11 Mart 1950 — Cumartesi
SİYASİ İKTİSADÎ

Sayı 101
10 Kuruy

1
J
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
z
İÇ ve DIŞ
POLİTİKA
K__ 10/111/1950 -
Belçikalı vatandaş,
karar arifesinde
XVARIN, Belçikada, eski Kıral
’ Leopold, tahtını yeniden işgal etmek üzere memlekete dönsün mü dönmesin mi diye halkın reyine müracaat ediliyor.
Belçikada bu yüzden, haftalardan beri siyasî heyecan en üst perdesine çıkmıştır.
Leopold’un kendisi beyan etmiştir ki, halkın r?55 i talep etmedikçe, memlekete dönmiyecek ve tahtandan feragat edecektir.
Neden % 55 de, 50 yahut 60 değil ?
Çünkü Kiralın avdetine, Flâ-manlar taraftar, Valonlar ise a-leyhtardır. Flamanlar Katolik olduklarından tabiatiyle Katolik Partisine mensupturlar. Bu parti ise, mevcut reylerin en az %45 i-ne maliktir. Binaenaleyh buna Liberallerden ve müstakil vatandaşlardan (710 inzimam etti mi, Kıral tarafından ileri sürülen “avdet şartı” yerine getirilmiş demektir.
Kıral, #50 yi kâfi görmemiştir, çünkü Valon tebaasının arzusuna, ufak da olsa, bir pay ayırmak mecburiyetini hissetmiştir. Çünkü "Belçika Kıralı’’nın asıl unvanı "Belçikalıların Kıralı" yani hem Flamanların hem de Vatanların kıralı olmasıdır. Eğer # 50 yi kâfi görse idi, bu "Ben Flamanların kiralıyım, onların başına geçerek Vatanlara hükmederim" mânasma da gelebilirdi.


4
I k
'A
71
1

4


I
Avam Kamarasında
ilk çarpışma
[\/| CTHAF AZ AKARLAR, İşçi ’ 'Hükümetini devirmek için ilk kuvvet denemesini yapmış, fakat bunda muvaffakıyetsizliğe uğramış bulunuyorlar.
Kuvvet denemesine esas teşkil eden nokta, demir ve çelik sanayii kanununun şimdilik tatbik e-dilmeyip bir sonraki seçimlerden 9 ay sonra ele alınmasına dair olmak üzere Muhafazakârlar tarafından verilmiş bir tâdil takriridir. Bu takriri. Eden müdafaa ederek, henüz yapılmış olan seçimlerdeki neticenin, halkın mev-zuubahis kanuna muarız olduğunu gösterdiğini ileri sürmüştür.
Bunun üzerine, Hükümet adına bizzat Başvekil Attlee söz alarak. Muhafazakârların Hükümeti düşürmek üzere başvurdukları bu manevrayı, mesuliyet duygusundan vareste bulunmanın bir örneği olarak tavsif etmiş, Hükümetin buna mukabil mesuliyetini müdrik olduğunu söylemiş ve takririn reddini istemiştir.
Bu çarpışma yüzünden, her iki partinin bir çok mebusları, Fransa Cumhurbaşkanı şerefine verilen suareye gitmeyi daha sonraya bırakarak, suare kıyafetleri ile celsede bulunmak ve reye iştirak etmek mecburiyetinde kalmışlardır.
Fransa Parlâmentosunda tokat tokata gelen mebuslar, içtima salonundan ya sedj'e veyahut muhafızlar delâletiyle uzaklaştırılırken, İngiliz mebuslarının, hükümet düşürmesi, yeni seçim ve demir ve çelik sanayiinin devletleştirilmesi gibi hususları, nişanlan, göğüs kordonları ve pan-talon ütüleri zerre kadar örselenmeden halletmeleri, Fransa Devlet Reisiyle sayın eşi için. In-gilterede gördükleri, herhalde en ibret verici sahne olmuş olsa gerektir.
Acheson, ateşe
devam ediyor
ÜNKÜ yazımızda arzettiği-miz gibi, Amerikan politikası, "Sovyet Rusyaya, maddî ve kati deliller mevcut olmadıkça" bel bağlamamak prensipine, eskisinden de fazla bir vuzuh ve sarahat ile bağlı bulunmaktadır. Tutulacak noktaları sağlam tutmak ve Sovyet yayılmasının dalgalarını bu barrajlar sayesinde kırmak, bundan böyleki faaliyetlerin de gayesini teşkil edecektir. Fakat bazılarının ileri sürdüğü "pıeventif" yani (dâfî) önleyici harp çaresine de haşvu-rulmıyacaktır.

J
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesit edeni HABİ8 EDİB TÖREHAN
bir siyasi mücadele açıyor
Dışişleri Bakanı; "Amerikan Milletini topyekûn diplomasi tatbik edecek olan hükümetle işbirliğine” davet etti
Acheson, Rus taarruzundan evvel, taraftar olmadığını da
Washmgton, 10 (AP) — Dışişleri Bakam Dean Acheson dün bütün A-merikahları, Rusyanın ''dünyaya hâkimiyet” programının tahakkukuna mâni olmak için hükümet ile İşbirliği yapmaya davet etmiştir.
Acheson. insanlığın, kendi bekası için nazilere karşı kazanılan galebeden daha kati mahiyette bLr mücadeleye atılmış olduğunu kaydetmiştir.
Acheson millete bu hitabının “top-yekûn diplomasi” olduğunu belirtmiştir. Topvekûn diplomasi bütün hükümet organ ve kuvvetlerinin aynı mücadele gayesini tahakkuk ettirmek maksadiyle müşterek bir faaliyet göstermesi mânasına gelmektedir.
Dışişleri Bakanlığı, Truman - Sta-lin görüşmelerinin yapılsa dahi bir netice vermiyeceği kanaatindedir. Soğuk harbe, ancak Rus kudretinin

Hânları 6 ncı sahifede santimetresi 2 lirndırs İlânlardan hiçbir mes’uliyot kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 ^jantral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
önleyici bir harbe söyledi
ile son verilebileceği kana-
'(*~^^^** •
i,
Suların mühim
kısmı çekildi
9** * 1
ı
I
YENİ. İstanbul'u. Kvponu|
İÇ SAYFALARDA
kırılması
ati. Bakanlık çevrelerinde hâkim olmaktadır.
Acheson’un kanaati de bu merkezdedir, Nitekim, bu kanatı İzhar etmesini takiben bakanlık yolunu matbuata aynen açıklamış bulunmaktadır.
Acheson bu meselenin halli için önleyici harp çaresine müracaat fikrini reddetmiştir.
Matenkof “Rusyanın barış müzakeresine hazır olduğunu,, söyledi
Paris, 10 (YİRS) — Leningrad seçim bölgesinde konuşan Sovyet Meclis Başkanı Yardımcısı ve aynı zamanda Politbüro üyelerinden olan Malenkof, Rusyanın “hüsnüniyete dayanan” bütün barış konuşmalarına iştirak etmeye hazır olduğunu İleri sürmüştür.
Şimdi harap şehir, meskensiz vatandaşların bir çatı altı tedarik edememekten doğan ıstırabına şahit oluyor
Batı Almanya, Saar Afallaşmasını
Müttefikler nezdinde protesto edecek
Fransa ise, Saar hakkında Almanlarla hiçbir temasta bulunmıyacağını bildiriyor


\
Seylâba, Sansu mecrasının değiştirilmesi sebep oldu
Yukarıda; Devlvl Başkanı* sel felâketine moruz kalan hlr vatandaşı dinlİAor. Aşşğıda: Barındırdım hir aile
Türkiyeye yapılan
Amerikan yardımı
Amerikanın Ankara Büyük Elçisi Wadsworth, "Amerikanın Sesi" radyosunda iktisadi \e askeri yardım hakkında bir konuşma yaptı
New-York 10 iYİRSl — "Ame-rikanın Se#i„ Radyosunda Tür-klyoyc yapılan İktisadi ve askerî yanlım hakkında konuşan Birleşik Amerikanın Ankara Büyükelçisi Mr. Goorge Wadöworth demiştir ki: ”— Amerika Cumhurbaşkanı 12 martta Kongreye yaptığı meşhur nutkunda, hür milletlerin müdafaasını istemişti. Bu nutuk, Truman doktrini olarak tarihe geçmiştir.
“Türkiye ve Yunanistan, 1947 yılında Sovyet Rusyanın kuvvetli bir tazyikimi maruz kaldılar. Bu tazyik, Yun an intanda isyanlar şeklinde tezahür etti, ve Truman doktrini altında harekele geçen Birleşik Amerika yardımda bulunmamış olsaydı, Yunanistan buğun “Demirperde,, gerisinde kalacaktı.,,
“Türkiye ite, siyasi bir tazyik altındaydı. Ruslar, Çanakkale vo İstanbul Boğazlarının kontrolünü istiyorlardı. Kremlin 1945 yılında An karaya gonderdlğd bir muhtırada, Rus - Türk paktının meriyetten kalktığını bildirmişti. Sovyet propagandanı. Doğu Ana-doluda İki vilâyet üzerinde istekler yürütmeye başlayınca, Truman doktrininin burada tatbiki gerekti.
"Tüı k ordusu o zaman modern silâhlara malik değildi. Türkh r, biz Amerikalılar gibidirler: Bütün gayeleri hür olmıık ve hiç kimseye taarruz etmemektir.
"Türklycnin, askerî olduğu kadar. iktisadi yardıma da ihtiyacı vardı. Bütçenin yarısı savunma masraflarını karşılıyordu. Avrupa kalkındırma programı sayesinde İktisadin kendi kendim.' yeter bir duruma gelmesi icap ediyordu...


ikinci
Amerikada iktidar Partisi İki ayrı siyaset güdüyor ÜÇÜNCÜ
Memleket edebiyatı
S. Hakkı Esatoğlu
Evliya Çelebi
M. Şakir Ülkütaşır ö RD ÜN CÜ
Spor
Kadın - Ev - Moda
E Ş 1 N C 1
Ayırma prensipi ve Kurumlar Vergisi
Doçent M. Orhan Dikmen
D
I

MARSHAJ.L PLANI AVKUPA
BASIN ŞEFİNİN SÖZLERİ:
“Türk-Amerikan dostluğu her tabaka halkın
Londra, 10 (YÎRSj — Batı Almanya Hükümeti, Fransanın Saar ilşİmzaladığı anlaşmayı, Yüksek MttttefîİJ Komisyonu vasıtaslyle batılı devletler nezdinde protesto edecektir.
Bu hususta Parlâmentoya hitap e-den Başb/akan Adenauer, Fransanın gayri kanuni ve milletlerarası kaidelerine aykırı hareket ettiğini belirtmiş ve bu anlaşmanın Almanyadakt adalet telâkkisini hayretler içerisinde bıraktığını ilâve etmiştir.
Londra, 10 A.A. (EPS) — Dün akşam Lord Henderson, Lordlar Kamarasında konuşarak, Fransa İle Saar arasında yapılan son anlaşmalar hakkında İngiliz Hükümetinin görüşünü izah etmiş ve demiştir ki:
“Bu anlaşmalar mevcut devlet işlerini değiştirmemekte, sadece Saar’m müstakbel statüsü kesin olarak tes-bit edilinceye kadar temel vazi/esl görmektedir.
Almanyanın Avrupa Konseyine ilhakı meselesine gelince, bu hususta hiçbir itiraz vaki olmamıştır.
Saar'm ve bu bölgedeki madenlerin menfaati icabı bu meselenin acele o-larak halledilmesi lâzımdır. Ingiltere Hükümeti Fransa Hükümetini kararında destekleyecektir.
r > B ■■ «»-MU!»

Marshall Plânı İdarecisi Russel Dorr'un beyanatı
Memleketimize, teknik
yardım arttırdıyor
Amerika, Türkiyedeki ziraî kalkınmaya ve çelik sanayiine ehemmiyet vermektedir
Avrupa Tediye Birliğine Marshall tahsisatından 600 milyon dolar verilecek ve Birliğin açığı böyle kapatılacak
bu
WİM
Truman, Başkan Auriol’u Amerıkaya davet etti
olmadığı için cevap vermek tertip ettiğini başlayan
Rus-Mar-ncti-oldu-daha
Paris, 10 iYİRS) — Amerika Dışişleri Bakanlığı tarafından açıklandığına göre, Başkan Truman, Fransız Cumhurbaşkanı Mr. Vincent Auriol’u Amerikaya davet etmiştir.
Londra, 10 (YİRSi — F'ransız Cumhurbaşkanı M. Vincent Auriol ve eşi üç günden beri misafir bulundukları Londradan ayrılmışlardır. Ingiltere Kıralı Frnnsaya davet olıındıı
Londra. 10 (YİRS) — Ingiltere Kırul ve Kırallçesi, önümüzdeki aylar içerisinde Fransaya resmi bir ziyaret yapmaları İçin, Fransız Cumhurbaşkanı Vincent Auriol tarafından davet olunmuşlardır.
Ankara 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor i — İktisadî İşbirliği İdaresi Türkiye İcra Heyeti Başkanı. Orta elçi Misler Russel Dorr bugün saat 16 da bir basın toplantısı yaparak Amerikadakı temasları hakkında izahat vermiştir.
Fazla bir diyeceği daha ziyade sorulara maksadiyle toplantıyı bel l rt ine k le sözleri ne
sel Dorr Amerikan kongresinin ahali Yardımından elde edilen çelerle çok yakından alâkadar ğuııu, şimdiye kadar TUrkiyede
ziyade malzeme toplama işiyle iştigal ettiğini, neticelerin ancak bundan sonra müşahede edilebileceğini söylemiştir.
Müteakip izahtı tında Russel Dorr İktisadi İşbirliği İdarecisi Hoflman ve idarenin Avrupa temsilcisi Harri-man’la yaptığı konuşmalarda Türki-yede hazırlanan raporları tasvip eti-tirdiği, fakat en can alacak zamanın önümüzdeki aylar olduğu, son zamanlarda Avrupada Tediye Birliği adlı bir ğı.
Sr*HWuttU
teşekkül kurulmasına çalışıldı-miktarı 2,950.000.000 doları bulan
Marshall Yardımının 600 milyon dolarının bu işe tahsis edileceği anlaşılmıştır.
Bu tekşilâtın gayesi Avrupa ticaretini inkişaf ettırlnek. bugüne kadar iki taraflı olarak tediye sistemini Marshall Yardımından istifade eden bütün devletler arasında çok taraflı bir kliring usulüne çevirmektir.
Bu sayede bütün memleketlerin paraları bu müessesede değiştirilebilecektir. Bu programın tatbikmda. ilk seneler Birleşik Amerika Devletleri vuku bulacak açıkları kapatacaktır.
Mr Dorr’un son olarak anlattığına göre Washıngtonda Türkiyeye yapılan teknik yardımın arttırılması üzerinde mutabakata varılmış bulunulmaktadır.
Sorulan suallere cevaben, Mr. Doı r Avrupa Tediye Birliği Teşkilâtının haziran 1950 sonunda faaliyete geçeceğim, tekıuk yardımdan daha ziyade uzman gönderme kastettiğini, A-merıkanırı TUrkiyede zira atin kalkın-masiyle çelik sanayiinin kalkınmasına büyük önem verildiğini söylemiştir.*
Eskişehir 10 (Hususi muhabirimiz biidiriygr) — Seylâp sahasında suların dörtte üçü çekilmiştir. Asıl yıkıntılara sebep olan sular sahaftın merkezinde durmaktadır. Devlet Demiryolları kendi işçilerini tamamiyle iskân etmiştir. Vilâyette muhtelif yardım ekipleri kurulmuş ve bunlar çalışmalarım verimli bir hale getirmişlerdir. Memleketin muhtelif yerlerinden bol miktarda yiyecek ,giye-oek ve para gönderilmektedir. Fakat bugün için Eskişehırin en büyük ihtiyacı meskendir. Esasen uzun zamandan beri mesken buhranı içinde kıvranmakta olan bu şehir sayısı beş İlini bulan evlerin yıkılmasından sonra tahammül edilmez bir buhrana maruz kalmıştır.
Cumhurbaşkanının tamirat için yaptıkları vait sevinçle karşılanmakla beraber Eskişehirliler yurttaşlarından yeni bir kasaba inşası için icardım beklemektedirler. Yıkılan ve barınamaz hale gelen ev miktarı beş binden aşağı değildir. Bu büyük felâketin Sansu mecrasının şehre ve Bu-talık vâdisine uzanan kollan Üstünde bir takım inşaat yapılmasından ve bu mecranın kapatılmış olmasından ileri geldiği anlaşılmıştır. Fen ekipleri yeniden tetkikata başlamıştır.
Bütün iller, Eskişehir felâketzedelerine nakdi yardıma geçmişlerdir. Bu mayanda İzmırden 75,000 lira gönderilmiştir.
içine nüfuz etmiştir,,
Bir müddetten beri memleketimizde bulunan Marshall Yardım Plânı Avrupa Basın Şefi Franc Dermiş, dün kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza şunları söylemiştir.
«•— Türkiyedeki basın kısmımızın çalışmasını ve Türk h&lkmın Marshall Plânı hakkındakl anlayışını yakjndan görmek llzere memleketinize gelmiş bulunuyorum. Tetkiklerimden çok memnunum. Bilhassa Türk köylüsünün Mar-ahall yardımını anlamak hususunda gösterdiği derin anlayışa hayranım. Ankara da görüştüğüm bir ihtiyar köylü bana hiç bir sebep göstermeden “Türkiye Amerika ile dost olmak mecburiyetindedir.” dedi. Görülüyor kİ Türk-Amerikan doatlufcu her tabaka halkın içine nüfuz etmiştir.
Türk köylüsünü Amerikanın Oklaho-ma eyaletindeki köylüler kadar derin anlayışlı buldum. Yunanlstandakl vaziyeti de bir hafta kadar İnceledim, iki memleket halkının maziyi unutarak e-le vermeleri ve aynı gaye etrafında birleşmeleri çok mühim bir olaydır. Marshall yardımı yüzünden Amerikada bir işalrllk vücuda gelmiş, bir çok fabrikalarda ameleler işsiz kalmıştır. Fakat, Türkivrdeld vfj’s diğer memleketlerdeki halkın yaşama seviyesinin yükselmesi, radyo veya frijider İstihlâkinin artmasını mucip olacak ve dolayıslyle Amerika fazla ihraç yapmak imkânı bulacaktır.
Biz bugün Alman sanayiinin kalkınmasına müsaade etmekle sizin bizden alacağınız sanayi eşyasının bir kısmını oradan almanızı temin etmek istiyoruz. Biz ihracatımızın bir kısmını kaybedeceğiz. Fakat Almanya kalkınacak ve o-rada yeni bir pazar vücudu gelecektir. Amerika Işta bunları düşünüyor.
Marshall yardımının Türkiye ve diğer memleketlerdeki faydalı neticelerini filmlerle Amerika halkına tanıtmnk ü-zere teşebbüse geçmiş bulunuyoruz Vâ-kaa Avrupa memleketlerine yapılmakta olan Mıtrshair yardımı 1942 haziranında bitecektir.. Fakat Türkiye için aynı vaziyetin mevzuu bahis olup olamıyacağı hakkında size bir şey söyliyecek durumda değilim.”
Franc Dennls bugünlerde hava yeliyle Parise dönecektir.





B
Yarın
Yeni İstanbul
Mütenevvi mevzuda kıymetli yazılar ve Ih>I resimlerle
8 sayfadır
İl Seçim Kurulu âzaları hu sahalı yemin edecekler
9 uncu Asliye Ceza Mahkemesi Reisi Seyfeadln Uğurun başkanlığınsak! 11 Seçim Kurulu Azalan bu enoah İstanbul Adliye binasında toplanarak yemin edeceklerdir.
Bugün “Müdafaai Hukuk” giinü olarak kutlanacak Eminönü Halkevi Dil-Edebiyat şubesi tarafından teri iplenen (MÜdafaal Hukuk) günü bugün »ant 15 do ev salonunda yapılacaktır.
Toplantıda, HAlkevl Balkanının açiş aÖBÜnü müteakip. General Ali Fuat Ca-boaoy, HÜarev Gerede, oğlu. Prof. Sadi İrmak yapacaklardır.
Törende ayrıca Şehir
fından tarihi marşlar çalınacaktır.
Cev&t Dursun-blrer konuşma
Iraıısayu, donen Cunıhıırba^k.ıııı, c&l ve çocukUrijlv

İngiliz kabinesi ilk imtihanı kazandı
İkinci kuvvet denemesi mesken programı halisinde ve pazartesi yapılacaktır
Londıa 10 (AP) — Ingiliz ttfÇİ Hükmü eti dün akşam, yeni Avam Kumalarındaki ilk imtıh/ınını li rey fazla «Iinak suretiyle kazanmıştır.
Barbakanın demir ve çelik sanayiinin devirt leşi İrilmedi meselcfllndc îfirar ütmesi üzerlıv, bir İtimat reyi vcrll-rnnMl icap rtnılrt ve bunda Hükümet Muhafazakârların muhalefet reylerinden i l rey fazla almıştır.
Şayet Hükümet kaybetmeydi ederek yeni hir seçim yapmanı edecekti.
Bir IJlı(*rtıl ııirlıııa iihlü
Londra 10. A A. (Afp) — Dun ak-•;.am Avam KnnıarnHindn, ikinci Alt İne kabinesinin elde elliği güvenlik chu eanalunda, Liberal Parti Bamitfâerçpl Şefi Sinclair birdenbire ölmüşffjr. Hiç bir doktor bulunamadığından, Sinclair’
• •
istifa icap
in olümii Muhafazakâr saylav Hill tarafından feshi t edilmiştir.
Attlee’ııbı sözleri
Londra 10, A A lü.P ı — Muhalefet adına konuşun Muhafazakar Parti Ll der Yardımcısı, Anihony Eden. İşçilerin aldıkları oya nazaran halkın Muhafazakâr va Liberal Partilere 2 milyon oy daha fazla vermesinin mil-İliştirmenin aleyhinde olduklarım EÖHtardlğlni belirtmiştir.
“Demecin tâdilini İst emenin itimat oyuna muadil olduğu, oyunu kullanan herkes tarafından bilinmektedir ve o-yunu kullanan herkes mesuliyetini idrak etmelidir.’’
Muhafazakârların mesken programına karşı itimatsızlık korun üzerine (kinci kuvvet denemesi pazartesi günü yapılacaktır.

