11 Ocak 1950
SİYASİ
İKTİSADİ
Sayı 42
10 Kuru;
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Ç ve DİŞ
POLıTiKA
y
. 10/1/1950
D. P. toplantısı
| A emokrat Partinin son top-*—lantısında neler görüşüldüğünü, ya, gelen delegelerin cesaret ve semahatindeu istifade e-derek, yalıut esasen dışarıya ak-settirilmesinde mahzur değil de bilâkis fayda umulan malûmat parçalarından; yani ya sızan, yahut da sızdırılan haberlerden öğrenmiş bulunuyoruz.
Bu bilgimize dayanarak âmme efkârına arzedebiliriz ki: Toplantı ikinci umumî kongrenin havası içinde bir müddet çalkalandıktan sonra son günü ayrı bir istikamet almıştır. Demek oluyor ki, işin ilk safhasında nutukların üzerinde “husumet maddesi" nin felsefesi hâkim olmuş ve delegeler, bundan hız alarak Genel Kurulun pasif olduğunu ileri sürmüşlerdir. Sonra da; bu beyanlarına dayanarak, gayet seıl mukabelelerle iktidar partisine haddinin bildirilmesi, yani (seçim mücadelesi zımnen başladığına göre) işler sandıkların başına intikal edeceği güne kadar atışma ve söğüşme edebiyatının devam ettirilmesi mütalâasında bulunmuşlardır. Fakat son günü Adnan Menderesin söz alması ile birdenbire başka hava esmiştir. Anlattıklarına göre, Kütahya milletvekili, “husumet andı„nı politikanın denizine indirildiği günden itibaren su alan ve işe yaramaz bir tekne olarak kızağa çektirmiştir. Bunu iki yoldan temin etmiştir.
Birincisi; seviyeli bir muhalefet faaliyetine geçilmesi zaruretine işaret ederek; İkincisi de şayet korkulduğu gibi bir ikinci 21 temmuz tekerrür edecek olursa, en iyi cevap ve müeyyidenin, hod-behod ilıkakı hak yoluna gitmek olmayıp seçimleri terketmek, yahut, Meclise girmemek ve bu suretle bütün mesuliyeti hükümet partisinin üzerine yıkmak olacağını tebarüz ettirmek suretiyle...
Görüyoruz ki D.P. "millî husumet" gibi yersiz ve hem memleket, hem de kendisi için tehlikeli bir müeyyideden dönerek bunun yerine ikame edeceği çareyi, klâsik ve kanunî obstruction formüllerinde bulmuştur.
Bunu ikinci umumi kongrede de yapabilirdi. Mamafih Bağdad, henüz uzaktır ve yanlış hesaptan (eğer neşredileceği söylenen beyanname ile de teeyyüt ederse) dönülmüş demektir.
Temenni etmek isteriz ki, önümüzdeki seçimler, en büyük muhalefet partisine bu gibi obstruction kararlarım tatbik ettirmeyecek kadar normal geçsin.
Yalnız bu temenniyi izhar ederken şu hakikati de ortaya koymağa lüzum görürüz.
Menderesin beyanatı eski duruma nazaran mutlak bir salâhın ifadesidir. Bu böyle olmakla beraber bu çapta bir obstruction-uıı, hem haklı, hem de haksız o-larak tatbik edilegeldiği. beynelmilel teamüllerle de sabittir.
Obstruction müeyyidesi, zaman olmuş, bir muhalefet partisi, yahut bloku tarafından yerinde olarak, zaman olmuş, bir siyasî tatbik vasıtası olarak kullanılmıştır.
Türkiyenin bugünkü durumunda, mevcut muhalefetin Mecliste temsil edilmesinde zaruret vardır. Muhalefet, buna dayanarak, ve obstruction ile tehdit ederek milletvekilliklerini arttırmak isterse, yine yanlış yoldadır. Bir nevi mızıkçılık yapıyor demektir. Çünkü ha iktidar partisi rey sandığının üzerine iktidarın vasıtalariyle basmış, ha muhalefet; aynı sandığın üzerine obstruction tehdidi ile basmış. İki tazyik arasında millet reyinin tecellisi bakımından hiç fark yoktur. Bu sebeple, ikinci bir temennide bulunmak yerindedir. Bu da muhalefetin, obstruction çaresini bir baskı silâhı olarak kullanmamasıdır.
★ ★★★
(A.A.) (United GüJck, perşembe
Kasım Giilek Amerika
Radyosunda konuşacak
New - York 10 Press)* — Kasım
günü Türkiye ayariyie saat 19.15 te Amerikan Radyosunda bir konuşma yapacaktır. Giilek cuma günü komisyonun diğer üyelerine katılmak üzere San Francisco yolu ile Kürenin başken* S-ill e hareket edecektir.
ı
T
hb
Abone: Türkiye içir seneliği 32 altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
»
■
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
• ♦
ilânlar: 6 ncı sayfaca santime! resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mes’uliyet kabul edilmez
Telefon: 44756 - 44757 Santr Telgraf Adresi Hetlo. Istanb
Ingilterede millî seçim 23 şubatta yapılacak
Parlâmento 3 şubatta feshediliyor
Seçimleri Muhafazakârların kazanması halinde yeni kabineyi ChurchilFin teşkil etmesi muhakkak addedilmektedir
Londra 10 (Ap) - Başbakan Clement Attlee, bu gece, milli seçimlerin 23 şubatla yapılacağını ilân etmiştir.
Attlee. bugün öğleden evvel Bakanlarına seçim plânlarını bildirmiştir.Bu gece kabineye mensup olmıyan 68 Bakanlık idarecisi ve müsteşarını toplı-yarak. durumu kendilerine açıklamış ve aynı zamanda haber, gece yarısını yarım saat geçe yayınlanmak kay-diylc basın temsilcilerine bildirilmiştir.
Londra 10 (AP) — Tebliğe göre, şimdiki parlâmento, 3 şubatta feshedilecektir. Parlâmentonun 21 o-cakta yeniden toplanması kararlaştırılmıştı. fakat bu oturum hasfe-dilmiştir. Bu itibarla şimdiki parlâmento artık toplantılar yapmıyacak demektir. Partiler 13 şubatta seçimlere girecek adaylarını resmen ilân edeceklerdir.
625 üyeden müteşekkil yeni parlâmento için İşçi ve Muhafazakâr partilerinin seçimlere 625 er aday göstermeleri beklenilmektedir. Liberaller en az 400 ve komünistler muhtemel olarak 100 aday ilân edeceklerdir. İşçi Partisi. 390 mebusla şimdiki parlâmentoda çoğunluktadır. Muhafazakârların 194 mebusları vardır.
23 şubatta seçilecek yeni Parlâmento 1 martta toplanacak, and içme merasimini müteakip Avam Kamarası Başkanı seçilecektir. Ktra), 6 martta yapılacak ilk resmi toplantıyı bir demeçle açacaktır.
işçi Partisinin 50 nci kuruluş yıldönümü münasebetiyle 3 şubatta yapılması evvelce kararlaştırılmış o-lan jübile konferansından vazgeçilmiştir.
şimdiki Parlâmento 640 üyeden müteşekkildir. Halk temsilciliğine dair yeni bir kanun mucibince, yeni Parlâmentoda 625 mebus bulunacaktır. Yreni kanun. Birleşik Kıratlıktaki büyük üniversitelerin şimdiye kadar haklan olan 12 mebusluğu lâğvetmiş ve seçim bölgelerinin yeniden tanzimi 3 mebusluğu daha ortadan kaldırmıştır. Bu itibarla Avam Kamarasında herhangi partinin çoğunluk kurabilmesi 313 mebusluk kazanması icap çektir.
(TA^YA’da GREV — Beromünster 10 (YİRS) — Ücretlerin arttırılması için Modenada'ki fabrikalara hücum eden işçi kütleleri ve polis arasında çıkan arbede sırasında 6 işçi ölmüş ve birçokları da yaralanmıştır. Polisler arasında da ağır yaralılar vardır.
De Gasperi Kabinesi istifa ediyor
Roma, 10 A A. (United Press) — Başbakan De Gasperi yarın batılı memleketlere taraftar olan kabinesiyle birlikte istifa edecektir. Fakat iyi haber alan hükümet rının bildirdiğine göre, kurmağa yine kendisi çektir.
Her ne kadar bu ay
bine değişmesi beklenmekte
kaynakla-yeni kabineyi memur edile-
içinde bir ka-
idiyse
de, De Gasperi'nin istifa ederek ye.nl bir kabine kuracağı haberi bir sürpriz teşkil etmiştir.
Roma, 10 A. A. (United Press) — De Gasperi’nin kuracağı koalisyon kabinesinin yine eskisi gibi batılı devletlere, Atlantik Paktına ve Mar-shall Plânı yardımına taraftar olacağı temin edilmektedir.
A
•F
r
Avrupa Konseyi
Konferansı
Geçici Komisyonda
Seçim Kanunu tasarısı yine tenkidlere uğradı
V
Hâkimlere verilecek salâhiyetin oz olduğundan şikâyet edildi
Tenkidlere cevap veren Nihat Erim dedi kî: “Biz bir seçim kanunu getlrtik. Vatandaşlara maddi teminata dayanan bir tasarı getirdiğimiz iddiasında değiliz.”
IÇ SAYFALARDA
İKİNCİ SAYFADA
Amerikan bütçesinin yü de 71 ini milli savunu masruflan teşkil ediyor ÜÇÜNCÜ SAYFADA
Avrupadaki iktisadi m vazenesizliğin sebebi Andre Siegfried
DÖRDÜNCÜ SAYFADA
Çinili köşk Fatih müzf olmak iizere tamir ediliy
BEŞİNCİ SAYFADA
Rahatsız uyku (hikâye
Şevki Yazman
Çocuk
yeni bir için ede-
dün açıldı
”Mardin„in yüklediği harp malzemesi nereye gönderilecek?
Geminin Filadelfiyada tank ve zırhlı araba yüklediği haber verilmektedir
Ankara, 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Seçim Kanunu tasarısını incelemeğe memur Geçici Komisyon, bugün öğleden evvel ve sonra müzakerelerine devam etti, öğleden evvelki müzakereler, kanunun umumi heyeti üzerinde yapılmıştır. Muhalefete mensup milletvekilleri yine nisbi temsil usulünün kabulünü istemişler ve mutlak ekseriyet sistemi ile adil teminatın tam tahakkuk ettirilmemesini tenkıd etmişlerdir.
îlinı Heyeti, memlekette fikir partileri olmadığını, nisbl temsil temsil sistemi ile hükümet kurmanın güçlüğünü ileri sürerek bu usulü kabul etmemiş, fakat vatandaşın daha esas- I h temsil edilebilmesi İçin ilçelerin se- I çim bölgesi sayılmasını ileri sürmüştü.
Söz alan Ahmet Oğuz, fikir partileri mevcut olmadığı hakkındaki iddianın yersizliğini, nisbl temsil sisteminin tatbikiyle fikir partilerinin inkişafına yol açılacağını belirtmiş, ilim heyetinin vatandaşa daha iyi temsil edilebilme imkânını vermek üzere seçim bölgelerini ilçelere kadar indirdiğini hatırlatmış ve 51 bin rey alanın yanında 49 binde kalanın temsiline imkân verilmemesinin doğru olmadığını söylemiştir.
Nisbl temsil sisteminin müstakil hükümet kurulmasına mâni olamaya-cağını misalleriyle izah eden Millet Partisi sözcüsü adli teminat mevzuunda demiştir kk
11— Bu kanunu adil teminat sistemi içinde mütalâa etmek mümkün olamaz. Seçimlerde adil temine gidiyoruz diye telâkkilere sevketmek dir. Bu sisteme ancak
sistemi .demek isabetli olur. Kanunda adil teminat mefhumunun mevcut o-labilmesı için kendisini müstakil sayan bir adalet cihazının vücudu şarttır. Halbuki, yargıçlık teminatı zedelenmiş, tekaüt kanuniyle Adalet Bakanına büyük salâhiyetler verilmiştir.,,
teminat sis-halkı yanlış doğrıı değil-(Günaltay)
Chıırclıill iktidara gelecek mi?
Londra 10 (AP) — Seçimleri Muhafazakârların kazanması halinde yeni kabineyi Churchıll’in teşkil etmesi muhakkak addedilmektedir. Partilerden herhangi birinin çoğunluk elde edememeleri halinde de Kiralın Churchill’i tercih etmesi muh-temeldir. İşçi Partisi kazanırsa, Attlee’nin. Morrison gibi daha genç bir devlet adamı lehine Başbakanlıktan çekilmesi mümkün görülmektedir. Morrison 62 ve Attlee 68 yaşındadırlar.
Kıral Faruk Bevin’i öğle yemeğine davet etti
Londra, 10 (YİRS) — Kahireden emin kaynaklardan alınan haberlere nazaran, Kıral Faruk, hâlen Colom-bo'da bulunan Bevln'e gönderdiği bir mesajda, avdetinde, kendisini öğle yemeğine davet etmiştir. Bu avdet, Başbakan Sırrı Paşanın teklifi üzerine yapılmıştır,
... . . (1... «mı*(
Fransado Vıchy Hükümetinin iktidarda bulunduğu sırada Nazi'lerle işbirliği yaptığı için o zaman hâkim bulunan Paul Fargo yargılanmaktadır. Resimde, sakat bulunduğu İçin sodyo ile mahkornoye getirilen snmk, avu-katlarıyla beraber görülmektedir.
Paris, 10 A.A. (Afp) — Bakan Yardımcıları Avrupa Konseyi Konferansı, Fransız Dışişleri Bakam Robert Schuman adına Dışişleri Bakanlığı Avrupa İşleri Müdürü orta elçi François Saydoux tarafından açılmış! ir.
Türkiye, Belçika, Danimarka, Yunanistan, İtalya, Holânda, İsveç, İzlanda. Patisteki büyük elçi ve maslahatgüzarları tarafından temsil edilmektedirler.
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jacqııes Cânııllp toplantıda hazır bulunmaktadır
Dışişleri Bakan yardımcıları, bütçe. Avrupa Konseyi tesisleri ve gündemdeki diğer meseleleri tetkik edeceklerdir.
Konferansın iki gün sürmesi muhtemeldir
Akdenizde büyük deniz manevrası
I
İngiliz Anavatan filosu Akdeniz filosiyte birleşe rek şubatta büyiik bir manevra yapacak
Londra, 10 (YİRS) - İngiliz Bahriye Bakanlığının resmen bildirdiğine göre. Anavatan Filo.su, şubat ve mart aylarında Akdenizde müşterek deniz manevraları yapmak üzere Akdeniz FHobu ile birleşecektir.
Haber verildiğine göre, manevralar Cebelitarık ve Batı Akdeniz bölgesinde cereyan edecektir.
1949
Seçim Kurulunu teşkil eden heyette hâkimlerin ancak (11) de (1) reyi olduğunu belirten Ahmet Oğuzdan sonra D.P. den Kemal Zeytinoğ-lu da aynı mesele etrafında tenkid-lerde bulunmuş ve hâkimlere verilen salâhiyetin azlığından şikâyet etmiştir.
Tenkidlere cevap veren Başbakan Yardımcısı Nihat Erim:
"— Adli teminat tâbiri esasen doğru değildir. Bu tasarıda ancak kaza! murakabe ve teminat, yani seçim esnasında işlenecek suçların normal mahkemelere intikal etmesi keyfiyeti gözönüne alınmıştır. Biz, bir Seçim Kanunu getirdik, diyoruz. Vatandaşlara maddî teminat sistemine dayanan bir seçim kanunu tasarısı getirdiğimiz iddiasında değiliz.
Biz. tecrübelerimizle, bugünkü icaplara da uyan bir sistem getirmiş bulunuyoruz. Hükümet, her noktai nazara hürmet eder. Yalnız Ahmet Oğuz arkadaşımız evvelâ kendisi adli teminatı ne şekilde tasavvur ettiğini söylesin. Kendi dediği sistemin hangi memlekette mevcut olduğunu bildirsin, ona göre hareket edelim,, demiştir.
Bundan sonra, uzun münakaşalar olmuş, müzakerenin kifayetine karar verilerek maddelere geçilmiş, birinci madde kabul edilmiştir.
Komisyon, öğleden sonraki toplantısında da ikinci ve üçüncü maddeleri müzakere ve kabul etmiştir. Bugünkü müzakerelerin neticesine göre İlmî Heyetin seçim bölgelerini 150 bin nüfusa ve ilçelere indirme teklifi kabul edilmemiş, fakat Başbakan Yardımcısının “Biz fazla masrafı mucip olsa dahi, halkın geniş bir şekilde temsiline imkân hazırlamaya daima taraftarız!,, sözleri ü-zerine her köye bir sandık konulması kararlaştırılmıştır.
Komisyon, müzakerelerine yarın devam edecektir.
(
C. H . P. il Başkanı
Müstakil Belediyeni faydalı bir iş yapamıyacağına kaı
Zira, belediyenin salâhiyetleri, bakanlıkların teşkilât kanunları ile elinden alınmıştır
İstanbul Vilâyeti He Belediyenin almasına dair hazırlanan kanun ta rısının bir sureti C-H.P. İstanbul 1 kilâtına gönderilmiştir. İdare kurul ca teşkil olunan bir komisyon (lün( İtibaren çalışmalarına başlamıştır.
11 İdare Kurulu Başkanı bir arka şımıza şunları söylemiştir:
— Hükümet Meclise sevkettiği bir nun tasarısiyle birleşik İdareye vermekte ve biz. bu teşebbüsü gö şümüze uygun bulmamaktayız. Çüı birçok salâhiyetleri Bakanlıkların t kilât kanunlarlyle elinden alınan b* dlve bugün müessir ve faydalı bir göremiyecek durumdadır. ı
Vali, bir kahve halkına hitap etti
Vali ve Belediye Başkanı dün 5a^( Sanycre giderek tetkiklerde bulunr ve bir kahvede söz alarak, halk 1 metinde çalıştıklarını, parti ve mezi gözetmeksizin bütün vatandaşların il rini başarmak İçin uğraştıklarım lirtmiştlr.
Teknik Üniversitedeki infilâl sebebi anlaşıldı
Kıbrıs’ı başka idareye bırakmamakjçin
bir fir-sürillen şilepine Rea-
Filadelfiya, 10 (AP) — Reading kumpanyası idarecileri, tanklarla zırhlı arabaların Ohio’daki “bir mahalden,, Flladelfiyaya getirildiğini söylemişler, fakat sevkedilen malzeme hakkında daha fazla tafsilât vermekten kaçınmışlardır.
M a 1 ze m enin. I s tan bu I d ak i maya ait. bulunduğu ileri 8.077 tonilâtoluk “Mardin,,
yükletilmesine başlanılmıştır, dlng kumpanyası idarecileri “Mardin,, gemisinin gelecek hafta Filâdelfıya-dan hareket edeceğini söylemişlerdir.
Kumpanya, tanklarla zırhlı arabaların Ohio'daki bir hükümet deposundan geldiğini açıklamıştır.
VVashington’daki Savunma Bakanlığı makamları, Çinlilerin silâh satırı aldıklarına dair yeni bir malûmat mevcut olmadığını, fakat Milliyetçi çin in, aylarca evvel kongre tarafından kendisine tahsis edilmiş olan 125 milyon dolarlık yardımı henüz tüketmediğini söylemişlerdir.
“Türkiyenin
müdahale
Geçen pazartesi günü Teknik ünlv sitede vâki olan infilâkın tahkikatı nn. ermiştir.
infilâk neticesinde hademelerden . met Akgünün gözleri kör olmuşi Patlayan cisimlerin de 10 adet dina kapsülünün bir araya getirilerek zannivlc prize sokulmasından ileri ı diği ve kasıt olmadığı, odacı Ahme evvelâ bunıı hariçten 10 liraya satın dım diye korkudan yanlış ifade veı ği anlaşılmıştır.
Kapsüllerin. kayaları atmak üz kullanıldığı ve inşaat yerinde unu' duğu sanılmaktadır.
Hiııdistanda 26 ocakta Cumhuriyet ilân edilecek
Yeni Delili. 10 (A.P.) — Hindistan Umumî Valisi Racagopalaçarl'nin 26 ocakta Hindistan Cumhuriyetini ilân edeceği bugün resmi kaynaklar tarafından teyld edilmiştir.
Yeni cumhuriyetin İlk başkanlığına, Kurucu Meclisin şimdiki başkam Dr. Rajendrad Prasad getirilecektir.
Aynı gün, dünyanın en zengin a-damlarından biri olan Haydarabad Nizamı Mir Osman Ali'ye yeni bir Unvan tevcih edilecek ve kendisi Haydarabad Devletinin Prens - Valisi ilân edilecektir.
Sovyet dış politikasının
İÇYÜZÜ
edeceğine eminiz
Bir araba denize uçtu
An ka raya temaslarda bulunmak üzere gelen Kıbrıs heyeti böyle söyledi
Ankara 10 (Hususi muhabirimizden) - Kıbrıs Milli Türk BirLiği Partisi ve Türk Kulüp ve Kurumlan Federasyonu temsilcisi olarak Türkiye hükümet nınkanılarıyle temaslarda bulunmak üzere Ankaraya gelmiş o-lan doktor Fazıl Küçük ve Avukat Fazıl Plümer seyahatleri hakkında bana şı.ı izahatı verdiler:
— Biz, adanın lngilızler taralından elde edildiği 71 yıldan beri her gün artan bir sevgi ile anavatana bağlıyız. Bu bağlılığımız Atatürk inkılâplarının hepsini yakından takip ve hemen tatbik etmek suretiyle ispat etmiş bulunuyoruz.
