11 Eylül 1950
Pazartesi
SİYASİ İKTİSADÎ, MÜSTAKİL
Yıl 1 — Sayı 285 — 10 kuruş
tıyor
hyor
___ _ _ lıyor
VEN’l ÎSTÂNBUL TB.OOOHr* dağıtıyor
kmmihk:
ANBUL 75.000 lira dağıtıyor
ANBUL 7Ö.(X
\ABUL 76.0(
ZfMu 7Ö.(X
Abone: Türkiye İçin seneliği 82, altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Flarlç memleketler iki mislidir
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 — Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Teste eden: Hablh Edlh . TÖREHAN
Telefon : 44756 - 44757 Santral
ÎIAnlar : 6 ncı Ray fada santimetresi
2 liradır, hanlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
— Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Resimler: (Soldan sağa) Darımda yapılan çıkarmada birliklerimiz karaya çıkarken — Korgeneral Şükrü Kanatlı, harekâtı takip ediyor _ Deniz harekâtına
İştirak eden birliklerimiz Danca İstikametine doğru yol alırlarken
Birinci Ordunun Kocaeli bölgesindeki tatbikatı
îç politika
Belediye seçimlerinden
••
sonra
Sinirleri geren propaganda günler! arkamızda knidı, seçimler yapıldı ▼e neticeler belli oldu. Heyecanlarımız duruldu. yatıştı. Şimdi, duygularımıza kapılmadan, düşünebiliriz. Yapılacak işler, bizi bekliyor artık. Devlet hayatımızda olduğu gibi, şehir teşkilâtı hayatında da değişmeyen bir idare hikmeti yüzyıllardan beri saltanatını kurmuş ve irademizi tüket* tüket* yapıcı ve yaratıcı kudretimizi eritmişti. Bugün yapılacak işi. zamanının sınırları çizilmemiş bir yarına, yarınkini de büsbütün şüpheli bir geleceğe bırakmak ve. nihayet, büsbütün unutmak değişmez bir prensip haline gelmişti. Yarıda kalmış. tamamlayıcı ahengini, bütünlük içindeki mânasını kaybetmiş İşlerimizin yıllar boyunca kabaran yığını o kadar büyüktür kİ; bu çetin ve kançık yumağı çözerken duraklamamak. sabırsızlanmamak, hattâ ümitsizliğe düşmemek mümkün değildir.
Bizim belediyeciliğiniz, şehir teşkilâtımız büsbütün genç sayılamaz. Fakat teşkilâtın herhangi bir örneğe veya kuruntuya göre yapılmış olması belediye hayatının, çağdaş anlamda, başlamış olduğuna inandırıcı bir delil sayılamaz. Biz. bu İşe de yeni başlıyoruz. Belediyelerimizin yakın yıllara kadar neler yaptıklarını biliyoruz. Büyük ve büyükçe şehirlerimiz şöyle böyle derlonebilmlşlerse, bunu, bahtiyar tesadüflerin getirdiği sayısı çok az İdare adamlarımıza borçludurlar. Demek oluyor ki; mutlak görülmesi gereken şehir İşlerimiz bile bahtın ve tesadüfün keyfine bırakılmıştır.
$*h1rde kendi İşlerini İstediği gibi yapamayan, te.şkilâtlandımmayan vatandaşın egemen olarak düşünülmesi b vük bir mantık yanlışlığı sayılmalıdır. Çünkü: Türk vatandaşına İlk politika eğitimi veren, onu daha gr-niş bir faaliyete hazırlayan, yetiştiren okul, şehir hayatının ta kendisidir.
Devlet sistemi İçindeki rolünü anlamayan ve kavramayan bir şehir, en başta gelen vazifelerini başaramaz. Şehir devleti, devlet de şehri her bakımdan tamamlamak zorunda olduğu İçin bu karşılıklı münasebetlerin eksiksiz ayarlanması lâzımdır. Halbuki; genel hayat düzenimizi çok yakından ilgilendiren bu dâvanın münakaşasına henüz girişmemiş bulunuyoruz. Kuvvetli bir belediye politikası olmaksızın no kuvvetli bir maliye politikası yapılabilir, no de bir nüfus politikası .. Bu her İki politikanın hür bir devlet hayatındaki eşsiz rolünü ayrıca belirtmeye hile lüzum yoktur. Kudretli bir Türkiye zayıf ve kendi haline bırakılmış kasabalarla. şehirlerle, kısacası, ne yapacağını bilmeyen, yetkisiz ve sorumsuz belediye teşkilâtiyle kurulamaz.
Biz, son belediye seçimlerimizi böyle bir kendimize - gelişin müjdecisi sayabiliriz. Bu. bizim, hür bir vatandaş olarak, İlk belediye seçim imizdir. Halkımızın oylarını kullanma nispeti, belki, beklediğimiz ölçüde değildir. İlk adımlar, her zaman. tereddütlü olmuştur. Dâvanın münakaşa götürmeyen ehemmiyeti anlaşıldıktan sonra. seçimlerin daha geniş bir ilgi u-yandırnıasını bekliyebllİrlz.
Seçim nutuklarını dinleyenler a-rasında hayal kırıklığına uğrayanlar olabilir. Büyük dâvalar, saten, şiddetli bir mücadele imtihanından geçmeden milletlerin malı olamaz. Düşününüz bir kere. Bugün en basit sandığımız fikirlerin arkasında ne çetin mücadele yılları vardır. Doğrudur, başlıca seçim nutuklarımız, yurdumuzda belediye dâtalnrı yokmuş gibi, dış politika konularına yayılmışlardır. Bil gibi münakaşalar, beillbaşlı ölçüleri aşar aşmaz seçmenlerin ilgisini gevşetebilirler. Her seçimin ehemmiyeti; konuya giren dâvalara bağlılık derecesiyle Ölçülebilir. Seçmenin aradığı da bııdıır zaten. Şehir hayatını teşkilâtlandırmak İçin açılan bir propaganda mücadelesinde Koro meselesinin ne İşi olabilir? Fakat bütün nutukların konu dışında kaldığını iddia etmek de büyük bir haksızlıktır. Belediye seçimlerini Demokrat Partinin kazanmış olması, İç politikamızın sağlaın temellere dayandığını göstermektedir. Bundan da anlaşılıyor kİ; Türk vatandaşı «lııygularlyle değil. olgun düşüncesiyle kararını vermekte ve desteklediği politika teşkilâtının mutlaka Türk Devrlml'ne bağlı bir teşkilât olmasını İstemektedir. Onu Halk Partlsl'nden soğutan sebeplerden biri ekonomik başarısızlık ise. öteki de. hiç şüphesiz. devrim prensiplerine karşı gösterilen vefasızlıktır.
Görülecek büyük şehir İşlerimizin kuvvetli bir anlayış ve görüş birliğine dayanması lâzımdır. Seçim, bu bakımdan, cesaret veren bir netice ge-tlnıılştlr. Şimdi şehir İşlerinin bilgi ve teknik tarafları kalıyor. Bunlar İse ancak zamanla çözülecek eylerdir. Zamanımız var mıdır acaba? Biz. yurdumuzda, zamanın da değerini kavramak zorundayız artık... Onun İçin ilk hür belediye teşkilâtımıza başlarken, zaman ekonomisini düşünerek, devlet ve belediyenin kaynanma noktalarını, her şeyden önce, belirtmek, ondan sonra da. çağdaş milletlerin tecrübelerinden llhnmlanarnk nesiller boyunca sürecek sağlam bir faaliyet programı hazırlamak İhtiyacını duymaktayız. Çok güç bir iş... Fakat insan İradesini kıvılcımlandı-mn ve hayatın ölçüsüz boşluğunu yaratmak aşkından bir muhteva İle dolduran da bu güçlük değil midir?
M. NERMİ
“Amerika, Asyada boş durmuyor”
Washington. 10 ıAP> — Dışişleri Bakanı Dean Acheson pazar günü verdiği bir demeçte. Batı müttefiklerinin sayıca az olmalarına rağmen, silâh ve bilgileri sayesinde Rus tecavüzüne karşı koyup tecavüzü püskürtecek kabiliyette olduğuna inandığını söylemiştir.
Avrupa devletlerinin İcap ettiği zaman mükemmel harp edeceklerini söyleyen Acheson aynı zamanda Amerikanın Avrupa ve Asyadakl dış siyaset hakkında I-zahat vermiştir. Bakan Avrupa ve Asyada Rusların takındığı tavra karşılık aldığı tedbirlerden bahsetmiştir.
Acheson "Birleşmiş Milletlerin sol cenahını korumak mak-sadlyle Formoza Adası tarafsız bir hale getirilmelidir,, demiştir.
Kore meselesini dünyanın hür memleketleri anlamış bulunmaktadır. Bu milletler kendi İstiklâli İçin mücadele eden güneylilere yardım edecektir.
Avrupaya gelince. Amerika Kuzey Atlantik müdafaa kuvvetlerini takviye etmek için âzami yardımı esirgememelidir. Kuvvetli bir müdafaa Yunanistan. Türkiye. Yugoslavya, Ortadoğu ve Uzakdoğuyu ilgilendiren meseleleri halledecektir.
Asyava temas eden Acheson bazı münekkidlerln Amerikanın Aayayı gözden çıkardığına dair yaptıkları tenkldleri reddetmiştir. Bakan şöyle demiştir:
"Asyamn herhangi bir kısmının kaybolduğunu kabul etmiyoruz. Çinlilerin komünist olmadan evvel Çinli kalacaklarına i-nanıyoruz. Çin Hindi halkının kendilerine doğru gelen tehlikeyi idrak edeceklerine inanıyoruz. Şimdi boş durmadığımız gibi faaliyetimizi daha çok arttırıp Japonya ve dünyanın diğer memleketleri ile dostane münasebetler kuracağız. „
Korede Taegu şehri topçu ateşi altında
Birleşmiş Milletler kuvvetleri, yeni mevzilerinde şiddetle dayanıyorlar
Tokyo, 10 (YÎRS) — Korede müttefik kuvvetlerinin durumu gittikçe düzelmektedir. Şimal kesimindeki ko-münlst taarruzu durdurulmuştur. Bu akşam kızıllar Taegu şehrini ağır bir topçu ateşine tutmuşlardır. Bunu bir
Y unanistandaki Kabine buhranı
Yeni kabineyi kurmaya Çaldaris memur e>dlldi
Atina 10 (YÎRSI — Dün Parlâmentodan itimat reyi alamayan Veni-zeios Kıral Pol’a müracaatla Kabinesinin istifasını vcımiştir. Kıra! Pol. Venizelos’un istifasını kabul etmiş ve yen! kabineyi kurmayı eski başvekil ve Halkçı Partisi Lideri Constantin Çaldarls'e teklif etmiştir.
Liberal Parti Lideri Rentls’ln Başbakan olacağı söylenmekle İdi.
Venizelos'un Parlâmentonun feshedilmesin) ve müstakar bir hükümet kurulmasını mümkün kılmak üzere, yeni seçimlerde ekseriyet sisteminin tatbik edilmesini latiyeceği söylenmektedir.
taarruzun takip etmesi beklenmektedir. Taegu’yu müdafaa eden Amerikan tümeninin durumu İyidir. Diğer taraftan Güney Kore birlikleri Yong-son taraflarında komünistlerin rica te mecbur etmiş, böylece Taegu’nun bu cihetten tehdidine mâni olmuştur. Yongşon - Kyongju yolu temizlenmiştir. Kızıllarda bozgunluk emarelerine şahit olunmaktadır. Fohang kesimindeki komünist tehdidi gevşemiştir.
Mac Arthur karargâhı tarafından neşredilen tebliğde komünist taarruzunun durdurulduğu ve Birleşmiş Milletler ordularının herhangi bir komünist taarruzuna karşı koyabilecek bir duruma geldiği belirtilmektedir.
Tokyo, 10 (YİRS) — Cenup Kore Devleti Cumhurbaşkanı Syngman Rhee dün orduya bir hitabede bulunarak vaziyetten İyimser olduğunu ve Birleşmiş Milletler ordularının pirinç hasat zamanı gelmeden evvel Kuzey Korelileri püskürteceğinden emin bulunduğunu söylemiştir. Pirinç hasat zamanı eylül ile ekim aylarıdır. Rhee, eğer bundan daha geç kalınırsa zaferin Cazla kıymeti olmıyacağını ileri sürmüştür.
Birleşmiş Milletler Filistin Araabıılm* Komisyonu hâlâ Fjllstlnle Arap komşuları arasında bir konferansı mümkün kılacak sulh formülü aramakla meşguldür. Ortadoğu devlet liderleriyle yaptıkları ıızıın konuşmalar kayda değer bir netice vermemiştir.
Resimde soldan sağa doğru; Dr. Tevflk Rüştü Araş (Türk), Jark Ualdo (Amerikan), Ely Pulmer (Amerikan), Claude de Bohsanger (Fransız) görülmektedir.
Dünkü çıkarma başariyle geçti.
MIHI Savunma Bakanı Refik Şevket tncc, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamut, Kara Kuvvetleri Komutanı Kıırtcebe Noynn diğer generallerle birlikte harekât sahasına gidiyorlar

Cumhurbaşkanı, bugünkü harekâtı takip edecek
Kara, deniz ve hava birliklerimizin dünkü tatbikatında ecnebi müşahitler, dost ve müttefik milletler ataşemiliterleri de hazır bulundular
Gebze 10 (Hususî surette giden arkadaşımız Faruk Fenik telefonla bildiriyor):
Kocaeli bölgesi bıı sabah şafakla beraber yine en heyecanlı günlerinden birini yalamaya başladı. Birinci Orduya mensup deniz, kara ve hava birliklerimizin iştirakiyle yapılan büyük manevra, ordu birliklerimizin kuvvet vc kudretini bir kere daha dünyaya gösterdi.
10 eylül sabahının erken snatlerln-
N D
KÜRT İSYANI
1 R A
Mllli Savunma Bakanı kara harekâtını takip ediyor
Muhaceret işleriyle uğraşmak üzere
Bulgaristana bir
heyet gidiyor
ıftihar-
gaze-
vazife-
9 -
Asilerle hükümet taraftan kabileler arasında çarpışmalar oluyor
Tahran, 10 A A. (AFP) — Yan resmî ittılaat gazetesi tarafından bu akşam bildirildiğine göre Kürt Civan-rud kabilesi ile hükümete sadık kabileler arasındaki savaş devam etmektedir.
Clvsnrud, çemberden kurtulup I-rak’a kaçmaya çalışmaktadır.
Genelkurmay, savaşlar hakkında hiçbir demeçte bulunmamaktadır.
Avrupa güzeli seçilen AvusturyalI HANNİ SCHALL
Avrupa güzeli
dün seçildi
1
Birinciliği Avusturya, ikinciliği İtalya, üçüncülüğü İsveç güzelleri kazandılar
Remin! 10 (APı — 23 yaşındaki Avusturya güzeli Hannl Seal) 950 kapalı reyle Avrupa güzeli olarak seçilmiştir. Müsabakalara 14 millete mensup güzeller iştirak etmiştir.
Bir rey farkla İtalyan güzeli Glo-vana İkinciliği kazanmıştır. Hakem heyeti Avusturya güzeline 24. İtalyan güzeline de 23 rey vermişlerdir. Güzellerin geçit resminde İtalyan güzeli seyirciler tarafından çılgınca alkışlanmıştır. Müsabakanın favorilerinden İsveçli dilber Ebba Adrlan üçüncülüğü kazanmıştır.
Kırallçeliğe seçilen A^mstıırya güzeli 1.68 boyunda olup. 55 kilo sıkle-tindedir.
YENİ İSTANBUL — zeliik müsabakasında ilk kazanan güzellerin basın fından getirtilmiş olan 3 üncü sayfamızda oulacaksınız.
Avrupa gü-llç dereceyi - foto tara-restmlerini
Bulgarislandaki akrabalarını getirtmek için İskân İşleri Genel Müdürlüğüne bugüne kadar 100 bine yakın istida gönderildi
den itibaren, bambaşka bir âlemin içinde yaşıyoruz. Hayatlarını bu memleketin beka ve müdafaasına hasretmiş kahraman subay ve askerlerimizle beraber büyllk manevradayız! Karadenlzden yapılacak mefrus bür çıkarmayı tardetmek üzere harekete geren birliklerimizin tatbikatını göğsümüz kabararak ve heye-caa duyarak takip ediyoruz.
İlkönce deniz harekâtı başladı. Kırmızı kuvvetler takviye kuvvetleriyle karaya bir çıkarma yaptılar. Tayyare akınlan, tahtelbahirlere karşı alınan tedbirler, hepsi bizi dan iftihara sürüklüyordu.
Korgeneral Şükrü Kanatlı, tecilerle yaptığı görüşmede:
— İki taraf kuşetleri de.
lerinl bihakkın başardılar, dedi.
Konvoy, kırmızı işaretli hava kuvvetlerinin himayesi altında Da rica ya bir çıkarma yaptı. Şimdi çıkarılan o birliklerle beraber Gebze üzerinden Şileye doğru gidiyoruz.
Büyük taarruz yann sabah saat 9 da bavlıyacak. Tatbikat mahalline bugün, Millî Savunma Bakanı Refik Şevket tnce, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, Amerikan Sefiri. Amerikalı subaylar, askerî yardım heyeti başkanlan. dost ve müttefik milletler ataşemiliterleri gelmişlerdi.
Millî Savunma Bakanı ile görüşürken:
— ihtisaslarınızı Öğrenebilir miyiz?,, dedim.
Gülümsedi "Bu daha ziyade teknik mânada ihtisas, dedi. Mütehassısları herhalde daha iyi bilirler..,
Bu defak! tatbikatı seyretmeye eski generaller de gelmişlerdi. Bunların arasında. AH İhsan Sabîs, Ali Fuat Cebesoy gibi bir kaç kıymetli * general de vardı.
Tatbikatın öğleden sonraki kısmı düşman kuvvetlerine yapılacak büyük taarruzun hazırhklarivle geçti.
Asıl taarruz yarın sabah saat 9 dan sonra başlıyacak. ve bu tatbikatta Cumhurbaşkanı Celâl Bayar da hazır bulunacaktır.
Ankaıa, 10 (ANKA) — Toprak ve İskân İşleri Genel Müdürlüğü demirperde arkasında ve bilhassa Btılga-rlstanda bulunan akrabalarını anayurda getirtmek isteyen vatandaşlar tarafından yapılmış olan müracaatları biran evvel neticelendirmek için çalışmasını hızlandırmıştır. Valilikler kanalı ile veya doğrudan doğruya Genel Müdürlüğe* verilmiş olan istida sayısı 100.000 i bulmuştur. Bütün bu müracaatların birden tetkiki imkânsız bulunmakta ve ilk müracaata ve muamelenin tekemmülü sımama göre konsolosluklarımıza bu ırkdaşlarımızın akrabalarına gelebilmesi için giriş vizesi verilmesi hususunda emirler verilmektedir.
Diğer taraftan Sofya, Varna ve Filibe konsolosluklarımız da haiz oldukları yetkiye dayanarak yurdumuza gelmek isteyen Bulgaristan Türklerine resen vize vermeye devam etmektedirler. Son günlerde her gün biraz daha artan göçmen akınım karşılamak ve lüzumlu tedbir ve muameleleri süratle tamamlamak Üzere E-dirne. Sirkeci ve Tuzla göçmen evlerinin kadroları takviye edilmiştir. Ayrıca göçmen işleri ile meşgul olmak üzere şimdilik lisan bilir 3 memurdan mürekkep bir eklpin Bulga-rlstana gönderilmesi kararlaşmıştır. Ekip yakında hareket edecek ve lüzum görülürse kendisine bir yardımcı ekip daha gönderilecektir.
Roma Büyükelçimiz İtalyan Dışişleri Bakanı ile görüştü
Roma 10 (YtRS) — ttnlyan Dışişleri Bakanı Storza, cumartesi akşa-mı.Chlgi Sarayında Turklyonin Roma Büyükelçisi Hüseyin Ragıp Baydur’u kabul etmiştir.
Fransız Dışişleri Bakanı New-York'a hareket etti
Paris, 10 (YİRS) — Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schumân. üçler konferansında bulunmak üzere bugün uçakla New-York’a hareket etmiştir.
î
YENİ İSTANBUL’UN VII II | 71 7 YAZAN: YENİ ROMANI IALRIILİC. PEYAMİ SAFA
YARIN NEŞRETMEYE BAŞLIYORUZ
Sayfa 2
Y E N î İSTANBUL
11 Eylül 1950
TETKİKLER
Okuma ihtiyacımız
Yazan : Habib Edlb - Törehan
rneın-çıknn tabı
Uzıın senelerden beri muhtelif leketlere uğradıkça onlarda kitap, gazete ve mecmuaların miktarını görür ve memleketimiz hesabına müteessir olıırdnk. Çünkü az, çok mektep tahsili görmüş bütün İnsanların dünya ve hayat bilgileri hep bu okudukları şeylerden gelmekte ve onun İçin bunların hayat programlarında dalma bilginin tesiri kendini göstermektedir.
Bir kaç gün evvel bir Ingiliz dostumuzla Lsvlçreııln güzel bir yerinde buluşmuştuk. Kendisi ile dünya hâdiselerini görüşmek İstiyorduk. Viskisi gelmiş, oııu bekliyordu. Ceplerini karıştırdı, aradığını bulamamış olmalı kİ. hemen odasına çıktı ve piposu İle döndü. Viski İle pipoya çok düşkün mü olduğunu sorduğumuz zaman -(E-vet severin», fakat tlryakLsj değilim, dedi. Olmadığı zaman da ararım a-nıa. olmazsa bir mahrumiyet hissetmem, fakat asıl tiryakisi olduğum ş(\V olcuya olcuya alıştığım gazete ve bir de mesleğime alt bir kaç mecmuadır. Bunları bulamadığım zaman bütün dünya İle rabıtamın kesildiğini ve âdeta bir çölde bulunduğumu zannederim. Halbuki yirmi beş seneden beri okuduğum gayete beni dünya He kaynaştırmış ve mektepte öğrendiğim nazari şeylerin hayata Intıhakıııı temin ederek beni cemiyet içinde yaşatmıştır. Sahibi bulunduğum fabrikanın lınalutı dünya siyaseti İle alâkadardır. Zaten u/.ıın senelerden beri dünya 1le alâkadar olmıynn bir şey kalmamıştır. Ben çok defa İmalât programımı bir kaç ve bazan bir İki sene evvel gazetemin hana verdiği malûmata İstinat ettiririm. Onun I-çln benim gazetem benim arkadaşım, benden menfaat beklemeyen ortağım Düşüncelerini bu hak bu
ve her şeyirndlr.., kadar açık söyleyen dostuma verdim ve memleketimizde de kanaatlerin yerleşme s tııi candan dile- I dlm.
ParLsln konar mahallelerinde ufak bir kahveye uğramıştın». Sıcak bir gündü. Dahilî politikayı alâkadar e-den canlı meseleler yoktıı. Müşteriler, ufak bir kaç memnr tipiyle amele veya »latalardan İbaretti. Çoğunun elinde bir gazete vardı. Biri diğerine kendi gazetesinde okuduğunu haber veriyor ve bunun Üzerinde münakaşa j-apıyor, diğerleri İcabında söze karışmakla beraber gene okumalarında devam ediyorlardı. Kısa bir zaman sonra Mllânoya geçmiştim. Büyük kilisenin meydanına yüzlerce insan toplanmıştı. Burada daima bu manzara görülür. Her sınıftan politikacılar burada nutuklar verir ve düşüncelerini izhar ederler. Fakat bu meydanda da söylenen sözlerden ziyade okunduğunu gördüm. Çünkü fakir ve orta halli herkesin elinde bir gazete vardı.
Avrupada okumak hevesini baltalayan totaliter sistem olmuştur. 1-talyada yalnız bir günlük satışı milyonu geçen gazeteler, Mııssollnl zamanında yarıdan aşağı düşmüşlerdir. Hitlerden evvelki Almanyada İki milyondan fazla satılan gazeteler bir kaç 4vüz bine İnmişlerdi. Hükümet partilerinin çıkardıkları gazeteler bütün gayretlere, memurlara hazan cebren satılmasına ve bazan da parasız verilmesine rağmen bir türlü satılamamışlardır. Çünkü halk samimiyet ve açıklık istemektedir.
Bizde, matbuat hayatı, başlangıcından beri zaten serbest bırakılmamıştır. Açık fikirlerin izharına imkân verilmemişti. Bundan başka okuma yazma bilenlerimizin sayısı da çok azdı. Hele o zamanın vasıtalariyle gazetelerin en yakın vilâyetlere bile gönderilmesi bir hayli zamana İhtiyaç gösteriyordu. Onun için Meşrutiyete kadar memleketimizde gazete vaziyeti hiçbir tekâmül arzedemenılştir. Ondan sonra haberlerden ziyade memleket İşleriyle meşgul olan gazetelerimizin bir zamanlar büyük rağbetler gördüğünü kabul etmek icap eder. Bu hal. halkm bir dert ortağı ve düşüncelerini gazetelerde görmek ihtiyacından Deri geliyordu. Fakat birbirini takip eden muharebeler bu serbestinin devam etmesine trnkân bırakmamış veya bu tenkidlerden bir çoklan hoşa gitmemiş olduğu İçindir ki. matbuat sertıestlsl zaman zaman bir takım bahanelerle tahdidata uğramıştır. İstiklâl Harbinde matbuatımızdan büyük bir kısmının çok e-henımiyetli hizmetler yaptığını şükranla yadedebillriz. Ondan sonraki İnkılâpta da matbuat gene hissesine düşen hizmetleri pekiyi bir surette yapmıştır. Fakat Millî Mücadeleden sonra belki de inkılâbın bazı zaruri !-çaplan olarak matbuat fazla bir ser-bestlye mâlik olamamıştır. Bunda tek partili oluşumuzun şüphesiz ki büyük tesirleri olmuştur. I
Demokrasi mücadelesinin başlama-slyle artık memleket meselelerinin dikkat ve ehemmiyetle üzerinde durulmasını bilhassa eski bir gazetecimiz Üzerine almış ve demokrasi hareketinin inkişafına büyük hizmetler etmiştir. Onun bu mesaisini matbuat tarihimiz şükranla yadedecektlr. O zamanki hükümetin de bu İmkânları hazırlamış ve bunun önüne geçmemiş olmasını siyasi terbiyemiz namına memnuniyetle tekrar etmeyi bir vazife biliriz. Herhalde demokrasimizin inkişafında ve bilhassa seçimde ezici bir ekseriyetin husule gelmesinde matbuatın çok mühim rolü olmuştur. Demokrat bir memlekette matbuat parlâmento kadar ehemmiyetli bir | kuvvet olduğundan şimdi memleket İşlerinde hükümetle matbuatın elele vererek yürüyeceklerini kuvvetle ü-rnit ediyoruz. Zaten bugünkü İktidar partisinin ilk iş olarak matbuat kanununu tadil etmesi ve ona istediği serbestiyi vermesi bunun güzel bir misalini teşkil eder.
Biz şimdi matbuata verilecek e-hemmlyetl hükümetten ziyade halktan beklemek mecburiyetindeyiz. Bugün memleketimizde okuma yazma bllmlyenlerln miktarı bundan yirmi tene evveline nazaran şüphesiz İd çok daha azdır. Zamanla daha azalmasını Ümit ve temenni ederiz. Bu olcuma yazma bilenlerin dünya ve memleket hâdiselerini öğrenmeleri ancak okuma ile olabilecektir. Bunu mektepteki okuma İle karıştırmamak lâzımdır. Biri İnsanlara klâsik ve ıırnumi malûmatı verir, diğeri İse onları dalına hayat İle temasta bulundurur. Pamuk yellştlren halkımızın bütün pamuk istihsal mm t alçalan ve dünya hâdl-
Beleriyle alâkalı olmaları kendi menfaatleri icabındandır. Bu haberler İktisadi malûmat!on ayrılarak siyasi haberlere kadar darılır ve bunlara az çok vakıf olan bir müstahsil bar roketlerinde daha ciddi davranmak kabiliyetine malik olur. Bunu tekmil İstihsal ve istihlâk maddelerimize ve ıımuml hayatımızın her noktasına teşmil edebiliriz.
Bu vaziyete rafcmen bııgün medeni ve demokrat âlemde kitap, gazete ve mecmuaların on U okunduğu memleketin yurdumuz oldufcunu hüzünle görmemek kabil delildir. Politikacı olan milletleri gözönüne almasak bile bütün medeni âlemde okumak me-rnkı öteden beri çok İleri bir halde I-ken şimdi bilhassa son senelerde yeniden bir artış eseri göstermekte ve bütün o milletleri münevver dediğimiz bir kütle haline getirmektedir.
Demokrat İdareli ülke topraklarında yaşayan Türk evlâtlarının, şimdi, memleketlerinin nasıl idare edildiğini bilmek Ihtiyaçlan çok fazladır. Bilhassa dünya hâdiselerinin son şeklileri onları her noktadan alâkadar e-dccek bir ehemmiyet almaktadır. O-nun için biz artık halkın kendi kendini aydınlatması İçin okumak ihtiyacını daha fazla hisbedecctinl kuvvetle ümit ediyoruz. Çünkü Alim olmak için değil, fakat bilgi ile silâhlanabilmek İçin okumak, bugünkü ve yarınki muvaffakiyetimizin tek sırrıdır ve biz kendimizi bu ihtiyarın dışında sayamayız.
Mısır Büyükelçisi, dün Parise gitti
önümüzdeki hafta Mısır Dışişleri Bakanlığında yapılacak olan Mısınn Avrupa elçileri toplantısında bulun, nıak üzere şehrimizde bulunan Mısır Büyükelçisi Muhammed Emin Fuat El Manastırlı dün uçakla Kahlreye gitmiştir.
Telsiz Mektebinin kapatılması isteniyor
İstanbul Telsizciler Cemiyetinin yıllık kongresi dün Kara gümrük t e yapılmıştır. Kongrede bazı hatipler, husus! bir teşebbüs tarafından İdare edilmekte olan telsiz mektebinin kapattırılmasın! istemişlerdir.
İstanbul suları dün gene kesildi
Evvelki gece Silâhtaraga clvannda bir borunun patlaması ile İstanbul ciheti yine susuz kalmıştır. Patlayan borunun tamiri için dün gece geç vakte kadar çalışılmıştır. Çalışmalara İstanbul Sular idaresi Müdürü Ihsan Göze bizzat nezaret etmiştir.
Hacca gitmek üzere Tunustan 20 kişi geldi
Hacca gitmek üzere dün Air Fran-ec tayyaresi ile Tunustan 20 hac» namzeti gelmiştir. Tunuslular 4 gün şehrimizde kalacaklar ve perşembe günü Lübnan tayyaresi İle Ciddiye gideceklerdir.

