11 Haziran 1950
Pazar

Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 • 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone . Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
îç politika
iyiliği dokunan
— ------— ■>
kötülükler ?
BİZİM topluluk hayatımızı dile ge-® tiren derin mânalı bir halk sözümüz vardır Bir kere düşmek, kırk kere düşmekten hayırlıdır. Hangi köklerle ilgili olduğunu bilmeseydik, düşünmek sözünün düşmek sözünden geldiğini öne sürmek isterdik. Çünkü, sosyal hayatımızda düşmekle, düşünmek arasında o kadar şaşılacak bir kaynaşma göze çarpmaktadır. Fakat biz. tarihimiz meydandadır, sık sık düştüğümüz halde, hepimizi çok Üzecek bir şev bu. az düşünmüşüzdür. Onun için gönüllerimizi en görünmi-yen yerlerinden sarsan hâdiseler, yanımızdan sessiz gelip geçmiş ve biz. başka milletlerin büyük neticeler, hükümler çıkarabildikleri ağır hâdiselerin karşısında hemen hemen seyirci gibi kalmışızdır. Düşmek gibi kalkmak da, bizim bugün bile yaşıyan eski hayat anlayışımıza göre, elimizde değildir ve biz, kader denilen anlaşılmaz kudretin karanlık avuçlarında yalnız oyuncak gibi bir şeyiz! Bir kere düştükten sonra kırk kere düşünememiş olmamızın, böyle bitkin ve yorgun bir hayat anlayışiyle elbette sımsıkı münasebetleri vardır. Halbuki ilk ialâm devletini kuranlar ne kadar maddi, ne kadar realist insanlardı.
Mütevekkil bir hayat anlayışı; çeşit çeşit karşılıklı ihtiyaç ve menfaatlerden doğan bütün sosyal teşkilâtın. gerektiği gibi, işlemesini güçleştiren başlıca bir sebeptir. Çünkü, cemiyet ve devlet hayatında, ister istemez beliren sayısız aksaklıkları gideren ve ortadan kaldıran en büyük kudret, ferdin derin sorumluluk duygusu ve bu duygudan doğan faal ilgidir. Bu olmazsa ya kurduğumuz teşkilât yanmyamalak işler veya teşkilât boyuna soygunsuzlaşarak bir sosyal felâket haline gelebilir. Bizim teşkilâtımızda bunun her İkisi de vardır. yani, teşkilâtımız hem iyi işlemiyor, hem de, zamanla, soysuzlaşıyor. Biz, burada, asıl soysuzlaşan teşkilâtımızdan bahsetmek fikrindeyiz.
Teşkilâtın soysuzlaşması; bu teşkilatın çerçevesi içine giren sosyal nizamın altüst olması, kötülüğün alıp yürümesi demektir. Asıl şaşılacak şey de cemiyet disiplininin bozulması ne-1 r esinde meydana gelen kötülüklerin, U. ım için, dolayısiyle azçok iyilikler *ade etmesidir! Bundan da anlaşılan y şudur: Bizim teşkilâtımız o kadar kötüdür kİ, anarşiden başka bir şey olmıyan teşkilâtsızlık bile, sırasında, iyi neticeler vermektedir. Dün böyle idi, bugün de gene aşağı yukan böyledir. Cemiyet ve devlet hayatımızdaki bu tehlikeli noktayı bilmek bizim için artık milli bir zaruret olmuştur. Demokrasi çağrımızı bu çeşit teşkilâtçılık anlayışından kurtarmak zorundayız.
Şimdi dünden ve bugünden bir kaç örnek vererek dâvamızı, daha açıksa belirtmiye çalışacağız!
KapltülâS3*on devri, imparatorluk W Türklük için milli bir felâket devriydi. Fakat yurdumuzda niçin kurulduklarını çok iyi bildiğimiz yabancı okullar, yabancı posta idareleri olmasaydı 1908 İnkılâbım hazırlıyan uyanış hareketi Wm bilir ne kadar gecikmiş olacaktı. Gerçekliği tam mânasiyle dile getiren bu müşahade ne kadar acıdır. Bir başka örneğe geçelim: Sıtma büyük bir âfettir. Fakat frengi mücadelesi olmıyan bir ülke, şöyle böyle, bir Tanrı nimeti sayılabilir. Görüyor musunuz, bahtsız bir ülkede, önlenmesi mutlaka gereken büyük felâketler, söylerken insanın yüzü kızarıyor, nasıl nimet gibi değerlendirilebilir??? Şimdi bu saymakla tükenmiyen dünün olaylarından ayrılarak zamanımıza geçelim. Kara-borsa, çığrından çıkmış bir ekonomik nizamın tam kendisidir. Devletin ve cemiyetin en başta gelen vazifesi bütün kara şeylerle olduğu ğibl kara-borsa ile de merhametsiz bir mücadeledir. Halbuki kara-borsa olmasa, hastalığımızı gidermek için muhtaç olduğumuz bir çok ilâçları bulmak imkânsızdır. Midelerimizden rahatsız bulunuyorsak, beyaz ekmeği yalnız kara-borsa dan temin edebiliriz. Demek oluyor ki. teşkilâtımız hasta vatandaşları kendi başlarına bırakmıştır. Döviz kaçakçılığı, milli iktisat ölçümüzü, paramızın değerini tehlikeye düşürdüğü için on büyük bir suçtur. Halbuki, resmi iktisat teşekküllerimiz istedikleri gibi dolar satabilirler. Fakat bu kadar çok dolarla muhtaç olduğumuz şeyleri temin edebiliriz. Burada vermiş olduğumuz örneklerle yazmak istediğimiz şeyleri birer birer hatırlamak mümkündür.
Bu teşkilâtın Önlemek istediği şeyler. sırasında, bize faydalı olursa teşkilâtın ne kadar kötü olduğunu anlamak çok kolaydır. Bu bakımdan teşkilâtın, teşkilât olabilmesi için sosyal gerçekliğimizi, ihtiyaçlarımızı mutlaka dile getirmesi lâzımdır. Onun İçin teşkilâtçılığımızı kalem işi olmaktan hayatımızla temasa dayız.
bir masu ve kurtararak milli getirmek zorun-
*
M. NERMİ
İ s. c. F- | İKOtüphanesi]
SİYASİ İKTİSADİ


F
Sayı 193
10 kuruş
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden : HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Washington hususî muhabirimiz telsizle bildiriyor
Son askerî tebdil ve tâyinler
İÇ SAYFALARDA
Trygve Lie
arasındaki
Genel Sekreter, soğuk ise, tutulan yolun
Washington, 10 (Hususî muhabirimiz G. H. Martin bildiriyor» Soğuk harbin çok tehlikeli olduğu kanaatinde bulunanlarla, bu yeni çeşit harbin tehlikesiz olduğu ve cihanın, sulh İle harp arasında daha uzun müddet yuvarlanıp gidebileceğini iddia e-drnler arasındaki siyasi ihtilâf niha-yet açığa vuruldu. Trygve Lie. soğuk I harbe karşı her türlü savunma tedbir- . lerinin alınmasını istemektedir.
Çok ciddi ifadelerle konuşan Lie. sureta BH-leşmiş Milletlerin bütün â-zalarına hitap ediyorsa da. hakikatte, orta ve küçük devletler, büyüklerin



ile Amerikan Hükümeti
mevzuunda Millî Savunma
ihtilâfın içyüzü nedir?
Bakanının verdiği izahat
Sofyada temizlik
Bulgar Politbürosundan mühim simaların uzaklaştırıldığı anlaşılıyor
Başbakan Bakanı ve bulun-
Bunlar arasında Muavini, Tarım Milli Mecliş Balkanının duğu söyleniyor Paris. 11 (YİRS) — Bulgar Haberler Ajansı, Politbürosunda bir temizlik hareketine geçileceğini ima etmiştir. Sofya Radyonundun yayınlanan bültende, Polltbüro âzala-rındarı bazılarının vazifelerinden alındıkları doğrudan ifade edilmemişse de, hiiro âzasından ancak simleri bahsi geçen yer almıştır.
Geçen ocak ayında sil Kolarof ve yine Mynı ay içinde vazifelinden uzaklaştırılan Terpeçef hesaba katılmazsa, geriye 3 Polltbüro âzası daha kalır. BÖylece Tltko Çcrnokolef, Vladimlr Poptomof ve General Yorgi Donıİunorun yeni bir temizliğe kurban gidecekleri yılmaktadır.
General Damianof Milli Hm Başkanlığı vazifesini inektedir. Çermokolef. Tarım Bakanıdır. Popfomof İse Başbn-Ican muavinidir.
Parla .siyasi mehafilinin kanaatine göre Sofya yeni bir “tiyatro-ıııahkeme,, ye sahne o-labillr. Bulgar Politbürosundan 3 mühim elemanın birden bir “temizliğe,, tâbi tutuluşu, demir perde gerisinde İşlerin dışarı aksettiğinden de fena gittiğine delil olarak kabul edilmektedir.
Resmi Bul K»r
doğruya 10 Polit-5 İnin 1-biiltrnde
(ılen \ a-
anla-
Mec-Kör-





harbin hemen tasfiyesi; Amerikan Hükümeti değiştirilmemesi üzerinde ısrar ediyor bariz lâkaydisine karşı birleşmeye davet etmektedir. Lake Success’deki umumi kanaat bu merkezdedir. Trygve Lie muhtırasının neşri, Genel Sekreterin arayı bulmak hususundaki gayretlerine devam edeceğine alâmet sayılmaktadır.
Genel Sekreter, üzerine aldığı vazifeyi sonuna kadar götürmeye azimli görünüyor ve muhtırasının, eidc tutulur neticeler vereceğini katiyetle u-muyor. Bu neticeler ne olabilir?
1 — Çin meselesinin halli.
2 — Soğuk harbin tasfiyesini görüşmek için Güvenlik Konseyinin sık sık toplanması.
Acaba Genel Sekreter, şu sırada niçin bu iki mesele üzerinde ısrar ediyor. Çünkü. Tr>'gve Lie. büyük bir felâketten korkmaktadır. Şayet Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Çin meselesine herhangi bir hal çaresi bulamayacak olursa, toplantılara bidayetten iştirak edecek olan Kuşlar, büyük bir rezalet çıkaracaklar ve ihtimal. bütün peykleriyle birlikte salonu terkedeceklerdlr. Rusların çekilmesi ise, Birleşmiş Milletleri, Sovyet aleyhtarı bir teşekkül haline getirecek ve muhtelif ideolojilerin karşılaşabileceği bir saha olmaktan ibaret sebebi vücudu ortadan kalkacaktır.
Fakat Genel Sekreter, gelecek Genel Kurul toplantısının akıbetinden ziyade, soğuk harbin bir türlü tasfiye edilememesinden endişe etmektedir. Trygve Lie ile etrafındakiler, soğuk harbin cihanı silâhlanma kana-liyle doğrudan doğruya ateşli harbe götüreceği kanatlndedir. îşte Genel Sekreter ile Amerikan liderleri arasındaki ihtilâf da bu nokta üzerindedir. Amerikan Hükümet adamları, soğuk harbin müşkül, fakat hakikaten tehlikesiz olduğu »ezini müdafaa etmektedirler. Savunma Bakanı Johnson, soğuk harbin, üçüncü bir cihan harbine sebep olamayacağını kongreye temin ederken, Genel Kurmay Başkanı Bradley, ne tahrike, ne de tavize yer vermeyen, müstakar bir politika tavsiye etmekte ve Dışişleri Bakanı A-eheson. Kongre huzurunda verdiği beyanat arasında kaybolan ve hiç nazarı dikkati çekmeyen bir kaç sözle. Amerikan diplomasisinin hakikî gayelerini tahrife sebep olan “soğuk harp,, tâbirinin ortadan kaldırılmasını doğru bulmakta İdi. Acheson tutulmuş olan yoldan hiçbir surette ayrılmamak icap ettiğini de ayrıca lîâve etmiştir. Acheson, 25 yıl sürebilecek olan bir soğuk harpten bahsetmiş ve bu takdirde ya sulha veya milletlerarası atom harbine varılacağını ima etmiştir. Halbuki Trygve Lie ile arkadaşları. cihanın, bugünkü duruma daha fazla mütehammil olmadıkları kanaatirıdedirler.
Bakan, bu mevzudaki bazı yazıların, tahrik mahiyetini almakta olduğuna işaret ediyor
Ankara, 10 (A.A.) — Milli Savunma Bakanı Refik .Şevket İnce, soru-
e
Yıınanistandakl son seçimler sırasında sandık başına koşmuş ve
Atiııu halkı sabahın erken saatlerinde böyle sıra beklemişlerdi.
Yunanistanda yen) seçimler
İt W.
r k İR’
f &

f w


lan sual üzerine aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
“Son günlerde yapılan askeri tebdil ve tâyinler ele alınarak yazılan yazıların bazı gazetelerde tahrik mahiyetim almakta olması dikkate şayandır. Bu suretle hareketin memleket yararına olmadığı Aşikârdır.
Meselenin aslına gelince, bu değişikliklerin, kanunun Hükümete verdiği salâhiyetin kullanılmasından ibaret bulunduğunu tavzihe lüzum görüyorum.
I K î N C î
Maarifte kemiyet politikası ve muallimlerin terfihi Fındıkoğlu Z. Fahri ÜÇÜNCÜ
Plânlı cemiyet
Fâzıl Ahmet Aykaç DÖRDÜNCÜ
Spor âleminde 60 sene : Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer Selim Sırrı Tarcan BEŞİNCİ
Pamuk istihsali ve ihracatımız
Habib Edib - Törehan SEKİZİNCİ
Spor
pek muhtemel görülmektedir
Atina, 10 A.A. (Afpı — Basın çevrelerinde söylenildiğine göre, Vcnize-los’un şimdiki hükümetle igbİriiğİ yapmayı reddetmesi üzerine hükümetin İçine girmiş bulunduğu çıkmaz hakkında siyasi mahfillerde dün go jüşidu). r yupılmı.Jır.
■ ■ ■ ■■ ■ ■ ■

Gazetelere göre, hükümetin üç ilde rl gayet yakın bir gelecekte müttefiklerin de tasvip edecekleri yeni bir seçime başvurmayı bu çıkmazdan kurtulmak için yegâne çare olarak telâkki etmoktncHtUr»;

Marshall Yardımiyle vazifelenmek üzere
• •
Devtet Bakanhğ ihdas ediliyor

Fakat, hu vazifeye kimin getirileceği henüz kararlaştırılmış değildir
Ankara 10 (Hususi muhabirimizden) — Marshall Yardımının Türki-deki tatbikatiyle meşgul olmuş ve Bakanlıklar arasında bu hususta koordinasyon temin etmek vazifesiyle görevlendirilmek üzere evvelce olduğu gibi bir Devlet Bakanlığının kurulacağına muhakkak nazariyle bakılmaktadır. Türkiyedeki Amerikan Yardım Heyeti Başkanı Russell Dorr’un Başbakan Adnan Menderesle yaptığı uzun görüşmelerden sonra
bu neticeye vanldıg» anlaşılmakta-1 KanadQf denizaltı taarruzuna dır. Fakat Devlet Bakanlığına kimin . , .
tâyin edileceği henüz belli değildir. I karşı tedbirler almakta
Başbakan Yardımcısı Samet Ağa-oglunun bu işle tavzif edilmesi düşünülmüşse de kendirinin görevlerinin çok yüklü olması dolayısiyle buna imkân görülemediğinden Devlet Bakanlığına yeni bir tâyin yapılacaktır.
Amerikanın İsraile sorduğu bir sual
Arap muhacirlere işkence yapıldığı doğru mudur ?
Washington, 10 A.A. (United Press) — Amerika Dışişleri Bakanlığından bildirildiğine göre, Bakanlık İsrail Hükümetine müracaat ederek Wa-shingtona gelen raporlar hakkında, daha fazla malûmat istemiştir.
Bu raporlarda İsrail topraklarına giren Araplara gayet kötü muamele ve hattâ işkence yapıldığı açıklan-maktadır.
Amerika Dışişleri Bakanlığının söz-cubü şu tavzihte bulunmuştur:
“5 ve 6 haziranda, Filistindeki Amerikan temsilcilerin Amerika Dışişleri Bakanlığına yolladıkları raporlarda 120 kişilik bir Arap grupunun, resmî izni almaksızın İsrail Hükümetinin kontrolü altındaki topraklara girdiği bildirilmektedir.
31 mayısta, bu grup İsrail ve Ürdün arasındaki hudut hattından, İsrail resmî makamları tarafından, zorla dışarı çıkartılmıştır.
Bu koğulan Araplardan bazıları İsrail tevkif kamplarında İşkenceye maruz kaldıklarını İddia etmişlerdir. Fakat bu raporlar teyid edilmemiştir.,.
“Revers dâvası’’ nın başka bir cephesi
Rio-dc-Janeiro, 10 . A.A. (United Press) — Hindiçinideki iç harbe ait gizli askeri sıralrı ifşa ettiği İçin Fransız Hükümeti tarafından aranan Roger Peyre’in Brezilyadaki Campo Grarde şehrine kaçtığı öğrenilmiştir.
Emekliye ayrılan valiler
Truman, bir dünya kardeşlik teşkilâtı tesisini teklif etti
"İnsaniyet için, nezaket, iyilik v kardeşlik kaideleri lâzım"
Paris, 10 (AP) — Başkan Truman dün. İnsanlığın muztarip bulunduğu hastalıkların tedavisi maksadiyle, ‘dünya çapında bir nezaket ve kardeşlik kaidesi,, kabul edilmesini talep »tmiştir.
Başkan, burada toplantı halinde bulunan ve on bir devleti temsil eden iş adamı, mütefekkir ve diğer kimselere bir mesaj göndererek, bunların, beynelmilel bir kardeşlik teşkilâtı kurmak yolundaki gayretlerinin "başarılı olmasını,, temenni etmiştir. I
Başkan. ıııesa-lında, “senelerden beri insanlık İçin bir çare mevcut olduğuna ına.ıı mışımdır. Bu beynelmilel hu zaket, iyilik kardeşlik kaideleri vazedilmesi mümkündür mektedir.
11»
İHC, •IC-ve
• •
ile le-
Truman, gün, tarihte benzeri bulunmayan meselelerimiz dolayısiyle. bu bek lenilen hâdiseyi ta hakkak ettirebilmek imkânına her zamandan daha yakınız,
“Fakat bu gayeye erişmek için,, insanlar arasında cehaletin kovulma sı ve anlayış ile müsamahanın yer-

Bu-blr

le^mesi lâzımdır. Hükümetler bu sahada faydalı olabilirler, fakat dünya kardeşliği asıl, milyonlarca ferdin el ve kalblerinln birleşmesinden fışkır-malıdır,, demiştir.
Sözü geçen konferans, Patiste, U-neseo'nun teşebbüsü ile toplanmıştır ve maarif programlan vasıtasiyle, milletlerarası bir anlaış ve kardeşlik havası yaratmak gayesini gütınekte-

Ankara 10 (A.A.) — öğren-
diğimize göre, Snnısuıı Valisi İzzrddin Çağ par, KnMıınıonu Valisi Tovflk Sırrı Giir, Şeyinin Valisi ZühtÜ Dtırııkan, Bilecik Vnftisi Şinıısi Turgu, Çankırı Valisi Orhan Sanıl Güvenç, Afyon Kanıhlsar Valisi Abidln öznıen. Balıkesir Valisi Ziya Tekeli, Konya Valisi Şefik So-ycr. Ordu Valisi Salih Kılıç emekliye çıkarılmışlardır.
Ottawa, 10 A.A. (United Press) — Kanada Savunma Bakanı CIaxton’un açıkladığına göre Kanada, Kuzey Atlantik deniz yollarını denizaltı1 a ra karşı müdafaa edecek bir denizaltı filosu kurmakla Kuzey Atlantik Müdafaa sistemine belli başlı bir yardımda bulunmuş olacaktır.
Muhalifler malî senede savunma bütçesinin 450 milyon dolara yükseldiğini gözönünde tutarak, bu beyanatta ileri sürülen fikre hücum etmişlerdir.
Claxton’un ilâve ettiğine göre, hükümetin üç sene evvel de belirttiği gibi bir üçüncü dünya harbinde Ka-ladanın oynayacağı başlıca rol. Kuzey Atlantik deniz yollarını müdafaa tmektir.
Savunma Bakanı, 1951 martının sonuna kadar, Kanada Hükümetinin müdafa siyasetinde hiçbir esaslı değişiklik olmayacağını da ayrıca belirtmiştir.
Suriyede çıkan kabile kavgası
Şam, 10 A.A. (Reuter) — Tay ve Şamar kubilclerl arasında çıkan savaşı durdurmak üzere, Suriye çöl muhafızları bugün Kuzey Suriycden Cezireye gönderilmişlerdir.
Çarpışmada öldüğü ve 10(ı dirilrııiştir.
Elân devam nın iki kabile arasındaki düşmanlıktan doğduğu ve siyasî bir mahiyeti olmadığı zannedilmektedir.
Şamar ve Tay*. Kuzey Suriyedeki A-rap kabilelerlndendlr.
şimdiye kadar 15 kişi kişinin yaralandığı bil-
etmekte olun çarpışma-
Amerika (_ ııınhıırhnşkmıı Truman (soldu), Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Haıı (sağda) ile beraber
Trieste hakkında
Trİ-
Storsa’nın beyanatı
İtalya Dışişleri Bakanı Kont Sf(»rza, Avrupa Konseyi toplantısında memleketini temsil ederken
»t
Aradığım şeyi bulamadım.
Bir kere de Kadıköy vapurlarına bukıvcr, belki orada bulursun!.
TRIESTE’NİN İTALYAN 0L3UÜI HERKESİN
Roma. 10 A.A. (Afp) — Dun
yotse meşalesi bahi9 konusu edildiği zaman dörtlü beyanatın İşe vuramadığını ileri süren saylavlara verdiği cevapta Kont Sforza demiştir ki.
Bu, bir siperi saikanın yıldırım isabet etmediği için İşe vuramadığını iddia etmeye benzer,
Bakan mânasını tahrif etmemek şartiylc hu beyanatın bütün kıymetini muhafaza ettiğini teyit eylemiştir.
Bilhassa Pletro Ncnni’yr cevap veren Dışişleri Bııkam Kont Slorza sosyalist liderinin, Italynnın Triyestc meselesinde büyük güçlüklerle elde ettiğini kaydetmesine sebep olacağını söylemiş v( demiştir ki:
“Tito müstesna bütün dünya bu şehrin İtalyan olduğunu teslim (itmektedir vı hu hakikati tehlikeye koyacak her hangi bir hareket bizim tarafımızdan yapılmış bir delilik olur. Nonnfnin bahsettiği Rus teklifi, Yugoslavya İle anlaşma ve Birleşmiş Mil-lotlere veya diğer milletlerarası teşekküllere başvurmamız İmkânlarım lira indirmektedir
Yakında YENİ ISTANBUL’da
Bas veren bir
Yazan :
Falih Rıfkı Atay

