12 Kasım 1950 — Pazar
SİYASİ İKTİSADÎ, MÜSTAKİL
t&F-
KÖtOphao-*

Yıl 1 — Sayı 347 — 10 kuruş
) eni İstanbul'un KUPONU
TAHSİL KUPONU
Tesis eden: Hablb Edlb . TÖREHAN
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, alh aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler Ikl mitilidir.
İlânlar : H ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Rpyoflu - Müellif Caddeni 8-8. Telefon t 44758 - 44757 Santra!
Posta Kutusu : 447 . İstanbul. Telgraf
Adresi : Hetio, İstanbul
Çin, Güvenlik Konseyine gitmekten imtina ediyor
Anılan ve anılmıyan Atatürk
GÖNDERLERİNİN yarısını akmamış bayraklar, siyah çerçeveli gazeteler. sesi e nm iyen radyolar, gençlik toplantıları, bize, Atatürk’ün 12 ncl ö-liiın yılını hatırlatmıştı. Yas günü, insan geçiciliğini çeviren en karanlık ürperişleriyle, şimşeklerini henüz dökmemiş çatık ve diriltici bir yağmur bulutu gibi gelmişti. Gönüller engellerinden kurtulmuş ve birbirini bulmuştu. Yılların ötelerinde, tarihimizin artık gülümsemesini kaybetmiş bir gününde, kurtuluşumuzu düşünürken benliğimizin sınırlarını yine böyle aşmış ve tek bir yürek gibi çarpmıştık. Bir gün önce de Türk Milleti yaratıcı heyecanının böyle bir derinlenlşine bir kere daha erişmiş oldu. Türk kurtuluşu için, bir zamanlar, bizi birleştiren üstlnsan, ölümünün 12 ncl yıldönümünde de birleştirdi. Fert benliklerinin birer birer silindiğini ve içimizde görünmez kaynakların seslendiğini duyduk. Ölüm aşırı bizi bulan bu ö-lümsüz kudret* Atatürk, bizim için, Sakarya boylarında ne idiyse, bugün de odur. hnttâ. daha heybetlidir. Kurtuluş Savaşının ağır ve ümitsiz günlerinde Atatürk. Türk politika bağımsızlığının yerinden fırlamış bayrağı İdL Türklük, onun eşsiz güdümü İle düşman istilâsından kurtuldu. Fakat Türk benliğinin gözle görünmiyen ülkesi. çok daha tehlikeli bir düşman ordusunun, yüzyıllarca süren İstilâsından henüz sıyrılamamıştı. Maddi kurtuluşun mutlaka erişilir bir şey olduğunu kavramak, hiç şüphesiz, yalnız üstinsana nasip olan bir bahtiyarlıktır ve bu, bir şahsiyeti ebedileştirmeye kat kat yeter. Fakat milletin mânevi İstilâsını bütün genişliğiyle görmek ve insanlığın hemen hemen tanımamış olduğu yepyeni kutsal bir fethe girişmek Atatürk’ün şahsiyetini büsbütün sınırsızlaştırır ve onu bütün insanlığın biricik kahramanı haline getirir.
Bir millet» kendisini mânevi İstilâdan kurtarmışsa, İçi ve dışı hür bir millet haline gelmişse, en büyük maddi istilâlardan bile penası olmayabilir. Fakat millet, bu görünmez istilâ kuvvetini benliğinin ülkesinde boğa-mamışsa Romalılar, Araplar. Türkler gibi büyük imparatorluklar kurarak maddi kudretlerinin en yüksek tepelerine eriştikleri zamanlarda bile birdenbire silinip süprüleceklcrlnden e-mln olmalıdırlar. Her millet, yalnız kendi özel kültür şahsiyetiyle yaşıya-bilir. Atatürk’ün asıl müstesna büyüklüğü (le bize böyle millî bir şahsiyet vermeye çalışmış olmasındadır. Onun için, bizim bir gün önce andığımız Atatürk, hangi Atatürk tür? Bizi maddi istilâdan kurtaran Atatürk mü, yoksa sosyal benliğimizi tam bir hürriyete kavuşturmak için mânevi İstilâya karşı aynı vatan sevgisiyle, aynı kahramanlıkla kılıcını çeken Atatürk mü? ilk Atatürk’e bağlı olmı-yanlar, belki, çok azdır. Belki, diyoruz, çünkü: bıı Atatürk’ün, ilk zamanlarda. düşman orduları Anka ra ya yaklaşırken, ne eşsiz güçlükler karcısında kaldığını hepimiz biliyoruz. Softalar ve yobazlar mel un halifeleriyle. din-adamlarlyle birlikte, düşmanlara el uzatarak, Türk Milletinin hürriyetini boğabilmek İçin, şeriat n-dına ayaklanmışlar ve ellerinden gelen hainlikleri ve nıürtetllkleri yapmışlardır. Bu yıkıcı zihniyetin yurdu- j muzdan büsbütün sökülüp atıldığını sanmıyoruz, özlü bir halk sözümüze göre en küçük yerde bile bir kahpe bulunabilir.
ikinci Atatürk’e, blze.hürbir benlik vermek Jstlyen Atatürk’e karşı fikirler daha dağınıktır. Son zamanlarda bu Atatürk’ün damla damla İnkâr e* dUdiğinl ya görüyoruz veya kulaklarımızla İşitiyoruz. Kurtuluş kahramanı Atatürk, ancak, kültür hürriyetimizin kahramanı Atatürk’le tamamlanabilir. Onu yalnız böyle bir şahsiyet o-larak düşünmek lâzımdır. Birinci A-tatürk’ü anlamak ne kadar kolaysa, sağlam ve temelli bir sosyal İman ve kültür olgunluğu istlyen İkinci Atatürk’ü kavramak o kadar güçtür. Belki. biz, bllnıiyerek bu gerçekten üst-İnsanı. onun için, anlamakta güçlük çekiyor ve büyük prensip aydınlıklarına, nedense, göz yumarak, onu İnkâr edecek kadar, uydurma tefsirlerden geçirdikten sonra, tanınmıyacak bir şekle sokuyoruz, tik Atatürk, harp tarihinin, İkincisi İse kültür ve demokrasi tarihinin Atatürk’üdür. İkinci Atatürk’ü anlamadan, benimsemeden İdeal tanıdığımız Türk demokrasisi kurulmaz ve benimsenemez. Hattâ Türk topluluğu millet olamaz, Türk toprakları da vatan denilen heyecan kutsallığına, toprağı seslendiren şahsiyete kavuşamaz. Hacca gidenler nasıl dünyalık giyimlerini çıkararak ehramlara bürünürlerse İkinci Atatürk'ü en yüksek bir sosyal duygu gibi yaşamak Istiycnler de, ııizl zümrelere ayıran görüşlerden, parti düşüncelerinden, öyle sıyrılmak ve Türk tarihinin kutsal ehramlarına öyle bürünmek zorundadırlar. Türk basınında. İkinci Atatürk’ü yaşatmak kaygıslyle çıkan imanlı yazıları yürekten selâmlarken, ötede beride beliren ahenksizliklerden derin bir üzüntü duyduğumuzu bütün açıklığı İle söylemek İsteriz. Bu kararsızlık içinde bizi sevindiren bir şey varsa o da her İki Atatürk’e karşı Türk gençliğinin derin ve sarsılmaz bağlılığıdır. Zaten Atatürk de bunu önceden sezmiş ve mirasını ona emanet etmiştir, ölümünün 13 üncü yıldönümünde, her hakle, onu daha iyi anlamış bir millet olduğumır/u göstermiş olacağız. Bıı eşsiz kahraman için An karada yapılan ve bir türlü bltnıl-yen nnıl-knblr, nihayet* bir taş ve harç yığınıdır. Halbuki unun en büyük anıtı sosyal İmanımızın temelleri üzerine kurulmuştur. Onun ölmez eserlerini yaşutmak, üınmmlamıık, Türk gönüllerini görünmez yabancı istilâlardan kurtarmakla mümkündür, Bu eşsiz fethi, en son neticelerine kavuş, turmak bizim vatan borcumuzdıır. t-klncl Atıııirk. asıl Atatürk, bizden bunu istiyor. Hangi Türk, kendisini millet yapan hayat hamlesinden dönebilir?
M. NERMİ
Bu vaziyet karşısında B. Milletlerin MacArthur’e Mançurya hududunu geçmek emrini vermesi bekleniyor
Londra 11 (YtRS) —Çin Haberler Ajansının verdiği bir habere göre, Komünist Çin Dışişleri Bakanı Ctıou En Lal, Güvenlik Konseyi toplantılarında bulunmak üzere Çin'e yapılan daveti reddetmiştir. Bildirildiğine göre, Komünist Çin Dışişleri Bakanı Hükümetinin bu karannı Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine telgrafla bildirmiştir.
Bilindiği üzere, Çin, Formoza ve Kore meseleleri Güvenlik Konseyinde görüşülürken toplantılarda hazır bulunacaktı. Delegelerin Amerlkaya girebilmeleri için de Amerikan Hükümeti ilgili elçiliklerine müracaat edecek olan Komünist Çin delegelerine vize vermelerini emretmişti.
Komünist Çin Güvenlik Konseyi toplantılarına, ancak Kore harbine Amerikanın silâhlı kuvvetlerle müdahale ederek bir istilâ hareketine giriştiği kabul edilir ve Formoza me-
selesiyle birlikte görüşülürse iştirak edeceğini açıklamıştır.
Lake Success 11 (YÎRS) — Güvenlik Konseyi Kore meselesini ve bu meyanda Kore işine kanşmış olan Komünist Çin kuvvetlerinin geri çekilmeleri hususlarını müzakere ederken toplantılarda hazır bulunmaya davet edilen Çin'in bunu reddetmesi, cevap vermek mecburiyetinden kurtulmak için girişilmiş bir hareket olarak tavsif edilmektedir.
Lake Success 11 (YtRS) — Komünist Çin’in Kore ve Formoza meselelerinin müzakeresi esnasında Güvenlik Konseyi toplantılarında hazır bulunmayı reddetmesi burada endişe ile karşılanmıştır. Kore meselesini biraz daha çıkmaza sokacak olan bu hareket yüzünden Birleşmiş Milletlerin Mac Arthur'e Mançurya hududunu geçmek emrini vermesi beklenmektedir.
Yugoslav - Arnavut münasebatı dün kesildi
Belgrad tebliği, Kominfor-maya dâhil Arnavutluk Hükümetinin faaliyetinin çekilmez olduğunu bildirdi
Bclgrad, 11 A.A. (United Press) — Yugoslavya bugün Arnavutlukla bütün diplomatik münasebetlerini kesmiş ve Belgraddakl Arnavutluk Sefaretinin kapısını mühürlemlştlr.
Yugoslav Dışişleri Bakanlığından yayınlanan resmî tebliğ* göre, Komlnforma dâhil Arnavutluk Hükümetinin faaliyeti çekilmez olduğu gibi, Bel-gTadda Arnavutluk Elçiliğinin tek gayesi Yugoslav Hükümet makamlanna ve Fecferal Halk Cumhuriyetine karşı tahkir ve tahrik edici faaliyete münhasır kalmıştır.
n
merika, Suriye
ve Lübnanda
Savaş Birliğimiz 38 inci arz
dairesinin kuzeyine geçti
Birlik komutanından gelen telgrafta
"Mançurya hududuna
doğru hareket ediyoru
z„ deniliyor
Silâhlı çeteler hakkında teklifte bulunan Birleşmiş Milletler nezdlndeld baş delegemiz Selim Sarper Trumanla Vişlnsklnln el sıkışmalarını giilümslyerek seyrediyor.
Silâhlı çeteler hakkında Selim Sarperiıı bir teklifi
Türk . Delegesi, 1933 Konvansiyonundaki şeklin diğer devletler tarafından da kabul edilmesini İleri sürdü
New-York 11 A.A. (Usis) — Türkl- etmeksizin, tecavüzün tarif edilmesi
ye gayn resmi olarak. Sovyet Rusya’nın eski Milletler Cemiyeti tarafından hazırlanmış olan ve tecavüzü tarifinde, çetecilere yardım ve dahili ayaklanma hususlarını da ihtiva eden bir ademi tecavüz paktını imzaya diğer devletleri de ikna etmesini ileri sürmüştür. “Silâhlı çeteler,, hak-kındaki maddenin 1933 konvansiyonuna girmesini sağlayan Türkiye olmuştu.
Türkiye şimdi, fesatçı hareketlerle dahilden yapılacak bir tecavüzü dikkat nazara almıyacak yeni bir plân hazırlamaktan ve bu hususta Birleşmiş Milletler siyasi komitesinde yeni teklifler yapmaktansa eski pakta diğer devletlerin de katılmalarım sağlamaya çalışmanın daha doğru olacağını, gayri resmi bir şekilde ileri sürmüştür.
Gerek bugünkü siyasi komitede ve gerekse Milletler Cemiyeti tarafından bundan 17 yıl önce Londradn tertiplenmiş olan ikinci Silâhsızlanma Konferansında, dahilden tahrik edilecek bir tecavüzü bahis mevzuu
nl teklif eden Sovyet Rusya olmuştur. Fakat Türkiyenln 1leri sürdüğü değişiklik teklifi 1933 te kabul edilmiş ve Sovyet Rusya da sonradan bunu tasvip etmiştir. Birleşik Amerika ile diğer bazı memleketler şimdi siyasi komitede her ne kadar bunun İthali için kesin bir teklifte bulunmamışlarsa da, “dahili tecavüzden,, bahsetmişlerdir.
Birleşmiş Millet’erdeki Türk delegesi Selim Sarper bu hafta, memleketinin 1933 mukavelenamesinde oynamış olduğu rolü hatırlatmış ve Türkiyenin, bunun İlgili taraftarlar İçin mer’i olmakta devam ettiği kanaatinde bulunduğunu söylemiştir.
Eski Milletler Cemiyetinin tâdil e-dilmiş olan tarifi beş türlü tecavüzü kaydetmektedir:
Harp ilânı, toprak istilâsı, toprağa. uçaklara veya gemilere taarruz, deniz ablukası ve silâhlı çetelere yardım.
Bu madde 3 temmuz 1933 te Lon-drada Sovyet Rusya ile komşularından bazıları tarafından imzalanan bir konvansiyona alınmıştır
Muhlis Etenin basın toplantısı
İşletmeler Bakımı Muhlis Ete çeşitli ekonomik meseleler üzerinde ve bilhaNM) Petrol Mlhnall, pamuk fiyatları ve hususi teşebbüse devredilecek fabrikalar mevzuunda tafsilâtlı malumat veren bir hattın toplantısı yapmıştır. Bakanın beyanatını dördüncü sahlfcmizde bulacaksınız.
üsler kuracak
Temaslar müspet, netice verirse, Ortadoğuda komünist aleyhtarı bir blok teşkili kolaylaşacak
Beyrut, 11 A.A. (United Press) — öğrenildiğine göre, Amerikalılar. Lübnan ve Suriye kıyılarında deniz üsleri tesis etmek hususunda Lübnan ve Suriye makamları nezdlnde zemini yoklamaktadırlar. Bu husustaki İlk teşebbüsler, Birleşik Amerikanın Akdeniz filosuna mensup bazı gemilerin geçen ay bu memleketleri ziyaretleri sırasında yapılmıştı. Bu konuda İlâve edildiğine göre, bu iki memleket, bu teklifi kabul ettikleri takdirde, beş sene müddetle Marshall Yardımından faydalanmaları sağlanacaktır. Şimdiye kadar bu hususta resmî bir teşebbüs yapılmamışsa da, zemin yoklamalarının müsait bir şekilde neticelendiği takdirde, resmî müzakerelere derhal başlanacağı kanaati hâkimdir. Bu tasarıyı İngiliz Hükümetinin de tasvip ettiği zannedilmektedir.
Eğer Amerikalılar Israill Filistin meselesini Birleşmiş Milletlerin kararlarına uygun bir şekilde halletmeye ikna edecek olurlarsa, Ortadoğuda Komünist aleyhtarı bir blokun teşkili güç olmıyacaktır.
Suriye ve Lübnan harp bu bölgeye sirayet ettiği takdirde tarafsız kala-mıyacaklarına kani bulunmaktadırlar. Bu sebepten Marshall yardımından faydalanmayı ve Arap devletlerinin en yüksek menfaatlerine uygun olan İngiliz . Amerikan politikasını takip etmeyi tercih eylemektedirler.
Mısır Kabinesinde
tâdilât yapıldı
Hariciye memurları arasında da bazı değişiklikler oldu
Kahire, 11 A.A. (AFPı — Son dakikada âni bir değişiklik yapılmadığı takdirde Mısır Kabinesinde yapılan tadilât aşağıdadır:
Başbakan: Nahas Paşa, İçişleri ve Maliye Bakan: Seraccddln Paşa, Vakıflar: Hamdi Paşa, İaşe: Ahmet Hamza, Sağlık: Abdül Hüseyin, Milli iktisat : Hamlt Zeki, Bayındırlık Osman Muharrem Paşa. Ulaştırma: Muhammet El Vekil, Harbiye ve Bahriye: Mustafa Nusret, Ticaret ve Sanayi: Mahmud Süleyman Ghanna, Dışişleri : Muhammed Salfthaddin, Sosyal Yardim: Ahmet Hüseyni. E-ğitlm: Tahn Hüseyni Bey, Adalet; Abdcl Fettoh El Tcvfik, Belediyeler ve Köyler: İbrahim Farag, Tarım: Abdüllatif Mahmut.
Mmır hâriciyesinde yeni tâyinler
Kahire, 11 A. A. (AFP) — Mısır Dışişleri Bakanlığında aşağıdaki yeni tâyinlerin yapıldığı öğrenilmiştir:
Ahmet Fethi El Akkad Bey, Yugoslavya Ortaelçlllğlne, Afganistan Büyükelçisi Haşan Şevki Bey Brezilya Ortaelçlllğlne, Polonya Maslahatgüzarı Hüseyin El Hatip, Suudi A-rabistan Ortaelçlllğlne, New-York Haberler Bürosu Maslahatgüzarı Muhammed Faragat Tayeh, Irak ve Ürdün ortaelçlllğlne tâyin edilmişlerdir.
Amerika, Rusyaya bir nota verdi
Washlngton, 11 A.A. (AFP) — A-vustıırya Hükümetinin Sovyet kesimindeki kendi polis kuvvetlerini kontrol etmesi hususunda Sovyet resmi makamlarının takındığı tavrı protesto eden bir notayı Birleşik Amerikanın Moskova Büyükelçini Amiral A-len Klrk’in Sovyet Dışişleri Bakanlığına sunduğunu, Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bugün bildirmiştir.
Notada bildirildiğine göre, Sovyet resmi makamları Avusturya polisine şehri terk emrini vermiştir.
Moskova Hükümetine bir protesto notasının sunulduğunu bildiren Dışişleri Bakanlığı sözcüsü. Sovyet resmî makamlarının bu hareketinin A-vusturya Hükümetinin bağımsızlığı için bir tehdit teşkil ettiğini ilâve etmiştir.
Cepheye giden AmerikAn askerlerinden bir grup görülmektedir.
Ankara, 11 (Hususî muhablrlmlı bildiriyor) — Öğrendiğime göre Karedeki Askeri Birliğimizin Komutanı Tahsin Yazıcıdan Milli Savunma Bakanlığına gelen bir telgrafta şöyle denilmektedir:
•— Taegu’dan hareket ettik. 38 İnci arz dairesini geçtik. Mançurj’a hududuna doğru hareket ediyoruz.
Kore Birliği hakkında tebliğ:
Ankara, 11 (T.H.A.) — Milli Savunma Bakanlığı tarafından verilen 4 No. 11 tebliğ aşağıdadır:
“Koredekl Türk Savaş Birliği 38 İnci arz dairesinin kuzeyine intikal etmektedir.*,
Askeri harekât
Tokyo. 11 (YtRS) — Kuzeybatı Kore cephesinde günlerdir devam e-den sükûnet bugün müttefiklerin â-nl olarak Şongşong Nehrinin kuzeyinde hücuma geçmeleriyle ihlâl e-dilmiştir. Taarruza 3 Amerikan, 3 Güney Kore tümeniyle İngiliz ve A-vustraJya birlikleri de iştirak etmektedir. Bu cephede komünist Çin ve Kuzey Kore kuvvetleri sadece 1 n sîlvari tümenini durdurabilmişlerdir. Müttefik akınları hava ve topçu kuvvetlerinin yarriımıyle kuzeydoğuya doğru inkişaf etmektedir. Esas hücum Şongşong Nehri hattının batı kesimindeki Pakşon’da başlamıştır.
Doğu cephesindeki müttefik kuvvetler şiddetli düşman mukavemetine rağmen Şosln elektrik tesislerine 6 mil mesafeye kadar yaklaşmışlardır. Bu cephedeki kızıl Çin kuvvetleri ümitsiz bir halde müttefiklerin İleri harekâtını durdurmaya çalışmaktadırlar.
24 üncü Amerikan tümeni komutanı, müttefiklere karşı savaşan komünist Çin kuvvetlerinin İyi talim görmüş askerler olduklarım söyliye-rek bunların henüz vahşlyane hareketlerde bulunmadıklarını açıklamıştır.
İÇİNDEKİLER
İKİNCİ
Denizlerimizin coğrafyası Prof. H. S. Selen ÜÇÜNCÜ
Dayak ahlamaz Refik Halid Karay
Pazar saatleri
Bediî Faik DÖRDÜNCÜ
Tütün İnhisarlarımız ve tütünlerimiz
Habib Edib - Törehan BEŞİNCİ
Ferahnak faslı
Lâika Karabey
İtalyan sanatına
Bizansın tesirleri
A. N.
SEKİZİNCİ
SPOR
Sivilingrad Türk vizesi alan göçmenlerin de mezarı oluyor
Hâmileler* soğuk ve kar altında tel örgüleriyle çeMİlmiş kamplarda doğuruyor. Ne Kızılay ve ne de Kızılhaçtan en ufak bir yardım görmeden her an hududun açılacağı ümidiyle bekleşiyorlar
Edime, 11 (Hususî surette giden arkadaşımız Mehmet Ataker bildiriyor) — Göçmen evinde bulunan göç. menlerin durumu hakkında bu sabah valinin başkanlığında İskân ve Sağlık Müdürlerinin iştirakiyle bir toplantı yapılmıştır. Penceresiz ve ısıtma tertibatı olmayan koğuşlar, da barındırılan 1156 göçmenin Toprak Ofisinin tahliye ettiği, eski tavla binalarına nakledilmelerine ve yorgansız olanlara battaniye tevziine karar verilmiştir.
Dikyada öğrendiklerime göre, Sl-vlllngradda açıkta bulunan 8500 göç. mene Bulgarlar nüfus başına günde yalnız 100 gram ekmek vermektedir, ler. Parası olanlar çok yüksek ücretlerle kiraladıkları birer odaya sı-
Yemin şeklinin Kelâmı Kadim üzerine olması isteniyor
Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan, yann bu hususta bir kanun teklifi yapacak
Ankara 11 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan pazartesi günü B.M.M.' Başkanlığına üzerinde ehemmiyetle durulmaya değer bir kanun teklifinde bulunacaktır.
Yemin müesseseslnl dinî esaslara bağlamak isteyen bu teklif siyasî çevrelerde tepkiler uyandıracağa ben. ziyor. Ahmet Gürkan mezkûr teklifinde yemin şeklinin değiştirilmesine ve iâlk şekilden ayrılarak Kelâmı Kadim'e dönülmesini istemektedir.
Milletvekili teklifinin esbabı mucl-besinde İnsan inandığı ve korktuğu bir şey üzerinde yemin eder tezinden hareket etmekte ve bundan böyle lüzum görüldüğü hallerde Kur’an üzerinde yemin etme usulünün yeniden ihdasını derpiş etmektedir.
Zannedildiğine göre bu teklif D.P. Meclis Grupunda şiddetli müzakerelere yol açacaktır. Bazı mahfiller bu
tekllfi lâik Cumhuriyet esaslarlyle kabili telif görememektedirler.
Tokat Milletvekilinin yakınlan İse teklif, Grupta müspet bir tesir yaratmana bile teklif sahibinin meseleyi behemehal Meclis heyeti umumlyesi-ne getirmeye çalışacağından emin gö-rünmektedlrler.
ğınabtlmlşlerdlr. Vaziyetlerinden ha. berdar olan BulgaUstandaki akraba-lan tarafından gıda yardımı görmL yenlerin perişanlığı son haddi bulmuştur. Hepsi de hududun her an açılması ümidiyle büyük bir sabırla bütün bu meşakkatlere tahammül etmektedir. Bu müşkül şartlar arasında doğum yapan anneler de vardır.
Vizesizlere gelince bunlar kendi-lerinden evvel bir çok göçmenlerin Türkiveye vizesiz geçtiklerine şahit olduklarından ve esasen Filibe, Sofya, Burgaz ve Varna konsolosluklarımıza kadar gidip vize için günlerce beklemeğe masraf edecek kudretleri olmadığından diğer vizeliler gibi varlarını yoklarını satarak Sivilin-grada kadar gelmişlerdir. Burada karşılaştıkları durum Almanların Buchemvald ve Dachow kamplarından pek az farklıdır. Türkiyeye gitmek üzere pasaport alanların, vizeleri olsun olmasın gıda istihkakı komünist idare tarafından kesildiğinden karaborsadan yiyecek tedarik etmek mecburiyetindedirler. Yağmur, kar, soğuk bir taraftan, açlık bir ta. raftan, Kızılay, Kızılhaç teşkilâtlan şöyle dursun, ne cenazeleri kaldıracak bir kurum ne de hftmllelerl doğurtacak bir ebe, hiç bir İnsanî yardım görmemekte ve kızıl rejimin bar. barca yeni bir vahşetine hiç sunu taksirleri olmadığı halde kurban olmaktadırlar.. Elinde Türk vizesi olduğu halde hududun açılmasını bekliyerek ölenlerin mesulü kim olacaktır?
Fakat her halde biraz acele edilmeli. ne lâzımsa bir an evvel yapılmalı, ırkdaşlanmız bu şekilde nihayeti belirsiz bir İntizar halinde ölüme ter-kedilmemelidir.
Hindiçinide
Fransızlar* bir İleri karakolu daha boşalttılar
Saygon, 11 (YtRS) — Fransız kuvvetleri Çin hududundaki İleri karakollardan birini daha tahliye etmişlerdir. Bu karakol hudut kasabalarından Moncay’ın 11 mil kuzeybatısında bulunmaktadır. Moncay bugün komünist topçusunun ateşi altında kalmıştır. Fransız askerî sözcüsü, t.erkedilen karakolu geri almak için karşı taarruza geçtiklerini ve hava kuşetlerinin de yardım ettiği bu çarpışmalarda düşmana zayiat verdirdiklerini ileri sürmüştür.
DAALLAYA DAMLAYA t t * e h GÖL OLURI^
Sayfa 2
YEN t İSTANBUL
12 Ka(ı m 1950
I ■ T e t 1 | • k i i k l e r ■
Denizlerimizin coğrafyası
Yazan : Prof. Hâınit Sadi SELEN
/usan bir kara mahlûkudur, fakat denişlere açıldığı nispette medeniyette ilerile iniştir.
OKUL kitaplarında denizlerimize ayırdığımız bahislerin azlığı eskiden beri dikkatimi çekerdi. Bu eksikliğin hâlâ devamı bu satırların yazılmasına sebep oldu. Acaba neden çocuklarımıza denizlerimizi tanıtmıyoruz?
Denizcilik, uzun zaman pek az sayıda İnsanlara nasip olan bir İşti. yalnız bazı kıyı halkım kendine çekebilmişti. Bu devir insanların vahşet devridir.
Yeryüzünü nispetsiz bir şekilde kaplayan kara ve denizlerin temas sahası tarih boyunca her İki taraftan genişledi. Gittikçe daha büyük kara parçaları, daha engin denizlerle münasebete geçti.
Bugün denizcilik, bir kısım sahil İnsanlarının işi olmaktan çıkmıştır. Milletlerin refahı deniz Üzerindeki İlerleme ve gerileme İle ölçülür bir hal almıştır.
İnsanların denizlere sokulması önce balıkçılık, sonra da gemicilik ve ticaret şeklinde olmuştur. Denizin açtığı yol onu dalına refaha ulaştırmıştır. Uzak diyarların mahsullerini kolayca taşıma imkânları yeryüzünün çeşitli bölgelerini birbirine yaklaştırdı. Beşer hayatı ve medeniyet tarihi denizcilikteki keşifler vo sıçrayışlarla sa fhal anır.
Türkler dalma denizciliği sevmişler, yaşadıkları topraklarda dağlara. ovalara, derelere olduğu kadar dolaştıkları denizlerde burun, koy ve körfezlere türkçe adlar vermişlerdir.
Anadoluyu tek bir idare altında toplayan Selçuk iler gibi OsmanlIların d» siyasi tarihi denizcilik etrafında toplanır. Osnıaıılı hükümdarları kem dilerine Hakan-ül - beıreyn-vel - hah reyn yani İki kıtanın, Anadolu ve Kümelinin, iki denizin, Karadeniz ve Akdcnlzln hâkânı adım verirlerdi. Denizleri de ülkesinden sayardı.
Hiç şüphesiz Adalardan sonra denizcilikte en elverişli yerler yarım-
Türkiye Üçüncü İktisat Kongresi
Ticarî mehafil, bu kongrenin 1950 sonunda veya 1951 başında yapılmasını muvafık buluyor
Birincisinden yirmi beş yıl sonra, 1948 de yapılan ikinci Türkiye İktisat Kongresini müteakip, üçüncü bir Kongrenin toplanması etrafında şehrimizin İktisadî, ticarî mehafillnde kuvvetli bir arzu mevcut bulunmaktadır. Bu mahfillere göre, liberasyon gibi memleketin içine yeni girdiği bir rejimden sonra ticaret erbabının, İş ve fikir adamlarının mütalâasını toplıyacak ve kanallze edecek bir kongrenin toplanması söz götürmez bir ihtiyaç olarak belirtilmektedir. Türkiye Üçüncü İktisat Kongresinin 1950 yılının sonunda veya 1951 in ilk aylarında yapılması yine aynı mehafile göre yerinde olacaktır.
1948 Türkiye İktisat Kongresini
Tıp Fakültesi burslu talebeleri hakkında yeni bir karar
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Yönetim Kurulu evvelce aldığı bir kararla, klinik Öğretmeninin asgari sömestri olan yedi sömestri ekim a-yında tamamlayan burslu öğrencilerin. bursunu kesmişti. Bu vaziyet sta-Jiyer öğrencileri çok mağdur bir durumda bıraktığından Milli Türk Talebe Birliği Tıp Fakültesi Yönetim Kuruluna müracaatla, burslarının bir sömestr daha uzatılmasını istemiştir.
Geçen hafta İçinde toplanan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Yönetim Kurulu, bu seneyi İncelemiş, bu arada Milli Türk Talebe Birliği temsilcilerinden de izahat aldıktan sonra verdiği bir kararla 7 sömestr sonunda birbirini müteakip olmak üzere 3 imtihan devresinde burslu olarak, Öğrencilerin imtihana girebileceğini kabul etmiştir. Bu vaziyet karşısında 1950 de burslarının kesilmesi lâzım gelen öğrencilerin haziran 1951 sonuna kadar bursluklan devam edebilecektir.
Millî Türk Talebe Birliğinin müracaatının, Fakülte Yönetim Kurulunca kabul edilmesi talebeleri çok memnun etmiş bulunmaktadır.
adalardır. Fakat yarımadaların kenar bölgeleri İlk zamandan beri denizle İlgilendiği halde İç kısımlar u-zun müddet ondan habersiz kalmıştır. /tnadolunun eski tarihi buna bir örnektir.
O zamanki nakil vasıtalarına göre denizden uzak yerlerin genişliği, aynı zamanda ayrı ayrı hükümetlerin elinde bulunması denize bağlılığı gevşctnılşti. Fakat bugün durum başkadır.
Umumiyetle nakil vasıtalarındaki İlerlemeler sahil ile İC bölgeleri birbirine pek sıkı bir şekilde bağlamıştır. Kıyı şehirleri birer kapı haline gelmiştir.
Hele hükümet merkezinin İçeride bulunması bütün memleketin denizci olmasını İcap ettirmektedir.
Vaktiyle denizcilikte büyük bir rol oynayan kıyı şekilleri, yani koy ve körfezlerin çokluğu bugün İkinci plâna düşmüştür. Zamanımızda sahillerin çokluğu ve uzunluğu kâfidir. A-çılan her liman memlekete yeni bir ülke kazandırmış kadar mühimdir.
Cedlerlmlz denizlerimizi ülkeden saydığı halde biz memleket coğrafyasını kıyılarla sınırlıyoruz. Halbuki memleket ufkunu açacak hareketli saha bundan sonradır. Deniz* hudutsuz imkân yoludur.
Bizim öğretim hayatımızda, edebiyatımızda denizin derin akisleri olmak gerekir.
Deniz coğrafyası, denizcilik tarihi bizi yakından llgilendirmelldlr. Denizlerimizin sularına, tabiat ve hayat şartlarına, balık servetine dair esaslı bilgilere İhtiyacımız var. Deniz yollarımızın, deniz ticaretimizin nasıl gelişeceği hak kındaki düşüncelerimiz dalma ortaya konmalıdır.
Hâsılı, memleket kıyılarda bitmez, bilhassa İktisadi ve siyasi coğrafyanın en canlı bahisleri bundan sonra başlar. Çocuklarımıza denizlerimizi tanıtalım ve denizciliği sevdirelim.
Bu bir milli eğitim borcudur.
tertip eden İstanbul Tüccar Demeği, bu mevzuda bir teşebbüs yapmaya hasırlanmaktadır. Bu konuda Dernek Umumî Kâtibi Hamdi Öziç, muhabirimize şunlan söylemiştir:
•İktisat Kongresinin yakında toplanmasını bir ihtiyaç olarak görüyorum. Kongre, 1951 yılının ilk ayları içinde toplanmalıdır. îçinde bulunduğumuz ticarî serbestlsinin önümüze çıkarması muhtemel meselelerini bu kongre konuşmalı ve ticaret hayatımızın yeni veçhesi böylece tebellür etmelidir.»,
Başhekimlerin dünkü toplantısı
Dün sabah Vilâyette Vali ve Belediye Reisi Prof. Dr. Götayın başkanlığında îhtanbuldakl hastahanelerln başhekimleri bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda doktorların hastahanelere devamları İşiyle poliklinikler ve hastaha-nelere hasta kabul ve yatırılması usûlllerl Üzerinde müzakerelerde bulunulmuştun Hasta hanelerde gıda maddeleri ve yemeklerin iyi pişirilmesi meşalesi de bahse konu olmuş ve doktorlar tıastahane İşlerinde gördükleri güçlükleri Valiye izah etmişlerdir. Hastahanetere sabahları 8 de gelinerek vazife alınması üzerinde görüşülmüşse de İstanbulnn genişliği nazarı İtibara alınarak bunun zorluğu üzerinde durulmuştur. Toplantıda karar halinde tesbit edilen hususlar Bakanlığa bildirilecektir.
Yutardaki resimde başhekimler dünkü toplantı sırasında görülmektedir.
Şehir köşesi
Kurtarıcı
Atatürk'ün öldflğli gün, eski tâbiriyle “Bilâ tefriki cifte ve mezhep,, her Türk, hattâ ya-bancılar, derin bir teessürle, kalblerlnde ona karşı duyduk* kın hayranlık hissiyle kendisini andılar.
Fakat, onun vefatı yıldönümüne isabet eden evvelki plinde çıkan yobazlık mecmuaları, kahpece yazılarla onun aziz varlığına tecavüze yelteniyorlar,
Ahali arasına fesat tohumları atmak gayesiyle yapılan bu iğrenç neşriyatın vicdansızca yapılmış iftiralarından biri de şudur* Atatürk, milleti proteston yapmak istemiş, amma muvaffak olamamış.
İnsanın bu beyinsiz kafalar, kafasız softaların hezeyanları karşısında dinden, imandan çıkası geliyor.
Fakat biz gülüyoruz.
Çünkü Atatürk* inanıyoruz. Onun insanlık, medeniyet yolunda yaptığı inkılaplardan biri de, milleti din ve iman satıcılarının istismar vasıtası, mc'keli olmaktan kurtarmış bulunmasıdır.
Biz onun için kendisine tes-Um olduk.
Müslümanlığın asıl mânası “teslim olmak,, değil midir f
BÎR İSTANBULLU
İlk kadın senatörümüz
İstanbul Üniversitesi Senatosunda Prof Cahit Ars’tan boşalan üyeliğe Astronomi Profesörü Dr. NUzhet Gökdoğan seçilmiştir. Yeni Azanın mazbatası Senatoca tasdik edilmiş ve Prof. Nüzhet Gökdoğan İçtimalara İştirake başlamıştır.
Ahmet Rıza Bey toplantısı
Türk Sosyoloji Cemiyeti İle İstanbul Muallimler Birliği, tanınmış politikacı Ahmet Rızanın ölümünün yirminci yılı münasebetiyle bir tören hazırlamışlardır. Bu törende Sosyoloji Cemiyeti Azalan Ahmet Rızanın Türk sosyolojisi içindeki mevkiini belirtecekler, Muallimler Birliği mümessilleri de Ahmet Rıza Beyin muallim cephesini, Bursa Maarif Müdürlüğündeki icraatını ve îstanbulda ilk kız lisesi açmasını izah ederek değerini belirteceklerdir. Bu toplantıda Halûk Şehsüvaroğhı da Ahmet Rızanın hayatım anlatacaktır. Toplantı önümüzdeki hafta ilân edilecektir.
Halk için dersler
Bir çok memleketlerde Öğretmen organizasyonlarının tahsilleri noksan kalmış, yahut günlük konular hakkında aydınlamak isteyen vatandaşlar İçin tesis ettikleri akşam dershaneleri fikrinden hareket eden îstanbul Muallimler Birliği Terbiye Encümeni, Rüstenıpaşa ve Atikall-paşa medreselerindeki salonları bu işe tahsis etmeğe karar vermiştir. Bu kararın îstanbul Belediyesince de teşvik edileceği beklenmektedir.
ŞEHİR HABERLERİ
Et kombinalarının kurulması kararlaştı
Mr. Harry McKee : “Biz, bUtttn çalışmalarımız esnasında Tiirk lirasının lüzumsuz yere harcanmaması için elimizden geleni yaptık* diyor
Marslıall Plânı yardımı İle memleketimizde tesis olunacak et kombinaları için E.C.A ve Toprak Mahsulleri Ofisi ile 9 aydanberi çalışan Amerikalı Mr. Harry McKee bugün memleketimizden ayrılacaktır.
Malttan olduğu üzere Türklyede senenin her mevsiminde ucuz et temini için Toprak Mahsulleri tarafından Erzurumda et kombinaları tesis o-lunacaktı. Bu hususta yapılmış olan 22 milyon liralık Menges tekliflerini Marslıall Plânı İdaresi mübalâğalı bulmuş ve daha küçük çapta bir projenin tatbik edilmesinin tavsiyeye değer clduğunıı bildirmişti.
öğrendiğimize göre Toprak Mahsulleri Ofisi İle halledilmeyen bu mesele hakkında anlaşmaya varıl-mıştır.
Bu hususta dün kendiri 11e- konuşan bir arkadaşımıza Mr. Harry McKee demiştir kİ:
••— Erzurumda kurulacak et kombinalarının projeleri hazırlanmıştır, önümüzdeki haftadan İtibaren tatbikin* başlanması beklonlr.
Biz bütün çalışmalarımız esnasında Türk lirasının lüzumsuz yere har-canmaması için elimizden geleni yaptık/*
■■
Sabık müzeler U. müdürünün anma toplantısı
Millî müzelerin kuruluşuna hizmet eden vo bu müzelerin inkişaflyle müzecilik Alemine beynelmilel büyük şöhret kazanmalarına yardımı dokunan sabık müzeler umum müdürü rahmetli Halil Ethem Eldeır. İçin müzeler aileslnce 14.11,19^0 tarihine rastlayan salı günü saat 15 te Arkeoloji Müzeleri Kütüphanesinde bir anma töreni tertip olnumuştur.
Samson Françoîs’nın veda resitali
Amerika ve Avrupada hârika piyanist namlyle tanınan Fransız sanatkârı önümüzdeki pazartesi akşamı genel istek üzerine bir veda resitali verecek ve ertesi sabah da uçakla Parise hareket edecektir.
Beyrutta üstüva hattı hastalıklarından korunma usulleri konuşulacak
Ortadoğudan gelen üstüva hattı hastalıkları mütehnssıslariyle Ce-ncvredekl Dünya Sağlık Teşkilâtı merkezinden gönderilen iaşe meseleleri ve zührevi hastaıklar mütehassıslarının iştirakiyle 18 ve 19 kasımda Beyrutta, Ortadoğuda yapılacak iki günlük tetkiklerde üstüva hattı hasta 11 klan n d an korunma ve bu hastalıkları tedavi usulleri görüşülecektir.
Bu iki gtlnlük çalışmalar, •'Beyrut’taki Amerikan Üniversitesi” ile •‘Birleşmiş Milletlerin Filistin Mül-tecileri îçin Yardım ve Çalışma Bürosu” tarafından tertip edilmiştir.
Şehri kirletenlerle mücadele ediliyor
Temizlik Müdürlüğünde ihdas olunan motörlü ekipler son hafta zarfında şehrin her tarafında kontroller yaparak yere tüküren, duvarları kirleten, sokaklara öteberi döken ve apartmanlardan Örtü silken 59 kişi hakkında ceza zaptı tanzim etmişlerdir. Bunlara 150 liraya kadar pa-ra cezası verilecektir. Kontrollere her gün devam olunmaktadır.
Başbakan Yardımcısı şehrimizde
Başbakan Yardımcım ve Devlet Bakanı Samet Ağaoglu, beraberinde D.P. îstanbul Bölge Müfettişi ve Basın . Yayın Umum Müdürü Dr. Halim Alyot olduğu halde dün sahalı ekspresle Ankaradan şehrimize gelmişlerdir.
Hususî işleri İçin îstanbula geldiğini söyleyen Başbakan Yardımcısının bu akşam Ankaraya dönmesi beklenmektedir.
I. C. A. 0. Basın Şefinin gazetemize beyanatı
İstanbul, gelecek sene servise başlayacak olan tepkili yolcu uçaklarının uğrağı olacak
M. BoURRard arkadaşımızla konuşurken
îstanbulda toplanan Milletlerarası Sivil Havacılık Ortaşark İkinci Mın-taknvl Toplantısı münasebetiyle Or-taşarkta bir tetkik seyahatine çıkan ve konferansı müteakip şehrimize gelen Milletlerarası Sivil Havacılık Teşkilâtının basın kısmı şefi M. Leon Bou8s&rd dün uçakla Tahrana gitmiştir.
Hareketinden evvel gazetemize beyanatta bulunan M. Boıısaard, son konferans hakkında aşağıdaki İzahatı vermiştir:
'1. C. A. O. nun İkinci Kısmî Hava Yollan Toplantısı îstanbulda üç haftalık İçtimainden sonra son raporlarını hazırlamıştır. î. C. A. O. için Ortadoğu bölgesi, Akdenizin doğu kıyılarını, Kızıl Deniz ile Bab-el-Mendeb Boğazını içine aldıktan sonra doğuya doğru Hindistanın güney kısmı ve kuzeye doğru Hindistanın batı deniz kıyılan ile kuzeybatı sı-nırlannı kaplar. Bu saha, tarihte Avrupa ile Güney Asya arasında ananevi ticaret yolu olan kısımdır ve milletlerarası hava nakliyatı bakımından çok mühimdir. Bu sana aynı zamanda hâlen milletlerarası nakliyata kapalı olan Rus İdaresindeki arazilerin güneyine düşer.
îstanbuldakl t.C.A.O. toplantısının başlıca vazifesi, hava meydanlan, hava yollan ve yerin durumu, hava şartlan ve seyrüsefer kontrolleri, muhaberat, meteoroloji, araştırma ve kurtarma meselelerini incelemekti. Böyle bir bölge plânı daima hâlen İşleyen ve teklif edilen tarifeli hava yollan İle tarifesiz ticarî ve serbest teşebbüslere ait hava seyrüseferlerin Ihtiyaçlannı araştırma ve tetkik temeline dayanır.
Toplantı Sivil Havacılıkta ilk defa olarak Doğu yanmkürede uzun mesafeli radyo telefonu tam m ân asiyle kullanabilmek İçin lâzım gelen tedbirleri alarak ileri bir adım atmıştır. Toplantıda yapılan plânlar İkmal edildiği takdirde, pilot doğrudan doğruya uçuş haber alma merkezi ile konuşarak bizzat hava şartlan ve uçuşa ait diğer malûmatı alabilir.
Uçuş malûmat merkezleri Karaşi-Bombav . Tahran - Bahreyn . Har-tum . îstanbul . Kahire - Kıbns ve At İnada teessüs etmiştir. Son Î.C.A.O ilâvesinde, elde edilen prensiplere uygun olarak araştırma ve kurtarma sahalannın uçuş malûmat mıntaka-îan ile aynı yerde olmasına karar verilmiştir.
Avrupada kabul edilen ve noktası noktasına muhabere için kullanılan süratli telgraf şeridi rölesi bütün Ortadoğuda tatbik edilmeye başlanmıştır. Bu sistem sayesinde bir kaç dakika içinde uçuş plânı haberleri herhangi bir yoldan geçebilecektir.
Toplantıda hazırlanan plânlar henüz ikmal edilmemiştir: fakat pek yakında Ortadoğuda uçuş emniyeti ve kolaylıkları dünyanın her yerinde olduğu seviyeye yükselecektir.,,
— Toplantının neticelerinde sizce aksayan bir taraf yok mudur? Araplarla İsrailliler arasındaki anlaşmazlığın mahiyeti nedir?
“— Hava kaideleri ve seyrüsefer komitelerinin çalışmalarında mühim
bir gecikme olmuştur. Bu gecikmeye sebep Doğu Akdeniz memleketlerinin aralarındaki münasebetlere tesir eden hususlar üzerinde bir anlaşmaya varılamamağından ileri gelmektedir. Gecikmenin başlıca sebebi ruznamenln birinci madderi İdi. Bu madde, uçuş bölgelerine bir hudut tesbitinl ve bu bölgeler hakkında malûmat merkezleri tesisini taJep etmektedir.
Telsizle haber alma teşkilâtlarının Doğu Akdeniz bölgesinde kurulması gerekmektedir. Bu haber teşkilâtının cihanşümul bir şekilde hazırlanıp, havacılık işlerinin emniyetinin düzgün bir şekilde garanti edilmesi İcap etmektedir.
Meselâ Arap Devletleri temsilcileri, İsrail İle aralarındaki siyasî durumdan dolayı bu iki memleket arasında münakaleyi tesis edecek herhangi bir plâna taraftar olmadıkların). kendi hava hattan hakkında İsrail'e malûmat vermek niyetinde bu-lunmadıklannı ve ne de kendilerinin tsrailde uçuş yollan hakkında bir malûmat istemediklerini ileri sürmüştür.
Nihayet tavsiye edilmesine karar verilen plân bir çok sebeplerden ötürü tam sayılamaz. Bunlar arasında belki en büyük hâtalı taraf, haber merkezini bellibaşlı hava hatlarının dışında küçük bir adayı seçmektir. Daha da fenası bu ada karaya da uzak bir mevkidedir.
Komite Kızıl Deniz üstünde uçacak olan İsrail uçaklannm gereken malûmatı Lydda'dan Kah i rede bulunduktan sırada Kahire telsiz merkezi vasi tasiyle haber almalanna karar vermiştir. Halbuki Kahire ile Lvdda arasında hiç bir muhabere yoktur. Bu yüzden Kızıl Deniz üstünde uçuş için verilecek malûmat tatminkâr olmıya-caktır.
Toplantı bu güçlüklere bir hal çaresi bulamadı. Bu yüzden Ortaşark-taki vaziyet t.C A.O.’ya istikbalde milletlerarası uçuşlar İçin gereken malûmat bakımından ve kolay uçuşlar bakımından bir hayli güçlüklere sebep olacaktır.*’
Bundan sonra M. Boussard, konferansın sağlıyacağı mühim bir neticeye temasla demiştir kİ:
•*— tngilizler tarafından yapılan tetkikler neticesinde bir seneden daha az bir müddet zarfında tepkili uçaklar yolcu nakliyatına başlıya-caktır. tik servis İngiltere ile Avusturya arasuıda olduğuna göre tepkili uçakların uğrağı haline gelecektir.
Saatte 750 km. yapan bu uçaklar Ingiltere - Avusturya arasındaki hâlen 68 saatte katedilen mesafeyi 33 saate indirecektir.
Tepkili uçakların servise girmesi ile yeni bir pist sistemi, seyrüsefer kontrolü, muhabere ve meteoroloji İçin yeni kaideler lâzım gelecektir. İşte İstanbuldaki son konferansta bu mevzular görüşüldü ve tepkili uçakların uçuşunu tanzim edecek kaideler yapıldı.
Tepkili uçak servislerinin ihdası ile Türkiyenin sivil havacılıktaki e-hemmlyetl bir kat daha artacaktır.,,

