12 Ekim 1950 — Perşembe
SİYASÎ İKTİSADÎ, MÜSTAKİL
Yıl 1
Sayı 316
10 kuruş

Yeni İstanbul'un
B A
Abnnet Türkiye İçin seneliği 82, nlh aylığı 17, üç aylığı 9 liradır* Hariç memleketler İki misildir.
KII’OM
T A H SİL KUPONU
Beyoğlu - Müellif Caddesi A - K. Telefon • 447MI - 44757 RantraJ
TpsI, eden: Hablh E(llh - TÖREHAN
- Hânlar : A ncı sayfada santimetresi
I 2 liradır. îlArılardan hiçbir mesuliyet
kabul edilmez.
Posta Kutusu ı 417 - îslnnhul. Telgraf Adresi : Hafin. İstanbul.
Kore meselesinde yeni ihtilâflara doğru
Mac Arthur’ün
Truman'ın talebile seyahate çıkan
Komünist Çin’in Kuzey Kore’de
ültimatomuna
Kızıl Korenin
Suç salgını ve ceza anlayışımız
yURDUMVZDA bir hastalık
salgını oldu mıı. teşkilâtımız varsa, hemen mücadeleye geçeriz. Böyle bir teşkilât yoksa» vakit kaybetmeden, onıı yaratmaya çalışırız. Salgınlar, genel bakımdan, İhmallerle-. sağlık düzenindeki bozukluklarla İlgilidir. Mücadelenin en iyi şekil, hiç şüphe-»Iz, salgının bütün sebeplerini ortadan kaldırmaktır. Fakat bunların giderilmesi çok uzun bir raman İstiyorsa, yapılması gereken iş. herhalde beklemek değil, karşılaştığımız. «algın yuvalarlyle disiplinli ve sert bir mücadeleye girişmektir. Topluluk hayatının aradığı mücadeleler de köyledir.
Cesara Lombroso. giizeî ve temelli bir araştırmasında, elverişli bir çevre. yayılma İmkânı bulursa, manevî «algınların da. tıpkı hastalık «algınları gibi bir gelişme gösterdiğini anlatmaktadır- Hastalık salgınlarında yayılma imkânı, nasıl birtakım şartların ortada bulurırnasiyle İlgili İse, suç «algınları da onun bulaşma temposunu. hızını arttıran, kendine göre, birtakım şartlarla, öyle İlgilidir. Demek oluyor ki: Konuları birbirinden ayn olduğu halde, girişilecek mücadele. her iki «algın çeşidinde de o kadar farklı değildir.
Yurdun her tarafından aldığımız haberler; sosyal disipline karşı İşlenen «uçların durmadan kabardığını ve tam bir salgın şeklini aldığını göstermektedir. İşlenen suçların, hiç şüphesiz, birçok sebebi vardır. İktisat hayatımızın temelleri, bizi gerçeklen ciddi düşünceler sürükleyecek kadar. gevşemiştir. Sosyal görüşlerimiz bir türlü durulmayan bir bulanıklık İçindedir. Okullarımız, eğitini İdealleri bakımından, henüz tam bir aydınlığa kavuşamamıştır. Parti politikalarımız normal ölçülerini bulamamıştır. Gözümüz nereye İlişirse, orada mutlaka hir aksaklık, teşkilât eksikliği, az çok bir disiplin çözülüşü vardır. Genel sistemin bo/.ulmıış gibi goruniîşü. belki, bu karanlık müşahedenin biz.de uyandırdığı bir «ezgi gölgesidir. Fakat herhalde bizi telâşa düşüren ehemmiyetli belirtiler karsısında bulunduğumuzu da anlıyoruz..
Yurdumuzda İşlenen Hiçbirin tıraşında vatandaş mı rılyet iyin sımsıkı İlgili olunlar en başta gclnirktudlr. Adam soynuık, yol kesııırk, hırsızlık. 1T74* geçmek yanılılmak, Öhliimırk gibi «uçlar. c«*/ji (#-*kilfıtınıı/ın İlk defa karşdnştıtı şeyler değildir. Suç teşekkülünü kolaylaştıran sebepler u-rasında din duygusunun grvşemolnr büyük bir pay ayıranlar bulunabilir. Bu ehemmiyetli konu, bizde de incelenirken aynı görüşle sık sık karşılaştığımızı söyleyebiliriz. Hele «on zamanlarda hu görüş, sııç için, en başta gelen bir tefsir ölçüsü olarak öne sürülmektedir. Derin ve çok taraflı bir İnceleme isteyen «ııç kcınıisıı tek hir sebeple kav ran ilanı ı.vacuk kadar çetin ve karışık bir konudur. Eski Osmanlı cemiyetinin çeşit çeşit buhranlarını bize biitiin aydııılıftiyle belirtecek İstatistiklerimiz yoktur. Biz., liAttâ bugün bile, bıı bakımdan, İstediğimiz gibi, hazırlıklı değilizdlr. Fakat ceza hukuku tarihini karıştırdığımız zaman görüyoruz k: Biitüıı teşkilâtını baştanbaşa din hükümlerine göre kuran her cemiyette bir ceza sistemi vardır ve bunun ka/a ölçüleri lıayret verecek bir sertliktedir, Halbuki: Din tezine dayanan İddialar doğnı olsaydı, böyle bir hukuk sisteminin dogrııasına lüzıını bile kalmazdı. Biliyoruz., tanrılar «la »•mirlerini dinlemeyenlere karşı çok ağır te şiddetli ceza hükümleri koymuşlardır. Cezanın en korkunç şekillerini düşünen ve yürürlüğe koyarı, çağ'ın dlıı hııkııkııdıır. Demek kİ: Sııç yaratan sebepleri çok taraflarda ummak lâzımdır.
Suçların ceıııİ^'et İçindeki tehirlerini önleyebilmek İçin sebepleriyle mü-caddeye girişmek, problemin dalıa temelli bir surette çözülüşü bakımından, hiç şüpiıesiz, en doğru yoldur. Bu. hir kİ: de
. •
bıılan. Orta-olııyor başka
teş-tr*dr-blr e-iııemle-öıılcıır-
(lalın çok. bilginleri İİKİlemliruiı konudur. Bumlaıı da tııılu«>ıli.vor Suça karşı girişilecek mücadele hllirlnlerlmiz-e başka bir vazife düşmektedir, hiıkûnirtinılze de gö-
ne başka bir vazife... Bu vazifelerin, dolayiNİylc. birbirini tnııumılaıınısı m>-n ayrı alanlarda faaliyet gösterilmesine hiçbir zaman engel sayılamaz. Bilginin vazifesi. araMırnmlur yapmak ve hadinoııirı ötelerine yayılmaksa. hükümetin vazifesi de Önleyici tedbirleri aramak, bulmak, yürürlüğe koymaktır. Hele «uçun snlıpn şekline rirdlğl zamanlarda yalııı/ tedbir almakla yetinmek doğru değildir. Tedbir, iyi işleyen hayat teşkilâtında netice verebilir. Onun İçin alınmasını gerekli gördüğümüz tedbirlerin kllât safhalarımlaıı geçerken lerlnl kayhetmcniPRİne büyük henımiyrt verilmelidir. Biz, kıdinHzde beliren ve lıernen
mezse en tehlikeli bir sosyal âfet şeklinde soyMizlasrnnsi çok mümkün olan sııç salgınının başlıca sebebini cezayı olduğu gibi, bununla ilgili teşkilâtı da mühlnısememrlcte görüyoruz. Cezadan «ıvısmnk imkânlarının bulunduğunu sanan ruh disiplini bozuk bir İnsan kimlini disiplinli bir kontrol altında bulundurmaya lüzum görmezse um doğrıı daha büyük hir krdnylıkla kovabilir. Sııç salgınını dizginleyebil^ re|( olan en tesirli tedbir, herkeste, ka*a siıte m i m İze karsı kayıtsız ve şartsız bir saygı uyandırmakla alilimi* savılahllir. İyi hazırlanmadığı snneadarı anlaşılan son Af Kamımı, verdiği neticeler bakımından. kaza güveninin desteklenmesine yardım etmemiştir, diyebiliriz. Bu kanunim yürürlüğe girmesiyle suçların birdenbire artması arasında karşılıklı te-sGler bulmak mümkündür. Fakat önleyici tedbirlerden biri knz.a güveninin yerleşmesi İse iitekl de «ur ile ceza arasında münasebetlerin şimdiki İhtiyaçlarımıza göre çizilmesidir. Cezalarımız acık söylemeliyiz, cemiyeti-mlzde yayılmaya haşlayan duygu soy-«ıızlasnıaİHrına göre, suçları teşvik ederek bir ölçüsüzlüktedir. Bundan da anlaşılıyor ki: Ceza sistemimizin gözden geçirilmesi. teşkilatımızın kuvvetlendirilmesi. sur ve rcjn arasındaki münasebetlerin duruma göre mutlakn Ahenk (endir İlmesi lâzımdır.
M. NERMİ
İktisadî İşbirliği İdaresi eski başkanı temaslarına başladı
verdiği cevap
Tokyo, 11 A.A, (AFP) — Ku-rey Koro Başbakanı Klmlliiing tarafından Kuzey Kore kuvvetleri, lmlkı ve taraftarlarına hitaben vaymlaııan ve Mac Ar-thur’ün ültimatomuna bir cevap olarak telâkki edilen günlük e-rnlrde, Başbakan bütün bıı kuvvetleri nihai zafere kadar çarpışmağa davet etmektedir.
Günlük emir Pyongyang radyosunun Özel bir yayınından sonra neşrctdllmlştlr.
KiıııHsung Amerikan ordusunun. 38 İm i arz dairesini geçtikten sonra Kuzey Kareyi İstilâ ettiğini söylemiş ve “Vatanımız vahini hir tehlike karşıtındadır,, demiştir.
Hoffmaıı dün Ankarada Dışişleri ve Devlet Bakanı ile görüşmeler yaptı
r, on gün zarfında, Kuzey Koreye Amerikalılara ikinci bir
Kızıl Çinlil girmemeleri ihtarda daha bulundular
r


için
Truman'ın Mac Arthur’le yapacağı görüşmeden sonra Asyada yeni bir komünist tecavüzüne karşı tedbirler alınması bekleniyor Londra, 11 A.A. ıUnited Press» — Diplomatik çevrelere bugiin gelen haberlere göre, komünist Çinin Msncurya hududu boyunva bir kısım Kuzey Kore topraklarım işgal etmesi beklenmektedir Görünüşe bakılırsa ko-miinist Çin, himayesi altana alachğı .................. ..............
kümelini barındıracaktır.
Diplomatik kaynaklar bu keyfiyetin Pasifikte Başbakan Truman He General Mac Arthur arasında vaki o lacak mülAkatta görüşüleceğini kaydetmektedirler.
Aynı kaynakların kanaatine göre Komünist Çinin böyle bir teşebbüsü ancak şu şekilde izah olunabilir:
Bu hareketiyle Komünist Çin, Kuzey Korenin Amerikan istilâsına maruz kalması karşısında tarafsız kalmayacağına dair 1 ekimde verdiği taahhüde sadık kaldığını göstermek istemektedir.
Çinin İkinci İhtarı
Tokyo, 11 A.A. (Reuterı — Komünist Çin bugün lû günde ikinci defa olmak üzere Birleşik Amerikaya Ku-r;y Koreden uzak kalmasını ihtar et. m İştir.
ihtar. Komünist Pekin Radyosu taraf rdan yapılmıştır. O sırada Birle nuş Milletler kuvvetleri, Komünist Hükümet merkezi Pvongyang’a doğ ru ilerleyişleri esnasında 38 İnci ar; dahimin yukarısına ilerlemekte idi ler.
Tokyo. 11 (AP) — Birleşik Amerika Cumhurbaşkanı Trunıanla General Mac Arthur’Un bu hafta sonunda Pasifikte bir mahalde yapacaklar görüşme neticesinde Asyada yeni biı komünist tecavüz hâdisesine karş. daha etraflı ve sıkı tedbirler alınması beklenilmektedir.
İv! haber alan çevrelere göre, General Mac Arthur Korede yeniden kızılların Asyanın diğer bir bölgesinde venl hâdiseler çıkarmalarını İhtimal dahilinde görmekte olup, konferans sırasında bu ciheti belirtecektir. Aynı çevrelere göre. General Mac Arthur komünistlerin ancak kudretli ve uyanık bir Birleşmiş Milletler kuvveti tarafından durdurulabilecekleri kanaatindedir.
topraklarda mülteci Kuzey Kore MU-
Amerikanın Moskova E irini
Alan Kirk acel Moskovadan ayrılıyor
Moskova 11 A.A. (AFP) — Bugün Birleşik Amerikanın Moskova Büyükelçiliğinden bildirildiğine göre. Amerika Büyükelçisi Alan Kırk, yarın sabah bir asker! uçakla Muaİco-vadan ayrılacaktır
Büyükelçi Alan Kirk. şahsî İşleri İçin yapacağı ve 15 gün sürecek olan bu seyahatte Paris, Brüksel ve Londra ya uğrayacak, kendisine eşi ve Elçilik erkânı mensuplan refakat e-decektir.

• •
özel bir Amerikan askeri uçağiyle
hava alanında Devlet Bakanı adı-Cemal Salt Bark He Özel Kalem
İÇİNDEKİLER
İKİNCİ
Tiirk askeri mertçe ve askerce dövüşür
Abdi ipekçi
Ankara, 11 (A A.) — Amerika Birleşik Devletleri Balkanının isteği üzerine İktisadi İşbirliği İdaresinin müşaviri olarak Avrupadaki Marshail Plânı Heyetlerini ziyaret etmekte olan eski İktisadi işbirliği İdaresi Başkanı Mr. Paul Hoffman bugün saat 1Ö.15 de şehrimize gelmiştir.
Mr. Paul Hoffman, Etlmcsğut. askeri na Devlet Bakanlığı Umumi Kâtip Vekili
Müdürü Necmi Aran, Amerikan Büyükelçisi Mr. VVadsU’orth, İktisadi İşbirliği İdaresi Türkiye İcra Komitesi Başkanı Mr. Rus.sell Dorr ve İktisadi İşbirliği İdaresi ileri gelenleri ile basın mensupları tarafından karşılanmıştır.
Hava alanında kendisiyle görüşen yerli ve yabancı ajans messillerine Mr. Paul demeçte bulunmuştur:
‘'İktisadi İşbirliği İdarecisi İken buraya gelmeyi çok isterdim. Şimdi bu arzumun gerçekleşmesinden dolayı cok memnunum. Amerikanın Türkiye He alâkasının derecesi çok yüksektir.
Zaten İktisadi İşbirliği İdaresi Türkiye İcra Komitesi Başkanı Mr. Russell Dorr Türkiye hakkında o kadar heyecanlı ve iyi raporlar vermiştir ki, buraya gelip Türkleri ve Tür-klyeyi yakından görmek istedim.
Diğer taraftan şahsi dostum olan Türkiyenin VVashington’daki Büyükelçisi Feridun Cemal Erkin de bana memleketiniz hakkında çok İstifade ettiğim bilgiler vermiştir.,,
Eski İktisadi İşbirliği İdaresi Başkanı Mr. Paul Hoffman’a, Paristeki Marshall Plânı Başkan Vekili Büyükelçi Wood ve Büyükelçi Katz’ın hııausi asistanı Mr. Nathanlel T. Barlett.Mr. Maurice T. Moore ve Bayan Moore. İktisadî İşbirliği İdaresi Yunanistan İdarecisi Mr. Portcr ve gazeteci Mr. Blalr refakat etmektedir.
Hoffman - Köprülü nıiilâkatı
Ankara, 11 (A.A.) — Bugün şehrimize gelmiş olan İktisadi İşbirliği İdaresi eski Başkanı Mr. Paul Hoff-man beraberinde Paristeki Marshall Plânı Merkez Komisyonunun Baş-kanvekill Büyükelçi Mr. Tyler Wood. Amerikan Büyükelçisi Mr. Wads-worth ve lktisudl İşbirliği İdaresi TMrklye tora Komitesi Başkanı Mr. Russell Dorr olduğu halde saat 18 de Dışişleri Bakanı Fuat Köprülüyü makamında ziyaret etmı? ve bir müddet görüşmüştür.
Karaoanmnoğlu - HoffniHrı miilâkatı
Ankara, 11 (THA.) — Truman'ın hususi talebi Marshall Plânına dahil olan ketlerde tetkik seyahatine çıkan ve bugün saat 16.20 de Anka raya muvasalat etmiş olan Mr. Hoffman He Büyükelçi WadsWorth refakatlerinde İktisadi İşbirliği Özel Misyon Başkanı Mr. Dorr bulunduğu halde Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Karaos-manoğhıyıı makamında ziyaret ederek 45 dakika görüşmüştür. Gece de Russell Dorr tarafından misafir şerefine bir akşam yemeği verilmiştir.
birliği İdaresi ileri gelenleri ile basın
Amerikan birlikleri 8 ekimde İMİ inci arz dairesini geçerek Şimali Koroya girdikleri «ırada Koreliler tarafından karsı lanı yurlar.
B: Milletlerde Rusların
beklenmedik teklifi
Sovyetler, Birleşmiş Milletler emrine silâhlı kuvvetler verilmesi hakkındaki anayasa maddesinin süratle tatbikini Güvenlik Konseyinden islediler
î>ake Success, 11 (YİRS) — “Barış için müşterek hareket,, hakkında görüşmelerine bugün devam eden siya**! komisyonda. İlk olarak söz alan Lübnan murahhası, yedi devlet tarafından verilen takrirde bazı tAdilAt yapılması hakkında bir teklifte bulunmuştur.
Lübnan murahhası Güvenlik Konseyinin verilecek bir veto He hare-
kotslz kaldığı takdirde Birleşmiş Millet lerin vuku bulacak ihtilâflara seri ve müessir bir surette müdahalede bulunmasını temin için kendisine gereken yetkilerin verilmesini İstemiştir
Uruguay murahhası yedilerin projesini desteklemiştir.

Sovyetlerin iç işlerine devamlı müdahalelerine nihayet verilmesi için Birleşmiş Milletlere müracaat edilecek
ve basın Hoffman
mlb
Merkez Komisyonu
C. Tyler
Başkan üzerine memle-
ÜÇÜNCÜ
İdare âmiri
Bediî Faik DÖRDÜNCÜ
Bizde kredi ve satış kooperatifleri neden muvaffak olamıyorlar?
Said Bilâl Çakıroğlu BEŞİNCİ
Akıl Hastalıkları Kongresinin Paristekl sergisi
Ayşe Nur
ALTINCI
Daktilo Sevim Hanım Güner îzer
Amerikada telefon
İsmail İçmen
Müdevven bir dil İhtiyacı
Reşad Nuri Darago
Askeri kaza
ile sivil kaza
birlemiyor
Bn hususta hazırlanan tasan tetkik edilmek üzere yakında Askeri Şûraya verilecek
Güvenlik Koııaeylıır üye seçilmemiz üzerine J.ıibıınıı delegeni âlullk Ih* Sellııı Sarper el sıkışıyorlar.
Lake Success, 11 A, A. (AFP) — Sovyet murahhas heyeti tarafından siyasi komisyona bııgün verilen takrirde. barışı tehdit ve tecavüz hallerinde veya barışı ve emniyeti tehdit edebilecek anlaşmazlıkları barış yo-liyle halletmek için Anayasada yazılı tedbirlerin tatbiki için Güvenlik Konseyince gereken tedbirlerin alınmasını istemiştir.
Sovyetler, takrirlerinde, Birleşmiş Milletler emrine silâhlı kuvvetler ve-rilmoai ve kurmay heyeti teşkili hakkında Birleşmiş Milletler Anayasası maddelerinin süratle tatbikinin teminini Güvenlik Konseyinden istemektedirler.
Lake Success, 11 A.A. (AFP) — Mısır heyeti, siyasi komisyona bir t Adil teklifinde bulunmadan önce. A-merikan heyeti tarafından desteklenmek İçin gayret sarfetmektodir. Bu tâdil teklifi, haddizatında bir tecavüz halinde Birleşmiş Milletler emrine verilecek hususi kuvvetler teşkil edebilmek maksatllyk nllAh bakımından dûn mevkide bulunan memleketlerin tercihan sil Ahlandı rılırmaını İstihdaf etmektedir.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki müzakereler
New-York 11 (Ankara Ajansı) Türkiye ve Yunanistanın, müşterek müdafaa sistemine dahil olmak üzere sarfettlkleri gayretler Aınenkada büyük bir ilgi ve sempati He karşılanmaktadır, New-York Taynıis gazetesi bugünkü sayısında bu hususta şunları yazmaktadır:
“Türkiyı nln enerjik bir şekildeki hattı hareketi, havali bir takım tarafsızlıkla* arkasına saklanarak vaziyeti idare dmek İsteyen bir kısım Ortadoğu memleketlerinin zıddına-dır. Onun bu şeküde hAreket etmesi için sebepler vardır. Bir tsraftan Sovyetlerin Boğazlar Üzerinueki ta. loplerl daima bir tecavüzle neticelenebilir, Bulgaristan da bu düşmanlık havasına uyarak 25O.DOO türkü mem-leketindcn kovmak üzeredir.
YENİ tSTANBUL’da
Henry Bordeaux
Düşen Maske
Terciinır
eden î

I
• «
1
Mebrure
Al
s
Bugün 5 inci sayfamızda

YVashingtnn, 11 (YİRS) —A-vusturya Başbakanı Dr. Kari . Gruber demiştir ki:
“Avusturya kurtuluşunu eld? etmek için Birleşmiş Milletler teşkilâtına başvurmak zorunda kalacaktır.,,
Bakan Rusların. Avusturya He barış aktini bir sürü tAİepler ileri sürerek geciktirdiklerini belirterek demiştir ki:
•*Bu takdirde, tufeyliden kur-Lıılnıanııza yardım etmesi için Birleşmiş Milletlere müracaat etmek mecburiyetinde kalacağız ve Birleşmiş Milletlerin ergeç, valmz, en ateşli taraftarı olan memleketlerde hürriyetin, barışın ve nizamın kurulması azmine değil, iktidarına da sahip o-lacnğına eminiz.,,
Viyana. 11 A. A. Avusturya kabinesi Komiserine yeni bir rcrek Rusyanın
içişlerine devamlı müdahalesini protesto etmeğe bugün karar vermiştir.
Yayınlanan resini bir tebliğ, Rus makamlarının son grev teşebbüsü esnasında gayri kanuni harekette bulunan şahısların İhraç ve muhakeme edilmelerini önlemek için müdahalede bulunduklarını bildirmektedir.

(Reutcr) — Rus Yüksek nota gönde-Avuat üryanın
Yunanistan Trakya Umumi Valisinin
mühim ziyareti
Edirne 11 (Ankara Ajansı) Gümülclne Konsolosumuz Kemal, refakatinde YuııanisLanın Trakya U-munıi Valisi Kalındakis ve Dcdeağaç Valisi Dodoa olduğu halde bıı akşam Edirneyc muvasalat etmişlerdir. Bu ziyaret şehrimizde geniş alâka uyandırmıştır.
Trakya Umum! Valisinin. Ilükû. metlmiz tarafından Türk - Bulgar hududunun kapatılmasına sebep olan ve hâlen Yunarıistarıda bulunan vizesiz yolcular ve çingeneler hakkında temaslarda bulunmak Üzere geldiği kuvvetle tahinin edilınoktediı.
Bıı arada, Meriç üzerinde. Yuna-nlstana alt küçük bir adanın Bulgurlar tarafından geçenlerde zapt edilme, sinden mütevellit anlaşmazlığın da bu ziyaretle alâkalı olduğu zannedilmektedir.

Yunan Başbakanının Türkiyeyi ziyareti
Y’ıınaıı resini çevrelerine göre Vcnizelosıın memleketimize gelmesi şimdilik Imhis mevzuu değildir
Dün bazı akşam gazeteleri tarafından Bulgurlara karşı bir anlaşma yapmak Üzere Yunan Raşbakanı Ve-nlzelosun ve bir Yunan askeri heyetinin memleketimize gelecekleri yazılmıştı.
Yunan resmi çevrelerinde yaptığı-nıız tahkikata nazaran Venlzelosun Türk iyeye gelmesi şimdilik mevzu, bahis değildir Esasen Yun An Başbakanı önümüzdeki ay zarfında Amerika yo gidecektir.
Ankûra 11 (Hu9tıs! muhabirimi» bildiriyor) — Bir müddet evvel askeri ve sivil kazanın birleştirilmesi için Milli Savunma bakanlığında bir komisyon kurulduğu ve çalışmalara başlandığı malûmdur. Milli Savunma Bakam Refik Şevket İncenin başkanlığında bulunan komisyon çalışmalarım bitirmiştir. Komisyonun hazırladığı tasarıya göre, askeri yargıçlar Hâkimler Kanununun temin ettiği hakların hepsinden .sivil yargıçlar gibi faydalanacaklardır. Yalnız as* kerl yargıçlar Adalet Bakanlığının teşkilâtına dahil olmayacak Millî Savunma Bakanlığının emrinde bulunacaklardır. Tabiatiyle tayin ve nakü ve terfileri He diğer bütün muameleler tamamen Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Asker! yargıçlar hazarda aivlJ. seferde ise Milli Savunma Bakanlığının tayin edeceği husus! bir elbise giyeceklerdir. Askerî mahkemelerde yüksek rütbeli subaylar ancak müşahit rnfa-tlyle bulunabileceklerdir. Yargıç bunların fikirlerine bağlı kalmayacak kararını serbestçe verebilecektir. Bu arada Askeri Temyiz de lâğvedilecek, bunun yerine Yargıtayda yüksek rütbeli askeri hâkimlerden teşekkül e-den bir daire ihdas edilecektir, idari dâvalara da Danıştay bakıp kat! hükme bağlayacaktır.
Hazırlanan tasan önümüzdeki günlerde Askeri Şûraya sevkedllecek. burada incelendikten sonra Meclisin ö-nümüzdekl devresinde umumi heyete sunulacaktır.
HAVALAR SOĞUMACA BAŞLADI (Gazeteleri
AgUbtoaboveğl — Affedersiniz Bayım!.. Tacın çalıp kışın oynayabilmenin sırrını bana da öğretebilir misiniz f
Sayfa 2
THJNÎ t 8 T A N B U L
12 Ekim 1950
Enteresan bir röportaj
IngUla turisti muhabirimize in 11 balarım anlatıyor.
"Türk askeri mertçe ve erkekçe dövüşür,.
Birinci Cihan Harbinde Türkiyeye düşman askeri olarak giremiyen, fakat dün şehrimizi turist olarak gezen iki eski Ingiliz subayı neler anlatıyorlar?
Yazan: Abdi İPEKÇİ
Geçen gün şehrimize gelen Norveç bandıralı Stella Polaris yolcu gemisinin 176 İngiliz turisti arasında öyle kimseler vardı ki, bunlar memleketimizi 35 sene evvel bir kere daha ziyaret etmek İstemişler fakat umdukları karşılama merasimini bulamamışlar, piliyi pırtıyı toplayıp geldikleri yere dönmüşlerdi. Dün şehrimizi basit bir turist olarak gelen ve ananevi Türk misafirperverliğine şahit olan bu îngilizler o zamanlar Türk topraklarına saldırmak üzere Çanakkale Boğazını zorlamak isteyen İngiliz askerleri idi.
Norveç gemisinde, Çanakkalede Mehmetçikle göğüs göğüse dövüşmüş olan Ingiliz askerlerinin bulunduğunu öğrenince, kendileri ile konuşmak onlara eski günlerini hatırlatıp başlarından geçenleri dinlemek İstedim. Zaten onlar hatıralarını yû-detmek için bir gazeteci tarafından rahatsız edilmeyi beklememişler, gemi Çanakkale Boğazından geçerken aralarında bir toplantı yapmışlar, eski günlerini anmışlardı.

