11 Mayıs 1950
Perşembe

SİYASİ İKTİSADİ
3 12i
z
Sayı 162
10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 • 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB - TOREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mcs’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
r
POLİTİKA
_ 10/V/1950
İÇ ve DIŞ
Asrın mühim
siyasî teklifi
z
I
Istanbulda mühim bir
V
YENİ İSTANBUL’™ Kop—
Seçim Kanununumuzun ehemmiyetli bir eksikliği
BİLGİNLERİN ve uzmanların hazırladığı Seçim Kanunu. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden çıktıktan sonra yürürlüğe girmiştir. Günün bellibaşlı saatlerinde radyolarımızda tekrarlandığı için, burada ayrıca numarasından bahsetmiye lüzum yoktur. Henüz hazırlığı ve münakaşaları yapılırken, bu kanun konusu üzerine basınımıza sızan haberlerin, politika anlayışlarına göre, çeşit çeşit tefsirlendirilmiş olduğunu biliyoruz. Kanunlar, genel bakımdan, beliren bir sosyal ihtiyacı cevaplandırmak için yapılır. Fakat ihti}raç, nihayet, geniş bir mefhumdur, ve bundan herkes kendisine göre bir şey anlıyabilir. Yeryüzünde gramları, miligramları belli, şaşmaz terazisi belli mutlak bir hukuk sistemi yoktur. Onun için sosyal bir ihtiyaçla, yeniden düzenlenmesi gereken bir durumla karşı karşıya kaldığımız zaman çözmek istediğimiz dâvayı hangi bakımdan ele aldığımızı, ilkönce, derinden derLne düşünmek zorundayız. Demek oluyor ki. kanunun ilk taslağı henüz çizilmeden, gözönünde tutulacak, düşünülecek şeyler vardır. Çünkü, her kanun. bünyesi bakımından, bir başlangıç noktasiyle. bir tezle, bir ana-fikirle başlar ve maddelerinde dile getirdiği imkânlarla tam bir mantık yapısı haline gelir. Bundan da anlaşılabilir ki, başlangıç noktası, ana-fikir, tez. her kanunun ruhudur, temelidir. Fakat bu tezi bütün mantık yapısına yaymak da, hiç şüphesiz, tez kadar ehemmiyetlidir.
Yeni Seçim Kanunumuzun başlangıç noktası, seçmen oylarının mutlak emniyetini sağlamak kaygısıdır. Böyle bir maksatla yapılan kanunun, bünyesine yabancı başlangıç noktalarından hareket edemiyeceğini anlamak güç değildir. Demokrasi, zaten, seçmen oylarlyle beliren neticelere göre bir idare demektir. Oy emniyeti olmadı mı, demokrasi sistemi de o nisbette emniyetsizliğe düşmüş sayılabilir. Fakat oyların sandığa a-tılması kadar ehemmiyetli başka bir seçim hâdisesi daha vardır: oyların teşekkül LL
Yeni Seçim Kanunumuz oy teşekkülünü. daha ziyade mutlak propaganda bak ini d an. düşünmüştür. Seçmeni seçim sandığı için hazırlamak, her demokraside, propagandaya bırakılmıştır. Biz de böyle bir yol seçmişsek. buna, kimsenin bir diyeceği olmamalıdır. Fikir hazırlığı, oy teşekkülü için bundan başka bir yol da yoktur. Fakat seçmen oyu. mücerret ve mutlak bir şey değildir. Onun için kanun hazırlanırken, aynı zamanda oy teşekkülü ile doğrudan doğruya ilgili sosyal ve ekonomik durumları da gözden uzak tutmamak lâzımdır.
Çağdaş cemiyetlerin karışık, incelenmesi güç, sayısız hayat dâvaları vardır. Her aeçmen. bilhassa seçim zamanlarında, bu gibi dâvaları daha İyi anlamak ve kavramak zorundadır. Çünkü, oy pusulasını böyle bir aydınlığa kavuşmadan verirse, tarih karşısındaki sorumluluğunu unutmuş olur. Hattâ seçim propagandasının İyi işlememesi ve seçmenlerin aradığı fikir pürüzsüzlüğünü getirememesi yüzünden seçim bezginliğinin, seçim ilgisizliğinin uyanması da çok mümkündür. Bu hâdise dünya demokrasilerinde seyrek bir şey değildir.
Biz, demokrasi hayatına henüz yeni girmiş bulunuyoruz. Nutuklarımız, geniş halk yığınlarının anlıyabilece-ği bir sadeliğe henüz erişmemiştir. Demek oluyor ki, sözlü propagandadan beklediğimiz aydınlatma vazifesinin hudutları oldukça dardır. Hattâ geniş olsa bile, bu sözlerden bir faaliyet programı, bir fikir sistemi çıkarmak, doğrusunu söylemek lâzımsa, her vatandaşın elinden gelmez. İşte Seçim Kanunu’muzun en aksak ve en eksik noktası da buradadır. Kanun, bir taraftan oy emniyetine büyük bir ehemmiyet verirken öte taraftan bunun teşekkülüne yardım etmesj gereken şeyleri çerçevesinin içine almamıştır.
Yurdumuzun ekonomik ve sosyal şartlarını düşünerek diyebiliriz ki, Türk seçmenine sözlü propagandadan ziyade, partilerin faaliyet plânları lâzımdır. Seçmenden oy istiyen parti, seçimleri kazanırsa, ne yapacağını pürüzsüz ve açık bir tarzda bildirmelidir. C.H.P. nin bir seçim beyannamesi neşretmiş olması, herhalde iyi bir adımdır. Fakat bu beyannamede aradığını bulamıyan seçmen, başka beyannameler olmadığı için kararsızlık içinde mi kalmalıdır? Bundan başka bir partinin beyanname neşretmesi, sırasında, kendisine elverişli bir durum sağlıyablldigı gibi, şuasında da. beyanname neşretmi-y?n partilerin ekmeğine yağ süre-b ilr. Bu yüzden seçimlerin başka yc ıra dökülmesi çok mümkündür. F ' ukı, seçim emniyeti için, partiler arasındaki eşitliğin çok büyük bir ehemmiyeti vardır. Bu ise seçim pr jpagandasının başladığı gün mutlaka tafsilâtlı faaliyet programlarının aynı zamanda neşriyle temin olunabilir. Partiler, program teşkilâtı oldukları için, propagandaya başka türlü girmemeli ve seçim propagandası günlerinde, sırf fazla n.v toplamak .maksadiylc, her gün tâbiyelerini değiştirmek imkânlarını bulmamalıdır. Türk demokrasisi için tâblye oyu değil, fikir oyu ehemmiyetlidir. Seçim Kanunumuzun, onun için, bu eksikliğini mutlaka tamamlamak zorundayız.
Avrupa İktisadî iş ortaklığı
Schuman Plânı”, Dean Acheson ve Adenauer tarafından şimdiden kabul edilmiş bulunmaktadır
Acheson ve Schuman Patisteki bulunmaları ş»r nda
Paris, 10 (Hususi büromuz bildiriyor) — Almanya ile iktisadi bir ortaklık kurulması yolunda Fransız Hükümetinin ortaya attığı teklif Paris siyasi mehafilinde çok büyük ve müspet bir tepki uyandırmıştır. Gerek Fransız resmi makamları gerekse Pa-ristekl yabancı memleket temsilcileri “Schuman teklifini., asrımızın on mühim bir adımı şeklinde tefsir ediyorlar.
“Schuman teklifi,, şu esasa dayanmaktadır: Dünya sulhünü korumak ve Rusya tarafından kullanılan soğuk harp stratejisine karşı koyabilmek için en iyi ve yegâne çare Batı Avrupa memleketlerini iktisaden kuvvetlendirmektir. Bu ise Almanya ile işbirliği yapmakla mümkündür. Avrupa. doğudan gelecek tehlikeyi, iktisaden dölayısiyle de bedenen kuvvetli bir blok kürmakla bertaraf edebilir.
Batı Avrupanın iktisadi sahaca Almanya ile bir ortaklık kurması lâzım geldiğini takdir eden Fransa Hükümeti ilk adımı atmış ve bir plân hazırlamıştır. Dean Acheson’la yaptığı konuşma sırasında Schuman tasavvurunu bütün teferruatlyle ortaya koymuş. neticede de Amerika Dış Baka nının tasvip ve takdirini kazanmıştır Diğer taraftan. Alman Başbakanı Adenauer de “Schuman planını,, kabul ettiğini açıklamış bulunuyor. Simdi mesele, Londradaki Üçler toplantısı sırasında İngiliz Dış Bakanı Be-vin'e arzedileccktir.
Avrupada İktisadi bir ortaklık kurulması uğrunda atılacak ilk adım Alman kömür ve çelik sanayii ile diğer Avrupa memleketleri endüstrilerini koordine etmek şeklinde olmalıdır Kömür ve çelik istihsalinin telifi sayesinde ekonomik gelişmelere bir sıçrama tahtası hazırlanır. Şimdiye kadar değişik ekonomi sistemleri a-rasmda ezilen Avrupa ancak bu takhk fikrine dayanarak İktisadî viyetine kavuşabilir.
İstihsal sahasındaki ortaklık Almanya ile Fransa arasında harp ihtimalini do ortadan kaldıracaktır. Çünkü iktisadi İşbirliği halinde bu iki memleketin menfaatleri birleşecek, böylece askeri bir anlaşmazlık çıkması maddeten imkânsız bir hale gelecektir.
Fransa tarafından teklif olunan, A-merika ve Almanya tarafından şimdiden kabul edilen “istihsal birliği,. plânı ileride diğer Avrupa memleketlerine de açılacaktır.
Fransa Dış Bakanı Schuman, “Avrupa ortaklığı,, nı mümkün kılacak bir “yüksek salahiyetli misyon,, kurulmasını istiyor. Bahsi geçen bu misyonunun vazifeleri meyanında ezcümle şu bahisler vardır:
1 — istihsali modernleştirmek,
2 — Kalitenin yükseltilmesi.
.3 — Gerek Fransız ve Alman piyasalarında. gerekse “Schuman plânı,, na İştirak edecek diğer Avrupa memleketlerinin piyasalarında çelik ve kömür fiyatlarını serbest rekabete bırakmak.
4 — “Schuman plânı,, haricinde kalacak diğer memleketlere yapılacak müşterek ihracatın geliştirilmesi.
5 — “Schuman plânı,, na katılan endüstrilere müsavi hayat ve çalışma şartlarının sağlanması.
Fransız sözcüsünün açıklamamış olmasına rağmen salahiyetli membalar-dan sızan haberlere göre evvelâ Fransa, Almanya ve Ingiltere arasında İktisadî bir ortaklık kurulacaktır. Daha sonra da bu sisteme İtalya, Belçika, Hollanda ve diğer Avrupa memleketleri katılabileceklerdir.
Fransız nıchafiHnin de belirttiği gibi «İmdi bütün gözler İnglltereye çevrilmiş bulunuyor. Londrada yapılacak üçler toplantısı sırasında Fransa ve Amerika, Bevlnin işbirliğini rlen edecekler ve kendisinden Avrupanın e-
konomik işlerine Itavşı takındığı menfi tavırdan vazgeçmesini istiyccokler-dir. (Bu mevzua dair Washington muhabirimizin mektubu 3 üncü sayfa-m ızdadır).


M. NERMİ
or-hü-

diplomatik konferans
Amerikanın Ankara, Bağdad ve Şam
elçileri şehrimizde toplandılar
Diplomatlar, Suriyenin Ankara Elçisiyle de görüştüler
Amerika’nın diğer mümessillerinin de İltihak edeceği öğrenilmiştir.
Amerikan Sefaretinde üç günden beri hummalı bir faaliyet göze çarpmaktadır.
Diğer taraftan bir müddetten beri şehrimizde bulunan Suriyenin Türkiye Elçisi Emir Adil Arslan’ın, şehrimize gelen Ortaşark Amerikan Elçileriyle görüş-tüğü sızan haberlerden anlaşılmıştır.
Toplanmak üzere şehrimize gelen Arap memleketlerindeki Amerikan diplomatları konferansın hitamında özel uçaklarlyle Atinaya gideceklerdir.
Londra'da toplanan Üçler Konferansında Ortaşark meselelerine önem verileceği gelen ajan» haberlerinden Öğrendiğimiz şu sırada, bundan altı glin evvel Yeşilköy hava meydanına Özel bir Amerikan uçağı gelmiştir.
Birleşik Amerikanın Türkiye Büyük Elçisine mülâki olmak üzere Amerikan uçağından Amerikanın Irak ve Suriye Elçileri çıkmıştır.
Ortıışark’ta cereyan eden son hâdiseleri gözden geçirerek Londra’da toplanan üçler Konferansına rapor verecek olan bu Elçilere, Arap memleketlerinde bulunan
-------------- -----------------------------------
Seçim kampanyası sona erdi
Partiler ve müstakil adaylar son propagandalarını yaptılar
Vilâyet, seçim hakkında bir tebliğ yayınladı. Cezaevindeki mahkûmlardan bazıları da oylarını kullanabilecekler
Dün seçim kampanyasının son günüydü. Partiler, müstakil adaylar şehri otomobillerle dolaşarak beyanname ve propaganda broşürleri dağıtmışlardır.
tstanbul Vilâyeti tarafından bir tebliğ neşredilerek, 11 mayıs pazar günü Seçim Kanununun vatandaşlara menettiği hususiar açıklanmıştır. Bu tebliğin tam metnine'kinci sshi-femizde bulacaksınız.
D.P. nln dünkü Fatih toplantısı
Demokrat Parti dün saat 17,30 da Fatihte cami avlusunda son ve büyük propaganda toplantısını yapmıştır. Toplantıya 8-9 bin kişi iştirak etmiştir. Bu mitingte Farıık Nafiz Çamlıbel, Enver Adakan, Suat Hayrı Ürgüplü, Ali Fuad Cebesoy, Ad-
Ç îki Amerikan muhribi limanımıza geldi j

r -
İli fi İl

(«r ’ i fin H . 7 • H t • t
12 nel rııııhrlp filotillası komutanı komodor Kaplan komuiasıııdıı bulunan Birleşik Amerikanın Akdeniz Dorıunmasına mensup Vogclgesııng ve Ellisem muhripleri diiıı saat 11 te limanımıza gelerek Dolnıabalıçe önünde demirlemiş, lerdir. Komodor Kaplan saat 15 te Amerikan Başkonsolosu Mr. Baldwin'l. müteakiben İstanbul Deniz Komutanı Tuğamiral Fuat I zgören’I makamında ziyaret etmiştir.
Illllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
YENİ İSTANBUL
Türk edebiyatına, dünya edebiyatının kapısını açıyor
• •
Dünya, en güzel hikâyesini arıyor
Birinciye 5,000 dolar
★ ★ ★
“New-York Herald Tribüne” gazetesinin ortaya attığı bıı fikir etrafında toplanan 17 memleketin arasında Türkiye de
★ ★ ★
YENİ İSTANBUL
Türkiye Alla en güzel hikuytsinı seçmek üzere bir müsabaka tertip Bu müsabakada kazanan iki hikâyeyi milletlerarası müsabakaya dereceğiz.

* * *
1
T- *


\ar
(M. yön-
Dünyanın en giizel hikâyelerini gizlere okutmaya hazırlanıyor.
TAFSİLÂT. YARINKİ SAYIMIZDA
iç sayfalarda
ÎK 1 N C 1
Nasıl oy vereceğiz ?
Doç. Dr. Nurullah Kunter ÜÇÜNCÜ
Köylerimizin okuma-yazma yolu ile kalkınması Abdullah Çelik
BESİNCİ
Ucuzluk tek taraflı olmaz
Faruk A. Sünter
Birleşik Amerika Mektubu Milletlerarası Para Fonunun karan
ALTINCI
Amerikayı on kişi kurtarabilir
Proctov Mellquist
Paris Mektubu :
Şeytanın güzelliği N. G.
Sinema
SEKİZİNCİ
Resimlerle dünya aktüalitesi
I
t
r r
( 1
u


•.Al
de 17 da bi-
nan Menderes ve Fuat Köprülü konuşmuşlardır.
Millet Partisi de dün saat 17 Çatalcada, 16 da Küçükpazarda, de Ayvansarayda, 17-18 arasında Taksim Meşrutiyet mahallesinde
rer toplantı yapmıştır. General Sadık Aldoğon, Ertugrul Aksa. Lûtfi Bornovalı, Dr. Malik Yazar ve diğer muhtelif hatipler konuşmuşlardır.
Dün gece Radyo konuşmalarına da devam edilmiş, tstanbul Radyosunda C.H.P. adına Adalet Bakanı. Fuad Sirmen, M.P. adına Nureddin Ardıç-oglu ve Fuad Ama, D.P. adına Adnan Menderes ve Fuad Köprülü. Milli Kalkınma Partisi adına da Nuri Demirağ konuşmuşlardır.
Seçim Kanununun 134 üncü maddesine göre hiç bir yayın vasıtasiy-le seçim propagandası yapılamıya-cagından, gerek toplantılar gerekse •radyoda yapılan konuşmaları oku-jnıcularımıza veremiyoruz.
Mahkûmlardan reylerini kimler kullanabilecek?
Seçim günü vatandaşların serbestçe oylarını verebilmeleri için Savcılık her türlü tertibatı almıştır. Cezaevlerinde bulunan mevkuf veya bir seneden fazla mahkûmiyetleri bulunmayanların seçim hakkını mak isteyenlere gereken verilecektir.
Savcılık seçmen hakkını
tanların vaziyetini tesbit etmiştir. İstanbul Cezaevinde bulunanlardan seçim defterlerinde kaydi olanlar seçim mıntakaları neresi olursa olsun Jandarma refakatinde mıntakalanna giderek reylerini orada kullanacaklardır. Durumları seçime iştiraklerine mâni teşkil etmiyenler arasında listelere dahil bulunmayanlardan rey hakkını kullanmak istiyenlerin de arzulan yerine getirilecektir.
Üsküdar mıntakasındaki Cezaevinde bulunanlar yalnız o kazada seçime ışirak edeceklerdir, tstanbul cek 150
Diğer yanında
veya sair memurların hiç bir suretle şu veya bu partiye oy verilmesi hakkında tavsiye ve telkinde bulunmalarım sureti katiyede menet-mlştir.
kullan-müsaade
haiz o-
Yalnız Cezaevinde oy kullanabile-kişi bulunmaktadır, taraftan Savcılık bunların gidecek olan jandarmaların
1
*

İ ' ı
W1'-’ 1 • Rl * i J® 4 î» • I • •
İnönü, helikopterin dünkü
gösterisinde bulundu
Uçak, bugün Eskişehire, oradan da Ankaraya giderek tecrübeler yapacak
Tecrübesi yapılmak üzere şehrimize gelmiş bulunan helikopter uçağı dün. Cumhurbaşkanı İsmet lnönünün arzusu üzerine Dolmabhaçede bir gösteri yapmıştır. Helikopter. Ycşilköyden gelip rıhtıma konduktan sonra İnönü beraberinde kftı olduğu halde uçağın yanşna gelmiş ve içine oturarak dikkatle tetkiklerde bulunmuş, helikopteri inşa etmiş olan şirketin mümessilinden malûmat almıştır.
İnönü, Amerikalı mümessil Mr. Ha-genah’a lâtife şeklinde şu suali sormuştur:
“Huxley, “Brave New VVold" adlı kitabında dünyanın gelecekteki manzarasını anlatırken helikopterlerin taksi olarak kullanılacağından bahsetmişti. No dersiniz, buna daha no kadar vaktimiz var?”
Mr. Hagenah cevaben bu işin en az 5 sone sonra tahakkuk edeceğini söylemiş ve Cumhurbaşkanına helikopterle kısa bir uçuş yapmak arzusunda olup olmadığını sormuştur. İnönü hava çok rüzgârlı olduğundan bu tek-

