(2 Mart 1950
Pazar
1




• 4
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - S Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
İÇ ve DIŞ POLiTiKA _ 11/111/1950 -
Yunanisfanın
yeni hükümet formülü
“T" AHSİSAN arkadaşımız R.
' Guyon'un bize yerinden ve sıcağı sıcağına verdiği malûmata göre, şu esnada herkese en mâkul ve mümkün görünen ihtimal, ortada duran partilerin yani Plastiras, Venizelos ve Pa-paandreu partilerinin bir koalisyon teşkil etmesidir. Aııcak. bunun bir hayli müşkül olduğu görülüyor.
Bir kere, her koalisyon, bir pazarlık esasına dayanır. Bu pazarlığın unsurlarını bir yandan vekâletler (hangi partinin hangi vekâleti elde edeceği meselesi) bir yandan da politik taahhütler teşkil eder. Hattâ, her parti, kendi politik taahhütlerini (bunlar ister kendi arzularını yaptırmak, İster başkalarının isteklerini yaptırmamak mânasına gelsin) az çok yerine getirmek için muayyen vekâlet sandalyelerine talip olur.
Yunanistan misalinde, bir asker olan Plastiras’m, bugünkü ordu kadrosunun yüksek kademelerinde değişiklikler yapmasından korkulmaktadır. Binaenaleyh, millî müdafaayı, onun arkadaşlarına vermemek temayülü mevcuttur. Dış politikaya ise, hem Venizelos, hem Papaa.ndreu talip bulunduğundan, bu ihtilâfı da halletmek lâzım gelmiştir. Daha başka mevcut olduğu da söylenmektedir.
Fakat bizce, asıl mesele, Yu-nanistanın seçimlerden sonra takip edeceği dış politika ve bunun iç politikada bulacağı mesnetlerdir. Plastiras, son dakikada verdiği bir beyanatta, 1) Büyük müttefiklerle olan münasebetleri ayni şekilde devam ettireceğini; 2) Sovyet Rusya ile bir anlaşma politikası peşinde olmadığını; 3) Ne aşırı sağlar, ne de aşın sollarla işbirliği yapmıyacağını temin eylemiştir.
Bu teminat, öteki ihtilâfları ikinci plâna atacak kadar mühim olduğundan, merkez koalisyonuna dayanan bir hükümet kadder bir menfi cereyan şeklinde görmek lâzımdır.
çekişme mevzularının
Beynelmilel durumdaki
sertleşme devam ediyor
ederek, vaktiyle
/\ CHESON'UN sarih beyana* ' ' tından sonra, bir yandan
Bidault ile Reynaud'nun, bir yandan da Molotof’un mütalâaları ile karşılaşmış bulunuyoruz.
Eski başvekillerden Reynaud’-ya göre, Fransız Komünist Partisi, Sovyet Rusyanın emrinde çalışan bir teşkilâttır. Bunu herkes anlamış bulunduğundan, komünizme karşı herkes hükümeti desteklemektedir. Bu sebeple komünizmi. Fransa için bir tehlike saymamak ve tasfiyesi mukarrer bir menfi cereyan şeklinde görmek lâzımdır.
Buna muvazi olarak Başbakan Bidault, aynı görüşü Sovyet Rus-yaya tatbik
kendi eliyle Moskovada imzalamış olduğu Sovyet - Fransız Dostluk Paktına, modası geçmiş bir vesika nazariyle bakılması lâzım geldiğini beyan etmiştir.
Bu iki mütalâa, Acheson’un ifadesini teyit etmekte ve gerek komünizme, gerek Sovyet Rusya-ya karşı, Garblilerin mutabakat halinde olduklarını göstermektedir.
Buna mukabil Molotof, kendine ait bir seçim nutkunda, yani işe gûya bir iç-politika süsü vererek, Rusyanın atom bombasından korkmadığını, çünkü buna kendinin de malik olduğunu söyledikten sonra, kapitalizm ile komünizmin yanyana yaşayabileceğini beyan etmiştir. Halbuki bu lâf, çoktan bayatlamıştır.
Mesele, bu iki şeyin yanyana yaşayabilmesi ise, bu zaten, bir vakıadır. Bir vâkıa ki, bunun ne derece korkunç olduğunu Sovyetlere komşu olanlardan yahut De-mır-perdenin arkasında yaşayanlardan sormak lâzımdır.
Mesele, bunun tersidir : Bp iki şeyin bu şekilde yanyana yaşa-yamıyacağıdır. Rusya, kendisi ile yanyana yaşanabileceğini ispat etmeye ve bu hususta fiilî delâil ve teminat vermeye hazır mıdır ? Molotof, asıl bunu söylesin !


H


.......... ■■■?■■■
Abone: Türkiye İçin seneliği 32. altı aylığı 17» üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
SİYASİ tKTİSADÎ
3 114
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tosla edeni HABİB EDİB TÖREHAN
Amerikanın Sovyetlere karşı takındığı sert tavırdan sonra
Bidault dedi ki
"Sovyetlerle imzaladığım
dostluk andlaşmasının modası geçmiştir,,
Eski başbakan Reynaud da Fransanın, Komünist Partisinden bir gün kurtulacağını söyledi
Paı-is 11, A.A. ıReuter) — Fransa Başbakanı George Bidault. hararetli nutuklar verilmesine sebep o-lan. sabotajın menine dair kanunun kabulü üzerine Cumhuriyet Meclisine hitap ederek. Fransa ve Rusya-nın “barışın şahik&lan” olduklarını ileri süren Komünistlerin beyanatını ima ile şunları söylemiştir:
“Bu memleketle benim şahsan imzaladığım dostluk andlaşmasının modası geçmiştir. ’
Bu memleketin harp bütçesi 6 bilyar 500 milyar franga yükseldiği halde bizimki 450 milyardır.
Fransanın taarruz etmeğe niyeti yoktur, fakat kendini müdafaa etmeğe hakkı vardır.”
Eski Başbakan Paul Reynaud'nun beyanatı
New-York, 11. A.A. lAfp) — Eski Paul Reynaud New-York’a gelişinde meçte, Fransız Komünist Partisinin
bancı memleketlerdeki nüfuzunu arttırmak için çalışan
Anıerikadakl
Fransız Başbakanı basma verdiği de-"Sovyetlerin ya-
J
' • i-
Sayı 102
JL4
10 Kuruş
r

Sözüm ona
Rusya d a bugün
seçim yapılıyor
Molotof, kapitalizmle komünizmin aynı zamanda mevcut olabileceğini söyledi
Moskovada Sendikalar
Bffjybakan Yorduncısi aJuma sahip buhuıd tıklan ııı cr mereti t olmtt/an hidrojen l>ombastndan aa korkmafhklarım bildirdi.
Moskova, 11 A. A. (United Press ı — Sovyet Rusya Başbakan yardımcısı Molotof, dün gece
Grupu huzurunda verdiği seçim nutkunda, Sovyet Rusyanın, atom enerjisi ve atom silâhları sırrını elde etmiş olduğunu ve hidrojen bombasının “dehşetinden,, aslâ korkmadığını bildirmiştir.
Önümüzdeki pazar günü cereyan edecek genel seçimler münasebetiyle konuşan Molotof. kapitalizmin mevcut olduğu müddetçe harp tehlikesinin ortadan kalkmayacağını ve do-lavısiyle, harbi önlemek mak-sadiyle barış taraftarlarının lâzım gelen tedbirlere başvurmaları gerektiğini belirtmiştir.
“Kapitalistler dün atom bombasını İleri sürerek tehditler savuruyorlardı, bugün aslında mevcut olmıyan hidrojen bombası ile tehditlerde bulunuyorlar Kapitalistler, kendilerini övmekle vakit geçirirken, Sovyet halkının vakit kaybetmediğini ve atom enerjisi İle atom silâhları sırrını elde ettiğini unutuyorlar.
Bununla beraber. Sovyet Rusya kapitalizm il? komünizm gibi iki rakip sistemin barış İçinde aynı zamanda mevcut olabileceğin? katiyetle inanmaktadır Sovyet Rusya büyük kalkınma programını tatbik etmek için uzun zaman sürecek bir barış istemektedir..
İlânları 6 ncı sahifedo santimetresi 2 Hradır. İlânlardan hiçbir met’uliyot kabul edilmez.
Plânından yardım yapılacak
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
YENİ İSTANBUL’un Kuponu)
tç sayfalarda
bir parti” olduğunu söylemiştir.
Paul Reynaud Amerikalı gazetecilerin suallerine verdiği cevapta komünistlerin, Fransada kendilerine muhalif olan birleşmiş kuvveti yenemiyeceklerini belirtmiştir.
Eski Başbakan sözlerine devamla “Hükümet, Komünist partiyle ihtilâfa düştüğü vakit, bütün diğer partiler otomatik olarak Hükümete oy veriyorlar” demiştir.
Bir gazeteci Rcynaud’ya “Fransa komünistlerden hiç kurtulmıyacak mıdır?” diye sormuştur, eski Başbakan da “Şüphesiz ki bu olacaktır” cevabını vermiştir.
Sabotajı öııllyecek kanun meriyete girdi
Paris, 11, A.A. lAfpı — Fransa Cumhuriyet Meclisi dün gece komünistlerin 20 muhalif oyuna karşı 280 oyla, daha önce Böurbon Sarayında kabul edilmiş olan metinde baltalama hareketlerinin bastırılmasına ait kanun tasarısını kabul etmiştir. Bu suretle' metin kesinleşmiş olmaktadır.
f.
Jessırp, İngilizlerle Pasifik
Andlaşmasıııı görüşecek
Pasifik savunma projesi, Avustralya tarafından ortaya atılmış bulunuyor
Kenneth
Pasifik Savun-
Londra 11 AA. (Afp) — İyi haber alan bir İngiliz kaynağından bildirildiğine göre Biı-leşik Amerikanın Fevkalâde Elçisi Philip Jcsaup'un Ingiliz Devlet Ba kanı
Younger ile bugün yapacağı görüşmenin mevzuu, Avus tralya Dışişleri Bakanı Spender tarafından derpiş edilen
ma anlaşma tasarısı meldır.
Bugüne kadar İngiliz Hükümeti ikiyle bir tasarının mevsimsiz olduğu fikrinde idi. Fakat yetkili İngiliz kaynağından alınan bilgilere göre, Gü-ney-doğu durumun gelişmesi
İngiliz Hükümeti hu görüş tarzını yeniden gözden ge-Çirmiye hazırdır.
olması muhte-
Asyada süratle önünde
JrsMiıp. Nepal Başbakanı
■1^
4 k
Yunamstanda ordu
Venizelosa oy verdi
Seylâp bölgesini gezen Russell Dorr: “AmeriLadaki seylâp mıntakaları için hazırlanan ilk inşaat Tiirkiyede Eskişehirde yapılacaktır,, dedi
Eskişehir 11 (Hususi surette göndordlğimiz arkadaşımız bildiriyor)’ — Bu sabah Amerikan yardım heyetinin emrimize tahsis eylediği özel btr A-merikan askeri uçağı ile saat 1.3 te YeşilkÖyden hareketle Eskişehlre geldik. Yükseklerden ovanın su altındaki hazin manzarasını daha iyi gördük. Suların ifltilAsına mâruz kalan 200 bin dönüm arazi içindeki 10 milyon hra kıymetinde pancar ve diğer mahsuller maalesef mahvolmuştur. Eskişehirde sel İstilâsına mâruz kalan mahalleleri gezdik. Sular çekilmeğe başladığından herkes evlerinin ankazi arasından bir şeyler kurtarmağa veya yuvalarını yeniden kurmağa çalışıyorlardı. Felâket sahasını gezen Marshall Plânı idarecisi Russell Dorr gazetecilere hâdiseden duyduğu teessürü tebarüz ettirdikten sonra tetkikleri hakkında şunları söyledi.
— Felâkete uğramış olan halkın ümitsizliğe dügmiyerek çalışmalarına devam ettiğini hayranlıkla gördüm. Seller altında kalan ve harap olan kısımların yapılması için Marshall yardım plânı tahsisatından esas itibariyle bir yardımda bulunacağız. A-merikadaki seylâp mıntakaları için tanzim olunan plân ve tiplere göre İlk inşaat Tiirkiyede Eskişehirde yapılacaktır. Fakat evvelâ hakiki zararın ve ihtiyaç miktarının tesbıti ve Hükümetinizce işe başlanması gerekmektedir.
Yardımın ne şekilde yapılacağı henüz tesbit edilmiş değildir. Eskişehi rin 2 ay sonra daha mâmur ve neşeli bir hale girebildiğini tekrar geleceğim ler yapacağım.”
Diğer taraftan ya gelerek Türk Yardım Cemiyeti namına 59 sandık muhtelif yiyecek eşyasını felâketzedelere bizzat tevzi eden Bayan Russell Dorr ve diğer Türk hanımlarının bu hareketleri büyük bir alâka ile karşılanmıştır.
Gece İstanbı I gazetecileriyle bir hasın toplantısı yapan VaJi Ahmet Kınık şimdiye kadar seyretmek için üzerine çıktıkları bir duvarın yıkılması yüzünden 2 kişinin ölmesinden başka hiç bir zayiat olmadığını ve 45 bin kişinin bütün şehirdeki teşkilâtın fedakârane çalışmalarıyle salimen kurtarıldığını şimdiye kadar 3 bin kadar evin hasara uğradığını belirttikten sonra:
”— Saniyede 30 kırk metre Azami akışı olan Sarısu ve Kargılı derelerinin 140-150 metre gibi bir akış yapacakları katiyen tasavvur edilemezdi. Ve esasen bu derelerin Porsuğa akıtılması işi iki milyon 600 bin liraya ihale edilmiş ve Marshall yardım malzemesinden 8 ekskavatör müteahhit emrine verilmişti. Köylülerin bayram yaptığı bir sırada hiç beklenmıyen bu felâket vukua geldi. Şimdi ınüııhat yerlerde olan bu mahallelerde iskâna müsaade edilmemesi ve yeni yapılacak olan evlerin kısa bir zamanda demiryolunun sağ tarafına. Sivrihisar mahallesi civarına alınması Üzerinde duruypruz. Pazartesi günü Bayındırlık Bakam Yapı tmar Şubesi müdürü, muavini ve mühendislerle beraber şehrimize gelecek ve yemden yapılacak evlerin durumunu kati olarak tayin edeceğiz”

wiMtmHfMM4ittıwiMihıııifWWwwumuıwttuwıwn»wnın40ttıimnıuı»H4HtntHMtı
Moskovo Piskoposu
Aleksi yine faaliyetini
arttırıyor
olan mücadeleye talep etmiştir. A-başkanlarmı müş-plftnı kurmak için
Bütiin Ortodoksları, “harp tahrikçileri** aleyhinde birleşmeye davet ediyor Londra. 11 (YtRS) IAP.) — Tass tarafından bugün bildirildiğine göre. Rus ortodoksiarının başkanı Piskopos Aleksi dünya ortodokslarına hitap ederek “harp tahrikçileri aleyhine,, yapılacak iştirak etmelerini leksi, diğer kilise terek bir hareket
toplantılar yapmaya dAvct etmiştir.
Bahsi geçen mesajın İstanbul, İskenderiye, Kudüs, Antakya. Gürcistan. Sırbistan, Rumanya patrikleri il? Kıbrıs, Yunanistan, Bulgaristan. Arnavutluk ve Polonya kiliseleri balkanlarına ne vasıta ile gönderildiği bildirilmemektedir.
Piskopos Aleksi mesajın bir yerinde “Her ferdin ve memleketin kendi mukadderat mın hâkimi olması için lâzım gelen hürriyeti temin etmeliyiz. aksı takdirde Allaha olan inancımıza halel gelmiş olacaktır,, demiştir.
Sovyet - Doğu Almanya ittifakı imzalanıyor
Moskova v( Berlin temas halindeler
Montreal. 11 lYtRSl — Moskova-dan alınan haberlere göre. Sovyet Rusya. Doğu Almanya Cumhuriyeti İle bir ittifak imzalıyacaktır. Sovyet makamları, bu husustaki imkânları araştırmak üzere. Doğu Almanya Komünist Partisi lideri Walter Ulbricht ile Moskovada temas halindedir.
Molotof, dün. seçim münasebetiyle verdiği nutukta, böyle bir yakınlaşmayı ima etmişti. İttifak, Doğu Almanya Cumhuriyetini, doğu blo-kunda eşit haklara malik bir üye haline getirecek ve Sovyet Rusyava yeni bir peyk kazandırmış olacaktır.
kil
görmek için ve sizinle hasbihal-
iki gün evvel bura
- Amerikan Kadın
İKİNCİ
Modem atom fiziğinin felsefi esasları
ÜÇÜNCÜ
Kır papatyaları vesilesiyle
Refik Halid Karay Politika ve ilim Fâzıl Ahmet Aykaç dördüncü
Papyon kravat (Hikâye) Reşat Nuri Güntekin Spor
BEŞİNCİ
1949 da altın fiyattan
Namık Zeki Aral
İl Seçim Kurulu azalan dün yemin ettiler
Yemini İl Seçim Kurulu Başkanı kabul etti
Yeni seçim kanununa göre teşkil edilen Î1 Seçim Kurulu dün saat 12 de il Seçim Kurulu Balkanının riyasetinde toplanarak şu şekilde yemin etmişlerdir:
M— Seçimlerde vazifemi doğru yapacağıma, hiç bir tesir altında kalmıyaea-ğıma. taraf tutmıyacağıma namus ve vicdanım üzerine yemin ederim.”
Yemin edenler şunlardır:
Umumi Meclis üyelerinden: Yekta Ragıp önen. Dr. Kukulis, Dr. Cemil Topuzlu, Ali Rıza. Zahit Orai. Dr. Murat Can kat.
CH P. den: Doçent Dr. Tarık 2. Turluya, CelAl Aralangiray, Dr. Arda.
D.P. den: Emruüah Nutku Ferzan Arae, Ari Çekiç.
M. P. den: Lûtfl Bornovalı, Koçan, Ziya Kamacı.
Hikmet
Ultay.
Sedat
Vali, dün Kartala yaptığı ziyaretle ilçelerdeki tetkiklerini bitirdi
İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Fnhreddin Kerim Gökay, dün sabahtan itibaren Kartal ve çevresinde tetkiklerde bulunmuştur: »
Kartal. Maltepe. Pendik. Yakacık ve Kurtköyündo ıtetldklerde bulunan Valimiz. sebzeci ve kabzımalların temenni ve dileklerini dinlemiş, halkın bilhassa yol. ışık, su ve mektep ihtiyaçları mevzuu üzerinde hassasiyetle duracağını vAdetıniştir.
ilçelerdeki mahalli tetkiklerini bu suretle tamamlamış bulunan Gökay şunları söylemiştir:
— Halkla beraber ve halkın hizmetinde çalışan Hükümetimizin başlıca gayesi halkın dileklerine, halkın İsteklerine cevap vermiştir.
İstanbul» bir Fransız turist kafilesi geliyor
11 nisanda Mesajeri Marltlm Kumpanyasının la Mo.raellla.lse lüks gemisi ile tal&nbula takriben 100 Fransız seyyahı gelecektir.
Gemi okşam Üzeri limana girecek ve Boğazda bir gezinti yapacaktır. Seyyahlar gece şehre çıkacaklardır. Kafile ertesi gün Abideleri ve müzeleri ziyaret e-decek, öğle yemeğini şehirde yiyecektir. Gemi, limanda ikinci bir gece geçirerek ertesi sabah erkenden hıırckct edecektir.
Sehnyat programına Mnrsilyadan baş-lıyaıl gemi. Measlna, Beyrut ve Kodoştan sonra lstanbula uğrayacak» daha sonra Pireden doğru Marsilyaya dönecektir.
Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası dün faaliyete geçti
Uugunsuzluk eden şoförlere karşı tedbirler
İngiliz Kabinesi, giiven oyıı isteyecek
Londra 11 A A. ıLps) — Parlamentonun pazartesi günkü (yarınki) toplantısında Muhafazakarlar Hükümet mesken meselesinden dolayı hücum edeceklerdir. İşçi Hükümet yeniden nazik bir an geçirecektir. Zira güven oyu istemesi mecburiyetinde kalacaktır.
a
Yuna» Kıral ve KıraUçeel lanyajı zJ yaret ettikleri birada köylülerle beru ber
Arkadaşımız R. Guyon'ıııı telgrafını 2 nci sayfamızda okııyıınıız
Yerli ve yabancı bankalarla müesseselerin yatırdıkları sermaye, 14,5 milyon lirayı buldu Hususi teşebbüsü teşvik ve hususi sanaie kredi temini maksadıyle kurulması tasavvur edilen “Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası,, kurucuları, dün, saat 11 de Merkez Bankası binasında toplanarak ana sözleşmeyi nihai olarak kabul etmişlerdir.
Merkez Bankası Umum Müdürü Sadi Bekter’ın başkanlığında toplanan kurucuların hazırlık esnasın-da bankaya 12,5 milyon hra ile iştirakleri derpiş edildiği halde, dün hu miktar 14,5 milyona yükselmiştir.
Yeni bankaya. Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası da 9 milyon dolar He iştirak edecektir, Yedi kişiden mürekkep olarak idare heyetinin altı Azası ittifakla şu şekilde teshil edilmiştir: Türkiye tş Bankası Umum Müdürü Bay Mecit Du-rulz. Merkez Bankasını trmsılcn Bay Cabır Selek, Bay Hazım Atıf Kuyuca k. Bay Nuri Dagdelen, Bay Hakkı Avunduk ve Bay Suphi Argon.
Mürakıplıgn da Hay Cevat: Nizami He Bay Fuat Lnstar seçilmişlerdir.
Kurucular heyeti memleketin kalkınmasında mühim bir rol oynayacak olan bu müessesinin bu kadar kısa bir zamanda meydana gelmesinde başlıca Amil olan Sadi Bekleri tebrik etmişlerdir.
Sadi Bekler, “Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası,, temsilcisi ile birlikte çarşamba günü Amorikaya hareket edecek. Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankası ile temasa geçecektir.
Seyrüseferi tanzime memur olan 6 ııcı şube Müdürlüğü, takti .ve dolmuş şoförlerini belediye nizam ve emirleriyle tarifelere rlti’, et ettirmece kati surette karar vermiştir. Ayrıca, ta kal ve dolmuş şoförlerinin yanlarında muavin bulundurmalarını da vattık etmiştir. Bu hu-euslnrıı rlayot etmeyen şoförlerin ’hak-İarında takibata girişilecektir.
Stadında
tııönıi