Yakında YENİ ISTANBUL’da
Ruslor, Izmirde bir konsolosluk kuracaklar
İzmir. 10 (Hususi muhabirimiz bil diriyor) Sovyet lor Birliğinin İzm irde bir Konsolosluk ihdas etmek üzere tetkikler yaptığı ve bu ıneyanda iki memleket ticaretinin tekrar başlıya-bilinesi için imkân aradığı söylenmektedir Ellhakıka R uslar, bazı ihraç maddelerimize talip olmuşlarsa da takasla çalışmak arzusunda olduklarından istekleri mevzuata uymadığı için yerin* getirilememiştir Bununla beraber bazı ihracatçılar Sovyet pazarlan ile ilgilenmeye başlamışlardır.
4
YENİ İSTANBUL
11 Haziran 1950
Sayfa 2
f ■ ■ ■■■ ■ I I , ,, —■ !■■!■■ I
■ ■ ■■■■ - ____
SELELE
Maarifte kemiyet politikası ve muallimlerin terfihi
— I —
ENÎ kabinenin programı münasebetiyle maarif dâvalarımız yine günün meseleleri arasına gir
di. Değerli profesörümüz Hilmi Ziya Ülken, bir sabah gazetesinde "Umumî maarif programı" başlıklı bir makale neşrederken bir terbiye mecmuasında da aynı başlık altında bir yazı neşrolundu. Parlâmento müzakereleri arasında profesör Halide Edib Adı varın mütalâaları da bu arada dikkati çekmekten geri kalmıyor. Lise işinin tekrar ele alınması, muallimlerin refaha kavuşturulması etrafındaki mütalâalarla» "İstanbul Muallimler BirliğTnin îstanbulu ve dolayısıyla TUrkiyeyi alâkalandıran maarif dâvalarım konuşmak üzere bir toplantı yapması, bu yeni kımıldanışın göze çarpan en taze belirtileri a-rasındadır.
Umumi bir maarif programı! İşte bir konu ki sık sık ele alınır, fakat biz kendisinden bahsettikçe o bir an-ka kuşu haline girer. Fakat bizden uzaklaşması nispetinde onun peşine düşmekten de geri kalmıyoruz. Zikrettiğim kayna klordan birinden —ki kabinenin teşekkülünden evvel yazılmıştır— şu satırları alıyorum: "Programsız ve plânsız bir maarif-çilik kadar zararlı bir hareketimiz yok. 1950 seçimi, milletin ne derecede olgun bir siyasi terbiyeye sahip olduğunu gösterdi. Bu terbiyede, temelsiz, yanlış ve programsız da olsa son otuz, kırk senenin maarif gelişmesinin oüyük hissesi olduğu içir* meslek namına da iftihar hissediyoruz. Bu iftihan temellendirmek için atılacak adımlar vardır. Bu odunların başında (umumî bir maarif programı) gelir, öyle bir program ki, kabinelerin ve Maarif Bakanlığı değişmelerinin, Umum Müdür tebdillerinin tesirinden uzak kalsın ve her Vekil, her idareci bu programı gerçekleştirecek bir ameleden başka bir şey olmasın. Acaba D.P. kabinesi ve onun Milli Eğitim Bakanı olacak zat bu noktayı kavnyacak mı? Ümit dünyasında olduğumuz için ümit ediyor ve bekliyoruz." Aynı dileği daha etraflı şekilde belirten Hilmi Ziya Ülken, her biri ayrı bir problem olan noktalara temas etmektedir. Bu gibi neşriyat, yalnız maarifçilerce değil, bütün münevver vatandaşlarca malûm bir derdi teşrih ediyor ve D.P. nın ilk kabinesinden medet umuyorlar. Müstesna yazıları ve eserleri ile kendisini gerçek terbiye mensuplan çevresinde tanıtmış ve sevdirmiş olan bir ma-arıfçlnin, ilk D.P. kabinesinde maarif işlerini çevirme ile vazifelendirilmesi. bu defaki "Artık umumi bir maarif programına, değişecek vekiller ve umum müdürlerle altüst olmı-yacak bir maarif plânına kavuşma" ümidini kuvvetlendirmektedir.
— II —
İnkılâbın ilk senelerinde Mustafa Kemal Paşa "Bu memleketin hakiki kurtarıcıları muallimlerdir" demiş, o günden beri bu söz Adeta vecizeleş-miş idi. Fakat ne hazindir ki o günden bir müddet sonra, yani muallimin ve bilhassa muallim cemiyetlerinin o heyecanlı İnkılâp senelerinde sarf eylediği müstesna hizmetler siyasi sahada istismar edildikten ve unutulduktan sonra bu "kıırtancılar"ın di ger meslekler içindeki prestijleri artmış veya arttırılmış değildir. Bilâkis, mesleki teşkilâtlan hor görülmüş, nihayet toptancı ve merkezci bir zihniyet ile hür meslek teşekkülleri zincirlenmiş, biraz sonra da kapatılmıştır. Refahlarına gelince bu hususta ciddi ve devamlı hiç bir tedbire başvurulmamış, bilâkis ilk ve orta öğretimden bir çok kaliteli unsurların ayrılmaları için âdeta kasdi intibaını verir gibi zemin hazırlanmış, "Ucuz hoca", "Her şeye boyun eğen hoca", "Az zamanda yetiştirilmiş hoca". "Onbaşı ve çavuştan hoca" parolalarının gerçekleşmesine çalışılmış, neticeleri bugün beliren ve yarın daha çok belirecek olan kötü
ve zararlı bir kemiyet politikası, nihayet ilim ve kültür dilinin şahsi ve siyasi fantazilere âlet edilmesi mektepçiliğimizln iflâsına zemin hazırlamıştır. Bilhassa son on beş sene içinde İstanbulıın bir kaç yabancı mektebe talebe kaydettirme yarışının her sene kontrolsüz olarak tahsil ücretlerinin fâhiş nrttırıl.şına rağmen alabildiğine ilerlemesi, bu arada elinde beş on kuruş parası olan velilerin devlet mekteplerinden gittikçe daha ziyade yüz çevirmeleri, nihayet yüksek öğretimde verim azlığına a-it resmî vesikalar bu iflâsın el ile tutulur tezahürlerinden başka bir şey değildir.
— IH —
1950 Türkiye maarifini devralan yeni iktidarın çok müşkül bir durum karşısında olduğu şüphesizdir. Bütün matbuat, bu güçlüğün mali ve ekonomik cephesini İşaret ediyor. Bence bu işaret doğrudur, fakat eksiktir, tamamlanmağa muhtaçtır. Şöyle ki: Asıl güçlük, ekonomik hayatın dünya görüşünü ören ve telkin eden maarif cihazındaki anarşide aranmalıdır. Maarif politikasının her türlü ekonomik temellerden m ah rum olduğu bir memlekette, sadece iktisadi müesseseler! kaba şekilde ele almak, bu müesseseler! işleten canlı unsurun, "tnsan"m yetişmesine hizmet eden bir başka müessese-yi ikinci safa atmak ilmin olduğu ka dar akliselimin de kabul etmiveceği bir davranıştır.
O halde ilk D.P. kabinesinin ilk programını, maarlfçi bir gözle ele almak, bütün neticeleri bu illetin penceresinden görmek lâzımdır. Bu lüzum karşısında önümüze çıkacak çeşitli maarif meselelerinin glriftliği ve çetrefilliği içinde kaybolmamak için problemleri çeşitlere ayırmak ı-cap eder. Bir maarifçi, bu çeşitler r çinde de bir bölüm yapıyor ve en başta vatandaşı yetiştiren, kafasının mimarlığını yapan mimarın refah durumunu görüyor. Fikirlerini bu sırada ve tam zamanında meslektaşlarına tebliğ eden bu muharrire göre "Muallimlerin terfih ve terfii" birinci derecede ve hattâ memleket ölçüsünde bir meseledir. Nasreddin Hocanın "Köyden sağlam yumurta a-lan hoca ile çürük yumurta alan hocanın namaz kıldınşlanndaki fark"a ait olan fıkrasında da halkva-ri ifadelendirilmiş meşhur hakikat bu kıymetli maarifçinin uzun ve e-saslı araştırmasının ağırlık merkezi ni teşkil ediyor.
Filhakika Nureddin Boyman (1) bu ana dâvayı ortaya koyarken maarif politikasının "Suyu getiren de bir. destlyi kıran da" düsturundan artık uzaklaşmasını düşünmektedir. Her şeyden önce, insan ruhunun buluş, yaratış ve yetiştirme cihazını besli-yen, yetişkinlerle çocukların müşterek psikolojik tarafını teşkil eden teşrik ve cesaretlendirme faktörleri ele alınmalıdır. Muharrir bunları şu noktalarda topluyor: 1) Maaş derecesine ve tekaütlük kıdemine müeasiı olacak surette kıdem zammı görmek: 2) Para mükâfatı almak; 3ı Mütehassıs muallim unvanını almak; 4) Baş muallimlikten bakanlık merkez teşkilâtındaki umıım müdürlüğe kadar olan vazifelere derece derece namzet sayılmak ve münhal vukuunda sırasında ve başarılarının devamına göre tâyin olunmak hakkını almak; 5) Muayyen bir sayıda olmak üzere, Bakanlık neşriyatından istediklerini, başarısının derecesine göre büyük bir tenzilâtla veya parasız alabilmek hakkı verilmek; 6). Tatili, Bakanlığın sayfiye sayılan şehir ve yerlerdeki müesseselerinde geçirmek hakkı verilmek, (Yalnız kendisi ve kendisiyle birlikte kalabilecek a-ile efradının sayısı, kendisinin veya bunların da yol paralanma ve yevmiyelerinin verilmesi başarı derecesine göre tesbit edilecek.); 7) Tahsil çağında olan çocuklarını, başarı de-
Yozan : Fındıkoğlu Z. Fahri İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden receslne göre en az %50 tenzilâtla veya parasız yatılı okutabilmek hakkı verilmek. Sı Yol parası verilmek şartıyla memleket içinde muayyen bir zaman zarfında seyahat etmek hakkını kazanmak; 9ı Yol parası verilerek, muayyen bir zaman için Avrupaya tetkik ve tetebbu» gönderilmek. 10) Sermayesi'devletçe konulacak ve bütün öğretmenlere teşmil edilecek bir yapı sandığından, tesbit edilmiş faizden rfc50 den daha az bir faizle ödünç verebilmek ve tercih hakkı kazanmak.
Bu noktalara alt mucip sebepler arasında müspet vo menfi olanlar vardır. Menfi olanlar içinde meselâ ilâve derslerin ödenmesi sistemi dikkati çekiyor. Yirmi sene kadar önce yapılmış 1702 sayılı kanun, orta öğretim hocasının muayyen saatlerden sonraki ilâve saatleri için alınan paranın saat başına en çok bir lira raddelerinde olduğunu söylersek hayret edilmesin; Muharrir şöyle diyor: "Daima sabit kalan bu had, hayat pahalılığının ortalama olarak beş misli arttığı harp içi ve harp sonrası günlerinde de, bir haftadaki her ders başına ayda 4-8 ücret kabulü suretiyle, orta mekteplerde dört yerine beş, liselerde beş yerine sekize, yani haftada bir saat için orta mekteplerde (150), liselerde (200) kuruşa çıkarıldı. Bu miktarlar üzerinden %20 veya 25 vergi kesildiği de hesap e-dilirse esasen pek az olan bu ücretlerin daha ne kadar azaldığı anlaşılır."
Değerli muharririn bu düşüncesini, meselâ îstanbuldakl hususi mekteplerle yabancı mekteplerde ders saati başına verilen ücretlerle karşılaştırmağa hiç yanaşmayalım. Zira o zaman bir sokağın bir başındaki devlet mektebinin ödeme ve hLzmet takdiri sistemi ile Öteki başındaki hususî veya yabancı mektebin ödeme ve hizmet takdiri Ölçüsü arasındaki fark ayrı kıtalar imiş gibi pek şaşırtıcı, mamafih verim farklarının, neden i-leri geldiğini göstermek itibariyle de ders verici olacaktır. Aynı Türk muallimin bir devlet mektebinde, bir de yabancı mektepteki tek ders saatim ele alınız: Bu takdirde aynı öğretici, resmi mektepte hevessiz ve ders ziline intizar edici ve yaka silkici, fakat ötekisinde kendisini derse ve öğrenciye verici bir hüviyet taşıyacaktır. Daha doğrusu, devlet mektebindeki sınıfta sadece uzviyeti ile, ötekinde ise şahsiyeti ile bulunuyor. Bu durumda neden yüksek öğretimin orta tedrisattan şikâyet ettiğini anlamamak için sadece İdrakten mahrum olmak lâzımdır (2),
_ IV —
Bütün maarif mevzuatımız, bu a-rada muallimlerin terfih ve teriiine ait kanunlar köhne ve değersizdir. Üstelik bazıları, 1950 deki millî irade tezahürünü baltahyacak karakterdedir. Mekteplerde mânevi bilgilere ait olan ve bu dakikalarda dahi hâlâ çocuklarımızın ve gençlerimizin dil lerinl, kafalarını ve millî karakterlerini ifsat eden kitaplar, aynı zihniyet hastalığı ile illetlidir, önce mevzuatı yeni baştan ele almalıyız. "Tanrı mesleği" mensuplarını terfih, neticeleri itibariyle büyük çapta bir memleket meselesidir. Nureddin Boyman’ın pek alâka verici bulduğum, bütün meslektaşlara tavsiye ettiğim araştırmasında yeni bir "Muallimlerini terfih ve terfii kanunu,, projesine girecek sağlam esaslar vardır.
Hulâsa birinci D.P. kabinesinin programında maarife ait noktalar ortada veya sonda değil, başta yeı almalıydı. Memleketteki istihsal ve verimlilik kabiliyetlerinin uyandırıl-ması, sadece ekonomik bir dâva değildir. Hele iktisat siyasetimizde şahsi teşebbüse geniş bir pay ayrılması, tamamiyle kökleri terbiye ame-liyesinde bulunan bir telâkkidir. Bu durumda yalnız D.P. değil, aynı zamanda C.H.P. ve M.P. ve diğer par-
Ş E II
Ucuz evler proje müsabakası bitti
Müsabakada derece alan mühendis ve mimarların isimlerini neşrediyoruz
İstanbul Belediyesinin yaptıracağı ucuz evler projesi müsabakası İçin projeleri tetkik eden ve Teknik üniversite Mimarlık Profesörlerinden Dr. Mukbil Gökdoğan, Şehircilik Mütehassısı Prost, Belediye Fen Müşaviri Yüksek Mühendis Hüsnü Keseroğlu, Güzel Sanatlardan Prof. Sırrı Bilen, Yüksek Mühendisler Birliğinden Prof. Abdullah Türkmen, Yüksek Mimarlar Birliğinden Hehmet Ali Handan'dan mürekkep olan jüri heyeti çalışmasını bitirmiştir. Müsabakaya 55 teklif girmiştir. Bunlar arasında iki odalı tiplerden 42, 3 odalı tek katlılardan 36 3 odalı çift katlılardan 36 proje bulunmaktadır.
İki odalı tiplerden birinciliği 10101 numaralı projenin sahibi yüksek Mühendis Alt Terzlba-şıoğlu, İkinciliği 28550 numaralı Ferruuh Akarcahoğlu, ü-çüncülüğü 30550 numaralı Fa-tin Uluengln, Bedri Gökten vs Ayhan Töre kazanmışlardır.
Üç odalı, tek katlı tiplerden Birinciliği Ali Terzibaşıoğlu, ikinciliği 41327 numaralı Harbi Hotan, üçüncülüğü 19191 Rahmi Çetlnkaya kazanmışlardır.
üç odalı, iki katlı tiplerden birinciliği 86117 Yüksek Mimar Abdürrahman Hancı, Sa-bahahaddin Llm, ikinciliği 13579 Nami Eser ve Gündüz özdeş, üçüncülüğü 00889 numaralı Yüksek Mühendis Ahmet Tekelman kazanmışlardır.
Posta evrakına Damga pulu yapıştırılmıyacak
P.T.T. Genel Müdürlümü, teflkilA-tına gönderdiği bir tamimde posta merkezlerince verilmekte olan mak. buzlarla, havale kâğıtları, şikâyet yazıları ve tazminat isteklerine, tazmin edilen paralara ait evraka veaair belgelere yapıştırılmakta olan damga pullarının kaldırılmış olduğunu bildirmiştir.
Yeni talimatnamenin tatbıkına başlandığı günden itibaren bu kabil muamelâta pul yapıştmlmayacaktır.
tiler de 1950 de nsonra olsun garptaki mümasilleri gibi programlaşırken —ki 1950 den sonra buna mecburdurlar— hâdiseleri bu zaviyeden görmelidirler. Diğer taraftan eli kalem tutan, düşünen ve düşündüğünü muhite tebliğ ihtiyacını hisseden her üç öğretime mensup hocalar, meslek dâvalarını ele almakta Hilmi Ziya ile Nureddin Boyman'ı takip etmeli ve onları yalnız bırakmamalıdırlar kanaatindeyim, Son yirmi yılın maalesef yıldırdığı muallim ordusu, kendi dâvalarım bundan sonra mesleki teşekkülleriyle yürütmedikçe ve idare cihazım yılmak bilmiyen bir irade ve sebat ile aydınlatmadıkça bu karışık ve çok cepheli işin halline imkân olmıyacaktır. Maarif idaresini ellerinde bulunduranlarda, dört senelik bir milli müsaadenin verdiği güzel imkânlardan istifade ederek meslekî teşkilâtlara başvurmak şuur ve ahlâkım kazandıkları takdirde çözlllmiyecek bir müşkül kalmayacaktır kanaatindeyim.
(1) N. Boyman: Bilgi Mecmuası, sayı: 38, ^İstanbul Muallimler Birliği* organı, 1850 haziran nüshası. Bu arattırmanın ilk kısımları, aynı mecmuanın daha evvelki sayılanndadır.
(8) Mamafih bir muallim de yüksek öğretimden şikâyet ediyor. Bu hususta mecmuasının 108 nci sayısına bakılabilir, 4tBizim Türkiye9* mecmuasının son nüshasında da bu noktaya ait bir yazı vardır.
Süvari Okulunun eğitim müsabakaları
Dünkü münabakalnnla
manialı koşu
Süvari Okulunun yarışma müsabakaları dün saat 17 de Ayazaga Sü. varl Okulunun küçük parkında geniş bir seyirci kütlesi önünde yapılmıştır.
1 inci yarışma yerli, yarım ve tam kan atlarla 1949 yılında hiç bir yarışmaya katılmayan atlara mahsustu.
Yapılan tasnifte birinciliği, yüzbaşı Cevdet Sümer, Alço ismindeki a-
Amerikan Askerî Yardım
Heyeti Başkanı geldi
Gnl. McBride, Ankaraya döndükten sonra yeni askerî başkanlarımızla temasa geçecek
Türkiyedeki Amerikan Yardım Heyeti Başkanı dün sabah ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiştir.
Kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza General şunları söylemiştir:
"— Hafta tatilini geçirmek üzere şehrinize geldim. Askeri başkanları-nız arasındaki değişiklikten sonra henüz kendileriyle temas imkânını bulamadım. Ankaraya döndükten sonra kendileriyle görüşeceğim.
Askeri yardım, program mucibince muntazam bir şekilde devam etmektedir. Ben buradaki vazifemden ağustosta ayrılacağım, halefim ancak bu tarihte memleketinize gelecektir. Vazifemi devir ve teslim ettikten sonra hareket edeceğim.
1951 senesinde sona erecek olan Türkiyeye yardımın devam ettirilmesi hususundaki teklif hâlen Kongrede görüşülmektedir.
Bugün İçin bu hususta verilmiş
Adiiyede zabıt kâtipliği imtihanı yapıldı
İstanbul Adalet teşkilâtında mtln-hal bulunan zabıt kâtiplikleri için a-çılan imtihana orta ve lise mezunu 40 kişi iştirak etmiştir.
4 saat süren İmtihan sonunda taliplerin verdikleri imtihan evrakı salı günü encümen toplantısında tetkik edilecek ve kazananların adlan gazete İle ilân edilecektir.
Üsküdar Amerikan Kız
Lisesinin diploma töreni
Üsküdar Amerikan Kız Lisesi diploma töreni dün saat 17 de İstanbul Vali ve Belediye Başkanı, talebe velileri ve seçkin bir davetli kütlesinin huzuru He yapılmıştır.
Merasime saat 17 de istiklâl marşiy-le başlanmış, bunu müteakip Vali ve Belediye Başkanı yeni mezunlara hitaben bir konuşma yaparak kendilerine hayat yolunda muvaffakıysüer temenni etmiştir,
Valinin konuşmasından sonra mektep müdürü Mr. Woplworth mezunlara diplomalarını vermiş ve merasim de bu şekilde son bulmuştur.
tiyle; Kemal özçelik, Aral ismindeki atiyle aynı zamanda almışlardır.
İkinci yarışma her ırktan atlara mahsustu. Müsabaka neticesinde birinciliği binbaşı Eyüp öncül, Leylâ ismindeki atiyle, ikinciliği gene bin. başı EEyüp öncü, Sinop ismindeki a-tlyle, üçüncülüğü yüzbaşı Ethem Bir-gören. Tunca ismindeki atiyle kazanmıştır.
Müsabakalara bugün devam edile, çektir.
yeni bir karar yoktur. Türk ordusu modem vasıtalardan çok istifade etmiştir. Eksikler peyderpey tamamlanmaktadır. Birliklerin atış ve muharebe kudreti yeni gelen malzeme ile Azamî hadde yükselmiş olacaktır."
Amerikadan alınan 3 radar cihazı geliyor_____________
Devlet Denizyolları gemileri için Amerikadan satın alınan radar cihazlarından üç tanesi Tarsus vapuruna yüklenmiştir. Bu radarlardan ikisi İtalyada inşa edilmekte olan Samsun ve İskenderun vapurlarına takılacaktır. Sipariş edilen diğer radarlar da peyderpey yola çıkarılacaktır.
Kömür nakli için armatörlerden 7 şilep kiralanıyor
Devlet Denizyolları idaresi Zonguldak havzasından kömür nakli için armatörlerden 7 şilep kiralamaya karar vermiştir. Bu suretle yaz mevsiminde külliyetli miktarda kömür stoku tesis edilecek ve kış aylannda sıkıntı çekilmesine meydan verilin lyecektlr.
“Spmsun” süvariliğine
Aziz Derya tâyin edildi
İtalyada yapılan yeni gemilerden Samsun'un süvariliğine Aziz Derya kaptan tâyin edilmiştir.
Gezici posta memurları nakil vasıtalarında parasız seyahat edecek
P. T. T. teşkilâtında gezici olarak çalışmakta olan dağıtıcılar ve diğer posta taşıyan memurların vazife esnasında vapur, tramvay ve otobüslerde bedava seyahat etmeleri temin edilmiştir.
- . _ nAnkara„ vapuriyle gidenler
Hüseyin Cahit Yalçın Cenevreye hareket etti
Ankara vapuru dün saat 12 de 305 yolcu. 60 ton yükle Batı Akdeniz seferine çıkmıştır.
Filistin Uzlaştırma Komisyonunda Türk Delegesi Hüseyin Cahit Yalçın, General AH Fuat Cebesoy, Kopenhag Maslahatgüzarı Necdet öz-rnen giden yolcular arasında bulunmaktadır.
AZRA İNAL - FETHİ KARAKAŞ SERGİSİ AÇILDI
Dün, saat 16 da, Taksim, Fran-sız Başkonsoloshanesınin salonlarında. ressam Azra İnal İle Fethi Ka-rakaş müşterek bir sergi açmışlardır.
Seçkin davetliler huzurunda açılan bu sergi, mevsimin son sergisi telâkki edilebilir.
Seksene yakın yağlı boya, ve gravürün teşhir edildiği bu serginin “Yeniler" adı İle toplanmış olan sergiyi takip edişi hususî bir mâna İfade etmektedir. Zira Azra inal ile Fethi Karakaş bu grupa dahildiler ve bir müddet evvel ayrılmış bulunuyorlar. Ressamlar arasında bir hareket ifade etmesi bakımından kaydettiğimiz bu nokta haricinde, sergide teşhir edilen eserler de birer hususiyet ifade etmektedir.
Belediye murakıplariyle Emniyet 6 ncı Şube
memurlarının kontrollan
Dün de şehrin muhtelif yerlerinde esnaf ve ticaret müesseselerinln kontroluna devam edilmiştir. Dünkü kontrolda 405 müessese ve esnaf gözden geçirilmiş ve Belediye yasaklarına aykırı hareketleri görülen 18 esnafa ceza zaptı tutulmuştur.
Emniyet 6 ncı şube memurları tarafından da dün yapılan kontrolda 327 nakil vasıtası teftiş edilmiş ve noksanları görülen 14 ü için ceza ke. silmiştir.
Lokanta fiyatlarında % 20 tenzilât temin edildi
Sebze, yağ ve diğer İptidaî gıda maddelerindeki ucuzluk karşısında lokanta fiyatlanndan indirme yapmanın zaruri olduğunu evvelki gün yapılan basın toplantısında Vali ve Belediye Başkanı gazetecilere açıkça İfade etmişti. Bu hususlar üzer.nde çalışan İktisat İşleri Müdür Vekili Emin Eserin lokantacılarla yaptığı temas neticesinde, inen maddelere göre fiyatlarda % 20 nispetinde bir indirme temin edilmiştir. Bunun tahakkuku için murakıplar bu mevzu üzerinde vazifelendirllmiştir.
Morshall Plânı Basın sözcüsü yarın memleketimizden ayrılıyor
Hindi Çinide yeni bir vazifeye tayin edilen Türkiyedeki Marşhall Plânı idaresi sözcüsü Leo Hahstetter beraberinde halefi Flanagan olduğu halde dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir.
Hochstetter yarın Paris yolîyle VVashingtona hareket edecektir.
siyasî İktisadî
YENİ İSTA1VBUL
müstakil günlük gazete
Sahibi:
VENİ Î8T.VNBUL NEŞRİYAT CDIİTEO ŞtRKJETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yazı içlerini fiilen idare eden: gacld ÖGET
Basıldığı yer ı
teni İstanbul matbaaci-T.TK LÎMİTEP ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 11 — ’
îyi geçinmediklerini ve ikide birde ayrılmağa kalktıkların! da kasabada herkes bilirdi. Bu sebepten adamcağızın zaten hiç bir teessürü aksettirmeyen kapanık ve karanlık çehresindeki kederi kimse ciddiye almamıştı. Hattâ aile içindeki karı koca kavgaları bir şey İfade edermiş gibi onun bu ölüme biraz da memnun olması lazım geleceğini söyliyenler olurdu. Muhakkak o-lan şu idi ki, bu ölüme, ben gibi, onun şavulunda da bir esaslı bozukluk olmuştu. Ortada hiç bir şey olmasa daireyee geliş gidiş saatlerini şaşırmasından, akşam Üstleri ağırlaşmış ve kaldırımlarda boş bir ses çıkarmağa başlamış adımlarla sokakları dolaşmasından ve arada bir durarak olur olmaz şeyleri seyre dalmasından bu hal a-şikâr bir surette belli oluyordu. Elimden bir şey gelmemiş olmakla beraber kadının hastalığı esnasındaki ufak tefek hizmetlerini bizi birbirimize daha ziyade yakınlaştırmıştı. Çok kere sokakta yanıma gelmesini, yolları mız bir olmadığı halde benimle beraber yürümesini bana bir şey açmak için bahane sanıyor, fakat tek tük bir kaç kelimeden başka bir şey söylemeden ayrıldığını. hayretle görüyordum.
Bir akşam vakti yine böyle, karşılıklı cumbaları âdeta birbirine dokunan dar bir sokakta, 51
yanyana yürüyorduk. Sokağa göğüs vermiş viran bir evin kafesi arkasından kulağımıza bir kavga sesi geldi. öfkenin en yüksek perdesine çıkmış erkek sesi durmadan küfrediyor, ince ve yırtık bir kadın sesi yine durmadan makine gibi cevap yetiştiriyordu. Biz kapının önüne gelince kavga öyle şiddetlenmişti kl kırık kafesler birdenbire patlayacak ve ikisi birden boğaz boğaza sokağa yuvarlanacaklar sanıyordum.
Ben, adımlarımı sıklaştırmağa uğraşırken arkadayım birden bire pencerenin altında durmuş ve kendisinden beklenmivecek bir cesaretle beni kolumdan yakalamıştı. Hayretle yüzüne baktım. Başını havaya kaldırmış, gözleri yarı yumulu, çehresinde bir mehtap gecesinde yanık ve âşıkane bir şarkıyı dinler gibi âdeta bir İstiğrak ifadesiyle kavgayı dinliyordu. Vaziyetimizin biçimsizliğini düşünerek ve öteki evlerden görülmekten korkarak:
"YUrüsek iyi olur" dedim. Kolumu daha fazla sıkarak “Aman doktor bey" diye yalvardı ve bana yüzünde ilk defa gördüğümü zannedebileceğim bir gülümseme He gûya İşitmediğim, bilmediğim bir şeyi haber verdi: "Kavga ediyorlar". Biraz sonra yürümeğe başlayınca da hüzünle şunu ilâve etti: "Erkek yıkımı güç şey doktor bey... İnsan ağaç gibi kökünden sökülüyor."