1940 Norveç istilâsı sırasında cereyan eden bir deniz faciası
halinde büyük muhtemeldL soğuktu. Vücu-kısımları sofu-
Sancak taraf ı,denizden on metre kadar yüksekti. Buradan atladıktan sonra karşı sahile yüzmek vardı! Halbuki iskele tarafı hemen su sathında idi. Buradan dalmak daha kolay olmakla beraber, en yakın kara, hâli adalardı. Ben ikinci şıkkı tercih ettim ve doğru hareket ettiğimi sonradan anladım. Faciadan sonra öğrendiğime göre, iskeleden denize balıklayanlann çoğu, buz gibi suya girer girmez kalb sektesinden ölmüşler.
Suyun sühuneti, faciadan az evvel makine erbaşları tarafından ölçülmüş ve 2 derece santigrat olarak tesbit edilmişti. Üniforma İle uzun müddet yüzmekten ziyade, auyun soğukluğundan korkuyordun».Bu yüzden ağır ağır suya girdim ve yazın denize İlk girilirken yapıldığı gibi, küpeşteye tutunarak bir iki defa dalıp çıktını. Bu suretle vücudumu tedricen soğuğa alıştırmış oldum. Suya tamamen girdikten sonra, batan geminin yapacağı girdaba kapılmamak İçin hemen gemiden açılmağa baktım. Zaten alevlerin cephaneliğe sudan evvel varmaları bir infilâk vukuu da
Su, lnsafsızcasına dun elbise İle örtülü
ğu o derece hissetmiyorlardı amma I el ve ayaklar birkaç dakika sonra buz kesilmiş ve her türlü hissi kay-1 betmişlerdl. Etrafımda yüzen askerler arasından, evvelâ tek tük, sonra daha sık, feryatlar yükseliyordu. Boğulmak üzere olan arkadaşlar can havliyle yardım istiyorlardı. Bazıları İse, etraftakilerin hiç nazarı dikkatini celbetmeksizin, sessiz s adaşız dalıp kayboluyorlardı. Zaten her birimizin aklı fikri, kafayı su üstünde tutmakta ve mihaniki surette yüzme hareketleri yapmakta idi. irademiz tek İstikamette işliyordu: Aman yorul, mayalım, kol ve bacaklarımızı hareket ettirelim ve adalar bizden uzaklaşıyormuş gibi görünse bile cesaretimizi kaybetmiyellm!
ARKADAŞLAR, İMDAT!
O feci saatin en yürek parçalayıcı hâtırası, boğulanlardan birinin ümitsiz feryadıdır:
— Arkadaşlar, yardım edin, ne olur. Benim de çoluğum, çocuğum var!
Zavallı kardeşim, hepimizin evlerinde karılarımız, çocuklarımız, babalarımız bekliyor. Sana yardım edemeyiz. Sık dişini ve yüzmeğe bak. Sana yardıma girişsek, hep beraber ölürüz. O zaman bizim de çoluğu-muz, çocuğumuz öksüz kalır. Anlayışlı ol! Ne yapalım, feryatlarına kulak veremlyeceğiz.
Adalara doğru yüzmeğe çalışırken, arada bir geriye bakıyor ve batan gemiyi gözlüyorduk. Kruvazör, kocaman alevler içinde, cayır cayır yanıyordu. Hâlâ cephaneliklerin patlamasını bekliyorduk,
/f
ŞEIIİ

Şehir kBşesl
Madalyanın ters tarafı
Dün Suriye heyeti
Tafalm Abidesine çelenk koyuyordu. Halk toplanmış. Hava yücel Meydanın gösterimli, medeni bir mans ar ast var, Eh, di-yeceksinit, Taksim Meydanı bu, şehrin en kalabalık yeri ve şeâ-rimU, memleketin en büyük bir merkeei.
Tabii!
Merasimden sonra, arka tarafta bir yere uğramam icap etti. Ne te tat! Orada bir garaj var. Bayır, bir otomobil me-sarlığı. Bira* ötesinde yük arabaları duruyor, burası da bir açtkhava ahin olmuş. Bu kâfi değilmiş gibi, Nuh Peygamberin belki do gemisi için yaptırdığı iki çöp kutusu durmakta^ dır. Güvercinlerin, kedilerin ve köpeklerin dahi yanagmadıkla-n bu mesbelonin ziyaretçileri sadece ilterinde üçgenler ve dörtgenler çisen sineklerdir. Yani nâkil unsur.
Taksim Meydanı ve
bütün Iglerimisds olduğu her şeyi gösteriş bâris bir
arkası, gibi tek ve daha ziyade tarafından ahsımıta misaldir.
BİR İSTANBULLU

9 e ‘
a
İstanbul Avcılar ve Atıcılar Kulübü tarafından tertip cdUen 1950 senesi Avcılar Bayramı, dün saat 10 dan İtibaren Küçükçckmece Gölü kenarında Soğuksu mesiresinde kutlanmıştır.
Beden Terbiyesi Avcılık ve Atıcılık Ajanlığı tarafından tertip edilen atışlara yüze yakın avcı iştirak etmiş ve neticede birinciliği Ruhi Kıroğlu, İkinciliği Orhan Koral, üçüncülüğü Mustafa Sallhoğln kazanmışlardır
Kazananlara kupaları. Beden Terbiyesi Bölge Müdürü Vahi Oktay tarafından verilmiştir.
Bundan sonra kulübün atışları yapılmış, geç vakitlere kadar devam eden bu atışlara genç, yaşlı bir çok avcılar iştirak etmiş, birinciye kulüp tarafından bir kupa verilmiştir. Resimde bayrama iştirak eden avcılardan bir grup görülmektedir.
Blücher Kruvazörü Oslo
Körfezinde nasıl battı ?
Yazan: Richard DAUB
Hamdolsun, sular, ateşten evvel davranarak, hiç olmazsa bu felâketten bizi sıyanet ettiler. Denizde yüzen son kafile, gemi İle adalar arasındaki mesafenin yarısını aşmıştı kİ, birkaç saat evvel gururla sulan yaran koca harp gemisi. Oslo fiyordunun dibine doğru son seferine başladı. Bu manzarayı hiç birimiz ömrümüzün sonuna kadar unutaınıya-cağız. Bu, 300 kahraman askeri bir hiç İçin feda eden muazzam bir trajedinin son perdesi idi. Öyle bir trajedi kİ, son haddine vardırılmış mantıksızlıktan gayrı, büyük tarafı yok!..^
PROPAGANDA YALANLARI
O zamanlar Alman gazetelerinde, Blücher’in batışı hakkında, yalan uydurma kahramanlıklarla dolu röportaj çıkmıştı.
"Nihayet Blücher yatmağa baştan batmağa boşladı. Kıyıya
kan askerler mlllt marşı söylüyorlardı. Gittikçe yükselen kıç tarafta, tek başına kalan bir cr, sağ elini kaldır-
ve bir
ve çı-
*BlüchcrM I batıran 280 mm. İlk toplardan birli Otkarsborg kalesinin “Aaron- topa

ı'r ’’ L‘
Memleketimizde gemi inşası mevzuu yeniden tazelendi
Haliç ve Istinye tesislerini incelemekte olan Ulaştırma Bakanı, Ankaraya döndükten sonra bir sanayi kurmayı toplanacak
İstanbul tersanelerinde gemi inşa edilmesi konusu yine tazelenmlş-tlr. Taş kızak, Yaft gemisinin bir kaç ay evvel yapılan denize indirme töreninde Cumhurbaşkanı ve Başbakan. Donanma komutanının ve Taş-kızak Müdür vs mühendislerinin, memleketimizde gemi yapılması mev-zuundaki İzahatını alâka ile dinlemişlerdi.
Celâl Bayar, O zaman Başbakana bu konunun tetkiki için Askeri Fabrikalar, Haliç Tersaneleri, Tayyare Fabrikası, Devlet Denizyolları müdür ve mühendisleriyle bu sahada bilgi, tecrübe sahibi diğer zevatın iştirakiyle bir sanayi kurmayının kurulması lüzumuna işaret etmiştir.
Bu meyonda en lnco tezgâhlan muvaffakiyetle İmal eden sanat mekteplerimizin çalışmalarından da İstifade edilmesi düşünülmekte İdi.. Bilhassa Türk Hava Kurumunun Anka-radakl Uçak ve Motör Fabrikasının makine tesisatından faydalanılması fikir olarak ortaya atılmıştı.
4
mış selâm veriyordu. Gemi De beraber batan bu er. girdaplarla suyun yüzüne çıkmış ve yetişen filikalar tarafından kurtarılmıştır.”
Gerek bu sahne, gerekse de askerlerden birinin ellâhını, ötekinin İse hattâ hafif makineli tüfeğini yüzerken sırtına astığı hakkmdaki röportajlar, baştan aşağı uydurmadır, fiyordun sağ sahilinde, yahut adacıklara nefes nefese varıp kurtulanların hiç İşi kalmamıştı kİ, batan Blücher'in karşısına geçip mlllt marş okuyacaklardı!
Blücher’in denize daldığı noktada, kapkara ve kocaman bir duman bulutu kalmıştı. Bulutun arasından, şimşek çakar gibi alevler görünüyordu. Ancak iki, üç saat sonra sönen bir muazzam mazot yangını, suyun içinden fışkıran bir volkanı hatırlatıyordu.
Adaların etrafında kuvvetli bir a-kıntı vardı. Fakat sahile yaklaştıkça ümidim artıyor ve akıntıyı yeniyordum. Bu ümitle, yakınımda yü-
W-- T M

s
öğrendiğimize göre hâlen şehrimizde bulunan Ulaştırma Bakanı Seyf! Kurtbek. tatinyo ve haliçteki fabrika ve havuzlan ziyaret ederek bu mevzu üzerinde incelemelerde bulunacaktır. Halen Holândada bulunan Devlet Denlzyollan Umum Müdürü Cemil Parman, bu memlekette gem! inşalye tezgâhlannı tetkik edecektir.
Eski Bakan Tevflk ileri Fabrika vs Havuzlan günlerce İncelemiş, ve bu sahadaki çalışmalannı hayli İleri götürmüş olduğu bir sırada değiştirildiğinden, bu sanayi kurmay heyetinin toplantısı da geri kalmıştı.
Hâlen şehrimizde İncelemeler yapmakta olan Ulaştırma Bakanı Anka-raya döndükten sonra, ilgili fabrika, müessese, müdür ve mühendislerinin iştirakiyle bir sonayi kurmay heyet! toplanarak, Cumhurbaşkanının İşaret ettiği veçhile memleketimizde gemi yapılması konusunu inceleyecektir.
Çeviren : Behçet Cemal
hiç
zan ve takati kalmıyon btr askeri kurtarmağa çAlıştım. Üzerine doğru yüzerek, kıyıya kadar on metre sürükledim.
Fakat ben onu daha kıyıya getirmeden. benden evvel kayalara çıkmış olan denizciler, adamın zaten öldüğünü, fazla uğraşmamamı sesleniyorlardı. Ben inanmadım ve onlardan yardım istedim. Çünkü sahil, dik ve kayalıktı, ellerimde İse his kalmamıştı.
KAYALIK ADADA GEÇEN ISTIRAPLI SAATLER
Hepimiz toprak onaya yapışarak uyumaktan başka hiçbir şey istemiyorduk. Eğer denizciler bizi zorla kaldırıp, kol ve bacaklarımızı hareket ettirmemizi ısrarla söylemeseler-di. biz de, kıyıya çıkar çıkmaz yığılıp kalan bazı arkadaşlarımız gibi donup gidecektik.
Ayaklarımız çıplaktı. Adanın üstü iao sivri kayalar ve buz parçalarıyla kaplı İdi. Attığımız her adım dehşetli ıstırap veriyordu. Derken





