Sayı 134
10 Kuru;
• I

13 Nisan 1950 — Perşembe
t
k
/

SİYASİ İKTİSADİ
X k


L
Beyoğlu • Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânları 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mee’ullyet kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
r
İÇ ve DIŞ POLiTiKA
_ 12/IV/1950 '

Sovyetler

Tarihî ve muazzam bir cenaze merasimiyle
YfNİ ISTANBUVva Ku
Komünizme karşı
Italyaya
tç SAYFALARDA

w
en mükemmel müdafaa
nota verdi
AMERİKA Dışişleri Bakan Yardımcısı McGhee, Tru-man'ın programındaki meşhur "4 üncü madde” nin müstakbel tatbikatı hakkmda mühim bir beyanat vermiştir. Bakan Yardımcısı, hulâsa olarak Amerikanın, millî hâkimiyetlerini tehlikeye düşüreceğinden korkan milletlere zorla iradesini kabul ettirmeye asla niyeti olmadığını ve işbirliğine dahil memleketlerin mutlaka Amerikan usûlü demokrasiyi tatbik etmelerini istemiyeceğini söylemiştir. Aynı zamanda McGhee. Amerikan Hükümetinin, işlemesi mümkün olan her yerde serbest teşebbüsü teşvik etmekle beraber, liberalizmi bütün dünyada İktisadî kötülüklere karşı şifalı bir ilâç olarak tanımadığını belirtmiştir. Nihayet Amerikanın, “kâfi derecede inkişaf etmemiş” milletlere yardım etmeye hazır olmasına rağmen, ne o memleketleri kendi nüfuzu altına almak. ne de onları herhangi bir milletler blokuna girmeye zorlamak niyetinde bulunmadığını açıkça ifade etmiştir.
Ruslar, barış anlaşmasının ihlâl edildiği fikrinde
\Vashington 12 iYÎRS) — Sovyet Rusya bugün îtalyaya bir nota vererek, barış and-laşmastnın ihlâl edildiğini ileri sürmüştür.
Moskov&daki İtalyan Sefirine tevdi edilen notada. ltAİ-yanın. harp borçlarını ödemek hususunda ihmalkâr davrandığı belirtilmiş ve Bulgaristan. Kumanya ile Macaristandaki Italyan emvaline Sovyet Rusya tarafından el konulacağı bildirilmiştir.
Notaya acele cevap verilmediği takdirde Sovyet Rusya ve İtalya münasebetlerinin nezaket kesbedeceği hatırlatılmıştır.
k_______________________________
L. Ali Hanın beyanatı :
Cenazenin geçtiği her sokak, her cadde ve her yer, ayrı bir alay halinde kafileye iştirak ediyordu. Cenaze ile mezara gidenlerin yekûnu iki yüz bine yaklaşmıştı
Böylece "4 üncü madde”, komünizme karşı müdafaa sisteminde, en mükemmel unsurların başında görülüyor. Bu müdafaanın. Atlantik Paktı gibi askerî ittifak plânlarının neticelenmesi ve tatbik mevkiine ko-nulmasiyle teşkilâtını tamamlı-yacağı tabiîdir. Fakat gayet iyi bilmekteyiz ki, Sovyet Rusya, dünyayı fethetme teşebbüsüne kalkışırken, başlıca ümidini kendi ordusuna bağlamamıştır. O-nun stratejisi, totaliter bir mahiyet taşımakta ve her şeyden eweT komünizmi' nüfuz ettirmek hususundaki müthiş taarruza güvenmektedir. Bu taarruz, şimdi herkesin gözü önünde kendisi için uygun bir saha bulduğu Çinde inkişaf ediyor. Çinin birçok komşuları da İktisadî bakımdan "kâfi derece ilerlememiş” olması sebebiyle, taamız, bütün Asyaya taşabilir. Hattâ kötülük, halkının geçim şartları çok zor ve ümitsiz bir halde bulunan yakın, uzak bazı memleketlere de yayılabilir. O halde, batı ordularını takviye ederken, aynı zamanda ve hepsinden evvel bu tehlikeli komünizm yayılmasına karşı mücadele etmek lâzımdır.
Pakistan - Hint anlaşması tatbik edilecek
Yanlış bir hareket ahengi bozabilir
Karaşi, 12 (A. A.) — Y”eni Delhlde Hindistan ve Pakistan başbakanları arasındaki görülmelerde varılan anlaşma hakkında 10 nisan. 1250 günü Pakistan Kurucular Meclisinde yaptığı beyanatta Pakistan Başbakanı Liyakat Alı Han; ’Üzun uzadıya, ve dikkatle tetkik ve mütaleadan sonra, karşılıklı anlayış ve yardım havası içinde bir anlaşmai’a varılmıştır. Bunu tamamiyle tatbik mevkiine koymak azmindeyim. Bu anlaşmaya Hindistan ile Pakistan arasında yeni bir anlayışın müjdecisi nazariyle bakıyorum.,.
“Her İki hükümet de bütün bu hakların bütün ekalliyetler için emniyet altına alındığını tekrar teyit etmişlerdir. Ve ekalliyet camialarına mensup kimselerin âmme hayatında ekseriyet camiasına dahil kimselerle eşit haklara mâlik oldukları, siyasî ve diğer vazifelerde istihdam edebilecekleri. memleketin mülki memuriyetleri ve silâhlı kuvvetlerinde hizmet edebilecekleri beyan edilmiştir...
“Anlaşma keza diğer mühim bir prensipi de takviye ve yeniden teyit etmektedir. Bu da "ekalliyetlerin tebaası bulundukları devlete sadakat borcu İle bağlı bulundukları ve dertlerinin izalesini kendi hükümetlerinden beklemeleri lâzım geldiği prensi-pidir.,,
Başbakan “Bu anlaşma hükümlerine sıkı surette riayetin fevkalâde c-hemmiyeti haiz olduğu kanaatindeyim., demiştir.
ıııHsajttMDmnHiıımtıa^ rnvfMiMMimmııntaMunıiMtmittamtıımmtmıtsMitmımiNb
Milli kahraman Mareşal Fevzi Çakmak tarihe geçecek muazzam bir cenaze töreniyle eller üzerinde Beyazıt Camiinden a imar ak Eyübe böyle götürüldü.
ÎKÎNCÎ
Truman’ın dördüncü madde programı
ÜÇÜNCÜ
Kâtip Çelebi
Ali Canib Yöntem DÖRDÜNCÜ
İnşaatçı İzzeddin (Hikâye) B E Ş I N C İ
Ziraatte iyi tohum meselesi Prof. Dr. K. ö. Çağlar ALTINCI
Mareşalin vefatı karşısında
sekizinci
Cenaze töreni
Valinin
beyanatı
"Mareşal'ın vefatı, hepinizin bildiği üzere memlekette derin bir teessür uyandırmıştır. En kara günlerimizde Atatürk ve İnönü’nün isimlerinin yanı başında Fevzi Paşa olarak tanıdığımız ve bağlanıp saydığımız Müşir'in vefatı, kadir bilir Türk milletinin kalbinde acı bir yara açtı”
cebi-
îte ve
İşte, Birleşik Amerikada bunun zarurî olduğunun takdir edilmiş bulunması, en büyük bir teminattır. Acheson. Rusyaya karşı koymak için kuvvet siyasetini tavsiye etmekte ve “kuvvet yoiiyle sulh” şiarını gütmektedir. Mükemmel bir şey... Bunun kadar mükemmel olan diğer nokta da; onun en yakın mesai arkadaşının, komünizme karşı koymanın tek çaresi olarak, bu rejimin yerleşmesi sebeplerini ortadan kaldırmak lâzım geldiğini ilân etmiş bulunmasıdır. Dün McGhee tarafından 4 üncü maddenin maksadı ve hakikî şümulü hakkında yapılan açıklama, netice itibariyle bu mânayı taşımaktadır.
Artık şuna emin olabiliriz ki, mayısta toplanacak olan çok mühim siyasî konferansın arifesinde Amerika, çok geniş bir cephede hücuma geçebilmek için, kendi siyasetini niceden inceye gözden geçirmekte ve yeni vaziyetlere göre onu ayarlamaktadır. Amerika, bir taraftan hakikî bir Atlantik birliğini tahakkuk ettirmek için, batı Av-rupayı takviye hususunda elinden geleni yapacak, henüz bir çekirdek halinde olan paktı, tam bir siyasî, İktisadî ve askerî ittifak haline getirecektir, öte yandan, Sovyetlerin sözde sulh taarruzu dedikleri şekilde değil, ait oldukları milletlere refah, zenginlik ve saadet getiren büyük bir sulh taarruzuna kalkmak üzere ileriye atılacaktır.
Bütün temennimiz, ihtiyar Avrupanın limanlarına yağmaya başlayan silâh yardımı gibi, “4 üncü madde' nin tatbikına da mümkün olan süratle geçilmesidir.
• • j ı •
Kaybolan Amerikan uçağının silâhsız olduğu anlaşıldı
Acheson Rus protestosuna cevap vermek için tahkikat
Londra 12 ( Y1RS) — Bugün haftalık basın toplantısında gazetecilerin sorularına cevap veren Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson demiştir ki: “Bir Amerikan uçağının Litvanya üzerinden uçmasını protesto eden Sovyet notasına cevap vermek için tahkikatımızın bitmesi lâzımdır. Ruslar tarafından iddia e-dilen bu itham, enerjik bir şekilde İncelenmektedir. Bu hususta bizi tatmin eden bilgi almadıkça, cevap veremiyeccğiz.J,
Hâdise yeri, Sovyet müdafaa hattının içinde
Stockholm 12, A.A. (United Press) — Rusya İle Amerika arasındaki u-
Ingilterede bazı solcular, Sovyet Rusya lehine nümayişler yaptılar hâdisesi, Finlândiya ve Riga
yapıyor
■ w
Bazı İııgllizler Rusları desteklljor

Amerikan Hava Kuvvetleri komutanı X andenherg (or-tad&K» G*n. Bradley ve bir Fransız generaliyle beraber
çak körfezlerini tamamen kapatmak ü-zere Sovj'etler Birliğinin harpten beri hazırlamış bulunduğu yeni büyük müdafaa hattının İleri bir kısmında vukua gelmiştir.
Rtıslar bütün bu bölgeyi, yeni sahil kalelerini, yeraltı hangarları bulunan hava alanlarını radar teşkilâtı ve silâh depolarını havi büyük bir askeri üs hAİIne getirmişlerdir.
Bornholm açıklarında bir sandal görüldü
Berlin 12 ıVlRS) Amerikan ve İskandinav tahlisiye gemileri, bir u-çak tahlisiye manialının göıüldügü-ne dair uçaklar tarafından verilen haber üzerine Born holm adasının 60 kilometre kadar kuzey doğu bölgeline hareket etmişlerdir
Fena hava araıııa-vı zorlaştırıyor
Londra 12 (Yir») - Kaybolan Ame-ikan uçağının Ballıkta aranması. şiddetli fırtınalar yüzünden büyük zorlukla devam etmektedir.
notasını destekleyen nümayiş-dlln akşam Londradaki Ame-Büyük Elçilik binasında kuv-uzaklaştınlmıştır.
Londra, 12 (AP) — Sovyet protesto çiler rlka vetle
Altı erkek ve bir kadın, şahsi protestoda bulunacaklarını söylemişler, nöbetçiler bunlardan bir tanesini İçeri almışlardır. Bunun resmi bir kimse İle görüştüğü bilinmemektedir. Nümayişçilerin, hiç bir siyasi teşekkül ile alâkalı olmadıkları söylenmektedir.
İsveç Hükümeti de
Anıerikayı protesto etti
Stockholm 12 (AP) — İsveç Hükümeti bugün. Stockholm'deki Amerikan elçiliğine verdiği bir notada, kayıp bir Amerikan devriye bombardıman uçağım araştıran rikan uçaklarının İsveç üzerinde dolaşmalarını iniştir. Notanın mutedil
yazıldığı kaydedilmektedir.
İsveç notasına göre, araştırmaya çıkan Amerikan uçakları bazı hallerde, İsveç'in Baltık üzerindeki en büyük deniz üssü olan Karlskrona etrafındaki memnu mıntaka üzerinden geçmişlerdir.
diğer Ame-toprakları protesto et-bir lisanla
Ruflarda telâş bnşgösterdl
. e t
Londra, 12 iYİRSI — Moskova radyosu bugün yaptiğı bir yayında, Stok-holm kaynaklı bir Tasa haberini yayın-' lamıştır.rHaher, bir uçağın kaybolması üzorine araştırmalara İştirak etmek ü-zere Danimarkaya gönderilen Amerll kan uçaklarının lüzumundan laelu olduklarını işaret etmiştir*
MEMLEKETİN BÜYÜK KAYBI
Büyük asker Mareşal Fevzi Çakmak’ı dün toprağa vermiş bulunuyoruz. Bütün memleket bu kaybın derin acısı İçindedir.
Millet dün, en sıkıntılı zamanlarda bile; bilgisi, görüşü, zekâsı ve kaybolmayan İman ve cesaretiyle,, harp meydanlarında memleketi büyük zaferlere ulaştıranlar arasında mühim bir mevkii olan Mareşaline karşı son tazim borcunu, dünyanın ender kaydettiği bir cenaze merasimi ile ödemek istemiştir.
Gerçekten dün, İstanbul tarihi günlerinden birini daha yaşadı. İki yüz bin kişiye yaklaşan bir halk ve gençlik kütlesinin İştirak ettiği cenaze merasiminin haşmeti yazı ile Lfade edilemez.
Mareşal Çakmak’ın eller üzerinde taşman ve hiçbir vasıtaya verilmeyen nûşı 7 saatlik bir yürüyüşten sonra Eyüptekl ebedi IstirahatgÂhına tevdi edilmiştir.
Dün bütün şehir, her sokağı ve her caddesi ile cenaze merasimine İştirak etti. Alay, semt semt İlerledikçe yeni kafilelerin katılmaslyle bir çığ gibi büyüyor ve hazan halk İzdiham yüzünden durduğu halde, tabut ellerin üzerinde kayarak İlerliyordu.
Cumhuriyet ordularının tek Mareşali Fevzi Çakmak, ölümü ile bütün memleketi derin bir matem havası içinde bırakmıştır.
Sayın Mareşale yapılan cenaze merasiminin bütün tafsUâtını İkinci sayfamızda vermiş bulunuyoruz.
Ingiliz gazetelerinin neşriyatı
Londra. 12 - A.A. (LPS) — İngiliz gazetelerinin ekserisi bu sabahki makalelerini büyük Kemal Atatürk’ün en yakın mesai arkadaşlarından biri olan Mareşal Fevzi Çakmak’ın ölümüne hasretmiştir. Bütün gazeteler Mareşalin meziyetlerini ve askerî dehasını övmektedirler.
Liberal Manchester Guardian gazetesi ezcümle şo.vle demektedir:
"Mareşal daima Türkiye ile İngiltere arasında sıkı bir İttifaka taraftar olmuşsa da siyaset hayatına atılmaktan çekinmiştir. Harp esnasın-
da Mareşal, Churchill ve Başkan Rooaevelt İle yaptığı görüşmelerde İ-nönü’ye refakat etmiştir.
Son OsmanlI sultanının hâkimiyeti devrinde Harbiye Nazırı olan Mareşal, memleketin yegâne ümidinin büyük Kemal Atatürk'te bulunduğunu İdrâk etmiş vc hattâ söylendiğine göre, sultanın silâh depolarından A-tatürk’e gizlice silâh göndermiştir. Türk ihtilâlinden sonra milli dâvanın kazanılmasını müteakip Hükümet merkezinin îstanbuldan Ankara-ya nakledilmesi fikrini de bizzat Mareşal ortaya atmıştır.
-u> HHli'HHiihıiıtfİHiıiHtiHMinniHijvunüııuııtıiiliı'tıiWHnmnıli«i''i'iii>)lHfHliiıııütMli!iıwıiiııiPiL'tm ’t«viiuııı»nn»uıııhrmBteıımtı»nwvittn»(iitti»-Muw1
Atlantik Paktı konseyi toplanıyor
Montreal, 12 (YİRS) — Amerika Dışişleri Bakanı Mr. Acheson, Şimal Atlantik Paktı Konseyinin Londrada 15 mayıstan 17 mayısa kadar toplanacağını bildirmiş vc bu tarihin, Konseye iştirak edecek olan Atlantik Paktına mensup memleketlerin Dışişleri Bakanları tarafından tensibini beklediğini ilâve etmiştir. Acheson, 8 mayısta Parlste, Fransız Dışişleri Bakanı Schu-man ı ile görüşeceğini ve bilâhare Londrada» Scbuman ve Bevinle birlikte bir toplantı akdedeceğini teyid etmiştir»
İstanbul 12 (Türk Ajansı) Mareşal Fevzi Çakmak’ın eller üzerinde ebedi istirahatgâhına götürülmesinden sonra Vali ve Belediye Reisi Ord. Prot Dr. Fahreddin Kerim Gökay aşağıdaki beyanatı vermiştir:
“Mareşal’ın vefatı hepinizin bildiği üzere memlekette derin bir teessür uyandırmıştır. En kara günlerimizde Atatürk ve İnönü’nün isimlerinin yanı başında Fevzi Paşa olarak tanıdığımız ve bağlanıp saydığımız Münir’in vefatı kadir bilir Türk milletinin kalbinde acı bir yara açtı, ölüm haberini ilk defa bana bildirdiler, Hükümet merkezini haberdar ettim. Derhal Hükümet adına taziyelerin bildirilmesine memur edildim. Ordunun da teessürlerini bildirmek ü-zere Orgeneral Asım Tınaztepe ile birlikte Mareşal’in hayata gözlerini yumduğu Teşvikiye Sağlık evine gittik ve orada ailenin kederine ortaklık duygularımızı taziyetlerle birlikte bildirdikten sonra aile resmî noze töreninin yapılmasını bizlere raktı.
Cenaze töreninin programı aile görüşülerek orduca hazırlandı
tatbikine bir komutan tayin edildi. Cenazenin Beyazıt Meydanına kadar omuzlarda götürülmesini istediler, o-nu da ailenin ve gençliğin arzusu o-larak tasvip ettik.
Dün bize ve Orgenerale müracaat-le. Millet Partisi kurucularının da protokoldeki aile efradı arasında yer almasını istediler. Merasim talimatnamesinin hükümlerine uymak zarureti kendilerine bildirildi. Dün akşam, cenaze geçerken dükkânların kapatılmasını emrettim, ve diğer matem tezahürlerine hürmetle iştirak ettik. Çünkü Mareşali tekmil milletin kıymeti olarak tanıyoruz ve seviyoruz.
Bugün resmî tören İçin Beyazıt meydanında bütün şahsiyetler» teşekküller ve Kordiplomatik hazır bulundu. Cenaze namazından sonra, cenazeyi almak üzere hazır bulunan tören komutanına orada bulunanlar cenazeyi omuzlarında götüreceklerini söyliyerek yola çıkmışlardır. Herhangi bir huzursuzluğa meydan vermemek için resmi merasimin Beyazıt Meydanında sona erdiğini gelenlere tebliğ ettim. Cumhurbaşkanı a-dına Başyaver, Büyük Millet Meclisi adına Siv&s milletvekili Muttalip Ö-ker. Hükümet adına Millî Savunma Bakanı Hüsnü Çakır hazır bulunmuştur. MareşaVın aziz hatırasını bir daha saygı ile anar ve kendisine karşı hemşerllerinin ve Türk Gençliğinin gösterdiği İçli hassasiyeti şükranla karşıladığımı tebarüz ettiririm."
jmhmuuoll • ımtıiıtuıııiHnıt tuıuannımuz: ımamivııuiiMrıımnuv- nuıu=uu.j«ınj(
Türkiye - Mısır Hava Anlaşması dün imza edildi
Ankara. 12 (A.A.) — Hükümetimizle Mısır Hükümeti arasında tes-blt olunan hava ulaştırması anlaşması, bugün Dışişleri Bakanlığında Hükümetimiz adına Umum! Kâtip Faik Zihni Akdur ile MiBir Hükümeti adına Büyükelçi Mehmet Emin Fııad Bey tarafından imza edilmiştir. İşbu anlaşma İki taraf teşrii meclislerinin tasdlkına İktiran ettikten sonra yürürlüğe girecektir.
Bu anlaşma iki memleket arasında muntazam hava seferlerinin kurulmasını sağlayacak ve İki memleket havacılık teşebbüslerine zarar verebilecek rekabetleri önliyecektlr.
Komşu memleketlerden Yunanis-!a Irak, Suriye, Lübnan, Haşiml Ürdün İle de aramızda buna benzer anlaşmalar mevcuttur.
Dörtyolda sel
Dörtyol, 12 (A.A.) — Gece saat 22 den itibaren başlayan yağmur sabaha karşı dolu İle şiddetini arttırmış ve bir âfet halini almıştır» Yağmurlardan hasıl olan sel kasabayı ve civar köyleri istilâ etmiştir. İki ev çökmüş, bir kısım evler hasara uğramıştır. Bir kadm sellerde boğulmuştun Kaymakam sel sahasını dolaşarak geroken tedbirlerin alınmasına nezaret et-mişths Kati hasar tesbit edilmektedir
Sayfa 2
Tetkikler
§ 1E IHI II mı
S Nisan 10M
Tekelin getirttiği sigara makineleri
Truman'ın dördüncü
Tarihî ve muazzam bir cenaze merasimiyle
madde programı
Amerika, istihlâk edebildiğinden daha fazlasını istihsal etmekte, diğer memleketler ise ihtiyaçlarını karşılayamamaktadırlar. Binaenaleyh, Amerika ile diğer devletlerin ekserisinin müşterek menfaati, bu memleketleri mevcut bütün kaynaklarını, karşılıklı istifade sağlayacak şekilde, birleştirmeye mecbur etmektedir
Meclisi
devam İçinde,
derecede ileri gel-
serbesti-
Yazan ı Milo Perkins
Amerika Harp Ekonomisi cFki başkanı
l-JARB sonrası dünyasının ■■edip giden karışıklıkları
iki İktisadî hakikat, tıpkı gece karanlığını yaran otomobil fenerleri gibi, gözümüze çarpmaktadır. Bunlardan birincisi, Amerika Birleşik Devletlerinin dünyanın yüzde 7 sine erişemiyen nufusu ile, tek bnşınA, geri kalan bütün milletlerinki kadar istihsal yaptığı ve istihsal gücünün de herhangi bir memleketlnkine nazaran, çok inkişaf etmiş olduğudur.
Diğer ikinci hakikat İ6e, başka memleketlerin ekserisinde, istihsalin istihlâki karşılayamıyacak durumda oluşudur. Bugün bu memleketlerin maruz kaldıkları kriz “para,, krizinden ziyade bir “istihsal,, krizidir. Bunların “dolar kıtlığı” içinde bulunuşları, satın alma güçlerinden fazla Amerikan malı mubayaa etmek arzusundan ve netice itibariyle de kendi istihsalâtlarının kâfi döviz temin edememesinden mektedir.
Milletlerin tam kambiyo
sine kavuşabilmeleri için ilk evvelâ bütün dünyada istihsal ve mübadelenin artması ve gelişmesi lâzımdır. Şu halde meselenin özü şurada toplanmaktadır: Amerika İstihlâk edebildiğinden daha fazlasını istihsal etmekte, diğer memleketler ise ihtiyaçlarını karşılayamamaktadırlar. Binaenaleyh, Amerika ile diğer devletlerin ekserisinin müşterek menfaati, bu memleketleri mevcut bütün kaynaklarını, karşılıklı istifade sağlayacak şekilde, birleştirmeye mecbur etmektedir.
Elele bu hedefe varmak İçin, tutulacak yolu Truman, açış nutkunun dördüncü noktasında göstermiştir.
Trumanhn dördüncü noktasına uygun bir programın ana hatlan şunlardır:
1) Liberal bir memleket olan A-merikanın —kİ bunu iftiharla kaydederiz— bundan böyle ecnebilere karşı bir envestlsman politikası takip etmesi şarttır. Fakat her şeyden evvel, diğer memleketlerin ha-yş£ seviyesini yükseltmek arzusunda olan Birleşik Devletlerin, serbest teşebbüse muhalif olanlara yardım edemiyeceğinl, ilân etmesi lâzımdır.
Siyasetimizin bu kısmı İyice izah edilip anlaşılmadıkça alâkadar memleketler Amerikan yardımının ilâ-nlhaye devam edeceği zehabına kapılırlar. Bu zihniyet yok edilmelidir. Ancak ondan sonra Amerika dünyayı kalkındırmak için işbirliği yapabilir.
Bu, Amerikan yardımının hemen kesileceği veyahut Marshall plânı gereğince deruhte etmiş olduğu malî taahhütlerinden rücu edeceği mânasına gelmez. Sadece Amerikanın menfaatlerini açıkça belirtmesi ve aynı fikirlere bağlı milletler arasında da dünyayı faydalı bir şekilde kalkındırmak İçin işbirliği yapmak İTpkânının araştırılması demektir. Amerika kendi hissesine düşeni özel sermaye voaıtaaiyle yapacaktır. Dünya bu noktai nazarı kati olarak bilmelidir.
2) Birleşik Devletler, ecnebi memleketlere yatırılacak özel slmerlknn sermayesinin haklarını koruyan and-laşmalar akdetmelldlr. Amerikanın bu andlaşmalardan beklediği yegâne husus: Yabancı iş adamları Amerlkada ne muamele görüyorlarsa, A-merlkan İş adamlarının da ecnebi memleketlerinde aynı muameleyi görmeleridir.
8) Amerlkada diğer memleketlere, kendi gücü yettiği kadar ve onların hazmedebilecekleri nispette, teknik yardımda bulunmalıdır. Sermaye yatınmlannı aağlayan andlaşmala-
Çeviren : Ekrem Z. APAYDIN
rın imzasını müteakip Birleşik Devletler birer heyet göndererek âkit devletin kaynaklarını, zirai ve sınai inkişaf imkânlarını tetkik ettirmelidir. Amerika bu memleketlere en müessir teknik yardımı, Amerikan özel sermayesinin kuracağı fabrikalar vasıtAslyle yapabilir.
Bu şekilde, Amerikan teknisyenleri, tecrübe sahibi oldukları alanlarda, o memleketin İstihsal gücünü arttırmak fırsatını daha İyi bulabilirler. Yeril mühendisler de bu sayede, bir milletin hayat seviyesini yükseltmek için elzem olan modern tekniğin son cereyanlarından istifade imkânını elde ederler.
4) HÜkûmetlerarası krediler: Finansman hudutlarını genişletince hükûmetlerarası kredilere ihtiyaç hasıl olur. Bu krediler bir bakıma özel sermayenin mahdut sahalarda inkişafına mâni olurlarsa da diğer taraftan ona yeni yatırım imkânları hazırlarlar. Hükümetlerin birbirlerine açtıkları krediler bir bakıma da rekabeti tahrik eden âmillerdendir.
5) Amerika ana iptidai madde mü-bayaasını daha geniş bir programa bağlamalıdır. Ekonomik gelişme halinde bulunan Birleşik Devletlerin daha bir çok seneler, bütün dünyanın kurşun, kalay, tutya, bakır, manganez gibi madenlerinin mecmu Istih-salâtına İhtiyacı olacaktır. Amerika bu ihtiyacını gözönünde bulundurarak, envestlsman andlaşmalariyle bağlandığı memleketlere, Amerikanın bu maddeler için daimî ve müstakar bir pazar olduğunu temin etmelidir. Hattâ daha ileri giderek bunlarla, şartlar değiştikçe otomatik fiyat ve miktar tahavvtllâtı kabul eden uzun vadeli mukaveleler imzalamahdır. Bu şekilde, sanayileşme yolunda bulunan memleketler, endüstrileri rantabl o-luncaya kadar, tediye muvazenelerini temin edeaek bir çareye kavukmuş o-lurlar.
6) Kanaatimize göre, ekonomik İşbirliği yapmak İsteyecek her memleket kendi mahsulâtı |ç!n Amerlkada en büyük sürüm mahreci bulmalıdır. Bunun neticesi olarak da, Amerika i-le serbest rekabet esası üzerinden işbirliği yapacak memleket mallarına hususî gümrük tarifeleri tatbik edilmesini ve gümrük resimlerinin indirilmesini bizi bu memleketlerle serbest kambiyo rejimine yaklaştırmasını temenni ederiz. Birleşik Devletlerle gümrük muahedeleri akdeden devletler bilâhare kendi aralarında da aynı esaslar dahilinde andlaşma-lar yapmalıdırlar.
Dünya çok taraflı andlaşmalara doğru gitmelidir. Fakat buna vâsıl olmak için ilk evvelâ iki taraflı and-laşmalarla başlamak lâzımdır. Ticari mübadelenin sıkı takyitlere tâbi tutulduğu bugünkü dünyanın, serbest para rejimine ve blnnetlce iktisadi birliğe geçmesi için bundan pratik yol yoktur.
Truman’ın dördüncü noktasını tatbik mevkiine koymak için ileri sürdüğümüz altı mütalâa bunlardan ibarettir. Bu görüş tarzını her devlete anlatmak ve onlarla karşılıklı andlaş-malar yapmak lâzımdır.
Maamafih bazılarının Amerikan medeniyetim şüphe ile karşılamaları, bu plânın tahakkukunu güçleştiren psikolojik bir hâdisedir. Yabancılar Amerikalıların yüksek hayat seviyesini ve çok gentş şahsi hürriyetlerini bilmektedirler. Fakat madalyanın ters tarafına da vâkıftırlar. Ardı arkası kesilmlyen boşanmalarını, âdi zevklerini ve mide ülserlerini de işitmektedirler. Amerikalıların sürdükle-
u
Vefatı, memleketin hor tarafında derin bir teessür uyandıran Mareşal Fevzi Çaknıak’m cenaze töreni dün sabah saat 9 dan itibaren taşlamış ve saat 4 te nihayete ermiştir. Dün sabah erken saatlerden itibaren bütün İstanbul halkı büyük askere İhtiramlarını yapmak üzere, rahmetlinin Nteantnşmdaki İkametgahından Eyüpteki kabrine kadar olan bütün yolları ve meydanları hıncahınç doldurmuş bulunuyordu. Saat 8 de Harbiye, Taksim ve bilhassa Beyazıt meydanlarından geçmek gayri kabil bir hale gelmişti. Bu sırada Eyüp mezarlarının bulunduğu sırtlar da binlerce vatandaş tarafından dolmuş vaziyette idi. Şehirdeki bütün mağaza vo dükkânlar kapalı, resmi dairelerle milli vo ecnebi müesseseler, ticarethaneler vo diğer bütün binalarda bayraklar yarıya indirilmişti. A-dota şohrin her sokağı cenaze alayına muntazır bir manzara arzedi-yordu.
Saat 8,30 da Belediyenin cenaze n-rabası, cenazeyi alıp Beyazıda götürmek İçin apartmanın önüne geldi. Gençlik tarafından bu hal şlddetlo protesto edildi ve otomobil 15 dakika sonra apartman kapısından uzaklaştırıldı. Gono saat 8.30 da Millet Partisi Başkanı Hikmet Bayur vo parti ileri gelenleri apartmana girerek merhumun duasında hazır bulundular. •
İstanbul vo Ankara Üniversiteleri gençleri, bütün gcco sabaha kadar gruplar halinde ve 15 dakikalık müddotlo Muroşalin tabutu önündo ihtiram duruşunda bulunmuşlardır.
Cenaze tam saat 0 da apartmanın ikinci katından alınarak aşağıya İndirilmiş vo eller üstündü taşınarak, tekbirler vo snlâvatlar okunarak Beyazıt camii istikametinde yola çıkılmıştır.
Harbiyedeki heyecanlı sahne
Alay, eski Harbiye Mektebinin ö-nüno geldiği zaman bir İhtiram duruşu yapılmıştır. Heykelin arkasındaki direğe Türk bayrağının çekilmemiş olduğunu gören halk, heyecanlı tezahüratta bulunmuştur. Bu sırada bir gönç homen temin olunan bir bayrağı, direğinde yarı İndirilmiş vaziyete geçirerek oradaki heykelinin yanına çıkarmış rağı elinde tutmuştur. Bu heyecanlı hâdise dakikalarca sürmüş ve söz alan Kudret gazetesi mensuplarından Nureddln Ardıçoğlu konuşmasını müteakip bir inzibnt müfrezesi tarafından yakalanarak Adllyeyo eevkodil-mlştir.
Atatürk ve bay-
Taksimde
Cenaze alayı Taksim meydanına getirildiği zaman meydan âdeta mahşeri bir hal almıştı. Tekbir ve İlâhi seslerinin akncttlği apartmanların üstü, pencereleri, balkonları insanlarla dolu idi. Bütün dükkânların kepenkleri kapalı, bayraklar yarıya indirilmişti. Taksimi ve İstiklâl caddesini geçen cenaze alayı, yine İlâhiler, ea-lâvatlar ve tekbirlerle Galatasaray Lisesini geçmiş ve Tepcbaşına doğru İlerlerken izdihamın fazlalığı yüzünden gençler elele vererek cenaze alayının boyunca iki taraflı muazzam bir kordon teşkil etmişlerdir.
Konsoloshanelerin ihtiramı
Tepebaşındakl Ingiliz konsolosluğu İle yabancı resmi daire ve cemiyetler, cenaze geçerken kendi millî bayraklarını yarıya kadar çekmişlerdir. Cenaze Şişhane tarikiyle Bankalar caddesine vardığı vakit yolun darlığından mütevellit izdihamdan düşüp bayılanlar olmuştur. Burada da bütün milli ve yabancı bankalar bayraklarını yarıya indirmişlerdir. Karaköy meydanına varan ccnazo a-layının diğer ucu tâ Galatasarayda bulunuyordu.
Köprüde
Köprüyü baştan başa dolduran ve geçişi 40 dakika süren muazzam cenaze alayı Eminönü Meydanına geldiği vakit meydanda bakliyen yeni, büyük bir halk ve gençlik kafilesi a-laya iltihak etmiştir.
Cenaze BeyazıVa geliyor
Conaze alayı, Nlşantaşından hiç fasıla verilmeden tekbir ve
beri îlâhî-
hiç
ri hummalı hayat İse onları cezbetmemektedir.
Amerikanın başkalarına verdiği her şeyin Zemzem suyu Üe yıkanmamış olduğunu anlamak da Amerikalılara düşer. Hayat tarzlarını başkalarına kabul ettirmeye çalışmamalıdırlar. öğretecekleri kadar. öğrenecekleri bulunduğunu da kabul etmelidirler.
Bugün ‘’Dünya Devleti” bir hayalden ibarettir, fakat hiçbir Manian tahakkuk da etmlyecektlr iddiasında bulunulamaz.

