12 Şubat 1950 — Pazar
SİYASİ İKTİSADİ
A •
1
J
İlânlar: 6 ncı sahifede santimet resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mes’uliyet kabul edilmez.
Xbono; Türkiye için seneliği dit aylığı 17. uç aylığı 9 liradır ’’arıç memleketler iki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TORE.HAN

10 Kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 -Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Telefon: 44756-44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul

İÇ ve DIŞ POLiTiKA
_ J1/I//Î950 -'

İngiliz - Mısır
görüşmelerinin hususiyeti
İNGİLTERE Dışişleri Bakaıu-
I nın Colombo Konferansı dönüşünde, Mısır Kıralı ve Başba-kaniyle yaptığı görüşmenin ehemmiyetini belirten haberler gelmektedir. Bu mülakat etrafında yapılan tefsirler, lngilte-renin, Süveyş Kanalı bölgesini Mısırla birlikte müdafaa etmek arzusunda olduğunu açığa koymaktadır. Halbuki, Mısırın bir müddettenberi lngiltereye karşı takip ettiği politikanın hedefi, Mısırdaki Ingiliz işgalinin sona ermesini temin idi. Ingiliz dış politikasını idare eden Mr. Berin ise, hiç de böyle düşünmediğini, bu bölgede statükonun muhafaza edilmesi gerektiğini, hattâ yeni bir Ingiliz - Mısır muahedesini müzakere ve akdetmekten dahi şimdilik bir müddet için kaçınmak icap ettiğini ifadeden çekinmemiştir. Çünkü, böyle bir siyasî hâdise, Ingiliz siyasî partileri arasında bir politika mevzuu yapılacak ve nefsi meseleye zarar "erecek dedikodulara yol açabilecektir.
Ingiliz Dışişleri Bakanının bu mülâkatından sonra anlaşılmıştır ki, mesele, ehemmiyetli bir güçlük arzetmemektedir. Zira, İngiltere, Mısırla çok iyi anlaşarak, aynı zamanda Arap milletleriyle ve bilhassa Haşimî devletlerle, Irakla Akdeniz arasındaki sahada istikrarlı bir durum yaratmak ister. Sadece, bu hususta anlayışsızlık gösteren Suniyedir. Mısmn yardımı ve Arap Birliğinin kuvvetli telkin ve mânevi baskısiyle Suriyeyi de bu yola getirmek mümkündür. Bu plân. İsrailin idaresini daha ziyade Amerikaya havale ederek. Suudi Arabistan ile Toros-lar arasındaki bölgeyi ahenkli bir beraberliğe götürmeyi istihdaf etmektedir.
Bevin’in Mısırdaki görüşmeleri hakkında yapılabilecek istidlaller şimdilik bu merkezdedir.

Mac Cloy’un Berlin
hakkındaki beyanatı
AMERİKANIN Almanya Yüksek Komiseri Mac Cloy’un bu seferki beyanatına, Rusların teşvik, tahrik ve tertibiyle yüz binlerce Batı AlmanyalI gence Berlin şehri içinde yaptırlacak tezahürat neticesinde, şehrin Batılı Devletler elinde bulunan kısmının böy-lesıne içeriden bir hareketle el değiştireceği iddiası sebep olmuştur. Bu iddia, son zamanlarda dedikodu ve telâşı mucip olmuştu.
Mac Cloy, biraz da müstehzi olan dünkü beyanatiyle böyle bir oyuna müsaade edilmiyece-ğini anlatmış bulunuyor.
Bu hareketi. Vietnam’daki durum ve Bao-Dai'ın Batıklar tarafından tanmmış olması keyfiyetiyle beraber mütalâa etmek lâzımdır. O zaman görülür ki, Pasifik Okyanusundan, Avrupa-nın göbeğine kadar Sovyet Rus-vanın "REST" çekmesine, Batıklar “GÖRDÜM” diye mukabele etmektedirler.
Amerika ve Endonezya
/\ M ERİK A, Cenupdoğu As-' ' yadaki Sovyet - Komünist
tazyikim durdurmak için gayretler sarfetmeye devam ediyor. Bao-Dai'm idaresindeki Vietnam’ı ve diğer Hindicini devlet-1 lerıni. yani Laos ve Kamboca’yıı tanıdıktan sonra, şimdi de En-donezyaya 100 milyon dolarlık bir kredi açmıştır. Endonezya ya yardım projesi, Amerikanın son avlar zarfında kabul ettiği en geniş iktisadi yardımdır. Böyle bir yardım yapmakla Amerika, bir taraftan Rus tazyiki, diğer taraftan da VVesterling çetelerinin faaliyeti neticesi EndonezyalIm zayıf düşüp komünistlere yem olacağına inanmadığını is-pet etmiş oluyor. Amerikalıla-1 rın iktisadi yardımla kalmayıp Soekarno rejiminin mevkiini kuvvetlendirmeye çalışmalarını da beklemek yanlış olmaz.
★ ★★★
Londraya gelen haberlere göre
Dünya Gençlik Birliği

IÇ SAYFALARDA
Mao-Tse-Tung aleyhine Cinde patlamak üzere
Çin Komünistleri arasında anlaşmazlık büyüyor
Londra 11 A.A. (United PressI — İngiliz resmi gazetelerinin elde ettiği malûmat, Paıpıng rejimi idarecileri arasında ayrılıklar başgöster-diği yolundadır. Mao-Tse-Tung’la Dışişleri Bakanı Şu-En-Lai Moskova-ya gittiğinden beri Başkan Yardımcısı Liu-Şao-Si. gittikçe daha fazla ehemmiyet kespeden bir sima halinde belirmektedir.
Moskova ve Palping’den gelen haberleri inceleyen siyasi uzmanların kanaatınce Moskovada bulunan Mao ve Şu İle Paiping’de bulunan Liu arasında anlaşmazlık mevcut bulunduğundan yakın bir istikbalde Mao ile Şu’ya karşı bir ayaklanma olması kuvvetle muhtemeldir.
Times gazetesi Hong-Kong muhabirinin bildirdiğine göre, Çin Komünist Partisi dahilinde milletlerarası bir komünizm fikrini destekleyen grupla, millî hisleri daha kuvvetli diğer grup arasında mevcut görüş farkı git gide artmaktadır.
Şimdi herkesin gözü Başbakan Yardımcısı Liu-Sao-Sı’ye çevrilmiş bulunmaktadır. Liu-Sao-Si haziran ayında Moskovaya gitmişti.
r

İstanbulda toplanırken
Kominform Sofya’da bir komünist gençlik toplantısı
Mısır ve İsrail
arasında sulh
müzakereleri
Mısır Harbiye Bakanının bu yoldaki beyanatı
Cenevre 11 ı APı — Birleşmiş Milletler Filistin Uzlaştırma Komisyonu resmi çevreleriyle komisyonun tertiplediği barış müzakerelerine iştirak eden Arap ve Yahudi delegeleri. Mısır’la İsrail arasında doğrudan doğruya barış müzakerelerine girişilmek üzere bulunulduğuna dair Kahire menşeli bir beyanı bugün hayretle karşılamışlardır.
Bu yoldaki beyan Mısır Hariciye Bakanı Mustafa Nusret Bey tarafından yapılmış, fakat Bakan müzakerelerin nerede yer alabileceğini belirtmemiştir.


ikinci
İş emniyeti
M. Nermi
1
Endonezya Birledik Devletleri Başkanı Soekarno (siyah şapkalı) Hint Başkanı ile beraber,
■•1 ™
«a


Amerika Endonezyaya
100 milyon dolarlık
bir kredi açtı
Diğer taraftan Westerling, Jakarta'ya bir ültimatom verdi
I ı
\\asjuugloii 11 AA. (AJp) r Birleşik Amerika Endonezyaya yapacağı yardımı kararlaştırmıştır. Yüz milyon dolarlık krediyi bu memleket sanayi aletleri ve iktisadının kalkınması için alacağı levazıma tahsis etmiştir. Bağış. Export.4mpart Bankası tarafından, Endonezya bunu talep ettiği zaman ve kullanılacağı yer tâyin edilmek suretiyle yapılacaktır.
Birleşik Amerikanın son birkaç aydan beri yaptığı on mühim yardım budur. Bankanın Müdürü Herbert Gaston verdiği beyanatta vagon, kamyon ve diğer taşıl vasıtalarına tahsis edilen kredilerin birkaç hafta İçinde verileceğini, fakat ağır sanayi makineleri gibi diğer levazımın satın alınması için verilecek kredinin tediyesinin daha uzun zamana muhtaç olduğunu belirtmiştir
Endonezya. Export-lnıport Banka-
■ •(—lgi M El I |Wı M I ,
duıdan çekeceği meblağa yıude-.3î5-faiz verecek ve ana palayı 20 senede ödeyecektir
be
yapmak kararını aldı
Milletlerarası Gençlik Birliği Genel Sekreteri Dr. Mercereau dün Atinaya hareketinden evvel bizimle uzun bir konuşma yaptı. Genç misafirimizin çok ehemmiyetli bir işi gerçekleştirmek üzere memleketimize gelmiş olması dolayısiyle bu mülâkattan geniş faydalar temin ettik. Yaptığımız bu konuşmadan edindiğimiz intiba şu oldu ki; Batı Demokrasi cephesini teşkil eden milletlerin gençliği, komünizme karşı bir kale vazifesini gören TUrkiyenin, üzerinde düşman gözü bulunan İstanbul gibi bir şehrinde bir gövde gösterisi yapmak ta, birlik halinde toplanmakta hususi bir maksat gütmektedir.
Nitekim, bu esnada inanılır kaynaklardan şu haberi almış bulunmaktayız: Dünya Gençlik Birliğinin kongresini İstanbulda yapmak kararını vermesi üzerine Kominform. bağlı devletlere, geçen yıl Pcştede yapılan komünist gençlik toplantısının bir benzerini bu yıl Söfyada yapmaları için emir vermiş bulunmaktadır.
Bu vaziyete göıe iki cepheye mensup gençlik teşekküllerinin İstanbul ve Sofyada toplanma kararını almış olmaları üzerinde ehemmiyetle durulacak bir değer taşımaktadır.
İstanbulda yapılacak olan toplantının meşgul olacağı meseleleri Dr. Mercereau bize şöylece izah etti:
*•— Teşkilâta ait hususi meseleler dışında, İstanbulda yapılacak olan toplantı şu meseleleri ele alıp müzakere ederek kararlara varacaktır. Bunlardan birincisi milletlerin kültür seviyelerini yükseltmektir.
İkincisi, ilk öğretim meselesidir, bu dâvaya mühim bir ehemmiyet verilmesini İcap ettiren sebepler arasında bugünkü ekonomi ve endüstrinin muayyen bir bilgiye ihtiyaç göstermesidir. Kalifiye işçi ve köylü yetişebilmesi ancak bu hareketin muvaffakiyetiyle mümkündür. Eğer bu muvaffak olmazsa, memleketlerin kalkınması için sarfedilmekte olan milyarlarca dolar boşa harcanmış olur. Biz bunu temin maksadıyle milli komiteler teşkil edecek ve merkez olarak da Birleşmiş Milletlerin yardımım isteyeceğiz.
Üçüncü nokta, gençliğin birbirlerini tanımaları ve dostluk bağları tesis edebilmeleri için seyahat ve gençlik mübadelesi meselesidir. Şimdilik bunun için döviz güçlüğü mevcuttur.
Dördüncü mesele olarak gençlik hareketlerinin genişlemesi ve bilhassa organizasyon dışında kalan gençlerle alâkalanmak gelmektedir.
Toplantıda bütün bu noktalar üzerinde ehemmiyetle durulacak ve dünyanın idaresini devir alacak olan gençliğin çalışma istikametleri çizilecektir.,,
Dr. Mercereau dün uçakla Atmaya gitti. Orada Yunan Gençlik Teşkilâtı idarecileriyle ve devlet temaslar yapacaktır.
Diinya Gençlik Birliği gelecek delegelere
Dünya Gençlik Teşkilâtının îstan-bulda yapacağı kongreye iştirak edecek olan muhtelif milletler gençlik teşkilâtlarına mensup delegelere D. D. Y. tarafından dış seforlerde tenzilât yapılması kabul edilmiştir.
adamlariyle
kongresine tenzilât
“Ingiltereyi bir ahmak
adama benzettiler,,
Seçim münasebetiyle Churchill, yeni bir nutuk verdi
uzun dur-
iste-
Londra 11, (APı — VYinston Churchill, dün gece verdiği bir nutukla İngiliz İşçi Partisinin, Ingiltereyi bütün dünya nazarında bir “ahmak a-dama” benzettiğini ilen sürmüştür.
Churchill. îngilterenın “çok zamandan beri” başı üzerinde duğunu söylemiştir
“Benim John Bull’a yapmak
eliğim, onu şöylece hır çevirmekten ibarettir” diyen Churchill, “değişikliğin azametini o zaman takdir edeceksiniz” demiştir
Muhafazakârların Lideri, İşçilerin. 23 .şubatta yapılacak olan genel seçimlerin propagandasında, müdafaaya çekilmiş bir durumda olduklarını anlatmıştır
Londra 11, (APı — İngiliz Milli Maden Ameleleri Birliğinin komünist sekreteri dün, Birlik adına bir beyanname yavınhyarak. maden işçilerinin.
seçimlerde İşçi Partisine rey vermelerini talep etmiştir.
Bununla beraber, kendisi. komünist adayları destekliyecekttr.
Fena hava stçını faahyvtHiı ncklrıjc uğratıyor.
Izmdra 11, (Nafenı — Ingiltorede şiddetlenen seçim faaliyetini seller sekteye uğratmaktadır Sellerin yolları ıcesmosı yüzünden bir çok namzetler IstedL.klcri yerlere gidememiş-.’eı ve beklenen nutuklarını aoyliye-memişlerdir.
Diğer taraftan seçimleri takıp etmek için yabancı memleketlerden gelen gazetecilerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Haber ajansları da kadrolarını takviye etmişlerdir.
İki Çinli, bir Mahıyah ve bazı Alman idarecilerin İngılteıede seçimlerin nasıl yapıldığım görmek üzere buraya gelmeleri beklenmektedir
ÜÇÜNCÜ
Hususî Ormanların iadesi meselesi
Prof. Dr. Ş. N. Ukmen DÖRDÜNCÜ
Edebiyat tarihinin mânası
Ali Canib Yöntem
» *
BEŞİNCİ
Tesadüf (Hikâye)
Şahap Sıtkı
Spor
(
C. H. P. seçim hazırlıklarına başladı
İstanbul» civar illere yeni ve genç parti müfettişleri tâyin edildi
Şehrimize gelen haberlere göre, C.H.P, pazartesi gtınünden itibaren geniş ölçüde seçim faaliyetine girecektir. Bu cümleden olarak, memleketin muhtelif yerlerinde yeni müfettişlikler İhdas edilmiş veya mevcut müfettişlikler genç elemanlarla takviye olunmuştur. N’ctc-kim. Haşan Şükrü Adal’ın Edirne. Ekrem Amaç'ın Çanakkale. Atıf Ödül ün Kırıkkale, Said Odyak'ın İzmit Sedat Pek’in Eskişehir müfettişliklerine Ltvin edildikler! haberi verilmektedir.
Bu suretle İzmit müfettişliğini de uhdesinde bulunduran Sadi Irmak, seçimlerin arifesinde C.H. Partisince biV ilk bir ehemmiyet verilen Istanbulun İsleriyle daha çok vakit bularak meş. ııî olacaktır. Bir müddetten beri Ankara.-da bulunan Prof. Sadi Irmak ın eniş salâhiyetlerle yarın şehrimize ^elnıesl beklenmektedir.
Vali, hu sahalı geliyor

Yüksek Sağlık şuram toptan ularına İştirak etmek üzere birkaç gündon beri An karada bulunan Vah ve Belediye Reisi Dr. Fahreddln Kerim Gokay bu sabah ekspresle şehrimize gelecektir.
Cakarta 11 A A. (United Press) — tVesteriing âsilerinin ilerde başkente hücum edeceklerine dair çıkarılan söylentiler Cakarta’da dolaştıkça ita atsizlikler çoğaldığından bunları sona erdirmek için gereken tedbirlerin alınacağı, bugün Holânda kuvvetlerine bildirilmiştir.
Kumandası altında bulunan kıtalara radyo ile yaptığı yay uti d a K -lânda Komutam General Burman Van Creden firarlar, askeri otomobillerin çalınması ve anarşistlerin faydalandıkları aykırı hareketlerle en nihayet kaçınılmaz surette memlekette karmakarışık bir vaziyet hâ-dia olduğunu bildirmiştir.
Batı Cava Başkumandanı olarak tanınması İçin Westerling taraf imlan verilen mühlet pazar günü 24 te sona erecektir.
16 şubatta yeni devletin ilk parlâmentosu toplandığı sırada Wester-llng'in Cakarta’ya hücum e/mesi beklenmektedir.
’pıııHlh «H-
Amerikada
bekleniyor
saat

Londra 11 A. A. (Lps) — Basın muhabirlerinin VVashington’dan bildirdiklerine göre, bütün Amerikan basın ve radyoları Rusların Ani olarak yeni bir hücuma geçmelerinin beklenmesi gerektiğini haber vermektedirler. Bazı Ayan üyeleri ve bilgin ier çok ihtiyatlı bulunulmasını istemektedir. New-York Post gazetesinin yazdığına göre, Truman, Acheâon ve diğer bazı yüksek siyasi şahsiyetler, Rusyanın yeni bir mütecavizane faaliyete gırişıniye hazırlandığını zannet inektedirler.
Ingiliz mukabil casusluk
teşkilâtı faaliyette
Dr. Fuchs meselesinden Roosevelt mesul tutuluyor
Londra 11, «APl — Fuchs hâdisesi Üzerinde, Büyük Britanya tarihindeki en büyük mukabil-casusluk ve emniyet tedbirleri alınmasına glnşildiği bildirilmektedir.
İngillerenİn dünya çapında meşhur milli emniyet Yard’la “M 1.5” kerl inlellicens, kûtu muhafaza
haber alan kaynaklara göre, emniyet ajanları, Büyük Britanya’da atom c-nerjısl araştırmalarıyle ilgili her şahsın mazisini en etraflı bir şekilde incelemeğe girişmişlerdir. Bu tahkikat,
servisleri, Skotland rlhruızıı ile anılan as-her zamanki gibi slı-etmcktolersc de. iyi
Muhafazakârların kazanacağına dair yürütülen mütalâalara rağmen, Ingiltorede seçim mücadelesinin bağladığı • ırada birkaç saat ara ile alınan bu iki foloğrafa bakılırın Attlee rakibine kıyasla daha nikbin görünmektedir.
ihtiyatla katılaşması lo
gelen haberlere göre
"anî bir Rus taarruzu
Amerikada ihtisas görecek
Tiirk subayları

