Kfliüphanesl
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.

------ — Kİ
SİYASI İKTİSADİ
Ti
1 ı31 Bil x ı

JHİ /i İm i 1 * 1
t 4 J İri- 1 11 ■ -s ı • pBI a l M ; i P : â
■M • . ' f I i
t A

Sayı 132 — 10 Kuruj
Beyoğlu • Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mcs’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756 • 44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. tstanbul
İÇ ve DIŞ POLİTİKA
_ 10/IV/1950 -'
Partisinin beyannamesi
Bu yazı, Millet Partisinin beyannamesini dağıttığı gün (S nisan) yazılmış ve Ankara-dan gönderilmiştir.
U esnada, iki ağır ameliyat geçirmek dolayısiyle has-
t. »hanede bulunan muhterem Mareşal Çakmak’ın imzasiyle, Millet Partisi, bir seçim beyannamesi neşretmiş bulunuyor. Beyanname 9 sahife tutan uzunca bir metindir. Bunun 6 sahi-fesi, Cumhuriyet Halk Partisinden şikâyete, 1/4 sahifesi Demokrat Partiyi el altından iktidar ile anlaşmalar y^pan muvazaacı bir teşekkül olarak, halkın gözünden düşürmeye, bir sahifesi yargıçlar ile seçmenlere vatanî vazifelerini ihtar etmeğe lâ/4 sahifesi de, esas mevzua, yani Millet Partisinin, seçimleri kazandığı takdirde ne yapacağına tahsis edilmiştir.
Demokrasinin lâyıkiyle teessüs edebilmesi için, buna ait olup her medenî memleket ve Bunların partileri tarafından kabul edilmiş bulunan usûl ve teamüllere, bilhassa partilerimizin riayet etmesi lâzımdır, çünkü vatandaşa yeni siyasî terbiyesini verirse, onlar verecektir.
“Seçim Beyannamesi”, kitaplarda dahi tarifi yapılmış bir seçim fiilidir. Ticaret hayatında, konşimento yahut bononun nasıl gayesine masruf bir sadelik ve faydalılık ile kaleme alınması lâzımsa, "Seçim Beyannamele-ri"nin de, her defasında, o partinin. memleketin idaresine müteallik malî ve İktisadî işlerle içtimai ve siyasî durumunu hem içeride, hem dışarıda ne şekilde gördüğünü ve bu hususta, halkın ve seçmenin huzuruna hangi müspet tekliflerle çıktığını g termesi lâzımdır.
Bu ise komşu yahut karşı partiyi çekiştirmekle değil, onunkinden ayn ve gayn olarak, müspet maddeler halinde ve mantık ile hesaba müstenit bir şekilde ortaya derli toplu, herkes tarafından anlaşılır şiarlar koymakla mümkündür.
Bu sebepledir ki, bu beyannamelerde, parti programlarının hulâsası da caiz değildir. Çünkü programlar tafsilâtlı olarak matbudur. îstiyen alıp okuyabilir. Fakat beyannamede zikredilen noktalar, parti prensipleri ile programından mülhem olsa bile, ancak, o devre için el ile tutulabilecek olan hedefleri canlandırır. Ve bu suretle, o partiyi, diğerlerinden belirli bir su-’rette ayırır.
Millet Partisinin beyannamesini dikkatle okuduktan sonra, neşrinde fayda gördüğümüz kısımlarını gazetemizde hulâsa ederek neşretmiş bulunuyoruz. Tamamını faydalı bulmuş olsa idik, hulâsa tekniğini âzamî bir nispet dahilinde kullanarak tamamını vermeğe çalışırdık. Ne yazık ki, beyannamenin en büyük kısmı şiddetli bir polemik üslûbu ile kaleme alınmış ve bu kısımda, bu partinin şimdiye ka-darki mübalâğalı isnat ve ithamları, her işde “şahsiyet yapmak” hastalığımızı ifrata götü-rürcesine tekrar olunmuştur.
Ayrıca, Halk Partisinin dürüst bir seçim neticesinde ekseriyet kazanmasının imkânsız olduğu...", fakat eğer böyle bir şey vâki olursa, “Millî irade mücadelesi yerine başka fikirler ortaya çıkmak suretiyle memleketin meçhul âkıbetlere doğru sürükleneceği...” gibi, en şiddetli peşin hükümlere varıldığını, yahut, hem şimdiye kadar bir baskının mevcut olduğunu iddia edip hem de bu mealde bir beyannameyi fiilen kaleme alarak u, ağır . iki ameliyat geçir-kte olan yaşlı bir devlet ve İlet hâdimine imzalatmaktan ("^■inmemek suretiyle garip ve tehlikeli tezatların, bu beyannamede birbirini kovalamasına, hususî bir itina gösterildiğini görüyoruz.
Açıkça işaret edelim kî, bu, bir medenî cesaret örneği değil, demokrasiyi düpedüz demagoji ile karıştırmaktır. Halbuki se-çim, demokratik bir müessesedir, her türlü demagoji'nin zararsız taşmalar yapmasına tahsis edilmiş bir Hyde Park değildir»

• 1 A-
W W M
Arap Birliği Komitesi- diin Güvenlik Paktını kabul etti
âzami gayret sarfedileeek
Kahire, 10 (APı — Arap Birliğinin siyasi komitesi dün gece ittifakla, Arap devletleri arasında bir müşterek emniyet paktı fikrini tasdik etmişlerdir.
Mısır, Suudî Arabistan, Lübnan. Suriye, Irak, Yemen ve Ürdün tarafından tasdik edilmiş olan bu tasarı. 11 nisan tarihinde, genel kurulun tasvibine arzedilecektir.
Kahire, 10 A.A. (LPS) — Suriye Başbakanı beyanatta bulunarak A-rap Birliği Savunma Paktı, birlik tarafından tasdik olunduğu takdirde Suriye ile Irak arasında kurulması tasarlanan birliğe lüzûm kalmıyaca-ğını söylemiştir.
Hoffman'ın istifasına dair şayialar
İVashington. 10 lYİRSi — ECA nın yüksek mehafili, Marshall Plânı idarecisi Paul Hoffman’ın istifası hakkında çıkarılan şayialara hiç e-hemmiyet vermemektedirler. Bu şayialara göre. Hoffman. Parlste müzakere edilmekte olan Avrupa tediye birliğinde sterlingin durumu hakkında ileri sürülen İngiliz nokta! nazarına hiçbir suretle iştirak etmemektedir. Ortada dolaşan şayialara göre Hoffmanın yerine, Harriman tayin edilecektir.
ıg—iiımııııı ■ ■
Yugoslavya Sforzaya cevap veriyor
Belgrad, 10 (YÎRS) — -Borba" gazetesi, Sforzanın, Trieste meselesi hakkmdaki son beyanatını sert bir ifade ile reddetmekte ve ‘İtalyan Dışişleri Bakanı, Voroşılof’un Buda-peştede Yugoslavya aleyhine savurduğu son tehdit havasından istifade etmek ve bize karşı şantaja girişmek arzusunda ise, bulanık suda balık avlamış olur7 demektedir. Gazeteye göre, Sforzanın “ırredentiste” tavrı ne anlaşmaya, ne de müzakereye e-sas olabilir
Kahire, 10 A. A. (LPS) — Arap Birliği Genel Sekreteri Azzam Paşa Arap Birliği Savunma Paktının, birliğin bir bölge bloku halini almasına doğru atılan ilk adım olduğunu söylemiştir. Azzam Paşa paktın tasdi-kından sonra Arap Birliğinin Birleşmiş Milletler Teşkilâtından bu şekilde bir bölge bloku olarak tanınmasını isteyeceğini sözlerine ilâve etmiştir.
Şimali Afrika Araplarının istiklâli için gayret sarfedileeek
Kahire, 10 (AP) — Yüksek mevkili bir Arap kaynağından dün bildirildiğine göre, Arap Birliğinin Siyasi Komitesi, Kuzey Afrikadaki Fransız ve İspanyol müstemlekelerinin istiklâllerini elde etmeleri için bütün kuvvetini sarfetmeye; İspanyol ve Fransız Fas’ı, Tunus ve Cezayir’in istiklâllerinin elde edilmesine çalışılmasının talep edileceğini kaydetmiştir.
Kaynak, tavsiyelerin teferruatı hakkında malûmat vermekten imtina etmiştir. 7
Arap devletleri. Kuzey Afrika a-raplarının istiklâllerine şimdiye kadar sempati beslediklerini belirtmişlerse de, resmi bir teşebbüste bulunmamışlardır. '
Kahire, 10 iAP) — Arap Birliği Konseyinin içtlmaından sonra yayınlanmış olan tebliğ, Kudüsün beynelmilel bir idareye tâbi tutulması keyfiyetini şu şartlara bağlamıştır:
1 — Yahudi ve Arap nispeti, Birleşmiş Milletlerin Kudüsün taksimine ilk karar verdiği 917 senesindeki nispetini muhafaza etmelidir.
2 — 29 kasım 1917 tarihinde Ku-düste oturmakta olan Araplara orada ikamet serbestisinin tanınması.
3 — Beynelmilel sahanın nüfusu arttığı surette dahi Arap ve Yahudi nispetinin muhafaza olunması,
4 — Arap ve Yahudi mülkleri aynı şekilleriyle ve nispetleri baki kalmak üzere muhafaza olunacak.
Askeri meseleler
Kahire, 10 A.A (United Press) — Arap Birliği resmi bir şahsiyetinin bugün bildirdiğine göre müşterek Güvenlik Paktı ile askeri meseleler hakkmdaki eki Arap Birliği Siyasi Komisyonu tarafından dün yapılan altı saatlik bir toplantıda oybirliğiyle tasdik edilmiştir.
Teferrüat açıklanmamıştır.
Arap Birliği Siyasi Komitesinin son Kahire toplaııtiMinda, Arap âlemini alâkadar eden nııihlrn kararlara varıl mıştır. Resimde N’ahas Paşa İle Irak
Murahhas Heyeti RelM El Slh eydl Bey görülmektedir «MhaiBBi • «- . • ( itin «**
Yeni Delhi anlaşmasının metinleri neşredildi
Her iki taraf, azınlıklara vatandaş hakkı tanıyacak
Yem Delhi, 10 (YtRS) — Hindistan Başbakanı Pandit Nohru İİp Pakistan Başbakanı Liyakat Ali H*in arasında varılan on iki maddelik anlaşmaya göre, her iki memlekette yaşayan a-zınlıklar, müsavi yurtta# muamelesi göreceklerdir. Can ve mal emniyeti garanti edilecektir. Muhaceret etmek isteyenlere en büyük kolaylıklar gösterilecek ve tehcir edildikleri yerlere avdet etmek isteyenlere her kolaylık gÖBterllecefcl gibi gaabedllen gayrimenkul veya diker malları iade eti ilecektir. Azınlıklara karşı zor kullananlar şiddetle cezalandırılacaktır. Hintlilerle ÎHİâmlar arasında infial doğuracak olan menfi propagandalar menc-dilecektir. Anlaşmanın hakkiyle tatbik edilip edilmediğini murakabe etmek üzere, mevzuu bahis bölgelere birer bakan gdnderilecekHr.
Pandit Neh.ru. Hindistan Parlâmentosunda “Bıı anlnşnuı, Brnga) meselesini hnlletnıomrkle beraber büyük bir ürnlt ışığıdır,, demişi ir.
Pakistan Parlârıınntoaundh konuşan Liyakat Ali Han ise ''Hindistan ve Pakistan arasında imzalanan bu j'enl anlanma, korku ve şüpheyi sona, erdirmiştir,, demiştir
Yeni* Delhi, 10 AA (AFPı Meclis, Parulıl N( hrunun, Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Han'ın zlyaıeU neticemi Pakistanla aktrdihn anla^rna-ların metnini tahlil eden bryanRtını müsait» karşılamıştır ’
Ru anlaşmayı kabul atnırypn İki BenKHİli bakan, Hindistan M' Hr» /.t Hükümetinden çekilmişlerdir .. .»ilde fena akisler uyandırır on ı btt İstifaları geri aldırmak Üzer» • 4 ‘b bttgicre geçilmisHr

Devlet adamı olarak Fevzi Çakmak halk arasında
Millî bir kahramanı daha kaybettik
Büyük Asker, yarın milli cenaze
töreniyle defnedilecek
Mareşal Fevzi Çakmak, dün sabah saat 7,35 de tedavi edilmekte ol-dugıı Teşvikiye Sağlık Yurdunda hayata gözlerini kapamıştır. Bilindiği gibi, ikinci prostat ameliyatından sonra Mareşalin sağlık durumu her gün biraz daha vahamete doğru gitmiş, gösterilen bütün ihtimamlara rağmen bir zatürrle ihtilâfı vefatı intaç etmiştir.
Hastahanenln verdiği en son rapora göre evvelki akşam hararet 39. nabız 100, teneffüs anormaldi. Mareşalin eşi ve kızı, koma başladığı andan itibaren başucundan ayrılmamışlardır.
Vefat haberi derhal Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin Kerim Gö-kaya bildirilmiştir. Vali, Teşvikiye Sağlık Yurduna giderek orada bulunan Bayan Çakmak’a, kızına ve damadına hükümet adına taziyetleııni sunmuştur. Bilâhare Ordu Müfettişi Orgeneral Asım Tınaztepe Sağlık Yurduna gelmiş, ordu adına baş sağlığı dilemiştir.
Saat 9.30 da, Mareşalin nâşı bir cenaze arabasiyle Nişantaşındaki 109 numaralı apartmana götürülmüştür. Cenaze yarın saat 11 de buradan alınacak, Beyazıt camiine götürülecek namazı kılındıktan sonra askeri ve. resmi cenaze töreni nashyacaktır.
Komaya girmeden önce yaptığı vasiyeti gereğince, Mareşal, Eyüpte kızının medfun bulunduğu mezarlığa defnedilecek, cenazesine çelenk gön-derilmiyecektir.
Millî Savunma Bakanı Hüsnü Çakır, cenaze töreninde bulunmak üzere dün akşam Ankaradan hareket etmiştir.
Ölüm haberi şehirde bir yıldırım süratiyle yayılmış ve birbirine rastlayan vatandaşlar baş sağlığı dileğinde bulunmuşlardır.
Bu arada İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği, İstanbul Yüksek O-kullar Talebe Birliği, Türk Kültür Ocağı, Türk Gençlik Teşkilâtı başkanlıkları muhtelif beyannameler neşrederek, ölüm gününün neden millî matem günü olarak ilân edilmediğini ve radyonun neden neşriyat yaptığını sormuşlar ve teessürlerim bildirmişlerdir.
Diğer taraftan dün Üniversite gençleri, Üniversitenin de tazim tatili yapmasını talep etmişlerdir.
Radyocvıuın önünde gençliğin toplantısı
Ayrıca dün gece saat 21,30 da Taksim Meydanında toplanan Üniversite talehe teşekkülleri mensuplarından bini mütecaviz bir gençlik kütlesi, Radyoevinln önüne gelerek devam etmekte olan neşriyatın ihtiram için kesilmesi hakkında tezahüratta bulunmuştur.
Cumhurbaşkanınnı beyanatı
Cumhurbaşkanı İnönü, Anadolu Ajansı muhabirine şu beyanatta bulunmuştur:
‘•Sayın Mareşal Fevzi Çakmak’ın irtıhalinden derin bir surette müteessir okluk. Mareşal He birlikte çalıştığımız günlerin hatırasını hürmet V* yftdedlvoruz. Muhterem ailesine ve muhterem milletimize tazl-yotlerimızi sunarız.’*
Siyasal Bilgiler'de dekan seçimi
Ankın’/ı, 10 (Hususi )ımh(ıbirimiz bil-lliriyorı - Ahkarn Üniversiteni için»? nli-nnn Sıyaihl Bilgiler Fnküİlcalnde 1 nivcrsitrh/r lüıııunıınnn herektirdl^l se-%'İmlrr yapılmıştır îJ(’kMnhıiiı Oku) MudlhÜ Felhl Çrllldmş, H»?ıuıtöıhlkl»Tc Rıfkı Bunçn.k. İsmail Hakkı K*ş raf akılı, ' ono’iın kurulu ıl’ »•llldcrlru* Htıukl Şn-ıir' S«»ieıı, Burhan Koni vş Kcnuıl Fik-rM liıtç HfiçUrnlşUMir.
tÇ SAYFALARDA
İKtNCÎ
Bize sığınan mülteciler bıırada nasıl yakıyorlar ÜÇÜNCÜ
Türk dili meselesi Louis Bazin
DÖRDÜNCÜ Penicillin, devayı kül değildir
Dr. Hüseyin Pektaş
B E Ş î N C t
Harp sonrası ticaretimiz Faruk A. Sünter
Mareşal Fevzi Çakmak
Bu millet ile devletin büyük hadimlerinden biri: F.Çakmak
Mareşal Fevzi (akmak’ı kaybetmiş bulunuyoruz.
tçlmlzden bazdan, onu Millet Partisinin fahrî genel başkanı olarak tebcil edecekler ve bu partide bıraktığı boşlukta, aradıkları hac-legâlıı bulacaklardır.
Bazıları da. ailelerinin, nadir aileye nasip olur bir temel direğini kaybettikleri için derin bir hicran duyacaklardır.
Fakat çoğumuz, daha doğrusu hepimiz, Mareşalin millet ve devlet çerçevesi İçindeki tarifine bağlı bulunmaktayız. Merhumun, zaten büyük tarifi htıdıır. Buna göre, aramızdan ayrılmış bulunan İnsan, bu millet ile devletin büyük hâdlmlerlnden biridir. Çünkü Milli Mücadele Türklyeslnln ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin Er-kânıharblyei Dmııuıi.ve Reisidir. Bu ne demektir ve hu sıfatı ile hıı memlekete ne gibi hizmetlerde bulunmuştur, bunu, gazetelerden birinde bilâhara neşredilmiş yahut neşredilmekte olan hâtıralardan takip etmeğe lüzum yoktur. Gazi Mustafa Kemalin büyük nutkunu okumuş olmak kâfidir.
Sicilini şu yahut hu vekâletin “Zat işleri dalresl’’nden değil de millet ve Türk tarihi adına doğrudan doğruya Atatürk’ten almak hem nâdir bir pâye hem de küçük politika ihtiraslarının erlşemiyeceğl bir noktada cbed-nlşin olmak demektir.
Bizim bildiğimiz, sevdiğimiz ve büyük kahramanlıklar destanının başlıca şahsiyetlerinden biri olarak tanıdığımız Mareşal Fevzi Çakmak, hu idi. Nasıl ki, aramızda münakaşa mevzuu olmasına İmkân bulunmayan İnsan da, hudur.
Bu güzel İnsanı yarın soıı İstirahatgâhına tevdi ederken, elbette kİ, 30 Ağustos günü Dumlupınar sahralarını düşmana cehennem eden Türk ordularının sevk ve idaresini üzerlerine almış üç büyük İsimden bir tanesi olarak yAdedeceğiz.
Acımız bundan dolayı büyüktür.
Sovyet İdarî mekanizmasında buhran hüküm sürüyor
Londra, 10 ıNafen) — Devam etmekte olan sinir harbinin Sovyet Hükümetini de gayet müşkül bir duruma sokmuş olduğu belirtilmektedir. Bu husustaki fikri ileri süren Sovyet işleri Uzmanı Edvard Crancks-«hav, Ohserver gazetesinde çıkan bir yazısında Soyyet Komünist Partisi merkez komitesi ile Sovyet Hükümetinin sinir harbinden herkesten fazla zarar görmüş olduklarını belirterek, şunları söylemektedir:
“Devamlı bir surette yapılmakta olan idari değişiklikler Sovyet İdari
mekanizmasında ciddi bir buhranın hüküm sürmekte olduğuna kuvvetli bir delildir.
Kısa bir zaman içinde partinin ileri gelenleri arasında şiddetli bir tasfiyeye başvurulmuş olması da parti dahilinde çözülmenin başladığına delil addedilmektedir.
Parti İçindeki çözülmenin muhtelif gruplar arasındaki rekabetten ve bu rekabetin doğurduğu binbir türlü hilelerden ileri geldiği anlaşılmak-tadır. Sovyet Bolşevik Partisi tefessüh yoluna girmiş bulunmaktadır.
D. P. nin İstanbul aday listesi belli oldu
Dünkü nüshamızda C. H. P. ve M.P. tstanbul teşkilâtı adaylarını bildirmiş, D. P. deki tasnif nihayete ermediği için Demokrat Partinin tam Üstesini verememiştik. Bugün, yoklama kurulunda kazanan parti namzetlerinin isimlerini veriyoruz. Genel îdare Kurulu bu isimlerin milletvekili olmak şartlarını haiz olup olmadıklarım tetkik ve tesbit ettikten sonra neşredecektir.
D.P. nin İstanbul teşkilâtı namzetleri şunlardır:
Celâl Bayar, Fuat Köprülü, Adnan Menderes. Fuat Hulusi Demircili, Nihat Reşat Belger. Sa-lamon Adatto, Senihi Yürüten, Faruk Nafiz Çamlıbel, Enver A-dakan, Mükerrem Sarol. Hüsnü Yaman. Ali İhsan Sabis, Mithat Tözer. Nazlı Tlabar, Firûzan Tekil. Salih Keçeci, Mithat Denker, Stepan Barın, Sanl Yaver. Ahflya Moshos. Orhan Arsal. Fahreddin
Sayım er.
C. H. P. Adayları hakkında en
'♦"* I • t
(4 . • * * . | ’
son neticeler
Şimdi Parti Divanının göstereceği yüzde otuzlar, merakla bekleniyor
Ankara, 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — C.H.P. mahalli yoklama kurullarınca tesbit edilen adaylar arasında bugünkü C.H.P. lı milletvekillerinden pek çoğu görülmemektedir. Bu suretle C.H.P, nin yeni listesi mühim nlsbette değişiklik ar-zetmektedir.
Mevcut milletvekillerinden bazıları önümüzdeki devre için milletvekili olmak istemediklerini söyllyerek yoklamalara girmemişlerdir. Söylendiğine göre partinin faal vazifelerinde çalışan milletvekillerinden bazıları da listenin tutulmasını temin edecek mahalli namzetlerin kazanmalarına imkân bırakmak üzere yoklamalara girmemişler, bu yüzden de %70 nisbetinde yer almamışlardır. Bunlar merkezce tesbit edilecek o-lan % 30 nisbetinde namzetler arasında gösterileceklerdir.
C. H. P. adayları (devam)
Pazar günü yapılan yoklamaların neticeleri yer yer belli* olmuştur. Yeni gelen neticeleri bildiriyorum:
KIrklareli: Yalçın Bilgıvar, Züh-tü Akın, Halil Tekin Bucaklı. Yakup Naci Saygın.
Kütahya: Ahmet Yüzbay, Talât
Çini, Hüsnü Kabakçıoğlu, Süleyman Atay, Halil Benli, Asım Simavlı, Salim Alyanak.
Ağrı: Salih Türkmen. Ahmet Teker.
Antalya: Rasih Kaplan, Kemal Kaya. Doktor Ali Nazım Köseoğlu, Mustafa Korkut. Veli Şekerci.
Burdur: Hüseyin Onan, Hüsnü Bayar.
Balıkesirin devamı: Mustafa Ça-kıroğlu, Niyazı Gürer, Cemil Topçu, Esat Baykal.
Denizli: Behçet Uz, Hulûsi Oral. Cemil Çalgüner, Kâmil Dirilten. Himmet Akın.
Kars: Tezer Taşkıran, Veysi Koç-oğlu, Sabri Atay. Esat Oktay. Mehmet Bahadır, Abbas Çetin. Lâtif Ak-üzüm.
Mardin: Aziz Uras, Kâmil Boran, Hızır Coşkun, Mehmet Saraçoğlu, Şemseddin Ekmen.
Trabzon: Faik Ahmet Barutçu.
Haşan Saka. Raif Karadeniz, Kemal Eyüboğlu, Tevfik Koral. Saffet Baş-tüccar,,41i Rıza Işıl, Ali Sarıalioğlu, Sir(wı (devam): Hikmet Işık, Kemal Çolakoğlu.
âfaıtissa (devam): Şefik Turdan, Alı Rıza Artunkal.
Tekirdağ: Sadi Kıyak, Kenan Kt-zıltan. Ziya Cezaroğlu. Emin Ataç.

