı kahve ise 750 kuruş a-rasında satılmaktadır. Stok miktarına gelince, gümrüklerde ve tüccar mağazalarında 30 bin çuval kadar kahve olduğu söylenmektedir. Esasen yurdumuzun kahve ihtiyacı senede 100 bin çuvaldır. Bu İtibarla elde üç aylık kahve bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dış piyasalardaki fiyat yükselmeleri, şimdiki halde piyasamıza pek az tesir etmektedir. Bunun sebebj de, yukarıda İşaret ettiğimiz gibi elde ihtiyaç nispetinde kahve bulunmasıdır. Fakat yeni fiyatlar üzerinden siparişler yapıldığı takdirde, İleride fiyatların bugünkü seviyeyi aşacağı kuvvetle tahmin edilmektedir.
Konya 9 (Hususî) — Son yı>-lara kadar Konya iktisadiyatının belkemiğini teşkil eden & raat ve hayvancılık iptidaî usullerin esiri IdL 1940 tan hu yana köylünün yetiştirdiği mahsulün para etmesi ve devletin yol pötr tericillği sayesinde Konya ziraatı modernleşme yoluna girmiş bulunmaktadır. Köylü fırsat buldukça öküzünü, atını satıp traktör alıyor. Geçen gün çiftçi btr hemşerim şöyle söyledi:
"—Kırk senedir a!a öküzün ardından gitmekten, altını temizlemekten bıktım. Traktör, ala öküzün kırk senede yapamadığını, bir senede yaptı.»
Bu »afiyane beyan da gösteriyor kİ, bundan sonra Konya köylüsü sabanın ardından gitmek istemiyor.
Acentalardan ve alâkadar makamlardan aldığım malûmata göre, bugün Konyada üç yüzden fazla traktör ve yüzden fazla da biçer - döğer bulunmaktadır. Makinesi bulunan köyler, kendi İşlerini bitirdikten sonra civar köylerin de işlerini yapıyorlar. Bazı makine sahipleri Çukuro-vaya kadar iniyorlar, Konyanın hasat zamanına kadar orada ça-1 ışıyorlar.
Bugün Konya ziraatinln modernleşme yoluna girmiş olması Türkiye çapında bir kazançtır. Eğer Konya Ovası bir de sulanacak olursa, kazancın kıymeti büyük bir nispet dahilinde artacaktır.
Istanbnl - Trabzon telefon muhaberat) işletmeye açılıyor
imkân vermiş
ihtiyacının kolayca te-bulunacak-
Konyada deri ve yapağı piyasası
Konya 9 (Hususi) — Bu hafta içerisinde deri ve yapağı piyasası hayli hararetlenmiş bir hafta içerisinde on beş ton yapağı muamelesi yapılmıştır. Satışlar. 335 kuruş ile 350 kuruş arasında oynamıştır. İki ton kadar da beyaz tiftik 430 kuruştan 500 kunışa kadar muamele gönnüştür.
Üç ton kadar koyun derisi 212 kuruşla 252 kuruş arasında muamele görmüştür.
Amerikan çiftliklerinde elektrik
Çiftliklerin % 78 inde elektrik var
New-York 9 (Husus!) — Birleşik Amerika Çiftliklere Elektrik Ulaştırma idaresinden belirtildiğine göre. Amerikan çiftliklerinin dörtte üçünden fazlası şimdi elektriğe kavuşmuş bulunmaktadır. Son rakamlara nazaran 4.582.016 çiftlik elektrikten faydalanmıştır. Böylece bütün çiftliklerin yüzde 78 i aydınlatılmış bulunmaktadır.
30 haziran 1949 yılında sona eren yıl zarfında rekor addedilecek sayıda çiftlik, merkezî istasyonun elektrik servisinden İstifade etmişlerdir. Çiftlikler arasında uzun mesafelerin yer almasına rağmen elektrik ulaştırma işi haşan İle devam etmiştir.
Çiftliklere Elektrik Ulaştırma İdaresi. Birleşik Amerika Tanm Bakanlığının bir şubesidir ve çiftçi kooperatiflerine ve diğer teşekküllere uzun vâdeli ödünçler sağlamak suretiyle çiftliklere elektrik ulaştmlm&mna yardım etmektedir.
Trabzon 9 (Hususi nrahaMil* m iz bildiriyor) — İstanbul-la şehrimiz arasında telefe» görüşmelerinin açılması yolu»’ da bir müddetten bert devam eden hazırlıklar sona ermiştir.
İlâve tesislerle kuranpart* makinelerinin montaj işleri, sekiz Ingiliz teknisyeninin devsınv lı çalışma ve nezareti altında De-mal edilmiş, ara merkezlerin gerekli takviyeleri yapılmış re tecrübeler de neticelendirilerek, hat işletmeye Amade bir vaziyete gelmiştir.
Bugünlerde P. T. T. Umuna Müdürlüğünden hattın görüşmelere açılma® baklandaki talimat beklenmektedir. Bu emir gelir gelmez derhal muhaberata başlanacak Ur.
Diğer taraftan, hava meydanının inşaatına da büyük bir hızla devam edilmekte ve bu tempo aksamadığı takdirde meydanın Önümüzdeki yaz, büvük yolcu uçaklarının dahi iniş ve uçuşuna müsait bir vaziyette olacağı tahmin olunmaktadır.
Pamuk 440 ku.jş
İzmir 9 (Hususi) — Pamuk piyasasındaki hararetli durum bugün de devam etmiş ve fiyatlar bir miktar daha yükselerek 440 kuruşa çıkmıştır. Bu fiyatla yapılan 150 ton kadar muameleden eonra bir firma 450 kuruştan 500 balya İçin akşama kadar bağlanmış ve piyasa 440 kuruş alıcılı, 450 satıcılı olarak kapanmıştır.
Toprak tesviyesi işinde lüzumlu makinenin getirtllmesindeki gecikmeden ileri geldiği edilen evvelki yavaşlıktan be d ilen zamanın bu suretle fisine gayret edilmektedir.
Şimdiye kadar, muhabere ra münakale müşkülâtının aıkınte-sini ciddi surette çeken Trabzon ttearet hayatına yeni ve ea&sb gelişmeler sağlayacağında şüphe edilmeyen bu iki teşebbüsün bu suretle tahakkuk sahasına geçişi, büyük bir memnuniyet uyandırmakta ve alâka ile takip edilmektedir.
ifade kay-telâ-
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dür
Kin
• * • •
U 1/4
U 1/4
880/400
H5O 375
88—
M—
43.—
mJO/400
(1.80
1L.85
41.23
135.10
135.—
2T1.—
244.—
142 —
(30
141—
( 8'
MEMLEKET
BORSALARI
Birinci
ikinci
Birine
remk
ELdlfe Yeru Gr
Juhıen
İsviçre
«57.—
240.—
29.40
43.—
£1-
6ö.-
9/X 1/1950
Cumartesi
••••••••••«•a»
41.05
41.64
H.28
150.—
135.15
Ekstra iri
Keten hıhamo t BnooU— Dolar)
Levha-teneke (100 libre dolar)
Bugün
Urt
4.76
Keki kur
Ura
4 73
Pnmulı Midilline (IJbreaİ=8rnt>
Aralık
Mayıs
Kabuklu yerli iri
r i a
IthsJ mal)
>ç ıtruu malı
MEMLEKET ve DÜNYA
ORSA ve PİYASALARI
Çorap eskisi
İstanbul 9 (T.H.A.) — Piyasada çorap eskisi yeniden rağbet görmeye başlamıştır. Çorap eskisi fiyattan 300 - 400, taraklı 70 - 100 kuruş arasında mua* mele görmektedir.
|| KAMBİYO ve ESHAM
Açma Kapanıp
I 1 Sterüng .... 7.85.50 7.84.80
100 Dolar 280.30 280.30
100 Fr. Frangı O.SP 0.81
100 tsvıçre Fr 64.03 64.03
100 Bej çıka Pr 5.60 6.60
100 İsveç Kr. ... 54.12.50 ML 12.60
100 Florin Î3.68.40 73.68.40
LüO Üret 0.44.128 0.44 128
100 Drchm! 0.01.87i 0.01.876
100 tfeooncios .. 9 73 00 9 73 90
1033 cîr^u-nı 22.45
%5 193b İkrarnıyeil 20.—
Milli Müdulas 1 > e OVtlM 20.15
»İHI Demlrvoh* IV 98.70
ı 1041 Dcmlrvolu V 95.15
^4 L/2 1040 tkramlyeli 06.1)5
%6 1941 Demiryolu VI 97 30
Kalkınma 1 »••• 97.40
%6 Kalkınma u .... 97.45
! %6 Kalkınma 111 .... 97.63
%6 194> istikrazı 97.30
%6 1048 uukrazı u .... 97.40
UI49 U» tik razı 1 96.45
%7 MIHI Müdafaa IV 30.20
%7 1934 Sivas-Erzurum 1 2k05
I %7 1934 Ll-Vll 21.60
%7 1941 Demiryolu 1 20.—
%1 1941 Demiryolu LL 20.75
%7 1941 Demiryolu (11 20.60
1 %7 MHH Müdafaa L 20.20
%7 Millî Müdaraa 11 20.70
ı %7 MHI1 Müdafaa ILI 21.16
%7 MIH! Müdafaa VI. 21.15
|| Şirket Tahvilleri
TC. (5 İran t Buakum 21.—
Anadolu D.Y Tertip A/B. 110.20
* ° %6û 1120
M Mümee. Senet S7.5O
|| Şirket Hisse Senetleri
f C. Morkcz 3unsas> 124.—
iurklyc Lş Bankası 31.—
rürk ricaret Bankam 6.—
II Ar-tlnn ,ttn(*nlr 15.60
TİCARET
İstanbul Ticaret Borsası
Hububat: Bugün kkıkj Kapanıç
Buğday yumuşak (TÜe.) 33.10 38.30
öufcday Ofis 29.08 20.08
Arpa yenilik (dökme) — 22.-
Mısır «an (çuvalı) — 23.20
Fasulva .ombuj — 42.—
Fasulve Çalı sert — 55.-
Kuşvemi — 40.
Mercimek kırmızı kabuk. 30.80
Morrimek yeşil 65.—
Mohut natürei — 21.30
Yağlı tohumlar:
Ayçiçeği tohumu — 24.60
Keten Uthumu 48.—
Kendir tohumu .... —
Sutsam o ..,.. 68.— 80/90
fer fıstığı kabuklu • —■ 80.—
Kuru Meyvalar :
Fındık kabuklu sivri) — 138.-
Fındık Uç tombul 1950) 314/310 818/821
Cevis (kabuklu) — 50.—
Cevia (îç natürel) — 17â—
Dutcuma bıun maddeleri i
Tiftik lana mnl — — 700.—
Ciftik 'Natürel) —
fnpak Trakya (Kırkım) .. 370.—
Ham dertler :
Sığır m ulam ura (kasap) K) — 190 -
Keçi tuşlu kuru kilosu .... 210 — 225.—
toyun hava kurusu kilosu — 26Û.—
Nebati Vatlar t
Zeytinyağı (E.EL lenekaU) — 345.—
iu^amyafr (Raf. sıra) — 200.—
Ayçiçeği (Rafine çıplak) .. 145.—
Fındık vrğı (Çürük) 167.—
Hazır
Külçe Döjuı
Cumhuriyet
Iteşat ..
HmhiH
1 ngiilB
Fransıs kok
NapolAon UJ .
İzmir Ticaret Borsası
Kupon getirecek okuyucularımıza
Bugün ben Kapanış
Üzüm çekirdeksizi No.9 73.— 73.5
fnclr A serisi No.* .... — —
(nelr H serisi No. 108 — a—
Pamuk Akala 1 .. 440.— 435 —
Pamuk Akala (1 .. —
Pamuk Akala. Ol.. —
Pamuk eril u—
Pamuk vuğj (rafincj 140— 140—
Pam ık *’ekirdncri 16— 16.—
Buftday (Buşeii=Sent)
Sert Kış mahsulü No. 2
Kırmızr Kış mahsulü No. ?
Tiftik (Libresi =
Tekı^b No.
Pındık (Llbre»ıl — S‘3nt)
Adana Ticaret Borsası