Bandosu tara-
RADYO NEŞRİYATI:
DOĞU AVRUPADA
Sn M binin nesil



p I IH
Fayfa 2
■ ■ ——————
VVashington muhabirimiz O. II. Martin telgrafla bildiriyor
Amerikada İktidar Partisi iki ayrı siyaset güdüyor
Demokrat idareciler, Rusyaya karşı hem şiddet, hem de uzlaşma politikası takip »ttiklerinden, muhalif Cumhuriyetçileri müşkül vaziyet» soktular
—( Y E N t T S T A N V *E “
Mnrt man
• • • •

Waahington, 10 ı Hususi muhabiri» mis G. H. Martin’den telgrafla) — Parlâmentodaki Demokratlar grupu, çok geniş olan dış siyaset meselelerini kendine hasretmeye muvaffak olmuştur. Bu vazıyet, Başkan Tru-man Hükümetinin lehine olup, bil» hassa, Önümüzdeki kasım avında yapılacak olan umumî seçimlerden evvel Demokratların mevkiini kuvvetlendirecek mahiyettedir. Demokrat Parti, kendi kuvvetlerini aşağı yukarı müsavi iki kuma ayırmak suretiyle dış politikayı inhisarı altına almıştır. Birinci kısımdaki Demokrat şefler, soğukharbi ve ifrat siyasetini güdüyorlar. İkinci kısım ise, Rusya ile barış tavsiyeleri yapıyor ve silâhları terketmckten bahsediyor.
BöyJece, ileride umumi efkârın meyledeceği tarafı tutarak, Demokratlar, yeni seçimlere itimatla gideceklerdir. şimdilik hem soğuk harbe taraftAr olan Bevln'ln. hem de Kuşlara yaklagmayı isteyen Churchılt’in fikirlerini mÜdafAa etmektedirler.
Bu iki cepheli siyaset, son hafta içinde NeW-Yorkta Gazeteciler Birliği tarafından büyük ziyafette büsbütün göze çarpan bir hal aldı. Basın ziyafetinde, salâhiyet sahibi iki kişi ayn ayrı iki nutuk söylediler. Evvelâ, Parlâmentoda Atom İşleri Komisyonu Reisi olan ve Truman’ın büyük İtimadını kazanmış olup sık sık Beyaz Sarayı ziyaret eden Senatör Mac Mahon bir nutuk verdi. Senatör, Sovyet Rusya nezdinde yeni bir teşebbüs yapmak, hattâ Birleşmiş Milletler Teşkilâtını Moakovada içtima ettirmek hususundaki tekliflerini tekrarladı. Ondan sonra da, yine Truman’la çok sıkı münasebeti bulunan MIHI Savunma BakAnı Louls Johnson kürsüye geldi. Bu bakan, kat! bir şiddet politikasının taraftarı olup, silâh kudretiyle sulhu temin etmeye çalışanların başında bulunduğundan, o tekilde konuştu.
Johnson, vaziyeti şöyle tahlil ediyordu: Amerika, sürpriz halinde yapılacak bir atom hücumuna karşı kendisini müdafaa etmeye muktedir değildir. Bütçede büyük tasarruflar yapılması lâzımdır. Çünkü, Amerika Millî Savunması İçin 50 milyar dolar harcasa bile, bu muazzam meblâğ.
Yunan Kiralının beyanatı
Kıral, bir koalisyon kabinesi ümit ettiğini bildiriyor
üç parti lideri, yaptıkları bir toplantıda, koalisyon hükümeti kurmaya karar verdiler. Seçim neticesi, bugün bekleniyor
Paris, 10 A.A. ıReuter) — Muhafazakâr Le Flgaro gazetesinde yayınlanan bir mülakatta Yunan Kıralı Paul, salahiyetli bir komisyonun Makronissos toplama kampını ziyaret etmesine taraftar olduğunu bildirmiştir.
Le Flgaro gazetesi muhabirine Kıra! Paul söyle demiştir:
“iktidara geçecek olan politika a-damlan umumî af taraftarıdırlar. Fransız muharriri ve eski kamp mahkûmu Dsvld Roussett tarafından ileri sürüldüğü gibi bir komisyonun Makronlesosts usun müddet ve serbest olarak kalabilmek için hükümetimle anlaştığını görmek isterim.,,
Kıra!, kamptan her gün yüzlerce mahkûmun çıkarıldığını bildirmiştir.
Adi suçlardan mahkûm olanların da serbest bırakılıp bırakılmıyacagı yolundaki suale cevap veren Kıral Paul şöyle demiştir:
“Bu güç bir iştir, fakat bu mahkûmların komisyon tarafından ziyaret edildiğini görmek isterim..,
Seçim neticesine temas eden Kıral. Venlzelos. Papaandreu ve Plaatiras partilerinin Yunanlstana huzurlu bir istikbal temin etmek üzere bir koa-
Türkiye - Ingiltere otobüs servisi
Türkiye, birkaç sene İçinde bir turizm merkezi haline gelecek Londra, 10 (Nafen) — Turizmle yakından meşgul olan bir birlik Türkiye ile İngiltere arasında bir otobüs servisi yapmayı düşünmektedir. Alınan haberlere göre, bu birlik şimdiden faaliyete girişmiş ve malûmat toplamaya başlamıştır, fakat Türkiye Hükümeti ile bu hususta temas henüz yapılmış değildir.
Bu projenin bnştnda ismini vermek istemlyen bir kadın bulunmaktadır. Bir kaç seneden beri Türkiye ile yakından meşgul olan ve bu memleketin hır kaç sene içinde Avrupa turizm sahasının merkezi haline geleceğini söyleyen hu kadın şunları söylemiştir:
’ Bu yolun geçeceği diğer turistik memleketlerdeki Otocar servisleri 1-le temas halindeyiz. Projemizi tatbik mevkiine koymaya muvaffak olduğumuz takdirde mühim sayıda turisti bu yola celbedeblleceğizden eminiz,„
memleketi bir atom hücumuna karşı korumaya kâfi gelmez. Böyle bu hücuma karşı, hiçbir şey. oha hakiki muafiyeti temin edemez.
Bu düşünceler doğru olmakla beraber, aynı kürsüden aynı dinleyicilere hitap eden Demokrat PArti şeflerinden iki şahsiyetin fikirleri arasındaki tezat da çok barizdir. Bunun İlk neticesi de. dış siyaset sahAsında Cumhuriyetçi Partinin tamamen gölgede bırakılması şeklinde tecelli edecektir. Cumhuriyetçi gazeteler, bu vesile ile kendi partilerinin Muhafazakâr şeflerini şiddetle tenkld etmektedirler. Çünkü Amerikan umumi efkârı bugün sulhçu bir temayül İzhar ettiğinden, Cumhuriyetçi PArti ileri gelenleri, derhAİ Churchlll’c ayak uyduramamış ve önlerine çıkan bu mükemmel fırsatı ellerinden kaçırmışlardır. Sanıldığına göre. Senatör Van-donberg'ln son günlerde hasta bulunması, Cumhuriyetçilerin bu gafletine sebep olmuştur. Zira, hidrojen bombasının imalinden bahsedildiği sırada. Cumhuriyetçilerin çok nüfuzlu şeflerinden biri olan Vandcnherg, ChurchtlY'ln teklifine benzer şekilde bir uzlaşma tavsiyesinde bulunmak niyetinde idi. Tam bu mevzuda bir siyasi manevra hazırlarken hastalandı ve üç hafta hastahanede kalmaya mecbur oldu. İyileşip hat Aha neden çıktığı zaman da. senatoda büyük rakibi olan Demokrat Mac Ma-hon’u sahnede Churchıll siyasetinin şampiyonu vaziyetinde buldu. Şimdi Vandcnberg’in işlerin inkişafından son derece gayrı memnun olduğu söyleniyor.
Fakat, Demokratlar iki tarafı da kesen bir kılıç kullanır ve hem soğuk habe devam etmek, hem de anlaşmaya çalışmak siyasetini güderlerse, bunun karşısında Cumhuriyetçi Parti ne yapabilir?
Bu garip iç siyaset oyunları. Dışişleri Bakanı Achesnn'u da biraz müşkül vaziyete sokmuştur. Çünkü bilindiği gibi, Acheson hiçbir ihtiyata ve seçim kaygusuna ehemmiyet vermeden en Heri bir şiddet politikasına taraftardır. Acaba Truman hangi taraftadır? O, — türkçedekl meşhur tabirle — iki cami arasında kalmış blnamaz vaziyetinde olup, şimdilik sükût etmektedir.
lisyon hükümeti kurmalarını ümit ettiğini bildirmiştir.
“Seçimlerin bir faydası oldu nıu?„ sualine Kıral, şu cevabı vermiştir:
“Faşist kıralhk olmadığımızı ispat ettik. Bundan sonra bizi hiç kimse bu sıfatla itham edemez sanırım..,
Atina. 10 A.A, (Reuter) — Merkezi üç Yunan partisinin liderleri, bugün yaptıkları bir toplantıda geçici olarak bir koalisyon hükümeti kurmaya karar vermişlerdir. Bu partiler Liberal. Sosyal Demokrat ve Terakkiperver Cumhuriyetçi partilerdir.
Nihai karar, seçimlerin yarın ilân edilmesi beklenen kati neticesinden sonra verilecektir.
Atina. 10 (AP) — General Flaşlına, Sofokles Venlzelos ve Yorgl Pa-paandreu. kat! seçim neticeleri teablt edilir edilmez bir koalisyon kabinesi kurmak hususundaki andlaşmaJannt yeniden belirten bir tebliğ neşretmiç-lerdir.
General Plastiras'ın evinde bu sabah yapılan toplantıda Tsuderoa da hazır bulunmuştur. 3 parti lideri arasında Dışişleri Bakanlığının kime verileceği hakkında anlaşmazlık çıktığına dair dünkü haberler teeyyüd etmemiştir.
Filistinin taksimi
İsrail . Ürdün ve Vatikan aracında » yapılacak andla^ma, B. M. Komisyonunda iyi karşılanıyor
Kudüs. 10 (AP) — Kudüs meselc-«inin İsrail, Ürdün ve Vatikan arasında yapılacak bir anlaşma He halledilmesi ihtimalinin, Birleşmiş Milletler Komisyonu tarafından iyi karşılandığı taroil diplomatik çevrelerinden bildirilmektedir.
Eski müftü ve pleslblt meselesi
Kahire, 10 (APı — Menfada bulunan Filistin Müftüsü Hacı Emin El Hüseyni dün akşam, Filistinli Arapların, Filistin'in taksimi için yapılacak olan plebisiti boykot etmelerini talep etmiştir.
Müftü, Filistinin hakikaten bağımsız bir devlet tarafından ilhak e-dilmesine itiraz etmiyeceğini bildirmekle, Ürdünün İngilizlerle olan münasebetine atıfda bulunmuştun
Bevin ve Schuman bir görüşme yaptı
İki Dışişleri Bakanı, IIindtçlııi, Alm&nyn ve Atlnııflk Paktı meselelerini gifcden geçirdiler
Londra, 10 A.A. ıLPS) — Fiiuihiz Cumhurbaşkanının lnglltcroyl ziyaretine hasrettiği bir makalesinde Times gazetesi Fransız Dinişleri Bakanı Schuman ile İngiliz Dışişleri Bakanı Bevin arasında cereyan eden görüşmeler hakkında şunları yazmaktadır:
Hlndlçlnl meselesi olsun Almanya meselesi olsun veya Atlantik Paktı çerçevesi içinde Avrupa Birliğinin geleceği meselesi olsun, ele alınan bütün meselelerde, Fransa hayati bir ehemmiyeti haiz bir rol oynamaktadır. Hindlçinlde Frnnsızlar batı için çarpıştıklarına İnanmaktadırlar. Ve Rao-Dal İdaresinin İngiltere ve Amerika tarafından tanınmasından memnun olmakla beraber Fransız Hükümeti. daha büyük maddi yardım görmek istemekledir. İngiliz Hükümeti uzun zamandan beri Güneydoğu As-yadn HlndlçinVnln ehemmiyetini takdir etmiştir.
Resmi tebliğ
Lübnan Başbakanına suikast nasıl yapıldı ?
Beyrut. 10 A A. (AFP) — Başbakan Riad El Sulh’a yapılan suikast hakkında çıkarılan resmi tebliğde şu tafsilât vardır:
Dün saat 18.30 da Riad El 8ulh bir aile toplantısına iştirak etmek üzere sanat mektebinin yanında kâin Ga-layani'nia evine gireceği sırada, Tevfik Hamdan isminde bir delikanlı bir kaç el silâh atmıştır. Çıkan kurşunlar iki çocuğu öldürmüş ve bir kişiyi hafifçe yaralamıştır.
Başbakan kaçan mütecavizin üzerine atılmış ve henüz silâhım boşalt-mıya davam eden bu adamı muhafızlar yakalamıştır.
M
s

Sayıştay teşkilât kanun tasarısı
Meclisin bıı devresinde
görü gülemiyor
Meri kamın yürürlüce girdiği zaman bütçe 200 küaıır ınll.von, muharibin adedi 400 (10. şimdi lae bütçe l.S nıllynrn, ınııhnalbân adedi de 1500 o yaklaştı
Ankara 10 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Devletin bütün varidat ve nıasraflariyle mallarını ve hesaplarını Büyük Millet Meclisi namına mürakabe ve muhafaza edenlerin hesaplarının tetkik ve mürakabe ve muhakeme ile mükellef bulunan Sayiştnyın yeniden teşkilâtlanması için hazırlanan kanun tasarısı Meclis komisyonunda beklemektedir.
Hâlen yürürlükte bulunan Sayiştny teşkilât kanunu yapıldığı zaman, devlet bütçesi 200 küsur milyon lira ve muhasiplik adedi 4Ü0 civarında bulunuyordu. Bugün bütçe 1.5 milyarı bulmuş, muhasibin sayısı da 1000 e yaklaşmıştır.
Bu vazıyet karşınında Saylştaym sarfiyatını vg hesaplarını mürakabe etmekle mükellef bulunduğu muhasip muamelâtına sıhhatle değilse bile kanuni meşine tadır.
Yani
mayacağı sualine karşı Rayiştay Başkanı Tevfik Oran bu hususta bir mütalâada hulunnıunıış ancak “Teşkilât Kanunumuzun B. M. M ne sunulmasından beri geçen zaman İçinde yeniden 300 muhasiplik ihdas edilmiştir,,, demekle iktifa etmiştir.
Bütçe tatbikatının tam ve zamanında mürakabe edilebilmesi için kabulüne şiddetle ihtiyaç bulunan Sayıştay Teşkilât Kanunu tasarısının bu devrede yetiştirileniiyeoeği belirtilmektedir*
müddeti zarfında tetkik et-Imkân kalmamış bulunmak-
teıjkllftt kanununun çıkıp çık-
Kısa haberler
Amerikanın Aaya kın % etleri komutanları Tnkyııda tophıııucaklar
Yeni Delhi, 10 (YİRS) — Aryadaki Amerikan kara, hava ve deniz kuvvetleri komutanları, kurmay heyetleriyle birlikte, önümüzdeki hafta Tokyoda, General M0A rthıır'un brışk a n 1 ığ ı nda toplantı yapacaklardır.
bir
Müstakbel harplerde savaş gemileri
Londra, 10 iYİRS) — Eski bir Amerikan amirali, müstakbel harplerde savaş gemilerinin roket atmak için kııllnnılnraklnrını belirtmiş vr Rusların, roket atmak için kullanılacak olan Uç savaş gemisi yaptıklarını açıklnınıştır.
İki İngiliz seri ulıııııııısıııı
(AP) — Bir Dışişleri
MıU'nrİMÎan diplomat ınııı istiyor
Londra, 10
Bakanlığı sözcüsünün dün ahşanı açıkladığına göre, Macar llükû-metinin, Budapçştede bulunan İki Ingiliz dlplomnthmın geri alınması hnkkındeki talebi, muhtemelen, geçenlerde casualuk suçundan mahkûm olan İş adamı Edgar Sanders hâdisesi ile ilgilidir.
Fakat sözcünün İlâve ettiğine göre, Macar Hükümetinin bu talebi henüz Dışişleri Bn kon lığına vâsıl olmamıştır.
Dünkü Meclis müzakereleri
Meclis yine sert münakaşalı günlerinden birini yaşadı
Gl. Aldoğamn bir sual takriri ve Toprak Kanununun tadil tasarısı, sert münakaşalara yol açtı
vatandaşın kaydodereh
tenkld hu-
bundan böyle de hiç bir kılına dokunulmayacak-
aoru sahibi General Al-
ve In-aykırı-
anaya-
bu halin önlen
kilrsüye gelecek beceremiyoruz
dedi.
Ankara 10 (Hııaııal muhabirimiz bildiriyor) — Milletvekilleri Seçimi Kanıımıntın kabulündün bu yana pek sönük geçen Meclis müzakereleri bu günkü celsede oldukça hararetlendi. Bilhassa bugünkü gündemde yer alınış bulunan General Sadık Ablağa-nın mııhallf psrtilero mensup vn-tandaşiarin siyasi toplantılarda izhzı ettikleri siyasi fikir ve kanaatler ile iınıhalif gsr.cte başmuharrirleri hakkında yapılan kovuşturmaya dal? Başbakanlıktan sözlü sorusu şiddetli münakaşalara vesile teşkil etti.
Başbakan namına bu suali cevaplandırmak üzere kürsüye gelen Adn let Bakanı bugüne kadar siyasi fikiı ve kanaatlerini İzhar ettikleri şu veya bu makamı yahut İşi tenklddc bu-lunduklan İçin hiç bir takibata uğramadığını dedi kİ:
u— Yapılan tonlddler,
dudu İçinde kaldıkça, tecavüakâr bıı mahiyet taşımadıkça bugüne kadaı olduğu gibi vatandaşın tır”
Söz alan
doğan İse, bugüne kadar yapılmış o-lan kovuşturmaların hâlen mevcut mevzuata uygun olarak yapıldığını ancak memlekette cıırl olan kanunların anayasaya aykırı olarak söz, yayın ve düşünce hürriyetlerini takyit ettiklerini iddia etti vo bu halin bizim de imza otıniş olduğumuz Birleşmiş Milletler Anayasasına san Haklan Beyannamesine lığını belirtti.
Aldoğan müteakiben gerek
eamıza, gerekse Birleşmiş Milletim ayanasAsınA muhalif olduğu hald* CumhurbAşkAnına ve Hükümete şa hısların üstünde bir hak tanıdığımızı, Cumhurbaşkanı için kanun çıkardığımızı anlattı ve meşini ıstlyerek:
“Ya Hükümet bu biz bu demokrasiyi
diyecek, yahut dH bütün medeni cihana karşı giriştiğimle taahhüt ve vecibeleri gerçekleştirecek.
Cumhurbaşkanını, Hükümeti, tenkld edenlere Cumhurbaşkanının Hükümetin mânevi şahsiyetine tecavüz etti denilerek yalanlaş hapishanelerde süründürülüyor. Blzlor neye ve kime muhalifiz. Bunları tenkld etmı-yeceğlz do ağaçları mı tenkidde bulunacağız”
Meclisin havası elektriklenmişti. Bağ, sol ve arka sıralardan Aldoğnna şiddetli bir lisanla hücumlarda bulunuluyordu. Adalet Bakanı tekini aöz aldı ve dedi kı:
"Aldoğanuı sualine mesnet teşkil ettiği kovuşturmaların yaşayan mevzuata uygun olduğunu teslim etmesi mmhnunluk verici bir hâdisedir. Demek oluyor ki Hükümet kanuna aykırı bir hareket yapmamış «adecı mevcut kanunlan tatbik etmiştir AL doğan bir milletvekili olmak hasebiyle Hükümet kadar kanun teklif etme yetkisine sahiptir. Bu itibarla beğenmedikleri bir konun veraa bunu tâdil edecek bir safariyi Meclise getirecek hokka Sahiptirler. Ancak Türkiye her zaman angajmanlarına sadık kalmış ve sadık knlncAktır. Hükümet tenkld, tenkld olarak yapıldıkça diğer vatandaşların hürriyet sınırına tecavüz edilmedikçe* yani tenkıd vatandaşın şeref ve haysiyetini iTnddo edecek bir hol olmadıkça bütün yapılan ve söylenenleri memnıiıtiııkla karşılar. Fakat küfredenlerin peşini de takipsiz bırakmaz. Esasen kondılorinın sık sık bahşettikleri tnaan Hakları Beyannamem de bunu Andıdır. Blzlor Cumhurbaşkanına devletin l»cr sembolü olduğu I-çln hürmet gösteriyoruz. Tıpkı Birleşmiş Milletler anayasasını imzalayan ■iığor devletler gibi.”
Aldoğan tekrar söz aldı. Kimsenin küfür etmediğini, küfür yapılıyor gibi gözlerin bahane ve efsanoden iba-

Iîıı«»tHhiııııı öl 11 ıııllııü çabuklaştıran Dr. buııdrr beraat etti
Mnnchcster (NeW Hanıpshiro), 10, iA. P.ı — Doktor Hernıan Sander tedavi ettiği ölüm halindeki hastalarından birinin ıstırap-hırı kargısında tahammül ödemi-yerek damarlarına hava zorket-ıııolc suretiyle ölümünü tesri etmiş olmasından kati suçundan yargılanması dün etmiştir.
75 dakika erkeklerden Jüri doktoru
Karar esnasında doktor soğukkanlılığını muhafaza etmişse de salondu bulunun aaırriın kadınlar (oh!) çekmekten kendilerini alamamışlardır.
sona ermiş ve beraat
devam edan ve sırf müteşekkil bulunan «uçsuz bulmuştur.
Kcşınlr milznkerelerl salıya bırakıldı
Lake Success, 10 A A. ıUnited Press) — Güvenlik Konseyinde bugün yapılması kararlaştırılmış olan, Keşmir anlaşmazlığı hak-kındaki müzakereler salı gününe bırakılmıştır.
Irnıı - İsrail nıünuNcbntı
Wnsh!ngton. 10 ıAPı — İranın leralle mahdut bir diplomatik tanıma tevcih ederek, müâlüman dünyasının müradrb ıinc iştirak edeceği bildirilmektedir.
ederek «özlerin»
nasıl konuşuyor-şeyleri söylüyor.
ret olduğunu ifade şöyle bitirdi:
“Aldoğaıı burada sa dışnrda da aynı Bizim yaptığımız tenkitten ibarettir I
vo bıı Birleşmiş Milletler anayasasını imza etmiş bulunan bir memlekette yaşayan vatandaşların tabii hakkıdır.,
Tokrak Kanunu tadilâtı
Gürültüye sebep olan diğer nıcv-1 SU çiftçiyi topraklandırma bıkkındaki 4753 sayılı kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna bazı hükümler eklenmesine dair kamın tasarım idi. Söz alan milletvekillerinin bir kısrnı tasarının lehin-1 do. bir kısmı da n ley hinde bulunarak 1753 sayılı kanunu müdafaa ettiler. Bu arada bir iki kişi de tasarının Meclisin bu sıkışık anında görüşülmesini dnğrıı bulmayarak bıı işin gelecek Meclise bırakılmasını istediler.
Bütün bu mütalâalar sükûnet İçinde dinleniyordu. Ancak bu hava Şev-1 ket Raşit Hatıpoğlıınıııı söze bnşla-ması ile değişti. Buna da sebep bu tasarı ile tadili İstenen kanunun Ha-lipoğlunun Tarım Bakanlığı zanm-nındo meriyete girmiş olmasıydı. Böyle menfi bir hava içinde kürsüye gelen eski Tarım Bakanı yürürlükte olan kanunla tasarıdaki prensiplerin objektif bir mııkaycseshıi yaparak 4753 sayılı kanunla güdülen maksadın hakiki çiftçiyi topraklandırmak olduğunu ve bu İşin de memloketin çon esaslı ve hayati bir dâvasını teşkil ettiğini belirterek dedi ki;
"4753 sayıl kanunun toprak tevziin-de kullanılan kritoryumlar teknik, e-konomlk ve sosyal icaplardır. Tasarı ise bu kriteryumlan ortadan kaldır-miftır.H
Tasarının dinlendirme ve nadas maksadıyla işletilmeyen arazinin kamulaştırılmasına imkân vermediğini, buna mukabil 2000 dönümlük arazinin saJılbi tarafından istendiği gibi işletlinıcsinc hattâ, ortakçılığa cevaz verdiğini, arazi sahibinin kamulaştı-rılacak büyük ve orta araziden kamulaştırma dışında kalacak parçalan dilediği gibi soçabiioceğlnl, fakat bütün bu esaslar kanunlaştığı takdirde topraksız halka arazi dağıtmanın ise mümkün nlaınıyacafıru iddin eden Hatipoğlu sözlerine devamla dedi ki: “Meciis bıı tasarıyı kabul ettiği takdirde topraksız köylüye yalnız mera olmıyan hâzineye alt arazi dağı-
Etkişehirin yardımına koşan İstanbullu vatandaşlar
Eeklşehlr «el felâketRedalcrino Yapılacak yardımın teri vo şekil illerinde görüşmek lioere dün »ant 10 da Vilâyetle b)r tnplnnlı yapılmış, Tlı-aret Odası. Tüccar Derneği. bankalar, elgorla şirketleri hunslloHerUılh hasır bulunduğu bu topinnlldıı Vali ve Belediye Reisi Dr. Eahreddln Kirim GÖkky şoj le demiştir {
“Bugün Eehlşrhirdo binlere v vııiandnş evsiz harksın knlmış du-rutinindir Devlet Relelmlıin dünkü beyanatı durumu buıtin açık-Uğlyle göstermiştir Şehrimle ilk nııdıın illhrır(?n Esklşohlrin elemine ortnkhh etmiştir..,
Tüccar Derneği Başkanı dn. böyle bir yardım Imıeketinin c(>k 5erinde olacağını, bu cümlenin lınşındn Valimizin hıılunınaaırun bnşhhoşıııtı bir kuvvet olduğuna İşaret «diniştir,
İdare için bir komite eççilınlş» tlı Açılım yardım Üstesine ilk kaydolunanlar şıtnlnrdırı lalen-bul Valisi Dr Eahrcılutn Kerim GÖlmv şuhsun İssal Akosııınn
şahsım tEH), Nuri Knsikoglu Son. Antalya Ambarı 1000, İBtnnhul Tl» tu ret Boran ki 25.İMH), Ticaret O-dası 2ÖIHHI. Uabrlyel Ali Coşaneu 500, Hıtkı Bütün ftüU. Cemal Alini tÖO, Kınno 100, Sürpriz l«'n ıı. ra vermişlerdir. Knıniie yarın *uıtl onda toplanıp faaliyetine dşvnm edecektir. Birçok vatandaşlar dn ayni yardım yapmaktadırlar.
k____________________________________J
hal\u(1:ı umumi
grev
Floranşa, 10 A A. i AFFI — Şehirde gösteri yapan işsizlerle polis kuvvetleri arasında vuku bulan müsademe netlcaBİncU* Sttn Glo vannlsdo umumi grev İlân edil iniştir.
Sükûnetin avdet etmiş olmasını rağmen şehirde dııı uın daima ger gindir.
Tolıtlltlo, (18 İlin dolur cııhııdı
New-York, 10 (AP) — Ne\v Yorkta bulunan Manufacture Truat Coınpany’nin Qucen's şubesin de dün. beş silâhlı haydut, elli mo muru tehdit ederek 63.P33 doln» almışlar Ve kaçmışlardır.
Haydutlar sor kııllanmamışlın dır. Memurini sabahleyin işe ge lirlerken, kendilerini, birer bire bodruma indirmişlerdir.
Türblnll otomobilin tccrlUıelerl tııuvııffak oldu
Londra, 10 A A. iAFPi — İli türblnll otomobilin tecrübeleri düı SilvcHtonc’rhı otomobil yarış ahi nıııda yapılmışlır.
On sone süren çAİtşmaİHiun ınnh sıılü olan bu araba ('oventry’d' Rover ınüvsansesi tarafından inşa edilmiştir. Aıkn tarafta bulunan motöı* kimseye gösterilmemiştir.
Otomobil Uç dört seneden evvel piyasaya seri halinde süıülmlye-cek tir.


