Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

İşçi Arkadaşlar :
Yakında çıkacak günlük siyasî
gazetemizi bekleyiniz.
Sen- : 1 Sayı 7
Ekonomik ve Sosyal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
ŞİMDİLİK CUMARTESİ GÜNLERİ ÇIKAR
Fiyatı 10 Kuruştur.
12 Ekim 1946
Kari Marksa göre Sendikalar VE
Emekçilerin inkılâpçı Partisi

Demokrat Parti İşçi sınıfını inkâr ediyor
Bilindiği gibi “Birinci Beynelmilel» in nizamname tasarısını kari Marks kaleme almıştı.
Bu vesika dikkatle okununca görülürki Marks emekçilc' rin bu milletlerarası teşkilâtını, bir araya toplanmış hem İktisadî hem siyasî emekçi cemiyetlerinin - yani sendikaların ve inkılâpçı partilerin - kudretli bir ittifakı olarak tasavvur ediyordu.
|nk lâbın temel taşı, en basit şeklinde, emekçi hareketi, yani sendikacılıktır.
Partili inkılâpçılarla diğer emekçiler arasındaki fark, birincilerin esas olarak (daimî mer.faatlara, umum hareketin menfaatlarina» kıymet vermeleri ve sınıf mücadelesinin ileri müfrezesini teşkil etmeleridir* Marksiz.muı Sendikacılıkta inkılapçılığı birbirine yaklaştır masından her ikisi de aynı derecede faydalanmıştır: Birincisi inkılâp ülküsü bakımından, İkincisi amelî zekâ bakımından inkılâpçı parti varılacak gayeyi gösteriyor; sınıf savaşının yalnız bir ücret ve iş saati kavgası olmayıp ayni zamanda bir siyasî savaş olduğunu öğretiyor. Fakat sendikacılıktan varılacak gayenin ona yol açan, faal gündelik hareketler olmazsa, hiç bir kıymeti olmadığını öğretiyordu.
Bu gün artık çok iyi bilini-yorki s nıf savaşı, her günlük maddî ihtiyaçların baskısı altında, insiyakı bir tarzda hareket eden kütlelerin, önüne du rulmaz bir faaliyetidir. İnkılâpçı partinin kadroları bu geniş kaynaşma içinde pişer ve o! gunlaşır.
Bugün çok sade ve açık görünen bıı hakikatler milletlerarası sınıf mücadelesinde uzun seneler anlaşılamamış, sendikacılar ve partili inkılapçılar bir birlerine kem gözle bakmışlar ve çekişmişlerdir. Birinciler İkincileri, şeeni vakıalardan uzak, hayaller peşinde koşmakla ittihaın ediyor ve arkalarla dan yürümeyi reddediyorlar inkılâpçılar ise, sendikacılara, iş gücünün sömürülmesine ilişmedikleri için, kendilerini hiçe sayar gibi, yukarıdan bakıyor lardı. Marksın bütün müşterek menfaatleri ve bağlılığı göster me gayretlerine rağmen elbirli ğile çalışmaya karşı mukavemetler senelerce devam etmiştir. •
Bahsi geçen nizamname mu-kaddemesinitı 3 ve 4 ncü b?nd-lerinde, o ; “Bütün esaretin kay-
nağı emekçinin sermaye tabii yetine konmasındadlr. Bunun için emekçilerin İktisadî kurtuluşu en büyük gaye olup siyasî hareket ise bir vasıtadan ibarettir,, der. Bu sözle Marks’ın demek istediği partinin sendikaya bağlı olması değil, fakat asıl gayenin -demokratlar için olduğu gibi- siyasî olmayıp iktisadi olduğu vc siyasî mücadelenin bir vasıtadan ibaret bulunduğudur.
Lâyihasının sendikacılığa ait kısmında Marks, (sermayenin müstebitçe emirlerine karşı savaşan emekçilerin, kendiliklerinden yaptıkları tecrübelerden doğan, emekçi cemiyetlerinin -Ortaçağda nahiye meclisleri ve belediyelerin burjuvazi için ol duğu gibi- yavaş yavaş “teşkilât merkezleri,, (önemini kazandıklarını) anlatmaktadır.
Bunlar yalnız hemen tesirlerini gösteren savaşlara atılmakla iktifa ederek, bizzat kapitalist nizamına karşı temsil ettikleri, muazzam kudreti iyice takdir edemediklerinden dolayı tarize uğramışlardır.
Marks yarının -yani zamanımiztn-inkılâpçı sendikacılarına şu programı tavsiye etmektedir : “Kapitalizmin miiziç manevra ve entrikalarına karşı günü gününe hareketlere geçmekle beraber, emekçiler sınıfının kat’î kurtuluşundan ibaret olan büyük gayesi için de, şimdiden ______ _____(Sonu S. 4 Sü. 3 de(


D> Parti kurucuları, memlekette sınıf meselesi diye bir şeyin bahis mevzuu
Bu niemlc’ ette bir işçi sınıfı bulunduğunun, bu sınıfın bir takım dertleri ve istekleri olduğunun, bu dertlere çare aranmaz ve istekler taııınmazssa memleket iş gücünün ne kadar yıpranacağının farkında olmıyan vatandaş varandır ?
Gören bir gözle sadece etrafına bakıvcrmek bu sınıfın mevcut olduğunun, hem de Cemiyetin en ağır şartlarının ve mahrumiyetlerinin, gittikçe artan iztiraplar halinde bu sınıf üzerine yüklendiğinin farkına varmak için yeterde artar bile ! Eğer bu cemiyet içersinde bir adam çıkar da, bu memlekette işçi sınıfı yok-
r
i

olamıyacağını söylediler
tur. Onun uğraşılacak dertleri yoktur derse, bu adanı, ister bir ilim adamı, ister bir politika adaını ne olursa olsun,"bu adamın hüsnü niyetinden şüphe etmekte bizzat işçi sınıfı yerden göğe,kadar haklıdır.
Ve işçi sınıfının mevcudiyetini ve dolayısile İstıraplarını inkâr eden b.r adam demokrat parti kurucularından profesör Fuat Köprülüdür.
Bu sözlerin, Bay Profesörün şahsına ait değil de temsil ettiği partinin noktai nazarına uygun olduğunu yine bu partinin kurucularından Adnan menderesin de buna müvazi sözlerinden anlıyoruz. (Devamı S.4 Sü. 4 de)
İşçiye zam istiyoruz

Hükûmctii; yeni bütçe vesile sile memur maaşlarına yüzde yüze kadir varar) nisbetler dahilinde bir zam yapmak knı ;rı hakkınd ıg« çrn sayımızda düşündüklerimizi söylemiş ve b.ı zamları m:\azi olarak işçi ücretlerine du ayni nisbetlerde ı zamlar yapıim o lüzumunu ileri sürmüştük.
G-çen harranın habt rieri arasında; İktisat Vcknktinm ko nıür ş;.!: rine bir mi-dar zam yapmak kararında olduğu ||d i vardır.
">u zı.n mikdarınm ııs olacağı henüz bilinmemekle beraber bunun memnuniyetle karşıladığımız! kayıt etmek ister vc hükümetin bu katan diğer devlet endüstrisine de tatbik , etmesinin ve bu suretle devlet elindeki fabrikaların hepsinin de i yüz le yüz bir zam kabul edilmesinin bugünün en zarurî ihtiyacı olduğunu, bu fırsattan faydalanarak bir kere daha hatırla ti -îz. "
Aksi takdirde alınmak istenilen tedbirler yarım ve hatta neticesiz kalmağa mahkûm olacaktır. Şayet devlet is-! te eliğimiz bu zuntnı kabul edersi diğer lıvsusi endüstri şubelerinde de buna muvazi yükselmelerin gccikmiytceği tabii-‘ dir. işçinin bu en mühim davası için hükümetten dikkat ve i alâka bekliyoruz.
i
i
enoiKası
İşsiz kalacak tütün işçileri hakkında »yerinde bir talep
Haber aldığımıza göre Tütün işçileri arasında işsizlik mevsimi yine başlamak üzeredir. İşsiz kalacak vatandaşların adedi öğrendiğimize göre 400 - 500 erkek işçidir.
Bu işsizliği önlemek maksadde tütün işçileri Sendikası ve İstanbul Sendikalar Birliği tarafından bir heyet Çarşamba günü Tekel Genel Müdürlüğüne gitmiş ve tütiin işçilerinin bu feci durumlarım açıklıyarak ’ bir salon açılması lüzumunu ileri sürmüştür. Alâkadar makam hu teklifi gayet müsait karşılamış ve lâzımgelen kolaylığı göstereceklerini vâdetmişlerdir.
Yüzlerce ailenin sefaletten kurtulması için, bir an evvel neticeye varılmasını temenni ederiz.
|