Mr. Alfred G, Brixey uzun boylu, kırmızı yüzlü beyaz saçlı bir İngiliz. Çanakkale çıkarmasını kısaca şöyle anlattı:
“— 1915 yılının ağustos ayında Suvlabeye çıktık, tik günler birkaç tepe elde etmiştik. Fakat sahile kadar sürülmemiz uzun sürmedi. Sahilde 3 ay kadar barınabildin. Sonra baktık olacak gibi değil, gemilerimize binip geri döndük.
Ben o zaman bir çavuştum. Size harekâtın stratejisinden bahsedecek değilim. Çünkü o zamanlar bize izahat vermezler, sadece yapacağımız hareketi söylerlerdi. Çanakkalede muvaffak olamamamızın mühim sebeplerinden biri idarenin bozukluğu idi. Hele karşımızdaki o Türk askerleri.^”
— Evet, dedim, nedir Türk askerleri hakkındakl düşünceleriniz?
— Türk askeri çok temiz dövüşür. Yani mertçe... öyle dolambaçlı işlere gelmez. Sonra çok iyi insanlardır. Esir düşen arkadaşlarımıza çok iyi muamele ettiler. Hiçbirini öldürmediler.”
Bu sırada, Çanakkale harbinden bahsettiğimizi duyan diğer bir yaşlı İngiliz yanımıza yaklaştı. İsminin Mr. Bailey olduğunu söyliyen bu turist Çanakkale harekâtına bir yüzbaşı olarak iştirak etmiş. Yaşının 1-lerlemiş olmasına rağmen gayet dinç ve neşeli bir adamdı.
— Mr Bailey, dedim, ya siz Türk askeri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mr. Bailey kısa fakat mânalı cevaplar veren Ingilizlerdendi:
°— Türk askeri iyi bir askerdir.” dedi.
— Peki neden?
"— Kolay dövülmez de ondan! Sonra mertçe, erkekçe dövüşür.”
— Çanakkalede sizin başınıza neler geldi ?
“— Bizim ordunun çözülmeğe başladığı günlerde Mehmetçikler beni 50 arkadaşımla birlikte öyle bir ko-valamışlardı ki kendimizi denize atmış hattâ hızımızı alamıyarak açıktaki kayalara kadar yüzmüştülc
Ben Çanakkalede 8 hafta kalabildim. Bilâhare yaralandığım İçin beni has t aha neye kaldırdılar.
Birbirleri ile dövüşmelerine rağmen İngiliz ve Türk askerleri arasında o günlerde bile karşılıklı bir sevgi mevcuttu* Şu ufak misal size bu sevgi hakkında güzel bir fikir vermeğe kâfidir:
Çanakkalede çarpışmanın en hararetli bir safhasında büyük bir fırtına çıkmıştı. Ağaçlar devriliyor, kayalar yuvarlanıyordu. Her İlci tarafın askeri bu vaziyet karşısında derhal çarpışmayı bıraktılar ve sanki iki müttefik devletin askerleri imiş gibi birbirlerine yardıma koştular.
öyle ümit ediyorum ki, Çanakkale muharebesi, tarihte Türk ve İngiliz askerlerinin birbirlerlyle çarpıştıkları son muharebe olacaktır.”
Seyrisefer nizamlarına aykırı hareket edenlerin plâkaları sökülülor
Altıncı Şube seyrisefer ekipleri, dün akşam saat ikiye kadar şehrin muhtelif yerlerinde 300 vasıtayı kontrol etmişlerdir. Bu kontrol neticesinde fennî muayeneslz, muavin taşıyan ve ehliyetsiz olan 20 arabanın plâkalsn sökülmüş ve şoförleri tecziye olunmuştur.
Sanat Dostları Cemiyeti kışlık lokali açılıyor
Sanat Dostlan Cemiyetinin Be-yoğlunda Haleb geçidindeki kışlık lokali cumartesi günü saat 17 de açılacaktır.
O gün Sanat Dostlan Cemiyeti â-zası senelik kongrelerini aktedecek-ler ve akşam üzeri hep birlikte yemek yiyecekler ve kış mevsimini a-çacaklardır.
Özel okullar öğrenci ücretlerini arttırmak için Valilikten müsaade alacaklar
Şehrimizde bulunan husus! okullar öğrenci ücretlerinde valilikten müsaade almadıkça hiçbir arttırma yapa-mıyacalardır.
Rayiha - i
tayyibe
Bir zamanlar, şehirde yiyecek tatan seyyar esnafın tablalarının, ol arabalarının veya kutularının üstleri camekânlı idi. Allah eksikliğini hattâ yokluğunu göstersin, tos, toprak, halkın yiyeceği ile mehma emken temasa geçemiyor, bir nevi temizlik temin edilebiliyordu. Ve seyyar esnaf ile belediye daimi denilebilecek bir mücadele halinde idi, ana caddeler, meydanlar, bir dereceye kadar masun idi.
Fakat şimdi T
Sanki belediye o belediye değildir. Nizamlar değişmiştir, camekânlar — câmlar gibi — şikest olmuş, caddeler, meydanlar bir başıbozuk esnafın malikânesi haline gelmiştir.
Evvelki akşam, istanbulini en kalabalık yeri olan Beyoğ-lunda, Bey oğlunun en kalabalık yeri olan Oalatasarayında burnuma âşinâ bir koku geldi. Her halde diyeceksiniz, "Ankara,, veya "İstanbul,, vapurunun "zati eşya» meyanmda getirdiği Patis kokularından biridir. Hayır. Vakaa, bunlardan bilinin adı olan "Scandale,, buna çok uygundu, «İra köfte kokuyordu.
Evet, OaJatasarayında, meydanda, biçare bir köfteci müşteri bulurum ümidiyle mektebin kapısına tezgâhını kurmuş, bir taraftan da soğan doğramakla meşguldü.
Pes! dedim ve ne yalan söy-liyeyim, yemek vakti olduğu için biraz da imrenerek, adımlarımı kuşlaştırdım.
BİR İSTANBULLU
Akdenizde Türk gemileriyle turistik seferler yapdacak
Tanınmış Fransız, Italyan ve Mısır seyahat firmaları Denizyollarından vapur istediler
Devlet Denizyolları vapurlarının Akdenizde kazandığı büyük rağbet üzerine Fransa, İtalya ve Mısırdaki büyük seyahat firmaları, Türk va-purlariyle Akdenizde turistik seferler tertip etmek üzere İdareye müracaat etmişlerdir.
Diğer taı aftan Amerikan Ekspres »Şirketi de İskenderun vapuriyle Marsilya, Napoli ve İskenderiye arasında bir kruvarlyer tertip etmiştir.
Hâlen Akdenizde bir turistik sefer yapmakta olan İskenderun gemisi salı günü limanımıza gelecektir. Bu seyahate iştirak eden yolcular, Akdeniz şehirlerinde hoparlörlü otomobillerle gezdirilerek kendilerine eski eserler hakkında tercümanlar tarafından İzahat verilmiştir.
Ayrıca Fransız, İtalyan turizm büroları Türk dostu ClaudS Farr^re ve tanınmış Fransız şahsiyetlerinin İş-
ÖLÜM
Selânlk eşrafından Şevki Efendi Zade, sabık Paris, Viyana başkonsolosu ve Tahran Maslâhatgüzarı, Bayan Adile Dorsay eşi, Yüksek Mühendis Hami Dorsay ve Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Dış Tiracet Dairesi raportörlerinden Şevki Dorsayın babalan ve Bayan Lûtflye Alkum ve Selma Görey, Semra Orgül ve Seml-ha Erginlerinin dayıları ve Bellga Ergök, Hadiye Dlncel ve Feride Lu-galln amcalan
HÜSNÜ DORSAY
11.10.1950 çarşamba günü Allahın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi
12.10.1950 perşembe günü Teşvikiye Camiinde öğle namazını müteakip Fe-riköyündeki ebedi istlrahatgâhına tevdi edilecektir. Allah rahmet eylesin.
K. Gülek Başbakana cevap veriyor
Seçim neticelerinin ilânı Hükümete değil, tarafsız çalışması tabiî olan seçim kurullarına düşmektedir
C.H.P, Genel Sekreteri Kasım Gülek dün Başbakanın Sivas nutku hakkında gunlsn söylemiştir:
Başbakan. Sivas konuşmasında muhalefete oavpp veriyor. Biz seçimler neticesinin ilân olunmamasını tenkld ettik. Seçim neticelerinin ilânı Hükümeti değil, tarafsız çalışması tabii olan seçim kurullarına düşmektedir.
Başbakan 630 belediyeden 230 unu Halk Partisi kazanmıştır, diyor. Evvelâ Türkiyede mevcut belediye sayısı 680 don azdır. Bir çok yerlerde belediyeler henüz teşekkül edememiştir. Sonra bizim aldığımız haberler de kazancımızın 268 olduğunu gösteriyor. Bıına nazaran kazancımız % 45 e yakındır. Başbakanın de-
Russel I Dorr önümüzdeki
ay Amerikaya gidecek
öğrendiğimize göre İktisadî İşbirliği Türkiye İcra Komitesi Başkanı Mr, Russell Dorr önümüzdeki
ayın 11 İnde Amerikaya müteveccihen memleketimizden ayrılacaktır. Mr. Russell Dorr Amerlkada muh-
temelen 3 ay kadar kalacaktır.
Kocaeli tankeri Rastannura'ya gidiyor
Hâlen Marmaristc bulunan Kocaeli Tankeri yakında Rastannuraya hareket ederek 6400 ton gaz, 5000 ton benzin ve 3400 ton motör yağı yükleyecektir.
tlrak edeceği büyük bir kruvaziyer tertibine teşebbüs etmişlerdir.
Bugün İçin Akdenizde gemilerimizin rakipsiz vaziyette umumî bir rağbete mazhar olduklan memnuniyetle müşahede edilmektedir. Bu vaziyette tanınmış firmalar memleketimizle bir turistik kliring ihdas edilmesini teklif etmişlerdir.
Ortaşork Sivil Havacılık Kongresinin hazırlıkları
ICAO Ortaşark Sivil Havacılık Kongresi için Türk Heyeti hazırlık çalışmalarına devam etmektedir.
Hava Meydanları, Hava Yolları ve Yer Tesisleri Komitesi, Hava Kanunları ve Uçuş Kontrolü Komitesi, Muhabere Komitesi, Meteoroloji Komitesi, Arama ve Kurtarma Komitesi ve Koordinasyon Komitesi raporlarını hazırlamaktadırlar.
ICAO Merkez Teşkilâtından Poelin Dar ve T.S. Banes çalışmalara yardım etmektedirler,
İstanbul Vilâyeti turizm dâvasını ele alıyor
Ekimin 19 uncu perşembe günü VL lâyette büyük bir turizm toplantısı yapılacaktır. Bu toplantıya Turing ve Turizm kulüpleriyle Belediye Müzeler, Deniz ve Demiryolları, Gümrük İdaresi, oteller ve lokantalar temsilcileri İştirak edeceklerdir. Toplantıda Istanbulun turizm işlerinin ayarlanması ve dışarıdan gelen turistlere A-zamî kolaylıklar gösterilmesi hususunda kararlar alınacaktır.
dlğl rakamları kabul dahi etsek kazancımız yine % 40 civarındadır. Burada sayın D.P. Başkanı bir hesap hatası yapıyorlar ve "Halk Partisinin % 80 tasfiye edildiğini İfade etmek ancak bir hakikatin İfadesi o-lur,, diyorlar. Bu, her halde D.P. nin yeni kurduğu bir hesap İlmine göre yapılmış bir nispet olacak.,,
İstanbul Muallimler Cemiyetinin bir kararı
Muallimler Cemiyeti, İdare heyeti hazırlığı yapılan yıllık kongre münasebetiyle bir karar vermiştir. Mü-rebbl ve öğretmenlerin aynı zamanda memlekette cemiyetçilik terbiyesini ve alâkasını da geliştirmeleri e-sasından hareket eden bası üyeler, bundan böyle kongre tarihine kadar cemiyete karşı vazife ve taahhütlerini ifa etmlyenlerln âzalıklarının ciddî olmadığını, bu gibi âzaların, senede bir gün kongreye katılmalarında bir fayda beklenemiyeceğlnl 1-* leri sürmüşlerdir. Durumu müzakere eden İdare kurulu, neticede nizamnamenin İlgili maddesinin de talep ettiği şekilde aylık aidatlarını ver-mlyenlerln. kongreye katılacak Aza sayılamıyacaklarına karar verilmiştir. Tesbit edilen esaslar, bir sirkülerle bugünlerde bütün üyelere bildirilecektir.
Yugoslavya’daki Türk
mallan hakkında
Türkiye ile Yugoslavya Hükümetleri arasında 5 ocak 1950 tarihinde İmzalanan anlaşma protokolü gereğince. çalışmaların birinci devresi sona ermiş bulunmaktadır.
tlgiil vatandaşlar, müracaatlarını Dışişleri Bakanlığına yapmış ve Bakanlıkça namlarına dosyalar tanzim edilmiştir.
Dışişleri Bakanlığının temennisi ile merkezi tatanbulda kurulan “Yu-goslavyada Emval ve Matlubatı Bulunan Vatandaşların Haklarını Koruma Derneği,, yapılan anlaşma ile müvazi olarak faaliyetine devam etmiş ve ilgililere büyük yardımlarda bulunmuştur.
Bclgratta toplanacak karma komisyona — ilgililer namına — katılması derpiş olunan İki temsilcinin seçimî, ilgililerin göstermiş^RMdukla-n adaylar arasında. Dışişleri Bakanlığının nezareti altında yapılmış ve neticede İstanbul Derneğinden Muzaffer Alp ve Enver Otova mümessil olarak seçilmişlerdir.
Türk komisyonu^ Belgrada ekim ayının ortalarına doğru hareket e-decektir. Bu itibarla, Dışişleri Bakanlığında ve İstanbul Derneğindeki dosyalarını henüz tekemmül ettirmemiş olan ilgililerin en kısa bir zamanda eksikliklerini tamamlamaları icap etmektedir.
Yeni Ermeni Patriği seçimi hazırlıkları
Yeni Ermeni Patriğinin seçilmesi için Vekiller Heyetinin hazırladığı kararname dün İstanbul Valiliğine bildirilmiştir. Vali seçimin icra tarzı hakkında gerekli hazırlıklara başlandığını gazetecilere söylemiştir.
Yirmi sene evvel vefat eden
Üsküdarlı Yazma Fabrikatörü
YORGİ N. KALYONCU’nun
Ruhu İçin Üsküdar Yeni Mahalle Rum Ortodoks Profitl Ilya kilisesinde 15/10/1950 pazar günü saat 11 de mevlit okutturulacaktır. Kendisini sevenlerin hazır bulunmaları rica olunur.
Beyruttan Gelen Oğlu
AHİLLEA Y. KALYONCU
9,15, 9,45, 10.— 10.35 de Köprüden vapur vardır
Şehir Hatlarında kış tarifesi başladı
Adalar, Kavaklar ve Yalovadan son seferler erken saatlerde yapılıyor
Şehir Hatlarında kış tarifesinin tatblkıns dünden itibaren başlanmıştır. Yeni tarife geçen senekinin aynı olup» bazı ilâvo seferleri İhtiva etmektedir.
Ancak saat 20.30 dan sonra A-daların ne Köprü ne do Anadolu ya-kaslyle İrtibatı bulunmaması umumi hayret uyandırmış ve Adalıların teessürünü mucip olmuştur. Hiç olmazsa saat 22 de Bostancıya bir vapur tahrik edilmesi bu ihtiyacı karşılayabilecektir.
Diğer taraftan Anadolukavağıadan son sefer 19.08 dedir. Yalovadan ise 16.25 dedir. Yalovadan Kartala 17.15 te araba vapuru vardır. Bu saatlerden (onra burslardan İstan-bula gelmek İmkânı yoktur. Bu itibarla yukankl postaların biraz daha geç hareket ettirilmesi faydalı olacaktır.
SPOR