Şapka Kanunu ve yeni harfler bizde (le Türkiye ile birlikte kabul ve tatbik edilmiştir.
Ortaokul ve liselerimizde Türkiye okul kitapları okunur Yalnız ilk okullarımızda kitapsız tedrisat yapılmaktadır. Bu okullarda da Türkiye kitaplarının okutulması temin edilecektir.
müdahalede bulunacağına eminiz. Bunun için hiç bir endişemiz yoktur.” dediler.
Sarıyer cami sokağında oturan M medin sürdüğü yük arabası Piv caddesinden geçerken beygirlerin ü meniyle çılgın süratle gitmeğe baı mış ve zaptcdilcmeyen hayvanlar o bacı ile beraber denize uçmuştur.
Beygirler boğulmuş, arabacı salir kurtarılmıştır.
Bu makale serisinde 1949'un tarihini bir kere daha yaşıyacnksınız. Fakat bu sefor hâdiseleri, meçhulünüz olan taraftan göroceksinlz. Çünkü bu makalelere mesnet olan
vesikaları Sovyet Dışişleri Bakanlığından bir memur Avrupanın en tanınmış ve beynelmilel şöhreti haiz gazetecilerinden ve Yeni İstanbul'un hususi muhabiri.
Kalemine terke!mistir. Bu ınühiın makale serisini Yarın "Yeni İstanbul,, da bulacaksınız
Heyet üyeleri sözlerine şöyle devam etmişlerdir:
— Türkiye hükümet makam lany-le temas etmek üzere resmi bir ziyaret yapmaktayız. Bugün, Ticaret ve Ekonomi Bakanı ile görüştük. Kendisinden Türkiye ile ticaretimizi geliştirmek nıakaadıyle tetkikler yapmak üzere bize mütehassıslar göndermesini rica ettik, işletmeler Bakanı Münir Birselden de yardım istedik. Her iki Rakan arzularımızı büyük bir sempati ve hüsnüniyetle karşıladılar. Yarın Gümrük ve Tekel Bakanı ile görüşeceğiz.
Buradaki işlerinin iki. üç hafta kadar süreceğini söyleyen heyet, son olarak:
M— Tlirkiyenin, adamızı başka bir idareye bırakmaması hususunda
1
İdinin erbabı bir fotoğrafçı.
ucuz
J-Uk
8nvfa 2
Y E N t ÎRTANRTTL
11 Ocak 1M0
New-York husual muhabirimk H. G. Martin’den telgrafla
Amerikan bütçesinin yüzde 71 ini Millî Savunma masrafları teşkil ediyor
Fakat Birleşik Amerika, herhangi bir tecavüze derhal cevap vermek için lüzumlu askerî kuvvetleri muhafaza etmek azmindedir
Ncw-York. 10 (Hususi muhabirimiz H. G. Martin telgrafla bildiriyor):
Belki do hadiselerin zoru ile. A-merikanın, muazzam devlet mertebesine eriyişi kendisine bir hayli pahalıya malol-maktadır. 1939 senesinde milli savunma masrafları nüfus basma sokiz dolar tutmakta idi. 1950 de, demokratik dünyanın idaresini eline alan Birleşik Ame-rikada millî savunma masraflarının nüfus başına düşen nispeti 85 dolara yükselmiştir.
İnfiratçı siyasotin rovaçta olduğu zamanlarda beynelmilel münasebetlerin federal bütçedoki mevkii çok ehemmiyetsizdi. Buna mukabil 1950 de milletlerarası münasebetlere harcanan para, nüfus basına 42 dolar tutuyor. 1939 da eski muhariplerin maaşları nüfus başına dört dolara gelirken 1950 bütçesindeki eski muharipler faslı nüfus başına 44 dolara yükselmiştir. Millî borçların sonelik faiz ve a-mortismanları nüfus başına 1939 da yedi dolar iken bugün 38 dolardır.
Devrin değiştiğini gösteren dİ-ğor alâmotler arasında şunu da zikretmek icap eder: Federal bütçede atom enerjisinin geliştirijme-slno ayrılan kredi miktarı ilmi a-raştırmalara ve talimi terbiyeye ayrılanlardan iki misli fazladır.
Federal bütçenin yüzde 71 I eski borçlar İsmi altında ifade edilen geçen harplerin masraflarına ve soğuk harbin icap ettirdiği masraflara tahsis edilmiştir. Bu muazzam nispeti duyan birçok kimseler, gözleri dalarak, tatlı hayallere kapılıyorlar: Ruslar birdenbire kuzu gibi sakinleşsoler şu yüzde 71 ile neler yapılmaz acaba? diyo kendi kendilerine mırıldanıyorlar. Amerikalılar, sıla hastalığına tutulmuş insanlar gibi, Sovyetlerin daha az mütecaviz bir hal takınmaları halinde
Millî savunma için her Amerikalı senede 85 dolar (250 Tiirk Lirası) ödemektedir
KISA
HABERLER
Tekin înfilterenln tanıma teklifini kabul etti
•
Londra 10, (Y1RS) — Pekin radyosunun bildirdiğine göre, Çlıı Halk Hükümeti, înglltercnln tanıma teklifini kabul etmiştir. Pekin radyosu, siyasi mü-imi Bahrilerin kurulması İçin İngiltere hükümeti tarafından yapılan tekliflerin, tetkik edildikten sonra, müsavat., karşılıklı menfaat ve toprak bütünlüğü ile hükümranlık hususuna dayanan siyasi baglann tesis edileceğini teyit etmiştir.
Bir Amerikan şilrpl İmdat istedi
Beromünster. 10 (YÎRS) — Milliyetçi Çin donanması tarafından kurulan ablukayı yarmak için Avustralyadan hareket etmiş olan •’Flying Arrow“ ı Ilgan Ok) Amerikan şilepl, kırk mermi isabeti aldıktan sonra Yangçe nehri mansnbmda durmuştur. Gönderdiği imdat İşaretleri üzerine kendisine iki tane Amerikan destroyeri gönderilmiştir. Geminin hamulesi kıymetlidir.
Bilindiği gibi, Birleşik Amerika hükümeti, abluka altına alman Çin sahillerine hiç bir Amerikan gemisinin yanaşmaması için bir kaç defa tebligat yapmıştı.
Darüllslâm Teşkilâtı Komisyonu kuruldu
Yeni Delhi 10 (YİRS) — Birleşik Endonezya Başbakanı Dr. Haftanın bugün bildirdiğine göre, Batı Cavadaki ••Darüllslâm” teşkilâtı ile bir anlaşmaya varmak için özel bir komisyon kurulmuştur.
Mutaassıplardan müteşekkil olan bu teşkilât, hükümranlığın Endonezyaya geçmesinden sonra Cavadaki Endonezya birlikleri ile savaşmıştı
Birleşik Almanyada gıda maddeleri serbest bırakıldı
Londra 10 (YÎRS) — Bonn radyosunun yayınladığına göre. Birleşik Al-manyâda şekerden maada bütün gıda maddeleri serbest bırakılmıştır. Gıda vesikalarının hükmü kalmamıştır. Yiyecek fiatlerlnde hiçbir değişiklik olmayacak ve yiyecek maddeleri aynı sistemle tevzi edilecektir.
Berllnln Batı kesimi bu karara tâbi tutulmamıştır.
yapabilecekleri tasarrufu hasretle hesaplamaktadırlar.
Bununla beraber, Birleşik Amerika, derhal ateş hattına girebilecek kıymette silâhlı kuvvetler tutmağı şimdilik lüzumlu bulmakta-dır.Ve birinci dünya harbi ile İkincisi arasında kalan devir arasında olduğu gibi sadece bir ordu İskeleti kurmağa katiyen yanaşmamaktadır •
lan Silâhlı kuvvetler İçin hazırlanan federal bütçede alâka uyandırıcı bazı teforruat da mevcuttur: 1950 de. Amerika hava kuvvetleri, ovvelki sonclero nispetle daha az sayıda uçak satın alabilmek için daha fazla masraf yapacaktır; çünkü modern uçakların fiatl daima artmaktadır. Yeni silâhlar almak isteyen kara ordusunun masrafları geçen seneyo nispetle yüzde 50 den daha fazla olacaktır. Rus denizaltılarının doğurabileceği tehlikeleri hesap eden A-merİkan bahriyesl. bütçesinin büyük bir kısmını denizaltı harbine tahsis etmiştir.
“Fear DeaT'izm bütçesinin ehemmiyetli fasılları meyanındo şunları sayabiliriz: Ucuz mesken İnşaatı İçin 50 milyon dolar, çalışkan üniversite talebelerine verilmek üzere 1 milyon dolar, tıbbiye mektepleri için 30 milyon dolar ve nihayot tuzlu deniz suyunu tatlı suya çevirmeği mümkün kılacak pratik bir usul bulmak için 1 milyon dolar.
Amerikan federal bütçesi, digor Avrupa memleketlerinin bütçelerinde olduğu gibi, sık fasılalarla tekerrür eden harplerin doğurduğu fazla masraf hastalığı II© malûldür. Böyle olmasına rağmen mevcut meyiller: Eski muhariplere, beynelmilel meselelere, ziraate daha az para harcanması; fakat İlmî araştırmalara ve İçtimaî emniyet için daha fazla kredi verilmesi üzerinde toplanıyor.
Fran«ıs Dışişleri Bakanı Alman yayı ziyaret edecek
Paris 10 A.A (Afp) — Yetkili çevrelerden bildirildiğine göre. Fransıs Dışişleri Bakanı Rubert Schuman’ın Al-manysya yııpacuftı seyahatin programı henüz kesin olarak tayin odJİmcrnlç-tir. Bununla beraber sıraslyle Badcn-baden, Mayence. Frankfurt, Bonn ve Berline gideceği tasrih edilmiştir.
Mountbattrn'ln Beyrut’u ziyareti
Beyrut, 10 A.A. (United Prens) — Akdeniz Filosu Komutanı Visamiral Lond MountbAtten beş gün sürecek bir dostluk ziyareti yopmak üzere çarşamba gtlnü Beyrut’a gelecektir. Harp esnasında Güneydoğu Asyada başkomutanlık yapmış olan Mountbatten, bu ziyareti esnasında Beyrut Hükümetinin misafiri olacaktır. T>ord Mountbatten. Ll-verpool Zırhlısı İle lskendcriyeye dönecektir.
Sovyet Şûrası Seçimleri 12 martta yapılacak
Londra, 10 A.A. (LPS) — Moskova Radyosu, Yüksek Sovyet ŞOrâsı için seçimlerin 12 martta yapılacağını bugün ilftn etmiştir. Bundun evvelki seçimler 1946 şubatında yapılmıştı.
Alaska'da füze »iış tecrübeleri
VVashlnkton, 10 A.A. (LPS) — En şiddetli hava şartlarına mukavemet e-decek surette teçhiz edilmiş bir Amerikan harp gemisi Alaska sularına giderek füze atış tecrübeleri yapacaktır.
/tnıerlkn atom araştırma tnhMİ^ntı
New-York. 10 (YÎRS) — "Nru-York Times,, gazetesinin haber verdiğine göre. Amerikan Atom Komisyonu atom araştırmaları için 817 milyon dolar tahsis etmiştir.
Diğer taraftan Başkan Trumanın dün takdim ettiği bütçe bu miktardan 144 milyon dalar daha az talep etmiştir.
Ki Çiçekli Ktıhlrrdrn ArnhIMıınıı hareket ederek
Kahire. 10 A.A. (AFP) — Hâlen Ka-hlredr bulunan Albay Edip Çlçekli’nln başkanlığındaki Suriye askerî heyeti Suudî ArabisUana gidecektir. Başka bir arap devleti tarafından Surlyeye yapılacak herhangi bir tecavüze karşı Sıırl-yenin müdafaa edileceğine «In.lr son günlerde yapılan valtler hakkında Suudî A-rsblstan Hükümetinden taarlhat isteyecektir.
Ev buhranından doğan
General Revers meselesi
Fransanm askerî sırları
Komünistlere verildi mi ?
Meclis Bütçe Komisyonunda
İstanbul ve Teknik Üniversite 1950 bütçeleri kabul edildi
General Revers’iıı yakın akrabalarından birisi, Paris muhabirimize yaptığı beyanatla generalin bir entrikaya kurban gittiğini söylüyor
5 ocak tarihli nüshamızda *tTivun dergisinden naklen Rovcrs meselesi hakkında bir uazı nedretmistik, ffubrn kaydi ihtiyati ile karşıladığımızdan mütemmim mahlmat istemeyi faydalı bıtlmııstnk. Bu nu vzu ile alâkalı olarak Paris büroinuzıtu yömbrdiği haberi aynen neşrediyoruz.
Paris 0 (Hususî büromuzdan) —
General Revers’-tn vazifesinden u-zaklaştmlınası u-muml cfkllrı ilgilendirmekte devam ediyor. Bilindiği gibi, 7 aralık 1949 tarihinde Fransız Kara Ordularının eski Kurmay Başkanı “Başbakanlık emrine alınarak yerine Gnl. Blanc getirilmiştir.,,
Bu Ani kararın sebebi nedir ? Fransız Hükümeti sebebi açıklamamış. General Re-vers’e, Atlantik Paktı Organizasyonuna dahil olan
Goncral Rovors
müttefik memleketlor nezdinde yeril bir vazife vereceğini yarı resmî bir şekilde ima etmiştir. Fakat bu vaat hâlâ tahakkuk etmedi,..
Milli Savunma Bakanının sükûtu muhafaza etmesi, merakı ve kötü rivayetleri dâvet ediyor. Amerikadaki heyecan ise Fransadakinden de büyüktür. Çünkü bundan evvel, General Revers, Fransayı temsılen ve Amerika Milli Savunma Bakanı Johnson ile konuşmalarda bulunmak İçin Amerikaya gittiği vakit çok iyi intibalar bırakmıştı. Büyük bir İhtimalle. Revers’in bu seyahati esnasında elde ettiği muvaffakiyet kendisinin sonradan Vietnam meselesini tetkik etmesi için Uzakşark’a gönderilmesine sebep olmuştu.
VVashington mehafili bazı kimselerin tahmini hilâfına, Revers’in Vietnam hakkmda hazırladığı raporu salâhiyeti olmıyan kimselere verebileceğini hiç zannetmiyorlar.
Bununla beraber ortada inkân gayri kabil bir vâkıa vardır: Mahrem olan rapor gayri mesul sivillerin elinde bulunmuştur. Geçen eylül. Hindlçlnı ordusuna mensup askerlerle VietnamlI komünistler arasında otobüste bir kavga oluyor. Fransız polisi hâdisenin bazı mesullerini yakaladığı vakit bunlardan bir AsyalInın Üzerinde mahrem raporun bir sureti bulunuyor. Asvalı, Bno-Daf-nin adamı olan bir arkadaşında da raporun bir kopyesi bulunduğunu a-çıklıyor. Bu işle alâkası olduğu zannedilen birçok kimseler tevkif ediliyor, fakat sonra serbest bırakılıyorlar. Hükümet de meselenin ehemmiyeti haiz olmadığını bildiriyor
Maamafih, mahut raporun ifşası Rcvers'e çok pahalıya malolmuştur... Orta sınıfa mensup Fransızların bu mesele hakkmdakl düşünceleri şu merkezdedir: Revers suçlu ise cezası çok daha ağır olmalıydı. Yok, Revers masum ise mevkiinden uzaklaştırılması son derece haksız bir muameledir.
Papagos’un seçim eniri
Atina 10 A.A. (Afp) — Mareşal Papagos önümüzdeki seçimler için ordu ve Jandarmaya hitaben yayınladığı gayet sert bir günlük emirde, subay ve askerlerden seçimlerde tam tarafsızlık ve hakem iradesinin serbest tezahürünü sağlamalarını istemiştir
Diğer taraftan, hükümet. Batı bölgesinden sıkıyönetimin süratle kaldırılması hususunu incelemektedir
Meseleyi aydınlatmak makaadiy-ie. Revera’l yakından tanıyan yük-aek rütbeli bir subaya fikrini sorduk:
“Eminim ki”, dedi, “General kimseye mahrem evrak vermemiştir, fakat bir entrikanın kurbanı olmuştur. Posta İdaresinin eski bir memuru olan Re-vers’in ordudaki sicili fevkalâdedir, işgal aıraamda Darlan İle beraber mühim bir rol oynamış ve bir aralık Milli Savunma Bakanlığı et-
mIştIr. Başlangıçta Mason locasına girmişse de sonradan Mareşal Petain ile beraber Masonlara karşı şiddetli bir harekete geçmiştir. Bu hareket birçok şeyleri izah edebilir.
"Talih, müttefiklere gülmeye başlayınca, Revers, de Gaulle’e iltihak etmiş ve O.A.R. (Ordu Mukavemet Teşkilâtı) nın başına geçmiştir.
O.A.R. da hizmet görmesi, Mare-şalla işbirliği yapmasına rağmen harpten sonra neden en mühim askeri mevkilerden birine getirildiğini anlatır.
"Hindlçlnı hakkmdakl raporuna gelince, hâdise şöyle cereyan etmiştir: Revers, raporun üç nüsha olarak yazılmasını istemiştir. Bakan ise. 46 nüsha yaptırmıştır. Sekiz gün sonra, mahrem Revers raporu herkesin bildiği bir hâdise idi. Bunda şaşılacak hiç birşey olmadığı gibi generalin de suçu yoktur. Rcgers’in yegâne hatası raporun kopyaları ü-zerıne Kurmay Başkanlığı damgası bastırmasıdır...
"Parlstcki ajanların vasıtasiyle raporun hır suretini Bao-Dal ele geçirmeye muvaffak olmuş ve raporda kendisinden fena bir lisanla bahsedildiği için hiddete kapılmıştır. Asıl suçlu telâkki edilmesi lâzungelen Bao-DaTnin şikâyetleri büyük ihtimalle Revers’in vazifesinden ayrılmasını çabuklaştırıcı sebepler arasındadır
"Generalin rapor için para aldığı söyleniyor: Bu yalandır!. Yine Revers’in, O.A.R. dan hırsızlık ettiği iddia ediliyor. Hırsızlığı yapan tespit edilmiştir ve generalin asistanlarından biridir.
"Bir daha tekrar edelim kİ, Revers, bir entrikaya kurban gitmiştir. Öyle bir entrika ki bunda diğer generallerin, eski düşmanlıkların ve kendi ihtiyatsızlığının rolü vardır.
"Bazı gazetelerin yazdıklarına göre düşmanları Revers’i zehirlemeye teşebbüs etmiştir. Bunu ne teyit ne de tekzip edebilirim. Fakat zamanımızda her şey kabildir.,,
Yvon de Gotıir
Başkan Trumanııı ^’atican şahsi temsilcisi New-¥ork’ta
New - York 10 (A.A.) (Afp) — Neu* *-York’a Queen Mary vapuru ile gelen Başkan Truman’m Vati-Çan'daki şahsi temsilcisi Myron Taylor, istifa edeceğine dair çıkan haberleri yalanlamış ve Amerikada da kısa bir müddet kalıp Başkan Tru-man ile görüştükten sonra Vatican-daki vazifesi başına döneceğini söylemiştir
Muhtar üniversitelerin bugünkü geliri ile masrafının ancak yüzde on ikisini karşılayabildiğim belirten rektör, üniversitelerin uzun yıllar hükümet yardımına muhtaç olduğunu söyledi
Ankara 10 (Hususî muhabirimizden) — Bütçe Komisyonu, bugün öğleden evvel ve sonra yaptığı toplantıda, İstanbul Üniversitesi, Teknik Üniversite ve Ankara Üniversitesi 1050 bütçelerini tetkik ve müzakere etmiştir. 1
Sabahki oturumda, İstanbul Üniversitesi Rektörü Profesör ömor Celâl Sarç, sorulan cevaplandırmıştır. Bu İzahlarında Rektör, talebo durumunu, Üniversite binaları inşaatını açıklamış, mühim İlmî eserlerin tercümelerine ait zarureti izah etmiştir. Rektör, Üniversite mezunlarından Öğretmen olacakların pedagojik bir elemeye tâbi tutulması hakkında Maarif Şûraaınca alınan kararın bu yıldan itibaren tatbik edileceğini va-
Trumanın bütçe hakkındaki mesajının tenkidleri
New-York, 10 A.A. (Arfp) — Düd Öğleden sonra Trumanın Kongrede okuduğu ve New-York Times’la New-York Herald Tribüne gazetelerinin tam metnini yayınladıkları bütçe mesajı hakkında bu iki gazetenin ilk yorumlan şudur:
"Cumhurbaşkanı çok müsrif ve bütçe tahminleri çok iyimser.,,
Bununla beraber bütçenin siyasî mülâhazalara dayandığını kabul e-den New-York Times gazetesi askeri krediler ve yabancı memleketlere yardım faslına tahsis edilen masrafları tenkld etmeden zikretmektedir.
Rus delegesi
Güvenlik Konseyini terketti
Montreal 11 (YÎRS) — Güvenlik Konseyinde Rusyanuı Çin Milliyetçi delegesinin Başkanlıktan ve Güvenlik Konseyinden ıskatı için vermiş olduğu takriri, Başkan olan Çin delegesi Dr. Tsiang başka bir oturuma bırakmak İstemiştir. Bunun hemen oya konulmasını talep eden Sovyet delegesi Dr. Malik, şayet Çin Milliyetçi delegesi Konseyden ıskat edilmezse, Rusyanın artık Konsey içtlmalanna iştirak etmiyecegini bildirmiştir.
Başkanın karan oya konulduğu zaman, Rusya ve Yugoslav yanın vermiş oldukları iki aleyhte oya mukabil 8 lehte ve Hmdistanın vermiş olduğu bir müstenkif oyla kabul e-dildi. Bunun üzerine Rus delegesi Dr. Malik celseyi terketti.