life iştirak edememiştir. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı adına uçağa deniz yaveri binmiştir. Helikopterin 10 dakika müddetle Doltnabhaçe üzerinde yaptığı uçuşu İnönü alâka ile takip etmiş, helikopterin çok iyi bir vasıta olduğunu müşahede ettiğini bildirmiş ve uçağın henüz satın alınıp alınmadığını sormuştur. Uçuştan sonra Cumhurbaşkanı, şirketin mümessili Mr. Hagenah’a ve uçağın pilotuna teşekkürde bulunmuş ve kendilerini tebrik etmiştir.
Bundan sonra helikopter. Teknik Üniversiteye gitmiş ve orada Makine İnşaat Fakültesi talebeleri tarafından etüd edilmiştir.
Helikopter bugün. Orgeneral Zeki Doğan’ın ricası üzerine Eskişehir’e gidecek ve orada uçuşlar yaparak Türk havacıları tarafından tetkik e-dilccektlr. Uçak Eskişehlrden sonra Ankaraya giderek orada nihai tecrübe uçuşlarını yapacak, bu uçuşları müteakip helikopterin satın alınıp alın-mıyacağı belli olacaktır.
Dovletler hukuku:
Trıınıen'in nutku
“Atomda çok
Mühür kimde İse Süleyman od ur.
“Eğer icap ederse, iki atom bombası daha atılması için emir vermekte tereddüt etmem
Pocatello (İdaho) 10 (YİRS) — Başkan Trumnn, bu sabah treninin etrafını saran halka bir hitabede bulunarak: “Atom enerjisinde hakiki ve büyük terakkiler elde etmiş bulunuyoruz. Şimdiden atom araştırmaları neticesinde tıp sahasında ınühlm keşifler yapılmıştır,, demiş, sonra milletlerarası meselelere temas ederek soğuk harbin daha fazla devam edeceğini söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
“— Eğer yine aynı vaziyet «e karşı karşıya bulunursak, yeniden iki atom bombası atılması enirini vermekte tereddüt etmem, Çünkü bu suretle harp pek çabuk bitebilir ve ancak bu sayede yüz binlerce insanın hayatı kurtarılmış olur. Şayet Amerika böyle hareket etmek kudretinde olmazsa, mahvedilmedi ihtimali var-üu-.„
Sayfa 2
Y E N I İSTANBUL
11 Mayıs 1950
Hukukî bahisler:
Nasıl oy vereceğiz?
Yazan: Doçent Dr. Nurullah Kunter
Seimçlere pek az kaldı. Pazar günü milletvekllimizi seçeceğiz. Bunun için de oylarımızı kullanacağız. Seçim Kanunumuz bu hususta bazı hükümler kabul etmiştir. Vatandaşın bunlara riayet ederek oylarını vermesi lâzımdır. Aksi takdirde oyu hesaba katıimıyacaktır. _)y vermek nasıl vatani bir vazife ise, oyunu ziyan ettirmemek de Öjne bir vazifedir. Kanunumuz pek yont olduğundan bu işlerde hep acemiyiz. Her ne kadar İstanbul 11 Seçim Kurulu geçenlerde neşretti gri bir tebliğ ile bazı noktaları aydınlattı ise do seçim gününün pek yaklaştığı bu sıralarda nasü oy vermek lâzım geldiğini hatırlatmakta fayda umuyoruz.
İlkönce pazar günü oy verme saatleri içinde, yani sabahın sekizinden akşamır beşine kadar umumi eğlence yerlerinin kapalı olacağını, eğlence yeri vasfını haiz lokantalarda yalnız yemek verileceğini, o gün u-mumî içldli yerlerle umumî mahallerde her çeşit ispirtolu içki verilmesinin, satılmasının, içilmesinin ve herhangi bir suretle ispirtolu içki satılmasının yasak olduğunu, ordu ve zabıta mensuplarından başka hiçbir kimsenin silâh taşıyamıyacağını hatırlatalım.
Sandık başına saat beşten sonra gelenler oy veremezler. Ona göre ihtiyatlıca hareket edip geç kalmamaya dikkat etmeliyiz. Evden çıkarken de seçmen kartımızla nüfus kağıdımızı veya resmi makamlar tarafından verilmiş hüviyet varakamızı yanımıza almayı unutmamalıyız, Sandık kurulu, elimizdeki kartın sahibi olduğumuzdan şüphe ederse, hüviyet cüzdanı ibraz etmemizi isteyebilir. Mamafih hüviyetimizi, sandık kurulunca maruf iki seçmen marifetiyle de tesblt ettirebiliriz.
Sandığın, kapalı oy verme yerinin ve sandık kurulunun yerleştiği mahallin 100 metre mesafesi içinde kalan yerlere (Sandık yeri) denilir, sandık yerinde intizamın sağlanması sandık kurulu başkanlanna aittir. Onların bu maksatla aldıkları tedbirlere riayet etmemek bir suçtuı. Sandık yerlerinde kurul üyelerinden, Seçim Kanunniyle vazifelendirilenler-den ve seçmenlerden gayrı kimse bulunamaz. Silâhlı ve Üniformalı kimselerin sandık yerinde bulunamıya-cağını kanun açıkça söylemiçtir. Silâhlı kuvvetlerin bulunması için sandık kurulu başkanının lüzum görmesi ve davet etmesi lâzımdır. Tabiî dâvet edilen zabıta memurlarının işi bitince sandık yerinden ayrılması i-cap eder.
Sandık başına seçmenler birer birer alınacağından kuyruğa girmekten başka işimiz yok sakatların bekletilme
emretmektedir. Yaşlıların önce alınması kurul başkanının takdirine bırakılmıştır. Sıramız gelince sandık kurulunun önüne gideceğiz. Başkan kütük listesinde adımızı bulacak ve bize bir zarf verecek, biz de zarfı alınca dosdoğru bize gösterilen kapalı oy verme yerine gideceğiz. Oy vermeden başka yere gitmek istersek zarfı elimizden alacaklardır.
Kapalı oy verme yerinde masa, kalem, boş beyaz kâğıt ve matbu oy puslalan vardır. İstersek matbu pus-laları aynen zarfa koyarız, istersek beyaz kâğıda seçtiğimiz adayların öz ve soy adlarını yazarız. Matbu oy puslalarından birini alıp yazılı isimlerden dilediğimizi silmemiz ve yerlerine başka Dartiden veya müstakil adayların isimlerini yazmamız da mümkündür. Dikkat edilecek nokta, gerek oy puslalannın ve gerek zarfların üzerine imza, mühür veya herhangi bir işaret konulmamalıdır. Yazıların da okunaklı olmasına dikkat etmeliyiz, zira okunamıyan isimler sayılmıyacaktır. Bir adayın ismini birden fazla yazmanın faydası yoktur. Keza aday sayısından fazla isim yazma da faydasızdır. Bir zarfa birden fazla pusla koymamalıdır. Zira bunlar aynı isimleri ihtiva ediyorsa ancak bir tanesi muteber tutulacaktır. isimlerde fark varsa hiç biri sa-yılmıyacaktır.
Tabiî» oy puslalannı beyaz ve çlz-gisiz boş bir kâğıda evimizde yazıp veya yazdırıp sandık başına gelme
. Hastaların, kmi kanun
miz de mümkündür. Keza sandık yerinin dışında muhtelif partilerin ve müstakil adayların hiçbir suretle propaganda yapmıyarak elimize tutuşturdukları oy puslularından birini de kullanabiliriz. Fakat oy pusla-mızı muhakkak kapalı yerde zarfa koyup kapamamız lâzımdır. Kapalı oy verme yerinden zarf kapanmış olarak çıkmalıyız.
Kapalı yerde fazla kalmamamız lâzımdır. Bizden sonra gelecekleri de düşünelim. Bir sandığa 300 . 500 kişi rey vereceğine ve sandık dokuz saat açık kalacağına göre adam başına iki dakikadan fazla düşmediği meydandadır. Bunun bir kısmı da sandık kurulu önünde geçeceğinden kapalı yerde işimizi çabuk görmemiz icap edecektir.
Kapalı oy verme yerinden elimizde kapanmış zarfla çıkınca doğru sandığa gidip zarfı bizzat atacağız. Sonra kütük listesinde ismimizin hizasına İmzamızı atıp seçmen kartımızı geri alacağız. İmza edemeyenler sol elinin başparmağını basacaktır.
Malûl olanlar ne yapacak diye düşünmeyiniz. Kanun onları da düşünmüştür. Malûl olanlar seçmen bir akrabası, yoksa herhangi bir seçmen yardımlyle oylarını kullanabileceklerdir. Fakat bir seçmen birden fazla malûle refakat edemiyecektlr. sandık başına gelemiyecek rian malûller ve hastalar namına rey verilmesini kanun kabul etmemiştir.
Oy verdikten sonra sandık başından ayrılmamız lâzımdır. ihtara rağmen ayrılmamak veya herhangi bir müdahale, telkin veya tavsiyede bulunmak bir suçtur.
Hatırlatalım ki sandık başı işlerinden dolayı sandık kurullarına seçmenlerin itiraz hakları vardır. Kurul derhal itirazı tetkik edip seçim yerinde kararını tefhim edecektir. Bu karara karşı seçmen itiraz ederse kararla birlikte itirazın zapta geçirilmesi lâzımdır. İtirazları tutanağa geçirmemek suç olduğu gibi, oy vermenin yolunda cereyanını geciktirmek gibi kötü niyetle itirazda bulunmak da bir suçtur.
Artık vazifemiz bitmiştir. Kanunun görevlendirdiği kimseler oyları sayacaklar ve neticeleri ilân edeceklerdir. Pek meraklı iseniz alenî olan sayımı takip edebilirsiniz. Bazılarınız her halde radyolarınızın başında bütün memleketin neticelerini beklemeyi tercih edecektir. Sayım işi aralıksız devam edeceğine göre birçok yerlerin .neticelerinin o gece belli olabileceği tahmin olnabilir. Radyolarımızın o gece, hususî bir program tatbik ederek sayım neticeleri belli oldukça ilân edeceklerini umanz.
Dünya Enerji Konferansı
Temmuz başında Londrada toplanacak olan Dünya Enerji konferansında memleketimizi İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Profesörlerinden Malik Kecer temsil e-decektir.
İngiliz Sunderland takımı bugün geliyor
Şehrimizde 4 maç yapacak olan İngiliz profesyonel İlkinin en meşhur takımlarından “Sunderland,, futbol takımı bugün saat 10.30 da bir KLM uçağı ile Yeşilköye gelecektir.
Sunderland'ın şehrimizde yapacağı maçlar merakla beklenmektedir.
Basketbol takımımız bugün Lübnana gidiyor
İstanbul Karması Basketbol takımımız bugün bir uçakla Lübnana hareket edecektir. Muhtar Sencer, Turgut Atakol, Recep Oganın idaresinde: Dr. Ali Uras, Samım Göreç, Ertem Göreç. Yalçın Granit, Sacit Sel-düz, Erdoğan Partener. Cemil Sevin. Yılmaz Gündüz, Atillâ Ertem, Koço Frido, Ayhan öz, Sadi Gülçelik, An-çus gitmektedir. Takımımız Lübnan-da 4 maç yapacaktır.
Aldoğan, dün kefaletle serbest bırakıldı
Bu kararı, avukatların teşebbüsü üzerine Asliye Ceza hâkimi verdi
Hükümetin mânevi şahsiyetim tahkirden sanık olan General Sadık Aldoğan dün 1000 lira kefaletle tahliye edilmiştir.
Hakkında esasen mevcut olan tevkif kararının İkinci Ağırceza Mahke-mesince tasdiki üzerine iki gün evvel radyoda yaptığı konuşmadan sonra tevkif edilen Aldoganın avukatlarının sorgu hâkimine yaptıkları tahliye talebinin reddedilmesi üzerine durumu inceliyen Asliye Ceza Mahkemeni, kendisinin 1000 lira kefaletle tahliyesini uygun görmüş ve general dün saat 11.30 da serbest bırakılmıştır.
“Bandırma” vapuru Napolîden hareket etti
Ansaldo tezgâhlarında inşaatı biten Bandırma vapuru Napolîden hareket etmiştir. Pireye uğrayacak o-lan genıi, iki üç güne kadar limanımıza gelmiş olacaktır.
Üniversitede yabancı dil imtihanları
Üniversitenin muhtelif fakültelerinde haziran devresi yabancı dil İmtihanlarına başlanmıştır, imtihanlar onheş gün sürecektir. Bu sene fakültelerde mayıs sonunda dersler kesilecektir. Haziran başından itiharen de fakülte imtihanlarına başlanacaktır.
SEÇİM
Vilâyetin resmi tebliği
İstanbul Valiliğinden:
Vatandaşlarca bilindiği ürere 14 mayıs pazar, oy verme günüdür. Bu suretle çok partili demokratik hayatın milletçe heyecan ve alâka ile beklediğimiz seçim gününe yaklaşmış bulunuyoruz. Seçim günü vatandaşların emniyet ve sükûn içinde oy vermeleri, milli iradenin selâmet ve sıhhatle tecellisinde esaslı ve mühim bir noktadır.
5545 Sayılı Seçim Kanunu bu emniyeti sağlamak aınaclyle müessir yasaklar ve cezalar derpiş etmiştir. Bunların zaman zaman halkımıza duyurulmasında fayda görülerek önemli maddeler yayımla ve radyo konuşınalarlyle açıklanmıştır. Seçim arifesinde bulunduğumuz şu günlerde kanunun seçimde huzuru muhafaza bakımından suç saydığı fiillerin bir özetini vermeyi lüzumlu ve faydalı buldum:
Yapılan sözlü ve yazılı propagandaların süresi on mayıs çarşamba günü sona ermiştir. Bu sebeple 11 mayıstan itibaren umumî veya umuma açık yerlerde propaganda ve seçim, propagandam İçin toplantı yapılması ve bu maksatlarla yayınlarda bulunulması veya her ne suretle olursa olsun seçimin düzenini bozabilecek veya oy vermenin tam bir serbestlllkle yapılmasına tesir edebilecek mahiyette söz veya yazı ile projtagarıda yapılması ve asılsız şayialar çıkarılması yasaktır.
Oy verme günü olan 14 mayıs pazar günü oy verme müddetince umuma açık yerlerde ve umumi mahallerde İspirtolu İçki verilmesi veya İçilmesi veya herhangi bir suretle açık veya kapalı şişelerde ispirtolu İçki satılması veya satın alınması memnudur.
O gün oy verme müddetince, ordı/ve zabıta mensuplarından ve zabıta yardımcılarından başka hiç kimse silâh ve yaralayıcı Alet taşıya-mıyacaktır. * .
Bu yasaklara aykırı hareket edenlerle:
1 — Oyunu kullandıktan sonra İhtara rağmen sandık başından ayrılmayan veya herhangi bir müdahale, telkin veya tavsiyede bulunmağa kalkışan kimseler:
2 — Kendisine veya başkasına oy verilmesi veya verilmemesi için bir veya birkaç seçmene para, menfaat ve sair kıymetler teklif ve vâdeden veya veren ve yahut resmî, umumi, vazifeler veya hususi hizmet ve menfaatler vâd veya temin edenler,
8 — Kurullarca oy verme ve seçim neticelerini gösteren tutanakların asılı suretlerini yırtan, bozan, kaldıran kimseler,
4 — Oy verme sırasında seçme yeterliği olmadığını bildiği halde veya başkasının İsmini taşıyarak bir sandıkta oy vermeye teşebbüs edenler veya verenler,
5 — Sahte seçmen kartı tanzim edenler, bunları kullananlar, ölen veya başka bir yerde bulunanların kartlarını kullananlar, çalanlar, tahrif ederek kullananlar ve bu hareketlere teşebbüs edenler,
İçin 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanununda ağır cezai hükümler mevcuttur. Kanun hükümlerini ve seçim emniyet ve huzurunu haleldar edici teşebbüs ve hareketlere karşı gerekil tedbirlerimiz dikkatle alınmış bulunmaktadır.
İstanbul hemşehrilerimin kanunun suç saydığı fiil ve hareketlerden sakınacaklarına ve çok partili hayatın milletçe heyecan ve alâka İle beklediğimiz seçim gününü sükûn ve olgunlukla geçireceklerine emin bulunmaktayım.
Mesken derdinin halline doğru
Ucuz Belediye evlen için proje müsabakası açılıyor
İnşaat dört ayn yerde yapılacak, spekülâsyona meydan vermemek için mahaller şimdilik gizli tutuluyor
yaptırılacak hazırlıktan evler beşer, halinde bir Belediye
Belediye tarafından ucuz meskenlerin inşa hızla devam ediyor. Bu altışar blnalık bloklar
veya iki katlı olacaktır. İmar Müdürlüğünde binaların tiplerine ait projeler hasırlanmaktadır. Ayrıca mühendis ve mimarlar arasında da ev tipleri için bir müsabaka tertip edilmiştir. Beğenilen projenin sahibine para mükâfatı verileceği gibi evin tipine de mühendis veya mimann ismi verilecektir.
Belediye inşaat yapılacak arsaları da tesbıt etmiştir. Bunlar şehir içinde ve dört ayn yerdedir. Spekülâsyon mevzuu olmaması İçin yerleri gizli tutulmaktadır.
Ayrıca evlerin inşa ve tevzi işleri-le taksitlerin müddet ve ödeme şekilleri hakkında bir talimatname taslağı hazırlanmıştır. Bu taslak Şehir Meclisinin haziran toplantısında görüşülüp kabul edilecektir. Bu talimatnameye göre evler, resmi ve hususî yerlerde çalışan az kazançlı kimselerle küçük esnaf ve işçilere dağıtılacaktır. ödeme müddeti 15 senedir. Ayrıca bir de kollektlf sigorta kabul edilmektedir. Bu suretle meselâ aile reisi memur iken vefat edip te ailesi taksitleri ödeyemiyecek vaziyete düştüğü takdirde evden çıkarılmaması, ancak bu kollektif sigorta
ile mümkün olabilecek: taksitleri sigorta ödlyecektir.
Bu evlerin inşası için Belediyenin elinde 4 milyon lira vardır. Bu, nıü-tedavil sermaye olarak çaktır. Yapılacak evlerin ile faizlerinden ter sene milyon Ura elde edileceği
maktadır. Bununla inşaata devam e-dilecektir. Haziranda eksiltmeye çıkarılacak olan ucuz evler inşaatı taahhüdüne yabancı firmalar da iştirak edebileceklerdir.
kullanıla-taksitleri bir buçuk hesaplan-
Coğrafya Haftası, dün akşam sona erdi
Türk Coğrafya Kunımunun tertip ettiği 6 ncı Coğrafya Haftası dün akşam sona ermiştir. 3 mayısta İstanbul Valisi Dr. Fahreddin Kerim Gö-kay tarafından açılan haftaya. Profesör Ali Macit Arda başkan seçilmiş ve çalışmalar. Millî Eğitim Bakanlığının izinli saydığı coğrafya öğretmenleri ve ilim adamları tarafından büyük bir ilgi ile takip edilmiştir.
Coğrafya Haftasının programında, tabiî, beşeri ve iktisadi coğrafyanın çok çeşitli konularını içine alan 35 konferans bulunmakta idi. Bıı konferansları, ilgili ilim adamları ve öğretmenler arasında yapılan münakaşalar ve fikir teatileri takip etmiş, memleketimizin coğrafyasına ait ni fikirlerin sunulmasına fırsat sil olmuştur.
Haftamın devamı müddetince
gün sabahın erken saatlerinde Coğrafya Enstitüsü dershanesini doldurmaya gelen coğrafyacılar, gayet kısa bir öğle tatilinden sonra akşamın geç vakitlerine kadar ilmi çalışmalarına devam etmişler, pazar gününü de Prof. İbrahim Hakkı Akyolun başkanlığında BüyUkadaya yaptıkları bir coğrafi geziye tahsis eylemişlerdir.
ye-hâ-
her
Hür Rumenlerin toplantısı
Şehrimizde bulunan “hür,, Rumen-ler, memleketlerinin millî bayramı münasebetiyle dün saat 11.30 da Be-yoğlunda Taksimdeki Aya Triyaha kilisesinde toplanmışlar ve ruhani bir âyin yapmışlardır. Ayinden sonra Rumanyadan bir ay evvel kaçan, son mülteci Bay - Georghin, hazır bulunanlara hitap ederek, Kumanyanın felâketli halini anlattıktan sonra, tek ümitlerinin büyük batı demokrasilerinde olduğunu, memleketlerinin ancak bunlar tarafından kurtarılabı-leceğini tebarüz ettirmiş ve “hür bir memlekette başkalarını da hür yaşatan,, Türk Milletinin misafirperverliğine teşekkür etmiştir.
SİYASÎ İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
ÛİÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MtİDÜRt); FARUK A. StİNTER
Bu sayıda yazı işlerini fiilen İdare eden: Sacid ÖGtT
Gazetemize gönderilecek bı-lilmum yaztlartn doğrudan ioğruya yazı işleri müdürlüğü* ne gönderilmesi lâzımdır.
ikinci saytamızdakı siyasi, üçüncü şayiamızdaki kültürel, beşinci tayfamızdaki İktisadi başmakalelerde ileri «urülocek fikirler tamamlyle yazarlarına aittir.
Basıldığı yer :
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
Florence Nghtıngale Hemşire Ko.e) ve Hastahanesi
ilk modern hemşireliği İstanbulda kuran hemşirenin adım taşıyacak tesis 1954 te bitmiş olacaktır.
Bütün dünya hemşirelerinin diplomalarını alırken adını anarak yemin ettikleri 1854-1856 Kırım Harbi esnasında modern hemşireliğin ilk temelini Selimiye Kışlasında kurmuş olan tanınmış İngiliz hemşiresi Florence NightinRule'in tstanbula gelişinin 100 üncü yıldönümüne rastalayan 4 kasım 1954 tarihinde şehrimizde kendi adına bir hemşire koleji ve hastahuncHi açılacaktır. Bu iş İçin 3 aydan beri çalışmalarına başlayan müteşebbis heyetin kurduğu tesis bugünlerde resmen faaliyete geçmiş olacaktır.
Müteşebbis heyet adına Vedat Nedim Tor. dün sabah Büyük Klübde yerli ve yabancı basın mensuplarına, heyetin, çalışmaları hakkında şu izahatı vermiştir:
“Haydarpaşa Hemşire ve Laborant Okulu öğretmunelrinden Fahrünnisa Belen'in tekIIÜ üzerine 4 kasım 1954 günü şehrimizde bir hemşire kolej ve nastahaneslnın açılması için gereken teşebbüslere geçtik. Tıp Fakültesi Profesörler heyeti, şehrimizdeki Ingiliz, Amerikan ve Fransız kolonisi bu teşebbüse yakından ilgi gösterdiler. Prof. Tevfik Sağlam, bu hususta sayın Cumhurbaşkanımız lnönüye gereken izahatı verdi. Cumhurbaşkanımız, kurulacak tesisin fahri başkanlığını kabul buyurdular. Kurulacak tesisin vakıf senedi hazırlanmıştır. Yakında tescil olunacaktır.,.
Müteakiben söz alan Prof. Kâzım İsmail Gürkan, hastabakıcılığın memleketimizdeki ehemmiyetinden bahsetmiş ve Tıp Fakültesi Profesörler Kurulunun, bu tesisin yapılmasını memnuniyetle karşıladığını ve bu yolda kurulun gerek tedrisat ve gerek tatbikat bakımından bu tesise fahrî olarak dalma hizmete amade olduğunu ilâve etmiştir.
Daha sonra şehrimiz Ingiliz kolonisinden Edvvards ve Haydarpaşa Hemşire Okulu öğretmenlerinden Fah-rünnisa Selen söz almışlar ve böyle bir tesisin Bağlıyacağı faydalan belirtmişlerdir.
Florence Nightingale’in doğum yılı-dönümü olan 12 mayıs tarihinin bütün dünyada olduğu gibi Turkiyede de hastah&ne yardım günü, olarak kabul edilmesi İçin de ayrıca teşebbüse geçilecektir.
İstanbul Yüksek Tahsil Gençliği Demeği hakkında takibata başlandı
İstanbul Yüksek Tahsil Gençliği Demeği imzasını taşıyan ve Nazım Hikmetin tahliye edilmesi için cüretkâr bir lisanla yazılmış bir beyanname, dün şehrimizde dağıtılmıştır.
Bu hâdise üzerine Savcılık hâdiseye el koyarak takibata başlamış ve dernek merkezinde arama yapılarak âzalardan 20 kişi sorguya çekilmiştir.
Ayrıca Nazım Hikmet hakkında hususi bir ilâve yayınlayan Nuhun Gemisi gazetesi hakkında da tahkikata başlanmıştır.
“UNESCO” Konferansına gidecek Türk heyeti belli oldu
UNESCO’nun 22 mayısta Floran-sada toplanacak olan beşinci konferansında hükümetimizi Roma Büyükelçimiz Hüseyin Baydur’un başkanlığında UNESCO Türk Millî Komisyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tevfik Sağlam, yönetim kurulu üyelerinden Hamdi Akverdi. Paris Büyükelçiliğimiz külütr ataşesi ve UNESCO nezdinde daimi delegemiz Ahmet Kutsi Tecerden müteşekkil bir heyet temsil edecektir.
Heyet ikinci Başkanı Ord. Prof. Dr. Tevfik Sağlam ve Hamdi Akverdi daha evvel 17 ilâ 20 mayıs tarihlerinde yapılacak olan Milli Komisyonlar toplantısında Türk Millî Komisyonunu temsil edeceklerdir.
ŞEH/R MEKTUBU
AsıIHıdırellez
Bu sene Hıdırcllez yağmurla gelA Yağmur ve nutuk.
Hıdırvllez’in yağmurla gelmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Zira, llyas Peygamber, Bent İerailin nedamet duyarak kendisini aralarına tekrar dâvet f t meleri üzerim: Baalbck’c gelince, her adım attığı yarden sular fışkırmış, bereketli yağmurlar başlamış. Esasen vc malûm olduğu ü-zere, o güne bu sebepten, Hızır gibi yetişen llyas giinn denmiş, sonra Eyyub'un, kullanıla kullanıla İyip o-luşu gibi, Ihtır İlyas, Hıdırellcz haline gelmiştir.
Thdırtllcz, yağmurla geldi. Ahmak miat un nevinden bir yağmur. Seçim propagandası da aynı neviden bir nutuk ve duvar ilânları ile başUuh.
Taksim Meydanının, fıskiyeli duvarı, şimdi seçim afişlerine tahsis e-dilmüj bulunuyor. Bir aday, kendisindeki meziyetlerin bu kâğıda sığmayacağını ilân ediyor. Ne mahviyet! Dbğrusu hakkı da yok değil. Bu te-razû bu kadar sıkleti çekmez. Aynı adayın kendisini takdim edişine bakınız: uKös dinlemenin, haksızlıkların, kalkınmaya engel olan âmiUenn kalkması, içtimai hayatın düzelmesi, vesaire!!! için olanca zekâsı ve enerjisiyle çalışacak olan bağımsız aday" aman Yarabbi! Bu zat İstanbul gibi bir şehirden adaylığını koyuyor. Kara cümlesinin bozuk oluşu bir tarafa ^vesaire" için çalışmasına ne buyurulur T Bu muhterem aday, kendisü» ni tanıyanlara ^Babıâli muhitine uğrayıp beni sor” diyor.
Bir başka bağımsız aday, duvar afişinde 1914 de Çanakkalede şehit düşen babasını ileri sürüyor. Allah gani gani rahmet eylesin. Fakat e* ger bu, mebus olmak için kâfi ise, topraklarından “şüheda fışkıran” bu memlekette Büyük Millet Meclisinin âza adedini kaça çıkartmamız lâznnş gelir f
C.H.P. ile D.P. büyük birer orkestra nağmeleriyle İstanbulluları mes^ tetmeğe çalışıyor. Biri “şiddet va baskı ile demokrasiye çelme takıyorlar” derken favul yapıyor, öteki ce* vap veriyor: “Hürriyetlerimizin minatını Demokrat Parti istiyor/9 Garantili altı aylık permanent!
Biri “dedikodu yeter!” diye hay* kırıyor. Öteki “milletin hükümet em» rinde değil, hükümetin millet hizmes tinde olmasını istiyoruz” diyor.
Birinin “Demokrat Parti köylünün de partisidir - işçiler sizin dâvanız Demokrat Partinin dâvasıdır” iddiasında, öteki “milli birliği tut!” mukabelcsinre bulunuyor. Acaba bir koalisyon kabinesi mi teklif ediyor diye düşünüyorsunuz. Fakat afişin altında oyunu Cumhuriyet Halk Partisine ver, diye yazılı. Ben buna “reyimi” vermeğe mütemayilim. Amma öteki “reyini vicdanına danışarak ver19 diye karşıma dikiliyor. Ona da “oy^'umu verip müll birliği tutsam nasü olur! Hele birkaç afiş daha var, onlara da bir göz atalım. O ne! “Ne mi yaptık!” diyor bir afiş. Şunları: Demiryolu, okul, fabrika, banka, hastahane, yol vc ileri ziraat!
Biz bunları millet yaptı biliyorduk. Amma diyeceksiniz ki, hükümet yaptı ve hükümet iktidar partisinin ş-linde olduğuna göre.. Geliniz şu işi devlet yaptı diyelim de, bu işin içinden çıkalım. Ay., ay., afişlerde “yeni şiirlerden numune var. Bakınızı
Listeni aynen at Yeni bir devir yarat!
Bir tane daha:
Çektiklerimiz yeter Oyunu DJP. ye ver!
Anlaşıldı. Bunlar D.P. nin. içle-rinde meşhur bir şair var, manzum propagandayı herhalde o düşünmüştür.'Peki amma C.H.P. nin şairleri no giine duruyorlar! Vakaa yeni şiirden anlamazlar amma, vezinden, kafiyeden anlarlar, bu kadar beceriksizlik de yapamazlar.
ir
HıdıreUez yağmurla geldi. Beni İsrail, ilyas Peygamberi, kendilerini hak yoluna davet ettiği için aralarından kovmuşlardı. Bu yüzden bir. kıtlık başladı. Onu tekrar çağırdılar. İlyas geri döndü, ortadan kıtlık kalktı. Bu sene, asıl Hıdırellez 14 mayısta gelecek. Bakalım kim!
FİKRET ADİL
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler
- 64 -
Baltallmanındaki şahitler ise, bahçıvanın bir gün lâf arasında kendilerine “insanı bazan akrabasının ölüsünü bile görmeğe bırakmazlar... Bu devlettir oğul!” dediğini hatırlamışlar, ertesi gün lâf kıtlığında tekrar bu meseleye dönünce adamın yüzünün değişmesinden şüphelenmişlerdi. Dediğim gibi adliye işin bu cihetini aleniyete vurmamış, fakat Üsküdardaki sütçü ile bostan sahibini ve kahveciyi derhal tevkif etmişti.
Bununla beraber o gün mahkemede, yine şahit oldukları karariyle sorguya çekildiler. Ancak celsenin sonunda “dahili dâva karan” verildi. Savcının bu husustaki talepnamesinde “meselenin mahiyeti külliyen değiştiği” söyleniyor ve lâ-zımgelen tahkikatın yapılabilmesi için muhakemenin 17 marta bırakılması isteniyordu.
Yine o günkü duruşma esnasında aynı a-danılar, ölen köylünün bir ara kendilerine, köyünün eski muhtan olduğunu söylediğini hatırlamıştılar.
Kalabalık çok sinirli bir hava içinde dağıldı. Ben bir müddet Ayasofyanın kestane ağaçlan altında İnsan kümelerinin sağa sola doğru akışını 316
____________________________________
seyrettim. Sonra muhbir arkadaşlarla buluştuğumuz Babıâli karşısındaki Ihsan Bey kıraathanesine gitmeğe karar verdim. Orada muhakemeyi yakından takip eden arkadaşlardan gazeteye yazacağım yazının tafsilâtını alacaktım.
Emniyet Sandığının önünde Muhlis Beyle Sami Beye rastgeldim. Sami Bey köşkte gördüğüm kıyafetle idi. Yalnız başında kalpak yerine fes, sırtında hâki renkten yeşile boyanmış kalın bir kaput vardı, ikisi hararetle konuşarak yürüyorlardı. Yanlarına gittim. Muhlis beni görünce:
— Küçük, ne düşünüyorsun? dedi.
Ben, muhakemeyi lâyıkiyle takip edemediğimi söyleyince:
— Biz içerde idik., dediler. Onun üzerine İhsan kıraathanesinden vazgeçerek o civarda KafkasyalI bir muhacirin yeni açtığı ve şenlenmesi İçLn, bahçesi dolayısiyle, yazı beklediği küçük bir kahveye girdik. Buna istediğim tafsilâtın hepsini, muhakeme esnasında bahsedilen Baltalima-nındakl teşhisle beraber verdiler. Sami Bey:
— tş, siyasî., diyordu. Eminim kl, tevkif edilen adamın hiç bir kabahati yoktur.
Muhlis Bey, fesini başından çıkararak alnını sildi.
— Hayır, iş başında siyasiydi. t Fakat İkinci safhası alelâde sirkat için katildir. Fakat katil kimdir? Bu adamın bize. Istiyerek veya istemi-yerek mühim bir hizmet ettiği muhakkak. Çünkü bu para beyhude yere îstanbuldan gönderilmiyordu. Fakat katil kim? O biçareleri beyhude yere tevkif ettiler.
Vakit buldukça avukatlık ta yapan Sarni Bey, bunun adi bir zaruret okluğunu Bölüyordu. Muhlis Bey, onun gözlerinin içine bakarak sualim tekrarladı:
317
— Katil kim? Sonra bana döndü:
— Küçük, söyle: katil kim? Sen katili tanımıyor musun?
Nedense Muhlis Beyin katili tanıdığına, hattâ benim de tanıdığıma kani olmadım. Daha doğrusu içime, bütün sabah görüp dinlediklerimle yakından bağlı garip bir şüphe düşmüştü.
1 Belki bu yüzden onlardan ayrıldım. Gazeteye giderek röportajımı yazdım. Yazımda katil hak-kmdaki şüphelerimden bahsetmeden fakat bilhassa bu katilin Üsküdar taraflarında oturanlar veya alâkası olanlar içinde aranın&sı lâzımgeldı-ğinde ısrar ederek. Muhlis Beyle Samı Beyin mütalâalarını, yanı işin başlangıcında siyasi olduğunu, fakat katlin Adi polis vakası olduğunu, yeni tevkif edilenler hakkında hiç bir şey sÖylene-miyecegini, fakat eski sanığın beraet etmiş olması lâzımgeldiğini, Baltalimanı hakkındaki bilgileri de ima ederek söylüyordum,
İhsan, bana sansürün muayyen bir fikir ve ölçü sahibi olmadığını, binaenaleyh ekseriya bir yazıda sadece şiddetli ve tarizkâr cümleleri çıkartmakla kaldığını, binaenaleyh bu cins röportajlarda mahsustan konulmuş çok şiddetli birkaç cümle sayesinde, nisbeten. mutedil yazılmak şar-tiyle asıl söylenmek isteninin daima söylenebileceğini anlatmıştı.
— insan, her zaman dikkatli olmaz. İtiyat, dikkati körletir. Onun için çok defa dediğim gibi oluyor. Zaten Ölçü fikirleri olmadığı için her yazıyı tek başına mütalâa ediyorlar, demişti.
Ben de yazımı bu şekilde yazmıştım. Nitekim ertesi sabah, şuraya buraya serpiştirilmiş yedi sekiz cümleden gayrisi olduğu gibi çıktı. Bu yazı üzerinde bu kadar ısranjn, bu yüzden hemen ertesi sabah Muhtarın beni ziyarete gelmesi yü-zündendir.
318
O akşam Kudret Beyle Nâsır Paşalara davetliydik. Fakat daha evvel Süleyman Beyi görmek istiyordum. Onun için yine Nuruosmaniye-deki ikbal kıraathanesine uğrayarak Kudret Beye, isterse Beyoğluna beraber çıkmamızı, isterse Nâsır Paşalarda beni beklemesini, fakat verilmiş bir söz yüzünden Bcyoglunda bir müddet serbest kalmam gerektiğini söyledim.
Kudret Bey. mütekait bir binbaşı ile dama oynuyordu. Sözümü dinlemiş gibi görünerek “peki!” dedi. Fakat ben bütün gün yemek yememiştim. Bir de sofrada onu beklemek istemediğim için saat yedi, yedi buçukta Kudret Beyi dama tahtasının önünden behemehal kaldırmasını kahve sahibi kardeşlerden rica ettim. Hem oyuna bir göz atmak, hem de Kudret Beye “Allaha ısmarladık!” demek için tekrar masaya yaklaşınca, Tevfik Bey alayla beni süzdü ve eliyle “otur!” der gibi bir işaret yaptı. Kendisine bir yığın işim olduğunu, akşam da Nâsır Paşalarda yemeğe gideceğimi söyliyerek beni affetmesini rica ettim. Bunun üzerine Tevfik Bey:
— O hakle beraber çıkalım! dedi. Seninle konuşacaktım. Araba bulursak Beyoğluna seni götürürüm.
Tevfik Bey. ilkönce yaptığım işler hakkında bana bir yığın sual sordu. Kendisine, mektebe devaın ettiğimi, fakat vaziyete bakılırsa bu yıl imtihanlardan fazla bir şey beklememem icap ettiğini, gündelik hayatımın yorucu, fakat eğlenceli geçtiğini söyledim. O sabah Süleyman Beyin Perişan halini, muhakeme hakkında düşündüğüm şeyleri, yazdığım yazıya kadar anlattım. O, beni gözlerinde her zaman tesadüf edilen o çocukça muzip panltıyle dinledi.
— Müthiş bir faaliyettesin., görüyorum, dedi. Fakat Taksimde arabadan ineceğim zaman:
319
— Nâsır Paşaya söyle, çok dikkatli olması icap eder. İhsan da öyle... İş değişti. Şimdi İstanbulda zümreler değil, fertler mücadele ediyor. Unutma, söyle! diye tenbih etti.
Kendisine sarih bir şey bilip bilmediğini sorunca:
— Hayır, bilmiyorum. Fakat ortalıkta gözle görünecek şekilde bir şeyler dönüyor. Sen de ihtiyatlı ol! diye ilâve etti. Süleyman Bey hak-kındaki endişelerine gelince: “Bana kalırsa hiç yorulma, onu ne sen, ne ben ıslah edebiliriz! Ama sen sözümü dinle m iy eteksin. Bunu da biliyorum.”
— Ben. sizin sözünüzü her zaman dinlerim...
— Bu meselede dinlemezsin!.. Neyse. Şişliye geçtiğimizden beri gelmiyorsun! Ayıp yapıyorsun. Nurun bile seni soruyor. O karışık saçlı Bey bir daha gelmiyecek mi bize? diyor. (stersen gelecek cuma gel, beraber Yenikapı Mevlevıha-nesine gideriz. Bâki Bey bize Bayat! âyinini vâ-detti. thsan da gelecek! Babana da mektup yazl Yahut bize uğra da sıhhat haberini verirken yalancı çıkmayalım!
Elini Öperek ayrıldım, tçimde karışık bir his vardı. Babama geldiğim günlerde çok hararetli bir mektup yazmış, ondan sonra hep telgrafla muhabere etmiştik. Fakat beni üzen bu değildi. Tevfik Beyin ihsanla Nâsır Paşa için söylediği şeylerdi. Nâaır Paşayı çok sevmiştim. İnsana kendisini teslim ediş tarzında acınacak bir hali vardı. Kızı Rezzan ise, babasının etrafında dönen şeylerden habersiz, bana büyük bîr dostluk gösteriyordu. ihsanın sözünü dinlediğim için onun gösterdiği itimada karşı haksızlık ettiğimi sanıyor ve kendimi itham ediyordum. Nâsır Paşanın başına gelecek her şeyde benim de payıma bir mesuliyet düşecekti.
(Devamı varı
320
11 Mayıs 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
Köylerimizin okuma - yazma
Washington Muhabirimiz G. H. Martin telsizle bildiriyor
Londra konferansından evvel
yolu ile kalkınması
mühim Fransız tebliği
Yazan
sırada, buradaki bitaraf müşahitler,
çerçevesi içine almak fikri, Ache-verecektir. Amerikan Dışişleri Baka-ve vaziyetini sağlamlaştırmak için
Köy Okulları ve Enstitüleri Kanununda bu nokta düşll-okul çağının dışında bulu-
SOSYAL MESELELERİMİZ