AkzUü vâdeli
İkinci Akala yağmur




lyovant iç
Kum DıOra





370/380
Altınlar

.'I.thre«i=8ent>
Thompson çekirdeksiz seçnu



lolnnuapoila
Kal av (L4bro=Sont)
Londra Borsası
Aetea tahtıma (Twott= Sterlin*)
o Oı y »*4.« • ••• •• 9 a 7X08 73 —
Kaiküta 73.—
Ter fıstığı fHmltetau — 79— 1
Bradford Piyasası 1
Tiftik tyi ma, UbrwI=Fiy»t>
t?ıra maü ** *
lttö Anadolu ” M —
•• rrakya * M w — 1
İskenderiye Borsası 1
Pamuk (Kantarı — T allar t > ♦
Ashmounl Kısa ajyafh F/G. .. 145— 142— 1
Knrnak Uzun elvaflı F'G. | 140.40 139— 1
Gazetemizin Tahsil Kupon-lariyîe, ay başından İtibaren neşretmeye başladığımız (1.000 Saat) kuponlarını kabul etoıek. mukabilinde ktıria numaralarını vermek v© sonra da hediyelerini dağıtmak üzere yeni bir biiro tesis etmiş bulunmaktayız. Bizi bu İv»ra ra sevkeden sebep, okuyucularımızdan bize müracaat etmekte olan büyük kitlenin işini süratle görmektir. Bu maksatla
Galatada, Bankalar Caddesinde, Adalet Hanının 2 nci katında bir daire kuşat edilmiştir
1 Aralıktan itibaren
Kur’a numarası, kupon ve hediye için okuyucularımız mezkûr adrese müracaat e-deceklerdir. Yurdun her tarafından gönderilmekte kupon mektuplarının ne de adresin
(YENİ İSTANBUL, kahır Caddesi, Adalet kat 2) şeklinde okuyucularımızdan rica ederiz.
olan üzeri-
Bun-Ham yarılmasını bilhassa
T© Arahk 1950
Dünyanın her köşesinden
Y E Mî İSTANBUL
Meml lel ket ropörtaj lan I
İznik kazasını
yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyor
bir ziyaret
Önümüzdeki ocak ayından itibaren Paris, on iki ay sürecek eğlencelerle yıldönümünü kutlayacak
Paris, önümüzdeki ocak ayından itibaren, on iki ay sürecek eğlencelerle kuruluşunun 2000 İnci yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyor. Onyedi kişilik bir komite bu işle meşgul. Bu husustaki fikirlerini almak üzere komite âzalanndan ve belediye İstişare heyetinde Madame Jea-nine Debray ve Jean Marin ile görüştüm. M_ Jean Marin:
— Muazzam bir şey olacak, dedi. Şimdiye kadar yapılanları gölgede bırakacağız. Bütün oteller ve uçak şirketleri ile teşriki mesai edeceğiz. Ticaret Odası...
Madame Debray müdahale etti:
— Bir garp medeniyeti merkezi olarak Parisin rolünü tebarüz ettirmek istiyoruz. Yalnız. Amerikalıları nasıl cezbedebili-1 riz? Belki bu hususta bir fikriniz vardır—
— Ne kadar para sarfedecelo | MnJz? diye sordum.
M. Marin:
— Bu mesele mühim, dedi, içlerinde komünistlerin de bulunduğu bütün şehir meclisi â-sası dönüm yılım tesit İçin lehte oy verdiler. Fakat tahsisat meselesine kimse yanaşmadı.
münasebeti Amerikalıları
olması alâ-
gel-yal-
bir sonbahar gelen o-ucuz ve otobüsle dümdüz.
M. Marin, Amerikalıların lip gelmiyeceğinl çok merak e-diyor.
— Sizin yerinizde olsam A-merlkalıl&r için üzülmezdim, dedim. Çünkü onlara göre zaten yıldönümü başlamış bulunuyor. Hcpsd de mümkün olduğu kadar eğleniyorlar.
— Fakat bakalım gelecek sene de gelecekler mİ T
M. Marin’in bundan da şüpheye düşüp üzülmemesi icap e-diyordu. Çünkü Paristen çok iyi intibalarla ayrıldığım söyllyen hiç bir Amerikalı yoktur ki, bu şehirden uzun müddet uzak kalmanın acılığını idrak etmesin.
ge-
KVTT P BÖLGESİNDE KURS GÖREN İNGİLİZ RAVAODLARI
Henüz kati olarak bir şey tesbit edilmemiş olduğu için haftaya tekrar gelmek üzere çıkarken Madame Debray:
— Yine bekleriz, diyordu. BeM o samana kadar komite bir program hazırlamış olur.~
Asırlarca evvel vahşi Galik-yalılann Perisin temelini attık-lan ve Lutetia adını verdikleri Sel ne üzerindeki adalar vilâyet konağına uzak değildir. Oraya doğru yürüdüm.
Grup, grup dolaşan Amerika-hlar adayı doldurmuştu. Kimisi Nötre Dame’ın merdivenlerini tırmanıyor, kimisi mukaddes Saint Louis Kilisesini tetkik e-diyordu. Bir kısım, nehir kenarındaki kitap sergisi ile meşguldü. Başka bir grup, oltalarını suya atıp neticeyi sabırla bekllyen Sen balıkçılarını seyrediyordu.
Nehrin sol kıyısındaki dolambaçlı sokaklar arasında Parisin en eski harabeleri vardır. İmparator Julian’ın dördüncü a-sırdan kalma bu banyolarında şehrin Romalı sakinleri oturur, konuşurlardı. Saint Germain Bulvarının biraz aşağısında bir grup Amerikalı gördüm. Oturmuş, konuşuyorlardı. Bir asra yakın bir zamandan beri Quar-tier Latin kahvelerinin hasır son daJyelerinl eskiten sanatkâr ve talebelerden müteşekkil bir grup. Ernest Heminguay ve Elliot Paul gibj bunlar da Ingiliz seyyahı Barth^my’nin 1106 da yazdığı "Paris yedi sanatın anası ve filozofların mâ-bududur,, sözleriyle ne kaydettiğini öğrenmeye çalışıyorlar.
Caf8 de Flore’un serin gölge Uğlnde biramı içerek etrafı dinliyorum. Sanatkârlar bir dakikalarım boş geçirmiyor.
•Sartre da artık kendini sattı. Şimdi para için yazıyor... •Matmazel Greco’ya bakın. Ne kadar cazip değil mi?„
Quartier’nln kenar otellerinde oturan bu genç Amerikalılar muhakkak kİ Fransa hakkında çok şey öğreniyor ve Fransızla-ra da, rehberleriyle Vcrsallles’da dolaşan seyyahlardan çok daha fazla Amerikalıları tanıtıyorlar.
Erasmus, Cclllnl, Mozart hattâ Ben Franklin gibi bir çok şöhretlerin, asırlardan beri Pensteki hayatı budıır. Ben Frank-lin, Paristeki ilk ve en meşhur Amerikalıdır.
Akşamüstü, bir kadeh içki İçmek için Cinclnnatl’li 26 yaşındaki dansöz Usa Perrin'ln bir nehir gemisindeki banna parmaklıkla-batan günün seyretmeye karanlığı ba-
M. Marin:
— Bu suretle seyyah lan şehrin en uzak köşelerine çekmiş olacağız dolayısiyle de oralardaki tüccar ve esnafla işbirliği kurmak mümkün olacak, dedi.
Mme. Debray ilâve etti:
— Su üstünde de bazı gösteriler tertip etmeyi düşünüyoruz.
M. Marin:
— Bu muhakkak lâzım, dedi. Parisin ilk sakinleri nehir halkı; hayat merkezleri Seine olan balıkçı ve kayıkçılarda Bu tarihi vakıa. Mississipi ve Mark Twain ile bakımından
kadar eder zannediyorum.
Bir hafta sonra tekrar mek Üzere komite azalannı nız bıraktım.
Açık, parlak
öğleden sonrası idi. tik tobüse atladım. Parisi iyi bir şekilde gezmek mümkün olur. Otobüs;
geniş bulvarlardan geçiyor. Şimdi sadece tarihi bir bina olan Bastille’i geride bıraktık. 6 yıl önceki kurtuluş mücadelelerinde şehit düşenlerin hâtırasına hürmeten dikilen plâkaJann aratandan Rue de Rivoli’yi geçiyoruz.
Amerikanın yer yüzündeki en büyük sefaret binası olan Paris Sefarethanesinde çalışmak saadetine eren 400 Amerikalıdan bazısı Avenue Gabrlefin gölgeli kaldırımlarında yürüyor. Pariste, büyük şehirlerde yaş iyon bir çok Amerikalılara, köydelermiş hissini verecek kadar bol ağaç vardır. Boulogne Ormanında yolculuğumuz sona erdi. Bois de Boulogne, dünyanı en az ihtimam gösterilen şehir parklarından biridir. BirgöJ kenarında duran İki Amerikalı asker sandalla gezen kızlara bakarak ıslık çalıyorlar. Bunlar, felekten bir kaç gün çalmak İçin izinlerini Pariste geçiren AlmanyadaJd Amerikan askerlerinden bir tanesi bana yâ-kınlık göstererek:
— Burası bizim Central Parktan çok üstün, dedi. Bir ormanda gezmeye çıksanız böldüğünüzün resmidir.
Ormanda biraz dolaşıp
düğüm zaman aynı Amerikalıları tekrar gördüm. Fakat bu sefer kızların sandalında kürek çekiyorlardı.
Aradan bir hafta daha geçti. 2000 nnın mak dım.
Mme. Debray beni görünce:
— Bazı ilerlemeler kaydettik dedi. Fakat çok değil.
Komite. Seine’de yapılacak gösten teklifini kabul etmişti Şehirde bisiklet varışları olacakmış. Bütün dünya valileri yıldönümüne dâvet edilecekmiş. 4 milyon Parislinin festivallere iştiraki temin edilecek, böylece bir çok sokak eğlenceleri ve danslar yapılacakmış.
kızla kay-
dön-
Kuzey Kanadanm buz tutmuş kısımlarında bir mektep var ki. mezun olanlar: "Eğer kur» sonuna kadar sağ kalırsanız muvaffak oldunuz demektir,, derler. Bu Kutup Akademisi, Kanada Kıraliyet Hava Kuvvetleri Tecrübe Okuludur.
Biri Ingiliz KolombiyalIndaki Port Nelson’da. diğeri de Cam-bridge Körfezinde ve iki yüz millik kutup sahasının dahilinde iki şubesi olan bu mektepte. Kıraliyet hava kuvvetleri pilotları eğer bu mıntakada mecburi bir iniş yaparlarsa hayatlarını nasıl kurtaracaklarını öğrenmektedirler.
En mükemmel bir ev kadını bile, okutulan dersler meyanın-da olan yemek kitabındaki listelerin yansını bilmez. Kutup mıntakasmda 30 çeşit yenebilir ot bulunmakta, havacılara banlan nasıl tefrik edip, hasırlıya-cakları öğretilmektedir.
Bu otlardan ayn olarak, balinadan kutup faresine kadar 50 çeşit de hayvan ve balık vardır.
Bu. yemeklerin İçinde en lezzetlisi bir kutup otu ile pişirilen kııtup faresi yemeğidir.
Üç hafta süren kurs esnasında havacılara Eskimolann evlerinin nasıl yapıldığı da retilmektedir.
Talebeler, dersten sonra
mışer kişilik gruplar halinde dağılarak tatbikata başlamaktadırlar.
buz ög-
yir-
Uzun seneler gidemediğiniz bir şehri ziyaret ettiğiniz zaman mutlaka bir çok yenilikler ve ilerlemeler görür ve alâkanız derecesinde sevinirsiniz. Yollann-da, binalarında ve tesislerinde şehirlerarası rekabet, yurdumuzun her yerinde görülebilen mesut hâdisedir. Sel, zelzele ve yangın felâketleriyle harap olan şehirlerimizin tekrar ve yeni sis. temler dairesinde kuruluşları —can kayıplan müstesna— saadet getirici felâketler şeklinde bile teselli yaratıyor. Adapazarı. Erzincan bunlann cn bârız misali olabilir.
Dört seneden beri ziyaret edemediğim İznik, doğduğum, büyüdüğüm kasabadır. Gelişme için dört sene oldukça uzun bir zamandır. Giderken göreceğim yenilik ve ilerilikleri düşünerek heyecanlanıyordum. 17 temmuz günü daha Yalovaya çıktığım zaman aldığım bir haber bu heyecanımı bir kat daha arttırdı. "19 temmuz çarşamba günü Maliye Ba kaniyle Bursa Milletvekillerinden ibaret bir grup İznikte incelemeler yapacak ve İznik halkının İstek ve dileklerini tesbit edeceklermiş.,,
Çarşamba günü kasabanın pazarıdır. Köylü ve kasabalıdan mürekkep kalabalık bir halk topluluğu Bakan ve milletvekillerinin etrafında toplanmış, dilek ve istekler üzerinde konuşuyordu.
Memleketime karşı duyduğum büyük sevginin verdiği heyecanla ben de istek ve dilekler yapan halkın arasına katıldım ve bir şeyler söylemekten ve daha doğrusu tazallüm etmekten kendimi alamıyacaktım. Zira dört seneden beri yenilik ve ilerleme şöyle dursun mevcut olan bazı şeylerin ortada eseri bile kalmamış, açıkça ve oldukça bir gerileme Aşikârdı. Gençlik spor kulübü tamamen sönmüş durumda ve en mühim olarak faaliyetini tatil eden elektrik tesisi bu gerilemenin ilk göze çarpanlarıdır. Bir aralık susmayı fırsat bilerek ben de dileklerimi sıraladım, heyecanlı idim-iyi olacak hastanın doktoru a-yağma gelir derler. Şifa bekleyen ağır bir hastanın başında şimdi hâzık doktorlar vardı. Ve daha onlar kale harabesinden içeri girerlerken hem de bu çok eski hastayı renginden ve benzinden tanımış olacaklardı. Öyle bir hasta ki, bir çok sokaklarında hâlâ bozuk Bizans kaldırımı, eski devirlerin her tarafa bol bol serpiştirdiği cami, mescit, medrese, türbe, tiyatro, hamam harabelerinin kâbus ve midesinde haçlı mezarlığından süzülüp gelen kireçli soğuk kuyu srulariyle gerçekten ağır bir hastanın başında İdiler. (280.000) nüfustan kala kala (2800) kişl-
Yazan : Orhan SARGIN
y® de bir bakıyetlssüyuf deyivermek hiç de yersiz değil... Neden, neden bu kadar azalmış? İşte; hastalığın canlı şahidi. Ve zaman zaman azalmaya devam eden bu İnsanların ihmallerini müsamaha ile karşılayan mahalli idareciler de durumun bugünkü hali tilmasına yardım etmişler.
Şimdi şöyle görmeye çalışıyoruz: Silkinip yeni devre çığır açmak isteyen insanlar ve karşılarında da taze bir hayat vü-cude getirme kiçln plânlaşan yeni »bir sistem var. Senelerce tahakkuk etmeyen istek ve dilekler hakkında şimdi her zamandan daha ümitli ve sevinçli bulunuluyor. Bende *4znik hastalığının,, şifa bulmasına medar olabilecek bir zihniyet vardır. Cumhurbaşkanı Sayın Celâl Ba-yar tâ iktisat Bakam iken Iz-nige gelmişler ve dahu o zaman buraya gelen yolların cefasını tatmışlardı, şimdi de kendilerini Yalovada ziyarete giden ilçe mümessillerine bunu teyid buyurmuşlar. Dernek hastalığın en büyüğüne yine en büyüğümüz tarafından teşhis konmuştur. Şimdi kasabanın öteki hastalıklarına sıra gelmiş bulunuyor. Eğer hâzık doktorlar bir gecelerini burada geçlrebtlseler "zifiri karanlık İznik”, "susuz İznik,, ve topluca "zavallı İznik., hastalıklarını da hemen ortaya koyu-ve rirler. Artık İznik halkı ne J usti n yan us kale ve bendlerinl ne Çandarlı paşalar saltanatım ve ne de buradan geçen Bağdat caddesinin Trakya ve İstanbul hac yolunu ve eski İznik mamuresini düşünmek değil yeni İznik mamuresini görmek istiyor. Sayın Bayar’ın bizzat etüd buyurdukları ve Atatürk formülü olarak; Ankarayı su şehrimiz Yalovaya en az 100 kilometre yaklaştırabilecek Mckece . İznik asfalt yolunu ihdas etmek İznik halkına olduğundan çok yurt ve millet hesabına faydalar Bağlıyacaktır. Ve şöhreti çok eski olan bu kasaba asfalt üzerinde yeni şöhretler ve yeni ta-rihl kıymetler,, kazanacaktır.
Halk, çok aç bir insanın her şeyi çok yemek arzusu gibi ilçenin çoğalan ihtiyaçlarını birden ortaya döküyor. Pek çok şeylerin ve bir çok yolların yapılmasını istiyor. Ben de onlara tercümanlık ediyorum, her şeyden vazgeçiyoruz. Bize yalnız Mekece -Yalova asfaltı bol bol yeter diyorum. Peki diyorlar ve alkışlıyorlar. Çünkü bize her saadeti bu yol getirecektir.
(Teşhis ve tazallüm bizden, reçete ve ilâç onlardan)
Unutulmamalıdır kİ, tarihi ve arkeoloji kıymetleriyle eskiden beri pek çok seyyah çeken İznik, aynı zamanda turizm dâvamızın başlıca konusudur.
isviçreli meşhur tarihçi Kari Mayer öldü
îsvfçrenfn çok tanınmış tarihçilerinden Zürich Üniversitesi ve Yüksek Teknik Okul Tarih Hocam Ordinaryüs Profesör Kar) Mayer 80 kasımda ölmüştür.
Zürich’te tahsil görenlerimizin de pek iyi bildikleri gibi derslerini çok canlı anlatan bu değerli tarihçi talebeleri tarafından olduğu kadar halk tarafından da zevkle dinlenir, sesinin gürlediği koca ders salonu her zaman tıklım tıklım dolardı. İsviçre ve dünya tarihi hakkında pek çok eserleri bulunan Kari Mayer bilhassa yeni zamanlar tarihinde temayüz etmişti.
DÜŞÜNCELER
Ne mutlu o
memlekete!
nüfuslu bir hastahanede çocuk mütehassısı imiş." dlyip geçmeyiniz; tahsili, asgari 7 a-
Bir ay evvel îsveçten, buradaki eniştesiyle kız kardeşini ziyarete gelen isveçli Dr. Lars-Gösta Steruer ile tanıştım; kendisini Istan bul d a gezdirdim, uzunca da görüşüp dertleştik. Stokholm'un tayyare meydanı olan Brounna namındaki 50.000 şehirde "kİ hastalıkları Mütehassıs Isveçte tip
zam! 9 senede ikmal edilebilir, ondan sonra da ihtisas için bir o kadar sene daha çalışmak lâzım gelirmiş, yani ceman 14-18 sone. Şimdi mütehassıs ne demek olduğunu anlatabildim mi? Memleketimizde tıp tahsili 6 sene. İhtisas ise 3 ilâ bazı branşlara göre 4 senedir ki 9-10 senede mütehassıs olmak kabildir. Aradaki fark müthiş değil mi: 4-8 sene!—
işte bu çocuk hastalıkları mütehassısı, bilhassa verem savaşı ve tedavisi için çalışıyormuş. Adamcağız derdini anlata anlata bitiremiyor; hast&hanelerinde bilhassa sanatoryumlarında hasta bulamıyorlarmış da Avustur-yadan, Macaristandan hattâ Al-manyadan tetkik ve tedavi etmek üzere hasta çocukları memleketlerine ithal etmek zorunda kalıyorlarmış!
İjicI yıldönümü hazırlıkla-ne safhada olduğunu anla-İçin tekrar vilâyete uğra
BULMAC