lnbileccktir. Halbuki bizim toprak dâvamız hazine topraklarım dağıtmakla halledilebilecek bir mesele değildir. Esasen hazine arazisi maksada ı kâfi gelmediği İçindir kİ Toprak Ka- ' nunu çıkarılmıştır. Hususî topraklar | kamulaşUrılmayacaksa Toprak Kanununa neden lüzum görülüyor.,, Sözlerine teknik izahat vermekle ve eski kanunu müdafaa etmekle devam eden hatip tasarının geri alınmasını ve komisyonlara iadesini isteyerek kürsüden İndi. Müteakiben Ah- I met Tahta Kılıç söz aldı. Mer'i olan kanunun vatandaşın mülkiyet hakkını çiğnediğini söyledi, buna rağmen seçim arifesinde bulunan Meclisin bu tasarıyı alelâcele müzakere etmesini doğru bulmadı ve tasarının geri alınmasını isteyen bir takrir verdi. Necati Erdem de yen! tasarıyı | hakka doğru bir adım olarak vesıf (andırarak bir memlekette mülkiyet masuniyeti kalktığı takdirde o yerde anarşinin hüküm süreceğini onun için kamulaştırma yapılırken mülk sahibinin hakkının çiğnenmemelinin icap ettiğini söyledi.
Vakit gecikmişti. Reis pazartesi günü saat 15 te toplanılmak üzere celseyi tatil etti.
Irandaki şıtfır vebası w Hatay narenciyeleri hnkkındaki uorulnr Ankara 10 ( Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bugünkü Mecliste gf rüşülcn mevzulardan biri de Hatay Milletvekili Suphi Bedir Uluç’un Hatay bölgesinde soğuklardan donan narenciye, malta eriği ve zeytin ağaçlarının yeniden yetiştirilmesi için ne düşünüldüğüne dair Tarım Bakanlığından sözlü sorusu oldu. Tarım Bakanı donan ağaçlar yüzünden zarar gören çiftçinin durumu gözönüne alınarak Ziraat Bankasından bunlara yardım sağlandığını bildirdi. Kara Milletvekili Tezer Taşkıran’ın İranda çıkan sığır vebası salgınının memleketimiz hayvanlarına sirayet etmemesi için ne gibi tedbirler alndığına dair sorusunu cevaplandıran Tarım Bakanı bu hususta Şark hudutlarımızda lüzumlu tedbirlerin alındığını
Eskişehir Milletvekili Abıdin Potu-oğlu'nun yazlık ekim için çıfü.iyc tohumluk ve hayvan yemi verilip verilmeyeceğine dair Başbakanlıktan sözlü sorusunu da Tarım Bakanı cevaplandırdı ve çiftçiye kâfi miktarda tohumluk ve hayvan yemi verildiğini açıkladı
İstanbul Radyosunun dalga uzunluğu değişmiyor

Radyo Müdürü, Türklyenln, Kopenhag nıılntmasını imzalanıadığını bildirdi
15 mnrllnn itibaren mevkii meriyete girecek olnn Kopcnlmg Anlaşmnfii muci-hince İstanbul Radyn»unun 1016 meta Üaerlndon çnlışınssı insim yeldiği ve bugünkü Ifdnsynıuin buna imkân vermediği hakkındskı njıına İPİgraflsrı lı-sorlne dün kendlslvle görüştUğUmÜK ti-laubui Radyosu Müdiıriı Haşan Refik Brtuğ Idr arkAdaşımısa şunları edyie-mlştlr:
M - Kopenhag anlaşması 13-16 mod gecesi mevkii ınarlveie girecektir, fakat Amerika haşin olmak Usare memleketi-mis de dahil * devlet bu Anlaşmayı lm-aslamsmiştır. Rugtinkü durumda her memtokslhı kandı cağraft vasiyetlerine en uygun dalgn usunluldsrına göre çalış-iiihmi pekâlâ kabil bulunmnktsdır. Memleket imisin coğrafi vasiyetine uyan rad-yo dalgn ve metre usuniukları nasarı Itlbnru nlınmndnn. Kopünhag anlsşına-4inm bize tahsis ettiği hudutlarla çalış-mamıaa imkmı yoktur. Buğun İçin la-lAayoııuınusda hiç bir tAdilnt yapılını-varaktır. Yakın bir «aınnnda btıtlln bu vasiyetlerin nasarı İtibara alınarak yeni bh‘ anlaşma yapılacağını ve rndvo-ınıiMun durumunu gt(re bir dalga ve üıelre uzunluğunu ishale edileceğim u-ult rdiyorus.”
AUOİ
B. dar
Aıncrikııııırı Monkova Elçisi salı günii geliyor
Bir müddet İstirahat etmek üzere /ihale çıkan Amerikanın Moskova Bü-' ilk Elçlş) B. Klrk martın II Ünde nu-uçaftlvlo şehrinrisa gelecektir.
Klrk memleketlınlzde bir hafta ka-Istirnhat edecektir.
Dün Beşlkta^fa İki çeşme törenle açıklı
ve Relvdivc Başkanı Dr. Fsh-Kerlm GÖkay, heraherinde Dr-ksvniAkaıuı vo gehlr MooIImI ti-

Vali rnddlıı şlklnn vHerlııdcn bazıları olduğu halde bugün saat 11.30 da Beşiktaş İlçesinin Dlklllt/n vr ZinrlrlUıuyu acmtJsrlna giderek, ev-velcc Beşiktaş «lynrrdlnd® lınlk dilekleri s l asında bulunan ve sular İdaresince inşa edilen İki çeşmeyi toırnlo açmıştır.

HAVA RAPORU
Bon 24 Hual Iciibiu yurdumu*(la hava Doğu Anadolu» Karadeniz Miıhlllcrl, Ak-denli kıllıları İle Marmara, Trakya, İç v# Güney Aımdohıdâ ç«k bulutlu ve yer yer vn£1şlı, FDgodo bulutlu goçuıişnr.
Yağışlar Karndeniş sahilleri lir İç ve Dbğu Aıuıdnlunun luıxı kıaımlnrıııdu knr. diğer yerlerde yağmur şdclltıdo ol-muştur,
Kar kalınlıkları KaruktUede 4?, Karata B*J. Hivnedn 2M. Eıaurumda 10, Yoz-gaHfii 2, Çorumfta 1 santimetredir.
En düşük iri Karata mfırm nltındn 5 i.mcvc, on yUksak İSİ Adana ve la-kvnderundıt sıfırın bütünde 10 dereredir.
Ruküii latnnbuldn havn bulutlu ve aııılıklı yağışlı. RllsaArlnrın genel olarak güney, güney batı işılkametlndşn, aûşaınu doğru şimal batiya dönmeleri muhtemeldir.
Türkiye, îsraili hukukan tanıdı
İsrail Elçisi diyor ki ı “Drdünle müzakere halindeyiz"
kendisiyle c^rhşcıı bir ar-üorduûu Munllern cevaben şunları söylemişi ir:
Resmen bildirildiğine göre, Türkiye tarail'I hukuken tanımıştır.
t»rnll Elçlalnln beyanatı
Evvelki gün şehrimize gelen İsrail inçîgl EÜahu Sasson dün saat 17 d* Park Otelde bir kokteyl rarti vermiştir.
İstanbul Merkez Komutanı. Vilâyet Hususi Kslrm Müdürü, İMiıınhul Kadro Müdürü ye hasın temsilcilerinin hn-ur bulunduğu bu toplantı geç vaklt-cre kadar aamlml bir hava içinde geniştir.
Bir aralık adaşımızın .arail Elçial
“— İsrail ile Mısır. Suriye ve Lübnan »ırasında henüz aulh görüşmeleri yoktur. Yalnız Ürdün HlikftmeUyl* Kudüs-te müzakereler cereyan etmektedir. A-rap memleketleriyle tam bir anlaşmava varılması İsrail İçin olduğu kadar A-rap memleketlerinin da menfaatleri icabıdır. Yakın bir samanda bu anlnşmaz-lıfcın eons •rovefclni Ümit ediyorum. Uzlaştırma Komisyonunun bilhassa delegeniz Hile ey İn Cahit Yalçının gayretlerinin hayırlı neticelere varacağına inanıyorum. İsrail devleti Orîaşsrkta hakiki bir sulhun kurulmasını şiddetle arzu etmekledir.’'
Milletlerarası Diş Doktorları Kongresi delegeleri İstanbuJa da gelmek istiyorlar
Atlımda toplanacak olan Milletlerarası diş doktnrhm kongresine iştirak e-decek olan delegeler latanbulu da si-
»ret etmek arzusunda olduklarını belirterek Devlet Denizyollarından ken illerine bir vapur tahsis edümealni veya seyahat kolaylığı gösterilmesini bir mektupla rica etmişlerdir.
İdare şimdilik kendilerine bir vapur lahaia sdilemlyeceğlni fakat kendilerine âzami kolaylığın gösterileceğini cevaben bildirecektir.-
Yunan Kiralının amcaaı bekleniyor
Yunan Kiralının ımcaıı Prens Jor ve eşi Marle Bonaparte denil yoHylt şehrimi** gelecektir. Huausl süratte yehrimial ziyaret edecek olan Prens v« rşi ıjehrimlzde bir hafta kadar kalacaklardır.
Marshall Plânı İdarecisi, Eskişehir seylâp bölgesini tetkik edecek
Dün AabAh uçakla Ankaraya hareket eden Mar*hall Plânı Türkiye İdarecisi Rupael Dnor. bugün özel uçaglyle Eeki-şehıre giderek seylâp sahaânu tetkik edecektir.
Munich'te A\*rupanın en hUyiik Türkiyat Enstitüsü kuruluyor
Mımieh Ünlvers 1 leşinde evvelki *vno kurulan "Yakınşark Tarih ve Kuilûrü Kürüsü* ne bu yıl ••Türkiyat? subeti llAveıi sureliyle bir "Yakmşurk Tarih vo KUltUrU va Türkiyat Snetltüsü“ vücuda getirilmektedir .
Enstitü, evvelce Bükreş ve Yaş Cnl-veraiteierinrttı de birer “Türkiyat Enstitünü'* kurmuş alan. Prof. Babin^et tarafıntinn idare edilecektir.
Yelil Enşlltü l»u ınrvstl ileerlndu (»000 ciltlik küt(IphnnrMİ ile, Avrupanın en büyük Türkiyat BnelllÜMÜ vasfını Almaktadır,
Kitaplar smeınde K»3Ö da öicrı Alman müsteşriklerinden Prof. T Mensel ıa UMX* Ciltlik değerli kÜlUphsnınel ve 25OÛ kudur da e*kl harfli Türk matbuaRi yer almaktadır.
Yeni kltaplnr aylık gergisi
Taksimdeki Fransız Bnşkonfloloshıcu mşdhntindeki Fransıs merkes mütjıi«a kütüphanesi, büyük okum# salonlarında hor av, Pransade neşredilmiş eterin en seçtim İşler itHİao mürekkep kt-tapları teşhir etmektedir. Bıı kitaplar Arneında edebiyat, «anat ve ilim enerleri ınovcuttür.
Milli Savunma Rakımı geldi
Mili! Savunma Bakanı HÜantl Çakır, dün aabah Ankaradan şehrhnlse gelmiştir.
Altı Amerikalı mühendis, Zoııguldakta çalınmak üzere geliyorlar
Altı Amerikalı mühendisten müteşekkil bir kömür ustua.ni heyeti, Türkiye htlkûmed namına iki «ene Zonguldak kömür ocaklarında çalışmak üaere dün Imva yollyle New-Yorktan hareget v* m İştir.
Uamanlar, Ortadeaunun yegâne (çelik hnnllmle kullanılanı kömür işletme-Itrinde müşavir olarıık çalifncaklar, yer ahi vo yer üstıl ln*aat ve tcMtelerüıdc ınnhalll makamlara tavsiyelerde bulunacaklardır.
Jose İtıırbi, Valiyi ziyaret etti
yehrimiade bulunun tanınmış piyano vlrıüGZiı .İA«f IturbL dün Rast 11.30 da Vali ve Belediye Unşkanını «İyaret ederek istanbuhla kendisine gösterilen alakadan dolayı memnuniyet ve teşekkürlerini bildirmiştir.
e
Şehir Meclisinin dünkü toplantısı
Şehir Meclisi dün saat 15 ten İtibaren toplanarak 1N50 yılı bütçesinin mika kerelerine devam etmiştir.
Bu arada Meclis, E^kıştfhlr fuiıket-cedclerlnc IVIR» bütçesinden 3u.(MM) Ura verilmesini do Un bul etmiştir
Dün tıırım biıtçoai müzakere edilirken mö» nhin bir hatip “fidanlar, fıdanlıkiu lö kuruşa «atılıyor. Halbuki dışsrdn bir fidıın iki - Uç llrn ni'iLSindndır. Bu mev-ıu «unun bunun kazanç vasıtası olmaktadır., demiştir*
Bilâhare, vclorlnur ve saflık bütçesi müzakere cdllurSk kabul edilmiştir.
Daha, sonra yardımlar bütçesine geçilmiş Halk Bankasına yapılacak olşn 25 bin liralık tahsisat konuşulurken söz alan bir hatip, bu yardumn kesilmesini ve 25 bin Uranın Eskişehir felâketıede-l»‘rinc UıhftiAİııi İMtemiştir. Buna cevap veren diğer Üyeler, Haİk fbınkaaınn vc-ıilerek olan bu paranın kımunen vşril-ınek mecburiyeti bulunduğunu ve mezkûr bunlfnııın çok faydalı i^lcr yaptığını tebaril» ettlrınlşlsrdlr.
Mcclla. belediye İŞİorİ bütçesinin inü-»akerelerine geçmiş ve vakit çnle geciktiğinden toplantıya nihayet verilmiştir.
11 Mart 1950
Bayfa 9
Belçika mühim bir karar arifesinde
LeopokKun tahtla dönüp dönmemesi kararlaşacak
i
I7nci asrın meşhur Türk seyyahı
Bizde yeni sayılabilecek olan bir sanat nev’i
Yarın yapılacak plebisitte, yalnız Kıral taraftarlariyle aleyhtarlan değil, fakat Flâman’larla Valon’lar karşılaşacaktır
Brüksel, 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor ı :
Bir taht etrafında iki kardeş
Belçika, şu sıralarda heyecanlı günler yaşıyor. Flandern ve Valonya kiliselerinde Kıral Leopold’un avdeti İçin dua edilirken, Borinage’m kömür ocaklarında. sosyalist komiteler “İşbirlikçi kiralın” dönüşüne engel olabilecek çareler düşünmektedirler.
Hâdisenin siyasî geçmişi malûmdur.
Son seçimlerden beri, kıral taraftan “Hıristiyan Sosyalistler Parti’ si birkaç Flamanh liberalle birlikte, her iki mecliste de, 1945 de çıkarılan niyabet kanununu lâğvedecek ekseriyeti temin etmişti. Fakat, mesele parlâmentoda halledilecek olursa, Leopold, ancak nisbl bir ekseriyet kazanacak ve Liberal Parti çok kaybedecekti. Zira liberallerin Valonya cenahı, Leopold’a şiddetle aleyhtardır. Bu sebeple ve Spaak’ın ısrarlı mümanaatine rağmen, meseleyi, millete arzetmek, yani, parlâmentonun temsil ettiği “kanuni mıllef’in karşısına, “hakiki millet,, i çıkarmak cihetine gidilmiştir.
Kıralcılar. halk oy’unun yüzde 55 inden azını kazanacak olurlarsa, kiralın İstifa edeceği söyleniyor. Buna mukabil, plebisit neticesinde, kıral lehine tecelli eden oylar bu nisbeti geçerse, kıral, Valonlann ekseriyeti kendi aleyhinde bulunduğu ve kendisini ancak Flamanlar tuttuğu halde, yine merasimle Laeken şatosuna girecek ve kardeşi, “Naip prens” Charles, golf sahalarının hürriyetine kavuşaoakhr.
“Zoraki” rakipler
V
İsveç prenseslerinden olan, birinci karısını İkinci Cihan Harbinden evvel bir otomobil kazasında kaybeden Leopold, 1940 fa Almnnlııra esir düştükten sonra, çocuklarının matmazeli olan güzel Lillane Baets ile evlenmiştir. Bu izdivaç büyük dedikodulara sebep olmuş ve bilhassa Kiralın bir Flâman kızı Ue evlenmesi Valoııları çok gücendirnılştiı.

Halk, gayri temayüllerinin ve bu sebeple, köküne kadar
Bek’ikanın siyasi Mderleri ne derlerse desinler, plebisit mücadelesi ister İstemez, birbirine taban tabana zıt olan iki kardeşin şahsiyeti etrafında toplanmaktadır, şuurî olarak, arzu vs basite irca edilmesini çekingen, soğukkanlı,
“sivil” düşünceli, Anglosakson taraftarı Naib ile hayalperest, halkçı, fiili siyasî kudrete susamış kiralın karşı karşıya gelmelerini istiyor. Halk, sporcu Charles ile asker Leopold’u, Anayasaya ve hükümetine bağlı “temsili” naip ile “mission”una ina-non, romantik şef-kıralı görüyor. Ve meseleyi, en son muhtemel neticelerine kadar mütalâa eden sağcı ve solcu muhitlerde ise. kıraliyet sarayında hâlen “müttefiklerin” Charles’i | hüküm sürerken. “Alman” Leopold’un. tsyiçredeki ‘istlrahatgâhında,, eski “ırki” birlik hülyaları içinde yaşadığı ve liberalizm ile birlikte komünizmi de yıkabilecek, “tepeden gelme,, bir sosyal ihtilâlin esasları üzerinde kafa yorduğu söylenmektedir.
Devrin kendilerine yüklediği bu “rekabet’ın körüklenmesi için» her iki kardeş, parmaklarını bile kıpırdatmamışlardı. Naip prens muhakkak ki, Flaman matbuatının, devlet işleri hakkında yazdığı çok sert ten-kıdleri okumaktansa, gençliğinde olduğu gibi, otomobilini delice sürmeyi ve piyanosunda Chopın’i yaşatmayı tercih ederdi. Fakat, artık, hürriyetini kaptırmıştır. 1944 de Leopold, Almanların kendisini alıp götürmelerine müsaade ettiği zaman, mukavemet hareketine İltihak eden bizzat Charles idi. Bu itibarla kendisini 1945 de devletin başına getiren tarihî âJcıbete katlanmaya, Spaak ve partisine tahammül etmeye, geçen sonbaharda Braganza prenseslerinden biriyle, resmen ne teyit, ne de tekzip edilen nişana razı olmaya mecburdu. Ve 12 martta, Leopold, beklediği ekseriyeti bulamaz da, kiralın izzeti nefsinin teşvikiyle, oğlu Eau-douin’i, kırallığa kabul etmekten me-
• ;
olursa, Charles, İstemiyerek
nedecek
olsa bile kırallığı kabul etmeye yine mecbur olacaktır.
Flandern arslaniyle Vdlonya horozu
Zirai karakteri hâkim olan Flandern’de halk, katohk ve muhafazakâr iken, büyük ekseriyeti sanayici olan Valonlar, solcudur. Şimaldeki “Cermen,, Belçikalılar arasında, “İşbirlikçi” Iiğin, Fransız kültürüne bağlı cenuptaki Belçikalılardan daha fazla taammüm etmiş olması, ırki bir Akıbetin tecellisidir. Uzun zamandan beri kendilerini kültür bakımından mağdur sayan Flamanların ırki “a-şağılık duygu” su, bugün artık ortadan kalkmıştır. Buna mukabil Valonlar, Fransamn, büyük bir kudreti haiz olmadığı şu sıralarda, kütlür bakımından, kendilerini yalnız hissediyorlar. Bu sebepledir kİ, Li^ke, (Valonya’nın merkezi), Flamanların



korkunç bir st'rtlikle Liâge, “Flamanların
Memleket edebiyatı
Bir eserin millî sanat mahsulü sayılması için, ondaki hâkim ruhun, havanın, fikir, duygu ve düşüncelerin “mahallî” olması lâzımdır
Yazan :
Salâhaddin Hakkı ESATOGLU
Evliya Çelebi
Onun zamanına göre, sade ve samimi bir lisanla yazdığı sayfalar amiyane sayılmıştır. Halbuki, bugünkü zevk ve temayüle göre, onun dili, tahkiyesi, çağdaşlarının sanatlı ve sahte ifadeleriyle kıyaslanmıyacak kadar güzeldir