Herriot yeniden Meclis Başkanlığına seçildi
Paris. 10 A.A. lAFP) — Fransız Milli Meclisinin 1950 devresi bugün öğleden sonra açılmıştır.
En yaşlı saylav olması dolayısiyle, komünist Cachin bir nutuk söylemiştir.
Caciıin’in nutkundan sonra Meclis Başkam seçimine geçilmiştir.
Paris, 10 A.A, (AFP) — Edouard Herriot'nun 491 oy üzerinden 297 oyla Milli Meclis Başkanlığına yeniden seçildiği resmen bildirilmiştir.
Ankarada devam eden profesörler dâvası
Ankara 10 (Hususi muhabirimizden) — Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinden olup vazifelerini kötüye kullanarak komünizm lehinde telkinler yapmaktan sanık profesör Pertev Naili Bora tav, doçent Behice Boran ve Niyazi Berkes’in duruşmalarına bugün de Dördüncü Asliye Ceza Mahkemesinde devam edilmiştir. Bugünkü duruşmada profesör Bora-tav. 130 sahife tutan müdafaasını okumuştur. Duruşma, Niyazi Berkes’in müdafaasını yapması için başka güne bırakılmıştır.
id etmiş ve Üniversite mezunların-' dan yüzde kaçının ilmi araştırma faaliyetlerine intisap ettiğini bilmediğini söylemiştir.
Muhtar Üniversitelerin bugünkü geliriyle masrafının ancak % 12 sini karşılayabildiğin! belirten Rektör, bu vaziyet karşısında daha uzun yıllar Hükümet yardımına muhtaç olduklarını açıklamıştır. Bundan sonra maddelerine geçilen bütçe, teklif edildiği şekilde kabul olunmuştur.
Komisyon, öğleden sonraki toplantısında. İstanbul Teknik Üniversite bütçesini müzakere etmiş, Bakan ve Rektörün izahlarından sonra onu da kabul eylemiştir. Ankara Üniversitesi bütçesinin görüşülmesi yarına kalmıştır.
B. Millet Meclisinin bugünkü gündemi
Fevkalâde hallerde mal iktisabı hakkındaki kanunun avukatlara da şümulü olup olmadığına dair önerge karara bağlanacak
Ankara 10 (Hususî muhabirimizden) — B. M. Meclîsinin yarınki gündeminde dört sözlü soru önergesi vardır. Bu sorulardan İzmirdeki tayyare tamir atölyesiyle Eskişehir hava tümeninin yerlerinin değiştirilmesi sebeplerini Milli Savunma, Kırk-lareiinde yapılacak baraj ve açılacak galeri işini Bayındırlık, bozuk ekmeklerle hayat pahalılığını ve Ziraat Bankasiyle Devlet Bankasınca verilen krediler meselesini Ekonomi ve Ticaret Bakanı, radyo ücretlerinin iki misline çıkarılması işini de Başbakan cevaplandıracaktır.
Bunlardan başka yarınki Meclis, Fevkalâde Hallerde Mal İktisabı hakkındaki 1237 sayılı Kanunun a-vukatlara da şümûlü olup olmad.gına dalı yorum önergesini karara bağlıyacak ve denizde can emniyetini koruma, Türkiye - Avusturya, Türkiye - Hollanda ve Türkiye -Finlandiya arasında akdedilen ticaret ve ödeme anlaşmalarına ait kanun tasarılarının ikinci müzakerelerini yapacaktır. Yarınki oturumda, tescil edilnıiyen birleşmelerle bunlardan doğan çocukların tesciline, gizli kalmış nüfusun kaydına dair olan kanun hükümlerinin iki yıl dah8 u-zatılmasına müteallik kanun tasarısının birinci müzakeresine devam o-lunacaktır.
Maraş müstakil milletvekilleri C.H.P. ye geçti
Ankara lü ı Hususi muhabirimizden) — Trabzon Milletvekili Faik Ahmet Baıutçu’nun başkanlığında açık olarak toplanan bugünkü C. H. P. Meclis Grupunda 3.5 yıldaı» beri müstakil olarak çalışan M&raş Milletvekili Emin Soysal'ın partiye iltihak ettiği hakkında Genel Sekreterlikten gönderilen tezkere okunmuştur. Genel Sekreterliğin bu tezkeresinde Emin Soysalın Elbistanm Kızılcaova mahallesi C.H.P, ocağına kaydedildiği bildiriliyordu. Tezkere okunarak alkışlandı ve Emin Soysal kürsüye gelerek, partiye iltihakı sebeplerini anlattı ve oturuma son verildi.
İzmir D. P. delegeleri döndüler
İzmir 10 (Hususî muhabirimizden) — Demokrat Partinin Anka-radaki istişarl toplantılarına iştirak eden İzmir delegeleri buraya dönmüşlerdir.
dâvalar azalmıyor ■■■
Ama, şehirde iki binden fazla ev de boş duruyor!
Şehrimizdeki bol inşaata rağmen mopkon buhranı bütün ŞİddetiVle devam etmektedir. Gerek sulh ve «rrekne asliye mahkemelerini umumiyetle kıracı ve ev sahibi dâvaları İşgal etmektedir. Mahkemeler çok dolu olduğu İçin mu-hnkemeitır dr avlar ve senelerce hüt-nıektc ev sahipleri İle kiracılar arasındaki gerginlik de bu aebepten zail olamamakladır.
Diğer taraftan alâkalılar şehir dahilinde 2(M)0 i mütecaviz evin boş olduğunu tespit; etmişlerdir. Bahara kadar hu rnikUınn 3000 e yaklaşacağı Nöylenmek-tedlr. Gene nlnknlılnrın ifadeline göre, bugün îaUtnbuldn bir mesken buhranı yoktur Sadece havut pahalılığına muvazi olarak yeni İnşaatla da kira fazlası mevcuttur.
Kurak mıntakalar hakkında tetkikler yapan bir âlim geldi
Unesco’nun Müspet ve Tabiî İlimler Komisyonu Müdürlerinden Doktor Frank Mallna dün Ankara vapuru İle şehrimize gelmiştir. Dr. Malına dünya turuna çıkmış ve kurak mmtakalarda tetleikata başlamıştır. Seyahatinin sonunda bu gibi mıntakalara dair mühim bir rapor hazırlayacaktır.
Dr. Malino bugün saat 12 de olr basın toplantısı yapacak ve seyahatinin gayesini Türk gazetecilerine izah edecektir.
Ankara vapuru Akdeniz seferinden döndü
Ankara Vapuru dün program aaati o-lan 15 te B^tı Akdeniz seferinden dönmüştür. Barselon Başkonsolosumuz Cemil Özkan. Profesör Sanl Yaver. İller Bankası Müdürü Reşit Şerif Egeli, U-nesco temsilcimiz muharrir Reşad Nuri Güntekln, OsmanlI Bankası Paris Şubesi Müdürü T. T. Rene. Yunan Mil-11 Eğitim mütehassıslarından Evange-108 ve Papanvits bu vapurla şehrimize gelmişlerdir.
M. T. T. B. Heyetinin Ankaradaki temastan
Ankarada bulunan Milli Türk Talebe Birliği Hevcilnin temsilcileri dün alâkadar makamlarla temasa geçmiş. lisan meselesini Izab ederek bunun hemen halledilmesi gerektiğini bilhassa söylemişlerdir. Diğer taraftan, kötü bir İmtihan yönetmeliği İle imtihan edilen Yüksek Ticaret talebesinin, her sene karşılaştığı müşkülât da izah edilerek, bir komisyon tarafından hazırlanmış olan yeni imtihan talimatnamesi al ı kadar makamlara verilmiştir.
Bütün bu temaslar neticesinde vaziyetten iyice haberdar edilen üstmakam-lar Millî Türk Talebe Birliği temsilci heyetine Usan meselesiyle. Yüksek Ticaretin imtihan yönetmeliği işinin yalcın bir tarihte talebelerin menfaatlerine uygun bir şekilde halledileceğine söz vermişlerdir. Milli Türle Talebe Birliği heyetinin Ankaradaki temasları devam etmektedir. ___________
Balıkpazarı çamurdan kurtuldu
Bnlıkpaznnnda açıkta akan mğımtar-la, civardaki ı Is ve çamurlu sokakların ıslâhı işi sona ermiş ve Bnhkpazan. tarih! çamurundan kurtulmuştur.
Lodos fırtınası devam ediyor
Lodos yüzünden dün şehir hattı vapurları, Marmaranın Anadolu postasını yapamamışlardır. Öğleden sonra hava poyraza çevirdiğinden 17 30 postası Köprüden hareket etmiştir.
Pierre Loti’yi anma merasimi
Türk - Fransız Kültür Cemiyeti tarafından tanınmış Türk dostu Fransız e-dihl Pierre Loti'nln doğumunun yüzüncü yıldönümü münasebetiyle önümüzdeki cumartesi günü saat 16 da Union Frnnçalse’do bir anma merasimi tertip edilmiştir.
Toplantıda Fransız edibi Claude Farr^re'in bir mesajı, Fransız Kültür Ataşesi Bcrgcaud tarafından okunacak ve Abdulhak şinasl Hisar tarafından Pierre Lotl’yc alt bir hitabe verilecektir.
Bu merasimden sonra Feridun Di-rimtekin’in başkanlığındaki bir heyet Dlvıınyoluna giderek Pierre Loti'nln îa-tanbulda İken oturduğu evi ziyaret edecektir.
Pakistan
Türkiye - Pakistan Dostluk Cemiyeti adına dün saat 17.30 da Eminönü HaJke-vınde (Pakistan) nıcvzuulu bir konferans verilmiş ve bu konuşma büyük bir alâka ile takip edilmiştir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ ROMAN
- 42 -
Yuvarlak kafalı esmer oğlan, sabrı tükenip kızın üzerine saldırmak istedi; Fuat, araya girdi. Gittikçe artan bir utanç ve dikkatle şu küçük şırfıntıyı dinliyordu: _
“— Kaç defa gözlerimle gördüm; kaç defa elimle yakaladım. Yakaladım ama ikisi birden benim üstüme çullandılar. Beni dövdüler, dövdüler. Sesim çıkmasın diye biri ağzımı tıkadı, öbürü karnımı tekmelemeğe, nereme rastgchrse vurmağa başladı. Ben kendimi kaybetmişim. Sonra, (sesi ilk defa olarak titredi) sonra Pertev gitmiş, bir yerden 6U bulup getirmiş; yüzüme serpti, beni ovdu, ovuşturdu da...
Kız, hikâyesinin bu noktasına gelince, birden, boşandı. Gözyaşları, iri iri damlalar halinde yanaklarından, burnunun iki yanından dökülerek bütün yüzünü ıslatıyordu. Kız, bir taraftan elinin tersiyle bu yaşları silmeğe çabalıyor; öbür taraftan hıçkırığını yutarak ylno sözüne devam ediyordu:
"— Ama ben de, anneme kaç defa Pertevin söküklerini diktlrttim; çamaşırını yıkattım. Yalnız bu mu? Söylesin; söylesinler... Kaç defa annem Işde İken bizim odaya gelip karınlarını doyurdular. Annem, işden dönünce, "kız, köftelere ne oldu; peyniri ne yaptın, zeytin nereye gitti?” diye sorardı; ben de "karnım acıkıver-206
di, yedim.,, derdim ve o akşam ağzıma bir lokma koymadan yatardım.
Oğlanların ikisi birden başlarını önlerine eğdi.
"— Ben. bunları hapisten de kurtardım bir kere... Sirkecide, bir manav dükkânından portakal aşırıp kaçarlarken dükkân sahibi dışarı fırladı. Beni görünce "kız. sen muhakkak gördün o hırsızlan! Ne yandan tüydüler? Söyle!,, dedi. Ben "Gördüm, İşte şu sokağın içine sapıp gittiler.,, dedim; ama bunlar başka bir sokaktan kaçmışlardı.
Fuat, bu esnada, derin bir hüzne kapılmıştı. Deınln. penceresinden aralarına karışıp gitmek hasretini duyduğu bu küçük serseriler âleminde bile tahmin ettiği gibi kayıtsız, dertsiz ve complexe’si2 yaşamanın nasıl bir hayal olduğunu, şimdi, anlıyordu. İnsanların çektikleri azap ve ezaları mutlaka içinde yaşadıkları cemiyetin mimarisindeki sakatlığa atfetmek pek basit bir hükümdü. Hayır, kabahat yalnız cemiyette değildi. İnsanlar, doğarken içlerinde bu azap ve ezaların tohumlarıyla beraber doğuyorlardı. Bu çocuklara, bu derece karışık, bu derece karanlık his ihtilâfları içinde didişip kıvranmayı kim belletmlşll? Bu, henüz on dört yaşına girmemiş, bu henüz göğsü, kalçaları dümdüz kıza bir büyük aşkın ihtiraslarım, sıtmalarını, hınçlarını ve fedailiklerini kim telkin etmişti? Bu çocukluktan yeni çıkmış on yedi yaşında oğlanın kalbi, hangi vefasız sevgililerin, hangi acı sevda tecrübelerinin ateşinde dövüle dövüle bu demir sertliğini almış; kınlım, kâh döverek, kâh okşayarak kendine bendetınek hünerini ona. kim öğretmişti? Ya şu kenarda duran, hepsinin küçüğü kııvruk ve karaşın çocuk — eğer kızın dediği doğru ise — kendisini kumral gence bağlayan o kötü Iptllâyı kimden knp-207
mıştı?
Bütün bu suallere Fuat’ın okuduğu kitaplarda kati bir cevap bulmak mümkün değildi. Hele son zamanlarda bel bağladığı doktrinler bu bahiste t.nmnmlylc dilsizdi. Fuat, hu yangın yerinde, bu kimsesiz çocuklar arasında şahit olduğu hâdisenin sırrını bir takım ekonomik illetlerde nasıl arayabilirdi? Bu küçük dramda rol oynayan şey ne açlık, ne çıplaklıktı. Aktörlerin her biri, eski Yunan trajediyalarında olduğu gibi Tanrıların, — yani tabiatın — verdiği sakar bir hükmü yerine getiriyordu.
Fuat, böyle düşünerek ve lâlft lâkırdısını bitirmemiş olan kız çocuğunu, incecik bileğinden çekerek yavaş yavaş yangın yerinden uzaklaştı.
★ ★ ★
Komiser Haindi Bey, bir dördüncü halayının ilk günlerinde bulunmakla beraber hiç de neşeli görünmüyordu. Hattâ, yüzüne dikkatle bakan bir göz için her vakitten daha durgun ve düşünceli bir hâli vardı Alt dudağı büsbütün sarkmış» bakışlarındaki fer büsbütün sönmüştü Canı, çalışmak istemiyordu Saatlerce masasının başında dalıp dalıp gidiyordu Polis Naci E-fendi, kendisine bir kâğıt İmzala»irken elinin titrediğini gönlü. Lâkin, Koınlser Beyin hemen hemen harlmine girmiş bulunan ve kaç nikâhına şahit olun bu polis memurunun ifadesine göre Hamdı Bey, her evlenişinin ilk devresinde böyle olurmuş: sonra yavaş yavaş kendine gelmeye neşelenmeye, canlanmaya, hattâ fazla canlanmaya başlarmış; âdeta yerinde duramaz, ele avucu sığmaz, yirmi yaşında bir delikanlıdan farkedilmezmiş. Fakat, ne çare ki, — yine Naci Efendinin dediğine bakılırsa — Komiser Hamdl Bey. işte, tam bu «ıralarda karısını kaybedermiş, Demek ki, bu şataret bâîi onda «üre 208
süre birkaç gün sürüyordu.
Hem, bu sefer, Hamdı Beyin evlenmesi birçok güçlüklerle karşılaşmıştı. Hiçbir aile ona kız vermek istememişti. Hattâ en yoksul ana ve babalar bile onun geçmişini sorup araştırır araştırmaz üç yıl içinde, üç karısını, hemen hemen telleri, duvakları başlarında iken toprağa gömen bu uğursuz adama kurban edecek evlâtları olmadığını söylüyorlar ve gönderdiği aracıların suratına kapılarını kapıyorlardı, Hamdi Bey, haftalarca, aylarca, Fındıklıdan. Beşlktaştan başlıyarak eleyip taramadığı semt, mahalle, sokak kalmadı. İstanbul tarafının en ücra yerlerine kadar bile başvurdu. Fakat, medrese odalarında, viraneliklerde yetişmiş, ne olduğu belirsiz birtakım işçi ve çamaşırcı kızlardan başku kimse ona varmak isteğinde bulunmadı. Bu iş için seferber ettiği polis memurlarından bazıları, bunlar arasında eli yüzü yerinde, iffet sahibi kızlar bulunduğunu söyledilerse de Komiser Hamdi Bey bu derece aşağılara kadar inmeyi, ne mensup olduğu ailenin, ne de işgal ettiği mevkiin şerefiyle mütenasip buldu.
tşte, Komiser Bey. bayatının bu en müşkül devrinde, böyle boş yere didinip dururken polis Naci Efendi onun yanına sokulup:
” —Beyim; demişti, Kusurumu af buyurun Size bıı teehhlU meselesi hakkında bir maruzatta bulunacağım. Mesmuatıma nazaran, (Bu polis memuru böyle mühim bahislerde daima hır resmi rapor üsiûbiyle konuşurdu.) şimdiye kadar vâki olan taleplere karşı ret cevabı verilmesinin başlıca sebebi evdeki dadı kalfadır. Her nedense ondan şüphe ediliyor ve o yanınızda bulundukça... sanırım ki.».
Ve Hamdi Bey, kendisinde nadir görülen bir öfkeyle başım kaldırıp:
“— Yani ne demek istiyorlar? diye sor-209
muştü.
"— Efendim, ne olacak? Calullik... öyle demeye getiriyorlar ki, gûya dadı kalfa evde başına buyruk yaşamaya alışmış imiş de üstüne bir hanım geldiğini istemezmiş. Bundan dolayı refikalarınızın hei birini ya zehirle, ya sihirle ortadan kaldırırmış. Binaenaleyh, o cadı, o evdeyken diyorlar...
Hamdi Beyin yüzünün bütün çizgileri gerilmişti:
”— Sus, Naci Efendi, sus!. Daha ziyade dinlemeye tahnmnıülüm yok; diyerek polis memurunun sözünü kesmişti. x
Fakat, evlenmek teşebbüsleri gitgide sarpa sarınca Hamdi Bey bu anası yerindeki kadıncağızı akıbet fedaya razı oldu. Daha doğrusu, bu "suizan,, lan, bu dedikoduları ortadan kaldırmak için talip olacağı kızların alil lerine dadı sini evden uzaklaştıracağı şartını koşmaya kaini verdi. Aracılar, evvelce çaldıkları kapılara bu "şart,, la bir bere daha başvurdular ve polis memuru Naci Efendinin dediği gibi — pek kolaylıkla değilse bile — ona, nihayet, münasip bir hayat yoldaşı buldular. Bu, Teşvikiyede oturan devlet düşkünü ve dört çocuklu bir dul kadının kızıydı. Bu kız. Komiser Hamdi Beyin dilediği kadar körpe değildi ama hemen kusursuz denilecek derecede güzeldi. Yirmi beş yaşma rağmen fidan gibi kalmış bir boyu, 5-üt beyaz bir teni, gür ve siyah saçları, incecik samur kaşlar altında tatlı ve mûnis bakışlı lâcivert gözleri vardı. Kalem parmaklı yasemin gibi elleri ev işleri görmekten oldukça yıpranmış olmakla beraber ayaklan fildişinden bir Tanrıca ayaklan kadar kusursuz ve eşsizdi. Komiser Hamdi Beyin ise, bir kadında ilk aradığı fizik meziyet ellerin ve ellerden evvel ayakların güzelliğidir.
(Devamı var)
210
I
11 Qcafr 1960
Y e n t İstanbul
Sayfa 3
G U N U N
Avrupadaki İktisadî muvazenesizliğin sebebi
AVRUPA memleketlerinde görülen İktisadî açık neden müzmin bir hastalık haline geldi? Bu suali sormak bizi, alıcının istenen fiati neden ödiyemediği-nı veya maliyet fiatinin alıcının satın alma gücü seviyesine neden Ln-dirilemedlği meseleleriyle karşılaştırır. Buğday ve kömür gibi zarurî mallar mevzuunda devlet bir prim politikası tatbik ederek halkı aldatmakta, halk geliri ile geçindiği kanaatini beslediği halde devlet sermaye harcamaktadır.
Durum, bütün memleketler için aynı olmıyabilir. Avrupanın müzmin bir açığın ıstıraplarını çektiği doğru ise de, Amerlkada veya As-yada aynı hastalığın mevcudiyeti katı değildir. Avrupanın muvazenesizlik içinde bulunduğu muhakkak olmakla beraber, Birleşik Amerikana belki de bir servet muvazenesi ve Asyada bir sefalet muvazenesi hâkimdir. Amerika kendi imkânlarına göre yaşamakta, Asya kendi imkânlarına göre açlıktan ölmektedir. Biz AvrupalIların, gelir kaynaklarımıza uygrın düşmii’en taleplerimizdir ki. açığımızın sebebini teşkil etmektedir. Bizim istihsalimiz Amerika Birleşik Devletlerindeki ölçüde artmadığı gibi. Şarklılara has tevekkülden de mahrumuz.