Kâıb hastalıkları hakkında konferanslar
Kopenhag Üniversitesinin cerrahî profesörü ve İki arkadaşı şehrimizde altı konferans verecekler
Milletlerarası Dünya 8ağlık Teşkilâtı tarafından İstanbul ve Ankara Üniversiteleri Tıp Fakültelerinde kalb ve kalb damarları ve ciğer a-meliyatlan safhalarım tatbikat ve projeksiyon suretiyle göstermeğe memur edilen Kopenhag Üniversitesi Cerrahî Profesörü Dr. Husfeldt, refakatinde kalb hastalıktan uzmanı Dr. Hansen ve anestezi mütehassısı Dr. Anderson olduğu halde memleketimize gelmiş bulunmaktadır.
Prof. Husfeldt ve İki meslek arkadaşı şehrimizde kaldıktan günler U çlnde aşağıda stresiyle yazılı mevzular hakkında konferanslar verecek, lertilr:
1 — 13 kasım pazartesi saat 11.30 da Cerrahpaşa Birinci Cerrahî Kliniğinde Dr. Andersen tarafından kalb ve göğüs amellyatlannda anestezi.
2 — 14 kasım salı: saat 9^0 da Cerrahpaşa Birinci Cerrahî Kliniğin» de Prof. Husfeldt tarafından ciğer veremi ameliyatlannm muhtelif saf* hatan,
3 — 17 kasım cuma: saat 9 30 da Gureba Hastahanes! ikinci Cerrahî Kliniğinde Prof. Husfeldt tarafından göğüs cerrahisinin ffzlopatolojlk meselesi,
4 — 21 kasım salı: saat 9.30 da Cerrahpaşa Birinci Cerrahî Kliniğin, de kalb cerrahisinde ameliyattan evvel teşhis mevzuu,
5 — 21 kasım salı: saat 20.30 da Cerrahî Cemiyetinde Dr. Hansen ta* rafından kalb cerrahisinde ameliyata takaddüm eden devrede teşhise a« it konular ve Prof. Husfeldt tarafın, dan kalb cerrahisi ve ameliyat tek. nlkleri,
6 — 22 kasım çarşamba: saat 9.30 da Gureba Haatahanesi ikinci Cerrahi Kliniğinde Dr. Hansen tarafın, dan ciğerde stenosis - daralma Arazı, ntn teşhisi.
KISA HABERLER
Demir şilepi Îskenderundan Taran Bakanlığına ait 3600 ton tohumluk hububat yüklfyerek hareket etmiştir.
Bu hamule Çanakkale, îzmlt, Mu-danyada köylüye tevzi edilecektir.
ir îstanbul Teknik Üniversitesi Tw lebe Birliği, Teknik Üniversiteye ve. ni gelmiş otan talebeler şerefine 18 kasım 1950 cumartesi günü Taksim Belediye Gazinosunda bir çay verecektir.
( Birkaç giln evvel Roma dan dönen üniversitelilerden mürekkep heyet âzası dün Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökayı ziyaret etmişlerdir. Heyet Roma Belediye Reisinin îstanbul Vali ve Belediye Reisine gönderdiği bir madalyonla albümü Valiye takdim etmiştir.
^r 13 üâ 18 kasım arasında Londra-da toplanacak olan Milletlerarası Belediyecilik Kongresine davet edilen Mersin Belediye Başkanı Bru Müfide îlhan dün saat 11.40 ta Pana-merikan uçağiyle Londra ya hareket etmiştir.
★ Bir müddettenberi memleketimizde bulunan Amerikan "Life”, ••Fortune” ve ‘Time” mecmualarının sa. hibl Henry Luce, dün sabah saat 11 de Holânda uçağı He Tahrana hare, ket etmiştir.
YENİ İSTANBUL
StYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL, GÜNLÜK GAZETE
Sahibi i
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT
LÎMİTED ŞÎRKETİ
MUdUrti: Kemal H. SAKLICA
Tas İğlerin! fiilen idare eden mesul müdürı Sacld ÖGET
Neyredümlyen yanlar lada edümc».
Basıldığı yer t
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED şLRKETÎ MATBAASI
- - — ı — — ■ ■— S
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 62 —
— Kaçta?
Ferhat iki elini birden havaya kaldırdı:
— Bir buçuğu geçiyordu.
Nail Bey ağır aile ve ahlâk münakaşalarına hiç tahammül edemiyeceği bir an içinde olduğunu gösteren bir gevşeklikle başını aallıya-rak yorgun bir nefes bıraktı:
— Ben müsaade ettim.
— Park Otele, Ferlhaya gitti, değil mi?
— Evet.
Ferhat ayağa kalktı; elleri arkasında, ayrık bacaklarla ve iki tarafa sallanarak bir kaç adım yürüdü, sonra babasına döndü:
— îyl yapamadın ekselâns, dedi, bu kız bir felâkete doğru gidiyor, Parise değil. Kon-servatuvar filân, hepsi bahane. Onu bırak. Sen kızını, gece yanlarına kadar, Ferihaya nasıl gönderirsin? Yahu, baba, bu dünyayı bilmiyen adam olsan, canım yanmaz. Meralin ne kadar kuş beyinli olduğunu da bilirsin.
Babasının bir itirazını önlemek İçin, ona doğru bir adım daha atarak ilâve etti:
— Kendi arzulanna alt meselelerde kafası işler. Gelgeldim, hareketlerinin neticelerini hesaplamak lâzım geldi mî, aptaldır, aptal!
Nail Bey girmek zorunda kalacağı müna-
804
kaşanın İsteksizliği İçinde kestirme bir cevap aradı:
— Senin bildiğin gibi değiL
Ferhat kolayca ezeceğinden emin olduğu bir fikir bekliyerek sordu:
> — Başka ne var?
— Evlenecekmiş.
Ferhat birdenbire gözlerini açarak babasının sözünü tekrarladı:
— Evlenecekmiş!
Sonra hemen anlıyarak başım salladı:
— O davlumbaz Şakirle değil mi? Tamam! Yani herifin nikâhlı metresi olacak.
Bulanık gördüğü için gözlerini kısan ve kırpıştıran Nail Bey, başım oğluna doğru uzatarak sordu:
— Ne demek o? '‘Nikâhlı metres,, ne demek?
— Şu demek baba: însan aile kurmak için evlenir. Çoluk çocuk sahibi olur. Kendi küf... köf... nasıl derler ona? Kendi küfvile evlenir. Meral yirmi iki, Şakir altmış iki. Niçin evlenirler bunlar? Herif keyfedecek. Meral de onun parasım yiyecek. Buna aile hayatı mı derler, metres hayatı mı?
Nail Bey münakaşayı kesmeye hazırlanmak için, yere attığı gazeteyi alarak Ferhada sordu:
— Para yemeye pek aleyhtar görünüyorsun. Bu ilham sana yeni mi geldi?
Ferhat yere bir şey atıyormuş gibi elini sallıyarak:
— Hoppala!., dedi, öyleyse nikâha da lüzum yok. Maksat para yemekse... Hattâ Şa-klr Beye de lüzum yok. Senin bu teorinle Meral her gün yirmi kâğıt kıvırabilir. Sonra 305
piyasası düşer ama, Şakir ölürse ne olacak? Borçtan başka bir şey bırakmaz o. Ben bilmiyor muyum? Taksimdeki apartman haczi ihtiyatî altında, Suadiyedekl ev İpotek. Borçlarının faizini bile veremiyor. Parise kaçtı. Nusretle o son binlikleri franka çevirip oraya kaçtılar. Germaine de şişkoyu soyacağı kadar soymuştur. Merale porsumuş bir balon kalır. İşin para tarafı bu. Ahlâk tarafı rezalet Feri-hadan sonra Meralin yüzüne tükürecek elâ-lem. Haydi bu kızda ahıl yok, sana no oldu baba? Allahaşkına şu tahlili yaptır, biraz perhiz et ve kendine gel!
Nail Bey gazeteye büyük b!r gayretle kaydırmak İstediği gözlerini Ferhadın enerji püsküren bakışlarından koparamadı. Uykuya teslim olur gibi, her hangi bir telkin altında kalmanın rahatlığına o kadar ihtiyacı vardı ki, hiç bir şey düşünmeden, oğlunu haklı buldu.
— Canım, dedi, ortada bir şey yok daha, ben onu bu şekilde Parise gönderir miyim hiç? Şakir gelsin buraya, konuşalım, vaziyetini anlatsın, düşünürüz sonra. Hakkın var senin. Bir daha da göndermem onu Ferihalara meriha-lara.
Ferhat rahatladı. Babasına doğru bir sandalye çekerek:
— Bak, dedi, çünkü...
Nail Bey bu sefer gözlerini gazeteye çevirmeye muvaffak olarak, başının usanç İfade eden yorgun bir hareketiyle:
— Anladık, dedi, uzatma. Sana no oldu bugünlerde? Meralle can ciğerdiniz.
— Tabiî... Anlamak için. Ben sana bir şey söyÜyeyim baba...
306
Nail Bey gazeteyi kendisiyle Ferhat arasına bir perde gibi çekti:
— Kes artık.
•‘Bu katta 2 oda, 1 kömürlük, 1 çamaşır yıkama odası, 1 mutfak, 1 de helâ vardır. Çamaşır odasının zemini Malta taşı olup...
Ferhat sesini yükseltti:
— Elbet bir şeyler biliyorum ki bu kadar heyecandayım.
"Sofa^ koridor ve mutfağın zeminleri ka-roslman, odaların... Bir şeyler biliyorum ki... Zemini tahta... Biliyorum ki...
Nail Bey birdenbire gazeteyi çekti ve oğluna baktı:
— Ne biliyorsun! Samim Bey meselesi mİ ?
Ferhat 5nüne baktı, yutkundu, ayağını sinirli sinirli yere vurarak başını salladı:
— Samimi Öp de başına koy. Bulutlarda geziyor o. Dünyadan haberi yok. Ben sevmem onu. Fakat, emin ol ki, o da olmasa Meral...
Dilinin ucuna gelen ağır kelimeyi savarak başka bir tâbir aradı:
— Büsbütün... dedi, büsbütün... Garsonyer süpürgesi olur.
Nail Beyin başı yukarı dikildi ve gözleri büyüdü.
Ferhat bunu görmedi.
— Vallahi baba, dedi, bu Meral yüzünden bir gün elimden büyük bir kaza çıkabilir.
Birdenbire canlanan babası, gazeteyi elinde buruşturarak bağırdı:
— Neler söylüyorsun sen?
Sonra »ki üç defa kaşlarını yukan doğru kaldırarak indirdi. Arkasına bakan Ferhat Me-
307
ralln İçeriye girdiğini gördtL
Nail Bey hemen bahsi değiştirebilmek için, gazeteyi oğluna uzatarak:
— Şurada İcra Dairesinin bir gayri menkul satış ilânı var. Bir göz at Gidip bir kere de görmek lâzım.
Fakat agabeyslnin vanıbaşındaki sandalyeye oturan Meral gözlerini ona dikerek sordu:
— Beni mİ çekiştiriyordun?
Gözlerindeki ve sesindeki cür’et, onun babasına değilse Şakire veya blrilerinden birine güvendiğini gösteriyordu. Ferhat bu küstahlığı bir anda ayağının altına almak için dikildi; fakat babası hemen kızını payladı:
— Sesini kes. Ben hastayım. Münakaşa İstemem.
Meral ayağa kalktı:
— Haydi, dedi, ben mâni olmıyayım. dedikodunuzu yapın.
Kollarını iki yana açarak savruk bir eda ile salondan çıktı.
Ferhat arkasından koştu ve onu odasında y alçal adı. Kapıyı kilitleyip anahtarı cebine attıktan sonra onun karşısında durdu.
Meral titriyordu. Yüzü bembeyazdı.
Ferhat ona doğru yürüdü ve yüzünü, bir derece sonra burun buruna gelecek kadar dnün yüzüne yaklaştırdı:
— Sen bana baksana., dedi, bir daha o Ferihanın, Zerrinin ve Fil Nurinln yüzünü görürsen, senin suratını dağıtırım.
Yumruğunu kız kardeşinin çenesine doğru uzatarak tekrarladı:
(Devamı var)
308
• >
12 Kasım 1950
r
Günler geçerken
Dayak atılamaz
Refik Halid KARAY
Sayfa 8
r • •
» • •
• » •
• • •