Sayfa 2
Y E N î İSTANBUL
n Nisan 19W
Mareşal Çakmak’ı kaybettik
Oliim haberinin yurtta ve şehirdeki akisleri
vefat
Türk bildi-
Gcnelkurmny Başkanı Orgl. Abdurrulımun Nafiz Gürnııının teessürü:
Orduya büyük hizmet etmiş o-lan bir kumandanımızın kaybı bizim için büyük bir acıdır. Bundan duyduğumuz teessür sonsuzdur. Gerek kendim vo gerek ordumuz adına Türk Milletine taziyetlerlmi bildiririm.,. Millet Partisi Geııol Müteşebbis Kurulunun beyannamesi
Aziz Türk Milletine;
Millet Partisi kurucusu ve fahrî Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak bu sabah saat 7,35 te Istanbulda etmiştir.
Millet Partisi bu haberi büyük Milletine en derin ıstırap içinde
rirken, onu bir baba gibi seven bütün Türkterin keder ve elemini paylaşırız Her faninin ölümün tadını tatması mukadderdir. Fakat bu mukadder a-kıbct önünde, kendinden sonraki nesiller arasında sevgi vo hürmet dolu hâtıralarla yaşamak fanilerin ereceği en büyük mazhariyettir. Mareşal Çakmak bu mazhariyete ermiş bir insandır.
Mareşal Fevzi Çakmak Türk Milletinin son yarım asırlık hayatında üzerine aldığı her vazifeyi kudret vc liyakatte ifa etmiş ve Türkiye Devletinin temellerinin atılmasında fedakâ-rane mesaisiyle birinci plânda hizmet görmüş mümtaz bir asker vo büyük bir devlet adamı olarak tarihimizde ve gönüllerimizde bir âbide halinde yükselmiştir.
O. bütün bunların fevkinde temiz bir Müslüman, kalbi herkesin iyiliğe ve aaadeto kavuşması için beslodlğl zengin ve şefkatli hislerle dolu yüksek insan hüviyeti ile bir ahlâk vc hayır timsali halinde genç, ihtiyar, köylü. şehirli her Türkün gönlünde tahtını kurmuştur.
Türk Milleti ve Türk tarihi onu her zaman en aciz evlâtları arasında taziz edecek, onun samimiyet, memlekete hizmet vo İnsanlık fikirlerinden mülhem olan yolu dalma Türk Milletinin yolu olacaktır. Allah o büyük ölüye rahmet eylesin vo makamını cennet kılsın.
Sadi Irnınk’ın demeci
C. H. P. Bölge Müfettişi Konya Milletvekili Prof. Dr. Sadi Irmak, Mareşalin vefatı dolayısiylo şunları söylemiştir!
Mareşalin adı ,milli mücudetenln mUmta* * simaları arazında tarihi yerini bulmuştur. Türk Milleti kendisine bu çapta hizmet edenleri asla unutamaz. Kurtuluş Savaşında Atatürk vo İnönü ile borabor ön safta, vatan hiamctlndo bütün varlığını ortfcya koyarak ifa ottlğl hlamotlerl dalma şükranla anacağı».
Memleket, büyük vo yiğit bir asker vc doğorli bir evlâdını kaybetmiştir. Milletimize taalyntterimi sunarım.,, C.li.P. tl Buşkaıuııın taalyat telgrafı
C.H.P. İstanbul 11 Başkanı İlhanlI Sancar Mareşalin ailesine aşağıdaki telgrafı göndermiştir.
"Memleketimizin kahraman evlâdı Mareşalimizin kaybından doğan «onsuz teessürlerinize gönülden iştirak c-der, bütün arkadaşlarım adına baş sağlığı dilerim.,,
ilham! Bancar, Millet Partisi Başkanlığına da telgrafla baş sağlığı dilemiştir.
Demokrat Partinbı tebliği
Demokrat Parti İstanbul 11 Merkezi dün sabah şu tebliği yayınlamıştır:
“Bütün hayatını millet önünde hizmet etmekle geçiren, bilhassa İstiklâl Savaşında Atatürkle birlikte büyük kahramanlılar yaratan, Türk İstiklâl ve vatanının unutulmaz tarih! «İmalarından olan Mareşalin vefatı hepimiz İçin çok acı bir kayıp olmuştur.
İstanbul Teşkilâtımız büyük askerin üfulüne içten gelen teessürlerini izhar ederken ailesine vo Türk Milletine baş sağlığı diler.,,
* •
Mareşal Fevzi Çakmak için yapılacak cenaze töreni
İSTANBUL V/\Lt VE BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN :
İHtunbul Milletvekili Mareşal Fevzi Çakmak, 10 nisan 1050 pazartesi günü sabah naat yedi buçukta tedavi altında bulunduğu Nişantaşı Teşvikiye Mağlıknvhıdn Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Ailpslnin arzusu üzerine cenazesi 12 nisan çarşamba günü Beyazıt camiinde öğle namazını müteakip askeri törenle kaldırılarak Eyüpteki aile zarhğına defnedilecektir.
Kendi vasiyeti üzerine çelenk dirilmemesi ailesi tu rafından
edilmiştir. Canım törenine İştirak buyuracakların hazırlanan protokol mucibince törende yor almalarını rica ederim.
ıne-
gön-rica
(4430)
İnönü, 500 üncü Fetih Yıldönümü Derneğine âza oldu
Istanbulun 500 üncü Fetih Yılını Kutlama Derneğinde dün toplanılarak Cumhurbaşkanı ismet İnönUnün cemiyet Üyeliğini kabul etmiş olduğunu bildiren mektup okunmuş ve şükranla karşılanmıştır.
Derneğin propagandasını yapmak üzere bir hoyet seçilmiş, Fatih Abidesinin dikileceği yerin üısbiti için bazı müzakereler cereyan otmiştlr.
— ■ ■ i
Turizm haritası
Basın ve Yayın Umum Müdürlüğü, memleketimizin 1/200.000 mikyasında turizm’ haritasını hazırlamıştır. Haritada bütün şehir ve kasabalarımızın yollan, tarihi harabe ve âbideleri. oiol vc eğlence yerleri ite çeşitli hususiyetlorl belirtilmektedir.
Bayındırlık Bakanlığı, haritanın bastırılmasına başlamıştır.
Tekel Bakanı Trakyada
Tekel Bakanı Fazil Şerafeddin Bür-ge, yanında Bakanlık Müsteşarı ve Trkel Umum Müdürü olduğu halde idareye ait şarap fabrikalariyle diğer tesisleri görmek üzc-re dün sabah Tıakyaya hareket etmişlerdir.
Yeni sağlık tesisleri
Bir müddet evvel Sağlık Bakanlığı tarafından satın alınan eski Beyoğlu Belediye Hastahancsi binalarından biri, otuz yataklı bir verom haetaha-nesi, diğer bir bina âcil vakalar için cankurtarma merkezi ve kan verme istasyonu haline getirilecektir. Sağlık Bakanlığı, dün Sağlık Müdürlüğüne, haetahanc binalarının tadil ve tamir keşfinin yaptırılmasını bildirmiştir. Sağlık Müdürü Dr. Faik Yargıcı, yanında mimar vo mühendisler olduğu halde bugün hastahanoye gldecok vo lüzumlu keşifleri yaptıracaktır. 30 yu-1 toklı verem hustahanczl 26 faaliyete geçecckUn
bnkan ahlâk, tevazu edinç-
Türkiye Milli Tatebe Federasyonunun beyannamesi
Aziz vatandaşlar,
Yakın tarihimizin, en büyük askerî kahramanı Mareşal Fevzi Çakmak,ı kaybetmenin en derin teessürü içinde bulunuyoruz İstiklâl mucadetenılzdo başhbaşınn bir tarih yaratan, Sakarya, Dumlupınar, 9 Eylûl'ün inkâr edilemez dehası, ÇAKMAK şimdi kalbimizin en sıcak köşesinde, hürmet vo sovgl hâlesi olarak yerini almıştır. Büyük hâtırası ardından yaşlı gözlerle genç nesli "O’nun doğruluk, fazilet, feragat, fedakârlık vc dolu hayatını kendisine örnek ccktlr.
İMnııbul Üniversitesi Talebe Birliğinin Çakmak ailesine telgrafı
Sevgili Mareşalimiz; büyük insan Fevzi Çnknmk’ın aramızdan ebediyen ayrılması blzlorl derin yasa düşürdü. Acınız acımızdır. Hepinizin başı sağ olsun.
İstanbul Yüksek Okullar Talebe Birliğinin telgrafı
Yakın tarihimizin faziletkâr büyüklerinden biri olan sevgili Mareşalimiz Fovzl Çakmak’ın aramızdan ayrılışından mütevellit teessürümüz pok büyüktür. Büyük ölüye Tanrıdan mağfiret niyaz ederiz. Acınız acımııdır, Başınız sağ olsun.
Teknik üniversite Talebe Birliğinin telgrafı
Millî Kahraman Mareşal Fevzi Çak-mak'm Irtihalinden dolayı İstanbul Teknik Üniversitesi ^pnçlb i büyük bir acı vo teessür içindedir. Sonsuz tazi-vetterimizi sunar, rahmetliye Tanrıdan mağfiretler dileriz.
Diğer taraftan şehrimizdeki bir çok talebe teşekkülleri İle cemiyetler beyannameler neşrederek ve telgraflar çekerek mateme İştirak ettiklerini bildirmişlerdir.
AN1LYRADA TEESSÜR
Ankara, 10 (Hususi muhabirimi! bildiriyor)' — Mareşal Çakmak’ın vefatı yurtta hor türlü muhitte dorln bir teessür uyandırmıştır.
Kudret gnzetosi bu haberi ikinci tabı ile bildirdi. Halk Partisinin organı olan Akşam Haberleri gaıolosi bite hâtırasından çok mütoasslr bir lisanla bahsetmiştir.
Büyük komutanın connze merasiminde bulunmak Üzere yüksek tahsil gençliğinden 760 kişilik bir grup îstan-bula hareket etmiştir.
UMtRDE teehhür
İzmir 10 (Husus! muhabirimi! bildiriyor) — Mnrnınl Çakmak’ın ütulü haberi, burada halk arasında vo siyasi çavrelorde dorln toesaürte karşılanmıştır.
s
§ IE IHI fl lllt
mı a\ m: ie mı il je mı ıı
Milli oenaze meralimi nasıl yapılacak ?
İstanbul 10 (Türk Ajansı) T.C. I. Ordu Müfettişliği I. ffuha 2. Ki-sim «ayı MD3 10 nisan 1060 tarihli Mareşal Favgl Çnknmk'ın cenase törenine alt program aşağıdadır:
1 — Merasim Komutanı flo. Tüm. Komutanı Tümgeneral Necat! Ta-can'dır. İştirak edecek birlik ve kurullar şunlardırı
A) Baneağı beraber 85. TünVdan bir P. Alayı.
B) 4. Hv. Alayından bir atlı bw» lük.
C) M, Tümenden bir top arabacı.
D) Kuleli ve Mnltnpo Askerî Ll-solcrlndsn karma bir tabur.
E) Deniz Komutanlığından dolgun mevcutlu bir deniş bölüğü.
F) iki polis müfrezesi (Biri atlı diğeri yaya).
G) 23. Tümen ve Deniz bandoln* rı.
Bu birlikler saat 13 de aşağıdaki tertip dahilinde vo bağlı kroki mucibince Royasıt Camiinde yerlerini almış bulunacaklardır.
2 — İstanbul garnizonunda bulunan Generallerle bütün birlik ve kurulların İşleri müsait üst subayları cenaze merasimine İştirak edeceklerdir.
3 — Ksndl arzuları üzerine çelenk yeptırılmıyacaktır.
•1 — Törende yürüyüş sırası î
A) Merasim Komutam (Atlı) B» Atlı Polis müfrezesi, C) Süvari bölüğü (Atlı). Ç) Piyade Alayından iki tabur. D) Askerî İfao taburu. E) Deniz bölüğü, F> Folla müfrosasl, G) Piyade Alayının III. tabur komutun, G) 23. Tüm bandosu. Hı Deniz bandosu (Her İki bando münavebe ile çalacaklardır), 1) Cenazeyi hAmil top urabası, J) Mareşalin İstiklâl madalyasını taşımak üzere 23. Tümenden bir «ubay, K) Ailesi erkânı vo akrabaları, L) Bakanlar vo milletvekilleri, M) Vali ve Or-dıı müfettişi, N) Kordiplomatik, O) Kara, Hava, Deniz General, A-ınlral ve subayları, P) Üniversite rektörleri vo dekanları, profesörleri (Yüksek Okullar dahil) R) îstanbuldn bulunan Beşbokanhk ve dlğor Bakanlar müfettiş ve genel müdürleri, S) Adliye erkânı (Cumhuriyet .Savcı vc Yardımcıları. Tapu vo Kadastro Müdürleri). I?) Gonol Meclis üyeleri ve 11 erkânı, Tı Defterdar muavinleri İle mensupları, Ü) Emniyet Müdürlüğü erkânı. Basın ve Yayın Mın-taka Müdürü, sıraslyle Eğitim, Bayındırlık. Ekonomi, Sağlık, Gümrük, Tokel, Orman, Ulaştırma, Bölge, Ticaret vc Bölge, Çalışma Müdür vc mensupları, V) İstanbul nel vo dürlcrl tan bul
Z ) Partiler Balkanları, Gazeteciler tl be
hu»
Elektrik, Tramvay, Tli-Sular İdareleri MU-ve mensuplan, Y) îs-Beledlyo Mümessilleri, erkânı. Halkevi Cemiye-
ı ve diğer kurullar nlfa-lyle). Ab) Alfabe sıraslylc I cemiyet ve teşekküller, Ac) Halk, Ad) Piyade alayının III. taburundan bir bölük. Aç) Bu taburun diğer iki bölüğü hirevle kolda kol başı bando hlzıiHinda bulunmak üzere geriye doğru ikişer adım aralıkla cenazenin İki başında yürüyeceklerdir.
5 — Birlikler yürüyüş kolu ile yürüyeceklerdir.
6 — Törene iştirak edeceklerden cenaze namazına İştirak etmeyecek zevat namazdan evvel protokoldük! yerlerin! alacaklar ve o-rada duracaklardır.
7 — Cenazeyi takip «denlorln protokol aıratıına göre, tertiplenmesi ve harekollerl, karışıklığa meydan verilmemesi İçin İstanbul Merkez K. ile Emniyet Müdürlüğü İşbirliği yapaaaldardır.
8 — Cenaze töreni Fatih Parkına kadar devam edecek ve oradan itibaren mezarlığa kadar oto-moblllerle gidilecektir.
L Or. Mf.
Qrgh Asım Tma^togo
Mareşal Çakmak’ın hal tercümesi
Istan-i « rbi-Topçu almış-
Büyük Asker, hayata gözlerini kapadığı zamaıı 74 yaşında bulunuyordu
Rahmetli Çakmak. 1876 da bulda doğmuştur, tik askortlk yesin! Çakmak oğullarından Albayı olan babası AH Beyden
vKavak mahalle mektebini bitirdikten sonra sıraelyle Soğukçoşmo Askerî Rüştiyesi. Kuleli İdadisi ve nihayet Harbiye Mektebini bitirerek 1898 de erkânıharp yüzbaşılığı rütbesini almıştır.
İlk defa Erkânıharbiye 4 üncü şubede vazifolcndirilmiştlr. Bilâhare Kümeliye gönderilerek 1008 Meşrutiyetine tekaüdüm eden günlerde burada cereyan eden hâdiseleri, isyanları, fesatları, harpleri yakından görmüş ve Kümelinin kaybedilmesiyle» neticelenen Balkan Harbine, Vardar Ordusu Harekâtı Harbiye Müdürü sıfatlyle iştirak etmişti. Birinci Cihan Harbinde Çanakkalode, Kafkasyada vo Ata-tüı kten evvel do Surlyodo Yıldırım Orduları Grup kumandanlığında bulunmuştur. Bu esnada hastalanarak merkeze dönmüş, Erkânı Harblyel Umu-mlyo Rolstlğlndo vo Harbiye Nazırlığında vaatte almıştı.
1918 de Ferikliğe (korgoneral) yükselen Fevzi Çakmak 1920 nisanında Harbiye Nazırlığından ayrılarak Ana-doluya geçmiş, ayni yılın mayımnda AnUaradn Türkiye Büyük Mlllot Meclisi Hükümetinin İlk tera Vekilleri Heyeti Rolal sıfatiylo tomol yapıcılarından biri olmak şerefini kazanmıştır. İstiklâl Mücadelesinin en hararetli günlerinde Erkânı Hnrblysl Umumiye Reisi olarak Atatürklo çalışmış ve Türk, ordularının muzafferlyotlnİ temin eden kumandanların başında bulunmuştur. İkinci İnönü zaferi ür.o-rina Büyük Millet Meclisi onu Birinci Feriklik (Orgeneral) rütbesi vermişti. Sakarya savaşından Başkumandanlığa Çakmak da Erkânı killlğlno getirilmiş
suna kadar vokll olarak bu vazifede vo Vekiller Hoyotl Reisliğinde bulunmuştur. Sakarya zaferi üzerine Vekiller Heyetince takdirname ile taltif edilen Çakmıık, buradaki hlsmotlorl-ne karşılık kendisine Müşirlik (Mareşal) tevcih olunmuştur.
Büyük komutan. 1044 yılına kadar Genelkurmay Başkanlığında kaldıktan sonra kanunî yaş tahdidi üzerine tekaüde anvkvdllmlştlr.
Mareşal, karıştığı büyük işlerden kendisine maddi monfaallor temin etmeyi düşünmeden namuslu kalmış nadir insanlardan biriydi.
az evvel Atatürk seçilince Fevzi Hurblyr Rrls ve-v« 10112 tem mu»
Dışişleri Bakanımız dün Paristen döndü
Atlantik Paktının doğu Akdeniz» teşmili işi, üç dışişleri bakanının Londra toplantısında görüşülecek
Dışişleri Bakanımı! Nacmsddln Budak dün akşam saat 21.80 da uçakla şehrimize dönmüştür, Bakan, kendisi İte görüşen bir arkadaşımıza soyahatl hakkında şu beyanatı vermiştir;
Kornada imzaladığımız dostluk nndlusmuHi gerek Amerikada, gerek Bıılı Avrupatln çok lv| karşılandı, 1-talya Hükûmotl tararından çok İyi kabul gördüm va samimi dostluk tezahürlerine şahit oldum. JJu. hülyanın Türk Mlltetlnc karşı sevgi vo saygı duygularının İfadesidir. Itnlvanın »ayın devlet başkanındnn İtibaren görüştüğüm bütün rical Türk Mille-ilıulun hap hayranlıkla bnhHidtlIor. Bildiğini» gibi Komadan Htrasbotırg'n gittim. Orada toplanan Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanları Komitesinin bu defa verdiği kararlar arasında Almanya ve Saar nükûmetlorinln Avrupa Birliğine kabulleri başta geliyor.,, — Almanyanın, birliğe iştiraki no şoklldc olacak?
- Almanya İte Saar, henüz sulh andlaşmasında vaziyetleri belirmiş olduğu ve bugün Dışlşlorl Bakanlığı movcut bulunmadığı cihette utatünün derpiş ettiği şerik Aza sıfatlyle geleceklerdir, Yani Dışişleri Bakanları MoolİKİnd» delegeleri olmıya( ak. yalnız Jstışari Mecliste mebus delegeler bulunacaktır Almanyanın birliğe duhulü hayırlı bir hareket olmuştur. Alman Milleti İşbirliğine dahil olmadıkça Av-rupada tam mânaslylo no siyasi, ne do İktisadi birlik kurulamaz. Bunda herkes müttefik olduğu İçindir ki. Almanya, Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilâtında âza bulunduğu gibi Avrupa Konsoylne do davet edilmiştir. Gündemde mevcut meseleler arasında Na-

Valinin radyoda aylık konuşması
İstanbul Vali vo Belediye Başkanı Dr. Fahreddln Kerim Gökay, aylık radyo konuşmalarının üçüncitaünü dün gece saat 21 de yapmıştır. Konuş-masına Recep Poker vo Mareşal Fovzl Çakmağın hatıralarım hürmetle anarak haşhynn vali, alınan tedbirler sayesinde odun, kömür, ct, yağ fiyatları artmadan kışın atlatıldığını, mevcut pazarlara 43 tanesinin daha ilâve edilerek nıovcut pazar sayınının 93 e çıkarıldığını, Emniyet, teşkilâtı mensuplarının vücutla getirdikleri istihlâk kooperatifinin faaliyete geçtiğini. geliri az vatandaşlar İçin açılan şehir lokantasının faaliyetine devam ettiğini, son günlerdeki ekmek sıkıntısının sebeplerini ve şehrimizi ziyaret etmiş olan şahsiyetlerin İyi intibalarla ayrıldıklarını, Üç senelik tahsisatla İstanbulluların yol, ışık, su dertlerinin mümkün olduğu kadar giderileceğini belirtmiştir.
Konuşmasında ucuz ev meselesine do temas eden vali, czcümto şunları söylemiştir:
°— Gecekondu denilen «ayısı latan-bulda 7-8 bini bulan evlerin şehrin güzelliğini nasıl bozduğu malûmdur, Fakat bu evler bir zaruretin ifadesidir. Oradaki vatandaşların da barınma ve yaşama hakları olduğunu düşünmek icap eder. Mahallulorinc getirdiğimiz elektrikten evlerinde faydalanabilmeleri için oranın haritası yapılmak icap ediyor. Salâhiyettarlar-la birlikte iki defa gidip gezdim. İmar plânının yapılmnsına bu hafta başlanacaktır. Teknik Üniversite hoca ve talebeleri de bu hususta fahrî olarak çalışmayı kabul ettiler. Yeni gecekondular yaptırtmıyoruz. Halkın

MEMLEKE
HABERLERİ
Başbakanın Çankırı seçim nutku
"Tek yol

serbestçe tecelli etti
Halkın iradesini
rıııek”