ynlnız yüksek mevkilerde bulunan bilgin ve uzmanlar hakkında değil. Büyük Britanya atom araştırması merkezi Barwell*deki işçiler ve hattâ silici kadınlar hakkında bile yapılmaktadır.
Görünürde bıı inceleme ve kontroller. Klana Fuchs*ı.ın tevkifinden çok evvel başlamıştır Bilindiği gibi Haı woll merkezinin en deri gelen fizikçisi aslen Alınan Klaua Fuchs, atom sırlarım ifşadan sanık olarak geçen cuma tevkif edilmiştir.
Fuchs’un dün yapılan ilk aleni sorgusunda. Devlet Savcısı, kendi ilim sahasında hır dâhi olduğu söylenilen 38 yaşındaki bilginin ocak ayı sonlarına dogrıı tanı itiraflarda bulundu ğıınu açıklamıştır. Fuchs’un duruşması 28 şubatta Old Bailcy Cinayet Mahkemesinde bağlıyacaktır.
Büyük Britanyadaki atom araştır malarında kaç kişinin çalıştırılmakta olduğunu ancak en yetkili hükümet mensupları bilmektedirler. Bununla beraber bu işlerle ilgili, sekreterlik ve bakım işleri dnhıl binlerce kişinin bulunduğu tahinin edilmektedir. Bilginlerden bazıları, Fuchs gibi Alman dırlar.
Ahdulbak ŞJııaai Hisar
Bir Geçmiş Zaman Hikâyesi Bugün başladı.
Amerikan yardım programı gereğince seçme Türk subayları Amerikada ihtisas kurslarına iştirak etmektedirler. Yukardaki resim, kursa girmek üzere Amerikaya hareket eden bir subay grupunun, Ankarada Amerikan Askeri Yardım Kurulu Kara Grupu Kurmay Başkanı Albay Hnrry Knigth tarafından uğurlanırken alınmıştır. (Soldan sağa: Albay Harry Knıght, Yzb. Hüsnü Erzik. Yzb. Tevfik Urgo. Yzb. İbrahim Iskök. Ustgm. Ali Karata;. Ustgm. Cevdet Gürkan.)
— Gol hız de bir partiye girelim.
— Vazgeç, siyasetle uğranmak tehlikelidir!..
Sayfa 2
T E N t İSTANBUL
12 Şubat 1W5O
İş emniyeti
Yazan: M. NISFIMI
G azetemize 7.000 Türk ı$-çlsl adına gönderilen nıeım-jın metnimle öyle suglnnı ve duru görüşler vardır kİ. İsçilerimizin ruh durumunu belirtmek bit-kimin mutan çok ehemmiyetlidir. İşçilerimiz ilkönce dAvalurmin politika oyunlarına kıın&tıirılnmma-sını istemekte ve ondan sonra da İşte emniyet ve huzur aradıklarını bildirmektedirler. İh dâvasını İni beklide rınlnnuık. doğrusunu liderseniz, isçilerimizin ol gıın I u & ıı n ıı
müjdeleyen güzel bir belirti sayılabilir.
Dünyanın her yerinde yapılan seçimlerde halk yığınlarını dalan-landırmaya çalışan parti hatiplerinin boyuna tekrarladıkları propaganda konusu; fabrika ve toprak İşi dâvalarından İlham almaktadır. Bunun sebepsiz olmadığını çok iyi tahmin edebiliriz. Çünkü» seçimlerde oylarım kullanacak o-kınların çoğu fahrilen ve toprak işlerinde çalışmaktadır. İyi bir avcı; ceylânların» kekliklerin, tavşanların nerede avlnnacnğını nasıl bilirse, İyi bir propagandacı da oy bolluğunun nerelerde biriktiğini» sıkıntısız, öyle keşfeder. Bizim partilerimiz henüz çok gençtir, Onun içlıı biz burada onların propagandalarından bahsetmeye lüzum görmemekteyiz, Yalnız şunu söylemek İsteriz İd, seçimlerde Avrupa örneklerine dörtelle sarılmamak lâzımdır. Bu örneklerin öyle tarafları vardır kİ; bizim anlayışımıza çok aykırı düşmektedir. AvrupalI, uzun denemelerden sonra propagandanın mânasını adamakıllı anlamıştır. Halbuki; biz, propagandayı heri üz gerçeklikten bir parça gibi muhakeme etmek-teyiz.
Şark dünyasının bütün büyiik politika cereyanları, nvnklnumuları. hanedan dâvaları; halk yığınlarını altüst eden, sırasında bitmez tükenmez bn^azhışmalnra yo! açan propagandalarla desteklenmiştir. İslâmlığın ilk yıllarından beri, din topluluğunun 73 parçaya dağılacağı ve bunlardan yalnız bir tanesinin hak olacağı telâkki»! doğmuş, duh> sonraları mezhepler, tarikatlar, minimini dinler, hanedan menfaatine göre uydurulan hadisler, parayla satın alınan fetvalar almış, yürümüştür. Şark, yüzyıllar boyunca politika propagandasını yalnız dinle yapmış ve dini pollti-knlaştırmıştır. Politikaların dinin en belllbaalı karakteri, vasfı, taassuptur. Başka bir deyişle taassup, polİtlknlasan dinin sezgisi ve şuurudur. Şarkın klâsik politikacısı kılıcını, kurduğu mezhebin, tarikatın kınından sıyıran insan olmuştur (Goldzlher: Vorlesungen über den İslâm), Ceme! vakası, Mua-viyo’nln seçilişi, Şia hareketi, Arap yarımadasındaki mezhep teşekkülleri ve buna benzeyen sayısız hâdiseler polltikalaşan dinin yemişleridir. Büyük Türk devrimi, bu klâsik politika oyunlarına nihayet vermiş olmakla bütün doğu dünyasına kılavuzluk etmiştir.
Topluluk nizamını şiddetle İlgilendiren konuları poHtlknliiştırmn-rıın hiç te küçümsenmİyecek tehlikeleri olduğunu din tarihlerinden öğrenmek mümkündür. Bunları gördükten ve öğrendikten sonra bütün bir topluluğun ve devletin
dayandığı İstihsal hayatını biz nasıl olur da kökleri dışarıda bir ideoloji İle pnlltikıdaştırahlllrlz? 1» İhtilâli ideolojisinin cn kuvvetli silâhı sayılan grov hakkını kabul ettikten sonra., iş hayatı mutlaka polltiknlaşır. Çünkü; Marzism, sınıf kavgasının, d olay isiyle grev hakkının felsefesinden (?) başka bir şey değildir. Bu bütüncül (totaliter) İş telâkkisi demokrasiye tuban tabana zıt bir görüştür.
Biz hor fikre saygı gösterenlerdeniz. Hür bir ülkede, her Türkün tam bir hürriyet İçinde düşünmesi lâzımdır. Fakat bu hürriyetin bize yüklediği sorumluluklar vo va. zifolor de vardır. Hattâ onlıır bizim içlıı hürriyetimiz kadar ehemmiyetlidir. Görülüyor kİ: hürriyet; ruh olgunluğu, çok derin bir sorumluluk sezgisi İsteyen, kutsal olduğu kadar kendisine güç erişilen bir topluluk faziletidir. Propaganda hürriyetimizi (l(* biz sorumluluğumuzun ve vazifelerimizin çerçevesi İçinde anlamak zorundayız. Her Türk, ilkönce, bizi çağdaş hayata kavuşturan, ülkemizi dünya milletleri arasında şerefli hlr varlık haline getiren Büyük Türk Devriml’ne karşı sorumludur. Biz aııcak btı yol gösteren sorumluluk yıldızı İle Türk geleceklerinin enginlerine açılabiliriz.
Demek oluyoruz ki; yurdumuz-da propaganda tanllyntlnc girişilirken demokrat hlr ülkenin vatan-İbişi olarak düşünmemiz gereken dâvalar» sorumluluklar, vazifeler vardır, ve biz bunları bîr tarafa bırakarak kendimizi no pahasına olursa olsun, oy toplamak hırslarına torkodenırylz. Yurt karşısındaki sorumluluğunu duyan her Türk gibi İsçilerimizin do bu görüşü benimsemiş olmalarını biz son derecede tabii bulmaktayız. Herkes, kemli işine göre, bu ülkenin İşçisidir. İş bölümünden İster İstemez doğan farklar, dışardan göründüğü gibi. yurt çocukları arnsındn ayrılıklar yaratmamakta, hattâ bunun tam tersine olarak geniş U sistemini parçalanmaz* bir bütünlük haline getirmektedir. Onun İçin I» bölümünün bir sufbusında doğan bir aksaklığın bütün sistemi ııltüst edeceğini tahmin etmek pek ko. taydır, şimdiki Avrupa’nın en büyük sıkıntısı İdeolojiler yüzünden bu iş sisteminde beliren ahenksizlikten ve denkslzllkten İleri gelmektedir. Topluluklar arasında çeşit çeşit ideolojilerin hüküm sürmesi, bunların çok daha üstünde büyük ve kudretli bir ideolojinin, vatan İdeolojisinin doğmasına engel olamaz. Bir eski Romalı için her .şeyin üstünde bir Roma vardır. Bir Türk İçin de, elbette, her şeyin üstünde bir Türkiye vqr(lır« Böyle düşünen Türk işçisinin tt-radığı Iş emniyeti, ayni zamanda yurdumuzun İstihsal emniyetidir. Geniş iş sistemi içindeki roller, sorumluluklar ve bundan doğan yetkiler ve haklar kanıınlannuzln dile gelmedikçe tamamlayıcı bir İş bölümü kurulamaz. Onun için bizim en başta gelen dileğimiz, İş sistemimiz! zümreleştlrmek yollyle dağıtmak değil, onu yurt men-fnntlcrlne en uygun bir şekilde disiplin lendİrmek olmalıdır. Çünkü; temelli bir iş hayatı İçin olduğu gibi, İstihsal hayatı İçin de her şeyden Önce emniyet lâzımdır.

H
BERLER
Amerikan diplomatları bugün Bangkok’da toplanıyorlar
Fevkalâd
Elçi Jessup. ^Amerika
kuvvetli olmalıdır” diyor
Honolulu» lliAP.) —
Rangoon’da, Amerikanın Fevkalâde Büyük Elçisi Dr. Philip Jessup. dün, kendisinin kati mahiyette hükümler vormeditlni ve siyaset yapmadığını ileri sürmüfftür.
Jessup. Amerikan siyasetinin, yeni bir harp ihtimalini nazara alarak vücuda getirilmediğini kaydettikten sonra; şimdiki durum, Amorikanın müdafaa nokta! nazarından kuvvetli olmasını icap ettirmektedir, ancak bu işkilde barısı koruyabilir, demiştir,
Jessup, Burmanın, doğu hudutlarından gelebilecek her hangi bir tecavüze karşı, milletlerarası durumunu düzeltmesi icap ettiğini ileri sürmüştür.
Büyük Elçi Amerikanın Bao Dal’yi tanıdığını ve bunun sebebinin de, Vietnamhlann azim bir ekseriyetinin, asi komünist Ho-Şİ-Minh’I takip etmek İstemediklerinin anlaşılması olduğunu bildirmiştir.
Diğer taraftan, Moskova radyosunun bildirdiğine göre, T|bettekl iki rahip din! teşekkülden birinin ruhani balkanı olan Panohen Laması, Tibetlilere hitaben, Çin Komünistlerinin yanında, memleketlerinin HlstiklAHM için çarpışmaya davet etmiştir.
Hong-Kong 11, A.A. (United Press) — Beş Amerikan diplomatı, Birleşik Amerikanın Uzakdoğu diplomatları toplantısında hazır bulunmak üzere, bir Pan-Amerikan uçağı ile dün Bangkok’a hareket etmiştir.
Önümüzdeki pazartesi günü bağlıyacak. ve dört gün sürecek olan bu toplantıda. Uzakdoğu komünizm r.s-reyanının yayılmasını önlemek çarelerinin görüşüleceği sanılmaktadır.
W|llianı Sebald, Myron Cowen, Kari Ronkin ve John Mucclo’dan müteşekkil hu grup, Dışişleri Bakan Yardımcısı Wnlt.on Butteı*worth’un başkanlığında bulunmaktadır.
Jessup, Thailand Başbakanı ile gizli bir görüşme yaptı
Bangkok 11, A.A. (Afp) — Uzak-dogııdn Birledik Amerika FovkalAde Elçiai Philip JeHsup, Thailand Barbakanı Mareşal Paibııl ile göıürmllo-tUr.
Bu görUvmcden sonra hiçbir tebliğ yayınlanmamıştır. Bununla beraber Başbakanlıkla ilgili Siam’lı çevrelerde bu görülmenin Bao-Dal Hdkûıno-tinin muhtemel olarak tanınması meselesinin müzakere edilocogl pazartesi günkü Bakanlar Kurulunun toplantısından evvol yapılmı» olmasına işaret edilmektedir,
Uygun bir zamanda Amerika, Rusya ile atom kontrolü üzerine anlaşma yapacak