BAZI muhafazakâr memleketlerde ve o meyanda lngllterede dayak cezası varmış; lngiltereden ileri, demokrat, her bakımdan üstün bir diyar bulunur mu? Bizim de dayak cezasını kabul etmemiz, kanunlaştırmamız lâzım gelirmiş: bir sürü küstahlıkları ancak bu cezayı tatbik suretiyle önleyebilirmişiz. Yaşasın dayak! Dayak cezasının edebiyatını da yapıyoruz: Cennetten çıkma imiş! Vaktiyle çocuğumuzu mektebe götürdüğümüz zaman softaya: “Eti senin, kemiği benim” dermişiz! Hocanın veya ananın vurduğu yerde gül biler sözünü unutmamalı imişiz! Mübarek meydan dayağı, neredesin? Nush ile uslanmayanın hakkı kötektir! Vesaire, vesaire...
Son günlerdeki azgınlıklardan biz de dayak taraftan muhterem meslekdaşlarımız kadar müteessir olmakla beraber o fikirde değiliz. Şunun için değiliz ki dayak cezasının meri olduğu devre az çok yetişmemize rağmen ameli faydasını görmemişlerdeniz. Rüştiyeleri dahil, askerî mekteplerde dayak cezası vardı; yine de adam olamayacak çocuk ıslahı hal edemezdi. Falaka, ne tahsil, ne de terbiye itibariyle iyi talebe yetiştirmeğe yaramıştı. Evinde ailesinin dayak tokatla terbiye vermeğe çalıştığı çocuklardan hayır gelmediğine yarım asırlık şahidim! Zaten polis ve jandarma karakolları gayriresmt surette dayakhane vasfını pek yakın zamana kadar muhafaza etmemiş miydi? Dayak şöyle dursun, bir ara siyasî suçlular için her türlü levazımı ihtiva eden işkencehaneler kurulmuştu; suçluyu sadece döv-mezlerdi; dövdükten sonra kış gecesi bahçedeki ağaca bağlarlar, ha-şından bir kova soğuk su bile dökerler, sabaha kadar ayazda bırakırlardı. Bütün bunlar o cezaya çarptırılanların tekrar faaliyete geçmesini. suikast teşebbüslerine girişmesini önleyememişti. "Perde bağı”, "Domuz topu”, “Tırnak sökümü" bile!
lngllterede ve birkaç memlekette dayak cezası Çaldırılmamış olabilir. Fakat o eski çağ terbiye ve ceza sistemini tamamlyle terkeden memleketlerin savısı o kadar çoktur kİ berikiler artık şaz ve garibe sayılmaktadır. Fransa, kürek mahkûmları hakkında ötedenberl disiplin’ cezası mahiyetinde tatbikına cevaz verdiği sopayı ve kırbacı dahi menetmek mecburiyetini duymuştu.
Bizim lngiltereden alacağımız başka usuller olsa gerektir. En mühimml de şudur: Adalette şiddet ve sürat, cezada sebat. Adalette şiddeti ve sürati izaha lüzum yok; cezada sebattan maksadımız mahkûmiyet müddetini behemehal doldurmak ve Ölüm cezasından kurtu-lamamaktır. tkide bir "Padişah değişti; cüiûs günü geldi; harp U4n edildi; sulh oldu; bir parti düştü, öbürü çıktı; hapishaneler doldu” nevinden çeşitli vesilelerle âdi mücrimler için mütemadiyen umum! ve hususi aflar beklenilen bir memlekette ceza müeyyidesi kıymetini kaybeder; politika oyununa döner.
Geliniz de İngiltere veya îsviçrede af ümidine kapılınız! Yine îngilterede adam öldüren, yüzde doksan dokuz üç çeyrek yaşama hakkından mahrum edilir. Âf salâhiyetine malik bulunan hükümdarın bu salâhiyeti kullanması o kadar karışık, uzun, zor formalitelere tâbidir, şans ’ihtimali nadirdir kİ mahkemenin hükmüne boyun eğmekten başka çare yoktur.
îşte her bakımdan kötü propagandalara yol açıcı tesirsiz dayak yerine öyle bir adalet sistemini kabul etmemiz daha doğru olur. Fakat biliyoruz: Sistem kurmak zahmetli ve güçtür. Halbuki İki maddelik bir kanunla dayak cezasını koyuveririz. Trampetalar çalar, sopalar iner, yerde bîr adam kıvranır, böğürür. "Sadlzm’'e müptelâ baylar ve bayanlar İçin ne zevkli temaşa!
k

Mevkuten muhakeme
hükümlerinde tadilât
Pek mahdut suçlar dışında bütün duruşmalar gayrimevkuf olarak yapılacak
Ajıkara 11 (ANKA) — Adalet Bakanlığı yürürlükte olan Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun mevku-fen muhakeme hükümlerine dair maddelerini tâdile karar vermiştir.
Pek muayyen suçlar haricinde, bütün duruşmalar gayrı mevkuf olarak yapılacaktır. Bu arada verilen hükümler en yüksek derecelerden geçerek kesinleşinceye kadar (suçlu) tâbiri kullanılmıyacaktır. Bakanlık ilerde nıâsum olduğunun meydana çık-
ması da muhtemel bulunan vatandaşın şeref ve haysiyetini şüphe altında bırakmamak İçin bu tedbirler ü-zerinde büyük bir titizlik mektedÜL
Basın suçlarının mahiyeti sa olsun muhakeme gayn olarak cereyan edecektir.
göster-
ne olur-mevkuf
Efese turistik seferler başlıyor
• • UÇ
Bir İtalyan vapur şirketi, haftada bir İzmire uğrayacak gemilerle Efesi ziyaret etmek iizere seyyah taşımaya başlıyacak
İzmir 11 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bir İtalyan vapur şirketi Meryemln evini ziyaret etmek isteyenlere kolaylık olmak Üzere, önümüzdeki mart ayından itibaren ttal-yadan doğru tzmire, buradan turistik otobüslerle Efese, oradan millet harabelerine ve dönüşte, tzmirde 3 gün kalmak üzere seyahatler tertiplemiştir. Bu seyahatleri Vatikanın or-fanize etmiş olduğu söylenmektedir, talyan vapur acentesi bu seyahatleri 3 haftada bir tekrarlıyacaktır.
Russell Door Konyaya gitti
Ankara 11 (T.H.A.) — Marshall
Yardımı Türkiye Temsilcisi Russell Dorr, yanında eşi ve Muavini olduğu haJde, Cenup ve Orta Anadolu illerimizde tetkiklerde bulunmak üzere saat 9 da otomobille Konyaya hareket etmiştir.
Dorr, Konyadan Antalya, Alanya, Kütahya ve Eskışehire uğrayarak, dört gün sonra Ankaraya dönecektir.
Dorriun bu seyahatine Antal.vadan itibaren refakat etmek üzere Orman Genel Müdürü Fuat Adalı ile iki A-merikah uzman bugün Antalyaya gitmişlerdir.
Ankara neremizdedir ?
Sovyetlerin Berlinde
yeni bir ablukası
Amerikan Komutanı, Rusların hâlâ Batılı Müttefikleri Berlin dışına atmaya çalıştıklarını söyledi
Bu yeni abluka şafakla Rus askerleri ve Alman halk polisi tarafından tatbik edilmektedir.
Bunun gayesi, Doğu Almanya halkının batıya kaçmasına mâni olmaktır.
Amerikan kontrol komisyonunun toplantısında söz alan Berllndekl A-merikan komutanı General Maxwell Taylan bu hususta şunları söylemiştir:
"Sovyetler 1945 yılından beri batılı müttefikleri Berlin dışına atmaya ve bütün şehri kendi hâkimiyetleri altına almaya çalışmışlardır.
Berlin, 11 A.A. (United Press) — Sovyetler cuma günü Berlinde yeni bir abluka tatbik etmişlerdir.
Amerikan komutanı, Sovyetlerin hâlâ batılı müttefikleri Berlin şehri dışına atmaya çalıştıklarım belirtmiştir.
Sanat okulları öğretmenleri hakkında kanun teklifleri
Bir terfi müddeti İçinde kadrosuzluk yüzünden terfi edemlyenler, diğer zamanında iki üst alabilecekler
terfi derece
Bolu Mil-
Ankara 11 (ANKA) — letveklli Zuhuri Danışman tarafından Sanat Okulları öğretmenlerini alâkadar eden mühim bir kanun teklifi hazırlamıştır.
Bu kanun teklifine göre. Sanat Okulları öğretmenlerinden kadrosuzluk yüzünden terfih edemlyenler için yeni bir şekil kabul edilecektir. Ve bu kanun kabul edildiği tekdirde Sanat Okulu öğretmenleri de diğer öğretmenler gibi, bir terfi müddeti içinde terfi edemediği takdirde, diğer terfi zamanında iki üst derece alacaktır.
Diğer taraftan Zonguldak Milletvekili Suat Başol, Bolu Milletvekili Zuhuri Danışman, Ankara Milletvekili Abdullah Gedikoğlu tarafından hazırlanan ve "Sanat Enstitülerinde öğretmen olarak çalışan enstitü öğretmenlerinin durumları ile alâkalı 4644 sayılı kanunun 11 inci maddesinin tadili için,, bir kanun teklifi bugünlerde Meclis Başkanlığına verilecektir.
Hazırlanan bu kanun teklifine göre, Sanat Enstitülerindeki ücretli öğretmenler, diğer okullarda çalışan Öğretmenler gibi tekaütlük haklarından istifade edebileceklerdir. Aynı zamanda ücretli çalışmaları tekaütlük müddetlerine ilâve edilecektir.
Balıkesir Çarşısının imar projesi tasdik edildi
Balıkesir 11 (A.A.) — Yanan Balıkesir çarşısının yeniden iman için Belediye tarafından yaptırılan plân ve projeler Belediye Başkanı Tevfik Yoldemir tarafından Ankaraya götürülmüş ve Bayındırlık Bakanlığı tarafından tasdik edilmiştir.
Diğer taraftan yanan sahanın İma-n için de Hükümetçe vadedilen iki milyon 100 bin liralık yardım da Maliye Bakanlığınca Emlâk ve Kredi Bankası emrine verilmiş bulunmaktadır.
Bu hale nazaran, yeni çarşının inşası 15 - 20 gün içinde ihaleye çıkarılacak ve pek yakında faaliyete başlanacaktır.
Zeynep Kâmil Doğumevi genişletiliyor
Ankara 11 (T.H.A.) — Sağlık Bakanlığı, İstanbul Zeynep Kâmil Do-ğumevine 100 yataklı bir paviyon ilâve edilmesi için gerekli hazırlıklara başlamıştır.
Paviyonun inşaatına, önümüzdeki ilkbaharda başlanacaktır.
(Ankara, 11»
Ingiltere Ana Kıraliçesİ hasta
Londra 11 (AP) — 83 yaşında bulunan Ana Kıraliço Mary, bir soğuk-algınlığı neticesinde Malborough House diye İsimlendirilen evinden bir kaç gün çıkamıyacaktır.
Kanadada heyecan uyandıran hâdise
Washington 11 (AP) — Birleşik Amerika hava kuvvetlerine mensup bir B-50 uçağı, dün gece, St. Law-rence üzerinde iken motörlerinden birinde Anza vukuu üzerine, bombalarını bir nehre atmıştır. Bombalar talim bombası idi.
Pilot, ânza üzerine uçsğı hafifletmek İçin bombalan attırmış olduğunu açıklamıştır.
250 kilo ağırlığında olan bu talim bombalan, son harpte tahrip bombası olarak kullanılıyordu.
Bombalardan biri, Kebek civannda, Kurt Nehri yakınlarını bir hayli sarsmış ve Kebek’de paniğe yakın bir hale sebebiyet vermiştir. Bazı kimseler, Kebek'ln "Le SolelL, gazetesinin muhabirinin bildirdiği üzere, "bir bombardımana maruz kaldıklannı sanmışlardır.,,
Himalayalar her sene biraz daha yükseliyormuş
Yeni Delhi 11 A A. (United Press) — 70.000.000 sene evvel meydana gelmelerine rağmen dünyanın en genç dağ silsilesi olarak bilinen Himalayalar, Hind jeologlarına göre, her sene bir parça daha yükselmektedir.
Jeologlar, silsilenin ve dünyanın en yüksek noktası olan Everes tepesinin son 100 sene zarfında 30 metreden fazla yükselmiş bulunduğunu iddia etmektedirler.
Assam’da vukua gelen son yer sarsıntısından sonra, jeologlar Himala-yalan daha yakından tetkik edebilmek İçin Assam'a gitmişlerdir. Hi-malayalann yakın zamanda bir gelişmeye. yer altında bir yerleşme hareketine doğru gittikleri zannedilmektedir. Son büyük yerleşme Hima-layalarda, bundan bir milyon sene evvel meydana gelmişti.
Jeologlara göre, Himalayalann Okyanus havzası içinde kalan kısmında bir yığılma hareketi vardır. Husule gelen tabaka, ufki olarak harekete geçmektedir. Bu hareekt, As-sam’daki 5000 metrekare üzerinde tesirini gösteren yer sarsıntısından daha kuvvetli bir reaksiyon yapacak, belki binlerce insanın ölümüne sebep olacaktır.
Gl. gradley'e bir Amerikan cevabı
“Harbe girsem, diğer askerlerden ziyade cenahlarımda bir Türk
tümeninin bulunmasını isterdim”
Amerikanın Türkiye Askeri Misyonunun eski başkanı General McBride, Colliers muhabirinin sualine yukarıdaki cevabı verdi
«
Sovyet İmparatorluğu Türklyeye, iki cihetten omuz baskısı yapmaktadır: Doğuda Kars ve Ardahan bozkırları boyunca 366 mil üzerinde u-zayan Rus ve Türk tarassut kuleleri birbirini gözetliyor; batıda Bulgar peyk orduları durmadan çalışan boğazlarla kalabalık ve bereketli ls-tanbuldan —motörlü vesait yürüyü-şiyle— ancak birkaç saat mesafededir.
Mukavemet iradesi halkı temsil eden millet
Bu hudutlar arasında, istilâya karşı mukavemet irâdesi bütün halkın ittifakını temsil eden. 21,000.000 luk muharip bir millet vardır: Bir vakitler "iptidai” denilen öyle bir millet ki sürotli bir tekâmülle modem demokrasiyi temessül etmiştir; çetin bir millet ki iyi sarfedilen, güzel İdare edilen Amerikan askeri yar. dimiyle daha çetinleşmiştlr.
Rus sınırında hâdiseler çıkmasından endişe eden Türkler, hemen bütün ecnebileri doğu hudutlarına gitmekten menetmlşlerdlr. Fakat ben Avrupa Türkiyeslnin kenar uçlarında bir tur yapmak üzere askeri bir paso aldım ve bir tarassut mevkiinden, hakikatte bir mil uzaklıkta. fakat bambaşka bir dünyada bulunan Svtllngrad Bulgar köyünü gözden geçirdim.
Orada hiç bir karakol dolaşmasını farketmedlm; yalnız şurada bu. rada bugdaylannı döven çiftçiler vardı. Yarın vaziyet değişebilir. Fakat Tilkiye istilâsı başlarsa, burada başlayacak ve çıplak, hafif meyilli ova boyunca doğuya, Boğazlara doğru akacaktır.
Burada geciktirici bir hareket başlayacak ve TÜrklere, batırılan gemilerle dar boğazlan tıkatacak zamanı temin edecektir. Bundan son-ra Türk Ordusu kendisini göstermek üzere Boğazlar boyunca harekete geçecektir.
Acaba bu mükemmel bir ordu mudur? Harp kabiliyeti nasıldır? Mükemmel bir ordu :
Türk Ordusu
Avrııpa TUrkiyelinde ve Anadolu-da onun subaylariyle karşılaştım. Bunların hemen hepsi profesyoneldir ve çoğu Amerika talim kurslarından mezun olmuştur. Bu ordunun askerlerine rastladım. Bunlar İki senelik askerliklerini yapan haşin almalı kaba elbiseli erlerdir. Bunların teçhizatını gördüm: Binlerce Amerikan askeri kamyonu, tank, top ve uçak. Bunlar, Truman doktrini tahsisatının 750,000,000 liralık bir hissesiyle satın alınmıştır.
Bu mükemmel bir ordudur Harp kabiliyeti tamdır.
Avrupo devletlerininkinden kuvvetli uçaklar
Birleşik Amerika sinde bu hükmün sebepleri kısmen maddidir. 6 iyi teçhiz edilmiş tank
yardımı saye*
“Colliers” Muhabiri W. Attwood diyor ki t
Türklyeye ne şekilde yardım ettik? Daha fazla ne yapabiliriz ve ne yapmalıyız? Amerikanın kuvvetli ve vefakâr müttefiklere en ziyade İhtiyacı olduğu şu lirada bu İki eunlin hayati bir ehemmiyeti vardır.
GL McBrlde
tugayı; Rusya ve İngiltere istisna edilirse, Avrupadakl bütün devletlerden üstün 900 uçaktan müteşekkil bir uçak kuvveti; silâh altında 360.000 askeri destekliyecek 4 milyon talimli İhtiyat kuvveti.
Bu hükmün sebepleri kısmen de psikolojiktir: Çünkü Türk ordusu bu millet halkının mizacını aksettirmektedir. Bu mizaç Sovyet istilâsı-na karşı tftvlzsiz bir mukavemeti i-fade eder.
Türkler bana tekrar tekrar şunu söylemişlerdir: "Biz Ruslarla 200 sene içinde bir düzine harp yapmışızdır. Onlardan şimdi de korkmuyoruz!"
Türkiye istilâ edilmiyebilir
Türkiye, belki istilâ edilmiyebilir. Rusya 1945 e kadar TÜrklere karşı homurdayan dişlerini göstermemiştir; ancak o vakit, Kars ve Ardahan mıntıkalarını istemiş ve Boğazların İdaresine İştirak etmek teklifinde bulunmuştur. Belki Ruslar Türk ordu-slyle karşılaşmak istemiyecektir. Belki onlar tamamlyle Türkiyenln
dışından geçip gidecektir. Bunlar muhtemeldir. Bu müddet zarfında, Türkiyenln muharip bir millet şâ« .htkasına yükselmesi için, yapılacaJt daha çok şey kalmaktadır:
Birleşik Amerikadan daha fazla teçhizat, daha çok yardım, daha tam bir eğitim yapılması beklenmek* tedlr. Amerikan müşavirleri başladıkları işi bitirmek için zamana muhtaçtırlar.
Yekpare millet
Bununla beraber, eğer Ruslar Tür-kiyeye bir darbe indirirlerse, kendi* lerinl müdafaa için hür dünyadaki bir çok devletlerden fazla, teçhiz edilmiş bir millete hücum etmiş olacaktır. Bu çetin bir millet, mağrur bir millet, yekpare bir millettir.
Türkler göründükleri kadar mükemmel midirler? Ben bu suali, narp esnasında Amerikan 80 inci tümeni kumandanı olan, 1947 den son zaman, lara kadar da Birleşik Amerikanın Türkiye Askerî Yardım Misyonu Başkanı bulunan Tümgeneral Horace McBrlde’e sordum. O bana şu cevabı verdi:
"Eğer harbe girsem, tandığım diğer askerlerden ziyade, cenahlarımda bir Türk tümeninin bulunmasını iır terdim.,,
Türkiye temmuzda Korede Birleşmiş Milletler namına dövüşşmek için 4500 kişilik bir birlik göndermeye karar verdiği zaman, Ankara sokak* larını dolaşarak, rastgeldiğlm halkla konuştum. Acaba onlar bu hareketi tasvip ettiler mi? Değil tasvip, bif çoklan bizzat bu birliğe kanşmaya can attılar. Bunların hepsi, 28 sene evvel Atatürkün müstevli Yunanlılar n Ege Denizine döktüğü günden bar ri, Türklerin o kadar göğüs kabartır cı harp kabiliyetlerini kaybetmediklerini bütün dünyanın bilmesini istir yordu. _ ~ a > • 'ffl
Son derece vatansever olan Türk* ler komünizme karşı pek az Avrupa milletine nasip olacak kadar birleşmiş bulunuyor. Burada hiç bir beşinci kol yoktur ve olmıyacaktır; Kanun dışı sayılan komünizme sempati duyanlann 10 000 kişiye baliğ olacağı da şüphelidir. Bunların çoğu da yollarını şaşırmış İstanbul talebeleri ve bazı münevverlerdir.
Türkiyede niçin komünizm yoktur ?
Uludağ sanatoryumu hakkında tetkiklere başlandı
Bursa, 11 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Uludağda 2 milyon sar-fiyle büyük bir sanatoryum kurulması hakkında bugün burada tetkikler yapılmıştır. Aynca Adalet Bakanlığınca da bir nakahethane tesis edilecektir. Mahkûm veremliler tahliye edilmlyerek bu nakahethaneler-de tedavi edileceklerdir.
P.T.T. Teşkilât Kanunu değişiyor
Ankara 11 (T.H.A.) — Ulaştırma Bakanlığı P. T. T. Teşkilâtına ait teşkilât kanununu yeni baştan tadile tâbi tutmuştur. Hazırlanmakta olan yeni teşkilât kanunu tasarısı yakında yapılacak ulaştırma işlerine ait bir toplantıda son ve kati şeklini alacaktır, teşkilâtın toplu bir inektedir.
Yeni tasarının ana hattını, dağınık halden çıkarılıp şekle konulması teşkil et-
Cumhurbaşkanı, Anıt-Kabir inşaatını tetkik etti
Ankara 11 (ANKA) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, bugün saat 16.30 da beraberinde Yusuf Ziya öniş olduğu halde» Anıt-Kablr inşaatını mahallinde tetkik etmiştir. Ame-rikadan bir Türk vatandaşının hediye ettiği 33 metre uzunluğundaki bayrak direği bugün yerine konulmuş ve kaidesine beton dökülmüştür. Cumhurbaşkanımız alâkalılardan inşaat faaliyetinin seyri Üzerinde izahat almış, bilhassa inşaatın 10 kasım 1951 de tamamlanması İmkânlarını etüd etmiştir.