n
1 — Boyunbagının ııertlagl irilmiş kardeşi (İki kelime). 2 — Chateaubrlıınd'ın mrşbıır bir eserinin birinci adı; Bir isimdedir. 3 — Bir çeşit mermer; Başkaldırın. 4 — Sondaki hnrfalz arapça derinlikler; Hâlâ. ft — Ayak; Tersi benzeri. 6 — îşaret sıfatı; Bayağı; Bir renk. 7 ■— Göğüs; Tersi eski terim konuklatmak. 8 — Bir cins şeker; Tersi bir mayi mahfazası. 9 — Aç (argo), lü — Hadde varan (İki kelime h
Hicri
8afer
29
1370
v Aklı
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
e •
ARALIK
19 5 0
10
Pazar
% AKATI
KZAM

gittim. Teknenin nna yaslanarak sudaki akislerini başladık. Akşam
zan göğe Eyfel Kulesi terezsilm etmişti.
Perrln:
— Paris, yaşanılacak, güzel Mr yer, diye mırıldandı. "İnsan Pariste iken başka şehirlerin hasretini duymuyor.,.
Bir hafta aonra tekrar vilâyet konağında idim. Komite teşekkül etmiş, meşhur Jules Romalıyı başkanlığa, M. Marin de başkan yardımcılığına seçilmişlerdi Mme. Debray ve M. Mirin masalarının basında çalışıyorlardı. M.Romains bu iş için Ameri kaya gitmeye
yormuş. Bir program mp, hazırlanmadığım Mme. Debray:
— Henüz tam bir
Y u karırlar» :
1 — Balık çok çıkar ve uctız-lar«a ythıü gülmez; Meşhur Fars şairi. 2 — Kendi kendine Işliyen.
3 — Bir demir şekil; Birdenbire.
4 — ilgi; Tersi İçki. 5 — Tersi az; Vücuduma eli İlk temas eden. 6 — Fikir; Elinden fırlat. 7 — Nida; Refikam genç anlamına İki kelime. 8 — 8lnir kırımımız; Tersi aleyhe mahkemeye 9 — Veznedarın aldı dır; Devamlı müşteri, nıdıklılc.
başvurma, hep oruda-
10 — Ta-
ntİNKC nrLMACANIN HALTI
hazırlarıı-hazırlar sordum
Boldun tıata:
Güneş öeio İkindi
Ak.şıun Yatsı îmsılk
7.13 J2.07 17.2b
16.41
18.19
5.28
2.32
7.26
9.47
12.00
1 38
12.47
' UÇAK -TREN - VAPUR
rELECEK OLAN UÇAKLAR »0.40 Îzmirden. — 11.20 K. L.
M. (Hollanda) Tahrandan.
II 50 Ankarudau. — 13.10 Balıkc-ylnlen. — 14.50 Adana. Ankara-dan. — 15.40 B.E.A (İngiliz!
Londra, Nüı, Roma. Atinadan — 19.25 P.AA. (Amerikan) Ncw-Vork. Londra. Brüksolden.
(Jl)ECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 Ankara, Arianuya. — 9.00 (T.A.R.) Allnaya. — 11.00 Baiı-k saire. — 12.15 K.L.M. (Hollan de.) Koma. Münih. Ameterdumu.
12.40 İzm/re. — 13.40 An kuraya, — 20 40 P A.A. (Amerikan) Beyrut, Basra, Karaşl. Delhi. Kıı ikil ta Bnngkok’a.
GELECEK OLAN V APIRLAR
16.30 Etrünk, îzmirden. — 31.35 Bandırma, M uda ayadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Bandırma, Mudıınyaya. — i(.00 Adana: Flro. Beyrut. Ih kcnderlye, Napoli, Marrdlyayn,-18.Q0 Merttin, Çanak kaleye.
(İE1i;ci;k olan treni,er
8.30 Ankara. — 9.15 A tıkara
(MotÜdü) — 18.10 Ankara
20.30 Anknra.
GİDECEK Of.AN TRENİ.ER
8.20 Snmplon - 10.00 Ankara
ıMotürlü) — 18.10 Ankara. —
20.3ü Ankara.
(Tarifelerin habersiz değinmelerinden dolayı ıncuuliyct kabul edilmez).
Her mevsimde görülen sari bir hastalık
Hizamı
Yazan : Dr. Orhan Zihni CANÎŞ
Kızamığın âmili henüz malûm olmamakla beraber 18 İnci asırdan beri ayrıca mütalâa edilen sari ve intan! bir hastalıktır.
Oldukça geniş salgınlar yapmak kudret indedir. Yurdumuzda hazan fazlaca vakalara rast-lanmaktadır. Hastalık âmilinin membaa insanlardır. İlk devresinde pek fazla sirayet görüle-büir. Şunu da kaydedelim kİ hastalık âmilleri hariçte çok yaşamamaktadır. Beden haricinde 3-5 saat kadar yaşayabilir. En ziyade, boğaz, burun ifraza tında bulunur. Ve hastalar konuşurken saçılan tükürük hahbecikleriyle yapılır. Hastanın ilk kırmızı leke döktüğü zamanla nihayet devresinde, sirayet az gribidir. Ancak tesbit edilen vakalara göre hastalığın başlangıcından itibaren 20 gün içinde bulaşma olabilir. Nadiren kızamıklıların bulaştırdığı eşyalarla da hastalık sirayet etmektedir.
Kuluçka devri dediğimiz hastalık belirme zamanı 13 gündür. 4-19 güne kadar da kabul etmek doğru olur.
Kalabalık, müşterek hayatta, sıkışık aile vaziyetlerinde temizlik gereğince yapılmazsa bu hastalığa da istidat fazlalaşır. Kızamık vukuatını orduda ihbar etmek mecburidir. Memlekette ihtiyaridir. Kızamıkta göz, burun nezlesine, hararet yükselmesine, ve ağız içinde mısır patlamış gibi gözüken lekelere dikkat edilmelidir. Hastalık kuvvetli muafiyet bırakır. Hastalar bulunduğu yerden hemen ayırdedilmezse temas edenlerin 8 gün, tecrit edilmemiş ise 16 gün okula gönderilmez.
Hastalığın âmili: Harici ziyaya, hararete az dayanır, has-ta eşyası 5-10 saat güneye bı-rakılsa temizlenir. Yalnız boğaz, burun, gibi İfrazat İle kirlenen eşya ve malzemenin kaynatılması muvafıktır.
Kızamık: Her mevsimde görülebilir. En ziyade ilkbahar aylarını sever. En çok çocuk hastalığıdır. ilk 6 aylıklar nadir tutulur. Pek az İnsan çocuklu-* ğunu kızamık geçirmeden atlatabilir.
Bazan büyüdükleri zaman hu hastalığa tutulurlar.
Bir ailede bir çocuk kızamığa tutuldu mu diğer çocuklar da ekseriya hastalığa yakalanırlar. Çünkü hastalık teşhis edilinceye kadar diğerlerine de bulaşmıştır.
Hastalığın seyri: "Panom" hummanın başlangıcına kadar 10 gün, döküntülerin çıkmasına kadar 14 gün kabul etmiştir. Hastalık: Nezle, gözde nezle Arazı, kuru gıcık, ürpermeler. titremeler gösterir, ve yüksek ateşle başlar. Badem, ciklerde. boğazda az kıımızılık gözükür. Dil paslıdır. Bazan mi. de, barsak büzülmesi ile de başlar. Akciğerlerde, teneffüs yollarında rahatsızlık alâmetinin işareti olan Arazı doktor mu. nvene ile anlar. 2 nci gün niha-
yetine doğru ağız tavanında, yanak içlerinde, azı dişi kısımlarına rastlayan İÇ kısımlarda kırmızı benek lekeler görülür. Mercimek kadar vardır. Bilhassa çocuklarda çok güzel görünür. Hemen bu zamanlarda yanakların iç taraflarında işaret ettiğimiz köpük lekelerini aramalı, toplu iğne başından büyüktür. Koyu kırmızı olabilir. Bu bir hâle içinde kireç sıçramış bir manzara hali veren noktalardır. Kanda: Beyaz yuvar-cıklar 8000, 8000 den 5 bine inmiştir. Evvelâ ateş yükselmesi 1-2 saat devam eder. Bundan sonra 2-4 gtln kararsız bir a-teş seyri görünür. 4 üncü gün tekrar önemli bir ateş gözükmektedir. Ve kızamık döküntüsü meydana çıkar. Bunlar da mercimek veya yeni 5 kuruşluklar kadardır. Toparlakçadır. Ve lekeler "kızılın aksine" biri birinden ayırıktır. En çok yüzde, yanaklarda, kurakların hemen önünde 24 saatte bütün yüz ense, boyun, kol bacaklarda görünmeğe başlar. En sık lekeler yüzdedir.
Bazı vakalarda lekelerin yû« yerine göğüsten başladığı görülmüştür.
Bazan ateş 5 faıci gün düşer, ve yavaş yavaş bütün âraz geçer. ve ateş indikten sonra 1-2 gün içinde kepek tarzında lekeler dökülür, kaybolur. Muafiyet çok kuvvetlidir. Hemen hemen bütün hayatı boyunca devam eder, ölüm şehirlerde yüzde 7 dir. Fakat vücudun hastalıklara karşı olan mukavemetini hesaba katmak zorundayız, ihtiyarlarda 50 yaşından sonra tehlikelidir.
Bazan hastalığın seyri şiddet-Udir. Göğüs hastalıkları da başlar, ateş düşmez, nefes darlığı morarma bir kaç gün zarfında ölüm olabilir. Hastalıkların kv-
saca faydalı olan kısımlarına temas ediyorum. Bu sebeple bu kadan kâfi demektir.
TEDAVİ
•r.
a derecesi
olmalıdır. Hastanın ateşi düşse de 8 gün kadar odasından ç»-karmamah. Yaz ise pencere ** çılabilir.
Odada biraz su kaynatmak taretiyle havayı ratip tutmak gerekir.
Hastanın gözüne kuvvet» M-va, ışık gelmemeli,
Süt, sahlep, lohusa şerbetL hatmi kökü kaynatıp lçirillr.
Papatya, adaçayı ile gargara yaptınbr.
Göğüs hastalı klan na ve diğer Araza, kalb zâfma karşı bekim reçetesine göre ilâç tatbik olunur.
program yok, dedi. Fakat bir tasavvurumuz var kİ geniş bir ligi topJı-yacağım ümit ediyoruz. Şehrin eski kısımlarında, eski kostüm ve seremonilerle tarihi bir hava yaratarak festivaller tertip etmek istiyoruz.
1 — Azim; Zar. 2 — Aka; Az*, ri. 3 — İri; Emret 4 — Ayıl; A-lan. 5 — İradeli; JCa. 6 — Kamili. 7 — Arif; Din, 8 — Ra; Ev; Belâ. 9 — Azı; Aşlyan. W — Hararet; He.
Tulumdan
1 — tkirah. ? — Zarar; Awu 3— İki yara; R1. I — Ma; İrade. 5-Eiemi var. 6 Zam; Uf; Şa 7 — Aamll; BU, 8 — Reci; Yedi. 0 - Katr; ilâh. 10 — Zı; Ne; N aua.
Al.KAZAR (42562) Pranga Ka Çağı.
AR (44394) Johny Bcllnda. ATLAN (40835) Sofi/tot Köprütfü. ELHAMRA (42235) 1 — Vatan
Kurtaran Kadın. 2 üç Ahbap Çavuşlar Elmna Peşinde. GÜREL 1 - Hamlet. 2 Kulüpleri HaflyceU İNCİ (M596) Jandark hafta).
t PEK (44289) Üç Ahbap lar Operada (Türkçe). LALE (43595) Jandark.
MELEK (40868) Yelpazeli KARAY Yunan Opereti. SUATPARK (83143) Kil Kalhl. 2 kak (Türkçe 1 cılklar 1 Türkçe) 8CMER (42851) kı/u.
G«cu
t î kine*
Çavua-
Kadın
I
Knnunatıı So-Fnkir Ço
Gönç
Memleket gar-
ŞARK (4O3BO) Görünmiyen Canavar»
81K (43726) 1 — Kanlı Korsan. 2 — Zenda Mahkûmları.
TAKSİM (43191) Estergon Kalesi TAN (80740) 1 — İstanbul Geceleri. 2 — Üvey Baba.
CNAl. (49306) 1 — Vatan Kurtaran Kadın. 2 — Bir Yctimenin Romanı.
YENİ (84137) 1 — Aşk AdasL 2~ Nesimaçi Amerikanla.
YILDIZ ((284* Jandark hafta).
İSTANBUL
ALEMDAR (23863) 1 — Ktraliçc Kriatln. 2 — Şikago Kaplanı. AYSÜ (21817) 1 - Zoronun l«a-retl. 2 — At Hırsızlan-
AZAK (235-12) 1 — Tuna Ağlıyor 2 — Tarzan Maymun Adam. ÇEMBERLÎTA8 (22513) 1—Sln-
zoalla 2—3 üncü Adam Kim. EMRE 1 — Kanlı intikam. 3 -Korkusuz Lttesi.
HALK (21904) 1 — Her Şafakta Ölürüm. 2 -«1. 3 — Şark
İSTANBUL Buran. 2 —
nemacılar Kıralı.
KISMET (26654) 1 Zamanlar. 2 — Anllnr ülkesi. 3 -KalküUı.
MARMARA (23860) I - Slngonb la. 2 — üçünoü Adam Kim. MİLLÎ (22902) 1 — Tüccar Horu 2 — Cennetin Anahtarları.
TL RAN 1 — Tarzan Maymun Adam. 2 — Tuna Ağlıyor.
YENİ (Bakırköy 10-120) Hamlat. 2 — Ağır Cera.
KADIKÖY
HALK (Kadıköy) (60112) Kahraman Yahudi. 2 — Kaçakçıları.
OPERA (68821) 1 — întrrmcazo. I — Ponıpelnln Son Günleri.
SUNAR 1 - Allah Kerim (Yeril). 2 - LÜküs Hayat (Yeril).
SCliEYYA (60862) 1 — Çalarca-İl Mehmet Efe.
YELDEGİRMENt 1 — Atom Fo-dallorl. 2 — Çöl Şahini (Türkçe).
(2 nel
AH Babanın Mim-Kasırgam.
1 — Hint Haaan SL
(22367) Dobrcli
Şorlo Awr1
I
1 — Altın
ankara
ANKARA (23234) Şehzade Azmi. BÜYÜK (İ5031) Öldüron Hâtıralar.
R
A
CEBECİ (13846) 1 — Albukrck
Fatihi. 2 — Fedakâr Doktor. PARK (11131) Allah Kerim. SUS (14071) Allah Kerim. SÜMER Sahte Şampiyon.
ULUK (22294) Takip. YENİ (14010) Lulubell.
GAR GAZİNOSU L Brynunb Revüsü.
ANKARA PALAS Paviyonn Viyana Atrakalyon OrkcaLrcun. Ge-za Şeydi idaresinde.
SÜREYYA FAVİYONU İspanyol Orkestralı.
Kt'çtK Melekler ve Şeytanlar BÜYÜK Rlgoletto.
ÎXM t R
ATLAS Sokak Kızı Kitty. ELHAMRA Üç Silâhşorlar. LÂLE 1 — Memnu Mıntakn 2 — Ormıınlnr Perisi.
MELEK 1 — Kanun Harici. 2 -Bu Gece Seninle.
TAN 1 — Memnu Mmtaka. 2 Ormanlar Perisi.
TAYYARE Harman YENİ 1 — Tarzan dam. 2 — Bufalobil
A-


