13 Mart 1950 — Pazartesi
SİYASİ
İKTİSADİ
Sayı 103
10 Kuruş
• ■
ak
nH A
M
(t

T

Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
*
Abone: Türkiye için seneliği 32» altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç memloketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mos'uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
İç ve DIŞ
POLİTİKA
_ 12/111/1950 -
Russell Dorr'un
yakın alâkası
MARSHALL Plânı idarecisi
Russell Dorr, dost bir memleketin dost bir mümessili gibi, Eskişehirde aldığımız yara ile yakından alâkadar olmuş ve bunun çabuk savulması için, güzel bir merhemi de uzatıp iniştir.
Gerçekten, eldeki vardım plâ-niyle birçok memleketlerin ihtiyâçlarına cevap vermekte olan bir Amerika için, birkaç vapur dolusu kurulu-ev göndererek, Eskişehir gibi mütevazı bir Anadolu kasabasını, birkaç ay içinde, eskisinden çok daha şirin ve mâmur bir hale getirmek, işten bile değildir.
Fakat dâva, bununla, ancak bir defaya ve bir yere mahsus olmak üzere halledilmiş olacaktır. Onun için, Eskişehir faciasında en son örneğini gördüğümüz âfetler silsilesinin durdurulması dâvası, cuma günkü sayımızda. “Ateş ve su” başlığı altında çıkan başyazıda gösterildiği gibi halledilmek lâzımdır.
Yani yangınlar ve su baskınları yüzünden her yıl uğramakta olduğumuz (kendi ölçümüzde) hudutsuz zararların sebebi, yirminci asır bilgi, teknik ve zihniyetini bir türlü edinememek yüzünden, tabiat kuvvetlerinin karşısında mütemadiyen mağlûp olu-şurnuzdur.
Filvaki ve gene o yazıda bahsedildiği gibi, medeniyetin en doğru tarifi, tabiate, »eldeki vasıtalar ve kafadaki bilgi nispetinde hükmetmekten ve onu yani tabiat’i, insanların emrine ve hizmetine vermekten ibarettir. Fakat bunu, hem fert, hem de hükümet olarak başarmanın yolunu bulmalıyız. Çünkü her şeyi hükümetten beklemek, her şeyi Allahtan beklemekten de yersiz ve haksız bir tevekküldür. Her şeyin Marshall yardımiyle halledileceğini ummak, keza !
Bugün, Eskişehirli vatandaş. Hükümet ve Russell Dorr, faciayı birlikte mütalâa etmiş bulunuyorlar. Bu işde, taşmaya karşı tedbir tavsiye etmek, meseleyi sathi görmek, tedbirsizlikten şikâyet ise, hiç görmemektir. Mesele, feyiz ve bereket kaynağı olan nehirleri bağlamak, cetvellerini içine almak, ziraatin emrine vermek, bir kelime ile, tedip ederek hizmete koşmaktır. Bu yapıldı mı, taşma tedbiri zaten alınmış demektir. Bu yapılmadı mı. nehir, kasabadan taşmaz, gider ovada taşar ve oradaki insan emeğine zarar verir.
Gönül istiyor ki, Eskişehir örneği meydanda iken yani sıcağı sıcağına ve hazır, muhterem Russell Dorr da bu işin, yardım plânı içine alınabileceğini söylemiş bulunurken, bütün o bölgedeki âsî sular, örnek bir tedip muamelesine tâbi tutulsun, büyük ölçüde ve örnek bir sulama tesisatı (Amerikan ihtisasının nezareti altında) meydana getirilsin ve bu muazzam çalışmalar, Türk mühendis ve işçilerine bir mektep vazifesi görsün.
• •
ver-
Rusyada seçimler
Tel-Aviv haberlerine göre
I
İsrailde seferberlik
Ürdün ile İsrail arasında imzalanan
saldırmazlık paktı
gizli tutuluyor
İngiltere Maliye Bakanı Crlpps
Ingılterenin malî diktatörü



—------------------—----
5 sene müddetle mer’i ola-cak bu andlaşma, Scopus dağındaki bir Yahudi has-tahanesinde imza edildi
Tel-Aviv, 12 (A.P.) — Savunma
Bakanı Israildeki 29-40 yaşında bulunan bütün doktorların orduya kaydedilmesi için yeni bir emir vermiştir. Evvelce orduda çalışmamış olan 18-49 yaşındaki bütün sivillerin de orduya kaydedileceği tahmin edilmektedir. Terhis edilen kadın - erkek bütün ihtiyat askerlerin tekrar orduya alınma işi tamamlanmıştır.
İsrailin bu hareketi Arap devlet* terinin ordularını yeniden silâhlandırmasından sonra, hükümetin orduyu âzami kuvvetine çıkarmak için verdiği karardan sonradır.
Ürdün - İsrail paktı
Cripps'in 1 aya kadar
nıyor
Bugün îşçi Hükümeti 2 nci defa olarak itimat reyi istemek mecburiyetinde kalacak
Londra, 12 A.A. iAfp) — Sağcı-müstakıl “Sunday Express” gazetesine göre Stafford Crıpps, Maliye Bakanlığından istifa ve en az bir sene siyasi hayattan çekilmeye karar vermiştir.
Gazele, sıhhi vaziyetin sebep olduğu bu istifanın, gelecek ay bütçenin kabulünden sonra verileceğini bildirmektedir.
/.?çı h 0 And metinin f/eçircceği imtihanlar
Londra, 12 (Nafen) — Yarın gıliz Hükümeti yeni bir imtihan
çırecektir. Muhalefet, mesken dâvası
In-ge-
nı ortaya atmış ve bu hususta hazırladığı takriri Avam Kamarasyıa vermiştir. Bu mesele yarın müzakere edildiği sırada İşçi Partisinin yeniden itimat meselesini ortaya atacağı anlaşılmaktadır.
İngiliz İşçi Hükümeti, pazartesi günkü imtihanı atlatırsa salı günü yeniden müşküllerle karşılaşacak ve üçüncü bir imtihandan geçmek mecburiyetinde kalacaktır. Yine Muhafazakârlar tarafından verilmiş olan bir takrirde hükümetin iktisadi siyaseti tenkid edilmiş ve bu hususta müzakere açılması istenmiştir.
T— U


Yunanistauda
Merkezî parti
liderleri anlaştı
Belçika, kırallık için
referandum yaptı
Netice bugün belli olacak
Plebisit esnasında Cenevrede bulunan Kıral her saat başı Brüksel’e telefon ediyordu
Berlin. 12 (YİRS) — Cenevre’de bulunan Belçika Kıralı Leopold, tahta geçip geçmemesini tâyin edecek olan referandum hakkında bilgi edinmek için saatte bir, Brüksele telefon etmektedir.
Reylerin verilmesi saat 13 e kadar devanı etmiştir. Geç kalanlar ve oylarını kullanmayanlar mahkemeye verilerek para cezasına çarptırılacaklardır.
yır” diye cevaplandırdıkları aval şudur: ‘‘Kıral 3 üncü Leopold un meşruti haklarının tekrar iade edilmesini istiyor musunuz?”
tJk neticeler
Brüksel. 12 A.A. (Reuter) — Şimdiye kadar sayılan oyların 230.253 ü Kıral Leopold lehine. 145.567 si aleyhindedir. 8615 kişi boş oy vermiştir.
ii ı • vmni11vs», «pı i-mİs» ■ıııtı i—&3WnI
Referandum esnasında hâdiseler
Londra, 12 (YÎRS) — Belçikada Kırai Leopold İçin yapılan referandum sakin geçmiştir. Yalnız Brtlk-selde, Kirala taraftar olanlarla olmayanlar arasında çıkan arbedede şişeler ve taşlar atılmış, ağır yaralanan on beş üniversite talebesi hastahane-lere kaldırılmıştır.
Liöge’de, Kiralın memlekete dönmesini istemeyen Sosyalist Partisinin bulunduğu binaya taşlar atılarak camlar kırılmıştır.
Reylerin sayılması derhal başlamışsa da, kati netice yarın sabah belli olacaktır.
I YEN/ İSTANBUL'un KuponZ]
İÇ SAYFALARDA
İKİNCİ
Devletçilik çıkmazı M. Nermi
ÜÇÜNCÜ
Biiyiik Reşit Paşa ve ehemmiyeti
Ali Canib Yöntem
DÖRDÜNCÜ
Ticaret tarihi etrafında bazı düşünceler
BEŞÎNCÎ
Haftanın iktisadi hâdiselerine bakış
Kudüs, 12 (AP) — Geçen ay sonunda İsrail ile Ürdün arasında 5 senelik bir ademi tecavüz paktı gizli olarak imzalanmıştır. Fakat bir aydır pakt hakkında resmi bir açıklama yapılmamıştır.
Güvenilir ve özel bir kaynağa istinaden Associated Press muhabirinin mı# olan ve Birleşmiş Milletlerin kontrolündeki Scopus dağında Hadassuh adlı Yahudi hastahanesinde imza e-dilmiştlr. Paktın imzasından evyel Su-ne'de Kıral Abduüahın sarayında bir çok ihzari toplantılar yapılmıştır. Böyle bir paktın imza edildiği hakkında daha evvel Ürdün ve lsraılden verilen haberler Tel-Aviv ve Amman-da tekzip edilmiştir. Paktın resmi b lânı için muhtemel olarak Ürdünde yapılacak seçimlerin neticesi beklenmektedir.
Kati netice bu sabah anlaşılacak
f
Brüksel, 12 A.A. (United Press)— Brüksel, Anvers, Li£ge, Namur, Mons ve Charleroi’dan alınan ilk haberlere göre referandum sükûnet İçinde devam etmektedir. Hiç btr hâdise çıkmamıştır.
Sabah saat 8 de açılmış bulunan oy verme büroları 13 de kapanacak ve sayım bir saat sonra bağlıyacaktır.
4lk neticelerin saat 18 civarında geleceJT^ve İFftl neticenin de sabah» karşı alınacağı umulmaktadır.
Oy kullananların ”evct” veya “ha
Amerikalı eski nuıhariplerce
Truman-Stalin
Teknik olarak yeni imzalanan 5 senelik ademi tecavüz paktı geçen ni-sanda Rodosta İki devlet arasında imza edilen mütarekenin bir devamı -dır.
görüşmesi isteniyor
Prens Jorj e&lyle karşılayanlar arasında
Yunan Kiralının amcası Prens Jorj
eşi, dün şehrimize geldiler

Hususî mahiyette ve şehri ziyaret maksadiyle gelen misafirler, istanbulda 15 gün kalacaklar
OVYET Rusyada seçim yapılıyor. Bu münasebetle, Sovyet Devletinin ileri gelenleri, dahili ve harici mevzulara temas eden seçim nutukları söylüyorlar. Ve, seçiliyorlar.
Seçmek için, en az iki seçilecek keyfiyete ihtiyaç vardır. İki parti, iki program, iki ayrı düşüncede insan gibi. Sovyet Rusyada bunların hepsi, tek olarak mevcuttur. Birkaç kişiden birini seçmek dahi tatmin edici sayılamaz, çünkü bu, kardinallerin Papayı seçmesinde olduğu gibi, siyasî bir menfaat tercihi değil, akidevî bir şahıs tercihidir. Bir biat’tır. bir mukayese -tefrik ve tercih değildir.
Şu halde, Rusyadaki seçimlerin gayesi, komünist müminlerin akide bağlılığı ile sadakatini imtihan etmekten ibarettir.

I

Buna göre, Plastiras Başbakan, Venizelos’la Papaandreu muavini olmak niyetinde...
Atina 12 A.A, ıUnited Pressı
— Üç saat süren konuşmalardan sonra merkezi partilerin liderleri hükümet kurmak husufunda kati anlaşmaya vardıklarını. Kirala bildirmişlerdir.
Atina 12 A.A. (United Press)
— Yunan merkez partileri, yeni bir hükümetin kurulması hususunda aralarında anlaştıklarını Kirala bildirmişlerdin
Kiralın tasvibine iktiran etmesi gereken merkez partileri anlaşmasına göre Plastiras Başbakan, Venizelos ile Papaan-dreou Başbakan Yardımcısı, Tsuderos Koordinasyon Bakanı olacaklardır. Aynı zamanda Venizelos. Dışişleri Bakanlığını da deruhte edecektir.
Merkez partilerinin vardıkları anlaşma hakkında Kirala gönderdikleri mektupta takıp etmek tasavvurunda oldukları siyaseti de izah etmişler ve ezcümle anayasaya bağlı kala» aklarını, onu değiştirmek hususunda herhangi bir talepte bu-lunrıııyacaklarını bildirmişlerdir.
Dış siyaset bahsinde merkez partileri, Yunan Istan ın batılı devletlerle sıkı işbirliğinde bulunması keyfiyetini /avunacaklarını. aynı zamanda Vunnnis-tanın komünist komşuları tarafından gösterilecek dostane temayülleri nazarı itibara alacaklarını ve kuzeyden gelecek herhangi bu dostane harekete cevap vermeye hazır olacaklarım bildirmişlerdir.
Selden hazin intibalar
Jl
Selin geriye bıraklıgıl,.
-
Eski muharipler bu görüşme için, telefon masrafını ödiyeceklerini bildiriyorlar !
Prens Jorj
olduğumdan Bu seyaha-

kından göreceğime pek memnunum.” dedi.
Gazetecilerin, Türk - Yunan dostluğu hakkmdaki sualini “fevkalâde” kelimesiyle cevaplandıran prens, seçimlerin neticesi hakkındakı soruya:
“— Siyasetle hiç alâkadar ^.değilim” demiştir.
Prens ve eşi. sefaret otomobiliyle doğruca Park Otelde kendilerine tahsis edilen özel dairelerine gitmişlerdir. Prensin gezintilerinde mihmandarlığına şehrimizdeki Yabancı Basın Müdürü Nazif Bölükbaşı tayın edilmiştir. _____
New-York, 12 A.A. (Reuter) — A-merikan eski muhariplerinden bir grup, bugün Başkan Truman’a bir telgraf çekerek önümüzdeki perşem-1 be günü Stalin İle telefonla görüş-. nesini istemişlerdir.
Telgrafı almış bulunan Beyaz Sa-tiy, bu konuda herhangi bir yorumla bulunmayı reddetmiştir. Bununla •eraber bir memur, Başkanın bu is-*ği yerine getirmeyi kaimi etmesinin şüpheli olduğunu söylemiştir.
Adı geçen grup, telefon masrafını vereceğini ve Trıınıan ile Stalın’in •arış müzakerelerine başlamak üzere >ir tarih teablt etmek fırsatını bulacaklarını Ümit ettiklerini yazmışlaı-hr.
Avusturya, I büyükleri (lâvrt ediyor
Viyana 12 (AP) - Avustııı^n Hü-ûmeti dört büyüklerin Vıyanada .oplanmaları için Fransanın mutavas-ıt rolü oynamasını yeni bir ümitle karşılamıştır. Bakan Leopöld Fıgl cumartesi günü Başkan Truman’ın, Mareşal Stallnin. Başbakan Attlcc’nln ve Başbakan Bidault'nun buluşmaları için Vı,vananın en münasip bir yer olacağım söylemiştir.
111 ■ IHIH—m I ajm moMim
Yunan Kiralının amcası Prens Jorj ve eşi Marie Bonaparte dün akşam saat 21 de Barletta vapuriyle Atmadan şehrimize gelmiştir.,
Genıi Galata rıhtımına yanaştığı zaman, Yunan konsolosluk erkânı, ataşe ve gazeteciler tarafından karşılanan Prens ve eşi herkesin ayrı ayrı elini sıkmışlar ve kendileri için açılmış olan hususi salonda gazetecilere iltifatta bulunan şunları söylemiştir:
— Türkı.veye gelmiş dolayı çok memnunum,
tim hiç bir resmi mahiyet taşımamaktadır. İstanbulun güzelliğini ve tarihi eserlerini* yakından görmek üzere memleketinize gelmiş bulunuyoruz. 15 gün kadar kalarak, esasen çok uzun zamandan beri hayranlık duyduğumuz şehrinizi doya doya ge-, zeceğiz. 190İ senesinde Yalla ya gider ken boğazlardan transit olarak geçmiş, şehrinize çıkamamıştım. O zamanlar Glrıd komiseri idim. Sultan beni tanımak istemedi» ve Türk torlaklarına ayak basmama müsaade etmedi.
Napol^on Bonaparte ailesine mensup, fakat çok nıütevazi olan eşi Prenses Marie de:
“Şehrinize İlk defa geliyorum. Yalnız dillere destan olan güzelliğini ya-