BİR mektep manzumesinde gözüme İlişti:
"Ankara, Türkiyenln göbeğinde bir şehir
Havası zehirlenen yüreklere panzehir.,
Tren, Ankara Garına glrlrken, bu parçayı gayri İhtiyarî mırıldandığımı du^Tin bir doktum, kulağı, ma Iğllerek ne dene beğenirsiniz:
— O na«ıl »Öz? Biz, çocuklarımıza Nenelerdir Ankara Türkiyenln kaJbl-1 dlr diyoruz! Göbe-ği nereden çıkardın ?
Kendisine küçük yeğenimin o kuma kitabında gördüğümü arılattım ama, hu defa içime anatomik hlr meraktır saplandı: llaııgİHİdlr bu Ankara? Göbek mİ, kaili mİ? Yüreğin ağza geldiğini çok t-şittlk. Fakat göbeğin kalbe girmesi, yahut yüreğin göbeğe inmesi nerede görülmüş? Anlaşılan bozkırın ortasında medenî veçheli bir şehir yaratmanın sevinci içinde, meydana getirdiğimiz beldeyi neremizde taşıyacağımızı, neremize yerleştireceğimizi şaşırmışız!
Ve ben tam bu bocalama İçinde İken, Ankara Palasta rastladığım demokrat dostlar da:
— Ankara Türkiyenln kafasıdır! demezler mİ?
İşte o zaman, muhtelif anatomi hocalarının ters eğitimi İçinde şaşkına dönen bir mektebi tıbbiye talebesine döndüm. Kime sorayım Yarabbi. Ankara neremizde? Gal-lııp gibi hlr müeNsesem olsa soracağım ama, yârü ağyardan çekinirim. Hayır, InHanın düşündükçe uykusu kaçıyor. Bir acayip vücuttur ki, dalma gözümün önünde:
Ankara neremizdedir-Cübbe meselesi
Mevsim Kânunsani
Yazan:
Koskocaman göbeğini bir çal kalanı akla yüreğine oturtuveren ve sonra istediği anda hepsini birden başına çıkarıp yerleştiren heybetli hlr vücııt!...
Sürrealizm, harita tanzimine de girdi mi bilmiyorum. Girmediyse, bizim Türkiyenln siyasi haritasını çizeceklere tavsiye ederim. Şüera-nın ve politikacılarımızın elbirliği İle kafalarımıza çizdikleri acayip haritayı, kâğıt üzerine dökmek I-çln ondan daha âlâ bir metod güç bulunur!
Fakat biliyor musunuz. Ankara-yı neremize yerleştireceğimizi bilememekte baktı olduğumuz taraflar da yok değil. Demokrasiyi yürütmeye çalıştığı zaman, Ankara elbette ki kafadır. Devletçilik!. Devletçilik!.. Diye tutturduğu an İse, göbekten başka bir şey olamaz. Ve nihayet — kİ çok defa olmuştur — dört senelik garanti İçinde bağdaş kurup oturduğu zaman İse. ancak mide olabiliyor. A-rna bütün bunlar bir yana, bence en güzeli ve doğrusu, Ankararıııı bir çift kulak olmasıdır! Buna muvaffak olup da, orıu nps duyan hale getirdik jul, siz seyredin tekâmülü!
kara Hukuk Fakültesinin 25 İnci yıldönümü dolayıslyle yapılan törende, eski cumhurbaşkanının giydiği profesörlük cübbesi lir meşguldürler. Yani her İki tarafta da İnönü mevzuu bahis! Halk Partisinden kimi görseniz: "Birader, diyor, bu da yapılır mı? tnönünün o-dını gene silmişler,, ve Demokratlardan kime rastlamanız: "Yahu, diyor, bugüne kadar şu profesör cübbesi nerede İmiş?,,
Nitekim dün Ankara Palasta Life dergisi sahibi şerefine verilen kokteylde bir tarafsız dost koluma girerek:
Cübbe meselesi
AMERİKALI dostlarımız, Cıım-*'huriyet Bayramı münasebetiyle Başbakanımıza gönderdikleri ine-
Nftjda, üç adfunı överler: Atatürk, tııönü ve Bayar.
Fakat gelin görün kİ, demokra-•ilmlze Arız olan hlr el çabukluğu, bu üç islinden birini irili vermesin mİ? Devlet radyosunda ve resmi ajansta İkinci cumhurbaşkanını arayın kİ bulasınız.
Ortaokulların
tarih kitabı, haydi İnanalım kİ, bir tertip hatnMinm kurbanı olmuştur. Peki Amerikan mesajındaki çıkartmayı hangi kulpa İliştireceğiz,?
Allahtan Amerikalı dostların bizim Matbuat Kanunundan haberleri pek olmadı. Yoksa, resmi bir tekzip yahut tavzih gönderip, aynı sütunda, ayııı puntolarla neşrini |>ekâlA talep edebilirler ve devdet radyosu hoparlörlerinden îııönü a-dını, çenglr çenglr hağırtırlardı Nesimizi dahi çıkaramazdık.
Şimdi Ankarada, muhalifler
ziyade bıı menaj mevzuu İle İlgileniyorlar. iktidardakiler İnç, An-
"Tıpkı senin gibi ben de bir haftadır İki tarafı dinliye dinliye şaşkına döndüm, dedi. Hayır, Allah bilir ama, İnönü, İki defa daha cübbesini giyip fakülteye gitse, demokrasimiz baygınlıklar geçirecek. İyisi mİ, şu fahri profesörlükleri şahıslnra değil de makamlara verelim.,,
Doğru simiz kİ, teminine cübbeye
«Öze no denir? Demokra-çırı! çıplak bir muhalefet doğru gidiyor, sırmalı naııl tahammül eder?
Mevsim kânunusani
da
en
MECLİS açıldı ya, Ankara gene İş takibi İle meşgul seçmenlerle dolu. Ve geçeıı hafta Cumhurbaşkanının Meclis kapısında rastladığı

sehpaya çıkarken sorıı-
arzun nedir T arzun nedir T
bir topal vatandaşa ayak yaptıracağını duymuş olacaklar kİ, an-kara Palasın merdivenleri önünde koltuk değnekli seçmenlere sık sık rastlamak kabil. Ne yapsınlar ümit dünyası! Pek mevsimsiz taleplerde bulunan bir muhalif olmak -tansa, koltuk değneğine dayanıp hl-ınnve beklemek cihetteki daha İnsaflı bir harekettir. Altı aylık bir Ikttdar içinde,
furya bir ucuzluk temin edilemezse bile iki tane suni ayak herhalde yaptırılır. Fakat gelin görün kİ, Ankaradaki muhalifler tutturmuşlar:
— Ucuzluk hani? Demokrasi hani? Tenkide tahammül hani?
Hikâyeyi bir demokrattan dinledim: Adamın birini İdam edecekler. Tam yorlar:
— Son
— Son
Mevsim de kânunusani. Adam gülümslyerek yutkunuyor ve birdenbire:
— Çilek, diyor, çilek İsterim.
— Yahu, bu mevsimde çilek olur mu?
Mahkûmun cevabı: — Ben beklerim! Hikâyeyi anlatan demokrat, hisseyi de önüme serdi:
— Bizim muhaliflerimiz de şimdi tıpkı böyle. Baktılar kİ, papuç pahalı, mevsimsiz arzular öne sürüyor ve üstelik ısrar ediyorlar: tlle şimdi İsteriz, diye..
Kulağına lyllip fısıldadım:
— Şu halde demek kİ hemen çileği getirseniz, İpin çekilmesine razı olacaklar. Daha ne İstersiniz? Ha gayret!
Kolunu kolumdan kurtarırken, etrafına bakınıp mırıldandı:
— Mevsim kânunusani dostum. Mevsim kânunusani ve bizim bahçede limonluk yok, "ser,, yok!

Bunun sebebi nedir? Bunu kısmen izah için, Türkiyede bahsedilebi-lecek bir sınaî proletaria sınıfı yok* tur, diyebiliriz. Çünkü halkın yüzde sekseni çiftçidir. Şurası çok ehemmiyetli bir hakikattir ki, Rusların diğer bir çok komşuları gibi Türkler. Rus kokan her şeye karşı sağlam bir emniyetsizlik duyarlar-
Bir Türk dostum bana şunu söylemiştir: "Bize göre Rus Çarlariyle Rus komünistleri aynı gayeyi güderi Türklyeye eziyet etmek!,, Türk köylülerini de küçümsemeyiniz: Onlar Batı Avrupasmdan gelen ziyaretçilerin bazılarına göründükleri gibi geri değildirler: Kurnaz, mağrur ve aşiret ruhludurlar. Bunların yüzde yetmişi okuma yazma bilmese bile, dünyada ne gelip geçtiğini ve bunun kendilerine tesiri ne olacağını çok iyi bilirler. Hemen, hemen bütün köy kahvelerinde, dikkatli dinleyicilere dünya haberlerini bağıran radyolar vardır, Umumiyetle dostlar gruplarında gazete okuyarak dinleten köylüler çoktur, tşte bu sebepledir ki, bu yaz Akdenlzin Rivlera eğlence yerinden fazla hücra Türk köylerinde Kore harbi hakkında, konuşmalar işitilmiştlr.
Türkiye, artık Ortadoğulu değildir
Bir kaç sene evvel, Feld Mareşal Archibald VVavell. Birinci Dünya harbindeki Filistin harekâtı hâtıralar nnı yazarken, Mehmetçiği şöyle ta* rif etmişti:
"O, dövüşücü olarak, dünyanın hiç bir askerine benzemez. Kendisine sefil bir gıda verildiği, fena teçhiz edil* dlğl zaman bile, aylar ve seneler müddetine© tehlikeli bir düşman olmakta devam eder... Ne kadar ruh öldürücü olsa bile, hiç bir vaziyet o-nun İnatçı mukavemetini azaltn%âya muktedir değildir!..
Bugün Amerikan yardımı sayesinde. Mehmetçik artık, sefil bir şekilde teçhiz edilmiş değildir. Fakat ona başka türlü nasıl yardım edebiliriz? Ne yapabiliriz ve nc yapmamız lâzımdır? Amerikanın ümitsiz bir surette çetin ve güvenilir müttefiklere. inatçı bir mukavemet sahibi müttefiklere muhtaç olduğu bir zamanda çok mühim sualler vardır. Fakat dikkat edelim, önümüzde fazla vaktimiz de olmayabilir!..
Çeviren: Kâzım Sevinç Altınçnğ
Şili’de banka memurları greve başladılar
Santiago (Şill) 11, A A. (AFP) — "Îspanyol-Şili„ Bankası memurları bugün greve başlamışlardır. Grevin ne kadar süreceği bilinmemektedir. Memurlar yevmiyelerinin arttırılmasını İstemektedirler.
Bu hareketin genişlemesinden endişe edilmektedir.
Tafsilâtını yakında öğreneceksiniz.
Sayfa 4

I I S T A
L
12 Kasım 1950
ÜNÜN EKONOMİK
Tütün inhisarlarımız
ve tütünlerimiz

Yazan
HAZÎNEYE İlk İş olarak büyük bir gelir temin etmekle mükellef bulunan Tütün, Tekel İdaremiz, Cumhuriyet Devrimizde eski rejinin yerine geçtiği zamandan beri tütünlerimizin, hariçte propagandasını yapmaya ve memleketlinizde de tütün İstihsalinde olduğu gibi satış İşlerimizde de âmil olmaya gayret etmektedir. Cok doğru bir bir zihniyetin mahsulü olun bu hareketleri takdir ötmek şüphesle kİ, yerindedir. Ancak tütiln, Tekel İdaremizin hazîneye hakikaten matlup olan geliri temin edip etmediği; tütün IstiliNal ve satış işlerinde ne gibi faydalı İşler gördüğü şimdiye kadar ciddî bir tetkikten geçmemiş, sırf araaıra verilen demeçlerle iktifa olmuştur. Cumhıırî>» lin kuruluşundan sonra bir çok seneler boyunca İm gibi memleket meselelerinin tctldk ve münakaşası kabil olamadığından en büyük bir gelir kaynağı olan Tekel işi hakkında fikirler İleri sürülmemiş ve devletçilik zihniyetiyle Tekel. daha bir çok şeylere teşmil olunmuştu,
şimdi demokrat rejimin hususi teşebbüse verdiği ehemmiyet neticesi olarak Tekel fabrikalarından bir haylisinin hususi şahı* veya müessese!©-re terkedlleceğinl görüyoruz- Herhalde pek doğru bir düşüncenin mahsulü olan hu kararların memlekete bir takım iktisadi faydalar temin edeceğini ve hâzinenin de daha fazla bir gelire erişebileceğini kuvvetle tahmin etmekteyiz. Bıına mukabil tütünün memlekette en büyük hlr gelir kay» nağı olması lâzımdır. Bütün demokrasi prensiplerine rağmen bugün bütün memleketler tütünden elde edilen gelir ile masraflarının büyükçe lür kısmını kapattıklarından bizde de Tekelin temin edeceği gelire çok büyük bir ehemmiyet vermemiz ve bunun İnkişaf İmkânlarını aramamız lâzımdır. Tekel îraremlzin gelirini gözden geçirirken bir sene evveline göre gelirin arttığını düşünmek değil» daha ziyade, başka memleketlere nazaran aslık veya çokluğu İle bir mukayese yapmak lâzımdır. Herhalde tütünün de zaruri bir ihtiyaç olduğunu kabul etmemize göre bundun alınacak vergilerin en adilane bir vergi olduğunu kabul etmek zorundayız. Ve bu sebeptendir ki» bir çok mem* leketler tütün üzerinden alınan vergilerle bütçelerinin büyük bir kalemini doldurmaktadırlar.
Tütün Tekel İdaremizin, gelirini arttırmak hususunda yapacağı şeyin sigara fiyatlarını arttırmakla olamı-yacağına kaniiz. Filhakika memleketimizde tütün mııınûllerl başka memlekete göre ucuzdur. Ancak memleketi de kazançların ax olmasını ve hayat şortlarının başkalığını gözünüzde tutmalıyız. Bilhassa karakedı-ğın önüne geçilmek içhı ucuz sigara satılmasının pek yerinde olduğunu bir zaruret olarak kabul etmek zorundayız. Bu sayede istihhikln artması kabil olabilecek ve fazla gelir de ancak fazla satışla İmkân altına girecektir. Memleketimizde sigara sarfiyatının eskisine göre artmış olduğunu söylemek kâfi değildir. Hayat şartlarının değişmesi ve bütün dünyada sigara ve tütün mamûllerl İstihlâkinin artması düşünülecek olunursa herhalde bugünkü sarfiyatımızla pek de iftihar edemiyeceğimlz neticesine varırız. Yaprak sigara sarfLvatı ve pipo kullanılması hiç sayılacak kadar az olan bir memlekette sigara şarfi-yatınuzın senede kırk milyon kilo tütüne tekabül etmesi lâzımdır. 1n-hlsar İdaremiz bunu yeni neviler çıkarmak veya Uçları kırınızı veya mantarlı hanırn sigaraları yapmakla elde edemez. Zaten şimdi sigara kullanmak bir lüksten zlyu«le zaruri bir ihtiyaç halini aldığından, artık bütün memleketlerde süslü paketler ve uçları altın, h»ek veya mantarlı sigaralar azalmaktadır. Yalnız sıhhat kaideler} icapları olarak sigaraların uçlarına filtre konulmaktadır. Bunların da o kadar mühlnı bir yer alamadığı I ve sırf rekabet yüzünden fabrikaların i yenilikler yapmak istemelerinden ileri geldiği aşikârdır, şimdi asıl iş, halkı ucuz v© iyi sigaraya alıştırmak ve onun bu markaya sadık kalmasını temin etmektir. Bizde Tekel olduğu ve Telekln depolarında bir hayli tütün bulunduğu için burıu yapmak hiç de zor olınıyacaktır. Herhalde muhtelif neviler arasında dağılmaktansa bir kaç nevi üzerinde çalışmak Teke) I-«larcmlzln rasyonel mesai programına esas teşkil edebilir. Fabrlka/îilık âleminde cn az İşçiye İhtiyaç gösteren sanayi; sigara fabrikalarıdır. Çünkü buralarda herşey makine İle yapılmakta ve İşçilikten bir hayli tasarruf İmkânları temin edilmektedir. Biz İktisadi sahada devletçiliğin aleyhinde bulunmamıza rağmen tütün İşini bir İstisna telâl(kl ediyor, fakat lıu müessesenln de tıpkı hususi hlr teşekkül gibi bürokrasiden uzak ve fab-rikacılık esaslarına göre çalışmasını zargri görüyoruz. Eski rejinin İmtiyazını geriye aldıktan sonra bütün dünyada sigara sanayii mukayese e-dllemiyecek kadar tahavvüller karşısında kalmıştır. Şlgııra sanayii artık kazancı, pahalı sigara satmakta -değil» çok satış yapmakta ve İstihsal masraflarından tasarruf yapmakta a-ramaktadır. Bu sebepten Tekel İdaremizin İlk İş olarak memlekette sigara Istlhsalâtını arttırmak yolunda gayret sarfetmesl ve bir de bilhassa imal ve satış teşkilâtında tasarruf İmkânlarını araması lâzımdır. Bu lıu-hususla birtakım bellibaşlı kanaatlerimizin bulunduğuna enünlz. Buna rağmen bu İşler İçin bir müddet hariçten bazı mütehassıslar getirir ve onların İlk zamanlarda yapacakları tetkikten sonra İşin tatbikatını da kendilerine bırakırsak faydalı neticeler elde edebileceğimizi Ümit etmekteyiz. Geçenlerde okuduğumuz bir etüd-de Amerlkada gıda maddeleri satan mağazaların bütün satışlarından yüzde beşinin sigara olduğunu gördük. Yirmi bir milyon nüfuslu memleketimizde de umumi gıda maddeleri İstihlâkinin yanında Amerikadaki hu nispetten daha çok az dahi olsa bir miktar elde edersek tütün satışımızın bugüne göre daha cok fazla artabileceğine emin olabiliriz.
Bütün dünyada tütün istihlâkinin artması, zevkin Vlrgüıiıı’ya çevrilmesi ve her yerde artık tütün yetiştiril-
Habib Edil» - TÖREHAN meal ve bilhassa Vlrgİnla tütünlerinin yalnız Amerîkaya has bir madde halinden çıkması bize tütünlerimiz hakkında ümitsizlik vermemektedir. Reklâm gayesinde ucuz ve cok Katmak İsteyen fabrikalar bir taraftan alacakları tütünün ııcuz olmnBiııa dikkat ederken öte taraftan da kalllcle-rin| düzeltmek İsteyeceklerdir. Oıııın İçin sırf topraklarımıza has olun Ege v© Karadeniz tütünlerimizin kolaylıkla satiMiıın artabileceğini tahmin etmekteyiz. Fakat bu işin büyük bir gayrete ihtiyacı olduğu da muhakkaktır ve İm gayret «lalın ziyade hazîneye gelir temin etmekle mükellef bııhınan tütün tekelimize değil, tüccarımıza vo bilhassa İhracatçılarımıza düşen bir Işdlr. Simdi tütün tüccarı arasında artık birlik ve federua-yon teşekkülü bu hıiMista ümit verici hâdiselerden biri telâkki olunabilir.
vıv şa-
V6
Bu-
Tütünlerimizin hariçte propagandasını yapmanın o kadıır müspet bir neticesi olamıyacafiım zannet inekteyiz-Bütün dünyanın kırmızı şarap yetiştirmesine ve Fransaya rakip bir ziyet almasına rağmen Bordcau rapları ajurlardan beri şöhret mevkiini muhafaza etmektedir,
nun sebebi bu şaraplar Içlıı hükümetin propaganda yapması değil, müstahsil ile tacirin elbirliği İle çalışması vo bilhassa bütün dünyada pazar bulabilmek İçin İhracat evlerinin tamamen ticari bir zihniyet İle temaslarını dalrnu devam ettirmeleridir. O-nun İçin şimdi hariçte açılması düşünülen fabrikalardan m az! d t ve büyük bir netice beklemediğimizi ve hu hususta sarf olunacak paralara yazık o-lacağını söylemek İsteriz.Blrlm şimdi dünya pazarlarını oldukça İyi temcıın ihracatçılarımız vardır. Şayet bu işin İyi olduğunu görürlerse onların fabrika açmalarında hiçbir mânla mevcut değildir. Devlet sermayesi ile yapılacak bu teşebbüsün belki tütünlerimizin başka fabrikalara satılmasına bir mânla olmak İhtimali de vardır. Onun İçin bu hususu İyi düşünmek, alâkadarların mütalâalarını almak ve bilhassa harici İyi tanıyan tütün İhracatçılarımızın düşüncelerini bilmek çok lâzımdır. Blr.lrn burada asıl söylemek İstediğindi nokta Tekelin memlekette tütün istihlâkini arttırmakla, tütünlerimizi daha fazla kullanmak İmkânını bulması ve öte taraftan da en mühim vazifesi olan hazine gelirini kabartmasıdır.
New-York Borsasındc fiyatlar yükseliyor
New-York 11 (AP) — New -York Bordasında dün hareketsiz olan muamele, fiyatların yükselme temayülünü önlemiş fakat neticede açılışa nazaran bir dolar kadar artış görülmüştür. Şikago Hububat Bor-sası yüksek kapanmıştır.
Milâsta tütün ekimi
Milâs 11 (Hususî) — Her sene olduğu gibi bu sene de tütün ekimine önem verilmiştir. Toplanıp kurutulan yeni mahsul tütünler balya haline getirilmektedir. Vaziyeti tesbit için muhtelif firmalara mensup tütün eksperleri ilçemize gelmişlerdir.
Diğer taraftan kurutulmuş tütünleri balya haline getirebilmek İçin müstahsile, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifi tarafından para yardımı yapılmıştır. Geçen seneye nlsbetle bu sene tütünün iyi bir fiyatla satılacağı tahmin edilmektedir.
Aydında pamuk piyasası
Aydın 11 (Hususî) — Bu yıl havaların kurak gitmesiyle düşük olan pamuk rekoltesi 4 milyon kilo olarak tahmin ediliyor. Pamuk Tanm Satış Kooperatifi bunun şimdiye kadar 1.480.000 kilosunu ortaklarından ve fiyatı düşürmemek için de müdahale mubayaası yaparak hariçten 72000 kilosunu almıştır.
Tiirk-Alman ticaret miinasebatı
işletmeler Bakanı Prof. Muhlis Etenin basın toDİantısı
Almanyanın ithalâtını tahdit etmesi, piyasamızda ne suretle karşılandı
Ankarada, Alman heyeti ile ticarî müzakerelere devam ediliyor
Son zamanlarda Türkiye . Almanya ticaret münasebetlerinde bir durgunluk müşahede edilmektedir. İzmir, Trabzon muhabirlerimizin de muhtelif vesilelerle bildirdiği gibi. Alman firmaları kuru meyvalanmı-za karşı nazlı davranmaktadır. Vakan Alman firmalarını bu harekete sovkeden âmillerin başında kum mcyvft fiyatlarının yükselmesini de ileri sürmek kâfidir.
Alman firmalarından piyasamıza gelen mektuplarda, Almanların kuru meyvnlanmıza ve diğer maddele-w rlmtee karşı alıcı olmasından başka sebepler aramak lâzımdır. Bunda birinci sebep olarak Almanyanın Avrupa Tediye Birliğinde açık vermesi, bu İtibarla ithalâtını tahdit etmeğe mecbur olmasıdır. Nctcklm Al. manyada İthalâta yeni tahditler konulduğundan bahsolıınmaktadır. Bu tahditlere göre, yabancı memleketlere sipariş verecek olan bir Alınan firması, sipariş bedelinin yüzde ellisini bir bankaya tevdi edecektir. Bundan başka mal Almanyada muayyen bir limana vardığı zaman, geriye kalan kısmı da ödenmiş olacaktır. Al-manyanın bu hareketi, piyasamızda ithalâtın tahdidi şeklinde telâkki e-dllmektedlr. z

Ankarada bulunan Alınan Ticaret Heyeti ile yeniden ticaret anlaşması yapmak için müzakerelere devam e. dllmektcdir. Müzakerelerin müsait bir safhaya girdiğine dair henüz resmî malûmat mevcut değildir. Frankfurt kaynaklı bir Alman haberi, An-
hara ticaret müzakereleri hakkında şu malûmatı vermektedir:
Frankfurt, 11 (Hususi!—Haziranda başlayıp sonradan sekteye uğrayan Batı Almanya . Türkiye ticaret müzakereleri yeniden başlamıştır.
Başbca mânla Türkiyenin büyük açığı İdi. Her İki memleket delegeleri bu açığı kapama plânı üzerinde karar verdikten sonra mesele halloiunmuştur.
BRADFORD YÜN PİYASASI
Günde 700 ton ham petrol işliyecek tasfiyehane kuruluyor
Kore harbi dolayısiyle pamuk fiyatlarının yükselmesi, pamuklu dokuma fabrikalarını yeni bir zarara soktu
A m e r i k a y a İhracat şartları
Washlngton 11 (Hususî) — Amerikan MaUye Bakanlığı ecnebi ihracatçıların Amerikaya herhangi bir malı göndermeden önce gümrük vergisini tetkik etmeleri icap ettiğini bildirmiştir, Bu yeni nizamdan Amerikan İthalâtçıları da İstifade edecektir, Gümrük komisyonuna İthal veya İhraç edilecek maddelerin listesi gönderilecek. Gümrük memurları maddeleri tasnif ederek tarifeyi bildirecek ve bu plân sayesinde şimdi ithalâtçı ve ihracatçıların karşılaştıkları tereddüt ortadan kalkmış olacaktır.
Maliye Bakanlığı şöyle demiştir: “Gümrük resimlerinin belli olması İle dış ticaret daha faal bir duruma girecektir.,,
İzmir Borsasındo muameleler
İzmir 11 (Hususî) — Bugün Borsa açıldığı zaman pamuk fiyatları anlaşılmaz bir plân neticesinde geriliye-rek nihayet 390 kuruşta durdu. Ve bazı satışlar yapıldı. Buna sebep olarak Amerikanın pamuk ihraç kontenjanının artmış olması gösteriliyor, Üzüm fiyatları 73 kuruşa düştü.
Efîeni Gölü kurutuluyor
Düzce 11 (Hususî) —İlçemizin 14,5 kilometre güney batışında bulunan, yaz günleri bütün Düzce ovasının üzerine kesif sis bulutlarının inmesini intaç eden ve kenarlan tamamen bataklık olan Eftenl Gölünün kurutulması için Bayındırlık Bakanlığı mühendisleri şehrimizde bulunmakta ve etüdler yapmaktadırlar.
İki ay kadar sürecek olan bu eelemeler sonunda:
Yüzölçümü 2400 hektan bulan göle akan Küçük Melen, Aksu
Uğursuyunun gölden çıkarak Kara-denizo dökülen Büyük Melen ırmağına kanallarla bağlanarak göl sularının bu yolla Karadenize akıtılması şeklinde olan projeler hazırlanacak ve bahar başlarında işe başlanmış bulunacak t ır.
Gölün kurutulması İle hem mümbit bir arazi elde edilecek ve hem de ovanın ikliminde büyük değişiklikler olacaktır.
(n-
bu ve
Bradford 11 (Husual) — Taranmış yün müstahsilleri. Avustralyadakl işlenmemiş yün fiyatlarını naran itibara alarak. merinos vo ince melez yün fiyatlarını cari fiyatlara uydurmuşlardır. Bir çok firmalar geçen sefer aldıklan İşlenmemiş yün kadar mal satmışlardır.
İşlenmemiş yün fiyatlarının yükselmesine üzülmekle beraber, yünlü endüstri buna gittikçe alışmakta ve faaliyet gösterecek bir seviye bulmaktadır. En yüksek kalite kumaşlar için bazı denizaşırı piyasalar, bunlar arasında Amerika ve Kanada da vardır, şimdiki İşlenmemiş yün fiyatlarım ödemeye hazırdırlar. Çünkü böyle yüksek kalite kumaşları alacakla-nn satın alma kabiliyeti de fazladır;
bunların latifçilik yaparak işlenmemiş yün fiyatlarını daha da bahalılaştıracağım ileri sürmektedir, '
Temmuz ayından beri Ameri-kaya satılan İngiliz kumaşlarının fiyatı yarda başına 10 şl-ling artmıştır. Diğer memleketlerle mukayese edilirse, İngtlte-renln, Kore tesiri üzerine, fazla mensucat satın almazı durmuştur. Gelecek aylarda işlenmemiş yün ve ham pamuk fiyatlarının da artacağı söylendiği holde înglltcre son haftalar zarfında mal satın almamaktadır.
onun için bazıları
Trabzon fındık piyasası
Trabzon ıı (Hususi) — Kasımın ilk haftasında fındık piyasaları, bir aydır devam eden durgunluk ve gevşeklikten kurtularak tedricî bir istek ve hareket devresine girmiştir.
Bu vaziyet, derhal fiyatlara tesir etmiş ve geçen hafta içinde ismen 150 kuruş olarak ifade edilen kabuklu fındık, birden 160 kuruşa yükselmiştir.
Buna rağmen, bonoda İç fındık üzerine muamele olmamış ve bu aradaki işler, yalnız evvelce emanet o-larak tüccar nezdine bırakılmış bu* lunan bir kısım fındıkların tasfiye hesaplaşmasına münhasır kalmıştır.
Piyasada uzun zamandan beri devam eden durgunluk, elinde mal tutabilmek iktidarında olan esnaf ve müstahsili piyasaya karşı müstağni bulunmaya sevkettlğlnden bu vaziyetin tesirlerini tâyin etmek imkânı hâsıl olmamışsa da stok sahiplerinin bir müddet daha beklemeyi tercih edecekleri tahmin olunmaktadır.
Son haftaya kadar 120 dolardan yapılan tekliflere İltifat göstermeyen alıcıların bugünlerde flotan partilere 122 dolardan alıcı olmaları da plya-sayı takviye etmekte ve paskalya hazırlıklarının sonuna daha on beş gün kadar bir müddet olduğundan Önümüzdeki hafta İçinde fiyatların daha ziyare yükseleceğine intizar edilmektedir.