işçi sendikaları dün birleştiler
ta tan bal tşçl Sendlkalan Birliği ve Hür İşçi Sendlkalan Birliğinin birleşmesi ile meydana gelen teşekküle “Türkiye Milli İşçi Şendi-kalan Birliği” adı verildi
İstanbul İşçi Sendikaları Birliği İle Hür İşçi Sendikalar» Birliğinin birleşmeleri için dün sabah naat 11 de Eminönü Halkevlnde bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda; Bölge Çalışma Müdürü Halis Falay, işçi hastahanoal Başhekimi Sim Alıçlı, Arjantin İşçi Ataşesi E. Moggla, sabık İşçi milletvekili Ali Rıza An ve her iki sendikaya mensup yüzlerce İşçi hazır bulunmuştur. Geç vakte kadar devam e-den toplantı sonunda birleşme kara-n tasvip edilmiş vs bu suretle Hür İşçi 8endlkalan Birliği ile İstanbul İşçi Sendlkalan Birliği fiilen blrleş-tlrilıhlşttr. Yen! sendikanın ismi Türkiye Milli İşçi Sendlkalan Birliği olmuştur.
Birleşme kararını müteakip yeni 1-dare heyeti seçilmiştir.
Maliye Müfettişi İmtihanları hakkında bir talep
İsim ve adresleri bizde mahfuz bulunan beş okuyucumuzdan aldğımız bir mektupla. Maliye müfettiş muavinlisi müsabaka İmtlhanlannm 6 kasım 1950 tarihinde başlıyacagı haberinin aşağıdaki sebepler yüzünden mahzurlu olduğu belirtilmektedir. A-lâkalılann dikkat nazarını çekeriz:
"Gazetelerde Maliye müfettiş muavinliği müsabaka İmtihanının 6 kasım 1950 tarihinde başlayacağı bildirildikten sonra, İmtihana girmek İsteyenlerin 18 ekim 1950 tarihine kadar dilekçeyle müracaat etmeleri ve bu dilekçeye — diğer vesikalar me-yanında —okul diplomasının da aynı tarihe kadar eklenmesi lâzım geldiğine İşaret edilmektedir.
Bomestr usul ün s tâbi olan fakülte talebeleri imtihanlarını yüzde doksan beş ekseriyetle güz devresinde tamamlamaktadırlar. Halbuki bahsi g*-çen 18 ekim tarihine kadar bu yüzde doksan beş ekseriyetin — fakülte im. tlh&plan 30 ekime kadar sürdüğüne göre — diplomayı temin etmelerine maddeten İmkân yoktur. Beri taraftan bu sene — yani mayısa kadar — yedek subaya talebe alınmayacağı da malûm olduğuna göre blzler hem askerlik hizmetimizi yapamıyacak, hem de imtihan tarihinin bu kadar erkene alınması dolayısiyle müsabaka imtihanına girmek hakkından mahrum kalacağız.
Binaenaleyh, imtihan tarihinin üç veya dört hafta sonraya alınarak diplomayı da kasım ayı içinde talep etmeleri bu durumda olanların vaziyeti bakımından faydalı olacaktır.,.
birisinin aklına şöyle bir fikir geldi: Hepimiz tek sıra olacağız ve bir-blrbtrimlz göğüs ve sırtlarını uğuş-turacağız. Hemen sırulandık ve soğuktan tlrtlr titreyen bir sürü çıplak birbirini uğmağa başladı. Artık rütbe farkı kalmamıştı. Albay rütbesiz erin, kolunda sıramasiyle denli subayı gediklinin arkasında çalışıyordu. Herkes, arkadaşına yardım eden kazazede olmuştu.
600 kişi, bu suretle, ıslak üniformalarımız İçinde saatlerce bekledik. Bir bu kadar İnsan da, civarımızdaki adalara çıkmıştı. Şiddetli soğuktan başka bir de açlık ve sigarasızlıktan kıvranıyorduk. Kendi sigaralarımız, ceplerimizde dağılmıştı.
öğleden sonra, Dröbak Geçidi lazerinde Alman uçakları belirdi. A-ramızdakı birkaç sapık, bunların bize erzak atacağını iddia etti. Halbuki uçaklar, Dröbnk ve Oskarsborg istihkâmlarını susturmak için bomba taşıyorlardı. Her hücumdan sonra alçalıyor ve bizim üzerimizden de geçiyorlardı. Bu arada, bir bomba bize de atarlar diye ödümüz patladı.
GÜLÜNÇ HAREKETLER!
Adamızda az kalsın bir de isyan çıkıyordu. Allahtan meseleyi alaya vurarak tatlıya bağladık. General Falkenhorst Karargâhına mensup bir albayla, göğsünde Alman gençlik teşkilâtının altın rozotl bulunan genç bir uçaksavar teğmeni, bir can fili-kaslyle adaya çıkmışlardı. Tertemiz üniforması ve pınl pınl yanan rugan çizmelerinin İçinde, kendine, a-danın komutanı süsünü vererek, e-mirler savuran albay, içinde bulunduğumuz vaziyet karşısında öyle gülünç olmuştu ki, erler, suratına gülüyorlar. subaylar ise nefretle baş çeviriyorlardı. Fiyakalı albayla teğmen, sağlam kalıp yaralılara ayrılmış olan birkaç filikadan biline ilk atlıyan yegâne Subaylardı.
Maamafih bu sayede, adaya sağlam bir filika gelmiş oldu. Filikaya dört, beş yaralı koyarak fiyordun sağ sahiline gönderdik. Bu arada deniz erleri * saatlerle çalışarak diğer bir filikayı tamir ve tahta parçalarından da 10-12 kişilik bir sal inşa etmişlerdi. Bu üç vasıta İle ewelâ ağır, sonra hafif yaralılar, sonra da ayakları veya üst başı çıplak olanlar karşı sahile gönderildi. Filika ve sallan kullanan denizcilerden biri her sefer, karşıda kalıyordu. Mesafe takriben 100 metre olduğundan nakliyat bittabi yavaş gidiyordu.
Benim de dahil olduğum çıplak a-yaklılar grupuna ancak akşam altıda sıra geldi. Adada, sırsıklam elbise içinde hemen 12 saat beklemiştik. Hâlâ da 100-150 kişi, sıra bekliyordu. Onlar da akşam saat sekize doğru, Dröbak Geçidinden mukavemet görmeden geçen ilk Alman destroyeri tarafından kurtarıldılar,
SON
SPOR
Yaşar Doğu, Smdırgılı Şerifi tuşla yendi
Celâl Atik de Hayrabolulu Süleymanı ittifakla kazandı
Dün Şeref Stadında olimpiyat şan> piyonlarımızdan Yasar Doğu İle Celâl Atik; Kırkpınar başpehlivanlanmı»-dan Hayrabolulu Süleyman ve Sındır-gılı Şerif ilo güreştiler.
Havanın güzel olması dolayıelyle Şeref Stadına altı bine yaklaşan bir meraklı kütleni toplanmış bulunuyordu. Fakat bu güreşleri tertip eden organizasyonun fevkalâde bozuk Idaretri hiç kimseyi memnun etmemiştir. Güreşlerin İlk evvelâ stadyomun yüzme havuzunun bulunduğu yerde yapılacağı ilân edilmişken, minderin futbol »abasının ortasına konması seyircileri hayal sukutuna uğratmıştır. Halk u-zaktan bir şey görcmıyeccğlnl anlayınca imhanın içine hücum ederek minderin etrafını sarmıştır. Bu suretle kapalı tribünde oturan fazla para vermiş seyirciler geride kalarak güreşleri eeyredememlşlordlr.
Yapılan güreşlerde Mahmut Çeterea Babacaklll İbrahim!, Adnan Yurdaer do Muzafferi yenmişlerdir.
Milli takım güreşçilerimizden Celâl Atik de Kırkpınar Başpehlivanı Hayrabolulu Süleyman» ittifakla mağlûp etmiştir. Hayrabolulu. rakibi Celâl A^ tik karşısında mütemadiyen minder dışına kaçtığı kin bir de İhtar cezam almıştır.
Günün son güreşini Yaşar Doğu De Kırkpınar İkincisi Sındırgı!» Şerif yaptılar. Yaşar Doğu daha güreşe girer girmez rakibini sarsmaya başladı ve yedinci dakikada da Şerifin sırtını mindere getirmesine rağmen hakem görmediği İçin kurtuldu. Nihayet Ya-şar Doğru dokuzuncu dakikada yine rakibinin sırtın» yere getirerek güreşi tuşla kazandı.
Beşiktaş Beyoğlusporu 6-2 yendi
Dün Şeref Stadyumunda Beşiktaş birinci takımı İlk maçlarına bajnrlılt mahiyetinde olmak üzere Beyoftluspoıv la, hususi bir maç yapmıştır. Baştan sona kadar hâkim bir oyun oynıyan Slyah-Beyazlılar maçı 6-2 kazanmışlardır.
Beşiktaş takımı sahaya şöyle çatmıştır.
Feyzi — Kemal. Vedit — Eşref, Aö Ihsan, Hüseyin — Süleyman. Recep, Şevket, Fahreddin, Cihat.
Beşiktaş ilk devreyi Şevket, Fahrad-din. Recebin attığı 3 golle (3-0) galip bitirmiştir. İkinci devrede Siyah-Be-yazlılar Şevket. Recep ve Cihadın a-yağı ile 3 gol daha kazanmıştır. Ba-yoğlusporun 2 golünü de Kadri yapmıştır. Maç 6-2 Beşiktoşın galibiyetiyle sona ermiştir. Beşiktaş takımında Recep. Kemal. Eşref. Cihat güzel bir oyun çıkarmışlardır.
Galatasaray bugün Londrada ilk maçını oynıyacak
Dün Londraya muvasalat etmiş o-lan Galatasaray takımı bugün saat 18 de İlk maçını Hull City takımına karşı yapacaktır.
San-Kırmızılılar İkinci maçını 13 eylül çarşamba günü Sundarland sahasında profesyonel Sunderland takı-miyle oynıyacaktır Son maçı 14 eylül perşembe günü Rangersle yapacaktır.
GalatasaraylIların bu maçlardan sonra Londrada İki maç daha yapmak ihtimalleri vardır. San-Kırmızılılar maçları bittikten sonra avdet edecekler! 29 eylül tarihine kadar mecburen Londrada oynanacak olan İlk maçların» takip edeceklerdir.
Fenerbahçe Adaleti 1-0 mağlûp etti
Dün Kadıköy Fenerbahçe Stadyumunda Fenerbahçe birinci takımiyle Adalet Takımı hususi bir maç yapmışlardır. Hakem Sulhi Garanın idare ettiği sbu maça Fenerbahçeliler şu kadro ile çıkmıştır:
Şalopl — Hilmi, Ahmet — M. Alt. Kâmil. Samlar — Fikret, Erol, Suphi, Lefter. Hnlit
Adalet: Tabir — Fahri, Salim — Lûtfl. Haydar, m us ta fa — NeemdL Hanan. Bülent, Orhan.
San-Lâcivertliler yegâna gollerini 42 nci dakikada kazandıkları penaltıdan Lefter vasıtaslyle atmışlardır.
Adalet takımında kaleci Tahlr ve bek Fahri güzel bir oyun oynamıştın
Diğer maçlar
Vefa Stadında yapılan İlk maçlarına hazırlık maçlarında Un kapanı ta* kimi Kurtuluşu 7-1 mağlûp atmlg* tir.
Vefa Birinci Takımı da Alemdarı güzel bir oyundan sonra • • 1 yon* mlştlr.
Fenerbahçe Stadında yapılan Fenerbahçe (B> Haliç Feneri maçı 1 - X berabere bitmiştir.
Beykoz da Defterdarla 2-1 berabere kalmıştır.
Teknik Oukulu Mimarî Şubesi tekrar açılıyor
Tekntk Okulu Mühendis Mimarlık Bölümünü 1949-50 ders yılı babında Milli Eğitim Bakanlığının bir emriyle kapatıldığı ve bu bölüme alınmış olan talebelerin inşaat mühendisliği şubesine devama mecbur edildiği malûmdur.
İstanbul Yüksek Okullar Talebe Birliği meseleyi ele almış, Milli E-ğitim Bakanlığı nezdindeki teşebbüsleri neticelenmiştir. Bakanlığın verdiği karar neticesinde müktesep haklan olan 33 öğrenci (mımar-mühen-dia) tahsillerine devam edebileceklerdir.
KISA HABERLER
★ Elcim ayında yapılacak olan nüfus sayımı hazırlıkları devam etmektedir. Vilâyette teşkil edilen bir heyet son hazırlıkları da ikmal etmek Üzeredir.
★ Balıkhanenin belediyeye geçmesi üzerine teşkil edilen yeni kadrosu An karadan tasdik edilerek şehrimize gönderilmiştir.
YENİ İSTANBUL
SIVASI İKTİSADÎ
müstakil günlük gazete
Sahibi :
YENt İSTANBUL NEŞRİYAT LlMİTED ŞİRKETİ
Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yaz» işlerini fiilen İdare eden : Sacld ÖGET
Neşredilmlycn yontlar
iade edilme*.
Basıldığı yor ;
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMÎTED ŞİRKETİ MATBAASI
11 Eylül 1950
YEN! İSTANBUL
Sarf» 8
Zaman zaman
Hizmetçi diyip geçmeyiniz!
ISTANBIT. Valisi» radyo konuşmaları yaptığı Mirada; “Bir fâni İçim halkın hizmetinde bulunmanın zovkma bendesi hudut çizilebilir mİ?” demişti. Çok doğru... Yalnız bu şehrin de«il, biitüıı memleketin, böyle apaçık bir lylnlyetle didinip uğraşım ve "Halkla beraber halk İçin” çalışan İdarecilere her zaman, bol bol İhtiyacı vardır. Vali ve Belediye Balkanımızın da bu idarecilerden biri olduğunu kabul ederek, pek mühim dertlerimizden birini, bu sütundan kendisine duyurmak İsteriz.
Bu mesul ve alakalı makama, yarını düzine vatandaştan şikâyette bulunacağını: Ayşe. Zehra. Sa-babat. Naciye. Fatma ve Emine.-Bunlar, son bir sene içinde sıra ile evimize gelmiş ve gitmiş, sözde hizmetçilerin isimleridir. Birincisini. "Hizmetçi tdarehanesl” denilen ne İdüğü bilinmez miieasescden aldık. İdarehaneden kendisine “Fazla kalmadan geri dönmesi” tenbih edildiği için, on beşinci günü kaçtı, gitti. Çünkü patron, her defasında yeniden komisyon almak mnksa-dlyle, elinde “sermaye” gibi kullandığı 5-10 hizmetçiyi, gittiği evden bir iki hafta sonra geri gelmeğe ve tekrar başka bir eve girmeğe mecbur etmektedir.
. İkincisini bir tanıdık gönderdi: Bu da köyden yeni gelmiş, dangıl dungul, pis bir kadındı. Amma kaloriferli apartman dairesinden baş-kn yerde çalışamayacağım söylüyor ve kendine mahsus bir oda istiyordu. Verdik, lütfen yanımızda kalmağı kabul etti. Hiçbir iş bilmiyor, kulağına da lâf girmiyordu. Buna rağmen, birinci ayın sonunda, bizden aldığı 60 lira aylığı beğenmedi. Sokakta rastladığı bir hanım ona beş Hra fazla vereceğini söyleyince. haber bile bırakmadan çıkıp gitti.
üçüncüsü. kendiliğinden kapımıza gelerek hizmetçiliğe talip olmuştu. “Adamsızlıktan* pek canımız yandığı İçin eve kabul ettik. E-llnden nüfus kâğıdını almağı da u-nutmadık. Bir hafta sonra evden bir sürü elbise, manto, ayakkabı çalıp kaçtı, sırroldu. Nüfus kâğıdını da bize hediye bıraktı. Bilmem bir İşe yarar mı?
Dördüncüsü. İyi bir kadıncağızdı. Fakat halinden şüphe ederek doktora gösterdik, üçüncü devre verem olduğu meydana çıktı. Bir
Muvaffak Ihsan Garan
kaç gün müddetle, küçük çocuğumuzu kucağında taşımış, belki de ona aynı bardaktan su Içlrmlş-tl. Bu büyük tehlike knrşısında. kalbimiz parçalıma parçalana kadıncağızı evden uzaklaştırdık.
Beşincisi, dili fazla uzun olmakla beraber, iyi İş görüyordu. Amma. geceleri eve ve odasına gizilce bazı adamları aldığının farkına varınca onu da ar.vdik.
/İlimcisinin kocası ve çocuğu var. Yine 60 lira aldığı halde, sabahlan canının istediği saatte geliyor. öğleden sonra üçte evine gidiyor. Giderken de. hrrgiin kilerden aşırdığı erzak vusul reyi. ya koynnna sokarak veya pervasızca elindeki pakete koyarak evine taşıyor. Bile bile göz yumuyoruz. Zira, o da giderse ahlarca, belki de senelerce hizmetçlsiz kalacağız.
tşte îstanbulun en mühim İçtimai dertlerinden biri dr bııdıır. Hepiniz bilirsiniz ki; dünyanın bütün medeni şehirlerinde, resmi bir takım hizmetçi idarehaneleri vardır. Çalışmak arzusunda ohm kailin, erkek herkes orada İmtihan edilir ve yaptıkları İşe. kabiliyetlerine göre sınıflara ayrılır. Muayyen bir tarife üzerinden de aylıkları teshil edilir. Ayrıca, daimi surette sıhhî muayeneden geçirilip ellerine bir rapor ve bir “bonservis” kâğıdı verilir. Her İş İsteyen, bu bürolara müracaatla kaydolmağa mecburdur. Hizmetçi, dadı veya aşçı arayan her aile de, yalnızca o bürolara başvurarak yaptıracağı İşe ve kendi kesesine göre birini seçip a-lır. l’ygünsüz bir harekette bulunan. hırsızlık yapan, çalıştığı evden habersiz kaçan bir hizmetçinin elinden bonservis kâğıdı nlınacağı İçin, artık onun hiç bir tarafta İş bulmasına Jmkân kalmaz.
Hizmetçi meselesi, orta halliden başlayarak en zenginine kadar. ts-tanbulda oturan ailelerin aşağı yukarı yarısının, halledilmesini sabırsızlıkla bekledikleri bir dâvadır.
. tşte ben de. Vali ve Belediye Reisimizden, şunu rica etmek İstiyorum: “Bir takım münasebetsiz, hırsız veya şırfıntı kimselerin, e-vlmlze ve mahremiyetimize girmelerine mâni olunuz Küçücük yavrularımızı, dadı İsmi altında çalışan bir sürü ahlâkı düşük ve hastalıklı —hattâ frengili— kadınların kucağına teslim etmek mecburiyetinden bizi kurtarınız.”
Kore harbi karşısında
İngiliz umumî efkârı
Kore’de başlıyan yangın, Ingilferede, harbin kaçınılmaz ve silâhlanmanın zarurî olduğuna inananları ön plâna geçirdi
Londra (Husus! muhabirimiz Ma-nuel Gasser bildiriyor) — Günü birliğine yaşamıyarak, işlere ciddi bir gözle bakan tngilizler, İki büyük sınıfa ayrılır:
Bunlardan birincisi, 1945 ten sonra, sulhu hakikat ve şimdilik müemmen olarak kabul etmiye karar vermişti. Avrupa ve cihanın diğer bölgelerinde, henüz halledilmeden bekleyen meseleler, bilerek kenara atılmış ve her şeyden önce, a-dalarda, eskisine nazaran çok basit, fakat yaşamıya değer bir hayat tanzimine gayret edilmiştir. Çocuklar eski gelenekler dairce:nde, ihtimamla yetiştiriliyor, tahsil ve itiyatlar devam ediyor, irili ufaklı bahçelerde çiçekler yetiştiriliyor ve —biraz da İstihfafla— “Avrupai mütelâşilik” denilen nesneye hiç ehemmiyet verilmiyordu. Bütün bunlar yapılırken de büyük bir vicdan huzuru duyuluyordu. Çünkü, son yarım asırda nasıl iki defa adalet ve hürriyet için silâha sannılmışsa, icabında aynı katiyetle bir daha kavgaya girmek azmi mutlaktı.
Bu telâkki tarzı, muayyen bir zümre veya partiye münhasır değildi. İşçi muhitine olduğu kadar zengin orta sınıfa ve aristokrasiye de yayılmış olan bu zihniyetin harici tezahürü denilebilir ki. “Sosyal refah devleti” tecrübesi olmuştur. Leh ve a-leyhinde çok şey söylenebilecek olan bu zihniyetin en büyük muvaffakiyeti, emniyetli ve sakin bir hava yaratmış olmasıdır. Bu hava, Avrupanın asabiyeti ve heyecanı ile büyük bir tezat halinde idi.
Çıgnndan çıkmış bir âlem ortağında soğukkanlı kalmağa bu suretle gayret eden Ingilizlcrin yanı babında, sulha hiç inanmıyan ve vatandaşlarının, âtiye bağladıkları ümitleri hiçe sayan bir zümre İngiliz daha vardı. Bu tngilizler, tıpkı Manche ötesindeki hemcinsleri gibi tereddüt, korku ve kötü tahminler içerisinde kıvranıp duruyorlardı. Ve bunlara da. işçiler, öğrenciler, entelektüeller ve erler, yani her sınıf halk arasında tesadüf ediliyordu.
Vakaa bunlar. milletin umumi manzarası içinde mühim bir mevki almıyorlardı. Adeta gizli bir hareket halinde çalışıyor ve nadiren seslerini yükseltebiliyorlardı. O zaman bile, fiöydikleri kasden ihmal ediliyor ve yaptıkları ikazlar, konser sırasında tabanca atmak gibi yersiz sayılıyordu
Kore harbi başlayıncaya kadar variyet böylece devam etti. Kore.de silâh patlar patlamaz, manzara, hafsa-• laya sıgrnıyacak bir sürat ve şiddetle değiştL
Şimdiye kadar hilkat garibesi, u-eanç verici bedbin ve heyecan yaratıcı olarak itham edilen bütün bu şahsiyetler, bir anda ön plâna geçtiler. Okuyucularına şimdiye kadar daima zevkli veya heyecanlı eğlence mevzuları vermeğe gayret eden pazar gazeteleriyle haftalık mecmualar, birdenbire halka, dünya ahvali
ve memleketin içinde bulunduğu tehlikeyi hiç çekinmeden, olanca çıp-laklıgiyle anlatan muharrirlere yer vermeğe başladılar.
Klâsik bir aile mecmuası olan “E-very body*’de, birinci sayfada şöyle bir manşet görülüyor; “İngiltere, en büyük bir tehlike ânında, 1939 ilkbaharındaki kadar hazırlıksızdır.” Ve 8 milyondan fazla tirajı olan “News of the VVorld” da İse, Eisenhovver’in eski kurmay başkanı General Sir Frederik Morgan, hiç çekinmeden, Sovyetler Birliği ile harp ihtimalinin katiyeti üzerinde durmakla iktifa etmiyor, daha da ileri giderek bu devletle fiilen harp haline girildiğini ve mahvolmaktan, ancak âzami gayret ve fedakârlıkla kurtulunabilece-ğini İddia ediyor.
Bu yazılar yalnız yazılmakla kalmıyor. Okunuyor, dinleniyor, resmi ve husus! mehafilde münakaşa ediliyor.
Vaziyetin bu bakımdan rje kadar değiştiğini şu misal göstermektedir:
Bundan hemen bir yıl önce, nisan 1949 da, tanınmış askeri muharrir Llddell Hart, çok okunan “Plcturte Post” resLmli mecmuasında neşrettiği büyük bir makalede, lngilterenin o zamanki savunma sistemini şiddetle tenkld etmişti. Resmi malûmata dayanan bu tenkidlere göre, mecburi askerliğe ve muazzam bir savunma bütçesine rağmen, ordunun harp kifayeti, İkinci Cihan Harbine hemen takaddüm eden devirden Saha aşağıdır ve muharebeye hazır o-larak elde ancak iki tümen vardır.
Llddell Hart’m bu fecî ifşaatına rağmen, bu tenkidler, o devirde, o-kunmadı bile. Ne bir resm! makam cevap verdi, ne de başka bir gazete münakaşaya İştirak etti. Belli ki, tenkidlerin doğruluğundan şüphe e-dilmemekle beraber, kimse hakikati bilmek İstemiyordu. Fakat geçenlerde Savunma Bakanı Shuiwell, aynı hakikati itiraf ettiği zaman, millet sarsıldı ve o günden beri hiçbir gazete bulamazsınız ki, memleket müdafaasına, silâhlanmaya ve ordunun ıslahına dair sütunlarla yazı neşretmesin.
Bununla beraber, lngilterenin, bir günde kendine gelerek, şimdiye kadar harp ve silâhlanmanın lâfını bile duymak istemıyenlerin hep birden kanaat değiştirdiklerini zannetmek hatalı olur. Hakikat şudur: Şimdi. “Öteki” İngiltere ön plâna geçmiş ve telâşlılar, ikaz edenler, bedbinler, bundan evvel kütleye hâkim o-lan soğukkanlıların yerini almıştır
Bıı itibarla İngiliz basınındaki değişikliğe ve esen yeni havaya bakarak, siyasi durumda esaslı bir değiş-mo ve İnfiratçılığın nihayet bulacağını beklemek doğru olmaz. Çünkü, Avrupa ve cihanın ihtilâflarından son dakikaya kadar hariç kalmak isteyen milyonlarca İngiliz, kanaatlerini hiç de değiştirmemişlerdir ve bunların, İngiltere adaları yahut Britanya İmparatorluğu dışındaki herhangi bir hâdiseyi ciddiye alabilmeleri için, Kore’dekinden çok başka silâhların patlaması lâzımdır.
T
a
İTHALÂT MÜSAADELERİ
Merkez Bankasından gayri diğer millî bankaların da permi vermesi İsteniyor
Ankara 10 (Türk Ajansı) — Eskiden Ticaret Bakanlığınca yapılan İthal permi muameleleri, yeni dış ticaret rejiminin tntbikn başlannuısHc Merkez Bankasınca İfa olunuyordu. Fakat. gerek muamelâtın fazlalığı, gerekse memurların bu İşteki tecrübesizliği izdihama sebep olduğundan. İthalâtçı ve ihracatçı tacirler, alâkalı makamlara telgrafla müracaat etmişlerdir. Bunlar, muamelâtın çabuk görülmesi İçin Merkez Bankasından başka diğer MHH Bankaların da bu muamelâtı yapmasına müsaade edilmeğini istemişlerdir.
Bakanlık bu hususta yarın tetkiklere bağlıyacaktır.
Modern cezaevleri
İş esasına müstenit cezaevleri arttırılıyor
Ankars, 10 (Türk Ajansı) — Adalet Bakanlığının ceza İnfaz sistemini »değiştirmek hususundaki çalışmalarına muvazi olarak, iş esasına müstenit hapishanelerin kurulacağı İstihsal bölgelerinin tesbltine başlanmıştır.
Hâzineye alt hâli arazi üzerinde kurulacak olan bu hapishaneler, bütçenin vereceği imkân nispetinde modern olacaktır.
Cezaevleri imkân nispetinde birleştirildikten sonra şehir ve kasabalarda yalnız tevkifhaneler kalacaktır.
Satışlar bir komisyon, tarafından yapılacak
Ankara, 10 (Türk Ajansı) — Tekel ve Gümrük Bakanlığı, Gümrük İdaresinde bazı değişiklikler yapmaya karar vermiştir. Bugüne kadar ayrı bir müdürlük halinde İdare edilmekte o-lan gümrük satış müdürlüğü lağvedilecektir. Bu müdürlüğün vazifesini muayyen zamanlarda teşekkül edecek bir komisyon yapacaktır.
Alman sosyalistleri Rusyayı taklit ediyor Han İver, 10 AA. (AFP) — Bugün Haniver’de bir nutuk veren Alman Sosyal Demokrat Partisi Lideri Dr. Kurt Schumacher şunları söylemiştir: “Almanyanın birliğinden vazgeçmek Avrupa ve dünya demokrasisinden vazgeçmek demektir. Almanya yabancı milliyetçiliğin ileri mevzii yahut diğer devletlerin bir âleti haline gelmemelidir.
Schumacher. Almanyadaki Sovyet bölgesinde Sovyet Rusya lehine yapılmakta olan seferberlik aleyhinde bulunmuş ve bu halin Almanlar arasında bir kardeş kavgasına sebep olacağını söylemiştir.
“Alman Sosyal Demokrat Partisi Lideri. hürriyet ve insanlığa karşı komünizm ve iptida! panslavlzm'İn tecavüzlerinden bahsetmiş ve demiştir kİ:
“Ruslar âtom bombasından korkmamış olsalardı, şimdiye kadar tecavüze geçerlerdi. Fakat atom bombası İstihsalinin yüzde 80 i batılı müttefiklerin elinde bulunmaktadır.,.
Atina hususî muhabirimiz telgrafla bildiriyor
Komünistlerin oyunları
Yunanistanda yeniden bir ayaklanma tehlikesi var mı?
ATİNA tşçl merkezinin son toplantısında az kalsın, komünistlerle Islahatçı Sendikacılar arasında şiddetli bir kavga çıkıyordu. Tartışmaların söğüşme ve dövüşme He bitmesine yeni şahit oluyor değiliz. Fakat işin ciddi tarafı şu kİ. bu seferki hâdise, Yunan sendikaları içinde büyük mikyasın vuku bulan çalkantılarla, yeniden kurulmuş olan Komünist Partisinin daha geniş ve daha etraflı darbeler vurmak üzere zemini hazırladığını göstermektedir. Hakikati inkâr etmek boştur. İdare şekline ateş püsküren gündelik gazeteleri, tekrar kurulmuş otan kadroları, türlü türlü unvanlar altında gizlenen mebusları He Komünist Partisi bir defa daha canlanmış olup talihini yins denemeye hazırlanıyor.
Gramos ve Vitsi zaferlerinden bir sene sonra. Yunan komünistlerinin şimdiki Amele Birliği temsilcilerini işçi toplantılarından kovmaya cesaret etmeleri her halde mânalı bir olaydır.
Bunun İyice tasarlanmış bir plân olduğu şüphe götürmez. Kominform. yeni bir Ayaklanma çıkarmadan ve miktarı 20,000 den fazla otan çeteleri (yani Arnavutluk ve Bulgarlstana sığınmış çeteleri) hudut bölgelerine saldırmadan önce dahilde fesat çıkarıp beşinci kolu harekete getirmek emelindedir. Bu maksatla devletin muhtelif İdare şubelerine ağır ve fakat emin surette yapılan bir komünist sızıntısı vardır. Komlnform’un ustalıklı propagandası her bölgenin iktisadi ve içtimai dertlerini sömürmekte çok mahirdir. İdare teşkilâtı olsun, ordu olsun, sendikalar olsun Komünist Partisinin, yeniden kurulmuş ve başarılı usulleri He İşlenmektedirler. Zaten vazifesini göremiyen devlet büsbütün zayıfladığı takdirde, müdahaleye hazır tutulan silâhlı çeteler idareyi alaşağı edeceklermiş...
“Demokrasi,, ordusu erkânı maksatlarını gizlemiyorlar. Rumanya-dakl radyoları her zaman şöyle bir iddia Heri sürüyor; “Demokrasi ordusu savaşı kaybetmemiş, g*çlcl bir za-man için gerilemiştir. En sonunda zafer onundur.^
K. K. E. nln önderlerinden biri otan Vasili Barzotas. “mütarekeden bir yıl sonra demokrasi ordusunun savaşa hazır bulunduğu,, nu bir kaç gün önce pek açık olarak söyledi. Merkezî komitenin 7 nel umumi İçtimai raportörü Dlmltri Vlandas ise, demokrasi ordusunun tekrar kurulduğunu ve Yunan latana zafer ve hürriyet getireceğini bildiriyor. Tabiidir kl, bu sözlerde mübalâğaya. böbürlenmeye hayli pay ayırmak lâzım. Fakat tehlikeye göz yummak da İhtiyatsızlık olur. Kaldı kl, Emniyet Konseyinde Rus murahhası Malik'in ıarfettlği şiddetli sözler, Kominform adamlarının Yunanistanda yeniden * faaliyet
• •
• •
• •
ise.
Yugoslavya, Danimarkayı yendi
Kopenhag 10 A.A (AFP) — Yugoslavya He Danimarka takımları arasında bugün yapılan futbol maçında Yugoslavya 4-1 Danlmarkayı yenmiştir.
göstereceklerini haber vermiş olabilir.
îşln en garip tarafı şu kİ, komünistlerin ne İstediklerini pek âlâ bilmelerine karşılık düşmanlan müfrit sol-cularca gürültü ile talep olunan umumi affın mânasını iyice kavramış değildirler. Barışmada her Ikl taraf iyi niyet göstermeli. Hdbukl K. K. E. yalnız bugünkü idareyi devirmekten bahsediyor. Bugünkü idare kararsızlığında devam ederse Komünist Partisinin vazifesi iyiden iyiye kolaylaşacak.
Maro Marcran
Dünkü müsabakalardan bir görünüş
Truman Amerika’yı
tasarrufa davet ediyor
Wa^hington, 10 A.A. (United Press) — Dun akşam Amerikan Milletine hitaben verdiği nutukta BaşkAn Truman ezcümle şunları söylemiştir:
“Bugün dünyanın karşılaşmakta olduğu tehlike o kadar büyüktür kİ, her birimiz için âzami fedakârlık derecesini göstermekten başka çare yoktur. Kendi memleketimizde her vatandaş için daha iyi hayat şartlan temin gayesinden feragat etmiş değiliz. Fakat şimdilik dünyayı komünist tehdidinden masun kılmak üzere muhtaç olacağımız top. uçak, tank ve malzemeyi temin oylunda İklsadlyatımızı Ayarlamak zaruretlndeyiz.
Bu işi başarabilmek İçin de her şeyden evval aşağıdaki 3 meseleyi halletmemiz gerektir:
1 — Savunmamız İçin lüzumlu silâh ve malzemenin İmali,
2 — Gittikçe artan savunma gayretlerimizin icabı yaptığımız masraftan karşılayacak pAranın temini,
3 — Enflasyon tehlikesinin edilmesi,
Yukarıda zikrettiğim İlk halletmek, yani savunmamız
zumlu silâh ve malzemeyi İmal etmek âcil bir zarurettir. Bu İse iktisadiyatımızın istihsal gücüne yeni yükler İlâve etmek demek olacaktır. Bu yolda yapılacak yegâne şey istihsal gücümüzün âzami hadde çıkarılmasıdır. Bunun İçin de her birimizin daha fazla çalışması ve gayret göstermesi lâzımdır.
bertaraf
meseleyi için lü-
Amerikanın Avrupaya göndereceği kuvvetler
Frankfurt 10 AA. (Afp) — Bugün demeçte bulunan Amerikan Kara Kuvvetleri Kumandanı General Mark Clark, gelecek ilkbahardan evvel Batı Avrupaya ve bilhassa Alma ny ay a Amerikrfn takviye kuvvetlerinin gönderileceğini söylemiştir.
VVshington 10 (YİRS) — Senatonun Dışişleri Komitesi Başkanı Tom Connally, üç dışişleri bakanlarının toplanacağı şu günlerde Kore harbi kazanılmadan Avrupaya asker gönderilmesinin doğru olmadığını söyU-yerek Amerikan kuvvetlerinin Avru-pada toplanmasının bu devletin askeri kudretini zayıflatabileceğini ilâve etmiştir. Connaly: “Kore harbi kazanıldıktan sonra Avrupaya asker gönderilmelidir,, demiştir. Fakat diğer senatörler Truman’ın Avrupa devletleri asker! kuvvetlerini arttırdıkları takdirde kuvvet gönderilmesi kararını desteklemişlerdir.
■ ■
Ingiliz muhalefeti savunma dâvalarında hükümeti destekliyor
Londra, 10 A.A. (United Press) — Muhafazakâr Parti Lideri Winston Churchlll dün gece, salı günü parlâmento yeniden toplantıya çağırıldığı zaman hükümeti düşürmeğe teşebbüs etmiyeceğlnl, hükümetin savunma takririni destekllyeceğinl ve hiç tadil teklifinde bulunmıyacağını söylemiştir.
Filhakika Muhafazakârlar tarafından bir tadil teklifi yapıldığı takdirde hükümet çekilmeğe mecbur kalacak . ve yeni seçimlere lüzum görülecektir.
Batı Almanyadaki manevralara Ispanya da davet edildi
Madrit, 10 A.A (AFP) — Amerikan Başkomutanlığı, gelecek hafta Batı Almanyada cereyan edecek manevralarda bulunmağa İspanyol subaylarından müteşekkil bir grupu davet etmiştir.
İspanyol subayları husus! bir Am«u-rlkan uçağı İle bu sabah YVisbaden’e hareket etmişlerdir.
Norveç, Finlândiyaya galip
Oslo 10 AA (AFP) — Norveç He Finlândlya arasında yapılan futbol maçında Norveç Finlândiyayı 4-1 yenmiştir.
Rimini’de yapılan Avrupa Güzellik Müsabakası bitti
müsabakası
îtalyanlara karşı çıkarılacak takım İçin dUn An karada seçme maçları yapıldı
Ankara, 10 (A.A.) — İtalyanlarla
karşılaşacak Türkiye Mili! Boks Takımını yetiştirmek maksadiyle yapılacak kampa katılacak boksörleri seçmek için tertip edilen müsabakalara bugün de şehrimizde Tenis İhtisas Kulübü sahalarında devam edilmiştir. Kalabalık bir seyirci kütlesi arasında maçları Ankara Valisi Necati tlter de takip etmiştir. Maçların neticeleri aşağıdadır:
51 KİLO: Hallt Ergönül (latanbul) Sevindik Erciş'e (Ankara) sayı hestk-bjyle galip,
54 KÎLO: Doğan Karaca (Ankara) Necdet Arslana (İstanbul) sayı hesabiyle galip,
57 KlLO: Yusuf Mergen (Ankara) Turgut Sarpere (Kocaeli) sayı hesa^ blyle galip,
60 KtLOı Birinci ravnt sonunda rakibi Temel Yavuzun (Ankara) kaşı yarıldı ve doktor bu halde maça devam etmesine müsaade etmediği için Mustafa İnci (Ankara) hükmen galip.
63.5 KÎLO: Vural İnan (İstanbul) Vartana (Ankara) sayı hesabiyle ga*-lip.
71 KÎLO: AH Melek (Ankara) Ayhan Eryılmaza (İstanbul) sayı hesabiyle galip.
81 KÎLO: Suphi Okur (İstanbul) Cevdet özçenteke (İstanbul) sayı hesabiyle balip.
Elde edilen neticelere ve bu müsaba^ kalara iştirak etmeyen form vaziyetlerine göre, simleri yazılı boksörlerin olmasına Federasyonca mişflr:
51 kilo: Hallt Ergönül
Sevindik Eriş (Ankara), Yüksel 8a-rıkaya (İstanbul).
54 kilo: Doğan Karaca (Atnkarak Necdet Arslan (İstanbul),
57 kilo: Yusuf Mergen (Ankara), Turgut Sarper (Kocaeli), Hüsnü öza-n (İstanbul).
60 kilo: Mustafa İnci (Ankara).
63.5 kilo: Oktay Kolçakoğlu (İstanbul). Vural İnan (İstanbul).
67 kilo: Saim Saygılı (AnkaraK Garbls Zaharyan (İstanbul).
71 kilo: AH Melek (Ankara), Ayhan Eryılmas (İstanbul).
75 kilo: Kâmil İçil (Ankara). Cevdet özçentek (İstanbul).
81 kilo: Suphi Okur (İstanbul), Enver Angün.
Ağır: Ahan Minaayan (îstanbul).
Kamp, takriben bir ay sonra Anka-rada yapılacak ve 15 gün kadar sürecektir.
boksörlerln aşağıdaki 1-kampa çağ-karar varik-
(İstanbul)
• •
A
1
unvanını kazanan Avusturjalı
GİOVANM
KUPONU
* X i f
Müsabakanın üçüncülüğünü kazamın İsveç güzeli EBBA ADRİAN (Basın - Foto)
• t
uf
Müsabakanın ikinciliğini kazamın i tabun güzeli GİOVANNİ PALA
J