Yazan : M. Şakir ÜLKÜTAŞIR
istediği kıralı, reddediyorlar, kiralını”, yalnız Flandern’de mevcut ekseriyete dayanarak, Valonyaya da hükmetmek istiyen bir devlet reisini istemiyor ve açık açık tehdit ediyor.
Son defa toplanan Valonya kongresinde, kiralın avdeti münasebetiyle “İhtilâlin yıldırımlarından bahsedilmiş ve birkaç hafta evvel, parlâmentoda, sosyalist bir Valonya mebusu: “Kıral memlekete ayak basarsa, öldürülecektir!” diye haykırmıştır.
Leopold’un akıbetini tayin edecek olan plebisitte, yalnız sağcılarla solcular karşılaşmıvacaktır. Valonya horozu, Flandern aralanma karşı a-yakl anacaktır
tki Alman istilâsı hariç tutulursa. Belçika milleti hiç bir zahman 12 mart plebisiti kadar vahim bir karar karşısında kalmamıştır.
Suriye nazik bir devrede
Milli Savunma Bakanlığı, yüksek rütbeli 20 subayı ordudan
Şam 10 »Hususi muhabirimizden! — Suriye Müessifler Meclisinin muvakkat hükümete verdiği itimat reyinin müddeti bu ayın 14 Ünde bitecektir. Hâkim olan kanaate göre. Millet Moı lisi âzaları Hükümete itimatlarını yeni Jemiy eteklerinden kabinenin bu hafta zarfında düşmesi muhtemeldir. 195G bütçesi 140 milyon Jira olarak Meclise gönderilmiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan Millî Savunma Bakanlığı 20 kadar yüksek subayı ordudan İhraç etmiştir.
Meclisin son toplantısında okuyup yazma bllmiyen 3 milletvekilinin çıkarılmanı yüzünden hayli gürültüler olmuş ve bir kısım mebuslar milletin seçtiği vekilleri Meclisten çıkarmağa kimsenin salâhiyeti olmadığını belirtmişlerdir.
ihraç etli
Sami Hınnavi nin durumu hakkında sorulan suale Hukiımet Reisi ayın 15 inde cevap vereceğini bildirmiştir.
Bundan sonra Suriye Milletvekillerinden (Isanı Muhayirl) nin Lübnan topraklarına girmesinin Lübnan Hükümeti tarafından mene/lllmesl yüzünden bazı milletvekillerinin l>u hükümet aleyhinde konuşmaları üzerine Başbakan müdahale ederek: “Kardeş Lübnan Hükümeti aleyhine hiç bir söz söylenmesine taraftar olmadığını ve eğer ihtilaflı meseleler varsa halline uğraşacağını” aöyleinlş-tır.
Meclis son inkılap me«rh sini görüş meğe başladığı sırada uzun münaka şalar olmuş ve 3 saat süren celse Başvekilin talebi üzerine 15 marta bırakılmıştır
HÎÇ bir sanat eseri yaratıldığı çevrenin ve yaratıcısı olan sanatkârın bir çok hususiyetlerini taşımaktan kurtulamaz. Esasen e-ser olarak meydana çıkan varlık, sanatçının müşahedesine ilâve edilmiş şahsi duyuş ve düşünüşün bir neticesi olduğundan, bir yandan yaratıldığı çevrenin karakterlerini taşırken diğer yandan da o görünüş ve gerçeklere kafasında şekil veren sanatkârın şahsiyetini ihtiva eder. Onun içindir ki, Oscar Wüde (sanat, tabiata ilâve edilmiş insandır.) diyor. Hiç bir sanatkâr kendisini kolay kolay çevresinin tesirinden ve İntihalarından kurtaramaz. Çünkü o. zaman boyunca, yaşadığı çevrenin kendin* has hâdiseleri içinde yoğrulmuş, insanlarının karakterini, çeşitli meseleler karşısındaki duygu ve düşüncelerini öğrenmiş, onların yaşayışlarına katılmıştır, İşte sanatkârın da bizzat içinde yaşadığı bu hayat, kendisinin varlığını tamamiyle kaplamış ve onun müşahede dağarcığı içinde yaşadığı muhitin orijinal karakterleriyle dolmuştur. Nitekim biz “millî sanat” derken daha çok sanat eserindeki bu mahalli havayı belirtmek isteriz. Çünkü, bir eserin n.llll sanat mahsulü sayılması için onu yaratan vasıtalara değil, daha ziyade esere hâkim olan ruha, havaya, ona canlılık veren fikirlere, duygu ve düşüncelere bakılır. Halide Edip Adıvar, (Sinekli Bakkalı adlı romanını In-gilteıede İngilizce olarak ilk defa neşrettiği vakit hiç kimse, “Bu eser Türk millî edebiyatının dışındadır.” dememiştir. Çünkü —yukarıda da söylediğimiz gibi— millî edebiyat anlamı; dilin, şeklin değil, esere hâkim olan hava ile orada yaşatılan düşüncelerin mahalli hususiyetler taşıması düşüncesini içine alır. Bugün bir başka şairimiz çıkıpta bir garp nazım şekli ile, bir yabancı dilde şiir söylese ona bile “millî eser” demekten kendimizi alamayız. Nitekim Yunus Emre oratoryosu garp musikisi ölçü ve usulleriyle bestelenmiş olduğu halde bu eseri, hiç bir vakit “milli değildir” diye sanat kıymetlerimizin dışına koymadık.
Mademki her eser yaratıldığı topluluğun kentlisine has hususiyetlerini, renklerini, yaşayış şekillerini göstermeye mecburdur, o halde “memleket edebiyatı” diye bir edebiyat çeşidinden bahsetmekte mâna yoktur, diye düşünülebilir. Fakat biz pek de bu fikirde değiliz. Gerçi her edebî eser, yaratıldığı topluluktan ve o topluluğun hayatından bir konu seçecektir ve onu ele alan romancı, şair, yahut tiyatro yazarı, olayları ancak yaşadığı topluluğun göreneğine ve anlayışına
Fakat kadar lir ki,
gerçekleriyle her vakit görülemez. Nitekim edebiyatımızda ün salmış pek çok roman, çok defa kendilerine bir kaç evi, mahdut bir aile topluluğunu, yahut beş on şalısın hususî hayatları İle bu dar çerçeve İçinde cereyan eden mahalli olmaktan ziyade şalisi, gerçek olmaktan ziyade hayalî vakıa ve olayları k«»nu olarak almış, düşünce, duygu tahlilerîylc uzayıp gitmiştir. Bu edebiyat nevini teşkil eden tahlil romanları ve hikâyeleri yanında bir de kendisine konu olarak memleketi, memleketin İnsanlarını alıp, bu insanları yaşadıkları muhit içinde ve bu muhitle beraber, biribirleriyle olan her çeşit münasebetleri nazarı itibara alınarak İşleyen, böylece memleketin gerçeklerini, yaşayışımızdaki hususiyetleri, davra-
uygun bir şekilde işleyecektir, bu konunun seçilmesi hazan o dar bir sahaya inhisar ettiri-bıırada bir memleket bütün

nışlanmızı belirten eserler şüphesiz ki bu defa psikolojik tahlil romanları karşısında bir de (memleket edebiyatı) nevini ortaya çıkarmış olacaktır. Din, Allah, ruh, tasavvuf gibi derin meseleleri işleyen klâsik Divan şiirimiz karşısında nasıl ki halkın duygusunu, düşünüşünü, yaşayışını söy-liyen biı halk şiirimiz varsa, aynı şekilde tahlil ve izah romanı, hikâyesi karşısında bir de memleket edebiyatımız yer alacaktır.
Ebubekir Hazım'ın (Küçük Paşa) sı. Refik Halit’in ( Memleket Hikâyeleri) gibi eserleriyle ilk nümuneleri-ni gördüğümüz memleket edebiyatı mahsulleriyle bilhassa yeni yeni karışmaktayız. YABAN, KUYUCAKLI YUSUF gibi romanlar ve daha çok genç nesle mensup sanatkârlar tarafından yazılmış olan hikâyeler Ana-doluyu ve Anadolu insanını bütün gerçekleriyle veren ve memleketimizin yaşayışını anlatan memleket edebiyatı örnekleridir. Konusunu memleketin güzelliklerinden yahut fakirliğinden, halkın yaşayış ve geçiminden, vatandaşın hayatından alan bu eserler sanatkâra has işçilikle de bezendiği vakit aynı zamanda gerçekçi edebiyatın en güzel misallerini teşkil ediyor.
Yalnız; memleket edebiyatı her zaman için iki tehlike ile karşı karşıyadır. Bu İki tehlikenin bıı tek sebebi vardır: O da çeşitli düşüncelerin tesiri altında memleketi olduğundan başka şekilde göstermek arzusudur. Biz. memleket edebiyatına Örnekler veren sanatkârlarımızın bir kısmında memleketi güllük, güllTstanlık göstermeye yeltenen bir Özenme görüyoruz. Anadoluyu güzel Ayşeler, şirin Fatmalar, akar sular, ağaçlar, çeşme başlarında sohbetler olarak tanıtmaya çalışan bu romantikler yanında diğer bir zümre de bunun aksini yapmaya kalkışmıştır. Memleketimizin olduğundan daha çok harap, insanlarımızı olduklarından daha ayrı ve sefil göstermeye yeltenen eserler de şüphesiz ki gerçekleri ifade e-dememiş olmaları yüzünden pek fazla bir kıymet taşıyamazlar
Eğer bir çok Rus eserlerinin uluslararası değer kazanma sebebini biraz da mahalli oluşlarına borçlu bulunduklarını biliyorsak bizim «Je samimi ve gerçek bir memleket edebiyatımız olduğu vakit eserlerimizin beynelmilel değerlere namzet olacağında asla şüphemiz kalmamalıdır.
/
XVIT nci asırda yaşamış meşhur bir Türk seyyahı olan Evliya Çelebi, 25 mart 1811 de tatanbulda, Un-kapanında doğdu. Adı “Evliya,, dır. Bu ad ona, devrin büyük imamlarından Evliya Mehmet Efendiye hürmet edilerek, babası tarafından bilhassa verilmiştir. Ceddi, Kütahyalıdır. Babası “Derviş Mehmet Zilli,, adında bir zattır. Mehmet Zilli E-fendi, I. Ahmet devrinde sarayın kuyuıncubaşısı idi. Sultanahmet ca-miinin iç avlusu, cümle kapısının tezyinatını bu zat yapmıştır. Evliya Çelebi, tahminen 1682 yılında ölmüştür. Fakat, nerede öldüğü ve gömülü olduğu malûm değildir.
Basit bir medrese tahsili gören, biraz da edebiyat ve musiki ile alâkadar olan Evliya Çelebi, 1635 ramazanında Ayasofya camiinde mukabele okuduğu sırada, IV. Muradın takdirini celbederek, musahib sıfa-tiyle, saraya alındı, tki yıl kadar sarayda kaldı. Saraydan çıktıktan sonra. seyahat merakiyle, kâh kendi başına. kâh bir takım devlet ricali maiyetinde — ekseriya büyük bir ihtişam ve refah, ara sıra da dayanıl maz bir sıkıntı ve üzüntü içinde — İmparatorluk dahilinde dolaştı, durdu. IV. Murat devrinde Sipahi züm resine dahil olan Evliya Çelebi, Doğuda ve Batıda. Osmanlı ordularının muhtelif seferlerine de iştirak etti.
Bir aralık Elçi Mehmet Paşa ile birlikte Viyanaya gitti. Bu sırada hususî müsaade ile Avusturya içinde etraflı bir seyahat de yaptı.
Evliya Çelebinin en büyük emeli gezip görmek, sönmek bilmiyen seyahat ihtirasını tatmin etmekti. O bu suretle, bilhassa Anadolu ve Kümelinin hemen her köşesini gezdiği gibi, İran ve Kafkasyanın bazı kısımlarını, Kırım ve Güney Rusva-yı, Buğdan ve Eflâk’ı, Macaristan!, GIridi, Mısırı, Suriye. Irak ve Hicazı, hattâ Dalmaçya, Avusturya, Lehistan, Almanya ve Holandayı bile dolaştı. İşte o büyük Seyahatnamesi, gezdiği bütün bu geniş sahaların çok canlı tasvirleriyle doludur. Seyahatname, XVII. asırda Osmanlı İmparatorluğunun idari ve içtimai hayatına dair pek kıymetli malûmat vermesi bakımından bizim için ayrıca büyük önemi haizdir.
Hayatının takriben elli senesini Osmanlı İmparatorluğu ülkelerini gezip dolaşmakla geçirmiş olan bu meşhur seyyahımız, yakın zamanlara kadar bizde lûyıkıyle takdir olunmamıştır. Onun, zamanına göre, sade ve samimî bir lisanla yazdığı say-
falar Amiyane sayılmıştır. Halbuki, bugünkü zevk ve temayüle göre onun dili, tahkiyesi çağdaşlarının sanallı ve sahte ifadeleriyle kıyaslanamıya-cak kadar güzeldir. Bugün, Seyahatnamesi seve seve okunan, hayatı hakkında oldukça ciddî yazılar yazılan Evliya Çelebiyi, ilkönce, en çok okuyan ve takdir eden AvrupalI Alimler olmuştur.
Evliya Çelebi, daha çok, hayatî, ameli bilgilere; mükemmel bir görüş kabiliyetine malikti. Tasvirlerindeki o cazibe ve canlılıkta bu taraflarının önemli tesirleri olmuştur, diyebiliriz. O, gezdiği bütün memleketlerin, gördüğü şehirlerin vaziyetini, hususiyetini, büyük ve tarihi binalarını, ahalisinin hayat ve âdetlerini, sanatlarını, kıyafetlerini, hattâ lehçelerini hayrete şayan bir doğrulukla zaptetmiş, bunlan merak u-yandırıcı bir ifade ile anlatmıştır. İşittiği halk hikâyelerim, evliya menkıbelerini de eserine safiyane ve samlmane bir inanışla kaydettiği görülür. Şu kadar var ki, bu hikâye ve menkıbelerin de tarihi folklor bakımından bugün için önemi inkâr edilemez.
Evliya Çelebinin gördüğü binaları bütün hususiyetleri ile zapt ve tasvir etmesi arkeoloji araştırmaları bakımından mühim olduğu kadar, dil araştırmaları hakkında kimsenin fikri ve malûmatı yokken, gezdiği yerlerdeki lehçe hususiyetlerini ve lügatleri zapt ve tesbıte çalışması da. Evliya Çelebideki görüş kabiliyetinin kuvvetini gösterir Bugün, Diyalektoloji adı verilen bilim şubesi için de Evliya Çelebi Seyahatnamesinin kıymeti vardır. Tarihimizin her asrı için bu mahiyet ve değerde birer esere malik olsa idik milli tarihimizi tetkik etmek bugün çok kolay olurdu. İşte Evliya Çelebi bu bakımdan fikir tarihimizde eşi olmıyan kıymetli bir şahsiyettir.
Hulâsa, Evliya Çelebinin bugün elde bulunan o meşhur Seyahatnamesi, XVII. asırda Osmanlı İmparatorluğuna dahil bulunan memleketlerin bilhassa içtimai tarihini, tarihi, coğrafya ve folklorunu tetkik bakımından pek değerli bir kaynak mahiyetindedir.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi on büyük ciltten ibaret olup bunun Beşir Ağa, Pertev Paşa, ve Topkapı Sarayı kütüphanelerinde birer takım olarak yazma nüshaları vardır. Seyahatnamenin ilk altı cildi
1908 .yıllarında eski İkdam gazetesi sahibi rahmetli Ahmet Cevdet tarafından Arap harfleriyle basılmıştır. İkdam matbaasınca basılan bu altı cilt Seyahatname, vaktiyle Üsküdar-da Selımıyede bir tekke bahçesinde, II. Mahmut devri Mülkiye Nazırlarından meşhur Pertev Paşa tarafından tesis edilmiş olan kütüphanedeki nüshalardan istinsah edilmiştin 7-8 inci ciltleri de. 1928 de mülga Türk Tarih Encümenince yine Arap harfleriyle neşredilmiştir. 9-10 uncu ciltler ise, yem Türk harfleriyle ve bazı resimler ilâvesiyle Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 1935-1938 yıllarında bastırılmıştır. Eserin birinci cildinin boş tarafında rahmetli Necip Asım ın ve yedinci cildinin baş tarafında da Tarih Encümeninin Evliya Çelebi ve bilhassa Seyahatnamesi hakkında oldukça kıymetli tetkikler vardır. Tarih Encümeni ve Bakanlıkça neşredilen ciltler, metin tenkidi usuliyle ve kilde basılmıştır.
XVII asır Türk türlü tezahürlerini
yahat edebiyatımızın en büyük en dikkate değer bir mahsulü olan bu eserin ilk altı elidinin, metin tenkidi usulüne göre, yeniden basılması çok temenniye şayandır.
1896-

«II
Heisenberg atom fiziği hakkında konferans verdi
Tanınmış Alman ilim adamı ve atom fizikçisi Prof. Dr. Heisenberg. dün Fen Fakültesi Umumi Fizik Enstitüsü salonunda atom fiziğinin felsefi esaslarına dair çok ehemmiyetli ve öğretici bir konferans vermiştir. Şehrimiz münevverlerinden müteşekkil büyük bir dinleyici kütlesi aynı zamanda Nohcl mükâfatının hâmili bulunan bu değerli ıhın adamının, konferansını dinlemeye gelmişler ve salonu hıncahınç doldurmuşlardı. Çünkü mevzu hem tabiat ilimleri hcnı de felsefe meraklılarını cel-bedecek mahiyette idi.
Prof. Dr. Heiscnberg, modern atom fiziğinin felsefe sahasiyle iki kuvvetli İrtibatı mevcut olduğunu, hu irtibat noktalarından birinin Sokrat'tan
önceki antik felsefede, diğerinin XVIII asırdaki Fransız materyalist felsefesinde aranması lâzım geldiğini izah etmiştir. Yanı atom taharri-yatının felsefi temellen bunlardır
de
Fakat, bu talıarrıyatm son 40 - 50 sene İçinde aldığı istikamet ve kaydettiği inkişaflar öylesine değişiklik ler ve sıçramalar göstermiştir ki modern atom ilmini gende kalan btı iki felsefi temele maletmeye ımkân-yoktur Bilhassa illiyet ve müşahede metodlan bakımından.
Muhterem profesörün, dünyası hakkında mütekâmil bir fikir sahibi olmak isteyen her insanı yakından alâkadar eden son derece mühim konferansım gazetemizde yarın okuyacaksınız.
daha iyi bir şe-
içtimai hayatının aksettiren ve se-vo
Ahmet Homdi Tonpınor
Sahnenin
Dışındakiler
Dedem bu mahalleye Kırım muarebesinin getirdiği çerçeve İçinde yerleşmiş ve orada Aziz devrinin bellibaşlı ıkl vezirine, Şirvanîzade Rüştü Paşa ile Mithat Paşaya komşuluk etmişti. Evimizin bir sokak arkasında oturan Gıridlıler, Bu Kırım muharebesindeki çerçeve üzerinde, yukarıda saydığım paşalar gibi Aziz devrinin yaptığı ilâvelerdi; ve o zamanki Girid karışıklıkları üzerine tstanhula gelmişlerdi. Yandaşımızda anne tarafından Zağreb Ayam Selim Paşanın torunu olan lhaân Beylerin evleri vardı Onlar bizden daha eskiydiler, yine arka sokaklardan birinde oturan Moralılar gibi İkinci Mahmut devrinde mahalleye gelmişlerdi. Fakat eski konaklan artık oturulacak halden çıktığı için yıktırmışlar ve 1909 sonlarına doğru yeniden yaptırmışlardı Biz o zaman hahamın memur bulunduğu Sinoptan yeni gelmiştik.
Orada mektebe gitmediğim günlerde, hazan da kaçarak sabahtan akşama kadar evimize çok yakın olan ve bir kısmı kalenin eteklerine düşen kumsalda, Delibaş Mehmet Ağa adında bir us-11
tanın bugünkü adını mazur görürseniz Chantier’-ainde, hakikatte İse deniz kenarına kurulmuş genişçe bir çalışma yerinde, çam tahtaları, talaşlar, katranlar, halatlar içinde çekiç ve rende sesleri arasında vakit geçirirdim. Bu merakını, babamı ve beni çok seven mutasarrıfın pek hoşuna gittiği için, beni korusun diye maıyyetiıne bir de Jandarma onbaşısı vermişti. Adı Kasım olan bu onbaşı, Sınobun bütün çocuklarının dostu olan Deli önlerle beraber en yakın ahljaplarınıdı. Fakat Dell Omeri ustalar ııışnat yerine sokmazlardı. O bana kumsala kadar ancak yoldaşlık erler, orada salyalı ağzını eğerek, —bu veda şekliydi— ayrılırdı. Akşamüstü yine yolumu bekler böylece bir deli ITe bir Jandarma arasında baba evine ellerim, yüzüm, dizlerim, tahta cızı klan ve katran zifti içinde dönerdim.
Gariptir ki, dost ihanetini ilk önce o kadar sevdiğim ve bana bağlı olduğunu da bildiğim bu Önıerden gördüm. Bir gün Kasım Ağanın bir dalgınlığından İstifade ederek boğazıma sarıklı; eğer adamcağız vaktinde yetışıneseydi muhakkak öldürürdü. Tevekkeli tehlikeli dostluklardan sık sık bahsedilmez.
Kasını Ağanın deniz inşaatına pek merakı yoktu. O daha ziyade bir filozoftu. Gün boyunca ya deniz kenarında uzanır, dünyanın faniliği hakkında uzun ve ruh besleyici mÜrakabelere dalar, jahut da denize olduğu yerde taş atmakla ıneşu'rı masum eğlenirdi. Sonuna doğru bu işte o kadar ilerlemişti ki, fırlattığı tekerlek çakıllar suyun Üzerinde altı yedi defa sekmeden bir türlü batmazdı. O zaman Kasım Ağa taşın düştüğü yer» birkaç saniye hüzünle, sanki “sen de gittin, gelmlyecek şeylerin dünyasına gömüldün; bir 12
daha dönmen, güneşi görmen imkânsızdır... der gibi uzun uzun bakar, sonra etrafında, hu mühim Işı yeniden ve eskisi kadar başariyle tekrarlamak için malzeme aıamaya koyulurdu. Bu gemi bizim Sinoptan ayrıldığımız hafta içinde bitti. İşte o gün hayatımda muvaffakiyet denen şeyin nasıl büyük bir sevinç olduğunu gördüm. Şurasını da söyllyeyım ki. Kastamonu ormanlarının hemen dibindeki bu şehirde gemi inşası öteden beri esaslı bir sanattı Şehirde her çocuğun küçük yelkenli oyuncakları vardı. Kumlar, paskalya mevsiminde gecelen kapı kapı, çalgı çalarak ellerinde büyük bir yelkenli maketi ile gezerlerdi. Bu maketlerden birini Hürriyet ilânında hükümet dairesinin kapısı önüne süslıycrek koymuşlardı. Omni için gemi bittiği zammı şehir tanı bir bayrammış gibi sevindi. Bütün iskele donanmıştı. Pehlivan güreşleri, yağlı direğe tırmanma, iskeleye ufkî olarak ve denize doğru bağladıkları bir gemi direği üstünde güreşler yapıldı. Kurbanlar kesildi, davullar çalındı. Herkes, Deh Ömer. Kasım onbnşı ve tabii ben de dahil, en yeni elbiselerimizi giymiştik. Yüzlerce kol sabahleyin halatla-ra asılmış ve yağlı kızaklar üzerinde, tahtalarında. benim de emeğim, Kastamonu ormanlnrıııın kokusuna karışan tekneyi beraberce suya İndirmiştik.
Istanhııla dönüşümüzde yanılmışımızda bir ev yapıldığını görünce çok sevinmiştim. Bu sefer de tatil aylarını duvarcı ustalarına ve marangozlara yardımla geçirmeye başladım. Ne ev halkının azarlaması, no ustaların kovması kâr etmedi. O kadar ki, ev bittiği zaman İhsanın babası Ulvi Bey bana yepyeni bir marangoz takımı hediye etmişti. Babamla çok sevişen bu güzel ihtiyarın, gülerek “Cevdet Bey. hakikaten Cemal Bey 13
oğlumuzun üzerimize hakkı geçti. Evin inşasında az gayret sarfctıuedllerî” deyişi hâlâ hatırımda-dır. İste benden on iki yaş kadar büyük olan İhsan Beyi bu ev yapılırken tanıdım.
O da benim gibi elle çalışmaktan hoşlanıyordu. Bıı gün ustaların öğle tatilinden istifade ederek elime geçirdiğim rende ile oflıya pııflıya sarfettlğlıu gayreti görünce “Dur, demişti. Mademki bıı işler hoşuna gidiyor. Bari doğru dürüst yap! Hem etrafa hoın kendine faydan olsun!” ve bana hiç üşenmeden marangozluğun ilk sırlarını öğretmişti.
— Evvelâ malzemeyi tanımak lâzımdır, diyordu. Kokıısıyle, çengiyle tanıyacaksın. Sonra Aleti öğreneceksin! Ne işe yaradığını, nasıl tutulduğunu öğreneceksin. Ve bana teker teker tek rendeyi, çift rendeyi, dişli rendeleri, perdahta yarayan planyaları. düztabanlan. kalem ve fitil rendeleri, aralarındaki farkı, kullanış şekillerini öğretti.
Büyük başlı, iri ve atletik vücutlu, dalgın bakışlı bir delikanlıydı. Şimdi iyi hatırlıyorum kİ, o yaştaki gençlerde tabiî olan giyinme merakı yoktu Evde hunin nesini bulursa sırtına geçirir. hattâ sokağa onunla da çıktığı olurdu. Yüzü gözü sivilce içindeydi ve en aşağı üç günlük sakalı vsıdı. Ağır ağır, hiç acele etmeden, varılacak yere behemehal varmayı kafasına koymuş gibi konuşurdu, öne doğru çıkık alnı son derecede düz ve sakindi.
— İnsan elidir, kardefim anladın mı? Bizi biz yapan elimlzdir. Elin düşünceni terbiye etsin! Bütün varlığınla kendini eline ve elindeki İşe ver. Göz ve el ve kafa hopberaber çalışmalıdır. Sonra fikrini tashih ederek ilâve ediyordu:
— El çalışmalı, öbürleri Adeta farketmeden
14
onunla beraber yürttmeli. Yani eliıun emrine girmelisin!
Bana ilk güzel yazı dersini de o verdi. İhsan o sene G&latas&rayı bitirmişti. Ertesi sene Avru-paya gitti. 1913 de memlekete döndüğü zaman bizim hocamız oldu.
Babam yetiştiği zaman mahallemiz 93 muharebesinin ve Hamid devrinin ilk yıllarının yeni baştan çizdiği kadro içindeydi. Artık ne Abdül-aziz devri paşalarının kapısı herkese açık konakları. ne israfa varan, fakat şehirli halkını bir türlü kıskandırmıyan deMehe ve kalabalığı, ne de kendilerinin ağızlardan düş rı t iyen şöhretleri kalmıştı. Onların yerini, daha ziyade bir mabeyn kedisini andıran iki AbdÜlhanıid paşası almıştı. Bunlardan birinin konağı bizim evimizin biraz yukarısında vo karşımızda idi Erenköyündeki o devir köşkleri gibi bahçe içinde etrafı çam ağaçla riyle süslü, yine bu köşklere benzeyen büyükçe, süslü bir bina idi bu. Bunlar dostsuz, misafirsiz, kendi hususi hayatları ve devletten gördükleri ikbal İçinde bir mahhııs gibi yaşıyorlardı. Akif Paşanın konağının altındaki konağa da yine bu devirde Mekkede ve Mısırda kadılık etmiş mühimce hır zat gelmişti. Biri saraydan hediye edilen iki muhteşem arabası ve çok güzel atlan vardı. İhsanların evindeki inşaat bitince ben bu atlara merak sardırmıştım. Mekke kadısı île - yaşım yüzünden dost olamıyacağım için - seyisiyle ahbap olmuştum. Bu Anadolu çocuğunun yanık yanık türküler söyliyerek atlarmı yıkamasına bayılırdım Annem akşamları bana “saçlarının dibine kadar gübre kokuyorsun!” derdi. Fakat ben bundan müteessir değildim. İhtiraslarımız dalma böyledir.
— De ramı var —
15 H
V F N t İSTANBUL
’l ."fen ı»ro
Savfa 4
L*
Bu geceki güreşler
ras’la-
bl-
yanması üzerinde titlalikle durulacaktır.
ayak-maden
Lrods l ııitcıl - A rarım I maçında ı nltrd knleclal liurohl Seamon ıııuıı bir degajman yapıyor.
deri pabuçlar üzerine, kadifeden süsler konıılu-No. 9i.
Lüks otomobil
Yazan : La Varende
I
■t • —
Dünya
MİZAH
MUHARRİRİ j CAMI
At ve bestefcfir
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
seçmelerde, güreş yapı-daklka de-
hon-pırıl
ile:
Amma da aptalsınız be! Ara-aşırdığımı daha çakmadınız dedi ve son süratle uçtu gitti.
sonra,
Çeviren; Ayşe NVN
Parisin en iyi ayakkabıcıları Türkiyeden şiirler

