Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

İşçi Arkadaşlar:
Yakında çıkacak günlük siyasî
gazetemizi bekleyiniz.
Ekonomik ve Sosyal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
Sene : 1 Sayı 8
ŞİMDİLİK CUMARTESİ GÜNLERİ ÇIKAR
Fiyatı 10 Kuruştur.
19 Ekim 1946
Siyasî Partiler karşısında Sendikalar
Devlet Maden işletmeleri işçi ücretlerine yapılacağı bildirilen zamlar
Buudan bir kaç ay evvel yayınladığı bir broşürde, İstanbul işçi sendikaları birliği, siyasî partiler hakkıııdaki görüşünü, umumî bir tarzda ve kısaca izah etmişti. O sıralarda bir çokları tarafından tenkide uğrayan, bu açıklamaya göre, bu teşekkülleriu, şimdilik lâftan ibaret kalau, vaidlerine kapılmamak lâzımgcidiği, filiyatta emekçiler sınıfı faydasına ne gibi faaliyetlerde bulunacakları ve neler yapabilecekleri anlaşılmadan, hakklannda bir hüküm vermek muvafık olmiya-cağı ileri sürülüyor; ve hiç birine bir meyil gösterilmiyordu.
Böyle tedbirlice hareket ve bir intizar vaziyeti muhafaza etmekte sendikaların yerden i göğe kadar haklı olduklarını j olayların akışı, kısa bir zaman- j da isbat etti.
Seçim patırdılan sona eriuce herkesin şikâyet ettiği parti izdihamı heman dağılıverdi. Sağlam bir temele dayanmaksızın talih deneme kabilinden boy göstermiş olanların çoğu — hele amele sınıfı ile karabet iddiasında bulunanların heman hepsi — sahneden çekildiler,
Bu partilerden bir kısmının, siyasi burjuvazi teşekkülleri faydasına, emekçi halkı şaşırtmak gayesini güden, temelsiz partiler olduğu bugün, şüphe götürmez bir tarzda anlaşılmış bulunuyor. Kendilerine verilmiş olan ödevi başarmağa vakit bulmadan, foyaları meydana çıkması üzerine, bunlar heman mücadeleyi bırakmak ve bir keuara çekilmek açıkgözlülüğünü göstermişlerdir. Diğer bir kaçı ise, t-------
rülebilmesi, büyük bir tecrübeye, etraflı ve derin bir bilgiye bağlı olan, bu işin azameti önünde yapacaklarını şaşırmışlar, adetâ kötürümleşmişlerdir.
Bu defa herkesin gözüne çarpan ve yüreklere ren, mesut vaka denenmemiş, kendi hizmeti geçmemiş içinde pişmemiş, kendilerinden herlere artık kolaylarının korunmasını medi kleridir,
Şuurlu eme kçiler bu olgunluğu ve uyanıklığı sayesinde, az zamanda ortalık duruldu, her kese hak ettiği numara verildi. Emekçiler milleti de yadırgadığı, derme çatma partiler tarafından izaç edilmekten kurtuldu.
Şimdi artık emekçi kitlelerinin ve sendikalarının, büyük anı; adeleler esnasında destek-


.erimli bir tarzda gö-j
ferahlık ve-emckçilerin savaşlarına vc bunlar meziyetleri “menkul„ reh-kolay hak-emanet et-
tabakasının
az
İçmeleri ve yardımlarından faydalanmaları icap eden, kendile rine en yakın parti hangisi olduğunu iyice seçebilmelerine elverişli bir durum hasıl olmuştur.
Sandikaiar emekçilerin iktisadi hareketlerini idare eden teşekküller olınak itibarile, umumî kaide olarak, mensupları diledikleri partilere girmekte serbesttirler. Fakat partiler müşterek bir düşünüş ve görüşte birleşmiş, müşterek bir hareket tarzı (Program) kabul etmiş, muayyen sınıfların menfaatlerini ve tarihi vazifelerini benimsemiş, ve bir tek plân ve aynı tâbiye mucibince faaliyette bulunmaya azmetmiş mücahitlerin siyasî savaş teşekkülleridir.
Sınıflar.ıı dışında parti tasavvur edilemez? Bu bakımdan sen-dikalariıı, bir bütün olarak, hizmetinde bulundukları sınıfa (Emekçiler sınıfına) yabancı sınıfların — meselâ burjuvazi veya büyük toprak sahipleri sınıflarının — partileriyle, ne şekilde olursa olsun, münasebet tesis etmeleri bahis konusu bile olamaz.
Sendikalar münhasıran, emekçilerin başında yürüyen, bütün gayretlerini hakiki sosyalismi gerçekleştirmek gayesi üzerinde toplanan, emekçi partisiyle iş birliği yapmağa ve icabında onu de ■iteklemeğe mecburdurlar.
Kasden Emekçi Partisi dedik. Zira emekçi kitlelerinin birden ziyade partisi olamıya-cağı aşikârdır.’ ,
Var ise, muhakkak bunların
llerdir. Veya takındıkları , itiraf edile miyvcek bir t
kül
ad, kim gayeleri gizlemeğe mahsus bir maskeden ibarettir. •
Sonu *agja 4 tutun 4 de
:a-
Zam, Zam, Zam!..
Vapur bitetlerine zam yapıldı. Yük tarifelerine zam yapılacakmış. Tranvay ve otübüs-lerdc zam istiyormuş. Vergilere zamlar yapılacakmış. Piyasada bakkalı çakkalı kendiliğinden ve insafından başka hudud tanımadan her şeye zam yapıyor.
Zam , Zam , Zam 1...
Bunun sonu neye varacak ? !
Hükümetten ucuzluk bekliyorduk. Oda öyle vait etmişti zaten !... ucuzluğun adı fiyatlara zam mı oldu acaba ?!
Devlet maden işletmelerinde işçi ücretlerine zam yapılacağının bildirilmesi hepimizi pek sevindirdi. Ama bir yandan da bu kararın sebebi, yapılacak zammın nisbeti ve memleket ölçüsündeki payı üzerinde durmadan geçemedik.
Eti Bank tarafından bu yıl yayınlanan “Eti Bank» adlı broşüre göre, Devlet maden işletme® lerinde çalışar: işçilerin 1945 de günlük ortala® ma sayılan şunlardır ;
Ereğli kömürleri Garp linyitler Ergani bakır Divriği demir Guleman kroın Keçiborlu kükürt
29.000
5.000
1.400
1.200
400
320
Yekûn 37.320
Üindiği g|bi. hu işletmelerden,
, umum ı,,. .sayısının %77 isini toplayan Ereğli (Zonguldak) kömürlerinde İ940 yılından, %13 ünü toplayan garp linyitlerimde de 1942 yılından beri ücretli .ş mükellefiyet tatbik ediliyordu. Her ikisinde
işçi
%90. Btı iki işletmedeki serbest işçileri hesaptan çıkarırsak, Devlet madenlerinde çalışan işçilerin %70-75 i mükellef işçi idi, diyebiliriz. Kaldı ki, son bir habere göre, zam kararı yalnız Erağli kömürleri işletmesiyle ilgili imiş.
Bu asırda iş mükellefiyeti» nin ne demek olduğu ve bunun son derece sert tatbik tarzı üzerinde şimdilik durmayacağız. Bu mevzuda cilt cilt kitaplar, çeşit çeşit romanlar yazılabilir. Yazılacaktır. Yalnız, bu yüzden Milletlerarası İş Bürosu’nun bir de protestosuna uğranıldığtnı burada hatırl ıtmak isteriz. Bu protesto, mükellefiyeti yürütmek için yapılan masrafların ehemmiyetli yekûnlcr tutması ve nihayet ortada «harp mazereti» de kalmaması gibi sebeplerle, 1945 sonunda Garp linyitlerinden, son haftalarda da Ereglı kömürlerinden ücretli iş mükellefiyeti kaldırılmıştır. Tabii mükellefiyet kalkınca da, bu güne kadar ki ücretlerle işçi bulma imkânı kalmamıştır. İşte Devlet maden işletmelerinde ücretlere zam yapılması sebebi: İşçi bulmak.
