11 Ekim 1950 — Çarşamba
SİYASİ
• •
İKTİSADİ, MÜSTAKİL
Yıl 1
Sayı 315
10 kuru)
Yeni /stnııbni'uıı
KUPONU
TAHSİL KUPONU
______ - -
n A
A
71


Abone: Tlirklye l(;ln nrnrll£l »2, altı a>li£ı 17, üç aylıfirı 9 Uradır. Hariç memleketler İki mhlldlr.
Beyoğlu . Müellif Caddesi 6 - 8. Telefon : 44756-44767 Santral
Tesis eden: Habib Edih - TOREHAN
İlânlar : 6 ncı sayfada aAnflmrtreal
2 liradır, İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Posta Kutusu : 147 - İstanbul. Telgraf Adresi : Hetlr». (stanbuL
Mühim ve siyasî gelişmelere doğru
Truman Mac Arthur'le
YınıanBulgar
İÇİNDEKİLER
gergmlıgı
Pasifikte görüşecek
için hazırlıklar yapılıyor
îş ortaklığı
BİR çeyrek ann geçen Cumhuriyet devrimizde birçok İnkılâpların yapıldığını ve teceddüt namına hakikaten takdire değer İşler vücuda getirildiğini İnkâr etmek kabil değildir. Memleketin İlerlemesini İsteyenler başlarında Atatürk gibi ender bir şahsiyet olmak üzere hu esnaları vazetmeğe çalıştılar ve biz bugün, bunun bir hayli semeresini görmekle İftihar ediyoruz da...
Ancak bu İşlerde milletle hükümetin birlikte çalışması temin olu-nAmadığını da kahııl etmekliğimiz lâğım gelir. İnkılâplar milletin ruhundan doğmasına rağmen alclekser bunu daha evvel hisseden şahsiyetlerin eseri telâkki olunur ve asıl mesai bundan sonra başlar. Lâikliğimiz, harf İnkılâbımız ve daha bir çok buna mümasil şeylerimiz milletin ihtiyacına cevap veren şeyler olmalına rağmen, ancak seviyesi nispeten yüksek olaularea takdir olunuyordu. Bunu halkın her tabakasına •evdirecek ve bu işlerin keııdl menfaatlerine de uygun olduğunu onlara takdir ettirecek olanlarımız hükümetin alâkadar daireler! İdi. Halbuki bu hususta hu dairelerin İnkılâp fikir ve zihniyetine uygıın olarak çalışmış olduklarını kabul edemeyiz. Diyanet İşleri ile uğraşan dairemizin İnkılâptan beri lâikliğimiz İçin neler yaptığını pek lyl bilemiyoruz. Öyle zannediyoruz ki şayet devlet bütçesinden lıeslenon hu daire lüzuııııı kadar diyanet işlerine ehemmiyet vermiş ve milleti din işlerinde teııvlr etmek vazifesini üzerine almış olsaydı bugünkü kara cehalete İstinat c-den taassubun eseri memlekette kalmaz ve hakiki mutekitlerin miktarı şüphesiz kİ daha fazla artardı.
Milli Eğitim Bak altlığımızın da lâtin harflerinin kabulünden soııra ilkokullara vereceği ehemmiyet sayesinde okur yazarlarımızın miktarı daha fazla olabilirdi. Biz bu husustaki emekleri İnkâr etmek lstemlyu-rıız. Fakat lııkıhîplarm ba/^&ıı a(«eleye İstinat eden esasları vardır. Bunlarda artık tereddüde düsııılyerek çalışmak ve muhakkak muvaffak olıııak sullarım aramak lâzımdır. Lftibı harflerinin kabulü okumak kolaylığını teinin etmek İçindi. Bu çok bâriz hakikate rağmen arada geçen zamanı gözönüne alırsak okumak bilenlerin miktarının beklediğimiz ve umduğumuz kadar artmadığım görürüz. Buna mukabil birçok köylerimizde hâlâ sureti hususi,\ede tutulan horalar vasıtaslyle köy çocuklarına Arap harflerinin öğretildiğini İşitmiş ve inanmamıştık. Sorgularımızı derinleştirdiğimiz zaman bu vaziyetin acı bir hakikat olduğunu gördük. Bir defasında bir köy çocuğunun bıı Arap harfleriyle neler öğrendiğini merak ederek kendisini lıntihaıı rtıııek İstedik. Neticede değil çocuğun, hattâ hocasının bile esk| harfleri bilmediğini ve alclacaylp şevleri yazı gibi göstererek halkın «Afi,yet İnden İstifade etmek isteyen kimselerden İbaret olduğunu anladık. Bize öyle ge-llyor ki bir taraftan Diyanet İşleri ve diğer taraftan da Milli Eğitim Bakanlığı bu İşlere lüzumu kadar ehemmiyet vermeyi ve halkı hakikat yoluna aevketmeğı bilselerdi hem uzun zamanlar kaylıedllmeyecrk ve hem de bir takım mürşitlerin irtica yolunda tahriklere girişmelerine me.\daıı verilmiş olmayacaktı.
Biz İnkılâplarda ve vatan İşlerinde bir taraflı hareketin lüzumu kadar tehirli olamadığını ve dalma İrticaa imkân ve fırsatlar kaldığını zannediyoruz. Bilhassa inkılâplarda Hükümet İle halkın büyük bir ortaklık yapmaları ve elele vererek beraber çalışmaları lâzımdır. Bugün bütün Tlirk evlâtlarının bilmeleri lâzım (ı-tan bir hakikat varsa o da bu inkılâpları yapanların tıpkı kendileri gibi birer akide sahihi olmasıdır. Aradaki fark onların bir çok tetkik ve muhakemeden sonra zamanın İcaplarına uymak zaruretini hisset meleri ve bunu millete bildirmeleridir. Zaten İslâm felsefesinin esası zaman İle ahkâmın da değişmesine İstinat etmektedir. Belki demokrasi hayatımızın bazı noksan noktaları yüzünden bir hayli zamanlar millet İle hükümet arasında bir İş ortaklığı vücuda gelmesine İmkân verilmemişti. Fakat bundan sonra demokrat bir İdare altında yaşayan Türk vatandaşlarının İnkılâbımızı tamamlayacak ve bizi medeni bir yola erişi İrerek olan İşlerde lıükûınel İle İşbirliği yapınası lüzumunu ehemmiyetle tebarüz ettirmek İsteriz. Bu hususta şimdi Diyanet İşleri Reisliğiyle Milli Eğitlın Bakanlığının uhdesine ç(»k büyük vazifeler düşmektedir. Çünkü halka ve bilhassa köylüye nazariyat ve şiddetle değil, herhangi İyi bir şeyin güzelliğini göstermekle muvaffakiyet temin olunabilir. Fazla öğrenmemiş olmalarının kabahati kendilerine düşmeyen bu vatandaşlara hâdiseler bütün vuzııhivlr gösterilir ve İnkılâbımızın takip ettiği tek hedefin milletin İlerlemesi olduğu anlatılırsa o zaman bıına eııgel olmağa çalışan gizil kuvvetler kendiliğinden kaybolacak ve İnkılâbımızdan beklediğimiz gayeye daha yaklaşmış olacağız. Çünkü ancak hu sayede milletle hükümetin İşbirliği yapması kabil olabilecektir, inkılâplar yapılır, fakat^nlllete ma-Icdlldlğl ve milletle hükümet bıı Im-de ortak ve beraber olduğu zaman yürür. Türk vatan ve vatandaşının istediği de bııııdan İbarettir.
Habib Edib - Törehan
Bu mülakatta Kore işi, Formozanın durumu v Uzakşarkı ilgilendiren meseleler incelenecek

Burkan Truman bir neyahute çıkarken rşljlv vı*ıhıla*ıyor
Washlngton. 10 (YİRS) — Bugün Başkan Truman’ın Mac Arthur ile yapacağı konferansa ait yazılı bir demeci neşredilmiştir. Demeçte Truman ezcümle şunları söylemektedir: “Pasifikte bu halta General Mac Arthur ile bir «görüşme yapacağız, kendisini gördüğüm vakit, dünya sulhunu korumasından dolayı Amerikan halkının şahsına karşı beslediği minnet hislerini ifade edeceğim Koredeki İstilâ hareketini defetmekle vazifesini tam bir şekilde yapmıştır. Kendisiyle Birleşmiş Milletler kuvvetlerimu Koredeki «on durumu hakkında görüşeceğim. Kore halkına yaşamak hakkı vermeyi gaye edinen Birleşmiş Milletler kararının tahakkuku için vazifelerimizi yapmaya devam edeceğiz. Bu meyan-da şunu da söylıyeylm ki, Amerikanın Korede hiç bir şahsi emeli yoktur. Askeri Üsler kuracağımıza dair çıkan haberler tamamen asılsızdır. İlk fırsatta askerlerimizi Koreden çekip, Birleşmiş Milletler nezdindekl diğer vazifelerimizde kullanacağız. Mac Arthur ile yapacağım bu görüşmeler esnasında salâhiyeti dahilinde bulunan diğer meseleler hakkında da göı üşeceğim,, demiştir.
Siyasi çevrelerden bildirildiğine göre. Truman, Mac Arthur ile uzak-şark siyaseti üzerindeki ihtilâfın hallini sağkyaeak ve bu meyanda For-mozanın durumu. Hindicimdeki çarpışmalar. Jopanyanın komünist Çin tarafından istilâ ihUnıall. Pasifik müdafaası ile ilgili hususları görüşecektir.
Washlnglon. 10 (YİRSi — Başkan Truman bu hafta Pasifikte henüz mevkii açıklanmamış olan bir adada Mac Arthur ile buluşarak görüşecektir Başkanın bu seyahati Beyaz-saray tarafından teyit edilmişse de görüşme tarihi ve mevkii bildirilmemiştir. Truman ve Mac Arlhur’ün bu. ilk görüşmeleri olacaktır. Uzak-?ark siyaseti üzerinde farklı görüşlere sahip olan bu İki Amerikan şetim n bu toplantıda Kore ve ıızak-şarktaki stratejik durumu Incrliye-ceklerl tahmin edilmektedir.
Omar Bradley, A vereli Harriman ve diğer askeri ve siyasi şahsiyetler Truman* refakat edecektir.
Washlngton, 10 (YİRS) Son gelen habnrlprv göre. Truman ile Mac Arthur Pnsıfiktnkl meşhur Guam a dnnındn Mis«ourl zırhlısında görüşeceklerdir
"Alfa” Adası ihtilâfının halledilmemişi yüzünden gerginliğin artmasından endişe ediliyor
Atina 10 A.A. (Reuter) — Yunan Hükümet çevreleri, bugün Alta adası hakkındakl anlaşmazlığın halli için yapılan teşebbüslerin mavaffakıyetaiz-liğe uğraması üzerine Yunanistan ile Bulgaristan arasındaki gerginliğin artmasından endişe ettiklerini bildirmişlerdir.
Yunanlılar. Bulgarları Trakya’da Evros Nehrinin ortasında bulunan küçük adayı almak İstemekle İtham etmektedirler.
Bu iki memleketin hududu nehrin ortasından geçen hatla avnlnuşt ır.
Yunanlıların dediğine göre Bulgarlar adayı kendi topraklarına dahil etmek için nehrin mecrasını değiştirmeye yeltenmektedirler.
Hükümetin daha sonra bu mevzuda bir beyanname yayın- ’ lanması mümkündür.
Hudut İHKİİHch rl
Atina 10 A.A. (Reuter) — Yunan Harbiye Bakanlığından dün akşam bildirildiğine göre, Trakyada Dıkala sınır bölgesinde 3 ekimde nan devriyeleri açmışlardır.
Atina Ajansı
vınlanan bir tebliğde, bir Bulgar müfrezesinin Yunan topraklarına girdiği ve geri çekilmeden önce Yunan asker! birlikleriyle aralarında silâhlı müsademe dlr.
Bunu dakika
mltralyöz ve tüfek ateşine tutmuşlardır.
Bulgarlar Yu-üzerlne ateş
tarafından ya-
olduğu biidirilınekte-
müteakip Bulgarlar 15 müddetle Yunanlıları
B. M. Meclisine bu devrede birçok sözlü soru ve kanun teklifi sunulacak
Başbakanın bu geceki Radyo konuşmasında, C.H.P. Genel Balkanına cevap vermesi muhtemel
Ankara, 10 (T.H.A.) — îl Genel Meclis! intihabı dotayıaiyle partiler arası propaganda mücadelesinin pek ziyade hararetlenmiş olduğu şu günlerde, karşılıklı bir çok şayialar çıkarılmaktadır ki. yüz kadar Demokrat Milletvekilinin istifa ederek bağımsız kalmağa karar verdiğine dair propagandalar da bu cümleden sayılmaktadır.
D.P. çevrelerinde belirtilen cihet, bu kabil haberlerin, sadece ortaya sürenlerin arzularını ifade ettiğidir. Bu çeşit propagandanın Demokrat Milletvekilleri arasında İnfialler u-yandırdığından da bahsediliyor. Verilen malûmat* göre bir çok Millet, vekilleri, seçim çevrelerindeki tetkik ve müşahedelerinden edindikleri intibalarla. Meclise muhtelif sözlü sorular ve kanun teklifleri sunmağa karar vermişlerdir.
Bu arada memleket umum! efkârını bulandıracak hareketlere bundan böyle mâni olmayı derpiş eden tek-lifler de bulunmaktadır.
Kısaca “fesatçılığı önleme” adı verilen bu kanun teklifinin de bazı Mil. letvekillerl tarafından hazırlanmış olduğu bildiriliyor. Bu teklifin daha önce Demokrat Parti Meclis Grupun-da görüşüleceği anlaşılmaktadır.
Tepkili uçakların Vladivostok hava alanını
makinelitiifek ateşine tuttukları iddiasîyle
Sovyetler Amerikaya
sert bir nota verdi
Ruslor, bu gibi hareketlerin tekerrür etmiyeceğine dair teminat istediler
Londra. 10 (YİRS) - Rusya pazartesi günü Amerikan Hükümetine bir nota vererek Vladivostok güneyindeki bir hava alanının iki tepkili Amerikan uçağı tarafından maklnelitutak ateşine tutulduğunu ileri sürmüş, mesullerinin yakalanarak cezalandırılmasını istemiş ve Amerikanın bundan İniyle bu gibi hareketlerin tekrar edilrnlye-ceğine dair teminat vermesinin gerektiğini bildirmiştir.
★ ★
Wa«hlngton. 10 (YİRS) — Amerika Devlet Bakanlığı bugiin Savunma Bakanlığına ve General Mac Arthur'e gönderdiği bir yariyle Ylndlvoatok güneyindeki bir hava alanının Amerikan uçakları tarafından mnklnelHüfck n-trşlne tutulmasını Rusların protesto ettiklerini bildirmiştir.
Bugün açıklandığına göre, Sovyet Dışişleri Bakan Yardımcısı Gromyko. pazartesi gecesi Amerikanın Mosko-

Güney Kore Birlikleri dün
Wonsan Limanına girdiler
va Büyükelçisi Ailen Klrk'e bir not* vereceğini bildirmiş, fakat Klrk, rahatsız olduğunu söyüyerek Rus Hâriciyesine gitmemiştir. Bir müddet sonra Elçilik Müsteşarı Rus Haricl-yoRİyle tomara geçmiştir. Gromvko, Amerlkay* verilecek olan notayı okumuş ve yazılı motnlnl vermek isteyince, Amerikalı diplomat, bıınıı Birleşmiş Milletlere vermelerini söylemiştir. Gromyko İse. hücumun Amerikan uçakları tarafından yapıldığını ve notanın muhatabının d* Amerika olduğunu İleri sürmüştür.
Protestoyu müteakip Amerika Savunma Bakanlığı, Korode harekât la bulunan bütün uçaklarına Kore-Mnn-çııryn hududundan asgari 30 mil u-zakta hücumda bulunmalarını emretmiştir.
Tokyo, 10 l YİRS) — Bugün güney Kore kuvvetleri doğu Kürenin en mühim llmftnı Wonsnn*a girmişler ve şehri kızıllardan tein izlemeye başlamışlardır. Kızıl Koreliler Kuzeye dog. nı çekilmekte ve şehrin yakınlarında yeni bir müdafaa hattı tesis etmeye çalışmakladırlar donsan, şiddetli topçu ve uçak ateşi altında dövülmüş ve kızıllar şehri terketmek zorunda bırakılmıştır.
Is-et-mil bir
Hoffman bugün
Atinadan geliyor
Batı cephesinde düşman Seul Pybngan'g yolu boyunca kazdığı tıhkâmlarda şiddetle mukavemet mektedir. Kızılların hududa 5 mesafede takriben 30.000 kişilik
kuvvet topladıkları bildirilmektedir. Bu cephedeki «on duruma göre müttefikler kızıl başşehri Fyongyanga 68 ve mühim şehirlerden biri olan Kumehon’a da 10 mil meMnfededirler.
Hoffınn ıı,
Müşaviri olarak programlarından iktisadi durumu
Iktisndi İşbirliği silâhlanma doğan jncellyecek
Alman güreşçileri dün gece 7-0 mağlûp oldu
Türk Milli
Alnıan Milli Güreş Tııkımiyle Türk Takımı bütün maçları kazanmıştır.
tını 3 Üncü sayfamızda bulacaksınız.
Güreş Takımı arasında (IÜn gece yapılım serbest güreş ıııUsalmkalarındu Resimde, Ali VÜcel rakibini çevirirken görülmektedir. Güreşlerin tafsilâ-
Devlet Ba-
M ar s hail
Ankara 10 (A.A.) — kanlığı ve Türkiye’deki Plânı bürolarının bildirdiklerine göre, Amerika Birleşik Devletleri Başka-nının huaual bir ricası üzerine iktisadi İşbirliği İdaresinin müşaviri o-laıak Avıüpadakl Marahall Plânı heyetlerini ziyaret etmekte olan eski İktisadi işbirliği İdaresi Başkam Mr Paul Hoffman çarşamba günü saat 16.30 d* uçakla Atinadan Ankaraya gelecektir
Mr. Hoffman bu ziyaretinin sebebi olarak “Silâhlanma programlarından döğmakta olan İktisadi durum hakkında Avrupa liderleri ve Avrupadakl temsilcilerle müzakere" edeceğini söylemiştir.
Perşembe sabahı Mr. Hoffman ve refakatinde bulunanlar yakındaki bir köye giderek Ma i shali Plânı mnlze-nıcsl İle çalışmayı görecektir. Öğleden sonra Hoffman, Büyükelçi V’ood ve Mr. Dorr Cumhurbaşkanı Celâl Bayar tarafından kabul edilecekler ve daha sonra Başbakan Adnan Menderesi ziyaret edeceklerdir.
Mr. Hoffman Avnıpndnkl hu «e-yahatindc Ankııradan başka Paris. Berlin, Oslo, Stockholm, Kopenhag, Roma, Atina, Londra, LUksemburg ve Haye'i de ziyaret edecektir.
Mr. Hoffman ve refakatinde bulunanlar cuma sabahı saat dokuzda Ankaradan ayrılacaktır.
Baş İmkanın radyodaki konuşması
Ankara, 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — CH P. Genel Başkanı İsmet Inönünün dün akşam radyoda yaptığı konuşma D.P, çevrelerinde infiale sebep olmuştur. Kuvvetle tahmin edildiğine göre Başbakan Adnan Menderesin tl Genel Meclisleri seçimi dolayıslyle yarın akşam radyoda yapacağı konuşma tnönüye bir cevap mahiyetinde olacaktır.
İKİNCİ
Okul ve öğretmen teftişi Muhiddin Korkut
ÜÇÜNCÜ
Baktığını görmemek Refik Halid Karay DÖRDÜNCÜ
Giiney Amerika memleketleriyle ticaretimiz geliştirilebilir M. Dinar
B EŞ tN Cî
Dünyayı çevreleyen hayati kuşaklar
M. Mücad
Guleman maden kasabalı M. Şevki Yazman ALTINCI
SİNEMA;
Fransızların yeni yıldızı
Selva Sezer
Cumhurbaşkanı Bayar dün Ankaraya döndü
Cumhur-Celâl Ba-Başb&knrı Menderes, millet.
Başbakan, Sivastaki nutkunda 14 mayıstan beri memleketin siyasî ve İdarî durumunda mühim değişikliklerin yapılmış olduğunu belirtti
Sivas. 10 rA A.) — Geceyi Sivaata geçiren başkanı yarla
Adnan
Vallevinde vekilleri İle Sivasın mahallî meseleleri üzerinde görüşmeler yaptılar. Bil-ha«Ra ÇlmentoFab-rikaLsının tevsii, sulama İşleri mevzularında duruldu.
Bugün öğleden evvel Belediyeyi. Tümen Komutanlığını. Demokrat Partiyi ve Halk Partiainl ziyaret ettiler. Çimento Fabrikası İla cer atelyelerlnl gezdiler.
Slvastan ayrılış
Sivas, in «A.A.K — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan M ünde ros. îştelmeler Bakanı Prof. Muhlis Ete, Ulaştırma Bakanı Seyfl Kurt-bek ve beraberlerindeki zevat, bugün enat 15.40 la askeri uçakla Ankaraya hareket etmişlerdir.
Ankarada karşılanış
Ankara 10 (A.A)
• Cumhurbaşkanı Celâl Boyar v e Başbakan Adnan Menderes beraberlerinde Ulaştırma Bakanı Seyfl Kıırt-bek, İşletmeler Bakanı Profesör Muh-
lis Ete, Ankara Milletvekili Mümtaz Faik Fenik Toprak ve İskân. Ziraat Bankası. Tapu. Toprak Mahsulleri O-fisi Genel Müdürleri olduğu halde bugün saat 17.10 da askeri uçakla Sl-vastan şehrimize dönmüşlerdir.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan hava alanında Büyüle Millet Meclisi Başkacı Refik Koraltan. Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Sam e t Ağaoğ-lu. Devlet Bakanı Feyzi l.ûtfl Kara-oamanoğlu. Dışişleri Bakanı Profesör Doktor Fuat Köprülü ve protnkoln dahil diğer zevat ve knlnbslık bir halk kütlesi tarafından karşılanmışlardır.
Bayar, petrol tcNİsntırıı geziyor

Din tedrisatı
mecburi oldu

Talebe velilerinin yüzde 98 İnin
İsteği, Komisyonu bu karara r-vketti
Başbakanın Sivas nııtkıı
Sivas. 10 f Hususi) - Başbakan Adnan Menderes bugün Tan Sinemasında bir nutuk vermiş ve 14 Mayıs sn-çinilerinden sonra memleketin hlrçok bölgelerini gezdiğini, buralarda emniyet ve huzurun hâkim olduğunu memnuniyetle gördüğünü belirtmiş ve sözlerine söyle devam etmiştir:
“Memleketin .sivasl ve İdari durumu bugün 11 mayına nazaran çok değişmiştir Demokrat Parti İktidara geldiği zaman Halkçılar "Değişen Bakanlardır. Onun alt tarafı: devlet teşkilâtı. belediyeler, her şey bizimdir,, diyorlardı. Simdi artık bunıı söylly«^ mezier, Muhtar üaçlmlrri belediye seçimleri hep Demokrat Parti lehinde tecelli etmiştir...
Adnan Menderes bundan sonra ll Genel Meclisi seçimlerine tenıns etmiş, burada da büyük muvaffakiyetler ka-zanılncnğ-ma kani olduğunu bildirmiştir.
Ankara 10 (Ankara Ajansı) — O-kullanmızda yapılacak olan din ted-dlsatma kesin bir veçhe vermek üzere Milli Eğitim Bakanlığında teşkil olunan komisyon bugün Mili! Eğitim Bakanı Tevfik İlerinin başkanlığında toplanmıştır. Bakanlık Müsteşarı Reşat Tardu, Talim ve Terbiye Heyeti Başkam Kadri YÜrÜkoglu, îlAhl-yat Fakültesi Profesörlerinden Yusuf Ziya Yürük ve Ankara Üniversiteai felsefe profesörlerinden Hamdi Ra-gıp Atademlr’den müteşekkil olan komisyon bu toplantısında okullarda din derelerinin mecbur! olarak yapılmasını kabul etmiştir. Komisyonun hu karan vermesinin mucip sebebi şimdiye kadar çocuklarına din derileri okutulması, ihtiyarlarına bırakılan çocuk velilerinden % 98 inin bu derslerin mecbur! olarak okutulmasını İstemiş olmasıdır.
Henry Bordeaux
Düşen Maske
Yarın BAŞLIYORUZ
Tercüme eden :
YENt ISTANBUL’da
Mebrun
Alevok