*
Cenazenin geçtiği her sokak, her cadde ve her yer, ayrı bir alay halinde kafileye iştirak ediyordu. Cenaze ile mezara gidenlerin yekûnu iki yiiz bine yaklaşmıştı
lorle saat 12.10 da Beyazıda vardı. Her geçtiği yerden büyük kollar alan kafile Beyazıd meydanına geldiği vakit bir çığ gibi büyümüştü. Meydandaki kalabalık bu anda mahşeri bir hal almıştı. Kalabalık, Atatürk köprüsüne kadar kıpırdanmaya mahal bırakmıyacak bir vaziyette idi. Mareşalin albayrağa sarılı tabutu Beyazıt camilnln musalla taşına konuldu. 12.40 da öğle Namazım müteakip cenaze namazı kılındı. Namaza Paklatan Sefiri Mian Beşir Ahmed’in de bizzat İştirak ettiği görülüyordu. Bu arada camiin içinde ve dışında hiç bir İnzibatî tedbir alınmamış olduğundan intizam denen-şey mevcut değildi. Protokolda ilân edilmiş olan sıra temin edilememişti. Kordiplomatik. Patrik vekili, Millî Savunma Bakanı, İstanbul Komutanı, Başyaver, Cumhuriyet Savcısı, Adnan A-dıvar, Rauf Orbay, Ali Fuat Başgll, generaller ve sair zevat top arabasının yanında beklemekte idiler. Bando mızıka da top arabasının arkasında yer almıştı.
Gençlik, cenazeyi orduya teslim etmiyor
Cenazo namazı kılındıktan sonra gönçler tabutun etrafını sardılar, merasim alayının müdahalesine meydan bırakmadan onu getirdikleri gibi ellerinin üzerinde yükselterek top arabasının bulunduğu yerin aksi İstikametinde, havuzun solundan dolaşarak süratle muazzam kalabalığın
Şehrimizde toplanacak dünya gençlik kongresine hazırlık
önümüzdeki ağustos ayında şehrimizde toplanacak olan Dünya Gençlik Kongresinin hazırlıklarına şimdiden başlanmıştır. Dünyanın her tarafın-


Millî Savunma Bakanı Ankaraya döndü
Mareşal Fev2i Çakmak'ın cenazesine iştirak etmek üzere şehrimize gelmiş olan Millî Savunma Bakanı Hüsnü Çakır dün akşam ekspresle Ankaraya dönmüştür.
Cenaze alayı Harblyerlen geçerken
arasına karıştılar. Allahüekber ava-zolori yine havalarda dalgalanıyor, halk tabutu bir an olsun taşıyabilmek için birbirini çiğniyordu. Bu arada bütün bu hâdiseden bihaber olan kordiplomatik merasimin başlamasını beklemekte İdi. Valf kendilerine:
“— Maalesef resmi merasimi burada bitirmek zorunda kaldık. Merasim komutanı bir bölük askerle cenazeyi almak istedi. Gençler vermedi. Bu vaziyette 2or kullanamam.” diyerek durumu bildirdi.
Şehzadebaşına doğru askerî kuvvetler cenazeyi almak için 3 muhtelif teşebbüste bulundular. Fakat bu teşebbüsler netice vermedi. Aralarında Mareşalin kızının do bulunduğu yüz binlerce kişilik kalabalık büyük bir heyecan içinde Eyübe doğru akıp gitmekte idiler. Nişantaşından beri yürüyerek gelmekte olan cenaze imamı yorulunca gençler onu omuzları üzerinde taşımaya başladılar.
Edlrnekapıdnn sonra 16 Mart Şehitliği önünden geçilirken kafilenin önünde gidenlerden biri bağırdı:
”— Sizin en büyüğünüz size geliyor, ruhlarınız ş&dolsun.” Bu tekbir sesleri hiç kesilmeden etmekto ve gittikçe artmakta
arada devam İdi.
kadın-
Eyiipte
İşte böylece, içinde ihtiyar lardan çoluk çocuğa kadar herkesin bulunduğu, tarihin kaydetmemiş olduğu bu büyük cenaze alayı Nişan-taşından beri 7 saatlik bir yürüyüşten sonra saat 16 da Eyüp mezarlı-
dan gelecek olan ve sayılan 400 ü bu-lan delegeler seyahatlerini Devlet Denizyolları vapurlariyle tenzilâtlı olarak yapacaklardır.
Darüşşefakalıların Pilâv günü
Darüşşafakanın 77 nci yıldönümü münasebetiyle ananevi plâv günü 16 nisan pazar günü saat 10 da mektep salonunda kutlanacaktır, yeler her gün, cumartesi 13,30 - 17.30 arası cemiyet zinden temin olunabilecektir.
Daveti -günleri merke-
ğına vardı. Buradaki manzara görülecek şeydi. Gençler Mareşalin tabutunu dar merdivenlerden yukarıya çıkarırlarken. İhtiyar kadınlar otlara tutunarak sarp hayırlardan tırmanmaya çalışıyorlardı. Bütün Eyüp sırtları «alkım salkım insanlarla dolmuştu. Mareşalin alhayrağn sarılmış sanflukası hazırlanan mezarına
♦ irildi Bu arada yolda bayılmış olan karısı otomobille mezarlığa gıdmlftl Dualar okunduktan ve Mareşal toprağa tevdi olunduktan sonra Millet Partisi Genel Başkanı Hikmet Bayur söz alarak Mareşalin Milli Mücadelede gösterdiği kahramanlığı. İkinci Cihan Harbinde memleketimizi selâmete kavuşturduğunu, politika hayatında mütevazı çalışıp Cumhurbaşkanlığını reddettiğini, muhalefetin kökleşmesinde en büyük yardımı yaptığını anlattı ve «özlerine şöyle son verdi: ”Seni her yerde görüyoruz, her «abada görüyoruz. Milletimiz «ana minnettar kalacaktır.”
Bavurdan sonra Sadık Aldoğan konuşmuş, Mareşalin İstiklâl Mücadelesinde yaptığı hizmetten bahsetmiş ve “Ne mutlu blzlere ki böyle bir kahraman Türke «ahlblz. Millete Allah sabır versin.” demiştir. Bundan sonra bir kaç hatip daha söz almış ve merasim»* *on verilerek büyük kafilo-ler halinde şehre dönülmüştür.
Nezaret altına alınan ; ve tevkif edilenler
Yapılan tezahürat esnasında ifadesine müracaat vo nezaret altına alınan 70 kişidir. Bunların sadece 25 i talebe, diğerleri bakkal, esnaf vesa-Ir. Memurlara vazife ânında fiili tecavüz ve halkı bu fiillere teşvik suretiyle kanuna aykırı hareketlerde bulunmaktan 9 kişi tevkif edilmiştir.
Harbiye Mektebi önündo söylediği sözlerden dolayı yakalanarak Adliyeye götürülen Nureddln Ardıçoğlu sorgusu yapıldıktan sonra kefaletle tahliye edilmiştir.
Dün gece geç vakitlere kadar devam eden tahkikat sonunda Hadyo-ovine hücum ve radyo neşriyatını tatil, oradaki memurların vazifesine mâni olmak için fiilî tecavüzde bulunmalarından dolayı nezaret altına alınanlardan 35 kişi daha tevkif e-dilmlştlr.
Emniyet Müdürlüğünde
Polis teşkilâtı da iki geceden beri seferber bir vaziyette çalışmaktadır. Tezahürat esnasında taşkınlık yaptıklarından dolayı yakalananlar Emniyet Müdürlüğüne getirilmekte ve buradan Adliyeye gönderilerek Savcılıkça İfadeleri alınmaktadırlar.
Müdlriyetin etrafında ihtiyatî tedbirler alınmış ve binanın önünde polis otobüsleri her an harekele hazır bir halde beklemekteydi.. Polis memurlarının mühim bir kısmı 48 saatten beri hemen hemen hiç uyku uyuyamamışlardır.
Radyoevini talırip etmek istiyenler kimlermiş ?
Evvelki gece Radyoevinln önünde yapılan tezahürat esnasında» “Vurun, kırın... Ne duruyorsunuz,,, “Babamıza saygı göstermiyen radyoyu ne diyâ parçalamıyorsunuz,, diye haykıranlardan her nasılsa üniversiteliler arasına karışmış olan meçhul bir şahıs talebelerin “Kimin malım kime yıktırıyorsun,. diye üzerino yürümeleri neticesinde derhal oradan sıvışmıştır. Polis, bu tahrikâtı yapanların talebelikle ilgisi olmadığını tespit etmiştir.
Mareşal Fevzi Çakmak’ı anma töreni
Eminönü Halkevi Dll-Edebiyat şubesi 13-niean-1950 perşembe günü 15 de “Büyük Asker,, Mareşal Fevzi Çak-mak'ın ebediyete İntikali sebebiyle bir anma töreni tertiplemiştir.
Bir izah
Bütün vatandaşlar gibi bize de büyük bir acı veren Sayın Mareşalin ölüm günü ve onu takip eden günlerde gazetemizin başlığını neden her zamanki renginde bastığımıza dair suallere muhatap olduk. Gerek bizzat matbaıımıza kııdar gelen vatandaşlarımıza, gerekse telefonlu müracaat e-deniere btı husustaki hareketimizin istinat ettiği mucip sebepleri anlattığımız zaman büyük ıstıraplarından doğan heyecanlarlyle haksız bir harekette bulunduklarını kabul ettiler. Zira, biz onlara. Mareşalin büyük bir imanİA bağlı bulunduğu Mütlüman dininde matemin ve matem rengi olarak siyahın yer almadığnı söyledik.
Bu doğru hareketimizi, büyük acının tezirl altında yanlışmış gibi gören vatandaşlara bir kere daha arzetmeyi yerinde bulduk.
Bu makineler bütün fabrikalara dağıtıldı ve * İşletilmeye başlandı
Tekel İdaresinin Arnerlkaya sipariş ettiği otomatik sigara doldurma makinelerinden yeni bir parti daha gelmiştir.
Birinci nevi sigaraların imalinde kullanılacak olan bu makinelerin yedisi Cibaliye 6 sı İzmir, 4 ü Samsun 4 ü Malatya. 2 al de Adana fabrikalarına monte edilmiştir. Şimdiye kadar yalnız İstanbul, Ankara ve tz-rnirde satılmakta olan yeni Up birinci nevi sigaralar bundan sonra Türkiyenin her tarafında bulunabil •-çektir. Satışlar son ay zarfında • s-ki tipe nazaran % 15 nispetinde oir fazlalık göstermektedir.
Kuruçeşme kömür depoları cumartesi günü açılıyor
Modern tesisatla 6000 tonluk bir gemi 48 saatte boşaltılacak
Kuruçeşmede inşa edilen modern kömür depolarının açılışı cumartesi günü törenle yapılacaktır. Yeni tesisler hakkında verilen malûmata göre, kömür yüklü 5000 tonluk bir geminin iki günde tahliyesi mümkün olacaktır. Ayaklı vinçler saatte 200 ton kömür tahmil veya tahliye edebil» mektedir. Halbuki evvelce aynı geminin tahliyesi 7 günde yapılırdı.
Millî Kalkınma Partisinin tebliği
Milli Kalkınma Partisi Genel Merkezi bir tebliğ neşrederek, parti listesine girmek ıstiyen partili veya parti dışı kimselerin 17 nisan pazartesi akşamına kadar müracaat etme* lerini istemektedir.

Konferans
Muallimler Birliği tarafından ha» zırlanan terbiye konferanslarının kincisi bugün saat 18.30 da Beyoğlu Halkevinde Prof. Zeki Velldl tarafın» dan (İslâm doğu ile Avrupa arasın» da İşbirliği) mevzuunda verilecektir.
Tekel Bakanı bugün gidiyor
Dün hareketini tehir ederek aena* zeye iştirak eden Gümrük ve Tekd Bakanı Dr. Fazıl Şerafeddln Bürga bu sabah Ankaraya hareket edecele» tir.
Croydon kız okulu müdiresinin bugünkü konferansı
Dünya turuna çıkmış bulunan Croydon High School müdlreaî Miss M. F. Adama İngiliz kültür heyetinin dâvetlisi olarak bugün uçakla şehrimize gelerek saat 17 de İstanbul Kız Lisesi salonunda ‘İngiltere eğitim sistemi,, mevzulu İlk konferansını verecektir. Bu konferansı herkes dlnliyebilecektir.
Nâzım Hikmetin sıhhî durumu
Nazım Hikmetin sıhhi muayenesini yapan heyet, raporunu ancak İki gün sonra verecek ve kendisinin' cezasını çekecek durumda olmadığı belli o-lursa derhal tahliyesi yapılacaktır.
Küçük haberler
’ğ Petrol Ofis hesabına Bahreyn-den akaryakıt getiren Denizyollarının Kocaeli tankeri dün limanımıza gelmiştir. .
Devlet Denizyolları Genel Mudur muavini Behçet Osman Ağaoğlu Maraball Plânından tahsis edilen yardımla verilecek olan malzeme siparişleri hakkında Amerikan Yardım Heyeti Başkanı Russel Door ve ilgili bakanlıklarla temas etmek üzere dün akşam ekspresin Ankaraya gitmiştir.
HAVA RAPORU
Son 24 saat fçlnds yurdumuzda hava^ bütün bölgelerde çok bulutlu ve yağış* lı geçmiştin
Yağışlar Doğu Akdeniz ve iç Anado lunun bazı kısımlarında dolu vs kan diğer bölgelerde yağmur şeklinde muştur.
Yağış miktarları metre karede Ath takyada 201. Dörtyolda 65. tslnhiyedâ 54, Urfada 45. Reyhanlıda 40. Vartoda 39. Blflzığda 38, Maraşta 36, lakende» runda 35. Çemlşkezekte ve Slirtte 28» Vanda 21, Mardinde 20. Gaziantepte 13» Osmanlvede 8, Stvasta 7, Lüleburgağ ve Mersinde 4. Nlğdede 2, İzmir ve dlrnede 1 kilogramdır.
Antakya ve civarında düşen yağiflaf zararlı olmuştur.
En düşük sıcaklık sıfırın üstünde An» kara, Kırşehir, Çorüm, Afyonda 1, ez> yüksek sıcaklık îskenderunda 20 dere* cedir.
Bugün şehrimizde havanın umumiyet» Ic as bulutlu geçmesi, rüzgârların batı ve güney bathlan orta kuvvette esmesi, hava sıcaklık derecesinin düne nazaran biraz daha artması muhtemeldir.

Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
36 -
Boğaz vapuru tıklım tıklımdı. Fakat bu, tabii günlerin o yekpare kalabalığı değildi. Sanki keder ve. kinle karışık mütearrız bir sevinç ve şımanklık insanları İkiye ayırmıştı. Hele deminki vakanın heyecanı geçince hu, daha iyi görüldü. Halkımız yarınsız bir hayatın bütün ağırlığım sırtında taşıyor gibiydi. Bu ıstırap, büyüklerde olduğu kadar çocuk yüzlerinde de açıkça okunuyordu.
Hemen hepsi yavaş sesle, fısıldar gibi konuşuyorlar, yahut «essizce önlerine bakıyorlardı.
Buna mukabil Kumlar ve Ermenller acayip bir şımarıklık içinde sağa sola küstahça bakıyorlar, çingar çıkarmak ister gibi davranıyorlardı. Hele Kumlarda her şey bir meydan okuma halindeydi. Küçük çocukların hepsini ya mavl-beyaz elbiselerle giydirmişler, yahut da bu renklerde bir işaretle süslemişlerdi. Bir kısmının elinde kâğıttan küçük Yunan bayrakları vardı. Güvertenin daha ilerisinde, merdivenin basındaki açıklıkta bir kaç palikarya ağız mızikaslyle o senelerde pek iyi tanıdığımız bir Yunan marşını çalıyorlardı.
••M.” de. biz yeni yetişenler bu marşı ve buna
176
benzer şeyleri menetmiştik, Fakat burada çaresiz dinlemeye katlanacaktım. Kendi kendime düşünüyordum. Dünyada başka mesut milletler de vardı. Onların bizim yaşlardaki gençleri, hiç de bizim bu anda olduğumuz gibi bir “olmak ve olmamak,, meselesiyle meşgul değildiler. Onlar aşkı, sporu düşünüyorlar, yaşlarının tabii iştiyakları ve meseleleriyle meşgul oluyorlar, kurulmuş bir hayatın imkânlarından istifade ederek çalışıyorlardı. Biz ise el parçası kadar bırakılmış, çok harap bir vatanda yaşamak imkânlarım düşünüyorduk.
Vapurdaki kalabalığın içinde işgal kuvvetlerine mensup zabitler ve neferler, kendi milletlerine hâs vasıflarla sadece muzaffer kuvveti temsil ediyor gibiydiler. Fransızlar gürültücü ve şımarmaya hazır, îngilizler soğıık ve kibirli, İtal-yanlar nâzik, kibar, hattâ biraz da güverteyi dolduran güneşte uyumaya hazırdılar.
İskeledeki hâdiso beni çok sarsmıştı. İsten-bulda yaşamak zannedildiği kadar kolay değildi. Her an bir hâdise çıkabilirdi: bunu evvelden biliyordum. Bilmediğim bir taraf kendi zuafıındı. Ân! bir aksülâmel gösterememiştim. fX‘‘\ kadının hareketi bana bir ders olmalı!,, diye düşünüyordum. Vaktinde karşılanabilirse şeyler önlenebilirdi. Kendimden ikinci memnuniyetsizliğim de İhsanın evinde herşeye fazla hayran oluşum, hele Sabihayı sormadan evden çıkı-şımdı. Bu ürkeklik ve sıkılganlık hoşuma gitmiyordu.
Göztepedckl köşke gitmediğime memnundum. Fakat verilmiş bir kararı hemen ânında değiştirmekliğim de hoşuma gitmiyordu. Yanı başı m Jaki kırk beşlik, şişman Rum hanımının iki eliyle kürek çeker gibi durmadan konuşması vapura bindiğim andan beri beni rahatsız ediyordu. Üsküdar 177
•İhtiyar
bir çok
açıklarında hiç de müsavi şartlarla olmıyan. -çünkü kaide ve usullerini dan kurtulmaya karar dlm.
Fakat o günlerin
bilmiyordum, - bu boks-vererek yerimi değiştir-
Fakat o günlerin îstanbulunda bir Boğaz yolculuğu kolay iş değildi. Biraz sonra oldukça mânâsız bir hâdise daha oldu. Bir kaç ecnebi zabiti oturdukları yeri beğenmediler ve kırbaçlarını sallaya sallaya kadınların bulunduğu yere gittiler, kapıyı açarak içeriye girdiler.
Yeni geçtiğim yerden onların halini seyrediyordum. Bu sefer kadınlarımızın vekanna hayran oldum. Sanki hikâyedeki Roma Senatörleri imişler gibi hepsi, çarşaflan içinde sessiz, onların vücutlanndan habersiz duruyorlardı.
Doğrusu İstenirse onlar da pek bir şey yapmıyorlardı. Belki de çocukça bir tebessümle oraya girmiştiler. Fakat ne olsa, yaptıkları şey ağır başlı İstanbul erkeklerinin hoşuna gidecek cinsten değildi. Güvertede bir uğultudur koptu. Biraz sonra bir memur geldi, uzun müzakerelerden sonra kadınlar tarafı tahliye edildi.
Çocukluğumuzda bir sene Göztepeye, bir sene de Boğaza giderdik. Tevflk Beyin oturduğu köşkte ise, eniştesi Rasinı Beyin taşrada bulunduğu bir sene bütün kışı geçirmiştik. Belki çocukluğumun en güzel masalı acı düdük seslerinin yırttığı, karanlığın üzerimize büyük sular vehmiyle yüklendiği ve uykularıma daha ziyade bir denizaltı dünyasında yaşıyormuşum vehminin karıştığı bu kış olmuştu.
Bu, hayatın çok kolay olduğu, kadınların tekrar kardeşlerine ve kocalarına kavuşmak İçin, çocukların karınlarını rahatça doyurmak için mucizeye muhtaç olmadıkları, büyüklerin bile çocuklar kadar kendilerini hiç bir şeyden mesul addetmedikleri rahat devirlerde idL
178
Şimdi yine ayni eve gidiyordum. Fakat ayni şeyleri göremiyeceğime emindim. Otelden çıktığımdan beri karşılaştığım her şey bana, o kadar tanımadığım, yabancısı olduğum çehre ile gelmişti kİ... Mahallemizi küçük, sefil, çocuk cıvıltısından mahrum bulmuştum. Kendi evimiz dar, bakımsız, hattâ haraptı. Tesadüf ettiğim insanların çoğu bitikti. 1
Ihsan bana doğru bir bir arabaya veya tramvaya binerek Köprüye İnmemi söylemişti. Beu de travmaya binmiştim. Fakat Bayazıda gelince çarşıdan geçmek arzusunu yenememiştim. Orada tesadüf ettiğim şey latanbulun ne kadar içten yıkıldığını gösteriyordu.
Mahallemizde, İbrahim Paşa hamamının lirasında, fakat Şehzadeye yakın tarafında, hail yerinde bir komşumuz vardı, Asaf Bey adında olan bu komşumuzla babam Sinopta tanışmış, ev alıp îstanbula yerleşmek istediğini söyleyince bu konak yavrusunu ona bulmuştu, iki kızı anneme teyze derlerdi. Ben de annelerine teyze derdim ve çok severdim.
Hemen her gün bu dört kişiden birisi muhakkak bize uğrardı. Defterihâkanı vazifesinden aldığı maaştan başka epeyce bir geliri de vardı. Tam bir refah İçindeydiler.
Daha Kapalıçarşının başında bu kadıncağızın, kızlarının kendi eliyle İşlediklerini birkaç yıl evvel gözlerimle gördüğüm, hattâ o zamanlar nakışlarını dahi tanıdığım çeyiz takımlarını, döğünerek ve ağlıyarak sattığını görmüştüm. Harbin ikinci yılında Asaf Bey, kalbden ve kederden ölmüş, ev satılmış, kızlar da ertesi sene birbiri arkasınca veremden ölmüştü.
Kadıncağız mahallemizin arka tarafında tek bir odada yaşadığını söylüyordu. “Bir türlü ay-179
rılamadım. Her gün o sokaklara geliyorum. Kızlarımı görür gibi oluyorum!” diyordu. “Bunları dünyada satmazdım. Fakat ne yapayım kî, ev kirasını veremedim...” Hepimiz böyleyiz. Birkaç zenginden, işini bilir insandan başka herkes bu halde!” Gariptir ki, rastladığım herkes halini anlatır anlatmaz, felâketin umum! olduğunu söylüyordu. Mes’ut Beyin hanımının hakkı vardı. Hakiki bir cehennemde idik. Daha doğrusu bir cehennemin alevinden öbürüne geçmiştik.
. Bununla beraber vapurdaki halkı, harp arasında ve mütarekenin ilk günlerinde îstanbula gelip gidenlerin anlattıkları kadar düşük kıyafetli bulmamıştım. Bulmamıştım ama. ne var. ne yok! diye girdiğim ikinci mevkide de bir lâhzadan fazla duramanuştmı. Hele Marmara sahillerinden gelen muhacirlerin hali çok harap!* Yollarda başlan yemeniyle örtülü, sırtlanı yeldirme, ellerinde çıkınlar kadın kafileleri rülüyordu.
Bununla beraber deniz sakin ve aydınbkt» Güneş varlığın Arızasmı, içimizdeki perişaalıgr» vanneaya kadar bir altın meyva yapmıştı İla kıyıda yalıların arasındaki bahçeler, tepelerdeki korular, yoz denen İhtişamı adım babında bize uzatıyorlardı. Rıhtımlarda. İskele yanlarında inen dar sokakların ağzında denizde küçük şamatacı kalabalıklar vardı.
Kandilliyi Fransızlar işgal etmişti, leye çıktığımız zaman küçük meydanda
ga Fransız askeri galiba nöbet değiştirmeye gidiyorlardı. Bu askerlerin, bir itisafı, bir haksız-lığı yaparken takındıkları ciddiliğe ister istemez şaşırdım. Biz belki zayıftık: fakat silâhsız bir şehir ortasında bu ciddilıkelrivle onlar gülünçtüler.
(Devamı var)
180
, cahile yıkanan
Biz teke-bir man-

13 Nisan 1050
Sayfa 8
Hususi muhabirimiz
Bonn'dan bildiriyor
Batı Almanya ve
bakan çıkarıldı
Avrupa Birliği
İki bakan
Amerikan ordusunun
4!
be-bir et-bu
12 (AP) — Yugoslavya hükümette bir değişiklik hareket mevkilerini
Batı Almanya, dış politikada bir dereceye kadar hareket serbestısi verilmedikçe. Avrupa Birliğine iştirak etmeyi doğru bulmamaktadır
Bonn, 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Avrupa Birliği Bakanlar Komitesinin, Batı Almanya Hükümetine. Birlik Istişari Konseyine girmek üzere gönderdiği davetiye, Batı Almanya devleti erkânının, paskalya tatiline başladıkları bir sırada Bonn’a vasıl oldu. Bununla beraber, bu davet umumiyetle ihtiyatlı bir hava ile karşılaştı. Dr. Adena-uver Münihte bulunmuyordu ve Bakanlar Kurulu henüz toplanmamıştı. Bu itibarla, hükümetin resmî görüşü henüz açıklanmamıştır. Bununla raber Alman Başbakanının böyle daveti ne şartlar altında kabul mek istediği malûmdur. Fakat
şartların pek de nazarı itibara alınacağı tahmin edilmemektedir. Mu-halefein “garanti edilmiyen vaad ve oyalamalara” karşı takındığı itimatsız tavır, bu tahminleri takviye etmektedir. Başbakan, muhalefet lideri Dr. Schumacher ile haşhaşa görüşmüş ve kendisini ikna etmeğe çalışmıştır. Fakat Schumacher, kararını ancak, partisinin meclis grupu ile görüştükten sonra, vereceğini bildirmesi Üzerine, bu görüşmenin müspet veya menfi neticeleri hakkında malûmat alınamamıştır. Şu muhakkak kİ. bu dftvete icabet etmek yahut etmemek hususundaki kararın mesuliyetini tek başına yüklenmeyecek olan hükümet, meseleyi parlâmentonun umumi heyetine ar-zedecektir. Eğer muhalefeti temsil eden Sosyal Demokrat Partisi menfi düşüncesinde İsrar edecek olursa • ki umumiyetle böyle zannedilmektedir - Komünistler ve müfrit sağcıların pardımına mazhar olacaktır. Şu var ki, hükümet koalisyonuna dahil olan “Deutche Partei (Alman Partisi) de, Avrupa Birliğine kayıtsız şartsız iltihak etmek taraftan değildir. Zenkrum (Merkez Partisi) ile WAV (Loritz Partisi) daha ziyade redde mütemayildir.
bizzat Başbakanın bazı mebuslar bile dış politikada bir hareket serbestisi
Diğer taraftan partisine mensup Batı Almanyava dereceye kadar
verilmedikçe Avrupa Birliğine iştirak etmeyi doğru bulmamaktadırlar. Bu zevatın tesiri, hükümet kararma oldukça müessir olabilecek mahiyettedir. Bu vaziyet gösteriyor kı, iltihak aleyhine mühim bir cereyan vardır ve parlâmento, ancak müstenkif kalanlar sayesinde, iltihakı, pek az bir ekseriyetle kabul edebilecektir. Başbakanın, parlâmentodan salâhiyet almadan, tek başına iltihak karan vereceği çok şüphelidir. Ade-nauer'in hüsnüniyeti muhakkak olmakla beraber, karannı, tarihi mesuliyetini müdrik olarak vermek isti-yeceğl de tabiidir. Her halde, Bonn mehafili bu meselede fazla acele etmemekte ve teenni ile hareket etmek niyetindedir.
Saar meselesinin, Avrupa Birliği gibi ulvi bir maksadın tahakkukunu temin edebilecek havayı yaratamadığı da şüphesizdir. Bu münasebetle, General de Gaulle İle Alman hükümet partisi C D V nun Meclis Grupu Başkanı Dr. van Brentano ile yaptığı bir görüşmeye oldukça ehemmiyet atfedilmektedir.
De Gaulle, bu görüşme sırasında, Fransada iktidarı ele alacak olursa, Adenauerin Fransız - Alman Birliği hakkmdakı fikirlerini sonuna kadar müdafaa edeceğini, bu birliği, her nevi “Avrupalılaşma” nin nüvesi saydığını ve hattâ Afrikada bile Fransız - Alman işbirliğini bile düşündüğünü ifade etmiştir.
Yeni ve faydalı bir silâh
Alrnnn.viKİa imal edilen bu silah, ıııütcarrı/.ııı yüzüne bir mayi püskürtmektedir. Bu mayi, taarruz edenin gözünü bir müddet için görıne/ hale getirdiği gibi, yüzünü de boyayarak süratle teşhis edilmesini temin etmektedir.
Amerika Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı McGhee1
İnkişaf etmemiş memleketlere yapılan yardımı izah etti
New-York. 12 A.A. (AFP) — Yakındoğu, Güney Asya ve Afrika işleriyle vazifeli Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı George McGhee, dün akşam Ne'v-York radyosunda dış siyaset cemiyeti önünde Birleşik Amerikanın yeter derecede inkişaf etmiş memleketlere yaptığı yardımın sebeplerini izah etmiştir:
1 — Bu bölgelerde oturan yüzlerce
MI
me-gü-
Akılsız başın zararını...
Boorston (Belçika), 12 (AP) Güvercin yetiştirmekte olan bir raklı, Boorston’lu Bay Konime,
vercinlerinin çalındığını müşahede e-derek. kuşların bulunduğu güvercinliğin kapısına bir emniyet tertibatı yapmış ve kapı açılınca bir tabancanın otomatik olarak ateş almasını temin etmiştir.
Bay Koninx, bugün, mahallî mezarlığa gömülecektir.
•• • • ••
"Berline yürüyüş” yapılacakmış
Berlin. 12 (AP) — Alman Komünist Gençliği Lideri, müttefiklerin mümanaatına rağmen, “Berline yürüyüşün, yapılması için plânlar hazırlandığını bildirmişlerdir.
Sovyet idaresindeki “atmacalar” teşkilâtı, son tevkif hâdiselerini protesto etmek üzere bir yürüyüş yapılacağı haberini vermiştir.
“Kol kavuşturma” grevi Bolivyada kanun dışı ilân edildi
La Paz, 12 A.A. (AFP) — Yayınlanan bir kararname banka memurlarının kollarını kavuşturarak yaptıkları grevi gayri kanuni olarak ilân etmiş ve memurlara işe başlamadıkları takdirde vazifelerine son verileceğini bildirmiştir.
Âsi Yüzbaşı Aziz, isyan hareketine devam ediyor
Kolombo. 12 (YİRS) — Makassar şehrini ele geçirmiş olan Yüzbaşı AbdÜlâzizln, Endonezya Hükümet kuvvetlerine teslim olduğuna dair çıkan zız, nin yan
şehirdeki kontrolü elinde bulundurmaktadır.
haberler asılsızdır. Yüzbaşı A-Makassara hükümet kuvvetleri-gönderilmesini protesto eden is-hareketıne devam etmekte ve


milyon halk, bu bölgelerin ihtiva ettiği maddi kaynaklarla stratejik durumları Şovyet Rusya ile hür dünya arasındaki halihazır münasebetlerde ehemmiyetli bir unsur teşkil etmektedir.
2 — İktisadiyatı geri memleketlerden bir çoğu, yakın bir mazide bağımsızlığa kavuşmuş eski sömürgelerdir.
Dünya istikrarı bakımından bunların iktisadi ve siyasi tesanüdü e-hemmiyet arzetmektedir. Birleşik A-merika, bu memleketlere hâkim olmak veya bunların bir milletler topluluğuna girmelerini arzu etmektedir.
İktisaden geri memleketlerin dünyadaki ticaret mübadelesine artan istihsalleri sayesinde iştirakleri Amerika ve diğer tüccar memleketler I-çin faydalı olacaktır.
McGhee, sözlerinin sonunda, dış yardımın büyük gayretlerle elde edilen hükümranlıklarına halel getirmesinden veya bir yabancı kontrolünün memlekete girmesini ifade etmesinden veyahut da kendilerini şimdiki dünya mücadelesine iştirake mecbur etmesinden endişe eden milletlere hitapla kendilerine teminat vermiştir.
.H-m :.M pkl. (ll ....... mutut ..hi,wi‘* ■'■vu.. jıu uim.B.r »
MEMLEKET HABERLERİ^
Başbakanın 2 nci Zonguldak nutku
İmam hatip
kursları
Kurslar meslek okulu
Seçimler
yapılırken
Sandık başlarında
muhabirimiz
Ankara merkez ilçe
muhtarlar bulun mı yacak
Ankara 12 (Hususi
bildiriyor)
seçim kurulu oy sandıklarının konacağı yerleri tesbit etmiştir. Buna gö-bulunacaktır. köyden köy kü-köylere
re 267 sandık yeri Merkez ilçesine bağlı 86 74 üne sandık ayrılmış, 12 çök oldukları için yakın
bağlanmıştır. İlçe seçim kurulunda sandık başlarında muhtarların bulun-sına itiraz edilmiş ve bu itiraz varit görülerek sandık başlarına konacak memur temini için Danıştay, Sayiş-tay. Devlet Demiryolları, Belediye, M. T. A , Toprak Mahsulleri Ofisi ile 9 bankaya mektup yazılmış ve 50 den aşağı olmamak üzere adı istenmiştir.
Gelecek bu isimlerden her ikişer memur ayrılacak ve
arasından biri kura De sandık başkanı seçilecektir.
memur
sandığa bunlar
Orhan Kavur’un duruşmasına devam edildi
Ankara 12 (Hususi muhabirimiz bilıdirıyorl — Altın kaçakçılığı yapmaktan sanık La Haye elçiliği ikinci kâtibi Orhan Kavurun duruşmasına 2 nci Ağır Ceza Mahkemesinde bııgün devam edildi.
Bugünkü duruşmada kanlığından gönderilen nıatnamesı okundu.’ Bu
nin 5 inci maddesinde şahsi ve hususi eşya ve paket taşı-yamıyacaklan tasrih ediliyordu. Bern, La Haye ve Brüksel ilçllikle-rınden sahteleriyle mukayese mek üzere istenilen resmi rln asıllan gelmediğinden 8 mayıs pazartesi gününe
Dışişleri Ba-kurye tali-talimatname-kuryelerin
edil-mühürle-duruşma bırakıldı.
Üniversitelerarası Kurul
22 nisanda toplanıyor
Ankara 12 (Hususi bildiriyor)
rul 22 nisan cumartesi 10.30 da Milli Eğitim başkanlığında toplanacaktım
muhabirimiz
üniversiteler arası ku-günil saat Bakanının


