10 Ocak 1950 — Salı
SİYASİ İKTİSAP!
Sayı 41
10 Kuru]
*> *.
J
1 J
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye içir seneliği 3d altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis oçlen : HABİS EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mes’uliyet kabul edllmoz
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
r
k.
POLİTİKA
J
9///J950
Yunanistan seçimleri
LX’ IRK güne kadar Yunanis-' tan, reyini kullanacaktır. Bu defa ki seçimler, normal şartlar altında cereyan edecek, 1946 da olduğu gibi yabancı müşahitlerin kontrolü altında yapılmı-yacaktır. Dost ve komşu memleketin, komünist çetelerine karşı kazandığı zaferden sonra, normal demokratik hayat şartlarına döndüğünü ispat etmesi için eline bundan iyi fırsat geçemez. Halkın reyine yapılan bu müracaatın dürüst ve bitaraf geçmesi için lüzumlu bütün garantiler mevcuttur, Birkaç gün önce iktidarı ele alan Teotokis Hükümeti, partiler dışında kurulmuştur. Bu kabineye dahil olanlardan hiçbiri milletvekilliğine namzetliğini koyanuyacaktır. Buna ilâveten, seçimler için nisbî temsil esasının muhafaza edileceği de kuvvetle tahmin edilmektedir. Bundan dolayı intikal hükümetini tamamiyle bitaraf kabul etmek doğru olur.
19 şubatta yapılacak olan seçimin Yunanistanm siyasi hayatında bazı mühim değişiklikler meydana getireceği tahmin edilebilir. 1946 seçimlerinde Çalda-ris’in Halkçı Partisi, Mecliste 206 milletvekilliği kazanarak, mutlak bir ekseriyet elde etmişti. Buna karşı Sofulis’in Liberal Partisi 48 ve Venizelos, Papandreu, Kar-nelopulos'un kurdukları Millî Siyaset Birliği 68 milletvekilliği elde edebilmişlerdi. Buna rağmen, sonradan meydana gelen şartlar, Sofulis’in başkanlığında bir Millî Birlik Kabinesi kurulmasını icap ettirmişti. Bugün, Sofulis ölmüş olduğuna göre. Liberallerin ekseriyeti, Venizelos ile beraberdir. Son zamanlarda büyük gayret gösteren Venizelos'un 19 şubat seçimlerinde birçok milletvekilini kazanacağı kuvvetle tahmin ediliyor. Yalnız bu, Liberal Partinin birinci plânda yer alacağını ifade etmez. Halkçı Parti, mutlak ekseriyeti temin edemezse, tek başına hükümeti kuramaz, demektir.
Şuna da işaret etmeliyiz ki, bütün bunlar Yunanistanm iç siyasetinde bir değişiklik vücude getiremez. 1946 senesinde Liberal Parti, cumhuriyetçi olarak seçimlere girmişti. Plebisit neticesinde halk, Kıratlık lehine rey verdiğinden, Liberal Parti de Kırallığa sadık kalmış ve kalmaktadır.
Bu tahminleri altüst edecek bir tek ihtimal mevcuttur: Mareşal Papagos’un siyasete atılması. Bazı kimselere göre, Yunan ordusunun başkomutanı istifa ederek, seçimlerde namzetliğini koyacaktır. Böyle olursa, seçmenlerin yüzde altmışının Papagos ve onun arkadaşlarına rey verecekleri hesap ediliyor. Fakat, bu vaziyette bile, bir rejim değişikliği beklemek doğru olmaz. Çünkü Papagos, müteaddit defalar diktatörlük aleyhinde olduğunu beyan etmiştir.
Çiçekli, Kahirede
* ' ■■ ■
C2 URtYEDEKÎ son hükümet *—' darbesini yapan Albay Çi-çekli'nin Kahireyi ziyaret haberi kimseyi şaşırtmamalıdır. Mısırın Şamda büyük faaliyet gösterdiği bir sır değildir. Mısırın, Hin-navi ve arkadaşlarına karşı Çiçekliyi teşvik etmiş olması bile mümkündür. Suriye ordusunun.' yeni komutaniyle Mısırlılar arasındaki temaslar — belki de müzakereler— büyük bir ihtimalle Suriyenın civar memleketlerden biri veya birçoğiyle birleşmesine muhalif olan Şam liderlerinin mevkiini takviye etmektir.
Şunu da tebarüz ettirmelidir ki, Çiçekli nin seyahatiyle Mısırdaki son seçimlerde Vafd Partisinin ka zanması aynı zamana tesadüf etmektedir. Nahas Paşa ve Partisinin, Haşimîlerin Büyük Suriye plânlarına diğer Mısır liderlerinden daha fazla muhalif oldukları, herkesçe bilinen bir hakikattir. Vafd, Arap memleketleri arasında sadece bir işbirliğine taraftardır. öyle bir işbirliği ki, Arap Birliğine dahil olan her âza memleke tin istiklâl ve muhtariyeti garanti edilmiş olsun. Vafd’ın Mısırda kazandığı zafer, Çiçekli’nin Suriye-deki prestijini arttıracaktır. Buna mukabil, Şamda, muhtar bir cumhuriyetçiliğe meyleden yeni siyasî değişiklikler meydana gelmesi de imk sayılamaz.
★ ★ ★★
Ingilterede umumî seçim
23 şubatta bekleniyor
Başbakan Attlee, beklenmedik anda
Kıralı ziyaret etti
Londra gazeteleri, seçimlerin 23 şıılmtta yapılabilmesi için Attlee’nin, Kıraldan şimdiki devrenin 24 ocaktan öteye uzatılmasını istediğini yazıyor
Londra. 9 A.A. (AFPı — Resmen bildirildiğine göre Başbakan Attlee dün hükümdarların hâlen ikamet ettikleri Sandringham Şatosunda Kıral tarafından kabul edilmiştir.
Siyasi çevrelerde bu beklenilmedik ziyaretin seçimlerin tarihi hakkında-ki kararın yakında ilân edileceğine işaret teşkil eylediği mütalâası yürütülmektedir.
Normal olarak Başbakan Kıralı haftada bir kere ve umumiyetle salı günü Buckingham Sarayında ziyaret etmektedir. Fakat. Kıral başkentte olmadığı zaman kendisini görmeye gitmesi çok nadirdir.
Bakanlar Kurulu salı günü Noelden beri ilk defa olarak toplanacaktır.
Londra, 9 A.A. (AFP) — Bıı sabahki bütün Londra gazeteleri Başbakan Attlee’nin Sandringham Şatosunda Kirala yaptığı ziyareti bahis konusu etmekte ve Başbakanın Kirala, 23 şubata doğru parlâmentonun feshini mümkün kılmak ve derhal seçimlere geçmek üzere şimdiki devrenin 24 ocak tarihinden öteye uzatılmasını tavsiye ettiği sanılmaktadır.
Londra. 9 (YİRS) — BBC’nin diplomatik muhabirine göre. Başbakan Attlee’nin yakında bir beyanname neşrederek parlâmentoyu feshedip genel seçimleri ilân etmesi beklenmektedir. Muhabir, bu hususta Başbakanın yapmakta olduğu müzakerelerin genel seçimlerin ileri alınması etrafında cereyan etmekte olduğu kanaatini izhar etmektedir.
Londra, 9 A A. (AFPı — Kabinenin savunma komitesi bu .sabah Attlee’nin başkanlığında Başbakanlık binasında toplanmıştır. Toplantıya, Savunma Bakanı Alexandr Der, Bahriye Bakam Viconıte Hail, Bakanı Shintvali’dan başka Bakanı Slr Stafford Cripps Üç ordu kurmaybaşkanlan, Bakanı Bames ve Malzeme
Strauss da iştirak etmişlerdir
Harbiye Maliye ile her Taşıt Bakanı
Z7
-----------\
Yunan Meclisi
30 martta
toplanacak
Bu hususu bildiren Kiralın beyannamesi, Resmi Gazetede yayınlandı
Atina 9 (A.AJ, (Reuter) — Resmî gazetede yayınlanan Kiralın kararnamesi 19 şubatta seçilecek yeni Yunan Meclisinin 30 martta toplanacağını bildirilmektedir.
Yeni Hükümeti kuran Teoto-kis daha önce meclisin 20 nisanda toplanacağını bildirmişti, Meclisin feshedildiğini ilân eden Kıral kararnamesiyle açıklanan bu tarih değişikliğine sebep, anayasaya göre meclisin seçimleri takip eden 45 gün içinde toplanmaya mecbur olmasıdır.
Ankaradaki Kongre nihayet bulurken
D. P. sözcüsü, Hükümete
İÇ SAYFALARDA
İKİNCİ SAYFADA Birleşik Amerika ve Man-Tse-Tung Selim Sabit
• •»ıH'Hllill (
Ingiliz Başbakanı Atlec Birmanya’nın Londra elçisiyle görüşüyor
Colombo Konferansı, ilk toplantısını dün yaptı
Gündemdeki başlıca maddenin, Doğu Asyanın iktisadi inkişafı ve bu bölgedeki komünist yayılmasını önleme tedbirleri olduğu bildiriliyor
balkanlı-
hazırlan-haberlere
Londra, 9 (YİRS) — Kıral i.ve t Milletler Camiasının Dışişleri Bakanlarının Şeytânın başkenti olan Colombo Şehrinde yaptıkları konferans bugün ilk içtimaim yapmış bulunuyor. Bu içtima esnasında Seylân Başbakanı Sinenayka konferans ğına seçilmiştir.
Bundan sonra gündemin masına geçilmiştir. Gelen
nazaran, gündemdeki başlıca maddelerden biri, Güney-Doğu Asyanın iktisadi inkişafıdır. Mühim bir madde de bu bölgedeki komünist yayılmasını önlemek çarelerinin araştırıl masıdır.
Londra 9 (YİRS) — 9 gün sürecek olan Colombo Konferansı hakkında neşredilen ilk tebliğ, konferans gündeminin tesbit edilmiş olduğunu ve Ingiltere Dışişleri Bakanı Bevın’in ’ Avrupanın umumi durumu hakkında bir açıklamada bulunduğunu bildirmiştir.
Tebliğe göre, gündem konferansta
11 '
şiddetle hücum etti
İktidar, seçim arileşinde huzursuzluk yaratırsa D. P. şeraiti vahim görerek seçimlere girmeyebilir
>9
sı-
Avrupanın genel durumu, Çin meselesi,
Japonya ile sulh andlaşması ak-
Güney Doğu Asvanın umumî va-
görüşülecek meseleleri şu şekilde râlamıştır:
1.
2.
3.
di,
4.
ziyeti,
5. İngilterenin Batı Avrupa devlet-
leri ile yaptığı işbirliği noktasından Avrupanın .dunımm — - /. • — ?
Gündem elâstiki bir şeklide hazırlandığından, Bakanlar istedikleri zaman yeni bir meseleyi utlıâl edebileceklerdir. .
Konferansın ilk içtimai hakkında neşredilen tebliğe nazaran. Dışişleri Bakanı Bevinın Avrupanın genel durumu hakkında verdiği raporu müte-kıp, toplantıya iştirak edenler durum hakkında umumi bir müzakere yapmışlardır.
Dışişleri Bakanları toplantısı yapıldığı esnada aynı devletlerin mali müşavirleri de mail ve iktisadi meseleleri görüşmektedirler.
Ankara, 9 (Hususî muhabirimizden):
Demokrat Parti İstişare Heyeti, bugün de saat 10 da Gar Gazinosunda toplanmış ve '‘K’’ harfinden itibaren sırasiyle vilâyet delegeleri teşkilât meseleleri hakkındaki izahlarına devam etmişlerdir.
öğleden sonra komisyonların hazırladığı raporlar müzakere edilmiştir.
Seçim hazırlıkları ve teşkilât meselelerini inceleyen komisyonların raporlarının okunmasını müteakip delegeler, Genel Kurulu ve Parti Meclis Grupunu tenkit etmişler ve iktidara lâyık olduğu cevabı vermedikleri için hücumlarda bulunmuşlardır.
/Ydnan Menderes’in konuşması
Bundan sonra Adnan Menderes, kürsüye gelerek Genel İdare Kurulu ve Meclis Grupu adına tenkit ve temennilere cevap vermiştir. D. P. teşkilâtının bugün de 194.6 daki ruhu taşıdığını ve bu ruhla elimdik, ayakta durduğunu söylemekle söze başlıvan Menderes kurulun, iktidarın savletlerini cevapsız bıraktığı yolundaki iddialar üzerinde durmuş ve bunun; iktidarın bîr stratejisi olduğunu kaydederek bu tâbiyenin hakiki mahiyetini izah ve şöyle tahlil etmiştir:
— Arkadaşlar! İktidar, bugün tıpkı muvazaa isnadı gibi husumet kararını da ağzına dolamış ve bunu bize hücumda bulunmak için vesile ittihaz etmiştir. Dikkat buyurularsa iktidar, bize hücum etmek için başka bir vesile bulamamıştır. İktidarın seçimlerin arifesinde hücuma geçmesini tabiî karşılamak icap eder, zira, İktidar. bugün sandalyesinden uzaklaşacağı günün yaklaştığını hissetmiştir. Onun, bu tâbiyesinde iki maksat gizlidir: Birincisi bizleri tahrik etmek, ve böylelikle sulh isteyebileceğimiz bir hava yaratarak maksadına nayil olmak ve bu suretle 21 temmuzda yaptıkları hareketlerden bugün için mümkün olabileceklerini tekrarlama-
ga zemin hazırlamak, İkincisi de bizi ye’se düşürerek partimizin kuvvetinden ve imanından şüpheye sokacak bir haleti ruh iye yaratmak.
Arkadaşlar! Genel İdare Kurulunuz, iktidarın bu oyununa gelmiyerek ve onu istediği yerde asla meydan muharebesi vermeyecektir.
D.P. bugün 1946 dan daha kuvvetlidir. iktidar, artık 21 temmuz faciasında kullandığı metotlarla karşımıza çıkamaz. Buna asla meydan verin iyeceğiz. 1950 seçimleri, Türkiye 1-çin çok mühimdir. İlk defa olarak Türkiyede bu seçimler neticesinde İktidar. halkın reyi ile bir elden ötekine geçecek ve millet hâkimiyetini e-ünde bulundurmuş olacaktır. Eğer iktidar, seçim arifesinde memlekette huzursuzluk yaratırsa, D. P. şeraiti vahim görerek seçimlere iştirak etmi-
• • • t*’ yebilir de. Fakat arkadaşlar, bütün dünyanın nazarlarının Türkiyeye çevrildiği şu anda bunu yapamayacak, iktidar, bu defa 21 temmuzun bazı tecrübelerinden istifade etse de seçime fesad karıştırsa bile D. P. behe-muhal 150-200 mebus kazanacaktır. Bu takdirde, bu mebusların geçen defa olduğu gibi Meclise gireceklerine ihtimal verebilir misiniz? Şüphesiz girmiyeceğiz. Ve o zsman Hükümet kuramıyacaklardır.
ÜÇÜNCÜ SAYFADA Devlet denizciliğinde beklenilen reform Behçet Cemal
DÖRDÜNCÜ SAYFADA Melekle güreşenin ülkesi
M. Nermi
İngiliz şakası Sabri Esat Siyavuşgil Rıza Tevfik
Belkıs Tavad
>
BEŞÎNCİ SAYFADA
Louise (Hikâye) Bu şehrin içinden : Topkapı Fukaraperver Cemiyetinde Salâhaddin Güngör Kadın - Ev - Moda
t
îstanbulun 500 üncü fetih yıldönümü
17 milyon lira tahsis olunduğa haberi doğru çıkmadı
İstanbul Belediyesi, şehrin 500 üncü fetih yıldönümünü kutlamak için hükümetin ne kadar tahsisat ayıracağını öğrenmek Üzere bazı teşebbüslerde bulunmuştur, Yalnız, bu İşe 17 milyon liranın tahsis edileceği haberinin aslı olmadığı anlaşılmıştır. Bu arada Milli Eğitim Bakanlığının bütçesine fetih yıldönümünün kutlanmasına iştirak için üç milyon liralık bir tahsisatın konulacağı Öğrenilmiştir.
ı'M
«e
Fuad Köprülünün sözleri
al-i^i ol-
Müteakiben Fuad Köprülü söz mış ve seçimi kazanmanın para değil, bir ruh ve iman meselesi dugunu ifade etmiştir.
Köprülü, sözlerini şöyle bitirmiştir;
— tktldar partisi seçim tarihini İstediği kadar ileriye alsın ve hattâ isterse bugün yapsın biz hazırız!.
Cevaplarını zamanı geldiği gün Türk Milleti ile beraber vereceğiz, demiştir.
Toplantıya böylece son verilmiş ve delegeler, müteakiben bir arada yemek yemişlerdir.
Vali, her ay Radyoda bir konuşma yapacak
13 ocak gününden İtibaren İstanbul Radyosunda, her ay “.şehirlinin saati., namı altında bir konuşma tertip edilmiştir. Bu saatlerde bizzat Vali konuşacak ve yapılan işler hakkında hemşe-rilerl aydınlatacaktır. İlk konuşma cuma günü saat 21 de yapılacaktır.
Verenılilere misafirhane
İstanbul Sağlık Müdürlüğü, şehre hariçten gelen veremli hastaların kalmalarını temin İçin bir misafirhane yaptırmağa karar vermiştir.
Marshall Plânı İdarecisi
HOFFMAN'ın VAZİFESİNDEN
ÇEKİLECEĞİ SÖYLENİYOR
İktisadi İşbirliği İdarecisi diyor ki : "Marshall Plânının muvaffakiyetini tehdit eden en büyük tehlike, Amerikanın, yardımı azaltma zamanının geldiğine inanmasıdır”
Vald Partisinin zaferi üzerine Nahas Paşa île mebuslardan Mehmet Mahmut - Parti Lideri - kucaklaşıyorlar.
Seçim Kanunu tasarısı üzerinde çalışmalar
Gazetecilerin Karma Komisyon müzakerelerini takip etmeleri teklifi kabul olunmadı
Hoff-
İAİnı.11 bey a-
hayatı derece
leşîk Amerikanın Londra Büyük Elçisi LeWİs Douglas’ın Pauf Hoff-man’ın yerine İktisadi İşbirliği İdaresi Başkanlığına redilmektedir.
Aynı kaynağa merlkan Büyük
Lewis Dnııglas'ın yerine tâyin olunacaktır.
Avrupa Konseyinde Türkiyenin temsili
t Ayin edileceği zik-
U’ashington. 9 A A. (AFPı — İktisadi işbirliği İdarecisi Paul man. \Vashington’da Femina demokrat kulübünde yaptığı natta ezcümle demiştir ki:
— 21 aydır devam eden müddetince Marshall Plânı o
muvaffak olmuştur ki, bu muvaffakiyetin devamını tehdit eden en büyük tehlikelerden biri, Birleşik Amerikanın bu plânın hedefine vardığını veyahut çok yaklaştığını düşünerek gayretlerini yavaşlatmanın ve yardımını kesiıı bir şekilde azaltmanın zamanı geldiğine hükmetmesidir.
Londra, 9 A.A. (AFPı — Daily Graphic gazetesinin bazan doğru çıkan mahrem haberleri arasında Bir-
göre Komadaki A-
Elçlsl James Dunn
Londraya
Vafd Partisi, 2. turda
40 mebusluk bekliyor
Kıbrıs için yapılarak toplantı Birleşmiş Milletlere aksettirilecek
Milli Türk Talebe Birliği tarafından 15 ocak pazar günü saat 15te Eminönü Halkevinde Kıbrıs İçin yapılacak akademik toplantının hazırlıkları hızla devam etmektedir. Toplantıda Kibrisin milli, tarihî, siyasî ve kültürel tarafları fikir adamlarımız tarafından İncelenecektir.
Hatiplerin konuşmalarını müteakip münakaşa açılarak Kıbrıs hakkında dinleyicilerin soracakları sualler cevaplandırılacaktır. Eütün gençlik teşekkülleri bu toplantıya iştirak edeceklerdir. Ayrıca Milli Türk Talebe Birliği îdare Heyetince alman karara göre o gün yapılan konuşmalar ve netice Birleşmiş Milletlere akset tirilecektır.
Diğer taraftan Milli Türk Talebe Birliğinden Suphi Baykam. Fikret Aytaç, Erol Zeytinoğlundan müteşekkil bir heyet Kıbrıstan gelen resmî heyetle temas etmek üzere dün akşamki oksnrrüe Ankarava hareket etmiştir.
Ankara 9 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Yeni Seçim Kanunu tasarısını incelemeğe memur, Anayasa, Adalet ve içişleri komisyonlarından ayrılan karma komisyon, bugün saat 10 da Behçet Özün (Denizli) başkanlığında ilk toplantısını yapmıştır.
Gazetecilerin de komisyona girmeleri ve müzakereleri takip etmeleri, teklif edilmiş, fakat uzun münakaşalardan sonra bu husustaki karar başkanlık divanına bırakılmış, divan da B. M. Meclisi Başkanlık Divaniyle istişareden sonra bunun mümkün o-lannyacağına karar vermiştir.
Müzakerede söz alanlar içinde bulunan muhalefete mensup milletvekilleri, tasarının ekseriyet usulünü kabul etmesini, seçimlerde adlî teminatı temsil eden yargıçlara kontrol ve murakabe hakkı verilmemesini, seçim kurullarında Halk Partisi üyelerin ekseriyeti teşkil etmelerine itina edilmesini tenkid etmişlerdir. Bugünkü toplantıda tasarının umumi şeklî üzerinde görüşülmüş, maddelere geçilememiştir.
Yeni seyrüsefer programı
Şehrin seyrüsefer işlerini imidn nls-botlnde tanzim ve islâlıa çalışan seyrüsefer komisyonu yeni bir program hazırlamış ve bu program dün Daimi Encümenden çıkmıştır. Yeni programın tatblkına önümüzdeki haftadan itibaren başln nacaktır. Buno göre. Üsküdar ile Beykoz arasındaki yolun virajlarının Islâhı ve otobüslerle otomobillerin fazla süratli gitmemelerini trmln için kontrol ekiplerinin İhdası, virajlara işaret memurlarının konulması ve şehir İçinde bazı yolların Islâhı vardır.
İstanbul ve Kadıköy cihetindeki seyrüsefer işaret memurlarının durduğu yerler de geceleri ışıklandırdacnklır.
Ayrıca nakil vasıtalarının saat 10 dan sonra klakson çalmamaları kati surette takip edilecektir.
Kahire 9 (AP) — Muzaffer Vafd Partisi, yarın Mısır’ın muhtelif seçim bölgelerinde yapılacak ikinci turda 40 mebusluk daha kazanmak ümidindedir Geçen salı yapılan genel seçimlerde 391 Üyelik, parlâmentoda 161 mebusluk kazanmış olan Vafd Partisi şimdiden kati bir çoğumluk temin etmiştir.
O tarihten beri 7 bağımsız mebus, la, bir Liberal Vafd’a iltihak etmişler ve bÖylece Nahas Paşanın reformcu ve Batı taraftarı partisi Parlâmentoda en az 169 oy sağlamıştn Yarın, adaylardan herhangi İlk seçimde kati naınadığı seçim tur yapılacaktır.
Paris, 9 A.A, (AFP) — Yarın toplanacak olan Avrupa Konseyi merrileketleri dışişleri bakan yardımcıları konferansında Türkiyeyl Parla Büyük Elçisi Numan Mencmencioğlu temsil edecektir
Türkiye Büyük Elçisine Büyük Elçilik Müslvşan Set t ar tksel ve Üçüncü Kâtip Cemil Ozknl refakat edeceklerdir.
