11 Ağustos 1950
Cuma
I
1
&11A3İ IK113Aı>İ, A1(J3İAKiL • •
Yıl 1—Sayı 254—10 kuruş
YE YE
YENİ İSTANBUL NBUL
a|İMK)U5'or klIlHk' iliyor .“in» ılıyor 75.000 llrn dağıtıyor 75.001
75.(X
75 000
0(

iyor iyor iyor »yor
YK
YE _______ __________
YENİ İSTANBUL 75 OOû llrn dnfttlıyör
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 — Posta Kutusu : 447 - İstanbul
s k
/s
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 Uradır. Hariç memleketler İki misildir.
Hânlar t 6 ncı sayfada santimetresi
2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Teab eden t Rnblb Edlb . TÖREHAN
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Güvenlik Konseyi dün 1,5 saatlik gizli


Bulgar
X.

S
toplantıda Malik’i gene yola getiremedi
1
Malik reis bulunduğu müddetçe, Güvenlik Konseyi Kore hakkında hiçbir karar
alamıyacağa benziyor
notası
Bulgarlar 250.000 Türkü iade


* *
x>



ı • ?



i
Gizli celseyi takip eden aleni toplantı, Malik’in riyaset salâhiyetlerine çarparak netice vermedi
îç politika
Din ve vatan
vazifelerimiz
GGeçen «enenin sonbahar günlerinden biriydi. Sıcak bir havada, tozlu yollan aşarak Bursadan Yalovaya gidiyorduk. Yolun ortasında bir polis nezaketle otomobili durdurarak o ra/la bekleyen bir zatı beraberimize almak imkânı olup olmadığını sormuştu. Memnuniyetle kabul ettik. Elinde sanlı kocaman bir şemsiyesi, cübbevarl p ar d es Us ü ve beresiyle bir hocaefendl olduğu derhal anlaşılan bu muhterem zatla yolda görüşmeye başladık. Yalova civarında bir nahiyenin hatibi İmiş ve orada bağ bahçesi olmasına rağmen bir vekilini bulundurarak kendisi Istan bulda kalır ve mevlût okurmuş. O gün ... yerin müftüsünü tebrikten geliyormuş. Çiınkü müftü efendi Haçtan henüz yeni dönmüş imiş.
Bu havadis üzerine yol arkadaşımızla Hac meselesi hakkında görüşmek arzusunda bulunduk. Görüş ve düşüncesinin azlığı bu mevzuu uzatmak İmkânını vermedi ve zaten böyle ehemmiyetli bir mesele yol üzerinde görüşülecek bir şey de değildi.
Şimdi yine Hac mevsimi geliyor. Bu münasebetle düşüncelerimizi samimiyetle İzhar etmeyi lüzumlu görüyoruz. Biz, insanların vicdan hürriyetlerine tamamiyle sahip olduklarını ve demokrasi şartları İçinde bunun aksine hareket edilmek kabil olmadığını biliyoruz. Hattâ daha Heri giderek İnsan için bir İtikadın lüzumlu olduğunu ve bunun bir takım fenalıkları Önliyebileceğini söylemek istiyoruz. Bizde daima ifrat ve tefrit olduğundan bir zamanlar lâikliğimizi iddia ederek Hacca gidecek olanlara ne döviz ve ne de pasaport verdik. Bunu rağmen bir çok İnsanların hudutları gizlice aşarak Hacca gittiğini işittik. Simdi de büyük döviz kıtlığına rağmen bililin Hac İmkânlarının temin olunduğunu görüyoruz. LâikUİçte ne bu ifrat ve ne de bu tefrit olmadığına göre vecibesini İfa etmek İsteyenlere müşkülât gösterilmek doğru değildir. Fakat memleketin mali vaziyeti müsait değilse bu takdirde Hac uğrunda döviz fedakârlıklarının yapılamayacağını söylemekten de kendimizi alamayız.
Bizim burada tetkik etmek istediğimiz en mühim nokta din ve vatan telâkkilerimizin kısaca izharıdır. Yirminci asırda Türk Milleti eriştiği terakkiler sayesinde bütün Müslümanlık âleminde bir kılavuz olmuştur. Şimdi onan şurada, burada bulunan âlimleri de artık dini mevzularımızı esaslı bir surette tetkik edecek ve bizi lıa-klkl yollara sevkedecek kaideleri göstereceklerdir. Bir zamanlar İslâm dünyasının en yüksek şahsiyetlerini yetiştirmiş olan Türklcrln şimdi de din esaslarımızı hakiki bir surette tefsir etrâeleri sayesinde cemiyetimizdeki büyük bir boşluğu dolduracaklarını ve milslümanlık âlemine de büyük hizmetler edeceklerini kuvvetle zannediyoruz.
Matbuatımızda bıı sene Hacca gideceklerin otuz milyonluk bir döviz sarfına ihtiyaçları olduğunu gördük. Bunun üzerine ilâve edileceğini tahmin ettiğimiz rakamlar düşünülmese bile yalnız hu otıız milyon liranın memleketimiz iktisadiyatı için ne mühim bir yekûn olduğunu gÖzününde tutarak İtibara almaklığımız ve vatanın İhtiyaç karşısında kaldığı zaman dini vecibelerimizin İfasını ona göre düşünmek ve Ayarlamak her vatandaş için eti kudsf bir vazifedir sanıyoruz, Bilhassa dinimizin bir çok müsaadekârlık ve müsamahalara malik olduğunu biliyoruz. Herşeyl zamanın icaplarına göre nazarı itibara almış olan dinimizin yüksek esaslarının müminlere bildirilmesi Alimlerimizle diyanet İşleri erkânımıza düşen mühim bir vazifedir. Haccın yapılması bir farzdır. Bunun üzerinde münakaşa etmek imkânı yoktur. Ancak bizde bilhassa zekâtın verilmesi de yine bir farizadır. Bu Hac vazifesini ifa etmek İsteyenlerden kaçının zedeât verdiğini bilmek istersek herhalde haksız ve yerinde olrntyan bir düşünceye sapmış olmayız. Hacca gitmek İçin iki bin lira sarfına lüzum olduğu bildirilmektedir. Bu para ile ka(; yüz. fakir çocuğa kışlık birer çift ayakkabı veya mektep kitabı alındığını ve bu suretle hem fakire yardım ve hem de memlekete ne büyük bir hizmet etmek zamanının artık gelmiş olduğıı İtikadındayız. Seviye ve kültürle alâkadar olan bıı noktaların zamanla memleketimizde daha İyi anlaşılacağına erninlz. Ancak buna bir başlangıç olmak İçin artık bil güllerimizin l>u meseleleri tetkik etmeleri lâzımdır. Çünkü kuvvetli bir cemiyet kurabilmek İçin kuvvetli bir kültüre ve saf ve temiz bir İtikadın vücuduna lüzum vardır ve bunların ahengini bulan memleketler İlerlemek kuvvetini daha çok kazanırlar.
Lake Succes, 10 (YİRS) — Rusya delegesi akob Malik, dün kapalı bir oturumda, diğer üyelerle beraber Kore meselesİDİ müzakere etmeyi kabul etmiştir.
Bu kabul kemiyeti dün komünist olmayan Azalan n İki saatten fazla süren bir oturumundan sonra açıklanmıştır.
Bugün İse bu gizli oturum filvaki vuku bulmuştur. Buna tahsis edilmiş olup İçtima salonunun yakınında bulunan ufak odaya delegeler resmi toplantıdan bir saat kadar evvel gelmeye başlamışlar ve sorulan suallere bunlardan hiç birisi cevap vermek İstememiştir. Bilhassa Malik neşesiz ve ketum bir çehre ifadesiyle içeri girmiştir.
Bu esnada bir takım tahminler yapılmakta İdi. Sovyet delegesi de müzakereleri savsaklamaması için hattâ Reisicumhur Truman’ın bugünkü basın toplantısında söylediği gibi Koreye dair olan müzakereleri bir nevi korsan taktiği ile teşviş etmemesi için acaba bir talepte mİ bulunulacaktı, yoksa doğrudan doğruya bir ültimatom mu verilecekti, bu nokta, bilhassa alâkayı tahrik ediyordu.
Gizli toplantı bir saat kadar sürmüştü ki, Mısır delegesi dışarı çıktı. Fakat sorulan suallere hiç bir cevap veremiyeceğini, yalnız müzakerelerin yakında biteceğini bildirmiştir. Bir buçuk saatlik konuşmadan sonra Trygve Lie acele dışarı çıktı: "Hiç bir değişiklik yok" dedi. Arkasından Norveç delegesi Sunde merakla bekleşen gazetecilere: "Netice menfi" haberini verdi. Daha sonra odadan Malik çıktı. Konsey müzakerelerine derhal başlayacaktır, diyerek içtima salonuna girdi ve saat 19 u 38 geçe İçtimai açarak, biraz evvel delegeler arasında hususî bir toplantı yapıldığını, herkesin kendi nokta! nazarında musir olduğunu. maamafih bu mahiyetteki toplantıların faydalı olabileceği hususunda da mutabakat hâsıl olduğunu bildirerek Konseyin alenî celsesini aç-
Arthur’e teslim edilirken
Birleşmiş Milletler sancağı General tı. Derhal Çin delegesi söz alarak Güney Kore murahhasının davet edilmesini istedi. Malik Sovyet delegesi sıfa-tlyle daha önceki içtlmalarda hem Kuzey hem de Güney Kore murahhaslarının davet edilmesini istediğini bildirdi. Bunun üzerine Amerikan delegesi Austin söz aldı, Mallk’ln Koredekl durum hakkında belki de lâyıkiylc malûmattar tutulmadığını alay ederek ifade ettikten sonra hücuma geçerek İfade ettikten sonra hücuma geçti.
(Amerikan delere*! Austin’in sözlerini ve dljter müzakereleri 3 Üncü sayfamızda bulacaksınız)
Ilabib Edib - Törehan
etmeğe hazır
Paris, 10 A.A. (AFP) — Bulgar Dışişleri Bakanı tarafından S of yada Türkiye Elçiliği Maslahatgüzarına verilen notanın metni bu akşam Bulgar Ajansı tarafından yayınlanmıştır. Bulgar Hükümeti bu notada son İki sene zarfında Tür kİ yed e u-murnl efkârı yanıltmak ve BuJ-garlstandakl Türk azınlığı arasında hoşnutsuzluk uyandırmak için bir iftira faaliyetine girişilmiş olduğunu beyan eylemekte ve muhaceret hak kındaki TÜrk-Bulgar konvansiyonunun İhlâlini şiddetle protesto ettiğini bildirmektedir. Notada ilâve e(lildiğine göre, Bulgar makamları Bulgaristandakl Türk azınlığının büyük kısmının Türkiyeye hicret etmek arzusuna dikkat nazara alarak ve 18 ekim 1928 tarihli konvansiyona uygun olarak, Türkiyeye hicret etmek arzusuna İzhar etmiş olan 250.000 kadar Türk asıllı Bulgar tebaasına vize vermek meselesini pek yakında halletmeyi kararlaştırmışlardır.
Bundan başka bu notada, aynı konvansiyonun tatbiki bakımından Türk Hükümetinin de, bahsi geçen muhacirlerin bir an evvel Türkiyeye kabul edilmeleri ve bu İşin, bu notanın tevdi tarihinden itibaren üç ay İçinde tamamlanması ve bunu müteakip Bul garla t andan Türkiyeye hicret etmek istlyen Tür kİ e re hareket scrbestisl sağlanması İçin, temsilcisine talimat vermesinin elzem olduğu da ilâve edilmektedir.
Truman’ın basın konferansı
Sulha yardım edecek her tedbire taraftarım
• i
bir suale de şu cevabı ver-
Başbakan Adnan Men deres tütün kongresinde
Doğu İle batı arasında doğrudan doğruya yapılacak bir görüşmenin sulh İçin hayırlı olup olmıyacağı sualine Başkan:
manevralariyk- alâkadar de-Fakat İngiliz ve Amerikan mukabelelerinden
"Rus
ğilim.
delegasyonlarının çok memnunum.,,
“Bu suale bana doğrudan doğruya teklif yapıldığı zaman cevap veririm.,, demiştir.
Tütün Kongresi dün açıldı
Tiitiin Kongresi dün Ankarnda Ekonomi ve Ticaret Bakanının bir nutku İle açılmıştır. Kongrede Başbakan Adnan Menderes ve Bakanlar bulunmuşlardır. Kongreye Ege, Karadeniz. Marmara tütün tacirleri, temsilcileri, şirketler, bankalar ve yabancı memleketler ticaret ataşeleri ve alâkalı memurları İştirak etmişlerdir. Ankaraya gönderdiğimiz arkadaşımız Faruk Fenlk’ln (Kongreden Notlar) ı üçüncü, Ticaret Bakanının nutku beşinci nahlfelerlmizdedlr.
Selim Sarperin Amerika
radyosundaki konuşması
Kore’ye yardım edişimizden bahseden Sarper Türk Milletinin beynelmilel câmia içinde çok şerefli bir mevkie
Washington, 10 (YİRS) —
Birleşmiş Milletler nezdindeki Türk baş delegesi Selim Sarper dün akşam Amerikan radyosunda bir konuşma yapmış ve Birleşmiş Milletlerin faaliyeti hakkında İzahat verdikten sonra Güvenlik Konseyinin daimi ü-yelorl ol/m Beş Büyüklere tanınan vo-tp hakkına da temas etmiş ve uzun vadeli barışın Sovyctler ve ortaklarının aldıkları vaziyet yüzünden tocasüs e-dcmcdlğini söylemiştir.
Selim Sarper, bundan sonra "Herhangi bir kararı icabında kuvvet kullanarak infaz etmek imkânından mahrum oldukça bu teşkilâtın elinden gelenin en iyisini yapmasından başka çare yoktur" demiştir. Sarper, milletlerarası silâhlı kuvvetlo-
Kore meselesine temas eden Selim Sarper, milletlerarası silâhlı kuvvetlerin tanzimi için kurulacak kurmay komitesinin teşkiline Sovyet delegesinin itiraz ettiğini ve diğer dört üyenin kabul ettikleri plânın tatbik edilemediğini belirterek Kuzeyliler tecâvüzü üzerine harekete geçen Güvenlik Konseyinin kurarlarını vo bu kararları in-
sahip olacağını söyledi
faz İçin aldığı tedbirleri anlatmıştır. Alınan bu karar üzerine Hükümetimizin Birleşmiş Milletler silâhlı kuvvetlerine 1500 kişilik bir kuvvetle iştirak etmek hususundaki kararını anlatmış, tek başına hiç bir devletin kuvvetli bir saldırgana karşı kendini koruyamıyacağını. topluluk halinde hareket edilmezse dünyanın hür memleketlerinin birer birer dünya haritasından Nİllneblleccğinl söylemiş ve "Bir gün dünyanın hür milletleri ailesinden yardım istemeğe yüzü olabilmesi için herhangi bir üyenin başka bir yerde çıkan yangını söndürmeğe koşanlar arasında bulunması en doğru ve İsabetli bir karardır" demiştir.
Selim Sarper sözlerini şöyle bitirmiştir:
"Herkes gibi .ben de bütün samîmi-yctlmlo temenni ederim ki, nihayet akıl Ve İnsaf galebe çalsın ve Küredeki hâdiseler bütün dünyayı ateşe vermeden yerinde kalsın ve sönsün. Bu temennim tahakkuk ederse, milletlerarası camla içinde Tiirk milletinin şo-Tefll bir hissesi bulunacaktır.w
f

S*
1
7 •



> 'F



O

>■ «44
7

. \ V X T
1

-. • s '


• • 4
O»’

v&.





I
4
Koreye gidecek uçaksavar birliği erlerinden bir grup
Koreye gidecek olan
Kore'ye
giderek,
gidecek Birliğin Komutanı Asım Eren'in eşi, mümkün olsa Kore’ye
gönüllü hastabakıcılık yapacağını söylüyor
Ankara, 10
erlerimizin muayenelerl-edllmektedlr. Bu arada de bugün muayene ol-
Truman diyor ki t “Rus manevralariyle alâkadar değilim. Fakat Ingiliz ve Amerikan delegasyonlarının mukabelelerinden çok memnunum"
Washlngton, 10 (YİRS) — Bugün bir basın toplantısı yapan Başkan Truman, Rusların mütemadiyen safsatacılık yaptığından hiç şüphesi olmadığını söylemiş ve Güvenlik Konseyindeki Rus manevraları hakkında sorulan nıiştir
Bir gazeteci, Kore buhranı halledildikten sonra, devamlı bir sulhün tesisi için Trygve Lle’nin büyük devletlere müracaat ederek doğrudan doğruya görüşmeler sağlamak istediğini söylemLş ve bu hususta Tru-man’m ne düşündüğünü sormuştur. Başkan:
(Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Kore’ye gönderilecek askerî birliğimizin hazırlıklarına devam edilmektedir. Bugün Genelkurmay îkinci Başkanı Zekât Okan. 28 inci Tümen Komutanı Tümgeneral Salâhad-din Selışık’ı ziyaret etmiştir. Bu görüşmede birliğin komutam Asım Eren de hazır bulunmuştur.
Kayseriden askeri birliğe katılmak üzere ayrılan 100 kişilik uçaksavar birliği de bugün öğleyin şehrimize gelmiş ve İstasyonda hararetle karşılanmıştır.
Subay ve ne devam Asım Eren muştur.
Şehrimizde yürütülen tahminlere göre askeri birliğimiz Almanyadaki Amerikan işgal bölgesinden gelecek nakliye uçakları ile Kore’ye hareket edecektir. Birliğin komutam Asım Eren’in eşi Behice Eren gazetecilere kocasının bu ulvi vazifeye dâvetin-den büyük bir iftihar duyduğunu, mümkün olsa Kore’ye giderek gönüllü hastabakıcılık yapacağını söylemiştir.
Birliğe mensup subay ve erlerimizin aileleri İle yaptığımız görüşmelerde; evlâtlarının bu işi büyük bir başarı ile saglıyacaklanna emin bulunduklarını. bu yüzden de büyük sevinç duyduklarını söylemişlerdir.
Komünizmle
şiddetleniyor
Hükümet, komünizmi önli-yecek tedbirler ve bu husustaki cezaî müeyyidelerin şiddetlendi rilmesi hususunda çalışmaya başladı
“Blrleşmiş Milletler, dâvaların sulh yoliyle halledilmesi için büyük gayretler sarfetmektedir. Maamaflh sulha yardım edecek her hangi bir tedbire şahsan taraftadım.,,
Bununla beraber başkan, kendisi, Stalin ve diğer büyük devletler baş-kanlan arasında hususi görüşme fikrine hiç bir zaman taraftar olmadığını ilâve etmiştir.
Umumi seferberlik meselesinin henüz düşünülmediğini söyleyen Truman Kore meselesi hakkında, Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin savaşlarından nLkbln olduğunu ilâve etmiş ve bunun başlıca sebebinin askeri liderlerin izhar ettikleri iyimserlik olduğunu söylemiştir.
Başkan Truman bundan sonra, kendisiyle Birleşmiş Milletler Genel Kumandanı arasındaki münasebetlerin, General Mac Arthur’ün Tokyodaki vazifesi başına gittiğinden beri son derece anlayışlı bir mahiyet arzetti-ğini ve aralarında hiç bir anlaşmazlık olmadığını ilâve etmiştir.
Belçika Hükümeti ediyor
Bruaelles, 10 A.A. (AFP) — Siyasi
çevrelerden bildirildiğine göre, Du-vieusart Hükümeti cumartesi sabahı İstifasını verecektir. Aynı çevrelere 5öre, Başbakanlığa Sosyal Hıristiyan ^yan üyelerinden Joseph Phollian getirilecektir
Şimdiki kabineden 5 veya 6 bakan yan! hükümette yer alamıyacaktır. Bunlar arasında Başbakan Duvİeusart ile İçişleri, İktisadi İşler. Tarım ve Müstemlekeler bakanlarının adları zikredilmektedir.
Belçika Senatosu da 22 ye karşı 121 reyle kiralın salâhiyetlerinin oğluna devredilmesi hakkındakl kanunu kabul etmiştir.
Ankara 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Hükümetin komünizmle mücadeleye girişeceği yolunda programındaki hususlar tahakkuk yoluna girmiştir, öğrendiğimize göre bugün Adalet Bakanlığında, Bakan Halil Özyörük’ün Başkanlığında teşkil edilen bir komisyon komünizmi önleyecek tedbirler ve bu husustaki cezai müeyyidelerin şiddet-lendirilmesi hususunda çalışmalara başlanmıştır.
1


Sovyet ve Peyk
Pasifik Savunma Paktı hazırlıkları
Ottawa, 10 AA. (United Press) — îyi haber alan kaynaklardan öğrenildiğine göre, salı gecesi bir saat görüşen Avustralya İle Kanada Başbakanları Robcrt Menzies ve Louis Salnt Laurcnt. bir Pasifik savunma paktının hazırlanması meselesini ele almışlardır.
Avustralya ve Kanada askeri kuvvetlerinin Koredo Birleşmiş Milletler kuvvetlerine iltihakı da görüşülmüştür.
Komisyonun faaliyetini Ceza Kanununda komünizmle alâkalı hükümlerin tadil edilerek şiddetlendl-rilmesi teşkil etmektedir. Aynı zamanda sinsi faaliyette bulunanlar hakkında da tedbirler alınacaktır.
Bu hususları sağbyacak tasanlar Meclisin önümüzdeki devresine yetiştirilecektir.
22 kişilik ilk hacı kafilesi izmirden hareket etti
İzmir 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 22 kişilik İlk hacı kafilesi Devlet Hava Yollarının bir uça-glle Ciddeye gitmek üzere bugün mirden ayrılmıştır.
Ulaştırma Bakanı bugün vazifesine başlıyacak