■K

Bir Yunan şilepi
geceyarısı Kilyosta
karaya oturdu
Dün gece saat 23 sularında Sivas-topoldan mısır yüklü olarak gelmekte olan Rıchard adında 10 bin tonluk bir Yunan şılepi Kilyos önünde sis yüzünden karaya oturmuştur. Alemdar tahlisiye gemisi imdada gönderilmiştir.
t*
•w
PARİS
yıkılmaktan
nasıl kurtuldu
— Köylüyü topraklandı raca klarmış.
— Pilfffî. Biz zaten toprak içinde yaşıyoruz.
——————X
İkinci Dünya Harbinde
Bütün dünyada alâka uyandıran bu mühim ve meraklı makale serisini çarşambadan itibaren resimli olarak gazetemizde bulacaksınız.
Toprak karninizle beraber ele alınacak diter bir dâva:
2
13 Mtırt 19f»n
— Y 15 N t ’ t S T A N R T.T L «
SON 35 yıl içinde
tezi üzenne* yazılan kitap-larda öyle durulmamış irkirler vardır ki, bize* İnsanların anlaşılmaz bir mantık karanlığı ile çevrildiğini, hayat gerçekliğine yabancı kaldığını, hattâ hürriyetten bezdiğini »ezdirecek bir kudrettedir. Ondokuzuncu yüzyılın insanı hiç de böyle düşünmüyordu. Ona göre hürrijnt'ın her şeyin üstünde bir mânam var-di, Devlet. nihayet, hür insanların yarattığı İftara İegfei/dhndan başka bir şey değildi ve olamazdı da. Çünkü; halka karşı bütün »nâııaaiyle sorumlu olan devlet teşkilâtı, yalnız halkçı olabilirdi ve teşkilâttan doğmuş bir zihniyetle kendi başına kalkınma plânları çlzemezdi. teşkilât masraflarını örtmek için alınan vergileri, dilediği gibi, harcayamazdı. Böyle hareket eden bir devletin, bütün demokrasi prensiplerinden ayrılmış olması lâzım gelirdi. Demokrasiden ayrılan bir teşkilât da, İster istemez, diktatörlük şeklinde soysuzlaşmaya başlıya bilirdi. Ondokuzunctı yüzydm devlet anlayışı; hür insan ve hür cemiyet mantığı Üzerine kurulmuştur. Çağdaş insan, acaba, mutlak devletçilerin sandığı gibi, demokrasiden. onların sözlerini kullanalım» liberal demokrasiden bezmiş ve bıkmış mıdır? Liberal demokrasi çağı, gerçekten, bir daha a-çümamak üzere kapanmış mıdır?
Çağımızın aydınlan, ideolojilerini renklendirmek için, demokrasileri çeşit çeşit vasıflarla süslemeye alışmışlardır. Hattâ, demokrasilerle hiç bir ilgisi olmadığı halde, demokrasilerin devletçileri. sosyalistleri, komünistleri bile vardır. Çağımız, ' nedense, halk yığınlarını daha temelli kışkırtmak İçin, demokrasi sözüne dört elle sarılmıştır ve ona insan hayalinden geçmiyen apaykırı tefsirleri vermektedir. Demokrasi, anlaşılması bu kadar güç ve karmakarışık bir politika sistemi midir?
Demokrasi fikrinin ne olduğunu karayabilmek için ilkönce vtıtamtaş mefhumunu nasıl m d-»lalcıildirdiğimin bilmek lâzımdır. Çatımızın en sert bir diktatörlükle güdülen memleketleri bile varcı .»ıdaşı, theorl (nazariye) bakımından Mir bir varlık olarak kabul etmek zorundadır. Demek o-luyor ki, modem devletin temeli vataadaş âvrriyeh üzerine kurulmuştur. Böyle olmasaydı, seçim tünlerinde, oy pusla»; topluluk hayatında egemenlik işareti aa-ylmazdı. Halbuki, egemen olmak: devlet hayatına karışmak, devlet teşkilâtım kendi dileğine göre kurmak, genel hayatımızı kontrol etmek demektir. Bu hakkını, kanun çerçevesi içinde kul-lanamıyan vatandaş, theori'nin kendisine verdiği yetkiler ne kadar geniş olursa olsun, mutlaka hür değildir ve onun devlet teşkilâtı da mutlaka demokrasi dışında bir teşkilâttır.
Dünva tarihinin büyük hâdiseleri dikkatle incelenirse görülür ki. eski ve yeni demokrasilerin öküzü, her çağda, yalnız vatandaş hürriyeti olmuştur. Kimin vatandaş sayılabileceğini tesbit eden ve bu suretle İstihsal sınıfını bu hakların dışında bırakan eski demokrasilerde bile bu fikir hüküm sürmektedir. Vatandaş Hürriyeti ne kadar daralmışsa, idare sistemi de o nispette demokrasiden uzaklaşmış ve diktatörlüğe kaymıştır.
Hepimiz biliyoruz ki. harp gibi olağanüstü durumlar, bütün halk kudretinin bir noktada toplanmasını gerektirdiği için, vatandaş
Tibet ve Hindiçinîde komünist baskısı
Fransa, Bao-Dal İle Hoşl-Min görülmelerin» leroftor bulunuyor
IİHİ'fün oğlu 1‘rrıiH Han - L(uıg.
Nis hava
mcydannıdu.
bahasını teşyi ederken
FnııiMidıın gÖrııhiN or
Yeni Delhi, 13 A. A. (United Press) — Bugün Janımu-den gelen basın haberlerine göre, Îln - Tibet hudu-u yakınlarındaki Kakhajar isimli Tibet köyü komünist Çin birliklerin hücumuna uğramış ve İssal edilmiştir.
îhaea’daki iktisadi durum »liretle bozulmakta ve komünistler tarafından desteklenen Panchen Lamanın Dolay Lama Üzerindeki nüfuzunu arttırmaktadır.
Saygon. 13 A.A t United Press) — Hlndiçinideki Fran sim Yükaek Komiseri Leon Pignon, harp İle yıpranmış olan Hindlçlni’yc yapılabilecek en i-yi iktisadi yardımın askeri malzeme şeklinde olabileceğini dün açıklamıştır.
Monte Carlo, 12 „ .
(YlRSl — Bugün Fotoğrafta. Bao Saygonda bir açık- annesiyle birlikte lamada bulunan memleketine dönen Fransanın Hindlçlnldckl Yüksek Komiseri M. Pignon, ezcümle şöyle demiştir:
Eğer Bao-Dal, Hoşl Min ile görüşmeye karar verirse. Fransız Hükümeti bunu alaka ile karşılayacaktır. Maanıaflh, Fransız kıtalarının Hindicimden çekilmeleri, korkunç bir İhtiyatsızlık olur ve vahim neticeler doğurabilir."
Berlin. 12 (Y1R8) — Komüniat VI-rtnıin IriarrMİnin bnşkiinı Hoşi Min, Dr.i’.h’rl Bakanlyl« beraber Pekine ve aradan da .Moakavaya gidecektir
Hoşi Min, çin ve âovyotler Birliği ile dm hık paktı ve askeri ittifak im-zahyncûktır.
Yazan : M. Nerml
hürriyetinin ehemmiyetli surette daralınasım bir zam ret haline getirmektedir. Fakat bu hürriyet daralışının hık demokrasi prensiplerine uygun çok yüksek bir hedefi vardır: Beliren tehlikeyi yenerek ilkönce vatan hürriyetini temin etmek. ondan sonra do vatandaşı toplumsal yetkilerine kavuşturmak. Eski Roma, yalnız bu maksatla. İsa’dan önce 501 de diktatörlük prcnslpini ilk defa fjeçlci bir tedbir olarak kabul etmişti. Olağanüstü durumlarda diktatörlük yetkisi yalnız eski konsüllere verilirdi. Çağdaş demokrasilerde ise bu gibi yetkiler, umumiyetle, kabinelere verilmektedir. Fakat, eski Roına’da olduğu gibi, zamanımızda da bu yetkiler, olağanüstü durumun sona ermesiyle ortadan kalkar.
Avrupa, daim doğrusu dünya, vatandaş haklarını daraltan İki büyük har^c şahit olmuştur, vo bu, çağdaş demokrasiler için büyük bir imtihan sayılabilir. 1914-1918 harbinde olduğu gibi, 1939-1945 harbinde de dünyanın iktisat nizamı eski çağlannkllerle kar-şılnştınlamıyacak derecede çetin ve karışık örgülü bir mahiyet göstermektedir. Onun için olağanüstü durumlarda diktatörlük yetkisi alan kabineler, bu yetkilerini bütün hayat sahalarına yaymışlardır. Bunun tabiî bir neticesi olarak devlet bütün istihsal kaynaklarını eline almakla kalmamış, aynı zamanda onları işletmeye» çeşit çeşit dağıtma teşkilâtı kurmaya, ve bu suretle tarihte eşi görülmemiş bir mtMfo/ı-»l rolü da oynamaya başlamıştır. Demek oluyor ki, tarihin kısa bir parçasında devlet, aşağı yukarı, 10 yıllık bir idare vs IkfUaf dllc-tatörMğd yapmıştır. Devletçilik fikrinin yayılmasında bu durumun ehemmiyetli tesirleri olmuştur. Zaten mutlak devletçilik, ö-teden beri, yalnız olağanüstü hâdiselerle birlikte doğmuştur.
Dikkat edilirse görülür kİ, devletçilik fikrini öne sürenlorin büyük çoğunluğu, harp içinde kurulan geniş teşkilâtla doğrudan doğruya ilgilidir. Her teşkilât gibi harp İçinde doğan iktisat teşkilâtı da dalbudak saldıkça çeşit çeşit menfaat zümreleri yaratmış ve teşkilât ancak bu zümrelere dayanarak ayakta durabilmiştir. Bu da gösteriyor kİ, teşkilâtla zümreler arasında karşılıklı büyük menfaatler vardır. Teşkilât tasfiyeden kurtulmak için bin bir dereden su getirir. Zümreler de bu teşkilâtın, her ne pahasına o-lursa olsun, ideolojisini yaratır ve propagandasını yapar. Bugün mutlak devletçiliğe aşağı yukarı vaftMicıhk gibi yersiz bir mâna verilmesi bundan ileri gelmektedir. Halbuki; devlet, halk teşkilâtından başka bir şey değildir ve teşkilât masraflarını ödiyen halkın dileklerine göre hareket etmek zorundadır. Demokrasilerde, halk teşkilâtından başka bir şey olmıyan devletin, kendi yetkilerini aşarak vatandaş hürriyetini dilediği gibi tefsir etmeye hakkı yoktur. Onun için devletçilik normal zamanlarda vatan haklarını geniş ölçüde daraltan, hattâ, sırasında, harp zamanlarında olduğu gibi, büsbütün ortadan kaldıran bir idare sistemidir. Devletçiliği yepyeni bir demokrasi 1da-lesi gibi düşünenler; hürriyetten başka bir temel bilmiyen çağdaş demokrasiyi bile bile anlamak is-temiyenlordir. Harp ve olağanüstü durumların gerektirdiği diktatörlükten doğan bir fikir, nasıl o-lıır da çağdaş demokrasilere kılavuzluk edebilir? tşts biz böyle bir fıkır çıkmazı karşısındayız.
Bao-Dul nin oğıılııııu kaçırmak İstediler
Paris. 12 (Hususi Büromuzdan) — 8on günlerde. Fransanin cenubunda Pau şehri civarındaki Maslağı sakinleri. çok heyecanlı günler yaşamışlardır. Zira Fransız polisi, bu şehirdeki Rochrs okulunda tahsilini yapmakta olan Hindlçini imparatoru Bao-Daf nln oğlunun komünistler tarafından kaçırılacağını haber almış ve buraya takviye kuvvetleri setvkedorek ihtiyat tedbirlerine başvurmuştur. Şimdi po-llö. İmparatorun 14 yuşindaki Rno-Long adındaki oğlunu, ismi gayet gizil lululnn «ıııin bir yerde nmlıaiaza .t-m ektedir.
İngilterede büyük bir rezalet
Bir buçuk milyonluk suiistimal İhbarı, tahkik edilmektedir
Londra, 12 A.A. (Afp) — Bugünkü gazetelerden bazılarının yazdık* larına göre hükümetin 1.500.000 İngiliz liralık taahhütnamelerine dayn-nılaıak hiçbir mal tesellüm edilmeden büyük miktarda para ödenmiş olduğu iddiası Bayındırlık Bakanlığından tahkik edilmektedir.
Bu gazeteler. Attlee'hin bu mesele hakkında kendisine tafsilâtlı bir rapor verilmesini İstediğini ve Başbakanın yakında parlâmentoda beyanatta bulunacağını ilâve etmektedirler.
İngiliz film şirketi Türk müteşebbisleriyle temas edecek
Londra, 12 (Nafen) — Nafen ajansının muhabirinin öğrendiğine göre bilhassa kısa havadis filmleri çeken mühim bir İngiliz film şirketi Türk film âmilleri ile pek yakında temas etmek üzere tertibat almaktadır.
İngiliz film şirketi Türk müteşebbislerini bu tarzda yapılacak filmleri için tahsis edilen sermayenin reklâmlar sayesinde pek kısa zamanda amorti edileceğine inandırmak ü-zere teşebbüse geçmiştir.
Diğer taraftan bu İngiliz film şirketinin müdürlerinden biri Nafen muhabirine şöyle demiştir;
“Biz aynı «amanda Türk turizmi ile uğraşan resmi makamlarla da temas etmek niyetindeyiz.
Greko-Ronıeıı güreş millî takımı dttıı gece seçildi
Yaşar Doğu lıeniiz yurda dönmediği için lakımda yer alamıyor
CumarısBt gscssindsn bari devam e-den Greko-Romen güreş millî takımımızın MÇmeleri dün gecs nlhayellenmlştlr. Bu Frfer Pakiztanda bulunan ve hâlâ msmleketlmlM» avdet etmemiş olan dünya şampiyonumuz Yaşar Doğunun Ukırnda bulunmayışı seyirciler arasında büyük bir teessür uyandırmıştır. Neticede:
52 kiloda; Hüseyin Erkmen, AH Yücel; 57 kiloda: Halil Kaya. Nasuh Aknr; 62 kiloda; Nureddln Zarcr. Mehmet Oktav; ST kiloda: Tavfik Yüce. Ahf^et Şenolr TS kiloda: Celâl Atik; 79 kilodaı Ali Öı-demir; 87 kiloda; Adıl Candemlr; Ağırda: Muharrem Candaş.
İkişer kişi eeçllen kilolarda seçme, ksmpta yarın yapılacak ve güreş takımı mı m ayın 16 sında Stokholma hareket edecektir.
5T kilo: Nasuh AKAR - Halil KAYA
Gecenin İlk güreşini Nuri Bovtoronun hakemliğinde Naauh ile Halil Kaya yaptılar. Bu İki güreşçi de hemen hemen birbirlerine müsavi güreş »kardılar. H/ıknm heyeU, her iki güreşçi de müsavi güreştikleri İçin bir karara varamadı, •
57 kilo: Melih EREN -
Kemal DEMİRHUREN
Müsabakaya Melih çok güzel başladı, ilk dakikada Kemali s/ılluya aiurak yere vurdu İse de Kemal çevik bir hareketle tuştan kurtuldu. Melih üatün güreşerek maçta temayüz etil,
62 kilo: N. ZAFER - Mehmet OKTAV
Müsabakanın ilk altı dakikası berabere blt»l. Atılan kurada Ndraddln Zafer ahs düştü Isede Mehmet Oktav bir üstünlük gösteremedi. Bu arada Nureddln Zafer de kaidelere aykırı hareket ettiği için İki ihtar aldı vo Mehmet Oktav Ustun güreşti, 62 kilo: Ali YÜCEL - Mullt BALAM İR
AH Yücel ve Halil birbirlerine oyun yapamadıkları İçin hakemler karar vermekte müşkülat çektiler.
67 kilo; Ahmet ŞENOL; Tovflk YÜCE Ahmet Şenolla Tevflk Yüce 15 dakika zarfında mütuıvl bir güreş çıkardılar ve maç bernbsro bitti-
73 kilo; Celal ATİK - Reşat GtîNER
Celâl Atik rakibini bir ölense İle yere indirdi. Taktığı burgu Reşudın sırtının mindere gelmesine kafi geldi.
57 kilo: Hahl KAYA - Süha KARMAN
Halil Koya hâkim bir güreşle rakibi Subayı 3 defa tuşa getirdiği İçin hakem vo Jüri heyeti maçı durdurarak Kailli galip İİAn etti.
67 kilo: Nasuh AKAR - Melih EREN
N/ısuh Akar hâkim bir güreşten sonra Melihe İki ılefrı lıış yupıığt İçin hakem heyeti Naeuhu galip İlân etti,
G2 kilo: N. ZAFER - Cemal ÖZTÜRK İki güreşçi do müsavi bir güreş çı-
Kısa haberler
Bir Macar patinaj şampiyonu inglltereyş İltica etti
Londra, 12 A.A. (AFP) — ”The People" gaceteal, dünya patinaj şampiyonasına iştirak etmek üzere Londraya gelen Ede Kiruly a-dında bir Macann memleketine dönmeyi reddettiğini yazmaktadır.
içişleri Bakanlığı kendlalne ai-yasi mülteci olarak İngilterede kalmaaı İçin izin vermiştir.
Kiraly komünist olmak istemediğinden dolayı, bir rapor yazmakla mükellef olan, patinaj ek ipinin şefi Rakosl’nin daima kondlsinı göz hapsinde bulundur düğünü söylemiştir.
Vrnııiııın - 235 i İcat eden âlim öldü
Chicago. 12 A.A. (AFPı — 1935 te uranıüm-235 i icat eden Dr Artimr J. Dempeatcr, Floridadn 65 yaşında olduğu halde bir knlb krizi neticesinde ölmüştür.
Dompegter, 30 seneden beri Chicago Üniversitesinde fizik kürsüsünü iygal ediyordu ve apektros-kopile tahlillerde şöhret yapmıştır.
Knnada'da Torronta şehrinde doğmuş Olun profesör 1918 de A-morlka tabiiyetine geçmişti. Sırtlanlar grevi
Londra, 12 (Nafen) — Amıter-dnmdnki hayvanat bahçesine getirilen İki aırtbın yemekleri ve şehrin havasını beğenmediklerinden aıjlık grevi yapmışlar ve ölmüşlerdir.
Stalin, seçim sırasında da sükûtu muhafaza ediyor
Bazı Sovyet bakanlarının namzet gösterilmemesi şayanı dikkattir
Londra, 12 fYİRS) — Sovyet Rus-yadaki seçimler münasebetiyle nutuk verme»! beklenen Stalin. bu sefer konuşmamıştır.
Prnvda gazetesi. St/ıllnln 1948 yılı seçimlerinde verdiği nutuktan bazı kısımlar neşretmekle iktifa etmiştir.
Slalinin nutuk vermemesi, siyasi çevrelerde çeşitli yorumlara vesile olmuştur.
Londra. 12 (Nafen) — Sundav Times gazetesinin diplomatik muhabiri bugün bağlıyacak ve bir hafta devam edecek olan Rus seçimlerinden bahsederek Rus halkının Pohthüro tarafından tâyin edilmiş olan namzetlere reyini vereceğini söylemektedir.
Bununla beraber bu seçimlerden meydana çıkmakta olan bazı noktalar olduğuna işaret eden muhabire göre mühim bazı Sovyet Bakanlarının bu seçimlerde namzet olarak görünmemekte olmaları dikkat nHZAra çarpmaktadır. Bunlar ya kendiliklerinden iştirak etmiyorlar veya iştirak etmelerine müsaade edilmemiştir.
Bilhassa İktisadi işlerle meşgul o-lan bakanların isimleri listelerde görülmemektedir. Bunlann arasında:
Mensucattan Fedine, hafif sanayi
kardılar ve hakem heyeti maçı berabere ilân etti
ST kilo: M CANDA* - A CANDEMÎR
Bu güreşte do İki güreşçi 15 dakikse itişmekle geçirdiler ve hiçbir oyun olmadığı İçin hakemler kararda müşkülât çektiler.
Dünkü lik maçları
KaMmpaija : 2 > Enıniyet : 0
Lik maçlarının tehir karşıİMşmaiarın-ı dan olan Kasımpaşa - Emniyet ve Beşiktaş • Vefa takımları dün İnönü 8ta«l-yomundu oldukça kalabalık bir aeyirci kütlesi önünde karşılaşUlar,
Kasımpaşa İle Emniyet takımının mıı-çı günün en mühim maçı İdi. Geçen hafta Boykoaun Gaiatasııraya 2-1 galip çelerek aonunculuktan kurtulması. Ka-aımpaşanuı vaaiyetlnl adamakıllı sarsmıştı. Kasımpaşahlar ancak bu hafta Emniyeti, aciscşk hafta da İstanbul-sporu yendikleri takdirde sonunculuk-tan kurtulabileceklerdi. Kasımpaşahlar bu hafta güzel bir oyundan sonra Emniyetlileri 2*0 yenmeye muvaffak oldular, önümüadekl hafta da lalnrıbulapo* ru mağlup edebilirlerse birinci kümede kalmaya hak kazıımı(*aklardır.
Hakem Feridun Kılıç'ııı idaresinde her iki takını şu kadrolarla dizildiler:
Kasımpaşa; Mehmet — Ali, Cihat —■ Mustafa, Sabahaddln. lanıet — Zafer, Hüseyin, Niyazi, Necml. Burhan,
Emniyet: Mehmet — Adil. Cahit — Vedat, Celal. Vecdi — Sabahaddin. Süreyya. Basi’l, İbrahim, Kemal.
Kuaımpaşaiılar başlama dlıdüâü ile beraber sağdan Emniyet kalesi önüne kadar geldiler, Nlyazinin Emniyet mü-dnfllcrl arasından yuvarladığı topa Burhan yetişemediği İçin Kaaımpuşnlı-lar muhakkak bir golden mahrum kaldılar. Dakikalar İlerledikçe Kasımpaşa-nm dalıu ağır bastığı görülüyordu. Devre golsüz eonıı erdi.
İkinci devreye Kaaımpaşahlar daha a-zlmll haşladılar, «ağdan soldan Emniyetlileri tehlikeli vasiyetlere sokan Kaaımpaşalıler, nihayet 33 üncü dakikada Hüseyin vaaıtaslyle İki gol kazandılar vo bu suretle sahadan 2-0 galip ayrıldılar.
Beşiktaş : 2 - Vefa : 0
Günün İkinci maçı hakem Mustafa Güventllrkün İdaresinde Beşiktaş ile Vefa takımlnri arasında oynandı.
Beşiktaş; Feyzi — Yavuz, Marull — Çnçl» AH îhean. Leon — Süleyman, Tekin, Bülrnd. Rahmi, Şükrü.
Vefa; Sami — Mustafa. Rahmi — Melih. Galip, SalAhaddln — Suphi, Azlı, îsmot, Knrnlk. İsmet.
Dlanııa fil litre aüt verdi 1 Londra, 12 (Nafen) — Yedi yaşında ve Diana isimli bir ineğin günde 51 litre »üt vererek düııya rekorunu kırdığı bildirilmektedir. Bu inek Jcrsey ineklerinden biridir.
25 memuriyet Içlıı
10.000 talip
Berlin. 12 (Nafen) — Muhtelif memleketlerde kon«olcuıluklar açmasına müsaade edilen Batı Almanya Hükümeti 25 diplomatik memura ihtiyacı okluğunu ilân etmiş ve bu 25 yer için 10 bin talip ortaya çıkmıştır.
StııgHpurda bir bomba patlndı
Singapur, 12 A.A. (AFP) — Singapur otellerinin birine yerleştirilen bir bomba bu gere yemek salonunda patla iniştir. Dört kişi yaralanmış ve bunlardan ikisi hastaneye kaldırılmıştır.
Amerika milli muhafız kıtaları mnnevrnyn hazırlanı> or
WaNhington, 12 a.a. (AFP) — Amerika milli muhafız kıtaları her sene okluğu gibi bu yaz da manevralar yapacaktır, Bu sene bu manevralara iştirak dccekle-rin sayısı 300 bine yaklaşmıştır. Kıtalara soıı sistem teçhizat verilecektir.
şubesinden Lukine, petrol sanaylindcn Bnydaknf, demir ve çelik birliklerinden Tovosyan. ağır sannyıden Kaan kof, malzemeden Kasrousof ve ziraat sahasından ise Bcnedictof’un 1-simleri mevcut değildir.
Hor ne kadar hır Sovyet bakanı I-çin Yüksek Sovyet Şûrasında üye olmak mecburiyeti yok ise do bugüne kadar mevcut teamül do üye olmayı icap cttlrmoktc idi.
Muhabirin yazısına göre hu bakanların seçmen listesinden ihraç edilmiş olmaları yem Sovyet Şûrasında bir çok tebeddülat olacağına işarettir. Bu değişikliklerde en mühim â-nıil İse bu sene sonunda nihayet bulacak olan beş senelik kalkınma programındaki eksikliklerden dolayı Rus-yanın içinde bulunduğu güçlükler başta gelmektedir.
Diğer taraftan mühim bir nokta da yeni namzet listesinde en çok emniyete mensup kimselerin başta gelmesidir. Rus Hükümetinin Emniyet Başkanı olan Beriadan başka Rus Emniyet Nazırı Merkulof ile Rus cumhuriyetleri emniyet balkanlarının hepsi namzetler nrasında bulunmaktadır. Bu namzetlerden bir çoğu zulüm yapmakla temayüz etmiş olanlar ile Sta-llne merbutlyetl olanlar sn ön plânda gelmektedir,
Lik şampiyonu Beşiktaşlılar ağır bir tempo ile oyuna başladılar. Beşinci dakikada .Şükrünün uzaklardan kale İçine doğru ortaladığı topa HÜlend zamanında kafa yurduysa «la Galip yerinde bir müdahale ilv bu tehlikeyi uzaklaştırdı. Vefa sol htıfının topu ayağında fazla tutmasından İstifade eden Süleyman topla Vefa kalecine kadar indi. Rahminin gıkı şutu ılışan gitti. İlk cıovre de başka mühim bir şey olmadan 0-U beraber* kapnndı.
BvşiktaşUbır ikinci devrayv, İlk devrenin »anlarında aakatlnnıın FlüUn«î»1rn mahrum olarak başladılar. On kişi oy-nııııırdarıiKL rnğmcn Vefa nısıf sahasından ayrılmayan Beşiktaşlılar. 16 ncı dakikada bir korner kazandı Itır. Süley-manın çektiği hu inerden Şükrü güzel bir kata vuruşu İle 1lk golü çıkardı. On dnidkn »onra yine Şükrü iki Vefa müdafii arasına girerek çok sıkı bir şutla ikinci Beşiktaş golünü de attı. Maç bu şekilde 2-0 Bcşiktaşın galibiyetiyle) sona erdi.
Pakistana giden atletlerimiz geldi İştirak ettiğimiz 7 müsabakanın altısını kazandık
Paklstanda yapılan Asvn Olimpiyatlarına iştirak ederek, yedi müsabakadan altısını kazanan ntletlorimlz. dün sabah bir Amerikan ta> yarcsıy lc şeh-rlmiıe gelmişlerdir. Federasyon Başkanı Naili Moran ve atlet Onman Coş gül. Cahit önçel, Halil Zıraınan ve Tama Balcıdan mütevekkil kafile. Paklstanda çok İyi kovşıhındıklarını, müsabakalarda gösterdikleri başarıdan dolayı PakistanlIların memleket İmla lehine büyük tezahürat yaptıklarını beyan etmiştir.
Basketboldü G.Saray şampiyon oldu
Dün Teknik Üniversite salonunda yapılan basketbol karşılaşmalarında Galatasaray Harp Okulunu 45-33 yenerel. şampiyon olmuştur.
Iran kupası basketbçl maçını İstanbul muhteliti kazandı Dün akşam son olarak Iran kupan) ba ket bol maçlarının UçünvUsÜ yapıldı. İki soneden beri kastımın İstanbul muhteliti bu sefer do rahat bir oyundan sonra maçı 53-4fi kaşanıldık Iran Federasyonunun ortaya koymuş olduğu gümüş İşlemeli kupayı aldı.
Harfendaz bir kör dilenci açık gözlüğünü ele verdi
Karakas (Venezuela). 12 A.A, (United Press) — Şehrin merkez caddelerinde faaliyetle bulunan 30 yaşında kör bir dilenci olan Arnıanru Gon?jılc3’in yakalanmasına diln güzel bir kız sebep olmuştur.
Kız önünden geçerken siyah gözlüklerini kaldırıp **ne de güzel kız”diyen Gonzales, bu sözünü polise izah edememiştir.
lliiKİlstunııı savunma bütçesi i milyar 080 milyon rupi
Paris, 12 (YİRS) — Hindistan Parlâmentosu. 1 milyar 680 milyon ruptllk savunma bütçesini tasdik etmiştir.
Erltrede himayeli kervanlar
Aaınara, 12 A.A. (United Pres*) — Bugünden itibaren Eritre şoselerinde sadece muhafazalı kafile halinde seyrüsefere müsaade e-dllecekttr.
e
15 ton ağırlığında bir halik yakalandı
Bari. 12 A.A, (AFP) — Tarento körfezinde kâin Galipolfnln açığında 15 ton ağırlığında ve 8 metre uzunluğunda bir köpek balığı yakalanmıştır.
Balığın Kızıl Denizden geldiği sanılmaktadır.
D. P. Ankara İl kongresi
dün toplandı
Halk Partisi İktidarına hücum
1
en delegeler, D. 1\ nin
çalışmalarını övdüler