9
Amerika Ayanında, Connally, bu yolda beyanatta bulundu
Washlngton 11 A.A. (Reuter) — Ayan Meclisi Dış Münasebetler Komitesi Başkanı Ayandan Cumhuriyetçi Thom Connally, Birleşik Amerika’nın uygun bir zamanda Sovyet Rusya ile atom silâhlarının kontrolü İçin bir anlaşma yapmaya teşebbüs edeceğini söylemiştir.
Gazetelere hitap eden âyan üyesi, Birleşik Amerika tarafından yapılacak bu teşebbüsü, Rusyânm Amerika tarafından doğrudan doğruya ileri sürülmüş bir barış teklifi saymamalıdır, demiştir.
Connally, Dışişleri Bakanlığının hâlen bütün Birleşik Amerika dış sİ- ı yasetinl gözden geçirmekte olduğunu bildirmiştir.
Connally, Truman ve Acheson’un Sovyet Rusya'ya kuvvetle karşı koymak siyasetini tamamiyle desteklediğini tasrih etmiş. Birleşik Amerika’nın Sovyet Rusya'ya atom e
Amerikada memurlar
Dünkü Meclis müzakereleri
• 1
işletmeler Bakanlığı kanun
tasarısı kabul edildi
Devlet müesseselerinde çalışan avukatlar 1951 martına kadar serbest dâva alabilecekler
Hindibanda kargaşalık.
Londra, 11 (YİRS) — Dün Kalküta şehrinde Müslümanlar ile Hindu’lar a-rasındtı çıkan kargaşalık dolayıslyle tatbik edilen 22 saatlik sokağa çıkma yasağı İlk tesirlerini göstermeye başlamıştır. Şehir sükûnete avdet etmeye başlamıştır vs balkın sokağa çıkabildiği günde iki saat zarfında kargaşalığın Ö-nüne geçmek üzere Özel tedbirler alınmıştır.
Dünyanın en büyük hava tecrübe merkezi
Washlngton, 11 A A. (UStS) •— Amerika Birleşik Devletleri yakında Te-nessee’de Nashville civarında 100 milyon dolara malolacağı tahmin edilen ve Hava Bakanı Symington'un ‘ Dünyadaki hava tecrübe m«?rkezlcrlnin cn büyüklerinden biri,, diye tarif ctüğl bir hava tecrübe merkezi kuracaktır. Dört beş sene İçerisinde faaliyete geçecek olan bu merkez bilhassa ses hızını a-şan süratler sahasında yapılacak □-raştırmalarda kullanılacak şekilde teçhiz edilecektir.
Kapıyı açtı ve tayyareden
N* ’-York. 11 A.A. (AFP) — Dld-vill’do karaya inecek olan bir uçağın komidori, uçak 3000 metre irtifada iken düşmüştür. Gece olmasına rağmen cesedi bulmak üzere derhal araştırmalara boyanmıştır.
ı ’çak mürettebatının söylediklerine göre komiser, her nasılsa açılan bir kapıyı kapamak için koştuğu Birada hava boşluğu cereyanına kapılarak denize düşmüş olacaktır.
Buna benzer bir kaza yalnız 1947 senesi mart ayında olmuş, bir ,,TWAM yolcu uçağının pilotu, hnvA tazyiki ile açılan kamara kapısından düşmüştü.
Stettln muhakemesi
StettJn, 11 A.A. (AFP) — Stettin muh&kmülnde savcı. Andre Roblneau ve Ganton Druet adlarındaki Fransız-!a.r İçin ağır hapis cezası istemiştir.
Savcı, aynı zamanda PolonyalI Kll-mezak ve Plclnckl'nin idamını, Blaus-tcln in müebbet hapsini ve Rnchtan’ın uzun müddet hapsini talep etmiştir.
Atlnada bir suikast
Londra. 11 (YÎRS) — Birleşmiş Milletlerin Balkan Tahkik Komisyonuna bağlı tngillz ve AvustralyalI müşahitlerin kalmakta oldukları Atlnanın Grande Bretagne otelinin lâğım borularında bugün bir bomba patlamış olduğu bildirilmektedir. Komisyon Azaltırından ve otelde oturanlardan hiç kimse yara-lanmamıstır. Yalnız bir Yunan askeri hafif aurette yaralanmıştır.
Redaksiyonun notu: Atinadakl Grande Bretagne oteli ecnebilerin toplandığı bir yerdir. Bilhassa İngiliz, Amerikalı askeri komisyon Azalan ve Balkan Komisyonuna mensup şahsiyetler bahsi geçen otelde otururlar. Bu bakımdan Yeni İstanbul Radyo Servisinin verdiği haber çok dikkate şayan görülmüştür.
komünistlerle temas
edemiyecekler
Aksi halde işlerine derhal nihayet verilecek
Waahington 11 A.A. (Reuter) — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı fiözcüaü dün verdiği beyanatta, Dışişleri Bakanlığında çalışan herhangi bir memur, Komünist Partisi üyeleriyle temas ederse “İşine derhal nihayet verileceğini,, bildirmiştir.
Sözcü, Cumhuriyetçi Ayan Üyesi Joseph’in iddiasını reddetmek mak-sadiyle bu açıklamada bulunmuştur.
Mac Arth, dün verdiği beyanatta Dışişleri Bakanı Dean Acheson’un 205 komünistin Dışişleri Bakanlığında çalıştığından haberdar olduğunu söylemiş bulunuyordu.
hidrojen silâhlarının kontrolü için yeni hiçbir teklifte bulunmamak yolundaki kararının milletlerarası anlaşma yolunu kapamadığını ısrarla belirtmiştir.
Batı Almanyaya acele yardım
Askeri İşgal makamları tarafından taşınan mesuliyet Alınanlara devrolunacak
Washington 11 A.A. (Afp) — iktisadi işbirliği Teşkilâtı idaresi Paul Hoffman ile Federal Almanya Başbakan Yardımcısı Franz Bluecheı arasında dün yapılan uzun görüşmeden sonra Hoffman. basma verdiği beyanatta. İktisadi İşbirliği İdaresinin Almanyaya. en âcil iktisadi meselelerini halledebilmesi için yardımda bulunacağını söylemiştir.
İktisadî işbirliği tdareslnin belirttiğine göre, bu yardım. Marshall Plânı malzemesi karşılığının -Mark olarak Almanya emrine verilmesi suretinde ve bilhassa Alman mesken inşaat programına para tahsis etmek şeklinde yapılacaktır, Çarşamba günü Federal Parlâmento tarafından tasdik edilen, İktisadi işbirliği r »-gramının Almanyada ki tatbikatı cümlesinden olan iki taraflı anlaşmalar hakkında Hoffman, daha önce askeri işgal makamları tarafından taşınan mesuliyetin aynen Al-manlara intikal edeceğini bildirmiştir.
Hoffman, bu anlaşmaların. Almanyaya. batı camiasında tekrar ehemmiyetli bir memleket olmak fırsatı verdiğini ilâve ederek sözlerine son vermiştir.
Ankara 11 (HUSUSÎ muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisi bugün, Orman, P. T. T Hudut ve Sahiller »Sağlık, Beden terbiyesi, Vakıflar, Dev let Hava vo Demiryolları Genel Müdürlüklerine ait 194*1 yılı kesin hesapları halikındaki kanun tasarılarını kabul etmiştir.
Kara yolları Genel Müdürlüğü kuruluş ve görevleri hakkındaki kanun tasarısının ikinci müzakeresi yapılırken, Tezer Taşkuan başkanlığa 42 imzalı bir takrir vererek gonel müdürlük merkez teşkilâtındaki, genel müdür ve genel müdür yurdımcıla-fiyle illerdeki bayındırlık müdürlerinin yüksek mühondiK olmalarını Amir bulunan 10 ve 11 nci maddelerin tâdil edilmesini bu makamlara mühendislerin de getlrUmcainin teminini latedl.
Oya konan takrir kabul edilerek madde tadil edildi.
işletmeler Bakanlığı kuruluş ve görevleri hakkındaki kanun tasarısının da ikinci müzakeresi yapılıp kabul olunduktan sonra Tezer, Taşkı-ran ve Suud Kemal Yetkin taraflarından Köy Enatitülerl Kanununun üçüncü maddesinin birinci fıkrasının değiştirilmesine dair kanun teklifinin müzakeresine geçildi. Küçük kaaaba-larda köy çocuklarının da bu enstitülere alınmasını derpiş eden bu fıkra tasvip olundu.
Müteakiben bir önerge verilerek KaraisalI ilçesi eski kaymakamının affı hakkındaki adalet komisyonu raporunun öncelikle görüşülmesi istendi.
Bu kaymakam, köy okulu inşaatında taş ve kum taşımaktan iötinkâf ettikleri iddiasiyle muhtar ve köylüleri hapsettiği için 8 ay hapse mahkum edilmiş bulunyordu.
Fahri Karakaya söz alarak btı İşin öncelikle görüşülmesine itiraz etti. Ve hiçbir kanuni mesned yok iken birkaç vatandaşın hürriyetini tahdit etmiş bir insanın affı cihetine gidilmemesini isledi. Said Köksal ise bu suçun ulvi bir gaye uğrunda işlendiğini izahla takririn lehinde bulundu.
Karakaya müstesna, hazır bulunan
C. H. P. milletvekilleri KÖksal’ı desteklediler ve mevzuun müstaceliyetle görüşülmesi talebinde bulundular. Cezanın affedilmesini müteakip Nazım Poroy, Meclisçe verilen kararın bu yoldaki suçlar için umumi af mahiyetinde olmasını istedi ve bu arzu da heyeti umumiyece tasvip edildi.
Devlet, vilâyet, belediye ve bunlara bağlı teşekkül, müessese ve ortaklıklar avukatlarının 1951 martına kadar serbest dâva alabilmeleri hak-kındakl kanun tasarısının öncelikle müzakeresi, adalet komisyonu başkanı tarafından teklif edilerek kabul olundu. Emin Ali Ergun ve Şakır İbrahim Hakkıoğlu aleyhhte konuşarak daha dün reddedilen bir hususun bugün kabul edilemiyeceğinl devlet avukatlarına serbest dâva almayı meneden Avukatlar Kanununun 5 nci maddesinin 18 ocak 1950 den beri yürürlüğe girmiş olduğu 12 seneden beri tehir edilen bu hükmün tekrar öldürülmemesi lâzımgeldlginl belirttiler, Hulûsi Oral da dün İzah ettiği gibi avukatların tamamen serhest olması düşüncesinde bulunduğu fakat dünkü Meclis kararına saygı göstererek avukatlara yalnız bir yıl daha serbest dâva alma yetkisini verecek olan bu tasarının reddini istedi.
Komisyon Başkanı Hulki Karagülle, sözcü Fahri Karakaya ve Adalet Bakanı ise, esas prensipin dün ipkasına karar verilen 5 inci madde İle vazedilmiş olduğunu, fakat Hükümetin gerekli teşkilâtı henüz kuramamış ulması itibariyle memnuiyet hükmünün 1953 yılının sonuna kadar tehirinin zaruri olduğunu söyliyerek tasarının kabulünü istemişlerdir.
Neticede tasan ufak bir ekseriyetle kabul edildi ve bu suretle devlet avukatlarının 1951 mart ayı başına kadar serbest dâva alabilmelerinin sağlanmasını müteklben Yusufeli İlçesi merkezinin Ögdemden, Ahalta kaldırılmasına ve bu merkeze Yusufeli adı verilmesine dair olan kanun tekliflerinin birinci müzakereleri yapıldı.
Pazartesi saat 15 te toplanmak ü-zere oturuma son verildi.
B. M. M. de bir sual takriri
Hükümetin çiftçiye yapacağı tohumluk ve yemlik yardımının şekli soruldu
Ankara, 11 ı Hususi muhabirimizden) — Eskişehir Milletvekili Abi-din Potuoğiu Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir soru önergesi vermiştir. Bu önergede:
1 — Çiftçiye yazlık ekim için aynen arpa ve buğday tohumluğu verilmesi hususunda hazırlık yapılıp yapılmadığı,
2 — Hazırlık yapılmışsa dağıtılacak tohumluğun nasıl temin edile-
ceği. miktarının ne olacağı ve tevziatın nasıl yapılacağı,
3 — Hayvan yemi temini hususunda hükümetin ne düşünmekte olduğu. çiftçiye hayvan yemi dağıtılıp dağıtılmıyacağı. dağıtılacaksa miktarının ne olacağı ve nasıl tevzi e-dileceği hususlarının. Başbakanlıktan sözlü olarak cevaplandırılması istenmektedir.
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Bir Geçmiş Zaman
Ilitlercller yeniden faaliyete geçtiler.
Frankfurt, 11 (AP.) — Eski Hltler-cilerden Otio Straaser’ln. Batı Alman-yada gizli olarak çalıştığı tahmin edilen yeni bir Nazi teşekkülünün başkanı olmanı kuvvetle muhtemeldir.
Batıhlann kanoatince, eski “Kara cephe,, nln başkanı Kanrıdadakl evinden yazdığı mektuplarla yeni bir gizli teşkilât kurmakladır.
Bu hareket kendi kendini “Kaiakonıb Stîheinvverfer,, (Mezarlıklar aynası) o-Jarak İsimlendirmektedir. Sanıldığına göre, merkezi MÜnlh tcdır, fakat bütün Almanyada faaliyette bulunmakadır.
Telsizle Satr:uıç şampiyonası
Belgrat, 11 A A. (AFP) — Birleşik A-merika İle Yugoslavya arasında tertip edilen radyo Ue sutranç şampiyonasına bugün öğleden sonra Belgrat ve Ncw-T’jxktn aynı zamanda başlanmıştır.
Müsabakaya 10 oyuncu İştirak etmektedir. Ve iki parti oynıyacaklardır.
Birleşik Amerikanın Belgrat Büyükelçisi George Ailen turnuvanın açılış merasiminde hazır bulunmuştur
Bir Yugoslav binbaşısı Avıısturyaya İltica ettt.
Viyana, 11 A.A. (AFP) «— Amerikan kıtaları gazetesi Wicncr Kurier’nin yazdığına göre geçenlerde karısı ile birlikte Avusturyaya İltica etmiş bulunan Yu-goslöv binbaşısı Zlado Predou'iç. Bel-gruttan çok mühim gizli vesikalar getirmiştir.
Predoulç, Harbiye Bak/ınhğ) Harekât Şubesi Müdürlüğü yapmıştı.
A
1
ED ENİM çocukluk zamanımda îs-—f tanbulun zaten en serbest yerlerinden biri olan Büyükadanın Nizam caddesi de en şık ve en alafranga semti sayılırdı. Bu yol üstünde sahiplerinin isimleri o devirde ağızlardan düşmiyen ve gazetelerden eksik olmayan yerli ve yabancı bir çok zenginlerin küçük, büyük* bahçeler içinde ve biribirinden daha uslu, daha gösterişli köşkleri sıralanırdı. öyle ki, bunların önünden geçer ken cadde sanki gittikçe hem daha nazlı, hem daha rahat bir kıvama erişirdi.
Günlerimizin keyfine köşkler ya kuyumcu dükkânlarında yanyana sıralanmış mücevherat mahfazalarına benzer, ya mükâfat günlerinde dağıtılan ciltleri ve kâğıtları yaldızlı kitaplara benzer, yahut 1
göre, bu
da kazandıkları muvaffakiyetin şaşaası içinde memnunlukla tebessüm e-den ve âtilerine emniyetle bakan, bu mükâfatları kazanmış olan çocukların bizzat kendilerine benzerdi, öyle ki, biz şehrimizin bu meşhurlarının ikametgâhları önünden geçerken - Hollysvood’daki sinema yıldızlarına ait villâların önünden geçen sinema sevdalılarının belki şimdi duyacakları bir hisle - gönlümüz tâ o zaman dolmuş olurdu.
Caddenin sağında ve solunda sıralanmış hepsi canlı ve hepsi birer şahsiyet sahibi gözüken bu köşklerden çoğunun kimlere ait olduğunu bilirdik. İşte, Naki Paşa biraderi Âdem Beyin - sonra bir otel olan - köşkü. Elhamra sarayını taklit eden ve kışın soğuğunda üşümesin diye üstüne muşambadan bir kılıf geçirilen köşk, Mösyö Rallys’inki. Bir ucunda gûya gazeteci göziyle âfakı seyredebilmesi için yapılmış bir kulesi bulunanı yan fransızca, yarı İngilizce çıkan gündelik. Levant Herald, gazetesi sahibi Doktor Miçi’nmki. önünde bir peri masalından çıkıp gelecek sevdalıyı bekler gibi duran bitmez tükenmez bir merdiven bulunanı Altıncı Dairei Belediye olan Beyoğlu Belediye dairesi Müdürü Blacque Beyinki. Bahçe içinde, sahile yakın bir noktada saklanarak bu yola küskünmüş gibi, an-caJk denize bakan ve yoldan ancak 2
Elçiler arasında değişiklik
Ankara 11 t Hususi muhabirimizden) — Brüksel Elçisi Nizameddin Ayaşlı Batı Federal Alman Cumhuriyeti merkezi Bonn'da ihdas edilen Türkiye Misyonu Şefliğine, Dışişleri Bakanlığı Umumi Kâtiplik Birinci Muavini Faik Hüseyin Hozar’ın Viyana Elçiliğine ve Buenos Aires Elçisi Emin Alı Sipahi nin Stokhölm Elçiliğine nakılleH yüksek tasdika iktiran etmiştir. • I
Türk - Hint Cemiyeti aylık toplantısı
Ankara 11 (Hususi muhabirimizden) — Türkiye - Hindistan Kültür Cemiyeti bugün aylık toplantılarından birini daha yapmıştır.
İçtima sonunda Keşmire, Robin-dranat Tagore’un kurduğu üniversiteye ve Hindistanda cumhuriyetin ilânına ait filmler gösterilmiştir. Diğer taraftan Hindistan elçiliği bu ay içinde Millî Kütüphanede bir sanat sergisi açacaktır.
kulelerinin kırmızı damları görüneni Tophane-i Âmire Müşiri Zeki Paşanın ki. Dörtbir yanından havaya yükselen dört kulesiyle gûya üstüne takılacak cibinliği bekler bir karyolayı andıranı İdare-i Mahsusa Müdürü
John Paşanınki. Ardında çam ormanının başladığı bir set üstüne kurulmuş fıstıkî renklisi Paris Sefir-i Kebîri Ziya Paşanınki. Nihayet, yüksek ağaçlı bahçesinin ortasında, arkasındaki yavrusu gibi kalan alçarak binayı gizleyen ve her nedense insanda ayakta durduğu hissini veren de kendisinden bahsedilirken herkesle beraber bizim de, gûya bir cinas yapar gibi, şu cümle ile yâdetmeyi ihmal etmediğimiz: "Ali Nizami Beyân Nizam caddesindeki köşkü!,,
Adanın ekseriya üstündekilerin gülerek bindikleri eşeklerle yapılan meşhur turları hep bu yoldan geçerdi. Biri, ötekilerin gülünç taraflarını gören çocuk tabiatlı insanlar, bindikle-
ri eşekler, filozof ve vurdumduymaz eşekçilerin yanında koşmaya başlayınca, yol arkadaşlarının garabetlerini görerek gıcıklanıyor gibi gülerler ve cadde, çok kere, kahkahalarının ahengiyle dolardı.
Nizam caddesi böyle bir nizam ve intizam hissi vererek başladığı gibi devam ederdi.
Bütün bu alafranga muhit içinde yaşayanların en alafranga olanların-3
dan biri sayılan Ali Nizamî Beyle annem ancak iki kardeş çocuklarının torunları oldukları halde bu uzak münasebet o zaman için tam bir akrabalık sayılır ve kısmen de bu yüzdendir ki, çocukken, ben de, hemen her gün, büyükbabamınkine yakın olan bu köşkte ve etrafındaki bahçede Ali Nizamî Beyin hemen yaşıtlarım olan çocuklariyle buluşarak koşar, oynardım.
Daha başkaları bu köşkten bahsederken bazan da: "Ali Nizamî Beyin oturduğu köşk,, derlerdi. Fakat, biraz dikkat edersek, ekseriyetle kullandığımız kelimelerin ne kadar yerinde olmadığını görürüz. Onlar "o-turduğu,, derlerdi. Biz de onlara uyarak bu tabiri kullandığımız zaman ancak duyduğumuza uymuş olurduk. Yoksa, hikâyelerini dinlediğimiz ve günlerimizin yan vaktini köşkünde geçirdiğimiz Ali Nizamî Beyi biz hemen hiç görmez, görsek görsek de, ya kapıdan çıkar, gider, ya kapıdan girer, gelirken, yani daima kapı aralıklarında, hep ayakta görürdük. Hanımların sözlerinden de hep uzaklarda gezindiğini anlardık. Oturduğunu ise hemen hiç görmemiştik. O, her zaman çocukların üstünde kalan bir muhitte dolaşırdı. Ve biz ancak o-nun başka yerlerde geçen hikâyelerini duyardık.
CDevantı varj
Gemilerimizdeki kaçakçılığı önleme tedbirleri
Devlet Denizyolları idaresi kendi gemileri İçin sıkı nizamlar koydu
Son aylar içinde ban gemilerde kaçakçılık vakalarının artması üzerine Devlet Drnizyollnrı Umum Müdürlüğü kendi hakımından baeı tedbirler almıştır.
Bu cümleden olarak mürettebatın yabancı limanlarda karaya çıkmaları tahdit ve kontrol altına nhnm»kfndır. Vazife İle çıkmış olanlar bile bütün mürettebat gemlve dönüşlerinde aramaya tA-bl tutulacaklardır. İzİhniz çıkanların vazifelerine «on verilecektir.
Ayrıca kamaralarda veya bagajdan başka yerlerde rastlanacak her nevi eşyaya vozıyed edilerek İlk Türk Umanında bir zabıtla gümrüğe teellm edilecektir.
Bunlardım başka »ık nık Ani araştırmalar yapılacaktır, Gemi adamlarının emanet eşya nakletmeleri euretl katiye t o yanak edilmiştir. Gemiler întanbul Umanında bulunduğu müddetçe vazifeli ohtnlnrdan bııifkn klmfiO gemilerden içe-riyc glremlyecektlr.
Bugün dünyanın hor tarafında alınan en sıkı tedbirlerle kaçakçılığın önüne geçilememeğine rağmen İdarenin alacağı bu yeni tedbirlerle Denizyolları va-purariyle yapılmakta olan kaçakçılığın bir dereceye kadar Önlenmenin! nmüm-klın olacağı tahmin olunmaktadır.
Memleketimizde modern traktör fabrikası kurulacak
Kanatlanın en büyük traktör fabrikam direktörü şehrimize geldi
Ziraî Donatım Kurumunn alt Adapa-zarındaki Zirai AİAt Fabrikacının modern bir traktör fabrikanı haline getirilmeni hunuftundfc Ziraat Bakanlıglyle teman etmek İçin Kanadnnın en büyük traktör flrmanının müdürü ve İdare mec-lini reln muavini WllHam Kennelh Hy-Jnp yanında fabrikanın muhasebecini ve mühondlni olduğu halde dün hava yo-Uyle şehrimize gelmiştir.
Bir iki gün** kadar Ankaraya gidecek olan Hylop Bakanlıkla teman ettikten nonra Âdapazanndakl fabrikanın bugünkü durumunu tetkik edecek ve memleketimizin başlıca ziraat merkezlerinde iki üç hafta nürecek olan incelemelerde bulunacaktır.
İstanhulun *üt derdi
Şehrimizin süt derdini halletmek ve bu mevzuda llgilllerlg temanlardu bulunmak Üzeıe Şehir Meclis»! rızalarından bir grup bu akşam Anknraya gidecektir.
Marshall Plânı yardımiyle alınacak gemiler
MarehA.ll Yardım Plânı gereğince Deri izvoiiarı idareni tarafından aatın alına* ak gemilerle ilgili olarak vabancı firmaların teklifleri Ozorlmioki çAİışrna> lar devanı etmektedir Bazı firmaların tekUrierl vAajh (»lnwir nidan mU’icm* mim malûmat istenmiştir. Bu İşle mev-gul kominvon. bir miUltict daha çalışmalarına devanı edecektir.
Yaşar Doğu, Pakistandan dönüyor
H ilen PalctBUn da bıılunnn milli gü-reşçtmlt Ynşar Doğu 23 şubat. 1930 perşembe günü memleketimize dönecek ve derhal “Greko Romen milli takımımızın ’ çalışmalarına iştirak etmek .üzere şehrimizdeki kampa girecektir.
Bu akşamki güreş müsabakaları
Beyoğlu spor güreşçileri ile Eminönü Halkevi güreşçileri arasında bu akşam saat 20.30 da Eminönü Halkevi Spor Salonunda Greko-Rnmen güreş müeaba-knlnrı yapılacaktır Yeni elemanların ortaya çıkmasını sağlayacak olan bu vadideki faaliyetine Halkevi, bundan sonra da devam edecektir ,
Milletlerarası, milli kıyafetli bebekler sergisi Istan bulda açılacak
Memleketimizde. Kızılay ve Kızılhaç-lar menfnatına büyük bir beynelmilel sergi hasırlanmaktadır. Sergide, muhtelif memleketlerin milli kostümlerini giymiş bebekler teşhir edilecektir. Hatırlarda olduğu gibi, bu serginin temeli bundan 15 sene evvel Nedim Akçer tarafından lstanbulda atılmış, geçen müddet zarfında da dünyanın birçok memleketlerinde tatbik edilmiştir. Alâkalılarından Öğrendiğimize göre, bu sergi, temmuz ayı içerisinde Spor ve Sergi Sarayında açılacak ve hasılatı Kuılayla muhtelif memleketlerin Kızılhaçlanna tahsia -edilecek tir.
Taksimde iki postahane inşa edilecek
Postu ve Telgraf idaresi İnönü Gezisinin tramvay caddesine bakan yüzünde vo Taksim Belediye Bahçesi kapısının yanında postahane inşa etmek İçin Belediyeden arsa istemişti. Teklifi İnceli-yen imar Karma Komiayonu, böyle bir teşebbüsün faydalı olacağını ve caddenin estetik bakımdan hiçbir şev kaybet m iyeccgl neticesine varmıştıı*. Teklif. arazinin İdareye hangi şarUn verilmesinin tcsblti icln alt olduğu başka bir komisyona havale edilmiştir.
Boğaziçi Lisesinden Yetişenler Derneğinin çayı
Boğaziçi Liselimden Yetişenler Derneği eski ve yeni mezunları bir araya lopla rnr. I; H-cre bugün Tal-^im Beh' liye Gfizinosunda saat 15 ten 19 a kadar devam eden bir çaylı dans tertip etmiştir,
1949 yılında
1 milyon 420 bin liralık istimlâk yapıldı
Geçen senekl Belediye bütçesine, şehirde İcap eden sahaların islimi;)ki için bir milyon 120 bin lira tahsisat konulmuştu. istimlâk Müdürlüğü bu paranın tamamen harcandığını ve sarf mahallerini bildirmiştir.
Verilen malûmata göre, tahıılsut. Un-kapanı - Sebze Hali arasındaki yolun açılmasına., Gazunferaga medresesinin karşısında inşasına karar verilen Hıfzısıhha. Enstitüsü arsasının alınmasına, Snraçhanebaşında ‘yapılmakta olan parka, Ortaköy - Kuruçeşme yolunun genişletilmesine, Yolcu Salonunun karşınında otomobil parkı haline getirilen sahanın istlmlfıkiuc ve t'ak.Üdar iskele moydanının genişletilmesine sa.rfrdil-mlştlr.
>■

YENt İSTANBUL
Sayfa 3
12 Şubat 195V
G U N U N
j -Br_
EKONOMİK
HAREKETLERİ
Hususî ormanların
iadesi meselesi
Yazan :
Prof. Dr. Şeref Nuri İLKMEN
Ingiliz bankerlerinin hükmü
İngilterenin iktisadi vaziyetini gözden geçiren beş banka müdürü : "Yapılacak iş, para kıymetini düşürmek değil, maliyet fiyatlarını indirmekti" diyor
Paris Konseyi karşısındaki durumumuz
Bütçe müzakerelerine Mecliste pazartesi günü başlanıyor
O gün için gündeme
başka madde konmadı
- ^3.vn.l945 tarihinde çıkarılan 1^34785 sayılı kanunla hususi ormanların devletleştirilmesine itiraz edenler, bunu hususî mülkiyetin dokunulmazlık pıensipi bakımından tehlikeli görmüşler ve bu ormanların sahiplerine iadesini istemişlerdir. Nitekim bu kanunun hükümlerini değiştirmek maksadiyle bir tasarının Büyük Millet Meclisine verildiğini ve bunun yaz devresine girilmeden önce, kanıınıyet kesbedeceğini sayın Tarım Bakanı Cavıt Oralın Elitçe Encümeninde, Orman enel Müdürlüğü 1950 yılı bütçesi münasebetiyle verdiği izahattan anlamaktayız.
Hususî mülkiyet ferdin ve cemiyetin inkişafını sağlayan bir müessese olması hasebiyle, onun üzerinde büyük bir kıskançlıkla durmak ve en küçük bir değişikliği de hassasiyetle karşılamak lâzımdır. Fert fikren ve bedenen çalışarak elde ettiği servetlere tesahüp edemediğini görür veya bu hususta ufak bir endişeye kapılırsa, her türlü çalışma zevk ve arzusunu kaybeder. Bu itibarla hususi mülkiyet şahsın çalışma şevkini artıran, e-nerjisini çoğaltan ve cemiyete her türlü gelişme imkânını verdiren bir müessesedir. Nasıl insanların canlan kanunen emniyet altında ise. canın bir yongası halinde olan malın da can kadar garanti altında bulunması lâzımdır. Anayasamızın 71 inci maddesinde “Cana. mala, konuta İnç bir türlü dokunulmaz.” denilmekle, memleketimizde malın da can kadar emniyet içersinde bulunduğu gösterilmiştir. Ancak ferdin kendi mallarında serbestçe tasarruf edebilmesi hudutsuz değildir. Bugün gerek memleket içi ve gerek memleket dışı İktisadî hareketlerimize bir takım kayıtlar konulduğu gibi, kamu menfaatinin zaruri kıldığı hallerde de menkul ve gayri menkul mallarımızın istim-val ve istimlâkine gidilmektedir.
Hususî orn\anların devletleştirilmesini kabul etmiş olan 4785 sayılı kanun, millet ekonomimizin icapla-riyle ormancılığımızın zaruretlerine istinaden çıkartılmış bulunmaktadır, olmaktır. Gerçekten şahıs ekonomi-le millet ekonomisi arasında vâki o-lacak herhangi bir çatışmaya mâni olmaktadır, erçekten şahıs ekonomisiyle millet ekonomisinin gayeleri her zaman ve her yerde birbirleriyle intibak edemezler. İşte İktisadî hayatın birçok sahalarında bu nevi çatışmaların önlenmesi ve milli ekonominin şahıs ekonomisinden üstün tutulması nasıl bir zaruret ise, ormancılık politikasında da aynı tarzda hareket ederek, şahsın menfaatlerini umumun menfaatlerine tercih etmemek lâzımdır.
Memleketimizde de hususi ormanların devletleştirilmesi sırf bu çatışmayı önlemek ve kamu menfaatlerini üstün tutmak maksadiyle yapılmıştır, çünkü Türkiyede ormanların devletleştirilmesini icabettiren türlü sebepler vardır.
1 — Devlet ormanlarına bitişik o-lan hususi ormanların devletleştirilmesi, orman işletmeciliğindeki teknik ve idari vahdeti temin bakımından faydalıdır, çünkü aynı tabiat ve ekonomik şartlar içerisinde yanyana bulunan Orman parsellerini ayrı ayrı maksatlar ve gayelere göre İşletmekte bazı ekonomik mahzurlar mülâhaza edilebilir. Tek maksat ve tek gayeye göre idare edebilmek ise. işletme bütünlüğüne bağlıdır. İşletme bütünlüğü ise, mülkiyet bütünlüğü ile temin olunur.
2 — Türkiyede orman kaçakçılığını önlemek sadece muhafaza teşkilâtını kuvvetlendirmek ve bu teşkilâta dahil personel adedini arttırmakla kabil olamamaktadır. Devlet ormanlarından kesilip çıkartılan ağaçların hususî ormanlardan kesilmiş gibi gösterildiği çok kere vâkidir. Hususi ormanlara kaçakçılık hususunda bir paravan vazifesini gördürtmemek ve bu kesim oyunlarına, nakliyat düzenbazlıklarına mahal verdirmemek için hususî ormanların devletleştirilmesinde fayda vardır.
3 — Türkiyede ormanlar düzlük sahalardan ziyade ftnzalı yerlerde bulunmaktadırlar, binan ormanlar halaza ormanı nevi ormanların
rejime tâbi tutulacağından, da devletleştirmekte fayda vardır. Nitekim İtalya, Yunanistan. Yugoslavya, Avusturya ve Fransa gibi bir takım memleketler çok evvelden bu işe başvurmuşlardır. Memleketimizde de uzun ve ince tetkikler neticesinde meydana getirilen 3116 kanunu bu esası kabul maktadır.
4 — Sahaya nazaran
İleri gelen beş bankanın müdürü iktisadi vaziyetimiz hakkında hükümlerini açıklamış bulunuyorlar. Bu hilkümlerip hepsi birbirine benzemektedir. Tabii eski sosyalistler, bunu para peşinde koşan bankacıların, herkesi yine bir ekmek, bir su ile iktifa eder hale getirmek için kullandıkları bir siyaset diye adlan-dıracaklardır. Halbuki vaziyet açıktır. Inglltercdeki krizin başlıca sebebi masrafların çok ve yanlış yerlere sarf edilmesinden gelmektedir. Fiyatlar yükselmekte devam ettikçe, kim hangi işe girse, neticede kazanç munakkak olmaktadır. Tabii bu a-rada en mühim ile lüzumsuz birbirine karışıyor. Sonra idare sisteminin yayılması da - lüzumsuz vergi yükseltmelerine sebep olmaktadır. Meselâ hükümetin dağıtım dairelerinde iki sene içinde memur adedi 51.000 den 167.000 e çıkmıştır. Sonra hükümet hedef olarak gayet yüksek bir hayat standardı almış, fakat eldeki imkânları nazarı itibara al-
mamıştır. Üstelik geçenlerde yapılan paranın kıymetini düşürme hareketi de biı nevi kumardan başka bir şey değildir. Evet belki muvaffakiyet kazanılabilir; fakat neticede belki de ücretler arttırılır, fiyatlar onu takip eder ve arkadan da yeniden bir para düşürme ihtiyacı duyulur. Harp arası senelerinde Almanya ve Fransanın geçirmiş olduğu tecrübeler bize bu dersi vermeliydi. Üstelik asıl yapılacak iş. paranın kıymetini düşürmekten çok maliyet fiyatlarını indirmekti. . Hükümet aldığı şiddetli vergileri lüzumsuz yerlere dağıtmaktadır. Alış kabiliyeti artık gayet şüpheli bir hale gelmiştir. Vaziyetin düzelmesi için şiddetli tedbirler almamız ve bunlara riayet etmemiz lâzımdır. Başka türlü hareket vatana hiyanet olur. Yalnız İngiliz seçmeninin bu tedbirleri alabilecek bir hükümeti başa getirmesi ve sonra onunla sıkı bir işbirliği yapması lâzımdır.
“Yorkslıire Post,, dan
ıiWMnntınmıntxiıntınraMiKmtt|tıı=iNiBin*,,m,: ^*1 ”