DÜNYA HÎKAYE MÜSABAKASI
Dünya Hikâye Müsabakasına I»jtini k etmrlc Üzere seçilen en güzel iki Türk hikâyesinden biri olan "Merhametli Bir K/ulın" adlı eserin muharriri Necdet ökmen, dün kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza., bu muvaffakiyeti karşısında duyduğu hisleri, intibaları anlatmıştır. Bu enteresan röportajı bııgiin 2 nel sayfamızda bulacaksınız. Yukankl resimde, genç hl-kâyecl Necdet ökmen görülmektedir. MÜsabakamızrln seçilen İki hikâyeden Snmlm Koca gözün "Sam Amca,, İsimli hikâyesini bugün 4 üncü sayfamızda bulacaksınız.
geri dönüyorlar îstanbuldakl 8ovyet konsolosluğu çevrelerinden bildirildiğine göre, Ru«yanın Ankara Elçisi Lavrişef, bu ayın sonunda Türkiyeye dönecektir. Bu bcklenmi-yen dönüş, Sovyet Rusyanın tekrar milletlerarası slyaact sahnesinde rol oynamağa karar vermesi ve Mallk’ln Güvenlik Konseyi Başkanlığı vazifesini görmeğe başlamaslyle alâkalıdır.
Eylülde de Amerlkada Birleşmiş Milletler teşkilâtı toplanacaktır. Bu münasebetle bütün ecnebi memleketlerdeki Rus tenmilcllor, vazifeleri başına dönmek emrini almışlardır. Bütün İzinler kaldırılmıştır. Bundan, eylülde milletlerarası vaziyetin daha vahini bir hol alacağı mânasını çıktırmak mümkündür.
Peyk devletlerin Ankarakt mümessilleri de İşleri başına dönmektedirler. Bulgar Elçisi Yor-dan Çobanof ile Çekoslovakya Elçisi Karol Dufek de, henüz tatil aylarında bulunmamıza rağmen Ankaraya dönmüşlerdir.
Bu acele vazife başına gelmelerin sebebÇ herhalde, Türkiye-ııln Koro harbine İştirak etmek üzere bir Tiirk birliği göndermesi ve Atlantik Paktına girmek üzere teşebbüse geçmesidir.
Ankara. 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) Ulaştırma Bakanlığına
gelen Seyfl Kurtbek yarın vazifesine bağlıyacaktır. Bugün Tütün Kongresine gelen Seyfi Kurtbek, Adnan Menderesle uzun uzun görüşmüş vc akşam yapı* y lan Bakanlar Kurulu toplantısına İştirak etmiştir. Resimde, SvyU Kurtbek | Başbakanla beraber kongreye giderken görüJmektcdİA
Sayfa 2
YENÎ İSTANBUL
11 Ağustos 1950
A
SEYAHAT MEKTUPLARI: 5
Almanyada Gazetecilik Enstitüleri
ERİ 'j

Yazan : Ahmet Halil
Sanat hareketleri
■BUGÜNLERDE Avrupa Konseyini ** ağustos toplantısına davete hazırlanan Alsas-Loren merkezi Strass-bourgta bulunmak, Alm&nyaya geçmek için güzel bir vesile oluyor. Yarınki Birleşmiş Avrupanın merkezi o-lacak bir şehirde okuyucuları İlgilendiren daha bir çok şeyler ve meseleler varsa da bunlara fasıla vererek küçük bir cevelan yapmak mak-sndiyle gitlğim Almanyadan bu mektubu gönderiyorum.
Ren sahilinin bir tarafı, harpten hiç bir zarar görmemiş sayılan Fransa, öbür tarafı harbin bütün facialarını hâlâ sinesinde taşıyan Almanya! Meşhur eski Kehl köprüsü yerine yapılan yeni köprüden geçerek İlk Alman kasabasına hemen giriyorsunuz: Kehl, şimdilik Fransız işgal kuvvetlerinin elinde ve Fransız memurlarına hasredilmiş bulunan bir küçük kasabaya bundan yirmi sene kadar önce de gelmiştim. Şehri tanınmayacak kadar başkalaşmış buldum. Daha doğrusu şehrin sokakları, harabeler yığını içinde. Kasabanın eski sekenesinden bir İhtiyar amele ile konuştum. Anlattığına göre kasabada yerli olarak yalnız kendisi varmış. Halkın yarısı kaybolmuş, altmış kadar aile de Almanya içerilerine kaçmış. Eski tanıdıklarımdan birkaçını sordum. Bazılarını şehir içindeki mezarlıkta bulabileceğimi, diğerlerinin Almanya İçerilerinde yaşadıklarını, bir çoklarının da Rusyada esir olduklarını söyledi. Halbuki tam o günlerde Rusya, artık Rusyada hiç bir Alman esirinin kalmadığını ilân ediyordu!
Bugünkü harap Almanyayı, güzel şehirlerinin yıkıntılı ve perişan haline rağmen hayata bağlı, neşeli insanlar yurdu olarak görüyorsunuz. Kendilerinden bu tezatlı hali soranlar “Hayat sevgisi — Lebensfroh” nun her şeye rağmen Almanın karakteristiği olduğu cevabını alıyorlar. Gerçekten bir kolektif ruhiyat manzarası karşımdasınız. Siz, bu durum 1-çinde yaşamanın mümkün olup olmı-yacağını soruştururken onlar yaşıyor ve üstelik yaratıyorlar. Almanyada İlk rastladığım bir Alman gazetecisi, 1938 senesindeki sınai istihsalin yzüde 80 İne bugün vardıklarım gururlu bir eda ile anlattı. Geçirilen felâketlere, bilhassa mühim bir kısırımın Ruslar elinde bulunmasına, ve fabrikaların sökülmesi ameliyeslne rağmen bu istihsal faaliyeti hakikaten şaşırtıcıdır,
Kehl’den sonra rastlayacağınız şehirlerde bir yabancıyı çeken asıl manzara. okuyan bir halk İle karşılaşmaktır. Harpten evvel orta Almanın gtyiminl ve kuşamını bilenler, bugünkü Almanı merhamete şayan bulurlar. Buna rağmen kılık kıyafet basitliği yanında gazete ve kitap aşkı, en kayıtsız müşahidi bile düşündürtecektir. Aynı gazeteci arkadaş, hayretimi görünce demin anlattığı istihsal enerjisi İle bu okuma hâdisesi arasında münasebetler bulmağa çalıştı.
Filhakika gazete, Alman yanın bomba ve bombardımandan perişan olmuş şehirlerinin en yakın dostudur. İşgal kuvvetleri, geçenlerde her türlü yasağı kaldırmışlardı. Bunun üzerine garp Alman yasın da beş yüz kadar gazete imtiyazı talebi belirmiş! Asıl mühim olan cihet, harpten sonra başlıca Üç şehirde gazetecilik bilgisi ile meşgul olan üç enstitünün geniş ölçüde faaliyete geçmeleridir. Heldelberg’deki Milletlerarası Gazetecilik klübünün gösterdiği alâka sayesinde bu Enstitüleri ziyarete karar verdim. Kararımın ilk tatbikatını, bu güzel tarihi Alman şehrinin üniversitesine bağlı olan Heidelberg Enstitüsü vesilesiyle yaptım.
Beni “YENÎ İSTANBUL” namına büyük bir nezaketle kabul eden Enstitü kütüphane memuru, müessesenln 1927 de vücude getirildiğini, fakat 1934 ten sonra Hltler rejiminin müdahalesi neticesinde tarafsız bir ilim müessesesl olmak vasfını kaybettiğini. nihayet 1945 ten sonra yeniden teessüs eylediğini anlattı, tik zamanlarda gazeteciler cemiyetinin geniş yar-
dımını görmüş olan Enstitü, şimdi hükümet mümessillerinin de katıldığı kuvvetli bir İdare heyeti tarafından idare edilmektedir. Küçük, fakat zengin kütüphanesinde gazetecilik bilgisi, tarihi ve tekniği ile alâkalı bin kadar kitap var. Bundan başka tarihi ve aktüel hâdiselere ait mecmua-ve gazetelerden kesilmiş evrakın dosyalarını raflara yerleştirilmiş görüyorsunuz. Kitaplar ve dosyalar şu “gözîero ayrılmıştır: Ecnebi memleketler ahvali (her memleket için ayn dosyalar), reklâm ve ilân İşleri, haber alma ve toplama organizasyonu, telif hakları, matbuat hukuku, basın tekniği... llh. Sırf gazetecilikle a-lâkalı bu kütüphane yanında gazeteciliği alâkadar eden sosyal ve siyasî ilimlerin kütüphanesi var kİ, 40.000 cilt kitaba sahiptir. Enstitü’ye dünyanın her tarafından meccani olarak 330 mecmua ve gazete gelmektedir. Türkiyeden gönderilip gönderilmediğini sordum. Aldığım cevaptan müteessir oldum: Müracaat etmişler, fakat hiç bir cevap alamamışlar. Halbuki buraya gazete ve mecmua göndermek, hem o organı tanıtmağa, hem de o gazete ve mecmuanın içinde çıktığı memleketi tanıtmağa hizmet edecektir. Enstitü İdaresi benden tavassut istediği için bu vazifeyi buracıkta ifa etmek İstiyorum: Türki-yede gazete ve mecmua neşredenler, (İnstitut für Publlcistlk: Heidelberg) adresine bir nüsha gönderdikleri takdirde çok büyük hizmet görmüş olacaklar. üstelik Tilrklyede gazetecilik hakkında neşriyat yapan ve hazan içlerinde Türkçe bilenlerine de rastlanan Alman talebeleri vasıtaslyle kendilerini tanıtacaklardır.
Gelecek mektuplarımda Mllnlch ve Münster’deki Gazetecilik Enstitülerinden bahsedeceğim.
-
Solcu neşriyat yapanlar hakkındaki tahkikat
Matbaacı Osman llkbasanın ifadesi hastahanede alındı
Solcu gazete ve mecmuaların sahipleri hakkındald tahkikata Savcılıkça devam edilmektedir. Bugüne kadar tutulamıyan ve haklarında gıyabi tevkif müzekkeresi eksilen “Yeni Baştan,, gazetesi sahibi Mustafa Büyükalp ile ressam Kemal Sön-mezer dün de bulunamamışlardır. Kemal Sönmezerin Fransaya kaçtığı söylenmektedir.
Diğer taraftan bu gibi solcu dergileri tabetmek suretiyle suça iştirakten sanık Osmanbey matbaası sahibi Osman tik basan evvelki gün birdenbire hastalanmış ve Şişli Çocuk Hastahanesine kaldırılmıştır.
Yapılan resmi muayenesi sonunda Osman tlkbasamn anjin dö puatrln-den muztarip bulunduğu anlaşılmıştır. Savcılıkça dün sanığın hastahanede ilk sorgusu yapılmıştır.
W. A. Y. delegelerinin temasları
Dünya Gençlik Birliği delegeleri İstanbul a gelmeye devam etmektedirler. Şimdiye kadar gelen ve sayısı 90 kişiyi geçen W.A.Y. delegeleri şehri, müzeleri, camileri gezmişlerdir.
WA.Y. m icra komitesi dün Şale Köşkünde toplanarak pazar günü saat 15 te açılacak olan “ikinci genel konsey,, hazırlıklarım tamamlamakla meşgul olmuşlardır.
Ayrıca bu konseyi takip etmek için Londradan Times gazetesinden Mlster Smlth İle Parisin Le Monde gazetesinden Jean Planchais şehrimize gelmiştir.
Güzel Sanatlar Birliği 34 üncü Sergisini açtı
Bazı ressamlar, aon dakikada Sergiye İştirakten vazgeçtiler
Dün, Güzel Sanatlar Birliği, 34 üncü Galatasaray Sergisini açtı.
Bir zamanlar her sergisi bir hâdise teşkil eden birlik, son zamanlarda artık senelik sergisini açmayı sadece bir mecburiyet telâkki ediyor. Ve her sergide bir evvelkinden dalıa zayıf bir kadro İle bunu başarabilen bir vaziyete düşmüş bulunuyordu. Nitekim bu son sergisi de öyle olmuştur, Katalogda isimleri yazılı bazı ressamlar, son dakikada sergiye iştirakten Istlnkâf ederek tablolarını alıp gitmişlerdir. Bu İtibarla 6ergl on dört ressamın altmış kadar tablosu İle İki salonda açılmış bulunuyor.
Serginin ilk verdiği İntiba, tablolardan bir kısmının “tanıdık,, oluşudur. Yani tablolar evvelce başka sergilerde teşhir edilmiştir. Bu, pek tabii olarak, seyirci üzerinde müspet bir tesir yapıyor. Vakan bir tablonun bir kaç defa teşhir edilmesi caiz ise de, bu ya şahsî retros-pectlf sergilerde olur, yahut tablonun klâsik bir eser telâkki edilmesiyle kabildir. Bilhassa bu gibi senelik sergilerde, seyirci, sanatkârların yeni eserlerini görmek arzusiyle oraya gider. Müteakip sergilerinde Güzel Sanatlar Birliğinin bu nokta üzerinde hassasiyetle duracağını ümit ederek teşhir edilen tabloların dikkati çekenlerini, katalogdaki sı-rayı takip ederek, kısaca gözden geçirelim. Ali Karsan’ın kendi portresi — Ayetullah Sümer’in 18 numaralı naturmotu — Bedia Güleryü-zün Fırtınası — Hikmet Onat’ın Bağdat Köşkü ve çerçevesi. Eyüpte sabah, 42 numaralı 43 mükerrer numaralı tabloları — Salâhaddin Teoman’ın büjdlk salondaki Revan Köşkü ve Barbaros Türbesi — Şeref Ak-dik’in 72 numaralı pazan ve bühas-sa 71 numaralı Bahan — Vecibe Bereketoğlu’nun bir peyzajı. En sona Muhtar Aykun’u bıraktım. Zira bu sanatkânn teşhir ettiği altı
Hikâye müsabakası birincilerinden
Necdet Ökmenle bir konuşma
Genç hikâyed : "YENİ ISTANBUL’un yarışmasında gençlerin muvaffak olması sonucunu yeni neslin başarısı addediyorum" diyor
Aylardan beri merakla beklenen hikâye müsabakasının neticesini YENÎ ISTANBUL’un dünkü sayısında ilân etmiştik. Birinciliği kazanan hikâyelerin yazarları, memleketimizi beynelmilel hikâye müsabakasında temsil edecekleri İçin onları okuyucularımıza takdim etmeyi faydalı bulduk.
Birincilerden Samlm Kocagöz, lz-mlrdo bulunduğu için kendisiyle konuşmak kabil olamadı
Diğer birinci Necdet ökmen, îs-tanbulda bulunduğu için hikâye müsabakasının genç birincisini YENÎ İSTANBUL okuyucularına tanıtmak istedik.
“— Müsabakayı kazanınca hey s-
"Tarsus" dün Akdeniz seferinden 188 yolcu ile döndü
Akdenlzde bir turistik sefere çıkmış olan Tarsus gemisi dün saat 12 do limanımıza dönmüş ve Boğazda bir tur yapmıştır. Tarsus, 99 u turist olan 188 yolcu getirmiştir.
Gelenler arasında W.A.Y. ın kongresine İştirak edecek olan 3 Italyan delegesi ve eski dünya kadın Ping -Pong şampiyonu isviçreli bir bayan bulunmaktadır.
Valinin basın toplantısı
Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökay, önümüzdeki cumartesi günü saat 17 de Büyükdere Meyva Fidanlığında bir basın toplantısı yapacak ve muhtelif şehir meseleleri üzerinde basın mensuplariyle hasbıhalde bulunacaktır.
tablodan hemen hepsi, üzerinde durulacak kadar iyidir ve tablolar nereye konulmuş olursa olsun derhal kendini ve sahibini belli ediyor. — ftu
Kıbrısı Koruma Cemiyetinin dünkü basın toplantısı
CEMİYETİN GAYELERİNDEN BİRİSİ DE KIBRIS TÜRKLERİNİ SOL CEREYANLARIN TESİRİNDEN UZAK BULUNDURMAKTIR
Dünkü toplantıda bulunanlardan bir grup
Tekelin ihracatı
Tekel idaresi dış memleketlere yapmakta olduğu ihracatı arttırmaktadır. Bu cümleden olarak Da-nlmarkaya 110 bin litre misket ve muhtelif cins şaraplarla bir miktar tatlı vermut sevketmlştir.
Kıbrıs Türklerinin her bakımdan hak, hürriyet ve menfaatlerinin korunması maksadlyle kurulan “Kıb-nsı Koruma Cemiyeti,, başkan ve ü-yeleri dün saat 11 de cemiyet merkezinde bir basın toplantısı yaparak çalışma gayelerini açıklamışlardır.
Toplantıda İlk söz alan cemiyet başkanı Avukat Nevzat Karagil, Kibrisin kısa bir tarihçesini yaptıktan sonra cemiyetin maksatlarını a-şağıdakl şekilde sıralamıştır:
1 — Kıbna Türklerinin hak, hürriyet ve menfaatlerini korumak.
2 — Kıbrıs Türklerini sol cereyanlar tesirinden uzak bulundurmak,
8 — Kıbnslılar arasında sıkı fikir dayanışması ve ülkü birliği yaratmak,
4 — Kıbrıs ile anavatan Türkiyesi arasında sosyal, kültürel, ekonomik münasebetlerin inkişafına çalışmak.
canlanmam işti m ama, şimdi bir gazetecinin karşısında bulunmak beni çok heyecanlandırdı „ diye söte baş-hyan genç hikûyeci, çok mütevazı İdi. ”— Okuyucular acaba benimle İlgilenirler mi?„ diye soruyor, kendinden bahsetmek için tereddüt edi-yordu.
Nihayet kendisini şu şekilde takdim etti:
”— 1926 da Üsküdarda doğdum. Şemsipaşada Kızkulesinl görebilecek bir yerde.Babam memur olduğu için An ad olunun her yerini dolaştım. Tahsilimi de bu yüzden muhtelif mekteplerde yaptım. Nihayet Denizli ismet İnönü Lisesini bitirdim. Bir meslek seçmek icap ettiği zaman Felsefeyi düşündüm. Fakat babam daha muhafazakârdı. Onun isteğiyle Ankara Hukuk Fakültesine girdim. Hukuku bitirdim, hâlen Istanbulda hukuk stajını yapıyorum, iki ay sonra bir mâni çıkmazsa avukat olacağım.,,
— Edebiyatla alâkanız nasıl başladı ve YENÎ ISTANBUL’un müsabakasına nasıl girdiniz?
“— Çocukluğumdan beri edebiyata sevgim çoktur. Mektepte aramın en İyi olduğu hocalar edebiyat hocaları İdL Kendi kendime hikâye ve şiirler yazardım.
“YENİ İSTANBUL,, gazetesinin milletlerarası bir müsabaka açtığını duyunca buna iştirake karar verdim. Müsabaka amatör, profesyonel bütün yazarlara şâmil olduğu için ümidim pek yoktu. Fakat içimden gelen vazgeçilemez bir his beni, eskiden düşünmüş olduğum bir mevzuu işleyip hikâye müsabakasına katılmaya şevketti,,
— Neticeyi nasıl karşıladınız?
“— Yarışma, yazılarımın hakiki kıymeti hakkında bana da bir fikir vereceği için sonucunu çok merak ediyordum. Yetkisine güvendiğim jürinin karan benim için çok mühimdi
Bu sabah gazeteyi aldım. Büyük bir sevinç ve memnuniyet hissettim. Şaşırmadım desem yalan olur. Çünkü kuvvetli yazarların iştirak ettiği bir müsabakada ilk dereceyi almak pek beklediğim bir netice değildi.
Yazı yazmaya olan sevgimin alelade bir hevesten ileri geçip geçmeyeceği jürinin müspet karan ile belli olacaktı. Jürinin karan bu işi yapabileceğim kanaatini verdi. Artık anladım kİ, bu İşi yapabileceğim
Bundan sonra bir taraftan mesleğime devam edeceğim, diğer taraftan da edebiyatla meşgul olacağım. Bir hukukçu olarak avukatlık mesleğimde, bir yazar olarak da sanatımda insanlar ve onların saadeti İçin çalışacağım.,,
— Edebiyat hakkında düşündükleriniz ve beğendiğiniz edipler7„
”— Sanat için prensiplm şudur;
Sanat, insan saadeti içindir. Bu yolda çalışan sanatkârları beğenirim.
Bizde yeni sanatkârları, eskilerine mutlak surette tercih ediyorum. Sait Faik, Orhan Kemal, Kemal Bii-başar ve diğerleri sevdiğim ediplerdir. Şiirde Fazıl Hüsnüyü, Nazım Hikmeti, kafada ve ruhta genç o-Janlan, yeni Türk edebiyatını, yabancılardan Stelnbeck, Erich Maria Remarçue’i severim.
YENÎ ISTANBUL’un yarışmasında gençlerin muvaffak olması sonucunu da yeni neslin başarısı addediyorum. Sonuçtan bilhassa bunun için memnunum.
Beynelmilel müsabakayı da kazanmayı çok arzu ediyorum. Benim eserim olduğu için değil, fakat memleketimin adı mevzuubahls olduğu Içln^
Abdi ipekçi
Muhtar seçimleri
O
pazara yapılıyor
Propaganda müddeti bitti. İlçe seçim kurulları, sandıkları tevzi etmeye başladı. Vilâyet bir tebliğ neşretti
Mahalle ve köy muhtarlariyle ihtiyar meclisleri ve ihtiyar heyetleri seçimi bu pazar günü yapılacaktır.
Bu seçimler için sözlü propaganda ve ilân aarna müddeti sona ermiştir. Artık bu mevzuda her hangi şekilde propnganda yapmak yasaktır.
Milletvekili seçiminde olduğu gibi, muhtar ve İhtiyar heyetleri seçiminde de ou pazar günü İçki sat ilmi ya-cak ve İçilmiyecektir. Aynı zamanda seçim sandıklarının 100 metre civarına zabıta kuvvetleri girmlyecek ve bu çevrelerin İnzibatı sandık kurulu başkanına ait olacaktır.
ilçe Seçim Kurulu Hâkimleri dünden itibaren sandıklan tevzi etmeye başlamışlardır.
Seçime hile karıştıranlarla her hangi bir şekilde uygunsuz hareket edenler hakkında Milletvekili Seçimi Kanunundaki cezaî hükümler tatbik olunacaktır.
Bu hususta Vollâyet aşağıdaki tebliği neşretmlştlr:
İstanbul Valüiğlnden:
Mahalle ve köy muhtar ve ihtiyar heyet ve meclisleri seçimi 13 ağustos pazar günü yapılacaktır.
Seçimler dolayısiyle gerek siyasi partilerin ve muhtar ve üye seçilmek lstiyenlcrin sözleri, afiş yapıştırmak suretiyle propaganda yapma haklan 9 ağustos çarşamba günü akşamı sona ermiştir, ilân, beyanname, tamim, açık mektup gibi her çeşit matbua 10 ağustos perşembe günü akşamına kadar dağıtılabilecektir. Bu müddet de sona erdikten sonra her ne suretle olursa olsun propaganda yapanlar hakkında 5545 sayılı kanunun ceza hükümleri tatbik o-lunacaktır.
Diğer taraftan, seçim günü vatandaş lan n emniyet ve huzur içinde oy vermelerini sağlama amaciyle kanun bazı tedbirler derpiş etmiştir. Bu tedbirlere müteallik üç esaslı hüküm hakkında sayın vatandaşla-nn dikkat nazarlannı çekmeyi faydalı buldum. Seçim Kanununa göre:
1 — Oy verme günü her hangi bir şekilde İçki satılması, verilmesi ve İçilmesi yasaktır. O gün, zabıta ve zabıta yardımcısı olan bekçi ve korucu gibiler müstesna, ruhsatlı dahi olsa kimse silâh ve yaralayıcı âlet taşıyamaz. Bunu yapanlar 144 üncü maddeye göre ceza görürler.
2 — Sandık kurumunun yerleştiği mahallin 100 metre mesafesi içindeki çevrede inzibat tedbiri almak kurul başkanına aittir. Zabıta kuvvetleri bu hususta kural başkamnm taleplerini yerine getirmekle ödevlidir. Bu yerin dışında her türlü İnzibat tedbirlerini zabıta kuvveti alacaktır.
3 — Bu tedbirlere riayetsizlik göstererek seçim emniyet ve İntizamını bozanlar hakkında takibat yapılacak ve seçmenlerin resbestçe reylerini kullanmalarına her hangi bir şekilde engel olanlar ve yollan tutarak veya sair suretle seçmenleri sandık başlarına gelmekten mene-denler 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılacaktır.
Orman yangınları söndürüldü
7 - 8 - 1950 günü bir tarafı Alem-dağı, diğer tarafı Polenez ormanla-n civanna dayanan Çavuşbaşı ormanlarının Baltacı sırtı mevkii ile, 9 - 8 - 1950 günü Kurtdağına ve Ballıca mevkilerinde çıkan orman yangınlannın döndürüldüğü memnuniyetle öğrenilmiştir. Tesir sahası fazla olmakla beraber yanan kısmın fundalık ve çalılık olduğu öğrenilmiştir.
DOĞUM
Gazetemiz yazı işleri ailesinden Sadi Borak’ın bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir.
Yavruya uzun ve mesut ömür dileriz.
^ohlr
Plajlarda rahat yok
Bîr plûja gidiyorsunuz, orada tabiatla barbata kalarak bedeninizi, ruhunuzu dinlendirecek^ siniz. Fakat kabil mi T Yan\ba-ştnuda çocuklarını ağlatmak için ne milmkünse onu yapan a. ilcler, omuz oyunları yaparak, göğüs girerek dolaman gemi arşlanlan, due altında evden getirdiği takımlarıyla kese, sabun sürünenler, yasak olduğu halde ayak topu oynayan mahalle. çocukları, yine yasak olduğu halde hor nasılsa pldja alınmiğ köpeklerin tam kendinizi istiğrak halinde gilncçe verdiğiniz bir and o gelip silkinerek yüreğinizi hoplatışı, tiksindirmesi ve daha daha neler.,. Sizi blzdr eder. Amma mücadele imkânsızdır.
Fakat bütün bunlardan bağ-ka, bir de estetik rahatsızlıklar vardır. Bakarsınız, nazarı dikkati çekecek kadar eşkal vücutlar, tahammülü asacak derecede şişman baylar ve bayanlar, çıplaklıklarını birer abide gibi teşhirden çekinmeden, salına salına dolaşırlar.
Bunlarla mücadele mümkündür. Şöyle M:
Plâjlara girenlerden dühuliye ücretini şahıs bajpna değil, her şahsı tartarak kilo başına almalı. Böylece bu sonuncular hiç olmazsa bir nevi para oeeaeına tâbi tutulmuş, zevkleri tahriş edilenler de bir nevi teselli bulmuş olurlar,
BÎR İSTANBULLU
İstanbul Basm Teknisyenleri bir toplantı yapacaklar
İstanbul Basın Teknisyenleri SedM dlkası Başkam Şeref Hivel, 12 ağustos cumartesi günü saat 15 te Eminönü Halkevlnde Sendika Özeleriyle bir konuşma yapacaktır. Bu münasebetle Basın Teknisyenleri Sendikası bir beyanname neşretmlştlr.
Bu beyannamede ezcümle föyte denmektedir:
“Türk işçisinin sosyal ve iktisadi hayatının süratle bir düzene konulması ve demokratik prensipleri kendine rehber edinmiş milletlerde olduğu gibi, gerekli bütün haklarının kendisine verilmesi meselesi, bugün, bütün memleket işçisini sendikalarına tak vücut halinde bağlı bulunmaya davet etmektedir. Ancak bu sayede Türk işçisi, çoktandır susa-: dığı haklan elde edebilir ve muasır devletlerin işçilerinin İçinde bulundukları refaha kavuşabilir. Sendikan, bütün bu medenî haklann sana da tanınmasını sağlayabilecek olan yegâne müessesedir.,,
VEFAT