Konferansta Avrupa Istişari As-sanıblesinin toplantıları İçin Stras-bourg’tn inşa edilecek bina projesi ve Avrupa Konseyinin 1950 bütçesi müzakere edilecektir.
1949
Sovyet dış politikasının
Bu makale sofisinde 1949’un tarihini bir kere daha yaçıyacaksınız. Fakat bu sefer hâdiseleri, meçhulünüz olan tarafından göreceksiniz. Çünkü bu makalelere mosnot olan
Mekgikanın başkenti Mcxico City'doki taksi şoförleri ile polis arasında bir hâdise çıkmıştı. Şoförler daha fazla taksiye izin vorilmemesinı protesto için toplantı yapmıjlar, polis de mitinge tüfeklerle müdahale etmiştir. Neticede 2 joför ölmü, ve 80 ı yaralanmıştır.
• • • _
İÇYÜZÜ
bir çoğunluk bölgelerinde
birinin kaza-iklnci
BİZİM SANATINDA E NTERGSANİ TARAF) .KALMADI AFTIK !
vesikaları Sovyet Dışişleri Bakanlığından bir memur Avrupanın en tanınmış ve boynelmilel şöhreti ha ız gazetecilerinden ve Yeni Istan bııl’un hususi muhabiri.
_ UÇAN DAİRELER SAHİDEN BAŞKA BİR DÜNYADAN MI ATI_ LlVOR?
_ ZANNETMEM, Bü SEFER YENİDÜNYADAN ATILMIŞ Ol ACAKÎ
kalemine terketmişfir. Bıı makale serisini, birkaç güııe kadu. “YENİ İSTANBUL” sütunlarında takip edeceksiniz.
KOCA- GAZETELERİN BAHSETMİŞ OLDU. ĞU UÇAN DAİRELER GALİBA BUNLAR OLACAK.
Saxrfa 2
YRNt t S T A N RP t
V) Ocak
Birleşik Amerika
ve Mao-Tse-Tung
İNGİLTERENİN Çin Halk Cum-Ihuriyetini tanımasını takip ©-’den bugünlerde Amerikanın Uzakdoğu politikası boynolmilel müşahitleri şaşırtmaktadır. Horsey-den evvel, dış politika sahasında Amerikanın iki mühim partisi fırınında bugüne kadar mevcut â-henk ilk dofa olarak ciddi bir tehlike geçirmektedir. Truman’ı tasvip edon Demokratlar bir bekleme siyasoti taraftarıdırlar. Cumhuriyetçilerin ekseriyeti ise, şu veya bu şekilde. Milliyetçi Cinlilere yeniden yardım yapılmasını, böyloco Pasifik istikametinde bir komünist yayılmasının önlenllmesinl İstiyorlar. Fakat Batı ofkârı umumiyetini taşırtan sadece bu fikir ayrılığı değildir. Ne Amorikan Dışişleri Bakanlığının ne de Amerikan Genelkurmayının maksatları açık bir sekildo anlaşılamamaktadır.
Acaba Washington idarecileri hakikaten, Çin hâdiselerinin bu sekildo inkişafını beklemiyorlar mıydı? Simdi nasıl haroket otmek-ne gibi tedbirler almak icap ettiğini bilmiyorlar mı? Böyle bir ihtimali pek zayıf tâbiriyle sıfatlandırmak yanlış olmaz. General Marshall’in Çinde elçi bulunduğu zamanlar hazırladığı rapor Amerikalılara Çin durumunu anlatmıştır. Diğer taraftan da. 1945 tarihinde Yalta anlaşmasını imza etmekle Roosevclt İle Churchill'in Cin arazisini komünistlere, yani Stalin'e torketmiş olduklarını bil-memezllk edemezler. Çan-Kay-Şek’ in sahth ailesi ve dostları hakkın da ümide kapılmadıklarını ümit etmek İcap edor. Netice itibariyle, mantık kaidelerine göro, su veya bu tekilde Çin'in komünistletmesi-ni önlemek İçin Amerikan Dışişleri Bakanlığı bir plân hazırlamış olmalıdır. Tabii, bu plânın ana hatları bugünkü diplomatik faaliyet içinde daha belirmemiştir. Fakat, Uzakdoğu tarihinin mühim bir dönüm noktasına gelindiği kabul edilirse, Truman’ın vo müşavirlerinin harekete geçmeden uzun u-zun düşündüklerini kabul etmek yanlış olmaz. Herhalde, resmi bir harekete tovessül etmeden önce herhangi bir karara varmışlardır. Kimbilir, öelkı Amerikalılar bugün Çinde o şekilde bir faaliyet göstermektedirler ki, noticelorinl daha sonra görebileceğiz.
Tabii Ingilterenln durumu ileri sürülerek bazı sualler sorulacaktır: Bakın o nasıl hareket etti, kati kararını ne kadar büyük bir soğukkanlılıkla verdi. Mao-Çe-Tung meselorinde Ingiltere herkese bir misal teşkil etmez mi? Bu suale cevap vermek kolaydır. Hor-seyden önce Ingilterenln Amerika-ya nispetle Uzakdoğudakl menfa-
KISA HABERLER
—
Sem hastnlıiti ameliyatla tedavi edilecek \Vnshıngton 9 (Nafen) — Tıbbın son keşiflerinden birisi de “Sara” hastalığını ameliyat İle tedavi etmektir. Dr. Arı hur A. Morrta’e göro birden bire yöre düşen ve tltremiyc başlıya n insanların beyinlerinin başlarında tyi yerleşmemiş olmasından geldiği neticesine varmış ve beyinde yapılan bir ameliyat İle bu Arıza ortadan kalkmaktadır.
Bu şekilde A kişi tedavi edilmiş ve müspet netice alınmıştır.
Bu»yuda bulunan Japon enirlerinin nakil Tokyo 9 A.A. (United Press) — Rusya bugün General Mac Arthur karargâhı 11c temasa geçerek 2500 Japon harp esirinin Slbiryadan Japonyaya götürülme») için bir gemi istemiştir.
Sovyetler geçen hafta Amerika tarafından verilen nota üzerinedir ki bu tedbiri almıştır.
Kayıp otan Japon harp esirlerinin Rusların elinde mahvoldukları hakkın-dakl Amerikan İddialarını dinlemek istemeyen Japonyadaki Müttefik İdare Heyeti üyesi P.us generali Drevyak Drevyanko İki defa müzakereleri ter-ketmlştl.
Amerika İle İngiltere arasında askeri müzakereler başladı
Londra 9 A.A. (Reuter) — Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Atlantik Paktı hükümlerine uygun olarak Ingilterenln Amerlkadan alacağı askeri yardıma alt İngiltere ile Birleşik Amerika arasındaki müzakerelerin bugün reemen başladığını bildirmiştir. Bu müzakerelerin başlamasından önce. Ingilterenln. Amerikan yardımını kullanma tarzı üzerinde yapılan prensip münakaşaları İle dışarda bulunan Amerikan kuvvetlerine karşı Ingilterenln gösterebileceği kolaylıklar meseleni yan resmi müzakerelerde halledilmiştir. Resmi görüşmelerin bu a-
atleri daha sarih ve geniştir. Meselâ. Hong-Kong’u elo Alalım: Bu mevkie herhangi bir taarruz ha-lindo beynelmilel mahkemeye gidip karşı tarafı şikâyot edebilmek İçin hiç olmazsa evvelden karşı tarafın movcudiyotini kabul etmek icap eder. Eğor bir gün* Ingiltere, Hong-Kong mesolosini Birleşmiş Milletlere götürmek isterse, şikâyot edeceği memleketin Birloşmiş Millotlerde âza bulunması Ingilte-renin menfaatine uygun düşecektir, O zaman, eğor haklı İse, Ingiltere boynelmilol hukuktan istifado edebilir.
Amerikanın menfaatleri çok başkadır. Hor şoydon önce ve İmkânı olduğu kadar Cin pazarını muhafaza etmek istiyor. Diğor taraftan da Pasifikteki ilori movzilorini teşkilâtlandırmak zarurotini hissediyor. Bunun için ise, Ingiltere-don öğrendiği “Dur bakalım,, siyasetini şimdilik tatbik otmekto bir fayda görüyor. Mao-Ço-Tung'-un programında iktisadi kalkınma büyük bir yer almaktadır: Mno-Ço-Tung’un yalnız Rus yardımı ilo bu işi başaramıyacağını, eninde sonunda Amerikan yardımına İhtiyaç duyacağını düşünmüş olabilir.
Pasifik'in müdafaası bahsine gelince: Bir dofa Asya kıtası komünistlerin eline geçtikten sonra For-moza adasını müdafaa etmek mak-sadiyle Çan-Kay-$ek‘e yardım e-dorek taraf tutmak Amerika Genelkurmayının hesabına acaba u-yar mı? Muhakkak ki hayır; bilhassa Formozalılar tarafından hiç sev il m iyen Çan-Kay-Sek’in adada birkaç haftadan fazla dnyannmı-yacağı açık ise. Şimdilik Amerikan ordusunun Japonyada gayet sağlam üsleri vardır vo Uzakdoğuda-ki durum açıklanmadan Amerika buralardan ayrılmıyacaktır.
Çin meseloslndo Amorikan siya-sotinin böylo bir manzara arzetti-ğini kabul etmok icap ediyor. Çin komünistlerinin hudutlarından taşarak bütün Uzakdoğuyu tehlikeye düşürmeleri halinde Amerikan aksülâmolinl anlamak için geçen ağustosta Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından geşredilon Bo-yaz Kitabı okumak kâfidir:
“Komünist rejim Rus emperyalizminin emri altına girer ve Çin'in komşularına karşı bir harekoto geçmek isterse. Birleşmiş Milletlere âza olan diğor memlekotlerle boraber biz de Anayasayı ihlâl o-den ve dünya sulhunu tehdit odon bir hâdise İle karşı karşıya kalmış oluruz.,,
Bu cümle tam bir İhtar mahiyetini taşımamakla beraber Amerikanın mevkiini gayet açık bir şekilde tarif etmektedir.
SELİM SABİT
yın sonundan önce biteceği sanılmaktadır.
Yu g o «tav yada uçaksnvur kurtlan
Londra. 9 (YİRS) — Yugoslavya Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarındım bildirildiğine göre, pasif korunma ve u-çaksuvar gönüllü birliklerine Yugostav-yada yarım milyon insan kaydedilmiştir. Bunlara hususi kurslarda pasif korunma ve uçaksavar teçhizatının istimali Öğretilmekledir.
Sovyet Yüksek Şûrası seçimleri 13 martta >npılııcıık
Paris. 9 A.A (AFPj — Moskova Radyonu, Sovyet Yüksek Şûrası için seçimlerin 12 mart 1950 tarihinde yapılacağını bildirmektedir.
Bu karar, seçimlerin bir ay evvel ihbarını ve bunun bir tatil günü yapılmasını tespit eden kanuna uyularak verilmiştir.
Hürriyeti seçeıı memur
Londra 9 (YÎRS) — Fratmadan gelen haberlere göre. Fransanın Lllle şehrindeki Leh konsolosluğunda, bir memur kendisini pencereden atmak suretiyle İntihar etmiştir. Tahkikat başlamıştır, fakat Leh makamları tam bir ketumiyet muhafaza etmektedir.
Fransız Meclisinin 1950 devresi açılıyor
Paris 9 (A.A.I, (Afp) — Parlâmento-nun ocak ayının ikinci salı günü açılması hakkındaki anayasa hükümlerine uyularak meclisin 1950 devresi yarın açılacaktır.
Cumhuriyet konseyi de yarın açılacaktır.
Bütün nazarlar, bütçe hakkında müzakerelerde bulunacak otan cumhuriyet konseyi Üzerine çevrilmiş bulunmaktadır.
Ban gazetelere göre konsey bütço tasarısında esaslı derişiklikler yapacaktır.
> 6 j ( 2/
“insan Hürriyetleri,, bütçesi Amerikan kongresinde
Bütçeyi Kongreye veren Başkan Truman, dedi kİ : “Tecavüz tehditleri hâlâ mevcuttur ve memleketleri bu tecavüze karşı desteklemek zorundayız."
Wnshlngton, 9 A.A. (United Press) Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Truman bugün Amerikan kongresine 1 temmuz 1950-30 habiıan 1951 bütçesini vermiştir. Bu bütçeye “İnsan Hürriyetleri’* bütçesi adı verilmiştir.
Başkan Truman. önümüzdeki mail yıl içinde 12.439.000.000 dolar masraf teklif etmektedir. Bilindiği gibi geçen ydkl bütçede giderler 13 297. milyon olarak tahmin edilmişti. Bütçede 5 milyar 133 milyon dolarlık bir açık vardır. Bu açığı kapamak İçin yeni bnz> vergilerin ihdası teklif edilmektedir.
Başkan Truman bütçe teklifi ile verdiği mesajda '‘bıı bütçe Amerikan HÜlcûmetlnln memleket dahilinde ve haricinde İnsan haklarının korunması vo iktisadi gelişmenin temini hususundu takip etmekte olduğu siyasetin para ile ifadesidir., demektedir.
Başkan Truman’ın Marshall PlA.ni, Avrupaya silâh yanlımı ve dört nokta programı gibi yabancı memleketlere doğrudan doğruya yardımlara sarfedilmek üzere istediği ödenek 4.711.000.000 dolardır. Bu tutar, 1049-1950 bütçesine nazaran yüzde yirmi nispetinde daha azdır. Bilindiği gibi dört nokta programında lktisaden kalkınması geri kalmış bölgelere teknik yardımda bulunulması vardır.
TOontgomery'nin demeci
"Üçüncü bir harp, hür milletlerin ölümü demektir"
Londra 9 (YİRS) — Bugün Hariste bir nutuk veren Batı Birliği Müşterek Kurmay Başkam Mareşal Mont-gomery, Batı Avrupa halkının bir istilâdan müdafaa edilmesi lüzumundan bahsederek: “Geçen harpte olduğu gibi halkı istilâ vuku bulduktan sonra kurtaracağız,, diye vaadlerde bulunulmamasını istemiştir. M areşal Montgomery'ye göre, Batı Avrupa üçüncü defa harbe maruz kalacak olursa, bu hür milletlerin ölümü demek olacaktır.
Beden terbiyesi bütçesi dün kabul edildi
tstanbul üniversite bütçesi bugün encümende görüşülecek
Ankara 9 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bütçe komisyonu bugün Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü bütçesini tetkik ve kabul etmiştir.
Bütçenin müzakeresi sırasında geçen yıl, Yunanlılarla yapılan futbol karşılaşmalarında çıkan hâdise, bahis mevzuu edilmiş, ayrıca Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğüne neden lüzum görüldüğü, Eğitim teşkilâtındaki Beden Terbiyesi Şubesi ile Beden Terbiyesi Teşkilâtının birleştirilmesi için geçen yıl getirileceği vâdedilen tasarının ne olduğu sorulmuştur.
Aynı mevzu üzerinde muhtelif hatipler izahat istemişlerdir.
Bakan, sorulan sualleri geniş şekilde cevaplandırmış, Yunanlılardan teminat alındığı İçin münasebetlerin yeniden başladığını ifade etmiş, ve Olimpiyat meselesinde idarecilerimizin beceriksizlikleri olduğunu kabul ederek Bakanlıktaki Beden Terbiyesi Müdürlüğü He Genel Müdürlük teş-kilâtının birleştirilmesi hakkındaki teklifin Meclise verildiğini bildirmiştir.
Bakanın izahatından sonra bütçe kabul edilmiştir.
İstanbul Üniversitesi bütçesinin müzakeresinde muhtar Üniversite hakkında Mecliste tenkidler yapılmasının doğru olup olmadığı ve bu kül-
Başkan Truman diyor kl:
— Harp sonrası devresinde, her sene olduğu gibi bu sene de yabancı memleketlerde sarfedecoğimlz paralar fazla olacaktır. Çünkü çok şümullü bir çok milletlerarası meseleler hâlâ halledilmiş değildir. İktisadi kalkınma çevresi İçerisinde ileri doğru bir çok adımlar atılmış olmakla beraber yapılacak bir çok iş bizi bekliyor. Tecavüz tehditleri hâlâ mevcuttur ve hür memleketleri bu tecavüze karşı desteklemek zorundayız, lktisaden geri kalmış geniş topraklarda yaşayan kalabalık insan kütlelerinin hayat seviyelerinin yükseltilmesi dünya ticaretini geliştirmek yolunda ileri doğru atılacak büyük bir adımdır.
Kuzey Atlantik Paktı memleketlerine silâh yardımı olarak 1 milyar dolar tahsisat ayrılması tavsiye edilmektedir. Geri kalan kısım Türkiye, Yunanistan, İran, Kore, Filipin ve Çin için ayrılmıştır. Fakat bu ayrılan miktarların tahsis mikyasları durumda olacak herhangi bir değişikliğe bağlı olarak ayarlanacaktır. Meselâ Yunanlstanda çete harbi tekrar başlayacak olursa veya diğer memleketlerin herhangi birinde komünist tehlikesi arlarsa yardım miktarında da bazı değişiklikler yapılabilecektir.
El Çlçeklİ’nin demeci
«m«am
"Arap memleketleri müşterek savunma işini görüşeceğim"
Kahire, 9 ıNafcnı — Bugün buraya gelen Suriye Ordusu Komutanı El Çiçekli, basına yaptığı bir beyanatta şöyle demiştir:
“Arap memleketleri arasında müşterek savunma meselesini görüşmek üzere buraya gelmiş bulunuyorum.,,
Diğer taraftan El Çiçekli heyetine mensup bir subay da şöyle demiştir:
“Bu seyahatin, Şükrü El Kuvvetlinin Suriyeye yeniden dönmesi meselesi ile hiçbir alâkası yoktur.,,
32 vatandaşın kurşuna
dizilmesi hâdisesi
Askeri Yargıtay, dâvaya askerî mahkemece bakılmasını kararlaştırdı
Ankara, 9 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Van’ın Özalp ilçesinde vukua gelen ve 32 vatandaşın kurşuna dizilmesiyle neticelenen hâdise failleri hakkında Genelkurmay Askeri Mahkemesince verilmiş olan vazl-fesizlik karan Asker! Yargıtayca bugün yapılan inceleme neticesinde bozulmuş ve dâvaya Asker! Mahkemece bakılmasına karar verilmiştir.
Bu işe ait dosya, Genelkurmay Başkanlığına gönderildikten sonra suç failleri Emekli Orgeneral Mustafa Muğlalı, Tümgeneral Rasim Saltuk ve Jandarma Albayı Şükrü Tüter ve arkadaşları hakkında yeniden soruşmaya başlanacaktır.
tür nıüesseselerinin ne zaman kendi kendilerini İdare edebilecek bir duruma geçecekleri sorulmuştur.
Ahmet Remzi Yüreğir, imtihan şekilleri. yabancı Dil Öğretimi ve Tıp Fakültesinin dağınık oluşu dolayısıy-le talebenin vakitlerini yollarda heba ettiğini, Kemal Turan da birçok Tıp fakültesi profesörlerinin derslere devanı etmiyorek işi doçent ve asistanlara bıraktıklarını ileri sürmüşlerdir.
Yarın tstanbul Üniversitesi Rektörü komisyonda izahat verecektir.
Dünkü Meclis müzakereleri
Kocamutluk mevkiinde yeni bir “Gördes,, kurulacak
Ankara 9 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisi bugün Raif Karadenizın başkanlığında toplandı.
üifjorlulurı mevsuu
Gündemin birinci maddesini teşkil eden ve Mardin milletvekili Yusuf Mardinin ecnebi mücsseselerde çolı-şan yabancı tâbiiyeti! şahısların da, işçi sigortalan mevzuatından faydalanıp faydalaruıııyacakları hakkında sorduğu soruya Çalışma Bakanı Reşat Şeınseddin Sircr cevap vererek:
— Sigorta mevzuatının, inhisarcı bir ruh ve zihniyetiyle meydana getirilmediğini söylemiş, sigortalanacak kimseden aranan tek şart, çalışan insan olmasıdır, demiş, ve Lozan anlaşması gereğince memleketimizde faaliyette bulunan müesseselerdekl İşçilerin kanundan faydalanmalarına mâni bir hüküm olmadığını belirtmiştir.
Soru sahibi söz alarak bu nıües-scselerde çalışan öğretmen, doktor, hastabakıcı ve hemşirelerin tş Kanununun 102 İnci maddesi muvacehesinde işçi sayılamıyacaklan gibi bunların çalıştıkları müesseselerin mensup oldukları memleketlerce sigorta edilmiş olmaları ve dolayısiyle ikinci defa sigortalanmalarına lüzum olmadığını ileri sürdü.
Kocanıutlukta ikbıci Gördes
Mamsa milletvekili Faik Kurdoğlu ve arkadaşları m n Gördes! n nakledileceği Kocamutluk mevkiinde İnşa e-dilecek binalar hakkındaki tasarısı müzakere edildi. Kurdoğlu. tasarı hakkında geniş izahat vererek Hükümete teşekkür etti, Kurdoğlu. Seye-lân yüzünden yanlan topraklardan bahsetmiş, biçimini değiştiren evlerin durumunu anlatarak bu bölgedeki tetkikler neticesinde yeni Gördes için Kocamutluk mevkiinin seçildiğini söylemiş:
— Gördesliler, sakıt bir feryat halinde Meclisin yardımını beklemektedirler. Halk, her akşam çoluk çocu-ğiyle helâllaşarak yatmaktadır. Kanunun müstaceliyetle kabulünü komisyonlar teklif etmiştir. Bunun dikkate alınmasını rica ederim." demiştir.
Bu mevzuda Manisa milletvekillerinin bir çoğu söz alarak aynı temennide bulunmuşlardır.
C. H. P. İllerle I). P. iller arasında münakaşa
Daha evvel D. P. ye geçmiş bulunan Muammer Alaka.nt, Kurtoglunun Hükümete teşekkürünü doğru ve yerinde bulmadığını, hükümetin halkın ıstırablyle hiç alâkadar olmadığını ve seçim zamanı geldiği için milletvekillerini harekete geçirdiklerini iddia etti ve esasen Halk Partisi hükümetinin pa/tiye dayanmadığını, bilâkis partinin hükümete dayandığını ileri sürdü. Cemal Zeytinoğlu da tasarının kabulü hakkında istical gösterilmemesini istedi.
Bu itirazlar - tasarı dolayısiyle - C. H. P. ve D. P. nin münakaşasına yol
Antalyada hazin bir donma hâdisesi
Antalya 9 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Burada şiddetli soğuklar devam etmektedir. Vilâyete gelen malûmata göre, Göynük köyünden A-ziz ve Ahmet adlarında biri 12, diğeri 15 yaşlarında iki kardeş, köydeki ağıldan kaybolan keçileri aramak üzere dağa gitmişler. Karanlık basınca yollarına devam imkânını kaybetmişler ve bir kayayı kendilerine siper ederek kar ve soğuktan korunmağa çalışmışlarsa da buna muvaffak olamamışlardır. Sabaha karşı iki kardeş çobanın birbirine sarılmış halde ölüleri bulunmuştur.
Büyük kardeşin, sırtından kazağını çıkararak donmaması için küçük kardeşine giydirdiği cesetlerin vazıyetinden anlaşılmaktadır Bu feci A-kıbet, muhitimizde büyük bir teessür uyandırmıştır.
açtı. Ve Başkan Raif Karad» nizin bütün ısrarlarına rağmen karşılıklı ağır kelimeler sarfcdlldl.
