13 Kasım 1950 — Pazartesi
• i eni İstanbul'un
KUPONU
TAHSİL KUPONU
SİYASİ İKTİSADİ, MÜSTAKİL
Tesis eden: Hablb Edlb . TÖREHAN
Yıl 1 — Sayı 348 — 10 kuruş
Abone! Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17. üç aylığı 0 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
İlânlar : 6 ncı sayfada santimetresi
2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8. Telefon t 44756 - 44757 Santral
Posta Kutusu t 447 - İstanbul. Telgraf Adresi : Hctlo, İstanbul
~~ 1 — T—■ » — ■■ ■ " _ . »
Devletçilik çıkmazı ve demokrasi
İŞLETMELER Bakanının, bir gün önce, Ankara basın toplantısın da yaptığı uzun açıklamadan bir çok şeyler öğrenmek mümkündür. Bunların başında devletçiliğin, yurdumuzda yarattığı türlü türlü sarsıntılar gelir. Bakan, bunları, en doğru adlar İyle anmaya ve belirtmeye lüzum görmemizse de verdiği rakamlardan yıllar boyunca süren ve memleketin ekonomik yapısını hesaba katmaksızın koyulaştıkça koyulaşan devletçilik politikacının korkunç neticelerini verdiği rakamlardan sezebiliriz. Anlayışsızlık ve bilgisizlik yüzünden emeklerimiz, milli servetimiz boş yere harcanmış, dünya alışverişine son derecede elverişli yıllar, gerçekliğin ötelerinde yaşadığımız ve hâdiselerin ehemmiyetini bir türlü kaıkıyamadığımız için, hiç bir müspet iz bırakmadan yanımızdan gelmiş, geçmiştir. Bugün, nihayet, bu konuda, en ufak bir ısrarın tanı bir yıkılıştan başka bir şey ola-mıyacağıııı artık anlamış bulunuyoruz. Olan olmuştur. Lüzumundan fazlı: münakaşalara, sızlanmalara kendimizi kaptırmaktandı dâvayı bütün ciddîliği ile ele almak ve politika cilvelerinin tesiri altında kalnııyacak irkilmez bir karar vermek zorundayız.
Devletçiliğin tasfiyesi, İlk bakışta sanıldığı gibi, kolay bir iş değildir. Maliye politikamız, kalkınma politikamız, kültür politikamız ve daha bir çok sosyal işlerimiz, zamanla, devletçilik ağı ve Örgüsü İçine alışmış ve brı cüretle devlet çerçevesi içinde bir faaliyet bütünlüğü İster İstemez meydana gelmiştir. Bu bakımdan girişilecek her tasfiyenin, bizi, bir takım güçlüklerle karşı karşıya bırakacağını önceden hesaplamak lâzımdır. Biliyoruz kİ, devlet bütçemizin temeli devletçilik sistemine dayanmaktadır. Vergiler, ilk plânda, devletçilik politikasını desteklemek ve daha geniş ölçülerde gerçekleştirmek İçin alınır. Devlet, bu politika ile, kendisine eşitleri demokrasi tarihinde görülmemiş bir çeşit akar kurmayı ve bu suretle kendi kendini geçindiren bir idare teşkilâtı yaratmayı İdeal edinmiştir. Fakat bu gelişmenin nereye varmış olduğunu bugün arlık bütün açıklığı île anlamış bulunuyoruz.
Devlet gelirinin hu şekilde tefsir e-dilmlş olması, fabrikalar ve İşletmeler şeklinde beliren büyük devlet tıkarlarının kurulmasını kolaylaştır mıştır. Çağdaş devlet; mutlaka millet kontrolü altında kalması gereken vergi gelirini, bildiği gibi harcıyarak halkın teşebbüs ve derlenme kudretini kurutan akarlar kuramaz. Her şe> vatan İçindir, ama, her şey devlet için değildir. Devlet; vatandaşın yalnız İdare teşkilâtıdır. Her teşkilât gibi devlet teşkilâtı da aldığı yetkiyi iyi kullanmak zorundadır. Bunu yapını-yan bir devlet* en başta gelen vazifesini unutmuş ve halkla ilgisini kekmiş sayılabilir.
Atatürk özlü sözlerinden (veclzele-rlnden) birinde “Ziraatimiz olmasaydı, biz millet olarak, çoktan ortadan kalkardık,, der. Toprak İstihsali dün de birim temelimlzdl. bugün de.. Yârının bellibaşlı bir bölümünde de ballıca istihsalimiz yine toprağa bağlı kalacaktır. Halbuki biz, şimdiye do* ğln. arka arkaya gelen harpler yüzünden çok bitkin düşmüş, toprak istihsalimizi yeni devlet akarlarının bankacısı yapmaktan çekinmemiş ve onu yıprattıkça yıprat mışızdır. Demek oluyor ki: ziraatimiz ve onunla sımsıkı İlgili alışveriş politikamız bile, görünmez yollardan, devletçilik sisteminin avucuna girmiştir. Şimdi biz, bütün sosyal yapımıza köklerini yaymış, millî ekonomimizin kanına yerleşmiş devletçilik sistemini tasfiyeye girişirken ne gibi güçlüklerle karşılaşacağımızı daha İyi düşünebiliriz. Tasfiyenin sarsıntısız atlatılması için çok temelli bir surette ele alınması ve gelişigüzel kararlardan kaçınılması lâzım- | dır. Atatürk'ün dediği gibi topluluk bayatımızın her dalındn, bilgi; kıla- ı vnzumıu olmalıdır.
Celâl Ba.var, Millet Meclisini açarken söylediği sözlerle yeni İktidarın Istlhsul politikasını apaçık belirtmesini bilmiş ve zlraatln en başta geleceğini anlatmıştır. Bahtiyar netlce-11 bir ziraat politikası güdebilmek için alınacak her tedbirin karşısında yine devletçiliğin çeşit çeşit engelleri yük • selmiş olacaktır. Fa kut bunların en tehlikelisi, görünmediği İçin ele geçirilmesi güç olaııı ve bizden Mubrıının tüketecek kadar büyük bir mücadele fstlyenl; devletçiliğin yıllar boyunca teşebbüs kudretimize sindirdiği gevşeklik. hattâ ekonomik tevekküldür Biz, bu bu kundan, yorulmuş ve İrade-slzleşınlş gibiyizdir. Hepimiz devletten bir şey bekliyoruz. Çocuklarımız çileden çıkmışsa, mallarımız depolarda çürüyorsa, dünya pazarlarında fiyatlar düşmüşse, llh, bizim de yapabileceğimiz şeyler olduğunu hiç düşünmeden, gözlerimizi hemen devlete çeviriyoruz. Böyle alışmış ve alıştırıl mışızdır. Bu alışkanlığın, mutlaka çözülmesi gereken İstihsal dâvalarımızda ne kötü bir tesiri olduğunu söylemeye bile lüzum yoktur.
Devletçiliğin saymakla tükeıınılyen menfi tesirleri arasında, mânevi kalkınmamız bakımından, en tehlikelisi de. Büyük Türk Devriııılnln yaratıcı prensiplerine karşı uyandırmış olduğu şüphe ve İtimatsızlık şeklinde göze çarpmaktadır, iktisat vahasındaki eşi görülmemiş başarısızlık, devrim düşmanlarına deprenme ve kımıldama fırsatı vermiş ve yurdumuzu kasıp kavuran buhranlar, çok haksız yere, devrim ideallerinin normal bir neticesi olarak gösterilmeye çalışılmıştır Halbuki, buhranlarımız doğrudan doğruya ekonomik başarısızlıklardan ileri gelmektedir ve bunların kültür İdeallerimizle hiç bir münasebeti yoktur. Fakat bu İnce noktayı belirtmenin ne kadar güç bir şey olduğunu anlamak kolaydır. Halk Partisi, devletçilik sistemine bağlanmakla, tasfiyesi zaman ve büyük bir bilgi Istlyen bir miras bırakarak İktidardan zorla ayrıldı. Bu miras, ekonomik bakımdan olduğu gibi İdeallerimiz bakımından da. yurduna bağlı her Türk’ü gerçekten düşündürecek dikenli bir dâva şeklinde karşımı/zladır. Türklyenln bahtiyar, hür bir İstihsal hayatına ve dolayısly-le tam bir demokrasiye kavuşması bu dâvanın çözülmesine bağlıdır. Onun İçin, bu, partileri, zümreleri aşan bir dâva, bir vııtan dâvasıdır, ve her vatandaşın, İç politika görüşlerinden sıyrılarak, bunu mutlaka benimsemesi lâzımdır,
M. NERMİ
Kızıl Çinliler Korenin merkez kesiminde taarruza geçtiler
Komünist beş mil
Bir Amerikan sözcüsüne göre :
Çinlilerin, Müttefik hatlarına kadar girdik
eri bildiriliyor
Amerikanın yapacağı
Roma Radyosuna göre
Türk, Arap, Yunan Genel Kurmay Heyetleri Ankarada görüşecek
Kore harekâtı bu kış bitirilemiyecek
Tokyo 12 (YÎRS) — Günlerdir Kuzeybatı Kore cephesinden doğruya doğru kaydırılmakta olan Komünist Çin kuvvetleri bugün merkez kesiminde Ani ilarak hücum edip müttefik hatlarına derinliğine girmişlerdir. Tokchon kesiminden; büyük kuvvetlerle taarruza geçen düşman, müttefik hatlarına 5 mil kadar girmiştir. Çinliler, hücumu müttefik hattının en zayıf noktasından yapmışlardır. Bu kesimde askerî harekâta elverişli ol-mıyan bLr dağın doğu kesiminde bulunan 6 ncı Güney Kore tümeni ânl olarak düşmanın arkasına düşlütfünü farketmiş ve şiddetli düşman ateşine rağmen müdafaa hatlarını kurmuştur. Hücumun başladığı Tokchon kasabası 10 gün içinde üç defa el değiştirmiştir. Bu kesimde müttefik hatlarına hücum eden düşman doğu ve batı Korede çarpışan müttefik kuvvetlerinin birleşmelerine mâni olmak ve merkez kesiminden sağa ve sola doğru hücumlarını inkişaf ettirerek kuzeyde kalacak müttefik askerlerini imha etmeyi düşünmektedirler.
Tokchon kesiminde düşmanın 50.000 kişiye yakın bir kuvvetle hücum ettiği tahmin edilmektedir.
Kuzeybatı Korede Chongchong nehri kuzeyinde harekâtta bulunan müttefik kuvvetleri bugün bazı kesimlerde pek az düşman mukavemetine manız kalarak ihtiyatlı bir şekilde ilerlemişlerdir. Çinlilerin bu kesimdeki kuvvetlerini merkez Kore cephesine çekmekte olduklsn tahmin edilmektedir.
Kuzeydoğu Korede Herliyen^GUnev Kore kuvvetleri Chosen’e gittikçe yaklaşmaktadır. Müttefik uçaklan İse bugün MAnçurya hududundaki muhtelif hedefleri bombalamışlardır. Bu arada Kore Mançurya hududu
Yugoslavya'da
Tito’ya karşı ayaklanmalar
Sovyef Haberler Ajansı Yugoslavyonın bazı kısımlarında silâhlı çarpışmalar olduğunu bildiriyor
Berlin. 12 (AP) — Doğu Avrupa-daki komünist propagandacıları pazar günü Yugoslav Milletinin Titoya karşı ayaklandığını bildirmişlerdir. Sovyet Haberler Ajansı tarafından dağılan raporlara göre Yugoslavya-nın bazı kısımlarında silâhlı çarpışmalar olmaktadır.
Ayaklanmaya sebep Titonun kötü idaresinden dolayı memleket içinde hüküm sürmekte olan açlık ve sefalettir.
Komünist ajanı olan Taegllsche Rundschau ”Tito Yugoslavyayı Wa-shingtona satıyor,, başlıklı bir yazı
General E d nar d E. Almond, Hamhııng’nn kuzeyinde esir alınan komünist Çinlilerden birini sorguya çekiyor.
arasında Yalu Nehri Üstündeki büyük köprülerden ikisi daha tahrip edilmiştir. Bu köprüler Koreye asker naklinde kullanılmaktaydı.
Don Whithead, 12 (AP) — Amerikan ordusuna mensup bir subay Birleşmiş Milletler ordusunun bu kış Korede komünist Çin tarafından ala-konıılacağı ihtimalinden bahsetmiştir.
Entelijansla ilgili subayın ilâve ettiğine göre şimdiye kadar Çin komünistlerinin Mançuryaya çekilmelerine ait bir emare mevcut değildir. Ele geçirilen Çin komünistleri, maksatlarının Birleşmiş Milletler odrula-rını Koreden atmak olduğunu itiraf etmişlerdir.
Esirlerden başka yapılan keğifler Çinlilerin Korede durmadan takviye aldıklarını teyid etmektedir. Hâlen Birleşmiş Milletler birlikleri karşısında 9 komünist Çin tümeni olduğu tahmin edilmektedir. Fakat şimdiye kadar Kızıl Çinle Kızıl Kore arasında bir ihtilâf hâsıl olmuştur, tngl-lizler tarafından esir edilen bir Kızıl Korelinin söylediğine göre Çinliler Korelileri kendi birlikleri ile Birleşmiş Milletler Birlikleri arasında bir tampon gibi kullanmaktadır.
Dışbak anlar Konferansı
Görüşmelerin mevzuu : Rus notası ve Prag beyanatı
Londra 12 A A. (A.F.P.) — Obser-ver gazetesinin yazdığına göre, geçen hafta verilen Rus notası ve Prag beyanatı "Dört Dışişleri Bakanları Konferansına., temel teşkil edecektir.
Gazete, Londrada bu kanaatin hâkim olduğunu ve dünyanın her tarafında mevcut ihtilâflı meseleleri halletmeye matuf müzakerelere girişilmesini İngiliz Hükümetinin lehte kar-şıhyacağını Bevinin yakında haber vereceğini yazmaktadır.
Eisenhoner: "Rusya harbe
hazır değildir" diyor
Dallas (Texas) 12. A A. (United Press) — Şehrin kulübünde söylediği bir demeçte General Eısenhovver. Sovyet Rusyanın hâlen bir umumi harp çıkarmak arzusunda olmadığa gibi, bunun için de hazır bulunmadığı kanaatini izhar etmiş fakat yalnız kendi namına konuştuğunu ve Rusya meselelerinde ihtisası olmadığını
bilhassa tasrih etmiştir.
General sözlerine şöyle devam etmiştir:
"Fakat Rusyanın durumunu çok iyi bilen bir çok dostlarım var Onların arasında hâkim kanaate göre Rusya hâlen umumi bir ihtilâf çıkarmak için maddi ve mânevi bakımdan hazır bulunmamaktadır."
yeni yardım
Tnıman, Marshall Yardımından sonrası için hazırlanan Gray Plânını açıkladı
Washlngton. 12 (AP) — Başkan Truman Amerikanın harice yapacağı geniş yardım programını Amerikan Milletine bildirmiştir. Programda Batı Avru-paya yapılacak Marshall Plânına benzer yardımın daha uzun müddete irca edilmesi başta gelmektedir. özel İktisadi Müşaviri Gordon Gray tarafından yapılan bu teklifte Batı Avrupa, Amerikanın emniyeti bakımından en kritik bir yer olarak tavsif edilmektedir.
Başkanın bildirdiğine göre yeni programın esas hedefleri Batı devletlerine kâfi derecede silâh yetiştirmek. Güney Asya ve Ortadoğuyu komünizm tecavüzüne karşı kuvvetli bulundurmak ve stratejik ehemmiyetteki malzemeleri dünyanın komünist olmayan bütün devletlerine teşmil etmektir. Yeni programın gerçekleşmesi senede bir kaç yüz milyon dolara ihtiyaç göstermektedir.
Yeni yardım plânı Başkan Truman ve eski Ordu Bakanı Gordon Gray tarafından tanzim edilmiştir. Komünist tecavüzüne karşı koymak için 16 Batı Avrupa devletinin iktisadi hayatını düzenlemek maksadiyle tanzim edilen Marshall Plânı 1952 vıh ortalarında nihayete e-recektir.
Kılck»
Sudornj
HUNGNAM
WON$AN
Mnıonç
38>A8AUA
SEOUL
GÜNEY KORE
Incnon
Pukch.ınp
PYONĞYANG
■e -
M*npoi>nC\




Türk Birliğinin harekât bölgesi
38 lııcl nrz dnlreslnln şimaline İntikal etmiş btılıınnn Savaş Birliğimiz. Pyonryang ile Şııngjıı arağındaki mıntakadn kalmış olan çetecilere karsı savaşmaktadır. Yııknrıkl krokide Türk Birliğinin savana başladığı nıintaka yuvarlak daire İçinde gösterilmiştir. Soldaki slyalı ok, Birliğimizin çetecilerle çarpışmakta olduğu bölgeyi göstermektedir. Beyaz oklar, merkez kesiminde taarruza geçip Birleşmiş Milletler hatlarını bazı bölgelerde yarmış olan Çin tanrru/.ımıın gelişme İMİlkametlnl göstermektedir.
Donanma suiistimali
Meclise aksettirilecek
Ordu Milletvekili ve arkadaşları bu hususta bir takrir hazırladılar
Ankara. 12 (ANKA) — Donanmadaki suiistimal vakasının hakiki çehresinin ortaya çıkmasın) arzu eden boz) milletvekilleri bunu Meclise aksettirmeye karar vermişlerdir. Ordu M illet vekili Fevzi Boztepe ve bazı arkadaşları bu hususta bir sual takriri hazırlamışlardır Bugünlerde D. P Grup idare heyetine verilecek olan
Yunan Birliği Koreye gidiyor
Atina 12 A.A. (A.F.P.) — Hâlen Taalyada Lamla şehrinde talim görmekte olan Koreye gidecek Yunan taburu çarşamba günü Uzakdoguya hareket edecektir.
Tabur, yarın Lconidns’ın emrindeki üç yüz kişinin Termofil geçidinde İranlIları durdurduğu yorl ziyaretle meşhur savaş meydanına 300 defne dalı dikecektir.
Tabur, bundan sonra Atmaya dönecek, bir geçit resminden sonra Pireden vapura binecektir.
bu takrir grupun gelecek lçtimalarm-da görüşülecek ve Meclise akscttlrile-cektlr. Fevzi Boztepenin takririnde müteaddit sualler bulunmaktadır. Bu takrirde suiistimalin mahiyeti, iç yüzünün hükümet tarafından açıklanması. suiistimalin kesin miktarının ne olduğu, hangi merkez komutanının zamanında yapıldığı, üst makamların alâkasızlığı olup olmadığı da sorulmaktadır.
Iğdırın kurtuluşunun 30 uncu yıldönümü kutlandı
İğdır, 12 (A A.) — Iğdırın kurtuluşunun 30 uncu yıldönümü bugün ilçemizde büyük bLr tezahüratla kut. l&nmıştır.
Başta Kaymakam ve diğer zevat olduğu halde kalabalık bir halk kütlesi tarafından Şehit Mehmet Çavuş âbidesine çelenkler konmuş, söz a-lan muhtelif şahıslar, günün mâna ve önemini belirten konuşmalar yaptıktan sonra kurbanlar kesilmiştir.
Bu mutlu günü tes’it içtn ayrıca eğlenceler tertip edilmiştir.
Görüşmeler, Doğu Akdeniz ve Ortaşark memleketlerinin muhtemel hâdiseler karşısında tatbik edecekleri savunma plânlariyle ilgili görülüyor
Ankara, 12 (ANKA) — Roma Radyosunun buglln verdiği bir habere göre, önümüzdeki ay içinde Ankara, mühim siyasî görüşmelere sahne olacaktır. Bu radyo, Yunanistan ve Arap devletleri genelkurmaylarım temsil eden askeri heyetlerin aralık ayında Ankarada toplanacaklarını ve Türk Genelkurmayı ile bazı mühim mevzuları müzakere edeceklerini bildirmiştin Müzakerelerin Yunanistan! da içine alan Doğu Akdeniz ve Ortaşark memleketlerinin muhtemel hâdiseler karşısında takip edecekleri müdafaa plânlan İle ilgili olduğu tahmin edilmektedir.
Bugün kendileri ile temas ettiğimiz Arap devletleri temsilcilerinden bazıları bu hususta memleketlerinden talimat almadıklarını söylemekle iktifa etmişlerdir.
Amiral Glnder evvelki gün Cumhurbaşkanı ile görüşürken
Amerikan Heyeti Deniz Grupu Başkanı yurdumuzdan ayrıldı
Amiral Glnder, Türk deniz kuvvetlerinin her çün fhkişaf kaydetmekte olduğunu bildirdi
Ankara, 12 (A A.) — îkl seneye yakın bir zamandan beri memleketimizde Amerikan Asker! Yardım Heyeti Deniz Grupu Başkanlığını ifa etmiş ve şimdi de Amerikada başka bir vazifeye tâyin edilmiş olan Amiral Samuel Glnder bugün saat 12 de Amerikan hava kuvvetlerine mensup bir askerî uçakla Atinaya müteveccihen şehrimizden ayrılmıştır.
Amiral Ginder ve eşi, Etimesgut Hava Alanında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamut, Kırşehir Milletvekili Rifat özdeş. Deniz Kuvvetleri Komutanı Tümamiral Sadık Altıncan, Kurmay başkanı Tümamiral Kemaleddin Bozkıırt. Genelkurmay Haber Alma Başkanı Tuğamiral Aziz Ulusan, Garnizon Komutanı Tümgeneral Selâhaddln Selışık, Genelkurmay îrtibat Grupu Başkanı tarafından uğurlanmalardır.
Amiral Samuel Glnder Etimesgut Hava Alanında kendisiyle görüşen Anadolu Ajansı muhabirine şu de-meçte' bulunmuştur;
"Memleketinizi terkettigim şu anda hakikaten teessür içindeyim. Tür-klyede bulunduğum müddetçe geçirdiğim güzel günleri ve edindiğim samimî dostları daima hatırlıyacağım. Türk Deniz Kuvvetlerine yapılan askeri yardım kıymetli dostum Sadık Allıncanın kıymetli liderliği altında her gün biraz daha artan inkişaf kaydetmektedir. Türkiyeden ayrıldığım şu anda memleketinize ve samimî dostlarıma Allahaısmarladık demek istemiyorum. Çünkü yakın bir gelecekte tekrar memleketinize gelmek istiyacmı bu sabahtan İtibaren hissetmeye başladım.,,
----------------------
İÇİNDEKİLER
ÎKÎNCÎ öğreticilik mesleğinde müspet hareketleri teşkilâtlandırma Fındıkoğlu Z. Fahri
ÜÇÜNCÜ Eisenhotver’in kravatları Selim Sabit DÖRDÜNCÜ İktisadî hayatımızda kooperatiflerimiz Habib Edib - Törehan SEKİZİNCİ
SPOR
Çiftçiye verilecek avans arttırılıyor
Ankara 12 (ANKA) — Bilindiği üzere, muhtaç çiftçiyi topraklandır-ma kanunu gereğince kendilerine topraklan yokken toprak verilecek çiftçilere iş yeri ve mesken inşa et* mek üzere avans verilmesi kabul e-dilmiş ve bu maksatla da» Ziraat Bankasında dağıtılacak topraklarla mütenasip olarak bir fon tesisi kabul edilmiştir. C.H.P. iktldon zamanında her çiftçiye bu maksatla bin lira avans verilmesi kararlaşmış iken, yeni hükümet İnşaat masraflarının fazlalığına ve asgari inşaatın mahalline masruf olmasını gözönüne alarak bu kredinin 1400 liraya iblâğına karar vermiştir.
Hindistan, çinin hudutlarına yaklaşması yüzünden endişe duyuyor (Gazeteler)
O TALAN Bü TALAN FÎU YUTMASIN BU YILANA
8syfa 2
Y E N t İSTANBUL
18 Kanım 1950

