Sene 27 — No, 9633 — Flatl her yerde 10 kuruştur. CUMARTESİ 11 Ağustos 1945 Sahibi: Neemeddin Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Japonlar imparator Hirohito’yu feda etmeğe hazırlanıyorlar
M. Truman’ın demeci bir Ingiltere’de çok meselelere yeni bir yeni kanunlar
aydınlık serpiyor
M, Truman, yalnız Amerika ,vatandaşlarının değil, bütün fcJünya efkârının sabırsızlıkla beklediği, Berlin dönüşü demecini dün sabah radyoda verdi. Konferans sonunda yayınlanan tebliğ çok uzun ve açık olmakla beraber, bütün üçlü beşli konferansların resmi tebliğleri gibi, cok kişinin malı olmak ve imzalarını taşımak gibi mahzuru vardı. Yani, meseleler etrafındaki çekişmeler, sonra da tebliğin yazılışında pazarlık yarattığı için, müşterek mesuliyetten sıyrılmış tek insanın konuşma tarzı her zaman daha faydalı Olur
Net:k5m M. Trumafi, demecinde, konferans tebliğinde hiç yer bulmamış olan ehemmiyetli bir meseleye dokunmuştur; Boğazlar meselesi.
Berlin konferansında ortaya atılıp konuşulduğu halde kesin bir karara varmadığı için tebliğ, de adı bile geçmeyen bu mesele, yi Türk milleti, M. Trumanm ağzından hiç şüphesiz en derin alâka ile dinleyip okumuştur.
Anlaşıldığına göre. Boğazlar meselesini M. Truman ortaya atmıştır,
■ Son iki asır içinde Avrupada boyuna harb?er doğuran meselelerden biri de Avrupadaki su yollarının hodbin bir şekilde kontrol edilmesi olduğunu» söyleyen M, Truman bu su yollanma «Turnayı, Karadeniz ve Çanakkale Boğazlarını. Ren nehrini. Kiel kanalını ve iç Avrupadaki bütün su yollarını ■■ misal getirdikten sonra aynen şöyle diyor:
«Birleşik - Amerika Devletleri, Berlin konferansında, bu iç sular üzerinde serbes ve engelsiz bir gidip geliş kurulmasını teklif etmiştir. Bunun, gelecek sulh ve dünya emniyeti için ehemmiyetli olduğu kanaatındayız. Böyle bir gidip geliş için gerekli nizamın tnilletler arası kurullar tarafından hazırlanmasını teklif ett.k. Bu teşkillerin vazifesi, su yollarının kullanılmasını geliştirmek, ve bütün milletler tarafından eşit olarak istifade edilmesini temin etmek olacaktır Bu yolların geçtiği memleketlerden başka Birleşik - Amerika, Büyük Britanya,’Sovyetler Birliği ve Fransa da bu kurullara üye olacaklardır.»
M. Truman, bu teklifin Berlin konferansında nazarı dikkate alınarak Dış İşleri Bakanları Meclisine havale edildiğini bildirdikten sonra ■■Amerikanın, bu teklifin Mecliste kabul edilmesi için tazyik yapmak niyetinde olduğunu» da açığa vuruyor.
Boğazlar meselesinin, sulh ve emniyete uygun, sürekli bir katara bağlanması işini Amerikanın hem bir teklif sahibi sıfatile, hem de tekllf.nl kabul ettirmek için nüfuzunu kullanacak büyük devlet olarak üzerine alması baş. libaşma sevindirici bir hâdisedir.
Boğazlarda gidip gelişin, alâ-kah. yani toprak sahibi memleketten başka -dört büyük devlet tarafından tanzim! esasına dayanan ve gayesi bu yollardan her milletin müsavi şekilde İşti, fadesini temin etmek olan bu çözümleme şeklinin tatbikatı üzerinde durmadan diyebiliriz kİ Türkiye, toprakları arasından gecen deniz yollarından her millerin avm derecede istifade ede. b*'-"-’ imkânından başka bir vargı gütmediği için M, Iruma-j
nın prensip teklifini ancak mem. nunlukla karşılar. Amerika Devlet Başkanının, bu meseleyi üzerine alarak bu yolda nüfuzunu kullanacağını söylemesi de hem Türkiye, hem Yakın Doğu sulhu için çok büyük değerdedir.
M. Truman; n demecinden öğrendiğimiz yeni bir nokta da uzun tebliğin sonunda İki satır, la bildirilen askeri konuşmaların Japonya harbile ilgili ve sanıldığından çok ehemmiyetli olma, sidir. Sovyet Rusyanın Japonya harbine girmesi meselesinin, Berlin konferansında uzun uzadıya konuşulduğunu ve «programın en ehemmiyetli noktasını teşkil ettiğini» öğrenmek, konferansın diğer neticeleri Üzerine de anlatıcı bir aydınlık serpiyor. Bunun içindir kİ M. Trumanm şu cümlesi büyük bir mâna kazanıyor: «Hemen hemen her milletler arası anlaşmada uzlaşma esasi hâkim olmuştur.»
M. Truman. dünya efkârını şüphede bırakan ve konferans tebliğinde müphem, hattâ eksik görünen bir meselevl de tekrarla, yarak diyor ki: «Üç hükümetin, kurtarılan veya işgal edilen memleketlerde demokrasi unsurlarını geniş ölçüde temsil eden hükümetler kurulmasına vardım etmek sureti!? müşterek bir mesuliyet yüklenmeleri Yaltada
Neemeddin Sadak (Arkası sahife 2; sütun 6 da)
îngiİtere bankası devletleş tiriliyor
Londra 11 (A.A.) — Financial News gazetesinin siyasi muharriri yazıyor: Kiralın önümüzdeki hafta parlâmentoyu açışı münasebetlle vereceği nutukta çıkarılacak yeni kanunlardan bahsedeceği siyasi mahfillerde muhakkak kabul edilmektedir. Bunların arasında İngiltere Bankasının devletleştirilmesi de vardır. Bunun, sosyalist hükümet tarafından kararlaştırılan İlk tedbirlerden biri olduğu sanılmaktadır.
Gene aynı muhabire göre, nutukta B ret t on Woods para plânına temas edilmiyecektlr. Genel olarak, İleri sürülen fikre göre, bu bir parti meselesi değildir. Kiralın nutkundan sonra yapılacak müzakerelerde muhafazakârların temsilcileriyle sosyalistlerin bu plânın kabulüne İtiraz edecekleri tahmin edilmektedir.
Mareşal Stalin Çin Başbakanile görüştü
Londra 11 (R.) — Mareşal Stalln dün ikinci defa olmak üzere Çin Başbakanı M. Soong İle görüşmüştür.
Yeni Yunan kabinesi
Londra 11 (R.) — Yunan Başbakan müsteşar! Limbrinopvlcr. yenJ W!pt». ris kabinesi azasintn bu sabah yemin edeceğini bildirmiştir. Başbakan tc İşleri ve Savunma bakanlıklarını doldurmakta güçlükle karşılaşmıştır.
Petain’in muhakemesi
parla 10 — P&tain dâvasına bugün devam edilmiştir. Dinlenen müdafaa şahitler! mareşal lehinde söylemişlerdir.
Atom bombasının esrarını bilenler
Hitlerci Alman âlimlerinin bunu açığa vurmaları ihtimalinden bahsediliyor
Daily Herald inhisar aleyhinde bulunuyor, “ artık öliiın bombası yapılmamalı „ diyor
Parla 11 (Hususi muhabirimizden telsizle- — Vaşlngtondan gelen ciddi haberlere göre başkan Truman Potsdam konferansı esnasında atom bombasının yakııyla kullanılacağını haber vermiştir. Sovyet Ru:yanın harbe girmesi o zaman kararlaşmışttr. Ruslar İptida bunun Japonyan-n. İstilasına başlanacağı zamana kadar tehirini İstemişlerdir.
Atom bombasının esrarı Sovyeilere bildirilmemiştir. Gazeteler bundan ve bu bomba etrafındaki propagandadan dolayı Ruslar arasında bir parça asabiyet hüküm sürdüğünü yazıyorlar.
Salâhiyeti! mahfiller, Hltler tarafından Almonyadan koğuimuş olan Alman âlimlerinin bu bombanın keşfinde önayak olduklarını söylüyorlar. Almanlar da, araştırma atelyclerl müttefik uçakları tarafından 3 defa tahrlbedilmemlş olsaydı, bu bombayı keşfedebileceklerdi. Şurası muhakkaktır W ftltleröl Alman Mimlerinden bir kışını esrarı kısmen olsun biliyorlar ve bunu açığa vurabilirler.
Amerika mahfilleri atom bombasını, Sanfranslsco’da kabul edilen müşterek emniyeti temin edecek ideal bir Met olarak kabul ediyor. Bu mahfiller şimdi, harb işinde kullanılabilecek Alman endüstrisinin ortadan kaldırılması işinin İkinci plâna geçtiğini söylüyorlar.
Paris siyasi mahfilleri bu fikri protesto ediyor. Bu mahfillerde deniliyor ki: «Atom bombası Avrupa meselelerini ve stratejik durumu deglştlr-mtmJfitlr. Amerika ye Ingiltere, Bo-
gazlar, orta Avrupa meselelerinin Iklnçl derecede mesele haline geldiğini düşünmekle hata ediyorlar.
Nagazaki’nin yüzde otuzu haraboldu
Guam 11 (OWİ) — Amerikan ordusu stratejik hava kuvvetleri komutanı general Spaatz, Nagazaki'ye atılan atom bombaslle dün, bütün sanayi bölgesi oe dahil olmak üzere şehrin yüzde otuzunun tahrlbedlldl-ğinl açiğa vurmuştur.
Daily Herald’ın bir makalesi
Londra 11 (A.A) — Daily Herald gazetesi atom bombasını bahis mevzuu etmekte ve bu keşfin kendilerine güvenilebilecek milletlerin kontrolü altında bulunması fikrini İleri sürmüş olan Daily Mail gazetesini ten-kldetmektedLr, Daily Herald iler! sürülen fikirde -keştin îngllls - Amerl-rlkan İnhisarında kalması» İstendiği mânasını sezmektedir.
Gazete şunu soruyor; Eğer böyle bir inhisar olursa dünyanın siyasi ufku hiç aydınlanabilir mİ? Böyle olursa meselâ Sovyetlerln batı devletleri hakkında duydukları şüpheleri yeniden muhakkak durette doğmaz mı? Birçok memleketlerin Mimleri, daha üstün olmasa bile daha fccl bir şümulü olacak eşit bir silâhı pek Mâ keşfedebilirler. ,
Daily Herald yazısını şöyle bitir-j inektedir: «Bütün bunlara verilecek mantıki cevap şudur: «Artık atom bombası yapmamak ve bu keşfin barışçı gayelerde gelişmesine çalışmak lâzımdır.»
Amerika cevabında Potsdam ° beyannamesinin olduğu gibi " kabul edilmesini istiyor
Uzak Doğuda gayri resmî mütareke
başladı, üstün uçan kaleler bugün Japonya üzerinde uçmıyacaklar
Londra 11 (R.> — Japonyanın teslim teklifi dün akşam geç vakit, İsviçre ve İsveç hükümetleri tarafından Amerika, İngiltere, Sovyetler Birliği ve Çin'e bildirilmiştir. Bu teklife verilecek'cevap hakkında derhal istişarelere başlanmıştır. Bu sabahın erken saatlerinde alman bir habere göre, Amerika verilecek cevabı hazırlamış ve tetkik edilmek üzere İngiltere, Sovyetler Birliği ve Çin'e göndermiştir. Cevap o suretle yazılmıştır kİ bundan, Japonyanın Potsdam beyannamesini olduğu gibi kabul etmesi lâzım geldiği mânası çıkmaktadır.
Hirohito feda edilecek mî?
Vaşlngton II (OWİ) — Tokyo gazeteleri, müttefikler tarafından İmparator Hlrohlto'nun tahttan İndirilmesinin talebcdUebUeeeği İhtimalini göz önünde tutarak daha şimdiden makaleler yazmakta ve 13 yaşında olan veliaht prenş Kotalshl Aklhlto-nun fotoğrafını basmaktadırlar.
Genç veliaht hakkında yapılan beklenmedik bu neşriyattan 24 saat sonra, veliahtta şahsına mahsus olarak hususi bir maiyet hasırlanmağa başlanmıştır. Gazeteler, harbin nazik durumunun meydana getirdiği şartlara rağmen mükemmel bir sıhhate malik bulunduğunu ispat etmek üzere Aklhlto’nun büyük ölçüde resmini basmaktadırlar.
Bu haber ve aynı zamanda verilen bu tafsilât Tokyo radyosu tarafından yayınlanmış ve Amerikan dinleyici postaları tarafından raptedil miştir.
Gayri resmî mütareke
Nevvyork II (R) — Uzak Doğunun bazı sahalarında gayri resmî mütarekeye benzer bir hal
vardır Bu sabah, Amerikan or_ duşu stratejik hava kuvvetleri umumî karargâhı tarafından Guam'da neşredilen bir tebliğe göre üstün uçan kaleler bugün uçmıyacaklardır. Malûmdur kİ
Japonya'yı bombardıman eden uçan kaleler Guam'dan kalkıyorlardı.
Gl. Mac Arthur’un bir tebll.
DİKKATLER:
Olaylarla uyuşmıyan bir tâbir
Gazetelerde arada sırada ha. herler: Filânca ihtikârı yapan adam. (■50 Hra ağır para cezasına» ınahkâm edildi.
Koskoca serlevhalarla da «tb. ret dersi!»
Keza, ibret olsun diye, mahkeme kararlan, kapatılmış kepenk-lere asılıyor: «50 lira ağır para cezasına çaptırılmış tır.»
Bizler hepimiz elli lira cezanın pek hafif olduğunu biliyoruz. Kanun vazıı bari şu «ağır» keli, meşini kaldırsa; çünkü cidden olaylarla uyuşmıyan bir tâbir.
Şair ve atom bombası
Yazan: A, Adnan - Adıvar (Bugün beşinci sahifemizde)
reated by free versıon ol
Japon imparatoru Hirohito Japon Imparatoriçesl Nagako
ğinde kumandası altındaki uçakların tesbit edilen vazifeleri ba. şarmağa hazır bulunduğu bildirilmektedir. Dün bu uçaklar asıl Japonya'dan Ilonshıı adasında, ki hedeflere akın yapmışlar ve mühim hasara sebep olmuşlardır. Bir kaç gün içinde 90 Japon vapuru batırılmıştır. Petrol de-
polan, fabrikalar ateşe verilmiştir.
Sulh güç olacakmış
Parla 11 (Hususi muhabirimizden telsizle) — Sovyetlerln Japonyay* karşı harbe girmesi neden sonra uzak doğu sulhu da Avrupa Sulhu kadar güç olacaktır. Sovyetler
(Arkası sahife 2: sütun 4 te)
Günler Geçerken
Sinemalar ve şapkalar
Acaba İstanbul Belediyesi şehir meclisinden geçirerek nizamnamesine «sinemalarda filim seyredenlerin başlarında şapka bulundurmaları yasaktır» diye bir madde koymak salâhiyetine sahip midir? Sanırım ki sahiptir. Birleşik Amerîkayı teşkil eden hükümetlerden her birinin — devlet anayasasına aykırı olmamak şartile — çıkardığı kanunlar ve nizamnameler arasında bazısı pek faydalı ve çoğu da pek hoş ve tuhaftır. Meselâ bir şehirde kadınların bacaklarına kol saati takmaları suç sayılır. Ötede çift yataklı bir otel odasındaki karyolaların arası muhakkak seksen santimetreden az olmamalıdır. Beride evliler ve nişanlılar için umumî mahallerde mubah savılan öpüşme, başkalarını cezaya çarptırır. Fakat şehir vardır ki bu yasağı herkese teşmil etmiştir veya İıerkese bir ölçülü öpüşme hakkı vermiştir. Bizde de meselâ pişmiş yemek teşhiri İstanbulda, Ankarada, belki de bir kaç şehirde yasak, diğerlerinde değildir. Demek devlet. Belediye ve şehir meclislerinden bu gibi salâhiyetleri esirgememiştir.
Zaten şapka devri de şemsiye, yelpaze ve baston devirleri misali, hükmünü kaybetmeğe başladı. Hele harb icabı son yıllarda kadın, erkek şapkasızların sayısı arttı; âdeta şapkalı kadına ras-gelmez olduk; rasgelince yaşmaklı yahut peçeli imişçcslne hayretle bakıp kalıyoruz. Yazın şapka yerine nihayet bir file... kışın çene altından bağlanmış bir ekose,u Bunlar güzellik cazibesini arttırıyor, güzel olımyanlan da ayrıca acayip şekilden koruyarak göze batmaktan kurtarıyor; sinemalara İse en büyük rahatı temin ediyor, önünde şapkalı kadın bulunnuyan bir sıra, bulunanın yanında loca kadar ferahtır. Yani şapkasız bir sinema salonu umumî menfaatin kaynldığı bir yer olabilir; aksine, beş, on kadın şapkasının kabak çiçeği gibi açıldığı sinema, yüzlerce kişinin rahatını bozmağa yeter.
Sinemalarda şapka yasağı bu faydasile de kalmaz, şapka rağbetini büsbütün kesmeğe, kadınları sadeleştirmeğe ve aile bütçelerini korumağa da yarar Eğer ille bir sınıf farkı yaratmak lâzımsa şapkalılar localara buyururlar... Işıklar yandıkça döner döner, seyrederiz. Halka ayn bir eğlence ohır!
Refik Halidjtaray
Sahlfe 2 _ -
(—HAFTA SONU NOTLASÂ
L--. - ----j
Otobüs müfettişi!
n a;u..;j3 ı
8 Ağustos çarşamba günü akşamı Sarıyer d eki parmaklıkta otobüs bekliyoruz. Evden hiç de Sanytre gidelim!» diye çıkmamıştık. *ö.vle ise Bariyerde ne un-yorsunus » demeyin. Otobüs arıyoruz. Kireçbumundan üç otobüs durmadan geçince yolcularla Taksime gitmek kin Sarıyere gidip oradan otobüse binmeye karar verdik. Sariyerdc bir otobüs daha bizi almadan kalktı. Şimdi parmaklığın cn tarafında yer almış, ottbüs bekliyoruz. Saat 20. ,
Bir otobüsün Taraby&aa lâstiği patladığından seferler karışmış. Hangi otobüsün ne zaman geleceği, hangi saatle kalkacağı belli dığU. Gelen gidiyor.
Nihayet bir otebüs göründü.
Parmaklığın önüne gelmeden meydanda durdu. Son durakta yolcuların hepsini İndirmek kaidesi gereğince oturmak IsUycnUr Iiona Ind'rlbyor. Ot. bftsün İçinde bir şişman adam bir de »eksen yaşlarında İhtiyar bir kadın var. Anlaşılan kadın ihtiyarlığını, ayakta duramaz halde olduğunu İleri sürerek * inmek İstemiyor Fakat dinlemedin r. Biletçi İle bir adam seksenlik kadını kollarından tutarak aşağı İndirdi. Duraktaki! er bu hale teessıU «dİ yar. Bir kadın:
— Ne merhametsizlik! dedi, bu ihtiyar kadın da indirilir mi? Bakir, nz a syaKte duramıyor!
Kan ıınse ver başka bil kadın bu yumuşak yürekliliği yerinde bulmadı:
«— Kızım, dedi, kanun genç, İhtiyar dinlemez, inilecek dedi mİ 8 yaşındaki de, 80 yaşındaki de İndirilir.»
Fakat o ne? Seksenlik kadın otobüsten İndirildiği halde
şişman, kerli ferli zat oturuyor, ototûs. E eledi, e emri yerine getirilmiş gibi tç'nde şişman zat Olduğu halde meydanda manevrasını yapıp parmakl ğ n Önüne geldi. Parmaklıkta bckllyen halk bağrışıyor:
— Neden bu şişman adam indirilmedi?
— Biletçi! İçeride b!r yolcu kaldı
— Onu da indir, onu da indir!
Şişman adam oralı değil Şoförün arkasındaki otobüsün en rahat sırasında yan gelmiş oturuyor.
Kapı açıldı, otobüse girdik. Dayanamayıp biletçiye sordum:
— ön sırada oturan bu zatı niçin İndirmediniz?
Şaför ne söyllyec'ğln! şaşırdığı sırada şişman zat atıldı:
— Ben otobüs müfettişiyim I
— Daha iyi yal Belediye emrine sizin herkesten fazla riayet etmeniz ve inmeniz lâzım gelir
—(■ Otobüsün manevrasını seyretmek üzere İçeride kaldım
İşte manevra bitti İniniz d., burada saatlerdir bckllyen bir yolcu, beklemen'n hakkı olarak oraya oturup biraz dinlensin.
Bu s&zler mürttişin canını sıktı. Benim ldm olduğumu ve bu
Vergi sistemi
t» İslahatın esasları
* kararlaştırıldı
Ankara 10 — Vergilerimizde sistem ve prensip değişikliklerini tara mm un eden ıslahatın esasları tesblt edilmiştir. Bu esaslara göre Amerikada, Al-manyada ve bütün şimal Avrupada olduğu ibl tek vergi sistemine doğru gidilmektedir.
Tesblt edilen prensiplerin modern bir vergi sistemi İçinde gerçekleştirilmesi İçin kazanç vergisi yerine 1 — gelir vergisi, 2 — kurumlar vergisi, s — İşletme ve gezginci İşler vergisi konulmam düşünülmektedir
Gelir vergisi, geliri muayyen gelir seviyesinin üstüne çıkan gerçek kişileri vergilendirmektedir. İşletme ve gezginci İşler vergisi mevzuuna kurumlar dışındaki tüccar ve diğer esnaf girmektedir. Bu verginin kazanç ve gelirle alâkası yoktur. Vergi. İş kudretine göre muayyen ve maktu olacaktır. ,
Vergi reformunda diğer bir yenilik de (vergi usul kanunu) nun İhdası ile yapılacaktır.
Kanun çıktıktan sonra bir hazırlık ramanı veriiecekttr. Bu kanunla Türk vergi kanunu sisteminde İyi bir inkılâp yapılacak ve vergilerin daha âdil bir şekilde taksimi temin olunacaktır.
Oniki adada Türkler nümayiş mi yapmışlar?
Paris radyosu 10 (B. Y. ü. M.) — Attnadfın bildirildiğine göre, Tev-fik Rüştü Aras'ın On İki adalar hakkında yanım o adalarda oturan Türkler Hacrinde büyük tesirler yapmıştır. Türkler camilere bayrak çekmiş ve nümayişlerde bulunmuştur.
işlere ne salâhiyeti* karıştığımı sordu: •
— Ben gazeteciyim, dedim, ortada bir haksızlık var.
Müfettiş:
— Burada gazetecilik İş yok deyip keyfine baktı.
Halbuki hiç gazetecilik iş olmaz olur mu İdi? Halkın puro siyle alınan otobüsleri kendi jnah ve otobüslerdeki oturacak yerleri do kendisi için yapılmış sanan. mensup olduğu idarenin,
emirlerine riayet etmlyen. karnını halkın verdiği para ile dovurdufiu halde onun hlsmrtk&n olduğunu unutup yalnız rahatını düşünen bir müfettişin mevcut olduğunu görmek bir gazeteci İçin atom bobmnsınm keşfi kadar mühimdir. Fakat ben bu zatın müfettiş olduğuna pek lhtimnl veremiyorum. Çünkü nerede olursa olsun teftiş edilecek İş o kadaT fadadır ki İyi bir müfettişin bir dirhem et bağlamasına imkân yoktur Nitekim tanıdığım müfettişlerden çoğu bu İşe girdikten sonra İğne İp'lğe döndüler. Halbuki bu «atın mn-şallahı vardı. Bariyerde manevrayı. Taksime kadar da etrfatRkl güzel manzarayı seyretti. Bari oturduğu yer otobüsün arka (nrfaında olsaydı halkın ne zabmrthrc katlanarak yolculuk ettiğini, nıuıl Üst üste yığıldıklarını görür. İdareye bir rapor vererek çare aranmasını İsterdi. Fakat otobüsün ar-• ka tarafına dü en yerler çok zar-Aldığı, İnsanı rahatsız ettiği için halkı seyretmek tense manzarayı seyredip salılanjatnı tercih ediyor, hiç olmazsa yerini bir vatandaşa vererek bu darlığa küçük bir hizmette bulunmak aklından bile geçmiyordu.
Hep görüyoruz: Tramvayların kondüktörleri, kontrolörleri, hattâ müfettişleri bu hususta vazifelerini kavramış İnsanlardır. Tramvay brmboş bl'e olsa hiç bir kondüktör, kontrolör halita mahsus yerlere oturmaz, müfettişler de işlerini bitirdikten sonra ön sahanlıkla ayaktn durur. Otobüsün kondüktörleriyle kontrolörleri de böyledlr; her halde müfettişleri de böyle olacaktır. Fakat tesadüfen karşımıza çıkan bu zat, halkın İtirazlarına kutak asmiyarak bir teftiş saltanatı İlin etmişe benziyordu.