rdan Bay
DtMİTRİ Y. KONDOPüLOS
vefat etmiştir. Cenaze merasiminin bugün cuma gOnO 11 ağustos 1950 saat 17 de Taksimdeki Rum Ortodoks Aya Triada Kilisesinde İcra olunacağı teessürle bildirilir.
Evi, çocuklun ve bütün akrabatan İşbu üân hususi davetiye yerine kaimdir.
(CENAZE SERVİSİ A NOEL tüt S)
YENİ İSTANBUL
SÎYASÎ ÎKTÎSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi i
YENİ 1 ÖTANBiJL NEŞRİYAT LBÖTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA
Bu sayıda yan İşlerini fiilen idare eden ı
Bacld ÖGET
Negredümiyen yanlar iade edilme».
Basıldığı y» ı TENt ÎSTANBLfL MATBAACI-
LIK LÎMÎT
:hb
MATBAASI
ŞÎRKETÎ
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 70 —
Bu doğru İdi. Yaptığım nazdan başka bir şey değildi. Fakat ne yazık ki, kızların geç kaldıkları da aynı derecede doğru İdi. Kafamdaki sersemliği bir türlü gideremiyerek yine İlk akşamki gibi aptal aptal:
— Yok canım... Yok canım, diyordum. | Vakit kazanmak İçin tabakamı çıkarmış- | tim. Küçük kız bir şey söylemeden sigara aldı,' öteki daha ziyade kutuya bakıyordu. Elimden alarak:
— Müsade edersiniz?.. Bu sahici altindlr, yoksam kaplamadır?
İhtiyaten:
— Yok canım... Kaplama... Uydurma bir şey...
— Bu da uydurmadır?
Kolumdaki plâtln bilek saatini gösteriyordu.
— O da öyle... O da öyle, dedim.
Kız bunun üstünde fazla durmıyarak:
— Haydi gidiyoruz... Dün gece söylediniz... Ayip simdi bizi btrakmak... Göreceksiniz nazil eğlendireceğiz »izi... Çok para da istemeyiz.,. Ne ki vereceksiniz-. Mersi diyeceksiniz...
İstediğim zamanda durmak ve ayrılmak e-I llmde olduğu için onlarla kolkola merdivenleri I inmekte bir mahzur görmedim. Tenhalarmış I meydanda yürümeğe boşladık.
846
İki yanımdan İki koluma girmiş bulunuyorlardı. Büyük kız, beni karşıki caddeye doğru sürüklemeye uğraşmaktaydı. Ben buna karşı koyarak âbidenin çevresindeki yollardan birine girdim.
Bu kolkola yürüyüşün de şimdilik kat’l bir karara delâlet etmediğini bilen büyük kız, son mukavemetimi kırmak için bana bir şeyler söylüyordu. Fakat ben bunlardan pek açık mâna çıkaramamakta İdim. Bizim gençliğimizde bu türlü tanışmaların bir tek hedefi ve usulü olurdu. Fakat son zamanlarda bu işlere bir takım yeni şekiller ve İncelikler karıştırıldığını işitiyordum. Daha açık bir fikir edinmeden yola devamı doğra bulmıyarak durdum; bizim çarşamba pazarında pazorbk yapar gibi:
— Durun bakalım matmazeller, dedim. Gidelim diyorsunuz. Tutun ki, hatırınızı kırmak istemedim: “Haydi bakalım” dedim. Nereye gideceğiz?
Büyük kız gayet açık cevap verdi:
— Sizin otelde isterseniz sizin otelde, bizim otelde isterseniz bizim otelde...
— Bizim otelde olmaz..
— öyleyse bizim otelde...
Ne diyeceğimi bllemtyerek daha tutuk bir sesle:
— Diyelim ki gittik... Böyle hep bir arada İmi? Yani üçümüz birden mi?
— Ne... Uçumuz beraber...
— Peki amma o nasıl eğlence olur o T
Kızların ikisi birden gülmeğe başladılar. Büyük kız yine pek anlamadığım bir şeylerden bahsetti. Fakat pazarlıktan caymağa başladığımı sezerek:
— ikimiz için çok para vermlyecekslnlz, dedi ve bir miktar söyledi.
847
Pazarda hesaba birdenbire aklı yatmayan köylü gibi başımı arkaya kaldırarak;
— Olmaz, dedim.
İtirazım üçümüzün bir arada gitmemize İdi. Fakat o bunu paranın miktarına sanarak:
— Daha az verin... Ne isterseniz verin... İsterseniz hiç vermeyin... Biz iyi kızlar... Kırmayacağız hatırınızı, diye yine acele ettL
Bir dükkân tezgâhtan nezaketi, bana kızla-nn eline bir kaçar lira verip savmayı ciddi surette düşündürdü. Fakat bu konuşmaya tama-miyle yabancı kalarak başka taraflara bakan öteki kıza gözüm ilişince vazgeçerek sadece öyle üçlü dörtlü eğlencelerden anlamadığımı söyledim. Hemen ona da razı oldu:
— Nasıl İsterseniz, dedi. Hangimizi isteyeceksiniz, onunla gideceksiniz..
Hangisini isteyeceğim malûmdu. FakQt söylemesi güçtü.
Küçük kız birkaç adım aynlarak âbideye bı-ralalroış çelenklerin birinden çiçek koparmaya gitmişti. Hemen yanına giderek ellnJ tuttum:
— Onlara ilişme... Ben sana daha iyisini alınm, dedim.
Gariptir ki, benim bu hareketim ve kızın elini elimden bırakmayışım, güç glbt görünen öteki meseleyi birdenbire hallediverdi. Büyük kız:
— Onunla gitmek istiyorsunuz? dedi. Çok güzel... Onunla gideceksiniz.
Bunu evvelâ bir sitem sanmıştım. Fakat zerre kadar alınmamış olduğunu hayretle gördüm. Elini sallayarak:
— Güzel eğlenceler, dedi ve hemen ayrıldı. Bizim Hacı ömerin kalbini kırdığı bazı fakir kimselere yaptığı gibi kırmızı saçlı kıza bir bahane İle birkaç lira vermeyi düşündüm. Fakat, 348
o, arkadaşını benden birkaç adım ayırarak Rumca bir şeyler söylemeğe başlamıştı.
Konuşmanın bitmesini bekliyerek etrafıma bakınmağa başlamıştım. Abidenin altında bulunduğumuz kısmını önde ay ışığında parıl panl yanan üç büyükler, arkada sürigülü bayraklı bir kafile ile tepemde görünce baskına uğramış gibi oldum, “Nasıl da seçmişim pazarlığın yerini” diye hazin hazin düşündüm. Fakat arkadaşından ayrılan esmer kız, kolu koluma sürünerek yine sessiz sodasız yanımda durmuştu. Heykellerin en önde duranından özür diler gibi: “Ne yapalım.. Oldu bir kere... Sen halden anlarsın” diye mini-
A dandım.
Fener aydınlıklarından geçtikçe çehresine yan yan baktığım bu uslu ve sessiz kızın verdiği garip heyecan bana durumumun sefaletini pek hlssettirmemekte idi. Bir aralık: "Ne olacak! Bir parça konuşuruz, saçlarını, yanaklarını falan okşarım. Bu vesile İle yeni kızlar hakkında bir nevi etüd de yapmış olurum... Sonra parasını verir, şu ıslanıp da kurumamış gibi görünen dağınık kaşlarının üstüne doğru alnından öperek çıkar giderim” diye bunu daha da yumuşatmağa uğraşıyordum.
Sokak aralarına girince konuşmaya başladık:
— Nereye gidiyoruz?
— Var bir otel... Alıyorlar temiz müşteriler.,.
— 8en neye kendin gibi gençleri aramıyorsun?
— Ben seviyorum daha çok sizin gibi yasli beyefendiler... Onlar daha iyi... Daha kibar...
— Yaşlıların hepsi daha iyi, daha kibar olmazlar.
— Onlar veriyorlar daha çok para... Çünkü daha çok seviyorlar küçük kızlan... Onlar daha 319
vicieuj:, nasıl dersiniz ahlâksız, edepsiz...
Hüküm ağırdı. Fakat galiba pek yanlış değildi. Konuşma devam edince bunun da öteki kızdan aşağı kalır yeri olmadığını gördüm. Ancak ötekinden daha az sıyrık ve daha çocuğa ?enziyen hali onunki kadar batmıyordu.
Oldukça dar ve karışık bir sokakta bir otele geldik.
Sokakta kimse bulunmamakla beraber ben karşı kaldırımda bekledim. O, küçük bir taş merdivenin basamaklarını çıkarak kapalı kapının zilini birkaç defa çaldı! açılmayınca eliyle kapmın pencreesinl itti, ayaklarının ucunda yükselerek İçeri baktı ve seslendi. O esnada orada karışık saçlı bir ihtiyar erkek başı göründü.
Kapı açılınca bir tereddüt dalın geçirdim. Çaresiz girilecekti. Uzunca bir taşlıktan geçerek dipteki merdivene yürüdük. Fakat daha lik basamakta merdivenin üst başında ayak sesleri işiterek gerisin geriye döndük. Şişman bir kadının kolunda bir Amerikan bahriyelisi İniyordu, ikisi de sarhoştular. Çekinilecek bir şey olmamakla beraber onlar geçinceye kadar duvardaki boyalı bir uçak afişini seyrettim. Yukan kotta daha can sıkıcı bir tesadüf... Hem bu sefer kalabalıktılar ve yüksek sesle türkçe konuşuyorlardı. Ben yine saklanacak bir yer arayarak geride durmuştum. Kız karışık saçlı adamla ileriye doğru gitmişti. Biraz sonra yanıma dönerek:
— Bir parça bekleyeceksiniz.. Afederstnlz, dedi ve koridorun gerisinde bir ufak kapı açtı ve elektrik düğmesini çevirdi.
Burası kınk aynalı dolaplar, somyalar ve saire ile hırdavatçı deposu gibi bir yerdi. Kız kırık ayaklı bir koltuğu çekerek:
— Buyurunuz rica ederim, dedi.
(Devamı var)
350
11 Ağustos 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 8
Kısa günün kan
Faruk Fenik, Ankaradan bildiriyor
İSTANBUL,, un terli ii riya hikâye nıüsu-




"YENİ tip ettiği bakanı, benim gibi yakından takip edebUenler için âdeta sevinç verici bir hâdise oldu. Kurulalı beri edebiyata gönlünde şeref mevkii veren memleketimizin ona bugün dahi uym »a-dakatle bağlı kaldığını bilmiyor değildim; fakat şu bir kuç hafta içinde Jürimizin ııuısıısına biriken 420 kÜHur euerin arzetti-ğl manzara beni, kendi hesabıma, heyecanlandırmaktan geri kalmadı. Sanatın yaratıcılığına karşı duyulan bu heves ve uİskanın, her zaman başarılı dahi olmasa, asli ve güzel bir tarafı var. Meslekten olsun olmasın. kudretli olsun olmasın bütün bu muharrirlerde görülen edebiyat sevgisi ferahlatıcı bir şeydir.
Müsabakaya iştirak edenlerin türlü muhitlere mensup bulunmaları da dikkati çekti. İçlerinde bir hayli meslekten muharrir vardıysa da büyük ekseriyeti henüz adı işitilmemle heveslilerden İbaretti; bir çok din da saydık; askerlere,, memurlara rastladık; hâtırat rnklılariyle dolıi karşılaştık. Yazıların memleketin dört köşesinden gelmesi de ayn bir mâna taşıyordu. Hulâsa “YENİ İSTANBUL,, un bu teşebbüsü, pek ziyade dikkat çeken bir “edebî yoklama,, vesilesi do olmuştur.

Hayli ağır ve mesuliyeti! bir vazife yüklenmiş olaıı jürinin işi o nispette güç ve yorucu idi. Hikâyeleri birer birer okumak, müspet veya menfi hükmünü vermek* iyinin ve kötünün do dereceleri bulunduğuna göre İmkân müsaadesinde hassas davranmak, haksızlıktan kaçınmaya çalışmnk: Bütün bu tabiî işlerin üstünde bir de, her hangi bir eser İçin “bize göre iyidir,, mülâhazasına kapılmayıp dünya çapında, yani herkesin karşısına çıkarılabilecek bir yazıyı bulmak ve onun üzerinde durmak mecburiyeti vardı. Bereket versin ki, eser gönderen muharrirlerin yüzde on kadan bu çetin meselenin hallini kolaylaştırmıştır. Hem o sayede, hem jürinin sâkln, itinalı çalışmaları ve hele — niçin hm? — sanat aşk ve sayesinde İlk elemede ve böylece başta gelen arasından iki birinci eseri a-yırmak o kadar güç olmamıştır.

"Yoklama,, diye vasıflandırdığım bu teşebbüsten edebiyatımız hesabına dikkat çekici bazı hisseler çıkarmak mümkün. Onda gerek lisan, gerekse üslûp ve temayüllere dair bir çok İşaretler batabiliriz. Karşılaştığımız neticeye göre lisan hakkında bir hükme varmak caizse, dil umumiyetle zayTif olmakla beraber İyi ve pürüzsüz yazmak hususunda yine umumî bir heves ve itina müşahede e(lileblllr. Dilimizin, daha doğrusu yeni dilimizin henüz olgunlaşmadığı bir kere daha görülebildl. Fakat bunun bir zaman meselesi olduğu, yavaş yavaş zengin ve hele
ka-
rne-
saklıya-anlayışı seçilen yazılar
Yazan : Reşad Nuri Darago mücerret mefhumları kullanmaya elverişli bir dil doğacağı söz götürmez. Nitekim okuduğumuz ©»erlerden bir kaçı, mücerret dilin müjdesini vermektedir.
Üslûba gidince t>enl, kendi hesabıma. biraz Üzen o oldu. Fiillerin cümle sonuna gelmedi cümleyi ne kadar ağırlaştırır, hepimiz biliriz; hangi zamandan o-lur»a olsun, bir İbarede aynı zamnııı kullanmak mecburiyeti yüzünden fiiller artısında, yani cümle sonunda bir nevi kafiye peyda olur kİ bu, türkçenln üslûbunda eıı ziyade kaçınılmanı lâzım gelen vo kaçınılması en güç »ayılnn bir husustur. Ona ihtimam eden kimseye rastlamadım diyebilirim. Bu, Üslûbun teknik tarafı; bir de İfade tarzı, İfade “havanı,, var ki ondan da biraz şikâyet edeceğim. Şikâyetim, İfade şeklindeki lâübuli-liktlr. Mahsus Uıtlyar edilmiş bir lâubalilik ml? sanmıyorum; konuşma dilini edebiyata olduğu gibi geçirmek de bir sanattır; kaklı ki Öyle bir sanatl suiistimal etmek caiz de değil. Dediğini lâüballllk itinasızlıktan İleri geliyor; nitekim dalın olgun bir çok yazılarda rastlann-mamıştır. Buna mukabil, mahsus ihtiyar edilen bir ifade şekli var kİ asıl onıın üzerinde durmak istiyorum; çünkü edebiyatımızın bugün belli bir seviyeden yukarı çıkmasına engel teşkil ediyor: Umıınıî olarak hor yazıda müşahede ettiğim ve zaten bir kaç zamandır muharrirlerimizde bir hastalık haline gelen o sahte babayanilikten bahsetmek İstiyorum; roman ve hikâye sanatımızın yüksek bir sanat ve mâna taşımasına İmkân bırakmıyan yapma Ifado tarzı ki ondan sıyrılmadıkça “zeki., bir üslûp edinemeyiz.
Nihayet mevzular da bazı müşahedelere meydan verdi. Jürinin tetkik ettiği dört yüz bu kadar eseri ekseriyet İtibariyle mevzu bakımından köy ve aşk hikâyeleri diye İki zümreye b-yırmak kabildir. Bunun dışına çıkan pek az yazıya rastlandı. "Mevzu yoktur, sanat vardır,, sözü, hiç değilse yınntın mevcut olması şnrtiyle doğrudur. Az işlenmiş bir mevzu da bazan acemi bir sanatın mahzurlarını giderebilir. Roman ve hikâye gibi “muhayyele», âlemine dayanan bir edebi nispeten muhit ve ter. Aynı
rını tekrarl iyon arasında taze bir âlem getiren bir kaç esere rast gelmek hem bıı fikrimin pek yanlış olmadığını gösterdi, hem de hepimizde en müsait İntibalar yarattı.
Bütün rağmen, Şilesiyle havasını
nıek benim için — ve her bütün arkadaşlanm İçin âdeta bir nimet sayılır demek borcumdur. Memleketimizin en eski bir “mameleki,, olan edebiyat sağ ve sağlamdır: Üst tarafı lâf-ii güzaf.
tarz, hele blzdekl gibi yeni olursa, sık sık hava değiştirmek ls-kır ve aşk nakaratla^ yüzlerce yazı
bıı “İhtirazı kayıtlar,, a hikâye müsabakası ve-nıenıieketlnılzln en geniş çapta
edebî dene-halde de —
Yeni ticaret rejimimiz ve
Ekonomi Bakanının nutku
Ticaret rejiminin meriyete girmesi dolayısiyle yaptığı basın toplantısında Zühtü Velibeşe, mühim beyanatta bulundu
Ankara, 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe bugün saat 17.30 da bir basın toplantısı yaparak yeni ticaret rejiminin kabulü münasebetiyle ezcümle şu demeçte bulunmuştur:
“Bakanlar Kurulunca dün müzakere ve kabul edilen yeni dış ticaret rejimi, eski rejime kıyasla hem bünye, hem de usul bakımından esaslı değişiklikleri ihtiva etmektedir.
Tediye bakımından yeni rejim, hususî takas sistemine tamamen son vererek milletlerarası çalışmalarla muvazi bir manzara arzetmektedlr: Anlaşmalı memleketlerle anlaşma hükümleri dahilinde cereyan edecek o-lan ithal ve ihraç işleri, anlaşmamız bulunmıyan memleketlerle serbest döviz ve sterlingle yapılabileceği gibi Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından kabul edilecek herhangi bir memleket parasiyle de görüleblle-
eden ek liste halinde tea-
mallar yer almıştır, malların İthali için
Doğu Almanya, Rusyadan
resmen yardım istiyor
Amerikan uçaklarının iki kere yangın bombası attıklarını iddia eden bir rapor Moskovaya gönderildi
Berlin, 10 (AP) — Doğu Almanya Hükümeti bugün, Amerikan uçakları tarafından Sovyet işgal bölgesine yangın bombaları atıldığını iddia edorek, Rusyanın tedbir almasını isteyecektir.
Doğu Almanya Hükümeti, İçişleri Bakanı kanallyle hazırlanan ve geçen ay zarfında Amerikan uçaklarının İKİ kere yangın bombaları attıklarını İddia eden bir raporu Moskovaya göndermiştir.
Wlcsbadendeki Amerikan hava kuvvetleri karargâhı bu iddiayı katiyetle reddetmiştir. Amerikan karargâhı ay-
ay evvel, Almanya üze-boceğl atıldığına dair
A merikada
muhaceretin
kontrolü
Wasbİngton, 10 AA. (AFP) — Ayan Meclisi dünkü oturumunda muhaceretin kontrolünü kuvvetlendirecek tedbirleri tasvip etmiştir. Buna göre, amme güvenliği mülâhazaslyle her yabancı ve hattâ diplomat, memleketten ihraç edilebilecektir.
Bu yeni tedbirden maksat komünistlere karşı yeni engeller çıkarmak ve zararlı faaliyete girişmekten şüpheli her yabancının Amerlkadan çıkarılmasını kolaylaştırmaktır.
Şimdi de Temsilciler Meclisine sunulacak otan bu tedbir aynı zamanda faşistleri, anarşistleri ve zararlı faaliyette bulunmak için Amcrikaya girmek tatlyen her şahsı hükümleri İçine almaktadır.
nı zamanda 3 rino koloradc yapılan iddiayı da reddetmişti.
Doğu Almanyft Hükümetinin, Mos-kovadan talep ettiği korunma. Sovyet-Kontrol Komisyonu resmi gazetesinde, Berllnln yeni bir ablukaya tâbi tutulmasına dair yapmış olduğu mârıi-dar bir neşriyatı takip etmektedir.
Bahia mevzuu gazete, bir işçi ile yaptığı mülâkatı neşretmekteydi. Bu İşçi, Doğu Almanya üzerinden Amerikan uçaklarının geçmesine mâni o-lunmasını İstemekteydi.
Sovyet bölgesinin Propaganda Şefi Gerhart Elaler, Doğu Almanya hükümeti tarafından oy birliğiyle kabul edilen bu raporu yayınlamıştır.
“Hükümet, Doğu Alman Cumhuriyeti toprakları üzerine Amerikan u-çakları tarafından yangın bombası atıldığına dair içişleri Bakanı tarafından verilen haberi nefretle karşılamıştır. Hükümet İncelemelerin neticesini Sovyet Hükümetine bildirmekte ve böyle canlyane taarruzlara karşı Alman topraklarının korunmasını istemektedir...
Berliııdekl hâdiseler
Berlin, 10 A.A (LPS) — Sovyetlerin emrinde bulunan halk polisi dün gece batılı makamların kontrolüne tâbi bulunan bir binayı İşgal etmişler ve binanın İdare müdürünü de tevkif etmişlerdir. Bu bina mevki İtibariyle İngiliz ve Sovyet kesimlerinde bulunduğundan bir kaç haftadan beri anlaşmazlık konusu olmuştu. Bu hususta cereyan eden müzakereler cumartesiye bırakılmış ve bir karara varılınca-ya kadar tek taraflı bir karar alınmaması hususunda mutbaık kalınmıştı.
Ömer İnönü Adliyodcn çıkarken
Ömer İnönünün istinabe yoliyl ifadesi alındı