Sayfa 2
TENİ İSTANBUL
11 Ekim 1050

Maarif mevzuları
Okul ve öğretmen teftişi
SAYIN yazarlar tarafından sık sık ele alınan ve üzerinde önemle durulan pedagoji problemlerinden bir de okul ve öğretmen teftişidir.
Bazı müfettişlerin lüzumsuz baskı ve müdahaleleri sebebiyle olacak ki bir kısım yazarlar okul teftişinin lüzumsuzluğuna dahi İşaret edecek kadar aşın İfadeler kullanmaktadırlar.
Bu münasebetle teftişten ve müfettişten ne anlamak vo ne beklemek gerektiğini İncelemek lâzımdır.
Pedagojik mânada teftiş; kusur a-ramak, tek taraflı tenkid etmek veyu teftişe tâbi tutulanları korkutmak, tarfilne mâni olur endişesiyle biraz daha iltifat kâr davranmağa davet etmek demek değildir.
Şu şu İşler olmamış... Çocuklar yetişmemiş, çarpım tablosunu belletmemişsin.. v.s. gibi sırahyablleceğiınit tek taraflı ve kısır tcııkldlcrle hemen kükremek; öğretmenin kalbini kırmak, bizim anladığımız mânada teftiş mahsulü olamaz.
Teftiş esnasında göze çarpun işler belki de noksan veya hatalı yapılmış olabilir. Bu gibi hallerde, teftiş edenin yapacağı İş; noksan veya yanlışların neden ileri geldiğini araştırmak olmalıdır. Bu noksan veya yanlışlar; öğretmenin şahsî vc mesleki kifayetsizliğinden ın1. hususi hayatında her hangi bir huzursuzluktan mı, sağlık durumunun bozukluğundan nıı. öğretmenle okul, okul idaresi, okul arkadaşları, okul muhiti arasındaki her hangi bir anlaşmazlıktan mı veyu çocuklardan gelen bir sebeple ınl yapılmaktadır? Bu hususlar İyice İncelendikten sonra elde edilen neticeye göre gerekli tedbiri almak İcap eder.
Eğer tenkide hedef olan taraf, çocuk seviyelerinde görülen gerilik ise bu takdirde hareket tarzı gene değişir.
Bizde, çocukların somlara verdikleri cevaba gör© sınıf ve çocuk seviyeleri hakkında hüküm vermek Adet halindedir. Bu hareket tarzı yanlıştır. Bu yanlış usul ile çocuk »eviyeleri ölçülmek İstendiği zaman, çocuklar, sorulan somlara muvafık cevap verememiş ve binaenaleyh öğretmenin yüzünü ak etmemiş olabilirler. Acaba neden? Bu hususta aşağıdaki İhtimaller hatıra gelir:
1 _ Öğretmen, müfettişin randıman sorularının İhtiva ettiği konuları henüz İşlememiş de onun İçin mi çocuklar bilemediler?. (Bu takdirde randıman somlarının işlenen konulardan tertiplenmesi gerekir.)
2 — İşlemiş de çocuklar benimsememişler, öğrenememişler mİ ?
(Bu takdirde öğretmenin işlenen konulan tekrarlatması, mümarese yaptırması gerekir, öğretmenin çalışması hükme
8 — nılşler, tından usulle. bambaşka tertipte sorular sorulduğu İçin şaşırdılar da onun İçin ınl bilemediler? (Bu nokta ekseriya vâkldlr. Gözönünde bulundurulması, acele ve yanlış hüküm verilmemesi bakımından önemlidir.)
4 — Sınıfa giren yabancı (müfettiş) biraz sert davrandı da çocuklar korktu ve bildiklerini şaşırdılar mı? (Bu cihet müfettişin şahsiyeti İle sıkı ilgilidir.)
5 — Şomlar sınıfın seviyesine uygun düşmedi nıl?. (Müteselsil, mürekkep, uzun cümleli soruların çocuklar tarafından kavranması güçtür. Verecekleri cevap da bu bakımdan hatalı olabilir.)
6 — Sınıftaki çocukların çoğunluğu, düşünerek cevap verebilen tiptendi de onun için mİ müfettişin sorularını cevaplandırmadılar. (Bazı çocukların dimağında kelimelerin klişeleri mevcuttur. Bu tipler düşünmeden hemen cevap verebilirler. Yine bir kısım çocuklar düşündükten sonra cevap verebilecek tiptedirler. Müfettişin bu noktayı da gözönünde bulundurması, hemen basma kalıp cevaplar İstememesi, çocuk seviyelerini ölçerken htı esası hatırdan çıkarmaması gerektir.)
7 — Sorular sınıfa değil de şahıslara tevcih edildi ve hemen cevap istendi de ondan mı İyi karşılık alınamadı? (Sınıflarda sorulan .soruların şahıslara değil umuma sorulması ve çocukların düşünmelerine zaman verdikten sonra birer birer cevap İstenmesi psikolojik bir yoldur. Alcsl hareket İstenilen neticeyi vermez ve yanlış kanaate sürükler.)
Netice İtibariyle; bıı ve buna benzer daha bir çok ihtimalleri sırala-
tam olmamıştır. Bu nokta bir esas olabilir.)
Çocuklar konulan benlmse-fakat yabancı bir şahıs tara-aJışnıadıkları bir ifade ile ve
PEYAMİ SAFA
Yazan: Mulıiddin Korkut
olıuıyabillr. Bu maalesef aldat -
şey, çocukların
mak vc Içlçe giren noktaları tetkik etmek mümkündür.
Şuna da kaydedelim M, İyi bilenin İyi ve doğru cevap verebileceğini kabul etmekle beraber, düşünmeden ve ateş gibi cevap veren çocuklara yetişmiş, olgunlaşmış, zeki damgasını vurmakta asi A acele etınlyellnı. Böyle hir sınıfı gördüğümüz zaman hayret ve takdirlerimizi sunmakta cömert olmıynlım.
Sorularımız cevapsız kaldığı zaman da: "Geri sınıf, geri çocuk” damgasını vurnııyaJım. Bu hususta bir karar vermeden evvel yukarıda sıraladığımız ihtimalleri birer birer gözden geçirelim, ondan sonra vereceğimiz hükmün İsabetli olacağına kanaat getirebiliriz. Fikirlerin muayyen kalıplarını hafızalarında saklıyun ve sorulduğu zaman, diınağ faaliyetine lüzum kalmadan cevap yetiştiren çocuklar ne yetişmiş ve olgunlaşmış ve ne de zeki varlıklar cllıet bir çoğumuzu maktudır.
Asıl olan
düşünmeleri, dimağ ve hasıllarını çalıştırmaları ve bilgi İle birlikte bnzı maharetleri de karanmış olmalarıdır.
Bu sebeple teftiş edenin, soru ve cevap makinesi olmaktan çekinmesi, hükmünü vermekte acele etmemesi, hele kusur vc noksan zannettiği şeylerden ötürü öğretmeni sınıfında» çocukların mütecessls nazarları Önünde tonkld etmekten mutlaka çekinmesi terblyevi bir zarurettir.
Hı^vslyetl kırılan, çocukların nazarında kusurlu ve küçük mevkie düşürülen öğretmenin, çocuklar üzerinde artık müessir olmasına imkân kalınıyacağını hatırdan çıkarmamak gerektir.
öğretmen; yetiştirmekte olduğu çocukların nazarında en kutsal ve mütekâmil bir varlıktır. Öğretmenlerin en büyük hazînesi işte budur. Müfettişlere düşen vazife; bu hazîneyi ızrar etmek değil İhya etmektir. Bunu yapabilmek İçin de terbiye edicilik vasfı taşıyan teftiş sistemine ve bu sistemi uygulamayı benimseyen müfettişe İhtiyaç vardır.
Terbiye edici teftiş; evvelâ, öğretim ve eğitim çalışmalarının müfettiş tarafından sakin bir ruh hail i-çhıde müşahede edilmesiyle başlar Tarafsız bir gözle ve öğretmenin durumuna uygun bir lisanla, çalışmanın haşarılı ve İyi tarafları, sonra başarısız tarafları görülüp İfade edilir. înd! değil. İlmi esaslara dayanılarak tenkid edilir. Başarınız görülen noktaların hangi yollardan gidilerek başarılı hale konabileceği öğretmeno İzah edilir. Gerekirse bu konularla İlgili eserler tavsiye edilir. Böylece teftiş sona erer. Bu son safhaya “Tenvir ve irşat” safhası denir.
Müşahede, tenkid, tenvir ve İrşat safhalarından biri noksan olan teftişler terbiye edici olmaktan uzaktır. O halde müfettişlerin yapacağı en mühim iş; İsabetli görmek, ilmi tenkid-ler yapmak, pedagojik esaslara göre Öğretim vc eğitim çalışmalarını izah etmek vc İcabında bu İzahatını bizzat bir sınıfta veya okulun iş hayatı ü-zerlnde tatbik ederek göstermektir. Bu işler terbiye edici teftişin bütün safhalarını İhtiva eder. Sinirli ve kırıcı bir hava yaratmam ihtimali çok olan tenkid işinde müfettişin uyanık ve hassas davranması zarureti vardır. Zira sinirlendirici bir hava yaratan tenkldler İlmi esaslara dayansa bile Indilik duygusunu telkin eder beklenilen iyi neticeyi vermez.
Müfettiş; okul teftişi sonunda dindiği kanaatlere göre, İzahına
zıırn gördüğü pedagojik problemlere dair zaman zaman konferanslar 4s verir, öğretmenler bu konferans konularını serbestçe tenkid ve münakaşa eder, kendi tecrübeleriyle karşılaştırır, neticeleri mezcederek kendilerine malederler. Böylece öğrencisi, öğretmeni ve müfettişiyle birlikte mürebblllk yekdiğerini
tekâmüllerine hizmet ederler.
Görülüyor kİ; insanlığın bilgi edinme, yetişme, terbiye edilme ve tekâ-* nıül etme tarzı ile pedagojik değeri taşıyım teftiş sistemi bir benzerlik vardır. O teftiş sistemi da uygundur, uyan her fili tabiatln bizce
kanunlarına da uyar.
Doğum ve ölüm kutuplan arasında seyahat etmekten ibaret olan İnsan ömrünün gayesi de ruhuıı tekâmülü olduğuna göre, bu gayeye götüren terbiye edici teftiş sisteminin ve mü-
ve
e-lü-
mensupları kül halinde yetiştirir, blribirlerlnln
arasında tam halde bu tarz kanunlarımı kanunlarına
tekâmül Tekâmül ve hareket, her sistem, bilinen ve.va billnnılyen
YALNIZIZ
— 30 —
Şimdiye kadar bunları birbirine bağlamaya çalışan zihnimin bütün teşebbüsleri boşa çıkmıştı. Fakat kıyas ve Istidlâl unsurları bu kadar zengin değildi. Şimdi, yeni hâdiselerin ışığı altında, bir şeyler sezer gibi oluyorum.
Evvelâ, Selmlnin iki aydan beri göze çarpan donukluğu, dışarı vereceği bütün hisleri, hattâ refleksleri sıkı bir lisansa tâbi tuttuğunu gösteriyor. Meralde de aynı hal. İkisinde de, önceden çizilmiş bir plândan kaçabilecek bütün heyecanlan ve his kırıntılarım kontrol altında bulundurmak arzusu besbelli. Müşterek midir bu plân? Onu araştırmadan evvel, meseleyi Selmin zaviyesinden yokhyalım.
Bu kuzin demin Haydan kaçırdığı doğru. Ona teslim olduğu yalan. Besim suali tam zamanında sordu: "Onunla ne zaman hu kadar bol konuşabildin?,, Ben yalan anvan zekânın gözlere verdiği ağır hareketi bilirim. Çok az yanılmışımdır. Bakış evvelâ sağa veya sola doğru kayar. Arama başlamıştır. Sonra göz bebeği yukanya doğru bir kavis çizip aksi istikamete İner. Sonra tam İcarşı tarafa bakar. Donuktur. Bulamamıştır. İki Üç defa kırpılır. Korku çırpınışı. Yalan aradığının sezilmesi ve aranan yalanın bulunmaması korkusu. Nihayet bütün yüzde, gergin çizgileri gevşe-146
Şehir köşesi
Atlayanlar
kcsilccek-
kadar göz şüphe mi Her halde
Dört gün kaldı. Ayın on beşinden itibaren tramvaylara a-sılanlara, arabalardan atayanlara Belediye cezası ffiig.
Demek şimdiye yumuluyordu. Ona var T Amma neden T
ceza kesmeye yetecek memur olmadığındandır veya teşkilât! Her ne hal ise, zararın neresinden' dönülürse kârdır, şurada dört günümüz kaldı, hevesli olanlar bol bol atlasınlar.
Bundan sonra tramvaya asılanlarla, arabalar yürürken inmek için olsun, binmek İçin olsun atlıyanlarla Belediye memurlarının yantba^nıda halk da mücadeleye pirkTmclidir. Zira, Tramvay idaresi Belediyenin, yani hemşoriterin malıdır. Bir arabaya asılan bilet almadan gitmek istiyor demektir ki, bu, doğrudan doğruya halkın kesesinden para aşırmak değil de nedirf Ya, tramvaylardan atlı-yarak kaza yapanlarf Evvelâ, kaza yüzünden seyrüsefer durur, polisinden, saucıstndan tutunuz da, hastahanelere, adliyeye kadar bütün devlet makinesi mânâsız yere harokete getirilir vc bir m iş zin, hir sus
sîzlere karşı cephe almamızdan doğru ne olabilir f
BÎR İSTANBULLU
çok tarara sebebiyet veril-olur. Bu itibarla, hepimi-hem kcndlııc, hem do şeve devlet bütçesine lüzum-külfet yükllyen düşünoe-
Mahrukat satışları kontrol ediliyor
Belediye, hamların soğuması üzerine mahrukat meselesini ele aldı
Haval&nn birdenbire serinlemesi üzerine belediye, mahrukat satışlarını bilhassa mangal kömürü satanları kontrole başlamıştır.
îkl senedir şehrimizde mangal kömürü sıkıntım hissedilmemişti. Bu sene de bu sıkıntının görülmiyeceğl temin edilmektedir. Filvaki belediye iki senedir tâyin ettiği müteahhit va-aıtasiyle odun ve mangal kömürü tanzim satıştan yaptırmaktadır.
îkl senedir başarı İle devam eden bu satışlar doiayısiyle hem piyasada mangal kömürü ve odun darlığı görülmemekte hem fiyatlar alabildiğine yükse İm em ektedir.
Belediye, bu sene de tanzim satışları yaptıracağım Hükümete bildirmiş, Hükümet de bu karan tasvip etmiştir. Belediye müteahhidi istihsal bölgelerine giderek mübayaa ile meşgul olmaya başlamıştır.
Belediyedeki alâkalılara göre bu kış, mevsim sonuna kadar en iyi kalite meşe odununun çekisi 11,5 lira, mangal kömürünün kilosu da 12 kuruşa satılabilecektir.
Izmiftekİ sel tahribatı
îzmltln bazı mahallelerini sel basmış, bir çok kimseler evsiz kalmıştı. Son defa olarak İzmit milletvekilleri hâdise mahalline giderek, sel tahribatı hakkında tetkikler yapmışlardır. Milletvekili Doktor Etem Vassaf felâketzedelerin sağlık durumu ile de alâkadar olmuş, bir daha sel tahribatına meydan verilmemek için gereken tedbirler alınmıştır»
fettlşin baha biçilmez değeri kolayca anlaşılmış olur.
İnsan ruhunun tekâmülünü frenll-yen bütün hareketler ve sistemler gibi terbiye edicilik vasfından uzaklaşan teftiş sistemini ve müfettişi de bu meslekten tamamen atmak zarureti vardır,
Mürebbller; genç neslin tekâmülüne hizmet ederken ruhan tekâmül yolunu tutmuş olan bahtiyarlardandır. Ne mutlu!
ten bir kurtuluş hareketi. Yalan bulunmuştur. Gizlenen sevinç, dudakların ucunda belli belirsiz bir gülümseyiştir. Yarım saniye bile sürml-yen bu ruh macerası, bazan süjenln yorgun olduğu anlarda daha kuvvetli bir kurtuluş İşareti verir: Selmin Besimin suali üzerine, burnundan sesli bir soluk halinde çıkan sinsi bir gülüşle güldü. Bunun iki mânası vardı. Birincisi küçük dayısının tam zamanında belli ettiği şüphesine karşı hayranlıktı. İkincisi yalanı çabuk bulmaktan duyduğu keyifti. Gözler pek kısa süren o kavis hareketinden sonra kırpılmadı. Yalan hazırdı. Onu buraya gelmeden Önce, garda tren beklerken tanımıştı filân.
Bahtiyar zatın aç adam olmadığı da, kim olduğu da belliydi. Ben bunu düşünmüyordum. Selmlnin maksadını ve plânını arıyordum. Maksadı evin içinde huzursuzluk yaratmaktır. Annesini ve beni zayıf düşürmek istiyor. Annesine kabul ettirmek istediği şey malûm. Bana karşı Meral ve Ferhatla birlikte hareket ediyor. Nişanlısiyle bozuştuğu da yalan tabii. Sık sık buluşuyorlar. Selmlnin dudaklarına ruj sürmek için Ferhattan müsaade koparmaya boş yere nasıl çalıştığını geçen kış kendisi bize anlatmıştı. Hâlâ ruj sürçmediğine göre, Ferhadın kurduğu kıskançlık disiplini berdevam. Selmin onunla bozuşsaydt, eve gelir gelmez ilk işi aynanın önüne geçip hünerli bir makiyaj yapmak olurdu. Bunu ne kadar sevdiğini hep biliriz.
Merali benden ayırmak Selmin) bu evin içinde bana haline getirmiştir. İntikam
Çünkü ona karşı Mefharetten evvel ben menli?
isti yen Ferhat kargı bir vasıta almak istiyor.
İçişleri Bakanının
dün verdiği beyanat
RÜKNEDDİN NASUHİOĞLU, BAKANLIĞINI ALÂKADAR EDEN MUHTELİF MEVZULAR ETRAFINDA AÇIKLAMALARDA BULUNDU
içişleri Bakanı Rükneddln Nasuhi-oğlu vafat eden yeğeninin cenazesin* de bulunmak üzere şehrimize gelmiştir. Cenaze töreninde Vali ve Belediye Reisiyle Vilâyet ve Belediye erkânı ve dostlan hazır bulunmuşlardır.
içişleri Bakanı tstanbula gelişinden istifade ederek dlln öğleden sonra İstanbul Belediyesini ziyaret etmiş ve Şehir Meclisinin toplantısında dinleyici olurak hazır bulunmuştur. Bakan kendisiyle görüşen gazetecilere:
"— îstanbulun bir hemşerisi olmak İtibariyle yeni soçflen Şehir Meclisine aralannda bulunarak hürmetlerimi, mânen olsun arzetmek üzere toplantıyı takibe geldim,, demiş, bundan sonra göçmen vaziyeti etrafında Bakanlığın aldığı tedbirleri İzah ederek sözlerine şu şekilde devam etmiştir;
"— Gelecek olan göçmenlerin daha müsait şartlarla yerleştirilmesi İçin icap eden tedbirleri ve kararlan Hükümet almaktadır. Bildiğiniz gibi hududu kapamış bulunuyoruz. Bunun sebebi Bıılgarlann memleketimize vizesiz göçmen sokmak istemeleridir. Vizesiz olan hiç bir kimseyi alamayız. Bu zaten beynelmilel bir usuldür. Şimdiye kadar gelen göçmenler arasında zayiat vukua gelmemiştir. Esasen bunlar serbest göçmen sıfa-tmı haizdirler. Yalnız zor İle gönderildiklerini gözönünde tutarak Hükümet elden gelen yardımı yapmakta ve yerleştirilmelerine çalışmaktadır, ilerisi İçin daha esaslı tedbirler sönmekteyiz,,, Vilâyet ve Belediyenin ayrılması
Bundan sonra Bakan, İstanbul lediyesl İle Vilâyetinin ayrılması
susundaki kanun tasarısının ne olduğunu soran gazetecilere:
"— Geçenlerde bir defa daha sormuştunuz. İstanbul Belediyesi ile Vilâyetinin ayrılması hakkmdaki kanun tasarısı üzerinde çalışıyoruz. B. M. Meclisine yakında tevdi edilecektir. Şüphesiz kİ, karar oraya aittir.* Belediyeler vc özel İdareler Kanunu
1580 numaralı Belediye Kanunu 20 senelik bir kanundur. Noşlr tarihinden İtibaren geçen seneler zarfında İhtiyaç ve hayat şartlan çok değişmiştir. Bunun için bu kanunun salâhiyetlerin tevsiine müsait olarak, yeniden hazırlıyoruz. Gerek bu kanunu. gerekse Özel İdareler Kanununu B. M. Meclisinin önümüzdeki devresinde takdim edeceğiz.
Bilhassa özel İdareleT lâtının gramlı Umumi
arttırılması prensiplerimizdendir. Bilirsiniz ki; Özel İdareler mevzuu senelerden beri ele alınmış fakat bir neticeye bağlanamamıştır. Mahallî idarelerin Vilâyet bütçelerinin bugünkü malt durumu çok dardır. Masrafı azaltmak müspet İşe doğru yürümek İçin Özel İdarelerin, Meclise takdim
edeceğimiz kanunla cezri bir tarzda hallini düşünüyoruz. Bu çok şümullü bir mevzudur. Demokrasi hayatımızın inkişafı yolunda ilerlemek için bu kanunu bir an evvel madde haline getirmek ve özel idarelerin yıllardan beri maruz kaldığı müşkülâtı halletmek vazifesi karşısında bulunuyoruz. Köy Kanunu
Yine bu arada Köy Kanunu lâyihası yeni baştan ele alınmıştır. 25 senelik bir ömrü olan Köy Kanununu esasında, köy ve köylü bünyesine uygun bulmaktayım. Fakat yanm asırlık tatbikatın hasıl ettiği bazı müspet görüşler vardır kİ, bunların da Köy Kanununda yer alması ve bu suretle köylüye büyük bir külfet vermeden mlUl varlığımızın çok mühim bir parçası olan köylerimizin İnkişafını temin etmek mecburiyeti vardır. Bu yeni kanunla, bunu hedef tutuyoruz.
tiler Bankacı
Diğer taraftan, köy. belediye ve İller İçin bir kredi müessesesl olan iller Bankasının sermayesini arttırarak. takatini daha şümullü ve İhtiyacı karşılaması hususunda da tetkikler yaptırmaktayız. İller Bankası bu bakımdan esaslı bir programla çalışmak suretiyle, belediyeye, köye ve vilâyetlere çok hayırlı bir müessese haline gelmiş olacaktır.,,
dü-
Be-hu-
Bir Norveç vapuriyle
17 6 turist geldi
müddetten beri eehrimlze gel-beklenen Norveç bandıralı
Polaris yolcu gemisi dlin ge-
J
Amerikalı gazetecinin Türkiyedeki intibaları
Muhabir, 250 bin kişinin kısa zamanda sevkını gayri insani bir hareket sayıyor
Gazetesirıe röportajlar yapmak ü-zere bir dünya turuna çıkmış olan New-York Hcrald Tribüne muhabirlerinden Mr. A.T. Steeie üç haftadan beri memleketimizde bulunmaktadır. Mr. Steeie bu müddet zarfında Zonguldak, Ankara, lstanbulda tetkikler yapmış ve dün. muhacirlerin vaziyetini görmek üzere gittiği Edlrneden dönmüştür.
Mr. Steeîe kendisiyle konuşan bir muhabirimize demiştir ki:
"— Edirr.enin misafirperver valisinin yardımiyle muhacir kamplarını gezdim. Kamplar basit fakat İyi durumdadır. Bulgari&r, 1926 yılında imzalanmış olan muahede mucibince muhacirleri sevketmek hakkını haizdirler. Ancak bu İşi İnsan! bir tarzda yapmıyorlar. 250.000 muhacirin bu kadar kısa bir zamanda gönderilmek İstenmesi insan! bir hareket değildir.
Anadoluda yaptığım tetkikler sırasında her yerde Marshall Plânının cesaret verici neticelerini gördüm. Zonguldak, Marshall Yardımı ile çok gelişmiş. Marshall Plânı, TÜrklyede-ki meyvalannı bir kaç sene sonra verecektir.,,
Muhabir, Ankarada bulunduğu sırada Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü İle de bir görüşme yapmıştır.
Israilli bir piyanist şehrimizde konserler verecek
îsrallln en meşhur kadın piyanistlerinden Pnlna SaJtzman, Amerlkada yapacağı bir turneye gitmek Üzere memleketimize de uğrıyac&ktır. Pnlna 8altzman şehrimizde 3 konser verecektir.
Şehir Meclisinin dünkü toplantısı
Şehrin bazı dairelerinin alım satım komisyonlarına üye seçimi yapıldı
Şehir Meclisi dün do saat 15 ten itibaren toplanarak muhtelif meseleleri müzakere etmiş ve alt oldukları komisyonlara havale etmiştir. Eu arada, Ziraat Müdürlüğü Mubayaa Komisyonuna, İstanbul Defterdarlık Tahailât Komisyonu ile Adalar» Bakırköy, Beykoz ve Sarıyer Mal müdürlüklerinde müteşekkil tahsllât komisyonlarına, Defterdarlıkta müto-şekil Alım, Satım Komisyonu, Sular idaresi Murakıplıklarına, İstimlâk Komisyonuna, Marmara Bölgesi Liman ve Deniz içleri Müdürlüğü Arttırma ve Eksiltme komisyonuna, İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğü tahsilat komisyonuna, Kadastro komisyonuna, Sıtma Savaş Demeği Sa-tınalma komisyonuna, Devlet Hava Yollan Yeşilköy Meydanı alım, satım komisyonuna, İstanbul Pollz Mektebi salmalma komisyonuna. Göztepe Meteoroloji İstasyonu Satınalma komisyonuna. Defterdarlık Gayrı-muvazzaf İtiraz komisyonlarına ve A-dalar, Bakırköy, Beykoz. Sanyer ilçelerine. İstanbul Bayındırlık Müdürlüğü satınalma komisyonuna üye seçimleri yapılmıştır.
Dünkü toplantıda bilhassa. Şehir Tiyatrosu Talimatnamesi geçici komisyon durulmuştur.
Bilindiği gibi, llmatnamesl bir açmıştır. Bunun
lis. bir geçici komisyon teşkil ederek yeni bir talimatname hazırlamıştır. Aynca Vali ve Belediye Başkanlığı. tiyatro salahiyetlilerinden müteşekkil bir heyet kurmuş lara da ayn bir talimatname latmjştı.
Dünkü toplantıda yeni Meclisin de bir rak, hazır vaziyette tasarıyı incelemesini
Teklif üzerine söz alan bazı Üyeler, bazı temennilerde bulunmuşlar ve 9 kişilik yeni bir komisyon teşkil etmişlerdir.
hakkında
tutanağı üzerinde
Tiyatronun eski ta-çok söylentiler© yol üzerine geçen Meo
ve on* hazır-
VaTt, kura-
söz alan komisyon bulunan bu lld teklif etmiştir.
daha bir
Meclis
Teşki-verimli ve pro-tarzda çalışması, salâhiyetlerinin
P.T.T. İdaresi, nüfus sayımı için bir seri hâtıra pulu bastırdı
P.TT. İdaresi 22 ekim 1950 tarl-hinde yapılacak olan genel nüfus sayımı münasebetiyle bir sert hâtıra pulu bastırmıştır.
Bu pulların evsafı şunlardır:
1 — Pullar Ankarada °GÜzel Sanatlar suliyle
2 — Mavi
125.000 adettir. 15 kuruşluk pul 200 bin edet ve rengi kahverengidir.
3 — Pulların büyüklükleri dantellerle birlikte 26X41 milimetredir.
4 — 9 ekim 1950 tarihinde satışa çıkarılacak olan bu pullar 31-12-1950 akşamına kadar tedavülde kalacaktır.
Basımevi., tarafından ofset u-basılm ıştır.
Pullar iki değerden ibarettir, renkte olan 20 kuruşluk pul
Hemen hemen hepsi 176 turistle 80 eylülde Southampton limanın eden StelLa Polaris, 24 olan bir Akdeniz seya-11 manı miza
Cebelitarık, Malta
W.A.Y. İn yeni Merkez İcra Komitesi Brükselde toplanıyor
Bir mesi Stella ca saat 21,10 da Galata rıhtımına
yanaşmıştır. Ingiliz olan Ingil terenin dajı hareket gün sürecek
hatine çıkmıştır. Gemi gelmeden evvel ve Pireye uğramıştır. Yolcular arasında 1917 de Çanakkalede dövüşmüş olan 7 Ingiliz subayı bulunmaktadır. Gemi dün sabah Çanakkale Boğazından geçerken bu mütekait subaylar esiri hatıralarını anmak üzere bir toplantı yapmışlardır.
Stella Polaris 1922 de îsveçte İnşa edilmiş olup 5570 tondur. Dünyada yat şeklinde inşa idilmiş yegâne yolcu gemisidir. Şekil itibariyle Sa-varona yatma çok benzemektedir.
Dün gece yolcular karaya çıkıp gazinoları gezmişlerdir. Gemi bu akşam saat 17 de Napollye müteveccihen şehrimizden ayrılacaktır.
W.A.Y.ın yeni merkez İcra komitesi önümüzdeki hafta Brükselde ilk toplantısını yapacaktır. Komiteye seçilmiş olan delegemiz Mükerrem Taşçıoglu, toplantıya üzere bugün uçakla çektir.
Ankara vapuru Batı
iştlrak etmek Brüksele glde-
Istabul dışındaki anayolların vaziyeti
Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökay, Yollar Bölge Müdürü Tank Sabur ile İstanbul dışında ana yol-lann kenarlariyle yol kavşaklarının yapılması için görüşmüştür. Bu suretle yolların bozulmasının Önüne geçilecektir. Mütemadi tamir istasyonlarının daim! faaliyetleri için gerekli tedbirler alınmıştır. Bu yollardaki milletlerarası turizm işaretleri de yeni baştan gözden geçirilmiş ve eksikler tamamlanmıştır.
SİENA AKADEMİSİNDE BİRİNCİ OLAN SANATKÂRIMIZ
i
Üt1
Şııdan Cnııdar niuhııJirİmizle koıunjurKeu
îtalyada, 24 milletten ses sanatkârlarının bulunduğu Slena Müzik Akademisini birincilikle bitiren tanınmış ses sanatkârlanmızdan Şadan
aşk âsilerini destekliyoruz, aşka karşı, aşkla beraber aradığı silâhlan dışarıda İnsanlar arasındaki zaruri
fl bir tavır aldım. Aramızdaki mücadelenin hedefi kalblerdlr. Ferhat kız kardeşinim ben Selmınin İçindeki Her kalbin içinde doğan muhalefet, her zaman bulur.
kutuplaşmalar bu imkânı dalma hazırlar: Herkesin düşmanı vardır. Ferhada kızmıyorum. Mücadele ahlâkımız ve silâhlarımız aynı. Sel-mine de kızmıyorum, cephesi Ferhadın yanı-başıdır. Meralin aptalca telkin latında kalmaktan başka mazereti yok. Ferhadın kız kardeşi ve Selmlnin mektep arkadaşı olmak, küçük dostluk mücadeleleri için yeter sayılabilecek yakınlıklardır. Fakat aşkta böyle bir tercih, ya budalalık veya sevginin yetersizliği demektir. Bu son ihtimal beni heyecanlandırıyor ve meseleyi Boğuk zekâ plânından çıkarıyor.’ Deminden beri komşu radyosunun çaldığı ve duyduğum halde dinlemediğim la majör sonadı-na dalıyorum. C^sar Franck.
Ve hâtıralar.
Gözlerimi yumuyorum.
Roman.
incir çekir-Aşkta mu-kâlnat eba-muhayyile-
Belki on elit doldurur, belki deği doldurmaz. Ne istiyorsunuz? siki, sevgilinin vesika fotoğrafını dında bir agrandismana çıkaran
nin objektifini bir anda açıyor. Meseleye bir türlü dönemiyorum. Neydi? îki İhtimal. Aptallık veya aşkta yetersizlik. Veya ihanet, ki o demektir. Bunlar kestirme hükümler. Beni tatmin etmiyor. Fakat aralarındaki yakalanmaz İnceliklerin sezilmesi için hareket üsleri hazırlıyor. (Devamı varı
148
seferinden döndü
Devlet Denizyollarının "Ankara” yolcu vapuru dün saat 14 te 350 yolcu, 140 ton yük ve 12 otomobille Batı Akdeniz seferinden dönmüştür. Yolcuların arasında milletvekillerinden Suat Hayri Ürgüplü, Cihat Baban ve Sadrl Maksııd! Arsal İle Teknik Üniversite makine fakültesi dekanı îlhaml Civaoğlu bulunmaktadır»
Ayrıca Parlste Asabiye konferansına iştirak eden Dr. Ihsan Şükrü Ak-sel, Cerrah! konferansına İştirak eden Tıp Fakültesi Dekanı Kâzım İsmail GÜrkan, Kardiolojl Konferansına iştirak eden Muzaffer Esat Güç-ham şehrimize dönmüşlerdir.
Bankacılar heyeti de döndü
Stockholm'de beynelmilel bankacılar toplantısına iştirak etmiş olan bankacılar heyetimiz dün Ankara vapuru ile dönmüşlerdir.
Dün şehrimize gelen göçmenler
Bulgaristandan gelip Edlrnede kalan göçmenlerden 600 kişilik bir grup dün şehrimize nakledilmiş ve Sirke* eldeki Göçmenle re vlne yerleştirilmiştir. Misafirhanedeki göçmenlerden 500 kişilik bir grup da Anadolunun muhtelif bölgelerine yerleştirilmek üzere gönderilmiştir.
’N
Yeni İstanbul
pek yakında
bir sürpriz