Bilmiyoruz, belki de otobüs müfettişlerine bu imtiyazlı mevkii Elektrik, Tramvay, Tünel idarisi, belki de şehir mcelhi vcrml t r. Gene bu zatın, sivil elduğu İçin, sahiden müfettiş olup clmadı'mt da bilmiyoruz. İdarenin sayın müdürü otobüs mûfett'ş'erln'n p k merak ettiğimiz durumunu eldeki nizamlara bakarak aydınlatabU'r. Bu zatın möfett’ş olup o^madğınn gelince, bunu arcak 8 ağustes çarşamba günü akşamı saat 20,15 te Bariyerden kalkan 12 numaralı otobüsün 500 numaralı biletçisinden öjrtnmek kabildir.
ŞEVKET RADO
Parti_Grupu
Dün Dışişleri Bakanı izahat verdi
Ankara 10 (A.A.) — C. H. p. Meclis gurupu başkan vekilliğinden:
C. H. P. Meclis gurupu genel kurulu 10/8/1945 cuma günü başkan vekili Tekirdağ millet vekili Folk Öztrak'ın başkanlığında toplandı.
Oturumun açılmasını mütaokıp alkışlar arasında kürsüye gelen Dış İşleri Bakanı Haşan Sakanın. San Fran clsco konferansı hakkında vermiş olduğu lzahatlle hatipler tarafından sorunla suallere verdiği cevaplar dinlendi. Bundan sonra gündemin İkinci maddesin! teşkil eden Kütahya millet vekili Recep Peker’in bu seneki kuraklık dolayıstle hayvan yemlerinde görülen darlık yüzünden kışın vukuu muhtemel telefatın önüne geçilmesi İçin hükümetçe alınması tabii olan tedbirlerin Gurup genel kurulunda anlatılmasına dair verdiği önerge okundu. Bundan sonra Tarım Bakanı Şevket Raşlt kürsüye gelerek İzahat verdi.
Gündemin ilçücncü maddesinde bulunan İstanbul Millet Vekili Ziya Karamürsel’in orman yangınları hakkında verdiği önergenin Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi için geri alması üzerine gündemde başka madde olmadığından, oturuma saat 18 de son verildi._____________________
Millî eğitim tâyinleri
Ankara 10 — Erkek teknik öğretim şube müdür muavini B. Kenan Şenel Ankara tip fakültesi, yüksek öğretim şube müdürü B. Fahri Çavuşoğlu da dil ve tarih - coğrafya fakültesi mü-■dürlüklerlna tâyin edilmişi'rdlr. Teknik öğretim okul müdür ve muavinleri arasında da daha birçok nakil ve tâyinler yapılmıştır.
_____ x a a » k ____
Gizlenmiş mallar ortaya çıkıyor
İkinci Dünya harbinin neticesi kara borsacıları telâşa düşürdü
Altı yıldanberi devam «den İkinci dünya harbinin Japonların teslimiyle nihayet bulması, yıllardır harbin birçok mahrumiyetlerine katlananlarda büyük bir sevinç uyandırmıştır.
Japony&nın teslim olması şehrimizde bir takım gizil malların meydana çıkmasına vesile olmuştur. Haber şehrimizde yayılır yayılmaz, Tahta-kale, Mnhmutpaşa vo Bahçekapı semtlerindeki işportalarda, harbden evvelki mallar olduğuna asla şüphe edllmlyen bir takım tıraş fırçaları, tarak, tıraş bıçağı, kokulu sabun gibi mallar görülmüştür, İki üç sene evvel piyasadan tamamlle çekilen büyük ve küçük sedef taklidi düğmeler
Bütün dünya neşe ve sevinç içinde
ikinci dünya harbinin bitmesi her tarafta şenliklerle kutlantyor
Japonya'nın kayıtsız şartsız teslim olmağı kabul ettiğine dair dün öğleden sonra gelen haber İstanbul'da büyük bir süratle yayılmış ve büyük sevinç uyandırmıştır. Şehir derhal bayraklarla donatılmış, gece bir çok binalar aydınlatılmıştır. Sokaklar çok kalabalıktı. Herkes hâdisenin ehemmiyetinden bahsediyor, İkinci dünya harbinin bitmesini kutluyordu.
İkinci dünya harbinin bitmesi başka memleketlerde de büyük sevinç uyandırmıştır. Bu hususta gelen telgrafları aşağıya dercedlyoruz:
Amerika’da
N«w-York 11 (R.) — Japonyanın kayıtsız şartsız teslim olmağı kabul ettiği haberi her tarafta büyük sevinç uyandırmıştır. Sokaklar müthiş kalabalıktır. Amerikanın her tarafında aynı sevinç vardır vç Pasifi^ zaferi kutlanmaktadır.
İngiltere’de
Londra I! (R.) — Japonyanın teslim olması İngiltere'de sevinçle karşılanmış, gazetelerin hususi nüshaları kapışılm ıştır. Sokaklar birdenbire halk İle dolmuştur. Bilhassa Amerika askerlerinin sevinci çok büyüktür. Bunlardan bir grup haberi alınca bir bahriyeliyi yakalamışlar ve sevinçlerini göstermek üzere birçok defa havaya fırlatmışlardır.
Bütün Londra bayram havası içindedir. Evlerden konfct'ler, serpantin
Yağlı maddeler
Ekimin arttırılması için çalışılacak
Ankara ll (Telefonla) — Tarım Bakanlığı, gıda maddeleri arasında büyük bir önemi olan yağlı maddeler ekiminin İhtiyaca yeter dereceye yük-seitllmesi için yağlı tohumların çoğaltılmasına ehemmiyet verilmesini teşkilâtına bildirmiştir.
Bakanlık, bütün illerden yağlı tohum çe.şitlerlle miktar ve sahalarını, kuru veya sulu ekiüşe göre verim miktarını sormuştur,
Ankara 11 (Telefonla! — Bir müddet önce Ticaret Bakanı B. Ralf Kn-radenlzln başkanlığında şehrimizde toplanan yağ komisyonunca hazırlanan rapor Bakanlıkça İncelenmektedir.
Bazı İstanbul gazeteleri zeytinyağı ve diğer nebati yağların tasarrufu için sabunların tütün tohumundan yapılacağını yazmıştır. Bu konu üzerinde Ticaret Bakanlığınca henüz verilmiş bir karar yoktur. Yağ konusu etrafında Bakanlıkça alınacak kararlar yakında belli olacaktır.
Ticaret birliklerinde yapılan tahkikat
Ankara 11 (Telefonla! — Bazı gazeteler. İstanbul Ticaret birliklerinde tahkikat yapıldığını ve bu hususta müfettişler gönderildiğini yazmışlardı. Bize verilen malûmata göre, evvelce İstanbul a gönderilmiş olan Ticaret Bakanlığı müfettişlerinden B. Munis bir İhtikâr meselesi hakkında tahkikat yapmakta ve bu işle alâkadar olan malûmatı toplamak üzere Ticaret birliklerinde çalışmaktadır.
Belçika kabinesi güven oyu aldı
Bruselles 11 (A.A.) — Belçika âyan meclisi yeniden kurulan Van Acker kabinesine 52 oya karşı 67 oyla güvenini bildirmiş, tir.
de bir takım seyyar satıcılar elinde satılmağa başlanmıştır.
Bu ufak tefek malların dün birdenbire meydana çıkıvermesl, kara horlanın yavaş yavaş ortadan kalkacağına kuvvetli bir delil olarak kabul edilmek gerektir. Bir takım insanların harbi istismar ettikleri, zamanla fazla menfaat temin edeceklerini düşünerek muhtelif cins İhtiyaç maddelerini, hattâ İlâçları sakladıkları şüphesizdir. Temenni edilir kİ, insanlığı yıllardır birçok mahrumiyetlere katlanmak mecburiyetinde bırakan bu İkine) d iye harbinin sona ermesi, harbi istismar etmenin vo bu gibi menfaat düşkünlerinin fazla kazanç hırslarının da sonu olsun.
ler atılıyor. Başbakanlık dairesi önünde büyük bir kalabalık vardır.
Londra 11 (R.) — Japonya teslim olduktan sonra İngllterede 2 gün tatil yapılacak, Almanyanın teslim olduğu zamanki gibi şenlikler tcrtlbe-dllecektlr.
Sovyetler Birliğinde
Londra 11 (R.) — Gelen haberler Japonyanın teslim olmasının Sovyetler birliğinde ve bütün Avrupa memleketlerinde sevinçle kutlandığını bildiriyor.
Fransa’da
Paris 11 (R.j — Japonyanın teslim olması Parlste büyük sevinç uyandırmıştır. Halk sokaklara dökülmüş, memleketlerine gitmek üzere geçmekte olan Amerikan askerlerini sclâmlamiştir.
Çin’de
Londra 11 (R.) — Çunklng'den gelen haberlere göre Çin'de büyük bir sevinç hüküm sürmektedir. Halk her tarafta bayram yapıyor.
Roma’da alâkasızlık
Roma 11 (OWİ> — Japonyanın teslim teklifi Romada alâkasızlıkla karşılanmıştır. Öğleden sonra çıkan gazeteler bu haberi büyük başlıklarla neşretmelerse de, gazeteler çıktığı zaman sokaklarda büyük bir heyecan görülmemiştir.
Japon sulhu
(Baş tarafı 1 inci sahifede) Mançurl, Kore, Sahalln, Fort Arthur üzerinde kati isteklerde bulunmaktadır, Çin bu müsaadatı kabul etmiyor.
Vaşlngtondan- gelen haberlere göre Rusya Yaltada Almanyanm mağlûbiyetinden 90 gün sonra Japonyaya karşı harbe glrmrğ! kabul etmişti. Bir kaç haftadan beri Blbiryada mühim askeri nakliyat yapılmıştır. Sovyetle-rin Japonyaya harb İlân etmesi Tru-man’m Amerika halkı arasında çok popiılrr olmasını temin etmiştir.
Moskova ne diyor?
Moskova 11 (R.) — Japonya hükümeti teslim olmağı kabul ediyor, fakat İmparatorun haklarının tanınma-suıı İstiyor, Japon hükümeti anlasın anlamasın, kayıtsız şartsız teslim, kayıtsız şartsız teslim demektir. Avrupa, Avrupa Hltlerlzmlnden kurtarıldığı gibi, Asya da Asya Hltlerlzmlnden kurtarılacaktır.
Moskovada yarın büyük bir geçit resmi yapılacaktır.
İngiliz gazeteleri ne diyor?
Londra 11 (R.) — Bu sabahki Times gazetesi Japonyanın teslim teklifinde imparatora dair bir kayıt olmasının kabul edilemlyceeğlnl söylüyor; «Dünya sulhu İçin tehlike olacak bir esas kabul edilemez» diyor ve Japonya'da meşruti bir İdare şekil kabulü lâzım geldiğinden bahsedlybr. Daily Tclegraph de teslim teklifinin tatmin edecek tarzda olmadığını söylüyor.
Newş Chroni-le diyor ki; «Japon-yanın teslim 'İmasının harbin bit-; meşinden daha mühim mânası var-, dır. Filhakika bu hükümet 1931 de Mançurl'yi işgal etmekle Milletler Cemiyetine büyük bir darbe vurmuştu ve Cemiyet bundan sonra bir daha belini doğrultamamiştı. Şimdi Japon-yanın teslim olmaslle bLr devir kapanıyor.»
Mevkuf Nazi şefleri
Kızılordu ilerliyor
Birbirlerini itham ederek en gizli şeyleri 8Öylüyorlar
Londra 10 (AA.) — Brltanova'nın siyasi muharriri şunları yazmaktadır: Bütün Almanyada, Müttefik subaylar, yatanda harb »uçlusu sıfatiyle mahkeme huzuruna çıkacak olan naz! liderlerinin verdikleri malûmatı karşılaştırmaktadırlar. Goerlng, Ribben-trop, Doenltz ve Strelcher gibi Yahu-dllere zulmeden naz! şefleri sorguya çekildiklerinde canlarını kurtarmak makaadlle birçok şeyler söylemişlerdir. Eski Alman İdarecilerinde hiç dürüstlük kalmamıştır. Bunlar ortaklarını ele vermişler ve Hitler kabinesinin en gizil oturumlarında söylenenleri v? olup bitenleri anlatmışlardır. Nazi liderlerinden bir tanesi bile sorguya çekenler üzerinde iyi bir tesir bırakmamıştır.
Bu adamlarda vakar ve dürüstlük denen şeyden eser kalmamıştır. Hepsi hiçbir şeyi unutmadan ne biliyorlarsa anlatmak ve kendilerinin bu İşlerde oynadıkları rolün asaletini belirtmek derdlndedlrler, Strelcher bütün meslek hayatının. Yahudilerl Hltler'ln Yahudi düşmanlığına karşı korumak İçin uzun bir mücadeleden İbaret olduğunu İddia etmektedir. Rlbbentrop, verdiği birçok siyasi mahiyette malûmatla Goerlng hakkında yapılan ithamların dosyasını tamamlamaktadır. Diğer taraftan Goerlng de R1b-bentrop ve kendisiyle beraber kabinede bulunan diğerleri hakkında kıymeti t malûmat vermektedir.
Nazi liderlerinden çoğu kendi hareketleri hakkında sorguya çekildikleri sırada Hltler’e lânet etmektedir. Bidayette Rlbbentrop, kendisine hürmetle muamele edilmesi İçin ısrar etmeğe mütemayil görünüyordu. Fakat az zamanda, sorguya çekenler üzerinde hiçbir tesir yapmadığını anlamış, bunun üzerine büsbütün aksi bir vaziyet alarak zillet ve tabasbus yoluna sapmıştır. 1941 denbcrl îngllterede esir bulunan Rudolph Hess'e yan deli nazariyle bakılmakta ve kendisinin vakalara uygun hiçbir İfade vereml-yeceği zannolun makta dır Hess. Al-manyanın harbi kazanacağına el’an kani bulunmaktadır.
Hürriyete doğru
Times gazetesinin Yugoslavya ve Balkan memleketleri hakkında bir makalesi
Londra 10 (A.A.) — Bugünkü Times gazetesi «Hürriyete doğru» başlıklı bir başmakalesinde Mareşal Tlto ile Kıra! Plerre arasındaki anlaşmazlığın, Yugoslavyayı mustarip kılmakta olan siyasi ayrılıkları derinleştireceğini esefle yazmaktadır.
Gazete. Balkan memleketlerinin muhtaç bulundukları şeyin, gerek iç işlerinin, gerekse diş münasebetlerinin, sulh ve İntizam İçinde bir kalkınma temelinin kurulabilmesine İmkân verebilmeleri İçin bir çare arayıp bulmak olduğunu söylemektedir.
Kıral Plerreün Tito’yu İthamı. Tlto tarafından, partizanların ve askerlerin disiplinini gevşetmek İçin bir gayrette bulunulur gibi göründüğü bir sırada gelmiştir. Demokrat milletlerin haklan olan söz serbestlslnden ve milhassa basın, umumi toplantı ve cemiyetler hürriyetinden bahseden Kıral Plerre. Batı müttefiklerinin Doğu Avrupa memleketlerinin İstikballeri İçin besledikleri ümitlere mâkes olmaktadır. Fakat bir memleket, yahut da bir bölge şimdiki halinden ve mazisinden ayrılamaz. Yugoslavya bir kargaşalık durumundan çıkmak üzeredir. Batı hürriyet zihniyetine uygun bir parlâmento sisteminin birdenbire ortaya çıkıp tatbik edilebileceği ümldedilemez. Hususiyle, böyle bir talep kıral İle müşavir ve yakınlan tarafından biraz da sinsi cüretkârlıkla yapılamaz; çünkü bizzat kendileri, kurtuluş savaşı şartlan değlş-tlrlnclye kadar, hüküm sürmüş olan diktatörlük rejiminin bakiyeleridir.
Bununla beraber, Bati demokrasileri sözcülerinin, Polonya, Romanya, Bulgaristan, Yugoslavya ve Yunanistan’da, şartlar müsaade edince, en hürriyetçi sistemlerin kurulması hak-kmdakl taahhütlere riayet edilmesi hususunda ısrar edecekleri flmldedl-leblllr. ______________
Kayısdağı eteklerinde küçük bîr orman yangını
Dün akşam geç vakit Kayış-, dağı eteklerinde küçük mikyasta bir orman yangını cıkmtş. Kadı, köy başsavcısı B. Orhan Tığrak İle emniyet âmiri bizzat hâdise yerine giderek söndürme tşlle meşgul olmuşlardır. Ateş gece sabaha karşı söndürülmüştür.
Yangının nasıl çıktısının tes-biti için bugün vaka yerinde bir keşif yapılmaktadır. Yangın ne. tlcesl altmış döniim. kadar bir saha yanmıştır.
Bazı noktalarda ileri hareketi 172 kilometreyi buldu
Moskova 10 (A.A.) —- 10 ağustos tarihli Sovyet tebliğinde bildirildiğine göre, Sovyet orduları Mançurya İçinde derinliğine Heri hareketlerine devam etmişler ve sahil bölgelerinde ş'ddetll savaşlardan sonra kuvvetle tahkim edilmiş bir m>vkl olan Pogra-mtşnaya'yı ele geçirmişlerdir.
Tebliğ, Kaborovsk’un güney batısında Amour'un güney kıyısı üzerinde Sovyetlerln üç şehre girdiklerini bildiriyor. Sovyet kuvvetleri, ayrıca Oussourt’nln batı kıyısında bulunan üç şehre girmişler ve bu şehirlerin her birinden 20 şer kilometre İlerlemişlerdir, Blozov - Veschensk bölgesinde Sovyet kuvvetleri Amour’u almışlar, Sakhallan ve Aigun şehirlerini alarak bu şehirlerin güneyinde . 15 kilometre kadar İlerlemişlerdir,
Baykal ötesinde, önüne geçilmez bir İleri hareketi neticesi Sovyetler. Japon müdafaasının kuvvetli bir kalesi olan Hailar şehrini ve demiryolu kavşağını, ele geçirmişlerdir.
Dalalnor gölü bölgesinde. Sovyet kuvvetleri Argun garını ele geçirerek fasmı 20 kilometre güneyde bırak-ı nşlardır , Baykal ötesi bölgesinde n ütcharrlk kuvvetler. Kingau dağ silsilesi İstikametinde 172 kilometre Terlemişlerdlr.
Sovyetler Kore’ye girdiler
Nevyork 11 (OWİ> — Tokyo radyosunun bugün bildirdiğine göre. Uzak Doğudaki Kızılordu, Kore’yi geniş bir cephe özerinde İstilâya başlamıştır.
M. Truman'm demeci bir çok meselelere yeni bir aydınlık serpiyor
(Baş tarafı 1 inci sahifede) kabul edilmişti. Bu mesuliyet bakidir.» Sonra, daha kesin olarak şunu ilâve ediyor: "Bu memleketler, yani Romanya, Bulgaristan. Macaristan herhangi bir büyük devletin nüfuz sahasını teşkil etmeyeceklerdir.»
Atom bombasının, vicdansız ellerde kullanılması caiz olmayacak kadar tehlikeli bir silâh olduğunu anlatan M. Truman, atom bombasının esrarını elle, rinde tutan Amerika İle Ingilte-renin «dünyayı mahvolmaktan, koruyarak vasıtalar bulununca, ya kadar bu esrarı açığa vurmak niyetinde olmadıklarını» da söylüyor.
Berlin konferansı dönüşünde M Tınmanın demeci, iş başına geçtiği günden heri söylediği bütün nutuklar gibi azimle, inanla doludur. M Trumanı dinledik, ten sonra adaletli bir sulhe. insanlığın daha İvi geleceğine inanmamak güçtür.
Dünya tekniğini ve harb tarihini değiştirecek kudrette keşif, leri elinde tutan, Japonya çapında bir düşmanı teslim olmak zo. runda bırakan ve M. Tınmanın dediği gibi «Bu harbden dünyanın vp belki de bütün tarihin en kuvvetli mil’eti olarak çıkan» Büyük Demokrasinin başında bu derece azimli ve idealist bir devlet adamının bulunması, bu güç dönemde, dünya milletleri hesabına da en büyük ümit kaynağı. dır.
Necmeddiu Sadak
Fizik ve matamatik Öğretmenleri kursu bitti
Ankara 10 — Son yıllarda liselere gönderilen fizik âletleri ürerinde incelemeler yapmak, orta okul matematik ders! kitaplarında bulunan bütün çalışmaları ve problemleri lnce-llyerek matematik öğretiminde birlik ve beraberliği sağlamak gayeslle Gazi Terbiye Enstitüsünde ve taz üresinde fizik ve matematik öğretmenleri İçin açılan bir aylık kurs dün bitmiştir. Kursların bitmesinden bir gün evvel GazJ Terbiye Enstitüsüne ve kız lisesine giden Milli Eğitim Bakan B. Haşan Âli Yücel, matematik öğretiminin bugüne kadar yurdumuzda geçirdiği safhalar», programlar v₺ kitaplar üzerinde incelenerek yayınlanacak bir eser haLlnö getirilmesin! istemiştir.
Öğretmenlerden Yozgat lisesi matematik öğretmeni Kftmll Aylan, derin saygı ve bağlılıklarının Cumhul başkanı İnönüne ulaştırılmasını Ba« kandan rica etmiş. Bakan da bunuh zevkli bir ödev olacağını söylemiştir.
—• Takvim •—,
Ramazan 3 — Hi2ir 98 tmsag Güneş öğle tklndl Ak Yatsı E, 7,58 9-52 585 8.50 12.08 1.44 V 4,11 808 13.19 17.11 20,t4 21-59İ
11 Ağustos 1945
A R Ş A TA
Sahile 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Türkiyede bir ayda bir milyar kibrit çakılıyor
Amerikadaki harb masrafları ise dört buçuk günde bir milyar dolar
Amerikalılar, atom bombası, m bulmak için iki milyar dolar sarf itmiş, Acaba müthiş bir rakam mt? Bu «milyar,), «trilyon» adetlerini eskiden ekseriya astronomide kullanırdık. Şimdi cemi, yet sahasında da bol bol israf ediyoruz. O kadar ki, bir koç mil, yar denince, hele bu harb içinde, omuz silker olduk. Hattâ kendi İmkânlarımız içinde bile...
Amerikalıların şöyle demeleri, iki milyar hakkında bizi büsbütün küçümsemeye şevketti:
— .Zaten kemali nedir ki?... Dokuz günlük harb masrafımız!... Şayet atom bombası yüzünden harb dokuz gün kısalırsa masrafımızı kurtardık demek tir... Zaten bu iki mülyarcıkla biz kumar oynamıştık: Oyunda ka, sandık...
Mîlyarcık!
Mahiyet ve kıymetini pek bi. lir gibi davrandığımız milyarın, ne demek olduğunu daha iyi anlamak için aşağıki basit rakamları sayalım:
Bir kutunun içinde — çalın, nıanuşsa — 50 çöp kibrit vardır. Bir sandıkta 5000 kutu kibrit vardır
İstanbul şehri bir ay zarfında 100 sandık kibrit sarfeder.
Bütün Türkiye, bir ay zarfında 4500 sandık kibrit sarfeder.
O halde, bütün Türkiyede bir ayda kaç kibrit çöpü yakıldığını anlamak üzere, 4500X5000X50 rakamını zarbedelim.
Ancak bu suretle bir milyar 125 milyon rakamını elde ediyoruz. Fakat imal esnasında ve kibritlerden bazılarının eczala-ııa ma ması yüzünden Türkiyede bir ayda, bütün halk ancak bir milyar kibrit yakabilmektedir. Halbuki Türkiye, bu melun harb sırasında senelik bir milyar müdafaa bütçesi kullanmak zorun, da kalmıştır. O halde halkın lıer on iki kibrit çakışında devletin bir lirası müdafaaya sarfedilmiş, tir. Amerikalılar ise, bir Türkün her kibrit çakışı sırasında altı dolarını harbe serHdiyorlar.
Üç milyon oraya,. Sekiz milyar buraya... Üç trilyon oraya... Kibrit hesabına vurunca azamet anlaşılıyor.
(Vâ - Nü)
Hamiş:
Dünkü yazımda atomun par. çalanışmdaki sürati gösteren ra, kamın sonunda bin kelimesi unutulmuştur Özür delerim
V. N.
■k sağlık Bakanlığı müfettişlerinden çocuk mütehassısı doktor B Kalf, İstanbulda bulunan çocuk hastaneleriyle çocuk bakım müessesele-rinl dolaşmak üzere Ankaradan şehrimize gelmiştir. Çocuk bakım mii-essesclerlnl gezmeğe başlıyan müfettiş. tetklkelrlnl bitirdikten sonra bu kuruluların bugünkü durumunu bir raporla Sıhhat Bakanlığına bildirecektir.