GARP cemiyetlerinde, makina mamûlleri gittikçe ucuza mal edildikleri halde, insan emeği mahsulleri gittikçe pahalı Lan maktadır. Zira, garp medeniyetinin inkişaf seyri, garplı için asgarî bir ihtiyaç seviyesi yaratarak, onu çok pahalı bir mahlûk haline getirmiştir. Birleşik Amerika gibi sanayii en çok gelişmiş memleketlerde, makina tam randımanla çalıştığı takdirde, maliyet meselesi hallolunabilir Sınai gelişmesi yavaş memleketlerde ise. maliyet meselesi işçi ücret taleplerinin azlığı sayesinde halledilmektedir. İşte bu sebepledir ki, Lafcadio Hearn'ın “Asya sefalet rekabeti ile Avrupayı temelinden sarsıyor,, sözü acı bir hakikatin ifadesi olarak belirmektedir.
Fakat Avrupa memleketleri gibi mutavassıt olan memleketler hakkında ne demelidir? Buralarda makina, muhtelif sebepler dnlayısiyle. ön safta gelmez ve AvrupalInın kâfi bir hayat seviyesi için olan iddiaları ücrete tesir eder. Bu kabil memleketlerde muvazene tesis olunamaz.
• •
Yazan: Adnre Siegfried
Bu muvazenesizlik. Avrupa kıtasının harpler, tahripler ve organizasyon bozuklukları ile muvazi yürür, öyle görünüyor ki hayatın birçok safhalarında, rastgelinen müzmin açığın izahını, Avrupa kıtasının bu kötü durumunda aramak icap eder.
ACI olan taraf, meseleyi devletin sırtına yükliyerek kurtulacağımızı sanmanıızdır. Bu, günlük politikacının ebedi düstûrudur: Pahalı buğday ve ucuz ekmek, vergiyi fazla, fakat mükelleften az İstemek! Halbuki, netice itibariyle birinin ödemesi lâzımdır. İhtiyatlar varsa, muayyen bir müddet onlar kullanılır, fakat nihayet onlar da tükenir; o vakit muvazene meselesi İle karşılaşılır. 1914 ten beri, İki harbi doyurmak ve sonra memleketin normal vasıtalarının kabul ede-miyeceği bir hayat gidişini uzatmayı mümkün kılmak için, bütün bir asrın tasarrufu böylece istihlâk o-dildi. Mevzuubahis açık, işte bu vaziyetlerden doğmuştu.
Maliyet fiati fikri, hususî teşebbüslerde olduğu kadar millet için de bahis mevzuudur. Şu farkla ki. hususî teşebbüsler dikkat etmezlerse, çabuk cezalarını çekerler. Devlet için vâde daha geç gelir, fakat muhakkak gelir; zira tabiat her şeyde bir borç hesabı açar, orada istisnasız her şey, patronun gidişi, karşılık randımanı olmadan ödenen ücret, ve fazla vergilendirme hepsi yazılıdır.
Bahis mevzuu bu açık, bizi ezmekte devam eden harp yükünün birleşmiş ve yığılmış bütün bu şartlarından, sanayi ve ziraatimizin asrın icaplarına ulan intibak kifayetsizliğinden, hayat seviyemizin hiç hissetmediği iki büyük harbi geçirmiş olmak iddiasından neş’et etmektedir. Bu hayat seviyesini kısmak veya maliyet fiatlerimizi icap edecektir.
Tabiat eşyayı yerlerine muvazene mekanizmasına
rünür. Bu. mezkûr yerin zaruri rak arzu edilen bir şey olması mek değildir. Berlhelot, "Her biter... Fakat fena olarak,, der. Şark,
bugüne kadar bu muvazeneyi sefalet içinde tahakkuk ettirdi. Biz Garplılar ise. ancak "tahavvül., ü kabul edebiliriz. Fakat unutmamalı ki, a-çık, ılânihaye devam edebilecek bir vaziyet değildir. “Figaro,, dan
ci üş örmek
koyar, bir malik
gö-ola-de-şey
KONOMiK
Dünkü nüshamızda sadece Ingıltereyi ilgilendiren kısmını bildirmekle beraber aldığımız tamamlayıcı malûmata dayanarak, Avrupa ekonomisini yakından alâkalandıran beyanatının mütebakisini bugün vermoyi faydalı bulduğumuz Ingiltere maliye Bakanı Sir Stafford Cripps’in altın stoklarının arttığını bildirirken alınmış yeni bir resmi.
İngiliz Maliye Bakanının dış ticaret hakkında beyanatı
HAREKETLERİ
Bir sözlü soru
Yerli t’Jriınler Ortaklığının aldığı 1946-47 yılı mahsulü tütünlerden 2 komisyon verilmesi mevzuu soruldu
Ankara 10 (Hususî muhabirimizden) — Demokrat Parti milletvekillerinden Muammer Alakant, Meclis Başkanlığına bir sözlü soru vererek Başbakandan Yerli Ürünler Ortaklığının 1946-1947 yılı mahsulü olarak, hesabına aldığı tütünlerin bedeli ü-zerinden %2 nispetinde komisyon verilmesi hususunda aşağıdaki sualleri sormuştur:
1 — Bu haber doğru mudur?
2 — Bakanlar Kuruluna teklif hangi bakanlık tarafından yapılmıştır?
3 — Mübayaa edilen tütünlerin miktarı ve komisyona esas olacak mübayaa bedeli nedir?
4 — Bu tütünlerin ne miktarı hususi takas yoliyle satılmıştır?
5 — Hususî takas yoliyle best döviz tediyesi şartiyle satış fiatleri nelerdir?
6 — Bu tütünlerin Yerli
Şirketine işlenmiş olarak kilosunun maliyet fiati nedir? Yapılan masrafların tutarı nedir?
7 — Tütünlerin bugüne kadar tasfiye edilememesi sebepleri nelerdir?
8 — Tütünlerin tasfiyesi halinde kâr mı, zarar mı hesaplanmaktadır ve her iki halde tahmini tutarları lerdir?
9 — Bu kâr veya zarar, hangi saba ait olacak, komisyonu hangi saptan ödenecektir?
ve ser-yapılan
ürünler
ne-
he-he-
Çiftçiler akaryakıt vergisinden muaf tutuldülar
“Zorluklara ve önemli fedakârlıklara rağmen, sterling bölgesinin merkezi ve dünyanın en büyük tüccar memleketlerinden biri olmak durumunu
muhafaza ettik.,,
Özel teşebbüs müstahdemleri
kanun tasarısı
Tasarı geniş bir münevver kütleyi şümulüne almakta ve büyük bir ehemmiyet
Ankara 10 (Hususi muhabirimizden) — Özel Teşebbüs Müstahdemleri Kanun tasarısının müzakeresine yarın B. M. Meclisi Çalışma Komisyonunda başlanacaktır. Bu tasarı, her türlü sanayi ve maadin işletmelerindeki ticari hizmetlerde veya ticari mahiyette olmıyan idari ve teknik hizmetlerde, işverenin nam ve hesabına seyyar ticaret memuru, mümessil veya ajan gibi sıfatlarla, resmi veya hususi teşebbüsler, yahut serbest meslek erbabı tarafından işletilen ticarethane, mağaza, dükkân ve benzerleri ile ticari mahiyette olan veya olmıyan her türlü
taşımaktadır
• •(
işlerde, ezcümle bankalarda, sigorta şirjcetleririe, gazetelerin ve muvakkat. dershanelerin yazı, İdare ve büro işleriyle istihbarat, büro ve ajanlıklarında, avukat ve noter yazıhanelerinde, doktor muayenehanelerinde çalışanların iş ve hayat emniyetini istihdaf etmektedir.
Bu itibarla tasan, geniş bir münevver kütleyi şümûiüne almakta ve büyük bir ehemmiyet taşımaktadır. NOT: Bu hususta tarihli
gazetemizde “Hususi teşebbüslerdeki hizmet erbabının durumu.9' başlıklı bir yazı neşredilmişti.
İlilı ^11—iiı»
İsrailden gelecek
Karadeniz bölgesine 25 bin ton mısır verilecek
tsralJle ticarî münasebetlerimizin inkişafı için uçak ayında oradan gelecek heyete tacirlerin de refakat edeceğine dair 81 aralık sayımızda İzmir hususi muhabirimizin verdiği haberi diiıı A. P. Ajansı Tei-Avİv menşeli bir telgrafla te yi d etmiştir. Bıı telgrafı da aynen aşağıda veriyoruz:
T. M. O. ilk partide 3500 ton mısır gönderiyor
Ofisi, Fındık ortaklarına veton mısır vere-Fındık Tarım
Londra. 10 A.A. (Lps) — Maliye Bakanı Sir Stafford Cripps dün akşam basın konferansında iktisadi durumu ve Avrupa ekonomisini inceli-yerek ezcümle demiştir ki:
1919 da ihracatımız 1.785.000.000 Ingiliz lirasına yükselmiştir. Bu rakam 1918 dekinden yüzde 13 yüksektir. Tekrar ihracat miktarı 59 milyon Ingiliz lirasıdır. İthalâtımız 2,273.000 olmuştur.
1948 de ise ithalât 2.078.000 di. Bu
suretle ithalât fazlası, 1948 deki 132 milyona mukabil 1949 da 429 milyona düşmüştür.
Harpsonrası kalkınmasında en a-eele yardım ihtiyacında bulunan memleketlere tercihan ihracatta bulunmaktan ibaret olan sistemimize devam mecburiyetindeydik. Böyle yapmasaydık komünizmin ilerlemesine mânı olan uyacak ve soğuk harbin tehdidi altında bulunan memleketlere yardım edemiyecektik. Fakat şimdi, bizzat kendi kuvvetimizi muhafaza etmek istiyorsak,'
ister istemez yavaşlatmamız gerekecektir.
Ankara 10 »Hususi muhabirimizden) — Ziraat âlet ve makinelerinin çiftçiye maledılmesini sağlamak ve bu vasıtaların kullanılmasında âzami ucuzluğu yaratmak maksadiyle, bunları kullanan çiftçilerin akaryakıt vergisinden muaf tutulmaları yolunda verilen karar, memnuniyet uyandırmıştır. Çiftçiler, ihtiyaçları olan akaryakıtı 5237 sayılı Belediye Gelirleri Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi gereğince, tenzilâtlı tarifeden faydalanmak suretiyle temin e-deceklerdir.
Bölge tarım teşkilâtlarınca elinde, akaryakıtla işleyen âlet ve makinesi bulunan çiftçilere, vesikaların verilmesine başlanmıştır.
Çiftçiler bu vesikaları, belediyelere veya akaryakıt acentalarına göstererek zenzilâttan istifade edeceklerdir. Bu karara nazaran çiftçilere benzin ve mazot litrede üç kuruş, petrolde 60 para indirilmiş olarak verilecektir.
Tel-Aviv, 10 (AP) — Türkiye ile İsrail arasında diplomatik temsilcilerin teatisini müteakip, 1950 de bu iki memleketin ticaret münasebetlerinde büyük bir inkişafın yer alması beklenilmektedir.
1919 yılının sonlarına doğru Türkiye, ithalâtını daraltmak siyasetine tevfikan İsrailden ithalâtı hemen hemen tamamiyle kesmiş ve iki memleket arasındaki ticaret fiilen tam bir duraklama devresine girmişti.
1949 un ilk 9 ayı zarfında Türkiye İsrail'den 16.000 İsrail Lirası veya takriben 44.800 dolar kıymetinde mal satın almış ve 1.900.000 İsrail lar kıymetinde m iştir.
25 Israilli iş
kil bir heyetin 1950 iptidalarında, iki memleket arasımdaki ticareti hızlandırma imkânlarını incelemek üzere. İstanbul’u ziyaret edeceği bildirilmektedir.
Toprak Mahsulleri Tarım Kooperatifleri rilmek Üzere. 25 bin çektir. Bu hususta
Kooperatifleri ile, Toprak Mahsulleri Ofisi arasında yeni bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre. Toprak Mahsulleri Ofisi ilk parti olarak Karadeniz bölgesine 3500 ton mısır sevkedecektir.
Malî müşavirler hesap müte hassısları hakkında Eksper ve Muhasipler Derneğinin düşünceleri
«•
buna mukabil İsrail Lirası (5.320.000) do-Türk malı ithal et-
adamından müteşek-
Eksper ve Muhasipler Derneği, yakında bir toplantı yaparak, Gelir Vergisinin tatbiki yüzünden, piyasada muhasebeciye olan ihtiyaç meselesini dc tetkik edecektir. Adı geçen Dernek İdare Heyeti, bu hususta kongreye yeni bir teklifte bulunacaktır. Bu teklifte, hesap mütehassısına olan ihtiyaç yüzünden, mali müşavirliğin tamamiyle ayrı bir ihtisas şubesi olduğunu, bu mevzuda büro açacak kimselerin hu sahadaki ihtisaslarının, bilgilerinin salâhiyettir bir makam tarafından tasdik edilmesi ileri sürülmektedir.
Eksper, Muhasipler Derneği kongresinde bu fikir kabul edildiği takdirde. Dernek, bu esasların tahakkuku için, Maliye Bakanlığı nezdin-de teşebbüslerde bulunacaktır.
Müstakil sanayi odalarının kurulması sanayicileri sevindirdi
Turizm dairesinde yeni tayinler
Ankara, 10 (Hususi muhabirimizden) — Basın. Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü Turizm Dairesi geçen ayın 19 unda toplanmış olan Danışına Kurulu kararlarını tahakkuk ettirmek üzere faaliyetine devam etmiştir.
Turizm Dairesinde bu münasebetle yem tâyinler yapılmış veya kararlaştırılmıştır.
Turizm Daire Müdürlüğüne hâlen Çalışma Bakanlığı Etüd Kurulunda üye bulunan Necdet Azakın tâyini kararlaşnı ıştır.
Yerıi teşkilât kurulduğu günden beri Turizm işlerini tedvir etmekte bulunan Genel Müdürlük İç Basın Şubesi Raportörü Salâhaddln Çoruh da Turizm Dairesi Şube Müdürlüğüne terfian tâyin edilmiştir.
bu usulü
Çay ithali için teşebbüsler
Ya-
8500
★
★
★
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
[forsalarda Vaziyet
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet* Tahvilleri
İstanbul :
BUgİU-
LJUgllt.
36.-
Adana Ticaret Borsası
İzmir :
* » ( I
Şirket Tahvilleri
180 2ı 15
160 165
157.50
200.—
160 —
115.—
Pamuk
Pamuk Pamuk
Pamuk Pamuk
Son kapanıt}
(A
• •
t£Sİ(> Kil pil ?M*j
275 — 280.— 210.—
1948
I94>
• t
>•
ye-yıl-
7ıÜ %6 %h %6 •;.« %6
64 .30
118.20
45.— 145.-
170.— 190.— 180.— 123.—
57.25
54.-
43 -
232.—
222 -
205 -150.—
16.—
96 50
96.10
96.25
96 50
97.
07.-
laglı tulıııııılar;
Ayçiçeği tohumu . Keton Ur hu m ıı .....
Kerıdırlobumu ........
Su«aın
Vİr 'lâtifti kabuklu
1934 1034 1941
ıun 1941 Milli
32,— 1 • -42.20 85
72
Müdafaa
*teö %5 %5
%5 %5 %4
Dokunm İhım Uııddvlerl: riftllı una mal .........
Tiftik (Natürcl) .........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Ihım deriler:
Sığır «mamuru kilosu .....
Keçi tuzlu kuru kilonu ...
Koyun hava kurunu kilosu Mezbaha sığır vns kilonu.
9b 50 90 10
96 25 06.50
97.
97.-
20 65
20 65 20.0(ı
21 hu
21,-
21.—
21 50
21.70
20.75
31.35
J0 10
25 10
25 11)
24. iü
33.-
M M
Demiryolu
57.50
54
13 -233 -222 205 147.-
16.-
23
21 2ü
20.50 102.—
95.81)
5li
20 65
20.66
20.90
21.60
21.-
21.—
21.50
21.66
20 75
60.—
23.—
65.— 148.—
46.-170.
îlıvua-t^rzurum 1.
Il-VLİ.
I.....
11......
ili.....
L.
U.
III.
IV
tlUİHlbnl .
Uu>.«lay Yumuşak .............
İtaydın Sert ...............
\rpj» Biralık .........
Arj.n /dmİlk (»HHcınc) .......
Mınr (Snrıı çuvallı .........
l'iiHiılyn Toınhııl ıçııvallı) KıV'Ol.vfi Ç/n.lı -aır» («loknifc» Knşvernı
Mercimek Kırınızı iç çuval. Mcralmolc Yeşil çuvallı . Nuhııt nııtUi'ül .............
Akala t ........
Ak:d;ı II .....
Akala III .....
Yeril i .......
Yerli II ......
(•ı
23.
21.23
20.50
102
95 sü •»5 u
İsviçre Frangı
uzıırn çuicıraüKHU jnu. o •nelr A «eritil No. 8
H serisi No. I0M
Hamıık Akala I ......
Pamuk Akala D .......
f'nmuk Akala fil ....
Pamukyağı (rafine) ... °nmuk çekirdeği .....
Kuru .Meyvalnı
Fındık (kabuklu ıivrl) ... Fındık (İç tombul) .......
Ceviz (kabuklu) ..........
Ceviz (iç natürel) .......
Ikraıniyclı tahviller
• '»3 Er, lıril ........
1938 ıkrnrnlvclı .......
Milli Müdafaa l.........
191) Demiryolu IV. ... 194) Dcmirvolu V........
1/7 1949 ıh ra mİVCİİ ..
Diğerleri
UM1 Domlrvolu VI........
(alkınmn l.............
11.........
Ifl.........
istikrazı 1. .......„ II................
I'iviçrenin zirai bölgeleri daralıyor Zürıh (Comtel ı — Harp sonundan beri îsviçrede ekilen saha daralmaktadır. Son resmi istatistiklere □azanın, bu daralışın ekilen umum arazi mesahasına nazaran nispeti 1949 yılı zarfında yüzde altı buçuğa yaklaşmaktadır. Hububat ekilen arazideki daralma nispeti yüzde 3 ve patates ziraatı sahasında ise yüzde 14 tür.
Yabancı memleketlerden daha ucuz fiatle gelen ziraat mahsullerinin İsviçre ziraat mahsullerine rekabeti bu durumu izah için gösterilen sebeptir.
İspanya, gümrük tarifelerine zam yapıyor
Madrid (Comtel) — Yeni bir kararname ile İspanya gümrük resimleri. bu memlekete bilfiil ithal edilmekte bulunan bütün mallara şâmil olacak şekilde, yüzde yirmi nispetinde arttırılmıştır. Yeni tarife, 1 ocaktan itibaren yapılan
bütün muameleler için tatbik e-dilecektir.
Yeni yükseliş. 1947 de yapılan yüzde yirmi artış ile 1949 da lat-bika konan yüzde beş zamma eklenmektedir.
Almanya - Çekoslovakya ticaret anlaşması İmza edildi
Berlin 10 (A A.) (Afp) — Almanya ile Çekoslovakya arasında bir ticaret anlaşması imza edilmiştir. Berimde imzalanan bu anlaşmanın müddeti bir senedir.
Birleşik Amerlkada hususî mevduat
Washıngton (A P.) — Birleşik A-rnerika Ticaret Bakanlığı 1949 yılı başında hususi sermaye yatırımları mecmuunu takriben 13 milyar dolar olarak tahmin etmişti. Sene sonunda 1 milyon dolarlık hir te-zayüt olduğu görülmüştür.
Bu yekûnun 11 milyar doları "doğrudan doğruya yatının’* şeklinde yapılmıştır.
Tııııa’da gcıııi neferleri
Viyana (Comtel) — Amerikan kaynaklarından bildirildiğine göre, Rusya harpten beri ilk defa olarak. Yugoslav yük gemilerinin Batı A ima ny aya sefer yapmalarına izin vermiştir. 2700 ton pirit yüklü bir gemi. Macaristan ve A-vusturyanın Sovyet bölgesinden geçerek IJnz'e varmıştır.
Yugoslav bandıralı diğer iki motörün daha Avusturyadan geçtiği
Tahminlere göre, bu gemiler dönüşlerinde Yugoslavya.va Ruhr kömürü getireceklerdir.
Mısırda pamuk çekirdeği mevcudu Kahire (Comtel) — Resmi istatistiklere nazaran, Mısırda 94.458 ton kabuklu ve 3 336 ton kabuksuz pamuk tohumu artmıştır
Tahminlere göre, resmi makamlar bu movcudm yarısının 1950 yılı ilk avlarında İhracına müsaade edeceklerdir
İngiltere, son dört yıl içinde, iki ana siyaset takip etmiştir: İçerde sosyal adaleti önemle takip etmekle beraber, demokratik hayat tarzını kuvvetlendirmiştir. İktisadiyatımızı enflâsyon tehlikesinden korumakla beraber, tam iş temini siyasetini idame etmiştir.
Dışerda, kaynaklarımızın en büyük kısmını, demokrasi hürriyetlerinin soğuk harp hücumlarına karşı müdafaasına tahsis ettik. Bu siyaset Milli Savunma ve Denizaşırı İstihbarat masraflarımızı ağır surette kabarttı ve başka memleketlere de yardımda bulunmamızı gerektirdi. Bu mesuliyetler, ihmal etmek istemediğimiz mesuliyetlerdir.
Zorluklara ve önemli fedakârlıklara rağmen, sterling bölgesinin merkezi ve dünyanın en büyük tüccar memleketlerinden biri olmak durumumuzu muhafaza ettik. Vatandaşlarımın gayretlerinden dolayı her zamankinden ziyade gurur duyuyorum.,
Belçikadan mal ithaline müsaade verilecek
Ankara 10 ı Hususi muhabirimizden I — Ticaret Bakanlığı bugünlerde Belçikadan mal getirtmek üzere bir miktar ithal müsaadesi verecektir.