Profesyonel Boksörler
bugün geliyorlar
Boksörler tayyarede yer bulamadıkları için bir gün geç kaldılar
Boks ihtisas Kulübü tarafından tertip edilen "Profesyonel Enternasyonal Boks Maçlan.,na iştirak edecek olan Fransız ve Ispanyol boksörleri tayyarede yer bulamamaları yüzünden dün şehrimize gelememişlerdir. Boksörlerden ihtisas Kulübüne gelen telgrafa göre profesyonel boksörler bu akşam saat 18 de şehrimizde olacaklardır.
Boks ihtisas Kulübünün teşebbüsü ile meydana gelen bu turnuvanın en cazip taraflarından blrt de, Avrupa tüy siklet şampyonası dömi final karşılaşmasının şehrimizde yapılacak olmasıdır.
Avrupanm en teknik ve en kuvvetli boksörlerine sahip olan Fransa İle Ispanya boksörlerinden Femandez, Perrot, Toup6, Lemeunier, Ali Am-rane, Guilberte karşı bizden Halit, Garbis, Abdi, Adnan. Aleko, Necatl-nin çıkması kuvvetle muhtemeldir.
Profesyonel boksörler ayrıca kendi aralarında üçer dakikadan 10 ravnd üzerine müsabaka yapacaklardır.
Türk - Alman Millî futbol maçı
21 ekimde memleketimizde oynanması muhtemel olan Türk . Alman millî futbol karşılaşması Alman Federasyonunun teklifi üzerine şimdilik geri kalmıştır.
Beynelmilel Federasyona yeni kabul edilen Almanya, henüz milli karşılaşmalar İçin bir hazırlık yapmadığını bildirerek bu maçın Heri bir tarihte oynamasını teklif etmiştir.
Millî takımımız hazırlanıyor
28 ekimde Ankarada Mısır genç milli takımı ile ve Tel-Avivde de İsrail A. milli takımı ile karşılaşacak olan genç A millî futbol takımlarımız, bu ayın 17 sinde seçilerek ilân edilecek ve bu tarihten itibaren İnönü Stadında milli takım antrenörü McCormick’in idaresinde idmanlara başlıyacaktır.
Ankaraya alınan maç
28 ekimde Istanbulda oynanması icap eden Türkiye - Mısır genç millî takımları futbol karşılaşması, Beden Terbiyesi Umum Müdürünün vetosunu kullanması üzerine Ankaraya a-İmmıştır.
Kıbrısı Koruma Cemiyeti Başkanlığının mektubu
Cemiyet, Pakistanın Kıbrıs hakkındakl kararını şiddetle protesto ediyor
Dün, Kıbrısı Koruma Cemiyeti Bav kanlısından aşağıdaki mektubu aldık-Bu yazıda şöyle denmektedir;
“Kıbrısı Koruma Cemiyeti, do«t vs kardeş Paklatan İslâm Devletinin Kibrisin Yunanistan* ilhakını desteklemek kararını derin bir teessürle haber almış bulunmaktadır. Kıbrıs Kilisesinin dokuz ay önce kendi kendine yapmış olduğu gayri kanuni plebisitin mazlum neticesini Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine takdim ettikten sonra bu teşebbüsünü destekllyecck bir kısım devletler ararken vo henüz bu hususta esaslı bir başarı temin edememişken Pakistan gibi yepyeni ve kardeş bir devletin, tarihi hakikatleri hiçe sayan ve hukuki bakımdan hiçbir kıymeti haiz olmayan bu hlesı teşebbüsü destekleyeceği hakkında karar vermiş olması cidden hayretimizi mucip olmuştur.
Kıbrısı Koruma Cemiyeti, bugün dahi bu haberde bir yanlışlık olacağı kanaatini taşımaktadır. Kıbrıs Türk efkârı He basınında derin akisler yaratmış bulunan ve doğru olduğu te-beyyün ederse, bunun Türk Milletini rencide edeceği aşikâr olan böyle bir kararın Türk Pakistan münasebetleri üzerinde de iyi tesir bırokmıyacağı tabiidir.
Bu itibarla cemiyetimiz, dost ve kardeş Pakistan Devletinin böyle bir kar rara varmış olduğu hakkında Kıbrıs Rum gazetelerinin neşriyatını henüı ciddiye almamaktadır.
Bununla beraber, eğer Pakistan tarafından hakikaten böylo bir karar a-hnmış İse, Kıbrısı Koruma Cemiyeti bu karan alâkalı makamlar nezdinde şiddetle protesto etmek ve gerekil her türlü teşebbüslere girişmek hakkını mahfuz tutacağını üzülerek beyan a-der.
Kıbrısı Koruma Cemiyeti Başkanı
Hatan Nevzat KaraglU Turistler dün akşam Napoliye hareket ettiler
Evvelki gece şehrimize gelmiş olan Norveç bandıralı Stella Polaris yolcu gemisi dün akşam saat 17 de Napoli-ye müteveccihen hareket etmiştir. Turistler dün otomobillerle şehrimizi gezmişler, bu arada camHerl ve müzeleri ziyaret etmişlerdir.
öğle yemeklerini Park Otelde yiyen seyyahlar kendileri ile görüşen bir muhabirimize, şehrimizi ve bühassa camileri çok beğendiklerini söylemişler. taksilerin mütemadiyen korna çalmalarından şikâyet etmişlerdir.
Belediyeler Bankasınca Istanbula ayrılan tahsisat Belediyeler Bankasınca İstanbul Vilâyetine ayrılan yardım tahsisatının 8ilivri Kazasında Sinekli Köyüne ve Kartalda Şamandıraya tahsis olunduğu bUdlrilmlştlr.
• - - VEFAT
Gümrük Muayene Baş Memurluğundan emekli merhum Mazhar O-ganın eşi. Gümrük komisyoncularından Bedreddin Oğan ve Sacide Ber-ke’nln anneleri. Pul Müdürlüğü memurlarından Sadık Muter. Milli Piyango Sevk Âmiri Ziya Muter. Haşan Muter ve Rıza Muter’İn ablaları ve Devlet Demiryolları Şube Şefi Osman Berke ve Osman Demirer’in kayınvaldelerl. Gümrük komisyoncusu Mucip Veziroğlu ve Avukat Mahmut Mazhar Veziroğlunun yengeleri 8IDIKA OĞAN
vefat etmiştir. Cenazesi 12.10.1950 perşembe günü ikindi namazını müteakip Kadıköy Osm an ağa Camisinden kaldırılarak Karacaahmettekl aile mezarlığına defnedilecektir. Çelenk gönderilmemesi rica olunur.
YENİ İSTANBUL
SfYASÎ IKTİSAD!
müstakil günlük gazete
S&hibf t
TENİ İSTANBUL NEŞRÎTAT LÎ3IÎTED ŞİRKETİ Müdürü: Kenud H. SAKLICA
Yazı işlerini fiilen İdare eden mesul müdür:
Sacid ÖGET
NeşrcdUmiyrn yazılar iade edilme*
Basıldığı yer : yeni İstanbul matbaaci-LJLK LÎMÎTED ŞÎRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
Daha doğrusu her aşkın köhne ve ebedî meselesi içindeyim: “Beni seviyor mu?„ ve “Ne kadar?,, Büyükanne, hala, teyze, koskoca insanlar bunun cevabını beş yaşındaki çocuktan bile lstiyecek kadar zayıftırlar. Bam-bino küçük ellerini derece derece açar, “Beni ne kadar seviyorsun?,, sualine “Oda kadar,,, “Ev kadar,,, “Dünya kadar,, cevaplarını verir. Sevgisini adamına göre derecelendirmesini ve ölçmesini beş yaşında öğrenmiştir. Ko-ketrisi de vardır. Her zaman doğruyu söylemez. Cevabını menfaatine veya merhametine göre ayarlandırır. Büyüklerden daha büyük olacağı ânı yaşamaktadır. Tahtından aşk ihsanlan dağıtır. Bu çocuktan daha küçüğüz.
Hayır. Besime hak vermiş olmıyayım. Meseleyi gurura bağlayıp rahat etmek kolaydır. Yahut menfaate. Hayır. Bunu Slmeranyaya alt sahlfelerde yazacağım. Dünden beri bu notlan toplayıp “Simeranya,, adında bir kitap çıkarmayı düşünüyorum. Onu parça parça ilhamlar ve düşünceler halinden kurtanp bir plâna göre yeniden yazmak daha iyi olacak. Böyle bir kitap saydı birkaç adamı düşündürebilirse hedefine varır. Vaktiyle “Maldoror şarkılan“nın tercümesi buna bile muvaffak olamadı ve muharririnin de. müterciminin de adım yapraklariyle birlikte 149
soldurdu. Bu tecrübem, benim gibi kendisine sosyal bir varlık sebebi tedarik için, maddî ihtiyacı olmadığı halde, bir sigorta şirketinin ve bir bankanın idare meclisi âzalıklanndan başka işi olmayan bir amatörün, yazı hayatına misafir olarak bile girip çıkamayacağını göstermeğe yeter mi? Türkiyede Comte de Ladtr^amont'u tadacak beş kişi bile bulunmayacağına inanmam. Tenkld yazanların o tercümeye lâkayt kalmaları, o beş kişinin de benim gibi yazı hayatının dışında bulunduklarına delil olabilir; yahut bizde henüz tenkidin doğmadığını farzettirebillr. Bu defa tamamiy-le benim hayalimin ilk çocuğu olan “Slmeran-ya”yı iki üç yüz taneden fazla bastırmayarak her meseleyi dünya perspektifinde görebilen kimselere hediye etmek mümkündür. Ön sözde, yirminci asnn ilk yansını dolduran ve hepsi iflâsla neticelenen ihtilâllerin ve dünya harplerinin neden bir çağ sonu İşaretleri olduğu, neden yeni bir dünya hasreti doğurduğu ve “antlcipation” romanlarını çoğalttığı İzah e-dilebllir. Fakat “Simeranya” bir roman olmayacaktır. Sadece, bugünkü insanın kendi kendisi hakkındakl telâkkisinden, bilgisinin temellerine, metodlarına ve bütün sosyal müessesleriyle değer sistemine kadar baştan başa inkılâba muhtaç bir dünyanın huzursuzluğunu duyan bir adamın, 150 yıl sonraki tekâmül İmkânlarını düşünerek tasarladığı muhayyel bir Ülkedeki hayat bir seyahatname şeklinde yazılacaktır. Bu kitap benim, İçinde yaşadığım obsesyonun mevzuunu da değiştirebilir. Merale karşı tek müdafaam o olur.
Bana bir suikast hazırlandığını farkedi-
150
yorum. Ağlar evimin İçinde ayaklarımın ucuna kadar gerilmiştir. Meralin budalalığı bu komploda âdi bir vasıta olduğunu sezmemektir. I-çindekl âsi “İkincl“nln en az beş yüz yaşında olduğunu ve bugünkü soysuz cemiyette başkaldırmak fırsatım bulduğunu anlayacak seviyede değil. Anlasa, bir türlü tasfiyeye muvaffak olamadığı bu ikiliğin sonunu da görür, dehşete düşer ve delirirdl. Kadının şipşak — enstantane demek istiyorum — zekâsı kapalı “an„ ların dışında anlayış kabiliyetinden mahrum “Simeranya“nın ona her şeyi sezdireceği şüpheli. Şüpheli derken yine bir ümidim var. Fakat bunun ikinci Meralin dişinden ve tırnağından kurtarmağa belki de boş yere çalıştığım birinci Merale alt olduğunu biliyorum; bu ümidimin de onunla birlikte parçalanması ihtimali olduğunu biliyorum.
Şimdi o. yeni tayyörünün içinde geçirdiği şekil inkılâbının heyccaniyle mest, benden başkalarına ait dikkatler arayan görünüş kazancının onu yeryüzünün milyonlarca lüks tavuğunda müşterek bir koketli seviyesine ve terzi makasından çıkma kuklalar serisine düşüren bir kayıp olduğunu bilmiyor. Moda basmakalıbı yerine ferdi yaratmalarını koyan şahsiyetlileri bulmak için Slmeranyaya kadar gitmeğe lüzum olmadığım ona söyledim. Benim dostlan m arasında üç zengin kadın, biri Nermtn Asal, ömrünün dörtte biri Pariste ve Lon-drada geçmiş kadın, eve çağırdığı mahalle terzisine kendi kreasyonlarım diktirir ve zarafet rökorunıı kimseye vermez. Şükran ve Neblle de öyle, Simeranyada giyim bahsi büsbütün ayndır. Cildi muhafaza ettiği halde gü-151
neşln ultra-violet’lerinden mahrum etmeyen, vücuda yapışık, İnce ve şeffaf bir kumaş. Insanlan süs ve çizgi yalanından kurtarmaktadır. Beslenme rejimi, şekil telkini ve musiki refakatinde hareketler ve hafif masajlar sayesinde her kadının kendi kendisine en güzel biçimi yaratabileceği anlaşılmıştır. Bu şekil telkini seanslarını kitabımda izah edeceğim. Vücut, bir insanın zihninde ısrarla tasarladığı sabit imaj levhalarına göre gelişir ve biçim alır. Hattâ gebe kadınlar, bu seanslarla, doğacak çocuklarının biçimleri üzerinde bile tesir edebilirler. Simeranyada estetik ölçüler, sosyal bir arşetip değerini kazanabilmek İçin, bugünkü dünyamızda olduğu gibi, üstün fertlerin yaratmalarından aşağı tabakalara âdi taklit yollyle kendini kabul ettiren örneklerden doğmaz. Aksine olarak bütün Simeranyalılar, her biri kendi yaratma kabiliyetinin derecesine göre bir gayretle güzelliğin İlâhî arşetipinl sezerek mekâna ve zamana uysun bir sosyal prototipin gelişmesinde âmil olurlar. Böylece moda bir sınıfın estetiği halinden çıkıp bütün bir cemiyetin malı haline gelir ve derece derece herkesin yaratıcılık hissesini taşır. Esasen Sl-meranya, herkesin her sosyal harekete samimî ve tem iştirakini sağlayan yeni bir cemiyet yapısının adıdır. Bu iştirak, şimdiki dünyamızda olduğu gibi, vatandaşın yalnız politika sahasında ve yalnız dört ‘senede bir sandığa attığı bir oy puslaslyle değil, bütün sosyal . müesseselerde herkesin, hergün ve her an müşterek bir İdeale doğru bütün davranışlarını â-henklendlren yeni bir cemiyetin bünyesinden ve normal İşleyişinden doğar. Tamamlyle
152
fonksiyonel bir bünye hareketinin tabiî neticesidir.
Meralin bütün bunlan kavrayabilecek bir sezgi dehâsına sahip olduğunu umdum. Beni onun büyük plânlan kavrayabileceğini zannettirecek tarzda iri ve aydınlık gözlerine bağlayan bu ümittir. Aldanmış olabilirim. Yahut bir ucu beş asır önceden, bir ucu bugünkü dünyadan, bir ucu memleketten, bir ucu— gittikçe daha küçüldüğü için telkin şanslan artan— muhitinden yağan tesirler onun ruh köklerine işleyebilir ve bana dâvamı kaybettire-bilir. Bütün bu telkin kıyameti önünde ben neyim? Hiç ve herşey. Tek adam ve kendi kendimin elçisi olarak, hiç. Fakat bir küfecl çocuğunun kalbinde bile gizli hasreti yanan bambaşka bir dünyanın ve yepyeni bir çağın temsilcisi olarak, herşey.
Şimdi mücadelenin fiilî tarafını bir daha yoklayalım. Bu evde Ferhada karşı İlk muhalefet, Selmlnln annesinden evvel benden doğdu. Bu sefihe karşı duyduğu alâkada Selmi-nln felâketli İstikbalini sezdim. Aldanmam. Ferhat da, karşılık olarak, benden kız kardeşini sökmeğe çalışıyor. Selmin onun cephesinde, Mefharet benim tarafımda. Fakat o da. Besim de benim Merale bağlılığımı sezmiyorlar. Ben gizliyorum, çünkü Mefharetin patavatsız fevri hareketleriyle İnce muvazeneleri bozmasından korkuyorum. Sebilin gizliyor, çünkü Mefharete karşı kullandıkları “ehveni şer” politikasının gizil muvazenesi de böyle icap ettiriyor. (Devamı var)
• ı 153
12 Ekim 1950
FIKRA
İdare âmiri
Bediî FAİK
ALDVKÇA peni? bir Anadolu hırtı, hana bir defa daha öğretti ” kİ. tarafsız İdare Amiri, memleketi huzura götüren kapının anahtarıdır. Demokrasiyi hangi çanakta pişirirseniz, pişiriniz, yemeğin kotarılmasında İdare Amiri cihetteki birinci plânda kalarak ve böyle oldukça da, onun tarafsızlığı» memleket saadetinin banı telini teşkil edecektir. Hürriyeti gürül gürül akıtan musluğun başına bağdaş kurup, dilediğini çeşmeye yaklaştıran, fakat dilemediğini elinin tersiyle İtheren İdare Amiri» istediği kadar demokrasinin zıddına gitsin. eğer bu hail hoş karşılayan bir zihniyetin eline düşmüş İse. en küçük bir İhtara dahi maruz kalmadan yürüyebilir. 1916 ya takaddüm eden tünlerde, yurdun dört bucağını diledikleri gibi yoğurmağa çalışan idare adamlarını asıl tasvip eden o devrin İdare şekil miydi, yoksa zihniyeti mİ? Elbettekl İkincisi. Aksi halde, aynı salâhiyetlerin bugün de mevcut oluşu, aynı yollara kolayca sapılacağını ifade eder kİ. on dört mayısla beraber kıvılcımlanan limitleri hemen külllyccek olan bu duruma İhtimal veremeyiz,
Rıı İtibarla, İşbaşına gelir gelmez, ilk olarak İdare Amirlerine usanan Demokrat Partiyi» hareketinin şeklinde haklı görmemek kabil değildir. Hareketinin şeklinde diyorum. Çünkü gene son Anadolu gezisi bana öğretti kİ, bu hareketin şeklinden mânasına İndikçe hakkın payı azalmaktadır. Nasıl azalmasın; bütün hayatı boyunca Halk Partisi emrinde çalışmayı şiar edinmişler temizlenirken. bu defa. Demokrat Parti safında hizmetle temayüz etmişler, yerlerine getirilmişlerdir. O kadar ki. yeni idare Amirlerimiz arasında iktidar ileri gelenleriyle aile beral>erllğl olanlar ve hattâ partide fiili vazife almışlar bile vardır. Merak edilmiye-cek nokta mıdır: Acaba Demokrat dostlarımız, bu vaziyet karşısında İdare makinesinin tarafsızlığını iddiada nasıl ve nerelere tutunabiliyorlar ?
Ben ElAzığda iken. Cumhurbaşkanı ve Başbakan da o civarda İdiler. ElAzığda Sayın Kayara beyanı hoşAmedl İçin kaç vali toplanmıştı biliyor musunuz? Dört. Ve günlerdir her birinin bütün çalışmaları hangi noktaya teksif edilmişti söyllyeyim mi: Bütün vilâyetleri halkını Cumhurbaşkanını karşılamağa sevket-mek! Bir devlet reisi gittiği yerde, elbet merasimle karşılanacaktır. Fakat bunun İçin bütün civardaki valilerin toplanmasına, mekteplerin kapanmasına, saatler önce mini mini yavruların sokaklara dizilmesine ne lüzum var?
1916 seçiminde İdare âmiri, vatandaşın vicdanına uzandıysa, bunu birdenbire defril. işte bu yollardan peçerek yaptı. ElAraf Belediye binalından kendi resmini indirten Sayın Bavar. o dört valiye vilâyetlerinin başından niçin ayrıldıklarını .ordu mu bilmem. Ama biz. o hali ffören »ekiz htanbul gazeteci»!, on »ene evveli düşünmekten kendimizi alamadık!
Hayır, şu parti iş başına gelip, bu parti çekilebilir. Fakat İdare makinesinin bütün çarkları, »adeee ve «adece tarafruzlıfcın ahenktar işleyişini göstermek zorundadırlar. O çarkların istikametlerini deriştirmek, yahut tersine dönecek yenileri getirip takmak, memleketi yürütecek tedbirler değildir.
Makineyi tekrar gözden geçirmek gerek!
İstanbulun imarı mevzuunda mimarlar rapor hazırladılar
İçişleri ve Bayındırlık Bakanlıklarına verilen raporda kanun ve mevzuatın • ihtiyaçlara cevap vermemekte oluşu da ileri sürülüyor
Ankara, 11 (T.H.A.) — Türk Yüksek Mimarlar Birliğinin İstanbul Şubesi Başkanlığı, İstanbul şehrinin imar işlerinin ıslahı için İçişleri ve Bayındırlık Bakanlıklarına çok mühim bir rapor vermiştir.
Bij raporda “tarihî Abidelere, tabii güzelliklere ve memleket içindeki coğrafi, ticari, iktisadi ve kültürel vasıflara sahip olan bu müstesna şehrimizin haiz olduğu hususiyetler muvacehesinde modern bir şehircilik anlayışıyla tanzimi ve İman zaruridir,. denildikten sonra şunlar yazılmaktadır:
“İstanbul Belediyesi; maksadı temine matuf kanun ve mevzuatla imar plânlarının, ihtiyaçlara cevap vermemesi ve şehir bünyesine aykın olması dolayısıyle müşkülâta uğramakta, ne kendisine ve ne de hemşe-rislnı memnun edebilmektedir.,,
Rapor, imar ve hususî inşa faaliyetinde uyuması gereken ilk esasın Yapı ve Yollar Kanunu ve buna ek talimatname olduğunu belirttikten aonra, humarın kifayetsizliğine, vuzuhsuzluğuna işaret ederek bu kanun ve talimatnamenin tâdil edilmesini istemektedir. Aynı zamanda raporda tâdilin, belediyece toplanacak ve Bayındırlık Bakanlığı» Türk Yüksek Mimarlar ve Türk Yüksek Mühendisleri Birlikleri delegelerinin teşkil edecekleri bir komisyonun yapması lüzumu da bildirilmektedir.
Profesörlerin siyasetle uğraşıp uğraşmaması mevzuunda
İki üniversite arasında
görüş ihtilâfı mevcut
Ankara 11 (Ankara Ajansı) — Ankara Üniversitesinin, profesörlerin siyasetle ne dereceye kadar meşgul ölebilecekleri hakkındakl karan Ü-niversıte çovrelennde çeşitli akisler yapmıştır.
Karar, öğretim üyelerinin sıvast teşekküllerde fiili vazife almamalarına ve Üniversiteler Kanununun ü-çüncü maddesi hükmünün cevaz vermediği siyasî yayınlarda bulunmamalarına dairdir. Bu maddenin cevaz verdiği siyasi yayınlar İse “Türk top-lumunun genel seviyesini yükseltici bilim verilerini sözle ve yazı ile halka yaymak” tır.
Ankara Üniversitesinin bütün profesörlerine resmen tebliğ edilen bu karar üzerine İstanbul ve Ankara üniversitelerinin anlayışları arasında bir fark hAsıl olmuş bulunmaktadır. Çünkü İstanbul Üniversitesinin 1946 dan beri tatbik ettiği pren-sipe göre profesörler partiler İdare heyetlerinde üye olabilmekte ancak başkanlık yapamamaktadırlar. Nitekim Fahreddin Kerim Gokay He Nihat Reşat Belger, partilerinin İstanbul 11 İdare Kurulu üyesi iken İstanbul Üniversitesi hiç bir itirazda bu-
Yüksek Mimarlar Birliği raporunda, imar içleri kangren olmuş olan İstanbul şehrinin, sistemli ve plânlı bir şekilde imarı için şehir plânının hazırlanması şart koşulmakta ve şimdiye kaiar hazırlanmış olan imar plânlarının Bayındırlık Bakanlığı, İmar Müdürlüğü, Güzel Sanatlar A-kademisl Yüksek Mimarlık Bölümü. Teknik üniversite Mimarlık Fakültesi. Türk Yüksek Mimarlar ve Türk Yüksek Mühendisler Birlikleri mütehassıslarından teşekkül edecek salahiyetli bir heyet tarafından tetkik e-dilmesı istenmektedir.
Diğer taraftan yeşil saha, arkeolojik saha gibi diğer ihtiyaçlara tahsis edilen sahaların, şehrin ve cemiyetin umumi bünyesi ile mukayese edilerek mantıki bir hale sokulması tavsiye olunmaktadır.
Hava yollan kış tarifesi
Ankara 11 (Ankara Ajansı) — Havayolları kış tarifesi ekim ayının sonunda tatbik edilmeye başlanacaktır. Bu tarifeye göre geçen yıllarda olduğu gibi uçak seferleri yalnız Ankara, İstanbul, Adana, İzmir, Balıkesir, Malatya, Elâzığ, Diyarbakır illeri arasında yapılacaktır. Bu illere kalkacak uçak miktarı hava ve yolcu durumuna göre değişecektir. Ayrıca Van Hava alanı toprak olduğundan hava müsait olduğu zamanlar buraya da uçak gönderilecektir.
lunmamış, ancak Başkan oldukları zaman bunun profesörlükle kabili telif olmadığı söylenmiştir.
İstanbul profesörlerinin günlük gn-zetelerde, hiç bir kayda tâbi olmadan yazı yazmaya devam ettikleri ise malûmdur. Yeni Sabah gazetesinin başyazılarını Profesör Şükrü Babanın yazdığı herkesçe ve bu arada Ü-nlverslte senatosunca bilinmektedir. Ali Fuat BaşgH’in ve diğer bazı profesörlerin de günlük gazetelerde zaman zaman polemik yazılan neşrettikleri de kaydolunmaktadır.
İki Üniversite arasmdHkl bu anlayış farkı karşısında Üniversite çevreleriyle (emesi olan bir zat bize şunları söylemiştir: “Üniversiteler, Üniversite Kanununun verdiği salâhiyet içinde kalmak şartlyle öğretim üyelerinin çalışma tarzları üzrnnde kararlar almakta serbesttirler. Esasen Ankara Üniversitesinin aldığı karar dikkatle İncelenirse İstanbul İle arada esaslı bir fark olmadığı görülür.”
Nihat Erim, Vasfi Raşlt. Sevlg gibi muhalefet partileri sözcülerini de a. lâksdar eden bu karar etrafındaki münakaşalar şehrimizde alâka ile ta-kip edilmektedir.
1 U o I I ö i A »N 15 U L
Sayfa 3
Askerî Birliğimizin Kore yolculuğundan ilk notlar
Bir Amerikalı gazeteci diyor ki: “Türk askeri, Amerikan askerine hiç benzemiyor. İlk gözüme çarpan vasfı şu oldu: Çok kanaatkar,,
S S General W. G. Haan gemisinden (ANKA) — lskcnderıındnn ayrıldık. İskenderun sıcaktı, şimdi seyrettiğimiz sular çok daha sıcak. Her gün bir evvelkinin aynı gibi, fakat bizim yeni bir meşgalemiz var: Türk askerini tanıyoruz.
Anıerıkndn iken bir gazetede okumuştum: Sizin memleket e yapılan askeri yardıma başkanlık eden General McBrldo Aınerikaya döndüğü zurnan bir Amerikalı kendisine Türk askerini nasıl bulduğunu sormuş ve o da: “Türk mükemmel bir askerdir., demişti. Bu haberi okuduğum o günden beri Türk askeri hakkında fazla bir
1
Karayolları Genel Müdürlüğünün dâvntlİNİ olu .(k 20 kişilik bir güzele*! trupunun yiırddîiki kara yolları inşaatını yakından görmek ve tetkik etmekte olduklarını bildirmiştik. Foto muhabirimizin çektiği yukarıkl resimde, par-çnlunması giiç hlr kayayı elektrikli mnkkapla pnrçalıyan ameleler görülüyor.
İsrail Elçisinin beyanatı
Türkiyenin Güvenlik Konseyindeki
zaferinden asla şüphe etmedim
Elçi diyor kİ:
"Tiirkiyenin Konseye âza seçilmesi bütün
dünya ve bilhassa Ortadoğu için hayırlı bir olaydır,,
Türkiyenin Güvenlik Konseyine seçilmesi münasebetiyle Arao memleketlerinin düşüncelerini belirtmek üzere Suriye Büyükcİçlai Emir Adıl Arslanm gazetemize verdiği beyanatı neşret-miştik.
Dün aynı mevzu üzerine İsrail Büyükelçisi YENİ İSTANBUL’U Anknra-dan telefonla şu beyanatı vermiştir:
•Türkiyenin Güvenlik Konseyindeki zaferinden asla şüphe etmedim Gerçi, Güvenlik Konseyinde Ortadoğu temsilciliğini daimi bir surette ellerinde bulundurmak İçin Arap devletlerinin sarfettlği gayretler. Türkiyenin intihabını birkaç gün geciktirmiştir Fakat, .seçimlerin parlak neticesi sayesinde Ortadoğunun yalnız Arap memleketlerinden müteşekkil bir bölge olmadığı ve Birleşmiş Milletlerin, hiçbir fark gözetmeden, üyelerinin tabii haklarını tanıdığı boylere Arap dünyagıtıa: ispat edilmiş bulunmaktadır. Bu tecrübenin Arap memleketleri İçin bir ders teşkil edeceğini ve bütün milletlerin menfaatlerinin birbirlerine sıkıca bağlı olduğu bir dünyada. hırçın bir uyuşmazlığa yor olmadığını Arapların anlayacağını ümit e-derlm. Güvenlik Konneyinc seçilmesiyle Türkiye, yalnız kendisinin değil, fakat aynı zamanda Ortndoğııda Aran olmayan diğer devletlerin de İstikbalde — ve ha ket ilkleri takdirde Güvenlik Konseyinde yer alabilmelerini sağlamış olmaktadır
— Türkiye Elllsllnll Arap mültecileri meselesinin hallinde ne gibi bir rol oynıynbillr?
“Filistin Arap müllocHerl meselesine bir hal çaresi bulunmadığı müddetçe, Arap memleketleriyle İsrail n-raııında sulhun teessüs edilenilyccofci. Arap devletleri tarafından ısrarla iddia edilmektedir. Diğer taraftan, A-rap devletleri son zamanlarda bu bahisle başka memleketlerin karşıladı iki muhacir meseleleri arasında bir mukayese kurmak istemektedirler Böyle yapmakla gayelerinin umumi efkârı oyalamak olduğu düşünülebilir Filistin Arap mültecileri meşeleal Üzerinde fazla durmak niyetinde değilim, çünkü itham edici bir vaziyet te bulunmak istemiyorum. Vazifem sulha ınânl olmak değil, bilakis, onu temin için zemin hazırlamaktır. Ancak, şunu tebarüz ettirmek islerim ki, Arap mcmin* kellerinin, aralarında yerleşmek ve kendileriyle kaynaşmak isteyen Arap mültecilerine hu imkânı vermemek ve umumi bir sııllı çerçevesi dairesinde bu rncNoloyv mantıki, realist ve pratik bir hal çaresi bulmak üzere İsrail He sulhun tesisi için müzakerelere yanaşmamak hususunda gösterdikleri İnat yüzünden Arap mültecileri — Filisi İn muhıiMarnatı iki buçuk seneden beri bitmiş olmasına rağmen — hâlâ mülteci kamplarında bulunmakta ve Birleşmiş Milletlerin yardımlyle yaşamaktadırlar. Zayıf bir liÜfUS kesafetine, milyonlarca kilometre murabbaı mün-bit araziye ve işletilmemiş zengin kaynaklara sahip olmalarına rağmen, A-rap devletleri, mültecilerle kıırdeş olduklarını İddia ettikleri halde hiçbirine kendileriyle kaynaşmak fırsatını vermemekte lirler. Buna mukabil, memleketin yüz(»lçiimünun darlığına ve bundan iki sone evvel bir milyonu
şey bilmiyordum. Fakat şimdi çok şeyler öğrenmiş bulunuyorum. Amerikalı oöziylo Türk askeri
Türk nakerl Amerikalı askere hiç benzemiyor. İlk gözüme çarpan vasfı şu oldu: Çok kanaat kâr. Bir şey İkram edince kızarıyor ve almak istemiyor. Nihayet ısrarla kabul ettirince de aklından geçeni nnlamavn imkân yok. Çok pratik buluşları var. Bir şey kırılınca biz bir rapor yazar yenisini isteriz. Sizin askerler akla golmlyecek basit vaaıtnlarln hemen tamir edlverl-yorlnr. Eğlenceleri bir araya gelerek konuşmak veya geminin bir köşesinde
bulmayan nüfusuna rnğmon. İsrail Devleri, bu muıldet zarfında dünyanın her tnr-ıfındrın HO.OOO Yahu(iı muhaciri kabul etmeye ve yerleştirmeye muvaffak olmuştur Müllc-cirleri kamplarda tutacaklarına ve kah Birleşmiş Milletlere, kâh ise lara-ile karşı ithamlarda bulunacaklarına. Arapların, mülteci meselesine müspet hır hal çaresinin lemhıi için gayrot etmeleri herhalde dalın muvafık olurdu. Bunu yııptıkbırı takdirde, kendilerine defalarca teklif edilen ynlnız Birleşmiş Milletlerin yardımım değil, aynı zamanda İsrailli! do muavenetini göreceklerdir Araplarla sulhun tesisi-nı arzu ederiz. Yet erk i bıı sulh zorla ve cebirle temin edilmiş olmasın.
Türkiyenin Güvenlik Konseyine seçilmesinin bütün dünya ve bilhassa Ortadoğu bölgesi için hayırlı bir olay olduğuna katiyen eminim. Realist ve sulhçu bir memleket sıfntlyln, Türki-yenin dünya barışını tekamül ettirmek hususunda bütün mânevi kuvvetini sarfodoceğino ve İyi niyetli milletlerin anlaşmazlıkları sulh yolu He hallot-meye vardım edeceğine kaniim.
Güvenlik Konseyi ve Uzlarımın Komisyonu üyoşi olarak Türkiyenin İsrail ve komşuları arasında sulbün temini için şimdiden İmkânlar bulabileceğine eminim. Boylere, Türkiye. Ortadoğu bölgesinin İstikrarını sağlamış ninen let ır...
İnönüniin resminden
doğan bir hâdise
Malatya 11 ı Ankara Ajansı) —
Belediye binasında oaıh bulunan es
ki Cumhurbaşkanı ve Malatya Milletvekili İnönü’nün resmini indirt
mek için Malatya Valisi Turgut Bn-banglunun Malatya Belediye Başkam Muzaffer Akalım tazyik etmekte olduğunu bildirmiştim. Hâdise bugün yen! ve daha ciddi bir safhaya girmiştir.
Vali, Emniyet Müdürünü, resmi In-dlrmok İçin vazifelendirerek Belediyeye göndermiş, Emniyet Müdürü ele yanma komiser ve polis memurları alarak Belediye Başkanlığına gitmiş, tir. O sırada çarşı ve pazarı teftişte bulunan Muzaffer Akal makamına geldiği zaman kapıda bu zabıta eklpl İle karşılaşmıştır.
Emniyet Müdürü resmî İndirmek İçin Validen emir aldığını söylemiş. Belediye Başkanı da bu emrin yazılı olup olmadığını sormuştur. Emniyet Müdürü şifahî orııri yazılıya çevirmek İçin Valiye gitmiş, Muzaffer Akalın da İçişleri Bakanı RÜkneddin Nasııhl-oğhına yıldırım kaydlyle bir telgraf göndererek resmin indirilmemesi hu-sııaunda emir rica etmiştir.
içişleri Bakanlığından, Belediye Reisinin çektiği yıldırım telgrafına henüz cevap verilmemiştir.
bizimkilere hiç benzemeyen şarkılar söylemek. Kâğıt oyunları, neden bilmem. onları pek alâkadar etmiyor. Gemide radyo dinlomok
Gemide herkesin müşterek morakı şu: Radyo dinlemek. Ankara Radyosunu bulmak hazan kabil oluyor. O zaman herkesin yüzü gülüyor ve askerler daha ncçell ve hayatlarından daha memnun görünüyorlar. Aynı ha) Amerika radyolarını dinlerken bizde de var Radyoda hepimiz sizin musikinizi arayıp bulmağa çalışıyoruz. O zaman Türk askerleri birdenbire değişiyorlar. Aralarında coşıfp şarkıya iştirak edenler, hattâ oynayanlar görülüyor, Bnzan da kendilerine mahsus bir sazla muttarit havalar çalıp ya tek başına, yahut da koro halinde şarkılar söylüyorlar.
Subaylar daha çok haberlere meraklı. Bir seferinde radyo haberlerini dinledikten sonra Yüzbaşı Halide Keredeki Klmpo hava alanının geri alındığını Höyledim. birdenbire «evindi: ’Kimpo mu. şu Amerikalıların çekilirken «tekrar döneceğiz) diye yazdıkları hava meydanı değil ml?„ dedi.
Subnylnrın dünya meseleleri ve umumi bilgileri çok geniş. İçlerinde bir kaç defa Amerlkaya gllmlş olanları da var. İngilizce bilenler çok, bilmeyenler de ellerinde kitaplar ve lugat-Inral çalışıp duruyorlar. Bu suretle yekna.sak günlerin ağırlığı kiRman hafifletiliyor. Gemide İngilizce kursları da açıldı.
Bugün geminin bordasında köpek balıklan göründü Askerlerin hemen ekserini ömürlerinde İlk defa olarak kopek balığı görüyorlar. Silâhla vurmağa çalıştık. En güzel atışı bir Türk çavuşu yaptı. Silâhı omuzlar omuzlamaz balıklardan hlrinl vurması bir oldu. öteki balıklar da kanı görünce arkadaşlarını parçalayıverdiler. Bundan sonraki eğlencelerimize köpek balığı avı da katılmış oluyor.
Bu mektubu hangi limandan postaya vereceğim! emniyet sebepleriyle a-çıkiayamıyacnğırn sadece USNS General W. G. Hnnn'dan yazıldığını bildirmekte hlr mahzur yok.
Kırtasiyecilikle mücadele kararı
Muamelelerin sürat ve intizamını teminen modern usule dayanan arşivler kurulacak
Ankara 11 (Ankara Ajansı) — Hükümet kırtasiyecilikle mücadele mevzuunda çalışmalarına ehemmiyet, le devam etmektedir. Bildirildiğine göre, resmî muamelelerin sürat ve intizamını temin için modern usule dayanan geniş bir arşiv teşkilâtı kurulması, bütün dairelerde kullanılan zarf, kâğıt ve dosyaların aynı cins ve boyda olması.İçin prensip itibariyle karara varılmıştır.
Devlet teşkilâtında rasyonel bir çalışma hayatı yaratmak İçin İlk iş olarak bir yönetmelik hazırlanacaktır. Bu maksatla bütün Bakanlıklar temsilcilerinin ve bazı mütehassısların iştirakiyle yeni bir komisyon kurulmuştur Komisyon ilk toplantısını dün Nurcddln önen’ln başkanlığında Ekonomi ve Ticaret Bakanlığında yapmıştır,
öğrendiğimize göre komisyon kırtasiyecilikle mücadele işini esaslı şekilde ele almış ve her şeyden önce bir ön tasarı vücuda getirmek üzere kendi içinden bir tali komisyon seçmiştir Talî komisyon raporunu ha-zırladıktan sonra ana komisyona ve-ccektlr.
Hava yolları ve
gazele nakliyatı
Ankara 11 (Ankara Ajansı) Devlet Havayolları uçakları hergiin yurdun muhtelif bölgelerine 3.5 ton gazete taşımaktadır. Evvelce gazeteler için günde âzami 150 kiloluk nakil müsaadesi verilmiş ve kilo başına 9 kuruşluk nakliye ücreti alınması kararlaşmjçtı. Sonradan bıı miktar arttırılmış ve bugünkü rakama yükselmiştir. Şimdi Havayolları İrin resinin bu yüzden senede bir kaç yiîz bin lira zarara girdiği ileri sürülmekte ve gazete nakliyatının tekrar tahdidi İstenmektedir. Öğrendiğimize göre Devlet Havayolları Genel Müdürü önümüzdeki hafta Basın Ynvm ve Turizm Genel Müdürlüğü vasıtasiyle gazete sahipleriyle temasa geçmek üzere lstanbuıa gidecektir. Bu temaslar neticesinde 25 gazete tutan beher kilo başına alınmakta olan 9 kuruşun hiç olmazsa maliyet fiyatına yükseltilmesine çalışılacaktır Bu vesile ile havi rekabeti yüzünden Ankarada geç dağıtılan gazetelerin erken tevzi İŞİ de bir karara bağlanacaktır.
Aydın ehli hayvan sergisi açıldı
Avdın, 11 (A A.) — Tarım Bakanlığı tarafından İlimizde tertip edilen ehil hayvan sergilerinin İkincisi dün saat 16 da Vali Dündar A takar tarafından açılmış ve derece kaznnaı hayvanlara 900 lira tutarında İkramiye dağıtılmıştır.
Fransız Büyükelçisi, Sağlık Bakanını ziyaret etti
Ankara, 11 (A A ) — Fransız Büyükelçisi Eksel&na Jean Leacuyer bugün saat 11 de Sağlık ve Sosyal Y'irdim Bakanı Dr. Ekrem Hayri Üstün-dıığı makamında ziyaret etmiştir.
Amerikan kuvvetleri 38 inci arz dairesini, mukavemetle karşılaşmadan geçtiler
Tokyo’daki siyasî çevrelerin kanaatine göre Kore harekâtı ekim sonunda bitecektir
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
(38 inci arz dairesini geçen Ame-| nkan birlikleri ile bulunan muhabirimiz Margııerıte Higginıs bildiriyor) — General Mac Arthur genel karargâhının emirlerine göre hareket e-den Amerikan birlikleri, ilk defa o-larak Güney ve Kuzey Koreyl birbirinden ayıran 38 inci arz dairesini geçmişlerdir.
İnsanın ciğerine kadar Işliyen bir yağmur altında, önden tanklar olmak üzere birinci süvari tümeni ileri keşif karakolları, kııvvetelrini resmen Kuzey Knçe topraklarına yığmaktadır. şimdiye kadar yalnız Güney Kore kuvvetleri bu atini sınırın ötesine hücum etmek hakkına mâlikti.
(Associated Press’in bildirdiğine göre. Güney Kore üçüncü süvari tümeni doğu kıyısında VVonsan’ın 10 mil Ötesinde bir yere kadar llerlive-hilmlçtir.) |
Gece karanlığı çökmeden diğer ileri keşif karakolları harekete geçti ve muhabiriniz gece yansına doğru cepheden aynldığı vskit, toplu Amerikan kuvvetleri kuzeye doğru saldı-nyordu. Bazı kesif kollarımız dağınık hafif makinelitüfek ve havan topu ateşine manız kaldılar. Fakat düşmanın bu teşebbüsü fazla bir tahribat yapamadı.
En büyük tehlike, yollara dökülmüş olan mayınlardı. Yolda giderken önümüzde İki jeep tankın h&vaya uçtuğunu gördük.
.38 inci arz dairesini geçmemiz emrini 5 İnci süvari alayı öğleden sonra aldı. Bir saat içinde Heri karakollarımız hazırlanarak Kacsong şehrine yakın Changdan’m kuzeydoğusundan arz dairesine doğru yola çıktılar. Bugüne kadar tabur komutanları paraleli geçmemek İçin o kadar kati emir almışlardı ki ilkönce toplarını kullanmak cesaretini bulamadılar. Bazı askeri çevreler, kızıl başkenti Pyongyang’a doğru olan Amerikan hücumunun siyasi meseleler yüzünden durdurulacağını tahmin e-dlyordu. Fakat Amerikan mukabil hücumunun gecikmesi. Tokvodaki Amerikan resmi mehaflllne göre, sırf askeri sebepler yüzünden oldu. Birlikler. Amerikalılar tamamiyle hazırlanmadan llerliyemczdi.
Uzakdoğu başkomutanına göre. 27 haziranda Birleşmiş Milletlerin verdiği “sulh ve sükûn,, kararı bütün Koreye şâmildi. Onun için Birleşmiş Milletler kararını yerine getirmek. kızıl Kore kuvvetlerini oldukları yeıe kadar takip edip orada onları ezmek demektir. Eğer bugün kızıl kuvvetleri Kuzey Kortde toplanıyorsa, Amerikan ve Birleşmiş Milletler ordusu bir an bile düşünmeden paraleli geçip düşmanı hırpa-lam alıdır.
General Mac Anrthur, Kuzey Korelilere teslim olmaları haberim gönderdikten bir hafta sonra beşinci süvari alayı İlen karakolları 38 İnci arz dairesini geçmiştir. Şimdilik generalin ültimatomu Kuzey Korece resmen tanınmamıştır. Fakat Kae-song civarından Pyongyang şehrinin bulvarlarına girinceye kadar Kuzey Korelilerin ne derece fanatik bir müdafaa sistemi tutturacakları henüz belli d?ğildır.
500.000 nüfusu olan Kaesong. birinci süvari tümeninin keşif birliği tarafından hiç ateş açılmaksızın a-lınmıştır. Fakat şimdi şehri İşgal e
İran Şahının kıt kanh^i Falına, Tarisfe Lougchapnı tp droınunda
Amerikalı kocası Ue müşterek bahta oynauıa>a gidiyor
den 8 inci alay komutanı Hal Edson, şehri aldıktan sonra bazı köşelerden havan topu ateşine maruz kalmış olduklarını söylüyor.
Beşinci süvari alayında 38 inci arz dairesini geçeceğimiz haberi yayılır yayılmaz herkes sevindi, ikinci tabur komutanı Tuğgeneral Paul Clifford şöyle demiştir: “Günlerdir burada oturmuş, bekliyor, bekliyorduk. Halbuki bir an evvel harekete geçip harbi bitirmek Itsivoruz.,, Tuğgeneralin idaresindeki bütün askerler de aynı fikirdedirler.
Harekete geçtikten aonra ben şahsan bir kaç yaralı askeri tabur karargâhına jcep’ln İçinde taşıdım, İçlerinden birisi mayın arayıcısıymış. Bana bütün gece İlen karakolları İle yollarda mayın arayıp bulamadıklarını söyledi. Ntçln yaralandığını sorunca: “Kâfirler çok kurnaz, herhalde biz keşiften döndükten sonra gece yansı mayınlan dökmüş olacaklar” dedi.
Şimdi artık mühim miktar Amerikan kuvvetlerinin paraleli geçtiği hem buradaki hem de Tokyodaki askeri çevreler tarafından kabul edildikten sonra, Kore harbinin ekim ayı sonunda biteceği tahmin edilmektedir. Fakat şimdiye kadar karşı tarafın İhsas ettiği tavra göre, Amerikalıların kazandıktan bir avuç toprak için kızıllar mümkün olduğu kadar fazla kan dökmek azmindedtr-ler.
Bütün Almanyada umumi seçimler teklif ediliyor
McCloy bu hususta Rus generaline bir mektup gönderdi
Bonn, 11 A A. (AFP) — Amerikan Yüksek Komiseri McCloy, Almanya-daki Sovyet Şefi General Çukof’a Başbakan Adenauer’in dört işgal kuvvetini bütün Almanyada umumî seçim yapmaya davet eden bir mektubunu vermiştir.
Buna göre seçimin kurucu bir millî meclis teşkili maksadiyle milletlerarası kontrol altında yapılması istenilmektedir.
McCloy, mektubunda Sovyet Hükümetinin 1950 mayısında Amerika, Fransa ve Ingiltere dışişleri bakanları tarafından merkezi bir Almanya kurulması maksadiyle bütün Almanyada serbest ve demokratik bir seçim yapılması için vaki teklife cevap vermediğini hatırlatmaktadır.
Fransız ve Ingiliz yüksek komiserleri de General Çukof’a aynı mealde ıektııplar göndermişlerdir.
Kanserin tedavisi
İngiliz Sağlık Bakanlığı bu işle uğraşmak üzere bir komisyon kurdu
Londra. 11 A. A. (LPSı — Ingiliz Sağlık Bakanı Dr. Evans’ın kanseri tedavi çarelerin! bulduğunu bildirmesi üzerine bağımsız bir komisyon teşkil etmiştir. Bu komisyona dahil yüksek İlim adanılan arasında penisilini keşfetmiş olan Alexander Fleming de bulunmaktadır.
Sayfa 4
Y E N î İSTANBUL
12 Ekim 19W
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Bizde kredi ve satış kooperatifleri
neden muvaffak olamıyorlar ?
Yazan: Sait Bilâl Çakıroğlu
Dünya kooperatifçiliğindeki mevkiliniz, esefle kaydedelim ki, çok geridir. Memleketimizde, en ziyade inkişaf edeceği ümit edilen Ziraî Kredi Kooperatifleri bile alelacele ve hattâ fantezi İstekle kurulmuş olduğundan şimdiye kadar bu yolda ilerlemek İmkânı bir türlü hâsıl olamamıştır Zira On beş sene evvel daha ziyade politik mülâhazalarla, yukarıdan a-şağıya doğru verilmiş emirler üzerine Ziraat Bankası, bugünkü kredi kooperatiflerini ve müteakiben de aynı hatalı görüş neticesi olarak satış kooperatiflerini ve birliklerini doyurmuştur. Bu teşekküller içinde bulunan müstahsiller, istihsale mâtuf ihtiyaçlarım gidermek mttksadlyle ve birbirlerlyie yardımlaşma esasına göre hakikî kooperatiiçi karakter ve zihniyetiyle bir araya gelmedikleri ve sırf Ziraat Bankasından, ne suretle olursa olsun para almayı düşündükleri için hiç bir zaman kooperatiflerine yâr olmamışlardır. Daha İlk kuruluşta yüksek kredi temini zımnında kooperatif idarecilerine aldatıcı beyanlarda bulunarak ödeme kabiliyetlerinin çok fevkinde kredi sağlamışlardır. Tatbikatta bu tik kuruluş hatalarının ve bilhassa kredi tesblt ve tevalindeki aldatıcı vakaların yüzlerce çeşitli misallerini bugün Ziraat Bankası ve kooperatiflerin dosyalarında bulmak mümkündür. Doğu Karadeniz bölgesinde kurulan kooperatiflerde bir kısım ortakların, kooperatiften namlarına a-lınan paralardan haberdar olmadıkları, ölmüş insanlara alt mühürlerle başkalarının kredi temin ettikleri, hakikatte mevcut olmadığı halde mevcutmuş gibi menkul ve gayrı menkul mallan irae ederek para aldıkları, fırsat gözleyen murabahacı-lann köylü üzerindeki eskiden kalma alacaklarını kooperatif vasıtaslyle Ziraat Bankasından temin edilen paralarla tahsil ettikleri ve daha çeşitli birçok muvazaa yollarlyle kooperatifleri doğarken felce uğrattıkları acı misallerle anlaşılmıştır. Bidayette yapılan bu teknik hatalar aynı silsile ve seyri takip ettiği için bugün köylünün ödemesine imkân görülmeyen büyük borç yekûnları meydana gelmiştir. Senelerden beri tecilden tecile bağlanarak devam e-den ve birgün affa mazhar olacağı düşünülen (•) bu kredi plasmanlarına ait milyonlar donmuş yekûnlar halinde Ziraat Bankası hesaplarında kalmaya mahkûmdur.
Bununla beraber hakikatin bu şekilde tecellisi müstahsil kütlesini ihmal etmeyi icap ettirmez. Tablatiy-le hataları düzeltmeye, zaruret ve İcaplara uymaya ve herhalde sosyal anlayışımıza ve demokrat görüşümüze göre kooperatif mevzuunu e-saslı olarak ele almaya mecburuz. Ancak bununla kooperatifler devletin eline almasını, himaye etmesini kasdetmiş olmuyoruz. Zira kooperatifler ilânihaye devlet himayesinde inkişaf edemez. Tatbikat da bunun müspet netice vermediğini göstermiştir. Ancak bundan kasit devletin kooperatifleri ihmal etmesi değil, aksak bir devletçilik zihniyetiyle kooperatifleri idareye kalkışmamasıdır. Çünkü devletin bunda ehil olmadığı diğer teşebbüslerde olduğu gibi, tezahür etmiştir. Binaenaleyh devlet, olsa olsa bu kooperatifleri günün 1-caplanna ve İktisadi zaruretlere göre organize etmelidir. Bunun için de yeni bir kooperatif kanuniyle işe başlanmalı ve e6ki işler tasfiye e-dilmelidir. Ziraat Bankası da ya ciddi ve samimi bir kooperatif bankası şekline sokulmalı veya bu bankadan bu iş alınarak kurulacak müstakil bir kooperatif bankasına ( * ”) verilmelidir. Sınai istihsal, zirai istihsal kooperatifleri (ham madde, alât ve e-devat ve sürüm) kredi kooperatifleri.
yapı kooperatifleri hep bu kooperatif bankasının finansmanından İstifade etmelidir. Bu banka, anonim şirket halinde ve millî bankalarımızın İştirakiyle kurulabileceği gibi devletten bir fon alarak da teşekkül edebilir. Bu iş için, yani Türkiyede mevcut ve yeniden tesis edilecek bi-lûmum kooperatifleri, hazırlanacak müstakil kooperatif kanunu muvacehesinde organize ve finanse edecek olan bir kooperatif bankasının sermayesi için 100 milyon liralık bir o-misyonda bulunmakta da hiçbir mahzur yoktur. Zira istihsal miktarının artınasiyle mütenasip olarak artacak evrakı nakdiye miktarı her türlü enflâsyon endişesinden Azadedir.
Binaenaleyh köylümüzü tam ve verimli bir müstahsil haline getirmek ve tam mânasiyle fedakâr nir koo-peratifçi olarak yetiştirmek İçin kanun ve statülerimizi yeniden letkika tâbi tutmak ve halihazır vaziyetlerini ıslah etmek mecburiyetindeyiz. Bunun içli) her şeyden önce müstakil bir kooperatif kanuniyle kooperatif bankasına şiddetle ihtiyacımız vardır. Her gün biraz daha yıkıcı şartların tesirlerine mâruz bulunan kooperatiflerimize karşı, çok geniş mânada, ciddi bir alâkanın uyanmasını temenni ederiz.
(•) Parti kongrelerinden gazetelere ekseden havadislere göre köylülerin, Ziraat Bankasına olan borçlarının toptan affını beklemekte oldukları anlaşılıyor.
(**) Bu her yerde böyle olmuştur. Zirai kredi işleriyle uğraşan Ziraat Bankaları yanında bütün kooperatiflere ana kredi bankası vazifesini gören kooperatif bankaJan kurulmuştur.
Texas’ta ham petrol
istihsali
New-York 11 (Hususî) — Birleşik Amerika Devletlerinin en mühim ham petrol istihsal eden nuntakasının ida. resiyle meşgul bulunan “Texas Rall-road„ komisyonu petrol istihsal miktarını ekim ayı için 125162 varil eksilterek yevmiye vasati olarak 2761296 varil istihsal yapmağa karar vermiştir. Amerikan petrol endüstrisi böyle bir karann alınacağını hiç ümit etmiyordu: çünkü daha geçen ay başlarında avrn komisyon âzala-rından birisi İstihsal miktarının şimdilik sabit kalacağını beyan etmişti.
Texasta bövle bir istihsal azaltıl-masının karar altına alınmış olmasının başlıca sebebi Birleşik Amerika devletlerinin petrol istihsalinin u-mumiyetle fazlalaşmış olmasıdır. Geçen ay içinde Amerikada İstihsal miktarı 20350 varil arttırılarak günde vasati olarak 5.85 milyon varil petrol istihsal edilmeğe başlamıştı Bu vaziyette Amerikanın eylülün U-çüncü haftasında istihsal ettiği günlük vasati miktar bir sene evvelkine nazaran günde bir milyon varıl daha fazla idi.
Frensizler pamuk alacak
İzmir 11 (HusubI) — Fransızlar venlden vâsi mikyasta pamuk almak üzere bir heyetlerin) tzmire göndereceklerini bildirdiler. Bugün Kumanya, Çekoslovakya ve Macarlstandan gayet müsait fiyatlarla pamuk talepler) yenilenmiştir.
Mali meseleler
Sterling bölgesinin altın ve dolar yekûnu
Londra hususî muhabirimiz bildiriyor
Londra, 11 (Hususî) — Ingiliz hâzinesinin bildirdiğine göre, sterliııg bölgesinin altın ve dolar rezervi bu senenin İkinci yarısında 334 miloyn dolar artmıştır. 30 eylülde rezerv 2.756 milyon dolardı. Buna nazaran 30 haziranda 2.422 milyon dolar, 81 martta da 1.984 milyon dolardı. Bîr sene önce devalüasyon başlangıcında rezerv iki misline çıktı. Bu senenin İkinci yansında yeniden başlayan hafif düşüklüğe sebep Marshall Plânı yardımlarının kısılmasıdır diyorlar. Senenin ilk Üç ayında 229 milyon olan yardım ikinci üç ayda 240 olmuş, şimdi ise 147 milyona düşmüştür. Marshall Plânı yardımının düşmesine sebep artık yardımın seneden seneye sürüklenmesi ve aynı zamanda Marshall yaldım mâliyesine uygun ithalâtın azalmasıdır.
Sterling bölgesinin yüksek altın ve dolar fazlası lngilterede umumî ilerlemenin devam ettiğini gösterir. Bu aynı zamanda denizaşırı sterling bölgesinin dolar kazancı İle tasarrufunun da iyi durumda olduğuna delâlettir. Yalnız Kore Harbi yüzünden yükselen fiyatların tesiri İle dolar emtJa kazançlarında bir artış görülmüştür.
Dolar harcanmasında fazla bir artış göze çarpmamıştır. Araya mevsim faktörleri girip ufak değişiklikler yaratmıştır. Güney Afrika altınların alınmasında da büyük değişiklikler olmamıştır. Miktarın 28 milyon sterling olduğu tahmin edilmektedir.
Rezervlerin artışı son zamanlarda senenin başında olduğundan daha fazladır. Fakat artış temposu Kanada İle mukayese kabul etmez. Kanada Amerikan dolar rezervi temmuzda 65 milyon artmıştır,-ağustosta 184 milyon ve eylülde de 285 milyon çoğalmıştır.
Hâlen Ingilterenin rezeni 2.765 milyon dolardır. Bu miktarın bütün sterling bölgesi İçin kifayet edeceği tahmin edilmemektedir. Geçen sene ye nazaran iki misil olduğu halde daha fazla artması beklenmektedir.
Son zamanlarda Amerikan kapitali İngHtereye akıyordu. Fakat şimdiye kadar fazla bir tesiri görülmemiştir. Sterlingin yükselmesinden
İman tütün istihsalâtı
Karlsrulıe, (Hususi) — Alman E konomlk Haberler Ajansının bildirdiğine göre, şimdiye kadar 1950 Alman tütün mahsulünün satışı 80.000.000 Alman markı olmuştur. Satış gayet yavaş ilerlemiştir, fakat» tütün eklen arazi 1949 da 9.400 hektar iken 1950 de 12.300 hektara çıkmıştır. Ve umumiyetle mahsulün kalitesi iyidir: yalnız 5.000 ton dolu yüzünden mahvolmuştur.
1950 tütün mahsulünün bilhassa sigar ve pipo tütününe elverişli ol-Jgu söylenmektedir. Bütün mahsu-Ün 330.000 ton olduğu tahmin edilmektedir.
Tütün yetiştirenler satışların ağır gitmesini yeni tütün vergisi kanunlarının gecikmesine hamlediyorlar. Aynı zamanda, geniş miktarda yerli mahsul piyasaya gireceği anda ithal merkezleri 5.000.000 dolarlık Amerikan tütünü satın almak İçin lisans verdiler.
1949 malî senesinde Batı Almanya İthalâtı 42.000 ton olup 14.000 Alman markı değerindeydi. Bu senenin ilk altı ayında ise 10.360 ton olup 81 milyon 400 bin Alman markı kıym> tindeydl.
doların ucuzbyacağı ümidi dolar tediyeleri geciktirilemez. İngilterelin en büyük dolar tediyeleri hükümet bankaları tarafından İthalat İçin yapılmaktadır. Her haldo bankalara tediyelerini geciktirmeleri hususunda bir talimat verilmemiştir.
Son zamanlarda îngllterenin geri kalan Kanada kredisinden para çekmesine lüzum kalmamıştır.
Nebatî Yağ Kongresine hazırlıklar
İzmir 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Zeytin yağı, nebati yağlar ve sabun mevzuları üzerinde müspet blr^icarct politikası tesis etmek maksadiyle 24 ekim 1950 salı günü An karada Zeytin yağı ve Nebatî Yağlar Kongresi toplanacaktır. Kongrede İstihsalle Uglli meseleler nebatî yağ politikası, İstihsal geliştirmesi İçin gerekli şartların tesbiti, maliyetler, istihsalin meslekî takviye-sİ dikkatli İstihsalin teşviki, raflnas-yon işleri, sabun İmali, Standard ve norm İşleri ve dış pazarlar meseleleri görüşülecektir. Bu toplantıya Ege Bölgesinden müstahsil, tüccar ve sanayici olarak 39 kişi İştirak edecektir.
Kısa Haberler
Pamuk piyasası
★ İskenderiye, 11 (Hususi) — Mısır Hükümeti pamuk mahsulü hakkında İlk tahminlerini neşretmiş-tir. Hükümet mahsulün 1.250.000 balya olduğunu söylemiştir. Bu resmî tahmin huBusi tahminlerden yüzde 10 daha azdır. Bu haber fiyatları yükselmişse de piyasa hâlâ eski vaziyetini muhafaza ediyor. Yüksek fiyatlar dolayısly-le ticaret fazla olmadı. İngiltere külliyetli miktarda pamuk almıya devam etmektedir; maksadı herhangi bir Rus talebine karşı koymaktır.
Kimya buğday satıyor
★ Cenova, 11 (YİRS)—Rusya Batı Avrupaya buğday satmayı kabul etmiştir. Yakın bir tarihte doğulu ve batılı temsilciler burada toplanarak görüşmelere bağlıyacaklardır.
Avustralya yün sistemi
★ Melbourne, 11 (Hususi) — Amerika Avustralyanın yün müzayedelerinde dünya piyasalarına yün satma sistemini değiştirmesi için zorlamaktadır. Amerika, söylendiğine göre, Avııtralvadan yün almak istemektedir. Fakat İngiltere hâlâ Avustralya yünlerinin en mühim müşterisidir. Bütün dünya. İngiltere mal aldıktan sonra geri kalan yünleri paylaşmaktadır.
Avustralya Başbakanı Mr. Men-zles aynı zamanda memleketin en kuvvetli partisinin reisidir. Kendisi Amerika ile dahildeki parti arasında mekik dokuyarak bir anlaşmaya varmak fikrindedir. Amerikanın ısrarındaki sebep, bir kere Rıısyaya, müzayede sistemi ile yün gitmesini ortadan kaldırmak ve diğer taraftan da tahsis sistemi ile fiyatları istikrarlı bir hale getirmektir.
Belçika Kongolunun mensucatı Ithıılâtı
Türkiye ■ Almanya ticareti
Frankfurt (HuhiihI) —Alınan Ekonomik Haberler AJanbıııın bildirdiğine göre, Batı Almanya-Türklye ticaret açığı kapanmıştır. Anlaşıldığına göre, Batı Almanya He Türkiye arasında a-ğustosta hilen ticaret paktını yenilemek İçin pek yakında görüşmeler olıu'iıktır.
ticaret anlaşması
Tahran, 11 A. A. (AFPj — İslâm Birliği İktisadî Konferansına iştirak eden heyetler şerefine verilen ziyafette Franco-Press Ajansı muhabirine beyanatta bulunan Başbakan General Razmara demiştir kİ:
“İran - Sovyet ticaret anlaşmasının İmzası, teferruat meseleleri yüzünden gecikmiştir, fakat müzakereler iyi bir hava içinde devam etmektedir. Hükümet tarafından hâlen müzakere edilmekte olan müteaddit anlaşmalar yüzünden lrnza tarihini sarih olarak söyleyememekle beraber, şimdiden teyld edebilirim ki, bu anlaşma istihsalleri Sovyet Rıısyada tabi! bir pazar bulacak olan kuzey eyaletlerine refahhk gotirecektlr.
Sovyetler Birliği Tahran Büyükelçisi Sadtşlkof bu hususta daha ketum davranmış ve şu beyanatta bulunmakla İktifa etmiştir:
İmza tarihinin mütemadiyen gecikmesinden dolayı müteessirim. Nihal anlaşmadan evvel başka hiçbir beyanatta bulunamam.,,
Yunanistan, Almanyaya fazla tütün satmak istiyor
Atina, 10 (AP) — Yunan Başbakanı George Papaandreu, zengin Alman tütün piyasasını Yunanistan I-çin elde etmek Üzere Almanyaya gitmiştir.
Beş seneden beri Yunanistan Al-manyuya 7.000 tondan daha az tütün ihracatında bulunmuştur. Halbuki harpten bir sene Önce 20.000 ton tütün İhraç ederdi. Yunanlstanda tütün İhracatından elde edilen ecnebi döviz geliri senede 20.000.000 dolardır. Yu-nanlstanın şimdi elinde 42.000.0t0 ton s toku vardır.
Tütün enstitüsünün tahminine göre, normal olarak 1.000.000 kişi Yunan tütün endüstrisine dayanmaktadır. Fakat şimdi tütün İşi ancak 800.000 kişiyi geçindirmektedir.
Şimdiye kadar Yunanistan tütün endüstrisi dünya piyasasında dlğor tütün memleketleri İle yüksek masrafları yüzünden rekabet edememişti.
Ingiltere ve Iran arasında malî müzakereler
Londra, 11 A. A. (AFP) — Ster-Ungln başka paralara tahvili kabili-yetinin ortadan kaldırılmasını müteakip 1947 de İngiltere ile İran arasında imzalanan mali anlaşmanın kasım 1951 e kadar temdit edildiği Hazine Bakanlığından bildirilmiştir.
Londrada cereyan eden müzakereler neticesinde bu karara varılmıştır.
Bu anlaşma hükümleri mucibince Ingiltere, elindeki bütün sterling mevcudunu dolara veya daha başka dövizlere tahvil etmek hakkını İrana tanımaktadır.
Bu karar, İran’ın zayıf dövizli memleketlerde satın alamıyacağı malların ödenmesi hakkındadır.
★ Brüksel, 11 (Hususî) — Belçika Kongosunıın 1949 senesinde İthal
ettiği mensucatın kıymet İtibariyle tutan 132 milyon Belçika frangı idi. Bunun 130 milyon Belçika franklık kısmını Belçika ihraç etmiştir, Belçika dokuma sanayii kolonilere daha fazla mal satabilmek İçin yeniden teşebbü-
se geçmiş ve Brükselde bu meseleleri müzakere etmek üzere bir komisyon toplanmıştır.
Çukurovada yeşil ve pembe kurtla mücadele
Gelecek yıl, Amerikadan getirilen vasıtalarla mücadele daha ziyade arttırılacak
Ankara, 11 (Hususi) — Amerikan İktisadi İşbirliği İdaresinden verilen malûmata göre, Çukurovada yeşil kurtla mücadele için, gelecek sene A-merikan yardımından İstifade edilecektir. Bu hedefe doğru atılacak û-dımlarm bilhassa şu iki meseleyi yalandan ilgilendirdiği de kaydedilmektedir:
1 — Lüzumlu makinelerin temini.
2 — Yeşil ve pembe kurtlarla mücadele hususunda Önleyici tedbirlerin alınması.
Bu sene elde edilen pamuk İstihsalinin bir kısmı yeşil kurt tarafından kemirilmişse de mühim miktarda pamuk Amerikadan İthal edilen D.D.T. ve talk terkibinden İbaret Gesarof 1-lâcrnın kullanılması İle kurtarılmıştır.
Bu sene Çukurova bölgesinde 880 büı balya pamuk İstihsal edilmesinde Gesarol ilâcının mühim bir rol oynadığı muhakkaktır. Bu ilâcı temin ede-nıiyen bazı çiftçilerin hiç pamuk top-lıyamadıklan görülmüş ve bu hal de Gesarol sayesinde atlatılan tehlikenin büyüklüğü hakkında bir fikir vermiştir.
Önümüzdeki sene, yeşil ve pembe kurlardan çiftçilerin zarar görmelerine mâni olmak maksadiyle yeni tedbirlere başvurulacağı muhakkaktır. Bu arada ihtiyacı karşılayacak şekilde Gesarol ilâcının temini meselesi de İncelenmektedir. Yalnız Gesarol ilâcının hazır bir şekilde Amerikadan İthali mİ, yoksa bu ilâcın hazırlanmasında kullanılan karıştırma makine-
Kanada para politikası
Ottowa, 11 (Hususi) — Kanada Döviz Kontrol Bürosu Kanada bankalarına ve ecnebi dövizi Üzerine İş yapan kimselere açıkça muamelelerin! durdurmalarını bildirmiştir. Kanada kabinesi kambiyo işlerini görüşmek Üzere yakında toplanacaktı!. Bilindiği gibi şimdi Kanada dolan A-merikan dolarına nazaran kıymet I-tibariyie % 9,1 nispetinde daha aşağıdır. Yakında bu farkın kaldırılacağı rivayet olunmaktadır.
Amerikada yeni vergiler
Washington 11 (Hususî) — Amerikanın askeri masraflarının karşılamak Üzere Senatoda yeni vergiler kabul edilmektedir. Bu vergilerden elde edilecek gelir tutarı 4,7 milyar dolar tahmin edildiğinden Hükümetin istediği 5 milyar dolar bu vergilerle de sağlanamayacaktır.
Amerikada mevcut gelir vergisi de arttırılmıştır. Gerek yeni vergiler ve gerekse arttırılan gelir vergisi içinde bulunduğumuz takvim yılı başından itibaren muteber addedilmiştir.
Kauçuk fiyatları
Londra 11 (Hususî) — Son defa olarak kauçuk fiyatı 46.50 peniye kadar vdlkselmiştlr. Kauçuğa karşı Birleşik Amerikadan yeniden geniş ölçüde istekler başlamıştır. Fiyatlar bu yüzden yükselmiştir.
r
Piyasamızda ham kauçuk fiyatı 360-400 kuruş arasındadır. Kauçuk fabrikaları bu mevsimde az iş yaptığı halde, kauçuk alıcıları fiyatların yükseleceğini gözbnünde tutarak ihtiyatlı hareket etmektedirler.
leri ile D.D.T. nln getirilmesi mİ lâzım geldiği hususu hâlen Ziraat Bakanlığı Ue Marshall Plânı temsilcileri arasında görüşülmektedir. Fakat alınacağından şüphe edilmeyen koruyucu tedbirler sayesinde önümüzdeki sene Çukurova pamuk istihsalinin kolaylıkla yarım milyon balyayı aşacağı tahmin edilmektedir.
Liberasyon listesinin tatbiki
İthalâtçılar, gümrük tarife pozisyonlarının tasnif şeklinden şikâyetçi
Yeni liberasyon listesi üzerine, T.C. Merkez Bankasına müracaatlar çoğalmıştır, ithalâtçılar, A listesinden ziyade gümrük tarifelerindeki pozisyonlardan şikâyet etmektedir. Meselâ: Otomobil yedek âdetleri, tarifelerde muhtelif pozisyonlara girmektedir. Bu yüz. den ithalâtçılar, T.C. Merkez Bankasına verdikleri talepnamede her yedek âlete alt gümrük pozisyonlarını ihtiva eden muhtelif listeler vermek zorunda kalmaktadırlar. Bundan da anlaşılıyor ki A listesinin daha kolaylıkla tatbiki İçin gümrük tarife pozisyonlarının yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç vardır.
Bazı ithalâtçılar da, piyasaya lüzumundan fazla mal İthal e-dlleceglnden endişe etmektedirler. Liberasyon esaslarına göre, piyasanın da kendi kendini kontrol etmesi, her İthalâtçının kendi branşında! ne miktar mal ithal edildiğini bilmesi lâzımdır. İthalâtçılar, bu hususta siparişlerin miktar ve nevileri halikında Türkiye Cumhuriyeti alâkadar makamlarının tüccan tenvir etmesini de faydalı bulmaktadırlar.
Eğede yeni çırçır fabrikaları
İzmir 11 (Hususî) — Kooperatifler Birliği U. Müdürü Medeni Berk bugün basına verdiği demeçte Türk mahsullerini dünya piyasalarına büyük bir bollukta arzetmek için ortakların bu yıl gayet mâkul davrandıklarını, daha fazla istihsal İçin tarımın Sökede 20 şer, Aydında 30, Çırçırlıda 40 fabrika kurmağa başlandığını, bunların 1951 yılında faaliyete geçeceğini söyledi ve çunlan ilâve etti:
Ziraat Bankası tam bir anlayışla kooperatiflerimizi desteklemektedir. Bu banka Merkez Bankasının Reeskontlarla açtığı tesl» kredisini 62 santim farkla bize vermektedir ki bununla birlikte faiz haddi % 5,25 kuruştur. Yakında % 4>5 a inecek olan faizler kooperatiflilere büyük hizmet olacaktır. Kooperatifler Bir. liği bu yıl üzümün İstikbalini gördüğü için Ayma Şirketimiz eliyle stoklarım arttırmaktadır. Hariçten aldığımız fiyatlar borsa fiyatı ile aynı olduğu için Borsada üzüm fiyatını indirecek sebeplere bir müstahsil müesseseai olarak katılamadık.