i



s
$

AKUYUP yazmasını bilmiyen her-hangi bir şahıs, bu noksanlığından dolayı, hayatta karşılaşacağı türlü zorluklardan çoğunu yenemez.
Köylerimizin ve köylülerimizin kalkındırılması işinin başında da gene bu mesele karşımıza çıkar: Köylünün okuyup yazabilmesi.
Cumhuriyet devrinde bu yolda devlet ve milletimizce atılan adımlar küçümsenemez. Fakat, İtiraf etmek de lâzımdır ki, varılmak istenen netice henüz hayli uzaktadır. Osmanlı imparatorluğunun senelerce süren ihmallerinden doğan bu mânevi yokluk da genç cumhuriyetimizin ve milletimizin senelerden beri devam eden gayretleriyle ortadan kalkacaktır.
Köylülerimizin çoğunluğunun (hattâ hepsinin) okur yazar hale gelebilmesi için türlü güçlükler yenilmiştir. Fedakâr köylülerimizin köylerinde yaptırdıkları muazzam okul binalarında bugün 7 ilâ 16 yaş arasında bulunan yavrularımız okumaktadırlar. 16 yaşından büyük olanlar tahsil çağının dışında bulunduklarından dolayı köy okullarına kabul edilememekte. bunlardan, tahsil çağında o-kuma-yazma öğrenmek imkânına kavuşamamış olanlar cahil kalmaktadırlar.
Gerçi, Teşkilât nülmüş,
nanlor için gece ve akşam kursları açılacağı bildirilmiş ise de, bu maddeler bazı imkânsızlıklardan dolayı ttablk edilememektedir. Bundan kimseyi mesul tutamayız. Nihayet bu iş köyün öğretmeni tarafından görülecektir. Sabahın sekizinden akşamın beşine kadar beş sınıfın öğretmenliğini, buna İlâveten okulun başöğretmenliğini yapan köy öğretmenini günlük vazifeleri yıpratmaktadır. O-nun bir de kurslarla ilgilenmesini istemek insan takatini, insan gücünü inkâr etmek olur.
"Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilât Kanunu"nun gece ve akşam kuralarına dair maddeleri yerine getirilemiyor diye köylerimizde okuyanın arttınlabileceğinden ümidi kesmek mİ 1 âz imdir?
Hayır! Biz böyle bir düşünceyi hem ayıplar, hem de şiddetle red e-deriz.
-Mesleğe intisabımdan bugüne kadar az bir zaman geçtiği halde köylülerle sıkı temaslarım sonunda onları okuryazar hale getirmenin gayet kolay olacağı kanaatine vardım.

Baltıkta kaybolan Amerikan uçağı
Uçakta bulunan on kişilik mürettebatın öldüğü anlaşıldı
VVashington 10 A. A. (United Press) — Yetkili kaynaklardan bildirildiğine göre, sekiz nisanda Baltık Denizinde kaybolan Amerikan uçağının iki kurtarma salı iyice tetkik edilmiş ve bu tetkik neticesinde yüksek bahriye subaylan on kişilik mürettebatın öldüğü neticesine varmışlardır.
Filhakika sallardan biri yanmıştır. Diğer salın uçak infilâk ettikten sonra kullanıldığına dair bir emare yoktur.
Sallardan biri, 16 nisanda Stockholm’ün 80 mil güneydoğusunda bir İngiliz gemisi tarafından bulunmuştur. İkinci sal İse, bir İsveç balıkçı gemisi tarafından Letonya’da, Li-bau’nun 65 mil batısında yanmış bir halde bulunmuştur.
İnsan haklarına dair en mühim madde kabul edildi
Lake Success, 10 - A.A. (Afi) — İnsan Haklan Komisyonu "İnsanların işkencelere ve tezlil edici fena muamelelere karşı korunmasını derpiş eden maddeyi İlk müzakerede kabul etmiştir.
Fransız delegeleri tarafından ileri sürülen bu madde ’Hiç kimsenin işkenceye veya gayri insan! alçakça muamelelere tutulmamasını derpiş etmektedir. Madde hükümet tarafından, ruhi ve bedeni sağlık için lüzum gösterilmedikçe hiç kimsenin arzusu hilâfına tıbbî veya İlmî tecrübelere tâbi tutulamayacağını tasrih etmektedir.
Bu maddenin ilim için bir engel teşkil ettiğine inanan üyeler itirazda bulunmuşlarsa da madde 4 e kargı 8 oyla kabul edilmiştir. 2 kişi de çekimser oy vermişlerdir.

Hidro|en bombasının tecrübesi ağustosta yapılabilecek
Washlngton, 10 - A.A. (AFP) — Atom Enerjisi Komisyonu Başkan Vekili Summer Pile, dün yaptığı biı basın toplantısında hidrojen bombası imalinin "İhtimal ve imkân" sahasına dahil olduğunu söylemiş ve baş ka tefsirden kaçınmıştır. Mamafih Pike atom enerjisinin amelî tatbikatının genişlediğini söylemiş, fakat a-tom motörtlnUn iki seneye kadar de-nlzaltılara tatbik edileceğini düşünenlerin "biniz iyimacr" olduklarım ilâve etmiştir.
VVashingtonun yetkili mütehassislan ilk hidrojen bombasının ağustos sonunda Enlwetok’ta tecrübe edilmesi imkânlannı bertaraf etmemekle beraber, bu mÜtpluıSHU(h‘r böyle hi tecrübenin umvuf eU hakkına ihtilâfa düşmek t * .
Abdullah Çelik
Okula, dün denecek kadar yeni bir geçmişte kavuşan, kültürün yeni girdiği köyümde okur yazar nispetinde %20den TrSOe bir artış vardır. Bu, okuyanOdüşündürür ve ilk anda akla: "nasıl olur?" suali tabii olarak gelir.
Şöyle yapıyoruz:
Her gün gelen gazeteyi ve diğer illerde çıkan bazı neşriyatı, faydalı kitap ve yazılan okuyoruz. Köyün kahvesine devam edenler günde yarım saat gazete dinlemeyi İtiyat edindiler. Dinlyiciler günden güne çoğaldı; kışın. soğuk, çamur ve yağmurunda bile bu işi ihmal etmez oldular. Okumalar zevk veriyordu. Zira okuma bittikten sonra okuduklarımız üzerinde konuşuyor, mütalâalarımızı ortaya koyuyor, fikirlerimizi münakaşa ediyorduk. Dinlemeyi itiyat haline getirenler, şehre indikçe şehirden gazete getirmeye başladılar. Dinleyicilerimde başlıyan bu ilgi genişledi, genişledi ve onlar, çocuklarından, kardeşlerinden ve benden öğrendikleri ile hecelemeye başladılar. Bugün aralarında mükemmel gazete okuyanlar bile vardır.
Okumanın, bilhassa gazete okumanın faydalı olduğunu köylülerimize öğretmek ve bu zevki aşılamak, bu sahada onları aydınlatmak, münevver zümreye ve bilhassa köy öğretmenlerine düşmektedir. Bu zevk anlaşıldıktan sonra. tahsil çağının dışında bulunan babalar, çocuklarından, ağabeyler kardeşlerinden okuyup yazmayı öğreneceklerdir.
Yapıcı, yaratıcı daima müspeti, tekâmülü düşünen bir öğretmen, üç değil bir yılda da üstün başarılar temin eder.
Kadir ve kıymet takdir etmesini bilen köylümüz, kendilerine faydalı olmak istiyen elemanların arkasından gitmeyi şiar edinmiştir. Yeter ki fikir ve fiillerimizde samimi olalım Gayemiz memlekete hizmet olsun.
( MEMLEKET HABERLERİ
Seçim propagandaları dün nihayet buldu
önümüzdeki günlerde politika adamlarımızın Başkente dönmeleri bekleniyor
Ankara, 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Her yerde olduğu gibi bugün Ankarada da seçim propagandasının son günüdür. Bugün bütün siyasi partilerin kapalı veya a-çık yerlerde toplantıları vardı. Akşam saatlerinden itibaren hitaplar ve telkinler yalnız devlet radyosu mikrofonlarından yapılabildi. Bu gece 24 den itibaren partilerimiz propagandalarının kepenklerinl indirerek bu işe nihayet vereceklerdir, öyle tahmin ediyoruz kİ önüm" ’^kl günlerde bir kısım noH4 unlarımız
seçim pror sı işini bitirmiş
bulunacaklarından başkente avdet c-deceklerdiı4. -
•4
izmlrda yapılan mitingde
Celâl Bayar dün son seçim nutkunu söyledi
İzmir, 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Celâl Bayar, bu akşam üzeri İzmirde son nutkunu söylemiş ve bu nutku dinlemek üzere kalabalık bir halk kütlesi hazır bulunmuştur. Bayar nutkunu irticalen söylemiştir ve nutuk tahminen iki saat kadar devam etmiştir.
Dış siyasetten bahseden Bayar bu siyasetin isabetini belirterek bazı hataların mevcudiyetine rağmen bunlun ifade etmenin politika olacağı mülâhazasında bulunduğunu söylemiştir.
Baka-Erim. Aksal
Devlet Bakanı ile Maliye ve Tekel bakanları Adapazarında
İzmit, 10 (A.A.) — Devlet nı Başbakan Yardımcısı Nihat Maliye Bakanı İsmail Rüştü
ve Tekel Bakanı Dr. Fazıl Şerafed-din Bürge bugün Adapazarı ve Ak-ynzıda yapılan açık hava larında bulunmuşlardır. •
Bakanlar halkın coşkun zahürleriyle karşılanmışlar lanmışlardır
toplantı-
sevgi te-ve alkış-
uenkıuı lıavu kuvvetleri yeni bir tip ııçakîa ta k çan kanat., adı verileli bu uçugııı ilk tecrübesi
KaliforniyalIn ıııuyiMiı 4 ünde nıııvaifakiyctle yapılmıştır.
Demir sanayiinde Fransız - filman işbirliği kurulması isteniyor

Millî Savunma Bakanlığının tebliği
* f.
Ordu mensupları,
politika faaliyeti
Mili! Sa-olun-
Ankara. 10 (A.A.) vunma Bakanlığından tebliğ muştur:
Son günlerde günün politika münakaşaları arasına orduya ait bazı muamele ve tedbirlerin karıştırılmakta olduğu görülmektedir.
Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığınca alınan bütün tedbirler, her türlü parti ve politika düşünceleri dışında ve üstünde ve yalnız ordu disiplini ve mevcut kanunların hükümleri icabıdır. Bütün askeri şahısların her türlü hareketleri de bu esaslar dahilinde çerçevelenmiştir.
Keyfiyetin bu suretle bir kere daha tavzihini ve ordu câmiasının parti ve politika konulan haricinde tu-
Almonyanın yeni fiyat politikası
bir iç eşyası Alman mevsi-
Alman piyasası son aylarda hazırladığı çeşitli emtiayı 2 nci Cihan Harbinden önceki seviyede tutmağa ve fakat yalnız doların yeni farkını ilâve ederek ithalât göndermeğe başlamışlardır, piyasası önümüzdeki mahsul
minde İthal edeceği maddeler fiati-ni de aynı seviyede bulundurmağa azmetmişe benziyor.
C. H. P. ve Millet partilerinin Ankaradaki dünkü toplantıları
Ankara 10 ıHususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün öğleden sonra Millet Partisi Cebeci meydanında a-çık hava toplantısı tertip etmiştir.
C H P. si de Cebecide bir kahvede toplantı yapmıştır.
Adano müstahsiline kredi yardımı
muhabirimiz zarar gören kredi yapıl-Ziraat Ban-
Adana. 10 (Hususi bildiriyor» — Soğuktan narenciye müstahsiline inak üzere Osmaniye
kasma 300 bin Hra gönderilmiştir.
Küçük müstahsile krediyi arttırmak nıaksadlyle de Adana Ziraat Bankasına 150 bin Hra gelmiştir.
dışında kalacak
tulması tin her miyetle
lüzumundaki milli menfaa-tarafça korunmasını ehem-rica ederim.
Millî Savunma Bakanı Hüsnü Çakır
Amerika, cenupdoğu Asyaya 64 milyon dolar yardım edecek
Bu yardımdan bilhassa Fransız Hindiçinısi istifade edecek nizme karşı desteklemek ve bu milletlerin bağımsız olmalarına yardım etmek yolundaki Amerikan plânlarına dahil bulunmaktadır.
Birleşik Amerika İktisadî Heyeti Balkanı Ailen Griffin. özel bir programın hazırlanmasını bilhassa tavsiye etmiştir.
Washington, 10 - A.A. (United Press) — İleri gelen Amerikan şahsiyetlerinden dün öğrenildiğine göre, Dışişleri Bakanlığı, Güneydoğu Asya için 64 milyon dolarlık bir yardım programı kabul etmiştir. Ve bu yardımdan bilhassa Fransız Hlndi-çinlsl İstifade edecektir. •
Dışişleri Bakam Dean Acheson, pazartesi günü Pariste verdiği beyanatta, Hindiçinide komünizme karşı girişilen harpte Birleşik Amerikanın Fransaya maddî yardımda bulunacağını açıklamıştır .
Bu yeni Amerikan yardımından faydalanacak diğer memleketler şunlardır: Burma, Takland. Endonezya. Malaya.
Bu yeni Güneydoğu Asya yardım programı, Asya milletlerini komü-
Mısırlı yüzme şampiyonu Kandil, bir uçak kazasında öldü
Kahire, 10 A.A. (Reuter) — Ta-nınnıış Olimpiyat yüzücüsü ve Mısırlı pilot Ahmet Kandil, bugün kullandığı Mısır hava ordusu uçağının Port Sait hava alanı üzerinde bir başka uçakla çarpışması neticesinde ölmüştür.
Diğer uçağın pilotu da Ölmüştür. Kandilin uçağı 100 metre yüksekte yanmağa bavlıyarak karaya, diğeri ise denize düşmüştür.
1
Bunlar, Hitler’in son resimleri mi ?