(

SENDİKA, İST
1 7 - 10 - 946 Pazartesi gü
Çemberli taş .( jen bahçede İsi;
bul ayakkabı işçileri şendi
sının olağan üstü toplaıd
ntı çok samimî tezahürlere yol açtı
En Doğrucu
'' ■■ IHTI ITTjr ı JUII.JL

AN3UL SENDİKALAR. BİRLİĞİN

.a-
yapık ı.
Kunduracıların Pazartesi gününü seçmeleri tesadüfi değildi. Ustalar sayaları kesip makineciye verdiklerinden tezgâhlar iş başı yapamaz. İşçiler o gün atölyelerine Purstancalarmı almak üzere "ğrarlar.
işçiler daha saat ona gelme den kol kola arkadaş grupları halinde yürüyüp salondaki masaları dolduruyorlar. Sevinçli ve gözleri ışıl ışıl parlayan delikanlılar etraf masalardaki arkadaşlariyle selâmlaşıyorlar ve derhal kendilerine has tabirlerle şakalaşmağa başlıyorlar. Bu arada kucaklaşanlar bile var.
ITam sant 11 de salon dolmuş buhnıuyor du. Kurucular heyetinden^ Yusuf San Mustafa o/l" ’ŞÇİ arkadaşlarının alkışlan ırasında sahnede göründü.; Heyecanlıydı. Kûnffutâ? adfiÇfr' kendilerine gösterilen itimada teşekkürle başlayan kısa ve özlü hitabesini söylerken âdeta işçi sınıfının rüştünden şüphe edenlere meydan okuyan hali vardı. Senelerdenberi bu çeşit toplantılara susayan arkadaşlarına biraz evvelsi sıcak havayı hatırlatarak bu sevinçli dakikaları bir havran günü olarak vasıflandırdı:
“Arkadaşlarl sendika ne bir hayır cem i re ti, ne de bir takım menfaat düşkünlerinin basamağıdır. Sendika işçinin yal ı ız menfaatlerini değil haysiyetin: de koruyan bir mekteptir.
DAHİL OLDU
Biz bu mektebin hem yapici-rı hem talebeleriyiz. Başladığımız bu yapıyı tamaınhyaca* ğız arkadaşlar, dedikten sonra üç aylık sendika hesapları hak-ve sendika nizamnamesinin 6 ncı maddesi dolayısile kuruluşundan üç ay zarfında olağauüstü toplantılarını yapmayı amir olduğunu ve şimdi kongre reisliği seçimi yapılacağı bildirdi. Gösterdiği iki namzetten Haşan Gedik oğlu açık oyla ve çoğunlukla kabul edildi. Kâtipliklere de Süren Gravaryan ve Vahdet Tuna seçildiler.
Hasjıı Gedik oğlu teşekkür ettikten sonra daimi idare heyeti ve kontrol komisyonunun seçilmeğe geçileceğini bildirdi. Seçimin gizli mi yapılması (Devamı S. 4 Sü.£ de)
yapı jBa?
adma 5ında izahlarda bulundu
İçtimaî Mevki
Bir lisenin açılış töreninde mektep miidürii talebesine bir nuiuk vermiş. Sayın müdür, sözleri arasında, neden lüzum gördüğü bilinmez, işçi ile talebe arasında bir nukayese yaparak «Siz işçi değil, içtimai mevkii yüksek kimselersiniz» demiş.
İçtimaî mevki meselesi de nereden çıktı! Talebesini yüksek görmek istemekte mektep müdürü haklı olabilir! Fakat işçiye senin mevkiin aşağıdır, demek kiniae-nin hakkı değildir.
Mesele, şunun bunun sözlerinde değil; memleket münevverlerinin zibniyciindedir. Ağzından böyle sözler çıkan kimselere, ilim ve ahlâk öğretsin diye evlâtlarımızı teslim edebilir miyiz!
Uçi
Sayfa : 2
Sendika Gazetesi
12 Ekim 1946
Dünya îstihsalâ-tında kadın
Hemen her memlekette kadı nın toplu olarak istihsal hayatında yer alması, endüstrileşmenin geliş n iiile artmş ve ehemmiyet kazanmıştır. Kedin emeği daima kolay istismar edilir bir emek olduğundan çok defa bir tercih sebebi olmuştur. Zira kadın emeği erkeğinkinden daha geç teşkilâtlanmıştır. Bu emek mişiniz-min istediği birtakım faydalara kolayca uyabilmiştir. Kadın gücü, bilhassa harp zamanlarında kullanılmak üzere bir ihtiyat olarak istifade edilmiş, fakat haze-rî devre başlayınca kadının eve dönmesi teranesi ortaya çıkmış tır.
Bütün bu arızî durum, kadının iş hayatında esaslı rolünü almasına engel olmamıştır. Hayatın her sahasında erkekle omuz omuza istihsal hayatına atılan kadın bir yandan mütchassısla-şırken, bir yandan da, “müsavi işe müsavi gündelik,, dâvasını ortaya atmıştır. İş giicü pazarında kadın emeğinin erkeğinkine nazaran çok düşük bir seviyede olması işçi birliklerinin esas bir dâvası haline gelmiştir* 1 fakat kadın gündeliklerinin yükseltilmesi savaşı bugün bile hiçbir yerde tamamen neticelenmemiştir.
Dünyanın her yerinde kadın gündeliği az veya çok bir düşüklük göstermektedir. Meselâ Japonya’da ortalama olarak yüzde 35, Arjantin’de yüzde 39 olarak erkekten azdır. Bazı totaliter memleketlerdi ise kadının yuvaya dönmesi bahanesi altında kadın gücü daha çok istismar caıimeKiedir. Zira bu gibi yellerde ne meşru bir himaye, ne de bir sendika yardımı mevzuu bahis olmuştur. Bu duruma karşılık İskandinav memleketlerinde kadın gündelikleri nisbeten yüksek bir seviyeye ulaşmıştır.
Meselâ Danimarkada ortalama yüzde 56, İsveç’te yüzde 43 nisbetinde erkek gündeliklerde bir münasebet tesisine muvaffak olmuşlardır. Anglo-Sukson memleketlerinde ise nazarî olarak erkekle müsavat ileri sürülmekte ise de, yukarıda sıraladığımız rakamlar bu gibi memleketlerde İskandinav memleketlerinden pek üstün değildir. 1944 yıl; için Kanada'da yüzde 65, Birleşik Amerika'da yüzde 60 ve Ingiltere'de yüzde 55 dir. Buna makabil bu rakam Çin’de 19İ0 da yüzde 67 dir ve dokuma en-düsTisinde yüzde 85 e kadar yükselmiştir.
Bu değiş k rakamlar karşısında kadın işçilerin de, emeğinin kaış-hğını al.-n brer vatand ş lı.dine grines. müşur-.k bir dava haLne gelmiştir Fransa’da Çinde 8r«.z:F. uda, Arnavutlukta, Kumanya ve Yugoslavya’da bu yolda, çok müsbet adımlar aLlrmştır. Memick: ii/.ıiz gibi yalnız kadınların değil, erkek işçi lerın de, i aşka memleketlere nisbetle ezici şartlar altında ve. himayesiz bir halde bulunuşları gözden kaçmamaktadır.
Bundan ötürü işçi meselelerinin konuşulduğu her yerde ve bilhassa kadın ve socuk ücretlerinin azlığı kaışısında tedbirler düşünüldüğü sıralarda bu hususların da tetkik «dilmesi ve Türk kadınının cemiyete daha faydalı birer uzuv imi ne getirilmesi katiyen unu tulmu malıdır.