hazırlıyor
Candar dün Ankara vapuru llo şehrimize dönmüştür.
ŞadEin Candar, kendisi İle görüşen bir muharririmize demiştir kİ:
"— Akademideki çalışmalarımla kışlık bir program hazırladım. Bu kış Roma ve Parlste konserler vermek üzere angajmanlar yapmış bulunuyorum. Bu konserlerden sonra Holanda, İsveç ve Norveç'e de gitmek istiyorum. Bulunduğum akademide muvaffakiyetli konserler verdim.
Şubata kadar memleketimde kalıp Ankara ve îstanbulda konserler vereceğim. Şubatta Avrupadakl konserlerime başlamak üzere Komaya hareket edeceğim.,,
Parisli bir profesör, Fetih Yıllarını Kutlama Derneğinin fahrî üyesi oldu îstanbulun 500 Unctl Fetih Yılım Kutlama Derneği idare heyetince yapılan teklif üzerine, Parlate (Ya-çıyan Şark Dilleri Mektebinin) Türk dili profesörü Louis, Demeğin fahrî üyeliğini büyük bir memnuniyet ve iftiharla kabul ettiğini bildirmiştir.
Profesör Louis, vaktiyle TUrkiye-de bulunmuş, Türk dili tarihi ve e-debiyaü hakknıda geniş bir bilgisi ve neşriyatı olan kıymetli bir ilim a-damıdır. Aynı zamanda Türk-Fran-sız Kültür Demeğinin mensuplarından bulunan profesör, yazdığı mektupta, şimdiden Paris Milli Kütüphanesinde letih hâdisesiyle raştırmaiara başladığını ve çen vesikaların örneklerini sunacağını bildirmektedir.
ilgili a-ele ge-derneğe
Opera ve tiyatro binası Istanbu'un Fetih Yıldönümüne yetişecek
Vaktin darlığı ve para noksanı yüzünden büyiik eserler yapılmasına imkân görülmüyor îstanbulun Beyyüziincll yıldönümü 3 yıl sonra kutlanacaktır. Evvelce düşünüldüğüne göre Beşyüzüncü yıldönümüne kadar İstanbulda geniş ölçüde imar hareketleri yapılacaktı. Fakat bir taraftan vaktin çok dar olması, diğer taraftan bu eserleri tahakkuk ettirecek kâfi miktarda paranın elde bulunmaması projenin tat-blkına İmkân bırakmamıştır.
Ancak yıldönümünün tesidi mak-sadiyle hiç olmazsa Taksimde inşa edilmeye başlanan opera ve tiyatro binasının tamamlanması fikri mevcuttur.
YENİ İSTANBUL
SİYASI İKTİSADI MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMÎTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H SAKLICA
Yazı işlerini fiilen Idnro eden mesul müdür:
Sacld ÖGET
Neşredllmiycn yazılar iade edilmez.
Basıldığı yer :
YENİ 18T AN BUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
11 Ekim 1950
Y E N î İSTANBUL
Sayfa 8
*
Günler geçerken
Baktığını görmemek
îzmir Şehir
Iran Şehinşahı bir kabile
Islâm Memleketleri İktisat
Refik Hal id KARAY
KARAKÖY İle Tophane arasındaki caddeye İki tane maliye birınaı yapılmıştı. Dar. çamurlu, toztoprAk İçindeki öyle bir yola hiç (lv n\Tnnyacnk sonınkl kaplanan sütunlariyle, lüzumsuz süsleri ve şatafa-tlyle kiınhllir neye mnlnldıılnr? Şimdi bunları da satacakmışız yahut başka daireleri oraya nakledecekmişiz. Fakat beni hayrete düşüren mesele büsbütün ayrıdır. (îeçen gün baktım kİ binalardan birinin duvarına* hem do tam kapı ağrına gavot kötü bir boya ve emsaline güç rastlanır berbat bir hatla Iğri büğrii. kocaman bir İhtar yazılmış. Malûm olan ve çök defa üzerine bir tane eşek kafaaı resini oturtulun İhtarlardan... Tnsriha hacet
Resini bir dairenin hem de somaki taklidi sütunlarla türedi zengin villâsına benzeyen yepyeni bir binanın davarına hir virane iınişçeslnr öyle yazı yazılır mı? Öyle yazılardan fayda umulur mıı? Galatanm loş sokaklarından boşanan sarhoşlar benim bile gündüz göz.iylr ve ayık kafa İle scçemcdlğlnı bir yazıyı görürler mi? Görseler hile dinlerler mİ? Düşünlınüz k| içimizde (. ırağan Sarayı önündeki hakiki somakiden yapılmış, dantclâ gil»l İşlenmiş, şehrin neresine götürülme ziynet teşkil ederek nefis sanat eseri kemeri bile kirletenler vardır. Maliye binasının özenti sütunlarla göva süslenmiş girintili avlusuna ve badanalı duvarına hürmet gösterirler mİ? Zaten böyle şeylere aldıran kim?
Haydi» diyelim kİ yazının tesirine inanıyoruz. Buıııı hiç değilse daha yakışıklı, okunaklı, iyice bir hatla, satırları düz. harfleri aynı boyda. İtinalı bir şekilde yazdırmamız icap ederdi; zahiren görünüşü olsun çirkin düşmezdi. Hayır; birine "Yapıver, şıınu!** demişler; hüneri olmadığı lıalde eline bir fırça alınış, mor mürekkep tozunu ezmiş, suda eritmiş, galiba dilini ağzının yanından çıkara sarkıta bu "levha-i-garra’’yı meydana getirmiş.
Getirmiş, fena etmiş. Fakat ne Amir, ne memur, ne müfettiş, tek salâhhetll şahıs luıının kusurunu, böyle bir yazının resmi daire duvarına. hele o süslü binaya ynkışanııyacoğım İdrak etmemiş. Hattâ fnr-kına vardıktan bile şüphelidir. Bakarız anıma göremeyiz. Göremediğimiz çirkinliklerin lıaddü hesabı yoktur. Fransızların "l/oeil dıı ma i t re — Efendi ve mal sahihi gözü” bizim ınoıuur ve âmirlerimize nadiren nasip olur. Okulların tabelâları. ^ııükellef bankalarımızın madeni akşamı, camlar vesaireler paslanır, tozlanır, kirlenir, kararır, efendiler görmezler. Hususî eşhas arasında da gören göz azdır. Doktor, dişçi, ebe, terzi gibi meslek ve sanatlarının esasını temizlik ve ince, titiz bir zevklilik teşkil etmesi gerekirken nicelerini biliriz: Muayenehaneleri de. atölyeleri de. tabelâları da ihmal ve kayıtsızlıklarının nişanesidir.
önce bakmak, sonra baktığını görmek, görünce de icap edeni yapmak ve .yaptırmak... Bunlar medeni adamın vasıfları, vazifeleridir, iğrl asılmış, levhadnn. halkası kopmuş perdeye kadar görüp düzelteceğiz. Hele şu Beyoğlu Kaymakamlığı İn naşının arka tarafından geçerken bir hakiniz: Perdelerin çoğu çarptık, çurpuk, yırtık, çerçeve araşma sıkışmış. leyme leyme, perişandır. Şimdi, karşısındaki Metro Hanı boyanıp pırıl pırıl gözleri almağa haşlayalı beri ötekinin sakaleti büsbütün göze batıyor. Hangi medeni bir ecnebiye orasının aynı zamanda bir belediye dairesi olduğunu söylemek cesaretini kendinizde bulursunuz?
"Yenisini almağa, yapmağa tahsisat yok" derler. İnsanda bakım» zevk, mal kıymetini bilmek gibi hassalar olmadıktan sonra; memur, çalıştığı dairenin mobilyasını hoyratça, acemice, hattâ bir nevi lııısıı-nıetlo kullanırsa; âmir görmez, hademe İsini bilmezse yenisinin az zamanda eskisine döneceği muhakkaktır.
Bahsettiğim maliye binası duvarındaki yazıya kimsenin gözü ilişmemiş olamaz. Bakmışlar, görmemişlerdir. Yarın, o ilân kâfi gelmeyince birçok yerde hâlâ yapılageldiği gibi yazının üstüne İri kulaklı bir kafflh altına da bacaklarını ayırmış mücessem ve muazzam btr hayvan tablosu İlâve edilsin, belki dikkatimizi çeker; hepsini birden sildiririz. Zira köye gelen İki hoca hikâyesindeki gibi henüz harflerden ziyade kaba resimden anlıyoruz, diyemeyiz; baktığımızı görmüyoruz. Memıır veya hususi şahıslar. ııınuınl bakımdan söylüyorum: Evvelâ şu bakar-körlükten şifa bulmamız lâzım.
Tiyatrosu lâğvedildi
bll-ak-
İzmir m i Hususi muhabirimiz diriyor) — Belediye Meclisi bu şam yaptığı toplantıda 3 saat devam eden çetin münakaşalar sonunda şimdiye kadar çalışmalarından müspet netice alınmayan İzmir Şehir Tiyatrosunu lâğvetmeğe, bunun verine yeni bir Şehir Tiyatrosu nüvesi kurmağa karar verdi.
• Belediye Başkanlığı en kısa günler içinde yeni tiyatroyu kurarak Meclise getirecek ve tiyatrodan açıkta kalanlara ikramiye verilerek alâkalan kesilecektir. Bu mevzuun Mecliste konuşulması sırasında tiyatronun su kadar, yol kadar, elektrik kadar zaruri bir ruh ihtiyacı olduğu belirtilmiştir.
reisinin kızı ile evleniyor
Müstakbel İmparatoriçenin Kendisi Avrupada tahsil
Tahran. 10 (AD — Iran sarayından bugün yayınlanan resmi hır tebliğde, Şahın Bayan Süreyya Isfeıı-dlyarî İle evleneceği bildirilmiştir. Nikâh lçirı şimdilik kesin bir tarih tcsblt edilmemiştir. İran gazeteleri. Bayan Sljreyy&nın nadir güzellikte bir kız olduğunu yazmaktadırlar.
Bir saray kaynağına göre. Süreyya lsfcndiyai’1. babaslyle birlikte Şahın kız kardeşi Prenses Çams’ın konağına yerleşmiştir. Evlenme tarihi tespit edilmemişse de, düğünün, Şa-
Güvenlik Konseyine seçilmemizin
Arap siyasi mehafilindeki akisleri
Suriye Büyükelçisi diyor ki : “Güvenlik Konseyine Lübnan seçilmiş olsaydı, Tttrkiyenin menfaatlerini müdafaa ede^kti”
Güvenlik Konseyine seçilmemizin, şehrimizin Arap siyasî mahafUİ üzerinde uyandırdığı akisleri Öğrenmek üzere dün Suriye Büyükelçisi Emir Adil Arslan ile YENİ İSTANBUL a-dına bir görüşme yaptık. Büyükelçi gazetemize aşağıdaki beyanatta bulundu:
"— Güvenlik. Konseyine Lübnan seçilmiş olsaydı TÜrkiyenin menfaatlerini müdafaa edecekti. Türkiye 1-lt Arap memleketleri arasında mütekabil bir tesanüt bulunduğuna göre» bütün Arap memleketleri kendi haklarını Türkivenln müdafaa edeceğine emindir. Bunun aksini gösteren hiçbir sebep yoktur. Esasen. Selim Sarper ın Türkiye seçildikten sonra verdiği beyanat, orada bir anlaşmaya varılmış olduğunu gösteriyor/*
— Türk Hükümetinin Yakınşark politikası hem Arap devletlerine, hem de İsrail e dostluk olduğuna göre bun-
Celâl Atik ve iuşar Doku dün Heceki rnkiph* rlylr beraber
lar arasındaki menfaat çatışmasını nasıl halledebilir?
"— Filistin Araplarından 800.000 kişi hicrete mecbur olduğu zaman bunların vaziyetine Birleşmiş Milletler tarafından hakikî bir alâka gösterilmemişti. Bugün bundan cesaret alan Bulgaristan 250.000 Türkü evlerinden atıp emlâklerini, emvallerini zaptediyor ve hudut harici ediyor. Ben eminim ki Arap mültecileri meselesinde Birleşmiş Milletler kati bir karnr vermiş olsaydı. Bulgaristan Türklerine bu felâket gelmezdi. Tasavvur edin kl şimdi bir milyon nüfuslu Lübnanda 100.000 den fazla Filistin mültecisi vardır. Vaziyetleri, Lübnan Hükümetinin vaziyeti gibi çok müşküldür. Bu evlerinden, arazilerinden atılmış mültecilerin meselesine Adilâne bir hal çaresi bulunmazsa sulh kurulamaz. Yakınşarkta Asayişten bahseden çoktur. Fakat sulhun ciddi bir temel üzerine hür etmemesi yapılan mesainin cesiz kalmasına sebep oluyor.
Binaenaleyh Türkiye. Güvenlik Konseyinde bu Filistinli Arap mültecilerin meselesinin halli yolunda çalışırsa Ytakınşarkta sulhun teessüsüne büyük mikyasta hizmet etmiş o-lıır. Aynı zamanda Bulgarların Türk muhacirlerine yapmakta olduğu muamele de önlenmiş olur. Zaten Arnn* lar Türkiyeden bunu bekliyor."
— Bir sabah gazetesi, Arapların Güvenlik Konseyi seçiminde Rustarln anlaştığını yazıyor. Bu hususta ue dersiniz?
— Bu İş. mantıksız bir propaganda halini almağa başlamıştır. Tür^ olmayan herhangi bir devlet Rustar tarafından müreccahtır. Binaenaleyh bu anlaşmaya lüzum ynkluı Rrsnı. n tekzip ederim k| bu meselede Arap-lar, Ruslarla hiçbir anlaşma teşeo-büsünde bulunmamışlardır.”
bu tees-netl-
Suriyenin Türkiye Büyükelçisi emekliye sevkedildi
Adana 10 (Hususi muhabirimiz bil diriyorı — Şamdan bugün verilen bir habere göre Suriyenin Türkiye Büyükelçisi Emir Adil Aralan Bey c-mekliye sevkedilmlş ve Cedekl elçilik memurları girilmiştir.
Ikincl dere» merkeze ça-
annesi Alınandır, ve terbiye görmüştür
hırı 31 inci doğum gününe müsadif 26 ekimde yapılacağı «öylonllmrkte-dir.
Bir saray SÖZCÜSÜ hu haberlerin biraz "erken ortaya atılmış” olduğunu Röylemişlir. fakat Şahın ailesine çok yakın olnn dıMr bir kaynak İse, bu mevzu üzerinde» Şahın 31 inci doğum günü olan 26 ekimde bir tebliğ yayınlanacağını söylemiştir.
iı an Şahı. Saraye’yi iki yıl Önce Pa-riste tanıdı. Tahranda dolaşan söylentilere göre. Şahın hemşiresi Prenses Çama, Saraye’yi bundan kısa bir müddet önce Paristc görmüş ve Tahranla telgraflaştıktan sonra, kendisiyle birlikte Irana dönmüştür.
••Bahtar Kmruz.. gazetesi, Saraye-yi. "Iranın nıltatakbej lınparntori-çesi" olarak vasıflıındırlmış ve şunları ilâve etmiştir: "Saray, bu meselenin açıklanmasını önlemek maksadiyle. cumartesi günü hava a-lanına hiç bir gazetecinin girmesine izin vermiştir.”
Gazetenin ilâve ettiğine göre "Mütakbel imparatoriçe Almanya-da tahsil görmüş ve yüksek tahsilini ise löviçrcdc ikmal etmiştir. Rıza Şahın hâkimiyeti bitince (1941) İrana dönerek 1945 yılına kadar İsfahanda kalmıştır. Sonra tekrar Avru-paya dönmüştür.,,—
Saraye» hâlen, babası. Bahtiyar! kabilesi reisi Halil lsfendiyart ile hırliktcdir.
Halil İsfendlyarl, Bahtiyar! kabilesinin müteveffa reisi, îsfendlyar Han Serdar Assar Bahtiyari'nin oğludur.
Saray nazın tarafından yayınlanan tebliğde. Şabm Bayan Süreyya isien-riyari ile «ebetle 11 bir resmi dllmlştlr,
sosyetesinin İleri gelenleriyle tanıştı-ntacağı tahmin edilmektedir.
nişanlandığı ve bu müna-ekimde "Mermer Sarayda,, kabul tertipleneceği kayde-Bu merasimde Tahran
Hudut henüz açılmadı
• •
o-
1.
VP
Ankara lû (Ankara Ajansı) Cumartesi günü Türk Hükümeti ta rafından kapatılan Bulgar hududu henüz açılmamıştır ve şüpheli maksatlarla memleketimize sokulmak İstenen çingeneler Bulgarlar tarafından geri alınmadıkça açılmayacağı Türk hâriciyesi tarafından alâkalı Bulgar makamlarına kati bir dille ifade lı. nmuştur.
Dışişleri Bakanlığımız, keyfiyeti çişleri Bakanlığına da bildirmiş
hudut emniyeti tedbirleri kuvvetlendirilmiştir,
Bulgar makamlarından bu hususta henüz bir cevap gelmediği anlaşıl-mnktadm
Göçmenler Urfa civarında İskân edilecek
Ankara 10* (Ankara Ajansı) — Hükümet, Bulgaristandan gelen ve gelecek olan göçmenler İşiyle çok ciddi surette meşgul olmaktadır, öğrenildiğine göre ilk Bulgar notasından sonra memleketimize vize rmınmeleb*-rini tamamlamış olarak gelmiştir.
öğrendiğimize göre dan gelen göçmenlerin
fa civarında yorleştİrilmeleri kararlaşmış gihidir. Urfnnın Güzelpınar mevklindekl geniş ve mümbit arazi esasen devlet çiftliği halinde işlenmiş bulunmakta idi. Göçmenler şimdilik buruda İskân edilecekler, iklime inlıhak edemedikleri takdirde Muş Ovasına naklolunacaklardır.
1100 göçmen
Bulgaristan» şimdilik Ur-
Konferansının çalışmaları
Konferanstaki delegemiz, meseleler hakkında
Konferansın İştigal ettiği hir demeç verdi
Alman Millî Güreş takımını dün gece
Şehrimizde bulunan Alman Millî Güreş Takımı, üçüncü ve son knrşı-laşmasıpı dün geco Spor ve Sergi Sarayında mahşeri bir kalabalık Önünde Milli Serbest Güreş Takımımıza karşı yaptı. S«at tam dokuzda, öndp bayraklar olduğu halde Alman ve Türk Milli Güreş Takımları mindere çıkarak halka takdim edlldıtar. Türk güreşçilerinin hepsi rakiplerine güzel birer gümüş tabak hediye ettiler. Alman güreşçiler de bu hediyeye birer kıymetli rozetle mukabelede bulundular ve bu merasimden aonra müsabakalara geçildi.
52 KİLO
H VVebcr - AJI Yücel
7-0 mağlûp ettik
62 kilodaki Alman güreşçi Ferdinand, sakat olduğu için Nureddin Zaferle güreşemedi
Yeni Orman
Genel
Müdürlüğü teşkilâtı
35 işletme lâğvedilecek. Genel Müdürlük teşkilâtı, ademi merkeziyet esasımı göre tanzim edilecek
(Ali Yücel İttifakla galip)
Gecenin İlk güreşini Alman hakeminin idaresinde Webpr ile Ali Yücel yaptılar GÜree çok süratli başladı. Ali Yücel doha ilk dakikadan Itl-bBren rakibini altına alnınvn muvaffak oldıı. flk devre Yücel lehine bitti. Ali bundan sonra güreşin sonuna kadar hâkim güreşmesine rağmen rakibine tuş yapamadı Ve maçı itti fakla kazandı.
57 KİLO
Manfred Spatz - Nasıllı Aktır
Halk, güreşçilerimize karşı
13 KİLO
NettaahHm - Celâl Atik
(Celâl Atik ittifakla galip)
Orta hakemi Alman. Celal güreşe kendinden emin bir vaziyette başladı fakat Nettcahelm çok kuvvetli. Celâlin bütün oyunlarından güzel parad-larla kurtuldu. Atik. Alman güreşçiyi beş kere köprüye getirmesine rağmen tuşla yenemedi ve maçı ittifakla k» sandı.
coşkun tezahüratta bulundu
.79 KtLO
Brone Henze - Haydar
(Haydar Zafer ittifakla
Orta hekim Türk Alman en kuvVptll ve on İyi güreşçisi olan Henze. Haydar Zafer karşısında mü sabaknnın sonuna kadar iyi bir ş^kll de dayandı ve neticede hakemler Haydar Zaferi İttifakla galip İlân etli Ur.
Znfrr
galip» (akımının
lar başlamaz rakibini yıkması Rakında büyük bir tezahürata vesile oklu Llcbornl belinden vnkalıyan irfan, rakibinin köprü kurmasına meydan vermeden sırlını mindere yapıştırdı. Yeni bir gÜratÇİ olnn İrfanın 2 dnkllo» 40 «nnivedr kazandığı bu tuşla galibiyet. salonu verinden oynattı. GÜrer minderine koşan hnlk İrfanı omuzla rina alarak soyunma odasına kadar götürdüler. Bu suretle yapılan 7 gÜ reşj de kazanan Milli Gürce Takımımız. Alman Milli Takımını 7-0 nnt Ifın elmiş oklu.
Vrdııt ETENSI I.
Profesyonel boksörler bugün geliyor
(Nasuh Akar tuşla galip)
Orta hakemi Kâmil Nasuh Akar güreş haşlar başlamaz rakibinin kolunu kaparak altına aldı. Manfred Spatz elttan kalkmak tatarken Nn-euh taktığı sarma İle rakibinin vucu-dunu yavaş yavaş çevirerek 2 dnkika • 30 saniyede sırtını mindere yapîştırdı.
Bundan sonra yapılması İcap eden 62 kilodaki Nureddin Zafer - Ferdi-nand Schmtdz maçı Alman güreşçinin sakat olması dolayıslyta yapıla marnlatır.
67 KtLO
Wolfranz Elırl - Tevflk Yüce)
R7 KİLO
E. Ferber - Yaşar Doğıı (Yaşar Doğu tuşta galip)
Orta hakemi Alman, Güreşe Yaşar Doğu kendine mahsus bir elense çekişle başladı Üçüncü dakikada kaptığı kolla rakibini altına alan Yaşar Doğu. Ferberin kafasına basarak ters çevirmesini orta hakemi hatalı bulduğu için İhtar verdi. Buna sinirlenen Yaşar Doğu, guıes tekrar başlar başlamaz Almanı köprüye getirdi ve kuvvet li 8İinü tuşta
Avrupamn en tnnınmış boksörlorin-len mülcşokUll Fransız ve İspanyol profesyonel boksörleri bugün uçakla şehrimize geleceklerdir.
Profesyonellerle İlk karşılaşma bu cumartesi gecesi Spor ve Sergi Sara-yın*l« saat 21 de yapılacaktır
Bugün gelrcel^ olan boksörler şunlardır: Fornnndnz, perrot, Toııpe. L(“-malnier. Amranc. Gullbert,
Eski dünya şampiyonlarından Georgea Carpantleı- de yarınki ueak-İR
gelecektir.
»Tevflk Yüce tuşla galip)
Orta hakemi Mustafa. Çok süratli baçlıynn bu güreşte Tevflk Yüce rakibini kuvvetli bir elense İle yere yıktıktan sonra İlk evvelâ taktığı «arma İle rakibini kendine doğru çevirdi ve kolunu badım bastıra 4 dakika 37 saniyede tucla galip geldi.
bir bastırırla rakibinin koprü-kirarak 8 dakika 21 saniyede mm:ı kazandı.
AĞIR SİKLET
I.lrbern - İrfnıı Atan
(İrfan Alan tuşla galip)
Gecenin ıson müsabakasını, milli furma ile İlk defa mindere çıkan ve şimdiye kadar üçüncü serbest gürelini yapan İrfan İle Alman şampiyonu Llcborn yaptı. İrfanın güreşe baş-
Dünya ağır sıklet boks şampiyonluğu
9
Nnw-York. 10 (A.P.ı — Şimdiki şampiyon Ezzard Cbarlrs’la Freddl Bcchoıc'un 30 kanımda Oblo eyaletinin Clncinattl şehrinde dünya «gır sikiri boks şampiyonluğu için karşılaşacakları bugün öğrenilmiştir. Ez-zard Charles 15 ağustosta Buffalo'da Bcchoru’yi teknik nakavtla yenmiştir.
Ankara 10 (Ankara Ajansı) Orman Genci Müdürlüğüne yeni bir veçhe vermek üzere yapılan incelemeler nihayetimmiş ve Genel Müdürlüğün kuruluş talimatnamesi tamamen değiştirilmiştir. Yeni teşkilât talimatnamesi tasvip edilmek üzere Bakanlar Kuruluna gönderilmiş bu-lunuiaktadif. .
Bu talimatname ile Genel Müdürlük teşkilâtı tamamen ademi merkeziyet sistemine göre tanzim edilmeli tedir. Bu aradn hâlen mevcut işletmelerden 35 tanesi lâğvedilmektedir. Yeni usule göre vatandaşların İşleri. iTiıntaka müdürlükleri tarafından iş sahibinin ayağına gidilmek suretiyle görülecektir. Bunun İçin de orman ıvemurhırınn memleketimizde İlk defe olarak salâhiyet ve mesuliyet tanınmış bıılunacnktır. Bu suretle memurun müdürlüğe, umun» müdürlüğe veya hir komisyona danışmadan kanunun kendisine yüklediği mesuliyetler çerçevesinde (tn kısa zanıaı.-da vatandaşın işini yapabilmesi .sağ-ianacaktır. Bu şekil İdareyi de bir yığın formalite ve kırlaş! masraflar-uan kurtaracak, işlerin sürünceme-de kalmasını dnl ivecek t İr.
Diğer taraftan lâğvedilmekte olan 35 İşletmenin lâğvlyle Orman Genel Müdürlüğü yılda 700 hin liralık ı»h tasarruf sağlamış olacaktır.
Yeni talimatnamenin bugünlerde Bakanlar Kurulunun tnsdikındnn geç. nıesl beklenmektedir. Bu talimatname hakkında tek endişe Maliye Bakanlığı çevrelerinin, memurlara daha geniş salâhiyet ve mesuliyet tanu manın mevzuata aykırı olacağı yolunda bir itirazda bulunmasından doğmaktadır.
Türk - Irak Eğitim Birliği Komisyonunun toplantısı
Komisyonu) devam ot-Irak ndnın Tahsin ibra*
Ankara 10 (Ankara Almışı ı
Türk - Irak dostluk ve İyi komşuluk anlaşmasına bağlı üç numaralı protokol mucibince kurulmuş olan Trmc-Türk (Bğlttm İşbirliği buradaki toplantılarına inektedir. Toplantılara Hâşlm El-Alusl. Prof.
him. Bahncddİn Avnl ve Türkiye namına da Hamdi Ak verdi, Muhiddin Akdik ve Galip Evren İştirak etmenle, içtimaine Milli Eğitim Bakanının riyasetinde yapılmaktadır. Şimdiye kadar 15, 18 Ve 22 eylülde Anka rada, 29 eylülde tslnnbukla, ve 5 ve 9 ekimde yine Anknrada olmak ÜZe»e «Ilı toplan!ı yapılmıştır. Görüşmeler «tonunda İki memleket arasındaki kül-türel münasebetlerin sıklaştırılması etrafında alınması gereken tedbirler tvsbl! olunmuştur. Bu arada Prof, îğretmon ve öğrenci mübadelesi de vardır.
İran Hariciye Arşivinden Türkmençay Muahedesi çalındı
Adamı 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Halehda çıknn Elbavadis gazetesinin Bağdnddan aklığı bir ha here göre Rusyıı İle Iran hududunu tesbit eden Türkmençay Muahedesi çalınmıştır. Bu eski muahedenin 1-rnn Dışişleri Bakanlığı Arşivinden bir Rus onsusu tarafından çalınmış olması Iran İle Rusya arasındaki hududun fiilen tesbitl hakkında şıı güu. terde müzakereler ccremn etmekte olduğundan büyük bir kayıp telâkki edilmektedir.
Tahran 10 A.A. (Özci muhabirimizden) — Islâm Memleketleri iktisat Konferansının İştigal sahasına giren meseleler hakkjnda Türk delegesi Mümtaz Kavalcıoğlu Anadolu A-jansı için şu beyanatta bulunmuştur:
"Her şeyden önce şuna işaret etmeliyim kİ. Islâm Memleketleri iktisat. Konferansı siyasi meseleler hariç olmak üzere sadece ticari ve mail meselelerle iştigal etmektedir.
Bu toplantı, konferansın İkinci toplantısıdır. Binnetlcc konferansın devamı sırasında kabul edilen prensiplerin süratle tatbik sahasına konulması beklenemez. Zira konferansın ele aldığı meseleler çok geniş, çok çeşitli, çok mfıdll ve çok uzun zaman-da halli mümkün meselelerdir. Bundan ba^ka Islâm memleketleri istihsal emtialarının birbirine benzemesi de tabii olarak mübadele İmkânlarını tahdit etmektedir ve ancak bellibaşlı şu 4 meseleyp bir hal çaresi bulunduğu takdirdedir ki. amel! neticeler elde edilebilir:
1 — İki taraflı ticaret, anlaşmalarının imzalanması,
2 — Bir tediye anlaşması yapılması,
3 — Hazine İhtiyatlarının Ingiliz lirasına tahvilini derpiş eden mal! anlaşmaların İmzalanması,
4 — "En ziyade müsaadeye maz-har milletler,, prensip! üzerine müesses gümrük anlaşmalarının imzalanması."
Mümtaz Kavalcıoğlu, bu meselelerin halli için en ideal çarenin İslâm memleketleri için dolar veya İngiliz İllisi esas olmak üzere tek bir paranın çıkarılması olduğunu belirterek şunlan İlâve etmiştir:
"Konferansın elde edeceği neticeler Üzerinde, konferansın bitmesinden Önce, tahminlerde bulunamam. F8kat ticarî ve malî meselelere başlangıçta bir hal çaresi bulunmadıkça konferanstan bir netice alınacağını tahmin etmiyorum. Pa kist anla Türkiye arasındaki münasebetlere gelince, iki memleket arasında İstikbalde yapılması mümkün olan mübadeleler hakkında, bilhassa Türk iyeye çay ve jüt ithali İle Pakistana Türk tütünü İhraç edilmesi mevzuunda büyük ü-mltler iMîslemektcyim. Hattâ bu mevzuda TÜrkiyenin iştirakiyle bir tütün İşletme İmalâthanesi kurulması hu-susunda esas itibariyle bu memleketle anlaşmış bulunuyoruz. Bu bakımdan Iranla Türkiye arasında aktedl-len son nakliyat anlaşması, Pakistan ve Türk mallarının transit yollyle naklini büyük ölçüde kolaylaştıracaktır.
Türk - tran dostluğu Türk HükO-
metinin siyasi bir ananesi haline gelmiştir ve iki memleketi bağlayan dostluk andiaşması gereğince imzalanan «on transit anlaşması bunun bârla bir delilidir."
BARUCH’UN
BEYANATI
A
“Ruslar, dünyanın yaşayış tarzını öğrenebHseler, komünist emperyalizmine karşı isyan ederlerdi”
New-York 10 A.A. (United Press) Bugün Columbia Üniversitesinde, bir nutuk söyleyen kan devlet adamı şöyle demiştir:
“Sovyet Rtısyada
tanınmış Bernard
Ameri-Baruch,
havadis yayınlanması yasağı kaldırılsa ve Rus halkı dünyanın yaşayış tarzını öğrenebilme bu halk bugünkü medeniyetimizin en tehlikeli düşmanı olan komünist emperyalizmine karşı İsyan ederdi. Orta halli Rus halkının yaşayış tarzı ve hayat şartlan Rus ihtilâlinden beri 34 yıl geçtiği halde hiç değişmemiştir
Filhakika yabancı havadis yayınlanması yasağı, Ruslara kendi yaşayış tarzlan İle demirperde dışındaki Alemin yaşayış tarzı arasında mevcut farkı görmesine mâni olmaktadır. Dünyada banşı ikame edebilmek İçin yegâne şart, kötü bir kuvvet olan komünizmi her ne suretle olursa olsun ortadan kaldırmaktır.,,
yabancı
Endonezyo, arabuluculuk teklifini dün reddetti
Jakarta 10 (API — Birleşmiş Milletler Endonezya Komisyonu geçenlerde Endonezya Hükümetinden. Güney Moluka takım adalarına dahil Amboina adasında giriştiği asker! harekâta son vermesini ve banşçı bir hal çaresine varmak İçin komisyonun arabuluculuğunu kabul etmesini İstemiştir.
Endonezya Hükümeti bugün öğleden sonra komisyona verdiği cevapta, bu talebe ittlba edemiyeccgini bildirmiş ve keyfiyet komisyon tarafından resmen açıklanmıştır. Birleşmiş Milletler Endonezya komisyonunun bu durum karşısında Güney Moluka münazaasını Güvenlik Konseyine aksettirmek tasavvurunda olduğu inanılır kaynaklardan öğrenilmiştir.
Sağlık Bakanlığı genç doktorları
Anadoluda vazifeye çağırıyor
Kaçınanlar hakkında lüzum görülen bütün tedbirler alınacak
düsturuna âzami derecede riayet edilmesi isteniyor
Tıbbın din ve mezhep tammıyan
Ankara 10 (A.A.) — Sağlık Bakanlığından bildirilmiştir:
1 — İhtisas yapan genç doktorların taşra hastnhanolerine rağbet etmeleri ve kendilerini yetiştirmek için devlet ve milletin büyük fedakârlıklara katlanarak sarfettığı mail ve içtimai mesainin karşılığını oralarda ödemeleri lâzımdır. Aziz meslekdaç-larımın bu ciheti nO.an dikkate alarak muayyen bir müddet için memleketin neresinde olursa olsun kendilerine verilen vazifeyi seve seve kabul ederek şimdiye kadar hastalık ve ıstırap içinde her türlü İhtimamdan mahrum bırakılan aziz şefkat vatani hır an etmek
Bakanlığının bu gibiler hakkında lüzum gördüğü tedbirleri almakta bir an dahi tereddüt otmlyeceğini hatırlatmak isterim.
milletimize ellerini uzatacaklarını ve bu ve milli hizmetten kaçınmayı hile dUşünmiycceklerini ümit isterim. Aksı takdirde Sağlık
Elçiler arasında değişiklik yapılıyor
Ankara 10 (Ankara Ajansı) ■- Hariçteki büyükelçi ve elçiler arasında değişiklikleri ihtiva eden lıiı kararnu menin Dışişleri Bakanlığında hazırlanmasına başlandığı bildirilmektedir. Bu arada söylendiğine göre meslekten olmayan elçiler geri almacak ve yerlerine uzun zamandan beri mer kezde umum müdürlük veya mümasil vazifeler görmekte olan hariciye-ellerimiz tayin edileceklerdir.
önümüzdeki av neşredilmesi lenen bu kararname ile hariçte delini doldurmuş olan dışişleri
nıurlarimıg da merkeze alınacak ve merkezde müddetini ikmal edenler bunların yerine tayin olunacaklardır.
bek-müd-mc