Ankara, 10 (Husufi! muhabirimiz bildiriyor) — Kayalı bay hâdisesi dolayı-siyle istinabe yoliyle ifadesine müracaat lüzumu hâsıl olan Ömer İnönü bugün saat 11 de salâhlyetli sorgu yargıçlığına gelerek yarım saat kadar burada kalmıştır.
Tütün kongresinden notlar
Türkiye Tütün Kongreslndoylz. Kongreyi Ticaret Bakanı kısa bir nutukla açtı. Herkeste bir heyecan var. Kürsüye Ticaret Bakanlığı adına mİ geldi. Uzun bir konuşma yaptı. Arkasından Kocaeli delegeni ve milletvekili Mümtaz Kavalcıoğlu kürsüye çıktı. Elinde bir toınar kâğıt var. Belli kİ hepsini okuyacak. Etraftan itirazlar başladı. Bedri Nedim Göknıl ayağa kalkarak İlk müdahaleyi yaptı:
“Usu! hakkında konuşacağım. Evvelâ başkan seçimi yapalım. Kongre âdabına uyalım.„
Kavalcıoğlu bir Bedri Nedim Gök-nfle, bir de elindeki kâğıtlara baktı. Halinden, «Özü yarıda kesildiği için sinirlendiği anlaşılıyordu. Salonda bulunanlardan başka bir delege, “Baş-kanvekllierlnl do seçelim,, diye itiraz etti. Salihli delegesi “Evet,, diye tasdik ettL “Evvelâ başkanın tâyinini yapalım,,. Etraftan gülüşmeler oldu. “Burada da mı tâyin?!,,.
BursalI tacir Bay Fazıl, Ticaret Bakanının kongreye tabiî başkan otaıak kabul edilmesinin doğru İleri sürdü. Fotoğrafçılar yen resim alıyorlardı. Bıı Fazılın epey resmi çıktı.
Mümtaz Kavalcıoğlu hâlâ sabırsızlanıyordu. Elindeki bir tomar kâğıttan ancak bir tanesini okuyabilmişti. Baltan müzakereyi keserek Kavalcı-oğluna söz verdi. Kavalcıoğlu epey çalışarak güzel güzel cümleler hazırlamıştı.
“Bizlerl dinlemeyi lütfen kabul buyuran »ayın Barbakanımız, sayın Ticaret Bakanımız, sayın Tekel Bakanımız,, gibi cümleler birbiri arkasına sıralanmıştı. Kavalcıoğlu sözlerine devamla:
“Bugün hayatımın en mesut gününü yaşıyorum,, dediği zaman Bedri Nedim dayanamadı: “Usul hakkında itirazım var., diye yerinden fırladı. Başkan seçimi yapılmadan kimse konuşamaz diyordu. Etraftan kendisini desteklediler. Kavalcıoğlu oldukça sinirlenmişti. Fakat konuşmasını bırakmadı. Ticaret Bakanı hafifçe mırıldanıp da sözünü keslnceye kadar Ka-valcıoğlu konuşmasına devam ettL
Fakat elindeki bir tomar kâğıt bir anda bir kaç taneye iniverdi. Ve 15 dakika sürebilecek konuşma, Baka* nın Itirazlyle bir iki dakikada tamum lan d l
okluğunu mütcmadl-arada Bay
Güvenlik Konseyi 1,5 saatlik gizli
toplantıda Malik'i
Austin’in sözleri
Washington, 10 (YİRS) — “38 İnci arz dairesinin altında neleç olduğunu biliyoruz, üstünde neler cereyan ettiğini ise tecavüz başladıktan sonra öğrendik. Yukarıdaki kısmı Birleşmiş Milletlerin bilgisine karşı sımsıkı kapadıktan ve tecavüz hâdisesinin vukuundan sonra, gelip Sovyet delegesinin İstediği gibi bir “muslihane hal tarzı’’ ndan bahsetmek cidden gariptir. Bu Birleşmiş Milletleri kenara atarak haydutlara Koreyi talan ettirmekle birdir. Utanç verici bu öğüdün peşinden gidersek bu teşkilâta dahil irili ufaklı memleketlerdeh hiç birisi kendini emniyette hissetmiye-cektir.
Austin, Şimal Kore idaresini “Esir çobanı,,, “Polis rejimi,,, “Kukla., diye adlandırdıktan sonra sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Bize bu İdarenin mümessilini çağırıp dinlememizi tavsiye ediyorlar. Halbuki böyle bir adamın temsil etmekte takım dikten lerdlr.
daha steplerle tundra’lan aşarak gelmiş o-lan bir sestir. Şimdi Kore’de bunun ancak aksisadasını duyuyoruz. Bu aksİ8adaya, bu “yaşıyan ölülerin sesine,, Kore Milletinin eesl demek için insanın kaba alaylara yatkın bir mizaca sahip olması lâzımdır.,,
Austin’e göre, Malik’in yaptığı propagandalar sırf Hindistanın milyonlarca fakir halkının fikirlerini çelmek üzere tertiplendiği muhakkaktır. A-merika ise Kore meselesini halletmek
olduğu idareye efendileri blr-toplar, tüfekler ve tanklar ver-sonra yürümesini İşaret etmiş-Şlmal Kore’den gelen ses çok uzak yerlerden koparak ve
yola getiremedi
Amerika, buralarını kıymetlen-dirmezse teşebbüsü elinden kaçıracaktır
Waahington, 10 AA. (AFP) — Dışişleri Bakanlığı yakın ve Ortadoğu İşleriyle vazifeli Bakan Yardımcısı Mac Ghee dün Harward Üniversitesi talebeleri ile yaptığı bir konuşmada ezcümle demiştir ki:
Amerika, dünyanın geri kalmış bölgelerini kıymetlendirmek zaruretini gerçekleştirmediği takdirde teşebbüsü elinden kaçırarak yerine bir başka devlete ve bir başka İktisadî ve içtimai sisteme bırakmak mecburiyetinde kalacaktır.
Büyük devletlerle ortadoğunun münasebetleri hakkında bir seri konferans veren Mac Ghee sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Dünyanın bu kısmında ve kâfi derecede kıymetlendirilmeyen diğer kısımlarında, bolluk imkânları ortasında zaruret içinde yaşayan halkın İktisadî terakki için beslediği derin arzuya ve Amerikanın yapmaya muktedir olduğu yardımı beklediğine şahit oldum...
Mac Ghee konferansının sonunda Amerika bu bölgeye hususi teşebbüsünün dinamik kuvvetini ve serbest işletmenin verimli nüfuzunu getirebilir., demiştir.
çektir. Rejimin tamamen yeni olan bu hükmü ile hususî takas meselesine sarih bir son verilmektedir.
Yeni rejimin bu umumi vaziyeti yanında, zayıf ihracat ve tâli ehemmiyette ithalât maddelerinin hususiyeti de gözönünde tutulmuştur. Umumî ihracat ve ithalâtımızın yüzde 2 gibi çok cüzî bir nispet lrae etmesine rağmen bu malların da mübadelesi takas sisteminin piyasaları çok üzen çeşitli merasiminden kurtarılmış, ticaretin normal ve İktisadî kaidelerine terkedilmiştir.
Yeni İthalât rejiminde memleketimize yabancı memleketlerden getirtilebi-lecek mallar dört grupu ihtiva bir asıl ve bir de bit olunmuştur.
Ek listede tâli Bu son listedeki
döviz tahsisi yapılmıyacaktır. Bu mallar memlekete bizim de benzer tâli mallarımızın ihracı neticesinde tahaşşüt etmiş İthal Imkântariyle sokulabilecektir. Memleket dışında kalan Türk servetlerinin yurda mal olarak sokulması için Maliye Bakanlığınca müsaade alınmış bulunan hallerde de bu ek Üstede yer alan mallardan getlrll-lebilecektir.
İthalâtta yeni rejimle pek çok İdari kolaylıklar da sağlanmış bulunmaktadır.
İstimzaçta bulunmak, formüller doldurmak, bunları muhtelif kademeli merciler arasında takip ve İntaç etmek gibi mükellefiyetler kaldırılmıştır.
İthalâtçı mal getirtmek İçin bundan böyle bir ithal müsaadesine muhtaç değildir. Ticaret Bakanlığına veya o-na izafeten İş gören bölge ticaret müdürlüklerine veya ticaret odalarının ithalâtçı bürolarına müracaata lüzum kalmamaktadır. Bankası vasıtaslyle veya doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına müracaat etmek kâfidir. Merkez Bankası Ticaret Bakanlığından atacağı umumî talimat ve tahsisler dairesinde vaki müracaatları memleket ve madde hususiyetlerini gözönünde bulundurarak döviz mevcudumuzun İmkânları nispetinde isaf edecektir.
Yeni İhraç mevsimine girerken tatbik mevkiine koyduğumuz bu rejimin dış tediye gücümüzü arttıran vo müstahsilin emeğini değerlendiren bir »istem olacağı ve umumiyotlo piyasalarımız için hayırlı neticeler vereceği yolundaki ümit ve temennilerimi bildiririm.
Yeni rejimin ihracata müteallik hükümleri 9 ağustosta, ithalâta müteallik hükümleri ise 1 eylülde meriyete girecektir.,,
• •
Gece yüzme müsabakasını Modasporlular kazandı
Mühürdar Kulübünün tertiplediği “Mühürdar Kupası,, yüzme müsabakaları Istanbulda İlk defa olarak dün gece saat 21.30 da Ortaköydeki Lido yüzme havuzunda kalabalık bir seyirci kütlesi önünde büyük bir intizamla yapılmıştır. Saat 21.30 da İstiklâl Marşı ile başlanan merasimden sonra müsabakalara iştirak eden yüzücüler bir geçit resmi yapmışlar ve geçit resmini Mühürdar Kulübünün Başkanı Adnan Cağaloğlunun güzel bir konuşması takip etmiştir. Müsabakalarda alınan teknik neticeler şunlardır:
100 METRE SERBEST:
1 — Nejat Nakkaş (M.S.) 1.04.9, 2 — Lazo (M.S.) 1.10.5, 3 — Abdullah (D. S.) 1.16.5.
100 METRE SIRTÜSTÜ:
1 — Şükrü Ağaçoğlu (Seyhan) 1.18.9 2 — Yalçın (M.S.) 1.24.2, 3 — Ümran (Y.t 1.33.5.
200 METRE SERBEST:
1 — İbrahim Haldun İşmen Turidicr (Y.î.)
100 METRE
1 — Yüksek
2 — Süha Erler (Y.t.) 1.32.5, 3 — Servet Utkuata (Y.t.) 1.34.6.
400 METRE SERBEST;
1 — İbrahim Sulu (M.S.) 5.56.7. 2 — Lazo (M.S.) 6.16.5, 3 — Kâmil (M.S) 6.46.2.
3X100 karışık bayrak:
1 — Modaspor 4.09.7, 2 — Yüzme İhtisas! 4.19.2.
Umumî puvan tasnifinde Modaspor 99 puvanla birinci, Yüzme İhtisas 60 puvanla ikinci, Demlrspor 22 puvanla üçüncü oldular.
• •

Sulu (M.S.) 2.24.1. 2 — (Y.t.) 2.40.1, 3 — Yorgl 2.58.5).
KURBAĞLAMA:
Alpböke (İzmir) 1.24.1,
Amerikan serbest güreş takımı geliyor
îstnnbul, 10 (A.A.) — Bize verilen malûmata göre, Amerika millî serbest güreş takımı eylül sonlarında şehrimize gelerek 23, 24 ve 26 eylülde olmak üzere üç karşılaşma yapacaktır.
Müsabakalardan İkisi Ankara ve İstanbul takımları İle olacak, üçüncü müsabaka da Türkiye - Amerika milli serbest güreş takımları arasında yapılacaktır.
Geniş mikyasta alâka çekeceği göz-önünde tutularak müsabakaların İnönü Stadında yapılması kararlaştırılmıştır.
• •
üzere yaptığı teklifleri aynen Başvekil Nehru’nun anlamakta ve istemekte olduğu “dinamik barış,, mefhumuna uygun olarak yapmıştır.
Austin’e göre Sovyet teklifi, barış kurban olduktan sonra yapılmaktadır. Yabancı kıtaların geri çekilmesi de bu İşi kolaylaştırmak içindir. Zaten Kore tecavüzüne karşı lâzım gelen hassasiyeti göstermlyen tek Konsey âzası Sovyet Rusyadır. Bu da kimin barış ve kimin harp taraftarı olduğunu ispat etae gerektir.
Amerikan delegesinin beyanatı bittikten sonra bunların rusçaya tercümesi başlamış ve bu esnada delegeler kendi aralarında konuşarak Konsey müzakerelerinin bir usul çıkmazına girdiğini, Malik’ten reis sıfatiylo müzakereleri bu çıkmazdan kurtarmasını istediklerini fakat Malik’in bunu yapmaktan imtina ettiğini söylemişlerdir. öyle ki şu esnada söylenen her söz Sovyet propagandasına mukabil cevapları vermekten İbaret bulunmaktadır.
Nutkun ra Malik nı, binaenaleyh kendi teklifinin tatbik edilerek Birleşmiş Milletlerin A-merikalılara Kore şehirleriyle kalabalık sahalarını uçaklarla bombalar maya nihayet vermelerini ihtar etmesini istemiştir. Bunun üzerine Austin, 25 haziranda verilmiş olan kararın yürürlükte ilân edilmesini talep etmiştir. Bu karara göre Cenup Kore delegesinin müzakerelerde hazır bulunması lâzımdır. Malik bu talebi reddetmiştir. Austin ısrar ederek reisin bir defacık olsun kaidelere it-tıba etmesini talep etmiştir. Bunun üzerine Britanya delegesi Jebb soz a-larak Amerikan delegesinin mütalâalarını desteklemiştir. Fakat Malik istenileni yapmamakta ısrar etmiş ve Amerikan delegesinin beyanatını iftira diye reddederek Şimal Kore’deki silâhların çok daha evvel verilmiş olduğunu ve bütün bu sözlere ileride Sovyet delegesi sıfatiyle bir bir vereceğini ilâve ederek celseyi miştir.
Konsey cuma günü öğleden toplanacaktır.
••
tercümesi okunduktan son-başka söz istiyen oimadığı-
• •
cevap k apa-
sonra
Doğu Almanyada genel seçimler
Parlâmento, seçimlerin 15 ekimde yapılmasını kabul etti
Berlin 10 A.A. (Afp) — Doğu Al-manya Parlâmnetosu 15 ekim tarihinde genel seçimler yapılmasına dair kanun tasarısını İttifakla kabul etmiştir.
Bu kanun gereğince yalnız siyasî parti ve teşekküller aday göstermek halikına maliktirler.
Bu adaylar millî cephenin tek listesinde yer alacaklar ve seçmenlere müşterek bir program vereceklerdir.
18 yaşını aşan her şahıs oy verme hakkına malik olacaktır.
Doğu Alnuınyada genci seçimler
Berlin 10 A.A. (Afp) — Genel seçimlerin ekim ayının 15 İnde yapılması İçin kabul edilen seçim kanunundan başka Doğu Almanya Meclisi, Doğu Almanya hududu İçin Öder - Neisse hattını kabul eden 6 temmuz tarihli Polonya - Almanya anlaşmasını ittifakla tasvip miştir.
Meclisteki 100 saylavdan yalnız yüzden biraz fazlası oya İştirak miştir.
Diğer saylavlar (Burjuva) partilerine dahil olduklarından hazır bulunmamışlardır.
et-
lki et-
Atoma karşı korunma tedbirleri
Waahington, 10 A.A (United Press) — Birloşik Amerika Federal Hükümetine, beklenmlyen ânî bir atom bombası taarruzuna karşı Amerikan limanlarını korumak makaadlyle geniş yetkiler veren kanun tasarısını Başkan Truman çarşamba günü imzalamıştır. .
r
Pusan’d an umumî bir görünüş
-


Yeni İstanbul'un KORE muhabiri bildiriyor
Komünistler esirlere
nasıl muamele ediyor?
Kore, 4 (Amerikan kuvvetleri nez-dindeki hususî muhabirimiz Homer Bigort bildiriyor) — Komünistlerden ilk kaçan Amerikan askeri, buğun, hatlarımıza iltica etmeye muvaffak olmuştur. Michigan'lı er Robert L. Young, dik başlı, sakin bir köy çocuğudur. Young, öldürülmeye karar veı -rilinceye kadar, komünistlerin kendisini hiç hırpalamadıklarını söylemiştir. Ona su ve Amerikan sigaraları vermişler ve yalnız ayakkabılarını, cüzdanını ve sevgilisi Dorothy’nin resmini almışlar. Robert Young, başından geçenleri şöyle anlatmaktadır:
“Beni kurşuna dizeceklerini biliyordum. Fakat, nöbetçi dış ve iç gömleğimi çıkarttırarak, tüfeği ile arkama geçinceye kadar, herhangi bir hareket yapmaktan çekindim.
“Tüfeğin mekanizmasının İşlediğini duydum ve tam tetik düşerken eğildim. Kurşunun, omuzumun üstünden geçtiğini âdeta hissettim. Hemen geri dönerek, nöbetçinin elindeki eski tip Japon tüfeğini kaptım ve kafasına indirdim.
“Civarda oturan iki komünist üzerime ateş ettilerse de, isabet ettireme-diler. Ben de yakındaki bir köye kadar koşarak, harap bir kulübeye saklandım. İhtiyar bir adam, bana şu üzerimde gördüğünüz partalları verdi. Arka çitten atlayarak, bütün gece bir hendekte saklandım ve bu sabah hat-larımıza iltihak ettim.,, Komünistler nasıl peçclonlyor?
Kıdemli nefer Young, dün sabah, Mosan’ın 13 kilometre batısında bulunan 27 nel Savaş Birliği kumanda mevziine, bir komünist alayı tarafından yapılan hücum sırasında esir düşmüştü. Nefer, bir komünist subayının önüne çıkarılmış ve kendisine müdafaa mevzilerindekl Amerikan kuvvetleriyle bunların vaz’ülceyşl hakkında bildiklerini söylemediği takdirde öldürüleceği bildirilmiştir. Amerikalı, basit bir nefer olduğu için bu mulûma-ta sahip bulunmadığını söylemiş ve ifşaatta bulunmayı reddetmiştir.
Komünistler, öldürüleceğini temin etmekle beraber, kendisine başka hiç bir kötü muamelede bulunmamışlardır. Matrasını dolduruncaya kadar gölgede istirahat etmesine bile müsaade etmişlerdir.
Young. komünistlerden bazılarının sivil kılıkta, bazılarının ise yeşil renkte askerî kılıkta bulunduklarını ve yalnız başlıklarında ufak bir kızıl yıldızın bulunduğunu söylemiştir.
• •
Izmirde iki otomobil kazası oldu
10 (Hususî muhabirimiz bil-— İzmir 1224 sayılı taksi Değirmen dağından aşağı
İzmir diriyor) arabası çarpmamak üzere yolun sağma sap-
mış ve bir duvara çarpmıştır. Orada bulunmakta olan 3 kişiden nıüş, iki kişi yaralanmıştır.
207 sayılı taksi de baş
4 yaşında Nurcan adında
çarparak ayağını parçalamıştır.
biri öl-
cl tırak ta bir kıza
Young, komünist hatları gerisinde bulunurken, düşmanın, Amerikalılar tarafından görülmeden, piyade havanlarını ön siperlere kadar nasıl getirebildiklerini görmüştür. Bunu bana şöylece anlattı:
“İhtiyar bir adamla bir kadın, sırtlarında, dışardan bakınca elbise çıkınına benzeyen yüklerle geldiler. Yükler yere konulup açılınca, bunların bir havan kundağı ile namlusu olduğu anlaşıldı.,,