1
Yurt içinde iş ve işçi durumu
Ayvalıkta Zeytinyağı İşçilerinin Durumu
Ayvalıkta Zeytinyağı çıkarımı : Zeytinyağı istihsaline yarayan 20 zeytinyağı fabrikası ve 25 kadar da iptidai usullerle çalışan mengene vardır. Fabrikalardan biri vakıflar idaresinin, biri zeytinyağı satış kooperatifinin ve geri kalan 18 i dc hususi sermaye sahiplerinindir. B ı 20 zeytinyağı fabrikacında ortalama 800-1000 işçi çalışır. Zeytinyağı işçileri gördükleri işlerin mahiyetine göre şu guruplara ayrılırla:
1) Makine ile meşgul makinist, makinist yardımcıları ve ateşçiler, bütün amelenin onda birini teşkil ederler.
2) Yağcılar, depolara yağların yerleştirilmesi ve sevkiyatta kaplara doldurulması gibi işlerle uğraşırlar. Sayıları 100-120 arasındadır.
3) Baskıda çalışanlar (presçi-ler), başlarında biri baskı ustası olmak üzere her baskıda beş kişi çalışırlar. Sayıları 400 ü bulur.
4) Hamallar; mevsim mevsim değişen ve uzaklardan gelen muhite yabancı kimselerdir. Miktarları 300 - 400 arasındadır
Zeytinyağı işi bir mevsim işidir. İşin bitiminde birkaç fabrika makinisti ve yağcı müstesna olmak üzere bütün işçiye yol ve-verilir. Ayvalıkta bütün fabrikalar (İŞ KANUNU) nun hiç bir maddesine riayet etmemekte ve bildikleri gibi hareket etmektedirler. 8 saatlik iş günü hiç bir zaman tatbik edilmemektedir. İşverenlerin öteden beri işlerine gelen baskı başına ücret takdiri usulü ameleyi karnı duyabilecek kadar bir yövmiye alabilmek için günde (onbir saat) çalışmak zorunda bırakmaktadır. 8 saatten fazla mesai için iş kanununun kabul elliği %25 zam ise fabrikatöılcrce bir hayal olarak vasıflandırmaktadır. Esasen köylerden şehirlere doğru mevsim mevsin tekrarlanan işsiz akını çalışmakta olanların durumlarını büsbütün güçleştirmekte, iş verenleri ise yevmiyeleri indirmeye elverişli hale getirmektedir.
Hamal adı altında ellerinde bağaz tokluğuna yedek işçi kadroları bulunduran her fabrika çalışanları yeni mclalibutta bu lunmıyacak feci bir durumla teh-dıl et mele fediı.
Zeytinyağı işçilerinin çalışma devresi kasım ayında başlar İve şubatla sona erer. Bunlar senede ancak döıt -ıylık bir !■.. i et * göslercbilirber; H ıstalık, sakat lanma h tilerinde hemen işlerine son verilip yerlerine başkaları almır. Zeytinyağı işçilerinin harta tatilleri fabrikanın mecburi duracağı kazınların Hnizbği gü-rıii yapıjtr. \
CcrcucFe gelince; nffftffflfT.r in içinde en yüksek ücret alanı ayda 200 lira, yardımcılar ayda 100 lira, abşçileı 80 lira alırlar. Günde onbir saat durmadan çalışan presçiler ar..s:nda ustalar günde 6 1 ra, yan baskıcılar 4 lira, torba bağlıyıcılar 4 hra, torba silkiciler 3,5 lira ve kava (acılar 2,5 lira yövmiye ahrtar.
Günde onbir sanLiik ağır mesaiden sonra hamallar 4 İha gündelik alırlar. İşçiler fabrika türlerin işçi simsarları olan meydancılar tarafından temin olunurlar.
Ayvalıkta Sabun Sanayii.
Ayvalıkta 10 u büyük ve 6 sı
sı küçük olmak üzere 16 kadar sabunhane vardır. Üç yıl Öncesine kadar sabunhanelerde daimi işçi çalıştırılırdı. Halen işçi ekipleri yapılarak -iş verenlerin hesabına uygun düşen- bir çalışma şekli tatbik olunmakladır. Muvakkat işletmeler haline konulan sabunhaneler pişirilen kazan başına ücret tayinini teamül haline koymuşlardır. Ekipler üç dört günde hazırladıkları sabun kazanını pişiriıler, sergiye dö-ketler, üzerini işler ve ambalajı m yaparlar. Böylece ekibin işi betmiş olur. Ücretlerini alan ekip bundan sonra başka sabunhanede iş varsa orada çalışır, yoksa yeni bir iş çıkana kadar boşta kalırlar veya İzmir ve civarındaki sabunhanelere iş aramaya giderler. Ancak daimi iş bulabilen eli altında işçi ekipleri bulunduran simsarlaşmıs bir kaç sabunhane ustasıdır.
Ayvalıkta zeytin ziraatı: Zeylin ziraati ile meşgul amele iki kısma ayrılır: 1) Zeytin a-ağaçlan ile meşgul işçiler. Bunlar çiftçi, budayıcı ve çapacılardır. Çiftçiler boğaz tokluğuna denecek kadar küçük bir ücretle çalışırlar. Diğerleri 2,5-3 lira yövmiye alırlar. Bunlar şubattan mayısa kadar çalışırlar. II) Zeytin toplayıcılar; memleketimizin en ucuz ve en zavallı vaziyette ki işçileridir. Bu maksatla Ayvalığa Balıkesir ve Çanakkale civarından 4/5 i kadın olmak üzere yılda 10.000-15.000 işçi akın eder. Zeylin toplayıcılar uzak vc yakın köylerden şu suretle derlenmektedir. Her yıl zeytin mevsimine bir, iki ay kala (tay-fabaşı) denilen kâhyalar köylerden gelip zeytinliklerin kâhya başılarını bulurlar Her bir tayfa başının emrinde 20-30 işçi vardır. Kâhyalar işçileri namına işe angaje olurlar ve maiyetlerinde getirecekleri işçi adedine göre önceden b’r miktar avans alır-
I

sine yardım ed( çelikleştirip y( talik temayüllerini düşünce ve ahlâk yükseltece!® Vrer Bu gürelle çalışma çında -Ler. işç’ 1
Bağımsız, işçi sendikalarımı zın bağırlarından doğacak olan ( İşçi Klüpleri) türk işçisini kafa ve beden bakımından tı-mamen olgun bir duruma ge tirecek birer teşekkül olacaktır. İşçi klüpleri; sporu işçi kit lelcriııe sevdirecek ve onların S beden kabiliyetlerinin geii/uıe- ■ lecv-k, gövdeler ni 'örgünlük ve has-önleyccek s -viyc ini mekteptir saaKri di-klübüıu gidip odada hem güzel bir vakit geçirebilecek hem de vücudunu işletip kabiliyetli olduğu şubede melekesini artıracak arka daşlan ile baş başa verip güzel sanatların herhangi bir dalında çalışmak, okumak; konferans dinleme’:, temsilde oynamak, resim veya heykel yap mak, müzikle meşgul obna’c gibi türlü yollarda inkişaf imkânlarına indik bulunabilecektir. İşçi klüplerine ayrica sendikalara yazılı olsun olmasın her vatandaş .girebilecek ve klübün inkişaf için sağladığı nimetlerden imkân ııisbetinde faydalanabilecektir.