(Sonu S. J Sû. I de)
Ybrdun her tarafında yeni sendikalar kuruluyor.
Şehrimizde başlıyaıı sendikacılık hareketlerinin bütün memlekette yapılmakta olduğunu memnuniyetle görme kteyiz.Yur-duruuzau muhtelif vilâyetlerinde daha evvel kurulmuş olanlarına ilâveten bu def’a A d anada mensucat saayii işçilerinin de sendikahrtM kurmuş olduklarını Uabcr vermekle iftihar duyuyoruz. Adınadaki işçi arkada darımız daartık kendi sendikaları etrafınla toplanmış bu- |
lunuyorlar.
îzmitte de iakliye işçileri sendikası kurıimak üzeredir. İzmitli nakliye işçileri sendikaları için icabetin hazırlıklarını tamamlamışlardı-.
Bunlardan h«ka şehrimizde sendikacılık treketleri yeni başarılar kayfctmektedir. İki sayınüzdanber/ ilân ettiğimiz’ men I lauıtşfır.
İstanbul işç ligi Beşiktaşta fırın namiie anlan büyük binayı kiralamıştır. Burada gerek işçi kulübü, gtrek diğer bazı sendikalar bir (atı altında toplanacak, bilhasa sosyal yardım ve spor faaliyetleri bu binada temerküz cdecq(tir.
etetgimiz fç kurulmuş 5e
nizamnamesini çi kulübü res-i faaliyete baş-I
Sendikaları bir-»tedenberi Has
Güzel sanatlar kol ve kafa işçileri sendikası
Haber aldıjımıza , göre pek yakında güzel sanatlar sendikası kurulacaktır.
Yeni sendilaya başarılar dileriz.
îş kanunu "değıştırııeceK
Çalışma bakanlığı iş kanununda bazı değişiklikler yapmak için bazirlanmaktadir. Bu arada sa nayicilerle temaslar yapmaktadırlar. Ayrıca bölge çalışm ı müdürlüğüne davet edilen işçi sendikaları birliği umumi kâtibi arkadaşımız Ferit Kalmuk, çalışma bakanlığının Ingiliz mütehassısı ile uzun bir görüşm yapmıştır.
Mütehassıs, Umumî kâtipten iş kanunu üzerindeki mütalâalarımda sormuş ve kendisinden iş kanununda yapılması istenilen tağdilâtı gösteren birde proje istemiştir.
işçi sendikaları birliği bu projenin hazırlanması için hususî bir komisyon toplayıp çalışmalarına başlamıştır.
Hayat pahallılığı ve işçi ücretleri
İşçi ücretlerine zam istiyoruz...
Hükümetim 7 Eylülde aldığı yeni İktisadî kararlar^karşısında işçi, sınıfının?vaz'iyyetini bundan?evvelki sayılarımızda mütalâa * etmiştik. Fikirlerimizi, âsa?olaraktan tekrar gedersek, diyebiliriz ki bujkararlar mevc İktisadî güdükleri ve geniş emekçi kitlelerinin geçim zorluklarım "ortadan_kaldırmaktan uzaktır.
Bil’akis paranın kıymeti üzerindeJyapılan değişiklik, pek kısa bir zaman içinde bütün? fiyatların birden yükse 1 mes i^net i ce s i ni verecektir.
Aradan bir ay geçmeden bu nokta maal’esef tahakkuk etmiştir. 13 ütün yiyecek fiyatları gittikçe artan nisbetler dahilinde yükselmektedir. Ve7bıı yüksclınenin|daha ne kadar devam edeceği malûm değildir. Ayrıca, kükümetin bütün vaadlerin aksine olarak, pahallıllk yaratmakta hükümet müesseseleri ön ayak olmaktadırlar. -;te bir iki gündenberi şehir hatlarında yolcu biletleri’yüzde kırkı aşan nisbetler dahilinde pahalılaştinlmiştir. Ayrıca diğer hatlarda yük târifelerinindc yükseltileceği rivayeti dolaşıp durmaktadır.
Bu"artışlar daha ne kadar devam’ edecektir? İşçi ücretleri daha ne kadar, ayni seviyede kalacak ve hatta bazı şubelerde düşmekte devam edecektir? Hükümet, eğer halkı düşünüyorsa, alacağı tedbirler halkın lehine olmalıdır.
Biz üç haftadanberi iş kanununun maddelerine dayanarak işçi ücretlerine zamlar yapılmasını istiyoruz. Buna karşı hiç bir makam harekete geçmek tulumunu his etmiyor. Oalar sesimizi duymamak için kulaklarını tıkamakta, bizde isteğimizi tekrarlamakta devam edeceğiz:
İşçi ücretlerine yüzde yüz zam istiyoruz.
I
Sayfa : 2
Sendika Gazetesi
19 Ekim 1946
Sosyal ve sıhhî bakımdan:
Ortaköy, Beşiktaş, Kasımpaşa gibi tütün işçilerinin toplu olarak bulundukları semptlerde gördüğüm hastalardan, yap/ığim hasbıhallerden edindiğim kana-ata göre tütün ameleleri arasında sıhhatli diye gösterebileceğimiz tek insan mevcut değildir. Hasta olarak muayeneye gelenlerin % 80 nide tüberkülozdur.
Bu afet tütüncüler arasında adeta salgın halinde olup gittikçe artmak istidadını göstermektedir. Buna sebep olarak tütünün vücude zararlı tesirini tek sebep göstermek çok saflık olur. Tütün tozu içinde çalışmanın mühim rolü olmakla beraber burada en fazla müessir eleman tütüncülerin iktisa-den en fena şartlar altında bulunmalarıdır. Bir tütün amele-1 sinin aldığı yevmiye vasati iki yüz elli kuruştur. Bunu da
“senenin her ayında bulsa! Senenin onik’ ayinin ancak beşin-I de çalışır, ondan sonra işsizdir Memlekette işlenecek tütün-mü yok diye işçilere soruyorum; bana cevaben:
Mevcut amelenin işiiyemiye-ceği kadar çok tütünlerimiz var Fakat bunların 4/3 ü işlenmiş tir. {damgası vurularak işlenmeden gitmektedir.
Halbuki işlenmeden tütün ihracı kanunen yasaktır, senelerce bu hakikati bağırıyoruz fakat duyuramıyoruz diyorlar.
Amelenin çalışmadığı ayları da vasati yekûna katarsak günlük vasati kazanç yüz kuruşa düşer. İşte tütün amelesini mahveden bu yüz kuruştur.
Bizde halk arasında acıkmaz, yemez, içmez, yatmaz, uyumaz, yorulmaz, üşümez v.s, VJ„ diye bir tekerleme vardır. Bana sorarsanız bunun hakikî sahibi |
işçi Sağlığı
madde
Tütün işçisi nasıl yaşıyor?!