yeni teçhizatı
Amerikan ordusunda yeni askeri teçhizatın tecrübeleri yapılmaktadır. (Üstte soldan sağa) gece etrafı görebilmek için enfraruj membaına bağlı elektronik teleskoplu bir miğfer, tayyarecileri yanmaktan koruyacak alüminyum bir elbise, Antarktikle teneffüsü muhafaza eden bir nefes alma cihazı; (Altta soldan sağa) Denizaltı kurtarma İşlerine mahsus dalgıç cihazı; kış harekâtına mahsus piyade üniforması, 20.000 metreye yükselecek tayyarecilere mahsus, tazyikli teçhizat.
Bulgarlar, Yunanlıları yeniden protesto ettiler
Lake Success, 12 A. A. (aFP) — Bulgaristan topraklarının İhlâlini ve Yunanlılar tarafından tahrikler yapılmasını Birleşmiş Milletler nezdin-jie protesto etmiştir. Bulgar Dışişleri Bakanı Vladimir Poptomof, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine gönderdiği fransızca bir notada bir Yunanlı grupunun 6 nisanda Bulgar topraklarına girdiğini fakat Bulgar hudut muhafızlarının ihtar mahiyetinde
meye tir
açtıkları ateş karşısında çekil-mecbur olduklarını teyid etmiş-
14,400 Hintli, Hacca gitti
Yeni Delhi, 12 A, A. (G.H.H.) — Bu yıl Hindistandan Hacca giden Müslümanların sayısı 14.400 e varmaktadır.
99
Diktatörlüğe mâni olmak için kuvvetlerin tevazünü lâzımdır
Cumhurbaşkanı tek dereceli olarak seçilmelidir,,
Zonguldak. 12 (A.A.) — Başbakan Şem şeddin Günaltay Zonguldak Halkevi sinema salonunda yaptığı bir konuşmada bilhassa şu noktalar üzerinde ısrarla durmuştur:
•‘Demokrasi demek, halk için, halkın menfaati için, halkın iradesiyle devlet kurmak demektir, öyle bir devlet kuracağız ki, halkın menfaatini dalma ön safta tutacak. Demokraside başlıca mesuliyet vatandaşa terettüp eder. Zira, seçecek olan vatandaştır. Eğer vatandaş iyi insanları seçerse işler iyi gider. Fakat reyini aksi vasıftaki insanlara verirse işler yürümez, anarşiye gider, seçeceğimiz adam nasıl olmalıdır? Oy vermeden evvel külahlarımızı önümüze koyarak düşünmeliyiz. Memleket idaresini kime emanet edelim ? Siz çiftliğinize bir kâhya, fabrikanıza bir müdür, dükkânınıza bir tezgâhtar ararken dört beş gece düşünürsünüz. Bundan yüz misli, bin misli, yüz bin misli mühim olan memleket idaresini nasıl ellere tevdi edeceğiz diye tabiidir kİ çok daha fazla düşünmek mecburiyetindeyiz. Görülüyor ki, demokraside vatandaşlar mesuliyete ferden ferda iştirak ederler, işte halkımızı hu merhaleye kadar getirmeliyiz. Bunun da tek yolu kültür birliği, kültür yüksekliğidir. Milli mücadelede memleket bir çok kısımlara ayrılmak yolunu tutmuştu. Biz ancak cumhuriyet devrinde kaynaştık. Buna çok ehemmiyet vermeliyiz. Ruh birliği, kutsiyet birliği bizi birbirimize bağ-lamahdır. Bir vatandaşın ıstırabı hepimizin ıstırabı, bir vatandaşın sevinci hepimizin sevinci olmalıdır. Size bir misal vereyim: Sel felâketinden sonra Eskişehirde bir partili, İzmirde-ki partisine bir telgraf çekiyor ve filân partililerin felâkete uğradığını söyllyerek İmdat İstiyor. İzmirden gelen yardımın miktarını merak ettim ve öğrendirp ki, oradan gelen yardım, çok zengin olan fakat felâ-
Yugoslavyada Kabineden iki
Tifo'nun verdiği nutuk, Londrada müsait karşılanıyor
Londra, 12 A.A. (LPS) — İngiliz resmi mahfilleri, Mareşal Tito ve Kont Sforza nın son beyanatıyle yeniden ortaya çıkan Trieste meselesi hakkında. İngiliz Hükümetinin 1948 mart ayında izah ettiği görüş tarzını muhafaza ettiğini fakat aynı zamanda 1948 senesi mart ayındaki beyanatının ancak İtalya ile Yugoslavya arasında doğrudan doğruya yapılacak görüşmelerden sonra fiili bir mahiyet alacağım bildirdiğini belirtmektedirler.
Mareşal Titonun beyanatı Londra-da memnunlukla karşılanmıştır. Zira bu beyanatta önümüzdeki pazar günü serbest Trleste topraklarının Yugoslav bölgesinde yapılacak seçimle^ rin. Yugoslavlar tarafından, bu bölgenin Yugoslavyaya bağlanması için bir plebisit olarak telâkki edilmiyeceği i-fade edilmektedir.
Kabineden çıkarıldı
Londra, dün gece,
yapıldığını bildirmiştir. Bu neticesinde iki bakan kaybetmişlerdir.
Aynı zamanda, altı federal iktisat bakanlığı lâğvedilmiş ve bunların yerine, başlarında kabine bakanları bulunan “konsey”ler teşkil edilmiştir.
Mevkilerini kaybetmiş. Hirvat A-samblesinln emrine alınmış olan iki bakan eski Devlet Mübayaatı Bakanı Jakov Blazevic ve Hafif Sanayi Bakanı Josip Cazi’dir.
Lâğvedilen bakanlıklar da Orman, Hafif Sanayi, İnşaat, ve İkmal, Devlet Mübayaatı lıklandır.
Tarım, Ticaret Bakan-
Suriye Başbakanı itham ediyor
Şam, 12 (AP) — Suriye Başbakan Vekili Fathallah Assyoun. dün, kendi mesuliyeti tahtında Dr. Maruf Da-vvaliby’yi itham etmiştir. Dr. Dawa-llby. “El Mısri” gazetesinde intişar eden bir tebliğinde, Amerikanın, Ortadoğu üzerinde tazyik olarak; vasıflandırdığı siyasetine hücum etmekte ve Amerikayı İsrail taraftarı bir siyaset takip etmekle itham etmekte İdi. Aynı tebliğ, Arap devletlerinin, kendilerini îsraile tâbi olmuş görmektense, Sovyet Rusyanın bir devleti haline gelmeyi tercih edeceklerini de ileri sürmekte idi.
Başbakan Yardımcısı, Suriyenin gerek Müslüman, gerekse Hıristiyan halkının komünizmi desteklemediğini ve onunla hiçbir ittifak istemediğini belirtmiştir.
keti milli bir âfet telâkki eden bir bölge yardımından çok azdır. Halbuki Eskişehirde felâkete uğrayanlar Türk vatandaşlarıdır. Böyle ayrılık gayrdık bu memlekette demokrasiyi aşiretcilige götürür.
Demokraside diktatörlüğe mâni olmak için de kuvvetleri tevazün ettirmek zarureti vardır. İnsanlar ne o-lursa olsun yaradılışları icabı müstebittirler. Eline kuvvet geçerse hâkim olmak ister. Kültür genişliği, bilgi yüksekliği belki bunu önliyebilir. Yüksek kültürlü insanlar istibdat yoluna gitmek istemezler, fakat hâdiseler onları bu yola sürük 11yebilir. İşte bundan dolayı Anayasanın tâdil edilme zarureti vardır. Şimdi Büyük Millet Meclisi, kanun çıkarmak salâhiyetine maliktir. Bu salâhiyetinin ö-nüne hiçbir kuvvet geçemez. Meclis içinde demokrasiyi bizim anlamadığımız şekilde tefsir edenler bulunabilir ve bunlar çoğunluk teşkil ederlerse çıkaracakları kanunlarla hepimizi 1-nim inim inletirler, Abdulhamid’e rahmet okuturlar. Bu tazyika karşı bir de akaülamel meydana gelirse, memleket o zaman izmihlâle sürüklenir. Bu meclisin karşısında, uzun müddet profesörlük etmiş, Mahkemel Temyiz âzalığı yapmış, generallik vazifesinde bulunmuş, büyük müesseseler başında şeref ve dirayetiyle itibar kazanmış, faziletli, bilgili, dürüst, namuslu insanlardan mürekkep başka bir meclis daha vücuda getirilirse, işte o zaman (tevazünü Ruva) dediğimiz şey meydana çıkar. İki meclis, bir meseleden dolayı anlaşmazlık haline geldiği zaman da araya devlet reisi girer, devlet reisi bir parti tarafından değil bütün memleketçe seçilmiş olmak lâzımdır. Böyle olunca her iki meclis arasında salâhiyetle hakemlik yapabilir. Böylece devlet makinesi de muntazam bir şekilde işler. önümüzdeki meclisi birinci derecede işgal edecek olan mevau budur.M
Taı ıh görüşleri
KATIP ÇELEBİ
Onyedinci asırda kafalı bir
Anyedlnci asır Türkiyesl, din mü-** nakaşalariyle doludur. Fakat Orta Zamanda, hattâ Rönesanstan sonra Avrupada görülen taassup vahşeti olmadığı için bizde fikir şehitlerine pek rastgelinmez. Buna sebep, evvelki bir makalemizde işaret ettiğimiz gibi, münevver tabaka, hattâ halk arasında tasavvuf terbiyesinin ruhlarda geniş düşünce kabiliyeti yaratmış olmasıdır. Softalık hayli bağırıp çağırmıştır. Fakat yine medreseden yetiştikleri halde bu terbiyeyi görmüş olan ulemadan kuşetli bir kütle - ki ekserisi aynı zamanda şairdir - cahilane taassubun zıvanadan çıkmasını önlemişlerdir.
İşte bu âunrda, büyük bir Türk mütefekkiri merak edip tahsil ettiği pozitif ilimler sayesinde, bütün çağdaşlarını aşmış, o devri dolduran münakaşaları çok liberal bir kafa ile tahlil ve tenkid etmiştir. Bu fikir kahramanı, Kâtip Çelebi’dir. 1609 yılı başlarında İstanbul’da doğmuş, 1657 de - bir rivayete göre İstanbul-da, bir rivayete göre Edirnede - ölmüştür. Gerçi Zeyrek’de kendi adını taşıyan harap mektebin bahçesinde yazılı bir mezar taşı da görülüyorsa da onun Edirnede öldüğünü iddia e-denler arasında meşhur Türk biyografi Müştekimzade olduğu için bu taşın emsali gibi bir hatıra olmak üzere dikilmiş olması mümkündür.
Kâtip Çelebi, Polygraphe bir muharrirdir. Fakat, o meselâ yakın tarihimizin en meşhur polygraphe’ı Ahmet Mithat Efendi gibi merak ettiği bahislere üstünkörü göz gezdirmemiş, derinliğine tetebbu ederek Türk maarifine pek değerli eserler bırakmıştır. Bunların başında “tümler Kamusu” mahiyetini taşıyan Keşf-üz Zünun’u gelir ki, enternasyonal bir kıymet taşır. Çelebi’nin tarihe, coğrafyaya, muhazarata, zamanına göre sosyoloji bahislerine, hattâ denizcilik tarihine dair eserleri vardır, ve hemen hepsi istifade edilir fikir mahsulleridir. Bütün bunların mahiyet ve münderlcatını izah etmek bu kısa makalenin havsalasına bittabi sığmaz. Biz burada, büyük müellifi-ctnnınnmnmttıuîitniîîuun’ı. cu.i*nm^tî«w«ıııww®iTOinnmGa4nur-.nır.!nnnTnnınowınım
Amerikalılar, cep denizaltısı yapıyor
Springfield (Massachusetts) 12 A.A. (AFP)
Denizaltı Muharebe Ki9mı İkinci Baş kanı Amiral Momsen bugün Springfield iş adamları tarafından verilen bil* ziyafette söz alarak Amerikan donanmasının yakında cep denizaltılar! kullanacağını bildirmiştir.
Deniz Harekât Dairesi,
Birincisi gelecek sene denize indirilecek olan bu denizaltılardan üç tanesi hâlen inşa edilmektedir. Bu denizaltılar bilhassa düşman denizaltı-larını yakalamakla vazlfelendirilecek-lerdir.
muhabirimiz
Geçen ders yılında
haline getirilecek
Ankara 12 (Hususî
bildiriyor)
Milli Eğitim Bakanlığınca Afyon, Ankara. İzmir. İstanbul, İsparta, Kayseri. Kastamonu, Seyhan, Trabzon, Urfa il merkezlerinde açılmış olan İmam, Hatip kurslarının 2 nci devreleri başlamıştır. Bunlar önümüzdeki ders yılı başından itibaren ortaokul derecesinde 2 yıllık meslek okulu haline getirilecek, açılacak tercihan
mezunları olan imam ve hatipliklere tâyin edileceklerdir.
C.
H. P, adaylarının meslek tasnifi de bitti
Ankara 12 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — C. H. P. mahalli teşkilâtı tarafından milletvekili adaylığına seçilmek suretiyle listenin % 07 mi teşkil eden tahsil durumları bakımından tasnifine ait ilk neticeleri dün bildirmiştik.
Dünkü tasnif 296 adaydan 234 ü nün yüksek tahsil mezunu olduğunu ortaya koymuştu. Bunlardan 51 i aynı zamanda Avrupa üniversitelerinde tahsil etmiştir. Adayların hüviyetleri hakkında C. H. P. merkezine dün gelen malûmatla bu tasnifi 312 aday arasında yapmak mümkün olmuş ve yüksek tahsil nispetinin azalmadığı, bilâkis arttığı görülmüştür.
C. H. P. nin mahalli teşkilâtınca seçilmiş bulunan adayların mensup oldukları meslekler bakımından tasnifi de şu neticeyi vermiştir.
Adaylar arasında 73 hukukçu, 35 hâkim, 8 yüksek mühendis. 8 eczacı, 1 kimyager, 1 diş hekimi, bir baytar. 10 ziraat ve orman mütehassısı, 6 general, beş diğer rütbelerde subay, 29 maliyeci ve iktisatçı 3 hariciyeci, 5 fabrikatör, 45 vali, kaymakam veya belediye reisi, 3 İlahiyat mensubu, 3 dişçi,
17 maarıfçi, 50 tüccar ve çiftçi vardı*
9 muharrir,
pozitif ve liberal mütefekkir
Yazan : Ali Canib YÖNTEM
mizin sadece pozitif ve liberal zekâsından bahsedeceğiz:
Kâtip Çelebi ölmeden biraz evvel Mizan-ül-Hak adlı, öteki eserlerine nazaran çok küçük bir risale kaleme almıştır ki, ehemmiyeti büyüktür. O-nun bütün çağdaşlarından ne kadar yüksek ve ayn düşündüğünü İsbat e-den bu risaleciğidir. Mizan-ül-Hak, onyedinci asrı kaplayan dini münakaşaları çok cesur bir kalemle tahlil ve tenkid eder. Müellif önce ilmin değerini kısa, fakat ana hatlariyle çizer. İlim sahasına giren hiç bir bilginin zarar vermiyeceğini anlatır. Bu hakikati inkâr edenlerin hüsranla karşılaşacaklarım söyler. Misaller sıralar. O devirde, insan zekâsını inkişaf ettiren felsefe bahisleri medreselerden kaldırılmış, onların yerlerini bilâkis kafadarlığı yaratan şeyler almıştı. Onyedinci asır İstanbulunu meşgul eden bahisler: Hızır Peygamber sağ mıdır, değil midir? Firaunun imanı var mıdır, yok mudur? Tütün haram mıdır, değil midir? Mezarlar ziyaret edilmeli midir, edilmemeli midir? Musiki günah mıdır, değil midir?.. gibi şeylerdi.. Kâtip Çelebi Ml-zan-ül-Hak'da bunları cevaplandırırken bize kendisinin ne geniş ve yüksek düşünceli bir mütefekkir olduğunu anlatıyor. Diyor ki: “Dünya kurulalı beri insanlar fırka fırka olmuşlardır. Her fırkanın kendine göre bur inanışı vardır. Herkes kendi kanaatinin doğruluğunu ileri süren Bundan dolayı insanlar arasında bütün tarih boyunda kavga eksik olmamıştır. Akıllı adam, bu gürültülere kulak asmaz, inandığı yola gideı^ inanma* chğma da taarruz etmez. İnsanları zorla şu veya bu fikre sokmak mümkün değildir. Fakat ahmaklar herkesi bir mezhepte ve bir meşrepte görmek isterler. Bu mümkün değildin Akıl ve idraki yerinde olanlar v şunu bilmek lâzımdın Dünya halkı sınıflara ayrılmıştır, ve bu aynhş medeniyet ve cemiyet iktizası olmakla zannedin İşte bu hakikati, bütün bu toprak üstündeki kavimlerin ahvalini inceli* yerek takdir etmelidir,, Bu mülâhazaları ileri süren müellifimiz, yukarıda sıraladığımız meseleler hakkında fikirlerini birer birer çekinmeksizin söylüyor: Hızır Peygamber sağ İradır değil midir’in cevabı: “Hayat canlı mahlûkun teneffüs ve hareketiyle olur, cahiller ruhi hâdiseleri, harici vakalar gibi göstermeğe çalışırlar, halk da onlara kanar”. Firaunun imanı meselesine cevabı: “Bu işi yahudl-; ler ele alırlarsa haklıdırlar. Çünkü onlann atalan Fıraundan çok zulüm görmüştür. Amma bize ne?”. Tütün içmek günah mı değil miye tevabi: “Dördüncü Sultan Muradın bunca tehdidine rağmen halk ondan vazgeçmemiştir. isteyen içer, istemiyen içmez. Ben hiç zevk almadım. Fakat İçene taarruzun manası yoktur. Hikmet bunu emreder.” Mezar ziyaretine dair cevabı: “Ölüden medet ummak ahmaklıktır! Zayıf akıllılar, kadınlar, çoluk çocuk mezarlara yüzlerini gözlerini sürerler. Bilgisi olanlara bu gibi hareket yakışmaz.” Musiki bahsine de şöyle cevap veriyor: “Tarih meydanda: her asırda şeriatçılar bunun aleyhinde bulunmuşlardır, amma tek-keliler asla aldırmamışlar, daima çalıp çağırmışlardır. Bu meselenin halledileceğini zannedenler hamakat gösterirler.” Kâtip Çelebi, daima münakaşa mevzuu olan “bid’at” bahsini de ele almış, bunun aleyhinde bulunanların daima yenilik hareketlerine ket vurduklarını anlatarak “insafla herkes nefsini yoklasın, kimse bütün hayatı boyunca bid’atten uzak kalmamıştır. Her hareketimiz mutlaka sünnete uygun mudur?” diye soruyor. Çelebi, kitabını hükümdara, vâ-ızlara, halka, ve öğrencilere ait olmak üzere dört vasiyetle bitirir ki, bunlardan sonuncusu en mühimini-dir; öğrenciye der kİ: “Bir i/ml «arJ-lam öğrenmeden, ba^ka ilme geçme!1*
Yukarda kaydettiğimiz gibi Kâtip Çelebi, enternasyonal şöhrete malik bir ilim adamımızdır. Biz onun sadece bir cephesini, pozitif ve liberal kafasını kısaca anlatmağa çalıştık.
Devlet Resim Sergisi
15 nisanda açılıyor
Devlet resim sergisi 15 nisan cumartesi günü saat 10 da Yeni Ser-gievi binasında Milli Eğitim Bakanının bir açış nutku ile açılacaktır.
Bu sergide 147 ressamın hazırladığı 417 tablo teşhir edilecektir.
Başbakan, Ankaraya döndü
12 (Husu9Î muhabirimiz
— Başbakan Şemseddin refakatindeki İşletmeler
Ankara bildiriyor) Günaltay Bakanı Münir Birsel, Sümer ve Eti-
bank Genel Müdürleri ile birlikte bugün öğleye doğru Zonguldaktan şehrimize dönmüştür.
Iskenderunda şiddetli yağmurlar
İskenderun, 12 iA. A.) — İskenderun Pac noktasından başbyan Saka caddesinin Çay mahallesiyle ilgili günoy kısmın», şiddetli yağmurlar sebebiyle kanalların taşmasından sular basmış ve bu kısımdaki toprak, tan evler su altında kalmıştır. Kay. mafinmlık hemen gerekli tedbirleri a-larak evlerini su basan vatandaşları İnönü Okuluna nakletmiştir. Can kaybı ve kayda değer yıkımlar yoktu»
8 uy fa 4
Seyahat notları
r
İnşaatçı Izzeddin
Halide Nusfet ZORLL'TUNA
Yazan :
5
KEN DE ORADA İDİM! j

Nakil vasıtalarının müzesi : Karaşi
yazan: Oramircd VVillicım D.Leahy
Çeviren: Halûk TANSüĞ
Rusların küstahça iddiası
Sokaklarda İnsanın en çok nazarı dikkatini çeken peylerden biri de seyyar berberler ve doktorlar oluyor
Amerikalıları sinirlendiriyor
Sovyet liderleri arzularını sertlikle kabul ettireceklerine kanidirler
tövyet Dışişleri Bakımı örtesi nü verdiği cevapta hükümetinin seleyi ehemmiyetli telâkki ettiğini, îngilie - Amerikan mümessillerinin Wolff'la konuşmalarında bir mahzur görmediğini söylüyor ve Bern konuşmasına üç Sovyet subayının İştirakini İstiyordu. Gerek Harrlman gerekse Ruayadakl Amerikan Askeri Misyonu şefi General Deano, Molo-tof'un talebini kabul ötmemek taraftarı idiler. Her İkisi de noktai nazarlarını şifre ile Washington'a bildirdiler. Doane ”... bu meselede alttan alırsak ileride Sovyetlerle yapacağımı» konuşmalarda çok müşkül durumda kalacağız,, diyordu.
13 mart tarihinde, ltAlyadaki Alman ordusunun teslim olma ihtimali artık etrafa yayılmaya başlamıştı. 15 mart tarihinde Amerika Dışişleri Bakanlığı tarafından Molotof’a gönderilen cevapta şu üç nokta üzerinde duruldu: 1) Bern toplantısından maksat bir Alman mümessilini General Alexander’ın karargâhına çağırmaktır. 2) Sovyet mümessillerinin General Alexander’ın karargâhına gelmeleri memnuniyetle karşılanır. 3) Teslim olmak istiyen Alman kuvvetleri Îngiliz-Amerikan cephesinde bulunduklarına göre, konuşmalardan Müttefik Başkomutanı General A-lexander’ın mesul olması gerekir.
Sovyet teklifini açıkça reddetmemekle beraber, Rus delegelerinin îs-viçreye gitmelerine müsaade edilml-yeceği ihsas olunuyordu. Buna sebep Rus subaylarının meydana çıkmaları üzerine Almanların müzakereleri terketmelerl ihtimali İdi.
Amerika Dışişleri Bakanlığının Har rim&n’a telsizle talimat verdiği gün, yani 15 mart tarihinde. General A-lexander da Kesserling’ln Hitler'le buluşmak maksadiyle Italyayı ter-kettiği haberini İnglliz-Amerlkan kur maybaşkanlarına yolladı. Wolff ile temasta bulunan OSS ajanlar, ounun hâlâ teslim olmak niyetinde bulunduğunu, fakat Kesserling’le görüşüp o-nu da kandırmayı beklediğini rapor ettiler.
Molotof’un sert mektubu
Daha Wolff ile temastan müspet bir netice alınmadan önce, 16 martta, Molotof Harriman’a sert bir mektup verdi: . Amerika Birleşik
Devletlerinin Bern konuşmalarına Sovyet mümessillerini kabul etmeyişi Sovyet Hükümetinin hiç beklemediği ve anlamadığı bir durum yaratmıştır... Sovyet Hükümeti... Bern’de başlamış olan müzakerelerin kesilmesini talebeden.,
Derhal Stettlnius’lc temasa geçen Harrlman evvelce edinmiş olduğu kanaatin Molotoftan aldığı mektupla kuvvetlendiğini bildirdi. Yalta'dan beri; Sovyet liderleri, her istediklerini Amerikaya zorla kabul ettirebileceklerini zannediyorlardı. Harri-
güme*

Teslim olmak İstemesi üzerine Ruslarla Batı Müttefiklerinin arasında bir hâdiseye sebep olan Alman 88 generali Kari Wolff.
man'a göre Molotof hâdiseleri kendi istediği gibi tahrif etmekte idi. Yaltada ve Polonya, Kumanya, harp esirleri bahislerinde varılan anlaşmaları da, Sovyetler, kendi İstedikleri gibi tefsir etmekten geri kalmıyorlardı.
Harriman’ın VVashington’a gönderdiği şifreli telsiz calibi dikkattir. “Molotof’un kullandığı mütecaviz ve küstahça lisan, şüphelerinin ne kadar doğru olduğunu ispat etmiştir. Rusların Amerlkaya karşı Amirane bir tavır takınabilecekleri zannediliyor. Şahsi kanaatime göre, Rusların bu zihniyeti, eninde sonunda tahammülü imkânsız bir durum yaratacaktır. Bundan dolayı, dostane fakat kati bir lisanla noktai nazarımızda ısrar etmenizi teklif ediyorum.”
Stimsuıı’un noktai nazarı:
/
2
3
4
5
6
7
S
9
tc
99
92
93 M n u n
(234 5 6 7 8 f /«« Ü/JM o «
IHKBLliUlIrf âli ULJtU
Milli Savunma Bakanı Stlmson’un bu mevzua dair hazırladığı ve dışişleri bakanlığına gönderdiği muhtıra, kanaatimce fevkalâde bir vasıf taşır. “Bern’de yapılması düşünülen müzakereler, neticeleri ne olursa olsun, askerî bir mahiyeti haizdirler. Eu bakımdan. Stalingrad’da Alman ordusu Ruslara teslim olurken nasıl Amerikalı mümessiller bulunması bahis mevzuu olmamışsa ltalyadakı Alman ordusunun teslimi için de Sovyet temsilcilerinin vücudu lüzumlu değildir. Eğer Alman ordusunun büyük bir kısmını esir almak imkânı mevcut ise. bu fırsat kaçırılmamak icap eder.” Alexander, kendisini tenısil eden İki subayın lsvlçredekl Locarno şehrinde Wolff ile 19 mart tarihinde temasa geçtiklerini telsizle bildiriyordu. Bu arada Hltler batı cephesindeki bütün Alman ordularının komutasını Kesserllng'e vermiş ve İtalyan cephesi komutanlığına da General Hein-
Sovyet bir ta-askeri Alman
ile
as
rich Vietinghoff’u tııyin etmişti. General Wolff, ttalyadaki müttefik karargâhına hemen gelip teslim şartlarını konuşmaya yanaşmıyordu. Evvelâ Al manyaya gidip Kesserling’i görmek arzusunda İdi. Netice itibariyle, Locarno’ya gönderilen müttefik mümessilleri hiç bir volt ve hiç bir netice almadan geri döndüler.
Molotof’un 16 mart tarihli mektubuna 20 martta cevap veren Harri-man, Locarno hâdiselerini teferruatıyla anlatmış ve hiç bir netice a-lınamadığını bildirmiştir. Hepimiz hâdisenin böylece sona erdiğine kani bulunuyorduk.
Halbuki 48 saat sonra Molotof. Harrimana gayet hakaretâmiz bir mektup yolladı. Bahsi geçen mektupta Sovyet Hükümeti, Amerikanın dürüstlüğünden şüphe ettiğini söylüyordu. ”...Son iki hafta içinde Ai-
manyaya karşı yapılan harbin ağırlığını omuzlarında taşıyan Hükümetinden gizli olarak... rafta Amerikalı ve İngiliz temsilciler, diğer tarafta da
ordusu mümessilleri... müzakerelerde bulunmaktadırlar... Sovyet Hükümeti bu hareket tarzım katiyen tasvip etmediğini bildirir...’’
Stalinle Roosevelt uranında ilk mühim anlaşmazlık:
Sovyetlerden gizli olarak Almanya İle müzakerelerde bulunduğumuz yolunda Rusların duydukları şüpheyi yatıştırmak maksadiyle, Başkan Roosevelt. 24 martta doğrudan doğruya Stalin'e bir telgraf göndermeyi münasip gördü. “Bir an-laşamamazhk neticesi bu hâdise
alâkalı yakıların size doğru bir şekilde arzedilmediğine eminim.
“Amerika Hükümeti, düşmanın keri kuvvetlerini teslim almaya sevk-
edllecek herhangi bir İhtimalin mevcudiyetine inanan askeri komutanları desteklemek zorundadır... Böyle bir durumu anlayışla karşılayacağınıza eminim... Amerikalı askerler arasında lüzumsuz zayiatı mucip olabilecek bir gecikmeyi veya hareket tarzını takip edemiyeceğımi her halde siz de takdiı edersiniz.
“Muharebe meydanında düşman birliklerinin teslim İşi, hiç bir siyasi karakter taşımadığı gibi, aramızda kabul edilmiş bulunan esaslara aykırı da değildir... Sovyet Dışişleri Komiseri Molotof’un bir türlü anlayamadığım itirazı yüzünden “teslim olma işini münakaşa etmek maksadiyle yapılacak toplantıdan vazgeçemem.”
Stalin fikrinde ısrar ediyor.
Bu tarihe kadar Roosevelt ile SU* Un arasında fikir teatisinden sonra, en zor görülen anlaşmazlıkları bile derhal hellediliıdi. Fakat VVolff meselesinde aynı neticeyi elde edemedik. Sovyet Mareşali Cumhurbaşkanına gönderdiği sert cevapta, Almanların, İsviçre konuşması ile bir kamuflaj hareketine tevessül ettiklerini İleri sürüyordu. Stalin'e göre, Alman komutanlığı böylece İnglliz-Amerlkan komuta heyetini aldatmış ve İtalya cephesinden 3 tümen alarak doğu cephesine göndermişti. Rus lideri şu cümleyi de mesajına eklemişti; “Bahsi geçen durum Sovyet Komutanhğj-nın canını sıkmış ve şüpheli bir vaziyet yaratmıştır?’
(Devınnı var)