lar. Zeytin topluna mevsimi baş lar, başlamaz her patron eline geçirebildiği vesaiti köylere yol-lıyarak işçilerini zeytinliklerine çeker. Zeytin lopl ıvıcılar bu iş için kalmaya mecbur oldukları 100-120 günlük yiyeceklerini de (un, bulgur, soğan) bir torba içi ne koyup beraberlerinde getirirle». İşçiler koyun ahırları gibi dam altlarında en sefil şartlar içinde gecelerler. Eğer zeytinlik dama çok uzaksa -ekseriya böy-lcdir- sabah işndcn kaybetmemek için toplayıcı kafilesi gece yarısı yola düzülüp her gün 2-3 saatlik yel katcderler. Sabahın alaca karanlığında başlayan toplama işi akşam hava iyice ka-ranneaya kadar devam eder, toplayıcılar silkiciler tarafından yere düşürülen zeytinleri toplarlar. Zeytinlik sahipleri her amele yemek pişirmek için zaman kaybetmesin diye aralarından her gün bir kaçını bu işe ayırır ve aşları için de biraz yağ verir.
Zeytin toplayıcıların aldıkları ücretler : Son yıllarda zeytin fiyatlarının görülmemiş şekilde artmasına ve hayat pahallılığının tahammülün hududunu aşmasına rağmen zeytin toplıyanların ücretlerinde hiç bir değişiklik olmamıştır. Zeytuı toplayıcılar 100 kuruş ve sırıkla dallardan zeytin silkici erkekler 200 kuruş gündelik alırlar. Sırıkla zeytin silkme işi olmayınca onlarda kadınlar kadar ücret a-larak aynı işi görürler. Tayfa başları 300-400 kuruş yövmiye alırlar. Zeytin toplama bir kış mevsimi işidir Havaların ekseriya yağışlı gitmesi yüzünden işçiler çalışma boyunca ancak 40 -50 gündelik yapabilirler. Yağışlı günlerde zeytin toplanamaz. Damda beklenir. İşçi işin bilişinde parasını tayfa başısından alır. Bu ancak delinen çarığı ve par-çalanrn entari ve şalvarını yeni-liyccek kadardır.
Diğer hususî spor klüplerine ve teşekküllere maddî imkânsızlık yüzünden girmeyip ancak kapılarından bakan vatandaşlar, işçi ve köylü çocukla-ıı, kadınlar sendikalı arkadaşlarının kendilerine temin etti ği işçi klüplerine hiç bir kayde bağlanmaksizin girebileceklerdir. âı meğe başına klüplerinin Tü nıfıu
hizmetleri dokunacağına şüphe yo’;tur. iler türk işçisi çeliğe d-ıha dayanıklı olması için ı».a sxi su verebilmek gerektiğini bili se insan ve gövde ve ka fası ancak beden vc fikir sporu yaparak mükemmelleştirmenin kabii olacağım belleuıelidir. Bazılarının hatırına şöyle bir sual gelebilir: sabahtan akşamı kadar balyoz sallayan, kürek çeken veya torna tezgâhında çalışan, eğe kullanan bir kim s: kâfi mikdar spor yapmış olmayormu?. . Evet arkadaşlar her arka arkaya tekrarlanan muayyen beden hareketi bir spordur. Fakat muayyen ve mecburi vaziyette çalıştığı için bu spor ancak bir kaç adelenin inkişafına yardım eder. Diğerleri ise bu st
kerre gelişip serpîll başladıktnsonra işçi Irkiye emekçi sı-olgunlaşmasında büyük
İşç’ Sağlığı:
Fertçi ve Sosyal Hekimlik
Endüstri hekimliğini, belediye hekimliğini, salgın hastalıklarla mücadele teşekküllerini, her türlü sosyal yardım vc kalkınmayı, sigortalar», bayındırlık işlerini, ekonomik meseleleri ve istatistiği nefsinde toplıyan sosyal luj yenin kurucularından büyük lııfzıs-sıhhacı Grotjalm fertçi tababet dediğimiz halihazır tababetle sosyal tababeti birbirinden ayırırken derki: fertçi tababet yani ınuleiif ihtisas kollarına ayrılmış eski hekimliğin bütün gaye ve mesaisi nadir hastalık tabloları bulmak bunları neşredip tıp edebiyatına ismini kaydettirmek şeklinde hülâsa edilebilir. Sıtma gibi, Verem gibi, Tifo, Tifüs, Kuşpalazı. . gibi en sık görülen vakalara klinikçiler ehemmiyet bile vetın iden geçerler. Onların kaygusu ve endişesi başkadır. Halbuki sosyal tababet tamamen fertçi tababetin aksi bir istikamette yürümeyi kendisine prensip edinmiştir. O tıp edebiyatına isim kaydettirmek merakında değildir. O klinikçile-rin alelâde kabul etliği bütün salgınlar vc kitleyi tehdit eden hastalıklarla sıkıdan sıkıya alâkadandır Onların sirayet kaynaklarını bulup yayılmasını önlemek, salgın hali baş gösterince koruyucu işler tatbik etmek hülâsa insanları hastalandırmamak için ne mümkünse yapmak azmindedir. Fertçi tababet çok defa hastalığa yakalanmış fertlerle uğraşır. Tıpkı zabıtanın ancak cürmün vukuundan sonra hâdise/e el koyması gibi. Halbuki yangın saçağı sarmadan afeti önlemek çok defa onu pek ilgilendirmez. Sosyal tababetin ise ana davası insanlara hastalandırmadan yaşatmak imkânlarını önceden sağlamaktır. Biri önleyici ve koruyucu öteki tedavi edici ödevini görür. İkinci dünya harbinin yer yüzü mikyasında seferber bir hale getirdiği dünya halkları bugün artık sosyal tebabetin lüzumunu tamamen idrak etmiş bulunuyorlar Amerika, İngiltere, Sovyetler Birliği vc Fransada sosyal tababet alanında muazzam teşkilâtlar kurulmuş ve bunlar işlerini harp şartlarından sulh şartlarına göre de ayarlamışlardır. Sosyal tababetin en yak?n bir istikbalde dünya halklarının sağ-l.ğır.ı garantisi altına alacağına ,şüphe yoktur
Dr. M. HnlUsi dosdoğru
--------------------
| rada tamamen hareketsiz kai-İ dığından belki hamlaşir. Böyle bir kaç adalenin diğerlerinin ‘zararına olarak büyüy üp kabar-l ması ise gövdeye faydadan 1 çok ziyan verir. Bu itibarla
| spor yaparak hamlaşmış adete-! leri işletmek ve gövdenin a-’ henkli bir tarzda gelişmesini ‘ temin etmek şarttır. Sonra • ham adeleleri çalıştırıp diğer-İlerini istirahata koyma tarzında yapılan spor da insanı yormak şöyle dursun bilâkis dinlendirir.
Her Türk isçisinin gövde sporu ile beraber fikir idmanına da ayni derecede önem vermesi, zayıf ve muhakeme kabiliyetlerini işletip olgunlaş iirrnası şarttır.
Bu da, ancak bir kollektif çalışma yuvası olan işçi klüp lcriııe yazılıp muntazam surette devam etmekle olabilir.
SAĞLIKÇI