Ankara, 11 (A. A.) — İşletmeler Bakanı Profesör Muhlis Ete, bu sabah Bakanlıkta bir basın toplantısı yapmıştır. Bakan, gazetecilerin, petrol İşleri, şeker fabrikaları, mahrukat dâvası, Çatalağzı ve Sarıyor hidroelektrik santralı, devlet işletmeciliğini tahdit, ucuzluk, pahalılık münakaşası, pamuk İpliği durumu mevzula-rındaki suallerine cevaben aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
1 — Petrol İşlerimiz:
Raman Dağında sondajlarla İlk a-rama ameliyatı 1939 yılında başlamıştır. Bu ameliyatı iki safhada mü-talâa etmek lâzımdır :
a) 1939-1944 devresi; bu devrede 5 sondaj yapılmış ve ancak su ile karışık nz miktarda petrole rastlanmış ve sahanın terki düşünülmüştü.
b) 1044-1950 devresi; bu devreye yeni bir arama hipotezine uyularak eski kuyulardan dört kilometre doğuda bir kuyu açmak suretiyle başla* nılmıştır. 8 No.lu kuyu adını taşıyan bu sondajda ve müteakiben daha doğuda yapılan sondajlarda günde 50 tonun üstünde verimle ekonomik miktarlarda petrol bulunmuştur. Bu devrede 12 kuyu açılmıştır. Bunlardan ikisi derinliklerdeki bütün petrol İmkânlarını yoklamak için yapılmıştır. Biri hedefine varanıadan arızalanmış, diğeri ise hâlen delinmektedir ve ilk petrol seviyesini yeni aşmıştır. Geriye kalan 10 kuyudan altısı pet-1*0110, dördü ise sahanın dışında kalmıştır.
Şimdiye kadar Raman aramalarına ve yol bina, günde 60 tonluk ufak tasfiyehane ve günde bin varillik varil fabrikası, atölye ve ambarlar delili 28 milyon Ura sarfedllmlştlr.
Sondajları tahdit olunan sahada as-gari’10 ve 20 milyon tonluk ham petrol rezervi tesbit edilmiştir.
Hâlen açılmış bulunan kuyulardan günde 450 ton kadar ham petrol istihsal olunabilir. Fakat eldeki rafinerinin ufaklığı yüzünden günde ancak 50-60 ton İstihsal yapılmaktadır.
Ramanın demiryolu İstasyonu olan Batmanda memleketin doğu bölgeleri ihtiyaçlarını karşılamak üzere günde 700 ton ham petrol İşleyebilecek modem bir tasfiyehane kurulması derpiş edilmektedir. Bu suretle senede I-1U yüz bin tonluk petrol müştakı elde edilecektir v© asgari rezervler bu tasfiyehaneyi 40-50 şene besllyebile-cek miktardadır.
Bu tasfiyehanenin takribi bedeli 15 milyon Türk Lirası tutarında olacaktır. Maamafih henüz projeleri itmem edilmemiş olduğundan bu kati bir ra* kam değildir.
Türkiyenin bugünkü petrol müştakları sarfiyatı yılda beş yüz bin ton kadardır. Tasfiyehane kuruluncaya kadar bu miktarın artması muhtemeldir.
Raman petrollerinden bugün tasfiye olunan miktar pek cüzidir. Günde 8-10 ton benzin ve 15-20 ton gazyağı ve motorin istihsal olunmakta ve daha ziyade arama ameliyatı ihtiyaçlarında kullanılmaktadır. Günde 25-30 tonluk asfalt istihsali de karayollarına verilmektedir.
Raman ham petrolünü İşleyecek o-lan modem batman rafinerisinden elde edilecek mazot “lokomotiflerde yakılacak,, ve bugün sarfedilenden çok fazla asfalt hariç tutulmak üzere mütebaki benzin, gazyağı ve motorin miktarları senede 50-75 bin ton olacağından, memleket sarfiyatının onda biri ilâ altıda birini karşılayabilecektir. Buna mukabil memleket karayollarına çok lüzumlu kâfi miktarda asfalt sağlanacaktır.
Yalnız benzin, gazyağı ve motorin hesaba alınırsa yılda 5-6 milyon Türk Liralık, diğer bütün mahsuller de hesaba katılacak olursa 10-12 milyon Türk Liralık döviz tasarruf edilecektir.
Ramandan başka yine Siirt Vilâyeti dahilinde araştırmalara devam o-lunduğu gibi. Adana Vilâyetinde de
ümitli sondaj faaliyetlerimiz vardır.
Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, bir arama müessesesi olduğu İçin. Ramanda iyini bitirmiştir. Bulduğu petrollerin İşletilmesini iştigal mevzuu İşletmecilik olan Etibank’a devretmek üzeredir, Etlbank, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünün tesisatını devralacak ve belki de petrol ofisle bir araya gelerek hem İstihsal hem de tevzi İşletmeciliğine geçmek üzere bir anonim şirket vücuda getirecektir.
Yine teşekkülün biran evvel tesis edeceği rafineri hususunda şimdiden müteaddit ecnebi firmalardan müracaatlar yapılmaktadır.
2 — Şeker fabrikaları:
Malûm olduğu veçhile, takriben 100 bin ton civarında olan şeker İstihsalimiz sermnyesinln yansından fazlası devlete ait şeker fabrikaları a-nonlm şirketinin Alpullu, Turhal, U-şak ve Eskişehir fabrikaları tarafından sağlanmaktadır. Buna mukabil şeker istihlâkimiz gittikçe artmaktadır. Son senelerin istihlâki 140 hin ton civarındadır. Bu istihlâk fazlası kısmen mevcut fabrikaları zorlamak, kısmen de İthalât suretiyle temin edl. liyordu. Mühim bir gıda maddesi olan şekeri dahilde istihsal etmekle memlekete hem döviz kazandırmış, hem de köylümüze faydalı ve kârlı bir İştigal mevzuu kazandırmış oluruz. Bunun İçin biri Adapuzannda pancardan, diğeri Adanada kamıştan şeker istihsal etmek üzere Lki fabrikanın kurulmasını teşvik ettik. Parti ve hükümetimizin prensiplerine göre fabrikaları devlet değil, hususî teşebbüs kuracaktır. Nitekim memlekette şeker mevzuunda tanınmış bir müteşebbis, İçine Adapazarlılan da alacak bir şirket kurup tutarı takriben 25 milyon Türk Lirasına baliğ oda-cak bir fabrika kurmaya talip oldu. Hükümet usulü veçhile bu işi Llân etti. Fakat neticede bu şartlarla başka bir talip çıkmadığı için kendisine başvuran İlk müteşebbise bu işi yaptırmak hususu8unda lâzım gelen temaslara başladı. Fabrikaya Marahall Plânından yardım sağlamaya teşebbüs ettiği gibi, şirketten de yardım temin etti. Kamış şekeri fabrikasını kurmak için de Adanada müteşebbislerin hazırlıkta bulunduğunu biliyoruz. Buna da aynı şartlarla yardım yapılacağı tabiîdir.
8 — Mahrukat dâvanıız:
Cümlenize* malûmdur kl, bazı Avrupa memleketlerinde yakıt mevzuunda muhtelif şekilleriyle linyit kömürleri kullanılmaktadır. Bilhassa ev mahruku olarak linyldin kıymetlendirilmiş şeklt olan briket istimal edilmektedir. Bir çok müesseseler büyük ölçüde linyiti istihsal etmektedirler. Evlerde hemen yalnız linyit veya briket gibi onun kıymetlendirilmiş şekilleri yakılır.
Halbuki Türkiyemiz linyit bakımından çok zengin bir memleket olduğu halde, maateessüf bu mevru az istismar olunmakta ve nisbeten mahdut şekilde istihlâk edilmektedir.
Diğer taraftan köy ve kasabalarımızda ev yakıtı olarak hâlâ tezek ve odun kullanılmaktadır. Halbuki birincisi ziraatlmizln, İkincisi ormancılığımızın aleyhinde tecelli eden bu hareketler, milli israftan başka bir şey değildir. Maaheza bugünkü haliyle bile biraz küllü ve kokulu olsa dahi, linyit kömürünü kullanmamak ve yakıt olarak maden kömürü veya koku kullanmak da milli ekonomi bakımından israf sayılmalıdır.
Kaldı kl. maden kömürümüzü daha pahalıya malettiğimiz halde onu muayyen bazı bölgelerimize daha u-cuza satmak gibi gayri iktisadi bir yoldan gidiyoruz. Nitekim Karabük kokunun vasati maliyeti 50 Hra. satış fiyatı 45 Ura, Zonguldak sömikoku-nun vasati maliyeti 60, satış fiyatı 45 Hradır. Ereğli kömürleri işletmelerinin bu yüzden ettiği şendik za-
rar takriben 15 milyon lira civarındadır.
Hükümetimiz mahrukat dâvasına yeni bir veçhe vermek üzeredir. Çok yakın bir zamanda ev ve mütssese-lerin icabında soba ve tesislerini tadil ederek linyit yakmaya doğru esaslı
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
11 /XI/1950 Cumartesi
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İzmir Ticaret Borsası
KAMBİYO ve ESHAM
Açına Kapanış
1 Sterllng 7.84 7.âl
100 Dolar 280.— 260.—
100 Fr. Frangı . 0.80 0.8C
HK« İsviçre Fr. . 64.03 64.03
100 Belçika Fr. 5.60 5.60
100 İsveç Kr. ... ■ 54.12.50 51.12.50
100 Florin 73.68.40 73.68.40
100 Liret 0.44.128 0.44.128
100 Drahmi ...... 0.01.876 0.01876
100 Escoudos .... 9.73.90 9.73.90
%b *933 Organı ... 22.45
%5 1938 İkramiye 11 20.40
To5 MI1U Müdafaa 1 (•••••••• 20.20
ıflll Demiryolu IV 98.40
1941 Demiryolu V 90.75
%4 1/2 1849 İkramiyen 21.30
%Ş 1941 Demiryolu VI 96.75
Kalkınma 1 97.10
Kalkınma 11 97.20
Kalkınma m 97.20,
1018 istikrazı 1 97.—
%6 1948 istikrazı n 97.20
%6 1949 istikrazı I 96.20
%7 Milli Müdafaa IV 20.20
%1 1934 Sivas-Erzurum 1 22.10
%7 1934 ıı- vn 20.85
%7 1941 Demiryolu 1 20.80
%7 1941 Demiryolu H 20.30
%7 1941 Demiryolu III 20.40
%7 Milli Müdafaa X 20.20
%7 Millî Müdafaa II 20.85
%7 Millî Müdafaa nı 21.40
%7 Milli Müdafaa VI. 21.40
| Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 2o.eo
Anadolu D.Y Tertip A/B. 109.75
° 112. ÖT
,, „ Mümes, Senet 63-
| Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez danmı 124.—
1 Türkiye iş Banka» 30.—
Türk Ticaret Bankası â-
1 Anlan Çimento .. • • ••••••••••« 6.50
İstanbul Ticaret Borsası
Hububatı Bugün Eski Kapanış
Buğday yumuşak (Tüc.) . 34.— 84.—
Buğday Ofis 29.03 29.08
Arpa yemlik (dökme) ...... — 22.—
Mısır Marı (çuvalı) — 24.—
Fuaulva tombul — 94.—
Faaulya Çalı sert 40 — 50.-
Kuşyeml — 89.—
Mercimek kırmız) kabuk. 31 —
Mercimek yeşil 53.— 47.—
Nohut fiatüreî — 22.—
Tnfclı tobumlıır: 86.—
Ayçiçeği tohumu 36.—
Keten l(»humu w 50.—
Kendir tohumu —
Susam 06.— 94.—
Yer fıstığı kabuklu 76.—
Kuru Meyvnlnr r
Fındık kabuklu sivri) —
Fındık (iç tombul 1950) 330/332 330/336
Ceviz (kabuklu) 46.—
Ceviz (tç natürel) 160.—
Dokuma banı maddeleri ı
Tiftik tana mal — 600 —
Tiftik 'Natürel) — 680.—
Yapak Trakya (Kırkım) .. 860.— 360.—
Ham deriler ı
Sığır salamura (kasap) K) 190.— 190.—
Keçi tuzlu kuru kilosu ..... 210.— 230.—
Koyun hava kurusu kilosu — 260.—
Nebatî Zağlar t
Zoytlnyağ) (E.E. tenekeli) — 2.15.—
Su^amyağı (Raf. sıra) — 200.—
Ayçiçeği (Rafine çıplak) .. — 160.—
Fındık voğı (Çürük) 157.—
Bugün Son Kapanış
Üzüm çekirdeksiz No.9 73.— 76.5
tncir A serisi No.6 — 47.—
încir H serisi No. 108 . — 35.—
Pamuk Akala 1 412.— 420.—
Pamuk Akala 11
Pamuk Akala, ni... —
Pamuk • erli —
Pamuk vagı (rafine) » 100.— 109.— .
Pam ık çekirdeği 16.— 17.-
Adana Ticaret Borsası
Birinci Akala
İkinci
Birine Akala vâdelî ... 898.— 890.—
Hazır 350 376 800.—
tklnci Akala yağmur yemle — —
Altınlar •
Bugün Elskl kur
_ Lira Lire
Külçe Yeril Gr. 4.55 4.56
Külçe Dcguesa. — —
Cumhuriyet — —
JE^Cğ&t •••aeeseaeee 87.10 37.80
Hamlt • e
Gulden 28.40 28.50
fnglliz 11.50 41.66
Fransız kok .• —; —
Napolâon İH . * —
İsviçre ... — —
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dün kUüci kur
Rufdııy (Buşell—Sent)
Sert Kış mahsulü No. 2 261 — 259.—
Kırmışı Kış mahsulü No. 2 234.— 233.—
Pamuk MJddlInj (IJbresl=Sent>
Aralık 4L98 41.06 41 45
41.86
Mayıs 41.05 41.05
Tiftik (Lîbresl=Sent) —.
Telcsas No. 1 120.- 115.—
Fındık (Libresi—S*nt)
Kabuklu yerü in — —
’1 * * Arla M»
Levan t İç ithal malı 83.- 69.-
Ekstra iri iç tthsu malı 66.- 65.-
Kuru dilim (Idbrotl—Senl)
Thompson çekirdeksiz seçme U L/4 U 1/4
Kelen lobumu ı Bu^ell=Dolar)
Mlnnaapolie 8.85 3.86
Kalay (Libre—Sent) 152.—
Levha-taneke (100 libre dolar) 1.80 7.80
Londra Borsası
Keten lobumu (Tonu=8terlini)
Bombav — 73.-
Kalküta TL- 70.—
Ver fıstığı Hindistan 7â- 76.-
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mal ‘LibresinFiyat) .. M» —
“ trira malı ” —
Tön Anadolu '• M — —
“ Trakya u •• — —
İskenderiye Borsası
l’tuntılı (Kanlan—Tali arı)
Aahmouni Kısa dyafh F/G. •«. 113.—
Kamak Uaun elvafh F/G. ... — 140-
tedbirler alacağız.
4 — Çatalağzı termik ve Sarıyar hidro-clektirifc santralı:
Devletin kurma ve işletme faaliyetlerinin temerküz edeceği mevzular arasında memleketin ekonomik ve sosyal kalkınmasında üstün rolü olan büyük enerji santralları üzerinde çalışıldığı malûmunuzdur. Bu arada Çatalağzı elektrik santralının tam kapasite ile çalışabilmesi ve mahallî bir kudret kaynağı olmaktan çıkarak geniş bölgelerin ihtiyacını karşılayabilmesi İçin lüzumlu fiilî tertipler süratle alınırken, son aylarda San-yar hldro-elektrik santralının kurulması için hazırlıkları bitirerek tesis faaliyetine geçilmiş bulunmaktadır. Kuzeybatı Anadolu bölgesi enerji ihtiyacının giderilmesi maksadlyle Mar-8haJl Plânı ve dahilî finansmanla temin edilecek Sarıyar baraj ve hidroelektrik santralı ve bu tesisle ilgili yüksek tevettürlü enerji nakil hatlan ve transformatör İstasyonları için, hükümetimizle Avrupa işbirliği idaresi Ankara Misyonu Başkanlığı arar sında 21.9.1950 tarihinde bir anlaşma imza edilmiştir.
5 — Devlet LşIctmecHIğlnl tabdii
ve bazı işletmelerin hususî teşebbüslere devri meselesi:
Hususi sermaye ve tekniğin yeter derecede inkişaf edemediği devrelerde bir yandan süratU kalkınmayı mümkün kılmak, öte yandan bidayette hususi müteşebbislerin rağbet göstermediği sanayi kollarında ve bölgelerde gelişmeyi sağlamak mülâha-zalariyle devlet işletmecilik faaliyetinin belirli hududun dışına taşmasını o devrelerin zaruri icapları olarak muvakkat mahiyette görmek ve samanla bunu daraltarak İktisadî faaliyetlerin seyrine normal bir cereyan vermek gerektir.
Bu İtibarla, hâlen devlet elinde bulunan çeşitli İşletmelerin teker teker gözden geçirilerek, bunlardan hususi teşebbüslere devri icap edenlerinin tâyinini ve devletin mevcut imkânlarını asıl vazifesi olan İşlerin tahakkuku istikametine tevcih etmesini lüzumlu ve zaruri bulmaktayız.
Bu maksatladır ki, ilk iş olarak hususi teşebbüslere devredilebilecek tesislerin tesbitine ve bunların ne suretle ve hangi kıymetle devredile-bileceğinin incelenmesine başlanmış olup, bu çalışmaların ilk neticesi olarak, aralarında tekstil ve toprak sanayii İle kimya sanayiinin bazı kollarına alt fabrikalar ve ayrıca bir kısım maden işletmeleri de bulunan bazı tesislerin özel teşebbüse devri mümkün görülmüştür. Bunların devir şart ve usulleri hakkında devam eden tetkiklerimiz bugünlerde bitmek üzeredir.
6 — Ucuzluk - pahalılık
münakaşası:
Muhalefet, iktidara geldiğimiz günlerde ele aldığımız ucuzluk mevzuuna devam etmediğimizi soruyor. Gerçekten ilk aylarda mensucat maddelerinde, şekerde Ve demirde süratle tenzilât yapmaya muvaffak olduk. Fakat Kore harbinin getirdiği konjonktür dolayısl>le, dünya fiyatları artmaya başlamış ve bu arada dünya pamuk fiyatları beklenmedik bir yükseliş kaydetmişti. Nitekim pamuklarımız kiloda 240 kuruştan 400 ktlsıur kuruşa kadar bir tereffu kaydetti. Müstahsilimizin bu artıştan âzami fayda görmesine mukabil fabrika)arımız, ellerinde fazla stok bulunmadığı için, mubayaalarını yüksek fiyatlarla yapmaya mecbur kaldılar. Sümerbank mensucat fabrikaları ellerindeki stoklarla harman etmek suretiyle hususi fabrikalardan daha fazla dayandılar ve nihayet yüzde 12-15 nispetinde bir zam yapmaya mecbur oldular. Meselâ bugün Nazilli fabrikamla basmanın metresi başına her gün on kuruştan fazla zarar etmektedir. Diğer mensucat fabrikaları da mamullerinin satış fiyatlarını arttırmamak hususunda âzami mukavemet göstermektedirler.
Binaenaleyh vaki zarurî arttırmar ların, daha ziyade dış piyasaların İç piyasalarımıza aksi yüzünden meydana geldiği iktisadi bir vakıadır.
Buna rağmen her imkândan faydalanarak ucuz istihsale gitmek yolundaki temel prensiplinize sadakatle bağlı kalmaktayız.
7 — Pamuk ipliği durumu:
Yurdun normal pamuk ipliği ihtiyacı senede 16 bin ton civarında o-lup bunun 6950 tonu hususî şahıslara alt iplik fabrikaları, 2 bin tonu Sümerbank fabrikaları tarafından karşılanmakta, ikî bin ton kadan el tezgâhları İçin elde bükülmekte ve bakiye İhtiyaç da ithal yolu ile temin edilmekte idi.
Son yıllarda gerek hususî şahısların, gerekse Sümerbankın yeni tesis v© ilâveleriyle dokuma ve ipUk imalâtı artmış ve orada Sümerbankın satışa arzettiği iplik istihsali bu yıl 2460 tona çıkarılmış,önümüzdeki yıl İse bu miktar üç bin tonu geçecek şekilde programlaş tinim ıştır.
Küçük İhtiyacını le resmî ve hususî fabrikaların satış ipliği imalâtlarının yüzde 30 unun Halk Bankası emrine verilmesi ve tevziatın da bu banka tarafından yapılması kararlaştırılmış ve keyfiyet bir protokolla tesbit edilmiş bulunmaktadır.
Ancak Ticaret Bakanlığı İle Sümerbank arasında ahiren vâki temas neticesinde Sümerbankın, trikotaj ipliği de dahil olmak üzere imal edeceği bütün satış ipliklerinin Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının tertibi dahilinde Halk Bankasına vermesi ve bu suretle tevziatın bir elden idaresi hususunda mutabakat hasıl olmuştur.
sanat kooperatiflerinin karşılamak maksadiy-
Sayfa 5
52 Ka«ım
Y E N î İSTANBUL
MUSİKİ
Ferahııâk Faslı
İstanbul Belediye Konservatuvarı îcra Heyetinin 7/kasım/1950 sah günü saat 18 de Şehir Tiyatrosu komedi kısmında verdiği konserde bulundum.
Konserin başlıca mevzuu "Ferahnak Faslı,, idi.
Konservatuvar îcra Heyeti, en hafifi benim tarafımdan olmak üzere, bir çok musiki münteslplerlnln dili ve kalemi İle yapılmakta olan ten* kldlere karşı o kadar duygusuz davranıyor ki, verdiği konserler hakkında iki üç sene evvel yazılanlarla bugünküler karşılaştınlsa tenkld edilen noktaların hep aynı şeyler olduğu göze çarpar.
Acaba bu neden ileri geliyor?
İki ihtimal var: Ya “Cemaat ne derse desin İmam bildiğini okur,, kabilinden. haklı tenkİdlere kulak aşılmaması; yahut bizzat konser verenlerin de gözlerinden kaçmamak icap eden kusurların düzeltilmesinde açıkça aciz gösterilmesi.
Bu ihtimallerin ikisi de icra heyetinin lehine değildir. Hele büyük bir emeğe veya masrafa muhtaç olmı-yan ufak tefek, fakat tesiri derin kusurların senelerden beri bir türlü tashih edilememesi ikinci ihtimali daha ziyade hatıra getiriyor. Meselâ: Kemanlarda yay bağlarının eş olmaması, üç tanburun saplarına havada üç türlü İstikamet verilmesi, nüans namına hiç bir varlığın tanınmaması, okuyanlarla çalanların çıkardıkları sesler kuvvetinin ayarlanmaması gibi —Adetâ çocuk oyuncağı denilecek kadar— az bir himmetle İzalesi mümkün aksaklıklar bu cümledendir. Hakikaten şu saydığım kusurların kulağa tesiri kendi cüsseleriyle makûsen mütenasiptir. Yay bağlarını ele alalım: Geçen gün İstanbul Radyosunda prova yapılırken makine odasından dinliyordum. Kemanların başka başka sesler çıkardıklarını farkedince sebebini araştırdım, nihayet anladım ki, yaylardan bir kısmının aşağı, bir kısmının yukan çekilmesi suretiyle ayni perde iki türlü tembr hâsıl ediyor.
Yazan : Lâika KARABEY öteki kusurlar da hep böyle.
Bu türlü vaziyetler şefin anlayışlı davranmasiyle ve idaresi altındaki heyete söa dinletebilmeğiyle ıslah edilebilir.
T&nburl Hoca Refik Farsan İle değerli eşi Fahlre Fersan’ın ve kıymetli sanatkâr Münir Nureddin Sel-çuk’un geçenlerde icra heyetine alındıklarını duyarak hem yukanki noksanların telâfi edileceğine, hem de icra heyetinin son senelerde gittikçe alçalmaya yüz tutan estetik mevkiinin yükseleceğine intizar etmiştik. Bu intizarımızın yalnız bir kısmı, yüksek Icrakâr Fahlre Forsanın heyete iştirak edip dolgun ve hâkim yayı sayesinde bir güzellik ve intizam unsuru vücude getirmesiyle tahakkuk etmiş oldu. Fakat biz bu kadarını kâfi görmüyoruz ve yakın istikbalde neler yapılacağun sabırsu-lıkla bekliyoruz.
Konserde bir muslklcinin kulağı için kusursuz denebilecek şekilde dinlediğim parçalardan yalnız Tahır Buselik Saz Semaisini zikredebilirim. Bu semai hakikaten güzel çalındı.
Fakat tuhaf değil mi? Semainin güzel çalmışı, heyetin icabında çalışarak iyi neticeler alabildiğini göstermek bakımından dikkati çekti. Demek oluyor ki, provalara, nüanslara ve güzelliği temin eden diğer hususiyetlere dikkat edilecek olursa icra heyetinden daha kusursuz konserler dlnliyebileceğiz.
Solistlerden her birinin hissesine düşen üçer tanecik şarkının, mümkün olduğu kadar az işitilmiş olmasına itina edilmek lâzımgelirken hemen hepsini evvelce bkunmuş parçalardan ibaret buldum. Yeni mevsimin İlk konserinde daha iyi bir programla halkın karşısına çıkılmalı idk
Şimdiye kadar bütün münekkldle-rîn tekrar ettikleri, fakat dinletemedikleri bu masrafsız ve külfetsiz İslahatın fiile çıkarılmasını Münir Nu-reddin Selçuk İle Refik Fersan gibi ince ruhlu iki sanatkârdan beklemeye hakkımız vardır sanırım.
Ayasofyanın Narthezinde 1935te meydana çıkardan İmi Pantokrator reamL Ortada İna, yandaki madalyonların İçinde Meryem ile Cebrail görülmektedir.
Köye dönüş
Marcel Arlarıd'dan çeviren : R. N. GÜNTEKİN
Samson François’ııııı iki konseri
îkl konserinde bulunduğumuz Fransız Piyanisti M. Samson Fran-çois’nın icrasında en güzel taraf, hiç şüphe yok kİ, “teknik., ve “his,, in beraberce “arkadaşlık,, edebilmesidir. Kendisi genç, oldukça genç. Resital programını iyi düzenlemiş. Klâsiklerden başlayıp, modernlerden örnekler vererek bitirdi. Bu dinleyici İçin nefis bir “müzik,, gösterisi oldu. Bach’Iar fazla romantik çalınmakla beraber, (La minör) tonunda Prelüde 'ün Fugue’ü tertemiz ve — tabir caizse— “tıkır, tıkır,, dı. Chopln'ler-den bilhassa (Famlnör) Fantalse ve â Preludee ve biz olarak çaldığı 5 numaralı Etüde mükemmeldi. ikinci kısımdaki Debussy ve Ravelde tekniğinin kolayca ön plâna geçtiğini gördük.