I
İTFA
Y
Beyoğlu 44644 Ankara 00 İstanbul 24222 İzmir 2222 Üsküdar 60945 K.köy 60872 Karşıyaka 15055
SIHHÎ I MD AT

İstanbul Beyoğlu
Anadolu yakam Ankara
İzmir
Sonu. Maymun Şarkım.
İSTANBUL BELEDİYESİ erilir Tiyatroları 20.30 dd DRAM I lilnlclrrln Dili Sevgi Ramlı Telf.: 42157
KOMEDİ KISMI Tersine Dünya (Bugün hor iki tiyatroda (ln matine 15.30) da
TENİ SES TİYATROSU
Pazartesiden maada her goce naat 20.45 de Bugün gündür. 15,45 de AFRODİT
Müalknl Fantezi 3 Perde 1 Tablo
Telefon; 19369
MUAMMER KARACA TİYATROSU BEL A Mİ

D
Y
0
ANKARA:
8.30 Memleket «ant ayan ve açılış. — 8.45 GOnaydın programı. — 9.10 Günün programı.— 9.15 Radyo İle İngilizce. — 9.30 Tanınmış parçalar. — 10.10 Paaar sohbetleri. — 10.25 Makamlardan bir demet- — 11.15 Yurttan nenler. —11.45 Telden tele. — 12.15 MemJokottcn aelâm, A«ker S&atl. — 12.30 Pazar skeçleri. —- 13.00 Memleket iuuıt ayan ve haberler, — 13,15 6n1on orke^tnıaı.
— 13.80 öfle Gazeteni vo radon orkcatraaımn devamı. — 14.00 Program v« kapanış.
18.00 İnecaaz. — 19.00 Suat ayan vo iıuherler. — 19 15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Karma müzik. — 19.55 M.T.F. adına konuşma. — 20.00 Şarkılar. — 20.J6 Radyo Gazetesi. — 20.80 Genç müzikçlnln seal, — 20.45 Konuşma. — 21.00 Hafif melodiler. — 21.15 Müzikle gezi. — 22 0ü Spor haberleri — 22.15 Dans müziği, — 22.45 Saat ayan ve haberler — 23.00 Program ve kapanış.
tSTANUUL:
12.57 Açılış ve programlar — 13.00 Haberler.
— 13.15 Küçük Orkeatradan melodiler. — JL3.46
Korunmak: Hasta Tarla temas etmemeli, evdekiler yukanda söylediğimiz gibi hastalık meydana çıkmadan hastalığa tutulma imkânına mâruzdur. Fakat buna rağmen hastayı mümküıu se ayn bir yere veya hastahane-ye yatırmalı.
Hastanın odası 8-10 gün güneş ziyasına açık bırakılmalı, a-ğcr oda acele olarak kullanılmak İstenirse "Formaün" bu Kariyle dezenfekte edilir.


4499b 60536
91 2251
EMİNÖnUj Mehmet KAaım (E-minttaü) — Hikmet Güney (Kü-çükpuzur) — Sırn Roalm (Alemdar) — Yeni Lâleli (Lâleli).
BEYOĞLU: Beyoğlu (Merkea)
— İstiklâl (Merkez) — Tak&lm (Taksim) — Merkez (Galata) — Halk (SI9İI) — Hahcıoğlu (Has-köy) — Merkez (Kasımpaşa),
FATİH: İbrahim Balmumcu
(Şehzadebnşı > — Salâhtuidln
Gürgen (Aksaray) — Yedllcuic (Samatya) — Haseki (Şohreml-nl) — Gündoğdu (Karağümrük)
— Hay İm Berk (Fener).
EY f! P: EyÜpsulta n.
BSŞİKTAŞs Vldin «Beşiktaş)— OrtakÖy — Gıyuseddln Dlvanlı-oâJu (Arnavut köy) — Mcrkoı (Bebolc).
KADIKÖY : Halk Fonoryolu — Erenköy A. Cafer Çağatay (Bostancı) — İttihat (ÜMkÜdar).
HEYBELİ ADA: Heybet lada.
Ut) YÜK ADA: Morken.
ANKARA: Ulu» — Çankaya — Ankara.
İZMİR: AH Hayrcddln (Basına hane) — Sağlık (Alnuncak) Sıhhat (Komoraltı) — tkiçoşma İlle (Eşra/paşa) — Karantina (Yalılar).
L
A
R
81lm Bryant vo arkadaşlarından şarkılar (pl). — 14.00 Saz eacrlerl, oyun havalan. — 14.20 Duke Elllngton vo Loula Armatrong Orkestralanndan cex müziği (pl), — 14.45 Sus eacrlari vo şarkılar (Cemal Kâmil Gönenç). — 15.30 Çocuk köşeni -Bir masal. — 16.00 »Şarkı ve türküler (pl), — 16.20 Konuşma. — 16.80 Oda müziği (pl) W.A MozarL. Plyanolu kuartet •’hoI minör...’ — 17.00 Filimler-den müzik (pl). — 17.20 Şarkılar - întnnhui ünl-vurHİteei Mili! Tlirk Talebe Birliği Koronu konseri. — 18.00 Haftanın bestekârı: Joncph Haydn (pl). — 18.30 Duna müziği ve türkçe tangolar. — 19.00 Haberler. — 19.15 Kısa şehir haberleri. — 19.20 Fasıl heyeti konneri (Suzinak). —20.00 Nel-eon Eddy ve fanette MeDonald'dan şarkılar (pl). — 20.15 Radyo G azotça i. — 20.30 Şarkılar (Safiye 4yl&). — 21.00 Konuşma; Hikâye ve hikâyecilik hakkında. — 21.10 Dinleyici İstekleri (Türk mu-eikini). — 21.45 Haftanın spor haberleri. — 23.00 Senfonik müzik (pl) Jan Sibellue.... MBerceııse,,. Fcter Çaykovakl., Senfoni No. 4 *‘fa minör., Op. 36. — 22.45 Haberler. — 23.00 Programlar ve dana müziği (pl). — 23.30 Kapanış.
Vefa Lisesi Müdürlüğünden:
I — Lise binasındaki (2999) lira (93) kuruşluk onaran tşl 25.12.1950 tarihinden itibaren (20) gün müddetle açık eksiltmeye çıkarılmıştır. /
n — Eksiltme 21.12.1950 perşembe günü saat 16 da ilseler saymanlığında yapılacaktır. Mukavele, eksiltme, bayındırlık işleri genel, hususi ve fenni şartnameleri proje keşif hulâsası buna mâ-teferri diğer evrak lisemizde görülebilir.
IU — Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin (225) liralık muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz İbraz etmesi ve 1950 yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç 3 gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarıda 2 nci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzalaması şarttır. (16594)
Edincik Belediye Başkanlığından:
1 — Nahiyemizin içmo suyu isale hattı projesi 2490 sarih Arttırma ve Eksiltme Kanununa göre ve 15 gün müddetle açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — İşin keşif bedeli (4500) dört bin beş yüz lira ve geçici teminatı (337,50) Uç yüz otuz yedi lira elli kuruştur.
3 — Eksiltme 18-12-1950 pazartesi günü saat 14 de Edincik Belediyesi Encümeninde Komisyon huzurunda yapılacaktır.
4 — B11 İşe girebilmek için ihale tarihinden üç gün evvel Balıkesir tli Bayındırlık Müdürlüğünden yeterlik belgesi alma* lan şarttır.
5 — İhaleye girebileceklerin yüksek mühendis, mühendis olması veyahut bir mı projesini yaptığına dair elinde vesaik bulunması şarttır.
6 — Bu işe alt keşif şartnamesi her gün Edincik Belediye-sinde görülebilir. (16847).
inebolu ilçesi Belediye Başkanlığından:
N T K 7 modeli Voli marka elektrik lokomobili için bir adet kum buhar sür şoförü komple, bir adet emme hava v&ntilâtörü, üç beygirlik elektrik motörlyle müteharrik, bir adet yüksek tazyikli buhar tevzi platon ve rotu komple olmak üzere bu parçalar teklif alınmak suretiyle satın alınacak veya yaptırılacaktır.
Bunlara alt evsaf şerait ve Ölçüler İstenildiği zamanda bedelsiz olarak belediyemizden alınabilir.
Bu modele alt parçalar elinde bulunup da vermek veya yapmasını deruhte etmek İsteyen müesseselerin on beş gün zarfında gerek şifahen ve gerekse mektupla tekliflerini bildirmeleri lüzumu ilân olunur. (16768)
Bir Dahiliye Mütehassısı
VE
Bir Eczacı Alınacak
Gölcük Tersanesi
Genel Müdürlüğünden :
Tersanemiz İşçi reviri için röntgen kursu görmüş bir dahiliye mütehassısı ile bir eczacı alınacaktır.
Kendilerine barem kanunu hükümlerine göre 70 lirayı geçmemek üzere veya müktesep haklan olan derece maaşı verilecektir.
Taliplerin momurln kanunu hükümleri gereğince belgeleriyle birlikte genel müdürlüğümüze müracaatları. (17073).