Akşam karanlığında kapalı basma perdeleri arkasında lâmbalar yanmağa başlamış viran evler arsındn geçerken bana kendim de farkında olmadan bu "Ben garibim" şikâyetini çıkarttırmış olan duygu bu kökünden sökülme duygusunun ifadesinden başka bir şey değildir. Artık 52
beni buraya bağlayan hiç bir şey kalmamış gibi bütün mal v»> mülkümü sutarak elimde çocuğumla bu memleketten çıkıp gitmeyi ciddî surette düşünyüorum ve bu fikir beni gitgide sarıyor. Daha garibi yaşım hayli ilerlemiş olduğu halde gideceğim her hangi bir yerde o daha evvel bahsettiğim meçhul vaide benzer bir şeylere rastlamak Ümidi yeniden beliriyormuş gibi içimde garip bir heyecan kalkıp kabarıyor.
xn
MASUM ENTRİKALAR
On yedi yıldan sonra saçsız başımda tekrar eskisine yakın bir hızla esmeğe başlamış kavak yelini, kendim de farkında olmadan açığa vuran bazı ihtiyatsız hareketlerim mi oldu? Yoksa bunu etrafımdakiler, bir nevi altıncı duygu He. kendiliklerinden mi sezdiler bilmiyorum. Fakat içimdeki sarsıntının çok geçmeden başkalarına da malûm olduğunu bazı hareketlerinden anlamağa başladım. Anadolu aslâ tekin değildir, öyleleri vardır ki size, henüz yapraglyle, renk renk yemişleriyle dimdik karşınızda duran bir ağuçtan gayri hayır kalmadığını dudak uclyle söyleyiverirler ve gerçekten dedikleri de çıkar. Köy hekimliği hayatımda bazı Jıaatalar hakkın-daki fen ve meslek otoritesine dayanan bazı teşhislerimi sükûnetle dinledikten sonra "Sen yine bildiğini idersln ya doktor bey. İlle ondan gayrı hayır kalmadı" diyenleri çok işltmlşimdlr ve gerçekten dedikleri de çıkmıştır. Onların "Ağzından yimeyl virdin mi aha beyle çarp deyi gursagına iner" yahut "İhtiyar öakürerken yel çıkardı mı Allah rahmet eyleye" gibi sözleriyle ilkönce: "Yok canım. O İş senin bildiğin gibi değil". diye eğlenmiş, fakat sonradan "Ne dersin
53
gardaş. Onu ben de bilmez değildim ya sanki sen sıkılmayasın deyi eyle söyleyivermlştim" yolunda tevillerle meslekin kredisini korumaya mecbur olmuşumdur.
içimin alacası sezilince beni tekrar bu toprağa bağlamak için kasabanın her tarafında bir sürü gizli faaliyetler başladı. Bunu yapanlar a-rasında bir kısmı malı canın sadece yongası değil temel direği olarak kabul edenlerdi. î-çinde bizim Hacı Omerln de bulunduğu bir grup uzun yıllardan beri münazoalı bir dâvanın mevzuu olan bir çiftliği ucuz bir paraya bana satın ahvermek için paçalan sıvadı. Bu çiftlik Milli Mücadele yıllarında Yunanistana kaçmış ve o. rada varlsslz ölmüş bir ihtiyar Ruma aitti. A-şağı yukarı arayıp soranı yoktu. Hakikatte kasabanın ileri gelenleri bu çiftlik etrafında birbirlerini yemekte İdiler. Gözler ve kafalar iyice kızmış bulunduğu için yapılacak açık arttırmada çılgınca pey sürenler olacak ve neticede bu yağlı lokma kimseye hayır etmiyecektl. Uzun mücadelelerden sonra taraflar arasında uzlaşma ümidi kalmayınca çiftliğin bana bırakılmasında bir ittifak meydana geliverdi. Düğün gibi ölüm için de hediye vermek âdet olmamıştır amma kasaba bunu sevgili doktoruna, ailesini kaybetmekle uğradığı zarara karşı bir nevi tâviz sayıyordu.
Bu gayet kârlı işte evvelâ pek istekli gÖ-rünmeyişlm gruptaki şüpheyi arttırdı ve o kadar şiddetle üstüme düştüler kl neticede "Evet" demeğe mecbur oldum. Dostlarımın insan ruhu hakkındaki anlayışları oldukça Herde olsa yine bir dereceyi geçemiyordu. Mutlaka buradan gitmeyi kafasına koymuş bir insan için bu çiftliği, istediği gün, verdiği paranın yedi sekiz misli 54 I
kıymetinde el kadar bir çeke tahvil etmekten kolay ne tasavvur edilebilirdi?

Gelelim şimdi İkinci grupa... Bu günden yarma yiyecek ekmeği olmayanlar için para ve mal her şeyden üstündür. Fakat geçim durumunu az çok düzene sokmuş ve biti kanlanmışlar için rütbe ve şeref paranın da üstündedir. Bu bakımdan ekonomik diyebileceğim birinci grup bana bu çiftlik cephesinden bir sulh taarruzu yaparken öte yandan da bir siyasî grup başka cinsten bir faaliyete geçmiş görünüyordu. Bunun ilk belirtileri Hükümet meydanına dikilmiş bir Atatürk heykelinin açılışında görüldü. ts-tanbulda okuyan fakir bir akademi talebesine yaptırılan bu heykeli açmak için aşağı yukarı bir seneden beri münasip bir fırsat kollanıyordu. Nihayet parti genel sekreterinin ö günlerde vilâyetten geçeceği öğrenilerek tören hazırlıkları çabucak tamamlandı ve Ankaraya bir heyet gönderilerek genel sekreterden dönüşte bir kaç saat kasabamıza uğramak için söz alındı. Talihimize genel sekretere kalabalıkça bir heyet refakat ediyor ve aralarında Gazinin yakınlarından bir kaç da hatırlı mebus bulunuyordu. Açık başımı çevreleyen beyaz saçlarım, kaim ba&a gözlüklerim ve biraz kısaca olmasını kahn-llğiyle telâfi eden vücuduma hokka gibi oturan ceket atayımla bu gibi törenlerde hcnl daima ilk safa sürerler. Hattâ talihimize hop birbirinden vücut ve kıyafet züğürdü çıkmış kaymakamlar bile devlet temsilcisi vazifelerini zon* sıkı yaptıktan sonra İkinci plâna geçerler ve benden imdat umarlar. Kasabada büyüklerle konuşurken kekelemeyen, sesi daima vakur ve müsavi olan benden başka kimse yoktur.
(Devamı var)
55
t
11 Haziran 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
A
dünya kadar fikir, nasihat, kanun ve na-
seyisti-çizi-yinc
Berlin, 10 (Nafen) — Sovyetlerin Dofcu Almanya İle ayrı bir sulh and-laşması imzalamaya çalıştığı zannedilmektedir. Bu hususta ısrarla dola-
T. lie plânına
ıl
I
Manh cemiyet
Yazan : Fâzıl Ahmet Aykaç
Sovyet ■ Alman snllnn ihtimali

noktaya şimdi geldik; zira yukarıda ana bu İki türlü fikir mirasından ilki, yani şimdiye kadar cetlerlmizin tahayyül ettiği
Yugoslav Mareşali .losip Eroz Titu (ortada ueya/. uuiiornmh) gençliğin temsilcileri ile beraber bir masada oturup 26 mayısta 58 İnci doğum yılını kutluyor
İnkişaf ettirilmeli?
Son zamanlarda İnsanlık, bu soruyu >ine sık sık tekrarlamağa başlamış ve kendi çizdiği istifham işaretine, yine kendisi (enteresan) cevaplar vermekte bulunmuştur. Acaba bizim durumumuz ne olacak?
Meseleyi ötesinden berisinden biraz eşelersek, zihnimizi aydınlatmağa yarayacak hayli ışıkla karşılaşacağımızı sanıyorum. İptida biraz geçmişe bakalım; insan cemiyetleri» tarihin ve kablettarlhin karanlığına doğru geriledikçe, onları baştan başa düzenlemek faaliyetinin. İleri ve zemandaş topluluklara nispetle çok az olduğunu anlıyoruz- Fakat küçücük bir dikkatle farkına varıyoruz kİ bu cemiyetler, hiç hareket etmiyor değil, sadece hlr kımıl* dama halinde yerinden oynuyormıış. Asırların tesiri İse hu hareketin hızını arttırmış. Bugünkü vaziyet nedir? Şimdi mütefekkir insanlık, birbirine yan-gözle bakan iki muazzam yığının karşısında bulunuyor. Bunlardan bir tanesi ve en yenisi, tâ ana rahmine düştüğümüz andan, son nefesimizi verdiğimiz dakikaya kadar süreksiz varlığımızın geçirdiği biyolojik, patolojik, ekonomik sosyal, estetik bütün “istihaleleri,, sayısız tenevvüleri içinde her gün tetkik ederek İnsanlığın hakiki hüviyetini anlamağa savaşan ilimlerin öğrettiği ler... Bu suretle gözümüzün önüne maddî ve mânevi türlik sakatlıkları, dallan, dertleri, dâvaları, kudretleri ve acizleriyle bir inginlik tablosu liyor. öbür yandan ne görüyoruz? öbür yanda gördüğümüz şey ise,
asırlardan beri birikip (HimaJâya) silsilelerine dönmüş hlr çok gelenek ve düstur: Din, mezhep, ahlâk, hukuk, örf. âdet, masal, hurafe, siyaset ve clsnıanî, fikrî, ruhî terbiye kaideleri...
İnsanlığın havri İçin, gerek iman ve itikat yolu ile. gerek akıl ve tecrübe vasıtasiyle keşfedildiği söylenilen zariyye’.. Lâkin?
Bu lhtimamlı dikkat isteyen hatlarını göstermeğe çalıştığımız ilim ve fen fütuhatı, bize insanın
tiplere hiç benzemeyen bir mahlûk olduğunu öğretiyor ve o sayede seziyoruz kİ fizjyolojik ve psikolojik mahiyetini şimdi şimdi anlamağa başladığımız insanın, hakikî tabi atine uygunluk bakımından, bir çok kadim fikir, anane ve itikat ile kanun hiç bir değer taşımamaktadırî Saniyen, her gün kendine, bir saadet tılsımı arayan zavallı beşeriyetin, yine her gün İlâç diye ne kadar gülünç muskaya, ne kadar biçare ve iptidaî büyüye başvurmuş olduğu meydana çıkmaktadır! İkinci bir nokta: Geçmişten insanlığın tevarüs ettiğini söylediğimiz terbiye, itikat, hukuk, siyaset, iktisat ve saire düsturlarının, kendi aralarında da bir türlü barış temin edememiş olduğunu hemen hatırlamamız icap eder. Zira bu noktayı unutursak her hangi bir mezhebin zincirinden boşanan zihinlerimiz, diğer bâtıl bir iddianın kelepçesi içine takılmış olur! Dikkat gözünden uzakta bulundurulmamak gereken diğer bir cihet de şudur: Nasıl her rengin en kokusundan en açığına kadar sayısız (ânatı) varsa fikirlerin, nazari.velerin de öyledir. îşte sağcılık ve solculuk bunun en beliğ misalini teşkil ediyor. Başlangıçta, memnuniyetle nlkâhlandığımız nice güzel ideal olur ki tatbikatın filân safhasından sonra boşamağı kendimize bore biliriz. Bütün şu mülâhazalardan sonra şahsi düşüncelerimizi şöyle hulâsa edeceğiz:
1 — Her cemiyete bir plân gerektir. Fakat bunun düsturları hürriyeti esir eden bir baskı pırangası haline gelmemek şartiyle!
2 — Bir cemiyetin idaresine nâzım düsturlar, zamanla tekâmül etmek zorundadır. Vaktiyle bizim kadîm (Mecellenin) dahi pek güzel düsturlamış olduğu veçhile!
Rusyada beşinci kol faaliyete geçti
Rus generalleri yerine sivillerin tâyini, siyaset değişikliğine alâmet
şan şayialara göre. Sovyetlerin emri ile imzalanmış olan Doğu Almanya -Polonya hudut andlaşmam da böyle bir hareketin hazırlandığını ispat etmektedir.
Siyasî muhabirler Doğu Almanyada vukua gelen şu değişikliklere büyük bir ehemmiyet atfetmektedirler:
1 — Berlin Askerî Komutanı General Koikof ile BrandGburg, Saxe ve Thuringue bölgeleri askerî komutanlarının Rusyaya çağrılmaları ve bunların yerine sivillerin tâyini,
2 — Doğu Almanya hudutlarının Varşova andlaşması ile kestirilip a-tılmış olması.
Belirtildiğine göre. Sovyetlerin Doğu Almanyada son bir diplomatik taarruzda bulunmaları ihtimal dahilindedir. Bunların Doğu Almanyadaki Kızılordu birliklerini bile geri çekmeleri muhtemel görülmektedir. Bu bölgede Sovyet komutanlarının nezareti altında teşkil edilmiş olan “Komünist Polis Teşkilâtı,, Grottewohl Hükümetini iktidarda tutabilecek kadar kuvvetli olduğundan bu yolda bir harekete tevessül edilmesi ihtimal dahilindedir.


Kıırsk, Minsk, Brest - Litovsk bölgeleri halkı, çetecilere yardım ediyorlar
Roma 10 (AP) — Italyan Katolik Harekeli Basın Bürosu bugün yayınladığı bir haberde, Rusyada komünist aleyhtarı bir 5 inci kolun faaliyette olduğunu bildirmiştir.
Bunu, istihbarat Servisi kanaliyle öğrendiğini kaydeden Basın Bürosuna göre, bu kol temerküz kamplarından kaçan mahpuslar, eski Alman subayları ve çok sayada Baltıklı vatanseverle PolonyalI, Çek, Macar ve Rumanyalıdan müteşekkildir.
Sovyetler Birliği bu kolun mevcudiyetini tamamiyle gizli tutmağa çalışmaktadır. Katolik Hareketi. bu 5 inci kolun vüsati hakkında tam bir fikir edinmenin güçlüklerini belirtmekle beraber, Kursk, Minsk ve Brest-Litovsk bölgeleriyle Karpat-larda gayet faal ve Önemli grupların bulunduğunu bildirmektedir.
Karpatlardaki gruplar. Çek. PolonyalI, Rumanyalı ve Macarların giriştikleri gizli mukavemet hareketlerine de katılmışlardır. Haberde, mahalli halkın her kesimde harekete yardım ettiği de kaydedilmektedir.
İtfaiyeciler, hayvanlar için tehlikeye girmeli mi?
Londra (YİRS) — Geçen pazartesi Sheffleld İtfaiyesinden bir gönüllü, ağaç tepesinde kalmış bir kediyi kurtarmaya çıkmış, tam inerken düşerek ölmüştür Bunun üzerine Parlâmentonun Sheffield mebusu Binbaşı Peter Roberts, Ingiliz Hükümetine cevaplandırılması için şöyle bir sual soracağını söylemiştir: “ ye mensupları, yüksek ağaç tırmanıp inemeyen kedileri makla vazifelendirilmen ve kendi hayatlarını tehlikeye göze almalı mıdırlar?.,
yle bir suaJ İngiliz itfal-ve dama kurta r-böyleco atmayı
Batılı komutanlar
nazarı
dün Rus
teklifini kısmen reddettiler
Berlin. 10 iAP) — Sovyet ler. Berlin’in bütününe şâmil Şehir İdaresi se-
4
“Hıristiyan kadınlan,, na göre
Truman, içki içmemeliymiş
Washlngton, 10 - A.A. (AFP) — Yirmi sene kadar evvel Amerikadaki içki yasağında mühim bir rol oynayan “içki Aleyhtarı Hıristiyan Kadınlar Cemiyeti”, Başkan Trumanı içki içmekten sakınmaya davet etmiştir.
Başkan Trumana bu hususta yapılan teklifin Başkanın memlekette içki aleyhtarlığına misal olması için ileri sürüldüğü sanılmaktadır. Zira böyle bir teklifin mânası biraz müphem kalmaktadır. Bilindiği gibi Başkan Truman sigara içmediği gibi içkiye karşı da meyli yoktur.
çimleri yapılmasına dair bir teklifi bazı şartlarla kabul edeceklerini bildirmişler ve bu şartlar meyanında bütün müttefik işgal kuvvetlerinin şehirden çekilmelerini ileri sürmüşlerdi.
Batılı müttefikler bugün bu Sovyet isteğini resmen reddetmişlerdir. Sovyetler, Berlinle ilgili İdarî işlerde Rus vetosunun da yeniden ihdasını İstemişlerdi. Bu talep esasen Batı Ber-linin komünist aleyhtarı Şehir Hükümeti tarafından reddedilmiş bulunmaktadır.
Mekanik tüy temizleyicisi
Amerlkada küme* hayvanlan yetiştirenler artık tavukların veya diğer kümes hayvanlarının tüylerini elleriyle temizlemek suretiyle eski usule başvurmak İhtiyacını hissetmemektedirler. Yukarıdaki resim, .Amerikan hindi çiftliğinde yeni mekanik tüy temizleyicisinin istimal edilişini belirtmektedir. Hafif bir sıcaklığa gösterildikten sonra kümes hayvanı, yumuşak lâstikten meydana getirilen yüzlerce lâstik parmakla mücehhez olan ve mütemadiyen dönen bir tertibata tutulmak suretiyle bir kaç saniye zarfında temizlenmek-tedlr.
Dün, Westerling’in muhakemesi başladı
Singapur 10 A.A. (United Press) — Bu sene başında. Endonezya kuvvetlerine karşı İsyan eden Holânda ordusunun eski Yüzbaşısı Westerling, izinsiz olarak Singapur’a girdiğinden bugün muhakemesine başlanmıştır.
Bazı evrakın noksan olması yüzünden dâva yeniden hazirana tâllk edilmiştir.
Chicago’da büyük bir yangın oldu
Chicago 10 A.A. (Afp) -- Chicago banliyösünde Hinsdalo yakınında meşhur Mide enemark ahırlarında cumayı cumartesine bağlayan gece çıkan bir yangın neticesinde bir gece bekçisi ve 20 yarış atı yanmıştır. Yangın, bir yıldırımın ambarlarda bulunan 200 ton samana isabet etmesi yüzünden çıkmış ve tahta binalara sirayet etmiştir.
tik tahminlere göre, zarar 700,000 doları aşmaktadır.
Yangında yanan atlar arasında geçen sene Washingtpn mükâfatlarından birini kazanan (Curtice) bulunmaktadır.
(Curtlce) İn sahibi geçenlerde atı 100.000 dolara satın almak için yapılan bir teklifi reddetmiştir.
Diğer bir at da 1942 de Chlcagoya getirilen iki Fransız atından biri olan “Raphael,, dlr.
MEMLEKET HABERLERİ)
Bayar, Şabanözü Belediye Meclisi üyelerini ve muhtarlarını kabul etti
Ankara 10 (A.A) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar bugün Çankaya’da Şa-kir Açıkalın başkanlığında Çankırınm Şabanözü ilçesi belediye üyeleri, genel meclis üyeleri ve muhtarlarından müteşekkil heyeti kabul etmişlerdir.
Kiğıda şiddetli deprem
Kığı 10 (A.A) — İlçemizde dün gece saat 23.50 de çok şiddetli bir deprem olmuştur. İlçe merkezinde hasar yoktur. Köylerden henüz malûmat alınmamıştır.
Kayseri Kız ve Erkek Sanat Enstitüleri Sergisi
Kayseri 10 (A.A.) — Kayseri Kız ve Erkek Sanat Enstitülerinin birlik-to hazırladıkları öğretim yılı sonu sergisi bugün Kız Enstitüsünde seçkin ve kalabalık davetliler önündo a-çılmıştır. Teşhir edilen eserler çevrede büyük ilgi ve takdirle karşılanmıştır.
Sergi dört gün halkın ziyaretine açık bırakılacaktır.
Avrupa veya Türkiyede meccani tahsil yapmak ister misiniz?
Bunu, siz
bu sayfamızdaki kuponlar, karnelerimizin kapakları ve abonmanlarımız temin ediyor
YENt İSTANBUL çıkmaya başladığı zaman abonelerine bir hizmet olmak üzere yeni birşey düşünmüş ve bir sene abone olanlar arasında kur’a ile birinciye Avrupa ve İkinciye memlekette 3 sene meccanen tahsil imkân ve fırsatını vermiştir.
Memleketimizde büyük şehirlerde ve bilhassa istanbulda yaşıyanlara abone oldukları takdirde gazetemizin posta ile gönderilmesi gecikmeye sebep olduğundan bizde tamamen yeni bir usul olarak karne ihdas edilmişti. Karneler 31 yapraktan ibaret bir defterdir. Alındığı zaman tenzilât elde edilir ve gazeteciye gazete alındığı vakit para yerine her gün bir yaprak verilmesi lâzım gelir. Bir çok okuyucularımız gazetemizin daimî karii olmalarına rağmen, abone olmadıklarından bu haktan mahrum edilmemelerini istemişlerdir. Bunun üzerine gazetemize bir de kupon ilâve edilmiştir.
Gazetemize abone olanlar her 3 aylık abo-

Cumhurbaşkanı Fransız Akdeniz Filosu Komutanı Lambertin’i kabul etti
Ankara, 10 (A. A.) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar bugün Çankayada Fransız Büyükelçisi Ekselans Jean Lescuyer refakatinde memleketimizde misafir olarak bulunan Fransız Akdeniz Filosu Komutanı Visamiral Lambertin’i kabul etmişlerdir. Bu kabulde Millî Savunma Bakanı Refik Şevket ince de hazır bulunmuştur. Resmi deflir ziyarotlor
Ankara, 10 (A. A.) — Dün akşam şehrimize gelmiş olan Fransız Visamirali Lambertln beraberinde Deniz ve Kara ataşeleriylo yaveri olduğu halde bu sabah saat 10 da MUM Savunma Bakanlığına gelerek deniz kuvvetleri komutanlığı emir subayı önyüzbaşı Hnyrl Bara tarafından karşılanmış, müteakiben Deniz Haber Alma Başkanı Albay Ekrem Tetik refa-ketinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığına vekâlet etmekte olan Deniz Kuvvetleri Kurmaybaşkanı Tümamiral Rıdvan Koral’ı makamında ziyaret etmiştir,
Fransız Visamirali saat 11 do Millî Savunma Bakanı Refik Şevket inceyi, saat 11.30 da da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamut’u makamlarında ziyaret etmiştir.
Amiral Lamberlln’e Türk deniz kuvvetlerinden verilen mihmandar Deniz Yüzbaşısı Selçuk Ere refakat etmektedir.
Misafir şorefino ziyafet
Ankara, 10 (A.A.) — Deniz Kuvvetleri Komutan Vekili Amiral Rıdvan Koral, ıchrlmizde bulunan Fransız Visamirali Lambertln şerefine bugün Ankara Palasta hlr öğle ziyafeti vermiştir.
İnebolu Akşam Kız Sanat Okulunun Sergisi
İnebolu 10 (AA.) — Akşam Kız Sanat okulunun senelik sergisi bugün Halkevi salonunda kaymakamın bir hitabesiyle açılmıştır. Her seneden daha üstün bir başarı İle ve çok değerli el İşleriyle süslü vo zengin olan bu sencki sergi takdirle karşılanmakta ve kalabalık halk tarafından gezilmektedir.
Sergi bir hafta açık bulundurulacaktır.