Şevket Rnşit Hatiboğlu, bu tenkid şeklini takip ederek hükümetin öteden beri felâketle yakından ilgilendiğini. su ve yol inşaatını başardığını, mevkiin tayininde idare adamlarının değil. Jeologların, şehircilik mütehassıslarının. teknisyenlerin çalıştığını belirtti. Bu şekilde münakaşaların parlâmento hayatımız için hüzün verici olduğunu söyliyerek açı tenkidlerde bulundu.
Halk Partililerin oturdukları yerde yaptıkları itirazlara rağmen Muammer Alakant, nokUn nazarında ısrar etti ve Hatıpoglunun icraatını tashih etmek için Meclisin mütemadiyen kanun tadilleri yaptığını, söyledi. Kurdoglu zihniyeti ile mücadele lüzumunu Cemil Said Barlas'ın bile İleri sürdüğünü hatırlattı, Hatiboğlu, Muammer Alakant’ın kendi icraatındaki hata ve savabı ihata edemeyeceğini söyleyerek onun şahsı hakkm-dakl hücumlarını cevapsız bıraktığını belirtti.
Kurdoğlu. verilen müzakere kifayeti önergesi aleyhinde konuşurken muhalefete tekrar tarizlerde bulundu. Neticede, maddelerin müzakeresine geçildi. Maliye Bakanının, malt cepheden verdiği önergelerle tadıl edilen tasan kabul edildi.
Bu suretle Kocamutluk mevkiinde yeni bir Gördes, kurulması için 2 milyon lira sarfı imkân dahiline girdi. |
Tescil edilmeyen evlenmeler
Tescil edilmemiş evlenmelerden doğan çocukların nüfusa yazılmaları hakkında Cevdet Kerim lncedayı tatarından hazırlanan tasarı üzerinde geniş münakaşalar yapıldı. Söz alan hatipler, bu şekildeki kanunların Uç defa tekrarlanmasına rağmen yaranın önüne geçilemediğini, hâlen gayrı kanunî birleşmelerle doğan ve tescil edilmeyen çocuklann İki milyonu aştığını söylediler ve Medeni Kanunun evlenme ve boşanma hükümlerinin yeniden gözden geçirilmesini istediler.
Kâmil Boran (Mardin)-:
— Bu kanun, eğer sadece gizil nüfusun tespit ve tescilinden ibaret olsaydı. îç işleri Komisyonunun tetkiki kâfi gelirdi.
Fakat tasarı, Medeni Kanuna aykırı olarak müruru zaman için yeni prensipler kabul eden bir mahiyet taşımakta, ana kanunlarımıza karşı boşanma hükümlerini zedeleyen yeni esaslar koymakta, gayrimeşru birleşmeleri meşrulaştırmaktadır., diyerek esbabı mucibesıvle tasarının bir de adalet komisyonunda tetkikini istedi.
Bu teklif, bir iki rey farkiyle red-dolundu.
Maddelerin müzakeresine geçildi. Fakat Meclis, âdeta boşalmıştı. Millet ve Demokrat Parti sıralarında kimse kalmamıştı. Oturuma son verildi.
C.H.P. G. Sekreter Muavininin sözleri infial uyandırdı
İzmir 9 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — C.H P. İzmir İl Kongresinde Genel Sekreter Muavini Cevat Dursunoğlunun 21 temmuz seçimlerinin vatanı kurtardığı hakkındaki iddiası ve “1946 da iktidarı verseydik halimiz nice olacaktı?” sözleri D.P. mahfillerinde derin bir hasretle karşılanmıştır.
D.F. İzmir İl Heyeti, henüz bu sözleri cevaplandırmamış olmakla beraber. C.H.P. Sekreter Yardımcısının 1946 yılı 21 temmuzunu meşru ve isabetli gösteren sözlerinin D.P. lıler ü-zerınde bir rahatsızlık uyandırdığı gözden kaçmamıştır.
Aynı şekilde C.H P İzmir Bölgesi Müfettişi Süreyya örgeevrenin sözleri de hayret He karşılanmıştır. Bütün bu sözlerin yakında toplanacak D.P. Iznur 11 kongresinde tepkilerini bulacağı meydandadır.
Devlet Denizyolları turistik seferlere nisanda başlayacak
Diğer taraftan Fransa, İspanya ve İrlanda, Tarsus vapurunu kiralamak için Denizyollarına müracaat ettiler
Katolllderln mukaddes yılı jnıntawr-betiyle Denizyolları İdaresince hazır!m-nnlıta olan turİMt sefcrhırinc, nisan ııyı ortalarında başlanacaktır.
TarauA vapurunun uğrayacağı serler nrıuıına cenup linıanlnrımız da ithal c-ciilmlştir.
Nİmah ayında hnvatarın serince gitmedi ihtlmnlt düşüniilrrck ilk seferler bu limanlara yapıta çaktır.
Büyük seyyah turunun 22. kısa kurun 14 KÜn zarfında tamomtanacağı hesapta nmnktadır. Tareu» semimizde, memleketimizin belli başlı bütün nııth«ullcri-mn vo «anayl maddelerinin teşhir edilebileceği Ölçüde «atış pavyonları açılacaktır .
Diğer taraftan. kendJ memleketlerine neyyah coJbetmck maksadlyle, Fransa. Ippanyn, ve îrlanıhıdan Tonun vapurunu kiralamak üzere Denizyoltan îda-ıenine teklifler gelmiştir. Bu teklifler tetkik edilmektedir. İdare için kârlı görüldüğü taktirde, kruvaztyertarin fasihlin rı arasında, bu memleketlerle Ak-dcnlzln Avrupa vo Afrika limanlan a-rasında Tarausun bir veya birkaç sefer yapmasına mttaaaıle edilecektir. Bununla beraber henüz bu hususta verilmiş bir karar yoktur.
Afgan Sefirinin kardeşi Ankaraya gitti
Evvelki srün şehrimize gelen Efgan nefirinin kardeşi ve KAbll Yüksek Mahkemesi Reisi Mehmet Zekerlya Han. dün akşam ekspresle Ankaraya hareket etmiştir. Kendisi aynı zamanda Başvekâlet Müsteşarlığını da yapmakta olduğundan Hariciye Bnkanımi2ta siyasi görüşmelerde bulunması muhtemeldir.
Teknik üniversitedeki inTilâk tahkikatı
Evvelki akşam Teknik üniversitede v.-;ki olan inflhılc tahkikatına dün de devam edilmiştir.
Patlamaya sebep olan cismin hariçten bir yabancı şahıstan alınan radyo şeklinde bir âlet olduğu anlaşılmış, fakat satan kimse polis tarafından aranmakta İse de henüz bulunamamıştır. Hadisede bir kasit olup olmadığı bugün belli olacaktır. Tahkikata* el koyan savcı yardımcısı diln de birçok kimselerin İfadesini almış ve hâdise verinde bir keşif yapılmıştır. Patlayan cismo ait parçalar Üzerinde ehli vukuf incelemeler yapmaktadır.
Patlamanın vuku bulduğu yemekhanenin bütün camlan kırılmıştır.
Yaralıların vaziyeti iyidir. Yalnız Ah.-rnrdin durumu henüz ağırlığını muhafaza etmektedir. •
Ekalliyet mekteplerinde ücret zammı
Ecnebi ve Ekalliyet mektebinde çalışan hocaların ders ücretleri 125 kuruştan 15û ve 250 kuruştan 300 kuruşa çıkarılmıştır.
Lokanta fiyatlarında indirmeler yapılacak
Son günlerde gıda maddelerinde haş-gitateran fint t«*nczzülünün lokanta tarifelerine sirayet etmemesi bazı şikâyetlere sebep olmuştu. Öğrendiğimize göre, Eelefüyc bu mevzuda kİ tetkiklerini Her-Ictmlş ve şikayetlerin haklı olduğunu tesblt etmiştir. Yakında lokanta fiyatlarında da yeniden indirmeler yapılacaktır.
İmar ve Fen İsleri
Müdürlüğünde tedbirler alındı
Belediye İmar ve Fen İşleri Müdürlüklerinde iîji olanların uzun müddet bekletil memeleri ve bilhassa iddia edilen sul istimallere mâni olunmnk İçin bazı tedbirler alınmıştır Bu arada müdürlük binasına bir de şikâyet kutusu konulmuştur.
Bir deniz kazası
Evvelki gece Haliçte bir deniz kazası olmuştur. Mudanya limanına kaynth 17 tonluk Ünal motörü gece saat 23.30 da Devlet Denizyollarının 10 numaralı volen vapurlyle çarpışmıştır.
Bu muandeme neticesinde vapurun bütün camları kırılmış, motörün do küpeşteleri hasara uğramıştır, insanca kayıp yoktur.
Basketbol nıaçlan
Mühendis kupası basketbol maçlarında Harp Okulu, Kurtuluşu 41-52 ve Galatasaray da Teknik Üniversite takımım 34 - 48 yenmişlerdir. Neticede Galatasaray takımı şampiyonluğu kazanmıştır.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
EDEBİ roman
- 41 -
Kız. böylece hep aynı noktadan beş on defa nişan aldıktan sonra bir müddet yorulmuş gibi yüzükoyun yattığı yerde hareketsiz kaldı. İşte, tam bu esnada idi ki, Fuad, penceresinden, biri kumral, Öbürü sarışın iki erkek çocuğu başının bir küçük tümsek ardından belirdiğini gördü ve yine tam bu anda, bir sonuncu taş gelip bu iki baştan birine değdi; yahut değmedi de sıyırıp geçtL çünkü, Fuad bunu layjkiyle seçememişti. Yalnız, taşın değdiğini zannettiği kafanın sahibi, yattığı yerden öyle bir can hevliyle fırladı ve tecavüzün geldiği tarafa doğru öyle bir şimşek süratiyle koşup atıldı ki. Fuad, bu tahmininde hiç yanılmamış olduğuna hükmedebi-lirdi. Hem bu bir çocuk değil, onyedi onseklz yaşlarında tığ gibi bir delikanlıydı. Beş on atlayışta kızın yanına vardı ve onu hâla yüzü koyun yattığı yerde, sanki, eliyle koymuş gibi bulup yakaladı:
“— Ulan şırfıntı, yine sen misin!
Fuad’ın kulağına yalnız bu ses çarptı ve delikanlı He kız çocuğu arasında bir İşitme, bir kakışmadır başladı. Kız çocuğu, delikanlının elinden kurtulmaya çabalıyor; delikanlı da onu, bir iyi pataklamak ve yahut belki de kârını tamamlamak için arsadan İçeriye sürükiliyordu. Böyle didişerek arsanın ortasına kadar geldiler. Şimdi ikisi, karşı karşıya birbirlerine küfürler 201
basıyorlardı. Delikanlı bileklerinden sımsıkı tuttuğu kıza arada bir — yankısı ta Fuad'ın kulaklarına kadar gelen — bir tokat aşkediyor; kız da onun kollarını ve omuzbaşlarım ısırıyordu. öbür çocuk, yattığı yerden tembel tembel ayağa kalktı ve iki elini böğrüne dayıyarak bunları seyre daldı.
Birden, kız ne söyledi, ne etti? — Fuad pek İyi anlıyamamıştı — delikanlının tepesi büsbütün attı; kızı, taşkın bir Öfkeyle yere çaldı ve tekmelemeğe başladı. Biraz sonra bununla da kalmadı, onu boğazlamak istiyormuş gibi altına aldı.
Artık, Fuad’ın sabrı tükenmişti. Pijamasının üstüne pantalonunu. cnkettnl geçirmesiyle kendini bir solukta vaka yerinde bulması bir oldu. Elleri böğründe, burnu havada bu hâdiseyi seyretmekte olan karaşın çocuk:
"— Ağabey, Ağabey biri geliyor; diye haykırdı.
Fakat, delikanlı bu ihbarı işitecek halde değildi. Onu kızdan ayırmak için Fuad’ın var kuvvetiyle omuzlarından yakalayıp çekmesi lâzım geldi. Delikanlı soluyarak ayağa kalktı ve Fuat’a dik dik bakıp kekeledi;
“— Affedersin beyim. — Biraz durdu; sonra elinin tersiyle yerdeki kızı göstererek — bilmezsin, bunun ne mal olduğunu... dedi.
Şimdi, kız, yüzü gözü çürük içinde, saçları karmakarışık, fakat hiçbir korku ve halecan eseri göstermeden bacaklarını uzatmış oturuyordu. Taze yaprak renginde gözlerini bir Fuat’ın, bir de demincek boğuştuğu gencin üzerinde gezdirdi. Bu gözlerin İçinde bir damla yaş yoktu. Eteklerini dizlerinin üstüne çekerek aksi aksi mırıldantlı:
“— Ben bunun hakkından gelirdim. Sana ne oluyor?..
202
Bu söz üzerine ne yapacağını, ne diyeceğini şaşıran Fuat:
“— Haydi, bakayım, uzun etme; çekil git buradan... dedi..
Kız. lepiska saçlarım incecik parmaklarly-le tarayıp düzeltmeğe çalışıyordu. Burnundan gelen bir inatçı sesle:
“— Gitndcem işte... Burası onun malı mı?., diye söylen-lı
Yusyumru bir alnı ve dışarıya doğru çıkık bir iradeli çenesi vardı. Kaç yaşındaydı? Bunu tahmin etmek pek güçtü. Belki on ikisinde, belki on dördündeydi. Zira, göğsü henüz dümdüzdü. Göğsü dümdüzdü ama, bütün bu çelimsiz vücuttan öyle bir dişilik havası sızıp yayılıyordu ki, onu, pekâlâ, kavruk yetişmiş bir genç kız sanmak da mümkündü. Fuat, utanıp önüne baktı. Şimdi büsbütün ne edip ne işleyeceğini bilemiyordu Başım yanında duran kumral gence çevirdi ve eliyle odasının penceresini göstererek ; ’ ı *
•’— Ben her şeyi oradan gördüm; dedi. Bu küçük, sizi nasıl gözetledi, nasıl taşladı. Hepsini başından sonuna kadıır biliyorum. Ama, onu bu kadar da hırpalaman doğru değil. Ya elinden bir kaza çıksaydı...
Kumral genç, terbiyeli terbiyeli başını eğip:
“— Hakkın var, beyim; dedi. Fakat, bu bir değil, iki değil.Hemen her gün gibi gelip bu rezaleti çıkarıyor. Ben ona, kaç defa güzellikle muamele ettim. Etme, eyleme dedim. "Eğer, niyetin, oynaşmak, yarenlik etmekse, gel, başım üstünde yerin var. Ne olacak, biz. hep bir mahallenin öksüzleriyiz.,.
O, böylo konuşurken kız. oturduğu yerden doğruldu. Şirret ve şirin yüzünü delikanlıya doğru uzattı:
203
••— Tu sana... Tu yalancı... (fiye bağırdı. Bunun arkasından sipsivri, kıpkırmızı dilini göstererek bir uzun “He, e, e" sesi çıkardı.
Delikanlı, gittikçe nazikleşen bir tavırla:
••— Görüyorsun beyim; bu, insanı günaha sokmaz da ne yapar ? dedi.
Fuat, tekrar kıza döndü:
“— Senin yerin yurdun, anan baban yok ► mu? diye sordu.
Kız, ona da dilini çıkarmak üzereydi. Fakat, her nedense, kendini tuttu ve küstah bir tavır alarak:
'•— Olmuş, olmamış; sana ne!., dedi.
Fuat, mahcup mahcup gülümsüyordu. Bunun üzerine, beş on adım Ötede duran yuvarlak kafalı, karaşın çocuk söze karıştı:
“— Anasiyie beraber şuracıktaki medrese odalarının birinde oturur: dedi. Ve burnunun uclyle Fuat’ın bulunduğu apartmanın sol tarafında bir yeri İşaret etti. Şimdi, iki eli ardında, ayakta duran kız, başını bu çocuktan yana çevirdi; onu, iğrenç bir mahlûka bakar gibi nefretle süzdükten sonra
“— Ulan puşt! Sen neden lâfa karışıyorsun diye haykırdı.
Biraz önce, kendisini ölesiye İmzalayıp dövmüş olan gence karşı bile böyle bir nefretin yüzde beşini göstermemişti. Kızın bıı halı Fuat'ta bir takım şüphe ve düşüncelerin uyanmasına sebep oldu ve kız daha ileriye gidip de:
“— İşte, bizim aramızı bozan hep bu... sözünü İlâve edince. Fuat’ın kafasında, vakanın psikolojik tarafı daha kuvvetli bir ışıkla aydınlandı. Hayatı, ancak okuduğu kitapların satıcıları arasından görüp her hâdiseyi ancak, bu ki-taplardun çıkarılmış formüllerle izah edebildiği İçin, hemen, aklına, Freııd’dan bir takım ilmi tâbirler gelmeğe başladı. Doğduğumuz günden-204
beri bütün hareketlerimize hâkim olan cinsi complexe‘ierln türlü türlü tecellilerine dair, yine bu doktorun zikrettiği yüzlerce misal birbiri ardısıra gözünün önünden geçti. Bu kızın, vaktinden evvel olgunlaşmış dişiliği henüz çocukluktan kurtulmamış vücudunun içinde bir feveran halinde kaynıyordu; nereden, nasıl taşıp fışkıracağını bilemiyordu. Bütün bu hırçınlıkları, belki hiç farkında olmayarak beğendiği, belki gönlünün gizliden gizliye çektiği hu oğlanı taş-layışları şu körpe kalıp içinde filiz süren bir histeri’nin zehirlerini dışarım atmak ihtiyacından ileri geliyor ve sonra, belki de her dayak yiyişinde vücudunu kavuran nöbetler yatışıyordu.
Oğlun da. doğrusu, hiç fena değildi. Alnının üstüne düşen kumral perçemiyle, keskin bakış-lariyle. atılgan, çevik hareketleriyle yırtıcı bir mahlûk dölünün insana endişe ve hayranlık veren bütün asaletini taşıyordu. Yırtık pırtık gömleğiyle pantolonunun yarı çıplak bıraktığı kol ve bacaklarında ise eski Yunan Efeb'lerinin zarifliği, ahengi ve çalımı vardı.
Fuat, böyle düşünürken kız çocuğu, şimdi, bütün hıncını, ağza alınmayacak bir sürü lâflarla. dfcmincek söze karışan oğlanın üstüne çevirmişti:
“— işte, bizim aramızı açan hep bu... diyordu. Pertev’!, bir dakika yalnız bırakmaz. Başkasının onunla konuşmasını islemez. Çünkü onu kıskanır, onu kıskanır. Neden mi diyeceksin? (İncecik parmağının ııcıyie bir Pertev dediği kumral genci, bir de öbürünü göstererek ve arsız arsız sırıtarak) Çünkü bunlar karı koca gibi yaşarlar. Geceleri koyun koyuna yatarlar. Ben bilmez miyim, sanki neler yaptıklannı...
t Devamı var)
205
Sayfa 3
EKONOMİK
GUNUN
Devlet denizciliğinde beklenilen reform
Bclıçet C«nal
Ham ve mamûl dokuma
maddelerine dair haberler
Tekel Mubayaa Heyeti Boşkanına göre :
DEVLET denizciliğimizin yirmi beş yıldan beri şekilden şekle girmesi ve bir türlü istikrar bulamaması, hastalığın derine tesir eden bir müdahale ile halledilmek istenilmemesinden ileri gelmektedir. *
Devlet denizciliğimiz, filhakika, rııbu asırdan beri, dört defa şekil değiştirmiş ve işletmeler, on çeşitli teşkilât içersinde dolaşıp durmuştur.
Türkiye Scyrısefain İdaresi. 1933 e kadar vapur, fabrika ve kaplıca işletirdi. 1933 de bu idare kaldırıldı ve yerine deniz hatları, fabrika ve şehir hat kiriyle kaplıca işleten üç müessese kuruldu. Beş yıl sonra, bu şekli de beğenilmedi ve bu idarelerle birlikte Liman, Fener. Cankurtarma işletmelerini de bünyesinde toplayıp işletecek olan Denizbank kuruldu. De-nizbank’ın ömrü ancak bir yıl sürdü ve 1939 da işletmeler tekrar ayrılarak Devlet Denizyolları ve Limanları İşletme İdareleri tesis edildi. Nihayet 1944 te bu iki idare tekrar birleştirildi ve Muhasebei Umumiye Kanununa tâbi bir nevi “Denizbank,, meydana geldi.
Bütün bu teşkilât değişikliklerine, bir de bilgisiz, programsız ve tekniksiz İdare tarzının menfi tesirleri ilâve edilecek olursa, devlet denizciliğimizin bugün nasıl bir ruh ve işletme hâieti içersinde bulunduğunu tahmin etmek kolaydır.
Şimdi bu teşkilâtın, yeniden ele a-hnacağmdan ve 500 milyon lira sermayeli bir İktisadî devlet teşekkülü kurulacağından bahsedilmektedir. Bütün işler bu teşekküle devredilecek ve bu suretle vazıyet kurtarılacakmış. Devletin bu j'eni teşebbüsü hakkında, herhangi mütemmim malûmata sahip olmamakla beraber, biz, böyle bir teşebbüsün de muvaffak o-lamıyacağma kaniiz. Çünkü, dâva yine esaslı bir tetkike tâbi tutulmadan ve işliyen yara deşilmeden merhemle örtülmüş olacaktır.
Cumhuriyet kurulalı beri, denizciliği sahasında saplanıp ğımız en büyük hatalardan
bütün bu denizcilik hizmetlerini tek müessese elinde toplamağa çalışmak ve bu işlerin başına ehlini getirmekten çekinmektir. Bu sefer de bu hatalardan vazgeçilmiyecek olursa, gene netice almamıyacak ve kısa zaman sonra, gene çıkmaza girilecektir.
Şu halde ne yapmak lâzımdır?
Devletin elinde toplanmış denizcilik hizmetlerini şu suretle gruplandı-rabiliriz:
lı içerde ve dışarda muntazam posta vapurculuğu, 2) Aleiûmum şilepçilik. 3) Şehir hatları, 4) Liman isletmeleri, 5) Deniz sanayii. 6) Kıyı emniyeti teşkilâtı, (fener, cankurtarma, kılavuzluk). 7) Van Gölü işletmesi. 8) Gemi kurtarmacıhğı.
Bütün bu hizmetler, mahiyetleri ve işletme şekilleri itibariyle birbirlerin-
devlet kaldı-birisi.
den bambaşka şartlara tâbidir. Şu halde bunların bir arada ve gûya birbirlerini itmam edecek şekilde çalıştırılmasına fennen ve ilmen imkân yoktur. Bu itibarla bunları parçalamak ve hususiyet erine göre teşkilâtlandırmak lâzımdır.
Muntazam posta vapurculuğu ile şilepçilik Ulaştırma Bakanlığına bağlı bir iktisadi devlet işletmesine verilmeli ve dahilde, hariçte zuhurat (Iranıp) şilepçiliğinden vazgeçilmelidir. Devlet malı şilepler, Amerika ve Avrupanm mühim limanları ile Türkiye arasında muntazam programla seferler yapmalı ve Tüık dış ticaret nakliyatında daha aktif bir rol alnıalıdır. İçerde ve dışarda t ranıp şilepçiliği ise, bu nevi işletmeye çok daha müsait olan ve bugün kâfi tonajda bulunan hususî teşebbüse bırakılmalıdır.
Şehir Hatları İşletmeleri, aslî sahipleri olan İstanbul ve İzmir şehirlerine, yani belediyelerine devredilmelidir.