Hitleriıı son günlerine dair muhtelif yerlerde çıkmış resimlere bir Alman gazetesi yenilerini İlâve etmiştir. Berllnde çıkan “The İlîustrated Te-legraf,, resimler hakkında şu İzahatı vermektedir:
“Bu, Adolf Hitlerin açtığı topyekûıı harbin son neticelerine bakışını tespit eden son fotoğraflardır. Hitler. takriben 20 nisanda, havada uçaklar mütemadiyen çarpışırken, kaçması imkânsız olan başbakanlık harabeleri arasında yaveri Jullus Schaub ile beraber görülmektedir. Resimleri Hitlerin şahsi fotoğrafçısı Hoffman’ın temsilcisi almış, Hoffman'ın karanlık odasının tahribinden sonra filini develo-pe edilmek üzere başka bir stüdyoya verilmiş ve bugüne kadar orada unutulmuştur.,,
■«MM
Amerikanın Almanyadaki işgal siyasetinin gözden geçirilmesi isteniyor
Washington 10 A. A. (Afp) — Cumhuriyetçiler Parlâmento Grupu sözcüsü ve Almanyadaki Amerikan İşgal siyasetinin gözden geçirilmesini isteyen takrir sahibi Jacob Javits bugün Almanyadaki yüksek Amerikan Komiseri John Mac Cloy’un muhalefetine rağmen, kendisinin ve arkadaşlarının işgal siyasetinin yeniden incelenmesi için ısrar ettiklerini bildirmiştir.
Kıral Faruk’un Neriman
Sadıkla evleneceği Mısırda açıklandı
Kahire, 10 A.A. (Afp) — Kıral Faruk’un tahta çıkmasının yıldönümü 6 mayısta bütün Mısırda kutlanmış ve bu münasebetle Kiralın evlenmesi meselesi tekrar bahis konusu olmuştur.
Kiralın müstakbel evlenmesi meselesi hakkında yabancı memleketlerde yayınlanan muhtelif haberler karşısında bu bahse hiç temas etmemiş olan Mısır basını, bu hafta Kiralın nişanlanmasından açıkça bahsetmektedir.
Bilindiği gibi Kıral, orta halli bir ailenin kızı olan Neriman Sadık’ı müstakbel eşi olarak seçmiş bulunuyordu.
Neriman Sadık’ın babası, Ulaştırma Bakanlığı Umumi Kâtipliğini işgal ediyordu.
Prenses Fatmanın Müslüman nikâhı kıyıldı
Paris, 10 A.A, (United Press) — Prenses Fatma ile KaliforniyalI Vin-cent Lee Hillyer’in nikâhları bugün İranın Paris Büyükelçiliğinde baş imam Şırazl tarafından kıyılmıştır.
Bu, tahakkuk ederse, Acheson, işbaşına geldiğinden beri en büyük siyasî başarıyı elde etmiş olacaktır
VVashington, 10 (Hususi muhabirimiz G. H. Martin’den) — Demir sa nayiinl bir Fransız - Alman işbirliği son’a bir siyasi muvaffakiyet imkânı nmın ise, kendi siyasetini kurabilmek buna şiddetle ihtiyacı vardır.
Acheson Washington'u terkettigl
Dışişleri Bakanının vazife başına geldiğinden beri sadece siyasî başarısızlıklara uğradığını ve onun Londra koferansından hakiki bir muvaffakiyetle dönmeğe mecbur olduğunu düşünmekte idiler. Bununla beraber, bu başarının ne mahiyette olacağını şimdiden bilmek kabil değildir. Atlantik müttefikleri arasındaki bağlan sıklaştırmağa ve kuvvetlendirmeğe dair olan parlak nutuklan .bu müşaditler şüphe ile karşılamakta idiler. Londra konferansının bir pot gibi ortaya attığı Alman meselesine gelince, New-York Times’in Londradakl muhabirinin de açıkladığı gibi, bu mevzu Amerkan dplomatlannın kafasında hiç sarih bir mâna ifade etmiyordu. Bahsi geçen muhabirin gazetesine gönderdiği telgrafa göre. Acheson ile Be-vin’in yaptığı ilk görüşmelerden sonra. Amerika açıkça hiç bir teklifte bulunmaksızın, müteaddit hal çarelerine karşı şüpheli bir tavır takınmıştı. işte bu nazik anda Fransa, yepyeni bir fikir ortaya attı. Şimdiye kadar cüretkftrane görülebilecek olan bu fikir, tatbik edildiği takdirde, Amerika Kongresinde büyük bir memnuniyet yaratacak kabiliyettedir.
Kanadada büyük seylâp felâketi
Kızıl nehrin kapladığı saha için (Milli bir felâket manzarası arzetmektedir) deniliyor
Winnipeg 10 A.A. (Afp) — Ka-nadanın her tarafından, "Manitoba,, felâketzedelerinin yardımına koşulmaktadır.
Kabaran "Kızıl nehrin" sularının istilâsına uğrayan yerler "Milli bir felâket manzarası arzetmektedir.
Sular şimdiki halde 500 kilometre kareden fazla bir araziyi istilâ etmiş bulunmaktadır. Açıkta kalan insanların sayısı 12 bini bulmuştur. Yalnız Winnpeg şehrinde açıkta kalanlar 1500 tahmin olunmaktadır. Polis arabalarının üzerine yerleştirilen hoparlörlerle, halkın tehlikeli mmtakayı derhal tahliye etmesi em-redilmektedir.
Deniz ve kara kuvvetleri, sivil halkın sulan önlemesine yardım için birçok erkekleri vazife altına almıştır.
Atlantik kıyısının en uzak yerlerine Halifax, Otta\va ve Montreal’a hava yoluyla kum torbalan g( ndcril-miştir.
Askeri trenlerle VVinnipeg’e gönderilmek üzere binlerce ton eşya, bilhassa emme tulumbalar yola çıkarılmıştır.
Şehrin merkezi henüz sulardan •müteessir olmamışsa da, telefon hatları bozulmuş, mekteplerin ekseriyeti kapatılmıştır. Hastahaneler âcil vakalar hariç, hasta kabul etmemektedir.
Kanada Hükümeti, vaziyetin vahametine göre, felâKetzedelerin kalkınması için malî yardımda bulunmayı vadetmiştir.
Serbest seçim yapılması için
Müttefikler, Berlini terketmiyecekler
Bonn 10 AA. (Afp) — A i manyada ki İngiliz Yüksek Komiserliği sözcüsü, bütün Berllnde serbest seçimlerin yapılmasını mümkün kılmak İçin Batılı işgal kuvvetlerinin şehri terketmelerlne dair öne sürdljgü şartın "hiç bir surette kabul edile-mlyeceğini,, söylemiş ve demiştir kİ: "Sovyetlerin iddiaları Bellinin hürriyet içinde birleşmesi teşebbüsüne bir kore daha engel olmaktadır.
Elizabeth
Taylor’un düğünü
Beyaz perdenin son zumanlurdıı parlıyan Konç vc kükH yıldızı Ellıabeth Taylor’un Keçelilerde evlendiğini bildirmiştik.
Renim, 6 mayısta Kallfornlyada yapılan evlenme merasimini müteakip teb r lider i kabul etmek üzere, Elizabeth Tay. lor'un kocası Conrad Hllton tarafından o-* tomoblle götüriilüşii-nÜ gösteriyor.
L

Fransa ve Almanya, Washington-dakl senatör ve mebuslar arasında her biri taraftarlara sahiptirler. Fransaya karşı sempati duyan grupla, Alman isteklerini destekliyen grup, ekseriya parlâmento koridorlarında kurnazca harbe girişmektedirler. Avrupa demir sanayiinde iş birliği fikri, her iki grupun da hoşuna gidecek ve Avrupa Birliği İçin hararetle çalışan Dışişleri Bakanlığı ve Marshall plânı İdarecileri lehinde bir hareket yaratacaktır.
Bu haber karşısında, Amerikan demir sanayicileri mahfillerinin ak-sülamelinin ne olacağı şimdüik meçhuldür. Acaba Fransız - Alman birliği teşkilâtının, fiatler üzerindeki tesiri ne olacaktır? Bugün bile Alman veya Fransız, muhtelif vasıftaki Avrupa çelikleri Amerikaya, kendi milli çeliklerinden daha ucuza ithal edilebilmektedir. Onun için Av-rupaya, Amerikan endüstrisinin menfaatleri aleyhine bir kartel tesis etmek istediği iddiasiyle, bazı sitemler yapılması ihtimali vardır.
Nihayet, bir de îngilterenin takınacağı tavrı hesap etmek lâzımdır. Amerika, Fransanın son teklifini Londraya bildirdiği zaman, Hükümeti bir sürprizle karşılaşmış gibi hareket etmiş ve onun bu hali gözden kaçmamıştır. Fransanın bu meseleyi son dakikaya kadar bir sır o-larak saklaması, böyle bir siyasî teşebbüste hakikî muvaffakiyeti emniyet altına almak gayesini mİ güdüyordu? Yoksa bu, Schuman’m telkin ve tavsiyelerini belki de kabul etmi-yecek olan îngiltereye karşı, Fransa tarafından idare edilen bir taktik manevrasından mı ibaretti?
Amerikadaki müşahitlerin, bir an evvel aydınlanmasını bekledikleri nokta budur.
Haberi İngiltere nasıl karşılıyor
Londra, 10 - A.A. (AFP) — Fran-sız-Alman kömür ve çelik sanayiinin müştereken işletilmesine dair Fransa tarafından ileri sürülen teklif hakkında resmi tefsirler henüz gelmemiş olmakla beraber, Times gazetesi Fransız projesi etrafında ilk İngiliz tepkisini belirtmekte ve şunları yazmaktadır:
Psikoloji bakımından, Fransanın teşebbüsü Alman meselesini ele almak için yeni bir usul ve demirperdede bir gedik açmak üzere yeni bir gayreti teşkjl etmektedir. Zira Schu-man Doğu ve Batı Avrupanm bu teklif edilen teşkilâta girmesi lâzım geldiğini belirtmiştir.
Bu projenin, batı devletlerinin Almanyadaki kontrolleri azaldıkça Almen kömür ve çelik sanayiinin iktisap edeceği kudret önünde Fran-sanın duyduğu endişeyi göstermektedir. Fakat, Ingiliz Hükümeti Fransız teklifi hakkında bir karara varmadan bütün tafsilâtı ile bunu incelemesi lâzımdır.
News Chronlcle’in yazısı
Londra 10 A.A. (Lps) — Ingiliz basını, Fransız. Alman ve Sarre kömür ve çelik istihsalinin Milletlerarası bir makamın emrine verilmesi hususunda Fransız teklifini yorumlamaktadır.
Fransız teklifi, sanayii modernleştirmek. istihsali r.rttırmak, gümrük tahditlerini kaldırmak ve daha fazla bir istihsal için yeni pazarlar aramak hedefini gütmektedir. Böyle bir tedbir Fransa ile Almanya arasında harbi maddeten İmkânsız kılar ve Avrupa milletleri arasında daha sıkı bir iktisadi işbirliği yaratır. M. Ade-nauer, proje hakkında memnuniyetini bildirmiştir.
Bu proje Fransa ile Almanya arasındaki rekabete nihayet verecek tarihi bir harekettir.
Sayfa 4
11 Mayıs 19S0
Yarınki makale
İSVEÇ NOTLARI
Reich ve İngiliz
*i
Bir Medeniyet Beşiğinden...

2
Yazan: Saclt ÖGET
Bizim tramvaylarımız kağnı ile yarış edemezken, Stockhol mdeki tramvayların şehir içinde motönii tren siiraty.e seyretmelerindeki sır nedir ?

M
Kııysak noktalarında alttan ve üstten birbirlerini kateden bu yollar, Stocklıolın’dn seyrüsefer dâvasını .tamamiyle şeniz, şehir İçinde bir tramvayın, bizim nı o türlü trenimizden daha süratli gitmekteki
Hemen her cadde, her sokağın müntehasında karşınızda denizi bulursunuz. Ve bu arada gözünüzden hiç eksik olmayan şey kadındır.
Bilâ istisna bütün mağazalarda, lokantalarda, dükkânlarda, berberlerde, bankalarda, postahanelerde velhasıl bir şehirlinin şehir içinde temas edebileceği her yerde karşınızda kadını bulursunuz. Buralarda görebileceğiniz erkekler parmakla sayabileceğiniz kadar azdır.
Peki erkekler nerede?
Onlar tamamen sanayi ve istihsal sahasında çalışmaktadır. Kadının bu derece umumi mesai içine katılmış olması - 900 bini aşmayan nüfusuna rağmen - Stockholma birkaç milyonluk bir şehir manzarası vermektedir. Mübalâğasız denücbilir ki, Stockholm îstanbuldan hiç değilse Üç dört defa kalabalıkmış hissini vermektedir. Hele şehrin hareket ve canlılığı kabili kıyas değildir. Hemen hemen her işin başında bulunan kadın nasıl oluyor da bir erkek kadar, hattâ birçok sahalarda ondan fazla muvaffak olabiliyor?
Bu hakikaten tetkik edilecek bir mevzudur.
Sebeplerini evvelâ erkek kadın münasebetinde aramak lâzım geliyor.
Iskandinavyada kadın, belki dünyanın en hür mahlûkudur. Şarkta olduğu gibi erkekten çekinmek, sakınmak. ihtiyatlı olmak gibi keyfiyet burada akla bile gehuez. Çünkü erkek, kadını kendisinden farklı olarak görmemektedir. Onlarca kadın aynen bir erkek gibidir. Çünkü hiç kimsede kadını, erkeğin zebunu o-larak kabul eden bir fikir yoktur. Kadın ancak erkeğin bir şerikidir Bilhassa şark memleketlerinde olduğu gibi, lâf atmak, sarkıntılıkta bulunmak, kadına karşı flfmeşreplik etmek îsveçte meyen şeylerdir. vlşte bu yet, genç kız ve kadınlara mi hayatın her kısmına nüfuz İmkânını hazırlamış ve İsveç ordusunu meydana getirmiştir.
Hayatın her sahasında, hemen her dakika kadınla daimi şekilde bera ber bulunan İsveçli erkek, artık onu sadece bir arkadaş gibi görmeye alışmıştır. Buna, ahlâk prensiplerine sadakatteki kuvveti de ilâve ederseniz. Îsveçte bir genç kızın iffet ve namusundan hiçbir şey kaybetmeden ve erkek mevzuunda içinde hiç bir endişe taşımadan çalışmaktaki rahatlığın sınnı anlayabilirsiniz. Erkekler, biraz da şimal ikliminin tesir, altın da olacak, umumiyetle ağır, soğukkanlı. hattâ kadınlara nispetle sürati intikali daha az insanlardır. Çalıştıkları zaman düşündükleri şey. yalnız işleridir. Vazifesini bitiren erkek en zevkli zamanını evinde geçirir. Hemen herkesin —amatörce veya profesyonelce— meşgul olduğu i-kinci bir iş vardır. Bu sebeple •Stockholm sokaklarında âvâre dolaşan İnsanlara rastlanamaz. Bizd*:ki kahvelerin benzerleri Îsveçte yoktur Mevcut gazinolar gündüzleri bomboştur. Bu da, memekette işsiz güçsüz İnsanın bulunmadığını en güzel şekilde anlatan misaldir. Hakikaten Stockholm sokaklarında âvâre insana rastlamak şöyle dursun, fakat bir tek dilenci veya pejmürde kılıklı İnsana tesadüf etmek bile mümkün değildir. Bu sade bizim değil, Avru padan gelmiş bir yabancının bile derhal nazarı dikkatine çarpar ve memleketin hayat seviyesi hakkında İlk fikri verir.
Şehrin muayyen yerlerinde tertemiz siyah elbiseli, siyah melon şap kalı. eldivenli, elinde güzel bir buketle duran odam, ilk nazarda size sevgilisini bekleyen birisi hissini verir. Fakat aldanıyorsunuz; bu, sade ce bir çiçek satıcısıdır! Bu adam malını satmak İçin bağırıp çağırmaz Esasen bağırıp çağırmak, kılık kıyafetine yakışmaz. Ayrıca malını satmak için bağırmak lüzumunu hiç hissetmemiştir.
Stockholm sokaklarında bilâ kay-dü şart hiç bir seyyah satıcıca rastlayamazsınız. Bilûmum bütün vesa-
halletmiş bulunmaktadır. Bunlara, vaflita kullanan kimselerin nizam lanı harfiyen riayet etmesini de İlâve eder-l sırrını anlamış olursunuz.
yesi saniyesine varacağı yere gide* bilir. Tramvayların da tren gibi tarifeleri olduğu ve bu tarife dakikası dakikasına tatbik edildiği İçin, bir arkadaşınıza:
— (.....) durağında 18.42 de bek-
le... 17 numaralı tramvayla geleceğim...
Şeklinde bir randevu verebilirsiniz. Aynı cadde üzerinde tramvay, troleybüs, otobüs, taksi, motosiklet ve namütenahi bisikletin seyrttmesine rağmen İsveç bu intizamı nasıl temin edebilmiştir?
Evvelâ, şehrin tekâmülünde hiç değilse bir kaç yüz sene sonrası “dü-şünülüdüğü için” bugün yapılan İşler günlük müşkülâtı halletmek değil. fakat çok İlerisi de göze alınarak yapılmaktadır. Şehrin merkezini üzerinde taşıyan caddeler 40-50 metreden geniştir. Yerine göre zbunların altmış metreye çıktığı görülür. Fakat seyrüsefer dâvası sade cadde genişliği ile halledilecek şey olamaz. Her şeyden önce seyrüsefer nizamlarına riayet gelir ki, Stockholm’da her hangi bir vasıtanın idaresini eline almış olan bir kimse konulmuş olan kaidelerin dışına çıkmağı hatırından dahi geçirmez. (Devamı var)
iti nakliyenin düdük, çan, klakson çalması yasaktır. Fakat hemen şunu da ilâve edeyim ki hiç bir vesait düdük ve klâkson çalmak ihtiyacını hissetmez. Çünkü fevkalâde hareketli ve ayak üstünde bir şehir olmasına rağmen seyrüsefer mevzuu ve müşkülâtı tamamiyle halledilmiş yegâne Avrupa memleketi îsveçtir.
Bu sebeple, bütün kaynaşma ve hareketine rağmen Stockholm şehri, bizim bütün sayfiye yerlerimizden daha sakin ve gürültüsüzdür.
Seyrüsefer meselesi ve gürültü mevzuu bizim başlıca dertlerimizden biri olduğu İçin bu nokta üzerinde biraz durmak ve Stockholm’dü dâvanın nasıl halledildiğini tetkik mek yerinde olacak.
Stockholm’de şehir tramvayın bile bizim süratinde seyrettiğini zaman mübalâğa ettiğime za-hip olmayınız. Bugün îstanbulda artık kağnı ile mukayese etmeğe başladığımız tramvay. Stockholm'de en süratli vasıtadır. Çünkü bir tramvayın kalktığı durakla duracağı yer arasında hiç bir şekilde, hiç bir vasıta ve yaya tarafından aslâ yolu kesilmez. Vatman kronometren saatinde hareketini kontrol ederek, dakikası dakikasına değil, fakat sani-
bu et-
bir
içinde motörlü tren söylediğim ettiğime
sıklet bütün
Bankası
Reich’ın Cesar
ricalini
K LMAN Gizli Teşkilât Şefi Heydrich ** tuhaf ve çekinilecek bir adamdı. Zira bir nevi Cdsar Borgia İdi. Şüp* heellik, ahlâksızlık, kuvvetli bir hâkimiyet aşkı, katı kalplilik, zekico nü* fuz etme, hattâ baştan çıkan bir me-leğln güzelliği, onun karaktorlstik vasıflarını teşkil ediyordu, ömrü boyunca hiç bir şeye karşı hassasiyet duymamıştı. Heydrich*! alâkadar e-den yegâne şey: başkalarının sırlarını Öğrenmekti. Bir insana alt İtham edici vesikalara sahip olduğu zaman artık o insandan hiç bir hususta çekinmez ve onu emrinde bulundururdu.
Bu yüzden Heydrich. mesai arkadaşlarının hususi hayatlarına alt bütün karanlık noktaları aydınlatmayı) dikkat eder, bilhassa III. Relch'in bütün şeflerinin sırlarına vâkıf olmayı dalma İlk plânda tutardı.
“Bu şekilde öğrendiğiniz her şey size insanlar üzerinde bir hoKİmiyet temin ettiği gibi, siyaset alanında da mühim bir mevki temin eder.” diyen Heydrich, bu sistemi tatbik ederek Nazi Almanyasının en kudretli
şahsiyetlerinden biri olmuştu.
HEYDRİCH’İN KÜÇVK KAĞITLARI
■JASYONAL Sosyalizmin İleri gelen " bütün şahsiyetleri Heydrich’in oturduğu yerde dosya imal ettiğini biliyorlardı. Ondan nefret etmelerine rağmen çok da çekiniyorlardı, zira herkesin az çok saklayacak bir şeyi vardı, Heydrich’in bu sırlardan hangisine vâkıf olduğunu bilmediklerinden daimi bir korku içinde yaşıyorlardı.
Heydrich, meşhur metodundan Hit-lerl hariç tutmadı. Hattâ Führer’in hususi hayatı hakkında ilk araştırmalara girişerek onun, Viyanada a-mele olduğunu da meydana çıkaran gene bu korkunç adamdı. Uzun seneler boyunca, Heydrich, Münih de herkesin itimadını kazanmış bir adamı, Hitlerin en eski arkadaşlarının teşkil ettikleri cemiyete kimlerin dahil olduğunu öğrenmeye ve onların mazilerindeki karanlık noktala”! aydınlatmaya memur etti. Mevzuubahis a-jan, tedricen bu cemiyete nütuz ederek. Heydrich’ten son derecede nefret eden adamları, onlarda hiç bir şüphe uyandırmaksızın konuşturmaya muvaffak oldu.
Dördüncü makale
Çeviren: Selva Sezer
I
I
I
I
Borgia’sı Heydrich, elindeki fişler sayesinde bütün devlet
Borgia’sı Heydrich, elindeki fişler sayesinde bütün devlet ve hattâ Hitler’i bile tesiri ve nüfuzu altında tutuyordu
ve hattâ Hitler’i bile tesiri ve nüfuzu altında tutuyordu
HİTLEK İÇLİ DIŞLI
MEYDRİCH tarafından Hitlerin ter-"cümeihall için toplanan ve maalesef henüz ele geçlrllemiycn dosya, şayet bir gün meydana çıkarılacak olursa, çok kıymetli birer tarihi vesika teşkil edecektir. Yapılan tahkikat neticesinde elde edilen deliller, Birinci Cihan Harbi esnasında Hitle-rln harp arkadaşı olan Max Amann ile. gene eski yakın arkadaşlarından. Nasyonal SosyaJlzmin ilk kuruluş senesi olan 1930 a kadar Hltlerle I senli benli konuşan Emile Maurlce'i meydana çıkarıyordu. Bu arada gene bir harp arkadaşı olan Hitlerin fotoğrafçıca Helnrlch Hoffmann'ın da mevcudiyeti öğrenildi A (manyanın müstakbel hâkimi, yeğeni Geli Rau-bal’in ölümü yüzünden günlerce uykusuz kaldığı zamanlar. Hoffmann’ı karşısına alır onunla saatlerce münakaşa ederdi; Christian Weber de Hitlerin senli benli konuştuğu nadir İnsanlardan biriydi. Bütün bu adamlar arasında, kendin) alkolün cazibe ve tesirine kaptırmayan yalnız Emile Maurice olmuştur. Bu yüzden Hey-drich’in en çok alâkadar olduğu a-dam Maurice oldu; zira Hitlerin geçmiş hayatını yakinen en iyi bilen bu adamdı. Heydrich’in ajanı, Maurice’-den vazıh malûmat almaya muvaffak oldu. Acaba nasıl? Esas gayelerinden biri âri ırka mensup olmak olan nasyonal sosyalizmin titizlik gösterdiği sahalara karşı lâkayt olduğunu Maurice her fırsatta belirtiyordu. Fakat, rivayete göre babası musevi idi. Bu. Maurice’in, Hitlerin fırkasına dahil olan ilk adamlardan biri olmasına mâni olamamıştı. Sadece şoförü olmakla olmakla kalmamış, aynı zamanda, Hitlerin bir insanla arkadaşlık edebilecek kabiliyette olduğu devirlerde de onun en samimi arkadaşı olmuştu. Enteresan ve şimdiye kadar kimsenin bilmediği bir nokta daha var: Maurice. bir zamanlar S.S. nin şeflerindendi. Demek oluyor ki bir zamanbu rütbe bakımından Himrnler’den bile üstün olmuştu Hattâ, bir gün Himmler’in İfrat derecede askercilik oynadığını ileri sürerek Hitlerin emrile onu. S.S. terden bile ihraç ettirdi. Fakat çok gçmeden kapıdan kovulan Himmler, bacadan girip Maurice’i karanlıklara atmakta gecikmedi.
Hltlerle Maurice’in arasındaki samimiyet. takriben on sene devam etti; sonra bir kadın yüzilndn ayrıl-
dılar. Hltler, yukarda ismi geçen, üvey kız kardeşinin kızı Geli Rau-bal'u son derece tutkundu.
••NİŞANLIM: ALMANYA"
1931 sonbaharında Hltler, yeğeni ’ Geli Raubal’i müzik tahsil etmesi İçin Vlyanaya yollamaya kaıar vermişti. Hitler. genç kızı, bazı sebeplerden dolayı Münihten uzaklaştırmak istiyordu. Geli de aynı sebepıer yüzünden Münihte kalmayı arzu ederek, Hitlerin arzusunu yerin? getirmek istemedi. Buna rağmen HiUer, kararından dönmıverek kızı yollamak için cebir kullanmaya kalkıştı. Çok geçmeden Geli Raubal intihar etti. Sebebi pek iyi anlaşjlamıyan bıı intiharı, Hitlerin cebri hareketine atfedenler çoktur. Genç kız. tek kurşunla canına kıvmıştır ve bu. Füh-rer’in hayatında büyük bir krizin meydana gelmesine ve onun karakterinin değişmesine sebep oldu. Genç kızın arkasından intihar etmeye karar verdi ise de eski arkadaşlarının naslhatlariyle çok geçmeden bu fikirden vazgeçti.
Zannettiğimize göre, Hitlerin bütün insanı hislere karşı olan lâkay-disi ve hissi, hayatının bütün anormallikleri Geli Raubal'in ölümünden sonra başladı. Gene barendir kİ. kendini sete vererek;
drich adlı bir halis yahudi olduğunu katiyetle bildiğini, hattâ Sarah Hey-drich’i yakınen tanıdığını iddia ediyordu. Heydrich. ekmekçiyi dâva etti ve neticede dâvayı kazandı. Ekmekçi tekrar dâva açmak istediği zaman Halle Nufus Sicil Memur, r ğunun defterlerinden Heydrich’in çoğum tarihi olan 1904 senesi mı yına alt bütün sayfalar yokoiınu .u
CAN SIKAN BİR MEZAR TAŞI
glZLÎ Teşkilâtın şefi, mUrım bir şeyi nasılsa unutmuştu: Uıpzlgde büyük annesinin mezar taşı üzerinde Sarah Heydrich yazılıydı. Fakat bu ihmal çarçabuk tamir edildi güzel bir gecede yahudi büyük annenin mezaı taşı da ortadan kayboldu. Bir kamyon gelerek taşı mezarlıktan almış ve atılmak üzere nehrin kenarına getirmişti. Her şeyden evvel kaldırılan taşın yerine “Sarah Heydrich” İbaresini taşıyan başka bir taş konmuştu. Taşın faturası Heydrich’in husus! sekreterliğinde 1945 senesine kadar muhafaza edildi.
bu tarihten Iti-tamamcn slya-
sonra nişanlım
Öğrenmek İhtiyacında olduğumuz herşey
Hicrî
r . .
RECEP
19 5 0 MAYIS
Rumi
NİSAN
23
28
ha-bilin-vazl-umu-etmek
VAKİT
Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İmsâk
Perfjernbe
VASATİ
5.46
13.10
17.06
20.15 22.04
3.48
1366
EZANI
9.32
4.56
8.51 12.00
1.48
İSTANBUL
do
YENİ SES OPERETİ: 8.45 Baskın.
KONAK PAVİYONU: Ispanyol Atraksiyon Trupu.
ANKARA
BÜYÜK TİYATRO: 2)
Shakcspeare’ln Komedisi.
KÜÇÜK TİYATRO 6 Muharririni Arıyor,
GAR GAZİNOSU : Paris heyeti
PAVİYONDA : Italyan batları
İZMİR
de
“Yanlışlıklar
Şahıs
Revü
Akro-
ŞEHİH TİYATROSU Temsil