1
|
Sendika Gazetesi
12 Ekim 194»
Cenubî Afrikada amele şuurlanıyor
Cenubî Afrikada zencilere ve Avrupalı olmayan ameleye karşı tatbik edilen ezici şartlar, buradaki amelenin sür’atle teşkilâtlanmasına yardım etmiştir. Son aylarda amelenin demokratik haklarını müdafaa için bir çok teşkilâtlar bilhassa sendikalar kurulduğa görülmektedir.
Cenubî Afrikada en çok in kişaf eden sendikalar maden amelesi sendikalarıdır. Madenciler sendikası yeni olmakla beraber ücretlerin çoğalmasında ve çalışma şartlarının düzeltilmesinde âmil olmaktadır. Şimdiye kadar teşkilâtsız kalan aınelc, patronların keyfine tâbi asgarî ücretlerin çoğaltılmasında hiç bir rol oymyamıyordu Üc retlerin çoğaltılması için madencilerin yaptığı son greve 165 bin zenci amele iştirak etmiş, fakat grevcilere karşı polis kuvvetlerinin kullanılması ve zecrî tedbirler alınması bu grevi semeresiz bırakmıştı.
1944 senesinde madenlerde çalışan 91,500 Avrupalı işçiye 20,400,000 sterlin tutarında ücret verildiği halde, 306,600 zenci işçiye 12,400,000 isterlin ödenmekte idi. Bu adetler Afrikalı işçilerin ne şekilde istismar edildiğini gösterir.
Şimdi grevcilerin talebi ücretlerin çoğalması ve iş şartlarının düzeltihnesidir. Fakat Smuts hükümeti çalışma şartlarında kötü bir şey görmediği iddiasiyle baskıyı artırmıştır.
: Amerikada deniz ve I : amelesinin grevi
--------tutuıt--■

Sayfa: 3
■■ ■ ■■ Al ■ 1 ■
liman tpugunku Almanyada şendi i dika hareketleri ne halde?
:

Şimdiye kadar kendine tabi sendikalarda grev hareketine teşebbüs etmiyen Amerika işçi birliği (^. F. L.) nihayet hükümetin (Ücretler Yükseltmez» kadarına karşı greve teşebbüs etmiştir.
Bu sendika tarafından teşkilâtlanan deniz ve liman amelesi, gerek Atlantik gerekse Pasifikdeki bütün limanlarda grev ilân ederek gemilerin hariç hareketini durdurmuş, bu suretle Amerika’nın hariçle bütün temasını kesmiştir. (C. 1. O.) sanaî teşkilâtlar konferansı sendikalarıda bıı greve sempatilerini göstererek Amerikan işçi birliğine yardım etmişlerdir.
Bu grev, amelenin ücretlerin yükselmesine mani olanlara karşı büyük bir tecavüzün başlangıcıdır. Bu grev hükümeti gayet müşkül bir mevkiye düşürmüştür. Bu grev yüzünden patronlarda büyük zararlara uğramışlardır. Bu vaz’iyyet karşısında ücretlerin yükselmesine patronlar razı olduğu halde hükümet muhalifet etmektedir. Şimdi mücadele sendikalarla hükümet arasındadır. Hükümet intihabın arifesinde amele ile böyle bir mücadeleye girmekle amelenin yardımını tamamiyle gaip etmeğe mahkûmdur. Şimdiye kadar Amc-r ika d a politikaya karışmıyan Amerikan amele birliği (A. F. L ) şimdi siyasete karışmağa karar vermiştir. Bir «Siyasî faaliyet komitesi* kurmuştur. Amerikan işçi birliği bu hususta C.C.O. dan da ınüzaharct göreceğini ummaktadır.
MISIRDA SENDİKALAR
Romanyada sendikalar
Harpten sonra şarkî Avrupa» da sendika ve kooperatif hareketleri görülmemiş bir süratle kuvvetlenmektedir Dünya sendikaları federasyonunca neşredilen son bültende Romanya umumi amele konfederasyonunun gazetesi olan Viatza Sindikale gazetesinden alınan mühim bir rapor vardır. Bu rapora göre 1946 senesinde Romanya sendikalarına yazılan azanın mikdarı eskiden 26,000 olduğu halde, şimdi 120,000 nc çıkmıştır. 47,000 âzası olan yağ ve gaz sendikaları hükümetle işbirliği yaparak hat piçinde tahrip edilen yağ kuyularının imarında büyük bir faaliyet göstermişlerdir. Bu sanayide çalışan amele, iş \e hayat şartlarını yükselttikleri gibi, bu' kuyular etrafında amele ihtiyaçlarına cevap veren 30 kooperatif kurmuşlar, bir | çok istirahat evleri meydana getirmişlerdir.
İzmir işçi sendikalar birliği kurulmuştur
♦+ ♦♦ e* ♦ o