Y il N T
10 Aralık 1950
T 8 ı A N K ’l L
Birleşmiş Milletler bayrağını elinde tufan bu jnşlı Kore vatandaşı. Güney Kore Cumhuriyeti ınemurlarlyle Birleşmiş Milletler mümessillerinin K oje-1o Adasını ziyaretleri esnasında kendilerine "Hoş geldiniz,, diyor.
KONSERLER
Vasa Prihoda’nın ilk resitali
Meşhur keman virtüözü Vasa Prihoda memleketimize olan sevgisini yalnız tâbiiyetimize geçmek arzusunu göstermekle değil. turnelerinin her birinde Ankara ve istanbula uğrayarak konserler vermekle de İspat etmektedir.
Saray Sinemasında, biri resital olarak, biri de orkestra refakatinde verdiği iki konser ls-tanbulun müzik sever muhitlerinde derin akisler yaptı Hemen bütün dünyada olduğu gibi, bizde de koman resitali dinlemek fırsatı elimize nâdiren geçmektedir.
Keman nankör bir sazdır. Sesi ruhumuzun en derin köşelerine nüfuz edip, bizi bütün benliğimizle kavrayabildiği gibi, en çok da tahrik eder ve bazan Asabı-
mızı bozar. Belki bu sebeptendir ki, yalnız kemanla bir konser salonunu doldurarak, onu hakiki müzik zevkına eriştirmek pek az sanatkâra vergidir. Ve gene bu sebeptendir ki, keman virtüozlannın birçoğu fazla tatlı nağmelerle dinleyicilerinin hassasiyetini okşamak veyahut da fazla ilerlemiş bir teknikle onları hayrete düşürmek yolunu tutarlar. Neticede çaldıkları müzik fazla hissi veya fazla aklî olduğundan en yüksek müzik seviyesine erişemez.
Vasa Prihoda şahsında bu İki temayülü mükemmel bir şekilde birleştirmekle ün kazanmıştır. O, biblo gibi İnce ve hassas Stradivarlus kemanına lkt melodiyi birden terennüm ettirmek hünerine sahip nâdir sanatkârlardandır. Resitalinde Bach’ın
Prof. Krİch Rotharkrr, mntbaamızı ziyaret ettiği sırada müesseae-nln ©eki şatU usulü tefriş edilmiş odasında.
Meşhur bir tarih filozofu şehrimizde
Sayfa
Karanlıkta bir konuşma
Yazan : İbrahim GÜZELCE
İH
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun teklifi üzerine İnsan Haklan Beyannamesinin kabul edildiği 10 aralık günü İnsan Hakları günü olarak kabul edil m iştir.
Bugün "insan hürriyet ve hay-
siyeti’’nln esasları bütün mekteplerde ve cemiyetlerde izah edilecek ve bayram kutlanacaktır.
Resimde Birleşmiş Milletler Kurulunda çalışan memurların çocuklarını görüyorsunuz. New-York’ta Birleşmiş Milletler Mer-
kezi Lake Suceess'te bulunan hıı çocuklar İnsan Hakları Beyannamesini dikkatle tetkik etmektedirler. İstikbale artık iimif ve emniyetle bakabileceğimize bundan kuvvetli bir delil olabilir mİ? (Birleşmiş Milletler Foto Servisi)
"Chaconne” unu çalarken, hepimiz bu hünerinin zevkına bir daha varabildik. Dvorak* ın **Ro-mnnce,, ve “Danse slave„ melodileri aynı şekilde bizi sardı. Buna mukabil yalnız müzikalitesi ile dinleyiciye hitap eden Schu-mann’ın re minör sonatı o kadar kavrayıcı değildi.
Prihoda’nın, Cemal Reşid Rey’in idaresindeki Senfonik Orkestra ile verdiği konserde Beethoven’in sol majör ve fa majör romansları ile Paga-nini’nin re majör keman konçertosu vardı.
Virtüözlük ve teknik fevkalâdeliği resitallerde dinleyiciyi yorabilecek Prihoda gibi bir sanatkâr orkestra re faka tinde mu-hakkak ki. çok daha "doyurucu., oluyor. Cemal Reşid’in şahsiyetinden fışkıran hayatiyetle mütekâmil bir orkestra seviyesine yükselebilen orkestramız Beethoven’in romanslarında Prihoda ile tam bir birlik ve mükemmelliğe eriştiği halde, Paganini’nin keman konçertosunda sönük kalmıştır.
Neticede bu iki konser Istan-bula üstün bir müzik hazzı verdi diyebiliriz. Yeni vatandaşımız, büyük üstadın şehrimize sık sık gelmesini dilemekle beraber, şöhretleri virtüozitelerinden başka kıymetleri üzerine bina edilmiş daha genç sanatkârları tanımak ve dinlemek arzusunu izhar etmek de hakkımızdır.
A. N.
Tino Rossi
Bonn Üniversitesi Felsefe
Psikoloji
Ordinaryüs Profesörü Dr. Erich Rothacker dün ”YENİ İSTANBUL” u ziyaret etti
Profesör, Üniversitede "Tarihte Krizler ve
Devrimler" mevzulu 5 konferans verecek
EDEBÎ BAHİSLER
Senelerden beri filmleri ve tatlı sesiyle kadınların kalblerini fetheden Tino Rossi'ye, İstanbul halkı nihayet kavuşabildi.
Oscar Wilde'ın
son günleri İrlandalI edip, son zamanlarında vakıa parasızlık çekti, fakat dostsuz kalmadı
Selne’nin sol kıyısındaki küçük Alsace Oteli Parisin mahşeri kalabaük ve gürültüsüne mukabil derin bir sessizlik içinde. Kadın ve erkeklerden mürekkep küçük bir grup âdeta ayaklarının ucuna basarak otelin birinci katındaki odalardan birine giriyorlar. Ziyaretçi defterinin baş tarafında gümüş bir şamdan, masanın üstünde de siyah mermer kaideli bir saat duruyor.
Ziyaretçiler arasında Mrs. Marjorie Ross adında; Oscar VVilde’in en yakın dostlarından Robert Ross’ün bb akrabası var. Robert Ross’ün yeğenlerinden birisinin dui karısı olan Marjorie Ross titrek bakışlı, kır saçlı bir kadın. Elindeki kutuyu dikkatle tutarak etrafına bakınıyor 1918 de Ölen Robert Ross, küllerinin VVilde’in mezarına konmasını vasiyet etmişti. Yaşlı kadın aynı zamanda b»ı vasiyeti yerine getirmek için Pariste bulunuyor
Herkes, elli sene evvel 3 kasım 1900 de. bu odada ölen Oscar VVilde’in son anlarını yaşıyor. VVilde’in ölüm döşeğinde doğru, larak başucundaki doktorlar ve dostlarına: "Her türlü imkân 1-çindc yaşadım ve öyle ölüyorum” dediğini duyar gibi oluyorlar.
Efkârı umumiye Oscar WHde. in arkadaşları tarafından ihmal edildiği ve sefalet içinde öldüğü zanmna kapılarak, son zamanlardaki hayatı hakkında yanlış bir kanaate sahip olmuştur.
Vakaa VVilde parasızdı Fakat arkadaşsız değildi Bilâkis gayet iyi tedavi edilmiş ve hastalanıp yatağa düştüğü zaman da kendisinden hiç bir şey esirgenmemiştir.
Nctcklm ölürken söylediği: "Her tLh " mkâr . ;.ind* yaşadım ve öyle ölÜyuiLun" sözleri
bu hakikati teyid eder mahiyettedir. Doktorlar menedınceye kadar bol. bol şampanya içmiş, her İstediğini yiyebilmişiir. iki doktor ve bir hastabakıcıdan başka İngiliz Sefarethanesi dok. toru da kendisini tedavi ediyordu.
Alsace Oteli muhakkak ki VVilde’in arzu ettiği gibi lüks bir otel değildi. Küçük, fakat Saınt-Cermain-des-Prös’dekj diğer bir çok oteller gibi rahat ve temiz bir yerdi. Son otel faturasını dostu Robert Ross ödemiş, fakat bütün borçlan ödeninceye kadar otelci iki sene beklemek nice buriyetinde kalmıştı.
VVilde’in otel defterindeki kav. di. büyük amcalarından birinin yazdığı Sebastian Mehnoth a-dındaki romandan mülhem olarak M Melmoth idi. Yine başka ad kullandığını sordukları zaman "Sefaletimle postacıları mahcup etmemek için’’ demiştir
VVilde buraya gelmeden evvel, borcunu ödeyemediği İçin kaldı-ğ: otelden boğulmuş bulunuyordu. Vaktiyle bir defa kaldığı Alsace Otelinin sahibi Jean Dupoirier ona sokakta rastladı Çok merhametli olan bu zat VVilde’in evsiz, barksız »lnıığunu öğrenince oteline aldı, diğer o-tele olan borcunu ödeyerek eşyalarını kurtardı Bilâhare hastalandığı zaman da kendi para-siyle ona ilâç aldı.
1900 yazında VVilde’in sıhhati iyi idi. Hattâ İtalya ve lnvlçreye gitmiş; o sene Pariste açılan beynelmilel sergide sık, sık gözükmüştür. İlk ıstırabı başı, sonra da kulak ağrısı ile o senenin eylülünde başgösterdı,
10 ekimde muvaffakiyetli bir kulak ameliyatı geçirdi. Bir kaç gün sonra da yakın dostları Robert Ross ve Reginald Turner ile Boulogne ormanlarında bir gezinti yaptı. Fakak doktor Tuc-
ker hastasının umumi durumun dan memnun değildi. Bilhassa VVîJde’in apsente müptelâ olmasının sıhhati üzerinde çok kötü bir tesir yaptığı kanaatinde idi.
Wjlde sıhhatine katiyen aldırış etmezdi. Ross’ün serzenişlerine karşı gülerek: "îngillzler beni görmeğe tahammül edemedikleri için yirminci asrı idrak edem ı.veceğ i nıi zan ned ı yorum. Serginin muvaffak olamamasına da sebep benim. îngillzler beni görünce dışarı çıkıyorlardı.” diyordu.
25 kasımda, başının döndüğünü söyliycrck yataktan çıkmadı. Aynı gün saçma sapan konuşmağa başladı. Ertesi gürı de a-sabi krizler kendini gösterdi. Bir asohiye mütehassısı çağırıldı. O da hastanın başına buz koydu ve morfinden başka bir şey yapamadı VVilde menenjit olmuştu. Muhakemesine hâkim olduğu bir sırada: "Boğazım kireç ocağı gibi yanıyor. Beynim sanki kazan. Sinirlerim kudurmuş bir sürü yılan gibi.” demiştir.
O sıralarda arkadaşının yanından hiç ayrılmayan Reginald Turner cenupta bulunan Robert Ross’a telgraf çekerek onu çağırdı Ross avın 29 unda Parısc geldiği zaman Oscar VVilde artık konuşamıyordu. İşaretlerle bir rahip istediğini anlattı Cuth-bert Dunne adında bir İngiliz rahibini yanına getirdiler
30 kasım günü ikiye on kala Oscar VVilde artık son dakikalarını yaşıyordu. Doğrulmak istedi. Fakat muvaffak olamadı, Alsace Otelinin fedakâr sahibi M. Dupoirier kendisini kaldırdı. WUde bir kaç dakika sonra o-nun kollarında Öldü.
Oscar VVilde’in hâtırasını tâziz için 30 kasım 1950 günü öğleden sonra Alsace Otelinin bu küçük odasında toplanan grup yovaş. yavaş dışarı çıktılar. Mrs. Mar-
Tıno Rossî'nin hayranları, u-zun seneler alkışladıkları adamı biraz şişman ve yaşlıca görmekten rahatsız olmadılar, sesinin plâklarda olduğu gibi gür ve çeşitli perdeden çıkmayışını da mikrofona atfederek hayallerini dolduran bu tatlı sesi çılgınca alkışladılar.
ilk gece, üonserine. hâlen sinemalarımızda oynamakta olan "Marlene,. ile başlayan Tino Rossi. alkışlara dayanamıyarak yorulmaksızın "Marinella.» dan tutun da "Les feuilles mortes" gibi yeni şarkılara kadar, hepsi uırbırine benzeyen Fransız bestelerini monotonluktan kurtarmaya çalıştı. İlâveten Schu-bert’m “Ave Maria., sı gibi klâsik parçalar ile "Adios Com-panya,, gibi Cenup Amerika şarkılarını kendini sıkmaksızm rahatça söyledi...
Bu arada, Tino Rossi sahneye çıkıncaya kadar halkı eğlendirmekle mükellef Lucic Glorival ile Jack Gauthier'den bahsetmeden geçmiyelim.
Lucie Glorival Fransız komiklerine has saf tavırları ve ince esprileriyle, Tino Rossi’yi sabırsızlıkla bekleyen halka hoş vakitler geçirtmeye muvaffak oldu.
Güldürme sanatına vâkıf Jacü Gauthier ise gür sesinin de yar-•hmiyle Fernandel, Bıng Grosby, Mirhel Simon ve Maurice Che-valier ve İstanbul halkının pek tanımadığı Trenet. Roger ve Ni-colas gibi şahsiyetlerin taklitlerini yaparak kendini çarçabuk blzlere sevdirdi.
Arada sırada İspanyol dansları yapmak üzere sahneye çıkan gilzel Carmen Santa Cruz ile "La mer" şarkısını kendi stilinde çalarak iyi bir solist olduğunu hissettiren Pierre Spiers, konserin süsü oldular.
Selva Sezer
jorie Ross, P£re Lachaise mezarlığına gitti. Oscar VVilde’a a-it lâhdın senelerden beri Ross ailesinde duran anahtan bir tür. İÜ kilitte dönmüyor, sanki bu uzun lâkaydiye kızmış gibi kapı açılmamakta ısrar ediyordu. Nihayet mezarcıların yardimiyle kanat açıldı Ross’ün küllerini ihtiva eden kutu lâhdin içine bırakıldı Boylere elll*yıllık bir ayrılıktan sonra iki samimî dost Pdre Lachaise mezarlığının rutubetli bir lâhdinde birleşmiş oldular.
"Tarihte Krizler ve Devrimler,, konusunda beş konferans vermek üzere, İstanbul Üniversitesinin davetlisi olarak şehrimize gelen Bonn Üniversitesi felsefe ve tarih felsefesi profesörü Dr. Rothacker dün gazetemizi ziyaret’ etmiş ve bizimle uzun uzun konuşmak nezaketinde bulunmuştur.
İstanbul, iki yıl önce tanınmış Ingiliz tarihçisi Prof. Toynbee’yl kabul ettikten sonra, onun çapında bir başka tarih filozofunun aydın dünyayı ilgilendiren belli-başlı meseleler üzerine fikirlerini bir seri konferans halinde dinlemek fırsatına erişecektir.
Prof. Rothacker, Bonn Üniversitesinin en kıdemli bilginlerinden olmakla, tarih felsefesi, kültür antropolojisi ve İnsan psiko-
Amerikada sabotaj tehlikeleri
Denize açılmak Üzere Phila-delphia Limanında hazırlık yapan bir gemide tesadüfen geniş bir sabotaj hareketine Amil o-lacak talimat meydana çıkarılmıştır.
Bozulmuş olması nazan itibara alınan konserveler kutu, kutu denize atılırken tayfalardan biri iştahına mağlûp olarak bir tanesini açıyor. Böyle-ce de memleketi tehdit eden korkunç bir hakikat meydana çıkarılmış oluyor.
Kutudan, hususî bir ambalâj içinde 33 tane küçük risale çıkmıştır. Bunlar İspanyolca yazılmış olup 1946-1947 yıllarında basılmıştı. İlk broşürün kabında "Futbolun kaideleri,, yazılı idi. Fakat sahife çevrilince, büyük puntularla yazılı olan fihristte futbola ait bir kelime bulunamamıştır. Aksine, "Elektrik hatları, enerji merkezleri, su santrallan. kanallar, kablo ve barajlar,, başlığı altında sabote edilecek yerlerin bir listesi görülmüştür.
Futbol gibi ayrıca hokey, boks, tenis, top ve basketbol hakkında da "Resmi kaideler,, başlıklı risaleler çıkmıştır.
Federal Büronun araştırmaları sonunda bu risalelerin gaye ve mânası tarnamiyle çözülmüş bulunmaktadır. Her fasılda sabote edilecek tesislerle, sabotaj şekli ve usulü hakkında etraflı malûmat verilmekte, yol gösterilmektedir. Bu me-yanda şunlar vardır:
Elektrik hatları, transformatör ve enerji merkezlerinin tahribi; öldürülmesi istenilen bir adamın masasına patlayıcı maddenin nasıl yerleştirileceği ve muhtelif adam Öldürme şekilleri; bir türbinin nasıl durdurulacağı. bazı makinelerin ne şekilde faaliyetten alıkonulacağı, evde yapılan bombalarla köprü iltisak noktalannın nasıl atılacağı, telefon kablolarının berhava edilmesi; kısaca bir memleketi içinden vurmak ve yapıcı kudretini baltalamak için bütün sabotaj rnetodları bu broşürlerde gösterilmiştir.
Kutularda, sabotaj direktiflerinden başka, komünist ideolojisi doktrinlerine de yer verilmiştir. Süslü bir kâğıtta, Stalinin MoskovalI müntehıplere hitaben yayınladığı 9 şubat 1946 tarihli bir tebliği bulunmaktadır. Bu tebliğde, ikinci Dünya Harbine temas eden Stalin, harbe sebep olarak, kapitalist rejimler arasındaki muvazenesizliği ileri sürmekte ve bu yüzden zaman, zaman dünyanın iki kısma ayrılarak harplerin patlak vereceğini söylemektedir.
lojisf üzerinde, kültür dillerinin hemen hepsine tercüme edilmiş bulunan eserleriyle milletlerarası bir şöhret kazanmıştır. Yıllardan beri idare ettiğj edebiyat ve te-fakkür tarihi mecmuası (Deutsche Vierteljahrschriften für LL tcraturvvissenschaft und Geistes-geschlchte) ile Prof. Rothacker çağdaş Alman felsefesinin bir sözcüsü olarak milletlerarası i-lim dünyasına büyük hizmetlerde bulunmuş, Nazi Almanyasın-dan uzaklaşmak zorunda kalıp başka memleketlere ve bu me-yanda bize sığınan Auerbach. Rüstow, Kranz gibi bilginlerin e-serlerinl de yayınlamıştır.
Prof. Rothacker, bize son çalışmaları hakkında da değerli bilgiler verdi. Berlin Akademisinin lâğvmdan sonra. Doğu bölgesinden Batıya sığman en büyük Alman bilginleri tarafından, iki yıl önce Mainz şehrinde kurulan Alman tümleri ve Edebiyatı Akademisinin en faal âzası olarak, sayın profesör büyük bir felsefe sözlüğü hazırlamakta olduğunu bildirdi. Her düden ve her milletten bilginlerin işbirli-giyle on senede meydana gelmesi beklenen bu Üç ciltlik eser dünyada büyük bir ihtiyacı karşılayacaktır. En büyük hususiyeti, sözlüğün filozofların isimlerine göre değil, kavramlara göre sıralanmış olmasıdır. Asırlardan beri insanlığın ve kültürün malı olarak yaşıvagelen kavramların mânaca gelişmesini esas tutmak tefekkür tarihinin geçirdiği merhaleleri, insanların bu kavramlara verdikleri çeşitli mânalar zaviyesinden tetkik etmekle modem felsefe ve edebiyat tarihi çok önemli bir Çığır açmıştır. Bu bakımdan bugüne kadar monografiler şeklinde yapılan çalışmaları bir araya toplıyacak bu sözlük onların bir sentezini teşkil edecektir.
Üniversitemizde vereceği konferanslar hakkında bana biraz bilgi vermesini rica ettiğim Prof. Rothacker ezcümle şunları söyledi:
"insan hâlâ dünyanın en nz incelenmiş yaratığı olarak kalmaktadır. İnsanı her hayat sahasındaki faaliyeti ile tetkik ve tahlil etmek çağdaş bilginlerimizin en büyük vazifesidir. Fakat insan bir kültür mahsulüdür; herhangi bir kültürle meydana gelmemiş insan tasavvur edilemez. Bu sebeptendir ki, konferanslarımın başında kültürleri tahlile çalışacağım, kültürlerin gelişmesini ve bu meyanda geçirdikleri buhranları ele alacağım. Bu devrimler! ben yalnız siyaset bakımından değil, kültür, sanat, dil, din. cemiyet iktisadiyat, kısacası her bakımdan incelemek istiyorum. İnsan tefekkür tarihini aydınlatmak için sanata, sosyolojiye çok ehemmiyet vermekteyim. Marksist olmamakla beraber, Marx’m sosyoloji teorisini ortaya atmakla doğru yolu bulduğuna kaniim. Fakat bunu siyasileştirmekle. nıarksizm büyük bir hata işledi ve dünyanın felâketine sebep oldu.,,
Sayın profesöre dünyanın hâlen geçirmekte olduğu buhran hakkında düşüncelerini sordum, şöyle cevap verdi:
"önümüzdeki beş sene içinde tarihin yok olması mümkündür. Geçirdiğimiz buhranı, hepimiz 1-çinde yaşadığımız için, biliyoruz, ama onu bir bilgin göziyle incelemek bugünün işi değil, on sene sonra yok olmamışsak, belki o-nun da tarihte yerini tesblt edebileceğiz.,,
Prof. Rothacker’in 11 aralık pazartesi günü saat 17 de üniversite iktisat Fakültesinde vereceği konferanslara memleket aydınlarını davetle üniversitemizi bu teşebbüsünden ötürü tebrik etmeyi de bir borç bilirim.
i nvü
FİLM başlıyali epey zaman ol- ona iyice baktım Bu, tahminen muştu. Sol tarafımda bir el 5 veya 6 yaşlarında kadar, za feneri yandı. Yüzümü ışığın geldiği tarafa çevirdim, yol gösteren kız. yanımda bulunan boş koltuklara birkaç kişi getirdi. Bunlar; bir kadın, bir erkek, bir de çocuk olmak üzere üç kişiydiler. Adam, benim hemen yanımdaki koltuğa, kadın onun yanına, çocuk da bir alt sıraya oturdu. Bu iş bitince, yol gösteren kız, bahşiş almak için e-lindoki programlardan birini a-dama uzattı. Fakat adam kızın yüzüne tuhaf tuhaf bakıp, bir “JBoşver’..'* çekti. Kız. herhalde söylenileni anlamamış olacaktı ki, adama:
— Efendim? diye mukabele etti.
Adam, aksi ve evvelkisinden biraz daha yüksek bir sesle, tekrar:
— Boşver. boşver... dedi. Bu aert cevap karşısında, kız; şaşkın bir halde olduğu yerde bir müddet durdu. Nihayet, mırıldanarak çekip gitti.
Kısa bir zaman sessizlik oldu. Sonra adam. yüzünü kadının bulunduğu tarafa çevirdi ve o-na. fısıltı halinde bir şeyler söyledi. Kadın da buna aynı şekil-do mukabele etti. Merak edip kulak kabarttığını halde konuşulanları bir türü anlıyamıyor-dum. Yeniden filmi seyre başladım. Aradan çok geçmemişti ki, adanı, bizden üç dört sıra ilerde oturanların bile ferah ferah işitebilecekleri asabi bir sesle:
— Ulan, dedi. Ben havadan u-çan kuşu bile yere alırım...
Sesi, boğazı sıkılıyormuş gibi boğuk boğuk çıkıyor, insanda korku yaratıyordu. Onu. hissettirmeden tetkik ediyordum. Yüzü kadına, sırtı da hana dönüktü, Başında bir kasket vardı. Kadın, • adamın deminki sözüne cevap olduğunu tahmin ettiğim bir şeyler söyledi. Ama an Uyamadım. Adam buna, elleriyle birtakım işaretler yaparak heyecanlı bir şekilde:
— Sana göre hava hoş, diye cevap verdi. Ama gel bir de bana sor zl açmaz.
Ve ağır bir küfür savurdu. Kadın, söylenileni işitmemez-likten gelerek:
— Yavaş konuş Allahaşkına dedi. Sen bilmeden lâf ediyorsun... Eğer uç aydır herifi yanıma soktuysam iki gözüm önüme aksın da. bir lokma ekmeği yedi kapıda dileneyim... İnandın mı şimdi?»
— Gözümün görmediği şeylere aklım ermez.,. Artık bu gizli, kapaklı İşler beni sarmamağa başladı, İş dedin mi harbi olmalı, dobra dobra... Dün gece seninki diye az daha herifin penceresini kaldırıyordum. Sonra birden manzarayı çaktım... içeriyi şöyle bir dikiz ettim; moruk, kafasını mindere dayamış horluyordu. O an aklımdan neler geçti. Şeytan.-
— Aklına getirdiğin şeylere bak... Sen bunları düşüneceğine, evvelâ şu kızı başımızdan uzaklaştırmanın bir çaresini bul Babasını bunun için zorluyorum, ama aldırmıyor. Geçen gün; “Çocuk çok zayıf, biraz ananın yanına memlekete gönderelim de hava tebdil elsin., dedim, yanaşmadı. “Ben onsuz ne yaparım!" diye tutturmuş... Şimdi de; "Allah bir çocuğun anasını aldı mı. arkasından kendini de almalı" diylp duruyor. Bir şeyler biliyor ama hissettirmiyor... Tınmaz melâıke...
Bir ara yine sessizlik oldu. Sonra, yanlarındaki çocuk sıkılmış olacak ki. yerinde doğruldu ve:
— Ben simit İsterim, dedi. Kadın çocuğa asabi kilde:
— Olmaz, dedi. Şimdi na bir tane ındiıırsem sun. Körolasıca...
Fakat çocuk sesini gittikçe yükselterek: “Simit isterim Simit isterim! " diye tutturdu. Etraftan şikâyeti! fısıltılar işitildi. O zaman, üvey ana olduğunu tahmin ettiğim kadın, çocuğun sırtına doğru bir yumruk vurarak, çantasını açıp a-vucuna bir şey sıkıştırdıktan sonra, homurtuyu andırır bir sesle:
— Kahrolasıca seni... Son yi-ğişin olsun... Hadi git dışarıdan al da zıkkımlan, dedi.
Çocuk önümden geçerken, gözlerim karanlığa alıştığı için
... Böyle iki taraflı iş bi-
• •
bir
se-
suratı-görür-