(-
ŞEHİR HABERLERİ
-

Öğreticilik mesleğinde müspet hareketleri teşkilâtlandırma
— i —
DEVLET Ue fert arasına mesleklerin, sınıfların vo çeşitli zümrelerin muhtelif isimler altındaki teşkilâtlan girmedikçe hakiki hürriyetten ve gerçek demokrasiden eser nranamıyo-cağını üerl süren bazı sosyologların hakkını teslim etmek icap ediyor. Devlet denen şey. şüphesiz basit veya girift bir takım beğenme ve seçilme yollarının mevcudiyeti mahsulü olduğuna göre gelişigüzel bir müessese değildir. Üç, dört, beş senede bir halk reyinden geçen bir mekanizması vardır. Buna rağmen bir seçimden Öbürüne kadar devam eden müddet esnasında da kontrolsüz, tenkidslz kalması çok tehlikeli olabilir.
I®te XIX uncu asırdan beri bu tehlikeyi gurp demokrasilerinde ve A-merlknda meslek teşekkülleri önlemektedirler. İşveren ve İşçi aendlka-larını. memur derneklerini, esnaf teşekküllerini bir tarafa bıraktığımız tekdirde bütün bu vatandaş kütlelerini yetiştiren bir başka mesleğin organizasyonu dikkatimizi çekmeye baş-I(yaraktır: Muallim teşekkiillert Her üç derecenin, yani İlk, orta ve yüksek öğretimin İster ayrı ayn. ister birleşik olsun teşkilâtlanması, diğer meslekler için de bir nümune olacaktır.
— II —
ikinci Dünya Harbi sonu Türkiye-sinde görülen meslek teşkilâtlanması hareketleri İçinde muallimlere alt o-Lanlarda bir uyanıklık olduğu inkâr edilemez. Kongre mevsimi olan bugünler zarfında vilâyet gazeteleri, o vilâyetlerin muallim derneklerinden sık sık bahsetmektedirler. Bir Kayseri gazetesinde, Kayseri Muallim Derneğinin rehberlin altında “Türkiye öğretmenler Birliği*, nln umumi kongresine ait haberlerj rastladım. Bu haberlerin mühim bir kısmını, İki hafta evvel “İstanbul Muallimler Birliği» nln bir meslekdaşlar toplantısında dinledik. Geçenlerde gözden geçirdiğim ve Dünya Muallimler Birliği Mecmuasında çıkan bir raporda TÜr-kiyrdekl mektep ve üniversite hocalarının mesleki organizasyonuna alt tekdir edici satırlar okudum. Söziln kısası, renin 1 teşkilât Ue tek tek fertler arasına bu fertlerin kendiliğinden, serbest İrade ve arzu Ue kurdukları dernekler ve cemiyetlerin girmesi hâdisesine yurdumuzda da şahit olmak-
Bu gibi tevekküllerin meslek dâvalarını aydınlatmak, yahut gerektiği uman m esi ek d aş menfaatlerini korumak gibi hedeflerden başka ne gibi gayeleri olabilir? Meslek dâvaları İçin Devletin vakit vakit krndUertne başvurması, meslekdaş menfaatlerini korumak için kuvvetli bir mücadele cihazının kurulması gerektir. Türk İyede bu her iki dilek mutlaka gerçekleşecektir ve gerçekleşmelldlr. Lâkin bununla her işinin bittiğini rannetmeme II. O halde muallim cemiyetleri başka ne İş göreblUrlerf
— m —
Geçen gün bir dost her hangi bir dernek âza sının,
aldat IstJyenlere ne İş gördüklerini sorduğunu, sorguya maruz kalanın güç bir duruma düştüğünü hikâye e-diyordtL Suali soranın bir dereceye kadar haklı olduğunu teslim etmek lâzımdır. Bütün dereceleri Ue halk denen halita, çok realisttir, müspet iş Lster. Bugün postadan aldığım küçük bir gazetenin başyazısı, bu hikâyeyi anlatan dostumu hatırlattı ve bir muallim derneğinin nasıl müspet bir iş görebileceğini düşündürtttL
Filhakika “İstanbul Muallimler Ce-mlyet1rt nin organı olarak çıkan “So-slmh^ gazetesinin 10 kasım 1950 tarihi! nüshasında cemiyet reisi Ragıp Nureddln Ege, bir meslek teşekkülünün ter biye vi dâvaları ve meslekdaş menfaatlerini koruma yanında ne gibi işler gördüğünü şöyle anlatıyor: “Bütün arkadaşlarımız teslim ederler kİ; Cemiyetimizin temin etmekle uğraştığı ana dâvalarını üç esaslı serlevha altında toplamak mümkündür. Muallimin şahsi ve ailevi müşkülleri adı altında teplıyablleccğlmlz birinci ana dâvamız; Cemiyetimizin mesaileri a-rasmda, şüphesiz, İlk safta gelmektedir. Memlekette hüküm süren bugünkü bayat şartları altında muallimin bütçesine koyamadığımız bir kıymete mukabil onun elindekinin Iştirâ ve temin kudretini arttırmak için aradığımız tedbirler; pek çeşitli yollardan ilerlemektedir. Bunlardan en nıühlm-minİ; fâni bir muallim için de kaçınılmaz bir âkıbet olun felâket anla-
kendisinden aylık
Yazan: Fmdıkoğlu Z. Fahri
fstanbul üniversitesi Profesörlerinden
nnı karşılanııık İçin (Hayat Rlrorta-sı) teşebbüsünü neticelendirmiş ve meslek (kışların istifadesine koymuş bulunuyoruz.^
Bu ilk ve mülılm İşin arkasısıra zarurî gıda maddelerini asıl müstahsillerden alma suretiyle vücuda getirilmek istenen “Muallimler Cemiyeti aile kileri.,, şehrimizin muallim seven büyük doktorları tarafından himaye edilen “Muallimler Cemiyeti Sağlık Odası., teşebbüsleri geliyor. Bu son teşebbüsün, bir “muallimler bastalta-nen1H kurma hareketine doğru gelişeceğini aynı kaynaktan öğrenmekteyiz (D.
— rv —
Hâlâna Devlet İle fert arasına giren her nevi meal ek. zümre ve sınıf tevekkülleri, kendi İçlerinde “kendi kendine yardım„ organizasyonunu vücuda getirmek suretiyle nıuddl gaileleri hafifletecekler. ancak bundan sonra yüksek çapta dâva müdafaalarına girişebileceklerdir. Hürriyet mücadelesi İçin çıkacak »esin gür olması, ekonomik şartların ıslahından sonra mümkün olabilir. Aksi takdirde her çıkan ses. çöllerde kaybolan seslere benzlye-eek ve devamlı o lamı yaraktır. “İstanbul Muallimler Cemiyeti* nln. memlekette fertler ve hür teşekküller tarafından şahsi teşrhbüsçüJüğün ele alınmalının arzu edildiği bir zamanda kollektlf korunma çarelerine başvur ması, mürvbbllere düşen vazifelerin kavranıldığım da göstermekte ve İstikbal İçin bir garanti teşkil etmektedir. Kendi aralarında teşkilâtlanan İstanbul muallimleri bu şuura, öğrenim sıralarında bulunan öğrencilere de telkin ederlerse o zaman m ekte p-ç İliğim İz, bürokrasi cihazı İçin bir tufeyli ve müstehlik zümre yetiştirmekten uzaklaşacaktır.
(1) Bk. Beslmis gazetesi. İstanbul Muallimler Cemiyeti haftalık gazetesi. 10 kasım 1950 tarihli nüsha
Okul kaçaklariyle mücadele edilecek
Millî Eğitim Bakanlığı ders saati zamanlarını kahve köşelerinde ve sinemalarda geçiren öğrencilere karşı esaslı bir mücadele açmıştır.
Bakanlık, mektep kaçağı gençleri cezalandırmak için bir talimatname hazırlamıştır. Üstüste ceza gençlerin okullariyle alâkam çektir.
gören keslle-
İzcilik kursları faaliyete geçti
Eğitim Bakanlığının beynelmilel İzcilik
talebi kursları
Millî üzerine, dünden itibaren şehrimizde faaliyete geçmiş bulunmaktadır.
Üçüncü Devre Verem Kursu bugün çalışmalarına başlıyor
Birleşmiş Milletler Teşkilâtının Sultanahmette açtığı Verem Dispanseri bugünden itibaren üçüncü devre yetiştirici kurslarına başlayacaktır.
Bu devreye Anadoludaki verem mücadele doktorları İştirak edeceklerdir. Kurs üç ay devam edecektir*
Hava vaziyeti
Devlet Meteoroloji taleri Müdürlü-ğünden bildirildiğine göre son 24 saat İçinde yurdumuzda hava Doğu Ana-doluda çok bulutlu ve yer yer yağışlı geçmiştir. Yağış miktarları metrekarede, Karakösede 6, Vanda 4, Kars ve Diyadlnde 2, Sankamışta 1 kg. dır.
En yüksek ısı Adanada 27, en düşük ısı Ankarada —2 derecedir.
MEVLİD
Henüz pek genç yaşında aramızdan ayrılan ve beni dllhûn eden eşim
FATMA MUKADDER ÖZÜDOÖRÜ nun aziz ruhuna ithaf edilmek üzere ölümünün kırkıncı gününe rastlayan bugün ( 18.11.1950 ), Sultanahmet, Akbıyık Camiinde öğle namazını müteakip Mevlidi Nebevî okunacaktır.
Kendisini sevenlerle arzu eden ihvanı dinin teşriflerini rica ederim.
Eşi: Alâaddin özüdoğru
Telefonla görüjmeh esasen müekiildiL
Şimdi, hele umumi telefon merkeplerinden görülmek im-kânsusdır. Zira, otomatiği harekete getirmek için kullanılması icap eden nikel on kuruşluk piyasadan kaldırılmışttr.
Sizin anlıyacağınıs, bir çok işlerimizde olduğu gibi, delik büyük, yama, daha doğrusu para küçük.
Son günlerin halk* Msumsus yere sinirlendiren hâdisesi işte budun
Bir dostum, dün gülerek bir akıl öğretti:
— Aitelm, dedi, eğer muhakkak otomatik telefonla konuşmak istiyorsan, delikten içeriye lira atarsın. Liraların nikel on kuruşluklardan farkı yok, Aynı boy dal
Ben de güldüm:
— Doğru, dedim, yalnıs bitim binliğimize göre sükût al-tındır, bu kadar pahalıya konuşulur mut
— Evet ama söz de gümüştür, Ben de sana gümüş liradan bahsediyorum.
Dostumun bir bakıma da hakks yok değil. Nerede kaldı M, eski on kuruşla bugünkü liranın arasında pek büyük bir fark kalmadı,
BlR İSTANBULLU
Millî Eğitim teşkilâtında
Ayarlama kadrolarının hazırlanmasına başlandı
Hazırlannıakta olan kadroların önümüzdeki günlerde tebliği muhtemel
ta
Gerek ilk öğretim ve gerekse or-öğretlm öğretmenlerine alt kadroları bundan evvelki nüshalarımızda neşretmlşük. Tabiatlyle bu kadar geniş değiştirme esnasında durumlarından hoşnut olan kimseler bulunduğu gibi yeni verildikleri yerleri ve vazifeleri benimsemeyenler do mevcuttur. Bunların durumlarını gözö-nünde bulunduran İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü yeniden ayarlama kadroları yapmaya başlamıştır.
Gerek ilkokul öğretmen ve başöğretmenleri ve gerekse orta öğretim öğretmenleri arasında yeni değişiklikleri İcap ettirecek bu kadroların hazırlanması bu hafta içinde ikmal edilerek İlgililere tebliğ edilecektir.
Tanınmış bir Amerikalı muhabir şehrimizde
Dün şehrimize Life, Time Fortune, mecmualarının muhabirlerinden Mr. Cari Manfred Cotterd dişiyle konuşan bir şunları söylemiştir:
“— Bugün muhtelif
gclmiş ve ken-arkadaşımıza
memleketlerde vazife gören muhabir arkadaşlarımla temaslarda bulunacağım.
Memleketinizden Yeni Delhi’ye ve oradan muhtemel olarak Koreye gideceğim.,,
"Her Gün" rafiklmlı
5 yaşında
“Her Oün„ refikimiz intişar hayatının dördüncü yılını idrak etmiş bulunmaktadır. Refikimizi tebrik eder, uzun ömürler va başarılar dileriz-
Şişil otobüslerinin güzergâhı değiştirildi
Tramvay İdaresi glmdlyo kadar Ba-yıldım Yokuşundan Şişliye gitmekte olan otobüslerin bundan böyle Beşik-taşta Akaretlerden geçmesine karar vermiştir.
Dışişleri Bakanı bugün bekleniyor
Avrupada bulunan Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, bugün Umanımıza gelecek olan Muhammed - El - Kebir vapurlyle beklenmektedir.
Kore kararımızın
Ingilteredeki akisleri
Dün gelen Londra Büyük Elçimiz : “Kararımız İngiliz siyasî nıelıafilinde, bizden beklenen en tabiî bir hâdise olarak karşılanmıştır99 dedi
Londra Büyükelçimiz Cevat Açıka-lın dün şehrimize gelmiş ve uçak alanında kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza demiştir kİ:
— Burada üç hafta kadar kalacağım. Koreyo asker göndermemiz în-glltercde büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır.
Birleşmiş Milletlere ftzalığımız do-layıslyie verdiğimiz bu karar, siyasi mahfillerde “bizden beklenilen en tabii bir hâdise,, olarak İzah edilmektedir.
4