Mısırda sendikalar ancak 1942 de kurdukları için daha pek başlangıçtadırlar ve bir çok ka yıllara tabidirler. Buna rağmen kısa zamanda 135 sendika kurulduğu gibi 150,000 amele de teşkilâtlanmıştır. Mısırda amele mikdarı bir milyon olduğuna göre az zamanda bu mikdar mühimdir. 100 sendikanın iştirakiyle toplanan kongre amele haklarını koruyan kanunların çıkması için mücadeleye karar verdiği gibi, istiklâl mücadelesinde de amelenin mühim roller oynamasına karar vermiştir.
Son aylarda Mısır sendikaları İktisadî ve siyasî çok muvaffakiyetli grevler yapmıştır. Temmuz ayında Sıtkı paşanın demokratik haklaıı tehdit etmesine karşı ilk hücum sendikalar tarafından gelmiştir. Hükümet umum send.ka liderlerinin tevkifine karar vermiştir. Bunlar arasında dünya sendikaları federasyonuna dahil üç mümessil de vardır.
Ingiltere'deki s-.ndika konferansı tarafından davet cd'.l-n bîr Mısır heytti İngilteredekı sendika hareketlerini tetkik etmektedirler. Mısırın dünya sendikaları federasyonumda mümessili olan El Modarrek 10 Temmuzda tekrar tevkif edilmiştir. ( Haziranda tahliye edilmişti.) El Modarrek’in Mısırdaki beyanatına göre: bclngiltrreye gönderilen heyet değil ken îdcönı umsîl -.tidirler. Bunlar Mısır agıe-
Harafınd an M dunlar iş vekâ'.d vazife ılı- Işıltı In ışkıd.r ıı kİ t?rede ) .»pi i,
s
♦tatara -i-e(-*
İşçb Arkadaşlar 2
Hitlerci Almanyamn kayıtsız şartsız teslim olmasından beri bir yıldan fazla zaman geçti. Almanya bu müddet içinde demokrasiye doğru nasıl bir ilerleme kaydetmiştir? Bu suale verilecek cevabı hazırlarken ilk tetkik edi’ lecek şey, şüphesiz ordaki işçi teşekküllerinin bugünkü durumu olmalıdır. Biz burada sendika hareketlerini ele alacağız. Almanyada bugün sendika hareketi nasıl inkişaf ediyor ?
Berlinde sendika azalarının ilk toplantısı geçen sene haziranında olmuştu. Bu toplantıda söz alan sendikalistler, sendikaların antifaşist teşekküller olması ve kendi aralarında bir birlik teşkil etmeleri lüzumu üstünde bilhassa durdular. Bu tarihten sonra 17 sendikanın Berlinde “Alman-ye Serbest Sendikalar Birliğini,, kurduğunu görüyoruz. Bütün a-mele ve memurlar, cinsiyetleri, dini ve siyasi inanışları (faşizm tabii hariç) ne olursa olsun sendikalara girmekte serbesttir. Sovyet işgal bölgesinin bütün vilâyetlerinde Berlindeki modele uy gun olarak sendikalar süratle knrulup faaliyete geçtiler. Her gün büyük kitleler sendikalara aza yazılmaktadır.
Alman sendikaları, yıkılan binaları onarma ve harpten zarar gören endüstriyi halkın istifadesine yarar bir hale getirme işinde rol oynıyacaktır. Şimdiden bir çok binalar oturulabilecek bir hale konmuş ve harap yol* lar tamir edilmiştir. Sendikalar amelenin mesleki terbiyesine ve harpten sonra p( k fazla bir yekûn tutan kadın işçi meselesine de büyük ehemmiyet veriyor. Bundan başka sendikalar toprak reformunun tahakkukuna çalışıyorlar. Kaçan naziierin atıl kalan işletmeleri yine bu teşekküller tarafından faaliyete sev-kedilip oralardan istifade edilmektedir.
r'u ;ün karşılaşılan en mühim ı mesele iktisadi teşkilât ve idare işlerinde faşist temayüllülerden sakınılmns', eski faşist kadrolar-da rol alanların lesbit ve tas fiyesidir. Bunun için muhtelif teşkilâtlarda varış denilecek ka dar hummalı bir faaliyet baş göstermiştir.
Muhtelif işgal bölgelerindeki sendika hareketi h-rnedense ay; ' m gelişmeyi kaydedemem'ştir. Sovyet işgal bölğesinde 1916 nisanında sendika ’zası 2 000.000 (>. vardı. Bunlar kendi ı rala- | Inda demokratik bîri” ı yaprak, seçtikleri 1.’ klege Sovyet bölgesi SerhesfZScııdika- âr BYfiğmm“i!k konferansımı aktettiler. Bu konferansta birliğin muvakkat nizamnamesi münakaşa ve kabul edildi. Birinci başkan olarak Hans Jendretzki isminde bîr Alman seçilmiştir. Birliğin idare heyetinde bütün d.-rnokrtik partiler temsil edilmiş bulunuyor. Thuringcn delegesi Hoffman (bu vilâyetin sosyal demokrat parti başkamdir) kon-feransda söz alarak şu şiarı tek i lif etmiştir “Bir tane sendikalar birliği, bir tane kooperatifler birliği, Alman işçisinin tek prensiple terbiyesi,,. Hazır bulunanlar bu teklifi coşkun bir tezahüratla tasvip etmişlerdir.
Garp işgal bölgelerinde sendika işleri biraz yavaş gidiyor. İngiliz bölgesinde ilk sendika geçen sene ekim ayında faaliyete geçebilmiştir. Bu sene şubat ayında Dünya Sendikalar Federasyonunun bir komisyonu Alman-yayı ziyaret ettiğinde İngiliz bölgesinin bir çok büyük şehirlerinde sendikalar henüz tamamlanamamıştı. Fransız bölgesindeki vaziyet de hemen aynıdır.
Garp bölgelerindeki sendikalarda göze çarpan karakteristik nokta, teşkilâtlarında birleştirici bir gayenin bulunmamasıdır. Geçen sene ekim ayından beri Almanya Serbest Sendikalar Birliği (Die Freie Gevvekschafte) ismindeki organını neşretmekte devam ettiği halde, İngilizler böyle bir organı Hamburgda ancak bu senenin şubatında çıkarabildiler.
Alman sendikaları için bu gün idareci kadro meselesi gayet mühimdir. Eski anti faşist mücahitler hemen tamamen Hitler-ciler tarafından öldürülmüştür. Bugün yeni ve genç kuvvetlerden istifade edilecektir.
liz hükümetinin bunları amele liderleri gibi göstermek isteme-sindendir. Hükümet tarafından tevkif edilen hakikî amele liderleri tahliye edildikleri zaman ancak ameleyi temsil edebilirler.» demiştir El Omna 13 Ağustos) ki heyetin Mısır hükümeti büyük bir kıymet verildiği için Paristc toplanan dünya sendikaları federasyonuna mümessil olarak gönderilmişsede kendisinin ameleyi temsil etmediği anlaşılınca müzakerelere misafir olarak kabulüne karar verilmiştir.
Zeynettin Sanfransisko konferansına da iş vekâletinin mümessili olarak gönderilmiştir Eskiden kendisi büyük bir toprak sahibinin şoförü idi. Sonraları Kahirede Ingiliz sefaretinin şoförü olmuştur. Şimdi kendisinin hususi bir otomobili vardır. Şoförler cemiyetinin rcis-I idir. Son zamanlarda verdiği bir nutukta kendisinin ameleyi temsil etmediğini göstermektedir;
“Mısırda herkes ameleye yardım için büyük faaliyet göstermektedir. Kral Faruk’a amele dahi en büyük amele sdatmı vermektedirler. Kral Faruk Mısırdaki âmcTc Hareketinin başın-’ dadır. Kralın amele meselelerine gösterdiği alâkayı en heye-canlı sendikacılar hile göstermemektedirler. | Bu nutuk en mühim amele liderlerinin t_.‘.7 'i«fcn üç gnn sonra söylenmiştir.
'.hsır sendikaları, İngiliz sen-î dikalarr tarafından butuk bir iimaye rr örmektedirler. | Ingilte-red-- bir sendika gazetesi Mısır ® ndikaiarna yardım için şut lifi yapmaktadır,

i (a) Hükümet tarafından gönde e rilen heyetlerin her tarafta reddi.
- ( ) Mısıra bir sendika heyeti / göndererek buradaki sendikala-? r:n vaziyetinin tetkik edilmesi.
(c) Dünya send'kahrı fede-ras ( yonunıın Mısırda tevkif edilen j sendika ve amele liderlerinin j tevkilini protesto etmesini istemek, M.sır sendikaları liderlerinin tev-. k«f edilmesine ve gördükleri | müşkilâta rağmen faaliyetlerine I büyük bir ş;vk ve haraıctle ’• devam etmekledirler.
gazetesi Ingiltercdc-reisi Zeynettin’e tarafından
tcvkî-