Deniz Kuvvetleri Komutanı Izmirden ayrıldı
İzmir 10 (A.A.) — Dün sabah libolu muhribiyle İzm t re gelen
nlz Kuvvetleri Komutam TÜnıamirıl Sadık Altıncan. bu sabah aynı mun riple şehrimizden ayrılmıştır.
da
Gf
De-
2 — Memurların siyesetle iştigal et. memeleri lâzımdır. Hekimlik hangi din ve hangi ırkeç mensup olursa olsun dost ve düşman bütün İnsanların acılannı teskin etmek, yaralarını sarmak vazifesiyle mükellef bir meslektir. Bu mesleğin kudsiyetini İhlâl e-denlerin bu vazifeyi görmeye lâyık olmadıklarına hükmetmek icap eder. Bu noktayı meslek arkadaşlarımın hir daha dikkat nazarına arzederim. Particilik ve tarafgirlik yaparak bir teşekküle mensup olanlara bakmak ve diğer teşekküle mensup olanlara bakmamak gibi hareketler insanlık, meslek ve kanuna sığmayan hareketlerdir Şefkat, nezaket ve İhtimam doktorluk mesleğinin en esaslı bir karakteridir.
D Deniş unl lan Umum
Müdürlüğünü kabul için
Yusuf Ziya bazı şartlar koşuyor
Denlzbank ve Is Bankası eski U-mum Müdürü Yusuf Ziya önls'in Devlet Den*z.vol)nn Umum Müdürlü-ftüne tâyin cülidieı bir müddetten beri söylenmekte İdi.
Dün krndlsivle konuştuğumuz Yusuf Ziya önls bize şunları söylemiştir:
“— Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğünün bana teklif rdüdtğl doğrudur. Yalnız bıı vaadfevl kabul edebilmek İçin bazı şartlar İleri sürmüş bulunuyorum. Ancak bunlar tahakkuk ettirildiği takdirde vazifeyi deruhte edeceğim.
Kanaatimce Denizyolları İdaresine bugün Denizbank şeklini vermek dahi kâfi değildin Bu veni idarenin daha ticarî bir mahiyette bulunmasına taraftarım. Ayrıca yeni idare her türlü HÜknnıet müdahalesinin tesiri dişinde knlrnnhdır Bu düşüncelerle hareket edilirse Denizyolları İdaresi için vegâne kurtuluş yo’^nun. onu a-nonlm şirkete benzer hir sekil altında kurmakta olarnğı anlafihr Aksi halde vina her yıl resmi rakamlarla 18-20 milyon liralık İdare zararı millete vüklenecektir...
Yusuf Ziyanın vııkârıkt şart hırını İhtiva eden kanun tascrısuun ?F8tfn devresinde Büyük Millet Mccl»- nden geçerek kanunlaşacağı tahmin edilmektedir.
Sayfa 4
T 8N î İSTANBUL
11 Ekim 1950
Güney Amerika memleketlerile ticaretimiz geliştirilebilir
nUNDAN evvel YENİ İSTANBUL gazetesinde intişar eden bir yasımızda (•) Türkiye İle Cenubî Ame. rlka arasındaki ticarî münasebetlerinin gelişmesi lüzumuna işaret etmiş, bu gelişmenin tahakkukunu mümkün kılacak bazı umumi mülâhazalarda bulunmuştuk. Bu yazımızın topladığı alâka üzerine bugün mevzuumuza tekrar rücu ederek bu gelişmenin pratik şartlarından bahsedeceğiz. Ancak bu şartlan iyice kavramak İçin o kıtanın bugünkü ekonomik durumunu kısaca gözden geçirmemiz lâzımdır. :
ikinci Dünya Harbi, bir çok bakımlardan, Cenüp Amerika memleketleri için mühim bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Harpten evvel bu memleketler Garp demokrasileri denilen devletler zümresinin bit nevi ekonomik vesayeti altında bulunurlarken, harp seneleri zarfında bu vesayetten kurtulmak İmkânları tebellür etmiş ve daimî surette aleyhte görünen hesap muvazeneleri yine bu | seneler zarfında lehe dönmüştür. İkinci Dünya Harbi devam ettikçe İngiltere ve Fransa gibi memleketler burada bulundurdukları alacaklarını tamamlyle sadetmişler ve bütün güçlerini harp gayretine tahsis ettiklerinden bu memleketlerden mühim miktarda mubayaalarda bulunmuşlardır. Bu malî değişmeye muvazi o-larak bir ekonomik değişme dahi kendini göstermiştir. Filhakika, harpten evvel dışarıdan getirtmeye alıştıkları maddeleri eskisi gibi ge-tlrtemeyince, Cenup Amerika devletleri bu maddelerin en esaslılarını bizzat istihsal etmek çarelerine bakmışlardır. Bu şekilde yeni yeni sanayi gruplan meydana gelmeye ve •n iyi şartlar altında inkişaf etmeye başladı, zira ne haricî rekabet korkusu var ne de »atamamak tehlikesi. istihsal edilen her şeye hücum ediliyor ve fiyat veya kaliteye bakılmaksızın piyasaya sürülüyor. Hattâ bu sanayi yalnız yerli piyasayı elinde tutmuyor, harbe iştirak eden devletlerin artık istihsal etmedikleri maddelerin yerine kaim oluyor. Muharipler kendi ihtiyaçtan için eski den buralardan almaya alıştıktan esas maddeleri yine eskisi gibi ve hattâ fazla fiyat vererek aldılar ve böylece muvazene bütün harp müd-detince mütemadiyen Cenup Amerika devletleri lehine doğrulmaya devam etti. Diğer taraftan, zaten harpten az evvel buralara akın akın gelen AvrupalI mültecilerin ekseriyeti teknisyen olduğundan ve harp seneleri zarfında adetleri gittikçe arttığından bunlar derhal intihap ettikleri memlekette kıymetli birer eleman teşkil etti ve zaten başlamış bulunan sanayileşme amelivesine yeni hamleler yaptırdılar. Bu da yetmiyormuş gibi, sistemli bir muhaceret politikaslyle gittikçe artan müstehlik zümre hem yeni ihtiyaçlar yarattı hem de yerli halka yeni ihtiyaçlar Öğretti. Şöyle ki. bir aralık, muazzam bir inkişaf için ne kadar şart lâzımsa hep bir arada bu kıtada toplandı ve semeresini verdi, işte bu sa. yededlr ki, harp seneleri zarfında ekonomik vaziyetleri düzelen bu memleketlerin bazdan bundan bilistifade doğrudan doğruya ekonomik istiklâllerini ellerine almak istediler ve Arjantin gibi, buna muvaffak oldular.
Ancak madalyanın ters tarafı da vardı ve çok çabuk büyüyen vücutlar gibi bu ekonomik inkişafın zaaf-lan çoktu. Çok müsait şartlar içinde cereyan eden bu yükselmenin devamı için bu şartların daha uzun zaman devam etmesi lâzımdı. Halbuki mütarekenin imzalanmasiyle bir-1 İlkte bu sihirli hava hemen değişti. | Halkın, eskiden, fiyata ve kaliteye bakmaksızın satın aldığı maddeler bu sefer yeniden Avrupada istihsal
Yazan : M. Dinar
edilmeğe başlandı. Harp Istlhsala-tından sulh istihsaline geçiş bilhassa Garbi Avrupa ve Şimal Ameri-kada pek seri gittiğinden rakabet derhal kendini gösterdi. Cenup Amerika kıtasının harp dotayısiyle hariçten uzun senelerden beri elde edemediği makine ve tesisatın satın alınması mühim bir döviz buhranına sebebiyet verdi ve bu zarurî metalar için maliyet fiyatı pek yüksek olan kendi prodüksyonunu veremediklerinden buhran gittikçe vahamet kesbettl. Enflâsyonla beraber her türlü ekonomik takyldat başladı ve harbin bitmesiyle mesnetsiz kalan bu ekonomilerin ayakta kalma, lan için her türlü çareye başvuruldu. Daha 1946 senesinde ortaya atılan Marsball Plânı fikrine karşı bu memleketlerin takındıktan menfî tavırlarının sırrı İşte budur. Avru-panm çok çabıık kalkınması, harbin ve harp sonrası devresinin uzun süreceği farözlyeslne dayanan yeni sanayii pek mecalsiz bir hale sokmasından korkuluyordu. Bunun, içindir ki, o zaman arada sırada yükselen sesler nerede ise harbin tekrar başlamasını arzu eden bir eda taşıyorlardı. Fakat, her ne olursa olsun, bu memleketler için güçlükler devresi başladı.
Bu gllç durumdan kurtulmak için mantıkî görünen çarelerden birisi rekabete dayanamıyacak İstihsalden vazgeçmek ise de ne Brezilya, ne Şlll ne Arjantin, ne de Peru veya Uruguay kurduktan yeni sanayiden vazgeçmek emelinde değillerdir; vc bunda böyle bir karann tevlit edeceği sosyal kanşıklıklardan kaçınmak arzusu olduğu gibi kazanılan mesafeyi hiç bir şartla bırakmamak kaygusu da mühim bir rol oynuyor. Bunun İçindir ki» maJlannı sürmek için her türlü kolaylığa âmade bulunuyorlar. Bu mallara karşı, eskiden olduğu gibi, behemehal dolar istemekten vazgeçtikleri gibi kuvvetli bilinen başka dövizlerden dahi vazgeçilmiş ve bir takım İki taraflı anlaşmalarla bu çıkmazdan kurtulmaya yanaşmış bulunuyorlar. Hattâ bu' vadide o kadar İleri gidilmiştir ki, I mallannı satmak için lüzum görmedikleri İthal mallarını alma hususunda zihinler epey hazırlanmış bulunuyor.
işte, memleketimizin hesabına istifade edilmesi gereken vaziyet budur. Bizim de ciddi bir dövizsizlikten muztarip olduğumuz nazarı itibara alınırsa bu yüzden tedarik edemediğimiz bazı mallar pek müsait şartlar altında buralardan tedarik edilebilir. Hattâ bıı vesile ile oranın bel-libaşlı memleketleriyle müzakerelere girişerek, alacağımız bu mallara mukabil onlara kendi mallarımızı sür-1 mek İmkânlarını da buluruz. Geçen yazımızda işaret ettiğimiz gibi karşılıklı olarak devşirebileceğimiz malların gerek adet, gerekse tenevvüü çoktur. Yeter ki, aramızda temas tesis edilsin ve doğrudan doğruya müzakerelere girişilsin. Bu İstikamette atılacak bir adım bize yeni ufuklar açmakla kalmıyacak aynı zamanda hâlen münasebette bulunduğumuz memleketler nezzlindeki durumumuz takviye edilmiş olacaktır ve her halde daha serbest konuşmak fırsatını elde etmiş olacağız. Bugün, Cenup Amerika kıtası ekonomik hayata tamamlyle doğmuş bir kıtadır. İmkânları ve ihtiyaçtan sonsuzdur, tşbs haline gelmiş diğer kıtalann aksine olarak yeni ve cesur hamlelerin her gün beklenebileceği bir yerdir. Avusturya ve Yunanistanın, hattâ Suriye ve Lübnanın yaptıklarını biz dahi yapalım ve bir aibevvel namevcut göründüğümüz buralarla ciddi bir surette alâkadar olalım.
30 eylül. Yeni İstanbul.
Chicago Birinci Enternasyonal Ticaret Fuarı,, nda ..vrupa İktlaudi İşbirliği Teşkilâtı tarafından açılan Basın Sergicindeki otomatik anket makinesi.
Amerikan yardımı devam edecek mi?
Chicago Milletlerarası Fuarında yapılan bir ankette uEvet„ veya uHayır„ sualine verilen cevaplar
Yazan: E. Z. A.
MALÛM olduğu üzere Marshall
Plâıu Avrupanın karlandın İması, nı istihdaf eder. Varılmak istenen hedef yalnız harpten zarar görmüş memleketlerin âcil İhtiyaçlarını karşılamak değil ve fakat kolektif bir şekilde kalkınacak Avrupanın sanayi ve ekonomisini ayaklandımrak, o memleketlerin inkişaflarına hizmet etmektir. Bu sayede sanayii, ekonomisi ve ticareti gelişmiş bir Avrupa mânen olduğu kadar maddeten de komünizme karşı koyabilecek bir kudrete sahip olacaktır Diğer tat aftan ise bu memleketler, yapılan yardımlarla, tediye muvazenelerini kurabilecekler ve gelişen sanayi ve ticaretleri sayesinde de Amerika İle daha sıkı bir alışverişe girişeceklerdir. Bu balcımdan ikinci Dünya Savaşının doğurduğu zaruretlerin tabiî bir neticesi olarak meydana geldiği söylenen Marshall Plânı, İnsani, siyasi, içtima-i. iktisadi olduğu kadar Amerikanın dahili meseleleriyle de yakinen ilgisi olan çok cepheli bir programdır.
Marshall Plânı namı altında, katı, lan devletlere yapılan yardımı Amerikan halkı fazla vergi vererek karşılamaktadır. Onun için, Amerikan idarecileri bu yardımların mahallerine masruf olmalarını hassasiyetle takip etmektedirler. Amerikan Milleti de dikkat ve ilgisini bu İşler ü-zerine çevirmiştir. Gayenin tahakkuk etmekte olduğu ve yardım gören memleketlerin kalkınmakta bu. Umdukları müşahede edilmektedir. Amerikan vatandaşı bunu görmekte ve inanmaktadır.
Son defakl Chicago Birinci Enternasyonal Fuarında bir basın paviyo-nu da bulunuyordu. Basın sergisi bugünkü Avrupa İle Marshall Plânı sayesinde gelişecek yarınki Avrupa, yı mukayeseli bir şekilde anlamaya
ve görmeye imkân vermektedir. Ser. giyi gezen haJka üç sual sorulmuş:
1) Marshall Plânının Avrupaya yerinde bir yardım olduğuna kani misiniz?
2) Amerika Birleşik Devletlerinin, Avrupadan yaptığı ithalâtı arttırması lüzumuna inanıyor musunuz?
8) Avrupanın, ekonomisini kalkındırmak için kâfi gayret »atfettiğine kani misiniz?
Sergiyi ziyaret eden Amerikalılar, bir makine üzerinde bulunan (evet), (hayır) ve (fikrim yok) ibarelerine ait otomatik düğmelere basmak suretiyle her suali ayrı ayn cevaplandırmışlardır. Alman neticeler şunlardır:
Evet Hayır Fikrim yok
Birinci sual için %67 %21 %12
İkinci sual için %72 %19 % 9
Üçüncü sual için %57 %34 % 8
Bu anketin neticesi de müspet olarak gösteriyor ki, Amerikan halkı Marshall Plânını tasvip etmektedir.
Fakat bir mesele kalıj'or. Marshall Plânının, tâyin edilen muayyen müddet sonunda yani 1952 yılında, hitam bulması doğru mudur?
Sızan haberlere göre Paristeki iktisadi işbirliği Teşkilâtı Marshall Plânından sonra da Amerikan yardımının devamını İstemektedir. Diğer taraftan Başkan Truman'ın özel yardımcısı, eski Savunma Bakanı Mr. Gordon Gray, 1952 den itibaren tatbik edilecek yeni bir ekonomik program üzerinde çalışmaktadır. Bu tasan, askerî yardımdan ayn olarak, Avrupaya yeniden dört senelik ekonomik yardımda bulunmayı ve ikti-saden az gelişmiş memleketlere de teknik yardımın sekiz sene devam ettirilmesini derpiş etmektedir.
Amerikan askerî hazırlık masrafları
Bu masrafların vergi mükellefleri üzerindeki tesirleri
New-York 10 (Hususî) — Amerikan Hazine Kâtibi Schnyder ,rWall Street Journal” gazetesine yaptığı bir beyanatta "Askeri hazırlık programının Amerikan halkına ne ağır bir vergi yükü yüklediğini, orta seviyede bir Amerikalı anlayamıyor,, demiş v© sözlerine şöyle devam etmiştir
"— Kore harbinin neticesi nasıl o-lurea olsun vergi miktarının muhakkak surette arttırılması lâzımdır. Go-rek Senato Maliye Komitesi ve gerekse Karşılık Bulma Komitesi Ame-rikada bir fazla kazanç vergisi alınmasına muvafakat etmişlerdir.
Amerikan iktisadı yeni askeri masrafların vergi yollyle kapatılmasını İstemektedir. Çünkü Amerikan ticaret âlemi doların kıymetini muhafaza etmesini arzu etmekte ve mevcut devlet borçlarının daha fazla kabarmasını hiç kimse İstememektedir
Hazine Kâtibi 1950-1951 bütçe yılında askeri masraflara 30 milyar dolar ayrılmış olduğunu fakat mezkûr yılın sonuna kadar daha buna birçok İlâveler yapılmak mecburiyetinde ka-hnılacağını söylemiştir.
"Council of Economic” in üç âzası da Amerikada bir çelik, bakır, alüminyum, kauçuk ve diğer bazı miktarları az olan ham maddelerden yapılmış sınaî mâmuller Üzerine yeni bir mübayaa vergisi konulmasının memlekette enflâsyona mâni olmak bakımından çok faydalı olacağı fikrini ileri sürmüşlerdir.
Tütüncüler Federasyonu
Yarın Tütüncüler Birliğinde yapılacak olan toplantıda, Türkiye Tütüncüleri arasında bir Federasyon kurulması görüşülecektir. Bu federasyonun merkezi Istanbulda olacaktır.
(27-9-1950 günü YENİ İSTANBUL Gazetesinden).
Biz kendi hesabımıza, Marshall Plânı sona erdikten sonra da aynı tarzda bir Amerikan Yardımının devam ettirileceğini ümit etmekteyiz. Esasen komünizme karşı müessir bir korunma vasıtası olan Marshall Yardımının fvelev mukarrer müddeti sonunda) kesilmesi Batı Demokrasilerinin aleyhindedir. Amerikalılar, yatıklan fedakârlığa karşı, kalkınma hamlelerini müşahede etmektedirler. Netice itibariyle kendi emniyet ve ekonomilerinin de sıkı sıkıya bağlı olduğu bu kalkınmada tam randıman alınacağı bir sırada uzattıkları yardım elini geri çekmeleri beklenemez.
1952 yılında belki bir iki devlet bu yardımdan istisna edilebilecek kapasiteye erişeceklerdir. Fakat bizim gibi az gelişmiş ve fakir memleket, lerin bu yardıma müstağni kalmalarına imkân yoktur.
Marshall Plânı sona erdikten son-ra, Avrupaya yardım devam ettiği takdirde. Türklyeye şimdikinden daha fazla tahsisat ve imkân ayntaca-ğını ümit etmek isteriz. Bilindiği gibi Marshall Plânı, yardım miktarını tesblt ederken, harpten zarar görmüş olmayı Ön plânda bir unsur olarak mütalâa etmekte, ve az gelişmiş memleketlerde, çok haklı olarak, o memleketin (hazım) kabiliyetini de dikkate almaktadır.
Memleketimiz Marshall yardımlarından âzami derecede ve yerinde istifadeler sağlamaktadır. Bu sayede 1952 yılında hazım gücümüzün her sahada bir kaç misline çıkmış bulunacağına şüphe yoktur.
Bu durum karşısında. Amerikan Yardımının memleketimizde 1952 den sonrA da devam ettirileceğine ve yardım miktarının, yeni hazım kabiliyetimize göre ayarlanarak, arttın, lacağına biz şimdiden inanıyor ve bunu da müşterek menfaat ve müdafaa için lüzumlu görüyoruz.
Tarım Sof»} Kooperatiflerinin Ziraat Bankasına devri
Yakında Kooperatif umumî heyet toplantılarında bu mevzu etrafında görüşmeler olacak
İzmir, 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Satış Kooperatiflerinin de kredi kooperatifleri gibi Ziraat Bankası emrine geçmesi halikında Ticaret Bakanlığının yeni görüşü istihsal bölgelerinde hayret ve teessürle karşılanmıştır. Eğer bu vadide Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı seri bir karar alır da on üç yıldan beri büyük emek mahsulü yükselen satış Kooperatifleri Birliğini yıkarsa Tür-kiyede müstahsilin dayanacağı ve sahip çıkacağı hiç bir müessese k&lnıı-yacaktır.
Bilindiği gibi satış kooperatifleti, Hükümetten yardım görebilmek için Bakanlık, Ziraat Bankası ve ortaklar olmak Üzere üç ayslc üzerinde durmaktadır. Bu üç ayaktan ikisinin zait olduğuna ortaklar da kanidirler. Fakat feda edilecek iki ayaktan biri Bakanlık olabilir. Fakat, işin ve istihsal maddelerinin hakiki sahihi olan müstahsil otamaz. İkinci ayak olan Ziraat Bankası da ortadan kalkabilir.
Ekonomi ve Ticaret Bakanının bir beyanında İfade ettiğine ve Ankara-dan akseden inanılır kaynakların haberlerine göre. Ticaret Bakanlığı, prensip olarak kooperatifleri bütün cüzüleri ve esaslariyle Ziraat Bankası İçinde toplanmaya karar vermiştir. Kredi Kooperatifleri, satış kooperatifleri ve kurulacak tütün kooperatifleri Ziraat Bankası içinde toplanırsa vaziyet şu şekli alacaktır:
1 — Kredi Kooperatifleri muayyen bir müstahsil zümresinin kurdukları ve müteselsil kefalet üzerine çalışan, mesuliyetleri hudutlandınlan müesse »elerdir.
2 — Satış Kooperatiflerinde ise vaziyet tamamen aksinedir. Satış kooperatifleri ortaklarından mali mesuliyet olarak, kendi yetiştirdiği mahsulü alır. Değerlendirmek endişesiyle çırpınır ve satar. Kânnı ortaklarına menfî veya müspet kâr olarak intikal ettirir.
3 — Kurulmak üzere bulunan tütün kooperatiflerinde ise vaziyet bu ikisine de oynamaktadır. Yerli Ürünler müessesesi bir banka iştiraki olmaktan çıkarak tütün kooperatiflerinin malı olacaktır. Bu karar alınmıştır. Teraküm eden yüzde beşlerin baliği olan 45.000.000 lira, bu yıl kışa kadar kurulacak tütün kooperatifinin sermayesi olacaktır. Tütüncüler böyle bir müesses© İçinde bir leşmeyi kabul etmekle beraber. Ziraat Bankasının emri altına girmeyi istiyemezler.
Bu ay sonunda îzmlrde toplantılarına başhyacak olan Satış Koopera-
Ceviz ihracatı
Almanlar, fındıktan ziyade ceviz istiyorlar
Son hafta içinde fındık fiyatlarında ârızi olarak bir durguluk müşahede e-dilmektedir. Piyasadaki söylentilere göre Alman firmAİan fındık fi> -t-lannı yüksek buldukları için, bunun yerine ceviz istemektedirler.
Fındık satıcıları İse. fiyatları düşürmemek için, ihtiyatlı hareket etmektedirler. Esasen Fındık Tarım Kooperatifi de piyasadan mal almak suretiyle, fiyatların düşmesine mâni olmuştur.
Son günlerde fındıklarımıza karşı îngiltcreden de yeni istekler başlamıştır. Bu itibarla fındık satışlarının yalnız Almanyaya inhisar edemeyeceği de anlaşılmaktadır.
tlfleri Birlikleri Kongrelerinde ortakların bu konuyu ele alacaktan ve İşin hakikî sahibi olarak kooperatiflerin kendi mallarına sahip edilmelerini istiyecekleri beyan edilmektedir. Bu bakımdan kongrelerin neticesini beklemeden hükümetin acele bir karar almak istmlyeceğine istihsal bölgelerinde İnananlar çoktur. Kumlaca k tütün kooperatifleri de yukarıda ifade edilen sebepler dntayıslyle daha kurulusunda bir maraz sebebi olmaya müstalttlr.
Marshall Plânı ve İtalya
İtalya^ Amerikan yardımından aldığı paralan iyi kullanmıyor
Roma 10 (Hususî) — Amerikanın Avrupayı kalkındırma programı memurları, 1 ta 1 yanın Marshall Plânına göre aldığı Amerikan yardımını daha İyi kullanması hususunda ikas etmiştir. Aynı zamanda ttalva mâmul-mallannı sattığı halde İngilterede biriken sterllnglerini kullanmadığı 1-çin * Italyan Hükümeti tenkid edilmiştir.
Italyadaki Avrupayı Kalkındırma Programı İdaresinin Reisi Lee Day-ton, îngilterenln îtalyaya ihtiyacı o-lan makine ve diğer maddeleri verebileceğini söyledi. Resmen ne kadar-lık bir kredi muamelesi olacağı bilinmiyor fakat 80,000,000 aterling civarında tahmin edilmektedir.
İtalyan Hükümeti aleyhine gösterilen hareketlerden biri de, malt kaynaklarını istif edip istihsali arttırmak için kullanmamasıdır. Eğer parasını harcamaydı, hayat standardı yükselecek. işsizler İş sahibi olacaktı; hâlen İşsizlerin sayısı 2,000,000 kadardır.
Dayton'un söylediğine göre, Kore harbi yüzünden İtalyan Hükümeti daha ihtiyatlı para harcamağa başlamıştır.
Hükümetin en büyük malî serveti Liret fonudur. Italyan Hükümeti bu fonu Marshall Plânına göre. Ameri-kadan bedava aldıkları İstihlâk maddelerini Italyan fabrikatörlerine para ile satmak suretiyle elde etmiştir. Dayton bir basın toplantısında bu noktaya dokunarak şöyle demiştir:
Bu paralar endüstriyi geliştirmek ve düzeltmek isteyen umumi binaları ta. mir edecek yerde, Italyan Hükümeti fonu lireti istikrarlı tutmak 1-çln kullanmaktadır. Halbuki ilk anlaşmaya göre böyle yapmamalı idi. Bu suretle hareket etmeye devam e-derse. İtalya kalkınmak için hiçbir ileri adını atamıyac&ktır."
Pamuk fiyatları düşüyor
İzmir 10 (Hususî) — Dün Borsa-nın pamuk salonu açıldığı raman mühim bir hâdise olmuş ve pamuk piyasasında bir panik havası esmeğe başlamıştır. 3 gün evvel verdiğimiz habere uygun olarak Amerika Hükümeti Almanyaya 15 bin tou pamuğu libresi 42 sen yani 248 kuruştan »attığı için Borsa-mızda pamuk fiyatları gerilemeğe başlamıştır. Piyasa 309 kuruştan a-çılmış fakat 10 dakika sonra S07, 305 nihayet 300 kuruşa kadar düşmüştür.
10/K/1950 Sah
MEMLEKET ve DÜNYA
BORSA ve
P İ Y A S A L A R I ~1
KAMBİYO İstanbul Borsast
ESHAM VE TAHVİLAT
Devlet Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsasında ceviz ve fındık sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Ana mal tiftik üzerine yeniden İşler olmuştur. Susam fiyatlarında yükselme alâmetleri müşahede edilmektedir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bor-sasında her günküne nispetle daha çok muamele olmuştur. Altın fiyatları İse düne nazaran biraz daha can hdır.j
İzmir :
BugUn cekirdekfiiz üzüm piyasacı bir gün evvelki kadar hararetli idi. Satışlar Kooperatifler Birliğinin bir şirketi olan Aymanın müdahalesi ile hararetli olmuş ve Ayma Şirketi 9 numarayı 79 kuruştan »atın almıştır. ihracatçılar 78 kuruştan muamele yaptıkları için ihracatçıların fiyatı düşük ticari fiyat • olmuştur. Satışlar 1500 çuvalı geçmiştir, incir piyasası bir yenilik göstermeyip bir gün evvelki gibi İnkişaf etmiştir.
AÇIIIi) Ktlprılll)!
ı tiicriıng 7.84.50 7.84
tüü Dolar 280.25 280.-
100 Kir Frangı .. > 0 80 0.80
(00 İsviçre Fr ... 04.67 64.67
100 Kelç. Fr 5.60 5.60
100 leveç Kr M. 12.60 M. 12.60
100 t4 lorto T3.68.40 73 68 40
l(Kı Ljlrot 0.44.12K 0 44 128
100 Drahmi 0,01.«76 0.01.«7b
100 H>rnunns 9 73 90 9.73 90
Altınlar
Bugün «kiki kur
Lira Lir»
Külçe Yeril Gr. 4.76 4.72
KUlçe Drgoea* 4.79 4.76
Cumhuriyet — 32.—
38.10 38.—
liürolt *•*•*«•••»** — —
29.— 20 65
l ntcllli «•••©•(•••• 44 — 44 —
Fransıs kota ... —
NapolAon LU • —
tsviçre -
Ikrıuııij rlı la t) v İller Kapanış
1109 20 rîft
%5«lta3h ikramiyen A- . 20.30
%6 Milli Mllcl&laa 1 ••••••• 20.—
%6 194) Demiryolu IV 07 65
*6 1941 Demiryolu V 97.95
1/2 1949 ikrumiyeil .. 96.50
Dikerleri
1941 Demiryolu VI 06.25
%6 Kalkınma 1 96.25
•t 96.50
°e6 •• LU 96.50
% 6 1948 istikrazı I 06.50
1048 istikranı U. .. 06.50
% 6 1940 i atik razı T 06.50
%7 1934 dtvas-Ers urum 1 20.20
%7 i 934 • t •• L1.-V11 . 20.7ü
%7 1941 Demiryolu !.. 21.35
%7 194) M u... 20.95
%7 194J uı... 20.30
%7 M U11 Müdafaa 1... 20.10
%7 • • LL... 20.65
%7 •S 111... 20.95
%7 ** IV... 21.30
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası so.tto
Anadolu D.X. Tertip A/ö. LLL-
65 O •• Q —
M * ^«0 112.60
•• ,t Mümes Senet. 63.-
Zürich Borsosı (Serbest)
Şirket Hisse Senetleri
4-10-1950 Üaromu İsviçre Fraogı
En aşağı En yukarı
l’ürk UirtMD 1,06 1.15
Oolur *•••(• 4.35 4.36
gterllrıp 10.80 10.95
Hraıııu/ Frang* 1.13 1/2 1,ta 1/2
L’.C Market Bankası 123.60
fürkıye (e Bunkası ...««w 80.-
Lürk l'ı car et Bankası 6.-
Aralan Çimento ta.ac
Şark Değirmencin» 23.26
Milli Reasürans 16.-
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fönslye UMM 172.-
Bugün Eski Kapanış
Hububatı
buğday zumuoak (TUc.) BuCday Ufla 30.25 29.08 30.— 20.08
Arpa yemlik (dökme) ..... Mıaır san (çuvalı) Fasulye tombul .. Faaulva Çalı eert Kusvemi •21.— 33.10 18.10 22.— 34.— 40.—
Mercimek kırrmaj kabuk Mercimek yeşU —m Nohut natürel —-,-r- 30.— 39.— 1 1 55 '
îu^lı tohumlar : Avcicefirl tohumu 37.20
Keten tohumu 47.— 48.20
Kendlı tohumu 34.—
^uumiî •-« • • • • • ••(»•••••• Yer (tetiği kabuklu 78/82 75.— 76.—
Kuru Meyvaluf ı
Fındık (kabuklu etvrl) Fındık (iç tombul 1960). Cavla (kabuklu) Cavi2 (tç nntürel) 315.— 68.— 160.— 31T 325 66.—
Dokumik flam Maddelorli
550.—
1 llvln IILIAIS UlUJ 9 .• • •«••«•••••• Liftik (Nathrel) —
YapuU Trakva ı Kırkım) 225.— 360.— ’
tinm derileri
Sığır salamura (kasap) EO Keçi tuzlu kuru kilosu ... Kovun hava kurusu kilosu 225.— 320.— 160.— 220.—
Nebati Yatları 243.— 210.— 150.—
6eytlnv»ğı (E k contkeiı» ‘Kul sıra) Ayçiçeği ıKurim çıplak» (Tındık vmC« M'hrük» İ50.—
Hugün 0OD Kapanıp
Oeüm çokirdekalB No.9 78.— 79.—
tacir A aertsi No. k... 48.— 48.—
0 serisi No. 108 41.-
HurnuR Akala 1 ..... 300.— 315.—
Pamuk Akal^ 11 .w... 180.- 190.-
Pamuk Akala (U 160.- 160.-
Pamuk veril 172.6 180-
Pamuk yağı (rafine) . Pamtılt çekirdek 109.- 16.- a* 1 1
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala lıHatayı 285.— 289.—
Pamuk Akala (Adana) 2M.— —
Pamuk Akala Li .... — —
Pamuk Akala lU .... — —
Pamuk veri! ı — -—
Pamuk veril 11 — «o
Birinci Akala vAdcli ... 285.— 285.-
Hasır 279.— 285.—
ikinci Aksla yağmur yemiş 240.— 240.—
Trabzon Ticaret Borsası
FİNDİK
a) %60 randımanlı 140.- 145-
kabuklu tombul —
b) tç sırn kontrollü 290.- 300.-
Eskişehir Ticaret Borsası
BuSduy yumuşak .... 28.-
Bu£day sert ÎT.- 38 -
Arpa
Dün Lskl kur
Hıı£da> (Uuşell^Sent) Sert Kış oıahsuii) No. 3 258.— 259.—
Kırmızı '• •' No. i 228.— 229.—
rarnub Mlddllng (Di bresi=Sent) Ekim 40.90 40.90
A rtıiık »•«•••••••••••••••••••••••••(••••••. 40.79 40.40
a ri .••••• .... ■•*••• •••(*•♦••»(• »m 40.52 40.06
Tiftik (UbreM-bent) l'eksas No. 1 115.— L15.—
Fındık ı Libresi-Sent) Kabuklu yerli iri
” orta — —
Levent iq ithal oıalı 63.— 59.—
EksLrs İri İç ıthaJ malı 66.— 66.—
Kuro lUtım (Libresi —Sent) 1 hompson çekirdeksiz seçme ... u uı u uı
Keten bıhumo ( Buşen=Doiar) ... Mlnneapolta . 8.85 â86
Kala» ( Libresi—Sent) 106.50 106.50
Levha-teneke (100 libre dolar) 1 30 7.30
Londra Borsası
Keten tübamo (Tonu=8terllnM) Ö on 1 tMây Kttlklîtfi S 76- T3.— 70.— 88—
Ver fıstığı Hindistan
Brodford Piyasası
Tiftik İyi asal ( Libresi=Fiyat) M,
Bira malı “ * — —
Tün Anadolu * M *
»• TYokya •• * — —
İskenderiye Borsası
Pırnalı (Kaotan-= Taliıın)
Ashmounl Kışı elyaftı F/(J. . 11».—
Karnak Usun elyaftı R/(J. .. — 121 —
11 Ekim İP50
VIL.Nİ İSTANBUL
Strateji bahisleri
Dünyayı çevreliyen hayatî kuşaklar
HARİTADA, harp sanayiinin
kemiğini teşkil eden kömür, demir, petrol ve altının çıkarıldığı mm-takalar birer haila birleştirilerek, iktisadi kıymot kuşaklan meydana getirilmiştir. Bu kuşakların aık bulunduğu bölgeler, emperyalist bir siyasete, I. stratejik kuşakla İntibak hasıl ettiği kısımlar da, bu siyasetin ordusuna birinci derecede kıymet ar-zeder. Bu düşünce İle tetkik edildiğinde görülür ki, Güney-Doğu Asya büyük bir değer kazanır. Esasen, son günlerde karışıklıkların bu mın-takalarda vukuunun bir sebebi de budur. Denildiğine göre maksat, alâ kayı doğuya çekmekmiş. Olabilir. Her halde GÜncy-Doğu Asya bu alâkaya değer. Ufak bir tetkikle anla şılır ki, komünizm talihini dalma. Birleşik Devletlerin alâkasının zayıf olduğu veya henüz ulaşamadığı, bölgelerde denemiştir. Bu hakikat Birleşik Devletlerce de anlaşılmıştır Nitekim enrelft General Marshall çıkmış, garbın ehemmiyetini Ameri-kaya kabul ettirmişti. nersJ D. Mac Arthur, metini kabul ettirmek Amerikan generalleri •1 attılarsa. komünizm
na uğramıştır. Gönül arzu ederdi ki bıı iki kıymeti birbirine bağlayan ortaşarkta* aynı alâkan ve yardımı görebilsin. Harbin bidayetinden bert cereyan eden hâdiselere bir göz gezdirilecek olursa, şu neticeye van-labîlir: Bu bölgeye gösterilen alâka ve yapılan yardım bu bölge halkını memnun etmek için değil, kızdırmamak İçin teveccüh etmiştir. Şimdiki halde en az ilginin toplandığı bu kesimde bir ınet ve cezir beklemek yerinde olur. Burayı ihmal İle Amerl-
“Bundan sonra büyük meselelerin merkezi şimal değil, Akdeniz olacaktır” Napol^on
Yazan : M. Miicad
Ana(l(»luııun değişen köşeleri
Guleman maden kasabası
Şimdi de Geri og unun kıy. ısranndadır. İşe nerelerde orada bozgıı-
lUifcadî kıymet kuaklon.
Alta»
İSKENDER UNDAN Ncw-York’a hareket eden Türk veya Amerikan şileplerinin ekserisi "stratejik bir madde,. olan krom taşırlar. Silâh sanayi indeki çeliklerin ekserisine katıştırılan krom cihetinden memleketimizin bir çok yerlordrn zengin olduğunu bilirsiniz. Hattâ îklncl Dünya Harbi İçerisinde bu metaı Almrıntara kaçırmamak için înglllzlerln sarfettlklerl gayretler de bir çoklarımızın malûmu, dur, Fakat bu mübarek nesne büyük mikyasta nereden ve nasıl çıkar? İste bunu ekserimiz bilmez.
Krom. Türklycmlzln geniş sathına yayılmıştır. Fakat en derli toplu bulunduğu ve takriben on beş seneden beri bize her sone on boş milyon lira kadar döviz temin eden en bereketli kaynağı Ergeni Bakır Madeni İşletmemizin 30 kilometre kadar şarkındaki Guleman köyü civarındadır...
Senelerden beri arzu etmeme rağmen ben do bu kıymetli madenin bol yatağını hu anne görebildim. Zira madenin bulunduğu yer ham demiryolu ve hom do şoseden hayli uzak olduğu gibi yolu da çok Arızalı ve bazı yerlerde tehlikelidir. Bizzat maden cevheri havaî hatla İstasyona kadar sevk ol u nmaktad i r.
Bereket versin .Tcrp arabası İmdada yetişiyor. Katırın tırmanmaya korktuğu yerlerden durmadan geçiyor, kağnı arabasının döncmlyeceğl döne-mcçlcrdo fırıl fırıl kavisler çiziyor Şoförün do hor gün bir iki defa buralardan gidip gelmesine rağmen çok şükür dalma sağ kaldığını öğrendikten sonra Guleman» gitmek İçin mesele kalmıyor.
Krom, Türkiyemizin geniş sathına yayılmıştır. Fakat on toplu bulunduğu kaynağı Ergani Bakır İşletmemizin 30 kilometre şarkındaki
Guleman kasabasıdır
Yazan : M. Şevki YAZMAN
kalıtarın yapacağı hata, H. Alexandre m Alaskayı, Amerikaya satmasındaki hata kadar büyük olacaktır. Bir farkla kl, Alexandrc'm yaptığı hatanın zararım torunları hissetti. Amerikalıların hatalarının zararını İse yine kendileri hissedeceklerdir.
Harita tetkik edildiğinde görülür ki, kızıl cephe halen, kısmi bir abluka altındadır. İktisadi kıymet kuşakları tenevvüre ve miktarca daha çok demokrasi cephesinde seyretmektedir. Binaenaleyh kızıl cephe daha, birçok sebeplerden başka yalnız bu sebeple dahi taarruzl harekete mec-burdur. Muhtelif taarruz İstikametleri şu iktisadi kıymetleri haizdir.
Bir İki sırt aşınca yer yer meşe ağaçlarıyla örtülü dağların üzerinde boyuz evli kubbe göründü. Bu bomboş saha ve bu sert yamaç lı dağlar üzerinde hendesenin, üslûbun girmiş bulunması hazin bir tezat yaratıyor. Daha yaklaşınca havai hat tertibatı, büyük yıkama t eri a atiyi e İnsan kendisini Avrupai tarzda tertiplenmiş şirin bir kasabada buluyor.
Japonya
1. İstikamet Avrupa
2. İstikamet 3. İstikamet t. İstikamet tran-Türklye Güney A uy a
fifîm. Afrika •
Kömür • O a 275 682 000 3.000.000 4.099.000 53.000.000
Linyit s • b 217.724.000 500.000 300.000
Krom B R 67.000 200 000 25.000 —
Kalay « ■ • 3.100 — —
Manganez • w e 265.500 35.000 —■
Çelik 0 • 1» 39.817.000 — — 6.000.000
Demir R B • 33.517.000 1600.000 —
Kurşun R • • 402.500 46.600 172.900 —
Çinko • • A 657.900 — — 55.000
Bakır • • 184.100 200.000 — 102.000
Altın Kgr. a • 9.000 10.500 — 26.000
Gümüş ra • O 425.700 36.700 — 315.000
Petrol • • e 5.700.000 70.00.000 tava —
Çimento • • 30.100.000 — — - ■
Kauçuk *• B • — — 647.000 —
Yekûn : Miktarca % 100 İM % 16,5 % I % 10.5
Tenevvüce % 100 ine % 71.3 % 35.7 % 43.
Cetvelden anlaşılacağı gibi bu cepheden Avrupa, diğer istikametlere nazaran bariz bir üstünlüğe sahiptir. Avrupadan sonra, Ortaşark, Japonya. Güney ve Güney-doğu Asya sıra İle kıymet kazanırlar. Bundan başka Avrupamn, Amerika nczdlnde kıymetini artıran birkaç sebebi daha kısaca zikredelim; Avrupa dünya ticaretinin 1029 yılında % 52.5 unu elinde bulundurmakta İdi. Bu muazzam pazar, Amerika İçin paha biçilmez bir kıymeti haizdir. îklncl bir sebep de: Avrupa sanayi memleketidir. Binaenaleyh konjonktür ve buhranlardan. diğer muhtemel taarruz İstikametlerine nazaran çok daha çabuk ve şiddetle müteessir olur. Bunu önlemek, Amerika İçin hattâ elzemdir. Amerika. Başkan Truman'm tâbiriyle “Temiz iş
Uzun bir dekovil battlyle yer yor boşaltılmış krom yataklarını gezdik. Yataklardan çıkan ve mütehassıslarının anlattıklarına göre tenör (İhtiva ettiği cevher) İtibariyle dünyada birinci sınıf addodllebilen madenle zayıf tcnörlü tabakaları ve bunlnrın yıkanma usullerini seyrettik. Bu yüksek dağ tepolorlnde genç mühendislerimizin, gayretli işçilerimizin başarılarından tabiî memnunluk duyduk. Nihayet sinema salonunu, İşçi yatakhanelerini, yıkanma yerlerini gezdik. Maalesef geri kalmış bu memleket parçasında bunlar inanılmayacak derecede güzel ve İyi tesislerdi. Sonra da bizi gezdl-renler gazinolarına davet ottller.
Maroken koltuklara oturup kahvelerimizi İçerken bir taraftan biz ma-lerlmizl İçerken bir taraftan da ma-Maden yataklarının bir kısmı kalabanın hemen yakınlarında, bunlar gemin nathına yakın ve kısmen tamamen çıkarılıp götürülmüş. Mevcut olanları da
Kıbrıs mektubu
Türk Lises* öğretmenleri müdürlük hakkı istiyor
Lefkoşe (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Kıbrıs Türk lisesi Öğretmenleri. Kıbrıslı bir öğretmenin. Kıbrıs Türk Lisesine müdür tâyin edildiği etrafındaki şayialar üzerine. TâHOkul-lar Komisyonuna gönderdikleri bir dilekçede bu tâyin kararını protesto etmekte ve Kıbrıs Türk Lisesine eğer Türkİyeden bir müdür getirilmesi düşünülüyorsa. bu müdprün Türkiyeli ve tan mm ış bir şahsiyet olması istenmektedir.
Kıbrıs Türk Liseni öğretmenleri bu dilekçelerinde; komisyon emrinde bulunan öğretmenlerin ehliyet vc tahsil bakımından Türkiyotloki mpslokdajr lanndan hlc.dr geride bulunmadıklarına işaret etlikten sonra, Kıbrıslı İlse öğretmenlerine de müdürlük, müdür muavinlikleri, kollnj mesullûklcrl gibi makamların tanınmasını talep etmektedirler.
Bir hakikattir kl. bugün Kıbrıs Türk Lisesi kadrosunda hizmet, görmekte olun öğretmenlerin İstikballeri karanlık vc tekaüt maaşlar* da bulunmamaktadır. Bugün Kıbrıs Türk Lisesinde hizmet görmekte olan öğretmenlerin hemen hemen hepsi de Türkiye üniversitelerinde tahsil görmüş, ehliyetli ve kıdemli hocalardır Bu öğretmenlerin müdürlük veya müdür muavini olamamaları yolunda yanlış komisyon knıan cidden acınacak bir haksızlıktır.
* IkİKoJi vt
MruLlik kıvırt kttiekUrı
çıkarıyor.”
Yazan
r r ı m ı
Gerek Türk Liseni öğrctıneı.«erinin protestosu, gerekse Türkİyeden gön deriloceğl şüvu bulan müdür meşelos partiler İçi bir hâdise halini almıştır
Bu münasebetIq Kıbrıs Türk Biri :1 istiklâl Partisi. Türkiye Milli Epi tim Bakanına gönderdiği bir mektup hı şöyle demektedir:
"Kıbrıs Türk Lisesi 14 yıldım beri Ingiliz müdür tarafından İdare edilmekte İdi. Uzun bir mücadele «onu varılan neticeden, yarıl Türkİyeden bir müdür celbinden cemaatimizin ve memleket çocuklarının hakkiyle fay-ıtatanoblImeMİ İçin TÜrklvcmlzden gelecek müdürün. Türkiyeli Ve dirayetli bir şahsiyet olmasını rica ederiz.
Gnılıam Greene