Kongre devam ediyor...
Başkanlığa Ticaret Bakanının getirilmesi ayrıca üç baş kan vekilinin seçilmesi diye bir takrir geldi. Takrir reye kondu. Kalkan el adedi çok mahdut olmasına rağmen Bakan takririn kabul edildiğini İlân etti. Bu o-roda İtirazlar ba.şgÖstcrdL Bir delege: "Kongre kararları, aksi, reye konmadan alınıyor. Bıı doğru değildir,, dedi. Hakan “Karar verilmiştir,, diye başka mevzuu geçti. Delegeler yine İtiraz ediyorlar. Aralarından bir tanesi:
“Başkan seçimini bırakalım, evvelâ yoklama yu palım. Bakalım nisap var mı?’’ diye müdahale ettL Kongrenin havası oldukça elektriklenmişti. Bafra delegesi Süleyman Türk: “Yoklamaya ne lüzum var?. Hepimiz buraya davetle geldik. Nisup olsa da olmasa da toplanacağız” dedi ve böylece balkan vekillerinin seçimine geçildi. Neticede Celâl Umur, Mehmet Yılmaz, ekseriyetle başkunveküliklerine seçildiler.
Bundan sonra komisyonlara girecek delegeler meselesi konuşmalara yol açtı. Kongre, o kadar teferruata dalmıştı kİ, bu İşin münakaşası da saatlerce sürdü. Tüccarla müstahsilin ayn ayrı komisyonlara ayrılması İtirazları davet etti. İzmir degelesl Salâhaddln San ver:
"Birimizin diğerimizden saklayacak hiç bir şeyimiz yok. Aramızda ayrılık gayrıbk yaratmıyalım. Zürrasız tüccar tüccarsız zürra olamaz. O bizim derdimizi biz onun derdini duyalım. Herke* gelsin konuşsun” dedi
Buna Salihli delegesi cevap verdi.
YrÜ7de beşler meselesi yine münakaşalara yol açtı. Fahri Keskiner dedi ki:
“Ahmet ağanın, Mehmet ağanın topladığı yüzde 5 leri kimseye yedirmeyiz. Bunu da bize çok görmesinler. Bu İşin mukadderatını bize bıraksınlar*’.
Salonda heyecan artıyordu. İş çığırından çıkmıştı.
Akhisar delege»! de yüzde 5 diye aöze başlayınca Ticaret Bakanı dayanamadı: “Siz! bu mevzu üzerinde konuşmaktan menfilerim” dedL Asıl mevzua girilmeden evvel teferruata d alınmağa başlanmıştı. Ticaret Bakanı dedi kİ:
“Burada hiç bir zümrenin menfaatine hizmet edecek değiliz. Tütün mevzuu hakkında konuşmak üzere toplandık. Falan yahut filân zümrenin menfaatini değil tütün mevzuunu ko-nuşacağuf. Burada memleket tütüncülüğünün menfaatine uygun bir neticeye varmak için toplanmış bulunuyoruz. Şu andaki mevzuumuz komisyonlara âza adedi tahdit edilsin mİ, edil-mesln mi mevzuudur. Bunu kararlaştıralım.
Bakanın bu teklifi evvelâ, 20 kişi o-larak komisyonları tahdit edelim şeklinde reye kondu, kabul edilmedi. Bunun üzerine herkesin komisyona girmesi karar altına alındı. Fakat delegeler İtiraz ediyorlardı. Arkadan bir delege dedi kİ:
“Peki amma reis bey. o halde komisyona ne lüzum var. Her işi heyeti u-mumlye halinde müzakere edelim.
Karar verilmiştir. Bu âzanın teklifi kabul olunamadı ve Tütün Kongresinin İlk toplantısı böylece sona erdi.
FARUK FENtK
Anadolu Ajansının
Ankara, 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — A.A. sı umumi heyetinin bugünkü toplantısında yeni idare heyeti seçimi yapılmıştır. Bu toplantıda eski idare heyetinden Namık Ambar-cıoğlu istifa etmiş, Akagündüz ile Galip Kemali Söylemezoğlu yeni idare heyeti âzalıklarına seçilmiştir. (A.A.) nın yarınki umumî heyet toplantısında münhal bulunan 1 İdare heyeti âza-lığı seçimi yapılacaktır. Bu âzaJığa da Doktor Reşat Tuncelin getirileceği öğrenilmiştir.
Vali Ankarada
Ankara. 10 (AA.) — İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Prof. Dr. Fah-reddin Kerim Gökay bugün saat 12,10 da uçakla şehrimize gelmiştir.
Muğlalının duruşması tekrar başladı
Dünkü durulmadan bir görünü?
Ankara, 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 1943 senesinde Özalp ilçesinde yataklık ve kaçakçılık eden 33 kişinin kurşuna dlzdlrilmcsinden suçlu görülen emekli Orgeneral Mustafa Muğlalının bugün Askerî Mahkemede yeniden duruşmasına başlanmıştır. Bilindiği gibi Muğlalı hakkında 20 yıl hapis cezası verilmiş ve Yargıtay bu kararı bozmuştu. Bugünkü duruşmada Mustafa Muğlalının aklî muvazenesinin yerinde olup olmadığı hakkında gelecek rapora intlzaren muhakemenin başka güne bırakılmasına karar verilmiştir.
Orman yangınları genişlemek istidadı gösteriyor
Dursunbey, 10 (A.A.) — Çatalçam köyünün Emirler mevkiinde ve Hacılar köyünde başhyan orman yangınları genişleme istidadını mektedir. Söndürme ekipleri mahallerine gitmişlerdir.
• • « * •
göster-y angın

TAHSİL KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-iubilrcakslnlz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayı-nız.
i eni tstaııburuıı
KUPONU
Y E l . * . A .« B « L —
11 Ağustos 1950
Sayfa 4 ==
s
ALÎ Mehmet, yülesek bir kesiğin llze-**rlne oturmuştu. Gözleri, taılalann İçinde karıncalar gibi çalışan traktörlerdeydi. Elleri, yer yer ağaran kırçıl sakalında dolaşıyor, kâh yan tarafına dönüp tükürüyor, kâh ayağındaki çarıkların burnu İle yeri eşiyor, sık sık da derin derin İçini çekiyordu. Karşısındaki manzaraya baktıkça yllreği kabarıyor, kabardıkça da tekrar yan tarafına doğru okkalı bir tükrilk atıyordu.
Aklından, “Gidip şu oğlanı bir göreyim..,, diye, geçirdi. Fakat vazgeçti. Zaten kaç gündür, her sabah erkenden kalkıp, köyden buraya kadar geliyor, saatlerce kesiğin üzerinde oturuyor, aklından bir kaç defa “Şu oğlanı gidip bir göreyim..,, diye, geçiriyor, sonra bu düşüncesinden vazgeçiyordu. Bunun bir çok sebepleri vardı: Lâkin Ali Mehmet, bu sebeplerin en mühimini, kendi kendine İtiraf etmekten bile çekiniyordu. Kısaca, on altı yaşındaki oğlunun, üzerine çıkıp, bir at gibi oynattığı, toz topraktan rengi kararmış ihtiyar bir domuzu andıran John Deere efendiyi sevmiyordu. Onun gürültüsü, homurtusu, yürüj’üşü hattâ arkasındaki dört kulaklı pulluğu ile toprağı sürüşü, müthiş sinirine dokunuyordu.
“Namussuz,, diyordu, “On çift Ö-küzün,, on günde yapacağı İşi, gürültüye, patırtıya getirip, bir günde yapıyor. Milletin ekmeğini elinden aldı..*,,
Ali Mehmet oturduğu yerde, kaba etlerinde» toprağın kıvamını hissediyordu.
Toprak tavındaydı:
Bir hafta, geceli gündüzlü yağan yağmurlardan sonra ova, beş gündür, ılık nisan güneşinin altında, banyodan yeni çıkan genç bir kadın gibi •açlarını kurutuyordu. Hafif bir şimal rüzgân, yemyeşil buğday tarlalarındaki ekinleri dalgalandırıyor, sonra bütün gayretiyle, nehir boyunca uzanan, şehvete susamış, İlkah bekli-yen pamuk tarlalarına koşuyordu.
Toprak tayındaydı:
Büyük Menderesin etrafında, sağlı sollu, tâ Ege Denizine kadar uzanan pamuk tarlalarında hummalı bir faaliyet vardı. Toprağın doğuracağı pamuk fidanlarını sulamak için, tarlalar. kanallarla nehre bağlanmış, tarlaların içindeki cetveller hazırlanmıştı. Kanallar boyunca ve cetvellerin a-rasında şimdi, uzaktan bakınca, kaplumbağalar gibi, fakat telâşla dolaşan, John Deere’ler, Massey-H.arris-ler, OliverHer, Caterplllar3ar, Allls-Chalmers'ler. International'lar ve daha çeşit çeşit bir çok, Sam Amcanın hediyeleri traktörler, görünüyordu*
Toprak tayındaydı: Sürülüyor, dis-kar, tırmık, sürgü çekiliyor ve mibzerlerin tohumu bırakmasına hazırlanıyordu.
Ali Mehmet, şimdi* avuçlarını toprağın İçine daldırmış, onun serinliğini parmaklan İle bir nebat kökü gibi tâ iliklerinde hissediyor, âla buu bu serinlikle vatıştırmıya çalışıyordu. 1-çlnde mütemadiyen biçimsiz biçimsiz lâf eden şeytanı kovmıya uğraşıyordu. Arkasından bir ses:
“Merhaba!,, diye, onu, yerinden sıçrattı. Kendini toparlayıp, yanıbaşma çöken Savran’a:
"Merhaba..,, cevabını verdi. Bir müddet konuşmadılar. Savran. kasketini çıkarıp dizine koydu; kabak kafasını kaşımıya başladı. Bulanık gözlerini tarlalarda dolaştırdı. Tabakasını çıkarıp bir sigara sardı, sonra tabakayı Ali Mehmet’e uzattı. Ali Mehmet’in kaç gündür tütünsüzlük-ten imanı gevremlştL Elleri titreyerek acele acele bir sigara sararken sordu:
“Hâlâ tütüne paran var mı?.,
Savran, bu suali, duymamaklıktan geldi. Sigarasını ateşleyen ve dumanı, derin derin İçine çeken Ali Mehmet’e boş gözlerle baktı. Birdenbire bambaşka şeyler konuşmaya başladı:
“Hani şu makineler yok mu makineler... Toprağı öyle bir işliyorlar ki... Sürgü çektikten sonra, tıkır tıkır öbür başına kadar yuvarlanacak, insanın tbhum yerine girip gömülesi geliyor mübarek toprağa...,,
AH Mehmet, ters ters:
“Sen, öküzden şaşma..., diye, kapamak İstedi ve ilâve etti:
“Ben. tamam otuz yıldır öküzle çift sürdüm. Bugün de toprağım olsa gine öküzle sürerim. Allaha şükür, bir gün aç kalmadım.,,
Savranın çatlak dudaklarına acı bir tebessüm geldi:
“Ben de bu ovanın mahsulünü kırk yıldır develerimle şehre çekerim. Bir günden bir güne aç kalmadım. Amma velâkln Ali Mehmet, kardeşim, bugün açım. Çoluğum çocuğum da aç. Yann da. yarından sonra da, tâ açlıktan geberinceye kazlar, aç kalacağım... De gidi günler de!,. Bana bu gidenlerde, anıyla şanıyla Savran Me. miş, derlerdi bir vakitler. Develere itibar kalmadı gayri. Şimdi ağalar mahsullerini vızır vızır kamyonlarla taşıyorlar.,.
Ali Mehmet:
“Ben, senin yerinde olsam, develeri satar, borç dert eder, bir kamyon a-lırdım.,,
“İş kamyonda değil kardeşlik..,, diye. Savran içini çekti: “îş blzlerde.. îkl yakamız bir yana gelmez gayri.. Biz, eskidik, öküzlerimiz, develerimiz de eskidi. Ne develer, ne öküzler, ne Ben, ne de ben, koca kalıbımız kıyafetimizle. şu makinelerin yanında on para etmeyiz... Bu yaştan sonra ne •en. bir traktörün, ne de ben, bir kamyonun yanına sokulabiliriz..,,
“Bırak Mernlş, bırak.. Zaten yüreğim kabarıyor, conım neredeyse burnumdan çıkacak.. Sen de üstüme varma.,.
Savranın çenesi açılmıştı bir kere, bırakır mı:
"Bak senin oğlana!,, diye devam etti: “O no kurum, o ne çalım eh., çocuğun hakkı da yok değil; makinist oldu çıktı.
“Bok oldu!..,, dJye. Ali Mehmet, arkadaşının sözünü kesti. “Sade hayvana biner gibi motörc biniyor, Asıl ma-
lâfl
Sanat âbidelerimizden bazıları
İstanbul çeşme ve sebilleri
Bunlardan, 3 üncü Selim zamanında yapılmış olan Göksu Çeçmesi,
etrafındaki büyük çınarlardan süzülen güneşin ışıklan altında. Boğaziçinin güzelliğini yaşatan bir Yazan :
âbidedir
Aziz Oğan
SAM AMCA
kinist başkası. O, gölgede yatan a-dam. Makinelere yağ benzin koyuyor, bozukluk var mı diye, bakıyor, sonra gidip gölgeyo yatıyor, Ben, hepsini gördüm. Bizim köyün bütün veletleri sadece dolap beygirleri gibi tarlaların İçinde dönüp çift sürüyorlar.^ İşte o kadar.,,
ME.. Bir kaç yıla kalmaz, senin oğlan da makinist olur çıkar. Herkes bu İşi anasının kamında öğrenmez ya.. Bari çocuğa iyi para veriyorlar mıî„
Ali Mehmet, homurdandı: "Bir bankanot,,
"Bu gündelik çok az.„
"Ben de öyle düşünüyorum. Ama bütün çocuklara bundan tozla da vermiyorlar. Sözüm ona zanaat öğretirlermiş...,,
“Bak orası da doğru. Desene bundan sonra size bu çocuk bakacak. Bende erkek evlât da yolc„
Ali Mehmet, başını başka taraflara çevirdi. Elini sakalında dolaştırdı. ‘'Ne günlere kaldık yarabbl, ne günlere kaldık..^, diye, mırıldandı. Sustular. Bir zaman, ovada akisler bırakan traktörlerin homurtusunu dinlediler. Savran, birdenbire ayağa kalktı:
“Haydi kalk, gemi başına kahveye gidelim. Birkaç lik.. Sana bir
Dedi.
AH Mehmet, kalktı yürüdü.
kuruşum var şlmdl-kahve ısmarlarım.,.
•esini çıkarmadan
•••••
top-üç ben-

Kahve, kalabalıktı. Bütün civar çiftliklerden kovulan ortakçılar, küme küme toplanmış, kimi kâğıt oynuyor, kimisi tembel tembel. Menderesin bulanık sularını, nehrin üzerinde çelik bir palamara bağlı gidip gelen gemiyi seyrediyordu. Çitten örülmüş, ön tarafı dört direğin üzerinde sazlarla örtülü bir kahve, gölgesinde oturan insanların asık suratları ve sessizUği ile, âdeta yere dökülmüş, üzeri çalı çırpı İle örtülmüş bir yığın barutu andırıyordu. Sanki bu adamlardan biri. elindeki sigarayı ortalık yere atı-verse, patlayacaktı*
Ali Mehmet, büyük bir gürültü ile. höpürdeterek kahvesinden bir yudum aldı. Sonra midesi bulanmış gibi, a-ğır ağır etrafına bakındı:
“Geçen yıllarda, böyle İş zamanı, burada kimsecikleri bulamazdın.,, Dedi. Savran, omuzlarını silkti:
“Vakit lklndt Köye vanp namaza yetişelim İstersen... Allah, ber işimizi düzeltir inşaallah...,, Teklifinde bulundu. Bu teklifi Ali Mehmet, şiddetle reddetti:
“Bunca yıldır bana bir karış toprak vermiyen Allahla alâkam yok gayri!...,
“Tövbe de, Alt Mehmet, tövbe de.. Günaha giriyorsun. Kırk yıldan sonra toprak sahibi olmak yeni mi aklına geldi
AH Mehmet, düşündü; Hakikaten şimdiye kadar, toprak sahibi olmak aklına pek seyrek gelmişti. Ağanın topraklarını, bu yaşma kadar hep kendinin biliyordu. Bir çift ÖkÜzlyle, ağanın her yıl kendisine ayırdığı yerde çalışır, ağaya borçlanır, mahsul kalkınca, borçlarını öder, geri kalan yan hisse ile, pekâlâ bir yıl geçinir giderdi. Bu yıl, İşler, işte böyle birdenbire bozul u vermişti.
Savran Memlş, tam kallup köye namaza gideceği zaman, ortalığı toza dumana katarak, bir Jeep geldi; kahvenin önünde durdu. Jcep’ln arkasında lâstik tekerlekli kocaman bir a-raba vardı. Otomobildeki delikanlıyı Ali Mehmet, derhal tanıdı. Bu delikanlının babasiyle yıllarca ortaklık etmişti. Ağanın Ölümünden sonra da bu çocukla üç yıl ortaklığı vardı. Delikanlı, Jeep’ten inmeden, kahveye doğru bağırdı:
“Bizim tarlalardaki çayırlan lamak için adam arıyorum. îş, dört gün sürecek. Yemek içmek den. Gündelik, iki buçuk Hra*..,,
Kahvedeki köylüler, birbirlerinin yüzüne baktılar. İçlerinden biri,
“Peki bey, geliyoruz,” dedi ve yürüyüp arabaya atladı, ötekiler de onu takip ettiler. Delikanlı, Savranla o-turup kalan AH Mehmet’i gördü:
“Sen, gelmiyor musun A1İ Mehmet?..,,
AH Mehmet, sert bir sesle:
“Gelmiyorum!..,, Dedi.
“Gündelik az mı geldi?..,,
“Bana vereceğin sadaka cebinde dursun.,,
Delikanlı, güldü:
“Yapma be dayı, gel işte.. Bunca yıllık hukukumuz var. Seni gözetirim
Köylülerden biri:
“Haydi be yahu, beyin İşini bitiriverelim!..,, diye, seslendi. A11 Mehmet, hırsla yerinden fırladı:
“Defolun be başımdan!.,, diye, bağırdı: “Ben, amele değilim, çiftçiyim.. Çiftçi!..,.
Bu sözler, bir taş parçası gibi, kar-şiBindakllerln yüzüne çarptı. Hiçbiri ses çıkaramadı. Delikanlı, yumuşak bir sesle:
“Peki, kızma be AH Mehmet...,, diyerek, gaza bastı, Çekip gittiler.
Namaza gitmek İçin biraz evvel o-yağa kalkan Memlş, gidenlerin arkasından bir müddet baktı. Sonra bir “Oooofff!..,, çekerek arkadaşının karşısına oturdu;
“Gitmeliydin... dedi.
AH Mehmet, öfkesini yatıştırmak için bir kaç kere derin derin nefes aldıktan sonra sordu:
“Sen, neye gitmedin..,,
Memlş, omuzlarım silkti. Bu âna kadar, tezgâhın yanında gazete okuyan, sağ eli bir sargı ile boynuna a-8ilı, tıknaz, kapkara saçlı, gözleri fıldır fıldır dönen bir adam, yerinden kalktı; geldi, ayağı İle arkalıksız bir sandalyeyi, Ali Mehmet’in yanma doğru itti ve oturdu:

Yazan; SAMİM KOCAGÖZ
de-
do-mı,
dly®,

•••M
“Ben, tek elimle de kâğıt oylayabilirim; var mısınız T..m
îkl köylü, ters tere adamın suratına baktılar:
“Sırasıydı ya...„
Adam, kara kaim kaşlarını oynattı :
“öyle..,, dedi, “Hiç de sırası değili,, Savran, tepeden tırnağa kadar herif! süzdü:
“Sen, makinistsin galiba...»
“Halimizden belli. îkl parmağımı, bir biçimsiz yere kıstırdım* Bir şey değil., geçti. Yarın sabah işbaşı edeceğim..,
Ali Mehmet, adamın makinist olduğunu duyunca, hemen ar kas uu dönüp oturdu. Makinist ona, gözünün uciyle baktı. Hiç o değilmiş gibi sözüno vam etti:
“Biraz evvel, dayının hail bana kundu. Halden anlarını.. Şaka
mektep medrese gördük.. Sanat mektebi mezunuyum ben... Mektepten tornacı çıktık ama, İşi makinistliğe döktüm. Hepsi bir kapıya çıkar bu işlerin ya..„
Ali Mehmet, döndü; ne demek istiyorsun, der gibi, makinistin yüzüne baktı. Makinist, onun gözlerinin içine gözlerini dikerek:
“Bu dert, bütün köylünün derdi. Ortakçılık paydos!..,, Dedi.
Savran, küçük gözlerini büsbütün küçülterek:
“Ağzımızı mı arayorsunT sordu.
Makinist, istemlye istemiye güldü.
“Amma da yaptın be yahu* ağzınızı aramaya ne lüzum var. Yüreğinizden geçeni, suratınızdan okuyorum..,,
Ali Mehmet, homurdandı:
“Zevklen bakalım bizimle. Sen de ağaların adamı değil misin?.,,
Makinist, bu lâflardan İliç alınmadı
“Ben. zanaatkâr bir adamım. Kimseye minnet etmem. Kimsenin de tarafından çıkmam... Siz bunca yıldır, yalancı emzikle oyalanan çocuklar gibi, ağaların topraklarını kendinizin sayıp oyalanıyordunuz. Hükümet, bir kanun çıkardı. Sîzlere toprak vereceğim diye; hâlâ veremedi, öte yandan, ağalara da toprağınızı kendiniz makinelerle işleyeceksiniz, işl^mlyenlerin toprağını elinden alacağım dedi. Siz, köylülere karşı sözünü tutmadı. Fakat ağalara karşı tuttu. Onlara Ame-rikadan makineler getirdi. Makinelerin paralarını taksitlere bağladı. Şimdi onlar, makinelerle iş yapıyorlar. Zengin oluyorlar. Buna bizim hükümet, istihsali arttırmak diyor. Eh.. A-merlka da bizi kalkındırmak, bize yarcfım etmek diyor... Kısaca, hükümet, gemisini; Amerika ticaretini; a-ğalar da ister istemez, çiftliklerini yürütüyor...,,
AH Mehmet, gözlerini İri Lrî açmış, makinisti dinliyordu. Bir müddet sessizlik oldu. Savran Memlş:
“öyleyse, bütün işleri karıştıran A-merika
“Neden?,..,,
“E.. Amerika makineleri yollama-saydı, bu böyle olmazdı.,,
Makinist güldü:
“Doğru, eğer Amerika, makine yerine TOPRAK yollasaydı, size dağıtırlardı. Ağalarda toprak bol, no yapsınlar toprağı..
Ali Mehmet:
Gâvurun da adama bu kadar hayrı dokunur İşte... ölü gözünden yaş, 1-mam evinden aş—», diye, söylendi. Sonra birdenbire ümitsiz bir sesle sordu:
“Desene kardeşlik, bu bizim İşlerin çıkar bir yolu kalmadı... Desene biz, açlıktan geberip gideceğiz
Makinist, önüne baktı:
“Belli olmaz, belki de hükümet size günün birinde toprak verir.,,
Ali Mehmet, itiraz etti:
"Toprak da verse gene çürük.. Devlet, bana ağalık etmez ki, benim öküzlerim var ama, öküzü olmıyan da var. Ben, tohum isterim, öküzler yemeklik ister. Çoluk çocuk, mahsulü kal d irin cay a kadar, bakılmak ister. Bana, borçlanacak ağa lâzım. Mahsulü sam yeli vurduğu, su götürdüğü yıl olur. Böyle yıHanla, ağa, ama eski ağalar, borcumuzu bir gelecek yıla bırakır.. HelâJ edenler de olurdu ya... Nerede şimdi eski günler.. Milletin gözünü hıra bürüdü şimdi. Kısaca kardeşlik, ben. toprak sahibi olsam da işimi yoluna koyuncaya kadar, bana bir dayak lâzım. Anladın mı... Yoksa verilen toprağı. Rumeli muhacirleri gibi satar savar oturur parasını yer, sonra da gene aç kahrım.,,
“Devlet, hükümet, bu meseleleri düşünür elbette.,,
Memlş, lâfın burasında dayanamadı:
“Siz de eşeğe binmeden bacaklarınızı sallayorsunuz! Ortalıkta toprak yok be...„
AH Mehmet, acı acı güldü:
“Sen, Savran, develerini düşün bakalım...,,
“Develeri, kasaplara satacağım. Devlet, toprak verirse ben de öküz alırım..
“Sayıkla bakalım!..,,
. Bu konuşma, AH Mehmet’i büsbütün dertli etti. Yüreğinin ortalık yerine taş gibi ağır bir şey oturdu. Gözlerini uzaklara tâ Samsun dağlarının tepelerine dikti. Bu dağların ardına İnmeye hazırlan güneş, uçuşan tarla kuşlarının kanatlarını, allı pembeli renklere boyayordu. Makinist, tulumunun cebinden çıkardığı eski bir gazeteye daldı. Savran. AH Mehmet’i düşüncelerin elinden kurtarmak için sordu:
“Akşam oluyor, köye varmıyacak mısın...
Ali Mahrriht, omuzlarını silkti. 1-çlnden, “Şu oğlanı gidip bir görsem,.,, dlyo, geçiriyordu. “Senin oğlan, iki âyar yemeklik buğday parası birik-