DÜNYA HABERLERİ
ingiltcre, seçimlerden sonra Avrupa Kliring Birliğine girecek
Turizm uzmanları tetkiklerine devanı
y
Amerlkaıla ediyorlar.
Arızalı yerlerde bilise. ekseriyetle mu-karakterindedir. Bu işletilmesi hususi bir bunları
I AFP) haber alan
23 şubat durumunu

A.
A. (United
VVashington, 11 A. A VVashingtondaki iyi çevreler, İngilterenin seçimlerinden sonra,
tâyin edeceğini ve Marshall Plânı çerçevesinde. Avrupa memleketleri arası kliring sisteminin kurulması için işbirliği yapacağım ümit etmektedirler.
beş memlekete uzmanlarından,
Ahmet Şükrü otelleriyle, bu sahasında
sayılı orman etmiş bulun-
Bu çevrelerde hâkim olan kanaat, böyle bir ^istemin 60 günden daha az bir zaman içinde kurulabileceği merkezindedir. Bununla beraber, müzakere merkezinin hâlen Pariste bulunduğu ve fevkalâde büyükelçi Averell Har-riman’ın ilgili şahsiyetlerle temas ettiği de malûmdur.
Filadelfiya ile lıaıeket etmiş-
zarfında Türk beraberinde Belçika, Ingiltere ve İrlanda Birle-
ve ve da ve
orman varlığının nısbeti 20 den aşağı olan bilhassa orman yetiştirilmesi zor masraflı olan yerlerdeki ormanları çok sıkı bir disiplin altına almağa
bu suretle kolaylıkla ormansızlaşmanın önüne geçmiye şiddetle ihtiyaç vardır. Halbuki sıkı bir rejim şahıs ekonomisindeki hareket serbestîsini ihlâl edeceğinden, orman sahipleri ekseriyetle bunu istemezler. İhtilâfa mahal verdirmemek için bunları da istimlâk etmek hayırlıdır.
Ormancılık sahasındaki bu nevi çatışmalar daha ziyade orman imletme terinin hususiyetlerinden ileri gelmektedir. çünkü orman işletmelerinde ve bilhassa Türkiye gibi Arızalı ve yağış şartları da pek elverişli bulunmıyan memleketlerin orman işletmelerinde ticarette, endüstride, madencilikte olduğu gibi kârlılık kaidesinden, ranta-bilite prensıpindeıı hareket edilmez Bu itibarla kârlılık esasına göre işletilmesi caiz olmayan bir ormanı hususi teşebbüsün elinde bırakmak daima böyle bir çatışmayı doğurabilir.
İşte hususi ormanların devletleştirilmesini temin etmiş olan 4785 sayılı kanunu tâdil ederken hem bütün bu noktaları gözönünde tutarak, millet ekonomisinin icaplarım yerine getirmeyi ve hem de hususi mülkiyet prensiplerini ihlâl etmıyecek tarzda şahsın haklarını tanımayı ve bu nıe-yanda saaece düzlük sahalarda kurulmuş ve devlet ormanlariyle uzaktan, yakından alâkası bulunmıyan hakiki bir ziraat işletmesi içerisinde ver almış bulunan ağaç topluluklarının i-adesini düşünmek yerinde olur Çünkü çiftlik ormanlarının iadesi ziraat işletmeleri için ne kadar faydalı ise, diğerlerinin »eri verilmesi de o nispette tehlikeli olur.
■ •


İngiliz - İsrail sterling hesaplan
Londra 11, A.A. (Afp) — Sterling hesaplan muvazeneleri hakkında 30 ocakta Londrada başlamış olan İngiliz - İsrail görüşmelerinin sona erdiğine dair yayınlanan resmi tebliğde bildirildiğine göre, İngiltere Hükümeti, 1950 senesinde İsrail’in sterling
hesap muvazenelerinde 7 milyon ster-Ünglık umumi bu debloknj yapmağa muvafakat etmiştir, Bu meblâğın 4 milyon sterlingı iki memleket arasındaki mübadelelerde bir rulman fonu teşkil edecektir
| 11/11/1950 Cumartesi I
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Dün Ticaret Bordasında, imdik yatları yeniden ilerlemeler kaydetmiştir. Hazırda mal olmadığı için, alıcıların mala karşı istekli davranmaları fiyatların yükselmesine sebebiyet vermektedir. Diğer maddelerin durumunda kay-dc değer bir şey yoktur.
Esham ve Tahvilât Borsastnda yüzde altı ikinci tertip Kalkınma Tahvili ite, Milli Müdafaa Tahvillerinin bütün tertiplerine karşı İstekler fazlaydı, Borsa dışı altm piyasasına gelince, fiyatlar düne nazaran biraz daha gerilemiştir. Alıcı yoktur.
fi-
İzmir :
Hafta sonunda ^Buranda çekirdeksiz kuru Üzüm gevşek durumunu muhafaza etmiştir. İncirin sağlam durumunda bir değişiklik olmamıştır. Pamuk üzerine fazla bir hareket görülmemekle beraber fiyatlar rağlamlık arzediyordu. Pamuk yağı piyasası İstikrarlı durumunu muhafaza etmektedir. Satıcı çekingen davranmakta devanı ettiğinden pamuk yağı fabrikaları çekirdeğe 17 kuruş fiyat verdikleri halde muamele olmamıştır
Adana
Ticaret Bornasında birinci akala pamuk fiyatı ilerleme kaydetmiştir.
Aynı çevreler. Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksern-burg’dan müteşekkil “Finebel,, bölge kliring grupunun daha önce kurulması faraziyesıni de gözden uzak tutmamakta ve fakat ’ devamlı bir faaliyet arzedecek bölge anlaşmaları yapılmasını hiç biı zaman umumi hedefi kaybettirmemesi icap ettiğini belirtmektedir. Bu hedef, heyeti ıırnu-miyesiyle ticari mübadeleleri ui i-Lırmak için, bütün Avrupaya tatbik edilecek bir kliring sisteminin kurulmasından ibarettir
Ne'v-York, 11
Press) — İktisadı işbirliği Teşkilâtının teşebbüsü ile Birleşik Aınerikaya gelen mensup turizm Türk murahhası Esmer, Amerikan
memlekette turizm mevcut kolaylıkları tetkik etmek üzere, dün trenle Atlantic City’ye tir.
Şu son 24 gün murahhası, Hollanda,
temsilcileri olduğu halde, şik Amerikanın doğu sahilindeki şehirleri ziyaret etmiştir.
İki günden beri bu grup. NeW-Yoık’ta otel idaresi hakkında verilen muhtelif konferanslarda hazır bulunmuştur.
Perşembe gecesi Amerikan Radyosunda konuşan Ahmet Şükrü Esmer, Türkiyede seyahat etmenin faydaları hususunda dinleyicilere izahat vermiştir.
Ankara 11, (Hususi muhabirimizden) — Dış Ticaret Dairesi Başkanı Munis Faik Ozansoy, haftalık mûtad basın toplantısında Pariste yapılmış olan son Konsey içtimaında ticarî serbestinin yüzde elliden yüzde altmışa ve sene sonunda da yüzde yetmiş be- I şe çıkarılmasının uygun görülmesi karşısında ticaret hayatımızın müteessir olup olmıyacağı hakkında sorulan suali şu şekilde cevaplandırmış-t,r: ■ II
1948 senesindeki ithalâtın yüzde ellisi dahilinde serbesti kabul edilirken ekonomik bünyemizin şartları tetkik edilerek bu karara uyabileceğimiz anlaşılmış ve serbest bırakılacak maddeler de ona göre tesbit edilmişti. Nispetin yüzde altmış veya yetmiş beşe çıkarılması fikri ortaya atılınca mevzuun yeniden tetkik edileceği ve | buna ne dereceye kadar uyabileceğimiz hususunun ayrıca tâyin olunacağı tabiidir. Avrupa iktisadi İşbirliğine katılan devletler arasında normal ticaret şartlarının tahakkuku gayesine istinat etmekte ve her devletten ancak iktisaden yapabileceği istenmekledir. İktisadi şartları müsait olmı-yan devletlerin rezerv yapmaları mümkün bulunduğu gibi, H bor acyondan zarar görecek devletler için de teşkilât emrine bir fon ayrılmıştır. Bugün memleketimiz ilk karara uyarak yüzde elli nispetinde serljestıye katılmayı (mütekabil şartlarının kabulüne bağlı olarak) uygun görmektedir. Esasen henüz değişmiş bir vaziyet olmadığı gibi tekliflerimiz de Pariste müsait karşılanmıştır.
Dış Ticaret Dairesi Reisi ithalâtın serbestleştirilmesi tahakkuk ettiği takdirde hıınun ticaret sanayıimize ne gibi tesirleri olabileceği sualini de şöyle cevaplandırmıştır:
— 19 Avrupa devleti arasındaki mübadelelerin muayyen nispette veya tam serbestleştirilmesi halinde tüccarın lisans almak için Bakanlığa müracaat etmeke ve döviz dispnnibi-litesi beklemek gibi muamelelere lüzum kalmıyacak, binaenaleyh bu bakımdan bir formalite eksilmesi kolaylık saglıyacakt ır.
Ankara, 11 (Husus! muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisi 13 şubat pazartesi günü saat 15 den itibaren 1950 yılı bütçesini müzakereye bağlıyacaktır.
O gün için gündeme başka mad» de konmamıştır. Bütçeyi takdim ve İzah edecek olan Maliye Bakanından sonra muhalefet partileri de bütçe hakkındaki görüşlerini açıkhyacak-lardır. Bütçeyi Demokrat Parti a-



Zeytin müstahsilleri Madril’tv toplandılar.
Zeytin müs-dün burada. “Akdeniz
günlük ekmeğini
Kanada Başbakanı. Amerikanın ithal serbestîsiııl arttırnınNiııı tavsiye ediyor
★ Londra. 11 (YlRSı - Bugün Kanadada bir beyanatta bulunan Başbakan St. Laureııl. Amerlka-ya, ithalât takyitlerinin büyük bir nisbettv kaldırılmasını tavsiye etmiştir.
Madrit, 11 (AP) tahsilleri milletlerinin müdafaa için,, toplanmışındı!
Konferansta
İtalya,
Lübnan. Birleşik Amerika. Portekiz ve Mısır, resmi veya hususi temsilciler tarafından temsil edilmekteydiler
İthalâtın düzenlenmesi ve soya yağırım rekabeti bahis konusu c-dilmiştir.
Türkiye, Frnnsa, Ispanya, Yunanistan, Birleşik Amerika.

Kanada Başbakanına nazaran, bu suretle Avrupa memleketi'-rmin kalkınmasında mühim nir adım daha atılmış olacak ve bundan bilhassa Atlantik Paktını imzalıyan devletler faydalanacaktır
Amerikan dış ticaretinin bu suretle daha hareketli bir safhaya gireceğini belirten St Laurent Amerikanın bu kararı pek yakında vereceğim ümit ettiğini a-çıkla iniştir
Ticaret serbesttelni teşvik yardımı
Washiı»gton (Reuter - Hususi)— M. Hoffınan bir basın toplantısında yardım tahsisatı mühim kısmının ticaretini serbestleş! me teşebbüsüne girişmiş ıneır.ie-ketleıe ayrılması tavsiyesinde bulunacağını söylemiştir. Ümidimiz, hakiki bir tediye plânının bütün milletler tarafından kabule ınazbar olmasıdır, diyen Hoff-man. Dr Stikkerin siyasi aracı olarak tâyininin İktisadî jşbirliftl i'eşkllâtı kurulduğundan beri yapılan en ümit verici İş olduğunu İlâve rfiniştir
ortaklığının sermayesi
Ankara, 11 ı Hususi muhabirimizden • — 9 yıl devam etmek ve merkez; İstanbul olmak Üzere kurulması kararlaştırılan ‘Türk Tütünleri Ortaklığı,. kanun tasarısı Büyük Millet Meclisi Komisyonlarında müzakere edilmekledir.
Tarım Komisyonu tasarı hakkında mütaleasın* bildirmek üzere bugün uzun biı toplantı yapmıştır
Ortaklığın sermayesi tasarının Ü-cür.cü maddesinde 55 milyon Türk lirası olarak gösterilmektedir. Hisse senetleri lördüncü maddeye göre 10 Türk lirası olarak tespit edilmiştir. Biı Hisse senetleri dört grup’a ayrılmaktadır Yekûnu 38 milyon 500 bin lira olan A grupıı kendilerinden 3780 sayılı Milli Korunma Kanununa istinaden prim alınmış o-Inn 250 nel lira
Bankasına ve 2 milyon 200 hin lira tutarındaki D grupu diğer milli bankalara tahsis edilmektedir
A grupu Hisse senetlerinin sahibi ulan tütün müstahsillerinden şimdiye kadar kesilen para ve bunların faizleri 3U milyon 816 Mlı 910 liraya baliğ olmuştur. Tasarının dördüncü maddesine goıe bu miktar Esas Sözleşmenin Bakanlar Kurulunca tasdikini takd eden dört ay içinde tar.mıhlanacak ve 38.5 milyon liraya ihlâı? olunacaktır
tütün müstahsillerine. 8 milyon bin lira tutan B gıupu Tekel Gc-Müdürlüğünc, 6 milyon 50 bin değerindeki C grupu Ziraat
dmn Adnan Menderesin tenkit edeceği kuvvetle zannedilmektedir.
Millet Partisi bütçeyi tenkit vazifesini Eskişehir Milletvekili Ahmet Oğuz’a vermiş bulunmaktadır.
Devre sonu olması dolayısiyle muhalefet partileri de bütçe tenkitlerine büyük ehemmiyet vermektedirler.
Her İki parti bu husustaki hazırlıklarını bitirmişlerdir.
Pamuk çekirdeği ihracı
Hububat ihracatçıları Birliği Heyeti, Ankarada bu mevzuu da görüşecek
İzmir, 11 (Hususî muhabirimizden) — Salı günü Ankaraya gitmesine karar verilen Hububat İhracatçıları Birliği heyeti bir taraftan akdarı kumdan, bağala ve fig ihracına müsaade edilmesi hakkında E-konomi ve Ticaret Bakanlığı ite temas ederken aynı heyet Pamuk İhracatçıları Enliği idare Kurulunun verdiği salâhiyete istinaden pamuk çekirdeği bahsinde hükümetin dikkatini çekecektir.
İhracatçılar, İzmir ve Adanadaki fabrikatörlerin pamuk çekirdeğine, âdeta anlaşmış telâkki edilebilecek şekilde fiyat vermekte oldukları, buna mukabil pamuk yağını büyük
kârlarla sattıkları iddia edilmekte ve hükümetin bu bahiste gereken tedbirler) alınası istenmektedir
Fabrikatörle! ise hariçte pamuk çekirdeği fiyatının 13 kuruş olmasına mukabil iç piyasa fiyatının 16,5 kuruş civarında bulunduğunu, elde 30 bin ton kadar pamuk çekirdeği bulunduğuna göre bunların hariçte müsait fiyat bulanlar tarafından pekâlâ ihraç edilebileceğini belirtiyorlar.
Hakikat şudur ki pamuk çekirdeği stoklan şimdi büyük bazı firmaların elindedir.
Ve mesele bundan ibaret gibi görülmektedir.
TmT


■I

Sinopta Balıkçılık kooperatifi kuruldu
Bu kooperatife modern istihsal vasıtaları verilecek, Sinoptd
35 kuruşa olan barbunya balığı, şehrimize de sevkedilecek
Sinop balıkçıları Kendi aralarında bir İstihsal Kooperatifi kurmuşlardır. Alâkadar makamlar Sinop balıkçılığının inkişafı için mevcut kooperatife büyük bir ehemmiyet vermektedlrleı Devlet Bakanı Cemil Sait Baılas son Karadeniz seyahatinde, Sinop balıkçılığını, yeni kurulan Balık İstihsal Kooperatifinin çalışma şekillerini tetkik etmiştir.
Sinop Balıkçıları Kooperatifine Marahal Plânından yardım temin e-dilcrek daha geniş ölçüde balık İstihsal olıınayıktır. Bu teşekküle verilecek istihsal vasıtalarından başka, içinde soğukhava tertibat» bulunan deniz motörleri de bulunmak-

*■1*4
İş ve İşçi Bulma Kurumu memurlarının durumu
Ankara. 11 (Hususi muhabirimizden ) — İş w İşçi Bulma Kurumu kuiuluş ve görevleri hakkmdaki 4837 sayılı kanunun 6. 9, 10, 13 ve 16 no maddelerinin tâdiline dair olan tasarı bugün Çalışma Komisyonunda müzakere ve bazı değişikliklerle kabul edilmiştir. *
Bu tasarı İle Kurum memurlarının vaziyetleri düzeltilmekte 3659 sayılı kanun hükmüne tâbi malan sağlanmaktadır.
Aynı tâdilât Kurum gelirlerini müstakar esaslara bağlamaktadır.
Bu esaslara göre Kurum, her yıl Çalışma Bakanlığı bütçesine konulan ödeneklerden başka belediyelerden de bütçelerinin vüsatine göre yüzde yarım veya bir nisbetinde bir gelire mâlik olacaktır.
ve oi-
ile
tadır. Modern istihsal vasıtalarına açık denizlerde ve muayyen balık yataklarında tutulan balıklar, ts-tanbula nıotörterle sevkedilecektir.
Sinop balıkçılığı hakkında tetkikler yapan bir zat, bir muharririmize "Bir hafta evvel Sinopta bol miktarda kalkan, barbunya balığı tutulduğunu, barbunya balığının 35 kuruşa satıldığını,, söylemiştir. Halbuki şehrimizin balık pazarlarında barbunya 450-500 kuruştur. Sinop balıkçılığına modern istihsal ve taşıma vasıtaları temin edildiği takdirde, İstanbul halkının Sinop balıklar ını pek ucuza yiyeceğine şüphe yoktur.
İsparta Gülyağı Fabrikası Belediyeye devrediliyor
Ankara. 11 ı Hususi muhabirimizden) — Tekel İdaresine ait bulunan İsparta gülyağı fabrikasının belediyeye devri hakkında Kemal Turan tarafından hazırlanan teklif bugün Gümrük ve Tekel Komisyonunda müzakere edilmiştir.
Kuruluşu 154 bin liraya malolan fabrikanın 20 senede ödenmek üzere belediyeye devrini derpiş eden teklif komisyon tarafından müsait karşılanmış ve gül müstahsilini himaye bakımından bedelsiz olarak etevr4 temayülü izhar edilmiştir. Ancak kati bir karara varılmadan önce Maliye Bakanlığının bu husustaki nokta! nazarının alınması uygun görülmüş ve Bakanın hıcuriyle Pazartesi günü müzakereye devam e-dilmeşine karar verilmiştir.
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
cSMAM VE IAHVİLA1
KAMBİYO
İstanbul Borsası
t oleıiUı» 100 Dolar 100 Fr. Frangı... 100 İsviçre Fr.... 100 Belç. Fr. 100 teveç Kr 100 Florin i 100 Liret 100 Drahmi 100 Escoudus AçıUıj Kapanıp
7.90 280.— 0.80 64.03.— 5.60.— .H 12.50 /3.H8.40 1.14 12> 0.01.870 9.73 9'» 7.90 280- 0.80 ♦HU3.— 5.60.-»4 12.50 /3.W».4( 0.44. IZf 0.01.867 9.73.90
Altınlar
Külçe terli vjr. Külçe DeKUAsa, Cumhuriyet ... Reşat .«•«••••••• Hnmit Bugün Eekl kur
Lira Lira
5.90 5.95 40.80 44.40 (0.70 39.35 52.40 15.40 42.50 41.40 5.92 5.97 (2.55 11.15 10.70 39.80 52.25 15.50 (2.60 41.50
Gulden
1 OKİll?'
Fransız kok.... Napol^oo III İsviçre
New-Yurk*ta onsu . 4 35
Gümüş, Plâtin
Gümüg ar. Flûttn En aşağı En yukarı
10,- U.-
Zürich Borsası (Serbest)
Türk Dram Dnlor »••••••••>(•••• StnrJIng .. İsviçre Frangı
En aşağı En yukarı
0.85 4.28 1/2 10.20 1.08 0.95 4.30 10.40 i n
Fransız Franxı
Devlet Tahvilleri

İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
%5
TrÜ
%4
%6
%7
Te7
%7
%7
%7
%7
lkrı«ınl.\ «II tahville» (933 &rx*ın> 1935 ikramiyen Milli Müdafaa ı
HMl
1941
1/2
lin»
....
Demiryolu ıv ... Demirvolu V ......
ıiM9 ikramiyen (»gerleri
Demırvulu VJ......
Knlkınmn
IW4>
• • lUİd 1948 1931 1934 İLH) 194J 194)
Mini

I 4t
o
(. .
11-111. .......
ımikraz» 1.........
IL ......
Sı vat»-Hjrjjurum 1. ’l-Vll.
Demiryolu l........
(I • •••»•• >, 11 Jl. «•«•••
MüdalAN 1........
İL ....
U......
V......