Çankın, 10 (A.A.) — Başbakan Şem-seddin Günallay bugün muhtelif hc-yctlorle konuştuktan vc tekiklerde bulunduktnn sonra Halkevi binasını dolduran kalabalık bir kütle huzurunda şu hitabede bulunmuştur:
— Muhterem Çankırılı hemgerile-rlnı,
Memleketinize gelmeyi çoktan beri arzu ediyordum, Mukadder, bugünmüş. Sîzleri görmekten ve bugün bana karşı göstermiş olduğunuz hüsnüka-bul vo sovgidon dolayı çok mütehassis oldum. Bu memleketin İyi duygularının. temiz duygularının İnkişafını tecdit cttlron evlâtları arasında bulunmaktan zevk duymaktayım. Bu mum-lokotte milâttan dört bin sone evvoi. Protohattriorin oturmakta olduklarını biliyoruz. Mazisi bu kadar dorlno gö-mülon bu hülgdor halkının fikir olgunluğu, ruh yüksekliği İşte bu uzun mazlslnn dayanır. Bl» bugün yeni bir rejim İçine girmiş bulunuyoruz. H.’ defimiz memlekette halk İradesinin tecellisini sağlamak ve halk iradesinin tecdlisinc dayanun rejimi devam ettirmektir. Momlrketimiz bundan önce türlü idarolor geçirmiştir.
Memleketin İradesini »erbestçe tecelli ettirmek yolundayız
Memleketin itilâsı için tek yol, memleket içinde halkın Inıdodnl norbestçe tecelli dtlrmok. rplllotin Iradoslno uygun rojlınl ynrloştırmokllc. Böylece memleketin yükselmaslnl temin ötmek suretiyle aksaklıkların, bocalamaların ye "Allah göstermosln" bir izmihlalin önüne geçmiş olacağız. Biz bu rejim gereğince milletin Iradoslnl tecelli ettirmek İçin İş başına geldik Yegâne hodi'flınlr. budur, Bunun için seçim kanununu çıkarmış bulunuyoruz Bu suretle aşılması gereken İlk merhaleyi aşmış bulunuyoruz. Simdi İkinci ınorbulo seçim knnununn goro tnnı mânaslylo milli iradeyi tccdll ettirecek seçim yapmaktır. Kanun bütün eksikliklorl gidermiş ve hor türlü tereddütleri İzah» otmiş bir şekilde çı-knrıimıştıı*. Vatandaş rovinl sorbustçc atacak vo kendisine hiçbir müdahalede bulunulmıyacaktır. Hepimiz, hepiniz. seçinı notloaslnl oınnlyntlo bnlcll-yecoftlz. Kon, hükümet reisi olarak millet İradesinin bu tecellisinde hiç bir tusylka» hiçbir yanlışlığa meydan
• •
M
zırlar Komitesiyle İştlaarl Meclis arasındaki münasebetlerin tanzimi vaıdk Istişarı Mudile, karar vo salâhiyet bahsinde daha İleri görüalü davranmakta ve Nazırlar Komitesini pek seyrek toplanarak yerinde saymakla itham etmekte İdi. Bu İki usviyet arasında daha sıkı İşbirliği şeklini bulmak İçin iki taraftan üçer kişilik bir komisyon teşkil odilmlştlr Bıınhır Londrada lop* Innacaktır.
Parişto yapılan Avrupa Ekonomik İşbirliği toplantısında Teşkilâtın bün-
• yeslnl takviye edici ve siyasî mahiyetini daha ziyade bolh tlci bazı karurlar alınmıştır Bu meyanda bakanların iki ayda bir toplumnnHina karar verilim -Lir. Ayrıca toplanııdn Marshall Plânının ikinci yılının tamamlanması münasebetiyle şimdiye kadar alınan neticeden umumi hoşnutluk İfade edildi...
— Atlantik Paktının, Doğu Akdeniz devletlerine de teşmili mevzuu bahis midir?
"— Bilmiyorum. Ancak, mayısın ilk haftasında Achuson Londrayn gelecek ve Atlantik Paktının tatbikatı üzerinde konuşulacaktır.,,
Bundun Honra Bovınlo görüşmelerinden bahseden Dışişleri Bakanı demiştir kİ:
“— Bu gibi toplantılardan ederek Avrupa dovlotterl ve müttefik vc dost devletler nazırları ite konuşmak benim
yük bir kazanç olmaktadır. Her man olduğu gibi bu defa da Bevln ite evvelâ Strasbourg'da, sonra Parlsto u-zun uzadıya görüştük. Dünya hâdtan-lerlni ve iki memleketi ilgilendiren meseleleri tam bir mutabakat halinde gözden geçirdik.,,
istifade bilhassa hariciye için buza-
ve bilhassa geliri az vatandaşların ev İhtiyaçlarını gidermek için giriştiğimiz teşebbüs nıÜsbet netice verdi. Kurduğumuz komisyonlar çok esaslı raporlar hazırladılar. Çalışma arkadaşlarımın taklpli alâkalariyle bu raporlar basılıp hazırlanmıştır. Bu iş için ilk plânda gerekli tahsisntı Belediyemiz temin etti. Şimdi komisyonun vardığı nvllcclor! Şehir Meclisinin tasvibine nrzottlkten sonra döner sermaye ite derhal işo bnşhyacağız. Bu bnşlnngıç devamlı olarak İstanbulu hor yıl yeni evlere kavuşturacaktır” demiştir.
Bilâhare vali, icraatı hakkında geniş İzahatta bulunmuş vo «özlerini Eskişehir felâketine aksettirerek:
"Bugün vazifesini tamamlayan yardım komitesi tarafından Ziraat Bun-kanındn 261569 lira toplanmış bulunmaktadır. Bundan sonraki yardımlar Kızılay vasıl asiyle devam edecektir. Bu yekûn dışı ismini vermlyerck 120 bin liralık eşya yardımı yapanlar, ayrıca 10 bin liralık kavurma gönderen Torak Ofisiyle doğrudan doğruya Eskişehlrc yardım yollıyan vatandaşlar vardır. Burada bütün hcmşerl-terime ve yardım komitesine teşekkür öderim” demiş vc açılan türbelerden bahsederek, Fatihin türbesi hazırlıklarının da bitmek üzere olduğunu beyan etmiştir.
Vali sözlerini seçim faaliyetine intikal ettirerek bitirmiş ve şunları söylemiştir:
"Şimdi seçim faaliyeti içindeyiz. Büyük Millet Meclisinin itina ite hazırladığı Seçim Kanununun idare a-damlarına yüklediği vazifeleri titizlikle i tatbik ed iyoruz.
”Anayasa, ayak uyd
vcrmiyeccğim. (Alkışlar)
Seçim emniyeti, herkenlıı itimat ettiği udliyrnlıı elindedir.
Kanunlarımız ve seçim kanunu tazyik, tehdit, şirretlik yollarına sapacaklara mâni olacak kudrettedirler. Hepinizin itimat ettiği adllyemiz bu işi ü-zorlno almıştır. Vazifesinin kudslyetl-ni müdrik olarak çalışacaktır. İdare Amirlerimiz asayişi temin edeceklerdir. Biz, bütün dünyaya, bu yapacağımız dürüst seçimle bu yeni rejime lâyık bir millet olduğumuzu göstereceğiz Dünya. Türk Mlllotlnin mazisinin şerefli temeli üzerlndo tam bir sa-lâbetle b üyeni rejimde yerini aldığını görecektir. Vatandaşlar selâmetle oylarını kullanacaklardır, Ancak şunu bilhassa belirtmek isterim: Vatandaş serbestçe reyini verecektir. Bu suretle rey vermekle memleket mukadderatının mesuliyetini de yüklenmiş olacaktır. Vatandaşın serbest oyla seçtiği maunlar memleketi yükseltirss bunun şerefi onu seçen vatandaşa alt olacaktır. Memleket, muvnffakıyotaizllk girdabına sürüklenirse sebobl yine vatandaşın verdiği oy olacaktır. Vatandaşın seçtiği temsilciler Millet Meclisine gidecekler, orada kanunlar yapacaklar, hükümet kuracaklardır. Bu İnsanların şerefli, dirayetli, bilgili ve seciyeli zevat olması lâzımdır. Söyleteli seçildiği zaman memleket yükselir, o zurnan bunun şorofi size aittir. Fakat hodkâm ihtiraslı, mânevi durumu düşük vo seciyesi zayıf olanlar seçildiği zaman İşler kötü gider. Bunun mesuliyeti de onları seçenlere ait olur. Bunun İçin memleketini hakikaten seven İnsanları itıçmeltalnlı. Milletvekilliği bir seçim vasıtası değildir t Şiddetli alkışlar). Kendisini memleket hizmetinn varmlş, ahlâklı, faziletli, şerefli Insanlnrı seçmelisiniz.
Mezada çıkarılan emekli İsimleri
Görüyorum kİ, basıları resmi vazifelerini yapamadıklarından tekaüde sev-kcdılmlşler. Bunlar şimdi kendilerini
Morseiltaise mpurundo
verilen kokteyl parti
Türk - Fransız dostluğunun trzahilrüne vesile oklu
Limanımızda bulunan Fransız bandıralı La Marseillaisa» gemisindeki turistler, dün şehrimizdeki müzeleri ve Kapalıçnrşıyı geBmlşlordlr.
Akşam saat 17,30 da gemide bir kokteyl parti verilmiş ve geminin sahibi bulunan Mossagorles Marltiınes kumpanyası Gonol Direktörü Cotranl. nln yaptığı basın toplantısı, Türk -Fransız dostluğunun tezahürüne vesile olmuştur.
Kumpanyanın şimdilik Uısakşark seferleri için üç gemi inşa etmekte olduğunu söyllyen genel bunları rumcla harpten Fransız
ten de sipariş şabul ettiğini, fakat maliyetinin daha yüksek olduğunu belirttikten sonra Türkiyede kendilerine gösterilen hüsnükabulden dolayı toşekkllrlerini bildirmiştir.
Kokteyl partide şehrimizin tanınmış aileleri, basın mensuplan ve hükümet erkânı hazır bulunmuşlardır, Gemi, yarın saat 6 da limanımızdan ayrılacaktır.
dlrsktör, latanbula gönderecek du-olmadıklarını belirtmiş ve evvelki durumunu bulan gemi InşRİyecillğlnln hariç-
Mahmut Morali, Piyangodan 100.000 lira kazandı
Milli Piyangonun ntean ayı keşidesinde 100.000 liralık büyük ikramiye Şehir Tiyatrosu artistlerinden Mahmut Moralıya isabet etmiştir. Tam bl« loto sahip olan Mahmut Morali, dün Milli Piyango gişesinden kazandığı ikramiyeyi almıştır.
KÜÇÜK HABERLER
+ Bir müddetten beri memleketimizde bulunan Times gazetesi sahibi Mr. Hugh Aslor dün uçakla Atinavs müteveccihen şehrimizden ayrılmıştır.
+ American Robcrt Cnllegc talebelerinden 15 kişilik bir grup sömestr tatillerim geçirmek üzere dün uçakla Komaya gitmişlerdir.
Fransanın Türkiye Büyük Elçisi M. Lescuyei dün Paris* gitmiştir.
+ Bir kaç günden beri şehrimizde bulunan Bulgar Elçisi Çobanof dün akşamki ekspresle An karaya gitmiştir.
+ Devlet Denizyolları Umum Müdürü Cemil Parman yeni yaptırılacak gemiler İçin tahsis edilecek tiraj hakları etrafında görüşmek Üzere Ankaraya gitmiştir. Du siparişlerin hangi memleketlere verileceği bu haftA içinde belli olacak ve derhal HglH firmalara bildirilecektir.
+ Ankara Vapuru dün havuzdan çıkmıştır. 15 nidanda İlk Batı Akdeniz yaz seforlni yapacak olan geminin boya işleri latınyede İkmal edilecektir.
+ BursalIların müracaat! karşısında Devlet Denizyolları Umum Müdürü Cemil Parman namzetliğini kabul etmiştir.
Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Dr. Faik Yargıcı, hemşerllerinin ikinci defa namzetliğin! koymaları üzerine bu teveccühü rcddetmlyeceglni boyan etmiştir.
+ Pertevnlyal lisesinde bir buçuk aydan bori devam eden öğretmenlere mahsus uçak modelcilik kursunun hitamı münaaebettyle 12 nisan 1950 çarşamba günü saat 17 de bir tören yapılacaktır.
+ Seçim propagandası için siyasi partilerin toplantı yerleri seçim kurulunca tesbit edilmiş ve kaymakamlıklara blldlriimlştiiK
demokrasiye urmalıdır”
muhalif partilere aızcdcrek hAngi parti kendilerini llstcsino Alırsa o partiye gireceklerini söylemek suretiyle isimlerini mezada çıkarmış bulunuyorlar. Böyle adamlar millete hayırlı işler görebilirler mİ? Millet vekilleri muayyen kanaatlere sahip olmalıdırlar ”
Başbakan bundan sonra, milletvekilliği yapacak kimselerin vasıflan üzerinde durmuş, kanun dışı nutuklardan bahsetmiş vo demiştir kİ:
— Memlekette bir yükseltici demokrasi kurmak arzusunda olduğumuzdan bu gibi dalâletlere meydan vermlyece-
Demirperde’yi yırtıp kaçanların hayati!
Bize sığınan mülteciler, burada nasıl yaşıyorlar?
- 4 -
"Ancak Türkiyede hafiflemiş olan ıstırabımızın, memleketlerimiz arasındaki dostluğu perçinleme/* yarayacağını düşünerek, saadet duyuyoruz"
Çok »ayıda ve mütemadiyen gelen mülteci dalgası karşısında Türk Hükümeti, onlara ilk yardımı yapmak lüaumunu hssaetmiştlr. 1947 de iskân Müdürlüğü tarafından Sirkecide tesis edilen bir binada müteaddit Rumen ve Bulgar gruplan barındırıl-mıştır. Sonra da bütün bu muhacirler İRO'nun himayesi altına girmişlerdir.
Bulgarlar. İRO’nun maddi yardım-larlyle, sayıca pek çok olan mülteciler İçin, Sirkecide. Samatyada ve Pendlkte dört ev ve beş apartmandan İbaret binalar tahsis etmiş ve hepsini buralara yerleştirmişlerdir. İhtiyaç içinde bulunan 100 den fazla insan,* İRO tarafından kiralanan bu binalara sığınmış; Rıımenler de, kendi imkânlarıyla hir zamanlar A-ğahamam sokağında böyle bir mülteci yurdu kurmuşlarsa da, sonradan kapatmağa mecbur olmuşlardır. Bu mütevazı yurdlarda mültecilere» iRO tarafından yatak verilmiş ve ısınmaları temin edilmişti. İsveç Kızılhaç teşkilâtı da Rumanîore yardım larda bulunmuştu. İşte bu sırada Kızılay da, bu insani harekete iştirak etmiştir. Şimdi 100 den fazla Bulgar, muayyen semtlerdeki aş ocaklarında Kızılay eliyle muntazaman sıcak bir Öğle yemeği yemektedirler. Bu büyük iyiliği hiç bir Bulgar unutamaz.
ÎRO’nun mail yardımları hakkında şimdiye kadar yanlış bir sürü havadis verilmişti. Biz, Dr. Wllbrandt‘ tan tahkik ettik. İRO, sadece çalışma yaşını geçmiş ihtiyarlara ve hakikaten ihtiyaç içinde bulunan çok nüfuslu kimselere ayda 80 Türk lirası kadar bir yardım yapmakta I-mlş. Bu da. hayatlarım kazanmağa imkân buldukları veya başka bir memlekete hicret ettikleri zaman kesilmekte imiş. Esasen bu yardımlar, İRO'nun faaliyetini tâtil edeceği 30 haziran 1950 tarihinden sonra büsbütün duracakmış.
Şimdi bir de, memleketimizdeki mültecilerin ne ile geçindiklerini anlatalım:
Evvelâ sunu bilelim kİ, Türk İyeye sığınan bu zavallıların pek çoğu, yanlarında hiç para ve kıymetli bir eşya olmadan, yalnız üzerlerindeki ekseriya eski ve ucu® birer elbise İle buraya gelmişlerdir. Mamafih, içlerinden bir kısmının bâzı imkânları veya burada mütevazı şekilde kendilerini misafir edecek bir dostlan bulunmaktadır. Bu dost bazan başka memlekette olduğundan, mültecilerin çoğu, oralara göç etmişlerdir.
Bundan başka Batı memleketlerinde, bilhassa Amerikada mültecileri himaye için kurulmuş teşekküller ve cemiyetler mevcuttur ki. muayyen şartlar dahilinde onlara yardım etmektedir. Parıste Rıımenler İçin tesis edilen “Karoman" teşkilâtının fahri başkanı Anakıraliçe Elena ve faal başkanı da eski bakanlardan
M
Hemşirelik mesleğinin bânisi İçin bir hastahane açılacak
Kırım Harbinde İstanbul» gelerek yaralılara bakmış ve hastabakıcı hemşirelik mesleğini tesis etmiş olan Ingiliz kadım Naytingel adına İstan-bulda bir Hemşire Kolejiyle bir tatbikat hastahancsl açılması için teşekkül eden müteşebbis heyet, memleketten ve dışardan temin edeceği yardımlarla, bu müesseseler!, Naytingel* in ölüm yıldönümü olan 1954 e kadar ikmal otmeğe karar vermiştir.
Fırıncıların yeni isteği
Günlerden beri devam eden ekmek sıkıntısı dün hafiflemiştir. Bununla beraber Fatih ve Aksaray mıntakata-rındakl bir kısım fırınlarda yine daimî surette ekmek bulundurulama-mıştır.
Fırıncılar, Belediyeye müracaat etmişler ve 676 gram olarak çıkartılan ekmeklerin 660 gram yapılmasını is-temlşterdiıs Belediye teklifi incelemektedir
l •

giz. Millet huzur İstiyor, sükûn istiyor ve bu sükûn ve huzur İçinde milli İradenin tezahürünü arzu ediyoruz.
Başbakan bundan sonra sözlerini şöyle bitirmiştir:
— Rejimi sağlamlaştırmak için önümüzde a(3ilm;uu icap eden diğer bir merhtılo vardır. Milli İradenin serbest vc feyizli bir şekilde tecellisini emniyete alacak olan bu merhale anayasanın demokrasi İcaplarına göıc tadili suretiyle mümkün olacaktır. Bu da tevzini kuva suretiyle elde edilecektir. Bunları sizin göndereceğiniz milletvekilleri yapacaklardır Göndereceğiniz mlltetvekillnlzin vazifeleri çok ağırdır. Devlet makinesini âti için emniyette lşllyacek bir hale getirmeliyiz. Makine muntazam bir şekilde işlerse memleket merhale merhale ilerlemeye devam eder.