ARtS, dünya istidatlarının randevu yeridir, şüphesiz bu yüzden Türkıyomn en iyi n-vakkabıcıları da bu şehre yerleşmişlerdir. İstanbul, Paris gibi dünya»ıın en iyi ve en zarif papuç yapan memleketlerinden biridir. Fakat modayı lanse eden Paristlr. Onun için 1950 senesinin pnpuçları hakkında Paris-ten malûmat aldık.
Yuvarlak, sivri ve kare burunlu pabuçlar arasında âdeta bir mücadele var, fakat kare burunlular tercih ediliyor. Şek illeıi ne olursa olsun, bu senenin bütün ayakkabıları, na-flf ve yüksek ökçeli.. Her nevi deri, saten, kadife kullanılıyor...
Kare burunluları tercih edenler a-rasındn ARGENCE dnre düğmelerle iliklenen üç dilimli siyah pedösürtten bir öğleden sonrası pabucu teşhir etti (1 No. İd kroki). GAREBEDÎAN’-da. üzerinde lezardan bir dilim bulunan sıyalı antilop pabuçlar görülmekte. Bu iskarpinlerin topukları XIV üncü Lui zanıamr.dakileri andırmaktadır (Kroki No. 5). HELI^S-TERN de rugan ve l^opard derisinden ayakkabılar var. 7 No lu krokide görülen bu çeşit İskarpinlerin ü* zerindeki rugan kınımda dehkleı mevcuttur. M A NIA Tİ S’de antılnpe • dan olan bntlynnların kenarları oğlak dorisindendir.

şampiyonlarının güreşlerini halk merakla beklemektedir
Stokholmda yapılan Greko - Romen dünya birinciliği müsabakalarında Türk milli takımını teşkil edecek güreşçileri tespit etmek üzere yapılacak seçme müsabakalarına bu gece Spor ve Sergi Sarayında fcaat 21 de başlanacaktır.
îkl gecede yapılacak 16 güreş, yani gecede 8 lacaktır. Güreşler 15 er
vam edecek, tuş dahi olsa 15 dakika tamamlanmadan güreşler sona crmiyecektir. Bu suretle seçmelerde şansa yer verilmeyecek ve galibiyetin tamamen kuvvete ve bilgiye da-
Müsabakalarda yan hakemlerinden başka, Ahmet Fetgeri, İsmail Vefa, Dürrl Sade, Fuat Akbaş, Salp Toy-gnrlı ve Vehbi Emreden müteşekkil jüri heyeti de karara iştirak edecektir.
Tanınmış ve dünya şampiyonluğunu kazanmış güreşçilerimizin birbir-lerıyle olan müsabakaları merakla beklenmektedir. Bu müsabakalar için satışa çıkarılmış biletlerin hemen hemen hepsi «atılmıştır.

Türk - İran ordu takımları maçı, 30 nisanda oynanıyor Türk - İran karma takımları maçı 30 nisan pazar gürlü AnkArada 19 Mayıs Stadında yapılacaktır. İranlIlar üst üste iki müsabaka yapmayı yol yorgunluğu dolayısivle kabul etmemişlerdir. İranlIların bu teklifi de kabul edilmiştir.
1 mayısta da İki memleket ordu takımları basketbol karşılaşması yapacaklardır.
Bu basketbol müsabakasını Harp Okulu takımı yapacaktır. Futbol müsabakasını da Ankara - Tahran gar-1 nlzon takımları yapacaklardır.
Galatasaray, bu sabah Bursaya gidiyor
Galatasaray birinci futbol takımı 18 kişilik bir kafile halinde bu sabah Bursaya hareket edecek ve orada bugün ve yarın iki müsabaka yapacaktır. Galatasarayın bu seyahatine Bülent, imtihanları doiayısiylc kaleci Turgay ve Fazıl iştirak etmemiştir,
Pakistandan ilk kafile geliyor
Pek İhtan da bulunan Atletizm Federasyonu başkanı Naili Moran ile, milli atletlerimizden Cahit önel, Osman Coşgül. Balcı ve Halil Ziranıan; pazar günü saat 13.20 de Amerikan uçağı ile Yeşilköye geleceklerdir.
Dünya şampiyonu Yaşar Doğunun da bu uçakla gelmezi beklenmektedir.
Yarınki lik maçları
Yarın lik maçlarının tehir müsabakaları olan Kasımpaşa - Emniyet. Beşiktaş • Vefa maçları İnönü stod-yoıııunda oynanacaktır.
Birinci maçı hakem Feridun Kılıç, Beşiktaş - Vefa maçım da Mustafa GÜvcntürk idare edecektir.
i Beşiktaş Futbol Takımı Amerikaya gidiyor İstanbul hk şampiyonu Beşiktaş kulübü Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne müracaat ederek 21 mayıs 1950 den aonra Amerikada bir turneye çıkmak istediğini ve bunun İçin de gerekil iznin verilmesini istemiştir.
Bu müracaatı tetkik eden Beden Terbiyesi; Milli Küme, Başbakan. Türkiye Birinciliği maçlarıyla ayarlanmak şartiyle uygun görülmüş ve kulübe bildirilmiştir.
Fenerbahçe, İsrailde bugün ilk maçını yapacak Israile gitmiş olan Fenerbahçe rlncl futbol takımı bugün İsrailde
Hapoel takımı ile Hk maçını yapacaktır. Eu gece saat 20 ile 20.15 arasında kısa dalga 33,3 metre üzerinden maçın tafsilâtını türkçe dinlemek kabil olacaktır.
5
7
8
30

RObllAN HACA i
— Bir vilayetimiz
— Gövde
— Kirtil başlığı
— Kanuni yakalanma
11 — Görmiyen
12 — Bir rüzgâr
13 — Birden
14 — Peder
16 — Usanç YIKANDAN AşAflI ;
1 — Çokluk
2 — (taril.) bllinmlyen şey
3 — Bir nevi patta
4 — Nedamet
fi — Küçülmek
9 — Bir c?ina ağaç
10 — Fakat
14 — oio levazınıatındün
15 — İntanların en mukaddes varlığı
e
DtNKl' BULMACANIN HALT.İ
1 — Komutan
2 — Koruyan
3 — Kovulun
4 — Kavuran
6 — Kavuşma
fi — Savurma
7 — Pavurya
« — Kavurma
2 —' Savunma

PERUGİA’dakl İnce burunlar en çok rağbette olanlardır. DiuR ve BALMAlN'in kollvksiyonu için a-yakkabılan temin eden hep PERU-GÎA’dır. Umumiyetle her sene çok değişik İskarpinler ortaya atar. Hu sene tayyörlerle giyilmek Üzere İma renkli oğlak derisinden ayakkabılar, öğleden sonraları ve akşam yemekleri için de saten ve kadifeden pabuçlar imâl etme fikrini ortaya attı. Gece için ökçeleri taşlarla süslü pabuçlar modadır.
BUNTUİNG’de üzerleri kafes gibi kesilmiş siyah podösüet ayakkabılar mevout (Kroki No. 6). CA8A-LE’da kahve rengi podösüetin üzerine dört düğme ile kırmızı ve mavi renkli yünlü ekoseden bir dilim tutturulmuş orijinal pabuçlara nıvıu (Kroki No. 3ı.
GRECO'da siyah podösüet kahılann üzerinde dore bir
toka İle tutturulmuş pllseli diller var. Boz renkli aynı tonda yor (Kroki

GEORGETTEde siyah podöiüot iskarpinlerin üstü boru şeklinde yuvarlanıyor, mm astarı dir (Kroki iyice saran bil
Bu boru şeklindeki kış-renkli oğlak derlslnden-No. 8). JORDAN ayağı siyah podösüal ayakka-»r yapıyor. Pabuçların kenarında rugandan elâstik üçgenler ayrıca bir süs teşkil ediyor (Kroki No. 4). REİTHLER Jacqtıes GRİFFE’ln gece elbiseleri İle giyilmek üzere, Yu-nanlılarınkinl andıran sarı renkte sandallar yapma fikrini ortaya attı. Halbuki MANÎATİS gümüş renkli düz deri ile Nllycşili lezarı karıştırarak bilekten bağlı ince ve hafif, yüksek ökçeli ayakkabılar imâl etmekle meşgul (Kroki No. 2ı,
Zannedersek bu senenin ayakkabı modası herkesin zevkine uygun bir veçhe arzediyor. tnce bacaklı kadınlar için kare burunlu ayakkabılar gayet güzel; fakat kalın bacaklılar bilekten bağlı iskarpinler giymemeye bilhassa dikkat etmelidirler. Zira bilekten bağlı pabuçlarla kalın bilekler büsbütün meydana çıkar. Halbuki yüksek ökçeli klâsik pabuçlar giydikleri vakit bu mahzur ortadan kalkar.
v Sandalın başında, Lamartln kıpırdamadan oturuyor. Gözlerini semaya dikmiş, derin bir holyaya dalmış gibi.
Aşkımıza bir timsal olsun diye mi ay büyük romantik yölrin gölgesini Üzerimize aksettiriyor? Şairin gölgesi himayesinde, Elvir’-in yan aralık dudaklarına eğildiğim vakit, asırların ardından süzülüp gelıyormuşçasına ıtırlı bir ”1830 bahar rayihası,, kokluyortım sandım.
Lamartln hep öyle, kıpırdamadan duruyor. Lâkın — hâtıralarını ve hülyalarını göz kapaklarının perdesi altında mahpus tutmak ister gibi — gözlerini yavaş yavaş kapıyor; kapadı. Ve...
Birdenbire şairin dudaklarından meşhur “Göl,, şiirinin ulvi mısraları birer ahenk halinde gecenin içine uçuşup dağılmaya başladı;
“İşte, daima böyle, yeni ayhıllrtf doğru sürükbhip gidiyoruz, Ebediyet gf ersinin kaynımda, yaşlar vs çağlar okyanusunu aşarken hayat teknemizi bir ı m kâ m u ı bu la m tyaca k
p u n o te u n dr m ırfc Dİ r /v mıyız f„
bir tsoıto ancak geçti, Brvgillnıin tekrar gürnu^i lama gelen gütal dalyalurıuuı gamuda, anını oturduğunu ury rctlitfin taj Itetthute bak, bu df/a bnı yapıt’ yalnızım! Trk b(ifivnayım!„
Teessüre kapılan Elvir, gözleri yaşla dolmuş olduğu halde kollarımın arasına sokuldu,
İlâhi mısralının musikisi İçine kendimizi kapıp koyuverdik.
nBir grrrt hatırlar misi a, srssUcr kayıp altında, Senin kürek-
"Fi/ Gol! Aradan
t/idlf/orduk. 8u ilntlbıdn ir f/oklrr uzaktan bir tek tu a aktıedlı/ardii.’ ahcaltlar dalgalarımı çarpan kayıkçı terinin ınuttarid sadata,,^.
Gümüş renkli mehtabın sükûtu
içinde, şaheser mısralar birbirini durmamacasına takip ediyor. Göğsümün üstünde Elvir’in kalbi heyecandan kopacakmış gibi atmakta, çırpın* maktadır.
Şiir «onuna yaklaştıkça î^amartin’in sesi, gittikçe vakarlı ve müessir oluyor:
“Fy Göl! Ey tfuamug kayulur, loş orman! Sîzleri zaman korur, ifiterac gı üçleştirir bik .„ Bu güzel geceden bari bir hâtıra olaun saklayınız !ft


/
I
I
OTELÎN yanıbaşındakl ^^Hzin deposunun önünde pırıl parlayan bir lük* otomobili bekliyor, camekânın süsüne yarıyan pahalı bir oyuncak gibi bomboş duruyordu Alabildiğine u-*un ve kuvvetli bir makine olduğu halde, yalnız üç oturma yeri vardı. Bu sihirli otomobille no yari5-lar, ne gezintiler yupılublHrdi...
Aydın ve «İsli lür hahar günüydü. Günlerden pazur. Ufacık bir genç kız otomobile bakıyordu. Güzelli-ğino hayrandı. Bütün kadınlığı ile Şekline, modasına, rengine bayılıyor, fakat doğma büyüme Parisli göziylv kuvvetinden, cinainden de arılıyordu.
Kızcağız güzeldi, o kadar güzel ve taze kİ. allık ve pudrası yüzünde nufile birer yük glh| sırıtıyor. Kızın yanındaki oğlan:
— Kıyak şeymiş, he^ diye seslendi.
Küçük kadın bu sayınız konuşmaya sinirlendi. Otomobille karsı karşıya kalınca, kendini zengin V bar bir muhite girmiş wınıyo muhite lâyık bir dille konuşu sini İsliyordu. Arkadaşı İyi ço. cağızdı. kandİMİ gibi bir moda m ğazajıında satıcı, kanilisi gibi lük muhitleri uzaktan seyrederdi. Ara lannda yo* farkı yoklu. İkisi de pazar kıyafetlerini giymiş, kır gezintisine çıkmışlardı. Sarsak bir o-lobüa onları buraya bırakmıştı. Şimdi kolkola girip ormana dala-caklardu
Otel altı yol arzındaydı. Ortadaki geniş cadde, uzakta peri masallarının sarayları gibi ^arıldıyan yaldızlı rnormeril bir yrıe çıkıyordu. Ah! hu otomobile binebil»*, o peri âlrmlnc doğru tatlı bir akışla sıyrılıp gidebilse...
Kız, arkadaşı ile ormanda yapacağı gezintiyi düşündükçe şimdiden yorgunluk hissediyordu. Durduğu yerde otomobile bakıyor, o kırmızı maroken koltuklarda oturmayı haya) ediyordu. Oğlan sevgi ile:
— istersen bir taksiye binelim, diye teklif etti. Birkaç papel patlat-mağa hazırdı. Günlerden pazar değil miydik
Kız elini oğlanın esmer bileğine dayıya rak:
— Yok. ne münasebet, dedi. Ve İçinden düşündü ki. canı herhangi bir külüstür taksiye değil, bu otomobile binmek, bu otomobille gezmek istiyordu.
O anda beklenmedik bir hâdise oldu, peri masalı başladı: Otelin kocaman saksılarla süslenmiş tara-çasından bir adam, şöyle otuz beşlik, uzun boylu, zayıf bir adam çıkageldi ve onlara dedi ki:
— Binmek ister mislnlı? Yalnt-«ım, «İzi inlediğiniz yere götürürüm, istediğiniz zaman döneriz»
Kısın yüzüne kan futkırmışlı O-lacak gibi değildi. Fakat oğlan lüks bir arabaya binmekten çekinmediğini, Biıııflnr arasında fark tanımadığını göstermek İçin olacak sırıtarak kabul ediverdi.
Gidiyorlardı. Oğlan kızı adamla kendi arasına oturtmuştu. Kız yabancının yanında oturmaktan biraz sıkılıyor. Ama ne olacak, adam zaten konulmuyor, kendisi de o kadar İnce ve zaaftı ki, aralarında bos yer bile vardı. Otomobil derinden gelen kuvvetli bir titreyişle yol üzerinde kayıyordu. Çok sürat yapmadıktan halde, uçuyor gibi İdiler. Manzaralar birbirini kovalıyor, güzelliklerini, serinliklerini, ı-şıklarım çocuklar üzerine döktükten sonra, kaybolup gidiyordu. Kızcağız ellerini kavuşturmuş, göz kapaklarının t i treni esin e mâni olamıyordu. Bu güzellik karşısında gözlerini açık tutmak, görmek, herşe-yi görmek İstiyordu. Otomobili kullanan adam yan gözle bu İnce profile bakıyor, yanındaki çocuk
yüzünün bir tablo üzerine fışkırtılmış runkleru benzetiyordu: Burnu pembe bir nokta, dudakları kırmızı bir çizgi, yanakları birer parça beyaz boya gibiydi. Oğluna gc^ linçe aiıkûtn İştirak ediyor, canı sıkılıyordu. Bu tekerlekli lüks salondu kendini rahat hissetmiyor. Fakat ikide bir cansıkınlısını u-nutup, Hin spor tarafına kapıldığı da oluyordu. Otomobilin kilometre «aatlnl tetkik ediyor, 120 gösterdi mi, hayranlığını glzllyemiyordu. Kıza: “Bak. hak. diyecek yok. Sağlam marka vesselâm!” Kız rüyadan uyanır gibi, başını indirip biran saate bakıyor, sonra incecik boynunu gererek, kendini gene sürate, (ahinle hıra klordu.
Otomobili İdare eden adam da sanki sürate kapılmıştı. Kendisi ve arabanı bir tek kuvvet olmuş, virajlarda dönüyor, bayırları tırmanıyor. yokuşları su gibi iniyordu. Vücudu aynı kuvvet, aynı çeviklikle arabanın hareketlerin* uyuyordu. Her horeketinin yanında oturan kızcağız üzerinde yaptığı tesiri de gözden kaçırmıyor. Kız sarhoş, »İr sihir dünyasında yaşıyor gibiydi.
Oğlan İse. gezintiye son verilmesi için birkaç defa ısrar etmişti. Kısık bir sesle, beceriksiz bir dille gnç olduğunu hatırlatmıştı. Kızın gayri tabii halini seziyor, endişe duyuyordu. Genç âşıkın yüzü üzgündü. “Dönelim" dediği zaman, kız soa bile çıkarmamıştı. Bu lük», bu sihirli sürat dünyası kız ile oğlan arasında bir set çekiyor, bir uçurum açıyordu.
Nihayet kız: “Dönmek lâzım” dedi. Yola çıkalı iki saat olmuştu. Oğlan acele ile gidecekleri tren İstasyonunun adını söyledi. Adam: “Peki” diy® cevap verdi. Güneş ha-rikûl&de renk şuaları He batıyordu. Üzerlerine bir hüzün çökmüştü. Köye vardıkları zaman oğlan "bir şey ikram etmek'* İhtiyacını duydu. Şoför bir an durakladı, fakat kıs:
— Olmaz, dedi. Beyefendiyi daha fazla rahatsız etmlyelim!
Sonra titrek bir sesle: “Teşekkür... Bu güzel gün İçin teşekkür ederiz.." diye ilâve etti.
Otomobil durmuş, çocuklar İnmişti. Kız çekinerek elini usattı. Oğlan “b|r şey içelim,, dlyo ısrar edip duruyordu. Fâkat adam, kızı şaşırtan sert bir edayla reddetti. Kız bir an korku He yüsüno baktı. Adam gülümsüyordu.
Kız otomobili okşadı:
— Ona da teşekkür etmeli, dedi. Hâlâ rüya âleminde yaşıyordu.
Oğlan ne diyeceğini şaşırmıştı.
O anda otomobildeki adam birdenbire çocuklara döndü, kaba bir kahkaha salıvererek, külhanbeyi ağzı
bayı mı?
Bir hayli uzaklaştıktan yavaşladı. Esrarlı, esrarlı gülümsü*
yor. buruşuk yüzü gençleşmiş gi* blydl. Tatlı akşam havası ciğerlerine doluyordu. Demiryolu karşı* sında kuytu bir ormanda duruver di. Küçük zevglltlorln irenini bek» ledi. İkini do bir kompartımanda birbirlerine sokulmuş olmuyorlar» dı herhalde. Bu iğrenç, bu korkunç İtiraf onları birbirine yaklaştırmış sımsıkı bağlamıştı.
Tron ufukta bir tutam duman bırakarak kaybolunca, adam otele döndü. îkl defa korna çaldı. Beyaı giyinmiş bir şoför çıka geldi. A» dam şoförüne:
— Eve dönüyoruz, François. dedi. Yavaş «iir.
Şoför yerine oturdu.
— Marki hazretleri arabad&n memnun kaldılar mı? diye sordu.
Efendisi kısık bir sesle:
— Evct.M dedi.