Kapan »q
23 l(ı
21.30
20.80
»02.50
97.90
47,35
(•)
23 ın
21.30
20.80 »02 25
98.—
48.-
Ü8.-
97.—
07.80
97.85
97.75
20.90
20.70
2L-
21.85
21.15
21.15
21.40
20.50
20.05
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y Tertip A/B C.
108.50
• •
it
• •
• •
%6u Mümes. aenat.
69.-«7.50
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkoz Bankası Türkiye Iş Bankası Türk Ticaret Bankajı Aralan Çimento .... Şark Değirmencilik Milli Reasürans
• »

131.—
25.10
5.-
H’
23.25
16.25
Ecnebi Tahviller
Mııur Kredi fonalvr 1903
»011
172.—
152.—
(n.-
97.75
97.25
07.90 08.— 08.-
20.00
20.85
21-
21.85
21.20
21.15
21.40
20.60
20.65

«I ııİHlhııl *
Buğday yuıntşok Cl’üc.) Buûdny Vur»nışak(Otifiin).. Arpı» Birana
Arpa Yemlik »dökme) ........
Mıaır (Beyaz) çuvalı........
b’HHUlvn Horoz (çuvalı) FaHiıive Çalı «er» uıökme) Kuşyaml
Mcrvlmrk kırınızı (kabuk.) Mercimek Yeşil (Yozgat) Mehili nnturAi .............
ı h£Ii lulııınıhtr: Ayçiçeği tohumu Koientohumu Kondlrtnhumu
SuRiirn (Foııilce) .
’'»tıG» kabuklu ...........
••••••••a••••••
Kuru Mnyvuhırı
Fındık (kabuklu sivri) ....
Findik (İç tombul) .......
Ceviz (kabuklu) ..........
Covİ7 (îç nnt(lrel) ......
duguı.
30 —
31.—
84.50
175/177
107.-
60.-07.50
132.— 25.10
5.-
17.-
23.50
IlukiHiiH Huı*ı Maddeleri: Tiftik (lıurl ............
Tiftik (ana mal) .........
Yapak Anadolu (kırkım
İlam deriler»
Sığır salamura (yaşı kilosu Keçi tuzlu kuru kilosu .. Kuyun hava kurusu kilosu Mezbaha *ıdr vna kilonu.
Nrimtı Ytıgliır.
Z.YfiCı(EI(a.EI(fl. Teneke) . SuttamyııgHraf ine tcnckell) Avçlçeğl «Rafın»* çıplak* F’lınûk * tfcı
Eski Kapanış
Bugün
370.—
190.—
150.—
170.—


30.—
45.—
41.—
86.—
63.—
165 177
45.—
100.—
290.—
350.—
100.—
111.—
180.—
İM.—
103.—
260.— 226.— 170.— 184.
Üzüm ^eKirduRMU
No. 8...
No. 108
•••
tnelr A 0ûrlsl
B «erini
Hamule Akala Pamuk Akala Pamuk Yerli ,, Pamukyağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği ........
1. ıL
52.25
56.—
13.—
234.—
220.—
200.—
150,—
17.—
Son
Kapanış
52.25
56.—
13.—
233.—
220 —
200.—
150.—
16.75
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
AHUlii k.
Akala II.
Yerli 1 ....
Temiz .....
102/105
150.—
185/105 150/465 140.—
145.—
Eskişehir Ticaret Borsası
BuğdAy yumuşak .....
Buğday sert
33.-
33.—
32.-
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
a Dün EskJ kur
»iuğdnj (Kuleli—bent) Sert Kış mahsulü No. 2 «J3.- 262.
Kırmızı . No. 9 ...... 234.5 233.-
»’nmııh Middllnf (Libresi = Sent) M İl rt ••• •••••••»••••»• • 41.35 30.93
Mayıs 31.35 30.90
femmu» 39.83 30.53
k 1IT1 •••••• 28.04 26.62
ı iftik (^reot^^ent««••••••••••••• Teksas L 38-öU
Fındık (Llbre^l=Scnt) Kabuklu Yerli İri 28.- 23.-
.. .. orta e. ö 22.5
Devanı iç ithal malı 37.- 37.-
Ekstra İri İç malı 49-40 39-40
Kuru Uzum (L!bre8i=Sent) Thompson çekirdeksiz seçme U.5-U U.5-U
Keten tohumu (Buşell=Dolar) ... Mlnnenpolls 3.90-3.99 3.90-O.99
Kalay (Llbreal=Sent) 75.- 77.75-78
Levha-tencke (100 libre dolar) 7.30 7.50
Londra Borsası ' t
Keten tolııırnu (Tonu=Sterlln) ... Bombay 63.—
Kalküta 62.- 62.-
Zer fiMtıfcı Hindistan 63.- 61.5
Bradford Piyasası
Tiftik îyl mal (Llbroal=Ponl) 34.-
Sıra malı 30.-
Vtln Anadolu • 19.50
„ Trakya .. (• MI —
İskenderiye Borsası

Pamuk (Kantan=Tallan) ......
Ashnıounı Kısa eyaflı F/O.. Kcırnık Uzun elyaftı F/G
(•) Gunundu Bordada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
ML78
101.05
85.50
09.—
Sayfa 4
Y E N t İSTANBUL
12 Şubat 1950
Fıkralar bahsinde
Endonezyanın başlıca dâvaları
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
Genç devlet her şeyden önce
dahili sükûna
Edebiyat tarihinin mânası
Şakaya benzetilmiş şikâyetler
ve ekonomik yardıma muhtaçtır
(Huausi muhabirimiz W. bildiriyor) — Endonezya kavuştuğu gün, hükümeti
Her ay, Birmanya ve MaJâyadan, yüksek fiyatla 25.000 ton pirinç ithaline zaruret vardır.
Edebî vakalar, bütün tarihi vakalar gibi ferdî isteklere ve ferdî mantığa tâbi tutulamaz
Biz, şikâyetlerini, lâtife şekline sokarak avunmasını ve hoşça şekilde tarihe geçirmesini bilen bir milletiz.
J ak ar ta Fontaine istiklâline teşkil eden 15 bakan, muazzam dâ-
valarla karşılaştılar. Bütün bunların uhdesinden gelebilmek için, genç devletin elinde en iptidai vasıtalar bile yoktur.
Halkınm büyük ekseriyeti okuma yazma bilmeyen ve en iptidai hayat şartlan içerisinde yaşayan, son on yılını harp zararlarını telâfi için henüz hiç bir teşebbüse geçmemiş o-lan bir memleketin dâvaları, o kadar büyüktür ki, hükümet, şimdilik, ancak tâli meseleleri ele almakla iktifa etmek mecburiyetinde kalmıştır.
Bu vaziyet karşısında, Maliye Bakanı Prawiranegra’mn, Endonezya Guldenini yüksek kıymette tutmaya gayret sarfetmesi, tabii telâkki edilmelidir. Diğer taraftan bu gayretler, döviz karaborsasını teşvik etmektedir. Endonezyudan mal mubayaasına gelen bütün tüccarlar, Singapur-da yatırdıkları dolarlarının mukabilini, Jakarta’daki karaborsacılardan, daha müsait fiyatla almakta ve bu paralarla satın aldıkları malları, kaçak olarak ihraç etmektedirler.
Endonezyanın servet kaynakları:
Dâvaların en mühiınmi, şüphe yok ki, ekonomik mahiyettedir. Endonezya iktisat mekanizması, yemden teali edilmeye muhtaçtır. Büyük vekil-çük Sunda adalarının teşkil ettiği tropikal âlem, vaka a, dünyanın en zengin madde kaynaklarına sahiptir. Fakat. Hollanda müstemleke imparatorlusunun, harpten önce başlıca servetini teşkil eden petrol, kauçuk, çay, kalay, şeker ve kopra kaynaklarının hemen hiç birisi sağlam kalmamıştır. Japonların ateşe verdikleri Balık Papan petrol kuyuları, bütün gayretlere rağmen, harp öncesi istihsalinin ancak yarısını verebilmektedir. Senelerce ihmal edilmiş o-lan kauçuk plântajlarında, vaziyet daha müsbetse de, umumî zayiat burada da %20 den aşağı değildir. Banka şehrindeki büyük kalay izabeha-nesi, hâlâ harabe halinde duruyor. Çay ihracatı 1940 seviyesinden %25 aşağıdır. En kötil vaziyet şeker istihsalinde görülmektedir; istihsal, harp öncesi seviyesinin henüz %10 una varmıştır. Endonezyanın. senelerden beri, kendini besleyememeği, durumu büsbütün fenalaştırmaktadır.
Cumhurbaşkanı Soekarno, şimdiden şunu itiraf etmek mecburiyetinde kalmıştır: “İlk sene İçerisinde, en az 200 milyon dolarlık bir yardım göremezsek, memleket felâkete sürüklenir!“ Halbuki Amerika, şimdilik, 40 milyon dolardan fazla kredi vermemek niyetindedir.
tinin, iyi kötü müsellah 80.000 den fazla taraftan, Icüçümaenemiyecek bir tehlike teşkil etmektedir. Bunların Cengelde ve dağlarda tesis ettikleri karargâhları bulmak hemen hemen imkânsızdır ve bulunsa bile, yenilerini kurmak çok kolaydır. Fakat buradaki durum, yeni türeyen bir şahsiyetin etrafına toplanan “hususi,, bir ordu büsbütün karıştırmıştır. Hollanda ordusundan matrut yüzbaşı Wes-terllng, çetelerden bazılarını toplamış ve vaziyetini o derece kuvvetlendirmiştir ki, Batı Cava hükümeti kendisi ile hususi bir anlaşma yapmak zaruretinde kalmıştır. Halbuki Jakar-tadaki merkezi hükümet bu anlaşmayı bittabi tanımamış ve Endonez-yadaki yeni durumdan memnun olmayan bazı HollandalIlar tarafından desteklendiğini sandığı bu “hususi” orduyu tedibe karar vermiştir. Bütün bunlar, memlekette, sükûn ve emniyetin teessüsüne esaslı şekilde manî olmaktadır.
Yazan: Ali Canib YÖNTEM
!>»l
Dahilî vaziyet:
Endonezya Birleşik Devletleri Cumhuriyetinin başlıca dertleri, yalnız İktisadî sahada kalmıyor. Memleket dahilinde, sükûnet ve intizam henüz tesis edilmemiştir. Meselâ Doğu Cavada halk, lıâlâ, “Karakediler’’in terörü altında yaşamaktadır. Mııso ve Tan Malakka gibi maruf komünis şeflerinin nerelerde saklandığını kimse bilmiyor. Bunların bir seneden beri öldüğü zannediliyorsa da, “Kara kediler” adı altında, milliyetçi yahu-di “Stern” çetesine müşabah faaliyette bulunan sabotajcı çetenin, ancak bu iki komünist lideri tarafından sevk ve idare edilmekte olduğu aşikârdır.
Maamafih, huzur ve sükûnun iade edildiği kabul olunsa bile, 200.000 mevcutlu Cumhuriyet ordusu ne olacaktır? Beş yıldan beri çete harbi ve yağmacılıkla hoşça vakit geçiren askerler, terhisten sonra acaba tekrar pirinç tarlalarına ve kauçuk plântaj-larına dönecekler mı? Yoksa dağa çıkarak alıştıkları çete hayatına devanı mı edecekler?
Batı Cavada da vazıyet bundan farksızdır. Jakartada istiklâl bayramı kutlanırken, Darül-Islâm partisine mensup koyu müteassıp bin nıüs-lüman, hükümet taraftarı Brebes kasabasına gece baskını yapıyordu. Müfrit sağcı “Darill-İslAjıı,, hareke-
Her halde Endonezyanın iç durumu, şimdilik müstakar olmaktan çok uzaktır. Hükümet, millete ancak emniyetsizlik ve pahalılıktan başka bir şey verememektedir, istikbalini kazandığından beri, gittikçe fena gidon Birmanyanm korkunç misali meydandadır. Fakat. Endonezya milleti, bütün bu müşkilleıe rağmen, demokrasiye varan uzun ve meşakkatli yolu geçmeye muvaffak olursa, Asya-da llerliyen komünizme karşı en sağlam stratejik müdafaa hatlarından daha muhkem bir set kurulmuş olacaktır.
Rus tehlikesi nasıl önlenebilir
atom
Harp yakında olmayacaktır
fabrikaları üzennde
uçaklar devriye gezecek
Bir Amerikan gazetesi: “Bundan evvelki harpler, bizim hatalarımız yüzünden çıktı. Şimdi de Ruslar, demokrasilerin zayıf zamanını bekliyorlar,, diye yazıyor.
VVashıngton (Hususi muhabirimiz bildiriyorı — Amerikan Hava Kuvvetlen Komutanlığının açıkladığına göre, Amorlkada mevcut atom fabrikalarından üçü bundan sonra hava devriyelori tarafından korunacaktır.
bombası bizim inhisarımız-mütecavizleri tereddüde sev-bir faktördür.
gelecek yıllarda harp ohmyacağı kanaatindeyim.
Geçmişte, çok hayal kurduk. Bu gün hâlâ kendilerini Rusya hakkında hayale kaptıran Anıorikalılar mevcut. Bu hayallerin bizi savunmamızı ihmale sevketmlyeceğinı umarım.
Atom da iken, kedecek
Fakat şimdi, Rusya da bu silâha sahiptir; ve bomba ancak onun tarafından mütecaviz maksatlarla kullanılacaktır.
Harbin olup olmıyacağı sualine cevap veremeyiz, Fakat hür milletlerin sahip oldukları demokrasi hak ve hürriyetlerini garanti etmeliyiz.
z

harbi hazırlar. Biz şimdi doktrinini yaymağa baş-devrin başlangıcında bulu-Sovyetler, demokrasilerin etmek

harp, Birleşik Demokrasilerine mal oluyor. Hal-kuvvetl
Washingtonda çıkan Evening Star gazetesi aşağıdaki makaleyi neşret-miştir:
İstikbalde bir harp olup olmıya-eağı hakkında fikir yürütmek cesaret ve biraz da “delilik., alâmetidir. Fakat şimdiye kadar yapılan harplerin tarihlerini tetkik edersek, bunların başlamasında bej iki tarafın hataları olduğunu görürüz. Meselâ 1907 den beri Japonyanın harp istediği ve bunun için hazırlandığı söylenmesine rağmen Amerikan şirketleri ona ham madde satmaya devam etmişlerdi. Neticede Japonya o kadar kuvvetlenmişti ki, Birleşik Devletleri yenebileceğine kani olmuştu. Hıtler meselesinde de bir çok hatalar İşlenmişti.
Şunu unutmamalıdır ki, harpler birdenbire başlamaz. Bir iruıan yahut bir grup Rusyanın ladığı bir nuyoruz.
zayıf noktalarından istifade için uzun vâdeli plânlar yapıyorlar. Kapmak imkânı varken kapacaklar, ancak işler kötü gittiği zaman biraz duracaklardır. Soğuk harp, onların İstedikleri şeydir.
Bu arada soğuk Devletlere ve Batı milyarlarca dolara
buki Rusya, sadece insan harcıyor. Belki de maksadı Birleşik Devletlerin fena günlerini beklemektir. Fakat bu arada silâhlı kuvvetlerini takviyeyi de ihmal etmiyor.
Geçen iki harpte, silâhlı kuvvetlerimizi çarpışacak hale getirmemiz için dostlarımızın düşmana mukavemetine güvenmiştik. Fakat bu sefer beklememize lüzum yok. Stratejik hava kuvvetleniniz tehlike işareti verüır verilmez, harekete geçecek vaziyette. Avrupa ile Amerika arasındaki mesafe, düşmanın üslerini ve mühim merkezlerim bombalamamıza mâni olmıyac&ktır. Batı Avrupa devletlerinin oyalaması bize zaman kazandıracaktır. Fakat bence bunun harp ihtimaliyle pek fazla İlgisi yoktur.
Veto hakkının mevcudiyeti, Birleşmiş Milletlerin kararını vermiş bir diktatör harpten vazgeçirmesi imkân ve ihtimallerini azaltıyor. Biz, diktatörler gibi, paktları hiçe «ayamıyoruz, vaidlerimlzl tutmamazhk e-demiyoruz. Harbe başlamak işi bizim elimizde değil. Biz harp istemiyoruz; zaten iki harbe de zorla sürüklendik.
Bence, biz demokrasiler; silâhlı kuvvetlerimizin hazır ve muvazeneli olduğunu gösterirsek, mütecavizlerle olan münasebetlerimizde azimli davranırsak, diktatörlerin emrindeki milletlerin gaye ve İhtiraslarını tetkik eder ve öğrendiklerimizin kıymetim hakkiyle takdir edersek,