Enstitü öğretmenleri durumlarından müşteki
Milletvekillerine hitaben bir broşür neşreden öğretmenler variyetlerinin ıslahını İstiyorlar
Erkek sanat okul ve enstitüleri öğretmenleri milletvekillerine hitaben bir broşür neşretmelerdir.
Bu broşürde öğretmenler, 4844 sayılı kanunun 11 inci maddesinin ilgasını talep ederek, kendilerinin de 3656 sayılı kanunun hükümleri dairesinde muamele görmelerinin teminini istemektedirler.
Bu öğretmenler, tedavi ücretlerinin verilmesini, hastalık müddetlerinin diğer memurlar gibi hizmet müddetlerine göre, genel hükümlere tâbi tutulmasını İstemekte, tekaütlük haklarının da diğer memurlar gibi olmasını arzu etmektedirler.
Bundan başka, broşürde 4844 sayılı kanunun 11. maddesi gereğince, devletin, dilediği anda vazifelerine nihayet verebilmesinin, kendilerinin salim bir kafa, rahat bir kalble çalışmalarına mâni olduğu keyfiyeti de belirtilmektedir.
Gene bu kanuna göre, kendilerine muvakkat öğretmen sıfatı verilmiştir. Bu öğretmenler vazife başında hastalandıkları halde, ancak iki ay maaş almakta olduklarını, terfle hak kazandıkları halde aynı kanunun aynı maddesiyle terfi İmkânlarının batıl olduğunu ve böylece mânevi bir baskı altında bulunduklarını İfade itmektedirler.
Amerikaya gönderilecek
olan uzmanlar
- 4
Uzmanlar, bundan böyle hususî müesseselerden de gönderilebileceklerdir
İktisadi işbirliği Teşkilâtı yaptığı son toplantıda, yeni bir karar almıştır.
MarshaU Plânı Yardım fonlarından karşılanmak suretiyle Amerikaya gönderilmekte olan uzmanlar, bundan böyle husus! müesseselerden de gönderilebilecektir.
Mensuplarını, teknik ve ticarî bilgilerini arttırmak için Amerikaya göndermek isteyen müesseselçrin müracaat şekilleri, yalcında toplanacak bir komisyon tarafından tesblt edilecektir.
Müracaatların fazla olmam İhtimaline karşı iktisadi işbirliği Teşkilâtının bu karan ilgililere tebliğ edilecektir.
Mahir bir hırsız şebekesi yakalandı
Uzun zamandan beri 2 nci Şube memurları tarafından tarassut edilmekte olan sabıkalı deniz korsanla, nndan bahriyeli Ahmet özal dün Do-lapdere Caddesinde mâruf eroinci İzmirli Arif Atanın evine taksi ile dün gece paketler tesLlm ederken cürmü meşhud yapılmış ve ev aranmıştır. Neticede mühim miktarda çalınmış ve kaçak eşya yakalanmıştır. İstanbul polisi uzun bir çalışmadan sonra yeni bir kaçakçı ve hırsız şebekesi meydana çıkarmıştır. Sabıkalılar yakalanmışlar, tahkikata devam edilmektedir.
Milletlerarası Çocuk Kitapları Haftası bugün törenle açılacak
Çocuk Esirgeme Kurumunda ve ilkokullarda kitap sergileri tertiplenecek — Çocuklara kitap sevgisi aşılamak İçin ebeveynleriyle konuşulacak
Milletlerarası Çocuk Kitapları Haftası bugün memleketimizde ve şehrimizde başlıyacaktır. Bu münasebetle bugün saat 15 te, Çocuk Esirgeme Kurumu İstanbul merkezinde bir Çocuk Kitapları Sergisi açılacaktır. Serginin zengin ve istifadeli olması için bütün imkânlardan İstifade edilmiştir.
Ayncaı. hafta dolayıslyle şehrimizin bütün ilkokullarında da birer sergi açılacaktır.
Çocuk Ki toplan Haftasının gayesi, İlk tahsil çağındaki çocuklara kitap sevgisini aşılamaktır. Bunun İçin Milli Eğitim Müdürlüğü ilkokullara gerekil tamimi yapmıştır. Bu arada çocukların ebeveynleri İle de temas edilerek yavrulara kitap zevkinin ve o-kuma aşkının telkini için tedbirler araştınlacaktır. Aynca, ders saatlerinin hariç İn do hikâye okuma ve anlatma toplanülan yapılacak, okulun
Şoför imtihanlarında bir
Son zamanlarda ehliyetname almak üzere müracaat eden şoför namzetleri çoğaldığından Belediye Seyrüsefer Şubesinin son sistem bir makine ile teçhizine karar verilmiştir. Direksiyon. fren, vites değiştirme imtihanlarının Amerika ve diğer bazı Avrupa memleketlerinde olduğu gibi oda içinde ve filim karşısında yapılmasa İçin tertibat alınacaktır. Ancak bu takdirde namzetlerin vaziyetlerini ve hatalarını otomatik olarak kartona geçiren bir makine mübayaası için teşebbüse geçilmiştir.
İstanbul * Edime yolu bitiyor
İstanbul Edime yolunun Babaeski Havsa arasındaki kısmı tamamlanmıştır.
Ha vs adan ve Edimeden iki kol halinde yol inşaat ekipleri kış bastırmadan evvel yolu bitirmeye çalışmaktadırlar.
Hâlen bozuk olan 15 kilometrelik kısmı havalar müsait gittiği takdirde sene sonuna kadar bitirilecek ve şartnameye göre yolu mayısta teslim etmeyi taahhüt etmiş olan müteahhit 5 ay evvel taahhüdünü yerine getirmiş olacaktır.
Dün geceki kesif sis
Saat 23 ten sonra Şehir Hattı vapurları İşUyemedl
Dün gece şehrimizi ve limanı çok kesif bir sis kaplamış ve vapurlar işllyememLştir.
Saat 10 d&n itibaren yavaş yavaş bastırmağa başlayan sis, 23,30 da son derece kesafet peyda etmiştir. Caddelerde taksiler bile leyebilmişlerdfr.
Günün pazar olması şehirde eğlenmekte olan Boğaziçi halkı Köprüde beklemek mecburiyetinde kalmışlar, 23 ten sonra kalkan Kadıköy vapuru Haydarpaşa açıklarında demirlemiştir.
güçlükle Lş-
dolayıslyle Kadıköy ve vapurlarda
İlkokullarda din dersleri nasıl okutulacak ?
Millî Eğitim Bakanlığı ilkokullarda okutulacak din derslerinin tatbik şekli hakkında bir tamim göndermiştir. Vilâyete gelen bu tamime nazaran, köy okullarındaki ziraat derslerinden bir saat ve şehir İlkokullarındaki Türkçe derslerinden de birer saat alınarak bu saatlerde din dersleri verilecektir.
Din derslerinde okutulacak kitap, geçen sene neşredilen “Müslüman Çocuğun Kitabı,, dır.
Din dersleri de diğer dersler gibi not’a tâbi olacak ve düşük numara alan talebeler sınıfta kalacaklardır.
Talebe velileri çocuklarının dLn derslerine devam etmesini istemedikleri takdirde okul idarelerine müracaat edebileceklerdir.
en iyi okuyan ve konuşan öğrencileri bu saatlerde srkadaşlariyle hasbıhallerde bulunacaklardır.
Diğer taraftan öğrenciler, öğretmenlerinin nezaretinde Çocuk Esirgeme Kurumu İstanbul merkezinde a-çılscak olan sergiyi dolaşacaklardın
Heybeliadadaki Rühban Okulu
Rum Ortodoks Patrikhane Heyeti, Ankarada Rühban Okuluna yabancı memleketlerden de öğrenci alınması İçin temaslar yaptı
Bir müddetten beri Ankarada bulunan Rum Ortodoks Patrikhane heyeti şehrimize dönmüştür.
Heyetin Ankaradakt temasları hakkında Aydın Metropoliti Yennadios şunlan söylemtştlr:
“Ankaraya Patrikhaneye alt muhtelif meseleleri ve bilhassa Heybella-dadakl Rühban Okulunun durumunu görüşmek için gitmiştik. Alâkalı bakanlıklarla temas ettik. Heybelideki Rühban Okuluna yabana memleketlerden talebe kabul edebilmek I-çln hükümetten müsaade İstedik.
Temas ettiğimiz bakanlıklar teklifimizi büyük bir anlayışla karşılayarak bu hususta gereken müsaadenin verileceğini söylediler. Suriye, Habeşistan. Mısır ve Güney Afrikadan Heybeliye talebe göndermek İçin muhtelif müracaatlarla karşılaşıyorduk.
Hükümetin verdiği müsaade ile bu sene yabancı memleketlerden 40-50 talebenin geleceğini tahmin ediyoruz. Bu talebelerin TUrklyede tahsil görmeleri herhalde memleketimiz için bir propaganda vasıtası olabilir kanaatindeyiz.,.
ÖLÜM
Eski Trabzon ve Edirne Valilerinden merhum Bekir Rüşt em Paşazade Ankara İstinaf Mahkemesi âzasından merhum Rlfat beyin refikası. Zehra Ayral ve Sablha Çulha’nın anneleri, İstanbul tacirlerinden Trabzonlu Mahmut Akçay'ın teyzesi, Tekel teknik şeflerinden Kâzım Ay rafın. Bayburt Ziraat Bankası Müdürü Adil Çulha’nın kayın valdeleri, Ecza-cıbaşı Laboratuarı Propaganlstl Nejat Ayral ve Dr. Suht Ayral’ın anne anneleri salihatı nisvandan
Zeliha Hanım
Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 13 - 11 • 950 pazartesi günü eaat 11.30 da Osm an bey Rumeli caddesi Rumeli ap&rtımanınd&n alınarak cenaze namazı Şişli Camlı şerifinde kılınarak Feriköy Kabristanındaki ebedi metfenine defnolunacak-tır.
ÖLÜM
Maliye Bakanlığı Kambiyo Kontrolörü Nazif Arun’un refikası ve Eczacı Okulu talebelerinden Badır Arun, Bedia özgüğümcüoğlu, Makbule Ak-ter’in anneleri. Devlet Demiryolları Malatya işletme Müdürü Necip Maç-kan’ın ve Kanlıcalı emekli öğretmen Hüsnü Ardahan’ın yeğenleri Servet Yalınkatın ablası, Cemal Akter ve Mahir özgüğümcüoğlunun kayuıval-deleri
AYŞE ARUN
rahmetine kavuşmuştur. 13.XI.1950 pazartesi günü
Hakkın Cenazesi Aksaray Valide Camiinde öğle namazını müteakip kaldırılacaktır.
Merhumeye Allah mağfiret, keder-dlde ailesine başsağlığı dileriz*
Avrupa Istişari Konseyi ve giden delegelerimiz
Ayın 18 inde Strasbourg’da toplanaeak olan Konseyde Bulgaristandakl Türkler ve göçmenlerin durumu da görüşülecek
Avrupa îstişari Konseyi toplantısına iştirak edecek olan Konya Mtt-letvekili Ziyad Ebüzziya dün şehri, mlzdcn ayrılmıştır.
Hava alanında kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza milletvekili ezcümle şunlan söylemiştir.
°— Konsey bu ayın on sekizinde Strasbourğda toplanacaktır. Fakat, daha evvel giderek, komisyonların çalışmalanna iştirak .ederek, konseye sunulacak mevzular üzerinde çalışacağım-
Konsey yüz yirmi delegeden teşekkül etmektedir. Buna rağmen icra ve teşrii salâhiyeti yoktur.
Delegeler, kendi aralannda istişare suretiyle verdikleri kararlan DışişU* ri Bakanlanna arzederler.
Ve böylece bu kararlar her m illetin parlâmentosuna akseder.
Bu eeneki toplantının gündeminde» dünya efkânnı çok yakından alâka* dar eden mevzular mevcuttur.
Para vahdeti ve mühim olarak aL raatin tek elden İdaresi meselesi BundAn beklenen fayda, istihsalin ço* ğalmasını ve umumiyetle fakir olan müstahsilin, maddi refahının artmasını temin etmektir.
Gene gündemde, sanayiin tek elden idaresi pröbleml de vardır. BÖyleot endüstrisi geri kalmış milletlere, İler* leme imkânları verilecektir.
Bundan başka, konseyde Bulgarim tandaki Türider ve göçmenlerimizin durumları da görüşülecektir..,
Malûm olduğu üzere bu konseyş iştirak eden delegeler ancak şahısla* nndan mesuldürler. Ve devletin tem* alicisi sıfatını haiz değillerdir...
Bu toplantıya Türkiyeden. Osman Kapanl, Cihad Baban, Zeyyat Man. dala. Ziyad Ebüzziya, S. Maksudl Arsal. Suat Hayri Ürgüplü iştirak edecektir.
*
KISA HABERLER
★ İstanbul vapuru dün aaat 14 te 175 yolcu, 200 ton yükle Doğu • Batı Akdeniz seferine gitmiştir.
★ Devlet Denizyolları İdaresi Kan-Iıcaya yeni bir iskele yapmaya bag* lamıştır. Bu İskele de diğerleri gibi tahta olacaktır. Mevsimin kış olması dolayısıyla yolcular yağmurlu havalarda büyük müşkülâta maruz kalmaktadır- İnşaatın süratle İkmali için gerekli tedbirlerin alınmam lâzımdır.
★ Bir müddetten beri Ankarada bulunan C. EL P. tl Başkanı tlhaml Ban car bugün şehrimize gelecektir, tlhaml Sancar, partisinin muhtelif meseleleri hakkında bir basın toplantısı yapacaktır.
> Siyasî partilerin ocak ve bucak kongreleri devam etmektedir. Bilâhare ilçe ve 11 kongreleri yapılacaktır. He/ üc partinin kongrelerinde mühim memleket meselelerine temas edilmektedir.
★ İstanbul Üniversitesinin muhtelif fakültelerinde lisan derslerine başlan* mak üzeredir.
YENİ İSTANBUL
8ÎYASÎ ÎKTÎ3ADİ_
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi!
yeni İstanbul neşriyat LİMÎTED şirketi Müdürü: Kemal H. SAKLICA
Yazı İşlerini fiilen idare eden mesul müdür: Sacld ÖGET
Neşredilmiyen yazılar iade edilme*.
Basıldığı yer : yen! İstanbul matbaaci-LIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 63 —
S
— Su-ra-tı-nı dağıtırım Parlerte beş tane estetik ameliyat yapsalar. Bent ömrünün sonuna kadar çirkin ve maskara dolaşmaktan kurtaramazlar.
Meral geri çekildi ve sesini çıkarmadı. Yere bakıyordu. Gözlerini korkunun ayarladığı ağır bir hareket ritmi içinde agabeysine doğru kaldırarak cesaretsiz bir sesle:
— Fil Nuriyi »en bana tanıttın, dedi.
Ferhat bağırdı:
— Sus, hayvan! Her şeyi biliyorum. Bir kelimi daha söylersen, şimdi senin suratını tanınmaz bir hale getiririm. Sana seni kurtarmak için emrediyorum. Diz kapaklarına kadar bataklığın içindesin. Yalnız senin değil, kendi haysiyetimi kurtarmak İçin de elimden bir kaza çıkabilir. Aklını başına topla. Samim-le de konuşmıyacaksın. Hiç bir erkekle. Cez-ml İle evleneceksin aşiftellgl bırak. Cilve yapma. Kararını ver. Çocuk hazır. Yutacak. Saftır.
Meral yine önüne bakıyordu A^abeysl devam etti:
— Samlmle konuşmanı isterdim. Onun senin üzerinde iyi tesirleri var. Yoksa sen çoktan sinema kızı, Beyoğlu kızı, sokak kızı olacaktın. Fakat herifle benim aramda, benimle 309
Selmin arasında entrikalar çeviriyorsun. Düşman ettin beni ona. Çevirdiğin dolapların hepsini büiyorum. 8omlme melek gibi görünüyorsun. Fakat onu da uzun zaman aldatamazsın. Bu oyunlardan ne kazandığını düşünsene, ahmak!
Kapı vuruldu.
Ferhat seslendi:
— Kim oT
Besleme dışarıdan cevap verdi:
— Küçük hanımı telefondan İstiyorlar. Ferhat anahtarı cebinden çıkardı ve odanın ortasına attı.
Meral telefonda Selmlnln aeslni duydu:
— Şekerim, bugün onunla buluşacakmışsın. Gelemiyecek.
Meral her şeyi anladı:
— Peki, dedi.
— Nasılsın sent
— iyiyim, mersi.
Telefonu kapadı. Gazete okuyan babasına baktı. Onun yalnız belinden aşağıaı görünüyordu. Eksiltme İlânlarına dalmış.
Meral korku içinde odasına gitti. Ferhat yoktu bereket. Kapıyı kapadı ve kilitledi. Oda-nun ortasında, gevşek ve şaşkın, durdu. Beyni karıncalanıyordu. Hiç bir şey düşünemiyor. Hayalet gibi ağır ağır yürüyüp yatağının kenarına oturdu. Bir sigara yaktı. Ne kazandığımı düşünmeliymişim. Ben tüccar mıyım? Ne kazanacağım? Yaşamak İçin yaşıyorum. Fakat pek sayılı ve çok bulanık bir kaç zevk ânı — çünkü onun İçinde utançlar, vicdan a-zaplan, ömre oürecek lekelenmeler, herkese söylediğim yalanlann kirlilik hissi ve birçok... Böyle... îç kasılmaları var — işte böyle bir 310
kaç zevk ânı müstesna, mesut muyum ben? Gözlerini yumdu. Kendinden İğreniyordu, Kendimden iğreniyorum. Niçin böyleylm? Böyle olmamak elimde mi? Samim... Samim... Gelmlyecek. Bir daha buluşmak istemez benimle. lötemez mİ? Benim nem o? Niçin vardı hayatımda o? Şimdi bir dağ gözümün önüne geliyor. Samim,.. Şimdi çok iyi hisseder gibi oluyorum... O benim yükselişim. Ben onda, onunla büyüdüğümü ve temizlendiğimi hissediyorum. Onsuz bana bir hiçlik geliyor. Onauz bir Bifınm ben. Bir gün ona söyledimdl: “Sen beni bırakırsan, kötü kadın olurum ben,,. Yani... Daha kötü. Fakat bu “daha,, yı söyliye-mezdlm. Kötü müyüm ben ? Kötü. Kötü kadın. Ne sert ve derin kelime: Kötü. Ben kötü müyüm? Nefret ediyorum kendimden. Demek bende hâlâ nefret edebilen temiz bir taraf kalmış. Samime hep o tarafımla görünüyor ve kendimi sevdiriyordum. Fakat şimdi öteki tarafımı görmeye başladı. Besim Beye rastlamamız da fena oldu dün akşam. Fakat Samim benim Ferihaya gittiğimi nereden Öğrendi? Babamdan başka kimse bilmiyordu. Telefon mu etti ona. Kabil değil. Hissetti belki. Ne adam! Korkuyorum onun zekâsından. Tanıdığım erkekler arasında aldatılması en zor olanı o. Müthiştir, Zerrin, şekerim, tanımadın sen onu.
Meral dizlerin! birbirine sürttü. Baldırlarında karıncalanmaya benzer bir his vardı. Ayağa kalktı ve hatırladı: “Sen diz kapaklarına kadar bataklık içindesin,,. Ah bu Ferhat, Ferhat. Brüte. Ne duydu acaba? Fil Nu-rinin gevezeliği mİ, Zerrinin mi? Uff... Bu sefer de yine beynim karıncalanıyor. Yaklaşan 311
bir felâket hissi içindeyim. Ferhadı yumuşatmak lâzım. Gevşer o da. Ne kadar benziyor erkekler bazı noktalarda birbirlerine, öfkelendiler mİ, kaçmalı. Yahut susmalı, işte onların müsamahalı bazı anlan var. Her peyi görmemezlikten geliyorlar, yahut sahiden görmüyor. çocuk gibi aldanıyorlar. Samimin büe var öyle anlan. Samim ki, aman Allahım, şüphe canavan. Haksız mı fakat. Meral Hanım? Uff... Nefret edlyonım kendimden.
Kapı yine vuruluyordu.
Meral gidip açtı. Babası. Yüzü sararmış. Sendeliyerek içeriye girdi ve bir koltuğa çöktü.
— Tüneldeki bakteriyologun adı neydi? O-na telefon et hemen, gelsin, kan alsın. Bak, herifin adını bile unuttum, iyi değilim ben, Meral. Yatacağım. Başım dönüyor çok. Hiç bu kadar ulmadıydı.
Başını bir avucunun içine aldı, Buatu. Oda kapısına doğru giden kızının ayale seslerini duyunca başuu kaldırdı:
— Meral! dedi, gel buraya.
Ve karşısındaki sandalyeyi gösterdi:
— Otur şuraya. Dinle beni. Fenayım ben, görüyorsun. Yüzüm Bapsan değil mİ?
— Hayır, o kadar değil.
— San, san. Fenayım ben. Dinle. Bugünlerde evin İçinde münakaşa, hırgür istemem.
— Ferhada söyleyin baba.
Nail Bey umulmadık bir şiddetle haykırdı: — Dinle!
— Pek! baba, dlnllyonım.
— Bundan sonra Ferihaya filân gitmek yok. Telefon edersin. Şaklr Bey isterse Istan-bula gelir, görüşürüz. Ben kız lhracatçıeı değilim. Sipariş üzerine buradan Parise mal yol-312
lamıyorum. Sen da biraz kendini devşir. O Zerrin aşifteslyle filân da konuşma. Adın çıkarsa bütün hayatın rehirlenlr. Anneni gözö-nüne getir. Benim bir ayağım çukurda. Bak, fenayım. Üreminin merhameti yoktur. Üç beş günde alıp götürüverlr, inşam. Bu dünyanın kötü örneklerine bakıp da “Bu dünya böyle İşte. Yalnız ben miyim?,, deme. Ben yaşamış bir adamım. Mutaassıp da değilim. Ahlâk kaidelerinden evvel senin saadetini düşünürüm. Fakat bilesin ki. insanın İÇİ rahat olmazsa hayatın zevki yoktur. Üç beş dakikalık geçici keyif. günlerce fitil fitil burnundan gelir insanın. Bunları vasiyetim gibi dinle. Vasiyet, nasihat değil. Üç beş kuruşumuz var. Ben ölürsem hepsi kül olur gider. Erkeklere filân güvenme. Güzelce bir kızsın sen. Sonun fena olur. Gözüm açık gitmiyeyim. Bana söz ver. Kendini toparlıyacaksın.
Meral alçak sesle:
— Peki baba, veriyorum, dedi.
— Şimdi git. bakterlyoloğe telefon eL Hemen gelsin. Ben odama gidip yatıyorum.
Meral telefona gitti. Durdu. Bir an düşündü. Rehbere doğru giden elini çekti ve numaralan çevirdi.
— Alo... Nuri Beyi... Ha. . Sen* misin Nuri... Ben Meral... Fenayım bugün çok... Saat üç buçukta. Galatasaray Postahanesinde buluşabilir miyiz? iyi. Sinemaya filân gideriz. Anlatınm. Babam da çok hasta. Daha bir sürü biçimsizlikler... Anlatınm. Evet, üç buçukta.
Telefonu kapadı. Yine bir ân düşündü, sonra rehberde bakteriyologun numarasını aradı. (Devamı var)
313
13 Kasım 1950
yen! İstanbul
Sayfa 3
Bir dünya vatandaşının hâtıra defterinden
Eisenhower’in kravatları
Selim Sabit
t'niver-General
ve elbi-en Eisenhn-Elsen-
AMERİKANIN moda müesseseler!, memleketin en İyi giyinen profesörünün kim olduğunun tesbltj için bir müsabaka yapmaya karar verdi. Bıı müsabakayı kim karandı bilir misiniz? Orduyu ter-kettlktcn sonra Kolıımbln altesinin Rektörü olan Elsenhovvcr karandı.
Yüz kadar meşhur terzi
s© satıcıdan müteşekkil jüri lyl giyinen profesörün ner olduğunda ittifak etti, hovvrr’in giyimindeki hususiyet fev-
kalâde kravat ve şapkalara malik olmasıydı.
Mesele bir ara dedikodu mevzuu oldu. Amerikanın muhafazakâr birkaç gazete*! bu, oldukça tuhaf müsabakayı tasvip etmemiş gözüktüler. Bıı gazetelerin İddialarında eğilim câmiasına mensup kimseleri giyimleri ile fazla meşgul olmağa teşvik etmemek lâzım geldiğini ileri sürüyorlar ve profesörleri demode veya gıive yeniği elbiseler içinde görmek İstiyorlardı. Gûya hu tarzı telcbbüsiin profesöre ve terbiyecilere vazifelerinin İcap ettirdiği "vekar”ı verdiğini ilâve ederek, profesörün moda müsabakası gibi bir rekabete âlet olmasını teessüfe şayan bir hâdise olarak vasıflandı-rıyorlardı.
Bu sert hükümlerin haklı olup olmadığını bilmiyorum. Fakat dünün Müttefik Orduları Başkomutanı ve yarının Atlantik Orduları Kumandanı Eisenhouer’in o kadar mühim İşleri arasında memleketinin gündelik hayatı ile yakından alâkadar olduğunu görmek benim hoşuma gidiyor. Çünkü bu alâka Amerikan milletinin hakikaten
sullıçu oldıığunA bir delil teşkil e-dor.
Bu münasebetle aklıma eski PrusyalI generaller geldi. Vatandaşları tarafından birer yan Allah telâkki edilen bu adamlar İki harp arasındaki biitiin zamanlarını İstikbalin harp plânlarını hazırlamakla geçirirlerdi. Bu. dünün zihniyeti İle bugünün görüşü arasındaki farkı İspata yetmez mİ T
"Pravda” ve “tzvestia” gazetelerinde aşağıdaki satırlara benzer bir yazıya rastlayacak olursam müsterih olarak istikbal hakkında İyi limitler beslerim:
"Dün Moskovada on şık kalpağı giyen General Jonkhov’du”.
"Klyev’İn Ayakkabıcılar Sendikası bir seçim esnasında Mareşal Tolbukln’ln en güzel ayakkabı koleksiyonuna malik İnsan olduğuna karar verdiler”.
“En güzel Sovyet bıyığının kimde bulunduğunu tesblt etmek üzere Leningradda toplanan meşhur berberlerden müteşekkil Jüri müt-teflkan Mareşal Hoııdlennl’ye rey vermişlerdir”.
Bıı gibi haberlerin gerek benim gerekse bütün dünyanın üzerinde Sulhseverler Dünya Teşkilâtının faaliyeti hakkında yayınlanan tebliğlerden çok daha İyi tesir bırakacağı muhakkaktır.
Bununla beraber Sovyetler Birliğinde böyle zararsız müsabakaların, cninde sonunda biç bir barışçı mânası olmadığı da Aşikârdır. Çünkü bu müsabakaların, en güzel bıyık müsabakasından bağlıyarak, hepsinin mükâfatını Stallnln kazanacağından şüphe edilemez.
Ekmek Un İşçileri Sendikasının Ankarada dünkü toplantısı
Ankara. 12 (ANKA) — Ekmek, Un işçileri Sendikası bugün Ankara Halkevlnde mühim bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda Millet Partisi Genel Başkanı Hikmet Bayur. Çalışma Partisi Başkanı Cevat Mimaroğ-Ju. Bölge Çalışına Müdürü Ekmel O-nat. İstanbul Milletvekili îhsan Al-tıner hazır bulunmuştur. Ekmek ve un işçilerinin çalışma saatleri. Ücretleri, hafta tatilleri, iş elbiseleri gibi mevzular konuşulmuş, hararetli mü-
"Yardım Sevenler” bir balo verecek
Baloda Güzellik Kraliçesinin dansı müzayedeye çıkarılıyor
Ankara, 12 (T.H.A.) — Yardım Sevenler Demeği tarafından aralık ayının ilk haftasında Bayan Köprülünün himayesinde büyük bir balo verilecektir. Balonun neşeli geçmesi için alman kararlar arasında 1950 Güzellik Kırnliçesl Güler Anmanın İlk dansının müzayedeye çıkarılması da vardır. En çok arttıranın üzerinde kalacak olan ilk dansın fazla hasılat bırakacağı anlaşılıyor. Kıra-llçe ile bu İlk dansı yapacak olana ayrıca bir hediye verilecektir.
Garsonların yüzde
10 ları lehlerine
Nepal
Paris hususî muhabirimiz bildiriyor
— ■ ■' - ————
Washington ile Paris arasında
4
Dıinku toplantıda bir lıutip konuşuyor*
hallediliyor
Ankara şoförlerinin toplantısı
Ankara
Ankara 12 (ANKA1 şoförleri bugün saat 10 da Halkevin-de fevkalâde bir toplantı yapmışlardır. Şoförler bu toplantıda mesleğe ait esaslı meseleler üzerinde uzun uzadıya durmuşlardır.
Bu içtima dolayısiyle, bütün taksi sahipleri tle şoförler Halkevin-de bulunduklarından, toplantı müddetine© şehirde otomobil bulmak hayli güç olmuştur.
Ankara ve İstanbul işverenleri müştereken yaptıkları toplantıda buna karar verdiler
Ankara, 12 (T.H.A.) — Garsonların yüzde onlan meselesi etrafında bir müddettenberi şehrimizde toplantılar yapan İstanbul ve Ankara işverenleri aldıkları mühim kararları resmi makamlara bildirmişlerdir.
Mesailerini bildiren Ankara. İstanbul işverenleri dün Cumhurbaşkanı Celâl Bayarı ve Çalışma Bakanı Haşan Polatkanı ziyaret etmişlerdir.
Bu münasebetle bazı dileklerde bulunan işverenler % 10 ların kendilerine kalmasını istemişlerse de Cumhurbaşkanı bu meselenin işçi Sendikaları ile anlaşma yapıldıktan sonra ve her iki tarafı da mağdur et-miyecek şekilde hallini temenni etmişlerdir.
Bunun üzerine son bir toplantı yapan işverenler işçi haklarının istismar edilmemesi için gereken tedbirlerin alınmasına karar vermişlerdir.
Atatürk Anıtından çelenkler çalındı
Ankara, 12 ıT.H.A.) — Atatürkün ölümünün 12 nci yıldönümü münasebetiyle muhtelif müesseseler tarafından Ulus Meydanındaki Anıta konulan çelenklerden bazıları dün gece çalınmıştır.
Tahkikat sonunda kendi imal ettiği bu çelenkleri para mukabilinde iki çocuk vasıtaslyle çaldırtmak su. çiyle Posta Caddesinde çiçekçi Mustafa Sağlam derhal suçüstü mahkemesine verilmiştir.
nakaşnlar cereyan etmiştir. Bu arada İstanbul Milletvekili İhsan Altmer de söz almış, işçilerin çalışma saatleri konusunda şöyle demiştir:
“Eğer sekiz saatten fazla sizi çalıştırmak isterlerse, çalışmamanız 1-cap eder. İşçi sigortaları 60 yaşına gelmiş olan işçilere sigorta parası Vermektedir. Ve aynı zamanda yüzde dört patrondan, yüzde dört de işçiden alınmak suretiyle altmış milyon liralık da bir gelir temin edilmiştir, işçiden alınmakta olan bu yüzde dörtler, bundan böyle hükümet tarafından tediye edilecektir. Köylüyü kalkındırmak İçin de hükümet esaslı tedbirler alacaktır.,,
thsan Altmcr’in bu konuşması toplantıda mühim görüşmelere yol açmış ve Millet Partisi Genel Başkanı Hikmet Bayur da söz alarak, bir milletvekilinin bu şekilde vaitte bulunmaktan ziyade grup içinde kendisi gibi düşünen bir kaç arkadaş daha bularak bu meseleler için çalışması ve hattâ muhalefet yapması gerektiğini söylemiştir.
D. P. Atıfbey Ocağı Kongresi
Ankara 12 (ANKA) — Gece yapılan Atıfbey D. P. Ocak Kongresinde mühim ve heyecanlı görüşmeler olmuştur. Ankara Milletvekili Mümtaz Faik Fenikle Ankara Belediye Başkanı Atıf Benderlioğlu da toplantıda bulunuyordu. Söz alanlar dağ mahallelerinin yetmiş seksen bin nüfuslu bir semtini teşkil eden Atıfbeyln İlçe olmasını İstemişler, mahalli dert ve ihtiyaçları üzerinde durmuşlar, fakat günün iç politikayı alâkadar eden mevzulanna da konuşmalarında mühim bir yer ayırmışlardır.
C. H, P« Divanı mesaisini bitirdi
Ankara 12 (ANKA) — İki günden beri İnönü’nün Başkanlığında çalışmakta olan C. H. P. Divanı bu akşam 21.30 a doğru mesaisini bitirmiştir.
C.H.P. Genel merkezinin uzun bir tebliğ neşrederek Divanın çalışmaları ve kararlan hakkında umumi efkârı aydınlatacağı tahmin edilmektedir.
Yabancı memleketlerde tahsil etmek istiyenlerin ^50 sine müsaade edildi
Ankara 12 (TH A.) — Talebenin yabancı memleketlerde okumak için yapacaklan müracaat müddeti 6 kasımda sona ermiştir
Müracaatta bulunan 270 talebeden 135 ine müspet cevap verilmiştir. Buna sebep de eldeki döviz miktarıdır.
Eğitim Bakanlığı yapılan müracaatlar içinde yüksek tahsilini ikmal etmiş olanlan birinci plânda tutmuştur.
Esasen Maliye Bakanlığı bu yıl harice gidecek talebeler için yeni döviz tahsisi yapmayıp hariçten yurda dönen talebelerin dövizlerini tahsis etmiştir.
Kendilerine döviz tahsis edilen talebelere müracaatlarının nazarı itibara alındığı hakkında Eğitim Bakanlığı tebliğde bulunacaktır.
Eski kiralın taraftarları, Hinde Nepal hududundan geçerek 50 mil kadar ilerlediler
Yeni Delhi 12 (YlRS) — Eski Kı-ral'a taraftar bulunan Milliyetçi Nepal kuvvetleri Hint - Nepal hududunu geçerek Nepal içlerinde 3 İlâ 50 mil ilerlemişlerdir. Bu kuvvetler kilit mevkiinde bulunan Birganj kasabasını işgal etmişlerdir.
Nepal’ln Yeni Delhi Elçisi, Hint Hükümetini âsilere yardım etmekle itham etmişse de Hint makamları hudut bölgesindeki polis kuvvetlerinin arttırıldığını ve Hint topraklarının Nepal’li milliyetçilere bir üs vazifesi görmiyeceğini belirtmişlerdir.
Nepal’ln endüstri şehirlerinden Bi-ratnagar'a hücum eden milliyetçiler muvaffak olamamışlardır. Mamafih, Nepal başşehrine giden bütün münakale yollan kesilmiştir. Bildirildiğine göre. Nepal Dışişleri Bakanı yann Yeni Dclhiye giderek Hint Hükümetiyle meseleyi görüşecektir.
Çinlilerin faaliyeti ağırlaştı
Yeni Delhi. 12 IAP) — Dışişleri Bakanlığının pazar günü bildirdiğine göre Çinlilerin Tibetteki faaliyetlerinin ağırlaştığı buraya gelen haberlerden anlaşılmaktadır. Çin komünistlerinin hâlen yeni bir taarruz için hazırlanmakta olduğu yahut Tibet! beşinci kol marifetiyle ele geçirmek tasavvurunda olduğu tahmin edilmektedir. Dışişlerine mensup bir sözcünün ilâve ettiğine göre Hin-distanın Pekin Hükümetine verdiği ikinci nota komünistlerin plânlarını değiştirmiş olabilir. Fakat bu notaya henüz cevap verilmemiştir.
Lhasa’daki Hindistan temsilcisi Slnha’dan gelen en son haberlere göre Cahmdo’yu İşgal eden Çinliler şimdi Hindistan hududuna vakm Poyu-nun güneyine doğru ilerlemektedir. Lhasa’run 250 hava mili doğusunda bulunan Pemba’ya doğru ikinci bir komünist kolu ilerlemektedir.
Kominforma aleyhtar bir komünist teşekkül kuruldu
Roma 12 A.A. (A.F.P.) — 11 Me-mento gazetesinin bildirdiğine göre. Torinnda venı bir komünist hareketi kurulmuştur. Bu hareketin gayesi, komüni* u, Kominforma tarafından uzaklaştırılan Marxist-Leninlst yoluna sevketmektir.
Yirmi bin senelik bir kasaba bulundu
Montevedra (Ispanya) 12 A.A (United Press) — Arkeologlar, Ber-beriye kıyılarında, halkı 20.000 sene evvel balıkçılık yaparak yaşamış bir kasabanın harabelerini bulmuşlardır.
ihtilâf tehlikesi izale edildi
Almanyanın silâhlanması meselesi hakkında Amerika ile Fransa bir uzlaşma yolu bulmak üzeredirler
— Buna o kadar büyük hediyeler getiriyorsunuz kİ nasıl kahııl edeceğimi şaşırıyorum.
Fransa Milli Savunma Bakanı Julea Moch.geçenlerde Waahingtonda iken. Batı Almanya Hükümetini Schuman Plânındaki Kömür - Çelik anlaşmasını imzaya sevketmek için Amerikanın Başbakan Adenauer üzerinde hafif bir tazyikte bulunması kâfi geleceği fikrini ileri sürdü. M. Moch, Amerikan idare adamları Avrupa Birliği ile Schuman Plânının artık sağlandığını zannediyorlarsa çok aldandıklarını da belirttikten sonra, tamamen aksine olarak Almanyanın tekrar silâhlanması hak. kındaki Amerikan tasavvurlarının Schuman Plânını tehlikeye düşürdüğünü işaret etti. Almanya, Schuman Plânım kabul etmekle bazı ağır fedakârlıklarda bulunmaya hazırdı; çünkü karşılığında müttefiklerden çelik İstihsalini arttırma müsaadesini almayı ummakta idi. Fakat Amerikalıların şimdi Alman istihsalini arttırmak hususunda arzu ve hattâ istical gösterdiklerini anlayan Başvekil Adenauer, Alman silâhlanması bahsindeki Amerikan tasavvurları sayesinde belki de bedavadan temin edebileceği bir imtiyazı ile Schuman Plânı adı altında hayli baha-lıya mal etmek külfetine katlanacağını düşündü. M. Moch. bu şartlar İçinde Fransanın, Almanya ilkönce Schuman Plânını tereddütsüz kabul ettiği takdirdedir kİ, Alman silâhlanması işini görüşeceğini bildirdi.
Bunun üzerine Birleşik Devletlerin Paris Büyükelçiliği vasıtasiyle Amerika ve Fransa derhal müzakereye giriştiler, müzakerat, Atlantik Savunma Komitesinin Konferansı VVoshington’da toplandığı sırada pek gizli olarak devam etti. Siyasi cepheden güdülmekte olan bu Amerikan -Fransız görüşmeleri hakkında tam malûmat mevcut bulunmamakla beraber şimdiden müsbet bir neticesini müşahede etmek mümkündür: Başkan Truman. M. Moch’un dilediği o
Millî Saraylar eşyasının
“hafif tazyik,, i Başvekil Adenauer üzerinde icra etmiş bulunuyor. Seçimden az evvel, yani pazartesi günü öğleden sonra söylediği nutukta Amerikan Devlet Başkanı Schuman Plânından üstüste iki defa mânalı bir şekilde bahsetti. Kıra Harı m kovan Fransız milletinin inkılâpçı mazisini hatırlattıktan sonra Mr. Trumant “Batı Avrupada kömür, çelik Lstih. şalini bir araya getirmek hususunda M. Schuman’ın yaptığı tekliflere karşı pek büyük bir alâka duymaktayım, Bu tasarının M. Schuman tarafından cesaretle ileri sürülen esas, lar ve hatlar dairesinde tatbik edilebileceğini çok ümit etmekteyim,, de. m iştir.
Bu beyanat yalnız Washington’un Avrupa Birliğine verdiği ehemmiyeti belirtmekle kalmıyarak Birleşik Milletlerin Alman silâhlanması yüzünden Parisle arası açılmasını hiç istemediğini de göstermektedir. Amerikan Dışişleri Bakanlığının Fransa, ya sert bir nota göndermek niyetin, de bulunduğuna dair son günlerde çıkan haberlerin hepsi yanlıştır. Wa-shington’un. vâki teahhurlara çok canı sıkıldığı inkâr edilemez. General Marshall, hoşnutsuzluğunu kendine has olan bir tarzda izhar etti; yani M. Moch’un Atlantik Savunma Komitesinde söylediği nutuktan sonra ağzından hemen hiç bir kelime çıkarmadı.
Bununla beraber gerek VVashing-ton, gerekse Paris. Amerikalılarla Fransızları ayıran bu anlaşmazlığa çare bulmak üzere bir uzlaşma formülü aramaktadırlar. Fransızlar tarafından kabul edilecek bir hal şekline doğru gidilmektedir. Bu suretle Avrupa ordusu, tümenden daha küçük birliklerden teşekkül edecek. Malûmdur ki. Fransa, Alman kurmay heyetlerinin vücudunu icap ettirecekler diye Alman tümenleri kurulmasına muhaliftir. Buna mukabil Amerikalılar, Almanyanın savunma tertiplerine hakikî bir eşitlik İçinde iştirak etmesi hususunda Fransanm müsaadesini sağlayacaktır. VVashlng-ton. eşitlik temin etmiyen herhangi bir plânın Bonn’da kabul edllmlye-ceğinl belirtmektedir.
tadadına dair ilk rapor
Hindiçinid

