12 Temmuz 1950
Çarşamba
A.
a SİYASİ İKTİSADİ
■r Ki* ▲
ICLTTA
lo in
Sayı 224
10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone : Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden t HABİB EDİB-TÖREHAN
İlânları 6 ncı sayfada 6antlmst« rosl 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
-■■ ■ ■ r — ■ ■ =>
Telefon i 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Kızıllar, düıı Kum Nehrini de aştılar





KORE
1
jr •I i


İV




I


1
îç politika
C.H.P. Kurultayında Devletçilik mevzuu
BRADLEYIN MÜHİM BEYANATI

tT *

t
Işı
İR
4 t
7
*
•F

*ı > .
k: 1
1
%■: t h
-W >r

,îfi
Jf

(
f
-i
r •
J
*
(


M




I

MEMLEKET mukadderatına tek ”■ basma âmil ve müessir olan bir partinin büyük kayıptan sonra, şimdi muhalefete geçtiği zaman alacağı vaziyet, şüphesiz ki herkesi alâkadar etmektedir. Bilhassa memlekette muhalefet olmamasının zararlarını gören vatandaşlar, şimdi bir çok tecrübelere malik olduğunu zannettikleri muhalefet partisinin söyliye-ceği şeylere büyük bir ehemmiyet vermekte idiler Her halde tek bir parti ile bir memleketin idare oluna-Irayacağı ve buna demokrasi denilemi-yeceği için şimdi bütün vatandaşların arzusu, muhalefette bulunan partinin kuvvetlenmesi ve İktidar particini hiç bir surette kontrolsuz ve şahsî düşüncelerle harekette muhtar bırakmamasıdır. Bugünkü demokrat hükümetten de bundan başka bir şey beklemek kabil değildir.
Biz Kurultay müzakerelerini okuduğumuz zaman, iktidarı kaybeden bir partinin yeniden kuvveti kazanabilmesi İçin sarfettiği gayretlerin pek de yerinde olmadığını gördük. Bunun, muhtelif noktalara temas e-den tahlillerini, alâkadarlara bırakıyoruz. Bizim burada en ziyade üzerinde durmak istediğimiz nokta C.H. P. kurultayında sayın İsmet İnönü’nün verdiği nutukta, devletçiliğe alt sözleri ve devletçiliğin müdafaası hususunda sarfettlklerl gayrettir.
Bazı şahsi kanaatler vardır kİ, bun. ların müdafaa veya münakaşası ancak şahsi temas ve müzakerelerin neticesinde tebellür edebilir ve şahsî bir kanaat olduğundan tesiri de umuma şamil olmaz, Halbuki 18 mil.von vergi veren insanın paraslyle yapılacak İşlerde hâdiseleri daha ciddi telâkki etmek ve bu hususta verilecek hükümde daha çok isabetli olmak iktiza eder. Bizde devletçiliğin ciddi bir tetkike İstinat etmiyerek o zamanlarda iktisadi hâdiselerini biraz da taklit etmek istediğimiz Rusyadan alınmış bir şey olduğunu kabul etmekti- I ğimlz iktiza eder. Esas karakteri ziraat olan bir memlekette her şeyden evvel toprak altı ve bilhassa toprak üstü servetlerimizin artırılması ve köylü sınıfının refahının temini cihetine gidilmek İktiza ederken, bu yapılmamış ve memleketin muhtelif yerlerinde iktisadi tetkiklere istinat etmiyerek muhtelif fabrikalar kurulmuştur.
Biz, memleketimizde bol yetişen ve İmali fazla bir vukuf ve tecrübeye lüzum göstermlyen sanayiin teessüsüne taraftarız. Bunların, hususi teşebbüslerle kurulabileceğine ve bu hususi teşebbüsün ecnebi sermaye ve bilgisini de alâkadar edebileceğine de e-mln bulunuyoruz. Fakat hu iş için de memlekette şahsi teşebbüse ve sermayeye karşı, kanuni bütün teminatın verilmiş olması İcap eder. Buııu yapmadan, memlekette hıısıısi teşebbüsün fıkdanından bahsetmek ve devletin yaptığını övmekliğin doğru olmadığını zannediyoruz. Bugün, beynelmilel tanınmış iktisat ve sanayi adamlarına, şimdiye kadar yapılmış fabrikalarımızın kuruluş esaslarını ve bugünkü mali vaziyetlerini gösterecek olursak bütün bıı tesislerden büyük bir kısmının büyük birer hata okluğunu görürüz. Bu hususta ecnebi mütehassısların raporlarını beklentiye de lüzum yoktur. Başvekâlet Yüksek Murakabe I Heyetinin raporlarında da mevcuttur. 1 Biz, şehirlere su getirmekle, şurada, burada fabrika açmak arasında büyük bir fark görmekteyiz. Biri devlet ve hükümetin umumi hizmetleri arasına girmektedir ve bunların şimdiye kadar yapılmaması hüyük bir hatadır; diğeri ise, şahsi teşebbüse bırakılacak bir İştir. Bugün kendi ölçüsüne göre olsa da devletçi olmıyan bir memleket kalmadığını da kabul edemeyiz. Rusya İle onıın peykleri ve bir de, şimdi tarihe karışan eski İtalya ile Alınanyadan maada memleketlerde Sosyalistlik ce-reyanlariyle devletleştirilen fabrikalardan ne kadar fena neticeler husule geldiği, her giin daha a-çık bir surette görülmektedir, lııgll-trrede başlıyan bu cereyan yeni fabrikalar açmak zemininde değil, belki mevcııt müesseseleri devletleştirmek gayesini takip etmektedir ve bunun feci avaklbl, gazetemizde intişar eden John T. Flynn’in "önümüzdeki Vol” Unvanlı eserinde açıkça gösterilmiştir.