Yazan : Gülseren Gönenç WAP(JR Karûşi'yo yanaşırken u-• taktan görünen değişik bir sahil, bizi son doreco heyecanlandırdı, Ka-raşi’ye giriş kayalar arasında tabii bir şeklide açılmış olan bir kanaldan başlıyor. Bir tarafta Manara kayalıkları denize doğru dalga kıran gibi uzanıyor, diğer taraftan İstiridye kayaları birbirinden ayrı altı yedi tane ufak ve çorak adacıklar halinde denizden yükseliyor. Bu adacıkların arkasından koyun diğer sahili görülüyor, bu kıyıda İlk göze çarpan şey, sıra sıra dizilmiş benzin depolarıdır.
Rıhtımda yüzlerce kişiden müteşek. kil bir heyet taşkın bir heyecan ve tezahüratla bizi karşıladı. Vapurdan sallandırdığımız Pakistan vo Türk bayrakları dalgalanırken “yaşasın Pakistan”, “yaşasın Türkiye” sadala-rı ufku çınlatıyordu, heyecandan hepimizin gözlorl sulanmıştı.
İstikbal merasimi bittikten sonra bize tahsis edilen otobüslerle yatacağımız yerlere müteveccihen hareket ettik. Yolda bütün dikkatimi toplıya-rak etrafımı tetkike koyulup enteresan şeyleri görmeye çalıştım, tik In-tıbnıma dayanarak Karaşi’nin hayallerimizde yaşıyan şark olmadığını söylemek İsterim. Son derece geniş ve düz olan asfalt yolları ve moder-nize olmıya başlamış muazzam binaları ile önümüze serilen Karaşi sokakları gayet değişik ve enteresan bir manzara arzodlyor. Sokaklarda geçen asırdan bu asra kadar icat e-dümiş her çeşit nakil vasıtasına bir arada rastlamak mümkün. Tramvay yolunda kağnı gibi çok iptidai bir arabayı çeken, sıcaktan tüyleri dökülmüş sıska bir devenin yanında İngiltere gibi Avrupanın en 1leri memleketlerinde kullanılan İki katlı otobüsler, dünya piyasalarından gelmiş geçmiş her cins otobüs ve otomobiller, motosikletler, tramvaylar, sayısı pek çok olan bisikletler, merkeplerin çektiği arabalar, bir adam tarafından çekilen rlksa denilen iptidai arabalar görülüyor. Bütün bunlardan başka altı aydan beri Karaşi sokaklarında dolaşan yeni bir nakil vasıtası daha var, bu Hindistandan gelmiş olan mültecilerin çoğunun geçimini temin eden üç tekerlekli bir bisiklet. Bu bisikletin arkasında iki tekerleğin üzerine dayanan iki kişilik körüklü bir araba, ön tarafınd ı da bunu çeken bir üçüncü tekerlek ve idare eden adamın oturduğu sele ve pedallar var. PakistanlIlar bu arabalardan utanarak bahsediyorlar, mültecilerin vaziyeti düzelince bunların kullanılmasını yasak edeceklermiş.
Sokaklarda insanın en çok nazarı dikkatini çeken şeylerden biri de seyyar berberler ve doktorlar. İstediğiniz yerde oturup saçınızı kestirebilir, doktora muayene olabilirsiniz. Kaldırımlarda yemek
mutfaklar da var. En tuhafı, gayet modern ve temiz dükkânlar olduğu halde bunların önündeki kaldırımlar seyyar satıcılarla dolu. Orada burada yılan oynatanlara da rastlamak mümkün, bu bizim gibi yabancılar için çok değişik ve enteresan bir sahne. Yılan oynatan çolgısım çalmaya başlayınca yılan yavaş yavaş sepetten başını çıkarıp yükseliyor ve müziğin ahengine uyarak hareket ediyor. Müzik kesilince adam yılanı boynundan tutup başını sepete sokuyor ve kapağını kapatıyor. Yılan da kıvrıla kıvrıla sepete giriyor.
Bu gibi enteresan şeylerle dolu o-lan sokaklarda acele acele gidip gelen insanlar Karaşi’nin “hareketli bir iş şehri” ouduğunu gösteriyor. Otobüs ve tramvaylarda erkeklerin ve kadınların ayrı bölmelerde oturduğu bu şehirde, sokaklarda pek nadir görülen kadınlar burka denilen bir çarşaf İçinde tepeden tırnağa kadar kapalı.
pişirilen seyyar
DEVİR, Meşrutiyet devri, galiba. Sono de bin dokuz yüz küsur...
Ahmet Izzeddin Bey; memuriyot hayatının yirmi dokuzuncu yılını; payitahttan yüce dağlar, ongin denizler; yolsuz ((• insafsız kilometrelerle ayrılmış uzak bir kasaba-cıkta maarif müdürü olarak geçiriyordu.
Ahmet Izzeddin Boy, zuten, bütün ömrünü böylo uzak vilâyetlerde muallimlik, müdürlük ve nihayet maarif müdürlüğü yaparak geçirmişti.
Bundan şikâyetçi değildi. İhtiyar kaynanasında haşlayıp küçük kızı ğaheierdo biten «ekiz nüfus-luk aile sofrasına, lzzeddinln. iki çocuğlyle dul kalan hemşiresi de gelip oturunca, irili ufaklı on bir kişi olmuşlardı.
Bu zamanda -yani o zamanda -eğer Istonbulda olsalar, Izzeddin bu kalabalık aileyi bir maarif müdürü maaşlylo zor geçlndlrlrdi. Fakat taşralarda, Allah bin hore-ket versin, yağlı yavan, geçinip gidiyorlardı...
Bulunduğu memleketlerin; • eşraf tabakası değilse bile - halkı, Izzeddin Beyi pek sever, pok tutardı.
Onun İçin: “Mum gibi doğru u-dnm!” derlerdi. Rüşvet ne kelime, hediye dahi kabul ölmezdi.
Onun adı etrafında - bir halk kahramanı İmiş gibi - gerçek veya uydurma bazı hikâyeler bile anlatırlardı.
Diyarbakırda hoca İken kendisine bir kuzu hediye etmek İstiyen bir talebeyi o sene sınıfta bırakmışmış da o gün bugün, karını; bunun huyunu bllmeyip de hediye getirenlere: -
— Aman görmesin, duymasın, hemen geri götürün! Yoksa çocuğunuzu inadına sınıfta bırakır. İşinizi yapacağı varsa da yapmaz! dermiş!..
Erzurumdn müdür İken de kendisine hediye getirmekte ısrar e-don bir talebenin I kâsesini gcçlrivermlşmlş
Daha buna benzer ne hikâyeler..
Velhasıl halk, bu Izzeddin Beye kendi “tam numara” sini vermişti,
Hükümet de onu “İnşaatçı lz-ze(^dln•, "diye tanırdı. Gitlği yerlerde harap binaları tamir ettirip bir hale yola koyar; hattâ ne yapar ne eder yeni binalar da yaptırırdı. Bu yüzden bir slirü takdirname almıştı.
Fakat son defa maarif müdürlüğünü yaptığı bu uzak kasabada işler aksi gitmiş; Izzeddin, yaptırmak için çırpındığı bir binayı yaptırmağa bir türlü muvaffak olamamıştı.
Bir gün durup dururken İzzcd-clin Bey. azledilmiş olduğunu bildiren bir telgraf aldı. ......
Ay sonu idi, maarif müdürü, bir kaç gün sonra gûya maaş alıp da bakkalın, kasabın hesabını, göre-coktl.
Mevsim de kış. Kar diz boyu.
Bu mevsimde beş parasız, nereye giderler ne yaparlar?..
Zavallı adam şaşırıp kaklı.
Karısı, kız kardeşi de havadisi duyunca ağlayıp sızlamağa başladılar. Izzeddin Bey büsbütün şaşırdı.
Nihayet İstanbuklakl bir dosta bir telgraf çekip felâketin sebebini anlamağa karar verdiler. Belki de bir yanlışlıktır kim bilir... “Devi d dilâra-yı Meşrutiyette,, böylo hiç sebepsiz insanı azletmek olur mu?.
Izzeddin Beyin -ayni zamanda talebesi olan - büyük kızı Mâ hızor, pek ümitli İdi:
— Göreceksiniz babacığım, diyordu, bu işde bir yanlışlık var. meydana çıkacaktır.
Kar yüzünden yollar kapalı olduğu için, telgrafın gidip cevabının gelmesi on günü buldu.
Uzak, akrabalarından bulunan mütekait Miralay Celâl Bey. telgrafında şöyle diyordu:
“inşaat yüzündendir. Meselenin halli için derdal buraya gelmeniz lâzım olduğunu nıaalihtiram arze-derim.”
İnşaat yüzünden mi?
Eh... İnşaat yüzünden insan hep takdirname almaz ya! Bir gün de işte böyle azloluverir! •
O akşam bütün aile başbaşa verip İzzet Beyi lstanbula götürecek olan yol parasının tıaşıl tedarik edileceğini düşündüler.
Mualîâ - Izzeddin Beyin karısı -önce:
“Bu kış kıyamette yola mı çıkılır? Sen canını sokakta buldunsa ben seni sokakta bulmadım. Dünyada göndermem!”
Diye ayak diremiştl amma kocası hesabı kitabı önüne serince susmak mecburiyetinde kalmıştı.
Hem tren istasyonuna kadar kızak yolu pek de uzun değildi. Sabah çıksalar, Allahın izniyle akşam ezanında orada olurlardı. On-
• •
başınu yoğurt
- . f J • • •
Daha buna benzer ne hikayeler..
kasaba-inşaatçı
Soldnn Sağa:
1 — Geri tepme. Ceriha. 2 — Sabah kızıllığı. Bir mevsim 3 — Aptal (Argo?. Bedel mukabilinde mal «atan. 4 — Pürtükle. ilâve. Matem. 5 — Adale. Mükemmel- Donuk. Hayvan gıd&eı. 6 — I Kat. Kudretsizlik. 1 — Uçuş vasıtası. Yanlış. 8 — Bir haftalık. 9 — Çocuk gıdası. 10 — Baharattan biri. 11 — Bir nevi bono. Yardımcı. 12—Eakl devir zabıtası. Vâsıl olan. 13 — Tazyik et. Bir deniz vasıtanı. Hekimlik Bir musiki â-letl. 14 — Allah. Ter». Kan pıhtılaştıran bir madde. Danslı ve içkili eğlence yerlerinden biri. 15 — Semiz ve aptal bir hayvan. Vilâyet taksimatından. 16 — Derman. Füruht eden. 17 — Bir nevi mümessiL Ninelerimizin ruju.
YukurttİHn aşağı:
1 — lhi boruyu bağlıyan bilezik. Son günlerin meşhur gelini. 2 — Boğazlçin-de bir semt- Su deposu 3 — İyileşme. Geçmişler. 4 — Tahmin. Dal. Sükût et. Damar suyu. 5 — Bir hayvan. Gör- | Bir nevi şapka. Kibar kişi. 6 — Mm ! kodamanı. Valide ve kerime. 7 — Delici bir âlet. Fûrikı mümeyyiz. 8 — Bir dar*, 0 — Bir nevi mahfaza, 10 — Suçsuzluk. 11 — Tut ve anlaş. 12 — Dilenciye verilen para. Hanesi temiz. 13 — Musikide bir perde. Tersi, bir soru. Tersi kötülük. Demir kiri. 14 — Bir tenezzüh vasitasb Tersi içki. Avrupada bir nehir. Dal. 15 — Son. Bitkisel. 16— Tersi bir devlete mensup. Yakup Kadrinin bir romanı. 17 — Bilgili. Güzel.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan sağu:
1 — Ebedi visal. 2 — Lâlo devri. 3 -Bedeli gâlL 4 — Pa^in. Dane. 5 — İşi. Vari. 6 — Kriz. La. 7 — Al. Hiç. 8 — Bek. MI. 9 — Isınan.
mel.A ye.
Vuknrıdun um£i:
1 — Eli pek açık. 2
3 — Risale. Kır. 4 — îdiniz. La. 6 — Alev.
İlk. 8 — Havadis. 8a. 0 — Arena, Moy. 10 — Llborallte.
Set. 10 — Kara-
— Bâlâ. Lı. Asû» Değişik. Na. 5 — Çene, 7 — İvedl-
Kafilenin başında mızraklı süvariler, askerler. binek atlarım götüren seyisler, ondan sonra ağırlık, daha sonra valinin silâhdar ve subayları, nihayet harlkulâde güzel bir ata binmiş valinin kendisi, arkasından da onu Şiraz’ın bir buçuk fersah ötesine kadar uğur-lıyan şehir erkân ve maiyeti ve yine ağırlık ve eşya, asker, ferraşlar ve katırcılar kalabalığı geliyordu. ,
Bütün bunlara müvazi olarak harem dairesi başka bir kafile halinde yürümekte İdi. Hanımlar, iki ucundan katırların taşıdığı tahtırevanlara binmiştiler ki bu, fırsat gelmişken söyliyellm, tam bir deniz tutması hakkında fikir vermek üzere akla gelen icatların en mükemmelidir. Hizmetçi kadınlar, hayvanın her iki tarafına sarkıtılan sepetlere oturtulmuşlardı.
Bütün o yüce kimselerin konuşma, bağırma. sızlanmalariyle o fakır katırcılara savrulan küfürler ta uzaklardan işitilmekte idi.
Lâkin kafilenin şehirden böyle şanlı surette çıkışı nâlıoş manzaralar göstermekten geri kalmadı. Şehrin kadınları alayı seyretmeye hep gelmişlerdi; dervişler de onlar? katılmıştı; kalabalık arasında Kamber Alinin yırtık esvapları, kamaları, uzun bıyıkları ve kabadayı halleriyle pek emniyet telkin etmez eski dostları vardı.
Kafile görünür görünmez bir çığlık koptu. Herke» var kuvvetiyle bağırıyor, başta Bibi Canem bulunuyor, onun etrafında da dalaşmaya öteden beri idman etmiş, en cesurunu bile yıldıran dostları vardı. Bu savaşçı kadınların eskilerine küfretmek pek kolaydı; Köpek, köpoğlu köpek, soyu sopu köpek eşkiya, hırsız, katil, çapulcu gibi sözler savuruyorlardı ki Fransız dili bunlara tahammül edemez; kaldı ki o sözlerde bir nevi yakıcılık ve yıkıcılık vardı da!
Bu patırtı arasında, annelerine sığınarak
J
ASYA HİKAYELERİ
KAMBER ALI
r
Yazan : A. de Gobineau
\____________________
- 9
ilerllyen bir takım mahalle çocuğu şöyle bir türkünün nakaratım söylüyordu:
S} İra* Beyi, Şiraz Beyi Budaladır budala!
Vali Hazretleri her halde, etrafını sarmış olan yüksek şahsiyetlerin konuştuklarım pek büyük alâka ile dinliyordu ki bir zaman olanı biteni görmediği gibi âdeta kulaklarına bağrılanları duymadı. Fakat nihayet sabırsızlanarak Ferraş başıya bir işarette bulundu. O da adamlarına kalabalığı dağıtmak emrini vordi. Herkes bu işe aşk ilo, şevk ile koyuldu; Ötekiler gibi sağa sola değnek indiren Kamber Ali de birdenbire kulağının dibinde pek tanıdığı bir ses işitti:
— Aman elmasım, annene vurmal Babanla beni Tahrana çabuk getirt ki ikbalini görelim.
Kamber Ali heyecan içinde cevap verdi:
— Allahın lûtfıyle pek yakındır inşaallah! deyip başka bir kadının üstüne çullandı: ondan sonra dervişin birini sakalından yakalayıp epeyce hırpaladı; bu cesurane hareket karşısında kalabalık çekildi. Ferraşlar, Kamber Alinin gerçekten bir arslan olduğuna İnanmışlardı: kargaşalığın nihayet bulduğunu görünce güle oynaya kafileye kavuştular.
Yolculuk hâdisesiz geçti. İki ay yol yürüdükten sonra Tahrana vardılar ve eski vali İle

Çeviren : Reşat Nuri Darago
r
devlet büyükleri arasında pazarlık başladı. Her iki taraf da hlyle ve kurnazlığa saptı, tehditler savurdu; bir çok vaatlerde bulunuldu; ikisi ortası hal çareleri arandı. Müzakere kâh ilerlemekte, kâh gerilemekte idi. Veziriâzam şiddet taraftarı idi; fakat Şahın annesi daha yumuşak davranılmasını iltizam ediyordu: Çünkü ona kıymetli pırlantalarla çevrilmiş ve iyi takılmış, güzel bir firuze hediye etmişlerdi. Şahın hemşiresi de menfi vazıyet takınmıştı; fakat baş hademe sadık bir dosttu; gerçi sarayın haznedarı aynı fikirde değildi ama Çubukçu başının hiç şüphesiz arzusu bu İşin tatlı bağlandığını görmekti.
Kamber AU bu mühim ve yüksek menfaatleri pek düşünmüyordu. Kendi işleri pek iyi gitmemeye yüz tutmuş olduğu için Akıbeti hakkında sık sık endişeye düşmekte idi. Lâkin kabahat da kendisinde idi.
Şımartıldıgını, yüz verildiğini gören Kamber Ali, Ferraş başı ile Esadullaha karşı giriştiği taahhütleri yerine getirmemeyi kararlaştırmıştı. Herkesin bildiği üzere kârlı işler becermek fırsatını çok bulmuş olduğu halde dalma parasızlıktan, züğürtlükten dem vurmuş ve fakat aynı zamanda günün bir kısmını kumanla geçirmekten, cebindeki altınları âleme göstermekten geri kalmamıştı. Böylece, Kamber Alinin her iki hâmisi nihayet
nezareti mehafillnde bunlardan iba-
dan sonrası da birkaç gün tren yolculuğu, kolay,
Oalgelollm paı>a mcseioslnc.».
O müşkül İşte..
Muallâ “yüz görümlüğü'' tektaş yüzüğünü - kİ ömründe takıp takacağı mücevher ondan İbaretti.-GörÜmccHİ do merhum kocasının yegâne hatırası olan altın bileziklerini götürüp mulrnüdürünün an-neslno rohln koydular; para alıp izzeddlno verdiler. Adamcağız, aydınlık bir şübııt sabahında kızakla yola çıktı. Arkasından attıkları bir kova tu, havada donup yere buz olarak düştü.
Müttllânm göz yaşları da yanaklarında. kirpiklerinde donu donu-veral...

Izzeddin Boy, şubat sonlarında tatnnbula vardı; doğruca mütekait Miralay Celâl Beylere İndi.
Yollarda üşütmüştü. Müthiş su-retto öksürüyordu amma, bunu düşünecek zamıın değildi.
Mİanloyl, tnfsllâtlylo, Celâl Beyden Öğrendi:
Maarif nazırının baldızının ko-rümc.eslnln kocası L.J llydl. - Yani lzzeddinln maarif müdürü bulunduğu kasaba halkından - Küçük yaşta oradan ayrılmış, bir daha da memlekete uğramamıştı a-ma, şimdi her no sebepten he, o-raya bir mektep yaptırmasını yengesinin eniştesinden - yani maarif nazırından - rica etmişti.
Izzeddin Boy iae bu İş İçin (ken-dlelno gönderilen para İle, latonl-len binayı yaptırmamıştı» Üstelik mali sone sonu gelip çattığı İçin de parayı yakmıştı!
Bu İhmalinin, bir teseyyübünün cezası olarak sadece bir “azil' pek azdı» onu İdam etmek lâzımdı a-mâ.*. îşte...
Maarif
söylenilen sözler retU! , A ₺ n
Izzeddin, tepeden tırnağa hır ürpertil; bogula boğula bir Öksürdü.
Sonra;
— Aman birader, dedi, meselo bu he kolay. Benim bu işde zerrece sun’u taksirim olmadığına dair elimde deste deste resmî evrak, resmi telgraflar var... Gör bak,. Senin telgrafındaki “inşaat yüzun-dendlr” cümlesinden şüphelendim de. her ihtimale karşı bu evrakı yanıma aldım.
Ve hemen koşup bavulunu açtı, bir yığın evrak getirip mütekait miralayın önüne attı ve hararetle anlattı:
— Bana mektep binası yaptırmak için gelen para ile birlikte, bak. ŞU emir de geldi: “İnşaata maarif müdürü kat yon karışmı-vacaktır. Göndereceğimiz mühendisler bu işle meşgul olacaklardır.” Gördünüz, okudunuz mu?..
— Okudum, evet.
— Ben bir taraftan mühendisleri beklerken bir taraftan da taş yığdırmağa başladım. Bizim ora-İarda kereste bulunmadığı için de nezareti celileye, bak. sureti işte. telgraf çektim, vaziyeti anlattım. Bana, şu telgrafla cevap yerdiler. Oku lütfen: “Falan vilâyetin. falan dairesinden tedarik edeceksiniz.” diyorlar, değil mi? Hemen oraya başvurdum. “Biz elimizdeki keresteyi harcadık.” dediler. Ben dc hemen vaziyeti, şu telgrafla nezareti ceüleye bildirdim. Mühendisin de bir an evvel gönderilmesini rica ettim. Bir zaman ses yok! Tekld ettim. İzmlt-den falan beyi tayin ettik. O. kereste işini de halledecek., dediler, işte kâğıt burada. Hulâsası bu.
— Görüyorum. Evet?.
— Hemen valiye koştum, rica ettim, mühendisin harcırahını a-lıp adresine gönderdim; acele etmesini, oralarda kışın erken bavlıyacağını, kış başlayınca da inşaat yapılamıyacağını bildiren telli pullu bir de mektup yazdım.
— Güzel. M t
— Güzel amma, delikanlı güzel bulmamış olacak kİ, cevap vermedi. Bir gün. beş gün. yirmi beş gün... Baktım olacak gibi değil, telgraf üstüne telgraf çekmeğe başladım. Cevap yerine ne gelse beğenirsiniz? Gönderdiğimiz yol parası geri gelmez mi?.. Bu defa başladım nezareti celileye telgraf yağdırmağa, tşte hep suretleri birada: Bir. iki. üç, dört ,beş...
— Peki, peki kardeşim, anladım, sonra?..
— Nihayet sonbahara doğru bir mühendis çıkageldi; işe başladı. Fakat aradan bir ay geçmeden her taraf dondu, mühendis de çekti
— Para da düyuna kaldı, yandı tabii.. .
— Yok efendim! Yok efendim! Bende o hacı gözü var mı?. Baktım ki. başka çare yok, parayı bankadan çekip emanete aldırdım, Muhasebei hususiyenln kasasında para, emniyette.
— Yok canım!.. Bak hele!.. Bu iyi. Nezareti edilenin bundan ha-
« *
beri yok mu?..
— Olmaz olur rnu? Bu kadar nıuıyndu cereyan etti, bu kadar evrak teati edildi... Baksanısa!
Mütekait miralay, bir. önüne yığılmış evraka; bir, misafirinin he* yocan lan kıpkırmızı kOHİlmlş zayıf suratına baktı, başını salladı:
— Kim bilir, belki nâzır beyefendinin haberi yoktur. Bit şimdi «cni nâzır beyin huzuruna çıkar* mnk çarelerini nmehracağıt.
Ekânir arasında miralayın pek çok tanıdığı vardı. Buna rağmen, ıııatfui maarif müdürünü, nârir beyefendinin huzuruna çıkarmak kö-İay olmadı.
Bu fasıl bir ayrı hikaye, belki bir roman mevzuudur.
Aradan utun didişmelerle dolu günler geçtikten, Izzeddin Beyin ökftürüğü ve ateşi bir hayli arttıktan sofira nihayet, bir ikindi sonunda matul maarif müdürü kendini maarif natırının huzurunda buldu.
Nâtır, boylu poslu, göbekli» gösterişli bir tatlı.
Salon geniş ve muhteşem.
Halılar» avizeler... Perdeler» manalar...
Dehşet !...
Hele nâtır. sert bir sesle:
— Oellnlt bakalım» ne istiyorsunuz? .
Dtve gürleyince» zavallr mağdur ve hanla küçük memur; kendini bütün bütün küçülmüş, bitmiş Iıi^-setti ve tepesinden tırnağıpa, bir terdir boşandı.
Salon da o kadar sıcaktı ki» Izzeddin:
“Şimdi bir öksürük nöbeti tutarsa yandım, bir kellmo konuşamam!’'
Diye düşündü ve bu korku İle hemen söze başladı;
— Efendim! Maruzatım..,
__ Bırak maruzatı falan, sadede
1 ■
— Onu arzedecoğim efendlmiı, mektebin inşaatı meselesinde...
— Bu, affedilir cinsten bir hata değildir. ,
— Bendenizin zerrece tun u tak-
— Serapa sun'u takrir! Serapa!
— Müsaade buyurunuz da...
Izzeddin, elleri ve dizleri titreyerek, kolundaki çantayı açtıı evrakı çıkarıyordu.
Nâzır, tombul elini şiddatle salladı:
Bırak şimdi onlavH
Ve ilâve etti:
— Sen şu kadar bin Ura İle bir mektep binası yaptırmaktan âcil bir adamsın!
— Efendim, beni dinlemek lût-funda bulunun da sonra öldürün isterseniz. Masumiyetimi İspat edecek resmi evrak—
— Bırak, diyorum, onlan ştns dl.
— Makama çektiğim, makamdan aldığım telgraflar» evrakı tnll> bite...
Nâzır daha büyük bir aeMkMtta gürledir
— Bırak şimdi bu saçma leri!
— Efendim?!.
Artık söylenecek söz yoktu. Yoktu amma... Yurdun uzak bir köşesinde de aç bîilâç bekllyen, bir sürü çoluk çocuk vardı!
Tekrar mezbuhane bir gayret gösterdi:
— Nezareti Cellleden almış olduğum on iki adet takdirname hep...
Ve tir tir titreyen elleriyle bunları nazıra uzatmak istiyordu.
Bu defa nâzır bey, onun üstüne yürüyecekmiş gibi bir hareket yaptı ve hep ayni kelimeleri, gazapla tekrarladı:
— Bırak onları şimdi...
Ve biraz ötede süklüm püklüm oturan müdlri umumiye döndü.
— Oraya laal, cevval bir maarif müdürü gönderiniz!
İzzeddinin gözleri önünde bütün eşya fırıl fırıl dönmeğe başlamıştı.
Yalnız, nâzırın önünde duran kocaman bir kristal hokka, bir de bizzat nâzırın çıplak tepesi; karşısında sabit duruyor ve bu hokkayı o kafaya yerleştirmek, gömmek arzusu bir anda bir fikri sabit oluverdi!
Fakat, ileriye doğru atılır atılmaz Izzeddin Bey; hokkanın İçinden Muallanın fırladığını gördü. Kucağında Şaheserle, Muallanın tâ kendisi! Sonra altın başı İle Mahızer! Nimet, Fikret, SireL.. Hepsi... Nâzırın muhteşem masası önüne dizilivcrdiler.
Ve Izzeddin Bey, kalın tüylü halının üstüne sessizce yıkıldı.