Bahsi geçen atom fabrikalarının civarı» yüz millik bir mesafe dahili, omniyet nnntakası ilân olunacaktır. Bu mıntaka içinden geçecek uçaklar hüviyetlerini ve seyirlerini sarih olarak önceden bildirmeye mecburdurlar. Aksi halde “düşman,, muamelesi göreceklerdir.
Hava devriyeleri tarafından muhafaza edilecek atom fabrikaları sı-rasiyle şunlardır: “Oak Rıdge. Ten-neaaee; Los Alamos, New Mexlco; Hanford, VVashingtoıı.
— 14 —
O garip, küçük-büyük adamdan müsaade istiyerek ayrılırken şöyle diyordu:
— Uzun müddet burada yatmak şerefini ihraz ettikten sonra,ne derseniz deyiniz, çıkıp gitmek o kadar hoş değil. însan, kapı dışarı edilen kiracıya benziyor, doğrusu!
— IX —
İkametgâh vesikası—Yedi Boru Oteli— Garip hir tabldot — Rlklkl, Napoleon, Ilcnri IV — Gol'lunun hiddeti
Jül AnflÖr:
— Bu sabah epey çalıştık, diyor, Jean-Jacques Rousseau’nun fotoğrafını çekeceğim aklımdan geçmezdi,
— Ben de Vlctor Hugo ile Voltairo'le mü-lâkat yapacağımı hiç düşünmemiştim. Amma şimdi, otellerimize gitsek. Güneşe bakılırsa, neredeyse öğle olacak.
— Benim mideme sorarsan, oldu bilo! Herhalde melekler idaresi bu ciheti düşünmüştür. Sen nerede oturuyorsun azizim Jilber?
Elimdeki vesikaya bakıyorum. Şöyle yazıyor:
LİVERPOOL Üniversitesi İngiliz Edebiyatı LektörÜ A. Davenport’un Edebiyat Fakültemiz İngiliz Filolojisi talebesi İçin kaleme aldığı (İngiliz Harsı ve Fikir Hareketleri) unvanlı eseri Üniversite yayınlan arasında tercüme ve neşredilmiştir. Hem zevk, hem istifade ile okuduğum bu kitabın ön sözünde müellif diyor ki: “Bir kimse, bir memleketin kültürünü meydana getiren veya bunda methahli olan fikir ve itikatları anlamadığı takdirde, o memleketin edebiyatını tam mûnasiyle kavrayamaz.,, Edebiyat Fakültesinde sekizinci yılına varan bu defaki tedrisatım boyunca, hemen her ders yılında, üstünde duracağımız asır edebiyatına başlamadan önce talebeme ısrarla izah etmeye çalıştığım esas fikirlerime çok uyan bu görüş noktasından Yeni İstanbul okurlaıiyle de hasbihal etmek istiyorum:
edeceğimiz bir de edebi möna-çagdaşlarından kullanışı vardır
Edebî eseri tarif etmek hayli müşkül olmakla beraber büyük üatat Lanson gibi “hususi bir öğretim gayesiyle yazılmayan, sadece okuyanların bazlarım, yahut entelektüel kültürlerinin gelişmesini temin etmek İçin kaleme alınmış eterdir.., diyebiliriz. Sözün kısası, bir saııat kasdlyle yazılmış veya okuyanda bir sanat tesiri yaratmış olmak, edebi eserin Slgnc vanl nişanesidir. Buna Şüphe yok. Edebiyat tarihinin meşgul olacağı mahsul de budun Fakat bu, tek başına bir mahsul değildir. Her eserin kendinden evvel gelmişleri, yani selefleri, kendinden sonra gelenleri yani halefleri vardır. Bir başka garp muharririnin dediği gibi: “Edebi eser bir çiçeğe benzetilebilir: Bir çiçek bir dala, bir dal bir gövdeye, o gövde bıi toprağa bağlıdır, Bir çiçeği anlamak için o a-gacı. o toprağı bilmoye muhtacız.,, İşte mesele böyle bir noktadan alınınca, edebiyat tarihim kendisine meslek edinenlerin, indi hükümlerden uzaklaşmasını istemek hakkımızdır. Çünkü Indtyat kendi tasavvur ve tahayyüllerimizden ibarettir ki. bir muharriri ve bir eseri anlatırken o muharriri ve esori değil de sadece kendimizi anlatmış olabilir.
Hükümlerimizin ındıligini azaltmak için edebi eser karşısında bazı hazırlıklar yapmaya mecburuz. Şöyle ki; Önümüzdeki tesete yani
tin,, sahihen müellifin kendi esen midir, yoksa yanlışlıkla ona mal mı edilmiştir, yahut bÜâbUtün uydurma mıdır? “Böyle şoy olur mu„ diye sormayınız, meselâ meşhur şair Nailinin olarak bilmen ve hattâ onun diye basılmış olan bir "Tuhlet-Ül Emsal,. vardır ki. sahibi Nabi isimli bir başka şairdir; metninin aaflığmı muhafaza edip ötmediği, budanıp budanmamış olduğu, hangi tarihte yazıldığı ve hangi tarihte basıldığı, ilk basımından itibaren muharriri tarafından ortaya konulan son basımına kadar nasıl değişikliklere maruz kaldığı ve bu değişikliklerin ne gibi fikir ve zevk istihalelerini gösterdiğini tesbit etmek eseri ve muharriri iyice anlamak için elzemdir. Meselâ Nedim'in matbu Divan nüshalarındaki kasidelerle Nevşehirli İbrahim Paşaya sunduğu asılları arasında kelime,
İfade noktasından farklar görmüş ve tesbit etmişimdir. Bunları bilmek gerektir. Bir metnin lisan tarihine, tarihi gramere göre lâfız ve ibarelerinin mânalarını tayin etmek ikbza e-der. Meselâ bir kelimenin - bizim dilimizde Türkçe, Farsça ve Arapça-onaltıncı asırdaki mânasıyle bugünkü medlûlü arasında fark bulunabilir. Bu, çok dikkat noktadır. Metnin bir sı, yani muharririn farklı olarak bir dil
kİ, bunu ancak çağdaş eserlerle mukayese auretile tâyin ve keşfedebiliriz. Hele bir edebi eser ne suretle meydana gelmiştir. Hangi mizacın hangi clrconstanre: ahvale. Ucalara karşı bir nksülâmel midir? Sualine cevap vermek pek lâzım ve pek mühimdir. Fakat muharririn hayatını tetebbu etmeden bu sualin cevabını bulamayız. İşte bu sebeple edebiyat tarihinin en büyük yardımcılarından biri “biyografi,, dir. Bir eserin fortune’nl, yani talihini de etüt etmek zorunda* yız. Eser ııe gibi bir muvaffakiyet kazanmıştır. Ve ayni zamanda nasıl tesirler yapmıştır. Ve bu muvaffakiyet tesirle denk mi gitmiştir? Çünkü ekseriya muvaffakiyet ve tesir arasında zaman ve mekân, keyfiyet ve kemiyet farkları görülür. Bizde matbuat hayatı çok geç başladığı için eski bir eserııı zamanında ve zamanından sonra kazandığı muvaffakiyet derecesini tayin etmek bu işi Avrupa edebiyatları üzerinde yapmaktan hem pek güçtür, hom de başka çalışmalara ihtiyaç gösterir. Edebi vakalar, bütün tarihi vakalar gibi ferdi isteklere ve ferdi mantığa tâbi tutulamaz. Meselâ siyasi tarih müntesibı kendi sahası dahilindeki (geçmiş hâdiseleri ı, olduğu gibi nasıl teshille mükellef ise edebi müverrih do öylece kendi sahası dahilindeki (geçmiş hâdiseleri) yine olduğu gibi ifadeye mecburdur. Falan asırdaki filân şair, bütün çağdaşlarını gölgede bırakmış ise edebiyat tarihçisi bu şairin yerine bir başkasını ikameye kalkışarak kendi ferdi mantığına görü, bir tenkide başvurması, yani ı alanlı göstrrmiyerck (olması lâzım geleniI göstermeğe çabalaması bu asrın objektif metoduna aykırı bir iştir.
tahsilinin Türk, öz hayli ya-bir takım
TÜRK halkı, millî bünyelerine uymayan her türlü külfet ve cebr-ü-lkrah İle olay etmesini gayet İyi bilmiştir. Bunu bazan Nas-reddln Hocaya, bazım Bektaşiye yaptırır; hiç bir şahsa maletmeden söyledikleri de çoktur. Eğer şikâyet mevzuu dhı namına softalıktan, hir takım gülünç ve yanlış telâkkilerden ileri geliyorsa öyleleri için çok defa BektaşJyi öne «ürer. Mevzu daha zararsız olduğu takdirde nükte savuran ya Nasreddin Hocadır, yahut bu fıkra kimseye maledllmeımş alelâde anonim lâtifelerdendlr.
Meselâ vaktiyle Arapça güçlüğüne maruz kulan diline uymayan o lisandan ka sllkmtştir. Silktiğini,
fıkra, lâtife ve nüktelerden sarahatle anlamaktayız. Fakat mevzu, doğrudan doğruya din ahkâmına taallûk etmediğinden ve Asilik derecesini bulmadığından bunları ille Bektaşi ağzından söyletmek lüzumunu duymamış olacak ki, çoğunun “kaili,, yoktur; birkaç tanesini de Hoca'ya söyletmekte mahzur görmemiştir. İşte misaller;
Hoca’ya sormuşlar: — “Daraba,, ne kelimedir? — Bilirim amma söylemem, demiş, zira söylersem yine sorar, beni bilmediğim bir yere kadar götürürsün!
Türk, Farsçadaki “est,. lerin manzumelerde mütemadiyen tekrar edilmesini, mısralar sonunda fazla yer almasını da tuhaf bulduğundan yine Nasıeddın Hocaya izafetle “Sen sonundaki estlcre bak!,, nüktesini uydurmamış mıdır?
Lâkin bizim öteden beri asıl dert yandığımız lisan Arapçadır ve biz şakaya vurarak Aıapçadan üç türlü şikâyet etmişizdir: 1 — Öğrenme güçlüğünden; 2 — öğrenmiş görünme züppeliğinden; 3 — Türkçeyi bile Arapça sanacak derecede kendi lisanını hakir görüşümüzden.
öğrenme güçlüğünü anlatan fıkralara misal olarak liriz:
Bir köylü gencini sokmak maksadıyla
rezeye yollamışlar. Nasreddin Hocanın da şikâyet ettiği "laariL.i bir türlü öğrenememiş, el’aman domlş, kaçıp köyüne» çiftine çubuğuna, kendi işine dönmüş. Günün birinde ormana gitmiş, odun kesiyormuş. Baltası çok sağlam bir kütüğe rastlamış, sallar sallar, indirir, bir türlü ikiye bölemezmiş. Lâkin vazgeçmemiş do... Kabil'e vurur ve kütüğe hitaben dermiş ki; — “Daraba, yadribü,. den de güç değilsin n... Nasıl olsa senin hakkından gelirim!
Öğrenmiş görünme züppeliğine dair bir fıkra:
Yine hir köylü çocuğu medrese tahsilinden sıla için köyüne dönmüş, evde bir köşeye geçmiş, sallana sal-
«unu göfitcrebi-
hoca mesleğine kasabaya, med-
“me-
Mazlde Türk milletinin münevver tabakasına mahsus olan Divan Edebiyatı, tran edebiyatını takıp etmiştir; fakat bu takip alelâde bir taklit değildir. Görüş kuvveti çok keskin bir zekâmız olan Tezkere sahibi LA-titi’nin işaret ettiği gibi liyakatli şairlerimizin İıanh üstatlarından istifade ettikleri nokta onlarda gördükleri bir mânadan büsbütün yeni bir mâna, bir hayalden yeni bir hayal yaratmalarıdır. Alelâde mükallitler, halis şairlerden tâ o zaman ayırdedil-miştlr. îşte bugün edebiyatımızın mazisini yeniden tetebbu ederken bu ı mukayese i metodunu nazardan u-zak tutmamakla beraber edebiyat sahasının içindeki fikri, felsefi, itikadı unsurlan da göstermek edebiyat tarihinin dışına çıkmak değil, aksine olarak tam o sahanın hududuna girmek tir.

MUHARRİRİ ; CAMI
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
KIYAMET GUNU
Burası, yatakhane haline getirilmiş büyük bir salon. Elli kadar karyola var. Kışla koğuşu

bu
KIYAMET GÜNÜ Paris - Per Laşez Dairesi İkametgâh vesikası YEDİ BORU OTELİ
1, Soldlrek sokağı (sabık La Bruyâre) BİR KİŞİ İÇİN MUTEBER
Not — Bayan vv B(m "Dlriltnler,, den
biletin muhafazalı ve kontrol-melrkhrin her talebinde ibraz edilmesi rica olunur,
JÜ1 AnflÖr kendi vesikasına bakarak:
— Talihimiz varmış, diyor, komşuyuz. Bak benimkine.
Dostum Yuvarlak Top (sabık La Roche-foucauld) sokağında 50 numarada oturacak. Bu iki meşhur mütefekkirin hatıralarını taşıyan sokakların isimleri bizi sinirlendiriyor, hızlı hızlı yürümeye başlıyoruz. Yoldu, Par)-sin hemen bütün sokak isimlerinin bu minval üzere değiştirildiğini görüyoruz: İşte “Nakavt, Rekor, Maç, Hakem, Altmkupa, Seçmeler, Künde, 4 x400 Yuha,, sokakları!
Nihayet, Yedi Boru Oteli gözlerimize çarpıyor. Burası 30 katlı bir dev-blna. Arkadaşımdan ayrılarak İçeri giriyorum. Bir melvk-kapıcı vesikaya bakıyor, “odamı,, gösteriyor.
gibi bir şey.
Bizim Melek-kat garsonununa:
— Eh, diyorum, pek tenha değil.
— Öyle, diyor, bütün bekârlar bir arada yatıyor. Tek odalar, apartmanlar evlilere, ailolere tahsis edildi. Dirllenlerin «ayıları fazla olduğu için böyle tedbir almak icap etti. Sizin yatağınız 22 numara. Şimdi yemekhaneye gitmeniz lâzım. Geç kaldınız. Diğerleri çoktan sofraya oturdular. Geliniz, göstereyim.
Melek-kat garsonunu takip ediyorum. Koridorlardan geçiyoruz. Bir kapı açıyor; şaşkınlıktan donakalıyorum. İçeride o kadar galip kıyafetli, birbirine zıt İnsan var ki, tarifi kabil değil. Vakan, «abahleyin. sokaklarda bunlardan binbir çeşidine rastladım; lâkin böyle kapalı bir yerde, bir sofra başında o karnaval kalabalığı cidden tuhaf oluyor. Bu rua salatası halindeki insanların kıyafet kokteyli beni «arhoş ediyor, kendimi binbir gece masallarındaki saraylardan birinde sanıyorum:
— Hey, Jilber, küçllk... Neredesin? Yanımızda yer ayırdık sanal
Yeğen Marsel’ln gür sesi, gürültüyü bastırarak bana kadar geliyor ve aklımı da başıma getiriyor. Gidip halamla aralarına oturuyorum: Halam:
— Geciktin yavrum, diyor, lâkın merak etmedim. Eskiden de hep böyle gecikir, umulmadık bir saatte çıkagollr, yemek isterdin... Bak sana bir şeyler ayırdım, haydi, ye!
Teşekkür ediyor ve ona sabahki hâdiseleri anlatıyorum. Halam
— Burada, diyor, rahat edeceğiz. Bana
otelin bahçesine bakan bir oda verdiler. Yeğen Marsel ile karıaı da iyi bir yere yerleşti ler.
Maracl tasdik ediyor:
— Şimdiye kadar her şey iyi. Bay Riklki ne derse desin, kıyamet günü fena tanzim edilmiş dogil.
Halam ilâve ediyor:
— Ha, onu Büyüyecektim; Bütün ailesiyle kendisi de burada. Gelir gelmez bir sürü Şikâyete başladı. Çok tuhaf adanı doğrusu...
Filhakika, Riklki ailesi karşımızda yer almış, iri kıyım bayan Riklki, eşinin soluna oturmuş ve ona tepesinden bakıyor, yanında gözlerini yere iğmiş olan kızı Viı-jini, onun yanıbaşmdıı da oğlu Daniyel var. Oturduğum yerden birdenbire fırlayacak gibi oluyorum Hayır, hayır, yanlış değil... Rıkiki’mn sağında oturan bu adanı. Roma madulyelerindeki gibi profili; alnındaki kâkülü ile bu adam... Halama igillyor, soruyorum:
— Bay Riklki'nin yanındaki adamı gördünüz mü?
— Evet, gördüm. Birinci Napoleon.,, Otele bizimle ayni zamanda geldi.
— Napoleon mu?.. Burada., Bu masada... Rlklki'nln yanında?!.. Olur şey değil hala-çığım.
— Doğrusu önco ben de senin gibi şaşırmıştım. Hattâ benim gibi bir çok kimse, meleklerin yanlışlıkla buraya gönderdiklerini zannetmişler. Marsel’in başkanlığında bir heyet gitti melek-kapıcı ile görüştüler ve İmparatorun burada olduğunu haber verdiler. Me-Ick-kapıcı, onlara, artık imparator, kıtal, zengin. fakir diye bir şey mevcut bulnmadığım, Napoleon’un da, diğerleri gibi Tanrı huzuruna
lana, yüksek sesle Arapçaya çalışırmış. O sırada açık kalan kapıdan içeriye bir köpek girmiş, anasının yoğurup hazırladığı ve kabarması için kenara koyup üzerine bir bez çektiği ekmeklik hamuru başlamış yutmaya... Çömez köylü, yerinden kalkmadan anasına işi haber verecek amma alıştığı Arap şivesini bir türlü bozamıyor ve sade Türkçe konuşmayı da şânına katiyen yediremiyor. Ne yapsın? Ders okurcasına bir a-henkle kadına seslenmiş: — “Ya ümmi! Bir kelb-1 akur içre dühul ile hammuru eki eyleyor!,,
Anası dışarıda telâşa düşmeden işine bakar ve çocuğunun sesini hayran, kendi kendine söylenirmiş: — Aman, maşallah! oğlum ne güzel de Arapça okuyor!
Softanın iskele üstüne yazılı (A-nadolu Hisan) levhasını “tnâ tuli hlsârâ,, okuması da madreselerde Aıapçayı başa alıp Türkçeyi hiçe saydığımızın misalidir ve daha bu neviden bir çok tuhaflık mevcuttur.
Dedelerimiz yalnız Arapçaya değil, ağdalı Osmanlıcaya da çatarlar, onunla konuşan ukalâ ile de alay etmek fırsatını kaçırmazlardı. Bımun hoş bir nümunesi aşağıdaki fıkradır:
Bir mektep hocası lügat parlamadan, seci' yapmadan, terkip kullanmadan konuşan talebesini falakaya yatırır, şiddetle cezalandırırmış. İş o hale gelmiş ki. derste kimse hocaya ana llsaniyle hitap edemez, konuşmak İsteyenler behemehal Arapça. Farsça kelimeler ve terkipler dolu cümleler tertip etmek mecburiyetinde kalırmış. Bir gün mangaldan sıçrayan bir kıvılcım hocanın başına düşmüş, kavuk yanmaya başlamış. Fakat bunu düpe düz haber vermek kimin haddi? O, aheste aheste yana dursun, talebeden biri, kitapları a-raştırarak güç halle ve matlûp veçhile bir cümle tertip etmiş, ayağa kalkmış, demiş kİ: “— Ey hace-lbimt-sâl ve ey Uztaz.-ı-zlkemâl! Bıhlkmet-ü- Rab-bi müteâl, nar-l mengalden bir şerare-i- cevval sıçrayup aer-i* a-lülâllnîzdeki kavug-u iş’al eylemüş-tür!„
Hoca derhal elini başına atmış, yerinden fırlamış, çocuğa haykırmış:
— Ulan, kavuğun yandı desene!
Nükteciliğimiz, eski parlaklığını muhafaza etmemekle beraber şayet öz türkçoleşme ismi altındaki başka çeşit uydurmacılık Önlenetuesey-dl bu acayip lügat perdazlığı da zaten alaya alan halk zekâsı fıkra tarihimize yeni latifeler ekleyecekti. Lâtıfolerl kaybettik amma hamdol-aun lisanımızı kurtardık.
Görülüyor kı, biz şlkâyelterınl, lâtife şekline sokarak avunmasını ve hoşça şekilde tarihe geçirmesini bilen bir milletiz. Fransızların bunu türkü ile yapmaları gibi!
Ha.

“UNESCO,, nun GAYESİ
Her yenilik ihtiyatla karşılandığı gibi beynelmilel sahada kurulan her yem teşekkül de tereddüdü mucip olur. Bunların iyice anlaşılabilmeleri için tecrübeden geçirilmeleri lâzımdır.
UNESCO da İkinci Dünya Savaşından sonra kurulmuş yeni bir teşek-
çıkacak günahkâr bir kuldajı gayri bir şey olmadığı cevabını vermiş,
Yeğen Marsel izahatı tamamladı:
— Melek-kapıcı söyledi. Napoleon dirilir dirilmez “Tuilcries., sarayına götürülmesini emretmiş. Melekler “olmaz!,, deyince çılgınca | bir hiddete kapılmış ve onları kurşuna diz-dırtmekle tehdit etmiş. Meleklerden biri, gayet sakin, kendisine: “Yavrum, demiş, zaten senden bir sürü ölünün hesabım soracaklar, gel, bu işten vazgeç!,, deyince imparator süt dökmüş kediye dunmuş, işte o dakikadanber büyük bir endişe içinde.
Yeğen» bu sözleri söylerken, yemekhanede garip bir hâdise cereyan ediyor. Masaların üstünden, dumanı üstünde sürü İle tabak uçarak herkesin önüne inip konuyor. Halam, sabahleyin kabristanda olduğu gibi sıyanet meleklerimizin sofrada bize hizmet ettiklerim söylüyor.
Bay Riklki önüne kohulan tabağa baka, rak homurdanıyor:
— Yine mi dana eti,. Bıktım artık... Heı gün ayni şey yenir mi?
Bayan Rikiki itiraz ediyor:
— A... Ayol dirildiğimizden beri ilk defa yemek yiyoruz.
— Olabilir... Boğulduğumuz gün de dana yemiştik, hatırlamıyor musun? O haldr pek âlâ her gün aynı şey yenmez diyebilirim
— Durmadan böyle itiraz edip homurda nacağına tabağı imparatora ver de o da yemci-alsın.
Bay Rikiki hemen toparlanıyor, tabağ Napoleona uzatıyor:
— Haşmelpeııah! Biraz yemek alır mısınız? '
— Bana haşmetpenah diye hitap etmeyi niz. pekâlâ b.liyorHunuz kı. tfmcll bir hiçim. Eğer öyle olmasaydı, alelâde bir tablakâr gibi şıı sofraya oturur muydum ?
İmparator bu «özleri Söylerken bir hareketle çatalını gına bir parça ulıyor.
— Demin Bayan haşmetpenah! Cidden
Melekler idaresi mantıksız bir sürü iş görüyor.
hiddetli
danaya saplayıp taba-
Rikiki’ye söylüyordum utanılacak bir hâdise!
— Devamı var —