— MtıbnIlııb! Mahdum bey koskoca ndaın olmuş.
— Elbette aıııcusı, bu stadın temelinin atıldığı yıl doğmuştu...
Y J! N t İSTANBUL
T2 Uf art
Snvfa 2
Prof. Dr. Heisenberg'ln Fen
Fakültesindeki konferans!
Modern atom fiziğinin
felsefî
Modern firik, iki noktada felsefe ile temas halindedir.
Bunlardan hirlndal “Madde bUnymnın vahdeti. meaele.Mdir ve Lcukrippos 4le DemoknUn Sok-rattan önceki felsefelerine uzanmaktadır.
İkincisi ise "Maddenin realitesi,, meselesidir. Bu meseleyi fnodern fizik yeni bir görüşle aydınlatmış ve Descartes, Kant pragmatik. pcsiUviste gibi istikametlerle “yeni çağ,, felsefesini btlnyelendıren modern felsefe sistemleriyle temasa geçmiştir.
Birinci temas noktasının tetkikine girişmeden Önce, Sokrattaıı önceki felsefi sistemin inkişafım kısaca gözden geçirelim:
Yunan felsefesi. Thales’in şu sözü de başlar:
"Her şeyin başlangıcı sudur.,
Bu sözde, üç ana mesele mevcuttur:
a) Bütün şeylerin menşei meselesi,
b) Bütün meseleleri, hurafeye sapmadan cevaplandırmak dâvası.
c) Kâinatı, yoknasak bir pre-n-sipe göre anlamak meselesi
“AnA madde., mefhumunun, yani. Şeylerin kutbiyetlnden doğan felsefi ana prensipi. "Mevcut olmak.. ve • \ iı. ut bulınak.. tezadı* m, llkönce.Thalee izah etmiştir.
Heraklittc. "oluş,, mefhumu ön plânA geçer. Heraklit'e göre her türlü "Vücut bulmanın, oluşun., menşeini ateşte aram ak _ lâzımdır. Sokrattan önceki bu felsefi inkişaf, tek ana maddeden, birçok maddeler çıkararak hayatın, rengin tenevvüünü bu suretle izah eden Anaxagoras ile. materyalizme doğru teveccüh etmektedir.
Empcdokles’c göre, hayatın temeli, dört ana maddeden, yani toprak, su, hava ve ateşten ibarettir. Leukrıppos ve Demokritle. Sokrat - Öncesi felsefe, materyalizme geçiyor, "mevcut olmak., ve "mevcut olmamak,, tezadı. De-mokritte. "boş,, ve "dolu,, tezadı halini alıyor. Demukrite göre "mevcut olmak,, mefhumu, hava boşluğundu ufacık ve tek bir nokta. (atom ı Üzerinde toplanmaktadır. Asıl "mevcut olan,, ı temsil eden atom'un ise. haddi zatında hiçbir vasfı yoktur. Her türlü hayat tezahüratını ve rengin tenevvüünü» Demokrit, atomların genişlemesi ve hareketi İle izah etmektedir. "Şey,, in tadı veya acılığı. rengi veya kokusu zahiridir; harici tezahürü yaratan şey. atomların hareketidir.
Modern atom fiziğinin bu felsefe karşısındaki durumu acaba nedir?
Yeniçağda 18 inci yüzyılda, Fransız materyalistleri, atom İlmi ile tekrar meşgul olmaya başladılar. Bilhassa Gassendi, bu mesele üzerinde çok çalıştı. "Ana madde,, mefhumu, bunu, bölünmesi artık mümkün olmayan, en ufak madde zerreciği tarzında anlayan tecrübi kimya neticelerine pek uygun geliyordu. Yeniçağ başlangı-eında. fizik de bu görüşe iltihak ederek, kimyevi ana madde sayısı kadar atomun da mevcut olduğu, umumiyetle kabul edilmeye başlandı. Yanı 18 inci asırda oksijen atomu, hidrojen atomu, bakır atomu v.s. gibi muhtelif atomların mevcut olduğu neticesine varılmıştı. 19 uncu asırda, ana maddelerin sayısı 92 ye çıkmıştı ki, bu vaziyet, bilhassa Yunan felsefesi bkımından hiç de tatminkâr değildi. 19 uncu yüzyıl başlangıcında, İngiliz Alimlerinden Böyle, bütün ana maddelerin, hidrojen atomundan hâsıl olduklarını İddia etmek suretiyle, bu nazariyeyi yıkmaya çalıştı. Bu hipotez, tamamen ispat edilememekle beraber nazariyatta, ana maddeler sayısını tahdit etmek cereyanını uyandırdı.
20 nel asırda atom, eski vasfım kaybetti. Bölünülmeyen 92 değil, tek atom vardır ve bu da Proton. Nötron ve Elektrondan müteşekkil, yani bölünmesi mümkündür. Bugün artık, bu üç parçanın da aynı "madde,, olduğunu, birbirlerine tahavvül edebileceğini ve bu itibarla tek "madde,, nin mevcudiyetini söyleyebilmekle. Sokrat öncesi eski felsefeye dönmüş oluyoruz. Biz de onlar gibi İddia ederek diyoruz ki, madde (yahut bizce bundan farkı olmayan enerji! tektir.
Saar hakkında Ingiltere ve Amerikanın görüşü
-------------------------:--------1 Ingiltere Yüksek Komiseri, Adenauer'e, Fransız - Saar andlaşmasının, Almanya sulhuna kadar devam edebileceğini bildirdi
Berlin. 11 (YİRS) — 6aar ve Fransa arasında imzalanan nndlaşma üzerine Almanyadaki İngiltere yüksek temsilcisine bir mektup yazan Batı Almanya Başbakanı Adenauer’in aldığı cevap açıklanmıştır.
İngiltere yüksek temsilcisi Sir Brian Robertson, anlaşmanın muvakkat bir mukavele olduğunu ve Saar hakkında kati kararın Almanya barış konferansında verileceğim bildirmiştir.
ŞteCSr- ~ - ^an*CaHP*aı**a - - —
Amerikada 52,271,000 nüsha gazete basılıyor
Roma 11 (YtRS) — New.yOrkta neşredilen rakamlar. Birleşik Ameri-kada intişar eden bütün gazetelerin günde 52,271,000 nüsha bastıklarım bildirmektedir. Bir gazete nüshasının iki kişi tarafından ele alındığı hesap edilirse, Amerika nüfusunun Üçte ikisinin hergün gazete okudu anlaşılır.
esasları
Modern atom teorisi buna nasıl cevap veriyor?
Modern atom nazariyesinln inkişaf tarzlarını anlatamıyacagıma göre. «İze ancak neticeleri vermekle iktifa edeceğim. Hor şeyden Önce şynu anladık ki. iptidai zerrecikler, yevmi hayatın "şeyleri., gibi bir "şey,, değildir. Onlar. bazı tecrübelerde zerre, bazılarında ise dalga şeklinde görünürler. Halbuki "dalgacık,, ve "zerrecik., mefhumları bizim için o kadar farklıdır ki, her ikisini bir kabul etmek, bize tezat gibi gelir. Diğer taraftan bu ikilik, felsefi bir tahminin neticesi değil, inkâr kabul etmeyen bir hakikatin ifadesidir. "İptidai zerreciği., tarif ederken, bu mefhumun tamamen anlaşılmış olmadığını ve ancak mahdut şekilde kullanılabileceğini müdrik olmamız lâzımdır. Yani kullanacağımız kelimeler, mevzu-umuzun, hem zerrecikler, hem do dalgacıklardan bahsettiği hakikati ile tezat halinde bulunmamalıdır. Bu yüzden ise, vuzuhsuzluğa düşeriz. İptidai zerreciklerin yerini ve süratini tâyin edebiliriz. Fakat, yerini sıhhatle tâyin edince, sürati vuzuhsuz kalır ve bilâkis süratini tam olarak bulunca, yeri gayrı malûm kalır Yani atom, eski felsefenin anladığı mânada bir şev değildir.
Kant'ın "a priori,, mefhumu bize, vaziyeti kavramaya imkân vermektedir. Bizzat mekân ve zamanla mukayyet olduğumuz için, boş bir mekân gözünün? getirebiliriz. ama mekânın ademi mevcudiyetini tasavvur edemeyiz. Yani mekân, bizim için "a priori,, bir mefhumdur. Causalitâ ( İlliyet) de de vaziyet aynıdır. Herhangi bir hâdisenin olmamasını tasavvur edebiliriz. Fakat, hâdise mevcut olunca, "niçin., sualinin gayri mümkün olduğunu kabul edemeyiz. Yani illiyet, bizim için, yine, "a priori., bir mefhum olur.
Şimdi ise. mefhumların vuzuhsuzluğu ile beraber herhangi bir neticeyi önceden görmek imkânsızlığı, bizi İlliyet! de bir kenara bırakmak gibi bir müşkülle karşılaştırmaktadır. Bu mevzuda çok münakaşalar yapıldı. Bugün, şu netice ile karşılaşmış bulunuyoruz: Kant’a uyarak, İlleti aramak mümkün, fakat mânasızdır: çünkü tAbiat bize hiçbir ipucu vermeyince biz de herhangi bir şey ögrenemeviz. Denilebilir ki. bugün karşılaştığımız garip hakikat ve vaziyetlere, ne Kant, ne de mefhumları uygun gelmemektedir. Bunun içindir ki, son zamanlarda, illetle meşgul olmayıp, sırf "tesbit,, üzerinde ısrar eden posi-tivismc’in. yeni vaziyete daha uygun olduğu mütalâası ileri sürülmeye başlandı. Fakat, bu görüş de, vaziyete tanı intibak etmemektedir; çünkü en son vaziyet şudur ki, hiçbir şeyi tamamen teşahhus ettiremediğimiz höldo, "tesbit,, ile "tesbit etmekte olduğumuz,, gerçeklerin arasında bocalayıp duruyoruz. Diyebiliriz ki, tabiatı idealizc eden klâsik fizik, "tesbit etmekte,, olduğumuzu tamamen bir tarafa atmıştı. Atom fiziği, gerçeğin muhtelif ana durumlara sahip bulunduğunu öğretmektedir. Kendimizden vazgeçe-miyecegimiz için, "Quantao tabakasında, gerçeğin üst tabakalarından birim bulmuş oluyoruz. Kimya, fizikten ayn olarak, kendi sistemine sahip bulunmakla beraber, Quanta nazari ye si sayesinde, fizikle kimya arasında riyazi bir irtibat bulmok mümkün olmuştur. Bu misal, blybloji İle psikoloji arasında irtibat tesis edebilecek "üst tabaka., ların bulunabileceğini göstermekte ve İleride bütün sahalar arasındaki irtibatın tesis edilebileceği ümidini uyandırmaktadır.
Atomun yeknasak bir madde olup olmadığı hakkındaki suale, şimdi, geri dönecek olursak, 19 uncu yüzyıla nazaran daha şüpheli davranacağımız muhakkaktır Atom, "şey., olmadığı için, bizce» gerçek değildir. Çünkü, bize göre ancak "şeyler., gerçektir. Basit konscpslyonlanmız. "en küçüğü,. kavramaya kâfi gelmiyor. Atom fiziğinin son buluşları, tözlerin, yalnız "seyirci,, değil, aynı zamanda "oyuncu., olduğumuzu da öğretmektedir.
Washington, 11 A. A. (Unitc(l Press ı — Yetkili kaynaklardan bildirildiğine göre. Birleşik Amerikanın kan&atince Saar bölgesinin şimdilik Almanyaya dönmemesi ve bu çevrenin ekonomik bakımdan Fransız e-konomlsiyle birleşmesi lâzımdır. Dışişleri Bakanı Dean Achenon bu hususta nihai kararın Alman sulh müzakereleri esnasında alınacağım a-çıkça söylemiştir.
Acheson, Stalin’e cevap verecek
Washington. 11 A.A. (Reuter) — Dışişleri Bakanı Dean Acheson’un RAn-Franc|sco'da çarşamba ve perşembe günleri vereceği nutuklarda Stalinin nutkunu cevaplandıracağı aanılmaktadır.
Dışişleri Bakanlığı memurları A-merikahların Batı Avrupa ve A ayada yaşıyan insanların Sovyet propa-gandssiyle yanlış yola sevkedllemi-ycccglni belirtmişlerdir.
Yabancılar, Rus gazetelerinin hepsini okuyamıyacaklar
Elçiliklere verilebilecek
30 gazete tesbit edildi
Londra, 11 (Nafen) — Sovyet Rusya Hükümeti. Rusya hudutları dahilinde bulunan diplomatların eline pek az haber geçsin diye elinden geleni yapmaktadır. Şimdi öğrenildiğine göre, yabancı elçiliklere verilecek o-lan gazetelerin isimleri do tesbit c-dilmiş ve bunların dışında hiç bir gazete veya mecmuanın yabancılara sa tılmaması istenilmiştir.
Moskovada neşredilen resmi bir ka-rarnnme gereğince yabancılara ancak 30 kadar gazete veya dergi verilebilecektir.
Muhabirlerin bildirdiklerine göre, Sovyotlcr bilhassa Sovyet Halk Cumhuriyetlerinde intişar etmekte olan gazete ve dergilerin elçilikler tarafından okunmamasını istemektedir. Bu kadar geniş ölçüde tedbirlerin a-lınmasına ne gibi saiklerin sebep olduğu açıklanmamıştır.
Finlândiyada kabine buhranı
Helsinki 11 A A. (Afp) — On günden beri devıım eden Fin Hükümet buhranı henüz halledilememiştir. Yarı resmi müzakerelerde bulunan Tanın Grupu Şefi Dr. Kvkkoncn şimdiye kadar ancak sosyal demokratlarla hazırlayıcı görüş teatilerinde bulunmuştur.
Fin Parlâmentosunun en önemli iki giMipımun temsilcileri arasındaki müzakereler bilhassa komünistlerin kurulacak kabineye İştirak ihtimali Üzerinde cereyan etmektedir.
Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri. Komünist Çinin kontrolü taraftarı
Lake-Succoss, 11 A. A ı United Press, — Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lle. dün komünist Çinin Birleşmiş Milletlere kabulü haklındaki haklı prensipi kuvvetle desteklediğini teyit etmiş ve bunun Sovyet Rusyaya teslim olmak demek olduğu yolundaki ithamları reddet-ırtlştir.. = i
Trygve Lie "Ben aslâ Rusya isteklerine uymayı teklif etmedim. Milletler Cemiyetinde ve Birleşmiş Milletlerde tatbik edilecek Devletler Hukukuna ve sağduyuya uymasını istemekteyim.., demiştir.
Lie, münakaşa mevzuu olan muhtırasında açıkladığı "Ülkesinde fiilen hakimiyeti haiz olan ve haikııı kendisine itaat etliği hükümetlerin Birleşmiş Milletlere kabul edileceği,, hakkındaki prensiplere uymak suretiyle Çin hakkında bir kar ıra var • nıuk için Birleşmiş Milletlerin derhal harekete geçinesim istemiştir.
Bunımki beraber Lle. Sovyet boykotlarını esefle karşıladığını açıklamış ve bu şekildeki hareketin Çin meselesi gibi önemli konuların halline yardım etmiyecegini söylemiştir.
Atom infilâkından sonra rodyo-aktif bulut meydana gelmektedir
Clermont Ferrand. 11 A A. (Afpi — 1946 da Pııy de Dome zirvesindeki Rasathanenin şefi Hubert G&rrigue yüksek irtifada yaptığı müteaddit uçuşlar sonunda Bikini infilâkından meydana gelen bir çok radyo-okllt zerreler keyfetmiş bulunmaktadır.
1948 de ayni âlım Merignac suları kenarında Hava Bakanının da iştirak ettiği araştırmalar yapmış ve bundan başka Envitoh atolündeki infı lâktan ve gizli tutulan diğer tecrübelerden meydana gelmiş olması kuvvetle muhtemel olan bir atom bulutu keşfetmiştir
Hava Bakam bu münasebetle atom harbinin neticeleri hakkında geniş açıklamaları ihtiva eden bir broşür yayınlamıştır. Bunda şöyle denilmektedir;
"Sayısız fenni vasıtaların kullanılacağı silâhlı çarpışma atomun vasati radyo-ûktıvitesinin vasıflarında öncınll değişiklikler meydana getirecektir.,,
Kısa haberler
Atlıınl ik bavuııtııa Konbc.ı ı I nisanda toplanıyor.
Paris 11 lYfRSı — Kuzey Atlantik Paktının Savunma Konseyi, 1 nisanda Lâlıey şehrinde toplan.’' aktır.
Yunanlılar hariçteki paralarını toplamaya çalışıyorlar
Atina I I (AP) Dün yayınlananmış olan bir kararname, bütün Yunanlıların, Birleşik Ameri-karla bulunan ve miktarı 10,000 doları aşan hesaplarının 20 sim drahmi’ye tahvil etmelerini İstemektedir. Bu karar, 'milli ck°’ nomiyi kalkındırmak için dolar temin etmek mokaadiyle., ittihaz edilmiştir.
İlle olıırak Papaya tatbik vdllcıı İlâç.
Valtkan 11 A A. (Reuter) •— Vatikan çevrelerinden bildirildiğine göre, "Pan.ı adında yeni bir ilâç Papa 12 inci Pie’yi son defa romatizma hastalığından tedavi etmiştir.
Papa, geçen ay gripten rahatsız bulunduğu zaman kendisine bu Uâçtan enjeksiyon yapılmıştır.
Terkibi gizli tutulan yeni ilâç İtalyan doktoru Mlchele Picclottı tarafından bulunmuştur.
İlk tecrübe ilâcın gelişmesiyle ilgilenen, Pspa'uın arzusu üzerine Vatikan lâbonıtuarında yapılmıştır.
| Atinaya rIcIpii arluuİH!,nnız R. Guyoü, telgrafla bildiriyor | Y unanistanda ordu Plastir asa değil Venizelos’a rey verdi
Askerlerin kendisini tutması sayesinde Venizelos’un partisi, 51 mebuslukla ikinci vaziyete geçti. Müstakbel Dışişleri Bakanlığı, günün kahramanı olan Venizelos’a verilecek
Atına .11 (Arkadaşımız R. Guyon-dan telgrafla) — Askeri seçim bürolarından gelen son neticeler, Yunanistan Parlâmentosundaki mebuslukların taksini ediliş nispetleri üzerinde hiç bir değişiklik yapmamıştır. Çal- ! darıs'iıı Halkçı Partisi 52 mebuslukla gene baştadır. Fakat buna mukabil, - şimdilik sadece kâğıt Üzerinde mevcut olan merkezi partiler koali-zasyonu 130 mcbushıgn sahiptir Ancak. en dikkate şayan nokta, son tasniflerden sonra Vonizcloa un Liberal Partisi 51 snndalya ile ikinci va-zlvctc geçmiş, Plnstıras ın partisi ise 46 mebusla ikincilikten üçüncülüğe düşmüştür. Papaandreu'nun partisi ise. 33 sandalya ile bunlardan sonra gelmektedir Partilerin sıralanışlarındaki bu değişiklik, iki noktadan mühimdir: Evvelâ, bu vaziyet, ordunun Plastlras'a değil. Vcnizclos a rey verdiğini isbat eder Sonra da. Venizelo-a’ıın koalisyon içinde bir şef durumunu ve mesuliyetini almasını temin e-der. Ve bütün bunlardan ehemmiyetli neticeler doğabilir.
Ordunun Venizelos’a rey vermesi, Phvsttrns'ın solcu olmasından şüphe eden Yunan politikacılarını teskin etmiştir. Bu politikacılar, Pl as tıraş* m ordu tarafından verilen reylere dayanarak, orduda değişiklik yapmak iati-yecegınden ve bu suretle siyaset bakımından şüpheli oldukları için tekaüde sevkedilımş bulunan bazı yüksek rütbeli subayları tekrar hizmete alacağından korkmakta idiler. Şimdi bu mümkün olmıyacaktır. Zaten Milli Savunma Bakanlığının bir Plastıraa-çıva verilmesi de pek muhtemel delildir.
Müstakbel merkezi koalisyona dahil olarak bütün siyaset adamları, bugün kendilerine sorduğum zaman, seçim neticelerinin orduya hiç bir tesir yapmıyacagını bana te.vıd ettiler. Şayet orduda bir tensikat yapılacak olursa, bu ancak, Genelkurmay Başkanı Mareşal Papagos tarafından, memleketin selâmeti için hiç bir tehlike arzetmiyecegi söylendiği takdirde tatbik edilecektir.
Diğer taraftan, Venizelos’un merkezi koalisyondaki partilerin başında bulunması, müstakbel hükümetin u-mııml politikası, bilhassa dış siyase-
ti üzerinde büyük bir tesir icra ede-
Amerikada yeniden uçan daireler görüldü
Ne w-York. 11 (Nnfcnı - Satur-day Evening Post gazetesinin muharrirlerinden biri "Uçan daire,, terden bazılarının dağlara çarparak parçalandığı ve İçlerinden ufak cesetler çıktığı hakkındaki haberlerin yayınlanması Üzerine uzun bir makale hazırlamıştır. Amerikalı muharrir yabancı dünyalardan geldikleri iddia edilen bu uçan dairelerin ne gibi saiklerle gönderildiklerini a-raştınyor ve şöyle diyor:
“Son zamanlarda İnsanlar tarafından atom ve hidrojen bombalanılın bulunmuş olması tehlikeli bir hal yaratmış ve bu durum seyyarelerdeki insanları endişeye düşürmüştür. Hidrojen ve atomla arzın infilâk etmesi diğer seyyareleri de tehlikeye düşürceginden bu mahlûklar araştırmalar yapmak lüzumunu hissetmişlerdir. Sık sık görülen ucan dairelerdeki canlı mahlûklar tarafından verilen raporlara göre hareket edecek olan seyyareler idarecileri belki de arzı, kimseyi tehlikeye düşürmesine imkân vermeden ynketmenin çarelerini araştıracaklardır..,
Amerikan resmi makamları şu iki şık üzerinde durmakladırlar:
1 — Bu haberler taınamiyle uydurmadır.
2 — Halkta umum! bir hastalık her tarafta "Uçan daire,, 1er göster- I
i ■çıııı Daireler Itıin haritacılarını (aşıynrınuş.
Salem (Ohioi 11 lAP) — Eski Avusturya Veliahtı Otto, dün Salem de verdiği bir nutukta, Amerika Üzerinde sık sık görülen "uçan dairelerin,, Rus haritacılarını taşıyan vasıtalar olabileceği ihtimalini derpiş etmiştir.
Otto, Rıısyanın harpten sonra Alınanlardan ikisi tamamen gelişmiş bir halde bulunan doku* tane V — tipi ellâh aldığını bildirmiştir.
Sabık veliaht, Rusların, bunlardan bir tanesini uçan daire haline getirdiklerini zannettiğini İleri sürmüştür
(,'iııdekl AıııcrlkulıİHr Gl.
Gordoıı gemlsi.vla ayrılacaklar.
Manllla, 11 A.A. (United Press)
— Bugün öğrenildiğine göre Amerikan bandıralı "General Gordon,, •vapuru, komünist kontrolü altındaki Şanghay'da bulunan Amerikalıları taşımak Içlrı kullanılacaktır Vapur önümüzdeki salı günü Manilla’ya gelecek ve ertesi gün Honkong, Şanghay ve Yokohama-1 hareket edecektir.
Güne> Afrika Hlııdlçhüyi tamdı,
Saygon 11 A A. (Afp) — Güney Afrika Birliği Çin Hindistanı Müşterek Devletlerini resmen tanımıştır.
çektir. Geçen gün bana verdiği mü-İftkatta Vcnizclos. Dışişleri Bakanlığını şahsan kendi üzerine almak istediğini söylemişti. Öğrendiğime göre, bu karar, merkezi Üç partinin dün yaptıktan yeni toplantıda şiddetli hu münakaşaya sebep olmuştur. Papaan-dreıı’nıın da Dışişleri Bakanlığını istediği, artık kimse için bir sır değildir. Dünkü hararetli münakaşalar esnasında Papnandreu, bunu tekrar ısrarla :talep etmiştir. Fakat*(sonunda PIhstıraş ın ricaları üzerine vazgeçmeğe razı olmuştur. Onun için şimdi, —eğer bir merkezi kabine kurulursa— Dışişleri Bakanının Venıze-İns olacağı, aşağı yukarı katidır.
Bu vazıyet, Atinadaki resmi çevreler taralından dn çok daha emniyetli olarak telâkki edilmektedir. Hakikaten. dış siyaset bakımından Vcmze-los, Yunanistanuı bütün dünya ile münasebetlerini gelişi irmek hususunda tanı nıânasıyle emniyet vericidir. Geçen gün kendisi bana, Batı demokrat memleketlerle çok sıkı işbirliği politikasını takip edeceğini ve Türkiye ile bağlan kuvvetlendireceğini söylemişti. Zaten Yunan halkının büyük ekseriyetinin de istediği bu-dur. Hiç şüphesiz Flaştıras da, bu mevzuda, seçimlerden sonra lüzumlu bütün teminatı vermiştir. Fakat onun siyasetin? ait umumi hatlann, Veni-zclos'unki kadir sarih olmadığı dn muhakkaktır. Bundan başka. Plastı-ras’ın kendi partisi içinde bile hangi nüfuz ve tesire tâbi olacağını, şimdiden kimse kestiremez.
O halde, yarın Plastiras Başbakan mevkiine gelse de, Yunanistanda Vc-nızelos günün kahramanı olacaktır, Ancak, haris bir şahsiyet olan Generalin, bu suretle ikinci plânda kalmağa razı olup olmıyacağı henüz meçhuldür. Netice olarak şıınu söyliycbi-Ilrlz kl. Atlnada bulunan müşahitler. Pl as t ıra s - Venizelos-Papaandreu'dan mürekkep üç kişilik ailenin bazı güç ve fırtınalarla dolu bir "mahrem" hayatı olacağını kestirmekte tamamen mutabıktırlar Bu yüzden, milletin menfaatlerine uygun şekilde devlet işlerini idare edebilmek için, hazan birinin, hazan ötekinin ekseriya büyük feragat hissiyle hareket etmeleri lâzım gelecektir.
mekledir.
Fakat tanınmış bazı Lllnı adamları bunların yabancı dünyalardan geldiklerine inanmaya başlamışlardır Meksiko nun ileri gelen astronomlarından biri "Arlık ben bu uçan dairelerin yabancı bir diyardan geldiklerine İnanmaya başladım,, denıiştir. Bu teoriyi kabul etmekte olan İlim adanılan uçan dairelerin ya Merih veya Venüs sayyaresinden gelmekte olduğu fikrindedirler.
şimdiye kadar dünyanın dört bir tarafında bu uçan daireleri görenler olmuş, hattâ geçen hafta bir tepkili uçak bunlardan birini uzun müddet takıp etmiş fakat yakalamaya muvaffak olamamıştır.