11/X/1950 Çarşamba
MEMLEKET
ve
DÜNYA
BORSA
ve
P İ Y
SALAR)
Borsalârda vaziyet
İstanbul
Ticaret Borsasında yağlı tohumlar grupunda yeniden canlılık başgöster-miş, tutam, kcteutohumu İlerleme kaydetmiştir Findik durumunda yeni bir tahavvül yoktur.
Kambiyo. Eshanı ve Tahvilât Bor-sasında muhtelif Devlet Tahvilleri üzerine az miktarda iş olmuştur altın fiyatlarında düne nazaran bir fark yoktur.
İzmir
Bugün Borsada pamuk piyasası heyecanlı safhalar arzetmiş, 300 kuruştan açılan piyasa süratle yüksel-miş, 308 kuruşa kadar çıkmıştır. Ü-zünı piyasHSi Tekelin 42 kuruşa siyah üzüm mubayaasına başlaması ü-zerlne dikkate değer safhalar arzet-ti ve çekirdeksiz piyasası 10 numara 80 kuruşta toplandı, incir piyasasında değişme yok.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanıp
i Sterling 7.84 7,84
100 Dohu ...... 280— 2&I.—
100 Fr Frangı 0,80 0,80
100 İsviçre Fr . . 01.03 01,03
(00 belç kr 5.60 5.60
100 İsveç Kr ... 0.01,876 0,01.876
100 Florin 73.68.40 73.68,40
100 Liret 0.44.128 0.44.128
100 Drahmi 0.01'87» 0.01. «7».
100 Becnudns 9,73.90 9.78.90
Altınlar
Bugün Kfikl kur
Lira Ura
Külce »eril Or. 4.77 1.76
Htilçe Degusea — 4.79
Cumhuriyet ... — 32—
38.20 38.10
HlllIDİf •>••••••••*• — —
Ouldoo »eeesesseM 29— 29—
ln(1H> 44— 44—
Fransıs kok ... —
NapulftOD Lll .. —
İsviçre
Zürich Borsası (Serbest)
4-10-1950 İsviçre Frangı
Duruma En aşağı tön yukarı
Türk Mrası LOÖ 1,15
Dolur 4.35 4.36
Sterling 10.60 10,95
EranMix Frang* 1.13 1/2 1.15 1/2
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
M
M
1 krenııyail tahviller 1933 Ergauı ..........
193b ikramlyeli ...
Milli Müdal&a 1 194)
1941
M2
••••••*
Demiryolu IV......
Demiryolu V
1949 ikramiyen -Dikerleri
Kapanış
22.65
20.30 20—
98.00
98.80
96.50
%6 I
%e % 6
%6 % « %7
194) Demiryolu VI ^....
Kalkınma I eastee
•r U
LU ...M
1948 İHtlkrnzı I
I1M8 istikrar.) IL....
1949 istikrazı I ........