»•
Afganistan istiklâlinin yıldönümü
Ankara 10 (A.A.) - Arganlstan istiklâlinin yıldönümü münasebetiyle Cumhurbaşkanımızla Afganistan Kıralı Majeste Mohammcd Zahir Şah arasında tebrik vo teşekkür telgrafları teati edilmiştir.
8 yapılan hücum Londra. 10 A.A. (AFP) — Muhafazakâr gazete Daily Axpress bu sabahki başyazısında Trygve Lie’nin 20 senelik barış programına şiddetle hücum etmektedir.
Gazete şöyle yazmaktadır:
Birleşmiş Milletler artık devletlerin, milletlerarası ihtilâfları tesviye etmek üzere buluştukları bir mahal olmaktan çıkarak, Rusyanın. mütecaviz ve ekseriya müessir propaganda İçin kullandığı bir meydan haline gelmiştir. Bu sahne bu şekilde kullanıldıkça devlet adamları soğukkanlılıklarını o nispette kaybediyorlar ve cihanşümul bir hal çaresi ihtimalleri de o nispette azalıyor. Binaenaleyh, Trygve Lie-nin milletlerarası bir anlaşmaya varmak için yapacağı en büyük yardım iyi fakat faydasız tasavvurlarla dolu teşkilâtının sonu yaklaştığını teslim etmesidir.
Prenses Elizabeth ağustosta doğuracak
Londra, 10 (YİRS) — Saray mahfilinden bugün bildirildiğine göro İngiliz Veliahdi Prenses Elizabeth, ikinci çocuğunu ağustos ayının 10 u-na doğru beklemektedir. Prensesin bu sırada İskoçyada bulunacağı kuvvetle tahmin ediliyor.
Moira Shearer’in yeni bir fi
“Periler Dünyası” nın balerini, “Hoffman’m Hikâyeleri” nl çeviriyor
Londra, 10 (YTRS) — Meşhur Ingiliz balerini Morla Shearer, “Periler Dünyası - The Red shoes” filminde çok muvaffak olmuş, fakat buna rağmen tekrar film çevirme tekliflerini reddetmişti. Son gelen haberlere göre. “Talesof Hoffmann - Hoffmann’m Hikâyeleri” adlı operanın filme alınması mevzuubahis olunca. Molra Shearer kendisine teklif edilen rolü kabul etmiştir.
Kızıl saçlı balerin, filmde “Kukla Kız - Oiynysia” rolünü oynıyacaktır.
Japon polisi, altı komünisti arıyor
Sanıklar, gizli faaliyete katıldı
Tokyo. 10 A.A. (United Press) — Altı Japon komünist lideri, polis takibinden kurtulmak üzere, gizli faaliyete katılmıştır.
Bunlardan başka altı komünist hapsedilmiş, 41 komünist tasfiyeye uğrayarak âmme haklarından mahrum e-dllmlş, 8 kişi de 30 mayısta 5 Amerikan askerine komünistler tarafından yapılan hücumu müteakip 5 ilâ 10 sene hapse mahkûm edilmişlerdir.
Haklarında tevkif müzekkeresi kesilen 6 komünist liderinin bulunamadığı polis tarafından bildirilmiştir. Bu şahısların 6 sı da Japonyanın müttefikler tarafından işgaline karşı gelmekle itham edilmişlerdir.
6 liderden biri, McArthur’e açık mektup yazmakla itham edilen Tol-chlro Sudo’dur. 20 polis Sudo’nun evini bugün basmışlardır. Fakat Sudo-nun da diğer liderler gibi kaçmış olduğu anlaşılmıştır.
Sadlers Wells balesi Türkiyeye gelecek
Londra 10 (Nafen) — İngyiz ak. şam gazetelerinin verdikleri haberlere göre, meşhur Sadlers Wells balesinin yakında Türklyeyl ziyaret etmesi beklenmektedir.
Diğer taraftan Türkiyeyi ziyaret etmiş olan Bayan Ninette de Valois da bu akşam Londraya dönmüş bu. lunmaktadır.
Kıbrısta yeni hâdiseler oldu
Polis, 6 kişiyi itham ediyor
Lefkoşe, 10 AA. (Reuter) — Polte bugün 6 kişiyi pazartesi günü Lima-solda belediye başkanı İle muavininin hapsedilmesini protesto etmek İçin yapılan nümayişte polislere hücum ve hakaret ederek karışıklık çıkarmak^ la İtham etmiştir.
Belediye Başkanı ve muavini İki sokağın ismini gösteren levhayı asmayı reddettikleri için hapsedilmişlerdi.
Leopold, Belçikaya dönmek fikrinde
Brüksel 10 . A.A. (Reuter) — Başbakan Jean Duviensart Kıral Leopoldün Belçikaya döneceğini ve dönüş tarihinin Belçika Parlâmentosunun kararına göre taayyün edeceğini dün söylemiştir.
Duviensart Cenevre basınında yeni Katolik Belçika Hükümeti mu. rahhaslannın yakında Kıralı Cenev-redeki evinde ziyaret edeceklerinin sanıldığı yolunda yayınlanmış olan haberleri tefsir etmekteydi.
Avrupaya giden modern teçhizat
Washington 10 (Nafen) — Atlantik Paktına dahil memleketlere ikinci sene içinde gönderilecek silâhlar programında 240 kilometrelik mesafeye kadar işliyen radarlar ile en son model hava dafi topları vardır. Ayni zamanda tanklar için atıldığı zaman gerüemiyen son sistem toplar da bulunmaktadır.
Amerika Millî Müdafaa Bakanı Sekreteri M. Johnson’nun açıkladığına göre mart ayından beri Avrupaya gönderilmiye başlamış olan harp malzemesinin şevki haziran sonuna kadar devam edecek ve böylelikle 170.000 ton harp malzemesi gönderilmiş. olacaktır.
Batı Alman Bakanı, Doğulu bir bakanla temasa geçmiş
Bonn 10 Nafen) — Batı Almanya Federal Hükümetinin Ziraat Bakanı Jenken’in Berlinde Doğu Almanya Başbakan yardımcısı Ulbrightüe temaslarda bulunmuş olması burada infial uyandırmış vû Ziraat Bakanı resmen takbih edilmiştir. Resmî çevrelerde belirtildiğine göre, hiç bir bakan. Doğru Almanyanın kukla hükümeti temsilcileri ile izinsiz temaslar yapmaya mezun değildir.
ne için ve keza 3 ay karne alanlar her 3 karne için bizden birer numara alacaklardır. 3 ay zarfında kesecekleri 90 kupon da onlara bir yeni numara almak hakkını verecektir. Abone olmayan ve karne tedarik etmeyenler 90 kupon mukabilinde bir numara alırlar. Aldıkları her numara kur’aya girmek için bir hak verir.
Bu vaziyete göre meselâ gazetemize bir sene abone veya 12 ay karne almış olan bir okuyucunun, 4 abone veya karne mukabili 4 numara ve bir de bunlara ilâveten verecekleri her 90 kupona karşılık bir numara almak hakkıdır.
“YENİ ÎSTANBUL/’a abone olunuz. "YENİ lSTANBUL’’un kuponlarını satın alınız. “YENİ lSTANBUL"un kupohlannı saklayınız.
Ancak bu şekilde kolaylıkla Avrupa veya memlekette iiç sene tahsil imkânını kazanabilirsiniz. Bunu istemezseniz size derhal 8 veya 4 bin lira tediye olunur.
Bayındırlık Bakanı, Eskişehirde tetkikler yapıyor
Eskişehir 10 (A. A.) — Bayın-
dırlık Bakanı Fahri Belen, Beraberinde Eskişehir Mllletvckillcrİn-den Muhtor Başkurt olduğu halde karayolu ile hugiın Eskişohirc gelmiştir. Bakan, Vilâyeti, Demokrat Partiyi, Belediyeyi ve seylâp amirliğini ziyaret etmiş ve burada bayındırlık işleri hakkında verilen izahatı dinledikten sonra seylâpzedeler İçin yeniden inşa edilmekte olan meskenler mıntakasın-da tetkiklerde bulunmuştur.
Bakan bu akşam şehrimizde kala enk ve varın Porsuk Barajına gidecektir.
Tavas, bu yıl ortaokula kavuşuyor
Denizli 10 (A.A.) - Tavas ilçe merkezinde mahalli halkın yardimleriyle yapılmakta oHn ortaokul binası Önümüzdeki ders yılı başına kadar tamamlanmış olacaktır.
Selçuk Kız Sanat Okulu Sergisi
Dıın saat 10 da Çupacta Sanat Okulu binasında, içinde çamaşır, Örtü, elbise, çiçek, şapka v.s. gibi dişlerine alt çeşitli eşyanın bulunduğu hlr »»ergi açılmıştır. Akşam kısmı İle mektebin devamlı talebelerinin müşterek mesaîsinden istifade edilerek yapılan bu sergide nazarı dikkati celbeden hususlar örtülerle çamaşırların büyük bir İtina ve emek sarfedlierek meydana getirilmiş olmasıdır. Tahta üzerine dikkatle resmedilmiş olan 18 İnci asır motifleri renk kompozisyonu ve orijinal desenleri İle çok zarif bir köşe teşkil etmişlerdir.
Mektep binasının alt salonlarında şapka, çiçek daireleri, resim atelyesi ve mutfak eşyaları bölümlerinde sicim, çuval ve artık yünlerden yapılan saksı kılıfı vo çanta gibi eşyalar sergiyi gezenlere orijinal fikirler vermiştir.
Büyük bir emek Harfiyle yaşlarının üstünde eserler meydana getiren öğrencilere İlerisi İçin daha vautll başarılar diler, onları yetiştiren kıymetli müdürleri Bayan Senihayı vo öğretmenleri tebrik etmeyi bir borç biliriz.
İki kişi, gözlerini bir vatan hainine medyun bulunuyor
Paris 10 (AP) — Bir vatan haini Kurşuna dizilmeden evvel, gözlerini kendilerine verdiği için, bugün, Pa-rlsto iki kişi daha iyi görmektedirler.
Maurico Ey. 5 mayıs günü, harp zamanında ve işgal altında bulunan Parlstc, Fransız vatandaşlarına işkçn-co yapılması hususunda Alınanlara yardımda bulunmuş olduğu cihetinin sübut.u neticesinde, diğer üç kişi ile beraber kurşuna dizilmişti. İnfazdan biraz ewej, bir doktor çağırarak, gözlerinin üst tabakalarının, körlere aşılanmak üzere çıkarılmasını talep etmişti.
Gözlerine aşı yapılmış olan damdan her ikisinin do bir sağlam bulunuyordu.
iki a-gözlerl
İngiltere, Yunanistan ve Arnavutluk arasında müzakereler yoktur
Belgrad 10 (AP) — Dün Roma-dan Belgrada dönen Amerikanın Yugoslavya Büyük Elçisi George Ailen, Arnavutluğu Batı câmiasma almak İçin, İngiltere, Yunanistan ve Arnavutluk arasında "fevkalâde gizil” müzakereler cereyan etmekte olduğundan malûmattar bulunmadığını bildirmiştir. Büyük Elçi, Romayı ziyaretinin tamamen hususî maksatlarla. İki oğlunu yanına almak için yapılmış olduğunu açıklamıştır.
--------- --A
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kum numarası a-labücceksiniz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
Yeni İstanbul'un
KCPONIJ

Sayfa 4
T BNÎ İSTANBUL
11 Haziran 1930
SPOR ÂLEMİNDE 60 SENE
Dil bahisleri
İstanbul türkçesi hakkında
Yazan : Nureddin Sevin
İstanbul Üniversitesinde spor kulübü nasıl doğdu, nasıl öldü ?
Yozan : Selim Sırrı Tarcan
1911 yılında Darülfünundaki konferanslarınla her perşembe muntazaman devam ediyordum. Benim beden terbiyesi hııkkındaki öğütlerim gençler üzerinde hayırlı bir tesir yaptı. Spora karşı gençlerde büyük bir heves uyandı.
1011 yılı ikinci tefrininln birinci cuma günü bu münevver gençleri ballarında Burhan (Felek) olduğu halde Kadıköyünde Fener Stadına götürdüm ve orada Darülfünunda bir apor kulübünün kurulmasının lüaum ve ehemmiyetini anlattım. Hepei bu teklifimi hararetle kabul etiller.
Her şey tamam olmuş, kulüp faaliyete başlamıştı. O tarihte eakl harflerle neşretmekte olduğum Terbiye mecmuasında Burhan Felek söyle diyordu:
"Darülfünun tarihinde bir «ahifo-i rengin teşkil edecek olan bu yeni teşebbüsü sevinçle karşıladık. Hukukun son sınıf derr’^ nesinde mûtat hılAfı bir hal nazarı dikkatimizi cel-betti. Baktım kürsüde resmini bir kaç defa gördüğüm Selim Sırrı Beyi tanıdım. Terbiye! Bodenlyede ihtisasım bildiğim cihetle Darülfünun kürsüsünde — bast-ı maka] edişi— itiraf edeyim ki bana garip geldi. Kendi kendime diyordum, Hukuk mektebinin jimnastikle münasebeti nedir?... İşte böyle muslp zannettiğim bir düşünce ile konferans salonuna girdim, tkl bine yakın Darülfünun gençlerinden ancak yirmi kadarı İştirak etmişti. Çünkü herkes muallimin kolunu Nallamaktan, bacağını kaldırmaktan hâsıl olacak faideden bahsedeceğini tahmin ederek bu lüzumaus şeyleri yapmağa sarfedecek zamanlan olmadığından salona gelmek istememişlerdi. Selim Sim Bey o gün bizi şiddet-i belAğntl. vukuf ve tetebbuu ile teshir etmişti ve aynen şunları söylemişti:
[Maişeti hâtıramız tedrici bir intihardan başka bir şey değildir. Memleketimizde sinirlerinden hasta olan yalnız kadınlar değildir, vücut ile fikir arasındaki muvazenet bozulmuştur. En büyük, en tehlikeli hastalığımız her iki şeye karşı gösterdiğimiz kayıtsızlıktır. Vatanın selâmetini yalnız '‘Yaşasın,, diye bağırmak temin etmez. Onu yaşatacak kuvvetli bir gençliktir. O kuvvet İse irsi değil kisbîdir. Avrupada en ileri gitmiş milletler vücutlarının terbiyesine en ziyade itina edenlerdir. İlim kuvveti gibi, beden kuvveti de terbiye! dımağiye İle olur, Dimağ ise bedenimizin bütün Atasının hâkim-i mutlakıdır. Asap ve adalAt onun emrine tâbidir. Zaman, oturmak zamanı değil, koşmak zamanıdır].
Artık her hafta üstadı dinledikçe terbiye! bedeniyeye alâkıynız artıyordu. Bu dersler iki üç ay devam etti.
Bir gün muallim bizi Kadıköyün-deki Spor Kulübüne götürdü ve orada bize bir nutuk verdi ve o gün Darülfünun Terbiye! Bedeniye Kulübü teessüs etti. Hemen orada oyunlara başladık. Oh! Bilseniz kahve kölelerinde mütciosslh bir havada oynanan tavla ve iskambil ile bu açık, snf ve temiz havada tatbik edilen sıhhi ve terblyevl oyunlar arasında ne büyük fark vardı.
Kulübün maksadı ulviydi. İştlgolâtı mühimdi. Ter^lyei bedeniye, iştigalâ-tı fikriye gibi pek lüzumlu bir şey olduğundan btee mazimizi ihya etmek bir gaye olmuştu* Cirit ve emsali oyunlarımızın yakında saha zlb olacağından şüphe etmemelidir. Darülfünunun mtıhteltf şubeleri artık çok ve kirli saçlı nahif edipler, adliye merdivcnlorini birbirini müteakip iki deta çıkamıyacak avukatlar yetlştirmiyecek, kavi, zeki, münevver, faal hulâsa bütün mevcudiyeti İle metin, cevval adamlar yetiştire-cck. Taşra halkının ihtlyacat ve so-valkı mcdenlyeye karşı olan lâkay* dişine mukabil çektiği mezahlm, duçar olduğu mahrumiyetlerden onları çekip çıkarmak Darülfünun Terbiye! Bedeniye Kulübünün chomm-i iş-tigalâtı olacak, İcap eden yerlerde
hâdisatı İçtimaiye hakkında konferanslar itası, nazarı ehemmiyetle gördüğü meşagllden bulunacaktır.
Maksadın büyüklüğü ile berabeı kulüp Azasımn azmi kati olduğu için gayeye vüsûl bence muhakkaktaır! İşte bu teşebbüs hayat-ı ilmiye ve iç-tlmaiyemizde yayanı kayıt bir vakadır. Millet bundan, bu ufak rü-şeymden büyük faydalar istihsal edecektir. Bunun en büyük şorefi müteşebbisi olan Selim Sırrı Beye, sonra da Darülfünunlularadır. Zaten bu memleketi kurtaracak nesil Darülfü-nunlular oluğunda şüphe yoktur."
Bu kadar samimi ve hâlis emellerle kurulan ve büyük ümitlerle İstikbale bağlanan Darülfünun Terbiye! Bedeniye Kulübü yüz kadar Azası İle ancak bir sene kadar yaşayabildi. Çünkü Kulübün varidat membaı bu gençlerin kesel hamlyetiııdon toplanan beş on kuruşa bakıyordu, masrafı korumak için ınüsaınercler tertip etmek, heyecan verici yarışlar yapmak lâzım geldikten başka, Avrupada olduğu gibi Belediyenin maddi yardımına, Maarifin himayesine de ihtiyaç vardı. Bunlar olmayınca içindeki havası tükenen balon gibi zavallı kulüp yavaş yavaş söndü.
Baki kalan hu kubbede bir hoş şada imiş.
Almnnytuln “mânevi sIlAhlıınnın,, gayesiyle yupılan toplantıya 2500 kişi İştirak etmiştir. Bahsi geçen bu toplantıda muhtelif memleketlere hâs ıjıu-slkl gösterileri de yer almıştır. Resimde Hindistan temsil eden musikişinaslan görüyorsunuz.
VENİ lSTANBUL'un 2B mayı» 1950 " tarihli nüshasında Bir İstanbullu imzaslyle NASIL AND İÇTİLER başlıklı bir yazı vardı. Bu yazının bir kenarına küçük bir şikâyet sıkışmıştı: "Yalnız bir milletvekili İstanbul türkçeslne uygun bir telâffuzla yemin etti." Bu küçük cümlede ne büyük bir ıstırabın toplandığını ancak o yeminlerin sonuna kadar dlnllyen hakiki İstanbullular anlar (1). Evet. "Ne oldu şu canım İstanbul türkçeslne?" Bu suali zaman zaman duyarım. Gene zaman zaman duyarım: "Efendim İstanbul türkçesi bozuk türkçedlr. Asıl güzel türkço. su katılmamış A-nadolu türkçesldir. İstanbul azınlıktır; 19 milyonun 1 milyonu bile İstanbul türkçesiyle konuşmuyor; a-zınlık çoğunluğa uymalıdır."
"Eğer İstanbul türkçesi bir azınlık lehçesiyse, o halde çoğunluk türk-cesl hangi türkçedlr?" dersek 19 milyonun hiç olmazsa yarısınca makbul, müşterek bir lehçenin mevcut olmasını kabul etmemiz lâzımdır. Halbuki böyle bir şey yoktur.
Asırların bütün istilâlarına köprü olan Anadolu ve Trakya. Taş Devrinden Sümerlcre. Fenikelilere, Asu-rUerc. Etilere, Frikyalılara, Kapa-dukyahlara, daha adı »anı kalmamış bir çok milletlerin türlü türlü diller konuşan kavlmlerlnc muvakkat vatan olmuş, vakit vakit İran’ın, Yunanistan'ın, Romanın silindir gibi geçen İstilâlarına milli, dini İstiklâllerini vo anadillerini kaybetmiş, fakat artlkü-lasyon ve entonasyon geleneklerini küçük küçük bölgelerde sonuna kadar sürüklemiş, hattâ orda yerleşen yeni kamivlere de aşılayıp bugüne kadar getirmiştir. Bundan dolayıdır ki Istrancsda kaybolan (h) Toros bölgesinde gırtlağı parçahyacak kadar hırıltılı, Seyhan kıyılarında gırtlağın gerilerine kaçan geniş (a) Çoruh suyunun ötesinde dilin ucundA gevşeyen bir (e) haline gelir, Meriç köprüsünde çuğıl çağıl çağlıyan (r) Cellât gölünde boğulur. Ve bunun için altmış bu kadar vilâyetimizde herhangi bir kelime hiç mübalâğasız altmış türlü çehreyle karşımıza çıkar. Ve bu altmış vilâyet halkı, birlblrinin diyalektini anlamadığı halde ortalama bir dil olan İstanbul türkçestni hepsi anlar. Ve zaten Standard dil herkesin kolaylıkla söylediği değil, kolaylıkla anladığı dildir.
Standard dili olmıyan İnsanlar büyük millet lisanı olmak vasfını kaybeder, hattâ büsbütün yokolmak tehlikesini gösterir. Nitekim bir zamanlar Roma İmparatorluğu bütün Avrupaya, Anadoluya, Afrlkanın medenî kısımlarına sahipken, oralarda konuşulan müşterek dil Roma kapi-tolündekl ateşli hatiplerin ağzında gelişen Standard dil lâtinceydi.
Standart dilimiz olan İstanbul leh-eçslni koruyalım.
(1) Şüphesiz bir çok milletvekili de yazılanı, İmlâya göre okuduğu için böyle talaffuz etmişlerdir.
Öğrenmek
ihtiyacı