Marshall Plânnıa dahil memleketlere
Klâsik Türk müziği programlar^gönderildi
Programlarda dört Türk kompozitörünün eserleri mevcut bulunuyor
Kırailçc Mary’niıı dokuduğu halı arttırma ile satılacak.
Nc\v-Yorlc 11 lAP) — Queeıı Mary tarafından yapılmış olan halı, 20 martla Neıv-York’a gelecektir. Bu halı. Ingilleteye dolar temin etmek için satılmaktadır. Evvelâ. muhtelif şehirlerde teşhir ••dilecek ve satış haziranda arttırma ile yapılacaktır.
Kovln Imstıı
Londra 11 (AP) — İngiliz Dışişleri Bakanı Ernnst Bevln, astm ve kalh hastalıklarından tedavi edilmek üzere bir hnstahanc.ve yatacaktır.
Bakanlık, Bevin'ln hafta sonu lAtilinl istirahat ve tedavi ile geçireceğini belirtmiştir.
Perşembe bünü 69 yaşında olan Bevln. birkaç zamandan beri rahatsız bulunmaktadır. Anavatanına mülteci olarak gireri
Düıı.\a Vafundaşı
Paris il A A. ıReuter) — ı numaralı Dünya Vatandaşı olan 28 yaşındaki Garry Davla, Amerikan Vizesi elde ettiği İçin 19 martin Birleşik Amerikaya bııreket edecektir.
Davla, istikbal hakkındaki plân-hırının henüz kati bir mahiyet in-şmıadığım dün akşam Reuter mu-bahirine söylemiştir.
Rııssell Dorr Eskişehirli sanayicilerle konuştu
MarshaJI Plânı İdarecisi, icabında sanayicilerimizin Amerikaya tetkik seyahatine gideceklerini bildirdi
Eskişehir 11 (Hususi surette giden arkadaşımız bildiriyor) — Bugün Ankaradan şehrimize gelmiş olan Türkiyede Amerikan Yardım Heyeti Başkanı Mr. Russeli Dorr Ticaret Odasında memleketin sanayicileriyle uzun bir konuşma yapmıştır. Sınai kalkınmada Mnr-shall Plânının İki tatbik İstikameti olduğunu ve bunlardan birinin hususi teşebbüs sahiplerinin doğrudan doğruya bu plândan İstifadeye başvurmak suretiyle temin edecekleri yardım, diğerinin de bir döviz taralına mahal bırakılmamak şartıyle Türk Hükümetinin delâleti suretiyle .sağlanacak hamleler olduğunu tebarüz ettirdikten sonra her iki kanaldan da Türk müteşebbislerinin başarıya kavuşabilmeleri için Marshall Plânının çok ameli bir tarzda hazırlandığına işaret eylemiştir
Bundan sonra Marshall Plânı gereğince Türk sanayicilerinin müspet işler başarabilmelerini sağlamak için Amerıkadaki tesisleri gezebileceklerini ve bu seyahatlerde kendilerine kolaylıklar gösterileceğini söyleyen Dorr icap ederse Amerıkadaki teknisyen ve uzmanla nn da aynı maksatla TÜrkıyeye dâvet olunmalarının uygun bulunduğunu açıklamıştır.
İş adamlarının sorduğu sualleri cevaplandıran Amerikan Yardım Heyeti Balkanının sözleri Eskişehirde çok müspet bir tesir bırakmıştır. Gelişinde olduğu gibi Vah, Emniyet Müdürü ve Hava Tümen Komutanı tarafından uğurlanan Russel Dorr, eşi ve maiyeti saat 16 da Özel uçaklariyle An karaya dönmüşlerdir.
Gazi Eğitim Enstitüsünde Cemâl Nadiri anma töreni Aûkara, 11 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Gazı Eğitim Enstitüsü Reslm-îş Şubesi bu akşam nıekLep salonunda karikatürist Cemal Nadiri anmak üzere bir toplantı yapmıştır.
İngiliz kültür heyeti Küçük Tiyatro binasında çocuk tiyatrosuna ait bir fotoğraf sergisi hazırlamıştır. Bugün saat 12 do açılıp ilk olarak Basın temsilcileri tarafından gezilen sergide mücessem şekillerle 100 kadar resim teşhir edilmiştir. İngiliz kültür heyeti Türkiye mümessili M ister Robert Mc. Nab dâvetlılere i-zahat vermiştir.
Bir sözlü soru daha
Ankara, 11 ■ Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Burdur Milletvekili Ahmet Çınar bugün B M.M. Başkanlığına verdiği sözlü önergede Başbakan tarafından aşağıdaki hususların aydınlatılmasını istemiştir:
"Burdur H. P si ehliyetleri şüpheli bazı kimselere vâizlik müsaadesi temin etmiş ve bu kimseler vasi tasiyle parti propagandası yaptırmaya başlamıştır. Dinin siyasete H8İk Partisi tarafından âlet edilmesi muvacehesinde hükümet ne düşünmektedir.,,
Seyhan ta*>tı
Tarsus. 11 (A. A.) — Son günlerde bölgemize yağan yağmurlar dolay isiyle Seyhan nehri taşmış ve ilçeye bağlı Kefeli. Köklü köyleriyle devlet çiftliğine ait olan arazı sular altında kalmıştır. Kaymakam, alınan tedbirleri yerinde incelemek üzere su baskınına uğrıyan bölgelere hareket etmiştir.
Ankara. 11 ıA. A.) — Amerikanın Marshall Plânına dahil olan memleketlerin müzik programında çalınmak Üzere hazırlanmış olan klâsik Türk müziği programı uçakla Parise gönderilmiş bulunmaktadır. Bu program beş eserden mürekkep-ür;
Necll Kâzım Akses’ln viyolonsel ve orkestra için yazmış olduğu poern. lüvi Cemal in köçekçeler süiti lle senfonisinin ikinci kısmı. Adnan Saygun'un sihirli dansı ve Ferit Al-nar'ın prelüdü lle iki dansı.
Klâsik Türk eserlerini Marshall Plânı çerçevesi dahilinde dünyaya tanıtmak için girişilmiş olan bu hareket memnunlukla karşılanmıştır.
öğrenildiğine göre, burada plâğa alınmış olan bu Türk eserleri Pa-riste band üzerine nakledilecek ve bunların türkçe izahları fransızcaya tercüme edilerek eserler üzerinde daha geniş bir bilgi edinilmesine imkân verilecektir. Bu klâsik Türk programı, Ankara Radyosu müzik yayınları şefi Mesut Cemil ile konser maestrosu Halil Onayman İdaresi altında Riyaseti Cumhur filârmonik orkestrası tarafından plâğa verilmiştir. Bestekârlar kendi eserleri çalınırken orkestrayı bizzat idare etmişlerdir.
_ u t~t t - —- —
Vefa Lisesinin 84 üncü yıldönümü
Vefa Lisesinin kuruluşunun 81 üncü yıldönümü mııımaebotıvlo dün anut 15,30 ela Vefa Lisesinde bu tören yapılmış vo ananevi boza içilmiştir.
Mudafaai Hukuk günü
Dün, memleket için bu mesut hâdiseyi yaşayanlar, Eminönü Halkevinde toplanan halka hâtıralarını anlattılar
Eminönü Halkevi Dil-Edebiyat Şubesi tarafından tertiplenen Müdafaa! Hukuk günü dün «mt 15 ten itibaren Eminönü Halkevinde yapılmıştır.
Toplantıda, bir çok Müdafaal Hukuk knhrnmanian İle g^niş bir halk ve gençlik kütleni hazır bulunmuştur.
Şehir Bandosunun çaldığı latlklftl Marşını müteakip töreni açan Halkevi Başkanı Kemal ÇİUngirnğlundan sonra kUraüyG golcn General Ali Fund Ctobe-soy, bir çok tarihi veMlkalara ve hâtıra deftarfoo lntlnnt ederek uzun süren bir konuşma yaparak Milli Mücadelenin Ftıfhnlnnnı İzah etmiştir.
Bllrıharc, Hüsrev Gerede Atatllrkün Samsuna çıkışını. Milli Mücadele Birasındaki harekâtını ve şahsiyetini, hâdiseler ve misaller naklederek anlatmıştır .
Daha sonra Üniversite gençliği adına konuşan Orh^n Blrglt. Cumhuriyetin, Müdafaa! Hukukçular tarafından gençlere verilmiş bir vedia olduğunu tebarüz ettirmiş ve bütün Türk gençliğinin bu vediayı en aziz varlıkları olarak müdafaa ve muhafaza edeceklerini hatırlatmıştır.
Son olarak söz alan Prof. Dr. Sadi Irmnk. irticalen heyecanlı bir konuşma yaparak MÜdnfaaı Hukuktan doğan neticeler Üzerinde durmuş, bunların tahlilini yapmış ve AUtürkün MI1M Mücadelede yarı tanrılaşmış olarak, tarihimizin mukadderatı üzerinde oynadığı rolü belirtmiştir
Müdafaal Hukuk gününün bundan böyle her sene yapılacağını «öyliyen Prof. Irmak, Milli Mücadelenin İsimli isimsiz bütün kahramanlan m selâmlıvarak sözlerine nihayet vermiştir.
Ordu terfi kanun tasarısı ve askeri memurlar
Lise mezunu olup Yedek Subay Okulunu bitirerek orduda fiili hizmetini İkmal ettikten sonra Milli Savunma Bakanlığının açtığı sınavlara girecek askeri memur olanlar 1455 sayılı Askeri Memurlar Kanununun 8 inci maddesine göre dört yılda bir terfi etmektedirler.
Halbuki ordudaki askeri memur kifayetsizliği yüzünden orta ve hattâ ortaokulun dûnunda tahsil görmüş kimseler «ivil memur olarak alınmakta ve bunlar da diğer hu bavlar gibi üç senede bir terfi ettirilmektedirler.
Millet Meclisine sunulan yeni ordu terfline ait kanuna sayısı mahdut miktarda olan bu askeri memurlar İçin do bir madde Uâvesİ suretiyle Üç senede terfi ettirilmeleri Üzerinde durulması yerinde bir kadirşinaslık olur.
Beden Terbiyesi, halk kampları açıyor
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü dağ ve deniz kampı olmak üzere beş bölgede halk kampları vücuda getirmece karar vermiştir.
Bergamanın Kozak yavlasında, boruda Apund Gölünde ve kayseri Erd-yasta dağ kampları. Erdektc Zeyun-duğında ve Orduda Vona'da da ikt deniz kampı açılacaktır.
H/ızImnda açılacak alan hu taiinpı.t-"in Ücretleri 3-5 hra aracında ıdaeviktır İştirak etmek arzusunda bultınonlur da 1 niHandan ItUuırcn Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne müracaat edebileceklerdir
Bir İngiliz tiyatro münekkidi yarın şehrimizi geliyor
Dondranın meşhur sinerim ve tiyatro münekkidi M- Alan Drnt'ln pazartesi günü tayyare ile Londradnn gelmesi beklenmekledir Londrunın tiyatro, .sinema w cNirbtyat münekkitliği sahafında geniş tecrübe ve şöhreti olan Mr. Alan Drnt memleketimizde ımnlern liva t ro ıShııke.4pear(' ve ShaVcspp.ıı c*1 filme alnın) mevzuu üzerinde konferanslar verecektir.
İstanbulluların Eskişehire yardımı devam ediyor
Dün 28 bin lira daha bağışta bulunuldu
İstanbul V1l:»j etinde teşekkül ••• den Eskişehir Felnkelzrdolerjııe Yordun Komitesi, dün halka bir beyanname neşretmiş ve bu beyanname lle halk yersiz, yurtsuz kalan vatandaşlara yardıma davet edilmiştir.
Komite vasıtfl&iyle yapılan bağışlam devaın edilmektedir.
Dün yeniden bakışta bulunanlar şunlardır:
Osmanlı Bankası 2500. İmar Bankası 1000. Selanik Bankanı 1(MW, | Bulunda Bankası 10U0, Merkez Bankası 3000, Ziraat Bankası 2500. Emniyet Sandığı 2500, İş Bankası 2500, Halle Bankası 50(), Banka Komcrçlyalc İtalyanu 1000. Banko Dİ Roma 1000, Yapı Kredi Bankası 1(MM). Ekspres Lokantası 250, Sürpriz Gömlekleri 500, Vaiz Cemal Ozan eliyle Cemaatten toplanan 455. Azmi Şobat Mağazası 300, Kız Koleji işçileri 151.5. Nu-rvddın Gökav 250. Knap işçileri 100. Cemal Azmi 100, Aker Şirketi 1500, Mustafa Naznıl Denıiröz ve ortaklan öoo. Aslan Tuğla fabrikası 500, Naci AH 100. Dr, Tap-ttıs 500, Burla Biraderler ve şüre-kıısı 2»hM), Doğan Sigorta Şirketi 600, Papanın vekili Munsmyor An-drea Knsuta 500. Mustafa Topba.j ve şeriki 100. özgüven kardeşler liM Kâzım Nihat 100, Ah Rıza .Şirketi 100 lira vermişlerdir.
(----------------- -V
hava raporu
Son 24 sanı içinde yurdumuzda hava Karadeniz ve Akdeniz kıyılarının Doğu taraflarında, Doğu ve Güney-dogu A-nadoluda çok buluLlu ve ver yer yağışlı, tllğcr bölgelerde bulutlu geçmiştir.
Yağışlar iç Anadolunun doğu kısımları lle Doğu Anadolu ve Karadeniz kıyılarının doğu taraflarında kar. diğer yağış olan yerlerde yağmur şeklinde ol muştur.
Kıır kutınlıldurı Knrakösedü 43. Karata 37. Artvlnde 23. Sıvasta 21. Erzurum-da 17 sm.dlr .
En düşük sıcaklık sıfırın altında Karstn 21, şn ylıksek ısı sıfırın Üstünde Bodrumda 30 derecedir.
Dün hara rot BvrUndo. saat 16.00 dn .sıfırın üstünde 4 derece idi. Barometre 1005 nuillmr, 754 rnihınclrcyc düşmüştür. Gece hııvıı yağışlı geçmiştir. Bugün iıa-va knpalı geçecek ve zaman znnıan kar yağacaktır. Rüzgâr, şimulbatıdan esmeğe başlayacaktır.
h. 1



lfi Mart 1950
— YE Nî ÎSTANBVL
OİN• Mr-ao ıWl J— İltV •♦«!»«- • Hilali-İti ■■■ »ttE~ - Mttt» — tttl}tl*(IMtHxl|lr IIHttVlltlItft’
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
"ashington’da Beyazsaray
Sayfa 3
Panayır : 2
Politika
ve ilim
Yazan: Fazd Ahmet AYKAÇ

... KİM DİNLER?
Kır papatyalan vesilesiyle
Amerikanın yeni seçim tasarısı
Cumhurbaşkanının tek dereceli seçimle doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesini istiyen Cumhuriyetçi Humphrey tarafından yapılan teklifin büyük bir ekseriyetle reddedilmesi, Avrupalılarca herhalde hayreti mucip olacaktır.
Ne w-York (Hususi muhabirimiz bildiriyor)— Amerikalılar, George Washington devrinden beri, aynı
usulle 40 cumhurbaşkanı seçtiler. Anlaşılan şimdi, bir buçuk asırdan sonra bu metoddan bıkmışlar. Senato, şubat bidayetinde, ufak bir ekseriyetle kabul ettiği yeni bir seçim kanunu tasarısını. Mümessiller Meclisine göndermiştir. Mümessiller Meclisi de, tasarıyı üçte iki ekseriyetle kabul ederse, tasarı, birliğe dahil 48 devlete arzedilecektir. Çünkü Anayasaya müteallik bütün tadillerin. 48 devletin dörtte üçü tarafından yedi aene zarfında kabul edilmesi lâzımdır.
Şimdiki Anayasaya göre Cumhurbaşkanı, halk tarafından doğrudan doğruya değil, ikinci seçmenler tarafından seçilmektedir. İkinci seçmenlerin, o devrin idealist telâkkisine göre, gayet müstakil ve tanınmış kimselerden olmaları icap ediyordu. Halbuki tatbikatta buna imkân olmadı, ikinci seçmenler, daha bidayette birinci seçmenlere karşı muayyen bir namzedi seçeceklerini taahhüt etmek mecburiyetinde kalmışlar ve bu taahhütlerini de şimdiye kadar çok az bir istisna ile daima yerine getirmişlerdir.
Carî seçim kanununa göre, her devlet, Kongrede bulundurduğu mebus ve senatör kadar, ikinci seçmen seçer; yani 48 devletten, 531 ikinci seçmen seçilir. Her devlette seçim, liste usûlüne göre yapılır. Meselâ, herhangi bir devlette, Cumhuriyetçi ikinci seçmenler listesi 600.000 ve Demokrat ikinci seçmenler listesi 300.000 oy almışsa, yalnız Cumhuriyetçi namzetler kazanır ve demokrat