elbise, ya-devam et-yetataniade Rumenler
Nlkolae Karanfildin Millsttararaa Kızılhaç, Dtinya Kiliseler TeşMAlı ve Türk Kızılayı da, hiç bir şeplosi bvk lurımayan bu insanlara tak ve yiyecek vermeğe mektedir. Diğer taraftan yerleşmiş olan Bulgarlar,
ve Yugoslavlar da kendi vatandaşla» rina İlk samanlarda para yardımı yapmaktadırlar.
Bunlar haricinde, mUlteoHerhı bir çoğu çalışarak hayatlarını kazanp yortan Tabii, memleketimizde mev* cut olan ve yerli işçiyi himaye eden kanunlara katiyen halel vermeden— Zaten demokrasi ve İnsanlık prensipleri üzerine kurulmuş bulunan cemiyetimizde, herkes için bedeniyle veya kafesiyle çalışmak imkânları vardır. Netloe olarak şunu söyllyebillriz: Bugüne kadar hiç bir mülteci, Türkiyede açlık yüzündon ıstırap çekmemiştir. Hattâ bunların içinde, kenıji memleketinde açlığa mâruz kaim türlü sıkıntı çekmiş olanlar bile ı cuttur kİ, burada daha rahat bil yata kavuşmuşlardır.
Büyük bir kısmı sonradan I memleketlere gitmiş olan nülerden burada kalanları, Hükü(u -timize herhangi bir müşkülât çıkarmamağa gayret ediyorlar. Tüı-kiyedeld siyasi mülteciler, ne kendi siyasetleriyle, ne de memleketimizin iç polltikaslyle katiyen meşgul olmuyorlar. Evvelce kendi memleketlerinin siyasetinde mühim rol oynamış ve partiler idare etmiş olanlar da. burada her türlü siyasî faaliyeti terketmiş bulunuyorlar. Oünlük geçim dertlerinden başka, bu kimselerin tek endişesi, kendi vatanlarının uğradığı felâkettir. Bugün Komünizm ejderi tarafından ezilen vg-tanlarına karşı duydukları mukaddes ateşin her zaman kalblennde yaş*9 dığına şüphe edilemez. Yuvalarını, a-ilelerıni, dostlarım kaybeden bu zavallılar, müthiş komUnİBt kâbusunun ortadan kalkması ve işgal edilmiş memleketlerinin hürriyete kavuşması için çalışan kendi millî komitelerinin faaliyeti İle elbette alâkalıdırlar ve oraya bağlıdırlar. Bu ise, ayrıca siyasetle meşgul olmalarım icap ettirmemektedirler.
Diğer taraftan Türk polisi de, mülteciler arasında bazı komünist ajanların bulunması ihtimali üzerinde durarak, son derece müteyakkız ve dikkatli davranmaktadır. Memleketimiz, komünist dünyasının hemen yanı başında bulunduğu için, Hükümetimizle birlikte mülteciler de, bu gibi ajanların sızması tehlikesine karşı uyanık durmaktadırlar.
Âlicenap bir ev sahibinin misafiri olduklarım hiç bir zaman unutmayan mülteciler içinde, en salâhiyet-li olan birisi, bize şu sözleri söyledi: "Mülteciler, hususi vaziyetlerinin icap ettirdiği hudutları aşmamaları için gayret gösteren şeflerinin direktiflerinden aslâ . dışan çıkmamakta ve Türk Hükümetinin işini zorlaştıracak bir harekete katiyen kalkışma maktadırlar. Misafir-penrerliğl hakkıudaki büyük şöhretinin doğruluğunu her an ispat eden memleketinize kaışı elerin minnet histeriyle bağlıyız. Biri hürriyeti, diğeri istibdat ve dehşeti temsil eden iki dünya arasındaki muazzam IhtPâf’n mâsum kurbanları olan mülteci’ ıstırabına karşı, Türkiyede gö? İnsanî duygulara, şefkat ve ani* şa ebediyen müteşekkir kalacn^, :. Bir gün komünizm kâbusu dünya yüzünden silinecek, felâket sona erecek ve bizler. vatanımıza, ocağımıza, ailemize ve sevdiklerimize kavuşacağız. Buna hor zamandan fazla eminiz. îşte o vakit, Türkiyede gördüğümüz derin insanlığı herkese anlatacağız. Her tarafta asil milletinize karşı olan hayranlık vc sevginin daha da fazla artacağı muhakkaktır. Ancak Türkiyede hafiflemiş olan bugünkü ıstırabımızın, memleketlerimiz arasındaki dostluğu perçinlemeğe yarayacağım düşünerek saadet duyuyoruz.”
SON
M Nisan 1M0
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
s
Dil bahisleri
f
Yirmi senelik bir deneme ve çalışma devresinden sonra, Türk dili meselesi hallolmuş sayılamaz. Başlangıçtaki toptan bir yenileme hareketinden sonra bugün bir gerileme değilse de, bir duraklama kaydedilebilir
Belçikadaki buhran
Van Zeeland, kabineyi kuramazsa, yeni seçimlere gidilmesini isteyecek
Brüksel, 10 (YİRS) — Dışişleri Bakanı Van Zeelandın Cenevreye giderek Kıral Leopold’la görüşeceğine dair çıkarılan haberlerin aslı yoktur.
Yeni bir hükümet kurmakla vazifelendirilen Van Zeeland sah günü K ral Naibine kabinesini takdim et-j’-'diği takdirde. Parlâmentonun da-irsini ve yeni seçimlere gidilme-tavsiye edecektir.
I •- rl. 10 iYİRS) — Belçika Sos-Zongresinde bulunan 900 dc-*, Kıral Leopold’un tahta avdet lomesi için amansız ve fasılasız bir
v
r Tisrika, hava kuvvetlerini takviye ediyor
Eisenlıower’in tavsiyesi üzerine Kongreden 1 milyar 850 milyon dolar tahsisat istenecek
Washlngton. 10 - A.A. (United Press) — Müşterek Genelkurmay Başkanlarının bu hafta bahriye ve hava kuvvetlerine modern harp u-çakları satın alınması için 500.000.000 dolarlık ek tahsisat tavsiye etmeleri beklenmektedir.
Eisenhovver. 1951 malî yılı zarfında yeni uçaklar için bir milyar 500 milyon dolar sarfını teklif etmiştir. Truman Kongreye verdiği bütçede 1 milyar 350 milyon derpiş etmekte idi. îyi haber alan kaynaklar müşterek genelkurmay başkanlarının yeni uçaklar tedariki için 1 milyar 850 milyon dolar teklif edeceklerini söylemişlerdir.
Paskalya münasebetiyle
Hayde Park’ta 100 bin Londralı toplandı
Londra, 10 (Nafen) — Paskalya Yortusu esnasında Hyde Park ta bir aralık 100.000 kişinin toplandığı ve bu yüzden münakalâtın başka taraflardan yapıldığı bildirilmektedir.
Gazete muhabirlerinden birinin bildirdiğine göre, bu muazzam kalabalığın buradan geçeceğini tahmin eden ihtiyar bir adam yol kenarına çömel-miş ve yanma da üzerinde şu ibare yazılı bulunan bir levha asmıştır: "Çocuğumu gördünüz mü?.. Lehvada çocuğunun 1943 te kaybolduğu yazılmakta ve onun hakkında izahat verilmekteydi.
ihtiyar çocuğunu bulana 100 sterling vereceğim de vadediyordu.
Bulgaristanda kıtlık tehlikesi artıyor
Viyana. 10 (Nafen) — Bulgarlstan-dan gelen haberlere göre, tarım idaresinden mesul müdürlerin yaptıkları gizli bir toplantıda konuşan Başbakan Çervenkof bu ekim devresinde de mahsulün istenildiği şekilde olmamasının komünist hükümet içir, gayet tehlikeli bir durum yaratabileceğini itiraf etmiştir. Ekmek tâyini aylardan beri azaltılmış olan Bulgar halkının memnuniyetsizliğini önlemenin şimdi pek güç bir şey olduğu da açıklanmıştır. Diğer taraftan köylünün ilkbahar ekimini* muhtelif sebepler 1-leri sürerek gene geciktirmekte olduğu ve böylece “pasif mukavemeti,, arttırdığı kaydedilmektedir.
mücadeleye girişmiş bulunduklarını hatırlatmışlardır.
Brüksel. 10 A.A. (AFP) — Spaak bu sabah Kıral Leopold’un sekreteri Pnenne ile görüşmüştür.
Kiralın avdeti meselesi
Londra 10 (YİRS) — Eski Belçika Başbakanı ve Sosyalist Partisi Başkanı Spaak. bugün verdiği bir demeçte. Kıral Leopold avdet ettiği takdirde memlekette sonu gelmez grevlerin başgöstereceğini hatırlatmıştır.
21 gün suyun yüzüne çıkmıyan bir denizaltı
Şnorkel ile mücehhez bîr Amerikan denizaltısı, suyun yüzüne çıkmadan 5200 mil seyretti
VVashington, 10 (Ap) — Birleşik Amerika donanması tarafından bildirildiğine göre, bir Amerikan denizaltı gemisi. Hong-Kong ile Pearl Harbour arasındaki 5.200 millik mesafeyi. hiç denizin yüzüne çıkmadan ka£etmiştir.
Resmi çevreler, 21 gün devam e-den bu seyahatin, deniz altında yapılmış en uzun seyahat olduğunu ileri sürüyorlarsa da. bir rekor olduğu iddiasında bulunmuyorlar.
Denizaltı. 15 martta dalmış ve 5 nisanda suyun yüzüne çıkmıştır.
Hidrojen bombası da Atom Kontrol Plânına ithal ediliyor
Washington, 10 A.A. (Reuter) — Sanıldığına göre Kongrenin seçeceği bir komite gelecek hafta gizli bir toplantı yaparak hidrojen bombasının milletlerarası atom kontrolü plânına dahil edilmesi meselesini görüşecektir.
Ayan Meclisi Atom Komisyonu Başkanı McMahon, bu komiteye iştirak etmeleri istenenler arasında Dışişleri Bakam Acheson ile Genelkurmay Başkanı General Omar Brad-ley’ın de bulunduklarını dün bildirmiştir.
Amerikanın Belgrad elçisi, İtalya seyahatini tehir etti
\Vashintgon, 7 (YİRS) — İtalyan basınında çıkan,bir çok tefsirler yüzünden ltalyaya yapacağı dinlenme seyahatini geri bırakan Belgraddaki Amerikan elçisi George Ailen, bazı İtalyan makamlarının, bu seyahati Trıeste meselesi ile ilgili göstermeleri üzerine geri bıraktığını söylemiştir.
Abdülkadir Noyan yurda dönüyor
Londra. 10 (Nafen) — Nafen A-jansının muhabiri bildiriyor: İngiltere ve Almanyada hastahaneler ile üniversitelerde 15 günlük bir tetkik gezisinde bulunmuş olan Ankara Ü-niversitesi Tıp Fakültesi Ordinaryüs Profesörlerinden Dr. Abdülkadir Noyan Türk iyeye müteveccihen Londra-dan ayrılmıştır.
Dr. Noyan bu seyahati esnasında bir çok yerlerde, konferanslar vermiştir. Bilhassa Hamburg’da malarya üzerinde verdiği konferans ilgi çekmiştir.
geçen çeteler yeni teşekkül eden cunıhurlye-reMmde
Endonezya da yeniden faaliyete tin sükununu ciddî bir şekilde ihlal etmektedirler. Yukarıdaki çetecilerden bir grup görülüyor
Endonezya Başbakanı, Makassar halkını sükûnete çağırıyor
“Kan dökerek kazandığımız hürriyeti, tehlikeye soknuyalım”
Kolombo, 10 (YİRS)
Bugün
radyo ile bir demeçte bulunan Endo-nezya Başbakanı Dr. Hatta demiştir ki:
“Birleşik Endonezya Devleti, hiç bir bölgeyi zorla ilhak etmek niyetinde değildir.” Asilerin elinde bulunan Makassar halkına hitap eden Hatta şunları söylemiştir: “İsyana katılmayınız, zira Endonezyada baş kaldırmalar zuhur ederse, büyük güçlüklerle elde etmiş olduğumuz hürriyetimizi kaybederiz.”
Haydarâbâd Nizamı’nın her sene alacağı para
Karaşi, 10 (Nafen) — Şimdiye kadar dünyanın en zengin adamlannda,n biri addedilen Haydarâbâd Nizamı. bundan sonra senede Hint Hükümetinden 375.000 sterling alacaktır. Halbuki bundan evvel Haydarâbâd Nizamının senelik geliri 6 milyon sterlingi bulmaktaydı.
Hint Hükümeti tarafından Haydarâbâd Nizamına verilmesi kararlaştırılan 375.000 sterling Nizamın hususi işlerinde kullanılacaktır. Diğer taraftan Haydarâbâd Nizamı, bütün servetinin ve bütün mallarının bir listesini Hint Hükümetine vermeğe mecbur tutulmuştur.
Bu husustaki malûmatı açıklayan Haydarâbâd Nizamının Pakistandaki temsilcisi Haydarâbâd Nizamının sarayında mahpus tutulduğunu, kuvvetli askeri bir birliğinin her hareketini kolladığını da ilâve etmiştir.
•*> ittin
Amerikan (lenıokraslhlnden güzel bir Haline: Nüfus sayını memuru 31 th.
Nolte (solda) Cumhurbaşkanı Truman ve ailesini “İsticvap” ederken
Amerika, La Haye toplantısı neticesinden memnun
Kuzey Atlantik Paktı memleketlerinin harp sonu kalkınması yolunda iyi terakkiler kaydettikleri bildiriliyor
VVashington 10, A.A. (Reuter) — Ayan Meclisi silâhlı kuvvetler komisyonu başkam Ayan üyesi Millard Tydings, radyoda yaptığı bir konuşmada Kuzey Atlantik paktı memleketlerinin harp sonu kalkınması yolunda iyi terakkiler kaydettiklerini ve muhtemel bir tecavüze karşı savunma yolunda iyi bir başlangıç yaptıklarını söylemiştir.
Tydings. geçenlerde Savunma Bakam Louis . Johnson ve müşterek Genelkurmaylar Başkanı General Omar Bıadley ile beraber Holânda-ya kısa bir seyahat yapmıştır.
Johnson, Bradley ve Tydings karşılıklı himaye için askeri bir ittifak halinde birleşmiş 12 devletin savunma bakanlarının Amsterdam'da yaptıkları toplantıya iştirak etmiştir.
Tydings, şunları -ilâve etmiştir:
“Biz askeri kuvvetler hususunda herkesin oymyacağı rolü ve yapacağı vazifede ne şekilde hareket edeceğini, ne şekilde teçhiz edileceğini ve memleketlerden biri istilâya uğradığı takdirde takip edilecek umumi plânı müzakere ettik.
Eğer Batı Avrupa memleketlerini kuvvetli bir halde bulundurmazsak tecavüzü cesaretlendiririz. Çünkü Rusya için zayıf ve müdafaasız bir
Avrupaya hâkim olmak çok kolay olacaktır.”
Tydings, iktisadi ilerlemenin her yerde gözle görülebilir bir halde olduğunu söylemiştir.
Milliyetçi Çinin • Rusyayı protestosu
Milliyetçiler, Sovyetleri, Çinin iç işlerine müdahale etmekle yeniden itham ediyorlar
Londra 10 (YİRS) — Milliyetçi Çin hükümeti, bugün Birleşmiş Milletler Kurulu nezdindeki temsilcisi Dr. Çang eliyle, Kurul Başkanı Tı-ygve Lie'ye bir protesto mektubu vermiştir.
Milliyetçi Çin hükümeti, yaptığı protestoda Sovyet Rusyayı itham ederek, Rusların Çin iç harbine müdahalelerini zikretmiştir.
Protestoda şunlar belirtilmiştir:
1 — Çine her gün Sovyet pilotları varmaktadır.
2 — Çine Sovyet teknisyen akını.
3 — Son zamanlarda büyük sayıda uçak ve ilgili personelin Çinin stratejik ve taktik bölgelerine taksimi.
Dr. Çang, Sovyet Rıısyanın bu suretle Birleşmiş Milletler Kurulu be
yannamesine aykırı hareket ettiğini hatırlatmıştır.
Bağdad Polis Müdürü müebbet hapse mahkûm oldu
Londra 10 (YİRS) — Geçen şubat ayında Irakta bir hükümet darbesi yapmağa teşebbüs eden Polis Müdürü Alı Hal it, müebbet hapse mahkûm edilmiştir. Verilen karar temyiz edilebilecektir.
Kıral Faruk, Amerikan mecmualarını da protesto ettirdi
Londra. 10 (YİRS) — Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün bugün bildirdiğine göre, Mısırın Wa-shlngton sefiri bugün Amerika Dışişleri Bakanlığı nezdinde. Amerikan “Life” mecmuasının son sayısında Kıral Faruk aleyhinde çıkan yazıyı protesto etmiştir.
Müsteşar ve aynı zamanda Orta doğu uzmanı olan George McGhee İle temasa geçen Mısır sefirinin görüşmelerine dair hiç bir açıklama yapılmamıştır.
rp ÜRK dilinin büyük münakaşalara yol açan bugünkü durumunu anlamak için, asırlar boyunca tarihini gözden geçirmek belki faydasız olmaz.
Türkçenin bizce malûm en eski şekli Orhon ve Yenisey anıtlarının dilidir. O zamanlan Mongollstan ve Sibirya Türklerinin konuştukları dil bu anıtlarda türkçenin ihtiyaçlarına tamamen uygun bir şekilde tesbit e-dilmiştir.
Yazı dili ile konuşma dili arasında olduğu gibi edebiyat ve folklor arasında da bir ayrılık olmadığı görülmektedir. Türkler henüz ecnebi ideolojilerini, yani Hint Budizmıni veya Arap Müslümanlığını benimsemediklerinden. kendi kültür vc görüşlerine has mefhumları halkın konuştuğu günlük dil ile ifade etmekte hiç bir zorluk çekmekteydiler. Bu milli halk dilinde yabancı kelimeler varsa bile, bunlar tamamen türkçeleşti-rilmiştir. Kelimelerin sırası da konuşma diline uymaktadır. Hasılı bu arkaik dil, en boşta Gök (Tengri - Tanrı) olmak üzere tabiat kuvvetlerine tapan Şamanizm dinine bağlı çok eski bir dünya görüşünün ifadesidir.
Bu müessif vaziyetin sebebini a-rapça harfleri öğrenmek güçlüğüne atfetmek istiyenler oldu. Bu iddia bizce dar bir görüşün mahsulüdür. Gerçi arapça yazı türkçenin bilhassa sesli harflerini vermeye uygun değildir. öğrenilmesi de lâtin alfabesinden daha zordur. Fakat Paristeki Şark Dilleri Mektebinde yaptığımız tecrübeler bir talebenin arapça yazıyı birkaç ayda öğrenebildiğini gösterir. İki senelik bir türkçe öğretimi neticesinde Fransız talebeleri üçüncü senesi arapça harflerle yazılmış kolay bir metni okuyabilir. Fakat kendilerine verilen metin arapça ve farsça kelimelerle dolu ise, ancak türkçeden başka arapça veya farsça öğrenmiş olan talebeler onu kolayca sökebilir, yalnız türkçe bilenler okumakta çok güçlük çekerler. Türk çocukları için de vaziyetin aynı olduğu neticesine varılabilir, yani harf inkılâbından evvel Türk çocuklarının yazma okumasını geciktiren sebep arapça yazıdan çok, osmaphea metinlerde Tasladıkları ve iyice anlamadıkları yabancı kelimelerdi.
Demek ki, 1928 de olan Harf inkılâbı türkçeye daha uygun bir yazılış temin etmek bakımından bir ileri a-dım olmakla beraber, yazma okumayı halk kütlelerine yaymak ve dil meselesini çözmeye yeter bir teşebbüs değildi. Bu inkılâpla birlikte dili arapça ve farsça kelimelerden temiz-liyeıek, herkesçe okunur ve anlaşılır bir hale sokmak gerekti. Tanzimat-tan beri Türk muharrirleri zaten böyle bir teşebbüse girişmiş ve eserlerini herkesin anlıyabileceği bir dilde yazmaya gayret etmişlerdi.
1928 de Harf İnkılâbı ile başlıyan Dil İnkılâbı romancıların açtığı çığırı takip ederek, arapça ve farsça öğretiminin Türk mekteplerinden kalkmasiyle Türk çocukları için mânâsız birer kalıp haline gelmiş olan arapça ve farsça kelimelerin türkçe karşılığını bulmak işine girişmiştir.
Yirmi senelik bir deneme ve çalışma devresinden sonra, Türk dili meselesi hallolmuş sayılamaz. Başlangıçtaki toptan bir yenileme hareketinden sonra, bugün bir gerileme değilse de. bir duraklama kaydedilebilir.
Dilde eskisinden çok daha az görülen arapça ve farsça kelimeler hâlâ mevcuttur. Birçok yazarlar eski ve yeni kelimeleri karmakarışık bir şekilde kullanmaktadırlar. Meselâ eskiden olduğu gibi “ticaret noktal nazarından” veya yeni tâbirle “alış veriş bakımından” diyeceklerine “ticaret bakımından” veya “alış veriş nokta! nazarından” denildiği görülür. Matbuatın acele üslûbu ve bilhassa ajans haberleri tercümelerinde bu gibi karışık ve biraz da zevksiz tâbirlere çok paslanmaktadır. Gönül ister kİ, Türk yazarları yeni ile eskiyi ayırıp birleştirmekte çirkin tezatlara
Yazan : Louis BAZtN Parla Şark Dilleri Mektebinde Tllrkçc ProfeniSrU
düşmemek ve dili mantıki bir ahenk haline getirmekte işbirliği etsinler. Fakat bugünkü hale bakılacak olursa, çoğu zaman karışıklığın önüne geçilemediği görülür. Buna mukabil, sebatına hürmet ettiğim dostum Nu-rullah Ataç yazılarında sırf öz türk-çeyi kullanmakta tek başına kalmış sayılabilir. Öyle sanıyorum ki, okuyucuları durmadan kurduğu yeni kelimelerden ürkmüş, meramını anlamakta çok zorluk çekmektedirler. Gücenmesin amma neticede büyük halk kütlesine değil de, sadece öz türkçenin sırlarına vakıf ufak bir a-zınlığa hitap etmek zorunda kaldığını sanıyorum. Yirmi senelik dil inkılâbından sonra bile Türk halkı öz türkçeye hazırdır denemez.
İnkılâp seneleri zarfında teşebbüslerin çoğu mevcut arapça ve farsça kelimeler İçin türkçe karşılıklar, kalıplar bulmaktan ibaret kalmış, yeni mefhumlar yaratmak için hemen de hiç gayret sarfedilmemiştir. Neticede türkçe yazı yazan insan mefhumları arapça olarak düşünmekte ve türkçe karşılıkları ile tercüme etmektedir. Eski kelimelerle düşünülür, yeni kelimelerle yazılır, ispatı: Konuşmada yeni kelimeleri aramak için vakit olmadığından. çok az öz türkçe kullanılmasıdır.
Fakat soyu sopu meçhûl veya halkın bilmediği eski, uzak lehçelerden alınmış, doğrudan doğruya uydurulmuş veyahut arapça bir kelime ile az kullanılır bir türkçe ekin birleşmesinden meydana gelen şu acayip “siyasal” sıfatı gibi mantığa aykırı kurulmuş kelimelerin tutunabilmesi çok şüphelidir.
Başka mühim bir nokta da Türk dilinin bugüne kadar daha çok lügat ve kelime hâzinesi bakımından ele alınmış olmasıdır. Başka çok daha ö-nemli bir meseleyi, nahiv meselesini ele alanlar çok azdır. Halbuki düşüncelerini ve fikirlerinin birbiri ile bağlılığını dile getirmek hususunda Türk-lerin çektiği zorluk lügat eksikliğinden ziyade, türkçenin kültür dillerinden çok ayrı bir cümle kuruluşuna sahip olmasıdır. Kelimelerin ve cümlelerin diziliş sırası bir yana, türkçe, arapça ve Avrupa dillerinin çok zengin olduğu ve fikirlerin birbirine mantıklı bağlarla bağlanmasını göstermeye yarıyan bağlaçlardan tamamen mahrumdur. Bu bakımdan modem türkçenin eski türkçeden de daha fakir olduğunu kaydetmek lâzım. Meselâ: En eski Türk dili anıtlarında görülen ve bir zaman cümlesinin başında bulunan “kaçan” bğlacının bugün kaybolup, yerine çok daha az rahat bir ifade tarzı olamadığı zaman, tabin kullanılmıştır. Nisbi zamir olarak “kim” de kaybolmuştur. Bu kabilden daha bir çok misaller verilebilir. Fikir ifadesi bakımından türkçe cümleyi zenginleştirmek, onu daha çevik ve dakik bir âlet haline getirmek çarelerini araştırmak Türk dilcilerinin başlıca vazifelerinden biri olmalıdır.
Fakat Türk dili meselesinin en vahim tarafı türkçenin mücerret fikirleri ifadeye elverişli olmayışıdır. Bu sahada türkçe yeter bir gelişme görmemiştir ve Türk aydınları bu hususta güçlük çekmektedirler. Buna mukabil türkçe birçok Avrupa dillerine, hele fransızca ve İngilizceye nazaran müşahhas hayatı bütün renkleri. his zenginliği, insan Üzerinde bütün tesirleri ile ifade etmek için fevkalâde zengin ve kıvraktır. Fransızca veya İngilizcede çok defa bir teşbih, duygunun kuvvetini ve şıiriyeti-ni azaltan bir perifraz kullanmaktan başka çare olmadığı yerlerde, türkçe-de daima direkt, daima kuvvetli ve mânalı bir tâbir bulunur, öyle ki, Türkiyede bulunmuş, türkçe bilen bir çok ecnebiler bu tâbirleri benimsiye-rek, memleketlerine döndükleri zaman bile onları kullanmaktan kendilerini alamazlar.
Ahmet Hamdı Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
- 34 - ,
— Oğlum. Cemal Bey... Ihsan Beyin bana böyle şeyler söylemesine taaccüp etmeyin! Bütün İstanbul bugünlerde hep böyle konuşuyor. Birblnyle çekişiyor, Kötü günlerde yaşadığımız muhakkak... Tabii sız tahsile geldiniz.
Sanki ihsanın bakışlarından kurtulur kurtulmaz eski hüviyetini bulmuş gibi, deminki kendine güvenişi ile sesi dolgun ve ağırdı.
— Evet., dedim.
— Beni görmeyi unutmayın, biz eski komşuyuz. Vakaa artık L>u mahallede oturmuyoruz ama Yazıhaneye uğrayın! Meymenet Hanı No. 34-35. Başınız sıkılırsa emrinize Amadeyim. Şimdilik yaz İçin Adadayız ama, bir ay sonra ineceğiz, O zaman Şişliye, eve gelirsiniz, Osmanbey gazinosunun yanıbaşındaki apartmanda. Üçüncü kat. Anıa unutmayın. İhsan Beyefendiden o kadar rica ettim, bir kere teşrif etmediler.
İhsan yine ayni sükûnetle, fakat karşısındakini behemehal çileden çıkarmak istermişçesine bu tarize cevap verdi:
— Niçin gelmediğimi biliyorsunuz. Size beş on defa söyledim. Evinize haysiyetinden şüphe ettiğim insanlar geliyor.
166
Bu sefer Arif Bey atıldı:
— Yani bizler mı. beyefendi?.. Demek vatanını sevmek, onun için çalışmak haysiyetsizlik oluyor öyle mi? Öyle ise beni her şekilde itham edebilirsiniz. Ben vatanımı ve padişahımı seviyorum. Zat-ı şahane milletini düşünüyor. Milletimizin sulh ve sükûna ihtiyacı var. Bu millet artık sergüzeştten bıktı. Altı asırlık bir devlet-l muazzamayı Üç günde bu hale getirdiniz. Bu yetmiyormuş gibi şimdi de elde kalanı mahvetmek istiyorsunuz! w
— Elde hiç bir şey kalmamıştır. Mahvedilecek bir şey yoktur. Zaten böyle vaziyetlerde bu tarzda düşünülmez. Döğüşmök lâzım olduğu zaman sadece döğüşülür. Bu gibi işlerde bütün hesaplar durur, anladınız mı? Yalnız şeref, haysiyet, vazife duygusu kalır. Zat-ı şahaneye gelince, teklifini emrettikleri mütareke şartlarının ilk maddesini lütfen unutmasınlar, Bir ievlet batarken hısım ve akrabanın selâmeti düşünülmez.
— Altı asırlık...
— Bırak şu altı asrı. Milletimiz! duvarın dibine dayamışlar, Biz hâlâ altı asırdan bahsediyorsunuz! Ben size hu güne, bu ane ait işten bahsediyorum. Sız hâlâ, bir devlel-i muazzama diye tutturmuş gidiyorsunuz! Derimiz yüzülüyor, haberiniz yok mu?
— Kabahat kimin? Hürriyet, hürriyet! diye bu milleti batıranlara söyle...
— Fikirlerle hâdiseleri karıştırmayın! Hürriyet, her yerde ve her şart içinde, daima istenecek şeydir. O insanlığın bir merhalesidir. Hürriyet için icabında her şey feda edilir, o bir terbiyedir, idealdir. Onunla siyasi hâdiaelerı, bilhassa bir kısmında şahsen methaldar olduğunuz hataları ne diye karıştırıyorsunuz? Bir lâhza durdır, iskemlesinden tıpkı altı sene evvel bizimle 167
konuşurken yaptığı gibi muhatabına doğru eğilerek; — Sız, Halâskâran Fırkasına dahildiniz değil mi Arif Efendi?.
— Ben bu harpten, bu harpte çektiklerimizden bahsediyorum..