10/8/1945 fiatlerl
10/8/1945 fiatlerl
Londra üzerine 1 sterlin 5 24
Kevyork üzerine 100 dolar 130.50
Cenevre 100 İsviçre Fr 30.075
Madrid üzerine 100 pezeta 12.9375
Stokholra üzerine 100 kuron 31.1325
ESHAM VE TAHVİLÂT
% 5 faizli ikramiyeler;
1933 Ergani 24.60
1938 IkramlyeH 21.80
Mim Müdafaa 22.-
Demlryolu İkramlyell 98.15
.% 7 faizli Tahviller:
Sivas - Erzurum I 20.20
Sivas - Erzurum 2-7 20.40
1941 Demiryolu 1 20.20
1941 Demiryolu n 19.70
1941 Demiryolu IH 19 40
MJ11I Müdafaa 1 20.35
Milli Müdafaa n 39.69
MIHI Müdafaa m 19.83
Anadolu Demiryolu Grupu:
Tahviller 1-2 81.50
HJsse senetleri % 60 35.—
Mümessil senet 46.75
Hisse senetleri:
Merkez Bankası 145.—
Borsa dışında
ALTIM FİATLERİ
Gulden 34.60
Reşadiye 36.70
İngiliz 43.20
Külçe (Bir gramı) 5 45
ŞEHİR HABERLERİ
150 kuruşa koyun eti
/Az tüccar belediyeye müracaat etti
Kahve darlığı
Bugün 3 vagon kahve dağıtılacak, yolda 8 vagon vardır. Necat vapurile de 750 ton kahve geliyor
Belediyenin mezbahada şehir ihtiyacına yetecek miktarda koyun kestirmeğe muvaffak olduğunu yaznuş-tık. Mezbahada ve canlı hayvan pazarında birçok uğraşmalardan sonra elde edilen bu sonuça rağmen perakendeci kasaplarda koyun eti en az 230 kuruştan, yani tesbit edilen azami fiatten 55 kuruş fazlaya satılmaktadır. Belediyenin perakendeci kasapları kontrolü çok mahdut sahalar dahillpde kalmakta, şehrin diğer semtleri ve bilhassa kenar mahallelerinde kasaplar İstedikleri gibi satış! yapmaktadırlar.
Bu hal celeplerin bile dikkatini [ çekmiştir. Bunlardan birkaçı dün Belediye İktisat işlerine müracaat ederek 175 kuruşa sattıracağız diye bizden ucuz -aldığınız koyunlar dışarıda 250 kuruşa satılıyor, demişlerdir.
Belediyenin mürakahe v« kontrolü hakikaten zayıftır.
Dün Belediyeye Jkl tüccar müracaat ederek ellernlde kojnın bulunduğunu, kendilerine kolaylık gösterilirse perakende olarak 150 kuruşa kadar koyun eti satılabileceğini bildirmişlerdir. Belediye bunlara İcabeden kolaylığın gösterileceğini bildirmiştir. Bu iki tüccarın elinde 20 vagon koyun vardır.
Söylendiğine göre ağustosun 15 İnden sonra Doğu Anadoludan bol miktarda kasaplık hayvan getirilme- ’ ğe başlanacaktır. Sevkıyat kasım ayma kadar fasılasız devam edecek-1 tir. Erzurum bölgesinden kasaplık ko-j yunlar gelmeğe başlayınca fiatlerln bir miktar daha İndirilebileceği tahmin edilmektedir.
İki iiç gündenberi yine kahve bulunamıyor. Piyasanın vaziyeti İle Tekel İdaresinin «ortalıkta kahve buhranı yoktur» demesi birbirine zıd İki olaydır. Anlaşılıyor kİ piyasada kahve buhranı hüküm sürdüğü halde Tekel idaresinin kahve buhranı diye bir şey mevzuubahls oiamıyacağını söylemesi Mersinde bol miktarda kahve stoku mevcut olmasından 'lerl gelmektedir. Fakat Mersindeki kahveler buraya gelmedikçe piyasada kahve buhranı I olduğu meydandadır. Yukarıda da '[ İşaret ettiğimiz gibi İki üç gündenberi piyasada kahve yoktur.
j Kendil erile konuştuğumuz kuru ■’ kahveciler, bir hafta evvelki buhran-: dan sonra depolardaki mevcutlardan. • kendilerine kahve verildiğini, lâkin bunların bir gün İçinde sarfedlldlğlnl söylemektedirler. Bir kuru kahveci de . şunları söylemektedir:
«— Pazartesi günü bize kırk çuval . kahve verdiler, bunları salı günü akşamına kadar bitirdik. Çarşamba, . perşembe, cuma ve bugün de kahve yoktur. Tekel İdaresi İstanbul depo-. kırında kahve olmadığını, Mersindeki . kahveler gelmedikçe bayilere kahve
dv
Boğucu sıcaklar
Birkaç gündenberi İstanbul'da boğucu sıcaklar hüküm sürmektedir. Hava lodos olduğu İçin gün arası sıcak bir rüzgâr esmekte, bu sıkıntıyı bir kat daha arttırmaktadır. Dün caklık 34 derece İdi.
sı-
Badem ezmeleri hakkında bir tamim
Badem ezmelerinin sırf bademden olmayıp, İçine nişasta karıştırılarak yapıldığı Sağlık Bakanlığınca tesbit edilmiş ve alâkalılara buna dair bir tamim gönderilmiştir.
Bu tâmlme göre, badem ezmesi yapanlar ve satanlar, sattıkları badem ezmesi sırf bademden yapılmış İse «badem ezmesi», yüzde on dahi nişastalı İse «nişastalı badem ezmesi» diye birer etiketle müşterilerine açıklamak mecburiyetindedirler. Buna riayet etmiyenler cezaya çarptırılacaklardır.
★ İstanbul İthalâtçı ve İhracatçı
Satışa çıkarılan ithal malları
Gal. Ünvon han W. H. Andrciv'e I Dizel makine akşamı, Gal. Horn’ş Ihan Slnger Dîkiş’c dikiş makine ak-; samı, Gal. Tomruk rokak 30 da Mu-ı, zaffer Ataker'e muhtelif fğe, Gal. i Hezaren cad.Buria Blracferler'e elektrik motörü, Ankara Ulus meydanı Koç T'caret’e oto ye:'ek akşamı. Gal. Kutu han Doğu Kontuarı'na torna tezgâhı. Marpuççular 9 da. Salamon ve Jak Kapuano’ya çengelli İğne, Ye-nip&stahane cadde: ’ Akev handa Akdeniz Ticaret’e demir çivi, Taksim Cumhuriyet meydanı Ahmet Remzi1 ye oto fren balatası, Gal. Abet hm İst. İth. ve îhr. Gomalaka, İst. Çieçk-pazar 40 da Münir Safra'ya gomalaka. Fincancılar Anrirlkan han Atlantik Ticaret’e gomalaka. îst. Basiret han İçel İth. ve Hır. T. A. Ş. ne gomalaka, Gal. Fsrmenecll’r 141 de Yorgl Hlrisdls'e Borak dö manganız. İst. Köprülü han İsmet Çengiç'e asit formlk ve zırnık, Küçükbalıklı han Tomas C. Taner'e vernikli boya, İst. Hasırcılarda 44 No. da Rodrlk’e madeni toz boya, Maüpuççular 9 da Sa-lonnon ve Jak Kapuano'ya dum düğme, Gal. Tünel cad. 43 de Rngıp Kut-nıan'a asbestos levha, Tahtakale 12 de Jak ve Vitall Toledo’ya diş frçası, Tütiin gümrük cad. 24 de Fahri Umura diş fırçası, Gal. Karamustafa 79 da Tanzo Dtavropulo'ya sülyen, İst. Güzel han Romllos Vamvakopu-los'a debagat müstahzaratı, İst. San-oğlu han Jak Eskenazi’ye boyalı vr-nik, Gal. Merkez han Şark Ticaret’e
birlikleri Benci kâtlpl®, son aylarda aldütm0 uicl. OaJ Merlez
gümrüklerimizden piyasaya çıkartan „an A L,a ş|rKct|„. c„rah!yc mallara ,|ns. evsaf ve mlktennı. pl- Qa] han seraceddln
yasanın bu mallara olan İstek duru- Bulak'a alâti cerrahiye. Bahçvkaçı munu. hangisinden elde ne miktar Agopyan han Ali Ergir ve Ort. na kaldığını, İçlerinden lüzumsuzlarının Alizarin mavi boya Sirkeci Ada han bulunup bulunmadığını tesbltc başla- Şark Merkez Ecza deposunu muhtelf mıştır. Toplanacak malûmat Ticaret tlbbî eczaı Sultanahmet Ticaret han Bakanlığına gönderilecektir. Bakan- , Kilİşeelllk matbaacılık pelür kâ---------------------- ( — gıdj Tahtakale CQd_ 43 d9 VJtaI|
Behar'a yazı kâğıdı, İst. Camcı han Hayim PInhas'a muhtelif kalcın, İst. Hasırcılar 12 de Genel Teclm'e par- _____________
çümen kâğıdı, Gal. Seril han İşmen1 ğinden».
lığın bundan sonra ithaline İzin vereceği malların lüzumlu ve lüzumsuzlarını bu esasa göre tesbit edeceği ve siparişlerin ona göre kabul olunacağı anlaşılmaktadır.
İstanbul Halkevleri
ULU TEMSİL KOLU DflHfl
Beşiktaş - Beyoğlu - Kadıköy ■ Şehremini - Şişli - Üsküdar
Bu yazıda 1935 senesi açılan ve bugün onuncu yıldönümlerinl İdrak etmiş bulunan altı Halkevinden — harl sırasiyle — bahsedeceğiz. Yalnız söze başlamadan evvel onlardan bu onuncu yıldönümünü kutlamayı İhmal etmemelerini rica etmek İsteriz, çünkü bu suretle on senelik faaliyetlerinin bir hulâsasını yapmaya; muvaffakiyet ve muvaffakıylt-sLrilkl erinin mucip sebeplerini araş-! tırmaya, bulmaya ve ortaya koyma-' ya; ve yalfıız muvaffakiyete namzet yeni yeni faaliyetlere girişmeye bir vesile hazırlamak İmkânını bulabilirler ki her halde kendi lehlerine olduğu kadar ülkülerinin de lehine olur.
BEŞİKTAŞ HALKEVİ — Merkezi bir yerde on bir odalı güzelce bir binadır. Eskiden ressam Zonaronun evi ve atölyesiymiş. Birinci katın altı odasından yalnız biri kütüphane olarak; ikinci katın beş odasından İkisi, biri idare diğeri aynı zamanda temsil kolu odası ve dersane olarak. Halekvlne alt. Pek akla sığacak gibi şey değil, tekrar edelim: On bir odalı Beşiktaş Halkevi binasının ancak üç odası, bir başkanı ve dokuz kolu olan. Beşiktaş Halkevlnln. Diğerleri değil.
Demek Halkevi Balkanından v«
dokuz kolundan İstenilen faaliyet hep bu üç odada başarılacak. Her ne kadar kallbler geniş olsun dense de buna İmkân var mı? Demek kl Beşiktaş Halkevlnln bu yersizliğinin önüne geçmek, ona rahatça, çalışmak demiyoruz, kımıldamak İmkânı vermek bile kâfi derecede düşünülmemiş. Bu vaziyete göre Beşiktaş Halkevi çalışmıyor mu Elbette çalışıyor. Hattâ Tanln refikimizin 3 Haziran toolhll sayısının bir sahlfcsl ona hasredilmiş. Burada bahsedilen hususları sırası geldikçe biz de sıra-lıyacağız.
Beşiktaş Halkevlnln bugün mev-zuumtizu alâkadar eden faaliyeti tiyatro kursları. İleride daha tafsilâtla bahsetmek istediğimiz bu kurslarda belirecek kabiliyetler ümit ederiz kl Beşiktaş Halkevi temsil koluna İştirak ederler ve bu sayede Beşlktsşta. .sahne hayatı yeni bir hız alır, çünkü bugünkü variyeti geçen
verilmesine İmkân oiamıyacağını söylemektedir.»
Bir muharririmiz dün Tekel umum müdürü B. Hurrem Şener'le konumuş-tur. Umum müdür şunları söylemiştir:
«— Evvelki gün kahvecilere 30 ton kahve dağıtıldı. İstanbul un aylık ihtiyacı 90 ton olduğuna göre bu otuz ton 10 günlük ihtiyaca tekabül edecek miktar demektir. Anlaşılıyor kİ halktan elinde kahve olanları bile piyasadaki bu geçici darlıkta telâşa düşüp fazla kahve almışlardır. Mamafih Mersindeki kahvelerden üç vagonu Haydarpaşaya gelmiştir. Bunlar bugün kahvecilere verilecektir. Ayrıca 8 vagon kahve de Mersinden yola çı-, karılmak üzeredir. Bundan başka denizyollarının Necat vapurlyle de Mersinden 750 ton kahve gelmektedir. BU vapur pazar günü burada bulunacaktır.»
Umum müdürün bu sözlerinden anlaşılıyor kl birkaç gündenberi hüküm süren kahve darlığı bugünden itibaren başlıyacak tevziatla giderilecek ve pazartesi günü bütün kahvecilerde kahve bulmak mümkün olacaktır.
İçki satan seksen yer kapatılacak
İçkili yerlerin tahdidi için vilâyette toplanan komisyon İç İşleri Bakanlığının hazırladığı talimatnameye göte, şehirde hangi İçkili yerlerin faaliyetlerine son verilmesi icabettlğint tesbit etmiştir. Bugün İstanbulda faaliyette bulunan bu gibi yerler arasında 00 nl kapatılacaktır. Kapatılacak olanların çoğu Beyoğlu llcesindedir. Vilâyetteki toplantıda İlçelerin krokilerine kapanmaları icabeden yerler işaret edilmiş ve ilçelere gönderilmiştir. Kaymakamlar kendi bölgelerinde kapatılması lüzumlu olan yerlerle meşgul olmağa başlamışlardır.
Bundan sonra, ağır İçki satan yerlerin açılmasına müsaade edllmiye-cektir. Bugün faaliyette bulunan yerlerin. de daha çok hafif içkiler satması için tedbirler alınacaktır.
Yeni gelen ilâçlar
Memleketimize İthal edilen mallar arasında az miktarda bulunan önemli İlâçlar Sıhhat müdürlüğünün koyduğu bazı kayıtlarla ihtiyaç sahiplerine satılmaktadır. Bu usul iyi. neticeler verdiğinden ve İlâçların kara borsaya geçmesine mâni olduğundan darlığın devam ettiği müddetçe ilâçların bu şekilde satılmasına karar verilmiştir.
Son defa Ithaledüen İlâçların da' eczahanelere tevzii başlamıştır ts-tanbula gelen ilâçlar şehrimiz ecza-hane ve hastanelerlle 'birlikte bütün yurttaki sağlık müesseselerlne de verilmektedir.
Lımited e sargıbk kâğıt, Beyaz stt'flt kâğıdı, Malım ut paşa 220 de Dilber Kardeşler'e mendil, İst. Balkapan han Mehmet Zeki Obtan’a beyaz dimi, İst. sabrlsefa han Mehmet Etan'a muhayyir yapak. İst. Yeni Valide han Münir Erall'ye yıkanmış zifir, istiklâl cad. 272 de Llon mağazasına deri saat bileziği ve deri eldiven.' Gal. Rıhtım cad. İktisat han'da Ziya Tarda şirketinde Jozef N. Benmayor'a snrgıhk kâğıt (İzmir Birliğinden). Tahtakale Balkapan handa Mateo Alaufa hayvani tutkal, (İzmir blrll-
yazılarımızda Halkevlerine uygun olmadığını gösterdiğimiz tek temsil heyeti şeklinde. Gördüğümüz temsil de temenni edilecek dereeode hareketli değildi.
Bu temenniye verilecek mukadder itirazı duyuyoruz: «Kolun İki yüz lira tahsisatı var. Onunla ne yapılabilir kl... «Buna da cevap verelim: «Tahsisatı çok olanların da onu daha çoğaltmak İçin başvurdukları çarelere başvurarak.»
BEYOĞLU HALKEVİ — Bir sene hemen hemen âtıl kaldıktan sonra nihayet yeni binasına taşındı. Yalnız üçll Ev harici faaliyetlere hasredilmiş olan on altı odası var. Tabii temsil ve spor salonu yok. Fakat ne talihsizlik kJ Beyoğlu Halkevlnln en faal ye tam münasiple Halkevct İki rüknü bu iki kolun başkanı, bulunuyorlar. Ellerini kavuşturup durma-, mak İçin biri Evin küçük bahçesini ve ona muttasıl bir mahaMl apor»
Ekmek işi
Toprak mahsulleri ofisi dün izahat verdi
Toprak mahsulleri ofisi İstanbul şubesi müdür vekili B. Şaklr dün saat 15 te Basın İstihlâk kooperatifi salonunda gazetecilere ekemek ve ekmeklik un hakkında izahat vermiş, sorulan sualleri cevaplandırmıştır.
Çürük buğday, değirmencilerin İddiaları, raporlar, teftişler,* ekmek çeşnisi ve yeni mahsul durumunu ayrı ayrı açıklıyan B. Şaklr. Ofisi İtham eden iddia, yazı ve mütalâaları .kabul etmemiş. Ofisin, halkı memnun etmelj, İçin elinden gelen her fedakârlığı yaptığını ileri sürmüştür.
Değirmencilerin, kendilerine verilen buğdayın çürük, İçi dökülmüş olduğu yolundaki iddiaları yalanlanmış. Belediyenin her zaman murakabesi altında bulunan değirmenlerden zaman zaman numuneler alındığını ve bu nümunelerln muayenelerinde matlûba muvafık çıktığı belirtilmiş, Ofisin fırınlara uygun evsafta un dağıttığında musir olduğu, eğer ekmekler bozuk çıkıyorsa, kabahatin Ofise alt bulunmadığı İleri sürülmüştür.
Orta Atıadoluda yeni mahsul yüzde 25 noksandır. Bazı yerlerde bu noksanlık yüzde 40, hattâ 50 ye varmaktadır. Toprak mahsulleri ofisinin her türlü muamelâtı sıkı murakabeye tabidir. Ofis, her türlü İmkânlardan faydalanarak düzgün kalitede buğday hazırlamağa ve matlûba muvafık ekmek çıkrmağa çalışmaktadır.
En İyi kalite ekmeklik unda yüzde 75 lyl kalttede buğday, yüzde 25 sahil malı buğday vardır. Yüzde 81 - 83 randımanlı ekmeklik buğdayda İse yüzde 75 - 80 buğday, yüzde 15 çavdar ve yüzde 5 - 10 mısır vardır. Toprak mahsulleri ofisi kaliteyi bozmadığından, aleyhinde İleri sürülen fikirleri yersiz bulmaktadır.
Toprak mahsûlleri tahmin heyetinin toplantısı
Dün vilâyette vali muavini B. Ralf Tek'ln başkanlığında toprak mahsulleri tahmin heyeti bir toplantı yapmıştır. Vilâyette ziraat müdürünün de hazır bulunduğu bu toplantıda toprak mahsullerinden alınacak devlet hisselerinin tahmin edilen miktarları gözden geçirilmiştir.
Ankarada bir foto atelye sahibi mahkûm oldu
Ankara 10 (Telefonla) — Foto teknik atelyesl sahibi Galip Anılmışın pa keti 258 kuruşa satılması İcabeden fotoğraf kâğıtlarını 14 liradan sattığı milli korunma mahkemesince tesbit edilmiştir. Galip Anılmış İki ay hapse, 500 Ura para cezasına mahkûm edilmiştir.
Mahallebicilerie pastacıları kontrol
Belediye, mahalleblcilerl sınıflara ayırarak, sattıkları maddelerin miktarını ve flatlerlnl tesbit etmişti. Bugün bu çeşit esnaf bu tarifelere göre satış yapmaktadır. Ancak mahalleblcl ve pastacıların çoğu, tarifelerdeki fl-atlere riayet etmekle beraber. Belediyenin fiatlnl kararlaştırdığı maddeleri müşteriye tesbit edilen miktarda vermemektedirler. Bu yolda yapılan şikâyetleri göz önünde tutan Belediye pastacılarla malıaUeblcllerl bu bakımdan da kontröla başlamıştır.
Pastahanelerle muhallebicilerde satılan yiyeceklerin flatlerlnl bir miktar ucuzlatmak üzere, Belediye İktisat işleri müdürlüğü bazı düskânlardo tecrübeler yaparak bu çeşit yiyeceklerin maliyet fiatlnl hesaplıyacaktır
elverişli bir şekle sokmaya çalışıyor; diğeri konferans salonunda temsil mahiyetinde faaliyetler yapmak imkânlarını araştırıyor. Bize düşen onlara can ve gönülden, muvaffakiyet temenni etmektir. Bu sene mevsime on senelik faaliyetlerini grafiklerle ve resimlerle canlandırarak başlarlarsa bize Halkevleri hakkında çok şeyler öğretebilirler. Meselâ kolların biraz gayretli en müsait olmıyan şartlar içinde bile dalma faaliyete geçebileceklerini; fakat kendi güzel sözleriyle kendilerini İkna etmeye muvaffak olanların bile faaliyet hanelerine konacafc rakamın büyük bir şey loamıyacağını, velhasıl bir Halkevlnln gayesine fiili olarak nasıl nazarileştiğini, nasıl aksadığını misallerle belirtebilirler. Bu suretle Halkevlerinin yeni bir hamleyle İleri gitmelerine büyük hizmet yapmış olurlar. Çünkü yeni yeni kurulan Halkevleri onların meydana çıkaracakları hakikatlerden İstifade eder ve önlerindeki örnek sayesinde muvaffakiyet İhtimallerini arttırırlar.
Bir Halkevlnln duyabileceği bütün İhtiyaçlara cevap verecek mükemmeliyette yapılmış olarj Kadiköy
Selim Nüsrct Gerçek (Arkası yedinci sahifede)
|| Bir çırpıda ||~
Şeker ve ağız tadı meselesi.,,
Ilarb ilâhı işi ilme düktü. Her giin yeni bir şeyler buluyor. Mu, harebe başlıyalıdan bert yeryü-zündekj buluşları sıraya dizseniz dünyanın en uzun listesi meyda. na çıkardı.
Son keşifler arasında bir de tıbbi buluş var: Şekerin insan bünyesi ve hayatı üzerindeki ina_ nılnııyacak derecedeki mühim tesirleri.. Meğer bir çok kavgalar, doğüşler, hattâ cinayetler, fakat bilhassa karı koca kavgaları kandaki şekersizlikten geliyormuş!, Kanında şeker mikta_ n az olan genç bir kadın bazen öylesirçe sinir buhranları geçirirmiş ki o sırada tabak, çanak, kâse, vazo veya daha lüzumlu biri 1 şeyi yakalayınca çok sevdiği ko.Q casınm başına fırlatırmış „ Q_
Bu bir havadis oyunu, yahutç\| son senelerde edebiyatla âderta^ yarış eden orijinal tıbbi makale. O lerden biri değildir. Büyük ve ta- c Hinmiş ilim adamlarının sözleri- O dir.
Biz eskiden böyle harb, kıtlık q zamanlarında az şeker alınca > insan sadece uyuz olur zanneder. dik, demek daha beteri varmış!..
Aralarında geçimsizlik bulu.*pZ nan kan kocaların hayatlarına dirlik düzenlik gelmesi için öte-_Q denberı türlü türlü şeyler tavsi-^ ye ederler. Bundan sonra bu gibi çiftlerin karşısında: ’+i
— Böyle vır vır birbirinizi yi-Qj yeceğiniz yerde bir kavisi kom-1-postosu kaynatıp içsenize., Bi o şeyiniz kalmaz, gül gibi geçinip gidersiniz.
Sözleri en mükemmel öğüt olacaktır. Yalnız kandaki şeker azlığımın bir takım sinir rahatsız. Iıklarına sebebolduğunu modern ilim dünyası henüz yeni keşfet_ miş olabilir. Fakat bu İşi bizim eski kadınlarımız asırlarca önce anlamışlardı. Hattâ evlerde şeker, tatlı çıkarırlarken:
— Tatlı yiyelim de tatlı konuşulun.,.
Cümlesini kullanmak çok eski bir âdettir. Tatlı yenilince tatlı konuşulacağını bulmak, bugün insan bünyesinde şeker azlığının neticelerini tetkik eden doktorların keşfinin hemen hemen ay. nulır
Dahası var. Bizde öteden beri eski kadınlar şeker denilen maddenin. hayatım mânevi tadını temin ettiğine inanırlardı. Yeni taşman evin uğrundan, tekin olmadığından şüphelenilince bir cezve dolusu şerbet yapıltr, dört köşeye dökülürken görünmeyen bir takım kimselere hitaben;
— Al ağzının tadını, ver ağzı, mm tadını... diye ihtar edilirdi.
Bu sefer .modern tıp. asri ilim sadece bizim kadınların iddialarını tasdik etmiş o'ıiyor İşte bu kadar,.,
Hikmet Feridun F.s
Tamiri icabeden okullar
Istanbuldaki İlseler arasında öğretim yapımıyacak derecede harap olanları vardır. MIHI Eğitim Bakanlığı bunların, tamiri İçin Milli Eğitim müdürlüğüne 80 bin lira Ödenek göndermişti. Mimarlar tarafından gerilerek tamiri İcabeden okullar edilmiş ve bunlardan her birine snrfı lâzım gelen para da hu okullara taksim edilmiştir.
okul binaları arasında tamir edü-mlyecek derecede harap olanların da başka binalara nakli düşünülmektedir. Bunların' arasında Gümüşsu-yundakl İnönü kız lisesi de vardır Alman mektepleri hükümete intikal edince İnönü kız lisesi bu okullardan birine nakledilecektir.
Tabiatı sevenlerin köşesi
Şehrin kalabalığından, gürültüsünden uzak, sâkln ve gölgeli bir köşede, tabiatın sinesine dalmak, bütün güzelliklerini doya doya tatmak Istlyen-ler İçin, Yıldız park tepesindeki Gazino İdeal bir mevkidir.