YENİ 1 — Kaptan Kld. 2 — Stah pül.
YILDIZ (42847) 1 — Tatlı Rü-ya (Renkli). 2 — Önce Vatan.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Vahşi Koşu. 2 — Son Kısmet.
AYSU (21917) 1 - /Uslan Ahmet (Türkçe). 2 — Marglc. AZAK (23542) 1 — Batakhane Kıralı. 2 — Birleşen Kulbler.
ÇEMBERI.İTAS (22513) 1—Felâket İncisi. 2 — Tompson Caniler Çetesi. *
FERAH 1 - BuflalobÜta Int. kanıı. 2 — Sönen Rüya.
HALK 1 — Balıkçı Osman öaft-datta. 2 — Kırbaç Altında. İSTANBUL (22367) 1 — Lüküs Hayat. 2 — DÜnıbÜİİÜ Maceralar Peşinde.
KISMET (26554) 1 — Efe Aşkı 2 — Sonsuz Acı.
MARMARA (23860) 1 — Güzel Dost. 2 — Tatil Yıllar.
MİLLİ (22962) I — Vahşi Koşu. 2 — Son Kısmet.
TURAN (22127ı 1 — Vahşi Koşu. 2 — Son Kısmet.
YENİ t Bakırköy 16-126) 1 — intikam. 2 - Şunghn.ylı Kadın, KADIKÖY CİHETİ
HALE (fJ0112> 1 - Yılmaz Reis. 2 — Sen Benimsin.
OPERA (00821ı Ltiküa Hayat. SÜREYYA (60862) 1 — Macera Adası, 2 — Buhar Olunca.
ANKARA
D.H.Y. (Türk) Ankara, Beyrut'a. — 10.15 DHY îzmire. — 10.30 D.H.Y. Ankara, Adana, î«kcn-— 11.30 C.G.D.T. Bey-
BEYOÛLU CİHETİ ATLAS: (40835) Broadvvuy e
Selâm.
ALKAZAR (42562) 1 — Ateş
Çemberi. 2 — Pamuk Prenses. AKIN (80718) 1 — Sayılı Kahramanlar. 2 — Gün Baba -Leylâ (Türkçe).
AR (44394) 1 — Rio Yolu 2 — îalm«lz Katiller.
ELHAMRA (43595i 1 - Zehirli Yalan. 2 — Zafer Ordusu İPEK: (44289) Asianlur Pen çerinde. (Türkçe). Kördüğüm. İNCİ (84595) 1 — MeksikalI
Kardeşler. 2 — Renkli Rüyalar LALE (43595) 1 — San Anto-nlo Aslanı. 2 — Beyaz inci. MELEK (4C868) Kalba iz Kadın SARAY: (41659) VaeliiB Lo-
gothetidis Elen Komedi Trupu. SUATPARK (83143) 1 — Mon
tery Korsanlan. 2 — Köy Gü reli (Türkçe).
SÜMER (42851) 1 - Büyüklük Deliliği. 2 — Esir Kız.
SARK- (40380) Kimsesizler. SIK (43726) 1 — Ali Baba Hin distanda (Türkçe). 2 — Zorlu Aşık.
TAKStM: (43191) Cezavh Dansözü.
TAN 3 — Vurun Kahpeye 2 Lük ita Hayat.
ÜNAL 1 — Kapanan Gözler. 2— Yara.
A N K A r A: Yarışlar Kıralı. BCYÜK Kadın CellAdı. CEBECİ 1 — Ormanlar Kıralı.
2 — iki Açıkgöz Haremde. PARK — Canavar Tohumu.
2 — Tehlikeli Kadın . SÜS Dağlar Kırah.
SÜMER 1 - Issız Vadi. 2 -Garp Yolcuları.
L’Ll'S Türk - Norveç güreş müsabakaları.
YF;Nİ 1 — Unutulmuş Simalar 2 — Aşktan Sonra.
İrstik
EIJIAMRA Kan Dâvası.
LALE 1 — Aşktan Kaçılmaz. 2 — Maldnalı Adamlar Diyarı II. J(sını.
TAYYARE 1 — Geceler Hâkimi. 2 — Gençliği Takip Edelim TAN 1 — Aşktan Kaçılmaz 2 — M ak i nalı Adamlar Diyarı. II. Kısım.
YENİ 1 — Haydutlar Kıra)İçesi. 2 — Nesimaçi Amerlkada.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK I — Salihli Kadın. 2 — Kanlı Pençe.
SÜMER Mtıyerlln En arı
UÇAK - TftEN - VAPUR
GELE((*Ea OLifca.
9,45 D.H Y. (Türk) Bur^
— 9.5(1 D.H.Y. (Türk) izi den. — 11.15 D.H.Y. (Türk) (. ziuntep, Adana, Konya. Afyon dan. — 15.35 D.H.Y. (Türk) 1 kenderun. Adana. Ankarudan
— 16.80 D.H Y. (Türkı Diyar bakır, Elâzığ, Sıvan, Anknra-dan. — 17.45 C.Y. (Kıbrşüi Ni-
kosya, Ankaradan.— 18.05 D.H. Y.( (Türk) İzmlrden. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan. —
19.10 S.R. (İsviçre) Zürich, Cenevre, Atlnadan.— 20.20 P.A.A. (Amerikan) Hongkong, Bangkok. Kalküta, Delhi, Karaşi, Şamdan — 22.30 S.A S (İskandinav) Stockholm. Kopenhag. Münih’ten..
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A, (înglllz) Atina,” Roma, Nis. Londraya. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bursaya. —9.00 D.H.Y. (Türk) Anknra. Kayseri, Malatya, Elâzığ, Erzurum.—
9.30 D.H Y. (Türk) Ankarnyn. — 10.10 Kıbrıs. (Türk) (Türk) rleruna.
rut. Kahlrove. — 14.45 D. H. Y. (Türk) Ankara ya. — 16.00 D.H. Y. (Türk) îzmire. — 21.35 P.A. A. (Amerikan) Münih, Londra Candcr, Boston. New-York’a—
23.30 S.A.A (lskandinav( Lyd-da'ya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Giresun, Kuradenizden. —
20.30 Sus. Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Sus. Mudanyayn — 11.00 Ege, Karndonlzo.
GELECEK OLAN TRENLER
U.45 Somplon (Avrupa). —
7.10 Doğu. — 8.30 Ankaradan.— 9.15 An İcara dan (Eks).
GİDECEK OLAN TRENLER
9 Toros. — 18.10 Ankara. —
20.30 Ankarnyn (Eks.) — 21.30
11 ’-rn n 1
ANT! M’.Ar
".30 M, S. Ayarı. - 7.31 Neşeli parçalar (pil. — 7.45 Haberler. — 8.00 Saz eserleri (pl).
— 8.15 Hafif sololar (pl). —
8.25 CUnün programı ve hava raporu. — 8.30 Mozart - Mi Majör piyano konçertosundan kısımlar (pl). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. S. Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Radyo Salon orkestrası. — 18.30 öğle Gazetesi. — 13.45 Radyo salon orkestrasının devamı. — 11.00 Akşam programı, hava raporu ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayan. — 18.00 ince saz (Sultanlyegah faslı). — 18.45 Filim yıldızları söylüyor (pl).— 19.00 M. S. Ayarı ve haberler.
— 19.15 Geçmişte Bugün. —
19.20 Yurttan sesler. — 19.45
Radyo ile İngilizce. — 20.00 Alan Ruilı orkestrası çalıyor (pl)
20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 orbest saat. — 20.35 Semai ve arkılar. — 21.00 UNESCO Ga-jıtfsi, — 21.15 Dans milzigi (pil ’:i.15 Konuşum Sağlık saati 22.no Müzikseverin saati —
22.45 M. S. Ayarı vc haberler.— 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. —
13.00 Haberler — 13.15 Knnşık hafif öğle müziği (pl). — 13.15 Şarkı ve türküler. — 14.20 Ev kadını - yemek çeşitleri. — 14.30 Şarkı ve türküler (pl). — 14.50 Sambalar (pl). — 15.00 Prog-
ramlar ve kapanış.
17.57 Programlar vc açılış
18.00 Caz müziği (pl), — 18.15 Keman ve piyano ile hafif melodiler (Darvoş vc Wagncr). — 18.30 8oprano Maggie Teytc'dun şan soloları (pl). — 18.45 Saz e-scrleri. — 19.00 Haberler. —
10.15 İstanbul haberleri. — 10.20
Sonat (Grleg op. 8). — 19.40 Hafif ara müziği (pl). — 10.45
Şarkı vc türküler. — 20.15 Ro-sario Bourdon orkestrasından tanınmış parçalar (pl). — 20.30 Gelir Vergisi izahlnrı. — 20.15 Tlno Rossl'den şarkılar (pl).— 21.00 Küçük orkestradan melodiler. — 21.20 Fasıl heyeti konseri. — 22.00 Konçerto (pl). — 22.45 Haberler. — 23.00 Hafif gece müziği (pl). — 23.30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINL/1R: LONDRA:
7.30 Hafif müzik. — 8.00 BBC hafif orkestrasından parçalar. — 8.45 Dinleyici istekleri.
9.15 Palm Court orkestrasından hafif müzik. — 10.30 Dinleyici istekleri. — 12.00 Müzik hatıraları. — 12.30 BBC Northern orkestrası konseri. — 13.3ü Ha-rold Geller ve orkestrası. —
15.15 Hafif müzik. — 17.15 Operalardan parçalar - (Verdi... “La Travlata,,), — 18.15 Müzik hatıraları. — 19.18 Dinleyici istekleri — 21.30 Bath müzik festivalinden naklen. — 22.15 Piyano ile parçalar. — 24.00 D1n-İe.vicl istekleri.
LEİPZİG:
(Kısa dalga 3ü.83 m. ı - 21.0c “Cnvı«“ ı » 1 edi unn o orası
1 n




— “Artık bundan
Almanyadır.” dedi. Filvaki ou cümle I psikolojik bir hakikati ifade eder. I Fakat, bundan Hitlerin hayatında, artık kadınların yer almadığı zehabına kapılmıyalım. Bir (ok kadın tanıdı, amma bunların hepsi gelip geçici birer arkadaştan başka bir şey olamadılar. Hitler, hiç bir zaman devamlı olarak bir kadına bağlan-‘ mayı düşünmedi. Zaten, siyasi hayatı gün geçtikçe bu imkânı azaltıyordu. Hattâ 30 nisan 1945 te kendini öldürmeden önce Eva Braun’u kanuni karısı yapmasına bile eski arkadaşları çok şaştılar.
Muhakkak ki Geli Raubal. Hitlere

hakiki bir aşk ilham eden yegâne kadındır. Halbuki Geli, Emile Mau-rice’le en bayağı münasebetler tesis etmekten çekinmemişti. Hitler bunun farkına vardığı zaman eski arkadaşını bir daha görmemek üzere yanından kovdu. Mauricede soğukkanlılığını kaybederek, MÜnı:ı amele ve patronlan önünde Hitlere çıkışmak cüretini gösterdi. Her zaman düşmanlarından hınç almayı unutmayan Hitler, Maurice’e kin bağlamamış göründü. Fakat 1933 te iktidara geçtiği zaman, eski arkadaşının nufus sicilinden eski ecdadına ait lekeleri sildirmeyi ihmal etti.
Fakat örtbas ettirilmek istenilen bu leke Heydrich tarafından biliniyordu Gizli Teşkilâtın Şefi, bütün dikkatini III. Relch'in şeflerinin evveliyatlarını tahkik ederek onların zayıf noktalarını meydana çıkarmaya hasretmişti. Fakat. Heydrich Gizli Teşkilâtın başına geçtiği an ecdadında âri veya katolik olmıyan birinin mevcut olduğu rivayeti etrafa yayıldı. Bu lâfın çıktığı yer Heydrich’in doğduğu memleket o.an Hal-le-Sur-Saale idi. Orada bulunan bir ekmekçi, Heydrich’in babasının bir yan yahudi, annesinin de Sarah Her-
Şu halde, Gizli Teşkilât şefinin, başkalarının evveliyatiyle alâkadar olmaması gerekiyordu. Fakat o, bu gibi şeylerden çekinecek yaradılışta bir adam değildi, belki de için için kendisinin bir safkan olmadığını düşünerek başkalarının da âri ırka mensup olmadıklarını ispata çalışıyordu. Bu alanda yaptığı araştırmalar neticesinde Alman Çalımşa Hattı şeflerinden Rober Le/in âri olmadığını meydana çıkardı. Fakat bu keşfini Ley’e karşı beceriksizce kullandı. Zira Partinin dahil! sicil şeft Walter Buch’un bürosunda yaptığı bir araştırma neticesinde Robert Ley’in yahudi olduğunu İspat edecek hiç bir yazılı delil bulamamıştı.
HİMMLER YAHUDİ MİYDİ?
UYDRICH "ecdat avı“na çıktığı za-" man kendi şefi Himmler’I de u-nutmadı. 1933 baharında zuhur e-den bir hâdise neticesinde yeni bir avın kokusunu aldı. Himmler o zaman Münih Polis Müdürü idi. Günün birinde bir adam Vilâyet Konağına giderek. Polis Müdürünün kuzeni olduğunu ve kendisiyle görüşmek istediğini söyledi: bu adam Wurtem-bergin yahudi hayvan tüccarıydı. Birden adamı tevkif etmeye kalkıştılar. fakat sonra belki de adam, hakikaten Himmler’in kuzenidir diye düşünerek polis müdürüne haber vermeyi münasip gördüler. Herkesin şaştığı bir hâdise oldu; Himmler, ziyaretçinin şahsi nezaretinde olduğunu ve kimsenin onun kılına bile dokunmamasını istediğini emretti. Bu mesele hakkında hazırlanan bir dosya, Almanyanm mahvına kadar, itimada şayan bir memur tarafından muhafaza edildi.
Acaba, Heydrich, Himmler’in Ari ırkına mensup olmadıkını öğrenmiş miydi? Bunu şimdiye kadar öğrenmedik ve maatteessüf bundan sonra da öğrenemiyeceğiz. Fakat, bu hâdisenin doğru olduğuna inanmamız için elimizde kuvvetli bir delil var: Heydrich’in, dalma Himmler’in üzerinde büyük bir nüfuzu olmuştur. Şayet Heydrich meseleden haberdar olmasaydı. Hinımler hiç ona boyun eğer miydi?
Nohlnrı *n£a:
1 — Hisse 4 - Ar. 6 — Bulaşmak. 8 — Bir nevi tedavi. 9 — iddialı oyun. 11 — Saha. 12 — Parlatma maddesi. 13 — Darıl. 15 — Ateş. 16 — Denemek 19 — Tutanak. 20 — Hoşlanma (Tersi).
Yukarıdan aeııftı:
1 — Bir eğlenae yeri. 2 Kartlaşmış» 3 — E^ri ve esnek çubuk. I — Dizi halinde değil 5 — Garanti. 6 — Üçte bir 7 — Boşanma. 8 — Dürt. 10 — Bir hükümdar 14 — Adi. 17 - İşve 17 - Çivi.
DÜNKl' BVLM AÇANIN
HALLİ
Soldun sağu:
1 — Ata.
8 — Caka. Şilin. 13 — - Ezl. 17
uoınnui Ueyogiu Anadolu yakası Ankara İzmir
Hü0( 6053ü
91 22ol
KMİNÖNl . SadUlİMb ■'EmKT nü) — Yorgi (Unkapanı) — rif Neşet (Alemdar) — Süre ya (Kumkapı).
BEYOÛĞLU: Klnyoil (Merkez
— Sıhhat (Merkez) — Kemal Rebul (Takrim) — Fındıklı (Galata) — Tunu (Galata 1 -Asım (Şişli) — Nişantaşı (Şiş II) — Hahcıoglu (Hasköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH: İsmail Hakkı (Şehza-dcbaşı) — Ziya NuVI (Aksaray)
— Ycdlkule (Samntyn) — Nazım Malkoç (Şehremini) — Ahmet Suat l Karagümrük) — Ha ylm Berk (Fener).
EYÜP: EyüpMultnn.
n — Yeni (Or-•M(öy — Mer-
BEŞİK T ‘ laköy> kez (Be
KADIKlri
Kızıltoprak —
V

.»ozütliiçeşme — Göztepe — Bok-
4 — Asi. 7 — Azak. 10 — Makam. 12 — Ama. 14 — Aba. 16 — Muhatap. 2ü —
Masal. 21 — Marifet 23 — İçi 25 — E1A 26 — Ebe. 29 - Tezat. 31 — Terim. 33 — Azar 34 — Cari. 35 — Ani 36 — Asa.
Yukardan a^a&ı:
1 — Azam. 2 — Takam. 3 — Aka. 4 — Acı. 5 — Salep. 6 — İkiz. 7 — Ama. 9 — Ani. 11 — Maharet. 12 — Şatafat. 15 — Basil. 18 — Ulû. 19 — Name. 21 — Mizan. 22 — Teras. 23 — f»a. 24 za 27 — Bira 2ı
Emi. 31) Raca.
3uj ugiU i UdiKo.) udoı.
Istan jul 24222 Üsküdar 600k
\nı;ara oo. İzmir 1 % arşı yaka 15055

lancı.
ÜSKÜDAR: Selimiye.
HEYBELİADA; H. Halk. BÜYÜKADA: Halk.
İZMİR: Halk (Basmahane) — Birlik (Kemeraltı) Cumhuriyet (Eşrefpaşa ı Yardım (Al •ancak > — Kuranıma (Yalıları ANKARA: Sebat — ünlvcrsl te — Bnyar.