-
Avrupa Güzeli ı
MANNt SCI1ALL


*
j
'M
1
Yunanlı boksörler Ankaraya da gidecek
Ankara 10 (A.A.) — İstanbul boksörleri He karşılaşmalar yapmak üzere memleketimize gelecek olan üç Yunanlı boksörün. îstanbuldakl karşılaşmalarını müteakip Ankaraya gelerek burada da karşılaşmalar yapmasını temin İçin Ankara bölgesi faaliyete gelmiştir.
Izmirde atletizm müsabakaları
îxmlr 10 (A A.) — Bugrün htmlrd® Alsancak Stadında yapılan bölge atletizm birinciliklerinde yüksek atlamada Mahir Araş 1 metre 87.5 santlmeU re ile Türkiye rekorunu kırmıştır. Bundan evvelki rekor 14 sene evvel İstanbul atletlerinden Pullos Polat ta-rafındnn 1 metre 86,5 santimetre He tesis edilmişti.
Yine bugünkü müsabakalarda Avni Akgün. uzun atlamada 6 metre 83 santimetre He kıymetli bir derece elde etmiştir.
Fenerbahçe Bursada galip
Bursa. 10 A.A. (öxel muhabirimi®* den) — İki maç yapmak üzere jehrl-miza gelmiş olan takviyeli Fenerbahçe genç takımı bugün büyük bir seyirci kütlesi Önünde çok muvaffakiyetli bir oyundan sonra Buraa şampiyonu Akınspor takımını 5-2 yenmiştir.
Çok güzel ve paslı bir oyun oyna* yan Fenerliler, İlk devreyi 3-2 bitirmişler ve ikinci devrede de gol yemeden iki gol daha atarak maçı 5-2 kazanmışlardır.
Otomobil şampiyonu öldü
Toulouse 10 A A. (Afp) — Meşhur Fransız otomobil şampiyonu Raymond Sommer bugün öğleden sonra Ca-dours büyük otomobil yarışlarının üçüncü devresinde ölmüştür.

1 aralık 1930 de çekilecek büyük kuramıza iştirak için a-şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kurr numarası a-I a bileceksiniz.
) eni İstanbul'un


Sayfa 4
T E N t İSTANBUL
11 Eylül 10BO
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
Sağlık Bahisleri:
* V
1950