I
ABONE: Yıllığı— 500, 6 aylığı — 250, 3 aylığı — 125 kuruştur
SENDİKAYA ABONE OLUNUZ
I
f ı
Çarşı kapı kürkçüler pazarı sokak No: 14 i’-K Basımevi
♦♦♦♦•♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦«•••••a****'******-*--........- ■
Şimalî Kanadada fena beslenme neticesi görülen hastalıklar
Harp yılları sırasında şimalî Kanada da 120,000 yerli arasında fena beslenme ve gayri müsait hayat şartları neticesi büyült vefiyat kayıt etmiştir. Bura halkı avlanmak, balıkçılık ile hayatlarını kazanmaktadırlar 1942 de yeni doğan çocuk olü-m i 400/1000, verem vefiyatı 1400/100,000 tüberkiloz. musabı 761/100,000 Zatürreeden ölüm 383/100,000 kalp hastalıkalrin-dan ölüm, 172/100,000 enflüen-zadan ölüm, 126/100,000 enteri-tis ve ishalden ölüm 110/100000 kanserden ölüm 94/100.000 yaşlı ölümü 74/100.000 boğmacadan ölüm 66/100.030 halkın çoğu teneffüs yolu hastalıklarından telef olmaktadır. Son derecede iptidai ve dar barakalarda 10-12 kişi bir arada yatmakta ola:: halkın giyim ve ısıtma durumu çok bozuktur. Vasati g'i.ul? 1420 kalori alabilen şimali Kanada halkı iklim ve arazi Şartlarına uyarak uzun süren kış mevsimlerinde konserve, tuzlu balık ve saire ile geçinmekte ve vitaminlerden mahrum kalmaktadır. Bu yüzden beriberi, keratoına-lacia, Skorbut, pellagra raşitizm çok görülmekledir.
görme bozuklukları ada bulunmaktadır.
% 10 vak’ada diş etlerinde iltihaplar ve % 81 vak’ada diş etlerinde bozukluk vardır. Burada halk İngiliz lerin indian dedikleri Amerikalı yerlilerdir. Bunlar 1700 de şimali Kanada-ya hicret etmişler ve Amerikanın kurtuluş mücadeleleri sırasında bu hicrete devam inişlerdir. Buradan kürk reli için geniş imkânlar lanmaktadır.
Hastalarda
%U vak’
et-tica-sağ-
(The Lancet 22-7-946)
Sayfa : 4
Sendika Gazetesi
12 Ekim İ 946
(ANA NİZAMNAMESİ)
1 — İstanbul Vilâyeti sınırları içindeki mevcut emekçi kütlelerini etrafında toplamak ve onların müşterek hareket ve faaliyetlerini sevk vc idare etmek ve bütün İstanbul işçi ve küçük müstahdemin tabakalarının manen ve maddeten yükselmelerini temin maksadiyle İstanbul İşçi Sendikaldıı Birliği himayesinde -İstanbul İşçi Kulüt-ii-adı altında gayri siyasi bir cemiyet kurulmuştur.
2 — Cemiyetin adı bu nizamnamede kısaltılmış olarak (1.-K.» remzi ile gösterilmiştir.
3 — Maksat ve Gayeler î
a) İstanbul İşçi Sendikaları Birliği’nin ana nizamnamesinin 3 üncü maddesinin (c) ve (d; fıkralarında yazılı gayeleri gerçekleştirmek. : .-
Bu Fıkralar Şunlardır ;
c) Mahalli işçi hareketlerini dağınıklıktan kurtarmak, her birinin tecrübelerinden diğerleri için dersler çıkarmar muhtelif hareket ve faaliyetlerin birbirlerini tamamlamaları vedcsteklemeleıi imkânlarını hazırlamak, muhtelif istihsal şubelerinde çalışan işçi tabakaları arasında tesanüt duygularını kuvvetlendirmek.
d) Memleketimizin en büyük sanayi merkezi olan lstanbulda işçi sınıfını kültürlü ve meslek bilgileri yüksek ve iş gücünün hak ve serbestliklerini korumağa kadir, teşkilâtlı bir varlık haline getirmek sureliyle vatanın teknik ve ekonomik seviyesini süratle yükseltmek ve böylece medeni dünyada lâyik olduğu mevkii işgal etmesi için icap eden maddi şarilaıı olgunlaştırmak.
b) işçi sınıfının sıhhi durumlariyle alâkadar olmak ve bu nun temini için parasız muayene ve tedavi çarelerini temin etmek, klinik, hastahane, sanatoryum ve dinlenme yurtları açmak.
c) İşçilerin fikri ve bedeni serpilmelerini sağlamak için ihtisas kursları, şpor talimleri ve oyunları, menleket ve dünya meselelerine dair konferanslar, güzel sanat dersleri, korolar ve sair? organize etmek. Tetkik seyahatleri tertip etmek ve geniş ölçüde karşılıklı yaıdım teşkilâtlan meydana ğetirmek
4 —- Giriş ve Çıkış :
a ) İstanbulda mevcut bütün kol ve kafa emekçi kütleleri vc bunların aile efradı siyasi kanaatleri nc olursa olsun, din, milliyet vc ırk farkı gözetilmeksizin işçi kulübüne aza kaydolunabilirler. Tek girme şartı bu nizamnamede yazdı hükümlere riayeti kabuı vc taahhüt eylemektir.
b ) Cemiyetler kanununun 3 üncü maddesine göre 18 yaşını bitirmemiş olanlar her ne kadar İ. K. ne aza kaydolunamazlar sa da bu gibi işçi, çırak ve işçi çocuklennın işçi terbiyesi almaları bedeni ve kültür seviyelerinin yükselmesi için kulübe devamlarında spor talimleri yapmalarında ve kulüp kütüpkanelerinden istifade etmelerinde bir mani görülmez.
c ) Yalnız ahlâkan sükût etmiş olanlar, işçi sınıfının ana prensipleri aleyhinde çalışanlar, irtiça ve Faşizme alet olanlar hemen idare hey’eti karariyle kulüp safları dışına çıkarılırlar.
5 — Gelir Kaynakları :
İ K. nün başlıca gelir kaynakları azaların ilk girişte ve bir defaya mahsus olmak üzere verecekleri bir lira kayıl ücreti ile her ay verecekleri 25 kuruş aylık aidatları, ihtiyari teberrüler, kulüp namına ve faydasına verilecek müsamere ve temsillerin bırakacakları kârlar ve benzerleri.
Demokrat Parti işçi sınıfını
çı Partisi |
( iiaştnakdledciı Devam)
sonra şuurlu faaliyetlere giriş-meli... bu istikamette baş gös teren, her İçtimaî ve siyasî harekete yardım etmelidirler. Kendilerini emekçiler sınıfının temsilcileri ve şampiyonları saymak ve. kendi smıflarile beraber savaşmak suretile, teşkilât iarlnin dışında kalmış bulunanların da güvenini kazanacaklar; en aşağı gündelik ücretlerle çalıştırılan emekçi tabakalarını korudukları takdirde de, geniş emekçi yığınları tarafından, takip ettikleri gayenin, sayılı arkadaş gruplarının menfaatlerde sınırlanmış olmayıp, hakları çiğnenen miİj'onlarca emekçilerin kurtuluşu olduğu kanaatini uyandıracaklardır.»
Bu metinden çıkan manâ her zamandan ziyade temerküz, etmiş ve hiçbir silâhı kullanmaktan çekinmiyen bir kapitalizme karşı savaşın, birbirini tamamlıyan iki türlü emekçi teşkilâtının-istiklâllerini muhafaza etmekle beraber - birbirine sıkı bir tarzda yaklaşmasını zaruri kıldığı dır.