Ankara, 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — D.P. Ankara İl Kongresi bugün saat 9 da Gar gazinosunda toplandı. Kongre Başkanlığına Genel İdare Kurulundan Samet Ağaoğ-lunun seçilmesini müteakip Osman Şevki Çlçckdağ tarafından idare heyeti raporu okundu. 14 sayfa tutan bu raporda siyasi meselelere çok geniş bir yer ayrılmıştı. Bu kısımda Halk Partisi iktidarına şiddetle hücum edilmekte, Marshall Plâniyle memlekete getirilen traktör ve diğer makinelerin bile parti mülâhazala-riyle tevzi edildiği ileri sürülmektedir. Rapor üzerine muhtelif hatipler söz alarak tenkld ve temennilerde bulundular. Tenkidler bilhassa bir lokal açılarak partililerin siyasi temaslar yapmalarına imkân hazırlanmadığı, bazı toplantıların hakikatte olduğundan fazla gösterildiği ve gençliğin yetiştirilmesine ehemmiyet verilmediği noktasında toplarrfı, Ten-kidlere verilen cevaplardan sonra öğle tatili yapıldı ve delegelere bir öğle ziyafeti verildi.
öğleden sonra devam eden kongrede İlin yeni bütçesi hazırlandı, dilekler heyecanlı ve sert konuşmalara vesile verdi. Hatipler köy dâvası, köylüyü kalkındırma işinin feci suretle ihmal edildiğini belirttiler. Bir delege Eskişehir sel felâketine temasla:
“Halk Partisinin profesörlerden mürekkep kabinesi gaipten haber verdiği halde nedense Eskişehirde Sansuyun taşacağını akıllarına bile getirmediler. Lüks binalara, fantezi mefruşata, şık otomobillere milyonlar harcandığı halde yer yer memleketi felâkete sürükleyen âfetlerin önlenilmesi İhmal edilmiştir. Kabahat öarısudadır. Taşmakta acelesi no idi?”
Bir başka delege köylünün içtiği »uyu bir şişeye koymuş getirmiştir. Bu bulanık suyu göstererek köylünün avutuldıığunu, su işlerinin ele alınmadığını izah etti. Müteakiben seçimlere geçildi. Seçim tasnifi devanı ederken verilen bir takrir üzerine Genel İdare Kurulundan Refik Şevket İnce konuştu. Hatip, muhalefet teşkilâtı olarak Demokrat Partinin yaptığı hizmetleri anlattı, bu fa-alıyelin Halk Partisinin programının düzeltilmesine bile tesir ettiğini be-Hrterek 25 sene evvel tanzim edilen Anayasanın tahakkuk ettirilmesi mücadelesine D P. ile geçildiğini ilâve v© yakında yapılmış olan Ingiliz, Mısır va Yunan seçimlerinde görüldüğü gibi vatandaşın bu işe alâka göstermesini tavsiye etti.
Manisa Milletvekili Muammer Ala-kant, Işçllore grev hakkı verilmesi zarureti üzerinde ısrar ederek köylünün ihmal edildiğini. Aınerikadan 31 kuruşa satın alınan buğdayın Türk köylüsünden 22 kuruşa, Surlyeden 21 kuruşa mal edilen arpanın kendi köylümüzden 12 kuruş gibi çok düşük bir fiyatla satın alındığım Heri sürdü. 11 İdare Kurulu ve delege seçimi neticeleri alındıktan sonra kongre mesaisine son verdi.
Seyyahları Efes’e celbetmek için tedbir alınıyor
İzmir, 12 (A.A.) — Merkezi Sel-çııkta olmak llzere kurulan “Efesi Sevenler Derneği”, 1950 yılının, hırısti-vanların Vatikan’ı ve bu vesile Uo Akdcnizin tarihi merkezlerini ziyaret ettikleri “mukaddes yıl” olması dola-yısiyle çalışmalarına yeni bir hız vermiştir. Bu arada, Efe» harabelerin* ait broşürler, seyyah rehberleri de tertip edilmiştir. Turistlerin onarılan harabeleri rahatça gezebilmenni sağlamak için yakında derneğe mensup arkeologlar nezaretinde yolların yapımına da başlanacaktır.
Erzurumun 32 nci kurtuluş yıldönümü
Eızurum 12 iA.A.) — İlimizin düşman istilâsından kurtuluşunun 32 nci yıldönümü bugün yapılan parlak bir törenle kutlanmıştır.
Törene bu sabah saııt 10 da askerî birliklerin sur kapılarından şehro girmeleriyle başlanmıştır. Cumhuriyet Meydanında toplanan halk, ög-iTncl ve çeşitli teşekküller mensuplarının huzurivle Hükümet Konağına şanlı bayrağımız çekilmiş ve belediye başkanı tarafından şehre giren askeri birliklerin komutanına şehir a-dırıa bir buket takdim edilmiştir.
Günün mâna ve önemini belirten hitabeleri takiben bir geçit resmi yapılarak törene son verilmiştir,
Yüksek Okullar Talebe Birliği
Uzun zamandan beri kurulması i-çlıl hazırlıklarda bulunulan “Yüksek Okullar Talebe Birliği” yana ilk kongresini yapacaktır.
Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu, Teknik Okul, G. S. A., Yüksek Mimarlık Şubesi kongrede hazır bulunacaklardır.
—■ ■ —I M , , M
Piyano konseri
Kadıköy Halkevinden;
Değerli piyanist Profesör Aıuior Ungh-« vıırl tararından 15 - mart • 1950 çarşamba akşamı sanı 21 «lo Halkev ırnlzdo bir piyano resitali verilecektir. Giriş kartısın idareden alınabilir.
Mustafa Reşit Paşanın 150nci doğum yıldönümü
Bugün, Yüksek Ticaret Mektebinde bir anma töreni yapılacak
Mustafa Reşit Paşanın ISO nci doğum yılı münascbotiyle bugün sat 15 te Fultanfthrnetlcki Yüksek Ekonomi ve Ticaret Mektebinin knnferane salonunda, Üeküdar Halkrvlnln tertiplediği bir tören yapılacaktır. Toplantıda. Reşit Paşa hakkında annelerden beri tetkikler yapan ve iki ciltlik büyük bir eaer hazırlayan Reşat Kavnar, etraflı bir konuşma yapacaktır.
Aynen bugün, Türk büyüklerine alt türbe ve anıtların açılman) İçin kabul edilen kanun gereğince, Büyük Reşit Taşanın türbesi açılacak ve merhumun kabrine çclenlclcr konacaktır.
Okuyucularımız bugün üçüncü sayfamızda Mustafa Reşit Paşa hakkında bir makale bulacaklardır.
Seçim defterlerinin asılması
28 martta tamamlanacak
Şehrimizin muhtelif kazalarındaki seçim defterlerinin naılmnıına devam edilmektedir. Henüz defterlerini aamamış bulunan kazalar da, en «on ayın yirmi sekisine kadar listeleri tamamen a«mif olarnklurdır.
Mezkûr listelerin bulunduğu yerlori gezen bir arkadaşımız. vatandaşların muhallerinde asılmış olan defterlerdeki Inlmlerinin mevcudiyetiyle yakından nlAkadar olmadıklarını görmüştür. Bu alakasızlığın, «oçim aırusında bazı nl-zalsra yol açacağı söylenmektedir.
Iran Parlâmentosu Başkanı dün şehrimizden geçti
İran Parlamentosu Başkanı Rıza * Hikmet dun tayyar• «le şehrimizden geçerek Paris’e gitmiştir. Tayyarenin Ye-şilköy Hava Meydanındaki tevakkufu »ırasında kendisiyle konuşnn gazetecilerin suallerini başkan şu şekilde cevaplandırmıştır.
Rahatsızlığımı tedavi ettirmek üzere Parlse gidiyorum. Bundan 20 sene evvel memleketinize gelmiştim. Bu defakl dönüşümde de kısa bir müddet Türkivede kalmak İstiyorum.
— Dünyanın bugünkü vnsiystl hakkında ne düşiınüyoraunuz?
— Bence bir vahamet yoktur. Üçüncü bir dünya harbinin olacağını tahmin etmiyorum.,,
Yarın, Tıbbiyeliler günü kutlanacak
Her sene olduğu gibi bu yıl da 14 mart günü “Tıbbiyeliler günü,, olarak kutlanacaktır.
Memleketimizdeki tıp tababetinin 123 üncü yıîna rastlayan mezkûr günde İstanbul Üniversitesinde bir tören yapılacaktır.
İstanbul Muallimler Birliğinin balosu
İstanbul Muallimler Birliğinin 32 nci yıldönümü dolayıslyle 29 - mart - 1050 çarşamba günü Taksim Gazinocunda bir baln verilecektir.
Bıılnda bir *ınrk köşesi teşkil edilecek, r^kı vr yeni mektepler aahnvl«rlc canlandırılacakUr .
"Sivas" ve "Kocaeli" tankerleri Abadana gidiyorlar
DenUvollan idaresine ait Sivas ve Kocaeli tankerleri Pelrol Öfial hesabına akarvskıt yüklemek üaere bugünlerde Abadan a hareket edeceklerdir.
İhtiyarlarevinde dün yapılan toplantı
Dün. Fransız Serlerinin Bomontldeki İhtiyarlık evinde hor «ene mütnd olan toplantı yapılmıştır. Bu toplantıya Vali ve Belediye Başkanı da dııvet olunmuş-tur İteras.lmth en çok alâka çekici tarafı dâvetlllrrin galip biasal hizmet et-nn-l.rhiir. Valinin gelişi üzerim- rnura-seae ııdına kendisine hitap edilmiş ve denilmiştir kİ: “Siz dalma fakirler babası olarak anılmakta Va her tarafta şefkatinizin eserleri görülmektedir. Bu sebepledir kİ sizi aramızda görmek ar-zununu hissettik...
Vali ve Belediye Başkanı Fahretldln gerim Ğökay bu tarik »(izlere mukabele ederek; ^Hakkımda izhar «dilen kanaatinize teşekkür öderim. Bu gibi şefkat mÜesacMvIvrl milletler arasındaki tç-timaî bağlılıkın güzel eserlorldir. Runlar İnsanlığın İdealidirler, on çok şefkate muhtaç olunan çağ İhtiyarlıktır. Burada İhtiyarlara karşı gösterilen bu şefkati görmekten büyük bir sevinç duydum... demiştir.
Fraoaıa îhtlyarlnrevlmlc 31* ihtiyara bakılmaktadır. Dünkü toplantıda Fransız Başkan solosu da hazır bulunmuştur
Papanın taç giyme yıldönümü kutlanacak
Papa 12 nc| Plo'nin 11 İnci tac giyme yıldönümü münasebetiyle dün joıbnh Sent Espri klllueslndo bir dini merasim yapılmıştır.
Papanın İstanbul mlimmsill Monscn-yör Casaulo ve şrhrlnılıdoki konsoloslukların hasır bulunduğu toplantı uzun bir dini âyinle sona ermiştir.
Amerikanın Moskova Sefiri yarın geliyor
Birledik Amerikanın Moskova Büyükelçisi Allan Kirk’ln yarın şehrimize gelmesi beklenmektedir, öıol uçuğiyie sevuhal etmekle olan Büyükelçi, sadece qehrhnlno. ttırlhl âbideleri Ve tabii güzellikleri yakından Ummak gayesiyle gelmektedir.
Ankara Elçisi Wad*worth halen Wa-shlngtonda Dışişleri Bnkanhftı Terfi Konseyinde Başkanlık etmekte olduğundan av ttonumlnn ovvel gclemiye-çektir. -
HAVA RAPORU
İstanbul 13 A.A. — Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğünden bi İti irildiğine göre 21 «ant içinde yurdumuzda hava Trakya, Marmara İç Anadolu. Ege ve Karadeniz bölgelerinde yer yer yağışlk diğer bölgelerde bulutlu geçmiştir.
Kur kalınlıkları. Kursta 37, Karukö-»ede 35, Eraurumdn 16, Sivmtu 11 cm. dir.
En düşük ipi sıfırın altında Ka.mkÖ-ecde 10, en yüksek ısı sıfırın üstünde Fothlyedo 2ü derecedir.
Bugün çohrimlzdo hava aabahleyln sisli ve Öğleden sonra uz bulutlu geçecek, rüzgârlar güneyden hafif olarak esecektir.
Güney Merkezi Avrupnda sıcaklık sıfırın üzerinde ti dereceydi Hava tazyiki 999 milibar, 719 milimetredir. Tazyik hafifçe yükselmiştir. Dün Doğudan gelen geri hava, Güneydoğuyu kaymıştır. Hava bugün ıııııt.dmvvil geçecek, gece biraz don yapm aktır.
Orta Alnıanytıdnki hava durumu bulutlu, ve yer yer yağışlıdır.
13 Mart 1950
YE N t İSTANBUL
Sayfa S
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
Kitaplar arasında
— Doğumunun 150 nel yılı münasebetiyle —
Yazan: Ali Canib YÖNTEM
Harp malulü Yunanlılar reylerini kullanıyorlar
Yunanistanda seçimlere ordu mensupları da iştirak etti
Buna rağmen ordunun siyasete karışmadığı tasrih edilebilir
Arkadaşımız R. Guyon bildiriyor
ATINA, 12 mart — Muhakkak ki Yunan seçimlerinin en şayanı dikkat tarafı askerlerinde seçime iştirak edişleri idi. Seçimleri yüzde yüz demokratik esaslara göre yapmayı kendisine şiar edinen Yunan Hükümeti Ingilterede ve bilhassa Amerıkada âdet olduğu gibi ordu mensuplarına rey verme hakkını tanımıştı. Askerlerin. askere alınmadan önce ikamet etmekte oldukları şehir namzetlerine rey vermek isteyecekleri düşünülmüş ve hususi aday listeleri hazırlanmıştı. Meselâ Arnavutluk ve Bulgaristan hudutları boyunca açık ordugâh kurmuş bulunan askeri birlikler için hususi seçim daireleri hazırlanmıştı. Bahsi geçen askeri seçim dairelerinde “askerler, rütbeye bakmadan, sanki evvelce ikamet etmekte oldukları şehirde imişler gibi reylerini rahatça ve serbestçe kullanabilmişlerdir. Tahmin edildiğine göre seçime iştirak eden askerlerin adedi 200.000 kadardır.
Buraya kadar anlattıklarımız gayet basittir. Asıl
zorluk reylerin tasnifi sırasında meydana çıkmıştır. Fil-Orütı mensuplan açık ordugâhlarda seçimleri takip ediyorlar
hakika askerler, eskiden ikamet etmekte oldukları şehrin namzetlerine reylerini kullandıklarına göre bahsi geçen reylerin o şehirde sayılması icap ediyordu. Yani, seçimin nihayete erdiği 5 mart pazar günü asker reyleri hususi bir tasnife tâbi tutularak ilgili bulundukları seçim mınta-kalanna göre ayrılmışlardır. Bütün Yunanistanda binlerce seçim mınla-kasının bulunduğu hesap edilirse asker reylerinin bu ilk tasnifinde karşılaşılan zorluk kolayca anlaşılır. Bovlece 200 000 oy hususi gruplara ayrılmış, torbaların içine konarak ve bu torbalar mühürlendikten sonra bağlı oldukları yerlere gönderilmişler, şevkten evvel ve sonra çifte kontrola tâbi tutulmuşlar. nihayet sekiz gün önce l>elli olan sivil seçim neticelerine ilâve edilmişlerdir.
Kati seçim neticelerinin gecikmesine sebep asker oylarının tâbi tutul-auklan bu merasimdir.
Bu kadar karışık bir sistemin neden kabul edildiği sorulabilir. Yukarıda da izah edildiği gibi her askerin kendi seçim namzetlerine rey verebilmesi imkânı sağlanmak istenmiştir.
Asker oylarının tasnifinde vâki gecikme neticesi, ordunun hangi partiyi tuttuğu belli olmuştur. Bazı kimseler bunu mahzurlu hsttâ tehlikeli buluyorlar. Bundan dolayı da seçim kanununda şimdiden asker reyleri ile ilgili bir tâdil ât yapılması isteniyor.
Rusların As;
Londra (Hususi muhabirimiz bildiriyor) :
Şosetlerin siyasi faaliyeti doğuya intikal ederken. Moskovanın Orta As-yadakj müslüman Sovyet Cumhuriyetlerini, istilâcı bir emperyalizmin merkezleri haline getirdiğine dair işaretler çoğalmaya başladı. Bu çeşit istilâcı bir politikanın başlıca icra vasıtaları, hariçte az tanınan, Kırgızistan. Tacikistan, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi u-fak kukla devletlerdir. Bu devletler. Iran, Afganistan, Hindistan, Sinkiang ve Mogolistana kadar Sovyet hududu boyunca yayılmıştır. Halk ise. ırk, din ve dil bakımından, hudut ötesindeki milletlerle akrabadır. Sünni olan ve farsça konuşan Tarikler. İrânlılar ve AfganlIlar da uzun zamandan beri alâkalıdır. Şii olan Kırgızlar, Kazaklar, Türk menler ve Özbekler ise, Türk yahut Türk-Tatar ırkına mensuptur ve tarih boyunca Türkiye ile Çin arasındaki ııçsuz bucaksız kırlarda at oynatmışlardır.
Ozbekler. Türkiye ve İran Içiıı hazırlanıyor :
Sovyetler şimdiye kadar. Orta As-yadakı Cumhuriyetler namına toprak talebinde bulunmamışlardı. Halbuki tahakküm altında bulundurdukları
a politikası
müslüman milletler yolundan, Sinkiang müslümanlarını kazanarak Çinin bu vilâyeti üzerinde hâkimiyet tesisine gayret ettikleri malûmdur. Son iki ay içerisinde Sovyet gizli polisi şefi Lavreııti Bcria ile Lazar Ka-ganoviç gibi çok nüfuzlu iki Politbü-ro âzasının. Özbekistan m merkezi Taşkenti ziyaret etmelerine büyük e-hemmıyet atfedilmektedir. Seyahati hakkında bir makale neşreden Bcria, “özbekistanın ve umumiyetle bütüıı Sovyet Asyasmın Türkiye ve Iran ı-çin nümune olabileceğini” iddia etmiştir.
Sovyetler Birliğinde, bu çeşit neşriyat maksatsız yapılmaz. Bu gibi yazılardan, Şosetlerin siyasi maksatları hakkında neticeler çıkarılabilir. Bu itibarla yakın gelecekte Sovyet Asyanın bu çevrelerinde cereyan edecek hâdiseleri dikkatle takip etmek yerinde olur. Moskovanın. Asyada. vaktiyle Avrupada yürüttüğü Slavcı-lık politikasına müşabih bir “Turan-cıbk” cereyanı canlandırmak İstedi-ği tahmin olunabilir. Bu arada Özbekistan payitahtı Taşkent’e her halde hususi bir kıymet verilecektir. Çünkü Özbekistnmn, “doğu kalkınması” nda ''nllmune” olmasına karar verilmiş gibidir.
Bizim Köy
Yazan : Cevdet PERİN
BU köy bizim midir? diye hâlâ düşünüyorum. Evet, Mahmut Makal adında genç bir köy öğretmeninin kaleminden çıkan Bizim Köy’dekl(l) korkunç sefalet, kara cehalet, taassup, hastalık bizim topraklarımızda hâlâ hüküm sürüyor mu? İnanamıyorum. inanmak istemiyorum, daha doğrusu. Şu satırların doğruluğuna nasıl inanayım:
. Ekmek deyince şehrin somunu gelmesin aklımıza sakın. Bu bizim ekmek, kalınca bir yufkadan İbarettir. Gene de çok kere içi hamur kalır. Hazmedebilene aşkolsun! Lâstik gibi, çek çek kopmaz mübarek. Mukavva ıslatıp yiyormuş gibi gelir adama. Ama ne zahmetle yapılıyor o ... Şu ekmek derdi yok mu. bana öyle geliyor ki, bizim kadınların ömrünü yarı yarıya kısaltıyor. Kimi köylerde güzden haftalarca durmadan uğraşıp bahara kadar yiyecekleri ekmekleri pişirip yığıyorlar bir kenara. Sonra her Övünde yeteri kadarını ıslatıp ıslatıp yiyorlar... Şu inanca vardım ki, köy sağlığının yoluna girmesi için İlkin bir fırın lâzım her köye/'?
Kötümser bir natürallzmin mahsulü olan bu küçük kitap, daha doğrusu bu notlar, şüphe yok ki bu acı hakikatleri gözlerimizin önüne seriyor. •'Öküz ölürse?” diye soran oğluna, babasının verdiği şu hazin cevaba bakınız: “Oğlum, o zaman başka çare yok, boyunduruğun bir yanına sen goşul bir yanına da ben. İsmet de tutağa yapışsın, ölürsek de öyle ölelim: Böyle sürünmekten öyle ölmesi hayırlı...”
Mahmut Makal’m notları orta A-nadolunun bedbaht, tabiatın hışmına uğramış, talihsiz bir köyünü bize en küçük teferruatına kadar canlandırıyor. Muharririn anlattıklarının doğru olup olmadığını münakaşa edecek değilim. Ancak, bu küçük kitap beni başka bir kitahı açıp tekrar gözden geçirmek zorunda bıraktı: Köy enstitülerinin kurucularından biri olan İsmail Hakkı Tonguç’ıın Eğitim Yolu ile Canlandırılacak Köy (2) adlı eserinin bilhassa üçüncü bölümünü okudum. Orada, köy enstitüsü mezunlarından bazılarının notlarından alınmış parçalar var. Bu notlardaki dinamizm, enerji ve şevk ile Mahmut Makal’m cılız, mariz ve kötümser üslûbu arasında dağlar kadar fark var. Bakınız, bu gerçek, bu yılmayan idealistlerden biri ne diyor: “Köyde, milli duyguları yüksek, vatan, millet anlamını geniş surette anlıyan, duyan bir kitle yaratmak, büyük idcalimdl. Bu bakımdan genç öğrencilerimle millî bayramlarda temsiller yapıyor, onlara’ manzumeler okutuyordum. Her milli bayramın gelişinde bütün köy halkını toplar, bu günün kıymetini açıklardım. Ben. ümidimiz olan yarının cennet köyüne giden yolu keşfetmiştim. Fakat talih beni o yuvadan ayırdı.”