Fransız
hudut bölgesinin
savunması tehliked
Yekûnu 280 bini aşan bu eşyanın 1924 ve 1933 tahrirlerine göre karşılaştırılması uzun sürmüş ve tam netice henüz alınamamıştır
Ankara, 12 (T.H.A.) — Milli Saraylar İdaresinde ağustos 1950 tarihinden ekim 1950 nihayetine kadar yapılan incelemelere alt İlk raporun yazılması tamamlanmıştır.
Haber aldığımıza göre raporda, 1924 yılında hilâfetin ilgası üzerine sarayları ve köşkleri muhafaza İçin
Müessese avukatları serbest çalışamıyacak
Ankara, 12 (T.H.A.) — Müessese ve resmi daire avukatlarının serbest olarak da çalışabileceklerine dair A-vukatlık Kanununun beşinci maddesi geçen sene, ekseriyeti teşkil eden serbest avukatların mümanaatına rağmen Adalet Bakanlığınca bir daha uzatılmıştı. Bu müddetin bitmesine iki ay kalmıştır. Şimdiden serbest çalışan avukatlar Bakanlığa müracaat ederek ekseriyeti kendilerinin teşkil ettiğini, maddenin temdidinin ekseriyet aleyhine alınmış bir karar olacağını belirtmişlerdir.
Bu mevzu etrafında Adalet Bakanı Halil Özyörük de şu beyanatta bulunmuştur:
“Henüz bu hususta bize yapılmış bir müracaat yoktur. Esasen böyle bir maddenin
değildir. Zira devlet müessesesı avu-katlarlyle hususî çalışan avukatları ayırmak İcap eder. Biz şahsan bu maddenin uzatılması taraftarı değiliz. Eğer bu hususta bize bir müracaat olursa tetkik ettikten sonra kesin bir karara varacağız. Bakanlığımız müracaat sahiplerinin taleplerini uygun bulmazsa bu seneden itibaren devlet müesseseler!nde vazife gö-ren avukatlar serbest olarak çalışa, mıyacaklardır."
temdit edilmesi doğru
Çocuk Kitapları Haftası
Ankara, 12 (THA.) — Çocuk Kİ-toplan Haftası münasebetiyle Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde bir çocuk kitaplan sergini hazırlanmıştır. Sergi yarın Milli Eğitim Bakanı Tevfik ilerinin bir nut-kiyle açılacaktır.
kurulan Millî Saraylar Müdürlüğünde bir ağustos 1950 de incelemelere başlandığı sırada saray idaresinde Icayıt ve defter sisteminin bilhassa 1924 ten önceki eşya kuyudatı bakımından eksik bir manzara arzettiğine işaret o-lunduktan sonra bu vazıyet karşısında tetkikatrı mesnet olmak üzere 1921 tahrir ve teshilinin esasa alındığı bildirilmektedir.
1924 tahriri, muntazam bir manzara arzetmekle beraber bu tahririn de o tarihten önceki kayıtlar araştırılmadan yapılmış olması, ba2i eşya vaziyetlerinin tam îesbit edilmemiş bulun ması ve numaralama «isteminin mu kavva gibi dayanıksız ve parçalana-bilen maddelerle yapılmış bulunması gibi noksanlıkları vardır.
1933 tarihinde Saraylar İdaresinin Büyük Millet Meclisine bağlanması ü-zerine mevcut eşyanın bir defterinin gönderilmesi hakkında Meclis Umumî Kâtipliğinden mezkur İdareye verilen emri yanlış tatbik eden memurlar, yeniden tesblt cihetine giderek 1924 tahririne müstenit defterlerle irtibatın kısmen kaybolmasına sebebiyet vermişlerdir.
Bundan dolayı İncelemeleri yapan heyet, işe, 1924 ve 1933 teshillerine müstenit defterleri karşılaştırmakla başlamıştır. Neticede saraylarda mevcut eşya müteaddit defalar yer değiş tlrdiği halde buna alt muamelelerin defterler üzerinde muntazaman taklo edilmediği görülmüştür. Eşya üzerindeki numaralar bu yer değiştirmeler sırasında kısmen düşmüş, bazıları yanlış eşyaya konularak birbirine karıştırılmış. bazılarının numaraları ise büsbütün kaybolarak yeni eşyâ İmiş gibi defterlere tekrar giriş kaydedilmiştir. Bazı eşya hem çıkış odasına alt kayıtta kalmış, hem girdiği odaya giriş kaydedilmiş, hazan üç yerde birden kaydına tesadüf edilmiştir.
Eşyanın evsafı da 1933 defterlerinde noksandır. Bilhassa tablo sanatkârlarının isimleri deftere geçmemiştir. Bazı eşya 1924 kaydından 1933 kaydına geçerken ayniyat şöyle dursun benzerliğini bile kaybetmiştir.
Bu suretle adedi 2H0 bini geçen ve mühim bir kısmı daimi hareket halinde bulunan eşyanın iki tahrirden karşılaştırılması uzun sürmüş ve tam ne tice do henüz istihsal edilememiştir. Tetkik heyeti kayıt sisteminin ihtiyaca ve modern usullere uygun şekilde yeniden tesisi lüzumuna kanaat getirmiştir.
"YENİ hediye resmini
büyük
hiç kurulmaya an vaktinizi
İSTANBUL” un talihli okuyucularına edeceği 1.000 saatin içinde yukarıda gördüğünüz saatler de vardır. Bunların hususiyeti, biitiin hayatınız müddetince lüzum göstermeden size her
en doğru şekilde bildirmesidir.
Yeni İstanbul
1.000 talihli okuyucusunu saat sahibi edecektir
Birkaç gün sonra bu hediyelere talihli okuyu cularımızın nasıl sahip olabilecekleri hakkında tafsilât vereceğiz.
Çin - Hindiçini hududundaki son karakollardan biri olan Moncay da tahliye ediliyor
Saygon» 12 (YlRS) — Hındiçlnl-Çin hududundaki son karakollardan biri olan Moncay da tahliye edilmektedir. Bugün kalenin sivil halkı gemilerle tahliye edilmeye başlanmıştır. Bildirildiğine göre. Komünist Vletmln kuvvetleri kasabaya bir mil mesafededirler. Moncay’m düşmesi hudut bölgesindeki Fransız müdafaa hattının çökmesini intaç edecektir. Bundan başka Çinden gelecek yardımla kuvvetlerini arttıracak o-lan Vletminltler. Hanoi içlerine ka-dar nüfuz edebileceklerdir.
Deniz üssü Tourane bombardıman ediliyor
Saygon, 12 (AP) — Çin Hindindeki Fransız birliklerine mensup bir sözcünün söylediğine göre komünistler Fransızların mühim bir bahriye üssü olan Tourane'ı havan toplan He düğmektedir.
Tourane’ın kuzeyinde Hue dolaylarında, merkezi Vietnamın başşehrinde düşman faaliyeti gittikçe artmaktadır. Bu bölgedeki münakale sabotajcılar tarafından sık sık sekteye uğratılmaktadır.
Samteu civarında Kuzey Laosta yeni düşman faaliyeti müşahede edilmiştir. Bu bölge Vietmin'lerin Ton-klnden içeri taraflara doğru girdikleri daimî bir geçit vazifesi görmektedir.
1.300 asırlık bir bıçak bulundu
Graz (Avustralya) 12 A A. (United Press) — Bir AvustralyalI kadın arkeolog, 130.000 sene evveline ait yani Neanderthal adamının yaşadığı devirlerden kalma bir bıçak bulmuştur. Bu bıçak, şimdiye kadar bulunan en eski âlettir.
On seneden beri Repolust Mağaralarında araştırmalar yapmakta olan Dr. Marla Mettl’m bulduğu bu bıçak, mnğara ayısı kemiğinden mamûldür. Ve tahta ile kaplanabilecek şekilde yapılmış sapı da mevcuttur.
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
13 Kamrn 1960
GÜNÜN
İktisadi hayatımızda kooperatiflerimiz
Yazan :
liablb Edib-TÖREHAN
MM EMLEKETİMİZ hakkında ticari tetkikler yııpnmk ve mubayaalar-dıı bulunmak Üzere İki ecnebi İş ıula* mı ile yıllarca önce memlekete oel-miştlk. O vakit Ticaret veya eski a-dlylo iktisat Vekâletinin başında şimdiki Cunıhıırhnşluuııinız Sayın Celâl Bayar bulunuyor ve Vekâlette serbest ve tamamen ticari bir zihniyet hiildhn sürüyordu. Memleket hakkında ticari malûmat almak İstediğimi zaman bize bütün dosyalar açılmış o her şube bize hizmet etmek İçin Adeta bir tehalük göstermişti. Yanımda bulunan ecnebiler bıınn hayret etmişler ve bizzat şükranlarını Sayın Dayara blIdLrıneyl hlr vazife saymışlardı.
Vekâletten bize» gideceğimiz Adana ve Ege mıntakaları için birtakım tavsiyeler verilmişti. Bize yardım e-dilmcsl hususu şiddetle bildirilmişti. Bu İşlerde herhangi bir tarafgirlik veya Ûtimasm mevcut olabileceği kimsenin hatırına gelmemiş ve hiç birini ürkütmemlştl. Verilen tavsiyelerden ikisi (le o zamanın Adana ve Mersin havalisindeki jaımuk kooperatiflerine ait bulunuyordu. İsinin e-hemmlyetlnl düşünerek bunlarla te- | masların birtakım müspet neticeler | husule getirebileceğini ummuştuk. Vekâlet de bu düşüncenin tesiri altında bulunuyor ve aynı zamanda bu teşekküllerin henüz yeni olmasından birtakım eksikleri de bulunduğunu ı-tlraf ediyordu. O zamanın güzel âdet >e düşüncelerinden lürl de kusurları sizin bildirmenize lüzum görmeksizin alâkadar makamın sile blldlrmeal vc dikkatinizi oraya çekmeslydl.
îlk işimiz İki kooperatif He temasa geçmek oldıı. Bunlar memur olarak tâyin edilmiş ve bu İşlerde en ufak bir görpü ve tecrübesi olmıynn kimselerdi. Ellerinde mal olmadığı gibi sermaye ve ortak namına da hiçbir şeye sahip değillerdi. Kendileriyle müzakereye lüzum görmedik ve kon. peratlflerimlz bizi büyük bir hayal yıkılışı karşısında bıraktı.
Aradan geçen zaman, bu İşlerde büyük bir inkişaf husule getirdi. İktisadî devletçiliğimiz de hor gün biraz daha arttığından artık kooperatifler muazzam birer devlet nıüessesesl haline getirildi ve istihsal İle satış İşlerimizin her kısmına teşmil olundu. Fakat bu işlerin devlet ekonomisi İle 3 ürüyemlyeceğl tabii olduğundan elde ettiğimiz neticelerin hiç de beklediğimiz şeyler olmadığını ve hattâ memlekete zarar vermiş bulunduklarını kabul etmemiz İcap eder.
İsmini hlr türlü türkcemlzde bulamadığımız kooperatifçilik herhalde herhangi bir iktisadi faaliyet sahasında bulunanların birleşmelerini ve menfaat ve İşbirliği halinde çalışmak ihtiyacını duymuş olmalarını İfade e-d?n bir harekettir. Bıı ihtiyacın hissedilmesi, İktisadi bir terbiye He İktisadi bir zihniyetin mahsulü olmalıdır. Şayet bu yapılmaz ve sırf devlet eliyle bu İşin halli düşünülecek olursa neticenin ters çıkışma hayret edilmemelidir. iyi gayelerle vücuda getirilmiş olsa bile birer hükümet dairesi halinde çalışan kooperatiflerin verecekleri yemiş hiçbir suretle istediğimiz şey olamaz. Bilhassa bu işlerde bir zamanlar particilik ve tarafgirliğin de t Aklın olması neticelerin daha kötüleşmesine sebep olmuştur. Biz daha ileri giderek bu tarzda çalışan kooperatiflerin memlekette bu gibi teşebbüslere karşı fen» bir propaganda yaptığını ve hususi kooperatifler için de hem bir mânla, hem de çok ürkütücü bir örnek teşkil ettiğini söylemek İsteriz.
Demokrasi hayatımıza eriştikten sonra devletçilikten ayrılmak kararımız artık katidir. Zaten bundan başka bir çare olmadığını hâdiseler de I ispat etmiştir. Onun İçin bundan sonra böyle temelsiz bir kooperatifçl o-lan devlet İstihsal veya satış müesse-selorlnden kurtulacağımıza sevinmemiz lâzım gelir. Fakat şimdi büyük bir problem karşısında bulunmaktayız: Büyük tCHİsat İle muazzam sermaye veya kredilere malik olan ve hakikatte birer devlet müessesesl halinde bulunan kooperatiflerimize ilerde verilecek hakikî şeklin artık düşünülmesi zamanı gelmiştir. Filhakika eski İktidar bile hu İşin daha fazla yürüyerııiyeceğinl görmüş ve bazı tedbirler almaya çalışmıştı. Fakat hakim olan İktisadi devletçilik radikal kararlar alınmasına mâni oluyor ve bu husustaki bilgisizliğimiz de ne gibi kararlar verilmesi hususunda bizj tereddütlere »ürüklüyordu. Şimdi demokrasi esasları dahilinde kendi kendini İdare etmek ve hükümetten yalnız kolaylık görmek isteyen milletin bu Işde kendine uygun pratik bir yol bulabileceğini tahinin etmekteyiz. Bizim düşüncemize göre İlk İşimiz koojıeratinerin şimdiye kadar neden bir fayda temin edemediğini ciddi ve objektif bir surette tetkik etmek ve bunları tesbit ettikten sonra ilk iş olarak fena esasları ortadan kaldırmak olnıubd r. Memleketimizde kooperatifçilik hakkımla nazari ve a-melî malûmata malik ve bilhassa kooperatiflerin başka memleketlerdeki faaliyetlerini bilen şahsiyetlerimiz vardır. Hiçbir parti pollllkasma ka-pılmıyarak bıınlurın mütalfıalarıııı u-İır ve bir de hariçten bu işlerde arıttU olarak çalışmış bir kaç mÜUîlıassıs getirtirsek oldukça iyi bir neticeye erişeceğimizi zannetmekteyiz. Müstahsil İle tüccarımızın (la art’k yeni hayat şartlarına uymak mecburiyetlerini takdir ettiklerine kaııl bulunuyoruz. Onların görüşleri yirmi sene evveline göre şüphesiz ki, değişmiştir. Bilhassa şimdi yeni nesil vardır. İstihsal ve satış hayatımızda artık eski usullerden ayrıl-mak ve yeni lıayata uyacak bir usııl takip etmek zaruretinde olduğumuzu onlar takdir etmektedirler. Karşılarına devlet tarafından bir eııgel çıkmadıkça bir çok şeyler yapabilirler. Humjum bankalarımızın da bu sefer hükümet emriyle değil* sırf bankacılık zihniyetiyle hareket ederek, bunları kredi noktasından desteklemeleri çok iyi bir netice verebilir. İstihsalimizi art!ırmak ve ticaretimize düzen vermek ve onu genişletmek zaruretinde bulunduğumuz bu zamanda, devlet teşekküllerinden uzaklaşarak sırf millet ruhundan doğacak teşebbüslerle kendimizi teşkilâtlandırır vc faaliyetimizi arttırırsak yarının refahında hepimizin büyük bir hisse-

beş çok bir
Isviçrede meyva ve sebze bolluğu
tsviçrenln Walll» havalisinde» kıymetlendirilmedin İçin dökülen domatesler.
Wallis mıntakasında 150 bin ton domates imha edildi. Müstahsil, bir kısım meyvayı kıymetlendiremediği
için ağaçta bıraktı
damlık arazisinde çok rosyo-cntansif bir çalışma ile bah-ziraatl de çok geliştirilmiştir, ve sebze İhtiyacının mümkün kadar memleket dahilinde lo-
Mükemmel bir sanayi, seyyah ve bankacılık memleketi olan tsviçrenin dar ve nol ve fecilik Meyva olduğu
min edilmesine çalışan İsviçreliler bu seneye kadar daima arttırılmasına gayret ettikleri meyva ve sebze İstihsallerine müşteri bulmak zorluğiyle karşılaşabileceklerini akıllarına bile getirmemişlerdi
Arazisine nispetle nüfus kalabalığı fazla olan ve her sene yüz binlorco ecnebinin hastalık, tahsil, tatil ve eğlence sebepleriyle uzun müddet İkamet ettikleri bu memlekette toprak mahsulleri mükemmel bir şekilde kıymetlondirileblllyordu. Memlekette mevcut her bakımdan mükemmel organizasyon dolayısiyle toprağından istihsal ettiği mahsulün miktarı nispetinde fazla kazanç sağlamaya alışkın olan İsviçreliler bu sene belki de İlk defa olarak mahsullerini kıymetlendirmek müşkülâtıyla karşı karşıya bulunuyorlar
Isviçrede sıcak memleketlere mahsus olanlar müstesna diğer bütün meyvalar yetiştirilmektedir. Hayvancılık ve bilhassa sütçülük zlraa tinin çok gelilmiş bulunduğu bu memlekette çayır yetiştirilmeye tahsis edilen topraklara aynı zamanda elma,
al olacaktır. Dünyanın cn verimli topraklarına, en güzel iklimlerine malik olan bir memleketin ilerlemek ve kazanmak hak ve şansı çok fazladır. Şimdi bizim için yapılacak en mühim İş. bu haktan istifade etmek ve şansın gelmesini oturduğumuz yârde hekle-miyerek bize mutlaka yaklaşmasını temin etmektir. Bu da ancak fert o-larak ve toplulukla çalışmak sayesinde olabilecektir. Türk milleti şimdi devletçilikten uzaklaşırken kendisinin bir imtihan geçirdiğini ve yaratmak kudretine sahip olmadığını zannedenlere fırsat vermemeyi bilmeli ve ancak kendi gayretiyle bu şimdiye kadar yapılamamış şeylerin düzenlen. mes| İşini üzerine almalıdır. Biz, kendi halimize bırakılır ve vasilikten kurtulursak bir çok şeyler yaratabileceğimize kanaat edenlerden olduğumuzdan yarınki faaliyetimize karşı büyük ümitler beslediğimizi söylemek isteriz.
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
lar artık pamuk alanuyacaklannı idrak ettikleri İçin borsa 11e ilgilenmiyorlar. Buna mukabil pamuklu ithalâtı artmış sa. yılıyor. Tarımla 285 kuruştan bir pamuk anlaşması yapmış olan Fransızlar, bu malların teslim edilmesi veya aradaki fiyat farkının taksime uğraması için izmire bir heyet göndermişlerdir. Tanm girişilen taahhüdün Fransızlarca son (Evet) cevabı verilmediğinden bahisle (gayri vâki) olduğunu iddia etmektedir ki Tarımın bu tezi pek de kuvvetsiz sayılamaz. Bununla beraber işin bir anlaşma yolu İle halli temenniye şayan görülmektedir
Hulâsa: Tütün piyasası İçin kampanyanın açılması beklenirken. ortadaki pürüzlü meselelere rağmen üzüm, pamuk, incir ve palamut gibi İhraç maddelerinin tükendiğini kabul etmek yerinde olur. Bu dâvâlı piyasanın ortasında memleket iktisadiyatı (İhraç hanesi dolduğu için) kazançlı sayılabilir. Hor gün limanda beliren vapurların yıl sonunda liman hareketlerini çeşitlendireceği ve iyi neticelere doğru sevkedeceği gizlenir hakikatlerden değildir.
ADANA :
Hafta içinde piyasayı meşgul eden İki hâdise vardı. Biri A listesi gereğince kolonyal menşeli malların ithaline müsaade edilmesi meselesi, diğeri de Alman firmalarının piyasa-miza karşı isteksiz davranmasıdır.
1 — Bunlardan biri Ithalâlçıları üzen menşe şehadetna-mesl meselesi. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının müdahalesi İle halledilmiştir. Hafta içinde de havadis sütunlarımızda tebarüz ettirdiğimiz gibi, ehemmiyeti günden güne dünya piyasalarında artan kalay, kauçuk gibi maddelerin siparişleri, Avrupadaki yazıhanelere yapılır. Yükleme işleri de Asya limanlarından olur. Pek tabii olarak sterlLng sahasına giren yerlerden yapılan malların da A listesi mucibince, muamele görmesi lâzımdı. Bu hususta, T. C. Merkez Bankasının tereddütlerine meydan verilmemiştir.
2 — İkinci bir mesele de, Alman firmalarının kuru meyva piyasasına karşı lâkayt davranmasıdır. İlk zamanlar Al-man firmaları fiyatlarımızın yüksek olduğunu iddia ederek, piyasaya karşı pasif davranmışlardır. Bu hareketlerinde AL man firmalarına hak vermek kabildir. Çünkü her alıcı, nerede ucuz mal bulursa, bunu almak zorundadır. Esasen liberasyon rejiminin ifade ettiği ruh ve mâna da bundan Iba-ıettir. Fakat Alman firmalarının kuru meyvalanırnza bilhassa fındığa karşı pasif bir hareket almasındaki sebeplerin başında da, Aıman dış ticaret bilânçosundnkl açığı da ileri sürmek daha yerinde olur. Bu durum karşısında Alman Hükümeti ithalâtı tahdit eder mahiyette yeni kayıtlar koymağa mecbur olmuştur. Fakat hâdisenin bundan ibaret kalacağına kani değiliz. Ankarada iki memleket arasında ticari müzakerelerin müsait bir safhaya girerek, bu meseleleri deneğine kani bulunuyoruz.
İSTANBUL :
Yukarıda İzahına çalıştığımız gibi hafta içinde piyasası durgun bir devreye girmiştir. Halbuki iki, üç evvel fındığın 350 kunışa kadar çıktığını hatırlıyoruz. Fiyatlardaki bu gerilemenin sebepleri arasında, Alman firmalarının piyasamıza karşı Jâkayt kaldığını İleri sürenler çoktur.
Fındıktan başka, ceviz de aynı âkıbete duçar olmuştur diyebiliriz. Alınan firmaları fındığı pahalı buldukları İçin, bir aralık cevizlere karşı rağbet göstermişlerdi. Bu yüzden ceviz fiyatları da 66 kuruşa kadar yükselmiştir. Fakat bu yükseliş Alman firmalarının isteklerini durdurmuştur. Bu yüzden ceviz fiyatı hafta İçinde 16 kuruşa kadar düşmüştür. Fakat son zamanlarda Ingiltereden cevizlerimize karşı İstek-ler başladığı İçin, piyasada yeni hareketler beklenmektedir.
Hafta içinde bakliyat piyasası sağlam durumunu muhafaza etmiştir. Bilindiği gibi kuru fasulyeler, yeşil ve kırmızı mercimeklere karşı Fransa, İngiltere, İtalya, Isrnllden talepler vardır. Fakat satışlardan sonra malın evsafı üzerinde ihtilâflar çıkması, her iki tarafı da üzüntü içinde bırak, maktadır. Bütün bu hâdiselerin Önüne geçmek İçin, senelerden beri tekrar ettiğimiz fikirleri burada zum görmüyoruz, Hepimizin bildiği hulâsa edilebilir (Mallarımızı temiz Bunu bildiğimiz halde, bir türlü Neden? Geniş ölçüde kombinalar, fabrikaları gibi büyük projeler yapan Toprak Mahsulleri O-
Derleyen: A. T. armut ağaçları dikilmekte ve bu suretle toprağın ktırla kaplı olmadığı bütün mevsimlerde, bir taraftan kasaplık ve süt hayvanlarının yemleri temin edilirken diğer taraftan aynı tarlada mükemmel bir bakımla fevkalâde gelişen meyva ağaçlarından bol meyva temin edilmektedir.
Bu sene tabiat ağaçlan o derece fazla meyva He yüklemişti kİ. müstahsil bunları uygun fiyatla amele bulup toplatmakta müşkülât çekmiş ve bir çoklan da meyvalan ağaçta bırakılmışlardır.
Aynı bolluk bu sene sebzede do mevcuttu, tsviçve Sobze Müstahsil leri Birliğinin yaptığı bir hesaba göre 1950 yazında Isviçrede kıymetlen-dinlemeyip dökülen sebze miktan beş milyon kilo, değeri de 2,6 milyon İsviçre frangıdır. îayiçrenin diğer İktisadî çevreleri, birliğin yaptığı bu hesabın noksan olduğunu tVallls’dekl domates müstahsillerinin vaziyetleri de nazan itibara alınınca bu senekl zararın tam beş milyon İsviçre frangına baliğ olacağını ileri sürmektedirler.
Bilindiği gibi bundan bir kaç hafta evvel \Valli8 mıntakasında 150 ton domates, kıymetlendirilemediği İçin, imha edilmişti. Bu hâdise İsviçre müstahsilleri arasında ve iktisat çevrelerinde uzun münakaşalara sebep olmuş ve müstahsillerden bir çoğu bu zararın İsviçreye hariçten sebze ve meyva ithal edilmesinden mütevel-iid olduğunu İleri sürmüşlerdi. Müstahsillerden bir kısmı da İsviçreye hariçten hiç meyva ve sebze ithal edilmese dahi bu senek! mahsul bolluğu dolayısiyle bu vaziyetle karşılaşılmağının mukadder olduğunu iddia ettiler.
İsviçre iktisatçıları da memleket mahsulünün bu şekilde telef oluşun-mi . u.steh’ikin de hatası olduğunu, çünkü bu seneki meyva ve sebze İstihlâkinin bundan dört sene evvelkine nazaran hiç fazlalaşmadığını. 1945 senesinde Isviçrede nüfus başına 129 kilo sebze İstihlâk edildiği halde bu sene Ş2 kilo İstihlâk edilmiş olduğunu Heri BÜrerek halkı bol sebze ve meyva yemeye teşvik ettiler.
hu İle.
1 indik hafta
yenilemeğe lü-gibl, bu fikir, şu suretle olarak ihraç etmeliyiz) tahakkuk ettiremiyoruz, marmelat, meyva suyu
Kısa Haberler
İtalya - Almanya ticaret aıılıışnuuıı
Roma 12 (YİRS) — İtalya He Batı Almanya dün bir ticaret anlaşması imzalamışlardır. Muahede hükmüne nazaran iki memlekot 280 milyon dolar kıymetinde nıaj mübadele edeceklerdir. Aynca istikbalde ticari mübadelelerde daha liberal davranılacağı da derpiş edilmiştir,
TııklMuıı pamuk İhracını durdurdu
Karaşi .12 (Hususi) — Dahili piyasalarda pamuk fiyatlarının yük-aelmvHİ üzerine Pakistan, pamuk ihracatını bir müddet İçin durdurmaya kadar vermiştir. Hükümet aon haftalar zarfında ihraç edilen pamuklardan almakta olduğu gümrük çıkış resmini de üç misline yükseltmiştir.
Amerika pamuk İhracatını azalttı
Washington 12 (Hususi) — Amerikan Tanm Bakanlığı, 31 mart 1951 tarihine kadar ihraç edilmesi kararlaştınlan 2,116.000 balya pamuğun 2,000,000 balyaya İndirilmesine karar vermiştir. Bu seneki pamuk mahsulünün ümit edildiği kadar verimli olmaması böyle bir azaltmaya sebep olmuştur.
Bu müddet içinde Avusturya 32.000, Belçika ve Lüksemburg 70.000, Danimarka 14.000, Fransa 220.OU0. Almanya 377.000, Yunanistan 8.000, İtalya 212.000, Hollanda 93.000, İngiltere 230.000 balya Amerikan pamuğu ithal edebileceklerdir.