İnşaatçı Izzeddin Beyi ayıltmak için dışarıda epey uğraştılar; başını, göğsünü soğuk sularla ıslattılar.
Neden sonra adamcağız, titrey$ titreye kendine geldi ve doğru Gu-reba Hastahanesine kaldırıldı.
Bir hafta sonra orada zatülcenp-ten vefat etti.
gözlerini açtılar. Ağır başlı adamlar oldukları için ses çıkarmadılar. Fakat Kamber Ali, kendisine eski nezaket ve samimiyetle muamele edilmediğim görmekte gecikmedi. Kârlı İşler artık ona değil, başkalarına havale ediliyor, Kamber Ali ise günün mühim bir kısmını kazık çakmak, çadır tamir etmek, halıları temizlemek gibi ağır ve yorucu angaryalarla geçiriyordu. Eskisi gibi mutfak civarında dolaşmaya kalkıştı mı, Esadullah Beyin büyük dostu olan aşçıbaşı onu aksi aksi azar-lıyarak uzaklaştırıyordu.
Hulâsa her şey değişmiş olup zavallı çocuk, zekâsının inceliği ve el çabukluğu sayesinde edindiği düşmanların fırsat kolladıklarını hissediyordu. Paris gazetelerinin “Gergin bir vaziyet,, dedikleri şeydi.
Bir sabah, ferraşlar kapının önünde oynaşıyorlardı, Kaygılarına rağmen keyfi ve neşesi daima yerinde olan Kamber Ali iki Üç arkadaşiyle güreş ediyordu; bunlar kovalanırken Kamber Aliyi bir aralık bir kasap dükkânının önünde kıstırdılar. Zayıf bünyeli, ciğerleri hasta olan Kerim adındaki bir genç, şaka olsun diye kasabın bıçağını yakalayıp Kamber Aliyi gülerek tehdit etti; o da, yine şaka tarzında bıçağı arkadaşının elinden aldı, fakat itişme sırasında, nasıl olduğunun farkına varmadan, Kerimin yan tarafına değdirdi. Kerim kanlar içinde yerlere serildi ve bir kaç dakika sonra can verdi, ı
Mâsum katil kendinden geçmişti. Vakayı gören ve işde hiç bir kasit bulunmadığını bilen ferraşlar Kamber Aliyi korumak arzusiy-le ahıra doğru sürüklediler. O da vali hazretlerinin en çok sevdiği atının sağ bacağı dibine oturdu: Ona kimsenin el süremeyeceği bu sığınakta Ölünceye kadar kalmaya karar vermişti.
Devunu var





Hicrî 1950 NİSAN 13 Perşembe Rumî
O. Ahir 25 1369 Mart 31 1366
VAKİT VASATİ EZANI Güneş 5.24 10.39 öğle 12.15 5.29 İkindi 15.57 9.12 Akşam 18.46 12.00 Yatsı 20.23 1.36 îmsâk 3.41 8.56
k
SİYASI İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : Sadcl ÖGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK .1MITED ŞİRKETİ MATBAASI
tkinci sayfamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.

Ziraatte iyi tohum meselesi
Yazan: Prof. Dr. Kerim Ömer ÇAĞLAR
ytRAATTE bnfcı meseleler hiç bir " zaman aktüel olmaktan ve günün önemli mevzuları amamda yer almaktan kurtulamaz. Bunlardan biri tohumluk meselesidir.
Ziraat! yapılan nebatların tohum vasıfları sabit olmadığından ve bunlar iklim ve toprak gibi sebeplerin tesiriyle kısa zamanda güzel hassa-larını ^değiştirdiklerinden, başka bir tâbirle, tohumlar «amanla dejenere olduklarından, elde verimli bir tohumluk bulundurabilmek için durmadan çalışmak lazımdır. Bu gayeye ulaşmak arzaniyledir kİ» memleketimizin çeşitli iklim bölgelerinde tohum ıslah w deneme İstasyonları kurulmuş ve bir çeyrek asra yakın bir zamandan beri bu vadide çalışmalar yapılmakta bulunmuştur.
Tohum ıslah ve deneme istasyonlarımla kuruldukları tarihte, işi basından tutmak mecburiyetlndeydller. Elde çalışmaya esas olacak en ufak bir ip ucu yoktu. Hububatımız ve pamuklarımız başta olmak üzere memlekette ziraati yapılan her türlü nebatlar İçin köylünün elindeki gelişi güzel tohumluklar kullanılmakta ve bunlardan bittabi kalitece pek düşük kötü bir randıman alınmakta idi. Pek meraklı bazı kimseler tohumun mahsul üzerine olan tesirlerini bilmekte İdiyseler de çoğunluk düşük vasıflı ve az verimli mahsulün toprağın fenalığından ileri geldiğini sanıyordu. Memlekette fen adamları çoğaldıkça tohumun değeri de yavaş yavaş anlaşıldı. Fakat bunun iklimle olan yakın alâkası meydana çıkıncaya kadar yine epey biz zamanın geçmesi ve bize oldukça pahalıya malolan bir takım denemelerin yapılması icap etti.
Köylü elindeki tohumların değiştirilmesi ve yerine İyilerinin ikamesi işine başka memleketlerden tohumluk mübayaaslyle başlandı. Bu tedbir İyi netice vermedi. Bunun ü-eerine tohum İslahında ihtisas yapmış adamlarımızın tavsiyesiyle yurdun İklim bölgeleri nazarı itibara a-hnarak tohum ıslah ve deneme İstasyonlarının açılmasına karar verildi. Bu müesseseler bir taraftan yabancı memleketlerden getirtilmeğe devam olunan tohumlarda muhite «ygrunluk denemeleri yapıyorlar, diğer taraftan çevrelerinden topladıktan yerli tohumlan ıslah suretiyle memlekete yarayacak yeni tohumluklar elde etmeğe çalışıyorlardı. Bu gün bu müesseselere beslemeğe mecbur olduğumuz büyük bLr şükran borcumuz vardır. Tohum ıslah istasyonlarımız buğday, arpa, çavdar ve pirinç gibi hububat nevileri ve pamuk, keten, kendir, pancar, patates ve müteaddit yağ verici nebatin- irin verimi yüksek, yerine gö-ıv kurağa dayanıklı ve hastalıklara m :nvim yeni tohumlar elde etmlş-ı r
Fakat mesele sadece İyi bir tohumluğu ele geçirmekle bitmiyordu. Bunların çoğaltılıp geniş ölçüde köylere dağıtılması, memleket içinde yayılması iktiza ediyordu. Bunu temin için de bu tohumlukları çoğaltacak müesseseler) n kurulması gerekti. Buna da başlandı. Tohum ıslah müesseseler! kısmen kendi arazilerinde, kısmen de kiraladıkları civar topraklarda ve anlaşma yaptıkları çiftçilerin tarlalarında bu tohumlan çoğaltmaya koyuldular. Bu hususta bazı devlet çiftliklerinden de faydalanılmakta idi. Ancak tohum İşinin memleket ölçüsünde taşıdığı önem karşısında bu tedbirleri kâfi görmeğe imkân yoktu. Bu işi buna mahsus bir devlet organizasyonunun mesuliyetine emanet etmek iktiza ediyordu. Mart 1950 başında faaliyete geçirilen “Devlet türetme Çiftlikleri” Umum Müdürlüğünün başlıca kuruluş sebeplerinden
biri budur.
Bundan bir kaç gün Önceki gazeteler bu müdürlüğün bu yıl çiftçiye 70 bin ton ıslah edilmiş tohumluk dağıtmak üzere hazırlıklar yaptığını yazdılar. İyi bir tohumluğun ne demek olduğunu bilenler için bu tedbirin memlekete Bağlıyacağı kârı anlamak zor değildir. 70 bin ton tohumla 5 milyon dönüme yakın arazi ekilebilir. Bu tohumluğun en asgari bir hesapla dönüm başına 10 kilo fazla mahsul vereceğini hesap e-dersek bunun bir yıl içinde temin edeceği mahsul fazlası 50 bin ton eder. Bu aslâ küçümsenemlyecek bir rakAmdır. Bunun ilerlkl yıllarda daha da genişleyeceğini düşünürsek bir tohum ıslah İşinin Türkiye için ne kadar önemli olduğu açıkça anlaşılır.
Köylünün elindeki tohumu her yıl yeni ıslah edilmiş olanlarla değiştirmek lâzım mıdır? Bu başarılması imkânsız bir İş olduğu gibi buna lüzum da yoktur. Çiftçiler kendilerine verilen tohumluğu ekip bundan tarlalarında yetişen en iyi kısmını ayırırlarsa uzun müddet yeni tohum almak külfetinden kurtulurlar. Bunun için makineler icat edilmiştir. Ancak hangi tohum temizleme makinesinin iyi İş gördüğünü tesbit etmek bir meseledir. Bu makineleri yapan firmaların kendi mallarını en iyi makine olarak reklâm edecekleri tabiîdir. Çiftçiler için bunların arasında maksada en elverişlisini ayırmak ise imkânsız gibidir. Bu sebeple bu meseleye devletin el atarak içlerinde en iyilerinin tefrik edilmesine yardım etmesi icap etmektedir. Esasen muayyen birkaç tip dışında, tohum temizleme makinelerinin çoğu pahalı makineler olduğundan bunların münferit çiftçiler tarafından edinilmesi de zordur. Böyle olduğu için Tarım Bakanlığı yurdumuzun belli başlı çiftçilik bölgelerinde tohum temizleme evleri kurmuştur. Çiftçilerimiz bu measeselere müracaat ederek tohumluklarını temizletmektedir-rlmiz bu müesseselere müracaat ede-len tohum temizleme evlerinde kullanılacak makinelerin iyilerini seçmek üzere şimdi Ankarada bir müsabaka açılmıştır. Yerli ve yabancı firmaların katıldıkları bu müsabakada en iktlsad! ve en elverişli tohum makinelerinin ayırdedilmeslne çalışılmaktadır. Müsabakaya konan makineler arasında Türk firmaları tarafından imal edilenler de var. Bunlardan elde olunan neticeler bu İşe Türk sanat erbabının da gereği kadar önem verdiğini anlatmaktadır ki bu durum cidden iftihara şayandır. Tohum işinin devlet gibi husus! teşebbüs elinde de lâyık olduğu kıymeti kazanması Türk çiftçiliği adına bir başarı teşkil edecektir.
Msecunsı 11 mıı km i i u jl
Israilde, Amerikan sermayesi
Hayfa, 12 (AP) — Amerikan “General Tire and Rubber,, Şirketiyle İsrailli iş adamlarının müştereken kurmağa giriştikleri otomobil lâstiği fabrikasının inşasına 1 hazirandan itibaren başlanılacaktır. 760.000 dolarlık yekûn sermayenin 380.000 dolan İsrailli iş adamlan ve mütebakisi kumpanya ile Amerikadaki Yahudi iş adamları tarafından konulmuştur. Yılda 150.000 otomobil lâstiği 1-mal edeceği tahmin edilen fabrikanın inşası 7 ayda bitirilecektir. Israilin bu ilk otomobil lâstiği fabrikasında takriben 500 işçi çalışacaktır. İstihsalin yüzde 80 i İarailin ihtiyaçlarını kaışılıyatak ve geri kalanı muhtemel olarak ihraç edilecektir. Başlangıçta ham maddeler Amerikadan getirtilecektir.
Kısa haberler
Pariste külçe altın canlanıyor, Napolâon ve dolar düşüyor
★ Paris, 12 (YİRS) — Altın borsa -sında külçe hafif bir yükseklik kaydederek 473.000 franktan muamele görmüştür. Napoleon ve dolar düşmeye devam etmiştir. Birincisi 3.200 ve diğeri ise 774 franktan muamele görmüşlerdir.
Rusya, altın dampingi mi yapıyor?
★ Nevv-York, 12 A, A. (United Press) — Ticaret gazetesi, Sovyet Rusyanın siyasi gayelerle istikrarsızlık doğurmak İçin dünya bordalarında altın dampingi yaptığını ve bir ons’un fiyatını 35 doların altına düşürmeye çalıştığını bildirmiştir.
Hâlen dünya piyasalarında 200 milyon dolar tedavül etmektedir.
İtalyan tütün istlhnall arttı
★ Roma (Hususi) — 1950 yılı ilk üç ayı zarfında İtalya takriben dört milyon kilo tütün ihraç etmiştir. îtalyanın bu sayede temin ettiği gelir iki milyar lireti geçmektedir. Bugünkü ihracat, 1938 İhracatının sekiz mislidir. Başlıca alıcı memleketler şunlardır: Rusya, Hollanda, Polonya, Almanya, İngiltere, Amerika ve Fransız kolonileri,
Brezilya yağlı tohum piyasası
★ Buenos Aires (Hususî) — Reuter-Husus!) — Keten tohumu müstahsilleri geçen hafta, çuvallı mallar için 100 kilo başına 36 peaos istemişler, vâdeli satışlarda her yüz kilo için 30-40 santim zam talebinde bulunmuşlardır. Keten tohumu yağı piyasası durgun geçmiş, satıcılar kilo başına 1.10 pesos fiyat istemişlerdir.
Ay çiçeği satıcıları evvelki haftaya nispetle artmıştır. Fiyatlar. 100 kilo başına nisan ve mayıs teslimi cif 3,80-3.90 arasındadır.
Pomuk tohumu fiyatı, ton başına 100 ve yarı rafine yağın kilosu 1.53 pesostur.
Frangının potas istihsali azaldı
★ Paris, 12 (YÎRS) — Fransamn potas istihsali ocak ayında 90 147 ton iken, bu miktar şubat ayında
• 85.497 tona düşmüştür.
Çin, ucuz fiyatla soya satıyor
★ Berlin, 12 (YÎRS) — Amerikan kaynaklarından alınan haberlere göre, Çlnde hüküm süren korkunç açlığa rağmen komünist makamları, tonu 50 dolardan olmak üzere soya fasulyesi tekliflerinde bulunmuşlardır. Bu kıymetli gıdanın böyle ucuz bir fiyatla arzedilmesl. Çındeki döviz sıkıntısını göstermektedir.
Yunanistanın kalkınma nıaara fhırı
★ Washlngton. 12 A. A. (United Press ı — İktisadi İşbirliği İdaresi Yunanistanın 79.060.000 dolara malolacak 10 sanayi kalkınma projesini tasvip ettiğini dün bildirmiştir. Fakat İktisadi İşbirliği İdaresi Yunanistanın mali durumu sağlam temellere dayandırılmadıkça İnşaatın başlamıyacağını ilâve etmiştir.
Birleşik Amerika büyükelçisi geçenlerde Yunan resmi şahsiyetlerine enflâsyona karşı tedbirler almalarını ve hükümeti genişletmelerini tavsiye etmiştir.
Milletlerarası Bankanın Hiııdistana hibesi
★ VVashington, 12 A. A. (United Press) — İyi haber alan kaynaklardan Milletlerarası Bankanın Hint Hükümetine Dambdar vâ-dlsinde kurulacak fabrikanın inşası için ödünç vereceği para, 25 milyon dolardan 18.500.000 dolara indirildiği bildirilmiştir. Bu son miktarın hibe edildiğinin yakında bildirilmesi beklenmektedir.
Yunanistan notları :
Amerikan yardımı ve Yunan ziraati
1918 yılı başında İktisadî İşbirliği İdaresine bağlı Amerikan heyeti, Yunanlstana geldiği zaman ziraat sahasında aşağıki müşahedeleri yapmıştı:
Yunanistanın mecmu yüzölçüsü 131.625 kilometre karedir. Bunun sadece 36.247 kilometre karesi e-kilmeğe müsaittir. Yedi buçuk milyonluk Yunan nüfusunun üçte ikisi köylüdür. Ve bu köylüler, yekûnu 950 bin tane olan çiftliklerde yaşarlar. Çiftliklerin her birinin senelik vasati geliri ise, 1000 Türk lirasından ibarettir
Bu memleket, iaşe bakımından hiç bir zaman kendi kendine kâfi gelmemiştir. Çok miktarda buğday, pirinç .fasulye pamuk vesait zirai mahsulü daima dışardan ithal etmektedir. İhracatını teşkil eden tütün, kuru yemiş, zeytin, zeytinyağı, üzüm ve şarap da, ticaret muvazenesini tesis edecek bir seviyeye erişememiştir.
Bu vaziyet karşısında, İktisadî İşbirliğinin Amerikan mütehassıs-, lan, şu mütalâayı ileri sürdüler:
Yunanistanın ziraat kaynaklan, hiç de işletilememektedir. Sulama hususunda nehirlerden istifade e-dilmemektedir. Ekim usulleri, u-mıınıiyetle son derece eskidir. Hattâ, bazı usuller, Hazreti îsa zamanından beri değiştirilmemiştir. Üstelik toprak ve köylü, 9 senelik harp esnasında, düşman işgali ve komünistlerin haydutluğu yüzünden çok ıstırap çekmiştir.
Diğer taraftan Amerikalılar, biraz sert olmakla beraber, şu hükme vardılar:
“Araştırma ve öğretme hususunda, Hükümet müesseseleri, modern teknik ve salâhiyet bakımından bir hayli kifayetsizdirler. Talebeler işçiler ve teknisyenler, hali hazırdaki ziraat meseleleriyle pek az temas haline gelmişlerdir/'
Nihayet, Amerkialılar, kanaatlerini şöyle belirttiler:
Umumiyetle Yunanlfitanda ziraat, küçük köylerin etrafına toplanmış bir sürü küçücük çiftlikler vasıtasiyle yapılıyor. Köylüler bu köylerde yaşıyorlar ve oradan yalnız, çok küçük eb'adda olan ve dağılmış vaziyette bulunan çiftliklerini ekmek için çıkıyorlar. Bu şekilde parça parça yapılan ziraat, köylüye gayrı kâfi bîr gelir temin eder. Neticede hayat seviyesi mütemadi surette düşer.

Yunanistandakl Amerikan heyetinin başlıca vazifesi ve mesuliyeti. köylüleri», Marshall plânı sayesinde, malik olmaları JmkAn dahiline giren malzemeyi ve makineleri en İyi şekilde kullanabilmeleri 1-çln, modern tekniği kabil olduğu kadar çabuk öğretmekten ibaretti. Bundan sonra da Amerikalılar, Yunan Hükümetiyle ’ sıkı işbirliği yaparak. gıda maddelerine ve nebat! dokuma ham maddelerine ait mahsulü mümkün mertebe arttırmağa gayret edecekti. Bu İş, toprağın ve sulama kaynaklarının kesif bir şekilde İşletilmesini, muayyen sahaların kurutulmasını ve gübrelenmesin! icap ettiriyordu.
İlk büyük muvaffakiyet, 1949 yılı esnasında plrnlç mahsulünde elde edildi. Yunanistanın beş muhtelif bölgesinde 3 kilometre karelik kalevi ve tuzlu bir sahada çok iyi kalitede pirinç mahsulü yetiştirildi. Evvelce bu sahaya hiç bir şey ekl-lemiyordu. Yunanistan tarihinin başlangıcından beri mecmuu 100 kilometre kareyi bulan buna benzer sahalar tamamen kıymetsiz telâkki edilmiş, hatti buraları hayvanlar için otlak olarak bile kullanılmamıştı.
1051 senesi için hazırlanan plân
da, bu nevi sahalardan 8 kilometre karelik bir kısmının gene pirinç mahsulü için kullanılır hale getirilmesi düşünülüyor. Amerikan heyetinin Yunanistandakl vazifesinin sona erdiği 1952 senesinde ise, 10 kilometre karelik sahanın istifade e-dillr hale geleceği limit ediliyor. Bu güne kadar Yunanistanın İhtiyacı o-lan bütün pirinci dışardan ithal ettiği hesaba katılırsa alınan netice-cenin ehemmiyeti daha iyi anlaşılır. Tahminlere göre, 1952 de 25 bin tonu bulacak olan pirinç mahsulü Yunan halkının ihtiyacını tamamen karşılayacak ve 1959 da bu miktar 50 bin tona çıkınca, Yunanistan pirinç İhracatı bile yapacak.
Marshall plânına dahil Amerikalı teknisyenlerin Yunanistanda sar-fettlkleri gayretler, bundan başka sulama ve kurutma sahasında kendini göstermiştir. Bu yolda tahakkuk ettirilen çalışmalar, 1949 yılında 90 kilometre karelik bir araziyi alâkadar etmiştir. Tatbik edilmekte olan projeler sayesinde ise, daha 300 kilometre karelik arazinin istifadesi temin edilecektir. Bu faaliyetin ilk pratik neticeleri şun’arı olmuştur: Büyük mikyasta kurutulan arazi üzerinde ehil hayan adedi iki misline çıkarılmış, diğer topraklar ü-zerinde muhtelif cins hububat yetiştirilmiştir.
Bağ ve meyva ağaçlarına gelince. Yunanistan İçin iktisadi bakımdan birinci derecede ehemmiyeti olan bu mahsullerle İlgili en esaslı faaliyet, onları standardize etmek, depo etmek, nakletmek, hastalıklardan ve parazitlerden korumak noktasında toplanmıştır. Bundan başka 1948 -1949 yıllarında yeniden 500 bin meyva ağacı dikilmiştir. 1950 başında ise, takriben 800 bin yeni fidan çiftçilerin ellerine tevdi edilmiştir.
Şimdi de Yunanistanda ziraatın maklneleştlrllmesi bahsine gelelim:
Bu mevzuda, toprağın haricî şeklini ve ekim hususiyetini gözönünde tutarak, Ameri k ahlar, yaptıkları yardımlarda köylüye teslim edilecek makineler için çok değişik tipler seçmişlerdir. İktisadî İşbirliği İdaresi tarafından Yunanlstana sevkedilen ağır ve hafif malzemenin kıymeti tahminen 5 milyon dolara varmış bulunuyor. Bunlar arasında: 425 tekerlekli traktör, 40 tırtıllı traktör, 50 kombina 100 hasat makinesi, 80 demet yapma makinesi, 20 kepek tazyik makinesi, 10 hububat kabuk ayıklama makinesi, 435 muhtelif boyda sapan aleti, 5 pirinç için kabuk ayıklama makinesi, vesaire vardır. Bundan başka makineleşmiş e-kim hususi servisi, Almanyadaki A-merlkan ordusundan ayınca pek çok malzemeler, kamyonlar, traktörler ve diğer makineler almıştır.
Fakat şuna da işaret etmek gerekir ki. Amerikan heyeti, Yunan köylüsüne yalnız makine yardımı yapmanın doğru olmayacağını anlamış ve çok defa onlara çift sürme hayvanı ve semer de vermiştir, Böylece 11 bin katır ve merkep Yunanlstana sevk ve tevzi edilmiştir. Bir katır vasat! olarak 300 Türk lirasına tedarik edilmekte, fakat satın alanlar, bunun parasını 10 senede ödemektedirler.
Yunanistan ziraatlne yapılan Marshall yardımının esas veçhesi bundan ibarettir. Görüldüğü gibi bu yardımlar o derece mühimdir ki, bunun neticesinde Yunan ziraatlnin sadece ıslah edileceğini değil, baştan başa değişeceğini söylemek bir mübalâğa sayılmaz,
Robcrt GUYON
Zonguldak limanının temel atma merasimini dün verirken işletmeler Bakanının merasime alt sözlerinden yerimizin müsaadesi nispetinde bahsetmiştik. Münir Bilselln nutkunda muhtelif iktisadi faaliyetlerimize ait alâka çeken kısımların geniş bir hulâsasını da bugün veriyoruz:
"— Yurdun yeraltı servetlerinin en mühimlerinden, İktisadi hayatımızın tem£l maddelerinden biri olan kömür istihsalimizin gelişmesinde esaslı rol oynayacak olan bir tesisin, Zonguldak limanının yapılması İşinin fiilen tatbik sahasına konulmasına başlamanın sevincini, hep birlikte duymaktayız.
Bu büyük yeraltı servetimiz evvelce teknik ve iktisadi İşletme esaslarından çok uzak, âdeta sömürülmek şeklinde işletilen kömür ocaklarımızda istihsal ediliyordu. Bunun fenni hale getirilmesi, istihsalin yurt ihtiyaçlarına tahsis ve tevzi işlerinin düzenlenmesi, ocaklarımızda çalışan çocuklarımızın çalışma ve yaşamalarındaki büyük değişiklikler, Cumhuriyet Hükümetlerinin devamlı ve itinalı bir şekilde aldıkları tedbirler neticesi mümkün olmuştur.
Harp içinde bilhassa kömür istihsalimizde elde edilen neticeler. bu hamlelerin güzel bir nümunesini teşkil eder.
Harp sona erince, memleketin ekonomik kalkınması için, üzerinde devamlı çalıştığımız plân ve projelerin katî şekillerini almasına matuf gayretlerimizi hızlandırdık.
Maden, sanayi, tarım ve ulaştırma konularını içerisine alan bu plânlarımızı 1946 yılından itibaren zaman zaman ve muvaffakiyetle fiiliyat sahasına koymaya ve verimli neticelerini almaya başlamış bulunmaktayız.
Ekonomik kalkınmamızı hedef tutan İktisadî programımızda, kömür servetimizin istihsalinin arttırılması, en önemli bir mevki! işgal ediyordu.
Esas gaye, bugünkü eskimiş, iktisadiliğini kaybetmiş tesisleri yenilemek suretiyle istihsalimizi emniyet altına almak, istihsal miktarını yüzde kırk arttırmak, kömürün kalitesini yükseltmek ve en ucuz Ve süratli şekilde istihlâk yerlerine sevket-mekti.,,
“— Ticari ve zira! kalkınmayı, bir program dairesinde ayrı ayrı değil, bir bütün olarak tetkik etmek zarureti vardır. Ziraati makineleştirme yoluna girilmiştir. Bu sahayı daha genişleteceğiz.Ve köylülere aralarında meydana getirecekleri kooperatiflerle traktör temin edeceğiz. Diğer taraftan sun’! gübre yolunu açmak zarureti de vardır. Bu suretle istihsalimizi birkaç misline çıkarabiliriz. Diğer sahalardaki İnkişaflar da buna göre devam edecektir. Memleketin zira! kabiliyetini de tetkik etmek lâzımdır. Meselâ bugüne kadar Antalya-nın dünyanın en İyi pamuğunu yetiştirdiğini bilmiyorduk. Bu pamuklar kendi ihtiyacı-
mızı temin edeceği gibi, ihtiyacımızdan fazlası da işte bu limanlar vasi-tasivle dışarıya gönderilecektir. Pamuk zer’iyatına çok ehemmiyet veriyoruz. Pamuğu işlemek için, yeniden Erzincan. İzmir, Denizli ve Diyarba-kııda yeni fabrikalar kuruyoruz.,,
Yalova soğuk hava deposu cumartesiye açılıyor
Yalovada Belediye tarafından vtl-cııde getirilen soğuk hava deposunun açılış resmi cumartesi günü yapılacaktır.
Hususi teşebbüs ve Sanayi işleri
Harp sonrası ekonomisine intibak hazırlıkları
İzmir 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — tamirdeki büyük İhracatçılardan bazıları harp sonrası devresinin İhracat sahasına getireceği üzüntülü günlerden önce birikmiş sermayelerini muhtelif sanayi şubelerine dökmek ve sanayi sahalarında çalışmak üzere imkânlar aramağa başlamışlardır. Kurulan çimento fabrikası şirketinden sonra, sebze ve meyva konserveciliği fabrikası, et ve balık konservecüiği fabrikası, ekmek fabrikası gibi bszı teşebbüsler dikkati çekmektedir. Bugün Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından gelen bir yazı bu kabil sahalarda çalışmak isteyenlerin dikkatini çekmiştir. Bu yazıda Marshall yardımından veya Avrupa İktisadi İşbirliğine dahil memleketlerle aramızda kararlaştırılan serbest mübadele imkânlarından faydalanmak İsteyen hususu! teşebbüs sahiplerinin ne gibi teklifler yapabilecekleri sorulmuştur.
Bu yazıda memleketimizde yeniden kurulacak lifli plâk, balık, süt, sebze ve nıeyva; nebat! ve hayvani yağlar sanayiinin Marshall plânından 1951 - 1952 devresinde elde edilmesine çalışılan tiraj haklarından faydalanabilecekleri ve plân ve tekliflerinin alınıp Bakanlığa gönderilmesi, Ticaret Odasına ve Sanayi Birliğine bildirildi.
Fransa üzüm, incir alacak
İzmir 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ticaret Bakanlığı Fransamn miktar takyld etmeden memleketimizden kuru üzüm ve incir mubayaasına karar verdiğini bu hususta açılan eksiltmeye ihracatçılarımızın iştirakleri bildirildi. Fransa takriben 4000 ton kuru üzüm alacağı için ihracatçılar bu işle ilgilenmişlerdir.
Rize çayı meselesi
Çay ithalâtçıları, Rize çayının sürümünü garanti edeceklerini söylüyorlar
Geçenlerde çay ithalâtçılarının, Rize çayım gözönünde tutmadan çay ithali hakkında muhtelif makamlara müracaat ettiğinden bahso lunmuştu.
Bu hususta evvelce çak ithal eden tacirlerin fikrini sorduk, bu yol* dak! düşüncelerini şu suretle İzah e-diyorlar:
“Rize müstahsillerinin de Tekel çevresinden çıkarak, mallarını serbest bir surette ayrı bir ambalaj içinde satmak arzusunda olduklarım memnuniyetle karşılıyoruz. Rize çayının da !ç piyasada sar-fedileceğine, hattâ ucuz olursa rağbet göreceğine eminiz, zira çay hususunda müşkülpesent olmayan öyle bölgeler vardır kİ, bu yerlere Rize çayını satmakta zorluk çekllmiyece-ğlne kaniiz. »
İkinci bir nokta üzerinde daha durulabilir: Tekel, Rize çayının sürümünü garanti etmek için her gümrükten mal çeken tacire muayyen bir miktarda Rize çayının satışını deruhte ettirmelidir. Biz kendi hesabımıza buna da razıyız ve muvaffak olacağımıza inanıyoruz.
7 2//V/7 95O Çarşamba
E
LEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI

Borsâlarda vaziyet
İstanbul
Merhum Mareşalin cenaze merasimi dolayıslyle (iün bütün piyasa fiilen kapalı idi. Borsadaki muameleler yalnız eskiden yapılıp bugün tescil edilen işlere İnhisar etmiştir.
İzmir
Borsada çekirdeksiz kuru üzümün fiatleri bir miktar geriledikten sonra İngiliz mübayaa fiatinin tesiri altında istikrar bulmuş gibidir. İaşe Nezaretinin nihai cevabının en geç bir iki gün içinde gelmesi beklenmekledir, İncir piyasası sağlamlığını muhafaza ediyor. Boranda alıcılar İkinci akala pamuğuna karşı alâka göstermektedirler. İstikrarlıdır. Pamukyağı ply (ek durumunu muhafaza muta bugün de çekirdek mele olmamıştır.
Piyasa apaşı geveliyor. Bor-erlne mua-
Adana :
Deliklik yoktur.
Trabzon :
Piyasa işsizdir. Düşmek Veriyor.
İstidadı gös-
KAMBİYO
1
İstanbul Borsası
Açılış
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Nevv-York Borsası
1
100
100
100
KM)
100
100
100
100
100
Stcrllng ......
Dolar .........
Fr. Frangı ... İsviçre Fr......
Belç. Fr.......
İsveç Kr.......
Florin .......... Liret
Drahmi ••••»••.
Escoudos .....
7,00
282.25
0.80
64.03—
5 60—
54,1250
73.68.40
0.44.128
0.01.876
9.7300
Altınlar
Bugün Lira
Külçe Yeril Gr.
Külçe DeRiiMNU,
Cumhuriyet .... Reşat ..........
Himît .........
Gulden ........
İngiliz .......
Fransız kok .... Ntıpolâon III .. İsviçre .........o.
5.78
5.86
30.25
41,70
40.20
38.35
50.95
42.50
40.50
30.10
Nnw-York*tıı : onsu: $ 35
Gümüş, Plâtin
Gümüş Gr. Plâtin M
Kapanış
700
282
0.80 64.03— 5.60— 5-1 1250
73.68.40
0.14.128 0.01.876
9.7390
Eski kur
Lira
580
5.83 39.00 42 — 4t),30 38.40 51.10 43.50 41.25 40.—
En En yuknn
Kapanış (•)
1 krıırııiveli tahviller
%5 1B33 Ergani 28,29 24.—
1038 ikramlyell 21.50 22.—
**5 Milli Müdafaa I 31.30
(*(5 1941 Demiryolu IV 08— 100—
$(5 1911 Demiryolu V 08,60 90,20
%4 1/2 1949 İkrnmiyeli ... Diğerleri 98.35 98.—
%6 1941 Demiryolu VI 98.80 07.50
(&6 Kalkınma I 90.65 98,55
%6 .. II 99,65 09.80
%6 ı. III 90.85 100.—
%6 1048 istikrazı I 99,65 99,10
9rB .. II 09.10 08—
ÇJ6 Milli Müdafaa I 96.35 09.—
%6 1949 “ I 07.60 08,—
$r7 1034 Slvas-Erzurıım I... 21.15 20.30
7 1934 “ ” Iî.-VIT... 21,15 20.40
(S7 1941 Demiryolu I... 21.30 21.61
1941 ” II . 20.75 21.—
%7 1941 ° III... 21.76 22.—
Milli Müdafaa I... 2ri.«0 21.45
“ II... 20.78 20.60
%7 M * III... 21.06 21—
%7 n ° İV... 21.30 21.05
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 20.10 20.20
Anadolu D.Y, Tertip A/B. 112.— uı—
H 41 0 —
“ “ r( oo 62.25 69.—
,, Mümes. Senet. 67.00 67.50
ş
Hububat:
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday sert* .........
Arpa yemlik (dökme) ....
Mmır (Sarı) çuvalı .....
Fanulya tombul .........
Fasulya Çalı sert ......
Kuşyeml ................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil .........
Nohut natürel ..........
YuŞlî tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu .........
Keten tohumu .......
Kendir tohumu
Susam ...............
Yer tıntığı kabuklu .....
Kuru Moyvıdar :
Fındık (kabuklu rivr» ...
Fındık (î.q tombul) .....
Ceviz (kabuklu) .........
Covlz (Iq natüre)) ......
Dokum» Hanı Maddeleri) Tiftik (ana mal) ........
Tiftik (Natürcl) .......
Yapak Anadolu (Kırkım>
10.—
11.—
Zürich Borsası (Serbest)
10.İV.1050
Durumu
Türk Lirası .......
Dolar ............
fetcrilîig
Fransız Frangı I
İuvlçro Yrııngı
En Rtj&pı En yuk/ırı
0.93
4.28 12
10.40
1.22
1.03
4.29 1/2
10 60
1,24
Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası 130.— 120,25
Türkiye İş Bankası 80— 20 50
Türk Ticaret Bankası 5— 5,—
Arslan Çimento 17.25 16.75
Sark DcğlrmenelJik 28.25 23.50
Milli Reasürans 8.— 16.25
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fonolye 1903.. | 172— | —
Jfnnı derileri
Sığır salamura (k/ınap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurunu kilosu
Nebntt l’uftlnr: Zeytinyağı (E.E. Susa ın yağ i (Raf. Ayçiçeği (Raiİne
Fındık yağı (Çıplak)
tvnekcll) tonekell) çıplak)

Bugün
36.—
165.—
192.—

Eski Kapanış
Bugün
32.—
27.—
37.—
40.80
30.—
68.—
162.—
160.—
190.—
146.—
Üzüm çekirdeksiz No.9 İncir A serini
B serini
Akala Akala Akala yeril .
yağ! (rafine) ...
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk çekirdeği
l^Io. 8....
No. 108
I .....
II .....
1 J.T.
47.—
56 —
43.— 227.— 200.—
485.—
185.—
127.—
12,5
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala I Pamuk Akala 11 Pamuk Akala III Pamuk makine parlağı Pamuk yerli II 180— 162— 140.— 185— 163— 143—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) %5Û randımandı kabuklu tombul b) İç sıra kontrollü 78— ! 168.— | 70— 170—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Bıj^dııy ncrt ««••••(•••>#••• ArD& 32.25 81.— 32.25 31— 21.50

Son Kapanış
47.50
56.—
43.—
228.—
208.—
180.—
185—
127.—
12.50
Dün Eski kur
Buğday (Buşell=Sent) Sert Kış mahsulü No. 2 271.— 272—
Kırmızı “ “ No. 2 2T4.— 274—
Pamuk Middllng (Libresl=Scnt) Mayıs 32.53 32.43
Temmuz 32.74 32.57
Ekim 30.92 32.08
Tiftik (Llbresi=Scnt) ı Teksas No. 1 58.60 - 1
Fındık (Llbresl=Sent) Kabuklu yerli iri 22.— 22.50 1
“ “ orta 22.50 2L— i
Levan t İç ithal malı 36— 36— >
Ekstra iri İç İthal malı 40.— 4°.— 1
Kuru üzüm (Llbresi=Sent) Thompson çekirdeksiz seçme ... 111/4 11 1/4 I
Keten tohumu (Buşoll—Dolar) ... Minneapoll» 3.85 3.80 I
Kıılny (Librosi=rSnnt) 76.75 77.25 ı
Levha-tcneke (100 libre dolar) 7.30 7.30 1
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterllng) Bombay 67.— 08— I
Kalkllta 65— 67— 1
Yor fıstığı Hindistan 64— 61 3/4 1
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mal (Llbresl=:Fiyat) «M 34—Nom 1
Sıra malı — 30— °
l'Ün Anadolu '* M ... 20/21 20/21 "
“ Trakya 18/21 18/21 " I
İskenderiye Borsası
Pamuk (I(antarı=Tnllorı) Atthmouni Kısa elyaflı F/G. ... 105.15 94— I
Karnak Uzun elyaflı F/Q. ... 95.65 9U25 ı
(•) GUnUndo Boraada muamelesi tcecii edUmcnPş tahvilât vo er hamın ara ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
t
bir askerini kaybetti
Mareşal'in vefatı karşısında
Türk basınının neşriyatı
Türk Milleti, kahraman


t
i
Mareşal Fevzi Çakmak siyasi hayata atıldıktan
sonra.
MABEŞALIN VEFATI KARŞISINDA .
TÜRK MATBUATI I
Büyük Türk Mareşali Fevzi Çak-mak’m vefatı memlekette derin bir teessür ve boşluk husule getirmiş bulunuyor. Bu acı hâdisenin memlekette derin akisleri oldu ve olacak. YENİ İSTANBUL gazetesi dün toprağa verdiğimiz bu tarihi şahsiyetin büyük hâtırası etrafında Türk Basınında intişar eden yazıları bir araya top-tamayı törih müvacehesinde yerine getirilmesi lâzım gelen bir- vazife saymıştır.
Aşağıda muhtelif gazetelerin bu acı kayıp etrafında neşrolunan yazılarından parçalar bulacaksınız.
Cumhuriyet gazetesi diyor ki:
MAREŞALİN ÖLÜMÜ
Mareşal Fevzi Çakmak, bütün ömrünü, savaş meydanlarında ve ordu saflarında millet ve memlekete hizmet etmekle geçirmiş olan bu ihtiyar asker, hayli uzun süren bir hastalık ve ıstırap devresinden sonra dün sabah hayata gözlerini kapadı.
Mareşal Fevzi Çakmak, Gazı Osman Paşa, Gazi Ahmet Muhtar Paşa gibi eski Türk serdarları tipinde, fakat çok daha talihli bir askerdi. Cumhuriyet ordusunun tek Mareşali, vatan ve millet uğrunda savaşa savaşa yükselmiş, bütün rütbelerini büyük hizmetlerin mükâfatı olarak kazanmış; nihayet ordumuzun en yüksek rütbesini, en şerefli pâyesini de. İstiklâl Harbinde ihraz etmiştir.
ı
i
sonra. Rah-başa-iddia
Gazete bundan sonra Mareşal'in askerlik hayatının safhalarını belirttikten sonra makalesini şu şekilde nihayete erdirmektedir:
Mareşal Fevzi Çakmak’ın pek parlak olan askeri hayatından 1946 da siyasi hayatı başlar, metlinin askerlikte gösterdiği nyı siyasette de gösterdiğini
etmek mümkün ve kolay değildir. Fakat onun büyük adına, kahraman ruhuna ve memlekete ettiği hizmetlere hürmeten bu bahsi tarihe bırakmak yerinde olur.
Mareşal Fevzi Çakmak, yıllarca memlekete büyük hizmetler eden, zaferler kazandıran bir komutan o-larak Türk ordusunun ve Türk Milletinin yüreğinde bir şeref, sevgi ve hürmet hâlesiyle tâçlannoış olarak e-bediyete ve tarihe intikal etmiştir. Milletimizin yetiştirdiği büyük askerlerden biri olan Mareşal Fevzi Çak-mak'a Allahtan rahmet, onun matemiyle müteellim olan btlyük milletimize, kahraman ordumuza ve sayın ailesine baş sağlığı dileriz.
Son Saat gazetesinde Cihad Baban Mareşalla yaptığı son siyasî konuşmayı belirttikten sonra diyor ki:
Daha evvel, yine bir gün, bana:
— Bilir misin demişti... İnsanları, hayvanlardan ayıran fark nedLr? İnsanlarda, beka hasreti vardır. Hayvanda ise bu yoktur. Miras, heykel, mezar taşı, din, hepsi bu beka hae-

retinden doğar... İnsan onun için yaratıcıdır.
Türk ordusunun tek Mareşali, bekaya ulaşmanın sırrına ermiş nâdir insanlardan biriydi. Ve bu sırra yaklaştığı nispette de milletin gözü ö-nünde büyüdü...
Artık Rahmete kavuştu, ölüm; onu bir kat daha yükseltti. Yarın cenazesine refakat ettiğimiz zaman, bandonun sesleri arasında, Arnavutluktan başlıyarak. Sakaryada düğümlenen,
Mareşal Fevzi Çakmak, Atatürk'ün son günlerinde el sıkışırlarken
bir mücadele silsilesinin,, minnettarları olan bizler, şükranlarımızı ifade edeceğiz. Onun son zamanlardaki takıp ettiği siyaseti tasvip etmiyen-lerin tenkıdleri, ki o münckkidlerin arasında ben de vardım.. Kabul etmek lâzımdır ki, bu büyük hizmetlerin yanında kaale alınmıyacak kadar küçüktür. Onu huşû ile ebedi iştira-hatgâhına tevdi edelim,.. Vatanın kurtulmasında âmil olan sayılı bir iki insandan biri olan, bu büyük ve faziletli kahramanı anarken, tarihin sesini duyar gibi oluyorum. İhtiyar tarih:
— Günlük politikalar ne olursa olsun, ölüm sinirleri yatıştırınca, ortaya hakikatler çıkar, diyor
Bu sese kulak vermekte devam e dince de şunları duyuyoruz:
— Milletler kadirşinastırlar.
I

Mıl-cep-
Onun içindir kİ, yarın Türk Jeti, kendi uğrunda, cephelerden helere koşar, ve beka hasretini, şahadet mertebesinde ariyan büyük evlâdının cenazesini takip ederken ölümün ve ölünün mehabetini hissederek; onu. minnettarlık ve muhabbetinden örülü bir sevgi kefenine sarmış bulunuyor. Allah gani gani rahmet eylesin.
Akşam 'gazetesinde Şevket Rado şunları yazmaktadır:
MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK
Bugün toprağa bıraktığımız Mareşal Fevzi Çakmak’ın şahsiyetinde Türk İstiklâl Mücadelesinin en ünlü
kumandanlarından birini kaybettik. Türk Milletinin varlığını ispat etmek üzere şahlandığı o Ölüm kalım günlerinde zafere olan imanı bir an kırılmadan feragatle çalışarak kurtuluşu hazırlamış kahramanlardan biri de odur. Hayatı, genç nesle örnek teşkil edecek meziyetlerle süslü olan bu kahraman asker daima milletin sevgisine mazhar olmuş, ölümü yurdun her tarafında büyük bir teessürle karşılanmıştır.
Fevzi Çakmnk'ın hayatını süsliyen meziyetlerin başında değerli bir asker. galip bir kumandan, katıksız biı vatansever oluşu gelirse, feragati, doğruluğu, tevazuu ve dünya alâyişinden hoşlanmayışı bıı meziyetleri tamamlar. Türk ordusunun Atatürk’le beraber on yüksek rütbesini taşıyan, 30 Ağustosun galip kumandanı Fevzi Çakmak, yirmi küsur sene Türk ordustıfiıın başında ve Türkiye-yı idare edenlerle aynı safta bulunmuş, her türlü gösteriş ve alâyişten uzak bir hayatı daima tercih etmiştir. Doğruluğu ve hususi hayatındaki sadeliği halk arasında masal gibi söylenmiştir. Mareşal Fevzi Çakmak şahsına karşı halkın gönlündeki sevgiyi bu meziyetleriyle bütün ömrü boyunca arttırmış bir şöhrettir.
Askerlik hayatını tamamladıktan sonra sivil hayatta demokrasiyi yerleştirmek gayretlerine o da, doğru bildiği yolda yürüyerek, İştirak etti. Nihayet uzun bir hastalık onu aramızdan ayırmış bulunuyor. Bugün bütün millet kendisine Tanrıdan rahmet dilemektedir.
Ulus gazetesinde Hüseyin Cahit Yalçın diyor kİ:
MAREŞALİ KAYBETTİK
Mareşal Fevzi Çakmak ebediyete intikal etti. Bu. Türk Milleti için blı acı teşkil eder Memleket Mareşal Fevzi Çakmak’ı Milli Mücadelede Atatürk’ün yanı sıra ifa etmiş olduğu hizmetleri dolay isiyle bilhassa sever ve kendisine hürmet besler. Bu sevgi ve hürmet hiçbir zaman geçnııyecek, vatanın kurtuluş tarihi içinde dnlma yaşayacaktır.
Mareşal Fevzi Çakmak Manastırda bir inkilâp kurşuniyle yere düşen Şemsi Paşanın Erkânı Harbiye Reisi sı f atiyle hürriyet mücadelemizin tarihine girdi İttihat ve Terakki devrinin pek dağdağalı mücadeleleri arasında, yetişti. Tecrübe gördü ve Milli Mücadelede Atatürk’ün irşatları altında çok yüksek hizmetler ifa etti.
Muvaffakiyetten sonra Türk Ordusunun sevk ve idaresini tanzim hususunda ağır mesuliyeti! bir vazifenin başında yorulmak bilmez bir sebat ve ikdam ile senelerce çalıştı. Atatürk, İsmet İnönü, Mareşal Fevzi Çakmak Türk Milletinin üç büyük milli kahramanı halinde bütün kalblere hâkim olarak yaşadılar. Bundan dolayıdır ki, vefatı haberinin memleketin her tarafında
çok derin bir hÜ2Ün ve teessürle karşılandığı muhakkaktır.
Mareşal Fevzi Çakmak
Acımı? bundan dolayı büyüktür.
ordunun
L
4*44

rai İzedcHn Çaüftes âfeıeşal Fevri Çakmak» Orgeneral Fahreddln Gunaltay, Ogp»era4 Ak 6*it» Imfp HMK1
Mareşal Fevzi Çakmak bir manevradan sonra askeri ümera üe resmi geçitte bir alay sancağını selâmlarken. Soldan sağa Orgeneral Asım Gündüz, Orgene-


Türkteki vasıfların başında
kadirşinaslık gelir
Mareşalin Türkiye Genelkurmay Başkanı olduğu zamanlarda. Büyük Millet Meclisi Başkanı Abdülhalİk Renda İle Dışişleri Bakanı olan Numan Menemenclofrlu görünüyor.
bir arada, arkada o zaman
daima diri, genç ve faal bir halde kalması gayesiyle lüzum gösterdiği Tahdidi Sin Kanunu hükmüne büyük bir ruh asaletiyle boyun eğerek Genel Kurmay Başkanlığından ayrıldıktan sonra bir müddet tetebbu ve istirahat haystı içinde her türlü faaliyetten uzak durdu. O bütün milletin malı olmuş yüksek bir kahraman askerdi. Her Türk onun vatana ifa ettiği hizmetlerin hâtırasiyle kendisine karşı sonsuz bir sevgi besliyordu. Bu gibi şahsiyetlerin sadece mevcudiyetleri bile bir manevi bir kuvvet teşkil
kavim için eder
başladıktan
Demokratik hareket sonra Mareşal Favzi Çakmak iç politika sahasındaki faaliyetlere İştirak etmeyi münasip buldu. Bütün milletin malı olan büyük Milli Mücadele kahramanının bu müstesna mevkii feda ederek bir parti adamı olması kendisini mücadelelerin üstünde daima yüksek bir mevkide görmeyi tercih eden bir kısmı vatandaşlarda bir mahzunluk tevlidetmışti. Fakat hiç şüphe yoktur ki Mareşal bu kararını verirken memleketin yüksek menfaatleri namına bunun lüzumlu bir fedakârlık olduğuna inanmış olacaktır. Kendisini kaybetmiş olmaktan ileri gelen teessür içinde hu
noktanın muhakemesini tarihe bırakarak biz sadece duyduğumuz acıyı ifade etmek ve unutulmaz hizmetleri karşısında hürmetle eğilmek teriz.