Endüstride kullanılan zehirli ler ve fabrika artıklarının işçide yaptığı toksik kansızlıklar
Sanayide kullanılan zehirli mıddelerlc fabrika artıklarının işçi bünyesi üzerinde birdenbire veya sinsi sinsi bozukluklar husule getireceği ve bilhassa kanın al yuvarlaklan ve hemoglobine, (jpzucu tesirler yapacağı aşikâr-] rikatörün müessesede hasıl olan] bu zehirli maddelerle amelesinin temasını kesmesi yolunda heıf türlü teknik tertibatı almasını icap ettirir. Çalışma esnasın d J husule gelen sinsi zehirlenmelerde daha önceleri bu gibi araz dikkati çeker : Daimi yorgunluk, çöküntü, iştahsızlık, çalışma sıra- | Sinda husule gelen nefes rhp verme zorluğu, mide ve bağır* sak bozuklukları....... bunlar
umumî zehirlenme belirlileridiı. Bir de ayrıca kendine mahsus zelrrlennıe işaretleri gösteren sanayi zehirleri mevcuttur.
Arumatik nitru mürekkebafi zehirlenmeleri siyamız yani yüzde, dudaklarda kulak kıkırdağı ve pmmak uçlarında morarmalar meydana getirir.
Nizol zehirlenmeleri; buııın kanamaları, diş etleri kanamalın ve âdet kanamaları yapar. Kur şun zehirlenmesi; diş etlerinde siyah çizgiler, şiddetli karın ağrıları ve kabız yapar. Toksit maddelerle çalışan işçilerin sık sık kan muayenesine tabi tutulmalar: bu zehirlerin kanda yap tığı tahribatın derecesini öğretmesi bakımından elzemdir. Zehirli maddeler kanın el yuvarlakları homoglobini ve ak yuvarlakları üzerine yıkıcı ve sayılarını azaltıcı bir tesir icra eder. Bu itibarla emekçilerin basit kan muayeneleri yapılırken bu üç noktanın dikkatle gözönünde tutulması gerektir.
Böylece petrol sanayiinde çalışanlarda farklı bir kansızlık meydana gelir. Petrolle çalışan kimya sanayii müesseselerinde bu maddenin havaya karışarak işçilerin bünyesine girdikleri bilindiğinden çalışma mahallini hava-alınmalıdır. Petrol zehirlenmesi çok sinsi olarak kendini belli ed?r. Baş ağrısı, devamlı yorgunluk ve iştahsızlık, bulantı hatta arada kusmalar, faaliyette görülen nefes darlığı, burun ve diş etlerinde kanamalar, kadınlarda âdet ve âdet dışı kanamaları mühim arazdır. Bilâhare ölümden az evvel noktalı ak yuvarlakların azalmasile görülen agranulactose bütün vücudu kaplıyan iğne burnu gibi küçük kanamalar, optik belirliler, şiddetli burun, .dh ç.t- ı leri, bağırsak kanamaları başgös-terir. Kan tablosunda ilk bc-ürti | daha henüz ak yuvarlakların adedinde bariz bir azalma olmadan cinslerinde bir tahavvül gö rülmesi yani nisoî bir lymphocy ı tore’nin meydana çapasıdır. Bu I safhada iken zehirllnr ıeyi Itesbit etmek. VŞ -jo1 (C)
• ini \ irmek -erektir. I
Sanayide petrol birçok madde-
1 lerin eriticisi olarak geniş mikyas-i ta- kullanılmaktad r. Bu itibarla 1 kimya sanayiinin hemen her kolunda benzolden olma komitik
1 kansızlıklar başgöstermektedir. rtçnzol zehirlenmesinde önce ka-
1 nın el yuvarlaklarına nazaran I homoglibini daha azalır. Bilâhare el yuvarlakların tahribi çok arttığından kansızlık hiperkurum bir vasıf alır. Elyuvarlakların şekil* leri ve büyüklükleri birbirinden I farklı bir hal alır.
Benzin ve petrol sanayiinde çalışanlarda da kansızlıklar görülür. Katranda çalışanlarda da kansızlıklar başgösterir.
Klorlu karbon hidrat zehirlenmeleri :
Karbon tetra klorür trikloret* len de yukarıda saydıklarımıza benzer. Kansızlık tabloları meydana getirir. _____ ____ ____

Arumatık karbon hidrat zehirlenmeleri:
Buiil ir aras.nda bilhassa benzol başta gelir. Bu madde kan yapıcı sisteme' kemik iliğine tesir ederek daimî tahrip halinde bulunan al kürreciklerin yerlerini yenilerinin almasına mani oiur.
Şağlıkçı
tütün amelesi, bilhassa tütüncü karısıdır.
Sizlere kısaca kasımpaşa tütüncülerini tasvir edeyim: Tozlu, çamurlu, rutubetli bir semt insan emeği, görmemiş dar, 1 pis. çıkmaz sokaklar, içiçe girmiş viran evler. Kapısı, penceresi tutmayan zemin katta bir oda. Bu bir odadır amma pir odadır. Ana, baba, çoluk, çocuk burada oturur, işten gelince geceden geceye burada ocak yakılıp, burada yemek pişirilir, hep birden koyun koyuna burada yatılır. Sabah şafak sökmeden mum ışığile kalkılır ana, baba, çoluk, çocuk eli iş tutan herkes Ortaköye gitmek üzere yola çıkılır. Kıştır, yağmur kar yağmaktadır. Onlar yağa dursunlar, bizim tütüncüler üşümeden, ıslanmadan, yorulmadan!,, paltosuz, muşambası?, delik ayakkaplarla işe yayan giderler. Yol kısadır, Bey-oğlunnır kâin olduğu tepe çıkılıp inilecektir, işte o kadar geldik ortaköye, bu basit ame liye gündüz sekiz saat çalıştıktan sonra (ne yapmışlardı ki oturdukları yerde muhabbet etmişler veya çok sıkılmışlarsa hep bir ağızdan tütüncü kız» türküsünü söylemişlerdir.) Akşamı tersinden tekrar olunur. Ve Kasıınpşşaya gelinir. Bütün gün çalışmış, üstelik soğuk ve yağ ıur altında saatlerce yürümüş yorulmuşlar, ıslanmışlar, üşümüşler, akşam olmuş acık-mışl irdi’’. ' ıcak bir yeme* * ve
JHCrtK Ûır G’^UCla ■ o«.>a.>atA*.an etmemişler midir? Ana hemen Sivtınır, çalı çırpıdan ocak yakar, kazan kaynatmağa çalışır. Ka ynatir amma aldığı yövmiye ile bu pahalılıkta ne kaynatır. O sorulmaz soruyu bir kaynatan bir de erenler bilir. Benim bildiğim ve gördüğüm bir şey
—B M(r şey ! varsa o kaynadıkça sararılır I solunur, gözler »çeri çöker, I oı. deri,, bû kuuıik .kah ıır, • nihayet yatağa düşülür. Anıa o i hem' kasımpaşah W de fütün f-işçısıdir, nasıa vırnaz.
Ateşi 38-39 olurmuş, öksü-rürmüş, kan t uçurur mİ! ş,‘ d'eY^1 ı! manı yolmuş. Varsın olmasın, o allahııı bileceği iş. Onun bri- 1 di*i Kastnpaşalı tütüncü hasta olmaz, isirahat etmez,
Bir güı arkadaşları zorlar, iki gün iç kalır, bir doktora jor u düder, Ök-SO lra Ju emıh gururla reçd-r şurup veriyorum
»lacaksııı, pehriz et B iyi ve çok yiye hassı piryola, bö
I gider. L>g(
1 sörtür tsjrkr dinler teşhisindeki ( yi yy »ar: *ı içeceksin, ufak haplar veriyorum yutaksın, iğne veriyorum idamarda’ miyecekı çeksin, 1 «««■■,
rek, beyi». karaciğer y.s. gibi etli şeyla*. üstüne mutlaka makarna vejı pilav sabahları bol bol tereyıği yiyeceksin. Çalışma yok, liçbır iş yapruiyacak-sın, havahr ve sakin bir odada yalağjHa yatacaksın, uyu mazsau da uzun oturup istirahat edeceksin, hiçbir şey dü şünıniyetüksİB. Bak söylediklerim içince en mühimi yatakta istirahattır. İkinci olarak iyi ve çok yemtk üçüncü olarak ilâç gelir. İyi olmak istiyorsan bilhassa bui tekrarımı unutma der.