KIYAMET GÜNÜ
Ne tuhaf şey! Asırlarca evvel yazılmış olan bu şiiri, şıı lâtif gecede, şair »anki bizim için, Elvir İle bcninı için, bizim aşkımızı terennüm için irticalen söylüyor!
Elvir’in vücudu kollarımda titriyor. Bir hıçkırık vücudunu sarstı.
Bir kaç mısra daha:
^İnleyen rüzgâr, iç çeken sazlar, ıtırlı havanın hafif rayihaları! İşit ilen, görülen, te* neffite edilen hı r şey, nr varsa hepsi bir ağızdan şöyle diyor: Seviş m iş terdir, onlar!,,
Şair sustu. O gözlerim açtığı için kapaklarının sızmasına mâni olduğu yaşlar boşanıverdi. Küreklere yapıştım. Sandal yıldızlı gölde tekrar kaymaya başladı,
Şimdi, karoya çıkmadan çavireccğim&z adanın sükûnete larını takıp ediyoruz,
Birden gecenin sessizliğini mırıltı bize kadar geliyor.
— Adada konuşanlar var, sun Elvir?
— Evet, bana da Öyle geldi, Jilber»
Kürekleri bırakıyorum, dinlemeye başlıyoruz.
Adanın gölgesinde, mırıltı gittikçe vuzuh peyda ediyor. Bir takım ses kırıntıları, boğuk taaocup nidaları duyuluyor. Adeta, bir içtima münaküşalarnıın uzaktan gelen uğultusu diyeceğim .,
— Acayip şey. gecenin bu sûftlıııdo adada ne olabilir? diye bir kelime, bir cümle duyup bu esrarengiz mırıltıya bir mâna vermek maksadiyle kıılak kabartıyorum. Sadece, hararetli okluğunu tahmin ettiğim görüşmelerin müphem bir mırıltısını kavrıyabiliyoruın, Mesleki merakım uyanıyor. İz kokusunu alun
önce etrafım varmış kıyı-
ihlâl eden bir
duyuyor nuı-
makule mevzuu ele goçlvnıij plu»
adanın layığına doğru çevirdim, kürek çekerken, bir taraftan El-
av köpeği gibi, gazetecilik damarım, bana, oralarda hakiki bir muharririn öğrenmeye çalışmam icap eden gayri tabii, esrarlı bir hâdı-ae cereyan ettiğini haber voriyor.*
Bilmem lâzım; Öğrenmek istiyorum. Bu benim gazetecilik vazifemdir vc kim bilir belki güzel bir rum.
Sandalı
Bir taraftan
vır*o ve meşhur misafirimize maksadımı anlatıyorum. Sandalı konara bağlıyacağım, adaya çıkıp vazıyeti anlıyana kadar dönüşümü orada bekbyccoklor,
Ürkek Elvir beni tasavvurumdan vazgeçirmeye kalkışıyor, Bir buse ile ona teminat veriyorum ve sandalı bağlar bağlamaz seslerin geldiği tarafa seğirtiyorum,
Ben ilerledikçe, mınltılıır vuzuh peyda etti; mânasını henüz kavrıyamamakla beraber kelimeler, cümle parçaları duymaktayım.
Şimdi yavaşlıyor, ağaçtan ağaca gizlenerek İlerliyorum; pildi A ı yerden yorum.
Biıtlenbiro
na yapıştım, hemen bir kaç
lıkta elli kişi kadar toplanmış, hararetle görüşüyorlar.
Hom yakalanmamak. hem de duba iyi görebilmek için bir hayli müşkül olmasına rağmen arkasına gizlendiğim meşe ağacına tırmanıyor, sonra, meydana hâkim bir dalın üstüne yerleşiyorum.
Bulunduğum yerden olanı, biteni göreceğim; zira, ay, suikastçıları olduğu gibi aydın-
zira, gece toplantısının yapak uzakla olmadığımı anlı-
durup İri bir meşenin arkam-Önümde, saklandığım yerden ndıın ilerde, geniş bir meydan-
İnliyor, konuşulanların hepsini sarahatle duyuyorum. Vay, vay, vay! Pek öyle alelâde bir toplantı değil. Meydanda bulunanların hepsi meşhur kimseler. Aralarında derhal Dokuzuncu Charles. Onbirincl Louts’yl, Robes-plcrre’l, Marat’yı, Onbeşlnci Louls’yi, Clo-taire'i, Atilâ’yı tanıyorum, cemaatin ortasına geçmişler, toplantıyı âdeta onlar idare ediyor.
Adadaki bu içtimaa katmanların mazisinde hesap vermeye mecbur tutulacakları bir çok cinayet olduğunu düşünüyorum. Tevekkeli dememişler: Tencere yuvarlanmış kapağım bulmuş.
Gizil toplantıya iştirak edenlerin hepsini tanıyamadım. Fakat kıral olsun, derebeyi, politikacı veya meşhur iş adamı olsun, mâne-viyatları, vicdanları reislerinden pek parlak olmasa gerek! Zira, hepsinin yüzlerinde ihtirasın, on iğrenç ahlâksızlıkların damgası basılı, Yırtıcı hayvanlanııklnl andıran bakışlarında zulüm, hile, kurnazlık, hırs, vahşet var.
Kendi kendime, “Bütün bu bnvlar buraya domino oynamak için toplanmamışlardır, elbet bir fena maksat peşindeler; bir şey tertip ediyorlar,, diye düşünürken, şivesinden İtalyan olduğu anlaşılan bir ses duyuluyor ve diyor ki:
— Sinyorlar, demin söylodiğim gibi, aramızda hazır bulunan meşhur ve büyük dostum Neron ile beraber gizlice ltalyadaıı ayrılışımın sebebi, orada Sezai* Borjiya adının fazla tanınmış olmasındandır. Bu itibarla şimdi yüksek tasvibinize arzedcceğiın tertibi o diyarda tatbik imkânı benim için yoktu.
Borjiya nın kanlı adım duyar duymaz, bütün irademe rağmen titremekten kendimi alamıyorum. Demek, adam zehirliyen, hunhar Borjiya ile şahane canavar Neron Parlste gizleniyorlar. Söz söyllyen adama dikkatle bakıyorum.
Kadife, siyah bir cepken, kırmızı ipekten yapışık bir pantolon giymiş, başında kızıl tüylü bir takke var. BoiJ'yamn ölü suratını simsiyah fevkalâde bir m*kal çevreliyor. Kibar bir asilzade hali takınmış. Fakat bakışlarının aynı zamanda kanlı ve kurnaz İfadesi, ince dudaklarındaki hain tçlıessüın, yırtıcı hay-vanlarınkıne beıızıyen çenesi yüzüne iğrenç ve şeytani bir mâna veriyor. Sözlerine şöyle devam ediyor: (Devamı var)



Meşhur Çek bestekârı A. Dvorjak oldukça cahüdl.
Prag operasında orkestra şefi olduğu vakit, bir gün rejisörle sert bir münakaşaya tutuldu.
13 üncü asırda geçen bir vak’anın temsilinde rejisör sahneye atlı askerler çıkarmak istiyordu, halbuki büyük bestekâr: “O zamnn dünyada at yoktu” diye ısrar ediyordu.
Dalgınlık
.ulunur Bioloji Profesörü Forel, bir gün Sorbonne Üniversitesinde talebelerine Franklin’in kurbağa tecrübesini yapmak istiyordu: Bu münasebetle ölü bir kurbağa getirmişti. Konuşurken ceplerini karıştırmaya başladı ve nihayet muntazam ambalajlı bir paket çıkardı. Sicimini çözdü: içinden kurbağa yerine bir sandviç çıktığını görünce kendi kendine mırıldandı:
— Tuhaf, hiçbir şey anlamıyorum. Demin kahvede bir şeyler yediğimden de o kadar eminim ki...

Hicrî 1950 MART 11 Cumartesi Rumi
O. Eı-vcl 22 1369 Şubat 26 1366
»’AKtT VASATİ EZANI
Güne* 6.18 12.06
ögl. 2.24 8.14
İkindi 15.41 9. M
Akşam 18.11 12.00
Yatsı 19.41 1.11 i
İmsak 4.42 10.82 |


• 4
11 Mart 10B0
— YENt t 8 T A N B U L =
8ayfa B
GÜNÜN
KONOMİK
Ayırma prensipi ve Kurumlar Vergisi
Yazan i Doçent M. Orhan DİKMEN
Ço/ışma işlerinde istişarenin değeri
Ingiltere, Karma istişare
Faydalanıyor
UNDAN evvelki yagımızdaf* *) umumi olarak Gelir Vergisi çerçevesi içinde "ayırma p r e n a l p 1 ” nl mütalâa etmiş ve bu prcnalpin emek ve sermaye gelirleri arasında, miktar itibariyle değil, fakat mahiyet itibariyle farklılık mevcut bulunduğu müşahedesinden istihraç edildiğini de kaydeylemiştik. Yine aynı yazıda, ayırma prenslplnin kabul edildiği zamanlardaki şartların bugün değişmiş olduğuna ve sosyal siyaset tedbirlerinin zamanımızdaki inkişafı sayesinde, emek gelirlerinin az çok sağlam ve müstakar bir hale geldiğine, sermaye gelirlerinin ise, aksine olarak, iktisadi ve sosyal sebepler dolayıslyle sağlamlık ve istikrarını, bir dereceye kadar, kaybettiğine işaret elmiş ve neticede bugün bu prenalpın mesnetten mahrum bir hoie geldiğini söylemiştik.
ENİ Türk Gelir .Vergisi sistemi hazırlanırken ayırma pren-slpine çok büyük bir ehemmiyet atfedilmlşür. Bunu, gelir ve kurumlar vergilerinin mucip sebepler lftvihs ve raporlarından anlıyoruz. Gelir Vergisi mucip sebepleri arasında: •• Adalete uygun bir vergi sistemi tesis edilirken ayırma prcnsiplno gereken ehemmiyetin verilmesi zaruri" olduğu; vergi nispetleri ve umumî vergi yükü bakımından bu prcnslpln gözönünde tutulması İcap ettiği sarih surette ifade edilmiş bulunmaktadır. Komisyondu, kurumlar vergisinin şahsi gelir vergisine mahsubu fikri ileri sürülmüş, fakat bu fLklr kabule değer görülmemiştir.
Bilindiği üzere, yeni gelir vergisi sistemimiz üqlter bir sistemdir; yâni gelir vergisi, faraza Fransa veya t-talyada olduğu gibi, muhtelif aedül-lere bölünmüş olmayıp. Almanya ve Amerika Birleşik Devletlerinde olduğu gibi tektir. Bu sistemlerde ayırma prensipi, "şalisi gelir vergisinin yanında sermaye şirketleri (kurumlar), bina, arazi ve sanat (işletme) vergileri gibi reel vergilerin tatbiki" suretiyle gerçekleştlrllmektedlr. Gelir Vergisine müteallik Hükümet mucip sebepler lâyihasında bu kayda rastlıyoruz.
Bu usulde nuıml şahsi gelirler için
veya afty geliri diye bir ayırma yoktur, Sermaye gelirleri, ayrıca, gayrimenkul sermayeden ileri geliyorsa, bina ve arazi vergilerine, menkul sermayeden mütevellit ise faraza kambiyo veya faiz vergisine, ticari ve sınaî işletmelerden elde ediliyorsa, bunlar şahsi müesseseler ise işletme, aermaye şirketi halinde ise kurumlar vergİMİno tâbi tutulur. Bina, arazi, kambiyo, işletme ve kurumlar vergileri» objektif tandıman vergileri o-lup gelir vergisine mahsup edilmez, ancak bazı hallerde bunlar masraf o-
Akoba-Hayfa Petrol boru-yolu projesi
şöyle hareket edilir: ligdir vergisi, her nevi birdir; bunda sermaye


İsrail mahfilleri, Ingilizlerin Iraktaki müşabih teşebbüslerinin neticesini bekliyorlar
Telftvlv (Reuter - Hususi) — İsrail Hükümeti, Kıaıldenlzln başlangıcında Akabadan Akdeniz limanı Hayfaya kadar, bütün İsrail ülkesini kateden bir petro} borusu inşası projesinin ciddi mülâhazalar mevzuu olduğunu ilân etmiştir.
Mevzuubahls borunun bir kaç ay zarfında, nlsbeten düşük bir flatle, İnşa edilebileceği ve çalışmasının e-konomik olabileceği söylenmektedir. Fakat İsrail, îngllizlerin, Hayfaya
larak gelir vergisi matrahından tenzil edilebilir.
İMDİ bu Izâhlard&n sonra, Gelir Vergisi sistemimizi tetkik ede-cek olursak, göreceğimiz manzara şudur:
Şahsi gelir vergisinden başka, ortada, yukarıda kaydettiğimiz evsafta olarak yalnız kurumlar vergisi ile karşılaşıyoruz. Gayrimenkul sermaye İradlarından alınan bina ve arazi vergilerinin mahsubu kabul edildiğine göre, bunlar, gayrimenkul şeklindeki sermayeden mütevellit gelirler üzerine ayırma prenslplni gerçekleştirecek surette konulmuş munzam vergiler değildir. ^îcnkul sermaye iratlarına gelince: Bunlardan alınan her hangi munzam bir vergi olmadıktan başka, 200 liraya kadar olan mevduat faizlerinin ve ayrıca Devlet Tahvilâtı falzlorlnln, şahsi gelir vergisinden dahi müstesna tutulmuş olması» menkul sermaye iratlarını sây gelil-lorlndcn de daha müsait bir vaziyete sokmuş bulunmaktadır. Sermaye gelirlerinin belki de en saf şekillerinden birini teşkil eden menkul sermaye İratlarındaki bu vaziyet ayırma prcnsipiyle taban tabana zıttır.
Şahıs veya şahıs şirketi (meselâ kollektif > şeklindeki ticari ve »inal teşebbüslerden elde edilen iratlar dahi» hükümetçe teklif olunan "işletme Vergi»l"nln Meclis tarafından bihakkın reddi üzerine, sây gelirleriyle tamamen aynı nispette vergiye tâbidir. Hattâ kollektif şirketler, bir bakıma, yukarıda bahsettiğimiz mevduat ve tahvilât faizleri istisnası ile birlikte, bugün Gelir Vergisi sistemimizin kaçok kapılarından birini teşkil etmektedir. Geriye, sadece anonim ve llmlted gibi sermaye şirketlerinden, munzam olarak yüzde 10 nispetinde alınacak kurumlar vergisi kalmaktadır. Yani, ancak kapital şirketlerine yatırılmış bulunan sermayelerden mütevellit iratlardan, gûya ayırma prenslpine uyulmak suretiyle. munzam bir vergi alınmakta-
U vaziyet karşısında, ayırma pronsipinl esas itibariyle kabul etsek ve sermaye terakümünden geniş Ölçüde mahrum bulunan Türkiyede bu hususta mevcut türlü imkânsızlık ve zorluklara ilâveten bir de munzam mail mükellefiyetin ihdasını mazur görsek bile, yine de yukarıda arzettlğlmlz durum, kurumlar vergisinin, ayırma prensiplni hiçbir veçhile tahakkuk ettlremiye-ceğini, esastan mahrum bir halde bulunduğunu. sadece kapital şirketlerine yatırılmış sermayeyi pânallser ettiğini ve binaenaleyh devlete varidat temin etmekten başka hiçbir mesnet ve faydası olmadığım göstermeye kâfidir.
(•) Bk: "Yeni İstanbul". 17.1.1950
kadar açacakları petrol borusu için, Irakı teşvik etmek kaygueiyle tazelenen gayretlerinin neticelerim beklemeği tercih etmektedir.
Hayfa petrol mahfilleri bu haber» kaydı ihtiyatla karşılamaktadırlar. Başlıca petrol kumpanyalarının proje halinde teklif edilen petrol borusunu tatbik mevkiine koymağa hazır oldukları malûmdur, fakat şimdilik vaziyet vâzıh görünmemektedir.
Büyük Britanya Çalışma Bakanlığı yayınlamış bulunduğu yıllık raporunda, bilhassa endüstri sahasında iş verenle işçinin, ücret ve çalışma şartlarının tanziminde bir prensip kabul ettiklerini tebarüz ettinnlştir. Endüstri hayatında çok şümullü olan bu anlaşma, iş veren müesseselerden müteşekkil birliklerle İşçi Birlikleri tarafından müştereken kurulan bir müzakere mekanizması kanallyle tatbik edilmektedir. Bu müzakere mekanizmasının mensupları fahri olarak çalışmaktadırlar.
Bu mekanizma, veya aynı prenslpc müsteniden kurulmuş diğer kanuni teşekküller, Büyük Britanyanın en-hüstrl ve amme hizmetlerinde çalışan 20.500.000 den fazla İşçinin yüzde 80 inin İşleriyle uğraşmaktadırlar. Gaye, hükümet dairelerinin de iştirakiyle işçi ve İş verenlerin müştereken temsil edilmekte oldukları tanzim mekanizmaları bulundurmaktadır*
Karma Sınaî Konseyler veya diğer şekillerde müzakere ve pazarlık mekanizmaları kuruluşuna yardım ve bu cereyanı cesaretlendirmek Çalışma Bakanlığının siyaseti ieabından-dır. Bu mekanizmalar sayesinde İşçi ve iş veren arasındaki yevmiye ve çalışma şartları anlaşmazlıkları kolaylıkla hallcdüebllmektedir.
1948 yılı zarfında bu konuda kabul edilen kanunlar mucibince, üoret tanzimiyle meşgul 60 tan fazla karma teşekkül kurulmuştur. Bu konseylerde iş veren müesseaelorle işçi birliklerini aynı nispet dahilinde temsil eden 1.682 üye çalışmaktadır. Ayrıca takriben 20 si kadın olan 50 veya 60 kişi de bu konseylerde bağımsız


Kısa haberler

Pakistan, ticaretini genişletiyor
Karaşh (Rcutor - Hususi) — Pû-k latan Umumi Valisi, hükümetin daha geniş bir ithalât aorbestisl politikasına döneceğini açıklamış, memlekette bugün için esas sayılan mallardan geniş stokların bulunduğunu ilâve etmiştir.
Türkiye İle de anlaşacak

Karası IAP) — Tarık İsmet Er-dem'ln başkanlığında bulunan üç kişiden mürekkep bir Türk heyeti, Pâklatan ile Türkiye amamda ticaretin gelişmesi imkânlarını tahkik etmek üzore buraya gelmiştir.
Heyet başkanı, avdetinde. Tür-kiyenin, Pftklstan ile bir ticaret anlaşması imzalamasını tavsiye edeceğini bildirmiştir. Heyetin 16 martta Hlndlstana müteveccihen buradan ayrılacağı tahmin edilmektedir*
Bay Erdem, Türkiyentn, demir, çolık, bina malzemesi, demir horu, fasulye, kömür ve zift verebileceğini ve buna mukabil, I’âkıstandan jüt, spor malzemesi, gıda tohumlan, deri alabileceğini kaydetmiştir.
Butı Almanya, Milletlerarası Tediyeler Bankasına giriyor
★ Züılh (Reuter - Hususi) — inanılır kaynaklardan öğrenildiğine göre, Milletlerarası Tediye Bankası Müdürü ile salâhiyeti! Alman şahsiyetleri arasında yapılmakta olan görüşme iyi bir safhaya girmiştir. Batı Almanyanın, Milletlerarası Tediye Bankası İdare meclisine iştirak edeceği tahmin edilmektedir.
üye sıfatıyla hizmet etmektedir. Bu konseyler, 48 saat yerine 45 saatlik normal bir çalışma haftası kabulü de dahil, çalışma şartları, kanuni asgari ücretler, fazla mesai ücretleri hakkında Bakanlığa muhtelif tavsiyelerde bulunmuşlardır. Bu teklLfler meyanında İşçilere 6 günü aşan ücretli yıllık tatiller de verilmesi tavsiye edilmiştir.
Bakanlığın kendisi de. sınai mllna-zaların hallinde, mili! endüstriye «on derecede önemli bir hizmette bulunmaktadır. Bakanlık tarafından İhdas edilen ve devlet memurlarından müteşekkil uzlaştırma mekanizması 1918 yılı zarfında greve müncer olan 362 anlaşmazlığı halletmiştir.
Meri kanunlar mucibince, ilgili taraflardan herhangi biri bir anlaşmazlığın mevcudiyetini haber verecek o-lursa, Bakan, bunu halledebilecek bir çare bulmaya çalışır ve muvaffak o-lamazsa, keyfiyeti bir sınai mahkemeye havale eder, hakemler tâyin c-der veya Milli Hakemlik Mahkemesine başvurur. 1948 yılı zarfında vukua gelen anlaşmazlıklardan ancak 200 Ü hakemliğe havale edilmiş ve 450 den fazla anlaşmazlık ya karma mekanizma veya Bakanlığın uzlaştırma mekanizması tarafından halledilmiştir.
Aynı yıl zarfında fabrikalarda da karma istişare mekanizmaları kurulması cereyanı ilerlemiştir, yan genişlemektedir.
Bu terakkiyle birlikte muhtelif yollarda, özel iş
ve bu mtlosseselcrde çalışan İşçilerin karma istişarenin kıymet ve maksadına karşı İlgilerini uyandırmaya gayret etmektedir.
Bu çere-
Bakanlık, verenlerin

LU
Avmpuya yardım devam etııırll"
★ Washlngton (AP) — İktisadî İşbirliği Teşkilâtı İdarecisi Paul Hnfırran, dün, Mümessiller Meclisinde, Avrupa milletlerinin kalkınmasının, As.vaya yapılacak yardıma tekaüdüm etmesi İcap ettiği kanaatini açıklamıştır.
Hoffman, “Rusyanın dünya hâkimiyeti programının, Jgatı Avrupa elde tutulduğu müddetçe tahakkuk edebileceğini zannetmiyorum, bunun için, diğer işler (Asya’ya yardım v. s.) yapılıncaya kadar, Batı Avrupayı tutmamız İcap eder,, demiştir.
InglHerrnlıı ınotöriü vaaıta Inuıll artıyor
★Londra 10 (YİRS) — îngilterenin ocak ayındaki motörlü vasıta imâli ve İhracatı, yeni bîr rekor kaydotmtştir. Yapılan açıklamaya göre, ocak ayının her haftasında imâl edilen motörlü vasıtalar on-blndlr. Bu rakam, eski bir rekor ayı olan ekim ayı haftalarından öOO’er otomobil fazladır.
Ocak ayında ihraç edilen otomobiller ve kamyonlar 40,000 den fazla olmuştur. Avustralya bu müddet zarfında vasıtaların 11,800 ünü İthal etmiştir, 1948 ocak a-yında Ingiltereden yalnız 8 otomobil İthal etmiş olan Kanada, bu sofer 5300 otomobil almıştır. İaralle buğday verilecek
Londra (Reutor - Hususî) — Milletlerarası Buğday Komisyonu, yeni mahsul yılından itibaren, İsrail’e 20 biri ton buğday daha verilmesini kabul etmiştir. Bu suretle İsrail'e verlleoek buğday miktarı yılda. 140 bin tona çıkmış bulunmaktadır.