— Ben de, daha evvelin, Balkan Harbinin hesabını görelim! diyorum. Fakat neye yarar? Şimdi Milli Mücadele devrindeyiz, onunla meşgulüz!
İbrahim Bey yerinden doğruldu:
— Dün akşam, Muhiddin-i Arabi hazretlerinden tefe’ül ettim. Ankara muvaffak olacaktır, tslâma zafer var, buyuruyorlar. Arkadaşlar bu-nu başka türlü tefsir etmek istiyorlar ama, ben biliyorum; orada lslâmdan kasid, Ankaradır.
Bu acayip değişmeye hepimiz şaşırmıştık. Fakat en ziyade sinirlenen Arif Efendi oldu. Hiddetten dudakları titreyo, titreye arkadaşına haykırdı:
— O zındıklarla Muhiddin-i Arabi’nin işi olamaz!
Ihsan, bunu işitmemezlıkten gelerek İbrahim Beyo sordu:
— O halde ne diye bu teklifi bana yapmaya geldiniz?.,
İbrahim Bey yeniden, ellerini uğuşturmaya haşladı. Sanki deminki adam kaybolmuş, yerine altı sene evvel sabah akşam babama dert yanmağa gelen biçare mahlûk geçmişti. Ancak işiti-lebılen bir sesle:
— Sizi düşündüğüm için! İlerlemeniz için bir fırsattır, diye!
İhsan, Muhlis Beye ve bana döndü:
— Bilir misiniz ki, bunda samimidir. Doğru söylüyor; gerçekten böyle düşünmüştür. Beni kendiniz mi samlınız İbrahim Bey? Yoksa hiç 168
mi tanmıyordunuz ? Sonra yine bize döndü, hep ayni sükûnetle: — İbrahim Bey hiç fırsat kaçırmaz! Öyle değil mi Muhlis?
Muhlis Bey, istifini bozmadan cevap verdi:
— Hayır, kaçırmaz!
Ben, İbrahim Beyin kızacağını, köpüreceğini sanıyordum. Halbuki, demin o kadar taştığı koltuğunda birdenbire küçülmüştü. Yüzü gözü ter içinde:
— Yapmayınız velinimet, siz olsun yapmayınız! diye yalvarıyordu. Fakat Muhlis onu dinlemiyordu. O, şimdi Arif Efendiye dönmüştü:
— Siz de kaçırmışsınız! Efendi hazretleri, siz de kaçırmazsınız! Nitekim İttihat erkânın-dandır diye dayınızı mahvettiniz. Ölümünden sonra da sahte bir senetle bütün malını zaptettiniz, oğlunu aç bıraktınız? Sahte senetle ve sahte şahitle... -Bunu söylerken bir parmağiyle de İbrahim Beyi işaret ediyordu - Öyle değil mi İbrahim Bey!
İbrahim Bey cevap verecek halde değildi. Koltuğunda bir külçe gibi yığılmıştı.
— Biz daha başka şeyler de biliyoruz, efendi hazretleri...
— İftira ediyorsunuz, sizi dâva edeceğim, iftira ediyorsunuz!
İhsan arkadaşını tasdik etti:
— Daha başka şeyler de biliyoruz... Arif Efendi, yerinden büyük bir hiddetle kalktı ve İbrahim Beye:
— Ben hakaret edildiğim yerde duramam: İsterseniz siz kalın! diyerek odadan çıkmağa hazırlandı.
İhsan hep aynı çehreyle:
— Bir dakika., dedi. Hazır gelmişken başka bir şeyi de koruş nk isterim. Lütfen oturun yerinize de söyliyeyim:
169
Arif Efendi ister istemez yerine geçti ve İhsanın yüzüne baktı. Fakat kendisiyle konuşan Muhlis Bey oldu:
— NAsır Paşa ile fazla meşgulsünüz! dedi. İnkAr etmeyin! Fazla meşgulsünüz. Bir daha etrafında sizi görmek istemiyorum. Giderken İbrahim Bey size, benim nasıl bir adam olduğumu anlatır. Durun, daha bitmedi. Şimdi şu cebinizdeki kâğıdı da verin bana.
Ayağa kalkmış, Arif Efendinin karşısına dikilmişti.
— Evet, evet, dün akşam oradan aldığınız zarfı! Şimdi...
Arif Efendi, tuzağa düşürülmüş bir hayvan gibi etrafına bakıyordu. Gözleri İbrahim Beye tesadüf etti. “Alçak!” dedi.
— Bırakın onu da, şu kâğıdı verin! Hesabınızı sonra görürsünüz! Onun kabahati yok. Deminden beri çektiklerini görmediniz mi?
Çehresi hakikaten korkunçtu. Bununla beraber tek çizgi bile değişmemişti. Arif Efendi ancak bir dakika tereddüt etti. Elleriyle ceplerini araştırdı ve sarı bir zarf verdi. Muhlis Bey zarfı cebine koydu;
— Şimdi güle güle... dedi. İbrahim Bey size yolu gösterir. Yalnız, yeğeninize kendi hakkı olan parayı öyle sadaka gibi vermeyin!. Bir de bu işten bahsetmek yok ha!
İhsan, yerinden doğruldu:
— İbrahim Beyi de fazla üzmeyin! Başka türlü yapamazdı. İkiniz de elimizdesiniz, bilin!
Bütün bunlar o kadar çabuk olmuştu ki. şaşırmıştım. Muhlis Beyi hiç tanımıyordum. Fakat İhsan, tanıdığım, bildiğim İhsan mıydı?
(Devamı var)l ıp
170
4
YENİ İSTANBUL
11 Nİmui 1060
BEN DE OKAD
Yazan : Talât Altıanıf
Çeviren: Halûk TANSÜÖ
Birçok münakaşalara yol açan
“Rus şartlan” tıın mahiyeti ne idi ?
ne arıyor-
y
HÎKAYELER!
ı
gel. diye ne alâka m
gMbetmlş olduğu Rusya’ya iadesini is-
ğibi gerildi, dediği bana
bir he vata banlama vp şu günlerde yollarımızı daimî su-
yapmış olduktan hıı-Roosevelt de Stalin'e “Mütteflklmi-yalnız
RSYfi
Vecdi.. Se-
Tıbbı bahisler
11 > KAYE
İIIİ.M!
Penicillin
yazanı O rami rai VVHHam D.Leahy
- 3
Devayı kül değildir
Yonca tarl
Yaltada dünyanın siyasi haritası çizilmekte iken...
Booaovelt, 1 mart 1045 te Kongreye» Yalta konferansına dair bir demeç verdi. Bu nutuk Cumhurbaşkanının Kongreye son meaajı İdi.
münakaşaları mucip olan bu “So^et şartlarını kısaca hulâsa edeyim: Sakalin ve Kuıilın güney bölgeleri Rusya’ya iade edilecek, Port Artlıur limanı Sovyet Hükümetine kiralanacak; Dairen serbest liman yapılacak; Mançurya demiryolları Ruslar ve Çin. iller tarafından müştereken işletilecek: dış Mogollstanın muhtariyeti ı-dame ettirilecek; Japonya’ya karşı harb etmekte olan Çan-Kay-Şek’in milli Çin Hükümeti Sovyetler tarafından desteklenecek.
Stalin. Roosevelt ile yaptığı hususi konuşmada sarfetmlş olduğu sözleri tekrarladı: “Ben. sadece, Japonyamn memleketimden yerlerin tekrar tiyorum.” dedi.
Bundan önce ana! toplantıda
şu cevabı vermişti: zln teklifi gayet makûldür; kendisinden alınmış olan yerleri geri istiyor,”
Japonlara karşı yapılan haıbde Rıısyanın rolünü samimî ve vazıh bir şekilde münakaşa ederken Stalin şöyle bir lisan kullanıyordu: “Japonya-dan harb tazminatı istemiyorum.” Bu ifadeye Çan-Kav-Şek Hükümetini destekliyeceği yolunda Rus mareşalinin sarih beyanatını da ilâve e-dersek varılan neticeleri tenkld etmek imkânı kalmaz sanırım. Ne Churchill ne de Roosevelt Yalta Konferansında itiraz edilecek mühlrn bir nokta bulmadılar. Zaten müzakereler de gayet kısa bir zamanda bitirilmek lâzım geliyordu.
Cumhurbaşkanı ve Rus mareşali tarafından imza edilen andlaşma bana emanet edildi. Ben de bunu Beyaz Saraydaki gizli dosyalarımın arasın-
3 — Harb sonrasını alâkadar eden ve siyasi mahiyetteki en mühim and-laşmalar Yalta'dn yapılmıştır. Stalin Birleşmiş Milletler mevzuunda; Almanya Kontrol Konseyinde Fransaya rey hakkı tanınması bahsinde: Yugoslavya ve Polonya hükümetlerinin yeniden teşkil hususunda müsait bir tavır takınmakla hüsnüniyetini göstermiş oluyordu. Zaten, aşağı yukarı her mevzuda Ruslar evvelâ sert bir tavır takınıyorlar, fakat sonra, kâğıt üzerinde dahi olsa, bazı fedakârlıklar yaparak and 1 aşma yolunu tutuyorlardı. Ancak şunu dn belirtmek lâzımdır ki, Yalta protokolünün üzerindeki mürekkep kurumadan a-lınan kararların tefsirinde ihtilâf baş-gösterdi.
Ben şahsan, Rusların Japon harbine İştirakini lüzumlu bulmuyordum. Lâkin, onlu mümessilleri aksi kanaati izhar ettiler; Roosevelt de ordunun tezini kabul etti. Stalln’den ‘‘yolun açık olduğuna dair işareti aldıktan sonra Rus kurmaybaşkanları bizimle her hususta işbirliği yaptıkları kanaatini vermek için bütün isteklerimizi kabul ediyorlardı.
Rumların ileri sürdükleri şortlar:
10 şubatta yapılan üç büyükler toplantısında Stalin iki üç ay içinde ve bazı şartlar altında Japonya'ya karşı harbe gireceğini resmen teyit etti. Stalin’ln bahis mevzuu ettiği bu şartların fazla bir münakaşayı mucip olmaması bazı kimseleri şaşırtmıştır. Elçi Harrimnn ın bana bildirdiğine göre “Rus şartları" 8 şubatta ve Sta-lln İle Roosevelt arasında yapılan bir konuşmada tesbit edilmiştir. Bir çok
da urun müddet muhafaza ettim.
O tarihlerde daha Rusya Japonya’ya resmen harb ilân etmemiş olduğundan, yukarda bahsi geçen andlaş-madan alenen bahsetmek kabil olmuyordu. Varılan kararlardan Çan-Kay-Şek’I haberdar etmek vazifesi Roose-vrit’e düştü.
Churchiirin tercih ettiği İngilizce:
Üç büyükler ve onların spasl müşavirleri ayın 8 inde tekrar toplandılar; nihai toplantı ise 11 şubat pazar günü yapıldı. Konuşulacak en mühim mesele hafta içinde varılan neticeler ve neşredilecek resmi tebliğin metnini hazırlamaktı. Dışişleri Bakanı Stetlini us ün kaleme almış olduğu tebliğ tasarısında Churchill bir çok değişiklikler yapılmasını istedi. İngiliz Başbakanı “doğru” yani “İngiliz" İngilizcesini tercih ediyordu. Aiınanyanın parçalanmasına karar verilmiş olmakla beraber Ynltn'da, pratik mahiyette hiç bir plan hazırlanmadı. “Harb mücrimleri"nin muhakeme e-dllmesl de esas itibariyle kararlaştırılmakla beraber iddianın hangi hukuki prensiplere istlnad ettirileceği teferruatlı bir şekilde tesblt olunmadı. Ingiltere ile Rusya arasında ve İran üzerinde ortnya çıkmış olan and-lasmazlıklar ve Stalin tarafından ortaya atılan Türk Boğazlarının kontrolü meseleleri halledilmemiş, bilhassa bu sonuncu bahis tetkik için dışişleri bakanlarına havale edilmişti.
Almalılara acımamak elimden gelmiyordu:
Kırım toplantısında Almanyanm askeri kudretini yok etmek maksa-dlyİe Roosevelt, Churchill ve Stalin'in dostça bir anlaşmaya varmaları benim Üzerimde çok büyük bir intiba bıraktı. (DeLamı var)
Yazan:
Dr. İng. Hüseyin Pektaş
Son zamanlarda, bütün dünya doktorları gibi, bizim doktorlarımız da bir çok hastalıklara karşı penicillin kullanmaktadırlar. Penicillin tedavisi o kadar taammüın tmiştlr kİ, bugün, en kültürlü insanlardan en bilgisizlere kadar penlclllin’i bllmiyen hemen hemen kimse kalmamış gibidir. Peni-çillin eğer aspirin ve kinin gibi tablet şeklinde alınabilse. ve reçetesiz de satılabllaeydl, hiç olmazsa onlar kadar harcıâlem olacak ve belki de eczacı dükkânlarından mamla tütüncülerde de satılabilecekti. Zira başı ağrıyan bir kimse doktora sormadan nasıl aspirin alıyorsa, daha ehemmiyetlice hasta olanlar da penicillin ile hemen İyileşeceklerini ummaktadırlar.
Bakınız Penlclllln’in kaşifi profesör Sir Alexander Fleming bu hususta ne diyor: ••Penicillin ile elde edilen muvaffakiyetli neticeler dünya efkarını heyecana- sevkedecek kadar e-hemmlyetll olmuş ve fakat muhtelif neşir vasıtalariyle yapılan aşırı telkinlerle bu İlâcın bir “devayı kül" ol* du(u hissi verilmiştir. Bu aşırı iyimser neşriyatın neticesi olarak bir çok hastalardan yardım talep edeû mektuplar aldım, Penicillin İle tedavi edilebilen hastalara cevap vermek nispeten kolay olmuş ise de ponicillln'in müessir olmadığı degeneralive veya diğer hastalıklara musap olanlara cevap vermek pek acı olmuştur. Bu i-kinci sınıfa dahil hastaların bana mektup yazarak, -hakikatte ümitlerini suya düşürecek olan- cevabımı İştiyakla beklemeleri, ne kadar üzücü bir keyfiyettir."
Pcnlcıllinin keşfinden evvel penicll linin tedavi sahasında gördüğü işlerin bir kısmını görebilecek bazı kimyevi maddeler bulunmuştu. Bunlar umumiyetle “Sulfamitlcr” veya daha doğrusu “Sulfa” sınıfı tesmiye edilebilen kimyevi bileşiklerdi. Bu sınıftan ayrı bir madde olan ve “606" veya Şalvarsan İsmi verilen bir ilâçla spiro-ket sınıfı mikroplara karşı muvaffakiyetle neticelenen tedavi sistemleri biliniyordu(Ehrllch ı .Fnknt bu bahsi geçen İlâç spiroketlere karşı müessir olduğu gibi vücuttaki koruyucu hücrelere karşı da tahrip edici bir tesir gösteriyordu, Salvarsanm bu kötü tesiri dolayıslyle vücuda büyük dozlar halinde verilmesi mahburlar tevlit etmiş ve kendisinden beklenen neticeyi tam olarak verememişti. Halbuki penicillin vücudun koruyucu hücrelerine karşı hiç bir fena tesir göstermediği gibi, hastalığı bertaraf etmek için koruyucu hücrelerle işbirliği de yapabilmektedir. İşte peni-cülln’in dlfcr ilâçlara nispeten en büyük üstünlüğü buradadır.
İnsanları ümide düşüren ve İkinci Dünya Harbi esnasında yüzbinlerce yaralının ölümüne mani olan bu harika ilâcın yıldızı bugün, maalesef, sönmek alâmetleri göstermektedir. Evet, penlcilllnln müessir olduğu bazı mikroplar penlcillin’e karşı müdafaa tedbirleri almışlar ve kendilerini ona Çalıştırmak yolunu tutmuşlardır. Bu çok küçük organlsmanların kendi nesillerini imhadan korumak İçin nasıl olduğu bilinmlyen müdafaa tedbirleri bulmaları penlclllin'in yıldızını sön-dürcbilecek ehemmiyettedir. Bu ne-bepledlr kİ, eskiden çok küçük dozlarla tedavi edilen hastalıklar için bugün çok daha yüksek dozlar verilmeye başlanmıştır,
Penlclllln’in tedavi sahasında görünmesiyle insanlığın kapıldığı büyük ümitlerin hepsinin tahakkuk etmemesi hakikati; insanlığı oldukça İnkisarı hayale uğratmıştı. Fakat, hiç olmazsa, bir çok sahalarda çok hayırlı işler görmesi bu inkisarımızı unutturacak mahiyette İdi. Şimdi ise bütün dâva kaybolmak tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Temenni edelim ki, doktorların bu son tecrübeleri ve bu tecrübelere İstinat eden “mikropların penicillin İle ünslyet peyda ettikleri” keyfiyeti tamamen hatalı olsun.
... Annem de ben de muhakkak gelmeni istiyoruz. Zeynep, askerliğimi bitirdikten sonra biliyorsun kİ, seninle uzunca bir konuşmak bile kısmet olmadı. Halbuki biz, ne iyi İki eski dostuz değil nıl?. Emin ol kİ. kavgalarımızı bile göreceğim geldi.
Birkaç kişi daha çağırıyorum, hep tanıdıkların; Nejat, karısı Se-mihıı. Turgut ve Gülaeren kardeşler. Medlhft, Nuran ve ağabeyleri İzzet.,, istersen şüphesiz aen de bir iki arkadaş getirebilirsin. Biliyorsun ki, çiftlik bizim olduğu kadar »enindir de... Burada hâlâ beraberce geçen çocukluğumuzdan İzler var. Yine neşeli birkaç gün geçireceğimizi ümit ediyorum Öil-sen dinlenmeğe, eğlenmeğe ne kadar İhtiyacım var.
Ondan sonra kollarımı aıvaya-cak, çiftliğe İHlcdlğlm modern .şekli vereceğim. Zaten ziraat tahsilimi burasını düşünerek yapmadım mı?.. Boğazın Anadolu sırtındaki bu güzel yerimizin nümııne bir çiftlik olmasını istiyorum. Gel de projclorııııi unlatayım. Bunları sen bile beğeneceksin..."
Büyük dayımın kızına yazdığım mektup böylece devam ediyor, fakat yine asıl istediklerimin hiç biri yazılmadan bitiyordu.
Esasen Zeynebin karşısında hep böyle olurdum. Nc kadar uzun konuşsam ayrıldığım zaman asıl İstediğim şeyi Böyllyeniedlğlm hissine kapılırdım. Asıl istediğim şey... Gayet basit. Ben birini seviyorum. Bütün hazırlığımı bitirin mazbut teşebbüs ettiğim onunla relte birleştirmeyi düşünüyordum. Zeynep, ateşli, cevval bir şahsiyetti. Onda biraz erkek enerjisi, bende biraz kadın sükûn ve yumuşaklığı olduğu İçin küçükten beri bir-biriyle İyi anlaşan iki arkadaştık, fakat son seneler ben Ankarada, o da Kolejde bulunduğumuzdan birbirimizi pek görememiş, avdette dayımın evini ziyaretimde orada yeııl bir kız arkadaşı vo onun kardeşi Vecdi İle tanışmış ve bilmem neden bu gence karşı büyük bir soğukluk hissetmiştim. Belki tam mânaaiyle benden mütekâmil, hattâ yakışıklı, kuvvetli, zeki bir erkek tipi oluşundan... Belki de Zeynebi onlarla çok samimi bulmuştum...
Lâkin Zeynep, esasen mftnen çok zengin ve cömert bir kızdı. Kendisindeki tükenmez hayat kaynağından bol bol etrafına dağıtırdı. Şimdi onu hâlâ birkaç sene evvelki haliyle, yeni teşekkül eden ince vücıidü, Rızıltıh. âai saçları, kısa penbe entarisi ile yonca tarlasında dört yapraklı yoncayı a-iaştırırken görüyorum: Çiftliğin sebze bahçesinin bir ucundaki bostan kuyusunun yanında, birbirine kol vermiş ağaçların altındaki bu mini mini yeşil tarla Zeyneple benim en sevgili yerimlzdl. Orada ağaçlara salıncak kurar, kâh sevdiğimiz hikâyeleri okur, kızgın öğle sıcaklarında yahut pek yorulduğumuz zamanlarda oraya sığınırdık. Bir gün Zeynep, dördilz-İü yonca merakına düşmüş, hemen saatlerce arayıp hırçınlaştıktan sonra bulmuş ve kendisine epey yorgunluğa mal olan bu yeşil. ta2e otu galibiyetinin verdiği zevkle biraz seyrettikten sonra bana u-zatmıştı:
— Al, Mehmet ağabey, bu sende kalsın.
— Niçin Zeynep, buluncaya kadar bu kadar yorulduğun şeyi bana neden veriyorsun?..
— Uğur getirir derler, sen erkeksin. hayatta benden çok yorulacaksın..
— Beni bu kadar düşünüyorsun demek.,. Bak uğurunu bile bana veriyorsun!..
— Ondan değil... Benim uğura ihtiyacım yok ki... demişti. Ah bu Zeynep İşte böyle bir kızdı. Beni en sevindirdiği zaman yine incecik bir iğne ile içimde şüphe bırakırdı.
Birkaç gün sonra telgrafını aldım: “Cumartesi geliyoruz" diyordu. Yüreğim heyecan ve sevinçle çarparak onları karşıladım, fakat neşem çok çabuk bulutlandı: Zey-nebin yanında arkadaşı Sevim ve ağabeyi Vecdi vardı.
Tabiî çok memnun olmuş rolünü oynamağa mecburdum. O gün diğer misafirler de geldi, çiftlik-
tc birkaç senedenberl bu kadar neşeli bir grup toplanmamıştı. Zeynebin bütün canlılığı üzerinde idi. Yine eskisi gibi bahçenin altını üstüne getiriyor. ınsanlarlıt. hayvanlarla her şeyle ayrı meşgul oluyordu Bostancı Şabandan başka herkes hayatından memnundu. O her zaman için dayımın kızını sevgili yemişleriyle bostanıfia muzır bir varlık olarak telâkki eder ve biz Zeyneple bunu hep alay mevzııu yapardık
Geldiklerinin hemen ertesi günü bahçede gürültü, kahkaha ve koşuşma sesleri ve çiftliğin merkebi Karakulağın şikAyetli anırtısını duydum. Aşağı koştum. Emektar eşeğimizin yavrusu, başında kırınızı sivri bir külâh, boynunda bir dizi mavi boncuk, var kuvvetiyle annesinin arkasından koşuyor, fakat bu acayip mahlûku bir türlü tnnıyamıyan ana. bir taraftan anırıyor, bir taraftar çifte atarak kaçıyordu. Şaban, onu tutmak için oraya buraya çırpınıyor, bu marifetin faili olduğuna şüphe gölürmiyen Zeynep misafirlerle bir köşede durmuş gülmeden bayılıyordu. Aralarına katılıp benim de kahkahaya iştirak ettiğimi gören ihtiyar bahçıvan:
— Barı sen gülme beyim, dedi, bahçe berbat olacak.. Ah bu küçük hanım ah... Hâlâ çocuk... Ve nihayet bizim de yardımımızla hayvanlan zaptedip söylene söylene uzaklaştı.
Fakat Zeynep, sıpacığı çok sev-mi.şlL Şabanın bütün itirazlarına rağmen onu köpek gibi yanında gezdiriyor, okşuyor. besliyordu. ÇıLlenbik adım verdiği bu hayvancağız da hakikaten sevimli şeydi.
İki gün böyle geçti Ben Zeyne-be mütemadiyen açılmak istiyor, lâkin hemen daima Vecdi ve Sevimle beraber gördüğüm için muvaffak olamıyor, sinirleniyordum. Arlık bu iki kardeşin her harekeli bana batıyordu. Hislerimi ve 25ey-nebln pen^asız karakterini bilen annem, kızın rızası olmadan vaziyeti büyüklere açmanın onu doğrudan doğruya babasından İstemenin belki aksi netice vereceğinden korkuyor, evvelâ Zeynebin fikrini anlamak için benim onunla konuşmamı münasip görüyordu.
Bir sabah bahçedeki çınarın altında kahvaltımızı ederken bahçıvan masaya yaklaştı, küskün bir tavırla:
‘‘— Beyim, dedi, yeni diktiğim fidelerin hepsi bozulmuş, gece üstüne basılmış, bir baksan fena ol-mıyacak...” Ben izahat istemeğe hazırlanırken Veodlnin sesini duydum : ,
— Bosumdaki yonca tarlası ne nefis yer... Değil mi Zeynep?
Bilmem bu seste istihza mı vardı, bana neden acı geldi?.. Zeynebin yüzüne baktım, ciddî, durgundu, dikkatle Şabanı dinliyordu. Verdiyi, başını sallayarak tasdik etti.
Ruhumda şüphe yılanı baş kaldırmıştı. Kendi kendime acaba Vecdi bu sözü neden söyledi, Zeynep neden her zamanki gibi Şabana takılmadı da ciddi bir yüzle sustu. Yoksa benim bilmediğini bir şey mi oluyor diye düşündüm.
Biraz sonra Şabanla beraber bostana gittim. Arnavudun hakkı vardı. Emek vererek diktiği fideler bozulmuştu. Fakat asıl hırpalanan minimini yonca tarlası idi. Burası bir çok yerlerine basılmış, oturulmuş gibi hırpalanmış, karışmış, her zaman dipdiri olan, diz boyunda yükselen yeşil yoncacık-lar kopmuş ve boyunlarını bükmüşlerdi. Verdinin sesi bir yılan ıslığı gibi kulaklarımda çınladı:
"— O yonca tarlası hakikaten nefis ver, değil mi Zexmep?..H
Lâkın, Vecdi burasını neneden biliyordu? Burası, bu minimini yeşil saha, mis kokulu otları, ileride insanı kucaklar gibi kol açan ağaçlan, bütün bu tatlı sükûn dolu havasiyle beninıdi, benim ve Zeynebin...
İçimde bir yara sızladı. Yoksa Zeynep, bu samimi yerimize gece Vecdi ile haşhaşa mı gelmişti? Parlak ay ışığında burada mı o-turmuşlardı? Fazla duramadım. Şabana bir iki kelime mmMandım. döndüm. Artık daima onlan gözetliyordum. Zeynep de far kedi İrce k kadar neşesiz ve dalgındı...
Ertesi sabah Şaban, yine şikâyetini tekrarlayınca büsbütün si-
n i rlendinı Misafirlerin yanında bahsi uzatmadım. Fakat o gece yalnızca beklemeğe karar veTdim. O gün, Zeynep daha düşünceli idi, gözlerim nıüUmadiyen benden kaçırıyordu. Verdide fazla bir değişiklik görmedim. Fakat şüphem emniyet haline gelmlştL oe kadar acı olursa olsun vazıyeti kendi gözlerimle görmek istiyordum.
Köşkte ses şada kesildikten sonra yalnızca aşağı indim. Bostanın ince yolunda ilerlerken kalbimin çarpıntısından kulaklarım uğ oldu yordu.
Yonca tarlasına geldim. Orada esldden Zeyneple benim isimlerimizi kazıdığımız hır atk/ otanesi a-ğaeı vardır, arkasına saklanmak istedim. Fakat birden irkildim, Zeynep, hain Zeynep, beyaz bir hayniet gibi orada idi.
Başıma çıkan kan, beni deli etti. Hayatımda hiç olmadığım kod: r başın, onu kolundan yakaİ3(tr* ay ışığına çektim, tıkanır r “Sen... Sen ha. dedim, pelu o r.c* rede?.» O.. Vecdi?..
O da titriyordu. p»rîak gösterini hayretle açarak sordu:
— Vecdi mi?. Hangi Vecdi?
— işte o... Alçak., nınki ?!.
Birden vücudü yay her zaman ağabey birdenbire:
— Mehmet, kendine çıkıntı, benim Vecdi ile var?,
— Öyle ise burada sun?.
— Sen ne arıyorsun?.
Bana ayıplar gibi bakjymMîi. tki gün evveline kadar sevgi ve dostlukla hatırladığım ve o kadar özlediğim elâ gözlerinin karşısında hakikat dudaklarından dökülüver-di.
— Ben seni Vecdi ile buradasın sandım da geldim.
— Sen Verdinin evli ve çocuk babası olduğunu bilmiyor musun? Evet sana söylemeyi unuttum. Karısı yakın bir akraba düğünü için Suriyede... Vecdi de çok sıkılıyor, kardeşiyle benim ısrarım üzerine işinden bir hafta izin aldı, buraya geldi. Fakat sen...
Titreyen dudaklarla verdiği bu izahat karşısında yumuşadım ama yine sordum;
— Öyle ise yonca tarlasını nereden biliyor?!.
— Geldiğimiz gün onlan gezdirirken evvelft en sevdiğim yere getirdim. Hattâ yanımızda olan Çit-lenbige de yoncalardan mükemmel bir ziyafet çektik, Vecdinin pek hoşuna gitti.
— Peki, bu gece sen burada ne an>rorsun?..
— Söyle bana...
Zeynep geriledi, kısa bir müddet düşündü, sonra aciz göstermeyi hiç sevmiyen karakterinin tesiriyle birden başını dikleştirdi ve bütün gunıriyle bir nefeste beni azarlar gibi:
— Peki., öğrenmek istiyorsan dinle işte. Mehmet, dedi. Ben de seni kız arkadaşlarımızdan birisiyle buraya geliyorsunuz sandım da gözlerimle görmek için geMim. Anladın mı şimdi
Bana ne oldu bümetn, sanki göğsüm genişledi, genişledi.. Bu güzel j'az gecesi ay yıldızlı göğü, nefis kır kokulan ve pagansız saadetiyle içime doldu. Ayaklarım yerden kesildi sandım. Kollanm açıldı. Artık ebediyen benim olduğunu anladığım güzel başım sıkı sıkı göğsüme bastırdım “Zejme-bim" diye mınldandım. O da artık kuvveti tükenmiş gibi omzuma yaslanmıştı. Fakat hemen biraz sonra dudaklanndan billûr bir kahkaha çağlayanının döküldüğünü duydum. Bana eliyle bir yer gösteriyordu:
Yonca tarlasının en 15’dınlık noktasında Çitlenbik duruyordu. Bir iki kere burada Zeynebin ziyafetine konmuş o4an hayvancık, anlaşılan ortada kimsenin kalmadığı bu saatte bir koia^'uu bulup bostanın satasım sürmeğe geliyordu. Tarladaki taze otların lezzetini bîr türlü unutamanuş olacaktı.
Simdi biz. ikimiz de kahkahalarla gülerken o hemen kaçmağa hazır, biraz ürkek bir vazıyette, sivri kadife kulaklarında ay ışığı parlayarak ağzında bir tutam yonca İle bize bakıyor, belki de: Şu insanlar ne carin mahlûklardır!. diye düşünüyordu.