Yolda düşünür; çalışmıyacak sonra da düşünmeden yatakta /Devsoıı 5. 4 Sû. 3 de )
{ p?k ala mümkündür.
i-İkat b bir veçhes lagünün a . . _
ha derinlerde ve bu günkü İşlet lenin ınes’ul olmıyacağı, eski senelerde ‘aramak lâzımdır.
Hıvza faaliyete geçtiği giin-denberi bir çok sahipler değiştirilmiş ve muhtelif gayelerle sö-mürülmüştür. Birinci cihan harbinde «her ne bahasına olursa olsun > denerek sadece kömür çıkarılması düşünülmüş, daha evvelki gayri muntazam çalışmalardan doğan plânsız, fena istismar usulü bir kat daha takviye edilmiştir. Fransız ve İtalyan şirketleri, millî ekonomiyi hiçe sayarak çalışmışlardır.
Ereğli kömürleri işletmesi, hav zıyı teslim aldığı zaman onu delik deş:k edilmiş bir halede bulmuştur.
Buraya kadar, bu günkü işlet-
ir'"*
ibJ Sentl
Kömür havzasında vasıflı işçi meselesi
--------------—- -2-----------
Vatan gazetesinde bir haber : “Zonguldak kömür havzasında, istihsal yan yarıya düştü!„ Bu mealdeki yazıyı okuyan kömür işçileri, haklı olarak hayret ettiler ve bunu kendilerine edilmiş bir hakaret saydılar. Çünkü hiç biris: tenbcll’ği kabul etmek islemiyor .
Bizzat alâkalı kimselere giderek işin iç yüzünü öğrendim. Hadise şudur : Pazar günün de ilâvesi ile her zamankinden fazla uzayan bayram tatilinde, hayatî iş yerlcrindckiler müstesna; bü-, tün mâden amelesi çalışmamış ve ocaklar kömür istihsalinde bulunmamışlardır. Bu sebeble Ağustos 1946 istihsali 1945 senesinin ayni ayına nazaran 60. 000 ton kadar noksan olmuşur. Bu vak’a, henüz bilinmiyen kanallardan bazı gazetelere bam başka bir şekilde aksettirilmiş ve on beş gün evvel Zonguldak ta bulunan üç bakanın seyahatleri ile alâkalı gösterilmiştir.
İstatistiklerin ve alâkalı memurların ifade ettikleri şeyler burada bitiyorl Bitiyor, fakat bununla dâva bitnrş olmuyor.
Hakikaten istihsalde mühimse-necek bir düşme yoktur. Fakat istihsal organlarının faaliyetinde ki aksaklık yüzünden elde edilen randıman on sene evveline nazaran yarı yarıya düşmüştür.
On sene evvel çıkarılan kö mür işçi adedine taksim edildiği vakit daima 800 ün üstünde bir rakkam elde edilirdi. Yâni, bir aü ölârak TMir-Riro TÖ7 mür istihsal ederdi ki; buna yardımcı işlerde çalışan ve doğrudan doğruya müstahsil vaziyetin de olmıyan işçiler de dahildir.
Bu gün ise bu rakkam 500 civarındadır
Tenkit için tenkit gibi, sakat bir düşünceye kapılmadan sebeb-1er araştırılırsa; bazı entresan neticeler elde etmek mümkündür. Resmî ağızlar bu neticeyi şu şekilde göstermektedirler “Harp senelerinde hariçten istihsal malzemesi getirtmek mümkün olamamış ve eldekihrde miadlarını doldurmuştur. Eski
,le yapüan 3.5000.000 tonluk istihsal âti ^çın^anve r i c i d
Bu bir hülâsadır, bu müdafaa ' tezi üzerinde işlenerek; sahifeler, |hattâ.ciltler dolusu yazı yazmak
bu tez, ‘dâvanın ancak >idir Randıman düşük-asıl sebeplerini çok (ia-
menin en ufak bir sui taksiri olduğu iddia edilemez. İşletme faaliyete geçtikten sonra en büyük hatasını, bir asra yakın bir zamandan beri ihmal edilmiş olan vasıflı, yâni: ihtisas, sahibi işçi mes’elesini işe başladığı anda bir dâva olarak ele almamakla işlemiştir.
Gerçi havzada mâden tetkik ve arama enstitüsünün kurduğu bir mâden mektebi vardır. Bu mektep bu gün halâ faaliyettedir. Ders programı güdülen maksada göre gayri kâfi olgunluktadır. mezun sayısı mahduttur ve mezunlardan bir kısmı mesleklerini bırakıp kendilerine başka sahalarda iş aramak mecburiyetinde kalmışlardır. Sebepte aldıkları paranın kendilerini geçindirmekten uzak oluşudur.
Ereğli kömürleri işletmesi zaman zaman vasıflı işçi yetiştirmek mes’elesi üzerinde durmuş, ı fakat alınan yarım tedbirler daima çalışmaların yarıda kalmasına sebep olmuştur.
60.000 ne yakın işçinin çalıştığı kömür havzasında vasıflı işçi miktarı acınacak derecede düşüktür. Çünkü ; işçi sınıfının uyandırılması ve kendi kendine teşkilâtlanması işi alabildiğine geç bırakılmıştır.
Bir çok işçilere neci olduklarını sordum. Aldığım cevaplar entresandır.
Vaktiyle köyünde nalbant çıraklığı yapmış, birisi üç senedir mâdende çalıştığı halde :
' — NaTbanHmT dedi.
Bir başkası :
— Rençber.
Bir diğeri;
— Çoban 1
Hiç birisi madenciliği kabul I etmiyordu. Hepsi madenci olmadıklarını, madende muvakkaten çalıştırıldıklarını iddia ediyorlardı.
Halbuki kömür havzası köylerini m.ıdencilerle dolu bir hale getirmek için tabiat bir çok imkânlar vermiştir. Arazi dağlık ve geniş ölçüde ziraat yapılmasına müsait değildir. Köylüler ancak kendi ihtiyaçlarını karşılı-yabilmektc ve senelik vergilerini ödeyebilmek için köy dışında çalışmak mecburiyetin de kalmaktadırlar. Bu gün mükellefiyetten şikâyet edenlerin büyük bir kısmı, yarın mükellefiyet kaldırıldığı zaman belki bir kaç ay istirahat edecekler fakat gene ocaklarda iş aramak mecburiyetinde kalacaklardır İşçi yetiştirme dâvası bundan on sene evvel ele alınmış olsa idi; ikinci dıinya harbinde çekilen büyük sıkıntilarm bir çoğu çckilmiyecek ve belki de işçi hürriyetinin tahdidinden başka bir şey olmıyan ücretli iş mükellefiyetine ihtiyaç dahi kalmıyakhr..
İş, bu günkü medenî dünyada, bazı kaidelere göre yapılan bir faaliyettir. El işi ile entelektüel, yâni hususî bir bilgiye ihtiyaç gösteren iş arasındaki fark bu gün âzamî haddini bulmuştur.