Sivas-fturzurum 1..
%7 1934 *• •’ U.-Vll..
%7 194) Demiryolu 1.
%7 194) 66 n...
%7 194) 6a uı...
%7 M un aiüdoltta ı...
%7 99 99 11...
%7 • rt uı...
%7 •s - IV
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası Anadolu
••
99
D.T. Tertip A/B. * •• a
.. MUmea. Senet.
96.30
96.25
96.45
90.50
96.50
96. W
95.35
20.20
20.70
21.35
20.95
20.30
20.10
20.80
21.00
21.30
20.80 Lll—
112.50
63.—
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası Türkiye tş Bankası Türk Ticaret Bankam Arşları Çimento Şark Değirmencilik Mili) Reasürans ........
Ecnebi Tahviller
123.50
80—
5—
15.2C
23.25
16. -
Mı»ır Kr(ki> Fontıly 1903 | 172—
İstanbul Ticaret 1 Borsası
Hububatı öuğaey yumuşak (TUc.) Bugün Eski Kapanış
30.25 80—
Buğday Ufıa 29.08 29.08
Arpa yemlik (dökme) — 21—
Mısır sarı (çuvalı) — 22—
Kaauiya tombul « 83.10 84—
Fasulya Çalı sert — 40—
Kuşyemı — a a
Mercimek kırmızı kabuk. 30— 44.—
Mercimek yeffU 39— • 34.—
Nnbuf natürel “•
fağb luhtımiar 1
Ayçiçeği tohumu 38— 37.20
Keten tohumu —. 49— 47—
Kendü tohumu — * 34—
Suaam 78/82 76—
Yer fıstığı kabuklu 75— —
Kuru Meyvaiar ı
Fındık (kabuklu sivri) 68— 66—
Fındık (İç tombul 1950). 315/318 317/MÖ
— —
Çevir. (İç natürel) 160—
Dukum» Hum Maddeleri»
Tiftik (ana mal) * —
liftik (NfiitUrcO — —
Yapak Trakya »Kırkım) 320— 360—
Ham derileri
Sığır salamura (kasap) Kİ 160—
Keçi tuşlu kuru kilosu 225— 220—
KoyuD hava kurusu kilosu 320— —
Nebati Yağları 243— 210— 150—
Zeytinyağı (faz W. tenekelH —
Susamvağı (R&f sıra)
Ayçiçeği t Rafine çıplak) 150.—
Fındık vatı lUilrÜk) ...
İzmir Ticaret Borscsı
üzüm çeklrdöRBir No.9
tncir A serisi No. 8....
No. 108 i
U _...
UJ _...
tncir A eerlsl
•• ö serisi
Akala
Akala
Akala yerli yağı (rafine) .. CeklMnfrt
Kttınub PamuB Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk
Pamuk
Pamuk
Pamuk
Pamuk
Pamuk
Birinci
Hasır
ikinci Akala yogmur yomla ..............
augun
77—
18—
35— 306— 195— 160—
172.6 109—
17—
Adana Ticaret Borsası
Akıdu 1 (Hatay) Aka) ti
Akala
Akala yari) varil Akala
S
270—
New-York Borsası
Son
Kapanış
78—
48—
41— 300— 190— 160— ISO— 110—
17—
289.—
240—
283— 2«5—
285— 280—
(Adana)
il .... m......
i
IL .... vûdell ...
Trabzon Ticaret Borsası
FİN DIR
a) %ûü randımanl) 140— 145—
kabuklu tombul .... —
b) tc sıra kontrollü 300— 290—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday sert • • • •••»*•• •«••• Arpa ..............
2K-27—
29.-
M-
ÜUD
üktKl kur
HtlftdHy (Buşell=:Scnt) .......
Sert kış mahsulü No. 2 Kırmışı * * No. 9 --------
Pamuk Middllng (Llbreııi=Senl) b'Kitu
Aralık
riftlk (Libremizsent) Takasa No. I ........
Kindi9 i Ldbresi=Sent) Kabuklu yerli irt .
e
Gevaat İÇ Ckstrı» iri
Kuru ütüm Thompson
Kotcn Uthuma (Buşell=Dolar) ...
1 n nen polis Kalay (L)breş!=Sent) -• • • Levtıa-teneke (100 libre dolar)


” orta .....
IthaJ mah iç ithal cnaiı (Ubr(sl = 8ont) ...-. çeldrdeksta «cçme

258—
228—
259— 229—
40-90
40.79
40.52
40.90
40.10
40.06
L15.—
115.-
68—
66—
59—
65—
U V4
U V4
8.85
106.50
1.80
106.50
7.80
Londra Borsası
heten tohumu (Tonu=Sterling)
Som bay •«***•»«*•••
ICu ıkıl ta •••••••••»•«—......w—«
Yer fıatıgı Hindistan
76—
73—
70—
83—
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mal (LibresieFiyat) ° Bira mal»
T Od Ajıadoiu ’• M
•• Trakya *• •
İskenderiye Borsası
Hamak (K an tan=Tali an) Ashmouni Kısa eiyarb F/Q. .. Karnak Uzun elyaflı F/G. ..
115— 121—
1> Ekim 1050
TENİ İSTANBUL
Sayfa S
| Paris mektubu [
Almanyanın silâhlanması işinde Fransız - Alman tartışmaları
Herkesin kanaati şu merkezdedir ki, Almanyayı silâhlandırma meselesi Avrupa umumi siyasetinin temelini teşkil birleşmesi, yahut ayrılması ona
r
t
etmektedir. Avrupanın bağlı
Paris (Hususî muhabirimizden) — Almanyanın silâhlanması meselesinde Amerika 11© Fransa arasında çıkan tartışmaların bu son günlerde, Paris ile Washingten*un her sahadaki sıkı işbirliğine halel getirebilecek kadar ciddiyet ve şümul peyda ettiği yetkili müşahitler tarafından endişe ile görülmektedir.
Birleşik Devletler Paris Büyükelçisi M. Bruce de aynı endişeye kapılmış olacak ki, Başvekil M. Pleven ile uzun bir mülakattan sonra Wa-shlngton'a hareket etmiştir. Amerikalı diplomat hiç şüphesiz, iki hükümeti ayıran görüş farklarının pek ciddî olduklarına hükmetmiş ve meseleyi çıkmazdan kurtarmak Üzere Mr. Acheson’la görüşmek kararım vermiştir.
Vaziyet bir kaç günden beri daha kötü bir şekil aldı. Zira» Amerika ile Fransa arasındaki konuşmalarda başlangıçtan beri hâkim olan vuzuhsuzluk, vakit kazanmak gibi belki de iyi niyetle takip edilen bir maksadın neticesi olarak sanki mahsul muhafaza edilmiş bulunuyor.
Şimdi İse Washington sabırsızlık ve Paris de asabiyet göstermektedirler.
Fransız Bakanlar Kurulunun dört saat «üren son toplantısı Alman silâhlanması hakkında Fransız-Amerikan ihtilâfına hasredildi. Herkesin kanaati yu merkezdedir ki Almanya-yı silâhlandırma meselesi Avrupa u-muml siyasetinin temelini teşkil etmektedir. Avrupanın birleşmesi yahut ayrılması ona bağlı.
Fransız umumi efkârını bugün kaygılandıran meseleler arasında en mühlmmi odur. Halbuki Paris Hükümetinin başında bir hayli çetin dâvalar daha var: Çin Hindistamnda
vaziyetin kötüleşmesi, seçim kanunu ile anayasa kanununun gözden geçirilmesi etrafındaki münakaşalar gibi. Hele bu son mesele, M.RP. Partisinin kabinedeki âz asını çekilmeye bile şevketlebilecektir
Parisle Washington arasındaki müzakereleri iki sağırın konuşmasına benzetenler oldu. Sualler ve cavap-lar birbirine karışmakta, hangi cevabın hangi suale ait olduğu bilinmemekte idi. •
VVashington’da ifade edildiğine göre, Avrupanın müdafaası için lâzım olan tümen miktarının elliyi bulması üzerinde herkes müttefiktir. Atlantik Andlaşmasma dâhil devletlerin müşterek gayreti sayesinde azami kırk tümen vücuda getirilebilecek. Buna nazaran Amerikalılar Rransızlara şöyle bir sualde bulunuyorlar; "On Alman tümeninin kurulması esesim kabul ediyor musunuz?,,
Paris buna doğrudan doğruya cevap vormiyerek, geçen ağustosun 7 sinde gönderdiği iki muhtırada her devletin kondi müdafaasına tahsis ettiği kaynak ve asker mevcudunun bir araya getirilmesi teklifinde bulunduğu beyan ediyor ve böyle bir iştirake Amerikanın razı olup olmadığını VVashlngtondan soruyor.
Washington ise sabırsızlık göstermekte fakat Fransanın bu sualine cevap vermemektedir. Alman tümenleri meselesini tekrar ele alıp diyor ki: "Almanyanın iştirakinde zarureti sîz de tasdik ettiniz, öyle İse 6 ilâ 10 Alman tümeninin vücuda getirilmesi hakkında müşterek bir prensip kararını neden imzalamıyorsunuz?”
Paris şöyle bir mukabelede bulunuyor: Avrupa ordusunun kurulması üzerinde ameli bir anlaşmaya va-
(BİR ALMAN KARİKATÜRÜ)
Stalln Kuzey Korell'ye: — Barışsever milletler ««ini® mbiim emrediyorum î.. Git... Muzaffer olL
nlmadığına göre, henüz mevcut ol-mıynn bir orduya Alman tümenleri katmaya kalkışmak, İşi başından değil de sonundan yapmak demektir.
Bu tartışmalar düne katlar cereyan ediyordu, fakat bugün sona ermiş bulunuyor. Çünkü Amerikanın kati kararını verdiği ve bu kararın, Atlantik Konseyi toplantısı tarihi o-lan 28 ekimden yirmi dört saat sonra ilân edileceği anlaşılmaktadır. Zira kasımın 7 sinde Amerikan Kongresi üyelikleri için kısmî seçimler yapılacak vo bıı seçimlerin neticesi kongrenin siyaseti üzerinde tesir İcra edebilecektir.
Fransa Hükümeti de diplomatlar arasındaki bu konuşmayı kesmiş, fakat doğrudan doğruya müzakere etmek ve Itoktai nazarım kabul ettirmek ümidiyle NVashlngton'a M, Jule s Moch ve M. Pntnche’l göndermeyi düşünmüştür. Bakanlar Kurulu, diğer UrAftan, Alman silâhlanması meselesinin tabletiyle mecliste görüşüleceğine ve fakat gerek bu meseleyi gerek milletlerarası vaziyeti güçleştirecek esas tartışmasına ne do tartışmanın oya bağlanmasına meydan verilmlyeceğinl kararlaştırmıştır.
Şimdilik, Ameri kay a gönderilen İki devlet adamının orada müdafaa edecekleri Fransız nokta! nazarı şudur:
Almanyanın batı savunmasına iştiraki (Fransa. "Almanyanın silâhlanması,, değil do "İştiraki,, sözünde ısrar ediyor) bir "bütün.. ün bir parçasıdır. O "bütün,, de Avrupndır. Almanyanın öteki Avrupa devletleriyle birleşmesi, zamanı vo saati gelince tanzim edilecek, yani Avrupa topluluğu iktisadi, mail vo askeri sahalarda kati şekli ve nizamını aldığı vakit...
Amerikan Kongresinin. Alman si-lâhlanrpası esası kabul edildiği takdirde batı savunmasına ayrılacak tahsisatı daha kolaylıkla kabul eyll-yeceği iddia olunuyor. Böyle olsa dahi, ilk merhaleyi teşkil etmek üzere Avrupanın iktisadi ve askeri kalkınmasını ihmal etmemek lâzım gelir.
İşte. Fransız nokta! nazarı bu dur ve yetkili çevrelere göre Fransanın bazı endişelerini göstermektedir. Gerçekten Fransa. Alman sanayiinin kudreti ve Alman Milletinin teşkilâtçılığı sayesinde pek çabuk bir Alman askeri kuvvetinin vücut bulması; bu kuvvetin ergeç müstakil olması; Bonn Hükümetinin kömür -çelik poolıı projesini kendi lehine çevirmesi vevahut iddin ettiği haklım olde erinmeyince reddetmesi ve nihayet Amerikanın kaditli Alımın tümenlerini kurulmuş görmekteki acelesiyle, Avrupanın başlıca müstahsili ğÖZİyte baktığı Aimanyaya tercihan malî yardımda bulunması ihtimallerini endişe ile gözönündo tutmaktadır.
Fransanın kaygısı şundan İleri geliyor: Avrupanın iktisadi bakımdan birleşmesi hakkındakl gayretleri neticesiz kalmış; öte taraftan Ingiltere böyle bir birleşme fikrini dstınn reddetmiştir ki bu da, Amerikanın n-colesini, sabırsızlığını haldi göstermektedir.
Fennî bahisler
Silâhın geri tepmesi
Golecek sofor tavşan avına gittiğinizde; kurşun, tavşan yerine bir çalıya saplanırsa, kabahati tüfeğin go-rl tepmesinde bulmayın. Zira İlim, bunun böyle olmadığını İspat etmiştir. Amerikan VVestern Fişek Fabrikası Araştırma Lâborn tu varında son yapılan tetkiklerde geri tepmenin, kurşun namluyu terkettlklen sonra olduğunu göstermiştir.
Bu tecrübe İçin, umumiyetle avda kullanılan Wlnchestor Model 94 bir tüfek seçilmiş, hususî ışık tetl-batı vo 0.0000003 saniyede resim çekebilen hususi bir fotoğraf makirutsl kullanılmıştır.
tik hızı, saniyede 671 metro olan 30-30 luk bir mermi İle ateş edilmiştir. İnsan omuzundan ateş edilirken mevcut şartlara benzetebilmek Üzere dipçik, üzerinde lâstik sünger olan ve çelik bir yayla ileri geri harekot edebilen bir çelik levhaya dayanmış, namlu İse, sert lâstikten bir silindir üzerine oturtulup önüne, tüfeğin geri tepme esnasında namlunun kalkmasını göstermek üzere İki siyah »kala konmuştur.
Tecrübe İçin kurşunun tam yolu üzerine, İki cıvata lirasına bir çelik tol gerilmiştir.
1 numaralı resimde namlu ucu ve gerili tel gözükmektedir.
2 numaralı resimde kurşun, namlu ağzındım 5 cm. uzakta olan teli koparmaktadır. Görüldüğü üzere geri tepme daha yoktur.
3 numaralı resim, kurşun namlu ağzından 9 metre uzaklaşmışken çekilmiştir. Namlunun geri tepme neticesinde siyah akaladan takriben 19 mm. yükseldiği görülmektedir.
Gelecek «efor ava gittiğinizde, tavşan yerine çalıyı vurursanız, kabahati geno geri tepmede bulmayın!
Şiar UYAN


*
V?'7
S :

-
T
t



*



• •
X
* Mî»
A.



■r>


!(
i



t

i
I

1 r

■X



a


4
f



I


M
A’

> 1
• I
Zj/ a
■ i
T**.
w «
Van Goglı'un akıl hastaharıpslnde bulunduğu zaman yaptığı bir resim.