tlrmlştir..,, diye, şeytan kulağına üfledi. Ali Mehmet, bir küfür mırıldanarak şeytanı kovdu. Çocuğun elinden parasını Recep gibi döve döve a-lacak değildi. AH Mehmet, o kadar vicdansız değildi. H(mh oğlu, anlının teriyle kazanıyordu bu parayı... Anasına, babasına isterse bakardı...
Ali Mehmet, bu düşüncelere daldığı sırada, birdenbire oğlunu karşısında gördü: Tozlu yolun üzerinde homurdanan bir Ollver, dört delikanlı ile bir makinisti salkım saçak sırtına almış getiriyordu. Oliver’den atlıyan makinist, geldi, eli sanlı makinistin yanına oturdu:
“Gece de çalışacağız. Yemek yedik. Kahvemizi içelim, fid saat istirahatımız var.,, Dedi. Ve ild makinist, muhabbete koyuldular.
Çocuklar, makinistlerden biraz u-zağa oturdular. Ali Mehmet’in oğlu, babasının yanma gelmişti AH Mehmet, heyecanlandı. Sonra titreyen e-Uyle, oğlunun arkasını okşadıı
“Nasılsın oğul?.^ ı
“Eyiylm buba.„
“Irhatın eyl mi?..H
“Byl. Anam nldlyo?..^
“Nitsin, evde oturuyo.,,,,
AH Mehmet, kahveciyi çağırdı:
“B1 kayva lç.„
Savran, daha evvel İçtikleri kahvelerin parasını verip gitmişti. AH Mehmet’in oğlu, içtiği kahvenin parasını kendi verdi. Kahvede her kafadan bir ses çıkıyor, akşama kadar yapılan İşlerden bahsediliyordu. Hava İyice ka-rarmıya başlayınca, makinist, kalktı:
“Haydin bakalım çocuklar," dedi, “îş başına... Patron, bizLm buraya Oliver’le geldiğimizi duymasın*, traktörleri taksi yaptınız diye, kızıyor».,,
AH Mehmet ile ahbaplık eden makinist de ötekilerle beraber yürüdü. Hepsi OUver'in üzerine salkım saçak tekrar çıktılar. Ali Mehmet’in oğlu, babasına sokuldu. Cebinden bir takım kâğıt paralar çıkardı:
“Ben, bunları düşüreceğim.. Sen, saklayıver buba.. îstediğLn kadarını da anamla haçlanın... Ben, kendime ayırdım. Seni burada görmeseydim, bu gece köye kadar kaçıp getirecektim.,, Dedi. Ali Mehmet donup kalmıştı. Bir şey düştlnemlyordu* Oğlu, çoktan OHver'in bir tarafına asılmış, makine gürültüyle kalkıp gitmişti. E-ltndeld paralan, AH Mehmet, saymadan cebine yerleştirdi. Para sahibi olmanın sevinci, bir an, yüreğini kabarttı. Kalktı, köye gitmek için, me-mlye binip nehrin öte yakasına geçti. Gemiciye kâğıt paralan göstererek:
“Şimdi bozuk param yok. Yarın bü. tün borçlanmı Öderim.,, Dedi.
İyice kararan yollarda hızlı hızlı yürümiye başladı. Fakat birdenbire, dizlerinin bağı çözüldü. Bir tarlanın kenarına oturdu. Oğlunu düşünmiye
İSTANBULU yer yer süsliyen mey-1 dan çeşmelerinden Tophanedeki I İnci Mamhut, Ayasofya karşısındaki III üncü Ahmet, Azapkapıda I İnci Mahmudun validesi Sallha Sultan çeşme ve sebillerinden bahsetmiştik. Kronolojik bir tasnife tâbi tutmadan tarifine glrlştlğLmiz meydan çeşmeleri arasında Üsküdardaki m üncü Ahmedln meydan çeşmesi, devrinin güzel ve karakteristik eserlerinden biridir. Bu eser IH ilncü Ahmedln damadı İbrahim Paşanın himmetiyle (Öalacak ortasında Şerefftbada) getirilen sudan bu çeşmeye verildiği kitabelerinden anlaşılmaktadır. Damat İbrahim Paşa» Kayışdağı eteklerinde bulduğu üç kaynağı birleştirerek kalın toprak künklerle (Şeref-âbada) getirmişti. Sonradan bu ana künke üç katma daha ilâve edilerek suyun mlktan arttırılmış ve bir çok çeşmelere de bu sudan verilmişti.
Çeşme dört cephelidir. Abidenin yüzü fotograflde görüldüğü gibi denize bakmaktadır. Her cephenin ortalında bir yalak vardır. Ve cephe mermerleri kabartmalarla süslüdür.
Köşelere tesadüf eden ve eelsebilln iki tarafında bulunan oluklu sütun-çeler ile muslukların etrafında kabartma güller, mermer yontuculuk sanatının en mütekâmil örneklerini teşkil ederler. Çatım yayvan ve kurşun örtülüdür. Çeşmenin dört cephesindeki yazılar Nedim, Şaklr ve Rah-
başladı* Ali Mehmet’in aklından daha bir çok şeyler geçiyordu. Bu aklından geçenler, Ali Mehmet'i perişan etti* Uzun zaman olduğu yerde hareketsiz kaldı. Uzaktan uzağa, traktörlerin homurtusu geliyor, ortalık karardıkça projöktörler ovada, ateşböcekleri gibi uçuşuyordu. Ali Mehmet’in içine yavaş yavaş bir gariplik çöktü. Yıllardan beri ilk defa, gözlerinden bir yaş boşandı. Yaşlar yanaklarından kırçıl sakalına İndi. Sonra kendinden utandı. İçindeki şeytan:
“Ulen, böyle kanlar gibi ağlayacağına, git kendini Menderes’e at!..„ demeye başladı* Ali Mehmet» şeytana cevap verdi:
“Tutki kendimi Mendlrese attım. Neye yarar.. Oğlum, toprak sahibi o-lur mu*
“At., at.. Sende ümit yok gayri...,, “Atmam.,,
“At1
“Atmam!.,,
Ali Mehmet, ovanın sessizliği İçinde, “Atmam be yahu..,, diye, bir kere daha bağırdı. Sonra duaya başladı: “Hey Allahım, sen, benim aidimi fikrimi muhafaza et. Sen, beni şeytanlardan koru...,, Duası bitince, biraz sakinleşti. Ellerini toprağa dayayarak doğruldu. Parmaklarının arasında kalan toprağı sıktı. Toprak, tayındaydı:

r

Şevval
27
1369
mİ gibi devrinin büyük şairlerine a-Ittlr. Velhasıl bu güzel âbide. Mimar Binanın eserlerinden olan Mihrimah Sultan caminin önünde mühim bir varlıktır. Meydanlığın zaman zaman İmlâ edilmesinden çeşmenin zemini aşağıda kalmıştır. Bu hal, çeşmenin zarafetine, umumî görünüşüne cidden bir engel teşkil etmektedir. Birkaç nene evvel âbidenin, olduğu yerde bugünkü zemine kadar yükseltilmesi düşünülmüş ve hattâ buna Belediyece teşebbüs dahi edilmiş ise de âbidenin mermerlerine zarar vereceği neticesine varıldığı anlaşılınca bundan vazgeçilmiş ve şehircilik mütehassısı Mösyö Prostun Üsküdar İmar plânını ihzan sırasında çeşmenin bugünkü mahzurlu durumunu ırlah e-den yeni bir proje vücude getirilmiştir kİ. Eski Eserleri Koruma Heyetince de ba projenin tatbiki muvafık görülmüştü. Bu projenin tatbikine İmkân hâsıl olmasını candan dileriz.
Anadolu yakasında pek lâtif manzara arzeden meydan çeşmelerinden biri de Göksu çeşmesi diye anılan m üncü Selim devrinde yapılmış o-Ian çeşmedir. Etrafındaki cesim çınarların arasında güneşin lltlmaatiy-!e Boğazın mavi sulan üzerine inikaslar yapan bu güzel çeşme, eade bulunduğu yerin değil, hattâ diyebiliriz kİ. bütün Boğazın panoramik güzelliğini yaşatan bir âbidedir. Bir
Büyük Menderealn etrafında sağlı sollu, tâ Ege Denizine kadar uzanan pamuk tarlalarında hummalı bir faaliyet vardı. Toprağın doğuracağı pamuk fidanlarını sulamak için tarlalar kanallarla nehre bağlanmış, tarlala-lann İçindeki cetveller hazırlanmıştı. Kanallar boyunca ve cetvellerin arasında şimdi, uzaktan bakınca, kaplumbağalar gibi, fakat telâşla dolaşan, John Deere’ler, Massey-Harrls-ler, Ollver’ler, Allis-Chalmers'ler, Ca-terplllar’lar, International'lar ve daha çeşit çeşit traktörler görünüyordu. Hepsi bu gece, sanki bütün projök-törlerini Ali Mehmet’in üzerine çevirmişler, onunla alay ediyorlardı. Ve şehvete susamış, İlkah bekllyen bütün tarlaları, Ali Mehmet’in elinden almışlardı. Homurdanıyor, sinirli sinirli hırlıyor, Ali Mehmet’i topraklarından kovuyorlardı...
Ali Mehmet» parmaklarının arasında, avcunun içinde sıktığı bereketli toprağı bıraktı. Bu cânl makinelerin gürültüsünü duymamak İçin kulaklarını tıkadı. Koşmıya, şeytandan kurtulmak İçin kaçmıya başladı. Fakat melun şeytandan kurtulamıyordu:
“Dünya yüzünde dikili tek bir ağacın yok. Bir karış toprak sahibi bile değilsin... Neye yaşayacaksın sanki.. At kendini Menderesel.w
yandan Anadoluhlsannın XI inci a-sırda Yıldırım Bayazıt tarafından yapılmış tarihi şatoların, diğer taraftan son asırda Avrupai bir tarzda inşa edilmiş olan Göksu köşkünün ara yerinde bulunan bu eser, dörtköşe bir stilobad üzerine ytlkaeİtilmiştir. Çeşme tamamen mermer kaplama olup İçinde küçük bir haznesi vardır. İkişer cephesinde geniş yalaklı, diğer iki cephesinde de onlardan biraz küçük kemer içinde ayna taşını ihtiva eden üç musluklu ve önünde küçük, etrafı tırtıllı birer kuması vardır. Köşelerde ince, narin birer sülunçe saçakaltı dolaşan kornişlere destek vazifesi gören birer başlık taşımaktadır. Saçaklar, taşkın ve mermerden olup üzerinde yine mermerden barok tarzında kabartma tezyinatı havidir. Ortada bir kubbe ve dört köşede de tam sütunlar üzerine tesadüf eden yüksek tamburlu çok köşeli birer kubbecik bulunmaktadır.
Yine Anadolu yakasında muazzam bir âbide denilmeğe seza çeşmelerden biri de Beykozda Gümrükemini tshak Ağa çeşmesidir. Bu çeşme tip itibariyle yukarıda arzettlğimlz çeşmelere benzemez. Narin sekiz sütuna İstinat eden bir sakfı olup geniş saçaklıdır. On lüleden mürekkep olan bu çeşmeleri İlk yaptıran zat, Haso-dabaşı Behruz Ağadır. Kanun! Sultan Süleyman ve n İnci Selim devir* terinde hazodabaşılıkta bulunmuş ve 970 (1562) de vefat etmiştir. Çeşme bir müddet sonra harap olmuş, sulan çekilmiş 1159 (1746) da linçi Mahmut devrinde Gümrükemini tshak Ağa nezaretiyle bina tamir olunmuş ve tshak Ağa çeşmesi namiyle anılmıştır. On lüleden ibaret olan bu ç etme vaktiyle bütün Beykozu İdare ettiği gibi gemiler için tayfalarda ba çeşmeden İstifade ederlermiş. Bu çeşmelerden akan sular, binanın arkasında bir kaynak suretiyle nebean edip uzaktan gelmez, gayet Boğuk olup içimi biraz acı ise de bir müddet sonra tatlılaşır.
tshak Ağa, hammallıktan yetişme gözüaçık, hayır ve hasenat eahibi bir adam imiş. Bir çok memuriyetlerde bulunan tshak Ağa, 1176 (1762) senesinde vefat etmiş ve Karacaah-met mezarlığına defnolunmuştur.
Çeşme, son zamanlarda harap bir hale gelmişken Müze İdaresinin Belediye nezdinde yaptığı teşebbüs üzerine öular îdarsi tarafından Şişil camii miman Vasfl Egelinin nezareti altında mükemmel bir surette tamir ve restore edilmiştir. Bir kısım suyu oradaki bir sınai müessese tarafından alınmakla beraber yine lülelerinden gür sular akmakta olan bu çeşme, Beykozu süsliyen tarihi bir âbidedir.

Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
I
i
-
19 5 0
Ağustos
11
Cama
Rumi
Tom.
29
1366
VASATI
VAKİT
EZANI
Oünoş 6.03 9.48
öğle 13.19 6.04
ikindi 17. U 8.66
Akşam 20.14 1200
Yatsı 21.68 1.44
tmağk 4.10 7.54
met. 1 — Glalî Vesika. KISMET (26664) 1 — Kerim üs Aslı (Türkçe). 2 — Bir Dağ Masalı (Türkçe).
MARMARA (28860) 1 — Leylaklar Açarken. 3 — Benln Olacağım.
MtLLÎ (22962) 1 — Çoban Kın. 3 — Uç Şeytanlar (Türkçe).
TURAN (22127) 1 — Keşif A-layı (Türkçe). 2 — üç Silâhşorlar (Türkçe). 8 — Kahramanlar Geliyor (Türkçe).
YENİ (Bakırköy 166-126) l — Büyük Vals. 2 — San GüJ.
KADIKÖY CİHETİ
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, tamire. — A80 D.H.Y. (Türk) Bur »aya. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Sivas, Elasıg, Diyarbakır, Vana. — 9.00 T. A E.. (Yunan) — Atina ya. — 9.40 S. A 3. (îskand)nav) Münih, Kopenhag, Nsw-York'a. — 10.00 S.R. (İsviçre) Atina, — 10.05 D.H.Y.
Konya, Adana, faya. — 10.15
îzmire. — 10.36 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, lake nd oruna.— 12.10 C.Y. (Kıbrıs) Ankara. Ni-kosya'va. — 14.00 M.S.R. (Mısır) Nlkosya, Kahlreye. — 16.00 D.H.Y. (Türk) Îzmire. — 17.00 D.H.Y. (Türk) An karaya. — 17.06 D.H.Y. (Türk) Bursaya.
Cenevre, Zürih. (Türk) Aryon. O. An tep, Ür-D.HY. (Türk)


İRTANBUT,!
BEYOĞLU CİHETİ
r vj
ALKAZAR (42562) 1 — Kızıl
Maske (25 kısım birden).
AR (44394) 1 —Raklbeler. 1 — Olimpiyatlar (türkçe).
ATLAS (40835) 1 — Tehlikeli
Yllar. 2 — 13 Numaralı Araba.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Kara Şeytan. 2 — Aptal Aşık.
ELİIAMRA 1 — Aşk Senfonisi. 2 — Talih Dönümü.
ÎNCÎ 1 — Yuvaya Dönüş. I — Müzik Beldesi.
İPEK 1 — Ağır ceza. 2 — Ne-slmaçf Ameri İtada.
MELEK (44868) 1 — öldüren Buse. 2 — Bestekâr Denizci.
LÂLE (43595) 1 — Hamlet
(türkçe). 2 — Sihirli AjjIc SARAY (41666) 1 — Bir Tetb menin Ahi (ttırkçe). 2 — Zaferler Aslanı (türlcçe).
SUATPARK
Kaplanı.
SÜMER Dansözü. 2 — Singapur înclsı ŞARK (40380) 1 — Maceralar Kıralı. 3 — Kleopatra.
ŞIK 1 — Vatanım îçin. 1 — î-dam Korkusu.
TAKSİM (43191) 1 — Mahallenin Sevgilisi. 3 — Ayça.
TAN 1 — Esir Kız. 1 — Hürriyet Savaşı. 8 — Gönüllü Kahraman.
ÜNAL Adanı.
ÜNAL
Çavuşlar. 2 — Firari.
YENİ 1 — Kadınların Sevgilisi. 2 — Kırbaç Altında. 3 — Tatlı Yıllar.
YILDIZ (42847) 1 — Yaman A--kadaş. 3 — Bilmemiş Dans.
İSTANBUL CtHETt
ALEMDAR (23863) 1 — üç Şe,-lanlar. 2 — Çooan Kızı.
athü 1 — Yeni Güneş* 1 — Ölüm Dlyan.
AZAK 1 — Dans Perisi. 3 -Zaloğiu ROstem. 8 — Hayal Fırtınası.
ÇEMBERLÎTA9 1 — Atlı Polisler (31 kısım). 2 — ihanet (Türkçe).
IfALK 1 — Asi Generalin Son Emri. 2 — ölüm Postası. 8 — öldüren Kemen.
İSTANBUL (22367) 1 — Kıs-
(83148) 1 — Hint 2 — Yedmenin Aşkı. (42861) 1 — Ce&alr
(Kışlık) 1 — Damgalı 2 — Gizli Kasa.
(Yaslık) 1 — üç Ahbap
HÂle (60112) 1 — Pamuk Prenses ve 7 Cüce. 8 — Vatan fedaileri.
OPERA (60871) 1 — Aşkım ve Günahım (türkçe). 3 — Sevimli Haydut (türkçe).
SÜREYYA (60862) 1 — Nehirler Kıraltçesi (türkçe). 2 — Yeşil Yuva.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.00 Antalya, Karabinadan. — 11.00 Cumhuriyet. Karndenla-den. — 20.00 Maraka®, Mııdan-yadan. — 22.30 Uludağ, Band-dırmadan.
ANKARA
HA-
ANKARA (82432) 1 — Bir tıra. 2 — Brooway Hortlakları. BÜYÜK (15031) 1 — Gönül Yandan. 2 — Yaşasın Aşk.
CEBECİ (13846) 1 — Denizler Aslanı. 2 — Leyi Anın Aşkı.
PARK
Casusu. 2 — Nll Kırallçoşl. âü8 (14071) 13 Nnumaralı A-raba.
SÜMER (14072) 1 — Sahra Kıralı. 2
ULUS önctl.
YENİ
lu Kadın. 2 — Ikl Sevgili. GAR GAZİNOSUNDA İtalyan Akrobatlan.
(11131) 1 — Singapur
— Çin Ufukları.
(22249) 1 — Kahraman
2 — Aşk Yolculan.
(14040) 1 — Şeytan Ruh-
tZMÎR
ZT.HAMBAı Kapanmıştır.
LALE 1 — Boks Kıralı. 2 — Tehlikeli Dansöz. I — Çaylftk Hafiye Esrar Şehrinde.
TENİ Kapalıdır.
TAN 1 — Boks Kıralı. 2 — TehllUell Dnnaöz. 3 — ÇaylAk Hafiye Esrar Şehrinde.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
8.40 8.A.0. (İskandinav) Lyd-da'dan. — 9.45 D.H.Y .(Türk) Buraaden — 9.50 D.H.Y. (Türk) îsmlrden. — 12 46 M S.R. (Mısır) Kahire, Nlkoıya. — 15.00 D.H.Y. (Türk) Erzurum, Elazığ. Malatya, Kayaeri, An karadan. — 15.36 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankaradan.
— 16 50 B.E.A (îngllİB) Londra, Roma, A tin adan. — 16.00 D.H. Y. (Türk) tamirden. — 16.30 M. R. (Mısır) Kahire, Lefkoşedon.
— 16 25 D.H Y. (Türk) Beyrut, Kıbns, Ankunıdan. — 17.00 T. A.E. (Yunan) Atlnndnn. — 18,15 D.H.Y, (Türk) Burnadan. — 18 36 D.H.Y. (Türk) An karadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Giresun. Karadeniz#. — 4.00 Necat, încboiuya. — 8.00 Uludağ, Bandırmaya. — 9 0ü Marakaz, Mudanyaya. 17.00 Sus, Mudanyaya. — 17.00 Ül-gen. Ayvalık - îzmire. — 19.00 Antalya. Karabinaya.
GELECEK OI^AN TRENLER
7.10 Toros — 8.30 Ankara — 9.16 Ankara (Eks.) — 22.20 Somplon.
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Semplon (Avrupa). — 18.. 10 Ankara — 20.3û Ankara
l-ıuydn - 3 nunıa-(pl). — 9.00 Ka-
ve program.
ANKARA:
7.28 Açılış ve program. — 7 30 M. S. Ayan. — 7.31 Hafif pnrçalar (pl). — 7.45 Haberler
— 8.00 Şarkılar (pl). — 8.15
Bando müzikleri (pl). — 8.25 Günün programı vs hava raporu. — 8.30 ralı kuartet panııj.
12.28 Açılış
12.30 M. S. Ayan. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Filim yıldızları söylüyor. —
13.30 öğle Gazetesi. — 13.46
Polkacılar. — 14.00 Hava raporu ve kapanış,
17.68 Açılış ve program. — 1800 M. S. Ayan. — 18.00 incesaz (Acem Kürdi faslı) (O-kuyanlar: Meliıhat Pars. Sabite Tur. Müzehher Gllher vlm Tan. — 18.30 18.45 Piyano İle 19 00 M. S. Ayan
— J9.15 Tarihten
— 19.20 Tarihi Türk müziği. —
20.00 Varyete müzikleri (pl). — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Serbest saat — 20.35 Opera-
lardan seçme parçalar (pl). — 2100 TÜrklyede Mnrshali P1A-m. — 21.15 Beethoven - Mİ Bemol Majör piyano konçertosu, (pl). — 22.00 Konuşma. — 22,15 Dans orkrniraları çalıyor (pli.
— 22.45 M. 8. Ayan vo haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
; 8a-
Konuşma. — ca* (pl). — ve haberler, bir yaprak.
12.57 Açılış çe programlar. —
13.00 Haberler. — 13.15 Hafif öğle müziği (pl). — 13.45 Şarkılar (Okuyan: Melek Erdik)— 14.20 Serbest saat — 14.30 Türküler (pl). — 14.45 Orkestra
eserleri (pl). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılıg ve programlar. —
18.00 Hafif akşam müziği (pl). — 18.30 Yurdun her köşesinden deyişler ve söyleyişler. — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 19.20 Edvard Vlto'-dan arp soloları (pl). — 19.30 Radyo senfoni orkestrası konseri — 20.10 Müzik dünyasından çeyltll örnekler (pl). — 20.30 Şarkılar (Okuyan: Sabite Tur). — 21.00 întanbulda fikir ve sanat hareketleri. Konudan: Şevket Rodo. — 21.10 Filim
müziği (pl). — 31.30 Fasıl heyeti konseri. — 22.10 Büyük
bestekarlardan hafif müzik (pl). — 22.30 KlOsik saz eserleri. — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müslğl (pl). — 23.30
programlar ve kapanış.
Soldan •a£at
1 — Suç; Şart edatı, t — Fırlatır; Kalın İp. 8 — Keyfi yerinde; Saçlarım inf inama sok. 4 — Sakat; Konje. 6 — Büyük yemek kabı. 6 — Tığı vazifelendir; Matem. 7 — Bir bonbon şekeri nev'l. 8 — Kötü; Mezruat. 9 — Rüzgârı Cümleyi vücude getirenlerden. 10— Çift öğrenci
(İki kelim#).
Tnknrıdtın
YABANCI RAİ) YOLARDAN SEÇME YAYINLAR
LONDRAf
7.40 Jack Whlte ve orkestrası (19.76 m.). — 8 00 Dinleyici İstekleri (hafif müzik (19.76 m.)
— 12.30 B B.C. “Syınphony,, orkestrası (19.76 m.). — 13.30 Fred Hartley ve orkestrası (11.49 m.). — 16.15 Dinleyici İstekleri (hafif müzik (16.84 m.).
— 17.15 tngllls orkostra müziği (16.84 m ). — 18.15 B. B. C. Bntı Ingiltere hafif müzik orkestrası (13.97 m.).
Dans müziği (13.97 m.). —23.15 Jack Trnln’den varyete müziği (16.84 m.). — 24.30 Dans müziği (25.38 m.).
aşağı ı
1 — îstanbulda bîr semt; Ne-fl edatı. 2 — Ced (çoğul): Tuzak. 3 — Deniş; Ehli hayvanlardan bîri. 4 — Hafifçe açık bırakan. 5 — Yaprak. 6 — Nida; Keder; Yed. 7 — Lezzetine baltan; Kuzu gibi ses çıkar.
8 — Bir tahta nev'l; Takım.
9 — Bulaşık; Parça. 10 — Chateaubriand'm bir esorl.
19 30
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldun snıî’Uı
EMİNÖNÜ; Beşlr Kemal (E-minönü) — itimat Sadri (Kü-çükpazar) — Sultanahmet (A-lemdar) — Haydar Yeni (Laleli).
1 — Zeki talebe. 2 — îpekı Maraz. 3 — İrat; Şase. 4 — Adi; Al; ZİL 6 — Remil; Piri. 6 — Kekeme; Çel. 7 — Ti; Gebe; Ot. 8 — Eleman. 9 — Tali; Azami. 10 — Tabakasız.
Yakarıdan avağıı
1 — Ziyaret et 2 — Epidemi. At 3 — Kerime; E3A. 4 — Ki; Bilek. Az;
Delaauda (Mer-Nlhat (Taksim) — A-Hayrsd-Sporldle
Alakan (Şişil) — — Rnhcı-Yenl Turan
BEYOĞLU» kes) yaapoşa (Takaim) din Tav (Galata)
(Galata)
Mecldlyeköy (Şişli) oğlu (HaJikdy) — (Ktunmpaşa).
FATİHı üniversite (Şehsade-baş») — Ziya Nuri (Aksaray) — Emin Rıdvan•(Samntya) — Naxı m Malkoç (Şehremini) — Edlrnekapı (Karagümrilk) — Havim Berk (Fener), EYÜFı Ayvansaray §lfa.
BEŞİKTAŞ» Nail H&llt (Beşiktaş) — Yeni (Ortaköy) — Arnavutköy — Merkes (Bebek) KADIKÖY: Kadıköy — Kıaıl-topnık — OÖstepe — Bostancı. ÜHHOdAKi Merkez.
İLE Y BELİ ADA ı Hoybellada. BÜYÜKADAı Marktı.
İZMİR ı Al aancak — Ege (Baı-
5 — Talebe. 6 — Kemik. 7 — Şııl; Gama. 8 — Erazll; N’u. 9 — Basiret; Z». 10 — Emeli çok as.
S IH H I I M DAT
tutan bul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
tsmlr
44998 60536
91
2251
Beyoğlu 44644 Kudi köy tM'STJ
İstanbul 24222 Üsküdar 601M5
Ankara 00, tzmlr 2222 KarşıytLİcu 15055
mahane) — HIİAİ (Komeralt») — Asri (Eşref paşa) — Karıl taş (Yalılar).
ANKARA» ÛUray — Hayat — Nümün*.
Sayfa 5
GÜNÜN
EKONOMİK
H Ağustos 1950