Öğle ve akşam yemekleri, çay. pasta kusursuz servis. Markiz tarafından temin edilmektedir. Cumartesi ve pazar matinelerde, müzik ve dans.
Rica
Apartıman kiralama kontratı, doktor Tarık Temel adına yapılmış alan muayenehane dairesinin, mumaileyhin cezası sebebiyle bir ny müddetle kapalı kalması icabettlğinden aynı dairede bulunan muayenehanemde bu müddet zarfında ve bbaarur hastalarımı kabul İmkânını bulnmıyaca-ğımm bildirilmeline gazetenizin tavassutunu rica ederim.
Profesör doktor Tevfik Berkman Telefon: 60931.
sahile 4
A R ŞAM
11 Ağustos 1945
Pietro Mascagni
ve
Cavallerîa Rusticana
Fuar maçları
Muhtelit takım çalışmalara başlıyor
İstanbul muhteliti Ankara
Futtol federasyonunun senelik faaliyet programı mucibince 1 ve 2 eylül c.umaretsl. pazar günleri İzm.id fuar maçları yapılacaktır Bu maçlara her sene olduğu gibi Ankara, İzmir vc İstanbul muhtelitleri iştirak ed:crictir. Ayrıca dördüncü bir takım olarak Kocaeli ve Türkiye gruplar şampiyonu olan Deniz Harb filosu veya Mersin muhtelitinin maçlara katılması düşünülmektedir. Maçlar bir devreli lig maçı usulünde yapılarak tütün takımlar yekdlğerilc karşılaşacak ve en çok puvan alan takriri fuar şampiyonluğunu kazanarak federasyonca kendisine bir futbol he keli verilecektir.
Bu mtlsııbnkalara kuvvetli bir takımla İştiraki arzu edilen İstanbul muhtelitin in önümüzdeki çorçamba günûn-en İtibaren çalıştırılmasına başlanacak ve idmanlarda muhtelit futbolcularının bilha sa nefes arttırmalarına ehemmiyet verilecektir
İdmanlar çarşamba ve cumrate:l günleri saat 18 de Şeref stadında yapılacak ve futbolcuları federasyon antretörü kıymetli emeklilerden Refik Osman Aday hazırla yapaktır. Kendisiyle görüştüğümüz Refik
maçlarını yaptığı kadroslle Osman; bu sene fuar maçlarına çok kuvvetli brl takım hazırhyae ağını v? karşılanmaları kazanmadan İstantu-la dönmlycteklerlnl bildirmiş ve «fuara enerjik bir takım halinde giderek bütün maçlarda şehrimiz futboluna yakışan yüksek Hâsta oyun göstermek birinci ödevimizdir» demiştir.
Muhtelit takım İdmanları Iç.r. 29 futbolcu davet edilmiştir. Bu fut*olcuların. idmanlarda göstereceği kabiliyetlere göre yeniden bir seçim yapılarak 13 kişi takımdan çıkarılacak ve îzmlre 15 kişilik bir kafile g -decekllr. İdmanlar İçin davet. edi'en oyuncuların İsimleri aşağıdadır.
BcşIktAştan: Hakkı: ş-ref, Şükrü, Kemal. Faruk. Yavuz. Hüseyin, Ömer.
Fenerbahceden- Cihat, Mıırat, Melih. Naci. Hallt, Ömer. Snlâhaddln. Erol.
Galatasarayd an. Erdoğan, Salim, Arif, Mustafa. Muzaffer, Mehmet Ali.
Beykozdan: Bahadır, Mehmet Ali. Cahit.
İ .Spordan: Erdoğan.
Vefadan: Cahit: Süleymanlyoden: Burhan.
At yarışları
Haftanın program ve tahminleri
İstanbul at yarışlarının altıncı hafta koşularına yarın Vellefendl koşu mahallinde devam edilecektir. Haftanın k&şuları arasında birincisi hariç, diğer dört koşu oldukça mühim ve enteresandır. Bilhassa Bunların arasında İki hendlkap ile büyük Arap atlarının 2400 metrelik açık koşusu İle Fikret Yüzatlı kupası için programa konan centilmen koşusu meraklılara güze! ve heyecanlı bir gün geçirtecek mahiyettedir. Haftanın program ve tahminleri:
Birinci koşu
İki yaşında vc hiç koşu kazanmamış yerli saf kan İngiliz taylarına mahsus olup İkramiyesi 400 lira, mesafesi 1000 metredir. Koşuya 1 — Zlgfrld 56, 2 — Yonca 54,5 kilo ile kayıtlıdır. Favori Zlgfrld’dlr.
İkinci koşu
Üç yaşında saf kan Arap erkek ve dişi taylara mahsus hendlkap yarışı olup İkramiyesi 500 Lira, mesafesi, 1600 metredir. Koşuya 1 — Yunt 61. 2 — Nurcan 57. 3 — Kovboy 55, 4 — İnci 52. 5 — Muhaç 50 kilo ile kayıtlıdır. Bundan evvelki yarışlarda aldıkları derecelere göre bu koşuda: Yunt İle Nurcan favori vaziyettedirler
Üçüncü koşu
Üç yaşında yeril yarım kan İngiliz erkek ve dişi taylarına mahsus hendlkap yarışı olup İkramiyesi 300 lira, mesafesi 1800 metredir. Koşuya 1 — Burgaz 63. 2 — Snbareftar 60, 3 — Ferahnök 56, 4 — Neriman 54 kilo İle kayıtlıdır
Bu koşuda her zaman olduğu gibi ağır kilosuna rağmen Burgaz yine favori vaziyettedir. Fakat geçen haftaki gibi Sabareftar ile Ferahnâk ken-dlFiie sıkı bir mücadele yaptıkları takdirde hafif kilolara şans vermek lâzımdır.
Dördüncü koşu
Üç ve yukarı yaşta her ırka mensup at ve kısraklara mahsus centilmen koşusu olup İkramiyesi 1000 lira ve duhuliyeler mecmuu, mesafesi 2400 metredir. Koşuya 1 — Buket 74,5, 2 — Dcıtegül 70.5. 3 — KopIS&r] 70, 4 — Benkız 68.5, 5 — Diken 68, 6 -* Gelincik 63;5 kilo İle kayıtlıdır. Bu koşu haftanın en mühim yarışıdır. Memleketin en kıymetli atlarının koşuda kayıtlı bulunması ve birinci gelecek amatör jokeye Fikret Yüzatlı kupamnın hediye edilmesi yarışın mânevi kıymetini de arttırmaktadır, ilk defa centilmen koşusuna İştirak eden Bukete kıymetli Jokeylerden Nuri Dikeneik bineceğinden kilosunun ağırlığına rağmen yine favori vazl-
Atletizm
İstanbul atletizm birincilikleri bugün ve yarın Fenerbahçe stadında yapılacak
yettedlr. Rakip olarak da hafif kilo ile Gelincik görülmektedir.
Beşinci koşu
Dört ve yukarı yaşta sn t kon arap -lara mahsus olup İkramiyesi 600 Hra, mesafesi 2400 metredir. Koşuya 1 —■ Yılmaz Ruşen 58, 2 — Güzel Buran, 58, 3 Ankara 50., 4 — Tarzan 56, 5 — Çağlıyan 56, 6 - Fışfış 56 kilo ile kayıtlıdır. Favori Fikret Yüzatlınm meşhur Fışfışıdır. Rakibi olarak da son haftalarda İyi bir varlık gösteren çağlayan ile Tarzan görülmektedir.
Müşterek bahisler:
İkili bahis: 2, 3. 4, 5 inci koşulardadır.
Çifte bahis: 2 ve 4 üncü koşular arasındadır.
Üçlü bahis: 3, 4, 5 İnci koşular arasındadır. ÇAZt Tezcan
İstanbul atletizm şampiyonluk, müsabakaları bugün ve yarın Fenerbahçe stadında yapılacaktır. Bu müsabakalara muhtell.- kulüpler katılmakla beraber İçlerinde şampiyonluğa namzet akarak Fenerbahçe ile son zamanlarda spor saharnda büyük bir varlık olarak temayüz eden Elektrik kulübü görülmektıdlr. Sıkı bir gelişme halinde geçeceği tahmin edilen bu müsabakalarda İki kulübün atletleri şampiyonluğu kendi teşekkülü lehine çevirmek İçin bütün gayretini sarfedecek ve spor sahasındaki bu kuvvetli rekabet yüzünden belki çok iyi dereceler elde edilecektir
Sporda esas rekabet olduğuna göre Elektrik kulübünün boks ve futbolda olduğu glb! kuvvetli bir de atletizm takımına malik olması sporumuzun kalkınması bakımından sevinde karşılatıacak bir olaydır.
Müsabakalar arasında bilhassa 100 ve 200 mptrede Elektrik kulübünden Cczmi ile Fencrbahçeden Kemal ve Sezalnln, 100 x 4 bayrakta Elektrik ile Fenerbahçe takımlarının, atlamalarda Elektrikten Güner İle Fencrbahçeden Ruhinin, almalarda Elektrikten Afal, Balcı ve Fcnerbah-çeden Mehmet J*ba, Veysinln çekişmeleri zevkle seyredileceği vc heyecan uyandıracağı muhakkaktır.
Birinci kategorinin çekişmelerini takibederken kız ve diğer kategori atletlerinin kendi aralarındaki şampiyonaya ulaşmak ve ağabeylerine yetişmek İçin çalışmalarını da göreceğiz, Müsabakalara her ik.i gün $nat 15.30 da başlanacaktır.
Birkaç gün önce gazetelerde çıkan İki satırlık bir Roma telgrafı, ünlü. İtalyan opera bestecisi (Pietro Mascagni) nin 2 ağustos 1945 günü 63 yaşında Romada vefat ettiğin! bildiriyordu. Son yıllarına kadar artistik faaliyetinden geri kaJmıyan vc dünya ölçüsünde bir şöhrete sahlbolan sanatkârın hayatından mühim bir safhayı kaydetmeği ve hatırasına saygı göstermeği bir sanat borcu bildik.
(Pietro Mascagni) 7/12/1863 to (Llvurno) şehrinde doğdu. Babası fırıncı idi. İlkokula verildi. Tatlı bir konserto sesi vardı. Piyano dersleri do alıyordu Milzlğe düşkünlüğüne rağmen avukat olmak sevdasında idi. O zamanlar (Llvurno) da bir tegannl ok.' ı vardı. Küçük (Pietro) buraya da devam ediyordu. Entrikalar yüzünden bu okul kapandıktan sonra (Pietro) öğretmenlerinden hususi olarak İstifade etmekte gecikmedi. Biraz sonra (Llvurno) da bir müzik enstitüsü açıldı. Burada Harmonle, Conlre-palnt, Fugue, Orchcstratlon ve sanat tarihi öğretiliyordu. (Pietro) okulun en gözde öferencllerlndendl. Bestelemeğe bile başlamıştı. On yedi yaşında iken yazdığı üç sesli bir koro eserini bir müzik bayramında söyletti.
Fakat asıl mühim eserini bir yıl sonra yazdı. Bu eser on parçadan mürekkep (İn Flnlanda) kantatıdır. Ertesi yıl bestelediği (Schlller) in (Neşe kasidesi) ile yeni bir başarı kazandı. Bunun üzerine (Pietro) nun babası, bir kontun yardımlle oğlunun (Milano) konservatuvarma gitmesine razı oldu. Burada (Glacomo Puccinl) İle dost oldu. Her İkisi de Glaconda operasının bestecisi (Ponchlelll) nln yanında çalışmaların» devam etliler. Yirminci yüzyılın başında Ikl büyük İtalyan opera bestecisinin konserva-tuvar sınıflarında başlıyan dostluğu (Puccinl) nln ölümüne kadar (10241 pürüzsüz olarak devam etti. Taraftarlarının şiddetli rekabet ve mücadelesi, dostluklarına tesir etmekten uzak kalmıştı. ,
(Mascagni) nln Mllâno konservntu-vanndan diploma alıp almadığı belli değildir. Koruservatuvardan sonra Ikl operet kumnpnyasında orkestra şefliği yaptı ve bu sırada evlendi. Bu kumpanyalarla İtalyanın birçok şehir ve kasabalarını dolaştı. Fakat (Mascagni) evlilikle bu göçebe hayatı bir türlü telif edemedi. (Cerlgnûlftl kasabasında kumapnayadnn ayrıldı, ve oradaki filârmonik sosyetesine şef oldu. Bir yıl sonra yazdığı bir (messe) büyük başarı kazandı ve mahalli matbuatta derin akisler bıraktı. Fakat bütün bunlar bestecinin maddi vaziyetinde hayırlı bir değişiklik yapmaktan çok uzaktı. (Mascagni) nln maddi ve mânevi zor durumunu anlatmak için 1892 de (Eugenlo Chec-chl) ye yazdığı mektuptan birkaç cümle alalım:
(1886 de (Mareska) nın — operet kumpanyası müdürü — yanında çalışıyordum. Günde on liret alıyordum. Bu para benim ve karımın ihtiyaçlarına kâfi geliyordu. Esasen o yorucu hayat, geçimsiz ve dedikoducu muhit içinde bulunmak mecburiyeti, bende bu işe devam İsteği bırakmamıştı. Birkaç güne kadar Sicllyaya hareket edecektik. (Mûteska) kumpanyayı bırakıp gitmekle hata ettiğimi söyledi ve yalancı dostların nasihatlerine kulak asmamaklığımı tavsiye etti Nasıl olduğunu Şimdi İyi hatırlıyamıyo-rum, fakat cevaplarıma müthiş surette kızdı, köpürdü ve İşi sopaya döktü. Kollarımdan birinde hâlâ bunun izi vardır. Karşı gelmek İstedim. Kumpanyanın artistleri aramıza girdiler ve beni tedavi İçin eczaneye götürdüler.»
İşte bu sırada Milano'da meşhur nota tftbll (Sonzogno) nun tek perdeli bir opera için açtığı müsabaka bir gazetede (Masengnl) nln gözüne ilişti. (Cavallerîa Rusticana) dan bir İbre yapıp bestelemek fikri sanatkârda bir tasavvur halindeydi . L1vre yazmak İçin birkaç dosta teklifte bulunmuş, fakat hiçbiri bunu nazarı İtibara almamıştı. Nihayet (Tozetti) He CMas-cagnl) opera llvreslnl yazmağa ve besteciye parça parça göndermeğe muvafakat ettiler.
(Cavrl lorla Rusticana) yı serbes bir tercüme 11e köylü kahramanlığı, köylü efeliği, köylü mertliği, köylü şerefi diye tercüme edebiliriz. Fakat bu opera, birçoklarının sandığı glb! (Mas-cagn!) nln İlk operası değildir. İtalya dışında pek tanınmamış olan (Rat-cllff) operasını (1888) de hemen hemen bitirmişti.
Besteci eserine başlamadan önce onun sonunu, nasıl biteceğini düşünüyordu. İçinde bu garip düşünceye dair malûmat bulunan (Mascagni) nin bir mektubunu okuyalım' «Llv-reyl beklerken bilhassa operanın (finale! sini düşünüyordum; yan! (Tu-rlddu’yu öldürdüler) cümlesini.., Bunun kulaklarımda uğuldadığını hissediyordum. Fakat kuvvetli bir İntiba uyandıracak müzik cümlesini ve orkestranın son atarlarım bulmaksızın müşkülâttan kurtulmak çaresini göremlyordum. Nasıl olduğunu bilmiyorum, bir sebah ders vermeğe giderken (Canosa) ana yolu üzerinde (finale) bir şimşek hızlyle kafamda çaktı. Bu. operanın el yazısına aynen geçirdiğim yedili akorlardır... Böylecc operama sondan başlamış oldum.»
Llvrenln ilk korosu eline vardığı gün — (prğlude) ve (alciUana)
İlâve edilmişti; — karisiyle birlikte
sonra Ç>«l
l
çarşıdan bir çalar saat satın aldılar. Çünkü gün ağarmadan kalkıp (Ca-vnllerlai ya bnşlamak lâzımdı. Fakat (Mascagni) saatin çalmasını beklemeden gecenin saat üçünde uyanmış ve operanın İlk karosunu yazmağa koyulmuştu bile... (Mascagni) nin hususi dersler^ günün on saat gibi mühim bir kısmını alıyordu, Artaka-1 lan vaktini ihtirasla çalıştığı eserine hasrediyordu. O suretle kİ (Cavalle-rla) elU gün içinde bestelenmiş ve hazırlanmıştı. Müsabaka müddeti de sonuna yaklaşıyordu. Fakat o günlerde bestecinin dünyayı görecek gözü yoktu: bir kızı dünyaya gelmişti. Sanatkârın karısı, müsabaka müddeti bitmeden bir gün önce kucağına çocuğunu aldı; koltuğunun altına da (Cavallerîa) nın partlslyonunu sıkış-t .-di; ve bardaktan boşanan yağmur altında İstasyona koştu; hareket etmek üzere olan trenin posta furgonuna el yazısını yetiştirdi. Birkaç dakikalık bir gecikme, musiki âlemini böyle güzel bir eserden mahrum edebilirdi.
Şimdide kısaca operanın mevzuunu ( verelim: (Lola) ile nişanlı olan (Turlddu) adındaki köylü delikanlı askerden dönünce, nişanlısını, arabacı (Alflo) İle evlenmiş buluyor; ve bu-' nun Üzerine (Santuzza) ile sevişiyor. Fakat eski nişanlısı ve şimdi arabacının karısı olan (Lola) genç kızı kıskanıyor ve (Turlddu) nun aklini çelmek İçin elinden geleni yapıyor. Genç kız (Santuzza) kendisini bütün sevgl-slylle (Turlddu) ya vermiştir. (Lola) dan vazgeçme»! İçin (Turlddu» ya yalvarıyor. fakat küretmiyor, Bir paskalya günü (Turlddu) ya gene yalvarıp yakarırken hoyratça muameleye maruz kalan genç kız, teessüründen, gidip arabacı (Alflo) ya vaziyeti haber veriyor. Karısı tarafından aldatıldığını ve İhanete uğradığını öğrenen arabacı öç almağa yemin ediyor; meyhanede içerlerken (Turlddu) yu düelloya davet ediyor ve öldürüyor.
(Sonzogno) nun açtığı müsabakaya 72 opera gönderilmişti. Jüri heyeti çok dikkatli ve İnce bir eleme sonunda ancak üç operayı temsile lâyık buldu. (Cavallerîa) da bunların İçindeydi. Fakat mükâfatın tâyini İçin yalnız Jürinin hükmü kâfi değildi, er tiyatro eserinin hakiki kıymetini biçmekte yanılmaz bir hakem olan halkın da hükmü lâzımdı. Bu sebepten her üç operanın temsili lcabedi-yordu. (Cavallerîa) dan evvel temsil edilen (Labllla) operası oldukça büyük bir başarı kazandı. Bu sırada (Cnvâllerla) nın provalarına devam ediliyordu. Bu provalarda bulunmuş g'.mi ve operanın başarısına İnanan (Checchl). gazetesine yazdığı bir yazıda, genç bestecinin portresini şöyle çiziyordu: «26 yaşında. — (Verdi) de İlk operasını bıı yaşta yazmıştı; — ;üzü bir rahibinle! gibi tıraşlı... Uzun boyu, büyümesini henüz t"- •nloma-mış bir çocuk hissini veriyor. Biraz buğulu gibi olan gözlerinde, çok sıcak y ‘ Jızlı gecelerin sakin parlaklığına benzlyen bir şey var.,.»
İlk temsilden sonra gazeteler (Mascagni) nln şöhretini birden kuran hlm tenkldler yazdılar. Fakat bunlardan hiçbir», genç sanatkârın hayatında dönüm noktası olan o geceyi kendisi kadar canlı ve heyecanlı tasvir edememiştir. İlk temsilden İki gün sonra babasına gönderdiği mektuptan bazı parçalar okursak (Cavalle-ria) nın kazandığı başarıyı anlıyabl-llrlz:
Roma, 19 mayış 1890
« Babacığım;
Hakikaten baş döndürücü olan geçen akşamki temsil hakkında sana daha mufnssal yazmama derin heyecanım mân!... Hâlâ kendime gelemedim. Böyle bir coşkunluğu hiçbir vakit hatırıma getiremezdim. Herkes ben! alkışlıyordu. Koltuktakller hep ayakta İdiler. Bütün orkestra ayakta, bana karşı muazzam tezahüratta bulundu. Kıraltçe de dahil, bütün kadınlar el çırpıyorlardı... Bu, şimdiye kadar görülmemiş bir şeydi... Birinci mükâfat benimdir. Matbuat bu başarıyı oy blrllğile tasdik ediyor; yazılar basılıyor. İnsanın kalbini heyecanla dolduran bir şey... Vaziyetim kati surette değişmiştir. Dell olacağım gell- ■ yor , O anlarda sizi ne kadar düşün- , dünı... Binlerce Öpüşler,,, Hepinizi kucaklarım...»
Roma (Yaşasın Mascagni» seslcrfle ivrr'hı •».frsr-’tnl) nln adı bir ge-(Arkası yedinci snMfede) |
en derin noktalara kadar İşleyecektir.
Buldukları bu yeni tekniği Dr, Grace ve Bryson bir çok hastalar nııııııııııııiHiifinııiHiıımııııiH'iııııııi'iı»
Kemik iltihaplarının yeni bir tedavi usulü
Çok mühim ameliyatlara lüzum gösteren iltihaplar pensilinle tedavi ediliyor
Amerikan tıp cemiyeti neşriyatından «Cerrah! Arşivler» adlı mecmuanın son sayısında çıkan bir yazıya göre, en ciddî ameliyatlara lüzum gösteren kemik ve neslç İltihaplan yeni bir metotla ve penisilinle tedavi edilmektedir.
Vücudun muhtelif kısımlarının derinliklerinde husule geien ve âdî penisilin tedavisinin tesir etmediği iltihapların New Yorklu bir operatör ve biyolojist tarafından uzun araştırmalar netice, sinde bulunan bu yeni metotla katî surette önlendiği yapılan muhtelif tecrübelerle sabit olmuştur. Bu metotla bilhassa ev. velce çok mühim ameliyatlara ihtiyaç gösteren kemik iltihapları tedavi edildiği gibi savaşlarda yaralanan bir erin kangren neticesi kesilen kol, bacak gibi hayat! uzuvlarının da artık bu ye. ni usul penisilin tedavisi sayesinde kesilmesine lüzum kaimi, yacağı tahmin edilmektedir.
Yeni metodu inkişaf ettiren Brooklyn Grace hastanesi sahibi ve başhekimi operatör Dr. Ederin J. Grace ile Long Islandeki Cold Springs Biyoloji lâboratu. varı mütehassıslarından Dr. Vemon Bryson, Cerrah! Arşivler dergisinde buldukları yeril usul penisilin tedavisinin kati neticelerinden bahsetmektedirler. Bu iki değerli doktor yazılarında, asrımızın en faydalı ve müessir İlâcı olarak kabul edilen penisi. Hnln umumiyetle yaralardan mütevellit âdî İltihaplan önlediği-nl fakat herhangi bir ölü neslç veya kemik üzerinde husule gelen bir çok ehemmiyetli iltihaplara karşı şifa verici bir tesir göstere, mediğinl askerî hastanelerden gelen raporlardan aldıkları malûmata istinaden söylemektedir, ler.
Bu iki fen adamı âdî penisilin tcdavislle kâfi miktarda penisilinin kemiğe kadar nüfuz ede. mediğlnden iltihabın faaliyetini durdurmağa mâni teşkil edemediğini bildirmektedirler. îltiha. bin bulunduğu kısma kadar kâfi miktarda penisilin nüfuz ettirilmesi üstünde incelemelerde bu. İtinan Dr. Bryson ve arkadaşları, penisilini sodyom 2, methyl 7, ethylundercyl 4 ve sulfate gibi rutubetlendirlcl maddelerle karıştırarak. daha nemli bir mayî elde etmiş'erdir. Bu ıslatıcı madde sayesinde penisilinin vücudun derinliklerine nüfuz etme kudreti artmaktadır.
Vücudun derinliklerine ve yaranın bulunduğu bölgeye nüfuz edemiyen penisilinin ancak bu metotla nüfuz kabiliyeti artarak
üzerinde tatbik etmişlerdir. 68 yaşında bulunan hastalardan bl. ri 9 sene evvel bir kaza neticesinde kırılarak ve o zamandan beri iltihaplanan ve bir türlü tedavi edilemiyen bacağı müthiş ıstırap vermekte ve kapanmıyan yaradan daima cerahat akmakta idi.
Bu hastaya bundan evvel iki kere Standard penisilin tedavisi tatbik edildiği halde, hiç bir ne. tice elde edilememişti. Müzmin bir osteomyelitis olarak teşhis edilen bu ihtiyarın bacağı yeni metotla tedavj edilmiş ve iltihap kısa bir zamanda iyileşerek kay. bolmuş ve bir daha da başgös-teı-m emiştir.