II
namzetler. Cumhurbaşkanı seçimine iştirak edemezler.
Yeni tasarıya göre, ikinci seçmen sayısı değişme m eki e beraber, bunların partiler arasındaki inkısamı, alınacak oy nispetine göre yapılacaktır. Yani 12 ikinci seçmen çıkaracak olan bir devlette, vukardaki misale göre tecelli eden seçime nazaran, Cumhuriyetçiler 8, Demokratlar ise 4 ikinci seçmenlik kazanmış olacaklardır. Cumhurbaşkanı seçiminde ise, ikinci seçmenlerin nisbi ekseriyetini kazanan namzet, oyların en az r'c 40 mı üzerinde toplamak sertiyle, Cumhurbaşkanı olacaktır. Bu nispet tahakkuk etmezse. Cumhurbaşkanı, ikinci seçmenlerin en çok oy verdiği iki namzet arasından, doğrudan doğruya kongre tarafından mutlak ekseriyetle seçilecektir.
Yeni tasarıyı hemen bütün demokrat senatörlerle Cumhuriyetçi senatörlerin yansı desteklemektedir. Bunların mütalâasına göre, şimdiki sistem, birinci seçimde ufak farkla ikinci seçmenliği kaybeden bir namzedin, ikinci seçmenlerin ufak bir ekseriyetiyle Cumhurbaşkanı seçilmesini mümkün kılmaktadır. Çünkü, her devlet, nüfusu nazan itibara alınmaksızın, senatoda iki mümessil bulundurmaya salâhiyeti! ve ikinci seçmenlerin sayısı ise. mebus ve senatör sayısının aynı olduğundan, ikinci seçmenler heyeti, halk ekseriyetinin tam bir makesini teşkil etmemektedir.
Şlmalli demokratların ileri sürdüğü diğer bir sebep, daha da ehem-
erikadan notlar
Demokrat Partinin siyasî sahada zayıf tarafları
Cumhuriyetçi Parti liderleri, 1950 seçimleri sırasında iktidarın komünistlere yumuşak davrandığını ileri sürmek fikrindedirler Fuchs a-tom casusluğu meselesi; Algier Hiss’-in mahkûmiyeti; Acheson'un Hiss’l müdafaa edişi; ve Truman’ın bundan enrel "Amerikadaki komünist casuslar hakkında lüzumundan fazla telâş ediliyor,, demesi Demokrat Partinin siya»! sahada İstismar edilebilecek zayıf noktalan telâkki olunuyor. E-ğer bahsi geçen vakalar 1950 kasımına kadar bayatlamazsa o tarihte yapılacak kongre seçimleri üzerine muhakkak tesir edecektir.
Yeni bir zirai plân
Tarım Bakanı Brannan yeni bir plân hazırlamaktadır. On sene zarfında bir milyon çiftçi ailesi endüstri alanına nakledileceklerdir. Bahsi geçen aileler hükümet tarafından şehirlere naklolunacaklar ve yeni iş-
lerini öğreninceye kadar hükümetten maaş alacaklardır. Brennan bu işe başlamak için Kongreden 450 milyon dolar isteyecektir. Amerikan Tarım Bakanına göre teknik imkânlar renç-berlere olan İhtiyacı azaltmıştır. Halen çiftliklerde çalışanların 1 6 sı şehirlere nakledemezse mahsûl fazlası Amerikan ekonomik bünyesini sarsabilir.
H’allace ne yapacak?
Bilindiği gibi eski cumhurbaşkan muavini Henry Wallace daha çok komünizme meyleden Terakkiperver Partinin lideridir. Rusların Balkanlarda kullandıkları şiddet siyasetini gören U allace bahsi geçen partiden çekilmek isU>rormuş, Rivayete göre bu avın sonunda Chicago’da yapılacak olan Terakkiperver parti kongresinde demokratik bir nutuk verecekmiş.
miyetlıdir. Bunlara göre, şimdiki sistem, küçük partilerin, seçimler üzerine nispetsiz derecede müessir ol-
malarına çok müsaittir. Meselâ, en kalabalık olan Ne\v-York Devletinde. Amerikan iççi Partisi, Mebuslar Meclisinde tek sandalyesi olduğu halde, ya (ümitsiz olmakla beraberi bir namzet göstermek, yahut da taraflardan birini tutmak suretiyle, demokrat veya cumhuriyetçi ikinci seçmenlerin seçilmeleri veya seçilme-meleri üzerinde müessir olabilirler. Bu çeşit vaziyetlerin, küçük partiler elinde, siyasi baskı vasıtası olarak kullanılması daima mümkündür.
Tasarıya taraftar olan cenup demokratlan, meseleye zenciler zaviyesinden bakarak, aynı neticeye varıyorlar. Bunlara nazaran, bir kısım şimal devletlerinde, her iki büyük parti muvazene halindedir. Bu itibarla, zencilerin oyları, müvazene ü-zerinde müessir olmaktadır. Zenciler, kendilerine uygun düşen kanunların geçirilmesi için, şimalli demokratları daima baskı altında tutabilirler.
Tasarıya taraftar olan Cumhuriyetçiler. liste usulünün kaldırılmasi-le cenup devletlerinde söz sahibi o-lacaklarını ve bilhassa buralarda siyasi alâkayı arttırabileceklerini u-muyorlar. şimdiye kadar, Cumhuriyetçilerin, cenupta seçime girmeleri zahmete bile değmiyordu. Çünkü. % 50 ekseriyet kazanmalarına ihtimal yoktu. Buna mukabil, demokratlar, zaferden o kadar emindiler ki, kütle halinde sandık başına koşmaya lüzum bile görmüyorlardı.
Muhafazakâr Cumhuriyetçi Taft*-ın idaresindeki muhalefet, yeni tasarının, Amerikan düşünüş tarzına yeni unsurlar sokacağından ezcümle AvrupalIlara has nisbi seçim esasını aşı-lıyarak bu yüzden Amerikadaki liste sisteminin de değişmesine sebep o-lacağından endişe etmektedir. Taft, senatoda. Fıansadaki parlâmento buhranlarını ürkütücü bir misal olarak İleri sürmüştür. Ayrıca, yeni tasarının, Cumhuriyetçi partiyi daha ziyade zayıflatmaktan başka hiç bir İşe yaramıyacağını da söylemekten çekinmemiştir. 20 nci asırda yapılan bütün Cumhurbaşkanı seçimlerinin neticelerini, yeni tasarıya göre, hesaplamaya üşenmiyen Taft, meselâ. 1908 de, ikinci seçmenlerin kuvvetli bir ekseriyetiyle seçilen bahasının, yeni sisteme göre, çok az bir ekseriyet kazanabileceğini, endişe ile müşahede etmiştir.
Görülüyor ki. yeni sisteme göre, yapılacak bir Cumhurbaşkanı seçimi, büyük partiler birbirlerine aşağı yukarı denk bulundukça, değil yalnız hukuki, hattâ riyazi meselelere hile sebep olabilecektir. Bu durum karşısında. Cumhurbaşkanının tek dereceli seçimle doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesini ıstıyen Cumhuriyetçi Humphrey tarafından yapılan teklifin, büyük bir ekseriyetle reddedilmesi, Avrupalılarca her halde hayreti mucip olsa gerektir.
— Memleketlerini, İleri merhalede siyasi anlayışlara erdirmek dâvasındaki bazı önderler malûmdur. Ben tarih okudukça bunlardan nicelerinde görülen kafa yoksulluğuna hayret ederim. Ama günden güne görüyorum. Bir takım yaradılışlarda (cür'et) sermayesi arttıkça, bilgi (stoku) acınacak derecede eksiliyor! Bilirsiniz ya; zaman olur ki hürriyet dağdan, solculuk da sağdan gelir, fakat işte itiraf ediyorum; cehil a-kıntılariyle politika anaforları arasında ben kendi rotamı iyice şaşırmış bir haldeyim!
— Neden?
— Bilmiyorum, okumak denilen şey, artık tamamen (ilga ı mı edildi? Yoksa biz mi o işten pek hazzetmiyoruz? Ömrümde rastladığım siyaset boksörlerinden en kabadayı görünenlere baktım; şunu gördüm. Kendilerinin yarım asır önce işittikleri — bugQn için tamamiyle küflü! — bir takım gümbürtüiü sözlerden sonra insanlığın irfan borsasına hiç bir kıymet çıkmadı sanıyorlar ve yırtıcı bir zurna sesiyle öttükleri zamanlarda bile, ancak mazinin davulunu tokmaklamakta olduklarını görmüyorlar; yıllardır nice sözler işittiniz; bu sözlerin olgun vasfım verdiğimiz cemaatlere hitap ederken bile çok kere ı Hotontolara) dahi tuhaf görünecek hafiflikte olduğuna dikkat etmediniz mi?
— Ettim, fakat hiç şaşmadım! Daima olduğu gibi yine içimi çektim. Siz benim kadar ihtiyar olmadığınız için — çok şükür — henüz vıpramış değilsiniz! Fakat temenni ederim; tecrübe — enerjinizi hiç aşındırmadan — sabrınızı perkleş-tirsinî Terakki kolay mı Azizim? Tekâmül fırtınalı deniz gibidir; bir dalganın üzerinden atladığınız vakit İkincisi karşınıza çıkar! Ne yapmalı ?!
— Siz çok sabırlısınız, doğrusu gıpta ediyorum; benim öyle geniş tahammülüm yok! Meşrutiyetten ben çıkan sövüntü sağnaklannı gördükçe. kendi kendime şunu derim: Acaba sağda solda işittiğim liderler, miyderler, abur cubur konuşmazlarsa söyliyecek söz bulmaktan âciz mi kalıyorlar? Bunlar bütün hayatiniı boyunca tek bir (Hukuku Esasiye) kitabı karıştırmadılar mı? Hiç bıı ileri millet dilini öğrenmek zahme tine katlanmadılar mı? Lâkin şimdi fikrimi bütün bütün değiştirdim.
— Sebep?
— Sebep gayet basit; farkına vardım ki kahve siyasetine. sokAK politikacılığına alışık kimseler şayet, ellerine bir kitap geçirirlerse, netice daha kâbustu oluyor! Zira o zaman, Allahım, ne cılız, ne dermansız bir bilgi, no amansız bir cehlin, ne kırıp dökücü bir inadın yâverliğlni, a-vukatlığını ediyor!! Tıpkı ağızdan dolma eski toplar gibi, kulaktan dolma kafalar da var!
— Öyle kafalar ki zekâları malûmat kırıntılariyle şişmiş birer kıtık mindere benziyor değil mi ?
— Evvelce, sövüntüleri duydukça şerefimize, haysiyetimize merhamet ederdim; şimdi bilgiçlik satanlara baktıkça ilme acıyorum!
— Evet, zavallı ilim! Biçarenin başına gelenler!.
— Zamanlardır, kendisini hangi tarafa çekmedik? Eski (Şeyhülislâm) kapısının yerini tutmuş, politika fetvacısı olmuş Darülfünunlar mı görmedik?. Yalancı şahitlik etmeye memur..,
— Nafile ıızun etme! Ve siyaset adamlarının işine karışma! Ancak kendilerinden rica et; onİAr da ilmi, fenni pek karıştırmasınlar! Zira zavallının artık adı bile (Bilim), kendisi de dllirn dilim oldu!’
R « Htr -111 M ■jiıg-— |1I ■MI1M1—■■
İki radyomuzdan
beklediklerimiz
Gerek plâkla gerek plâksız olarak yapılan neşriyat, tatmin edici şekilde değildir. Batı musikisi yayınlarına hâkim olan zihniyetin hir eşini Tiirk musikisi yayınlan için de bulmak kabil olsaydı, hu kısım da beğenilecek bir hale gelirdi
GÜNLÜK gazeteler, sık sık ts-tanbul radyosunun Türk musikisi yayınlarındaki kusurlardan şikâyet edip durmaktadırlar. Evvelce Ankara radyosuna tevcih edilen hücumlar şimdi İstanbul’a yönelmiş bulunuyor.
İstanbul radyosunun Türk musikisine ve batı musikisine ait iki türlü yayını var. Bu yayınlardın iıerbirl de plAklı ve plâksız olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Memnuniyetle teslim edilmek lâzım gelir kl batı musikisi yayınları, İstanbul radyosunda bu işi deruhte etmiş bulunan Cemal R^şlt Rey’ln^ sanat ve idare bakımlarından ehliyeti sayesinde, güzel ve muntazam yürüyüp gidiyor.
Fakat Türk musikisi neşriyatı hakkında aynı şey söylenemez. Çünkü gerek piâklı, gerek plâksız olarak yapılan millî musikimizin yayınları hiç kimseyi tatmin edecek şekilde olmuyor. Türk musikisi aanatkâıla-rımn en kalabalık bulunduk’nrı şehir İstanbul Olduğu için radyonun burada her türlü mükemmeliyeti temin etmesi mümkün sanılır Halbuki bilhassa sanatkarların çokluğu, aralarındaki seviye farklarından dolayı. Keyfiyetin kemmiyetten zarar görmesine sebep olmaktadır.
te
Her saz çalan ve her şarkı söv 11-yen, radyoda kendisi İçin tahsis e-dilmiş bir tahtgâh var dlvr tahay-
Yazan : Lâika KARABET
yül ediyor. Garibi şudur ki, çok kere bu tahayyülüne nail de oluyor. Gerçekten, iyi ile kötüyü, yüksekle ortayı birbirinden ayırt edecek ciddî bir süzgeç bulunmadıkça böyle olmasına şaşmamalıyız.
Eğer batı musikisi yayınlarına hâkim olan ehliyetli zihniyetin bir eşini Türk musikisi yayınları için bulmak kabil olsaydı bu kısım yayınların da diğeri gibi beğenilecek bir hale gelmesi tabii olurdu.
"Ehliyet,, deyince neyi anlıyoruz? Bence ehliyet çalgı çalmakla, şarkı söylemekle elde edilen bir sanat değildir, Bu sanat ancak musikinin ilmi ve ameli taraflarına hâkim, zevki uzun bir görgü ile olgunlaşmış, kusurlu sanal tezahürlerine karşı müsamahasız. yeni yetişecek hakiki ifltldaLlara teşvikkâr olmakla ekle
Maalesef Türk musikisinin son yarım asır zarfında maruz kaldığı bil- ; gisizllk ve kayıtsızlık İlletleri yüzün- I den bugün öyle ehliyetli bir zatı | bulmak pek ziyade müşkülloşmişt.jr Radyo idaresi, Ankarada yapıldığı gibi, yeni elemanları hem ilim hem de amel bakımlarından teçhiz edip yetiştirmedikçe İşlerin düzelmesine İhtimal verilemez. Bu sebeple memnun kalmadığımı^ vaziyetlerden yalnız radyo idaresini mesul tutmayı ben haklı bulmuyorum.
Bizde alış veriş ve iş yaptırma ^kanforu^ yoktur; o plbi ileri memleketlere hoe rahatı henüz sağlayamadık. Zaten çoğumun böyle medeni bir rahatlıktan hazzetmeyiz.
Yazan : Refik Halid KARAY
|f IR çiçekleri açmış. Bunu, dün sabah, sırtında bir küfe dolusu papatya götüren çingene kadınının, yaşına rağmen hâlâ şakrak kalmış, bahar müjdesine yakışan sesi dikkatimi çekerek pencereden baktığım zaman anladım. Memnun oldum. Gençler bir bahara daha kavuşmanın zevkini -bir çok zevkler gibi - derinine duyamazlar; haklan sayarlar, tabii görürler. Biz, tabiatın hususi bir âtıfeti, bir İhsanı imişçesine öpüp başımıza koymak arzusuna kapılınz.
Her neyse... Maksadım bahar konuşması yazmak ve yaşlılık psikolojisi yapmak değildir. Bambaşka bir şeyden, şiir ve ruhbazlık İle alâkası olmıyan katı bir meseleden bahsetmektir. Caddeden gelen sesin ve düşüncenin cazibesine kapıldığımdan aşağıya indim; papatyacı kadından bir kaç demet çiçek de ben alayım dedim: vazgeçtim. Şunun için vazgeçiyordum: Pazarlık edecektim. O. bir tutamlık papatya için anasının nikâhını lstiyecekti; uzun uzun, yayvan yayvan, nağmeli ve edalı konuşacak, diller dökecekti. Ben papatyaları en ucuz vakitteki ıspanak fiyatına demetlerle almak hırsına kapılacaktım; aldanmameya uğraşacaktım. Geçiciler, kapın, sokak süpürücü de başımıza Üşüşecek, her ağızdan bir ses çıkacaktı. Kavga çıkmıyacağı da pek malûm değildi.
— Neme lâzım... Dursun, eksiğim papatya olsun!
Dedim, okuduğum gazete sayfalarına döndüm, işte "mesele” dediğim budur. Bu, bir "mesele., midir? îzam ediyorum, herhalde! Hayır. Temin etmek istediğim ne arzularım, hattâ ihtiyaçlarım vardır ki, alış veriş ve iş yaptırma sistemimizin bozukluğu yüzünden beni - galiba benim gibi binlerce kişiyi - “şerrine lânet!“ dedirterek yerine getirmekten vaz-geçirtiyor. s
Eğer birçok evde kapalı musluklar damlıyor, su depolan akıyor, ya zamanla yahut fena kullanma sebebiyle şu, bu fena işliyor, muattal duruyor, harap hale geliyor, tamir yüzü görmüyorsa hepsini de ihmalciliğimize yükliyemeyiz. Köşe başındaki “usta’’nın bir liralık hizmete beş lira istemesi, ayrıca üzerine sidiği işi üstünkörü yapması, hele nazlanması, biraz şikâyet ederseniz kapıyı vurup gitmesi bizi böyle üzüyor, küstürüyor ki, “ne olursa olsun” felsefesine kapılıyor, özenme ve bezenme duygumuzu zorla körleştiriyoruz.
Dâvanın esası “işçiye ve satıcıya güvenememek,, tir. İşçi tamahkâr-dır, burnu Kafdağında gezer; o ne çilingir, ne tenekeci veya sobacıdır; keenne atom bombası kâşiflerinden biridir; yarın aya gidecek füzeyi kendisi icat edecektir! Satıcılık ise kötü zenaat görgüsiyle muhakkak bir hileli tarafa dayanmaktadır. Hileyi açıkgözlülük, babadan oğııla ve ustadan çırağa intikal eden bir meslek hüneri saymışız. Daha tuhafı şudur: Satıcı müşterinin âdeta düşmanıdır; bin dereden su getirerek, bütün ezberleme talâkat ve cerbezesini kullanarak, hattâ gözbağcılığına, “ne sihirdir, ne keramet,, tarzında oyunlara kalkışarak tabasbus tarikiyle behemehal sırtını yere getireceği bir hasm-ı-canıdır; arkasından katıla katıla alay edeceği, “yutturduk öküze!” diyeceği bir ahmaktır.
ileri garp dünyasında bunlar böyle olmuyor. Satıcı ve alıcı müsavi menfaatte iki dosttur; ve işte “satıcı - işçi - müşteri” münasebetlerinde dert yandığım o zihniyet, o görgü, o terbiyesizlik devam ettikçe memlekette alış verişin medeni şekle girmesi imkânsızdır.
Yine meseleyi - günün fiilden ziyade fikir meşgalesi olan ve nice iyi gayeli mücadelelerimiz gibi tavsaması ihtimali bulunan- turizm dâvasına getirince görürüz ki seyyahın hiç hazzetmediği bir münasebetsizlik de budur. Tetkik seyahatlerinden dönen bir zat yazıyordu: "Turist ne aldatılmak ister, ne de pazarlık etmek...”
Önceden biz aldatılmaktan kurtulmadıkça turistin aldatılmamasını temin mümkün müdür? Turistten evvel kendimiz, kendi satıcılarımızın ahlâk ve terhiyesi noktasından işi muhakeme etmeliyiz. Meselâ pazar yeri veya dükkâncı manavı için iyi çırak elmalara usulcacık çürüğünü karıştıran, kurtlu kiraz küfesinin muayyen yerlerine kurtsuzlarını koyup müşteriye bunları göstererek malın temiz olduğuna inandıran, terazi oyunlarında aşın beceriklilik kabiliyetini haiz bulunan ve bir yalana bin katan hinoğlu hin, “hiylekâr-i-madeızad„ delikanlıdır.
Alış verişi mütekabilen becclleşme haline sokmuşuz. Satıcı da, müşteri de gözünü dört açar: Biri nasıl yapsam da şu müşteriyi kafese koysam diye! Müşteri ise ne kadar dikkat etsem de kafese girmesem diye! Bizde alış veriş ve iş yaptırma konforu da yoktur; o gibi ileri memleketlere has rahatı henüz sağlayamadık. Zaten çoğumuz, böyle medenî bir rahatlıktan da hazzetmeyiz. Pazarlık, didişme, gevezelik yarışı, karşılıklı oyun ve aldatmaca itiyatlarımız, hattâ zevklerimiz, tiryakiliklerimiz arasında yer almıştır. “A, deriz, şu köşedeki dükkânda hu üzüm seksen kuruşa!,, Yalan! Yalan olduğunu satıcı da bilir ve hemen daha katmerli bir yalanla mukabele eder. Netice aldanan yine alıcıdır, aldattım sanan da o!
Hangi süt halistir, hangi yumurta tazedir, hangi kumaş Ingiliz İpliği. hangi çorap yerli veya ecnebidir? Bilemeyiz ve güvenenleyiz. Daima aldanmış olmak korkusu içindeyiz. Hele se^ar satıcıların şehri şimdiye kadar görüp geçtiğim hiç bir şark ve garp memleketinde misline şahit olamadığım korkunç istilâsından sonra îstonbul sokakları etiket kovma mecburiyetine rağmen en bozuk etiketli birer alış veriş meşheri oldu, çıktı.
Demin söylediğim gibi nasıl, dün sabah arzu ve hevesimi yentp bahara kavuşma zevkim tekrar içime iterek kır papatyalarım almaktan vazgeç-timse son fırtınaların kopardığı anten telini de günlerdir tamire yanaşamıyorum Zira bunu yapacak olan “usta” nnı nazma ve talebine dayana-mıyacağım. İşine de güvenilemez vn ! Öbür gün teki ar kopar,
Hoş. bunlar bir şey mı? Eserlerin telif mi, tercüme mi, intihal nü, nenin nesi olduklarına da güvenemez olduk, gitti. Fıkır işlerinde de alış veriş daima memnunluk verici sayılamaz, Seyyar armutçu ile köşe başı çilingiri, bu satıcıların yanında La Fontaine’in "Vebaya tutulan hayvanlar., kıssasındaki bir tutam taze ot kopardığı için o âfetin müsebbibi ve mesulü sayılan, cezayı çeken zavallı mahlûk gibi kalır. Alış veriş işleri turizm dâvaslyle tevenı olarak düzelir: inşaallah!
Ccyb-i-endişf de sermâye iki söz vardır Biri "Allah krrivı’,il biri "İıujârıllah"
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler
— 4 —
Babamın anlattığına göre mahallemizde bu son devrin getirdiği en büyük değişiklik yeniden yapılan evlerin ölçüsünde olmuştu, imparatorluk küçüldükçe, orta sınıf şehirli evi de küçülüyor,, hizmetçi kadrosu daralıyordu. Onun için bu üçüncü devire ev hanımları, konak yavrusu denen evleri tercihle başlamışlar ve Meşrutiyete doğru ise “kutu gibi”, “iki bakla bir nohut”, “şöyle Idiıresi kolay” tabirleriyle tarif edilen ölçüye inmişlerdi. Mahallemizdeki Sofya, Vidin, Filibe muhacirleri bu Doksanüç Muharebesinin oldukla-n yerlerden söküp Istan bula getirdiği ailelerdi.
Biz Sinoptan döndüğümüz zaman mahallemiz asıl şeklim Balkan Muharebesinde alacak olan dördüncü devreye girmeye hazırlanıyordu. Çünkü sade Meşrutiyet Hâniyle mahallemizde hayli değişiklikler olmuştu. AVdülhamlt paşaları artık şehir İçinde oturmuyorlardı. Yeni tâyinler. nasplarla bir çok mahalleli dışarıya gitmiş, vazifelerine son verilen hır yığını da istanbula dönmüştü. On dört sene İş bekleyen sarayı gücendirmiş ihtiyar bir kaymakam birden bire nail olduğu mutasarrıflığın haberini alır almaz 16
sevincinden yarı çılgına dönmüştü. Mahallemizin belki en dikkate değer çehresi olan müraı İbrahim Efendinin ise vazifesine son verildiği için kederine had yoktu. İbrahim Efendiye mürai lâkabını babanı koymuştu Tevazuu ve iltifatı Aşikâr bir alay şekline kadar götüren ve şer’i mahkemelerde yalancı şahitlik yapmak, bir de canı pek sıkıldığı zaman yalancıktan halıeıler uydurup etrafı Alt Üst etmekten başka kabahati olmayan hu adamcağız, haklkntta sadece dünya ve insan İşlerini bir türlü ciddiye alamıyan bir sopttkU. Müraî lâkabını babanım kendisine taktığını İşitince. kızmamış, mağlûp olmamış görünmek İçin babama eski üslûpla çok acayip bir mektup yazmış ve altına da “HuIbakarınız Müral kulları,, diye imza atmıştı. Babam bu mektuptan o kadar üzülmüştü ki hemen bir başka vazifeye tâyinine çalıştı ve muvaffak da oldu. Yine o senelerde mahalleye adı gazetelerde sık sık geçmeye başlayan bazı ikinci derecede lttıhac ve Terakki Azasiylc, Hareket Onlusunun bir iki subayı da taşınmıştı. Fakat hayatları şöhretleri kadar parlak olmadığı için mahalleli bu yeni devrin sahiplerine büyük bir alâka göstermemişti.
— III. —
işte Elâgöz Mehmetefcndi camii, benim yalnız dört devresini saydığım bu İçtimai jeolojinin herşeyı ve b tün hAvatı etrafında toplıyaıı merkeziydi. Bu İtibarla eski trajedilerde kaderi ad»m adım takip eden, insanlar ve hayat namına konuşan Korobaş'larına çok benzerdi Ve onlar gibi o da etrafında olııp bitenlerden hlsseahıı, hareketin şiddetine ve mahiyetine göı^ alınlı. Azız devri paşaları zamanında küçücük camlirıiiz pırıl pırıl İmiş. Durmadan tamir edilir, halılar, kilimler, hasırlar, yazı levhaları hediye edilirmiş. Ha-nut devrinde bu hediyeler, nezirler, adakjar n/al-17
nuş. Balkan Harbinden Sonra İse az çok bakımsız kalmıştı. Evkafın yaptığı cüzi yardımı ancak mahalle halkının müşterek yardımı tamam-lıynhıllyor. Böylelikle akşam ve teravih namazları kılına biliyordu.
Camiin iki kapısı vardı. Biri bizim evin tam karşısında idi. Buradan bütün mahalleli için olduğu gibi benim çocukhığııınn girilir. Çünkü bu kapıdan asıl camie gidon yolun etrafında ki ağaçlar bizi bir sadık lâfa gibi senelerce sırtlarında taşıdılar.
Otuz, kırk metre uzunluğunda olan hu yolun sonunda bahçe birdenbire genişler, yolun kendisi de tam biı zaviye ile asıl binanın önünden aşngıkl sokağa doğru İnerdi. Camiin karşısında iki odalı ahşap hır daire vardı. Ma-hailemiz zenginken ve imamlar kendi evlerinde otururken hu odalarda kayyıımlar, müezzinler yatarmış. O zamanlar, mahallenin erkekleri akşamüstleri. hır do cimin günleri namazdan evvel vıne bu odalarda toplanırlarmış. İmam evi olduktan sonra artık kışları bu toplantıya son verilmişti. Yalnız iyi havalarda camı ile bıı iki odanın arasındaki küçük, yan bahçemai avluda otururlar, konuşurlardı
Bundan otuz, kırk sene evvel insanlar sadece iş veya eğlenme İçin hır yere gelmezlerdi. Asıl birleştirici olan şey ibadetti iman dediğimiz duyguyu içinde duysun veya duymasın herkes evinden çıkarken onun kisvesine bürünürdü. îman, sadece bizi Allaha bağlıvan bağ değil, müşterek kıyafet, yüz ifadesi, muaşeret şekli, hulâsa cemiyet hayatında nezaket ve merasim dediğimiz şeylerin, yâni karşılıklı münasebetlerin tek kaynağıydı. Onu içlerinde gereği gibi bıılarıııyanhır da, sanki hor evin taşlığında, kapının yanıbaşın-da küçük bu dolap varmış gibi, onun hallerini, 18
o kendinden geçme, çok yüksek bir varlığa bağlanış ve tevekkül çehresini yüzlerine geçirmeden dışarıya çıkıp insanların içine karışmazlaı dı.
Yukarda bahsettiğim mürai İbrahim Efendiye bile akşam saatlerinde, yahut ikindi ezanında yolda tesadüf etseniz muhakkak ertesi sabah erecek zannederdiniz Halbuki o esnada İbrahim Efendi Küçükpazaıda, bir çıkmaz sokak içinde, asıl karısının ve çocuklarının haberi olmadan, hattâ ayrı isimle evlendiği ikinci karısını düşünüyordu. Favat yanınızdan geçerken öyle bir Allah! deyişi vardır kİ.,.
İşte her akşam saatinde, ya kalblertnden gelme bir itişle, yahut da kendi istekleriyle birbirine bu kadar benziyen, aralarında çok yavaş sesle konuşan, bir çok girift meseleleri tok bir bakışla halleden ve yine tok hır bakışla çok zalim hükümler veren bu insanlar hu iki oda ile cami kapısının önünde birleşirler, karşı duvarın konarındaki çiçek tarhlarına, etrafı kiremit kı-nklariyle çevrili Acem lâlelerine, kadife çiçeklerine, şakavıklere. bahar rüzgârında üşür gibi titreşen cılız gül fidanlarına bakarak, hazırlanan çayı içerler, mahalleye ait işlerden bahsederler, korka korka devrin fenalığından şikâyet ederler, yahut da dar ve ufuksuz hayatlarının tok eğlencesi olan küçük, çoğu bu yedi sokağın arasında geçen şeylere ait dedikodular yaparlardı.
Benim çocukluğumda bahçenin iki incir ağa-ciylc, bir tek mürdüm eriği ve büyük ceviz ağacı semtte meşhurdu. Aşeren hanımlar — mevsimine tesadüf ederse, — mutlaka bu erikten yemek isterlerdi. Koca mahallede, hattâ semtte o mevsimde hır gebe kadın behemehal bulunacağı için, biz çocuklar ister açık kalmış kapıdan girelim. ister duvardan athyabm, bu imrenme ve 19
iştihaya hürmet ederdik. Hattâ o kadar haşarı olan ve bir şeyi behemehal yapması için yasak edilmesi kâfi gelen Sablha hile bir kere olsun bu ağaca dokunmanüş11. Zaten o daha ziyade, hiç kimse yokken ve bilhassa akşam loşluğunda camiin içinde saklanmayı, yarı aydınlıkta sekiz on kişilik cemaatin teker teker toplanmasını seyrelmeyi severdi Sonra namaz başlayınca yavaşça bulunduğumuz yerden çıkar. Arka pencereden dışarıya süzülür ve oradan kandillerin bu küçük kubbe altındaki karanlıkta ince, titrek çırpınışla nnı seyrederdik.
Mürdüm eriğinden biz çocukların hissesi ancak yere düşenlerdi. Kımbilir belki de böyle yapmakla. bu sokakların bütün dünyaya kapalı yalnızlığında bizi zaman içinde devanı ettirecek, bizden sonra, yaptığımız şeyleri yapacak, bu camiin bahçesine girecek, macunculara şarkı okutacak, keten helvacı ile konuşacak, çamaşır sepeti satan yahudlye takılacak, yeni çıkan şehirli türkülerini ağızdan öğrenerek, gelecek yaşlarının ••psyehose., unu. o hüzün ve daüssıla kompleksini kendi içinde hazırlıyacak yeni yolcuya, bizden sonra biz olacak mahalleliye bir nevi kolaylık ve dostluk gösterdiğimizi sanıyorduk. Onun için bu ağacın etrafından alarga geçilir, o yüklü dalları, mukaddes hır gebenin karnı gibi uzaktan seyredilirdi. Ceviz ağacı böyle değildi; onun mey vasi herkese mübahtı. Di hindeki evliya bile onu muhafaza edemezdi. Zaten bu evliyanın çocukları çok sevdiği Aşikârdı. Her ağaçtan ufak tefek düşmeler olur, düşenlerin kolu. dizi, başı yaralanır, ceviz ağacından, o kadar yüksek olmasına rağmen kimse düşmez, nâdir olarak düşen de bir kedi yavrusu gibi derhal ayağa kalkardı.
— Devamı var —
20
Savfn 4
12 Mart 1950


Greko - Romen millî güreş takımı seçmelerine başlandı
Katı netice bu akşam belli olacak
8tökholm*de yapılarak ulan G;e-kö - Romen dunya güreş hirıncilikleri-nn İştirak ederek Türk Milli Takım seçmelerine dün gece Spor ve Sergi Sarayında başlandı.
Yapılan karşılaşmalarda tesadüfi tunlar nuın itibara ahnmıyarak 15 »laki-kahk güreş sonunda jllri heyetinin karart yit neticenin İlân edilmesi İdi. Dün geceki karşılaşmanın en çetin maçı 57 kiloda Nasuh Akar ve Süha Karman arasında oldu. Su İm Naaulm tuşa getirdi İse de hakem heyeti karar ver-
medl.
Dün geceki karşılaşmalarda Ok '•İrmeler dahi bitirilemedi. Milunbuk/ılarn bu gece dr devem edilecektir Dün gece karşılaşan Çiftlerdi neticeler şunlar-
dır:
57 de
62 de
67 dc
67 do
87 de
Halil Kaya - Melih Frene fcallp Nııreddln Zafer - Ahmet Ru-hıla galip
Tevflk Yüce - Fazıl Erince galip
Ahmet • Fazıla galip
Adil - Murada galip
Dünya ağır sıklet boks şampiyonluğu unvanını muhafaza etmek üzere antrenmanlarına tekrar bavlıyan Joe Louis iki buçuk yaşındaki oğluna ilk boks dersini verirken.
YENİ
’un
devamlı okuyucularına hediyeleri
YENt ÎSTANBUL’un devamlı okuyucuları arasında tertiplediği müsabaka büyük rağbet görmektedir. Bilindiği gibi, gazetemizin devamlı okuyucularından kura İle seçilecek biri "10" bin lira »atfedilerek Avrupada. bir diğeri de "5" bin lira İle yurdumuzda üç sene müddetle tahsil ettirilecek ve ayrıca dokuz okuyucumuza da altın, gümüş ve madenî saatler hediye edilecektir. Kendisi veya yakınlarından biri tahsil edecek durumda değilse, tahsil hakkı kazanan kimseye bu ikramiyenin karşılığı % 20 noksaniyle hediye edilecektir. Abonelerimizden başka, devamlı okuyucularımızı tespit için, aylık abonman karneleri çıkardık. Bu karneler her ayın beşinci gününe kadar 280 kuruşa satılmakta ve bir aylık gazetenizi tenziltâtlı olarak temin etmektedir. Böylece abonelerimizle beraber bu karne sahibi okuyucularımız da kuraya girmeğe hak kazanmış oldular. Bir senelik abonelerimize (4), altı aylıklara (2) ve üç oyllklara da (1) kura numarası verildiği için sürekli üç aylık abonman karnesini getiren okuyucularımıza da birer kura numarası vermeyi kararlaştırmış bulunuyoruz.
KujKinla müsabakaya iştirak edebilecek olan
Son günlerde abonesi olmayan ve karne de alamıyan okuyucularımızın sürekli müracaatları Ue karşılaşmaktayız. Bu okuyucularımız, bulundukları yerlerin hususiyetlerini ve şahsen dolaşmalarını icap ettiren İşlerini İleri sürerek, gazeteyi fiilen okuduklarını İspat edeceklerine göre, kendilerine de ayni hakkın tanınmasını ve kuraya dahil edilmelerini istiyorlar. Bu müracaatları da haklı gördüğümüz için gazetemize — birinci sayfanın sağ sütun başına — bir küçük kupon ilâve ediyoruz. Bunları biriktiren devamlı okuyucularımızı da abonelerimiz ve karne sahibi okuyucularımız gibi kuraya sokacağız. Bu kuponlardan (90) tane getirene bir kura numarası verilecektir. Kuponla birlikte kısmen karne kapağı olan okuyucuların karne kapaklarının beheri (30) kupon karşılığı olarak kabul edilecektir.
T