İzmir 10 (Hususi muhabirimizden) — Ticaret Odalarının çatısı dışında, müstakil sanayi odaları kurulması hususunda Ticaret Bakanlığına yapılan teşebbüsle birlikte B. M. Meclisi Ticaret Encümeni Başkanlığına da bir muhtıra gönderilmiştir.
Bu muhtırada sanayicilerle tüccarların menfaatlerinin ekseriyetle tezad halinde bulunması, menfaatleri bakımından sanayiciye rakip ve bazı hallerde aleyhtar olması tabii bulunan tüccarlarla sanayicilerin müşterek bir oda içinde toplanmaları şimdiye kadar odaların sanayi mevzularına önem vermemelerini intaç etmiştir.
Devletin bu işte en büyük yardımcısı memleket sanayii olacağından; bütün sanayi şubelerinin bir sanayi odasında toplanmaları, artık bir zaruret halini almıştır.
Bıı itibarla İstanbul ve Izmiıde Sanayi Odaları kurulması tezinin müdafaası ve İzmir - İstanbul Sanayi Birliklerinin, sanayi odalarının kıırnluşiylc birlikte» bıı odalara intikal ettirilmesi istenmiştir.
Çay ithalinin serbest bir hale getirilmesi için yeniden teşebbüslere girişilmiştir. Evvelce çay ıthalâtiyle meşgul olan tacirler, Rize çaylarının da memleket dahilinde sürümünü taahhüt etmektedirler.
Suriyeden buğday ve Ameri kadan da bir kısım buğday ve un geliyor
Amerikanın Philndelphia limanından (New-Orlean’a) hareket eden Kars şilepi burada Toprak Ofisi hesabına 3750 ton un yükliyecek ve bunları memleketimize getirecektir.
Çoruh şilepi de Meksikanın Hud-son limanında bulunmaktadır, kında Toprak Ofisi hesabına
ton buğday yüklemeye başlıvacaktır.
Bu un ve buğday partilerinden sonra Suriyeden alınan 50 bin tonluk buğdayın sevkıyatına başlanacaktır.
Ticaret Borsacında tiftik üzerine ni muameleler başlamıştır. Halbuki başından beri tiftik hareketsiz bir haldeydi. Fındık fiatlerl yine sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Klcring hesabından Fransaya yapılan satışlar, piyasayı daha ziyade sağlam bir hale getirmiştir.
Esham ve Tahvilât Borsasında Devlet tahvillerine karşı istekler artmaktadır. Altın piyasası jae, gün geçtikçe daha canlı bir hale gelmektedir.
Boranda üzüm ve lııclr flütleri sağlamlığını muhafaza etmektedir. Pamuk piyasası İse sakındır. Dış piyasalardan tekJifler beklenmektedir.
Zeytinyağı üstlerinde hafif bir surette yükseliş görülmüştür. Buna muvazi olarak pamukyağı nda da yükselme temayülleri hissedilmiştir.
—f— KAMBİYO
İstanbul Borsası
• Açılış Kapanış
1 sterlin^ 7.89 791
100 Dolar 280.25 280. -
100 Fr Frangı . 0.8Ü 0.80
10U İsviçre Fr. . 64.03 64.03
100 Bclç Fr. . 5.60 5.60
100 İsveç Kr. 54.12 50 64.12.50
100 Florin 73.68.40 73.Üh l(
100 Liret ... 0 11 128 0.44 I2f
100 Drahmi 0.01 876 0.01.87»
100 Escoudos ... U-73.99 9.739»
Altınlar
Bugün Eski kur
Lir» Lira
Külçe rern Ur. 6.22 «22
Külçe l)rgıjıu»a , 6.34 (i 28
Cumhuriyet 42 30 42.40
Reşat 44 90 45.—
Hamıt 42 - 12
Gulden 11.40 40.95
İngiliz 55.— 55.—
Fransız kok. 16.— 15.—
Nn poleon LII 42.50 43,—
İsviçre 11.80 42.—
JN'ew-Vı»rk*U: unııu. 535
•• •• Gumuş , Plâtin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr. —
Plâtin 10.- 11.-
Zürich Borsası (Serbest)
ESHAM VE TAHVİLÂT
Dün Eski kur
Buğday ı Huşeil —öent) Seri Kıs mahsulü No, 2. .. 259.5 262 —
Kırmızı ,, .. No. 2 •ınııık Mlddllng (Libresi^Sent) 233.— 235.—
Mııi’l 30 93 30.75
Mnv »• •••».. 30.90 30.53 30.60 30.08
1 O Ol 111U1 »•••••••••••••••••••••«••••••• r’.kirn
28.62 28.46
rtfttk 11 .ıbrosl”*Sont)
Nn 1 60.— 68-60
t- imlik 11 JhrpMİ“S(wnt) «•«••••••••••••
KnlıiiRİıı Yerli İri 23.— 23.—
nrta 22.5 22.5
₺.-(• vntıt ıc itimi mnlı 37.- 37.—
EZkstrn Ifl İr ınıılı 39-40 39-40
luırıı ıır.ıı»n (LIbresi = Sent)
Thompson çekirdeksiz seçme. 11.5-12 11.5-U
Kcteıı tohumu (Buşeli^Dolar)
3.90-3.99 3.90-3.93
Kala.v (Libresi—Seni) 77 75-78 77.75-78
- Levha-tonekof KM) libresi dolar) 7.50 7.50
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Slcrlin) ...
Bombay 63.— 63.’
Kalküta 62.— 62.-
Ver fıstıfii Hindistan 63.— 61.5
Bradford Piyasası
Tiftik îyl mal (Llbresl=Penl) ... 34.- 34.-
Sıra malı 80.- Sp.-lt?50
Yün Anadolu .. 18.50
ıı Tro-kvıı M M «r
İskenderiye Borsosı
85.50
Anadolu D.Y Tertip A/B •» C. .. . », .. Mümcs Senet 106.- 63.50 67.(X) 107.— 63.- 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası Türkiye İş Bankası Türk Tİearei Bankası Aralan Çimento Şark Değirmencilik MIHI Râanürans 120.— 24.90 5.- 16.— #25 120.— 25.— 6.- 16.- 23.50
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonsl* «• ''(ç> » .. „ 1911 | -
Eskişehir Jicaret Borsası
Adana
En yukarı
117.
280 —
300.—
195.—
170-100.—
0.05
4.30
10.10
1.11
Ticaret Borsacında pamuk flütlerinde yeniden gerilemeler olmuştur. Pamukyağı piyatası da cansızdır.
Ncmıt) yuğlıırt
Zeytinyağı (Ekstra okut ra) Ayçiçeği t Rafineı tcnokcll Kindik vr^ı
240.— 170.— 117
Türk lirası......
Dolar..........,
Sterlin .........
Fransız Frangı
rnmulı (Kantarı=Taiları) .....
Ashmounl Kısa elyafh F/G.. Karncık Uzun clvaflı F/G..
En aşağı 0 85
I 28 50
9.90
l 08
Günündü Borauda muamelesi tescil edilmemle tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa defter
120.- Buğday yumuşak 32.50 82.
Buğdav sert 85.- M.-
255 —
«
4
A
Sayfa 4
Y B N t t S T A N B l
11 nr-k 10*0
Siyâsî meseleler ve muhabir mektupları
I
İt r
lltiNiısî muhabirimiz bildiriyor
Amerikalıların yüzde 80 i, Formoza’nm nerede bulunduğunu bilmiyor
Fakat halk, Vzakşarktaki komünist genişlemesine set çekilmesini istemektedir O
New-York, 10 (Hususi muhabirimiz G. H. Martin’den telgrafla) — Amerikan liderleri, bilhassa Truman ve Acheson tarafından alınan ve A-merikamn Uzakşark politikası ile alâkalı bulunan kararlar, Asya üzerindeki münakaşalara son verecek mahiyette görülmemektedir.
Amerikan Dışişleri Bakanlığının birçok meseleler hakkındaki nokta! nazarı şöyle hulâsa ediliyor: Asya-daki Amerikan siyaseti, müstemleke devrinin bitmiş olduğu esasına dayanmaktadır. Washington tercihan, Komünist olmayan yerli hükümetlerin tarafını tutmağa karar vermiştir. Eğer Birleşik Amerika Formoza meselesine müdahale ederse, emperyalist maksatlar tanıdığı zehabını uyandıracaktır. Böyle bir şüphe doğurduğu anda ise. Amerikanın diğer Asya memleketlerindeki, bu arada Endonezya ve Hindistan nazarındaki vazıyeti, otomatik olarak, mânevi bakımdan sarsılacaktır. Formoza* d a temin edilecek neticesi meçhul avantajlara mukabil, Cenup Asya bölgesindeki çok daha mühim yerlerde prestiji kaybetmek tehlikesi vardır. Şimdi Amerika hükümetinin Asya işleriyle alâkalı çevrelerinde hâkim olan kanaat ve yürütülen mantık bu merkezdedir. Bu hareket tarzına muhalif olan ve Çinde daha faal bir rol oynanmasını isteyen siyasi müşavir George Kennan. hükümet içindeki vazifesini terketmiş bulunuyor.
Salâhiyetti birçok müşahitlerin fikirlerine göre, Truman’ın ve Ache-son’un bavanatlarından çıkarılacak mâna şudur: Amerika umumi efkârında, 1939 dakl Münlch konferansı kararlarından sonra halk arasında başgösteren ve coşkun münakaşalara yol açan ihtilâflara benzetilebllecek tarzda bir görüş ve fikir aykırılığı, şimdi de göze çarpmaktadır.
Bir halk mecmuası tarafından son zamanlarda yapılan bir ankete nazaran, Birleşik Amerika halkının yüzde sekseninden fazlası; Formoza adasının coğrafi mevkiini bilmemekte, yahut bu hususta çok sathî bir malûmata sahip bulunmaktadır, içlerinden birçoklan Formoza'nın Avrupa-da olduğu cevabım vermiştir. Fakat halkın bu bilgisizliğinin, Amerika siyasetine tesir ettiğini söyliyecek kadar mübalâğaya sapmamak lâzımdır. Amerikan halkı, her ne kadar Formoza’m n yerini bilmiyorsa da, Asya-da Komünist kuvvetlerin dev adım-lariyle yürüyüp genişlediğinden haberdar bulunuyor. Umumî hatlarını pekâlâ bildiği bu Komünist yayılması karşısında Birleşik Amerika halkı, 1-cabmda -birdenbire ve şiddetle harekete geçmeye, hattâ kızarsa. Dışişleri Bakanı Acheson’u bile yerinden atmağa muktedirdir. Her halde halk, Truman İle Acheson’u siyasi istikametlerini ayarlamak ve birleştirmek hususunda tazyik edebilmeye salahiyetlidir.
Amerikan siyasetinin Asyada şimdiki kararsız ve İstikrarsız vaziyetini muhafaza etmesine âmil olan undurlar şunlardır:
1 — Uzakşark Başkumandanı General Mac Arthur, Washlngton’a danışmaya lüzum görmeden, kendi bildiğini yapmaya devam ediyor. Epeyce zamandır esasen Mac Arthur, şahsi teşebbüsü ile, Formozadaki Çin Milliyetçilerini sistemli surette destekliyor Bu generalin aslâ Amerikan birliklerine ihtiyacı yoktur. Japonya-nın muazzam kaynakları, toplu bir halde, kendi emri altında bulunuyor.
2 — Amerikanın, Hindlçinideki Fransız ordusunu kuvvetlendirmek üzere, bilvasıta silâh ve cephane gönderdiği de artık kimse için bir sır teşkil etmemektedir.
3 — Basın toplantısında Acheson-un, Formoza hakkında hükümet erkânının tam bir görüş birliğine sahip bulunduğunu iddia ederek beyanat vermiş olmasına rağmen, Dışişleri Bakanı İle Milli Savunma Bakanı Johnson arasında fikir ihtilâfı devam etmektedir. Johnson’un yakınları i-se, Acheson’un mesaî arkadaşına bir oyun oynadığını ve Johnson’un mühim bir mâzeret yüzünden iştirak e-demediği bir kabine toplantısında Dışişleri Bakanının Truman’ı ikna e-derek, Çin işlerine müdahale etmemek kararını aldırdığını açığa vuruyorlar.
4 — Nihayet, muhalif Cumhuriyetçi Partinin, Çin meselesini seçim propagandası için bir koz gibi kullanarak yaptığı gürültü vardır. Ancak Cumhuriyetçilerin bu silâhlarının kendi üzerlerine çevrilmesi ihtimali de mevcuttur: Zira senatör Taft ve eski Cumhurbaşkanı Hoover de dahil olmak üzere, şimdi ne pahasına olursa olsun Formoza'nın müdafaa e-dilmesini isteyen Cumhuriyetçi liderler, 1940 ta İngiltere adalarının müdafaası için Amerikanın yardım etmesine en şiddetle muhalefet eden kimselerdi. Şimdi bu zatların, çok u-zaklaki Formoza adasının niçin o derece büyük siyasi ehemmiyeti olduğunu ve niçin daha yakındaki ve daha mühim vaziyetteki İngiltere a-dalarını çok nazik bir anda müdafaa etmeğe lüzum görmediklerini pek kolayca izah edemiyccekleri âşikârdır.
Sovyetler Cengiz’in hâtırasını silmeğe uğraşıyorlar
Yazan: John CARDWEBL
Kültür ihtiyacı
Müzik hayatımız
Müze Müdürünün verdiği izahat
İNSAN İLMİ
Çinili köşk Fatih müzesi olmak üzere tamir ediliyor
John Cardnoll, UzAk-Doğu meselelerinde IhtJsaa sahibidir, tslâmlyelin tarih ve an’anclerlnln tetkikine kendblnl senelerce hasretmiştir. Sovyet Rusya’nın kendi konrolündekl topraklarda İslâmiyet! tenkil İçin snrfcttlğl gayretleri bilhassa İncelemiştir
Yedi asırdan beri, orta çağların Büyük Asyolı fatihi Cengiz Hana beslenen takdir ve saygı Moğol halkının milliyetçilik mefhumunun özünü teşkil etmiştir. Lâkin şimdi Moğolistan - veya yeni ismi ile Moğol Halk Cumhuriyeti -Sovyet nüfuz sahasına girdiğine göre, ora halkı, milli hissiyatın güvenilir kaynağı olarak bu ananeye bağlı kalamıyacaklannı öğreneceklerdir. İmparatorluğunun en çok genişlediği 13 üncü asır başlarına rastlayan devirde. Cengiz Han Moğolistan, Mançurya, Korea, ve Hazer denizine kadar Orta Asya üzerinde hüküm sürerdi. Cengâverlcri moskof topraklarına akınlar yapardı.
Moğolistan’ı da Sovyet hükümet sistemine ayak uydurmağa İcbar etmek için aJınan tedbirler meyanmda halkın milliyetçi hislerini baltalamak, ve bunun için de milli kahramanların hâtırasını yaşatmak isteyenlerin bütün iddialarını \ ardır.
çürütmek siyaseti
işe koyuluyor.
ve vatanseverliğin
On ?nibiekkif
MilliyetçiUğin kökünü kurutmak arzusunun en beliğ delillerinden biri, S. Kozın’in mo-ğol efsane ve kahramanlarına dair kitabının on münekkid tarafından müştereken tenkid edilmesidir (bu derece ittifakla hareket edecek on münekkid Rusyadan başka hangi memlekette bulunur?).
Bu moğol efsanelerine göre, Cengiz Han milli bir şahsiyettir - tıpkı George Washington, Napolyon Bona-part, veya Büyük Petro gibi. —Kozin de ayni fikre iştirak etmekte, lâkin rus münekkidleri bundan hoşlanmana ak tadır. Binaenaleyh, Cengiz Han’ın hatırlanmağa değer bir milli kahraman olmadığını, müfsit bir insan olduğunu, ırkının kudret timsali addedilemeyeceğini ispata kalkmışlardır.
Tenkidleri, Rus “Edebi Gazetecinde çıkmıştır. Bu yazıda, Kozin, mevzuu yanlış bir zaviyeden ele almak, ve halkın hakiki ruh ve hissiyatına tamamen aykırı bir şekilde olarak feodal hanlan ve bu arada onların en kötü tipi olan Cengiz Hanı methetmekle itham etmektedir. Kozin mevzuunu üç ayrı bölüm halinde işlemiştir, ve Sovyet fikirlerini korumak için
münekkitler bunların üçünü de çürllt-meya çalıkmışlsrdır. Bu üç bölümün başlıkları şunlardır: "Gizli Hikâye", "Jangarind", ve “Geseriad". Bunlarda, Kozin, Cengiz Hanı ve onun idaresini hararetle methetmektedir, ve bütün hayatının, harpteki başarılarının. ve fethettiği milletlere tatbik ettiği siyasetin bir dünya imparatorluğuna müteveccih olduğunu anlatmaktadır.
Cfliiffift Han ile S talin:
Böyle bir iddianın münekkitleri kızdıracağı zannedilmezdi, zira onu biraz Staline benzetebilirlerdi, bahusus ki Kozin, Cengiz Hanın halkın sevgisini kazanan millî bir kahraman olduğunu yazdığı için böyle bir teşbihten Stalin zarar görmezdi. Halbuki münekkitler, Cengiz Hanın köylülerin menfaati için feodal beylere karşı savaştığını söylemenin yalan olduğunu İddia etmektedirler. Sonra, münekkitlerin üzerinde durdukları bir nokta dn, Huşlar tarafından u-murniyetle StaHn’e affolunan vasıfların Kozin tarafından Cengiz Han’a atfolunmasıdır, "Jangariad" He "Ge-seriad., i bu Ud kolime "Cengiz,, aslından gelmedir) Cengiz Han’ı metheden Moğol efsaneleridir. Lâkin münekkitler ^unların da şayanı itimat olmadıklarını iddia etmektedirler. Onların iddiasınca, Moğollar, Sovyet tipi sosyalizmi Cengiz Han’ın kurmuş olabileceği herhangi bir sisteme tercih etmekteymişler. Hattâ, "Sovyet Milleti Cengiz Han’dan asla hoş-lajımazmış", Kozin'in iddiasına rağmen, o, "devri bir altın devri olarak anılan büyük bir millî kahraman,, değilmiş.
Görülüyor ki Moğollar. Cengiz Han’ın hayat, seciye ve başarılarının tetkikinin sırf tarih ve arkeoloji profesörlerini ilgilendiren bir mevzu olmadığını, temsil ettiği an’anelerin masun kalamayacağını zorla anlamak üzeredirler. Sovyet propaganda mekanizması, onların hem millî kahramanlarına besledikleri takdir ve saygıyı baltalamak, hem onlan bir millet şeref ve şuurundan mahrum etmek İçin bütün imkân ve vasıtalarını seferber etmiştir.
Moğolların bu propaganda ve taz-yjka karşı koyup koymayacaklarını zaman gösterecektir.
Asyanın Güneydoğusunda yeni tehlikeler
Komünistler, Hindistana kadar bütün Cenupdoğu Asyayı ele geçirmeye uğraşıyor
Uzakşark meseleleri tarihin hiçbir devrinde bugünkü kadar tezatlı olmamıştır. Hindlstana kadar bütün Cenupdoğu Asyayı ele geçirmeğe uğraşan komünizmin ilk hedefleri Bir-manyada. Iravadi kıyılarındaki Man-dalayla Siyamın merkezi Barıgkoktur. Buna mukabil "beyazların,, bütün U-zakdoğu politikası, vaziyeti birbirinden çok farklı gören iki merkez etrafında toplanmaktadır: Singapur ve Hongkong. Ingilterenin Uzakdoğu Yüksek Komiseri Mac DonaJd’ın merkezi olan Singapur, bütün batı devletlerinin komünizme karşı enerjik ve müttehid bir cephe teşkil etmelerini isterken, Hongkong’un büyük tüccarları, komünist Çinin tir an evvel taşınması için ısrar edip duruyorlar.
kuvvetli komünist tahrlkâtı mevcuttur ve merkezi hükümet çok müşkül durumdadır.
İngllterenin Uzakdoguda en mühim merkezi olan Singapur; Birmanya ve Siyama yakınlığı dolayısiyle, tehlikeyi pekâlâ müdriktir. Yüksek Komiser Mac Donald, Japonya ve Hindi-çinl’ye yaptığı seyahatlerden sonra kanaatlerini açıkça ifade etmekten çekinmemiştir. Fakat acaba, resmen ağza bile alınmamış müphem bazı müşterek müdafaa tasavvurlarına kıymet verilebilir mi? Çin komünizmine karşı Japonları veya Hintlileri seferber etmeğe İmkân olacak mı?
Çin’in Yunnan eyaletinde üslenen çeteler, Birmanyanm Mandalay şehrini ele geçirmek üzeredirler. Stratejik bakımdan son derece ehemmiyetli o-lan bu şehir, bütün Cenupdoğu Asya-daki komünist faaliyetinin merkezi o-lacaktır.
Diğer taraftan Siyamda da çok /------ ----------------------------------
i
Ilı
Resmî İngiliz politikası bu çeşit sergüzeştleri aklından bile geçirmemektedir. Londra, politikasını Hong-kong’dan gelen tavsiyelere göre yürütmektedir. Kızıl Çin, Hongkong ticaret merkezinin verimli bir müşterisi olmuştur. Hongkong Adası karşısındaki Çin topraklarında nöbet bekleyen 25.000 kişilik seçme İngiliz ordusu, müstemlekeyi her türlü baskınlara karşı müdafaaya kâfidir.