Vietnam'a açılan kredi
Wa»hlngton 12 (YİRSj — İktisadi İşbirliği İdaresi Vietnam’a 830 bin dolarlık bir kredi açılmasına karar vermiştir. Vietnam temin ettiği bu krediyle memleketin tecrit edilmiş bölgelerine elektrik verecek olan dizel motörleri satın alacaktır.


*
Hindistan pamuk ihraç resmini arttırdı
Yeni Delhi 12 (Husus!)—Hint Hükümeti, İhraç edilen pamuktan almakta olduğu çıkjş resmini arttırmıştır. Yapılan zam beher balya başına eski miktarın dört misline baliğ olmaktadır.
Mıcırda yeni istikraz Îskenderiyel2 Hususi) - Mısır Hükümeti pamuk mahsulünü finanse etmek İçin yeniden 50 milyon Mısır lirası kıymetinde bono çıkarmaya karar vermiştir.
Amerika, İsrail’e sermaye plâse ediyor.
Tclâvlv 12 (Hususi) — The Plough Sales Corporation İsimli Amerikan ecza şirketi, mart ayı içlndu lsıaildc 150.000 dolarlık bir yatılım yapmaya karar vermiştir. Şirket, İsrailli ortaklarla birlikte çalışıp bir ecza fabrikası İnşa e-decek ve Türkiye, İran, Hindista-nın da ilâç ihtiyacını karşılıya* çaktır.

Bölge Ticaret Müdürlüğü Adanaya naklediliyor
Adana, 12 (Hususî) — Mersinde bulunan Mıntaka Ticaret Müdürlüğünün Adanaya nakli kararlaşmıştır. Mıntaka Ticaret Müdürlüğü He birlikte, Ayar Kontrol Memurluğu da bütün teşkllâtlyle Adanaya nakledilecektir. Adananın daha merkezî bir yer olması, pamuk piyasasının Adanaya inhisar etmesi, Ticaret ve Ekonomi Bakanlıklarının birleştirilmesi buna sebep gösterilmektedir.
fisi, istasyonda ve iskelelerde malı temizlemek İçin tedariki kolay olan selekslyon makineleri almağı İhmal etmiştir. A^-caba bu vazife Toprak Mahsulleri Ofisine mİ aittir. Yalnız bu müesseseyi mi itham etmeliyiz? Yoksa Tanm Bakanlığı, Ziraat Bankası da bu İşe yardım edemez miydi? Hâsılı hangi müessese yaparsa yapsın» köylüye temiz mal teslim etmek şartlarını öğrenmek lâzımdır.
İZMİR :
İzmir, 12 (Hususi Büromuzdan - Telgrafla) — Birleşik Amerikanın pamuk ihraç kontenjanını bir misli arttırmasının pamuk müstehliki memleketlerde uyandırdığı derin memnunluk yanında Istihsalcl merkezler aalâ istiflerini bozmadan pahalı fiyatla pamuk satmakta devam etmişlerdir. Bunun mânası şudur kl Amerika» dünyanın en büyük pamuk ihracatçısı olmasına rağmen dünya ufuklarında beliren harp tehlikesi karşısında Istlhlftkçl merkezlere bugün kumanda edememektedir. Neteklm demir ve çelik fiyatlarında da hafta içinde yaptığı büyükçe indirme dünya piyasalarında en ufak bir tesir dahi husule getirmemiştir. Kısaca harp konjonktürüne girildiği ve bu devrin uzayacağı ihtimali bil-ha«Ha Avrupa milletlerini sarmış bulunuyor. Bu karışık ve Ahenksiz durum karşısında milletler şimdi ekonomilerini, günün olaylarına uydurmakla meşguldürler. Yıkıntılar olmakla beraber bu durumdan faydalanan memleketler de yok değildir. Memleketimiz belki de bu faydalananlar zllmre-sine dahildir.
Pamuk dâvası, belki de üçüncü cihan harbinin en önemli «İlâhı olacaktır. Mevsim başında 192 kuruştan başlayıp 100 kuruşu kolayca aşan pamuk bugün 412 kuruşta kalmış ise, bunu hayra yormamak belki daha doğru olıır. Pamuk yükselişinde kazanç hanesi ilk defa olarak bu yıl müstahsile en mühim kısmı itibariyle intikal etmiştir. Öte yandan mevHİm başında düşük fiyatla pamuk alivresine girişmiş o-tanlar taahhütlerini yerine getirmemişlerdir. Borsa idareleri bu durumun seyircisi olmaktan Heri gidemodiklerint ve müstahsile »sözünü yerine getir), tüccara da (dış taah. hütlerinl İfa et) diyemediğine göre, memleketimizde kanunlar karşısında vazifelerini yapan borsalar yok demektir.
ÜZÜM: Hafta İçinde üzüm fiyatları bazı kıpırdamalar gösterdikten sonra hafta ortasında gerilemeğe başlamış ve 9 numara üzüm 74 kuruşa kadar İnmiştir. Yine hafta içinde tngillzlerln ve Almanların Yuııanistajıdan yüksek fiyatla Ko-rent üzümü satın almış olmaları, İran üzümleri üzerine de büyükçe alivre muıunelelvri tescil edilmesi enteresan olaylar sayılır. Bununla beraber Londra istihlâk kooperatifleri hâlâ bizim üzümlerimizi son ödedikleri fiyat üzerinden alacak vaziyettedirler. Şu şortladır ki bütün teslim edilecek partilerin Noel yortularından en oz bir hafta Önce Londraya varmış olması şarttır. Şimdiye kadar Eğede müstahsil elinden çıkan üzüm miktarı 50.000 tondan biraz fazladır, İzmir Borsasınıı» umum! muamele yekûnu İse 31.000 tondur.
İNCİR: İyi mal az ve müşteriHdlr. Orta kalite mallanı itibar edilmiyor. İzmir Borsacındaki İncir satış yekûnu 60.000 çuvala yakındır. Günlük «atışlar beş, altı yüz çuval arasın dadıı*.
PAMUK: İhracatçıların toplu hareket etmeleri temin e-dildigl İçin pamuk 400 kuruşta durmuş sayılır. Yeril fabrika-
Adana» 12 (Hususi muhabirimizden telgrafla ı — Son günlerin en mühim mahsul ve İhraç mevzuu olan pamuk son hafta zarfında Aduna Borsacında normal bir seyir takip ederek bir buçuk milyon kilo pamuk satışı yapılmıştır. Bu satışlar içinde birinci akala pamuğu 365 kuruş ile 400 kuruş arasında vâdeli olarak muamele görmüş ve satışı yapılmıştır. İkinci akala pamuğu da keza birinci akala gibi 360 kuruş ile 400 kuruş arasında kendisine alıcı bulabilmiş ve satışı yapılmıştır. Üçüncü akala tipindeki pamuk 360 kuruşa kadar yükselebilmiş ve Borsadu satış muamelesi yapılmıştır. Bunlardan başka hafta İçinde Adana Borsasında kütlü yani çiğitli pamuk da satılmış, miktarı 800 tonu bulmuştur. Bu mal 138 kuruşa kadar alıcı bulmuş ve satışı yapılmıştır. Aynca 800 ton kadar da koza 55.50 kuruş ile 57,50 kuruş arasında satılmıştır. Yağlı tanelerden çiğit Adana piyasasında pek bol olmakla bf-raber fiyatlar düşük sayılır. Mevcut çiğitler ancak yemeklik yağlık olarak kullanılabileceğinden geçen haftaki gibi 12,50 kuruş ile 13 kuruş arasında alıcı bulabilmiştir.
Yine bu arada 84 kuruşa kadar yükselen susam pek sönük bir yekûnla kendini gösterebilmiş, ancak 40 ton kadar bir mal Borsada muamele görmüştür. Pamuk fiyatları geçen haftaya nazaran biraz düşüklük kaydetmiş olup bunun daha da düşeceği zannedilmektedir. Sebep olarak Amerikanın Marshall Plânı gereğince bazı Avrupa devletlerine evvelce taahhüt ettiği pamukları şevke başlaması olarak gösterilmekledir. Bazı firmalar pamuk fiyatlarının bu hafta içinde belli bir şekilde düşeceğini söylemektedirler. Bu haftaki mubayaa yine eskisi gibi tüccar firmaları arasında yapılmış, resmi müesseseler ile eşhasa alt fabrika sahipleri yine mubayaa yapamamışlardır. Yeni sene için tarlalar kısmen tamamlanmış, e-klme hazır bir vaziyete getirilmiştir. Bunlardan başka îçelin meşhur narenciye satışları başlamıştır. îlk mahsuller Mersin piyasasında rağbet bulmaktadır. Toptancı firmalar günün en hareketli günlerini yaşamaktadırlar. Bunlardan başka çeşitli istihlâk maddeleri ile İBtlhsal maddeleri Mersinden muntazam surette İhraç edilmektedir. îçelin harnupları bu hafta içinde yine alıcı bulamamıştır. v

Son günlerde askerî harekât dolayısiyle adı geçen bu mevkiin ekonomik ehemmiyetini izah ediyoruz
Cenupdoğu Asyanın en stratejik ınevkllorinden birinde bulunan Burma Birliği Cumhuriyeti, İkinci Dünya Harbinden sonra doğan, fakat komünist çetelerinin hureket merkezlerinden birini teşkil edeıı devletlerdendir. Uzakdoğunun en zengin petrol kaynaklarına malik olan memleketin bu vaziyeti Pasifik harekâtı İçin petrol temini husuauııda güçlükler doğurmaktadır.
Coğrafi bakımdan Çin Hindinin hlr parçası sayılan Burma, şlmalhntıdan Pakistan ve Hindlatana, şimaldoğu-dan Çine, Çin Hindine ve Siyama hudut teşkil ettiği İçin, mühim stratejik durum da arzetmektedlr. Tür-klycnin yansı kadar olan Burma topraklarında 18,000,000 nüfus vardır. Halkın büyük bir kısmı Mongol ırkındandır. Memlekette 800,000 kadar PakistanlI ve Hintli. 150.000 Çinli ve 20,000 Avrupalı bulunduğu tahmin edilmektedir. Burmaklar dince Budist olmakla beraber, ahalinin yüzde 4 ü Müslüman, yüzde üçü de Hı-ristlyandır.
1937 senesi 1 nisanına kadar Hindibanın bir parçası olan Burma. 1939 da İkinci Dünya Harbinin çıkması üzerine bir kabineye, 36 kişilik senato ile 132 milletvekilinden müteşekkil bir parlâmentoya sahip olmuş ve îngllterenin bir valisi tarafından idare edilmeye başlamıştı. Memleket 1941 aralığında Japonlar tarafından
r s I n d
0
M
piyasa hareketleri
Mersin 12 (Hususi) — Cenup lâyetlerimlzin hinterlandı olan Mersin limanından —geçen aylarda oldu* ğu gibi— ihracatımız, ithalâtımıza nispetle, gittikçe bârtz bir artış kaydetmektedir.
Bu yüz güldürücü artışı, hükümetin bir müddet evvel her türlü ihraç malı hakkında verdiği serbest İhraç kararında aramak lâzımdır.
Ekim ayında limanımızdan dıç memleketlere 9128 ton muhtelif emtia. 18297 nın İhracı 19.931.538 maktadır.
1.574.094 lira değerinde 2626 ton ithal malı girmiştir.
İhracatımızdaki emtianın, hemen ekseriyetini muhtelif cins pamuk, canlı hayvan ve çekirdek İçi teşkil etmektedir.
vi-
ba» canlı kasaplık hayva-sayesinde memleketimize liralık döviz girmiş bulun Buna mukabil, yurdumuza

Bu yıl. muhtelif kalitedeki mercimeklerimize dış piyasalardan istekler artmaktadır. Bir müddet evvel tsralle sevkedllen küçük bir partiden sonra. İngiliz firmalarından da mühim miktarda istekler olmuştur.
Yeşil mercimek 47 kuruştan, iç kırmızı mercimek ise 46 kuruştan muamele görmüştür. Kabuklu kırmızı mercimek de geçen hafta 31 kuruştan satılmıştır.
Sanayicilerimize
Amerikada ihtisasını imalât mühendisliği üzerinde yaparak makine, madeni eşya ve plâstik sanayilerinde çalışmış, »eri imalât usullerine ve tllrkçe . İngilizce muhaberata vakıf bir yüksek makine mühendisi, rasyonel bir şekilde kurulması ve çalıştırılması istenilen 6inaî müesseselerde mesul vazife aramaktadır. Lütfen Ankarada Yeni İstanbul gazetesi şu-besine Mühendis rümuzuna yazıl-ması.
İBtIlâ edilmiştir. 1946 da. başlıca siyasî partilerin iştirakiyle yeni bir kabine kurulmuş; Londranın muvafakatiyle bu teşekkül, muvakkat hükümet olarak kabul edilmiştir. Nl-hayet 1947 haziranında bir anayasa mecltnl toplanarak memleket statüsünün müstakil bir devlet olduğunu ilân etmiştir. Bundan sonra Ingiltere Hükümeti, Kurucu Meclisin hazırlayacağı anayasnya göre devlet otoritesiyle hükümet kudretini Durmalılara teslime hazır olduğunu bildirmiştir.
19 temmuz 1947 de Burma kabinesi toplantı halinde iken, komünist teşekküllerine mensup tedhişçiler, içtima odasını basarak, Bnşbnkan U-aung Snn da dahil olduğu halde, bütün kabine heyetini öldürmüş ve komünistler bu suretle açıktan açığa kendilerini göstermeye başlamıştır.
Burmayı İngiliz camiası dışında müstakil bir devlet olarak tanıyan pakt 17 ekim 1947 de Londrada İmza edilmiş ve 4 ocak 1948 do de meriyete girmiştir.
Burmada komünist faaliyeti, Japon işgaline nihayet verildikten sonra ta-azzuv etmeğe başlamıştır. Japonların teslim olması üzerine, memlekette kalan »İlâhların büyük bir kısmı, inzibat temin edilinceye kadar sol temayüllü teşekküllerin ellerine geçmiştir. Hele İngiltere ayrılıp da Burma İstiklâle kavuştuktan sonra, Sovyet Rusya bu zayıf idare karşısında, gittikçe kuvvetleşen komünist yuvalarının kurulmasına yardım etmiştir. Bu faaliyetler karşısında 10 ağustos 1948 de bütün memlekette örfi idare İlân edilmiştir.
İngHtereyle imza edHen muahede He. Büyük Britanya Burmanın müdafaasına yardım için, 3 muhtelif muharebe servisinde çalışmak üzere, bir askerî misyon göndermeyi ve Burma askerlerinin talimini taahhüt etmiştir. Fakat bu yardımlara rağ. men hâlen Burma Cumhuriyetinin durumu dünya barışını tehdit eder şekildedir. Komünist birlikleri .memleketin muhtelif yerlerine doğılmış bir vaziyettedir.
Burma Uzakdoğunun en mühim petrol kaynaklarına sahip olduğu gibi dünyanın en zengin yakut madenlerine ve harp aans.yiinde kullanılan wolfram ocaklarına da maliktir. Bu memlekette 1939 da senede 250,000.000 galon petrol istihsal e-dildlğl gibi, petrol thraciyle de yılda 100,000.000 lira temin ediliyordu. Burmanın harpten evvelki ihraç hacmi de 500,000,000 liradan fazlaydı.
Burmanın en zengin petrol kuyuları şlmalbatıtadır. Şimaldeki kuyular tamnmîyle komünist kontrolü altındadır. Şimal batı havzasının vaziyeti de çok tehlikelidir. Orta Burmada ve cenupta bulunan caklan niaputen komünist den uzaktır.
Burmadaki komünistler,
den durmadan yardım görmektedir. Çin Hindi hududunda da, karşılıklı olarak iki hükümete de komünist çeteleri sızmaktadır,
Burma petrollerinden bu suretle istifade edilememesi. Pasifik harekâtında güçlükler doğurmaktadır Çünkü bu zengin Uzakdoğu petrollerinin nakli ve müttefik fllolarlyle uçaklarının ve motörlü harp vasıtalarının petrol bakımından doyurulması, normal zamanlarda çok kolay bulunuyordu. Şimdi buradaki savaş birlikleri, petrollerini uzaklardan getirmek zorundadır.
Bununla beraber Burma petrollerinden bugün faydalanılanları ıı, Kore harekâtında ve dünya petrol is-tlhsalâbnda bir tehlike uyandırma-
petrol o-tehdldin-
Kızıl Çin.

mıştır.
Harp dolayısiyle petrole olan İhtiyacın fazlalaşnmaı, bir aralık Ama. rikada bu maddenin karneye tâbi tutulacağı rivayetlerini çıkarmışsa da. Hükümet bunu tekzip etmiştir. Birleşik Amcrikada, İkinci Dünya Harbinden beri, petrol Istihsalâtı yüzde 25 artmıştır. Bugün bu memlekette günde 5,750,000 varil petrol çıkmaktadır. Hâlen endüstride günde 750,000 varil fazlalık görülmektedir. Amerikan sana}dindeki ham petrol miktarı 239.000,000 varil, taafıyedcn geçmiş petrol İse 105,000,000 varildir. Birleşik Amerlkada. petrol İstihsal e tasfiyesindeki inkişaflar için 10 milyar dolar tahsin edilmiştir.
Dünya İhtiyat petrol hacrni 117 milyar 300 milyon varil ve sonede dünya sarfiyatı 3 milyar 550 milyon olduğuna göre, bugün ve yarın için bir petrol buhranı bahis mevzuu değildir.
Uçaklar İçin bu senenin mütebaki aylarında 8.612,000 varillik 115 ve 145 octane'lık saf benzine ihtiyaç vardır. Yeni tepkili uçaklar Kero-sen mahlûtiyle işlediği için, saf beru zlne ihtiyaç göstermemektedir. U» çaklara lüzumu olan saf benzin miktarında şimdilik 1.312,000 varil nok. f»an varsa da, fazla çalışma İle »ene İçerisinde bu güçlüğün önüne geçll(e-cektlr.
Derleyen: Kâzım Sevinç Altınçağ
1