J
üzere
tekâ-mâni
çık-
zih-pek
yapı-
gör© daha
Bu teşekkül, milletleri, eğitim, ilim ve kültür alanlannda taırışa doğru hazırlar
Yazan : Ekrem Z. APAYDIN
kUklUr. Milletler, dünyada
barış, saiianıak için eğitim, ilim ve kültür alanlarında bansa doğru ha-zırlayıcı bir teşebbüs olmak UNESCO'yu kurdular.
İlk zamanlar UNESCO’nun mtllüne engel olan on büyük
milli iradelerin ayaklanması olmuştur. UNESCO Genel Direktörü Bay TORRES BODET Brükselde yaptığı bir konuşmada: “Beynelmilel müşterek mesai nwvxuûbahls olduğu zaman milliyetçilik daima bir enğel olarak her meselede karşımıza maktadır.,, demiştir.
Millvtlor beynelmilel yapıcılık niyetiyle bir karara varılmasını
arzu etmelerine rağmen daima kendi meşru haklarına riayet edilmıyecek diye tereddüt gösturmektedlrier, Hul-buki devlvrlcr hükümranlık haklarını tahdit etmezlerse beynelmilel sahada verimli netice almak hemen hemen imkânsız olur. İşte bu çekingenlik yüzilndendir ki. siyasi ve iktisadi alanlarda anlaşmalar zorlukla labilmektedir.
Bay TORRES BODET’ye UNESCO mevzuunda bu cihet
sarih olarak kendini hissettirmiştir. Her millet kendi milli kültürünün zarar göreceğini zannetmiştir. Halbuki UNESCO’nun böyle bir hedefi yoktur. Bilakis UNESCO lyllletlerara-smda daha iyi bir anlaşma zihniyeti yaratma İç guycslni gütmektedir.
Birleşmiş Milletler Kurulunca UNESCO’nun teşkili teklif edildiği zaman ileri sürülen esbabı mucibe şu olmuştu:
“Tarih boyunca milletlerin birbirinden çekinmesinin başlıca sebebi aralarında karşılıklı anlayış zihniye* tinin bulunmamasıdır. Zuhur eden ihtilâfların bir çoğu da bu noksanlık yüzünden harple nelicolenmişlır, Hü-x kûmetlerin «iyasi ve ekonomik esaslar üzerinde mutabık kalarak yapacakları anlaşmalar hiçbir zaman samimi ve devamlı bir barış sağlayamazlar. Barış beşeriyetin entelektüel ve moral birliğine dayanmalıdır.,.
İşte UNESCO milletler arasında bir anlaşma zihniyeti yaratmak için onları birbirlerine tanıtmak, kültür ve medeniyetlerini yaymak ve milletleri birbirlerine takdir ettirmek imkânını aramaktadır.
Bu hedefe varıldığı vakit dünyada hakiki ban© kendiliğinden teessüs etmiş bulunacaktır»

12 Şubat 1050


w
H İ l( Â Y E

TESADÜF
İLİK HoııbaliAr j'a&murları başlamadan önce Znınbaklı deresinin sııyu, knlnıamış (Ivnecrk kadar azalır. Kaynağına doğru »lk böğiirl-lvııl»»r, suyun üstünü kaplar. Durgun aktığı yerde nilüferdim geçilmez. Dııhıı aşağıda, etrafını papatyaların. dağ menekşelerinin çevirdiği küçük bir göl olur. Vâdiııln sol yakıiMina sıralanmış eski ahşap köşklerde oturan çocuklara aııcuk bu mevsimde auyıı girmelerine izin verilir. Bu mevsimde çiçekler yazdan (lnhıı parlak renklerle açar, ilkbaharda ise ilaha çok beyaz, soluk mavi hâkimdir, dıkça rında rının inmiştir. Bıı oturulur.
Beklenmedik nııda geliveren bir misafir, yaşına göre, iplik bükmekle, roman okumakla, çiçek sulamakla caıısıkıntısını gidermeye çalışan köşk sakinlerini birden harekete getirir. •
Feriha’nın, korasından ayrılıp n-ileslnin oturduğu bu köşklerden birine gelişi yaza tesadüf eder.
Feriha. zaten alışık olduğu köşk hayatını yadırgamadı. Hattâ, sakin vadiyi, bu ahşap köşkleri, kumlu yolu, eskisinden çok m»v(Iİ. Her aksam üzeri Zambaklıya kudıır çıkmak. derenin kenarında nt ıırup, suyun serinliğini parmaklarında duymak, Üstünde yükselen pembe buğuyu seyretmek onda tabiat oluverdi.
Yeşil yün ceketini omuzuna atar, tozlu yolda düşüne düşüne yürürdü. Zamzaklıyn yaklaştığı yerde ağaçların boyları küçüldüğü için, dallardan ba»mi sakına sakına, aralıya aralıya İlerlerdi. Biraz seyrettikten sonra çömeîir. serin suda, dirseklerine kadar ellerini, ensesine kadar yüzünü, boynunu yıkardı. Saçlarının şakaklarına yapışması hoşuna gidiyordu. Sonra gene dalgın dalgın kaynağa yürürdü. İki yanında yapraklar koparır, acı su-yu emerdi.
Bütün bu haller, hu içli, duygulu kadına çok uygun düşüyordu. Yağmurlar bavlıyacak diye ödıı kopuyordu. Hüznü huy edinen insan için alışkanlık, aşk kadar yıkıcıdır.
Yorucu bir ağustos akşamıydı. F'eriha’nın canı kaynağa çıkmak istemedi. Durgun suyun kenarına oturdu, ayaklarını suyu soktu. Bu akşam vakti, hani o, dertli insanların içinden hiç eksik olmayan şeyi duyuyordu.
Birden, sol eline bir |ey takıldı: Bir kâğıt parçası. Su getlnıılş o-lacaldı. Bir romanın arasından düfniÜş dört sahifeydl bu! Bir dalgın nkııyucıı kitabın arasından düşürmüş, rüzgârda sııya atmıştı. Islak sahifelvrİ açtı. Gelişigüzel o-kıımaya başladı. İlk gözüne çarpan kısım, bir adamdan, karısına gönderilmiş tu :
‘‘Efendini, Hürriyet, hürriyet durdunuz. Dediğiniz ğiııiz şeye kavuştunuz! İnşallah mvMitsunuzdıır. inşallah «evdikle-
mavi
Vadinin yukarılarına köşkler küçülür, tek tük zerdali sivrildiği bağlar, sırtı kap-köşklerde kış, yaz
bir
9
Yazan: Şahap Sıtkı


r

çıkıl-ortala-agnçla-
ayrılan mektup-
çırpınıp
diye oldıı. Özledl-
rıniz nniNinda güle oynuya yaşıyor-sıiiiıız.du r!
"Ama böyle değil de, özlediğiniz niirriyet omuzlarınıza çökmüşse, nedamet duyuyorsanız, pişmunsanız. üzüntüm artar o zaınaıı. Bu işte suçsuz olduğumu biliyorum, hrr şeyi saadetimiz, adına yaptım, lıer şeye rağmen, her şeyi çlğıılyerek ayrılmak İsteyen siz oldunuz. Ayrılacağınızı söylediğiniz zamaıı nasıl sarardığımı, nereye gideceğini şaşıran bir hayvan gibi şurayıı buraya nasıl koştuğumu göziinü/.le gördünüz! Herhalde size bu kurarı aldıran mühim şeyler olmalıydı. Göze KörürımcNP bile bunlar vardı, ama benim meçhıılümdü. Sizi mesut edemediğimi bildikten sonra o hayata «levam etmek neye yarardı? Çaresiz, razı oldum, daha doğrusu boyun eğdim. Ama şimdi bilmek istiyorum:
"Küçük iptilâlnrım mı oltl mktı? Kıskanıyor muydunuz, yoksa aramızda bir muvazene* mi kurulamadı? Galiba bu Üçü de doğru! Akşamları İki üç kadeh içmek, kendi kendime birtakım hesaplar kurmak »iletimleydim. Böyle anlarda later istemez susuyordum. İçmeme kızı-yordunıız. Bvn, olanı olduğu gibi gören, düpedüz bir adamdım. İki kadeh içmekle sizin duygu hayatınıza karışmak, aramızdaki barajı yıkmak istiyordum. Siz bunu dalma yanlış anladınız!
"Belki de siz bunu yanlış mânalar veriyor, bir gençlik aşkını, yahut bir kadını düşündüğümü sanıyordunuz. Beni kıskandığınızı hissetmek doğrunu fena değildi. Ama nereden bilirim ki. bu suretle çekilmez bir hal alıyor, canınızı sıkıyordum.
"Slz.çok kuvvetle duyan Insanlar-dumunız. huylarımız arasında çok fark vardı. Ekseriya uysal görünen mizacınızın arkasında nasıl hlr hırçınlığın gizli olduğunu anlamalıydım. Bizim hatamız buradan geliyor, karşımızdakinİ anladık sanıyoruz, neden sonra, yanıldığımızı anlıyoruz
"Dönebilir misiniz? Bana gelebilir misiniz? Şayet dönerseniz, ch-ki sevgiyi biraz olsun eksilmemiş, Üstelik artmış bulacakMinız, Bu sefer karşınıza anlayışlı bir adam çıkacak!"
Feriha, gerisini okumadı. Romandaki kahraman dönmüş müydü, bilmiyordu ama, onıın İçinde alıştığı memlekete gitmek için bir istek u-yandı. Sanki bu davet kendisine yapılmış gibiydi.
Karşıcındaki kayalığın koyu gölgeliğinden akşamın ağır havasına bir alay kuş havalandı.
Dünya Futbol Kupası karşılaşmaları
Londra 11 (YİRS) — Brezilyada oynanacak Dünya Futbol Kupasının Organizasyon Komisyonu, Rio’dakı maçlara iştirak edecek takımları şu surette tesbıt etmiştir.
Avrupa: Türkiye, Yugoslavya, İsviçre, İsveç. İngiltere ve İskoçya.
Kuzey Amerika: Birleşik Devletler ve Meksiko.
Asya: Hindistan.
Güney Amerika: Bolivya ve Çili.
Brezilya ve İtalya, nizamname gerekince doğrudan doğruya finale geçmektedirler.
Cenubî Amerika tumuasında daha dört memleketin maçları bitmemiştir. Avrupada iae Ispanya ve Portekiz 2 ve 9 nisan tarihlerinde iki maç yaparak vaziyetlerini bejli edeceklerdir.
Hicri
R. Ahir
24
1369
Vakit
1950
ŞUBAT
PAZAR
Güneç öğle İkindi Akşam Yatsı İmsak
Vasati
6.58
12.28
15.19
17.39
19.11
5.20
Rumi
K- san!
30
1365
Eznnl
1.20
6.49
9.41 12.00
132
11 42

Atatürk İnkılâp Müzeci ; Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Topkapı Sarayı: Pazartcsl-Çar-çamba - Cumartesi. Saat 13.30-17 Tclf. (21090).
Ayaeofya: Pazartesi - Salı - Çar-şAinba - Perşembe - Cuma - Pazar. Saat 10 - 16. Tclf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba -Cuma -Pazar gönleri 13 ton 16 ya kadar, E*ki Sark Eserleri Şubesi; Çarşamba - Cuma - Pajzar 10 dan 12 vc kadar. Tclf. (21682).
Türk vc İNİum Eserleri: salı — Perşembe - Pazar. Saat 13.30-1(1.30
Dolmabnhçe Deniz Müzesi: Cumartesi saat 13-17.
Tclf. (81281).
Belediye Müzesi: vatx Perşembeden gün 10-12 vc 14-17.
Terfik l’lkret A siyan Müzesi : Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 ve 11-17.
İzmir:
Arkeoloji Müzesi (3324; Her gün 9-12. 13,30-17 CumnrtcHİ: 14-17 n-çıktır
Pazar
0-18.
Atatürk maada
Bul-her
SIHHÎ İMDAT
İRhınbul Beyoğlu Anadolu yaka») Ankara
İzmir
HUUÖ
91 *251

ıvu(İH«M '>0ö»2
lat.mbul 24222 (‘skUrlnr 60945
Ankara 00. İzmir 2222. K. yaka 15055
s
Dünkü lik
karşılaşmaları
Beşiktaş : 4, Beykoz : 0
Mehmet-Yavuz, Yani-Maruli, Hüseyin-Süleyman.
Sa-
fa-
iki gol çıkardı ve
2-0 Beşiktaş lehine
Beşiktaşlılar daha Fakat aiyah-be-
Üç haftadan bori kar yüzünden tehir edilen Lig maçlarına, havanın düzelmesi ve sahanın karlardan te-miz’enmesi dolayısiyle dün İnönü Stadyomunda Beşiktaş-Bc.vkoz. Fc-nerbahçe-Kasımpaşa maçlarl.vle devam edilmiştir, tik maç hakem Feridun Kılıç’ın idaresinde Beşlktaşla Beykoz arasında oynandı.
Beşiktaş: Nusret,
Eşref. Bülent. Fahrettin, Şükrü,
Bey koz: Feridun-Mehmet, Nurot tin-Fikri, Refet, Fehmi-Hikmet, mi, tdris. Orhan, Gazanfer.
Oyuna Beşiktaşlılar başladı,
kat sahanın fazla çamurlu oluşu o-yunculann top kontrollerini müşkülleştiriyordu. Onuncu dakikada Hü-seyinin santrfor BÜlentc Icadaı u-zatmak isted’gi top çamura saplanıp kaldığı için Beşiktaşlılar muhakkak bir golden mahrum oldular, nihayet birbirini takip eden Beşiktaş akın-lavında şahsi gayretini kullanan Şükrü arka arkaya devre bu suretle kapandı.
ikinci devreye azimli başladılar,
yazlıların topu İstedikleri yere gön-derememelerl yüzünden Fahrettin muhakkak bir golü atamadı. Bu devrenin de 5 vc 27 nci dakikalarında Bülent İki gol daha çıkardığından, siyah-beyazlılar Beykoz karşısından 4-0 galip ayrıldılar.
F.Bahçe : 2, Kasımpaşa : 0
Günün başka daha mühim karşılaşmasını teşkil eden Fenerbahçe ile Kasımpaşa atasındaki ikinci maça saat on beşte başlandı. Saha, görülmeyince, kolaylıkla tahmin savvur edilemiyecek kadar
ve ta-bozuk.
YENt İSTANBUL


Dün akşamki boks karşılaşmalarını karma takımımız kazandı
Geçoı hafta Boks İhtisas Kulübüne karçı ilk maçını yapan ve 3-2 kazanan İtalya boks şampiyonu ^Aııdace^ takımı dün gccc Sergi ve Spor Sarayında ikinci müsabakasını: Boks İhtisas, Elektrik, Galatasaray karmasına karşı yaptı. Saat tam dokuzdu evvelâ İtalyan takımı, onu takiben de Türk takımı ringe çıkarak, seyircilere takdim edildiler. Her iki takım kaptanları, Bandinelli vc Hüsnü birbirlerine buket verdikten sonra müsabakalara geçildi.
iki
ve
I
I
ile
Son ravundda dögüştüğü berabere
Hüsnü
her için ilân
Dewitt - Cevat
Gecenin ilk müsabakasını öl kiloda Dewitt ile Elektrikten Cevat yaptılar. Maçın ilk ıavundunda DewRt. rakibi Cevadın çenesine Üç isabetli yumruk vurdu, ikinci ravundda De-witt, daha hâkim döğüştü. Üçüncü ravundda Cevat, rakibinin midesine iki isabetli vuruş yaptıysa da İki ravundda hâkim döğüşen Deuitt maçı sayı ile kazandı,
Bandinelli - Abdi
İkinci müsabakayı 5-1 kiloda Dünya İkincisi Bandinelli ile Boks İhtisas Kulübünden Abdi yaptı. İlk ravundda Abdi, İkinci ravundda Bandinelli hâkim döğüştü.
iki boksör de müsavi hakem heyeti maçı etti.
Giordinella -
üçüncü maçı; 58 kiloda İtalya İkincisi Glordanella ile Türkiye şampiyonu Hüsnü yaptı, ilk ravund Hüsnünün direkt vuruşlariyle başladı, bu arada Hüsnünün güzel bir sağ kroşesi Gior-danellayı yere yıktı ise de İtalyan çabuk ayağa kalktı, ikinci ravund yine Hüsnünün direkt ve çeneye isabetli vuruşlariyle geçti, üçüncü ve son ravundda Hünsü yine sıkı bir kroşe ile rakibini yere yıktı fakat Giordancllo bu sefer de ayağa kalktı. Yumruklarında isabetli döğüşen Hüsnü, maçı sayı ile kazandı.
Lo Russo - Vural
Dördüncü müsabaka 62 kiloda Roma şampiyonu Lo Russo ile İstanbul
Fener - Kasımpaşa maçında, Foner
muhacimleri Kasımpaşa kalesinde.
LA

F

Tam mânaslyle bir çamur deryası. Adamakıllı ağırlaşmış topa, çamura bulanmış ayaklarla İsabetli bir surette vurmak Adeta bir hüner göstermek kadar güç. Top mütemadiyen çamura saplandığından muntazam paslaşmak imkânı olamıyor. O-yuncuların bütün gayreti topu çamurdan* sökmeye dayandığı için o-yun bir didişme ve çekişme halinde devam ediyor. Tablatlyle bu mücadelede kimin daha fazla gücü yeterse o daha ziyade kendini gösterebiliyor. Maç bu bakımdan alâka uyandırıcı ve zevkli olmuyor. Oyun bu umumî manzara İçinde başlangıçta mütevazln cereyan ediyor. Her İki taraf da karşılıklı akınlar yapıyor. ^Hattâ Kasımpaşa biraz daha ağır basıyor. On İkinci dakikada Fenerbahçe İlk mühim fırsatı kaçırdı. Kaleye yakın bir yerde ve önü
boş bir vaziyette topu kapan sollç bulunmaz bir fırsatı ters bir vuruşla heba etti. Yavaş yavaş Fenerbahçe açılarak hâkimiyet tesis etmeye başlıyor. Şimdi oyun daha ziyade Kasımpaşa kalesi önünde oynanıyor. Sagaçık oynıyan Lefterin hazırladığı güzel vaziyetlerden Fener-bahçenin üç ortası istifade edemiyor. Bir defasında kadar sarkan d büyük bir Dikkat nazarı
uzun boylu merkez muavini hattin Fenerbahçe akutlarının kesilmesinde başlıca Amil oluyor. Son zamanlarda deplâsmanlı oyun sistemi tatbik eden sarı-lâcivertlilerin bu tâbiyesini Kasımpaşalılar mukabil ve muvaffak bir tâbive İle semeresiz bırakıyor. Devrenin sonlarına doğru Kasımpaşalılar açılarak Fe-
da tek başına kaleye Lefterin şütünü kale-meharetle kurtardı, çeken Kasınıpaşanm Saba-
şampiyonu Vural İnan arasında oldu. Vural ilk ravundda rakibini dört kere köşeye sıkıştırarak direkt ve apar-kütlerlo sarstı, ikinci ravudda Vural tıpkı birinci ravund gibi rakibini hırpaladı. Üçüncü ravundda Vurahn güzel kroşesi çeneye isabet etti maçı Vural sayı ile kazandı,
Veecovi - Oktay
Beşinci maç 61 kiloda; Vescovi
Oktay arasında idi. Oktay üç ravundda da hâkim döğüşmesine rağmen bir ihtar aldı, maçın sonunda hakem heyeti Oktaym aldığı ihtarını da nazarı itibara olarak maçı berabere ilân etti. Oktay son ravundda kafa vurmasa idi maçı açık farkla kazanmıştı, ihtar, Oktayın üç puanını düşürdü, ve maç berabere bitti.
Pestuccl . Tayyar
Altıncı maç; 73 kiloda Pestuccl ile Tayyar arasında oldu.
tik ravund her iki boksörün de müsavi vuruşlariyle bitti, ikinci ra-vundun ikinci dakikasında Tayyarın yumruğu ile karşı patlıyan Pestucci-nin maça devam edemiyeceğini hakem bildirdiği için Tayyar maçı hükmen kazandı.
Di Segni - Muammer
Gecenin son müsabakası 80 kiloda Avrupa şampiyonu Di Scgni ile Muammer arasında yapıldı.
Birinci ravundda Muammer Di Segni'ye nazaran daha İyi döğüştü ise de İkinci vc son ravundda hâkimiyeti îtalyana kaptırdığından maçı sayı ile Di Segni kazandı.
|)|«( m»BdtH -t|(l| t « 4l|aB^»'9*4Ş|1ll(R-■ XS ( MB0UI■■■DlM
nernahçeyi sıkıştırmaya başladılar.
Fenerbahçelilerin üst üste bir kaç gol tehlikesi geçirdiği bir sırada birinci devre sıfır sıfıra sona erdi. I-kinci devre başlaar başlamaz bir netice almak gayretiyle hücuma geçen Fenerbahçeliler üçüncü dakikada Mehmet Ali vasıtasiyle İlk sayılarını çıkardılar. Bu gol üzerine canlanan sarı-lâcivertlijer Kasımpaşa kalesini sıkı bir çember içine almış vaziyette oynamalarının mükâfatını ikinci gollerini de onuncu dakikada çıkarmak suretiyle gördüler. Soldan gelen bir pası Cemal, ceza sahası içinde dönerek mükemmel vole bir vuruşla gole tahvil etti. Üst üste iki gol yemiş olmalarına rağmen Kasımpaşalılar maneviyatlarını kırmadan oynuyorlar. Bir aralık ortadan sıyrılarak kaleye akan Haildin çektiği kuwetli bir şütü direk kurtardı.
Kasunpaşalıların akınları daha ziyade şahsi gayretlere dayandığından bir netice vermiyor. Otuz beşinci dakikada yine kaleye kadar ça-lımlr. sokulan Lefterin piâse vuruşunu kaleci korner yapmak suretiyle kurtarabildi.
Oyunun sonlarına doğru Cihat da muhakkak bir gol kurtardı. Son dakikalarda âdeta bir kör döğüşü halini alan müsabaka nihayet 2-0 Fe-nerbahçenln galibiyeti ile sona erdi.
BUGÜNKÜ MAÇLAR
Bugün İnönü Stadyumunda Lig maçlarına istanbulspor - Emniyet. Galûtasaray-Vefa maçlurıyle devam edilecektir.
Payidar kupası maçları
PAyidar Kupası voleybol maçlarına bu gece Galatasaray Kulübünde saat 19.30 da Fenerbahçe-Galatasa-ray maçiyle başlanacaktır.
Sayfa 5
M.
Paris mektubu
Bir zenci balesi
Trup, Brezilya, Arjantin, Meksika folklorundan mülhem danslarla Hint ve hattâ Afrika Zenci rakslarına ait gösteriler yapıyor..
Katherlno Dunham baleleri geçen sene. Paris’in bilhassa ecnebi sanatkârlarına açık en güzide sahnesi olan Palala do Chaillot’da temsiller verdiği gibi, bu mevaimdede İki aydan fazla tutundular. Katherln Dunham ile maiyetindeki kırk kadar kadın ve erkek dansörün hepsi Amerikalı zencilerdir. Programlarında Brezilya. Arjantin. Meksika folklorundan mülhem daslar ile Hind ve hattâ Afrika zenci raksları da vardır. Katherine Dunham bu yerli oyunların motiflerini esas olarak, ekseriya bir mevzu etrafında toplar, yahut da herhangi bir zenci aşiretinin muayyen bir Ayinini raks haline koyar,
Bu dansların hakikî yerli oyunlara ne dereceye kadar sadık olduğuna dair hüküm vermek zordur. Baleler bu noktadan Paris matbuatında bir çok tenkitlere uğramıştır. Fakat an-
Yazan : Ayşe NÜN
bir sanat intibaı ver-zengin dekorlu» ren-Meksika veya Brezil-az müzikhol veya si-
tropolog gözü ile bakmayan seyirci için, muhakkakki, asıl zenci raksları daha hakiki mekte, halbuki gArenk elbiseli ya dansları bir
nemalarda görülen şatafatlı revüleri andırmaktadır. Afrika zenci dansları arasında delikanlıların rüşte ermesi el bereket âyinini temsil eden danslar en çok dikkati çekiyor. Çıplak ayak oynıyan. her adalesi ayn ayrı rakseden, yorulmadan aynı yeknesak ahenkle gövdelerini titreten zenci vücutlarının çevikliği beyaz ırktan insanlar için şaşırtıcı oluyor. Bu iptidai hareketlerin güzelliği hâlâ Yunan klâsik nizamlarının tesiri altında bulunan Avrupanın estetik kavramları dışında ne geniş bir ahenk dünyası olduğunu göstermekle, bize u-fuklar açıyor.
Uludağ’da iniş müsabakaları
Bursa, 11 (A.A.) — Bugün Uludağda batı grupu kapalı iniş müsabakaları yapıldı. Sisli bir havada cereyan eden müsabakaların neticesinde birincildi Yosgattan Yaşar Eryaşar, ikinciliği Barsa Dağcılık Kulübünden Aydın Aydan, üçüncülüğü de aynı kulüpten Mehmet Camcılar kazandı.
Yarın Bursa bölgesi kayak müsabakaları yapılacaktır.