Serbest ticaret rejiminin ilânı beklenirken



Yazan : Saki Bilâl ÇAKEROGLU

On beş senelik gayri mahdut b*r devletçilik zihniyet vc tatbikatından sonra serbest ticaret rejimine geçmeye han rlaruldıgı bir sırada bazı kimselerin fazlaca sabırsızlandıkları ve Hükümet kararının biran evvel Hân edilmesini bekledikleri görülüyor. Bunun gerçekleşeceğine ve yakında serbest rejime geçileceğine şüphe yoktur. Zira Demokrat Parti, daha iktidara gelmeden evvel, iktisadi sistem olarak, serbest rekabet rejimine geçilmesi taraftan olduğunu belirtmiş ve İktidarı ele aldıktan sonra da. programında evvelce angaje olduğu bu düşünceleri tatbik edeceğini açıkça teyit etmiştir. Nitekim bu maksatla, bir müddet evvel, memleketin her tarafından dâvet e-dilen tacir ve İş adamlarının iştirakiyle Ankarada toplantılar yapılmış ve bu müzakerelerin başında, sayan Ticaret Bakanı serbest ticaret rejiminin, rekabet serbestisl şartlan altında gelişmesi için gereken esasların tesbit edilmesi istenildiğini ifade etmek suretiyle Hükümet noktai naran m, son defa, açıklamıştır. Bu suretle İktisadî sahada İnatla devam e-dilen devletçilik tatbikatından zarar görmüş olan Türk ekonomisi mümessilleri önünde, bu tatbikattan ayrılmak üzere olduğumuz hatırlatılmış ve bu görüşü prensip itibariyle benlmslyen bu güzide heyet de bakanı alkışlamıştır. Buna göre fevkalâde haller zuhur etmediği ve dünya şartlarında yeniden umumî bir değişme husule gelmediği takdirde, serbest ticaret rejiminin tatbiki bir gtln meselesi olmuştur.
le millî ticaretimizin İnkişafına daha ziyade hizmet etmiş olurlardı.

Eğer Halk Partisi, devletçilikte muvaffak olamamışsa bunu, işin nazari kısmından ziyade tatbik şeklinde aramak lâzım gelir. Zira bizde devlet teşebbüs ve müdahaleleri âmme menfaatinin icaplarına uygun vo demokratik esaslarla bağdaşabilen bir esasa bağlanmış olsaydı ve devlet işletmelerinde hata edildiği anlaşılan basit imalâta alt müesseseler tekrar hakiki İş adamlarına ter-kedilseydl ve her kurulan fabrika yalnız akıl ve tekniğin kumandasına tâbi bulundunılsaydı ve en nihayet maliyete tesir eden siyasi müdahaleler yapılmamış olsaydı, devletçilikte dalıa başarılı bir netice almak elbette mümkün olacaktı. Fakat böyle düşünenlere rastlanmadı. Dünya tekniği vo maliyetleri hizasına hiç bir devlet işletmesini getirmeye muvaffak olamıyanlar “devletçiliği köylere kadar gö tür ecckl eritti „ ilân ettiler. Gümrük duvarlariyle himaye altına alınmış devlet işletmeciliği sayesinde, 15 kuruşluk piyasa değeri olan bir beri, 150 kuruşa satarak, halkın açıktan istismarı neticesinde elde edilen sunî kârlarla devlet bütçesi açıklarını kapıyan bir Hükümetin, devletçiliği köylere kadar götürmek fırsatı bulamaması cidden sevinilecek bir şeydir.


Bizde şimdiye kader Hükümetler, lüzumlu malî kaynakların gelişmesi İçin İktisadî bünyemizi ıslah ederek İstihsal vasıtalarını çoğaltman ve tacirleri yardımcı biter unsur olarak kullanmayı ihmal etmiş ve serbest ticaretin inkişafı İçin esaslı hiç bir tedbir ittihaz etmemişlerdir. Hattâ ne gariptir ki ismi Ticaret Bakanlığı olmasına rağmen, bu maxa-mı işgal edenlerin bir kısmı, kendilerine tatbikattaki aksaklıkları, hataları göstermek isıiyen tacirlere fena muameleler yapmış, onlarla görüşmek istememiştir. Halbuki, bizim gibi kâfi derecede gelişmemiş bir memlekette iş başına gelen Hükümetler, milletin yaşayış seviyesini yükseltmek, İktisadî inkişafı sağlamak için şahsî teşebbüsü teşvika mâ-tııf tedbirler almalı ve her halde tacirlerle daimî bir İşbirliği tesis etmelidir. Bizde bu, böyle olmamış, âdeta tacir düşman telâkki edilmiş ve devlet tacirliği ele almıştır. Bidayette, fertlerin yapamadığı işlere inhisar ettirileceği söylenen devletin ticaret teşebbüsleri, yuvarlandıkça büyüyen kartopu gibi, genişledikçe genişlemiş ve her devlet işletmesi, yeni yeni İşletmeler doğmasına sebep olmuştur. Bira imalinden sonra ga-zor da yapılmış, mademki alkollü İçkiler yapılıyor, bunun arkasından kolonya imal edilmiş, pamuklu mensucat yanında makara yapılmasına da teşebbüs edilmiştir. Böylelikle mahdut sermaye vo bilgi istiyen serbest ticaret sahasına dahil daha bir çok teşebbüslere girişilmiş, esnaf denilen mesleki zümrelerin bile yapabilecekleri İşlere el atılmış ve bu suretle hududu belli olmıyan sahalara yayılan devlet lşletmecülğl her yerde ferdî inkişafı kösteklemiş-tir. Bizde müfrit devletçilik taraftarları, devlet teşebbüs ve işlerinin kati olarak hudutlandınlamıyacağı-nı iddia edecekleri yerde, bu nevî İşler İçin muayyen prensip ve ölçüler kabul etmiş ve bunlara İnanarak bağlı kalmış olsalardı, şüphesiz ferdî sahada çalışanlara kısmen bir hareket serbestisl vermiş ve dolayısiy-
Şimdi, demokratik bir anlayışla serbest ticaret rejimini tatbik edecek olan Hükümetin muvaffakiyet şansı da büyük olacaktır. Zira dünyanın hiç bir yerinde, milletlerin zenginlik ve refahları, devletin İktisadî teşebbüs ve işletmeleri İle sağlanmamıştır. Dünyayı tacirler fet-hetmiçtir ve dünyanın her tarafında hususî teşebbüs sahipleri serbest ticaret rejimi altında büyük sermayeler teraküm ettirmişler ve milletçe yüksek bir seviye ve refaha kavuşmuşlardır. Devletin İktisadî işlere karıştığı yerlerde ise, fertlerin İştira kuvvetleri günden güne zayıflamış, ferdî teşebbüs sahası da daraldığından bir memur enflâsyonu meydana gelmiş ve hulâsa memleketin umumî iktisadiyatı felce uğramıştır.

Binaenaleyh Demokrat Hükümetin tatbik edeceği serbest ticaret rejimi, memlekette yeni yeni İş sahaları açacak ve bu sahalara emniyetle yerleşecek yerli ve ecnebi sermayelerle gelecek yıllarda İktisadi gelişmemiz hızlanacak ve senelerden beri formalite ağı içinde kıvranan tacirimiz tam bir hareket serbestîsl içinde açılan yeni ufka doğru yol almaya çalışacaktır.
Avrupa Tediye Birliği Anlaşması
Avrupa Tediye îş! Birliği çevrelerinden bildirildiğine göre 18 ağustos tarihinde Pariste Avrupa Tediye Birliği anlaşması imza edilecektir.
Kalay fiyatları düşüyor
Dünya piyasalarında kalayın yükselmesine rağmen bizde kalay fiyatları düşmektedir. Buna aebep, bizde para darlığının olması ve Ofisin e-llnde bulunan 220 ton kalayı piyasaya sürmesidir.
Piyasa bundan endişe etmektedir.

10/VIII/J950 Perşembe
Borsalarda vaziyet
1
100
100
100
100
100
100
100
100
100
İzmir :
Bugün Borsaya gelen yeni mahsul çekirdeksiz kuru üzümlerin mahiyeti tam bir olgunluk manzarası vermemekle beraber mahsulün tamamı »atılmıştır. Fiyat 53-56 arasında olmakla beraber buna bir ticari piyasa demek imkânı yoktur. Bugün Boraada tacirler arasında bir miktar da alivre ütüm bağlanışı olmuştur. Pamuk mahsulü doludizgin yukarıya doğru gitmekte ve gayet hararetli muameleler olmaktadır.
Pamuk çekirdeği piyata» sağlam ve istekli durumunu muhafaza etmektedir.
Ticaret Bakanı nutkunu iöylerk
Tütün kongresi Ankarada açıldı

Ticaret ve Ekonomi Bakanı Ziihtii Velibeşenin nutkunu aynen neşrediyoruz
Ankara, 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ticaret ve Ekonomi Bakanı Zühtü Vellbeşe, Tütün Kongresinin açılışı münasebetiyle dün a-şağıdakl nutku vermiştir:
“Davetimizi kabul ederek bize yardım maksadiyle buraya kadar gel-
Dicle ve Fıratın
taşmasına karşı tedbir alınıyor
(Hususî muhabirimiz Bağdattan bildiriyor) — Dicle ve Fırat Nehirleri asırlardan beri taşmakta ve o havali halkının hayatını mütemadiyen tehdit etmektedirler. Bu halk, tabiatın o müthiş kudretindeki ne korunabildi, ne de faydalanadı.
Birleşmiş Milletlerin ihtisas kurum* lanndan biri olan Beynelmilel İmar ve Geliştirme Bankası İle Irak Hükümeti şimdi, uzun zaman bir âfet teşkil eden o su taşmalannı halkın refahına yarar bir hale getirmek için tedbirler alacaklardı^.
Milletlerarası Baûka, muntazam fasılalarla köyleri ve tarlalan harap eden su taşmalarına mâni olacak bir takım bendler İnşa etmek üzere Irak Hükümetine 12.800.000 dolar Ödünç verecektir.
Bu bend şebekesi 28.700.000 dolara mal olacak. Banka, Birleşik Devletler ve başka memleketlerden lüzumlu malzeme satın alınması İçin İktiza e-den miktarı yabancı döviz şeklinde ödünç verecektir.
inşaatın birinci kısmı su akışını tanzim etmek ve topraklan sulamak üzere hazneler vücuda getirmekten İbaret olacaktır. Projeye göre, Bağdadın 90 kilometre üstünde ve Dicle üzerinde bir bend yapılacak, bu bend ise sulannı zaptederek birkaç kanal vasıtasiyle Bağdadın kuzeyinde buhı-*nan Vadiülsarsara akıtacaktır. Halkın yüzde 80 1 zlraatle geçindiğine göre bu proje Iralan iktisadi İnkişafı bakımından fevkalâde mühimdir.
Bankanın uzmanlarına göre bu inşaat hükümete hayli para tasarruf etmek imkânım verecektir. Zira hükümet her su baskınında ahaliye yardım etmek zorunda bulunmaktadır.
Petrol îstilıaalinden hâsıl olan gelirlere karşılık tutulan bu İstikraz 15 senede ödenecektir. Faizi yüzde 13/4 olup bundan başka da, bankanın İhtiyat akçesine katılmak üzere yüzde 1 komisyonu da tazammun eylemektedir.
mek zahmetine katlandığınız için hepinize teşeJckür etmekle söze başlıyorum.
Sayın çiftçi ve tâclr yurttaşların, Yetiştlriltmesl, ekilmesi ve ticareti bakımından memleket nüfusunun büyük kitlesini ilgilendiren, yetiştirilen kısmının dörtte üçünün dışarıya gönderilmesi îcap eden, memleketimize gelir sağlamak yönünden İhraç mallarımızın bayında gelen, ekonomik değerlerimizden biri olan tütün mevzuunu Hükümetimiz ciddî ve esaslı olarak ele almış bulunmaktadır.
ikinci Dünya Harbinden sonra her tarafta husufe gelen büyük değişikliklerin istihsal ve ticaret hayatında yarattığı yerel şartlara uymak, artık tütüncülüğümüzü mütekâmil bir sistem dahilinde şümullü ve plânlı bir politikaya bağlamak mecburiyetindeyiz. Bugünkü Hükümetinizin ta-m&miyle idrak ettiği ve daha muhalefette iken tasarladığı bu plânlı politikanın esasını görüşmek üzeredir kİ burada toptanmış bulunuyorsunuz.
Tütün denildiği zaman, istihsal sahasından, cins ve kaliteden başlıyaruk işçiliğine, maliyetine, iç ve dış pazarlarda satımına kadar .çok geniş vüsatte muamele ve faaliyetler hatıra gelir. Bunların arasında müstahsilin teşkilâtlanması, mahsulün âfetlerden korunması, piyasaların açılması ve l-daresl, mahsulün dış memleketlere gönderilmesi, yeni pazarlar aranma» gibi çok mühim meselelerle karşılaşmak tabiîdir.
Binaenaleyh bu kadar geniş bîr şümulü olan tütün dâvamızın tetkik ve müzakeresinde haiz olduğunuz geniş bilgi, tecrübe ve melekeden İstifade etmek, bu mevzdyetlerin memleket hayrına masruf olmasını görmek bizim İçin en tatlı bir emel olmuştur.
Memleket işlerinin hususiyle bu ölçüde bir memleket ekonomisi hayatının böyle bir çalışmaya şiddetle İhtiyacı olduğunu sizin burada bulunmanız gayet güzel tebarüz ettirmektedir.
şimdi kongre genel sekreteri arkadaşım, kongrenin çalışma programını sîze sunarak lâzımgelen İzahatı verecektir. Görüşülecek İşlerin tenev-vüü bunların ayn ayn gruplar İçinde hazırlanmasını zarurî kılmaktadır. Ondan sonra bunların umumî heyete getirilerek birbirleriyle telifine geçilmesi tabiîdir.
Tanm, Tekel ve Ekonomi Bakanlığı mütehassıslarının bu çalışmalarda daima size yardıma ftmâde olduklarım arz İle hepinize başarılar dileyerek «izleri bir kere daha selâmlamakla bahtiyarım.
Kısa -Haberler
Anglo-Çekoslovak ticaret anlaşması
Ar Prag (Hususî) — Prag’da bir sone vadeli bir Britanya - Çekoslovakya ticaret anlaşması imzalanmıştır. Anlaşmaya göre, Britanya 13.500.000 steriing kıymetinde Çekoslovakya kerestesi, şekeri, ve daha birçok gıda maddeleri ithal edecektir.
Anlaşma: 1919 da Londrada beş yıllık Anglo-Çekoslovak ticarî anlaşmasına göre yapılmıştır. Ve muamele 1 temmuzdan itibaren başlaıpıştır.
Bu anlaşmaya aylarca süren mü-sakerelerden sonra varılmıştır. Bu müzakerelere Britanya Gıda ve Ticaret Bakanlığı mümessilleri ve Çekoslovakya Dış Ticaret Bakanlığı mümessilleri iştirak etmiştir. Çekoslovakyanın başlıca İthal edeceği şeyler (Britanya ve sterling sahalarından) ham maddeler, makineler, kimyevî maddeler, plâstik malzeme ve diğer mamul eşyalar olacaktır.
Avustralya yün satışları
★ Sydney (Hususî) — Britanya ve Avrupanın rekabeti fazla, yerli fabrikalannki İse vasat bir şekildedir. Teklif edilen 15,294 balyadan 14,707 balya ve eski kataloglardan 229 balya satılmıştır. Piyasa umumiyet İtibariyle sabittir. Son hafta zarfında satılan yünler, Merkez, Batı, Uzak-Batı ve Ku-zey-batı bölgelerinden gelen vasat ve iyi taranmış yünlerdir. En yüksek fiyat, 16 balya yağlı merinos için ödenen, libre başına 123-3/4 penidir.
Mısır pamuk ihracatı ı mayıs 1950
★ İskenderiye (Uçakla) — 1950 yı-lının mayıs ayında Mısır pamuk ihracatı 83,790 balyaya baliğ idi. Halbuki nisan ayında bu 96,039 ve balya idi.
Çin’in dış kaideleri
★ Londraya
Çin'in Eyalet ihracat - İthalât işlerini klâse eden komite ticareti tahdit eden bazı kararlar almıştır. Bunlar 1) Parafinli kâğıt, otomobil lâstilderi ve tüplerinin ithalâtı yasaktır. 2) ithalât tahdit edildiğine rağmen, kopya kâğıtlarının İthalâtına müsaade vardır. 3) Porselen ve çini İş için lâzım olan fırça ve boyaların ithalâtı da serbesttir. Avustralya sunî İpek vergileri
★ Brisbane (Hususî) — Avustralya perakendecilerinin senelik konferansında, sunî İpeğin bir yarda karesine konan 1/6 peni vergiye «karşı protesto çekilmiştir. Söylediklerine göre bunlar halka zor gelecektir ve gümrük tarifeleri heyetinin tavlyelerine aykırıdır. Almanya otomobil İmal
ve İh ra rafa
ir Bonn (Hususî) — Batı Almanya-nın otomobil İmalâtı haziranda 2,921 parça iken temmuz ayında 1,780 e düşmüştür.
Batı Al manya da bira ve sigara vergileri
★ Berlin (Hususî) ~ Batı Berlin Şehir meclisi, bira ve sigaralardan alınan vergiyi Batı Alman-yadakl seviyeye indirmeye karar vermiştir. Bu vaziyette bu maddelerden alınmakta olan vergilerde % 50 bir tenzilât olacaktır.
mayıs 1949 da
miktar 135,005
ticaret
gelen raporlara
göre,
I
Merinos ve Hereke Fabrikaları birleştirildi
İzmit, (Hususî) — Bursa Merinos Fabrikasıyla Hereke Fabrika», Bursa ve Hereke yünlü sanayi müessesesl namı altında birleştirilerek müdürlüğüne Reşat Benerli, Hereke Fabrikası Teknik Müdürlüğüne de İstanbul Defterdar Fabrikası Teknik Müdürü Kenan tâyin edilmiştir.
MEMLEKET
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Sterling
Dolar
Fr. Frangı .
İsviçre Fr.^ Belç.
leveç Kr..~. Florin
Liret Drahmi Eacondos ...
Açılış
Kapanıp
ve
DÜNYA
BORSA
ve
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
7.88
282.26
0.80
61.67
5.00
54.12.50
73.68.40
0.44.128 0 01.876 9.73.90
7.88
282.25
0.80
64.67
5.60
64.12.30
73.68. (0
0.44.128
0.01.876
9.73%
%6
%6
%4
ikramiye!! tahviller 1933 ErgaKil --------
1938 İkramiyen
Milli MÜdn/aa I 194!
1941
V2
Kapanış
(•)
Altınlar
Bugün
Lira
Eski kur
Lira
RUlça Tm T Gr.
KUlçe Uerujısa.
Cumhuriyet —
FU^at ---------
Hami t w...,..».
Gulden îngllİA
Fransıs kok
Napol6on IJLI ..
l^'/tçre
6.00
5.—
34.-
46.70
83.50
82.66
44.10
Ö.L2
88.20
M 28
46.75
(r06 %6 %6
%6 W
%7 %7
%7
%7 %7
%7
%7
%7
Demiryolu IV .— Demiryolu V 1949 îkramiyell — Diğerleri Demiryolu, VI
I ••••*•• II-----
in .—
11. ” I _____
I »••••♦»
Hİvom-Erzurum I... •’ 11.-V1L...
Demiryolu
1941
Kalkınma
•W
İstikrazı İstikrazı
1949
1948
Millî Müdafaa
1949
1934
1034
1041
1941
1041
MIH)
••
Müdafaa
• •
Gümüş, Plâtin
En aşağı Rn yukarı
Gümüş Gr. „-lw>
PlAtln ••
ıo.-
Zürich Borsası (Serbest)
23.6.1950
Durama
rork Lirası —
Dolar ........
8CerIing Frnnınz Frangı
İsviçre Fraop
En a^nğı
L—
4 33
10.70
1.16
En yukarı
LcO
4.84
10.90
1 19
23.—
20.—
20.50
97.—
07.80
98.66
24.—
20.—
21.—
98.—
100.—
100.—
Yeni dış ticaret rejiminin İzmir piyasasında uyandırdığı alâka