inkâr
( fiaştııralt l inci fVtf’tıâu) Profesör Köprülü diyor ki : “Memleketimizde siı:if meselesi diye bir şey yoktur. Biz Anglo-Saksonlara benzeriz soğuk kaniiyizdır. Bu memleketteki demokrasinin onlarınkine benzeyeceğine kaniim kökü dışarıda ota ideolojilere bıı memlekette yer yoktur. Sosyalist veya komünist olanlar, yani yabancı kitaplardan edinilmiş fikirlerin sahipleri bizim köylümüzle ve çiftçimizle anlaşamazlar.
Türkiyede kapital ve kapitalist diye b>r şey yoktur»
Bu sözlerden anlayoruz ki, demokrat parti, ilk iş olarak bu memlekette sn ıf meselesini inkâr ile işe başlıyor.
Bu noktaya bütün emekçilerin dikkatini çekeriz.
Bir ilim adamı olduğu iddiasında bulunan köprülü tezatlarla dolu olar. bu sözlerde de mokrat partiyi işçi sınıfıflın düşmanı olarak ilân etmiş demektir.
Bu zat bundan evvel verdiği beyanatında c!a “işçilerin aralarına tatlı diller, dökerek bir yı lan gibi girecek olan» lardan
SENDİKACI
Ayakkad; işçileri sendiası
Baştarofı Birinci Saî'tJcCe.., ;
6 — Teşkilât :
I. K. nun en yüksek idareci organı kongredir. Kongre senede bir defa idare Meclisi tarafından toplantıya çağırıhr, iki kongre arasındaki devrede, kulüp faaliyetleri bu ana nizamnameye ve kongre kararlarına göre idare olunur. Kongre vilâyet kaza (veya bölge) şube merkezlerinden gönderilecek mürahhaslar tarafından yapılır. Bu murahhasların seçimi Kaza (veya t’=’"' ~“L* rine bağlı şubelerin hep bir arada yapacakL Kaza (veya Bölge) Merkez Şubeleri |idare h(
lv(ı>«. ••• — —• ——f — -------- f— --------r • BT
kâtibidir. Diğer şubeler birer mümessillikle idare olunur ve bu mü mümeesillen (lüzumu kadar) Kaza şöüe merkezleri idare heyeti tarafından seçilir.
(Muvakkat hİîküaı. ilk koagr-ve merkez şubeler kurucular heyeti ta hey et ilk kongreyi kulübün resmen teşekkülünden en çok allı ay sonra, toplantıya çağırması mecburidir. 8u kongre nizamı kulüp idare meclisini seçecek vc bu ana nizamnameyi ya aynen veya tadiien kabul edecektir.
7 — Her Kaza merkez şubeleri mevcut aza sayısı nisbeliııde ve her sabiyle kongrelerde temsil olunurlar.
8 — İ. K. kongrenin toplanma onun gündemini İlân (İşçi Sendikaları başlıca karar tasarılarını neşretmek mecburiyetindedir,
{Devamı Gelecek Sayıda)
j (yeya böl-afin dan ya-(veya Bölge) şube merkezle-' lan kongrede yapılır, idare heyetleri üç kişiden iba' rettü. Bir mesul kâtip bir veznedar ve muhasip ve bir de teşkilât
sorusuna azalar gizli yapılması arzusunu gösterdiler.
Gizli olarak yapılan seçim sonucunda (25) kişilik adaylardan: Yusuf San Mustafa oğlu, Kasını Pektaş, Vahdet Tuna, Kemâl Severge, İraklı Öz dur-oğlu, Salih Sefer Ulusoy, Boğuş Avadyan. Mustafa A|msn, Hüseyin Yücel, Reşad Kalkan-delen, daimi idare heyetine ve kontrol komisyonu için de İslâm Pektaş, Süren Cravaryan, Hüseyin Gürer, Haşan Gedikoğlu Sait Tpzbük’ün çoğunlukla seçildikleri anlaşıldı.
Oyların tasnifine cü kıdem li sendikalı ile, aralarında misafir bulunan esîu cemîyetçı-' ierden Halit Akün, vazifelen- ? dirilmişlerdi.
Neticelerin bildirilmesini müteakip dakikalarca süren alkış ve bu arada başarı dilekleri ve. sevinç tezahürleri henüz du- 14 rtılmamıştı ki kongre reisi gü- |î nün en candan tezahürlerine vesil^^lan ve uzun umun alkış-
tt
toplanınc ıya ka afmdan idare1 ol
Bu
kendi çevreleri dahilindeki
25 azaya bir mürahhas he-
tarihini en az bir ay evvel
Birliği yayını vasıtasile) ve
Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden: Adil Yağcı Tertip ve Baskı F - K Basımevi
ediyor
lavuzluk ettiğini açıklamaktanı r. Ona, uyanık Türk işçileri adına verilecek cn kestirme cevap şu ata sözümüz olacaktır:
Görülen köy kılavuz istemez. Bu kısacık tezat dolu beyanatın bir diğer noktadan ehemmiyeti de şudur :
Profesör Fuat Köprülü beyanatında “çiftçimizin sefaleti topraksızlıktan mıdır ? diye soruyor. Toprak kanununun kabulü sırasında» şimdi demokrat partinin ileri gelenlerinden olan bir kaç büyük toprak sahibinin hiç bir esasa dayanmıyun fer yatlarını meclis kürsülerinden çok dinlediğimizi herkes hatırlar. işte Fuat Köprülünün beyanatından bu noktaya da işaret edivermcsı Sayısı her halde topraklılardan çok fazla olan Türk köylüsüne karşı demokrat parti ileri gelenlerinin ne düşündüklerini göstermektedir
Beyanatının sonunda iktisat ilmi ile telifi kabil oltnıyan diğer bir şeyi ileri sürüyor(;) hayat standardı bakımından gerilik, hayat standardı bakımından düşük veya yüksek seviye de bulunabiliriz ama geri tabiri ile hayat standardı mefhumu yan yana nasıl bağdaşabilir ?
Hayat standardımızın düşük olması - o geri diyor - nedendir? işte profesörün asıl buna karşılık verip kapital ve kapitalizmi külliyen inkâra varacak yerde hakikati olduğu gibi görüp bugünkü iktisat ilminin icaplarına göre makul neticelere varması icap ederdi.
Profesör neticeyi sebep gibi gös-termeğe çalışıyor zira hayat standardımın düşük oluşu bir sebep değil neticedir. Asıl sebep ise onun inkâra yeltendiği nokta larda ınîindemiçdir. Demokrat parti ileri gelenlerinden Adnan l'.Tenderes’de aşağı yukarı Fuat Köprülünün beyanatının ayni beyanatta bulunuyor vc güneşi balçıkla sıvamaya çabahyarak : “Memleketimizde sınıf çeryan-larır.ı icap ettirecek bir durum mevcut değildir» diyor. Anayasamızın Türk işçisine sağladığı teşkilâtlanma ve sınıf esası üzerine siyasî cemiyet kurma haklarından faydalanarak Türk işçisini kendi öz varlığından meydana getirdiği bağmisiz işçi sendikalarını kurmaktadır. Bu vaziyet mukabil sınıfın öteden-beri işine asla gelmediğinden bu temiz demokratik hareketi yersiz iddialarla kirletmeye çalışmaktadırlar.
i
t
İ
bahsetmişti.
Bu def ak i beyan atından anlıyor uz ki, bu \ ilanlardan maksat s sı a!istir terdir
Profesör Köj leri yabancı kil miş fikirlere sahip kimseler olarak telâkki etmekte ve beyanatının biraz ötesinde biz İngiliz.lere benzeriz, demektedir. Buradaki müthiş tezadı kendisinin farketmeden söylemiş bulunn-asına imkân yoktur. Önce bugün İııgiltercde sosyalist bir hükümetin resmen iktidarı elinde tuttuğunu hatırlatır ve İngilizlere jjenzemeğe özenmenin bir yabancıyı taklit etmek demek olduğunu ayrıca açıklamak isteriz. Netekinı Profesör Fuat Köprülünün her şeyi kiil-liyen yabancılıkla damgalayıp reddetmek kaydında yürürsek Atlantik beyannamesi de, demokrasi de, medenî kanunları-iniz, ceza kanunlarımız.. herşev herşey yabancıdırlar...
Fuat Köprülü ayni tezatlarla dolu beyanatr ınbaşka bir yerinde de “Türkiyede kapital ve kapitalist yoktur diyerek asıl bu beyanatı vermekteki maksada ı görülen köyü göstermemek Türk işçisini şaşırtmak için ki-
r ve kumünist-
prülü sosyalist-laplardan edinil-
>
. , XX. Yüzyıl kitapları
M 53 r* er. K a k a m
’pra yol açan teklifin? yap-
Hans Bahrend
ALMAN FAŞİZMİNİN PERDE ARKASI
Milliyetçilik maskesi altında sahneye çıkan fa Ş'.eaıin kiaii^ire ve nasıl hıyanet ettiğini öğrenmek için,
Tjstaübul sendikalar b katılma te -.lifinin ist'sn;-tün ayakkabı işçileri tarafın lan en içlen gelen karşılanıl bW
Ve bir kueaklaşma halini aldı.
Sendikalar birliği adına Hu- -> lûsi., nin kısa teşekkür sözleri ç bu coşkunluğu daha da arttır- a mıştırki kundura işçilerinden Alij^ Tokueıın orada hazır bulunan- v lan ihtiyar meslek arkadaşları * na saygı ve selâma dâvet eden > , kısa hitabesi ve yeni seçilen o idare hey’eti adına Kasım Bet £ taşın teşekkürleri salonun her > tarafını elektrikliye n büyülü « birlik havasını dahada yükseltti e Yüzlerle İstanbul ayakkabı iş-1 çisinin bu olağan üstü toplan- •> tısı saat 14 de doğru yine kol f-kela arkadaş grupları halinde salondan dışarılara değru aktı.
lirliğine asıs bü- •
g öst
İS! yalnız ark; n misafirleri d
vesikalara dayanarak yazılmış bu kıymetli muhakkak okuyunuz. Okuyucularımıza
r.
3(- ~
100
yerin© 83 kuruştur
Ronjaîn Rolland Shnkespeare insan ve dahiyi bir başka san atkârın kalcı;-: iie tanımak için hu kitaptan bir tane edininiz. Okuyucularımıza 5>) kuruş yerine 43 kuruş.
- .y;x(T,î(. - -
Maksim Gorki Strasti - MorcSasti Büyük halk sanatkârının nefis bir eseri yuctlarımiza 40 kuruş yerine 30 kuruş.
oku-

Stefan Zweig
YILLIZ1N PARLADIĞI ANLAR
Fatihten Leniıı’e kadar beşyiiz yıihn tarihli biitün ihtişamını harada bulacaksınız. Okuyucularımıza 150 buruş yerin© 1.20 kuruş.
Arpad Yayınevi *
I

Comments (0)