MtoSa 4
Beşiktaş - Beykoz maçında Şükrünün bir hücumu.
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERŞEY
TİYATROLAR
LALE (43595) Bu Evde No var/
4 ’ 2 3 h 5 C 1

ŞEHİR TİYATROLARI 1
Saat: 15,30 maline 20.30 ila.
DRAM KISMI (42157) Tebeşir Daireni.
KOMEDİ KISMİ (40409) Hanımlar Terzihanesi.
MUAMMER KARACA OPERETİ: 15 te ve 20.30 da Sizin Sokak.
YENİ SES OPERETİ: 15 te VO 8 45 de Dubara.
ANKARA TİYATROLARI: Saat 20 do.
OPERA: Köylü Namuflu (1 perde). Palyaço (2 perde). Çarşamba, Cuma vo Pazar 2 opera birden.
Bt 'YÜKTE »er Geldi.
KÜÇÜKTE
Scapin’ln
-------------
m|Aşk Oyunları
L
E
K
Barclny’g of Brodway
FRED ASTAİRE
GÎNGER ROGERS
Teli 40866
(Renkli)
KADIKÖY CİHETİ
IIALE (60112) Kılıçların Golgo-slnde.
OPERA (60821) 1 •- ölümden Firar 2 — Tulsn.
Si REY YA (60682) l - Krlatof Kolonıb. 2 — Nevyorlı Esrarı.
YELDEGİRMENİ: 1 — Acı Günlerim. 2 — Maskeli Süvarinin İntikamı. 3 — Duo Alekeandr varyetesi.
ÜSKÜDAR CİHETİ
IIALE (60062) 1 — Soller Kasir-
gast. 2 — Leylamn Kaderi (Türkçe).
lı> — 19.25 İstanbul: Şarkı vc Türküler .Safiye AyJA. — 20.45 İstanbul; Sevilmiş Türküler (Pl.) — 21.16 İstanbul; Fasıl Heyeti (Hüzzam Faslı).
(10370-10)
(11169) Dolapları
İZMİR
ŞEHİR TİYATKOSC
Bir Komi-
Antlgon ve
(2361) Katil.
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN (80718) 1 — Tarzan Ormanlar Prensi. 2 — Canavar A»lam.
ALKAZAR (42562) 1 — Ormanlar Perisi 2 — Cehennem Yarışı.
AR (44394) Yanlış Numara. ATLAS (40835) Kara Ok.
ÇİÇEK: 1 - Gizli Emir. 2 — Kıskanç Kadın( renkli).
ELHAMKA (43595) Bu Evde Ne Var?
İNCİ (85595) 1
2
SARAY (41656) Esrarengiz At. SL’ATPARK (83143) 1 - Kalbime
Doğmuştu, 2 — Ya Zafer Ya ölUrn. (Türkçe) .
8Ü M ER (42851) Ebedi Dönüş. ŞARK (40380) Kanunsuz Şehir. ŞIK (13726) 1 — Kara Kordan..
2 — Korkusuz Şövalyo. TAKSİM (43191) Uçuruma Doğru. TAN (80740) 1 - Varyete Güzelleri. 2 - GüzolDk İlahesi.
ÜNAL (49806) 1 — Merhamet. 2 -
Kahraman Kılavuz (Türkçe). YENİ (84137) 1 - Aşk Buhranla-
rı. 2 — Gönüller Kıraliçcai. YILDIZ (428*17) Tanca (CaflUftlar Yuvası).
ümitsiz Aşk. Ormanlar Anlam
İPEK
Tel 11289
KARA OK (Türkçe) (Black ARRO) Artistler:
JEANET BLAİR LOl tS HAYVVARD

ISTANIM L CJIIETİ
ALEMDAR (23683) 1
Kuınarb/ızı. 2 - Canı Kaçıyor.
AYSl : (21917) 1 — Klbçlariö Göl-gMİnde. 2 — Adolot (Türkçe).
AZAK 123512) 1 Ormanlar Aslanı. 2 - Ölüm Dansı.
ÇEMBERLİ TA* (22513) Tanca (Chkunİki' Yuvası).
FERAH: I — Danko PİHta. 2 — Damgalı CanuHlnr.
HALK (219ft1) 1 — Boks Kıralı. 2 - Çöl farkım.
İSTANIM’L (22867) 1 - Huzrclı
Sübyanının Yüzüğü, 2 — Vahşi İntikam.
KISMET (2190D 1 — Toros Çocuğu. 2 — Kahveci Güzeli,
MARMARA (23869) Tanca (Ca-sunlar YuVum),
MİLLÎ (22062) 1 - Hnrrov Ku-
marbazı. 2 — Cani Kaçıyor.
Tİ RAN (22127) l - Ormanlar Hûkiml. 2 — ölüm Dansı,
TENİ (Bakırköy 16-126), 1 —>
Monte Krlstnrnın Mirası. 2 — Ghklnr Rnnfonlal
Harrov
ANKARA
ANKARA (23432) Zamane Kızı. Bİ Yt'K (1503i) Istırap Çocuğu. CEBECİ: Korannlar.
PARK (11)31) Kadın Sovorno.
Sl'MElt (11072) Dolambaçlı Yollar. 2 ÜHtün Uçarkalo.
ULUS (22201ı Güzeller Retimigcçi-dİ.
SUN (11071) Kadın Sevoroe. YENİ (11O1OI Haydut Aşkı.
GAR GAZİNOSI : Solara De Esnana Revünü.
İZMİR
ELIIAMRA: Haydut Aşkı
Ltl.E; 1 — Yaylâ Kaplanı. 2 — Yaban Gülü.
TAN: 1 — Yaylû Kaphııu. 2 — Yaban Gülü.
’IAYYARE: Leylâklar Açarken.
YENİ: 1 — Montekrlatnuun Miram. 2 — Kadınların Sevgilisi, KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK; 1 — Kanlı Buse. 2 — Görün m İven Adamın İntikamı si M Ek a ı|( Kurbanı
KLASİK BAT! MÜZİĞİ:
Saat* 10.(Ki Londra: Dinleyici Ittteklori - klâsik müzik. — 13.15 Londra: Operalardan parçalar.
— 15.25 İstanbul; Konçerto. Çay-kofski keman konçertonu. Çalan; Hcllrtz. — 10.15 Londra: Konçerto. Mozart klârnoi konçerto U — 20.45 Anlın ra . GehÇ müzikçlnln sesi. Orhan Ka(lnm-dnıı keman anloları Piyanoda: Er(dz Ed Gürer. — 23.00 İstanbul: Senfonik müzik, Ll«zt "İspanyol Rapsodisi" bebussy "La Mor"
IIAI İF BATI M( ZİGİ.
Saat: 8.45 Ankara: Günaydın programı (P) ) — 9.15 Ankara: Sevilmiş parçalar (Pl.) — i i.00 Londra: Hafif müzik — 11.80 Ankara: Salon Orkratrası. — 13.15 İatnııbul: Jaqucthnv Fran-çois daıı şarkılar. — 15.15 Londra: Potcı* • Ynrke Orkcatra.-ı konseri — im.30 httnnbul: Çc-Şllll hafif müzik (PL) — 19.15 İstanbul: Valslar (Pl.) — 19.50 Ankara: Akşamın karma mÜfcl-gl (Pl.) — 28.15 İHtanbul: Hafif gece müziği (Pl.)
• •
DANS MÜZİĞİ:
Sııut. 8.30 Londra: Ray Martın OrkcHlranı. — 13.15 Ankara; (Pl.) —• 13.20 İstanbul; Radyo tango orkcatruaı. Orhan Coşar Idaro-
TÜRK MÜZİĞİ:
Ankara; Pazar Skeçl. — İHtanbul: Konçerto. Çay-kemnn konçertosu, — İstanbul: Saz Enerleri vc türküler. Safiye Ay-21 15 lp.tnnbul: Fasıl He-
)F>N1 IsTANBI L"ıııı bııgilu İçin iHVelyc ettiği pr(»urunılar;
l)ııİllide:
11.05
15 25 kofnld
19.25
Şarkı
İA. —
yeti (Hüzzam Faali),
Hariçte:
10.15 İA)D(lra • Konçerto. Mozart Klarnet konçertonu.
Saat: 10.25 Ankara; Makamlardan bir demet. — 12.on Ankara: n• i» ı•••»a»>. r x(»\ ir. elim (Yurttan .sesler koronu). — 13.30 Ankara: Ti’hlvn tele. — 12.50 An-kora: Ovun hııvalıı.rı (bağlama takımı) — 14.00 İstanbul: Sıız eserleri, Şarkı w türküler. Mustafa Çağlar - 15.00 İstanbul:
Şarkı vr Türküler (Pl.) — IH.tiO Ankara: lnca Saz (Şuzinuk Ia«-Sİnde, — 13.15 Ankara (Pl.) — ı*î ff\ I n'isnnv (Tnaihninn
ve Artle Shaw, — 18.00 İstanbul (Pl.) — 19,20 Ankara: Yarını muit dans müziği (Pl.) — 20.13 İstanbul: Willy vo arkadaşları.
— 20.30 Londra: Henry Hail programı. — 22.15 Ankara: (Pl.)
— 22.38 İfltanbul: (Pl ) Cariyle.
— 23.00 İHtanbul: Loulse Cariyle ve VVill&rd Yuung’dan şarkılar (Pl.)
Hl SI Sİ PROGRAMLAR;
Konuşma:
10.10 Ankara.
Temeli:
11.05 Ankara: Pazar «keçi.
Müzik:
11.45 İstanbul; Serbest «mit. — 20,30 Ankara: Snnnt heveslileri nantl. — 21.00 Ankara: Müzikle gezi.
10.20 D.H.Y. (Türk) Ankara, A-dnnnya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
16.30 Etrllak. Izmlrden.
21.— Sus. Mudariyadan. GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.— Cumhuriyet, Karadvntzo,
9.— Sus, Mudanyaya.
18.— Antalya, Çanukkalcyc.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara.
TÜRKÇE HABERLER: Aııkarıı vc intnııbiil Radyoları: Saat. «30. 13.00, 19 00. 22 15. 13.30 Anlıma: ÖÇlo GazvlOSİ. 20.15 Aııkarn; Radyo Gazeteni. "Amerikanın SeM”: Saat 19.15 (13. 16 ve 19 metre)
Londra Radyonu: Saat.; 7.15, 18 15 ve 23.00 (19.91, 21.92. 31.32 vc 49.49 ıheiri’i
Spor Haberleri: 7;80 Londra — 21,00 İHhınbul. — 22.09 Ankara.
UÇAK - TREN - VAPUR
DİKKAT; Huvu dtduyihiylv Neferlerde değişildik olabilir.
GELECEK
18.00
12.50
13.30
14.15
16.20
OLAN UÇAKLAR (Holânda) Tahran-
(TÜrk) tzmirden. (Amerikan) Baara,
b.ıuiuuntl:
Asadur (Gedilip.) Beyazıt.
Bcşlr Kemal. Eminönü.
İtimat, Küçükpazar. Sultanahmet, Alemdar.
Eyüp:
Ayvan saray, Şifa.
IL-lkta*:
Nail Haili. Köyiçl.
Bcyofthı:
Dollasuda, istiklâl C. 241
Nihal, Tarlabaşı C. 92
Takdim: Ayaspaşa, Gümüş S. C.
Gahita: Hayrettin Tav, Şair Z. c 20
Sporidls, Necati Bey C. 306
Şhli: Atakan, HıılAsk.ırgazI C. 183 Macldiycköy, M.K. 4 Hıılıcioftlu, Hasköy.
Yeni Turan, Kasımpaşa.
Fatih:
('nlvarHİto. Şehzade mın.
Ziya Nuri, Aksaray.
Emin Rıdvan. Snnuıtya.
Nazını Malkoç, Şehremini, Eılirnekapı. Kzu ak uınrük. GÜİSvrcıı. Fener.
(' sküdnr:
Merkez.
K.L.M. dan. D.H.Y. P.A.A.
Şamdan.
A.F. (Fransız) Paris. Roma ve Al inadım.
D.H.Y, (Türk) Adana, An-koradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
18.— K.L.M. (HolOnda) Kuma, Amatordamn.
1350 D.H.Y. (Türk) îzmtrc.
14.30 P.A.A. (Amerikan) Brüksel, Londra. Bnnton, Noxv-Terk'n.
Kndılıüy:
Sıhhat.
Fencryohı,
Erenköy .
A. Cafer ıBostancı).
llry İM'hıtdıı;
H. Hıılk.
BÜ> ilkttdfi:
Yııkıırdıın ıışuAk'a:
1. Bir yırtıcı kuş. 2. istunbulun bir Renıtl. 3. Bir ilkbahar çiçeği, 4. Cariye. 5, îstanbulun bir auyu. 0. Ehli hayvan tasnifinden biri. 7. istanbulun bir sayflyo yeri.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa:
1. HnydarAbat. 7. Alet. 8. Kre-züs. 10 Isı. 12, Ve. 13. Oka. 15. Baba. 17. Afif. 18. Ayan» 10 Şlll. 20. Yal. 23. Soy. 21 Emaret, 27. Esef. 16. Asır. 28. Makyavelli.
Yukardan mııgıya:
1. Hacıbuyratn. 2. Dâr. 3. Alev. İ. Roze. 5. Atü. 6. Manifaturacı, 8. Kıtalle. 0, Sofiat. 11. Saye. 14. Kilo. 16 An. 17. Aş. 21. Masa. 22. Grev. 25. Mey. 26. Efe.
ANKARA
Üniversite
Sağlık
Ulun
Alaancak Hilâl Kara taş Ego Aarl
İZMİR
0
23656
0
Alsancak
Komeraltı
Yalılar
Basmahane Etjrefp&şa

TOPLA NXI L A R
HıtkUiıt i Lı-'v «m >’«,(ı«.'iller Uur« ne^i ÜiLiiâlı Çayı
11.30 - 20
T.- ’• (tYt (nh»nlnrında.

Y E N î İSTANBUL
12 Şubat 193*
(
Sayfa fi
HANNOVER
6au Aide™ llUnbul N»» Nsfiob Ls*o(’
mehi } FUARLARI
MAHHOVI t
K w
KULLANINIZ!
MAĞAZALARI
AGA Radyo ve Pikapla
Petrol ocak ve sobaları
Cila MakınaU^-
«*• VtH - m H •
mvMaMittıiHMmiUMiiB» MNWıiHuıtınuuautNuıiMuiMnraımnaıuıiBuıuunittiiMJutuıuııiiuumniittttfnttiMimnMii;uiMiMUzatuıuMmu(ni|HlumutıniutHı*biiUNrju>amMiMH|fi*»» .... w
ey.» ■f—M muHE-tut .jiju»ıiıi'HMii'*fü>ıiiMiiiuii. utfiıuiiftMi..! ıjiıiıiiHHiiiııutftuıuKtfımBttitunmn
N MHÎ
NEOIAALMÎNA
NEOIAALMİNA
NEOKALMİNA
_ ._ - -vtNt İstanbul atöl-
İSTİKLAL CADDESİNDE
Operatör Dr. Y. İ. Mısırlı oğlu
M» D», D» OH., D. dİ., M> GH*, P. F. R. C. S» Ena.
Berlin, Zürich, Basel ve Londrada tahsil ve
ihtisasını yaptı.
Birinci sınıf genel hirurg dir.
Muayenehanesini henüz actL
Kabul saati : 3
6. Çarşamba günleri müstesna
No. 258/3. istiklâl Caddesi, Elhamra Sineması Pasak Üstü
SIYASI İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi ;
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare eden : Faruk A. SÜNTER
Basıldığı yer : YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
3-14 Mayıs 1950
Döviz, seyahat ve vize işlerinde kolaylık.
Her türlü izahat ve malûmat için :
Türkiye mümessili : Dr. O. Zeki Torgay Mehmetli.
İSTANBUL — GALATA, ASLAN HAN
Telefon : 42065 Telgraf : Mehmetli, İstanbul
Batı Almanya’nın umum sanayi şubelerini ihtiva eden TİCARET FUARI
29 Mart - 2 Nisan 1950

SANAYİ FUARI
Ooju GuWv At den.? Ma— hltnbul hm» P"«
Beyrut hkıM'.ur
NîOOİİ M..»(!».

S
V
* M .•( *• .
s
Klimsch - Horika
Tarafından teçhiz edilmiş, modern ve kifayetli klişe atölyemizde hazırlanmıştır
FRANKFURT/MAIN .
» l I » î Ç I .
H
DEVLET DENİZYOLLARI 4 kılı m /(k hirk nn'k t m /( sc\dlı(ıl,cdıın/

Kiralık Yazıhane katı aranıyor
TÜRKİYE TURİZM KURUMLUNDAN:
Cemiyetimizin merkezi için istiklâl caddesinde dört beş o-dah, büyükçe bir salonu veya birbirine bitişik iki salonu bulunan bir yazıhane katı arıyoruz.
Telefon: 42933 — Posta Kutusu: 2237 Beyoğlu


^TMr*u!iLuxxa»ıuruuııttıııııttiru^Nnnttiu::n':unthiuuiH.nı*Hnnum:H!fTVtnmımmıınMrTKTu
ULTRAMİN
DİS KREMİ
— ARAZI ARANIYOR —
İstanbulun 50 - 60 kilometre çevresi dahilinde asgari 1000 dönüm ziraata elverişli arazisi olup ta satmak, icara vermek, ortaklıkla işletmek istiyenlerin aşağıdaki adrese müracaatları.
Süleyman Eviner
Çargıkapı. Sepetçi han No. K7 Telefon : 29506 — İstanbul.
Gazetemizde neşrolunan bütün
resimlerin klişeleri
SPEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FÜR REPRODUKTIONSBEDARF

B
Elektrikli süpürgeleri Havagazı ocak ve GARRARD Graraofo TRİUMPH M^ki.ıi.,i RUDGE B» sıkletleri w»
JAMES Motosikletleri VKMRUOE Denia mo^orlerî Buz ©ohplan
İstiklâl Cad. 75
4
BEYOĞLU
-T; XKS İTLİ :ı
1 4 SATISj F
r
SİRKESİ
• .1 ♦
Türkiye garanti bankasi a. c
i
1950 İkramiye Plânı
100.000 LİRA
Lira değerindeki Büyük GARA'
APARTIMANIN 3 DAİRESİ
Her ay bir keşide
ŞUBAT Keşidesinde:
2
3
3
4
1
adet
99
»
99
1.000
500
250
150
Liralık
99

99
arasında değişen
33 adet muhtelif para ikramiyeleri
Ayrıca 100 Lira ile 25 lira
Her (100) liraya ayn bir kıır’a numarası verilir
YILIN İKİNCİ KEŞİDESİ 27 ŞUBAT 1950

Comments (0)