i m e r i k a d fiyat kontrolü
0
Washington 12 (AP) — Ticaret Bakanı Mr. Charles Sawyer tarafım dan bildirildiğine göre, Blrleşllt Amerika Hükümeti «ivil İhtiyaçla» için istihsal edilen sanayi maddeleri» nl kontrole tâbi tutmaya karar ver» iniştir.
Aydın İncirleri
Aydın, 12 (Hususi)* — Bu yıl 300 ton olarak tesblt edilen İncirin 210 tonu Pamuk Tanm Satış Kooperatif ince alınmış, İzmir Tanm Satış Kooperatifler Birliğine satılmıştır.
Denizli mektubu
Pamukkale
ve
Hierapolis
Denizli 12 (Husus! muhabirimizden) — Yurdumuzun ve hususiyle Eğenin görülmeye değer turistik ve tarihi köşelerinden biri de Pamukkale ve Hiörapolis harabeleridir. Denizli şehrinin 22 kilometre kuzeyinde, yüksek bir dağın güneye bakan plâ-tosu üzerinde bulunan PamukkaJenln bulunduğu yer çok muhteşemdir. Buradan engin Denizlll ovası ayak altında kalır. Honaz ve Karcı dağlarının uzakta teşkU ettiği İlâhî manzaranın seyrine doyum olmaz. İşte bu yüksek ve hâkim mevkide tarihin parlak devirlerini yaşamış olan büyük Hierapolis şehri kurulmuştur. İlk defa Milâttan önce 190 yıllarında Bergama Kiralının dul karısı güzel (Hı^ra) tarafından inşa ettirilmiş olan bu şehir; yerinin güzelliği, sıcak kaplıcalarının nefaseti, »engin Denizli ovastyle Büyük Menderes va Çürük Nehirlerinin havzanın bere* ketli coğrafi özelliği, nihayet Küçük( asyanın büyük ve kadim yollarının üzerinde bulunmam gibt İmtiyazlardan süratle inkişaf ederek kısa bir zamanda Frikyanın bir baş şehri olmuştur. Romanın zengin ve asil aileleriyle bir çok vali, din adamı,, tüccar ve senatörleri istirahat etmek, verilen büyük ve memleket çapındaki spor olimpiyatlariyle festirallerî seyretmek; şifalı banyolarında yıkanmak, güzel otellerinde zevk ve safa sür-ıek için yaz aylarını bu şehirde geçirirlermiş. Her şeyden önce bir hu şehri olan Hierapolis. aynı zamanda bir dini merkez, bir şifa yurdu, bir eğlence, dinlenme şehri ve nihayet Küçükasyanın önde gelen bir sanat ve ticaret beldesi imiş. Zamanının büyük mimarları tarafından bir çok büyük binalar, tiyatrolar, hamamlar, oteller, bahçeler ve caddeleriyle süslenmiş olan Hi^rapolis’te bilhassa halı dokumacılığı çok ilerlemiştir. Zira. Peni ıkkale sularının mürekkebatı arasında kiri çıkaran, boyayı tesbit eden hassa vardır. Halıları ltalyaya kadar sevkediliyormuş. Dört yılda bir yapılan spor festivallerini, şehrin zenginleri idare ederler, masraflarını öderler, baş gelenlere kıymetli hediyeler verirlermiş. Küçükasyanın her tarafından bu eğlenceler için bir çok zenginler, meraklılar akın akın ge-
: uç. .1 inci asırdan itibaren
Tllrk akınlanna maruz kalan şehir. Haçlı seferlerinde çiğnenmiş, 1210 da TÜrklere geçmişse de 1354 te vuku bulan büyük zelzelede harap olmuştur.
Bugün, harabelerini incelemek dahi şehrin azameti, zenginliği ve taş sanah ve mimarisi hakkında insana tatmin edici fikirler verir. Sularındaki karbon dioksid'in uçmasiyle te-ressüp eden kalkerler; yamaçlardan akan su yollarında beyaz sedefli gibi traversenler bıraktığından haldi olarak HPamukkale„ denmiştir. Bugün, tamamen harap ve bakımsız olan bu tarihi mahal, turistik bir mevzudur. Vilâyetin gösterdiği alâka kâfi değildir. Çünkü bu iş, kuvvetli paraya, ciddi bir teşkilâta muhtaçtır. Turizm dâvası içine alınması lâzımdır, ıra bu şehri, her sene yüzlerce yerli ve yabancı turi«t, talebe, hoca ve ilim adamı ziyaret etmektedir.
Tarhan TOKJBR
13 Kasım 1950
YENİ İSTANBUL
SajrfM a
Efeste Meryem Kilisesinin hartkltclvri. Fotoğrafta gorillcn kınım kilisenin uorüüııcü inşaatına ait mihraptır.
ROBERT LOUİS STEVENSON
Şair, romancı, münekkid ve seyyah muharrir yüz sene evvel veremden ölmüştü
Bazı muharrirlerin kaderi şahıslarından ziyade eserlerinin tanınmasındadır. Stevenson da onlardandır. Sinemada gördüğümüz Dr. Jokyll ve Mr. Hyde'ın onun eseri olduğunu söylersek, kendisini daha iyi tanımış olursunuz.
HİKÂYE
Köye dönüş
Bfeste Meryem Kilisesi
gozunu
Efes üzerine çekti
di-çe-
gi-
ağlardı da. "Gm-mânasız şeyler? derdim. “Hayatın olabileceğini zân-
Memleketin
severdi. Da-Bazı akşam-
lyonya kıyısı baltan başa Avrupa ila Asya arasında bir buluşma yeridir. izanın İncili, batıya buradan yayılmıştır. O zamanlan, doğuyu batıya bağlıya» Konstantlnln şehri henüz mevcut değildi. Yalnız Bithynia, Mysta, Lyddia ve Phrygia’da Yunan küçük şehirleri ve parlak metropolü Efes ve Efesin Mısır. Yunanistan ve Filistin ile daimî temasta bulunan limanı ile 500 şehir sayan Asya eyâleti vardı. Sen Paul buraya yerleşmiş. Sen Jean burada Asyanın peygamberi olmuştu. Zira Hıristiyanlık âlemi ona peygamberlik pâyeslni vermiştir. Sen Jean. Efeste ölmüş ve bir haç yeri olan m ezan da Efeste bulunuyordu. Bu şehrin batmadan önce, eski ihtişam parıltılarını henüz üzerinde taşıdığı bir zamanda Meryem Ananın tebcil sahası olduğu bir tesadüf değildir: 431 de Efeste toplanan Ökümenik Konsil, Mer-yeme “Tanrının Anası” mânasına gelen “Theotokos” unvanını vermişti. Bundan böyle de bütün Hıristiyanlık âlemi hep bir ağızdan ony “Sancta Dei Genetrbc” (Tanrının Aziz Anası) diye çağırmıştı.
Efesin Meryem kilisesinin 265 m. bojnında ve 32 m. eninde, Eski Çağlardan beri mevcut bir binanın içine yerleştirildiği teabit olunabilmişti. Bu inşaat herhalde imparator Kons-tantin, Hıristiyan dinine tam bir serbestlik bahşettiği devirde yapılmıştı. O zamanlan ekseriya devlet
bir ön bir ki-
hesabına muazzam dinî binalar yapılıyordu. Istanbuldaki Havariyunlar Kilisesi, Kudüsteki Mezar Kilisesi ve Bethleem’dekl Doğum Kilisesi bu binalardan birkaçıdır. Aynı devirde 60 metre uzunluğunda bir ön kısmı bulunan, muazzam üç dehlizi! sütunlu bazilika inşa edilmişti, kısmı da kuzey İstikametinde vaftizhane İlâve olunmuştu. Bu
lisenin vaftiz kurnazı henüz mevcut olmakla beraber yavaş yavaş toz haline gelmektedir. Vaftlzhane-nln dış duvarları da halen topraktan bir kaç metre yüksektedir. Bazilikanın İçi 05 metre uzunluğunda idi. Bu kadar muazzam ebatta inşa edildiği için, “Megale” yâni büyük kilise adını taşıyan Efes Kilisesinin bu kadar büyük olması. Komada aynı zamanlarda inşa edilen Sen Pierre ve Sen Paul bazilikaları gibi, muazzam bir İnşaat zihniyetinin ifadesi olmakla beraber, muayyen bir mâna taşır. Romada bu iki kilise Havarlyun mezarları üe ilgili olduğu gibi. Efes-teki Meryem Kilisesinin Meryemln mezarına dayanması da mümkündür. Bu mönüm antal dini binalar hep yerli motiflere dayanmaktadır. Bu sebeptendir ki, Meryem Kilisesi Mer-yenıln Efesle bir bağlılığı olduğuna delâlet edebilir. Dk akla gelen cihet, Meryemln Efese gelip, bir müddet bu şehirde kalmış olduğudur. 1-lanın anasını, peygamberin bir emaneti olarak himayesi altına alan Ha-
Yazan : Dr. K. Gschıvİnd variyıın Sen Jean gibi, Meryem de E-fesin azizesldlr ve bu sebepten Efesliler Meryeme büyük bir nıâbet a-damış olabilirler.
Orta dehlizi İki yan dehlizden birer sıra sütunla ayrılmış bulunan bu kilisede 22 haziran 431 de Büyük Efes Konslll toplanmıştır. Ertesi günü Konsil toplu bir halde İstanbul Kilisesi ve halkına piskopos Nesto* rius*un heyet tarafından mahkûm ve vazifesinden af edildiğini bildiren resmi yazının başlığında: “Havariyim Sen Jean İle Tann Anası Meryem şehri Efesten” sözleri bulunmaktadır. Bu yazı Efesin Sen Jean ve Meryemln şehri olarak kabul edildiğine dair kati ve sarih bir vesikadır. Şehrin bu iki aziz ile münasebetinin ne olduğu noktası üzerinde durulabilir. Havarlyun İçin mesele sarihtir: Sen Jean Efeste yaşamış, Efeste ölmüş» gömülmüş ve kilisesi de Efeste bulunuyordu. Meryem İçin de aynı şey kabul olunabilir. Fakat başka tefsirlere göre. Meryemln Efes ile alâkası, yalnız kilisesinin bu şehirde bulunmasından Heri gelmektedir.
Bir asır sonra Efes Gotların istilâsına uğrayınca, Meryem Kilisesi büyük zararlar görmüştür. Yeni bir bina yapmak İcap ediyordu. Bunun i-çlndlr ki, aütunlu bazilikanın orta kısmı üzerinde kubbeli bir tuğla bina inşa edilmişti. Bu da zamanla yi-kılınca, bu sefer mihrabın durduğu eski binanın doğu kısım temelleri ü-
Stevensoıı’ıın portresi
Stevenaon’ıın “Define Adawı,,
(Baş tarafı dünkü sayımızda)
— Bak bir sincap var! dedi.
Çocuk yavaşça gözlerini kaldırdı. Fakat hiç bir ışık onları aydınlatmadı.
Kadın: — Ne hoştur şu hayvancıklar! dedi.
Arabacı: — Avların en pisi, ye söylendi. Sonra dizginleri kerek:
— Yürüsene be. dedi, bu dişle bu gece buradayız.
— On birde varıyoruz değil mİ?
— Öyle olacak amma saat onu geçti.
Sonra alaycı bir tavırla ilâve etti.
— Çaresiz bekliyecekler.. Bizsiz bir şey yapamazlar. Genç dul mahzun bir gülümseme ile fısıldadı:
— Çok kalabalık olur mu dersiniz?
— Olur elbette... öz muhlis çocuğu...
— Köyünü ne çok İma onu konuşurdu,
iar onu dalgın görürdüm: “Yine ne düşünüyorsun?” derdim. “Hiç. derdi, bizim postacı ne oldu diye aklıma geldi de” Sonra “Anlayamazsın, derdi, Klermon benim çocukluğundur, onun mezarlığı, mektebi.. Ben orada yetiştim” son günlerde de “Ah hiç olmazsa bu İş başıma Klermon da diye içini çekiyordu.
— Pek de Öyle güzel leket değildir ama,.
— Yeryüzünde ondan zell yoktur, derdi.
Pipo sönmüştü. Fakat arabacı onu ağzının ucunda tutuyor ve konuşurken dudakları sivri ve çok beyaz dişleri du.
İhmalci bir
— Eh siz
gelseydi”
bir mem.
daha gil-
tlzorinde sıkışıyor-
bir
ar-ev-
serine bir yenisi yapılmıştır. Sütunların yerine duvara büyük direkler dayatılmış, ikinci kilisenin mihrabı delinmiş ve son inşa edilen kiliseye giriş olarak kullanılmıştır. Bu değişiklikler yüzündendir kİ, Efeste kazı yapan arkeologlar gayet karışık bir plûnla karşılaşmışlar ve bunun mânasını ancak üç muhtelif İnşaat olduğu tezini ileri sürmekle çözebilmişlerdir. Kılavuzlarda bu kiliseye Konsil Kilisesi veya Çifte Kilise denmektedir. Ona, asıl ismi olan Meryem Kilisesi ismini vermek daha doğru olur.
Efese gelmiş olduğu muhakkak sayılan Meryemln orada kaldığı ve E-feste ölüp gömüldüğü ihtimali kuvvetlidir. Buna göre Meryemln göğe uçuşu da Efeste olmuştur. Herhalde Katolik dünyanın gözü bugün Efese ve Efesin Meryem Ana Kilisesine dikilidir.
romanı İçin yapılmış bir rodın
Robert Loult Stevenson belki, e-serlerlne hayatı en az aksedon bir muharrirdir. Bütün Ömrü hastalıkla mücadele halinde geçtiği halde onun eserleri daima hafif ve eğlencelidir. Uzun seneler ıstırap çektiği halde neden böyle idi? Belki kalemini e-line alınca bütün çektiklerini unut-inak istemiş ve kendini avutmak İçin hayatın sade almıştır.
yafta
kolla-
otuzu
eğlenceli taraflarını ele
seyahatler yaptınyo-
Hazin seyahat, diye
ama teselli tarafları
bisikletçi yan-
Kıltçlann
Hicri
PAVlTONÜı Ispanyol
Ekim
13
Bir Yetl-
186*
Pazartesi
VAKİT
VANATİ
EZAMI
Bir Yedmenin
GELİR
te
R
A
D
L
A
R
Y
0
LONDRA:
Öğrenmek
ihtiyacında olduğumuz lıerşey
SIHHÎ İMDAT
I
TİYATROLAR
>.4
UÇAK - TREN - VAPUR
KONFERANSLAR
Kulüpleri
Çavuşlar
75 inci ■vesile*
Haberler. — 13,45 Şarkı-Program vo
İstanbul Bej oğlu Anadolu yakanı Ankara t m m İr
44998
60536
91
225)
ÎZMÎR Allah Kerim.
Muhteşem Ma-Kapı.
İSTANBUL HELEDİ VE»!
*»r»hir Tljatndnr» Drıım Kı»mı Temsil yok
Beyoglu UM4 Ankara 00 H tan bul ‘*4222 tamir 2222 Üsküdar »Xj94Ö K.köy 60872 Karşıyaka 15055
ANKARA PALAS PAVYONU Ge-ı& Sevdi İdaresinde Viyana At-raksyon Orkestrası.
SÜREYYA
Orkestrası.
131.65 ın.). — 8.16 (45 dnklknı (J9.86
Tarihi Türk Müziği. — 20.15 Radyo gazdcni. — Radyo Senfoni Orkootraaı. — 21.15 Radyo haf-—* 21.30 Halk türküleri. — 22.00 Konuşma. — Dans Orkestraları. — 22.45 M. S. Ayarı vo haberle!*. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL]
12.67 Açılış ve programlar. — 13.00 1315 Karışık hafit öğle müzlgıipl.). — lar. — 14.20 Dans müziği (pl.). — 14.45 türküler. — 15.00 Kapanış.
17.67 Açılış vo programlar. — 18.00 Dans müziği (pl). — 18.20 Fasıl Heyeti. — 19,00 Haberler. —19.15
üniversiteni Fclarfe Ord. Prof Jotıchlm "Aluıdcmlk öğretime” konferanslarının birin
Münşi er Profesörü Rlttsr in alt «eri
«•lal bugün «nal 17 dr Ekleolyat Fakültesinin 14 No, İti doraurıenln-6e verilecektir. Konferans türkçe-yo tercüme edilecektir.
Haberler. — 23.OU Kapıını^.
m.), ın.). —
23,00
Rumi |


Ha fer
2 1870
Gün«Hl öğle ikindi
Akşam Yatsı ImnAM
19 5 0 KASIM
6.43 •
11.58
14.37
16.53
18.28
6.03
149
7.04
9 42 12.00
1.34
12.00
GELECEK OLAN UÇAKLAR
11.40 îzmlrden. — 11.50 Ankara-dan. — 14 50 Adana. Ankarudan.
— 15 00 Ankara, İzmir. Bahkeslr-den.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8-00 Ankara, Beyrut. Kabireye.
— 800 Ankara. Malarya. Elazığ, Diyarbakır». — 8-30 Ankara, Ada-naya. — 12 30 Ankaraya. — 14.20 İzm İre.
GELECEK OLAN V APURLAR
6.00 Seyyar, Karablgadan. — 6.30 Tırharı. Bandırmadan. — 19.15 Su», Mudanyadan. — 21.30 Uludağ, Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.00 Çorum, Karadenlze. — 8.15 Uludağ. Bandırmaya. — 9 00 Sus. Mudanyaya. — 22.00 Konya, Bandırmaya.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankara. — 9.15 Ankara Eks.
— 20.30 Ankara
GİDECEK OLAN TRENLER
9 0ü Tarsua. — 18.10 Ankara. — 21.40 Doğu Eluı.

BEYOĞLU
ALKAZAR (42562) 1 - Kanlı Akın. 2 — Felâket Yolcuları.
AR 144394ı Korkak Köhraman. ATLAS 14UK35) öldüren Hatıralar. ELHAMRA (42235) I — Altın Hazîneleri. 2 — Ölüm Melodisi.
GÜREL 1 — Çükırmh Mehmet E-fe .2 — Çakırcah Mehmet Er® Nasıl Vuruldu.
İNCİ (44595) Bir Yetiminin Romanı.
İPEK (44289) Rebeks (İkinci harta) LALE (43395) Korkak Kahraman. MELEK (40868) Raheke.
SAKA1 ; Yunan Opereti Fernanda. 4UATPARK (83143ı 1 — Manon.
2 — Esrarengiz At.
SÜMER (42851) Bir Vatan Doğuyor (Filistin Harbi).
8ARK (40380) Bir Yotlrnenln Romanı.
ÇIK (43726) 1 — Kılıçların Gölgesinde, 2 — Damgalı Doktor. 3 — Ferıtlval Yıldızı.
TAKSİM (4319D Allah Kerim. TAN (80740) 1 — Kumarbaz Kız. 2 — Lor el Hardy Rüyalar Ülkesinde.
CNAL (49306) 1 — Haydutlar Kı-(aliçeal. 2 — öldüren Bun».
YENİ (84137) 1 — Venedik Kahramanları 2 — Gençlerin Sevgilisi. YILDIZ (42847) Kahraman Yahudi. (Üçüncü hafta)
İSTANBUL
ALEMDAR (23863) 1 -intikamı. 2 *— İki Kalb.
AZAK (23542) 1 — Gece Kıralı. 2 — Üç Ahbap
Elmas Peşinde.
ÇEMBERLÎTAS (22513) menin Romanı.
AYRU (21917) 1 — Ananın Günahı. 2 — Kara Şeytan.
EMRE 1 — Gangsterler Peşinde. 2 — Kırmızı Güller.
HALK (21901) 1 — Vatan Kurtaran Aralan. 2 — ölümden Firar.
İSTANBUL (22367) 1 — Vahşi Koşu 2 — İhtiras Kurbanları.
KISMET (26654) 1 — Kara ŞeyUn 2 — Kanunsuz Kahraman. 8 — Kanunsuz Sokak.
MARMARA (23860)
Roma m.
MİLLİ (22962) 1 — cem. 2 — öldüren
TURAN (22127) Üç Ahbap Çavuşlar Elmas Peşinde.
YENİ (Bakırköy 16-128) 1 — Pom-peinln S6n Günleri. 2 — Tabancalar Patlarken.
KADIKÖY
BtZlM SİNEMA (Üsküdar) I -Nehirler Kırnüçcai 2 — Ateş Bekçileri.
HALK (Kadıköy) 1 — Aşk Adası. 2 — İntikam Kılıcı
OPERA 168714) 1 — Genç Kıs Kalbi. 2 — Tarzan Maymun Adam.
SUNAR: 1 — Vatana Dönüş. 2 — Kızıl Nehir.
SÜREYYA (60862) 1 — Benden Ka-çamazMin. 2 — Tarzan Kara Kaplana Karşı.
Y El.DEĞİRMENİ 1—Monte Kris-tonun intikamı. 2 — Bir Hizmetçi Kızın Hniıralnrı.
AN KARA
ANKARA (23234) Slnguaila (İkinci hafta devam).
Bİ’yCk (16031ı Kanlı İrmak.
C EBECİ (131>(6) Kaliforniya Fatihi.
PABR (111311 Çete.
SÜMER (1407) Makine Adamlar Kıralı.
Stifi (14071) Çete.
ULUS (22294ı Çılgın KalNer.
YENİ (14040) Montekristo Kontosl. BÜYÜK HamloL
kCçCk Tcınnll yok.
GXR GAZİNOSU 7 Örynnus Revüsü.
TAYYARE
MELEK 1 — îkl SovgllL 1 — Ne-simaçl Amcrikada.
LÂLE I — Zaferden üstün 2 — Raklbelcr.
TAN Ateşten Gömlek
YENİ Allah Kerim.
EI.HAMRA Aşk Rüyası
Tolf. ; 42157
Komedi kı.nıı VERGİSİ MEKTEBİ
ÎENI SEN H TtTATRGRU J 20.45
yazılışının yıldönümü siyle
ÎKİ HAFTA İÇİN HOKBORAÖA
YALNIZ
LKBLEBİCt
Opera Komik 3 perdo Ener: D. ÇUHAC1YAN Ruynhnrd metodlarına fcörr sahneyt konmuştur.
Tel.: 49309
MUA.HMEB karaca tiyatrosu
II E L A M I
ANKARA:
T .28 Açılış vc program. — 7.3G M S. Ayarı. — 7,31 Marşlar (pl.h — 7 46 Haberler. — 8.00 Mim melodileri ipli. — 8.26 Günün programı ve hava raporu. — 8,80 Hafif parçalar (pl.). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış vc program. — 12 30 M. S. Ayarı. —
12.30 $arküar. — 13.00 Haberler. — 13.15 2 piyano İle melodiler (pl). — 13.30 öğle gazetesi. — 13,45 Xavler Cugnt OrkCMtrası çuhvor (pl ). — 14.00 HaVn raporu akşahı programı vc kapanış.
17.58 Açılış vo program. — 18 00 M. S. Ayan. — 18.00 Dans müziği (pl.). — 15.30 Kitap saati. — 18.45 Hafif şarkılar ipi.). — 19.00 M. S. A yarı ve haberler — 10.15 Tarihten bir yaprak. — 10.20 Şarkılar. — 19.45
20.30
tası.
22.15




EMİNOnOi Sadullnh (Eminönü) — Yorgl (Küçükpasar) — Arif Neşet (Alemdar) — SalAhaddln (Çar-şıkapı)
BEYOĞLU i Klnyoll (Merkes) *— Jıhhat (Mnrkos) — Kemal Rebul (Taksim) — Fındıklı (Galata) — Tuna (Galata) — Asım Şişil (glş-II) — Nişantaşı (Şişil) — HMköy (Hasköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa)
FATİH: Muharrem Tanır (Çehsa-debaşı) — Etem Pertev (Aksaray) — Yedlkulo (âamatya) — Hamdl Emgın (Şehremini) — M. Fuat Baycr (Karagümrükı — HÜ-s&mmldln GÖkengln (Fener) EYÜPt Eyüp Sultan (Eyüp) HEŞİKTAŞı Vldln (Beşiktaş) -Yeni (Ortaköy) — ArnavutkÖy (Amavutköy) — Merkoa (Bebek)
KADIKÖY: Halk (Kadıköy) -ICtrıltoprak — Göstepe — Bontan-oı — Selimiye (Üsküdar)
HEYIlELtADAî Halk BUyCKADAi Halk
ANKARA: Başkent — Yenişehir— Kurtuluş
İZMİR: Tilkilik (Baernahane) — Şifa (Kemeraltı) — Çankaya (Al-sancak) — Yeni (Eşref paşa) — Karantina (Yalılar)
gehlr haberleri. — 19.20 Grnçer Arkada*$lnrın(lnn dana münlftl — 19.60 Akşam konseri "Çaykovskl,, ipi.). — 20.10 tiorhssl iSiil. — 20.16 Radyo gazetesi. —
20.30 Şarkılar (Mefharet Yıldırım). — 21,00 Giyim
kuşama dair: Konuşan Bedii Faik. — 21.10 Wng-ner’ln operalarından müzik ipi.» — 21.30 Spor hasbıhalleri: Eşref Şefik. — 21 46 Misafir Foml Heyetinden Fatih Musiki Blrllftl. — 22.10 fjstı soloları. —
22.30 Dan» müziği (pl.). — 22.45 Program vc dana müziği — 23.30
6 40 Bale müziği (20 dakika > SquudrunnlroH Dana OrkcHtraaı m,), — 0.16 Plâklarla «lime rnüzigl (16 dakika) (19.86 m ). — 10.00 B. 8. C. Şimal Orkestrası-Bllss d saat) (10.85 m.). — 11.30 Vlctor Siİvsster OrksaCraaı 115 dakika) (19.85 uı.). — 14.15 Floklarla opera müziği (45 dakika) (16.84 m.). — 15.45 Plâklarla uvertürler (15 dakika) (16.84 m.). — 17.16 Cenup Serenatları Or kestrası (30 dakika) (16.Mm ). — 18.J6 B B. C Hafif Orknatraaı (45 dakika (16.84 m.), — 21.00 üçüncü Programdan müsik -Dvorult- (1 asal) (10.84 22.15 Sevilmiş parçalar (15 dakika) (31.55 22,30 Piyanoda yarını saat (pl.) (31.55 m.).
Dinleyici IsteldŞrl-Hafif müzik (15 dakika) (31.55 m.).
Edlnburgh venson çok yerler kendisine İlham kaynağı olmuştur. Holândadan dönüşto “Karada bir seyahat», i yazmış ve “Ceven-nes" intıbalanuı “Bir Eşekle Seyahatinde anlatmıştır. Fakat onun en meşhur eserleri “Define Adası”, “Ksçmlan” ve “Dr. Jekyll ve Mr. Hyde“dır. Halbuki bunların hiç biri Stevenson’un Mil edebî kabiliyeti ve kıymeti hakkında tam bir fikir vermez. “Define Adası“nı Stevenson ü-vey oğlunu eğlendirmek İçin yazmış, tır. “Kaçınlan*’ da ciddî bir yazı olarak kaleme alınmış değildir. Onların hiç birinde “Hermlston Bendendeki olgun hayat anlayışı yoktur.
fahrinde doğan Ste-ecyahat etmiş, gezdiği
Bu ezerlerde Btevenson’un bilhassa hikâyecilik tarafını görürüz. Muharrir okuyucu ile beraber macera, lara dalıp sürüklenir. Bu Stevenson* un en bârlz vasfıdır. Babasından aldığı bu hikâyecilik meziyeti onu her yerde ve her eserinde takip eder, ömrünün son senelerini geçirdiği Sa-moa Adasında ona •’Tusitala” adını takmışlardı, yani masalcı. Kendisine bundon daha münasip bir isim de zaten bulunamaz. Eserlerinde vakalar dalma ön plândadır ve mevzu tam bir canlılıkla akar. En olgun yazılarında bile çocuklar İçin hazır-laıvuı yanlardaki gibi tam bir hikâye çatısı görülür. Stevenson daima anlatmış ve tatlı tatlı dlnletmiştir.
Eserleri 35 cildi bulan muharrir bütün yazılarında yüksek bir seviyeye çıkmağa çalışmış vc muvaffak olmuştur. Neşredilmiş eserlerinin hiç birinde ihmal edilmiş veya düşük bir cümle bulunamaz. Yirmi sene «üren bir yazı hayatı için bu kadar verimli ve dolgun olabilmek şayanı takdirdir.
Tahlll edildiği vakit, Stevensoıfun eserlerinde herhangi bir vakayı şairane denilebilecek kadar yükseltmek kabiliyetinde olduğu görülür. Bilhassa muhite karşı olan hassasiyeti nazarı dikkati çeker. Onu insan ruhunun derinliklerinden ziyade bir yerin sırrı veya bir manzaranın roman, tlkllği alâkadar etmiştir. Son senelerinde Stevenson’un sanatı derinleşmiş ve genişlemişti. “Falcsa Kum-sair’ndn yine tatil bir hikâye anlat-makla beraber kendi haleti rııhiye-slnc çok aykırı bir İfade tarzı vardır. öyle kİ o kudretli hikâyeciliği ile İnsan ruhunu kıırcnl.’ / »ağa başlamıştır.
Stevenson hemen hemen bütün yazı şekillerini denemiş, hayat ve sanat hak kındaki makalelerden, çocuk, luk hatıralarına kadar her nevide kalem oynatmıştır. Meselâ Scntt, Hu-go ve kidleri başka gelir.
Dumas hakkındaki edebi ten-şayam dikkattir. Bunlardan tabiî seyahat yazıları hatıra
R. L. Stevenson dostlarından birine yazdığı mektupta “Beni sadece gazeteciler, romancı arkadaşlarım ve çocuklar okuyor,, demişti. Halbuki onu bugün bütün dünya okumaktadır.
Verem olan Stevenson’un eserleri ile hayatı nc muazzam bir tezattır. Ondaki yaşama arzusu vo hayata bağlılık o kadar canlı olduğu halde bize hiç bir zaman hasta ve muşta-rip bir adamın çırpıntılarını akaot-tlrnıemlstlr.
3 aralık 1891 sabahı “Hermlston Bendi” ni dikte ettirmeğe devam etmiş, öğleden sonra mektuplarını yazmıştı. Akşam yemeğinden biraz evvel bir kriz geldi vt bir İki saat içinde öldü.
Bütün gece Bnmoa’htar Tusitsln-nın başında boalcdUvr. ve ertesi gün onu, vasiyet ettiği gibi bir dağ tepesine gömdüler.