Amerikaya sığınan Berlinli mülteciler
Makinist Bııll Müller İle 1K yaşındaki kızı huzur içinde bir hu^nt geçirmek üzere Berliıuleıı kaçınışlar ve 17 ayak boyundaki kayiKlarlylc 1000 ...h mesafe katelıııek tehlikelini göze almışlardır. İstedikleri tek şey: nuzur içinde yuşanıak.
11 Mayıs 1950
YENİ İSTANBUL
Sayla 5
GÜNÜN
KONOMiK
Ucuzluk tek taraflı olmaz
Yazan; FARUK A. SUNTER
TÜRKİYE. son yapılan Ingiliz para düşürmesi amellyesinl takip etmeyen nadir memleketlerden biridir: Mâliyesine dolBymlylo yapacağı ağır tazyiki göze alarak milli paranın değerlenmesi ve böylecc ucuzluk temayülünün artmasını arzu etmiştir.
Kışın müsait geçmesi ve Marsball Plânından zlraatimize yapılan yardımların İlk semerelerini vermesi de. bu yıl. böyle bir ucuzluğa doğru tutulan İktisadi istikameti destekler bir mahiyet arr.e-diyor.
Esasen bütün dünyada da bir mal bolluğu ve fiyat gevşemedi var. İster Sovyetlerin dampingi neticesi olsun. İster kökü başka hâdiselerde bulunsun, altın fiyatlarındaki dünya ölçüsündeki panik de, umumi fiyat sukutu hareketine yardımcı olmaktadır.
Yeni mevsime başladığımız bugünlerde bu mühim meseleyi Közden uzak tutamayız. Müstahsil köylüden başlayarak köyde, kasabada, şehirde mal toplayanlardan en büyük İhracatçıya kadar bu hakikat zincirleme olarak bilinmelidir. Geçen yıllar bu durum kavranamadığı içindir ki bugün 22 kuruştan satılan kuru fasulye alıcı bulamıyor. Körfezden zeytin yağı ticareti İçin üzücü haberler almaktayız: Fiyatların durumu tüccarı müşkül duruma sokmaktadır. O zeytin yağı kİ, harp yıllarında piyasadan Büyük Millet Meclisine kadar her safhasında ve her derecesinde milli cihazlarımızı yükselme temposunun Önlenmesi İçin meşgul etmiştir.

İÇİNE girdiğimiz İstihsal mevsiminin ucuz fiyat esasına İstinat et-' meal lâzımdır. İçeride: Paramızdan itibaren tatbik ettiğimiz ticarî politika bunu âmirdir. Dışarıda: Bütün istihsal, stok, satış ve fiyat hareketleriyle mevcut dünya konjonktürü böyle bir hareketi zaruri kılmaktadır.
Fakat bu milli fiyat indirme hareketinin bütün ağırlığını müstahsilin omuzlarına yükleyenleyiz. Esasen köy ve ziraat kalkınmamızın başarılmadı için de bu noktada hassas davranmak mecburiyeti vardır. 14 küsur milyon vatandaşı köylerde oturan 18,8 milyon nüfuslu bir memlekette zaten başka türlü düşünmeye de İmkân yoktur. Memleketimizin temel dâvasının köy ve ziraat olduğu şüphesizdir. Böyle olmakla beraber, bu mutlak hakikat zaman zaman başka bir fikrin müdafaası için gölgelendirilmek istenmiştir. Fakat son günlerde memnunlukla görüyoruz ki, bu anlayış bütün berrak* lığiyle ortada parlamaktadır. Seçimler dolayısiyle yayınlanan beyannamelerin hepsi, köy ve ziraat dâvasını temel mevzuların başında saymıştır. Köy ve ziraat dâvası ise, köylünün refahı ve ziraatin gelişmesi imkânlarının bulunması demektir. Marshall Plânının da yardımiyle ziraatin İnkişafı, daha bol, daba iyi kaliteli ve verimli mahsul elde edilmesi, dolayıslyle müstahsil köylüye de daha iyi bir yaşama tarzı Bağlıyacak ve onun refahını arttıracaktır. Şüphesiz ve tabii olan bu neticeye varmak için önümüzdeki kampanyaları beklemek lâzımdır. Unutmamalıdır ki, ziraat dâvaları uzun vâdelldir.
BUGÜN Lse köylü, bu hâdiseler karşısında ucuza ihtiyaçlarını da ucuza temin etmek zaruretindedir. Bu
satarken zaruret o
kadar bedihidir kİ, şayet ucuz satıp pahalıya almak zorunda kalır-
sa, zaten her türlü yardıma muhtaç olduğu âşikâr bulunan mem-
leketin bu temel unsurunu kalkındırmak imkânsızdır.
Şu halde köylüye ihtiyacını ucuza sağlamak İçin tedbirlere baş vurmak hususunda acele etmemiz İcap eder. Köylünün büyük ihtiyaçlarının çoğu devlet elinde bulunan mallardır. Başta şeker, çay ve basma olduğu halde birçok maddelerde fiyat ve ucuzluk mevzuunu ciddi olarak ele almak zamanıdır. Tiftik, yapağı, peynir istihsal olunmuştur. ipek kozası neredeyse piyasaya gelecektir. Sebze ve mey-va piyasası açılmıştır ve bunların hepsinde gevşeyen, fiyatlarda yeni seviyelere uyma temayülü vardır. Fakat bunları satan köylü vatandaş çayı, şekeri aynı fiyattan almaya devam etmektedir. Orta Ana-dolunun büyük istihsali başlamadan köylüye ucuza mal satarak ona fiilen örnek olmak herkesten önce, parasını sağlam tutan ve tutmakta devam edeceğini her vesile İle beyan edenlere düşer.
Dünya piyasalarında pirinç arzı genişliyor
i
Washington, (Reuter - Hususi) — 1950 senesi esnasında dünya piyasalarında İhraç edilebilecek durumda olan pirinç 9500 milyon dolar tahmin edilmektedir. Bu miktar 1949 senesine nazaran 700 milyon dolar fazlalaşmış olup harpten evvelki ihracatın takriben yarısına muadildir, geniş batı Ülkeleri mahsulleri, hususiyle Birleşik Amerika ve Brezilyada, son senenin kazançlarının çok üstünde hesap ediliyor. Mısır ve îtalyada da ihracat için piyasaya ar-zedllen miktar 1949 rakamlarını geç
mektedir.
Asyanın mühim miktarda fazla sahalarında ihracat imkânları 1949 a nazaran daha azdır. Dünyanın belli başlı arz merkezleri Burma ve Tayland'da ihraç edilecek pirinç kalmayıp Çin Hindistam pirinci de 1949 ihracatına nazaran oldukça nşağı bir nispet arzediyordu. Burma ve Çin Hindistanındaki âsilerin faaliyeti istihsalin azalmasını intaç etmiş, bu vaziyet harpten evvelki ihracat seviyesine doğru bir gelişmeye mâni olmuştur.
Kısa Haberler
1949 dünya soya fasulyesi istihsâli
* VVashington, (Reuter - Hususî) — 1949 senesi içinde dünya so-ya fasulyesi ihtihsali Dış Ziraî Münasebetler Ofisi tarafından, 507.1 milyon bushels olarak tahmin edilmiştir. Bu miktarın son bildirilen haberlerden daha fazla ve 562.2 milyon bushels’lik yeni tashih olunmuş yekûndan yüzde (15) nispetinde daha az olup harp sonrası mahsulünün en ufak masulÜnÜ teşkil etmektedir. 1947 mahsul durumu 537 milyon bushels. 1946 senesi 550.7 milyon bushels miktarında mahsul vermiştir
Bordo 1950 fuarı
* Bordo (Reuter - Hususî) — İngiltere. Belçika, Kanada» Seylân. Çekoslovakya, Danimarka, Almanya, Macaristan, İran, İtalya, Lübnan, Portekiz, İsveç, İsviçre, Suriye ve Birleşik Amerikadan müteşekkil 17 memleketin firmaları, Bordoda 11 hazirandan 26 hazirana kadar devam edecek o-lan Milletlerarası Ticaret Fuarına iştirak hususundaki görüşlerini derhal bildirmişlerdir. Fransız ve yabancı firmaların adedi geçen sene bu müddet içinde ayrılmış olan yerleri yüzde 35 aşmış bulunuyor. İştirak edecekler İçin, 19 uncu Bordo Fuarında, geniş yerler mevcut bulunup, lüks maddeler ve dekoratif gösteriler için tahsis edilen büyük bir salon yeni bir hol olarak kullanılacaktır.
Birleşik Amerika yağ
ve zeytinyağı piyasaları
* New-York. (Reuter - Hususi) — Mayıs başında yağ ve zeytinyağı fiatlerinde görülen yeni mevsimlik yükselişler, piyasaya arzın kıtlığına ve ticaret kredi korpo-rasyonunun mayıs ayı için piyasaya sürdüğü pamuk yağının zâhiren çabuk bir şekilde satılmış olmasına atfedilmektedir.
Yiyecek maddeleri sabitti. Yağ ve zeytinyağı ihracat talebi iyi karşılanmış olmakla beraber bu maddeler üzerine vaki haricî talepler harpten evvelkilerin seviyesinden hayli uzaktı. Nisanın son haftasındaki konserve domuz e-tl nispeti 11.6 idi; 1949 senesinin aynı haftasında bu nispet 13,5 bulunuyordu.
Pakistan yüksek miktarda Amerikan sermayesi bekliyor
New-York, 10 - A.A. (United Press) — Pakistan Başbakanı Uyakat Ali Han, salı gecesi verdiği beyanatta, memleketinin daha yüksek miktarda Amerikan sermayesi beklediğini söylemiştir.
' Birleşik Amerika Uzakdoğu Ticaret ve Sanayi Konseyi” ve "Milli Dış Ticaret Konseyi" tarafından, VValdorf Astoria Otelinde şerefine verilen bir ziyafette söz alan Liyakat Ali Han, bilhassa şöyle demiştir:
"Yabancı memleketlere yatırılan Amerikan sermayesinin istihsali arttırmak gayesini güttüğü, ve o yabancı cemaate karşı içtimai mesuliyetini müdrik olduğu yolunda Birleşik Amerika Hükümetince verilen teminat bizde memnuniyet uyandırmıştır.
Memleketimizde halledilmesi gereker^ meseleler meyamnda sulama. elektrik, ve taşıt işleri de mevcuttur.
Pakistanın sınai bakımdan geri kalmış olduğunu teslim ediyorum. Fakat memlekette sınaî seviyeyi yükseltmek için her türlü gayret sarfcdilınektedir.
BİRLEŞİK AMERİKA MEKTUBU
Milletlerarası Para Fonunun kararı
Milletlerarası Para Fonu, Güney Afrikanın İtin teklifini reddetti
(Washington hususi muhabirimiz bildiriyor.)

Milletlerarası Para Fonu İdare Meclisi, bugün Güney Afrikanın altın fiatlerini arttırmak hususundaki teklifini reddetmeği tavsiye etmiştir .
Bugünkü flat beher ons için 35 dolardır. Bundan başka İdare Meclisi, Cenubî Afrikanın, altın çıkaran memleketlerin elde ettikleri altın miktarının yarısını teabit edilen had-din fevkinde herhangi bir fiate satmaları hususundaki arzularının da reddedilmesini şayanı tavsiye bulmuştur. Güney Afrikanın bu teklifleri Fonun geçen senek! toplantısında ortaya atılmıştı. Bu teklifler bilhassa Amerikanın muhalefetiyle karşılandı. Cumhurbaşkanı Truman kendisi vazife başında bulunduğu müddetçe Amerikanın altın müba-yaa fiatlni arttırmayacağını söylemiştir. Para Fonu İdare Meclisi raporunda aynen şöyle denilmektedir: "Güney Afrikanın harice yapılacak altın satışları hakkındakl teklifi tetkik edildi. Neticede şimdiki politikanın tadilinde fayda olmayacağı kanaatine varıldı.
İdare Meclisi aynı zamanda bütün paraların itibarî kıymetlerinde bir değişiklik yapılması hususunu da tetkik etmiş ve şimdiki halde böyle bir değişikliğin teklifini lüzumlu gösterecek ekonomik sebeplerin mevcut olmadığına karar vermiştir.
İdare Meclisi bu kararını aşağıdaki mucip sebeplere dayamıştır:
1 — Bugünkü fiatle yapılacak büyük altın satıştan, Uzakşark, Orta-şark ve diğer mıntakalardakl bazı memleketlerin para ihtiyatlarını bozacaktır.
2 — Bu çeşit münakaleler, düşük tarifeli döviz mübadelelerini intaç edecektir.
3 — Bunlar ayni zamanda altın istihlâk eden memleketlerin döviz, varidat ve ihtiyatlarında zaran mucip olacaktır.
İdare Meclisi, Milletlerarası Para Fonunun bütün âzalanmn işbirliğinde devam ederek fonun altın politikasını tesirli kılacaklannı ümit ettiğini söylemiştir. 18 haziran 1947 de or-
ÎTALY'A MEKTUBU
İtalyanın diğer memleketlerle olan ekonomik münasebetleri
Roma, 8
İtalyan diplomasisi hâlen, bütün memleketlerle ve bilhassa îtalyaya karşı harbe girmiş olan devletlerle, aktedilmiş ticaret muahedelerinin yeniden gözden geçirilmesi ile meşguldür. Bu müsaade, her şeyden önce harpten sonra vücut bulan yeni zaruretler nazarı itibara alınmışlardır. Mevcut muahede ve mukavelelerin yeniden gözden geçirilmesi metodik ve sistematik bir şekilde vuku bulmuştur. Bir çok yeni anlaşmalar ak-tedilmiş ve imzalanmıştır. Diğerleri tetkik edilmekte veya imza edilmek üzere bulunmaktadırlar.
İngiltere İle yeni bir dostluk tica
ganizasyonun bir demecini işaret e-derek, hâd fiatten yükseğe altın satışının döviz istikrarını zayıflatacağım hatırlatmıştır. Verilen raporun I bir kısmı şudur: "İdare Meclisine göre, şimdiki şartlar altında milletlerarası serbest para akışının Orta-şark, Uzakşark ve diğer memleketlerde hususi olarak durdurulması, İsmi geçen memleketlerin para re zirvelerini bozar vc döviz sıkıntısı yaratır. Bir çok memleketlerin enternasyonal tediyelerinde hükûmetler-arası kredi ve ferağ suretiyle ödenmesi lâzım gelen açıklann bulunduğu, bu tediyelerin tamamen yıkılmasını önlemek için sıkı ithalât ve ihracat tahditlerinin konulduğu bir zamanda altın fiatlerinln yüksek olması, hem bu tahditleri şiddetlendirir, hem de milletlerarası muvazeneyi kurmak hususunda çekilen güçlükleri arttırır.
"Bundan maada, haricî ticaretin yüksek altın fiati üzerinden yapılması muhakkak, doğrudan doğruya veya bilvasıta düşük fiatler yaratacaktır. Bu mübadeleler ekseriya bahsi geçen memleketlerin kanunlarına aykırı olarak kapatılmaktadır. Ve ihracat fazlasını nresmî mübadele kurları üzerinden satılmasını gerektiren şartlardan kaçmamaktadır. Bu tarz resmî kurlardan ayrı bir şekilde muamele yapılması diğer memleketlerin haksız olarak ticaretini baltalayacaktır.
. "Güney Afrikanın, elde edilen altının yansının yüksek fiate satılmasını derpiş eden teklifi neticesinde, altının yüksek fiatlı piyasalara akışı artacak, bu vaziyet altın İstihlâk eden memleketlerin döviz ihtiyatla-nnda zararı mucip olacaktır. Mamafih, bu teklif nakdî olan ve nakdî olan ve nakdî olmıyan maksatlar için ayrılan kaynaklar arasındaki kesin farkı azaltacaktır.
Nazan dikkati çekecek bir nokta» Güney Afrikanın bu teklifi üzerine, dünyanın mühim bir kısmında meydana gelen döviz kurları değişikliğinin, altın istihsal eden bir çok memleketlerin vaziyetini düzeltmesidir.”
(Hususi muhabirimiz bildiriyor)
ret ve deniz anlaşmasının hazırlanması iyi bir vaziyettedir. Gelecek iki ay içinde bir İtalyan heyeti Londraya gidecek ve bu anlaşmanın neticelenmesine ve imzalanmasına iştirak edecektir. Aynı zamanda İngiltere ile bir yeni konsolosluk anlaşması hazırlanmaktadır. Birleşik Amerika ile de benzer bîr anlaşma tetkik olunmaktadır. Mısır ve Suudî Arabistan ile yeni anlaşmalar akdi için tetkikler ilerlemiştir. İsrail ile olan münasebetlere gelince, şimdilik bu kabil neticelere varılmış değildir. Filistindekl İtalyan menfaatleri dolayıslyle doğan güçlükler bu işi geciktirmektedir.
işçilerin ihtiyarlık sigortası
Muvakkat tütün amelesi, bu sigortadan istifade edemiyecek
İzmir, 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor):
Çalışma Bakanlığı İşçi Si-gor-talan Kuruntundan gelen bir yazıda îzmirdeki tütün İşleme yerlerinin İhtiyarlık Sigortası Kanunu hükümlerine ithal edilmeleri hakkında-ki müracaat inin incelendiği ve şu karara varıldığı bildirilmiştir:
1 — Bütün yıl devam eden daimi mahiyetteki tütün işletmelerinde büro hizmetinde çalışan işçi ve hizmet-
Helikopter ve pamuk ekimi
Pamuk mahsulüne musallat olan kurtlar yok edilecek
Adana, 10 (Hususî muhabirimizden) — Ziraat tipi bir helikepter’in yakında Adana bölgesinde uçuşlar ve ilâçlama tecrübeleri yapacağı haber alınmıştır saatte 100 kilometre mesafe katederek 320 kilo yük taşıdığı bildirilen 25 beygir kuvvetindeki bu helikopterin toz ve mayi halinde ilâç serperek 30 metre genişlikte bir arazi şeridini tesir altına aldığı ilâve edilmektedir.
Tecrübeler muvaffakiyetle neticelendiği takdirde Çukurova bölgesinde sık sık bir felâket olan süne, yeşil kurt, penbe kurt, fare ve çekirge tahribatıma artık kati surette ve süratle önleneceği anlaşılmaktadır. Sırf yeşil ve pembe kurtların evvelki sene pamuğa verdiği zarar 30 milyon liraya yakındır.
Pakistan, bizden sigara istiyor
İzmir, 10 (Hususi muhabirimizden) — Memleketimizden orta ve yüksek kalite çeşitli Türk sigaraları satın almak istiyen PakLstandan bazı firmalara Ticaret Odası, Tekel U-mum Müdürlüğüne müracaatlarım tavsiye etmişti. Bu defa aynı firmalardan alınan mektuplarda Tekel İdaresinin bu sigara taleplerine cevap vermediğini, kendilerinin başka firmalarla tanıştı rılmasımn istendiği bildirilmiştir.
Türk mallarının tanıtılması
Chicago Fuarı kataloguna ilân verilmesi tavsiye olunuyor
İzmir, 8 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ne^v-York Ticaret Müşavirliğinden İhracatçı Birlikleri U-muml Kâtipliğine gelen bir yazıda ağustosta Chicago'da açılacak Birleşik Devletler Birinci Milletlerarası Ticaret Fuarı İdaresinin hazırlamakta olduğu büyük kataloga mahsullerimiz hakkında resimli ilânlar verilmesinden büyük faydalar umulduğu bildirilmiş, bilhassa üzüm, incir ve tütünlerimizin bu kabil ilânlarla tanıtılması tavsiye edilmiştir. Bir sa-hife renkli ilân bu katalogda 750 dolar, siyah renkliler 250 dolardır.
Canlı hayvan ihracına müsaade edildi
Adana, (Hususî muhabirimizden) — Ellerinde besili kasaplık hayvan bulunan Çukurova, İçel ve Hatay bölgeleri ile bütün Güney Anadolu celeplerinin harice mal satmalarına müsaade edilmiştir. Köyün müstahsiline yardım maksadiyle yupılan bu müsaadeden istifadeye kalkışan bazı kimseler bu karan istismara yeltenerek bazı hayvanlarını da ihraca teşebbÜB etmişlerdir.
lilerin ihtiyarlık sigortasına tâbi oldukları ve tescilleri yapılacağı,
2 — Daimî mahiyette olmayan tütün işletme ve bakımevlerinde çalışan işçi ve hizmetlilere mezkûr kanun hükümlerinin uygulanmıyacağı,
3 — Ancak bu muvakkat yerlerde büro işlerinde çalışanlann İhtiyarlık sigortasına tâbi tutulduktan anlaşılmıştır.
Tacirlerimizin Amerika seyahati Amerikanla standardizasyonu, ticari teşkilâtı tetkik edecekler
Ticaret Odası, Amerikan iş adamlariyle tanışmak arzusunda olan sacirlerin, Amerika seyahatine teşvik etmektedir. Amerika seyahatine gidecek tâcirler, Amerika-da zirai mahsullerin standardizasyonu. ticari teşkilât hakkında tetkikler yapacak, Türkiye ile iş yapan Amerika fabrikalarını ve bunların satış teşkilâtını da yakından görmüş olacaklardır.
Amerika seyahatine iştirak edecek tacirlerin masraflan kendilerine ait olacak, ve Amerikaya gidecek tacirlere döviz bakımından kolaylıklar da gösterilecektir.
Yapağı piyasası açılamıyor
Fabrikatörler, ellerinde büyült stoklar olduğu için, yeni kırkımla alâkadar olamıyorlar
Havaların sıcak gittiği cenup bölgesinde yapağı kırkımı başlamıştın. Fakat fabrikatörler piyasada görülmediği için fiyat verilememiş ve yeni piyasa açılamamıştır.
Piyasada alâkalı kimselerle yaptığımız görüşmelere göre başta Sü-merbank olmak üzere dokuma fabrt* kalarının yeni kırkımla alâkadar o-lamamalan, mevcut dokuma ve kı> maş stoklarından İleri gelmektedir.
Hâlen fabrikaların elinde büyük ölçüde yünlü vardır. Bunların sürümü yavaş gitmekte ve satış için fiyat tenzili lüzumlu görülmektedir Halbuki bu tenzilâtı yapabilmek İçin önümüzdeki kırkım hakkında tam malûmat elde edilmek lâzımdır. Bu nokta da henüz vâzıh değildir.
Böylece yeni kırkım arifesinde yalpağı ve yünlü piyasamız bir karat* sizlik içinde bulunmaktadır.
Kuzu eti ucuzluyor
Son günlerde şehrimizde kuzu eti ucuzlamaktadır. Beyoğlu ve Eminönü, Balıkpazan civarındaki kasaplarda 160-170 kuruşa kadar kuzu ett satıldığı görülmektedir.
Ticaret Borsası, kasaplık şubesinin kayıtlarına göre Sütlücedeki pay mahallinde toptan kuzu eti fiyatı 90-100 kuruş arasındadır.
Toptan kahve ucuzluyor
Fakat çekilmiş kahve yine 1000 kuruştur
Bir iki günden beri Tahmis sokağı toptan kahve tacirleri arasında» yeni bir rekabet başlamıştır. Ecelce de bahsettiğimiz gibi aşağı kalitede olan 7 numaralı kahvenin toptan fiyatı bu rekabet neticesinde 730 kuruşa kadar düşmüştür.
Toptan fiatlerde fiat düşüklüğü olduğu halde, kuru kahveciler çekik miş kahveyi 1000 kuruştan satmaktadırlar.
10/V/1950 Çarşamba
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Kapanış
Eski kur
Bugün
Bugün
Müdafaa
Müdafaa
Londra Borsası
Şirket Tahvilleri
Anadolu
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
tunekeli) «ıra) çıplak)
Eski
Kapanış
Dokumu İlam Maddeleri
Tiftik (ann mal) ........
Tiftik (Nntürel) ........
Yupak Anadolu (Kırkım)
Bankanı ... Tertip A/B
Son Kapanış
Kuru Meyvnlar :
Fındık (kabuklu aivrl)
Fındık (lq tombul) .... Ceviz (kabuklu) ......
Ceviz (İç natürel) ...
İlam deriler;
Sığır salamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kurıı kilonu ... Koyun htıvn kurusu kilosu
Yağlı tohumlar :
Ayçiçeği tohumu . Keten tohumu .......
Kendir tohumu .... Susam ..............
Yor fiBtığı kabuklu
1 Stcrüng ... 0 Dolar ......
0 Fr. Frangı 0 tavlçrc Fr, 0 fîelç. Fr..., 0 îflveç Kr... O Florin .....
K) Liret ....... 0 Drahmi ....
>0 Eöcoudos
Nebati Yağlıır: Zeytinyağı (E.E. Susamyağı (Raf.
Ayçiçeği (Raflrıo Fındık yağ» (Çıplak)
Üzüm çekirdeksiz No.9 incir A serisi No. 8....
B serisi No. 108 Akala I ..........
Akalı 11 ......
Akala 111 .....
yeril ..........
yağı (rafine) ... çekirdeği ......
Demiryolu IV ... Demiryolu V ... 1949 ikramiyen Diğerleri Demiryolu VI ..
İzmir :
Borsada çckinL ksiz kuru üzlivıün durumu sakinleşmiş ve fiyatlar gerilemeğe başlamıştır. Mıaır ve diğer Arap memleketlerinden, ramazan için incir siparişleri gelmekte devam ettiğinden incir piyasası sağlamlığını muhafaza ediyor. Bugün Bordada pamuk üzerine muamele olmamıştır. Pamuk yağı piyasasındaki gevşeklik devam etmektedir. Borcuda pamuk çekirdeği sakin bir durum arzetmektedir.
Ziraat D Y
İkramiyen tahviller
5’rö 1933 Ergani .....
1938 ikramiyell ..
%5
(♦) Gününde Borsada muamelesi tescil edilmemiş tahvilat vo eshamın arz vo taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Borsâlardâ vaziyet İstanbul :
Ticaret Boraasında Erzincan menşeli dokuz ton fasulye satılmıştır. Fiyatlarda bir ilerleme yoktur. Yağlı tohumlar grupunda keten tohumu hararetini muhafaza etmektedir. Dün 27 tonluk bir satış olmuştur. Kabuklu fındığa karşı istekler artmaktadır. Evvelce de yazdığımız gibi, bu rnaJa karşı Arap memleketlerinden talepler başlamıştır.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Borsacında % 7 faizli birinci, ikinci» üçüncü tertip Milli Müdafaa Tahvillerine karşı istekler olmuştur. Altın piyasası İse kararsızlık içindedir. Ortada alıcı yoktur.
Adana :
Ticaret Borsasında kayde değer bir şey yoktur.
Trabzon :
Fındık piyasası durgundur, iş oimu yor. __________
Devanı iç
Ekstra iri
Kuru ıixıım
Thompson çekirdeksiz seçmo ...
Keton tohumu (Buşell = Dolar) ... Minneapolis ........ ........
Kilim (Ltbresl=Sent) .........
Levlıa-ivneke (100 libro dolar)
•t tr
Demiryolu
%60 ......
MıimoR. Senet
” I .....
Sivas-Erzurum I
II.-VTT £
11
111
I £1
III
IV
1941 ^0 Kalkınma
1048 iatikı
Buğday £BuşoU=Sent) ...............
Sert Kış nnıhsulü No. 2 .........
Kırınızı " “ Na 2 u...........
Pamuk Middling (Llbresi=Sent)
Mr.vib ........................
Temmuz •••«•••••••••••••••••••••••••••••
Ekim ............................
Tiftik (Dlbrcsi=Sent) .............
Telcsas No. 1 .............
Fındık (Llbrcst=Scnt) .............
Kabuklu yorll iri ...............
‘ orta ............
İthal malı ...........
İç İthal tnulı ......
(L)brrsi=Sent) ......
Hububat:
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday sert (Ofisin) ...
Arpa yemlik (dökme) ....
Mısır (San) çuvalı ...... Fasulya tombul .........
Fasulya Çalı aort ......
Kuşyeml ................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil .........
Nohut natürH ...........
f Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yerli Gr. 5.32 5 32
Külçe Degussn. 535 5.35
Cumhuriyet ..^ 36.— 35 —
Resa t 38.40 38 10
Hamlt 37.— 37.—
Gulden - 35.15 35.25
İngiliz 47.— 47.50
Fransız kok .... 40.—
Napoleon 1U .. 38.— T
İsviçre 36.— 35.—
Now-York’ta 1 onsu: $
Gümüş, Platin
En ag&ğı En yukar
Gümüş Gr — —
Piktin " 10.- İl.—*
Zürich Borsası (Serbest)
S.V.1M0
Durumu
Türk Lirası ...
Dolar Sterlini! Frunaız Frangı
İsviçro Frangı
En aşağı En yukan
0.96 4.28 VI 10,B0 1.10 1 1.10 1 20 1 2 11.- 1.21
T.C. Merkez Bankası Türkiye iş Bunkası Türk Ticaret Bankası Arılan çimento Sark Değirmencilik MIHI Reasürnua 120.— 30.- 5.— 15.25 23.25 8.- 120.25 20.50 5.- 10.75 23 50 16.25
Ecnebi Tahviller
Mısır Kr**dl F'onulvo 1903
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala i Pamuk Akaiu 11 Pamuk Akala III Pamuk yerli 1 Pamuk yeril II İlil 175 — 107.— 110/148 180.— 150 —
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) 7c50 randımandı kabuklu tombul b) Iç sıra kontrollü .... 80.— 172.— 81.-173.-
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday sert ...
Arpa ..........
Keten tohumu (Tonu=Stcrhng) Bornbtn ......................
Kalkütn ...................
Ver fıstığı HindİBtan .......
TlfUk İyi mal (Libresl=Fiyat) Sıra malt Yün Anadolu M •• ” Trakya •• 20/21 18/21 31.— Nem 30.— " 20/21 M 18/21 M
İskenderiye Borsası
Pamuk (Knntarı=TıUlnrı) Ashmouni Kısa elyaflı F/G. ... Karnak Uzun elyaftı F/G. ... 123.— 92.25 J 123.— 9L70
Sayfa 6
YENİ İSTANBUL
11 Mayıs 1950
Z