18 yaşında genç bir kız sol ba. cağında husule gelen müzmin bir kemik iltihabından kurtulmak İçin tam 16 kere ameliyat geçirdiği halde hiç bir netice el. de edik m emişti. Geçen ocak ayının dördünde ilk tecrübe olarak yeni metotla tedavi edilen bu genç kızın bacağındaki ıstırap verici iltihap, tamamile kurumuş v« bugüne kadar, bir daha faaliyete geçmemiştir
Bu gibi daha bir çok yapılan tecrübelerden elde edilen muvaffakiyetli başarılardan, ciddi ve tehlikeli ameliyatların mühim bîr kısmına yeni metotla yapılan penisilin tedavisi sayesinde IhU-yaç kalmıyacağı anlaşılmaktadır,
Ankara tıp fakültesi
945 - 946 ders yılından İtibaren Ankara Tıp fakültesinin evvelâ fizik kimya, biyoloji (F. K. B ) İle sem sınıflan 946 - 947 de birinci ve beşinci sınıflan. 947 - 949 sonesinde de üçüncü ve dördüncü sınıflan açılacaktır.
Öğrendiğimize göre Ankara Tıp fakülteri ders yılına başladıktan son-re orada mevcut profesörler, fakülte İhtiyacını karşılamazsa İstanbul üniversitesi Tıp fakültesi profesörlerinden bazılarının Ankaraya naktller! düşünülmektedir.
RADYO
ANKARA RADYOSU Bugünkü program 18.00 Radyo Çocuk kulübü, 18 45 nane orkestrası, 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Dans orkestrasının devamı, 20.00 Semai ve şarkılar, 20.15 Radyo gazetesi. 20.45 Fasih 21-10 Sal(jp orkestrası, 22.60 Dans müziği (pl.), 22.15 Konuşma. 22.30 Dans müziği (pl.), 22.45 Haberler.
Yarın sabahki program
7.30 Hafif müzik (pl). 7.45 Haberler. 8.00 Çeşitli hatif müzik (pl.). 830 Orkestra eserleri (pl.), 9.00 Saz eserleri, 9,10 Konuşma. 9.20 Bitmemiş senfoni (pl.). 9.45 Halk müziği. 10.00
İzahlı müzik, 11.00 Pazar Skeci. 1150 Çeşitli sololar (pl.). 11.40 -Salon or kestrasj, 12.15 Yurttan sesler. 12.45 Haberler. 13.00 Orkestranın devamı.
...._____ ıtnmuiHiMiiiuııuuuıııııııiHiımııaaı
13 Ağustos pazartesi akşamı
Gedisoaşa AZAK BAHÇESİNDE
Büyük müsaitlere
Münir Nur e âdin konseri
ve sürprizlerle dolu zengin program. Biletler Azak Sineması gişesinde satılmaktadır.
Taksimde İnönü Gezisi yapında
Operet Bahçesi
HER AKŞAM
DELİ - DOLU
Operet 3 perde «
Yazan: EKREM REŞİD
MÜZİk; CEMAL REŞİT) 1
Höyük bir sürpriz: Uzun bir zaman danberl sahneden ayrılan luymetli ve seylmli sanatkâr TEVHİD BİLGE yi gene Deli Doluda JOZEF rolünde görüp alkışlayacaksınız. Bugün matine saat 17 de.
Kadıköy SÜREYYA PAŞA —
i I Si1" masında İlüzyon üstadı
I ZATÎ SUNGUR
■ fevkalâde temsillerine devam ediyor.
I Bu akşam yeni oyunlar arasında bir yumur-
ŞAİR VE MOM BOMBASI
Mütarekede İstanbul — Hilâiiahmerde bir şair — Şairin dileği — Atom ve çekirdeği — Kuvvetin büyüklüğünü gösteren misaller — Bir bardak çamur ne yapabilir? — Harb kalkacak mı? — Şairin başka bir hayali var mı?
1918 sonbaharı sona eriyor; herkesin birbirine söylemekten korktuğu bir kaygusu var: Acaba bu sonbahar Türk ve müstakil İst an bu lun son sonbaharı mı olacak? Artık harb bitmiş, hudut larda ateşten, hastalıktan dökülen vatan çocukları evlerine birer birer dönüyorlar. Mağlûp olmuş bir devlet de olsak hiç ol. massa her gün gençlerini boş yere ölüme veren, bir millet olmaktan kurtulmuştuk. Fakat İstanbul, harbin son günlerinde tepesinden inen ve düştüğü yerde ancak bir iki cam kıracak kudrette bir kaç el bombasının hâtırasından hâlâ ürkmüş bir halde iken galiplerin donanmaları günün birinde Çanakkaleden tıpkı büyük yılanlar gibi süzüldü geçti, geldi, İstanbul Boğazının ağzına dizildi. Bütün kafalar bu muazzam oyuncakların memleketimizde ne oyun çıkaracağını düşünmektedir. Henüz harb sarsıntısından ayılamıyan, açlıktan bitap düşmüş memleket sanki yapacak bir şey olmadığına inanmış gibi mütevekkil gözüküyor. Velhasıl her tarafta muvakkat bir ferahlık var, fakat acı bir ferahlık, Anadoluda, Rumeilde, îstanbulda henüz ecnebi işgaline, ufukta beliren ağır suljıa dayatacak teşkiller başlamış bile değil.
işte böyle ümitsiz günlerde işgal kuvvetlerinin îstanbula gelişi, bir yabancı kumandanın sokaklarda at üzerinde geçişi, harb gemilerinin toplarını her gün sa. ğa sola oynatışı nihayet ber düşünen vatan evlâdının sinirlerini oynatıyor Fakat bu işin içinden nasıl çıkılacağını henüz kestire, miyen kafalar eza İçinde kendisine uyar bir kafa arıyor ve çareler birer birer gözden geçiriliyor velhasıl yer yer «lâf pazarla n» kuruluyor. Böyle günlerden birinde Şair Hilâliahmere uğra, m ıstı Eski Hilâl lehmer mütarekede, İşgal altında, en serbes ko. nuşulan bir muhit idi. Mavi denizimizin üzerinde gördüğü kurşunî ejderhalar Şairin boynuna dolanmış boğazını sıkmış yüzünü morartmiştı Birdenbire dua eder gibi dedi ki:
— «îlim öyle bir şey lcadet-sin ki bir düğme üzerine basınca şu limandakiler hep birden havaya uçsun. Yürüyen gemiler, uçan tayyareler dursun, bütün top’ar geri tepsin ve biz kurtulalım».
Sonraları Şairin düğmesini sık. sık hatırladım. Hele millî mücadele esnasında sıkıldığımız günlerde hep o düğmeyi düşünür ve aranırdım. Acaba ben de böyle bir şey olabileceğine inanıyor ve henüz olmadığı için -hiddetleniyor muydum? Olabileceğine İnanmak isteyişim atom çekirdeğinin parçalanmasından müt. hiş kudretler doğacağını bildi, ğimden değildi; tıpkı Şairin memleket sevgisile ettiği dua gibi bir arzu İnanışı idi.
Atomun çekirdeğinin bünyesi, onun parçalanmasından çıkacak kuvvet, bütün bunlan İlim o vakit biliyordu. Ama biz bilmiyorduk. Utanarak söyliyeylm ki o vakit bir lUm müesseseslnde adam kıtlığında muallim mua. vinl olduğum halde ben de bilmiyordum. Acaba o vakitkl tıp fakültesinin ve fen fakültesinin fizik hocaları biliyorlar mıydı? Bunu kimse temin edemez. Sonra Garp âlemi bu atom yolunda ilk bakışta İnsana garip görünecek hesaplarla, rakamlar, la uğraştı ilme yabancı İnsanları da bu hesaplarla alâkadar etmek için atom çekirdeğinin parçalanmasından husule gelecek
kudretin büyüklüğünü göster, mek üzere göze çarpacak misal, ler verildi. İlmî ve din’i yazarken yeni atom nazariyelerinde illiyet (causalit£) bahsini kavramakla uğraştığım sırada şöyle bir hesaba rasgeldim ki hâlâ hatırımdan çıkmamıştır: Âlimlerden biri (maatteessüf ismini unut, tuın , onu da profesör Salih Mu. rad söylesin; şimdi kitapları dev. redecek vaktim yok) diyordu ki: «Eğer atom çekirdeklerinin parçalanmasından hasıl olacak kuvveti toplayıp istediğimiz yolda kullanmak mümkün olursa bir bardak çamur İçindeki atomları parçalamakla hasıl olacak kuvvet büyük bir Transatlantik .gemisini îngilterec’nn Amerikaya götürmeğe kâfi gelecektir». İşte bu kuvvet bugün elle tutularak bir bombanın içine sığdırıldı. Şimdi asıl mesele bu kudreti kullanış tarzındadır. Eğer bu kullanış «suiistimal» olursa o vakit geçende AKŞAM’da çıkan bir makalemde saydığım suiistimalleri tetviç edecek, yok, yok estağfurullah tetviç edecek değil belki istimal ile suiistimal ara. sındaki hududu eritecek, ne istimal, ne suifstimal kalacaktır. Tabiatta bir inilti değil belki yalnız bir zaman için bir uğultudan başka bir şey işitllmiye-cektir. Uğultu dinip de bu bom. baları yeryüzüne salıverenler aşağı inince dumanlar İçinde eğer birbirlerini bulurlarsa dağ kovuklarına, mağaralara sığınarak yeniden mağara insanı devrini açacaklardır.
Fakat bu kuvvetin zaptı ve idaresi gelişir ve iyi yolda kullanılırsa hiç şüphesiz insanların bir çok ihtiyaçları bin kat daha kolay temin olunacak ve belki de harb ortadan kalkacaktır. Belki de diyorum Çünkü harbin nasıl ortadan kalkacağını üç günden beri gazeteleri dolduran yazılara rağmen anhyamı yorum, Şimdiye kadar top, tüfek, mlt-ralyöz, tayyare, tank İcadedüdi, Her İki taraf da bunlan elinde bulundurdukça harbden kaçın, madı. O halde bu yeni İcat bombalar yalnız bir devletin elinde kalır ve diğer milletlerin fizik lâboratuvarlan yokedlllrse harb ortadan kalkabilir, fakat diğer milletlerin istiklâllle beraber. Her devletin elinde bulunursa o vakit yine aşağı yukarı müsavi kuvvetlerle harbe girilir ve bu kuvveti daha iyi kullanan taraf harbi kazanır. Bence harb, bütün milletler, harbin manasızlığı, vahşeti, dehşeti anlatılarak, sulh terbiyesi içinde yetiştirildiği ve bu yetiştirme bütün milletlerin Iştirâk edeceği karşılıklı bir kontrola tâbi tutulduğu. dünyanın ham maddeleri hakkaniyet ve müsavat üzere milletler arasında taksim edildiği gün belki ortadan kalkacaktır.
Mamafih aziz Şairin, İşte o kara günlerde İstediğiniz icadı ilim bir dereceye kadar yaptı. Bir düğmeye değilse bile ayak uclle bir maniveleye dokunmak bir donanma, bir koca şehri toz duman İçinde havaya uçurmağa kâfi geliyor. O vakitkl duanız zaten şu suretle makbul olmuştu: Millî mücadelede bizim İmdadımıza atomun değil, milletin çekirdeğindeki kudret yetişti ve bizi zafere eriştirdi. Fakat bütün dünyada harb yerine sulhu koyacak kuvvet için başka bir hayaliniz varsa hemen onu da söyleyiniz; belki hakikat olur,
A. ADNAN - ADIVAR
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR
Bir şarkı yüzünden hapis
haneden çıkan adam..
“Bu şarkı ancak içinde şarab dolu bir altın kâse mukabilinde söylenebilir..,,
Zincirlikuyu yolundaki çiftlik — Arif beyin sakalı — Saraydan gelen iki araba — Hazinedar Nigâr Nik hanım — Valide sultanın kucağından in-miyen çocuk — Süt sağarken akla gelen besteler—Tekrar saraya dönüş-Bir şarkı yüzünden hapis — Ve bir şarkı yüzünden kurtuluş — «Hacı Arif beyin göz yaşları!.» — Gelsin şarkısını kendi çalsın!...
V
Bestekâr Arif be. yin sarayda hapse, dilmesi de şöyle olmuştur:
Son zamanlarda kendisinin bilhassa müezzinbaşı ile arası epeyce açılmıştı. Her fırsatta blrbir-ierile mücadele ediyorlardı.
Bundan başka Arif bey o hiç bir şe. ye ehemmiyet vermi-yen sanatkâr ruhu ile Abdülhamidın elinin sıkılığına sinirleniyordu. Kendisine padişahlık taslaması da ayrıca bunun üzerine binmekte idi.
Sultan Muradın kısa saltanatı zamanında Zincirlikuyu yolundaki çiftliğine çekilmişti. Burada koyun 1 arını, inekle, rini kendi eliyle sa. ğarak yaşıyordu.
Kızlarını ara sıra arabasına bindir estek şehre İndiriyor, onları gezdiriyor, resimlerini çek-, t i riyordu. Abdülhamit tahta geçtikten sonra asla saraya dönmek niyetinde değildi. Çiftlikte ve sü, kûnet İçinde ölmek İstiyordu,
Ve artık eski saray, salon ada. mı külfetlerinden kurtulmuştu. Tâ göğsüne kadar uzayan bir sakal bırakmıştı. Bir eski musikişinasımızdan bugünlere ait şu vakayı dinledim:
Süt sağarken akla gelen besteler..
Yazıda bahsedilen Arif beyin kızlarının o zamanki fotoğrafları
cası idi de„. Bu itibarla Valide sultan Nigâr Nik hanımı son derecede severdi. Onun ayrılığına tahammül edememiş, yıldızı parlar parlamaz kenldisini aratmış, tı. Valide sultan Nigâr Nik hanı, mın şehir dışında, kuş uçmaz, kervan geçmez bir çiftlikte olduğunu işitince hemen:
— Koşunuz Nigâr Nik hanımı Arif beyle birlikte getiriniz... demişti.
Lâkin iki arabâ île saraydan gelen elçiler çok müşkül bir va-Zira meşhur
Meçhul Sevgili ! STEFAN ZWEİG MUAZZEZ TAH8İN BERKAND tarafından tercüme edilmiştir. Biati 1Û0 kuruş, İNKILAP KİTABEYİ ■ ’ PARAMIZIN İÇ ve DIŞ DEĞERİ Yazan: MEKİN H. ONARAN Üniversite, Akba, Haşet kltabev-1er!.
W İstanbul Ticaret odam meclisi çoğunluk olmadığından dlln toplanamamıştır. Toplantı günü ayrıca üy£-Ierc bildirilecektir. ★ İstanbul İthalatçı ve İhracatçı birlikleri genel kâtipliğine getirilen Ticaret Bakanlığı müşavirlerinden B. Mümtaz R-k yeni vazifesine baş-İBHUştır. A Yen! siyasi partiler kurmak için vilâyete müracaat- ad eni erin hepsine dün evrakları İade edilmiştir. Müracaat şekilleri kanuni esaslara uymayan bu partilerden biri İçişleri Bakanlığı, dördü de Tİlüyct tarafından e kellilerin tamamlanması ieln tabiplerine gönderilmiştir.
Arif bey koyunlardan, inekleri ziyette kaldılar, den kendi eliyle süt sağarken ak. ' • - '
lına bazı besteler geldiğini söylerdi. Hattâ musikide bulduğu birçok yenilikleri de bu esnada düşünmüştür:
— Çiftlik, sessizlik, tabiat İlhamımı açıyor? derdi. Süt sağarken, çiftlik işleri ile meşgul olur, ken yapılmış birçok besteleri vardır.
Kendi haline bırakılsaydı belki Arif bey çok uzun seneler böyle kalacaktı. Ve göğsüne kadar uzayan sakalı belki de hiç kesllmiye-cekti. Hiç bir şeye aldırış etmiyordu. Sultan Muradın yerine Abdülhamldin tahta çıktığım an. cak kulaktan İşitmlştl. Çünkü çiftliğine gazete de gelmiyordu. Burası dünya İle âdeta alâkasını kesmiş gibi bir yerdi. Ve sanki bu hayvanlarının sütünü sağan sa. kaili, babacan adam vaktiyle sarayların sevgilisi, harem dairelerinin göz bebeği olan yakışıkl erkek değildi. Kendisini tamami. le rahata vermişti.
Bir akşam üsttl Zincirlikuyu. dakl çiftliğin önünde iki araba durdu. Köpekler havlıyarak o ta. rafa doğru koşuştular. Bunlann ikisi de saray arabası idi. Valide sultanın en ltlmadettiğl ve sarayda büyük nüfuzu olan kimseler gelmişlerdi.
Bunlar arabadan İner inmez, çiftlikte kendilerini karşılamağa gelenlere:
— Bizi Nigâr Nik hanım efendinin yanına götürünüz,,, dediler.
Nigâr Nlk hanım, evvelce de yazdığımız gibi, büyük bestekârın üçüncü ve son haremi İdi. Gayet akıllı, zeki bir kadındı. Ve çiftlikte kocaslle birlikte otum, yordu,
Nigâr Nik hanım bestekâr Arif beyle evlenmeden önce saraydı^ Valide sultanın hazinedarı İdi. Yalnız hazinedarı değil, akıl ho-
bestekâr:
— Ben rahatim!.. Efendimize söyleyiniz, artık şurada kalıp ölmek istiyorum!, demişti.
Arif bey saraya dönmek değil, hattâ şehre bile adım atmak is. temiyordu. Çok sevdiği Nigâr Nik hanımı kendisile beraber böyle bir inzivaya mecbur etmemek İçin:
— Sen istersen git!.. dedi.
Nigâr Nlk hanım da kocasını yalnız bırakmak istemediği için saraya gitmemek hususunda güzel bir mazeret buldu:
— Gelirdim amma.,. Kızlarım ne olacak?... dedi.
O zamana kadar saraydan çıkmış kimselerin çocukları ile birlikte tekrar dökmeleri ananenin hilâfına İdi. Saraya, çocuklu olanları almazlardı. Ve bunu orada uzun seneler yaşıyan Nigâr Nlk hanım çok İyi biliyordu. Bu suretle, şu bahane ile işin içinden sıyrılabilirdi.
O günü saraydan gelenler dön. diller. Fakat ertesi sabah yine arabalar geldi. Valide sultan es. kİ hazinedarı Nigâr Nik hanımı mutlaka İstiyordu:
— Çocuklarını alsın... gelsin!,, diye haber göndermişti.
Bunun üzerine Nigâr Nik hanım emre itaat etmeğe mecbur oldu Fakat büyük bestekâr dayattı' çiftlikte kaldı.
Nigâr Nik hanım çocuğuyla saraya dönen pek az kimseden biridir. Hattâ çocuk sevilmiyen sa. rayda Hacı Arif beyin kızlan Valide Sultanın kucağından inmezlermiş.,
Nihayet Valide sultanın ısrarı, çocuklarının sevgisi Arif beyi tekrar saraya sev'ketmiştl. Esasen onun böyle uzakta durması sultan Harnldi kuşkulandırmıyor, sa bile sinirlendiriyordu. O da bir iki defa Arif beyi saraya çağınn.
ca bestekâr tekrar şehre döndü. Sakalını küçülttü. Yeniden saray âlemleri başladı
Şarap dolu altın kâse..
Ancak yazının başında da söylediğimiz gibi artık bu saray hayatı Arif bey için mütemadi bir sinir faslı haline girdi.
MüezzlnbaşL da Abdülhamitle kendi arasının soğumasına sebe-bolmuşİu. Abdülhamlt bir taksim İsterse Arif bey bunu yapmıyor, du. Sultan işi sorunca müezzin, başı:
— Arif bey kulunuz hasta ol. duğunu ileri sürüyorlar ,. Ve zannederim temaruz ediyorlar... diyordu.
Nihayet son hapsolma sahnesi de böyle bir hâdise yüzünden geç. ti
Arif bey biraz da çiftliğe dön. mek niyetinde görünüyordu. Hiç para düşkünü bir adam olmadığı halde bir gün musiki faslında kendisinden İstenen bir şarkı İçin:
— Bu şarkılar eskiden altınla tartılırdı. Bu istenen eser de ancak şarap dolu bir altın kâse ge. lirse söylenebilir., demişti.
Abdülhamlt; ‘
— Söylesin!., diyince büsbü. tün beyni attı. Sanatte emre tahammül edemezdi Her zamanki gibi:
— Olmaz,,, Babasına, büyüklerine şarkı söyledim, mabeyincilik ettim. Bana «şunu çal, bunu Çal» diyemez. Henüz kiri, pisliği Üstümde duruyor!., dedi.
Ve o gece derhal hapsedildi. Sarayda muzikayi hümayun kısmında bir odaya kapatıldı. Uzun günler burada kaldı.
Arif bey küçük hapishanesinde mütemadiyen şarkı besteliyordu. Bilhassa Nihaventten İçinde:
«Sana kul oldum kapından gayri kande varayım?.» mısraı bulunan meşhur şarkısını da hapiste besteledi.
Ve saraydaki arkadaştan hapishaneye gelip bunu orada büyük mahpusun kendisinden geç. tiler, öğrendiler. Akşama fasıl vardı. Bunu çaldılar. Padişah o zamana kadar bilmediği bu şarkıyı işitince alâkadar oldu:
— Kimin bu?.., Nedir bu?.., diye sordu:
Derhal cevap verdiler:
— Arif bey kulunuzun göz yaşlan!..
Sultan o zamana kadar beste, kân unutup gitmişti. Hemen:
— Gelsin... Kendi şarkısını kendi söylesin!, dedi.
Arif bey hemen 50 gün yattığı hapishane odasından çıkarıldı, Saçlan uzamıştı. Geldi. Şarkısını söyledi. Eğer bu beste olmasaydı hapishane odasında daha belki aylarca kalacak belki de sürülecekti.
Yeni ve en kuvvetli Amerikan uçağı: B - 32 Son zamanlarda Birleşik Amerika hâva kuvvetleri yeni tipte bir uçak kullanmağa başlamış, tır, B-32 ismi verilen bu yeni bombardıman uçağının hususiyetleri arasında bilhassa ağır ateş kudretile şimdiye kadar görülmemiş miktarda bomba taşı, ma imkânları göze çarpmakta, dır, Pasifik savaşı gözöntinde tutulmak suretlle vücuda getirilen bu uzun menzilli bombardıman uçağı son zamanlarda, general Kenney tarafından kumanda edilen Birleşik Amerika Uzak Şark hava kuvvetleri tarafından Japonlara karşı kullanılmıştır.
B-32 süper bombardıman uçakları, kayıtsız şartsaz teslim oluncıya kadar Japonyayı bombalamak İşinde kullanılan B.29 uçan kalelere iltihak ederek müşterek akınlarda kullanılacaktır, Esasen, 1944 yılının haziran ayından beri uçan kaleler; Çin, Hindistan ve Mariana adalarındaki üslerinden muntaza» man ve günden güne artan bir ş’ddetle Taponyanın askeri ve sanayi bölgelerini bombalıyordu.
4 motörden, geniş bir faaliyet sahasından ve baş döndürücü bir süratten istifade eden tek kanatlı B-32 uçağı ateş kudreti bakımından B.29 la mukayese edilebilir. Bu yeni uçak, çok uzak bir mesafeye pek çok bomba taşımak imkânına maliktir,
B-32 uçağı Consolidatad Vultee uçak korporasyonunda tasarlanıp imal edilmiştir. Bu korporas-yon B-24 Liberatör ve C-87 Libe-ratör Express gibi bir çok ehemmiyetli uçaklar imal etmiştir.
Fakat şimdi bir B-32, iki üç Liberatör uçağının işini görmektedir, Ağırlığı takriben 450,000 kilo olan bu uçak, mürettebat ve hamule itibarile Lıberatörler-den iki kere daha ağırdır.
Saatte 300 milden daha çok bir süratle uzak mesafelerdeki hedeflere büyük tonajda tahribat ve yangın bombaları taşıyan B-32. uçan kalelerin gayet muvaffakiyetli harekâtına bir İlâve teşkil edecektir.
83 ayak bir inç uzunluğunda olan B-32 uçağı 8 kişi taşımaktadır, Uçağın, 125 inç genişliğinde kanatları vardır. Görünüş itibarile B-32, Liberatör uçağın dan farklıdır. Diğer taraftan Li. beratör uçağının kanat, genişliği 110 İnçtir.
B-32 uçağının 18 silindirlik 4 motorü vardır Askerî derece bakımından her motörün 2.200 beygirlik kuvveti vardır. Bu mo-törler, 16 ayak 2 inç diametro. dan büyük olan 4 dilimli pervaneleri çevirmektedir. Şimdiye kadar hiç bir askerî uçağa bu kadar büyüklükte bir pervane takılmış değildir.
B-32 uçağında kullanılan pervanenin büyük bir hususiyeti vardır. Pilot, önünde duran bir düğmeye bastığı vakit pervane tersine dönmektedir. " tersine ' L ' S —
inişten sonraki seyr kuvvetini azaltmaktadır. Diğer taraftan bu durum, kara hareketinde uçağın manevra kabiliyetini büyük mikyasta arttırmaktadır.
Uçağın gövdesi boru şeklindedir. Gövdenin ilk kısmında, ard-arda bir vaziyette şekil verilmiş iki bomba deposunu ihtiva eden tkl kabine vardır. Bu kabineler, gövdenin ortasına İsabet etmektedir Kabinelerin harareti iki belli başlı ve İki tâli muhavvile tarafından kontrol edilmektedir. Buz tutmaması İçin uçağın - kanatlan da ısıtılmaktadır.