5 veya 6 yaşlarında kadar, zayıf bir kız çocuğuydu- O zamana kadar sessiz duran adam, kızın arkasından şöyle bir bakarak, kadına:
— Bunu da peşinden her yere ne sürüklersin bilmem, dedi. İşe bak... Bir de çocukla mı uğraşacağız...
Kadın adama doğru sokularak. yumuşak bir sesle:
— Bırak canım şimdi bunu, dedi. Beyhude yere sinirlenme. Buraya başka şeyler konuşmaya geldik.
— Başkası, maşkası yok bu I-şin. Söyle, sen bu herifi nc zaman eepetliyeceksin?
— Delirdin mİ sen ayol?. O olmasa biz ne yaparız?.. İçerden daha yeni çıktın. Ben yalnız başıma seni orada ne ile idare edecektim?.. Bu zamanda kim kime on para veriyor?..
— Boş versene sen be... Senin içeriye getirdiğin benim huı da paramı bile zor Sonra sen parayı daha fazla uçlan...
Asıl kerize, yetmiyor» de... Sana bu yoııarı da ben Öğretecek değilim ya?. Olmazsa cingar çıkar. Biliyorsun ben nefessiz yapamıyorum. Onu içmediğim günler kafamı bulamıyorum. Harman harman dolaşmak işime gelmez anladın mı?..
— Sana su gibi para olsa gene dayanmaz. Daha geçen gün on lira verdim anacığım. İki gün zor yetiştirdin. Şu cenabet şeyi az içsen ne olur sanki?.
— Kısa kes de Aydın havası olsun!.
— Nasıl kısa keseyim?. Bana, heriften fazla para aJ diyorsun ama, adamın elinde avucunda yok ki. Neyi varsa alıyorum zaten. Dün iskelede ayağı kaymış, sırtındaki yükle beraber kalasın üstünden yere düşmüş. Vücudu bore içinde idi. Elimi bile sürmedim. Bütün gece inledi durdu. Dün sabah gene sürüklene sürüklene işe gitti. Yatacak olsa ne yaparız?.
Filmin belki de sonlarında I-dlk. Ama ben, gözüm perdede olduğu halde filmi hiç görmemiştim. Adam cebinden paketini çıkardı, bir sigara yaktı. Yüzünü görmek için, içimde şiddetli bir arzu duyuyordum. I-şıklar yanınca, ilk İşim bu arzuyu tatmin etmek olacaktı. Biraz sonra film bittL Fakat adam, kafasını önündeki koltuğun arkasına dayamış, yüzünü yere doğru fazlaca eğmişti. Kadın da, sırtını erkeğe dönmüş, sağ kolunu yu kan doğru kaldırarak. yüzünün adamdan tarafa olan kısmını bu şekilde örtmüştü. Her ikisinde de, etraftan görülmeyi arzu etmeyen bir bal vardı.
Bir aralık kadın, vaziyetini hiç bozmaksızın, adama:
— Çocuk nerede kaldı? dedL
O da, sigarasından derin bir nefes çektikten sonra, istifini bozmadan:
— Boşver» gelir— diye cevap vcrdL
ikinci filmin bavlıyacağı sırada çocuk kapıda göründü. Elinde yarım simit vardı. Simidi havada sallıyarak, bizim bulunduğumuz tarafa doğru:
— Anne!., diye bağırdı.
Kadın, gayri ihtiyari, sesin geldiği tarafa başını çevirdL Yüzünü işte o zaman görehildim. Sağ tarafı kıpkırmızı yanıktı. Bu iğrenç kırmızılık içine gömülmüş gibi duran gözü ise. kapanmış denecek kadar büzülmüştü. Benim kendisine baktığımı görünce» başını süratle öbür tarafına çevirdi. Hem başörtüsünü düzeltiyor, hem de:
— Gözü körolasıca. Yezit, ne olacak, diye homurdanıyordu.
Nihayet ikinci film başladı. Gene perdeye bakmıyorlardı. Fısıltı halinde konuşmaya başladılar. Bir müddet sonra, a-dam:
— Haydi kaçalım... dedL
Kadın, hayret ifade eden bir sesle:
— Gidiyor muyuz?, diye eseflendi. Ama hiç dik ki..
O. gürültü İle yerek:
. — Bizden iyi
küfür savurdu.
Kalktılar. Adam önde, kadın onun arkasında, onlardan 3-4 a-dım geride de çocuk olmak üzere önümden geçip gittiler.
• •
karşılıyordu, ondan biraz Enayilişme... verdiğin mangiz
film seyretme-
genzini temizli-
film mi olur dedL Yere tükürerek bir
Hindistan Başbakanı Nehrıınun Japon çocuklarına hediye ettiği fil, Japon İmparator ve hııparatoriçcsinl selâmlıyor.
Tahtından uzaklaştırılan Nepal Kıralı Trlhhuvana’nın Yeni Del biye kaçtığını bildirııılstlk. Rvslınde, Kiralın *ki zevcesi bir toplantı csuıiMuda görülmektedir.

Sayfa T
i
« -•
Overttts âlnrıyı Carşeratles
Pilâv, kızartma, tatlı ve her nevi yemeklerde kullanılan bu saf yağ mide ve karaciğer rahatsızlıklarını önler Bakkallardan ısrarla isteyiniz
S İ B I R Nebatî Yağlar Fabrikası Ld. Şii.

tayyareden iner inmez İngiltereye has
olan misafirperverliği deneyiniz
MJS raial M O. i. ATAZFA3A İSTANBUL. TELEFON:
=
Telefon 20280
Atina» Roma, NH ve Londrayı oçvnuz. Londn, bûfU» dftııyıp Lrplaynn İngiliz Hıvıyolhn sebekesırun merttedir. Tayyarede* ioer mma Ingiltereye mahsus oha misafirperveri • atd Laryıicr. (B.EA ve B.OAC) Ingiliz Havayottan hattan boruna
şahid ohağırvz İngiliz an’flDCvî terbirezi Ve fevkilide hizmet, tize Berkli bü tcyahaı jraptrrmış olacaktır. Sûr’al ve emniyette •erahat etmiş oUafbmz gibi bindiriniz ayyırekr kabiliyetli pilotlar feraûndiA ıcıfc yc idare cdilmiı oUoktn.
Tıp Fakültesi Dekanlığından :
Sinir Hastalıkları Kliniğinde 210 Hra ücretli bir Başhemşire kadrosu münhaldir. İsteklilerin adı geçen klinik profesörlüğüne müracaatları. (16921)
Her yere İngiliz tayyarelerile uçunuz
BEAE&OkC
ELBİSE ve PALTO DİKTİRİLECEK
P. T. T. Meslek Okulu
Müdürlüğünden
1 — Okulumuz öğrencileri için 150 takım elbise ile 93 palto dikimi kumaş ve astan idareden verilmek ve diğer bütün malzeme müteahhide alt olmak üzere açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedel 3112 lira 50 kuruş olup geçici teminat 233 lira 44 kuruştur.
3 — istekliler şartnamesini Kumkapıda P.T.T. Meslek Okulu Müdürlüğünde görebilirler.
4 — Eksiltme 25424950 pazartesi günü saat 10 da okulu-
muzda toplanacak olan alım satım komisyonunda yapılacağından İsteklilerin belli gün ve saatte 2490 sayılı kanun gereğince lüzumlu belgeleri ve teminat makbuzlariyle komisyonda hazır bulunmaları* (17019)
Açık Eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünden
1 — Sultanahmet Divanyolunda Işık terzihane ve Klod Farer sokaklarına yapılacak boru ve kanal inşaatı açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
Keşif bedeli (3515) lira (58) kuruştur.
Eksiltme 21.12.1950 tarihinde perşembe günü saat 16 da İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu işe alt evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme, bayındırlık işleri genel, hususi ve fenni şartnameleri proje keşif hulâsa-siyle buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin (263) lira (67)
kuruşluk muvakkat teminat yatırdığına dair belgeyi hamil olması ve 1950 yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarıda ikinci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzalaması şarttır. (16379)

KONFERANS
Edebiyat Fakültesi Dekanlığından:
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin konferanslar vermek üzere davet ettiği Bonn (Almanya) Üniversitesi Felsefe Ordinariusu Profesör Dr. ERÎCH ROTHACKER (Tarihte krizler ve devrimler) konusu üzerine aşağıda gösterilen gün ve saatlerde beş konferans verecektir. Herkes gelebilir.
1
2
3
4
5 — Konferans: 19424950 çarşamba saat 17 Konferans yeri: Beyazıt, iktisat Fakültesi, dersane (7).
(16841)
— ■ ■ 1 1 ■ ■ ■ ■ ■■ — ■ I 1 ■ l.l^ ■■■ !■■■——MF
— Konferans: 11424950 pazartesi saat 17
— Konferans: 13.124950 çarşamba saat 17
— Konferans: 14.124950 perşembe saat 17
— Konferans: 17424950 pazartesi saat İT
Galvanizli ve Dökme Boru ALINACAK
İzmir Belediyesi Eshot İdaresi Umum Müdürlüğünden : idaremizde mevcut fenni şartnamesi gereğince muhtelif eb’at ve tulde galvanizli, maleabl ve dökme boru satın alınacaktır.
İsteklilerin en geç 25424950 pazartesi saat 18 e kadar teklif göndermeleri (16929)
İstanbul Deniz Komutanlığından îzmitteki deniz araçlarına 175 lira ücretli İki istim çarkçm alınacaktır. Ayrıca birer tayin bedeli verilir, isteklilerin evrakı müsbiteleriyle Îzmitteki ikmal merkezi müdürlüğüne müracaatları. (17074)
VETERİNER ARANIYOR
Büyük bir müessese veteriner İlâçlarının Türkiyedekl mtışmı geliştirmek maksadiyle 25-35 yaşlan arasında bir veteriner aramaktadır. İngilizceye veya Fransızcaya vâkıf olanlar tercih edilecektir. Taliplerin "Veteriner" rümuzlyle posta kutusu 176 İstanbul adresine müracaatları.
1B51 İKRAMİYE PLANINI TAKDİM EDER
FEVKALÂDE KIYMETLİ VE ÇOK CAZİP ZİYNET İKRAMİYELERİ