Maden ocaklarının istismarı ekonomide “ Yıkıcı Ekonomi — Economie Destructive „ bahsine girer. Çıkarılan her tonun yerine yenisi kaim olmamakta ve
(Sonu S. 4 Sû. 3
1 9 Ekim 1946
Sendika Gazetesi
Sayfa: 3
Devlet maden işletmeleri işçi ücretlerine , yapılacağı bildirilen zamlar
Kadınişçiler davasına çare bulmak lâzım
♦♦♦♦
(Baş tarafı Birincide)
Yapılacak zammın nisbetini henüz kesin olarak öğrenemedik. %10 diyen de var %30 diyen de. Biz hesabımızı bu sonuncuya göre ya paeağız.
Ereğli kömürlerinin 1938 den, içinde bulunduğumuz yılın 6 inci ayına kadar ortalama yöv-miyelerini ve bu yevmiyelerin 1938—100 itibariyle endeksini aşağıya yan yana kayuyoruz. Devlet sanayi ve maden işletmelerinde 1942 den beri işçilere parasız yemek ve ekmek verilmektedir. Madenlerde, ağır işlerde en az 4500 kaloriye ihtiyaç varken, kâğıt üzerinde bile 3800 kaloriyi geçmiyen ve protein, yağ ve vitaminler bakımından son derece kifayetsiz olan bu yemeklerin günde işçi başına düşen masrafını da 1942-1946 yövmiyelerinde ilâve ettik.
Ortalama yevmiye (vergiler dahil) Kuruş
Endeks
1938—100
1938 114 100
1939 112 98
1940 120 105
1941 130 114
1942 200 175
1943 245 215
1944 263 230
1945 276 242
1946 278 243
Görülüyor ki, 1938 yılında
ruş olan işçi yevmiyesi, meselâ 1940 da 120 kuruşa, 1943 de (yemek ve ekmek dahil) 245 kuruşa yükselmiştir. Ama, paranın alım kabiliyeti hesaba katılmazsa bu rakamların hiç bir mânası kalmaz. İşçi 1938 de giinde 114 kuruş alıyormuş, 1946 da ise günde 278 kuruş alıyor, demek ne ifade eder? İşçiyi alâkadar eden, meselâ yüz kuruşla 1938 dc ne kadar, 1946 da nc kadar mal veya hizmet satın alabileceğidir. Bu hesabı yapmak için de elde Zonguldak bölgesine ait “gıda masrafları mıntıka endeksi,, var. Zongulgak bölgesi işçi aileleri bütçelerinde mesken, yakacak ve ısınacak masraflarının ehemmiyetli bir yer tutmadığı, giyinme masraflarına giren maddelerin fiyatlarının ise gıda maddeleri fiyatlarından daha yüksek olduğu göz önüne getirilirse, kömür işçisinin eliae geçen yövmiye-nin alım kabiliyetini «gıda masrafları mıntıka endeksi» ile ölçmek hiç de hatalı olmaz
Ortalama yövmiye endeksi
ortalama 114 ku-
Zonguldak gıda masrafları endeksi
1938 =100
Hakiki ücret endeksi
i
♦♦♦♦
1938 -100
1938-100
1938 100 100 mn

1939 98 101 I 97
1940 1941 ' 105 114 112 - 93 8’
VI
1942 175 305 57
1943 215 432 49
1944 230 415 55
1945 242 4İ ■ v
1946 243 435 S

Rakamlar gözden geçirilince görülür ki, yöv-miye artışları fiyat artışlarına hiç te ayak uyduramamıştır. Bu yüzden işçinin alım kabiliyeti 1938—100 den 1943 de 49 a kadar düşmüş, 1946 da ise 1938—100 itibariyle ançak 55 i bulabilmiştir Yani yuvarlak hesap yarı yarıya bir kayıp. Ayda 26 gün üzerinden hesap yaparak ve vergileri de çıkararak düşünürsek, kömür işçisinin aylık kazancının 1938 yılında 25 lira civarında olduğunu anlarız. 1946 daki kazancı ise, yukarıki hesaba göre, 1938 in 13 lirası. İşte, yer altında bir aylık yıpratıcı, tüketici, öldürücü çalışmanın karşılığı. Bunları bildikleri halde susmayı tercih eden yüksek iktisatçılarımızın bu netice karşısında yüzleri kızarır mı, bilmiyoruz. Biz yine mevzuumuza dönelim.
Son zamlar vaziyeti ne derece değiştiriyor ?.
Bu zammın %30 olduğunu kabul edersek şu neticeye varırız :
Yemek ve ekmek hariç (vergiler dahil) 1946 yılında ortalama yövmiye 208 kuruştur. Bunun

%30 ıı 62 kuruş eder. Demek ki zamdan sonra ortalama yövmiye (vergi dahil) 270 kuruş olacaktır. Yemek ve ekmek için de 70 kuruş ilâve ve edince, 340 kuruş tutar. 1938 ortalama yövmiyesi 114 kuruş olduğuna göre, 1938—100 itibariyle bu 340 kuruş endeksde 298 demektir. Yani son zamla itibari ücretler 1938 e nazaran %198 artmış olacaktır. Gıda masrafları endeksi ise 1938—100 e nazaran 1946 nin ilk üç ayında ortalama 435 dir. Yani Zonguldakta gıda maddeleri fiyatları 1938 e nazaran %335 artmıştır, ikisini karşılaştırınca, hakiki ücret 1938—100 e göre 68 olur. Yanı bu zamlardan sonra da kömür işçisi 1938 yılına nazaran alım kabiliyetinin %32 sini kaybetmiş vaziyette olacaktır. İşte yapılan zammın nisbet ve derecesi de bu.
Yukarda da söylediğimiz gibi bu zamlar mükellefiyetin kalkması üzerine işçi bulmak endişesiyle yapılmıştır. Ücretli is mükellefiyetine tabi olmayan yüzbinlerce işçinin vaziyetine gelince; geçen yazimızda da belirttiğimiz gibi, bunlar da alım kabiliyetinin 1938 e nazaran en az %20 sini kaybetmiş bulunmaktadırlar. Bir çok işletmelerde bu kayıp %401 geçmektedir. Türk işçisinin 1938 deki hayat seviyesi ise diğer memleketlerin en aşağı seviyelerinin de çok aşağılarmdadır.
7 eylül kararlariyle Türk lirasının dış değeri karar kâ^1 Paranın ’Ç de&ri‘ nin de düşmesine sebep olmuştur. Bunun neticesi olarak da mal ve hizmet fiatları artmağa başlamıştır. Buna karşılık, hususi işletmelerdeki ücretlerde alçalma temayülü vardı.
Ne tarafından alsak, ücret meselesi bu gün işçi sınıfının başta gelen meselelerinden biridir. Bu işin Türkiye öİçüsnde ele alınması sırası gelip geçeli yıllar olmuştur.
12 haziran 1936 tarihli İş Kanunu’niin 32 inci maddesi şöyle der :
•İktisadi ve içtimai zaruretler dolayı siyle İktisat Vekâletince teklif edilecek işlerde gerek saat başına veya gündelik, yahut haftalık veya aylık hesabiyle ve gerek parça başına, yahut yapılan iş miktarını göre ödenecek işçi ücretlerinin en aşağı hatları bir nizamname ilq tesbit edilir.„
Kanun çıkak tam on vıl olmuştur. İşçiye kar^ı hükümlerin Utb|kİJ^L ,hi$_ te kusur edilmemiştir. “Asgarî ücret,, nizamnamesinden ise bîr ses yoktur? ■-■.-■■■
işçinin 1938 yılındaki geçinme seviyesi res-vılında Istanbulda iş-çi aileltrinin aylık ortalama kazancı 30 lirayı bile bulamazken, 45 hra Kazançlı ade numune-1988 de Istanbulda yapılmış olan bütçe anketi, hakiki ortalama seviyesinin üs. tündeki ailelerin geçinme seviyelerinin bile başka memleketlerin en aşağı seviyelerinden çok aşağı olduğunu açrkca göstermiştir. O halde bir gün dahi beklenmeksizin, jdiğer memleketlerdeki hayat seviyeleri, sağlık bilgilerimizin emrettiği gıda, yakacak vt ısınacak miktarları, mesken, giyinme, dinlenme vc kültür ihtiyaçları ve paranın günden güne düşen alım kabiliyeti göz önünde tutularak asgarî! ücretler tesbit edilmeli ve bilhassa hususi işletmelerde, türlü yollarla ücretleri bu seviyelerin altına düşürme teşebbüsleri önlenmelidir.