Avustralya talebeleri hocalarına sual
sormaya başladı!
Sidney 7, (Hususi) — Bugün vustr&lya tarlhindu ilk defa olmak üzere talebeler hocalarına sual sormuşlar, fakat 400 mil uzaktan... Radyo ttfHklp yoyla 10.000 dlr.
A-
fakat 400 mil vasıtasıyla verilen dersi mü-t a hibeler hocalarına gene rad-•uallerini sormuşlardır. Bu talebeyi hıızırhynn bir sistem-
Maarif Müdürü Mr. Dodd, bazı çocukların suallerini sorarken sıkıldıklarını. fakat yavaş yavaş buna alışmakta olduklarını söylemiştir. Hem artık hocanın sopası 400 mil uzaktan da buruya yetişemez ya... Buna mukabil onlar da karatahtaya kâğıt parçalan atamıyorlar.
Duvara yanlanın, dedi. Bunu ateş etrıırr, diye revup ver-lllcten sonra llıırry’ye haykırdı: Feneri yakacağım, Harry. Kahpelik etmeyip meydana çıkın. Nasıl olsa kaçanııyacaksı-ıııy.
Feneri yalcınca yirmi adım ötede llurry'yl gördü:
— Eller yukarı. Harry!
Harry elini kaldırıp ateş etti. Kurşun, Martlns'ln başı üzerinden geçerek duvara çarptı ve Bates'ln bağırdığı duyuldu. Aynı saniyede, elli metre uzjıktan tutulun hlr projektör bütün kanalı aydınlattı ve ışığını Hıırry'nin. MartlnsMn ve beli-ne kudur siiprüntülü suyun İçine devrilmiş ohııı Baterin üxe-rino dikil. Memurlarım sahneye yetlşnıİştiler.
Müthiş bir heyecana kapılmış olan Martin* litrlyerck Bu teâin cesedi üzerine eğilmiş, Harrv de tam onun İle birini aramızıİM mesafenin yarısında durmuştu. Itashusınn tabet eder korkuslylr ateş edemiyorduk; projektörün ışığı Harry-nln gözlerini kamaştırıyordu. Biz, ateş ctınrk İmkânını kol-hynrHİc tabancalarımız lıtızır yavaş yavaş yürüyorduk. Lime, bir otomobil fenerinin imU «uhıtMinu dh^mÜb tavşan gibi sağa NOİa dönmekte İdi. Smıru birdenbire kendini kıınnlın derin satarına attı. Çığımızı onu doğru çevirdiğimi/ vakit kendirini akıntıya bırakmış, süratle uzaklaşıp karanlıklara gördük.
Martini», projektörümün ışığı dışında bıılıınmukta va dikkatle suya bakmakta İdi. Tehlikesiz at»»ş edebilecek olun bir vardı. Bir hurekrt görür gibi olup bağırdım:
— tfjtr, orada! Ateş edlıı.
Martin* elini kaldırıp eskldrıı, yıllarca evvel ,lbl tabancasını çekti ve yine eskisi gibi tabet
Fakut kemerlerin altında, yırtılan bir bezin çıkardığı sesi andının bir ıstırap seri duyuldu: Onda hem sitem, tıem yalvarma vardı. "Fek İyi!., dly® haykırıp Batvs'ln yanında dnrdtını. Ölmüştü. Froleklörtı kendisine doğrıı çevirdiğimi* vakit ahr-
daldığını
ı