İşitiyor musun, Mahmut Makal? Bunu yazan senin ağabeylerinden biri. Senin gibi bir köy çocuğu. Bir köy enstitüsü mezunu. Fakat, sen neden bu kadar kendini salıvermişsin? Ne
Fransız Cıımhurlmşkuhı Auriol’ıı, İngiliz Kıralı btfylo kn-’
den bu kadar uyuşmuşsun? Seni zehirleyen, yoksa okuduğun o beş on tane kitap mı?
Neden bize yaptıklarından, yapman gereken şeylerden hemen hemen hiç bahsetmiyorsun? Neden bu cehalet karşısında âdeta bir seyirci intibaı uyandırıyorsun? Sana bu memlekette bir Kubilây efsanesi olduğunu öğretmediler mi? İnkılâbın, hayır ihtilâlin hâlâ devam ettiğini söylemediler mi? Kitabına önsöz yazan değerli muharrir. “O sadece derdi göstermekle yetinmiştir. Devasını bulmak salâhiyet ve makam sahiplerine düşer.” diyor. Ben bu fikirde değilim. Sen bizim yaramızı gerçi deştin. fakat deştiğin bu yarayı tedavi edesin diye seni yetiştirdiler. Bu önsözü yazan arkadaş 2474 sayılı kanunu bllmiyebilir. Fakat sen, sen onu iyice belledikten sonra, köyüne dönerken and içmedin mi? Bir hayli köy enstitüsü gezdim, bir çok köy okulları gördüm. Bu okulların içinde çok iyilen olduğu gibi, fenaları da vardı. Fakat, sen, kitabının birkaç yerinde zikrettiğin Yakup Kadrinin*’ 'Yaban”m ikinci basılışına yazdığı Önsözde söylediği gibi, sen “ne ektin ki ne biçmek istiyorsun?” Sana, daha henüz yarı yola bile varmadığımızı söylemediler mi ?
Bizim Köy'ün bir köy enstitüsü mezununun kaleminden çıktığına t-nanmak biraz güç. 55 ci sayfanın ilk kelimeleri “öğretmiş bulunduğum köy...” diye başlıyor. “Öğretmiş” değil “öğretmen” olacak. Bu da, müsveddelerin Arap harfleriyle yazılmış olduğunu gösteriyor. Ctlnkü, o Arap harflerini bilmiyecek kadar gençtir. Fakat ben burada polis hafiyeliği değil, kitap tenkidi yapan bir muharririm. Bu nokta üzerinde dur-mıyacağım. Yalnız, gayem. Türk İnkılâbının en ileri hamlelerinden biri olduğuna inandığım Köy Enstitüleri dâvasını, Ahmet Emin Yalman'ın Y’a-rırıııı Akıncıları(3) adını verdiği idealistleri kalemim yettiği kadar müdafaa etmektir. Görüyorum ki. Mahmut Makal, senin omuzların, senin o cılız ruhun, bu muazzam ve uzun vâ-deli yükü taşıyacak kudrette değil. Demagoji yapıyorum sanma. Şu andaki kadar samimi olduğumu hatırlamıyorum. Çünkü bu dâva uğrunda çallşanlan yakından tanırım. Sekiz yıl önce, bir yaz günü, bu topraklara göz dikenlere en yakın olan Erzurum'un Cılavuz Köy Enstitüsünde geçirdiğim neşeli ve Ümitli günler gözlerimin önünde canlandı. Sonra ne oldu, bilmem! Nasıl oldu da bu güzel esere nazar değdi. Hangi sinsi kuvvet, o bitmez tükenmez sandığımız enerji kaynağını kuruttu?
Bundan sonra yazacağın kitapta daha az kötümser olmam dilerim “Mamıdefendi.”
d). Mahmut Makal. Birim Köy, Varlık yayınları, İstanbul, 1950
(2l. t. H Tonguç, Eüitim Yolu ile CnrılnndırıhıcHk Köy. Remzi Kitabevi, İkinci bAAilış, İstanbul, 1917.
(3l. A. E. Yalman. Yıırıntıı Akıncıları, Vatan neşriyatı.
r>ı •! •• •• ı
1 arılı görüşleri
Büyük Reşid Paşa ve ehemmiyeti
13 mart 1800.. Türkiye tarihinde yepyeni bir devir açmış olan büyük diplomatımız Mustafa Reşid Paşanın doğduğu gündür, önce hayatını kısaca anlatalım: Babası, İkinci Sultan Bayezid vakfının ruznamçecisi Mustafa Efendidir, On yaşında babasını kaybetmiş, zaruret içinde cami dersi görmüş, arapça ve acemce öğrenmiştir. Eniştesi Is-partalı Ali Paşa,
Reşid Beyi yanına mühürdarlık vazifesiyle aldı. Ali Paşa. Mora Seraskeri olunca oraya beraber gitti. Rumların isyanını ve bizim ordunun kötü durumunu yakından gördü. Eniştesinin nekbetinden sonra onu, devrin meşhur ricalinden Köse Raif Efendi himaye etti. O aralık Moskoflarla muharebe başlamıştı. Reşid Bey, ordudaki kâtipler arasında bulunuyordu. Hükümdar. İkinci Sultan Mah-muddu. Reşid Beyin kaleminden çıkan bazı telhisler, ilk defa padişahım dikkatini çekti, tanımasına sebep oi-du. Harbi takip eden Edirne Muahedesinde yine kâtiplik etti. İstanbula dönünce, padişah huzuruna kabul etti. iltifat gösterdi ve bilhassa fran-sızcayı ilerletmesi tavsiyesinde bulundu. Hâdiseler, ona müstakbel mesleğinin yolunu çiziyordu: Yine o devrin meşhur adamlarından Pertev Efendi (sonradan Pertev Paşa) bir mesele için Mısıra giderken onu da yanma aldı. Reşid Paşa, Mehmet Alinin Mısırdaki faaliyetini yakından gördü. Mehmet Ali de müstakbel diplomatın kıymetini takdir etti, alı? koymak istedi. Fakat Pertev Efendinin ikazıyla Mısırda kalmadı» İstanbula döndü. Otuz iki yaşında, o zamanın mühim memuriyetlerinden biri olan amedcîlığe tâyin edildi. Hep uyanık adamlar kendisini tutuyordu. Mehmet Ali, OsmanlI imparatorluğuna isyan etmiş, meydan okuyordu. Tophane Müşiri meşhur Halil Rifat Paşa ile tekrar Mısıra gitti. Mehmet Aliyi teskin için almak istediği bir tedbir sebebiyle hükümdarın gazabına uğradı, fakat bu tehlikeyi çabuk atlattı. Amedcılik üzerinde olarak otuz dört yaşında Paris Ortaelçisi oldu. Memuriyeti başına giderken yokla Vıvanaya uğradı, meşhur Prens Metternıch’le görüştü. Bu diplomat. genç elçinin zekâsına hayran oldu. Pariste fransızcasıru kuvvetlendirdi. Fakat vazifesi çok müşküldü: Mora İşi. Mısır işi gibi ağır meselelere bir de Fransızların Ceza yırı ! işgalleri gailesi karışmıştı. İstanbul, j bu son gaileden bahsetmemesini tavsiye etmişti, fakat o. hiç olmazsa gayri resmi olarak Fransızları protestodan vazgeçemedi.
Bir yıla yakın bir müddet Patiste kaldıktan sonra istanbula döndü. Avrupa efkârı karşısında Osmanlı İmparatorluğunun ne vaziyette olduğunu hükümdara pervasızca anlattı. İzni sona erince tekrar Parıse döndü ve 1836 da Londra elçiliğine geçti. İşte Reşid Paşanın İngiliz politikacını terviç etmesi o tarihten başlar Londraya da yine uhdesinde A-
medcibk olduğu halde gitmişti. Hemen Hariciye Nezareti Müsteşarlığına yükseltildi, bir yıl sonra bizzat Hariciye Nazırı ve vezir yani paşa oldu. istanbula döndü. Bu sefer İkinci Mahmudun büyük iltifatına maz-har oldu. Reşid Pa şa, öteki nazırlarca tehlikeli bir adam telâkki edilmekteydi. Padişahı kandırdılar, onu bu sefer Paris elçiliğiyle uzaklaştır-
mak istediler. Fakat Reşid Paşa bütün bu entrikalardan haberdardı, ts-tanbulda kaldı. İşte o zaman kafasında yer eden idari ve siyasi inkılâbı yaptırmaya koyuldu.
XVin inci asırla beraber, Avru-paya nazaran gerilediğimiz ve çöküntüler başladığı artık anlaşılmıştı. Fakat XIX uncu asırda hakikat acı çehresini bütün açıklığiyle gösterdi. Muazzam emperyalist cereyanlar bizi şiddetle sarsmaya başladı. Bir taraftan da Fransız büyük inkılâbı hı-ristiyan tebaayı uyandırıyordu. O zaman bazı devlet adamları, artık Osmanlı İmparatorluğunun Ortaçağ zihniyeti içinde devam edemiyeceğı-m idrâk ettiler kı. bunların başında, şu kısa makalemizde hayatından bahsettiğimiz Büyük Reşid Paşa vardır. Reşid Paşa iktidarı eline almadan Önce Rusva.va sefaretle giden l.alil Rıfat Paşa, dönüşünde “Ya Avrupayı taklit ve takip edeceğiz, yahut bizim için Asvaya dönmekten başka çare kaltnıyacak,, demişti. Demek oluyor ki biz 1839 da Reşid Paşanın şahsi himmetiyle Tanzimat demlen ıslahat hareketini yaparken işle böyle emperyalist garbın sıkıştırması neticesinde zoraki bir Avrupalılaşmaya mecbur kalmıştık. Memleketin müslüman halkı, tamamıyle şark mantalıtesı içinde yaşadığı için Re-şıd Paşa ve arkadaşlarının ne için böyle hareket ettiklerinin farkında değildi. Hattâ münevver tabakaya mensup olmaları iktiza eden şairler, kendisini heciv ve tehzil edıvorlaıdı. Bu sebepledir kı Tanzimat fermanını okurken paşa, hayatının tehlikeye ağrıyacağından şüphe ediyordu. Tanzimat politikasının ruhu şuydu: Müslüman ve hıristıyan bütün unsurlara hukuk müsavatı vermek Bunun temini için kanunların yenileşmesi. Avrupalılaşması lâzımdı. Halbuki, başta medreseliler olmak üzere. Müslüman halk bunlara muarızdı. Demek oluyor kı Tanzimat ricali denen teceddüt adamları, dışardan garp emperyalistleriyle. içerden halkın muhalefetiyle uğraşmak mecburiyetinde idiler. Işk bu adamların başında butunun Bilyiık şıd Paşanın şahsiyeti ve kah ıa ın(uıhyi-
Reşid Paşa altı defa Sadrâzam olmuştur Son sadaretinde IS58 de — kalb durmasından ölmüştür Türbesi Bayezid camlı yanındadır.
Ahmet Homdi Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler
f . — 5 —
Bu ceviz ağacının bir başka meziyeti daha vardı. O da mahalledeki evlenmelere yardım etmesiydi. Aşağı sokakta oturan Berber İsmail Efendi — Filibeli, iri yan, pehlivan yapılı bir İhtiyar, — dört kızını iki sene içinde onun sayesinde evlendlrmişti. İsmail Efendiye göre hâdise ağacın dibindeki evliyaya her sabah hır Fatiha okumak suretiyle olmuştu. Fakat mahallenin dedikoducu kadınları hu işin daha ziyade, ceviz ağacına çıkan semt delikanlılarının, onun yüksek dalları arasından İsmail Efendinin kızlarını tahta silerken seyrede ede olduğu fikrinde idi.
Camiin iki kapısına giden yolların teşKil ettiği zaviyede Hamli devrinde gümrük nazırlığı yapmış İbrahim Ali Beyefendinin konağı vardı. Vaktiyle bu kopagın yerinde camiin medresesiyle mütevellilerin evi bulunduğu, sonra bir sıkışık zamanda çaresi bulunarak satıldığı da söyleniyordu.
Bu konak otuz, otuz beş odasiyle, dört., beş İç güveysi, altı gelini, yedi, sekiz yetişmiş kızı ile acayip, dışarıya kapalı bir insan ambarına benzerdi. Dikkatimi ilk çektiği anlarda onunla, Karadenlzden bizi yeni getiren büyük, siyah oo-21
yalı, her tarafı gıcır gıcır temiz fazansız posta vapuru arasında bir nevi benzerlik bulmuştum., Bilhassa daima kapalı kafeslerini, hiç bîr ses taşırmayan boyasız tahta duvarlarını seyrettik ;e, hatırıma hep bu vapurun. Sinoptan çıkar çıkmaz tutulduğumuz çetin fırtınada bütün pencere ve deliklerini sımsıkı kapatması, güvertelerini Adeta boşaltması, gelirdi. ve kendi kendime “Muhakkak o zaman dışardan bize baksalar-dı bu ev gibi görünürdük’,, derdim. Konakta bir asker doktor, iki hâkim, bir şûrayı devlet âzası, bir temyiz âzası, mabeyin kâtipliğinden emekli olnııış bir ihtiyar, biri tıbbıyeyc, ikisi Galatasa-raya. biri mülkjyeye giden dört, talebe, bir de mahallenin kendisine meslek olarak mirasyedilikten başka bir şey bulamadıkları Nuri Bey vardı.
1300 senelerinde etrafı toza dumana katarak eğlenen bu Nuri Bey, bütün semthı ve iıenim çocukluk senelerimin en güzel kızlarının babasıydı, Hiç bir ışı yoktu, satıp savmakla, biraz da Yanya taraflarındaki arazisinin geliriyle evinin masrafını, o kadar güzel giydirdiği kızlarının tuvalet paralarını, damadının maaşına ilâve ettiği cep harçlığını, nihayet komşu çocuklarına vermeyi hiç unutmadığı hediyeleri öderdi. Bu hediyeler sadef saplı çakı, kaleıntraş, üstünde kalem kesilecek fildişi maktalar, ceviz veya bıllûr yazı takımları, deve derisinden Karagöz takımlarıydı. Bazan da kendisine Mısırdan hediye olarak gelen kamış kalemlerini dağıttığı olurdu. Yontulunca kahve rengi kamışın derisi altında Adeta ten pembesi beyozlığiyle ve meyva örgüsü yu-muşnklığıyle insanı şaşırtan bu kalın telli kalemlere ben bayılırdım, Bir kere de bana son parçasının nerde ve nasıl kırıldığını şimdi bilmediğim Yıldız işi, muhteşem bir yazı takımı 22
hediye etmişti, Bütün bu hediyeler o mûcizelı evden geldiği için beni devamlı hır büyü içinde bırakıyorlardı. Küçük masamın Üstünde o yazı takımım gördükçe şaşıhr, kalemlere ise dokunmaya kıyamazdım. Gariptir ki Nuri Bey hiç kitap hediye etmezdi. Belki de fikrin mesuliyetini Üzerine almaktan çekinecek kadar derin düşünceliydi.
Konağın luç bir üslûbu yoktu. Hattâ ne pencerelerinin sayısı ve birbirleriyle olan mesafesi, ne çıkmaları, içinin vaziyetine dair dışardan hiç bir fikir vermezdi. Bununla beraber düşüne düşüne evin taksimatını kendi muhayyilemde İcat etmiştim. Söylemeye hacet yok ki çocukluğumun bütün masalları, ilk okuduğum roman ve hikayelerin sahneleri hep bu pencereleri sımsıkı kapalı konakta geçerdi. O zamanlar Nuri Beyden başka konak halkından kimseyi tanımazdım. O da Atâ Molla Beyle bacanak oldukları için evimize gelirdi. Fakat hanımı annemle dost değildi. .Sebebi de bizim, diğer hışmı, akraba gibi Behçet Beyle alâkamızı kcsmeyışimızdı.
Bununla beraber çok soranları bu konaktan ikinci bir insan daha tanıdım. O da Nuri Beyin teyzesinin oğlu olan Mııhlis Ağabeyidir. Daha başından aöyllyeyinı ki bu hâtırnlar biraz da Muhlis ağabeyin macerasıdır, Benim çocukluğımda Muhlis ağabey Galatasarayın son sınıfında İdi. Çok çalışkan ve zeki olduğunu, tıbbiyeye gireceğini, musikiye merak ve istidadını daima söylerlerdi, Bazı akşam üstleri evlerinin önünden geçerken onun kemanını işıtirdım. Koca konakta tek açık pencere onun odasının pencereliydi. Ara sıra da yolda kendisine tesadüf ederdim. Mağrur, atletik cüsseli, soğuk bakışlı bir delikanlıydı. Kendinden küçüklere hiç iltifat etmez, tesadüf ettiği kadınların arkasından öyle başını çevirip 23
bakmazdı. Mahallede galiba tok sevdiği, konuşmaktan hoşlandığı İnsan, İhsan Beydi. Gariptir ki Ihsan ona karşı daima çekingen davranırdı. Aynı mektepte okudukları halde elinden geldiği kadar ona rastlamamaya çalıştığını sonra öğrendim.
— IV —
Gümrük nazırlarının konağının üzerimdeki tesiri, Sabihaların mahallemize taşındığı güne kadar devam etti. Bu hırçın, kavgacı, bir erkek çocuk kadar atılgan mahlûk, hayatıma karışır karışmaz bu konağı ve içindekileri unuttum. Zaten Sabihayı görüp do her şeyi ve herkesi unut-mıyan insan azdı. O vakit Snbiha on üç. on dört yaşlarında vardı. Fakat babası Süleyman Beyin yenilik fikirleri yüzünden henüz çarşafa girmemişti. Onlar malı ailem ize Balkan Harbinin o kadar acı olnn son senesinde taşındılar. Sablha ne-men o gün mahallenin erkek, kız bütün çocuk'a-rıyle ahbap oldu. Güzel miydi? Hiç olmazsa o seneler için bunu iddia edemem. Durgun bakışn, geniş alınlı, yumuk çeneli yüziyle çirkin de denemezdi. Fakat, etrafına daha ziyade hususi cazibesiyle ve sokulganlığiyle tesir ettiği muhakkaktı. İstediği insanla hemen dost olur, aradığını bulamazsa — kımbilir, neyi? — hemen oracıkta bırakıverildi. İhtiyar, genç, yanına biraz yaklaşıp da İstediğini yaptırmıyacagı insan yok gibiydi.
Bu sevimlilik ve sokulganlığın altında çok ürkek, alıngan, sabırsız, hudutsuz iştiha ve hırsların idare ettiği bir mizaç daha o yaşta kendisini gösteriyordu.
Annesinin hastalığı, babasının içki ve eğlence düşkünlüğü, aralarında hiç eksik olmıyan kavga, hulâsa bütün bir huzursuzluk, onda daha o küçük yaşlarda bir yığın tehlikeli mekanizma-24
lar işletmişti %îiddetli insan çehresinden, hiddetli insan sesinden o acayip ve çılgınca korkusu buradan gelirdi.
Böyle zamanlarda Sabıhaıun vücudu katılaşır, yüzü sapsarı kesilir, gözleri herkesten gizlenirdi. Evet, böyle zamanlarda ne yıldız benekleriyle dolu yeşil gözlerini ne (le ellerinin o mesut çocıık işaretlerini görebilirdiniz Halbuki konuşmayı sever, konuşmadan, yalnız başına yarını saat bir yerde duramazdı. Kaç defa “Ben konuşmazsam çıldırırım!,, dediğini hatırlarını Bunlar on Üç, on dört yaşında hır çocuğun ağzında şaşırtıcı olan sözlerdi. Fakat Sabihadan ben daha şaşırtıcı sözler işittiğimi bilirim. Bir glln annesiyle babasından bahsederken, “galiba ikisinde de haysiyet denen şey yok.,.,, hükmünü vermişti. Bir kere de “Bizim ev cehennemdir!,, diye şikâyet ettiydi.
Daha o zamanlar psikoloji ifriti ona musallat olmuştu. Bıı yüzden kendine ait her şeyi, üzerlerinde durduğu ve derinleştirdiği için, çok ciddiye alıyor, et rafındaki ler ı ise en zalim dikkatlerle delik deşik ediyordu. “Ben, hiç konuşmadan durabilir miyim? Çalışırken bile yalnız kalamam!,, dediği zaman bu huyu ile ve her hangi bir itiyadı ile hiç bir mücadele etmiyeccği-nl. edemiyeceğini söylemiş oluyordu. Sabiha bütün Ömrünce etrafını ne kadar kuvvetle reddetmişse, kendisini de öylece, olduğu gibi kabul etti.
“— Ne babamda, ne annemde haysiyet denen şey yok... Anlıyor musun Cemal! İkisi de biçare insanlar...,, diye bana dert yanışında ise bütün bir erken uyanma vardı. Bunu bizim eve ilk geldiği gün söylemişti. Bu küçük ve haşarı çocuktan — Sabiha, düz duvarlara tırmanırdı;— çok hoşlanan annem bir gün bana:
— Devamı var —
Bavfa 4
— V E N t ÎSTANFTîL —
5=
13 Mart 1980
a