Gıdasızlık, mesken, ısınma ve giyinme şartlarının perişanlığı, ayda yılda bir gün dahi güneşte, denizde şöyle bir nefes alma imkânını bulamamaları yüzünden türlü hastalıklarla vücutları her gün biraz daha yıpranan' Türk işçilerinin hemen halledilmesini istedikleri en acele meselelerden biri budur. Son günlerde sık sık lafı edilen randımanları arttırma meselesinin de düğüm noktası buradadır.
Sendikalarımız, asgarî ücretlerin tesbiti ve bunların kontrolü işinde üzerlerine düşecek vazifeleri eksiksiz başaracaklarına kanidirler.
Zaman zaman teper, teptikçe nasırlaşır ve bu nasırlanmış yaraya neşterle değil de gül dikeniyle dokanılır.Kalemşorlar sütunlara sığamazlar. Yorumcuların ka fa taslan, şairlerin mısraları, romanların dar sahifeleri, sergilerin mermer galerileri, sinama holleri, ilim metodları sersemletici bir alabora içinde lıepbirden çıl-gınlaşivrirler. Holivut estetiği cazritmiyle dillenir, radyo dalgalarının sırtında Okyanuslardan kıtalara atlar.
Yatak ve kadın, içki sofrası kumar masası vc kadın, romanlar, mısralar, sergiler, sinema lar ve kadın, ilim, felsefe, ahlâk ve kadın, medeniyet ve kadın, konfür ve kadın, çıplak kadın, öpüşen kadın, otomobilli kadı: , lüks kadın, bu kadının bir tek meziyeti olacaktır; fevkalâde n.üstehlik kabiliyet,
Bırakalım gül diken'ek-.rile müsellah şövalyeler bu hint kumaştı;! didikliyc dursunlar..
Çocuğunu pençere demirine bağlıyarak işine koşan, soylu bir fedakârlık d uygu sile eşinin hayat yükünü hafifletmeyi va zife bilen, kizssa evlenmeyi, gebeyse doğurmayı tercih eden gündüz iş yerlerinde gece ev işlerinde sorumlu, çocuğuna ana kocasına eş ve yurduna yalnız faydalı ve şerefli işçi kadınlarımızın hayat ve mukatderatla rinı bütün tesadüfleri aşan bir hassasiyetle koruyup kurtarmamız lâzımdır.
ikinci dünya harbinin bütün kahır ve yoksulluklarını sekiz sene zaif omuzlan üzerinde taşıyan dört buçuk milyon köylü kadınımızla, yiiz. biuden faz la işçi kadınımıza saygılarımızı yalnız sözlermizle değil bütün genişliği ve etrafile alacağımız tedbirlerle göstermeliyi/.
Bu yüz binlerin emekçilk
haklarını olduğu kadar, kadınlık ve analık haklarını da aynı titizlikle korumak yalnız emekçi kitlelerinin menfaati değil hakikî yurtseverliğin de başlıca vazifelerindendir.
■^Yalnız İstanbulda elli binden fazla kadın işçi dokuma, tütün, müskirat, şişe ve cam, kibrit, boya, ip ve halat, konserve sanayilerinde çalışmaktadırlar. Biz burada iş kanununun kadın işçiler hakkındaki zayıf müeyyideleri ve iş verenlerin ucuz iş kuvveti avcılıklarının derecesinden ziyade kadınlık haysiyetleri ve analık hakları üzerinde durmak istiyoruz.
1 Temmuz 1946 dan itibaren yürürlüğe giren analık sigortası kanunî her bakımdan kifayetsiz ve adaletsizdir.
Bu kanunu daha çok genişletmek, iş kanununun uygulandığı yerlerdeki işçiler gibi iş kanununun uygulanmadığı iş yerlerinde ki işçilerede bu haktan istifadeyi sağlamak,fl ödenekler hakkındaki lüzumsuz formaliteleri basitleştirmek, doğumdan evvel ve sonraki hadleri üçer haftadan altışar haftaya çıkarmak, emzirme ö-deneğini umumiyetle iki ay kabul etmek ancak bu kanuu-nu faydalı bir hale getirebilir.
Unutulmamalı ki kireşler, ana oukrlar ve bakım yuvaları davası ve analık hakları davasından ayiramyız. Baktıracak kimsesi olmayan kadın işçilerimizin doğurmaktan . "kaçınmaları veya doğurduktan nı-ı ij tu/1tu lıı çitil. meleri emekçi ailelerini oldu-duğu kadar yurdumuzun İktisadî ve sosyal gelişmelerimde baltalamaktadır.
Gerek devlet sermayesiyle “ve gerekse hususî sermayeyle 'işleyen iş yerleri kendi arala-
(Devamı S. 4 Sû. £ de) i
.i.S I N E M A ~ 2Z mamıııiBEiBiBiııııazKiıaıaıı laaaaaaaaaaaaaaâaa MİLLETLER ARASI SİNEMA FESTİVALİNDE ■ ■■■■kbbbbbb BİRİNCİLİĞİ KAZANAN FİLM aaBBaaaaaa!
“ Raylar Savaşı „ (La Bataille Du fcaiı) İşçi aktörlerle çevrilmiştir..
SENDİKACI
1939 dan beri ilk defa olarak, muhtelif memleketlerde çevrilmiş en kuvvetli filmlerin bir araya gelmesine imkân hasıl olmuş ve Canııes şehrinde bunların arasından en kuvvetli olanı bir jüri tarafından seçilerek milletler arası filim birinciliğini kazanmıştır. Bu küçük-senmiyecek başarı, “RAYLAR SAVAŞI* isimli bir Fransız filmine aittir. Ve" asıl işin en meraklı tarafı şu ki: meslekten gelme aktörler tarafından çevri lmederse, demir yolu işçileri tarafından mükemmel bir surette oynanmıştır. “Raylar Savaşı,, Fransada, Alman nazı saldırganlarına karşı açılan ö'üm dirim kavgasında, işçiler, ezcümle demir yolu işçileri tara, findan açılan zorlu mücadeleyi temsil etmektedir- Nasyonal sosyalist istibdadına karşı işçi sınıfının ön safta kahramanca savaştığıma hikâyesi, artık bütün tarih kitaplarında inkâr edilmez bir gerçek olarak kabul edildiği halde, filimlerde
buna rastlamak mümkün olmuyor. Tarihî hakikatların canlı bir şekilde beyaz perdeye ak-settirilmesi Holivut markalı filmlerde pek seyrek bir olaydır, bunun sebebini, sinema stüdyolarının gerçeğe düşman bir ^takım bez.irgâulariD elinde bulunması ile izah etmek lâzımdır. Memleketimiz ise, Holi-vuduıı sinema te kelliğine dahildir ve bu yüzden, (pek sey-rek'istisnalar hariç), Türk işçi seyircileri, kafayı doyuran fikirli ve realist filmlerden mahrum kalıyorlar.