tavırla:
şimdi orada yerleşecek misiniz? dedi.
Selin, omuzlanma üşür gibi geri çekilişiyle:
— Çaresiz öyle olacak, dedi, tık onun sizin köyde bıraktığı
den başka evim yok. Fakat kimseleri de tanımıyorum. Bu ne olacağım bilmem kİ.
Arabacı göz uciyls onu yarak:
— Daha gençsiniz, dedi, geçmediniz.
—Yakında otuz İKİ. Fukat e-llnde bir çocukla dul bir kadın...
— Evlenirsiniz.
— Onu düşünmüyorum... Sonra tekrar evlenmek... Lâkırdısı kolay ama.. Erkekten çok kadın var..
— Kadın dişe dokunur bir şeyse tükürmezler üstüne bilirsiniz.
Gözleri önüne eğilmiş, yas elbisesi altında mini mini ve yu-varlacık, genç kadın arabacının gözleriyle kendisini tepeden tırnağa yokladığım, korsesindeki va-itleri ustaca ölçüp biçtiğini, en ince çizgileri üzerinde, afacan burnunda, yan Ak çukurlarında, şiş. kfn göz kapaklariyle yas elbiselerinin daha fazla belirttiği masum ve çocukça tavırlarında usun uzun durduğunu hissediyordu. Ka. din genç adamın iştahlı bakıştan altında kızarmağa başladı:
— Erkekler türlü' türlü münasebetsizlikler söylerler öyle...
— Kocanız da sık sık söyler miydi ?
— Münasebetsiz şeyler nıl? öyle şeyler bilmezdi zavallı...
Arkalarında bir ses İnledi:
— Anne!
— Ne var yavrum?
— Geliyor muyuz?
— Evet çocuğum... Uslu otur; anahtarlarla oyna...
Arabacı kadına yanaşmıştı:
— Ne diyorsunuz... Kocanız Öyle şeylerden anlamazdı ha?
Kadın başım öte tarafa çevlrdU; parmakları makine gibi elbisesinin bir kıvnınını düzeltiyordu.
Nihayet, kocam başkaları gibi değildi, dedi, Sonra hlr parça dalarak:
— Kitaplar, belki, dedi, o kadar kitap okumuştu ki...
Dalma da okurdu.
— Okurken sizinle meşgul ol-ınnz mıydı?
Kadın canlı elbette, dedi, latnıak güç...
beni tanıyor mu? Gördüğü miyim?” diye düşünürdüm, şanlı iken benimle nlz.., yüzü meleği İle konuşur gibi konuşurdu. Kendi kendine: “Evlendikten sonra geçer elbette” derdim. Sonra fena bir şey de değildi bu.. İnsan ne yapacağını şaşırırdı bir parça.. Bundan İbaret.. Fakat evlendikten sonra da geçmedi... Bakın hatırıma geliyor.
Gözleri, ağzı, yanak çukurlan yarı eğlenir, yarı müteessir hal nlnuştı..
— Ne geliyor hatırınıza?
— Hiç.. Saçma bir şey...
O
bir sesle: — Olurdu fakat burasım an-Çok kere “Acaba ben Nl-i.. Bllemezsl-Adeta bir prensesle, bir gök
bir
Onu anlatıyordum size. Son aylarda beni uyandırmamak için tek başına bir küçük odada yatıyordu. Fakat düşününüz ki İlk evlendiğimiz zaman da odalarımızı ayırmak Utenüşti.
— Yok canını.
■— Öyle. Fakat o zaman başka sebepler gösteriyordu: “Aşkımızı korumak lâzım. Onu bir takım alışkanlıklar, her günün küçük küçük şeyleriyle yıpratmamak lâzım” diyordu. Çok kere sofrada yemeğini bırakır, bana bakamdı “Yesene Gazton. Ne yapıyor-
Marcel Arlnnd’dan çeviren : R. N. GÜNTEKJN
sun?” derdim. ”Sana bakıyorum, sana hayran oluyorum” diye cevap verirdi. Onu ıslak gözleriyle, ufak kumral bıyıkla bu halde görünce gülmekten kendimi alamazdım. “Sen boş hayallere kapılıyorsun” derdim. Fakat beni anlamak İstemezdi. Yüzüme bakar, hattâ Ara sıra' ton bunlar ne Ne olyorsun?” bu kadar güzel
nctmezdlm. Ben ona lâyık olacak mıyım?” diye Cevap verirdi. E-vet lâyık olamamaktan korkardı. ölmeden bir gün evvel bana: “Yalnız bir şeye yüreğim yanıyor Selin, dedi; «uına lâyık olamadım”.
Arabacı elini kadının dizine koyarak :
— Hergün, hergün böyle şeyler hoş kaçmamış yavrum, dedi.
Kadının dizi avnldı. Fakat el onu takip etti ve daha kuvvetle bastırdı, hayvan yürüyüşünü a-gırlaştırmıştı. Araba çürük yemiş kokıılariyle dolu anına kütükleri ve bahçeler Arasında bir yokuş çıkıyordu.
Genç kadın mırıldandı:
— Her gün değil tabii... O İyi ve yumuşak bir Adamdı, Fakat ara sıra, ne saklayım, bir parça korkardım.
Çocuk: — Anne baksan a., daha çok var mı? diye seslendi.
— Geliyoruz... Rahat bırakacak mısın bizi?
Arabanın korkuluğuna sıkışmıştı; bacağına basan eli artık hissetmiyor görünüyordu.
— Demek siz arabacılık ediyorsunuz? dedi.
Arabacı gevşek ve aJaycı bir sesle:
— Ne olursa yapıyoruz, dedi, odun taşıyorum; istasyona gidiş gelişler oluyor. Dolaşıp duruyoruz işte...
Başlyle arabanın arkasını İşaret ederek ilâve etti:
—Böyle ruz.
Selin: — İçini çekti.
— Hazin da var...
Yokuşu İnen bîr lanndan geçerken:
— işler yolunda tendi.
Fakat arabanın çerken hayretle yüzünü oynattı; kasketini kaldırdı ve daha hızlı gitti.
Arabacı arkasından bağırdı:
— îyl eğlen... Bu bizim vergi
memuru... Dairesinden ziyade kırlarda vaktini geçiren bir Parisli.. ı,‘7/ (
— Kırlarda mı?
— Kadın kız peşinde... Selin alınmış göründü ve arabacıdan kurtulmak oynatarak:
— Rahat durun, bakuvor...
— Aldırmayın... yazlarım..,
Kadın arabacının elini tutup itti. Top gözlerini dereye çevirerek ıslık çalmağa başladı.
Selin uydurma bir ciddiyetle biraz sustuktan sonra:
— Demek siz böyle yollarda dolaşıyorsunuz, dedi, fakat geceleri dönünce eviniz size epeyce boş görünüyor olmalı...
Arabaoı:
— Yanımda şöyle böyle bir kadıncağız bulunsaydı elbette daha neşeli olurdu, mm gibiyim;
mam.
— Lâkırdı dim.. Ben ne Samanlar üstüne yatmış olan çocuk başım korkuluğun çubukları arasından geçirerek yavaş yavaş kusuyor. Öğürtüleri arabanın gürültüsüne karışıyordu.
Yol dönünce köyün ilk evlen birdenbire tepenin üstünden ründü. Gökyüzü tamanıiyle mıştşı. Bahçelerin arkasında cam parlıyordu. Aral)acı;
— Geliyoruz, dedi. Selin — Evet geliyoruz, tekrar etti.
iskemlenin Üzerinde kımıldanıyor ve tekrar çantasından çıkardığı mendiliyle küçük eldivenli parmaklarını uğuşturuyor-du.
— Zavallı adam, diye inledi, sevdiğin, dalma özlediğin köyüne nihayet kavuştun... Bak kilisede cenaze çanı da çalıyorlar... Zavallı kocacığını senin için bu... Jak ne yapıyorsun? Kalksana.. Rahat dur. Geldik. Bak cenaze alayına adamlar geliyor.. Üstünü sil.. Mendilini al. Kendlminklni veremem... Şöyle gllzel dur bakayım...
Araba köyün tek sokağın a girmişti. Dimdik ve çok vekarlı bir tavırla duran Selin bir eliyle mendilini dudaklarına bastırıyor, öteki elini dizinin üstüne koyuyordu. Arabacı, yanında kasketini kulağına eğmiş dizginleri havada tutuyor, ara sıra yoldan geçen birine selâm veriyordu. Arkalarında, yüzü bembeyaz, çocuk yaşla ve korku ile dolu gözlerini evlere açıyordu. Onun arkasında dA. her flarsımtıda, örtünün bendesi çıkıntısının daha fa2la belirdiği görülüyordu.
İlkokul öğretmeni ve Selın'in kocası Gaston Jiro» bir kasım sa* baht, doğduğu köye İşte bu halde girdi N O S
mı? diye ses-
yanından ge-
için bacağım
dedi, çocuk
Ben onu pl-
Yalnız ben hayva-yulardan hoşlan-
olsun diye söyle-kanşınm 7 üzerinde kamının
açıl-blr
diye
»Volpone» ermenice temsil edildi
Yazan : A W AN
Evvelki akşnm. Pangaltı Lisesinde Yetişenler Demeğinin tiyatro kolu hususi lokalinde. Ben Johnson'un "Volpone yahut Tilki” eserini temsil etmiştir.
“Volpone” Şehir Tiyatrosunda 1917 - 1948 mevsiminde “Kurt kocayınca,, ismiyle oynanmıştır,
Ermeniceye tercüme edilmiş olan esuri sahneye koyan Berç Fazlı, anlayış itibariyle tebrike lâyıktır. Zira mücerret eşhastan ibaret olan eserde jestlere itina göstermiş, temsile de eserin ruhunu aksettirmeye muvaffak olmuştur. Burada kendisine dekoratör Alalemciyan büyük mikyasta yardım etmiştir.
sinsi bir rollerde Vahan
Aktörler de eserin rejisörün ve dekorun havasın# uymağı bilmişlerdir. “Volpone” rolünde Ara Gürden İhtiraslarını ve sahte hastalıklarını olgun bir sanatkâr gibi canlartlırdı. Moska'-yı canlandıran Berç Fazlı tip meydana getirdi. Diğer başta Manucl Arahasızan,
Ohniker, O. Gülmez. H. Uncuyan, K. Boyacıgil. Z. Dadyân ve kadın rollerinde Nazik İle Sona muvaffakiyetle oynadılar.
Maddî vc ufak tefek teknik imkânsızlıklara rağmen bu teşebbüs genç unsurların, gösterdikleri anlayış ve oyunları hlr çok defa profesyonel’• leri aratmıyan hattâ aşan bir muvaffakiyet olmuştur.
ayfa 6
YENİ İSTANBUL
I.’ K aşırtı 19X0
CEKET
seviyor musunuz
GELEN
son moda yenilikler
(42 beden)
PİYEDÖPUL KAP
CEPLİ PELERİN
kenarları aksi İstikamette ö-
KOLLU KAP
örmelisiniz
Yaka
TEKNİĞİ
ELBİSE
KOLLAR
Kol altlarının sufleleri
YAKA
üstündeki bantlar
Dikilişi
(Pingouln’ln yun modelleri)
güzol elbisonln eteği verevdir. Lâzım olan kumaı mlktarıı 130 enlndo 280
Arka
siyaha
renkten
OMUZ AMPİ-YESMANLARI
Yakasız elbiselerin boynuna eşarp yerine, iti nasız bağlanmış ufak mendiller takılıyor.
defa 1 ilmek (3 defa) — defa 2 İlmek (2 defa) —
KALÇA KMPİYE3MAN
ÇİFT SIRA OÜöMELİ
KAP
İlmek, bir - 2 ilmek
kenarlardan ilk 8 arttırın, sonra bu
Kokteyl ve yemek elbiselerinin üzerine ağır ipekliden mantolar giyiliyor. Manto için kullanılan ipekliler taşlarla süslü nadir bulunan kumaşlardır.
düz
BB 24 kenarlar-llmek (4 geri ka-eksiltln.
Tayyörün yakasının altına tesbit edilmiştir. Arkada ve bir kenarda dikiş vardır. Ceket ve kap piyedöpuldandır. Etek kalın yünlüden de olabilir.
teşkil eden kısımlar:
kenar: 17 ilmek atın. Burmalı 33 cm. de sağ-
defa) kaJan
Soldan arttır
(2 defa) ilmek
Verev kumaştan kesilen kısa bir kol, bu kapa o-rijinallik veriyor. Önde dikili olan bu kollar arkada pelerin meydana getirmektedir.
Parçaları ütüleyin. Orta, arka ve kol altlarındaki dikişleri dikin.
(3 defa) ilmek (1
— 3 11-
11 m ekleri
PARİS’
5 İlmek atın. Her 2 sı-arttırın (11 defa), son-llmek eksiltin. 4- her 4 sırada bir. 4- (3 de-her 2 sırada 4- bir defa 1 II-
2 ilmek (6 defa) — 8 (2 defa) — 6 ilmek (4 defa)
ilmek (1 defa).
kenar: 5 İlmek atın. Soldan sırada bir 4 ilmek (3 defa) sonra şu şekilde eksiltin:
İcabında çıkarılabilen bu kap yakanın altındaki düğmelerle cekete tutturulur. önde yanyana İki cep vardır. Ceketle aynı kumaştan olan bu kap verevdir ve bel kısmını dışarıda bırakarak vücu-de ayrı bir kalınlık vermemektedir.
Yakayı çift biçiniz. Oış kenarları birbirine dikin. Temiz olması için verev bir biye ile elbiseye tesbit edin.
Ceketin çift sıra düğmelerine raptedilen bu kap önde çift panodan müteşekkildir. Omuzlarda 7 verev pano daha mevcuttur. Takım tvveed’den-dir.
8/9 mantolar fazla rağbet görüyor. Bunlar düz, yakaları kürkten olan dar mantolardır. Kollar ekseriya dirseğe kadar uzanıyor. Düğme kullanılmıyor
Ceplerin larını man sokun santimetre e-nlnde bir dikişle bunları ampi-yesmana raptedin . İçlerine krepdöşin geçirerek gizli dikişle elbiseye tutturun. İçine keton goçirll-miş olan kapaklar hafifçe havada durarak ayrı bir zarafet teşkil otmekte-dlr.
40 İlmek atın, sırada 1 er ilmek arttırmaya her 6 sırada bir olmak ü-zerc devam edlıı (3 defa) — 10 sırada (2 defa). Yaka oyuğunun ortası olan 16 ncı cm. de dıırun. İkinci yarısını aksi İstikamette örerek, örgüyü kapatın.
kenar-ampiyes-dJkişine ve 1.5
Önde, önlüğü andıran bir eteği olan kırmızı yünlü bir elbise. Kenarlara siyah biye geçirilmiştir.
Elde ettiğiniz İlmekleri bir kenara bıraktıklarınıza ilâve ederek örmeğe başlayın. Soldan kolun üstünü meydana getirecek şekilde eksiltmeğe devam edin. Sağdan da kapaklar İçin arttırmalar yapın. Kolun üst kısmından 8 ekslltmellk ilmek kaldığı zaman, sağdan her 2 sırada 10 İlmek (2 defa) — 6 İlmek (6 defa) kapatın.
3 İlmek (8 defa) — 5 İlmek (3 defa) defa) inek (1 defa) ta başlayın: (21 defa) — (1 defa) defa) — kenara bıraktığınız İlmeklere ederek, bütün İlmekleri örmeğe lavın. Sağdan bütün ilmekleri rene kadar eksiltin.
Düz kenar: 90 İlmek atın. Burmalı jerse Örgü örün (1 sıra ters, 1 sıra yüz. İlmekler arkadan alınacak). 12 defa olmak üzere her 1.5 cni. de soldan 1 İlmek eksiltin. Yüksekliğin 19 uncu cm. sinde, İlk 18 İlmeği bir kenara bırakın. Geri kalan İlmekleri 2 cm. üzerinden (cep girişi) örün ve kapatın. Fazla şişlere 70 ilmek atın. 10 defa olmak üzere her 1’5 cm. soldan 1 İlmek eksiltin. Yüksekliğin 15 İnci cm. «İnde, İlmekleri demin bir kenara bırakmış olduğunuz ilmeklerin soluna getirerek bütün İlmekleri örmeğe başlayın. Soldan iıer 1,5 cm. de bir (2 defa) 1 İlmek eksiltin. Düz olarak devam edin, 25 cm. de her cm. bir İlmek arttırın (15 defa). Yüksekliğin 37 nel cm. sinde, kapakları yapmak İçin sağdan her 6 sırada, 1 ilmek (3 defa) ve her 4 sırada 1 ilmek olmak üzere (20 defa) arttırın. 41 İnci cm. do, solda her 2 sırada 1 İlmek kapatın (8 defa) ve bir yana bırakın.
Açık gri üzorindo büyük, yuvarlak dekolte. Sol omuza bir mücovhor takılmıştır. Kemer yoşil süettir
YÜNÜN KALİTESİ: 700 gr. "Pln-gouin nageur”
RENK: Açık mavj (türkiraz)
MALZEME: 2,5 mm. çapı olan İki şiş. 30 cm. tela, 20 mm. İlk 6 düğme, 65 cm. ekstrafor.
ÖRNEK: 20 İlmek (5,7) cm; 20 sıra «= 4,6 cm.
Verev kesildiğinden pense ihtiyaç göstermemektedir. Yüksekliği 15 santimetre olup yan dikişleri kalça yuvarlaklığı n ı meydana çıkaracak şekilde muntazam d: kilmıştir.
Am piyesma nın devamı n d a n meydana gelen kimono kollar. Serbest hareket edebilmek için kolun altına baklava şeklinde düz iplikten kesilmiş ufak bir parça koyun
Her 2 sırada - sonra eksiltilmek İlmek
Kapları sevenlere, yahut kış ortasında tayyörle dolaşmak isteyenlere zarif tayyör. Kap modelleri veriyoruz. Kapın boyunu, vücudunuzun kalın veya ince oluşuna göre tâyin etmek size düşer.
Mebzul miktarda eşarp kullanılıyor. Bilhassa mantoların yakalarına manto ile aynı kumaştan olan büyük eşarplar konuluyor. Bu eşarpların kenarlarına kürk geçirilmiştir. Pa-riste teşhir edilen spor bir manto çok nazarı dikkati çekmiştir. Bu mantoda etek kısmında mantoya bir düğme ile iliklenen uzun bir eşarp vardır.
Kol üstündeki bant: 2 İlmek atın. Burmalı Jerae örgüden örmeğe başlayın. Sağdan arttırın bir 3 İlmek (4 defa) meğe başlayın: Her 4 sırada 1 (27 İlmek). — her İki sırada 1 (6 defa) — 2 İlmek İlmek (1 defa) — 2 — 3 ilmek (1 defa) defa) — 4 İlmek (4 mek (6 defa) — geri bir defada eksiltin.
maya başlayın ve münavebe ile 4-her 4 sırada 1 defa ve her 2 sırada 1 defa4-(22 defa) her 2 sırada, l İlmek (2 defa) İlmek
bir elbi
Vizondandır!..
Sarı kahverengi piyedöpul-dan olan verev biçilmiş kap şeklinde bir ceket. İçine giyilen elbise siyahtır
Fazla şişe ra da 2 İlmek ra sıra İle 1 sırada bir; her fa) mek. bir defa 2 ilmek + (8 defa) — 2 ilmek. (15 defa) —, 4- bir defa 1 İlmek. 1 defa 2 İlmek + (4 defa) — 4- bir + (3 4- bir
(2
Mor renkli dar bir kadife elbise üzerine panter kürkünden bir kemer takılmıştır, öğleden sonra giyilen fantezi tayyörlerin yakasına kastor veya vizondan ince eşarplar konuluyor.
Bundan 20 sene evvel moda olan geniş parlak bantlar tayyör ve elbiselerde kendini tekrar göstermeye başladı.
Beyaz herminlerle yarışa çıkan kürk boyanmış kastorla lûtrdur.
Şampanya rengi bir elbiseye aynı kürkten kuşak konuluyor.
Tamamen drape olan beyaz jerseden se üzerine konan kuşak
Üzerinde minik tüyler olan vuâletler.
Mantoların içine kürkten astar konuluyor. Büyük yırtmaçları olan kolların altından nefis kürkler gözüküyor.
+
3 İlmek (9 defa)
5 ilmek (3 defa) maya başlayın, her iki sırada *. (24 defa) —, her 4 sırada, 1 (2 defa) — her 2 sırada, 1 (2 defa) — 2 ilmek (1 defa).
4 ilmek (4 defa) 4 İlmek (2
7 İlmek (1 defa) — 14 11-----------Soldun arttırmu-
Her 2 sırada 2 İlmek hor 4 sırada 1 İlmek — her 2 sırada 1 İlinek (4 elde ettiriniz İlmekleri, bir ilâve baş-bitl-
Sağ her 2 arttırın Her Ikl sırada 1 ilmek (9 defa) — her 1 sırada (1 defa) — İıer 2 sırada (4 defa) — her 4 sırada (I defa) — her 2 sırada (5 defa) — her 4 sırada (l defa) — sonra her 2 sırada 1 İlinek (2.8 defa) — 2 ilmek (15 defa) — 3 İlmek (10 defa) — 5 ilmek (3 defa). Sağda, sıra İle her 2 sırada aşağıdaki şekilde arttırın: + 1 defa 1 ilmek, 1 defa 2 İlmek 4-(4 defa) — 1 İlmek (8 defa) — 2 ilmek (9 defa) — 1 İlmek (I defa) — 2 ilmek (1 defa) — l İlmek (4 defa) — 2 ilmek (G defa) — 1 İlmek (12 defa) — 2 İlmek (18 defa).
Sol önü do aynı, fakat aksi İstikamette olmak üzere örün.
Saf jerse örgüden örün dan her 6 sırada 1 ilmek arttırın (10 defa) — Soldan arttırın: Her 6 sırada 1 İlmek (3 defa) — her 4 sırada (20 defa). 4 sıra ördükten sonra kapatmaya başlayın: 10 İlmek (2 defa), sonra 6 İlmek ilmekler hilene kadar. Sol tarafı da aynı fakat aksi istikamette
4 İlmek atın. Her 2 sırada 2 İlmek (i defa) — l ilinek (8 defa) arttırın. İki sıra örün, arttırmaları aksi istikamette eksiltin. 4 İlmek kalınca örgüyü kapatın.
ön ortasında bir dikiş var —
SaJ kenar: 76 İlmek alın. Burma Jerse örgü örülecek. Her 1.5 cm. (lc sacdan i İlmek eksiltin (15 defa). 2 cm. düz olarak ördükten soııra, İıer 1.5 cm. de 1 İlmek arttırın (8 defa), sonra her cm de arttırın (3 defa). Yüksekliğin 41 İnci cm. sinde İıer 2 sırııda 2 ilmek (I defa) 2 İlmek — 1 ilmek (7 defa) kapatın. Sonra Örgüyü bir kenara bırakın.
Sol kol: Sacdan 3 İlmek atın, sacdan her 2 sırada 2 İlmek (9 defa) arttırın — sonra münavebe İle eksiltin. Her 2 sırada 1 İlinek, her 4 sırada 1 İlmek (8 defa) — her 2 sırada 1 İlmek (8 defa) — münavebe İle bir defa 1 İlmek, bir defa 2 İlmek (4 defa) — 2 ilmek (7 defa) —
Ko] kapakları:
10 İlmek atın. Kenarlarda her 2 sı rada 6 ilmek (1 defa) arttırmak ii zere burmalı jerseden örün — olarak devam edin, sonuncunun cm. sinde arttırın, sonra dan kapatın: Her 2 sıradn 4 defa) — 6 İlmek (l defa), lan İlmekleri de bir defada
Resimde gördüğünüz elbise hiçbir zaman modası geçmeyen küçük elbi se ler dendir. Kumaşı ince yünlüdür. Lâzım olan kumaş miktarı 140 e-nindc 2 metredir
★ İskarpinler sabahleyin alçak topuklu, akşama doğru biraz daha yüksek, gece de 9 santimetreye yükselmektedir.
Papuçlarda ekseriya çift deri kullanjlıyor, üzerlerindeki kuplar mahiranedir. Rugan ile podösüed karışık papuçlar rugan ve süed karışık çantalarla giyilmektedir.
★ Siyah, düz bir kadife elbise üzerine giyilen kadife şalın kenarlarına beyaz hermin geçiriliyor.
★ Eksantrik bir kokteyl elbisesinin eteklerine rönar geçirildiği de oluyor.
★ Her tarafta kadife göze çarpıyor: tpek kadife, desenli kadife, su geçirmez kadife, ekose kadife bu mevsimin yeniliğini teşkil ediyor.
★ Christian Dior siyah kadifeden meydana getirdiği bir redingotun yaka ve kol kapaklarını simle süsleyerek zarif bir manto meydâna getirmiştir.
★ Siyah kadifeden yapılmış ince ve dar bir elbisenin eteklerine siyah satenden, bolluk temin etmeye yarayan parçalar konuyor.
★ Sade siyah bir mantonun üzerine şal yaka, geniş cepler ve vizondan düğmeler konulmuştur.
defa
defa) defa 1 İlmek, hlr defa) — 2 İlmek
4 İlmek (1 defa) -— Sağdan çoğaltılmak ilmek İlmek
13 Kasım 1950
. B N î İSTANBUL
ö.tyCfi T
H« çiftlik için
Formol! Süper-A
İLÂNCILIK -MİNE
I
Umum Vekili Onuna oğlu grOniiro
T o hlo kota Cedit Hon 27-28 lıtonbu! e Telefon: 21276
snr phöni*
EĞESİ İLE
ŞUTUN DÜNYADA EH
kullaniuyor
EĞEYE IHTIYA
CİNİZ YARSA
MUHAKKAK
5 Vitaminli
I ÇOCUK MAMASI
ÇOCUĞUNUZUN SÜT ANNESİDİR
IMP
İngiliz sanayiinin çok pratik ve faydalı bir buluşu.
Baca ve soba borularını kurumdan derhal temizler.
Tutuşmuş bacaJan derhal söndürür.
TOPTAN SATIŞ MERKEZİ Galata, Yemişçi haşan Sokak Tripo Han No. 8.
Perakende Satış Yerleri Beyoğlu ı
NEA AGORA
Beyoğlu ı
JAPON PAZARI
Taksim !
ANKARA PAZARI
Şişli:
PÜZANT H O V N A N
I



V
Z f Ta
. —i.
k * * -5^ V

I

ÇCK SU EĞELER
Formol! Cub
IŞINIZ!
İYİ GÖREVİÜRSİHİl
RKÖNIK ARAYINIZ
Formol! H
FARMALL
Çiftçilik Sistemi...
1923 senesinde takdim edilen ilk Farmall Traktörü, Ziraat sahasın* da tamamile yeni bir çiftçilik sı»* temi ortaya atmıştır: her maksada elverişli takati ile Farmall Sistemi.. Bugün, diğer tip traktörlerden ziyade Farmall Traktörleri kullanılmaktadır.
Farmall ailesi her ölçüdeki çiftlik ve her tip çiftçilik İçin ayn bir modeli ihtiva etmektedir. En küçüğü olan FARMALL CUB Modelinden en büyüğü olan FARMALL M Modeline kadar bütün McCor-mick International Farmall traktörleri toprağı sürme işinden ha-ead işine kadar çeşitli ameliyeler-de tam bir makineleşme temin e-der. Bu tanınmış traktörlerin her birisi doğrudan doğruya traktöre takılan birbirine uygun, kolayca sökülüp değiştirilebilen komple teçhizata mâliktir. Bütün âletlerin süratle ve zorluk çekmeden idare edilmesi için Farmall hidrolik kah dırma tertibatı her traktör ıçm temin edilebilir
Daha iyi ve daha fazla mahsuller sızın olabilir Bunu size bilfiil göstermeyi ve çiftliğiniz ıçm en uygun Farmall traktörünü bulma-yı müessesemıze müracaat ederek bizden isteyiniz
INTHR.TlONai HIRVESTU UPÜHT U, CHICAOO I U4J.
TBtUjr. 0otm( ■«»••dllltl | TÜRK İNTER MAKİNELERİ A. 0. ItTANBUl • ANKARA . ADARA - CSKİ|EHİR . KONTA
S
INTERNATIONAL lüJ HARVESTER
&*£
A
7
m A
ANKARA
Sayın müşterilerinin ısrarlı istekleri üzerine hususi İtina İle İmal etmiş olduğu fevkalâde nefis
YAYLA Tarhanalarını
Satışa başladığını ve bllûmum BAKKALİYE Mağazalarının siparişlerini kabul etmekte olduğunu arzeder.
A NK AR AD A Toptan Satış Yer» ı Yayla irmik ve Makama Fabrikaları
İSTANBULDA Toptan Satış Yeri t Eminönü • Balık pazarı No. 73 - 75 YAYLA Fabrikaları
SATIŞ DEPOSU
Telefon : 240T9