ÇEŞİTLİ PARA İKRAMİYELERİ
3 GELİN ODASI TAKIMI
3 DİKİŞ MAKİNASI
3 HAKİKİ İNCİ GERDANLIK
3 ALTIN BİLEZİKLİ KOL SAATİ
SEVGİLİ YAVRULARINIZ İÇİN TERTİPLENEN HUSUSİ KEŞİDEDE GALATASARAY LİSESİ TAKSİTİ
AYRICA
VEYA 1OOO LİRA ÇEŞİTLİ PARA İKRAMİYELERİ
BUNLARDAN BAŞKA ARSA
MÜŞTERİYE 300 ALTIN
VE NİHAYET
1951 YILININ EN TALİHLİ MÜŞTERİSİNE 1OOO ADET TÜRK ALTINI
FAZLA TAFSİLÂT İÇİN GİŞELERİMİZE MÜRACAAT BUYURULMASI VE HESAP AÇTIRMAKTA ACELE EDİLMESİ TAVSİYE OLUNUR
3
3
Sigorta işlerinde çalıştırılmak üzere lise tahsilli gençlere İhtiyacımız vardır. Taliplerin Güven Sigorta Sosyetesine yaş ve tahsil derecesi ile referans alınacak muteber kimselerin isimlerini yazı ile bildirerek müracaatları ilân olunur.
GÜVEN Türk Anonim Sigorta Sosyetesi
Hindistan cevizinden çıkarılmış
Hakikî VEJETALİN Yağ.
DÜNYANIN İLK SİLYALI OTOMATİK SAATİ
TfJİJ TARİH/ 4856
i GaTNCHCH
SUI55E
ETERNfi
İsviçre Sssllifi Türkiye Mümessili
FEHİM AKAY
C/d an
i»f anbul
Açık Eksiltme İlânı
İstanbul Bayındırlık
Müdürlüğünden :
1 — İstanbul liman binası onanım açık, eksiltmeye çıkarılmıştır.
Keşif bedeli: (3998) Uradır.
Eksiltme: 25424950 tarihinde pazartesi günü saat 15 te İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu işe ait evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme, bayındırlık İşleri genel, hususi ve fennî şartnameleri, proje, keşif hu-lâsaslyle buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek için tediplerin (299) lira (85)
kuruşluk muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz ibraz etmesi ve (950) yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarıda ikinci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzalaması şarttır. (16541)
FIRINCILAR ’!!
GALATA, Tel. : 41961 Telegr
M. W E N Z
MEŞHUR ALMAN
HAMUR MAKİNELERİ
GELMEKTEDİR
Fazla malûmat için müracaat :
MÜMESSİLİ:
K. D. K0L
VOYVODA HAN 47/20
P.K : 2318
SOKYOD . İstanbul
TOPKAPIDAKİ GENERAL ELEKTRİK AMPUL FABRİKASINA
LINACAK !
I
l
BATAN İŞÇİ
En (n orta mektep mezunu veya orta İkiden ayrılmış, otuz yaşmdan yukarı olmıyan, temiz ahlâklı, ciddi referans verebilecek BAYAN İŞÇİ ALINACAKTIR.
Kabal edilenler, memleketimizin en modern fabrikasında mevcut her türltt konfor, kolaylık ve imkânlardan istifade edeceklerdir. Muntazam if ve dikkatli çalışma mukabilinde ilerleme imkânları mevcut olup ücretlerde tedricî arttırmalar yapılacaktır.
Her gün mİ 9 - 18 ararı TOPKAPI AMPUL PABRİKASTna isteklilerin bizzat müracaat etmeleri Uân olunur.
I
KNAPP
,n •• tecrübeli
BOYAHAHtOİKl J
a
İstanbul Asliye Oçüncv
Ticaret
Mahkemesinden s
850/478
Ankarada Ramazan Çakara ait borç senedi bedelinin tahsili dolayısiyle Ziraat Bankam Tahmis Bürosunca namına tanzim edilen 260 lira 99 kuruşu natık 15.34950 tarth ve 7661 sayılı çeki zayi ettiğinden bahsile iptaline karar verilmesi Arif Cerit tarafından İstenilmiş olmakla:
Zıyaı İddia olunarak İptali İstenilen yukarıda tarih ve numaram yazılı çekin, Resmi Gazetenin son ilân tarihinden İtibaren 45 gün içinde mahkememize tevdii, tevdi olunmadığı takdirde İptaline karar verileceği Ticaret Kanununun 638 İnci maddesi hükmüne tevfikan ilân olunur.
(16762)
Hediyeleriniz İçin Bulunmaz Fırsat Viyana mamul âtı çift pırlanta yüzük, piri an tali saat, yakuttu pırlanta yüzük ile bilezik, piri an tali inci yüzük, piri an tali altın kadın tabakası satılıyor. 8 -10,5 arasında 80166 telefona
BUGÜN
TflKStM Eczanesi AÇIKTIR
:knapp
TERCÜMAN ARANIYOR
önemli müesseseden türkçeden Italyancaya ve( fransızcadan türkçeye tercüme edebilen İyi bir tercüman aranıyor, müracaat ediniz.
frangırcaya ve muhtemelen muhtemelen Italyancadaa
P. K.
Hizmet teklif!
Devlet Örmen İşletmesi Eğridir Müdürlüğünden
1 — işletmemizin Clre bölgesinin Eğridir istasyon İstif yerinde mevcut 2304 adede denk 257 metreküp 053 desimetreküp çam kerestesi üç parti halinde 4.12.1950 tarihinden itibaren on beş gün müddetle açık arttırma suretiyle satışa konmuştur.
2 — Açık arttırma 27.12.1950 çarşamba günü saat 15 te işletmemiz binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher metreküpünün tahmini bedeli 110 liradır. Her parti İçin %7,5 hesabiyle muvakkat teminat alınır.
3 — Bu İşe ait şartname Ankarada Orman Genel Müdürlüğünde, İzmir, Eskişehir, Denizli, Burdur, Antalya İşletme müdürlükleriyle işletmemiz müdürlüğünde ve Konya, İsparta, Ş.Karaa-ğaç, Keçiborlu bölge şefliklerinde görülebilir.
4 — isteklilerin belli gün ve saatte müsbit evrak ve ilk te-
minatlariyle komisyona müracaatları. (16918)
.‘•z
-
• •
I (
I
9
\
E t

>
I






4
4
• ■
$
10
V

’ EN AZ PARAYA . EN BOL AYDINLIK
Z r . * . ...
> .* ’ • -Y * > ‘• .* V
KİNİNLE
ARTTIRILMIŞTIR
DEVAMIN
ünyaca Maruf
ALMAN yapısı PLATİN açlu
DOLMA KALEMLERİNİ
ISR4RLA ARAYINIZ
FİYATLARA DtKKAT: II -12,5 -15 - ÎO - S T L
TÜRKİYE
MÜMEMESSILUĞI
CİM Ltd. Şti.
ÎZMÎR-P.K. 293
İSTANBUL
DEPOSU
TAHTAKALE
No. 5
Pv,rlar
boyunca tenvirat
(10)


et
• (

O
e
M
I
■ a m
I?
S A*
Ah
Kİ J
S

. > *
t




r
rp
%
TH, L-.
.M)
şilji
klnk bir
erdiğin»
lewd0(en surelle «m»»
*"nl’ “ d.h. bi' ’
9Mı«( yi .«.n.
v(
parlak riy- *
„.Mk ,»



1 * J
M
?
A
II



I


t*

•-_____________________

• ■
F
7
i (

- V


J

Amerikan - Türk milli güreş karşılaşmalarına hazırlık
1


*

$
t

Futbol kaidelerinde
Amerikalılar takımlarını seçtiler — Takımımız da hafta içinde yapılacak seçmelerden sonra belli olacak — G. Bilge 79 kiloda seçmelere girecek


i
i 19 ■

i
J
ı
değişiklik temennileri
Yazan : Sadi KARSAN
Birleşik Amerika Amatör Atletizm Birliği 20 aralıkta Istan-bulda kudretli ve namlı Türk güreş tak imiyle karşılaşacak A-merikan Millî Güreş Takımım teşkil edecek şampiyonları seçmiştir. Takıma 5 milli güreş şampiyonu dahildir.
Şampiyonlar şunlardır: 52 kiloda John Harrison (lowa öğretmen okulundan), 62 kiloda Lo-
İrfan Atan geçen seneki Kırkpınar güreşlerinde
Dünya Serbest Güreş Şampiyonu Bertil Antonsonu mağlûp eden îrfan Atan Aoapazarlıdır ve Adapazarında 5 kardeşi ile birlikte kendi tarlalarında renç-berlik yapmaktadır.
23 yaşında bulunan İrfan Atan yakın zamana kadar yağlı güreş yapmakta idi. Fakat İki aydan beri serbest güreşe ağrır sıklet sınıfında çalışmaya başlamış ve şimdiye kadar yaptığı üç karşılaşmada da (Adil Candemirl, Alman Milli Takım ağır sıkleti W1J1 Lîebemi, son defa da Serbest Güreş Şampiyonu İsveçli Antonsonu) mağlûp etmiştir.
Bilhassa İrfanın, Antonsona karşı fevkalâde güreş çıkarması, rakibini iki üç kere tuş vazıyetine getirmesi ve maçı ittifakla kazanması büyük tezahürata vesile olmuştu.
Beden Terbiyesi İstanbul Böl-gesLnin çarşamba günü akşam üzeri Taksim Gazinosunda, İsrailli futbolcularla İsveçli güreşçilere verdiği ziyafette güzel bir tesadüf, Antonsonla İrfanı yemek masasında da karsı karşıya getirmiştir. Her İki güreşçi birbirinden hâtıra olmak üzere birer imzalı resim almışlardır. An ton-son İrfan hakkında bahsettiği sl-tayişkâr sözlerden sonra İrfan da rakibinin bu sözlerine teşekkürlerle mukabele etmiştir.
Şimdi İrfan Atan Amerikalılara karşı da aynı muvaffakiyeti göstermek için muntazam bir şe-kilde Kasımpaşa Kulübünde çalışmaktadır. Bu suretle çok uzun seneler süren ağır sıkletteki boşluğumuz doldurulmuş oldu.
Dünkü hususî maçlar
Lik maçlarının tehir edilmesinden istifade eden Beykoz, Taksim, Istanbulspor ve Beyoğ-luspor takımları kendi aralarında bir turnuva tertip etmişlerdir.
Dün İnönü Stadında karşılaşan Beykoz - Taksim maçını 1-0 Bey-kozlular kazanmıştır, Istanbul-spor Beyoğluspor maçında Istan bul sporlular 1-0 galip gelmiştir.
Dünkü basketbol maçları
Teknik Üniversitede yapılan basketbol maçlarına dün devam edilmiştir. İlk maç Beyoğluspor ile Fenerbahçe arasında oynanmış; mütevazin geçen bir oyundan sonra Beyoğlusporun üstüs-te yaptığı sayılarla maçı 68-36 Ue Fenerbahçe kazanmıştır.
İkinci oyun Galatasarayla Kurtuluş arasında oynandı. Maçın daha başında sayı farkını 16 ya çıkaran Kurtuluşun karşısında Galatasaray çok gayret »affetmiş ve neticede maçı 55-44 kazanmıştır.
well Lange (Corncll Üniversitesinden), 67 kiloda Kelth Young (îowa öğretmen Okulundan), 73 kiloda William Nelson (îo\va Öğretmen Okulundan) 79 kiloda William Smith (lowa Dğretmen Okulundan).
Takıma seçilen diğer üç güreşçi şunlardır: 57 kiloda VValtcr Romanovsky (Cornell Üniversitesinden), 87 kiloda W|lUam Heintz (San Francisco Olimpic Kulübünden). Ağırda Cari Abell (Cleveland Kulübünden).
Amerikalılara çıkacak olan Serbest Güreş Milli Takımımız bu hafta içinde yapılacak seçmelerden sonra belli olacaktır. Güreşçiler milli takıma rakiplerini mağlûp ettikleri takdirde girebileceklerdir. Bu seçmelere rahatsızlığı dolayısiyle uzun müddet minderden ayrılmış bulunan Gazanfer Bilge de 79 kiloda seçmelere iştirak edecektir.
Helsingborg geliyor
üç kulüp tarafından davet e-dilmiş olan îsveçin Helsingborg Takımı pazartesi (11 aralık) günü şehrimize gelecektir.
Fenerbahçe Kulübü idarecileri çektikleri bir telgrafta İsveç Takımının 2-3 gün tehirle gelmesini istemiştir.
Helsingborg, Îsveçin en eski kulüplerinden biridir. 1907 yılında teessüs etmiş, bugüne kadar İsveç likinde çok iyi dereceler almıştır. Hâlen kadrosunda başta kaleci Svensson olmak üzere 10 milli futbolcu vardır. Bunlar sı-rasiyle şunlardır:
Kari Svensson 14 defa, Chris-tenson 1 defa, Malmstrom 3 defa, J. VVikdahl 2 defa, S. Svensson 2 defa, Ake Jönsson 3 defa, M. Marlensson 18 defa, J. Franck 2 defa, H. Persson 1 defa, S. Bengtsson 4 defa, Nils Jönsson 1 defa milli olmuşlardır.
Helsingborg Takımının kalecisi Svensson elân milli takım kalesini müdafaa etmektedir.
İsveç likinde üçüncü olan Helsingborg, 1948 yılında Yugoslov-yada Partizan Takımına karşı yaptığı maçı 1-0 kazanmıştır. Partizan Takımı Yugoslovya Milli Futbol Takımına yedi oyun, cu vermektedir.
Yine bu yıl Ortaşark turnesine çıkan bu takım Kahirede yaptığı 12 maçın on birini kazanmış ve ancak birinde berabere kalmıştır. Bu maçlan 700.000 kişi seyretmiştir.
Son olarak İsveç liki şampiyonu Malmö ile üç karşılaşma yapan Helsingborg Takımı, iki o-yunda. 2-2 berabere kalmış, bir oyunda 3-1 mağlûp olmuştur.*
Helsingborg İngiliz takımlarından Everton’u 3-1, Southamp-ton’u 1-0 ve Wictnam'ı da 12-3 mağlûp etmiştir.
İnönü Stadı tamamlanıyor
Şehrimizdeki İnönü Stadının, bugünkü hali ile ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu görüldüğünden stadın tamamlanması 1-çin yeni teşebbüslere geçilmiştir.
Belediye. Havagazı Şirketine ait büroların başka yere taşınmasını temin edecek ve önümüzdeki yaz mevsiminde inşaata başlanılarak stad tamamlanacaktır.
Karaşi’de yapılan tenis maçlan
Karaşi, 9 (YtRS) — Burada yapılmakta olan Asya Tenis Şampiyonasının bugün kadınlar-arası finali oynanmıştır. Finale kalmış olan Amerikan tenisçisi Dorothy Head, rakibi İngiliz te. nİ8Çİsi Kay Tuckey’i 6-1 ve 6-3 mağlûp etmiş ve tek kadınlar şampiyonluğunu almıştır.
Erkekler arasında yapılan kar. şılaşmalann dömi finali bugün oynanmıştır. Karşılaşmada, PakistanlI Tikhar Ahmed ve Mısırlı Jaroslav Drobny çifti, Raymundo Deyro, Cesar Carmona çiftini 3-6, 4-6, 6-4 ve 6-3 İle mağlûp etmiştir.
Arsenal, Blackpooria
4-4 berabere kaldı
Londra, 9 A. A. (Reuter) — Bugün yapılan mühim futbol maçlarının neticeleri şunlardır:
Arsenal 4, Blackpool 4; Bum-ley 2. Bolton Wanderers 0; Chel-sea 2, Fulham 0; Everton 1. Derby County 2; Middlesbrough 7, Charlton Athletlc 3; West BromWich Albion 3. Sunder-land 1.
Ray Robinson nakavtla galip
Brüksel, 9 fYÎRS) — Dünya Şampiyonu, Sugar Ray Robinson bugün Holânda orta sıklet şampiyonu Luc Van Dam İle karşılaşmıştır MÜsAbaka 10 raıınd o-larak tesbit edilmişse de Robin-son, 4 üncü raundda rakibini nakavt etmiştir.
? I*>
i A
i t
I t