I ate» ettiği ettiremedi.
-
- İ
Maden sahasında toprakları açan bir makine



hoıııprcMÖrlerle k a yutar delin irken




hava! hatla bakım madeni istasyonuna eevkolunuyor. Bu suretle sevkedilen madenin miktarı senede 100.000 ton kadardır.
Diğer yataklardan bir kısmı kasabaya uzaktır. Bunlar da kamyonlarla
Murat Nehri vâdtalne ve buradan geçen Elâzığ - Palu demiryolu üzerindeki bir istasyona aevkedilmektadlr. Bu suretle sevkedflen miktar da senede 40-50 bin tondur ki, yekûnu senede 160.00(1 ton kadar eder. Beher ton bk
Tıbbi bahisler
rim paramızla 100 Hm bedelle ve dolar olarak Am**nkava ■atıldiıcmrlaja İşletmenin geliri takriben 15 milyon Türk lirası değerinde Amerikan dövizidir. Bu maden* karsı gösterilim alâka ve temin ettiği dövta dotayıriyta hükümet diğer madenlerin eerbevt bıraktığı balda tutmakLadır.
satım nı kromu riind«
ij*biatiyle dö-ihtiyaç tara gffnç muhon-
Gazinodaki kamaşnm nûp dotajro sahsİ arzu dayandı. Hemen hep?( dl> ve memurlardan ibaret muhatap-
larımın en fazla baırretmi duyduktan şey büyük şehir ihtiyacıdır. Aylar v> senelerdir iyi evlerde de atursaıtaF. bu dağ tagı artık cazip olmaktan cık-mı.ş görünüyordu. Hep bfartm şehir hayatımıza gıpta ediyorlardı. Kendilerine hak verdim. Yalnız şunu da İlâve ettim kl ben de kendilerinde bulunan bîr şeye gıpta etmekteyim. O da şu dağ başındaki kadar ferah, geniş* rahat koltuklu ve konforlu bir salona Büyük Millet Meclisi gazinosunda da sahip olmamız ve birim de zaman zaman bu nimetten istifade etmemiz t em en iriydi
Gençler gülüştüler vc bu konuşmamızdan o kadar hoşlandılar kl; akşam bakır madenînden dönmeye sön vermiş bulunduğumuz halde akşam yemeğinde bu aa ton da ka İmamın
ve kendilerine misafir olmamızı tararla istediler. Konfor ne de olsa hoa Telefonla bakır madenini bularak randevumuzu ertesi güne bıraktık. Bu dağ başının temiz ve iç açıcı havanına lâyık bir akşam geçirdik ve gece yarısına doğru tehlikeli yolda Jeep yine biri maden İstasyonuna götürdü. Yalnız GÜTemandakiler şu teminatı verdiler ki şoför geceleyin de gidip gelmesine rağmen senelerden beri sağ ve salım durmaktadır.
kıpkırmızı (cüruf) dağlan, aydınlatarak bir yanar dağ dereden aşağı akıyordu. Bu bana îklncl Dünya Harbin-
Bu valt de yerine geldi. Gece yansından biraz sonra keskin kavisleri döne döne Maden İstasyonuna İnerken bakır izabehanerinin ağzından dışarı fırlatılan bayırları lâvı gibi manzara
den biraz evvel ve otomobilimizin fenerlerini yakmaya hacet kalmadan Almanyada Ren çelik ve demir lza* behaneleri arasındaki yollarda dolaşmamızı hatırlattı. Ufak bir parça da olsa memleketimizin sanayi leşm eri hakkında rüyalarımızı tahakkuk etmiş gibi gördüm ve hoşuma gitti.
Hekimlikte radar
İNSAN denen mahlûk hayata göz-• lerinl açarken naaıl ıstırap çekerse bu fâni âlemden göç ederken de öyle acı duyar. Istırap denen şey bütün ömrü boyunca ufkunda bir fırtına bulutu gibi belirir; hem de her an kendirine bir yıldırım isabetini 8ağlıyabllecek bir bulut. Istırap Nl-obe’nin göz yaşlarının ulviyetinden akıl dişinin gülünç acısına kadar u-zanıyor. O, İnsanların hem dostu, hem do düşmanıdır; insanı olgunlaştırdığı gibi gülünç hale de koyabilir. Bizi vakur veya haysiyetsiz kılan da o değil mi? Mukadderatın yolladığı en yetkili elçi sağlığının ilk ve esasi* !
ne o...
çekmeği de gerektiril. Bu sebepten tıp, teşhisi koyduktan sonra hastalık arâzı şeklinde beliren başına ele almakla da raş maktadır.
Yazan
Curt Emnıerich
acıyı başlı yUlardır uğ-
malûmdur, saniyesi sa-yayılmış o-hsber alınır Bu
şuurumuzda
öu işi ekseriya morfin acıyı dindiren tabletler Bu metod ıstırabı yal-
ne geçilebilir, iğneleri veya temin eder, nız bir dereceye kadar giderebilir.
Istırabın tamamen bertaraf edilmesi için daha derin acıyı gerektiren ameliyat yolu ile müdahale, şuurun tamamen tecridi İle, narkozla mümkündür.
inaardara o!.. İnsan hâdlmi ge-
Acı. hastayı doktora mecbur ettiği gibi doktora da hastalığı teşhiste en önemli bir yardımcı vazifesini görür. H&stn için olduğu kadar hekim İçin de en şayanı şükran olan şey acının, ıstırabın yerinin tâyin ve lesbit edilebilmesidir. Anlayışlı hekimin parmaklarının u-cunda acının yerini tesbite yarayan bir radar var gibidir.
Hasta limit dolu gözlerle hekime bakar, ondan kendisini ıstıraptan kurtarmasını bekler. Bu, umumiyetle acının sebebini ortadan kaldırmakla mümkün olur, fakat zamana mütevakkıftır. Acıyı gidermek, bir çok hallerdet tedavi sırasında ayrıca acı
başvurmaya
Acının mekanizması Makinedeki bozukluklar niyesine, bütün vücuda lan sinirler vasıtaslyle
ve beyindeki merkeze bildirilir, merkeze gelen haber acı şeklinde tezahür eder, biz de acı çeker, ıstırap duyarız. Periferideki mateo’cl-fizikl bir ânzanın elek-tro-fizlk yolu ile merkeze geldiğini biliyoruz. Fakat bu materyel elektro-fizik bozukluğunun nasıl olup da beyinde materyel şuurda acıya, ıstıraba talıav’vül ettiğini bilemiyoruz. Bu şimdilik bir muammadır.
İSTIRAP MEKANİZMASININ BOZUKLUĞU
Hekimin. ıstırabı hastalığın arâzı diye ele alıp mücadeleye giriştiği anda başvuracağı tedbirler bu ıstırap mekanizmasını bozmağa mâtuf olacaktır. Mute^el fizikî bozukluğu bildiren İhsasın sinirler tarafından alınıp nakledilmesinin önüne geçmek, bunların devre dışı bırakılmaları. yâni lokal anestezi ile mümkündür. Diğer taraftan, merkeze gelen etoktro-flzık İhsasın şuurda biracı İhsasına tahavvül etmesinin de önü-
j
AIIAM
25 — ---------------------
Tottenham (toıırt Road'un pek aradığım raman karanlığa bada senlin, yeraltı sularının ıığııl-
lerl kımıldnıııadt. HuIcn tırtık Ulağına dÜNinlhfü. Martinril rıştığını gönlüm, tağırdıyaanı ihmi içindn kayboldu. Sonra üçüncü bir »İlâh saat İşittim.
Daha Moııruları Mortlrın bana »öyle anlattı*.
— llurn'yl bulmak İçin akıntı yukarı çıktını uma o karanlıkta kaybolup gitti. Fenerimi kaldırmaya oaımretiııı yoktu. Illr dalın »ilâh çrkmcrinl irilmiyordum. Benim kurşunum onu, yan kinini hınkın birinin köşcMİnde lıuıbrt etmiş olarak. Tahminime göre demir merdivenin ayağına kndar bürünmüştür. Otu/ adım yukarıda »okağa açılan kapı vardı nına galiba merdiveni çıkmaya kuvveti elvermedi. Zaten kapının önünılo de pulla beklemekte İdi. Bunları lalıli biliyor; fukııt çok ıriırııp çekiyordu. Hayvanlar Öleceği vakit karanlığı. İnsanlar da aydınlığı ararlar. Basamakları tırmanmaya koyulmuştu» dıı acı, dovaın etmenine meydan vermemi». O vakit, bentelrdlğlnl zannetmek optallıAında bulıınduftunı o «açma havayı neden ıriıkhı çalmayı» haşladı acaba T M ak m» di dikkatimi ıııi çekmek, yokna bir dostunıu mu çağırmaktı? Ilattâ kendirini puNUyıı düşüren dostu... Yoksa ne yaptığını bilmez mİ olmuştu? Her ne ta ıslık çaldı; ben. durduğu yeri el yor-damlyle buldunı/'Hnrry !„ diye haykırınca, babımın üstünde Ötoıı imlik birdenbire kesildi. Ellinle parmaklığı tııtup çıkmaya buştadıııı; üçüncü basamakta uyağım onun rllnr bastı. Fenerimle aydınlattım; silâhı yoktu; her halde vıırııldııgıı raman düşürmüştü. Hlr aralık öldü sunnuUlm; fakat o. acıdan İnlemeye koyuldll. “Harry •••• dedim. Gözlerini bana doğru çevirmek için büyük bir gayret «arfettl ve konıışmays çalıştı; aöy-llycceğlnl «luynıak İçin ona doğru eğildim: “E»ek herif ..,, detil; o kadar. Kendisini mİ kandndlyordu, ynkıa beni mİ, an-lıyanıadım. Sonra İnlemeye devanı etti. înlltlrine «levam edemedim ve bir kursunla l»ln( bitirdim.
— O tarafı unutalım, dedim.
Martin»:
— Unutmama İmkân yok. dedi
Çeviren :

Keyıt Nuri DARAGO
İhtiyaç kalma-
merasimi ynpıl-N i hay et toprağa hayatına malol-
IV
O akşam, don çözülmeye başlamıştı. Bütün Vlyannyı kaplıcan kar erimeye yüz I ut unca o korkunç ankıır. ve harabeler tekrar meydunu çıktı. Paslanmış putreller çamurun İçinden birer muazzam kemik şeklinde fırlamaktaydı, ölüler şlm-(11. bir hafta Öncekinden dıılıa kolay ghnıülhyor(lıı; hur. tutmuş toprağı delmek İçin elektrik âletlerine nııştı.
Harry LimaUn İkinci defi» olarak ceuaze ılığı gün hava bir bahar gilniı kadar smaktı. verildiğine mernrııındıını ama bu. İki udanıın
muştu. Meran başındakilerin Miyim hu sefer azalmıştı: Kurtı ve Wtnklar yoktular. Yalnız Annn Schmldt, Rollo Martins ve ben vardık. Ve kimseler (lr uglumıyordu.
Maraalm hltlnre genç kıs hiç birimize bir kelime söylemeden ıırnklaştı. Erimiş karın İçinde yürüyerek mezarlığın büyük kapısına ve trıımvay durağımı gidon İki tarafı nğaçh tızun yoldan uzaklaştı.
Martlnı'e:
— Araba bekliyor. Beraber gidelim mİ? dedim.
— Hayır, tramvaya bineceğim, diye cevap verdi.
— Siz kazandınız, dedim» Budala gibi barekci edecektim.
— Kazanmadım, kaybettim, dedi.
Kilin arkasından, urun bara İdariyle gitmesine baktım. Kıza yetişti, yan yana yürümeye başladılar. Genç kıza hitap ettiğini zannetmiyorum Ateşli silâhları pek fena kullanır ve psikoloji naıııına bir şeyi yoktu fakat kovboy musallan yaşıp okuyucuların dikkatini çekmek ve kızlara hitap etmek hususunda becerikli İdi. Crubbln ne oldu? Crabbln. Dezter'in Viyaımduki İkamet masrafı meselesini İngiliz Kültür Müna-s«’betlerl Dairesiyle hâlâ şiddetli şiddetli münakaşa ediyor. Daire ayııı Zamanda horu Viyana, hem de Stockholm İçin ikamet masrafı Ödlyenılynceğlnl söylüyor. Zavallı Crabbln! İyi düşünürsek, zavallı blzler!
SON

_>
Bütün burada zikredilmiş olan u-suiler materyel-flzikl olanlardır. Bunlardan başka bir imkân daha vardır, kl bu, materyel vasıtalara dayanmakla beraber tesiri İm materyel d ir. Bu. rada da acının varlığını sezeriz, fakat bu sezişin tıbbı ilgilendiren bir tarafı yoktur. Bu hâdise filozoflar tarafından ele alınmağa ve esaslı bir şekilde araştırmağa değer.
önemsiz, küçük t.fcbî müdahalelerde narkozun hafif bir şekline başvurulur. "Rauschnarkose . sarhoşlukta uyuşturmak” denilen bu usulde daha fazla klor etil kullanılır. Tezahürat aşağı yukarı alkolle temin edilen keyif halinin aynıdır. Esasen, uyuşturucu maddelerin henüz bulunmadığı eflkl devirlerde uyuşturma işi. nin alkolle yapıldığı malûmdur.
Keyiflenme veya hafif sarhoşluk diyebileceğimiz bu durumda şuurun sathi bir şekilde irtibatı kesilmiş olur. Hasta, ocmın şuuruna kadar eriştiğini belirlen hareketler yapar. Fakat hemen bir saniye sonra bile aytlsa artık bu acıyı hatırlamaz. Acının dikkate değer bir özelliği, mevcut olmak İçin h Afi zad a yer etmiş bulunmasıdır. En şiddetli bir acıyı hatırlamıyan bir hasta kendisi* nl o acıyı çek..ıemlş sayar.
Bazı mcmlek?tlerde çocuk dünyaya getirecek otan kadınlan uyutmak âdettir. Bu uyku halinde doktor hasla ile konuşur. Hasta doğum acısını duyar, fakat sonradan hatırlamaz. Hâfizanın bu noktada meydana getirdiği boşluk neticesinde korku da acı İle birlikte ortadan kalkar. Demek oluyor ki, bir insanın hasta bir uzvunu kesip almakla biyografisinden de bir parça silinmiş olacaktır. Bu, oldukça düşündürücü bir İştir. ’
Hekinılik acıyı dindirmek için çeşitli vasıtalara başvurmaktadır. Bütün bu çalışmaların amacı acıyı tamamen bertaraf etmek, hastaya da bir zarar vermemektir. Acı dindiren bütün ilâçlar zehirlidir. Hor ilâcın en az ve en çok olmak üzere muayyen bir dozu vardır. En çok diye gösterilen miktar yavaş yavaş zehirleme şekline geçebilir. Yalnız başına tesiri az ol&n zehirsiz bir İlâç bir başkası ile birleştirilerek verilebilirse de llâçlunn müspet tesirleri cemedillr, toplanabilir, fakat menfi tesirleri, başka başka organlarda olduktan için, cemedllemez.
Bu yüzden hastaya zarar vermeden acısını dindirmek İçin narkosa başvurulmakta, ameliyata dayana-mıyacak kadar korkulu vakalarda bile daima müspet neticeler elde edilmektedir.
Çeviren; Zahuit ÖZVEREN
Sayfa fi
YENİ İSTANBUL
11 Ekim 1950
Mümtaz Yrnor’ln Yanık Ömer’i


SANAT
HAREKETLERİ
“YENİLER,, RESİM VE FOTOĞRAF SERGİSİ
i
SİNEMA

Fransızların yeni yıldızı
BEYOĞLUNDA, Taksimde, Fransız Konsoloshanesinin salonunda 'Yeniler” grııpu resim sergisi Açıldı. Bu ayın on beşine kadar devam edecek sergide on resim ve bir fotoğraf sanatkârının 125 parça eseri teşhir e-diliyor. Renkli, neşeli ve canlı bir sergi. Her gün saat 10 dan akşam 19 a kadar açık. Bir hayli ziyaretçi sergiyi geziyor. Senelerce evvel “Yeniler” İsmi altında toplanıp ilk sergilerini açtıkları vakit, bu grupa mensup sanatkârlar arasında resim anlayışında birleşmiş istidatlar vardı. Sonraları, grupun muhtelif Azalan dağıldılar. başkaları İltihak etti, yeniden avnlan ve grupa girenler ol-
du. Geçen sene “Yeniler” pek az kişi kalmışlardı. Bugün sayıları onu geçmiş bulunuyor, fakat, bu, bir gruptan ziyade, umumiyet itibariyle, bir atelye manzarası arzedlyor. A-telyenln başında gelen Nuri İyem muayyen bir “mitler” ye sahiptir, tabiat kendisine resim yapmak hususunda bir kolaylık bahsetmiştir. Bu mazhariyeti. Nuri İyem hassasiyeti ile beslemiş ve onunla iktifa etmiştir. Bu sebepten kendisini muayyen ve mahdut bir çerçeve içinde yalnız ”m£tler”si İle görüyoruz. Fakat teşhir ettiği eserler arasında 6 numaralı portresi, bizce, onun inkişaf e-dpbileceğl yola işaret etmektedir.
HİKÂYE
Zümrüt
Hikmet Akaüt’lin bazı eserlerini görünce. Nuri iyom’in tesirini hissediyoruz. Tama nüyle zihni nazariyat neticesinde elde edilecek bir tarza temayül göstermesi ise müspet. bir meyva vermiş değildir. Hemen bütün grupun ressamlarında görülen bu kusur, ona Şarlo gibi resimler yaptırtmıştır. Halbuki, kendisinin 10 numaralı resim çerçevesinde inkişaf araması yerinde olurdu.
thsan İncesu da muayyen bir “pro-c£d6“yi işlemektedir. 8 numaralı İstasyonu onun asıl hüviyetini belirtiyor. Buna mukabil 1 numaralı kompozisyonunda, 6 numaralı portresinde muhtelif başka sanatkârların tesirlerini görüyoruz. 2 numaralı “Balıkçılar”! İyi olmakla beraber, mevzu, u grupun Adeta müşterek malıdır. 5 numaralı “Dostlar”! pek maJûm ve Adeta klâsik olmuş bir “constructi-visme” çıkartmasıdır,
Dimitro Monayadls, kütüphanelerde zevkle gördüğümüz Avrupa baskısı albümlerdeki resimleri kendine nünuınc İttihaz etmiş, bunları adapte etmiş intibaını veriyor.
Şimdiye kadar, gayrı müsavi olmakla beraber, gittikçe inkişaf eden ve cidden güzel eserler veren Fer-ruh Başağa da. grupun müşterek kübizm hastalığına tutulmuştur. “Liman” kompozisyonunda”section d’or” dan balıyarak realizmle kübizmi İmtizaç ettirmeğe bir teşebbüs görüyoruz. Fakat plAnlar neden ayrılmış, ışık neden böyle? İzahı imkânsızdır. Bu haliyle, tabloya “karma kompozisyon” diyebiliriz, “Horoz Dögüşü” dekoratif, fakat bazı lllustratlonlan hatırlatıyor. 5 numaralı akşam güneşi, camiin üstünde bize, aksini ispatı imkânsız renkler gösteriyor. 6 numaralı pazarda ise tamdık bir ressama ait renkler var. 3 numaralı manzarada ve 7 numaralı “Pro-va’ daki plânların sebebi meçhul. Sec-tlon’lann keyfi konulduğu İntibaı var. Fakat her şeye rağmen Fer-ruh Başağa zarif bir ressamdır. Bir renk âhengine sahipti. Tatlı renkleri yine de var ve teker teker, per-sonnage’ları muvaffak. Yalnız yeti umumiyede tenakuzlar var.
Ragıp Gürcan yeşil bir Ahenge pilmiş, bunu yeknesaklığa kadar
türüyor. 13 numaralı manzarası, en güzel tablosu. 8 numaralı “Veliefen-di” de vaadediyor. 3 numaralı “Fransız Konsoloshanesi”, manzaranın aslı sergiden çıkılıp bakılınca, sanatkârın tabiat ile tefsiri hususundaki telâkki ve imkânlarını gösteriyor.
Pindaros Platonldis’te Nuri İyemin tesirini sarahatle görüyoruz. Üstelik tablolarının çerçeveleri resimleri boğuyor. 9 numaralı “Çıkrılkı Kadın” fena değil.
Kemnl Artım’ıın Pupclcllor’l
’r • jnryV ,’;Z:-yzı ■4 / jSbH w y 7 K • * fl - % t

fakat bunun yanı başında, ona muvazi olarak, bir kültür, hususî ve ıı-mumî kültür hamulesi icap ettirir.