Hicrî 19 5 0 HAZİRAN 11 Pazar Rumî
!jAJ8AN 25 1869 MATÎS 29 1366
VAKİJ VASATİ EZAN!
Güneş 5.27 8.47
öfcio 13.13 4.83
ikindi 17.14 8.34
Akşam 20.40 12.00
Yatsı 22.43 2.02
tms/ılc 3.10 6,31
SİNEMALAR
BEVO0LV CİHETİ
ALKAZAK (42662) 1 — Vahşet Salgına 2 — Adalar Perisi.
AK (44894) 1 — Vcfaeız 2 -öltimden Kuvvetli.
ATLAS (40
) 1 — Hainler Go-
çldl. 2 — Aşk Oyunları.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ: 1 -Vurun Kahpeye. 2 — Lüküs Hayat.
ElHAMRA (43505) 1 — Aşk
Kurbanı. 2 — Pasifik Kahra-
manı.
İNCİ (S45İI5; 1 - ölüm Zaferi.
2 — İmtihanı.
İTER (-14289) 1 - Cinayet Sa-atı. 2 — Kura Şeytan.
LALE (13505) 1 — Albukrek Fatihi (Türkçe), 2 — Beyaz inci.
MELEK (40868/ 1 — Gönülden Sesler. 2 — Mücrim Gönüller.
SARAY (41656) 5 - ölmeyen Aşk. 2 — İnci Korsanlan.
8VATPAKK (83143) 1 — Lüküe Hayat 2 — Vurun Kahpeye.
3 — Damga. |
S t-M EK (42851) 1 - Meçhuı
Kadının Mektupları. 2 — Ope radukl Hayalet
ÖAKK (40380) 1 - Korsanın Adaleti, 2 — NcUme
ŞIK (43726) Kura Mızrak. (31 kınım).
TAKSİM (13191) 1 - Fakir Kızı Leylâ 2 — Ali Baba Kırı* Hp ramiler.
TAN ı Kızlar Geliyor. 2 — Zencin Muhkûmian.
tb’AL (49305) 1 - Korkunç Şövalye. 2 - Şark Yıldızı»
YENİ 1 - Fieela. 2 - Scvirnıı Haydut
YILDIZ (12817) 1 - Swing Delileri 2 — Yeşil Yunus Sokağı.
İSTANBUL CİHETİ
İSTANBUL (22367) 1 - Kıvır-cık Paşa. 2 — Er Meydanı. KISMET (26854) — Unutulmı-
yan Aşk. 2 — Leyla.
MARMARA (23860) 1 — Lekeli Hayat. 2 — Öuçsuz Gangster. MİLLİ (22902) 1 - Talih Kuşu 2 — Meınlş.
TUBAN (22127) 1 - Kanun Harici. 2 — 3 Ahbap Çavuşlar Casus Peşinde.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 -Şahane Vals. 2 — Canavar A-dam.
KADIKÖY CİHET!
HALE (60112) 1 - Yarasa. 2 -Batakhane Kıraliçeal.
OPERA (60821) 1 - Sarışın
Bülbüller. 2 — Macera Limanı. Ht REYYA (60862) 1 — Sürgün 2 — Hazin Aşk.
ANKARA
ANKARA (23432) Süveyş Yıldızı.
BtlYCK (15031) Kadın Düşmanı.
CEBECİ (13846) 1 — Lorel Har-dl Aşçıbaşı. 2 — Trabzon Kah-rajpnnlan.
PARK (11131) 1 — Kara Güneş. 2 — Masum Katli
SL8 (14071) Denizler Hâkimi.
StMER (14072) 1 — Uçan Kaplanlar. 2 — Çaylak Hafiye Caniler Arasında.
ULUS (22294) 1 - Aşk Çiçekleri. 2 — Beklediğim Sevgili.
YENİ (14040) 1 — Paylaşılmayan Sevgili. 2 — Kırmızı Fener
İZMİR
ELHAMBA 1 — Zoraki Misafir.
2 — Casuslar Çarpışıyor. 3 — Su Perileri.
LALE 1 — Istırap Çocuğu. 2— Lej lAnın Kaderi. 3 — intikam Ateşi.
TAY İARE 1 — Maymun Kadın. 2 — ölüm Perisi.
TAN 1 — Istırap Çocuğu, 2 — Leyi (nın Kadorl. 3 — intikam Ateşi
YENİ SİNEMA 1 — Bağdat Hırhizı 2 - Buffalo Bili. 3 — Keloğlan.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK Bir Dağ Masalı.
Roma, Allnadan. — 18.1)3 D,H. Y. (Türk) İzmlrden. ‘!l 55
D.H.Y. (Türk) Ankamdn»
GİDECEK OLAN lÇARLAR
8.30 D.H.Y, (Türk) Bursayu
— 9.80 D.H.Y. (Türk) An karaya. - 19.15 D.H.Y. (Türk) İzmir*. — 10.80 D.H.Y. (Türk) Ankara. Adana, lekenderuna.
— 13.00 K.L.M. (Holûnda) Roma, Amsterdama. — 15.30 P A.A. (Amerikan) Brüksel, Londra, Boston, New-Yorka. — 16.00 D.H.Y. (Ttlrk) İzini re. — 17.25 S.A.S. (İskandinav) Atina. Roma, Münih. Frankfurt. Hamburg, Kopenhag. Oslo’ya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
16.30 EtrUsk, izmlrden. 21.80 Sus, Mudanyadan. — 88,00 Mar&kaz, Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Sus, Mudanynyn. — 18.00 Saadet, Çanakkaleye.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankara. — 9.15 Ankara
— 22.20 Semplon.
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Semplon. — 10.00 Ankara (Motörlü) — 18.10 Ankara^ 20.30 Ankara.
UÇAK - TREN . VAPUR
ALEMDAH (23683) 1 — Momiş. 2 — Cehnet Kuşu.
AZAK (23512) 1 — Kanun Harici. 2 — Üç Ahbap Çavuşlar Caaus Pekinde.
ÇEMBEBLİTAS (22513) 1 — Ormanlar Kıralı. 2 — Suçsuz Katil. 3 — İntikam Kurşunlan. FEK AH 1 — Büyüklük Deliliği 2 — Namus Sözü. 3 — Tarza-nın Hazîneni.
HALK ı — Nevada. 2 — Zail m Kı ra ilçe.
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.15 D.H.Y. (Türk) Buraadun
- ».50 D.H.Y. (Türk) îzmir-den. — 12.00 K.L.M. (Holândai Tahrandan. — 14.30 P.A.A. (A-morlkan) Basra, Şum. Beyrut-tan. — 15.15 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankaradan.
— 15.15 A F. (Fransız) Paris.
Roma ve Atlnadan. — 15.50
B.E A. (İngiliz) Londra, Roma ve Atlnndan. — 15.55 8 A.S (İskandinav) Oslo, Kopenhag, Hamburg, Frankfurt, Münih,
ANKARA:
8.30 M. S, Ayarı, haberler ve hava raporu. — 8.45 Günaydın (pl), — 9.10 Günün programı.
— 9.15 Radyo Do İngilizce, —
9.30 Sevilmiş parçalar (pl). — 10.10 Konuşma. — 10.25 Ma-
kamlardan bir demet. — 11.05 Temsil: Pazar skeçl “Babasının oğlu,, Yazan: Memduh Tuğcu. — 11.30 Salon orkestrası. — 12.00 Hep beraber «öyll-yoilm (Yurttan Sesler Korosu).
— 12.50 Oyun havularn — 13.00 M. S. Ayarı ve haberler.
13.15 Dans müziği (pl). — 13.30 öğlo Gazetesi. — 12.45 Dans
müziği (pl), — 14,00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
1.7.58 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayan. — 18.00 ince saz. — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler. — 19.15 Geçmişte Bugün. — 19.20 Yarım saat dans (pl). — 19.50 Akşamın karına
müziği (pl). — 20.15 Radyo
Gazeteni. — 2030 Sanat heveslileri saati. — 20.45 Genç mil-zikçinin sesi: Şan soloları. SÖyliyen : Fevziyc Özbnycr (Mczzo Soprano) Piyunoda : Markuwitz. — 21,05 iki piyano İle mvoldllcr (pli. — 21.15 Müzikle gezi (pl). — 22.00 Spor
suali (günün haberleri), —22.15 dans müziği (pl) - 22.15 M.S. Ayarı ve haberler. — 23.00
Program ve kapanış.
İ8TANBLL1
12.57 Açılış ve programlar.—
13.00 Haberler. — 13.15 Tenor Benjamino Glgli’den şarkılar (pil. — 13.80 Viotor Sılvestı-r
ve Frunsisco Canuro orkestrasından samba vo tangolar (pl).
— 13.50 Serbest saat — 14.00
Konçerto (pl). — 15.öo Dans
müziği (pi). — 16.00 Program-alr ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. —
18.00 Büyük orkestralardan sevilmiş valsler (pl). — 18.30
Dans müziği. — 19 (K) Haberler. — il).15 İstanbul haberleri.
— 19.20 Splke Jones vo arkadaşlarından neşeli parçalar (pl). — 19.30 Saz eserleri, şarkı vo türküler. Safiye AylA. —
20.15 Salon konser orkestrası
(pli. — 20.30 Radyofonik komedi: Kuyumcuda. — 21.00 Hafif ara müziği (pl). — 21.05
Spor hasbıhalleri. — 21.30 Fasıl heyeti konseri. — 22.00 Dinleyici İstekleri (Klâsik batı müziği). — 22 45 Haberler. —
23.00 Dans müziği (pD. —28.30 Hafif gece müziği (pl). — 21.00 Programlar vo kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR
LONDRA:
7.40 Dinleyici istekleri. — 9.30 Küçük orkestradan melodiler. — 11.00 Klâsik müzik dinleyici istekleri. — 14.15 Operalardan parçalar. — 15.15 Akordeonla parçalar. — 16.15 Ro-
bert Farnon orkestrasından hafif melodiler (pl). — 17.15 BBC senfoni orkestrası konseri. —
18.15 Donııld Peers’den şarkılar
— 21.30 Varyete programı. —
23.15 Hafif müzik.
Soldun saftıı:
I — Sinirli sabi. 2 — "Kadrini Senk-i musallada bilip ey G...),, diyen şair; Bir edat. 3— Llsan-ı maderzat; Akıl. 4 — Harp vasıtası; Şahsa. 5 — Karakter; Geri tepme. 6 — Cihetlerden: Müstahakkı. 7—Bir renk; Geceleyin sevgilinin penceresi altında söylettirilen şarkı. 8 — Emil Zola'nın bir eseri; Bir hayvan; Tersi bir soyadı. 9 — Ne pek soğuk ne pek sıcak olmıyan yemek (İki kelime); Sak. 10 — Başını muhafaza et (İki kolime).
Yukarıdan sınğı:
1 — Semaver müellifinin soyadı. 2 — İkinci; Bir pamuk cinsi. 8 — Nasıyesi temiz; Dershanenin yarını. 4 — Uykusuz; Su taşıyan. 5 — Eksiltme veya arttırma suretiyle bir işi birine devretme: Zamanın parçalarından. 6 — icrayı Ahenk öyle; Tersi vazife taharri et.7— Lütuf. 8 — Sıfat takısı; Saldırı: Bir nota, 9 — Genel olarak düşünülüp neticeye varılma (iki kelime), 10 — Para mahfazası lebalep.
EMİNÖNÜ: Eminönü — Ben-nason (Küçükpazur) — Ali Rıza (Alemdar) — Salâhaddin (Çarşıkapı).
BEYOĞLU : Cemai Ataaoy (Merkez) — Llmoncr (Taksim)
— Cihangir (Taksim) — Sağlık (Galata) — Ziya Boyer (Galata) — Şark Merkez (Şişil) — Kurtuluş (Şişil) — Hasköy — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH: Muharrem Tanır (Şûh-zaoebaşı) — Savun (Aksaray)
— Samatya — Nüzhet Onat (Şehremini) — M. bııııt Bayer ıKarugünırük) — Güluercn Sl-pahioğlu (Fener).
EYİ)P: Arif Beşer, BEŞİKTAŞ: S. Recep — Yeni (OrtnkÖy) — Arnavut köy Merkez (Bebek).
KADIKÖY: Yeni Moda — Ki-zıltoprak — Göztepe — Bostancı.
ÜSKÜDAR: Ömer Kenan II EY BELİ ADA: Heyb^lada. büyCkada: Merkez.
İZMİR: Güzelyalı (Yalılar) -Çankaya (Alfiuııcak) — Tilkilik (Baamrıhune) — Şifa (Keme-rallı) — Yeni (Eşrefpaşa).
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
Soldan sağa:
1 — Muhakemal. 2 — Uzayarak. 3 — Vasiyet. Ha, I — A-ğaran; H«h. 5 — Zarar; Hacı. 0 — Egal; Sebep. 7 — Tin; Kavala. 8 — Et; Pek abes f. -İmana gol. 10 — İyi kolum «»t,
Yuknrıdan aenğr,
1 — Müvazene J Ulağa git. 3 — Haşarat. LL I — A-yır al; Pek. 5 — Kayar; Egv. 6 — Ereri; Sakal T — Mat: Havana. 8 — Ak; Ilabnbanı. 9 — Heceleme. 10 ifası basit.
F A
Beyoğlu 44041 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60943
Ankara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 1499b
Anadolu vakum (J053H
Ankara 91
İzmir 2261
Yazan : Vor» ★★★
Berlin
— 11 — Çeviren : Behçet Cemal
teslim oluyor
Gnobbols’lıı son emri, Almıui Propaganda Nazırı, muğlûp komutanların mânevlyaiını arttıracak tedbirleri anlatırken.
Birlikler. Frledi’lchatramm Garında toplanıyor. Tanklar önden gidiyor VVoldendamm Köprüsünü kapatan manla bir tarafa atılıyor, ilk tankların hemen gerisinden, Bormunn, Neu-ın ann ve Führer sığınağından çıkıp «on kozlarını oynıyan diğer naziler, İki büklüm, nefes nefese koşuyorlar Onların peşinden dev gibi SS muha fızları ve daha da geriden. WılhelmB’ platz Taburunun efradı gelivor. Taarruz, Charitâ’nln önünden, şehrin batı kısmını terketrniye çalışacak olan 30 bin kişiyle Havelland’da buluşmak ihtimali var. Kuşatmayı yarma plânı, bundan ibarettir. Kol başının arkasında. şehrin merkezini müdafaa eden İÜ bin kişi, ilk açılacak gediğe atılmak için hazır bekliyor. Fakat bir kaç yüz metre sonra taarruz likanı yor. Rus hatlarından geçerek hürriyete kavuşmak ancak bir İki bahtlıya nasip oldu. Weidendamm Köprüsü gerisindeki maniaya da ancak bir ikî kılıç artığı sığınabildi, Hücum edenlerin büyük kısmı. Charit^ önünde, Rus ateşi altında can veıdi.
Bormann ne oldu? Bormann’ın âkı beti, yıllar boyunca muamma olarak kaldı ve hâlâ esrarla örtülüdür. Şahitlerin ifade ettiği gibi, ölmüş olabilir. Fakat bu badireden ve esaretten kurtulmuş olması da pekâlâ mümkündür. Nürnberg Mahkeme Salonunun maznunlar mevkiinde, Bormann’ın yeri boş kalmıştı. Fakat, sonradan İd dia edildiği gibi, Ruslara iltica etmiş olsaydı, her halde böyle yapmazdı O zaman Başbakanlıkta kalarak. 2 ınayıs sabahı, radyo tefslrclsı Hans Fritsche ve Berlin komutanı General Weidllng,. şehri teslim ettikleri zaman, diğer bütün naziler gibi, Ruslara esir olurdu.
Berlin’in ölüm kus 11
On bir günlük muhasaradan sonra, 2 mayısta, Relch payitahtının ölüm saati çalıyor. Muhasaranın on ikinci günü, şafak sökerken, bombalanmış, top atteşiyle yıkılmış, harap ve bitkin bir şehir, boynunu bükmüş galipleri bekliyordu.
Hücum birlikleri Propaganda Bakanlığı bodrumlarından çıkar çıkmaz, radyo tefsircisi Hans Fritsche, harekete geçmiye karar verdi. Şimdiye kadar hep, ustası Geobbela’in peşinden gidiyordu. Halbuki Berlin Parti Başkam yokolmuş ve geride muazzam bir hercümerç kalmışth Şimdi ortık herkes, kendi başına ve kendi vicdaniyle hareket edecekti. Siyasi ve askeri hiç bir sevk ve ıdaıe kalmadığından, Şube Müdürü, hâdlsata müdahale etmek durumuna geliyor. Vakaa kendisine hiç kimse salahiyet vermemiştir, fakat nihayet birinin karar vermesi ve Hitlerin, vasiyetnamesinde teslim olmayı katı surette menetmiş olmasına rağmen, mesuliyeti üzerine alması lâzımdı. Zaten, ölümünden bir gün sonra, Hitler emrinin no hükmü olabilirdi ki? Fritsche, kaışı tarafa müzakereciler gönderiyor ve Berlin’in kayıtsız, şartsız teslim muamelesinin nerede ve ne zaman yapılabileceğini soruyor. Müzakerecilerin pek de uzağa gitmelerine hiç do lüzum yok... Rus nişancıları. VVilhelmsplatz'da Maliye Bakanlığı harabeleri arasında nöbet bekliyorlar
Teslim müzakerelerinin başladığı, hükümet mahallesi mevzilerinde ve bodrumlarında hemen yayılıyor. Garip şey! Başbakanlık, yeniden canlanıyor! Hitler’in başyaveri General Öurgdorf, makinalı tüfek ateşi altında bulunan Wilheimstrasse’den beriye geliyor ve tubancasıyle tehdit ederek, Fritsche'den izahat istiyor. Fakat ruhayet, mantık galebe çalmıştı. Teslim olmakta israf etmesi karşısında, Frltsche’yi öldürmekle tehdio eden Burgdorf, münakaşadan hemen sonra intihar ediyor. Zaten Genelkurmay Başkanı da, taarruzun ümitsizliğini görerek. Başbakanlıkta, harbin
• » A
son muharebesi bitmeden kendi eliyle hayatına nihayet vermişti.
Ruaiar, sabahın saat beşinde geldiler. Dışarda henüz gün eğiriyordu. Mareşal Jukof, Alman murahhaslarını almak İçin bir yarbay göndermişti. Rus subayı, Mauerstraase’deki zifiri karanlık bodruma inerken, fırına girer gibi oldu, Bodrumun Üzerindeki bakanlık binası, tamamen yanmış ve kızgın enkaz, bodrum tavanına yığılmışıtı. Dar bodrumda, beline kadar çıplak, kanter içinde ve
Şerlinin »on günlerinde sivillerle askerler birbirlerine bu şekilde bakıyorlardı
eıcakttan nefes nefese, yüzlerce insan bekleşiyordu.
Frltuche Ruslara gidiyor
Fritsche yumuşak şapkasını, trenç-kotunu giyiyor ve sonra etrafına bakınıyor. Bu vazifeyi İfa etmek çok güç... Kendisine ancak bir kişi refakat etmeyi kabul etmiştir. Bu hâdise. hiç şüphe yok ki. daha fazla kan
dökmeye mâni olabilecek tek çareydi. Fakat, bunun, aynı zamanda, birinci »ınıf bir gazetecilik mevzuu olduğu da muhakkaktı, "Berliner Nacht-aus-gabe" gazetesinin baş muharriri Dr. Otto Kriegk, bu merakım, hayatiyle ödedi. Arkadaşı Fritsche’nin yanında Rus hatlarından ilk olarak geçen Dr. Kriegk, sevkedlldiğl Buchenvvald Toplama Kampından bir daha dönmedi.
Murahhaslar, cephe gerisinde bakliyen bir otomobile bindirilerek Tem-pelhof'da, Schulenburgring’e götürüldüler. Berlin fatihi Mareşal Jukofun karargâhı oradaydı. Müzakereler başlar başlamaz galipler, karşılarındaki sivilin hiç bir salâhiyeti olmaksızın, Berlin’i teslim etmek teklifinde bulunduğunu görüyor ve hayrete düşüyorlar. Bu teklifin kıymeti üzerinde henüz tereddüt ederken, salâhiyetti bir muhatap çıkageliyor. Berlin komutanı General Weldllng de, muharebe mevziini terkederek Ruslarla müzakereye gelmişti.
Sabat saat dokuzda, güneş henüz sabahın sislerini ve yangın dumanlarını dağıtmıya çalışırken, Ruslar, Berlin’in kalbindeki zafer kulesinin tepesinde duran zafer ilâhesinin eline, Moskova’nın kızıl bayrağını sıkıştırdılar. Mücadeleye henüz şiddetle devam eden muhteltif mukavemet yuvalarına, VVeidllng’in teslim emri, radyolu otomobillerle tebliğ edildi. General, teslim vesikasını imzalar imzalamaz, bu emri, kendi sesiyle plağa vermiye icbar edilmiş ve bu münasebetle unvanlarını son defa kullanmıştır. "52 nci Zırhlı kolordu ve Berlin Savunma Bölgesi Başkomutanı. Korgeneral Weldling."
SON
Bütün dünyayı alâkadar eden bir mesele
Almanyanın müstakbel askerî durumu, müttefikler tarafından incelenirken
Yazan : Raynıond Cartier Çeviren : A. Mıhoğlu
OÜTÜN milletlerin olduğu gibi A-® morlkan efkârı unnımiyesi de şu noktada mutabıktır: "Almanlar çetin bir askerdir". Hali hazırda Amerika, bir Avrupa ordusu vücuda getirmek için büyük ga>retler sarfederken, muhakkak ki du orduya Alman milletini de dahil etmek fikrindedir. "Pentagone" ın mütehassısları her Avrupa milletinin kudret ve kabiliyetim, insan ve maddi zenginlik kaynaklarını teraziye vururken bu tartıya Almanya katılmayınca, Sovyet-lerln muazzam kuvvetine karşı koymanın imkânsız olduğunu görüyorlar. Fakat bu Avrupa ordusuna Alman erleri katıldığı takdirde, levhanın manzarası tamamen değişiyor. O vakit Batı Avrupa. Rus kuvvetinden Ürkmlyen, mevcudu kuvvetli bir orduya sahip olacaktır. Esasen, An-glo-Sakaonlarm cihanşümul kuvvetiyle desteklenmesine rağmen. So\^et Rusyayı az kalsın mağlûp edece1 o-lan tek başına biı Almanya değil miydi?
Teknik nazaaiyelcrle hareket eden Amerikan generalleri, evvelce Alman-lardan istirdat ettikleri silâhlan yine Alınanlara iade etmeyi kararlaştırmışlardır. Hattâ bu generallerden biri — en büyük galip komutanlardan biri— bu meseleyi basıl bir formülle hallederek demiştir ki •"Nasıl olsa Almanlar tekrar bir ünılurmo giyeceklerdir Bunu biz vermezsek, başkaları vereceğine göre, tarafınuz-tan verilmesi daim iyi olur,..
Bu söz üzerine yükselen itiraz ses-dn arasında Almanyanın sılâhlan-•nasma muarız olan en kuxrvetli cereyan, yine Amerikanın sesidir. İtirazların en mühimmi, Amerikalılara göre. Almanların demokrasiye istidatsız olmalarıdır. Muarızlar: "Biz,
Almanya ordusunu iade edersek, yeniden zuhur edecek olan askeri zümre, Bonn Cumhuriyetinin nazik hükümetini bir anda silip süpürecektir. Hitlercllikten kurtardığımız Alman-yayı, onun kadar tehlikeli olan mili-tariznı’e terketmemeliyiz,, diyorlar. New-York Times’in, Almanyadald muhabiri Mr. Drew Middİeton bir yazısında diyor ki : "Her ne pahasına olursa olsun, eski Wehrmacht’ın perisini uyandırmayınız...
Hükümet çevrelerine kadar nüfuz eden bu mütalâalar, siyasî tecrübeleri oldukça yüksek olan generalleri, düşünceye sevketmektedir. Bir kaç hafta evvel. La Haye’vi ziyaret eden Bradley, A i manyanın silâhlandırılmadı lıuaflarıydı. Avdetinde ise, bu düşüncesini tamamen değiştirmiştir. Londra ve Paris görüşmelerinde bu meseleye temas edilecekti. Fakat bildirildiğine göre sonunda meselenin tehirine Amerika.diğerleriyle birlikte mutabık kalmıştır. Her ne şekilde o-lursa olsun, Almanyanın silâhlandı-•Hması 1953 ten evvel tahakkuk etmeyecektir.
Komünist gençliğin. 2S mayısta, Batı Berline yaptığı yürüyüş ve istilâ hareketinin. Başkan Trumanı derin endişeye düşürdüğü habeılerİ asılsızdır. Amerika efkârı umumiyesi, bu tehditler karşısında bir adım bile ricat edilmemesine katiyen taraflardır. Hükümet de, bütün çareler akim kaldığı vakit, sözü toplara devredeceğini ilân etmekle zerre kadar te-ı ( ddüt etmenıişür.
Amerika Hükümetinin bu sözlerini Ruslar iyi işitmiş olacaklar ki, 28 mayısta savaşı. Brandeburg kapısından geçirmek arzusunu gösterememişlerdir.
11 Haziran İMO
TENİ İSTANBUL
B8yfa 8
GÜMÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Pamuk istıhsave ihracatımız
Yazan: Habib Edib - Törehan
Doğu Karadeniz bölgesinden notlar
Cumhuriyet devrinde Millet ve HÜ-tihaal imkânlarının temini zürraa da-kûmet olarak müspet sahada yap-ha fazla yardım edecek ve bu Butiğimiz işlerin başında pamuk Istih-retle İhracat imkânlarımız da daha şali gelir. Eskiden beri bilhassa ecne-ziyade artacaktır, Bize öyle geliyor bilerin yaptıkları tetkiklere göre Mı-ki. halkın ruhunda doğmayan koope-ıır gibi bir pamuk diyarı olmak Im-ratif zihniyetleri ile bu işi sağlamak kânını haiz bulunan memleketimizde zordur. Büyük sulama projelerini pamuk istihsali cumhuriyet devrine bekllycceglmize şimdiden ufak su girdiğimiz zaman hiç de ümit vore- şlerimizi nihayete erdirmeye çalışır cek vaziyette bulunmuyordu. Ecnebi ve zürraa hariçten gelecek ziraat â-memleketlerde Türkiyede pamuğun etlerinin tevziine ehemmiyet verir-yetişip yetişmediği unutulmuş bir tek istihsal artacak ve fiyat şüphesiz hale gelmişti. (i. ucuzlayacaktır.
TRABZON LİMANI
iktisaden kalkınmasına âmil olacaktır
Yazan t Said Bilâl Çakıroğlu
Adanada nebatî yağ sanayii inkişaf ediyor
Pamuk yağı İstihlâki seneden seneye artmaktadır
Adana, 10 'Hususi muhabirimizden) — Nebati yağ ve sabun sanayii Çu-kurovada gelişme halindedir. Seyhan, İçel ve Hatay bölgelerinde sağlam temeller üzerine kurulan ve memleket ekonomisinde olduğu kadar istihsal sahasında da ehemmiyetli rol oynayan bu iki sanayi, bilhassa pamuk tohumundan geniş ölçüde faydalanmaktadır.
Dünya gıda maddeleri arasında kü-çümsonomiyccek bir yer işgal eden yağlı tohumlar bahslndo Adana ve havalisi» memleketimizin en verimli bölgesini teşkil eder. 1896 da piyasaya 400 ton kadar temiz pamuk veron A-duna bölgesinin 1937-1940 yıllarında 75 misil fazlaslyle ortalama 30 bin ton mahsul verdiği, bu miktarın bugün 40 bin tonu geçtiği gözönüno getirilirse, pamuk zlraatlnln, dolayısiyle pamuk tohumu veriminin Güney Ana-doluda ne büyük çapta geliştiği kolayca anlaşılır.
Adanada bugün yağmur şartları altında yapılan ekimden dekar başına a-lınan pamuk tohumu miktarı, sulu ziraatta bir misli fazladır. Bugünkü horsa fiyatına göre, akala pamuk tohumunun kilosu Adanada 8.5, yerli pamuk tohumu da 5,5 kuruştur.
Pamuk tohumlarından üstün kalitede olan bir kısmı tohumluk olarak saklanır, bir kısmı ziraat hayvanlarına yedirilir, yüzde 60 kadarının da yağı alınır. Yağı alınan pamuk tohumu küabeleri ise iyi bir hayvan yemi olduğu gibi başlıca Avrupa memleketleri tarafından da en kıymetli dövizlerle mubayaa edilir.
Pamuk yağı İkinci Dünya Harbi başına kadar memleketimizde daha ziyade sanayide ve şlmendlferclllkte kullanılırken, bugün yemeklik yağ
olarak büyük bir ehemmiyet kazanmıştır. İyi çekilmiş pamuk yağının lezzeti, kokusu, rengi rafine zeytin ya^ ğından aşağı değildir. Bir çok vatandaşlar bu yağı zeytin yağından tefrik edemomokte, hattâ zeytin yağı yerine kullanmaktadırlar. Pamuk yağı, zeytin yağına nazaran daha geç ekşidiğinden tercih olunmakta, hidrojenle sertleştlrlldikten sonra acımak bakımından diğer bütün nebat ve hayvan yağlarına üstün gelmektedir. Meselâ Amerikada blskül, kek vesair unlu gıda maddelerinde bugün pamuk yağı pekâlâ kullanılmaktadır.
Pamuk yağında dörtte bir nispetinde sert yağ asitlerinin gliserin unsurları mevcut olduğundan, zeytin yağından daha katı görünür, soğuklarda donarak bulanık bir renk alır. Bu hususiyetinden faydalanılarak sanayide pamuk yağı dondurulur, sert kısmı a-lınarak sabunculukta kullanılır.
Pamuk yağının ince kısmını zeytin yağından ayırt etmek zor olduğu gibi asit derecesi de keza zeytin yağından iyidir. Bilhassa satalada yenilmesi gayet hoştur, Zeytin yağından farksız, hattâ Üstündür. Ancak bizde bu ayırma ameliyesi hâlen yapılmadığından ve pamuk yağından ince makine yağı istihsali de henüz tecrübe edilmediğinden Adana, Mersin. İskenderun ve Antakyadaki nebatî yağ fabrikalarının bu sahaJarda da başarılı hamleler yaparak Türk yağcılığını Avrupa yağcılığı derecesine yükseltmeleri çok arzu olunur.
Dünya yağ sanayiinde başlı başına bir mevzu teşkil eden pamuk yağının memleketimizde de inkişafını gördüğümüz gün, iktisadi bünyemizde bunun feyizli neticelerine şahit olacağız. Y. A.
ARADENtZ’de seyahat edenler, ı hududun birbirine
Yeni Trabzon limanının plânı
KAKADisıs'iz-ae soyar İstanbul Boğazından son noktasına kadar yaslanmış sıra dağlarla, denize muvazi bir istikamet takip etmesi yü-zündon, bu sahillerde gemilerin barınabileceği tabiî limanların teşekkül etmediğini görmüşlerdir. Hele bu kıyıların bir kısım bahtsız çocukları, yalçın kayalıklarda kırılan dalgalarda kaybettikleri akrabalarının acı hatırlarını aslâ unutamazlar. Bu itibarla bu sahillerde yüzen her teknenin bir emniyet noktasına şiddetle ihtiyacı vardır. Vakaa burada tabii bir liman olarak Sinobu hatırlamak mümkünse de bu uzun sahillerde Sinop bir noktadan başka bir şey değildir. Ne tekim bu denizde liman olmadığını çok İnce bir anlayışla ifade eden zeki bir İngiliz kaptanı, Kara-denizde Üç liman saymış, temmuz, a-ğustos ve Sinop demiştir.
Binaenaleyh bu tabii zaruretler do-la.vıslyle Trabzon limanı Doğu Ka-radenlzdo bir emniyet supapı vazifesini görecek ve evvelâ mal emneyltlnl memleket çaktır.
pamuklarımızın ‘ ‘ . bir
yerli ok düşüncelerin mevcudiyetini ve a-âkadar resmt makamlarda bazı mü-akerelerin yapıldığını biliyoruz. Bu levzuun pek kolay halledllmlyecegi-l zannetmekteyiz. Bize öyle geliyor
Eskiden pamuk istihsalinin ancak Son zamanlarda
Adanaya münhasır kalabileceği zan* ıtandardize edilmesi hakkında nedilmışti. Orada yetişen ve t unvanını taşıyan pamukların bundan
kırk sene evvel bir Alman şirketi va-sıtasiyle Londra borsacında satılmasına mukabil, bundan on yedi sene evvel Almanyada Türkiyenln Adana havalisinde pamuk çıktığını bilenler kalmamış gibi idi. Ingilterşnin ilk iplik sanayiine pamuk veren A-dana bir asır sonra pamuk ziraatin-den mahrum kalmak tehlikesine maruz bulunuyordu. Mısırdan getirilen tohumlarla yetiştirilen ve adına iane denilen pamuklar dejenere olmuş, yerli pamuk ise elyafının kısalığından kullanılamaz bir hale gelmişti. Adanada açılan ve oagma bir İngiliz mütehassısı getirilen pamuk tecrübe istasyonu memleketimiz pamukçuluğuna büyük hizmetler etmiştir. Muhtelif Amerikan tohumlarından •İde edilen ve Klevland denilen pa-muşlar ilk zamanlar iyi neticeler vermişti.
Ege mıntakasında İse Adananın yerU pamuklarından daha üstün kalitede ve ekstraslma denilen bir pamuk yetişiyordu. Bunun da İhracı mevzuu bahis değildi. Çünkü, başka pamuklara nazaran vasfı düşük ve miktarı azdı. Nazilli de açılan pamuk istasyonunun memlekete temin ettiği fayda şüphesiz ki. Adana pamuk tecrübe istasyonundan daha büyük olmuştur. Çünkü, burada ürettirilen ve adına akala denilen pamuklar, Ege mıntakasında daha müsait saha bulmuştur ve haklı olarak ihraç vasfını kazanmışlardır. Bu iki mühim istasyonun mesaisini takdirle yâdederken bu mesaiden istifade etmek yolunu bilen ve takdir eden Adana ve Ege çiftçilerini de tebrik etmemek kabil değildir.
Biz öteden beri bir taraftan memleketimizin eskiden beri tanınmış o-lan istihsal maddelerinin çoğalmasını. ucuzlaştırılmasını ve ihracatının artmasını dilerken diğer taraftan da yeni yeni ihraç maddeleri kazanmaklığımız lâzım geldiğini öne sürmekteyiz. Bu noktanın pek büyük bir e-hemmiyetl vardır. Çünkü Türkiyenln yalnız zaruri olmayan ihtihlâk maddeleri yetiştiren bir memleket olduğu hakkındaki iddiaları da ancak bu suretle önliyeblleceğiz. Vaktiyle okuduğumuz muhtelif ecnebi tetkiklerinde yalnız Adananın 3 milyon balya pamuk yetiştirebileceğini görmüştük. Son 10 sene bize bundan çok uzak olduğumuzu büdirmekle beraber bu havalide 100-150 bin balya raddesinde olan istihsalimizin şimdi 500 bin balyayı geçtiğini ve yeni traktörler sayesinde bir kaç sene zarfında bir milyon balyaya yaklaşabili-neceğini göstermektedir. Ege mmta-kasındaki pamuk istihsalinin de bir kaç sene içinde 500 bin balyaya çıkacağım kuvvetle ümit ediyoruz. Bundan başka Sakarya havalisi ile İğdır ve şark vilâyetlerini de hesaba katarsak memleketimizin yakında bu istihsal maddesine fazla miktarda sahip olacağını ümit edebiliriz. Adana mın-takası da şimdi akala pamuk ziraa-tine geçmiş olduğundan bütün bu pamukların hepsi mıntaka itibariyle biri diğerinden biraz farklı olmasına rağmen tamamen ihraç kabiliyetini haiz ve iyi vasıftadırlar.
Memleketimizin böyle yeni bir istihsal maddesini daimî bir surette arttırması memnuniyeti mucip bir hâdisedir. Şimdi bunun dahil ve hariçte kıymetlendirilmesi zamanının gelmiş olduğu kanaatindeyiz. Bizde bir malın kıymetlendirilmesi onun yüksek fiyatla satılması mânasına gelmektedir. Halbuki bol ve ucuz İs-
i, pamuğun ihracatını yapan firma 'lnyanın en âdil bir arbitraj! olan
îreın. Llverpool ve NeW-York arbit» ıjlarını kabul eder ve ona göre mal
ıtacak olursa o vakit satacağı ma-n kalitesine kendisi ehemmiyet ve-cek ve dahilden malları alırken o-i göre tedbirler alacaktır. Burada sim mühim gördüğümüz bir nokta ı, gönderdiği maldan kalite farkı ırak arbitraj ödeyen tüccarın zarını kendisine dahilde bu malı sat-ş olana tahmil etmesi imkânının nlni ve bu gibi işlerin uzun forma-5lere lüzum göstermiyerek çok >uk olarak halledilmesidir.
üz bir malın satılması için mu-(kak çok iyi kalitede olmasını id-etmiyoruz. Çünkü kalitesi düşük İm dahi satışı imkânı vardır. Asıl sele o malın fiyatıdır, îyl bir fiyat * edebilmek ve arbitraj ödememek müstahsilin ve İhracatçının iyi yetiştirmek ve ihraç etmek arın kendiliğinden artacaktır. Bu-Insanların faziletinden değil, hat-faziletsiz olan kimselerin kendi ıfaatlerini bilmekte ve fena halli devlet ve kanun himayesi görmesinden beklemekliğimiz lâzım-i
ımuk İstlhsalâtımızın ileri adım-h yürümeye başladığı şu sıralarda dinin vaziyetini de gözden uzak tıkmaklığımız icap eder. Bir ta-rin dünya pamuk piyasasına hâ-kşlan Şimali Amerikada, diğer taran Brezilya. Peru ve Mısır ile Ko, İran, Afgan ve Mısırda pa-nrisUhsalâtı çok artmıştır. Ve i-leıdaha da artmak ihtimallerini göbektedir. Bundan başka büyük «a» memleketlerinde sunî pamuk ve ha bir çok dokuma maddeleri ort çıkmıştır. Diğer taraftan düı harbinin medeni âlemde satın aln(udretini azaltacak bir tesiri oldt gibi demirperde arkası olan mertetlerle de ticarî münasebetlerin am edememesi ihtimali vardır. Buı mensucat sanayii kuvvetli o-lanmleketlerin fazla İhracat yap-maha imkân bırakmamıştır.
Bütün bu halleri şimdilik memlekete için tehlikeli bir hal olarak görroruz. Çünkü 18 milyon nüfusu aşaremleketlmizln henüz büyük mlkla pamuk ipliğine, mamûi memt maddelerine ihtiyacı vardır. ıdan başka pamuğun memleketine başka memleketlere nazaran a evvel istihsali ve Avrupa sana>ıemleketlerine yakınlığı o-nun ş imkânlarını daima üstün tUtacır. Ancak, dahil ve hariçte bu sı yapabilmek için fiyatlarımızın; bir suretle dünyanın diğer köşeleieki pamuklardan pahalı ol-mamve hattâ kabilse biraz daha ucuzlgöstermesi icap eder.
Krerin, nakllyenln, vergilerin, ucuzla toprakta gübre, ziraat â-letleri makinenin kullanılması ve ziraatıelesi seviyesinin yükselmesi sayıde verim artacaktır. Bu hâdise şttslz kİ, pamuğun maliyetini azaltac fiyatım indirecek ve bu suretle geçimde mühim bir rol oynayçiyim için elde edilecek u-cuzlukumî hayat standardına tesir edçtir. Diğer taraftan artmasını ço.tediğimiz mühim bir ihraç madden memleketimize getireceği döviz a:a dış ticaret hilânçomuzun aktif v/et almasına yardım edecektir.
sağlaması İçin hayırlı
, can bakımından, bir tesis ola-
10/VI/1950 Cumartesi
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Bordasında yeni sene mahsulü Adana menşeli bufjday üzorine mahdut miktarda ıs olmuştur. Kabuklu fındık fiyatlarında ise düne nazaran yeniden ilerlemeler olmuştur. Bu inala karşı Arap memleketlerinden İstekler artmıştır.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Borsacında Drvbt hıhvilbrı üzerine dığcr günlere nispetle daha az muamele cereyan etmiştir Alfuı fiyatları ise kararsızlık içinde bulunmaktadır.
İzmir :
Hafta sonunda borsada çf kirdrkJilz kuru üzüm hareketli bir manzara arzet-miştir. Arap memleketlerine yapılan İhracatla «on hırir stoku da tamamen bitmiştir. Borsada pamuk piyasası hareket-I II bir durum arzetmiş, mubayaalar dalıa ziyade ekim, kasım teslimi alivre pamuk üzerine yapılmıştır. Pamuk pafit gevşek vaziyetini muhafaza etmiştir. Pamuk çekirdeğinin gevşek durumunda değişiklik olmamıştır.