{ffi/





K\

Akıl hastalıkları kongresinin
Pariste
ki resim
sergisi
Boğa yılanı dostu 17 Birmanyalı
ve azız aylık bebek
Rangun, 6 (Hususi) ay evvel Birmanya çiftçilerinden birinin yeni doğan çocuğuyle, bir boğa yılanı arasında arkadaşlık başladı ve bugüne kadar da hâlâ devam et mektedir. Çocuk doğduğu gün. yılan damdan kayarak doğru beşiğin içine girmiş ve bebekle birlikte yatmıştır Etraftan gelenler boğayı kovmuşla: —Bimıanyalıiar boğaları öldürmezler—, fakat sadık dost tekrar gci miş, hasılı bir türlü yerinden ayiru mamışlar. Bu hâdise 17 aydır devam etmekte ve yılanla çocuk kucak Kucağa sevişmekte devam etmektedirler. Böylece ailenin bir ferdi olan boğa yılanı, haftada birkaç piliç yemese, doğrusu bulunmaz bit arkadaş olacak...
— Bundan 17
Dev sarnıç gemisi
Birleşik bir yağ gemisi inşa edlhnlşiu "Atlantic 41,017,200
Amerikada 30,500 tonluk İsmi gemi
Seaman" olan bu litre petroj alır
teslim edilecek olan
— BAŞSAĞIJG1NA GEI.EN MİSAFİR —
Octave-Peulllet sokağı: komşuluk ettiği koruıııiıı yaprak d vr.v om mı kahşmı dört sıra kestane ıığnçlnrlyle ferah yüzlü, geniş bir sokaktır.
FfirlMn bu tenhu köşeline do.vınıı olmaz. Bahçelerinin içinde «uıklnııtp gizlenmeye bakan evler; bıı yeşillik ukınııı-dan kurtulmaya |M-k hevesli de değillerdir. Kö.vlüh yerler bile dalın gürültülüdür; bu yoklan, — o ıhı hinde bir, — lylee dövülmemiş toprağı nıçrufa sıçrala. bir ktıç komik arııbıp* ••l.vîe, laklara doğru gezmeye çıkmış at meraklılarından başka. pek geçen olmaz.
Sokakla Ilcnri-Martin caddesinin köşesine düşen ev, hû* tün |>cnce re İvrindi’n iıvp lııj ağaçlık denizini görür. Bir tanıtında: Rok'nın başlangıcı, öbür tarafında da sivri çamları. koca dıhıiııiirlurı, 5 aşlı çınarları İle Mııeltc korıısıı. Kuta, gönlil dinlendirici bir yer! Gelip geçenler bıı eve neden mİ aldırış etmezler? Hrbvp meydânda. Burada olııraolnrııı h-rneıı hepsi (Je, paranın bol hol İltifatını görmüş kişilerdir.
I


P V • e
. Henry Bonleaııx
Eylülde
lantic Seamön" Birleşik Amerika ile lı an Körfezi arasında seyrüseferde bulunacaktır. Uzunluğu 10b metre olan bu gemi, Atlantic Rellning Com-pany Gaz Şirketinin hesabına New-Jersey eyaletinde Camden şehrinde New-York Shipbıriding Corporation tarafından inşa edilen üç kardeş gemisinden biridir.
Amerikan Bahri Federasyonuna göre, bugün dünyada 24.263,000 tonluk 2,000 yağ gemisi işlemektedir Bunlardan 161 i Amerikan bandıra İldir.
"At-



Blrlııel haftaki bir panceredım vakit valili başını uzatan Madam ( lırnevray; eaddeııln ağır telııpH,ıı lıallııe, .yeşil manzaraya, şu haziran gününün ılık gürelliğine fnmıtnıvn İlgisiz kalarak, sade ıtşağıya, bahçeye bnktyorılıi. Heıneıı orar kta; pencerenin altında, taş merdivenin dibinde oyııı-yan ttc çocuğa. — İki oğlanla küçük kıza — göz kulak olu-y»ır’’ıı. Arada ««rafla; onlara yerinden »yrdrııadığmı hat ırlatmak. yorucu, terletici hlr hal alan oyunlarını dıınlıırııınk İçin: Jıuın. I’billppv vr.\a Jıılletto diye «»rslrıılveriyordu.
ÇotMiklar; — gerçi kendisi gibi kapkara, yas (*lbix(*leri I f^ 111 t o I m ı I I a — iM>nccr«‘den uzanan şefkat flnlıı,
dertli üzgün çehırsc pek aldırmıyor, kahkahaları, çığlıkları basıyorlardı. Ölümün uğrad'.ğı bıı evde; Inıyat yine dr de. vaın ediyordu.
X’c âni, ne müthiş, ne korkunç bir uğrayış!
Mudum (’hrnvvruy, kız kardeşim kaybetmişti, lioıiı öylo feci bir şekilde kİ. bıı vakitsiz ölüm karşısında, Parlhln gelgeç merhameti bile, hlr un İçin depronivermlştl. Grncc(dl; kadın — Muflam Moıırevel — otomobili İle. hızlı hızlı gelen her
Im-Idr
• •_
bir tramvaya çarpmıştı. Ölüm, o güzel, o şirin yüzüııc, vahit gülen o İç açıcı yüzüne bile acımamıştı. Herkesin rendlğl bir tıılllı, İki Uç saniyenin elinde yürekler tt-cisı na/dlıe dönüverdi.
Ild kız kardeş, pek sevîfirlcrdl. Küçük yaşta anasız. Iırıcn; birbirlerinden İliç ayrıl mamaya, üstelik kırlık, açıldık yerlerde yuşumayn tutkun olduklarından; memleketlerini, ana baba ocağı o Fakal cansız mayız. Gönül kabul olnndıı.
İkisinin kiMnetl de leııip barklandılar.
Marthe, yani abla; rıılişavİr-nıUhendİH, hem ray’c vardı.
Hıı-
güzelim Daııphlne’yl hırnknmınayıı sözleştiler, şeyler İçin ettiğimiz yeminleri büsbütün tut-dileklerinin, dualarının bir
kısnıı; yalnız İlki
Parlsten çıktı ve
az bir ara İle ov-
şirketlerimle lırııı
bir takım maden de müdür olan M. Etleııne Chenev-
BARÎSTID toplanan Milletlerarası ■ Akıl Haftalıklın Kongresi, bu yıl çok alâka verici bir sergi İle kapandı. Sainte-Anne Haatahanesinde açılan bu «ergide yirmi kadar milletin akıl hastalan tarafından yapılmış resim, heykel ve desenler gösterilmektedir.
Serginin lkî bakımdan büyük bir ehemmiyet! vardır: Akıl hastalarının yaptıkları resimler marazlarının bir ifadesi olmak bakımından tıbbı herhangi bir test olarak ilgilendirdiği gibi, deha ile delilik arasındaki münasebet ve farklar, hâlâ kesin olaraK tesblt edilemlycn modem sanatın tarifine de yanyacak mükemmel bir vesikadır.
Sergide İki türlü resim göze çarpıyor: Hastalanmadan Önce resim yapmamış ve hastahanedo vakit geçirmek için resim çizen hastalann resimleri İle, meslekten ressam o-lup da sonradan delİrenlerln eserleri. Resimler arasında muhtelif akıl hastalıklarının muayyen İz ve damgalarını bulmak mümkündür. Meselâ tuall sistemli bir Şekilde, birbiri 11e hiç ilgisi olmayan ve teferruata kaçan küçük şekillerle doldurmak, şizofren hastalarının resimlerinde göze çarpan umumî bir temayüldür. Bunun en parlak misali; meşhur dansöz Nijinky’nin kompozisyon gayesi gütmeyen hendesî figürlerle kaplı bir resimdir. Aşağılık veya üstünlük komplekslerinin, cinsî sabit fikirlerin resimde izlerini görmek de mümkün. Hastalann rüya veya kâbuslarına, korku veya arzularına şekil vermeğe gayret ettikleri de göze çarpmaktadır. Böylece hakikate uymayan aca-İp ebat ve nispetlerle hayali hayvanlar, dalma tekrarlanan şekil veya çizgiler, helezonlar, alevler aşırı ve ahenksiz renklerle ifade buluyor.
Resimlerin tekniğine gelince; Bunun akıl hastalığı İle hiçbir İlgisi olmadığı, hastanın hastalanmadan önce edindiği resim terbiyesine göre değiştiği meydandadır. Nitekim doktorlar tıp bakımından resimlerin renk ve tekniğinden çok, muhteva v« mevzuu hastalığın teşhisini koymağa kâfi gelmese dahi, hasta ruhun serbestçe bir ifadesi, bir nevi yazılı psikanaliz olrnnk bakımından Çok kıymetli birer vesika Olduğunu kabul etmektedirler. Resim tekniğine sahip olmayan hastalann eserlerinde, bir iptidailik göze çarpmaktadır.
Bunlar çocuk resimlerini, tarih önceki çağlardan kalma mağara resimlerini, hattâ bazan Girit, Bizans veya Zenci sanatını andırıyorlar. Bunların araaında Parisln bazı caddelerinde ve bizde de Galatasaray bahçesinin duvarlarına dayalı olarak teşhir edilen, renkli fotoğraf nevinden, tamamen üslûpsuz kromolar da vardır.
Fakat asıl mesele, sanatkârın hastalandıktan sonra sanatında geçirdiği değişme ve gerileyip gerilemediği meselesidir. Bugün yeni resim, sanatın gelişmesini tam takip edemlyen insanlara göre İptidai mağara resimlerinden, çocuk veye delilerin çizebileceği şekillerden pek farklı değildir. Meselâ sürrealist rostamların birer kâbusu ifade eden hayvan veya İnsan desenleriyle delllerlnklnl birbirinden ayırmak güç oluyor. Hattâ Lombroso gibi büyük bir ruhiyatçı, dehanın saraya benzer bir ruh teşevvüşü olduğunu iddia etmekl«, ruh marazlarının sanatkârı verimli, yaratıcı bir duruma sokup sokmadığı meselesini ortaya atmıştır. Sanat yaratmak için sanatkârın bütün imkân ve kuvvetlerine sahip olmasını şart koşmayan bu görüşü çürütmek bakımından Salnte-Anne Sergisi parlak bir delil dahadır. Sergide Hlli ü*> Stphenson isminde İki İsveç ressamının eserleri, sanatkârlar şuurla-
Ayşe ■
rını kaybettikten sonra, sanat ve tekniklerinin de gözle görülür bir şekilde tereddiye uğradığının ve renkle çizgi bilgileri tuallerini şekillerle kaplamağa devam ettiği halde, kompozisyonda bir çözülüş, resmin fikrî ifade kıymetinde de bir çöküntü sezilmektedir. Deliden dâhi olmaz, buna şüphe yoktur. Aksi tezi kabul edenler, en başta Van Oogh’u ileri sürmektedirler. Van Gogh, sanat dünyasını sarsan en güzel eserlerini tımarhanede İken yaratmamış mıdır? Onun, insanın iliğine işleyen o sarı güneşleri, alevler gibi fışkıran servileri, sigara dumanı gibi kıvrılan bulutlan, deli resimlerinin Özelliklerini hatırlatmıyor mu?
Böyle düşünenler ufak bir takdim tehir hatası ile yanlış bir yola dalmış kimselerdir. Van Gogh, Ma> p hjr 0 an t, Nietsche, Baudelalre v« daha yüzlerce dahî sanatkâr, delirdikleri İçin dahî olmadılar, dahî oldukları ve dahî sanatkâr fazla hastalığı ve özelliği yüzünden cemiyette daim® bir ıstırap İçinde yaşadığı İçin mlşlerdlr.
Hangi devirde olürsa olsun tın ana kanun1 ırı değişmez,
üstün bir müvazene ve intizamın, kuvvetli bir şuurun ifadesidir ve ruh hastalıkiannin Parlsteki resim ser* gizi de, bunun böyle olduğunu bir daha ispat etmiştir.
delir-
•ana-
Sanat
SARI ALTIN DİYARI
j/İTAPLARIN yazdığına göre Ay-■^valık, korsanlann saldırganlığından kurtulmak İçin. Midilli Adasından göç etmiş Hırist(yanlar tarafından 17 nci asrın başlarında kurulmuştur.
Yunanlılar büyük bir servet kaynağı olan bu memlekete; “Cydonla” —Ayvalığın elence karşılığı— dar-ler vo burayı "Anadotunun Farisi" diye tanırlardı, O zamanlar, "Cydo-nla" yâni Ayvalık, muhtelif ırklara mensup 3Ö-40 bin kişinin Egcdo kaynaştığı tek yerdi.
Şimdi 10 biıı kadar nüfusa malik olan hu kasaba; 914 te vuku bulan deprem ve 947 den beri devam eden
Düşen Maske
Çeviren : Mcbrıırc Alevok
1
Kavuştuğu büyük saadeti: nııcak kız kardeşi Mathllde, rînqııe* Monrevol He — sefaret kâtipliğinden sonra «lytuıl hayalli atılıp mecliste ınühlrıı Idr mevki kazanmış genç ım-lltiknciylo — cvlerılııce, Içlııe slndlreblldt
Bacanaklar da, karılarım çok sevdiklerinden birbirlerine bağhındılıır. Bıı sıkı fıkı ahl»a|dık, her İkisi için hayırlı oldıı.
Yalnrz, ııllc hayatından, bir de çalışmaktan zevk alan; sağlam bünyesi, lıaslte kaçan tabiat i sayesinde gülmeye, neşelenmeye meyyal olan ( lıenvvrııy, aşkı ve sevgiyi tattıktan sonra kendini doludizgin Hsıındıılyr hırsına., kaptırmış İm* cHiıağmn, bıı Üzüntü ve huzursuzluk tiryakisi ruha, yutıştı-rısı, şifa verici bir tesir yapıyordu.
tkl ııllc, u/un hlr /ııınan. ynkmencık evlerde oturdular; her güıı birbirlerini gördüler. Mut kilde, ablasından uzak düşmemek lehi, caddenin karsı hırafıııdn, büyük bir ev tutmuştu.
Yalnız, bir seneden l*erl — her ne hikmetse — Mıırt.bc-m ricalarını hiçe sayıp, kocasının «l.vaşî vaziyetini Öııc sürerek, l'arUin lam göbeğimle, çok cımh, hareketli bir semte; Pare Monceau tanıflnrmu göç etmişti. M. îMoııre\(4‘ln. "eski hlr nazır gibi,,, Bonbıgnr Ormanı civarındaki bıı kuytu yerde, "tekaüde çeklleınlyeceğhıl.. söyleyip dürmuştıı.
Bıı uzuklıvşmıı, Martlıe’a pek zor geldi. Kız. kıırdeşln«, MkÜçhğüne,, karşı, arınca hlr muhabbet ve lıuyranlık lıeslor-d|. Matlıllde'den dört yaş büyük ablıı; oıııı ufacıkken, — o-yuıi olsun diye — kucağımı alınış, çelimsiz kollarında gezdirmiş, o vakitten beri (lo "küçüğe,, kanat germekten hiç vıi/geçenıenılşti
üstelik, kız kardeşindeki o Allah vergisi «*uzlbv büyüsüne. — ağzı dili bağlanınışçn&ına — tutıılıııııştıı.
Miti İllide; sarışın gii/cli, taptaze cehresindcıı, Insaıı ıııııskıırabklıırını sezip görmeli İHisıisnııdn akıllı fikirli, hazır hazırcık cevaplar bulmaya gelince de UAflrcesIne ııynnık zekâsından bol bol faydalanmayı bilir; — daha güzel, daha kafalı — ablayı, hor gittikleri yerde sönük bırakırdı.
Kocası tarafından beğenllııı(«k ve saklıı sakin çocukla rıııı büyütmek hazzı İçimle, ruh açlığım giderebilen Mıulam Chcnevray; kardeşiyle nıiıkayoscfle hiç hlr üstünlüğü kabul etmezdi.
===== A
Kendi kavllnce, ııa kadifemsi gözleri, ne kı/ıl-kııınral «açlan, no İnce uzıın boyu; Madam Monreveî’in edalı, gürel vücudu, yaldız yaldız bukleleri, yaramaz maviş gözleri He ölçüşemezdi 1
Bunu İyice emlıı olmak Içlıı de, hep silik knlnuıya bakıyordu. Kendisine İltifat edecek bîri: yüzünü kızartmış, zihninden şıı düşünceyi geçirtmiş olurdu: "Aptal mı nedir! Galiba Mııthlhl’e hiç btıkınaınış!,,
Yerinde dıırarnıynn, hlr «Öyleylp 01i gülen bu küçük kız kardeş ııgruıın, hor Allahın günü, "kibir, azamet,, günahlarına giriyordu.
En tuhaf hevealerlni, hoppalıklarını hoş görüyor, ağırbaşlı ablanın yanında büsbütün aşırı kaçan Hcrbest halleri, delidolu konuşması yüzünden "küçüğü., hafif tertip azarlamak icap edince de, kıılbl kırılmasın diye, hlıı dereden su getirip, türlü dlllt^r döküyordu.
Alemin nazarında, İkinci plana içmekten memnundu. Ruhlarındaki kuvvet, kudret hazînesini; ancak acı bir hayat cllveMİ. bütün bütüne istediği zammı, açıp boşallubİlen, İçil, kapanık kndınlıırdandı.
Ailece uğradıkları müthiş felâket karsısında, gayret, metanet göstermeyi; eniştenine destek utmak, küçük Jıı-Hette’v ıınahk etmek için, yüreğine tuş basmııyı bildi.
M. MoiirevcVl. tam hitabet kürsüsünden hıdiğl sırada, meclise koşup çağırmışlardı. Genç, gllMÎ bir İnsandan arta-kııhııış, bıı tanınmaz "şeyler.. Önünde, mîıun, felâketini İnkâra kalkıştı.
"Yanlısınız var. Karını nordeyse döner. Otomobiline binerken gülüyordu.., diye ısrar ediyordu. Ortaya; akıl çrlli’l, lıınııdırıcı başka sebepler, deliller «Ürüyordu.
İliç haaırlanmndan, alıştırılmadan. «İlimiz, nihayetsiz l>lr ıstıraba İtilip yuvarlanmıştı, lıuınmnmak çaresine «ard-ıııaktu da, bundan kıırtııhıhllmcyc vcltenlyordu. Mmltım ( he-ııevrny ölmaaay'dı, bıı korkunç ynmrıığıın altında, bir dahil belini duğrııltnnuıım'asına, ezilip gidecekti.
Kadıncağız, onun karşısına geçip, hep ölhnlin lâfım etmek Hurvliyle, Isyım ve cinnet kaaırgasmı yııtıştırııblldl.
Kendi yekine, acısına
eniştesi:
— Nöylcyin. konuşun;
•Sık nık, hırçın, buruk
* — Siz oıııı benden evvel tanıyordunuz, diye İlâve ediyordu.
".Abla,, dert ortağımı bilhassa Matlılhleln, Grenoble’dıı geçen çocukluğunu arılatıyordu.
Adamcağız, sııııkl mazinin karanlıklarından, ölen yâre alt bir şeyleri kurtarıp kopıırııınk İstermiş gibi bir iştiyakla • »«m dinliyor, hep dinliyordu.
Bozan da, âdeta huşunetle, İçi yana yuna şu .suali «o» rıı \ordu;
— Acaba mesut muydu, dersiniz?
\ e* cevabı beklemiyordu.
yeni çıkmış bir hissini uyandırır.
milyon küsur bin
3-4 seneden beri.
bir fa-öl-
dalmak İçin sustuğu zaman da.
bıııııı hep onu anlatın, diyordu, kaçan bir sesle:

f De ramı -var;
Ahmet Yorulmaz
kuraklıklar yüzünden: —Üatad Refik Haildin Ayvalık için yazdığı ve YENİ ÎSTANBUL’da neşredilen bir yazığında dediği gibi— "....... hara-
bezar tesiri yapmaktadır."
Mütecaviz korsanlardan kaçan ve Ayvalığın kurucuları olan Hıriatl-yanlar, uzun ve yorucu çalışmaları netîceainde; 17 nci asrın muhteşem, ender rastlanır bir sefahet şehrini, "Cydonla”yı meydan® getirdiler.
O devirlerde, bir sefahet şehri olduğu kadar, zeytinlikleri mümbit o-lan "Cj’donia", senede 1 milyon okka gibi mühim miktarda zeytinyağı istihsal ederdi.
Civardaki diğer kasabalardan, tabiî güzellik bakımından daha üstün olan bu yere; ilk defa kuzey yolundan .şehre giren bir yolcuda metrûk binalar "Harpten şehrin varoşları."
Bura işçileri. 1 zeytin ağacının
müstahalll tatmin edici bir şekilde mahsul vermemesini öne sürerek büyük vilâyetlere, bilhassa tzmlre hicret otınektedlrler. Ekseriyeti teşkil eden vo zamanında ellerindeki kaç ağacı zenginlere satmış olan kir halkda; "Ayvalığın iktisnden müş olduğu" fikri uyanmıştır.
Kışın İptidalarında faaliyete geçen 17 büyük aabımhano, 12 zeytinyağı fabrikası ve 10 kadar da mengene, yüzlerce işçinin barındığı, geçimini temin ettiği, çok şubeli muazzam bir müesseseye benzer.
Mepılekelin başlıca iki derdi var: Su ve ışık. Işık meselesinin halli I-çin ilk adımlar atılmış, makinelerin ilk partisi gelmiş ve santral bin*-sına da başlanmıştır. Su işi de, İller Bankasınca İhale edilmiş olup, yakında faaliyete geçilecektir.
Bugün Ayvalığın; sıhhî, beledi, kültürel teslşlerl hiç elenecek kadar azdır. İmar edildiği takdirde; emsalsiz ve tabii güzellikleriyle turistik bir kasaba halini alabilecektir.
Ayvalığın her yıl İs t il isal etliği
yağlar; Türk iyenin dört bir tarafına dağıldığı gibi, da çok revaçtadır.
Bütün bunlardan değer bir Çamlığı ki, İstanbulun
tııacnk kadar müstesna bir güzelliğe sahiptir... Çamlık koyunun karşısındaki ada —Tımarhane Adası—, yazın gurup vakti —Üstat Refix Haildin tabiriyle— "r..Walt Disney*-in Fantıusla filminden bir sahne"ye benzer.,. Çamlık; hor türlü konforu haiz guzino, tenis kortu ve lokaliyle, emsalsiz güzellikleriyle her seyyahı hayran bırakmış bir mesiredir.
Nasıl kİ, Bursa ve Adana beyaz altın şehri ise; Ayvalık da İstihsal 1 ettiği nefis ve nadide zeytlnyeğia iv-le SARİ ALTIN DİYARIDIR.
kokulu sabunlan
sonra görülmece vardır. O çamlık Heybeliudasmı bas-
Sayfa 8
YENÎ İSTANBUL
12 Ekim 1950
Sıkıntı veren yakalar
Sıkıntılı anlarda erkeklerin en tipik el hareketleri bir cendere addettikleri yakalarını gevşetmektir. Ayakkabıcısından dünyanın en mühim dâvalarını kafasında devlet adamlarına kadar hiç kek bu alamaz, anilerini
taşıyan bir er-kendlni
hareketi yapmaktan
Burada size bunun bazı mî-gösteriyoruz:
Amerikalı Senatör Btırkley Seıtatodn Hikıntılı bir duruma düşmüş görü» niiyor.
SİNEM
Karakter artisti Edward G. Robinson
“Müşfik baba,, rolüne avdet etti
Ruayıuun aldığı tavrı Vlşlnskl nasıl izah etata? Amerikan Kongresinde Barııch. bütçe hakkında İ7ahat veriyor. . V ( "i IJlienthal. atom e-ncrjisl hakkında bir konuşma yapıyor. 1 -m(’kli>e ısrılmış bir aİynset adamı olan lekrs'ln bile MkifittM vnr.