Dergiler arasından
HİKÂYE

KARAD EINUZ

s
O
ÇA\XTALAGZ|
Ticaret tarihi etrafinda

İ$t
e
' •
.>5^ i
t ? kat?abuk

M A-IR m A IH

ADAPAZâPl , ........
İzlmîT „.....

I
Elektrik istihsalinde bir yenilik
Çatalağzı santralından da faydalanacak
İstanbul
Ankara (Husus! muhabirimiz bil-diriyor) — Memleketteki enerji kuvvetlerini arttırmak maksadıyle girişilmiş olan faaliyetin bir kısan olarak Zonguldaktaki Çatal ağzı santraliyle İstanbul santralinin havai hatla birleştirilmesi faaliyetine başlanmıştır. Bu Işı organize edecek olan üç Amerikalı uzman, Etibank'ın mütehassislan refakatinde lstanbııla ;ia-reket etmişlerdir. Heyet, tan bul decek, geçek, yarak,
dağa kadar olan güzergâhı gözden geçireceklerdir. Bu maksatla lzmit-te büyük bir merkez vücuda getirilecektir. Bu tetkikattan sonra asıl güzergâh üzerinde uçaklarla uçulacak ve havadan haritalar ve plânlar tesbit olunacaktır. Bu kabataslak çalışmadan sonra güzergâh haritasının yapılması işi münakaşaya konacaktır. Bu münakaşaya Harita Genel Müdürlüğünün girmesi de muhtemel sayılmaktadır.
İstanbul santralının sanayie kâfi gelenıiyen 55 bin kilo-vatlık kudreti, bu suretle artacak ve şehrin bir gün karanlıkta kalmak tehlikesi bertaraf edilmiş olacaktır.
YANILMA
bazı düşünceler
Vransa Eırttttiteii iit/f>b rindm B. Larour-Qayrt, d**
Dru.r Monden 1 deryinmdn ncşrc.ı/Irr/tf/ı bir makalede ticaretin tarihini ve gerek mâlide, gerek bugün oynadığı rolü tetkik fidiyor, Yasifiin ticaret tercüme ediyoruz:
tarihi hakkmdakl /dimim aşadırta
Çeviren : N. K.
evvel A Is-elektrik santralini tetkik e-oranın teknisyenleriyle görüsen ra da tstanbuldan başlı» Izrnit. Adapazarı ve Zongul-
İsvtçreden yeni getirilmiş olan türbln’e rağmen İstanbul elektrik santralinin verdiği enerji îstanbulun durmadan genişlemesi ve bilhassa sanayiinin artması karşısında kâfi gelmemektedir. İstanbul elektrik santralinin makineleri harp içinde mütemadiyen tamir edilmiş ve çok eskimiş ve bazı makineler hurda haline gelmiştir. İstanbul santralinin 55 bin kllovatlık kudreti, sanayie kAfi gelmediğinden geçen yıllarda daima tahdidat yapılmış ve enerji aslığı yüzünden bazı fabrikalar saman zaman faaliyetlerini tatil ettikleri gibi, yeni endüstri işletmelerine de e-
norji verilememişti. İsviçreden alınan yeni türbin 30 bin kllovatlık o-lup, santralin kudretini 85 bin kilovata çıkarmıştır. Fakat Silâhtarın kazanları eskimiş bulunduğundan bu kudretini fiilen kullanamamakta o-lup bugün santralin kuvveti 60 bin kilovatta dolaşmaktadır. Bu haliyle bilo fabrika İstanbul» katiyen kifayet etmemektedir. Fabrikanın yedek de ayrıca makineleri bulunmadığından büyük makinelerden birinin veya ikisinin Arıza yapınası takdirinde İstanbul şehıi daima tehlikeye maruz bulunmaktadır.
Türk ve İngiliz Işblrllğlyle vücuda getirilmiş olan Çatalağzı santrali 20 şer bin kllovatlık üç türbinle mücehhez olup kudreti 60 bin kilovattır. Aynca santral, icabında (12ü) bin kilovata çıkabilecek tarzda inşa e-dılmlşlir. Havza için şimdilik 20 bin kilovat kâfi gelmekte olduğundan, Çatalağzı. en az 20 bin. en çok 40 bin kilovatla İstanbul», İzmite ve Zonguldak-latanbul güzergâhını bes-liyecek kudreti haizdir.


İngiliz endüstrileri
1950 fuarındaki
Televizyon meşheri
Yazan: L. Marsla mİ Gandcr
BC’nln 1936 da ilk televizyon servisi kurulduğundan beri, televizyon cihazları su tısında 1950 nln ilk aylarında bh drnbire muazzam bir yükseliş yeı almıştır. Televizyon cihazları fab rlkatöricrl bu yılın sonuna lcadaı ceman 600.000 cihaz satacakların hesaplamaktadırlar. İç piyasanın âni olmakla beraber, uzun zurnan dan beri beklenilmekte olan bt gelişmesine rağmen, endüstri, mâ mûllerini dış piyasalara hususundaki İmkân ve da ihmal etmemektedir.
8 ilâ 19 mO5'ia tarihleri
Londrada Earis Court ve Ollmpın ile Birmingham’da Castlc Brom-TCich sergi saraylarında yapılacak İngiliz Endüstrileri Fuarındaki radyo ve televizyon meşherleri plânları henüz kesin surette tebellür etmemişse de, gerek resim alıcı cihaz ve gerek verici âletlerdeki en son gelişmeleri ihtiva e-deceği muhakkaktır. İngiltere, şimdi, yayınlarında Sldeband adı verilen sistemi kabul etmiş olup, Sutton Coldfield televizyon verici tesisinde bu usul tatbik edilmektedir. Gaye, band genişliğinden tasarruf etmek ve böylece ayni band üzerinde mümkün olduğu kadar
araıınd..
salnın J fırsatlar
Hır tri»‘v ız>(ııı CraushiiM^ijıııı > upılı>m fazla İstasyon bulundurabilmektir BBC nln, İngiltere nüfusunun % 80 İne televizyon programları sağ lamak için inşa etmek tasavvurunda olduğu diğer 8 İstasyonda da aynı sistem tatbik edilecektir. Birleşik Kırollıktakl coğrafi mülâhazalara uymak gayesiyle Sutton Coldfield verici istasyonu yayınlarda 35 kilovat kudret kul. lonmaktadır.- Bu. vasat Amerikan İstasyonları tarafından kullanılan kudretin 7 misil fazladır. Faksı İngiliz endüstrisi, aynı zamanda işletme personeli ve teknik İcaplar
bakımından dıüıa mütevazı olun küçük, tam bir birlik teşkil eden verici islosyoninr İmâli ihtiyacın» da gözönündo tutmakladır. Bu gibi küçük İstasyonlar 5 kllovatlık bir kudrete ihtiyaç gösterecek o lup. bunları monte etmek fikri Chtlınsford'daki İngllls Marconl kumpanyası tarafından ortaya a hlmıştır. Stüdyolar kurmanın yüksek masrafını karşıhyamıyacak o-lan televizyon işletmelerinin ihtiyaçlarını karşılamayı gozönünda tutan bu küçük İstasyonların kuruluşu ucuz vc kolaydır.
bir gemiyi ora-Unulmıyahm ki bir emniyet un» Avrııpada ancak
bilinmektedir.
Ticaretin tarihi, bir çok bakımdan, tabiat ve innanın karşısına çıkardığı engellerin tarihidir. Heı devirde ticaret erbabı maddi, hukuki, mânevi engellerle cenkleşmek zorunda kaldılar. Ticaret fikrinin hepsine göğüs gererek inkişaf etmeye muvaffak olması onun kuvvet ve kudretine bir delildir
Ticaretin esas vasfı, asırlarca, güvensizlik oldu; yani güvensizlik İçinde İşleyip gelişti. Bunda hem tabiatın hissesi var. hem İnsanların.
Romalılar devrinden 18 İnci asra kadar Avrupa yoldan mahrumdu. Bir dağı, bataklığı, dereyi geçmek tehlikeli bir İşti. Ortaçağ Fransa-sında bazı dini tarikatlar köprüler İnşa eder ve yolcuları, tüccarları boğulmaktan kurtarırlardı. Barınacak yerler yoktu. Deniz üzerindeki tehlikeler de daha hafif değildi. Fenikeliler, Kurtacuhlar. Foçalılar hulâsa eski çağın en gözü pek tüccarları ancak kıyıları takip ederek seyahat eder, geceleyin yollarına devam etmezlerdi, Kızıldonlzle İran körfezi o kadar tehlikeli sayılırdı kİ tüccarlar. Hlndlfttanla Avrupa arasında transit yolu olan bu denlilerden geçmeye cesaret odcmlyerek uzun zaman yukarı Mısır ile Arabistan ve Suriye çöllerinden geçmeyi tercih etiller. Roma İmparatoru Claudlus devrinde İskenderiyeli tüccar Hlppa-los ilk defa olarak lara gönderebildi, gemicilikte büyük suru olan pusula, yed! asırdan beri
Tabiatın kurduğu tuzaklardan yakayı kurtaran tüccarlar, denizde ve ya k&rada olsun yağmacılara karşı koymak mecburiyeti gibi bir İkinci belâyı da yenmekle meşgul olurlardı. Daha bir asır öncesine kadar korsanlık Akdemse hâkimdi. Karada İse hem eşkıyanın. Iıem de devletin baskısı ile uğraşmak vardı.
Meselâ devletlerin ticaret faaliyetini tâbi tuttukları mükellefiyetler sayılmakla bitmez. Satış ve muamele vergileri Atlnada “hckatoMte,, 4 R(>-mada “contvslınu rerum venahum., lir başlıyarak bütün Avrupa tarihi boyunca gelişir. Bu vergilere nakil, palcnta, yol. köprü, pazar, istihlâk, kapı, ambar, ikamet, oktnıva, ham-lacılık resimleri de katılırdı.
İhracat ve ithalât vergileri tlcare Un kendisi kadar eskidir. Fakat son zamanlar» kadar umumi vergilerden ayrı bir şey olmayıp hükümetlerin, ilaha fazla varidat temini ihtiyacına cevap vermekte İdi, Yarıl milli çalışmanın korunması gibi bir maksat takip olunmazdı. Gümrük resmi şimdiki mahiyetini yakın vakitlerde ah mifür. Taşıdığı ada rağmen ticarete en az müsait bir doktrin olmuş olan mâtkantiltzm'in tesiri ile milletler kendi kaynaklariylc yetinmek iddiasındadır. 16 ncı acırdan İS incinin başına kadar, bazı nazarıyeciler yabancı malların İthalini yasak ve milli mahsullerin do İhracını teşvik etmek taraftarıdırlar. Yanı, akla pek yakın olmamasına ve her memlekette aynı zamanda tatbik edilmesinin imkânsızlığına rağmen hoşa gitmekten geri kalmıyan bir formüle göre yabancı mcmleketlero boyuna satmak ve onlardan hiç bir şey almamak lâzımdır
Daha 15 inci asrın sonlarında. Ingiliz Nazırlarından Kardinal Morton
setlerln-engeller
ticaret
set çekomemlştlr. sahada dahi düş-çarpıştı. Çok za-yakasını sıyırma-
Avam Kamarasında: “Devlet kendi yeğiyle kavndmalı; yabancı memleketlerin paramızı çökmesini durdurmalı., demişti. Fransız Nazırı Collıert aynı siyasete azimle başvurdu İse de muvaffak olamadı.
Fakat gümrük himaye usulleri şimdiye kadar artan bir şiddetle tatbik edilmişse do ithalâtı kontenjana tâbi tutma tedbiri, gümrük den çok dalın güç aşılan meydana getirmiştir.
Tarih boyunca devletlerin
fuallyetini aksaklığa uğratmaya bilhassa çalıştığı saha fiyat sahasıdır. Fiyat yükselmelerinin, ya malın azlığı ile büsbütün artan talepten yahut da para kıymetinde düşme vukuundan İleri geldiğini kabul etmek istemlyen devlet sık sık (lyat hadleri tâyin etmeye yeltenmiştir. Sil-merliler, Gcldâniler, Etilerden başlıya rak Roma İmparatorları, Fransa Kıralları, İhtilâl önderleri fiyat tarifeleri tesbit etmiş ve tatbikini ö-lüın cezası gibi müeyyidelerle temin eylemişlerdir. Bugün Birleşik Devletler gibi liberal bir demokrasi bile fiyat ofisleri kurmuş bulunuyorlar. Fakat, ferdin hürriyetine veya hayatına malalan tedbirlerden sarfınazar, uzak yahut yakın bir mazide çıkarılmış bu nizamların hepsi, hâdiselerin tazyiki altında akamete ınahkûnı olmuş ve açık pazarlardan çekilmiş mallan alıcının İhtiyaçları İle satıcının göze aldırdığı tehlikeleri hesaba katarak temin eden gizli kapaklı faaliyetlere
Ticaret, mânevi man kuvvetlerle manlar tüccarlar,
ya imkân bulamamış ve sıkı nizamlara bağlı birlikler, loncalar içinde Adeta hapsedilmiş ve halkın İtibarını pek nâdlren kazanmıştır. Eski Yunan şehirlerinin bir çoklarında tüccarlara resmi vazife veya memuriyet verilmezdi. Eflâtun, ticaretin yalnız yabancılar tarafından yapılmasını kabul eder. Aristo, halkı yalnız ziraat ve hayvancılıkla meşgul olan demokrasi şeklim beğenir Çiçeron İse bir malı antmnk için a» lanlann faaliyetini hasis ve çirkin bir hareket bulduğlı gibi ettikleri kârın da ahlâka uygun olmadığını «ö.vler Seznr, Gollulsrdarı bahsederken bunların Foçalı tüccarlar tarafından ıtsat edildiklerim İddia eder.
Skolastiklere göre, mahiyeti değişmemiş bir şeyin satılmasından hâsıl olan kâra iyi gözle bakmamak lâzımdır. Adam SıniUı bile tüccarların. halk kitlesinin menfaatine aykırı menfaatler güttüğü fikrindeydi. Bugün dahi, tüccarın, müstahsil kadar halk efkârında itibar temin olunamaz.
Ticarete karşı beliren bu hk hiç şüphesiz, satıcıların
lığı hallndo edindikleri aşırı kârlar yüzünden büsbütün şiddetlendi: fakat serbest re k a beti o haf i flıyeblli r; bununla beraber aı» sıra, devir devir tekrar alevlenmesi ıhhmall büyük olup, ticaretin onunla daima karşılaşması mukadderdir.
Mnhurnr, tarihe bu mimhiiiI bakış* tan conra ticaretin beşeriyete teinin cttıdı faydaları ve onun zaruretini belirterek yatısını şu söe/rr/e bitiriyor:
Ticaret tarihi medeniyet tarihinden başka bir şey olamaz
gördüğü
itibarsızına! dar-
MUHARRİRİ : CAMI
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY

Selva Rona
Ogün de gene canı yazı yaz mak istiyordu. Sıkıcı hâdiselerin seyrinden sıyrılıp kurtulamadığı urdar, sonsuz bir iştiyakla kaleme sarılır, yazar, yazaı, yazardı, sonra yazdıklarını okur onları pek basit bularak sepete a-tar ve böytece ferahlardı.
Bir sigara yaktı, küçük odasının içinde etrafı dağıtarak dolanmağa başladı. Bu, onun canı sıkıldığı anlar en çok yaptığı şevdi “En iyisi gene bir mektup yazmak,, diye düşündü. Penceresine vurun yağmur taneleri, sobanın üzerinde kayna yan çaydanlığın sesi, gerilen sinir lerini daha çok bozuyordu. “Evet,, dedi, “ona öyle bl rmektııp yazacağım kİ, benim nelere muktedir olduğumu anlıyacak. hem erkekleıo kafa tutmanın n»?ye malolduğunu bir öğrensin bakalım,,, Artık İyice kararını vermişti, ayrılacaktı, onu eskisi gibi sevmiyordu; nesi vardı sankt., suratını aslığı zamanlar bürnu ne çirkin oluyordu, Ahmetlin sevgilisinin suçları her znman nasıl muntazamdı.. Halbuki “onun” »açları dalma karışık vc kısa idi. hem saten eskisi gibi neşeli de değildi, tekrar kati kararını vermiş gibi “artık onu sevmiyorum” dedi ve İçini gıoıklayan tuhaf bir ferahlık duydu. Bir anda karar vererek kurtulmak ne buhtiyarlıktu
Oda soğumuştu, ürpertil, kalktı ve sobaya odun attı. Kapının yanındaki çividen eşarpmı alarak boynunu sardı, Gogen sene bu c-şarpı onıı “OM almıştı, daha yeni tanışmışlardı., karlı bir gündü, giz. Uca çantasından rş&rpı çıkararak “Sana lâyık bir şey değil, kusura hnknıa” diyerek, sokak ortasında durup ciddi bir edn İle boynuna dolamıştı. “Bazı nazik hareketlen vardı,, diye düşündü. Nihayet bunları hor kadın yapardı, buna mukabil “O” her kndındn olmayan haşin bir kıırnlcterc, keskin vc per vnsız bir dile sahipti. Durmadan acı tenkıdler yapıyor, didişmek isteyen haliyle İnsanın canım atkı-yordu. Çekilmezdi bu kadarı. Da-
ha dün “Elini ağrına götürüp tırnağını mı yiyorsun” diyo çıkılmıştı. Bundu ne vardı sanki, insan hail bu, tırnağını da yese no çıkardı. bu çocukça şeylerden münaka 3» mevzuu çıkaracak ne vardı., tabii o da ona vururdu İşte., tokadı haketmemişmiydl ? çabuk pişman olup dönecekti geri. Kadın kısmının gururunu kırmalı diye düşündü. Yapılacak en münasip şpy ona kendisini sevmediğini bildiren hlr mektup yazmaktı. Ya bu mektuba kızar da geri dönmezse., a dam sen de gelmezse gelmesin; artık onu sevmiyordu, mahzun ve yorgun yüzünden bıkmıştı, nasıl olmuştu da onu bir zamanlar delice sevebürrıiştı! Az kaldı onun için bütün istikbalini mahvedecekti.
Divana uzandı, bir sigara daha yaktı, içinde tekrar izah edemediği bir rahatlık hİMetti. Kendi kendine gülıimsiyerek: “Hürriye-ti seçtim” dedi. Biraz uyuşa içindeki sıkıntı da geçecek, hiç bir şevi kalmayacaktı, hem sonra belki de “O” yarın gelip gene; “Sensiz yaşayamıyncağım” deyip barışmak İsteyecekti. Fakat hayır onu asla affotmiyecoğim, dedi, biraz ıstırap çeksin hele, beni ne kadar çok sevdiğini tekrar anlasın.
Odâyı tatlı bir sıcaklık sarmış tı, yavaş yavaş uykuya doğru git tlftinl hlasotti. Fakat birden fırladı, kapı şiddetli vuruluyordu, içi heyecanla titredi, Kapıda küçül, bir çocuk:
— Ağabey, öteki sokakta oturan küçük hunim var ya. bunu sana yolladı, diyerek beyaz uzun bir zarf uzattı. İçinde; ' Allahaısmarladık. belki beni bir daha hiç gör mlyecakMn. Bu mektubu aldığın zaman evlenmek üzere şehr.*
hareket etmiş bulunacağım. Selâm lor” yazılıydı.
Tekrar tekrar okudu, sonra bir an durakladı; biraz önce tatlı tatlı uyukln(iığı divana kendini atarak, hıçkırıklar İçinde "Onu ne kadrj d» çok seviyormuşum” diye inledi.
Londra modası
Erkek giyinişlerinde değişen cereyanlar
İNGİLTERE ve bilhassa Lon-I dra’nııı öteden beri erkek giyiniri modasını tayin etmesine rağmen İngiliz halk topluluğunun elbiseye ve modaya karşı durumu lakayttır. Vasat Ingillain giyim eşyalarına karşı ilgisi arızidir, yani, sadece muhtaç olduğu giyim eşyasını satın alırken bunlarla İlgilenir. Böy-ltce, cıkck giyinişinde bu derecede yüksek biı* üstünlük derecesine tıkışmış bir memlekette müstehlik seviyesinde teammüm etmiş bir erkek modası basını yoktur. Arada sırada gündelik bir gazete veya dergi, erkek giyinişi veya cari stiller hakkında bir makale yayınlar. Bu gibi neşriyatı sürekli bir şekilde okuyucu-
SOLDAN SAĞA :
1 — Bir
6 — Müsabaka
• — Senenin kısımlarından
9 — Anayurdun bir kıemı
11 — Dünyanın Fonu
— Kaba kumaş
14 — Bık
15 — Kanun
17 — Edevat
10 — Dumanın çıktığı yer
21 — Ayının yuvası
22 — Başlılık
24 — Belirtiler
25 — Bir harfin okunuşu
26 — Plellk
27 — Zaman
Yt KARIDAN AŞAĞIYA ;
1 — Bir maden
2 — Kamer
2 _ Bir börek
4 — Su deponu
5 — Memleketler
6 — Aşikar
7 — Bahçe duvarı
10 — Ev eşyanındın
11 — Para alıp veren
13 — Gazeteciler yuvası İS — Bir millet
19 — Budlsmln mühim merkeplerinden biri
— Yanan şeyin çıkardığı ışık
22 — Bir çrşlt ceket
23 — Tediye
25 — Kısaca fiyat