limanı, üç
ayrı emniyet
Trabzon mmtakasına ayrılan Karadeniz sahillerimizin en şarktaki barınağını ve asırlarca Trabzona akan Şark ticaretinin mütevazı bir kapısını teşkil etmek üzere inşa edilmektedir. Dünya şartlan dolayısiyle halihazırda transit işleri bir duraklama geçirmekte ise de İranla yapılan anlaşmadan sonra ve bilhassa siyasi sahada sükûnetin tekrar teessüsünü ve Tuna yolunun açılmasını müteakip Merkezi Avrupaya en kısa yol üzerinde bulunan bu limanın süratle gelişeceği ümit edilmektedir.
Liman 1945 senesi sonlarına doğru yapılan bir mukavele ve 20 milyon liralık bir tahsisatla inşa safhasına girmiş bulunmaktadır. Harp sonrası nın yarattığı iktisadi şartlar dolayı-siyle inşaat için lüzumlu makineler İngıltereden ancak geçen sene getirilebilmiş ve inşaata
senesi temmuzunda başlanabilmiş-tir.
çalışan deniz taşıtlarının barınabilmesi için küçük bir limanla esas mendireğin 200 metrelik kısmı inşa edilmiş bulunmaktadır. Yapılan İşe ve bundan sonra yapılacaklara na zaran inşaatın yavaş gittiği söylenmekte ve bu tempo ile limanın 1952 yılından evvel ikmal edılemiyeceg» tahmin edilmektedir.
Trabzon limanı bugün görünen ihtiyacı bir kaç misli ile karşılayabilecek bir vüsatte hazırlanmaktadır. 15 büyük ve bu miktardan daha fazla küçük gemiler burada emniyetle barınabilecek ve 400 metrelik rıhtım sahasına üç
Liman takriben 40 hektarlık bir deniz sahası işgal etmekte olup hu sahada sükûneti sağlayacak 750 metrelik bir men* direkle 400 metrelik bir rıhtımı ve karada yolcu binası, ambar, hayvan istasyonu ve vinçler gibi tesisleri İhtiva etmektedir. Limanın tahmin edilen inşaat bedeli 9 milyon lira olup 11 milyon lira da makineler için sarfedilmiştir. Bu makineler yalnız Trabzon limanı inşaatı için olmayıp bundan sonra inşa edilecek bütün limanlarda kullanılabilecek surette tertip edilmiştir. Hâlen ufak vasıtaların ve inşaatta
büyük vapur rampa olman
1949
bilfiil
Liman İnşaatı açık denize doğru İlerliyor
suretiyle aynı zamanda tahmil v« tahliye imkânım bulabilecektir.
Memleketimizde şimdiye kadar bu nevi liman inşaat şantiyesi kurulmadığı İçin makineleri kullanacak o-peratörlerln yeniden yetiştirilmesi mecburiyeti hâsıl olmuştur. Alâkalılara göre inşaatın bu yüzden tam hızla devamı sağlanamamıştır.
Limanın mendirek inşası takriben bir milyon tonluk bir taş naklml i-cap ettirdiği cihetle bütün vakit günde 2000 tonluk bir taş atma kabiliyetine varmağa hasredilmiştir. Bu işi yapmak için dört adet 15 tonluk elektrikli ve bir adet 10 tonluk buharlı vinç doldurma boşaltma İşlerinde, mecmu bedelleri bir milyon lirayı bulan 6 adet ekskavatör müdafaa bloklarının konulmasında kullanılmaktadır. inşaat şantiyesi 900 kllovatlık bir santralin kendi elektriğini kendisi istihsal etmektedir.

Liman inşaatında ve kontrol İşlerinde çalışan teknisyenler rıhtım civarında bulunan iki ta? ocağından birisinin çürük çıkması yüzünden bu ocağın şimdilik gayrı faal bir hale geldiğini ve bu ocakta yapılmakta o lan yeni sondajlar neticesinde alt tabakalardan da yine İstifade etmek imkânı görülmediği takdirde, şehrin Değlrmendere semtinin şarkında bu lunan kayalıklara kadar gidileceğini ve bu suretle inşaat müddetinin bir miktar daha uzayacağım ve bittabi ayrıca külfeti de mucip olacağını ifade etmişlerdir.

Şu veya bu şekilde fakat her halde bir gün Trabzon liman inşaatı tamamlanacaktır. O zaman. Tuna tilerinden Orta Avrııpanın Şarkla e-ı kısa yolu açılacak ve modern bir limana sahip olan Trabzonun yıldızı tekrar parlıyacaktır. Bu suretle limandaki tahmil tahliyenin inkişafı Trabzonun iktisaden kalkınmasına â-mll olacaktır.
İhracatçı birliklerindeki toplantılar
İhracat tacirleri, lisans formalitelerindeki zorluklardan bahsettiler
İhracatçı Birlikleri bu seneki ihracat politikası hakkındaki düşüncelerini bir rapor halinde Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına bildirmektedir* ler. Bu maksatla Fındık, Yağlı Tohumlar, Tiftik Birliklerinde günlerce toplantılar yapılmış, tüccarın bu yoldaki fikirleri sorulmuştur.
Bu birliklere dahil olan ihracat tacirleri, lisans formalitelerinin daha basit bir hale getirilmesini, Ticaret Bakanlığının tüccara kolaylıklar göstermesini ileri sürmüşlerdir.
Kahve fiyatları
Piyasada toptan kahve fiatleri 660 kuruştan 640 kuruşa düşmüştür. Hafta içinde yurdumuza gelen kahvenin miktarı da 670 tondan ibarettir.
Ticaret Bakanı, yakında Eğede tetkik gezisine çıkacak
İzmir, 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Dış ticaret rejimini tesbit için Ankarada yapılmakta o-lan tetkiklere İzmirden giden Bölge Ekonomi ve Ticaret Müdürü ile İhracatçı Birlikleri Umumi Kâtibine İngiliz İaşe Nezaretinin Türkiye temsilcilerinden Haydar Dündar. Bölgo Sanayi Birliğinden Osman Kibar dn iltihak etmektedirler. Bu tetkikler bitince Ekonomi ve Ticaret Bakam Zühtü Vellbeşenin Ege bölgesinde bir tetkik seyahatine çıkacağı açıklanmıştır. Bakanın seyahati ayın son haftasında vâki olacak ve Ticaret O-dasında yapılacak toplantıda Adnan Menderes Hükümetinin ekonomik görüşlerini belirtecektir.
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
Sebze ve m
yva
fiyatlarındaki
nispetsizlikler
Meyva Halinden bir arabanın
Taksime kadar 2 saatte gitmesi, fiyat teşekkülünde âmil
ol
lir-
ktadır
Belediye İktisat MüdtlrlUgU şehri-mlzln muhtelif semtlerinde perakende olarak satılan sebze ve meyva fiyatları arasındaki büyük farkian tetkik etmektedir. Şimdiye kadar yapılan müşahedeler neticesinde, Taksimde 140 kuruşa satılan kırmızı Bursa çileğinin, Beyoğlu Balıkpaza-rında 80 kuruşa satıldığı tesblt edil» mıştir. Bundan başka aynı evsafta olan meyvalarda manavlarda, seyyar esnafta, pazar yerlerinde muhtelif fiyatlara satılmaktadır.
Hulâsa: Nişantaşmda 120 kuruşa olan domates, Beşiktaş pazarında 80 kuruştan satılmaktadır.
Sebze ve meyva fiyatlarındaki bu nispetsizliğin neden ileri geldiği ciddî bir surette tetkik mevzuu olmaktadır. Yapılan araştırmalar neticesinde, Meyva Hâlinden şehrin muhtelif yerlerine yapılan sebze ve meyva sevkıyatının da bahalıya mal olduğu anlaşılmaktadır. Manavlar ekseriyetle bu gibi mallan arabalarla nakletmektedirler. Halbuki arabaJann da geçecek olduğu yollar, seyrüsefer talimatnamesi ile tasrih edilmiştir. Bu itibarla bir araba, sebze ve meyva hâlinden, Taksime kadar dolambaçlı yollardan ancak iki saatte varabilmektedir. Fiyat teşekkülüne âmil o* lan bu gibi hususları gözönünde tutmak lâzımdır.
Kahve fiyatları ucuzluyor
Piyasada toptan kahve fıyatlannda yeniden ucuzluk başgöstermiştir. Fiyatlar 660 kuruştan 640 kuruşa kadar düşmüştür. Fakat elde mevcut mallar Beyruttan transit olarak getirilmiş iyi kalitede olmıyan mallardır. Hafta içinde bu kalitedeki mallardan. yurdumuza 670 ton kahve ithal edilmiştir.
Londra Borsası
Bradford Piyasası
65.—
63.50
64.—
Keten tohumu (Tonu=Stcrling) Bombay .......................
K&lküta ....................
Yer fıstığı Hindistan ........
65.—
63.-
64 3/4
20/21
18/21
İskenderiye Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul Borsası
New-York Borsası
Kapanış
Bugün
BugUn
Adana Ticaret Borsası
Pamuk
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Son Kapanış
Demiryolu IV .. Demiryolu V ... 1949 Ikramlyell
Diğerleri
İstanbul Ticaret Borsası
Üzüm çekirdeksiz No.9 incir A serisi No. 8....
M B serisi No. 108 Akala 1 ...............
Akala II .......
Akala IH •••••• yeril ...........
yağı (rafino) ... çekirdeği .......
Ikramlyell tahviller
1033 Ergani ........
1938 Ikramlyell ........ r«5 MIHI Müdafaa I ... %6 1941
1941
%4 1/2
Altınlar
^-Yurk't4 ı omu: İ 35
Günüş, Plâtin
Şirket Tahvilleri
20.75
112 50
22.30
64.—
%60 .....
,, MUme». Bonet.
T.C. Ziraat Bankası ....
Anadolu D.Y Tertip A/B.
C.
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası Türkiye İş Bankam . Türk Ticaret Bankası Aralan Çimento ... Sark Değirmencilik Milli Heusürans ....
121.-
30.—
5.—
15.25
23.26
8.-
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fonâîye 1903 I 172.-
20.20 Ul.-
59.—
67.50
120.25
29.50
5-
16.75
23.50
16,25
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.)
Buğday sert (Ofisin) .....
Arpa yemlik (dökme) .......
Mısır san (çuvalı) .......
Fasuiya tombul .. ........
Fasujya Çalı şort ........
Kuşyeml ..................
Morcimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşü ............
Nohut natürel ............
Tuğlı tohumlar :
Ayçiçeği tohumu eseseeeeeeee Keten tohumu ••••••••••••••••ee Kendir tohumu •»«•••••«...... Susam .................
Yer fıstığı kabuklu ......
Kuru Meyvainr ı
Fındık (kabuklu sivri) ... Fındık (îç tombul) .......
Ceviz (kabuklu) ..........
Ceviz ile natürel) .......
Dukıınıı* Ilıım MaddeleriI Tiftik (ana mal) ........
Tiftik (Natürel) .........
Yupak Anadolu (Kırkım)
İlam derileri
Sığır salamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun havn kurıısu kilosu
Nebati Yağlar:
Zeytinyağı (E.E. teneken) Sus&myafiı (Raf. sıra» Ayçiçeği (Rafine çıplak) Fındık yağı (Çürük)
92.—
186.50
200.—
15(1.—
ni5.—
| 110.—
Hû.— 165 -175.
Eskişehir Ticaret Borsası
230 -
200 —
103 — 130.—
Buğday yumuşak ...........
Buğday sert • ••• •••«•seeee Arpa .....................
iterllng ....
Dolar .......
Fr. Frangı .. İsviçre Fr,... lieiç. Fr....
leveç Kr.....
İHorln ......
Uiret .......
lûrahml .....
lCscoudo» ...
100.— 110.— 110.—
110.—
110.—
120.— 09.-
08.—
20.30
100.—
21.61
22.—
22.—
21.45
22.—
21.-
21.95
180.
M 1/4
147.-
Trabzon Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala Akala Akala yeril yerli
180.—
142.—
145.—
81.-178.—
85.— 180.—
3.22
78.—
1.30
FINDIK
a) %50 randımanlı kabuklu tombul .....
b) îç sıra kontrollü .
1 «•■••• u........
m.........
ı .........
II. •»«•••
Buğday (Buşeli=Sent) eeaseeeaeeeseec
Sert Kış mahsulü No. 2 ........
Kırmızı M " No. 2 .............
Pamuk Mlddllng (Llbresl=rSent) Temmuz
Ekim
Aralık
Tiftik (L1bresl=Sent) Teltaas No. 1 ......... -.......
Fındık (Llbrosl=Sent) Kabuklu yorll iri orta Levant İç ithal malı .......
Ekstra iri iç ithal malı ......
Kuru üzüm (Llbrcsl=Scnt) ........
Thompson çekirdeksiz seçme ...
Keten tohumu (Buşcli=Dolar) ... Minncapolls .....................
Kol/ıv (Llbrcsl=Sent) Levha-teneke (100 libre dolar)
34.—Nom
30.- ” 20/21 ° 18/21 M
30.-3L-
26.20
40.—
31.—
63 —
80.—
91.— 188.—
30.—
10(1.—
325 — 320.— 200.—
126.—
92.—
11 U4
3.85
78.25
7.30
Paınuk (Kantan=TaÜari) Aehmounl Kısa elyoflı F/G Karnak Uzun elvaflı F/G.
(•) Gününde Borsada muamelesi tescil cdilmomly lahvüât ve eshamın arz ve taloplero göre taayyün eden takribi piyasa degerlcrL
Bugün Eski kur
Lira Lira
Kı Yeril Ur 4.62 4.80
Kİ Dezutia. — *
hhurlyet ... 31.90
kt 35 50 35 —
hlt
Gen 31 65 30 75
Uis 41.— V W 4 S V 40.80
hfliz kol ... —
folâon Lİ .. —
t;r. 33.— 32.75
1941 Demiryolu VI
%6 Kalkınma 1
%6 •V 11
II Lll
ne 1949 Istfkçgzı 1.
1948 İstikrazı II
Milli Müdafaa I
vÇ v os • • s s (Te6 1049 4 e • I
%7 1934 Sivas-Erzurum I...
%7 1934 • ı ıı Ll.-VII...
%7 1043 Demiryolu 1...
%7 1943 • • 11...
%7 1941 âl m...
%7 Mili! Müdafaa I...
%7 • • es 11...
%7 • 1 III...
■: 7 II «s IV...
99.20
100.30
100.30
100.30
100.30
100.20
97.60
21.30
21.35
21.50
21.00
21.40
21.10
21.70
20 80
21.25
21.40
En aşağı En yukar
Gün Gr. — —
PİA M ...... 10.- 11.—
irich Borsası (Serbest)
5.105u İsviçre Frangı
Dı mu En aşağı En yukar
LürLlrûJi) 0.97 1.07
Dole . «•«, 4.28 1/4 4.29 1/4
Sterg 10.80 10.95
Fratt Frang 1 22 1.21


Tiftik İyi mal (Llbresl=Flyat)
• t Sıra malı *• • 1 • • •
Tün Anadolu ° • e
|| Trakya M İt (••
ı
126.—

- Y B N 1 İSTANBUL
11 Haziran 1950
Rhln Nehrinin mecrasının değiştirilmesi sırasında alınmış bir resim
Ne istediğini bilen ve yapan sağlam bir varlık
Mucize mahlûk
insan yavrusu