Süper bombardıman uçağı tam mânaslle geriye doğru haıe-
. Pervane
döndüğü vakit, uçağın
B-H-k.onuhap.stenç^. candan W-
Hikmet Feridun Es
Yüzme şampiyonluk seçme müsabakaları
Bu sporları ajanlığı tarafından hazırlanan yüzme şampiyonluk seçme müsabakalarına bugün saat 14 te Moda yüzme havuzunda başlanacaktır. Bugün ve yarın yapılacak olan müsabakalara yalnız büyükler İştirak edecektir. En küçükler ve küçükler arıVuıdakl seçmelere de pazartesi ve salı günleri devam edilecektir.
Müsabakaların geçen senenin şampiyonu Beykoz yüzücüleri İle Fenerbahçe yüzücüleri arasında çekişmeli geçeceği tahmin edilmektedir. Küçüklerde Galatasaray, Beykoz ve Demlrjrpot kulüpleri, en küçüklerde de FenerbahçCnln şampiyonluğa namzet oldukları teşvik yarışlarında alınan derecelerden anlaşılmaktadır.
fade etmektedir. Gerek başlıca ve gerek burun kısmındaki iniş aletlerinde çift lâstik kullanılmaktadır.
Birleşik Amerika harb istihsa. lât bürosu rejisi J, A. Krug 16 mart 1945 te B-32 uçağının tecrübe devresine girmiş olduğunu bildirmişti.
Bidayette. B32 uçağının imaline Sandiyego . Callfomiyada Consolidated fabrikasında başlanılmış. ve daha sonra Texastakl büyük Consolidated fabrikasında istihsalâta hız verilmiçtir. Şimdi, tevdi edilecek vazifelere müstesna bir surette elverişli olan bu süper bombardıman uçaklann-dan kâfi derçpede 1 mal etmeği hedef tutan esaslı bir program mevcuttur.
Sahlfe ®
A K ş A M
11 Ağustos 1945
«Dayı» bu çaban kendisini pek de iri bulmuyorduk. Dün gece, her zamankinden çok daha fazla kaçırauş-ti. Eve dönüşünü düşünürken Taksime kadar geldiğini hatırlıyordu. Ondan ötesi kapkaranlıktı. Geç gelmiş ve geç yatmıştı, şimdi sokak satıcılarının avaz avaz bağırmaları ilo erkenden uyanmıştı. Hele şu karga kahvaltısını etmeden erken erken çıkıp «istavrit!.. Karagöz!..» diye bariton sesi Ue nâra atan balıkçı yok mu?.. İşte senelerden beri sabahları ₺u adam Dayıyı uyandırırdı.
Yatağında doğruldu. Başı zonk lonk atıyordu. Etrafındakiler bütün eşya, oda. hâlâ kendisine dönüyor gibi geliyordu. Dayıya öyle olur olmaz Çilingir sofraları vis gelirdi amma dün geceki pek sunturlu İdi.
Kapı vuruldu. İçeriye kız kardeşi «irdi. Sabbek hanım, ağabeyini, hem çok sever,‘hem de çok sayardı. Ağabeyine. çocuklar ve ev halkı‘gibi o da Dayı derdi,
Sabbek odaya girince biraz İhtiyatlı davranmağa, mecbur oldu. Zira Dayı eski afililerdendi. Sağı solu pek belli olmazdı. Evin misafiri olduğu halde çok defa kızar, küplere biner, bağırır, çağırırdı. Bunun için — hele sabahları — Dayı İle 'konuşmak bir mesele 1dl. Evde aşağı yukarı sığıntı vaziyetinde olmasına rağmen İzzetinefsini pek yüksek tutardı. Her şeyden alınırdı. Kimse Dayı'yı darıltmak istemez, ev halkı gözünün İçine bakardı.
Dayı yatağında doğruldu:
— Od bakalım Sabbek hatun!, dedi.
Dayı kardeşini böyle «Sabbek hatun» diye çağırırdı. Kadın, bir tahta iskemleye oturdu ve:
_ Dayı, dedi, şu bizim haylaz oğlana İki lâkırdı söylesene kuzum... Evin büyüğü sîzsiniz.
— Ne olmuş?.. Ne yaptı köftehor?
— Ne olacak?.. Her gece kör kütük sarhoş geliyor... Rakı içiyor!.
— Süt içecek yaşta değil k!„ Bilmez misin, rahmetli babası hayatında su kullanmış adam değildi.
— Amma Dayı.. Bunun ki öyle böyle İçmek değil..,
Sabbek önüne bakarak korka korka İlâve etti:
— Ailede içen birçok erkekler gördüm amma... Bununkl İbret kudret!. Hem aile bütçesine sığmıyacak bir şey. Daha dün komodintn gözünde elli liralık bir kâğıt vardı. Almış, dün gece yemiş... Cebine baktım, üç tane 6an on paralık kalmlşl. . •
— Vay köftehor bre... Hepsini yemiş ha!..
— Yese yüreğim yanmaz. Hepsini İçmiş Dayı... Hem görmüyor musun ne kadar zayıf- Çiroz mu çiroz. İçtiğine göre sizin gibi güçlü kuvvetli bir şey olsa. Kuzum Dayı. Şuna iki act lâf et. Sonra bu oğlanın önilne geçemeylz. Siz de onun babası sayılırsınız.
— Peki., peki.. Sen işi bana bırak- Ben onun kulaklarını çekerim...
— Teşekkür ederim Dayı ...
Kadın dışarı çıkınca Dayıyı bir düşünce aldı. Vaktlle kendisine «sarhoş Hamdl» derlerdi. Şimdi bu büyük şohr«tle yeğenine içki aleyhinde nasıl nasihat vereceğini bir tiirlû kestl-remlyordu. Şu Sabbek hatun kendisini amma da müşkül bir mevkie sokmuştu. Başka 5'y hakkında, meselâ kadınlar hakkında nasihat İsteselerdi seve seve verirdi. Fakat bu?. Bir Yeşilay âzası kin! İle İçki aleyhinde nasıl konuşacaktı?
•««
Ahmet, dayısının sözlerini dinledi dinledi, dinledi. Evvelâ susmuştu. Ailenin en dik başlı çocuğu idi. Bu cihetten, Dayı onu biraz da kendisine benzetir ve hepsinden fazla severdi. Nihayet Ahm«t:
— Peki amma dayıcığım... Sen içmiyor musun?, diye sordu.
Dayı şaşırmıştı:
— Evet, bu zıkkımı biz de içeriz İçeriz amma.....
Dayı kekeliyor, bir türlü lâfın alt
tarafını »getiremiyordu. Nihayet şöyle bağladı;
— İçeriz amma biz bu zıkkımı ağzımızla İçeriz evlâdım, burnumuzla değtlt.
Bunu söyledlktep sonra yaman biri vecize savurmuş, müthiş bir lâf elmiş gibi dik dik yeğeninin yüzüne baktı.
Ahmet İtiraz etti:
— Biz neremize içiyoruz? Ben de ağzımla içiyorum o zıkkımı..
— Hayır... Hayır. Asla ve hoşal. Kabul edemem, kabul edemem im Sen ağzınla İçmiyorsun...
Dayı ile yeğen arasında bu zıkkımın ağızla nasıl İçileceğine dair olan münakaşa epey uzun sürdü. Nihayet Ahmet şu teklifte bulundu:
— Dayıcığım, madem kİ böyle... Bu gece bir yerde buluşalım. Bana bunun nasıl ağızdan içileceğini gösteriniz.
— Haydi oradan köftehor... Ben parmak kadar çocukla karşılıklı geçip İçeceğim ha.. Sen beni ne zannettin?
— »Otuz yaşındaki kısan parmak kadar öyle mİ . Mamafih dayıcığım, bu bir keyif olmıyacak... Siz bana bir ders vereceksiniz. Ders mahiyetinde bir şey. Bu dersin bütün masrufları da bana alt-
— Madem kİ ders diyorsun.., P?1 kl... Sana bu zıkkımın ağızla nasıl İçildiğini göstereceğim. Hem de bu akşam.
Dayı durdu ve İlâve etil:
____ Amma anana bundan bahsetme... Lüzum yok i
O gece Ahmet Dayı buluştular Ders epeyce uzun sürdü. Her kadehte Dayı:
— İşte bu böyle ağızdan içilir... hoooop!. diyordu.
Lâkin dersin sonlarına doğru Dayı kadehler! kırmağa başladı. Bir masaja devirdi. Bir garson kadına sataştı. Bir camı çatlattı.
Ahmet onu güç halle eve getirdi. Yolda şapkaspıı kaybetmişti. Kapıdan İçeri girerken:
_ İşte... Bla bu zıkkımı ağzımızla içeriz, diyordu.
(Bir Yıldız)
BULMACA
Çin ülkesinin bütün sahilleri Japon kuvvetleri tarafından işgal edildikten sonra Hlndlstandan batı Çine emtia ve harb malzemesi sevketmek üzere muhtelif karo ve hava yolu tesis edilmişti. Bunlardan en ziyade merak uyandıranı dünyanın çatısı denilen Tibet dağlık arazisi üzerinden katır kervanlarının taklbettlğl yoldur.
Filvaki bu yol İle diğerlerine nazaran denizde damla sayılacak kadar az nakliyat yapılır. Çünkü meşhur Birmanya yolu İle ayda 16000 ton vo Huınp denilen diğer yol İle 18,000 ton eşya naklolunurken Tibet katır kervan yolu ile ayda ancak 20 ton eşya .nakledilmekledir.
Fakat kıymet itibarile bu katır yolunun ehemmiyeti büyüktür. Evvelki -yollar İle taşınan eşya münhasıran harb malzemesi olduğu halde katır yolu Ue getirilen eşya yükte hafif ve pahada ağır, ancak Çinli milyonerle-rln kullanabileceği kıymetli eşyadır. Bunların arasında çok havaleli ve ağır olan harb malzemesi yoktur.
Katır kervanları Çinli büyük tüccar tarafından lertibolunmuştur. On bin ayaktan yüksek dağların yamaçlarındaki keçi yollarından yürüyen katırlar uçuruma düşmlyerek eski kervansaray Llklang'a geldikleri zaman bu tacirlere milyonlarca kâr temin etmektedir.
Hlndlstandan Tibet üzerinden. Batı Çine giden bu kervan yolu çok eskidir. Üç bin sene evvel uzak şark Ue batı Asya ve Avrupa arasında yegâne nakil vasıtası bu yol İdi
O tarihte vücuda getirilen muazzam kervansarayların harabeleri hâlâ g.rülüyor. Yeni kervansarayların çoğu eskilerinin enkazı üzerinde kurulmuştur. Eskiden bu yol İle Çinin nefis çayları ve İpeklileri Hlndlstana gönderilirdi. Bunlara karşı Hlndlstandan Çine türlü tilrlü mücevherat ve ıtriyat alınırdı. Bu yolun güzergâhındaki Tibet dahi İki tarafta da çok kıymetli kürklük postlar ve deriler ve yün verirdi.
Fakat Tlbetln en 2iyade aranan metal bir nevi karaca boynuzundan İstihsal edilen merhem ve misk idi. Bu merhem Çin ve Hint saraylarının haremlerindeki gilzel carlyelerln dalma güzel kalması İçin karınlarına sürülmek suretlle kullanılırdı. Şimdi bu yoldan naklolunan başlıca kıy-meyttar eşya İskoç viskisi, dudak boyası. nefis sigara, dolma kalem gibi şeylerdir. Çin en nefis çaylarını bu y. ile fndlstan ve Avrııpaya naklediyor.
Kervan yolu Tibet ülkesinin payitahtı Lhosa şehrinden geçer. Yolun sonu Çin’in Ytınnan eyaleti hududundaki Llklang bu kervanlar sayesinde o kadar zengin olmuştur kl 18 aydan beri burada bir hırsızlık vakası görülmemiştir. Dilencisi hiç yoktur. Pl. senede 3000 katır yükü eşya bu yoldan Çine nakledilmiştir. Batı Çine rn nadide ve neti; şeyleri hariçteki dünyadan nakleden bu yolun mevcudiyetini ilk defa bir Amerikan harb muhabir! Kuumlng şehrinde lşitmlştlr.
Gayet zengin Çinli bir tacir muhabirin şerefine verdiği mükellef ziyafette misafire nadide yemekler takdim ederken, altın sahan İçerisinde getirilen bir yemeğin köpek balığı kanadından yapıldığını söylemiştir. Çinliler köpek balığının kanatlarına çok düşkündürler. Her taraftan mahsur ve deniz ile münasebeti kalmıyan Çlnde bu köpek balığı kanatlarının nasıl getirildiğini merak salkaslle soran muhabire Çinli tacir Tibet kervan yollle ve bin türlü meşakkat ve zahmet ve masraf ile buntarı getirtmeğe muvaffak olduğunu ve aziz misafirlerine İkram etmekte bulundu-C tnu söylemiştir.
Yolun uzunluğu 1500 mildir. Kışın
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Tehlikeli değil.
3 — Bir âzâmiz - Yok etmek.
3 —- Deniz komutanı.
4 — Ekşi - Kanaat getirmiş.
5 — Ruhsat lstthsal edemez.
8 — Kışın yağar - Göğüste bulunur.
7 — Tersi gazete yazısıdır - Spor oyunu takımı.
8 — Kazadan belâdan emin olma -Başma «1» gelirse büyük olur.
9 — Tersi bir kadın İsmi.
10 — Yeraltı.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ Boldan sağa ve yukarıdan aşağı: 1 — Kumaroyunu. 2 — Utanılan. 3 — Maraza. Ulu, 4 — Ana. Ayatl, 5 — Rıza paşa, ö — Olayaçılan, 1 — Ya, Aşırır, 8 — Unutalımmı. 9 — Ll. Armut, lo — Uyu. Ün, Itı.____
EGömlekiş—i
BİRİNCİ SâNİF GÖMLEK*-! | ■■ Te): 30098 Sirkeci
Dünyanın en uzun ve tehlikeli yolu
Jiıı zenginlerine, Hindistan’dan Tibet tarikile viski ve lavanta nasıl gönderilir?
Operet kıralı Lehar
Yaşının yetmişbeşi bulmasına rağmen yeni besteler hazırlıyor
Lehar uzun İskemlede b|r notayı tetkik ederken
altı ay kapalıdır. Çünkü derin kar tabakaları ve çiğler kış mevsiminde bu yoldan kimsenin geçmesine müsaade etmez. Yolda mühim bir ârizaya uğramadığı zaman bir kervan bu yolu iki buçuk ayda kateder. Esas Ulbarile bu gibi eşya Çine kaçak olarak geliyor.
İngiltere hükümeti Hlndlstandan Çlpe sivil ahalinin İhtiyacına mahsus her türlü lüks eşyanın ihracını yasak etmiştir. Fakat Hlndlstana mücavir küçük hükümetlere ve bahusus Tibete bu gibi eşyanın İhraç ve şevkine müsaade vardır.
Tibetli kıyafetine giren Çinli tacirler lâzım gelen eşyayı Hlndistanda tedarik ettikten sonra bunları Darje-ellng yollle Bhuton hükümetine ve oradan Tibete şevke diyorlar. Sonra Tibet hükümeti erkânı bulunan Lamlara hatırı sayılır rüşvetler vererek bu eşyanın Çine transit suretlle naklini temin ediyorlar.
Lhosa İle Darjeellng arasında yol çok tehlikeli olup dünyanın en yüksek dağı olan 29 bin ayak yüksekliğindeki Everest ite 28,140 ayak ir t İfamdaki Kanchenjunga dağı arasından geçer ve 13000 ayak İrttfamdaki Yatung ! ,ldl üzerinden Tib: hududuna :l-rer. Bu yol göz önüne getirilsin ve viskilerin, lavantaların Çine yetişln-ceye kadar neye mal olacağı düşünül--'ll1 - - f '_____________
Mihailoviç’in arkadaşları mahkûm oldular
Londra 10 (R) — Belgrad'dan bildirildiğine göre Mihailoviç’in yakın arkadaşlarının muhakemesi bitmiştir. 7 kişi ölüm ceza-SLha, diğerleri 1 _ 15 sene hapse mahkûm edilmiştir.
Ürolog Operatör
DOKTOR
Celâl Dinç'er
İdrar ve tenasül hastalıkları mütehassısı.
Cağaloglu Akşam Kız Sanat okulu yanında No. 16
Yirminci asrın eperet kıralı Franz Lehar'ı kim tanımaz?.. Otuzdan fazla operet bestelemiş /ilan bu kıymetli sanatkâr yaşının ilerlemiş olmasına rağmen el'ân çalışmakta, yeni besteler hazırlamaktadır.
Franz Lehar Macardır. 1810 senesinde Konaren şehrinde doğmuştur. Şu halde şimdi 75 yaşında demektir, Lehar daha küçük yaşta musikiye büyük alâka göstermiş, piyano çalmağa başlamıştır. Orta tahsilini bitirdikten sonra Prnğ konservatuvarına girmiş, buradan birinci olarak çıkmıştır.
Genç sanatkâr iptida orkestralarda çalışmış, fakat çok geçmeden bestekârlığa başlatnıştır. Kukuska adında bir opera, birçok valsler besteledikten sonra operet bestelemeğe başlamış ve bunda çok muvaffak olmuştur.
Elli seneden beri birbirini müteakip bestelediği operetler dünyanın her tarafında çko rağbet görmüştür. Bunlardan bazıları âdeta klâsikler arasına glrmlşlr. 905 senesinde- bestelediği «Şen Dul Kadını opereti, aradan kırk sene geçmiş olmasına rağmen, elân oynanmaktadır. Bilhassa Anglosoksonlar bu operete bayılıyor. Diğer operetlerinden birkaçı şunlardır:
Kont dö Lüksemburg, çingene Aşkı. Eva. Clo Clo. Mavi Mazurka, Tebessümler Diyarı, Paganlnt, Frasklta.
Franz Lehar Macar olmakla beraber ömrünü hemeıı kâmllen Avusturya'da geçirmiştir, şimdi gene Avusturya'da bulunmaktadır. İschl kaplıcalarını işgal eden Amerikan kuvvetleri bestekârın burada bulunduğunu haber alınca hemen ziyaretin? koşmuşlardır.
fschl dağlar arasında güzel bir sayfiye yeridir. Burası 1822 senesinden beri şöhret kazanmış, çok gilzel villâlar yapılmıştır. Avusturya imparatoru Fransuva Jnzef sık sık İschl'e giderdi. Kaplıcaları geğüs, boğaz hastalıkları, romatizma için iyi gelmektedir.
Lehar. kendisiyle görüşen bir gazeteciye demiştir kl:
•— Hltler bir gün ben! Berchtes-gaden'e çağırdı, «Şen Dul Kadın* operetini modern bir hale sokmaklığımı İstedi. Bu eski operete dokuna-mıyacağımı söyleyince: «Lâzim gelen değişiklikleri ben yaparım» dedi. Aktörlerin miktarını arttırmak, ziya oyunları yapmak suretiyle piyesi değiştirdi. Fakat netice sıfır oldu, oyun bu haliyle dört defa temsil edildikten sonra repertuvardan çekildi.»
Lehar şimdi eskisi gibi piyano ça-lamamaktadır. Başlıca zevki kasabadan geçen Traum nehri kenarına gi-
derek suların akışını seyretmek. ço-O cu klorla konuşmak, karısı ve ahbapsjT Iarı İle sohbet etmektir. ■
---------------------------------(D SERBES SÜTUN---------------------->
-r » 0
Kibrit çöpleri 2
Harb içinde en çok Lstihale geçireni* İstihlâk maddelerinden biri de kibrit-O tir. Evvelâ fiat yükselmesinden baş-Q ladı; sonra kibriti yakan eczası ku-m. tunun yalnız bir tarafında kaldnEj Onun arkasından kutusu kâğıttan® oldu. Ve bir ara da kibrit yandıktan^ sonra çöpiinii kömür haline koyup* \ yangın çıkarma tehlikesini önliyed*»' kimyevi maddesi, çöpün üzerinden eksildi. Nihayet çöplerin boyası da silinerek beyaz odun parçası halinde kutulara yerleştirildi. Gazetelerde, kibrit uçlarındaki eczanın bazılarında yarım olduğu ve bazılarında hiç bulunmadığı ve bir kutu kibritin ancak yarısından İstifade edilebildiği hakkında birçok şikâyetler çıktı. Dört beş senedenberl bu eksiklik ve değişikliklerin bir kısmına biz alıştık, bir kısmı da ıslah edildi.
Kibrit uçları — nazar değmesin — şikâyet edilecek şekilden kurtuldu. Kibriti yakan ecza, varsın kutunun yalnız bir tarafında kalsın, nasıl olsa idare ediyor. Kutunun kâğıttan v» ağaçtan yapılması da bize pek tesir etmez. Çöpün boyalı olup olmaması da pek umursanmaz. Fakat, kibrit çöpünü yandıktan sonra hemen kömür haline getiren eczanın noksanlığı her halde ihmal edilmesi caiz ol-mıyan bir meseledir.
Hatıranızda kaldığına göre, bir defasında Tekel İdaresi gazetelerle ilân ederek bunun tehlikesini belirtmiş ve halkın dikkat etmesini, çıkması muhtemel yangınlardan mesuliyet kabul edemlyeceğlnl bildirmişti.
Tekel idaresi böyle bir Hân İle muvakkat bir zaman İçin kendisini mesuliyetten kurtulmuş addedebilirse d» uzun, müddet böyle tehlikeli maddeyi memleketin her tarafına dağıtması, vazifesini tamam yaptığına delâlet edebilir ml?
Son aylar zarfında memlekete bir çok İthalât maddeleri geldiği görülmektedir Bunların arasında bu zaruri madde getlrtllemez mİ İdi? Bunu bir tarafa bırakalım, D.DT. yi yapabilen Türk kimyagerleri arasında, çok muğlâk olması gereken bu maddeyi yapabilecek bir mütehassıs bulunamaz mı İdi?. Yoksa Tekel İdaresi bunu İmal edecek tesisattan veya ou tesisatı meydana getirecek paradan mı mahrumdur.
Bu ha! devam ederse, idarenin hareket! ancak «tehlikeye karşı lâkay-dl> 1le tavsif edilebilir
Şe. Ta
Gün Doğmadan Paris
EDEBİ ROMAN
Yazan: Louis Bromfield Tercüme eden: Vâ . Nû —Tefrika No. 26 *
Şüphesiz kl, burası, mağmum ve dikkate az çarpan cephesiyle ve altındaki mahzeniyle türlü imkânların kaynağı olabilirdi. Sonra, bizzat Wa-shington sokağı. Buraya şöyle bir bakmak, bu alelâde sokakta, yeknesak bir burjua hayatının can «ıkıntısı müstesna, başka hiçbir şeyin vuku bulmayacağına dair insanın Icannat gettrmesl İçin kâfiydi.
Talihi yaver olup köşede bir atlı araba buldu Arabacıya. Rltz otelin» gitmek emrini verdi. Ve, atlı arabalar devrinin ritmine kendini uydurdu. Geniş kaldırımlardaki Fransızların adedi henüz pek azdı. Kahvelerde 1? çok. Fakat kaldırımlara taşan masaların etrafında Alman subayları oturuyor. Travelcr’s kulübünün önünden geçerken düşündü:
«— PaTva burada yaşardı. Hayatı ne tuhafmış; zira, Champs Elysecs o devirde gene de pek hoş bir sokak olmakla beraber, burada ııe sinemalar, ne de otomobil acentalan vardı.»
Bitildi ise, Boulevard des ttallenea'-dt-n hnllıca, PaYva dömlmondan ka
dınların sonuncusııydu. Bugünkü günde, bütün kadınlar blrlblrine benziyor. Maxlm.'»'e girildiği vakit orospuları sosyete kadınlarından ayırdet-mek mümkün değil. Meselâ Roxle. Vaktiyle, onun güzelliğinde vo onun zekâsındaki bir kiz, saray gibi konaklara, mücevherlere, servete ve şehrin en lüks ve z&rlf otomobiline sahlbo-lurdu. Rozle’nln bütün dileği İse, bir taksi, bir yatak odası, bir oturma odası ve Nlcky.
Hayvanın nal sesi, «pat pat» asfaltta aksederken Lçon İçini derin derin Çekti. Paris şekil değiştirmişti.... Hattâ, kendinin hatırladığı en eski devirlerden!) eri. Acaba, Almanlar na gibi değtşmelora sebebolacaklar? Zihninin uzak bir noktasında, ona derhal cevap geldi: «Hiçbir değişikliğe. Şehri terketmelcrinden altı hafta sonra, buraya gelmiş bulundukları artık fark bile cdllmlyecck. Hayat eskisi gibi olacak.» Paris, ihtimal kİ, İki bin sene evvel Julius Cesar, «Aziz Lutetla* Kından bahsettiği zaman da böyleymlş-tlr, Paris, değiştirilemezdi; zira Parla
bir fikirdi, bir nokta! pazardı, bir yaşayış fasonuydu, bir filozoflydi. Paris tahrlbedllemezdi.
Patı Patı Nallar sıcak asfalta vuruyor. Araba İle, VVashlngton sokağından Place Venddm uzak yol; aynı müddet zarfında, taksiyle şehrin bir ucundan öbür ucuna gidilir.