D( NKC bi lmacanin halli
KOLDAN BAĞA:
1 — Kalabalık. 8 — Azami, 9 — Re, 11 — Aba. U — Ar, 13 ~ Ana. 15 — Ada.
18 — Bade. 17 — Etek, 18 — Ah, 20 — VİU. 21 — Ta, 22 — Alo, 24 — El. 25 — Alâka, 27 — Kabakulak.
Yİ KARIDAN AHACn A:
1 — Karabatak, 2 — Le. 3 — Aza. 4 — Baba, 5 — Ama. 7 — Karakulak, 10 — En6M. 12 — Adulc, 14 — Adi. 15 —A tu.
19 — tTlnk, 22 — Alâ, 23 — Oku, 25 — Ab, 25 — Al.
Gök yüzünde, ay. şairin sandalı İle BorJI ya’nın kayığını aynı lâkayd! ile aydınlatıyor. XXIV.
Gizli gizli hıızırlanıyorunı — Vakitsiz heyecan — Muhayylrülııkul tertip — Aktör Sosten — Kâfir Kol — Müraİlerle biçareler — Beklenmiyen müdahale.
Kimseye bir şey söylemedim. Hattâ Jül Anflör’e. En küçük bir boşboğazlık her şeyi bozabilir; hainleri, alçakları suçüstü yakalamak istiyorum. Melekler İdaresine, tanı Şefaat vâdislne hareket esnasında haber vereceğim. Eğer fakirler hazırlanan oyuna kurban giderlerse — kı çok muhtemel böyle olacak — Borjiya İle dostlumun iğrenç desiselerini meydana çıkaracağım! Rezil tertlp-çiler kudretlilere mahsus elbiselerini geri almaya ve kötü zenginlerin, kanlı müstebitlerin iştihasını tahrik etmiş olan mukaddes pelâs-pârelerini iadeye mecbur edilecek.
Cumartesi sabahından evvel adada göı*üp İşittiklerimden bahsedecek oftuım, başta melekler olduğu halde kimse bana Inanmıyacak. Bu cüretkâr tertip inanılmaz, akıllara sığmaz görünecek! Halbuki muvaffak olabilir. Şurasını kabule mecburum kİ Borjiya cidden fenalık hususunda bir dâhi! Meselâ, fakirleri elbise değiştirtmeye nasıl ikna edecek diye düşünüp duruyorum. Bence, hilokâr ve dessas Borjiya tarafından kurulan plânın en güç tarafı bu. Eğer fakirler, verilmeden evvelki biçare zihniyetlerini muhufaza etmiş olsulardı kolayca aldanırlar, sırtlarındaki çullan zengin, mükellef elbiselerle heıneıı değişme,ye rıza gösterirlerdi. Fakat bir kaç aydan beri, fakirler yavaş yavaş kıymetlerini anladılar. Mazideki sefaletlerinin kendilerine Cennette ilk saflara geçmek hakkım vereceğini biliyorlar ve bu âni değişiklik — ki kolayca anlaşılabilir — bir parça başlarını döndürdü, Bir çoğu iddialı vaziyetler takınıyor, böbürleniyor ve partalları ile övünüyor. Zenginlerin ekseriyetle bugünkü vaziyetlerine gıpta ettiklerini biliyorlar. Bizzat kıruiların, eski püskü elbi-selori, kendi muhteşem hH'atlarma tercih ettiklerini anlamaktadırlar. Sokaklardan geçerken göğüslerini şişirerek mağrur tavırlar takmıyorlar. Yeni. “Kıyamet sonrası,, l—
KIYAMET GÜNÜ
devrinin, mecaz! manada MYeni zenginleri” bunlar)
O itlbarlu fakir. Çıkaranın yeni zihniyetini bildiğim için terübtn pek muvaffak olacağını tahmin etmiyor gibiyim. Amma belli olmaz! Bu iblis Borjiya’nın bin bir oyunu vardır, muhakkak. Ne ise, bu akşam vaziyet belli olacak. Zlıa. bugün cuma, saat sekizden itibaren adaya gidip gizleneceğim. Dünyayı titretmiş müstebitlerden en kudretlilerinin istikbali benim gibi, küçücük bir gazetecinin elinde diye düşünüyorum dıı, İnanaııııyacağım geliyor. Kim derdi kİ bir gün, On birinci Louls’yl, BorJIya yı, Neron’u avucumun içinde tutacağını ?! Fakat heyecana kapılınıyalım. Yarın her şeyi ifşa edip hâdiseyi meydana çıkarınca zaferimden istediğim gibi neşveyâb olabileceğimPatronum Fordln sevincinden çıldıracak. “Büyük Şefaat Sesi., için ne güzel bir röportaj. Daha şimdiden iri harflerle şu serlevhayı görüyorum:
EMSALSİZ BİR FESAT HAREKETİ. MUHAKKİKİMİZ ,)ÜL BKİSE TARAFINDAN MEYDANA ÇIKARILAN MÜTHİŞ DESİSE.
Buna en çok Elvlr sevinecek, benimle İftihar edecek canını!.,. Fakat başımız dönmesin. (Sonu yarına); tefrik» romanlarında olduğu gibj. Sonu mu? Bunu bllmlyecek no var. Yarını bekliyen beyaz sayfanın üstüne, daha şimdiden ihtisaslarımı şöylece kaydetmok istiyorum: “Oldu! Mahir bir polis hafiyesi olmakla iftihar edebilirim; sefillerin maskelerini çıkarttım.,, Evet, yarın, hâtıralarıma bu cümle ile bavlıyacağıma eminim.
»e»
“Olmadı. İftihara mahal yok, kötü bir polis hafiyesl imişim. Hiç bir maske filân
çıkaramadım, sefiller bana oyun oynadılar.,,
Gayet tabii, bu sayfa için hazırladığım cümle kıymetinde değil bunlar! Lâkin heyhat kİ hakikatin tâ kendisi. Ne aptal şeymişim! Borjiya kıratında bir adamın bütün tedbirlerini almış olduğunu düşünmeli idim. Fakat ah-ü zar etmek neye yarar? Partiyi kaybettim. Şimdi, muvaffakıyetslzliğlmin acısını çıkarmak için İşe koyulmak lâzım. Bu da çok müşkül olacak!
Size şimdi, dün gece korkularla şahidi olduğum o alclâcayip, akıl ermez hâdisenin tafsilâtını burada vermeye çalışacağım.
Lâkin fikirlerime azıcık çekidüzen vermem, aklımı başıma toplamanı lâzım. Gecenin şaşırtıcı maeerasiyle altüst olan zavallı kafam vakanın İntizamlı bir hikâyesiyle oldukça sükûnet bulacak, kendine gelecek.
Zaten bu hcın korkutucu, hem tuhaf “mesele., nln zabıtnamesi bana, bir gün sahtekârlara karşı şahitlik etmek icap ederse lüzumlu olacaktır.
Gizli cemiyet Arasının toplanmasından çok önce, saat sekizden İtibaren — evvelki gece yaptığını gibi— adaya çıkıp tarassut kulesi vazifesini gören ağaca çıktım, dala kondum.
Dokuza çeyrek kala küçük gruplar halinde suikastçılar içtima mahalline gelmeye başladılar. Ay ışığının aydınlattığı meydancıkta nihayet hepsi do buluşunca Sezar Borjiya kelâma agaz etti:
— Hıızzar-i-Kiram! Mukadderatımızı değiştirecek olan “Büyük gece,, hulûl etti, Vaktimiz uzun konuşmalara, söz ebeliklerine müsait değildir; fiiliyata geçmenin taın zamanı! Birleri, niçin o fakir fukara güruhundan evvel çağırmıştım? Zira bizimle elbiselerini değiştir-

lara sunmak hususunda teşebbüsler yapılmışsa da, kadınların o derecede buhişle üzerine düştükleri yüklü müıulerecallı lııks moda dergilerinin muadili yoktur.
Sanat muhitinde İse durum tama-mlyie değişiktir. Moda cereyanlarına son derece uyanık bulunan terzilik çevreleri, yeni cereyanlara dair haberleri iki haftalık mesleki gazeteden, b!r teknik haftalık dergiden, iki aylık sanat mecmuasından ve iki avda bir çıkan karma bir moda ve teknik revüden takip ederler. Erkek şapkalarına dair aylık bir dergiyle, ihracat piyasalarındaki hareketleri takip eden üç aylık bir yayın ve dokumacılığa dair muhtelif dergiler vardır. ♦
Şiddetli rekabet dolayısiyh bu neşriyatın münderccatı zengindir. İngiliz firmaları tarafından İmâl millen yeni erkek giyim eşyaları ve yeni stilleri gösteren bol sayıda resimleri ihtiva etmektedir.
Terzilik yayınlarından en eskisi “Ministvı's Gazette of Fashlon”dır. Bu moda dergisi ilk defa 1840 da, “Mııjesle Kıraliçe Victoria’nın tayyör ve rob • terzisi” Eüsvard Minlster tarafından yayınlanmıştır. Şimdi magazin şeklinde iki ayda bir çıkmaktadır. “Tailor and Cuttor” haftalık gazetesi, terzilik ticaretinin en ileri gelen urganlanııdandır.
Bu dergilerde çalışan muhabirler, gelecekteki moda değişikliklerini e-sas itibariyle, terzilik çevrelerinde dolaşmakla öğrenirler. Tabiatiyle bu alanda özel tecrübe sahibi olmaları şarttır. Bazı dergiler “yüksek muhitler” denilen çenelerde dolaşan amatörlerin hizmetlerinden de dalanırlar. t .
Bir muhabir, yaklaşmaKta olan bir moda değişikliğinin ilk iş’arını, bir dokuma fabrikasını veya bir büyük kumaş mağazasını ziyaret ettiği sırada görebilir. Bazı hallerde moda lanse eden terziler veya gömlek-çller venl stil blı* giyim eşyasını sosyete muhitlerinde tanınmış kimselere giydirmekle piyasada tuttururlar.
J E. I AÎRBAİKN
tekrarladılar:
zat Grenvlle ti-Sesten Laherad kafese koymak
meye ikna için tasarladığım plânı anlatacaktım. Plân şudur: Yanımda birini getirdim; getirdiğim şahıs fakirlerden istediğimizi yaptıracak tok mahlûktur. Cemiyete bir dakika sonra takdim edeceğim bu şahıs fakirler üzerinde öyle bir tesiri, ikna kudretini haısdır ki onlara dilediğini derhal, zorluk çekmeden yaptırır. O meşhur bir şahsiyettir: hepiniz tanırsınız ve kendisini görünce fukaranın bütün mukavemet kuvvetim kaybedeceğini anlara-hız.
Cenıaat haykırmıyor:
— Kimdir? Nerede bu adam?
Borjiya üç defa, fasılalı surette avuçları-vurdu. Üçüncü vuruş henüz işıtilmışti ki
na
ağaçlığın arusından biri fırladı; meydanlığa doğru yaklaştı
Ortaya çıkan bu adamı görür görmez tutunduğum daldan az daha tepe taklak yeıe yuvarlanacaktım, Hayret! Suikastçılara doğru yürüyen bu adam îsa idi. İsa'nın tâ kendisi... O sarışın yo tatlı yüzlü İsa!
— İşte o “Zatiâli,,! lşto beklenilen insan! Borjiya böyle söyledi ve parmağiyle İsa'yı gösterdi.
Hiç beklenmiyen o “zuhurat,, karşısında comiyet-l hafiye mensupları havf ve haşyete kapılarak feryada, kaçışmaya koyuldular. Fakat Seznr Borjiya bir kahkaha tutturdu:
— Muhterem efendiler! Korkmayınız. Dostum Sosten size bir fenalık yapacak değildir.
Hazinin hayretler İçinde
— Sosten! Sosten mi?
— Evet, efendilerim! Bu yatrosunun sabık baş aktörü cenaplarıdır. Safdil fakirleri
için İsa rolünü lütfen kabul buyurdular.
Sahte peygamber, “r,, lcri eski zaman aktörleri gibi ağzında yuvarlıya yuvarlıya konuşarak tasdik etti:
— Evet, efendiler, kendimi övmek için değil, sırf teminat vermek için arzedtyim ki bu rolde eşim, menendlm yoktur. Aynı rolü müteaddit defalar Grenelie tiyatrosunda ve taşra turnelerimde kemali muvaffakiyetle yaptım. Hattâ meşhur büyük Coquelin*in bendenizi kıskanmak suretiyle İltifatlarına nail oldıım.
(Devamı var)
a
yarı fay*

ru »«■"
Hicrî 1950 Rumî
O. Evvel MART Şubat
24 13 28
1369 Pazartesi 1365
EZASI
VASATİ
VAKİT
Güneş 6.17 12.05
ÖCle 12 24 c.ıo
İkindi 15.43 0 3ü
Akşam 18.15 12.00
Yııtsı 19.42 1.30
İma t»k 4,38 1(124
13 Mart 1950
-YENİ İSTANBUL —
Sayfa 5