Piyanist M. 9. Françols orkestra
İle Schumann (Op. M - La majör) ve Llszt* No. 1 (mİ bemol majör) Piyano konçertolarını çaldı.
B. Cemal Keşid Rey idaresinde her gün daha büyük İlerlemeler yapan Senfonik Orkestra Mozart’ın (Figaro’nun Düğünü) Uvertürü ve Tschaikovsky’nin (Op. 45 - İtalyan Kaprisi) nde mükemmeldi.
Piyanist M. François Schumann Konçerto’nun her Üç kısmında da canlılığa, inceliğe — “yuvarlak bir İncelik,, dersem karşımdakine hiç bir şey ifade edemem ki!%\* — ve ateşin miraca kavuştuk. Keza İkinci konçertoyu, romantik mektebin fırtınalı bir bestecisi olan F. Llszt'i hakikaten durarak çaldı.
Piyanist çalışı, İfrata kaçmıyan bir yumuşaklık ve sert olmayan bir teknikle bağlanmıştır.
F. Çctinel
n
ka Gündüzün bir eseri filme alındı
Allah Kerim
Allah Kerim fil ininden hlr sahne
Aka Gündüzün Allah Kerim adlı bir romanı vardır. Edebiyatla biraz alâkadar herkes, kitabı oku m asa dahi, hiç olmazsa ismini duymuştur ve mevzuun ana hatlarını bilir. Ab-dülhamlt devrinin istibdat ve isyân-lannı canlandıran bu eseri, biraz muhayyilesine tesiri olan biri heyecanlı bir senaryo haline getirebilirdi. Fak&t, hem bu noksan, hem de masraf etmemek gayesiyle filme alınırken cazibesini kaybetmiş. Bunun bir çok sebebi var.
Dünyanın her tarafında, edebi kıymeti haiz her hangi bir eser filme alınırken, ortaya, bizim film bütçelerimizin yüz misli para döküldüğü halde, gene de kitabı okuyan seyirciler. sahneleri, muhayyilelerinde canlandırdıkları şekilde bulmadıkları i-çln, neticeden bir türlü memnun olmazlar. Şu halde. Allah Kerlm’i seyrettikten sonra tatmin edilemlylşlmi-zin sebeplerinden birini bu teşkil e-diyor.
Rejisörlerimiz, filmlerimizin İyi olmamasını, parasızlık ve makinesizll-ge atfederek “elimizden geleni yapıyoruz” deyip. İşin içinden çıkıyorlar. Halbuki ellerinden geleni yapınıyorlar; Allah Kelimdeki dikkatsizlik ve mantıksızlık hatalan, filmin heyecanlı olması lâzım gelen sahnelerini berbat ediyor: Taşlı sokaklarda atlar dört nala gittikleri halde etrafta ne nal sesleri, ne de ufak bir gürültü duyuluyor. Bu. dublaj hatası. Diğeri, Ayşesin Sultanın kardeşi Kâmil yaralanarak evin© dönüyor; o-muzundan yerleri kirletecek kadar
kan ak tığı belirtildiği halde, adamın beyaz gömleğinde ufak bir kan lekesi yok. Bu da ihmal değil de nedir?
Bunlara mümasü kusurlara rağmen, Allah Kerimin diğer Türk filmlerinden üstün tarafları da yok değil. Artistleri takdim ve başlayış çok güzel. Dolmabahçe Sarayı, filme ayrı bir İhtişam ve zenginlik vermiş. Küçük çocukların oyuncakları üzerinde zaman zaman durularak füme dramatik yenilikler getirümeye çalışılmış. Bu gayretler, iptidai sinemacılığımızda bir İlerleme arzusu teşkil ettiğinden üzerinde durulmaya değer.
Artistlere gelince, canlandırdıkları rollere âzami itinayı göstermişler. Ayşesin Sultan rolünde Sezer Sezin, diğer filmlerinde olduğundan daha iyi, artistik kabiliyeti gittikçe gelişiyor, öyle kİ filmin mahkeme sahnesinde seyircileri bir dakika olsun, filmde olduklarını unutturarak sü-rükliyecek kadar kuvvetli İdi.
İlk defa sahnede gördüğümüz Kerim rolündeki Yüksek Mimar son (ıı-nıf öğrencilerinden Kenan Artun’a gelince; son sahne hariç, diğer taraflarda gayet iyi- Merdivenlerde, yaralanan bir insanın kıvranışını muvaffakiyetle canlandırıyor. Trab-iustakl hapishane ve firar sahneleri de, ilk filmini çeviren bir artist için ümit vericidir.
Hilekâr ve düşük karekterll bir dalkavuk rolünü Orhan Arı burnu, kendisinden beklenildiği şekilde başarmıştır.
6elva SEZEB




g* \ -

S X MI

»w r •



. J*- . 1 '



• J 1
' ’ K-T 1

* *^^7!
* 41 -Nai
. Tâ- w
ı X • • Jr- -1. ,

a * -r "İ S >4
İTALYAN SANATINA BİZANSIN TESİRLERİ

i

Fransa - İtalya sanat bilginleri arasındaki tartışmada bizim görüşümüz nedir?
Ayasofya Müzesi Müdürü Muzaffer Ramazanoğlu ile bir konuşma
A. N.
trini ve Ayasofya manzumesinin mimarî devirlerini tetkik ederken, Kon atan tin İn devrinden itibaren Bl-zansta İnşa edilen mimarinin yeril bir ananeye istinat ettiği kanaatine vardım. Yani bu mimari Büyük Konstantlnln askerlerinin çantasında Komadan buraya gelmemiştir. Bu mimarinin çok duba eski devirlere dayanması icap ediyor. Bu bakımdan hıHstlyanhğm Bizansta ilk defa nasıl İntişar ettiğini ve kiliselerin nerelerde İnşa edildiğini araştırdım. Burada buna dair uzun boylu İzahat verecek değilim, yalnız kısaca şunu söyliyeyim ki, 252 tarihinde Episkop Kastlnos- Konstantlnos tarafından inşa edilen Sainte Euphemie kilisesinin mausoleum’u bugün Fenerdeki Gül Camii altındef bulunmaktadır. Burada görülen Kreuzgewölbe dedikleri Roma tonozları Blzansta üçüncü asrın ortasında yapılmıştır. Eminim ki. bu da birinci asra kadar devam eden bir ananedir. Bizaasın Doğu ile olan kültür ve sanat mübadelesi Batı ile olan kültür ve sanat mübadelesinden daha çok eskidir. Binaenaleyh kubbe İnşaatı Bizansa Doğudan gelmiştir. Romadan değil!.
Ayasofya Müdürü ile daha uzun uzun konuştuk. Meğer bu meseleler kendisini uzun zamandan ben işgal etmekteymiş. Geçen sene Teknik Ü-nlversitede verdiği bir konferansta “Katolik ve Ortodoks Kiliselerinde resim telâkkisi ve kilise resminin sanat dünyasına tesirlinden bahsetmiş. Bu kıymetli konferans bir kitap halinde basılmış, bir haftaya kadar çıkacaktır. Bu kitap çıktıktan sonra, bizi pek yakından ilgilendiren bu konuya dair daha da malûmat bulacağımızı Ümit ederek, sayın Muzaffer Ramazanoğluna teşekkür ettim ve A-yasofyanm tatlı sanat havasından Is-temiye Istemiye ayrıldım.
Louvre Müzesi Resim Şubesi Konservatörü Germain Bazin ’ in MArts” gazetesinde çıkan iki yazısı dikkatimi çekti. “Bizansa karşı taarruz” adlı bu yazıda M. Bazin son otuz seneden beri İtalyan sanat tenkidine ânz olan bir görüşe karşı savunmaktadır. İtalyan sanat bilginleri Ortaçağ ve Rönesans sanatında Bizansın tesirlerini İnkâr ediyor, Floransın ve Venedlğin Rönesans öncesi resim ve mimarisinde kaynakların, Bizans değil, İtalyaıun yerli sanat gelenekleri olduğunu iddia ediyorlar. Bizans sanatını kısır diye kabul eden bu görüş Clmabue’-nin İlham kaynaklarını İtalyan mln-yatüristlerinde, San Marco Kilisesi ile Venedik mimarisini de Ayasof-yada değil, Ravenna’mn kurduğu gelenekte aramaktadır. Sanatı kendi topraklarında temellendirme emelinin hâkim olduğu bu görüş Bl-zansla birlikte Doğuyu da inkâr etmekle “salt Lâtin" bir geleneği kök-lendirmeğe çalışıyor.
Germain Bazin İse Cimabue’nln İsa portresi ile Ayasofyamn nart-hex'lnde meydana çıkarılmış olan İsa mozaiklni yanyana koyarak, göz göre göre birbirleriyle akraba olan bu İki tasvirdeki benzerliği görmenin mânasızbğını belirtiyor. Venedik gibi o zamanlan denizlerde yaşayan bir milletin, canlılık fışkıran Doğu sanatından ilham almayıp, Ravenna-nın ölümü medeniyetinin formlarını devanı ettirmesi akıldan uzaktır.
Bizansın İncisini şehrimizde sak-lıy&n btzler için, bir Fransız bilgininin, Bizans ve Doğu sanatını İtal-yanın gelenek milliyetçiliğine karşı savunması, çok İlgi vericidir. Bundan dolayıdır ki, Ayasofya Müdürü sayın dostum Bay Muzaffer Rama-zanoglu’na başvurarak, bu yöndeki fikirlerini sordum. Konuşmamızı aynen veriyorum.
Ben — Ne dersiniz. Muzaffer bey, İtalyan sanatı üzerinde Bizansın tesirini hicllven. Venedik ve Florana sanatını İtalyan - Roman geleneklerine dayandıran görüş mü. yoksa Louvre Müzesi konservatörünün savunduğu dâva mı doğrudur?
Muzaffer Ramazanoglu — Bu sual çok girifttir. Derhal söyliyeyim kİ, İki taraf da haklı ve haksızdır. Bir defa Italyanlar şunu düşünmelidirler ki. büyük Konstnntlnden itibaren pa-leologlar devrine kadar Blzansla siyasi, askeri, İktisadi ve kültürel bakımlardan sıkı bir münasebette bulunuyorlardı ve asırlarca "Yeni Romanın,, hâkimiyeti altında yaşAdılnr.
Demok ki Doğu sanatından îtalyanın müteessir olmaması İmkân haricindedir. Bununla sizin sualinize cevap vermiş oldum.
Fakat aslında ortada Bizans ve I-taiye dâvası diye bir şey yoktur. Burada en mühim dâva iki kilisede hâkim olan sanat zihniyetidir. Bununla şunu demek istiyorum: Sanatı burada milliyet hudutları içinde mütalâa edemiyeceglz, her iki kiliseye hâkim olan sanat çerçevesi ve sanat anlayışı içinde mütalâa etmeliyiz ki, burada hâkim olan milliyet değil, dindir. Ortodoks kilisesi, kilise sanatını evan-gelium'dan farksız sayar, yani okuma yazma bümlyen hıristiyanlara İncili kiliselerdeki resimler tanıtır. Sanat bu bakımdan sanatkârın zevkine terkedilmiş değildir. Gerçi îkono-klastlann devrinde kiliselerdeki sanat eserleri imha edilmişse de. ortodoks kilisesindeki bu zihniyeti ortadan kaldıramamış ve mahdut yerlere inhisar etmiştir.
Buna mukabil katollk kiliselerinde resim sanatı bu gibi kayıtlardan Azade kalmıştır. Meselâ Rönesans denilen devirde resim sanatı kiliseden doğmuş ve sanatkâr kilisenin himayesi altında yaşamıştır. Şu halde î-talyanların bugün ttalyamn malıdır, diye İddia ettikleri resim sanatı doğrudan doğruya kiliseden doğmadır. İşte bu bakımdan ttalyanlar bir dereceye kadar haklı görünebilirler. Fakat bu demek değildir kİ, Italyan resim sanatı Blzansm tesiri altında kalmış olmasın. Bilhassa Blzanstan gelen mozaistler hagyolojik değimler yanında kiliselere imparator ve imparato-riçelerln resimlerini de yapmışlardır. Sonra ltulyanlar 1204 ten 61 e kadar tstanbıılda oturdukları zaman kiliseleri nasıl boşslttLİarss, mevcut olan sanat eterlerini de mânen almışlardır. Clmabue’yi de yetiştiren ortodoks kiliselerinde gördüğü sanat eserleridir. Clmabuo bu sabit kalıplan almakla beraber, yavaş yavaş formla-nnı değiştirmeye başlamıştır. Burada İtalyan kilisesinin sanat görüşündeki serbestlsinin Bizans’tan alınma formlar üzerinde nasıl tesir ettiğini görebiliriz. îşte bu bakımdan da Bizans tesirini müdafaa eden Bazin haklıdır.
Ben — Fakat Italyan sanat bilginleri kubbenin Blzanstan ve Doğudan geldiğini inkâr etmeye kadar gidiyorlar, onun Roma - Etrüak mezarlarından gelme bir mimari şekil olduğunu söylüyorlar. Buna ne dersiniz?
Muzaffer RAmazanoğlu — Burada kendi arkeolojik araştırmalarıma dayanarak cevap vereceğim. Ben Aya
Selim — insan felâket günlerinde her şeyi hoş görmcd; dedi, meselâ bugün yağmur da ya-gnbllirdi.
Arabacı — öyledir, dedi, bu 8abalı hava pek iyi görünmüyordu. Evet havada şikâyet edilecek bir şey yoktu; sis ağır ağır kalkmıştı. Derede ve çukurlarda ancak beyazımsı duman izleri sürükleniyordu. Yamaçlar üstünde gökyüzü gitgide açılıyor ve şimdiden tatlı bir ekim güneşi kokusu geliyordu.
Kadın devam etti:
— Çünkü yağmur yağsaydı halimiz fena idi biliyorsunuz.
Yük arabasının yan tahtalarına oturtulmuş arabacı iskemlesine başını çevirdi ve arkaya baktı. Samanlar üzerinde iki büklüm olmuş bir çocuk uyuklamaktaydı. Daha geride bir at çulu, dikdörtgen biçiminde, uzun bir çıkıntının şekillerini belli belirsiz meydana çıkarıyordu.
Selim — Zavallı adam, dedi, başına gelmiyen bir bu Kalmıştı.
Yol kenarında çitle çevrilmiş bir arsada birkaç inek san bir o-tu yemekte idiler.
— Gece otlan dışarıda mı bırakıyorlar! Îyî şey değil bu. Ben gocukken bizde ilk soğuklarla beraber onlan her gece içeri alırlardı.
Arabacı:
— Her şey değişiyor, dedi, İnsanlar, hayvanlar, âdetler!
Arabacı dirseklerini dizlerine dayamış, dizginleri eline almış o-larak iki büklüm duruyor, gözlerini atın sağrısından ayırmıyordu. Uzun kuru bir vücudu, kadife İle karışık meşin bir elbisesi, yine meşin gibi bir yüzü, çukur yanaktan, uzun ve kalın bir bıyık Üstünde kemerli bir burnu vardı. Halinden hem tembel, hem küstah bir yordu.
Ailenizin lannda mı
— Evet, Eplnal tarafında. Yirmi kadar İnek; dört be» at, koyunlar, makineler. Güzel bir çiftlikti doğrusu...
Arabacı hayvanın bacaklan a-rasına bir tükrük attı:
— EvLendiğlnlz zaman epeyce bir değişiklik oldu herhalde..
— Orası öyle? Fakat gençlikte insan pek farkında olmuyor böyle şeylerin..
— Siz Adeta bir şehir kadını olmuşsunuz.
— Şehir kadını mı? Ne demezsiniz?
Kadın mahcup ve memnun bir kahkahacık attı. Siyah elbisesi ve eldivenleriyle, nazik derisi ve yanaklarında bir pudra izi İle bir şehir kadını olmasından şüphe edilemezdi. İçini çekerek ilâve etti:
— Şehir kadını olduk da ne kazandık sanki Mösyö Pol?
— Bir mektep hocası bellibaş lı bir adam demektir.
—Onun için söylemiyorum.
Arabacı dizginleri arabaya bağlıyarak pantalonundan bir pipo ile bir tütün kesesi çıkardı:
— Herhalde kocanız sizi bedbaht etmedi.
— Hayır. Bunu söylemeğe hakkım yok... Zavallı adam çok ivl. çok tatlı, çok hatırşinastı. Memlekette herkes bunu bilirdi. Herkes: “Mösyö Jlro çnk iyi adamdır” diyordu. Onun acısını htç u-nutamıyacagım.
Dizlerinin üstünde sıktığı çan-
canım m-
meselesi...
bu adam-“Olmaz”
adam olduğu anlaşılt-
çiftliği Eplnal taraf-Idl? diye sordu.
tasım açtı: bir mendil aldı ve gözlerine götürü.
— Fazla iyi adamdı, iyiliğini suiistimal ediyorlardı. Kimi tarlasını ölçtürüyor; kimi kadastro haritası çıkartıyor; kimi milletvekiline. valiye, müfettişe mektup yazdırıyordu. Tanrının günü, hattâ hasta yattığı ve artık odadan çıkamadığı bu son zamanlarda onu rahat bırakmıy( rlardı:
— Mösyö Jlro. Çok kılıyor...
— Ne var, ne oldu?
— Aşağı kİ çayırlık Vergiler...’’
Ben ona: — Gaston lar seni öldürecekler...
desene, diyorum. Fakat, kime söz anlatırsın ?
Arabacı büvük bir dikkatle piposunu dolduruyordu; onu yaktı; bir nefes çekti; sonra dizginleri tekrar eline alarak:
— Orası öyle, dedi, bizim köydeyken, daha öğretmen olup evlenmeden evvel onu herkes severdi. Ben çocuktum amma onu İyi tanırım.
— öyledir Mösyö Pol öyledir. Bak şimdi ne oldu biçare?
Kadın üzüntü İle başını arkaya çevirince çocuğun uyanmış olduğunu gördü. O kısık bir sesle soruyordu :
— Varıyor muyuz artık?
— Sen uyumuyor musun? U-yusan iyi olur. Yok mu artık. Uykun?
Çantasını tekrar açarak bir a-nahtar kümesi çıkardı ve çocuğa uzattı.
— Al oyna. Fakat kaybetme.
Sonra sesini alçaltarak:
— Zavallı masum, dedi, tıpkı babası; Bu kumral saçlar, bu mavi gözler, bu küçük ağız... Zavallı kocam.. Küçük Jak beni ne kadar severdi. Her zaman onunla oynardı: Resimler, askerler, ti. yatro.. Ondan daha çocuktu biçare. ikisini beraber görmeliydiniz. Yahut da onu dizlerinin üzerine alırdı: "— Bu büyüyünce ne ola-çaksın Jako? — Bilmiyorum. — Baban gibi öğretmen mİ ? — E-▼et baba. — Hayır öğretmen değil; profesör, Sorbonda büyük, çok büyük bir profesör? — Evet baba” Fakat sonraları.. O kalb. o şeker, o bacakların şişi ne kadar uzadı, ona neler çektirdi Yarabbi!.. En nihayet bir pazar günü çocuk kiliseden döndüğü zaman adamcağız boğuluyordu. Ona u-zun uzun baktı; sonra: “Sen ne olacaksın Jako” dedL Çocuk "Profesör” diye cevap verdi. “Profesör olursun olmazsın ehemmiyeti yok.. Namuslu bir adam olmalısın?” dedi.
— Vicdan sahibi adamdı.
— Hem ne vicdanî Bakın ne oldu. Bu son aylarda, odasını a-yırmak için İnat etti. Çünkü benim uykum hafiftir. Bir 6İnek beni uyandırır. Halbuki kendisi u-yuyamıyordu; yatağında sabaha kadar bir yandan bir yana dönüyordu. Hem vicdanı, hem zekâsı vardı. Bana “Küçük on yaşma girdiği zaman ben lâtlnce öğrenip ona öğreteceğim" demişti. Çünkü çok şey bildiği halde lâ-tince bilmiyordu. Bu eksik onu Adeta üzüyordu anlıyor musunuz?
— Bana bakmayın...
îlk donların kuruttuğu bir küçük ormandan geçmekte İdiler. A-raba bir yaprak tabakası üzerinden daha yumuşak gidiyordu. A-rabacı çocuğa:
(Devamı var)
SANAT HAREKETLERİ
“Saat 6^ Tiyatrosu kuruluyor
Kadrosu tesbit edilen tiyatro, tanınmış Türk ve yabana müelliflerin eserlerini temsil edecektir
G. Bernard Shaw ve kadınlar
Bernard 8haw’un Kadııı-erkck münasebetleri hakkındakl fikirlerini “Man and Superman., yâni “insan ve üstün İnsan,, adındaki piyesinden birkaç satır nakletmekle aydınlatmak kabildir, bu piyesin bir yerinde eşhas, tan birine bakın ne dedirtir:
n Cinsi yet bakımından kadın, tabiatın en üstün başarısı olan uinsanf* neslini idame etmek (fin irat edilmiş bir aletten ibarettir. Erkek ise, tabiatın bit emrini en ekonomik bir şekilde yerine getirmek için kadın tarafından kullanılan bir Alet.,, Kadının eıkcğfj yüklediği maksadı yerine yetirirken erkek hudutsuz hayallere dalmakta serbesttir; taşkınlıklara kajfdmoya. ideallere hizmet etmeye, kahramanlıklar yaratmaya müsaade edilir, yeter kİ bunlai'in hepsinin temel tayı kadınlığa, anneliğe, aileye, aile yurduna taparcaeı-
no bo^}hhk ohun. Fakat biricik va-şifahi kendi nemlinin devamını temin etmek olan apayrı bir nuıblûk. icat etmek meğer ne tehlikeli, ne tedbir^ »ince bir hareketmiş! Çünkü bakın »onunda ne olmuş* JEvveld sayıca erkek de kadın kadar çoğalmış, öy* le ki kadın, çocuk yetiştirmenin a-zlm meşakkatinden kurtardığı o muazzam enerjinin ancak küçücük bir kıemmı kendi eeae maksadına kullanabilmiş. O muazzam enerjinin yeri kalan kısmı, erkeğin dimağını ve adalesini besleyip kuvvetlendirmeye yaramış. Erkek artık bedenen kadın tarafından kontrol edilemlyecrk kadar kuvvetli kesilmiş, mûnen dc öyle kuvvetlenmiş, muhayyilesi öyla yelfşmlş ki artık sadece neslini idame ettirmekle tatmin edilemez bir viLs’at bulmuş. Röylece erkek kadına danışmaksızın, fakat kadının ev hizmetlerini esas temel olarak kabul ederek, koca bir medeniyet kurmuş.1 *
BUGÜN SÜMER SİNEMASINDA
BİR VATAN DOĞUYOR
FİLİSTİN HARBİ
Bir vatana binblr müşkülâtı kaldığı güçlükler,
sahlp olabilmek için bir milletin çektiği ıstıraplar, göze alarak vatana yetişen muhacirlerin maruz kan ve ateş İle elde edilen bir vatan
Bu arada her biri başka başka diyarlardan gelen sında doğan snmlmt hir aşk. Bu filmin türkçe kopyası İ0tanbi|lda FERAH Sinemasında.
Matineler ; 11 — 12,30 — 14,30 — 16,30. Suare 9,15
parçası, iki genç ara-aynı zamanda
ÖZEN FİLM
Jüri âzam (Soldun Mağa ilk mraı Rakını (.ulupala» Sabri Etıat SlyavUfaglL R(di k llalid Kuruy, RomkI Nıırl (iüntvkin. Fikret Adil. (İkinci sıra) Cemal Tollıı, Hayan N. Karay, Hayan A. Cimcoz,
Hayan \\ Fhüzziyu. M. Ilıvyri EfdL
Bir müddet evvel kurulacağını ha-ber verdiğimiz “Saat 6„ Tiyatrosu hazırlıkları bitmiş gibidir. Bir veya iki perdelik kısa piyesler temsil edilecek olan bu tiyatronun unsurlarını seçmek üzere, evvelki gün bir Jüri teşkil edilmiş, müracaat edenler arasından 4 kadın, 7 erkek sanatkâr namzedi seçilmiştir.
Ekseriyeti Üniversiteye mensup o-lan 24 namzetten Jüri karşısında muvaffak olanlar şunlardır: M. Toros, Nükhet Bilir, Sabahal Madran. Jale Erman, Mazlum Özblrcan. Nuaret Sel, Rıza Buruk, Sainı Giray. Yılmaz Sınanoğlu, Mehmet Ali Ermiş, Fehmi Kuranel.
Jüri heyetini, Muharrir Refik Ha-lld Karay, Re.şad Nuri Güntekin, Sabri e.sat Siyavtışgil, Fikret Adil, Rakım Çalapala, Hüsameddin Bozok, Ressam Cemal Tollu, Tiyatro Müdürü M. Hayrl Egeli ve Muavini Esat Erendar İla Bayan Nihal Ka-
ray, A. Cimcoz, V Ehüzzlya teşkil etmekte İdiler.
Jüri heyeti çarşamba günü saat 17 de Beyoğlunda Sanat Dostlan Cemiyetinde toplanarak, “Saat 6., Tiyatrosunda temsil edilecek eserler ü-zerinde görüşecektir.
“Saat 6,, Tiyatrosuna, şimdiden verilen eserler arasında, Refik Ha-lid Karay, Reşad Nuri Güntekin, F Celâleddln, Fikret Adil. Reşad Nuri Darago, Orhan Veli adapte ve tercüme Tercümeler arasında ile Sartre’ln iki eseri
Bir Fransız tiyatrosunun turnesi
Tanınmış Fransız tiyatro artistlerinden biri olan Vera Koren. Lübnan, Mısır ve Türkiye için bir turne ha-zırlamıştır. Bu ay sonunda şehrimizde bir sinemada temsiller vorecek olan tiyatro heyeti içlndo tanınmış
Kanıkın telif, eserleri vardır. Bernard Shaw bulunmaktadır.
Fransız aktörleri de bulunuyor.
Bu turnenin bir hususiyeti şudur: Temsil esnasında, perde aralarında seyirciler, dekorların ve kostümlerin maketlerini ve Fransada en son basılmış lüks tabili eserleri görebileceklerdir.
Bundan gayri, temsiller İçin hazırlanmış bulunan programlar, Fransa-nın meşhur muharrirlerinin yazıları vardır ve bir nevi antoloji halinde-dir.
Meselâ; turneye iştirak eden sanatkârlar hakkında Paul Raynab Philippe Heriat gibi muharrirler İzahat vermektedirler, •
Turnenin dekorları da ayrı bir hususiyet arzedlyor. Bunlar Touchagues ve Jean - Renls Maloles yapmışlardır Bu ressamlar hakkında Jean Anowi!h'in bir takdim yazısı vardır. Bu İtibarla, turne bir nevi kültür propagandası mahiyeti abyor demek. Llt. (a.
aynı saatte yapılacak ve en
vo motörün liman borçlan
motör üzerindeki haklan 11-
12 Kasım 1950
Tam Konfor
Fevkalâde Servis
HER GÜN
HER YERDE ARAYINIZ
Rumi
Hicri
Pazar
VASATİ
EZANİ
VAKİT
FAVIYÖNÜ: Ispanyol
İyi lisan bilen şefler alınacak
GELECEK OLAN UÇAKLAR
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
t
GELECEK OLAN VAPURLAR
GELECEK OLAN TRENLER
KURULMUŞ VE
EN GÜZEL
R
Y
0
A
D
L
A
R
İLÂNLARI
İstanbul
arasında haftada bir muntazam azimet ve avdet postası
HALKINA
TAKDİM
ETMEYE
BAŞLAMIŞTIR
▲▲▲▲▲▲▲▲▲▲▲A
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşcy
UÇAK-TREN-VAPUR
Ge-At-
Kulüpleri Çavuşlar
Güneş öğle ikindi Akşam Yata) tronAk
44998
60036
91 2251
İZMİR Allah Kerim.
8.30 Ankara. — 9.15 Ankara.
22.20 Semplon (Avrupa).
GİDECEK OLAN TRENLER
10.55 PA.AJ Amerikan) Beyrut-tan. — 11.40 îzmlrden. — 14.50 Anka radnn. — 19.25 P.A.A. (Amerikan) Now-York, Gandcr, §anon, Londra, BrllkHelden.
YALNIZ LEBLEBİCİ
Opera Komik 3 perde Eser: D. ÇUHACI YAN Raynhard metodlanna göre sahneye konmuştur.
Tel.: 49369
MUAMMER KARACA
TİYATROSU
BEL A M t
SUS (14071) Çete.
ULUS (22294) Çılgın Kalbler.
YENİ (14040) Montekrlato Kontesi. BÜYÜK Rlgoletto.
KÜÇÜK Şakacı.
GAR GAZİNOSÜ 7 Bryanus Revüsü. -
inkara palas pavyonu ra Şeydi İdaresinde Viyana rnksyon Orkestrası.
SÜREYYA
Orkestrası.
TAYYARE
MELEK 1 — tkl Sevgili. 2 — Ne-simaçl Amerikada.
LALE 1 — Zaferden Üstün. 2 — Rakibeler.
TAN Ateşten Gömlek.
I ENİ Allah Kerim.
ELHAMRA Aşk Rüyası.
AMERICAN EXPORT LtNES tnc- New-York NEYV-YORK — FtLADELFÎYA — BALTtMOR
nü.N’Kt' BULMACANIN HALLİ
Soldan sajta:
1 — Yenişenrıeme. 2 — Asayiş Şnm. 3 — Pas; în; îra. 4 — Ariyet. Çul. 6 — Meh; Toka. 6 — İta; Ak, Ket T — Telefon. 8 — Ad; Katil.
9 — Eriten; AlA. 10 — Ren; Nanik.
Yukarıdan nsaitı:
1 — Yapamıvan. 2 — Esaret; Der. 3 — Nasihat; Te. i — îy; Ekin. 5 — Sinemalar. 6 — Eşit; Keten. 7 — Fi. 8 — Eşi çok olan. 9 — Maruken; Ll.
10 — Kemıditı Pak.
LONDRA:
6.40 (31.55 m.) Dinleyici İstekleri hafif müzik (20 dakika). — 7.00 (19.85 m i Grlcg’ln piyano konçertosu (1 saat». — 9 45 (19 85 m.) Plâklarla orkestra müziği (15 dakika». i 30 (19,85 m.) Dinleyici istekleri hafif müzik (30 du! ';bI. — 13.85 (16.84 m ) Plâklarla orkestra nılı/.l;. ı (15 dakika). — 15.15 (16,84 m.) Seçme plâklar (15 dakika». — 16.15 (16.84 m.) Bnrh'ın 2 No. lu keman konçertosu (1 saat), 17.15 (16,84 m.) Vaacsea Lee’dcn garkılar.
8.30 Anköra. Adanaya. — 11.40 P. A. A. (Amerikan) Frankfurt, Brüksel, Londra, Şanon, New -York'a. — 12.30 Ankaraya. — 14.20 İzmir*.
6.42 11.58 14.37 16.54 18.28
5.02
1.47
7.03
9.42 12.00
1.34 12.0’
9.00 Sus. Mudanyaya. — 14 00 Îb-tanbul, D. G. Akdeniz®. — 18.00
Saadet, Çanaklcaleye.
İSTANBUL BELEDİYESİ 8®hlr Tljutrolur» Bugün, gündüz 15.30 1a ve gece 20.30 da Dram Kısmı
İHTİRAS TRAMVAYI
Yazan: Tennease NVIIItams TÜrkçesl: Asude Zevbckoglu Telf. : 42157
Komedi kısmı
GELİR VERGİSİ MEKTEBİ YENİ SES TİYATROSU Bugün gündüz 15.45 de vc gece 20.45 do yazılışının 75 inci yıldönümü vesilesiyle
İKÎ HAFTA ÎÇÎN horhokaGa
SIHHÎ İMDAT
Beyoğlu 14644 Ankara 00 İstanbul 24222 İzmir 2222 Üsküdar 60945 K.köy 60872 Karşıyaka 15055