Murgul Bakır işletmesi
Tesisat ikmal edildiği zaman bakır istihsali artacak
Ankara 10 (Hususî muhabirimizden) — Murgulda İnşa edilmekte O* lan Etibanka ait yeni bakır işletmesinin inşaatı bir hayli ilerlemiştir. Bu işletme, önümüzdeki haziran veya temmuz ayında faaliyete geçecektir. Murgulda işletmesi senede 12.000 ton 8âf bakır elde edecektir. Hâlen saf bakır Erganide istihsal edilmektedir. Ergeninin istihsal ettiği bakır ne da-halil piyasayı, ne de dış istekleri tatmin edememektedir. Murgul işletmesinin faaliyete geçmesi üzerine yıllık »af bakır istihsalimiz (25.000) tona çıkacaktır. Yabancı memleketlerle yaptığımız ticaret anlaşmalarında bakır isteği daima başta gelmektedir.
İzmirde et konserve fabrikası tetkikleri
İzmir 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Devlet Et Kombinaları durumunu da şehrimizde tetkik eden Amerikalı et mütehassısı H. Mc Kee bugün uçakla îstanbula gitmiştir.
Suphi Koyuncuoğlu firması İzmirde büyük bir et ve balık konservesi fabrikası tesis etmeye karar vermiş ve Amerikada hır firma ile sermaye İştirak! yapmıştır.
Bu komblncnin makineleri bu yaz mevsiminde Amerikadan getirilecek ve fabrika sonbaharda İşletmeye açılacaktır.

İzmir Fuarında Sergievi genişletiliyor
İzmir 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — 1950 İzmir fuarına iştirak için şimdiye kadar müracaat eden 10 devletin pavyonları bugün fuar müdürlüğünde yapılan bir toplantı sonunda ayrılmıştır. Fuarda dahilî iştirakler İçin gayet mahdut yer kaldığından sergi sarayı yanında geçen inşa edilen sergi evinin bir misli daha tevsiine karar verilmiştir.
Altıncı Amerikan filosunun eylül iptidasında İzmir i ziyaret edeceği belediyeye bildirilmiştir.
İtalya ile ticaretimiz tek taraflı gelişiyor
Ankara 10 (Hususi muhabirimizden) — Son zamanlarda İtalyan piyasaları bize her türlü maddeyi ihraç hususunda gayret sarfetllkleri ve bizden de daima müspet muamele gör-dükleri halde, ihraç mallarımıza karşı müstağni davranmakta ısrar etmektedirler. Bıı keyfiyet ilgili makamları susunda
mukabil tedbir almak hu-düşündürmektedir.
Yeni
bir linyit mütehassısı geliyor
Ankara 10 (Hususî) — İstanbuldaki ağaçlı linyitlerini bu sene Etibank işletmeye karar vermiştir. Bu maksatla Almanyadan Aker Blum adında bir mütehassiH davet edilmiştir.
Amerikada kromların satışı
Ankara 10 (Hususi) — Bu sene memleketimizden Amorlkaya ihraç edilecek kromların satışını organize etmek üzere Etibank Ticaret Müdürü Amcrikaya gitmiştir.

Sanayiden Muamele vergisinin kaldırılması isteniyor
Dün Ticaret Odasında Muamele Vergisini tetkik eden komisyon toplanmıştır. Toplantıda bir fabrikatörün hazırladığı proje tetkik edilmiştir. Bu rapora göre, sanayiden Muamele Vergisinin tamamiyle kaldırılması İleri sürülmektedir. Komisyon, esas itibariyle bu fikri tasvip etmiştir. Yakında umumî heyet toplantısında bu rapor etrafında görüşme yapılacaktır.

Serbest ithal rejimi haftandaki toplantı
Dün Tüccar Derneğinde, Dış Ticaret Dairesi Başkanı izahat verdi
Dün Tüccar Derneğinin aylık toj -lantıamda, serbest ithal rejimi, gümrük tarifeleri mevzuları etrafında görüşmeler olmuştur. Toplantıda bulunan, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Dairesi Başkanı, Munis Faik Ozansoy, serbest ithal rejimi hakkında izahata girişmeden Önce, Birleşik Amerikanın Avrupanın kalkınması için sarfettiğl gayretleri anlatmış, 19 Avrupa memleketi arasında İşbirliği gayesine varılacağını tebarüz ettirmiştir. Başkan, bu hâdiselerin kısa bir tarihçesini de yaptıktan sonra, serbest ithal rejiminin, dış ticaretimizin ancak yüzde yirmi altısını teşkil edeceğini, bunun dışında, bu birliğe dahil olmıyan bazı Avrupa memleketleriyle, Amerika ve Arap memleketlerinin, Sovyet ithal rejimi ile alâkası olmadığım da göz-önünde tutarak, bilindiği gibi bu mevzuun yalnız 19 Avrupa memleketine inhisar ettiğini belirtmiş, ve şu nokta üzerinde durmuştur.
“— Şimdiye kadar serbest ithal listeleri üzerinde görüşülürken daima yüzde elli nispetinden bahsedilmiştir. Halbuki bu nispet, 19 Avrupa memleketi arasındaki İşbirliğine doğru a-tılan ilk adımdır, işbirliğinin inkişafı İle beraber, bu nispet, yüzde altmışa, günün birinde de yüzde yüze çıkabilecektir. Esas gayemiz de budur.”
Sözüne devam eden Balkan, listelerin sanayi bölgelerinde uyandırdığı tesirlerden bahsederek demiştir ki: ithal listesini tanzim ettiğimiz zaman, sanayiimizin kabiliyeti nispetinde yurdumuza ham madde girmedi gözönünde tutulmuştur. Listenin tetkikinden anlaşılacağı veçhile, ithal edilecek malları daha ziyade sanayi ham maddeleri teşkil etmektedir.’*
Sovyet ithal rejimi piyasada ne gibi tesirler yapacak ?
Dış Ticaret Dairesi Başkanı hâtıra gelen bir suale karşı da şu izahatı vermiştir:
“— Serbest ithal rejiminin işlemesinde, ithalâtımızın 19 memleket arasında dağınık bir mahiyet alacağı, ihracatçımızın ise muayyen bir iki memlekete inhisar edeceği hatıra gelmektedir. Çünkü tüccar, dövize vc lisansa tâbi olmıyan ve listede gördüğü ithal malım, en ucuz nerede bulursa oradan tedarik edecektir?’ Serbest ithal mekanizması bu suretle işlediği zaman, anlaşmaya dahil memleketler arasında borçlanma, a-lacağı borçların transferi gibi meseleler çıkacaktır. îşte bütün bu mc selelerin halli ve tesviyesi, hangi memleketin, hangi memlekete borçlu olduğu keyfiyeti, takas odası mahiyetinde bir enstitü tarafından tetkik edilecektir.
Henüz bu mevzulara ait tediye m-
atı-.

Sanayi politikamızda mühim bir adım
Prof. A. Ali Özeken Sanayii teşvik ve himaye kanunu tasarısı üzerinde bir konferans verdi
iktisat Fakültesi Profesörlerinden Dr. Ahmet Ali özeken dün saat 18 de Sanayi ve Ticaret Odası konferann ha-ionunda İktisat Fı>kültesi Mezunları Cemiyeti adına, ıTürkiyede sanayii teşvik ve himaye rejimleri üzerinde düşünceler) mevzuunda cntcre.Han bıı konferans vermiştir,
Sayın profesör, memlokollmizdo 1913 ten bugüne kadar tatbik edilen hlnm-yc ve teşvik rejimlerini «ıraslylo gözden geçirmiş ve Meclise sovkedlInıvK üzere bulunun son kanun projesini gayet etraflı bir incelemeye tâbi tutarak sanayi politikamızın bu sahada, zihniyet, telâkki, tedbir ve vasıta, ölçü llh. bakımından geçirdiği safhaları mukayese, tahlil ve tcnkld olmlştlr. Teşvik rejimlerimizin —prensiplerde olduğu kadar tatbikatta da— terblyevl bir gaye vc ruh taşımadığına, teknik rnsyonalltasyonu yeter ölçüde teşvik etmediğine vc nihayet sanayi hayalının en mühim dâvalarından biri olan tesla kredisinin üzerinde durmadığına işaret eden profesör ÖMcken, tasarının son tâdilinde, yeni himaye rejimine tâbi olacak bütün hususi işletmelere Sümorbankın %6 faizli vc beş yıllık bir tesis krudisi bahşetmesi mcohuri-

zamı, Paris Ekonomik Konseyinin teknik komisyonunda tetkik edilmektedir.
Türkiye, böyle bir tediye nizamında, borçlanmaya razıdır."
Başkan, evvelce bahsettiği yüzde elli nispeti üzerinde tekrar durmak zorunda olduğunu söyledikten sonra.
°— Bugünkü yüzde 50 ithal listesi, % 60 veya yüzde 75 nispetlerine hattâ daha fazlasma çıkarılabilecektir. Listeye ilâveler yaparken, hangi maddelere ihtiyaç olduğunu da tesblt edeceğiz/'
Toplantıda bulunan bir tâcir, listelerin tanzimi esnasında, ticaret ve sanayi erbabının fikrinin sorulmasını Heri sürmüştür. Dış Ticaret Dairesi Başkanı, listelerin tanzimi sırasında, Ticaret Odası, Tüccar Derneği, Sanayi Birliği gibi teşekküllerin de fikirlerine müracaat edileceğine dair söz vermiştir.
Bundan sonra İzmirli bir tüccar söz alarak, Amerikanın üzüm ihracatına prim vermemesinden dolayı endişe duyduğunu belirtmiştir. Bu bahse karışan, diğer tâcirler de, Birleşik Amerikanın. Avrupanın kalkınmasına yardım ederken, ihracat maddelerimizi müşkül bir duruma sokacak bu harekete girişmesinden müteessir olduklarını izah etmişlerdir-
Azadan biri, bu mesele hakkında alâkadar makamlar nezdinde teşebbüslere geçilmesini de teklif etmiştir.
Dış Ticaret Dairesi Başkanı, verdiği izahatta Amerikadaki ataşelerimiz vasıtasiyle bu yolda bir haber alındığını, Dışişleri Bakanlığı vasi-taslyle teşebbüse geçildiğini söylemiştir. Bu izahat tüccarı tatmin etmiş, bu meselenin Tüccar Derneği vc Dış Ticaret Komitesinde incelenmesine vc bundan sonra alâkalı makamlar nezdinde* teşebbüslere girişilmesine karar verilmiştir.
Munis Faik Ozansoy, son söz olarak, serbest İthal rejiminden zarar görebilecek memleketlere, Morsholl Plânı dışında yardım edileceğini söylemiş, ve demiştir ki:
“— Her memleketin icabında, Avrupa İşbirliği çevresinden ayrılmağa hakkı vardır, Her memleket, bu rejimin tatbikatında bir zarar görebilir ve bu rejimi menfaatine uygun görmezse anlaşmada yeni tâdil teklifleri ilori sürebilecektir."

Toplantıda görüşülecek meselelerden biri de, Avrupa memleketleri a-rasmda yeni gümrük tarifeleri mese-leslydi, bu hususta izahat veren Başkan. henüz bu yolda toplanacak olan gümrük konferansına iltihak edemi-yeceğimizi. yalnız müzakerelere iştirak etmeği faydalı bulduğumuzu söylemiştir.







yetine memnuniyetle temas etmiş ve bu son tâdilin sanayi hayatının ihtiyaçlarına. sanayi İşletmelerinin İktisadî vc mali bünye hususiyetlerine ve İktisadi polltlkanıiMda son bir kaç ay zarfında kaydedilen yeni temayül ve inkişaflara uygun ve mesut bir anlayış olduğunu İfade etmiştir.
Bundan sonra yeni tasarının Şark vilâyetlerinde kurulacak olan sanayi işletmelerine bahşedilecek riiçhanlı himaye moaelcsi üıerindo duran Prof. Ahmet Ali özekrn bilhassa İlk beş yıl esnasında kâr etmeyen vevo zarar gören nıütvşûbbislorü sermayelerinin %5i nispetinde hazine tarafından ödenecek tem«dtü teminatı üzerinde uzun uzadıya durmuştur.
Konferansçı, alâka He takip edilen konferansını, teşvik ve himayede en
mühim dâvanın, gerek prensiplerde vc gerek tatbikatta, hususi İşletmelerin bazı haklı tereddütlerini, emniyetsiz-İlklerini ve hazan da —mevzuu veya ölçü itibariyle yersiz bir vehim şeklini alan— endişelerini bertaraf edecek bir berraklık ve istikrar politikasının devletçiliğimizde yerleşmesi olduğunu söyllycrek sollerine nihayet vermiştir.


New-York Borsası
Dün
(•)
Bugün
•••••••••
58/60
23.—
81.—
187/183
Ecnebi Tahviller
173.-
GünUndo Bordada nıuamcloaıteacU edilmemiş tahvilat ve eakamın ara vo taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Eski Kapanış
80 .85
02 —
176.—
106.—
1(W.—
22.50
ad.—
89.—
35.—
31.—
33.—
43.—
30.—
82.—
76.—
08.— 09.— oa.-
24.—
22.-
300.—
315 —
215.—
76.— 172/186
40,—
215.—
178.— 160 —
81.56
32.03
32.04
111/4
3.75
3.80
74.50
7.30
*6
%6 *6
*6
%6 1018
%7 %7
*7
%7
%7 1041
*T %7 %7
%7
Millî
••
19
M
LlcrumlyeU tahviller
7«6 1033 Ergani ....
Şİ5 1038 ikram iveli
Milli Müdafaa 1
ŞJÖ 1041 Demiryolu IV ... r(5 %4
• •
Müdafaa
44
44
• r
ramak (Kttntarı=Tallnn ......... Ashmouni Kuta olyafll F/Q. Kurnak Usun clyaflı E/O.
Kuru Mcyvuiur :
Fındık (kabuklu sivri) ..
Fındık (İç tombul) .......
Ceviz (kabuklu) .........
Ceviz (İç natürel) ......
I 10/111/1950 Cuma
E
L E
E T
ve
BORSA

Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsacında fındık halleri tekrar ilerleme kaydetmiştir. Diğer maddelerin durumunda kayda değer bir şey görülmemiştir.
Kambiyo ve Eshanı Borsacında, %5 /«-(sH muhtelif tertipte devlet tahvilleri Ü-zerine mahdut miktarda iş olmuştur. Ab tm piyasası ise kararsızlık içindedir. Ortada alıcı yoktur.
" ■ffinnlr:
Taılş’Jn İstihsal bölgelerinde yapacağı müdahale mübsyaasına intısaben İzmir Ticaret Borsasına pek az IMLm arzedil-mektedlr.
Tariş’ln müdahale mübayaası hususundaki tamimi bugün kooperatiflere gönderilmiştir. Irlftndadan ntıtûrrl, Kanadadan da f znu htrlr siparişleri alındığından e-Kasen stoku çok bitirmiş bulunan incir piyasası sağlamlığını muhafaza etmektedir. Hariçten yeni siparişler gelmediğinden pamuk piyasası sakinleşmiştir. Pamuk y/of/ı piyasasındaki isteksizlik ve gevşeklik davam ediyor. Bugün Borsada yalnız 100 ton tohumluk pamuk çeMr* deği satılmıştır.
Adana ı
Ticaret Borsacında yalnız Ifcbıcl nltafa pamuk üzerine İş. fiatlerde de düne nazaran hafif ilerleme olmuştur. Diğer kalitedeki pamukların durumunda hlr ta-havvlll yoktur.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
1 Sterilng 100 Dolar Açılış Kapanış
7.88 2*0.-- 0.80 64.03.-6.60.— M. 1250 73.68.40 0 44.128 0.01.876 9.7390 7.9! 280.- 0.80 64.03 5.60 54.125" 73.68.40 0.44.12X 0.01.876 9.7300
100 Fr. Franm.., 100 İsviçre Fr... lOO.Belç. Fr 100 İsveç Kr.... W0 Florin 100 Liret
100 Drahmi 100 Eıcoudos ...
Altınlar
KUlço Terli Gr Külçe DeşıiHBa. Cumhuriyet ... R«iat Bugün Eski kur
Lira Lira
6.02 6.93 44.26 44.20 40.30 30.60 53.— 44.36 41.20 41.25 5.01 5.08 41 25 44.25 40.60 30.60 62 — 44.— 41.25 41.25
Hn İTİ İt >44444411 OlJİdCn ••*444444 înftlllft
Frantns kok ... Napolâon III İsviçre
New-Yorkrta : onaui Ş 35
Gümüş, Plâtin
Gümtı, Or Pintin " En aşağı En yukarı
10.— ıı.—:
Zürich Borsası (Serbest)
s.nı.ım Dut umu Türk Lirası Dolar İsviçre) Franfft
En aşağı En yukarı
0*95 4 29 10.30 111 1.08 4.80 1/2 10,50 11*
Frn riMiz Frangı
ESHAM VE TAHVİLÂT
MEMLEKET TİCA
Devlet Tahvilleri
1011 Demiryolu V ......
1/2 1940 İİLrarnlyell «...
Diğerleri
1011 Demiryolu VI......
I........
II ....
nı........
Kalkınma
M
1048 istikra» I. ......
II.......
X ■•••*( n I ....
Hlvaa-Erzurum I.
ıı-vn.
Demiryolu 1.......
II.....
III. •*«•*• I. ■••••• II.
III.....
II a
Milli Müdafaa 1010
1084
1934
1.041
1911
İstanbul Ticaret Borsası
Kapanış
23 20 21.5u 21.39 07 35
08.90
07.35
07.50 08 10
OH 30 08 30 1)8.50
M.50
06.35 07.— 20.30 20.70
31.16
21.05
21.20
21.15
22.10
21.10
21.25
07.50
00.—
00.-
00.—
90.—
OH.—
08.— 2()30
30.40
21.61
21.85
21.20
21.20
23.—
20.60
32 —
Şirket Tahvilleri
T. C. Ziraat Banknaı 20.25 20.30
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 111,— 100.—
If ., (1 C. -
•t »t ^cflO. 60.- (W.-
„ ,, MllmoH, Senet. 67.50 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Markoz Bankası ... 130.— 131.—
TÜrklyo Iş Bankası 27.60 27.—
Türk Ticaret Bankası 5.— 6.-
/^r^İHn Çlmont.o •••(•••>••>•••>• 17 26 17.—
S«rk r>eğirnıcnciHk 23 25 23 50
Mili! Reasürans H. -- 16.25
Mittir Kredi fonalva 1003


Hububatı
Buğday yumuşak (Tüo.) Buğday yumuşak (Ofisin).. Arpa Yemlik (dökme) Mınır (Sarı) çuvalı ....
Faaulya horoz (çuval)...
,, çnh yumuşak (dökme) Kuşycml .................
Mercimek kırmızı iç çu. Mercimek yeşil (İç çuval), Nohut natürol ..........
Tnğb tohumlar :
Ayçiçeği tohumu .........
Keton tohumu ........
Kondlrtohumu ...........
Sımam (Bandırma) ........
Yer fiAtığı kabuklu .....
Dokuma İlanı Maddeleri:
lıdlk (ana mal) .........
Tiftik (Hatürel) .........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Hanı deriler ı
Sığır salamura (luısap) kİ Keçi tuzlu kuru kilosu....
Koyun hava kurusu kilosu
Nebatî Ynflıır t
Zeytinyağı (Ekstra okntrn) SuHtıınyngı (Raf. (cnckcll) Ayçiçeği (Kafine lonokcll) Fındık vııfcı

inalım -
25*.—
220.— j«O.—
166 —
RET BORSALARI
İzmir Tlcare t Borsası
Bugün fion Kapanış
Vatlm çekirdeksiz No.9 51.76 ’ 51.76
İnolr A serisi No. 8.... 86.— 56.—
,, B serisi No. 108 43.— 13.—
Pamuk Akala I. ...... 285.— 235.—
Pamuk Akula XI. ...... 210.— 210.—
Pamuk yorll 185.— 18!.—
Pamukyağı (rafine) »•« 113.^- 1J3.—
Pamuk çekirdeği 16.— 16.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Almla I. ...... 180'1X1
Pamuk Akala XI. «...m 155 — 145 150
Pamuk yeril I — 150 —
j Pamuk Yorll II 180.—
Pamuk maldno parlağı 162 — 162.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak — 80.—
Buğday şort 31.—
YABANCI BORSALAR
Buğday ((BuşeII=Sont) ...............
flört Kış mahsulü No. 2 ... Kırmııı No. 2
Pamuk Mlddllng (Ldbraal=Sent) Mart ••eeeeeeeecaeeeeaeelteateeeeeeeeeeea Mayna
Tcmmua »««••••••r«eeee004 444»411ea
Ekim .................. O40044444444 W4
Tiftik (Llbresl=:3ent)
Teksim No. 1 ................
Fındık (Llbresl=Sent) aaeoaettMoo Kabuklu yerli İri .............
•i ıı ortzv ihmihami
Lovant 1q İthal malı ŞV444CS«4 Ekstra iri iç ithal malı ........
liiirıı Uıllm (LlbreHİ=8ent) .....
Thompson çekirdeksiz seçmo Kotcıı tohumu (Buşeli=:Dolar)... Mlnneapolls ......................
Kalay (Llbresl=Scnt) *........
Levha-lencke (100 libre dolar)
â
Eski kur
267 1/2
240 1/4
31.87
32.30
32 31
80.32
66.—
31.—
22.60
36.—
30.—
M 1/4
3.80
3.80
74.25
7.30
Londra' Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterllng)
R O ÎTİy >•••>••••••••••••••••ssassa 68.— 69.— ı
KaJküta 76.— 53.50
Tor fiMtıjtı Hindistan 64 3/4
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Llbroal=Pent) 84.—Nom
Sıra malı .. ., — 30.— „
Tün Anadolu 20 21 20/21 ,,
„ Trakya „ „ 18/31 18/21
İskenderiye Borsası
86.55
W .70




Sayfa 6
Y E N t İSTANBUL
11 Mart 1W>O
SİYASI İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yatı İşlerini fiilen idare eden t SACİT ÇGST
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LÎMİTED ŞİRKETİ MATBAA-»
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
ı _JH

ıı^,

(.[0 0
f.
(•
♦ . A


12 Mart Pazardan itibaren
Yeni makinesinde basılıyor
TEKEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLÂNLARI)


Malzeme Alım Şubesinden :
Cinsi
Miktarı
Güvenme parası
İHALE Tarihi Günü Saati
txa$ bıçaA/aunm en