Haftanın İktisadî hâdiselerine bakış Avrupa tediye birliğinin kurulma ihtimalleri kuvvetti — Avrupa Iktfaadl İşbirliği ve dünya ticaret aerhestfal — Rııble, Doğu Bloku parası — .Milletlerarası ticari ve mali faaliyet — Serbest ithal rejimi mevzuu etra-fıııda — h ve işçi dâvasının memleketimizde ehemmiyet kazanması — Türkiye İle İsrail Devleti araaıııda ticarî ^akınlaçma — Harici ticaret m Lines e betlerimiz ve Sanayi Bankasının faaliyete başlaması.
BUNDAN evvelki İktisadi icmallerimizde ehemmiyetle tilerinde durduğumuz Avrupa Tediye Birliği projesinin nihayet tahakkuk etmek üzere olduğu haberini hafta içinde almış bulunuyoruz. Her şeyden önce, milletlerarası iktisadi hadiselerin -en mühimlerinden biri olan bu teşekkülün meydana gelmesinde büyük rol sahibi M. Sticker’ in bu sahadaki ara bulucu faaliyetini övmeden geçemiyeceğız.
Gelen haberde, tarafların bu mevzu etrafında bir anlaşmaya vardıkları ve “İngiltere ile Almanyanm da birliğe dahil olacaklarına muhakkak nazariyle bakıldığı” bildirilmektedir.
Ancak Avrupa tediye birliği meselesinde prensip üzerinde varılan bu iştirak karan, bazı teknik teferruatın yerine getirilmesinden sonra tamamen tahakkuk edecektir.
Aynı mevzuda, Avrupa İktisadi İşbirliğinin dünya ticaret serbestlal rejimi karşısındaki durumunu belirten İngiliz görüşleri de, Avnçpanın iktisadi kalkınması dâvasında milletlerarası ticaret serbestlslnin ehemmiyetli rolü üzerinde durmakta ve alâkadar memleketlerin istihsali durdurmamak ve dünya ticaretini sekteye uğratmamak şartiyle, bu şekilde doğacak 270 milyon nüfuslu tek bir ekonomi bölgesinin büyük faydalar bağlıyacağını belirtmektedir.
RUBLENİN Doğu blokunun parası olacağı hususunda dolaşan haberler haftanın dikkati çeken hâdiselerinden olmakta devam ediyor. Geçen haftaki icmalimizde rublenin altın esasına dönüşü üzerinde durmuş ve bunun, iktisadi olmaktan ziyade, siyasi bir takım neticeler doğurabileceğine İşaret etmiştik. Hafta İçinde, Sovyet Rusyanın altın esasına dönücünden, rublenin Doğu bloku parası olacağı neticesinin doğacağını bekllyenler bulunduğunun açıklanması, yukardakf kanaatimizi teyit etmektedir. Sovyet Hülyanın Batı bloku karşısında, ve bilhassa Avrupa tediye birliği kurulduktan sonra, esasen müdafaa ettiği Doğu bloku fikrini, bir de, rubleyi esas alan tek bir para rejimi ile takviye etmek istlyeceği kuvvetle beklenebilir.
Milletlerarası İktisadî münasebet faaliyetlerinin geçen hafta hayli hareketli oluşu nazarı dikkati çekebilecek mahiyettedir. Nitekim bu cümleden olmak üzere, hafta başından itibaren, Batı Almanya - Mısır ticaret görüşmelerinin nihayetlenmek üzere olduğunu, 4 üncü nokta programın.v Afrikaya da tatbik edilmesi hususunda Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığının tebliğinde bazı fikirlerin ileri sürüldüğünü, Batı devletlerinin hayat seviyelerini yükseltmek hususunda bir anlaşmaya vardıklarını, In-gilterenin kömür İhracatını kuvvetli dövizi olan memleketlere artırdığını, Kanadanın Türldyeye maden direkleri ihraç edeceğini. Yugoslavya ile Yunanistan arasında demiryolu münakalesinin tekrar başlaması için müzakerelere girişildiğini. Batı Al-manyanın Milletlerarası Tediyeler Bankasına gireceğini, Pakistanm ticaretini genişleterek Türkiye ile de anlaşacağını ilh. zikredebiliriz.
MEMLEKETİMİZİN hafta içinde şahit olduğu mühim iktisadi hâdiselerden biri, hiç şüphesiz. serbest ithal rejimi etrafında şehrimiz Ticaret Demeğinde yapılan toplantı ve burada, serbest İthal rejiminin ne suretle IşHyeceğl hususunda Dış Ticaret Dairesi Başkanı tarafından verilen izahattır.
Serbest ithal rejiminin, dış ticaretimizin ancak yüzde 26 sini teşkil e-deceğini açıklayan başkan, listenin tanziminde sanayi ihtiyaçlarımızın ön plânda tutulduğunu söylemiş ve yüzde 50 ithal listesinin icap ederse yüzde 75 nlsbetine ve daha fazlasına çıkarılabileceğini İlâve etmiş ve 19 millet arasındaki borç ve alacak münasebetlerinin takas odası mahiye-
tinde olan bir enstitü tarafından tanzim olunacağına işaret etmiştir.
Dış Ticaret Dairesi Başkam ayrıca, basın toplantısında, ihraç mallarımızın dünya fiyatlarına uymak zaruretinde olduğuna temas ederek, takasa gidılmiyeceğinı açıklamış ve ithal listeleri tanzim edilirken mesleki teşekküllerin de fikirlerinin alınacağını belirtmiştir.
Haftanın mühim iktisadi faaliyetleri meyanmda. iş ve işçi dâvasının halli hususunda, memleketimizde alınan tedbirleri ve varılan kararları zikretmemiz icap eder. Bu mevzuda ilkönce. İşçi Sigortaları Kurumu Kanununda yapılacak tadilât Büyük Millet Meclisince kabul olunmuş ve işçi sigortaları konusunda kurumun yeni vazife ve salâhiyetleri genişletilmiştir. Sonra, işçilere ücretli hafta tatili veya ücretli senelik izin meselelerini konuşmak üzere Çalışma Bakanlığı ile temasa geçilmiş ve nihayet iş ihtilâflarının önlenmesi hususunda danışma komisyonlarının kurulmasına karar verilerek bunların îş ve İşçi Rulma Kurumunun teklifi ve Çalışma Bakanlığının tasvibi ile takarrür edeceği esası kabul o-lunmuştur.
tş ve işçi dâvalarının ehemmiyet kazandığı, meselâ îngilterede iş veren ve işçiler arasındaki ihtilâfların hallinde büyük bir rol oynayan karma istişare komisyonlarının müsmir neticeler aldığı bu günlerde, memleketimizde de ış ve işçi dâvalarının Ön plâ'na alınması, sanayileşme hareketimizin âtisi için ümit verici faaliyetlerdendir.
İsrail Elçiliği Basın ve Ticaret Müşavirinin Türkiye ile İsrail devleti arasında aktcdilecek ticari anlaşma İçin yaptığı açıklama da haftanın memleketimiz bakımından, dikkati çeken iktisadi hâdlselerlndendir. Müşavir. iki memleket arasında bir ticaret muahedesi akdinin, Türkiye ve îsraılin ilerdeki mübadele imkânlarına sağlayacağı büyük faydaları üzerinde durmuştur.
TİCARÎ münasebetlerimizin hariçle olan durumuna gelince, diyebiliriz ki. memleketimizin istihsal ve ihracat faaliyeti, hafta i-çinde. oldukça canlı bir durum ar-zetmıştir. İstihsal mevzuunda, haş-ta, dünya tütün istihsalinde Amerika. Çin, ve Japonyadan sonra dördüncü geldiğimizin açıklanması, dünyanın bellibaşh tütün müstahsilleri arasında olduğumuzu gösterir. Yine bu mevzuda. Türk tütün ortaklığının son şeklini aldığını, balık işlerinde Ofisin önümüzdeki iki ay içinde tet-kikatını bitirerek fiilen faaliyete geçeceğini; Bursa. Trabzon, Yenice, Kocaeli, Geyve ve Karamürsel tütün piyasalarının da açılmış bulunduğunu. Seyhan barajı projesinin tamamlanmış olduğunu, haftanın istihsal faaliyetlerine misal olarak zikredebiliriz.
Yabancı memleketlerle olan ticaret münasebetlerimize gelince, haftanın bellibaşb faaliyetleri arasında, In-gilterenin yurdum uzdan 1 milyon liralık tütün satın aldığı ve halılarımıza badema lisans vermeye razı olduğu, Anıerikaya bu sene ihraç edilecek kromların satışını organize etmek İçin Etibarık ticaret müdürünün Amerikaya gittiği, tüccarlarımızdan birçoğunun bilhassa Cenubi Amerika İle çalışmak Üzere dış ülkelerden sipariş almaya gitmek İçin müracaatta bulundukları hatırlatılabılir.
Aynı zamanda, Türkiye Sınai Kalkınma Bankasının da hafta sonunda resmen faaliyete geçtiğini ilâve ederek. bu mühim iktisadi hâdisenin memleketimiz sanayiinin kalkınmasında oynayacağı çok faydalı rol üzerinde durmuş ve hafta içinde milletlerarası sahada ve memleketimizde cereyan eden mühim iktisadi vakıaların umumi tablosunu tamamlamış oluruz.
YENİ İSTANBUL
Birleşmiş Milletler Avrupa Bölgesi Haberler Servisi bildiriyor
Avrupa ham çelik istihsali
1949 yılında yüzde 16,5 nisbetinde bir
artış kaydedilmiştir
Avrupa memleketleri (Sovyet Rusya hariç! 1949 yılında takriben 55 milyon ton ham çelik ve yüksek fırınlar için demir mahlûtu istihsal etmişlerdir. Birleşmiş Milletlerin Avrupa Ekonomik Komisyonundaki çelik komitesine verilen adetlere göre, 1949 hanı çelik istihsali 1948 senesi-ninkini 7.8 milyon ton geçmektedir; bıı tahminen yüzde 16.5 nisbetinde bir artıştır.
Belçika» Lüksemburg ve İtalya haricinde bütün diğer Avrupa devletlerinde 1948 e nazaran 1949 da dn-ha fazla ham çelik istihsal olunmuştur. İtalyada hidroelektrik enerji noksanlığı. Belçika ve Lüksemburg' da siparişlerin azlığı bu neticeyi doğurmuştur.
Başlıca büyük çelik müstahsili devletlerin durumları aşağıda görülmektedir;
İNGİLTDERE; Bu memleketin demirli maden İstihsali rekor adetlere yükselmiştir. Ham çelik istihsali 1949 da takriben 16 milyon tona kadar yükseliyordu. Bu miktar 1948 istihsalinden yüzde 4.5 fazla ve 1936-1938 seneleri vasatisinden ise yüzde 32,7 fazla idi. Yüksek fırınlar için çubuk halindeki font ve dcnıir mahlûtu istihsali 1949 da takriben 10 milyon tonu buluyordu, Bu miktar 1948 istihsalinden yüzde 2,3 fazla ve 1936 -1938 seneleri vasatisinden ise yüzde 24 fazla idi.
BİRLEŞİK AMERİKA ve SOVYET RUSYADA: 1949 da Amerikan hain demir istihsali takriben 71 mll-
S*t IUIAk.
r1-»
Kısa haberler
.Marshnll Plânı Kanununda mühim bir tâdil teklifi
Ar Waahlngton, 12 A.A. (United Press ı — Kongre kaynakları tarafından dtın bildirildiğine göre. Ayan üyesi Tom Connallv'nm İktisadi İşbirliği İdaresine önümüzdeki hafta teklif etmek niyetinde olduğu değişiklik vasıtasiyle. In-gilizlerin petrol ithal etmeleri ve Marshall Yardımı da almaları mümkün olabilecektir.
Tom Connully, İktisadı İşbirliği 1-daresinin Marshall Plânından istifade eden memleketlerin ticaretlerinde Birleşik Amerika aleyhine hır bir tercih yapainıvacaklaı ı yolundaki maddesini değiştirtmeye çalışacağını cuma günü bildirmiştir Birleşik Amerikanın resmi bir şahsiyeti tarafındım bildirildiğine göre. Connaliy nin teklif edeceği değişikliğin aleyhinde bulunan hükümet kendisine böyle bir teklifin diğer kongre âzalarının da değişiklik teklif etmelerine yol açacağını ve boylere iktisadi İşbirliği İdaresi Kanununun tatbik edilemez bir hale geleceğini bildirecek' tir.
Hoffmnıı, tngllieroyi İkaz ediyor
★ Brazzaville, 12 (Y1RS) — Bugün bir açıklamada bulunan Marshall Plânı idarecisi Paul Hoffman. In-gilterenln Avrupa memleketleriyle işbirliği yapmadığını işaret ederek şunları söylemiştir:
İngiltere. Avrupadaki Marshall Plânı memleketleri gibi gümrük resimlerini indirmeye gayret etmezse, Marshall Yardımının bir kısmını kaybetmek tehlikesiyle karşılaşabilir.,,
Mısır, patates ihraç etmiyor
Ar Kahire. ıReuter - Hususi 1 — Evvelce yapılan il.nın hilâfına olarak. Mısır Umumi İhracat Kontrol Bürosu, ihracatçılara yeni mahsulden ihraç edilmek üzere artmış bulunan patateslerin sevkedileml-yeceğlni bildirmiştir.
yon ton metrigne’yi bulmuş, yüksek fırınlar için çubuk halinde dökme font ve demir mahlûtu istihsali ise takriben 55 milyon tona yükselmiştir.
Halbuki Sovyet Rusya ham çelik istihsali 1949 da takriben 21 milyon tona yükselmiş ve yüksek fırınlar için çubuk halinde dökme font ve demir istihsali ise takriben 17 milyon tona çıkmıştır.
Yukardaki büyük çelik müstahsili memleketlerle birlikte (Rusya hariç! 16 devlet, mümessillerini Avrupa E-konomik İşbirliği Çelik Komitesinin 6 inci toplantısına yollamıştır. Bu devletler. Avusturya. Belçika. Danimarka. Birleşik Amerika. İngiltere. İsveç, İsviçre, Çekoslovakya ve Yu-goslavyadır. Ayrıca Milletlerarası İş Bürosu da komitede temsil olunmuştur.
Çelik Komitesi, demir sanayiinin üç esaslı iptidai maddesi olan. kok. demir hurdası ve demir madenini temin etme ihtimallerini gözden geçirecek ve vaziyeti karşılamak için a-lınması ihtimal dahilinde olan tedbirler hakkında kararlar alacaktır. Ayni zamanda çelik mevzulyle alâkadar istatistikleri tahlil edecek ve bir çelik istatistik bülteninin muntazam neşri çarelerine bakacaktır. Nihayet, mümessiller komitesinin ilerdeki çalışmalarının programını tanzim edecek ve Avrupa Ekonomik Komisyonunun 5 inci toplantısı için bir rapor hazırlıyacaktır.
hrailin Almanya ile ticaret mübadelesine tein verilmiyor
A- Hayfa, 12 A.A. (AFP) — Ticaret Odasının sorusuna. Dışişleri Bakanlığı Ticaret Dairesinin; "Almanya ile hiçbir ticaret mübadelesine izin verllmlyecek fakat Japonya ile bu gibi mübadeleler yapılmasına izin verilecebihr.” Cevabı verildiği bugün Hayfada öğrenilmiştir.
Pamuk, Amerikan zirai İhraç mallarının başında geliyor
Ar Washlngton, (UStS) — Amerikan Ticaret Bakanlığına göre pamuk. Anıorikadan ihraç edilen zirai maddelerin başında gelen buğday ve buğday ununun yerini alnııştıı. Alınan son rakamlar 1949 senesi ekim ayının başından aralık ayının sonuna kadar ihraç edilen 179.200.000 dolarlık buğday ve buğday ununa mukabil 254.600.000 dolarlık pamuk ihraç edilmiştir. Bu pamuklar beheri brüt 225 kiloluk balyalar halinde 1.577.000 balya ihraç edilmiştir.
l'luslıiraraM bir Ingiliz lirası tesisi teklif olunuyor
Ar Londra, 12 (Nafen) — Sunday Times gazetesinin diplomatik muhabiri yazmış olduğu bir makalesinde uluslararası bir İngiliz lirası tesisi hakkında etütlerdin yapılmakta olduğunu bildirmektedir. Yazıya ilâve olarak muhabir şöyle demektedir
"Ingiliz Hükümetinin böyle bir harekete teşebbüsünün Avrupa Birliği tediye muvazeseneslne büyük yanlımı görülecektir. Avrupa Yardım Birliğine dahil memleketler tediynt sahasında çok gnçlük çekmektedirler. Bununla bu güçlük ortadan kalkmış olacaktır. Bu teşebbüsün gayelerinden biri de ellerinde İngiliz lirası olan memleketlerin bu İngiliz liralarını altın veya dolar mukabilinde çıkarmak islemelerine mâni olmaktadır.,,
Tütüncüler heyetinin Ankaradaki temasları I
Mısır piyasası, Yunan tütünlerini abyor
Ankara (Hususi muharibimizden) — 1949 Ege tütün piyasasının kapanmasından sonra yeni sene için ihracat imkânları araştırılmasına başlanmıştır. Bu arada tütüncüleri endişeye düşüren bir hâdise olmuştur. Geçen sene 24 milyon lira değerinde 5.5 milyon tütünümüzü almış olon Mısır piyasaları Yunanistana teveccüh etmeye başlamışlardır. Bu hâdise tütün ihracatçılarını ziyade/ siyle telâşa düşürmüş ve dün Tütüncüler Birliği, Ticaret Bakanlığı Müsteşarı ve Dış Ticaret Dairesi Reisini ve diğer ilgili memurları ziyaret ederek duruma, Bakanlığın dikkatini çekmişlerdir.
Heyet başkaniyle görüştüm. Vaziyeti şu şekilde hulâsa etti:
— tngilteredeki son devalüasyondan sonra, Yunanistan da buna iştirak etmiş ve parasını düşürmüştür. Yunanlılar ayrıca tütüncülerine yeni primler vermek suretiyle de desteklemişler ve fiyatlarını bir hayli düşürerek Mısır piyasalarına ucuz tütün arzetmeye başlamışlardır. Bizim öğrendiğimize göre Mısır alıcıları Yunanistana iki bin ton tütün sipariş etmiş bulunmaktadırlar.
Kendileriyle rnal mübadelesi yaptığımız piyasalarda bu tehlike bir dereceye kadar daha az tehlikeli ise de Mısırdan tütüne mukabil başka şey ithal etmediğimiz ve sadece para aldığımız için herhangi bir tazyikte bulunmamız İmkânsız veya güçtür. Onun için Bakanlığın dikkatini çekmeye geldik.”
Heyet, tütün fiyatlarının indirilmesi teklifinde bulunmuş ve devletin takas yoliyle ve diğer yollarla tütüne bu sene müdahale etmesi lüzumuna işaret etmiştir.
İhracatçılar, evvelce yükseltilmiş olan ve bu yüksek fiyatlara alıştırılmış olan müstahsilin, önümüzdeki yılda fiyatları indirmek hususunda büyük sıkıntılarA duçar olacağını şimdiden bildirmekle mesuliyetin kendilerinden kalktığını beyan etmişlerdir.
Kocaeli tütün piyasası açıldı
Ankara 12 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Buraya gelen haberle* re göre açılmış bulunan Kocaeli tütün piyasasında 10 milyon kilo civarında olan yeni yıl rekoltesinin kısa bir zamanda satılacağı anlaşılmaktadır.
Tekel tdareşl bütün tütün mahsulünü alAcağıns dair garanti vermiş olduğundan müstahsil piyasaya daha emniyetle katılmaktadır. Açılış gününde teşekkül eden fiyat 280 kuruş ise de gün geçtikçe normal fiyat teessüs etmiş ve bugün 205 - 220 kuruşta karar kılmıştır.
i*
Tohumlama suretiyle
orman yetiştirilecek
Ankara 12 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Ormanlarımızın korunması yolunda alınan tedbirlere ilâveten Orman Genel Müdürlüğü yangın vesair sebeplerle harap olmuş binlerce hektarlık ormanlık bölgenin ağaçlandırılması ve bu ağaçlandırmada kullanılan tohumlama metodunun yeniden orman yetiştirilmesinde de tatbik için hazırladığı programı gerçekleştirmeye çalışmaktadır. İlk olarak biri Balıkesir ilinin Balya ve diğeri Balyaya 15 kilometre mesafede bulunan Müatecaplı köülünde olmak Üzere ıkı büyük Tohumlama ve Islah İstasyonu açılmıştır. Genel MÜ-uürlük bütün yurtta yangın bölgesi crmanların mesahasını tespite başlamıştır. Birkaç halta süregek olan bu tespit işini mütaakıp derhal tohumlama işine başlanacaktır.
Ticaret Odasının yayınladığı geçinme endeksi
Ocak ayında hayat pahalılığı, 1949 yılı mayısına nazaran yüzde dört nispetinde ucuzlamıştır
Ticaret Odaaı tara/ınduıı hayat. pahaMtği hakkında her ay taaxim edilen geçinme endekslerine göre, vaziyet çu durumu arzetmektcdır:
İstanbul geçinme endeksinin gıda maddeleri grupu endeks sayıları 1914 yılı 100 olduğuna göre, 4709 ve İkinci Dünya Harbinden evvel normal bir yıl telâkki olunan 1938 e nazaran da 512,1 dlr. Mezkûr sayılardan anlaşılacağı üzere gıda maddeleri birinci harpten evveline kıyasen kik yedi ve 1938 yılına nispetle de beş mislinden fazla artmış olarak kabul edilebilir.
Gıda maddeleri grupunda. geçen yılın kasım ayından itibaren, her ay hafif bir artış görülmektedir. Aylar arasında tesblt edilen artış nispeti yüzde iki üç gibi küçük bir değer taşımaktadır. İstanbul geçinme endeksinin gıda masrafları grupunun geçen aya ait endeks sayıları 1914 esasına göre 1611 ve 1938 yılı 100 olduğuna nazaran da 501,5 idi. Mezkûr sayılan dan anlaşılacağı üzere, ocak avında kaydedilen yükseliş bir ay evveline nazaran yüzde iki civarında bulunmaktadır. Mukayese geçen yılın ocak ayı ile yani bir sene evvelsi ile yapı* lacak olursa. 1950 ocağında gıda maddeleri fiyatlarının daha yüksek olduğu anlaşılır. Çünkü; 1949 yılı o-cak ayı endeks sayısı 1938 yılı 100 olarak alındığına göre 495,7 idi. Halbuki; 1050 yılı ocak ayının yükseliş
Manilla Ticaret Odaları Kongresi
Konferansa iştirak edecek Amerikalılar şehrimizde
bulunuyor
Filipin adalarında Manilla şehrinde toplanan beynelmilel genç iş adamları ticaret odalan beşinci konferansına iştirak eden delegelerden üçü kAdın olmak üzere 12 Amerikalı dün sabah hava yoliyle şehrimize gelmişlerdir. Ekserisi fabrikatör ve tüccarlardan mürekkep bu heyet bugün uçakla Amerikaya döneceklerdir. Milletlerarası genç iş adamları arasında dostane ve ekonomik münasebetler tesis ile daha iyi İş imkânları ve geniş çalışma sahaları sağlamak gayesiyle kurulmuş olan bu teşekküle Türkiye dahil bulunmaktadır. Kurumun ikinci başkanı Paul Moro birkaç güne kadar şehrimize gelerek TUrklyenin de iştirakini sağlamak için iş adamlarımızla ve İlgili makamlarla temas edecektir.
Mersin limanıno gelen mallar
Adana 12 »Hususi muhabirimizden! — Harpten sonra ilk defa olarak bir Alman vapuru Mersin limanına gelmiştir. Vapur 1300 ton çimento ve kimyevi gübre getirmiştir.
Mersin limanının ıslahı
Ankara 12 (Hususi muhabirimizden) — Mersinde liman tesisleri vücuda getirmek maksadiyle teşekkül eden komite Mersin Ticaret Odasında bir toplantı yapmıştır. 2,5 saat suren bu toplantıda liman meselesine dair yazı ve raporlar incelenmiş, mevcut iskelelerin ve tahmil tahliye vasıtalarının durumu gözden geçirilmiş, Başbakanlık ve Ulaştırma Bakanlığı nezdlnde teşebbüse geçilmesi kararlaşmıştır.
Tütüncülere kanaviçe tevzii
Ankara, 12 (Hususi muhabirimizden! — tütüncülere tevzi edilecek kanavlçenin dağıtılmasında resmi makamların gecikmiş olması yüzünden ihracat yapan firmalar sıkıntıya düşmüşlerdir. Türüncüler Birliği Reisi bugün, Bakanlık ileri gelenleriyle temas ederek kati emrin verilmesini talep etmiştir.
sayısı 512,1 dlr. Bu rakamlardan anlaşılacağı üzere gıda maddeleri fiyatlarında. geçen seneye nazaran, yüzde üçten fazla bir Artış var demektir.
1940 yılı içerisinde gıda maddelerinin en yüksek seviyeyi işgal ettiği ay mayıs ayıdır. Mezkûr ayda, yiyecek ve içecek maddeleri grupunun endeks sayısı 1914 e göre 4897 ve 1938 yılı 100 olduğuna nazaran da 532.5 idi. Bu hale göre; 1950 yılının ilk ayında, geçen senenin mayısına nazaran yüzde dört civarında bir düşüklük müşahede olunmaktadır.
İstanbul geçinme endeksinin ikinci grupu, ailenin yâkma, aydınlama ve temizleme maddelerine tahsis e-dilmiştir. Mezkûr grup beş maddeden terekküp etmekte ve su ile elektrik resmi fiyatlarla satıldığından fazla tahavvülât görülmemektedir. Maamafih. yakacak maddelerini ihtiva etmesi dolayısiyle. mevzuu bahla grupta kış aylarında bir yükselme görülmesi tabii İse de başlangıçta kışın hafif gitmesi ve bilâhare de ihtiyacı karşılayacak stokların bulunması dolayısiyle bu grupta ocak a-yında hiçbir değişiklik görülmemiştir.
Sanayi bankası hazırlıkları
Johnson, bu bankada Amerikalı mütehassısların da çalışacağını
söylüyor
Sanayi Bankasının kurulması işi hakkında şehrimizdeki bankacılarla bir müddetten beri temaslar yapmakta olan beynelmilel Banka temsilcilerinden Johnson ve Daımond dün akşam ekspresle Ankaraya hareket etmiştir.
Kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza Johnson şunları söylemiştir.
**— Sanayi Bankasının kurulmuş olmasından çok memnunum, Türkiye tu sayede faydalı bir müessese kazanmıştır. Bu akşam Ankaraya harekette hükümet adamlarınızla son bir görüşme yaparak yarın döneceğim. Çarşamba günü Amerikaya gidiyorum. Bankanın teknik işlerinde çalışmak üzere Am erik ad an bazı mütehassısların gelmesi hususunda hükümetinizden müsaade istiyeceğlz.,,
Milletlerarası Ticaret Odası Türkiye Komitesi
Merkezi Parlste olan Milletlerarası Ticaret Odası Türkiye Komitesi bugün Ticaret Odasında bir toplantı yapacaktır. Toplantıda komitenin faaliyete geçmesi için de, bir heyet tarafından nizamnamede yapılan tadilât müzakere edilecektir.
Hayvancılığı teşvik
Ankara, 11 (Hususi) — Hayvancı lığı teşvik İçin yurdumuzun 60 yerinde ehil hayvan sergisi açılmış, bu sergilere 6877 baş koyun, sığır, at ve keçi iştirak ettirilmiş ve bu sergilerde derece alan 2355 baş hayvan sahibine 100,000 lira ikramiye verilmiştir.
Balıkçılık için 3 mütehassıs getirtiliyor
Ankara, 12 (Hususî muhabirimizden! — Muhtelif Avrupa memleketlerinden memleketimize balıkçılıkla ilgili ilmi etütleri yapabilecek üç mütehassıs angaje etmek üzere Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Muavinlerinden biriyle bir organizatörden mürekkep heyet bugün Av-nıpaya hareket etmiştir.
I İCARET Borsasına dahil olan maddelerin durumunda fiyat ve muamele bakımından geçen haftaya nispetle bir fark olmadığı anlaşılmaktadır. Fındık istisna edildiği takdirde, diğer maddelerin durgun bir devre geçirdiği tüccarın bu gibi işlerden ziyade önümüzdeki mahsul senesi için hazırlıklara giriştiği görülmektedir. Bunlardan tiftik mahsulü hakkında kırkım mevsimi gelmeden katı denilecek derecede tahminlere girişmek doğru değildir. Böyle olmakla beraber, istihsal bölgelerinde hayvan telefatının mevcut olmaması yolundaki haberler, tiftik mahsulünün de bol olabileceği hak-kında bir fikir vermektedir.
İhracat vaziyetine gelince, dış piyasalarda ham madde fiyatlarındaki gerilemeler, rekabetin artışı, alıcıları ucuz mal almaya sevketmektedir. Ticaret Borsası, aylık bir raporunda bu hâdiselerden bahsederken, önümüzdeki istihsal senesinde, tacirlerimizin ihraç mallarımızın kâr hadlerini, maliyet fiyatlarım indirmelerinden başka çare olamıyacağını, bilhassa zürradan mal satın alındığı zaman, temizlik ve kaliteye ehemmiyet vermelerini alâkadarlara tavsiye etmektedir. Demek oluyor ki, önümüzdeki ihracat mevsimine girerken, zürraımızın, tacirlerimizin dünya piyasalarını gözönünde tutmaları ve ona göre hareketlerini ayar etmeleri lâzımdır. Zira bu sene fasulye de olduğu gibi, ihracat maddelerimizin, dünya rekabeti karşısında elimizde kalmak ihtimali çok kuvvetlidir. Bu pahalı malların, harp yıllarında alışıldığı üzere takas suretiyle, sürümüne çareler aramak da artık imkânsız görünmektedir. Dün, Dış Ticaret Dairesi Başka-nının gazetemizde çıkan etraflı izahatına burada işaret etmekle iktifa ediyoruz.
İstanbul :
Yukarıda yazdığımız gibi, hafta, içinde fındık piyasası sağlam durumunu muhafaza etmekteydi. Hafta
İstanbul ve İzmir’de haftalık piyasa vaziyeti
sonunda en yüksek fiyat 187 kuruş olmuştu. Şimdiye kadar 35.000 ton olan iç fındıktan, 23.000 tonunun ihraç edildiği anlaşılmaktadır. Trabzon hususî iktisat muhabirimizden, hafta sonunda borsa kapandıktan sonra aldığımız bir telgrafa göre, Trabzon bölgesinin 24 milyon tondan ibaret olan kabuklu fındık rekoltesinden yalnız altı milyon ton kadar bir stok mevcuttur. Trabzonda hafta sonu fiyatları kabuklu %50 randımanlı, tombul fındık için 85 ve sıra kontrollü iç fındık için 174 kuruştur.
Mevsim başında ceviz de fındık gibi hararetli istekler karşısında kaldığı halde, son zamanlarda bu isteklerin azaldığı görülmüştür. Evvelce de yazdığımız gibi, rütu-bet nispetlerinin satış şartlarına uygun olmaması, alıcı memleketlerde şikâyetlere meydan vermesi, bu isteklerin azalmasında başlıca bir âmil teşkil etmektedir. Ticaret Borsası, ceviz ihracatçılariyle Ticarî Tahliller Laboratuarı şeflerini bir toplantıya davet ederek, şikâyetlere mahal vermiyecek bir şekilde rütubet nispetinin tâyini için etüdler yapmaktadır. Fındıkta olduğu gibi cevizde de aranılan ihracat vasıfları tâyin ve tesbit edilerek, bunlara riayet temin edildiği takdirde, bu mahsulümüzün de dünya piyasalarında daha çok rağbet görmemesi için başka bir sebep kalmıyor.
Yağlı tohumlar grupuna gelince, hafta içinde susanı, keten tohumu gibi maddeler üzerinde mahdyt. miktarda muamelelerin cereyan ettiği görülmüştür. Yukarıda da tebarüz ettirdiğimiz gibi, dünya piyasalarında bu maddelerimize karşı kuvvetli rakipler bulunmaktadır.
Bern Ataşemizden, Ticaret Odalanua gelen bir ra
porda Siam susamlarının lsviçrede fiyat bakımından sürüm temin ettiği, bu malın Cenova’ya 50 kuruşa teslim edildiği bildirilmektedir. İstanbul Borsasında susanı fiyatı ise 81 kuruştur. Keten tohumu için de aynı şartlar mevcut bulunmaktadır. Bu mal, Ticaret Borsasında 43 kuruşa kadar muamele gördüğil halde, Habeş mallarının, Akdeniz limanlarına 39 kuruşa teslim edildiği, gelen haberlerden anlaşılmaktadır.
Görülüyor ki, yağlı tohum satışlarında, dış pazarlarda rekabet edebilmek için, Çin, Siam, Habeş fiyatlarının hizasına inmek lâzımdır. I
Adana hususî iktisat muhabirimizin hafta sonunda bildirdiğine göre, keten tohumu piyasasının vaziyeti bahsettiğimiz şekildeki maliyet politikasına tamamiyle tezat teşkil etmektedir.
Muhabirimizin yazısına göre, Adana çiftçisi, keten tohumu fiyatlarının 40 kuruştan aşağı düşmesinden dolayı, bu maddenin ziraatiyle uğraşmakta artık bir fayda görmemektedir. Bu haber, bizi ziraat politikamız hakkında esaslı etiidlere ne kadar ihtiyaç olduğunu; dünya piyasasında rekabet edebilecek ve müstahsiline faydalı olacak ziraat maddelerinin tesbit ve mahalline göre tertip edilmesinin, artık kaçınılmaz bir zaruret haline geldiğini; bu işteki her ihmalin müstahsili şaşırtmak ve elinde malı ile kalmak tehlikesinden başka, serbest ticaret esaslarına giden dünya karşısında ihracat politikamızı da zor durumda bırakacağını, belirtmek isteriz.
îzmir :
İzmir Ticaret Borsasında uzun zamandan beri gevşek bir durum arzeden çekirdeksiz kuru üzüm, Tarım müdahale mubayaasının başlamasiyle, hafta sonunda bu gevşeklikten kurtulmuş ve fiyat gerilemesi de durmuştur. Müdahale mubayaası, istihsal mıntakalarında ortak olmıyan müstahsillerin kooperatiflere teslim ettikleri dokuz numara üzüme 52 kuruş avans ödenmesi suretiyle yapılmaktadır. Üzümler, îzmirde teslim edildiği takdirde nakliye karşılığı olarak 1 kuruş ilâvesiyle 53 kuruş ödenecektir.
İleride üzümlerin tasfiyesi sırasında müspet fiyat fakı hâsıl olursa, bunun tamamı müstahsile ait olacaktır. Zarar halinde ise müstahsile rücû edilmiyecek, bu zarar, Kooperatifler Birliğinin ihtiyat akçeleriyle karşılanacaktır. Muhtemel zararın bu şekilde karşılanmsı, kooperatif ortakları nezdinde üzüntü yaratmıştır. Haftanın son günü Tekel idaresi de İzmir Ticaret Borsasıu-da alıcı vaziyetine geçmiştir. Diğer taraftan Kuru Mey-va ihracatçıları Birliğini temsilen Ankaraya gitmiş olan üç kişilik heyet, Izmire dönmüştür.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, takasa yol açan teklifleri reddetmiştir. Şimdiki halde Karabük tesisleri taksitlerinden tahassul eden ve iizüm, tütün ve fındık mubayaasına tahsis edilmiş bulunan, Merkez Bankası nezdindeki Türk liralariyle Ingiltere İaşe Nazırlığının üzüm alması için diplomatik yollardan yapılan teşebbüsün neticesine intizar edilmektedir.
Hafta içinde îrlandadan natürel, Kanadadan ezme incir siparişleri alındığından, esasen stoku çok azalmış bulunan incir piyasası sağlamlığını muhafaza etmektedir. Iş siparişlerinin kesilmiş olması, hafta içincıe pamuk’un durumunu gevşetmiştir»
Sayfa 6
13 Mart 1950
SİYASI İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahîbİ:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SUNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK İ’ED ŞİRKETİ MATBAASI
16
16
16
16
16
16
X t s
okuyucuları
i
450
6000
YENİ İSTANBUL
1500
gazetesinde yapılır
l3020)
1
2
3
4
A'
n güzel ilâıılaı
Gazetemize - birinci
sayfanın sağ sütun ba-
pon
abonelerimiz ve karne
marası verilecektir. Ku-
ponla birlikte kısmen
larının beheri (30) ku-
bul edilecektir.
devamlı
müsabaka, büyük rağ-
bet görmektedir.
B -
larından kur’a ile se-
muzda üç sene müd-
detle tahsil ettirilecek
ve ayrıca dokuz okuyu-
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki iktisadı başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
ENİ ISTANBUL’un
okuyucularına
hediyeleri
YENİ (STANBUL’un
Resmî Daire ve Müteahhitlere
Hollanda menşeli her renk
KIPOLIN
BOYALARIMIZ GELMÎŞTÎR.
Satış yeri : OSMAN TAŞÇIOĞLU
İstanbul, Karaköy PaIbs 6 ncı kat No. 15, Tel: 40594
İstanbul Üniversitesi
Fen Fakültesi Dekanlığından
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinin dâvetlisl olarak şehrimizde bulunan. Göttingen’de Max Planck “eski Kaiser WUhelm“ Cemiyeti Balkanlarından ve Nobcl mükâfatım haiz Prof. Dr. Hflsenberg, aşağıda yazılı gün ve saatlerde Fen Fakültesi Umum! Fizik Enstitüsünde “Lâleli” konferanslar verecektir. Giriş serbesttir.
1— 6.3.1950
2— 7.3.1950
3 — 8.3.1950
4— 9.3.1950
5 — 13.3.1950
6 — 14.3.1950
Pazartesi
saat
Sah
Çarşamba
Perşembe
Pazartesi
Sah
t
cuma günü
M
•I
n
saat
arasında tertiplediği
NAZİK CİLDE: 0.06
lindigi gibi, gazetemi-
zin devamlı okuyucu-
çilecek biri “10
lira sorfedilerek Avru-