Kısmen Demiryolları ve kısmen de Denizyolları İdareleri elinde işletı’en büyük limanlar, nuntakavi mahiyetleri itibariyle, muhtar ve mahalli müesseseler haline getirilmeli ve bunların sermaye ve idaresine Devlet, Hususi İdareler. Belediyeler, millî bankalar v.s. ortak edilmelidir
Deniz sanayiine- istiklâl ve iktisadi devlet müessesesi mahiyeti verilmeli ve buna —mümkünse— hususi sermayenin iştiraki teşvik edilmelidir.
İktisadi hiçbir mahiyeti olmayan ve tam mânasiyle amme hizmeti karakteri taşıyan kıyı emniyeti teşkilâtı, doğrudan doğruya Ulaştırma Bakanlığına bağlanmalıdır.
Van Gölü işletmesi, demiryolunun Tatvana varmaslyle, Devlet Demiryolları ile muvazi çalışacağından, şimdiden bu idareye verilmelidir.
Gemi kurtarmacıhğı, bütün Türk vatandaşlarına serbest bırakılmalı ve bu çeşit devlet vesaiti, liman melerinin kurtarma teşkilâtına lanmalıdır.
Bu suretle dağıtılacak olan
metlerin üzerinde devlet, Ulaştırma Bakanlığı kanaliyle, yüksek ve ancak umumi mahiyette mali, İktisadî ve teknik murakabesini kurarak, bu hizmetlerin iktisadi ve askeri icaplara uygun şekilde ifasını temin etmelidir.
Îşte, devlet denizciliğinde özlediğimiz ve hasretini çektiğimiz reformun ana hatları!...
Ancak, şurasını da hemen ilâve e-delim ki, eğer bu suretle teşkilâtlandırılacak devlet denizciliğinin muhtelif hizmetleri başına, bugüne kadar olduğu gibi meslekten olmayan, ihtisas ve tecrübe kazanmamış, işin yabancısı kimseler getirilecek olursa, bu teşkilâttan da hayır gelmiyecektir. Çünkü teşkilât, ruhsuz bir mekanizmadır. Teşkilâtın ruhu, bilgili, mütehassıs ve tecrübeli personeldir.
ili» —— — - («
Muhtelif piyasalardaki hususî
On gün içinde Eğede 44 bin ton tütün satddı
Gelir Vergisinin tatbiki
işlet-bağ-
hiz-
muhabirlerimiz bildiriyor
İSTİHSAL PAZARLARINDA:
Birleşik Amerikada :
• New-York (Comtel > —Cuma günü Kapanan pamuk piyasasında bildirilen. aralık ayı ortası fiat panteleri ticari çevrelerde memnuniyetsizlik u-yandırmıstn Ziraat Vekâleti 15 aralık için 29.76 sentlik bir parite bildirmiştir. Bu rakknın. kasım ayı ortasında muteber olan 29.64 sentlik kati rakamdan daha yüksektir. Halbuki yem fiatın, 15 kasım için muteber olan 29.76 sentlik tahmini rakamdan 12 ilâ 25 pııvan daha yüksek olacağı beklenmekleydi.
Gelecek mahsul için istikraz miktarı 1950 temmuz ortası paritosıne l.öre ayarlanacaktır.
New-York (Comtel) — Amerikan sunî ipek müstahsilleri 160 milyon llbrelik bir artış tahmin etmektedirler. Bu daha ziyade dokumacılıkta kullanılmak üzere viskoz vinslerinde kaydedilecektir. Bu suretle gittikçe artan suni ipek ihtiyacı karşılanacaktır.
Amerikan suni ipek ipliği için en »yi piyasalar Venezüela, Kolombiya ve Peru'dur. İlerde Brezilyanın mühim bir alıcı olacağı tahmin inektedir.
Kanada artık mühim bir suni
alıcısı olmak mevkiinden çıkmıştır. Devalüasyondan beri Kanada gittikçe Britanya ile iş yapmaktadır
İngilferede :
Londra (YÎRS) —İngiltere. Avustralya. Yeni Zelânda ve Cenubi Afrika. uzun vâdeli bir Myün„ (tiftik) anlaşmasına varmak için ay sonunda Londrada toplanacaklardır.
üzerine son mahduttur; olmaktan u-
fazladır.
Ecnebi pamuk ipliği zamanlarda talep çok fakat tamamen durmuş zaktır.
Suni ipek ipliği piyasasında geniş mikyasta iniş çıkışlar kaydedilmektedir,
İSTİHLÂK PAZARLARINDA:
• • - ••
Türk tipi tütün yetiştiren memleketlerden hiçbirinde miktar ve fiyat bakımlarından Ege piyasası kadar istikrarlı bir piyasa bulunmamaktadır
da
edik
ipek
Burada Zirai
Friesland fab-
İtalyan doku-faaliyet saha-
pi-te-
da
Stafford Cripps’in beyanatı :
Ingilterede sınaî
Londra. J (YİRS) — İngiliz Hazine ve Maliye Bakanı Sir Stafford Cripps. îngilterenin 1949 senesindeki sınaî gelişmesini hulâsa ederek, Ingiltere-nLn geçen senenin neticeleri ile bütün dünyanın önünde övünebileceğin! açıklamıştır.
îngilterenin sınaî istihsali, harpten evvelki senelere kıyasen, % 50 nispetinde bir artış kaydetmiştir. Bu sahada, geçen seneye nazaran, İşçi miktarının da cüzi bir miktarda arttırıldığı nazarı itibara alınacak olursa, umumî artışın yüzde 10, işçi başına istihsalde %5 bir artış kaydedilmiştir. Bu ciheti belirten Bakan, milli geli-
nispetinde arttığını açıkla-
istihsalindeki muazzam ar-Bakan, Avrupanm hiçbir
istihsal artıyor rin % ’4 mıştır.
Kömür tışı öven
memleketinde Ingilterede kaydedilen istihsal artışına erişilememiş olduğunu söyliyeıek, kömür amelesini bilhassa takdir ettiğini bildirmiştir.
Îngilterenin dolar sahasına ihracat yapmak mecburiyetinde olduğunu ve bunu ancak kendi refahını ihmal e-derek ekle edebileceğini belirten Sir Stafford Cripps, İngiliz halkının tembel olup hiç çalışmadığını telkin e-denlerin bu propagandalarında ne kadar yanıldıklarını ilâve etmiştir.
Hollandada :
Lâhey (Comtel)
Kooperatif Müessesesimn yaptığı fenni tecrübeler neticesinde her sene 100 ton sütten yün imal etmek kabil olacaktır. 100,000 sterlingc baliğ olan bu fenni tecrübeler bir rıkasında yapılmıştır.
/falyada :
Roma ( Comtel) — ma piyasası muhtelif
lavında aşağıdaki durumu göstermekledir:
Yün piyasası hâlâ sakindir» Örülmüş madde imalâtçıları tarafından taranmış yünler üzerinde bazı talepler vuku bulmuştur, fakat bunun yasanın umumi gidişi üzerinde bir fciri olmamıştır.
İtalyanın iç yün piyasasında
durgunluk görülmektedir. Ankara yünü satıcıları tatmin edilmişlerdir.
Yün fabrikaları piyasasının kumaş kısmı ise hayli durgun geçmiştir, zira kadın yün eşyası piyasası geçen seneye nazaran daha dar olmuştur
Pamuklu mamuller, şimdi İsveçten tahdidatsız ithal edilebilecek olan mahsullerin listesine girmemiştir.
İşlerdeki uzun durgunluk umumi fıatler üzerinde düşüşler tevlit etmişti. Koza ve ipek fiatleri nisbeten sabittir, fakat koza talepleri çoğal-maktatır.
Hindistanda :
Bombay. (Comtel) — Hindistan dokuma piyasası aşağıdaki durumu arzvtmektedir:
Fabrikaların yüksek fiyat istemeleri üzerine ihracat talepleri azalmışsa da Hindistan pomuk ipliği plyn-yası tamamiyle durgunlaşmamıştır. Yerli müstehlikler, yükselen fiyatlar üzerinden oldukça fazla muamele yapmıştır. Hanı ipliğe rağbet daha
Birleşik Amerikada :
VVashington ıComtel) — Kati ra-Panıları alınan en son av olan eylül içinde Birleşik Aım rikaya 371 ton miktarında ve 121.873 dolar değerin-oe İşlenmiş jüt ithal edilmiştir.
Çuvallık bez ithalâtı ise, 37.530.380 hbro miktarında ve 8.342.277 dolar değerindedir. Bunun 35.974.023 libresi Hlndistandan alınmıştır.
New-York (Comtel) — Piyasada hüküm süren kendir fiatleri libre basma sent hesabiyle umumi bir düşüş göstermiştir.
Ne w-York. (Comtel) — Buradaki ticaret mahfillerinde Japonyanın ham pamuk istihlâkinin arttığı haberi alâkayla karşılanmıştır. Bu sene Japonyanın 650.000 balya pamuk kullanacağı ve gelecek sene de. yapılan hususi tahminlere göre, istihlâk miktarı 1,000,000 balya veya daha fazla olacağı bildirilmektedir.
Bu haberler Japonya için şayanı hayret bir ilerlemedir. Fakat Japon mensucat sanayiinin harpten önceki durumuna gelebilmesi için bir havli zaman ister. 1940 tan önce senelik Japon istihlâki 3,000,000 balyayı buluyordu.
Ncw-York (Journal of Commerce) Mısır hükfımetı nakdi tediyelerde karşılaştığı güçlükleri tahfif ınaksa-d.yle, bizzat kendi stokundan ayırdığı uzun pamuk ipliği satışlarına tekrar başlamıştır. Asgari fiat kantar başına 79 tallaris veya 45 sent üzerinden tesbıt edilmiştir. İskenderiye-dc teslim kabul olunmuştur.
1949 yılının ilk 10 avında hükümet, pamuk satışlarından. 1,7 milyon Mısır lira (4.9 milyon dolar) lık bir kâr yapmıştır.
Boston (Comtel) — Yıl sonu tatilleri durgunluğu geçtikten sonra, fıat-lordo istikrar hasıl olmuştur. ingilferede :
Bradford (Comtel) — 1949 yılının sonuna doğru bazı yeni siparişler olmuştur. fakat umumiyet itibariyle yünlü maddeler piyasası hâlâ durgundur. Fıatler 1929 dan beri ilk defa olarak yüksek hadlerini muhafaza etmektedirler. Yalnız orta ve aşağı kalite karışık yünlerin fiatlerinde kasımda açılan Yem Zelâıula piyasasından beri, hafif bir düşüklük kaydedilmiştir.
Brezilyada :
Rio de Janelro ı Uçakla ı Çalınma Bakanı Sr. J. J. Abdala tarafından. Brezilyanın dokuma ihracatını canlandırmak hususunda, Brezilya Bankası İhracat - İthalât Müdürüne bîr rapor verilmiştir
Bu raporda şu teklifler vardır:
1 — Yabancı memleketlere yapılan İhracat tamamiyle serbest bırakılmalı ve her döviz kabul edilmelidir.
2 — Bu ihracattan ehle edilen para. mal ithal eden memlekette kalınalı ve bıınıı Brezilyalı ihracatçılar istedikleri gibi kullanabilmelidirler
3 Yabancı memleketteki para ile mal almak isteyen Brezilyalı ihracatçılara rllçhan hakkı tanınmalıdır.
4 — Brezilyalı ihracatçı, transfer vergisini ödemek şartlylc. borçlu memleketin vereceği dövizi »satma hakkına malık olabilmelidir
10 gün içinde Ege tütün piyasasında takriben 44 milyon kilo tütün satılmış ve müstahsil elinde ancak 8-4 milyon kilo ticarî kıymeti haiz tütün kalmıştır.
Yarın tütün satışları hakkındaki ınporu vermek üzere Ankaraya ha-leket edecek olan Tekel Mübayaa Heyeti Başkanı Kenan Yalter bana şu demeçte bulundu:
— Ege tütün piyasasında 92 milyon lira kıymetinde 44 milyon kilo tütün satılmış bulunuyor. Ekici gruplarından aldığımız teşvik telgrafları gösteriyor ki, Ege tütün mahsulü memnunluk verici bir şekilde satılmıştır.
1947 mahsulü tütünlerin vasati satış finti 182 kuruş. 1948 mahsulünün 200 kuruş olduğu nazara alınırsa şimdiye kadar vasati fiatte 211 kuruşu muhafaza ettiğimize göre, neticede bu vasati fiatten aşağı ini im iyece-ği anlaşılır. 1949 rekoltesinin geçen |
seneler rekoltelerinden yüksek daha fazla Kapa tütününü muhtevi bulunmasına ve Türk tütünü müşterisi memleketlerin para kıymetlerini düşürmüş (»İmalarına rağmen bu sene elde edilen neticeyi memnunlukla karşılamamak içhı sebep gör-müyoruz. Türk tipi tütün yetiştiren memleketlerden hiç birinde miktar ve Hat bakımlarından Ege piyasası kadar istikrarlı bir piyasa bulunmamaktadır. Ancak önümüzdeki yıllarda rakip memleketlere karşı durumumuzu muhafaza etmek için ekicilerin kalite tütüncülüğüne önem vermeleri, tarlalarını iyi seçmeleri ve mahsulünü (emiz işlemeleri şarttır.
1949 mahsulü Samsun piyasası, 30 ocakta açılacağından hazırlıklar içiıı merkeze dönüyoruz. Eğede kalan tütünler, son kilosuna kadar satın alınacağı gibi Samsun piyasasının da mükemmel işlemesi bakımından her türlü tedbir alınacaktır.
-m-
ve
Piyasadaki, muhasebeci ihtiyacı önleniyor Gelir Vergisinin tatbiki yüzünden» vergi mükelleflerinin defter tutmak mecburiyeti olduğu malûmdur. Bunun neticesi olarak piyasada hor zamankine niabetlc muhasebeciye ihtiyaç hissedilmektedir. Tüccar da. kendisine muhasebeci diye müracaat e-den herkese karşı defterlerini tevdi etmek hususunda tereddüt etmektedir.
Şehrimizde muhasebeciler ve hesap mütehassıslarını temsil eden bir cemiyet, tüccara muhasebeci tavsiye etmek için, faaliyete geçmiştir Bu sı,ıretle cemiyet, bir muhasebecinin durumu ve bilgisi hakkında tüccara teminat vermektedir.
Ekonomi ve Ticaret Okulu da, Gelir Vergisi karşısında tüccar kâtibi, muhasebeci gibi unsurların bilgilerini arttırması için, Halkevlerindeki akşam kurslarının kadrosunu genişletecektir.
Gelir Vergisi tatbiki neticesi olarak, defter tııtına usulleri hakkında-ki kitap ve büroşür gibi neşriyatın çoğaldığı da görülmüştür. Son avlar içinde Ankara caddesinin kitapçı dükkânlarındaki eserlerin çoğu, Gelir Vergisinin tatbikinden bahsetmektedir. Bij suretle bir taraftan kurslar, diğer taraftan da neşriyat vnsıtasıyle mükelleflerin bilgilerinin arttırılmasına yardım edilmiştir.
İzmir piyasasında canlılık basgöaterdı
İzmir 9 (Hususî muhabirimiz bildiriyor ı — Ticaret Bakanlığının ithalât için müsaade vermeğe haşlaması. tütün satışlarından müstahsilin eline para geçmesi gibi sebeplerle bu gün piyasada bir canlılık göze çarpmakta idi.
Bıı yüzden zeytinyağı fiatleri sağlamlaşmış ve kiloda 4-7 kuruş arasında bir artış tesbıt edilmiştir.
İthal taleplerinin yerine getirilmeli. Almanyaya duyurulduğu için bugün Batı Alınanyadan bazı yeni iş teklifleri alınmıştır.
30 l>iıı loıı küspe ihraç edilecek
İzmir 9 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — İzmir Sanayi Birliğinin (eşebbüsü üzerine Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, Tarım Bakanlığının, mart 1950 tarihine kadar yapılacak 30 bin tonluk küspe ihracının memleketin yem ihtiyacını zorlamıyacağı 5'okındaki mütalâasına dayanılarak önümüzdeki 3 ayda 30 bin ton küspe ihracına müsaade edildiğini bildirmiştir .
Bakanlık 200 tonu geçmemek üzere vuku bulacak ihraç taleplerinin derhal yerine getirilecektir. Bu karar. piyasada memnunluk uyandırmıştır.
Çikolata ihracatı
Sanayi Birliğine göre, İngiliz kolonilerinden bile isteniyor Çikolata fabrikaları, Suriye, ve diğer Arap memleketlerine ihraç İçin hazırlıklara girişmişlerdir. Çikolata, ihraç edildiği zaman, muamele vergisi ile istihlâk resmi geri verildiği için, dış pazarlara ucuzca sevkı mümkün olmaktadır.
Bölge Sanayi Birliği Umumi Kâtibi bir muharririmize verdiği zahat-ta. Türkiye çikolatalarının terkibinde yüzde elli nisbetinde şeker bulunduğu için, Arap memleketlerinde .ağbet gördüğünü, bu sene tngibz kolonilerinde bile çikolatalarımıza talep olduğunu söylemiştir.
İşçinin çalışma emniyeti kuvvetlendiriliyor
İş Kanununda yapılan yeni tadilât, çalışma emniyeti bakımından, esaslı hükümleri ihtiva ediyor
Ankara 9 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Hükümet tarafından hazırlanan 3008 Numaralı İş Kanunu tadilâtı, çalışma komisyonu tarafından tetkik ve müzakere edilmiştir.
Bu teklif, kanunun bazı maddelerini değiştirmektedir.
Yeni maddelerde çalışma emniyeti bakımından esaslı hükümler vardır. Buna göre, İş Kanununun uygulandığı iş yerlerinde Çalışma Bakanının teklifi ve Bakanlar Kurulu karariy-lc bir kişi çalıştırılma dahi tş Kanunu tatbik edilecektir.
Iş verenin işçiyi işinden çıkarması hususunda kullandığı takdir hakkı, tahdit edilmekte ve işçiye iş bulmak üzere bir hal tadan dört haftaya kadar verilen mühlet, iki misline çıkartılmaktadır.
işçi, bu müddeti her gün iki saat olarak kullanabileceği gibi müddetin sonunda toplan da kullanabilecektir.
Çalışmn komisyonunca kabul edilen tadliıltın en mühimini şudur: Kanunun 32 nel maddesi bütün Türklye-ye şamil, asgari işçi ücretini^ tespit
edileceği bir nizamname yapılmasını âmir bulunuyordu. Yeni şekle göre. Çalışma Bakanının lüzum göstereceği yerlerde, komisyonlar kurulacak ve bu komisyonlar, saat hesabiyle gündelik. haftalık veya aylık olarak parça başına ve işin miktarına göre asgarî işçi ücretini tespit edeceklerdir. Bu heyet. Çalışma Bölge Müdürü başkanlığında mahallin İşçi sendikasından, işçilerden, iş verenlerden, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı teşkilâtından, Belediye Encümeninden ve Hükümet tabibinden müteşekkil yedi kişiden mürekkep olacaktır.
Ticaret ve Sanayi Odaları Teşkilât Kanunu
Ankara 9 (Hususi muhabirimiz bildiriyor ı — Ticaret ve Sanayi Oda-larıvle Ticaret ve Sanayi Odaları Birliklerinin teşkilâtı hakkındaki kanun tasarısı Ticaret Komisyonuna gelmiştir. Komisyon, prensip itibariyle İstanbul ve benzerleri yerlerde Ticaret ve Sanayi Odalarının avrılmasmı kabul etmiştir.
Peynir ve vojhırt fıvatları ucuzlatılıyor
Dün Belediyede peynirciler ve yoğurtçuların iştirakiyle bir toplantı yapılmıştır. Bu görüşmelerde peynirciler fiatleri ucuzlatacaklarına dair Valiye söz vermişlerdir. Vali, peynir Hallerinin seyrini takibe İktisat Müdürlüğünü memur etmiştir. Bundan böyle peynirler yağlı ve yağsız olmak üzere iki sınıfta satılacak, gerek kalıpların ve gerekse tenekelerin üzerinde cinslerini gösterir kabartma damgalar bulunacaktır.
Ayrıca Vali, yoğurt perakende fi-al ferinin de 120 kuruşu geçmemesini emretmiştir. İktisat Müdürlüğü bu hususu da ehemmiyetle takip edecektir»
Kalay ithali
Kalay ithalinin serbest bırakıldığı ^azılmıştı. Şimdiye kadar kalay ithali için yirmiden fazla tacirin Ticaret Odasında talepname doldurduğu anlaşılmıştır. Fakat talepnamelere Ticaret Bakanlığı tarafından henüz müspet bir cevap verilmemiştir.
İç Anadoluya uskumru sevkıyatı
Birkaç günden beri uskumru akını devam etmektedir. Dün Balıkhanenin müzayede salonunda 200 bin kilo kadar uskumru satılmıştır. Tutulan balıkların yüzde sekseni, buzlu sepetler içinde İç Anadoluya sevkedilmıştır
9/1/1950 Pazartesi
Borsalarda Vaziyet
New-York Borsası
İstanbul Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Eski kur
Açılış
Kapanış
Khpuııış
Altınlar
Bugün
Demiryolu
Müdafaa
onsu
En yukarı
Zürich Borsası (Serbest)
Îsviçro Frangı
En yukan
eden takribi piyasa değerleri.
Gümtiş Gr Plâtın
Türk lirası....
Dolar..........
Sterlin........
FrnnHiz Frangı
Fr. Frangı İsviçre Fr. Bclç. Fr. .. laveç Kr. . Florin.....
Liret .....
Drahmi .... Escoudofl ..
Adana :
Borsa da, pamuk ve paıuuk yağı fiyat lan gevşektir.
Pamuk (KantanzzTallan) ....
Ashmounl Kısa elyaftı F/G Kornak Uzun elyaflı F/G...
1 Sterllng
100 Dolar ...
100
100
100
100
100
100
HM)
100
Nebati yuhları
Zeytinyağı (Ekstra elcatra) Ayçiçeği (Rafine) tcneîcell Findik yaftı
Vh£İi tohıuıılnr:
Ayçiçeği tohumu . Ketentuhumu ........
Kcııdirtohumu ......
Susam ..............
Yer i’ıstığı kabuklu
Dokıının llum .»1 uddelcrl: riftlk ana mal ..............
Tiftik (Nûtürol) ............
Yapak Anadolu (Kırkım)
Hum deriler:
Sığır nalatnııra kilosu .....
Keçi tuzlu kuru kilosu ......
Koyun hava kurunu kilonu Mezbaha sığır yaş kilosu...
İzmir :
Almanvadan ve diğeı memleketlerden yapılacak ithalât Içjn lisans verilmeye başlanacağı haberi, piyasada ferahlık yaratmıştır. Evvelce Hollandaya yapılmış olan satışlara alt teslimat devam ettiğinden Uzüın piyasası sağlamlığını muhafaza etmektedir.
İncir piyasası, sağlam ve istikrarlıdır. Bilhassa birinci kalite pamuklarda alâkalılar. Önümüzdeki günler için ümitlidirler. Çukurovanın rekabeti dolayıelyle pamuk yağı piyasam gevşektir.
(♦) Gününde Borsada muamelesi tescil
Sivas-Erzurıım 1 H-Vll
i.....
il....
IU.....
i.....
11.....
111.....
IV.....
liıihııtmiı
Bıı^day Yumuşak ............
Hıu:(in Sen ................