Ne tek tük yerli filmler, nede Mısırdan gelen filmler bu boşluğu giderecek şeylerdir. Dünyanın diğer film yapan memlekatlerinin eserleri ise çok nâdir olarak semtimize uğruyorlar. Gönül ister ki sinema sahiplerinin cebine giren parada kabarık bir payı olan Türk işçileri, RAYLAR SAVAŞI gibi, kendinden olanların filimlerini seyredebilsinler.
Ucuz Matinecı
Şayia : 4
Sendika Gazetesi
19 Ekim 1946
Dikkat.. Dikkat!
Demokrasimizin galişmesine yardımcı olacak yeni teşekkül “İnsan Haklarını Müdaffr Cemiyeti» başta Maraşal Çakmak, Cami bay kurt, Zekeriya sertel Tevfik Rüştü Araş ve Kenan Öner ve arkadaşları olduğu halde memleketin demokrat unsurları tarafından (İnsan Haklarını Müdafaa Cemiyeti) adiyle gayri siyasî bir teşekkül kurulmuştur
İnsan haklarını müdafaa cemiyeti Rosvelt’in 4 hüriyyet prensibini programına esas olarak almıştır.
Cemiyet ana yasamızın bu husustaki özel maddesine dayanarak fertlerin ve toplulukların kanunsuz muamelelere karşı haklarını koruyacak ve bu nıeyan-da her hangi bir sebeble hüküm giymemiş veyageymiş olarak mevkuf bulunanlara karşı yapılacak kanunsuz muamelelere ve tazyiklere mâni olabilecektir.
Hakiki demokrasinin memleketimizde gelişebilmesi bakımından bu cemiyetin önemli bir rol oynıyacağına şüphe yoktur.
Sendika gazetemiz işçi arkadaşların bu cemiyeti desteklemelerini ve bununla ayni zamanda Ankarada kurulmuş resmî bir teşekkül olan ve ismende benzeyen (insan haklarını ve ana hüriyetlerini koruma cemiyeti) ile karıştırmamalarını ehemmiyetle açıklar.
siyasî partüer karşısında sendikalar
Baf makaleden İJee/nm
Geçirdiğimiz dört beş aylık tecrübe ile, memleketimizde, şaşırtıcı kaynaşmalardan, mahiyetleri meşkuk çeşitli teşebbü slerden sonra, emekçiler sınıfının öz koruyucusu ve siyasî klavuzu ödevini görecek, hakiki sosyalizmi temsil eden, bir inkılâpçı partinin sür’atle gelişmekte olduğu ve plânlı ve sistemli çalışmalariyle emekçi kitlelerin güven ve sevgisini kazanmak yolunu tuttuğu meydana çıkmıştır.
Bu partinin hangisi olduğunu biz söylemeden, okuyucularımız keşf etmişlerdir. “ Sosyalist emekçi ve köylü partisi „ üzerine aldığı şerefli vazifeyi yapmakta kol ve kafa emekçi terinin şuurunu ve siyasî savaş rotasını aydınlatan bir meş’ale rolünü oynamakta devam ettiği müddetçe.. Gittikçe daha ziyade sendikacılarında partisi olacak sendikaların daha ziyade İktisadî, partinin daha ziyade siyasî mücadeleleri — Büyük sosya-lizim nazariyecisinin, geçen haftaki makalemizde yorumladığımız, fikirlerine uygun bir tarzda — birbirlerini tamam-lıyarak emekçi halkın sömürülmekten ve sömürme sisteminden kurtuluşunu çabuklaştıracaktır.
işçi Sendikaları Birliği Umumî Kâtibi
Ferit KALMUK
Tütün İşçileri nasıl yaşıyorlar ?
f Scijlora/ı 2 mcı «ey/adu/ yatacak ve heın de bol ve iyi yiyecek. Reçeteye bakar şurup, hap, iki kutu iğne, her gün iğin- yaptırma parası biraz düşünür, sonra doktorun tavsiyelerine gülmeğe başlar (başka elinden ne gelir ki ) ve içinden doktorlar işçinin halinden ne anlar der ve arkasından ekler onlar bizim için değil yalnız zenginler için okumuşlar.
Kasımpaşalı çalışmamanın is-tirahatin aç ölınck olduğunu pek iyi bilir O evde açlıktan ölmektense işte yavanda olsa tok ölmeği tercih eder. Hem o çalışarak daha çok yaşanacağını gorğüsüyle öğrenmiştir. Bövlece depolarda, kasımpaşa ile Ortaköy arasındaki yollarda hayatını sürterken bir gün genç yaşta eceli gelerek öldüğü duyulur. Allah rahmet eylesin iyi adamdı, tenbel değildi, kimseye el açmadı,' çalışır, ekmeğini taştan çıkarırdı denir.
Dr. H. AÇIKGÖZ
Kömür havzasında işçi meselesi
(Baftarafı 2 incide)
(ANA NİZAMNAMESİ)
9 — Senelik kongreleri İşçi Sendikaları Birliği Reisi veya umu-kâtibi kısa bir nutukla açar, kongre hemen kendine bir re-
mi
is ve lüzumu kadar reis vekili ve kâtip seçer, bu suretle teşekkül eden büronun idaresi altında müzakerelere girişilir. İlk iş olarak, gündeme kati şekli verilir, ve müzakerelerin kaç gün süreceği teshil olunur. Kongre faaliyet ve hesap raporlarını tetkik eder, idare meclislerini ibra veya geçmiş faaliyetinden dolayı alınması icabe-den tetbirleri karar altına alır. Bu noktalar münakaşa edilip karara bağlandıktan sonra kongre 11 kişilik bir idare meclisi ve ayrıca 5 kişilik bir kontrol komisyonu seçer ve dağılır.. Ana nizamnamenin tadili de ancak kongre kararile yapılabilir.
10 — Kulüp İşçi Sendikalar Birliğinin himayesi altında bulunduğu cihetle İ. S. B reisi kulübün reisidir. Reis bulunmadığı takdirde İ. S. B. umum kâtibi vekâlet eder ve icabında kulüp içtima-larına riyaset ettiği gibi kulübü de hariçte temsil edebilir,
11 — Kongre kararlar.1, toplantıyı takip eden 4 hafta zarfında bir risale şeklinde bastırılır ve azalarına küçük bir bedelle tevzi olunur.
12 — İdare meclisi ayda bir defa toplanarak azalan ilgilendiren meseleleri inceler ve iki toplantı arasında yapılacak işleri kararlaştırır. Bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi ve 1. K. nün günü gününe sevk ve idaresi, idaıe meclisinin ilk toplantısında aralarından seçecekleri 4 kişilik daimi icua komisyonuna aittir. Daimi icra ko-komisyonu başkanı ve İ. K. mesul kâtibi İşçi Sendikaları Birliği idare meclişi tarafından intihab edilerek gönderilir. Bu mesul kâtip 1. B. nin bütün faaliyetlerinden ve muhaberatından dolayı hem 1. S. B. ye ve hem de t. K. nün idare mezlisina karşı mesuldür. Mesul kâtip faaliyetinin muhtelif şubelerini ahenkli bir tarzda sevk ve
ABONE: Yıllığı — 500, 6 aylığı—250, 3 aylığı—125 kuruştur
SENDİKAYA ABONE OLUNUZ
Çarşı kapı kürkçüler pazarı nokak No: 14 F-K Basımevi
w ♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦
cevher günden güne maktadır.
Böyle »r çalışma sahasında vasıflı işçinin bulunmaması ve ■/erimli iş ;n:fhrnıaı > t:şekkûl etm:mş bulunması, men eket ekonlmisi bakımından acınacak bir haldir.
Mıdm işçileri sendikası, vasıflı işçi yetiştirmek mes’elesini faaliyet pragramınJa ele almış bulunmakladır. Sendika şeflerinin beyânatarına göre, çalışacak ve işletmenin bu sahadaki müsbet faaliyetlerini bütün kuvveti ile destek liyecektır.