Serginin heyeti umumlyesl. sanatkârların bir şeyler vücuda getirmek arzularını, bu yolda gayretlerini, hamlelerini omuz omuza vererek müşterek bir anlayış mahsulü olarak vermek iradelerini gösteriyor.
Resim anlayışında iştirak, müdafaası kolay, hattâ bazı ahvalde tak-
dire değer bir şeydir. Lâkin icra hulusunda İştirak ancak şahsiyetsizliğe sevkeder. Ve şayet bu, mütekabil bir tesir veya tanınmış Üstatlardan İlham şeklînde tezahür ederse, o zaman sadece zaaf olur.
“Yeniler” grupunu son şekliyle diriltmiş olan sanatkârlara bu noktalan hatırlatmağı lüzumlu buluyoruz. Öz ve halis benliklerini buldukları vakit aralarından kıymetler çıkacağı muhakkaktır.
”0! su-
AHMET, sabah erkenden uyan-**dı. Gözlerini açar açmaz, uyk.ı ile hakikat arasında olan tereddüt anından sevinçle silkinerek yatağa oturdu. îçl heyecanla gıdıklanıyordu. Cuma günü idi... Asumanla buluşacaktı. Yatağın öbür tarafı gıcırdayınca, yanında yatan kadına tenkid dolu nazarlarla baktı. Bu, on senelik karısı idi. Bir sürü yalanla aldattığı kadın... On senedir ezberlediği yüz... ve öte yanda Asuman...
Ahmet, içini çekerek ayağa kalktı. Yağmur yağıyordu. Bıı b*i idi... Köşe başında buluşma, Asumanın otomobile süzülüşü, ıssız sokaklar...
Karısı uyku dolu gözlerini ona çevirerek; “Ne o, erken kalktın Ahmet?,, diye sorduğu zaman, başını çevirmeden “Görülecek hesaplar var. muhasebeci bu sabah erken gelecek diye, cevap verdi. Sen yat uyu... Hayır, kahvaltıyı dışarıda ederim... Sanki o sabah
kahvaltıyı kanama hazırlatmak, vicdan azabını artırmakmış gibi... Fakat neden vicdan azabı? On senedir evli idi. Koca on sene. Halbuki hayat ne türlü heyecanlarla dolu idi.
Ahmet, dikkatle traş olurken, giyeceği elbiseyi düşünüyordu. Maron komple ve koyu gri kravat... Asuman beğeniyordu bunları... Tekrar bir gıdıklanma, kalbi kopacakmış sanki...
— Ahmet!
Karısı gene ne istiyordu?
Hayır öğle yemeğine gelmive-cekti. İhsana davetli dii. Akşama erken gelecekti...
Aman bir an evvel kendini sokağa atsa. Karısı düşüncelerini okuyabilirmiş gibi göz göze gelmekten çekinerek giyindi, kravatını bağladı. Karısının Bugün pek şıksın, hayrola?,,
alıneî “Ne tuhafsın, elbise değiştirmeğe de mi hakkım yok, hem Allahaısmarladık., diyerek, a-cele dudaklarım yanaklarına değdirdi ve süratle kapıdan çıktı. Kapının önünde duran lüks o tomobillne binip yazıhanesine vardığı vakit, memurlarının selâmlarına baş eğmesiyle muknbo-le ederek; “Bana telefon varmı?,, diye sordu Yok. cevabını alınca rahatladı. Demek, Asuman tarafından her şey tamamdı Ahmet sabırsızlıkla (Onbiri) beklemeğe başladı.
Gelen giden kâğıtlar, imzala’ telefon muhavereleri... İnsanın düşüncesi tek şeyle, aşkla dolu İken, ondan hariç her şey ne kadar fuzuli görünüyor. Asumanla herkesten uzak rüyalar diyarında olmak. Canım Asuman. Onunla buluşmak, ona sarılmak, sevişmek. on senelik evlilik ezberini unutmak..,
Tütün alındı, tütün satıldı, stok kalktı, stok geldi... Bunca sene yaptığı zengin ticaret, karısına aldığı bir aürü kürk, elbise, mücevherat... Hayatın yegâne mânası bu İmiş gibi... Fakat şimdi A-suman vardı. Ona neler alacaktı. nelere.
Saat 11 e gelince, Ahmet sabırsızlıktan başının döndüğünü hissediyordu.
Memurlarına öğleden sonraki programı verdikten sonra sokağa çıktı» otomobile binerek pos-tahsneye gitti. Son telefonu oradan edecekti. Yazıhaneden bir kadınla alâkalı olduğunu kimse bilmemeli İdi.
Asumanın numarasını çevirdiği zaman o hemen cevap vermeyince. kalbi donar gibi oldu. Fakat işte Asumanın sesi cevap ve riyordu... “Evet canım, yarımda aynı yerde. Fakat altıda dönmeli-ytın... Kocama terziye ve dişr.i»* gidiyorum diye uyduracağım.. ,,
Ahmet sevinçten kendini zor
Ahmet. İçini şüpheye Sor» basamaklar-kapıyı çaldı.
küpeler
Suzan SÖZEN
zaptederok otomobil ile önünden geçtiği tanınmış bir mücevherat-çının kapısında durdu. Asumana birkaç zamandan beri beğendiği bir çift zümrüt, küpeyi alacaktı. Dükkâna girdi, küpeyi seçti ve dükkâncıdan, bunun en güzel bir kutuya konmasını rica ederek, paketi cebine koydu, çeki imzaladı ve çıktı. Saat erkendl, şöyle bir tur yaparak vakit geçirecekti. Ana caddeden ayrılarak otomobille dar sokaklı bir takım mahallelere saptı,Ve biraz sonra birdenbire durdu. İlerde köşede duran bir taksiden karısı iniyordu. Kadın başında tuttuğu eşarpı daha sıkı örterek önünde durduğu eski bir eve girdi. Bu biçimsiz yerde karısının işi ne olabilirdi? Kısa bir tereddütten sonra Ahmet eve yaklaşarak pencerelerine baktı. Perdeler inikti, karma karışık eden vermek için, eski dan yukarı çıkarak
Kapı aralandı ve ihtiyar bir kadın yüzü göründü. Ahmet hiddetten kckeliyerek,
— Kanm, karım çağırın, diye haykırdı...
Kadın:
— Yanılıyorsunuz, ben burada yalnız yaşıyorum...
Ahmet büsbütün hlddetlene-re, kapıyı zorlayarak içeri girmeğe çalışıyordu, fakat kapı zincirli idi... Demirler parmaklarını acıtıyordu. Etraftan patırtıyı duyanlar. kapı önünde halka yapmı-ya başlamış: “Ne o? Ne oldu?,, sualleriyle büsbütün hırsını artırıyorlardı... Ahmet, etrafa karşı rezil oluyordu... Belki de karısı i-çerde saklanıp çıkmıyacaktı. En iyisi eve dönüp, hizmetçiden her şeyi anlamaktı... Ahmet deli gibi otomobile atlayıp evin yolunu tuttu. Çılgın gibi arabayı sürüyordu. Kıskançlık ne dehşetli, ne kinci idi... Karısı tarafından aldatılmak ne kadar korkunç, ne Kadar fecLldi... kit karısını işkenceden Demek aldatılıyordu... dan beri?., çabuk... dövecekti, o buna emindi sefer terziye gidişi tün kadınlar kocalarım böyle alda-tıyorlarmış meğer... Aklında tex bir düşünce, karısı. Onu sekiyordu. çünkü acısı sonsuzdu. Kör!. Kör!., işte biraz daha, eve geliyor, işte geldi... Arabanın kapısını kapamadan kendisini asansörün içine attı, katına gelince kapıya çullandı, yumruklamağa başladı. “Aç!. Aç!.„ Sesi ne kadar boğuktu... Kapı açıldı ve birdenbire Ahmedin heyecanı dindi, önünde sabahlıkla karısı duruyordu...
— Ne o. Ahmet, hani yemeğe gelmiyecektin ?
Ahmet âendellyerek karısına sarıldı:
— Biraz hastalandım, İşte geldim.., Bana iyi bak...
Yanılmak ne iyi şeymiş meğer... Karısına benzettiği kadın, kirli mahalle, Asuman, ne kadar uzakta idi hepsi... Ahmet ne kadar mesuttu... Karısı ceketini çıkarırken, cebinden küpe kutusu düştü, kaldırıp:
— Bu nedir? diye sorduğu vakit.
— Sana küpe Aklım. Sevgilim, bunların sana herkesten çok yakışacağına eminim
Karısı sevinçle İn rina geçirdi ve •tına bakarken:
— Ben dc. kadar erkek nuştim. dedi, nıak içindi.
Eline geçirdiği va-boğacak, bin türlü sonra öldürecekti..
Ne zaman-Daha çabuk. Daha Ah hizmetçiyi ne kadar kadın bu işe ortaktı, şimdi. Karısının her ... Çılgın!... Bü-
• • •
• ••
küpeleri kulak-aynadan koca-
sabah neden bu
bu çıktığını merak et-demek bunları al-
he-
e-
ka-gö-
ile
ve
Llnıasoiiu Naci'nin dramatik bir foto portresi
tekrar moda oluyor
tahmin etmek hiç
olan Alet. Birleşik Saghk Servisinin
fotoğraf makinesiyle bir has-tedavisi esnasında fasılalar-bebeği. Asap f İbra lan veya
diğer kısımları tesbit edil-zamanlarda çe-
Çoktandır resimlerini görmediğimiz Mümtaz Yener sergiye beş eserle iştirak ediyor. “Halk” resimleri ile tanıdığımız ve sevdiğimiz bu ressam da kübizm in klişelerini benimsemiş ve bu cereyanın üstatları tarafından kullanılmış bütün proc^deleri alarak, resimler yapmış. 1 numaralı kompozisyonu 2 numaralı “Yanık Ömer”! güzel. Fakat onun olmaması lâzım. Ancak 4 numaralı portrede Mümtaz Yener’i bulabiliyoruz.
Kemal İncesu, grupun içinde Aya-sofyası müstesna diğer üç tablosu nispeten hastalıktan salim kalmış o derecede de muvaffak olmuş.
Kemal Artun yedi tablo teşhir
diyor. 6 numaralı etüdü iyi. Diğerleri ile, kendisinin, iyi bir sanate sahip olmakla beraber muhtelif tesirler altında bocaladığını görüyoruz. 2 numaralı “Papelciler” ile bir nevi "Rousseau” istidadı gösterirken bir pazar ressamı oluvermiş. 1 numaralı “Bahriyeliler “ise daha ziyade karikatür mevzuu. Resimde mevzuun ehemmiyeti yoktur. Fakat burada mevzua ehemmiyet verildiği sarih. 7 numaralı etüdü bir başka ressamın e-serinl hatırlatıyor. 4 ve 5 numaralı resimler iyi. Lâkin altına herhangi bir kimse imzasını atabilir.
Bu on ressamla beraber, sergiye iştirak eden fotoğraf sanatkârı Llma-sollu Naci, 1 ve 3 numara taşıyan fotograflarlyle artık sanat sayılan bu sahada istikbal vaadediyor. Resim ile yakından meşgul olduğu takdirde daha geniş bir anlayışa ve muvaffakiyete varacağı muhakkaktır. Zira, fotoğraf da tıpkı resim gibi, “göz” ile yapılmaz, “kafa” ile yapılır, o da, resim gibi, istidat, hassasiyet İster,
Göze tatbik edilen fotoğraf makinesi
Göz içindeki mikroskoplk bünyevî cisimleri renkli veya siyah-beyaz olarak zaptcdebilen gayet serî bir fotoğraf makinesinin Birleşik Ame-rikada inkişaf ettirildiği bildirilmektedir. Göz teşhislerinde böyle bir Aletin ne kadar ehemmiyetli bir rol oynayacağını de güç değildir.
Bahis mevzuu Amerika Genel talebi üzerine Nevv.Y’ork eyaletinde Baıısh and Lomb Optlcal Company tarafından geliştirilmiştir.
Yeni -
t alığın la göz gözün mektedir. Muhtelif kilen resimler üstüste konulduğu vakit göz doktoru tedaviden elde edilen neticeleri bariz bir şekilde müşahede edebilecektir.
Fotoğraf makinesinin zaptetme sürati, saniyenin 1/25 ilâ 1 75. dır. Ayrıca, karbon ark lâmhasiyle ve amperaj kontrolü İle kudretli bir tenvirat sağlanmaktadır.
Hollywood’un bir çok gece lokallerinde Charleston dansı moda olmaya başlamıştır. 25 sene evvel Amerika ve Avru-payı sarmış olan bu dansı şimdi gençler (ve yalnız gençler değil!) çok hareketli buluyorlar, bir nevi spor telâkki ediyorlar. Resimlerimizde yeni dansı tecrübe edenler görülmektedir.
&

pRANSIZLARTN romantik aşk sah- | nelerini ve mnrazl denilecek kadar hisli Aşık tiplerini canlandırmakta çok muvaffak olan güzel iki artistleri vardır: Micheline Presle ve Gerard Philip. Ekseriya beraber film çeviren bu çift, Fransanın olduğu kadar Holiywood’un da alâkasını celbetmektedir.
Bilhassa aşk sahnelerini çevirmekte maharet gösteren Micheline Presle, bir münekkidin söylediği gibi “Narin, cazip ve trajiktir.” Tam bir Fransız tipi olan bu kadın Dantelle Darrieux’-yü andırmakla beraber ondan daha ağır ve olgundur denilebilir. Hem güzel, hem de İyi bir artist olduğu için Amerikalıların gözünden kaçmı-yan Micheline Presle, kahverengi saçları, büyük gri gözleri ve zekâsı ile Hollywood’u fethetti. Hattâ Direktör Jean Negeliscu: “Micheline Presle’in bu kadar alâka çekmesine sebep, Hollywood‘dakl artistlerden tamamen ayn tipte olmasıdır. Poln Negri ve Marlene Dietrich’ten beri İlk defa olarak bu kadar “kadın ve dişi” tavırlı bir artist ile karşılaşıyorum” demiştir. Miss Presle ! takdir edenler arasında senaryo sahipleri ile rejisörler de var. Hem cazip, hem de zekî bir artist nadir bulunduğundan olsa gerek!.. Muharrir Ernest Hemingway’in bir eseri filme alınırken Miss Presle, rejisörle filmin atmosferi hakkında münakaşa etmiş ve Fransız sanatı, modern şiir, klâsik müzik hakkında derin bir malûmata sahip olduğunu belli etmiştir. Hele günde on sayfalık dlalogları bülbül gib| hiç yorulmadan ezberlıyebilmesl, herkesi şaşırtmaktadır. En meşhur artistlerden bazıları günde 2-3 sayfa ezberlediler mi sinir buhranı geçirmeğe başlarlar, Micheline Presle’in bu hali, rejisörlerin parmağım ağzında bırakıyor, Aynı zamanda, her şerait altında becerikli ve pratik olduğunu da Amerikalılara İspat etti: Son olarak Tvrone Power İle Fillpinierde bir film çevirdi. Film çevrildiği müddetçe yerlilerden daha İyi yemek pişirmesini öğrendiği gibi, onların meşhur dişlemeleri sanatında da bir hayli ilerledi.
Micheline, Parislidir. Bütün sanat hislerini annesinden almıştır. Annesi bir amatör ressam ve heykeltraş idi. Çamur ve paJet dolu odalar içinde yetişen Micheline, daha 5 yaşında iken artistik tavırlar takınmağa başlamıştı.
Oniki yaşında annesi İle babasının birbirinden ayrılmasını müteakip küçük Presle Nötre Dame de Sion Manastırının leylî okuluna verildi. Arkadaşları ona “Kelebek” İsmini taktılar. Hâlâ Manastırdaki sörler o-nun 98 satırlık şiirini hatırlarlar. Bu şiirde Presle “Kanatlan hafif bir kelebeğim, Bir çiçekten ötekine konarak başıboş, bahçelerde gezerim” demektedir. 16 yaşına geldiği zaman, bir aile dostunun tavassutu ile Pabst adlı bir Fransız rejisöre takdim e-dildi. Presle, o günü hiç unutmaz ve daima şöyle tasvir eder: “Yuvarlak suratlı, tombul bir kızdım.
Micheline Presle
O gün, burnumda bir sivilce vardı. Üstelik çok soğuk almıştım, boğazım ağrıyordu, annem boynuma büyük bir atkı sarmıştı. Ayaklarımda da kalın yün çoraplar vardı. Pabst’m yazıhanesine doğru ilerledim, herkes bana baktı ve birden gülmeğe başladılar. Ne yapacağımı şaşırdım, sonra hıçkıra hıçkıra ağlayarak geri dönüp kapıya doğru koşmağa başladım. Arkamdan bir ses “Gitmeyin,, diye bağırdı, “Şayet söyle-nildiği kadar iyi rol yapabiliyorsa-nız işe alındınız,, dedi.
“Yarım saat aşlamamı durdurmağa çalıştılar, sonra elime verilen metni okudum.”
Micheline, Pabst*1 a çalışmağa haşladı ve İlk defa annesi İle babasını barıştırmağa uğraşan küçük mektepli bir kız rolüne çıktı. Filmde adı Jacqueline Presle idi. Deanna Durbinvarî olan bu rolünde çok muvaffak olan küçük Presle çok geçmeden “Fransanın Deanna Durbln’l,, adını almıştı.
Bugün, Amerikalı rejisör William Marshall İle evlidir ve İngilizcesini ilerletmeğe çalışmaktadır. Marshall, Texaaüı, sarışın bh* adamdır. Bir zamanlar orkestra İdare etmiş, sonra tuhaf bir tesadüf olarak gene meşhur Fransız artistlerinden biri olan Michele Morgan’la evlenmişti.
Micheiine’i İlk defa Fransada tanıdı, sonra Queen Mary’de dostluklarını ilerlettiler. Bugün Beveriv Hills’deki güzel evlerinde mesut yaşıyorlar.
SELVA SEZER
★ Aristo, İlk eseri olan biyoloji kitaplarını (M.Ö.S47) de, Lesboa (Midilli) adasında yazmıştır.
★ Ermeniier, Milâdi 801 yılında Lusavoriç Klrkor adındaki bir 7-atın İrşadiyle Hıristiyanlığı kabul ettiler. Daha önceleri; güneşe, yıldızlara ve yıldız kümelerine taparlardı.
+ Metresliği ve İkinci karının diğer bir memleketle oturmam şartlyle poligamiyi (Taaddüdü zevcat), lik olarak Eti kanunları kabul etmiştir.
★ Yıldırım Bayezld (1860-1408) 100 bin kişilik Haçlı Ordusuna karşı Nlğbolu Muharebesini kazanınca; zaferini kendi vilâyetlerine ve muhtelif İslâm hükümetlerine bildirdi. Mısırda bıılıınan Abbasi Halifesi, Bayezide vanını verdi. Bundan sonraki Osmanlı padişahları “Sultan” unvanını dalma kullanmağa başladılar,
★ îlk Türk-Rus Harbi 1677-1678 yıllarında. Padişah IV. Mehmet İle Çar Aleksi Ml-hallovlç devirlerinde yapılmıştır. Rusya, Çehrln Kalesini kaybederek Bağçcsaray Stılhnnnıeslnl İmzalamıştı (1681).
İk Uygur Türklcrl, matbaayı, Avrupadan çok evvel bulmuşlardı. Ağaçlardım, ayrı ayn harfler kullanarak kitap talıettikleri gibi, bütün
Hicret Estergonlu bir sahlfe, klllşe halinde hazırlanarak hasılmış eserleri vardır.
★ Çinicilik, Sümerierln mriı tuğla kullanmalarlyle başlamıştır. Bu sanat bilâhare Iranda pek ziyade gelişti. İran sanatının tesiri altında Selçuklar, daha sonra da Osmanlılaç geniş mikyasta çlııl kullandılar. Orhan Bey zamanında îznlkte ve Bur-sada, müteakiben de Kü-tahyada çini İmalâthaneleri kuruldu.
★ Yeniçerilere İlk cülûş bahşişi 1481 yılında II. Bayezl-dln tahta çıkışında verildi. Bu hareket daha sonraları devletin başına birçok musibetlerin gelmesine sebep olmuştur.
ic Kuduz. Aşısı 6 temmuz 1885 de Pasteıır tarafından İlk o-larak İnsanlara tatbik edilmeğe başlandı.
★ Bizde İlk sahneye çıkan Türk kadını Afife’dlr. Kadıköy Hâle Tiyatrosunda. Hüseyin Sııad’ın I’amalar piyesindeki .Jûle rolünü oynayan Afife; zamanının geri zihniyetini yıkarak, tiyatro tarihlinizde bir inkılâp yaratmıştır (1909).
★ Hıınlar’dan evvel at, Asya-da bilinen bir hayvandı. Fakat bu hayvanı ehlileştirerek sütünden faydalanmayı ve harp vasıtası olarak kullanmayı bütün Asya knvlm-lerine Hunlar öğretmiştir.


YILDIZ
Görülmemiş bir muvaffakiyetle devam etmekte
SİNGOALLA
yı görünüz
■wn-» »^.rı .tim»n r (Y ur d -Film) 9
5 Haftadanberi
olan
t


• I
11 Eklin 1950
HALIT ADAM
Ali Osman Turgut
II
■f
Rumi
Hicri
(
Çarşamba
VAKİT
VASATİ
EZANİ
Kışı
da).
2 -
2 —
2
1 — Montekrlato'nun El-
2 -
(21904) 1 — Yılmaz Reis.
Aşk
2 —
Ada*
Dünyada
Birinci
«
e •
A
UÇAK-TREN-VAPUR
Gürgen (Samat-
YENt SES TİYATROSU
Güneş Öğle ikindi Akşam Yatsı İma Ak
Tanınmış firma almanca İçin ■teno-daktilo aramaktadır. Tekliflerin T L rtlmuzu ile gazetemiz adresine yazı İle bildirilmesi.
4409b
60536
91
2251
KİNİNLİ
5OLINGEN OPlO. Khv^COEnVAHL.
SUNAK (Üsküdar) 1 — Gençlerin Sevgilisi. 2 — Müthiş Korku. YELDEÖİRMENİ: 1 — Hftöl Murat Geliyor. 2 — Kalbim Senin.
Beyoğlu 44644 Ankara 0C İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 60945 K. köy 60872 Karşıyaka 15055
Î8TANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatroları
20,36 da t
Dram Kı»mı
DON JUAN
Komedi kısmı
GELİR VERGİSİ
6.05
12.01
15.10
17.37 19.07
4.29
(İki kelim»).
3 — Tasoyyü-
4 — îstanbulda
12.26
6.23
9.32 12.00
1.80 10.50
GELECEK OLAN UÇAKLAR ’ 0.45 D.H.Y. (Türk) Bursadan.— 9.50 D.H.Y. (Türk) tzmirden. — 15.00 D.H.Y. (Türk) Erzurum. E-lâzığ, Malatya. Kayseri, An karalan. — 15.35 D.H.Y. (Türk) lsken-Serun, Adana. Ankaradan. — 15.50 B.E.A. (İngiliz) Londra, Nla. Roma, AUnadan. — 16.00 D.H.Y.
(Türk) tzmirden. — 18 15 D.H.Y. (Türk Bursadan. — 18.30 C G.D.T. Kahire, Beyruttan — 18.35 D.H. Y. (Türk) Ankaradan. — 21.10 P. A.A (Amerikan) New-York, Boston, Londra, Brüksel, Münibten.
2 bün yansı) Birlikte, bir .»emt. 5 — Başına bir harf gelirse pire vesoir ha5eratı Öldüren ilâç olur; Fırlatan. 6 — Hayvan ö-lüsü; Ayak direme. 7 — Bir gıda maddesi; Gemi demiri (çoğul). 8 — Okuyan; Yükselme. 9 — ilgi; Keder (eski terim çoğul). 10 — Şanı çok İlâ (üç kelime).
1 — Liyakatli unsur (iki kelime). 2 — Gördüğünü toyit etme; Bir nota. 3 — Büyüğün dörtte üçü; Tersi bir gaz kumpanyası; Umduğunu elde etme. 4 — Tersi uzaklaştırma; Yanımızda taşıdıklarımızdan. 5 — Çabuk; Yüzü karadır. 6 — Canlı; Sicimi. 7 — Avuç İçi; insan makinesi; Beyne. 8 — Dudak; Şansı mevcut. d — Kıraliçe; Bir yazarımızın soyodı. 10 — Arnavutlukta bir şebir; lstanbulda bir semt
DÜNKÜ ^BULMACANIN RALLİ
s
Soldan «ntaı
1 — Dubama); Bi. 2 — Elen; Karar. 3 — Vuran; Feda. 4 — Alâyiş; Yed. 5 — Münafık; Mı.
Saman; Aç. 7 — Bakara. 8 — Eza; Raklk, 9 — Kale; Adalı. 10 — Nafakanız.
Öğrenmek ilıtîyarında olduğumuz lıerşey
III
II .1II
Sayfa T


ALI MUHIDDIN HACI BEKİR
KADIKÖY ŞUBESİ
Tevai ve salon İlâve edilmiştir. Gayet lüks surette tefriş edilen salonların tezyinatı İçin
KADIKÖY ŞUBEMİN
Bir hafta kadar kapalı bulunacağını muhterem halkımıza İlin ederim
______ALİ MUHİDDİN HACI BEKİR
FRANSIZ PROFESYONEL BOKS MAÇLARI
TERTİP KOMİTESİNDEN
14 ekim 1950 tarihinde Spor Sarayında yapılacak ilk maçın biletleri; bugün saat 10 dan itibaren; Ankara Caddesinde Türkiye Ecrahanesl. Galata ve Beyoğlu Vagonll gişelerinde. Pangaltı. Osman Gllzel Mağazasında ve bilet kaldığı takdirde, müsabaka günü Spor Sarayı gişelerinde satılacaktır. Sayın halka ilân olunur.
Avrupa seyahatinden dönmilg ve müşterilerini kabule başlamıştır
Galatasaray, Kurtuluş H. 285/1 - Tel. : 43125
ZAYÎ — Rlrenfn Pekmezli köyünde 114 hanede mukim bulunan Bayan Popuzeden aldığım 3000 liralık noter senedini zayi ettim. Bir suretini Rize noterinden alacağımdan kaybolanın hükümsüz olduğu ilân olunur.
ZAYÎ — Şişli Nüfus Memurluğundan almış olduğum içinde askerlik muamelem bulunan nüfus cüzdanımı zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1339 doğumlu
Mihal Futiadis


Gayrimenkul Satış İlânı
İstanbul Emniyet Sandığından
Behtce Harputhı ile Bekir Harputlu A. 8707 hesap No. 1ı borç senedi 1le müşterek borçlu ve yekdiğerine müteselsil kefil sıfatlylo Sandığımızdan borç aldıkları (1500) bin boş yüz liraya mukabil Boyoğlunda Çukur malıallesinde Sakızağacı sokağında eski 121 mü. yeni 137 No. lı kAgir evin tamamını Sandığımıza birinci derecede ipotek etmişler İdi. Vadesinde borcun Ödenmemesinden dolayı bu gayri menkulün tamamı satışa çıkarılmıştır.
Dosyada mevcut tapu kaydı suretinde bu gayri menkulün Beyoğlu, Çukur mahallesi Sakızağacı sokak eski 121 mükerrer yeni 137 kapı, 376 ada. 7 parsel sayılı evin 4/0 hissesi Behlce Harputlu, 2/6 hissesi Bekir Harputlu adlarına kaydolduğu ve (1500) bin beş yüs liraya Emniyet Sandığına birinci derecede İpotekli bulunduğu beyan edilmiştir.
Dosyada mevcut borç senedinde İşbu gayri menkulün 8-11-1944 tarih. 461 kütük, 7 pafta, 376 ada, 7 parsel göre hududunun 6, 8 No. lı parsellerlo Sakızağacı sokağı ile mahdut bulunduğu yazılıdır.
Dosyada mevcut muhammin raporuna göre, bu külün umum mesahası 45 metre murabbaı olup bunun üzerinde çatı ve örtüsü ahşap kAgir bir ev vardır. Binanın bodrum katında bir taşlık, bir mutfak, bir helA» bir hamam, bir odun ve kömürlük. Birinci katında iki oda, bir sofa, bir kiler. İkinci katında iki oda, bir sofa, bir kiler, üçüncü katında iki oda, bir sofa, bir helA. Çatı katında da bir sofa, bir mutfak, vardır. Binada elektrik, terkos ve havagazı tesisatı tur.
Borçlu hakkında yapılan kanun! takip üzerine kanunun 46 ncı maddesinin 40 ncı maddcslno göre satılması icap eden yukarıda evsafı yazılı gayri menkulün tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur.
Satış, Tapu sicil kaydına göre yapılacaktır. Arttırmaya girmek lstiyen (837) sekiz yüz otuz yedi lira pey akçesi verecektir. Milli bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olu-. nur. Birikmiş bütün vergilerle Belediye vo tellAliyo rüsumu borçluya, İhale pulu ve tapu harçları alıcıya aittir. Arttırma şartnamesi. 16-10-1950 tarihinden itibaren tetkik etmek istlyenlere Sandık Hukuk işleri Servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu sicil kaydı ve sair lüzumlu izahat da şartnamede ve takip dosyasında vardır. Gününde arttırmaya girmek istlyenler bunları vo herkese açık bulunan Tapu sicil kayıtlarını da tetkik ederek aa-tılıga çıkarılan işbu gayri menkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve telâkki olunur. Birinci arttırma 7-12-1950 tarihine tesadüf eden perşembe günü Cagaloğlunda kâin Sandığımızda saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır. Muvakkat ihale yapılması İçin teklif edilecek bedelin tercihan ödenmesi icap eden gayri menkul mükellefiyetiyle Sandık alacağım tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü hâki kalmak şar-tiyle 22-12-1950 tarihine müsadif cuma günü aynı mahalde ve aynı saatte son arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada gayri menkul en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. Hakları Tapu sicilleriyle sabit olmıyan alâkadarlar ve İrtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususiyle faiz ve masarife dair iddialarım ilân tarihinden İtibaren yirmi gün içinde evrakı müsbiteleriyle beraber Sandığımıza bildirmeleri lâzımdır. Bu suretlo haklarını bildirmemiş olanlarla haklan Tapu sicilleriyle sabit olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malûmat almrfk Istlyenlerin 948/1847 Dosya No. siyle Sandığımız Hukuk işleri Servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur.(13879)
No. lı çapa ve Mermer
gayri men-
bir taraça da movcut-
3202 No. lı
FIABEL
EN İYİ ÇİKOLATA
GRİPİN
4 »aol ara »U günde
3 Icoşs olınobılif.