İki futbolcuya verilmiş
olan ceza
etrafında
Yazan ; Sadi KARSAN
Papyon kravat
Yazan : Reşat Nuri GÜNTEKÎN

rınııı kAidolorıne bütün sporcuların ria-et meleri, bunları ihlâl el-büyük bir dikkat, ve itina ve nihayet sporcu o-
İNTİSAP ettikleri spor kollar lzAırİAİArın^ klittln «nnpf ıılnrın yet memeye göstermeleri, (arak da. memleket İçinde ve dışında, sporculukla telifi kabil olmayan her türlü aşırı hareketlerden çekinmeleri hususlanndıı ne kadar titiz davranılma o kadar yeridir. Bilhassa ecnebilerle yapılan temaslarda sporcularımızın, bu konuda çok hassas olmalarının bir memleket borcu olacağını, yersiz ve lüzumsuz bir asabiyete kapılmaları neticesi vukubu-lacak hırçın bir hareketin ekseriya telâfisi çok güç bir durum yaratacağını bilmeleri lâzımdır.
Bu itibarla müsabakaları yalnız bir spor mücadelesi olarak kabul eden, hakem kararlarına itiraz etmiyen. verilen nssihatlere. emirlere itaat eden, efai ve harekâtı ölçülü sporcuları ııc kadar teşvik ve takdir etmek yerinde olursa, sprotmenliğe yakışmıya-cak hareketlerde bulunmayı itiyat edinmiş olanlara karşı şiddetli mücadele açılması ve tedbir da o derece he yoktur.
Bence bir kabiliyet ve şampiyonluktan daha mühim olarak kendisinde aranılacak menlik ruhuna aykırı mek olmalıdır.
karara bağlanması garip bir durum ihdas etmektedir, Akla şıı ihtimaller gelmektedir:
Bu iki oyuncumuzun yaptıkları hareketten dolayı tecziyeleri lâzımge-liyor idiyse bunu İki seneye yakın bir zaman geciktirdikten sonra tatbik etmenin sebebi nedir? Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi cezanın müessir olabilmesi için derhal tatbik e-dilmesl talimatnameler muktezasııı-dnn bulunurken bu kadar uzun bekletilip tatbik edilen siri ve uyandıracağı lir?
bir cezanın te-intibııh ne olabl-
hAdİsey* mütea-
alınmasının
lüzumlu olacağına şüp-
sporcunun, göstereceği ehliyetten, kazanacağı
VBfilf »port-hareket etnıe-
Son haftalar İçinde piyonluğunun bahis mevzuu olduğu İddialı müsabakalarda maçların ka-litesindan, neticeleri şu veya hu şekilde tecelli etmesinden ziyade asıl bizi memnun eden cihet oyuncuların çıkardıkları çok temiz oyun olmuştur.
Teşkilâtımızın, ceza, sicil ve müsabaka talimatnameleri dikkatle gözden geçirilecek olursa bunların hazırlanmasında bilhassa yukarıda bahis konusu edilen noktaların birinci plânda tutulmuş olduğunu kolayca sezmek mümkündür. Hattâ bu mevzuda futbol müsabaka yönetmeliği, oyun kaidelerine muhalif hareket edenler hakkında tatbik edilecek cezaların intibah bakımından müesairiyeLi üzerinde bile durmuş ve her ne sebeple olursa olsun hakem tarafından sahadan çıkarılan bir oyuncunun, hakkında ileride bir ceza teemmül edilse bile müteakip maça otomatı kınan iştirak etUrilmlyeceğini tasrih etmiştir.
Hal ve keyfiyet böyle iken bir çok vazıyetlerde maalesef müsamaha ile hareket edilmekte bulunulması karşısında üzüntü duymamak elden miyor.
Bu konudaki görüşlerimizi leee bir kere daha açıkladıktan
ra şimdi gelelim son haftanın bütün memleket spor efkârı umumiyetini alâkadar eden çok gecikmiş bir kararın tahliline.
Malûm bulunduğu veçhile 1948 yılı temmuz ayında, yani bundan tam yirmi bir ay evvel, yapılan Londra Olimpiyatlarında, iki futbolcumuz asabiyete kapılarak hoş karşılanmayan bir harekette bulunmuşlardı. Bu vaziyet üzerine o zaman bu İki oyuncumuz derhal memlekete iade edilmiş ve haklarında tatbik edilen bu ceza da kâfi görülmüş olacak ki, o günden bugüne ayrıca tecziyeleri cihetine gidilmemişti. Şimdi aradan İki seneye yakın bir zaman geçtikten sonra bu hâdisenin tekrar ele a-lınarak incelenmesi ve yeniden bir
İstanbul şam-
gel-
böy-
50 n-
1 — İnsan kütlosL
8 — En fazla.
9 — Bir nota.
10 -t- Kalın kumaş-
1! — Sanat.
13 — Aile fertlerinden.
15 — Kara parçası.
İS — îçld.
17 — Kadın elbltcmlnın bir
18 — Bir erkek adı.
20 — Büyük.
21 — Uzak İşareti.
22 — Telefon »esi.
24 — Yabancı.
25 — ligi.
27 — Bir çocuk baltalığı.
Yuknrıdan luaftı:
1 — Bir deniz kuşu,
2 — Bir nota.
3 — Üye.
4 — Anamın kocaaı.
5 — Görmeyen.
6 — Sıfat eki.
7 — Bir menba «uyu f
10 — Bir algara çeşidi.
U — Kar
14 — Bayağı.
15 — Kaz
19 — Yardımcı.
22 — İyi.
23 — Bir emir.
25 — Su.
26 — Bir renk.
kısım.



Dt'SKt BriMAfANIN
HALT.t
Soldan tuığn:
5 — Balıkesir. 7 — Sak.
10 — Beaılmtı. 11 — Amfi.
13 — Ani, 14 — Ata. 16 — Bıkkınlık.
8 — Taç.
12 — Som.
Yukarıdan antiği:
1 — Kalabalık. 2 — (Teral) Sır. 3 — Kek 4 — Pişmanlık. 6 — Kasıntı. 9 — Çam. 1 — Ama. 14 — Ak s. 16 — Ana.
olacak-dünya-hAkiın-nıelûn-
’ — 42 —
— Parise gelince meşhur ve büyük dostum Neron ile ben, melekler tarafından derhal tanındık, yakalandık. Fakat kendilerine Notre-Dame kilisesini ziyaret edip ruhumuzun selâmetine dua etmeye geldiğimizi söyledik. Saf şeyler şu melekler! Sahiden melek gibi şeyler! İnanıverdiler, bizi tebrik edip bir tarafa da yerleştirdiler. Geddiğimiz günden beri «iriyorlar, »on içtlmaınnzda söylediğim gibi hepimizi şeytanın elinden kurtaracak bir fikir aramakla meşgulüm. Nihayet, bizi Cehennemden vikaye edecek bir şey buldum, sanıyorum.
Etraftan heyecanlı »esler yükseliyor:
— Bravo!.. Bravo!
Borjiya devam ediyor:
— Hepiniz bilirsiniz ki sinyorlar. Mukaddes Kitaba göre mahkeme huzurunda "çok evvelkiler sonraki, sonrakiler evvelki tır,, demek ki sinyorlar, bizler ki bu nın evvelkileri, meşhurları, zenginleri, leri idik, öteki dünyanın sonrakileri,
lan, paryaları olacağız ve fakirler, bedbahtlar, serseriler Cennetin kudretlileri, evvelkileri mevkiine geçecekler. Böyle bir haksızlığa tahammül edecek miyiz? Birer hiç olmaya razı olacak mıyız? Kudretimizin, servetimizin, taçlarımızın, hâzinelerimizin elimizden alınmasına göz yumacak mıyız?
Hep birden uludular:
— Hayır! aslâ! Hiç bir zaman!
— Ne kadar cüretkâr görünürse görünsün yalanımı aynen tatbika hazır mısınız? İçinde bulunduğumuz vaziyette tereddütlere yer yoktur; zIfa muhakkak surette mahkûm edileceğimize şüphe caiz değil. Her şeyi göze alıyor musunuz?
Bir ağızdan tekrar tasdik ettiler:
— Evet. Kurtulmak için her şeye hazırız.
İğrenç Neron, suratı korkudan altüst olmuş, 1 ât ince şöyle haykırdı:
— Romayı nasıl yaktırdı isem, Cehennemde yanmamak için icabında Parisı dc öylece yaktırmaktan çekinmem!
Korkudan dişleri birbirine çarpan Dokuzuncu Charles bir enik gibi uludu:
• Ben de yeni bir Saint-Berthelemy icap etse tereddüde düşmeden emir verirdim.
Onbirincl Louis mırıldandı:
Eğer oyuncuların kıp memlekete iade edilmeleri kendileri için kAfi bir ceza görülmüş İse muvakkat boykot cezası verilmesi neden icap ediyor? Acaba o zaman bu hAdıse Üzerinde önemle durun Milletlerarası Futbol Federasyonu tekrar bir İstizahta mı bulunmuştur? Yoksa Brezilyada yapılacak Dünya Futbol Kupası maçlarına iştirak a-rifesinde böyle idari bir kurara mı lüzum görülmüştür? İşte bütün bu noktalar müphem kalmakta olduğundan herkes kendine göre bir yorumda bulunmakta, esasında lıakh görülen bir ceza tatbik şeklinin sakatlığı yüzünden tenkid ve munhazc-lere yol açmaktadır.
Kaldı ki. cezanın bu kadar geç tAtbik edilmesi efkârı umumiye muvacehesinde cezaya duçar olanları, şimdi mağdur ve bu kararı verenleri de müşkül bir durumda bırakmaktadır.
Bu mül/ıhazaİAr dolayısiyle, İki se-nedenberi sürüp giden bu konu hakkında ilgililerin efkârı umumiyeyi aydınlatacak bir açıklamada bulunmaları artık bir zaruret halini almıştır.
Dünkii basketİMjl maçları
Dün Teknik üniversite salonunda yapılan Basketbol karşılaşma lavında Gala ıs nara y tzmirln Alnnordusunu 66 - 34. Bcyogluepar Mülkiyeyi 60 - 40 mağlûp etmiştir.
Aııkara lik maçları
Ankara 11 (A.A.) — Bugün şehrimizde Uk maçlarına devam edilmiştir. Birinci kümede Havagücü Mal* tepeye 4-1, Ankuragücü Muhafızgü-cüne 2-0 galip gelmişlerdir.
Yakındoğu tenis maçları
Kahire 11, A.A. ı United Press) — Kahire de yapılmakta olan Yakındoğu tenis maçlarında tek erkekelerdc Alman tenisçisi Baron von Cramm, İspanyol Pcdro MassipM ve Çek tenisçisi Jaroslav Drobny, İsveçli Torsten Johanssonu yenerek finale kalmışlardır.
Amerikalı Mıssıs Patricla Todd ve Mlas Gcrtrude Meran çift bayanlaı birinciliğini almışlardır.
Beşiktaş - Vefa ile oynuyor
Tehir maçları olan Kasımpaşa ile Emniyet, Beşiktaşla Vefa takımları bugün İnönü stadyomunda karşılaşacaklardır. Geçen hafta Fcnerbah-çeyi 1-0 yenerek İlk şampiyonluğunu garantileyen Beşiktaşlıların Vefa karşısında B takımla oynamaları ihtimal dahilindedir. Bu maçın netice üzerinde hiç bir tesiri yoktur. Kasımpaşa ile Emniyet takımlarının yapacağı maç sonunculuk için mühimdir.
MUHARRİRİ
VALİ bu küçük muhasebe kâtibini «ra sıra odacına çağırır, bir lakım uydurma suallerle birkaç dnklka karşısında tutardı. Bu, kâtibin sık sık değişen papyon kravatlarını seyretmek İçindi. Bunlardan çoğu boyaları solmuş eski pııakü şeylerdi. Fakat bağlanımlarında ince bir ustalık vardı. O kadar ki, "Hazır mı hu kravatlar acaba?" diye şüphelendiği olurdu.
Vali, başlı zengin denilebilecek bir ailenin çocuğuydu. Fakat İnkılabın civcivli zamanında yetişmiş nesildendi. Mektepten İstiklâl Muharebesinin kargaşalıkları İçine düşmüştü. Saçları kıralrnaya başladığı halde o «ün bugün Anadolu vilâyetlerinde oradan oraya sürtüyordu. Bozuk yollar, viran mahalleler ve devlet; yapılarının tn-mirrlliğl İle uğraşmaktan, kendi kılık kıyafetini düşünmeye vakit bulnmamıştı. Bugün bile boyalsrı kurumamış en modern bir vali konağının sahibi -olduğu halde İstanbul» ısmarladığı lüks mobilyalardan bir kısmının henüz ambalajlarını söktürmeye vakit bulamamıştı.
Ancak no de olsu mektep yıllarından içinde bazı hasretler yatmaktaydı Ve bunlardan biri papyon kravattı. Kaç paralık şey bu papyon kravat? Fakat »ahiri bir kır kelebeği gibi yakalanması kolay göründüğü halde daima e-linden kaçmış, ara sıra İstanbul seyahatlerinde en pahalılarını Beyoğlu camekânlarından yakaladığı zaman da. onun boynuna geçince, ne hikmetse, birdenbire buruşuk kanatlarını bir yana sarkıtarak ö-lüvermişlerdl.
İşin asıl garibi, küçük muhasebe kâtibi yerli memurlardandı. Hem dr yerlilerin en kaba saba v« beceriksizlerinden. Vali masası üzerine defterlerini koyarken oradaki bir İki süslü kırtasiye eşyasını da devirecek kadar beceriksiz. Sonra bir İkinci muamma da bu kâtibin yaka ve gömleklerinin ü-tURU İdi.
Vali merkeze, latan buldan lüks kadın berberino kadar bir çok ince sanat erbabı getirdiği halde bir İyi kolacı sağlayamamıştı. Cumhuriyet bayramları İçin hazırlattığı yaka ve gömlekler tavandan düşmüş kerpiç parçaları gibi takır takır yahut onun tersine üzgün ve yıprak gelirdi. Halbuki kâtlbmkl-ler...
Valinin yüreği blrgiin heyecanla çarptı. Kâtibin papyonu bozulmuştu. Heyecanını belli etmemek İçin sert bir sesle bunu haber verdiği zaman kâtip yine bir şeyler devirerek dışarı kaçmak İstedi. Vali, buna hacet olmadığını söyledi. Hattâ köşedeki aynayı göster-
di. Ayakta elleri cebinde, bir Anadolu harlfaaına bakıyor gibi yaparak göz ucuyla onun ellerini takip ediyordu. Fakat kâtip papyonu yeniden bağlamak şöyle dursun büsbütün bozdu ve sıkılarak hakikati söyledi:
— Bendeniz beceremem. Refika bendeniz bnğlnr da...
Vali rahat bir nefes aldı ve kendi kendine "hn şöyle" diye gülümsedi. En muamma gibi şeylerin hazan no hiçten olurdu Yarabbi!

Vali o gece karısına:
— Sayın bnj'an. sana denlor arasında şu küçük muhasebe memurunun karısı da var mı? diye sordu.
— Var. No olmuş0
— Ne mene bir mahlûk Aliah-aşkına?..
Kadın ciddileşti:
— Hn bak o mühim... Bildiğimiz kâtibin karısı., yani fAkir... Fakat çok terbiyeli, sözü sohbeti yerinde,. Yani senin anlayacağın, burada tanıdığım kibar hanımefendilerin hepsinden başka...
— Yani üstün mü?
— Doğrusunu İstersen öyle... öyle şeyler konuşuyor, öyle şeyler biliyor kl, ben şaşırıyorum... Hattâ evi yerleştirirken bana yardımlar elti. DAhası da var... Bnnn giyinmek İçin de güzel fikirler veriyor. Aramızdaki fark büyük oma, ne yalan söyllyrylm, ben onunla âdeta arkadaşlık ediyorum. Hele gör-günü!..
Vali, o gün; pek üstünde durmuş olmamakla beraber; başka bir muammanın da sırrına ormiş bulunuyordu. Kendi gibi biraz şapşal olan karısının kılık kıyafeti bir zamandan beri epeyce değişmişti. Hattâ yüzünün tuvaleti, saçları, oturup kalkışı, hattâ konuşması.
— Vah biçare, dedi, mutlaka ts-İRnbulun eski kibar ailelerinden birinin kızıdır.^ Fakir düştü. Bir lokma ekmek yüzünden ve Meşe bükenle evlenmeye razı oldu. Suratı WM1l? Yani güzel mi?
— Alclâdr .. Fakat zekâ ile lûmat no olsa bir şey ilâve yor.
bu? E-
İnkılâp en bu-

görünen sebepleri
gelip gl-
• •
ma-edi-
O günlerde vilâyete milletvekilleri refakatinde birkaç meşhur Frangız profesörünün geleceği haber verilmişti. Valiye, yaptığı yenilikleri göstermek için fırsat bu fırsattı. Ve herhalde İşe vali konağında verilecek ziyafetten başlamak lâzımdı.
— Aman hanım, kendimizin fe-ll. memleketin ve İnkılâbın zünü ağartmak mevzuu bahis, celi gündüzlü çalışarak yeni
mobilya yerleştirmek ve bir ziya-
deydi-Ge-
bir
fet sofrası hazrlamnk lâzım... Gelgeldim elimizdeki adamlarla bunu nasıl yapacağız? Yeni eşya fevkalâde.^ Fakat onu düzenlemek iş) beni o kadar terleten bir İş ki, sana açık Koyllyeyim, bugüne kadar İhmal edişimin sebebi do vet no yapacağız?
Bu nazik memleket ve meselesinde vali ile karısı
yük yardımı şehirdeki bütün mobilyacı, artist ve aşçıların yekunundan ziyade muhasebe küçük kâtibinin karısından gördüler Her şeye o kadar aklı eriyordu kl. derhal ekipln başınu geçti. Konak ve hele ziyafet salonu iki gün içinde on mükellef sahne dekorlarına benzedi. Hele sofranın ve mönünün tanzimi, ziyafet esnasında çalınmak İçin yığınİA plâk arasından seçilen birkaç ölnfranga plâk...
Vali kendisinden bazı emirler istenir ve münasebetsiz bir söz soy-liyerck kadının yanında küçük dü-çer diye konak tank açıyor, "Nasıl icap ederse yapıverirsiniz artık..." Zaten Şayeste Hanımefendi de var ya aranızda,, diyordu.
Protokola aykırı olmakla beraber, vilâyetin büyük hanımefendi leri arasında küçük kâtibin karısına da çaresiz bir yer verdiler ve muhakkak ki. çok iyi yaptılar. Çünkü ziyafete o akşamki müstesna parlaklığı veren aşağı yukarı o oldu. Peri kızı gibi ellerle içki ve yemek dağıtırken, misafirlerle ayn ayrı hal hatır ederken öyle jestleri vardı ki. hayretti. Hattâ profesörlerle az buçuk Fransızca da konuşmuştu. Fakat gecenin en parlak iki numarası gramofon plâğında çalınan bir İki alafranga parçaya dair verdiği izahatla lstanbulda garplı diplomatlara verilmiş bazı ziyafetler üzerine anlattığı hatıralar oldu. Herifleri adları, sanları, yüzleri ve sözleriyle resim gibi çiziyordu.
Ziyafetten sonra vali ile karısı, içkilerden ve muvaffakiyetten yarı sarhoş, kâtibin karısını âdeta kucakladılar ve ona kimin nesi olduğunu ve buralara nasıl düştüğünü »ordular.
Kadın fazla çekinmeden itiraf etti: Sarhoş bir hammalın beşinci çocuğu imiş. Evvelâ zengin bir a-ileye evlâtlık vermişler. Sonra o-da hizmetçiliği, sofracılık gibi İşlerle kapı kapı dolaşmış. Fakat dalma kibar yerlerde, nazır vc sefir evlerinde, hattâ birkaç defa büyük otellerde... insanların böyle bir sürü şeyden gözle, kulakla kaptığı şeyler...
Sarhoşluğundan ayılan vali yine kendi kendine gülümsüyordu:
— Bundan âlâ görgü olur mu? En karışık muammaların ne basit İzahları vardır Yarabbi!
f
Fenerbahçe Israilde dün ilk maçını 3-0 kazandı
Sarı-Lacivertliler, 20.000 i aşan bir seyirci kütlesi önünde güzel bir oyunla Hapoel’i mağlûp etti. İkinci devrenin 26 ncı dakikasında hakem, hava karardığı
için oyunu tatil etti
Telâviv 11 — Fenerbahçe takımı başlarında idarecileri olduğu halde bu sabah Türkiye Elçisini ve diğer resmi ziyaretleri yaptıktan sonra kAfile başkanı Dr. Rüştü Dağlaroğlu bu ziyaretin, bir spor temasından daha derin bir mâna ifade ettiğini ve bu temasın iki memleket arasındaki mevcut yakınlığın İnkişafına hizmet ede-
cebini bildirmiştir. Takımına karşı gösterilen hüsnü kabule müteşekkir kaldığını bildirdikten sonra, İsrail Devletinin Ortaşarkta bir istikrar ve inkişaf unsuru olduğunu sözlerine ilâ-ve etmiştir.
Diğer taraftan yapılan Fener-Ha-pocl maçı 3-0 Fenerbahçenın galibiyeti 11c neticelenmiştir.
(KIYAMET GÜNÜ
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
— Birkaç imansızı astırmak suretiyle Cenabı Hakka hoş görüneceğimden emin olsam, bütün Parislileri ipe çektirirdim.
Morarmış yüzü ibllsccsine bir tebessümle aydınlanan Borjiya devam etti:
— Aklınızı başınıza toplayınız Sinyorlar; Huzurunu çıkacağımız mahkemeyi aldatmak İçin lâzungelen çareyi buldum sanıyorum. Mademki ŞefHftt Vftdifiindekl mahleerne bütün mükâfatı “sonrakilere" inhisar ettirecek, biz de, hâkimlerin huzuruna fakirler, serseriler, sefiller gibi giyinmiş olarak çıkarız.
Rohespierre sözünü kesti:
— Pekâlâ biliyorsunuz ki “Defter-I Amal" imize eşkâlimiz sağ iken giydiğimiz elbiselere göre yazılı olduğu İçin ' Melekler İdaresi" Üs-tümüz(lckilerin değiştirilmesini yasak etti. Zaten herhangi bir hileye meydan vermemek için elbise mağazalarının açılmasını, terzilerin iş görmesini menetmediler mi?
— Tamum. Esasen bunu öğrenir öğrenmez bu vaziyetten ne şekilde istifade edebileceğimizi düşündüm. Ben kendimize fakir fukara elbiseleri yaptıralım demiyorum, fakat elbiselerimizi faklrlerinkilerle değişelim diyorum."
Onbeşlncl Louis lâfa kanştı:
— Palasparelerini verip zengin elbiselerimizi, taçlarımızı giymeye razı olurlar ını? Yakında kendilerinin başa geçeceklerini pekâlâ bildikleri için o hırpani kıyafetleriyle kirli ve gülünç edalarla, azametli azametli dolaşıp duruyorlar.
Borjiya bu itiraza da cevap verdi:
— Siz merak etmeyiniz. Paçavralarırıı elbiselerimizle değişmelerine ikna için bir çare buldum. Bir defa bizim elbiseleri giyince on-
lar bizim yerimize hüküm giyecekler, biz de fakirlerle beraber yine başa geçeceğiz, •'evvelkiler,. in sırasına katılarak uhrevi saadete nail olacağız. Borjiya'nm bu küçük tertibine ne dersiniz Sinyorlar?
Onbirincl Louis tasvip etti:
— Fikriniz fena değil, benim kurnaz kafadarım! Lâkin köleleri, serserileri, hazeteyi bu işe mecbur etmek için kullanacağınız vasıta nedir?
— Benim sırrım bu. Zira küçücük bir boşboğazlık bütün tertibi boşa çıkarmaya kâfi gelir. Şii kadarını bilmekle İktifa ediniz Sinyorlar: Zavallıcıklar bizimle sadece elbiselerini değiştirmekle kalmıyaı aklar. Üstelik bize hüviyet varakalarını da verecekler. Her şey düşünülmüştür. Sczar Borjiya beyhude teşebbüslere girişmez; her ciheti düşünmüştür. Tekrar ediyorum. Şayet, işler tasavvur ettiğim gibi yürürse bizim yerimize Cehennemde kebap olmaya fakirler gidecektir.
Ah! Ne hainane ve Makyavellk bir fesat hareketi öğrendim. Alçaklar! Hüküm gününün yaklaşması üzerine korkularından çıldırarak. her çareye
inak Istiyorlnrl Bereket versin her şeyi duydum. Bu iğrenç plânın tahakkukuna mâni olacağını.
Aşağıda, meydanlıkta, fesatçılar Borjiya-nın şeytani plânı Üzerinde münakaşaya devam ediyorlar,
Dokuzuncu Charles, heyecanından kesik kesik konuşarak diyor kl:
— Plânı tatbik mevkiine koymakta acele etmeliyiz. Zira, emin bir menbadan öğrendiğime göre, burada hazır bulunan hepimiz, gelecek cumartesi yapılacak sevkıyata dahiliz.
başvurup llAlıi adaletten km;-
’A
gibi hareket edebiliriz. Fakirleri, bu-adaya cuma günü akşamı saat 10 da edeceğim. Maksadımıza ulaşabilmek ne şekilde hareket etmemiz lâzınıgcle-size izah için saat 9 da, onlardan evvel
Borjiya nın sesi yeniden duyuluyor:
— Biliyorum, biliyorum. Her şey hazır! Kendilerine para dağıtmak bahanesiyle buraya bize lâzım olan miktarda fakir davet edeceğim. Şefaat Vadisine gitmeden evvel, Ncmn ile benim ve daha birkaç arkadaşın, mahkemenin müsamahakârlığını celp için servetlerimizi fukaraya dağıtmaya karar verdiğimizi "Melekler ldaresi"ne bildirdim. Böylece hiç bir şüpheye meydan vermeden o gece istediğimiz raya, davet üzere ccğini
herkes burada hazır bulunsun!
Suikastçiler bir ağızdan:
— Geliriz!
Diye haykırışıyorlar, gruplar halinde dağılmaya başlıyorlar.
Meydanlıkta en sona Borjiya, Neron ve Dokuzuncu Charles kalıyor. Bu üç uğursuz da nihayet ağaçlar arasına doğru ilerliyor, son defa olarak Borjiya’nm nAhoş sesiyle Neron‘a ve Dokuzuncu Charles » teminat verdiğini duyuyorum :
— Her şeyi önceden hazırladım. Cumartesi sabahı, Şefaat Vadisine bizim yerimize fakirler hareket edecek... Yemin ederim size!
Alelâcele tırmandığım tarassut yerimden süratle İnip beni sandalda bckliyen Elvir üe Lamartin’in yanlarına geliyorum.
Elvir endişe içinde bana sualler soruyor. Fakat gördüklerimi ona nakletmek istemiyorum. cumartesi sabahından evvel, suçluların maskelerini İndireceğim, Tayyarenin Şefaat Vadisine hareketi saatinden evvel kimseye bir şey söylemek arzusunda değilim. Bu sebepten, gittikçe endişelenen Elvfr'e şöyle cvap veriyorum:
— Bir şey değilmiş. Bizim gibi bu güzel geceden istifadeye gelmiş bir sürü talebe ile kızlar toplanmışlar da'
Küreklere geçtim. Ağır, ağır, gayet ağır dönüyoruz. Zira, ileride sahile dönen suikast-çilerin sandalları var.
Lanıartin. olduğu yerde uyuyakalmış. Fakat belki de İki âşıkı rahatsız etmemek inak-sadlyle uyur gibi yapıyor.
(Devamt var)





Maça başlamadan evvel TelAvri Radyosunda evvelâ kafile başkanı Dr. Dağlaroğlıı, müteakiben Cihat Arman konuşmuşlardır.
Maç Telâviv stadında yapılacaktı. 20.000 i aşan bu meraklı kütlesini saha çizgileri dışına çıkarmak için sar-fedilen gayret maçın mukarrer saatinden 45 dakika sonra yapılmasını intaç etmiştir.
Birinci devrede Sarı-Lâcivert on biri durmadan gol pozisyonuna girmiş. ve enerjik Hapoel takımının müdafaasını epeyi yormuştur. 14 üncü dakikada Fikı*etin ortaladığı topa güzel bir ka»a atan Halıt takımının ilk golünü yapmıştır.
40 inci dakikada, Hapoel aleyhine verilen frikikten Fikret çok güzel bir şütle istifade ederek Fenerin ikinci golünü atmıştır. Birinci devre 2-0 neticelenmiş ve Fenerliler ikinci devre Hafit ile Cemalin güzel kombinezonları sırasında Cemal bomba gibi bıı- şiltle takımının 3 üncü golünü atmıştır Hava karardığı için ikinci haftaymın 26 ncı dakikasında hakem oyunu tatil etmiştir.
Cihat — Hilmi, Ahmet
haddin, Kâmil. Müjdat — Fikret. E-rol, Cemal, Leftcr, Halıt.
Sala-
Fenerim ilçenin Israilde ikinci maçı
Fenerbahçe futbol tukınu. Tikva’-da bu şehrin muhteliti üe salı günü ikinci karşılaşmasını yapacaktır. İsrail radyosu salı günü saat 20 ile 20.15 arası kısa dalga 33.3 ve 43,9 metre Üzerinden türkçe olarak maçın neticesini bildirecektir.