SİNEMA
Dünyanın dikkatini üzerinde toplayan fimerikada neler oluyor ?
_______________________________________________y
Türkiye için ihmal edilemiyecek bir propaganda unsuru :
Eiaiııe Shepard gitti
Artist, gider ayak, memleketimiz için oldukça ehemmiyetli haberler verdi:
“Bir Amerikan film şirketi, İstanbulda film
çevirecek — Amerikanın büyük mecmuaları,
Amerikayı on kişi kurtarabilir
Bu yazılar, Harry Truman'ın “görünmiyen” hükümetinin içyüzüdür. Bu hükümet, "soğuk harbi” idare etmekte ve harp kızışınca, Amerikan milletini korumak tedbirlerini almaktadır. Bu hükümetin ne dereceye kadar vazifesini başardığını aşağıdaki yazılardan öğreneceksiniz.

DUNDAN tam bir buçuk yıl önce,
Amerikan Hava Ordusu subaylarından Albay Hartman, Türk havacılarının eğitimlerinde öğretmen olarak vazife almış ve memleKetimlze gelmiştir. Albayın memleketimize ziyareti Türk efkârı umumiyesini geniş ölçüde ilgilendirmem işti. Fakat, kendisinden bir müddet sonra îstan-bula gelen karısı, sevimli sinema yıldızı Mrs. Elaine Shepard’ın gelişi her tarafta büyük alâka uyandırdı. Türk gazeteleri ondan muhtelif vesilelerle bahsettiler. Mrs. Shepard, gerçi Amerikanın sinema muhitinde birinci sınıf bir yıldız olarak tanınmış değildi. Fakat Türklyeve gelir gelmez, girdiği muhitlerde kendini güzelliği, zekâsı ve hattâ muzipliğiyle hemen herkese sevdirdi. Hele t-çelli fakir talebelerin menfaatine tertiplenen baloda bilfiil canla başla uğraşması, talebelere yardım edebilmek için öpücüğünü müzayedeye koyarak onlara yalnız bu şekilde 4500 lira temin etmesi, kendisini tanıyan ve taıumıyan herkesin sempatisini kazandırdı. Mrs. Shepard’ın Türkiye için yaptığı hizmetlerin gizli kalmış tarafları da vardır. Onunla. İstanbulda geçirdiği son gün olan geçen pazar günü Park Otelde YENİ İSTANBUL adına tir konuşma yaparken bana bunu açıklıyarak dedi ki:
— “Washingtona son gidişimde Mrs. Trumanın evinde bir yemeğe davetliydim. Misafirlerle konuşurken İstanbulda, Boğaziçlnde bir evimiz olduğunu söylediğim zaman, sanki bir masal dinlemeye hazırlanan çocuklar gibi hepsi etrafımı sardılar, ısrarla, anlatmamı, kendilerine Istan-buldan bahsetmemi istediler. Onlara uzun uzun îstanbulun eşsiz güzelliklerinden bahsettim. Misafirlerin arasında bulunan bazı büyük gazete ve mecmua sahipleri Türkiye hakkında benden yazı ve resim istediler. Buraya avdetimde yüzlerce resim aldım. Şimdi bu resimleri Amerikanın, isimlerini henüz bildirmiyeceğim ama, hepinizin tanıdığı büyük mecmuala-larında çıkacak.
Ameıikada Türkiyeye karşı tasavvur edemeyeceğiniz büyük bir alâka var. Her önüme çıkan bana memleketiniz hakkında sual sordu. Türkiye İle bir çok Amerikan iş adamları münasebet tesis etmek istiyor.
Size enteresan bir haber de vereyim. Amerikan film şirketleri İstanbulda bir film çevirmek arzusundadır. Bu mesele etrafında aralarında görüşmeler cereyan etmektedir. Fikir, Holivutta büyük bir alâka topladı. Bana İstanbulda bir film çevirme imkânına dair sualler sordular. Kendilerine, dünyanın hiç bir tarafında İstatnbul gibi eşsiz tabii dekora sahip bir yer bulanı ayacaklarını söyledim. Yakında hava vaziyetleri ve diğer şartlar hakkında tetkiklerde bulunmak üzere bir heyet şehrimize gelecektir/1 (*)
Bundan sonra Türkiyedeki bir buçuk senelik ikametinden edindiği intihalardan bahseden sevimli artist dedi ki:
— “Kocamla benim intibaını şudur ki Türk, candan bir dost, zekî bir misafirperverdir. Misafirperverliği, hiç bir millet bu kadar Heri götürmemiştir. Bakın bunu size, başıma gelen bir hâdise ile canlandırayım: Ankaraya gittiğim bir seferde edin-
PARÎS MEKTUBU
Şeytanın güzelliği
>•
DÜĞÜNLERDE Pariste herkes, bir-birine R^ne Clair’in son filmin*
görüp görmediğini soruyor. Eğer bir vasıtanız yoksa, “Madeleine” sinemasında yer bulmak oldukça müşküldür; gişenin önündeki halk topluluğu kaldırımın nihayetine kadar uzanıp gidiyor. Acaba bütün bu zahmetlere değer mi?
“La beautA du diable-Şeytanın Güzelliği” adlı film. gûya bir Faust filmidir: ıakat mevzu çok değiştiril-mlşitir. Filmi seyrederken kızmamak istiyorsanız, sinemaya girmeden evvel Göthe ve Gounod'nuA
Faust’unu unutun; Thomas Mann’ın Faust’u ise, mevzu bahis bile olamaz. Ren£ Clair’in Faust’u her zamankinden daha zeki, genç bir âşıktır-bır nevi Romeo denilebilir, fakat Jülyctsiz bir Romeo.,.
Filmde Gretchen çok az gözüküyor; Göthe’nin Gretchen'i ile tek müşterek noktası güzelliğidir. Zira ne çocuğu oluyor, ne de deliriyor: u-zun sarı suçlan da yok, Esmer, neşeli bir mahlûk...
Hakikaten enteresan, hattâ bazı yerlerinde eğlenceli bir film, fakat daha fazla değil. Gençliğin hürlüğü, yaşama aşkı, velhasıl baştan sona kadar gençliğin hâkini olduğu biv film. Nazarı dikkati çeken bir nokta bu “gençlik” filminin Fransa gibi bir memleketten çıkmış olmasıdır, Çünkü bugüne kadar "gençlik dini., nin vâizi Amerika olarak tanınmaktaydı. Yeni dünyadaki insanlar dalma genç, güzel, neşeli ve ha-reketlidirler-daha iyi ve güzel olmak
Türkiye hakkında geniş mikyasta neşriyata hazırlanıyorlar"
Elıılnc Shepard memleketimizden ayrılmadım bir gün evvel YENİ İSTANBt L obejcktin karşısında..
diğim dostlardan biri, benim havyar sevdiğimi öğrenmiş, Istanbula dönerken trene kocaman bir kutu havyar getirdi. Büyük miktarda havyarı hiç bir zaman bir arada görmemiştim. Çok sevmeme rağmen bol yemeye de alışkın değilim. O gün o kadar havyar yedim kİ, hastalandım. Türkün misafirperverliği beni hasta edecek kadar ileriydi.
İçel Valisi de, balolarına iştiraki-mİ, beni fahri hemşerileri ilân etmekle mükâfatlandırdı ve beni îçele davet etti. Bu nazik hareketi de hiç uıuıtmıyacağım,”
— Hoşunuza giden başka şeyler oldu mu?
— “Yoğurtçuların omuzlarından sarkıttıkları tablalarla sokakta bağıra bağıra dolaşmalarına bayılıyorum.
Rakı denilen içkiden bir kere Canlı Balıkta içtim. Hoşuma gitmedi değil. Fakat hayatımda bu kadar sarhoş olduğumu hatırlamıyorum. O gece saatlerce çengiler gibi çiftetelli oynadım. Türk halk dansları burada en çok hoşuma giden şey oldu. Her gittiğim yerde onları oynattım. Bu danslardaki kıyafetlerin hepsini aldım. Amerikaya götürüyorum. Orada maskeli balolarda giyip sükse yapacağım! Size şunu katiyetle idia edebilirim ki, Türk halk dansları, İspanyol danslariyle beraber dünyanın en iyi danslarıdır.
Kapalıçarşıda çok enteresan antikalar buldum. Bir mangal aldım. O-nu Amerikadaki evimin en mutena yerine yerleştireceğim. Yazın içine çiçek koyacağım/*
Bundan sonra Mrs. Shepard biraz da siyasetten bahsetti. Seçimlerin neticesini müthiş merak ettiğini, safahatı Amerikadan takip edeceğini söyledi ve dedi kİ:
— “Türkiyeyi çok, ama pek çok sevdim. İstanbul beni teshir etti. Ne
için her şeyi tecrübe ederler. Halbuki Fransada ise aksinedir: gençlik devrini geçirmiş kadınların güzelliği takdir edilir. Yalnız Fransada insanlar, olgun kimselere has bir anlayışla yemek ve içmenin zevkini bilirler ve yalnız Fransada genç, güzel revü artistleriyle değil, diğer aktrislerle alâkadar olurlar.
Bir kaç haftadan beri “Nötre siecle a 50 ans - Asrımız elli yaşında,, adlı bir film oynamakta. Aslında bir çok haftalık dünya havadislerinin montajından meydana getirilen bn filmin yazıları Jean Cocteau, Marcel Achard gibi tanınmış muharrirler tarafından yazılmıştır. Halk, sinemanın önünde toplanarak vitrindeki rek lâmları zevkle seyrediyor; bakılmıyacak gibi değil ki! Vitrin dekorasyonları çok eski zamanlara ait eşyalardan mürekkeptir; meselâ 1905 den kalma bir gramofon, 1908-1910 senesinin moda olan şapkaları, 1912 nin telefonu. eski aile fotoğraf albümleri, o zamanın afişleri, v.s... Her şey eskiye alt...
Patisin meşhur aktörlerinden Hen-ıl Bernstein da maziye dönmekte. 1938 de Valentine Tcssier ve Claude Dııpair ile birlikte oynadığı “Le Vo-yage-Seyahat” adlı piyesi tekrarlıyor. Zamanında hissi, güzel bir piyesti, fakat bugün kıymeti daha az, Orta derecedeki piyesler ne yazık ki, iyi aktörlerden daha evvel ihtiyarlıyorlar? ’ ' ’g
“Th^atre de Paris,, de Jan Kiepura ve Martha Eggerthin baş rolünü oy-
yapıp yapıp bir kaç ay sonra memleketinize tekrar geleceğim ve o zaman her tarafı karış karış dolaşacağım.”
Abdi İPEKÇİ
Bugün 75 yaşındıı olun Colette’ln
gençliğinde alınmış bir resmi
nadıkları “Çardaşfürstln” opereti devam ediyor. Kiepura, eski sesini kaybetmiş; her ikisi de kâh Leh, kâh Viyana aksaniyle oldukça fena bir Fransızca konuşuyorlar. Operetin sahneye konması, herhalde epey pahalıya malolmuş, fakat her şeye rağmen bir zevksizlik hâkim! Ve Parisliler bu zevksizliğe lâkayd kalmamış görünüyorlar-zira tiyatro bomboş!
Enterasan olan diğer bir piyes, Louis Jouvet’nın sahneye Koyduğu MoliAre’in “Turtuffe” üdür. Başrolü bizzat kendisi oynuyor ve o sevimsiz karakterin menfi tesirini azaltmaya gayret ediyor. Geçenlerde Jouvet ile konuştum; dedi ki: “Eğer Tartuffe temsil edildiği gibi nefret uyandıran bir karakter olmasaydı, bugün bu kadar tanınmazdı.” Olabilir,. Fakat, dediğim gibi, enteresan bir düşünüş
NOT — Öğrendiğimize göre İstanbulda bir filim çevirmek mevzuu ile alâkalanan Amerikan şirketi United Artist’tir.
tarzı, ama pek tatmin edici değil!
Pariste bahar başladı! Sokaklar nereden gelip nereye gittiğini bilmi-yen bir halk kalabalığiyle dolu. İnsan gayrıihtlyarl bu akışa katıbp gayesiz, fakat mesut dolaşıyor. Geçenlerde rastladığım genç bir Alman üniversiteliye, neden Pariste olmaktan hoşlandığını sordum. "Vallahi niçin Pariste olduğumu bilmiyorum; fakat başka bir yerde de. yaşıyabiiuceğimi hiç tasavvur edemiyorum/’ diye cevap verdi. Ve sonra şunları ilâve etti: “Dünyanın her köşesinde insanlar birbirine benziyor; yanlız Pariste değil! Burada herkesin başka bir havası, başka bir karakteri var, değil mi? Hem bakın; buradaki gençler her yerde olduğundan daha güzel, değil mi Mösyö?”
N.G.
AMERİKANIN emniyeti, bugün on ** kişinin elindedir. Bu on kişi, Amerikanın “Soğuk Harp” ini idare etmektedir.
1947 de Kongre gayet mülılrn fakat pek az kimse tarafından anlaşılabilen bir kanun çıkardı. B.ı kanunun bir kısmı, bütün silâhlı kuvvetleri Müdafaa Bakanlığı altında topladı. Bunun hakkında bir çok lâflar ortada dolaştı durdu. Bu kanunun daha mühim olan diğer kısmı Soğuk Harp Hükümetini kurdu. Ne o zaman, ne de ondan sonra bunun hakkında hiç bir şey söylenmedi.
İkinci Dünya Harbindeki acı tecrübelerimiz. 1947 Milli Savunma Kanunu adındaki bu kanunun yapılmasına sebep oldu. Esas fikir şudur: Gelecek sefer, eğer bir “gelecek sefer” daha olursa, harple, derhal kendi memleketimizde karşılaşacağız. Hazırlanmaya vaktimiz olmıyacak. Zaten hazır bulunacağız. Milli Emniyet Kanunu, Birleşik Devletleri dalma harbe hazır bir halde bulundurmak için bir plân meydana getirmiştir, tir.
Asıl işin kötüsü, mutlak surette muvaffak olması gereken bu plân, şimdilik pek fazla bir başarı kazanmış değildir. En mühim sebeplerden biri, halkın anlayış eksikliğidir. A-şağıda bahsedilen on kişi, Soğuk Harbin en ileri gelen şahsiyetleridir.
1 — Soğuk Harp Başkomutanlığı: Yeni Milli Savunma Konseyi beş kişiden mürekkep kabine üstü bir teşekküldür. Bir tek vazifesi vardır: Birleşik Devletlerin emniyeti ve savunması. Başkan Truman, diğer cumhurbaşkanlarının, bu teşekkül olmadan nasıl iş görebildiklerine hayret ettiğini söylüyor.
Millî Emniyet Konseyinin başkanı bizzat Truman’dır. Diğer daimî âza-lar: Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Dış İşleri Bakanı, Millî Savunma Bakanı ve Millî Savunma Kaynaklan Teşkilât Başkamdir. Bu konseyi en çok meşgul eden bir sual şudur:
2 — Düşman ne derece kuvvetlidir?
Millî Savunma Konseyinin gözleri ve kulakları Merkez İstihbarat Dairesidir. Vazifesi, Amerikanın düşmanı olan memleketlerin sırlarını öğrenmektir. M.t.D.nin gizli ajanları, bütün demir perde arkası memleketlerde faaliyettedir.
Millî İstihbarat Dairesinin Başkam Tuğamiral Rosçoe H. Hilienkoetter*-dir. Bu dairenin diğer âzaları eski O.S.S. (Stratejik Servisler Teşkilâtı-Amerikan İstihbaratının bir şubesi) üyeleri, Ordu ve Bahriye istihbarat memurları ve itina ile yetiştirilmiş yabancı ajanlardan İbarettir.
Şimdilik M.l.D. pek fazla bir muvaffakiyet elde etmiş değildin Aşağıda bundan tekrar bahsedeceğiz.
S — Birleşik Devletler ne kadar kuvvetlidir?
İkinci Dünya Harbindeki acı tecrübelerimizden anladık kİ, kendi kuvvetimizi, en son insan ve makineye kadar, harfi harfine bilmemiz ve ona göre harbe hazırlanmamız elzemdir. Yeni Millî Savunma Kaynakları işini üzerine almıştır. Şimdi hazırıanmak-ta olan seferberlik mevzuatına göre, eğer düşman hücum ederse, memleket bir gece zarfında harp içinde o-lacaktır. Sulh malları istihsali bir tek emirle durdurulacak, fiatlar ve kiralar tesbit edilecek, vergiler çok fazla yükseltilecek ve bir iş kanunu meriyete girecektir.
Millî Savunma Konseyi, gibi. Millî Savunma Kaynakları Teşkilâtı da kabine ayarında bir dairedir. Azalarının çoğu kabine âzalarıdır. Daimi bir Aza kadrosu vardır. Bir cok Wa-shington müşahitlerine göre, Millî Savunma Kaynaklan Teşkilâtı, çok mühim olan bu vazifesinde tembel ve ağır davranmaktadır.
4 — Atom silâhları:
Rusyanm da elinde atom silâhlan bulunmasına rağmen. Birleşik Devletler işe daha önce başlamıştır ve elinde daha büyük bir stok bulundurmaktadır. Atom Enerjisi Komisyonuna yapılan tebliğ ve siparişler neticesinde bu stok daha artacaktır. Bir yandan da, aynı derecede korkunç ve tesirli bir silâh olan Hidrojen Bombası üzerinde de çalışılmaktadır. Yeni bir Atom Enerjisi Komisyonu Başkanı seçilmedikçe. A.E. K. üyesi Summer Pike, atom işlen başkamdir.
5 — Kara. Deniz, Hava Kuvvetleri :
1947 de, yeni bir kabine' Azası, Millî Savunma Bakanı üç askeri kuvvetin idaresini eline aldı. Bu Bakanlığa ayrılan tahsisat, bütçeden her-
New-York Tabiî İlimler Müzesinde Dünya Dansları New-York Tabii İlimler Müzesi tarafından tanzim edilen seri halinde programların bir neticesi olarak dünyanın muhtelif kısımlarına ait dansların yapılmasına imkân sağlanmıştır. Tanzim edilen programlara nazaran Afrika dansları Pearl Pri-muz; Wasantha Singh ve Lakshimi eski Hint dansları; Kolya ve Vinya Rus dansları; Katya Delakova, Fred Berk ve Kumpanyası Avrupa, Amerikan ve Yakın Şark dansları, Uday Shankar ve kumpanyası Hindu dansları; Mara Gambodian ve Siyam dansları; Men ve Myra Kinch an’a-nevî etnik şekillere İstinat eden modem dansları yapmakladırlar.
Amerikayı kurtarabilecek on kişinin başında
bulunan Başkan Truman
Pakistan Başbakanı Ll yakut Ali Hanla beraber
hangi bir teşkilât için ayrılan miktardan fazladır. 14 milyar dolar o-lan bu meblâğı, yeni bakan idare etmektedir. Soğuk Harp, şayet ısınmaya başlarsa, bu kocaman rakam daha da yükselecektir.
6 — Y'eni silâhların araştırılması: İVashington D.C.nin Pentagon binasında, iyi muhafaza edilmiş olan bir dairede, yeni Araştırma ve İnkişaf Dairesi, 500 milyon dolarlık, silâh araştırma işlerine devam etmektedir. Araştırma ve İnkişaf Dairesi Başkanı VVilliam Webster*in en büyük projesi uzaktan idare edilen mermilerdir. Aynı zamanda, yeni radarlı bomba nişangâhları, üstün-yük-sek süratli denizaltılarm üzerinde de çalışılmaktadır. Yakında, hayret verici yeni silâhların meydana çıkacağı hakkında bazı söylentiler olmuştur. Fakat bir hayli tenkid de ortada dolaşmaktadır. Hanvard üniversitesi Rektörü Dr. James B. Co-nant, “bir çok mühim kararların a-lmdığını... fakat hepsinin kıymetinin hakkıyle tâyin edilmediğini./' söylüyor.
7 — Silâh İmalâtı:
Halen Amerikada, dünya tarihinde benzeri görülmemiş en derin- ve en ince İktisadî tetkikler yapılmaktadır. Bu tetkik ve incelemeler bittikten sonra. Cephane imalât Dairesi Başkanı Hubert E. Howard'm e-linde, Birleşik Devletlerde mevcut bütün fabrikaların âlet ve kabiliyetlerini gösteren malûmat hazır bulunacaktır. Fakat Howard ve arkadaşları fabrikaların bugünkü dağılış şeklinden şikâyetçidir. Meselâ, ba-zan bir tek fabrika. muayyen bir kimyevi maddeyi tek başına imal etmektedir. Aynı maddeyi imal eden başka fabrikalar mevcut değildir. Halen bu durumda olan 30 fabrika vardır. Bir tek bomba, muayyen bir maddenin imalâtını tamamiyle ortadan kaldırabilir.
8 — Sıcak harp Başkomutanlığı: 1947 yılında, kongre, harp zamanı Müşterek Genel Kurmay Heyetini hükümetin daimi bir kısmı tâyin etti. Geçen sene de. kongre, bu heyete bir başkan tâyin etti: Başkan Truman bu vazifeyi General Omar N. Bradley’e verdi. Müşterek Genel Kurmay Heyeti, nerede atom silâhlarının hazır bulundurulacağına, nerede denizaltı karakol kordonu ve nerelerde radar ihbar şebekeleri kurulacağına karar vermektedir. Bu heyetin elinde 1950 yılı şeraitine u-yan harp plânları mevcuttur, fakat gözü daima ilerde, 1952 yılında, hattâ daha sonralarında. Ruslar.n atom stoklarının kâfi miktara yükselip şimdiki harp plânlarını akim kılacağı günlerdedir.
Soğuk harp vazifelerinden şimdiye kadar bahsettiğimiz sekiz tanesi yenidir. Aşağıdaki iki tanesi ise çok eskiden kurulmuştur:
9 — Diplomatik silâhlar:
Dışişleri Bakanlığının esas vazifesi, Birleşik Devletlerin emniyet ve savunmasıdır. Fakat Dışişleri Bakanı Dean Achenson. aynı zamanda Milli Savunma Konseyi özasıdır. Başkan Truman bulunmadığı zaman. Achenson onun yerine vekâlet eder.
10 — Soğuk harbin masrafları :
Bütçe Müdürü Fıederick J Law-ton'un vazifesi, soğuk harbin masraflarını hesaplamaktır. Amerikan tarihinde bu derece masraflı lıı sulh-zamanı teşkilâtı görülmemiştir. Milli Savunma Konseyinin uzun müddet devam eden plânlar hazırlıyamama-sı Bütçe Müdürlüğüne güçlükler çı-karmaktadır.
Tşte Amerikanın soğuk harp hükümeti! Kâğıt üzerinde mükemmel bir tesir bırakıyor., iyi kararlaştırılmış, kabiliyetli bir teşkilât, bir tek eksik veya aksayan tarafı yok. Fakat iş amelî sahaya dökülünce vaziyet değişiyor. Son üç sene zarfında iki mühim tehlike ortaya çıkmıştır.
Birinci tehlike: Soğuk harp, mekanizmasının kendisindedir. Bu teşkilât, lâfla anlatılınca mükemmelmiş hissini veriyor, fakat henüz tamamlanmış ve eksiksiz bir bütün haline getirilmiş değildir. Makinesi ve benzini olup da şoförü bulunmayan bir otomobile benziyor, tşte bir kaç mi-1 sal:
Milli Savunma Konseyi, daha henüz, bütün diğer plânları içine alabilecek ve uzun bir müddet için hazırlanmış bir savunma plânı meydana getirmiş değildir.
Millî Savunma Kaynaklan Teşkilâtının, 15 aralık 1948 tarihinden geçenlerde W. Stuart Symington’un tâyinine kadar geçen müddet zarfında, bir daimi başkanı mevcut değildi.
Kısacık ömrü boyunca» Araştırma ve İnkişaf Dairesi, üç başkan değiştirmiştir.
Atom Enerjisi Komitesi Daimi Başkanı David LllienthaTı şubat a/» yında kaybetmiştir. Henüz yeni bir başkan tâyin edilmiş değildir.
Merkez İstihbarat Dairesi en büyük vazifesini becerememiş, Rus yanın atom programını hesaplayamamıştır. Bunu hesaplamak tabii çok güçtür, fakat Rusyanın atom bombası İstihbarat Dairesine mükemmel bir emrivâki yapmıştır.
Millî Savunma Konseyinin iyi taraflarını da söylemek lâzımoır. İki yıl evvel Rusyaya karşı Almanyada Berlin hava nakliyatını yapmak, geçen yıl da Yugoslavya’da Mareşal Tifoya yardım etmek suretiyle verdiği kararlarla âcil vaziyetleri karşılamaya muvaffak olabilmiştir.
İkinci tehlike: Gizli çalışmaya temayüldür.
Bütçe Müdürlüğü hariç olmak ü-zere on soğuk harp, vazifesinden 9 u esas itibariyle gizli vazifedir. Yapılan işlerin, düşmanlardan gizlenmesi gerekmektedir.
Sır - Hürriyet: Fakat işin kötü tarafı, Amerikanın savunma tedbirleri* nin aynı zamanda Amerikan halkından da gizlenmiş olmasıdır. Bu şekilde bir hareket, demokrasi için çok tehlikelidir. Gizli iş görmek ve hürriyet beraber yürüyemez.
Bu iki tehlikeye karşı ne yapılabilir?
ilk tehlike gayet barizdir ve tedbiri herhalde hazırlanmaktadır. A-tom Enerjisi Komisyonu ve Milli Savunma Kaynakları Dairelerine derhal birer başkan getirilmelidir. Millî Savunma Kaynaklan Teşkilâtı, İnsan ve endüstri seferberliği, ham madde stoku, atom bombasına karşı şehir müdafaası, endüstri ve hükümet teşkilât dağıtımı hususundaki harp hazırlıkları ve seferberlik programına devam etmelidir. Merkez istihbarat Dairesi kuvvetlendirilmelldir.
İkinci tehlike ile mücadele etmek daha güçtür. Hem Amerikan halkına, olan biteni anlatmak, hem de meseleyi düşmanlardan gizlemek mümkün değildir. Fakat, hu gizil İş görme ve serbestiyeti sekteye uğratma temayülü hakkında bir şeyler yapılabil!».
Umumiyetle iş adamları ve müstahsillerden meydana gelmiş olan İktisadi Tekâmül Komitesi, bu mesele hakkında en çok endişeye düşen teşkilâttır. Geçenlerde bu komite gayet makûl bir kaç tavsiyede bulunmuştu.
Sh lLLER İçtN ÎŞ
İktisadî Tekâmül Komitesi ne gibi tavsiyelerde bulunmuştu? tik önce» soğuk harp teşkilâtında sivillerin salâhiyetini artırmak lâzımdır. Askeri şahıslar değil siviller, mahremiyet ve gizli iş görmenin ne dereceye kadar vardınlacagına karar vermelidir. Sonra. Cumhur Başkanı, Millî Savunma Konseyi için kabine ayarında, üç tane yeni, tam mesaili âza tâyin etemelidir. Bunlardan biri halkı temsil etmelidir. Bu Azanın vazifesi, emniyet ve savunma bakınundan, halkı, soğuk harbin gidişatından haberdar ctnıek olacaktır.
Amerikanın soğuk harp hükümeti daha yeni ve tecrübesizdir. Gizli çalışması biraz da elzemdir. Mühim olan nokta, bu gizli çalışma} ı hangi raddede durdurmanın gerektiğidir.
Ekseri Amerikalılar mümkün olduğu kadar fazla malûmat elde et--mek istiyorlar. Demokrasinin kuvveti, daima, serbest çalışan 3?st insanlara dayanmıştır. Bu $e ?stiyeti ve bu kuvveti aarsma 'rn r: hşmak bu on kişinin en büyük ve en ağır mesuliyetidir. Kongrenin ve hMkın da ayrı ayrı vazifeleri vardır Onların vazifeleri de bu yeni meknu n ımn iyi çalışmasını temin ot» mktlr.
Çeviren : Filiz l\ \l( \BEY