İzmir. 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Yeni dış ticaret rejiminin Bakanlar Kurulundan çıkması İzmir piyasasında büyük bir alâka ile karşılanmış ve Bakanlık Müsteşarının izahatı bir çok tefsirlere yol açmıştır. îzmirde beyan edildiğine göre İhracatın tamamen serbest ve lisanasız olması, harpten sonra yapılan en büyük yeniliktir. Hele anlaşmasız memleketlerle yapılan takasın ilga edilmesi gayet enteresan bir karar olarak
İzmir Fuarının açılması için lâzım gelen hazırlıklar bitmek üzere
tzmlr, 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — İzmir Enternasyonal Fuarının açılma törenine İştirak edecek şahsiyetlere davetiyeleri gönderilmeğe başlanmıştı. Belediye Başkanımı-zm riyasetinde 4 kişilik bir heyet cumartesi akşamı Yalovaya giderek Sayın Devlet Başkanını tzmlr Fuarının açılma töreninde bulunmaya davet edecek ve tzmlr halkının sevgi ve tahassüslerini Bayara İblâğ edecektir. Ayrıca Belediye Meclisi üyesinden bir zat da Başbakanı ziyaretle tzmlr Fuarının açılma törenine riyaset etmesini lstlyecektlr. Sanıldığına göre istirahat ve tedavide olduğu için 3 gün önce Ayvalık heyetinin davetini İtizar ederek kabul edemlyen Devlet Başkanı, ancak eylül ayında İzmir Fuarını ziyaret edebilecektir. Fakat Adnan Menderes kendisine refakat edecek 4 bakanla birlikte tzmlre gelerek Fuan açacaktır.
V
i
05.05
95.15
95.30
95.50
95.—
95.50
97.80
21.30
20.40
20.30
20 55
20.10
20.10
20.46
20.20
20 10
20.70
130.—
98.—
98. —
99. —
98.— 100.—
09.—
22 —
20.30
22.-
21-61
22.-
22-
21.45
22.-
20.00
21.20
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası ...«. Anadolu D.Y_ Tertip A/B. •• *• ** (’ • «can 20.60 L12.60 22 30 63.— 20 20 İLL— 69 —
99 ■ ■ ■ —— v W „ Mümes. Senet. 67.60
Şirket Hisse Senetleri
Dokuma Elam Maddeleri ı
Tiftik (ana mal) .........
Tiftik (Natürel) ......
Yapak Trakya (Kırkım)
T.C. Merkez Bankası Türlüye îş Banko» ......
Türk Ticaret Bankası — Aralan Çlmeıato
Şark Değirmencilik
Milli RensUrana ......
123.—
80.—
6.—
15 20
23.26
16 —
Ecnebi Tahviller
Mımr Kredi Fonnlvr 1903 | 172 - |
120.26
6.-15 25 23.50 16.26
vasıflandırılmıştır.
İhracında müşkülât çekilen ve Bakanlıkça zayıf mallar olarak vasıflandırılan emtianın ihracatçısına memlekete getirecekleri dövizlerin tamamının bırakılmış olması, ihracatçıları harekete getirecek bir olaydır. Bunlar İhraç ettikleri malın bedelini memlekete mal olarak getireceklerdir.
Ek listeye giren ehemmiyetsiz maddelere hükümetin döviz tahsis etmeyip bunların İthali için dış memleketlerdeki sen etlerin kullanılmasını teşvik etmesi isabetli bir karar olarak vasıflandmlmaktadır. Bununla beraber, ticaret Alemi Üstelerin neşrine İntizar etmekte ve bu bakımdan maddelerin hususiyetleri hakkında mütalâa serdetmemcktedlrler.
Bazı ihracatçılar eski
Tacirlerimiz, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığında işlerin ağır yürümesinden şikâyetçi tzmlr, 9 (Hususî muhabirimiz bildiriyor)
iktidar zamanında tesadüf edilen kır-tasî muamelelerin Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı mekanizmasından ayn-lamadığını, bir ay önce bir İhracatçının İhracat müsaadesi için yaptığı talebe bugüne kadar müsbet veya menfi bir haber alamadığım bildiriyorlar.
İhracatçılar aynı zamanda devlet adamlarının beyanlarına rağmen hâlâ dış ticaret rejiminin İlân edilememesinin hariçte pek çok iş kaybına sebep olduğunu da İfade etmişlerdir.
HACCA GİDECEKLERE


9

Muhakkak surette HAC seferini yapacak olan
KAPTAN YAKUP
vapuru mükemmel surette hazırlanmış, sayın hacı namzetleri, vapuru görebilirler
1 EYLÜL CUMA hareket
Fiyatlarımızı öğrenmek için acentelerimize müracaat :
Merkez Acentesi : ŞÜKRÜ ¥AKUP UZUNER
Galata, Kara must(ı fa paşa sokak Mesruriye Han - Kat S - No. 4 Telefon İstanbul Acenteleri! UMUM VAPUR ACENTESÎ Sirkeci, Yalıköşkü Caddesi No. 46 Telefon :
AKSEKİ NAKLİYAT AMBARI
Hacı Faik Aksekiü
Sirkeci, Yalıköşkü Caddesi No. 42 Telefon :
AZÎM AMBARI
Balıkhane Sokak No. 18 Telefon : 21659
' S 1
s
IH
ı 42464
20435
21061
Eskişehir Valiliğinden:
Hükümet Konağı arkasmda yaptırılacak olan özel îdare binası 28.8.1950 pazartesi günü saat 15.30 & kadar kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme Hükümet Konağındaki Daimî Komisyon salonunda komisyon huzuriyle yapıla-caktır#
işin keşif bedeli (43894) lira (26) kuruş, muvakkat teminatı İse (3292) lira (05) kuruştur.
Bu işe ait keşif, metraj, serîdöprl, eksiltme mukavele prt> jeleri İle buna bağlı evrak her gün Daimî Komisyon Bürosu ile Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
isteklilerin ihale gününden en as üç gün evvel Valiliğe müracaatla ehliyet vesikası almaları lâzımdır.
isteklilerin 2490 sayılı kanun hükümleri dairesinde hasırlıya c ak lan teklif zarflarım yukanda gösterilen ihale saatinden bir saat öncesine kadar makbuz mukabilinde ve mühürlü olarak Komisyona vermeleri şarttır.
Postada olacak gecikmeler nazara almmas.
PİYASALARI
- - ! - --- ■' ~
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
Bubnbatı
Buğday yumuşak (TÜo.) Buğday Ofle
Arpa yemlik (dökme)
Mımr aan (çuvalı)
Fosulya tombul -- ---
Familya Çalı sert -....
Kuşyemî
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil ---- ----
Nohut natürel ------—
Tatlı tohumlar 1 Ayçiçeği tohumu Keten tohumu .... Kendir tohumu . Sunam
Yer fıatıRı kabuklu

Kııro M ayvalar I
Fındık (kabuldu sivri) F'ındık (îç tombul) Cavla (kabuklu) ■■■■ ■
Cavla (İç natllrel) ----
Ham dertleri
8ıfrrr salamura (kasap) KL Keçi tuşlu kuru kilosu _ Koyun bava kurusu kilosu
Nebatî Yağları
Zeytinyağı (E. E. Suftamyngı (Raf. Ayçlçefil (Rafine
Fındık yağı (Çürük)
tenekall) sıra) çıplak>
Bugün
28 —
29.80
24.—
26.—
85.—
82.—
85.—
51.—
239.—
8*0.—
870.—
230.—
146.—
190.— 140,—
İzmir Ticaret Borsası
Esld
Kapanış
Bugün
80.—
20.80
18.10
81.20
91.60
235 —
22.—
850«—
310.—
220.—
140.—
170.—
175/—
235.—
180.—
140.—
135 —
üzüm çeklrdckals No.9
İncir A aerlsl No. 8....
B serisi No. 108 ! Akala 1 Akala II ..™ Akala LU __________
yeril yağı (rafine) çekirdeği —
••
Pamuk
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
•••
84.00
55.—
42.— 240.— 195.— 160.—
172.6
109.—
16.00
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala Akala Akala yeril yorll
185.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK,
a) %60 randımanlı kabuklu tombul M b) Îq sıra kontrollü w
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday sert
Arpa . ..........
100.-
80.—
81.-
Son Kapanır,
KL—
178.—
62.-
66.—
42.— 220.-190.— 160.— 180.— 110.—
15.—
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dün Efikl Kur
Buğday (Buqel1=8ent) Sert Kış mahsulü No. 2 ır. 263.- 863.—
Kırmızı ” ’• No. 3 234 V4 234.-
Pumnb MlddLltng (Ubrcal=8ent) tu U lru »«••••••• ••• •••• •••••• ••• ••*•••••• 87.06 88.84
A r71! 1ÎC 37.10 38.88
M curt • 37.16 88.80
11ftik Odbreıri—Sent) — Teksaa No. 1 ,, , .. ■
Fındık (L1bre9İ=Ssnt) Kabuklu yari! İr!
’• ° orta — —
Lavant İç ttbal mah — —*
Ekstra İri İç İthal malı 44.- 40.-
Kuru (İzlim (Llbruai=Sent) Thompson çaklrdeksls leçmt M. U V4 11 V4
Kotcn tohumu (BuqaU=Dolar) — M lnncA|)ol1® ân â»
Kalay (LlbrealrrSont) 95.50 95 —
Levha-teneke (100 libre dolar) 7.80 7.30
Londra Borsası
Keten tohuma (Tonu=:Öterllng) Bomba v - 6B.—
Kalküta — 63.60
Ver fifltı£ı FTIndlstsn — 64.—
Brodford Piyasası
rmuı İyi moJ (Llbrnal=Flvat) — 84»—Nom
Sıra malı M •• _ M 80.- "
Tün Anadolu • • 20/71 20/a
•• Trakya • * 18/27 18/21
İskenderiye Borsası
Pamnkı (Kan Uı n=Tali an) Ashmounl Kıaa elyariı F/Q. 84.20 87.88
Knmak Uzun elyaflı F/G. ... 81.45 —
Gününde Uoruudu muamelesi luacU edilmemiş tahvilat vo e a hamın ara ya taleplere göre Uıuyyım oden takribi piyasa UcgorlerL
Şirketimiz, pek yakında, Eminönü Meyda-
&
»
İstanbul Teknik Üniversitesi
§
ı
Aynco 5 odef. 1 00(T
/• (
A
BOSTANCIDA
4 Odo I Solon
Al
BAKIRKÖYtlNDE 4 Oda. Gor o|
ÇEKİLİŞİ
jiC
o Jn" r i y V V V
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI İKRAMİYELERİ 1950r-HAZİRAN AYINDAN
YIL $ ONUNA KADAR
Devlet Üretme Çiftlikleri
r-
k
a
ONBEŞ’ DEĞİL

\\ temizler!
Çamaşır Makinesi :
Elektrik süpürgesi :

AKS
450 Lira
375 Lira


11 Ağ US t OH 19.50
I
T L E
SATIŞ
100 lira peşin, ayda 35 lira, on ay
75 lira peşin, ayda 30 lira, on ay
T ah ir Han, Galata.
Telefon: 44996
Makine Fakültesi Dekanlığından
Fakültemizin yüksek Matematik Kürsüsünde 2. Fizik Kürsüsünde 1, Su* Makineleri kürsüsünde 1 ve Takım Tezgâhlan kürsüsünde de 1 asistanlık açıktır.
Taliplerin Üniversitemiz asistan yönetmeliğinin 8. maddesindeki şartlan haiz olması lâzımdır.
Müracaatlann en geç 28.8.1950 tarihine kadar Dekanlığa yapılması ve 31 8.1950 perşembe günü saat 9,00 da yapılacak lisan imtihanı için Fakültede hazır bulunmaları ilân olunur. (10755).
İstanbul İl Seçim Kurulu Başkanlığından: 10/8/1950 günlü Î1 Kurulu toplantısında alınan karara nazaran 5669 sayılı kanununa ek 1 inci maddesinde 5545 sayılı Milletvekilleri Seçim Kanununa göre kurulan ilçe seçim kurulları Belediye Meclisi seçimlerini yaptırmak ve seçim İşlerini tanzim ve idare etmekle görevlendirilmiş olmasına göre bu seçimler İçin adaylık beyanname ve listelerinin alt olduğu İlçe seçim kurulu başkanlıklarına tevdii lü±umu ilân olunur. (10991).
İn tatlı sesiyle okuduğu
Bağa girdim ay çıktı 171179 (Kendi bestesi)
I /0 İL GÖRDÜMSE seni
(Beste : Fehmi Tokay)
PLAĞI sayın müşterilerine takdim eder.
COLUMBIA PLÂK ŞİRKETİ
DADI ARANIYOR
iyi bir aile nezdlnde 8 aylık bir çocuğa bakacak tecrübeli dadı aranmaktadır. İsteklilerin görüşmek üzere Şişli H. Gazi C. Bomonti tramvay durak yerinde 212 numaraya müracaatları.
Fabrikatörlerin Nazarı
Dikkatine

ALTIN EVLER
f

HER ÇEKİLİŞTE AYRICA PARA İKRAMİYELERİ
ÇEKİLİSİ
HARMAN
Ayrıç
1 adet 1
ERENKÖYÜNDE
4 O d o 1 H O I G«nl| bohfo
1 EV
CtKHIll
A N K A R A D A 3 Oda. 1 Hol

29 AĞUSTOS 1950
2 EV
İli
ANKARADA
3 Odo. I Hol 3U EYLÜ
llro ikramiye
L 1950
EV
Ayrıcal Sadet İOOO
cÜMHUtırn
bakirköyUnde
4 Odoj Bodrum Gcro|
llro ikramiyo
ÇEKİLİŞİ
ANKARADA
3 Odo. 1 Hol
(
X.- £ W «az
Aynca: adel 1
Ayrıcoı
1 oete?İOOOO ve 20
İka ikramiye
ANKARADA 3 Oda. I Hol
ÇEKİLİŞİ
•• 1



SATILIK LÜKS OTOMOBİL Türkiyede eşi olmayan bir otomohl] satılıktır: Markam: LINCOLN "Continental Coupe,, 1948 modeli — Lâcivert. 2 kalorifer, soğuk hava, el ye ayakla ayar edilen radyosu ve "Över Drive", vardır — Bütün altı lâstik kaplamadır.
Müracaat: Beyoğlu, Postacılar Sokak No. 27. (İtalyan Sefareti yanında).
TEL: 40903
■MraznrM U Ut fit UMti ıı tmtmf wi!WtıtttıwTttavttl t»i
ZAYİ : 2484 sayılı bisiklet
plâkası zayi olmuştur. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığı Hân olunur.
JAK AMRAM Osmanbey Halâskârgazl Caddesi No. 192 Trak Apt



KONDANSATÖRLERİ
mahdut miktarda gelmiştir. İhtiyacınızı bir an önce temin ediniz I
TÜRKELÎ LÎMÎTED ŞİRKETİ
(Galata, Bankalar Cad. Yanıkkapı sokak 1, 3, 5) T elefon : 44623
Merkez Atelyesi Müdürlüğünden
G AZt
1 _ Yüzde 90 ve 93 kalaylı 2 ton metal satın alınacaktır.
2 — İhale 25.8.1950 günü merkez atelyesi Müdürlüğünde saat 14 te yapılacaktır.
3 — Muhammen bedel 25.500 lira olup isteklilerin % 7.5 te-mlnatlariyle komisyonumuza müracaatları.
4 — Fennî ve İdarî şartnameler İstanbul Eminönü Balıkpa-
zarı Süngerciler Sokak 83 No. da Yollama Memurluğunda ve Müdürlüğümüz komisyonunda görülebilir. (10951)
SATILIK EMLÂK
İstanbul Defterdarlığından :
Dosya No.
511— 1493
513— 021
516—17753
517— 4080

ROM
Kıymeti Lira
1700
Cinsi
Kınalıada, Narçiçeği, Mezarlık ve Bahçeli So. 57 ada, 10 parsel eski 38 kapı sayılı 346 M2 arsa.
Beşiktaş, Ortaköy Mah. Cudi Efendi so. 44 ada, 8 parsel eski yeni ve taj 16 kapı sayılı 130 M2 evin 3/32 payı. Eminönü, Çarşı mah. Yağlıkçılar 2000 Cad. Çukur Han îçhan üst kat 2748 ada, eski 3 kapı sayılı 17.50 M2 kâr-gir oda.
Eyüp, Abdtllvedut mah. Yağhane 888 Değirmeni So. 90 ada, 32 parsel vergiye göre taj 37 kap* sayılı 148 M2
Teminatı Lira 127.50
860
4
27.—
150.—
66.50
13 ağustoB 950 pazar günü yapılacak muhtar seçimleri dolayısiyle, seçimlerde vazifeli veya rey kullanacak bir çok müşterilerimiz, ALTIN ŞEHÎR’de arsa seçimlerinin sonraki pazara bırakılması için müracaatta bulunmuşlardır. Şirketimiz müessiflerinin bazıları da vazifeli olduklarından; arsa seçimlerine 20 ağustos 950 pazar günü devama karar verilmiştir. Şirketimiz otobüsleri; 20 ağustos 950 pazar günü, Çemberlıtaş Garanti Bankasının önünden, saat 8 ve 10 da kalkacaklar ve 500 - 650 sıra tercih numaralı müşterilerimiz ALTIN ŞEHÎR’de arsalarını kapayacaklardır.
Herhangi bir Eankâ vasıtası İle veya posta havalesiyle şirketimizin “Lâleli Türk Ticaret Bankası 27 No, İli” hesabına para gönderen eski müşterilerimizin, havalelere sıra tercih numaralarını da kaydettirmeleri rica olunur.
Not: 1
2
nında yeni yapılan ve şirketinizin malı olan 22 ve 22/1 numaralı» üç katlı binayı, mağazası ile beraber işgal edecek ve merkez olarak burasını kullanacaktır.
LİF EDER :
İSTANBUL - ROMA yolculuğu, gidip - gelme uçakla ....
Ebedi şehirde 6 giin rahat /ikamet (komple pansiyon ve dolanma) . (Her yolcunun beraberinde götürmeye mezun bulunduğu meblâğ) Seyahat, en az 10 kişilik toplu gruplarla yapılır.
Vapurla Napoli veya diğcu* bir limana gelen yolculara, aynı kolaylıklar gösterilir.
Fazla tafsilât için : İstanbul, Galatada, Eski Gümrük sokağında Emek Hail 1 inci kattaki acentemize müracaat edilı nesi rica olunur.
SÎZE TEKİ
D
T.L. 421.

2)
8)
T.L. 100.
arsa.
Yukarıda yazılı gayrimenkullar 4i.8.1950 de açık arttırma İle satışa çıkarılmışsa da istekli çıkmadığından satış ON GÜN uzatılmıştır.
İsteklilerin geçici teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlariyle birlikte 14.8.1950 pazartesi günü saat 15 te Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyona başvurmaları. , ^İOOÖO),
İSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI
Üsküdar, Kandillide Kapamacı meydanında 51 - 53 No. lı arsa yanında bulunan 8.40 metre murabbaı sahalı yol fazlası arsa 1-2-3 parsel No. lı arsa sahipleri arasında pazarlık suretiyle satılacaktır.
Tahmin bedeli 24 Hra ve İlk teminatı 1.80 liradır.
Şartnamesi Divanyolunda Belediye Merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünden alınacak veya görülecektir.
IhaJe 22 ağustos 1950 salı günü saat 14.30 da Belediye Merkez binasında müteşekkil Daimî Komisyonda yapılacaktır.
Alâkalıların İlk teminat makbuz veya mektuplarlyle birlikte satış günü saat 14,30 da Daimî Komisyonda bulunmaları lâzımdır. (10994).
Tarabva - Hacıoamanbayın arasındaki Şalcı sokağında yapılması düşünülen Bahçeli Evler mahallesine alt 1/500 ölçekli mevzii İmar parselasyon plânı bayındırlık yüksek makamınca İncelenip iade olunmuştur.
Yapı ve Yollar Kanununun 3 üncü maddesi gereğince İlgililerin (le bilgi edinmesi için İşbu plânın bir nüshası Belediye imar Müdürlüğü, diğer nüshası da Sarıyer Kaymakam ve Belediye şubesi müdürlüğü salonlarına asılmış bulunduğu Uân olunur. (10908),

Comments (0)