BAŞ, DIŞ, NEZLE,
ROMATİZMA, ADALE,
VE SİNİR AĞRILARINI
GEÇİRİR.
Soğuk algınlığında ve Grip baflangıcında, hoıfoltğı on-lemek için GRİPİN almağı ihmal «imvylniu
BUEKonomıvı Temin edep aKcaic.
• •
)
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
Halil Naci Mıhçıoğlu
MAĞAZASINDAN
BEATTY
Marka Çamaşır Makinesine SAHİP OLACAKTIR
SATIŞ YERİ
S«l .M. Limited Ortaklığı
Beyoğlu Tünel, Galip Dede cad. No. 36 Telefon: 42477
İstanbul İkinci İcra
BULMACA
Yıı karniun aşntı:
üç oda ve
zemini ahşap ve
1 — Müsavi tös® — Bir tıp branşı.
bosEmakla altında bir
çıkılan ve taşlığa helA ve bir depo
6 — Ek;
Da-tltl-dai-



Zllhic
28
1369
19 5 0 EKİM
11
Eylül
28
136H

ANKARA
ANKARA (23432) Kanlı GÖL BÜYÜK (16031) Kanun Karşıtında. CEBECİ (13816) 1 — Kanlı Dövüş. 2 — Altın Küpeler.
PARK (11131) Londra Kalesi. SÜMER (14072) 1 — Kumarhane Çiçeği. 2 — Broadway’da Hortlaklar.
9Ü8 (14071) Londra Kale»!
ULUS (22294) Sihirli Aşk.
YENİ (14040) Denli Kilinin Aşkı. OAR GAZİNOSUNDA İtalyan ve Ispanyol Revüleri. Mısırlı Akro-oatlar.
TİYATROLAR:
KÜÇÜK Şakacı (Saat: 20.30
tZMİR
TAYYARE Fedailer Kalesi. »TELEK 1 — Aşk Meydanı. Saat» Evlât.
LALE 1 — Sihirli Kuvvet Vatan Kurtaran Aralan.
TAN 1 - Sihirli Kuvvet. 2 — Vatan Kurtaran Aralan.
YENİ 1 — 8evlmh Haydut. Sevimli Haydudun intikamı. ELHAMRA 1 — Genç Dul. Afyon Kaçakçıları.
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara tzmlr
| SARAY (41656) Kamçılı Haydut. 8UATPARK (83143) 1 — Deniş Ejderi. 2 —Sürgün.
SÜMEK (42851) Üçüncü Adam Kim?
ŞARK (40350) Güzeller intikamı. 8IK (43726) 1 — Zaferler Arslanj. 2 — öldüren Para.
TAKSİM (43191) Çatarcah Mehmet Efe.
TAN (80740) üç Ahbap Çavuşlar Elmas Peşinde.
ÜNAL (49306) (Kışlık) 1 — Kara Güneş. 2 — Bir Yetimin Ahi. ÜNAL (Yazlık) 1 — Sevimli Haydut 2 — Kara Güneş,
YENİ (84137) 1 — Tarzan Ormanlar Aratanı. 2 — Monte Kriptonun Mirası. 3 Kan Dâvası. YILDIZ (42847) Çingene Singoaila (Dördüncü hafta).
tSTANBUl UtHETf ALEMDAR (23863) 1 — Soysuz.
2 — Harman Sonu Dönüşü. AZAK (23542) 1 — Asiler ülkeM. 2 — İki Yüzlü KaaUl. 3 — Ya aşk. Ya ölüm.
AYSU (21917) 1 — Kısıl Nehir. 2 — Vahşi Arzular.
ÇEMBERLİ TAS (22513) 1 — Hamlet (Türkçe). 2 — Franke^Uynın Nişanlını.
EMRE
mallan. 2 — Vicdansız Kadın. HALK (21904) 1 — Yılmaz Rol». 2 — lîel Açıkgöz Tahsildar.
İSTANBUL (22367) 1 — Çam Sakızı Polis Hafiye»!. 2 — Kanlı Altın.
KISMET (26654) 1 — Kaptan Kld. 2 — Tomston Caniler Çete»!.
.MARMARA (23860) 1 — Renkli
BcKtcler. 2 — Kazanovanın Maceraları. MİLLİ (22962) 1 — Soyauz. Harman Sonu Dönüşü. TURAN (22127) 1 - Macera «i (Renkli). 2 — öldüren Sır. 3 — Yalnız Gidenler, YENt (Bakırköy 16-126) 1 — Ha-vanada FoatlvaJ (Renkli), 2 — Damgah Doktor.
İlâveten: Koreye Giden Birliğimizin Hareketi.
KADIKÖY CtlfETt
HALE (60112) Asilzade 8ilfihşör. OPERA (68714) 1 — Korkunç lar. 2 — Sihirli Bnhçe. SÜREYYA (60862) 1 — Takip. Aşk Melikesi.
DİZİM SİNEMA (Üsküdar) Balıkçının Sevgilisi. 2 — Hayal An dara Ekspresi. — 22.20 8emplon | y°lu« ______________
Ekfl (Avrupa).
GELECEK OTAN VAPURLAR
7 00 Aksu, tskenderundarL — 12.00 Ordu, tzmirden. — 14.35 Marn İt iz, Mudanyadan. — 15.00 Cumhuriyet, Karadenizden. — 22.30 Sus. Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Sus, Bandırmaya. — Ö.ûü Burna. Ayvalığa. — 11.00 Tırhan, Izrnlre — 17.00 Konya, Mudanya-ya. — 18.00 Antalya, lmroza.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, tim i re. — 8.30 B.E.A. (Ingiliz) A-Lİna. Roma, NIs, Londraya. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Buraaya- — 9.00
L.A.Î. (İtalyan) Atina. Komaya — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Sivas. Elfizığ, D.Bakır, Vana. — 10.05 D.H.Y. (Türk) Afyon, Antalya, Konya. Adana. Gaziantep, Ur-İaya. — 10.15 D.H.Y. (Türk) îz-mire. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara. Adana, îskenderuna. — 16.00 D.H.Y. (Türk) lzmire. — 17.00 D. H.Y. (Türk) Ankaraya. — 17.06
D.H.Y. (Türk) Bursaya. — 22.10 P.A.A- (Amerikan) Şam, Knraşl, Delhi, Kalkllta, Bangkok, Hong-kong'a.
GELECEK OT.AN EKSPRESLER
8.30 Ankaradan. — 9.15 Ankara-lan (Ek».)
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
10.00 Ankaraya (Motörlü).—18.10
UEYOGLU CİHETİ
ALKAZAR (42562) 1 — Çöl Kor-
sanlan. 2 — Hücum Emri.
AR (44394) Çılgın Kalbior (ikinci haftaL
ATLAS (40835) Tuna Ağlıyor.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 - Sönen Rüya. 2 — Gangsterler Cehennemi ELIIAMRA (42235) Ormanlar Perisi (Renkli).
İNCÎ (84595) Üçüncü Adam Kim? İPEK (44280) Madame Bovary.
Ormanlar Perisi
LALE (43596) (Renkli). . MELEK (40868) (Suare).
Madome Bovary
Yıl-
2 —
1 —
(Pazartesi geceleri
ır^ı^L /jr! tornalı yoktur)
ÜÇ GÜVERCİN Oporet 4 perdo Eser: SZÎGtLETİ Müzik! Kalman ve Brahma.
Tel. ı 48388
E.MtNÖNÜ; Mehmet Kâzım (E-mlnönü) — Hikmet Güney (Kü-çükpuzar) — Sırrı Rnalm (Alemdar) — Haydar Yeni (LZUell)
DEYOÛLUı BeyoAlu (Merkez) — ÎHtiklâl (Merkez) — Taksim (Taksim) — Merkez (Galata) — Halk (Şişli) — Hnslcöy (Hasköy) — Merkez (Kasımpaşa)
FATİH; İbrahim Balmumcu (Şeh-zadebaşı) — Salâhaddln (Aksaray) — Yedikule
ya) — Haseki (Şehremini) — Gtln-dogdu (Karagümrtlk) — Orhan Avcıoğlu (Fener)
EYÜP: Eyüp Sultan
BEŞİKTAği Vldln (Beşiktaş) — Yeni (Ortaköy) — Arnnvutköy Merkez (Bebek)
KADIKÖY» SögüUüçeşme (Kadıköy) — Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı — İttihat (Üsküdar)
HETBELtADA: Halk
BÜYÜKADA: Halk
ANKARA: İstanbul — Ege —
Sağlık
tZMİR: AH Hayroddln (Basmahane) — Sağlık (Ataancak) — Ikl-çoşmcllk (Eşrnfpnşn) — Karantina (Yalılar) — Sıhhat (Kerneraltı)
R
A
D
Y
0
L
A
R
ANKARA :
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M. 8. Ayan. — 7.31 Marşlar (pl). — 7 45 Haberler. — S.00 Çeşitli melodiler (pl). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 rlaflf Orkestra enerleri. — 9.00 Kapanış.
12 28 Açılış ve program. — 12.30 M. S. Ayan. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Keman soloları (pl ). — 13.80 Öğle gazeteni. — 13.45 Film Yıldızları söylüyor (pl ). — 14.00 Hava raporu kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. 8. Ayarı. — 18.00 Konuşma (Seçim). — 18.10 Şarkılar. — 18.30 Konuşma (Seçim). — 18.40 Caz orkestralarından
Horacc Heldt (pl.). — 19.00 M. S. Ayan ve haberler. — 10.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Çeşitli müzik (pl.). — 19.30 Konuşma (Seçim). — 19.10 Opera aryalan (pl.). — 20.00 Halk türküleri. — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 Serbest saat. — 20.40 Konuşma (Seçim). — 20.50 Tarihi Türk Müziği. — 21.15 Konuşma (Seçim). 21.25 Dan» müziği (pl). — 21.40 Konuşma (Seçim). — 21.50 Serbest rant. — 22.00 Konuşma. —
22.15 Ravrl - Harp İçin EntrodÜkaion ve Allegro (pl.). — 22.30 Şarkılar. — 22.45 M. S. Ayan ve haberler, — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL :
12.57 Açılış ve programlar. — 13 00 Haberler. —
13.15 Karışık hafif müzik (pl.). — 13.45 Şarkılar. — 14.20 Serbest saat. — 14.30 Zehra Bilirden türkülor
(pl). — 14.45 Joh&nn Strauss'dnn valeler (pl). — 15.00 Programlar vo kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18,00 Konuşma. — 18.10 Caz müziği (pl.), —• 18.20 Şarkılar (Okuyan; Akile Artun). — 18.80 Konuşma. — 19.00 Haberler. —
10.15 Kısa şohlr haberleri. — 19.20 Konuşma, — :i9.8û Ağır, amıonlkatıı ve santurla sas eerrlerl. — 19.45 Radyo Salon Orkestram Konseri. — 20.15 Radyo ga-zetenl. — 20 30 Seçim münanebotlylo konuşma, — 20.40 İstanbul Konvorvııtuvan Türk Mu»lkl»l îcra Heyeti Konseri. — 21.10 Konuşma. — 21.20 Palavracılar • Radyofonik Temeli. — 22.15 Konuşma. — 22 25 Dan» müziği (pl.). — 22.35 Konuşma, — 22.48 Haberler. —• 23.00 Dana müziği (pl.). — 23.30 Programlar ve kapanış.
LONDRA :
0 45 Dinleyici İstekleri (45 dakika) (31.55 m.). — 7 30 Vanessa Lee (30 dakika) (10,85 m.). — 11.30 Dinleyici b*teklcrl-Kon«or müziği (45 dakika) (19.85 m.). — 13.15 Yarım naat piyano soloları (16.84 m.). — 14.30 B.B.C. Hafif Orkestrası (30 dakika) (16.84 m.). — 16.15 B BC. Opera Orkestrası ve koro (1 naat) (16 84 m.). — 17.35 10 duklıca ara müziği (16.84 m.). —
18.15 Victor Sllveeter Orkestrasından dan» müziği
(45 dakika) (16.84 m.), — 21.00 Konser Salonundan müzik (1 saat) (31.55 m.). — 24.00 İngiliz şarkıları (30 dakika) (31.55 m.). • •
Memurluğundan:
Çüyuunun İzalesine karar vorilen Boyoğlunda, eski Ta tavla, yeni Eskişehir mahallesi, eski Akarca, yeni Büyüle Akarca ve Kavak sokağında eski 29, yeni 58-3 kapı numaralı bir tarafı Kavak sokağı, bir tarafı Nalbant sokağı, bir tarafı geçit mahalli vo bir tarafı Akarca caddesiyle mahdut 5500 lira muhammen kıymetinde, tapu kaydına göre 8R.39 ve bilirkişi raporuna göre 134,82 metre murabbaı miktanndaki İki bab hane açık arttırma umıllyle 18-11-1950 pazartesi saat 11 den 12 ye kadar İstanbul İkinci İcra Dairesinde paraya çevrilecektir.
1 — Gayri menkulün vasfı: Bu gayri menkul biri Akarca caddesiyle Kavak sokağı köşesinde vo 58 numaralı osas kapısı üzerinde bir çatı altında iki bölüklü ah çap bir ev ile bu evin arkasındaki bahçeyi müteakip gelen vo kapım Kavak sokağına açılan 8 numaralı ahşap evden müteşekkil olup miktar mesahaları Tapu Sicil Muhafızlığının yazısında gösterilmiş olan 88,39 metro murabbaı bulunmakta ve bilirkişinin mesahası neticesinde her İki evin ve aralarında bahçenin işgal ettikleri sahanın boyu 21,40 ve eni 6,30 metre ve mesahası 134,82 metre murab-baıdır.
Akarca caddesinde 58 numaralı kapısı bulunan ahşap ev ve zemin katı ahşap bir kapıdan, zemini kısmen kınk mermer döşeli bir taşlığa girildikten sonra İlci adet taş basamakla zemini çlmentolu bir mutfağa İnilmektedir. Burada Ik! kömürlük bulunmaktadır.
Birinci kat: Taşlıktan 7 ahşap bakan bir sofa üzerinde merdiven bulunmaktadır.
İkinci kat: Bir sofa üzerinde
mutfak İttihaz olunmuş diğer bir küçük oda vardır.
Kavak sokağına 1 numaralı kapısı olan ve 58 numaranın bölüğü bulunan kısım, Zemin katı: Ahşap bir kapıdan çimento döşeli bir antreye girilmekte, antrenin bir tarafında bir oda ve diğer tarafında temini taş ve tuğla döşeli bir mutfak bulunmaktadır, Bu mutfakta bir ocaklık vo mermer bir helA vardır. Mutfaktan arkadaki bahçeye çıkılmaktadır.
Birinci kat; Antreden ahşap merdivenle küçük bir aofaya çıkılmakta ve gonlş bir odaya girilmektedir. 58 numaralı ov ile bir numaralı bölüğü yekdiğerine girift bulunmaktadır.
Kavak sokağında 3 numaralı kapısı bulunan ahşap ev:
Zemin kat: Sokaktan kAgir merdivenle bir sofaya çıkılarak buradan İki oda vo bir sofaya girilmektedir.
Bodrum; Zemini toprak bir bodrum odası bulunmaktadır. Mezkûr her iki ev harapça olup, çatılan alaturka kiremit 11c örtülüdür. Elektrik tesisatı mevcuttur. Evlerin anısında 30 metre murabbaı bahçe bulunmakta ve iki evce müşterek kullanılmaktadır.
2 — Arttırmaya iştirak İçin muhammen kıymetin yüzde yedi buçuğu nispetinde teminat iraesi şarttır. Teklif edilen bedeli muhammen kıymeti tecavüz ettiği takdirde, artan miktar üzerinden teminatın faz lal aştın iması İstenecektir.
3 — Şartname herkesin gülebilmesi için 20-10-1950 cuma gününden itibaren açıktır.
4 — 13-11-1950 pazartesi günü saat 11 don 12 ye kadar urttırma devam edecek ve tellâl tarafından üç defa bağrıldıktan sonra en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. Ancak hiç talibi çıkmaz veya teklif edilen bedel gayri menkule tahmin olunan kıymetin yüzde yetmiş beşini tecavüz etmezse, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle açık arttırma on gün müddetle uzatılacak vo onuncu gününe rastlıyan 23-11-1950 perşembe günü keza saat 11 den 12 ye kadar arttırması yapılacak Ve en çok ‘irttırana ihale edilecektir.
6 — Batış bedelinin peşin ödenmesi esastır. Alıcıya yirmi günü geçmemek üzere münasip bir mehil verilebilir. Mehlin ve-
Yukarıdan tnaftıı
1 — Devam «den. 2 — Ululuk. Zan. 3 — Hvr an; BAhL 4 — Anayasa; Ef, 5 — Nifak. 6 — Ek; Şımarık. 7 — Lâf; Karala. 8 — Re; Saka, 0 — Badema; İdi. 10 — tradı çok az.
CUTEX -
AMERİKAN
TIRNAK CİLÂSI
Her renk gelmiştir
ZAMAN MAĞAZASI
Bahçekapı 37 . Eminönü
rilmeal mecburi değildir, ihtiyaridir.
6 — Alıcı derhal veya verilen mehil içinde satış bedelini ödemeye mecburdur. Aksi takdirde İhale feshedilecek ve İcra ve İflâs Kanununun 133 üncü maddesi mucibince muamele yapılacaktır.
7 — İpotek sahibi alacaklılar ile diğer alâkadarların gayri menkul üzerindeki haklarını ve hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını evrakı müsblteleriyle birlikte tarihi ilândan İtibaren on beş gün içinde İcra Dairesine bildirmeleri şarttır. Aksi takdirde haklan tapu elcili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç kalırlar.
8 — TcllAliye, vakıf borçlan, tescil masraflan alıcıya ve vergi borçlan hissedarlara aittir.
9 — Arttırmaya iştirak edenler gayri menkulü görmüş, takdiri kıymet raporu ile şartnameyi ve bu ilânı okumuş ve gerekli malûmatı almış ad ve itibar olunurlar.
10 — Alıcıların belli gün ve saatte İstanbul ikinci İcra Iresinde hazır bulunmalan ve daha fazla malûmat almak yenlerin 950/4552 sayı ile satış gününe kadar her zaman remize müracaat edebilecekleri İlân olunur. (13847).

Sayfa 8
ten! İstanbul
9
İstanbul Sergisinde ve İzmir Enternasyonal Fuarında büyük rağbet kazanan
ll
PRESTO
Mucizeli Desen ve Harfleri
97
BEYOĞLU» A ELİŞİ
Mağazasında
Anadolu
— EGE MINTAKASI :

Satılmaktadır
Acentelerimiz :
Hikmet Güven ve Abldln Dilman Fevzi Paşa Bulvarı 49/5 - İzmir
— ANKARA, ÇANKIRI. KIRŞEHİR. KAYSERİ, YOZGAT : Celâleddin Rodoslu, Atatürk Bulvarı, P.K 1056 - Ankara
— KÜTAHYA ; Halit Balaban, ismet Pa^a Mahallesi 151 Serbest nlnn vilâyetler İçin acenteler aranıyor. Müracaat :
“PRESTO”
M Ü E S S E S E S 1
İstanbul, Beyoğlu Balyoz sokak No. 21/2
Istanbulun muhtelif semtlerinde yaptırılacak
5 dershaneli ilkokul binaları için
PROJE MÜSABAKASI İLÂNI
İstanbul belediyesinden
İstanbul birleşik mahalli İdaresi tarafından şehrin muhtelif semtlerinde yaptırılacak 5 dershaneli İlkokul binaları için Türk yüksek mimar, yüksek mühendis, mühendis ve mimarlar arasında bir proje mübakası yapılacaktır.
Projeler şartnamesinde yazılı şekilde hazırlanıp 15 aralık 1050 cuma günü saat 17 ye kadar makbuz karşılığında İstanbul Bayındırlık Müdürlüğüne teslim edilmiş olacak veya bu vakte kadar mezkûr müdürlükte bulunmak üzere posta ile gönderilecektir.
Müsabakaya girecekler şartnameyi İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünden bir dilekçe İle ve beş lira bedel mukabilinde alabilirler. (13347).
AMERICAN EXPORT LÎNES tnc. New-York NE W-YORK — FtLAjJELFtYA - BALTtMOR
arasında haftada bir muntazam azimet ve avdet postası
EXAMÎNER Vapuru limanımızda olup 11 ekimde eşyayı ticariye alarak yukarıdaki limanlara hareket edecektir •
Vapur kumpanyası PİRE - NAPOLİ ve OENOVA’dan NE W. YORK için LAGUARDİA EXOCHORDA. EXETER, EX-CAMBİON, EXCALİBUR lüks transatlantik vapurlarına yolcu kabul eder. Fazla tafsilât için Galatada Tahir hanında 3 üncü katta HAYRI ARABOĞLU ve Ş.sına müracaat olunması. Tel: 44993-2-1

Dünya haberleri, ecnebi muhabir mektupları, çeşitli mevzular
YENİ İSTANBUL’da çıkar

11 Ekim 1950
İNCİLİZ MAMULATI
SONSUZ KAYIŞLARI
Eti E PETROL T.A.O.,
Taksim, Cumhuriyot Caddesi No 31,TTele!(m' 82007
İstanbul Ziraat Okulu
Satınalma Komisyonundan:
Okulumuz öğrenci yatakhaneleri için 70 adet karyola ve 70 adet elbise dolabı açık eksiltme İle satın alınacaktır.
Beher karyolanın muhammen fiyatı 45 lira olup geçici te« mlnatı 236 liradır. Beher dolabın muhammen fiyatı 100 lira olup geçici teminatı 505 Hradır.
Eksiltme 3-11-1950 cuma günü saat 15 ve 16 da Yüksek Okullar Saymanlığında yapılacaktır.
Bunlara ait şartname ve resimler adı geçen Saymanlıkta ve nümuneler de Okulda görülebilir.
İsteklilerin 1950 yılına alt Ticaret Odası vesikaları ve lüzumlu belgeleriyle Komisyona müracaatları. (13650)
Sirkeci, Demlrkapı Kargılı sokakta ve köşe başında (ak-riben 260 metrekare büyüklüğünde eski bir fabrika binası satılıktır. Taliplerin aynı adreste Türkiye Eczacıları Lâbo-ratuvarına müracaatleri. Telefon : 22461

TATL
SES
TAB
BERRAK
r r r*~r-
r rrrrr
4
• •
müracaatları ilân olunur.
Fiatı î 660 I t
SES
müstesna
r r r
rrr*‘ rrrrn r r ı
r r9r
t- v- r r~
r r rrr
leketim'lde >imdıyeb° derece ucuı sahip hiçb-r radyo sa„şa
kolay ’ed.ye 5
Mem
-r-r r •
•* f •
'‘ff
rrr
r
r r r r
§
SIEMENS
Alman Radyoları

o
DİŞ MACUNU
*
k
F
KİNİNLİ
D E VAK IM
Beherinde 0.15 gr. Kinin vardır.
Sıtma, Grip, Baş ve Biitiin Ağrılara Karşı
*
SES

S 11' 1/ 'II1
. iyi bir traş sabununun başlıca vasfıdır. PURO TRAŞ SABUNU ise. hem bol ve sönmeyen köpüğe sahiptir, hem de en sert sakalları 1 dakikada yumuşatacak has-saya maliktir
TÜRK MAMULATI
6 lambalı - spred bandlı - transformo-
torlu • zarif ağaç mobilyalı •
Fiatı s 372 T. L.

r rr 'Tl
rrf,ri.a
t Ilı 1 ■ ' ■
31 lira peşin
55 lira peşin
Hopa P.T. T.
Müdürlüğünden :
1 — Haftada Üç seferi! ve üç yıl süreli iki otomobille taşınması meşrut Hopa - Ardanuç postası kapalı zarf usûliyle eksilt, meye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli : Aybgı 450, üç seneliği 16 200 lira, geçici teminat : 2.430 liradır.
3 — İhalesi, 16 . 10 . 1950 pazartesi günü saat 15 te yapılacağından, teklif mektuplarının bu saate kadar Hopa P T T. Müdürlüğüne gönderilmiş olması ve postada vuku bulacak gecikmelerin kabul olunmıyacağı.
4 — Fazla İzahat istiyenlerln hor gün Müdürlüğümüze müracaatları. (13519)
Bir Amerikan müessesesinde devamlı olarak çalışmak üzere tercümanlara İhtiyaç vardır. îş yeri (Ankara) dır. Ehliyetlerine göre 700 He 1000 Hra arası ücret verilecektir. Askerliğini yapmış ve 31 yaşını geçmemiş olmak şarttır. Alâkadarların, 13 ekim 1950 günü saat 10 dan itibaren 2 adet fotoğraf, nüfus cüzdanı ve varsa bonservisleriyle birlikte imtihan olmak üzere
Konak Otelinde Bay MARVİN E. JOLES’a


Lüks model - 7 lambalı - spred bandlı -
transformatörlü • çift oparlorlu •
5 lambalı - 3 bandlı - transformatorlü •
agoç mobilyalı - Fiatı ı 276 T. I
vas'('°ra
bu derece
IÜRK.EU ıw-
ok. 1 •
böyle
fion°
Galata.
kalar cad
5 Telefon : 44624
Yanıkkap» 5
türkeu-
Telgraf‘

Comments (0)