Daktilo Sevim hanım
Güner İZER
,, dedi, canım, iyi idi. getirir, yumar, liracık
SAATİNE baktı. Bürodan çıkma vakti yaklaşmıştı. Daktilo makinesinin madeni kısmına bakarak saçlarının halini şöyle bir gözden geçirdikten sonra, önünde yığılı mektupları can sıkıntısı İle bir tarafa itti. Kendi kendine: “Nasıl olsa patron Ankarada, o gelinceye kadar yapanın Hem üzülecek ne vardı. Zaten patronla arası çok Ara sıra ona hediyeler mesai saati dolmazsa göz bazan da maaşını birkaç
arttırırdı. Hep bunlar niçindi, dersiniz? Tabii daktilo Sevim hanımın kara gözleri için. Çıtı pıtı, iki dirhem bir çekirdek, fındık kurdu gibi bir kızdı. Eğer Istan-bula gelmeyip, Konyada ailesinin seçtiği memur bir gençle evlensey-di, ailesine göre “muvafık bir iş” yapmış olacak, kendine göre öe “sıkıcı bir mukavele akdetmiş” bulunacaktı.
Sevim hanım az buçuk okumu? sayılırdı. Ev sahibi Ermeni madamdan çat pat fransızca da öğrenmişti. Sinemalara gide gide nihayet birkaç kelime İngilizce kıvırabiliyordu. “T... İthalât-lhra-cat” şirketine bizzat kendi gelip müracaat etmiş ve tahsil seviyesini. olduğundan yüksek göstermişti. Konya gibi, kendi tabiriyle “gerileme devrinde” olan bir şehirde oturamıyacağına aklı kesince. kapağı İstanbullu teyzesine atmıştı. Eh, geldikten sonra eli boş. cebi boş duramazdı ya, yapılacak en mâkul şey çalışmaktı. Şimdi bir an içinde eski günleri düşündü ve kendi kendine gülümsedi. Çünkü düşünmek, bilhassa geçmişi düşünmek, her zaman yaptığı bir iş değildi. Koca nine-Jer gibi çürümüş, kokmuş maziyi didik didik etmekten hoşlanmaz, daima ilerisi için plânlar kurardı. Şimdi en son plânı, patronu karısından ayırtıp onunla evlenmekti.
Tekrar saatine baktığı zaman, çıkma zamanının gelip de geçtiğini gördü. Hemen aceleyle mektupları çekmeceye tıktı, daktilonun kapağını geçirdi ve soluğu tuvalette aldı. Saçlarını tararken içeri, muhasebede çalışan sıska Mehpare hanım girdi. Aynada bir onun bir de kendinin aksini görünce. ister istemez gülümsedi. Mehpare hanım kara kuru, içinden hayat suyu ve rengi çekilmiş, yaşı belli olmayan bir kadın müsveddesi idi. Kendisi ise tabiattan ziyade insan, daha doğrusu “güzellik enstitüsü” emeği ile tezyin edilmiş bir bebekti. Kıınbilir Konyada kalsaydı, belki makiyaj ve “Affet., hakkında hiçbir şey öğrenemeyecekti. Fakat Sevim hanım burada “kenarın dilberi” olmayı, orada “hanım, hanımcık bir ev kadını” olmaya tercih etmişti.
Birden içinden gelerek Mehpare hanıma güldü. Bu gülüşte haset yoktu, çünkü Sevimin üstünlüğü aşikârdı. Bir lütuf “Nasılsınız?” dedi, sanki bu sözü bekliyordu, fokur kaynayan taştı:
Ah. Sevim layım? Fenayım, bozuk. Belediye doktoru ciğerimde lekeler gördü. Halbuki İşler o kadar çok ki... Yukarıda, baş muhasipten bir dayak yemediğim kalıyor. Hesaplar hep üstümde. Beyefendi Adada. Modada gezer, hadi bütün işler Mehpareye yüklenir. Geçim dünyası, Sevim hanımcığım. istersen eyvallah deyip el etek öpme. Ev sahibi iki buçuk odamız İçin “kıra” di ve bangır bangır bağırır. Oğlum mektebe gidiyor. “Anne, kitap alacağım, para ver” dlve musallat o-lur...
• •
kabilinden. Kadıncağız Fokur bir cezve gibi
hanım .nasıl o-fena. Sıhhatim
1950 - 1951
MEŞHUR
Piyano Konseri ile açıyor. Biletler SARAY’ın hususi giçeEmde satılmaktadır
mukayese edince, içinde “kalb” denilen yerin cız-hissetti. Onu daha fazla rimelli gözlerinin yaşa-anladığı için çabucak bir
Sevim hanım kadının sözünü kesti:
— Kocan yok mu ?
Kadıncağız gene dolup taştı:
— Ahh, efendim, o ayrı dert. 15 senelik evli idik. 5 sene aylak dolaştı, ona ben baktım. Sonra bir yazıhanede ış buldu. Oradaki daktilo hanımla anlaştılar, adanı eve gelmez oldu, önceleri. “Gel etme adam, çocuğun var” dedim. Ne yaptıksa katlandım, oğlum i-çin ayrılmaya yanaşmadım. Sonra onların da bir çocuğu olacağını duyunca, bari masum yavrucağa bir damga vurulmasın diye boşanmağa razı oldum. İşte, efendim. o gün bugündür dtdine didı-ne kadidim çıktı. Şunun şurasında vücudumun kaç senelik kuvveti kaldı ki. Oğlan da yetişkin değil ki bana baksın. İşte. Sevim hanımcığını, bu dünyada va ezersin. ya ezilirsin, bütün dâva bu. Para kuvvet demek, hanımcığım. Ezerler zayıfı, hem maddeten, hem mftnen."
Kadıncağız bütün hayatını bir kaç dakika içinde anlatmış, şimdi de içinin zehrini ufak felsefi cümleler içine akıtmağa başlamıştı. Sevimin de birden içi karardı. Kendi plânlan ile kadının hayatını belki de ladıgını dinlerse, racağını
“Allah yardımcın olsun. Mehpare hanım” deyip, oradan çıkıverdi.
Dışarı çıktı ama. içindekileri dışarı atamadı. İstemiye istemiye zıt fikirler kafasına üşüşüyor, o-rasını burasını bir burgu gibi deliyordu. Şimdiye kadar hissetmediği veya şuur altına attığı duygular. tazyik tıpası kalkınca ortaya çıkmışlar, her biri Sevimin kafa ve kalbinde toplanarak onu itham, hattâ mahkûm etmeğe başlamışlardı. Elbette Sevim de küçükken ailesi ve öğretmenlerinden ahlâk dersi almıştı. Ona da hayatta doğru olması, hemcinslerine vardım etmesi, namuslu yaşaması hakkında öğüfler verilmişti. Fakat ekseriya evdeki pazar çarşıya uymuyordu. Mektepteki tozpembe hayat görüşü hakiki hayatın kirli, çîrkef dolu çukurlu yoluna düşünce, pek çabuk renk değiştiriyordu.
Bir dönemece geldiği zaman durdu: “İşte.” dedi. “Eğer bu dönemeci dönersem bir daha geri ile mücadele etmemeli, eskiyi hiç düşünmemeliyim. Benim için yalnız ilerisi var. Varsın Mehpare hanım gibi insanlar olsun. Onlardan bana ne. Ben yükselmek istiyorum. “Zafer biraz da hasar İster" diye mırıldandı. Fakat kafasındaki şeytancıklar onu rahat bırakmıyor, İğne gibi fikirler batırıyorlardı: “Oh, ne âlâ, Sevim hanım. yalnız bir menfaat kutusu o-l&rak yaşa bakalım. Kurgun, sadece para ve yükselme hırsr mı? Sende, İnsanlara bahşedilen merhamet, fazilet, dürüstlük, mertlik, kısaca “insanlık” nerde?”
Sevim sıkıntı ile başjnı salladı ve akşam rüzgârı başındaki şapkayı geriye attı. Hemen peşinden koşarak birkaç âdım ötedeki direğin dibinden buruşmuş şapkayı aldı. Başına giyerken bir an durdu... Geri dönmüştü!... Yâni artık eski faziletli Sevim mi olacaktı!, Konyaya dönüp, kuzu kuzu ailesi ile mi yaşıyacaktı!..... Hayır.
Geri dönemiyeeek kadar ileri gitmişti. Tevfik Fikretin şiirini kendine göre tefsir ederek, “Önümde zelzeleler, arkamda zelzeleler ilerlemeliyim. başka çâre yok” dedi Ve ağır ağır evinin merdivenlerini çıkmağa başladı.
“Kızım Joy” filmi Nemirowsky nin David Golder isimli eserinden adapte edilmiştir
EDWARD G. Robinson, dalma In-safsız, katı yürekli, gangster rollerinde son derece muvaffak olmuş, yüksek bir karakter artisti olduğunu her fırsatta İspat etmiştir. Bir müddet evvel Hollyvvood’da tamamlamış olduğu The House of Strangers (Yabancıların Evi) filminde. Ilç hayırsız evlâdın: Amerlkaya hicret etmiş İtalyan babaları rolünü oynamış ve rolde temsil ettiği Italyan babayı fevkalâde bir şekilde canlandırmıştır. Konuşmasındaki şivesi bile, tah-silsiz bir Kalyanın konuşabileceği bir şekilde uydurulmuştu.
Edvvard G. Robinson. Yabancıların Evl’nden sonra, son yaptığı filmlerin arasında en muvaffaklarından biri addolunan My Daughter .Toy. ı Kızını Joy) filminde de gene baba rolündedir.
Kızım Joy filminin senaryosunu Robert Thocren ile Wllllam Rose yazmışlar, dekorlar da Andre Andre-jew tarafından hazırlanmıştır. Filmin musikisi R. Gallois Montbun tarafından bestelenmiş ve Dr. Hubert Cilt-ford idaresindeki Londra Film Senfoni Orkestrası tarafından çalınmıştır*
Kızım Joy, romancı irene NemS rowsky’nln “David Golder” isimli romanından adapte edilmiştir. Ed-ward G. Robınson’a yardımcı rollerde Pcggy Cummins İle Rlchard Greene oynamakta. filmin rejisörü Gregory Ratoff, avnı zamanda Mar-cos rolünü de canlandırmaktadır.
Mevzuu: George Constantln ıEd-\vard G. Robinson) Yunanlstandakl iptidai ve düşük bir hayattan kaçmış, sonradan ticaretle başka memleketlerde zengin olmuş, insafsız bir iş adamıydı. Pek az dostu vardı. Atl-nada ayakkabı boyacılığı yaptığı sıralarda. arkadaş oldukları ve beraberinde her yere götürmüş olduğu Marcos • Gregory Ratoff), Constan-tin’in dert ortağı, en samimi arkadaşı ydı.
Constantln. hayatta kuvvet ve söz sahibiydi ve onun hırsı daha ziyade genişlemek, ismini her tarafta duyurmak. parasını kat kat arttırmaktı. Onun yalnız bir zaafı vardı: Kızı Joy... Constantin için Joy, hayatın ta kendiliydi. Bu sebepten genç kız da çok şımartılmıştı.
Joy, fevkalâde sihirli bir güzelliğe sahip olduğundan ve babası da çok zengin bulunduğundan arkasında gezen adamlar, onunla evlenmek isteyenler pek fazla idi. Joy’un annesi, kocasının mütemadiyen kızını şımart, masını, onun her istediğini yapmasını doğru bulmuyordu.
Genç kız, birçok defalar nişanlandı ve ayrıldı. Onda nişanlanmak ve ayrılmak bir Adet haline gelmişti Fakat her nasılsa bir gün Joy, Larrv Boyd isminde bir genç gazeteci İle karşılaştı. Joy gene alay olsun diye. Larry ıRichard Greene) İle nişanlandı.
George Constantin birkaç arkadaşı ile beraber “X Hareketi” ismini verdikleri gizil bir plân hakkında müzakerelerde bulunuyordu. Larry
Pergy CunınılngH
Kichard Green
Boyd. bu plân hakkında bir şeyler duymuş ve muhakkak surette X Hareketinin mahiyetini öğrenmek Ve bu plân hakkında gazetesinde bahsetmek hevesine kapılmıştır. Joy İle nişanlanmasındaki sebeplerden birisi de budur. Larry, genç kızın nişanlısı olmak sıfatıyle serbest serbest girebildiği Constantl’in evinde X Hareketinin gizli tutulan bütün sırlarını öğrenir ve bunun hakkında gazetede bir yazı yazar. Sonra da Joy u yüzüstü bırakır.
Constantin, X Hareketi plânının son raddelerine gelmiştir. Kızının Larry’ye çılgınca bir şekilde âşık olmasından ve genç erkeğin peşinden gittiğinden bihaber, George Constantin. X Hareketi için kendisine lâzım gelen maddelerin bulunmakta oldu-
16 Ekim pazartesi akşamı saat 21 de
SARAY SİNEMASI
PNINA SflLZMAN’ın
musiki müsamercleri mevsimini
İSRAİL PİYANİSTİ
KOK
ÎT/
ğu bir memleketin sultanı ile konuşmağa gider. Seyahatinden avdet eder etmez, X Hareketi plânının tahakkuk edebilmesi için sultanın oğlu ile. kendi kızı Joy’un evlenmelerine karar verdiğini söyler. Joy’un annesi, kızının Larry'yi sevdiğini bilmektedir ve aynı zamanda kocı-sının da hareketlerinden, onun delirmek üzere olduğunu anlamaktan geri kalmamıştır. •
Bu sıralarda. Joy sevgilisini bulmuş ve onu çok sevdiğini anlamıştır. Beraberce Joy’un babasına evlenmeğe karar verdiklerini bildirmek için giderler. Fakat artık çok geçtir. Constantin tamamiyle aklını kaybetmiş olduğundan ne kızı Joy’u, ne de Larry’yi tanır.
M. A. K.

(lil ihtiyacı
ntLİMİZ mektep kaçağı mirasyedilerin sefahetinden ardakalmış servet kırıntısına dönderildikten sonra imdadına yetişmeyi akleden bazı hayır sahibinin çıkması, acıklı haline şahit olanları ferahlandırıyor. Türk-çeye karşı ielşnerı suç yalnız bünyesine uydurma unsurlar zorlamak değil, bir de koca bir irfanın Aleti ve hattâ âmili olan o eşsiz manzumeyi kör ve sağırlara mahsus okuma yAz-ma usulü gibi kulaktan veya ağızdan öğrenilir lehçe seviyesine düşürmek, yani mekteplerden dil bilgisini kaldırmak oldu. Bu soğuk şakanın ne türlü neticeler verdiğini biliyoruz: Meramı anlamak ve söylemekten Aciz bütün bir nesil yetişerek yüksek tahsil kapısına yedi yaşındaki dil malzemesiyle vardı, O yüzdendir ki bugün, doğru cümle kuramı-yan, sözlüğündeki kelimelerin imlâsını bllmiyen «ve dolayısıyle fikrini gönlünce ifade edemiyen okur yazarlar, yüksek tahsil mezunlan ve hattâ muharrirler türemiş bulunuyor. Dilini etraflıca bilmemenin edebiyatta ne fecî şekiller aldığını görmek İstersek genç muharrirlerin türkçe yanlışlarına bir bakmak kâfi gelir. İş onunla da kalmıyor: Dil fakirliği yeni muharrirlerimizi az çok umumi. yüksek ve mücerret düşünceleri İfadeden menederek onları en bayağı, en yavan mevzuları ele alıp ıkı üç yüz kelimelik mahalle veyahut köy lehçesiyle işlemeye mahkûm ediyor. BAkinin, Şeyh Galibin ve Namık Kemalin çocukları Türk edebiyatını, yazmasını bilmemek yüzünden eski halk şairlerinin dahi — pek haklı o-larak — Beğenmiyeceği bir seviyeye düşürüyorlar: Kimin akima gelirdi?
Çünkü İyi düşünmeyi ve düşündüğümüzü ifade etmeyi ancak dilimizi bilmekle başarabiliriz. Bir dil, uluorta kullanılır nesne değildir. Sahibinin hünerini kıymetlendiren akıllı cins atlar gibi, ustasına hizmet eder, acemisine şahlanır. Yani onun vası-tasiyle aldatmak olamaz. Lisan, her kelimesi şuurlu bir fert gibi yaşayıp avcısına türlü tuzaklar kuran bir ülkedir.
İlimdir de. Hendese ve riyaziye gibi şaşmaz kaideleri var. Bir kelime. hor hangi bir şey olmaktan ziyade rivazt bir formülün unsurudur. Şu basit hakikat anlaşıhncaya kadar bütün bir nesil feda edildikten sonradır ki türkçenin cemiyetli bir lisan olduğu hatırlandı. Şimdi mekteplerimize dil bilgisi adına tümen tümen kitap akın ediyor. Bir çoğunu görmek fırsatım bulurken, aralarında dikkat çekici bazı eserlere
Rpşad Nuri DARAGO
rastlamak zevkini de duydum. Bunlar İçinde bilhassa alâkamı alan ve "dil., ile “«debiyat., gibi mevzuları bugünkü bilgisiz çocuklara bir tabip isabetiyle aşılamaya savaşan çifte hır eser var ki, kıymeti üzerinde durmamak İmkânsızdır. Bunlar, edebiyat öğretiminde Ün almış Baha DÜrdor ve Haydar Ediskun’un Dil Bilgisi ve Edebiyat örnekleri diye lise talebesi için tertip eyledikleri kitaplardır
Meslekdaşım B Cevdet Perln'in bu sütunlarda büyük bir vukufla bahsettiği bir eseri tekrar ele Alıyorsam onun kıymeti Üzerinde ne kadar durulsa yendir kanaatine var-dığımdandır. Türkçemıze itibarını iadeye çalışanlar Arasında bu ayarda irfan ve himmet erbabı bulundukça uğranılan zararların tamiri hayli kolaylaşacaktır.
B. Haydar Edıskun ve B Baha DÜrder. tertip ettikleri her Lkl kitabı muasır öğretim usullerini pek de-nn bir dil ve edebiyat bilgisi ile bea-hyerek vücuda getirmiş ve onlar da, öğrenciye kaideleri sadece ezberletmekten ziyade karşılaştığı unsurlar ve misallerden çıkarma yolunu göstermektedirler ki bu, her halde, genç dimağları işletmek bakımından en tesirli çaredir Bizim öğretim tarzında öteden beri ihmal edilen bir cihet, çocuklan kafalannı işletmeye sevketmekti. Onlara her şeyi basmakalıp belletmek yüzünden kendiliklerinden düşünmeye alıştıramadık Hâlâ tefekkür sahasındA geri bir topluluk manzarasını arzeylemekteyiz: mücerret fikirlere nüfuz etmekte, mücerret mefhumları kavramakta gllçlük çek’yoruz. Halbuki onlara varabilmenin ilk şartı kelimelerin mazmun ve şümulünü dimağımıza iyice sindirmektir. Garip gelecek a-ma, mücerret mefhuma ve onun diline fiil, sıfat, zamir, zarf gibi gra» mer unsurlarının “kelâm,, daki vazl( felerini bilmekle nüfuz edildiği biT hakikattir, işte bütün bunları gözö-nünde tuttukları İçindir kİ, B. B. Dür* der ve Ediskun’un eserleri öğretim tarihimizde bir merhale teşkil evli* yecektir.
Dil öğretim ve bilgisi bakımından muhtaç bulunduğumuz daha hayli şey var. Türkçemizin pek esaslı tetkik ve himmete değer zenginlikleri* güzellikleri mevcuttur. Fakat bocalamaktan kurtulup İyice oturmalı kİ sabit ve kararlı bir mevzu haline gelip etimoloji ve semantik gibi daha ileri araştırmalara saha teşkil edebilsin. Sayın B. Baha ve Haydarın şu lkl kitabı o istikamette bir çığır açacak değerdedir.
Amerikada telefon
1876 yılında Alexander Graham Bell, Boston Şehrinde bir eletrık tel yardımiyle ilk anlaşılır sözü bir odadan diğerine nakietmışti. Bundan iki yıl kadar sonra Amenkada Connecti-CUt eyaletinin New Haven Şehrinde 21 telefonluk bir santral ticari mrak-satla kurulmuştu.
Bell’in ilk iptidai Aletinden bugüne kadar telle söz nakledir! sistemler büvük hır hızla İlerledi, genişledi ve birbirlerine bağlandı. Hâlen dünyada mevcut 55 milyon telefondan 40 milyonu Amerika Birleşik Devletle-rindedir.
Yelnız New-York Şehrinde 2 milyon ahize vardır, bu miktar Ingiltere hariç dünyanın herhangi bir memleketindeki telefon sayısından fazladır. Chicago’da, İsviçreden İki. Los Angeles’te Güney AfrıkA Birllğinde-klnden üç misli telefon işlemektedir.
Amerikada günde ostalama olarak 110 milyon (yani senede 50 milyarı kadar konuşma yapılmaktadır. New-York’ta günde 35 000 kişi hava raporunu, 65 000 kişi do doğru saati telefonlarını açarak öğrenirler; yeni numara almak için her ay 10.000 den fazla müracaat vâki olmaktadır.
Yarısından fazalsı otomatik olan
9
40 milyonluk telefon şebekesinin beşte dördü Bell sistemi denilen müessese, geri kalanı ise müstakil küçük şirketler tarafından İdare edilmektedir.
Şunu dA hatırlatmalıyız kİ, Amerl-kAdaki bütün telefon şirketleri Avru-pada hükümet lArafından İşletilen telefon şebekelerinin aksine olarak husus! teşekküller tarafından işletilir ve İdare edilir, pek tabii her şirket bulunduğu eyaletin ve federal hükümetin tesbit etmiş olduğu kanunlar çerçevesi dahilinde faaliyet göstermektedir. Bell Telefon Sisteminin bonoları takriben 735.000 kişinin e-Ündedir. Bono sahiplerinin 70.000 inden fazlası Bell müeaaesesi memurlarıdır.
Yıllık ortalama geliri 600 milyon dolara baliğ olan Bell sisteminin ma-
40 milyon telefon — Senede 50 milyar konuşma, 28 milyon rehber — Gülümsiyen sesli kızlar — Radyotelefon Amsden servisi — Bell lâboratuvarları
İlk olduğu ve kullandığı malzemenin bir kısmınA bir göz atalım:
Telefon tellerini taşıyan 15 milyon direği yanyana dikmek kabil olsaydı Amerikayı bir boydan bir boya kate-den 4800 kilometre uzunluğunda ve 10 metre yüksekliğinde bir tahta perde yapılabilirdi. Bütün sistemde kullanılan 140 milyon kilometrelik telle dünyadan aya 170 defa gidip gelinebilir. Hatlarda kullanılan kurşun halitası bir milyon tondan fazladır. Bu kurşun 50 şer tonluk 20 000 vagona yüklenebllseydi 240 kilonvetrelık bir katar «olurdu.
Arnerlkadaki telefon endüstrisinin vüsati hakkında bir fikir daha vermek için Bell sisteminin telefon rehberlerine bakalım. Değişen adres ve numaralan, yeni aboneleri mümkün olduğu kadar çabuk halka bildirmek üzere yerine göre yılda bir veya İki defa yeni telefon rehber! çıkarılır. Hususi ve umumi telefonlarda kullanılmak üzere her sene 2 100 muhtelif telefon rehberinden 28 milyon nüsha basılır ve dağıtılır. Bu lügat gibi kalın kitapların basılması İçin her sene 34.000 ton kâğıt kullanılmaktadır.
Abone telefonlardan başka Amerikanın telefon şebekesinde umumi telefonlar büyük bir yer işgal etmektedir, Otellerde, demiryolu ve otobüs istasyonlarında, bava meydanlarında, mağazalarda, lokanlatarda ve her türlü resmi ve yarı resmi müessese-lerde para kutulu telefonlar halkın emrine Amadedir.
Telefon konuşmaları Amerikada gitgide ucuzlamaktadır. Pasifik sahilinden Atlantik sahiline (meselâ San Francisco’dan New-York'aj bir
Yazan: İsmail İŞMEN
Yüksek mühendis
konuşma 2.50 dolardır Şehir dahili 5 İIA 10 sent ve banliyö 15 ilâ 25 sent arasında değişmektedir.
Telefoncu kızlara “Gülümsiyen Sesli” kızlar adı verilmektedir. Bun lar, izahat, şikâyet, şehirler ve milletlerarası muhaverelerinde velhasıl her türlü servislerde daima nazik bir sesle, anlayışlı ve eksiksiz bir şekilde konuşmaların beklemeden ve bekletmede nyapümasını temin ederler. Diğer taraftan sistemin ses vasfı ve kapasitesi telefon nerede otursa olsun, iki istasyon arasındaki uzaklık ne olursa olsun normal ve muntâzam-dır.
Telefonun muddt Alcvaııder (tralın ı Bell. — Dünyanın rıı blij ülc telefon •istemi onun adım taşımakladır.
Otobüse yerleştirilmiş iki yollu bir radyotelefonla şoför merkez istasyo-yoniyle irtibat temin ediyor
2 müyar dolarlık yeni bir program mucibince Arnerlkadaki telefon sisteminde yapılacak yemlikler ve tekâmüller plânlaştırılnuş ve bunun tatbikilin geçilmiştir. Bu programın muhtelif noktaları arasında, otomatik sistemin bütün telefon şebekesine teşmil edilmesi, köy ve çiftliklerdeki telefonların arttırılması, nakil vasıtalarında iki yollu radyotelefon servisinin kurulması, Atlantik sahilinden Pasifik’e kadar kıtayı boydan boya kaleden bir koaksiyal kablo şe-besınln yerleştirilmesi sayılabilir. Ko-aksiyal kablo sayesinde yüzlerce telefon konuşması, radyo ve televizyon programlarını aynı zamanda nakletmek imkân dahilindedir.
îki yollu radyo telefon uzun zamandan beri polis, İtfaiye, uçaklar demiryolları tarafından kullanılmakta idi. Federal Muhabere Komisyonunun müsaadesiyle bu İki yollu radyotelefon, hususî otomotlk otobüs ve kamyonlara yerleştirilmeye ve mükemmel bir surette kullanılmaya başlanmıştır.
Amerikada telefon endüstrisinin bahşettiği servislerden biri de tele-tayp sistemidir. Teletayp otomatik o-larak isleyen bir nevi daktilo makinesi olup gönderilen mesajları doğrudan doğruya kâğıda yazmaktadır.
Burada bir de Amsden adı verilen telefon cevap verme senesinden bahsedelim Telefonla devamlı surette İrtibatı olan doktor, iş adamları vesaire kimseler evlerinde, bürolarında bulunmadıkları veya seyahate çıktıkları zaman bunu önceden idareye bildi-
rirler. Cihazları Amsden servisine bağlanır, telefon çaldığı zsman memur Arayana gereken İzahatı verir, gün. saat ve arayan kimsenin bıraktığı mesajı kaydedir ve aboneye en uygun zamanda bildirir.
Telefon endüstrisinin tekâmülü, telefonun kullanışında ilim ve teknl-ğir yeniliklerini tatbik ve bu sahAda-ki her türlü kalitenin \likseltilmesi İçin New Jersey eyaletinin Murray Hill mevklindeki Bell Telefon Labo-ratuvlannda araştırmalar yapılmakladır. Buradaki çalışmaları başlıca 4 kısma ayırmak mümkündür:
a) Umumî araştırma kısmı: Elektrik. matematik, fizik ve kimya sahasında yapılan araştırmaların telefon endüstrisine tatbiki,
b» Aletlerin tekâmül kısmı: Her türlü telefon Alet ve teçhizatının eksiksiz ve hatasız işleyebilmesi, eski âletlerin tekâmül, yenilerin icat edilmesi,
c) Ses nakli kısmı: Sesin daha yüksek, daha anlaşılır, daha tabii gelmesi için ve sesin uzaklara nakledilir* ken kalitesinin düşmemesini temin nıaksadiyle incelemelerin yapılması,
dı Bağlantı kısmı: Tellerin birbir-lerlyle, tellerin telefon ahizeleriyle ve santrallarla uygun şekilde bağlanma* sı sahasında meşgul olmaktadır.
Bell Telefon Laboratu varların d a 6000 âlim, mühendis, teknisyen ve yardımcı personel telefon endüstrisinin medeniyete bahşetmiş olduğu kolaylık ve rahatlık ufkunu genişletmek İçin devamlı ve sistematik bir suret-te çalınmaktadır.