Bir nakarat dimağını dolduruyor; İsimler silsilesi: La Paiva. Cleo de Me-rode, Mlas Hovard, La Castlgllone, Çora Pearl... Böylece sıralanan isimler, mücevherlerden ve çiçeklerden sanki bir taç teşkil ediyorlar... Bunlar mazinin lüks kurtlzanları. Bunlar Parts’o aitler. Zarafetleriyle, zekâla-rlyle, güzellikleriyle Paris'in toprağından çıkmışlar. Bu isimlerden her biri, bir güzellik ve cazibe manzarası yaratıp çirkin küçük adamın BizanslI dimağını büyülüyor; arabanın yavaş gitmesinden hasıl olan delice can sıkıntısını kamçılıyordu. Place de la Concorde, gözlerinin önünden bir nevi rUya gibi geçti. Araba Castlgllone sokağını dönüp de Place Vcndöme’un nizamlı sahasına vardığı vakit, ancak o zaman, hayallerinden tamamiyle aıyrıtabildl.
•**
Rltz oteli L&m'un meşreblnce değildi. Bunu, kendi Paris'inin muhitinin dalma dışında saymıştı. Bu otel, fazla zengin, fazla mübalâğalı, fazla şatafatlı bulduğu bir âlemde kâindi.
Fouquet’yl Rltz'ln barına tercih ederdi. Gerçi Fouçuet'de, hovardalar, bookmakerler, ücretle tutulmuş kadınlar. dolandırıcılar vardı. Fakat, bütün bunlarda bir nevi realite ve bir âdiiik meziyeti bulunurdu.' Rltz barında İse, parayla tutulmuş erkekler, yaşı ilerlemiş hafifmeşrep kadınlar, çok zengin Amerikalı kadınlar, ve lüks fahişeler vardı. D'Abrlzzl'nin düşüncesine göre, aradaki fark, Fouquot'dc-kl halkın hakikaten meslek İcra ettiğiydi, Halbuki Rltz’tekller hakikatte olmadıkları şeyin iddiasındalar. D'Abrlzzf, çalışanları severdi. Öbürlerinin meclisinde huzursuzluk duyardı. İşte bunun İçindir kİ, arabacının hesabını verip de Rltzln kapısına yüzünü döndüğü vakit o eski sıkıntısı yeniden belirdi, aerçl şimdi Rltz Alman oteli olmuştu. Jigololarla ihtiyar güzel kadınlar Paris'ten kaçmış bulunuyordu.
Her yerde Almanlar vardı; antrede, büyük hplde, Aralarında, tıpkı kendi gibi bir İş takibine gelmiş bulunanlar da göze çarpıyordu. İki üç kadın da vardı. Elbiselerine ve şekillerine göre hükmedilecek olursa, bunlar Alman subay ve memurlarının kanları olacaklardı; Paris'e her şeyi soynınğa gelmişlerdi, zâhlr. Çünkü; şimdi ne isterlerse ismarlıyablllrler ve kendi usullerince parasını ödeyebilirlerdi. D'Abrlzal baktı da, Paris'in bütün
mücevherlerinin bunlara asla biçim veremediğini gördü. Bunlarda bir nevi tahribedlçl sihir ve keramet mevcuttu. D’Abrlzzl bunun böyle olduğunu rövülerlne angaje ettiği bazı genç Alman kızlarında da faîketmiştl. Pahalı bir elbiseyi sırtlarına giymeleri, mahvetmeleri İçin kâfiydi.
İçini çekti, asansöre bindi, önceden asansöre binmiş olan İki Alman subayının kendisine ters ters, hattâ düşmanca baktıklarının farkına vardı. Leöû onların ne düşündüklerini biliyordu: «İşte bir Yahudi dahal». Halbuki damarlarında bir damla bile Yahudi kanı yoktu; uzak İrsiyetler tabii müstesna: $ünkü bütün Levan-tenlerde o tarz karışıklıklar kaydedilir. Subaylardan biri asansörden çıkarken yol vermek için kenara çekildi; ve birdenbire, herifin ayaklan üzerine basa basn tepinmek İçin yüreğinde dayanılmaz, vahşi bir arzu duydu. O ruh! ânı geçiştirince, bu İş! yapabilmenin ne derecelere yakınına geldiğini düşünerek titredi. Onu kızdıran. adamın küstahlığı değildi; hattâ, istihfafla yan bakışı bile değildi; lâkin saik, zekâsı canlı, insiyakı yerinde bir odamın hamakate karşı benliğinin derinliklerinde duyduğu bir feverandı. Tötonyalı mavi gözlerin sablt*bakışı, dipsiz bir ahmaklığın bakışıydı. İçglldüsüz bir İnsanın bakışıydı bu. Gururu, ahmaklığından do-
ğuyordu; öyle bir ahmaklık kl. dünya yüzünde başka insanların ve kendinden daha uyanıkların, daha zekilerin ve nihayet kendi hakkından dalma geleceklerin mevcudiyetinden bihaber.
Soı_~a, asansör kendi ineceği katta durdu. Leon çıkıp komutan Kurt von Wessellhoft'un bulunduğu daireye uazanr. • koridorda yürüdü.
Bir emir eri, salonun kapısını açtı. Dünyadaki bütün Ritz'Ierln salonları gibi bir oda; kırmızı ve yaldızlı. Ancak. burası pek geniş. Dibe bir masa konmuş. Üzeri de sat sat tertiplenmiş evrakla dolu. Masanın önünde oturan genç Alman teğmenine ziyaret sebebini anlattı. Bu subay yan taraftaki odaya geçince, Leon. yaldızlı iskemlelerden birine oturdu. Çantası dizleri üzerinde, karnına dayanmış: küçücük ayaklan da kırmızı halının üstünde sallanaraktan...
Nihayet kapı açıldı; o da yerinden sıçradı. Eşikte. Wcssellhoft, ayakta duruyor. Onun da mavi gözlerinde asansördeki adamların gözlerindeki o donuk bakış. D'Abrizzl. tekrar, ensesinden doğru bir hiddet dalgasının geçtiğini duydu. Hiç kimse bu gözler karşısında konuşamaz: zira bu gözlerin ardından hiçbir şey geçmiyor; ve bu gözler hiçbir şey anlamıyor. Bun ların yegâne meziyetleri aldatılabilh
(Arkası var i
11 Ağustos 1945
AKŞAM
Sâhife 7
===»
İstanbul Halkevleri
Pietro Mascagnı
(Baş tarafı üçüncü sahifede) Halkevi hakkında okuyucularımıza tam bir fikir vermeye çalışalım: Evin, aynı zamanda kapalı tenis kortu olabilen, bir Jimnastlkhanesi, bir güreş salonu, bunların yanında da duaları var. Altı yüz kişilik bir üy£lor salonu. bir de küçük konferans salonu var Resim atelyesl heykel atelyesl. şatranç odası unutulmamış. Bûfc Eve girenleri karşılıyor.
Evin İdare kısmı beş oda: İdare heyeti odası, kollar toplantı odası, başkan, müdür ve muhasebe odaları.
Halkevine bu mukeller çalışma imkânını veren C. H. P. Evin İdareye alt köşesinin birinci katındaki odalara yerleşmiş. Kendine bir toplantı odası da ayırmış. Hakkı yok mu? Onun işgal ettfl kısım cnun İçin yapılmış. Buna kim ne der? Fakat rûi-selâ Beşiktaş Halkevinden de Kadköy Halkevi gibi çalışma nasıl beklenir? On bir odalı bir evin anca.-: üç odasına sahip çıkanlarla Kadıkcy Halkevi gibi çalışma nasıl beklenebilir On bir odalı bir evin ancak û; odasına sahip çıkanlarla Kadıköy halk sarayında çalışanlar aynı serbesti, aynı imkânlar daiminde midirler?
Kadıköy HaKkevi temsil kolunun işinin ehli olarak tanılan başkanının. yapılan talimatname sayesinde yeni bir hızla işe başlıya cağından ümit varız. Hele temsil heyeti bir •kumpanya» şeklinden kurtarılır, her sınıftan amatöre çalışma imkânı verilirse katiyetle muvaffak olacaklarından eminiz.
Kadıköy Halkevi bu faş çok hayırlı bir teşebbüse «Çocuk Tiyatrosu» kurma teşebbüsüne girişmişti.
Yazık kİ seçilen piyes bir çocuk piyesi değildi. Onu çocuk piyesi yapmak için, mevzuuna ağırlık vermek pahasına, perde aralarında çocuk dansları yaptırmak hafifliğine» sapılmıştı.
Bir Halkevi için çocuk tiyatrosu biçilmiş kaftandır. Bu gûsel fikir yarı yolda bırakılmamalı ve Kadıköy Halkevlnde tam mânasiyle bir çocuk tiyatrosu kurulmalıdır.
Kadıköy Halkevi, kuruluşunun onuncu yılı şerefine eski binasmda-kiyle yeni binasındaki faaliyetini mukayeseli bir şekilde gösteren bir sergi haarlıyacak olursa binasız Halkevi arkadaşlarına büyük yardım yapmış olur. Uygun olan ve olmıyan binalarda çalışma mukayesesi faydalı olacaktır.
ŞEHREMİNİ HALKEVİ — Üç katli küçük bir binada yer alırpş. Birinci katta yüz kişi kadar alan kütüphanesi. üçüncü katta İki yüz kişi kadar alan bir temsil salonu var. Orta kat beş oda, bir vestiyer. Bu beş odanın üçünde Halkevi hep Parti teş-kllâtiyle berabtr. Diğer iki odada muhtelif hayır teşekkülleri var.
Kadıköy Halkevinden sonra, harf sırası taklbçtmek mecburiyetiyle, Şehr'mlnl Halkevinden bahsetmek biraz acı oluyor. Ders vermek için kütüphaneyi tatil etmek veya temsil salonunun bir cöşeslnden dersane gibi İstifadeye mecbur olmak bir Halkevi İçin biraz değil, birçok acı.
Temsil faaliyeti ilk kurulduğu seneler daha parlakmış. Bugün de her hangi bir Halkevinden aşağı değil. Yalnız tamamlyle muhite İntibak etmemiş hissini veriyor. Ümit ederiz kİ onuncu yıldönümünü kutlamak vesilesiyle Halkevi, muhitinin her sınıf halkından sahneye elverişli olanlara da çalışma imkânını verir ve bu faş yeni bir hızla ilerler. Çünkü başında olanların azmi, İlk senelerde gösterdiği başarı hâlâ sitayişle anılmaktadır.
Yalnız, samimiyetimizden şüphe
edemi yeceklertne güvenerek, küçük bir noktaya İşaret edelim. Bayrağın, sayılı günler için meydana çıkarılan kürsü İçin bile olsa, örtü olarak kullanılmaması daha muvafık olur.
ŞİŞLİ HALKEVİ — Salonuna her girdikçe bir muadelenin halli İçin zihin yormaktan kendimizi alamayız. Hakkımız var mı, yok mu? Hükmü siz veriniz: Halkc-vKri İdare ve Teş-kUâtaamesi mucibince bir Halkevi-nLn kadın ve erekfc vatandaşlar İçin asgari İki yüz kişilik bir arada toplanma salonu olmalıdır. Halbuki Şişil* Halkevlnln salonu belki sahne-siz İki yüz kişi alırmış ama sahne yapılmış, şimdi almıyor. O halde bu talimatnameye göre Şişil Halkevi var mı? Yok mu?
Şişil Halkevi sahnesinde «Vazife» piyesini seyrettik. Ve gördüklerimiz bizi son derece mütehassis etti.
Biraz evvel söylediğimiz gibi Şişli Halkevinln salcnunu büyük bırakmak için mi sahneyi mümkün oldu-ku kadar küçük yapmışlar; sahneyi mümkün olduğu kadar büyük yapabilmek için mi şaionu küçük bırakmışlar? Hangisi doğru, kestirmek Kabil değil. Her hangi bir temsil verebilmek için gençlerin bu yersizlikten dolayı birçok müşkülât çektiği görülüyor. Meselâ bu piyeste sahneyi büyük göstermek içhı dekoru öyle bir ustalıkla tertibetmlşler ki yan yan yürümek şartiyle kapıdan çıkmak kabil oluyor. Dekor müşkülâtı böyle bir buluşla halledilmiş bulunuyor.
•Vazife» bir askeri piyes olduğuna göre üniforma lâzım. Yabancı üniforma da kolay bulunur şeylerden değil. Bundan yılmak olur mu ya’ Rcdengot giyilmesi, onun nlm resmi mahiyetiyle İktifa edilmesi düşünülmüş. Piyesin ağırlığını genç omuzlar bütün kudretleriyle yüklenmişler. Bütün kalblerlyle oynuyorlar. Bütün seyircileri samlmlvftlerlyle mütehassis ederek oynuyorlar. Sayması uzun. Temsile yarıyacak neler neler düşünülmüş? Velhasıl her şey her şey düşünülmüş. Bütün müşküller yenilmiş. Yalnız bir nokta hatıra gelmemiş: O da piyesin bir dram olduğunu seyircilere aynca bildirmek.
ÜSKÜDAR HALKEVİ — Üç yüz kişilik salonun yanındaki binada yedi odanın üçü: Biri kütüphane, biri başkan ve idare heyeti, biri de İdare odası Halkçvinin, diğerleri bermu'at kardeş müesseselerin.
Temsil kolu çok faaL Marifet iltifata tabidir fehvasınca Ş^ılr Tiyot-rosunda iltifat görmlyen marifetini Üsküdar Halkevlne nakleden Sabih Gözen bir tiyatro grupu. bir de çocuk tiyatrosu grupu kurmuş, çalrıp duruyor. Himmeti var olsun. Çünkü Halkevlerine güzel bir örnek teşkil ediyor.
Yazımız uzadı Geri kalan sekiz Halkevinden de gelecek sefer bahsedeceğiz.
SELİM NÜZHET GERÇEK
(Baş tarafı dördüncü sahîfede) ce içinde başkenti, birkaç gün içinde bütün İtalya ve Avrupayı ve bir kaç hafta sonra da. Amerlkayı kapladı. (Cavallerla) nın bütün Avrupaya nasıl bir tuzla yayıldığını anlatmak için o günlerdeAlmanyadan Viyanaya gitmiş olan bir gazete muhabirinin gazetesine gönderdiği yazının bazı kısımlarını gözden geçirelim: «Kahvelerde. konserlerde (Cavallerla) dan parçalar çalındığını İşitiyorum. CVol-ksgarden) de askerî bando her gün (Slcllana) İle (Santuzza - Alflo) düe-tosunu çalıyor, imparatorun sarayı önünde nöbet değişirken, muztkanın çaldığı parçalardan birisi muhakkak (Cavallerla) dandır,.. Her konsere, her birahaneye, her bahçeye, konservatıı-var ailesi arasına- Hulâsa her yere şu veya bu şekilde giriyor. Bu zulüm ve işkenceden kurtulmak İçin Morav-ya'daki (Brünn) şehrine, oradan is-trlya’ya ve sonra »Adelrberg) e kaçtım ... Aman Allah!... Burada da (Cavallerla) peşimi bırakmadı!._>
(Cavallerla) nın şöhretini ve (Mas-cagnl) nin gördüğü saygıyı gösteren şu vakayı da kaydedelim: 1935 Habeşistan seferinde ölen (Mascagnll nin ikinci oğlu, İlk dünya harbinde AvusturyalIların eline esir düşmüştü. Üse* ra kampında İken yaptığı İmparator (Françols Jozeph) İn kuklasını oynatıyor ve arkadaşlarını eğlendiriyordu. Günün birinde yakalandı ve Divanı harbe verildi. Memleketin hükümda-rlle alay eden bir harb esirine tatbik edilecek ceza çok şiddetli IdJ. Divanı harb reisi, suçlunun adım sordu. (Mascagnl) olduğunu öğrenince, besteci (Pietro Mascagniı nin akrabasından olup olmadığını öğrenmek İstedi:
— Babamdır: cevabını alan mahkeme reisi bir müddet sustu: ve sonra ümitsizliğe düşen bir İnsan tavrlyle"
— Bu hareketin seni İdama kadar
götürebilir. Fakat neyllyeyim ki (Pietro Mascagnl ı nin oğlusun. (Cavallerla) yı yazmış olan bir adamın oğluna ben nasıl ceza verebilirim? Bu sefer seni bağışlıyorum. Fakat dikkat et; bu suçu tekrarlarsan cezan İdamdır.
iMascagnl) bu operadan başka on beş kadar opera yazmıştır. Fakat bunlardan hiçbiri, ne İtalyada. ne İtalya dışında (Cavallerla) nın şöhretine yakl aşamamıştır.
(Pietro Mascagnl) bugün ebediyete intikal etmiş bulunuyor. Fakat ardında (Cavallerla) gibi bir eser bırakan sanatkâr bu eserile sanat tarihinde dalma genç yaşıyacaktır. Büyük bestecinin fan (Emy). babasının bu eseri için vaktiyle şöyle demişti: «Cavaile-ria babam için gençlik ifade eder: gençlik ise her şey demektir .»
Fikri Çiçek oğlu NOT:
Bu jfezıyı yazmak için (Dr Fehmi Nuzaı nın değerli bir etüdünden istifade ettim. (Fehmi Nuza) on dört yıl önce İtalya başkentinde küçük bir Hariciye memurumuz iken Roma üni versiteslnde hukuledoktorasını vermiş vc hususlle İtalyan operası alanındaki müzik tetkiklerine devam etmek için geniş imkânlar bulmuştu. (Cavallerla) nın ellinci yıldönümü İçin bundan beş yıl önce yazıp Londradan yurdumuza gönderdiği bu değerli etüt, eserin gazete sütunlarına sığmıyacak kaadr genişlisi yüzünden, ne yazık ki basılnmadı. Bugün, on dört yıl sonra gene Romaya vazife ile dönmüş olan değerli dostum, sanatına karsı daima hayranlığını İzhar ettiği büyük adamın. «Pietro MascagnD nin ölümünde de hazır bulunmuş ve büyük ölüyü ebedi İst irahatgâhtna kadar te1?! edip sanat borcunu ödemiştir. Onun Falyan operası alanındaki kıymetli çalışmalarını bu vesile ile anmayı ve teşekkürü borç bilirim.
F Ç.
At gübresi alınacak
Türkiye Demir ve Çelik'Fabrikaları Müessesesinden:
Sahamızda vagonda tealim şartile başka hayvan gübrele, rile karıştırılmamış, beklememiş, içinde taş, kum, • toprak ve. saire yabancı maddeler bulunmayan 100 ton at gübresi alınacaktır,
İsteklilerin teklif mektuplarını 15 Ağustos 1945 akşamına kadar Müessese m ize göndermeleri ilân olunur. (10526)
Devlet orman işletmesi Ayancık ’müdürlüğün-den:
Satılacak mal : Köknar yumurta talaşı.
Mahal ve me vkii: Devlet Orman işletmesi Ayancık Fabrikası
Mi k d ar ve cinsi : Adet
Balya Kilo
263 1 0438 Köknar yumurta talaşı
Muhammen bedeli: 45 kuruştur.
Beher kllo-u
; Üç yüz dil Hra yirmi iki kuruştur.
: Yirmi gün
: Açık arttırma
: 20/8/945 pazartesi günü saat 15 de
: Ayancık orman İşletmesi müdürlüğünde cinsi yazılı köknar yumurta talaşı açık arttırma
Sıhhi kurumlar artırma ve eksiltme komisyonun-
dan:
Cinsi_________Miktarı kilo Muhammen bedeli Ük teminatı şekli
Patates 75â00—99.150 26 kuruş 1935 38
Kuru soğan 33 700 — 43 050 25 » 807 23
Kuru kayısı 5,800 — 7.400 157 » 871 36
Soda 13,900 — 16.900 18 > 228 15
Domates salçası 2,500 - 2,500 80 » 150 00
Kuru üzüm No, (10) 8.550 — 10,900 80 » 654 00
Makarna 26,600 — 31,400 68 » 1601 40
İstanbul sıhhi kuramlarının 1945 akçalı yılı 7 aylık yukarda yazılı İh-
İlk teminatı Müddeti İhale şekil İhale tarihi İhale yeri
1 — Yukarda _ . _ .
İhalesi yapılacaktır.
2 __Buna alt şartname Ankarada Orman Um um Müdürlüğünde
İstanbul, Ordu, Giresun, Trabzon Devlet orman işletmesi Mü- üslüğün
ve Fatsa, İnebolu, Bölge §T görülebilir. Q
3 — Taliplerin İhale gününle evrakı mttsbrtc ve Dt teminatları fta?
komisyona müracaattan. (10430) »
(D Satılık kayın, kara ağaç dış budak tOmruğığ Devlet orman işletmesi Cide müdürlüğünden: M—
1 — İşletmemize bağlı Yumurcakta^ bölgesinin köy tarla d£** poşunda istifte mevcut 389 adet muadili 145,912 M3 kayın adet muadili 36,836 M3 karaağaç 90 adet muadili 38.819 M3 dîD budak tomruğu açık arttırma suretile satılığa çıkanlmıştır,
2 — Kayının beher metreküpünün muhammen bedeli 67 lir^JJ
karaağaç ve dış budağın beher metreküpünün muhammen bede£) li 85 liradır. O
3 — Arttırma 20. 8. 945 tarihnie rastlayan pazartesi günü saat 15 - 16 revir binasında yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat kayının 732 lira 20 kuruş, karaağaç ve dişbudağın 482 lira 30 kuruştur,
5 — Şartname orman genel müdürlüğünde, Bartın işletme müdürlüğünde, Zonguldak ve înebolu bölge şefliklerile revirimizde görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte müdürlük binasında
komisyona müracaatları. (10488)
o Û_ CM
O
Çocuk hekimi doktor
Ahmed Akkoyunlu
Taksim - Talimhane palas.
Telefon: 82621
Kayıb — Eyüp nüfus memurluğundan aldığım nüfus cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
322 doğumlu Mehmet Fazıl Gelen be vi
Zayi — Bakırköy malmüdürlüğûn-den almakta olduğum tekaüt maaşıma ait tatbik mührümü kaybettim Yenisini yaptıracağımdan hükmü yoktur. Şevki Vardar
Gümrük ve Tekel Bakanlığı Müfettiş Muavinliği müsabaka imtihanı
Münhal bulunan 35 lira maaşlı müfettiş muavinlikleri içir, yazılı ve *özlû bir müsabaka imtihanı açılmıştır.
1 — Müsabaka İmtihanının yazılı kısmında 5 11 945 pazartesi günü aaat 9 da Ankara ve İstanbulda başlanacak ve 1. 11. 945 çarşamba günü akşamı son verilecektir.
Aşağıdaki vasıfları «ı(i'Z isteklilerin 31.10 945 sah gününe radar dilekçe ile Bakavı.k teftiş heyet) reisliğine müracaat ederek oradan verilecek hal tercenıeM beyannamesini eklerile birlikte doldurduktan s ma bunları en geç 3. ti. 945 cumartesi günü akşamına kadar teftiş heyeti reisliğine göndermiş bulunmaları lâzımdır.
2 — Mcirabakaya gireceklerden aşağıdaki vasıflar aranır:
A — Memurin kanununun 4 üncü maddesindeki şartlan haiz olmak,
B — Müsabaka tarihinde yaşı 32 den yakan elmam ak,
C — Hukuk ve İktisat fakülteleri, siyasal bilgiler okulu, yük9ek iktisat ve ti car 51 okulu ile bunlara muadil aynı derecedeki yabancı okullardan mezun bulunmak, «yabancı memleket okullarından alınan dlp’omalann Milli Eğitim Bakanlığınca muadeletleri tasdik edilmiş olması lâzımdır.
ç — Müfettiş mesleğinin istilzam ettiği vekar ve ciddiyete ay kın bir hali bulunmamak,
D — Sıhhatçe Türklyeuln her tarafında vazife görmeğe ve seyahatler yapmağa müsait bulunduğu tam teşekküllü bU resmi hastaneden alınarak raporla Icv.-ik edilmek,
3 — Bakanlıkça aranan vasıflan haiz oldukları yapılan soruşturma İle anlaşılanıur Ankara ve istanbulda evvelâ yazılı ve bunu müteakip yalnız Ankarada sözlü bir imtihana tabi tutulacaklardır.
♦ — Münhaliere müsabakada kazanılan not cereceslne göre tayin yapılacak ve bu müsabaka Bundan sonra açılacaa müfettiş muavinlikleri İçin bir hak teşkil etmtyrrektir.
5 — İsteklilerin İmtihan programım teftiş heyeti reisliğinden almaları veya mektunla istemeleri lâzımdır. (9349 >
İstanbul memurları istihlâk kooperatifi müdürlüğünden:
543 ve 544 yıllan ristrunu tevzi edilmektedir.
Ortaklarımızdan bir çoklan 943 ve 944 yıllan ristnınlannj henüz müracaatla almamışlardır. Bunlann ellerindeki ortaklık eûzdanlariyle Gala t ada eski gümrük sokağında Ada hanındaki şirketimizin merkezine bir an evvel müracaatla rlstrunlannı almaları beyan olunur. (10751)
—--
tiyaçları-kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 29 ağustos 945 çarşamba günü saat 15,30 da Cağaloğ-lunda sağlık ve sosyal yardım müdürlüğü binasındaki komisyonda yapılacaktır.