İ STANBUL’un beş yüzüncü fetih yıldönümü programında bir de Fatih Müzesi kurulması bahis mevzuudur. Bu müzenin Top-kapı Sarayı içindeki Çinili Köşkte açılmasına karor verilmiş ve harap vaziyette bulunan bu köşkün tamirine başlanılmıştır. Bu fevkalâde nadir bina, hatıra gcl-mlyecek tahriplere maruz kalarak esas mimar isi tahrif edilmiştir. Kıymetli unsurlardan mürekkep bir heyet köşkü tetkik etmiş ve restorasyon için icap eden tedbirleri almıştır, bu sene zarfında binanın eski haline getirileceği tahmin edilmektedir.
Topkapı Sarayını ziyaret eden bir muharririmiz, burada pek yakında yeni kısımların halka açılacağını öğrenmiş bulunuyor. Tamamlanmış olan salonlar arasında eski yazılar, ciltler ve minyatürler; Türk kumaşları kısımları ile resim galerisi, İran, İtalyan kumaşları ile saz âletleri, Karagöz takımları ve Türk saatleri salonu vardır, hazine dairesi tamamlanmak Üzeredir.
Muharririmiz, Hüze Müdürü Talisin Öz He görüşmüş ve ona, bir müddet evvel bir gazetede "Topkapı Sarayı tahrip ediliyor,, başlıklı bir yazı çıktığını, bu yazıda bir tarih hazînesinin ilmi mesuliyeti olmayan ellerde bıra-kılaınıyacagı iddia edildiğini söylemiş, bu hususta izahat istemiştir. Müze müdürü, yazıyı gördüğünü fakat iddiaların hakikatle bir alâkası olmadığını beyan ederek şunları ilâve etmiştir:
— Evvelce dört beş bin kişiye sofralarla yemek verilen mutfakların yıkıldığı söyleniyor, geliniz, beraber görelim.
Muharririmiz, müdürle beraber bahis mevzuu olan ve hâlen çini kolleksiyonu bulunan kısma git. mişlerdir. Orada Tahsin öz şu izahatı vermiştir:
— Gördüğünüz şu dört kubbeli kısım Fatih zamanında yapılmıştır, diğer altı kubbe, Kanunî devrinde ilâve edilmiştir. Sonra yanmış. Mimar Sinan yeniden ve şu mahruti kubbeleri ilâve ederek inşa etmiştir, ve aşağı, orta, yukarı olmak üzere üç kısma ayrılmıştır. Abdülhaınit zamanında a-şagı kısma font ocaklar konmuş ve bunun için kubbeler delinerek bacalar çıkarılmış. Orta kısma da bir kurşun dökümhanesi yapılmış. Biz, bu mutfakları bu halde ve molozla dolu olarak ele aldık. Üç kısım halindeki asli şekline getirdik. Mesele bundan ibarettir Ortada tahrip değil ihya vardır. Yukarı kısımda kazanları, tencereleri, hamur takımlarını teşhir ediyoruz, aşağıda da dünyanın en kıymetli Çin porsölenlerini. gümüş takımlarını! Eski devirlerde bu mutfaklarda beş bin kişiye yemek veriliyordu, herhalde tencerede pişirilen yemek kapağında yenmezdi, gümüş tepsiler içinde, bu Çin takımlarında yenilirdi. Biz de bu itibarla hepsini burada teşhir ediyoruz.
— Aynı iddialar meyanında, saltanat arabalarının bulunduğu ahır. havasını ve hususiyetini kaybetmiş diyorlar, ne dersiniz *
Müze müdürü "Buyurunuz mahallinde görelim, diye, muharririmizi oraya davet etmiştir. Yolda gülümsıyerck:
— Bir müzede ahır havasını a-
ramak biraz garip ise de bakınız, diye izahatına şöyle devam etmiştir:
Burası, 18 İnci asırda Balta-koğuşu olarak yapılmış ve kadar bölme inşa edilmiş,
cılar otuz sonra kısmen yıkılmış ve kısmen do yanmış. Biz binayı ele aldığımız vakit, içeride, küçük bir aet. iki halka ve moloz arasında bir nal bulduk. Binanın cephesini restore ettirdik, içini de aslî şekline göre dört bölüme ayırdık. Bulunan set üzerine ikinci Osmanın ölen atı için yaptırdığı mezar taşını koyduk. Üzengiler, eğerler, gemler, kamçılar, arabalar o şekilde teşhir olundu ki, ziyaret e-den ecnebi mütehassıslar, buranın, dünyanın en iyi tanzim edilmiş bir araba müzesi olduğunu söylüyorlar.
Tahsin öz, muharririmizle Sarayın mcdhallne döndüğü zaman, muharririmiz, harap bir halde o-lan "Bab-ı Hümâyûn,,u göstererek burasının tamir edilip edllml-yeceğlni sormuştur. Müze müdürü:
— Zamanının bir tak-ı zaferi o-lan bina, demiştir, 1478 tarihini taşıyor. Restorasyonu için etüd-ler yapıldı, önümüzdeki yıl işe başlanacaktır.
— Müsaade ederseniz bir sual daha soracağım. lstanbulda bir F3ski Eserler Encümeni vardır ve zannedersem, vazifeleri arasında bu gibi restorasyon işlerine nezaret de bulunuyor. Bu heyet sizinle işbirliği yapıyor mu?
— Bu heyet bir müşavere heyetidir. Bizim bağlı bulunduğumuz Milli Eğitim Bakanlığı kanaat ve salâhiyetini mütehassıslarla müşavere yolunda kullanmayı tercih etmekte ve bir mimari ekipine sahip olun müze idaresine tamir işlerini bırakmaktadır. Esasen sözü geçen heyet şimdiye kadar hemen hemen bir eser tamir etmiş değildir. Buna mukabil müze idaresi, Topkapı Sarayından başka, yüzlerce türbe, Bo-ğaziçinde Amcazade Hüseyin Paşa yalısı. Çinili Köşk gibi binaların tamirile meşgul olmuştur. Mimari ekipl tarafından yapılan keşifler. Bayındırlık Bakanlığı tarafından tasdik edilmiş. Güzel Sanatlar Akademisi, Teknik Üniversite profesörleri, Bakanlık mimarları tarafından görülmüş, tasvip edilmiştir. Bu kadar mütehassıs ve salâhiyeti! bir heyetin müşaveresi ile memleketimizde ilk defa olarak onarım yapılmaktadır. Bu itibarla, Topkapı Sarayı asıl şimdi vesaik ve ihtisasa dayanan bir mesai ile hayata ve benliğine kavuşuyor, Tük sanatının ve kudretinin eserlerini meydana koyuyor. Bu münasebetle size, bir hatıramı müddet evvel, rastladığım bir bana, Topkapı edildiğini, fakat Inrı kaldırılarak
rımn ihya edilmekte duyduğunu söyledi. Onun endişesini. Topkapı Sarayında Bizans sarayı falan bulunmadığını, Top-kapının, fetihten sonra Fatih tarafından yaptırılmış olduğunu söyliyerek bertaraf ettim. Bu iptidaî malûmatı bilmeyışi, o zatı böyle bir zehaba sevketmişti. Müze faaliyetine karşı yapılan bu tenkıdler de, işte o zatın endişelerinden farksızdır.
XX nel asırda doğmak bir talebe için hoş bir şey midir acaba? Neler neler öğrenmesi lâzım?
Okunacak ne kitaplar var. Bir sahada ihtisas yapmaksızın derin malûmat sahibi olmak isteyen bir a-dam. düne ve bugüne ait okuması lâzım gelen kitaplara bir göz atınca dehşet içinde kalır!
Zavallı talebe! Gençliğinin en güzel günlerini bu ölü kitaplarla mı geçireceksin? Her halde kendi kendine "Gutenbergdcn Önce yaşamış olsaydım ne iyi olacaktı, dağlan, bayırları gezer tabiatın büyük sesini dinlemek fırsatını bulurdum, diyorsun. Kütüphanelerde kapalı yaşamaya alışmamış bir talebe aşağı yukarı buna benzer şeyler düşünür.
Kültür İnsanları aydınlatmış mıdır?
Vaktin kıymetini bilelim
KERVAN yürüyor, arkada kaldık. yalnız kalacağız... Temkinli bir inkılâbın faziletlerini unutarak ihtilâl seline kapılan maddi terakkilerden bahsedecek değilim. Onlar da elbette ehemmiyetli; fakat nihayet bir bedevinin altına otomobil veriniz, evine bir radyo yerleştiriniz o da kendini medeni bir insan sanır. Halbuki ilim, sanat bir düğmeye basmakla elde edilemez, onun için hem zaman hem de muhite ihtiyaç vardır.
Sanat bahisleri
Romalılar
anlatayım. Bir bir dost evinde zat, yeis içinde Sarayının tamir Türk devri bina-Bizans sarayla-olduğunu
devrinden kalma kıymetli bir heykel bulundu Barbizona'da açılacak olan müze
Bâle şehri civarında, Romalılar zamanından son kazılarında
lsviçrede Hölstein’de kalma bir villânın İşçilerden biri enkazın içinden ga-
yet güzel bir heykelcik çıkarmıştır. Heykelin boyu 10.7 Cm. dir ve esnaf ile hırsızların ilâhı olan Merkür’e aittir. Masif bronz fevkalâde bir şekildedir. hiç bozulmamıştır. Heykelin kıyafeti, geldiği yerin Gnl olduğunu göstermektedir.
Barhlzon’cla açılacak olan müze
19 uncu asırdaki ressam mektebiyle meşhur olan Fontainebleau civarındaki Barbizon adlı ufak köyde. Crot, Millet. Daııbigny, Courbet ve diğer ressamların eserlerini ihtiva eden bir müze açılacağı rivayet edilmektedir. Geçen yaz, köyü ziyaret eden Amerikalı turistler, burada böyle bir müzenin olmadığına teessüf ettiklerini bildirmişlerdi.
Hakiki bir entelektüel, kendisinden beklenen mağrur bir edft He: — Nasıl, yoksa İnsanlara hürriyet, aydınlık getiren ilmimizin, fikirlerimizin bu fevkalâde verimini küçümseyecek misiniz?,, diye soracak. O vakit korkmadan hangi hürriyet? Hangi aydınlığı getirdi, diye sorabilirsiniz. İnsanlar gittikçe çok şey öğreniyorlar. fakat bilgi hftd devrinde bir kargaşalığa vardığından öğrenilen şeyler birkaç yüksek zekânın inhisarı altında kalıyor. Atom enerjisinin sırrını bilen insanların az sayıda olması buna en büyük misaldir. ■ JıınMUHUm
Edebiyat sahasında da aynı hal mevcuttur. Bir şaheseri anlamak için her şeyden haberdar bir insan, bir "bilirkişi,, olamayız. Alelâde bir insanın eline Mallarmâ veya Valâry’yi verirseniz, bunlardan fazla bir şey anlar mı? Bir sürü kelime içinde â-deta kaybolur. Romanesk edebiyata gelince, yenilik merakında olup basit hakikatlerden uzak yaşayan bir mu-hayyelenln müessir oyunundan başka bir şey degiletir.
Şu halde asrımız, zihinlerimize ne gibi bir aydınlık getirdi? ötedenbe-ri meçhulümüz olan meseleler hakkında eskilerden fazla bir şey biliyor muyuz? Allah hakkında fazla bir şey öğrendik mi?
Hakild kültür İnsanı yükseltir:
Bir Üstat, Yunan veya Lâtin kaynaklarından aldığı süslü kelimeler ve ıstılahlarla nazariyesini izah e-derken insan "Eseriniz, çok kuvvetli, fakat alelâde bir insan bütün bunlardan ne anlar?,, diye sorduğunuz zaman muhakkak ki, hemen "Alelâde insanları mı düşüneceğim; cahil insanlar için fikirler mi arıyorum?., diye parlayarak cevap verecektir. İnsan bu cevap karşısında is-temiye istemiye "Bu beğenmediğiniz insanlar size neler temin ediyor, sizin her ihtiyacınızı karşılayan şeyleri imal etmekle meşgul olan bu insanlara siz de karşılık olarak biraz hak verseniz ne çıkar?,, demek istiyor. Bugün fikir bir lüks, lüzumsuz bir karışıklık halini almıştır. Bu vaziyet karşısında gençlerimizin hali ne olacak? Hiçbir zaman kendilerini idrâk etmeyip şuursuzlar veya körler gibi hareket etmeye devam edecekler mi? Maalesef bazan, cemiyetin okumuş tabakasını teşkil eden bir avukat veya doktorun kötü hareketler yapıp, olur olmaz şeyler konuştuğuna şahit ölüyoruz.
Herkese tesir edebilecek bir kültüre sahip olmalıyız:
Peki anıma kendi kendini yetiştirmek isteyen insan merak ettiği noktaları kimseye soramayınca ne olacak? Her tarafta kendinden üstün insanlarla karşılaşıp gülünç olmak korkusu ile kabuğuna çekilince ona yazık olmıyacak mı? Köklerin dal-budak saldığı münbit bir toprak gibi harap olup gidecek mi? Fikirlerini izah etmek için daha geniş fikirlere ihtiyacı vardır. Şu halde her şeyden önce bu gibi insanlara yardım edecek eserler vermeliyiz. Biraz hakikate doğru gidip karanlıklardan sıy-rılmalıdır. Ona kendini tanıma fırsatı vermeliyiz. İlimler arasında insana en yakışan, insaıi ilmidir.
çeviren S? R.
=-------- -------------------------\
Garp müziğinin inkişafı, memlt ketimizde henüz pek yenidir» Kırlı, senelik bir devreyi ya ihata eder ya etmez. Bununla beraber daha İleri adımlarda bile, köhnemiş mevzuatla karşılaşmıştır. 1915 senesinde Haen-sel und Oretl çocuk masalı serisinin dehâkâr bestecisi Humperdînck’in memleketimizde bir konservatuar kurmak niyetiyle yaptığı bir teşebbüs akim kalmıştı. Sonra, aslen Fransız olduğu halde 1908 de Büyük Joachlm’l Berlin konservatuarında istihlâf eden Henri Martesu’nun aynı maksatla yaptığı bir teşebbüs o zamanki muhitimizde iltifat yüzü göremedi, sonuçsuz kaldı.
Yirmi beş seneden beri hayırlı işler görüldü. Şimdiki ümit verici müzik seviyesini o zaman canla başla işe sanlajı bazı gençlere medyunuz. Başta Cemal Reşit Bey gibi kıymetli, yorulmak bilmez bir kompozitör şef ve piyanist; esaslı teknik temele malik kültürlü bir kemancı. AH Sezin: Muhlddln Sadak gibi müzisyen ruhlu ve bilhassa koro konserleri tertibinde muvaffak olmuş hocalar, müzik hevesini ve sevgisini memlekete yaydılar. Geçenlerde ince bir sanatkâr evsafı ile Chopın İkinci konçertosunu radyoda çalan piyanist Verda Ünver, Cemal Reşidin talebesidir. Bu üç Öncüye bilâhare iltihak eden piyanist Ferdi von Statzerin de konservatuara himmeti büyüktür. Oda musikisi sahasında hizmeti mesbuk dostumuz Mesut Cemili anmak da zevkli bir borçtur.
olmamakla beraber çok
bir amatör orkestra-bu zümreye dahil
sanat durumunun
Avrupanm asırlardan beri kökleşmiş ananeleriyle kıyas edecek olursak, bu sahada ne kadar geri kaldığımız, kaybedilen kıymetli zamanları kısmen olsun telâfi etmek için ne büyük gayretler sarfetmemiz lâzım-geleceği anlaşılır. Meselâ Almanyada 1914 den evvel tescil edilmiş 4000 den fazla orkestra vardı: tiyatroların sayısı da 40.000 i aşıyordu. A-vusturya - Macaristanda vaziyet bu merkezde
ilerdeydi. Fransada, İsviçrede, ttal-yada hiç değilse her nahiyenin orkestrası vardır; ları ve kuatüörleri etmiyoruz.
Yurdumuzda da
böyle olmasını gönül isterdi fakat, buna daha çok zaman lâzım. Bir sanatkârın yetişmesine bazan bütün bir ömür kifayet etmez, nesillerin geçmesi lâzım. Bir konser salonu iki senede, bir opera binası beş senede meydana çıkabilir, fakat nihayet bunların yetişmesine muhit lâzım. Ümidi kesiniydim, memleketimizde doğmaya başlıyan müzik hevesi, müzik sevgisi cidden büyüktür. On beş sene evveline kadar Cortot. Brailovs-ki, Thibaud, Huberman. Szigeti gibi Üstatların yan boş sıralar karşısında verdikleri konserler şimdiki filarmoni konserlerine karşı gösterilen tehalükle kıyas edilecek olursa, az zaman içinde katedilen yolun önemi daha iyi anlaşılır. 1
Kültür iddiasında bulunan her milletin. müziği teşvik ve ona hizmet etmesi şuurlu bir borçtur. İnsanları birbirine bağlıyan en sıkı rabıta, muahede ve ittifaklardan ziyade sanattır ve bunlar arasında da en müessiri müziktir. O. sağcılık, solculuk gibi sahte ideolojilere hizmet etmez, hiç şaşmaz bir yoldan beynelmilel tesanüdün teessüsüne doğru dev a-dımları atar, çünkü, beşiği insan kalbi, vatanı da kâinattır.
Seyfeddin ÇÜRÜKSULU ı
MALATA ÇİFTÇİSİ
Yazan: Joseph Conrad
I
İnönü Armağanı
Renouard kapının arkasından ona hiç beklenmedik emir-verdi:
— Kasadaki para ile bütün uşakların hesabım kesersin. Janet’in kaptanı ile anlaş da adadaki işçilerin hepsini alıp evlerine götürsün. Bedeli Dunster ve ortaklarına çekilecek poliçe ile ödenir.
Bu sözlerden sonra, ertesi sabaha kadar köşkte bir öliim sessizliği hüküm sürdü. Sabah olunca Luiz gelip her şeyin tamamlandığını ve uşakların gemiye binmekte olduklarım söyledi.
Kapının aralığından uzanan bir el, sadık meleze bir kâğıt parçası verdi: ve bunun üzerine, kapı o kadar hızla kapandı kİ, Luiz arkaya doğru çekildi; fakat yine analılar deliğine yaklaşarak muti bir sesle sordu;
— Ben de mİ gideceğim efendim?
— Sen de! Herkes de!.
— Siz burada yalnız mı kalacaksınız efendim?
Cevap gelmedi. Luız’ln gözleri hayretten büsbütün açılmıştı. Fakat çiftliğin öteki "cahil vahşileri,, gibi, kendisi de o beyaz adam hortlağının musnllat olduğu adadan çıktığımı üzülmüyordu.
Kapısı kapalı odanın sükûtunu bozmaksızın uzaklaştı; köşkün kapısına vardığı zamandır ki, hislerini hazin bir "tse. tse, tse„ ile açığa vurdu.
ler
4 ' I
- 21 -
nü dört saat kalabildiler. Bu sebeple yufka yürekli VVillie onları göremedi. Amma görememesi daha sonraları, zavallı MİS3 Moorsom’un, o zıırlf ve güzel kızın Malata’da nişanlısını ancak son nefesini verirken bulduğunu, ağlayan bir adamın sesiyle anlatmasına mâni olmadı. Bu hazin maceraya çok kimseler acındı ve lâkırdısı haftalarca devanı etti.
Fakat Renouard’ın taraftarı ve dostu olan, her şeyi len başmuharrir, başkalarının bilmediklerini de öğrenmek
ledi. Mesleğinin icabı atılganlığın tesiri ile olacak, bir çok heyecanlı tafsilâta ihtiyacı vardı. Renouard’ın gemisini bir kaç gündenberi limanda bekleyip kımıldamaz görünce sebebini anlamak üzere kaptanı aramaya koyumu. Kaptan da öyie emir aldığım söyledi. Bu emre göre Mıılata, limanda bir ny kaldıktan sonra dönecekti. O müddet bitmek üzere idi. Gazeteci ona:
, I ı h! Çeviren: Reşad Nuri Darago |
Dört kişi muhtelif para mükâfatı kazandı
bir
bi-is-
— öyle ise beni de götürmenizi rica ederim, dedi,
Ve bir sabah Malata'ya, bahçenin alt tarafına çıkarak ayak bastı ve orada sessizlik, sükûn ve ışıktan başka bir şey bulmadı, Köşkün pencere ve kapıları hep açıktı. İnsan izi yoktu. Terkedilmiş tarlalarda küme küme otlar bitiyordu.
sa aklından esen bir hevese uyarak bütün adamlarını toplayıp çiftlikten ayrılmış mıydı? Anlaşılanı]yordu.
Nihayet, gün batacağına yakın, gazeteci ile kaptan, koyun şimal kumsalı üzerinde kundura izleri gördüler; korku içinde izi takıp ederek burnun ucunu dolaştılar ve orada, yassı hır taşın üstünde Renouard'ın pabuçlarım, beyaz caketini ve deniz hamamı kıyafetini buldular. Bütün bunlar bir küme halinde bir araya toplanmıştı; kaptan iyice baktıktan sonra:
— Kuşlar, bunların üstünde günlerce uçuşmuş, dedi.
Kederli gazeteci:
— Denize girmiş ve boğulmuş olacak! diye haykırdı.
— Sanmam efendim. Sahilden bir mil mesafede boğul-saydılar deniz cesedini kayalıklara atardı. Halbuki sandallar bir şey göremediler.
Hiç bir şey bulmak mümkün olmadı ve ard'ın ortadan kaybolması izah edilemedi.
Ertesi akşam gazeteci, uzaklaşmakta terkedilmiş adaya son bir defa daha baktı,
hâkim kayanın üstünde kara bir duman hareketsiz asılı duruyordu; ve bu sessiz ve esrarlı gölgenin altında Malala, orada parçalanmış kalbin hatırasını taşıyormuş gibi batan güneşin tehdit dolu perişanlığı İçinde kapkaranlık bir kütle halinde yayılmakta idi.