I
* I
e
Bayfa T
II ®ktm 1950
YENİ I X I1 A N H U L
Dünyanın En
BULMACA
Mükemmel
Hicri
Perşembe
VAKİT
VASATİ
EZANİ
Kızı
BASINCA
2.
yanar
da).
3.
s
Haydut.
2
BIRAKINCA
4.
2
Haydut.
1 — Montekrlzto'nun El-
söner
(21904) 1 — Yılmış Ref».
Aşk
2 —
Ada-
Türkiye Mümessili: Eli Burlo ve Ortakları - Galata,İstanbul
Öğrenmek
UÇAK-TREN-VAPUR
I
ı
»J
ı «
I •
t
l ı
.ı ı
Doktor. Devleri.
*
A
A
a
• •
S
UÇAKLAR Burandan.
rauın >ui Beyoğlu Anadolu yakası Ankara tamir
Zllhic
29
1369
» •
ı •
I •

I •
3
0
I
Eylül
29
136«
L
Beyoğlu H844 Ankara üi İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar OtaHÖ K köy ÖÛ87k Karşıyaka 16055
MBtîî
eleman. 2 — Şahadet;: ; Şel; Kâm. 4 —
Acele;
Aya;
EMİNÖNÜ: Ankara (Eminönü) — Sırrı Başdoğan (Küçükpazar) — Esat (Dlvanyolu) — Cemil (Beyazıt)
Hariciyeci.
4 — LA1Wİ.
4 — Leç; înaL
5 — Kari; ÎIA. 10 — Namı pek
Van. Dlyar-Ankaradan. G.
Rumi
%%
>>%%•
> •
• • • • • » e • • w
• • • • •
... • •
:«(•>
«•ast
SIHHÎ İMDAT
« • • • •
••.v.v
✓-V.V
* *.* * •
•û-râ
• • • • ■
• «T. • •
• • * • • • • • •
• • • • •
• • • •
• • • • •
* • • •
• •
• • • • •
• • • •
• • • • •
• •• • »
♦ • • •
• •
• • • •
.♦.%v •v.v.
• • V • •
• •••-
• • • • •
• •••-
• • • V •
• • • •
• • • • •
• • • •
• •• • •
• • • •
• • • • •
• • • •
♦ • • • • • «
• • • •
• •• • •
• r • •
• • • • w
• • • •
• • • • •
• • • •
• • •
• s • • • • • • •
• • • •
• • •
• • • • •
• e ♦ • s • •
• • • •
• • • • •
• • • • • • • •
-» • • •
• • • •
l • • •
• • • •
I • • •
• '
I • • •
-'• • • ı
• • S •
• » » •
k I
• i
:• •:
• i
:•
•*>
V
44W> 60536
91 225)
I tf
I •
I • ♦
I ■
I (
I (
I
' t
C . - .
• • • (
• • • •
• • • • • -> • • • (
9 • • • •
• • • . •
• •
f • • • •
> • •
• • •
1 •
• •
1 ı

- T- J •
I • • •
( • • i
• • •
• > • I
ı • • r
• • •
• • *
I • • I
• • •
* • • I
9 • •
I • • •
:(• I • •
• ♦ i
> • •
•.%
- • ( ı r
I I e t •
I (
9 ( • • ( • ♦ • •
• • • • a • a
• a* •
• -
1
_ — — *-
W.'
• • • I
• • •
• • • • •W*»
• • •
V.V y.v
• • * • w • • •
( • • •
* * • «
• • • •
• • • ( c • • •
* • • • •
• « a • e
YENİ İSTAOUL’un
BUYUK EŞYA KUR ASINDA
1 talihli okuyucumuz
EMlNÖNÜNDE
MAĞAZASINDAN
GUneş öğle İkindi
Akşam Yatsı t m Bak


19 5 0 EKİM
12
6.06 12.01 15.09 17.35 19.05
4.30
12.29
6.24 © 32 12.00
1.30 10.53

GELECEK OLAN
9.45 D.H.Y. (Türk) İ.50 D.H.Y. (Türk) îzmlrden. 15.00 D.H.Y. (Türk) bakır, Elâzığ. Sivas,
— 15.15 D.H-Y. (Türk) Urfa. Antep. Adana. Konya. Afyondan.
— 15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankoradan. — 16.00 D.H.Y, (Türk) tamirden. — 16.30 D.H.Y. (Türk) Diyarbakır. Elâzığ, Sivas, Ankaradan — 16.45 D.H.Y (Türk) Ba.)jkesirden. — 17.45 C Y (Kıbrıs) Nikosya, Ankaradan. — 18 05 D.H.Y. (Türk) îzmlrden. — 18 35 D.H.Y1. (Türk» Ankaradan.— 19.10 S.R. (İsviçre) Zürich, Cenevre, Atinadan. — 20.20 P.A.A. (A-merlkan) Hongkong, Bangkok, KalkÜta, Delhi. Karaşl. Şamdan.
21 00 T.A.E. (Yunan) Atlnadan. —
22 30 S.A.S. (takundlnac) Stockholm. Kopenhag, MÜnlch’ten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A. (Tnglii») Atina, Roma, Nta. Londraya. — 8.30 D.H Y. (Türk) Bursnya. — 9.00 D.H.Y.
(Türk) Ankara. Kayseri. Malatya. Elâzığ. Erzuruma. — 10.10 D.H.Y (Türk) Anlcara, Kıbrıs, Beyruta
— 10.15 D.H Y (Türk) tamire. — 1030 D.H.Y. (Türk) Ankara. Adana, tskenderuna. — 11.30 C.G.D.T Beyrut, Kahlreye. — 14.45 (Türk) Ankaraya. — 16.00 (Türk) tamire. — 17.00 (Türk) Ankaraya. — 17 05 (Türk) Bursaya. — 21.35
(Amerikan) Münich, Londra, Gan-der. Boston, New-York‘a, — 22.30 8 A.S. (İskandinav) Lydds'ya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Ege. Karadenİzden. — 9.00 tilgen, Ayvalıktan. — 22.30 Sus. Bs ııdır modan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8 00 Sus, Bandırmaya. — 9.00
Marakaz, Mııdanyaya. — 14.00
Karadeniz, Karadenizc.
GELECEK OLAN TRENLER
6.45 Semplon (Avrupa). — 8.30 Ankara (Ekspres). — 9.15 Ankara (Yataklı).
GİDECEK OLAN
10.10 Adarıaya. — (Ekapres). — 20,30 taklit
D.H.Y
D.H.Y
D.H.Y,
D.H.Y
P.A.A.
TRENLER
18.10 Ankara Ankara (Ya-
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAR (42M2) 1 — Çöl Kor-
sanlan. 2 — Hücum Emri.
Alt (44394) Çılgın Kalbler (Üçüncü hafta).
ATLAS (40835) Tuna Ağlıyor.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 - Sönen Rüya. 2 — Gangsterler Cehennemi ELHAMRA (42235) Kumarbaz Kız (Suare).
İNCİ (84595) Üçüncü Adam Kim? İPEK (44289) Mud&me Bovary.
LALE (43595) Aşk ve ölüm Vadisi (Suare).
MELEK (40869) Madam» Bovary
OMEGA
Marka 1 Kol Saati kazanacaktır
SEKERCİ
ALİ MUHİDDİN HACI BEKİR
KADIKÖY ŞUBESİ
Tevsi ve saîon İlâve edilmiştir. Gayet lüks mırette tefriş edilen salonların tezyinatı için KADIKÖY
Bir hafta kadar kapalı bulunacağını muhterem halkımıza ilân ederim
ALİ MUHİDDİN HACI BEKİR „
ŞUBEMİN

ihtiyacında olduğumuz lıerşcy
SARAY (41656) üç Ahbap Çavuşlar Elmas Peşinde.
^UATPARK (83143) 1 — Denta Ejderi. 2 —Sürgün.
SÜMER (42851) Üçüncü Adam Kim?
SARK (40380) Güzeller İntikamı. ŞIK (43726) 1 — Zaferler Aralanı. 2 — öldüren Para.
TAKSİM (43191) Çakır cali Mehmet Efe.
TAN (80740) üç Ahbap Çavuşlar Elma» Peşinde.
ÜNAL (49306) (Kışlık) 1 — Kara Güneş. 2 — Bir Yetimin Abı. ÜNAL (Yazlık) 1 — Sevimli Haydut. 2 — Kara Güneş.
YENt (84137) 1 — Tarzan Ormanlar Araianı. 2 — Monte Kristonun Mirası. 3 — Kan DA.vojh.
YILDIZ (42847) Çingene SlngoaJia (Dördüncü hafta),
İSTANHÜI CİHETİ
ALEMDAR (23803) ı _ 8oy»u». 2 — Harman Sonu Dönüşü.
AZAK (23542) 1 — Asiler Ülkesi. 2 — îkl Yüzlü Kaatll. 3 — Ya aşk Ya ölüm. M
AY8U (21917) 1 — Kızıl Nehir. 2 -Vahşi Arzular.
ÇEKBERLİTAŞ (22513) 1 - Ham-(Thrkçe). 2 — Frankeştaynın Nişanlısı.
EMRE mojılnn. 2 — Vicdansız Kadın. HALK (21904) 1 — Yılmaz Reis. 2 — Gel Açıkgöz Tahsildar.
İSTANBUL (22367) 1 — Çam Sakızı Polis Haflyeel. 2 — Kanlı Altın.
KISMET (26654) 1 - Kaptan Kld. 2 — Tomzton Caniler Çetesi.
MARMARA (23860) 1 — Renkli
Besteler, 2 — Kaznnov&nın Maceraları.
MİLLİ (22962) 1 — Soysuz. Harman Sonu Dönüşü.
TURAN (22127) 1 - Macera 41 (Renkli). 2 — öldüren Sır. 3 -Yalnız Gidenlor.
YENt (Bakırköy 16-126) 1 — Hu-vanada Festival (Renkli). Damgalı Doktor.
ilâveten: Küreye Giden Birliğimi-zln Hareketi.
KADIKÖY CtlIETt
HALE (60112) Asilzade SIIAlışftr. OPERA (68714) 1 - Korkunç Yı|. lar. 2 — Sihirli Bahçe.
SÜREYYA (60862) 1 — Kahraman-lar Alayı. 2 — Gangsterler Çemberi.
BİZİM StNEMA (Üsküdar) 1 -
2 —
R
A
HER YERDE ARATINIZ
Tarzan Kara Kaplana karşı. 2 — Şehrazat (Renkli).
HALE (Üsküdar) 1 — Aşk Dansı. 2 — Akdeniz Korsanlan.
SUNAR (Üsküdar) 1 — Gençlerin Sevgilisi. 2 — Müthiş Korku. YELBEĞİRMENt: 1 — Hacı Mu rat Geliyor. 2 — Kalbim Senin.
ANKARA
ANKARA (23432) Kanlı Göl. BÜYÜK (15031) Kanun Karşısında CEBECİ (13846) 1 — Kanlı Dövüş 2 — Altın Küpeler.
PARK (11131) Londra Kalesi. SÜMER (14072) 1 — Kumarhane Çiçeği. 2 — Broadway*da Hortlak lar.
8UA (14071) Londra Kolest. ULUS (22294) Sihirli Aşk. YENİ (14040) Deniz Kızının Aşkı, GAR GAZİNOSUNDA balyan vc tapan yol Revüleri. Mısırlı Akro-oaUar.
TİYATROLAR:
KÜÇÜK Şakacı (Saat: 20.30
İZMİR TAYYARE Damgalı MELEK 1 — Çöl Cennette Bir Gece. LÂLE 1 — Asilzade Rio Aşıklan. TAN 1 — Asilzade Rio Aşıklan.
YENİ 1 — Harrov Kumarbazı. 2 — PortsalL
ELHAMRA Aramızdaki Şeytan.
D
BEYOĞLU: Güneş (Merkes) —
Barunak (Taksim) — Hattat Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Ga-tıha) — Necdet Ekrem (Şişil) — Çubukçu (Şı,)h — Halıcmfthı (Has-*6y) — Yeni Turan (Kasımpaşa)
İSTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatroları 20.30 da Drnm Kıımıı »ON JIAN
Komedi kısmı GELİR VERGİSİ
YENİ 8ES TİYATROSU
A > (Pazartesi geceleri k temsil yoktur)
ÜÇ GÜVERCİN Operst 4 perde ûser: SZÎGtLETÎ Müzik: Kalman ve Brahma. Trl.s 49309
Y
0
L
FATÎlt: İbrahim Halil (Şehzadc-lıatjj) — Etem Pertev (Aksaray) — Snmntva (Snmatya) — Hıırndl Em-gen (Şehremini) — Ulupınar (Ka-ragümrük) — Hüsnmcddin GÖken-gln (Fener)
EYÜP: Arif Beşer
BEŞİKTAŞ: S.Ftrcep (Beşiktaş) — OrlakÖy — Q. Dlvanlıoğlu (Arnn-vutköy) — Merkez (Bebek)
KADlKÖYı Kadıköy (Kadıköy) — Fenrryohı — Erenköy — A. Cafer Çağatay (Bostancı) — Ahmetliye (Üsküdar)
HEYBELÎADA: Halk
BÜYÜKADA: Hnlk
ANKARA: Sakarya — Halk Yenişehir
İZMİR: Yont tamir (Basmnha-
ne) — Torlan (Alsancak) — Eş-n-fpnşn (Eşrctpaşn) — Güzel Yalı (Yalılar) - Millet (Kemeraltı)
A
R

ANKARA ı
7 28 Açılış ve program. — 7.30 M. 8. Ayarı. — 7.31 Hafif müzik (pl.). — 7.45 Haberler. — 8.00 Saz eşerlcrl-şnrkılnr. — 8.15 10 dakika vata (pl). — g.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Mnznrt-Lâ. Majör Piyano Konçertosu (pl.). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açıhş ve program. — 12.30 M S. Ayan. —
12 30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Potpuriler (pL). — 13.30 öğle gazetesi. — 13.45 Karen Komple söylüyor (pl.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. 8. Ayan. — 18 00 înceauz (Segûh Faali), — 18.45 Rcglnald Dlxon dlnema orgu çalıyor (pl.). — 19 00 M. S. Ayan ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 10.20 Yurttan Şenler (İdare eden: Muzaffer âurısözen). — 19.45 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Varyete müzikleri (pl.). — 20,15 Radyo gazetesi. — 20.30 Serbest saat. — 20.35 1 unburia suz eaerlerl (Çalan: Mesut Cemil). — 20,50 Bağlama Takımından oyun havalan. — 21.00 Konuşma. — 21.15 Dans Orkestrası çalıyor (pl ). —
21.45 Sağlık saati. — 22.00 Müzikseverin eantl. —
22.45 M. S. Ayan ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL ı
12.57 Açılış ve program. — 13 00 Hu borler. —
13 15 öğle Konseri (pl.). — 13.45 Şnıkılur. 14 00 Serbest aaat. — 14.30 Perihan Ahır dağ SOzeriden ıjarkılur (pl.). — 14.45 Duna müziği (pl.;. — 15.00
Programlar ve luıpanış.
17.67 Açılıp vo programlar. — 1H.O0 Dans mU«i-ğl. — 18.30 Türküler Geçidi (Okuyan: Zebra Bilir). — 10.00 Haberler. — 10.15 Kısa şehir haberleri. — 10 20 Küçük Orkestradan muindiler. — 19.40 Radyo KKıalk Türk ZluHİktal Birliği Konseri. — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 Gelir Vergisi İzahları. — 20 15 Şarkılar (Okuyan Kadrlye Sarıca). — 21.15 Soprano Eliaabnth Schurrıunrı dan melodiler (pl.). — 21.30 Fasıl Heyeti Konseri. — 22.10 erhc.it miat. — 22.20 Sololar. — 22 4o Ara müziği (pl.). — 22.45 Haberler. — 23 00 Dans müziği (pl.). — 23.30 Programlar vo kapanış.
T LONDRA 1
6.45 Romantik parçalar (45 dakika) (81.55 m.). — 700 Müzikj Rosmlgeçldl (1 saat) (19.85 m.). — 9.30 byhınnan'ın A Minör Piyano Konçertosu (1 saat)
.5'25 nı,) ~~ 10 30 Hatırlıyor musunuz? (15 dakllca) (19.85 m ). — 11.30 B. B. C. Hafif Orkestrası (45 dakika) (19.85 m ). — 12,30 Dinleyici Isteklrrl-Konsor müziği (30 dakika) (lfl.84 m.). — 13.30 Müzik Magazin (15 dakika) (16.84 m.). — 14.15 Shusheela Deviden keman soloları (10.81 m.). — 15.30 B. B. C. Varyete Orkestra,!! (30 dakika) (KJ Bi m ). —HJfi Kathlecn Eorrler’den lılustk parçalar (16 dakika) ( 16 6J m.) -18 18 Dinleyici Isteklorl-Hnflf mUzIk (13 dakika) (16 8-1 m ). — 20.30 B. B. C. Opera Orkeetraeı (1 ennt! (31 65 m ). — 23.00 Dinleyici lulekleıi-llulit ınüxlk (1 saat) (31.56 m ).


>
>
• • :•> V •••
• 9


J/213 "Junîor Sporf,» krome. çizgiFL TL 41
S/21 "Slandord„ düz krome, mat. TL 32
W/2Î3 *'WhirMnd^ (rüzgâro karşı flperfi) krome çizgili. TL 42.50 "Queen Anne,, masa mo-
ı deli gömü} koplamolı. TL.85 ve muhtelif boy ve yekilde krome veyo lake modeller^
â
NSON



YENİ lSTANBUL’un
Talihli bir okuyucumuz
Halil Naci
12 Plâktık bir koleksiyon
1
i
i
A
n
KAZANACAKTIR
M ıhçıoğlu
MÜESSESESİ N DEN

İstanbul Beşinci İcra Memurluğundan 1950/4792
Hacizli ve 1200 lira değerli 25 parça kanape, koltuk, büfe, radyo altı buna mümasil eşya mahcuz bulunduğu Niçan-taşında Vali Konağı Caddesinde Akın Apartmanının iki sayılı dairesinde 14.10.1950 cumartesi saat 10 dan 11 e kadar açık arttırma ile satılacaktır.
O gün verilecek bedel takdir edilen kıymetin % 75 İni bulmazsa İkinci arttırmasının 19. 10.1950 perşembe günü saat 11 den 12 ye kadar aynı yerde yapılıp satılacağından eteklilerin mahallinde hazır bulunmaları l-lân olunur. (13908)
NAKLİYAT YAPTIRILACAK
Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul Bölge Müdürlüğünden:
1 — Hayrabolu Ekip Şefliği mizde mevcut ofisLnılzc alt 1500 ton hububatın Alpulluya taşınması İşi, açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme 12.10.1950 tarihine rastlayan perşembe günü saat 15 te İstanbul Bölge Müdürlüğü binasında teşekkül edecek hususi komisyon önünde yapılacaktır.
3— istekli kimselerin 1500 lira geçici teminatlarının eksiltme saatinden bir saat önceye kadar ofis veznesine yatırmaları ve a-lacaklan makbuzlariyle komisyona başvurmaları lâzımdır.
4 — Bu işe alt şartlaşma ve sözleşme taşanları İstanbul Bölge Müdürlüğü Nakliyat Servisinde ve mahalli Ekip Şefliğinde her gün görülebilir.
(13544)
İstanbul Beşinci İcra Memurluğundan 1950/1206
Hacizli ve 1000 lira değerli, hurda halinde işlemez bir adet 5786 sayılı bej renkli 1946 modeli otomobilin mahcuz bulunduğu Taksimde Su Deposu arkacında 30/1 numaralı arsada tamirci Cemal Şenin garajında 17.10.1950 tarihine müsadif salı günü saat 11-12 de birinci ve yüzde 75 ini bulmadığı takdirde aynı yer ve saatte 20.10.1950 cuma günü saat 11-12 de ikinci arttırmasının yapılarak en son arttırana satılacağı ilân olunur.
(13894)
T
MARTİN 40
Takma Deniz
Motörü
Kazanacaktır
Büyük Eşya
Kur'asındo
1 okuyucumuz
EGE PETROL T. A. Ş. Miiessesesinden
9otdan »aftaı
1 — Kanun-ı Esasi (çoğul). 2 — Matem; Gayrimedenl. 3 — Din kitaplarında İsmi geçen meşhur dağ; Tersinin vazifesi tifüs nakletmektir. 4 — Kamerin ziyası (iki kelime). 5 — Tersi sene; Tersi bir kimsenin malen veya şahsan borcunu üzerine alan. 6 — Mangalın yanından ayrılmaz; Beyaz yed (mürekkep kelime). 7 — Güzel sanat; Tersi elimizden çıkan vilAyetlerden. 8 — Rüstemin babası; Cedit. 9 — Karışık bir renk (çoğul). — 10 — Karagözün arkadaşı; Tersi iç geçirme.
Yukarıdan a^ağı:
1 — Avuç içi; Mal (galatı). 2 — Ava» ava» bağırma (çoğul); Bir nota. 3 — Sulh ve huzur; Tersi bir müzik. 4 — Caka yapan. 5— Belli; Tersi İlbay. 6 — Füruht edilen; Bir nota. 7 — Su; Bir haksızlığa karşı memnuniyetsizliğini beyan etme (çoğul). 8 — Şaka (çoğul). 9 — Birdenbire vürut eden (iki kelime). 10 — Ter al gurur; Çehre.
DÜNKÜ BULMACAMIN HALLİ
Soldan sağal
1 — Eşit Adalet î — 3 — ihmal; Beraber. 5 — Dcdete; Atan. 7 — Et; Çapalar.
AUm.
Et;
9 — ALlka;
iyi.
Takandan
1 — Ehil
LU.’ 3 — Ir-f; Şcl; Kftm. 4 — Tibet: Çakı. 5 — Acele; Arap. 6 — Diri; Ipl. 7 — Aya; Ana; Ak. 8 — Leb; Tnllll. 9 — Ece: Atalay. 10 — Tiran; Rami.
Tecrübeli Bir Muhasip Aranıyor
takenderunda bir mües-sesede çalışmak üzere İngilizce ve Fransızca ticari muamele ve muhabereye de vâkıf bir muhasebeciye ihtiyaç vardır. Taliplerin telefon 29509 numaraya müracaat eylemeleri.
Sayın Doktor ve Eczacılara
p
E
B
S
E
S
I L
Para • Amlno - Sallcylate de soude drageleri 500 adetlik şişelerde piyasaya arzedllmlştlr. Merkez LAboratuvarı. İhtanbul — Gedikpaşa
DENTOL
|ie k
DIŞ MACUNU
■4 r • •• - 4




Sayfa 8
yeni İstanbul
12 Ekim 19BÖ
FlÖOONT LÂMBALARI
KIYMETLİ
BİR MÜŞAHEDE
Amerikanın meşhur Rockfel-ler Enstitüsü İlmî Araştırmalar Konseyi tarafından neşredilen bir bültende, petrol kuyularında çalışanların saçlarını gayet lyl muhafaza ettikleri müşahede e-dllmiştir. Aynı bültende belirtildiğine göre, BENZİNE DE PETROL maddesinin saçların dökülmesine mâni olduğu tesbit edilmiştir. Bu maddeyi havi yegâne müstahzar
PETROL NİZAM
dır. Saç dökülmesi ve kepeklenmesine karşı harika ilAç PETROL NİZAM tedavisine derhal başlayınız. Bütün eczahanelerde ve lüks parfümeri mağazalarında bulunur.
Dr. Orfanidis
Deri, Frengi, Zührevi Hastalıklar Mütehassısı Beyoğlu ( Konak karşısı Suterazi (Turnaeıbaşı) sokak Nıl Apt. 5/3 Tel: 43734
ZAYİ : Emniyet Altıncı Şubeden almış olduğum 23994 numaralı Bilûmum Motörlü vesaite ait ehliyetimi zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığını ilân ederim.
Ali oğlu Abdullah Duygun
YENİ ISTMIL'un BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA Halil Naci Mıhçıoğlu MAĞAZASINDAN
BEATTY
Marka
Çamaşır Makinesine
SAHİP OLACAKTIR
SOĞUKSUDA TAKSİTLE
TAKSİ SAHİPLERİNİN NAZARI DİKKATİNE!!
^simetreleri
Adrps
TÜRKİYE
UMUMÎ VEKİLİ
EDGflR KONSOLÎ
(13293)
Depozıteri
CLtıkara’da
Metrelik Metrelik Metrelik
ARSA talepleri taksitlerini Ziraat Bankası, Bahçekapı Şubesinde 3193 No. hesaba veyahut Yapı ve Kredi Bankasının İstanbul Şubesinde 2623 No. hesaba yatırdıktan sonra mufassal künye ve adreslerini tarafımıza bildirecekler ve biz de derhal namlarına isabet eden arsayı kapayarak kendilerine parsel No. sini bildireceğiz. Taşrada bulunup da peşin para ile arsa alacak olanlar tapu takriri için noterden vekâletname ile birlikte tapu harcı ve arsa bedeli bankaya yatırılmak suretiyle arsaların takriri yatırılacak ve posta ile taahhütlü olarak gönderilecektir.
müracaatları Hân olunur
Yeşilköy Soğuksuda 334 numaralı villâda Akif Soğuksu İstanbul Çiçekpazarında Saka Çeşme sokak No. 7 İshak İbrahimzade, Tel 29417
Konak Otelinde Bav MARVlN E. JOLES’a
150 metrelik arsalann ilk taksiti olan 10 lirayı yatıran 1469 No. parseli alacak ve diğer alıcılardan 10 lira taksiti yatırdıkça sıra numaralarını 1684 numaralı arsaya kadar devam etmek üzere 216 arsa satılacaktır.
210 metrelik arsalara talip olanlar 20 lira taksit yatırdıkları takdirde, 1685 No. parselden başlıyarak 2107 nci parsele kadar devam eden 416 parselden birini alacaktır.
300 metrelik arsalara talip olanlar ise 30 lira taksit yatırdıkları takdirde 2108 No. parselden itibaren başlar 2750 No. parsele kadar devam etmek üzere 607 parselden sıra ile birini almış olacaktır.
Fevkalâde Toplantıya Da'
Mülkiyeliler Birliği Yönetil Kurulu* Başkanlığından:
Birliğimizin umumi durumu nu görüşmek, bu mevzuda ile ri sürülecek dilekleri nıüznke re etmek üzere Mülkı>ohicı Birliği Genel Kurulu Fevkalâde olarak 11 Ekim/1950 cumartesi günü saat 15 le An-karada Yenişehir ismet Faşa caddesi 31 numarada birlik lokalinde toplanacağından sayın üyelerin teşrifleri rica olunur.
(Bu ilân davetiye makammdadır)
SATIŞ Y E ft 1 :
Bitişik HEZAREN Han 2 nci kot
Telefon : 42773
Bir Amerikan müessesesinde devamlı olarak çalışmalı üzere tercümanlara İhtiyaç vardır, îş yeri ı Ankara) dır. Ehliyetlerine göre 700 İle 1000 lira arası ücret verilecektir. Askerliğini yapmış ve 31 yaşını geçmemiş olmak şarttır. Alâkadarların. 13 ekim 1950 günü saat .10 dan itibaren 2 adot fotoğraf, nüfus cüzdanı ve varsa bonservisleriyle birlikte imtihan olmak üzere
TAKSİTLE SATIŞ FİYATLARI
150 Metrelik
10 lira taksitle, cepheleri 10
210 Metrelik arsaların kıymeti 630 lira olup ayda
20 lira taksitle, cepheleri 10 ve derinliği 21 metredir.
300 Metrelik arsaların kıymeti 900 lira olup ayda
30 lira taksitle, cepheleri 15 ve derinliği 20 metredir.
YOL YAPIMI
Karayolları Genel Müdürlüğünden :
1 __ Eksiltmeye konulan 1$: Pendik - İzmit yolunun 31+600— 67 + 600 kilometreleri arası yapımı olup keşif bedeli (2 693.429.86) iki milyon altı yüz doksan üç bin dört yüz yirmi dokuz lira seksen altı kuruştur.
2 — Eksiltme günü: 19.10.1950 tarihine rastlayan perşembe gilnü saat 16 da Ankarada Bayındırlık Bakanlığı binasında Karayolları Genel Müdürlüğünde Karayolları Eksiltme Komisyonunca kapalı zarf usulü ile yapılacaktır.
3 — Eksiltme evrakı: Vezneye yatırılacak (50) elli Hra bedele alt makbuz karşılığında Karayolları Genel Müdürlüğü Teknik Hesaplar Şubesinden alınabilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için:
a) isteklilerin bu İş öneminde bir işi lyl surette başarmış veya idare ve denetlemiş olduklarım İspata yarar belgelerini, Karayolları Genel Müdürlüğünden alacakları tanıtma beyannamelerine «Müteahhit ehliyet beyannamesi, müteahhit plân ve teçhizat beyannamesi) bağlamaları ve bu beyannamelerin içindeki sorular cevaplandırılarak yeterlik belgesi isteme dilekçeleriyle birlikte eksiltme gününden en az üç gün önce (tatil günleri hariç) yazı İle Bayındırlık Bakanlığına müracaat ederek bu İş için yeterlik belgesi almaları,
b) İsteklilerin 1950 yılma ait Ticaret Odası belgesi ile usulü dairesinde (91.552.90) doksan dört bin beş yüz elli iki lira doksan kuruşluk geçici teminat vermeleri,
5 — isteklilerin eksiltme şartlaşmasının 34 üncü maddesinde verilen izahat çerçevesinde (eksiltme evrakının her parçasına ellişer kuruşluk pul yapıştırarak bunları imzalayıp zarflarına koymaları) hazırhyacaklan yükleme mektuplarını eksiltme günü saat on beşe kadar makbuz karşılığında komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul* edilmez
Keyfiyet İlân olunur
Bilumum zayiatı bertaraf ettiğinden^ hakkınızı korumakla kazancınızı artırır
arsaların kıymeli 450 lira olup ayda ve derinliği 15 metredir.
31 (5kim.29 Aralık,
19 5 0 Çekilişlerine konan
SayrOıafar ollolda farlalaiHiakta. dır. Dolayıilylo. tefrrda bulunan arabanısın her dakikan ve halli iftnlyesl İçin nlramnamelarimiıc göre hak cttİŞInlf öcrnti. s|ıe ♦amin eden bir “ A R OO" tak ( İm ut ra maII kullanmamı clıam ve maniaatlnlr İcabıdır.
Türkiye Geı
MARYO
0031
11-11
Epr f
f "
BATARYA
. ve PİL L E RİHİ HER YERDE. ARAYINIZ f
ARGO
- İstanbul
4GABO
Morkez ; Galata. Adalet Han N«. 33.36
PEŞİN PARA İLE SATIS FİYATLARI
arsalar 375 arsalar 525 arsalar 750
Yüzünüz Çamaşır Değildir I
Bol Köpüklü-Nefis Kokulu
TED İ YAT i
’ • !• (r J
LİRA \KURUS

Comments (0)