Zengin hediyeli
50.000 adet liste üzerine 3.000
525
150
214 ndet
30
1500
10
adat metre
225 hra
98
675
• I
fl
21.3.1950
21.3.1950
21.3.1950
Salı Salı Salı
10
10.16
10.30

M
kilo
VI Ton
380 200
50
900
340
• I
• »
• I
• •
Salı
10.45
10
21.3.1950
24.3.1950 Cuma
24.8.1950 Cuma 10,15
24.3.1950 Cuma 10.30
24 .3.1950 Cuma 10.45
malzeme pazarlıkla
Gücü teli
Muhtelif rulman Tahta tuz küreği 110 luk keten hortum
120 lik keten hortum Rulman ceman Llto Yaldız verniği Mavi tlpo mürekkebi Karpit
1 — Yukarda cins ve miktarları yazılı
Batın alınacaktır.
2 — Pazarlık, hizalarında gösterilen gün ve saatlerde Kabataş Genel Müdürlük Malzeme Alım Şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartname ve nümuneleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
4— İsteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paraları ve kanunî vesaikle birlikte mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur.
5 — İdare kısmen veya tamamen ihale edip etmemekte veya kiBim kısım ayrı ayrı taliplere ihalede serbesttir. (2999)


İNŞAAT İLÂNI
Sümerbank Genel Müdürlüğünden i
1 — Defterdar Yünlü Sanayii Müessesesl idare binası in-
şaatı birim fiyatı esasiyle ve kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. _
2 — Yapılacak İnşaatın keşfi (210.000.—) lira ve geçici teminatı (12.750.—) liradır.
3— Eksiltme evrakı Ankarada Sümerbank Genel Muamelât Müdürlüğünden (50.—) liraya alınabilir.
4 — Eksiltme 21 mart 1950 salı günü saat 11 de Anka* ra’da Sümerbank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır.
5 — İstekliler teklif evrakı arasında, şimdiye kadar yapmış oldukları bu gibi işlere ve bunların bedellerine, firmanın teknik teşkilâtının kimlerden teşekkül ettiğine dair belgeler koyacaklardır.
6 — Bu eksilmeye İştirak edeceklerin bir taahhütte (160.000.—) liralık betonarme inşaatı bizzat ikmal ederek kabullerini yaptırmış olmaları şarttır.
7 — Banka, ihaleyi dilediği şekilde icrada serbesttir.
(2701)|
İstanbul Üniversitesi
Rektörlüğünden :
Üniversiteye bağlı Tıp, Hukuk, İktisat, Fen, Edebiyat ve Orman Fakülteleriyle Dişçi ve Eczacı okullarında mevcut bilim kollan için Doçentlik imtihanı açılacaktır.
İsteklilerin mart 1950 sonuna kadar, imtihana girmek iste* dikleri bilim kolunu ve yabancı dili göstererek bir dilekçe ile Fa* külte Dekanlıklarına başvurmaları ve bu dilekçeye:
a) İsteklinin Üniversiteler Kanununun maddelerindeki şartlan haiz bulunduğunu asıllan veya noterlikçe tasdikli suretleri.
İmtihan harcı olarak (50) liranın edildiğine dair makbuz.
İsteklinin ilmi araştırma ve yayınlarının listesi, Doçentlik tezinin basılmış veya yazı makinesinde yazıl
18 inci veya altıncı bildiren belgelerin
Üniversite veznesine
b)
teslim
c)
d)
mış olarak altı nüshası (kapalı zarf içinde),
e) Tezin muhtevası hakkında bir sayfayı geçmemek üzere hazırlanmış bir özetin altı nüshasını bağlamaları lâzımdır.
(2872)


SOYADI TASHİHİ
Üsküdar asliye 1 inci Hukuk yargıçlığından 25.2.1950 tarih, 950 5 esas ve 950/68 kararivle İzmit Kemalpaşa mahallesi 43 No.lu hanede cilt 57 aahife 124 kayıtlı soyadını Tözge iken Üsküdarlı şeklinde tashih edildiğini ilân ederim.
Ayşe Üsküdarlı
itibaren, YENİ BÜYÜK ROTATÎF MAKİNESİNDE basılacak ve birçok yeniliklerle çıkacaktır. Bu münasebetle (ULUS) Gazetesi. ZENGİN HEDİYELİ bir müsabaka tertip etmiştir. Bu müsabakanın başlıca hediyeleri arasında şunlar vardır :
Son model bir otomobil
Akdeniz seyahati — Doğu Akdeniz seyahati makinesi kırkar ve onar liralık banka hesapları — Bisikletler — Elektrik ütüleri, ayrıca yüzlerce okuyucuya çeşitli hediyeler
Batı
•I
18 mart cumartesi
r
> M *
z


w
DAVETİYELER Gazeteciler Cemiyetinden alınabilir.
Tel. 21222.25408
------ MÜBEBBÎYE --------
Türkçe, almanca, macarca bilen bir matmazel Ankarada ecnebi bir aile nvzdinde mürebbiyelik arıyor.
Adres: Baloda Magda, Beyoğlu, Post Restant
Kimyager aranmaktadır
İngilizce iyi bilmesi lâzımdır. Taliplerin evrakı müsbitelerinln aslı veya suretleriyle Ankarada Petrol Ofisin Selanik Caddesi 60 numaradaki merkezine, ls-tanbulda Kozluca Handaki şubesine şahsen veya yazı ile müracaatları rica olunur. (2835)
İLÂN
lzmirde Banka Komerçiale tarafından Yeni Volkan sahipleri emrine İstanbul merkezleri üzerine keşide edilmiş 20 şubat 19.50 tarih ve 42220 numara 2424 liralık çeki zayi ettiğimden işbu çekin hükümsüz olduğunu ilân ederim.
Yeni Volkan sahibi Moiz Bchar




T
Buz dolabı — Dikiş Yüz ellişer, yüzer,
Uçan Gölgeler
Yazan : Server Bedi
ULUS Gazetesi 12 Mart Pazar gününden itibaren Server Bedi in çok güzel bir romanını tefrikaya başlayacaktır. UÇAN GÖLGELER, sevişen iki insan kalbinin geçirebileceği en büyük imtihandır.
Yankee Paşa Yazan : Edison Naksall Gene Pazar gününden itibaren ULUS, bu büyük Macera Romanını da tefrikaya başlayacaktır. YANKEE PAŞA, Amerika’dan kalkarak, güzel ROSANA’-yı Salen limanından Tatar Haremlerine kadar takip eden adamın fevkalâde sürükleyici hikâyesidir.
Çocuk fotoğrafı
YEN/ BİR MÜSABAKA ULUS, 12 yaşma kadar olan yavrularınızın katılabileceği İKİNCİ BİR MÜSABAKA daha tertip etmiştir. Bu müsabakaya iştirak eden çocukların resimleri CLl'S Gazetesinde neşredilecek ve kazananlara güzel hediyeler verilecektir. Müsabakanın hedefi, En Fotojenik ve Sevimli yavruyu seçmektir.
Diğer yenilikler PAZARDAN İTİBAREN ULUS Gazetesi, Pazar gününden itibaren Avrupa’nın en yeni ve en modern baskı makinesinde basılmaya başlanacağından, hususiyetlerinden faydalanarak okuyucuları için bazı yenilikler daha hazırlamıştır. 12 Marttan itibaren bu yenilikler peyderpey okuyuculara sunulacaktır.


I PAZAR GÜNÜNDEN İTİBAREN I
*
TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI Evvelce ilân edildiği veçhile, bazı müsabıklar tarafından sorulan sualler cevaplandırılarak bütün Müsabıklar İçin hazırlanmıştır.
Arzu edenler bu ek izahları Ankara Merkezimizle İstanbul ve İzmir Şubelerimizden alabilirler.
ı
BAYLAN
Çikololo (obrfkaıı en asri usulleri» yapıla naili çillilerini takdim eder.
ÇİKOLATA
VE

—Toto 1 t»u-' TL,
KALAMIŞTA SATILIK
Temiz muhit, lâtif hava, yaz kış oturmağa müsait» Kalanımın tramvay caddesinde, iskeleye ve bilhassa denize çok yakın en güzel yerinde, 80 metre cepheli, dört tarafı duvarla muhat, 7 dönümlük arazi dahilinde, asırlık çam korusu, ıhlamur ve sair yetişmiş büyük ağaçlığı, iyi tanzim edilmiş havuzlu ve çiçekli geniş bahçesi, üzüm bağı ve meyva ağaçlan bulunan, 8 odalı, 3 büyük salonlu ve sair teferruattan başka ayrıca münferit mütbağı, çamaşırlığı, odası ve deposu bulunan bir KÖŞK ile gene 3 odalı ve sair teferrüatı havt müstakil bir EV satılıktır.
Dikkat: Aynı arazi dahilinde bulunan köşk ve ev birlikte satılmaktadır.*
Müracaat: Kalamış caddesi No. 26. Telefon: 60736.
ithalât ve İhracat T. A. Ş. Yönetim Kurulundan :
Şirketimiz Hissedarlar Genel Kurulu yıllık adi toplantısı 30 mart 1950 perşembe günü saat 15 te Galata Karamustafapasa caddesi Tahir Han 5 inci kattaki merkezinde yapılacaktır.
Hissedarların toplantıda hazır bulunmaları ve Ticaret Kanunu hükümlerine göre hisse senetlerini toplantı gününden en geç bir hafta evvel Şirket merkezine tevdi ederek karşılığında giriş kartı almaları rica olunur.
GÜNDEM:
1 — Yönetim kurulu ve denetçi raporlarının okunması,
2 — 1949 yılı bilânçosu ile kâr ve zarar hesabının tetkik ve tasdiki, Yönetim kurulu ve denetçinin ibrası.
3 — Kârın dağıtılması hakkında karar alınması.
4 — Yönetim kurulu (İyeleri ile denetçi seçilmesi ve ücretlerinin tesbiti.
5 — Yönetim kurulu üyelerine Şirketle iş yapmaları hususunda yetki verilmesi.
SAYIN DOKTORLARA
Penicilline G, Procaine Abbott 300,000 U. Şırıngalı 3,000,000 U. şişelerde Eczanemize geldiğim ve Eczanemizin yarınki pazar günü nöbetçi olduğunu saygılarımızla arzederiz.
REBUL ECZANESİ : Kemal MÜderrisoğlu
Beyoğlu - Ağa Camii yanında Tel: 40354
tertiplediği
enî İstanbul’u okuyucularına hediyeleri
YENİ ISTANBUL’un devamlı okuyucuları arasında müsabaka, büyük rağ-
bet görmektedir. Bilindiği gibi, gazetemizin devamlı okuyucularından kur'a ile seçilecek biri “10" bin lira sarfedilerek Avru-pada, bir diğeri de “5" bin lira ile yurdumuzda üç sene müddetle tahsil ettirilecek e ve ayrıca dokuz okuyucumuza da altın, gümüş ve madenî saatler hediye edilecektir.
Gazetemize - birinci sayfanın sağ sütun başına - bir küçük kupon ilâve ediyoruz. Bunları biriktirenleri de abonelerimiz ve karne sahibi karilerimiz gibi kur’aya sokacağız. Bu kuponlardan (90) tane getirene bir kur’a numarası verilecektir. Kuponla birlikte kısmen karne kapağı olan okuyucuların karne kapaklarının beheri (30) kupon karşılığı olarak kabul edilecektir.
(2898)
M Ü Z
BUGl'N AÇIK OLA5 .Ml’ZELEE
İSTANBUL
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY
C Z A N
Atatürk İnkılâp Müzesi: 10-12, 14-17.
Top kup ı Sarayı CTelf. 2100ü) 13.30-17.
Dolrnııhiihçe Deniz Müzml (Teli. 8)284) 13-17.
Belediye MÜzeal: 10-12, 14-17.
Terfik Fikret Atlyan MÜxe»i : 10-12, 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzeni (Telf, 3324)
9-12. 13.30-17.
TİYATROLAR
IHTAUHVL
hEHin TİTATHOLAKlî
DRAM K1SMJ (42157) 20.30 da Katil.
KOMEDİ KISMİ (40409) 20.30 da Hanımlar Terzihaneni.
MUAMMER KAKACA OFtSKE-Tİ: 20280 da Onman Blkes. Matine 15 te.
YENİ SES OPEKETİ! 20,45 te DUBARA. Matine: 15 te.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONU: (Tel: 82904) PiltİbII Şantöz Rose AvrIL
KONAK PAVlYONü: Her akşam. Yunan Şantözü ZOZO.
ANKARA

Bl YtK TİYATRO: Suat 15 to Jconeter. Prof. Kari'ın iştirakiyle. Saat 20 de Peer C.vnt.
K( Cj K TİYATRO (11169) Saat: 20 de 1 — Dünya GÖzIylu. 2 — Tüccar.
tZMİR
6EB1K TİYATROSU: Katli.
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN (80718) 1 — Hayat Başlıyor. 2 — Asya Ateşler İçinde.
ATLAS (40830) Eglcncoinr Perfsi. ALKAZAR (42562) Altına Hücum.
Alt (44394) Rakibeler
ELHAMRA (13595) CaeuHİar Savaşı.
İNCİ (85585) Meçhul Şarkıcı.
İPEK (44289) Kanunsuzlar Sokağı.
LALE (13505ı Casuslar Savaşı.
MELEK (40868) Gmç Kız Kalbi. SARAY (41656) Öldüren Para.
SLATPAKK (83143) 1 — Zehirli Şüphe. 2 — Harman Sonu (Türk filmi).
SÜMER (42851) Meçhul Şarkıcı
SARK (1038ü) Korkunç Akın. ŞIK (13726ı 1 — Kalbim Senin.
2 — Ormanlar Kıralı.
TAKSİM (4310b Bir Fırtına Ge-cesi.
TAN: 1 — Seven Kalbİer. 2 — Cehennem Zindanı.
TENİ (84137) 1 — Mösyö Verdu. 2 — Sahte Melek.
t NAL (49306) 1 — Aali Ruhlar. 2 — Kara Ok.
YILDIZ (42847) Altına Hücum.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — BÜvük
Günah. 2 — Şeytanın Kudreti.
AYSU (21917) 1 - Damgalı Doktor. 2—19 Çılgınlıkları.
AZAK (23542) 1 — Krlatof Kolonıb 2 — Cehennem Zindanı.
ÇEMBERLİTAS (22513) Uçuruma Doğru.
i ERAii; Uçurumu Doğru.
HALK (21994) Yüzbaşı Amerika (30 kınım birden).
İSTANBUL (22367) 1 - Kalbime Doğmuştu. 2 — Tabancalar Patlarken.
KISMET (21904) 1 - Çanakkale Geçilmez, 2 — Baba Kailli.
MARMARA (23860) 1 — Büyük
Vals. 2 — Şeytanlar Gomlaİ.
MİI.I.t (22962) 1 — Şeytanın Kudreti. 2 — Büvük Günah.
TURAN (22127» I — Kriatof Ko-lomh. 2 — Cehennem Zindanı.
TENİ (Bakırköy 16-126) 1— Harrov Kumarbazı. 2 — Şnrio Diktatör.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) Kaptan Siroko. 2 — Tunca Casuslar Yuvanı,
OPERA (M821) 1 — Haydut Aşkı. 2 — Ekuprojı Cinayeti.
Sİ REYİ A (60682) 1 — Sihirli
6ea. 2 — Hamlet.
YELDEĞİKMENİ: 1 — Çıldıran Kadın. 2 — Ymıık Kaval.
ANKARA
ANKARA: Renkli Sürprizler. bUyI'K: Günah Çocuğu. CEBECİ: Kara Bahtım.
FARK: Tarzan Ormanlar Arelanı, SUS? Tarzan Ormanlar Arslaııı. BfMER: Sahte Katil ve Doktor Model Arıyor.
ULUS: Ümitalz Aşk. l’ENİ: Sanghaylı Kadın.
İZMİR
ELHAMRA; Aşk Oyunları. LALE; ÇETE.
TAN: ÇETE.
TAYYARE: Manoıı.
YENİ; 1—Kahraman Reis. 2 — Vahşi lnliknm.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Vatan Kahramanı.
2 — Ateş Yağmuru,
Si M ER: 1 — Çelik Elderler 2 -Masııın Katil
ENİ İST \MH L„ Ull hUftüı» Içlfi tavalye ettlftl programlar ; DAHİLDE:
Snnt; 8.30 Ankara; Mozart La Majör piyano konçertosu tFl.» — 15.15 İstanbul: Saz eserleri, şarkı ve türküler, — 20.85 Ankara; tnce saz (Suzinak faslı).
HARİÇTE:
8.15 Klâsik mtızik dinleyici lb-tekierl, — 10.(X) Londra: Senfoni konseri — 15.15 Londra; BBC opera orkontranı konseri.
ANKARA:
Saat: 7.30 M. S. Ayarı. — 7.31
Neşeli müzik (Pl.).’— 7.15 Haberler ve hava raporu. — 8.00 Şarkılar (Pl.). — 8.15 Vals festival orkestrası çalıyor (Pl.).
H.25 Günün programı — 8.30
Mozart Lil Mtıjör piyuııu konçertosu (Pl.). —r 0,00 Kapanış 12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. S A\ (ırı. — 12.30 Radyo «a-lon orkeatrası. — 13.00 Haberler.
— 18.15 Saz ©Gorlorl. — 13.30
öğle Gazeteci. — 13.15 Şarkılar, r— 14.00 Cumhurbaşkanlığı Ar-
moni muzlkaaı, — Ii.ih Hain melodiler (Pl ı. — 14.55 Konuşma: spor haberleri. — 15.00 Kayıp mektupları, akşam programı, hava raporu Ve kapanış. 10.58 Açılış v(? program. — 17.00 M. S. Ayarı. Çocuk saati* 18.00 1 )ans müı iği (PL) — 18.30 ğarkıiâü. — ut.oh m s Ayarı ve haberler. — 10.15 Gcçınlşt•’ bugün. — 19.211 Yurttan ?‘ct(ler.
IH. 15 Çeşitli müzik (PL). — •a ı.\ Rad 80 80
Serbeat naat. — 20.35 îüC© sn* (Suzinak faslı). — 21.15 Operet potpurileri (Pl). — 21.10
Film melodileri (PL). — 22.00
Konuşma. — 22.15 Şarkılar. —
22.15 M. S. Ayarı ve haberler.
23.(Ni Dans ıııdzigl (Pl 1. —
23.30 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
Saat: 12.57 Açıhş ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Dans müziği (F‘l I. — 13.30 Sinema saati, Konuşun S. SnlellL
— 13.10 Duiih müziği (PL). —
ll.oo Yui’düû hor köşeaindon deyişler ve aöylvyltjler. — 11.30 Haftanın programı — 11.15
Memleket türküleri. — 15.00 A-l(ım enerjisi hakkında. Konuşan: Or(L Prof. S. M. Uzdllok.
— 15.15 Saz eserleri. Şarkı ve
türküler, — 10.00 Programlar
v« kapanış.
17.57 Açılış ve piugrtınılnr. — 18.00 Caz müziği (PL). — 18.20 SorbctHt saul — 18.30 Dans mü-ı (PL) — 19,00 Haberler
19.15 Ara mlUlgl (PL). — 19.25 Caz şarkıları. Ruçhnn Çamay.
— 19.15 garkı vo türküler. —
20.15 Radyo juılon orkestrası konseri.— 20.13 Varyete müziği vo lcabnre şarkıları (PÎ.). — 21.15 Şarkı ve türküler. — 22.00 Dans orkestraları resmi geçidi (Pl.ı. — ît. 15 Haberler. — 23.00 Çeşitli hafif müzik (PLİ. — 23.30 Dana müziği (PI.L — 24.00 Programlar vo kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇ M E YAYINLAR:
LON HRA;
Snnt: 7.15 TUıkço haberler. — 7.45 Dinleyici ialeklerl. — 8.15 Klûalk müzik dinleyici İstekleri
10,00 Senfoni konseri 12.00 Haftanın şarkıları. — 12.30 Piyano vo orkestra için parçalar.
— 14.15 John Bilil ve oıkcHtr««l.
— 15.15 BBC Opera orkestrası konseri — 10.15 Film müziği.— 23.00 Dinleyici istekleri. — 21.00 I naat dana müziği.
SIHHİ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 44995
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
tamir 2251
UÇAK - TREN . VAPUR
DİKKYT: Umu dcıİAYidiyle seferlerde değişiklik olabilir,
GELECEK OLAN IÇAhl.AK
7.10 P.A.A. t Amerikan) New-York. Boston, Gander, Sha-non, Londra. Brükselden»
а. » K.L.M. «Holbındnı Aıns-
terdam, Romndıın.
12.50 D.H Y. (Türk) Ankııradan.
13.30 B.E.A (tngilizı Londra, NIs. Roma ve Atmadan.
İL— D.H.Y. (Türkl tzmlrden.
14.- D H.5T (Türkl İskenderun, Adana. D. Balar. EİOzığ, Malatya. Ankaradan.
GİDECEK Ol.AN IÇAKLAR
8.25 P.A.A. (Amerikan) Şam. Basra yo.
9.— KL.M. (Hollanda) Tahrana.
9.— M.R. (Mısır) »^efkoşo. Ka-bireye.
9.— D.H.Y. (Türkl Ankara, A-dnnnvıı.
11.- D.H.Y. (Tlirkı Ankaraya.
13.50 D.H.Y. (Türk) tzmire.
14.30 B.E.A. ılngillz» Atina. Roma. Nis. Londraya.
GELECEK OLAN l APl İH.AR
14.— BURSA (Ayvalıktan)
17.— NECAT (Karatenizden).
J9.— ANTALYA (lmrozdan)
19.45 MARAKAZ (Mııdanyadan)
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.— MARAKAZ (Mtıdanyaya)
14.— EGE (tzmire).
20.— KONYA (.Bandırmaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER
б. 45 Somplon (Avrupa).
7.1ü Doğu (Eka.)
8.30 Ankara (Eks.)
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ank/ıra Ekspresi.
21.30 Somplon (Avrupa).
4L4û Güney.
EMİNÖNÜ:
İstanbul (Eminönü» — Haşan Huİüst (Küçükpazur) — Abdül-kadir (Alemdar) — Cemil (Beyazıt).
BEYOGI I :
.Matkoviç (Merkez) — Galatasaray (Merkez) — Brtuğrul (Taksim) — temel (Taksim) — KarakĞy (Galata > — Maçka
(Şişh) — Feriköy (Ştşlıı — Has koy — Merkez (Kasımpaşa).
FATİII:
İbrahim Halil (Şehzadeb&şı) — Sarım (Aksaray) — Emin Rıdvan (Samatva) — Nüzhet Onat (Şehremini) — Ulupınar (Ka-ragümrükı — Hüaamcddln GÖk-engin (Fenorı.
EYfP: Ayvansaray şifa.
BEŞtKT \Ş:
Nail Hnllt — Yeni ecz. (Orta-koyı — Arnavutköy ecz. —Merkez (Bebek).
KADIKÖY:
Sıhhat — Kızıl toprak — Göztepe — Bostancı.
CSKCDABî Çnmhyurt BCYCKYDA: Merkez. HEYBELİADA: HeybeÜada:
ANKARA
Yeni (11544) — Merkez (12709) — Ulus.
İZMİR
Tarlan (Alsancak) — Karatış (Yalılar) — Eşrefpaşa — Yeni İzmir (Basmahane) — Millet (Konıeraltı),
Besugiu 44044 ıMidıkOy 6ÛS72
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00. İzmir 2222. K. yaka 15055

Comments (0)