Arpa Kinilıh
Arpa »cmllk (dökme).........
Mısır (Sarı) çuvallı ......
Fasulvn Tombul (çuvallı) Fasulye Çalı seri ıdhkmo) Kuşveml
Mercimek Kırmızı iç çuval» Mercimek Yeşil çuvallı . Nohut nntüreî ..............
IkramlycU inindiler
1933 Ergani .......
H)3e ikramiyen .....
Milli Müdafiin I....
HJ11 Demiryolu IV. 194) Demiryolu V.
1/2 1949 IkranıiycU .
Diğerleri
İSli Demiryolu VI. .
’Calkınma 1........
11.....
.. - H1.......
HM» İstikrazı 1....
1048 11.
Kuru Mcyvnlııı
Fındık (kabuklu sivri)
Fındık (İç tombul) .......
Ceviz (kabuklu) ..........
Ceviz (İç natürel) .......
Külçe Yerli Ur. Külçe Dezussa , Cumhuriyet Reşat.........
Hanı İt ....
Gulden.......
İngiliz.....
Fransız kok.
Napolöon İli İsviçre.....
Nen -York’ta:
İstanbul :
Ticaret Borsasında fındık hararetini muhafaza etmektedir. Arap memleketlerinden de ufak partiler halinde Sivri fındıklara isteklerin başlaması da, piyasayı daha sağlam bir hale getirmiştir.
Yılbaşından beri tiftik hareketsiz bir durumdadır, ilgili tacirler, bu durumun muvakkat olduğuna, yakında yeni isteklerin başlayacağına kanidirler. Dün yalnız yıkanmış yapağı üzerine 25 tonluk iş olmuştur.
Esham ve Tahvilât Borsasında Devlet Tahvillerine karşı istekler başlamıştır. Afyon piyasasının geçen haftaya nispetle daha canlı olduğu hissedilmektedir.
Buğday (Huşell=:Sent) .......
Sı rt Kış mahsulü No. 2. ... Kırnu ı No. 2 .
i’tımuk Midıiling (Llbrcsi=Sent)
Mart ........................
Mayıs
Tenunuz .....................
Eklin .......................
liftik (Llbrofil = Sent) .......
Teksas No. I ................
Fındık (blbrcHİ=Sent) ..........
Kabuklu Yerli İri ...........
orta .......
L»cvant ıç İthal nııtlı .....
Ekstra iri İç malı ..........
Kıırıı ü/.ıinı (Libreni.—Sent) .
Thompson çekirdeksiz seçme. Ketrıı tuluıınıı (Buşeli=Dolar) ... Minncapolls ....................
- Kalay (Llbrcsi=Scnt) ........
- Lovha-tonekc(100 libresi dolar)
$3ö
Gümüş,Platin
En aşağı
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tertip A/B. • • •• o •• . %oo „ „ Mümee. Senet. 100.— 63.50 67.00 107.— 63.- 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası Türkiye Iş Bankası Türk Ticaret Bankası Aralan Çimento Sark Değirmencilik Milli Reasürans 120.— 24.90 5.— 16.— 23.25 120.— 25.- 5.-16,— 23.50
Ecnebi Tahviller
Mısır Krodl fonslyv 1903 >• »f 1911
İzmir Ticare t Borsası
Bugün Son kapanış
uzııııı çekirdeksiz No. u 57 5 57.-
•ncır A serisi No. 8 51.— 51-
B serisi No. 10H 43 — 43.-
Faınuk Akala i 233 — 231.-
Pamuk Akala 11 222 — 222, -
Pomuk Akala İTİ 205. - 205 -
Pamukyağı (rafine) ... 147 — 147-
Pnmuk çekirdeği 10.— 1 16.-
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 ISO 205 100/205
Pamuk Akala 11 160/165 165
Pamuk Akala U1 Pamuk Yerli 1 Pamuk Yeril 11 157.5 155/187
Eskişehir Ticaret Borsası .
Buğday yumuşak 32.50 32.
Buğday aort 85.— 84.-
goro
Londra Borsası
Keton tohumu (Tonu=SterHn) ... Bombay 1 1 1 883 63.— 62.— 01.5
KaUcUta
Yer fıstuı HindlHtan
Bradford Piyasası
Hftlk iyi mal (Llbrcsi=Peni) ... ,. Sıra inalı Yün Anadolu ıı Trakya ,, 84.— 30.— 18.50 84.- 30.- 19.50
İskenderiye Borsası
w
Sayfa 4
V E N t İSTANBUL
10 Ocak 1950
n
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
ilk İsrail Elçisinin yurdumuza gelmesi dolayısiyle :
Hususi muhabirimiz bildiriyor
Melekle güreşenin ülkesi
Yazan : M. Nermi
YAHUDİLER, insanlığın ilk çağında egemenliklerini zaman zaman kaybetmişlerse de yeniden bir millet olarak dirilmenin yollarını bulmuşlardır. Fakat tarihimizin 70 inci yılı Yahudilik dünyası için, ilerdeki bitmez, tükenmez acı hayat imtihanları bakımından, kötü bir başlangış sayılabilir. Bu yılda Yahudilik, Romalıların himayesine girmiş ve bu suretle politika sahnesinden çekilmiştir. Bar-Cochbns'ın II nci yüzyılda ayaklanmasından hiçbir netice elde edilememiş ve Yahudilik bu yüzden tam bir Roma vilâyeti haline gelmiştir. Hattâ İmparator Adriart’nın Filistin kumandanı Yahudilcrin Kudüs’e yaklaşmalarını bile yasak etmiştir.
Tarihimizin 70 inci yılında egemenliğini kaybeden Yahudilik 14/15 mayıs 1948 de, Ingiliz askerlerinin Filistinden çekildiği günde, bağımsızlığına kavuşmuş ve İsrail Devleti tekrar kurulmuştur. Bu genç devletin elçisi şimdi yurdumuza gelmiş bulunmaktadır. İlk Yahudi Devletinin adı da İsrail idi. Kutsal kitaba göre Yakup melekle güreşmiş ve o-nu yenmiştir. Bunun üzerine Yaku-ba, İsrail adı verilmiştir (Musa, kitap I, âyet 32). Onun için İsrail Devleti aşağı yukarı Mdekly güreşenin ülkesi demektir.
İsrail ülkesinin İlk yerlileri Yahudiler değildir. Eski Kaldea’nın Ur şehrinde doğan İbrahim (Musa: Kitap I, fasıl 11, âyet 27), Kenanelı’ne geldiği zaman orada yabancı bir halkla karşılaşmıştır (Musa: Kitap I, fasıl 12, âyet 6). Filıstinde o sıralarda hüküm süren hayat pahalılığı yüzünden lbrahimin Mısıra gitmek zorunda kaldığını daha sonraki â-yetlerden öğreniyoruz. İbrahim, kutsal kitaba göre Yahudllerin ceddidir. Fakat bütün buna rağmen Yahudi ideolojisinde İsrail sözü çok ehemmiyetli bir yer tutmaktadır.
Yahudiler ilk kırallan Saul (Kutsal kitap, kırallar, fasıl 10. âyet 1-6 V zamanından tarihimizin 70 inci yılma değin soydaşlan Bnbilliler. Kaldealı-lar ve Ajurlular gibi On-Asya'da büyük roller oynayamamışlar ve büyük bir asker kudreti haline gelememişlerdir. Filistin Yahudiliğinin en parlak çağı Süleyman’ın hüküm sürdüğü yıllara düşer. Fakat bu zamanda da İsrail’in dış politikası Fenikelilerin ekonomik faaliyetlerine göre ayarlanmıştır, çünkü: Fenikelilerin en ehemmiyetli ticaret yolu, daha doğrusu Sur - Kızıldeniz yolu İsrail ülkesinin tam ortasından geçiyordu. Bu yolun, Süleyman çağı ekonomisinde büyük faydalar sağlamış olduğuna şüphe yoktur. Kııdüsün zaptı ve mabedin yapılması ile bütün dünya tarihinde çok ehemmiyetli bir rol oynayan bir din merkezi kurulmuştur. Kutsal kitaba göre bu mabed, Mısırdan çıkışın 180 inci yılında yapılmıştır (Kırallar, fasıl 6. âyet 1-18)7 ,
Şair, müzik meraklısı, asker Da-vud’la derin düşünen oğlu Sülemya-nın ölümü İsrail mukadderatı bakımından büyük birer darbedir. Zaten küçük olan İsrail ülkesi, Süleynıanın ölümünden sonra artık büsbütün u-falmış, Yahudiler arasındaki birlik gevşemiştir. Ortada yalnız minimini bir Yahuda Devleti vardır. Fakat mabed. yine bütün Yahudi gönüllerinin çevirdiği yerdir.
O zamanki Fillstinin durumu, Po-lonyanın 1939 dakı durumuna çok benzemektedir. Güneyde eski Mısır büyük bir kudrettir. Kuzeyde Tiglath Pıleser III. nün büyük bir asker kudreti haline getirdiği ve Sargon II. nin genişletti Asur Devleti, Hitler Almanyasını hatırlatmaktadır. Bu iki büyük kudretin arasına sıkışmış olan Yahuda’nın durumu Polunyanın-kı gibi son derecede çetindir. Yahuda halkını düşündüren başlıca mesele şudur: Mısırla mı anlaşmalı, A-SUrla mı? Peygamberler o devrin gündelik politikalarını yapan insanlardır ( H. G. Wells: A short history of the world, sahile 79. 80, 81. 82). Tarihimizin 700 yıl önceki dünya hemen hemen Semitlerin elindedir. Hattâ onlar, bu devirde silâh kuvvetiyle Avrupada bile yerleşmeye çhşmaktadırlar. Semlt devletler arasındaki sayısız savaşlar, Eabıl’ı, A-sur’u jnpratmış ve İranın yepyeni bir kudret halinde teşekkülüne geniş ölçüde yardım etmiştir. Yahudilik, bu kanlı çarpışmalardan göre hem zarar görmüş, faydalanmıştır.
Nebukadnezarın Kudüse Yahudilik tarihinde çok
yetil bir dönüm noktası sayılabilir, öyle anlaşılıyor ki, Nebukadnezar, Kudüste kendi Ülkesine karşı güdülen politikaya askeri bir hareketle cevap vermek istemiştir. İngiliz tarihçisi Toynbee, bu hükümdarı Ro-ma’nın Augustus’una benzetmektedir. (Arnold J. Toynbee: A study of history^ sahife 388)., Tarihimizden yüz yıllarca önceki Ön-Asya devletleri de, çağdaş bir takım devletler gibi Ülkenin emniyetini düşünerek geniş ölçüde sürgünlere başvururlardı Sanherlb’Jn başladığı göç politikasını Nebukadhezar tamamladı ve bu suretle Filistlndeki Yahudi topluluğu dağıldı. Tarihte buna Babil Sürgünü adı verilmektedir.
Mısırdan Musa İle birlikte Tanrının İbrahirrıe bağışladığı ülkeye doğru yola çıkan Yahudiler nasıl Apis geleneklerini benimsemişlerse, Ba-bllde yaşayan rette Babil kl) dır. Wells’in iddiasına göre Yahudiler Babllde medcnlieşmişlerdir»
İran İmparatoru Kuraş’ın Lldya’yn yerleştikten sonra tarihimizden önce 538 de Bablle girişi, Yahudilcrin. tekrar derlenmesi bakımından çok ehemmiyetlidir. İran sarayı o zamanlarda dar görüşlü değildir, Hangi dinden, hangi soydan olursa olsun kültürlü insanlnr sarayda yaşamak imkânını bulmaktadırlar. Devrinin büyük Yahudi bilgini Esra İle Nelıc-mla: Artakşatra’nın sarayında yaşayanlardandır. Hele Nehemia. İran imapratorunun sakisidir. Bu iki şahsiyetin tesiri İle Artakşatra, ı tarihten önce) 450 de Babil Yahudilerinin Fillstine dönmelerine müsaade etmiş ve bu işi Esra’ya vermiştir. Beş yıl sonra ise Nehemia Kudüs valisi olmuş ve yıkılan mabedi yeniden yaptırmıştır. Fakat bu devir de Yahudilik için egemenlik devri değildir.
İskender İmparatorluğu çok geniş yüreklidir. Fakat bu imparatorluğun dağılışı İle ortaya çıkan Seleueid Devleti Yahudiler! Elenleştlrmeye çalıştığı İçin Hasidim’lerin tutuşturduğu bir isyan çıkmış, Kudüs ele geçirilerek Simon Yahudi kıralı ilân c-dilmiştir. Roma himayesine giren kıral İşte bu kıraldır. Bundan sonraki Yahudiliğin ülkesi edebiyatları, masalları, gelenekleri ve bütün bunları içine alan kutsal kitaplarıdır. Bu kitap yalnız Yahudiler için değil, bütün daha sonraki din teşekkülleri için de çok büyük bir hayat kaynağıdır. Bu bakımdan Ön-Asya dinlerinin tahliline girişenler Kutsal kitapla karşılaşmak zorundadırlar.
Osmanh Devletinin büyük bir dünya kudreti haline gelmesi Ya hilâllere çok faydalı olmuş ve bu suretle sayısız Yahudi, Ferdtnandın zulmünden kurtularak yurdumuzda tam bir vatandaş gibi yaşamak imkânlarına kavuşmuştur. Fakat buna karşılık Rusyada, Polonyada ve başka Avrupa memleketlerinde poğromlar, yağmalar eksik olmamış ve Yahudiler bu karanlık günlerde kutsal kitaplarının müjdelediği kurtuluşla avun-muşlardır. Kutsa) Kitap, yurt sevgisi ile duludur. Mısırda 17 yıl kalan Yakubun gözlerinde Kenanell tüt-mektedır (Musa, kitap I, âyet 47-48). Yeremiya’nın vatan duygusu bir cezbedir. Yesaya’nın tek bir Tanrı etrafında düşündüğü insanlık çok pey-gambercedir. Bu kitaptan ilham a-lanlar sıkıntılı günlerinde bir zamanki tarihleriyle seslenen Filistlne koşmuşlardır. Son jdlz yıldaki tek-tük Yahudi göçü bu suretle başlamıştır.
1896 da Theodor Herzl’in neşrettiği Judenstaat (Yahudi Devleti) adlı kitap, Yahudi gönüllerinde uyanan hasreti dile getirmek bakımından büyük bir tesir yapmış ve iki yıl sonra Londra’da bir Yahudi iskân Bankası kurulmuştur. Bundan sonraki gelişmeler bize yabancı değildir, ilk dünya harbinden sonra Filistin bir çok vilâyetlerimizle birlikte elimizden çıkmış ve Ingilizler bu durumdan faydalanarak 2.11.1917 de Bal-four Beyannamesiyle Yahudi Yurdunun kurulacağını bildirmişlerdir. İsrail bugün bir politika gerçekliğidir. Bir çok milletlere sayısız büyük şahsiyetler vermiş ve aynı zamanda dünya kültürüne büyük ölçüde hizmet etmiş olan Yahudiliğin Akdeniz kıyılarında yeni bir hayat yaratacağına inananlardanız. Hürriyetin ne olduğunu bilen Türkiye hür milletlerle dost yaşamaktan zevk alır. Yürekten dileriz kİ: İsrail’in İlk elçisi bu dostluğun gelişmesinde tam başarılar göstersin.
Mısırdaki siyasi durum ve Fransa
Paris. 8 ı Hususî muhabirimiz Yusuf 1. Mutlu bildiriyor) — Fransa-daki salâhiyetli mahfiller, Mısırdaki son hâdiseler karşısında memnuniyet duyduklarını sak bunamak tadır hır. Fransız umumi efkârı da. İki hükümet arasındaki dostluğun daha sıkı bir hal almasının. Akdenizde tatbik edilecek siyaseti dalın kuvvetlendireceği kanaatini beslemektedir. Mısırın dostluğu, Fransa henüz Yakm-şaıktaki emellerinden vazgeçmediği İçin, bu siyasete de yardım edebilin
Vafd partisinin kati zaferinin, bu Fransız politikasını, mevcut statükonun zıddına olarak büsbütün kolaylaştıracağı düşünülüyor. Bu parti, Batı Devletlerinin, petrol bölgelerindeki siyasi ve iktisadi havaya tesir eden ve burasını bir müzayede yeri haline koyan rekabetlerini de hafifletip, Yakınşarkta sükûnetin teessüsüne hizmet edecektir.
Daha fuzla tasrih etmeden, sadece yabancı ilhamlarla ileri sürüldüğünü söyleyebileceğimiz “feyizli hilâl,, ve “Büyük Suriye,, projelerinin, iflâs elmiş olmalarına rağmen, Arâp milletlerini birbiri aleyhine kışkırtmakla neticelendiği malûm dur. Fransa ve Mısır hükümetleri ise. bu Arap milletlerinin parçalanmasında bir fayda olmadığı ve kendi selâmetleri için geldiği tiklinde suretle Fransız lığının tezi. Kıral
terine tamamen uygun düşmektedir. Çünkü Mısır Kıralı da, bütün Arap milletlerinin, kendi toprak bütünlüklerine vc halihazır siyasî bünyelerine zarar gelmeden, müstakil bir A-rap birliğine dahil olmalarım ve An-glo-Sakson tesirlerinden uzak kalmalarını arzu etmektedir. İsrail Devleti de buna taraftar olduğu için, şimdi bir Fransız - İsrail yakınlaşmasını gerçekleştirmek üzere Filıs-tinde görüşmeler yapılmaktadır.
Bu suretle Fransa, Yakınşarkta, siyasî olmaktan ziyade fikir ve kültür bakımından geniş ölçüde nüfuzunu devam ettirmek niyetindedir. Fransız hükümeti, diğer büyük devletler siyasî faaliyete girişip zararlı bir nüfuz bölgesi tesisine çalışmadıkça, Yakınşarkta siyaset yapmamaya karar vermiş bulunuyor.
öyle sanılmaktadır ki. Fransa Av-rupaya yaklaşma arzusunu gördüğü nispette, Nahas Paşanın ve iktidara gelecek koalisyon kabinesinin siyasetini destekiiyecektir. Diğer taraftan, bazı salâhiyetti çevreler, Mısırın yakın zamanda, Arap milletleri paktı projesini tahakkuk ettirmek üzere faaliyete geçeceğini, sonra da bu birliği, Batı Devletleri büyük paktlarına dahil etmeye çalışacağını iddia etmektedirler.
PARİS POSTASI
Ingiliz
sırasına hem de
girişl, ehernmi-
ı Yahudiler de ayni su-küllürü ile kaynaşmışlar-
Rıza
Tevfik
birleşmeleri lâzım mutabıktırlar. Bu Dışişleri Bakan-Farıığıın düşünce-
Macaristanda iktidar mücadelesi devam ediyor Viyana. 7 (Hususî muhabirimiz NAB bildiriyor) — 10 işçiden fazla kullanan bütün işletmeleri devletleştiren yeni tedbirler, Macaristanda Başbakan Rakoşi ile Başbakan Yardımcısı Ernö Gerö arasındaki iktidar mücadelesinin yeni bir safhası olarak telâkki edilebilir. Rakoşi hâlen Rus-yada bulunmaktadır. Gerö yeni devletleştirme tedbirlerini önceden ilân etmeden mer’iyete koymuştur. Halbuki Macaristan Komünist Partisi Reisi vazifesini Uc yüklenmiş olan Başbakan Rakoşlnin, komünist cemiyet nizamının Macaristanda tedricen ve safha safha tahakkuk ettirilmesi kanaatinde olduğu herkesçe malûmdur. • Gerö’nün bu hareketi Rakoşlnin vaziyetini şüphe yok ki yeniden sarsacaktır.
RANSIZ esprisi ile Ingiliz şakasını yine Pariste, bu sefer Champs - Blysâe’nin şık bir «inemosındn mukayese etmek imkânını buldum. Burada Pimplico için pasaport adında bir İngiliz filmi oynuyordu. Filmde süzgün gözltİ meşum kadınlar, eli tabancalı haydutlar, boks maçları vc otomobil yarışları kabilinden sahneler bulunmadığı 1-çin, salon hayli tenha İdi. Bu hal, bana göreceğim filmin kalitesi hakkında bir teminat gibi geldi. Hakikaten aldanmamışım. Caza-mian'dan Andrö Maurols'ya kadar, İngiliz milletinin psikolojisi hakkında yazılım, irili ufaklı bir kütüphane dolusu eserin zihnimde yaratamadığı terkibi, ben bu filmde, Üç buudlu ve hareket halinde olarak yakaladım. Film, Ingiliz şakasının nefis bir şaheseri, fakat ayni zamanda İngiliz ruhunun hâdiseler karşısında millî dehâsına uygun olarak takındığı tavrın, o İlk nazarda insana zoraki ve soğuk gibi gelen mizah ve hiciv davranışının mükemmel bir tezahürü idi.
Hiç şüphesiz, senaryoyu hazırlayan klmae, muasır Ingiliz cemiyetini tenkid etmek istemişti. Bu cemiyette halkın garibine giden, canım sıkan, ancak daha iyi günler için dişini sıkarak tahammül ettiği acı. tuhaf ve gülünç bazı hâdiseler olacak kl, filmi yapanlar, Ingiliz milletinin duyduğu intibaları, nn’anelerlne has bir İçtima! hiciv tarzı ve çeşnisi içinde aksettirmek lüzumunu hissetmişlerdi. Dikkat edilecek olursa, hicve mevzu teşkil eden bir hâdiselerle Fransız Chansonnler’lerino ilham veren vakalar arasında büyük bir aykırılık yoktu. Fransız-lar hayat pahalılığından şikâyetçi İseler, îngilizler de serıelerdenberi sürüp giden vesika usulünden bizardılar. FransiZlar mesken buhranından. bürokrasiden feryat e-diyorlarsa, tngilizler de tayyare hücumlariyle harabeye dönüp de henüz imar yüzü görmlyen ına-hnllelorden. bozan en iyi niyetleri suya düşüren aşırı şckilpercst-likten bezgindiler. Fakat, her milletin bu birbirine benzeyen dişeler karcısındaki mizah ve civ davranışı pek farklıydı.
Filmde, vaka harbin fecaatinden payını almış, bir kısmı tama-mlvle yıkılmış, mütevazı bir İngiliz mahallesinde cereyan ediyordu. öyle bir mahalle kl, çocuklar. dibinde henüz patlamamış bombalar bulunan yangın yerlerinde oynuyorlar. Fakat bir gün, yine yangın yerinde oynayan varamazlar, içinde patlamamış bir bomba bulunan çukura ağır bir tekerlek yuvarlıyorlar ve bombayı patlatıyorlar. Tabii bütün mahalle halkı, kaza koşuşuyor. Haındolsun, kayıp yok amma, lam o ayağı kayıveren bakkal,
yuvarlanıyor ve bu sayede, yerin metrelerce altında, asırlarca gizli kalmış bir hazine keşfediyor. Hazînenin, bilmem kaçıncı asırda harpte öldüğü zannedildiği halde Ingiitereye kapağı atan ve Ingiliz kiralının bahşettiği bir malikânede yaşayan eski bir Bur-gonya düküne alt olduğu anlaşılıyor Çünkü bir sûru altın ve mücevher arasından, o malikânenin düke ve dnlnyıslyle Bıırgon-va’ya verildiğine dair İngiliz kiralının muhteşem bir beratı zuhur ediyor Şu halde malikânenin yerinde kurulmuş olan Pimplico mahallesi, artık Ingiliz toprağı soyılamaz. Sonradan herhangi bit ferman veya kanunla hu esk| beratın hükümleri değiştirilmediği için, Pimplico, hııkııkan. çoktan İnkıraz bulmuş olan Bıırgonya devletinin malıdır ve sakinleri de,
İki hâ-
hi-
yerine hiç bir sırada çukura
şa&tası
Sabrı Esat Siyavuşgll
tabiatiyle, Burgonyalı. yani yabancı bir millet Irbaasıdır.