I
Niçin her yemekten sonra dişleri fırçalamak lazımdır?
L
I
S
Çünkü: Dişler arasında kalan yemek parçaları tefessüh eder ve dişleri çiiriitiir.
V1 İLÂN
IKurulujundcn beri VAKKO emprime fabrikasının başlıca gayesi, değerli bayan mvişlerilerinin her jaman daha şık görünmelerini femin etmek olmuştur.
Ayni gaye ile bu seferde miiess^ semij, müstesna bir şekilde giyinmesini seven bayanlara mahsus ipek eşarplar hazırlafmışhr.Üshd ressamların fırçasından tek tek olarak çıkan ve birer son'at eseri olan bu eşarplar şimdiden satışa aıj edilmiştir. Bu hususi Vakko eşarpları, Türkiyede yalnıj ŞEN ŞAPKA mağarasında ve HAŞAN depolarında satılır
\
I
7)^
I

Bu tehlikeden korunmak için dünyanın en saf JHİÇOMI nane esansı ile hazırlanmış
RADYOLiN q ile her yemekten sonra dişlerinizi fırçalayınız.
Itft lllll _________________________
NOT: Yukarıda bahaedikn eşarpların her biri ayrı ayn delenlerde olduğundan, memleketimizde ve dünyanın hiçbir tarafında eşi bulunmamaktadır. Arzu ettiğiniz takdirde zevkinize uygun desenler hazırlanabilir.
AMERİCAJN KXPORT LİNES tnc. New-York
NEW-YOBK — FDlADEI.FİYA
orasında haftada bir muntazam azimet ve avdet postası
BALTtMOB
EXEMPLAR Vapuru limanımızda olup 13 kasımda eşyayı ticariye alarak yukarıdaki limanlara hareket edecektir
Vapur kumpanyası PİRE • NAPOLİ ve CENOVA’dan NE W. YORK için LAGUARDİA EXOCHORDA, EXETER, EX-CAMB1ON, EXCAL1BUR lüks transatlantik vapurlarıyla yolcu kabul eder. Fazla tafsilât İçin GaJatada Tahir hanında 3 üncü katta HAYRI ARABOĞLU ve Ş.sma müracaat olunması. Tel? 44993-2-1
»on model
Y«nl gelen
CHIRANA ve TESL
A
A
Tababeti Cihazlarımızın
Marka Tıbbî ve Diş
GALATA, RIHTIM CADDESİ, TAHİR HAN altındaki yeni mağazamızda teşhir ve satışına başladığımızı SAYIN DOKTORLARIMIZA arzederiz.
Muhtelif Röntgenler (15 - 800 mA.) (Radyoskopi
Metabolizma cihazı Ultravtyole Galvanofarudlk Sterillzatör Ameliyat ma«Mi Ameliyat lâmbam Pnömotoraku
vesalr
Ünlt komple Muhtelif fotöyler
ve
Radyografi için) Dlaterml Enfraruj Elektroşok Termostat N ark oı Kuvöa tnhalatör
tıbbi cihazlar
— . Diş röntgenleri
Tur Elektrikler vesair diş tababeti elhazlan
Türkiye genel mümessili :
MEHMET KAVALn
A
TAHİR HAN - GALATA
Tel : 49449 Telgraf : La met - tat
Veteriner alınacak
Çanakkale Belediye Başkanlığından :
Barem dahili 350 lira aylık ücretli Belediye Veterinerlik münhaldır.
İsteklilerin evrakı müsbiteleriyle birlikte 15 gün zarfında Belediyemize müracaatları ilân olunur. (15318)
gün:
HER AY Yatırılan her 100.— Gelecek çekiliş tarihle Para yatırmak için aon
Paranız İçin emin bir plâaman, uygun bir faiz ve
24.000.— LİRA İKRAMİYE
İşte size bunları
TÜRKİYE KREDİ BANKASI
(Yeni Postahane kar?ıaında) Tasarruf hesaplarındaki mevduatınız temin eder.
BÎR ÇEKÎLÎŞ-, Lira çekilip, lotlrak eder.
5 aralık 1950 21 kasım 1950
â
İstanbul Teknik Üniversitesi
Rektörlüğünden:
1 — üniversitemiz Gümüşsüyü binasındaki konferans salonunda yapılacak tadilât ve tamirat İşi açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme ve ihalesi 21.11.1950 tarihine rastlıyan salı günü saat 12 de Rektörlük binasındaki Rektörlük satınalma komisyonu tarafından yapılacaktır.
3 — İşin keşif bedeli 13125 on üç bin yüı yirmi beş liradır.
4 — Muvakkat teminat 985 liradır.
5 — Bu işe alt şartnameler ratmalma bürosunda, her gün mesai saatleri içinde tetkik edilebilir.
6 — isteklilerin 2490 sayılı kanunda ve tanzim edilen şartnamedeki vesikalarla birlikte muayyen gün ve saatte komisyonda hazır bulunmaları ilân olunur. (14956)
o
Her bakımdan asla rekabet kabul etmeyen
nVÜSTURYA (VİYANA) Malı
i
mu

f
minem RAOID

4 1—•
T
I ı



I |ı l(

8
• •••
»eeu
RADYOLARI
Türkiye Umum Mümessili:
r
İSTANBUL KONTUARI KOLLEKTİF ŞİRKETİ
Perşembe Pazarı Cad., Sinasson Han No. 11/11-15 Galata - İstanbul
Telefon: 43684
Telgraf: VETHAJESTA
Sapanca Belediye
Başkanlığından
1 — Belediyemize ait lâstik tekerlekli 70 beygir kuvvetinde deniz marka az kullanılmış İşler vaziyette yangın motorpomp ile 50 metre kullanılmış 100 metre 110 luk yeni hortumla birlikte 1490 sayılı eksiltme ve arttırma ihale kanununa göre 15 gün müddetle satılacaktır.
2 — Maliyet fiyatı motör ve keten hortumla beraber (5000) lira olup geçici akçesi 750 liradır.
3 — İhalesi 15.11.1950 perşembe günü saat 15 te belediye encümeni huzurunda açık arttırma ile yapılacaktır.
4 — İsteklilerin ihaleye girebilmeleri için iki saat evvel teminatlarını belediye veznesine yatırmaları ilân olunur.
5 — Motorpomp her gün belediye dairesinde görülebilir.
(15182)
BOL KÖPÜKLÜ - NEFİS KOKULU
SABUNLARI 100 DE 100 SAFTIR.
Dünkü mühim maçııı tenkidi Karşılaşma, her iki taraf müdafaa ve muhacimlerinin mücadelesiyle geçti
Oyuncularımızın son zamanlarda İtiyat haline getirdikleri ve hakikî gibi görünmiyen fakat sık sık tekerrür eden sakatlanma hâdiseleri bir
hilei şer’iye haline getirilirse, zevkli maç seyrinden mahrum kalacağımız muhakkaktır
Galatasaray kalecisi Turgay, bir Fenerbahçe hücumunda yumrukla topu uzaklaştırıyor
Galatasaray, Fenerbahçe ile
Ankara okulları arasında dün yapılan atletizm müsabakaları
YENİ yıl futbol mevsiminde. Galatasaray Ue Fenerbahçe dün İlk karşılaşmalarını yapmışlardır. Sarı-Kırmızılılnrın bir hafta evvel denkleri olan Vefaya 5-1 gibi açık bir farkla nuıfclûp olmaları, İlk maçlarının başlangıcından beri devam eden ve bir türlü düzene konamıyan takımın İnsicamsız oyununun tabii telâkki edilmek lâzım gelen bir neticesi iken. F.Bntıçcnin de gittikçe düzden ve kendini bulan oyunu dikkat nazarı çekmekte İdi. Bu itibarla maçtan evvel bütün tahminler, neticenin Sarı-lAcJvcrtUler lehine olacakına dair kanaatleri takviye ediyordu. Maamnflh futbolda şimdiye kadar böyle İki zıt hAletl ruhiyenln tesiri altında olarak sahaya çıkan takımlardan ekseriya galibiyet ihtimali daha zayıf gibi görünen tarafın daha muvaffak netice aldığını da unutmamak ve hasuba katmak İhtiyatlı bir hareket olacaktı.
İki takım, ancak milli maçlarda benzerine rastlanabilecek bir knlnbulık v e heyecan havası Içbıde karşılaştılar. Birinci devrenin başında Fenerbahçeliler daha seyyal, çevik, hareketli bir oyun çıkararak hücum teşebbüsünü ellerinde tuttular. Fenerbahçenln deplasmanlı, enerjik, süratli ve sayı kazanmak gayesine matuf olarak çıkardığı oy un karşısında, bidayette bir şeyler yapmak İster gibi görünen Galatasaray muhacim hattı duraklayınca oyunun sevk ve İdaresi Sarı-I.ûclvrrt-İllere geçti ve bütün n£ırlı£ı da G. saray müdafaasının üzerine yüklendi. Müdafaa elinden geldiği kadar mu-vnffnklyetle vuzlfcslni başarır. ağır ve çok defa da dağınık oynıyan hücum hattının takviyeni gerekirken Rehanın daha ziyade müdafaaya yardım etmesi, takımın gol çıkarmak kabiliyetini zaafa uğratıyordu. Oyun bu minval üzerine ve bir sıfır Gnlatanara-yın mağlûbiyeti ile devam ettiği bir sırada Bölendin çektiği fevkalâde bir kornerle Sarı-Kırmızılılar beraberliği temin edince İş berakis oldu. Bu defa da Galatasaray şahlanarak Frnerhnh-çeyl tazyik etmeye başladı. Eğer Sa-n-Kımıızıhlar Fenerbahçenln mânevi yatları Üzerine tesir ederek onları durgunlaştıran bu golden sonra ellerine geçen bir İki fırsattan (la istifade etmesini bilgeydiler nispeten hâkini oynadıkları devrenin nihayetlerinde neticeyi lehlerine çevirebilmek İmkanını bulabilirlerdi. Fakat yakaladıkları bu fırsattan faydalanamadılar. Ve hiç değilse bir sayı farkla İkinci devreye girmek avantajından nuıhrurn kaldılar.
Birinci devreyi umum! olarak tahlil edecek olursak, devrenin başında Fenerbahçe, sonlarında da Galatasaray daha hâkim oynadı. Bu suretle 1-1 neticeyi, cereyan tarzına nazaran oyunun tam bir İfadesi olnrak kabul etmek yerinde olur.
tklncl devrede her iki taraf da galibiyeti koparmak azmiyle oynadıkları için maç seri ve canlı safhalar ar-zettL ’i ’
Galatasaray muhacim hattının toplu ve birbirleriyle daha İyi anlaşmış olarak oynamaları, hücum teşebbüsünün San-Kırmızılılara geçmesini sağladı. Galatasaray müdafaasının İyi bir tâhlye tatbik ederek Fener muhacimlerini sıkı bir surette marke etmesi, Fenerbahçe lıücunı hattının rahat bir oyun çıkarrnasınu İmkân vermedi. Bidayette güzel devam eden oyun, devrenin sonlarına doğru her İki taraf oyuncularının pek de hakiki gibi göriinmlyen sık sık sakatlanma vaziyeti, oyunun zevkini kaçırdı ve müsabaka dııha ziyade bir didişme ve mücadele şekline İnkılâp etti. Oyuncularımızın son zamanlarda İtiyat haline getirdikleri bu hllel şerlye devam edecek olursa zevkli maç seyretmekten mahrum kalacağımızı burada belirtmek yerinde olacaktır. Devrenin sonlarında sık sık vukua gelen bıı hâdiseler bir Galatasaray - Fenerbahçe maçından beklenilen taktik ve teknikten oyunu mahrum bıruktı.
Bu devrenin başlıca karakteristik vasfı her Ikl takımın her ne pahasına olursa olsun gol yememek gayesine dayanıyordu. Onun için bu devre İki taraf muhacimlerinin de karşılarındaki müdafllerle sıkı ve a-mansız bir mücadelesi halinde geçti. Haf hatları ortadan silindiler. Yalnız bir müdafaa ve hücum hattı vardı. Ortadaki mutavassıt hat yalnız müdafaanın yardımcısı oldu. Bu vaziyette İse gol çıkarmak imkânı pek kolay olamıyacağıua göre, maç hıınun tabii bir neticesi olarak beraberlikle «ona erdi.
Dün Ankarada yapılan kızlar arası koşudan bir görünüş
Ankara, 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bugün saat 9.30 da 19 Mayıs Stadyomunda, Ankara okul spor yurtlan yeni yıl faaliyetine başlamışlardır. Resmlgeçidi müteakip Hasanoglan Köy Enstitüsü tarafından millî oyunlar oynanmıştır. Milli oyunları müteakip yapılan atle-
Ankarada lik maçları
Ankara, 12 (T.H.A.) — Şehrimizde lik maçlarına bugün 19 Mayıa Stadında devam edilmiştir.
Ankaragücü Emniyeti 2-0. Kale-spor - Kar a gücünü 2-1 yenmiştir.
Havagücü - Harbokulu aracında oynanan maç çok çekişmeli ve zevkli geçti. Birinci devreyi Harbokulu 2-1 galip bitirmiş. İkinci devre daha canlı bir oyun çıkaran Havagücü iki gol çıkararak maçı 3-2 kazanmaya muvaffak olmuştur.
İsviçre, İsveç Millî Takımını yendi
Cenevre. 12 (T.H.A.) — Bugün yapılan milli futbol karşılaşmasında İsviçre. İsveç! 4-2 mağlûp etmiştir.
Bu ve gelecek hafta lik maçları yapılmıyacak
Çarşamba günü şehrimize gelecek olan îsveçln Elfsborg Takımı önümüzdeki cumartesi, pazar günleri Fenerbahçe ve Beşiktaş takımlariyle karşılaşacağı İçin İlk maçlarının bu ve gelecek haftalardaki karşılaşmaları geri bırakılmıştır.
Belçika, Hollandayı 7-2 mağlûp etti
Anvers. 12 A.A. (AFP| — Milletlerarası futbol karşılaşmasında Belçika Hollandayı 7-2 yenmiştir. İlk devre 3-0 Belçikalıların lehinde bitmiştir.
tizm yarışmalarında şu neticeler a-lınm ıştır:
Erkek ortaokullar 600 Metre:
1 — Nihat Tulgaç (Kurtuluş) 1.37.5,
2 — Memduh Çağlar tHasanoglan) 1.41.
Kız İlseler ve enstitüler. 80 metre:
Ayçan Onur (K.L.) 11.5
Uzun atlama:
1 — Ayçan Onur ıK.L.) 4.53.
Erkek liseler ve enstitüler 100 M.:
1 — Vural Yücer (A.L.) 11.5/10. üzün:
1 — Turgay Zirell (G.L.)
Gülle:
1 — Necdet Akın (TL.) 13.24.
5x80 metre (Kız liseler bayrak):
1 — Kız Lisesi 1 03.6/10
8x50 M. Bayrak kız ortalar:
1 — Cebeci Ortaokulu 1.06 5/10
Fransada lik maçları
Paris, 12 (T.H-A.) — Bugün devam eden Fransa ilk maçlarında İlk lideri Strasbourg yine mağlûp olmuştur. Bu karşılaşmalarda alınan neticeler şunlardır:
Bordeaux - Strasbourg: 3-0. Toıı-Lllle: 0-0, Roubalx - Relms: 2-1. Sete-Nimes: 1-1, Lens - Stade Red Star: 5-0.
Macar Uypeşt Takımı gelmek istiyor
Çarşamba günü şehrimize gelece)( olan Îsveçln Elfsborg Takımından sonra Macarların en kuvvetli takımlarından ve İstanbulluların çok iyi tanıdıkları Uypeşt Futbol Takımı da aralık ayında üç maç yapmak üzere îstanbula gelmek İçin teklifte bulunmuştur.
Macar Uypeşt Takımının teklifi tetkik edilmektedir.
------------------.--------------------
Yazan : Sadi KARSAN
Sarı-Kırmızılılar, bir hafta evvelki kötü oyunlarını
unutturacak kadar güzel ve canlı oynadılar
Yazan t
Vedat ETENS
PITVAN DURUMU
Fenerbahçe O. G. B. xM. A. Y. P.
5 4 1—17 4 14
Beşiktaş 5 3 2 — 19 5 13
Vefa 5 3 1 1 1.3 5 12
Galatasaray 5 2 2 17 7 11
Beykoz 5 1 13 6 12 8
îstanbulspor 5 1 13 6 13 8
Kasımpaşa 5 — 2 3 6 19 7
Emniyet 5 2 3 3 12 7
Beşind hafta lik maçları karşılaşmalarına dün İnönü Stadş'iımunda mahşeri bir kalabalık önünde Beykoz - Emniyet, Galatasaray - Fenerbahçe maçlarlyle devam edilmiştir.
Günün, hattâ mevsimin en mühim karşılaşmasını, İki ezelî rakip Galatasaray - Fenerbahçe takımları saat tam 14.30 da hakem Sulhl Garanın idaresinde yaptılar. Takımlar sahaya çıktığa zaman Fenerbahçenln lik maçlarına devam ettiği kadronun aynı olduğu görülüyordu. Buna mukabil Galatasaray, geçen hafta Vefaya karşı çıkardığı kadroda esaslı bir değişiklik yapmıştı. Necml soibeke, Muhtar sağaçıga, Reha da şoliç mevkilerine alınmıştı.
GALATASARAY
Turgay Naci, Necml Musa, Bülent, Muzaffer Muhtar, Hikmet, Gündüz, Reha, Bülent.
FENERBAHÇE
Şalapl
Müzdat, Hilmi Salâhaddln. Kâmil, M. Ali Zekerlya, Erol, Suphi, Leftcr, Hallt. Oyuna GalatasaraylIlar sağdan bir aJcınla başladılar. Muhtardan Gündüze geçen topu Kâmil yerinde bir müdahale ile keserek solaçık Halide kadar uzattı. Hallt topla beraber Galatasaray kalesi önüne kadar Büzülerek Suphiye aktardı, Suphinin, Zc-kerlyoya bıraktığı top Galatasaray kalesinin üstünden aştı gitti. Hemen akabinde, yeni bir Fener hücumunda Lefter kendine has stiliyle topu Halide verdi. Haildin Galatasaray kalesine çektiği derinleme sıkı şutu kaleci Turgay çok güzel bir yumruk darbesiyle uzaklaştırdı. Sarı-LAcivert-liler oyuna çok güzel bir şekilde baş
ladılar. Beşinci dakikada Zekerlya geriden aldığı bir topla sağdan kaleye kadar güzel bir şekilde inmesine rağmen daha müsait bir şekilde bekleyen Leftere vermemesi yüzünden Fenerbahçe muhakkak bir golden mahrum oldu. İki dakika sonra Lefterin şahsi bir sürüşle kaleye götürdüğü topu kaleci Turgay Lefterin ayaklarına kapanarak kurtardı. Birbirini takip eden sağlı sollu akınlarda Fenerbahçeliler İlk ve son gollerini kazandılar. 36 ncı dakikada Kâmilin çektiği frikik Hailde, Halldden de Leftere geçti. Lefter solaçık mevkiine doğru topu sürerek çektiği âni bir şutla Galatasaray kalecisinin müdahalesine meydan bırakmadan çapraz bir şekilde Turgayın sağından Fenerbah-çenin golünü ağlara taktı (1-0).
Galip duruma geçen Fenerbahçe daha enerjik bir 05nun tutturmaya muvaffak oldu. Salfthaddlnin Hikmetin ayağından aldığı top GaJatasaray kalesine ikinci bir tehlike yarattı. Sa-lfthaddinin Erola verdiği topu Erol Ani bir şekilde kaleye çektivse de Naci güzel bir kafa vuruşu İle tehlikeyi önlemiş oldu.
30 uncu dakikada Fenerli Suphinin kaleci Turgayın topu yakaladığı anda üzerine kasti bir şekilde diziyle çıkması Turgayın sakatlanmasına sebep oldu. Sahada tedavi edilen Turgay. beş dakika süren bir tedaviden sonra tekrar oyuna girdi. Suphinin yaptığı bu hareket GalatasaraylIları dııha dikkatli oynamıya şevketti. O-tuz beşinci dakikada. GalatasaraylIlar soldan Bülent vasıtasiyle Fener kalesine doğru sarktılar. Bölendin kaleye ortalamak istediği topu Müzdat, çevi-remlyerck kornere çıkardı.
Solaçık Bölendin çok gilzel çektiği korner vuruşu Fener kalecisi Şa-laplnin üzerinden aşarak GalatasaraylI Hikmetin önüne düştü, Hikmet de gayet güzel bir eşape vuruşla topu Fenerbahçe kalesine sokarak Ga
latasaray! (1-1) berabere duruma getirdi. Beraberlik San-Kırmızıldan canlı bir oyun oynamıya şevketti Sağdan ve soldan Fener kalesine i-nen Galatasarayhlar Gündüzün ağır bir hareketinden galibiyet gollerini kaçırdılar. Devrenin bitmesine üç dakika kala Galatasarayhlar merkezden Ani bir akın daha yaptılar. Gündüzden Rehaya, Rehadan Bölende geçen topu Bülent sıkı bir şutla kaleye havale etti, Şalapl topu tutamadığından elinden kaçırdı. Bülent tekrar yerden bir vuruş yaptıysa da Şalaplye çarpan top hızını kaybederek kaleye girmedi. Kalecinin üçüncü hareketiyle top kaleye girmekten kurtuldu ve devre bu şekilde (1-1) berabere kapandı.
İkinci devreye Fenerbahçeliler başladı. Galatasaray müdafaasında kesilen Fener akıllından sonra hâkimiyeti ellerine alan GalatasaraylIlar yine soldan Reha ve Bülent vasıtasiyle kaleye kadar indiler. Bülendden Gündüze geçen topu, Gündüz çevirmek isterken Fener müdofileri faulle durdurdular. Hakem bu hareketi Fener aleyhine çift vuruşla cezalandırdı. fakat Bölendin çektiği şutu MUz-dat uzaklaştırdı. Mtlzdattan Halide gelen topla Hallt kaleye girerken Fenerin bu akınım Naci faulle durdurabildi, hakem çift vuruşu bu sefer Galatasaray aleyhine verdi. Bu ceza vuruşunu Turgay rahat bir şekilde yakaladı. Dokuzuncu dakikada Galatasaray Muhtar vasıtasiyle yeni bir hücuma geçti. San-Kırmızılılarm yaptıktan iki tehlikeli akının ilkinde top Fener kalesinin direğini sıyırarak dışarı çıktı. İkincisinde Rehanın ceza çizgisi üstünden çektiği bomba
Beykoz, Emniyeti 2-0 yendi
gibi şut da Fener kalesinin yan direğine çarparak kurtuldu.
GalatasaraylIlar kaçırdıklan bu galibiyet golünden sonra daha enerjik oynamıya başladılar.
Yirminci dakikada aradan sıyrılan Lefter uzaktan bir şut savurarak GaJatasaray kalesi Önünü karıştırdı ise de Necml sert bir çıkışla tehlikeyi önlemiş oldu. Oyunun yavaş yavaş sertliğe yüz tutması maçın zevkin! kaçırıyordu. Fenerin sağ kanadını teşkil eden Zekerim ve Erolun akıru lannı Necml güzel ve yerimde müdahalelerle uzaklaştırdı.
Oyunun başından beri sert bir şekilde oynıyan Suphi, yirmi beşinci dakikada Bölendi de sakatladı. Dışa* rıda tedavi edilen Bülent tekrar oyu« na girdiği vakit sağaçık mevkiine geçti. Hikmet soliçe, Gündüz sağlçe^ Muhtar santrfora. Reha da santrhafe geçtiler. GaJatasarayın mecbur kale dığı bu değişiklikten sonra oyun bae rlz bir şekilde sert olmamakla bera* her oyuncuların birbiri arkasına sa* katlanmaları mütemadi lnkitalara sebebiyet veriyordu.
Bu arada Hallt de bir çarpışmada ayağından sakatlandı, fakat kısa süren bir tedaiden sonra o da sakat sakat oyuna devam etmek mecburiyetinde kaldı.
Zaman zaman oyuncuların sakatlanmaları oyunun süratini azaltıyor* du. Son 10 dakikada Fenerbahçe hâkimiyeti eline aldıysa da bu hâkimi, yet bir netice vermedi. Nihayet 43 üncü dakikada GalatasaraylIlar mühim bir fırsat daha elde ettilerse da bundan da istifade edemediler ve iki ezelî rakibin yaptığı 134 üncü maç da 1-1 berabere sona ermiş oldu.
9
Lefter Fenerbahçenln golünü Galatasaray kalesine bu geldlde attı *
Beykoz, Emniyet karşısında güzel bir oyun çıkardı
İnönü Stadyomunda günün ilk maçını Bevkozla Emniyet takuplan hakem Ziya Ozanın idaresinde oynadılar.
BEYKOZ
Turan Mehmet, Osman Haşan, Fikri, Şükrü Haşan, Tekin. Enver. Gazanfer. Bedri
EMNİYET
Orhan Celâl. Muammer Vecdi. Muammer. Mehmet Cahit. Süreyya. Necip. Necdet.
İbrahim.
ilk devre hemen tamamen Bey kozluların baskısı altında geçti. 32 nci dakikada Beykozluların Emniyet mü-daflinin müşterek hatasından faydalanan soiaçıklan Bedrinin ayağı ile bir gol kazanarak de\Teyi 1-0 galip bitirdiler.
ikinci devrede teşebbüs yine Bey-kozda idi. Bu devrede Beykozlular sagaçıkları vasıtasiyle ikinci gollerini yapmaya muvaffak oldular.
Oyun bu şekilde 12-01 Beykozun galibiyeti İle neticelendi.
Beykoz Takımı Emniyet karşısında güzel ve muvaffak bir oyun çıkardı.
Beykoz - Eiâiniyet ımıçnidan bir görünüş

Comments (0)