2 — Eksiltmeye konulmuş olan bu maddelerin cins miktar muhammen bedel ve İlk teminatları yukarda gösterilmiştir
3 — İsteklilerin şartnamesi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
4 — İsteklilerin cari seneye ait ticaret odası vesikası grup vesikası ve 2490 sayılı kanunda yazılı vesikalar ile bu İşe yeter Uk teminatlariyle
2490 sayılı kanun hükümlerine göre hazır Uyacakları teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evvel makbuz mukabilinde komisyona vermeleri mecburidir. (10590)
Halat Alınacak
Bayındırlık Bakanlığı İst. malzeme grup amirliğinden: •
8 burgadahk 3X8Q m. eb'admda 4 adet fabrika mamulatı kendir halat açık eksiltme ile satın alınacaktır.
Muhammen bedel (4500) Liradır
Eksiltmesi 13/8/945 Pazartesi günü saat 15 te Galatadâ Karaköy Perçemi! sokak Cemaat hanında gurup İmirllği eksiltme komi.>onunda yapılacaktır.
İsteklilerin 337.50 liralık geelel teminft makbuzu Ûe 945 yılında ticaret odasına kayıtlı bulunduklarını bildirir belgeyi yanlarına alarak eksiltme günü tâyin olunan saatte k misyondg. bulunmaları.
Teminat parası aynı dairede öğleden evvel yatırılmı* olmalıdır.
Şartlaşması gurup âmlrilğl bürosunda görülecektir. (10109)
Açık arttırma ile fevkalâde satış
Stil ve Bul eşya, emsalsiz biblo ve güzel tablo satışı
Büyük bir fırsat
Ağustosun 12 nci pazar günü saat 10 da Kadıkoyde Moda Burnu Devriye sokağında 22 numaralı villâda bulunan ve Bay Sabur Sami Draz'a alt eski Saray müzayedelerinden alınmış nadide stil eşya, biblo ve tablolar açık arttırma suretll? satılacaktır Hakikî Paris malı emsaline az tesadüf olunur eski «Bula muhteşem komple yatak oda takımı, Tekmili Parke İşlenmiş v ’ hu u-i surette yaptırılmış Direk-tuar usulü çok zengin yatak oda ta kunt, ağaç oyma Fransız malt altın yaldız koltuk, Berjer ve san dalyalar. Hakiki Avrupa Marketeri Minyon masa ve Komod. şimdiye kıd-.r görülmemiş eski Saks bir nargile mine İçlenmiş teferruatı Ule eski Ingiliz saati, eski Saks ve Vlenna biblolar, imzalı eski Çin fildişi heykeller, J. P. ve Çeşme bülbül kâse ve tabaklar, «Gallö» vazolar, Mevlevi Or.lks sahan takımı, Venüs ve Apollonu temsil eder 2 nadide mermer büyük heykel Bul ve sedef çekmeceler, tanınmış büyük ressamların orijinal tabloları, meşhur hattat «İZZET» YASARI, İmzalı levhalar, dört tarafı ve İçeriri mlnyatürlü büyük bir saraydan alınmış esmalslz mücevher çekmecesi Paris sergisinde birindi k kazanmış orijinal büyük bir heykel. Erki Saray mezatlarından olı ımış tekmil kesme kristal bakara sürahiler «Dumas» marka bir piyano ıo parçadan ibaret hakiki Vlenna ve üstleri pentürlü emsalsiz kahve takımı, Fcrahan seccadeleri. Emaye sobalar, yaldızlı etajerler. Stil In gillz yazıhane, Louis XV yaldızlı salon vitrini, eski Edirne oymalı alim yaldız Epok divanlar, beyaz maden çay yakımı, tuval-'t takımları, duvar saati. VS. En son model Amerikan 4 ayaklı otomatik garantili buz dolabı. Fazla tafsilât almak İçin Rntikacı Rıza'ya müracaat. Kapalı Çarşı Zincirli Han.
Dişbudak araba başlığı satışı
Devlet orman işletmesi Adapazarı müdürlüğünden:
1 — İşletmemize bağlı çiftlik ara deposunda mevcut «462» adede denk «82.501» metreküp dişbudak araba başlığı açık arttırma İle satışa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküpü «60* Uradır.
3 — İlk teminat % 7.5 hesabiyle 371 lira 25 kuruştur.
4 — Arttırma günü 22. 8. 1845 çarşanba saat 15 de,
5 — şartnameler Orman umum müdürlüğünde, İstanbul, İzmit, Düzce, Eskişehir, Turgutlu işletme müdürlüklerinde ve Hendek Çamdağı orman bölge şefliğinde ve Adapazarı işletme merkezinde görülebilir.
«10755»
Yüksek ziraat enstitüsü veteriner fakültesi askerî kısmının kayıt ve kabul şartları:
1 — Ankara askeri veteriner okuluna bu yıl sivil tam devreli liselerden iyi ve pek iyi derecede mezun olan ve olgunluk imtihanlarını vermiş olmak şartlyle talebe kabul edilecektir.
İsteklilerin aşağıdaki vasıf ve şartları haiz olması lâzımdır.
a) Türkiye cumhuriyeti tebaasından olmak,
b) Yaşı 18-21 olmak,
c) Beden teşekkülleri ve sıhhati orduda ve her iklimde faal hizmete müsait olmak (dil rekâketl olanlar alınmaz).
d) Tavır ve hareketi, ahlâk: kusursuz ve aosiyetesl sağlam utmak,
e) Ailesinin hiç bîr fena hal ve şöhreti olmamak (zabıta vesikas; İbraz etmek).
2 — İsteklilerin müracaat istidalarına şu vesikaların bağlanması tizim dır.
a) Nüfus cüzdanı vevn musaddak sureti.
b) Sıhhati hakkında tam teşekküllü askeri hastane raporu ve ası kâğıdı,
e) Lise mezuniyet ve olgunluk şahadetnamesi veya tasdikli sureti,
d) Okula alındığı takdirde askeri kanun, nizam ve talimatları *cabul ettiği hakkında velisinin ve kendisinin noterlikten tasdikli taahhû» senedi,
e) Saralı, uyurken gezen, sidikli, bayılma ve çırpınmağa müptelâ olmadıkı hakkında velilerinin noterlikten tasdiki! taahhütnamesi (bu gibi hastalıklardan biri He okula girmezden evvel malûl oldukları s»r.radan anlaşılanlar okuldan çıkarılır ve bu müddete ait hükümet masrar arı ve-lüerine ödettirilir.)
3 — İstekliler bulundukları mahallerdeki askerlik şubelerine istida İle müracaat edecekler ve şubelerince ikinci maddede bildirilen evrakı ikmal ettirdikten sonra Ankarada yüksek ziraat enstitüsü veteriner fakültesi askeri talebe Amirliğine gön derilecek tir.
4 — Müracaat müddeti eylülün yirmisine kadardır ondan sonra müracaat kabul edilemez.
5 — Kabul, duhul imtihanına bağlı değildir Şahadetname derecelerine
ve müracaat sırasına göredir İstekli adedi tamam olunca kayıt işleri kapanır ve kabul edilenlere müracaat ettikleri askeri şubeleri ile tebliğ yapılır. (547 - 10454)
| İstanbul Belediyesi ilânları_____________________|
Beyazıt yangın kulesinin tamiri açık eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli 578 lira 33 kuruş ve ilk teminatı 43 lira 37 kuruştur.
Keşif ve şartnamesi zabıt ve muamelât müdfllüğü kaleminde görülebilir. İhalesi 22. 8. 945 çarşamba günü saat 14 de daim! encümende yapılacaktır. İsteklilerin ilk teminat makbuz veya mektupları, ihale tarihinden 3 gün evvel belediye fen işleri müdürlüğüne müracaatla alacakları fennî ehliyet ve kanunen gösterilmesi gereken diğer belgelerle birlikte ihale günü belirli saatte daimi encümende bulunmaları. (10577)
Gümrük muhafaza genel Komutanlığı İstanbul Levazım amirliği satmalına komisyonundan:
Muhammen bedeli flk teminatı
Cins ve miktarı__Lira kuruş Lira kuruş Gün ve saati işin çeşidi
Müteahhit nanu hesa-
bina 200 adet resmi 100 sivil kaput dikimi. 1650 00 123 75 14'8/945 11 Pazarlık
4 adet baskül He 14 terazi dlrhemlerile beraber 1540 00 115 50 14/8/945 15 >
Bezi daireden verilecek 18 mahrutl çadırın yapımı. 630 00 47 25 14/8/945 15 30
Yukarıda cins ve mikdarlan yazıh işlerin pazarlık ile alımı hizala-
nnda yanlı gün ve saatlerde yapıncaktır. Şartnameler her gün komisyonda görülebilir.
{.«tekillerin belli gün ve saatlerde Galata Mumhane caddesi No. 54 deki komisyona gelmeleri. 110653)
AÇIK ASİSTANLIK
Güzel sanatlar akademisi yüksek mimarlık bölümünde iki asistanlık açıktır. Gerekil vasıfları haiz olanların akademi mudurhıfrrine müracaatları. (1058Ö)
11 Ağustos 1945
Batıl le 8
AKŞAM
Bunaltıcı sıcaklarda serinlemek, sıkıcı havalarda ferahlanmak asabî hallerde sinirleri teskin için
HAŞAN LİMON ÇİÇEKLERİ “■'!»
Ancak Avrupa ve Amerikada benzerine tesadüf edilecek derecede yüksek bir kalitede olup pak lâtif kokuludur. Haşan depolarda bütün ıtriyat mağazalarında satılır
--------SAYIN İSTANBUL HALKINA---------------------------------
İstanbul Vilâyeti Dağıtma Hey’etinden:
Temmuz ve Ağustos ayları ekmek kartlarının başlıklarile
Siimerbank Yerli Mallar Pazarlan Milessesesinln Mağazalarile mutemed mağazalarından nüfus başına Büyük, Küçük farkı gözetilmeksizin birer makara veya yumak dağıtılacaktır.
1. — Dağıtıma 14 ağustos 1945 sah gününden itibaren başlanacak 31/8/1945 tarihinde son verilecektir.
2. — Makaralar ve yumaklar muhtelif renk ve çeşitte olduğundan İstihkak sahiplerinin wde haklarını muhtelif renk ve çeşitte almalan lâzımdır.
3. — Tevzi olunacak makalararm satışları Sümerbânk Yeril Mallar Pazarlan mağazalarile tevziat yapacak diğer mağazalarda bulundurulacak olan tasdikli flat listelerindeki flütler mucibince yapılacaktır.
TEVZtAT YAPACAK MUTEMED MAĞAZALARIN İSMİ. SEMT GÖSTERİLMİŞTİR:
FİNCANCILAR SEMTİ:
VE ADRESLERİ AŞAĞIDA
MAHMÜTPAŞA SEMTİ;
Aran Kutnu
Mahmiitpaşa Cad. No. 148
Ahmet Hami t Oiivenç Mahmutpa'a Cad. No. 148 Ali Güneri
Mahmutpnşn Cad. No. 223
Eyüp Sabrt
Mahmutpaşa Cad- No. 130
Fazıl üıı₺l
Mahmutpaşa caddesi No. 132
Mehmet Aziz Batur
Mahmutpaşa Cad. No. 172 Mehmet Alt Giriş
Mahmutpaşa Cad. Nö. 87
Mehmet Erooğdu ve Ahmet Koçak
Mahmutpaşa Cad, No, 89 SÜLTANHAMAM SEMTİ
Altay Eco
Fincancılar Cad. No. 17
Asım üzün
Fincancılar Yusufyan hanı altında No. 5
ÇARŞI SEMTİ:
Bayram Kiz
Knpalıçarşı Yağlıkçılar No. 82
Nesim Çakır
KapahçarşL Sahaflar So. No. 100/104
İ. Kabakçı ve A. Sepetoğlu
Çakmakçılar yokuşu No. 80
TahLr Sungu
Çakmakçılar yokuşu No, 91
EYÜP SEMTİ BAYİLERİ:
Nefis yemek yemek, temiz hav* almak, Aile
DİKKAT!..
toplantısı yapmak , İsterseniz?
MiAMİ PARK'a
. Her akşam MEHMET ZORLU ve Servis. Mlaml CspeslûlltCBİ TAZE
Geliniz.
İdaresinde muazzam ORKESTRA Temiz Otel BALIK ve İSTAKOZ.
Adres: Boğaziçi Mlrgün (Emlrgânl Baltalımanı,
Dr. Baha Oskan
Baltallmanı Kemik ve Mafsal veremleri hastanesi mütehassıs operatörü. Muayenehane: şehit Muhtar Cad. No. 40 Bisturi Apt. daire2 Taksim
Bulana mükâfat
5/8/945 günü akşam saat 8 de Tünelden Beyofiluna çıkarken İkinci kompartımanda bir kadtn çantası unutulmuştur, içinde bir kol saati iki iğne gözlük bir yüzük ve «»he vardır İçindekiler hâtıra olduğundan getiren memnun edilecektir.
Galatasaray Küçük apartman No. 7 kat. 4 Terzi Naci Ktral
Zayi — İstanbul Esnaf odasından aldığım 29710 sayılı gTup vesikasını kaybettim. Yenisini alacağından eskisinin hükmü yoktur.
Ayvansaray Marangoz Rüştii sokağı 22: Etcm Kuloğlu _______________;
Mustafa Dalyan
Sultanhamom Saka Çeşme sokak No. (2
Mehmet üıuhan
Sultan ham «m Vakıfçınar Cad. No. İH
Osman Tokay
Sultan hamam Balcı han altında 141/1
Muhteşem Kural
Rizapaşa yokuşu Anadolu manifatura pazarı No. 84
Mustafa Mutlu
Yenlcaml Ayanoğlu Hanı altında No. 17
SAMATYA SEMTİNDEKİ BAYİLER:
Mehpare Hepct
Eyüp Camllkcblr Cad. No. 60 Hakkı Sağesen
Eyüp Muhlis Paşa Cad. No. 62/2 BEYOĞLU SEMTİNDEKİ BAYİLER:
Oorgl Nlkolaldl
Beyoğlu Perkâr sokak No. S TAKSİM SEMTİNDEKİ BAYİLER:
Man ol Volstas
Taksim Şehit Muhtar Cad. No. 29/1 BEŞİKTAŞ SEMTİNDEKİ BAYİLER:
E:;'ram ALİ İnan
Samatva Pamuklu sokak No. 55 p-"IKÖY SEMTİNDEKİ BAYİLER:
Haşan özsarraç
Beşiktaş ortabnhçe Cad- No. 67/1 SARIYER SEMTİNDEKİ BAYİLER:
Manmut Altıstaş
Bakırköy Sakızağacı Orta sokak No. 12 AKSARAY SEMTİNDEKİ BAYİLER:
Hünsü Rlyüksel 1
Aksaray Cerrahpaşa Cad. No. 6 BALAT SEMTİNDEKİ BAYİLER:
Burhanettln Baçtımar
Sarıyer Orta çeşme caddesi No. 25 Şııklr Şatır
Sarıyer Yenimahalle Cad. No. 9/15
KADIKÖY SEMTİNDEKİ BAYİLER:
Yaaef Devi
Balat Kapıcılar sokak No. 25
Ali Naci Sap
Balat Vodlna Cad. No. 119
KASIMPAŞA SEMTİNDEKİ BAYİLER:
Semih Eren
Kadıköy Söğütlü Çeşme Cad. No. 130 Hüsnü Saraçoğlu
Kadıköy Hallt Ağrı
ERENKÖY SEMTİNDEKİ BAYİLER:
Ahmet Baydar
Erenköy Ethem Efendi Cnd. No. 95 ÜSKÜDAR SEMTİNDEKİ BAYİLERR:
Haşan Clvaoğlu
Kasımpaşa Dört Kuyu Ca^J- No. 28
Yahya Klrmlr
Kasımpaşa Zlnclrllkuyu Cad. No. 1/1
■bbbmbbbmbb Sayın balkın müddeti lç*In İstihkaklarım almalan rica olunur
Süleyman Sargın
Üsküdar Hâkimiyeti Milliye Cad. No. 137
RUMELİ
HİSAR
NECİP BEY BflGI
Gazinosu Hayvanat Bahçesi
Yeni teşkil edilen caz, orkestra, danslar, temiz hava, güzel manzara, neşeli bir giin geçirmek istersen
p . • prr f Büfemizde her türlü yiyecekler
kjLLL* • Buzlu bira ve meşrubat bulunur.
İstanbul Marangozlar Kooperatifinden:
Yeniden üçer kilo gomalak, İkişer düzüne eğe. ağaç vidası, zımpara kâğıdı, kaplama, çelik metre dağıtmakta olduğumuz Hân olunur.
İDARE MERKEZİ: Galata Hazaren caddesi Nazlı han. Tel: 40382. Satış Mağazası: İstanbul Fincancılar yokuşu üst başında şark han No. 25
Darüşşafaka Müdürlüğünden
Okulumuza alınacak talebenin seçim İmtihanı 17. VIII. 945 te yapılacağından namzet olarak kaydedilmiş olanların saat 9 da okulda bulunmaları ilân olunur.
Üniversite Rektörlüğünden:
Hukuk fakültesi ide ceza hukuku ve usulü doçentliği açıktır.
Yabancı dil imi.hanı 11. 10; 1045 perşembe günü saat 14 de rektörlükte yapılacaktır.
- Adnylığı Bakanlıkça kabul edilenler bir hafta İçinde tezlerini Jür! kuruluna vermeğe mecburdur,
Yönetmelikte aranılan şartları haiz İsteklilerin sağlık raporu, 5 fotoğraf. nüfus tezkeresi örneği ve ilmi hüviyetini gösteren fişleriyle «fişler tedris İşleri kaleminden İstenecektir.! 11. X. 1945 perşembe akşamına kadar rektörlüğe başvurmaları. (10607)
Depo memuru aranıyor
Mühim bir şirket, muhasebeyi bilir, orta mektep mezunu bir depo memuru acele arıyor Dolgun maaş verilecektir ve derhal İşe bağlıyacaktır. Depo Haliç Fonorlndedlr. Taliplerin (depo memuru) runıuzlle İstanbul 176 posta kutusu adresine yazmaları
Zayi — Küçûkpazar nüfus memurluğundan aldığım nüfus kâğıdımla birlikte kasap dükkânımın motor ruhsatiyesi, Galata, Kafesçl Naci mahallesi 25 No. Iı Muharrem, Yusuf adlarında kayıtlı evin tapusunu kaybettim- Yenilerini alacağımdan eskilerinin hükmü yoktur.
Halil Erzcz
Ortaköy |_jf|Q Müdüriyeti:
Bu akşam «yüzme İhtisas kulübünün» büyük balosu münase-bellle hiç bir duhuliye ve Hat zammı olmaksızın müessesenln, sabaha kadar açık bulunacağını, sayın müşterilerine bildirmekle şeref duyar
PdroCMjçun
reated by free version of 2PDF
Saçların dökülmesine kepeklenmesine ve kaşıntılara karşı
Kadıköy ikinci sulh hukuk yargıçlığından : 045/320
Salih Naci Zlvrek taralından Kadıköy» nde Cafer ağa mahallesinde Zühal sokağında 2 No. da oturan Naile aleyhine açılan Taksim davasından dolayı davalı namına çıkarılan davetiye ikametgâhının mcçhullyetl sebe-bl’le geri çevrilmiş olduğundan davetiyenin llftnen tebliğine karar verilerek yargılaması 6- 9. 945 perşenbe günü saat 10 na bırakılmış olduğundan mezkûr gün ve saatte gelmediği veya kanuni bir vekil göndermediği takdirde gıyaben yargılamaya devam olunacağı tebliğ yerine geçmek üzere İlân olunur. (10741)
Satılık büyük ev
Fatihte Otlukça yokuşunda Salih Zeki sokağında 9 No. Lı ev. sahiplerinin ehle satılıktır. 7 odası, 3 büyük salonu ve 1226 zira mimarı bahçe İçinde kuyusu, muhtelif meyva ağaçlan ve nezareti çok İyi olan bu ev acele satılıktır. İçlndkllere müracaat.
ZIPA AT
6ANKA5I
Satılık 300 ton karışık kuru enkaz odunu
Devlet Orman İşletmesi Karadeniz Ereğli işletme Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz kocaman bölgesinin kocaman sahil deposunda mevcut «300> ton karışık kuru enkaz odunu açık arttırma suretiyle satışa çıkarıl-
♦ mıştır.
2 — Beher ton odunun muhammen bedeli 30 liradır.
3 — Açık arttırma .20 ağustos 945 tarihine rasllıynn pazartesi günü saat 19 da İşletme müdürlüğü binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat % 7,5 heaablle 075 liradır.
5 — Bu İşe alt satış şartnamesi Ankarada orman genel müdürlüğünde, İstanbul, Devrek orman İşletme müdürlüklerinde, Zonguldak, Kocaman orman bölge şefliklerinde ve İşletmemiz mcrkezfnde görülebilir.
6 — İsteklilerin belirli gün ve 'aatte İşletmemiz merkezinde komisyona müracaatları. (10749i
İstanbul vilâyetinden:
1 — Bisiklet lastiği almak üzere müracaat ederek İsimlerini yazdırmış olanlardan 290 - 945 şıra numarasına kadar olanların ağustos ayının sonuna kadar müracaatla ordinolarını almaları lâzımdır.
Bu müddet zarfında müracaat etmlyenler haklarını kaybetmiş sayılacaklardır.
2 — Yeniden müracaat kabul edJlmlyecektir.
(107Ö3)
İstanbul mahrukat ofisi umum müdürlüğünden :
Mahrukat ofisine alt üç şevrole markalı yeni kamyonun karflserlerl-nin yapılmasına ihtiyaç vardır. Bu İşi yapmağa talip olanlar 16 ağustos 945 Çarşamba günü zevaline kadar Galata yolcu salonu karşısında veli Alemdar han birinci kat 103-111 numarada ofis levazımına müracaatları ve şartnamesini görmeleri lüzumu İlân olunur. (10757)
İstanbul tarım okulu sabit sermaye çiftliğinden-
1 — Okulumuzun 25 dekarlık bağlarının üzüm hasılatı 1200 Hra muhammen kıymetle açık arttırma İle ve 3 ton tahmin edilen elmaları 500 Hra muhammen kıymetle pazarlık suretiyle «atılacaktır.
2 — Üzümler İçin muvakkat teminat 135 liradır.
3 — Arttırma ve pazarlık 14. 0. 945 salı günü saat 14 de Halkalıda! tatunbu! Tarım okulunda yapılacak olup şartnamelerin hor gün sözü geçen okul müdüriyetinde görülebileceği Hân olunur. (ÎÜ088)
BİRİKTİREN RAHAT- GOtQ
Senede 28.800 lira ikramiye
Ziraat Bankasında Kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesaplarında 12 Mart, il Haziran, 11 Eylül ve 11 Birinclkflnun keşide tarihlerinden bir av evvelki matlûp bakiyeleri 5ü liradan az olmamakla berabeı keşide tarihine kadar da matlûp bakiyeleri bu mikdardan aşağı düşnü-yeuler arasında senede 4 defa -1Î2- ”M
re ikramiye dağıtılacaktır.
4 Adet
4 >
4 •
40 •
100 *
120 •
160 •
DİKKAT
çekilen Icur’a İle aşağıdaki plAna gö-
1000 liralık
k
500
250
100
50
40
20
*
4000 Lira
2000 ■
1000 »
41)00 •
6000 •
4800 •
3200 *
bir sene içinde 60 liradan aşağı düşmeyen-
Hesaplarındaki paralar ------------,--------
lere ikramiye çıktığı tekdirde % 20 fazlasUe verilecektir.
İstanbul yatılı tıp öğrenci yurdu müdürlüğünden:
1 _Bu yıl genel sınavlarda kazanarak sınıflarını geçmek ve tatil mil-
nasebctlle halen memleketlerinde sılada bulunan Yurdun muhtelif sınıf öğrencilerinin fakültede derslere 1. 11.1945 günü başlanacağından 25. 10. 945 gününden İtibaren ve bütünleme sınavları 24. 9. 1.945 günü bavlıyacağından Ikmalll öğrencilerinde 20. 0. 945 gününden İtibaren Yurda gelmeleri bu tarihlerden evvel gelecek olan öğrencilerin Yurda alınmalarına İmkân bulunmadığı,
2 — Bu yıl yatılı tıp öğrenci Yurduna girmek isteyen ve bunun İçin sağlık ve sosyal yardım bakanlığına müracaat etmiş olup üniversite giriş sınavında kazanmak şartı ile Yurda alınacakları ve giriş sınavına Istan-bulda girmeyi lsüyenlerln müdürlüğümüze müracaat ederek sınav namzet numarası almalan kendilerine bakanlıktan yazı İle bildirilmiş olan öğrencilerin giriş sınavlarının yapılacağı tarih İstanbul fen fakültesi tarafından Uûn edileceğinden öğrencilerin ilân olunacak bu sınav tarihinden (5) gün evvel namzet numarası almak üzere İkişer adet vesika fotoğrafı nüfus hüviyet cüzdanı ve Bakanlıktan kendilerine bu hususta gönderilmiş olan yazılar İle bizzat müdürlügümüzemüracaat etmeleri bildirilir.
(10729)
Sucıdıye ve Havalisinde
Asfalt üstünde ve deniz kenarında arsa, köşk, villâ almak veya satmak lstlyenler Sundlye Şen solcuk Gündüz bakkaliyesine müracaat, etmelidir.
Comments (0)