Vak» böylece kıırııhınca. Ingiliz şakası, en sevimli ve en İnce tuşlarla, muasır İngiliz cemiyetinin hicvine girişiyor. Pimplico, Burgonya olduğuna göre, İngiliz kanunlarının buruda hükmü kalmayacaktır. Bu hakikat anlaşılınca, yiyecek ve giyecek vesikaları merasimle yakılıyor, hüviyet cüzdanları yırtılıyor, mahallenin polisi Üniforma değiştiriyor. Arkasından bütün Londra, Pımplico-ya akın ediyor, öyle ya. vesikasız alış veriş yapılan, meyhaneleri kapanma saatini dinlemeyen, vergi vermek külfetinden Azade bir memlekete klın gelmez? Fakat hükümet. telâşa düşüyor. Bu hal, Londra halkı İçin kötü bir misal. Biran evvel, bu mânâsız ve zararlı variyeti düzeltmek lâzım. Fakat, ne çare kl. elde kaç asır evvelinden kalma ferman var. Müzakereler cereyan ediyor, Plmplico’dan murahhaslar isteniyor. Fakat bu yeni Burgonya tebaası, inatçı İnsan lar. Nihayet hükümet, bu zıpçıktı devleti muhasara etmeye karar veriyor. Polis kuvvetleri, telörgü-ler, her şey mükemmel. Fakat bütün Ingiltere halkı, Pimplico sakinleriyle birlik. Otomobillerle, otobüslerle, tramvaylarla, hattâ hususî tayyarelerle, akın akın, hududa geliyorlar ve kâh telörgüle-rlnln üstünden aşırtarak, kâh tepeden İnme, zavallı Burgonyalıla-ra paket paket, çuval çuval, sandık sandık yiyecek atıyorlar.
Hasılı Pimplico ahalisi mesut, telörgülerlne kadar gelip içeriye yiyecek atan Londralılar memnun, hava günlük güneşlik, yalnız hükümet memnun değil. Fakat ne yapabilir ki? Ortada ferman var. Zaman geçiyor. Bu sefer, Pimpllco’lularla yeniden müzakerelere girişiliyor. Nihayet bulunan hâzinenin faizi mahalle halkına kalmak üzere, bir anlaşmaya varılıyor ve böylece bu nev-zuhur Burgonya. ahalisinin rıza-slylc, tekrar İngiliz topraklarına katılıyor. Bu mesut günü kutlamak için açık havada muazzam bir ziyafet tertip ediliyor ve Londra hükümetinin mümessilleriyle mahalle halkı, tam ilhak saatinde sofraya oturmaya hazırlanıyorlar. Fakat ne çare ki, o anda, bardaktan boşanırcasına bir yağmur yağmaya başlıyor ve hükümet mümessilleriyle mahalle halkı sofrayı bırakıp çil yavrusu gibi dağılıyor.
Filmin mevzuu bundan ibaret. Fakat bu çerçeve içinde, muasır Ingiliz hayatına öyle ince hücumlar, o kadar nükteli tarizler, İnsana inşirah veren öyle fiskeler var ki! Görülüyor ki, İngiliz şakası, içtimai hâdiseler karşısında Fransızların yaptığı gibi, sadece zekâ ve muhakeme zorlyle mevzuu. enine boyuna germeğe, dinleyici veya seyircide her nevi muhayyele faaliyetini lüzumsuz bırakan müsrif etmiyor. İngiliz do değişiklikler, Iccoğiniz bir var. Birinde
kaşlarının iki kelime ile hls-olurdu; “Hoyrat
meşekkatle fakat
Belkıs Tavaa
yapabi-mnhiyctl
bir tahlile iltifat şakasında sizin ilâveler teklif
karşınıza bir “sureti hal,, çıkıyor, öbüründe ise size karşılıklı oynayabileceğiniz bir oyun teklif ediliyor. Birinin nüktesi İle biran ferahladığınızı hissediyorsunuz ve sonra her şeyi unutuyorsunuz. Halbuki öbürünün şakası, bütün ruhunuzun iştirak ettiği akislerle, daha uzun müddet devam edebiliyor.
Asıl mühim fark. Fransız nüktesinde size sunulanı ya olduğu gibi kabul etmek veya tamamiyle reddetmek mecburiyetinde kalıyorsunuz. Halbuki Ingiliz nüktesinde duyacağınız haz, İdrakiniz nispetinde oluyor.
Ocak 1950
Zalim bir yıl başı... Aramızdan Rıza Tevfik’I aldı ve bize göz yaşlarını hediye etti.
Onu son istirahatgûhına götürüp dönerken, içim isyanla dohı: sanki genç bir varlık yok olmuş, vakitsiz hayata göz yummuş gibi.
Onun ruhu çağlayanlar gibi daima genç değllmi idi?
Yüzünün asil hatlarında en karanlık günlerde bile bezginlik İfade ettiğini görenler olmamıştır. Ancak hemcinsinin kötü tezahürlerine karşı hayret ve Istlğrab emaresi ucunda belirir ve lerlne tercüman adamlar!”
Onun, mihnetle,
daima serazat geçen dolgun ömrünü bu satırlarda şerh edecek değilim. Bu vazifeyi evvelâ arkadaşlarına, sonra tarihe bırakalım. Ben ancak yakinen tanıdığım o zarif İnsanın güzel aöhbetlerini yâd etmek İsterim.
Muhataplarına soruyorum:
Hiç karşısında sıkılan olmuşmu-dur? Güzel söze güzel ses ne kadar ahenk verebilir! Bu zevki onun huzurunda tatdık.
Benliğinin medeni yapısı her türlü refahı idrak etmekle beraber, hiç bir ihtiyacını bir manevi fedakârlık mukabilinde tatmin etmeye koyul-mamıştır. Ancak nazlı maşuklar gibi hayattan, seve seve verilen şeyleri kabul eden adamdı.
Hatırlarım.. Balkan harbinden bir sene mukaddem.. Bebekte oturuyorduk. Rıza Tevfik akşamlan sık sık eve gelir, hikâyeler anlatır, şiir okur, beni aruz vezninin kaidelerine biraz otsun aşına etmek kaygusuna düşer, o zahmete katlanırdı. Sonra babamla meclis müzakerelerini tahlile koyulurlar — o zaman ikisi de meb’us-du— Vatan aşkiyle vecde gelirler ve memleketin her köşesinde birer mektep açmak sevdasına düşerlerdi. İki sı de, bir milletin en iyi silâhı maarif vekâletinde yuğrulacağma kani idi.
Bu, gece sohbetlerinde, adam çekiştirmek, entrika çevirmek hiç kulağıma çalınmamıştır. Bazen validem. bu uzun mübahaselerden sıkılarak o kendine mahsus hoş edesiyle: “Biraz da başka şeylerden bahsedin Doktor!” diyince o, ezeli İstanbul çocuğu şivesiyle “gönül işlerinden mİ, Hanım efendi? o tehlikeli şeyler! Ben onlardan korkarım! Bakınız bu sırma teller beni sımsıkı sardı bağladı.,, diye küçük oğlu Nazif’in daima yanında taşıdığı altın gibi bir lüle saçını çıkarıp gösterdi. Ne kadar şefkat vardı bu ellerde!.
Seneler geçti. Aramıza mesafeler girdi. Kendisi bugün Pariste, tesadüfen evinde çok misafir ağırladığım esnada, ziyaretimize geldi. Selis fran-sızcası, o pek çelebi etvarlyle herkesin alâkasını üstüne çekti. Ve diyebilirim ki. o gün kendisine muhatab olmak fırsatını bana pek veremediği halde, ecnebi dostlanma bu “qualitö“ de bir vatandaş takdim etmekten gurur ve haz duydum.
Ve nihayet bir gün Cunia koyunda bir ev. Ağaçlar arasında bir tepecikte, küçük, şirin bir ev. Filozof orada oturuyor, demişlerdi \’e ben Suriyeden geçiyordum. Arayıp bulmamak gidip görmemek olur mu hiç?
Yola revan olduk. Fuad isminde Is-
tanhullu çerkez şoförümüz beni evin önüne kadar getirdi. Kapının zili yoktu. Tokmakları vardı. Vurdum, vurdum, biraz bekledim; nihayet kapı aralandı ve resimlerinden görmeye a-lıştığımız beyaz şakuliyle Filozof göründü. Çekik gözlerinde istifham mânası; “Kimdir bu gelen?” diyordu. Sesimi İşitir işitmez tanıdı, kucaklaş-dık. Gözlerinden billur gibi yaşlar boşandı ve arkasına dönerek: Nazlı! Nazlı bak bize kim gelmiş! ne mutlu günümüz bu gün!” diye seslendi.
Ve gelsin muhallebi, aşure, çerkez tavuğu! “Kadını’nm sonsuz şefkati “Beyclğe” ne gurbeti unutturmak için hazırladığı memleket yemekleri hep bize ikram edildi. Bir aralık endişe ile saati sordum. Şoför çok beklerse aç kalacak diye. Filozof bu düşüncemi sezdi, kapuyu açıp dışarı çıktı: “Gel oğlum gel! sen de Türk çocuğusun, sen de bizdensln.” dedi ve onu I-çeri aldı.Lâkin bu maddi ikrama kan-mıyan şoför ondan İmzalı şiirler istedi ve bu arzusuna da nail oldu.
Sonra hep beraber sahile indik Cu-nta'nm o zümrüt gibi yeşil koyu, kayaları okşuyor ve üstad, kısa kollu gömleğini biraz daha yukarı doğru sıvıyarak:
“Yetmişi bulduk ama, kendimi çok dinç hissediyorum. Her sabah bu koyda seher vakti yıkan mm, bakın bazu-lanma!” diyince hemen sözünü kes-dlm “Bunun kerameti bu şefkat mem-baındadır" diye Nazlı hanımefendiyi gösterdim, fakat benden evvel kendisi karısının omuzlarına kolunu doladı ve en tatlı tebessümlyle: “O olmasa ben bitmiştim, varlığımı ona medyunum” dedi.
Çok zengin bir evdi, şu Cunia’daki evceğiz!.. Bu böyle elle tutulur, biter, tükenir şeyler değil! havasını dolduran bir nefha vardı kl, içinde ölümü de aşar, dağılmak bilmez!
Şimdi düşünüyorum:
“Haksızlık,, diye bir şey yok. Bu dünyada insan neye kıymet veriyorsa onu buluyor. Rıza Tevfik duyan a-damdı. Gönül aldı, gönül verdi. Bu pazarlıkta hiç aldanmadı.
Varsın hususi hastabakıcılarla mükellef dairelerde tedavi gören “Bahtiyarlar” olsun! Numune hastahanesi-nin o küçücük odasında toplanan sevgilerden bir katre, öyle halis bir kat-re, onlara sunulmuş mudur? Hayır, kirpiklerimizin ucuna biriken gözyaşları dinsin. Rıza Tevfik ölmedi; gönlümüzde yaşadığı kadar kâinatın her zerresinde yaşıyor. Kendi ifadesini dinleyiniz:
Çehresi örtülü sâkl-l ecel Veda ka(k*hinl sana sunarsa İrkilme!.. Kabul et. nıelûl olma hiç! O son kadehi de güler yüzle iç! Ana kucağına şevk ile atıl. Cümbüş-i hilkate yeniden katıl! Mezarda dağılsın kemiğin, etin, Çiçekler yaratsın hissi şehvetin! Kadîd ağaçların budaklarında. Yıpranmış kanından gönce belirsin! Güllerin âteşin dudaklarında. Ergenlik çağının aşkı delirsin! Bozulmuş şu (benlik) dediğin ağıl. Bir zaman topluydun, şimdi de dağıl! Geniş mânasiyle anla hayatı, Dağıl da kucakla şu kâinatı!
Bize düşen hisse hatırasiyle teselli bulmak. Kendimi ailesi efradından hissettiğim için taziyet etmek vazifesini üzerime almıyorum.
MONTHERLANT'IN PİYESLERİ FİLME ALINIYOR
Fransanın tanınmış tiyatro muharrirlerinden Henri de Montherlant’ın “Hiç kimsenin oğlu., ve “Yarın, sabah olacaktır., adındaki her iki piyesi birleştirilerek filme alınacaktır.
Yeııi uazariveler:
-MALATA ÇİFTÇİSİ
Yazan: Joseplı Conrad
Çeviren: Reşad Nuri Darago [iOi'Eİ>1:1 f
Hafifçe omuzlarını oynattı; patikanın nihayetine gelme, den az önce adımlarını ağırlaştırdı, durdu ve Kenouard'a dönerek dedi kl:
— Hayımızlıgın ne derinliklerine indiğinizi bilmelerini herhalde istemezsiniz Hiç korkmayın Ben baoumla konuşu-rum; onun Öldüğünü söyleriz o kadar.
Renouard, boğuk bir sesle:
— Evet. dedi. öldü. Onun hortlağı da yakında ölecek.
Gem; kız yoluna devam elli; o da karanlığın içinde hareketsiz kaldı. Mıss Moorsom üç hurma ağacına varmıştı ki, arkasından bir kahkaha duydu. Bu, bir erkek meclisinde anlatılan bir rezalet dedikodusu üzerine kopan gürülülülü. acı ve
neşesiz bir kahkaha idi.
Mlss Moorsom o anda hakikaten bayılır gibi oldu.
XI
Gece karanlığı Geoffrey Ronoıınrd'ı yavaş yavaş aarınış-Kararsızlık içinde idi. Fehcia’nın arkamdan eve kadar gideceğine hurma ağaçlarından birine dayanarak kendini o hudutsuz hayal inkisarının acısına ve onun kadar da büyük yorgunluğuna terketti. Tepeye gidiş ve geliş, sırlarını zalim ve kısır bir tabiatın ihtimamla örttüğü gizli bir ülkeyi keşfetmeye azmetmiş bir seyyahın son hamlesi gibi bir şey olmuştu.
Bir seraba aldanarak fazla ilerlemiş Ve artık dönmek imkânı kalmamıştı. Kuvveti, iradesi tükenmişti. Ömründe ilk defa olarak bir şeyden vazgeçiyordu. Bu mağlûbiyetin sebeplerini aradı: Herhalde o münasebetsiz ölü değildi.
Tereddütle yaklaşmakla olan Lııiz’i, çekinerek konuşmaya başladığı vakit goıdı),
— Ne var? dedi. Yemek nıj hazır? Misafirlerden rica et. beni af buyursunlar. Yemeğe gelemiyeccğim. Yarın sabah giderlerken görürüm. Profesörün emirlerine göre hareket edersin. Git şimdi.
Hayret içinde kalan Lulz kayboldu. Renouard oradan kımıldamadı.
Birkaç saat sonra, etrafını saran o derin sessizlik içinde, düşüncelerinin acı bir meyvesi sanılnbllcn şu sözleri mırıldandı:
— Onun gururunu okşayacak bir şeyim yoktu...
Bunun üzerine oradan uzaklaşarak geceyi, çiftliğinin dar ve küçük yolla unda dolaşmakla geçirdi.
Yakın bîr hâdisenin endişesiyle pek iğreti uyumakta olan
tı.
- 20 -
Luız, kulübesinin etrafında efendisinin metin adımlarını işiti ve yatağında dönerken, kaygısını ifâde etmek Üzere “tse. tse. tse., diye mırıldandı.
Köşkün ışıkları, hemen lıcınvn sabaha kadar yanmıştı. Hareket hazırlıkları şnfıılcla beraber haşladı. Uşaklar dizi halinde sıralanmış, bahçenin kenarında bckiıyen sandala çantaları taşıyordıılar. Yükselmekte olan güneş, kızıl renklerin yaladığı yüksek burnu bir altın hâle ile çevrelerken başı açık Malala çiftçisini küçük koyu takip ediyor gördüler. Baş tayfa ile birkaç kelime konuştu» soma geminin yakınında dimdik durup bekledi
Bı klemesi uzun sürmedi. Serin ve gölgeli bahçeye ilk inen profesör oldu. Çevik adımlarla yürüyordu. Kolunda şemsiyesi, elinde bir kitap, alehVie bir turiste benziyordu. Boş elini oznktıın salladı fakat yaklaşınca Renouard’m hareketsiz durduğunu görüp elim .sıkmıılç lâter gibi bir harekette bulunmadı, KarşiHindukı adamın halim keskin gözlerle tetkik ediyor gibiydi; sonra, kararını vererek serbest bir eda ile söze başladı:
Memlekete Süveyş yoltyle döneceğiz. Vapurların hareket günlerine baktım. Eğer sizin Paslfiğln Saha rüzgârı biraz itidal gösterirse ıS martta Marsilya postasına vaktinde yetişebileceğiz Çok İşime gelecek.
Sonra daha alçak sesle ilâve etti:
— Genç ve aziz dostum, size son derece minnettarım.
R( noııardi
— Neden acaba? diye homurdandı.
— Neden mi? Bize vapuru kurulabilirken yapmadınız, evvelâ bundan dolayı. Misafirperverliğinizden dolayı teşekkür etmiyorum. Ondan daha fazla istifade etmemekten hoşnut olduğumu söylersem gücenmezsiniz değil mİ? Fakat yaptığınızdan ötürü pek minnettarım size; lıvlc şahsiyetinizi anlamak bende âdeta bir nevi şükran husule getirdi.
Bıı sözlerin zevkine varılır mı, varılmaz mı. onu tayin cdamiycn Renouard soğuk w mânnlı bir gülümseme İle karşıladı. Profesör sandala binip şemsiyesini açtı ve hanımları bekledi. Mlss Moorsom halasının Önünde dar yoldun ilerlerken hiçbir İnsan sesi işitilmiyordu. Gem; kız, çiftçinin hizasına gelince başını kaldırdı ve durmadan yoluna devam etmeye azmedip sadece bir
— Allahaısmarladık, Mr. Renouard, dedi.
Fakat onun çök ilk gözlerinin mavi ışığında öyle bir yalvarma gördü ki, belirsiz bir tereddüt ânından sonra, uzattığı eline kendi elini değdirdi.
İçinde hiddet uyandıran ve yanaklarını kızartan heye-caniyle mücadele ederek sordu: 4
— Beni hatırlamak lûtfunda bulunacak mısınız?
MlsuB Moorsom büsbütün soğuk hır sesle cevap verdi:
— Pek garip bir istek ..
— öyle mİ? Hattâ belki bııkl sandığınız kadar suçlu tamir edemiyeceğiniz bir şey
— Tamir mi? Hislerime, şahsıma ettiğiniz hakaretin tamirine sizin gücünüz yetmez asıl. Saygısızlık ifade eden, izzetinefsimi hiçe sayan o gülünç ve iğrenç oyununzu ne tamir edebilir acaba ? Hayır, sizi hatırlamak
Âni bir hareketle genç kızı kendine doğru sizliğin verdiği cesaretle:
— Çaresiz hatırlıyacaksınız. ğinı..,
Genç kız, Ötekine bırakmak çekti, sandala binerek babasının
iniş parmaklarının üzerine hafifçe üfledi.
Profesör ona başını çevirmeden baktı .Fakat henüz kayığa binmemiş ve sahneyi seyretmek için gözlüğünü açmış olan hain, gözlüğünü koyuverdi; gözlük de zincirinin ucunda asılıp kaldı. İhtiyar kadın, Renouard’ın önünden mağrur bir eda ile geçerken:
— Bir kadına bu kadar kabaca hitap edildiğini ömrüm-görmedim, dedi.
Bir an sonra yumuşayarak genç adama veda etmek
istedi ise de onun, arkasını dönüp köşke doğru yürüdüğünü gördü. Kendisi dr MaJata toprağından ayrılmadan Önce, onun böyle uzaklaşmasını hayretle seyretti
Artık onun İçin mevcut olmayan kadının havasını bir daha teneffüs etmek üzere kapandığı odada Renuuard’ı kimse rahatsız etmedi, ikindi vaktinden sonradır ki, Lulz gelip kapıya vurdu ve Janet gemisinin koya girmekte bulunduğu haberini verdi.
de küstahlık değil mİ? Hal-değilim. Hem unutmayın ki. varsa o da benim halimdir.
istemem, çekip ümit*
Size rahat
vermiyece*
fırsatını vermeden elini yanma oturdu ve zedelen*
de
ı Devam edecek ı
I
Dünyamız soğuyacak mı, yoksa sıcaklaşacak mı ?
öğ-bu bazı yer-
Eskiden dünyanın zamanla soğuyacağı ve ölüme doğru gideceği mevzuu bahis olurdu. Mektepte, arzın bir vakitler ateşten bir yuvarlak olduğu, sonra zamanla soğuyarak bugünkü hararet derecesini bulduğu ve maalesef pek uzak olmayanb ir zamanda da, hayatın devamını gayri mümkün kılacak derecede soğuyacağını renm iştik. Fakat sons enelerde farazlyelerin aksini ispat eden müşahedeler olmuştur: Muhtelif
lerde, arzın ısındığı nazan dikkati çekmiştir. Cumudiyeler ya geri çekilmeğe veyahut tamamiyle erimeğe başlamıştır. Bundan 40 sene evvel, kömür gemileri senenin yalnız 95 gününde Spitzbergen’e kadar gelebildiği halde, şimdi gemi seferlerine müsait olan devre 230 güne çıkmıştır. Grönland’da şimdiye kadar kutup iklimi hüküm sürerken, bugün sıcakların gittikçe artmakta olduğu farkedilmektedlr.
bu tc-
Bütün bu değişikliklere, mevzii sebepler aranmaktadır, meselâ geçici atmosfer değişiklikleri veya Golfs-trim’in istikamet değiştirmesi gibi. Evvelce Nobel mükâfatı kazanmış cilan, Chikago Üniversitesi profesörlerinden Harold C. Urey, yeni bir “ı-sınma teorisi., ortaya atmıştır; teoriye göre arzın başlangıcı ve
rakklsl yeni esaslara göre İzah edilmektedir. Urcy’in teorisi yeni yapılan meteor analizlerine ve içlerindeki mevcut radyoaktif madenlere dayan-nuıktudır. Profesöre göre, arzın çekirdeği ile kabuğunun birbirinden ayrılması, dünyanın teşekkülü esnasında olmamıştır. Madenler, ancak bir kaç zurnan sonra arzın merkezine akmışlar ve bu esnada dağ kıvrımları meydana gelmiştir. Urey’e göre, bu hareket her 200 milyon senede bir tekrarlanmaktadır; işte jeolojik değişikliklerin sebebi bunlardın
Somerset Maugham
4
fazla İzahat verir-
KadınJar için :
a
v
Hayatı
sabaha
tebessüm silinme-
Erkekler için
• •
zaman sana yük
ile
ve
çektikten sonra evlendi. O mah-
kadar Fakat
beni nasıl
bunun ölümle
Yıkama (şampuan) faslı:
sözünde durdu. Düğün bir
kadar evlenecek... öldürürse bakalım affedeceksiniz!..,.
faydalı hisset-!„ diyordu.
bir gün... bana çok !., dedi. Evlen-
sizi öldüreceğinden
hastalıkların vo bunların tedavilerinin
10 Ocak 1950
Öğrenmek
ihtiyacında
Tiyatrolar
Eczahaneler
I
C.