■ TDünya Hikâye Müsabaka»
tutma
k* •
Şerefli mazi
Yazan : Şahap Sıtkı
Yazan: Charles Freeman
MNORTHWm8TERN” Üniversitesi Dişçi Mektebi Duvanyenl
Hulâsa edorek çeviren : E. A.
TOK sesli başgardiyanın sesi duyuldu:
— Haydi, dedi, yolun açık olsun!
Buna benzer sözleri, onu dış kapıya kadar geçirmeğe gelen bir iki arkadaşı tekrarladı:
— Hadi, geçmiş olsun!
— Hadi, bızleri unutma!
— Herkes, mutlaka gelir yoklarım, diye çıkar buradan ama. çıkış o çıkıştır.
Sonra, demir parmaklı kapı, arkasından kapandı, sürgüler sürüldü. Ikl nöbetçi kulübesinin arkasındaki kalın duvarda gezinen jandarmanın nalçalı ayak sesleri daha uzaktan duyuldu.
Kayıtsızca dönüp arkasına baktı. Beyaz çakıl taşları döşenmiş cezaevi avlusunda kimsecikler yoklu. Başını kaldırıp bir iki dakika. kasketinin gölgeliği ucundan gökyüzünü seyretti. Gök, yarı açık yarı kapalıydı. Bazan, kocaman, esmer bir bulut, bir yağmur bulutu güneşi karartıyor, u-zaklarda esmer taşların kıvılcımı yanıp sönüyor, ortalığa boğucu bir sıcaklık basıyor, önündeki boş arsanın şurasında, burasında toz kümeleri kalkıyordu.
“Hava sıkıntılı, diye düşündü, nereye gitmeli?’*
Hoş. hava sıkıntılı olsa da. olmasa da gideceği yeri pek bilmiyordu ya! Dalgın dalgın yürüdü. Arsayı geçtikten sonra sağa saptı. Buradan şehrin kenar mahallelerine, surların başladığı yere Edilirdi. Ansızın burnuna dayanılmaz, ağır bir koku geldi. İki yanına bakındı. Sağdaki yıkık duvarın hemen dibinde kocaman bir fare Ölüsü madan baştan öbür başa, yabani bitkilerle ısırgan havaya benzer, bulaşıcı bir hastalığın korkusiylo dolduruyordu. Adımlarını sıklaştırdı. Arkasından gelen sabah güneşi, uzun gölgesini önüne düşürüyordu. Renksiz parmaklariyle uzayan sakalını kaşıdı. Kasketinin iki yanındaki saçlar bembeyaz kesilmişti. Ceketinin yenleri. pantalonunun paçaları yenmiş, lif lif olmuştu. Buraları. kaç kere makasla düzelteyim dedi ama. düzelttikço daha da beter dağıldı. Kunduralarının altı delik olduğu için ne kadar toz toprak varsa İçeri sızıyor, çorap topuklarının kendinden olmayan yaması bir İki parmak dışarı çıkıyordu.
Ikl alçak yapılı evin arasında küçük. çimenlik bir arsa vardı. Buradan karşı yola daha kolay geçilebilirdi. Bu arsaya girdi. Adımını atar atmaz bir karınca yu vasiyle karşılaştı. Karıncaların pek telâşlı halleri vardı. I Yavrulan henüz kanatlıydı. Anaç karıncalar bunların arasında dolaşıyor, onlara yürümeği, yuvaya öteberi taşımayı öğretiyorlardı. Sevimli yaratıklardı şu karıncalar. Küçük bir tümseğin sol vakasında İki gün önce yağan yağmurlar bir su birikintisi olmuştu. Kahramanımız, suyun yüzünde bir alay kanatlı karınca ölüsü gördü. Yeni düşen bir Ikl tanesini kurtarmak için dizinin üstüne çömel-di, bulanık sudan karıncaları alıp, ’ dışarı bıraktı. Bıraktı ama, pantalonunun zaten üzülen dizkapağı büsbütün açıldı. “Bir gün önce yahut bir gün sonra ne zarar" diye düşündü. Kanatları ıslanan küçükler şaşkına dönmüşlerdi. îlk şaşkınlık anı geçinceye kadar oldukları yerde durdular. Sonra yavaşça beyaz-mavlmsi kanatlarını kıpırdatarak, nemli toprakta, çimenler arasında yürümeğe başladılar.
Arsadan çıktıktan sonra artık karıncaları düşünmüyordu. Yolun ça-tallandığı yere geldiği zaman, en bü- | yüğü 14-15 yaşlarında var-yok denecek kızh-erkekJl bir kalabalık gördü. 1 Bir sehpaya oturtulmuş simit tabla- I sının etrafına halka olmuşlardı. Bazan içlerinden biri bir şey söylüyor. I ötekiler yüksek sesle gülüşüyorlardı. Kahramanımız, kalabalığa yaklaştığı sıralarda çocuklardan biri halkayı yararak kaçtı. Arkasından, çok kıaa boylu bir kambur onu kovalamaya çalışıyor, çocuklar hep bir ağızdan: “Yaşa, Bekir kalfa» tut!” diye bağın-şıyorlardı. Kambur, simit tablasını geride kalanlara güvenip bırakmadığı İçin ne kaçanın arkasından gidiyor, ne de sehpanın başına dönebiliyordu. Şımarık mahalle çocuklarından biri, onun şahadet parmağiyle kaçanın arkasından tehdit savurduğu, arkasına bakmadığı anı fırsat bilip sehpanın ayağına çelme taktı. Çelme takma-■iyle simit tahlasının devrilmesi bir oldu. Çocuklar bağrışarak çil yavrusu gibi dört bir yana kaçıştılar. 8-10 yaşlarında görünen çelimsiz, yalın ayak bir kız çocuğu, simitlerden ikisini kaptığı gibi hepsinden önce dönemeçte kayboldu. Ortada, patlak gözler! büsbütün yuvalarından fırlamış Bekir kalfa İle. artık iyice yaklaşmış olajı kahramanımız, bir de tozlu yola saçılan simitler vardı. Köşe başlarında çocuklar hâlâ b&ğırışıyorlar. "Tut, Neriman’ı tut!" diyorlardı.
Kahramanımızın birden acıma duyguları kabardı. Ağlamalı bir halle donenlp duran Bekir kalfaya yardım ediyor, yerden simitleri ajıp tablaya sıralıyordu. Yan gözle de kamburu süzüyordu: Bildiğimiz ölçülere göre epey kısaydı. Çıkık, lüzumundan fazla uzun çenesinin üstünde yer yer kırmızımsı, siyah küçük kırçıl tüyler fışkırmıştı. Uzaktan bakılınca da seçilen yüzünün buruşukluğunu belki de küçük yaşta yakalandığı çiçek, büsbütün berbat etmişti. Dişleri yoktu. Sivri, kavisli burnlyle uzun çenesi, öfkelendiği anlarda birleşecek gibi olurdu. Tükürdüğü zaman şayet tükrük çenesine değmlyecek olursa, mutlaka göğsüne düşerdi. Yüzüne bakıp yaşını tahmin etmeğe imkân yoktu. Hem sırtından, hem göğsünden kamburdu. Sırtı sert bir şeye dokun-
yatıyordu. Karasinekler dur-konup kalkıyor, sokağı, bir
otlarından çıkan zehirleyici
duğu zaman, kaplumbağaların tokuşmalarını hatırlatırdı, insanda tiksinti uyandıracak kadar cırlak sesi, aynı anda, cn ince kudm sesiyle, en tok erkek sesi arasında değişiverir, batan büsbütün kısalır, no dediği anlaşılmazdı. Güldüğü zamanlar, ağzı kulaklarına kadar açılırdı. Tanrı. Bekir kalfaya alın adine bir şey vermemişti. Verdiği yerde de, çenesinin zıddına, tüylerle kaplıydı. Seyrek saçları her halde kadınlan imrendirecek durumda değildi. Bacakları eğri mİ. eğriydi.
Yanı başında. İşine burnunu sokan yabancı bir adam görünce sinirlendi. Ters ters baktı:
— Sen kimsin be? dedi. Ne karışıyorsun bu İşe?
Kahramanımız bir an duraladı. I-vllik yapmak istemiş, yaranamamış-İı. öfkeyle kamburun üstüne yürüdü. Bunın buruna gollp de gözleri karşılaşınca, Bekir kalfanın koyu kahverengi gözlerlndo o pek seyrek görülen hüzünle karışık acındırma dalgasının yanıp söndüğünü gördü. încc, bıçakla kesilmiş kadar İnce dudaklarının kenarında garip bir gülümsemo belirmişti. Bir gözünü kırptı, duyulur du-vulmaz bir sesle fısıldadı:
— Aldırma seni Böylesl daha iyi oldu. Böylo olmasa Neriman o iki sl-miti alabilir miydi?
Kahramanımızın sıkılan yumruğu havada kaldı. Böylo olacağını düşünememiş, bu yarı meczup kamburun karşısında, şimdiye kadar hiç düşmediği bir utanç duyguslyle ezileceğini hiç tahmin etmemişti. Elini yşloğinln cebine soktu, ne kadar parası varsa tablanın üstüne attı, iki simit alıp uzaklaştı.
Bekir kalfa bir yandan söyleniyor, bir yandan tozlu yoldan topladığı limitleri üfüre üfüre tablaya yerleştiriyordu. Kamburun halinde yapmacıklı. hesaplanmış düzmece bir taraf yoktu. Kahramanımıza öyle geldi kİ, hareketi yüzde yüz samimidir. Acaba küçük kızı, yoksul, yardıma muhtaç mı buluyordu? Şayet böyle düşünüyor, onun günde Ikl simit kapışını bir çeşit hoş göriirlükle karşılıyorsa, bunun adına yardım denemezdi. Bu duygusunu başka türlü yerine getiremez, düpedüz yararlı olamaz mıydı? Yola dökülen simitler karşısında kamburun ağlamalı haline, kılığına, kıyafetine bakan birisi onun epeyce hasis, e-peyco mal canlısı olduğuna hükme-debllirdl. Bu. belki de bir zaaftı, ama bütün kirli düşüncelerden uzak, tıpkı bir akasya ağacının gölgesini hiçbir çıkar düşünmeksizin vermesi gibi bir bağıştı. Yoksa, bahtsızlığı beşikten almış bir kamburun salyalı ağzını, iştahla, soluk, resim çıkartmalarına benziyen Nerimanın yanaklarında görmek tüyler ürpertici olurdu.
Oof! Bu maskara kambur da nereden çıktı yoluna!
Kahramanımız başı önüne düşmüş bir halde yürüdü. Her saniye içten l-çe bir saniye daha kabarıp taşmak üzere fırsat gözliyen yüreğindeki bütün yük, boğazında toplanmıştı. Yutkunamıyor. tükürdüğünü yu tamı yurdu. Acı-tatlı geçmiş günleri düşündü. Yer yer yüreği çlçeklendlren, yer yer karartan, birbirinden kopup ayrılması. tek başına düşünülmesi mümkün olmayan vaka zincirleriyle. Kimi vicdan azabı, keder, kimi usanç veren, kimi avutan hâtıralar halinde gelip bastırmıştı.
Şimdi. rutubetli, kalın duvarlar arkasında geçirdiği beş buçuk yıldan, ne yandan bakarsan bak. aşina çizgileriyle, traşlan uzamış, oturmasını. kalkmasını hattâ konuşmasını unutmuş bir yığın İnsan çehresi, bir deste iskambilin suratları halinde gözünün önüne geliyordu. Bunları, bir takım defterler, yevmiye, vizite, iaşe... cedvellerl tamamlıyordu.
tik sıralar sık sık ziyaretine gelen karısının zamanla ziyaretleri seyrekleşmiş. ikinci yılında, hizmetçinin yanma kattığı çocukları göndermekle yetinmişti, üçüncü yılda mahkemeden boşanma ilâmı çıkageldi.
O geceyi hiç unutmaz. Cezaevi kâtibi ilâmı uzattığı zamap hava kararıyor. basık tavanlı yazı odasının penceresinden soğuk kış akşamının son kirli ışıkları giriyordu. Kâtip onun. İlâmı okuyup bitirdikten sonra sağ o-liyle alnına bir kere vurduğunu, par-maklariyie şakaklarını sıktığını gördü. Yüzü renkten renge giriyordu. Birden defterin üstüne kapandı, hıç-kıra hıçkıra ağlamaya boşladı. Kâtip, usulca Erkek masını koydu,
taze bir yara açıldığını nereden sin!
Evle, barkla, bütün insanlarla kası kesilmiş, yaşıyanlaria arasına
bir perde çekilmişti. Tutunacak bir dal ucu bile kalmıyordu. Artık yapayalnızdı.
Ama zamanla her şey unutulur. Tedirgin olan ruhta her şey yerli yerini bulur. Zamanla, kendi kondlne büyüklük sasının verir.
Onda meşin!'*
başkaslyle evlenmesi oldu. Gün geçtikço bunu da düşüne- I medl. Sürüp giden yaşayış tarzı, günlük endişeler, onda bir bıkkınlık u-yandırdı. Hattâ bu bakkınlık zaman zaman yerini öfkeye. Öç alma duygularına bırakıyordu. Yaptığına pişman değildi. Biraz da kadere, alın yazısına inanıyordu.
Böyle dalgın, düşünceli hali epeyce sürdü. Artık kenar mahallenin gittikçe ufalan evleri bitmek üzereydi. Bu evlerin sonunda, yer yer kınlan camlarına gazete parçaları yapıştırılmış bir bakkal dükkânı gözüne ilişti Renk renk leblebi, halka şekerler) konmuş cam kutular uzaktan donuk donuk parlıyordu. Raflara yerleştirilmiş mukavva kutuların bir karış tozlarına bakılırsa, yıllardır el sürülmediği anlaşılıyordu. Kırık mermer tezgâhın bir tarafına tahin helvası, ö-te tarafına zeytin dolu çinko bir kap konmuştu. Daha geride sicimler, süpürgelere karışıyordu. Küçük yaştayken gittiği her yerde neler arar bulurdu. O günlerde olsaydı böyle bir bakkal dlikknnı bu çocuk tecessüsünden asla kaçmazdı, ilk gençlik yıllarında böyle mahalle aralarındaki bakkalların vakitli vakitsiz ziyaretçileri dc (Jkkatinl çekmişti. Bunlar, bir dilim pastırma yahut katı bir yumurta ile teneke maşrabalarla ayak üzeri açık şurup İçerlerdi.
(Sonu yarın)
Dişçilik son zamanlarda, babalıya mal olan fakat çok pratik faydalar temin eden, bir anketten büyük istifadeler sağlamıştır. Üç sene evvel Ameri koda Northweatem üniversitesinde başlıyan tecrübeler neticesinde “her yemekten sonra dişlerin fırçalanması,, sayesinde diş çürümesinin % 50 - 60 nispetinde azaldığı İspat edilmiştir.
Kimya profesörü
Faadlck’ln rübo bine nenmiştir. yemekten
ile fırçalamış; bunlar, herhangi bir sebepten dolayı, yemekten sonra dişlerini temizlemek imkânını bulamamışlarsa mutlaka bol su ile çalkalanışlardır. Diğerleri ise, mûtad hile, sabah ve akşam, dişlerini çalamakla iktifa etmişlerdir.
Bir sone sonra yapılan umumi
ayene neticesinde İkinci grupta bulunan gençlerde çürük diş nispeti 2,2 olarak tesbit edilmiş; halbuki birinci gruptakllerde bu nispet aadece 0,8 olarak kalmıştır»
Diş çürümesi “medeniyet hastalığı,, dır. iptidai kavimlerde dişin çürüdüğü nadir görülür Tarihten önce yaşayan İnsanlara ait kafatasla-
sağlam
şekerli Istlhlâ-da al-
Müreccel öısevar’den uuuuunu
yerinden kalktı, yanına geldi, kısmının sarsıla sarsıla ağla-istemiyordu. Elini omuzuna Orada, kumaşın altında
tap-bll-
ali-
verdi Ari. üstüne titrediği ta-asıl sebebi, teselli sebebi olu-
da öyle oldu. “Bir kötüye düş-dlyc üzüldüğü karısının bir teselli vesilesi
Dr. Leonard bu İlmî teo-üzerinde dediklerini her
idare ettiği yakın talebe Ö23 öğrenci, sonra alelâde diş macunu
vcç-fır-
mu*
nnda İse dişlerin tamamen olduğu görülür.
Medeni İnsanlarda şeker, ve karbon hidradlı maddeler kİ arttıkça^ diş hastalıkları
mış yürümüştür Bugün kati olnrk sabit olmuştur ki dişleri çürüten, gıdalardaki, tatlı, reçel ve şuruplardaki şekerin tahammürüdür. Bu şeker pek seri bir şekilde ahitleşmekte ve dişleri tahrip etmektedir.
Buna karşı tabii mücadele vasıtası ağızdaki salyadır. Ağız suyu, as miktarda şeker yiyenlerde vazife görebilmekte fakat fazla şekerli madde istihlâk edenlerde müessir olabilmek İçin kifayetsiz kalmaktadır.
Sabah ve akşamlan fırça kullanmak dişleri temizler ve ağırzla hoş bir rayiha bırakır, fakat diş çürümesine mâni olamaz. Bunu önlemek İçin yapılacak mekten sonra ağızda biriken temizlemektir.
Son tecrübemize dayanarak diş çürümesini önlemek için tavsiyelerimiz şunlardır:
1— Mûtadınız veçhile sabah ve akşam dişlerinizi fırçalayınız. Buna İlâveten her yemekten sonra kabilse diş macunu 11e, değilse su ile, tekrar dişlerinizi fırçalayınız.
2 — Her yemekten ve arada şeker veya şekerli madde yedikten sonra — yanınızda fırça bulunmadığından dolayı fırçalamak imkânınız olmazsa — o zaman mutlaka ağzınızı iyice su İle çalkalayınız. Bunun için musluğa kadar gitmenize lüzum yoktur. Ağzınıza bir İki yudum su yutunuz, metlidir, der. Bu
dişlerinizin arasında kalmış şekerleri eritmiş ve teşekkül etmekte olan asitl gidermiş ve temizlemiş olursunuz.
Tavsiye ettiğimiz ağız temizleme usulünü sebatla tatbik edecek olanlarda diş çürümesi lâakal yan yan-ya azalacaktır. K. A.
Kronikleri
3 genç ressamın sergisi
Havacılık müzesi
Ncw-Yorkta La Guardla Hava Alanında daimi bir havacılık müzesi a-çılmıştır. Büyük bir yolcu hava alanında, İlk olarak açılan bu müzede, bazıları ziyaretçiler tarafından işletilen bir çok şeyler teşhir edilmektedir.
Düzmeler vasi tas İyi e modern uçak makineleri ve bava alanı elektrik tesisatının ufak modellorl çalıştırılır ve durdurulur.
Hava alanı tenvirat modeli, uçağın 180 metre irtifaında ve 3.2 kilometre uzak olduğu zamandan karaya ininceye kadar işaret ışıklarının pilota nasıl görüldüğünü gösterir. Başka bir düğme tertibatı, New-York ile dünyanın herhangi başka bir şehir arasındaki mesafeyi ve uçuş zamanını gösterir. Aynı zamanda, büyük yolcu uçaklarının ve uçak parçalarının modellorl teşhir edilir.
â
yegâne şey her yedikleri fırçalamak ve çekeri tu vasıtaslyie
Mevsimin İlk resim sergisi henüz erken olduğu halde Beyoğlunda, Takatinde yine Fransız Konsolosluğu binasında açılmış bulunuyor — Yine diyoruz, zira Fransız dostlarımız lonlannı bu işe tahsis etmeseler, men hemen şehirde resim dergisi inak kabü olmayacak. — sanatkârın elliye yakın ihtiva etmektedir. Bu üç şunlardır; Mukaddes Erol,
özsever ve Doktor Fikret Ürgüp.
aa-he-aç-üç
Sergi tablosunu
sanatkâr Müreccel
Mukaddes Erol ile Mllreccel özse-ver, Güzol Sanatlar Akademisinin yetiştirmiş olduğu İki kıymetli ka-
dm ressamımızdır. Doktor Ürgüp İse resmi sevmiş, ona kendi kendini yetiştirmek suretiyle varmak arzusiy-le işe koyulmuştur. Bu itibarla üç sanatkârın birlenerek açtıkları «ergi, her peyden evvel bir resme muhabbet ve hürmet havası veriyor
Mukaddes Erol arkadaşlarına nazaran daha as eser teşhir ediyor, onun bârla vasfı yüksek derecede bir hassasiyet ve samimiyettir. Portrelerinde olsun, kroki ve manzaralarında olsun, bu âdeta rr^addeleşmlş bir şekilde göze çarpıyor. Mukaddes Erol bu hassam sayesinde bir takım tarz araştırmalarından kendini vâ-
alıp çalkalayınız ve sonra Bu basit ameliye ne sahne de nazarı dikkati oelbe-şayede ağzınızın içinde ve büttln
Fikret Ürgtlp'ün bir nıanzarasL
Öğrenmek ili tiyacında olduğumuz herşey

Hicrî 19 5 0 Rumî
Zllkad« EYLÜL A(u»
28 11 29
1369 Pazartesi 1366
VAKtT vasat! EZANİ
Güneş 6.34 11.05
öftie 13.11 5.42
tkindl 16.45 9.17
Akşam 19.27 12.00
Yatsı 21.00 1.33
tmaâk 4.54 9.25
UÇAK-TREN-VAPUR
SİNEMALAR
OELECEK OLAN UÇAKLAR
4.45 D.H.Y. (Türk) Bursa. — 150 D.H.Y. (Türk) İzmir. —
• 5.00 D.H.Y. (Türk) Erzurum, Elâzığ, Malatya. Kayseri, An-cara — 15.35 D.H.Y. (Türkı skenderun, Adana, Ankara
- 15.50 B.E.A. (Ingiliz) Lon-ira, Nis, Roma, Atina —
• 6.00 D.H.Y. (Türk) tzmirden
- 18.15 D.H.Y. (Türk) Bursa
- 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankara — 20.25 P.A.A. (Amerikan) Londra, Brükselden.
Balı-
E. A.
Nis.
8.30 D. H. Y.
Dünya Hikâye Müsabakası
Amerikada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel iki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini Üzerine alan gazetemiz, teşkil ettiği büyük jürinin karariyle “Sam Amca,, ve “Merhametli Bir Kadın,, hikâyelerini seç* miş, tercümelerim yaptırmış ve Amerikaya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 422 hikâye İçinde Jürinin neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de mra ile her gün bu sahlfede okuyucularımıza sunuyoruz.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8 00 D. H. T. (Türk) «esir. îzmlre. — 8.30 B.
Ingiliz) Atina. Roma, Lzmdraya.
(Türk) Bursaya. — 9.00 A.F (Fransız) Atina, Roma. Paris©
- 9.00 D. H. Y. (Türk) Anka-•a. Sivas, Elazığ, Diyarbakır. Vana. — 10.05 D. H. Y. (Türk) Afyon. Konya. Adana, G. An-tep, Urfaya. — 10.15 D. H. T. (Türk) îzmiro. — 10.25 D.H.Y. (Türk) Ankara, Beyrut. Ka-ıdreye. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, Iskenderuna.
- 16.00 D. H. Y. (Türk) İzmir©. — 17.00 D.H.Y. (Türk) ânkaraya. — 17.05 D. H. T. (Türk) Bursaya. — 21.40 P. A. A. (Amerikan) Şam, Basra, Karaşl, Delhi, Kalküta. Bangkok, Hongkong a.
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAR (42562) 1 - Hafl-yo 99 (Seri). 2 — Tarzan Çöllerde.
AR (44394) Tamirat dolayısiy-le kapalı.
ATLAS (40835) 1 - Port Sald. 2 — îk.l Yavru.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Tanca Casuslar Yuvası. 2 — Kadın intikamı.
Suare: Tanca Güzeli. ELHAMRA 1 — Boks Kıralı.
2 — Ben Esmeri Severim. İNCİ 1 — Tarzan Kadınlar Diyarında. 2 — Seven Göller
3 — Renkli Geceler.
İPEK 1 — Son Şohld. 2 — Kan Dâvası.
LALE (43595) 1 — Saygon
(Türkçe). 2 — Aratanlar Yolu (Türkçe).
MELEK 1 — Gönül Kimi Severse. 2 — Şeytanlar Gemisi. SARAY (41656) 1—Bay Tekin Atom Peşinde (24 kısım tekmili birden).
SUATPARK (83143) 1 — İki Başlı Kartal. 2 — Meçhul Kadının Mektupları.
8ÜMER (42851) Tarzan Kara Kaplana Karşı.
ŞARK Kata mani
ŞIK
Bar incisi.
TAKSİM (43191) Bırakılan Çocuk.
TAN 1 — Kutup Kâşifleri. 2 — Gel Evlenelim. 8 — Vahşi Kuvvet.
tİNAL (Kışlık) 8alâhaddlnl Eyyübl.
ÜNAL (Yazlık) 1 —Bayrağa Can Feda. 2 — Leylâ İle Mecnun.
YENİ: 1 — Margle. 2 — Kördüğüm. 3 — Düşman Kardeşler.
YILDIZ (42847) 1 — Yıldızlar Peşinde. 2 — ölüm Fırtınası.
İstanbul ciheti
ALEMDAR (23883) 1 — Fedailer Kalesi. 2 — Renkli Rüyalar.
AZAK 1 — Cebelitarık Casusu. 2 — Harun Reşidin Gözdesi, 3 — Lorel Hardl Çalgıcı. AY8U I — Namus Sözü. 2 — Ağır Ceza.
ÇEMBERLİTAŞ 1 — Tarzan
(40380) 1 — Gönüllü aman. 2 — Vatan Kahra-arı.
1 — Aralan Ahmet. 2 —
Denli Kızı. 2 — Prenses O-rurke.
EMRE 1 — Hayat Güzeldir. 2 — Paraşüt Taburu. 3 — Kılıçların Adaleti.
HALK 1 — Damgalı Doktor. 2 — Leylânın Aşkı.
İSTANBUL (22367) 1 - Kara Bahtım (31 kısım). 2 — Şövalye Fan torna.
KISMET (26654) 1 — Casuslar Çarpışıyor. 2 — Korsan Aşkı (Renkli).
MARMARA (23860) 1 — Fedailer Kalesi. 2 — Renkli Rüyalar.
MİLLÎ (22962) 1 — Kısmet (Renkli). 2 — Kara Kornan. TURAN (22127) 1 - Acı Günlerim (türkçe). 2 Vatan Kurtaran Aslan (türkça). 3— Salâhaddlnl Eyyubl ve Haçlı Seferleri (türkça).
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Cehennem Zindanı. 1 — Rio Aşkları.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Pranga
Kaçağı. 2 — Renkli Besteler. OPERA (68714) 1 - Casuslar Çarpışıyor. 2 — Genç Dul.
SÜREYYA (60862) 1 — Sefahatin Sonu. 2 — Güzellik Ilâ-hesl.
ANKARA:•
ANKARA (23432) Kıralı.
BÜYÜK (15031)
Kadın.
CEBECİ (13846) 1 dan Yaralılar, 2 madalyası.
PARK (11131) Kanunsus 8o-İK d
8U8 (14071) 1 — VaUn Kahramanı. 2 — Aşk Müzik.
SÜMER (14073) Robenaon A-d ası.
ULUS (22294) Sihirli 8ea. KJENt (14040) Modern Venüs. GAR GAZİNOSUNDA! İtalyan ve İspanyol Revüleri.
İZMİRı
TAYYARE 1 — Londra Bataklıkları. 2 — Kara Şeytan. MELEK 1 — Kara Maske.
2 — Yaşayan Hayalet LÂLE 1 — Kahraman Harp Muhabiri. I — Çalınan Taç.
3 — isimsiz Kahraman.
TAN 1 — Kahraman Harp
Beyoğlu 44644 Ankara 00
İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 60945 K. köy 60872
Karşıyaka 15055