*

«



1
• •
e
• •R
t
4
*

I

I
« .« . ; -k ı ı ı . v
Bugün Fransızlara karşı çıkacak olan Milli Takımımız geçen maçların birinde İstiklâl Marşım dinlerken
4

FRANSIZ "B" MİLLİ TAKIMIYLE



ANKARADA KARŞILAŞIYORUZ
Misafirler çok iyi hazırlanmış olarak geldiler
Yazan : Vedat ETENSEL
Bir hafta içinde 3 milli 2 temsili maç yapmak talihsizliğine uğrayan milli takımımız bugün de Ankarada Fransız (B) Millî Takımı ile karşılaşacaktır.
Perşembe günü Yeşilköy Hava Alanına inen Fransız futbolcula-riyle idarecileri, Türkiyede ve ö-nümüzdeki perşembe günü de Yunanistanda yapacakları milli maç için iki aya yakın bir zamandan beri muntazam bir şekilde çalıştıklarını, hem Türkiyede, hem de Atinada yapacakları iki maçı da açık farkla kazanacaklarını söylemişlerdir.
manskfnin yedekte kalması, aynı zamanda tuttuğu form icabı olacaktır da.
Takımlarındaki mevkileri itibariyle üç bekten ikisi sağ, biri sol oynamaktadır. Bunlardan
sağbek olarak Roubalx*H Gian-nessl'ntn Albanesi'ye tercih edileceğini tahmin edebiliriz. Sol bekte ise, rakipsiz Salem duracaktır. Bunlardan Gianessl son olimpiyat oyunlarında Fransa
Mısırdan dönen Kafile
Fransız takımlyle yapacağımız bu ilk millî 'futbol maçının topladığı büyük İlgi memleketin her tarafında devam etmektedir.
Fransız kafilesiyle beraber seyahat eden spor münekkidi Jean Eskenazinin Yeşilköye geldiği zaman söylediğine göre; misafirlerimizin çok süratli ve o nispette deplasmanlı bir oyun tarzları vardır.. Fransız (B) Mil li Takımında oynıyan santrhafın çok değerli ve popüler bir futbolcu olduğunu, diğer futbolcuların da milletlerarası şöhrete sahip bulunduklarını belirtmiştir.
Biz, çok uzun zamandan beri Fransızlarla karşılaşmak imkânını bulamadığımız içindir kı, Fransız futbolu hakkında kati bir fikre sahip değilizdir. Fran-sızlar sahaya şöyle çıkacaklardır:
DakoWski’nin, Rumanski’ye tercih edileceğini tahmin edebiliriz. tiki, son haftalarda pek muvaffak olmuş ve matbuatın alâkasını üzerinde toplamış bir kalecidir. Diğeri, takımında çok kuvvetli İki bekin Önünde oynadığı için, her maçta hissesine DakoWskl kadar büyük İşler düşmemektedir. Bu itibarla, Ru-
“Mısır Genç Millî Takımında birçok yeni oyuncular yer almıştı. Sol hafbekte Hanefî isminde zenci bir futbolcu oynuyordu. Takımımız çok güzel oynadı, fakat şanssızlıktan 3-0 yenildik”
Ankara, 9 (T.H.A.) — Dün
Kahirede Mısır Genç Milli Takımı İle karşılaşan Genç Milli Takımımızı teşkil eden futbolcuları, mız öğleden sonra uçakla şehrimize dönmüşlerdir.
Milli Takımında sağbek oynamıştır.
Haflara gelince, yine takımlarındaki mevkilerine göre» bu hatlarda iki santrhaf mevcuttur. Bunlardan biri Besse, diğeri aynı zamanda atlet olan Gr^goire-dir.
Rakibine nispetle çok genç o-lan Grögoire. A Milli Takımında saghai oynamaktadır. Bu hale nazaran Besse'in orta hafta yer alacağına muhakkak nazariyle bakabiliriz. Solhafa gelince, Pe-tifils ve Gonlon vardır. Bu vaziyette, haf hattının şöyle bir tertipte sahada yer alacağı akla yakındır: Gr^goire - Besse - Goo-lon. Fakat meşhur "Roubaix”ll forvetlerden Vandooren'in dc haf oynatılması mümkündür.
Muhacimlere gelince, bu hat için Fransız Takımında altı futbolcu vardır. Bunlar: Courteaux, Louis, Baillot, LeWardowski, Bo-niface ve Strianne’dir.
Kafile Başkanı Ulvi Yenal maç hakkında kendisiyle görüşen bir Arkadaşımıza şunları söylemiştir:
4
"Bu uçak yolculuğumuz Türk pilotlarının ustalığı sayesinde rahat bir şekilde geçti. Mısırda iyi bir hüsnü kabul gördük. F. I. F. A. nın Reisi F. Jules Rimet ve Umumî Kâtibi Dr. Schrinher de bu maç vesilesiyle davet edilmişlerdi. Maçı, bundan 24 yıl önce oynadığımız El Nadü-Ül-Ehli sahasında yaptık. Garip bir tesadüf eseri olarak 24 yıl evvel aynı sahada oynadığımız maçı da yine 3-0 kaybetmiştik. Takımımız An-karadaki karşılaşmanın aksine
olarak çok güzel oynadı. Ne yazık ki neticede 3-0 mağlûp olduk. Genç Mısır Millî Takımında bir çok yeni oyuncular yer almıştı. Haf hattı tamamen yaşlı oyunculardan müteşekkildi. Sol haf-bekte Hanefi isminde bir zenci futbolcu yer almıştı. Mısır müdafaası dalma oyunumuzu bozmakta, bütün hücumlarımızı ekseriya favlle durdurmakta idi.
Takımımız topu yere İndirdiği zaman oyuna tamamen hâkim o-luyordu. tik devrenin yirmi seki-
*
zinci dakikasında Turgay sakatlandı. Yerine Şükrü geçti. Birinci gol müdafaamıza çarparak kaleye girdi. İkinci gol de ofsayd diye tereddüt yüzünden oldu. Maç çok güzel bir dostluk havası içerisinde oynandı. Muzaffer ve Rahmi kendilerinden beklediğimiz güzel oyunlarını çıkardılar..,
Büyük bir ihtimal ile forvet hattı şu şekilde tertip edilebilir:
Baillot, Louls, Courteaux. W an d oo ren, Lewardowgki.
Bu hattın en kuvvetli futbolcuları Wandooren ve Baillot’dur.
Her ikisi de A Millî Takımının elemanlarıdır. Diğer taraftan tek seçici Paul Nicolas’nm gözde o-yuncusıı Courtaux da Fransanın namlı futbolcuları arasındadır. VVandooren haf oynatıldığı takdirde, soliç mevkiine en büyük namzet Strianne’dir.
Bizim (B) Milli Takımımızın şılaşacak B Milli Takımımız şu kadro ile sahaya çıkacaktır:
Abdülkadir
Naci Vediîl
Salâhaddin Kâmil Muzaffer Lefter
Şevket Bülent
Galip Zekeriya
topun oyun «cabası dışına kasten atılmış ohrp takdiri doğrudan doğruya hakeme ait o laca k-ellerlne geçirdikleri avantajı her ne suretle o-muhafaza edebilmek İçin bilhassa o yun un non-
Milletlerarası ölçüde alâka uyandıran fntboliin, oynanış tarzının daha cazip bir »ekle nokıılmaaını temin maksadlyle, biraz da İçinde yalanılan devrin ihtiyaç ve zaruretlerine uyularak kaidelerinde değişiklik yapılması için zaman zaman teşebbüslere geçilmektedir.
Bıı cümleden olmak üzere İlk irat rdlldlfrl tarihten bu yana futbol umumî kahirlerinde bir hayli esaslı tadilât yapılmış olduğu malûmdur. O kadar ki ilk zamanların futbolü İle bugünkü futbolun oynanış tarzı arasında hemen hemen bu oyunun tamamen veçhesini deriştirecek kadar büyiik bir fark vardır. Hiç şüphe yok ki bu değişiklikler birdenbire olmamış, zaman ile tedricen vukuhıılmuştur.
tgte yine son zamanlarda böyle bir teşebbüse geçilmek üzere bulunulduğuna dair bazı belirtiler sezilmektedir. Sızan haberlere nazaran şimdilik aşağıdaki kaidelerde bir değişiklik yapılmasının bu oyunu daha cazip bir hale sokacağı fikri yürütülmektedir. Yapılmam tavsiyeye sayan görülen değişiklikleri dayandıkları mucip sebeplerle birlikte okuyucularımızın İstifadelerine arzediyoruz.
1 — Ceza sahası dışından kaleciye pas verilmesinin mene* dilmesi ve buna teşebbüs edildiği takdirde, pas verildiği yerden endlrekt bir serbest vuruş verilmesi tavsiye edilmektedir.
Lüzumsuz yere heyecan ve telâşa kapılarak ban oyuncuların ceza sahası dışından, yirmi, otuz metre mesafeden kaleciye gelişi güzel pas vermelerinin menfi bir oyun «istemi olduğu, bu keyfiyetin futbolun dinamik vasfiyle kabili telif olmadığı, dışarıdan da hoş bir manzara teşkil etmediği ileri sürülmekte ve bu sakim âdetten oyuncuları vazgeçirmek için yukarıdaki maddenin umumi kaideler arasında yer almasına lüzum görülmektedir.
2 — Topu kasten oyun sahası dışına atan oyuncunun a-Jeyhlnc, topıın oyun harici olduğu noktadan yine bir endlrekt serbest vuruş verilmesi teklif edilmektedir.
Burada olmadığının tır. Böylece lursa olsun
larına doğru mütemadiyen topu taca atmak suretiyle vakit kazanmak İsteyenlerin bu tâblyrlerlne mâni olunacağı gibi, oyuncuların topu saha dışına çıkarmamağa dikkat etmelerinin de oyunun daha fazla saha İçinde oynanmasına ve bunun neticesi olarak süratli ve alâka çekici şekilde cereyan etmo-sLne İmkân verecektir.
3 — Bir oyuncuyu muvakkaten de olsa oyundan dışan çıkarabilmesi için hakeme salâhiyet verilmesL
Sert oynaması neticesi hasmını sakatlamış olan bir o-yuncııyu hakem bugün sahadan dışarı çıkarmakta ve bunu müsabakanın sonuna kadar oyuna almamaktdır. Şimdi hakeme takdir hakkı verilerek bu İhraç keyfiyetinin muvakkat olabilmesi hususunda da yetki verilmesi fikri İleri sürülmektedir. Yalnız burada her hakemin kendi görüşüne göre bir usul tatbik ve müddet tayin etmemesi için bu maddenin biraz tavzih edilmesine ihtiyaç ve lüzum hlssedlmektedir.
4 — Nizami şeklide de olsa hasma çarpmanın menedilmedi.
Topu kapmak mücadelesinde iki oyuncunun ne şekilde birblrleriyle çarpışablleceklerlne dair futbol umumi kaidelerinde sarahat varsa da tatbikatta çarpışmanın bu beyan ve sarahat dairesinde vuku bulup bulmadığı hususunun tefriki güç ve har hakemin telâkki ve kanaatine göre değişmekte olduğundan böyle bir karışıklığa meydan verilmemesi İçin iki oyuncu arasında çarpışmanın her ne suretle olursa olsun menedilme»! muvafık mütalâa edilmektedir. Esasen futbolda bütün maksat topu kapmak ve topla oynamak olduğuna göre mücadelenin hasımdan ziyade topla olması oyunun sertliğe kaçmasına mâni olarak nezih bir şekilde cereyan etmesini sağlamış olacaktır.
5 — Ofsayd vaziyetinde bulunan bir oyuncunun, top son defa hasım taraf oyuncularından biri tarafından oymansa dahi yine ofsayd pozisyonundan kurtulmaması.
Bir oyuncu ya ofsayddır veya değildir. Ofsayd variyetinde bulunduğu zaman kendisine pas verilmek üzere topa vurulduğu anda hakemin derhal ofsayd çalması lâzımdır. Vuruştan sonraki vaziyet artık hakemi alâkadar ctmlyecektir. E-sasen bu fıkranın hail hazırdaki şekliyle tatbiki bu bakımdan esas maddenin diğer hükmü 11e de tearuz teşkil etmektedir.
Mamafih yukanda saydığımız maddeler henüz tasayvrrr halinde olup şimdilik katilenmiş hiç bir şey yoktur.
Dün gece Elen boksörleriyle yapılan boks karşılaşmaları
Muammer, Elen Boksörü Çaldarisi tekrar nakavtla mağlup etti
Şehrimizde bulunan Elen boksörleri son karşılaşmalarını dün gece Spor ve Sergi Sarayında oldukça kalabalık bir seyirci kütle-
Şükrünün Italyadaki son maçından resimler
i
profesA oııel Türk
futbolcumu
Şükrü, geçen hafta yapılını Palermo - Foggio dostluk
Beşiktaşlı

■ •
.7 4 * R

Itaiyuda bulunan ve Palermo Ta kmııııda oynıyan yegâne
Palermo Takımında sohıçık olarak oynamış, maçı 8-0 Palermo kazanmıştır. FaJerrnonun kazandığı 8 golden beşini Şükrü atmıştır. Keşimde solda Şükrüyü maça hazırlaaırkan, sağda da Fogglo kalecisiyle karşı karşıya görüyorsunuz
i si önünde profesyonel boksörlerimize karşı yaptılar.
51 kilo: Panayotidis - Havri (Hayri galip)
Gecenin ilk maçını Panayotidis ile Hayri yaptılar. Elen boksörü Panayotidis daha ilk raundda elinin sakatlığını ileri sürerek maçı terkettiği için Hayri galip I ilân edildi.
54 kilo: Abdi - Psaros
Abdi son raunda kadar hâkim dövüştü İse de altıncı raundda üst üste favllu yumruk vurduğu için hakem maçı durdurarak Psarosu galip ilân etti.
62 kilo: Alp - Hosakos (Alp galip)
Geçenin üçüncü maçında Alp ile Hosakos dövüştüler. Hosakos dördüncü raundda kulağına yediği yumruklarla sakatlandı. Ku. lağı şişen Hosakos maçı terkettl ve Alp galip ilân edildi.
67 kilo: Papadopulos - Garbls (Maç* berabere bitti)
Gecenin en heyecanlı maçını Papadopulosla Garbis yaptılar. Maçın sonunda hakemler Papa-dopulosu galip ilân edince seyirciler taşkın bir tezahüratla hakemlerin etrafını sardılar. Seyircilere ve ringe ayva atmaya başladılar. Nihayet hakem heyeti verdiği karardan dönerek maçı berabere ilân etti.
80 kilo: Muammer • Çaldarİs (Muammer nakavtla galip) Bir hafta evvel Muammerin Çaldarisi nakavtla mağlûp etmesi bu geceki maçın revanşını teşkil ediyordu. Muammer yine maça gayet sıkı başladı. Vurduğu çok kuvvetli yumruklarla Yunanlı Çaldarisi daha birinci ra-und bitmeden nakavtla mağlûp etti. Bu suretle Muammer Çaldarisi ikinci ve revanş maçında da nakavtla yenmiş oldu.

Comments (0)