Müzeler
8oat
Soldun »ıığıı:
Şeyh Ahmet.
Ko-
ve
Leyi Anın Ka-
Radyo
Hİb-
Sinemalar
15. İÜ
16.20
19.30
9.—
Ankara. A-
dCnkü
HALLİ
BULMACANIN
Soldun
fiııftıı:
vo Cürüm. Yaban GÜl'J.
13 50
14.30
22.—
OLAN (Türk) (Türk) (İtalya)
8 — U» — Mal.
I ÇARLAR Ankara. İzmir. Roma» Atl-
Yapmak. 0 — Dünyanın.
12.50
14.—
15.10
İzmir. Ankara, Brük-
Lefkoşe. A-
İskenderun,
(Türk) (Türk) (Amerikan)
Aşk. (2 nel
OLAN ( ÇARLAR (Türk)
(Türk)
Malatya» D. Bakır, Ankara.
(Amerikan) Hong-Kalküta,
Arama. 1 — A-
1 — Kaptan
.SE
OUİSE’in beni neden aradığını bir türlü anlıyamazdım. Arkamdan aleyhimde bulunmak fırsatını hiç kaçırmazdı. O,
açıkça kimsenin aleyhındo bulunmazdı fakat, yüzünün bir işmiznzı. zarif ellerinin küçük bir harekotİ vo imalı sözleriyle düşüncelerini Öyle güzel anlatmasını bilirdi ki!
Birbirimizi yirmi soneden beri tanırdık. Beni kaba vo müstehzi bulduğu halde sık sık yomeğe çağırır. senede bir iki defa da sayfiyedeki evinde misafir ederdi. Bu alâkasının sebobini sonradan anladım. Yüzünün güzel maskesi altındaki hakikî çehreyi gören bir ben vardım. Onun için benden vazgeçem »yordu.
Hastalığına hiçbir zaman tama-miyle inanmamıştım. Yalnız, kendisini mi .yoksa etrafını mı aldatmak istediğini bir türlü anlıya-mıyordum. Onu evlenmeden evvel de tanırdım. Mahzun iri gozlu, narin bir kızdı. Vaktiyle geçirdiği bir hastalık yüzünden kalbi zayıf kaldığı için kendisine çok itina ederdi. Annesiyle babası da üstüne ttirerdi. Mali durumları pok iyi olmadığından Tom’la evlenmesine razı olmuşlardı. Tom çok zengindi. Karısının, kısa hayatını tam bir saadet içinde geçirmesi için elinden her goleni yaptı. Mesleği icabı sık sık seyahat etmesi lâzımdı. Fakat, yanından ayrılınca karısına fenalık geldiğinden o kadar sevdiği mesleğini feda etti. Ve bütün hayatını karısına vakfetti. Aralarında ufak bir anlaşmamaz-lık çıkınca Louise kocasının arzusuna derhal boyun eğer... Fakat ne yapmalı ki kalbi meram anlamaz, böyle bir hâdiseden sonra onu en az üç gün yatağa sererdi.
Bir gün Louıso'in üç saat gık demeden yol yürüdüğünü görünco dayanamadım ve Tom’a belki de karısının zannettiğimiz hasta olmadığını söyledim, o içini çekerek:
“O çok hastadır» dedi, her dakika tehlikededir..»
karısına an-bana: Yarın Yine
Dünyanın en güzel saçlarına malik olmak istiyor musunuz?
SAÇLARIN güzelliği için lâzım olan ilk sey sıhhattir. Fakat sadece vücutta muvazeneye değil, aynı zamanda her insana göre değişen hususi bir hıfzıssıhhaya da ihtiyaç vardır.
Birbirine benziyen parmak İzi olmadığı gibi birbirinin eşi İki saç da mevcut değildir. Fakat buna rağmen bilmomiz lâzımgelcn blrşey varsa o da, bü-tün sıhhatli saçlara musallat olan bazı hastalıkların vo bunların tedavilerinin herkes için aynı olduğudur.
Topkapı Fukaraperver Cemiyetinde
Benim söylediğimi tattığı zaman Louise
“Merak etmeyin! cezasını çekerim... pençeleşirim...,, dedi.
Bir toplulukta eğlenirse kadar dansedebilir. sıkılırsa derhal fenalaşırdı. Bir gün yine sabrım tükendi:
“Bilmem dikkat ettiniz mi? İstediğiniz şeyi yapmak için kendinizde daima kuvvet buluyorsunuz!., dedim.
Mahzun mahzun gülümsedi ve yarı şaka yarı ciddi bir tavırla:
“Gönlünüz olsun diye düşüp öle-mem ya!., dedi.
Louise’e bir şey olmadı, fakat zavallı Tom on beş gun içinde yuvarlanıp gitti. Bir kotra gezintisinde soğuk alarak zatürree oldu.
Louise bu acıya Ölmeden dayandı. Ağlamaktan solgun yanaklarına renk geldiğinden daha fazla sıhhatli görünüyordu. Eşi dostu telâş içindeydi, Louise de ölürse küçük İri® büsbütün ortada kalırdı. Çocuğunu büyütmesi için Louis’in yaşaması şarttı. Etrafında pervane gibi dönüyor, parmağını kımıldatmasına müsaade etmiyorlardı. Evlenmesini tavsiye edenler bile vardı. Louise bunun imkânsız olduğunu söylüyordu. Kızı için böyle bir fedakârlığı göze alsa bile ufak bir çpcukla hasta bir kadının yükünü kim üstüne almak isterdi?
Böyle söylemesine rağmen onunla evlenmek istiyonler çoktu. Kendini bir hayli naza nihayet George ile zun tebessümiyle:
“Nasıl olsa uzun
olmıyacağımlr, diyordu, O da Tom gibi bütün varlığını karısına tahsis etti. Parlak bir tayyareci idi. Fakat her uçuşunda Louise bir kriz geçirdiğinden parlak istikbalini tepti.
Louise hastalığına rağmen, süsleniyor, geziyor, dansedlyor hattâ yakışıklı gençlerlo flört bile ediyordu. George, onu üzmemek için hiçbir şeye itiraz edemiyordu.
Hicri 19 50 Rumi
R. evvel OCAK K. evvel
21 10 28
1369 Salı 1365
Vakit Vnaatl Ezani
Güneş 7.21 2.25
öfcle 12.22 7.23
İkindi 14.46 9.48
Alcşam 17.00 12 00
YatHi 18.37 1.38
îmsâk 5.40 12.12
Atatürk İnkılap Müzesi: Perşembeden rnaado. her gün 10-12 vo 14-17.
Topkapı Sarını: Pazarteei-Çar-farnba - Cumartesi saat 13.30-17 T(lf. (2)090).
A yan uf ya; Pazartesi - Salı-Çar-şarnba - Perşembe - Cuma, saat 10 - 16; Cumartesi, Pazar, naat 13 - 16. Tclf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba, Cuma,
Pazar günleri 13 Uın 16 ya kadar En kİ Şark Eserler) Şubesi; Çarşamba, Cuma, Pazar, 10 dan 12 ye kadar. Tclf. (21682).
Türk ve İslâm Eserleri: Salı Perşerııbo, Paıuır saat 13.3ü -16.30. Telf. (21888i.
Dolmubahçe Deniz >lılronl: Cumartesi sarıl 13 - 17. Pazar 9-18 Teir. (81284),
Belediye Müzeni: Atar ürk Bulvarı Perşembeden maada her gün 10 -12 vo 14-17
Tovfik Fikret Aftlynn Müzeni: Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 vo 14-17,
İzmir:
Antikite Müzeni (3324), Hor gün 9-12, 13.30-17, Cumartesi;
11-17
açıktır.
| Sıhhî imdat
İstanbul Beyoğlu 44998
Anadolu yakalı (10536
Ankara 51
î^mir 225)
İzmir 2222, Karşıyaka 50AÖ
Bu canlı vo sıhhatli gönç do bjr gün bir kaza nctıcosi öldü. Loiuse bu acıya da ölmeden katlandı. Bir müddet teessüründen evden çıkmadı. Dostları, eksik olmasınlar, onu hiç yalnız bırakmaodar. Kederini dağıtmak için ellerinden geleni yaptılar. Bir gün yemekte yalnızdık. I.ouiso içini çekerek:
“Zavallı Gcorge! Onun ölüp bo-nim tağ kalacağım kimin aklına gelirdi!,, dedi.
"Tom’a da yazık olduî,, dedim.
°üç boş günlük ömrü bana çok görüyormuş gibi konuşuyorsunuz!,. dedi.
O yaz küçük İris liseyi bitirdi. Noşoll, güzel, zarif bir kız olmuştu. Küçükten beri annesinin ü-zuntuye gelmediğini bildiğinden o da otrafında pervane gibi dönmeye başlamıştı. Louıse gulümsiye-rek:
“Çocuk kendini
mekten saadet duyuyor Dayanamadım:
“Biraz daha fazla gezip eğlenmesi lâzımgelmcz mi?„ dedim.
“Bunu ben do söylüyorum, fakat o yanımdan ayrılmak istemiyor.., dedi. İris de:
“Zavallı anneciğim! Benim gezip eğlenmemi istiyor .. Fakat bon yanından ayrılınca fenalıklar geçiriyor. Ben de yanından ayrılmamayı tercih ödiyorum... diyordu.
Gönül ferman dinlemez. Bir gün İris do birini sevdi ve onunla evlenmeye razı oldu. Louİso itiraz etmedi. Nişanlandılar. Fakat bir müddet sonra genç adam beni görmeye gelerek düğünlerinin meçhul bir tarihe atıldığından şikâyet etti. İşe müdahale etmeye karar verdim. Louise’e:
“İşittiğime göre İris evlenmekten vazgeçmiş!,, dedim.
“Böyle bir şeyden haberim yok. Yalnız biraz gecikeceğini biliyordum. dedi. Ona evlenmesi için ne kadar yalvardım! Bir türlü kandı-ramadım. Bu gecikmo nasılsa u-zun sürmez.
“Hayat belli olmaz! dedim. Her iki kocanızdan fazla yaşadınız. Daha iki koca alacak kadar yabansıyacağınız ne malûm? Bilmem hiç dikkat ettiniz mi? İstediğiniz şeyleri yapmak için kendinizde daima kuvvet buluyorsunuz ve hastalığınız yalnız hoşlanmadığınız şeyleri yapmanıza mâni oluyor...
“Biliyorum... Biliyorum... dedi. Siz zaten benim hastalığıma hiçbir zaman inanmadınız.,,
“Hayır... dedim. İnanmadım. Yirmi beş senedir ki bu blöf devam ediyor... Siz, tanıdığım kadınların en egoisti, en kalbsizisi-niz! Sizinle evlonen iki zavallının hayatını mahvettiniz... Simdi de kızınızın hayatını mahvetmek ü-zeresiniz!,.
Kızmasını, sinirlenmesini bekliyordum. Fakat o sakin sakin gülümsedi:
“Aziz dostum,
bu acı sözleri söylediğinize pişman olacaksınız mesİ için kızıma çok yalvardım... Bunun boni Öldüreceğini bile bile yalvardım...,,
“Bu işin
bahsettiniz mi?
“Zorla ağzımdan aldı!,,
“Sanki yapmak istemediğiniz bir şeyi size başka biri zorla yaptırabilirmiş gibi...,.
Gözlerinde bir alev yanıp söndü, fakat yüzünden di.
“İris bir aya Fakat bu kendinizi dedi.
Louise
günü kararlaştırıldı. Şahane cihaz ısmarlandı. Davetiyeler gönderildi. Iris’le nişanlısı saadet i-çinde yüzüyorlardı.
Fakat Louise .. bu şeytan ruhlu kadın son bir azizlik yaparak düğün günü sabahı kısa bir kriz geçirerek öldü. ölürken. yüzündo yine o ezeli tebessümiyle, onu öldürdüğü için Iris’i affettiğini söylemeyi do unutmadı»
N u rlyo M ÜST A KİMOĞLU
ŞEHtR TİYATROLARI;
Saat 20.30 da.
DRAM KISMI: (42157) Tebeşir Dairesi.
KOMEDİ KISMI: (10409) Bu akşam tomsll yoktur.
MI \.MMER KARACA OPERETİ; Sisin Sokak.
YEM sek OPERETİ: (40369) 20 45 te Hediyelik Gelin.
ANKARA TİYATROLARI;
20 de.
BCYtKTE (10370-40) Bir mlaor Geldi.
Kt’Çl'KTE (11169) Antlgon Scapin’ln Dolapları,
İZMİR
ŞEHİR TİYATROSU: (2364) ad Şayia.
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN (80718) 1 — Saltanatlar
Deviren Gözde. 2 — Sarı Gül.
ALKAZAR (42562) ölüm Akınc«-ları,
AR ı 14394) ümitsiz hafta).
ATLAS (40835) Aşk
El. II AMR A a 43595) l\( İ (M595) Filipin Aralanı. İPEK (41289) Dobrell Hûnan. XmMmE(48595) Mağlûp Edilmeyenler. MELEK (40868) Aşk Beateni. (!-kinci hafta)
SARAY (41656) V uıınrı Tiyatro Grupu: 16 30 dn Pnrnkneno ln-termozzo. 21.15 do Marlonnettea.
MER (12851) Koram Öldürmedi.
bl A T PARK (83143) 1 — Yuvamı Yıkamazdın. 2 — Fedakâr Ana.
Ş\RK (l()3>m Elllpln AMnnı.
ŞIK (43726) Kibar Hırsa. TAKSİM (43191) Zehirli Şüphe. TAN (8074Û) 1 — Vatan' Kahra-joimuİOİİ. 2 — Ölümden Firar.
Saç kökünden büyür. Saçların dip-ten kesilmesi, saçların uzayıp uzamamasında, kuvvetlenmesinde hır tesir yapmaz. Bıı saçları kuvvetlendirmek için kesmek âdeti sakat bir görüş mahsulüdür. Saçlar kesilince tıpkı nebatlar gibi büyüyeceği sanılır ki bu biç de mâkul bir düşünce değildir. Çünklİ nebatlar uçlarından büyür, saçlarsa köklerinden. Saç ayda bir santimetre kadar uzar .
Gelişme çağı saçlar üzerinde kati bir tesir yapar. O çağa kadar saçın ne şekil alacağı bilinmez. 17 ile 25 yaş arasında saçlar kati şeklini alır.
K.idin saçları her şeyden evvel parlak olmalıdır. Aksi halde sıhhatinizin pekiyi olmadığına işarettir. Saçlarımızın İki büyük düşmaffl vardır: alkol friksiyon kolanyası; bildiğimiz kolonya ve içinde petrol olan briyantin gibi madeni yağlar.
Alkol ilk anda saçlara gelip geçici bir iyileşme temin eder» yağlı asitleri eritir, fakat saçların yağ ifrazatının önüne geçeceği yerde bilâkis onları tahrik eder ve böylece yer yer veya tamamen dökülmelerine sebebiyet verir.
Briyantin filhakika müddet için parlaklık aynı zamanda içinde mikrobun bulunduğu
yağ tabakasına kolaylıkla yapışmasına sebep olur. Şu halde madenî yağları kullanmayalım. Bu iki muzır şeyin haricinde saçların mahvolmasına sebebiyet veren daha bir çok âmiller vardır. Bazı perme-nantlar, tarama veya fırçalama şekilleri saça İyi gelmez. Meselâ 80 gramlık gerginliğe dayanan saçlar olduğu gibi 30 u bile kaldırmayanlar vardır.
Bu sebepten dolayı saçlar çok kuvvetli ve sıhhatli olmadıkça onları sert bir şekilde fırçalamamaiı-dır.
saçlara bir verir, fakat bin bir türlü tozların bu
Saçlarımızı asgari, ayda iki, aza- -mi de ayda 4 defa yıkamalıyız. Fakat saçlarımıza sürdüğümüz sabunu veya döktüğümüz şampuanı seçerken dikkatli olmalıyız. Çok köpürdüklerini görerek saçlarımız) iyi temizlediğimiz zannına kapılmayalım. Saçların koruyucu maddelerine zarar vermeksizin başımızdaki lüzumsuz yağları eriten şampuan en iyi temizleyicidir.
Fakat aynı şampuan muhakkak her deriye iyi gelmez, her hangi bir şampuan veya besleyici ilâç bazı saçlara faydalı olduğu halde bazılarına zarar bile verebilir.
Yukarıdaki satırları okuyan erkekler: “Ya biz ne yapmalıyız?” diyeceklerdir. Çünkü. güzellikleri pek meşgul olmasalar bile onlar da saçsızlığın cemiyet içerisinde
hatta İş hayatında İnsanın süksesine mâni olduğuna inanmaktadırlar.
Erkeklerin saçları neden erkenden dökülür? Bu sualin cevabı şurdur: Çünkü erkeklerin balarının derileri daha az faal, yâni oradaki kan cereyanları daha az normaldir. Bazen
YENİ (84137) 1 — Aşk ve Para. 2 — Büyülenmiş Adam.
YILDIZ (428-17) Pranga Kaçağı, t’NAL (19306) 1 — Felâket Yolcuları. 2 — Beni Affedin.
ÇİÇEK SİNEMAM: 1 — Laaay’nin Yavrusu, Vahşi Ormanlar tçlnde 2 — Mlckey'nin Son Sanıl. İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Çum Sakızı Pulla Hafiycsl. 2 — Ağır Ceza,
ÇEMBERLtTAŞ (22613) Sefiller. FERAH: 1 - Sofalotln Sonu. 2 — Kornanın Kızı.
HALK (21901) 1 —
2 — Sahte evlât.
İST AN BLL (22367) Kld. 2 — Amber.
AZAK (235-121 1 -deri. 2 — Seni Öldüreceğim.
TI RAN (22127) 1 - Leylâ nın
Kaderi. 2 — Seni Öldüreceğim. MARMARA (23860) Pranga Ka-
MİLLİ (22962) ı — Çam Sakızı PolİM Haflvrsl. 2 — Ağır Ceza.
KISMET (219Û4) 1 — Zafer Ya-
ra t/ın Cnaua 2 — Köy Kızı.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Cn-auHİar Çarpışıyor. 2 — Hayâl Yolu.
KAIHKOY CİHETİ
IIAI.I-. (601.12) 1 - Sevimli Rüya.
2 — Monte Krlatonun Miranı.
OPERA (60821) Anlanların Pençesinde.
81 REY YA (60682) 1 - Londra
Olimpiyatları. 2 — Varyete Gü-/• Ihıl 1
YELDEGİRMEM 1 - Mazinin EalrL 2 — Ormanlar Mâbudeal.
3 — Sana Tapıyorum.
CSKtDAR CİHETİ
HALE (60062) 1 - Fedakâr Ana. 2 — Kızıl Irmak.
SI NAR; 1 - CuHtiftlar Çarpışı-
yor. 2 — San Mcnckgelor, Suarede;
Kadıköy Halkevi TcmalI Kolu: (PAYDOS) piyesini temsil edecektir.
ANKARA
ANKARA (23432) Aşk Yuvası. B( ’k ( K (15031ı Rııy Bina.
FARK (11131; Kaptan Kld,
saçların lüzumsuz yağlanmalarının zamanında önlenilmemesinden do saçlar dökülobllir. Fakat dikkatli o-lolını: Saçlar tamamen dökülmeden evvel âdeta bize bir alArm işareti verirler: Bu işaret kepeklerdir. Onları tedavi ederek hemen ortadan kaldıracak olursak vakitsiz bir dökülmenin önüne geçmiş oluruz.
Saçsız kalmamak için çareler: Dişlerimize, tırnaklarımıza, ellerimize baktığımız gibi, meşgul olmalıyız, söylediğimiz gibi hatli olabilmeleri hafta yıkamayı
Tozları tesbit edici maddeler briyantinlerden, ve saçların almalarına mâni olan her maddeden kaçınalım. Zira yağ guddeleri vazifelerim tabı! olarak ifa ederek saçlara tabii bir yumuşaklık ve parlaklık temin ederler.
saçlarımızla da Şu halele yukarda saçlarımızın sih-içln onları her ihmal etmiyelim. olan nefes
Dökülen saçların yeniden çıkmaları için ne yapmalıyız? Uzun senelerden beri saçsız olan bir kimsenin başının derisinde, nesiç ve kan damarları faaliyet ve canlılıklarını kaybetmişlerdir. Biolojinın çok te-
rakki etmesine rağmen, ölmüş organizmaları tekrar faaliyete getirmek imkânsızdır. Şu halde biraz mantığımızı işletelim. Büsbütün saçsız kafalara bir faaliyet temin edemiyorsak bile, anemik halde olan baş derisini canlandırma çarelerini arayalım. Saçsızlığın önüne geçmek için yepyeni bir metod bulunmuştur. Bogomoletz serumundan elde edilen R E. veya B.G. serumlarını kullanarak saçsız başlarda saç Üretmeye muvaffak olunuyor. Bu suretle bir çok tecrübelerde fevkalâde neticeler elde edilmiştir.
KIRK birinci yaşına basan 1 Topkapı Fukaraperver Cemiyetinin ancak bir yıllık ömrü olan minimini binasından içeri giriyorum.
Merdiven ayağında, çoğu kadın olmak Üzere epeyce bir kalabalık vax\ Hemen hepsi de öksürüyorlar.
Ciğerleri delinmiş insanların, ciğerleri delen öksürükleri... Bugiln “tevziat,, günü değilmiş ama, ümit dünyası bu... “Belki bir şeyler alırız!,, diye gelmişler. .
Yüzü gülmeyenlerle haşır-neşir o-la ola gülümsemeyi unutmuş kibar bir hanımefendi - müessesenin kurucusu Doktor Galip Hakkı merhumun eşi Bayan Tevhide Üstün- beni, fakirler için hazırlanmış eşya ile dolu bir odaya alıyor.
Çatık kaşlar altında hüzün dolu bir yüzü var:
— Aksi gibi Nakiye Hanım da hâlâ gelmedi., diyor. Burada bulunsaydı size daha di.
Hangi Nakiye mak İster mi?
Bin? Fukara kısmı da - tövbeler oW sun - öyle çok doğuruyor ki. Biri kundakta, öteki kucakta iken blf üçüncüeüne gebe kalıyorlar!
Geçende bir kadın geldi. Kızılay aşocağından yemek alıyormuş. Bedava dagıtılsa, (izzetinefis) leri kırılır diye kendilerinden ayda otuz kuruş İstiyorlar. Tabağı bir kuruşa yemek! Bundan ucuzu can sağlığı^ fakat, ayda otuz kuruşu bulup buluşturup veremlyenler de eksik değil. Bu da onlardan biri imiş. Parayı alınca, zavallıcık sevincinden âdeta deliye döndü. Şimdi size sorayım! Bir aylık gıdası için harcayacak o-tuz kuruşu olmayan insanda (izzeti nefis) kalır mı?
— Fakirlerinize neler dağıttığınızı sorabilir miyim?
— Yiyeceğe, giyeceğe dair her
şey... îç çamaşırı, elbise, çorap, ayak kabı.. Gıda maddesi olarak da fasulye, nohut, mercimek, makama, bulgur.. Hâsüı ne bulursak, elimize ne geçerse..
— Nerelerden yardım görüyorsunuz?
Hanım, diye sor-
Otuz küsur yıldan
Kısa saçlar için küçük şapkalar
1R zamanlar kocasına i-hanet eden kadının ceza olarak saçlarını kısa keserlerdi. Fakat bu ceza artık bize pek müthiş gelmese gerek. Dünya öyle bir hal aldı ki, üç yüz sene evvel ölen bir kadın, birdenbire canlanacak olsa, ilk bakışta dürüst ve namuslu kadınların artık mevcut olmadığını zannedecek...