Fransada Rhin Nehri
naklediliyor
Yeni nehir, bütün milletlere ait -seyrüsefere açık tutulacak
Ren Nehrinin
erince, bundan fakat Avrupa-da faydalana-
BUGÜN Fransada 4000 Fransız işcl-® sinin gücü, mahareti ve Amerikan dolarının yardımiyle elli yıllık bir rüya, hakikat olmuştur.
Kembs’den, Alsace’da yer alan Strasbourg’a kadar 104 kilometrelik bir mesafe dahilinde yeri değiştirilmiştir.
“Yeni” nehir sona sadece Fransa değil, nın geri kalan kısmı
çaktır. Böylece, Fransa, pek fazla ihtiyaç hissedilen bir hidro-elektrik kuvvetinden faydalanacaktır. Avrupa yaz ve kış esnasında devamlı olarak bir su yolundan istifade edecek. Bu netice de, sular kabardığı sırada ekseriya Ren Nehri üzerindeki seyrüseferi felce uğratan kumsalın ortadan kaldınlmasiyle elde edilmiştir. Nehrin yeni kanalı çimentolu olduğu için bu gibi maniayı tamamen ortadan kaldırmaktadır. “Yeni” nehir bütün milletlere ait seyrüsefere açık tutulacaktır.
Fransız mühendisleri yan m asırdan beri Ren Nehrinin yerini değiştirmeyi tasarlıyorlardı. Fakat, 1932 yılında ancak Kembs mıntıkasındaki belli-başlı ilk bölge ikmal edilebildi. Bu da esası teşkil eden bent, bir elektrik istasyonu, iki kanal kapısı ve takriben beş millik bir kanaldan ibaretti. Bundan sonra, buhran başgösterince. inşaat durdurulmuştu.
Fransız Hükümeti, İkinci Dünya Savaşından sonra, elden geldiği kadar kısa bir zamanda Kembs hasarını tamir etti. Bundan sonra da millileştirilen elektrik sistemi Ottmarsheim’de eskiden hazırlanmış sekiz kısımlık plânın ikinci bağının yerine getirilmesine başlanmıştır.
Ottmarsheim, tarihî nehir nakletme projesinin kalbini teşkil etmektedir ve burada Amerikan dolarını iş başında görmek mümkündür. Nitekim, işde istimal edilen teçhizatın büyük bir kısmı Amerikadan getirildiği gibi muazzam kazıcılar, kürek-
1er, buldozerler. traktörlerle diğer teçhizatın büyük ölçüde istimal edildiğini de görmek kabildir.
Daha başlangıçta Ottmarsheim büyük bir iş manzarasını andırıyordu. Büyük ölçüde kazı ameliyesini lüzum gösteriyordu. Diğer taraftan Çimento Kanalın, büyük nehir gemilerine geçit verebilmesi için 88 metre genişliğinde olması icap ediyordu. Aynı zamanda Çimento Kanalın, senede 900.000.000 kilovattık elektrik istihsal edebilecek kudreti olan 5.3.000 beygir kuvvetindeki türbinleri çevir-miye kifayet edecek kadar su nakletmesi lâzımdır. Bu arada Panama Kanalında istimal edilenlere nazaran iki kere daha büyük kanal kapılarına ihtiyaç hasıl olmuştur. Kazı işi görülürken takriben 13.375.000 kübik metrelik toprak çıkarılmıştır. Top-yekûn 60.000.000 dolar olarak hesaplanmıştır.
Bu kadar muazzam bir işi başarabilmek için lüzumlu olan ağır teçhizatı Fransa, ancak Amerikadan temin edebilirdi. Böylece hattâ 1948 yılında Marshall Plânı tatbik sahasına girmeden önce, Fransız Hükümeti, Amerikan makinelerine ayırdığı mahdut dolar ihtiyatından 3 milyon dolar sarfetmişti. Böyle olmasına rağmen Marshall Plânı yardımiyle daha sonra 1.000.000 dolar değerinde Amerikan makinesi elde edilmiştir
Fakat, lüzumlu olan yabancı teçhizat sağlandıktan sonra dahi Ott-marsheim, milyonlarca dolara ihtiyaç gösteriyordu. Karşılık meblâğları Marshall Plânı yoliyle tahakkuk ettiği için Çekilen Fransız Fransız iniştir.
bu para çekilebilmiştir, paralarla lüzum görülecek teçhizat ve malzemeleriyle işçilerinin yevmiyeleri öden-
yılında. Marshall Plânının
1948
karşılık fonlarından Ottmarsheim için 9.000.000, 1949 yılınra ise 15.000.000 Fransız frangı tahsis edilmiştir.
Yazan : George Kent
g3}EÇEN gün eve bir arkadaşım gel-”di, muzipliği üzerindeydi. Oğlum ne yaparsa ben de onu yapacağım diye tutturdu. Oğlu henüz altı aylıktı. Çocuk; oraya, buraya tırmanmıya çalışıyor, havaya yumruklar sallıyor, bacaklarını geriye atıyor, göğsünü ileriye veriyor, başının üzerine yükleniyor. topuklarının üzerinde ayağa kalkıyor, tekrar geri düşüyor ve bahası da bütün bunları taklit ediyordu. Otuz dakikada büyük bey yorgun düştü, küçük hep aynı zindelikte yaptıklarına devam etti.
Bu hususu, pek çoğumuzun bilgi edinmeden geçiştirmek istemediğimiz bir mevzuu başlangıç olarak kabul e-diniz. Gerek fiziki, gerek ruhi bakımdan küçük çocuk büyük İnsandan daha üstündür.
Doğumdan Önce dahî dehşettir. Hassas âletler vasıtaslyle bu hususları tetkik eden doktorlar, çocuğun daha cenindeyken öksürmek, aksırmak, esnemek, iç çekmek, parmağını emmek, gıdalanmak gibi hareketler yaptığını bildirmektedirler. Hattâ ağladığı bile duyulmuştur. Hamile bir kadın tiyatroya gitmiş ve karnındaki çocuğunun da seyircilerin tahassüsa-tına iştirak etmiş olduğu hakkında izahat vermiştir. Bir diğeri dikiş makinesiyle dikiş dikerken, çocuğunun tahammül edilmez hareketler yaptığını, onun İçin makineyle dikiş dike-mediğini anlatmıştır.
Doktorların işaret ettiği dikkate şayan diğer bLr nokta da, cenindeki çocuğun, gayrı şuur! olarak yaptığı iş bölümüdür. Kalsiyum ihtiyacını anneden alır, vücudunda madeni tuzlar eksik olan bir anayı çocuk âdeta kemirir, öte yandan annedeki hormon noksanlıklarını ekseriya çocuk tamamlar. Meselâ, tiroit veya gışayı muhat! guddeleri, gayrı muntazam çalışan bir kadının hamilelik esnasında bu bakımlardan bir iyileşme gösterdiği anlaşılmıştır. Çocuk bu u-sareyi iki kişiye yetecek kadar hazırlar, böylece anne ve yavru birlbir-lerinden istifade ederler.
Bu harika mahlûk doğduğu zaman, büyük insanın kalbindn İki defa daha kuvvetli bir kalbe sahiptir. Kan kü-reyveleri altı milyondur, yani sizinkinden bir veya iki miyon fazladır. Nefes alışı daha seri, kan deveranı daha muntazamdır. Hasılı titremesi, gelişmesiyle âdeta hareket dolu bir enerji makinesidir. Bünyesinde sizinkinden çok vitamin, fosfor, kalsiyum ve demir vardır. İştahı mübalâğa e-dilecek kadar çoktur. Büyük insanın üç misli protein ihtiyacı vardır. Eğer gıda maddesine göre söylersek, büyük insanın ihtiyacı olan on altı dir-hemlik et yerine kırk sekiz dirhem yemesi lâzımdır. Kilosu, bir senede üç misli artar.
İnsan yavrusu pek sağlam bir varlıktır. Bacağından yahut kolundan tutup kaldırabilirsiniz. Bir eliyle herhangi bir yerde askıda bıraktığınız zaman bütün ağırlığını taşıyabilecek kuvvettedir. Savaş yıllarının gıdasız bıraktığı çocuklar bile bu hareketi yapabilecek vaziyettedirler. Bebekler susuz bırakılmamak şartiyle uzun müddet açlığa dayanabilirler.
Bebeğin en mükemmel dayanağı, doğumla beraber başlıyan emme kabiliyetidir. Bu iş için ne kadar hazırlıklı olduğuna hiç dikkat ettiniz mi? İleriye doğru çıkık olan çenesi gö-1 ğüse erişebilmesini kolaylaştırır. Yanaklarında badem biçiminde yağ bezleri vardır; bunlar da emme hareketine yardım eder. Bebekte bir de emme refleksi vardır. Üst dudağına dokununca hemen ağzını uzatır ve dudakları emme vaziyetine girer.
Bebeğin bünyesinde esasen fazla o-lan kan, hormon ve madenî tuzların
Çeviren : Meliha B. Şarlı miktarına, kalbin sağlamlığına, bir de anneden aldıklarını İlâve edin, netice kati olarak bir muafiyet durumudur. Çünkü İlk aylarda çocukta bir çok hastalıklara karşı muafiyet vardır. İki haftalık oluncaya kadar bebeklerde soğuk algınlığı görülmemiştir. Hattâ, • daha sonraları bile müthiş bronşitler, nezleler geçirirken çocuk bunu en hafif şekilde atlatır.
Yeni doğan çocuğun en hayret edilecek tarafı da, kendisini harici hayata ittibak ettirebilmek kabiliyetidir. Anne karnında cidarların çevrelediği yuvasında gürültüden, sarsıntıdan uzak ve anne düşse yuhut herhangi bir sadmeye maruz kalsa dahi tehlikeden masun İken birdenbire doğuyor; mahfuz, sakin yerinden gürültülü, patırtılı, her dakika hava değişmesi olan bir yere çıkıyor. Evvelce gıda ona kendiliğinden gelirken, şimdi kendisinin istemesi lâzım. Yeni yatağı yumuşak olsa bile ilkinden sert. Harice çıkmadan mikrop varsa bile sayılacak kadar az İken şimdi bulutlar halinde. Vaktiyle havaya ihtiyacı yokken şimdi yaprak gibi ince olan ciğerlerini işletip hava alması lâzım. Bütün bunlara rağmen çocu-1 ğun yaşaması bir mucizedir.
Çocuk, sadece fiziki bakımdan sağlam değil, aynı zamanda zekî ve anlayışlıdır. Ne istediğini bilir ve yapar, İstediğini yaptırmak için iki çaresi vardır: Ya güler, ya ağlar. Gü-lüşnün ve ağlamasının başkaları üzerindeki tesirlerini tefrik etmesi yine mucize nevinden olan öğrenme kabiliyetiyle mümkündür. Her normal çocuk bir sene içinde hiç bir büyük İnsana nasip olmıyacak bir süratle yenilik öğrenir. îki yaşma gelmeden derme çatma da olsa dilini öğrenir; annesini, babasını, akrabalarını ve dostlarını tanır. Ondan sonra ilk öğrendiği temelin üzerine mütemadiyen yığar ve her yeni öğrendiği şey onun için bir eğlencedir.
Eğer büyük bir insan bir sene zarfında bir çocuk kadar bilgi edinebil-seydl, zekâ rekoru kırmış olurdu.
Çocuğumuzun bedenen ve zihnen bir mucize olduğunu görüyoruz: aramıza katılmak istediğini gösterdiği zaman memnun oluyoruz, onu seviyoruz ve hemen "Ağaç yaş İken eğilir’1 sözünü tatbike koyuluyoruz.
Çocuğumuza karşı tamamlyle menfi bir tavır takmıyoruz. Bizim arzularımıza uymadığı için, onun kendi istediği sıraya göre hareket etmesine mâni oluyoruz; büyük olduğumuz i-çin daima bizim dediğimiz oluyor. Hep onun istemediği şeyleri yedirmeye, istemediği hareketleri yaptırmaya çalışıyoruz. Büyüyüp, aklı başına geldiği zaman bizim sözlerimize isyan etti mi, doğru bir ruh doktoruna götürüyoruz.
Onları doktora götüreceğimize bütün bu huysuzluklara, tersliklere ken. dimlzin sebep olduğumuzu düşünmemiz lâzım,
Bir çocuk da büyük bir insan gibi neye ihtiyacı olduğunu anhyabillyor. Meselâ bazı çocukların bir çok yiyecek arasında balık yağını tatlıya tercih ettikleri, vücutlarındaki madeni tuz ihtiyacından dolayı yüzlerini bu-ruştura buruştura tuz yedikleri görülmüştür. O halde karnı acıkarak ağlıyan çocuğa neden istediği verilmemelidir?
Bunun için eğer çocuğunuzu seviyorsanız. onun bir iki kusurunu hoş görecek ve ona da bir takım ihtiyaçları olan, hakkını istiyen bir varlık olarak saygı göstereceksiniz. Belki eviniz mahallenizin en tertipli evi olmıyacak, fakat çocuklarınız iyi insan olarak yetişecektir.
De Havre’ıı uçukların «kını
F.90 tepkili
a\ uçağı
( HAVACILIK
Tayyarelere karşı müessir silâh bulundu mu ?
ACABA 20. asır kadar etüd edilme-”ğe değer başka bir asır var mı? Henüz yarı çağına gelmiş olan şu yüzyılda nelere şahit olmadık. Kalan 50 yılında daha kimbilir ne muazzam sürprizlerle karşılaşacağız.
Her an ufukların ötesinden gelerek ölüm saçabilen tayyareler de bu asrın mahsulü değil mi? 1903 te do ğan tayyarecilik 47 yıl içinde ruhu ile mütenasip olarak ne kadar da süratli tekâmül etti. Acaba havacılık bugün ikbal devrini yaşıyor mu?
Bu soruya, tayyarecilikle pek az ilgisi olan kimseler dahi “hayır" diye cevap verecektir. En doğru cevap da budur.
Bugün havacılık, iki yolda büyük adımlarla ilerlemektedir:
1 — Uçakları tekemmül ettirerek yakalanması ve tahribi gayrı mümkün bir hale getirmek suretiyle mukabil tarafa âzami surette öldürücü tesirlerde bulunmak.
2 — Her gün biraz daha hızı artan bu hava unsurlarını yeni vasıtalarla yakalamak ve tahrip etmek imkânına sahip olmak.
Hali hazırda havacılığın teknik çevrelerinde konuşulan, halline çalışılan ve bu hususta gayretler sarfe-dilen mevzular bunlardır.
Bugün elde mevcut silâhlarla isabet ettirildiği takdirde uçakları tah rip etmek kabildir. Fakat hava dahilinde çok seyyal olan bu vasıtalara isabet ettirmek çok zordur. Son harpte tahrip edilen uçakların ancak % 5 im uçaksavar silâhları tarafından düşürmek kabil olmuştur. 2000 metrenin üstünde ciddî bir uçaksavar ateşiyle karşılaşılmamaktadır.
İnsan zekâsı, bu sınır tanımaz mağrur nesneye de bir gem vurarak harekâtını tahdit etmek, belki dc onu büsbütün semalarımızdan silerek düşmanı kara sınırlarında beklemek çaresini bulmak üzeredir.
Amerikada “güdümlü mermi’’ diyebileceğimiz bir nevi havada uçabilen merminin tekâmülünde büyük a-dımlar atılmıştır. Bu mermiler havaya bırakıldığı zaman, avının kokusunu alan bir tazı köpeği gibi hede fini muttasıl takip edebilmektedir.
1949 yılında Amerikada tekemmül ettirilmesi için 39 milyon dolar anrılan bu mermiler kısa zamanda geliştirilerek düşman uçaklarına karşı birinci hat savunma silâhını to$k»l edecek hava kuvvetlerinin lx*l kemiği olacaktır»
BAHİSLERİ /
Bıı mermiler üzerinde yapılan her türlü çalışmalar gizli tutulmaktadır. Bununla beraber teknik ve taktık meseleleri halletmek üzere fizikçi, kimyacı, elektrikçi, riyaziyeci, mühendis, meterolojlst ve daha bazı mütehassıs müşavirlerin beraberce çalıştıkları bilinmektedir.
Bir miktar infilâk maddesi taşıyan mermi, esası teşkil etmektedir Bu mermi, avını yakalıy&na kadar gerekli hareket kudretini kendisine bağlı bulunan ve roket esasiyle çalışan tertibattan alır. Sesten daha süratli olan bu mermilerin baş tarafında radarla çalışan bir başlığı vardır. Bir insan zekâsı kadar sıhhatli çalışabilen bu başlık, havada bir uçağı tesbit ettikten sonra onu muttasıl takip edebilmekte ve uçağın hiç bir manevrası onu takip ve
Jet motörlerinin uçaklara uygunluğu
İKİNCİ Dünya Savaşı esnasında ve ■ onu takibeden şu yıllarda yeni inşa edilen uçaklarda jet motörleri kul-lanümıya başlanılmıştır. Ancak bu motörlerle mücehhez olan uçaklar, ses hızına yaklaşmış ve onu geçmiştir.
Asrımızın başından beri gelişmiye çalışan uçaklar, elde mevcut teknik imkânlardan faydalanmıya çalıştı. 47 seneden beri kullanılmakta olan dört zamanlı motörlerle oldukça bir ta-rakki kaydedilmiş ise de, jet motörlerinin icadı ve inkişafiyle dört zamanlı motörlerin mukayesesinde bu husus açıkça görülür.
Uçakları hemen istilâ eden jet motörlerinin dört zamanlı motörlere nazaran bariz üstünlüğünü ve bu motörlerin uçaklara tatbikiyle sağlanan büyük faideleri şöylece sıralıyabili-riz:
1 — Plânlamada üstünlük: Tepki sistemi esasiyle çalışacak bir motö-rün projesini hazırlamak, bilâhare onu inşa ve prototipini imal etmek, dört zamanlı motörlere nazaran 1/4 nispetinde, daha kısa zamanda olmaktadır. Bu motörlerin Üzerinde yapılan tadiller kolay ve tesirleri büyüktür. Küçük bir gelişmeyle büyük bir takat elde edilmektedir. Bu mo-törölerde takat elde etmek hususunda da bir tahdit şimdilik gözükmemektedir. Alelâde jet motörlerle 15.000 beygir kuvvetine tekabül
eden bir
sonunda da tahrip etmekten alakoyazmam ak tadır. Bu başlık, takip etmek* te olduğu hedefin dost veya düşman olduğunu da tefrik ve gerekli yerde gövdesini patlatarak uçağı tahrip debilmektedlr.
Bugünkü ilim bütün bu işleri ya*» pacak âletleri yapabilmektedir. Bu kadar çok işi başaran cihazları, ktb» çük bir hücreye sıkıştırmak^ hiç de« ğilse bir kaçım birden tayyarelerde taşımak, harp ekonomisine uygun bir şekilde istihsal etmek hali hazırda karşılaşılan meselelerdir.
Araştırmalar gizli, tecrübeler ümitli. gayretler teksif edilmiş olduğu halde çalışılmaktadır. Bir kaç yıla kadar seri imalâta başlamanın mümkün olabileceği tahmin edilmektedir
Derleyeni R.
çekiş elde edildiği halde, uzun yılların gayretleri neticesinde, infüâklı motörlerden elde edilen azami takat se 3.000 beygir kuvveti civarındadır.
2 — imalâtta kolaylık: Tepkili motörlerin imali daha kolaydır. Mo-törü teşkil eden parçalar 1/3 nispetinde azdır. Uçakları faal tutabilme imkânı çoğalmıştır. Gayrıfaal parça ve motörlerin sökülüp yenilerinin takılması kolay ve çok kısa zamanda mümkün olmaktadır. Motor değiştirme bir saat, hattâ 24 dakika bile olduğu söylenmektedir. Motörlerde buyalı yatak olmadığı için daimi bir aşınma da yoktur. Transmisyon, re-düksyon tertibatı olmadığından elde edilen takat, doğruca cer kuvvetine inkilap etmektedir. Motörlerin çalıştırılması pek kısa sürer.
3 — Yakıt meselesi: Dört zamanlı motörlerin işliyebümesi için mutlaka benzin ve motörün yaktığı oktantı benzini bulmak zarureti vardır. Bu meselenin müşkülâtını ikmalciler, aci neticesini ise pilotlar çekmektedir. Jet motöörlerde bu dert de ortadan kalkmıştır. Bu motörler parafin, dizel yağı, adi petrol, ağır yağlar dahi yakmaktadır. Jet motörlerde takat, safha geçirmeden elde edUdiği elde edilen takat daimîdir.
dört için
mo-
4 — Soğutma: Dört zamanlı törlerin soğutulması işi de ciddi bir mevzudur. Bir zamanlar mayi ile soğutma gayretleri savaşta büyük mahzurlar doğurduğundan hava ile soğutma cihetine gidilmiş ve yıldız mo-törleri rağbet bulmuştur. Jet motor-lerde bu, içinden geçen hava vasıta* siyle temin edilerek halledilmiştir.
5 — Montajda kolaylık: Jet mo-törleri ufak ve hafif motörlerdir. Bu sebeple uçakların gövdelerine, kanatlarına monte etmek kolay olmakta ve uygun düşmektedir. Havaya karşı arzettiklcri satıh da azdır. Motörlerin küçük olması dahi, hizmeti bakımından büyük güçlükler çıkarmamakta ve montajdaki uygunluk, kumandalar üzerinde de kendini göstermektedir. Kumandalar daha hassas ve daha hafiftir. Pervanenin bulunmayışiyle silâhları ve pilot mahallini iyi yerlere monte etmek kabildir. Bu sayede pilotlara iyi bir görüş sahası sağlanmıştır.
6 — Tepkili motörlerde ekseriya pervane yoktur: Bu sebepten uçakları alçak inşa etmek, iniş takımlarını kısa yapmak kabildir. TÜrkiyeye gelen jet uçaklarını görenler» tekerleklerinin hemen motörlerin altından çıktığını ve ne kadar kısa olduğunu görmüşlerdir. Bu inşaat süratli olan jet uçakların ve istihrarlı yapabilmesi tır.
yardımiyle inişi kolay sağlanmış-
uçaklara
7 — Jet motörlerinin sağladığı diğer hususlar da şunlardır:
a — ihtizaz azlığı: iştialin daimi ve pervanesiz oluşu v.s. hususlarla ihtizaz ve gürültü oldukça azalmıştır. Havada daimi surette sarsılmata olan pilot ve mürettebat daha az yorulmaktadır.
b — Motörlerin ısıtılması: Uçuşa geçmeden önce motörleri ısıtmak lâzımdır. Yerde alârm vaziyetinde bek Üyen uçaklar İçin bu, önemli bir meseledir. Jet motörleri çalıştıktan 2-3 dakika sonra azami takati almak kabildir. Hattâ 30 saniye gibi kısa bir zaman sonra cer kuvveti başlar.
31 Haziran 1050
YENt İSTANBUL
Sayfa 7
I
TEMİZLER!
5EŞ DEĞİL
ı

I


4a «3

t

r
T A
Çamaşır Makinesi :
Elektrik süpürgesi :
K SİTLE SATIŞ
450 Lira 100 lira peşin, ayda 35 lira, on ay
375 Lira 75 lira peşin, ayda 30 lira, on ay

i

YÜZÜNÜZ ÇAMAŞIR DtdUDİR...



z
it

e:
I?
f
M A T A Ş
Tabir Han, Galata.
Telefon: 44996
A
■ r^



1
TUVALET SABUNU Cildinizin Arzuladığı Sabundur.


fi
1-
>
••4


»• »
? • i* ‘
( •
Aıi i - . V
w ;
• -n i * t
i ’£ • ı 5?:
t «t

J
V
Bankamızda bir tasarruf hesabı açtırınız. Hem para biriktirir, hem faiz alır, hem de İkramiye kazanabilirsiniz.
İKRAMİYE ÇEKİLİŞ TARİHLERİ
25 Ağustos
31 Ekim
29 Aralık :
1 EV
1 EV
2 EV
2 DÜKKAN 1 DÜKKÂN
1 DÜKKÂN
ve çeşitli para ikramiyeleri...
EV ve DÜKKÂNLAR'ın Veraset ve İntikal
Vergisini Bankamız öder.
TÜRKİYE İŞ BANKASI
Günlük Buhur ve Sığla Yağı Satılacaktır
Devlet Orman İşletmesi Fethiye Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz Fethiye Merkez orman dışı ıstlt yerinde mevcut kalaylı tenekeler içerisinde 16.142 kilo sığla yağı ile 10.000 kilo günlük buhuru 7 şer parti halinde 29-5-lftöO tarihinden itibaren 20 gün süre İle ve açık arttırma suretiyle satışa konmuştur.
2 — Açık arttırma 19-6-1950 pazartesi günü saat 15 te İşletme binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
3 — Sığla yağlarının beher kilosunun tahmin! bedeli 350, günlük buhurlarının kilosunun tahmin! bedeli de 18 kuruştur. Her parti için % 7,5 hesabiyle geçici teminat alınır.
4 — Bu işe ait şartname Ankarada Orman Genel Müdürlümü. Ankara Merkez. İstanbul, İzmir, Denizli. Aydın, Muğla, Köyceğiz, Fethiye. Kaş, Finike. Antalya, Mersin, Adana İşletmeleriyle Fethiye Belediyesinde görülebilir.
5 .— İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbite ve ilk teminat makbuzlariyle komisyona müracaatları. (7346)
ZUFLEN
Almanyanın son yarım asırda en ziyade şöhret kazanmış kaplıcalarındandır.
İMAt
PÜROiuvaiH sabunu
PURO WVAl« sabuNU
PURO ■tUVALET SABUNU
PURO tUVAlEJJ^^
(eninUin taıeHgi-n, muhat»10 edet v5ıünüıe kadife yumu^'9' ''e’U-$ili daima genç ve güzel cildinizi besler-
faal
Bol Köpüklü Nefis Kokulu
Tuvalet Sabunu
100 de 100 saftır, J
Ankarada Kızılay karşısındaki REKLÂM KULEMİZ
Bu reklâm kulesi birkaç güne kadar Taksim Meydanında dikilecek ve en güzel ilânları canlı bir şekilde halka takdim edecektir.
ilân vermek İçin acele ediniz.
YENİ İSTANBUL İLANCILIK ŞtRKETİ
Beyoğlu Kaj’makamJıgı karşısında
Telefon 44756 /57
Dr. HASÎB TANYOL
Avrupa tetkik seyahatine çıkmıştır.
1 Hazirandan itibaren
BERLITZ
Lisan Dershanesinde
YAZ LÎSAN KURLARI Açılmıştır.
Haftada 3 ders
3 ay için 35 liradır.
Beyoğlu, 1 »tı klııl Cad. 2(m
P E N D 1 K T E
SATILIK KÖŞK
Pendik burnunda İlkokul yanında bahçe içerisinde, koya hâkim çok güzel manzaralı köşk satılıktır.
ı ■
SORBONNE, OXFORD, CAMBRIDGE
gibi biiyük üniversite
terde tahsilini yapmak
istiyenlere veya

GLUItKlI İRMİK MAIARNASI
rruOR İAMAAO IITRNIIM.
Sütlü ve Yumurtalı maka malan
uzun zaman çalışma, tecrübe ve ihtisas neticesi Balkan Marka irmik ve glütenden mâmul sütlü ve yumurtalı makarnalanmızın şöhret kazanmasına muvaffak olduk. Yakında ? ? ?
Sizi inandırmak için ancak bir tecrübe kâfidir.
V - " "A
BAL . K A N t u 1 J T f” N L ı T r? m ; k makarnalami
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
ÇELİK SAÇ ALINACAK
Devlet Demiryolları Haydarpaşa
S'-^nalına Komisyonundan :
1 — Muhtelif kalınlıklarda ceman 750 kg. çelik saç açık eksiltme ile «atın alınacaktır.
2 _ Muhammen berteli 1650 Ura olup muvakkat teminatı 123 Ura 75 kuruştur.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır
4 — Eksiltme 28 haziran 1950 çarşamba günü laat 10.30 da Haydnrpnşa rar blnaaı dahilindeki Haydarpaşa Satın Alma Komi s-yonuda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda ha zır bulunmaları.
(7583)
Şifalı ÇAMUR BANYOLARI Meşhurdur
SENEDE EN AZ 30.000 HASTAYA ŞİFA VEREN BU KAPLICADA TEDAVİ OLMAK İSTERSENİZ
ANKARA, İSTANBUL
üniver sitelerinde
okumaya malî durumu
DİE VERIVALTUNG
DES LIPPISCHEN
STAAT8BADES 8ALZUFLEN. ALLEMAGNE
müsait olmıyanlara
Adresine müracaat ederek izahat isteyiniz. Gazetemiz de delâlet eder.
Bugün 3 üncü sayfamızı okuyunuz!
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünden:
1 — Tapulama heyetleri için 900 adet Jalon, 900 adet jalon sehpası kapalı zarf uaultyle ihale edilecektir.
2 — İhale 27-6.1950 tarihine rastlayan pazartesi günü saat 15 te Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü binasında Satmalma komisyonunda yapılacaktır.
3 — Jftlonun muhammen bedeli 4500, muvakkat teminatı 337.5, jalon sehpasının muhamm en bedeli 10800, muvakkat teminatı 810 Uradır.
4 — Öatın alınacak !ki kalem alet bir talibe ihale edilebileceği gibi ayrı ayn taliplere İhale edilebilecektir.
5 — Teklif mektuplarını ihaleden bir saat evvelisine kadar komisyon başkanlığına vermiş olacaktır.
Postadaki gecikmeler nazara alınmaz,
6 — Şartname ve nümunesi hergün komisyonda görülebilir.
(13286)
ANKARA
Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün Uk uçakla Ankaraya gönderilmekte ve derhaJ otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rııgmen "YENİ lSTANBUL"un ellerine geç veya İntizamsız geçtiğinden şikayeti olan abonelerimizin arzularını Ajıkara büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve ilân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla Istanbula bildirilmektedir Ankara büromuzun adresli
Kûzırrı Oıtlap Cad. No. 1/9 Ilgar Apt Telefon: 16112 YENİŞEHİR
MADEN DÎREĞÎ TAHMİL VE NAKİL ÎŞt Ereğli Kömürleri İşletme Genel Müdürlüğünden:
DEVLET ORMAN İŞLETMELERİNDEN satın alınarak İşletmemizce Alaplı bölgesi sahillerine depo edilen ve edilecek olan 2000 M3. Akçakoca sahillerine depo edilen ve edilecek olan 1700 M3. Karasu bölgesi sahillerine depo edilen ve edilecek olan 2300 M3.
r
kİ cem'an ve tahminen .... 6000
metreküp maden direkinin bulundukları istif mahallerinden alınarak deniz vasıtalarına tahmille Zonguldak kömür havzası iskele agızlanna (Kandilli. Kozlu, Kasaptarla, tna£zı. Kilimli, Büyükagız) nakli müteahhide verilecektir.
1 — Taliplerin şartnamesindeki esaslar dahilinde muvakkat teminat mektup veya akçesini, Ticaret Odası vesikasını ve evvelce bu mevzua müteallik iş yaptıkları takdirde, vesikalarını teklif mektuplariyle birlikte tevdi etmeleri.
2 — Bu işe ait şartname:
Ankarada : Etibank Genel Müdürlüğünden, tstanbulda : Etibank İstanbul Şubesinden, Zonguldakta : İsletmemiz Ticaret Grup Müdürlüğünden alınabilir.
3 — İhale 1 Temmuz 1950 cumartesi günü saat İS de yapılacağından, teklif ve teminatları havi kapalı zarfların aynı gün saat 11 e kadar İşletmemiz Başkâtipliğine verilmesi lâzımdır.
Müddet bittikten sonra verilecek teklifler kabul edilml-yeceği gibi postada vukubulacak teahhurlar da nazarı itibara alınm^acaktır.
4 — İşletme İdaresi ihaleyi dilediğine icrada serbesttir.
(7729)
(Satılık ve Kiralık Emlâk)
İstanbul Defterdarlığından:
Kıymeti Teminatı Lira Ura
Dosya No.
511—3287
511—3587
515—41622
516—639
517—2067
518—10492
519—181
514—1882
514—1882
CİNSÎ
Kmalıada, Macar ve Çandarlı so. 31 ada, 8 parsel 637 M2 arsa.
Kınalıada, Narçiçeği «o. 56 ada,
8 parsel 376.50 M2 arsa.
Beyoğlu, Mecidiyeköyü A. 10 pafta, 58 ada, 32 parsel 1153 M2 arsa.
Eminönü, (Yrenlkapı) Tülbentçi Hüsameddin mah. Alaca camii so. 798 ada, 13 parsel (vergi kaydına göre 16/1 kapı sayılı) 28 M2 arsa.
Eyüp, îslâmbey mah. Kanun so. 192 ada, 8 parsel eski ve yeni 4 kapı sayılı 73.64 M2 arsa.
Fatih, (KaragümrUk) Keçeci Ka. rabaş mah. Kum od alan so. 1593 ada, 3 parsel (vergi kaydına göre yeni 22 kapı sayılı 35 M2 arsa.
Kadıköy, Suadiye mah. Bağdat cad. ve Suadiye hat boyu 330 ada, 30 parsel taj 397/1 kapı sayılı 225 M2 arsa. (Kapı numarasını Bağdat caddesinden almakla beraber arsanın bu caddoye yüzü yoktur.
Beykoz, Tokat çift' müştemilâtından bir taradı U... ..yeri çalılığı, bir tarafı 8üleyman Gürbüz İsticarındaki çayır, bahçe ve bir tarafı Yuşa yolu ile çevrili tah. minen 50 dönüm fundalık arazi.
Beykoz Tokat çiftliği müştemilâtından Beykoz çayırı terazibaşı çeşmesi yanında kâin dosyasındaki krokide hudutları gösterilen 1900 M2 arazi.
2000
900
3000
700
518
560
2250
35
60
150.—
67.50
225.
52.50
38.85
42.
169.
9—
13.50
Yukarıda yazılı gayrimenkullar 23-6.1060 cuma günü saat 15 te Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı açık arttırma ile satılacaktır. Yalnız 514—1882 dosya No.lu 50 dönüm fundalık ve 1900 M2 arazi İhale tarihinden itibaren senelik kira bedelleri peşinen ödenmek şartiyle ve açık arttırma ile üç yıl süre ile kiraya verilecektir. Kıymetler haneesinde gösterilen bedeller senelik kira bedelleridir.
İsteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdnrılarlyle birlikte ihale günll komisyona, fazla bilgi için sözü geçen Müdürlüğe başvurmaları. (Teminatlar Önceden de yatırılabilir). (7519)