Biz şimdi memlekette muhalefet vaziyetine geçen bir partinin eski hatalarda ısrar etmemesini ve devletçilik siyasetiyle demokrasinin telifi kabil olmadığını kabul etmesini ve yeni yolıııı da bıı İstikametten yürümesini daha faydalı bulmaktayız.
Habib Edib - TÜREHAN
“Amerikan kuvvetlerinin Kore’den
atılması imkânsız değildir!
7J
A
General, Amerikanın Kore’ye uzak olduğunu ve askerî birliklerin yığılmasının kabil olamıyacağım da ilâve etti
\Vashington, 11 «YtRS> — General Bradley bu sabuh Âyan Meclisi Silâhlı Kuvvetler Komisyonu önünde iki saatten fazla süren bir demeçte bulunmuştur. Bu sırada bir Amerikalı senatörün sualine cevap veren Birleşik Amerika Silâhlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanı General Onıar Bradley ezcümle şöyle demiştir:
"Birleşmiş Milletlere âza olan ve Kore muharebesine asker göndermek lstiyen memleketlerin teklifleri mühim bir yekûn tutmamaktadır. Kore harbinin aylarca ve aylarca devam etmesi ise ihtimal dahilindedir. Amerikan kuvvetlerinin Kore’den atılması da imkânsız değildir. Askeri kuvvetlerimizi, bu arada bilhassa kara birliklerimizi derhal yığmamız kabil olmadığı gibi böyle bir yığınağı yapacak da değiliz. Kore He Amerika arasındaki mesafe, Koredeki liman tesislerinin kabiliyeti, nihayet uçaklar için lüzumlu alanların bulunmayışı bu kararımıza sebep teşkil etmektedir.,. Kızıllar Kum
Nehrini aştılar
Koredeki Amerikan Genel Kaıargâ-nından, 11 (Ap) — Bir sözcü, bugün, Amerikan tanklarının komünist kuvvetlerine karşı harekete geçmiş olduklarını ve "çok iyi neticeler aldıklarım" bildirmiştir.
Batı cephesi, komünist kuvvetlerin hayati ehemmiyeti haiz olan Kum nehrini geçerek sekiz yoldan Güney topraklarına 20 mil girmiş oldukları bölgedir. Adı geçen bu kuvvetler Taejon şehrinin de 20 mil ilerisinde bulunmaktadırlar ki, şehirde Amerikan genel karargâhı yer almıştır.
Sözcü, Amerikan takviye kuvvetlerinin batı cephesine gönderildiklerini söylemiş ve ilk günlerde bu kesimde, kuvvetlerin 20 ye karşı bir nisbetin-dc olduğunu da belirtmiştir. Mezbahayı andıran muharebe mey dun ı
Tokyo. 11 (YİRS) — 80 tankla beraber Amerikan hatlarına hücum e-den komünist kuvvetler arasında Mançuryada harp görmüş birlikler do mevcuttur.
Düşmanın taz>dkı üzerine Amerikalılar yeni müdafaa hatlarına çekilmeye mecbur kalmışlardır.
Amerikalı bir teğmenin ifadesine göre muharebe meydanı bir mezbahayı andırıyordu. 1 incJ Komünist Kore tümenine karşı taarruza geçen
Amerikan tanklarından ancak 2 tanesi salimen geri dönebilmiş, geri kalanlar Kızıllar tarafından imha edilmiştir.
Görünüşe göre komünistler Taejon üzerine yaptıkları taarruza ellerindeki bütün kuvvetleri sokmuşlardır.
Kızılların taktiği
Tokyo, 11 (YİRS> — Bir Amerikan sözcüsünün beyanatına göre komünist Kore’ll askerlerin Amerikan hatları gerisine sızmak için kullandıkları taktik "fevkalâdedir,,.
Kızıllara göre
Taejon düşmek üzere
Tokyo. 11 A A. (Afp) — Pyong -Yang Radyosu Taejonun düşmek ü-zere olduğunu bildirmiştir.
Komünist orduda mükâfat sistemi
Paris, 11 A.A. (Afp) — Pyong-Yang komünist radyosunun haber verdiğine göre, 38 İnci arz dairesi güneyinde hizmet gören askerlerin
temmuzdan itibaren iki misli arttırılacak. geri hizmetlerde bulunan su bayların maaşlarında ise yüzde 50 kısıntı yapılacaktır, öte yandan Kuzey Kore kuvvetleri eline geçen bütün kıymetler devlet malı telâkki edilecek ve devlet bankasına yatırılacaktır.
tki harp muhabiri öldü
Tokyo, 11 A. A. (AFP) — General Mac Arthur’ün Tokyodaki karagâhına bugün verilen malûmata göre, iki A-merikan harp muhabiri Roy Richards ile ordu gazetesinden Peeler Kore cephesinde ölmüşlerdir.
Bir Amerikan harp gemisi batırıldı
Londra, 11 A.A. (AFP) — Kuzey Kore tebliğini yayınlayan Moskova radyosunun bildirdiğine göre, Kuzey Kore topçucu Kore sahilleri açıklarında bir Amerikan harp gemisi
batırmış-
4
M