Halbuki şu tezada bakın; dünyanın en namuslu kadınının bile saçları kısa, eteği kısa ve yüzü boyalıdır. Buna rağmen büyük annelerimiz halimizi tenkid etmekten kendilerini alamıyorlar, onlara “ne yapalım moda!,, diyoruz. Ve bu tek cümle içimize o kadar yerleşmiş kİ, uzun saçlı, topuğa kadar uzun etekli, yüzü ve dudakları boyasız bir kadını
gördüğümüz zaman onu âdeta hayretle seyrediyoruz.
Kadınlarımız, geçmiş devirlerin âdetlerini aldırmadıklarını buna mukabil içinde yaşadıkları zamanı uymaktan başka bir şey düşünmediklerini göstermek 1-çin saçlarını — eskiden sadece 5 ilâ 10 yaşındaki küçük kızların yaptığı gibi — çok kısa kestiler. Saçları böyle kesmek muhakkak ki. hem hoş. hem cazip, hem rahat bir şey.
Bununla beraber moda mecmualarındaki resimlere aldanıp da saçlarını kesmeye kalkışanlar. harekete geçmeden evvel bir an olsun düşünmelidirler.
Bazı yüzlere zarafet ve güzellik veren kısa saçlar, bazılarına hiç yakışmıyor. Çünkü kısa saçla güzel olabilmek İçin, saçlarınıza uzunken gösterdiğiniz itinadan daha çok itina göstermenize İhtiyaç vardır.
Saçların yumuşak ve parlak olabilmeleri için sıhhatli olma-laları, üstelik gayet muntazam kesilmiş olmaları ve şapkalarınızın tamamen bu saça uygun olarak seçilmesi lâzımdır. Terziler bir elbiseyi düşünürken sadece elbiseyi değil, giyenin üzerinde nasıl duracağını da tahayyül ederler. Ve daima bu yüzden elbiselerin şapkalarını da kendileri yaparlar. Zaten bol bir elbisenin üzerine sivri bir şapkanın yakışmıyacağım tahmin etmek kolay bir şeydir. Tersine olarak dar bir tayyür veya düz bir elbisenin üstünde tüylü ve yüksek bir şapkanın çok zarif duracağı da bariz bir hakikattir değil mi?
I
Fakirlere yemok
dağıtılırken..
Çuvalın birini altlan-ötekinl üstlerine çe-yata klan da bu. yor-Ortalık karardıktan
— Şuradan buradan. Müsaade ediniz de isim söylemiyeyim. Bizim ö-teden beri kimseyi rahatsız etmek âdetimiz değildir. Arzu eden gönlünden kopanı verir. Bağışta bulunanların istemeyiz ki, verdikleri parada gözleri kalsın!. Uzak yerlerden gelenlere cevap yetiştirmek zorunda kalmasak kendi fukaramızı şöyle böyle doyuracağız. Fakat, yedi mahalle öteden, ellerinde tavsiye tuplariyle gelenler var. Hangi yetişelim?
Ben kapıdan çıkarken tek üstünde seken kara sakallı bir
Bayan Tevhideye, bir hak iddia e-der gibi haykırıyordu:
— Beni size gönderdiler. Gayri başka yere gidecek halim yok!
İki adım ötede de bir başka zavallı! Uzun yıllar inhisar ligi yapmış. Başvurduğu kılık kıyafetine bakarak, geri çevlriyorlarmış. Bir
elbisesi olsaymış, belki o da haline göre bir Hocanın 8İ...
mek-birine
ayağı adam
SÜMER U407ŞJ 1 — Üç Ahbap
Çavuşlar. 2 —. Fedai Denizaltı. I LLS (22291) Hazin Aşk. SUS (14071) 1 — Gönüller Krali-
çemi 2 — Kadınlar Çiftliği YENİ (14040) Kanlı Buse. GAR GAZİNOSU: Viyana Terno
Revünü, ANKARAPALAS PAV İYONU
Viyana âtavignuıı Revünü. İZMİR ELHAMRA: Yeni Güneş. TAYYARE: Aşıldnr Yolu. YENİ SİNEMA: 1 - Pranga Kaçağı. 2 — Flesta.
LALE: Mağlûp Edilmeyenler. TAN: Mağlûp Edilmeyenler.
KARŞIYAKA CİHETİ Sİ*MER: Gönül Yaraları. MELEK: 1 — Hint Kaplanı.
2 — Sarışınlar Yağmuru.
İH.3iı Ankara: Radyo
Orkestrası konseri. — Cemal Rr.şlt Rey hin re-Radyo Senfoni Orkeatra-20.30 Ankara; (Beyat! »1.15 latan-
••YENİ İSTANBUL., un bugüıı İçin tnvelye ettiği programlar: Da lıllıle:
Saat:
Salon
19.20
«inde
m. -
Arabanı Faali, bul: (Kllrdlll Hlcazkârl Faslı.
II ıır iç te:
Sıınt; 17.15 Londra: Mozart’tan iki spnalc Piyanoda Frnnz Os-borrı. - 20.80 Londra.! Edunrd
Vnn Brlnuın idnresinde Londra FUArmonl O r kes t ranın ırı konseri. Uvertürler progrnrm.
Tİ RK MÜZİĞİ:
Sıtöt; s.mı Ankara: Şarkılar
(PL). - 12.00 Ankara; Şarkılar
ve türküler. 13.15 İstanbul: Türk muMİklOln'lori karo eacr-bTl (Bl • L’( 30 lh( anbul
Şark) ve türküler. Okuyan;
Nevzat Akay. is.oo Ankara:
• • jıl dıır İM .311 U-
t/ınhul: Memloket havaları.
10.20 Ankara Yurttan sesler. — 20.(M) İstanbul; Memleket
türküleri. Okuyan: Mahmut Karındaş. — 20.30 Anknm: Boyat! Araban Fnslı. — 21,00 İstanbul: Karışık şarkılar • l’l ) 21.15 tatanbul: Fasıl Heyeti Konaerl: “Kürdlli HlcaskAr,,.
KLASİK BATI MÜZİĞİ:
Saat : 9.30 Londra: Sir Malcolm Snıgent idaresinde Senfoni Orkestra aı. Grlog. La minör pivo-no konçertosu. Sollat : C, Smith. — 11.30 Londra: Operalardan aryalar (PL). — 17.15 Londra: Mozart'tan iki sonat. Piyanoda Franr. Oaborn. —* 19.20 İstanbul: Cemal Reşit Rey İdaresinde Radyo Senfoni Orkestrası. Programı takdim eden: Dr Böleni Tatvan. — 20.00 Ankara: Koman soloları (PL). — 20.30 Londra: Edııard Vaıı Bclnum
İdaresinde Londra FllArnmnl Orkeataramın konseri. Uvertürler programı. — 23.00 İstanbul: Beethoven Fa majör kuarteti. Çalanlar: Buacb kuarteti, 24.00 Londra: Filarmoni Orkestranı; Ingiliz bestekârlorın-dnn aegme eserler.
HAFİF BATI Mf'ZlGİ:
Saat: 7.31 Ankara: Neşeli parçalar (Pl.). — 8.30 Ankara:
(PL) — 13.15 Ankııra: Uvertürler (PL). — 13.15 Ankara: Şen parçalar (PİL — 11.15 l.ondıa:
ıPL>. — 11.40 latıınbuH (Pl ),— 18.30 Ankara; Radyo Salon Orkestranı. — 20.15 İstanbul: Şan ««doları. — 28.15 İstanbul (PL).
DANS MC'ZİGİ:
Saat: 11.16 Londra: (PL). — 12.80 Londra: Dlck Denny dans OrkcMram. — 18.80 İstanbul : (PL). — IH.00 İstanbul (PL). — 22.15 Ankara (Pl.L — 22.35 İstanbul (PL). — 23.00 İstanbul (PL)
Hl Si si Plt(>(.RAMLAR: Konuşma:
Saat: 11.30 İstanbul; "Uınuınl Yerlerde Muaşeret,,, Konuşan: Bahriye Çctiner. — 15.80 Londra: Kadın saati. — İR.30 BBC linkçe neşriyatı: Radyo ıh* İngilizce. — 20.50 İstanbul*. “Son AvdınlatnıaUr,,. Konuşau Rıd-
ben ömrünü hayır işlerine vakfeden Nakiye Elgün'den bahsediyor. Sonra, yavaş yavaş açılarak:
— Allah vere hasta olmasaydı., diyor, hastalarımız, bu ara, yine öyle çoğaldı ki!..
İçini çekerek devam ediyor:
— Nasıl hasta olmasınlar efendim? Üstte yok, başta yok... Gıda deseniz hak getire.. Bizim Topkapı, oldum olası fukara yatağıdır. Fakat harp yıllarından bu yana, sefalet öyle arttı, öyle arttı ki... îki çuval ele geçiren, samanlıkta yatıp padişah rüyası görüyor, na seriyorlar, kiyorlar. İşte ganlart da...
sonra sûr aralarındaki baykuş yuvası koğuklan bir gidip görseniz... Çulunu kapan buralarda alıyor soluğu!
— însan ziyanlığı desenize hanımefendi?.
— Evet... Güzel söylediniz., insan ziyanlığı... Çoğu fabrikalarda işçilik ettikleri için, sabahın alacakaranlığında yola çıkıyorlar. Aksırık, nezle derken, haydi bir zatürree... Arkasından da tabii ince hastalı^... To-parlanıp gitseler yine neyse... Sürünmek, onlar için ölmekten de kötü... 'Geçen gün Bursadan altı çocuklu bir kadın göndermişlerdi. Haline İçimiz sızladı. Kocası yapı amelesi imiş. Çalışırken, düşüp sakatlanmış. Bu kadın altı çocukla şimdi ne ynp-
müfettiş-yerlerden kendisini kat yeni
iş bulabilirmiş. “Buyur kürküm
Nasreddln
...M hikâye*
★
Doktor Galip Hakkının yufka yüreğinden doğan bu güzel, fakat kü* çük hayır müessesesinl, bütün bir şehir ölçüsünde genişlemiş görmek» bir lokma ve bir hırka peşinde koşan zavallılar hesabına ne güzel bir sürpriz olurdu!.,
Salfthaddln GÜNGÖR
vnn Tczol,
Müzik:
20.30 îatanbul: Müzik bilmeceleri.
HABERLER:
Ankıırıı vo Kfıınhııl l(a(]yolnrı: 7.45. 13.00, 19 00, 22.45.
Saat: 13 30 Ankara: Öglo Gazetesi.
20.15 Ankara: Radyo Gazetesi. IIBC Radyo m tın n ıı tllrkço neşriyatı: Saat 7.15, 18.3ü vo 23.00. (Bu program 19.91, 24.92, 31.32, 49.49 metrelerden dinlenebilir.).
•'Amerikanın Sesi,, Radyonu tiirkçe neşriyatı: Saat: 10 15.
(13, 16 ve 19 metrelerden dinlenebilir.)
Uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK
D.H.Y. THK. LA.t. na.
C Y. (Kıbrıs) tlnıı.
D.H.Y. Adana, Elazığ, P A A,
Kong. Bangkok.
Delhi, Knrnşl, Bnara, Şam GİDECEK
D.H.Y. damı. D H.Y. D H.Y. P.A.A.
sol. Londra, Gander, New-York.
GELECEK OLAN VAPURLAR
18. — Mersin, Mudonyadan.
10.— Seyyar, Karabinadan
GİDECEK OLAN VAPURLAR 9.— Sus. Mudanvava.
19. — Seyyar, Karablgaya, GELEC EK OLAN EKSPRESLER
6 45 Semplon Avrupa.
8.30 Ankara.
GİDECEK OI.AN EKSPRESLER 18.lü Ankara,
21.30 Seınplun Avrupa.
Eminönü:
Comll, Beyazıt.
İstanbul, Eminönü.
H. HulÛMİ. KUçükpazar. AbUülkadır, Alemdar.
ı üp:
Ayvansarny, Şifa.
Bcnlktn*»:
Nail Halit, Köyiçl.
Beyoğlu:
Beyoğlu Matkovlç. îstlklAl 402.
Gulatanarny, întlklâl C. 241, Tuknim Ertuğrııl, Flruznğa C.27 ÎMmet, Cumhuriyet C. 149.
Galata Kara köv» Kara köy C. 5. Şişil Mnçkıı. Maçka C. 67.
,, Feriköy, Ergenekon C. 76. ıinhkii> HaaÜtây Knsımpa^n Merkez.
Fatllı:
lanın il Hakkı. Şehzadcbaşı. Sarım. Aksaray.
Yedikııle. Samatya. Nüzhct Onat. Şehremini. Ulupınar. Knragümrük.
Hüsamettin. Fener, t' sküdıtr;
Çarnhyurt ecz.
Kadıköy:
Merkez ecz.
Fcneryolu ecz. Eronköv ecz.
A. Cafer, Bostancı.
Bllyükndu:
Merkez.
Iloyboliadu:
HoybelTada.
..ANKARA
Derman (15475ı
Gürav (22324) GUlhane (14145)
İZMİR
Tarlan, Alsancıık. Millet. Kcmernltı.
Yeni İzmir, Basmahane. Karntn.ş, Yalılar.
Eşrefpaşn. Eş. P.
1 — öğrenmek (İki kelime), 2 — Fasıla. İyi. Sporcuların yaşa* sı. 3 — Banyo. Satıcı. 4 — Sahip. Herşcye eyvallah diyen. 5 — Bilinci. Frnsıscada darbe. 6 — Üy(s 7 — Etrafı f»u çevrili kara. Büyük. Sıfat eki. 8 — Yemek tası. (Tersi) Bir erkek adı. 9 — î)gL Bağış. 10 — Kabul etmeme. Sayı.
Yukardan n^ıgı:
1 — Hububat. Eserler, 2 — Bir nehir. Kas. 3 — Bir Arap harfinin okunuşu. Açıklama. 4 — Büyük kız kardeş. Bir renk. 5 — Anknranın bir İlçesi. îman. 6 — Yabancı. Sanat. 7 — Sofra araç* larındnn. Bir din adamı, fak hlyar. Nota, lü
1 — Sümerbank. 2 — Karo. 3 — Ferayo. Rom. tl. Anka. 5 — Fob. île. 6 — Abo.
Lan kal. 7 — Tutkallı. 8 — E1A. Le. 9 — Bu. Çe. Kına. 10 — Et* kİ. Kaçak.
Yukardan ıuu£i:
İtfaiye
B ey oğlu 44644 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60915
Ankara 00, İzmir 2222, K.yalca. 5055
1 —
Bulut.
Keçi Ala. 7 ra.
Safahat. Be. 2 3 — Marifet. 4 5 — Rayablfcle. — Ak. Kral. Ka.
Kılıç. 9 — Kro. lıı. lü — Emekli. Ak.
— Üret.
— Emtt. 0 — En. 8 - Na-
Ena,
V E N t t s T. *' N B B ₺
Sayfa 6
W Ocate 14
lif
Yeni İstanbul Atölyesi
Agirefendl caddesi No: 35/37
Telefon: 40162
tevdiatına % 4,5
Vadesiz tasarruf
tevdiatına % 6
Vadeli tasarruf
Bulun gun kullanınız bir jekılde kıllorın dil
G/6ÖS Tra$ Sobununu ve kılları harikulade
Yeni Postahane arkasında
taze traşlı kalmak için
Öılu kopuğu dayanır
yumuşatır Bu itibarla GIBBS Traş Sabunu hizasından kesilmesini ve yüzünüzün bulun gun laxo Iraklı kalmasını temin eder.
Sermayesi: 1.500.000 Kuruluşu: 1928
Türkiye İmar Bankası
d. ’,,u
Türkiye Eski Muharipler Bankası resmen
kurulmuştur.
nc
taksiti olan dörtte birlerin ocak
1950 sonuna kadar
anasoz-
icsme hükümleri dahilinde ödenmesini rica ederiz.
ı ayrıca rica olunur.
Adres: Tarko Han, Ankara P. K. 61
Tel: Adresi: Mııhabank. Ankara
Telefon: 16 440
M
SİYASÎ tKTISADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL günlük gazete
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare ellen : SACİT OGET
Basıklığı yer :
YENİ İSTAN’BUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MA’fBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
BAŞ, DIŞ ROMATİZMA AĞRILARINA GRİP.NEZLE NEVRALJİYE KARSI
Türkiye Eski Muharipler Bankası
Anasözlesme 9.12.1949 tarihli Resmî Gazetede neşredilmiş ve
birer nüsha sayın ortaldann
adreslerine gönderilmiştir. Almı-
vanlar Genel Müdürlükten alabilirler. Kendilerine ayrıca mek-
tupla bildirildiği veçhile, taahhüt ettikleri hisselerin 2
İstanbul ve Ankaradald ortaklar Sümerbank gişelerine dl-
£er yerlerdeki ortaklar İse Ziraat Bankası vasıtasiyle hisse be-
idlerini yatırabilirler.
Ortaklarımızın adres değişikliklerini muntazaman blldirmele
Dr. HAFIZ CEMAL
LOKMAN IIEKİM
Dahiliye Mütehassısı
Pazardan başka her gün saat 11 ten 17 ye kadar İstanbul Divanyolu No. 104.
SATILIK OTOMOBİL
Austin. 16 Cv. motör ve karoseri İyi durumda, 5 yeni lâstik, Tel: 80677
’ r »3 •• »K» A*.
> • «w . •• • ( .* .• ı
r Vır ryV/.v
S 00^
■ • • • • ’ * ( 4. •
« .. •••
* *’’ * ,* •.*?• *•*. ?»
. ’ ... ı
4 •• • /
: -*•
’ ’ • A* ».• * .***
• rf
• - 5 >•'.
». • •’ .‘i**-!
• *. r:;
* •’ T
■v »• ♦
, r - - ' *
1 : •'
• x «• •• .
• ' v r
‘• L
w ••'••»A,* * *
V. , »
*•, y • ’ • .e • • ç
*’•*.**
•/*.'5 *• * •••
y.'-.-cî
• _ * ... A '
1 • w - • W
Hazin şenel devriye dola-yıslyle
MEVLİDİ ŞERİF
Sevgili aziz evlâdımız Cez-mi Hasman’ın vefatının birinci senet devriycsl dola-yısiyle 10.1.1950 salı günü akşamı vefatı saati olan yatsı namazım müteakip Teşvikiye camii şerifinde Mevlidi şerif kıraat olunacağından kendisini sevenlerin, akraba ve dostlarımızın bu hazin günümüzde ruhunu şâd etmek içip teşrifleri rica olunur.
Kederli llıusınan aiİMİ
Sürat • Konfor • Temizlik • Eğlence
En nefis yemekler • en itinalı servis
Batı Akdeniz Hattı • İstanbul Pire Napoli Marsilya Cenova Doğu Güney Akdeniz I -----
Hattı • İstanbul - İzmir Pire Limasol • Beyrut İskenderiye Napoli - Marsilya - Cenova
Teessürle bayılanlara, Çarpıntıya, Sinir buhranlarına
NEVROL CEMAL
20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR. EVLERİNİZDE MURANA BULUNDURUNUZ
(
”BAGDflT”IN TATLILARIDIR
Beyoğlu, Galatasaray No. 18
rcö1
Faiz verilir ve vâdeli mevduat faizleri aylık olarak ödenir
E
Hudson 1948
I
ıttuHîîmttmom
I. E. T. T. İşletmelerinden
Cinsi
No.
HHM
Yeşilköy ÇINAR Otel ve Gazinosu
ODUN
*
4
Muvakkat teminatı
12.1.950
12.1.950
10.00
10.30
Paçavra Karpit
Radyolu kaloriferli az kullanılmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele satılıktır. İş saatlerinde 29266 ya telefon.
İsviçre OBERJLERİNİ aratmıyacaktır.
KEKEMELERE : Kekemelik hususî bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât için: Bayan A. Narter, Şişil, posta kutusu 32 ye mektupla müracaat
Pazarlık Tarihi Saati
585.— lira
506.— ”
4 Lira: ARİF BOLAT KİTABEYİ
■ M «j
ı • ’f«
n yerV’
Miktarı Muhammen bedeli
r. \ : ’ (
—
10.000 kilo 7800.— lira
15.000 ” 6750.— ”
1 Yukarıda müfredatı yazılı malzeme kaşılarında yazılı muhammen bedeller üzerinden hizalarında gösterilen günlerde pazarlığa konmuştur.
2 — Muvakkat teminatlar her cinsin karşısında gösterilmiştir.
3 — Şartnameler Levazımdan (Met ıohan) parasız tedarik edilir. (68)
'M-t \ i ■
YELER
»y
•W ■■TlfİMTTliff
i'ürkiye Mümasili
11. AKILLI, Bahçekapı, İstanbul
ı>; t '
A •• ; **r’’ -
İSTANBUL
kömür
DERDİNDEN KENDİNİZİ KURTARINIZ t
Çeşitli kitap satışı, mâkul fiyatlar ; büyüklere ve küçüklere hitap eden eserler.
H O 1 ,«■55
»'A. t-
• * ct j * ’
A
ZEVKLE TRAS OLMAK İSTER MİSİNİZ ?..
2
Austria Kitap Evi
Beyoğlu, Kumbaracı Yokuşu 124, Lebon yanında
İlmî ve edebî kitaplar için her türlü sipariş, gazete ve mecmualara abone kabul edilir
İLAN
Galata Müeyyetzade M. ve caddesi 1/42-10 hanede kayıtlı Şükran adım, bu kere Rahel ve dinim Musevi olarak İstanbul As. 11. H. H. 28-12-949 gün 949-948-928 kararile tashih edilmiştir. İlân olunur.
Adres: Kuledibi Yazıcı Sokak Kölemen çık. 1 Rahel Alderiko
' İLAN
Maaş tatbik mühürümü zayi ettim. Yenisini kazdıracağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Beşiktaş. Barbaros Heykeli karşısı, Mestüre Kapalı
• ( •
■■■■
TRAS
SABUNU
KULLANINIZ...
YILIN ANSİKLOPEDİSİ
Bütün tanınmış takvimciler, âlimler, şairler, filozoflar, mütefekkirler, doktorlar, muharrirler, hikâyeciler bir araya gelerek çeşitli mevzular üzerinde hazırladıkları 2500 parça yazıyı bir tek eser içinde topladılar.
Bu eser, her yıl seve seve alıp bir ziynet eşyası gibi odanızı
süslediğiniz, günlük yorgunluğunuzu yaprakları arasında dinlendirdiğiniz: |
Büyük Saatli Maarif Duvar Takvimi
daha büyük bir itina ile yakında çıkıyor.
Erkekte iktidarsızlık Kadında duygusuzluk Suiistimal (Masturbation) Sadiznı, Mazohizm Pederasthk ve Sevicilik...
hakkında ne biliyorsanız? Merak ettiğiniz İzahatı misalleriyle dünyaca meşhur Krafft - Ebing in
TENASÜL
HAYATIMIZDA BOZUKLUKLAR
isimli kitabında bulacaksınız.
Önsöz
Ord. Prof. Dr.
Fa hr eridin Kerim Gökay
Kışın da açıktır
1883 den beri dünyaca tanınmış
Adres: Yeşilköy feneri yanında. Telefon: 18/2
mücevherler, mutena çeşitler ve modeller
Eminönü, Arpacılar No. 8. ANKARA — t’arkpalas
Bilyalı Rulmanları Türk L,dŞ
Bozkurt Han . Galata
Comments (0)