Koldan «ata:
1 — “Bir Tereddüdün Ramanı., müellifi. 2 — Büyüklüğü mevcut. 3 — Bir cin» kuşum. Sıfat takısı. 4 — ıTersi) Hayal âlemi. Bir gramer terimi. 5 — Ingiliz asalet unvanı. Validene. 6 — (Tersli Fili eki MrvAİınlerdvn. 7 — ölür vskli (iki kelime). 8 — Kur am Kerimin ibareleri Tersi halket. 9 — (Tersi) Damar suru. Tersinden başına bir harf gelirce vücutça, mânasına gelir. 10 — Bir yere çarpıp geri dönen.
A «(karıdan atağı t
1 — Boftnalçlndr bir koy. 2 — Cefaya mukavemet et (iki kelime). A — konuna bir harf gellree ekalliyetlerden biri olur. Aklili* 4 — Başkanlık. A — Ter»l rutubet. Sanat. Nefl edatı, 6 — Sonundaki harf detiştIrlliree ‘'muhalefet-te bulunan., olur t mürekkep kelime)( T — Gümüş gibi. Adet 8 — Şikar. Kabiliyet. 0 Filânın kardeşi. Üçüncü harf değiştirilir»» kokulu bir ot olur. 10 Botukluga salip gel tiki kelime).
Di NKİ IHLMACAN'IS IIALI.t
Soldun »ağa:
1 — Afi tuktfnsn 2 — Zâhlr. Kapa. 3 — Ah. Küp» Yrp. 4 — Sin. Nst- Ya. 6 — İnal. 6 — Rab. Maya. 7 — Ih.
Bam. Tab. S — Rık Sal. Ka. fl — Irak, •atar. 10 — Kazaya U£ra.
Yukarıdan matı:
l — Aaaıı kırık. 3 — Şâhin Dı. Nar. Kas. 4 — Tik. Ta*, vrün. Ha». 8 — Peş. Ma*a. Tam. Lau. 8 — Nay. Mat. 9 Takar. 10 — Napayabars.
Sıra. 3 — Ka. 5 — 7 — Ek — Epey.
— îyl ettin. Her zaman böyle temkinli davran, hakkında hayırlı olur, işte sana yürekten gelen bir nasihat. Bana gelince, hiç sıkılma. Sana seve seve yardım ediyorum. Lâkin hayata yeni atılıyorsun; Öğrenmen lâzımdır ki herkese ne verilecekse mevkiine göre verilir. Zaten böyle hareket edilmese yıldızların seyri bile bozulur, dünya birbirine girer. Bir ağanın bir ferraş başı ile bir olmadığını son de bilirsin. Bu itibarla ağaya vereceğin, ferraş başıya vereceğinin yarısı olmalıdır. Meşrû şekli budıır. Yani Esadullah Beye pek gecikmeden beş tümenle dört kalıp şeker verirsin. daha fazla değil. Menfaatini nasıl gözetiyorum, anlıyorsun ya!
Ferraş başı bunun üzerine Kamber Alinin yanağını hafifçe okşadı ve artık onun bundan sonra valinin nıldhad adamları urasınn girmiş bulunduğunu bildirerek vazifesine döndü. Yeni uşak vaziyetine endişe ile bakmaktan kendini alamadı. Esadullah. vermesi lâzım gelen hediyenin yalnız Üçte birinden bahsetmişti.. Halbuki şimdi on beş tümenle on iki şekor kalıbına çıkıyordu bu... Havli fark vardı arada.. Fakat mesele üzerinde daha fazla durmıyarak hâmisine hararetle teşekkür etti, eteğini öptü va yeni vazifesinin kendisine verdiği hak-ko dayanarak sarayın avlularında dolaşmaya başalyıp arkadaşlarıyle konuşmaya koyuldu; bazılarını tanıyordu; bunlara, ekseriya gittiği kerliferh evlerde raslgelmişti; ötekilerle de tanıştı. Kapı yoldaşları ondan derhal hoşlanarak inanılmaz derecede dostluk gösterdiler. Valinin konağında pişen çayı da beğendi; bu münasebetle kimsenin dikkatim çekmeksizın cebine bir kaç parça şeker de indirdi. Çay içildikten sonra, zararsız olmak üzere türlü türlü oyunlar oynadılar ve pek yabancısı olmadığı bu oyunlar neticesinde hem on iki kıran kadar para, henı de herkesin itibarını kazandı. Hulâsa. herkes onu hakikatte olduğu gibi gördü. yani vücutça ve ahlâkça sevimli bir deli-
KAMBER ALI
Yazan : A. de Gablnaaa
•>_____________________
Çeviren : Reşat Nuri Darago
7
r
kanlı.»
Akşam eve döndüğü vakit annesi hemen sorguya çekti; fakat o, mahmur bir hal takınarak :
.— pck yorgunum, dedi. Vali mutlaka kendisiyle yemek yememi istedi. Bütün gün onunla kâğıt oynadık; ayıp olmasın diye az bir kâra kanaat ettim: İşte kazandığım. Daha çok gösüno girince bu kadar merhametli davranmam. Karar verdik; kıskanç adamları kuşkulandırmamak İçin şimdilik bir zaman fer-raşlar arasın la bulunacak, ama daha ileride veıir olacağım. O güne kadar da vur patlasın çal oynasın! Yakında Tahrana gidiyoruz. Vali hazretleri orada beni Şaha tavsiye etmek niyetinde...
Bibi Canem o »eker gibi oğlunu kolları arasına aldı. Kendisini biraz sinirli görerek, ertesi sabah sıtmaya bire bir olan söğüt yaprağı kaynatıp bol miktarda içireceğini vâdet-ti. Mirza Haşan Hanın da iki hokka satarak edindiği on kıranla İnce hamur tatlısı yapmış, bir tabak dolusu köfte pişirmişti (Bibi Canem* in köfte pişirmesi meşhurduk Yediler, içtiler, gece yarısına kadar neşeli vakit geçirdiler.
Ertesi sabah, söğüt yaprağı suyunu içmiş ve annesinin, kimseye kanmaması hakkmda-ki nasihatini dinlemiş olan Kamber Ali saraydaki işine gitti.
Haklkat ne harikulâde şeydir! Her yere girer, yalanı deler geçer, nasıl olduğunu da kimse bilmez. Genç “ferraş’ ın sırf muhayyilesinden çıkan Tahran seyahati haberi doğru çıkıverdi! Ve Kamber Ali, bir haftaya kadar hareket edileceğini/ arkadaşlardan duyunca hayretler içinde kaldı. Gerçekten vali hazretleri geri çağrılmış ve yerine başkası bile tâyin edilmişti ki bu dahi, hükümetin herkesçe müsellem isabet ve ferasetinin yeni bir delili idi.
O memleketlerde iktidarın mümessilleri Ü-zerinde pek uzun boylu durulmaz. Tâyin edilip yerine gönderilirler; vergileri toplarlar; mahsul kötü gitti, ticaret iyi gitmiyor, nafıa işleri bütün parayı çekiyor diye topladıkları verginin bUylİk bir kısmını göndermez akkorlar. Fakat mesele yapılmaz, ne derlerse inanılır. Ancak dört beş sene sonunda azlederler, çağırırlar ve sorarlar: Hesap mı vermeyi tercih ediyorsunu, yoksa muayyen bir para ödemeyi mİ? Muntazam ve doğru vesika ibrazında müşkülât çekeceklerine göre daima şartların İkincisini seçer ve bu suretle, topladıkları paranın yarısını yahut üçte ikisini verirler Üst tarafı ile Şaha, vezirlere, harem dairesindeki kadınlara, nüfuzlu kimselere hediyeler dağıtır, bunun karşılığı olarak yeni bir vilâyete tâyin olunur ve o vilâyeti yine aynı §e-
kilde, usul değıştirmeksizin idare eder ve sonra yine aynı Akıbete uğrarlar.
Bu usulün faydaları o kadar meydandadır kı Üzerinde fazla durmaya İhtiyaç yok. Halk, valilerin çaldıkları paralan geri verdiklerini görünce keyiflenir; valiler ömürlerim para toplamakla geçirdikten sonra bir parasız ölürler ve bu kaçınılmaz ftkıbHi hiç akıllarına getirmezler. Devletin başında bulunanlar da, memurlarının fiil ve hareketlerim takip ve mürakabe zahmetinden kuıtulduklan gibi o memurları da soğuk bir şekilde rahatsız edilmekten kurtarırlar.
Vali Hazretleri, merkezi Şiraz olan vilâyeti nıdnasip bir müddet sömürmüş olduğu cihetle devlet erkânına işlerinden bahsetmeye dâvet olunmuştu. Bu da teamüle uygun bif keyfiyet idi ise de alâkadar için bazı sıkıntılı günler geçirmek mecburiyetini yaratıyordu: Ama ne çare, yer yüzünde her şey daima yolunda gitmez... Vali hazretleri, kendisinden ne miktar para sızdıracaklarını pek bilmemekte idi.
O sabah daha güneş doğmadan valinin kâhyası kaçmış, ve kaçarken de beraberinde ufak tefek bazı kıymetli hâtıralar götürmüştü. Ferraş başı düşünceli idi, çünkü vaziyetinden endişe ediyordu: zaten eskisi kadar verimli olmasına da imkân kalmamıştı artık. Ağalar birbirlerinin kulağına bir çok şeyler söylüyor, diğer taraftan da kaybedecek bir şeyleri ol-nuyan ferraşlar. seyisler, askerler, kahveciler yer değiştireceklerine seviniyorlardı. Ara sıra eşyadan bir kaç tanesi yok oluveriyordu. Onlan bir ay sonra çarşının dükkânlarından birinde bulmak kabil olacaktı.
Şiraz ahalisine gelince, haberi iıonınca çılgın bir serince kapıldı. Herkes Şahın adaletini. civanmertliğini, faziletini göklere çıkardı: onu, gayet fazilet sahibi diye tanılan Nu-şlrvan’a benzettiler
— Devamı var —