Hicri 19 50 Rumi
C. Evvel MART Şubat
23 12 27
1369 Pazar 1365
f
V.VKtT
VASATI
EZAM
Güneş * 6.17 12.05
Öğle 1224 6.13
1 kindi 15.42 9.31
Akşam 18.12 12.00
Yatsı 19.42 1.31
1 msA k 1.41 10.30
A
12 Mart 1950
—YENt î S T A N B V t =
Sayfa B
Dış Ticaret Dairesi Baştanının Basın toplantısı
Dünya fiyatlarına uymak zaruretindeyiz
1949 da altın fiyatları
9 Yazan: Namık Zeki ARAL
fiktibas hakkı mahfuzdur)
Avrupayı para birliği kurtaracaktır ,
BÜTÜN dünyada paralar için UA1 tın esası” devletlerce terk veya tatil edilmiş olmasına rağmen san maden, memleketler dahilinde olsun memleketler arasında olsun gizli aşikâr kıymet mahfazası veya mübadele vasıtası şeklinde eski itibarını az çok muhafaza eylemekte devam edip gitmektedir. Fert de devlet de hiç değilse kötü günleri için altın aramaktan. imkân buldukça altın iddihar etmekten fârig değildirler. Kâğıt paranın kıymetinde muhtemel sukut veya tedenniye karşı fertler hâlâ en sağlam melcei altında bulmakta değil midirler? Geçen sene kuraklık birden memleketi kıtlıkla tehdit edince hükümetin ilk aklına gelen. Merkez Bankasındaki altınlar olmadı mı? Bu sebeplere binaen gerek milli piyasalarda gerek milletlerarası piyasalarda altın fiyatları her zaman dikkatle ve yerine göre heyecanla takip olunur.
Diğer taraftan paralardan her birinin kıymetinde istikrar ve sonra muhtelif memleketlerin paralan arasında münakale veya tahvil kabiliyeti aranıldığı müddetçe de altın fiyatları ehemmiyetle takip edilmekte devam olunacaktır. Millî paralardan her birinin altın muvacehesindeki nazari kıymeti İle fiilî kıymeti aracındaki az çok fark» o memleketlerden her birinin aradıkları istikrara veya münakaleye kavuşmak için alacakları mesafeye veya sarfeylemele-rl lâzım gayrete az veya çok müş’i-lelik edecektir. Hâlen eldeki vesaitle deniz suyundan veyahut atom kuvvetiyle kurşundan, demirden, taştan ve topraktan ucuzca altın istihsal e-dilinciye kadar san madenin fiyatı veya kıymeti hususi bir itina ile takip edilmekte devam olunacağına hükmetmekte hata yoktur* diyebiliriz»
* ,
Biz do 1949 senesi zarfında altın fiyatlarının gerek dünya piyasalarında gerek kendi piyasamızda geçirdiği istihalelere bir göz atalım.
Dünyanın bellibaşlı piyasalarında altın 1949 senesi zarfında ehemmiyetli fiyat düşüşleri göstermiştir. Ons denilen 31,1035 gramlık bir altın külçesi (safi) 1048 in sonu ile 1949 un sonu arasında, yani bir sene zarfında Bombay’da 92 dolardan 68 dolara, Hong-Kong’da 64.5 dolardan 40 dolara, Çunking’de 100 dolardan 70 dolara ve Beyrutta 72 dolardan 41 dolara düşmüştür. Takip edilen 24 piyasadan ancak ikisinde bir tezayüt görülüyor: Stokholm’de 0,75 ve Brük-selde 1 dolarlık bir tezayüt, İstanbul da dahil,öteki piyasalar kâmilen tenezzül kaydetmişlerdir. Bu tenezzül veya sukutların âmilleri olarak neler görülmektedir?
Bir kere, Milletlerarası Para Sandığının mümanaatine rağmen altın müstahsili memleketler (başta cenubi Afrika) resmî fiyattan farklı, daha doğrusu yüksek olarak piyasaya altın sürmekten hâli kalmamışlardır. Bu altınlar bittabi piyasada bolluk ihdas etmek suretiyle altın fiyatının da az çok düşmesine müessir oluyordu.
Diğer taraftan Ortaşark memleketlerinde petrol istihsali arttıkça bu memleketlere altın olarak yapılan tedıyat da bilhassa Ortaşark piyasalarında sarı madenin miktarını arttırmak suretiyle fiyatını düşürüyordu.
Sonra, dolann altına nazaran kıymeti düştü düşüyor, şeklindeki şayialara bir nihayet vermek için Amerika Reisicumhuru Truman’ın:
— Ben mevkıimde kaldıkça doları düşürmlyeceğim, yolundaki beyanatı da altına düşkünlüğü, daha başka
bir ifade ile talebi hayli daraltmış-tır.
Ve nihayet yıl zarfında komünist ordularının Çini hemen kâmilen istilâsı, bir taral’tan bu geniş, kalabalık memlekette her zaman altın arayan servet sahiplerinin veya ticaret erbabının altın talebini kısarken öbür taraftan komünist orduları önünden kaçanlar elinde vakti hacet için saklanmış altınların da piyasaya arzını intaç ediyordu.

Yukarıda maruz âmillerin tesiriyle bellibaşlı dünya piyasalarında altın fiyatları düşerken bizde fiyatlar ne seyir takip etmiştir?
Yıl zarfında altın piyasası bizde de hayli hareketli geçmiştir. Reşat altını asgari 41,20 lira (mart) ile a-zami 48.40 lira (Ekim = Teşrinievvel) arasında ve külçe altın asgarî 583 kuruş (nisan) ile azamî 705 kuruş (eylül) arasında temevvüç göstermişlerdir. Fakat 1948 in sonu ile 1949 un sonu arasında aylık vasati olarak Reşat 42.71 liradan 44,83 liraya ve külçe 59.5 kuruştan 622 kuruşa yükselmişlerdir. Yani beynelmilel piyasalarda altın bir seneden öbür seneye düşmüş bulunduğu halde bizde - yukarıda maruz milletlerarası cetvelin tenezzül kaydetmesine rağmen -aksine bir yükselme tesbit edilmektedir. Aşağıkl cetvel bu hususta bizi biraz daha tenvir eder:
6,6152 safi pramlıfe
Reşat aTtını
(Lira)
Aylar Vasati Asgari ArsmI
XII 1948 42.71 42,25 43,25
in 3949 41.61 41.20 42.20
AT •» 43.22 43.— 43.50
IX »» 46.71 45,30 48.40
X 47.54 46,80 48.40
XII 44.83 44,50 45.50
Külçe
Safi gram
(Kuruş)
XII 1M8 505 587 598
III 1049 593 585 600
VI • 1 609 605 61S
IX fl 657 630 705
X 663 652 en
XII M 622 617 631
1949 da olduğu kadar da altın
bizde hiç bir zaman yükselmem işti. Beynelmilel piyasaya nazaran tizdeki bu muvazatsızhğın acaba sebebi nedir? Gerçi fertler için altın ihracı hemen bütün dünya memleketlerinde
memnu bulunmasına ve her piyasa kendi âlemindeki tesirlere tâbi olmak
lâzım gelmesine nazaran muhtelif
memleketler piyasaları arasında bir muvazilik aramak doğru görünmemekle beraber altının kendi hususi-yet-i hali, daha doğrusu cıva gibi
seyyallyeti karşısında yine arada az çok bir muvazilik aramamaya imkân yoktur. Memleketimizde bu muvazi-
lige başlıca iki hail mâni olmuştur, diyebiliriz, sanıyorum:
1 — Filistine yahudi akını neticesi memlekette ta biatiyle vukuagelen mail tasfiyelerin devamı kif bütün yıl zarfında altın fiyatlarım yüksek seviyelerde tutmaktan hali kalmamıştır.
2 — Dövizsiz pasaportla Hicaza seyahat altın fiyatlarını eylül ayında hiç görülmemiş seviyelere çıkarmıştır. Filhakika bizde altın fiyatı -yukanki cetvellerden de artlaşıldı-ğı veçhile - en ziyade hac mevsiminde (Zilkade ve Zilhicce - eylül ve e-kim) yükselmiş bulunmaktadır.
Marshall yardımının mühim bir kısmı, para istikrarına ve tahvil kabiliyetine tahsis edilmelidir
Pariste çıkan “Synt-hdso» JACQUES RUEFF’in dikkate de
Avrupanın kurtulması için, kontenjanların kaldırılması, gümrük resimlerinin indirilmesi lâzımdır.
Birleştirilmek istenen, memleketler arasında mübadele mânilerini azaltmak şüphesiz göz alıcı bir iştir. Fakat bu hareket malî ve nakdî bir ıslahat plânı içine alınmazsa tesirsiz kalacak ve netice itibariyle yapılanları bozup eskiye avdet zarureti hâ-sil olacaktır.
Eğer bütün hükümetler yabancı memleketlerden mübayaaya veya o-ralarda ikamete tahditler koymuşlarsa. bunu otarşi doktrinine sadık kalmak maksadiyle değil, vatandaşlarının hareketleri kontrol altına alınmı-yacak olursa karşılanması imkânsız tediye mükellefiyetleri meydana geleceğine inandıkları için yapmışlardır.
Şahısların, gelirlerini harcamak istedikleri memleketleri tâyin hususunda serbest bırakılabilmeği için, bunların kararları muhassılasının milletlerarası münasebetler muvazenesini tehlikeye sokmaması lâzımdır. Binaenaleyh, bir memleketin dış borçları ve alacakları bakiyesi ile fcıdi hareket tarzı arasında bir münasebet tesis edilmedikçe, hesap muvazenelerinin denkleştirilmesi mümkün olamaz. İnsanları bu icaba uydurabilmek ise ancak serbesti rejimi ile temin edilebilir. Filhakika kambiyo serbestliği, yabancı paralar rayiçlerindeki değişiklikler ve kabili tahvil para rejimi, umumî satın alma gücündeki temevvüçler sayesinde muvazeneyi tesise imkân verecektir.
Mamafih kambiyo temevvÜçlerı mühim sosyal mahzurlar doğurabilir. Dalgalanmaların dar bir sahaya inhisar ettirilmesi ise, paraya tahvil kabiliyeti tanımakla mümkündür. Bu suretle, tahvil kabiliyeti, fertleri milletlerarası muvazeneyi temin edecek muamelelere girişmeğe sevkeder.
Şayet Avrupa memleketleri böyle bir para rejimine tâbi olsa idiler, aralarında tahditler ve gümrük resimleri kaldırılabilir ve Avrupa yeniden kurularak AvrupalIlar için yaşanılabilir bir hal alırdı. Fakat maatteessüf.
Kısa haberler
Batı Almanya çelik sanayii serbeRt bırakılıyor. '
★ Berlin, 11 (YİRS) — Yetkili A-merlkan makamlarının açıkladıklarına göre, tahdide tâbi tutulan Batı Almanya çelik sanayiinin daha faal bir hale gelmesi ve bu suretle Alman iktisadiyatının kalkınmasına müessir olabilmesi için bir dereceye kadar serbest bırakacaktır.
Birleşik Amerikanın İthalâtı arttırma gayretleri.
★ Washington, 11 A.A. (Usla) — Amerikan Ticaret Bakanlığı, yeni ithal maddeleri ile ilgilenecek şahıs ve firmalar için, Amerikada bu sene açılması kararlaştırılmış olan ithal malları sergilerinin bir listesini yayınlamıştır.
Ticaret Bakanlığı Sergiler ve Fuarlar dairesi Bakanlığın, doları az olan memleketlerin mallarının Amerikada satılmasını teşvik hususundaki plânına uyarak, bu eşyalara karşı Amerikada talebin artmasına çalışmaktadır.
Amerikada ilk milletlerarası fuar 7 ağustosta Şikagoda açılacaktır. Bu fuar Paris, Milâno ve Utrecht fuarlarına benzer bir tarzda hazırlanmıştır. Şikagonun bulunduğu Illinois Devleti valisi Stevenson. Amerikanın diplomatik münasebeti bulunan her devleti bu sergiye katılmaya dâvet etmiştir. Şimdiye kadar 28 devlet
dergisinin son 15 sayılı nüshasında ğer yazısını kısaltarak veriyoruz: bugün milletlerarası tediyeler İçin tatbik edilmekte olan rejim tahvil kabiliyetine benzemesine rağmen bir çok eksiklerle mâlûldür.
Bu eksikliklerden birincisi bir çok Batı Avrupa memleketlerinde âmme masraflarının varidatı tecavüz etmesinden mütevellittir. Enflâsyoncu bir cereyan yaratan bu hal, açık hesap muvazenesinin satın alma gücü noksanı sayesinde hâsıl olacak— düzelmesine mâni olur. Bu sebepledir ki bazı Batı Avrupa memleketlerinde hesap muvazenesi açık kalarak dolar ve Belçika frangı fıkdanı hâsıl olmaktadır.
Bir kısım memleketler arasında mübadele serbestlsi tesis edilmek isteniyorsa, bu memleketler arasında her şeyden evvel müessir bir para sistemi kurmak lâzımdır. Hâlen Batı Avrupa memleketlerinin çoğunda para, düzeltici tesirden mahrum bir vasıtadan ibarettir.
Batı Avrupa memleketlerine müessir bir para sistemi temin edecek me-tod malûmdur. "Milletler Cemiyeti Malî Komitesi” tarafından 1920-1930 arasında mükerreren izah edilen bu metoda göre, şu hususların temini gerekmektedir: Hazine muvazenesi; İktisadî durumun ıslahı; ihraç bankası ihtiyatı ve paritelerin tesbiti. Mamafih bugün durum yeni bir çehre taşımaktadır. Geçmişte paranın istikrarı için lüzumlu fon öncak istikraz suretiyle temin edileceğinden* girişilecek ıslahat yavaş kalmağa mahkûmdur. Bugün Amerikan cömertliği, mahdut bir devre için de olsa, bütün ihraç bankalarına lüzumlu fonu derhal temin etmeğe imkân vermektedir. Binaenaleyh, Marshall plânı yardımı tamamen günlük ihtiyaçlara sarfedilecek yerde, mühim bir kısmının daimi muvazene ve istikrarı temin edici tedbirlere tahsis edilmesi yerinde olur.
Hürriyet tabıatin bir vediası değildir. Onu mümkün kılacak sistem, insanları, umumi menfaatin kendilerinden beklediği hareketleri, serbest o-larak, yapmağa sevkedecek bir sistemdir.
sergide yer tutmuş olup bu rakamın 40 ı aşacağı tahmin olunmaktadır.
New-York pamıık borsası ir Paris. 11 (YİRS) — New-York-taki pamuk borsası, hafta sonunda, libresi 32,24 cent’den 31,74 ccnt’e düşmüştür.
Şeker, 4,99 cent'den 5,03 çent o yükselmiştir. Küba’nın bu yılkl şeker mahsulü 5.600.000 ton olacaktır.
Avrupa 1950 çelik İstihsali tahminden az ir Cenevre (Hususî) — İktisadî İşbirliği Sekreterliği» Avrupa memleketleri 19.50 çelik istihsalini 62 milyon ton tahmin etmişti (1949 istihsali 55 milyon ton idi). Fakat bilâhare yapılan tetkikler, istihsalin bu rakamdan epeyce eksik olacağını göstermiştir.
Fransada bir çok İşçiler grev aleyhtarı ir Fransız işçileri arasında yapılan bir sondajın neticeleri hakkında verdiği malûmatta, Aube gazetesi memur vc müstahdemler, mensucat, kömür ve demir işçileri ekseriyetlerinin grev aleyhtarı olduğunu belirttikten sonra, bu muhalefet sebeplerini şu suretle sıralamaktadır:
1 — Grevin siyasi maksatlarla yapılması;
2 — İşçi teşekkülleri istiklâlini tehlikeye düşürmesi;
3 — Gündelik kaybı.
Balık işlerinde Ofis tatbikata geçiyor
Ankara, il (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Memleket balıkçılığının geliştirilmesi İçin alınacak tedbirler etrafında balık sanayicilerinin de İştirakiyle bir müddet evvel Toprak Mahsulleri Ofisinde yapılmış olan toplantıda alınan kararların tatbikat hazırlıkları ilerlemiş bulunmaktadır.
Haber aldığımıza göre Toprak O-fisi Genel Müdürlüğü 10 kadar balıkçı gemisi satın almayı esas itibariyle kararlaştırılmıştır. Bu gemilerin vasıf ve şartlarını tesbit etmek, sipariş veya mübayaa yapılacak firmalar hakkında tavsiyelerde bulunmak, sipariş yapıldığı takdirde inşaatı kontrol etmek ve nihayet gemilerin faaliyete geçecekleri ilk zamanlarda Türk personelini Jşe alıştırmak üzere bir Fransız firması müşavirlik etmeyi teklif etmiştir. Bu firmanın tafsilâtlı teklif mektubu tercüme ettirilmiş ve şartların tetkikine geçilmiştir. Tetkikatın hitamında müşavir olmayı teklif eden firma ile derhal müzakerelere girişilecektir.
Toprak Ofisi bu gemilerle ve en son teknik kolaylıklarla tutulacak o-lan balıkların taze halde İhraç edi-Jemiyenlerini konserve yapmak ve bunları iç ve dış pazarlara arzetmek üzere gemi mübayaasına muvazi başka tetkiklere de başlamıştır. Bu incelemeler, konserve fabrikaları kurulacak yerleri etüd etmek, makineler temin ederek fabrikalar kurmak ve Türk personeline devredinceye kadar öğretici mahiyette işletmek mak-sadiyle biri Fransız, diğeri Amerikan iki firma tarafından yapılan teklifler üzerinde toplanmaktadır. Tetkikat neticesinde gelişecek müzakereler müspet sahaya intikal ettiği takdirde hemen faaliyete geçilecektir. Bu iki firmanın teklifleri yalnız balık konserveciliğine inhisar etmemektedir. Firmalar aynı zamanda sebze ve meyva konserve fabrikaları kurulması hususunda tekliflerde bulunmuşlardır. Ofis meyva ve sebzelerimizi kıymetlendirmek bakımından bu yolda teklifleri incelemektedir. Gerek balıkçı gemilerinin, gerekse konserve fabrikalarının kurulması İçin lüzumlu para Marshall yardım plânından temin olunmuştur.
Tetkikat önümüzdeki iki ay içinde bitirilip faaliyete geçileceği temin o-lunmak tadır.
Türk tütün ortaklığı son şeklini aldı
İzmir. 11 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Önümüzdeki tütün kampanyasından önce kanunlaşması derpiş edilen Türk tütün ortaklığı tasarısının son şeklini aldığı İzmir milletvekilleri tarafından bugün telefonla bildirilmiştir.
Kurulacak teşekkülün müddeti 30 yıldır. Ortaklığın merkezi îstan-buldur. İlk sermayesi bilâhare bir misli arttırılmak kaydiyle 55 milyon Türk lirasıdır. Bunun 38,5 milyonu tütün müstahsillerine, 8 milyon 250 bin lirası Tekele ve 2 milyon 220 bin lirası da İş Bankasına aittir.
Çıkarılacak 10 ar liralık nama muharrer hisse senetleriyle hiç. bir ortak 100 den fazla rey hakkını iky-sap edemiyeccktir. Şiı ketln 7 kişilik idare meclisinde müstahsilden 4 âza bulunacaktır. Hisse senetleri. İhraç tarihinden itibaren 10 sene müddetle «atılmıyacağı gibi devr vo hacze-dilmivecektir. Kanunun neşrini ve ortaklığın faaliyete geçmesini müteakip Tekel İdaresi teraküm eden sermayeden aldığı faizle bu parayı kullanmadan mütevellit faizleri Şirkete tevdi edecektir.
İthal listeleri yapılırken^ meslekî teşekküllerin fikri alınacaktır
Tüccar Derneğinde serbest ithalât rejiujl hakkında evvelki giin tacirlerimizle bir görüşme yapmış olan Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret DaJresl Reisi Munis Faik Ozansoy, dün Bölge Ticaret Müdürlüğünde her hafta Ankarada yapmasını güzel bir İtiyat haline getirdiği Basın toplantımı yapmış vo dış ticaretimiz! ilgilendiren muhtelif mevzular etrafında izahat vermiştir.
İlk olarak ihraç mallarımız üzerin-de duran Munis Faik Ozansoy, geçen seneden elde kalan bakliyat nevinden ihraç mallarımızın hangi sebeplerden dolayı satılmamış olduğunu belirtmiş ve demiştir kİ:
Takasa gldllmiyecek
"— Kalitesinden kaybeden veya harice satılamıyacak bir fiyat seviyesinde bulunan bir malın sunî çarelerle satılması ve fiyat farkının müstehlike yükletilmedi mümkün olamaz. Bu, muhtelif zamanlarda ellerinde satılması güçleşen bir miktar stoku ihraç edebilmek için takasa müsaade edilmesi yolunda Ticaret Bakanlığına ve Başbakanlığa yapılan müracaatlara cevap teşkil etmiş, müracaat sahiplerine yaptıkları teklifin kabul edilo-miyeceği bildirilmiştir. Esasen fasulye ve benzerleri esaslı ve tipik ihraç mallarımızdan değil, daha 2iyade dahili istihlâk maddelerindendlr.
Ancak istihlâkin fazla kalan bir miktarı ihraç olunmaktadır. 948 mahsulünden arta kalan bir miktarın — o zamanki ihraç rejimi, stokların tasfiyesi için takasa imkân verdiğinden — o yolda ihracına müsaade edilmiş ve yeni rejim 30 haziranda ilân edilirken o mahsulün yeni mahsul çıkıncaya kadar aynı rejime tâbi tutulmasının âdilâne olacağı düşünülerek 15 ağus* tosa kadar takas yollyle satılmasına izin verilmiştir. Fakat bu mallar bu müddet zarfında da satılamıyarak kalitesini tamamiyle kaybetmiştir.
Ne bunlar, ne de diğer buna benzer maddeler için yeniden takas gibi hususi ve fiyatlarımız üzerinde zararlı tesirler yapan tediye vasıtalarına müracaat etmemek kararımız katidir. z
Dünya fiyatlarına uymak zarureti
Bu vesile ile şunu da ilâve edeyim ki bu sene ihracatımız sterling ve ona tâbi olan diğer bazı paraların devalüasyonuna rağmen çok iyi İnkişaf etmiş ve yeni mevsime stoksuz girmemiz imkânı hâsıl olmuştur. Kanaatimizce dış pazarlara mal satmanın yegâne yolu dış fiyatlara uymaktan ibarettir. Ticaret Bakanlığının yapabileceği şey ancak malımız dünya fiyat seviyesine uyduğu halde başka devletlerin haksız bir rekabet teşkil edecek usullerle ihracatımızı önlemelerini gereken tedbirlerle bertaraf etmekten ibarettir.,,
ît bal tahsisleri mevslnılndeylz
Bundan sonra ithalâtımızı ele alan Dış Ticaret Dairesi Başkanı sözlerine şöyle devam etmiştir:
”— İhracatımızın bünye bakımından mevsimlik bulunması, ithalâtımızın da muayyen ıçevsimlorde bollaşmasına âmil oluyor, şimdi eylülde başhyan ve bu sene sterling devalüasyonunun tesiri İle. bir ay gecikme ile inkişaf eden ihracatımızın, anlaşma hesaplarımızda döviz imkânları temin ettiği aylarda bulunuyoruz. Bu itibarla hemen her memleketten geniş ithalâta tahsisler yaptık ve yapmaktayız.
Bu memleketlerin başında Almanya. gelmektedir. Elde ettiğimiz imkânlar nispetinde Önümüzdeki aylarda ithalâta geniş bir şekilde devam edeceğiz. Bu suretle hem istihsal maddelerinde halk için ucuzluk temin eden hem de kalkınmamızda ve İstihsali-
Turuncu-bej rengindeki on liralıklar tedavülden kaldırılacak
Ankara 11 (A.A.) — Cumhuriyet Merkez Bankası Umum Müdürlüğünden:
Bankamız, haiz olduğu kanuni yetkiler© dayanarak, bastırdığı tunıncu-bej renginde yüz kısmının sol tarafında Cumhurbaşkanımız İsmet î-nönü’nün ve arka tarafının ortasında üç Türk köylü kadınının resmini taşıyan yüz kısmının sağında çerçeve dışında genişçe bir beyazlığı ve arka kısmının solunda yine çerçeve dışında ayni genişçe beyazlığı olan 10 liralık banknotu 1-4-1950 tarihinden i-
mizi arttırmamıza yanyacak madde ve vasıtaların İthaline imkân bulu nar bilecektir.
342 sayılı sirkülerle tesbit edilen ithal rejimimiz a, b, o gruplan içinde ithal maddelerini sıraya koyan bir prensibe dayanmaktadır.
Tâli madde İthalâtımız azalıyor
İthalâtımızı bu listelere ve ihtiyaç durumuna göre ayarlamaktayız. 1949 senesi ithalâtımızda tâli sayılabilecek istihlâk maddelerinin nlsbeti 9» 3,6 ya düşmüştür* bu nisbet 1948 de % 4,5, 1938 de İse % 8,5 idi.,,
Bundan sonra diğer ithal maddelerinin durumuna temas eden Munis Faik Ozansoy bu hususta da genif malûmat vererek İstihsal ve kalkınma maddelerinin ithaline bütün imkânları ele almak suretiyle müsaade edildiğini söylemiştir.
Dış Ticaret Dairesi Başkanı, bu a-mda gazeteciler arasında ileri sürülen soruları cevaplandırmış ve şunları söylemiştir:
"— Bilindiği gibi tediye anlaşmalarımız her memleketle aynı tip anlaşmalar esasına göre yapılmaktadır. Bu anlaşmalarımızın esasını Avrupaİılar-arası çok taraflı tediye anlaşması teşkil etmektedir. Anlaşmalarımızın u-mumiyetle iyi işlediği bu sene her hangi bir hususi kombinezona müracaat etmeden ihracatımızı yapabilme» mlzle sabittir.
İtalya ile vaziyetimiz
îtalyaya az İhracat yapmamız halini, diğer Avrupa memleketlerine daha çok İhracat yapmakla telâfi etmiş bulunuyoruz.
Diğer taraftan ihracat mallarımızda hâsıl olan fiyat düşüklüğü, İhracatımızın daha fazla genişliyeceğin! göstermektedir, O zaman ttalyaya olan İhracatımızın da artacağına şüphe yoktur.
Kanavlçe meselesi yoktur