Vefalılar Hapoel ile
9-0 berabere kaldılar
Vefa, zaman zaman üstün oynamasına rağmen misafir takım, gol yememek hususunda gayretli ve hayli de şanslı idi
Kırkpınar başpehlivanına bir koç hediye ediyoruz
Bu seneki Kırkpınar güreşlerinde L şpehlivan olacak güreşçimize bir koç hediye edeceğimizi bildirmiştik. Güreşleri takip etmek üzere Edirneye göndermiş olduğumuz spor muhabirimiz Vedat Etensel ve foto muhabirimiz Ahmet Tuna, bu koçun, başpehlivanlık güreşlerine ayrı bir iddia katmış olduğunu söylüyorlar.
Tarihî Kırkpınar güreşleri bu akşam nihayete erecektir. Müsabakaların sona ermesiyle belli olacak başpehlivana gazetemizin hediyesi olan koç, bu akşam verilecektir.
UTBOL müsabakalarının memba leketimizdc 1 hazirandan itibaren • tatil edileceğine dair müsabaka t ımatnamesindeki kati hükme rag-m n, haziranın ortalarnıa yaklaş-t ğımız halde bu sene bir yandan s ndiyc kadar hiç görülmemiş bir şe-h .de yorucu olduğu kadar lüzumsuz yere de çift karşılaşma suretinde yaptırılan Türkiye Birinciliği Mü-. abakalarma harıl harıl devam olunurken, diğer taraftan şehrimizde .isaf ir bulunan Hapool tak imiyle dün İnönü Stadında Vefa üçüncü maçını yapmıştır. Mevsimin ilerle-mş, halkın da artık futbol müsabakalarından gına getirmiş olması, hiç bir hususiyet arzetmeyen bu maça pek az bir seyirci toplıyabilmişti.
Müsabakaya hakem Mustafa Gü-ventürkün idaresinde saat 118 de baş-hndı. Vefa takımı sahaya şu şekilde tertip edilmiş bir kadro ile çıktı.
Şükrü - Mustafa. Rahmi . Emel, Melih, Salâhaddin . Suphi, Galip, G rbis, İsmet, Emin.
Hapoel takımı da bilinen kadrosunu muhafaza ediyordu. Sahada yapılan mûtat merasimden sonra oyuna Ve-z»nın vuruşiyle başlandı. Derhal ortadan kısa paslarla hücuma geçen Vefalıların yaptıkları akın avt ile neticelendi. Vefa ilk anlarda çok a-zimkAr bir oyun çıkararak Hapoell baskısı altında tutuyor. Vefanın üst-IJste yaptığı akınları kaleci yerinde müdahalelerle kesiyor. Hapoel henüz kendini toplıyarak muntazam bir a-kın yapmak imkânını bulamadı. Hücum teşebbüsü mütemadiyen Vefanın elinde.
On beşinci dakikadan sonra oyun mütevazin bir cereyan alır gibi oldu. Şimdi akınlar karşılıklı oluyor. Hapoel sağ içi on altıncı dakikada Vefa
Lâtin kupası futbol maçları
Lizbon, 10 (Nafen) — İspanya, Portekiz, İtalya vc Fransamn da iştirakiyle her sene yapılmakta olan Lâtin Kupası futbol maçları cumartesi günü başlıyacaktır. Geçen sene-kı turnuvayı Barselon futbol takımı kazanmıştı.
Dünya kupasında Fransamn boş kalan yeri
Rio de Janeiro, 10 (A.P.)— Brezilya Spor Federasyonunun bir âzası dün, Fransamn çekilmesi ile, dünya futbol şampiyonasında hâsıl olmuş bulunan gediğin kapatılmıyacağını bildirmiştir.
İskenderunda boks gösterileri
İskenderun, 10 (A.A.) — Beden
Terbiyesi Teşkilâtı tarafından yaptırılan boks ringi bugün açılmış, bu münasebetle spor gösterilen ve boks müsabakaları yapılmıştır
Fransada yapılan milletlerarası leııis maçlarında Amerikalı Bııdge Patty, Mısır hcbabma oynayan eski Çek tenisçisi J ar od av Drobny'yi 6-1, 6-2, 3-6, 6-7, 7-5 yenmiş ve tek erkekler kupasını alınışür
sol müdafiin! atlattı. Müsait bir pozisyonda olduğu halde biçimsiz bir vuruşla topu dışarı attı. Hapoel defans kademeli bir müdafaa sistemi tatbik ederek Vefa muhacimlerine serbestçe şut çekmek fırsatını vermiyor. Yarım saat geçtiği halde oyunun bu âne kadar ki cereyan tarzı hiç bir enteresan safha arzetmiyor. Müsabaka daha ziyade Vefa muhacimleri ile Hapoel müdafaası arasında bir didişme şeklinde devam ediyor ve bu mücadelede de misafir takım kalecisinin güzel kurtarışları dikkat nazarı çekiyor. Devrenin sonlarına doğru Vefalılar yine hâkimiyeti ele aldılar. Sağdan soldan Hapoell sıkıştırıyorlar. Çekilen şutlar kalenin üstünden, yanından dışarı gidiyor ve bir türlü keleye girmiyor. 42 nci dakikada Vefa mühim bir tehlike atlattı. Hapoelin yaptığı ânl bir hücumda top merkez muhacimin ayağına geldi. Kaleye üç metre mesafede bulunan oyuncu gayet müsait bir vaziyette olmasına rağmen ağır hareket etmesi yüzünden topu müdafilere kaptırdı. Vefanın devamlı baskısı altında geçen birinci devre her iki tarafın da dağınık bir oyunundan sonra sıfır sıfır sona erdi.
İkinci devreye Vefalılar behemehal bir netice almak gayretiyle başladılar. Ve hemen Hapoel kalesini yine tazyik çemberi içine aldılar. Ekseriyetle havadan oynamaları uzun boylu oyunculardan müteşekkil bulu, nan Hapoel müdafaasının işini kolaylaştırdığı gibi hücum hattının gol çıkaracak elemandan mahrum bulunması da bir netice alamamalarına se-bep oluyor. Beşinci dakikada Hapoel sağ içi kendi muavin hattından kaptığı top ile karşısına çıkan bütün Vefa oyuncularını geçerek topu yalnız başına kaleye kadar sürdü ise de zaviyeyi kapatan kaleci zamanında bir müdahale ile kurtardı. On dördüncü dakikada Galip bulunmaz bir fırsatı heba etti. Kaleci ile karşı karşıya kalmış bir vaziyette aldığı pası iyi kullanamıyarak topu ters bir vuruşla avta attı, bir dakika sonra çektiği kuvvetli bir şut da kale direğine çarparak kurtuldu. Oyun birinci devreye nazaran daha canlı ve süratli oynandığı için zevkli oluyor. On dokuzuncu dakikada Vefa lehine yapılan bir korner atışında Haoepel kalesinin önü karıştı. Top kaleye girmek üzere iken top yine direğe çarptı. Fenerbahçeye karşı olduğu gibi Hapoelin golden kurtulmak hususunda büyük bir şansı var.
Sağlam yapılı oyunculardan müteşekkil bulunan Hapoel devrenin nihayetlerine doğru Vefanın yorulmasından istifade ederek YeşiLBcyazlı-ları iyice sıkıştırmağa başladı. Fakat müdafaanın enerjik oyunu gol fırsatı vermiyor. Her iki takım da bir buçuk saat topun peşinde koştuk-rı halde tek gol çıkaramadılar ve mü-baka da nihayet 0.0 sona erdi
S.K.
Kırkpııınrda güreşçiler ıııüsııbakahırduıı önce yağlanıyorlar
Hakem heyetinin verdiği haksız
New-York, 10 A.A. (özel muhabirimizden) — Türkiyenin Beşiktaş futbol takımı dün gece New-York Polo Bahasında 17.000 seyirci önünde Amerikan Ali Stara takımı ile yaptığı maçı 3-1 kazanmıştır.
Yumuşak oynayan Beşiktaş, oyuna yavaş başlamış ve birinci devrenin 34 üncü dakikasına kadar sayı yapamamıştır. 34 üncü dakikada sağ İÇ Recep birinci golü yapmıştır. Beş dakika sonra 39 uncu dakikada santrfor I Bülcnttcn bir pas alan solaçık Şükrü
kararlardan, güreşçiler kadar meraklılar
ve Edirneliler de şikâyetçi idi
Amerikalı subaylar, dün güreşleri alâka ile seyrettiler
• • • •
Edirne, 10 (Hususî surette gönderdiğimiz Vedat Etensel telefonla bildiriyor) — Tarihî Kırkpınar İçin memleketin dört bucağından gelen binlerce meraklı, otellerde yer bulamadıkları için tanıdıkları evlerde ve dükkân köşelerinde kalmaya mecbur olmuşlardır. Bugün, yağmur dindiği vo hava açtığı için güreşlerin yapıldığı Sa-raylçinde büyük bir kalabalık göze çarpıyordu.
Güreşlerin İkinci gün karşılaşmalarına bu sabah saat 10.30 da başlandı. Güreşlerde hakem heyetinin, bilhassa meydan hakemlerinin yanlış kararları pehlivanları haklı olarak isyana sevkediyordu. Pomak Mustafa da bu yüzden iki rakip değiştirmek mecburiyetinde kaldı. Mehmet Atalay da verilen yanlış karara haklı olarak İtiraz etti.
Hüzünlü bir sahne
Güreşlerde bilhassa Şllell Fahreddi-nin ağlaması seyircileri son derece müteessir etti. Fahreddin meydana yağlanıp çıktıktan sonra hakemler. Fahreddinin sağ ayağının sakat olduğunu, güreşmenin pehlivan için zararlı olacağını söyledikleri zaman, pehlivan iki dini yüzüne götürerek hüngür hüngür ağlamaya başlamıştır. Bu vaziyeti gören pehlivanın babası da ortaya gelerek oğluna nasihat vermiş ve kendisini meydandan dışarı çıkarmıştır. Fahreddinin güreşe olan hevesi ve babasının bu güzel hareket: alkışlarla karşılanmıştır. Fahreddin pehlivan çok müteessir olarak giyinirken bana şunları söylemiştir:
Kırkpınar güreşleri için uzun zamandan beri hazırlanıyordum vc has-mımı yeneceğimden emindim. Hakemler beni güreştirmedikleri İçin müteessirim.,.
Türkiye Futbol Birincilikleri
Dün, izmirdeki maçlarda Beşiktaş, Kâğıtsporu 3-1; Göztepe de Gençlerbirliğirıi 4-1 mağlûp ettiler
İzmir 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Türkiye futbol birinciliklerine bugün Alsancak Stadında devam edilmiştir. Birinci maç Kâğıt-spor - Beşiktaş arasında cereyan etmiş, hakem Salâhaddin Tetlk’ln idaresinde takımlar şu kadroları He çıkmışlardır:
Beşiktaş:
Ethem — Mustafa. Muammer — Cemil, Nusret, Eşref — aŞban, Hikmet. Suat — Faruk, Haşan.
Kâğıtspor:
Alâeddin — Osman. Muadil — Küçük Osman, Yaşar. Ali — Seyfi, Hakkı. Rahmi, Remzi.
Sıcak bir havada oynanan maç gayet cansız ve sıkıcı bir şekilde cereyan etti. Buna rağmen Beşiktaş hasırıma nazaran daha sistemli bir oyun tutturdu ve bunun neticesi olarak 7 nci dakikada Suat, 35 İnci dakikada da penaltıdan Nusret birer gol attılar. Bu suretle Beşiktaş devreyi 2 - 0 galip bitirdi.
İkinci devrede Beşiktaş, baskısı yine devam ediyor. 19 uncu dakikada Hikmet, kaçırdığı hir fırsata mukabil 21 inci dakikada 3 üncü Beşiktaş golünü attı. Maçın bundan sonraki kısmında o zamana kadar yine birçok fırsatlar kaçıran Kâğıtspor 42 nci dakikada solaçıkları vasıta-siyle bir gol atarak maçı 3 1 mağ-
lûp şekilde bitirdiler.
Göztepe: 1 — Gençlrrblrllği: 1
Göztepe ilk dakikalardan itibaren bir hâkimiyet kurmaya muvaffak oldu. 10 uncu dakikada anide gelişen Gençler akında, Aliden pas alan .sollç kısa bir sürüşten sonra yerden bir şüt çekerek ilk Gençler golünü attı. Oyun gayet hareketli cereyan ediyor. 19 uncu dakikada Ayhanın 35 » metreden çektiği frikik tehlike göstermesine rağmen gol olmadı.
Göztepe baskısının semeresini 41 inci dakikada alarak Gençler kalesi önünde topu sağdan alan özdemir vasıf a-slyle gol atmaya muvaffak oldu. Biraz sonra devre 1 - 1 berabere bitti.
İkinci devre baştan sona kadar bariz bir şekilde GÖztcpenin baskısı altında geçti. Göztepe kendisini şampiyonluğa götürecek olan galibiyeti temin için bütün gücünü kullanıyordu. Nitekim 27 nci dakikada özdemir. 29 uncu dakikada Alâeddin ve 37 nci dakika Ahmedin attıkları gollerle maçı 4-1 galip şekilde bitirmiş ve şampiyonluğa en kuvvetli namzet olmuştur.
Şllell pehlivan bunları bana söylerken güreşememenln verdiği azap içinde hüngür hüngür ağlıyordu.
Günün en güzel güreşleri
Günün en güzel güreşlerini bugün iki defa meydana çıkmasiyle ve en ufak bir şeye dahi itiraz etmemesiyle seyircilerin haklı olarak alkışlarını toplıyan İrfan Atan yaptı.
öğleden sonraki güreşler esnasında Trakyada bulunan Amerikan subaylarından mürekkep bir grup meydana Jeeplerle gelerek Türklerin ananevi sporunu uzun müddet hayranlıkla seyretmişlerdir. Nihayet bu hayranlıklarını glzliyemiyen Amerikan subayları meydana çıkarak en çok güreşini beğendikleri İrfan Atanla muhtelif resimler çektirmişler ve irfan A-tan’m güreşirken bazı hareketlerini filme almışlardır.
Hakem heyetinin haksızlığı
Hakemlerle pehlivanlar arasında hâdis olan münakaşalara ve yapılan haksız kararlara sinirlenen bu senenin Kırkpınar ağası Murat Şener de münakaşalara İştirak etmiş ve:
“Hakem heyeti değişsin, kararlarında haksızlık yapıyor,, diye bağırmıştır.
Meydan hakemlerinin kararları seyircileri ve hattâ Kırkpınar ağasını bile çileden çıkartmaya kâfi geliyordu. Bu sene Kırkpınarda organizasyonun bozukluğu yüzünden ye hakemlerin haksızlıklarından bütün Edirneliler ve Kırkpınar güreşlerinin müdavimleri şikâyetçidirler.
Başpehlivana vereceğimiz koç
Gazetemizin Kırkpınar başpehlivanına hediye edeceği koç meydanda koşup duruyor. Bakalım Yeni İstanbul’un ortaya koyduğu koç kime nasip olacak? Hakemler koçun gazetemiz tarafından başpehlivanlık için ortaya konduğunu halka hoparlörle i-lân edince güreşlerdeki iddia büsbütün arttı.
Yarın güreşler sona erecek ve başpehlivan belli olacaktır. Yarın pazar olması dolayısiyle seyircilerin daha fazla olacağı tahmin edilmektedir. Bugün de lstaübuldan tanınmış bir çok şahsiyetler Kırkpınar güreşlerine gelmişlerdir. Sabahtan akşam saat 20 ye kadar yapılan güreşlerde şu neticeler alınmıştır.
Neticeler
Destenin küçük boylarında AnkaralI Salih Kurallı, Çorlulu Niyaziyİ. İstanbullu Kemal AnkaralI Kadriyi, Haşan Kurt. Fehmi Başkurtu, İsmail Eroğlu Sedat Yıldırımı, İstanbullu İbrahim Caner Mandıralı Hüseyin Dağ-delcnliyi. Ali Ergüney Malkaralı Haşan Otamanı. İbrahim Batar İstanbullu Cemal ölçeri, Salt Ycner Denizlili Muharremi, Arıt özdemir Şerif Konik’i Kabaesk‘11 Hüseyin Turcan
• •



hL A *
T

vah.»
r A - 1
F 2_
X.
J.
k *
f *
* 4*







fi M' ’
t




-X.

•ât •


I

Ispanyol takımı. Dünya Kupası maçlarında Ispanya milli tııkıııııııııı nü-
Geçenlerde Meksİkadu turneye çıkan hıı
veslnl teşkil edecektir. Resimde: Soldan sağa (nrkuda) Aııtonlo Ramalleta, Gabriel Alonso; Fernando Mıırlllo; Rosendo llernııııdez; Seba»tlan Oııtorln; Jose Hernandez, Francisco Aııtıınez ve Vixente Daııder. (Ön sırada) soldan sağa: Pepe Juncosa; Juan Arza; Cesur Rodriguez; Alfonsu Sllvu ve Antonlochaco görülmektedir
Malkaralı Yakubu yenmiştir.
Orta boy güreşler
Deste orta boy güreşlerde İzmitli Adil, Ali Çellkbaşı, İbrahim Çetinka-ya, İbrahim Kayayı, Ahmet Akan Kâzım Yılmazı yenmişlerdir.
Deste büyük boy güreşlerde Ali Cüce Mustafa Akberrakı, Ali Yıldırım. Hüseyin Canı, Şaban, Ahmet Filizi yenmişlerdir.
Küçük ortanın küçük boyunda Mehmet Gamsız. Musayı, İbrahim Küçük. Şefik Yurtseveri yenmiştir.
Büyük orta güreşlerde Yakup Sol-vl, Mehmet AdnJayı, Orhan Çakar Hüseyin Bostancıyı yendiler.
Baş altında Haşan Yener Hüseyin Tosunu. İrfan Atan güzel bir güreşle BulgaristanlI İbrahim!, Abdullah E-ker Hüseyin Yeneri yendiler.
Başpehlivanlık güreşleri
Başpehlivanlık güreşi için Tarzan Mehmet. Babaeskili îbrahiml yarım saatlik bir güreş sonunda yendi. Ah Ahmetle İzmitli Mehmet. Kara Hüse-yinle Babaeskili Mustafa iki buçuk saatlik bir çekişmeden sonra yenilemedikleri için berabere kalmışlar vc güreşler yarınn bırakılmıştır.
Başaltında İrfan Atan, başta da Huyrabolulu Süleyman veya Sındırgılı Şerifin birinciliklerine muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Dünya kupası maçlarına girerken Yugoslav ekipi

Takım, uzun bir antrenman devresi geçirdi. Rio’da sahaya çıkacak olan hakikî 11 i
Yugoslav ekipi müthiş bir faaliyetle Dünya Futbol Kupası maçına hazırlanıyor.
Hususi bir komisyon, bütün teknisyenlerle eski oyuncuları bir araya topladı. Bunların içinde 1930 da Urugu-aya giden ve bütün takımlar arasında en seçkini olan Yugoslav takımı o-yunculnrından da bir kaç kişi mevcuttu.
Zamanın en kuvvetli futbolcuları o-lan Brezilyalıları yenen Yugoslav takımı. bütün dünyaya ün salmıştı.
Cenubî Amerİkadakl süksesini tek-• ar vcnilrmek isteyen Yugoslav Fede-
**•


ö . O * 4 *
4-




t
%
‘4


A .•

/* v
*




4



A


Beşiktaş, Ali Stars'ı dün 3-1 mağlûp etti
Siyah-Beyazlılar bugün New-York’ta
Manchester United ile oynuyor
Dünkü müsabakalar dan bir görünüş
henüz idareciler dahi
rasyonu takımını hazırlarken hiç bîr hususu ihmal etmemeye gayret ediyor
Hususi Komisyon, önce beynelmilel maçlarla dahili maçlarda bilhassa nazarı dikkati celbeden 25 oyuncuyu seçti.
Bu 25 oyuncu. 1 mayıstan itibaren sıkı bir antrenmana tâbi tutuldular. Fakat her zaman olduğu gibi hususi bir antrenman kampına gönde-rilmeyip, her zamanki hayatlarını sürmeye devam ettiler. Belgratta olanlar. memleketlerinde yaşamaya de-vnjn ettiler, ötekiler ise devlet mor-
- 4^- 'BIK









K

z. -



%



*
k


I
%


Beşiktaşm ikinci golünü yapmıştır.
Türk takımının üçüncü golünü ikinci devrenin 25 inci dakikasında sağa-çık Süleyman yapmıştır.
38 inci dakikada santfor Joe Gart-ser AH Starın golünü atmıştır.
Beşiktaş pazar günü Ne w-York’ta Ingilterenin Manchester United takı-mlyle oynayacaktır.
Manchester İsveçlileri yendi
New-York. 10 (AP) — Manchester United futbol takımı dün burada İsveç Jonkoplng takımı ile yapmış olduğu maçı 4-0 kazanmıştır.

seçememişlerdir
Yazan : Felix Naggar kezinin konforlu bir otelinde oturmakta idiler.
Hazırlıklar çifttir. Her şeyden önce stadda antrenman seansları ve bilhassa bütün bir seri antrenman maçları. Boylece 14 mayıs günü A takımı Zagreb muhteliti ile karşılaşırken, millî B takımı Belgrad muhteliti ile oynadı.
Üstelik. Cenubî Amerikaya hareket etmeden önce 28 mayısta Belgratta Danimarka milli takımı ile karşılaştı. 9 haziranda îsviçreye hareket edecek. 11 de de İsviçre milli takımı ilo bir oyun yapacak.
Bütün bu maçların neticesinde hususî komisyon kati “on biri ’ni seçecek.
Oyuncuların bu sıkı hazırlıklarındaki gaye takımı yabancı tekniğine hazırlamaktır. Yuğoslavyada rağbette o-lan, VVM sistemidir. Lâtin sistemine tezat teşkil eden bu sistem, Amerikanın cenubunda tatbik edilmektedir. Bu sistemde oyuncular, kendi tarzlarında hasım tarafın oyununun aksine olarak onu bozmak İçin bir tarz tuttururlar.
Şimdiye kadar yapılan maçlar sa-
fikir vermeye
dece oyuncuların kıymeti ve lormları hakkında bir yaradı.
14 mayıs pazar günü iyi “takımı” birleştiren faada fevkalâde olan Yugoslav minin hücuma geçtiği zaman pek tesirli olmadığı anlaşıldı.
Uzun zamandan beri Yugoslav milli takımının hücumu idare ve tanzim eden kuvvetli bir santrfora malik olmadığı bilinen bir hakikattir. Neticeyi alanlar hatlar ve santrhaftır. Şutlardaki vuzuhsuzluk o kadar barizdir ki, Belgrat!ılar herhalde yakın maçların birinde arka arkaya atılan iki penaltının da kaleye girmediğini hatırlarlar. Şu halde Yugoslav takımının dikkat edeceği iki nokta var: Vuzuh ve direkt oyun
Fakat, kati seçimi yapacak olan komisyonun karşılaştığı güçlüklerden en mühimi bir soliçle solııçık bulmaktır. Fakat komisyonun kati ve isabetli o-lan seçimi de sol ve sağiçi bulmuş olmasıdır.
Bu iki oyuncunun adı Bobeck ve Mititch’dır. Sağaçık Ogjano\v. olacaktır. Müdafaa İçin. Horvat I, Stanko-viteh ve Broketa. Santr yerini Jova-noviteh alacaktır. Haflar Tchaikosvki ve Djajitch yahut da Radovnıkovitch olacaktır.
Müdafllerin tercihan Mrkouchitch, yahut Beara olması çok muhtemeldir»
Belgradda 4 maçtu. müda-takı-

Comments (0)