SAATLARI 168 BİRİNCİ MÜKAFAT KAZANMIŞTIR Türkiye Umum Mümeuillifiî * Tel.: 22047 *
Büyük Kuyumcu ve Sootçılarda bulunur
TAKVİMLİ MOV A D O SAATLERİ
GÜN, TARİH ve SAATİ
EN YÜKSEK BÎR HASSASİYETLE GÖSTERİR
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığından

Fakültemiz Arkeoloji Bölümü için bir fahri asistan alınacaktır. İsteklilerin hangi yabancı dili bildiklerini de açıklayan bir dilekçe İle en geç 28.11.1950 tarihine kadar aşağıda yazılı belgeleriyle birlikte dekanlığa müracaatları lâzımdır. Dil imtihanı 30.11.1950 perşembe günü saat 10 da fakültede yapılacaktır.
1 — Memurlar Kanununun 4 üncü maddesinin A, B, G, H, V, Z fıkralarında yazılı şartları haiz olduğunu gösterir belgeleri,
2 — Arkeolojiden mezuniyetini gösterir diplomanın getirilmedi lâzımdır. 115352)
BERLITZ LİSAN DERSHANESİNDE
Tatbik olunan ve dünyaca tanınmış
BERLITZ USÛLÜ sayesinde her yaşta ve kısa bir zamanda İNGİLİZCE — FRANSIZCA — ALMANCA lisanları öğrenebilirsiniz.
1 KASIM 1950 den İtibaren yeni kurslar açılıyor. Beyoğlu, 294, istiklâl Caddesi

Bafer
1
1370
19 5 0 KASIM
12
Ekim
30 136*
11.00 GÜneysu, Karadenlzden.
— 16.30 EtrÜak. Îzmlrden. — 21.35 Sus, Mudanvadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
Casus. 2 — Ahlret Yolcuları (Iklal de türkçe).
YENİ (84137) 1 — Şöhret ve Para. 2 — Sen Benlmaln.
YILDIZ (42847) Kahraman Yahudi, (üçüncü hafta)
İSTANBUL
ALEMDAR (23863) 1 — Kılıçların intikamı. 2 — İki Kalb.
AZAK (23542) 1 — Gece
Kıralı. 2 — Üç Ahbap
Elmas Peşinde.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) Bir Yetl-men»n Romanı.
AYSÜ (21917) 1 — Harman Sonu
Dönüşü. 2 — Zehirli Şüphe.
EMRE 1 — Gangsterler Peşinde. 2 — Kırmızı Güller.
HALK (21904) 1 — Korkunç Akın.
2 — Öldüren Para (ikisi de türk-çe).
İSTANBUL (22367) 1 — Vahşi Koşu. 2 — ihtiras Kurbanları.
KISMET (26654) 1 — Kara Şeytan. 2 — Kanunsuz Kahraman. 3 — Kanunsuz Sokak.
MARMARA (23860) Bir Yetlmenln Romanı.
MtLLİ (22962) 1 — Muhteşem Macera. 2 — Öldüren Kapı.
TURAN (22127) Üç Ahbap Çavuşlar Elmas Peşinde.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — is-
tiklâl Fedaileri. 2 — Aşk Bestesi.
KADrKÖY
BİZİM SİNEMA (Üsküdar) 1 -Nehirler Kırallçeal. 2 — Ateş Bekçileri. «
HALE (Kadıköy) 1 — Aşk Adası.
2 — İntikam Kılıcı.
OPERA (68714) 1 — Genç Kız Kalbi. 2 — Tarzan Maymun Adam. SUNAR: 1 — Vatana Dönüş. 2 — Kızıl Nehir.
SÜREYYA 160862) 1 — Benden Kaçamazsın. 2 — Tarzan Kara Kaptana Karşı.
Y ELI) KÖ İ İt M ENt 1—Monte Krls-tonun intikamı. 2 — Bir Hizmetçi Kızın Hâtıraları.
ANKARA x
ANKARA (23234) Slngoalîa (İkinci hafta devam).
BÜYÜK (15031) Kanlı İrmak.
CEBECİ (13846) Kaliforniya Fatihi.
PARK (11131) Çete.
SÜMER (1407) Makine Adamlar Kıralı.
8.20 Semplon. — 10.00 Ankara
(Motörlü). — 18.10 Ankara. — 20.30 Ankara.
BEYOĞLU
ALKAZAR (42562) 1 — Kanlı Akın.
2 — Felâket Yolcuları.
AR (44394) Korknk Kahraman. ATLAS (40835) öldüren Hatıralar. ELHAMRA (42235) 1 — Altın Ha- 1 sineleri. 2 Ölüm Melodini.
İNCİ (44595) Bir Yetlmenln Romanı.
ÎPEK (44289) Rebeka.
LALE (43395) Korkak Kahraman. MELEK (40868) Rebeka.
8ÜATPARK (83143) 1 — Vatan
Kahramanlan (Türkçe). 2 — Ekmekçi Kadın (Türkçe).
SÜMER (42851) Bir Vatan Doğuyor (Flllatln Harbi).
SARAY: Y’ıınon Opereti Fernonda.
SARK (40380) Bir Yetlmenln Romanı.
SIK (43726) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — Damgalı Doktor. 8 — Featlval Yıldızı.
TAKSİM (43191) Allah Kerim.
TAN (80740) 1 — Aşk MeHkeal. 2— Karanlık Geçit.
ÜNAL (49306) 1 — Zafer Yaratan
Kurutma tesisleri
Mel-al Sahhları ıŞİen fosfatlama tesisleri Kaynatma vc çıkarma tesisleri
^er çelil- ve cesamete _
Bo^a püskürme tesisleri
lam otomatik
BİR TECRÜBE
NASİHATTAN
YEKTİR
İnfraruj Ş»a
KREM
RTE Vİ
MASCHİNENFABRİK
JOHANN SCHİESSER
NÜRNBERG 20-14
(Almanya)
İLÂN:
İstanbul Üçüncü İcra
w
Memurluğunden
Bir borçtan dolayı mahçuz olup 10.000 Hra kıymet takdir edilen ve hâlen tstlnye caddesinde 87 No.lU arsa önünde bağlı bulunan İstanbul Limanının 2568 sicil sayısında kayıtlı 18, 28 uzunluğunda 2.80 genişliğinde bir, 1.08 derinliğinde 13.48 gayri safi tonilâtoluk 8.83 safi rüsum tonilatoluk benzinle müteharrik î. 1. O. S. T. î. E. 101 makine cinsli Kumanyada inşa edilmiş Avrupa adlı motörlü sandal (liman kaydına göre) 2004 No.lu kanununa tevfikan açık arttırma suretiyle paraya çevrilmesine karar verilmiştir.
Arttırma motörün bulunduğu Istinye Caddesi 87 No.lu arsada yapılacaktır. Arttırma peşindir. İştirak edecekler takdir edilen kıymetin yüzde yedi buçuk nispetinde nakit pey akçesi veya milli bir bankadan teminat mektubunun ibrazı şarttır.
îşbu motörün şartnamesi 13.11.1950 tarihinden İtibaren açıktır. Arttırmaya iştirak edecekler şartnameyi okumuş ve lüzumlu malûmatı almış kabul edilirler. Motörü görmek İsteyenler bulunduğu mahalde bekçisi olan Niko.va müracaat edebilirler. Birinci arttırması 8.12.1950 tarihine gelen cuma günü saat 16 dan 17 yo kadar mahallinde yapılacaktır. Bu arttırmada takdir edilen kıymetin yüzde yetmiş beşini bulduğu takdirde satış yapılacak, bulmadığı takdirde on gün temdit edilerek ikinci arttırması 18.12. 1950 pazartesi günü aynı mahalde çok arttırana ihale edilecektir.
Tellâllye rüsumu İhale pulları müşteriye aittir.
İpotek sahibi alacaklılarla İşbu man kaydı ile sabit olmayan alacaklıların satış bedelinin paylaşmasından istifade haklan yoktur. Bu gibi alâkadarların ilân tarihinden İtibaren on beş gün içinde müspet evraklariyle dairemize müracaat etmeleri İcap eder, işbu motörün gösterilen ilân tarzında satılacağı ve daha fazla malûmat almak isteyenlerin dairemizin 942-2190 sayılı dosyasına müracaatın ilân olunur.
(15485) ‘ •

întanbul Beyoğlu Anadolu yukaaı Ankara
İzmir
•• ••
• •
EDİNİZ
BUZ DOLAPLARI için PLÂSTİK SÜRAHİ
Karayolları Birinci Bölge Müdürlüğünden
Kapalı zarf usûliyle eksiltmeye konulan iş :
EMİNÖNÜ: İstanbul (EminönlH
— Hnfian Hulfıal (Küçükpaznr) — Abdülkadir (Alenıdar) — Süreyya (Kumkapı).
BEYOĞLU: Matkovlç (Merkez) — Galatosnray (Merkez) — Ertuğrul (Taksim) — ismet (Taksim) — Kara köy (Galata) — Maçka (Şişil) — Feriköy (Şişil) — Halıcıoğ-lu (Hasköy) — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH: îcımnll Hakkı (Şchzade-bnşı) — Salâhnddln Gürgen (Aksaray) — Emin Rıdvan (Snmatya)
— Haseki (Şehremini) — Ahmet Suat (Karngümrük) — Orhan Av-cıoğlu (Fener).
EYÜP: Ayvunsaray (Şifa). BEŞİKTAŞ: Nnll Halit — Ortn-köy — Gıyascddin Dlvanhoğlu — Merkez lBebek).
KADIKÖY: Merkez (Kadıköy) — Feneryolu — Erenköy — A Cafer Çağatay (Bostancı) — Çamlıyurt (Üsküdar).
HEYBELİ AD A: Hevbelfada. BÜTÜKADA: Merkez.
ANKARA: Anafsrtalar — Sağlık
— Halk.
İZMİR: Halk (Basmahane) —Birlik (Kenıeraltı) — Yardım (Alsasıcak) — Cumhuriyet (Eşrefpaşa)— Kara taş (Yalılar).
1 — Bursa - Yalova yolu üzerindeki ahşap Gemlik Köprüsü ile yine aynı yol üzerinde betonarme Orhangazi ve Karsak köprüleri inşaatıdır.
2 — Keşif bedeli 132.712 lira 50 kuruştur.
8 — Eksiltme 1.12.1950 tarihinde cuma günü saat 15 te Bostancı Küçükyalıda Yollar Birinci Bölge Müdürlüğünde müteşekkil komisyonda yapılacaktır.
4 — Bu İşe ait evrak şunlardır:
Sözleşme,
Eksiltme projeleri,
Bayındırlık işleri genel şartnamesi.
Serldöpriler (her üç köprüye ait)
Projeler,
Büyük köprüler fenni şartnamesi
Keşif hulâsaları.
Hususî ve fenni şartname ve buna merbut diğer evraktır.
5 — Takım halinde hazırlanan bu evrak 664 kuruş mukabilinde Yollar 1. Bölge Müdürlüğünden temin olunabilir.
6 — İsteklilerin 7885 lira 63 kuruşluk geçici teminat yatırdıklarına dair makbuz ibraz etmeleri ve 1950 yılında ticaret odasında kayıtlı olduğuna dair belgesi bulunması ve eksiltme gününden - tatil günleri hariç - üç gün evvel - buna benzer iş yaptığını ispat edecek evrakta - Bölge Müdürlüğüne müracaat ederek ehliyet belgesi alması lâzımdır.
7 — isteklilerin (6) ncı maddede yazılı belgelerle kanunî ta-rifat dairesinde hazırlayacakları teklif zarflarının arkalarını mühürle mühürleyerek eksiltmeden bir saat öncesine kadar adı geçen komisyona makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
8 — Para vesaire gibi herkesin elinde bulunan şeylerle mühürlenmiş veya noksan hazırlanmış zarflar kabul edilmlyecektir.
9 — Postada vaki gecikmeler de kabul edilmez. (15109)
BürüKDERE PARKKIŞUK SALONU
Cumartesi
PAZAR
GÜNLERİ
Matine, Suare, Müzik ve Dam
- Mutlak Huzur
En taze balıklarımızı ve nefta I yemeklerimizi lütfen deneyiniz.
UCUZLUK ESASTIR
DÜĞÜN, ZİYAFET ve EĞLENCELER UCUZ FİYATLA TERTİPLENİR
Türkiye Demir ve Çelik Fabrikaları
Müessesesi Müdürlüğünden:
Müessesemlzde mevcut 12293 kilo hurda bakır tel açık arttırma suretiyle satılacaktır.
Arttırma 27.11.1950 pazartesi günü saat 16 da Karabükte mUessescmlz Ticaret Şefliğinde yapılacaktır.
Hurda bakır teller İş gün ve saatlerinde müessesemlz sahasında görülebilir. Satış şartnameleri müessesemiz ticaret şefliğinden alınabilir.
Taliplerin belirli-^Un ve saatte 300 liralık temLnatlariyle birlikte hazır bulunmaları Hân olunur.
Müessesemlz satışı yapıp yapmamakta serbesttir. (15363)
Ecnebi muhaberat şefi alınacak
Türkiye Emlâk ve Kredi Bankasından :
Bankalarda ve mali müesseselerde çalışmış, muamelâta ve ecnebi muhaberata aşina, iyi fransızca bilen bir muhaberat şefi, genel müdürlüğümüzde çalıştırılmak Üzere hizmete alınacak ve kendisine, Usan derecesine ve kabiliyetine göre tatmin edici aylık verilecektir.
Ankarada bulunanların Genel Müdürlük Personel Müdürlüğüne, Îstanbulda olanların şubemiz müdürlüğüne 18.11.1950 tarihine kadar müracaatlarını İlân ederiz. (15443)
GAYRİMENKUL SATIŞI
Fatih 3 üncü Sulh Hukuk
Y argıçlığından:
45 Satış
. Zekiye, Şaziye, Fevzlye, Fatma Tunalı. Necmeddin, Süleyman, Sıdıka, Emine, diğer Emine, Ali Gören ve Ahmet Mendik* linin İştirak halinde mülkiyet olarak mutasarrıf olduklan Fatih Karagümrük Atikallpaşa, Feyzlp&şa caddesi eski 13 yeni 23 taj 152 - 154 kapı numaralı altında dükkânı olan 188 M2 sahalı 25.135 lira muhammen kıymetli ayn ayn iki kapısı bulunan ve zemin katı karglr diğer İki katı bağdadi ahşap üç katlı ve zemin katında su kuyusu, kömürlük, bir oda mutbak. helâ ve birinci katında sağda iki oda, mutbak, helâ ve solda bir sofa iki oda ve üst katta sağda iki oda ve bir sofa ve sol tarafta bir oda bir helftdan vesair müştemilâttan İbaret eletrik tesisatı bulunan su ve gazı olmayan İşbu gayrimenkul mahkeme kararma tevfikan şüyunun İzalesi zımnında Vilâyet karşısında Fatih 3 üncü Sulh Hukuk Yargıçlığı kaleminde 4.12.1950 pazartesi günü saat 10 dan 12 ye kadar icra olunarak muhammen bedelinin % 75 ini bulduğu takdirde en çok taliplisine kat! ihalesi yapılacak, bulmadığı takdirde İkinci açık arttırması aynı yerde ve saatte 14.12.1950 perşembe günü İcra olunarak en çok talibine ihalesi yapılacaktır» Müzayedeye girenlerden muhammen bedelinin % 7.5 nispetinde pey akçesi alınacaktır. Teilâltye resmi, İhale pulu, taviz bedeli ve tapu harçları müşteriye alt olup müterakim vergiler satıştan ödeyecektir. Müzayedeye iştirak edenler gayrimenkulu görmüş, lüzumlu bilcümle m&limatı almış ve satış şartlarını aynen kabul etmiş farzolunurlar. Peşinen veya verilecek mehil içinde ihale bedelinin tamamı ödenmediği takdirde icra İflâs Kanununun gayrimenkul satışlarına dair olan hükümleri aynen tatbik olunacalctır.
Mezkûr gayrimenkul üzerinde herhangi şekilde hak İddiasında bulunanların evrakı müsbiteleriyle birlikte satış zamanına kadar müracaatları lâzımdır. Aksi halde haklan tapu sicillinde kayıtlı olmayanlar paylaşmadan hariç kalırlar. Daha fazla malûmat almak isteyenlerin gayrimenkulu görmeler! ve mhkemc-nin 45 ayılı satış dosyasına müracaattan ilân olunur. (15461)
Türkiye Emlâk ve Kredi
Bankasından :
Bankalarda ve malî müesseselerde çalışmış, muamelâta aşina, iyi fransızca . almanca . İngilizce bilenlerden ikişer kişi alınarak Genel Müdürlüğümüz ihtisas şubelerinde şef vaziyetinde çalıştırılacak ve kendilerine, Usan derecelerine ve kabiliyetlerine göre tatmin edici aylıklar verilecektir.
Ankarada bulunanların Genel Müdürlük Personel Müdürlüsünde. îstanbulda olanların şubemiz müdürlüğüne 18.11.1950 tarihine kadar müracaatlarını ilân ederiz. (15442)

REKLAM
KULESİ
TAKSİM’de
ANKARA:
8.28 Açılış ve program. — 8.30 M.S.Ayarı, haberler ve hava raporu. — 8.45 Günaydın (pl).
9.10 Günün programı. — 9.15 Radyo İle İngilizce. — 9.30 Sevilmiş parçalar (pl). — 10.10 Konuşma. —
10.25 Makamlardan bir demet. — 11.05 Temsil: Pazar »keçi. — 11.30 Hep bcçabor söyllvelim (Yurtlan sesler korosu). — 12.00 Dans orkestrası (pl). — 12.30 Telden tele. — 12.50 Oyun havaları (Bağlama takımı). — 13.00 Haberler. — 13.15 Radyo ualon orkestrası (Sedat Ediz ve arkadaşları), — 13.30 Ö£lo Gazetesi. — 13 45 Radyo salon orkestrasının devamı.— 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18 00 M S Ayarı. — 18 00 İncesaz (Nihavent faslı). — 19.00 M.S.Ayan ve haberler. — 19.1.5 Tarihten bir yaprak. — 10.20 Akşamın karma müziği (p|). — 20.00 Şarkılur. -
20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Genç müzikçinin sesi.
— 20.45 Filim yıldızlarından melodiler (pl). — 21.15 Viyolonist Colette Frantz ln koman resitali. Piyanoda: M İta t Fenmon. — 22.00 Konuşma: Spor saati (günün haberleri). — 22 15 Dans müziği (pl). —
22.45 M.S.Ayan ve haberler, — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış vo programlar. — 13.00 Haberler. —
13.15 Küçük orkestra. — 13.45 Harry Horllck Orkes-trasjLndan sambalar (pl).— 14.00 Saz eserleri, oyun
havalan. — 14.20 Dans müziği (pl). — 14.30 İnönü Stadından naklen »ile knrşılaşmatanntlan Gnlntnsn-r/ıy-F. Bahçe maçının yayını. — 16.10 Dans müziği (pl). — 16.20 Çocuk köşeni . Bir masal. — 16.30 Çocuk kitapları haftası münasebetiyle konuşma. — 16.40 Şarkılar (Sadi Işılay—17.15 Gioacchino Rom-slnl'dcn uvertürler (pil. — 17.30 Şarkılar (Akile Ar-tun). — 18.00 Haftanın bestekârı Jea.ii SibcİİUN (pl). — 18.30 Dans müziği tllrkçe tangolar — 19.00 Haberler, — 19.15 İJitanoul haberleri. — 19.20 Fasıl heyeti. — 20.00 Andrews kardeşlerden 3 plâk. — 20.10 Serbest saat. — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Şarkılar (Sabite Tur). — 21.00 Hukuk konuşması. — 21.16 Dinleyici istekleri klAalk Türk müziği. — 21.45 Haftanın apor haberleri. — 22.00 Senfonik müzik (pl). — 22.45 Haberler. — 23.00 Program ve dans müziği (pl). — 23.30 Kapanış.

Soldan »nğa:
1 — Temadi ettir; Bir tahta nev'i 2 — Tekirin kovaladığı; Belirti. 3 — Halk; Eski harflerden birinin okunuşu. 4 — Tersi Afrlkada bJr nehir; tstanbulun bir kazası. 5 — Toprak. Erkek. 6—Annemin annesi; Avuç içi. 7 _ Tutukluk. 8 — Nefi edatı; Edevat taharri et (iki kelime). 9 — Gelir temin eden şey tedarik et (iki kelime); Tekrarlanırsa tabanca «esi olur. 10 — Sergüzeşt; Sondaki harisiz zer’et.
Y'ukarıdan asnğı:
1 — Hacmi küçülen; Yarım. 2 — Dış görünüş; Fasıla. 3 — Taharri e-dllen; Tersi aıfat takısı. 4 — Madeni İp; Bir harfin okunuşu; Tersi tavır. 5 — Âlâ; Baştaki harisli çoğul edatı. 6 — Bir harfin okunuşu; Bir pamuıc cinsi. 7 — Bir nevi tıbbi müdahale. 8 — 1892 de Ölen Fransız kompozitörü; Müheyya. 9 — Fransızca geldi; Tersi dörtköşedir. 10 — Ecnebi mümessil binası.
EKEMPLAR Vapuru limanımızda olup 13 kasımda eşyayı ticariye alarak yukarıdaki Umanlara hareket edecektir
Vapur kumpanyası PİRE - NAPOLİ ve CENOVA’dan NEW-YORK için LAGUARDİA EXOCHORDA, EXETER» EX-CAMBİON. EXCALtBUR lüks transatlantik vapurlariyle yolcu kabul eder. Fazla tafsilât için Galatada Tahir hanın-da 3 Üncü katta HAYRt ARABOĞLU ve Ş.sına müracaat olunması. Tel: 44993-2-1

Rüya Görüyor musunuz
Yeni çıkan, her yaştaki bayanlar ve baylar için ayn ayn tâbir edilmiş
RÜYA YORUMLARI'Nl
KİTAPÇILARDAN ARAYINIZ.
Fiyatıl 100 kuruş

12 Kasım İP M)
ALMAN TAM DİZEL TRAKTÖRLER! I k
Galata - Tabir Han
ra
YENİ İSTANBUL
*
Suyla 7
Telefon : 40430 - 42678
Telgraf : Lamet - İst.
OONIUM NITRO-SULFST
ANKARA YAYLA MAKARNA ve İRMİK FABRİKALARI
Bayın mlleterllrtinln ınrnrlı lateMeri ürerine humıM İtina İle imal etmiş olduğu fevkalftde neft»
YAYLA Tarhanalarını s a t i 9 a başladığını ve bllûmum
BAKKALİYE Mağazalarının siparişlerini kabul etmekte olduğunu arzeder.
ANKARADA Toptan Sohş Yeri : Yayla İrmik ve Makama Fabrikaları
İSTANBULDA Toptan Satış Yeri: Eminönü - Balıkpazan No. 73 - 75 YAYLA Fabrikaları SATIŞ DEPOSU
Telefon : 24079

Erkekler
niçin traş olur?
Cevabı gayet basittir : temiz ve yakışıklı görünmek için —
Fakat bundan maada, ekseri erkekler için, her gün traş olmak adetâ bir itiyat olmuştur;
o derece ki traşsız geçen bir gün, onlara aksi bir gün gibi görünür.
g||


Beyoğlu Beşinci Sulh Hukuk Yargıçlığından :
950/55 Tereke
Beyoğlu KaJyoncukulluk, Bü-yük bayram sokak 36 No.lı evin bir odasında oturmakta iken ö-lerek terekesine yargıçhğımızca el konulmuş bulunan Yorgo Konkemos'dan alacaklı olan kimselerle borçlularının ilân tarihinden itibaren bir ay. miras-çılık iddiasında bulunanların üç ay zarfında yargıçlığımıza müracaat etmeleri, aksi takdirde terekesinin hazîneye devroluna-cağı İlân olunur. (15452)
Piyasada hissedilen şiddetli "ihtiyaç dolayısıyla HARRİS fırçaları uçakla geliyor Uf

g • t
4 | 1

Harris
I


B/J? TRAKTÖR SAHİBİ OLMANIN ZAMANI GELMİŞTİR


BEYGİRLİK TİPLERİN İkinci partisi yakında gelerek teslimata başlanacaktır. MARSHALL PLÂNI KREDİLERİ DAHİLİNDE 5 SENE TAKSİTLE satılacak olan bu traktörler için kayıtlara başlanmıştır. Büyük bir miktar gelmekle beraber mevcudumuz bitmek üzeredir. Acele ediniz.
Bilumum büyük vilâyetlerdeki acentelerimizde kayıtlarınızı yaptırabilirsiniz.
BOL YEDEK AKSAM
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
TERKİBİNDE BOL VİTAMİN, KALSİYUM VE FOSFAT MÜREKKEBATI MEVCUTTUR.
Traş olmanın, insanın maneviyalı üzerine de tesir elliğine şüphe yok* tur. Mamaahh iyi traş olmanın bahşettiği tazelik ve rahatlık hissi, bilhassa kullanılan bıçağın kalitesine bağlıdır.
En iyisi, oyulmuş, yeni
STAR bıçaklarını kullanmaktır.
Bu fevkalâde bıçağı kullanmakla traş olmanın tam zevkine. kavuşacaksınız.