SIHHÎ İMDAT
ÎBtanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
«998 :
60536
91 1 2251
ECZAN
Kâaım Güney Raalm
Yeni
(M er-
Korsanlar
Gülmeyen
— Gönül-■ istiklâl
EMİNÖNÜ ı Mehmet (Eminönü) — Hikmet (KUçUkpazar) — Sim (Alemdar) — Haydar (Lâleli).
BEYOĞLU t Beyoğlu
kas) — İstiklâl (Merkeı) — Taksim — Merkes (Galata) Halk (Şişli) — Haaköy — Merkes (Kasımpaşa).
FATİH: İbrahim Balmumcu (Şehsadebaşı), — Sarım Çiftçi (Aksaray) — Yedlkule (8a-matya) — Ndshet Onat (Şehremini) — Gündoğdu (Kara-gümrük) — Gülseren Slpahi-oğlu (Fener).
EYÜP: Eyüpsultan.
BEŞÎKTAŞı Vldln — Yeni (Orta köy) — Arnavutköy — Merkes (Bebek).
KADIKÖYı Halk — Kısıltop-rak — Göztepe — Bostancı. BUYÜKADAı Merkez.
HEYBELlADAı Heybellada. BÜYÜKADADı Merkes.
İZMİR ı Sağlık (Al sancak) — Ali Hayreddln (Basmahane) — iki Çeşmellk (Eşrefpa-şa) — Sıhhat (Kemoraltı) — Karantina (Yalılar).
ANKARA:
Anafartalar — Merkes Sağlık.
MuhablrL 2 — Çalman Taç. 3 — irimsi* Kahraman.
YENÎ 1 — Monte Krteto ve İntikamı. 2 — Tarzının Ha-sinesi. 3 — Ormanlar Kıralı. ELlfAMRA 1 — Aşksıı Yıllar. 2 — Şarlatan.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.00 Antalya, Karabinadan. — 6 30 Etrüsk-Bursa, Bandırmadan. — 20.00 Marakae, Mu-danyadan. — 22.30 Bandırma, Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
6.00 Bandırma, Bandırmaya.
— 9.00 Marakas, Mudanyaya.
— 14.00 İskenderun, lımlre. — 14.00 Gllneyau, Karadeniz©.
GELECEK OLAN TRENLER
8 30 Ankara. — 9.15 Ankara ;kş. — 20 30 Ankara.
GİDECEK OLAN
TRENLER
0.00 Tarsus. — 18.10 Ankara — 21.40 Doğu okspresi.
R
A
D
Y
0
L
A
R
ANKARAt
7.28 Açılış vs program. — 7.30 M. 8. A-yan. — 7.31 Bando çalıyor (PL) — 7.45 Haberler. — 8.00 Hafif müzik (PL) — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Küçük orkestradan melodiler (PL) — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. S, A-yan. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. —
13.15 Piyano sololan (Pl.) — 13.30 Öğle gazetesi. — 13.45 Kavler Cugat orkestrası çalıyor (Pl.) — 14.00 Kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M, 3. A-yarı. — 18.00 Dans mlizlğl (Pl.) — 18.30 Konuşma - Kitap saati. — 18.45 Polkacılar (Pl.) — 19.00 M. S. Ayan ve haberler. —
19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Şarkılar.
— 19.45 Tarih! Türk müziği. — 20.15 Radyo gaceteot, — 20.30 Çaykovskl 5. senfoni (Pl.)
— 21.15 Konuşma - Radyo haftası (Mümtaz Faik Fenik) — 21.30 Dans müziği (Pl.) — 22.00 Konuşma. — 22.15 Şarkılar. — 22.45 M. 8. Ayan ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL ı
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Hafif öğle müziği (Pl.) — 13.45 Şarkılar. — 14.20 Serbest saat. — 14.30 Şarkı ve Türküler (Pl.) — 14.45 Chopln den se-
ro-ikl ile
reste kılarak hitap etmesini biliyor. Desenleri sade ve kuvvetlidir.
Müreccel özsever, manzaralarından ziyade portrelerindeki realizm ile kendini gösteriyor. O da, arkadaşı Mukaddes Erol gibi, denemelere pek girişmeden kendine seçtiği tarzda tekâmül yolundadır. Eskislerinde. nülerinde vardığı seviye sarih ve açık bir ruh hassasiyetinin ifadeleridir.
Doktor Fikret Ürgüp, bazan mantlk, bazan realist, bazan her temayülü mezceden denemeleri
bir araştırma içindedir. Kendini yetiştirenlere mahsus cesaretle girdiği bu yolda, eli bir çok kere, tasavvurlarını icra hususunda geri kalmaktadır. Bununla beraber heves o-nu bazı tablolarının bazı kısımlarında kıymet,İfade eden teferruat resmetmeye kadar götürmüştür. Bu yüzden, teşhir ettiği tablolar gayn-müsavidir.
Bu üç sanatkârın büyük bir samimiyetle açtıkları gerginin yann kapanacağı ilân edilmiştir. Uzatılacağı da söyleniyor. Bunu temenni ederiz. /a.
Mukaddes Erol'un bir portresi

Havacılık
vllmiş parçalar (Pl.) — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Fasıl heyeti konseri. — 18 40 Dene müziği (Pl.)
— 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri
— 19.20 Küçük orkestradan melodiler. — 19.40 Radyo Klâsik Türk Musikisi Birliği konseri. — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 İstanbul saraylarını geziyoruz. — 20.40 Anadolu köy havalarından izahlı örnekler. — 21.00 Mozart ve Salzburg. — 21.45 Dinleyici İstekleri. — 22.30 Filmlerden müzik 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği 23.30 Programlar ve kapanış.
(PL) — (Pl.) —
LONDRAi
Varyete
7.40 Hafif müzik (19 M mj — 8.00 programı. — 9.15 Jack Traln plâkları takdim ediyor (45 dakika) (16.84 m) — 10.45 Bale müziği. — 11.00 Promonad Konserlerinden plâkla yayım - (Mozart, Strauss, Dvorak)
— 12.30 Vlctor Bllvester dana orkestrası. (19.85 m) — 13.30 Klâsik müzik dinleyici istekleri (11.49 m) — 15.15 Semprinl ve piyanosu. — 15.30 Jnck Whlte orkestrası. — 19.18 Dinleyici İstekleri (16.84 m) — 20.80 Haftanın şarkilen. — 22.15 Promenad Konserlerinden naklen yayım - Vaughan VVlHlams 5 İnci senfonisini İdare ediyor. — 24.00 Dinleyici istekleri. — 24.45 Dans müziği.
Bell X • I, ses seyrinden daha hızlı uçuş yapıyor
Birleşik Amerikanın bir araştırma şubesi olan Havacılık Milli Müşavere Komitesi tarafından bildirildiğine göre, Bell X-I sesin fevkinde u-çuş sağlayan İlk Amerikan uçağıdır. Bu durum, sesin fevkinde seyreden uçakların müessir bir şekilde kontrolü bakımından büyük ölçüde gelişme kaydedildiğini belirtmektedir.
Bell X-I uçağı, kooperatif hükümet endüstri programının bir kısmı olarak sesin fevkindeki uçuşların önayak oldukları meseleleri İncelemek gayesiyle İnşa edilmiştir. Uçak, su seviyesinde saatte 1220
süratle uçuş yapmaktadır. Dört roketle mücehhez bulunan uçağın araştırma işleriyle uğratanlara muvaze-no, şekil değişiklikleri, hava yükü ve dinamik Amiller hakkındn bir çok bilgi sağladığı komite tarafından açığa vurulmuştur.
KİTAPLAR ARASINDA
BERGAMA TARİHİ
Yazan: Cevdet PERÎN
Başında bulunduğum taJobe k&fi-” leşiyle birlikte, Bergama’ya gitmek üzere sabahın erken saatinde tzmirden yola çıktık. Tamir edilmekte olan bir kaç yeri müstesna, oldukça muntazam bir şosede İlerleyen otobüsümüz, bizi beş bin yıllık bir medeniyetten kalan harabeleri görmeye götürüyor. Türk inkılâbının Ker-belâsı Menemen den geçerken yavaşlıyoruz. başlar hep birden sol taraftaki tepede yükselen, taassup kurbanı Kubllây’ın Abidesine doğru dönüyor. Gözleı nemli. Yanımda oturan ve bizo bu tet-1 kik gezisinde izahat vermek üzere refakat etmek lûtfunda bulunan İzmir Erkek Lisesi Felsefe öğretmeni Bay Rahmi Balaban, gönç üniversitelilere dönerek; boğuk bir sesle: “Talebemdi! diyor... Melûnlar, başım şurada, şimdi Atatürk’ün heykeli bulunan yerde kesmişler... Gariptir, tepede onu gömdüğümüz yerde, eski devirlerde yaşamış bir kahramanın mezarı çıktı...,. Başımı çevirip bir daha baktıktan sonra, şoföre: •'Çek! diyorum, Kubllây’ın ruhu uyanmasın?.. Sonra ona nasıl he-1 sap veririz?...,,
Menemen’den sonra yol, yamaçları zeytinliklerle örtülü tepeler arasından uzanıyor. ELzi misafir eden Türk Eğitim Demeği Yurdunda, bir gün evvel Rahmi Ba-laban'ın çevresinde peri ile Zamir fartM (1), Osman Bayatlı’nın Bergama (2), Halûk Elbe’nin Bergama'yı Sevmek (3ı adlı bro-1 şürlerinl talebelerle birlikte okumuştuk, az çok hazırlıklı gldlyo-rux I
îşta, ilk akropollslerden biri I olan Larissa'mn önünden geçi yo-1 ruz. Yırım saat sonra, Aliağa I Çiftliğine varıyoruz. Buram, Milâttan önce beşinci yüzyılda ya-1 şayan Grek filozofu Demokrit’ln memleketidir, insanlığın hali kar- I şısında dalma gülen bu filozofu I hayalimde canlandırırken, yanım- I da oturan değerli meslektaşım Bay Rahmi Bal aban' ın da yüzünde daimi bir tebessüm olduğunu düşünüyorum. Sanki iki bin beş yüz yıl sonra, Demokrit’i görür I gibi oluyorum. I
I Nihayet Bergama’ya yaklaşıyo-1 ruz. Osman Bayatlı’nın Bergama Tarihi'nin (4) ikinci cildinin İlk sayfalarım açıyorum: 'İskender Ölürken: —imparatorluğu kime bırakıyorsun? sorusuna: —En lâyık olana! demiş. Generallerinin hepsi de kendilerini en lâyık görüyordu. îskenderin: —Generallerim benim İçin kanlı cenaze alayı yapacaklar! sözünü yerine getirir gibi boğuştular.
Otuz dört parçaya aynlan geniş ülkesinde, yirmi yıl sonra başlıca şu devletler ortada kaldı: I Mısırda Ptolemalos'lar, Suriyede Seleukos’lar ve Makedonyada An-tlnganos’lar üç büyük kırallık kurdukları gibi, Anadoluda Bergama, Bursa dolaylarında Bithy-nio, Ankara dolaylarında Galatya, Kayseri dolaylarında Kapadokye, Trabzon dolaylarında Pontos, İranda Part ile küçük, büyük daha bir takım devletler meydana geldi.. Bunlar arasında, tarihte önemli rol oynayanlardan biri de Bergama oldu. Büyük tskende-rin generallerinden Lyslmachos’-un, Bergama kalesine yerleştirdiği devlet hâzinesi bunda en büyük âmil olmuştur.„
•*Lyslmachos yeni işgal ettiği ülkede Bergama’nın stratejik durumunu önemli buldu. Sarp ve yuvarlak tepeyi askerî üs haline getirdi.,, I
Bütün vâdlye hâkim olan Bergama akropollslnl gezdikten sonra, îskenderin generaline hak veriyorum. Buralara kadar gelip de biri dokuz yıl, diğeri on yıl şu küçük evde yaşayarak Bergama-nın tarihini yazan Profesör Wel-gand ve Profesör Chazman'a hak veriyorum. Rahmi Balaban bana bu büyük âlimle birlikle, bu harabeler arasında, mehtaplı gecelerde nasıl dolaşarak tarihi ya-dettiklerini anlatıyor, hem onu dinliyor, hem de bizden de birisinin bu hazînenin araştırılmasına hayatını vakfetmesini temenni e-diyorum. Fakat, ikindi üzeri, Halkevlnde. Müze Müdürü Osman Bayatlı İle tanıştıktan sonra, bu temennime lüzum kalmadığını anlıyorum. Yirmi yıldan beri bu sahada çalışan bu eski meslektaşım, benim ve talebelerim üzerinde cidden büyük bir tesir yaptu
Bergama’nın Asklipİon'u, bir çok defalar basılan otlariı,
FİAur Adanılan, Efsaneleri ve Adetleri, ve daha bir çok kitaplar hep onun çalışmalarının mahsulüdür. Rahmi Balaban nasıl kİ. bana Demokrit’i hatırlattı ise, Osman Bayatlı da, bunun aksine, vakur çehresi, biraz bedbin ve gamlı bakışlariyle. İnsanlığın haline ağlayan Efez’ln Herakllt'lni hatırlattı, tkl Grek filozofu bu iki BergamalInın varlığında sanki canlanmış!
Otobüsümüz Bergama Müzesi önünden hareket etmek üzere İken» Osman Bayatlı» hakiki ilim adamlarına ve sanatkârlara has çekingen bir tavırla, samimi bir tev&zula bana büyük bir san zarf uzatıyor: içinde yirmi yıllık feragatli çalışmasının mahsulü olan eserler var. Bu efsanevi diyara tekrar dönmek ümidiyle ayrılıyoruz.
kilometre
(1) Dost Basımevi, İzmir, 1946.
(2) Tecelli Matbaası, İstanbul, 1948.
(3) Altıok Basımevi. Bergama. 1945 (Bergamayı Sevenler Cemiyeti yayınlarından).
(4) Osman Bayatlı. Bergama Tarihinde İlk Çağ, 1949, Bergama Tarihinde Kırallık Devri» 1950.
£

11 Eylül 1050
TENÎ İSTANBUL
SayfA 8

GÜNÜN
KONOMiK
Küçük işletmeler
Yazan : Ekrem Z. AP.AİDİN
Tarım Bakanının Eğedeki tetkikleri
Birçoklarımız esnaf der geçeriz. Halbuki memleketimizde özel teşebbüsün heyeti umumiyesini -sayısı gayet mahdut bazı büyük teşebbüsler hariç küçük esnaf erbabı, küçük sanayi ve ticaret işletmecileri teşkil eder. Büyük zürra ekseriyetinden sonra en başta gelen kitle, şehirlerde temerküz etmiş olan, küçük işletmeciler ve bunlarda çalışan usta ve işçilerdir.
Şahsî hürriyet ve serbest teşebbüs müessesesi üzerine kurulmuş demokrasilerde, küçük işletmelerin hakikî bir refah unsuru olduğu, gözönünde tutulacak olursa, hükümetlerin bu kitleyi alâkalandıran konularla nekadar yakından ilgilenmesi icap edeceği kendiliğinden meydana çıkar.
Demokrat Parti Hükümetinin
esas gayelerinden biri de Devlet
işletm
eciliğini asgarî hadde in-
direrek, özel teşebbüs sahasını
genişletmektir. Bu işe, devlet fabrikalarını hususî sermayeye devretmek isteğiyle başlayan hükümetin, aynı zamanda, küçük işletmelere de önem vermesi lâzım ve hattâ zaruridir.
Liberal ekonomiyi düstur ittihaz etmiş olan yeni iktidarın, küçük işletmelerin ve dolayısiy-le küçük sermayenin inkişaf, selâmet ve emniyeti için daha ileri ve müspet icraata geçmesini temenni ederiz.
Amerika bugün, bir özel teşebbüs memleketi olmakla, if-
Siısa
Haberler
tihar etm
ektedir. Bundan
sen® evvel, işlenmemiş geniş topraklara yayılmış olan göçmenler. kendi şahsî teşebbüs ve
cesaretleri sayesinde bugünkü medenî ve zengin Amerikanın tohumunu atmışlardır.
Geçen mayısta Truman, Che-▼enne’de verdiği bir nutukta, bilhassa küçük işletmeler üzerinde durmuş ve bunları Amerikanın "kudret kaynağı” olarak vasıflandırdıktan sonra: "Küçük işletme, yeni fikirlerin ve yeni işlerin merabaıdır; özel teşebbüs sistemimizin kalbi o-lan serbest rekabeti tahrik eden bu işletmeler ekonomimizin sıhhati için, elzemdirler." demiştir.
Batı Almanya İhracat kontrolleri
★ Frankfurt (Husus!) — Müttefik Yüksek Komisyonu, resmî memurlarından birinin bildirdiğine göre. Komisyon. Batı Almanyanın demirperde memleketlerine yaptığı sanayi mamûlleri ihracatını tahdit edecektir.
1 — şuur hattında kâfi miktarda Alman ve müttefik gümrük memurlarının bulunması,
2 — Almanların ihracat kontrollerini muntazaman kullanmaları,
3 — Batı Almanya Ekonomi Bakanlı ğı tarafından neşredilen ihracat dokümanlarının sık sık tetkik edilmesi komisyonun karar verdi#! başlıca tedbirlerdendir.
Avrupa hububat
kongresi
Amerikada bugün tescil edilmiş işletmelerin yekûnu dört milyonu bulmaktadır. Bunların yüzde doksanı küçük işletmelerdir ve bilfiil çalışan yirmi milyon Amerikalının iştigal mevzuunu teşkil etmektedir.
Başkan Truman’a göre, her yeni fikir sahibi Amerikalı, yeni teşebbüslere girişmek ve yeni zenginlikler elde etmek imkân ve fırsatını bulabilmelidir. Bunun için de en mühim şart küçük işletmenin teminat altına alınmasıdır. Bunlara, çok uzun vadeli ve kolaylıkla elde edilebilir krediler sağlanmalıdır. "Kendi kendinin patronu olmak isteyen kimseye bu imkân verilmelidir ki o da, inisyatif ve enerjisini verimli bir hale getirmek fırsatını elde edebilsin.”
Fransız yazarlarından Henry Peyret’nin de dediği gibi, içtimai meselenin halli için gidilecek yol, ve zeki ve cesaretli işçiye açık olan yegâne kapı, küçük işletmedir. İşsizliği ortadan kaldıracak en başlıca çare de yine bu müesseselerdir.
Küçük işletmeler, dar imkânlarına rağmen, çok çeşitli iş mevzuları arzederler. Bir bakıma da, halktan alman vergilerle kurulan Devlet fabrikalarından çok daha emniyetli ve sağlamdırlar.
Truman’m da işaret ettiği gibi küçük işletmeler, desteklenmek, yol gösterilmek ve gürbüzleşmelerine yardım edilmek şar-tiyle, vatandaşlara talihlerini denemek imkânını veren ve bir memleketi refaha götüren en ö-nemli ikttisadî cüzlerdir.
* Cenevre, (Husus!) — Bir Avrupa hububat kongresinin toplanıp toplanmaması hususunda hâlen Ce-nevrede müzakereler vuku bulmaktadır. Müzakerelerin mahiyeti gizli tutulmaktadır.
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomi Komisyonu Sekreteri geçen haziran başında komisyonun 5 inci toplantısında kongre fikrini ileri sürmüştü. Teklif Rusya da da-dll olduğu halde, bütün milletler tarafından kabul edilmişti.
Sekreter, varılacak bir anlaşmanın esasının Batı Almanyanın bazı cins hububatını Doğu Avrupa mahsulü İle mübadele etmek olduğunu izah ve kongrenin bu sonbaharda toplanabileceğini ümit ettiğini ilâve etmiştir. Söylenildiğine göre ekim en münasip ay ve Cenevre de en münasip toplantı yeri olarak gösterilmiştir.
Amcrikada nyion endüstrisi
•A New-York (Uçakla) — Amerikan çorap fabrikatörlerine bildirildiğine göre, eylül ayında fabrikalara tahsis edilecek olan nylon ipliği ağustos ayında olduğu kadardır; halbuki ağustos ayında verilen miktar geçen aylara nazaran yüzde 11 ilâ 14 daha azdı. Bazı fabrikatörler, muhtemel güçlükleri düşünerek, Japonyadan İpek ve suni ipek ipliği getirtmeye çalışıyorlar.
Yeni icat edilen sun! İpekler, dy-nel, celcos, orlon ve V ipliği gibi gayet yavaş tekâmül etmektedir. Nasıl kullanılmaları icap ettiğini bulmak için bir çok tecrübelerden geçmeleri lâzımdır.
Du pont de Nemours fabrikaları nylon imalini genişletmek için bazı tedbirler almaktadır.
Bornovada bir tarım sitesi kuruluyor
İzmir 10 (Hususî) — Tarım Bakanının Eğede yaptığı tetkikler, günün en önemli memleket olayı olarak dikkati çekiyor. Bakan Adana bölgesinde ziraat hastalıklarıyla mücadele sahasında yaptığı tetkiklerin ışığı altında Eğede tetkiklerini derinleştirdi ve biîhasa Ödenılş-Tire bölgesinde mahsulâtın hemen yansını mahsul hastalıklarına kaptırdığımız neticesine vardı.
Adnan Menderes Hükümeti, C.H.P. devrinin tarım teşkilâtını prensip o-larak baştan başa değiştirmek üzere bir plân hazırlamış bulunuyor. Bu plâna göre tarımda pollkültür şarttır. Hor tarım mıntakasında çeşitli ziraat yapılması için köylü teşvik e-dllocektir. Teşvik, sembolik bir mahiyette kalmayıp ziraat teşkilâtının tam İşbirliği halinde yapılacak, ta-nm uzmanlan bizzat tarlaya giderek köylüye her türlü yardımı yapacaktır. Bunu temin İçin ise ziraat uzmanlarının her bakımdan bilgi ve tecrübe sahibi olması, makineli ziraatı idare edecek vaziyette olması temin edilecektir.
Teşkilâtın Eğede en büyük kademesi olarak Bumova Tarım Sitesi tâ-/İn edilmiştir. Burada bir zira! a-raştırma enstitüsü kurularak İzmir, Aydın, Manisa, Muğla ve Denizli illeri bundan faydalanacaktır.
Bölge teşkilâtı en kısa zamanda bütün köylerle işbirliği tesis edecek ve köye faydalı olmak üzere her türlü tedbiri alacaktır.
Bumova Tanm Sitesi, gayet faal bir rol oynamak (lzere gerçekten halka hizmeti vazife bilecektir. Yapılan temaslarda Tarım Bakanı küçük çiftçilerin makine ve traktör Ihtiyaç-lariyle meşgul olarak satış ve kredi kooperatiflerine ihtiyaç gösterdikleri traktör ve ziraat makinelerinin Marahall Plânı tertibinden verileceğini. kooperatif ortağı olmıyanla-nn ise 10-15 kişilik gruplar halinde birleşmek suretiyle bu makinelerden hemen faydalanacaklarını temin etmiştir.
Orman Kanununa gelince: Bakan Bayındırda kendisine yapılan müracaatlar üzerine derhal ilgili şefleri nezdlne çağırarak, yanmış ormanlardan köylünün çıkardığı köstebek tomrukların hemen en ucuz fiyatla kendilerine terkini, pınarlıklardan is-ttyen kylülerin ise soru suale bakmadan faydalanmasını emretmiştir.
Bayındırda bir köylü yol vergisinden yana yakıla şikâyet edince Tarım Bakanı Nihat Egriboz şu karşılığı verdi:
—Devlet yol vergisini adilâne bir şekilde almak üzere tedbirlerini hazırlıyor. Bu vergi, gelire göre alınacaktır. Sen belki yanm lira ver-miyeceksin. Fakat meselâ Haşan bey 100 lira ödiyecektlr
30 EYLÜL öğleye kadar Bankami7xia açılmış Tasarruf Hesaplan
31 EKİM
İkramiye çekilişinden faydalanırlar. Bu çekilişe Ankaranın mutena bir yerinde
Bahçeli EV ve rağbet gören bir semtinde
DÜKKÂN
İle çeşitli para ikramiyeleri tahsis edilmiştir
T. İŞ BANKASI