Penıcilhne G. Pricnine Abbott 300.000 U. Şınngab fr.000,000 U. şişelerde Eczanemize geldiğini ve Eczanemizin bugün nöbetçi olduğunu saygılarımızla arzederiz.
REBUL ECZANESİ: Kemal Müderrisoğlu
Beyoğlu - Aga Camii yanında Tel: 40364
(2771) Dalga sahalarının kuvanta-teorisinde yeni İnkişaflar. Dalga sahalarının kuvanta-teorisinde yeni İnkişaflar. Dalga sahalarının kuvanta-teorisinde yeni inkişaflar. Dalga sahalarının kuvanta-teorisinde yeni inkişaflar. Dalga sahalarının kuvanta-teorisindo yeni inkişaflar. Dalga sahalarının kuvanta-teorisinde yeni İnkişaflar.
pada, bir diğeri de
5“ bin lira ile yurdu-
cumuza da altın, gü-

17 de “Modern Atom Fiziğindeki
10.3.1950
falaefl esaslara dair" umumî bir konferans verecektir.
(SATILIK EMLÂK)
İstanbul Defterdarlığından :
’ u Kıymeti Teminatı
lira lira
Dosya No.
518-935
518-16432

Cinsi
Günanl ada, 13 eski ve
Fatih. Fener Tahtı minare mah. eski Fener yeni Mürselpaşa cad. 2306 ada 83 parsel en eski 31 eski 35 mük. yeni ve taj 63 kapı sayılı 31 M2 kftrglr ev.
Fatih i Fener) Kasım mah. Toptancı so. 2352 parsel en eski 30 mük.
yeni 41 kapı sayılı 48 M2 kârgir evin 3/16 payı.
Yukarıda yazılı gayrimenkuller açık arttırma ile kanimıçsa da istekli çıkmadığından 5 3/950 den itibaren bir ay içinde pazarlığa bırakılmıştır.
İsteklilerin geçici teminat makbuzları ve nüfus cüzdanla-riyle 4/4/1950 tarihine kadar Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyona başvurmaları.
113 satışa çı-

müş ve madem saat-
ler hediye edilecektir.
BOŞ TESLİM SATILIK VEYA KİRALIK DEPO
Galnlada, yeni açılan Otopark civarında 400 M2 meaahada üç katlı kArglr bina. Antrepoya, tütün deposuna, ImalAthane.ve. ardiyeye elverişlidir. Müracaat: Her gün saat 11 HA 13, Galata, Nur Han No. 13. Tel. 43265
şına - bir küçük ku-
ilave ediyoruz.
Bunları biriktirenleri de
sahibi karilerimiz gibi


kur aya sokacağız. Bu
kuponlardan (90) tane
getirene bir kur’a nu-
karne kapağı olan oku-
yucuların karne kapak-
pon karşılığı olarak ka-
Balı Akdeniz HaH-lıfanbul Pire Napoli Marsilya Cenova
Do^u Güney Akdeniz HoH
Utanbul - ltr*>lr Pim limasol Beyrut İskenderiye Napoli Marsilya Canova
sever ^on on yu içindi cp*l me» ikada çok popüler oldu. Eski->n muayyen bir zümreye inhisar rd| heıke’ temsillerimize vt devamlı j>pe*
1
100
100
Culde uochurt )n(rha Jİçe


Mrı*
Mo«
fladım
— En çok sevdiğiniz roller han-
L--4U1_______________
Külliyetli miktarda Çelik Kanepe yayı satılacaktır. ANKARA ELEKTRİK, HAVAGAZI ve OTOBÜS
İŞLETME MÜESSESESİNDEN
— Takriben 7-10 ton ağırlığında Avrupa malı çellx kanepe yayı açık arttırma yollyle satılacaktır.
— Geçici teminat 500.— lira olup, müesscsemlz veznesine
yatırılacaktır.. ,
— Açık arttırma 23.3.1950 tarihine rastlayan perşembe günü saat M te otobüs işletmesi ambarında yapılacaktır.
— İlgililerin yayları arttırma gününden evvel verinde görmeleri. geçici teminat makbuzu ile birlikte belli gün ve saatte arttırma yerinde hazır bulunmaları ilân olunur.
İstanbul Üniversitesi
Rektörlüğünden :
üniversiteye bağlı Tıp, Hukuk, iktisat. Fen. Edebiyat ve Orman Fakülteleriyle Dişçi ve Eczacı okullarında mevcut bilim kollan için Doçentlik imtihanı açılacaktır.
İsteklilerin mart 1950 sonuna kadar, imtihana girmek İstedikleri bilim kolunu ve yabancı dili göstererek bir dilekçe ile Fakülte Dekanlıklarına başvurmaları ve bu dilekçeye:
a) İsteklinin Üniversiteler Kanununun 18 inci veya altıncı maddelerindeki şartları haiz bulunduğunu bildiren belgelerin asılları veya noterlikçe tasdikli suretleri.
İmtihan harcı olarak (50) liranın üniversite veznesine edildiğine dair makbuz, İsteklinin ilmi araştırma ve yayınlarının listesi. Doçentlik tezinin basılmış veya yazı makinesinde yazıl-
DEVLET DENİZYOLLARI Akdem/de fıirk gemileriyle r şey dinil edıııı/
0
L
hfonbul"

b)
teslim
c)
d)
mış olarak altı nüshası (kapalı zarf içinde).
eı Tezüı muhtevası hakkında bir sayfayı geçmemek üzere hazırlanmış bir Özetin altı nüshasını bağlamaları lâzımdır
(2872)
BUGÜN AÇIK ULAN MÜZELER
İSTANBUL
M Ü Z
Alutürk İnkılap Mtlzerf: 10-12. 14-17.
Top kapı Sanıyı (Tclf. 21090) 13.80-17
Ayoııofya (Telf. 21750) 10-16.
Belediye Mllzcal: 10-12, 14-17.
Tevfik Fikret Atlyan Müzesi: 10-12, 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzeni: (Talf. 3324)
9-12. 13.30-17,
TİYATROLAR
/ STANBUL
6EHİR TİTATKOLAKIi
KOMEDİ KISMI (40409) Gece
20.30 da Kanunlar Terzihanesi.
M.ÜAMMEB KARACA OFEBE-
Tl: Gece 20.30 da Osman Btkea
Kadıköy Operada.
TAK81M BELEDİYE MVVONU: (Telf. 82904) Parleli Şantöz Rone Avrit
KONAK PAVİYONU: Her ak-flam, Yunan Şantözü ZOZO.
ANKARA
BtTI K . Saat 20 de Feyha Talay konseri.
İZMİR
ŞEHİR TİYATROSU: KaMJ.
1 s IX ■ M A
BEYOftLU CİHETİ
AKIN (80718) 1 — Hayat Başlıyor. 2 — Aava Ateşler İçindo.
ATLAS (40835) Eğlenceler Perim.
——
Suare;
Vatan Hainleri
(CONSPtRATOR)
ROBF.RT TAYLOR -ELİZABETII TAYLOR
( --------------------
ALKAZAIt (42562) Altınn Hücum.
AR (44301) Ra kİ beler
ELHAMRA (13595) Caauelar Savaşı.
t\'Cl (85505, Meçhul Şarkıcı.
İPEK (44280) Kanunsuzlar Soka*
ğı.
LAhE (48595) CnauFlnr Savaşı.
MELEK (46868) Ganç Kız Kalbı.
SARAY tiJGSfi. öldüren Para SÜATPAJIK (83H3ı 1 Kocam Öldürmedi 2 — Ölümden Firar.
SÜMER (42851) Meçhul Şarkıcı.
ŞARK i I088Ü) Korkunç Akın.
SIK (43728) 1 — Kalbim Senin.
2 — Ormanlar Kıralı.
TAKSİM (13101) Bir Fırtına Gecesi.
tan: 1 — Yaban GlllÜ. 2 — Kanlı Buhc.
YENİ (81137( 1 — Aşk ve Müzik. 2 — Atlntılnp Tahlilce.
ÜNAL (40800) 1 - Tarzan Ormanlar Aölanı. — Eaki Eğlenceler.
YILDIZ (42847) Altınn Hücum.
İSTANBVL CİHETİ
ALEMDAR (28683) 1 - Büyük
Günah. 2 — Şeytanın Kudreti.
AYNI (210171 1 — Aall Ruhlar.
2 — Kara Ok.
AZAK (23542) 1 — Krlatof Kolomb 2 — Cehennem Zindanı.
ÇEMBERİ.İTAŞ (22513) Uçuruma Doğru.
FERAH: Uçuruma Doğru
HALK (21994ı 1 — Damgalı Ganga! er, 2 — Yedi Deniz Galipleri İSTANBUL (22367) 1 Kalbime Doğmuştu. 2 — Tabancalar Patlarken.
KISME'l (21004) i - Çnnnkkalo Geçilmez. 2 — Baha Kailli, MARMARA (23860) 1 — Büyük
Vnlis. 2 — Şeytanlar Gemisi.
MfLLt (221(62> 1 — Şeytanın Kudreti. 2 — Büyük Günah.
TURAN (22127ı 1 — Krlatof Ko-lonıb, 2 — Cehennem Zindanı.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 - Yuvan (Arap filmiı. 2 — Ihtiraa Kurhnnları.
KADIKÖY* CİHETİ
HALE (60112) Kaptan Siroko. 2 — Turıca Caauelar Yuvanı.
OPERA (60821) 1 — Haydut Aşkı 2 — Ekhprca Cinayeti.
Sİ REYYA (.60682) 1 - Sihirli
Seû. 2 — Hanılct.
YEL DEĞİRMENİ: 1 - Çıldıran Kadın. 2 — Yanık Kaval.
ANKARA
ANKARA Aşk Adaai
BÜYÜ K Bedelin.
( EBEf I Saygım (Türkçe)
PARK Uçuruma dnğru (yerli).
SÜMER 1 — Maakell aüvarinln in (ika mı. 2 — Şeytanın Pençesi
SI s Uçuruma doğru.
I I,( S Havnnada festival.
YENİ Uçuruma doğru.
İZMİR
ELHAMRA: Aşk Oyunları. LÂLE- ( I PE.
TAN: ÇETE.
TAYYARE: Manon.
YENİ: 1—Kahraman Reis. 2 — Vahşi İntikam.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Vatan Kahramanı. 2 — Ateş Yağmuru.
8( M ER: 1 — Çeltk Ejderler. 2 -Mn-ftum Katil
KON SERLER
Saraj. 21 de J. Iturbi veda resitali.
Mlrni İMnnbııP'ıın bugün İçin (midye rlll^l proKrnnılıir DA II İl Dİ
10.15 İstanbul: Sonatlar, Çalanlar*. Thlbaud (kemanı Cor-tol (piyano».
10.15 Ankara: Tarihi Türk nıüMği — 20.30 Ankara: Radyo aenfonl orkestrası — îi.15 İstanbul: Fasıl heyeti konseri HARİÇTE:
Londra;
lo.oo Dinleyici istekleri (kon-aer müziği.) — 21.00 Schum&n* m Op. 9 u
ANKARA:
7.30 M S. Ayarı — 7.81 Müzik: Marşlar (pl) — 7.15 Haberler ve hava raporu — M.no Müzik: Hafif müzik (pb — m.25 Günün programı — S.30 Mıizılc: Hafif orkcetralar çalıyor t Fi ı — ıı.oıı Kapa niş.
I2.2H Açılış ve program — 12.30 Müzik Şarkılar 18.00 Haberler — 13.15 Salon orkestrasından, melodiler ipi» — 13.8ü öğle ga-zctoMi — 13.15 Salon orkestrasının devamı (pl) — II.OO Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
IL5H Açılış ve program 18.00 M S Ayarı - IH.no Müzik; Dana parçaları 18.30 KuiiUjina Kitap Haıçti — 18.15 Melodiler (pil — 10.00 M S. Ayan ve haberlor —
10.16 Geçmişte bugün — 10.20
M ürik: Şarkılar 10.45 Müzik: Tııvllıl Türk ıııüzi. ı 30.15 Radyo gazete-1 20.30 Müzik Rad-
yo senfoni orkestrası (Sibciius-
B(-ln Bartok) — 21.15 Konuşma.
21.30 Dans müziği ipi.) — 22.00 Konuşma*. B. M M. Saati — 22.13 Şarkılar — 22.15 M S. A-ynn ve haberler — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açıtım ve programlar — 13.00 Haberler — 13.15 Şarkı ve türküler (pH — 13.30 Hafif öğle orkcura — 18.18 Palm Çonrl or-kcatrasi — 14.00 Memleket türküleri (pl) — 11.15 Caz müziği ipli — îı.Ho Serbest saat — 11.45 Orkestra eserleri (pl) Havaiden Bolero — 15.00 Programlar ve İnipnniş.
17.57 Açılış ve programlar — IX.(Mi Memleket türküleri — 18.20 şarkı ve türküler (pl) — IX. Kİ Saz önerleri - IO.00 Haborlçı — iO.i.s Sonatlar ipi» Caesar Franck.. Sonat “La MnJÖr“, Çalanlar: Jac.(|Ücm Thlbaud (kamanı Al-fred Cortot (piyano) 18.15 Fransız S( haberi Sonatına (No.
1 Re majör 1 — 20.00 latan bul m üzereleri 11 i geziyor us. — 20.10 Küçük orkestradan melodiler —
20.30 Jhony Guarnerl'den piyano ile ıaz parçaları (Fl) 20.10 Şarkı ve lürkUlor — 21.15 Fasıl heyeti konacrl - 22.00 Dinleyici İHtekleri (KlAalk batı müziği) — 22.15 Haberler — 23.00 Dans müziği (Pl) — 23.30 Programlar ve kapanış»
YAHANCI RADYOLAKDAN
SEÇME YAYINLAR:
LONDRA: 7.30 BBC hafif or-kastrn — H.I5 Geçmişin seçme parçaları — 9.3o “Jhon Bull orkestram — io.no Dinleyici İstekleri (konser müziği 1 — 11.30
Dans nıüzlgl (Victor SllveBter orkestrası) — 13.15 Dinleyici is-
tekleri (konser mÜXİği> — 11.15 Dans müziği — 17.15 BBC hafif orkestra — IH.IX Palm Court orl kestrası — 21.00 Schuman ın Car-nnval Op. Ou — 22.15 Philip Gıeen Hu lif orkestrası — 23.00 Dinleyici istekleri (Hafif müzik) 21.00 BBC opera orkestranı .......
UÇAK - TREN . VAPUR
DİKKAT: Hava dola.Msivle seferlerde dcğl»IkİIk olabilir.
GELECEK OLAN UÇAKLAR
10 50 D.H.Y (Türk) Ankaradan.
12.50 D.H.Y. (Türk) lzınirden 13.3ü B.E.A. (İngiliz) Londra.
NIh. Roma vc Atmadan.
16.20 D.H.Y. (Türk) Adana. An-karadan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 A F Grev dolnyısiyie bu hafin vapılmıyacaktır.
9.— D H V. (Türk) Ankara. Malatya. Elıizığ. Diyarbakır. Adamı. Iskendaruna.
11.20 D.H.Y (Türk) izmlrc.
13.50 D.H.Y. (Türk) Ankaraya.
14.30 B.E.A. (İngiliz) Atina, Kûma. N.U. Londra ya.
gelecek olan vapurlar
6.30 KONYA (Bandırmadan). 7.— SEYYAR (Karabigadan).
22— M ara kaz (Bandırmadan».
GİDECEK OLAN VAPURLAR
S. 15 M n ra kaz 1 Bandırmaya». 20.— KONYA (Bandırmaya),
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.15 Semplon (Avrupa).
8.30 Ankara.
GİDEC EK OLAN EKSPRESLER
9.— Tarsus.
18.10 Ankara ekspresi.
21.30 Semplon ekspresi.
21.40 Doğu ekspresi.
C Z A N
EMİNÖNÜ:
Salniıaddın (ÇarşıkapD — Eminönü — Bensason (Küçükpa-zarı — Ali Rıza (Alemdar*. BEYOĞLU:
Cemal Atasoy (Merkez» — Ll-moner (Taksim) — Cihangir (Taksim» — Sağlık (Galata) — Ziya Boy er (Galata) — Şark
Merkez ( Şişli» — Kurtuluş (Şişi D — Has köy — Merkez (Kasımpaşa).
EYTİH:
Muharrem Tanır (Şehzadebaşı) — SalAhaddln Gürgen (Aksaray» — Samatya — Haseki 1 Şehremini» — M Fuat Bayer (Ka-ragümrük) — Ha\ ım Berk (Fener).
EYÜP: Arif Beşer.
BEŞIKT fcŞ*
S Recep — Yeııl »Orlııkoy » — Arnnvutköy — Merkez (Bebek). İSKİ DAR: Ömer Kenan. KADIKÖY:
Yeni Moda — Kuıltoprak —
Göztepe — Bostancı BÜYÜK A» A: Merkez. HEYBELİ\DA Heybellftda.
.ANKARA
Bayar — Nümune (15550) — Başkent (12683).
İZMİR
Çankaya 1 Al sancak) — GÜael-vah — Yeni (Eşrefpaşa) — Tilkilik ıBasmahane» — şifa (Ke-ınernltı».
Bevogiu 44644 ((aoıko> 60873
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00 İzmir 2222 K. vaka 15055
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 14998
Anadolu yakası »>0536
Ankara .91
İzmir ^251

Comments (0)