İhtira ve keşiflerden dolayı 4938 sayılı kanun gereğince İnönü armağanı verilmesi isteğinde bulunan müracaat sahiplerinin durumu incelenmiştir.
Neticede bunlardan:
a) Yüksek kimya mühendisi Hikmet Konuralp’ın keşfetmiş olduğu bitkisel kauçuk vesair mamuller dolayısiyle beş bin liralık,
bı Dursun Çakıı’ın sigara tabri-kalarında kullanılmak üzere keşfetmiş olduğu bıçak takımı için üç bin liralık.
neticede Renoıı
olun gemiden Merkez tepeye
c) Adnan Çin’in keşfetmiş oldu gu ondülelik kâğıt yapan ve kom prime sayan makineler için üç bir liralık,
XII
Moorsom’lar vapura yetiştiler, fakat şehirde ancak yir-
Bu esrarlı halın doğurduğu merakla gazeteci ve geminin tayfaları Renouard'ı çağıra çağıra saatlerce adayı aradılar. En sonunda vahşi fundalıklarla derin çukurlarda çiftçinin ölüsünü bulmaya çalıştılar.
Ne olmuştu acaba? Uşaklar mı öldürmüştüler onu? Ynk-
SON
d) İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi zooloji profesörlerinden Dr. Fazıl Şevket Giz’ın "ganglion lenfositlerinden yapılan kültürlerde alyuvarların lenfosit dahilinde meydana gelmesi" adlı araştırması hemetolojıde son derece
yetli bir meseleyi aydınlatma lunda attığı adımın üç bin özendirme armağanı ile ı landırdmaları uygun görülmüştür.
He
ehemim-yo-liralık | mükâfat-
-
11 Ocak 1050
TENİ İSTANBUL
Sayfa: 5
HİKÂYE
Rahatsız uyku
ARMUTLUM vapur seyrek uğrar, dün ocağa taş delme makintesİnî getirmiş mühendis Alinin burada bir gece misafir kalması icabodlyordu.
Gündüz güzel geçti. Isçilorin. kırk tokmakta bir santim dcle mcdikleri sert taşı bu makine, peynir gibi oymaya başlayınca ortalık hayret ve sevinçle doldu. Yaşlı başlı ustalar çocuk gibi sevindiler, ncrde ise mühendis Alinin boynuna sarılıp yanağından öpeceklerdi. Genç mühendis, burada, bu saf ve çalışkan insanların dar dünyasında günün kahramanı haline gelmişti: Ustaların horbiri bir hava çekici yakalıyor, sanki sert tastan intikam alır gibi: yanını, böğrünü, neresini bulursa deliyordu.
Kasabanın dekoru da çok güzeldi. Zeytinlikler ve incir bahçeleri üzerinden görünen mavi körfez iç açıyordu. Hava güneşli ve lâtifti. Sizin anlayacağınız akşama kadar mühendis Alinin keyfine pâyan olmadı. Akşam yemeği de güzel geçti doğrusu. Marmaranın o meşhur tatlı gurubunun karşısında ve açıkta ustalar kebap kızarttılar. tatlı üzüm ve sulu armut da vardı. Kendi hallorinde yârenlik ettiler, misafirlerini ağırladılar. Fakat, akşam karanlığı basıp da gaz lâmbasiyle aydınlanan sefil barakaya girince genç mühendisin içi burkuldu. Buna hiç alınmamıştı. Vakıa ustalar sandıkları birbirinin üstüne yığarak ona karyola hazırlamışlar, köyden getirttikleri temiz yatakları da bunun üstüne sermişlerdi. Lâkin do-dik ya, mühendisin gözü bunları da tutmadı, içine kasvet çöktü. Başka oturacak yer bulunmadığı için yatağına uzanJı, yarenlik yapan ustaları dinliyordu.
Postabaşı Ahmet Çavuş:
— Bu bizim zanaat çok yorucu ve tehlikeli diyordu. Ama ne yaparsın, bir defa başladık, bundan ekmek yiyoruz, dalgın olmıya, dikkatsizliğe hiç gelmiyor. Yirmi sene evvelki dikkatsizlik, bana bir
EĞLENCELİ
Nasıl! Bulduğunuz hayvanı tanıyabildiniz mi? Dik kulakları ile bir eşeğe benziyor, fakat dikkatli bakın, ön ayakları ne kadar küçük, halbuki arka ayaklan ada maka Uı büyük değil mi? Bunları kullanarak hareket ediyor.. Sıçraya sıçraya öyle bir yol alıyor ki; resimde yalnız olarak gördüğünüz bu hayvan, arkadaşlarından hiç ayrılmaz, daima sürü halinde gezer.. İhtiyarlan da sürülere başkanlık eder. Avustralyada yaşar.
MERAKLI BİLGİLER :
Kullandığımız imlâ işaretlerinin nereden geldiklerini biliyor muydunuz?
Hergün kullandığınız işaretlerin, meselâ, nida işaretinin, nasıl olup da bugünkü haline geldiğini hiç düşündünüz mü ? f
îşte karşımızdaki, nida işareti! Bu küçük işaretin esası, * Lâtince sevinç ifade eden “io” kelimeyiydi. Eski Romalılar, bu ufacık kelimeyi her seferinde yazmaktan vazgeçmiş
parmağa maloldu. Söyle deliği deldim, dinamiti içeriye yerlesti-dim, harbi ile sıkılıyordum, taş şort, bir kıvılcım çaktı, dinamit patladı, harbi geriye fırlayınca benim orta parmağı da koparıp götürdü.
Bunu söylerken Ahmet Çavuş sağ elini yukarı kaldırarak yeri boş kalan kopuk parmağını gösteriyordu.
Yanındaki atıldı:
— O da bir şey mi Çavuş; bende de aynı şey oldu. Lâğım patladı. harbi geri fırladı, doğru sağ omuzumda kemiklerin içine saplandı. Arkadaşlar göğsüme basıp koca demiri zoru* çıkardılar, bayılmışım. Öldürnıiycn Allah öldürmedi.
Bu ikinci de omuzunu sıyırdı, yamru yumru mafsalı gösterdi.
Mühendis gayrı ihtiyari üçüncü-ye sordu:
— Sen bîr kaza geçirmedin mi?
— Geçirmez olur muyum, benim de kalçamı kopardı dedi, ve iğri büğrü kalçasını gösterdi.
İşçiler biraz sonra lâmbayı söndürdüler. yerlerine uzandılar. Gün-düzkü yorgunluğun tesiriyle genç mühendis de güzlerini kapadı, fakat rahat bir uyku uyuyamadı. Rüyada hep dinamit patlıyor, elinin orta parmağı, sağ omuzu, kalçası deliniyor, kopuyor, yerlero düşüyor ve ıstırap çekiyordu. Sabaha doğru dalmıştı.
Bir tıkırtı ile uyandı. Tanyeri a-ğarmaya bağlamıştı, ve alaca karanlıkta işçilerin birisi, üstünde yattığı sandıklardan bir şeyler çıkarıyordu.
— Hayır ola. ne yapıyorsunuz? dedi. Ötokisi süKÛnetle cevap verdi:
— Bey. sen ranötına bak. biz işe gideceğiz de. sandıktan biraz dinamit alıyorum.
Mühendis Al:, Allah! diye yerinden fırladı, elbiselerini yakalayınca, barakadan dışarı koştu ve vapur gelinceye kadar iskelenin üzerinden bir yere ayrılmadı.
Şevki YAZMAN
BULMACA
etini yerliler yer. lezzetli olmadığı için bize verseler yiyemevız. Her
halde bu hayvanın ne olduğunu bul-muşsunuzdur. Şayet bulamacımızsa size bir şey daha söyliyeyim. Anne olanlarının karınlarında yavrularını
taşımaya yarayan bir cep vardır. Arka ayaklarının üzerine kalktığı vakit boyu iki metreye varır. Artık, bu hayvanın adının Konguru olduğunu anladınız değil mİ9
ler, onun yerine, "o" nun üstüne “1“ yi oturtmayı âdet edinmişlerdi. Acele yazı yazarken, zamanla “i” harfinin noktasını da bırakmağa başladılar ve böylece, “1“ den sadece bir çizgi ve "o” dan da yalnız bir nokta bırakarak bugünkü, nida işaretini meydana getirdiler..
z
o
»diller
ftEŞ raund
L 4OOu'ı&/\ ----—^-^İVOPL 1
If II! -W. • W «I •--------- M» -• • (•
Sarı zürafanın hikâyesi
BÜTÜN zürafalar birbirine benzemez. Bazıları çok uzun boyunlu olarak doğarlar, bazıları da orta... Fakat bu “sarı’ 'zürafa çok kısa boyunlu doğdu, öyle kİ, Adeta zürafaya benzemiyordu. Bu yüzden de son derece üzgündü!.
“Şayet zürafa isem böyle kısa bir boynum olması doğru bir şey değil., diye, düşündü.
Bir defa her şeyden önce güzel değil. Yüzünde burnu olmayan yahut da burna benzemıyecek kadar küçük burnu olan bir küçük kız veya küçük oglaıı düşünün! Acayip olmaz mı söyleyin? Küçük oğlan veya kızın bu hal hoşuna gider mi? Zürafa: “İşte bu yüzden ben de kısa boynumu sevmiyorum,, dedi.
Hem üstelik bunun çok zararları vardı: Ağaçların tepelerine erişe-mıyordu, halbuki bütün zürafalar a-ğaç tepelerindeki güzel ve tatlı yemişleri rahatça yıyebiliyorlardı. Zavallı zürafa; o yalnız çilek ve hin-
C U K 1
Amerikadan intibalar
SAHİ mİ?
Amerikan radyosundan garabet örnekleri
diba gibi yerde yetişen şeyleri yiyebiliyordu.
Günlerce düşündü, bu halden kurtulması için bir şeyler yapması lâzım geldiğine inandı. Boynunu bir yere asacak ve böylece onu uzatacaktı. Evet, elinden geldiği kadar kendini çekecek, boynu biraz uza-sa dahi kâfi görmıyecek yine çekecek ve neticede dünyanın en uzun boynuna sahip olacaktı.
Böylece boynunu eğik dalın arasına sıkıştırdı, kendini aşağıya çekti, tekine attı, çırpındı .En nihayet, günlerden sonra; boynu uzamaya başla, di. Fakat bıı da kâfi değildi!. Yine mütemadiyen boynunu çekti, birkaç gün sonra boynu öyle uzadı ki, öteki zürafalardan farkı kalmadı, Fakat bu da kâfi değildi!.. Yine boynunu çekti, çekti, çekti.. Neticede boynu dünyanın en uzun boynu oldu. o vakitten beıl sarı zürafa mesut olarak yaşıyor.. İnsan bir şeyi çok isterse muhakkak yapabilirmiş değil mi?
KUYRUKLU YILDIZ! öğretmen sordu:
— Söyleyin bakalım çocuklar!
• Kuyruğu olan yıldızların ismi nedir? Sekiz, dokuz yaşlarında afacan bir öğrenci parmağını kaldırdı;
— Ona Mlki Ma vs derler, öğretmenim.
— Çok fena, doktur, ne ceviz kırabiliyor. ne de fındık!
ÖLÜM haberi verir gibi şeametle çınlayan ciddi bir ses radyosundan şu sözleri söyler:
“Bu hikâye hakikidir. Yalnız isimler, mâsumu korumak için değiştirilmiştir.,.,,
Ve arka pjânda, daha az meş’um olmayan bir org sesi, esrarengiz bir nağme tutturur ve birden kesilir. Bu sefer neşeli, vurdumduymaz bir ses, Basil Rathbone'un tipik İngiliz şiveli sesi duyulur:
“Uzun sigara istiyorsanız, en âlâsını içiniz! Fâtlma (Fadime) en iyi uzun sigaradır. Sâfi Türk tütününden yapılmıştır!,,
Org, Ürperti uyandıran muzipliğiyle yine girişir ve birinci ses, o fecaat okuyan ses, cümlesi kesilmemiş gibi, kaldığı yerden devam eder:
“Bu hikâye, San Fransisko polisinin zabıtlarından alınmaıştır. Korkunç bir cinayet...,,
Ve yine Basil Rathbone’un keyifli sesi alır:
“Fatlma cigarasının zevki..,,,
Org, sesi olanca vahametiyle bastırır ve bir cinayet piyesi başlar.
Fatlma sigarası, çeşit reklâm sokuşturmaları sayesinde çok satar.
★
Başka bir gün, radyoda nefis bir senfoni dinliyorsunuzdur. Umulmadık bir anda kemanlar susar, sesler kesilir, çıt çıkmaz. Az sonra, tehdit, kâr bir gansgter sesi mikrofona fısıldar:
‘Bir yere kıpırdamayın!,,
BLr “hold-up„ (eller yukan) baskını sanırsınız. Ses; arkasından ilâve eder:
“Bir yere kıpırdamayın.. Lincoln Nakliye Şirketini çağırmadan!.,
Bu taşıma şirketinin münasebetsiz ilânına sövmeniz bitmeden müzik, kesildiği yerden devam eder.
Yahut da; meraklı bir piyes dinliyorsunuzdur. Tam ara yerde, çok garip sesli bir kadın:
“Çing-o-bell! Cing-o-bell!„
“National ayakkabılar! Hûûû!„ diye bir şarkı tutturur, çıngıraklar şıngır şıngır öter...
Bazan heyecanınız kabarır, beda-ve mal dağıtılıyor sanırsınız. Reklâmcı coşkun bir eda ile:
“Hiç para göndermeyin! Hemen telefon veya mektupla siparişinizi yollayın! Fakat katiyen şimdi para vermenize lüzum yok! Postacı malı getirdiğinde verirsiniz...,, diye telkinlerde bulunur.
Çocuk mu kandırıyor demeyin! Bu çeşit remklâmlar için Amerlkada yılda milyonlar harcanır ve birkaç misliyle netice alınır. Bromo - Sal-zer ilâcının, dişi sökülen hastanın çıkardığı iniltiye benzer hırıltı ilânını bir dinleseniz bir daha unutmazsınız: bu ses, ilâcın tepelediği mikrobun “el’aman,, çekişinin temsilidir. f - I
★
Radyo bilmeceleri çok daha enteresandır. O programlarda ortaya bir sual atılır, cevabını bilen binlerce dolar mükâfat alır. Bu programları Gruço Marks .Arşak Palabıyıkvan!), Red Skelton.. ilh. gibi tanınmış simalar idare eder. Bunların en meşhuru "Müziği durdurun!,, programıdır. Orkestra bir htflk şarkısı çalar ve bir dakika geçince, herhangi bir şehrin telefon katalogu rastgele açı-hr ve herhangi bir numaraya parmak basılır, O zaman spiker, “Müziği durdurun!,, diye bağırır. Müzik durur, telefonda o numara aranır ve talihli Amerikalıya, şarkının ismi sorulur. O sırada o istasyonu dinlemiyorsa. başka bir numara aranır. Fakat milyonlarca Amerikalı, çagı-rılmak ümidiyle o programı katiyen kaçırmazlar (reklâmcının da istediği bu ya!). O dakika evinde te-1
OĞUZ TÜRKKAN
lefonu çalman herkesin yüreği hop. lar: “acaba stüdyo mu?„ diye.. E-ger talihli şarkının ismini bilirse 10, 1000, 20,000, 30.000 dolarlık ikramiyeye konar (otomobiller, mücevherler, seyahat biletleri, daha da neler!). Bilmece de ufak bir mükâfat alır. Cevap alınasıya kadar dinleyicilerde heyecan büyüktür. Spiker bile bir hayli halecan geçirir. Bu fırsattan bilistifade, o programı tertip, leyen reklâmcı: “Filân sabunu kullanın!,, veya “Falan sigarayı tercih edin!,, diye sokuşturur.
Buna çok içerlemeyin, çünkü bu reklâmlar sayesinde Amerikada hiç radyo vergisi vermezsiniz. İstasyonlar hususi şirketlerin malıdır ve reklâmlardan alınan para ile geçinirler. Cumhur Başkanı bile radyoda konuşmak istedi mi, demecin yayınlanacağı istasyonlardan müsaade alır. Müsaade elde etmek için de nutkunun özünü gönderir; demeç âmme menfaatine hâdim bir mevzu üzerinde ise bedava yayınlanır, yoksa 6eçim politikası filânsa, Bay Truman parasını vermek zorundadır.
★
Radyoda başka garabetler de duyarsınız:
“Seni o kadar seviyorum ki,
“At sineği olsam
“Kuyruğunu sallayamazdım!.. ilh.„
Orhan Veliyi hatırlayıp, siz de A-merikahlar gibi bu şarkıyı şaşmadan dinleyebilirsiniz. Bir başka şarkıdaki sıtma görmemiş sesin durmadan:
“Yipiyayiü! Yipiyayooo!,, diye bağırışına ne dersiniz bilmem ama, şaşsanız ve lügatlere sanlsanız bile çok geçmeden alışırsınız, çünkü bunu bin defa dinliyeceksinizdir.
Orkestranın çaldığı şarkı o şarkıdır, hulâsa, her yer bu müzikle İşba halindedir! Nihayet bir an gelir ki, bütün milletin aşın sevgisi, aşırı nefrete ve gınaya inkılâp eder, o şarkı tuh kaka olur, bir köşeye atılır. Bir daha katiyen o nağmeleri duyamazsınız. Sanki 20-30 yıllık eski şarkılar gibi.,.
★
Otomobilinizin radyosu, yolda gittiğiniz müddetçe, reklâm, popüler caz, klâsik müzik ve havadis kan-şımı programını kulağınıza akıtıp durur. Yalnız bu radyoyu dinlerken direksiyonda pek dalgın olmaya gelmez, yoksa bir saniye sonra, ölüm istatistiklerinde munzam bir rakam haline girivermeniz işten bile değildir. Zaten her yarım saatte bir, eğer 2-3 günlük bir tatil esnasında radyo dinliyorsanız, spikerin meş’um ihtarını duyarsınız: “Bu akşama kadar 300 Amerikalı otomobil kazasında ölecektir. Aralarında bulunmamağa dikkat edin!,,
Bu ihtarlara rağmen, kehanet rakamı çok kere doğru çıkar. Meselâ, bu senenin Noel tatili başlarken, radyolar, tatil sonuna kadar (yani 3 gün içinde) 435 Amerikalının otomobil kazasında öleceğini önceden bildirdiler. Şu satırları yazdığım sırada, tatilin bitmesine daha 16 saat var, ölenlerin yekûnu 405 i bulmuş! Her 8 dakikada bir Amerikalı otomobili içinde can veriyormuş!
Zaten istatistik meraklısı Amerikalılar, bu feci dutumu umulmadık bir mukayese ile çoktan tesbit etmişlerdi; bir yıl içinde Amerikada otomobil kazasına kurban gidenlerin yekûnu, son harpte cephede ölen A-merikahlann yekûnundan daha fazla imiş.
Ve radyonuz bu rakamlara telmih ederek, (AAA) denilen otomobil cemiyetinin ihtarını yayınlar:
“Unutmayın: Amerika asfaltlan, harp meydanlarından daha tehlikelidir!,,
öğle Ga-
Gazetesi-Bıı d > o*u
Tarihi Türk Istım bul*. Şar-
Hicri 1950 Kunıı
R. evvel OCAK K. evvel
22 11 29
1369 Çarşamba (365
Valdl Vasati Ezani
Güneş 7.24 2.24
ö&le 12.22 7.22
İkindi 14.47 9 47
Akşam 17.01 12.00
Yatsı 18.38 1.37
îmsâk 5.40 12.11
Ataturk inkılâp Müzesi: Per-eembedon maada ber gün 10-12 ve 14-17.
Tuplmpı burayı: Pazartaal-Çar-şamba • Cumartesi eaut 13.80-17 Telf. (21090)
lyasofya: Pazartesi - iJalı-Çar-şamba Perşembe - Cuma, saat lu 16; Cumuriem, Pazar, saat 13 16. Teli. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba. Cuma.
Pazar günleri 13 ten 16 ya kadar
Enki bnrk Eserleri ŞubeNİ: Çarşamba. Cuma, Pazar, 10 dan 12 ye kadar. Telf. 121682).
Türk ve ihlânı Eserleri: Sulı Perşembe. Pazar aaat 13.30 -16.30, Telf. (21888).
Uulmabuhçr Deniz Müzesi t Cu-mıırteal saat 13 • 17. Pazar 9-18 Telf. (81284).
Beledh» Mıizml: Atatürk Bulvarı Perşembeden maada her gÜnlO -12 ve 14-17
Tevflk Fikret Aşlyan Müzesi: Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 vo 11-17
İzmir:
Antikite Mtizcsl (3324), Her gün 14-17
ÖEIIİK 11 i Al KÜLAHI;
Saat 20.30 da.
DRAM KISMI: (42157) Tebeşir Dairesi.
KOMEDİ KISMI: (40409) Kav.erl Gülleri.
MVA.MMER KAKACA OPERETİ: Sizin Sokak.
YEXİ SES OPERETİ: 449360» 15 te ve 20.45 te Hediyelik Ge-Hn.
ANKARA TİYATROLARI: 20 do.
BÜYÜKTE (10370-40) Bir mlser Geldi.
KÜÇÜKTE (11169) Antlgon Scapln’ln Dolapları.
İZMİR
6EIIÎR TİYATROSP? (2364X Hin *e‘ Şavla
SfLd.1
Ko-
ve
9-12. 13.30-17. Cumartnol:
• çıktır
latan bul Beyoğlu 44998
AnadoJu yakan doiiuö
Ankara 91
İzmir 2251
r
•o
-
AKIN (80718) 1 — Düftün Gecesi. # 2 — Çöl Develeri.