malî yıla ait raporunu neşretti
Paris (Hususî) — Milletlerarası Para Fonu 30 nisan 1950 tarihndo sona eren malî yıla alt senelik raporunu neşretmiş bulunmaktadır.
Büyük hacimde bir eser halinde bulunan bu mühim vesika, sırasiyle dünya İktisadî durumundan, kambiyo siyasetinden, parite meselelerinden, kambiyo tahditlerinden, altın siyasetinden, Para Fonu tarafından girişilen mal! muamelelerden ve teşkilâtın iç rejiminden bahsetmektedir.
Dünya iktisadi durumuna tahsis olunan kısım hareket noktası olarak 1949 eylülünde başlayan devalüasyon dalgasını esas ittihaz etmekte ve bunun harp yüzünden milletlerarası ödeme sistemlerini aya rsızl and ırmak gibi esaslı bir temele dayandığım ve muasır devrede daha bir eşine rastlanmak mümkün bulunmadığını belirtmektedir.
Rapor. Avrupa memleketlerinin devalüasyonları müteakip karşılaştıkları dolar eksikliği durumunu İncelemekte ve hâlen mevcut malûmattan devalüasyon muamelelerini müteakip İhracatın ortalama aylık miktarının eski dereceyi muhafaza etmekte bulunduğu neticesine varmaktadır.
İthalâta gelince, evvelki yıllara a-it dolar girişlerinin ve kambiyo nispetlerinin bünyesinde görülen yeni teşevvüşler yüzünden ithalât miktar-larında mühim tenezzüller olduğu müşahede etmektedir.
Rapor, bundan sonra enflâsyona doğru yeni bir tehdidin belirdiğini, bütçe masraflan ve şahsî sermaye yatırılmalarına ait masraflar bugünkü ölçüde devam ettiği müddetçe en-flâsyon tehlikesinin şimdiki durumu muhafaza edeceğini kaydeylemekto-dlr.
Raporda millî savunma masraflarının daima yükselmek iBtidadı göstermesinin bütçe tahditleri imkânını ortadan kaldırdığı ve güçlükler yaratmağa sebep olduğu zikredilerek lüzum hâsıl olduğu her yerde, sermaye yatırılannı tahdide matuf munzam tedbirler alınmasını ve ciddî bir para politikası takibi lüzumunu iltizam etmektedir.
Rapor, para İstikrarının tekrar teessüsünün itimat telkini suretiyle tasarrufu teşvik edeceğini, enflâsyona karşı koyacak malî muameleleri kolaylatmak suretiyle sermaye yatınla-nnı cesaretlendireceğini ilâve eylemektedir.
Yabancı paraların konvertlbüite
imkânlarına gelince, rapor, 1949 eylülündeki devalüasyon muamelelerinin bu yolda yeni ilerlemeler elde etmek fırsatını verdiğini kaydetmekte, fakat umumî bakımdan devalüasyonlara hamledilebilecek terakkilerin dünya ölçüsünde kambiyo ve ödemeler cereyanlarını serbest bırakacak tedbirlere başvurulmadığını esefle i-lâve eylemektedir. Bu arada birçok yabancı paraların henüz Birleşik A-merikada altın veya dolarla konver-tibl olmadıkları da belirtilmektedir.
Birçok memleketler, şimdiki halde kredi hudutlarından çok ileriye geçmiş, çeşitli Ödeme anlaşmalarında derpiş olunan dolar veya altın tediyelerinden kaçınmak için muhtelif tedbirlere başvurmaktadırlar.
Konvertibllite taahhütlerini yüklenmeden ve tahditleri terkten doğan ciddî tehlikeleri önlemeğe matuf tedbirlere başvurmadan önce, para fonuna dahil memleketlerin iktisadi güçlülerinî yenmek İçin yapılacak daha birçok şey olduğunu aynca zlk-reylemektedtr.
Dünya daha kaç sene
bulabilecek?
Birmingham (Husus!) — Yakıt Maddeleri Enstitüsü Direktörü Dr. A. Parker yaptığı bir beyanatta bugünkü istihsal şartlarına göre mevcut petrol kuyularının ancak 25 sene daha dünya petrol ihtiyacına cevap verebileceğini bildirmiştir.
Dr. Parker, sözlerine şöyle devam etmiştir: “Bütün dünya memleketlerindeki petrol araştırmaları sonunda elbette yeni petrol yatakları bulunacaktır. Fakat bu vazıyette dahi dünyanın verebileceği petrol âzam! 50 - 100 sene daha ihtiyaca cevap verecek ve bundsm sonra bütün dünya memleketleri mühim bir petrol nokaaniyle karşılaşacaktır.
Dünyada mevcut maden kömürü ve linyit yatakları da ancak 2000 sene daha dünya ihtiyacına yetebilecektir. Fakat bu 2000 senelik müddet yalnız Birleşik Amerika ve Rusya gibi geniş kömür yataklarına sahip olan memleketler için olup meselâ tngilterenln kömürü bu müddetten çok evvel biteceğinden âzam! 200 - 300 sene sonra tamamen kö-mürsüz kalacaktır.”
YENİ İSTANBULun Biiyiik Eşya Kur'asında İsviçre seyahatini kazanacak olan bir okuyucumuzu
SWISSAİR
UÇAKLARI
İsviçreye götürüp getirecektir
Fransanın İktisadî kalkınması
FRANSA'yı 1945 veya 1946 sonele-■ rinde ziyaret etmiş olan bir ecnebi bugün bu memlek» te dönerse, bir nevi mucize karşısında bulunduğunu hisseder.
Trenler, harpten evvele nazaran daha fazla miktarda, daha süratli ve konforlu olarak işlemekte, Fransız markalı müteaddit otomobiller geniş yollarda seyretmektedirler.
Birinci ve orta sınıf oteller yine kapılarını açıp ananevi leziz yemeklerine ve nefis şaraplarına avdet etmişlerdir. Nihayet, gerek Patiste, gerek taşra şehirlerinde, mağazaların camekânları eskisi gibi zarif eşya ile süslenmiştir. Karaborsa tarihe karışmış olup, benzin, tereyağı ve kahve gibi kıymetli maddeler bile serbestçe satılmaktadır.
Dövizlerin gayri resmî rayiçleri resmî rayiçler seviyesine inmiştir.
Meselâ, kurtuluş günlerinde 40.000 franka kadar yükselmiş olan Fransız altını bugün 3500 franka kadar düşmüş bulunmaktadır.
Bu refah yalnız zahirî değildir. O bir görünüş yahut bir ânza olmayıp derin bir hakikatin ifadesidir.
Tanm sahasında, müsait mevsimler, tarlaların iyi işlenmesi, bol gübre İstimali, traktörler adedinin yüz bine kadar yükselmesi gibi muhtelif âmiller sayesinde, Fransa bütün ihtiyaçlarım, harpten evvelki devirde olduğu gibi, bugün karşılayabilmek mevkiindedir.
Şimalî Fransanın mümbit ovala-nnda istihsal, hektar başına, Şimalî Amerikanın en iyi randımanlannı geçmiştir. Böylece, Fransa artık şarap. turfanda sebze ve meyva gibi yalnız lüks maddeleri değil ve fakat buğday ve et gibi esas İaşe maddelerini dahi ihraç etmektedir.
Sına! sahada, kalkınma hamleleri daha fazla göze çarpmaktadır. 1949 senesi randımanı bazı sahalarda Fransanın en kuvvetli hâsılat yılı olan 1929 senesi istihsal seviyesini geçmiştir. Bu sahalarda yapılan terakkiler bilhassa mânldardır. Zira, elektrik, gaz, kömür, tasfiye edilmiş petrol veya akaryakıt, çelik, kimyevî maddeler, çimento gibi esaslı istihsal maddeleri mevzuu bahistir.
1938 senesine nazaran. 100 nispeti esas tutularak, elektrik istihsali 162, tasfiye edilmiş petrol ve akaryakıt istihsali 170, kimyevî maddeler lstih-zaratı 130, demirden imal edilmiş maddeler 162 ve çimento hâsılatının 178 nispetlerine erişmiş olduğu müşahede edilebilir.
Velhâsıl, İktisadî kalkınmanın ar-zettlği manzaralardan biri, Fransızların öz istikballerine olan güvenleridir.
Tevellüdat miktan harpten evvelki devrin seviyesini aşmıştır.
Doğumların ölümlere nispetle fazlalığı 1939 dan beri vuku bulan insan zayiatını telâfi etmiştir. Binaenaleyh, Fransanın elyevm nüfusu rekor bir rakam teşkil eden 42.400.000 e baliğ olmuştur.
Fransanın başından vahim hâdiseler geçmiştir, ikinci Cihan Harbi kendisine Birinci Cihan Harbinden daha pahalıya malolmuştur. Gerek muharebe meydanlarında gerek tehcirlerde 1.400.000 insan kaybetmiş,’ 90 vilâyetten 79 u tahribata uğramıştır.
Son müstevliler memleketi terk ve tahliye ettikleri zaman, takriben 1.650.000 bina kısmen veya kâmilen yıkılmış ve sınaî istihsalât 1938 sene-sindekinln ancak yüzde otuzuna tekabül etmekte İdi.
Fransanın ümitlerin fevkında olan bu kalkınması tesadüf! olmayıp. 1945 senesinden beri ciddi ve şuurlu suretle tatbik edilen bazı esaslı tedbirlerin semeresidir.
Hem hakikati müdrik ve hem de kendilerine hâs bir rasyonel zihniyete malik olan Franstzlar bir kalkınma plânı tertip etmişler ve onu hâdi-
Yazan : Jacques Gascuel
»elerin inkişafına en uygun bir şekilde tatbik eylemişlerdir.
Monnet Plânı, 1938 ve 1939 senelerinde memleketin iktisadi faaliyeti n&zan İtibara alınarak tanzim ve tertip edilmiş ve işbu plân 1950 senesi için tahakkuku arzu edilen başlıca gayeleri tesbit etmiştir.
Bu meyanda, yani 1947 senesinde, Marshall Yardımı zuhur ettiğinden, mezkûr plân 1952 senesine kadar temdit olunmuştur.
Monnet Plânının muvaffakiyetini temin eden istikamet verici fikirlere gelince, bunları şöylece zikredebiliriz:
1 — Muhtelif sınıflara mensup bütün Fransızların müşterek gayretlerini ayni hedefe doğru birleştirmek;
2 — İmar İşlerini modernize etmek;
3 — En zarurî İşlet den, yani esas faaliyetlerden başlamak.
Bundan dolayı, bu halden müşteki olan birçok Fransız nazAnnda, istihlâk maddeleri sanayii hayli zaman ihmal edilmiş vaziyette görünmüştür. Yine bu sebeple, birçok şehirlerde imar İşleri henüz bu sene başlamıştır. Devamlı bir kalkınma isteniliyordu İse, hariçten hazır olarak alınmış barakalar ve evler kurmak mevzuu bahsolamazdı. Evvelâ, çelik ve çimento İstihsal etmek, makineler getirtmek, plânın m üre ttlplerinin dedikleri veçhile, âletleri çikolataya tercih etmek İcap ediyordu.
Gerçi, bütün müşkülât yenilmiş olmayıp, birçok halledilmemiş meseleler henüz mevcuttur; Lâkin, esas vaziyetin sağlamlığı, şimdiye kadar tahakkuk ettirilen iktisadi kalkınmanın şeraiti İstikbale ümit ve huzur ile bakmayı mümkün kılmaktadır. Temeller ciddî olarak atılmıştır. E-ğer bir iktisadi buhran mukadder b se, ona mukavemet edebilmek İçin Fransa şüphesiz kİ birçok diğer memleketlerden daha İyi teçhiz edilmiştir.
Fransanın dış ticaret bilançosu
Paris (Hususî) — Bu sene temmuz ayında Franssmın dış ticaret bilânçosu lehte bir hayli İnkişaf kaydetti. Temmuz dış ticaret bilançosunu geçen senenin aynı ayma ait bilânço ile mukayese edersek bu vaziyeti daha İyi görürüz. Nitekim 1949 temmuzunda Fransanın dolar memleketlerinden yaptığı 16,05 milyar frank tutarındaki ithalâtın 1,78 milyar frangı yani ancak % 11 1 İhracatla karşılanmışken bu sene haziranında dolar mmtakasından 12,55 milyar Fransız franklık İthalât yapılmış ve bunun 4,5 milyar franklık kısmı İhracatla karşılanmıştır. Demek oluyor kİ, bu sene haziranında Fransa ihracatının ithalâttan karşıladığı kısım % 80 a çıkmış bulunuyor.
Sterllng meleketleriyle yapılan ticarette bu aktif durum daha kuvvetlidir. Geçen haziranda ster» Ung memleketleriyle yapılan ticarette ihracat, İthalâtın % 56 sini karşılamışken bu sene haziranında % 80 İni karşılamıştır. Fakat bu mukayeseyi yaparken Fransanın sterllng memleketleriyle olan ticaretinde ithalâtın anormal bir şekilde azalmakta, İhracatın da oldukça İyi gelişmekte olduğunu nazan İtibara almak lâzımdır.
Fransanın dolar ve sterllng bölgeleri haricinde kalan diğer memleketlerle ticaretine gelince; 1950 haziranında Fransanın bu memleketlere yaptığı ihracat 36,87 milyar ve bunlardan yaptığı İthalât da 25,OT milyar Fransız frangı tutmuş olup bu memleketlerle olan dış ticaret bi-lânçosu 11,8 milyar frankla aktif vaziyettedir.
Ay babından itibaren yeni dış ticaret rejiminin tatbikına başlanmıştır. Bu müddet zarfında yeni rejimin tatbik şekilleri hakkında bir hüküm verecek mevkide değiliz. Bunun için bir müddet daha beklemek lâzımdır. Böyle olmakla beraber, bazı ithalâtçılar, yeni rejimin tatbik şekillerinden dolayı şimdiden şikâyetlere de başlamışlardır. Fakat bu şikâyetler daha ziyade T. C. Merkez Bankasının İthal lisansı müracoatlerine geç cevap vermesi, taciri bekletmesi gibi hususlara taallûk etmektedir. Bütün bunları tatbikata ait münferit şikâyetler olarak kabul etmek zorundayız.
Dış ticaret rejiminin tatblkında görülecek zorluklar, buna ait hazırlanan kararname hükümlerinin İMbatli veya isabetsiz oluşundan ziyade, dünya piyasalarında görülen yeni hâdiselerin tesirinden olduğuna şüphe yoktur. Netekim milletlerarası ticaret âleminde, be 11 i başlı ham maddelerin satışlarında yeni tahditler vâki olması, bu yeni zorluklara misal teşkil etmektedir.
İSTANBUL/
Ticaret Borsasında. tiftik fiyatları geçen haftaya nispetle daha ziyade bir ilerleme kaydetmiştir. Geçen haftanın son günlerinde ana mal 690 kuruştu. Hafta sonunda fiyat birdenbire 800 kuruşa kadar yükselmiştir, İlgili çevrelerde, tiftik fiyatlarının birdenbire yükselmesi bir sürpriz olarak kabul edilmemiştir. Bir tiftik taciri “Fiyatın bu seviyeye çıkacağını tahmin ediyorduk” diyor. Bunu kolayca tahmin etmek İçin dünya dokuma ham maddeleri fiyatlarının her tarafta süratli bir surette yükseldiğini takip etmek kâfidir. Gazolomizln yabancı borsalar» ait sütununda New-York Borsacındaki pamuk fiyatlarının ne dereceye kadar yükseldiğini her gün neşrediyoruz. Bundan başka Avrupadan aldığımız hususî telgraf haberlerinde de, bütün piyasalarda yün, pamuk ve buna muvazi olarak yünlü ve pamuklu eşyanın da yükseldiğini zarnan zaman haber veriyoruz, demek oluyor ki dış piyasalardaki bu hareketlerin neticesi olarak piyasamızda da yün pamuk fiyatları tabiî bir surette yükselmektedir
Kındık piyasasına golincc, hafta içinde iç tombul fındık fiyatı, 325 kuruşa kadar yükselmiştir. Geçen hafta fiyat 300 kuruştu. Fındıktan başka, badem ffyatlan da süratli bir surette yükselmektedir. Henüz ceviz üzerine muameleler başlamamıştır. Alınan halterlere göre, her tarafta ceviz mahsulünün geçen soneden farksız olduğu anlaşılmaktadır. Fakat ceviz İhracatında geçen senek! hatalara düşmemek lâzımdır. Bilindiği gibi, geçen yıl tngiltereye aevkedilen cevizler.miz, satış şartlarına uygun görülmediği için alıcılar tarafından reddedilmiş, bu satışlar etrafınos ihtilâflar zu hur etmişti.
Nebati yağ grupıında geçen haftaya nispetle bir tahavvül gö-rülnıemlytlr. Başta zeytin yağ olmak üzere fiyatlar durgundur. Vakaa bu arada ayçiçeği tohumu İstisnai olarak fiyat itibariyle
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
yüksek bir seviyede bulunmaktadır. Hattâ daha z’yado yükselme İstidadı da hissedilmektedir. Buna sebep olarak bu sene ayçiçeği tohumu mahsulünün noksan olmasını ileri sürebiliriz.
Yağlı tohumlar grupunda da yeni bir hareket görülmemiştir. Keten tohumu serî ilerlemeler kuydottlkten sonra 48 • 50 kuruş arasında bir mevki muhafaza etmektedir. Susam mahsulü do noksan olmakla beraber, fiyatlarda şimdiki halde vükseliş görülmemektedir.
Borsaya dahil diğer maddelerin durumunda kayda değer bir hâdise olmamıştır.
İZMİR t
tzmlr 10 (İzmir Büromuzdnn-Telgrafla) — Hafta başında incir piyasasının açılması ve ilk kuru incir mahsulünün dış piyasalara şevki nasıl bir canlılık tevlit etmişse, hafta sonunda Alman yadan alman iş teklifleri de aynı şekilde piyasanın hararetini azamî hadine çıkarmıştır. 3-9 eylül haftasını, 050 ihracaat yılının İlk iş haftası olarak kabul etmek yerinde olur.
Yeni ihracat rejiminin ve yürürlüğe girmiş olan Liberasyon sisteminin tatbikatta vereceği neticeler, tecrübe edilmeden yapılan iş bağlantıları en az piyasayı hnrekeliondirmlştlr. Bilhassa Türkiye ile çalışmakta kendilerine menfaat sağityacağını tahmin eden Almanya, merkezî Avrupa ve İngiliz piyasaları yeni ti. caret rejiminin sağladığı kolaylıklardan hemen İstifade etmek ve ticaretlerine yeni bir hız vermek isteyince şu veya bu mahsulün istikrarla bir flatı teşekkül edememektedir. Buna mukabil alınan cazip flat tekliflerinin boranda yarattığı iş havası, ihracatçının hazan para kaybına vesile olmakla beraber memleket hesabına büyük faydalar temin etmektedir.
Meselâ hafta sonunda Almanyadnn alman mektuplar, Almunla-rın pamuk ve üzüm mahsullerimize karşı fiat temayüllerini ortaya koymuştur Almanlar 80 kuruşa kadar (F.O.B. îzmlr 9 Numara | üzüm, 305 kuruşa kadar birinci Akala pamuk satın almak temayülünü gstermişlerdir. Borsada pamuk flatının 295 kuruşa, Ü2Üm flatının da 67-68 I ııruşa kadar yükselmesinin hikmeti budur.
ÜZÜM: Borsada üzümün satışa arzolunduğıı günden hafta so. nuna kadar 130.000 çuval üzüm satışı olmuştur. Manisa borsası ile İzmir Üzüm Tarım Satış Kooperatifleri Birliğine ortak kooperatifler tarafından teslim edilen rakam bu yekûnun dışında olduğu İçin müstuhsil elinden çıkıp ihracatçı eline geçen miktar-
ları bulmak şimdilik imkânsızdır. Fakat rekoltenin hemen dörtte birinin müstahsil elinden çıktığını mantıkî bir hesapla arayıp bul. mak mümkündür. İhracata gelince, şimdilik büyük rakamlara baliğ olmuş değildir. Londra altesi satış bahBİnde ’Evet’ diyeceği güne ve Almanlar 20 eylül günü yapacakları bağlantıya kadar büyük partiler ihraç edllemz. Bununla beraber, İzmir dışında üzüm ihracatı ve dahilî ticaret yapanların bundan ıkı hafta sonra bugünkü ftatlerle mübayaada bulunacaklarını sanmamak yerinde olur. Fiyatlar daima ileri doğru bir gidiş göstermektedir.
tNCtR: Küçük bir rekolte ile girdiğimiz incir mevsiminde bu mahsulün hak ettiği fiyatı bulmadığı, yeknezarda anlaşılıyor. Müstoall müşteki, tüccar gayrı memnun, alıcı piyasalar hevessiz görünüyor. Şimdiki halde İncirde en az fiyat 37, en çok fiyat İse 53 kuruştur. Bayram arifesinde Anadolu, mühim miktarlarda İncir çekmeğe başladı. İstihsal bölgelerinden Anadoluya gönderilen incirler en lyl kaliteli olmamakla beraber ihracatı rencide edecek vaziyette görülüyor.
PAMUK t Pamuk borsası:, dış satışların tesiri ve alınan siparişlerin çokluğu karşısında daima ileri doğru gitmektedir. Bil-hasa Almanların 1.09 dolarla pamuk almağı kabul etmeleri, bu mahsulün gidişini hızlandırmıştır. Bu yıl pamukta normal bir piyasa Ümidine kapılıp, daha evvel adhklan siparişler için aliv. re muamelesi yapmıyan ihracatçılar, büyük zararlara mahkûmdurlar
Daha İki gün Öncesine kadar Tariş’ln pamuk alivre taahhüdüne girmemiş olmam tenkid edilirken bu perşembe gününün en yüksek fiyatı olan 285 kuruşu bağlantı yapması bazı ortaklarının tenkidini mucip olmuştur. F.O.B. masrafı ilâve edilince Almanların ödedikleri en yüksek fiat bu olduğuna göre, yarının rizikolarına karşı Tariş’ln yaptığı makbul satışın tenkidi, bu müessesenin gelecekteki çalışmalarını rahnedar edebilir. Kaldı ki pamuk borsacının yarınki inkişafım bugünden görebilmenin imkânsızlığı mey. dondadır.
ZEYTİN YAOl: tdrojene yağ fiyatları yükselirken zeytinyağı da -Belki Ihraca&ta müsaade edileceği için- yükselme emareleri göstermiştir. Bu hafta İçinde zeytin yağında daha boş-altı kuruşluk bir yükselişe intizar edilebileceğini söyllyenloı vardır.
ADANA:
Adana, 10 (Husus! muhabirimizden telgrafla) — Adana pamuk
piyasasındaki hnraretli alış verişler hafta zarfında da devam etmiş ve keza hafta müddetlnce 3401 ton birinci akala, 1945 tonda çiğitli pamuk Batışı olmuştur. Geçen hafta 250 kuruştan kapanan fiyatlar hafta zarfında 225 kuruşa kadar bir düşüş kaydettikten sonra 240 a yükaelmlş ve hafta sonu tekrar 250 kuruşu bulmuştur. Çu-kurovada kütlü tabir edilen çiğitli pamuk ise haftanın son günü 100 kuruştan muamele görmüştür. Müstahsilin hatırından dahi geçirmediği bu fiyat yüksekliği ile muvazi olarak ihracatçı firmalar hazır mal ile iktifa etmiyerek kısa vâdcll açığa mal almakta devam etmektedirler. Bu yıl oldukça verimli olan Güney Anadolu rekoltesinin bu gidişle âzami üç ayda tamamen elden çıkarılacağı tahmin edilmektedir. Avrupa ve Şimal memleketleri başta olmak üzere dünyanın yakın veya uzak birçok yerlerinden pamuk üzerine Adanaya birbirini takip eden müracaatlar ve teklifler vâki olmaktadır. Bu meyanda Adanalı ihracatçılardan Alber Diyap Japonyaya İlk pamuk sevkıyatını yapmış bulunmaktadır. En hararetli alıcı Almanya, sonra Fransa ve Kalyadır. îsviçreden de bir teklif yapılmış ve saat mukabilinde pamuk istenmiştir. Mevcut dış ticaret rejimimizin bu şekilde bir muameleye imkân vermemesi yüzünden İsviçreye müspet cevap verilmemiştir. Pamuk bakımından bu yıl büyük bolluk içinde olan Adana piyasası bir taraftan yabancı memleketlerin tekliflerini karşılamağa çalışırken tzmlr tacirleri do elverişli şartlarla buradan pamuk mubayaa etmektedirler. tzmırlllerin Adana pamuğunu Egeoekl noksanlığı telâfi maksadiyle aldıkları söylenmekte ise de bu pamukların Halay ve Eğeden tedarik edilen menşe şahadetnameleriyle İhraç olundukları da belirtilmektedir. Mersin ve İskenderun limanlarından muhtelif memleketlere sürekli şekilde pamuk sevkedilmektedir.
SUmerbank bu hafta da mubayaaya girmemiştir. Fiyatların devamlı yükselmeler kaydetmesi karşısında Sümerbankla Ziraat Bankası ve mahalli mensucat fabrikaları mubayaaya girmekten çekinmektedirler Bugünkü fiyatlarla yapılacak mubayaatm yerli bez iplik ve basına fiyatlarının yükselmesini intaç edeceğinden fabrikalar mevcut pamuk stoklarım harcamaktadırlar. Çiğit piyasası hâlen 13-14 kuruş ise de muameleler topyekûn pamuğa inhisar etliğinden diğer bütün maddelerin alım satımı durmuştur. Sadece İzmir ve İstanbulda bazı firmalar namına yapağı, keten tohumu, fasulye ve yerfıstığı stoku yapılmaktadır. Mahalli fabrikaların imal ettikleri yüksek rafinajlı pamuk yağı 140 - 145 kuruşa gitmektedir.
Haftanın İhraç hareketleri arasında Mersin limanından muhtelif ınonıleketlere 35 kuruştan 55 ton yeşil mercimek, 43,78 ku- , ruştan 10 ton kırmızı mercimek. 100 kuruştan 1800 kilo İç badeni, 80,26 kuruştan 30 ton keten tohumu, 220 kuruştan 31 ton yapağı, 153 kuruştan 58 ton işlenmemiş koyun derisi, 1962 kuruştan 201 baş sığu sevkedllmiştın
Sayfa 6

a
> ıı 4 u
> j • • * > • 1
> Cf. • ' A'3
>( 1 ■ % : h> ‘ • 0?.
İlk • - z *
.u. 1 i S.