ıs-
Gazetemizde çıkan yazı: Bl MİLLET ÎLE DEVLETİN
YÜK HADİMLERİNDEN BİRİ : FEVZİ ÇAKM AK
BÜ-
Mareşal Fevzi Çakmak ı kaybetmiş bulunuyoruz.
İçimizden bazıları, onu Millet Partisinin fahri genel başkanı olarak tebcil edecekler ve bu partide bıraktığı boşlukta, aradıkları haclegâhı bulacaklardır.
Bazıları da, ailelerinin, nâdir aileye nasıp olur bir temel direğim kaybettikleri için derin bir hicran duyacaklardır.
Fakat çoğumuz, daha doğrusu hepimiz. Mareşalin millet ve devlet çerçevesi içindeki tarifine bağlı bulunmaktayız. Merhumun, zaten büyük tarifi budur. Buna göre, aramızdan ayrılmış bulunan insan, bu millet ile devletin büyük hâdımlerinden biridir. Çünkü Milli Mücadele Türkiyesınin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin ErkAıuharbiyei Umumiye
ve bu sı
I
Reisidir. Bu ne demektir fatı ile bu memlekete ne gibi metlerde bulunmuştur, bunu, gazetelerden birinde bilâhare neşredilmiş yahut neşredilmekte olan hâtıralardan takip etmeye lüzum yoktur. Gazi Mustafa Kemalin; büyük nutkunu okumuş olmak kâfidir
Sicilinı şu yahut bu vekâletin “Zat İşleri Dairesi., nden değil de millet ve Türk tarihi adına doğrudan doğruya Atatürk’ten almak hem nâdir bir pâye hem de küçük politika ihtiraslarının ebed-nışln
enşemiyeceği bir noktada olmak demektir.
bildiğimiz, sevdiğimiz ve kahramanlıklar destanıma olarak
Bizim büyük başlıca şahsiyetlerinden biri tanıdığımız Mareşal Fevzi Çakmak, bu idi. Nasıl ki. aramızda münakaşa mevzuu olmasına imkân bulunmayan insan da, budur.
Bu güzel insanı varın son taHra* hatgâhma tevdi ederken, elbette ki, 30 Ağustos günü Dumlupınar sahralarını düşmana cehennem eden Türk ordularının sevk ve idaresini üzerlerine almış üç büyük isimden bir tanesi olarak yâdedecegiz.
18 Nlfift.n 1950
Y E N î İSTANBUL.
Sayfa 7
Amerikadan hususi surette getir.
tirilen dünyanın en saf
M İ Ç A M
NANE ESANSI İLE YAPILAN
Diş ve ağız sağlığını koruyan, yıkandıktan sonra ağızda fevkalâde bir serinlik bırakan antiseptik bir diş macunudur.
İstanbul Defterdarlığından :
Dosya No.
Cinsi
611—524
Yar-eski
M2
Kıymeti Lira
550
Teminatı
Lira
42
611—1731
611—764
511—622
614—192
m—181
2000
1200
1640
6400
1660
150
90
123
480
125

köyü ada,
4500
338
813—2011
512—2071
512—2074
512—2084
512—2085
köyü
4900
368
Kmalıada» Tevfikiyc, Çınar, başı so. 138 ada, 13 parsel 69 yeni 77 kapı sayılı 279 arsa.
Heybeliada, Dağ arkası ve Sakatlı so. 74 ada. 1 parsel eski 2 yeni 14,16 kapı sayılı 204 M 2 arsanın 1/2 payı. Burgazada, Gökdemlr so. 35 ada. 24 parsel yeni 9 kapı sayılı 58.50 M2 arsa.
Büyükada, Yalı malı. Demirci kız ve Topuz so. 49 ada. 13 parsel yeni 20 kapı sayılı 81.50 M2 arsa.
Heybeliada Bahriye bayırı so. 39 ada. 19 parsel yeni 14 kapı sayalı 432 M2 arsa.
Burgazada, Burgaz çayır so. 12 ada, 2 parsel 166 M2 arsa.
812—2005 Bakırköy, (Yeşilköy) Şenlik
Florya çiftliği arazisinden 11 16 parsel 2900 M2 tarla.
512—2007 Bakırköy, (Yeşilköy) Şenlik
Florya çiftliği arazisinden 11 ada, 15 parsel 2900 M2 tarla.
Bakırköy, (Yeşilköy) Şenlik köyü Florya çiftliği arazisinden 9 ada, 7 parsel 2900 M2 tarla.
Bakırköy, (Yeşilköy) Şenlik köyü Florya çiftliği arazisinden 2 ada, 7 parsel 2900 M2 tarla,
Bakırköy, (Yeşilköy) Şenlik köyü Florya çiftliği arazisinden 3 ada, 8 parsel 2900 M2 tarla.
Bakırköy, (Yeşilköy) Şenlik köyü Florya çiftliği arazisinden 6 ada, 7 parsel 2900 M2 tarla.
Bakırköy. (Yeşilköy) Şenlik köyü Florya çiftliği arazisinden 6 ada, 14 parsel 2900 M2 tarla
2000
3700
2600
2000
2600
517-2092 Bakırköy. rYeyHkflyT ‘ŞrtlTnt kövfl 2000 Florya çiftliği arazisinden 9 ada 6 parsel 2900 M2 tarla.
512—2109 Bakırköy, Kartaltepe mah. eski 30Û0 karye üstü yeni İncirli mevkii 41/1 harita ve 3, 4, 5 kapı sayılı 3077.59 M2 arsa.
150
203
195
150
195
ISO
225
Yukarda yazılı gayrimenkuller 3-5-1950 çarşamba günü saat 15 te MÜH Emlûk Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı a-çık arttırma İle satılacaktır, isteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlariyle satış günü komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. (Teminatlar önceden de yatırılabilir). 4443
23 Nisanda 5 yaşını dolduracak
Okuyucuları şerefine Atlas sinemasında parasız büyük bir müsamere hazırladı.

Tafsilât, bugün çıkan Doğan Kardeş'te.

Siz dc çocuğunuzu bu güzel fırsattan faydalandırınız.

İLANLARINIZI VERMEZDEN EVVEL
YENİ İSTANBUL İLÂNCILIK LIMITED ŞİRKETİNE SORUNUZ.
SİZE EN MÜNÂSİP VE DOĞRU YOLU GÖSTERİR.
Senelerden
beri beklenen
%2I SULF
SATIŞ
LU AMONYUM R IM IZ gelmiştir.
YERLERÎ :
Istanbulda


•r
İzm irde
Mersinde
Adanada
Halk Bankası T. A, Ş, nin 31-12-1949 Tarihindeki Bilançosu
AKTİF
PASİF
ZOT TLA


Kasa ve Merkez Bankası Kanuni karşılıklar kasası Bankalardaki mevduatımız Esham ve Tahvilât cüzdanı (Türk Esham ve Tahvilâtı)
Borçlu cari hesaplar
Sandık ve ajanslar cari H. Muhtelif borçlular İştiraklerimiz *
Sabit kıymetler
(Esas kıymetler) (Amortismanlar)
(435.000 T.L. üzerinden sigortalı) Emtea mevcudu
Sair aktifler
Muvakkat ve Mutavassıt H.
Ayniyat mevcutları
Nazım hesaplar
541.752.52
- 51.287.01
210.754.06
45.456.52
Türk Lirası
562.220.45
193.325.—
523.986.86
4.750.—
553.223.69
3.635.935.—
5.045.32
1.314.100.—
490.465.51
95.948.87
56.210.58
Yekûn 7.735.211.28
3.695.208.03
Sermaye
ihtiyatlar
ileride vukuu muhtemel zarar karşılığı
(Bankalar Kanunu M. 31)
Kanuni ihtiyatlar
Fevkalâde ihtiyatlar
Taahhütlerimle
Sandık ve ajanslar cari H. Mevduat ve cari II.
Tasarruf mevduatı Sair mevduat
Muhtelif alacaklılar . Vergiler
Sair
Sair pasifler
(Muvakkat ve Mutavassıt H.) Kâr
Nazım hesaplar
Kefaletlerimiz Sair Nazım H.
9
Halk Bankası T. A. Ş. nin 31 ■ 12-1949 Kâr ve Zarar
ALACAK
BORÇ
Personel masrafları
Vergi resim ve harçlar
Sair masraflar
Verilen faiz ve komisyonlar
Amortismanlar
Muhtelif zararlar
Kâr

Yekûn
238.557.—
12.979.36
32.254.67
248.634.84
14.340.71
27.642.97
2.689.88
577.099.43
5Â.516.67
117.033.35
536.516,67
2.100.96
79.523.39
43.400.96
3.703.248.87
Yekûn
Türk Lirası
’l.iOO.OOO.—
712.06169
995.305.—
2.699.903.03
Tablosu
Alınan faiz ve komisyonlar
Hazine bonoları gelirleri
Banka hizmetleri Muk. alman ücret ve Kom. Muhtelif kârlar
Geçen seneden müdevver kâr
Yekûn
İstanbul Halk Sandığı T.A.Ş.nin 31 • 12-1949 Tarihindeki
AKTİF
PASİF
967.839.27
499.124.27
81.624,35
3.746.649.83
335.216.99
2.689.88
7.735.211.28
3.695.208.03
447.4M.36
12.172.79
M.A47.77
40,792.51
lO.ÖOtL—
577.099.43
Bilançosu
F. Z. BİRKAN .
Galata. Hovagimyan Han Tel. : 42763
Telgr. : Bolkan
Kasabalı HAYRI
Sandıkçılar No. 29
Tel. :
Kasa ve Merkez Bankası Kanun! karşılıklar kasası Bankalar hesabı
Senetler cüzdanı hesabı Avanslar
Borçlu carî hesaplar Meslekî krediler
Borçlu cari hesap Iskonto senetleri
813.922.39
21.725.—
4259
babanoglu
Çarşısı No. 43 : Türktam
babanoglu
Muhtelif borçlular
Emtea mevcudu
Sabit kıymetler
Esas kıymet
Amortismanlar
Sair aktifler
Bilûnço senesi zararı
Nazım hesaplar
26.990.41
17.552.—
Kâmil
Kıbrıs Telgr.
Kâmil
Abidinpaşa caddesi No. 201
Tel. : 1974
Telgr. : Türktam
....... . ■ ... .ıtır. >«h.(ill*Mlill.i^-«lHMkı(i;UinilMİİİİ1UlltltHiH/i!lHlıılıliHMUllUt*.|l|
DÖŞEMELİK KADİFE -------------------------------------------------------------------------1
Yün ve pamuk karışık döşemelik kadife ithal edeceğiz. Almanya, Holânda ve Belçikadaki fabrikaların Türkiye vekillerinin tekliflerini bekliyoruz.
Çarşıkapı, Aydıner han kat 2-88/34 ----------------L* TELEFON : 29266

»•(:ir
FERN - LİNE - NEW - YORK I
15 nisan'da limanımızda beklenen I
FERNCAPE I
Vapuru doğru I
New • YorK ■ Boston ve Philadelphia I için eşyayi ticariye yiıkiiyecektir. I
1 mayısta limanımızda beklenen FERNSEA I
Vapuru yukardaki limanlar İçin eşyayi ticariye I
yüklivecektir. I
Fazla tafsilât için Galalarla Veli Alemdar hanında 203 No. da I SCANDSHİP Acenteliğine müracaat. Tel: 42221 | s

I

nkara Okuyucularımıza...
ra
Gazetemiz hergün ilk uçakla Ankaraya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENt İSTANBUL”un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve ilân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla İstanbul a bildirilmektedir.
Ankara büromuzun adresi:
Kâzım özlap Cad. No. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
83.856.68
172.425.—
225.115.11
158.546.06
3.832.39
184.668.66
835.647.39
37.747.58
35.422.21
9.438.41
515.315.50
67.969.71
Yekûn 2.359.984.70
1.666.969.93
Sermaye
İhtiyatlar
ileride vukuu muh. zarar karşılığı
Kanuni İhtiyatlar
Fevkalâde ihtiyatlar
Karşılıklar
Taahhütlerimiz
(Halk Bankası Mevduat ve cari H. Kumbara ve tasarruf Diğer mevduat
Tediye emirleri Muhtelif alacaklılar Sair paMfler
Nazını hesaplar Kefaletlerimiz
Diğer Nazım hesaplar
1.000.000.—
92.098.54
17.649.64
35.299.26
39.149.64
49.819.—
470.842.85
650.355.76
181.795.18
468.560.58
50.703.80
28.363.31
17.801.44
Yekûn
2.359.984.70
1.666.969.93
308.713.66
1.358.256.27
İstanbul Halk Sandığı T.A.Ş.nin 31-12.1949 Kâr ve Zarar Tablosu


ALACAK
Personel masrafları Vergi ve harçlar Sair masraflar Verilen faiz ve komisyonlar Amortismanlar Muhtelif zararlar
Yekûn
121.627.07
9.446.05
23.964.88
85.282.27
2.035.95
813.53
243.169.75
Aldığımız faiz ve komisyonlar Banka hizmetleri karşılığı Sair kârlar
Zarar
Yekûn
nkara Halk Sandığı T.
AKTİF
ödenmemiş sermaye Kanuni karşılıklar kasası
Munzam karşılıklar muk. ileride vukuu muh. zarar İhtiyat akçesi mukabili Kasa v© Merkez Bankası
Kasa
Merkez Bankası
Bankalar
Senetler cüzdanı Avanslar
Borçlu carî hesaplar Meslekî krediler Muhtelif borçlular Emtea mevcudu Sabit kıymetler
Menkuller esas kıymeti Menkuller amortismanı
kıymetler karşılığı
121.048.53
62.802.80
954.733.24
(58.269.90
116.546.86
763.016.25
382.612.47
58.245.73
G. G.
Sair
Menkuller Esas Kıy. Menkul Amortismanı.
41.431.61
4.143.16
37.288.45
aktifler
Nazım
hesaplar
Yekûn
Ş. nin 31 ■ 12 ■ 1949 Tarihindeki
PASİF
Bilançosu
499.000.—
1.129.550.—
1.145.628.72
393.018.72
1.285.726.64
93.743.97
197.094.23
2.930.848.50
136.840.77
46.668.21
95.534.18
1,569.759.80
9.523.413.74

8.130.831.29
152.805.28
19.122.89
3.271.87
67.969.71
243.169.75
Sermaye
İhtiyatlar
ileride vukuu muhtemel zarar kar®. (Bankalar Kanunu Madde 31) Kanuni ihtiyatlar
Fevkalâde ihtiyatlar
Karşılıklar Taahhütlerimiz Mevduat ve cari hesaplar
Tasarruf mevduatı
Diğer mevduat
Tediye emirleri Muhtelif alacaklılar Sair pasifler
Kâr
Nazım Hesaplar Ke f aletlerimle
Sair Nazım hesaplar
58.269.90
116.546.86
364.296.41
3.106.091.90
1.637.646.10
Yekûn
670.462.—
3.460.369.29
1.000.000.—
539.113.1T
150.000.—
2.671.821.60
4.743.738
22.832.63
188.476.49
203.716.71
3.716,14
9.523.415.^1
8.18M3L29
Ankara Halk Sandığı T. A. Ş. nin 31 * 12-1949 Kâr ve Zarar Tablosu
BORÇ ____ ALACAK
Personel masrafları
Vergi ve harçlar
Sair masraflar
Verilen faiz ve komisyonlar Amortismanlar
Muhtelif zararlar
Kâr t
317.057.34
0 081.42
61.168.78
478.170.51
16.128.85
33.409.00
3.715.14
040.681.64
Alınan faiz ve komisyonlar
Esham ve tahvilât cüzdanı gelirleri
Banka hizmetleri Muk. Al. Ücret ve Kom.
Teşebbüslerimiz kârı
Muhtelif kârlar
W
615.297.91
71.274.81
213.299.72
901.—
48.858.20
Yekûn
Yekûn
949.631.64
MÜZELER
BUGÜN AÇIK OLAN MÜZELEB
/gTANBUL
Aysıofya (Telf. 21760) 10-16.
Türk ve îalftm Earrlrrlî 13,30-
16.30.
İZMİR
Arkeoloji Müzsal (TeJG 3324)
9-12, 13.30-17.
TİYATROLAR
18TAUBUL
ŞEHİR TİYATROLARIı
DRAM KISMİ t 20.30 da Deli Saraylı.
hOMElH KISMI; 20.30 da Üvey
Kıırde()sr»
. AMMKR KARACA ÖPER K-1İ: 20 30 da Khahlc Udııhır.
1EM si;s OPERETİ; 21 da Deh Gönül.
KONAK PAVYONU: imnyol at-rakayon trupu.
6E1HK TİYATROSU: Terhaii yok.
H
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY
SİNEMA
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS (40830) Kan Dâvası.
AKIN (80718) 1—Leylâ İle Selma. 2 — Yeşil Korsanın Kızı.
ALKAZAR (42062) 1 — Yılmaa
Kahraman. 2 — Yoşll Cehennem Kahramanlan.
AR (44301) Rio Aşkları Sunra: Karanlık Geçit.
ELHAMRA (43595) Rio Aşkları Suare: Karanlık Geçit.
İPEK (14289) Haydutlar Kırallçeal Renkli - Türkçe
İNCİ (R4505) 1 — Kahraman Yüzbaşı. 2 — AaiUttde Silâhşor. Suare: Ateşten Gömlek (Türk Filmi).
Ltl.E (4B098) Her Şafakta ölürüm.
MELEK (I086M San Franalako.
bl ATPARK (83143) 1 — Korkunç Altın, 2 — Noşıdl Hayat,.
S CM ER (I2W1) Üç Aşk Anlamda.
sark (40880) îatanbul Geceleri.
SIK (43720) 1 - Atlan Yürekli
Çavuş. 2 — Yarışlar Kıralı.
TAKSİM (43101) Lüküt Hayat.
BLIVK TİYATRO (10370) 20 de Pear Gynt .
HtçÇK TİYATRO (11109) 20 de Kıakanclar.
(MIC GAZİNOSU — Farla ftavü Heyeti,
FAVYONDA — İtalyan Akrobatları.
İZMİR
| r r AK S i Mİ
Lüküs Haya HEZHlt KEZİS* t
TAN 1 — Monte Krlato Konteal.
2 — Kanlı DöğÜŞ,
YEM (84137) 1 — Hint Eararı. 2 — BeetekAr Denizci.
ÜNAL (40306) 1 — Kara Kortan.
2 — Atoş Çomberi.
YILDIZ (42847) Sevimli Haydut.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23883) 1 — intikam
(Arap filmi). 2 — Bu Kadın Mücrimdir.
AYSU (21017) 1 - Fedakâr Doktor. 2 — Cehennem Zindanı.
AZAK (23Ö42) 1 — Vatan Kurtaran Anlan. 2 — Kadın Cellâdı,
ÇEMBEltLİTAS (22Ö13) lıtanbul Geceleri.
FERAH İstanbul Geceleri.
HALK 1 — Atlan Adam. 2 — Beş Parmaklı Canavar.
İSTANBUL (22367ı 1 — Akdenla Konanları. 2 — Kaptan Siroko.
3 — İki Cingöz Haremde.
MARMARA (23800) 1 — Aşk Bet-tetl. 2 — Yanlış Hüküm.
MİLLÎ (220(12) Bu Kadın Mücrimdir 2 — intihanı.
Tl RAN (22127) 1 — Vatan Kurtaran Anlan. 2 — Kadın Cellâdı.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Ne-elmaçl Amerlkada, 2 — Aşk Kurbanı.
KADIKÖY CİHETİ f
HALE (60112) 1 — Vatan Haini. 2 — Bir Sipahinin K(.n.;ını.
OPERA 1 — Knnunaur. Sokak. 2 — Bol Aml.
YEL DEĞİRMESİ: 1 — Knrrnnın Aşkı. 2 — Günahımı ödüyorum.
ANKARA
R A D
EMİNÖNÜ;
Beşir Kemal (Eminönü) — İtimat (Küçükpazar) — Sultanahmet (Alemdar) — Azadur (Ge-dlkpaşal.
BEYOĞLU:
ANKARA (23432) Yıldızlar Barı.
BÜYÜK (10031) Sefiller,
CEBECİ (13846) Kahraman öncü.
PARK (11131) LüIcüb Hayat.
SUS (14071) LükÜa Hayat, SÜMER (14072) Kanh Hayalet, ULUS (22204) Zafere Doğru.
YENİ (14040) Yeni Günoş.
İZMİR
ELHAMRA; Şanghayb Kadın.
LALE 1 — Çöl Silâhforları. 2 — Günah Çocuğu.
TAN 1 — Çöl Silâhşorları. 2 — Günah Çocuğu.
YENİ: 1 — Lüküt Hayat.
UARÜIYAKA ciheti
MELEK; 1 Kan Kaleal. 2 — Öldüren Gözler.
SÜMER: Kılıçların Gölgelinde.
♦•YENİ IETANHI L”un bugün için tavtlye ettiği programları
DAHİLDE:
10.28 İstanbul: Piyano soloları - Piyanist Neclâ Tarcan. — 21.15 İstanbul; Fasıl Heyeti konseri.
HARİÇTE;
11.30 Londra: BBC İskoç orkestrası konseri.
SIHHİ İMDAT
(suLnöui Beyoğlu (4008
Anadolu yakası 60536
Ankara 01
tsmlr Z251
Beyoğlu (4004 Aadiicöy 60072
latanhul 24222 Üeküdnr 60940
Ajikura 00. İzmir 2222. K. yuka 1005i
ANKARA:
7.30 M.S. Ayan. — 7.81 Hafif Parçalar (Pl.) — 7.45 Haberler ve Hava Raporu. — 8.00 Köçek-çeler (Pl.) — H.15 10 dakika Rulnnjo (Pl.) — 8.25 Günün
programı. — 8,30 Hafit Orkestra müzikleri (Pl.) — 0.00 Kapanış. 12.28 Açılış ve Program. — 12.30 M.S. Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Salon orkestram. — 13.30 öfcle gasotosl.
— 13.15 Radyo salon orkestrasının devamı. — 14.00 Akşam programı. hava raporu ve kapanış. 17.58 Açılış ve progrum. — 18.00 M. S. Ayarı. — 18.00 ince Saz (Sultan! Yegâh Faslı) — 18.45 Çigan Havaları (Pl.) — 19.00 M S. Ayan ve haberler. — 10.15 Geçmişle Bugün. — 10.20 Yurtlan Şenler. — 19.45 Radyo İle In-gihr.ee. — 20.00 Karışık Melodiler (Pl.) — 20.15 Radyo Gazetesi
— 20 3o Serbest Saat. — 20.35 Şarkılar — 20.00 Oyun havaları. — 21.00 Unesko Gazetesi — 21 15 Dona mltalftl (Pl.) — 21.45 Konuşma: Şatlık Saati (B.C.G. Aşiöi). — 22.00 Müzikacvcrin sa-
ati. — 22.45 M. S. Ayarı ve Haberler. — 23.00 Program ve Kapanış.
İSTANBUL i
12.57 Açılış ve program. — 13.00 Haberler. — 13.15 Şarkı ve türküler. (Pl.) — 13.30 Sevilmiş valeler (Pl.) — 13.50 Ev kadını
— Eşya ve hah temlshgi. — 14.00 Şarkı ve türküler. — 14.40 Dans müziği (Pl.) — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 V. Lopoz ve X. Cugat orkestralarından dana milliği (pl.)
— 18 30 Rlchard Tauber’den operet şarkıları (Pl.) — 18.45 Sas eserleri, — 19.00 Haberler. —
19.15 Gitarist Cari Krosa ve Tony Mottoladan gitar duoları (Pl.)
— 19.25 Piyano soloları. — 10.45
Şarkı ve türküler - Mefharet Yıl.hrun. — 20.15 VVorthcr -
Radyofonik piyes. — 21.00 Duna müziği (Pl.) — 21.15 FohiI heyeti konnorl, — 22.00 Küçük orkestradan melodiler (Pl.)—22.20 Dans müziği (Pl.) — 22.45 Haberler. — 23.00 Karışık hafif müzik (Pl.) — 23.30 Programlar ve kapanış,
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
Londraı
7.45 Dlııloyioi istekleri. — 8.15 Palm Court orkestralından hafif müzik. — 0.30 Dinleyici istekleri. — 11.00 Geraldo konsor orkestrası, — 11.30 BBC Iskoç orkestrası konaerl. — 12 30 Rac-burn urkcstruHindaTi müzik. —
15.15 Keman soloları. — 17.15 Ray Martin orkestrasından hafif müzik. — 18.15 Yeni phıkl&ri takdim ediyoruz, — 20.30 Ftad-fonlk temsil (İngilizce) — 22.J5 Philip Grcon ve orkestrası» — 23.00 Dinleyici istekleri.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
12,50 D.H.Y. (Türk) Ankar&d&n.
13.30 B.E.A, (İngiliz) Londra, Nis. Roma, Atlnndan.
14.— D H.Y. (Türk) İzmlrdon.
14.45 S.A.S. (İskandinav) Kopenhag, Amsterdnnı. Münih. Romadan.
16.- S.R. (İsviçre) Zürih, Cenevre, Atina, Ankaradan
16.20 D.H.Y. (Türle) İskenderun. Adana, D. Bakır. Malatya, Anknradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLARK
0.— D.H.Y. (Türk) Ankaraya.
10.10 D.H.Y, (Türk) Ankara, Kıbrıs. Boyruta.
13.50 D.HY. (Türk) tamire.
14.30 BE A. (İngiliz) Atina, Roma, Nla, ı Londraya,
11.30 D.HY. (Türk) Ankaraya.
16.00 S.A.8. (İskandinav) Roma, Münih, Amsterdam, Kopenhag'a.
GELECEK OLAN VAPURLAR
20.30 Maraknz (Mudanyadan).
GİDE( EK OLAN YAPI RLAR
5.— Tırhan (Karadenizei.
0.— Marakaz (Mııdanyaya) .
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.15 Scrnplon (Avrupa).
7.10 Doğu.
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
9.— Toru».
18.10 Ankara.
21.30 Semplon (Avrupa).
Dellasuda (Merkez) — Nihat (Taksim) — AyAzpaşa (Taksim) — Hayreddln Tav (Galata) — Sporldls (Galata) — Atakan (Şişil) - Mecldlyeköy (Şişli) -Halıcıoğlu (Haaköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa),
FATİH;
Üniversite (Şehzadeböşı) — Ziya Nuri (Aksaray) — Emin Rıdvan (Samatya) — Nâzım Malkoç (Şehremini) — Edlrnekapı tKa-ragümrttk) — Gtilzeren Sipahi-oğlu (Fener).
EYÜP: Ayvanzaray (Şifa).
BEŞİKTAŞ;
Nail Haht — Yeni (Ortokuy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek).
KADIKÖY:
Yeldeğirmenl — Kuıltoprak — Göztepe — Bostancı.
ÜSKÜDAR: Merkez,
HEYBELİADA: H. Halk.
BÜYÜKADA: Halk.
ANKARA
Güray — Nümune — Sebat .
İZMİR
Ege (BasDiahanc) — Hilâl (Ko-mernltı) — Asri (Eşrefpaşa) — Karalaş (Yalılar) — Alsancak.
Perşembe
200 bini aşan muazzam bir kalabalığın elleri üzerinde giden tabut, mezar başına böyle ulaştı
Millî Kahraman merhum Fevzi Çakmak’ın tabutu, gençliğin elleri üzerinde taşınıyor
taşınan aziz ölü, Atatürk
Bayezid Meydanı dün, şimdiye katlar görmediği bir kalabalıkla
bir insan seli ile kaplanmıştı. Cemaat yürümüyor, tabut, âdeta eller üzerinden yürütülüyordu. Resimde oşine bu azameti sahneyi görüyorsunuz.
karşılaşmıştı. Bütün meydan, yan ve nfn
g ■■■- L --I1 -
13Nisanl950
Büyük Türk Kahramanı Mareşal Fevzi Çakınak'm ebedi istirahatgâhı ve rahmetli itfNUt yanaw (Aşağıda) Büyük bir insan seli tarafından eller üzerinde Teşvikı-jedekl evinden alınan cenaze, mezara terkedildikten sonra...
Bulvarından geçerken
. J
Tarihe geçecek bir azamet içinde yüz binlerce İstanbullunun elleri üzerinde
USU)

Comments (0)