j
Hicri 1950 NİSAN 11 Salı Rumi
C. Ahir 23 1369 Mart j 29 JL366
VAKİT VASATI EZAM
Güneş 5.27 10 H
Öcde 12.15 9.32
İkindi 15 56 9.13
Akşıun 18.44 12.00
Yatsı 20 20 1.36
tıns/ık 3-45 9 02
StYASl İKTİSADİ yeni İstanbul MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ ; FARUK A. SÜNTCR Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden : Sacld ÖGFT
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAAM
îkinci sayfamızdaki siya* sî, üçüncü sayfamızdaki kültüre!, beşinci sayfamız* daki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
11 Nl.an İO.VI
Y B N t İSTANBUL
Sayfft 5
KONOMiK
LERi
Har» sonrası
ticaretimiz

ÇON günlerde, bütün haberler ya-® kın veya uzak fakat muhakkak olarak bir iktisadi buhranın ufuklarda belirdiğim gösteren emarelerle doludur.
Kanada Ziraat Bakanı, buğday e-kıminin azaltılması lüzumunu resmen beyan etmiştir. Kanada ziraat programını bilenler için bu beyanın ehemmiyeti büyüktür. Orada muayyen bir maddenin müstakbel dünya şartlarına göre istihsalini Ayarlamak yıllık plânlara dayanır ve devlet bir takım sistemli himaye tedbir-teriyle maddelerin az veya çok ekilmesini temin eder. İşte Kanada, bu yıl buğdayın Atisinden korktuğunu ifade etmiş oluyor.
Yeni İstanbul’un New-York hususi muhabiri H. Martin’in ibretle okunacak bir telgrafından tl> harp senelerinde müdahale mübayaatından kalan ve Amerika hükümetine ait o-lon stokların dört milyar dolar değerinde olduğunu öğreniyoruz. Amerikanın ne yapacağını bilemediği bu Stoklar arasında hububat. pamuk, kuru meyve, tütün gibi bizde de yetilen mahsuller mevcuttur.
Diğer taraftan buna muvazi ve bu vaziyetin tabii bir neticesi olarak a-fenan bir habere göre, Birleşik Amerika bu yıl artık mahsulleri müdahale fiyatlarıyla korumıyacaktır. Şu hakle başka bir yoldan ve tıpkı Kanada gibi Birleşik Amerika da istihsalin azalması parolasını veriyor.
Farlste toplantılarına devanı eden Ondokuzlar, mallarını birbirlerine kolayca satabilmek için ithalât ser-bestîsi sistemini bir türlü halledemiyorlar. Tediye anlaşmaları, giimrük duvarlan ve tahdidatı bir arada bahis mevzuu oluyor. Her toplantı balında beliren ümit ışıkları, toplantı sonunda İki üç ay ilerideki karanlıklara doğru dağılmaktadır.
Demirperde arkasındaki memleketlerde ise, sağlam ve aydınlatıcı malûmat noksanlığı yüzünden, vaziyet büsbütün meçhuldür.
Bunların yanında yer yer kalkınan memleketlere şahit oluyoruz: Belçika^ Fransa harp felâketinin tahriplerini telâfi yolunu bulmuştur. Kara ekmeği vesikasız bulamıyan Fransızlar, son haberlere göre Mısıra
Kısa haberler
Yunanistan İsveç©
( ün satıyor
y \tina (Reuter - Hususî) — Yunan Dış Ticaret idaresi İcra Komitesi, îsveçten getirilecek telefon malzemesi karşılığında bu memlekete 1948 mahsulü iki milyon dolar değerinde tütün ihraç olunmasını tasvip etmiştir. İsveç hükümeti de bu takas muamelesini müsait karşıladığından fiil! mübadeleye girişilecektir.
Avrupanın gıda İstihsali
kâfi değildir
★ Vashington, 10 A A. (Lps) — İktisadi İşbirliği İdaresinin yen! bir raporunda belirtildiğine göre AvrupalIlar harpten önce olduğu kadar iyi beslenmek istiyorlarsa yiyecek maddesi istih3alâtını çok miktarda arttırmalıdırlar. Raporda beslenmesi gereken nüfusun 20 milyon arttığı ve bu artışın yılda yüzde 1 nlsbetlnde devam ettiği bildirilmektedir.
Aynı raporda ilâve edildiğine göre, Marshall Yardımından faydalanan memleketler her ne kadar harpten önceki istihsal seviyesine erişmişlerse de hu seviye eskisine nazaran yüzde 115 nöbetinde artıncaya kadar harften
Yazan : Faruk A. SÜNTER
buğday ihraç etmektedirler. Batı Almanya da, içinde bulunduğu siyasi şekillere rağmen, iktisadi sahada süratle gelişmektedir (2|.
Fakat bütün bu Avrupa memleketleri, şu veya bu sebeple, İthalâta açık değildir. Mahsullerimizi, her vakit severek alan bu tabii müşteri pazarlarda; ya Marshall Yardımının parasız dağıtılan veya krediyle verilen inalları, yahut rakip memleketlerin fiyat veya kalite ile giriştikleri rekabetle karşı karşıyayız.
Dünyanın bu hali karşısında biz hâlâ harp yıllarının rehaveti içinde bulunuyoruz. Fiyatlarımızı ayarlama ve kalitemizi yükseltme işinde başlayan tavsiyelere lâyık olduğu e-hemmiyeti vermiyoruz.
Şurada burada kalmış stoklarımızın bir an evvel eritilmesi için ekonomik yollardan giderek tabii neticelere varacağımıza yine devlet kapısını çalıyoruz: Ya bir müdahale mubayaası veya bir ihraç imtiyazı istemekteyiz. Bütün bu hareketlerimizle yeni kampanyaları tehdit ettiğimizi ve onlara fena Akıbetler hazırladığımızı unutmaktayız.
Ucuz maliyetli ve belli kaliteli mal hazırlama lüzumu yerine alabildiğine yüksek fiyatla mal satmayı marifet sayıyoruz. Bu fiyatı bulamayınca dünyadaki durumu anlamaya lüzum görmemekteyiz. Satış fırsatlarını boylece kaybediyoruz. Başka bir memleket bizim yerimize o müşteriyi kazanmaktadır. Neden sonra istediklerine geldiğimiz zaman alıcının artık bulunmadığını ve malın elimizde kaldığını görmekteyiz.
Bir malın arandığı vakit satıldığını unutmamalıyız. Bir mal arandı diye onun Üstüne oturmak ve fiyatı arttırmağa kalkmak, panoramasını çiv diğlmiz şıı harp sonrası dünyasında yalnız hüsran doğurur: Müşteri gider; mal kalır,
Bilhassa önümüzdeki mahsul yılında parolamız: Çok istihsal, ucuz maliyetli istihsal, muayyen vasıflı istihsal olmalıdır.
Yoksa beliren buhran tehlikesi bizi çok güç variyetlere sokabilir.
(D Bk. Yeni İstanbul. 23.3.1050
(2) Bk Yeni İstanbul. 5.3.1950
önce olduğundan daha fazla gıda maddesi ithal etmeleri gerekecektir.
iııgllterede bütçe
hazırlıkları
A Londra, 10 (Ap) — İngilterenin yeni bütçesinin milleti bir sene müddetle yeni tahditlere maruz bırakacağı tahmin edilmektedir.
Bununla beraber, Maliye Bakanı Stafford Cripps'in işçilere yeni tavizlerde bulunması ve ücret seviyelerini donmuş hallerinden çıkmarması da mümkün görülmektedir.
Yeni bütçe hakkında, tasarının ilânına kadar büyük bir sır perdesinin muhafaza olunmasına rağmen, büyük bir vergi tavizi ya-pılmıyacağına muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
İsveç • Japonya
ticaret anlaşması
Tokyo, (Reuter - Hususî) — Japonya ile İsveç arasında 1950 yılında karşılıklı on sekizer milyon dolarlık ticaret yapılmasına imkân verecek bir anlaşma imza e-dlldlğl işgal kuvvetleri Başko-komutanı Mac Arthur tarafından bildirilmiştir.
Ham ve mamul dokuma maddelerine dair haberler
Dünya piyasasından geçen Avusfralyada :
Geelong (Reuter - Hubusİ) — Burada yapılan yün satışında rekabet, Bradford, Avrupa, Birleşik Amerika, ve yerli fabrikalar arasında çok çetin olmuştur. Fiatler geçen haftaya nazaran yükselmekte devam etmiştir. Temayül sabaların lehinde-dir. Satışlar bilhassa merinos ve karışık yünler üzerinde olmuştur. Ar-2edilen 11,500 > balyanın hepsi satılmıştır,
Ballaıat (Reuter - Hususi) — Vün piyasası az hareketli olmuş, vasat miktardaki satışlar Bradfovd, Avrupa ve yerli alıcılar arasında paylaşılmıştır. Taranmış ince merinos, libre başına 115 peniye kadar iiat bulmuştur.
Balı Almanyada :
Hannocer (Reuter-Hususl) — Almanyada elde edilen ve saderlt ismi verilen yeni bir suni iplik, Hannover Sergisinde teşhir edilmiştin Bu ipliğin yaş veya kuru halde, gayet dayanıklı ve elâstiki olduğu temin e-dilmektedlr, imalâtçıların bildirdiğine göıe geniş bir kullanma sahası bulunan saderlt kokususduc ve yanmamaktadır.
Diğer taraftan, bu suni İpliği imal eden firma, ayrıca pamuk, suni İpek ve yün ipliklerinin mukavemetini ' ( 20-25 nispetinde arttıran bir ameliye do keşfetmiştir.
Belçikada :
Brüksel (Reutor • Hususi) — Belçika iplik piyasası durgun olmakla lıoraber, fiyatlar mllsUkardır, İngll-tcronln ınülıaynasım azaltacağına dair haberler, bazı satıcıları ihtiyatlı harekete aevketmişlir. Maamnflh bu şayiaların "manevra" olduğu söylenmektedir. Sebep olarak da, Birleşik Kimilik ve İrlanda iplik Istlh-aalâtının İngills sanayii ihtiyaçlarına kifayet otml.veceği İleri sürülınek-tedlr.
Toptan keten tohumuna, yağhaneler tarafından kilo başına 2,10 Belçika frangı ödenmiştir.
Kısa beyaz ketenler az miktarda arzedilmiş ve kilosu 25 Belçika frangından satılmıştır. Daha düşük kaliteli ketenlerin satışında müşkülât vardır.
Brezilyada r
FBo de Janciıo (Reuter - Hususi) — Sao Paulo ihracatçıları yeni mahsulden 250 bin ton pamuk satacaklarını ümit etmekte, federal makamlar nezdlnde birlettikleri teşebbÜR-lerde zayıf dövizli memleketlerle anlatmaları genişletmek vo Brezilya piyâzaiına iRtekli olan ezkl düşmnn memleketlerle anlaşma yapmak taleplerinde bulunmaktadırlar.
İtalya, Belçika, Fransa, Çekoslovakya ve Japonya ile anlaşmalar yapılmış; Norveç, Polonya, Avusturya ve Yugoslavya ile temaslar gelişmiştir, Diğer taraftan İngiltere ve Almanya ile yapılmakta olan görüşmelerin yakında neticeleneceği umulmaktadır.
Birleşik Amerikada :
New-Yok, (Reuter - Hususi) — tVashington’dan haber alındığına göre, İktisadi İşbirliği İdarefli, Alman-yaya 40 milyon, İtalyaya 3 milyon ve Norveç© 2,200,000 dolarlık yeni pamuk tahalaatı vermiştir. En son sevkıyat 15 haziranda yapılacaktır.
Palm Beach (Florlda) (Reuter -Hususî) — Amerikan pamuklu dokuma fabrikaları, bu sanayii himaye etmek ve yarım milyon işçiyi kurtarmak için hükümeti yeni bir tarife tesbit ve tabikına davet etmişlerdir. Fabrikatörler, Japonyalara devrelime sine karar verilen Japon dokuma sanayiini işletmek üzere İngilizlerle birlikte hareket etmek hususunda da mutabık kalmışlardır.
Washington (Reuter - Hususi) — Ziraat Bakanlığından bildirildiğine
haftanın akislerini veriyoruz
göre, 1950 yün mahsulü destekleme fiyatı libre başına 45,2 çent olarak tesbit edilmiştir. Geçen yılın destekleme fiyat vasatisi 42,3 çent İdi. Yeni mahsul, federal mübayaalar sayesinde, 1 nisan 1950 den 31 mart 1951 tarihine kadar desteklenecektir.
Fransada :
Paris (Reuter - Hususi) — Fransız İplik ihracatı ocak ayında artmıştır. Bu yılın İlk ayında yabancı memleketlere 2,137 milyon franklık iplik satılmıştır. Halbuki aralık ayı ihracatı 2,024 ve kasım ayı İhracatı ise 2,042 milyon franktı.
Fransanın müşterileri, başta İngiltere olmak üzere ehemmiyetlerine göre şöyle sıralanmaktadır: Birleşik Amerika, Mısır, Hollanda, Danimarka ve Avustralya.
Lyon (Reuter - Hususî) — Bu sene modalarının ipekli istihlâkini artıracağını düşünen Fransız ipekçileri, ipek piyasasının daha müsait duruma gireceğini tahmin etmektedirler. Bu sebeple, yıl başında çekingen olan imalâtçılar son günlerde müba-yanlarını artırdıklarından ipek piyasasında canlılık baş göstermiştir.
İplik imalcllerl ilk parti Türk kozalarım teslim almışlardır. Diğer yüklemelerin kısa zamanda yapılacağı beklenmektedir. Tahminlere göre Fransız alıcıları Türkiyeden bu yıl 70 ton kadar koza ithal edoceklordır.
Ingilterede :
Bradford (Reuter - Hususi) — Mart ayının son haftasında yün pl-yaBURimn canlı oluşu, geçen haftanın taranmış yün satıcılarını yüksek fiyat talebine «evketmiştlr. Alıcıların daha latokaiz davranmalarına rağmen kotasyonlar yüksek kalmış 64‘a incelikte yünler için libre başına 141 peni İHtenmlştir. Hattâ bazı firmalar 150 peniye kadar fiyat talebinde bulunınuşluKİır.
Az miktarda yeni muamele yapılmıştır, İmalâtçılar, ellerinde mal bulunduğu için, mubayaalarını tehir etmeyi tercih ediyorlar. Diğer taraftan taranmış yün satıcıları da, eylülden evvel taranmış Merinos teslimine yanaşmamaktadırlar.
Mısırda :
İskenderiye (Reuter - Hususi) — Bu haftanın pamuk satışları 13,608 balyadır# Geçen hafta satışları 21,291 balyaya baliğ olmakta idi. Piyasa oldukça hareketli fakat gayrimunta-zam geçmiştir. Uzun elyaflı pamuklara İstek azalmış olmasına rağmen, bu hafta da en fazla muamele Ash-mouni üzerinde yapılmıştır. Hafta başında fazla olan Karnak arzı, hatta sonuna doğru azalmıştır. Takas muameleleri haricinde yabancı talepleri gevşek olmuş, aşağı kalitede Karnak ve Menoufi tipleri için ta-leplerini devam ettiren Hindistan, başlıca müşteri memleketi teşkil etmiştir.
23 martta nihayetlenen devre içinde 710,595. balya pamuk İhraç edilmiştir. Geçen yıl ayni devre zarfındaki ihracat 595,547 balya idi.
İskenderiye (Reuter - Hususi) — Hükümet, pamuk fiyatlarının artmasından doğan meselelere uygun bir hal sureti bulamazsa, Mısır mensucat fabrikalarının haftada üç gün faaliyetlerini durdurmak mecburiyetinde kalacakları bildirilmektedir. Fabrikalar, bu kararlarını, bir toplantı esnasında, salâhlyetli makamlara bildirmişlerdir.
Pakistanda :
Karaşl (Reuter - Hususi) — Ka-raşinin İki pamuk satış müeasesesi, İngiliz ham pamuk komisyonu mümessili İle bir anlaşma İmza etmişlerdir. Anlaşma, bu müesseseler müdürleri, İngiliz komisyonu başkanı ve İngiliz hükümeti pamuk ınübayaa bürosu tarafından tasdik erildikten sonra yürürlüğüe girecektir.
Türkiye kuru meyve ihracatçıları
Birliği feshe
karar verdiler
İzmir, 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Türkiye Kuru Meyve İhracatçıları Birliği umumi heyet toplantısı bugün saat 15 de Salâ-haddin Sanver’ln Başkanlığında toplanarak bu birliğin feshine ve kuru meyve ticaretiyle iştigal edenlerden İbaret yeni bir meslekî teşekkül kurulmasına karar verdi. 155 kayıtlı üyesi bulunan bu birliğin umumi heyet toplantısı 17 üyenin iştirakiyle açılmış, bilâhare gelen 3 üyehin ilti-hakiyle toplantı 20 kişi ile devam etmiştir. Okunan idare kurulu raporunda aldat borçlarım ödemiyen 17 firmanın kayıtlarının silinmesi hakkında verilen kararın Bakanlıkça tasdik edildiği, elde kalan üzüm stoklarının eritilmesi hususunda yapılan müracaata Bakanlıktan gelen cevapta Almanyaya üzüm satılması hususunda şimdilik yeni bir imkân sağlanamadığı, lnglllzlerin İse 70 şilinden fazlasına mübayaatta bulunmağa hevesli görünmedikler* belirtilmekte ve bu fiyat üzerinden İngi-lizlere satış zarureti karşısında kalındığı, çarşamba gününe kadar miktar ve teslim müddeti hakkında mutabakata varılacağı kaydedilmekteydi.
Yine bu raporda üzüm kutusu veya kututuluk kereste ithali için Bakanlığa müracoatte bulunulduğu, harice satış bahsinde lüzumsuz forma-lietelorln kaldırılmasına teşebbüs e-dlldlğl, cif satışlarda acente komisyonunun fatura bedeli üzerinden kabulü için yapılan müracaate Ticaret Bakanlığının henüz cevap vermediği ifade ediliyordu. Raporun okunması tam bir sessizlik ve hevessizinde karşılandı. Bununla beraber rapor kabul vo idare kurulu ibra olunarak 1950 bütçesi 33600 lira olarak kabul edildi.
HIHimillllııMtlIliNıHlIl

Dış T caret Reisinin beyanatı
İthal serbestisi niye gecikiyor?
Ankara 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Dış Ticaret Dairesi Başkanı Munis Faik Ozaıısoy Parlat© yapılan toplantıya dair izahlarda bulunarak demiştir ki:
Bcrbeat ticaret şartları
"Görüşme mevzuunu ithalât sev bestisini akim bırakabilecek fâlıış gümrük resimleri, damping mahiye* tini alacak sunî fiat indirmeleri, âza devletler arasındaki mübadele hacmini daraltacak ve binnetlee Avru-palılararası işbirliğinden v© ithalât «erbestiHinden beklenen faydayı eksiltecek hususi takas veya buna benzer muamelelere yer verilmemesi gibi teknik meseleler teşkil etmiştir. Bütün bu meseleler İthalât acrbestlsl ile irtibatlı ve ancak onun talblkına geçilmesine muallâktı. Ocak ayı konsey toplantısında % 60 nispetinde kabulü takarrür eden İthalât ser-^estisi âza devletlerin aralarındaki iki taraflı anlaşmaların fevkinde borçlanmalarına, alacakların nakline imkân verecek çok taraflı to-dlye sistemi ile kabili tatbik görülmüştür. Böyle bir tediye sistemi hazırlanması işi de teknik komitelere havale edilmiştir. Bu sistemin tatbikine 1 temmuzda geçilecektir. Bu itibarla gerek ithalât serbestlsini ve gerek ona müteferrl bütün meseleler bugün için ettld safhasında telâkki edilmek lâzım gelir. Tediye sistemi çalışmalarının hazirana kadar İkmal edileceği umulmaktadır.
Münakaşalar umumidir
Bıı arada şuna işaret etmek isterim kİ. bizim ithalâtın C$30 nispetin-
Gündemde Kuru ^leyve Birliğinin feshi için bir madde mevcut okluğundan yeniden idare kurulu seçimi yapılmasına lüzum görülmeden eski idare kurulunun fesih gününe kadar işe devamı kararlaştı. Bundan sonra 54 imzalı fesih takriri okundu. Bu takrirde kısaca ‘'Artık hiçbir faydası ve lüzumu kalmadığı kanaatinde bulunduğumuz birliğimizin feshi ve İcabında mesleki bir teşekkül kurulması hakkındaki talebimizin karara raptı istenir" denilmekteydi.
İlk sözü Nazmi Topçuoğlu alarak filhakika biliklcrln vazifesi kalmadığı görüşüne İştirak edebileceğini, fakat bir mesleki teşekküle de ihtiyaç bulunduğu, ancak bu kabil meslek teşekküllerinin cüzî bir gelirle mesaisini idameye imkân bulamaması gibi bir tehlikenin mevcudiyetine işaret etti. Enver Bakıoğlu, kurulacak meslekî teşekkülün icabında teberrü-larla da yaşayabileceğini söyledi.
Bugünkü toplantıda yalnız Mazhar İzmlrogiu, ihracatçı birliklerinin Taydaşı olmasa bile zararı da olmadığım ifade etmişse de netice Kuru Meyve Birliğinin feshi hususunda hükümetten istizan olunmasına, fon hesabında biriken 60 bin liradan tasfiye esnasında memurların hakları ayrıldıktan sonra kalacak paranın İzmir memleket hastahaneslne verilmesine karar verildi. Bundan sonra, Salâhaddin Sanvcr, Albayrak, Baki-oğlu, öztürk, Şerif Remzi, Nihat Ü-zümcü, Sotorl, TAranto, Klark kardeşlerden ibaret bir müossis heyet toplanarak Kuru Meyveciler Derneği adı ile bir mesleki teşekkül kurulmasına karar verdiler.
Bu yeni dernek iki gün içinde nizamnamesini hazırlayıp vilâyete verecektir.
ırvvııııı ■»
de serbest bırakılmasına İltihak ka» rafımızda bazı şartlar ileri aürme-misi icap ettiren zaruretler ar. çok âza devletlerin her biri için varit bulunduğundan movsu etraflı ınlUa* kere ve münakaşaları mucip olmaktadır. Meselenin merkezi sıkletini tediye sistemi teşkil ettiğinden bunun konsey kararında da işaret edildiği gibi tatmin edici bir şekilde hazırlanmış olması lâzımdır. İthalât serbestîsine ÇJ 60 nispetinde gittiğimiz takdirde dahi bunun tediye muvazenemizde husule getireceği menfi neticeler vo ekonomik bünyemizde yapacağı tesirler üzerinde endişe izhar edilmektedir. Aynı endlçoler gerek 9$ 50 serbesti listesini hozırlıyan komisyon ve gerek hükümetimiz tarafından nazara alındığı için teklifimize bazı kayıt ve şartlar İlâve c-dllmi|tl.
Stoklarımız erimiştir
Munis Faik Ozansoy müteakiben stok vaziyetimize temasla demiştir kl:
— İhraç mevsiminin sonlarına yaklaştığımız sıralarda stoklarımızı aşağı yukarı eritmiş gibiyiz, Ve venl mevsime stoksuz denecek şekilde girebileceğimizi tahmin ediyoruz.
Fiyatlarımız, dünya seviyesinden yüksektir
Gazetelerde elde kaldığı ifade edilen fasulye ve bir kısım yağlı tanelerin miktarı büyük değildir. Bugüne kadar satılamamış olmaları sebebi de dış pazarların verebildiği ve dünya seviyesine de uygun olan fl-
Çekoslovakya ve Macaristan için
İzmire döviz tahsisi yapıldı
İzmir 10 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — İzmir ithalâtçılarının Çekoslovakyadan yapacağı ithalât için kırk milyon Çek kronu ve Ma-carlstandan yapılacak ithalât için 1 milyon dolarlık döviz tahsis edildiği, Ticaret Müdürlüğüne bildirildi.
TEŞHİR VE SATIŞ İÇİN, ALMANYAYA HALI GÖNDERİLECEK
/•„
İzmir, 10 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Eylülde Batı Almanyada açılacak fuarlara teşhir ve satış İçin gönderilecek Türk haltlan İçin Almanya İktisat Nezareti 25 bin dolarlık tahsisat ayırmış ve keyfiyet Ticaret Bakanlığından bildirilmiştin
TURFANDA SEBZELER ÇOĞALIYOR
Havaların müsait gitmesi yüzün* den istihsal bölgelerinden şehrimiz piyasasına turfanda sebze sevkiyatı artmıştır. Hâlde toptan olarak Bezelye 130 kuruştur. Perakende olarak 200 kuruşa satılmaktadır. Bakla fiyatları her gün düşmektedir. Hâl fiyatları 130-140 arasındadır. Perakende piyasada İse 180 kuruştan satış görmektedir. Turfanda domates de gelmiş, Hâlde 600 kuruştan muamele görmüştür. Miktar itibariyle pek az olan bu malın bazı manavlarda 1000 kuruşa kadar satıldığı görülmüştür.
LİMANIMIZA GELEN MALLAR
Bir hafta zarfında limanımıza muhtelif vapurlarla gelen ithal malları şunlardır:
1380 ton ziraat âleti, 75 ton lâstik, 47 ton muşamba, 157 ton boru, 1112 ton kimyevi madde, 128 ton cam, 1000 ton çimento. 35 ton kâğıt, 372 dokuma makinesi, 40 ton dikiş makinesi, 57 ton boya, 65 ton makine yağı, 140 ton kahve, 5 ton tutkal» 8 ton tahta çivi, 50 ton tebeşir, 24 ton kurşun, 50 ton gazete kâğıdı, 60 ton mukavva. 40 ton deri, 223 ton demir çubuk, 33 ton hurma.
ÇUVAL FİYATLARI YÜKSELİYOR
Son günlerde piyasada çuval fiyatlarında tekrar yükseliş müşahede e-dilmektedlr. Bilindiği gibi birkaç gün evvel 2,50 libr©lik Kalkûta çuvalı 225-230 kuruşa düşmüştür. Demet mala karşı olan isteklerin artışı yüzünden. fiyat 240 kuruşa kadar yükselmiştir.
atlere alâkalıların razı olmamalarıdır. Üzüm durumu da öyledir: 65 bin tonluk rekoltenin 6-7 bin tonu iç istihlâke sarfolunur. 1949 - 1950 ihraç mevsimi başından yani ağustostan mart başına kadar 31 milyon lira kıymotlnde 42 bin ton üzüm ihraç edilmiştir. Buna nazaran 16 - 17 bin tondan İbaret bir stok vardır. Ve-bunu da önümüzdeki Aylarda satmamız mümkündür. Geçen senekl İhracat, mevsim İtibariyle bunun dunundadır. Büyük alıcılarımızdan o-lan İngiltere şimdiye kadar geçen senenin aynı devresinde almış olduğu 17 bin ton üzüme mukabil 15 bin ton almıştır. Daha fazla almağa da talip olmuş, ancak 9 numara üzüme 70 şilin fiat vermiştir. Bu fiat kilo başına 54,40 kuruşa tekabül eder. Bu fiatin arttırılması mümkün olamamıştır.
Nisan ayı İçinde de diğer memleketlere üzüm satışları küçük mikyasta olmak Üzere devam etmektedir. Bunların fiatleri 57-64 kuruş arasındadır. Martın son haftasında Mısır. Holânda, Polonya. İrlanda ve Norveç gibi memleketler için verilen menşe şehadetnamelerl yekûnu 1344 tondur.
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Kapanış
Bugün
Bugün
Eski Kapanış
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
DUn
111/4
32.48
33.57
32.Ü0
271.— 274.—
22.-22.00
30.—
40.—
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
Adana Ticaret Borsası
Eski kur
070 _
274.—
32.29
32.69
30.76
58.60
22.60
21.—
36.—
•10.—
111/4
Altınlar
24 —
22.-
100.— . 98.— * 98.-
10/IV/1950 Pazartesi
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
KAMBİYO
Londra Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
Şirket Tahvilleri
Gümüş, Plâtin
En ©şaftı En yukarı
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
Zürich Borsası (Serbest)
Adana
Eskişehir Ticaret Borsası
İskenderiye Borsası
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fonslye 1003
20/21
18/21
Ticaret Bordasında Sümerbank müba yaası üzerine fiatler hararetli bir dev reye girmiştir.
Gümüş Gr Plâtin •’
%60 .....
MIUdch. Senet
Nom
Keten tohumu (Tonu=Stcrllug)
Bombay .....................
Knlklita ...................
Yor fı&tığı Hindistan ........
Inviçre Frangı
T.C. Ziraat, Bankası .... Anadolu D.Y. Tertip A/B
İngiliz mubayaasına intizaren Borsada çvkırdrk/iiz kuru uzUm sakin durumunu muhafaza etmektedir, /ucirüı sağlam vaziyeti devam ediyor. Bugün Borsada alıcılar panu/ıJa karşı fazla alâkalı davranmamışlardır. Pamuk yağı piyasası gevşek durumunu muhafaza etmektedir. Borsada pamuk çekirdeğin# isteksizlik devam otmektedir.
Fiyat) İİ
En aşağı [En yukarı
Buğday yumuşak .... Buğday sert Arpa .............
JO.IV.I050
Durumu
Türk Mrası .......
Dolar ........m.,
ftterllng Fransız Frangı
FINDIK
a) 9450 randımandı
kabuklu tombul ....
b) İç sıra kontrollü
ranuık (Kantan=:Taliarı)
Ashnıouni Kısa olyafiı F/0. ... Karmık Uzun elyaflı F/G. ...
T.C. Merkez Bankası ....« TUrklyc İş Bankası TUrk Ticaret Bankası Aralan Çimento u.ı.ı.
$nrk Değirmencinle •••eğğlseea MIHI RoMllran» .........
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Hububat:
Buğday yumuşak (TUc.) Buğday sert ...........
Arpa yemlik (dökme) .......
Mısır (Sun) çuvalı ........
Fa su I ya tombul .........
Fasıılya Çalı «ert ....
Kuşyeml ...................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil ............
Nohut nutürel e/Mseeteeeeeee
Yağlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu
JCotcrı lühumu • ı..•••••••*••««•• Kendir tohumu eıeewaeeeee»s Susam .....................
Yor fıstığı kabuklu .......
Kuru MeyVidar ı
Fındık (kabuklu sivri) ... Fındık (İç tombul) ........
Ceviz (kabuklu) ...........
Ceviz (iç natürei) ........
Dokunuı Hum Maddeleri ı
Tiftik (ana mal) ..........
Tiftik (Natürel) ..........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Hum deriler:
Sığır salamura (kasap) Kl. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurunu kilosu
Nebat! Yalları
Zeytinyağı (E.E. trnekoli) Susamvaki (Ruf. tcnekcil) Ayçiçeği (Rafine çıplak) Fındık yaRi (Çlplakı ......
Kambiyo ve Esham vc Tahvilât Bor-sasında, işler azdır. DUn yalnız kal-ktnma tahvilleri üzerine mahdut miktarda iş olmuştur. Altın piyasasındaysa düşüklük devam etmektedir.
28.—
40.—
30.—
60.—
63.—
Pamuk Aksla I ........
Pamuk Akala II ......
Pamuk Akala III ......
Pamuk makine parlağı Pamuk yeril II .......
1A7._ 1T0.— 100.— 152.— 152.—
Külçe Yerli Gr.
Külçe DsgUSSa.
Cumhuriyet ....
Reşat ........
Hamil
Gulden .......
İnivllla
Fransıa kok ....
Napolion LII ..
İsviçre ......
Bugün
Lira
5.79
5.83
39.90
42.—
40.20
38.40
61.10
42.50
40.50
89.10
Em1(İ kur Lira
5.80 5.01 30 50 42.40 40.30 38.75 51.20 43.60 41.26 40.—
08.80
98.80
09.—
00,85
90.—
99.10
96.36
07.60
21.16
21.15
21.30
20.76
21.75
20.60
20.78
21.06
21.30
07.60 100.— 100.— 100.—
98.—
08.—
00.—
08.—
20.30
20.40
21.61
21.—
22.—
21.20
23.—
20.6ü
(*) Gününde Boraada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât vo eshamın arz vo taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Ticaret Borsasında fınrhk fiatleri eski mevkiini muhafaza etmektedir. Avru-pada Paskalya mevsimi münasebetiyle dış piyasalardan yeni istekler gelmemektedir. Bu yüzden fiatlerde kararsızlık hüküm sürmektedir.
Açılış Kapanış
1 Sterling 7.90 7.91
100 Dolar 281 281.50
100 Fr. Frangı ... 0.80 0.80
1(X) İsviçre Fr 64.03 — 64.03.-
1.00 Belç. Fr 5.60.— 5.60,—
100 levoç Kr 04.03 64.03
10ü Florin 73.68.40 73.68.40
.100 Liret 0.44.128 0.44.128
100 Drahmi ........ 0.01 H70 0.01 876
100 Escoudos 9.7390 0.7300
îkrnmtyell tahviller %5 1033 Ergani ... .......
%5 1038 Ikramlyeli .......
5 Milli M üt Ih (ita. I (•»,,,,« ^5 1941 Demiryolu IV......
^5 1041 Demiryolu V ......
(»H 1/2 1040 ikramlyeli ...
Diğerleri
1041 Demiryolu VI
^6 Kalkınma I
%6 t» II •••••••
III
1048 istikrazı I
*6 1948 II
Millî Müdafaa I
*10 1049 I
(*7 1034 S1va8-Ersurum I.
r«7 1034 ” ” İI.-VII...
^7 1941 Demiryolu I...
%7 1941 • • II.M
517 1941 99 III...
%7 Milli Müdafaa I...
*1 • • • • II...
%7 • I t III...
%7 99 IV...
Son
Kapanış
23.2)
21.50
31.30
0R.6O 09.20
98.35
29.— 31.— 21.— 19.50 26 20 39.10 30.20 30 — 45.— 28.—
Üzüm çekirdeksiz No.9 incir A 8orisi No. 8....
” B sorİHİ No. 108 Pamuk Akala I .........
Pamuk Aksla II ........
Pamuk Alcaia III ...... Pamuk yerli ...........
Pamuk yağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği .......
17.30
56-
43.— 228 — 200.— 1H0.— 1HÖ.— 127.—
13.—
•17.50
56,—
13.— 228.— 208.— 180.— 185.— 127.—
12.50
Buftduv (BuşelIzzScnt) ..........
Sert Kış mahsulll No. 2 ......... Kırınızı u " No. 2 ............
Paınıık Mlddllng (Librcal^Scnt) Mayıs ..........................
J oınmU54
kim
Tiftik i d. . si=Sont) ..........
Tel(fja8 No. 1 *
Fındık (Libretd=Sent) ...........
Kabuklu yerli İn ..............
" on;. ..............
Lnvrtnt iç İthal malı .........
Ekstra İri İç İthal malı ......
Kuru Ü/.Üın (Librosi=âent) ...... Thompson çekirdeksiz seçmo ...
Keten tohumu (Buşa)l=Dolar) ... Minncapolis .....................
Kıdny (Llbresl=Scnt) ..........
Levhıı-tcneko (100 Ubra dolar)
Tiftik İyi mal (Libresi
İt Sıra malı M
Ylin Anadolu I*
• 9 Tra kya H
Sayfa 8
T E N t rSTANBVL
11 NİRtn İM»
Biiyiikada'da KÖŞK
1
i
nkara’da DÜKKÂN
aut* W
TAYLAN
ELEKTRİKLİ
ALMAN MAKİNE ENDÜSTRİSİNİN MÜHİM TEŞEKKÜLÜ