Dâva, fikir ayrılıkları yüzünden yapılacak faidesiz münakaşalara mevzu teşkil etmemelidir. İleriye atılacak her müsbet adım; bize /eni 'ııftta mrMerisi olacaMir. -TC»-—7—- .
f—♦ XX. Yüzyıl kitapları ********
t
İ
:
:
I
:
t
:
:
:
:
:

:
:
:
♦♦♦♦♦♦♦♦ (♦♦(♦♦♦*♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦ ♦«♦♦♦♦♦♦♦♦
Hans Bahrer J
ALMAN FAŞİZMİNİN PERDE ARKASI Milliyetçilik maskesi altında sahneye çıkan faşizmin kimlere ve nasıl hîzeet ettiğini i _ için, vesikalara dayanarak yazılmış bu kıymetli eseri muhakkak okuyunuz. Okuyucularımıza 100 kuruş yerine 80 kuruştur.
- *>J(X
Romain
Shakespeare
Armağan KEKİMOL


Kadın işçiler dâvası
idare eder. Bu şubeler şunlardır.
1 — Teşkilât
2 — Hesap vc vezne
3 — ispor
4 — Yardımlaşma kolu
5 — Çocuk bahçeleri ve kreşler
6 — Sıhhi kol ve teşkilâtı
7 —
8 — Kadınlara çocuk bakımı
9 — Dikiş dersleri ve benzerleri
10 Kültür kolu
11 — Müzik kolu
12 — İhtiyaç görüldükçe işçi sınıfının refah vc saadetinin temini için diğer şubeler de açılabilir.
13 — Bu şubelerden her biri için bir mesul kâtip tayin olunur ve bu kâtibi 1. K. idare meclisi kulüp azası arasından seçer.
14 Şube kâtipleri faaliyetlerinden dolayı i. K. daimi icra komisyonuna karşı mesuldürler ve faaliyetleri hakkında oradan direktif alırlar.
15 — Hesap ve vezne şübesi kâtipliği Daimi İcra Komisyonu azalanndan biri tarafından idare edilir. Bu kâtibi idare meclisi seçer.
16 - I. K. mesul kâtibi bütün şubelerin hepsini kontrol etmek mecburiyetindedir.
17 — Hesap ve vezne şubesi varidatı toplamak, geliıleri teslim alıp hesabını tutmak, gelir kaynaklarım daimi surette teftiş etmek, yeni yeni kaynaklar bulmaya çalışmak, mutad masrafların icap ettirdiği tediyatta bulunmak vc fazla varidatı bankaya yatırmak ödevleri ile mükelleftir. Kulübün banka hesabı mesul kâtiple vezne kâtibinin müşterek imzaları altında işler. Hesap ve vezne kâtibi 25 lirayı gecen olağan üstü sarfiyatta bulunmak için !. K. mesul kâtibinin reyini almak mecburiyetindedir.
18 — Kontrol komisyonu reisini kendisi seçer ve onun başkanlığında her ay muntazaman bir defa toplanır. Kendisine havale edilen ihtilaflı meseleleri ve doğrudan doğruya yapılan şikâyetleri -ilgilileri dinlemek suretile- incelemek ve bir karara bağlamak kontrol komisyonunun başlıça ödevidir. Her üç ayda bir olmak üzere senede 4 defa kulübün hesabatını kontrol eder. Komisyon reisi yapılmış işli dim etmek mcc çıka, findi
Gösteri kolu
liaf tarafı 3 ncü sayfada
__________ rinda anlaşarak, ayni saııyi böl-öğrenmek * grsinde birbirlerine vakln yerlerde kollektif bakım yuvaları ve kireşler kurabilirler.
Eyüp, Cibali, Yedikule, Bakır köy, Orta jdfr, 'tophane, Beykoz, Üsküdar gibi İŞ yerleş i hailelerinin toplu semtlerde en az elli kıreş otuz bak ihtiyaç var çelerinden, lığının ■ alâkasından, sıh-
hat müdürlüklerinin teşkilâtlarından ve İş Bakanlığının vazifeli uzmanlarından derhal harekete geçmelerini beklemekteyiz. İcap ederse bütün iş yerlerini ve iş verenleri mükellefiyete tâbi tutmalı, yurt mikyasında kireşler ve bakım yuvalar! seferberliği açılmalıdır. Bu dâvayı en kısa zamanda en kestirme yollardan başarmak yüz binlerle emekçi yavrusunun, on binlerle emskçi kadını ve emekçi babacının olduğu kadar medeni dünyaya katılma hamlelerimizin ve insanlık haklarımızın başlıca icablarindandir
Hâdî MALKOÇ

Büyük insan ve dâhiyi bir başka san atkârın kalemi ile tanımak için bu kitaptan bir tane edininiz. Okuyucularımıza 50 kuruş yerine 40 kuruş.
Maksim Gorki
Strasti - Mordasti
Büyük halk sanatkârının nefis bir eseri yucularımıza 40 kuruş yerine 30 kuruş.
oku-
Stefan Zweig
YILDIZIN PARLADIĞI ANLAR
Fatihten Lenin’e kadar beşyüz yıllın tarihli bütün ihtişamını burada bulacaksınız. Okuyucularımıza 150 kuruş yerine 120 kuruş.
F—K Basımevinden tedarik edebilirsiniz.
: :
:
:


♦ ♦
ı
1
: t : :
ve' Kasım paş5! iş yerlerinin ve işçi ma-bulunduğu
, , ve uvasına şiddetle Belediye büt-llî Eğitim Bakan-alâkasından,
Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden: Âdil Yağcı Tertip ve Baskı F-K Basımevi
bilançosunu, bir rapor şeklinde kongreye tak-_'dindedir.1 tdare meclisi tarafından verilecek
ma, veya diğer disiplin cezalarını da kontrol komisyonu tara-n verilecek kararlara ancak kongrelerde itiraz olunabilir.
9 — Müstesna hallerde idare meclisi veyahut 1. S. B. idare
meclisi olağan üstü bir kongreyi toplantıya çağırabilir. Bir evvel-ki murahhasların istenmesi üzerine de böyle bir kongrenin toplanması gerektir. Bu takdime daveti İ. S. B. reisi yapar. Olağan üstü kongreler çağrılmalarını icap ettiren meseleden başka hiç bir işle meşgul olmaz ve seçim yapamaz.
20 — Bu ana nizamname en az üç kaza merkez şubesinin istemesiyle, senelik kongrelerde rey sahibi murahhasların yarısından fazlasının tasvibiyle değiştirile bilir. Yalnız bu teklif kongre toplanmazdan en az bir ay evvel idare meclisine bildirilmekle ve İşçi Sendikalar Birliği tarafından yayınlanması şartilc mümkündür.
21 — Kulüp dağılacak olursa mallarının tutarı İstanbul işçi Sendikaları Birliğine devrolunur. Böyle bir teşekkül mevcut değilse İstanbulda azası en çok üç İşçi Sendikası arasında taksim olunur.
22 - t. K. nün merkezi şimdilik, Ankara caddesi İzzettin han ikinci kat 10 numaralı mahaldir.
23 — Kurucular :
İbrahim Atılan Tütün işçisi, Emin Atıl Tütün işçisi, Recep BerkuS Tütün işçisi, Zıya Tıizmen Tabelacı, İsmail Marçak Tabelacı, Nişan Torhunoğlıı Kâtip, Talât Ölçin Tesviyeci, Hakkı Taşöz Şapkacı, Necdet Dcmiray Matbaa işçisi, Fikret Bozyar Şoför.

Comments (0)