AI.K\ZAH (42562ı 1 — Çaylak
Hafiye, Zindanda. 2 — Ulah.
AK (44394) (JmltsU Aşk. (2 nc1 hnfta).
ATLAS (40835) Aşk ve Cürüm. ELIIAMKA (43505) Yaban OülU
İNCİ (84505) Filipin Arelanı. İPEK (I42A9) Hıtrrov Kıımnrba-
ZL
I. \I,E(l3595ı Mağlûp Edilmeyenler.
MELEK (10868) Harrov Kumar bazı.
SARAY (41666) Yunan Tlvatrn Grupu: 16 30 dit t. Kardyn’den permi 21 dr ı Münir Nurcddln konseri).
SÜMEK (42851) Kocam Öldürmedi,
SI ATPAKK (83143) 1 — Yuvamı YıkaınazMin. 2 — Fedakâr Ana
SARK (40380) Er Meydanı.
KİK (43726) 1 — ÜÇ Ahbap Ça-
vuşlar Casus P(tşlrıdo. 2 Korkunuz MuİcmI.
TAKDİM (43191) Zehirli Şüphe
TAN (80740) 1 — Vatan Kahra-
Çam Sa-
2 - Ağır
YENİ (84137) 1 — Aşk ve Para. 2 — Büyülenmiş Adam.
YILDIZ (12847) Asilzade Silah-şör,
ÜNAL (49306) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — Enirler Gcmlrd.
ÇİÇEK SİNEMASI: 1 - Lasay’nln Yavrunu, Vahşi Ormanlar İçinde 2 — Mlckoy nln Son Saati.
İSTANBPL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 kızı PoIIr Kafiyesi Ceza
ÇEMBER LİT Aş (22513) Sefille:. FERAH: 1 — Sefaletin Sonu
2 — Kornanın Kızı,
HALK (21904) 1 — Şeyh Ahmet. 2 — Sahte ovlAL
İSTANBUL (22367ı 1 - İki Başlı Kartal, 2 — Monlelcrlntonun Mi-
ranı,
AZAK (23542) 1 - İki Açıkgöz
Tahsildar. 2 — ÖİUrn Melodini.
TIKAN (22127) 1 - Levlanm
Kaderi. 2 — Seni öldüreceğim.
MARMARA (23860) Asilzade Sl-lııhşör.
Milli (22962) Tabancalar Patlarken.
KISMI I (21901) 1 — Ali Baba.
Kırk Haramiler. 2 — Yeşil Yunus Sokağı
YEM (Bakırköy 16-126) 1 — Casuslar Çarpışıyor. 2 — Havai Yolu.
KADIKÖY CİHETİ
HALE 160112) 1 — Çnm»nkızı Polis Ha f İvesi. 2 — Günahkâr
Baba.
OPLpA (60821) Asbınların Pençesinde.
B( KEYYA (60682) I - Lond.a Olimpiyatla i l 2 — Varyete Gn-zellerl
YEI DEĞİRMEM: tal 2 Kardeş Issız vadi.
1>KIDAK
HALE 160602) I -
2 -
SllNAR:
vor 2
ANKARA (23432ı Aşk Yuvaat.
Bl VI K (15031ı Ruy Bina PARK (11131) Kaptan Kld.
M'MEK (14072; 1 — Oç Ahbap
Çııvuşlaı 2 Fedai ih-nizaitı.
LU -s (222911 Hazin AşIl
SİN (14O7İI 1 — Gönüller Krali-
ÇÇSHİ. 2 - Kadınlar Çiftliği,
YENİ ( 1lüioı Krınh Buse.
GAH («AZINOSI : Soloro De Eb-pano.
A X KA HAVALAN P A \ 1\O X U Vlvanrt StavİMoııa Revünü İZMİR
ELHAMKA*. İlk Arzular. TAYYARE: A iıklnr Yolu. YENİ SİNEMA: Avışenln Duası. LALK: Mağlup Edilmevenlor. TAN: M/ıglup Edilmeyenler.
KARŞIYAKA CİHETİ Gönül Yaraları Hint Kaplanı.
Qnr» —»-r Yağmuru.
S( M EK: MELEK: 1
•11X1 İSTANBUL,, un bugün için tavsiye ettiği prngrıımlnr: Dııhilde:
Sil fi t 10.20 İstanbul ; Konaer-vnluar İcra Heyeti Konseri.
20.35 Ankara: Tarihi Türk müzım. — 21.45 Ankara: Operada bir e(n/ıt (Gounnd nıın Eau«t uı.
Hariçte:
Snn t 11.30 Londra : BBC Welsh orkontraau (30 dakika). — 10.15 Londra.; BBC ariCMtraoi vc koro heyeti, (Bir saat».
4
1 — ICaı aluı r-
Inllk.ınıı. 3
( İIIET1 EedakAr A im.
Kızıl Irmak
’ Canualar çarpım Sarı Menekşeler
Suarede: Halkevi Temail Kolu:
Kadl M ay
(PAYDOS) plyeıılnl tamıil edfl-
H.op \nkam: Türküler
11.30 Ankara Şarkılar,
Tt’HK Ut’/JGI: San t (P| ı
13.15 İstanbul: Knrıeık nark»
ve ı hrl.tJİ*t «1*1» 1.1 5lı I
tııniml: Şarkı vo türküler (Ye* ı ; • IX IH» Ankara :
Şıırkıhn 18.15 Ankara: Ihılk I ürk 'ı’--rı IH I.’» I (.• I (ıl ı ■ I I harı Sönendin :.m kılar (fi » 10.2lı iatanbııl I dnnbui KoftaOr-vntunrı Içra Heyeti koıuırrl. —
20.35 Ankara: müziği - 21.15 lıı ve türküler. Okuyan: Ekrem Kon gar.
KLASİK BATI Ml'ZİGl:
Saat 8.30 Ankara: Orkestra parçaları (PL). - 13.80 Istım-
bul: Büyük orkestra eserleri (Pl.) “ArhSalennc,. fîÜltl No. 1, Blzet 19.20 Ankara: Brahm», La Minör Çift konçertosu (Pl.J.
— 20.00 İstanbul: EcohmhIn op.
Voltıa Brlllanto op. BrayiovBkl). 3)
4. D Etüde No. 25. (Çalan: H. Cohen) — 20.15 İstanbul: Radyo Salon orkestranı. 21.30
Ankarıı: Cnfrilla - Scarluttüınn.
— 21.15 Ihtanbul: Operada bir saat. (Gound, Faııst i.
HAFİF BATI MÜZİĞİ:
Saat; 7.81 Ankara: Çeşitli (PL).
— 8.15 Ankara; Sololar (Pl. (, —
11.00 Londra: BBC RövÜ or-keatraaı. — 13.15 Ankara: Melodiler (Pl.). — 13.15 Ankara;
Fllııı Yıldızları flöylüyor (Pİ L
14.30 latunbul: Çeşitli IH.15 İstanbul: Saksafonla melodiler. Çalan: Şükrü Saripmur. — 10.15 İstanbul: Çcşhll (Pl h — 28.15 İMtnnbul: Geco mtbılği (PL).
DANS MÜZİĞİ»
Suat: 11.45 İstanbul: (Pl.). — 18.00 tatıırıbul: (Pl.), — IH. 15 Londra;
— IH.45 Ankara: Caz orlccHti'a-lorından (Pl ). — 22.15 Ankara: Çaşltll (Pl). — 23.00 İstanbul: Çeşitli (PD.
Hl sl PROGRAMLAR: Konulma:
Saat: IH. 15 Birliği adına
18.30 Ankara: 22.00 Ankara: dakika).
Müzik
Sa.ıi 13.10 Londra : Dinleyici İstekler) (Ihplllzcû). — 18.80
Lımdr.ı: Dinleyici İşlekleri (Türk müzIğIL 20.15 tsianbul: Dinleyici istekler fİBatı müzl-ğlL
H * *'• H 1 > EII;
* ve I** mhıtl ıtadvol^m
72,
Chopln: I)
2) Grende
18. (Çalan Ncıcl um e No.
Çeşitli Çeşitli Çeşitli.
Milli Türk Talebe (10 dakika)- — (15 dakika), — R MM Himll (15
7 15. 13.00, 19 00 vo 22.15.
Sani: 13 30 Ankara: zctcal.
20.15 Ankara: Radyo “Aınerlknıun Seul,,
tllrkçe neşriyatı: Saat: 19.15. (13. 16 ve 19 metrelerden dinlenebilir.)
BBC HadyoKunıın tllrkçe ne»-rlyııtı: Saat 7.16, 18 30 ve 23.00. (Bu program 19,91» 24.92, 31.32, 10 19 metrelerden dinlenebilir.).
GE1.EC Eh
1.45
10.50
12.60
16.20
1Ü.ÖU
10.— 11.— 18.— 2ıi
Trabzon (Karadenls) Bursa (Ayvalık). Motörlü (Ankara). Etrüsk (İzmir). Ülgen (tmroz). Knnvn ıRnndırma).
An l( oradan, izni inlen.
Adana An-
Oİ..IS ((.AKLAR
P.A.B. (Brezilya) Buenos-Alrcs, Rio do Jnnrirn, Dakar, Lizbon ve Kumadan. D.H.Y. (Türk) D.H.Y, (Türk) D.H Y (TUrkı karadan.
P.A A, (Amerikan) Nou-Yorlc Gcmdt-r. Londra, Boh-lon. Brüksoldon.
G1D ECEK O LA X VÇAK LAR P.A.B, (Brezilya) Rom). Lizbon, bakar. R»u do Ja-nolro, Buonos Airese.
LA 1 (İtalya) Alına, Roma vu.
D H.Y. (Türk) Ankara. Malatya, Elazığ, D. Bakır, A-danıı, İskender una.
G.Y (Kıbrıs) köşe ya. D.H.Y.
D H.Y. P.A. A.
KaraşL
Bangkok, Honpkong.
GELEC EK ULAN ICKSİ KEŞLER 6.45 Shmplon (Avrupa)
H.3D Ankara.
(eil>E( EK Ol.AN EKSPRESLER 18.10 Ankara Ekspresi.
21.30 Somplon Ekspresi.
GEI IX EK (M \N V \PVKLAK
6.30 U.3»)
15.35
17 -
oı \ vaoükt.AR
7.—
û.-
9.—
10.-
11.20
13.50
21.40
Atina. Lef-
(Türk ı (Türk) (Amerikanı
Delhi,
Izınire.
Anka raya. Şam, Kalküta.
KünyH (Bandırmadan) Giresun (izrnlnleni Suh ı.Mııdnnyadaıu İzmir ıHopadan).
Eınlnıiıtü:
Süreyya. (Kumknpıı Beyazıt. Sadulluh, Eminönü. Yorgl. (Unk.ı Küçükpazar. Arif Noşot, Alemdar.
Eyüj»: EvÜpsuitnn.
Be^lkta^: Vldin. Kövlçl.
Beyoğlu:
Merkez Kiııyoİ. Tepobagi C, 7.
.. Sıhhat, Bostanbaşj C. 130 Takdim K Tlrbul istiklâl C. 94. Galattı FındıKh. P’ıruİlkli C. 84. Itınn. Arpnvmlnl C. 179. bMI Asım. Halâskârg. C. 292. Nişantaşı Teşvikiye C 189-1. Hııx1dh llublbnğlu, HnskrtV. KııfcimpMu Yeni Turan, K. P.
Fatih: İsmail Hakkı. Şahz&debnşi. Ziya Nuri Aksaray. Yedlkulr, Sama (ya. Nazım. Şehremini.
A, Suni. Kara gümrük. GiiHoran, Fener.
Üsküdar: Selimt.vo.
Kadıköy: Halk ecz. Kızıltoprnk «cb. Göztepe ec®.
Bostancı ecz.
Biiviikndu: Halk eze,
H belimin: Halk ecz.
ANKARA
Üniversite Sağlık (23856) İstanbul (11134ı İZMİR
Yardım. Alaancak. Birlik, Keracrııltı, Haile, Basmahane. Karantina, Yalılar. Çumhıırlvet Esrefpa^a.
Sulduıı »ııgıı:
1 — Bir meyva. 2 — Musikide bir İşaret. îlgili. 3 — Bir rüzgAr. Bir erkek adı. 4 — Coğrafya terimi. 5 — Bir erkek adı. Bir tane. 8 — Bir sınav usulü, Vücut Ifrazatmdnn. 7 — Bir göz rengi. 8 — Gelir getiren emlâk. 9 — Bir hayvan. Bir erkek adi. 10 — Rayalı. Yadolon.
Yukardan u^ngı:
1 — Eğlence yeri.
2 — Soimi. İlgi. 3 — Üye. *1 — Bir edııL renk.
Sanduka. Gelecek, 7 — Oturma. Bir nida. 8 — At ırıburu. Hayvan kafilesi, t» — Bir erkek adı. (Tersi) Çok değil. 10 — Bir çiçek. Müsaade.
Bir lâkap. Bir çiçek, Ay. 5 — Bir Bir Rum kadın adı, 6 —
IH XK0 IH I MA( XIX HALI.t
2 — Ara. /\la. Bayi. 4 — Tu, Ku. 8 — Aza.
8 — Sahan.
Soklıın suğu:
1 — Tnl linet inek.
Şa. 3 — Hamam. Babacan. 5 — İlk.
7 — Ada. İri. L|.
Mlan. 9 — Alaka. Af. 10 — Rot. Numara,
Yukardan aşağı:
1 — Tu bil. Asar. 2 — Araş. Adale. 3 — Lnmt tzahat. 4 — Abla. Ak. 5 — Mamak. İnan. 6— El Ar. 7 — Tabak, imam. 8 — Acur İfa. 9 — Eşya. La. 10 — K :ı huılın.
l «uı-ı ısadıkuy 6087'J
İstanbul 24222 Ü
Ankara 00» İzmir 2222,
YENİ tSTANBUL
M Ocak
resimlerin klişeleri
Gazetemizde neşrolunan bütün
Türkiye Eski Muharipler Bankası
A. 0. Genel Müdürlüğünden
Sayfa 8
'W- - -- 1 "
SIYASI tKTÎSADl
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTE-R Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer : YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED StRKETÎ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Türkiye Eski Muharipler Bankası resmen kurulmuştur. Anasözleşme 9.12.1949 tarihli Resmî Gazetede neşredilmiş ve birer nüsha sayın ortakların adreslerine gönderilmiştir. Almı-yanlar Genel Müdürlükten alabilirler. Kendilerine aynca mektupla bildirildiği veçhile, taahhüt ettikleri hisselerin 2 nel taksiti olan dörtte birlerin ocak 1950 sonuna kadar anasöz-leşme hükümleri dahilinde ödenmesini rica ederiz.
İstanbul ve Ankaradakl ortaklar Sümerbank gişelerine dl-Lfter yerlerdeki ortaklar İse Ziraat Bankası vasıtaslyle hisse be-delleriıü yatırabilirler.
Ortaklarımızın adres değişikliklerini muntazaman bildirmeleri aynca rica olunur
Adres: Tarko Han. Ankara P. K. 64
t Tel: Adresi: Mııhabank. Ankara
Telefon: 16 440
ııt*(
20.1.950 tarihinde saat 15 de Alsancak Demiryolları İşletme binasında Kooperatif Başkanlığına müracaat etmeleri ilân olunur. 11640
2 — Yukarıda bahsi geçen evin pis ve temiz su tesisatı İle beher binaya lâzım olan 5 lavabo, 2 alafranga, 3 alaturka helâ taşı. 5 Şas-te. 3 termosifon. 3 emaye banyo ve 3 havagazı ocağı aynı şartlar altında ve ilk parti olarak 5 bina için pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi Kooperatif Başkanlığındadır. İsteklilerin :
Htlli;
c
Hudson 1948
50 Otobüs Satın Alınacak
r.’TSrrtz ir’
■
. Tel : 41595
Radyolu kaloriferli az kullanılmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele şahlıktır, İş saatlerinde 29266 ya telefon
' Çocuklarınıza ve kendinize en faydalı ikram
(-
M E R A M
E!mo, Vi|ne, Domates suları ile olur
I ]
1
^KEMELERE : Kekemelik hususî bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât İçin: Bayan A. Narter, Şişli, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat
İzmir Demiryolcular Bahçeli Evler Kooperatifi Başkanlığından
1 — îzmlrde İnşaatına başlanmış bulunan üçer katlı 25 evin beherinde mevcut 52 sortilik elektrik tesisatının şartnamesine göre yapılması, pazarlıkla ihaleye çıkarılmıştır. îlk parti olarak 5x52 sorti için teklifte bulunacaklar :
I. E. T. T. İşletmeleri
Umum Müdürlüğünden:
50 adet otobüs satın alınacaktır. Satın alınacak otobüslere ait şartnameler 150 Türk lirası mukabilinde Beyoğlu. Tünel Meydanı, Metro Hanında kâin I. E. T. T. İşletmeleri Merkez Veznesinden te-. nün edilebilir. Teklifler 1 nisan 1950 tarihine kadar kabul edilecektir. (18398)
m
sokağı No. 2, Tel: 41552
L I K BİNA
KOTRA
Almonyoda^ fi TA L
Bütün takımlariyle birlikte Müracaat: 44858-44859
Dahiliye Mütehassıs» Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar îstanbul Divanyolu No. 104.
Dr. Murad Ramı Aydın
Beyoğlu - Parmakkapı, imam
ınw w ffi^anr
GÖZ HEKİMİ
W"
kurulmuş «elik bir
UERDINGER
KREFELD
UERDINGEN
Dizel ve benzin otobüsleri
(her türlü şasiler için)
şartlarla derhal
fes imat.
ile beraber çalışmaktadır
Mağaza adres! ı
Telgraf adresi:
Taylan - Etker, İstanbul - Galata, Tahir Han 31 ' 33
t t .Vık,
4
»I
karoserini ^önermektedir
TÜRK/Yf Mtj MESS\L \ t
Dr. HAFIZ CEMAL LOKMAN HEKİM
SATILIK OTOMOBİL
Austin, 16 Cv, motör vc karoseri iyi durumda. 5 yeni lâstik.
Tel: 80677
25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan
KİRA
Otomobil acentalan için servis İstasyonu olarak inşa edilmiş iki katlı modern bir bina kiralıktır. Cem’an 1300 metre karedir. Taliplerin Cumhuriyet Caddesi. 23 numarada Basrl Tok Müessesesine müracaattan.
• Telefon: 82582
Muhtelif tip ve kapa-
mamulatiyle,
Adi yangınlar, benzin, bo
ya, karpit, kimyevî eczalar
akaryakıt depolan ve gemi
yangınlarına karşı emnlye
tinizi saclar
ŞİRKETİ
ŞADÎ
R. DİLEK ve
Şr
En müsait
Müessese adresi t
A
Galata, Bankalar Cad. Banka sokak, Roman Han
Telefonlar : 40784 - 42477 Ankarada : 15378
Taksim, GARAJ Tramvay
Durağı, ERK Ap. altında
STAND İSTANBUL
Mektup adresi ı
Beyoğlu PK 2118
i
Klimsch - Horika
SPEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FÜR REPRODUKTIONSBEDARF
■ _________ ’ . . | • • * . • - i
FRANKFURT/MAIN • ALTE MAINZER GASSE 57
Tarafından teçhiz edilmiş, modern ve kifayetli klişe atelyemizde hazırlanmıştır.
KİDDE
er yangını anide kuru olarak söndüren
Makineleri
SAYIN Ç İFT Ç İ LER:
ELEKTRİK DİNAMO JENERATÖR
MARSHALL YARDIM PLÂNI GEREKİNCE İKİNCİ PARTİDEN ISMARLAMIŞ OLDUĞUMUZ ÇEŞİTLİ
JOHN DEERE
Yangınlarını da söndüren asrımızın mucize cihazıdır.
Fabrikaları mamulâhndan muhtelif kuvvetlerde
TRAKTÖR-KULAKLI ve DİSKLİ
PULLUKLAR DİSKAROLAR
Walter Kidde & Company, Inc.
Sürme, ikileme, aktarma ve ekme işlerinde fevkalâde elverişli olan DİSKTİLLER cvanvey)
ve diğer her türlü ziraat âletleri gelmeğe ve satılmağa başlamıştır. ÖDEMELERDE KOLAYLIK GÖSTERİLMEKTEDİR.
JOHN DEERE ve CATERPILLAR Fabrikalarının Türkiye Umumi Mümessili
Türkiye Genel Vekili :
TEVFİK RfiGIP ÜLER
Galata Perşembe Pazarı Cad. 33 No. da bulunan kol-lektif şirketimizi 28,12.949 tarihinde feshettik.
Dlmitrl Yovanldl Olimbiya Palalldi
ÇUKUROVA
İTHALÂT ve İHRACAT T. A. O.
İSTANBUL
Tepehaşı No. 107
P. K. 2324
— Konya — Er«
Telefon: 44356
Posta K. 1109
ANKARA G. M. Kemal Bulvarı No. 5, P. K. 1005
— İskenderun —
Teessürle bayılanlara, Çarpıntıya, Sinir buhranlarına NEVROL
20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR. EVLERİNİZDE MURANA BULUNDURUNUZ
SATILIK DENİZCİ BİR
A D A N A
Hava Meydanı P. K. 82
Acentalan: İzmir
Ankara
Bunlardan gayri yerlerde Acentamız vazifesini gören T. C. Ziraat Bankası Şube ve Ajanlarına mü : racaatla istenilen malûmat alınabilir. Ziraat traktörü maklnalariyle âletlerinizi almadan muhakkak şirketimize müracaat ediniz
Polatlı
Eskişehir
Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 avakta durma yeri olan ve Kmnn sasisi üzerin
f» - . > »•»
A
Düsseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda :
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.
Comments (0)