Memleketimizdeki kanaviçe sıkıntısına gelince: Bu da tamamen Önlenmiş bulunmaktadır. İkinci altı ay İçin Hindistandan temin edilen 9000 tonluk kotanın 6200 tonu İstanbul, İzmir, Mersin, Samsun ve Trabzonda-ki ithalâtçılara, diğer 2800 tonu ise resmî muesseselere tevzi edilmek üzere Ticaret Ofisi emrine verilmişti. Binaenaleyh artık iş ithalâtçının mallan getirmesine kalmıştır.
Serbest İthalât rejimi karşısında yerli sanayiin durumu hak kındaki soruya Munis Faik Ozansoy şu cevabi vermiştir:
“— Gereken bütün tedbirler alınmış ve hazırlanan listelerle sanayiimizin ve ekonomik bünyemizin, tesbit edilen maddelerin serbest ithalât ile sarsıl-mamasına itina edilmiştir.”

Sanayi Birliğinde
Dış Ticaret Dairesi Reisi Bölge Ticaret Müdürlüğünden sonra İstanbul Bölge Sanayi Birliğine de uğramı^ ve orada fabrikacılarımızla sanayicileri miz tarafından sorulan sualleri cevap landırmıştır.
Dış Ticaret Reisi, bir gün evve Tüccar Derneği toplantısında ayni mevzulara temas etmiş olduğunu hatırlatmış ve biraz evvel gazetecilere yaptığı beyanat çerçevesi içinde görüşerek:
u— Sanayiimizin korunması İşiyle ithalât serbestisin! telif yolundayız., demiş ve bu rejimin millî sanayiimizi tehdit eder bir mahiyet alacağı hak-kındakl endişelerin yersiz olduğunu belirtmiştir. İthal listelerinin tanzimi sırasında Ticaret Odaları, Sanayi Birlikleri gibi teşekküllerin fikirlerini sormanın tabiî bulunduğunu söylemiştir.
tibaren tedavülden geri çekmeğe karar vermiştir.
Bu on liralık banknot 1-4-1950 tarihinden 31-3-1951 akşamına kadar bir yıl müddetle mecburi olarak tedavül edecek ve bundan sonra kanunî zamanaşımı süresinin sonu olan 31-3-1960 akşamına kadar yani 9 yıl müddetle Merkez Bankası ve Merkez Bankası bulunmayan yerlerde Türkiye Cumhuriyeti Ziraat. Bankası gişelerinde değiştirilerek 1-1-1960 sahalımda kıymetini tamamen kaybedecektir.
I” 11 /lll/l950 Cumartesi |
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
M/60
Müdafaa
Bugün Borsada pamuk çekirdeği tize rine muamele olmamıştır.
Borsalarda vaziyet
İstanbul:
Tariş’in istihsal mıntakalarındâ çekirdeksiz kuru üzüm müdahale mübayaa-sına başlamasını takiben bugün Tekel İdaresi de İzmir Ticaret Bordasında alıcı vaziyete geçmiştir. Piyasa sağlamlaşın ıştır. incir piyasasında İstikrar devam ediyor. Hafta sonunda pamıık piyasası gevşekliğini muhafaza etmiştir. Pamuk yağı piyasasındaki sâkinllk devanı etmektedir.
Ticaret Bordasında fındık fiyatları sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Bundan başka keten tohumu, sıısam üzerine de mahdut miktarda işler olmuştur. Fiyatlarda bir ilerleme olmamıştır.
Kambiyo ve Esham Borsasında % 5 faizli Milli Müdafaa Tahvilleriyle % 7 faizli muhtelif tertipte Demiryolu Tahvilleri üzerine az miktarda iş olmuştur. Altın piyasası durgunluk ve kararsızlık içindedir. Fiyatlarda yeni bir tahavvül görülmemiştir.
,* i, orta •••«*(■•••••
Lovant îq İthal malı .......
Ekstra iri iç ithal malı .......
Kuru üzüm (Llbnesl=Sont) ........
Thompson çekirdeksiz soçmo Keten tohumu (Buşelİ=Dolar)... Minneapolls .....................
Kalay (Ltbrcsl=Sont) ........
Levha-teneko (100 llbro dolar)
tkramlyeU tahviller
%5 1933 Ergani «•••••••••»•••e 1938 ikramiyell ..........
%5 Milli Müdafaa 1 ........
1941 Demiryolu IV ...
5 1941 Demiryolu V ......
%4 1/2 1949 llcramlyell ....
Diğerleri
1011 Demiryolu VI......
Kalkınma I.........
6 n......
.. m.........
1948 Utlkrazı I.l......
%6 1048 İL.......
ştO MÜH Müdatna I .........

Slvas-Erzurum I.
n.-vıı.
Demiryolu l......
.. II •
ı, III.
Buğday ((BuşolteScnt) .......
Sert Kış mahsulü No. 2
Kırmızı No. 2 ...
Pamuk Middllng (Llbresl=Sent) Mart .m»•••••
Mayıs .....................
Temmuz
Ekim .....................
Tiftik (L1brefll=Sent) •eeeaereetas
ICkd.'lîS I\o. J
Fındık (Llbresl=:Sont) .......
Kabuklu yeril iri
X*X Gününde Borsada muMMİesitescü edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Adana :
Borsada ikinci akala pamuk Üzerine iş olmuş, fiyatlar ilerleme kaydetmiştir.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Ktvpanış
1 Sterling T 00 7.91
100 Dolar 281.— >
100 Fr. Frangı... 0.80 ♦ov» 0.80
100 lavlçro Fr... 64.03.- 64.03
100 Belç. Fr 6 60.— 5.60
100 İsveç Kr.... 54.1250 54.1250
HJO Florin 73.68.40 73.tW.4(ı
KM) Liret 0 44 128 0 44 128
100 Drahmi 0.01 876 0 01.876
100 Eöcoudofl ... 0.7390 9.7390
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yeril Gr 5.02 5 91
Külçe DeRiiHhiı. 5.93 5 98
Cumhuriyet ... 44 25 14 25
Rc^ıtt ••••••••• 44.20 44 25
Hamil
30.50 39 50
Ingiliz 52.—
Fransız kok ... 44 35 O A» 41 —
Napolâon III 41 20 41 25
İsviçre 11.25 41.26
New-York*ta : onsu: $ 35
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
Gtımtlg Or «M,
PlitUn " 10.— 11.-
Zürich Borsası (Serbest)
3.III.1050 İsviçre Frangı
Duıumu En aşağı En yukarı
Türk Liram 0.05 1 03
Dolar 4 29 4 30 1/2
Sterling »•S* V 10 15 Ih 6*ı
Franaız Frangı 1.11 1 13
Şirket Tahvilleri
T. C. Ziraat Bankası Anadolu D Y. Tertip A/B. •• n Cwz »» •• 4fc60 ,, ,, MUme». Senet. 20.25 111.— 59- 67.50 20.30 109.— 60.- 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası ... Türldyo îş Bankası Türk Ticaret Bankası Aralan Çimento Şark Değirmencilik Milli Reasürans 130.— 27.60 5.— 17,25 23 25 8.— 131.— 27.— 5.- 17.— 23.50 • 16 25
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonsiyo 1003
İstanbul Ticare t Borsası
Hububatı Bugün Eski Kapanış
Buğday yumuşak (Tllc.) 35.— 35.—
Buğday yumuşak (Ofisin).. 31.— 31.—
Arpa Yemlik (dökme) .... 22.20
Mısır (San) çuvalı 20.25
Fasulya horoz (çuval) 40.—
,, çıı lı yumuşak (dökme) w 27.20
Kuşyeml — 41.—
Mercimek kırmızı iç çu. 49.—
Mercimek yeşil (İç çuval). w- 55.—
Nohut natürel 22.20
Tağlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu — 33.—
Ketentohumu 41.— 44.—
Kendlrtohumu — 30.—
Susam (Bandırma) 82.— 81.—
Yer fıstığı kabuklu 75.—
Kuru Aloyvninr ı
Fındık (kabuklu Mvrl) •- ‘ 76.—
Fındık (İç tombul) 169/183 1*7/183
Ceviz (kabuklu) — 40.—
Ceviz (İç natürel) — 215.—
Bokıının Hum Maddeleri:
Tiftik (ana mal) — 300.—
Tiftik (NatUrel) 300.— 315.—
Yapak Anadolu (Kırkım) 215.—
Hnrn deriler ı
Sığır »alamura (kasap) kİ 175.—
Keçi tuzlu kuru kilosu 17â— 178.—
Koyun hava kurusu kilosu 160.— 160.—
Nobatt Yağlar :
Zeytinyağı (Ekstra ekstra) 258.—
Susamya&ı (Raf. tenokell) 220.—
Ayçiçeği (Rafine tenokell) Fındık yapı (Çıplak) 160.— 165.- 16(1 — 105-
İzmir Ticare t Borsası
Bugün i Son Kapanış
Üzüm çekirdeksiz No.9 51.75 51.75
İncir A aorist No. 8.... 56.— 56.—
,, B «erini No. 108 43.— 43.—
Pamuk Akala L 285.— 235.—
Pamuk Akala II 210.— 210.—
Pamuk yeril 185.— 181.—
Pamukyağı (rafine) ... 113.rr 143.—
Pamuk çekirdeği ........ 15.60 16.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala L ...... 180/185 180/184
Pamuk Akala II 177.— 155 —
Pamuk veril I 182.—
Pamuk Yeril II 152.—
Pamuk mııklne parlağı 152.— 152.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak ** 1 30.—
Buğday sert | 81.t
P&nıuk (Kant&n=Tallan .....
Aahmouni Kısa elyaflı F/G. Karnak Uzun elyaftı F/G.
Londra Borsası |
Kcteıı tohumu (Tonu=SterHng) Bombay Kolküta Yer fıstığı Hindistan 68.— 76.— 60.— 62.50 64 3/ 4
Bradford Piyasası |
Tiftik İyi ma! (LlbrosirrPent) ,ı Sıra malı .. Tün Anadolu .. »t Trakya »» y j»» so/n 18/21 84.—Noml so.— i, 1 20/21 18/21
İskenderiye Borsası
1
I I
$
*W-
JTt I
IhtiyaçlnrınİZİ karşılamak umdı İngılıerenm kaynaklan ve hünerini» yegâne gayesidir İngiltere İhtiyaçlarının İncelemiş ve her sene saytil artan alıcılarınızı memnuniyetle karplamışdır

Lngiliz Sanayileri Fuannda 3.000 imalatçı dnksan sanayiin en modern mamulatını teshir edecek ve denizaşırı herbır memleketten gelecek I6.0Û0
• •
alıcı kendi pazarları için derhal mal seçmek üzere Fuarda toplanaeakdır
Dünya pazarları için yeni mal istihsali ingılıerenm iMihulatım bir rekor seviyesine çıkarmadır Bu ihracatta ingılıerenm öteki memleketlerden mal satın almasını mümkün kılacakdır. unutulmasınkı Ingiltere dünyanın en büyük müşterisidir.
Alıcılar * Mayıs ayında turistler dahi Ingıltereyı ziyaret edeceklerinden şimdiden otellerde yer ayırtıma
İNGİLİZ SANAYİLERİ FUARI
londra MAYIS 8-19 Birmingham
îiı Hra/'
-M f




SOCIETE DE BANQUE SUISSE
S C H W E İZ E RIS C H E R BANKVEREIN
Orta Şubeleri :
Büyük Merkezleri
A
a
B
L E
Z
t)
R I C H
C
E
N E V R
E
1874
St. Gailen. Laıisnmın. Lıı Chftux-de-Fnnds, NouclıA* tel. Schalfhausen, Blel, Chlasso, Herkau, Le Lorlr, Nyon, Zoflngeıı
Bischofszell, Morges, Rorschach
LONDRA , NEW-YORK
Sermaye ve İhtiyatları : 200.000.000 İsviçre Frangı
Beynelmilel bütün banka muamelâtı
Küçük Şubeleri :
Ecnebi Memleketlerdeki Şubeleri :
I-**, . 1

1
11
INGİLTERE İHTİYACINIZ olan malları imal etmektedir
4
12 Mart 1050
i ifliü m., VI CAROn
1 ■Â 4 . ( — 1
FLEURS DE ROCAILLE
Kadınların en sihirli parfümü
C A R O X
PARÎS
Algle.
■ rarr
EXPORT
MESSE
HANNOVER
F
Mallarını teshir fdcn fabrikatör !rr. mrArfpn kalatolr temini «e Fııurda hususi tevkii re kölaılık f(Mt*riİH1tline dair M AL UM 4T m vakıa Ingiliz Buvbk mt Orta Çiftlikler, ve Konsalaüuk farından ehle edilebilir
f-t
I .
f
a
yeni İstanbul
att- ( sı
’ i
â
i
A. MÜLLER
Und S 0 H N
MAKÎNE FABRİKASI Ltd. Ş.
EN BÜYÜĞÜNDEN EN KÜÇÜĞÜNE
HER NEVİ
KANTAR
ve
TERAZİLER
München 8,
BUGÜN AÇIK OLAN MlZELEK
İSTANBUL




Ticaret Fuarı : 29 Mart - 2 Nisan 1950
Sanayi Fuarı : 3-14 Mayıs 1950
Ticaret Fuarını kaçırmamak için acele etmeniz lâzım
Döviz, vize ve seyahat işlerinde kolaylık
Her türlü malûmat ve izahat için :
TÜRKİYE MÜMESSİLİ :
Dr. 0. ZEKİ TORGAY MEHMETLİ
İSTANBUL - GALATA, ASLAN HAN

A
u

Arzu edildiği takdirde hususî tartma tesisatı yapılır. Dünyanın her köşesinde MülJer fabrikası mamiılâtı, uzun senelerden beri büyük rağbeti görmüştür. Türkiye için referanslar verecek vekil aranmaktadır.
Telefon : 42065 — Telgraf : Mehıııetli İstanbul
Sedan Str.
• • ıyı
En güzel ilâıılaı
yatvn ilk su geçmez z/c kendiliğinden işler sa çilleri. Büyük şehirlerde z/e meşhur saatçilerde sahlır.
yakında. Zıirkiyeyc geleceklin
ÖĞREN M E K İ H Tl YA C I ND A OL DÜĞÜMÜZ HERSEY
C Z A N
E3I1XÖN( : SU re \ mi (KumU-pı» - Sadullah (Eminönü» - Yor-gl ıHnkapsnıi - Arif Neget (A-leındar).
Atatürk İnkılAp Müzesi: 10-12, 14-17.
Ayanofya (Tel. 21750) 10-16.
Arkeoloji: 13-16.
Eski Sark Eserleri Şube M ; (Te). 21682) 10-12 .
Türk ve tılAm Everlerh 13.30-16.30.
Dolmubahçe Deniz Mlireal: (Tel. 81284) 9-18 .
Belediye Müzesi: 10-12. 14-17.
Trvfik Fikret Aılyan MüzeH: 10-12, 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzesi: (3324) 9-12.
13.30-17
İSTANBUL
ŞEHİR TÎTATKOLAItJ;
DRAM KISMİ (4215T> GUndllz
10.30 da. Gece 2030 da Katil.
KOMEDİ KISMI: (40409) Gündüı
15.30 dn Gece 20.30 da Hanım-lar Terzihanemi.
MUAMMER KAKACA OFhKE-Tl: Gündüz matine 15 te. Gece
20.30 da Osman Blkea.
YEM SES OPERETİ: Gündüz matine 15 te. Gece 20.45 te DUBARA.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONUi (Tel: 82904) Parisli Şantöz Roıe AvrlL
KONAK FAVİYONU: Her ak-gam. Yunan Şantözü ZOZO.
ANKARA
BÜYt K TİYATRO; baat 15 (e Peer Gynt. Saat 20 de KövlU Namusu — Palyaço (Opera).
KÜÇÜK TİYATRO (1L10U) Saat: 20 de 1 - Dünya Gözlyk-. 2 -Tüccar
ÇOCI K TİYATRON! : (11160) Yıldız Ece — Saat H de.
İZMİR
SEDİR TÎYATROSt : Katil
s IX i M A m
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN (80718ı 1 - Havai Banlıyor. 2 — Aeyn Ategler İçinde.
ATLAS (40835) Eğlenceler Perlaı. ALKAZAR 142562) Altına Hücum,
AK (44394) Rahibeler
ELHAMRA 113595) Camialar Sa-vaıjı.
İNCİ 015595) Meçhul Şarkıcı.
İPEK (44289) Kanunsuzlar Soka-
LALE (48595) Caouelar Savacı. MELEK (40868) Genç Kız Kalbi. SARAY (41656) öldüren Para.
SFATPARK (83143) 1 — Zehirli
Şüphe. 2 — Harman Fonu (Türk filmi).
SÜMER (42851) Meçhul Şarkıcı.
ŞARK (40380) Korkunç Akın. ŞIK (43720) 1 - Kalbim Senin.
2 — Ormanlnr Kıralı.
TAKSİM (43191) Bir Fırtına Go-ceal.
TAN: 1 — Seven Kalbler. 2 — Cohennem Zindanı.
YEM (MI3(» ı Moayo Verdu. 2 — Snhfo Melek.
ÜNAL (193061 i - Anıl Ruhini. 2 - Kara Ok.
YILDIZ (42847) Altına Hücum
ISTAN Hl L CİHETİ
ALEMDAR (236*3) I - Büyük Günah. 2 Şeytanın Kudreti.
AYSIZ (21917) I IJ(ıinzali Dok
tur. 2 — 19 Çılgınlıkları.
AZAK (23M2) I - KrlMof Koioml» 2 — Cehennem Zindanı.
ÇEMBER 1.11 AS (22513• Uçurumu Doğru.
FERAH; Uçuruma Doğru.
HALK (2W94i Yüzbaşı Amerika (30 kınım bîrden),
İSTANBUL (22367) i - Kalbime Do^nıuglu. 2 — Tabancalar Patlarken
KISMET (21904) i - Çanakkale Geçilmez, 2 t Baba Katili.
MARMARA (23MJO) 1 - Büyük
Vals. ? — Şeytanlar Gemili.
MİLLİ (22962) 1 — Şeytanın Kudreti. 2 — Büyük Günah
Tl RAN (22127ı I - Krlntof Ko-loml). 2 — Cehennem Zindanı, TENİ (Bakırköy 16-126) t— Haıruv Kumarbazı. 2 — Şarlo Diktatör.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) Kaptan Siroko. 2 — Tanca Casuslar Yuvası.
OPERA (60821) 1 — Haydut Afi-kı. 2 — Ek apren Cinayeti,
St'RETYA (60682) 1 — Sihirli
Sen. 2 — Hamlet.
YELDEÛİRMENİ: 1 — Çıldıran Kadın. 2 — Yanık Kaval.
ANKARA
ANKARA: Renkli Sürprizler. BÜY'ÜK: Günah Çocuğu.
( EHEt I; Kuru Bahtım
PARK: Tarzan Orrnanbı. Aı.uaı.L
S Vs: Tarzan Ormanlar Aralan SİM Eli; Salı!»’ Katil ve Doktoı
Model Arıyor
l LI’S: ÜmitAlz A.)k
YENİ: Şankhnyh Kadın.
IZMIR
ELHAMRA; Açk Oyunları.
LALE: ÇETE.
I \ \ : ■ (■: I I
1 Al YARE: Manon.
YENİe t— Kahraman Rein. 2 — Vahgi lntlknm
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Vatan Kahramanı. 2 — Ate.3 Yağmuru.
SÜMER: 1 - Çelik Ejderler. 2 -Ma«uıın Katıl
•Y ENİ ISTAN IH |.Mıııı hııglhı İçin tttvnlye ettiği programlar:
DAHİLDE;
15.25 İstanbul - Konçerto, Chu-pin No. 2 piyano konçertonu (Pl ) - 18.00 Ankara - Incea.ız
— 29.45 Ankara - Genç Millik-çinin Seal — 21.15 Utanbul Faeıl heyeti konileri
HARİÇTE;
13.15 Londra: Operalardan parçalar. — lA.lft Londra : Konçerto. Rachmnnlnoff No. 2 piyano konçertonu.
Mil \:
Sanı 8.30 M. S. Asarı, haberler ve hııvtı raporu — 5.45 Günaydın (Pl.ı. - 9.10 Günün programı. - 9.15 Sevilmiş parçalar (Fi ». ın.ıo Konulma — 10.23 MakaıuİMidniı bir drinet.
11.05 TeıONİl “Dayoh korkunu., 11.30 Salon nrkr.*u irsi.
— ilimi Hep beraber aöyliyelhn.
- 12.30 Telden tele. 12.50
()\ un havaları. 19.00 M S. Ayarı ve lınherler, 13.15 paııe müziği iri I. — 1.1.50 öfcle Ga-zrtcMİ. - 13.15 Dang ıııür.lfti ıF'l.ı — It.oo Hava raporu. Ak/joın programı ve kapanış.
17.58 Açılıp ve proyram. — 18.00 ShhI ayarı - İncesaz, — 19.00 Saat ayarı ve haberler. 19.15 Geçınigtfl bugün. — 19 20 Ya-
rım narı t dnno müziği (pl.)
19.50 Akşamın İCHrına ınür.ıgi ıri.ı 20.15 Tazar gaaeteaü —
20.30 Snnnl heveslileri saati. —
20.15 Genç ınüzlkçlnln seai. — 21.05 Hafif şarkılar (pl.) —
21.15 Mllsİkle gezi 23.00 Ko-
nuşma • Spor saati. — 22.15 Dona müziği ıpl.) — 23.45 Seat aynrı ve haberler. — 25.00
Program ve kapanla.
İSTANBUL!
12.57 Açılı© ve progrsmlar. — 18.00 Haberler. — 1915 Hsfıf ara müziği ıpl.) — 18.20 Radyo Tango orkestrası konseri.—
13.15 Hafif piyano eserleri tpl.)
ll.Oü Saz eserleri, şavkı ve türküler. — 1L15 Serbest, saat. 15.00 Şarkı ve türküler ipl.ı —
15.15 Caz mlizltl (pl.) — 15.35 Konçerto. Chopin No. 2 piyano
konçertosu (pl.ı — 16.00 Programlar ve kapnnug.
17.57 Açılış ve jırograııı. — 15,00 Dana müni£l tpl.) — 18.3ü İm-perlo Argentınn. Taccjuehnc Françnta. Edith Floff ve Clıar Ioh Treaet'ien şarkılar (FL) — ıo.iH) Haberler. 19.18 Meksika mvlııdilerl (pl.ı — 19.25 Saz eserleri garkı ve türküler. — •0.15 Willy ve arkadaşlarından dans müziği. — 20.15 Şarkı w türküler (pl.) — 31.15 Spor hasblhalleri. — 21.15 Fasıl heyeti konseri. — 22.00 Senfonik müzik (pl.ı — 22.33 Dana mü-zi^i (PL.1—22.15 Haberler 23,00 Orgla hafif melodiler (pl ) — >3.18 Dans müziği (pl i 25.43 Hafif müzik (pl ) — 21.00 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN
SEÇME YAYINLAR;
LONDR A:
8.30 Rax Martin Ork. hafif müzik. — 11.00 Plaklardan hafif müzik. — I2.oo Schubert’ten parçalar. — 13 13 Operalardan parçalar. — 13.15 Pcter Yor-
ke orkestrası. — 10.15 Konçerto. Rnchmnnlnoff No; 2 piyano konçertonu. — 20.13 Monte Lıter kııvarteti.
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 44998
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
İzmir 2251
UÇAK - TREN . VAPUR
DİKKAT; Hma duinyislyle seferlerde dcghlkllk olabilir.
GELECEK OLAN UÇAKLAR
12.50 D.H Y. (Türk) tamirden.
13 30 P A A. ıAmerikan) Basra, Şamdan.
14.15 AF’. cF’ransız 1 Paris. Roma ve Atinadan.
10,20 D.H.Y. (Türk) Adana, An-karadan.
18.00 K L.M. ıHolftnda) Tahrandan.
GİDEC EK OLAN t Ç AKLAR
13 50 D H.Y. (Türk) tzmıre.
14.30 P A A (Amerikan) Brüksel. Londra, Boston, New-York’a.
16 20 D H.Y (Türk) Ankara, A-danoyn.
18.— K I. M. (HolAnda) Roma. Aınsterdama.
GELECEK OLAN VAPURLAR
16.30 Etrüsk, îzmırden.
21.— Sus. Mudanyadnn.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.— Kadcç, Karadenize.
9.— Maraknz, Mudanyaya,
İH.— Antalya, Çanakkaieye.
GEI.HCEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara.
BEYOÖLl : Kınvoll (Merkez» -Sıhhat (Merkezi - Kemal Re-bul (Taksim» - Fındıklı tGala-(«)-Tuna (Galata ı — Asım Şişli (Şişli* - Nlçantaşı (Şişli) - Ha-iıcıoglıı ıHaskoy) - Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH; İsmail Hakkı t Şehzade-başı» - Ziya Nuri (Aksaray) -Yedikulr »Samatva) - Nâzım Malkoç (Şehreminiı - Ahmet Suat tKaragümrÜk) - Gülseren Slpahioglu (Fener).
EYÜP: Eyüp Sultan.
BEŞİKTAŞ; Vldln - Ortakoy Ecz. - Gıvaseddin Dlvanlıoglu (Arnavutköy) - Merkez i Bebek).
KAIHKÖ5 : R. Muhtar - F’cner-volu - Erenköy - A. Cafer Ça-k A tfl V.
ÜSKÜDAR: Selimiye, nü Yi KADA; Halk. HEYBELİADA: H Halk
ANKARA
Bayar - Numune (15550) - Başkent (13683).
İZMİR
Yardım (Alsancakı - Karantina (Yalılar) - Cumhuriyet (Eş-refpaşai - Halk (Basmahane) -Birlik (Kemeraltı).
Beyoğlu 44614 rNamkoy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00. İzmir 2222. K. yaka 13055
V E N t İSTANBUL —
Sayfa 7
12 T'Tf’i-t 1? 50
ERLANGEN • MÜNCHEN



SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ i FARUK A. SÜNTER
Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden ;
SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK •’ED ŞİRKETİ MATBAASI
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
1



!
1
12 Mart Pazardan itibaren

Yeni makinesinde basılıyor
ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
En çok. beğenilen
DÜĞÜN HEDİYELERİDİR

4

M ATAŞ
GALATA T A H I R HAN . Tel. t 44996

TEKEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLÂNLARI
Malzeme Alım Şubesinden:
1 — Pa-şabahçe İspirto Fabrikasından tahammürden intişar eden CO2 gazının toplanarak çelik şişelere imlâsına mahsus tesisat pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlık» 5.5.1950 cuma günü saat 10,30 da Kabataşta Genel Müdürlük Malzeme Alım Şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameler hergün sözü geçen şubeden Ankara ve İzmir Başmüdürlüklerinden alınabilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte 11.250 liralık ilk teminat makbuzu ve kanuni vesaikleriyle birlikte mezkûr komisyona müracaatleri ilân olunur.
5 — Pazarlığa iştirak edecek firmaların ihale tarihinden en az sekiz gün evveline kadar flatsiz orijinal teklifleri ile bu tekliflerin tasdikli türkçe tercümelerini Tekel Genel Müdürlüğü Müskirat Fabrikalar Şubesine tevdi ederek pazarlığa iştirak vesikası almaları lâzımdır.
6 — İdare işbu tesisatı ihale edip etmemekte serbesttir. (2764)
Malzeme Alım Şubesinden :
1 — İstanbul Bira Fabrikası için 17.2.1950 gününde pazar-ligi yapılan "Arpa temizleme tasnif tesisatı ile malt temizleme, parlatma filiz ve malt kırma tesisatı** için elde edilen fiatler lâyık hadde görülmediğinden ve şartnamesinde de tâdılât ve mevcut krokilere ilâve yapıldığından sözü geçen tesisat yeniden pazarlığa konmuştur.
2 — Pazarlık, 12.5.1950 cuma günü saat 10,30 da Kabataşta Genel Müdürlük binasında Malzeme Alını Şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartname ve krokiler her gün sözü geçen şubeden 17.50 lira mukabilinde tedarik edilebilir. Ankara ve İzmir Başmüdürlüklerinde görülebilir.
4 — İhaleye iştirak edecek firmaların orijinal ve tasdikli Türkçe tercümelerini havi tekliflerini ihale gününden 15 gün evveline kadar Genel Müdürlük Müskirat Fabrikalar Şubesine vererek pazarlığa iştirak vesikası almaları lâzımdır.
5 — İsteklilerin belirli gün ve saatte 26.250 liralık ilk güvenme parası makbuzu ve kanuni vcsikal&riyle birlikte mezkûr komisyona müracaatleri ilân olunur.
6 — îdarc tesisatı ihale edip etmemekte serbesttir . 3022
Bütün nefasetiyle Meyva özünden yapılan tadına doyula-
mıyan Domates, Elma
Çilek, üzüm, suları
Vişne.
BOL A,
Portakal. B, C, D,
Vitaminleri ve diğer vasıflariyle «günde içilecek bir şişesi) Mide. Bağırsak. Kalb, Damar, Sinir, Böbrek. Romatizma,
Karaciğer, Kansızlık. Zâfiyet hastalıklarını Önler, tedavi ederler. DEPO: Büyük Millet Han. KARAKÖY. Tel: 41595.
Zengin hediyeli
MÜSABAKA
OTOMATİK TELEFON
MOTÖRLER
SANTRİFÜJLER
OTOMATİK ŞALTERLER
FABRİKA KONDANSATÖRLERİ
KAYNAK MAKİNELERİ ve
BİLÛMUM ELEKTRİK MALZEMESİ
yoldadır ve pek yakında satışa arzedilecektir.
ve SANTRALLAR

ELEKTRİK Ltd. Şti.
TÜRK RADYO ve
Galata, Bankalar cad., Yanıkkapı sok. 1, 2, 3. Tel.: 44623
——--------TAKSİTLE --------------1
Peşin ve yüzde vermeden
KARDEŞLER’den
Her nevi kundura, Çanta, Tuhafiye, Manifatura, Pardesü, Şapka ve Bebe takımları temin edilir. * _______ Çarşıkapı, Tramvay durağı karşısı._
Nizamname îlânı
faal
GÜVEN TÜRK


NONİM
SİGORTA SOSYETESİ
Sosyetemiz ortaklarının 1949 yılı genel kurul toplantısı 30 3/1950 perşembe günü saat 14,30 da yapılacağından Ticaret Kanununun ve esas mukavelename hükümleri gereğince asaleten veya vekâleten hisseye sahip ortakların adı geçen gün ve saatte Galata’da Bankalar caddesinde Sümerbank binasında Sosyete Muamelât Merkezine gelmeleri ve toplantı gününden en geç bir hafta önce sahibi oldukları hisse senetlerini müheyyln belgeleri Sosyete Muamelât Merkezine tevdi etmeleri ve karşılığında toplantıya giriş kartı almaları rica olunur.
Görüşme gündemi :
1 — 1949 yılı işlem ve hesapları hakkında yönetim kurulu ve denetçiler raporunun okunması,
2 — 1949 yılı bilânço kâr ve zarar hesaplarının okunması ve onanması ve yönetim kurulu üyeleri İle denetçiler ve müdürlük kurulunun ibrası,
3 — Kârın bölümü ve dağıtım gününün belirtilmesi,
4 — Yönetim kuruluna İki Üye seçimi,
5 — Denetçilerin seçimi ve ücretlerinin belirtilmesi,
6 — Esas mukavelenamenin 27 nel maddesinin 3 numaralı bendi gereğince Hereke Belediyesi hudutlarının Hereke Sümer Yapı Kooperatifi İçin ipotek mukabili yapılacak ikraz muamelesine münhasır kalmak kaydiyle Genel Kurulca tasdik edilecek cetvele alınması,
7 — Ticaret Kanununun 320 ve 324 üncü maddeleri gereğince Yönetim Kurulu üyelerinin gerek kendi adlarına gerek başka ortaklıkların Yönetim Kurulu üyesi veya müdürü sıfatiyle sosyete ile işlem yapmalarına mezuniyet verilmesi.
İstanbul Üniversitesi
Fen Fakültesi Dekanlığından:
İstanbul üniversitesi Fen Fakültesinin dâvetllsi olarak şehrimizde bulunan, Göttingen’de Max Planck "eski Kaiser VVİlhelm” Cemiyeti Balkanlarından ve Nobel mükâfatını haiz Prof. Dr. Heisenberg, aşağıda yazılı gün ve saatlerde Fen Fakültesi Umıımi Fizik Enstitüsünde “Lâleli" konferanslar verecektir. Giriş serbesttir. (2771)
1— 6.3.1950 Pazartesi aaat 16 Dalga sahalarının kuvanta-teorULnde yeni inkişaflar.
2— 7.3.1950 Salı M 16 Dalga aahalanmn kuvanta-teorlalnde yeni inkişaflar.
3— «.3.1950 Çarşamba •W | M 16 Dalga eahalftHiun kuvanta-teorisinde yeni inkişaflar.
4— 9.3.1950 Perşembe H 16 Dalga eahalarınm kuvanta-teorisinde yeni inkişaflar.
5 — 13.3.1950 Pazartesi M 10 Dalga aahnlarının kuvanta-teorisinde yeni inkişaflar.
6 — 14.3.1950 8alı N 16 Dalga sahalarının kuvanta-teorisinde yeni inkişaflar.
10.3.1950
cuma günü
saat
17 de "Modern Atom Fizikindeki felsefi esaslara dair’’ umumi hir konferans verecektir.
Dr. Murad Rami
AYDIN
Beyoğlu Parmakkapı, lınum Hokafcı No, 2 Tel: 11553
GÖZ HEKİMİ
Madde 1. Merkezi İHtanbuldıı olmak üzere Demirperde arkasındaki muhtelif memleketlere mensup mültecilere mânen ve maddeten yardım etmek İçin "Türkiye Mülteciler Yardım Cemiyeti,, namı altında bir cemiyet kurulmuştur. Cemiyetin bir şubesi b(|k*. yarde olmı.vacaktır.
2. Cemiyetin gayeleri şunlardır:
Mültecilerin mukadderatı ile meşgul olmak ve ıstıraplarım tekvin etmek, mültecileri birbirine tanıtmak ve yaklaştırmak, mülteciler Açanında mütekabil muaveneti temin etmek ve kültürel «eviyelerini İlâ etmektir.
Cemiyet siyasetle uğraşmaz.
3. Cemiyet bu gayeleri tahakkuk ettirmek İçin aşaftıda zikredilen noktalar üzerine gayret sarfedecektlr:
Mültecilerin Türk mehnflll reamlyesl İle temas ve münasebetlerini teshil ve temin etmek;
Mültecilere mânon ve maddeten vardım çarelerini bulmak;
Mülteciler arasında dostluk ve mütekabil muavenet hialerlnl telkin etmek:
Mültecilerin kültürel seviyelerini İlâ için lüzumlu neşriyatı temin etmek.
4. Cemiyetin varidatı:
Aza aidatından, kİ Azami acncllğl 120 lirayı mütecaviz etmiye-cektlr;
Gerek Türkiye dahili gerek haricindeki hayırsever cemiyetleri ve cnstilUslyonlarının muavenetleri;
Hayırsever eşhasın Alicenap teberrulan;
Hayırhah maksatla tertip olunacak piyango, balo ve suarelerden — kİ Türk kanunlarına tevfikan yapılacaklar — elde «dilecek varidattan teşekkül edecektir.
5. Cemiyet Axaları şunlardan müretteptir:
Faal âza. Yardımcı Aza, Fahri Aza.
6. İdare heyetinin oybirliği İle, cemiyetin gayelerine faydalı olabilecek 21 yaşını geçmiş bütün mülteciler cemiyete Aza kaydoluna-blllrler. Kabul İçin oybirliği olmadığı takdirde Aza namzedi bu tarihi takiben toplanacak birinci heyeti umumtyeye müracaat ederek Aza kaydolunmak hakkını (ıılep etmek hakkını haizdir.
7. Cemiyetin gayelerini hoş gören ve muntazam aklat tediye eden herkes yardımcı Azn knvdolunabllir. Bunlar İdare heyetinin çoğunluk karan IU kabul olunurlar.
B, Mühim hizmetler ifa etmiş olanlar klnre hevetlnln teklifi v« umumi kararır >ıo fahri Aza olarak kabul olunurlar.
9. Cemiyet Azalan İşbu nizamnameye riayet, heyeti İdare kararlarına İtaat ve nümunoyl İmtisal ölacslc bir disiplin ibraz ve cemiyetin şerefini yÜksoke tufucak tarzda hareket etmeğe mecburdurlar. Aksine hareket edildiğini heyeti İdarenin 2 3 nisap kararı İle cemiyetten tar-dolunur. Cemiyetten çıktırılan Aza heyeti uınumlyeye müracaat edebilir.
10. Cemiyeti şunlar Idzreve salAhlyettardırlar:
Hevrtl umumiye: îdore heyeti; Heyeti murskMbe.
11. Heyeti umumiye: İdare ve murakabe heyetlerini İntihap eder;
İdare ve murakabe heyetlerinin raporlarını müzakere eder ve karar verir;
NiZHinıiHirıcyl tâdil eder;
Cemiyetin tasfiyesini kararlaştırır;
Ru nizamname İle heyeti umumiye muhavvel meseleler hakkında karar verir.
Heyeti tımumlvrnin kararlarını Aznlnrn liftn ile bildirecektir.
12. Alehıdo Hoıırllk heyeti unıumlve har sene şubat ayında toplanır, Heyeti umumlvedc müzakere edilecek mesai ruznsmeal İçilmeden 15 gün evvel gerek cemiyet Azaltırına ve gerek Hükümetin salâhiyet tar makamla rina tebliğ olunur.
13 Fevkalade heyeti umumiye içtimai heyeti İdarenin daveti üzerine yapılır Heyeti tdarenln bizzat verdiği kararla, cemiyetin beştu bir faal azasınuı tahriren talepleri He.
14. Heyeti Umumiye içtimai cemiyetin nısıf Azası hazır bulun-(luûu zaman muteberdir. Yalnız nizamnamede teshil edilen nisaplar haricinde alınacak karnrlar çoğunlukla alınır. Heyeti Umumiye Iç-ıİmamda yalnız ruznaıneye geçirilmiş mesai ve hususlar hakkında müzakere edilir.
15. Heyeti idare bir sene lehi Heyeti Umumlveden seçilmiş 7 Aza ile 2 İhtiyat Azadan müteşekkildir. Heyeti İdare ezaları atalarında reis, reis muavini, kâtip Ve hazine eınlnt İntihap ederler.
16. Heyeti İdare cemiyete alt bütün İşleri İdare ve sevkeder. Cemiyeti temeli eder. Yani Aza kabul eder. Heyeti Umumiye içtima-Itırına tanzim ve davet eder* Cemiyetin bütçesinin tanzimi ve mevkii icraya konmazı husııahuı da İdare Heyetinin vazifeleri dahilindedir.
17. Murakabe bcjctl bir »ime İçin Heyeti Umumiye tarafından intihap edilen 3 kişiden terekküp eder. Murakabe Heyeti senede en az bir kere ccmlvetln hrsabatıııı tetkik ve kontrol eder ve Heyeti Umumiye ve raporunu verir,
İS. Nizamnamenin tâdili nısıf Azanın hazır bulunduğu Heyeti I muınivenin üçte iki nisap kararı İla yapılabilir.
II» Cemiyet, ancak Umumi Heyet tarafından ve mecmu Asaların Üçte (kininin huzurunda reylerin dörtle Üç nisap kararlyle fenhnluna-blhı Cemiyetin feshi halimle, varlığı, cemiyete mümasil gayelerle teşekkül başka bir cemiyete devrnlunur.
20. İşbu nizamnamede tasrih edilmlyei) herhangi bir husus Türkiye Cumhuriyetinin Dernekler hakkındakl kanun ahkâmına (Öre halledllecekllr.
Cemiyetin kurucuları şunlardır;
Jean Vnndel: Ayazpaşa, Srirayarkası No. 15.
Apnliııary Kiekrynald, Beyoğlu, fCczzcıbaşı Bok, 34/4.
6rlhn Mborya: Kurtuluş Caddesi 223 3
Mlhnil Ralnamrıff: Clbıınglr, Oha Bok 0 2,
Vnkn Zambellç: Sırasrlvller. Aslanyııtağı Sok. 13/3.
Sava Remff: tjlşll, tzzet Paşa sok. Surel Apt. 5/7 Fraııtlşck Hynçlk: Cihangir, Tüfekçi Hsllb sok, 10 2, Rufkn M. Zlıuloviç: Feriköy, Şahap sok. No. 20.
Stratla Skvriev; Tophane, Defterdar yokuşu Sak. 1-6
Gazi Han Bmaoh . Parmakkapı, Km a Ağa sok. BalI Apt. 4/3.
.Seıınct Djadjuli: Pangnlfı, Zafer apk. Emanuel Apt.
Dr. Aurel Decel: Nişantaşı l'uujoJ 2, Oya Apt. 3.
(ULUS) Gazetesi, 12 Mart Pazar gününden itibaren, YENÎ BÜYÜK ROTATİF MAKİNESİNDE basılacak ve birçok yeniliklerle çıkacaktır. Bu münasebetle (ULUS) Gazetesi, ZEN-GÎN HEDÎYELÎ bir müsabaka tertip etmiştir. Bu müsabakanın başlıca hediyeleri arasında şunlar vardır :
Son model bir otomobil nkdeniz seyahati — Doğu Akdeniz seyahati makinesi kırkar ve onar liralık banka hesapları — Bisikletler — Elektrik ütüleri, aynca yüzlerce okuyucuya çeşitli hediyeler
Çocuk fotoğrafı YENİ BİR MÜSABAKA ULUS, 12 yaşına kadar olan yavrularınızın katılabileceği tKİNCl BÎR MÜSABAKA daha tertip etmiştir. Bu müsabakaya iştirak eden çocukların resimleri ULUS Gazetesinde neşredilecek ve kazananlara güzel hediyeler verilecektir. Müsabakanın hedefi, En Fotojenik ve Sevimli yavruyu seçmektir.
Diğer yenilikler
PAZARDAN İTİBAREN ULUS Gazetesi, Pazar gününden itibaren Avrupa’nın en yeni ve en modern baskı makinesinde basılmaya başlanacağından, hususiyetlerinden faydalanarak okuyucuları için bazı yenilikler daha hazırlamıştır. 12 Marttan itibaren bu yenilikler peyderpey okuyuculara sunulacaktır.
Batı


i
A
Buz dolabı — Dikiş Yüz ellişer, yüzer,
Uçan Gölgeler
Yazan : Server Bedi ULUS Gazetesi 12 Mart Pazar gününden itibaren Şener Bedi’in çok güzel bir romanını tefrikaya başlayacaktır. UÇAN GÖLGELER, sevişen iki insan kalbinin geçirebileceği en büyük imtihandır.
Yazan : Edison Naksall Gene Pazar gününden itibaren ULUS, bu büyük Macera Romanını da tefrikaya başlayacaktır. YANKEE PAŞA, Amerika’dan kalkarak, güzel ROSANA’-yı Salen limanından Tatar Haremlerine kadar takip eden adamın fevkalâde eürükleyici hikâyesidir.


PAZAR GÜNÜNDEN İTİBAREN I
*
Bdtl 'Akdcnfz Hdth lıhnlul-FI^ Hotll • Mardin Cta«vı
DEVLET DENİZYOLLARI AKDtNİZüf TİİRKGIMİIERİYIE SEYAHAT i DİKİZ.
Doğu Güney Âkrienir Hdth
İstanbul - link - Fhe lımnol ftyrul Mardin-Oan*Y« - Iılı«fi4«tlv« • N «mU
i

L.
12-Mort-1950
PAZAR

A (

> • » •
O
I
o
o
L '( A i
1* v
o
0
0
O
• ■
o
91 yasındaki İsveç Kıratı, Mendik tatilini geçirmek Üzere Cenubi Fransaya giderken Paris ten geçmiştir. Tren Çare dıı Nord’da du-
rurken, dışarısını seyreden Kiralın penceresi temizleniyor. Kiralın nrkııaındn duran hususi doktoru Dr. HJalmnr Caaserman Kirala refakat etmektedir.
İngiliz Kızılhnçı ve Salnt John Teşkilâtı Şefi Lady Mountbotten, Hindlstnnda. Yeni Delhi’de. Hin d i m tan Başvekili Jatv&rhnrlal Neh-
ru’nıın açtığı resim sergisinde mükâfAt dağıttıktan sonra Nehrıı, Lady Mountbatten İle. sergiyi İdare eden M ra. John Mnttbai’ ye birer bebek hediye etmiştir. Ijıdj Mountbatten ve Mrs. Matthal ellerinde bebeklerle görülüyor.
Yunan Kıraliçesl geçenlerde Epire giderek konferanslar vermiş ve Alınan çocuklarını hep birlikle hürriyet mücadelesine devam et-
meye teşvik etmiştir.
Kolanda Prensi Hernhnrd. HolAıı-dıının Kuraib denizindeki müstemlekelerini teftiş ve Latin Amerika, yı ziyaret ederken, karısı HolAnda
Kıra İlçesi Jııliuna ve üç kızı AvııMuryadn kış sporları yapmaktadırlar. Kıraliçenin lııısıisi freninde, çorııklura mahsus "mektep kompartımanlıın” da mevcuttur. Re-«İmde Prenses İren (soldai ve Bcatrlcc, Avusturyadn Salnt Anton’da ski yaparken görülüyor.
Pariste hor sone açılması mûtad olan "HolAnda çiçek sergisi’’ 7 mart 1950 do Paris çiçek salonunda açılmıştır.
Sinema yıldızlarından Franchet Tone’ıın eski karısı Jean İVallace otomobilini gayri nizami sürdüğü İçin mahkemeye verilmiş ve hapis
cezasına çarptırılmaktan güç kurtarılmıştır. Hapsedilmek yerine f»0 dolar para rozasına mahkûm edilen Jean sevinerek annesinin boynuna sarılmıştır.
İngiliz Parlâmento binası, Parlâmentonun açılma merasimi ve Fransız Cumhurbaşkanı \'İnceni Aıırlol'un ziyareti münasebetiyle baştan aşafcı temizlenmiştir. Resimde Klııgs Gallery’nln umumi manzarası görülmektedir.
Bostun Torricr cinsindeki köpeklerin normal olarak üç beş yavru doğurmaları mııtad İken, üç yarandaki Tippy Ann, ikisi ölıı, ol-lııuk üzere II yavru birden doğurmuştur. Tippy Ann geçen sene do altı yavru birden doyurmuştu. Köpeğin bu dofıırmıı kabiliyeti mütehassislarca anormal sayılmaktadır.
( Avrupa hafif sıklet şampiyonu,
• m Leo Venturc (sagdıı). Frnnsanın
y eski şampiyonu Jarıjurs Bıırnttc’ı
havaya kaldırıp yer© çarpıyor. I martta AVagrıım salonunda yapılan maçta
Brntte güreşi bıraktı ve Yenilire galip IIAn edildi.

Comments (0)