gw»y *rp* w * *w

fe #x3
V "•■ti
K ■• ■» * H;.
!•>* p






























































































i
V
İSTANBUL
Sayfa T
-
s:
w
it t (
'ite
: ■' e.-
S’ - •
. A-.
^0 9
w ’»3 - * . » ¥ • V
_ P =-
i—•
11 Eylül 1950
9
9
9
9
9
9
9
9
9
*
9 9
TAKSİ
SATIŞ
L E
T
100 lira peşin, ayda 35 lira, on ay
450 Lira
Çamaşır Makinesi
75 lira peşin, ayda 30 lira, on ay
375 Lira
Tahir Han, Galata.
M A T A Ş
Telefon: 44996
♦ e ♦.
• • •
• •
9 9 9 » 9 9
9 9 9 9 [• • • •
• •
Elektrik süpürgesi :
9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 l
9 9 9 9 9
• 099i
9 9 9 9
.-»V.V
• •
9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9 • 9 9 9 9 9 9»
9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9»
• ••90
9 9 9 9 9 9
• ••
• • •
• 9 •
• • • 0*9
9 9 9

• • • • • •
9 9 9
9 9 9
• 9 •
9
’AVAV.V
• 9 * •
9999999*9'9999+99
• • • 9999999999999
• 9 9 9 9 9 9 9999999999
9999999999999999999
9 9 9 9 9 9 9 999999999 9 9 9 9 9 9 999*999999999999
• 9999999999999999999
9 9 9 9 9 9 9 9 999999999999
9 9 9 9
• 999 9 9 9 9 .%%%% •w.
♦ 9 9 9
9 9 9 9 0
9 9 9 9 9
•.•.•.V.*.
• 999999
• •
• • •
* 0 * • • • •
• 9
• * • •
• • 9 •
‘••90
9 9 9 9 9
9 • • * * •
9 9 9 9
• t * ~
• • •
999999999 • ••••••••• *9**90 9 * •
• 909999*» •
• •••••••9
** 9 9**999 * • ***999*999
• ••••••(
--““““-••••♦••i
9 9 * 0 9 *9
• 9 9 9 9 9 9i
9 9*9999
•.',w
• 9 • • 0 i
• * 0 9 9
• • •
• 9 i
• • • • • (
• • •
•*•*1
*9 9*0*990 *99909*9 99999*90* 99999**9
99999*99
* * 9 9 ** 9 9 9 9**9*990 99*9999*9 •%%%%%%%•
• 9 9 9 9 9 9ı
• 9 9 * 9 9 9 9
9 9 9 9 9 **1
• 9*99999
9 • * • 9 9 * l
• •999990
9 9 0 0 9 9 9ı
• 9**9999
• • 9 0 9 09i
• 0

* 9 9 9 9 9 9 9 9 0 9i
9* 9 9* 9 9*99»i
Muhterem Taksi Sahiplerinin Nazarı Dikkatine
Yeni ithal olunan "ARGO" Alman taksimetrelerinin
SATIŞI DEVAM ETMEKTEDİR
Saatler, Şanjöman, Hortum ve Kablo ile Birlikte, Montaja Hazır, ölçüler
idaresi tarafından muayene edilmiş bir vaziyette, derhal teslim edilmektedir
UARGO„ Taksimetreleri Türkiye Umumî Vekili
EDGAR KONSOLİ
Merkez: Galata, Voyvoda Cad. Adalet Han 33 - 36
Satış yeri: Bitişik Hezaren Han 2nci Kat
Telefon: 42773












MALİYE MÜFETTİŞ MUAVİNLİĞİ
MÜSABAKA İMTİHANI
Maliye Teftiş Kurulu Başkanlığından
1 — 35 Hra maaşlı maliye müfettiş muavinliği için 6 kasım 1950 pazartesi günü Ankara, İstanbul ve İzmirde Maliye Teftiş Kurulunca müsabaka imtihanı yapılacaktır.
2 — Taliplerde aranılan şartlar aşağıda gösterilmiştir.
a) Memurin Kanununun 4 üncü maddesinde sayılı evsafı haiz olmak,
b) İmtihan açıldığı senenin ocak ayının başlangıcında 30 yaşını İkmal etmemiş bulunmak,
c) Siyasal Bilgiler, Hukuk ve İktisat fakülteleri ve Yüksek Ticaret mekteplerinden “veya bunlara muadil ecnebi okullarından., mezun olmak.
d) Yapılacak tahkikat neticesinde karakter itibariyle müfettiş olabilecek vasıflan haiz olduğu anlaşılmak,
3 — İmtihana talip olanlar 18 ekim 1950 tarihine kadar Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığına bir dilekçe ile müracaat edeceklerdir. Dilekçeye talibin sarih adresi yazılacak ve aşağıdaki vesikalar eklenecektir.
a) Nüfus cüzdanının aslı veya tasdikli sureti,
b) Kendi el yazıslyle hal tercümesi,
e) Askerliğini yaptığına veya imtihan tarihinden itibaren bir sene tecil edilmiş olduğunu gösterir resmî vesika, “bu vesikayı getlremiyenler İmtihana kabul edilirler ise de tâyinleri, fiilî askerlik hizmetini tamamladıktan sonra, kadro imkânlarına göre yapılır.,,
d) Okul diploması veya tasdiknamesi,
e) Sağlam ve yolculuk zahmetlerine mütehammil olduğuna dair tam teşekküllü bir hastahaneden alınacak sıhhî heyet raporu,
4 — Taliplerden aranılan şartlan haiz olanlar tahriri ve şifahî olmak üzere iki imtihana tâbi tutulacaklardır. Tahriri imtihan Ankara, İstanbul ve İzmirde, bunda muvaffak olanların şifahi imtihanı Ankarada yapılacaktır.
n — İmtihan programı aşağıda gösterilmiştir.
1 — Maliye,
a) Bütçe,
b) Vergi nazariyelerl,
c) İstikraz,
2 — İktisat,
a) İstihsal, inkisam, tedavül ve istihlâk bahisleri,
b) İktisadî meslekler.
8 — Matematik, “Geometri ve aritmetik,,
4 — Ticari ye sınaî muhasebe usuLleriyle Devlet Muhasebesi hakkında nazari ve tatbiki malûmat,
5 — Hukuk,
a) İdare hukuku,
b) Ceza Hukuk ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun esaslan ve tahkikata müteallik hükümleri,
c) Medenî Kanun, Borçlar Kanunu,
d) İcra ve İflâs ve Ticaret kanunlannın mâliyeyi alâkadar eden hükümleri,
6 — Ecnebi lisanı,
Almanca, fransızca, İngilizce lisanlarından biri, devlet lisanı İmtihanı verenler aynca imtihana tâbi tutulmazlar.
m — İmtihan neticesinde müfettiş muavinliğine almanlar üç sene sonra yapılacak ehliyet imtihanında muvaffak olurlarsa maliye müfettişliğine tâyin edilecekler ve tetklkat için bir sene müddetle ecnebi memleketlere gönderileceklerdir, (11965)
İLÂN
Murgul Bakır işletmesi Müdürlüğünden:
Cins ve mlktan aşağıda gösterilen gıda maddeleri Hopa veya Murgulda teslim şartiyle alınacaktır.
Miktarı Muhammen Muvakkat Kilo bedeli teminat
Nev’I
23.000.—
15.000/—
6.000.— 23.000.— 30.000.— 10.000.— 20.000.— 20.000.—
5.000.—
5,000.—
2.000.—
10.350.— TL 776.25
562.50
157.50
1552.50
382.50 150.00
2775.00
975.00
281.25
412.50
270.00
7.600. —
2.100.— 20.700.—
5.100.— 2.000.— 37.000.— 13.000,—
3.750/—
5.600. —
3.600. —
99
99
99
99
M
TL
99
H
M
Bulgur Kırmızı mercimek Nohut Pirinç Patates Soğan Kavurma Kesme makama Kuru Üzüm No. 10 Yeşil sabun Soda
Buna ait ihale 30 eylül 1950 cumartesi günü saat 11.30 da Murguida İşletme Müdürlüğünde yapılacaktır. İhaleye girebilmek İçin yukarıdaki listede gösterilen gıda maddelerinden müteahhidin ilgileneceği ve teklifte bulunacağı maddelere alt hizalarında gösterilen muvakkat teminatı yatırmış olması ve İhale gününden •wel temin etmek istediği maddelerin nümunelcrini İşletme Na-teryel Servisine göndermiş bulunması lâzımdır.
İhale açık eksiltme suretiyle yapılacağından neticede bu İşi üzerine alacak müteahhitlerin kırdıkları fiyatlar teklif ettikleri ntlmunelere göre yüksek bulunduğu takdirde İşletme ihaleyi yapıp yapmamakta tamamen serbesttir.
Bu işin tamamı bir müteahhide verilebileceği gibi kısmî mahiyetteki teklifler de nazan itibara alınacaktır. ,
İNŞAAT İLÂNI
Sümerbank Genel Müdürlüğünden :
1 — Karabükte yeniden kurulacak kok fabrikası ile Slnter
tesisatı inşaatı birim fiyatı esasiyle ve kapalı zarf usullyle eksiltmeye konulmuştur. 4
2 — Yapılacak İnşaatın keşfi (1.520.000.—) lira ve geçici teminat miktarı (59.350.—) liradır.
8 — Eksiltme evrakı Ankarada Sümerbank Genel Muamelât Müdürlüğünden (100) liraya alınabilir.
4 — EKslltme 27 eylül 1950 çarşamba günü saat 11 de Ankarada Sümerbank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır.
5 — istekliler teklif evrakı arasına, şimdiye kadar yapmış oldukları bu gibi işlere ve bunların bedellerine, firmanın teknik teşkilâtının kimlerden teşekkül ettiğine dair belgeler koyacaklardır.
8 — Bu eksiltmeye iştirak edeceklerin bir taahhütte 1.000.000 liralık benzeri betonarme karkas İnşaatını bizzat ikmal ederek kabullerini yaptırmış olmalan şarttır.
7 — Banka işi dilediğine yaptırmakta serbesttir. (11962)

4
• • ■' *0 •
• 1

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ Orman Fakültesi Dekanlığından:
Ekim dönemi imtihanlarına 2.10.1950 pazartesi günü başlanacaktır. Bu devrede imtihana girecek öğrencilerimizin İmtihan harçlarını en geç 23.9.1950 gününe kadar yatırmaları ve İmtihanlarına girmek İstedikleri derslerin isimlerini bildirir beyan kâğıtlarını bu tarihe kadar fakülteye bizzat vermeleri veya posta ile göndermeleri İlân olunur. (12391)
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünden:
1 — Tapulama teknisyenleri için 300 adet iş çantası açık eksiltme suretiyle satın alınacaktır.
2 — ihale 28.9.1950 tarihine rastlayan perşembe günü saat 11 de genel müdürlük binasında yapılacaktır.
• 8 — Muhammen bedeli 9 bin lira olup geçici teminatı 675 liradır.
4 — Nümune ve şartnamesi her gün komisyonda görülebilir.
5 — isteklilerin muayyen gün ve saatte bulunmaları ilân
olunur. (12421)
Sipariş vermiş olan sayın müşterilerimizi arabalarını derhal almağa davet ederiz, e tUULVS-OUERinnD EKPORT CORPORfiTlOn TÜRKİYt MÜMESSİLİ l
»•yofllu İstiklal cad. 392 / 394. htanbul Tel,ı 49244-49245, Telgrof ı TürkmolÖr

9
9
9
9
9
•9
9
9
9
9
9
9
9
9
9
9 9
9
9
9
9
9
9
9
9 ‘ *99 1 9 • (
• • •






















FIABEL
EN İYİ ÇİKOLATA

Devlet Orman İşletmesi Eğridir Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Cire bölgesinin istasyon deposu istif yerinde mevcut 873 adede denk 100 metreküp 027 desimetreküp çam kerestesi bir parti halinde 31.8.1950 tarihinden itibaren 15 gün müddetle açık arttırma suretiyle satışa konmuştur.
2 — Açık arttırma 20.9.1950 çarşamba günü saat 15 te İşletmemizde toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher metreküpünün tahmini bedeli 110 liradır. Her parti için yüzde 7,5 hesabiyle geçici teminat alınır.
3 — Bu işe ait şartname Ankarada Orman Genel Müdürlüğünde. Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Denizli, Burdur ve Antalya İşletme müdürlüklerinde, işletmemizde, İsparta, Ş.Karaağaç, Keçiborlu, Konya orman bölge şefliklerinde görülebilir.
4 — isteklilerin belli gün ve saatte müsbit evrak ve ilk te-
mlnatlariyle müracaattan. • (12173)
ADRESLERİ
KOK KÖMÜRÜ TEVZİATI
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi
Müessesesi İstanbul Şubesinden
Devam eden tevziata ait haftalık izahat:
1) SATIŞ YERLERİ ;
FATİH
EMİNÖNÜ (Şimdilik)
KADIKÖY
ÜSKÜDAR KOZLUCAHAN 2) ÇAĞIRILAN VE BİR
Büyük Karaman Caddesi, No. 8/66 Halkevi, Şerefefendi sokağındaki kapı Kadıköy, Çukurbostan, Hasırcıbaşı sokak Toptaşı cad. Kefçedede Mektebi S. Galata, Rıhtım Caddesi HAFTA İÇİNDE MUAMELELERİ
YAPILACAK OLAN BEYANNAME Numaraları



No. 2/4
No. 14
«
Günleri
11 9.1950
12.9.1950
13.9.1950
14.9.1950
15.9.1950
16.9.1950
Fatih
88999—88692 88691—88405 88404—88104 88103—87845 87844—86825
Mazereti dolay isiyle o Takip eden dâvet numaralan 3) DİKKAT :
Eminönü
109249—109100 ;
109099—107220 I
107219—107070
107069—105260 105250—105100 hafta hor
Kadıköy
Üsküdar
Kozlucahan
75870—73800
73799—73107
73106—71412
71411—69723
69722—69605
93425—92801 92800—91101 91100—90501 90500—894 77 89476—87001
81846—82685
82684—82374
82373—82097
82096—80047
80016—77796
gününde müracaat etmemiş olanların günüdür, hafta pazartesi sabah gazeteleriyle Hân edilir.
Bu sene halka kesintisiz olarak namelerdeki oda ve soba adedine göre kömürleri verilecektir 4) GİŞE SAATLERİ :
1948 - 1919 kışında olduğu gibi beyan-
il
-I»
Sabah öğleden sonra Cumartesi
5) EMEKLİ, DUL VE
9-12 13-16
9-12
YETİMLER :
Saat
»»
H

Bunlara ait beyannamo muamelesi her gün (öğleden sonra) sıra numarası aranmadan yapılacaktır.
Gününde kuponu ile müracaat edeceklerden 1949/50 turuncu renkte beyanname numarasını havi kupon ile hüviyet varakası istenir.
Kuponlarını kaybedenler tik önce Kozlucahan satış servisinde zayi muamelesini İkmal ettirdikten sonra alt olduğu semt satış bürosuna kömür ordinolarını almak Üzero müracaat •derler.
LİNYİT ve AĞAÇLI KÖMÜRLERİ:
6)
7)
Linyit ve Ağaçlı kömürlerinin satışı serbesttir. Almak isteyenler, mıntakalannın satış bürolarına müracaat ederek arzu ettikleri miktarda alabilirler.
Tona
Linyit kömürü fiyatı 36 Ura
Ağaçlı M “ 25 M
NOT: Geçmiş senelerde tevziat başlangıcı en küçük sıra numarasından itibar edilmişti. Bu yıl hakka riayet için en büyük sıra numarası mebde olarak kabul edilmiştir. (12351)









4
Sayfa 8
DENİZYOLLARI
ile senenin emsalsiz kruvazyer seyahati
DEVLET DENİZYOLLARI
— Çamaşır makineleri
^4
I
EN İYİ EN NEFİS ÇİKOLATA
- RADYOLARI
- PİKAPLARI
- GAZ SOBALARI
— Zengin çeşitler
SATILIR
Hareket: 28 eylül 1950
Pire’de (Atinaya gidilebilir) Cenova'da
Marsilya'da (Parise gidilebilir) Napolide
İskenderiye’de (Kahireye gidilebilir) Beyrut’ta
Tevakkuf edilmek suretiyle bütün Akdeniz havzasındaki memleketleri görüp, gezmek fırsatını bulacaksınız. Gemi, ayrıca adını taşıdığı İSKENDERUN limanına da avdette uğrıyacaktır
LE BAYAR D HOLLAND MlELE AVİZE
T A K S I T L E
ADRES: Galata. Voyvoda Cad. 54 No. “NUR
TELEFON : 43212
TELGRAF: NURFANA8
»EVL ET
İSKENDERUN
Avdet : 17 ekim 1950
t
d
A G A
PAtLLARD
ORANtER
5 kalem muhtelif vernik alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa
Satınalma Komisyonundan :
1 — 5 kalemde ceman 625 kilo muhtelif vernik açık eksiltme İle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 2705 lira olup muvakkat teminatı 202 lira 88 kuruştur.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 3 ekim 1950 salı günü saat 10.30 da Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır
Radyo Amatör ve Tamircilerine
Yüksek Mühendis Tahsin Armay'ın Radyo Şemaları. Radyo devrelerinin abaklarla hesabı ve radyo bozukluklarının bulunması hakkındaki yeni kitabı satışa çıkarılmıştır.
Ankarada AKBA ve diğer kitabevlerinde, lstanbulda İNKILAP ve diğer kitabevlerinde satılmaktadır.
SATIS YERİ:



Dünyada en son denize indirilen lüks yolcu gemisi
t
19 gün sürecek olan bu seyahatte
ı
ı
3
ı
3
1
Gün Gün Gün Gün Gün
Gün
İstanbul ve İzmir Acenteleriyle, bütün tâli acenteler, pasaport ve vize muamelâtını deruhde ederler, uğranılan limanlarda gezintiler ve sair hususat hakkında izahat verilir
Gidiş - Geliş seyahat ücretleri
325 liradan başlar. (İZİM)
Otomatik
ve tek pikapları
T ’ î
Havagazı Fırınlan
r— Havagazı
— Şofbenleri
•= Elektrik süpürgeleri

—■ ANKARALILAR DİKKAT
MA || İ f) KADIN, ERKEK ELBİSE VE Alilli TUHAFİYE MAGAZASI’nı
ZİYARET ETMELERİ MENFAATLERİ İCABIDIR
ADRES: Yrni Belediye, eski Nikâh Salonu altında No. 27
Tclf. 1(M75 A n k n r a.
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
--- ----
TUTUM BANKASI T.A.O,
İstanbul
Galata
İzmir
ylZC: 1 EV, 2 OTOMOBİL, 2 AVRUPA SEYAHATİ, 9 HAP YO.

COML EGt HER
ERKEĞİN GÖMLEĞİDİR
UMMADIĞINIZ BİR ANDA SİZİ SEVİNDİRİR
ISTANBULDA
Ü C E L Galata, Tünel civan j
Y
ŞIK BAYAN Beyoğlu, İstiklâl Cad.
M ŞAMLI ve KARDEŞİ
e
Marpuççular No. 40 KENDE SATIŞ
ATABEK Yeni Postahane Cad. No. 55
Bİ-BA-BO Bahçekapı No. 22 - 24
A
PERfl
I
YERLERİ

CEVAT Yeni Postahane Cad. No. 64 M. K. M. Bahçekapı, Arpacılar Cad.
CENTİLMEN PAZARI Sirkeci KEGAM Kadıköy’
Büyük Postahane Meydanı Muhzır-bası sokak 5 Tel: 29702
Derhal bir
Bankalar Cad. 48
Tel:
44668
Mimar Kemaleddln Caddesi 28 Tel: 5710
tasarruf
faiz ve 8 EKİM
hesabı
açtırıp % 4.5 1950 de yapılacak ikramiye keşidesinden istifade ediniz.

t
BtÇKÎ ve DİKİŞ YURDU KURTULUŞ
Yeni kayıtlara başlanılmıştır. Feriköy Tepeüstü 116 No. Papazyan Apartmanı

Y u v a -11 k 0 r t a - L i s e
• »
NİŞANTAŞI - ÖZEL _ı^—_
IŞIK LİSESİ
(Eski FEVZİ YE) Yabancı dil öğretimi, İlk Kısım 3 üncü sınıfta başlar.
Kadrosu müsait sınıflara her gün saat 9 ile 17 arasında kayıt yapılır.
Arzu üzerine prospektüs gönderilir. Tel: 80879.

Comments (0)