Oyulmuş STAR bıçaklarını ısrarla isleyiniz!
Hiç bir masraf İhtiyar etmeden Ankara'da kullanışlı, zarif ve sağlam BAHÇELİ EV ve işlek hir semtte DÜKKAN
sahibi olınak isterseniz, talihinizi deneyiniz! 1950 ikramiye plânının son çekilişi:
29 ARALIK
1
ve dolgun para ikramiyeleri.-
EV ve Dükkânların Veraset ve İntikal vergilerini Bankamız öder.
150 Ura bak iye D TASARRUF HESAPLARI ba çekilişten faydalanırlar. Her 500 lira için ayn bir kura numarası verdir.
SATILIK KÖŞK
Caddebostanında, Bağ d ad Caddesinin deniz cihetinde plA-ja, gazinoya, vapura yakın ve çok rağbet gören bir yerinde, bir buçuk dönümlük bahçenin meyva ağaçlan yetlşmlf kıymetli çamlıkları İçinde yaz kış oturulacak, yazılan ayrıca kiraya verilecek müstakil üç daireli, konforlu, telefonlu (boş teslim edilmek üzere) bir köşk uygun fiyatla satılıktır.
(Terkostan başka, kuyudan motör tcslsatiyle tükenmez bol suyu vardır.)
Müracaat: (
Pazartesi, çarşamba, cama günleri saat • dan 19 ye kadar Galata. Bankalar Caddesi, Ünyon Han 2 nd kat No, 24

DOKTOR
ZÜHTÜ TEVFİK ERMAN
Avrupa seyahatinden avdet etmiş. hastalarını kabule bağlamıştır.
Taksim Toııer Palaa 26/8 Telefon: 40881
ONKORP 193B

Halis Alman Kimyevi Gübresi
Garanti % 26 Azottu

AMON SÜLFAT’t an % 30 nispetinde fazla gıda! Azotu havidir
Yolda bulunan partiye müşteri kaydına başlanmıştır.
KOHLENWERTSTOFF - AKTIENGESELLSCHAFT GR U PPE
DEUTSCHER AMMONIAK - VERTR1EB (DAV)
Bochum - (Almanya)
Türkiye Umumi Mümessili :
TÜRKMAY

TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
Galata, Gümrük Caddesi 221

Tel. : 44128
Satış yerleri:
Telgraf : Türkmay - İstanbul
Adana
Mersin
İzmir
: Türktam. Türk Tarımsal Acentelikler
Müessesesi - Abidinpaşa Caddesi 97 t Türktam, Türk Tarımsal Acentelikler
Müessesesi - Silifke Caddesi 99
: Bahri î ş m e n, Dr. Hulûsi Alataş Caddesi, No. 25



i SÎZİNDE ŞİRİN BİR ik TUVANIZ OLABİLİR!..
SÜRPRİZ GÖMLEKLERİ
Size 1 ev. 2 otomobil. 2 Avrupa seyahati, 9 Radyo 1 Buz dolabı ve 5.000 den fazla hediye kazandırır

Ingiltere lik maçları
e
Spor teşkilâtımıza yeni bir veçhe verilirken
Arsenal, Sunderland'ı 5-1 mağlûp etti
Londra. 11 (YİRSı — İngiltere lik maçlarındA bugün alınan neticeler şunlardır:
Arsenal-Sıınderland: 5-1. Burnley-Wolverhanıpton: 2-0. Chelsea-Man-ehester United: 1-0. Everton-Tettcn-ham 1-2. Huddersfield - Liverpool: 2-9 MMd^sbroıifirh-Derby Coıınty : 1-1 Nesvcastle - Ful ham: 1-2. Ports-mouLü-unarlton 3-3. Shefficld Wed-nesday-Aston Villa 3-2. Stoke Cit.y-Blackpool: 1-0. W, B. Albion-Bolton: 0-1.
İkinci küme karşılaşmalarında alınan bazı neticeler ise şöyledir: • •
Birmingham-Doncaster: 0-2. Gar-diff-Hull City: 2-1. Coventry City -Stvansea. 3-1. Manchester Clty-West-ham: 2-0. Notta County-Blakburn Rovers* 1-1. Qııeens Park Rangers-Shefficld United: 2-1.
kak Milli Takımı ile yapılacak futbol maçı
NisAn 1951 ayı İçerisinde tzmir-de (Bı Millî Takımımızla Irak Millî Takımı arasında yapılacak maça İzmir karması fB> Millî Takımımız o-larak çıkacaktır. Bu maçtan sonra, aynca Bağdat . İzmir arasında da bir temsilî maçın oynanması kabul edilmiş bulunmaktadır.
Sulh! G uranla
Galatasaray-Fenerbahçe Takım kaptanları Gündüz ve Cihat geçen senek! karşılaşmalarda Hakem beraber kaleleri seçerlerken
Bugün iki ezelî rakip karşılaşıyor
Galatasaray Fenerbahçe maçını hanai takım kazanacak.
Türk sporunun alemdarları olan iki ezeli rakip, Galatasaray İle Fenerbahçe takımları bugün 134 üncü karşılaşmalarım İnönü Stadyumunda yapacaklardır.
Bugün Fenerbahçe karşısına çıkacak olan GalatasaraylIlar, iık maçlarının başında Ingiltereye yaptıkları seyahat dolayısiyle geçen sezon-dan bu sezona geçerken yaz tatili yapnuyarak Fendikte kampa çekilmişler ve İki aylık sıkı bir çalışmadan sonra Lonöraya gitmişler ve döner dönmez de lik maçlarına başlamışlardır. Bu sıkı çalışmak San -Kırmızı İdarin aleyhine olmuş ve lik
F.Bahçe ve G.Saray Ingiltereye çağırıldı
Her iki takımın da yapacağı maçların programı tesbit edildi
Galatasaray Futbol Takımının lngiltereyi ziyaretinden soma. İngiliz takı nlan Türk takından ile karşılaşmayı arzu etmişler ve baş kulüplerimizden Galatasaray ile Fe-nerbalıçeyi beş maç yapmak üzere memleketlerine davet etil işlerdir.
Tesbit edilen maç tarihleri îrgil-tecede bıtbol festivaline tesadüf ettiği cihetle büyük bir ehemmiyet taşımaktadır.
İngiltere Futbol Federasyonu vasıl asiyle Türk Futbol Federasyonuna bildirilen bu davet, her iki kulübümüze de bildirilecektir, Aynı zamanda bu tarihlerde Ingiltereye b’r çok takımlar da davet edilmiştir. Bunlaı arasında bir turnuva yapılacaktır.
Galatasarayın böyle bir daveti ev-
Bugünkü kanunun ihtiyaçlara cevap verebilecek bir şekilde yeniden tanzim edilmesinin behemehal lâzım olduğu
1938 yılında yürürlüğe giren Beden Terbiyesi kanununu günün ihtiyaç ve zaruretlerine göre yeniden ayarlamak maksadiyle Millî Eğitim Bakanlığı tarafından tertip olunan kongre malûm bulunduğu üzere An kara da bu hafta içinde toplanmış ve dört gün nıüs. temirren devam ettikten sonra nihayet bulmuştur.
Spor işlerinde Ihtftaslarlyle tanınmış milletvekilleri, bölge mümessilleri, kulüp İdarecileri, öğretmenler, gazeteciler ve daha bir çok güzide zevattan mürekkep memleketimizin dört bucağından gelen yüze yakın delegenin iştirakiyle yapılmış olan bu kongre bugüne kadar akdolunan toplantılara nazaran başka bir manzara ve mahiyet taşıyordu. Tamamiylr Istişarî mahiyette idi. Rey veril, miyecek herkes mütalâasıhı, nok-tai nazarını, İçinden geldığ gibi, açıkça ifade edecekti. Hiç bir mülâhazanın tesiri altında kalınmadan İleri sürülecek mütalâalarda fikir birliği hâsıl olan noktalar ü-zerinde derhal toplantıyı takiben durulacak bunlar yeni yapılacak kanun tasarısında ele alınacaktı. Böyle bir kongreye şahsan lüzum görmüş olan genç ve değeıli Milli Eğitim Bakanı bizzat toplantıya riyaset ediyor ve müzakereleri büyük bir dikkat ve alAka ile takip ederek icabında işe yarayacak notlar bile alıyordu.
Her şeyden evvel şunu söylemek lâzımdır ki savın Bakanın, memleket dâvasının en önemli konularından birini teşkil eden sporun yurdumuzda daha geniş mâna ve ölçüde kalkınmasını sağlamak i-çin gösterdiği bu çok yakın ve İçten alâka bütün murahhaslar ü-zerinde büyük bir tesir yapmış, ileride alınarak kararlar hakkında herkese tam bir emniyet ve itimat telkin etmiştir.
Toplantıda bir karara varılmamış olmakla beraber cereyan e-den uzun görüşmeler ve münakaşalar sonunda tebellür eden ka-
maçlannda yaptıkları 4 maçın birinde Emniyet Takımiyle berabere kalmış geçen hafta da Vefalılara a-çık farkla mağlûp olmuşlardı. Buna mukabil Fenerbahçeliler yaptıkları 4 maçı da galibiyetle bitirmişlerdir.
Galatasarayın geçen haftaki Vefa karşısında aldığı acı ve açık mağlûbiyet oyunun heyecan ve ehemmiyetine halel getirecek değildir.
Filhakika Galatasarayın bu mağlûbiyeti bütün zihinleri karmakarışık etmiştir. Ama ezelî rakibi Fenerbahçe ile yapacağı maçta alacağı netice İçin bu kati bir kıstas olamaz.
velce de kabul ettiğine göre Fener-bahçenin de Ingiltereye gitmemesi için hiç bir mâni yoktur. Bu itibar, la iki takımımız da Ingiltere futbol festivali maçlarına iştirak edeceklerdir.
Tesbit edilen maç tarihleri şöyle-dir:
7 mayıs 1951: Galatasaray . Q. P. Rangers;
12 mayıs 1951: Galatasaray -Burnley;
14 mayıs 1951: Galatasaray - Lu-ton Pown,
9 mayıs 1951: Fenerbahçe . Co-ventry;
12 mayıs 1951; Fenerbahçe-Charltom
nantlere göre vâsıl olunan neticeleri tefrik edebildiğimiz kadar şu suretle hulâsa etmek mümkündür:
1 — Bugün yürürlükte bulunan Beden Terbiyesi Kanununun tatbikatta aksayan bir çok tarafları olduğu gibi bıı kanun İnsan hak ve hürriyetlerine ve anayasaya mugayir hükümleri de ihtiva etmektedir. 1938 yılındaki dünya ah. val ve şeraitinin ve o zamanki haleti ruhiyenin tesiriyle vücuda getirilmiş olan bu kanun behemehal bugünün ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir şekilde demokratik esaslar dahilinde yeniden tanzim edilecektir.
2 — Bütün memleket gençliğini bir araya toplayan ve bu İtibarla sporcu kütlesinin maddei iptldalyesinl teşkil eden okullarda, ve diğer taraftan askerî teşekküllerde spora bugünkü durumundan daha geniş mâna ve mahiyette bir önem verilmelidir.
3 — Sivil, asker, talebe gibi bir takım tefrikler yapılmadan spor bir kül halinde mütalâa edilerek ona göre idare edilmelidir.
4 — Bugünkü ihtiyacı karşılamaktan uzak olan spor tesis ve levazımı okul içi ve dışı daha ziyade arttırılmalıdır.
5 — Aşağıdan yukan bir kademe takip edilerek federasyon baş. kanlan, bölge teşkilâtında vazife nlan ajanlar ve İstişare kurulları bugünkü gibi tayin suretiyle değil de seçim suretiyle yapılmalıdır.
6 — Bugünkü haliyle yalnız törenlere iştirak ettirilmekle İktifa olunan izciliğe daha geniş anlamda ve memleketşümui mahiyette bir teşkilâtlanma imkânı verilmelidir.
7 — Sporcuların ahlâk ve morali Üzerinde fena tesirleri görülen gizli profesyonellik ortadan kaldırılmalı ve profesyonellik resmen ilân edilmelidir.
8 — Nüfuz ve otoritelerinden İstifade edilmek maksadına mâ-
Bu iki kulübün kuruluşundan beri yaptıkları maçlarda evvelki durumlarına bakarak yapılan tahminler daima falso ile neticelenmiştir.
Her zaman Galatasaray . Fener-bahçe maçının kendine mahsus bir hususiyeti vardır. İki ezel! rakibin yaptığı bütün karşılaşmalar bızlere bunu ispat etmiştir. Galatasaray eıı zayıf zamanında kuvvetli Fenerbah-çeyi, Fenerbahçe de en zayıf zamanında kuvvetli Galatasaray Takımını yenmiştir.
Bugünkü Galatasaray . Fenerbahçe maçında galibiyeti temin edecek esaslı şart, oyuncuların sinirlerine olan hâkimiyetidir.
Fenerbahçe Takımı, bugün kaleci Cihadı da aralarına alarak sahaya çıkacaktır. Kaleci Şalaplnin Ani rahatsızlığı. Erdalın da henüz istenilen formuna girmemesi Cihadı tekrar sahaya çıkarmış olacaktır
Haf hattının Saiâhaddin, Kâmil, M Ali şeklinde tertip edileceği ve muhacim hattının da ErolÜn bulunmaması dolayısiyle Zekeriya, Bahri, Suphi, Lcfter ve Halit şeklinde çıkacağı öğrenilmiştir.
Galatasaray Takımında bugün o. saslı bir değişiklik yapılacaktır.
Vefa karşısına çıkan Galatasaray Takımı muhacim hattının sağ kanadı Muhtar ve Reha ile takviye edilerek şu tertipte sahaya çıkacaktır: Turgay — Naci, lstepen — Musa, Bülent. Necmi — Muhtar. Reha. Gündüz, Muzaffer, Bülent.
Bugün 134 üncü karşılaşmalarını yapacak olan iki takımımıza da muvaffakiyetler ve iyi oyunlar temenni ederiz, Vedat ET EN S EL
bir kere daha anlaşıldı
Yazan : Sadi KARSAN
tuf olarak bugünkü mevzuatta valilerin bölge spor başkanlığını da deruhte etmelerinin, bu işlerlo bizzarur yakinen alâkadar olamamaları ve ekseriya spor İşlerinden anlamamaları dolayısiyle tatbikat, ta faydalı olacak yerde çok defa mahzurları görüldüğünden, aynen bu vazife kendilerine tahmil edilmemelidir.
9 — Spora müdahalecilik zihniyetinden uzak bir hüviyet verilmeli fakat devlet hiynmesinin fay. dalarından müstağni kalınmamalıdır.
10 — Sporcuların mütehassıs e-lemanlar tarafından yetiştirilmeleri. sıhhî kontrol ve muayenelerinin suna ildir.
11
lAyıkiyle yapılmaları huşu, dikkat ve itina gösterilme-
sporun gerekli
amatör
— Beden terbiyesinin İlmî met.odlar dahilinde tatbiki ve onun mütemmim bir cüzü olan her branşta İnkişafı İçin tedbirleri almalıdır.
12 — Spor İdaresine
bir ruh ve zihniyet verilmelidir.
Memleket sporunu bugünkü halinden daha yüksek bir seviyeye ulaştıracağına hiç şüphe edilmemek lâzım gelen yukanda on İki maddede hulâsa edebildiğim bu kanaatler dairesinde bir kanun tasarısı hazırlanması için mütehassıs komisyonlar kurulacaktır.
Kongre müzakereleri bazan çok çetin safhalar arzetmiş ara-sıra da ölçüsüz bir lisan ile yersiz tArİzlerde bulunulmuştur.
Fakat mücadeleci bir ruh taşıyan sporcuların akdettikleri her kongrede olduğu gibi bu toplantının sonunda da sporculuğa yakışan samimî bir anlayış havası i. çtnde müzakereler sona ermiştir.
Şimdi bütün kalbimizle bu toplantıda teati olunan fikirler dairesinde hazırlanan tasarının bir an evvel tatbik mevkiine konma, siyle memleketimiz sporu için daha hayırlı neticeler vermesini temenni edelim.
İsveç futbol takımı geliyor îsveçin en kuvvetli futbol takımlarından olan Elfsborg Futbol Takımı 15 kasım çarşamba günü şehrimize gelmiş olacaktır.
İsveçln Elfsborg Takımı İlk maçını gelecek hafta cumartesi günü Fenerbahçeye karşı yapacaktır. î-klncl maçını pazar günü Beşik-taşla, üçüncü maçım gelecek cumartesi Galatasarayla ve son maçını da pazar günü Üç kulüp muhtelitiyle yapacaktır
Elfsborg Takımı hâlen îsveçte yapılan İlk maçlarında üçüncü vaziyette bulunmaktadır.
Ankara lik maçları
Ankara. 11 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bugün şehrimizde lik maçlarına devam edilmiştir. Maltepe ile Kalespor arasında yapılan birinci maçta Maltepe 2-1 galip gelmiştir.
ikinci maç, Hacettepe İle Demir-spor arasında İdi. Hacettepe 13 üncü dakikada kendi kalesine bir gol at-mış, fakat birinci devrede bir gol atmaya muvaffak olarak devreyi beraber bitirmişlerdir.
Demirspor, İkinci devrede daha iyi oynamasına rağmen vaziyet değişmemiş ve maç 1-1 berabere sona ermiştir.
G.Sarayın yeni idare heyeti bu hafta seçilecek
Galatasaray Kulübü Murakabe Heyetinden bazılarının gösterdiği lüzum üzerine yeni idare heyetinin seçimi bu hafta içinde yapılacaktır.
Galatasaray Kulübünün İdare heyeti bugünlerde bir tebliğ yayınlayarak toplantı günü ilân edecektir.
Bugünkü ~ program ~
İNÖNÜ STADINDA:
12.30 Beykoz - Emniyet
11.30 G.Saray . Fenerbahçe
ŞEREF STADINDA:
10.— Beşiktaş B . K.paşa B 12.00 Vefa B . Istanbulspor B
VEFA STADINDA:
10.30 Karagümrük - Demirspor
12.30 Beyoğluspor . Davutpaşa
14.30 Kurtuluş - Adalar
A.HİSAR SAHASINDA:
10.30 Beylerbeyi . Tarabyt
12.30 R.Hisar - Boğaziçi
14.30 Selimiye - Büyükdere
EYÜP SAHASINDA:
10.30 Rami . Haliç
12.30 Ak ıdar - Topkapı
14.30 Cihangir . Ortaköy
PUVAN CETVELİ
O. G. B. M. A. Y. P.
Beşiktaş 5 3 2 — 19 5 13
Fenerbahçe 4 4 16 3 12
Vefa 5 3 1 1 13 5 12
Galatasaray 4 2 1 1 6 6 fi
tstanbulspor 5 1 1 3 6 13 8
Kasır paşa 5 - 2 3 6 19 7
Emniyet 4 - 2 2 3 10 6
Beykoz 4 - 1 3 4 12 5
Vefa I. Sporu 5 -1, Beşiktaş da
Kasımpaşayı 6 - 2 mağlûp etti
Beşiktaş muhacim hattı güzel bir oyun çıkarttı —Fakat Kasımpaşalı bir oyuncu nahoş bir hâdiseye sebep oldu
Lik maçlarına bugün İnönü Stadında mahdut bir seyirci kütlesi önünde devam edildi.
Günün ilk karşılaşmasını yapan Vefa-tstnnhulspor Takımları şu kadrolarla .«tahaya çıktılar
Vefa: Şükrü-Mustafa, Rahml-Zeki, Melih, Salâhaddin-tsfendlyar. Galip. Garbls, tsmet, Kâzım.
lstanhulspor: Fehmi, Saim. Temel-Merih, Kenan. Metin-Yılmaz, Günaydın, Hüseyin. Aydemir, Halûk.
Hakem: Mustafa Güventürk,
Süratli bir tempo ile başlıyan devrenin ilk 8 inci dakikasında Vefalılar İsmetin sütü ile ilk gollerini yaptılar.
Oyun 20 inci dakikadan itibaren müvazonoll cereyan etmesine rağmen, Vefa 38 inci dakikada İsmetin bir ortasından faydalanan Isfendlyarın kafa vuruşiyle ikinci gollerini kazandılar.
Devre 2-0 bitti.
İkinci devrenin başlaması ile topu kapan tsmet Vefanın üçüncü, dokuzuncu dakikada da yerden bir şütle dördüncü golleri yaptı. Galibiyeti garantilemiş bulunan Yeşll-Bey azlı lar çok serbest ve rahat bir oyun tutturdular 24 üncü dakikada yine tsmet yerinde bir kafa vuruşu ile Vefaya beşinci golü de kazandırdı.
Otuzuncu dakikada Zekiden İnkişaf den bir Vefa akmında top ânî olarak Isfondiyara kadar geldi, lsfendiyarın tstanbulspor müdafileri İçine kadar sokularak verdiği pası Garbis dışarı atarak kaçırdı.
Hemen akabinde yeni bir Yeşll-Bey az hücumunda top Galibi buldu. Galibin Konanı üzerine çekerek İsmete uzattığı topu tsmet Fehminln kucağına atarak Vefayı bir golden mahrum bıraktı.
Kırkıncı dakikada îstanbuîsporlu-lar mukabil bir hücuma geçtiler. Aydemirle Haluğun müşterek paslaşarak götürdükleri top Vefa kalesi İçin tehlikeli oldu.
Vefa takımı bugün de derin paslı ve güzel deplasmanlı bir şekilde oynadı. Bugünkü güzel oyunlarından dolayı Vefalı oyuncuları ve bilhassa ta kimin antrenörü Rcbil Erkah tebrik ederiz.
îstanbulsporlular, 43 üncü dakikada penaltıdan bir gol yaptılar.
Oyun bu şekilde 5-1 Vefanın galibiyetiyle neticelendi.

Günün ikinci maçını Beşiktaş ile Kasımpaşa Takımları yaptılar.
BEŞİKTAŞ
Mehmet Kemal Vediî
Eşref Kâmil Nusret
Ali İhsan, Recep, Şevket, Fahreddin. Faruk KASIMPAŞA
Abdullah Murtoza Ali Doğan Cebbar Rıfkı Zafer, Hikmet, Şaban. İsmail, Niyazi
Hakem Selânıl Akalın idaresinde o-yuna başlandı. Slyah-Beyazlılar, Kasımpaşa karşısında değişik bir kadro ile oynuyorlardı. Takımda Kemal, Süleyman ve Hüseylnin yerine Nusret sol haf, Ali İhsan sağaçık, Şevket de santrafor oynuyordu.
Oyun başlar haşlamaz Kasımpaşa kalesi önlerine yerleşen Beşiktaşlılar, Recep vasıf asiyle beşinci ve sekizinci dakikalarda iki gol kazandılar. 20 inci dakikada da AH ihsan, köşeyi bulan güzel bir şütle üçüncü Beşiktaş golünü yaptı.
3-0 galip vaziyete geçen Beşiktaş, rahat bir oyun oynamaya başlamış, fakat gayretleri kırılmıyan Kasımpa-şahlar, bu rahat tempo karşısında o-yuna müvazenell bir şekil vermeye muvaffak olmuşlardır.
38 İnci dakikada Kasımpnşah İsmail yirmi metreden çektiği bir şütle takımına çok güzel bir gol kazandırdı.
Son dakikaları Kasırnpaşanın teşebbüsü altında devam eden devre 3-1 bitti.
İkinci devrenin hemen ilk dakikalarında Beşiktaşlılar dördüncü gollerini yaptılar. Altıncı dakikada da Şevket beşinci, yirmi birinci dakikada da AH İhsan altıncı golü çıkardılar.
Oyunun başından beri favullü oynı-yan ve hakeme dalma itiraz eden Ka-sımpaşalı Cebbar, yan hakemi Ziya Kuyumluya gelorek sert bir lisan kullanmıştır. Ziya Kuyumlu da orta ha-
Kasımpaşa kalecisi Beşiktaş
kemlne vaziyeti anlatınca maçın hakemi de haklı olarak Cebbarı oyundan dışarı çıkartmak istedi. Hakemin bu kararına da itiraz eden Cebbar, maçın orta hakemi Selâmlye de yumrukla bir sporcuya yakışmı.vacak şekilde mukabele etti. Bundan sonra tekrar yan hakemi Ziyanın üzerine yürüyerek dövmek istedi. Bu çirkin hâdiseden sonra etraftan gelen idareciler Cebbarı dışarı aldılar. Tecavüz hâdisesinden sonra oyun zevksiz bir şekilde devam etti.
İtişil terede profesyonel
futbolcunun terfihi
profesyonel futbolcuya me-sekreterler, kâtipler, an-masajcı ve sahalar perso-edllecek olursa, tngilterede
Llke dahil kulüplerde oynayan 2500 den fazla nacerler, trenörler, neli ilâve
lik futbolunun, memleket nüfusunun onda birini meşgul edip eğlendiren büyük bir ticaret teşebbüsü şeklini aldığı idrak edilir. Memleket nüfusunun en az diğer bir yüzde onu da gazete ve spor dergileri yolu ile futbolla ilgilenmektedir. Buna ilâveten halkın büyük bir kısmı, bir kaç lira ile muazzam bir servet arasında değişebilen ikramiyeler kazanmak ümidiyle önceden tahmin esasına dayanan müşterek bahislere iştirak etmektedir.
Beher seyircinin her maç İçin vasati olarak iki şiling duhuliye ücreti
Fransız B Milli
Takımiyle karşılaşıyoruz
10 aralık pazar günü Milli Futbol Takımımız Ankarada Fransız B Millî Takımiyle karşılaşacaktır.
Futbol Federasyonu, geçen seferki hataya düşmemek için şimdiden hazırlıklara başlanmıştır. Futbol Federasyonu önümüzdeki hafta içinde Milli Takım namzetlerini Hân edecek ve çağıracağı oyuncuları haftada gün tır.
bir beraber oyuna mecbur tııtacak-
Portsmouth Takımının kâr miktarı
Geçen mevsimin birincisi Ports-mouth Takımı yaptığı maçların hasılatından 29.058 sterling safi kâr temin etmiştir.
muhacimleriyle karşılaşıyor.
Cebbar çıktıktan sonra tekrar baş-lıyan oyunun 27 inci dakikasında Ka-sımpaşalılar Zafer vasıtasiyle 2 nd gollerini yaptılar.
Oyun bu şekilde 8-2 Beşik taşın galibiyet! İle sona erdi.
Siyah-Beyaz muhacim hattı güzel bir oyun çıkartarak taraftarlarını faz-lasiyle memnun bıraktı. Bilhassa sa-ğaçıkta oynıyan Ali îhsan ve aajdş Recep güzel bir oyun çıkarttılar.
V. E.
ödediği hesap edilecek olursa, futbol mevsimi müddetince her cumartesi günü bir milyon insan duhuliye olarak ceman 100.000 sterling para vermektedir. Bu. geniş ölçüde değişen nispetler dahilinde Hke dahil 92 kulüp arasında paylaşılır. Bu kulüplerin en zenginleri Arsenal. Tottenham, Chelsea, Liverpool, Everton, Man-ehestar City, Manchester United. Ne'vcastle, Aston Villa. Portamouth ve VVolverhampton’dur. Bu takımların 50.000 den az seyirci kütleleri ö-nünde oynadıkları nâdirdir. Birinci küme kulüplerinden iki veya üçü muhtelif sebepler dolayısiyle diğerlerine nispeten daha az varaklıdırlar. Bunun başlıca sebebi futboldaki başarısızlıklarıdır. Zira mütemadiyen bocalayan bir takımı yalnız en koyu taraftan, her türlü hava şartlarını göze alarak takip edebilir.
Oyuncular haftada takriben
30.000 sterling paylaşırlar
3 üncü kümenin nispeten küçük takımlarından bazıları, maçlarında vasat! olarak 10.000 seyirci toplıya-bilirler.se memnun kalırlar. Fakat masrafları da bu nispette azdır. Ingiliz kulüplerinin her hafta ceman temin ettikleri 100.000 sterling hâsılattan oyuncuların hissesine düşen nispet pek o kadar yüklü değildir. Profesyonellerin hissesine aşağı yukan bunun 30 000 sterlingi düşmektedir. Profesyonel oyuncuya, mevsim müddetince haftada 12 sterlingten fazla ücret vermek yasaktır. Yazın bu âzami ücret haftada 10 sterlinge düşer. Kulüplerin hepsi bu Azamî ücreti vermez. Bazılan için bunu vermek İmkânsızdır. Yorganlarına göre ayaklarını uzatırlar Aksi takdirde borca girmeleri melhuzdur, zira en fakir kulübün bile bir birinci ve bir ikinci takım bulundurmak için en az 26 oyuncu beslemesi lâzımdır.
4

Comments (0)