Tî Mayıs 19*0
TEN! İSTANBUL
Rtıvfn: T
Vadesiz Tasarruf Hesapları
Aynca
PARA İKRAMİYELERİ
I
1950 YILI İKRAMİYELERİ
A
t
Bir radyo veya bir pikap kazanmak istemez misiniz ?
HEDİYELERİMİZ
A
e
M
YENI İSTANBUL
KAYIP — 306 B «ayılt bisiklet plâkamı kaybettim. Hükmü yoktur.
İnciye: Güzel bir spor gömlek (Maycr mağazasından), acıya: Yeni İstanbul'a bir yıllık abonman.
nelye: Yeni İstanbul'a 6 aylık abonman. İnciye: Yeni Istanbufa 0 aydık abonman.
ve 10 ıınrııya Yeni İstanbul'a 3 er aylık abonman.
İlk amildeki *‘En çok golü huııgl lııkıııı atacaktır?,, cümlesinden Icuslt galibiyet değildir: İngiliz takımının kalesine lıungl takımın en çok gol alacağı* dır. Meselh Beşiktaş matlup olrnattına rağmen Ingiliz kalezlno 3 gol utmaya muvaffak olursa, vo bu netice Türk takımları İçinde en çok gollü netice İse, kuponlarında (Beşiktaş—3) olarak cevap vermiş olanlar tahmini dotrıı yapmışlardır. Bundan sonraki «ııfha. torbadan İlimlerinin çıkma tanıtına kalmıştır.
JANİN HANRİ DECUGİS
Beyoğlu—Nergis aokak No. 10
ANKARA MÜMESSİLLİĞİ
1 İnciye: Philips marka bir radyo.
2 nelye; Luaor marka bir pikap.
3 üncüye: 8heaffer'a murlua altın uçlu dolma kaiam.
4 üncüye: Bir çift spor ayakkabı (Tanca mağazasından).
5
6
7
8
0
1 — Sunderland’a en çok golü hangi takım atacaktır ?
Yeni İstanbul ilâncılık Ltd. Şirketi
Müellif Cad. 6-8 Beyoğlu - İstanbul
Telgraf ı Heilo - ItlanUl Tel. : 447S6.447S7
Çi ttçilerimize m iı ide
Alman sanayiinin en mütekâmil eseri Sabırsızlıkla beklediğiniz TAM DİZEL 25 BEYGİRL E
\OICMAG traktörlerimiz
Bol yedek aksamiyle gelmiştir. Traktör almadan bir defa görmeniz menfaatiniz İcabıdır
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
Telefon: 40430.42673 Telgraf: Lamet İstanbul TEŞHİR VE SATIŞ YERİ
Tepebaşı, Alp Oteli altında
İSTANBUL ve ANKARA'da
200,000 liralık
Ev kazanan isterse bedelini alabilir.
Acele 150 Liralık bir hesap açtırınız.
Her 150 lira için ayn bir kur*a numarası verilecektir,
10 Mart, 15 Mayıs çekilişlerinde yalnız para İkramiyeleri. 30 Haziran, 31 Temmuz, 29 Ağustos. 30 Eylül, 2# Ekim, 30 Aralık çekilişlerinde İse bazılarında ikişer ev olmak üzere hem ev. hem para İkramiyeleri vardır.
İkramiye Giriş Şartlarını Bankalarımızdan öğreniniz.
Türkiye İmar Bankası
Sermayesi : 1.500.000 - Kuruluşu : 1928
Yeni Postahane arkasında Aşirefendl caddesi No. 35/37
Vâdesiz tasarruf tevdiatına Vadeli tasarruf tevdiatına
Faiz verilir ve vâdeli mevduat faizleri aylık olarak Ödenir.
% 4,5 % 6

CJ
Ü

15 seneden beri kullandığım NORGE buz dolabı ve NORGE havagazı fırınından o kadar memnunum ki
şimdi yeni gelen NORGEçamaşır yıkama makinasını ve NORGE mazot sobasını almağa karar verdim.
Evinizde rahatlık ve konfor yalnız NORGE temin eder.
TÜRKİYE UMUM MÜMESSİLLİĞİ
LİBKA TİCARET T. A. O
Beyoğlu İstiklal Cad. 308
Telefon 43849
MÜMESSİL ARANIYOR
Hııblon İhraç eden eski ve kudretli bir Alrnan fi mı as ır bira fabrikaları ve toptancılar ııezdlndc tanınmış bir mümessil aramaktadır.
İyİ kazanç sağlayan bu İş Içlıı tekliflerin referansla birlikte.
Annoncen - Eıpedition E. Kunze
NÜrtıbcrg A. (Almanya)
No. 8450 Adresine müracaat edilmesi rica »olunur.
İLAN
Fatih 8 üncü Sulh Hukuk Y'argıçlığından : 950/279
Hâlen Bakırköy Emrazı Akliye ve Asabiye Haıtahahcalnde tedavi altında bulunan akıl ha»-tası Halime Olivine, İstanbul Deniz H as tah a neninde Başhemşire Lûtflye Dllvin, memlzln 28 - 4 • 950
950/279 esas ve 394 «ayılı kararı İle vasi tâyin edilmiştir.
Keyfiyet ilân olunur.
EKONOMtDİS
BİRİNCİ SINIF
ERKEK TER Z t S I
Beyoğlu, latlklftl Cad. 447
Mahko* tarih vo
Okuyucularımıza zengin ikramiyen ve çok zevkli bir müsabaka hazırladık..
Lngllterenin en kuvvetli profesyonel takı mİ arından biri olan Hunderlandm Türkiye seyahati hiç şüphe yok kİ spor muhitimizde heyecanla karşılanan hlr hâdise olmuştur. Gazetemiz. sporla alâkadar olan vc sporu severi okuyuculu rina bu heyecanın bir de eğlenceli tarafını İlâve etmeyi düşünerek maçların tahmin rııü.MibuluiHim yapmıştır
Tahminlerinde muvaffak olunlar orasında çekilecek kurada kazananlam listede bildirileri hediyeler verilecektir
MÜHahakammn sualleri şöyledlr :
1 — ^undrrland u en çok golü hangi takım atacaktır?
2 — Tahmin ettiğiniz takım kaç gol atacaktır?
3 — Oyunlarda penaltı «durak mıdır? (Olaraksa adet yazılacak).
Aşağıdaki kupondu takım karni ve gol adedi yazılacak yerler hoş bırakıl mıştır Ayrıca ııltırıdu adres İçin de yer bırakılmıştır. Bu kupondaki sualleri cevaplandırarak mektuplarınızı idarehanemiz*? gönderiniz (Mektupların üzerin*- •Sunderland., kaydını İlâve etmeyi unutmayınız
Müsabaka şartlan :
I — İlk mu abakunın yapılacağı gün «mat 11 e kadar elimize geçen mek tuplar tasnife tabi tutulacaklardır. Geç kalanlar nazarı İtibara alınım yaraktır.
t — Gazetemizde bugünden itibaren aşağıda gördüğünüz kuponlardan 6 tane nr-nredHerektir
l«tl>rn hıı kuponları 1 maç İçin ayrı ayrı kullanabildiği gibi, kuvvetle inandığı nrtlı rdr İsabet nispetini arttırmak İçin aynı neticeyi « defa yazabilir, ve istediği kadar kuponla mı) hu bakaya iştirak edebilir. Müsabakaya İştirak İçin Icupoıı adedi bahis mevzuu değildir
3 — (taz4-tcmlzdrn kefilmiş kuponlara Yazılmamış olan tahminler nazan İtibara alınmaz
t — Taşradan goııderih-cj-k «dan mektuplar elimize geç de geçse, postaya veriliş tarihine göre nazarı itibara alınacaktır
İZAHAT:
Bu tahmin müsabakamıza iştirak edenler arasında İlk tasfiye yapıldıktan sonra neticeyi doğru tahmin edenler arasındaki kura noter huzurunda yapılacaktır.
2 — Tahmin ettiğiniz takım kaç gol atacaktır t
3 — Maçlarda kaç penaltı olacaktır ?............
İsim Adres
hıtnnbııldnn ııınk olmamak «ıırttylc imalâthane olarak kul lanünıafta elverişli nıgart 300 M2 ilk bir yort olup da etdmnk voyn kimin inak latlyenlerln 19231 a telefatı etmeleri.
Friedrich Lauer Maschinenbau Hridclbrrg, Rottmannstr.
0, Almanya
İSFORMA
Kuıulıırn temizleme ııınk inçlerinin TÜRKİYE UMUMİ MÜMESStLLİOÎ İçin sermayesi kuvvetli, piyasada tanınmış firma arıyor.
Dünya haberleri
Ecnebi muhabirlerin mektupları
En güzel yazılar
En güzel resimler
Kâzım Özalp Caddesi, İlgar Ap. 1-9
Telefon: 23031


bl >J I


I J • J 1 f •
1 "S ta 33^





'Grip. Nez/e. 1 Soğuk algınlığı. Romatizma
Baş, Diş ağrılarını Â Lp/cA?/7>






Resimlerle Dünya Aktüalitesi
11 Mayıs 1950 Perşembe
ı
Havacılığın iki çağı
Havaların düzelmesi üzerine Avrupada hava mitingleri gittikçe art-ıııuğn başlamıştır. Bizde henüz esaslı şekilde bir hava mitingi görülmemiş olmasına rağmen böyle bir mitingin büyük rağbet kazanacağı talimin olunabilir. Yukarıdaki resimde havacılığın İki çağı bir arada görünüyor: Emektar balon ile havacılığın iftihar ettiği ve sesin süratinden daha hızlı giden bir tepkili uçak, tesadüfün cilvesiyle bir arada tespit edilmişlerdir.
EndonezyalIların diplomatik kıyafeti
Yeni kurulan Endonezya Federal Cumhuriyeti, dünyanın dört bir tarafiyle siyasî münasebetler tesisi yolunda çabuk adımlar atmaktadır. Bu İstikamette yürünüldüğü şu sıralarda Endonezya Cumhuriyeti elçileri, devletlerine hâkim olan milliyetçi ruhun bir ifadesini kendi diplomatik kıyafetlerinde meydana koymuş bulunuyorlar. Yukarıda Endonezya-nın Paris Elçisi M. Nazır Datuk Pohoncak’ı, Fransız Cumhurbaşkanına itimatnamesini takdim ettikten sonra bir arada görülmektedir.




Uçan adam, şüpheye mahal bırakmak
istemedi
mltln-’ veçhi-şekil-
Bu idam mahkûmunun gözleriyle başkaları görecek
Bundan bir müddet evvel Pariste İdama mahkûm olan Maurlce Bay adında bir casusun gözlerini ilme hediye ettiğini yazmıştık. Yukarıdaki resimde Maurlce Bay'ın idama mahkûm olduğu celsede alınmış bir resmini görüyorsunuz. Casus, siyah gözlük takmış bulunmaktadır. İdam hükmü infaz edilir edilmez, Maurlce Bay’ın vasiyeti üzerine mütehassıslar derhal gözlerini alıp evvelce hazırlanmış olan iki köre takmışlar ve bu ameliyede çok muvaffak olmuşlardır. Şimdi bir İdam mahkûmu casusun gözleriyle iki kör görmektedir.
Fransızların meşhur paraşütçülerinden Valentln "Yeni uçan adam" bundan on beş gün evvel Paris te yapılan bir hava glnde, evvelce bildirdiği le ve resimde görüldüğü
de yeni kanatlariylo uçmuşsa da seyircilerin çok kalabalık olmasına rağmen bu uçuşu çok az kimseler görebilmiştir. Bunun
*
üzerine Leo Valentln ortada belirme istidadını gösteren şüpheleri İzale etmek maksadiyle şöhretini ve muvaffakiyetini her türlü Isnaddan uzak tutmak ü-zere yalnız gazetecilere mahsus bir uçuş tertip etmiştir. Uçan adam, gazete fotoğrafçılarını da atladığı uçağa almış ve yukarıda görüldüğü şekilde uçtuğunu fotoğrafla kandaki kanatları
uçmağa hazır. Yandaki resimde İse uçuşu ve İnişi muvaffakiyetle başardıktan sonra uçan adanı arkadaşları arasında görünüyor. Leo Valentln iki elinde iki portakal yarısı İle heyecanından •doğan susuzluğunu gideriyor.
CEP RADYOSU
Bu küçük el çantası ebadındaki radyo, 4 mayısta açılan Hannover teknik fuarında teşhir olunmaktadır. Radyonun ağırlığı 700 gramdır ve 20 istasyon aldığı söylenmektedir. Alnıanyadn yapılan bu radyo takriben 50 dolara satılmaktadır.
I
Bir açlık grevi daha
tesblt ettirmiştir. Yu-resimde uçan adam, vasıtaslyle boşlukta
Parıste
İş inada binince
ÎSTANBUL’un 28 ni-sayısında bildirmiş ol-veçhlle, 17 nisan gece-
göstermektedir. Lucieıı Hubert,

s
r
• Jr J
Resimde gördüğünüz cam oda İçerisindeki adam dünya açlık rekorunu kırmak Istiyen Fraııkfurtlu 48 yaşında eski Alman boksörü ve gii-reçisi VVilli Schmİtz'dir. 50 gün yemek yemeden yaşıyacak olan Schnıitz yalnız sigara ve maden suyu içecektir. Bir fizikçi, polis ve Kızılhaç memurları kendisini müşahede edeceklerdir.» Schnıitz rekoru kırdıktan sonra Amerikaya gitmeyi ümit etmektedir.
I'arlste Cagliostro adlı filmin gösterilmesine başlanması münasebetiyle garip bir İddia ortaya atılmış bulunmaktadır. Meşhur aktör Orsoıı tVolles’in filminde rol alan şöhretli sihirbaz kadın Leylâ Hamın, meslekdaş-larından biri olan Skarho Beye meydan okumuş ve bir mezarın içerKîıule kendisinden dnlın u-Atın müddet kalacağını İddin etmiştir.
Varisin ArmailU adı verilen semtindeki bir şarap deposunda hu İddiacılar karşılaşmışlar ve 0,80 metre derinliğindeki bir tabutun İçerisine girerek toprağa gömülmüşlerdir.
Fakat ııe çare ki, Lcyiıi İla, ıım mezarın içinde ancak 15 dakika kalabilmiş Skarho Bey İse 20 dakika dayanmıştır Resimde İki sihirbaz goz boya Cinin gömülüşlerini ayrı ayrı görmektesiniz. Beyaz. elbiseli Leylâ Hanımdır.
YENİ
san 19.50
düğümüz
sİ Barisin Cep Tiyatrosunda ilk defa olarak bir Türk piyesi oynandı.
Bu başarılı prenıier'den sonra Feridun Çöigeçen ve arkadaşları Vedat Nedim Tör iin “Kör'u-nü daha II defa oynamak fırsatını bulmuşlar ve piyes Patiste büyük bir rağbet görmüştür Yukarıdaki fotoğraflar Salih rolünde Feridun Çöigeçen ile Salma rolünde Fransız aktrisi Folla Maddalena’yı Kör rolünde
Anıca rolünde İse Feridun ÇÖI-geçeıı ite birlikte piyesi tercüme eden Pierre Deroııard oynamaklaydı. Mevsim sonu mü mise betiyle tatil edilen Cep Tiyatrosunun sonbaharda “KÖr”Ü tekrar repertuarına alacağını duyduk. Bu fırsatla Vedat Nedim Tor ile Feridun Çölgeçcn’i bir daha tebrik etmek İsteriz.

Comments (0)