ve çeşitli para ikramiyeleri...
Bankamızda 1 MAYIS 1950 tarihine kadar
açılmış 150 Lira bakıyeli tasarruf hesaplan bu çekilişten faydalanırlar,
Hesaplarında 650 Lira ve bundan fazla mevduatı olanlar her 500 Lira için ayrı bir kura numarası alırlar.
ÇAMAŞIR MAKİNELERİ ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
En çok beğenilen
DÜĞÜN HEDİYELERİDİR
M AT A S
G AL AT A T A H I R HAN. Tel.: 44996
T. M. T. F. 1950 W. A. Y. KONSEY TOPLANTISI TÜRK TERTİP KOMİTESİNDEN : Fransızca, İngilizce Mütercim Daktilograf ARAN
İngilizce ve fransızca serî daktilo yazan ve türkçeden bu lisanlara, bu lisanlardan türküye tercüme yapabilen bir memur aranmaktadır.
I Y O R
Çalışma saatleri günde 3 saattir. Uygun ücret verilecektir. İsteklilerin 17 nisan pazartesi saat 17 de Soğanaga Nur sokak No. 16, Beyazıt'a müracaatları.
KOMPLE LİMAN TESİSAT, HER ÇEŞİT VE TAKATTA VİNÇLER TAHMİL, TAHLİYE, KÖMÜR VERME TESİSLERİ
maden İşletmeler! İçîn KOMPLE TESİSAT makine ve Aletler
HADDEHANELER, YÜKSEK FIRINLA! VE ÇELİK FIRINLARI
EKSKAVATÖRLER, BULDOZER
ve İnşaat makineler!
O
KOMPRESÖRLER, TAZYİKLİ HAVA ÂLETLERİ
MERKEZİ:
D U IS D U R G (ALMANYA)
FABRİKALARI:
D U i S B U R G
H A M B O R N
DÜSSELDORF-BENRATH
W ETTE R-R U H R
DARMSTADT
DEMÎR KÖPRÜ VE ÇELİK INŞAAl
TÜRKİYE UMUM MÜMESSİLİ:

GALİ TELGRAF : TAYLANETKE
MÜHENDİSLERİMİZ, TESİSLERİ TESBİT
SİZE LÜZUMLU
İÇİN İŞTİŞAREYE
HAN
TELEFON
MAKİNE VE AMADEDİRLER.



Mütercim ■ Sekreter
ARANIYOR
Cenubî Anadoluda sahil mm-takada bulunan bir maden işletmesinde çalışmak üzere Türkçe-den Fransızcaya ve Fransızca-dan Türkçeye tercümeye muktedir ve kolay Fransızca konuşabilen bir mütercim - sekreter angaje edilecektir.
Talip olanların belgeleriyle Galata Posta Kulusu 1014 veya 43808 telefon numarasına başvurmaları.
I
ttıni
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden
1 — Tapu ve Kadastro idarelerinin ihtiyacı için aşağıda cinsi, miktarı ve muhammen bedel ile muvakkat teminatları yazılı -fen âlâtı kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır.
2 — İhale 20.4.1950 tarihine rastlayan perşembe günü saat 15 te Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Teklif mektupları ihaleden bir saat evveline kadar komisyona verilmiş olacaktır.
Postadaki gecikmeler nazara alınmaz.
4 — Satın alınacak Aletlerin her cinsi ayrı ayrı ihale edilebileceği gibi bir cinsten matlup miktarda elinde âlet bulunmayan taliplerin ellerinde mevcut miktarlar üzerinden yapacakları teklifler-
uygun görüldüğü takdirde o suretle de ihale edilebilecektir.
5 — Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte komisyona gelmeleri.
cİp
I
Eko
o m i d i
n
s
4*
ve memleketimizin en mûtena hizmet etmesi ile şöhret ka-
I*
Otuz senelik tecrübesi ve zevk sahibi insanlarına zan m ıştır. Genç oğlu Amerika ve İngilterede terzilik tah- = sil etmiş ve birinci derecede diploma almıştır. |
Adres: Beyoğlu istiklâl Caddesi 447 Mehmet Ali Apart.
B1RÎNC1 SINIF
ERKEK TERZISÎ
!. ■


I


Uer çe$iL
pffiz.vc,
b.î- k uhna
ile kururm?




■ . **ııtm=rmsuıı.iMir«:n
BAŞ. DİŞ. NEZLE. ADALE. SİNİR ROMATİZMA ve butun ağrılara karşı —— GÜNDE 3 KA$E ALINABİLİR- — ■
(3989)
1 Alınacak âletin cinsi Hlktarı Beherinin Hepsinin mu- Bir adedinin mu- Hepsinin teminat tutarı
adet muhammen bedeli Lira Kr. h ammen bedeli Lira Kr. vakkat teminatı
Lira Kr. Lira Kr.
Teodolit T. 2 Vild Marka Grat 9 4250 00 38250 00 318 75 2868 75
saniyeli.
Takeometre T. 1 Wild marka san- 2 3000 00 6000 00 225 00 450 00
tigratlr
Zenit Pirizması T. 2 Teodolit için. 3 400 00 1200 00 30 oo , 90 00
Çelik şerit 20 metrelik saplı. 100 45 00 4500 00 3 37,5 151 87,50
santim
Tirilin, ucu açılır kapanır. 100 5 25 525 00 00 39,37,5 39 37.50
Kara plâğı 70X0,90 özel İğnesiyle. 2 330 00 660 00 24 75 49 50
Pantograf plânimetre aslar marka 10 575 00 5750 00 43 12,5 431 25
Tam
İnfraruj *u
tesisle'
MASSHİNENFABRİK
JOHANN SCHtESSER
NÜRNBERG 20-14
(Almanya)
*
m ü z
BUGÜN AÇIK OLAN MÜZELER İSTANBUL
Atatürk İnkılâp Müzesi: 10-12, 14-17.
Ayasofya: (Telf 21750) 10-16.
Türk ve İslâm Eserleri: 13(60-16.30 Belediye Müzesi: 10-12, 14-17.
Tevflk Fikret Aşiyan Müzesi : 10-12. 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzesi: (3324) 9-li,
13.30-17.
TİYATROLAR
İSTANBUL
ŞEHİR TİYATROLARI :
DRAM KISMI: 20.80 da Deli Saraylı,
KOMEDİ KlsMI: Temeli yok. MUAMMER KARACA OPERE-
Tİ: 20.30 da Kiralık Odalar.
YENİ SES OPERETİ: 21 do Dell Dolu.
KONAK PAVYONU: tndnnyol at-rakayon trupu.
ANKARA
BÜYÜK TİYATRO (10370) 20 de Pcer Gynt.
KÜÇÜK TİYATRO (U160) 20 de Kıskançlar.
GAR GAZİNOSU — Paris Revü Heyeti.
PAVYONDA — İtalyan Akrobatları.
İZMİR
0EHtR TİYATROSU ı Oyuncu (Komedi).
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ
SİNEMALAR]
BEYOOI.U CİHETİ
ATLAS (40835) Kan Dâvası.
AKIN (80718) 1 — Hint Yıldızı.
2 — Unutulmıyan Mazi.
ALKAZAR (42562) 1 — Namus
Sözü. 2 — Petrol Kıralı.
AR (44394) Rio Aşkları
ELHAMRA (43595) Rio Aşkları
İPEK (41289) Haydutlar Kırallçesi Renkli - Türkçe
İNCİ (84505) 1 — Deniz Kurtları. 2 — Gönülden GÖnÜle.
LALE (43595) Her Şafakta ölürüm.
MELEK (40868) Aşk Adası.
SARAY (43659) Kanlı İzdivaç.
SI ATPARK (83143) 1 — Korkunç Akın. 2 — Neşeli Hayat.
SÜMER (*12851) Asi Kalbler. Suare: Üç Aşk Arasında.
ŞARK (40380) İstanbul Geceleri.
ŞIK (43726) 1 — Büyük Casuslar. 2 — Ölüm Randevusu.
TAKSİM (43191) Lüküs Hayat.
TAN 1 — Monte Kristo Kontesi. 2 — Kanlı Dögüş.
YENİ (84137) 1 -r Hint Esrarı.
2 — Bestekûr Denizci.
ÜNAL (49306) 1 — Kara Korsan. 2 — Ateş Çemberi.
YILDIZ (12847) Kızıl Nehir.
İSTANBUL CİHET)
ALEMDAR (23683) 1 — Deniz Ejderi (Türkçe). 2 — Kanlı Altın.
AYSU (21917) 1 — Fedakâr Doktor. 2 — Cehennem Zindanı.
AZAK (23512) 1 — Anna Karenl-na. 2— Albukrek Fatihi.
ÇEMBERLİTAÇ (22513) İstanbul Geceleri.
FERAH İstanbul Geceleri.
HALK 1 — Aslan Adam. 2 — Beş Parmaklı Canavar.
İSTANBUL (22367) 1 — Aşk ve Müzik. 2 — Düşman Kardeşler.
KISMET (21904) 1 — Korsanlar. 2 — Nil KıraHçcsi.
MARMARA (23860) 1 — Lulu Belle 2 — Vatan Haini.
MİLLÎ (22962) 1 — Deniz Ejderi. 2 — Kanlı Altın.
TURAN (22127) 1 — Anna Karenin». 2 — Albukrek Fatihi.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Ne-olmaçi Amerikada. 2 — Aşk Kurbanı.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) Uçuruma Doğru»
OPERA 1 — Kanunsuz Sokak. 2 — Bel Aml.
SÜREYYA (60682) 1 — ölüm Gecesi. 2 — Hudut Dehşeti.
YELDEĞİRMENİ: 1 - Dertli
Zeynep. 2 — Hudut Dehşeti.
. ANKARA
SIS (14071) Lüküa Hayat. SÜMER U4072) Kanlı Hayalet. ULUS (22294) Zafere Doğru.
YENİ (14040) Yeni Güneş.
(ZMİR
■ ■
r .>tAMKA . Genç Kız Kalbı.
LÂLE 1 — Çöl Silâhşorları. 2 —
Paylaşılmayan Sevgili.
TAN 1 — ÇÖI Silâhşorları. 2 —
Paylaşılmayan Sevgili. TAYYARE TuİBft.
LÜKÜS HAYAT
Baş rolde:
SÖZER SERİN

İzmir
TAYYAR E
Sineması
YENİ • 1 — Bir Fırtına Gecesi.
2 — Uçuruma Dofcru.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 Kan Kalesi. 2 — öldü ren Gözler.
SÜMER: Kılıçların Gölgesinde.
SIHHÎ İMDAT

ECZANE
EMİNÖNÜ:
••YENİ İSTANBUL., un bugün için tavsiye ettiği programlar :
DAHİLDE:
19.20 İstanbul: Radyo senfoni orkestrası konseri. — 21.00 İstanbul: Münir Nureddin Selçuk lan İşnıkılar (Pl.) — 21.15 İstanbul: Fasıl Heyeti konseri.
HARİÇTE:
20.30 Londra: Operada bir suat.
ANKARA (23432ı Yıldızlar Barı
BÜYÜK (15031) Sefiller.
CEBECİ 113846ı Kahraman öncü.
PARK (11131) Lüküs Hayat.
İstanbul Beyoğlu 44998
Anadolu yakası 60536
Ankara .»)
İzmir 2251
Bay oğlu 44644 Kadıköy 60s72
İstanbul 21222 Üaküdar 60945
Ankara 00 İzmir 2222, K. yaka Î50V
ANKARA:
7.30 M. S. Ayarı. — 7.31 Harry Horliclc orkestrası (PL). — 7.15 Haberler ve Hava raporu. — 800 Şarkılar (PL). — 8.15 Radyo ile İngilizce. — 8-30 Günün programı. — 8.35 Çeşitli melodiler (PL). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program — 12.30 M. S. Ayarı. — .12.30 Şarkılar. — 13.0(1 Haberler. — 13.15 Salon orkestrası çalıyor (PL) — 13.30 öğle Gazetesi. — 13.45 Dlnah Shore ve Frank Sinatra'dnn melodiler (Pl.) — 1100 Akşam programı, Hava raporu ve kapanış.
18.00 M. S. Ayarı. — 18.00 Semai ve şarkılar. — 18.30 Radyo Salon orkestrası. — 19.00 M. S. Ayan ve haberler. — 19.15
Geçmişte bugün. — 19.20 Yurttan sesler. — 20.00 Genç vo yaşlı Verdi (PL) — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 lneo saz (İsfahan faslı). — 21.00 Temsil : (Babaanne). Adapte eden: Nihal Yalaza Taluy. — 21.45 Serbest saat. — 22.00 Konuşma. — 22.15 Dans parçaları (PL). —
22.46 — M. S Ayarı ve haber-
ler. — 23.00 Kapanış.
İSTANBl L:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Şarkı ve Hn killer (P1.>. — 13.30 Hafif orkestralında n melodiler (Pl.). — 13.50 Şarkı ve Türküler. • —
11.30 Ev kadını - Madeni eşya temizliği- — 14.40 Dans müziği (PL). — 15.00 Programlnr ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Urfa kurtuluşu münasebetiyle Urfa Folklor ckıpi konseri. —’ 18 15 A. Show. B. Goodman. D. Gılespic ve D. Ellington orkestralarından caz müziği (Pl.)
— 18.30 Sadi Yaver Ataman memleket havaları ses ve saz birliği konseri. — 19.00 Haberler — 19.15 İstanbul haberleri.
— 19.20 Radyo senfoni orkestrası konseri. — 20.00 Memleket
türküleri; Zehra Bilir, — 20.15 Opera ve balelerden sahneler ve orkestra eacrlvrl (PL). — 20 50 Konuşma: Mühlın keşifler. — 21 İM) Münir Nureddin Selçuktan şarkılar (PL) — 21.15 Fasıl heyeti konseri. (KÜrdili Hİcazkâr),
— 22.00 Oda müziği: Schubert. . Kuartet “fa minör., Op. 20. —
22.30 Dans müziği (PL). — 22.45 Haberler. — 23 ÖÖ Karışık hafif ucce müziği (PL). — 23.30 Programlar vc kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR LON DKA:
7.15 Dinleyici istekleri.
8.15 Filim müzikleri.
9.45 Dans müziği.
11.0() Dinleyici istekleri,
11.30 BBC Opera orkestrası konseri.
12.30 Syd Dean va dans orkestrası.
13.15 Hafif orkestra. 1115 Müzik hâtıraları.
17.15 Beethoven’den liealer.
18.30 Haftanın şarkıları.
19.30 John Bull hafif orkestrası.
20.30 Operada bir saat.
21.30 Şarkı resmıgeçidl: Lester Fcrguaon.
23.00 İngiliz bestekârlarından e-s erler.
\\ I X ı l KY \:
21.15 lnsbruck (578 m.) - Voıal-berg Radyo senfoni orkestrası konseri (Uszt. R-Koreakof).
Saduhah (Eminönü) — Ynrgi (Unkapanı) — Arif Neşet (Sirkeci) — Süreyya (Kum’ -m).
BEYOĞLU:
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK ULAN UÇAKLAR L2.50 D.H.Y. (Türk) An karadan 14.— r.H.K (Türk) tzmirden.
15.10 L.A.t. (İtalya) Roma, Atı-nadan*
15.40 C.Y. (Kıbrıs) Uefkoşo. A-tlnudan
16.20 D.H.Y. (Türk) İskenderun. Adana. Malatya. D. Bakır, Elazığ Ankaradan.
19.30 P.A.A. (Amerikan) rlong-Kong, Bangkok, K&lkÜta, Delhi, Karaşl, Basra. Şamdan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
.0- D.H.Y. danaya. (Türk) Ankara. A
13.50 D.H.Y. (Türk) İzm ire
14.30 D.H.Y. (Türk) Ankarava.
22.- P.A.A. (Amerikan) Brük
sel. Londra, Gander. New-York’a.
GELECEK OLAN VAPURLAR 16.— Anafarta, îneboludan.
18. — Antalya. Çanakkaleden.
GtDECEK OLAN VAPURLAR
5.— Giresun (Karadcnire),
9 — Marâkaz, Mudanvaya.
19. — Seyyar Karublgaya.
GELECEK ULAN EKSPRESLER
8.30 Ankarndan.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER 18.10 Ankarnya.
KinyoU (Merkez) — Sıhhat (Merkezi — Kemal Rebul (Taksim) — Fındıklı (Galata) — Tuna (Galata) — Asım (Şişil) — Nişantaşı (Şişli) — Hahcıoğ-lu (Hasköy) — Yem Turan (Kasımpaşa).
FATİH:
İsmail Hakkı (ŞehzadebaşD — Etem Pertev (Aksaray) — Ye-dikule (Samatva) — Hamdı Em-gen (Şehremini) — Ahmet Suat (Karagümrük) — Orhan Avci-ogiu (Fener).
EYÜP: Eyüpsultan.
BEŞİKTAŞ:
Vidiıı — Yeni (Ortakuyi — .* navutköv — Merkez »B(* -
KADIKÖY:
Halk — Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı.
( SKÜDAR: Selimiye.
HEYBELİADA: H Halk.
BÜYÜK AD A: Halk.
ANKARA
Bayar — Halk — tstanbuL
İZMİR
Halk (Basmahane) — Birlik (1te meraltı) — Cumhuriyet (Eşrefpo şa) — Karantina (Yalılar) — Yata dım (Alsancak).

Comments (0)