İv


rt •
* 1
£■’»
•’«v
T '•
’V*"
/(■
i
>-

Y
r * *



Amerikan askerlerinin cepheye gidişini alkışlayan Cenap Kore’lller.,.
f ■’ A
* * A


II
AF KANUNU TASARISININ
aylıkları 1
Yeni İstanbul'un KORE muhabiri bildiriyor
Bir keşif koliyle birlikte cepheyi adım adım dolaştım!
//

Tasarı yarın Mecliste konuşulacak
M Kanunu tasarısı yarınki Meclis toplantısında görüşülecektir. On binlerce mahkumu alâkadar eden bu kanunun bayramdan evvel çıkarılacağı söylenmektedir. Yeni af tasarısında çok mühim esaslar mevcuttur. Ta-sanya göre» 16 mayıs 1950 den evvel işlenmiş suçlar affın şümulüne girmekte ve bu tarihten evvel mıç İşlemiş olanlar kanundan istifade etmektedirler.
(Tasarının tam metni bugün 3 üncü sahifcmizdedlr).
---------------------— ..... ■
I • • • • ı f w 4 1% • T tS V
— • —A •• - "
Askerlik müddeti
Muvazzaflık müddetine esas olarak sevk tarihi alınacak
Harp mıntıkasında devriye gezen Cenup Kore askerleri
t
t
b
Celâl Bayar yarın İzmire gidiyor'


Ankara, 11 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — B. M. M. nin bu sabah yaptığı toplantıda Devlet Bakanlığına Manisa Milletvekili Feyzi Lûtfi Ka-raosmanoğlunun tayin edildiğine dair Cumhur Başkanlığı tezkeresinin okunmasını müteakip askerlikte muvazzaf hizmetlerin bazı sınıflarda kısaltılmasına dair olan tasarı müstaceliyetle görüşüldü.
Esaslarını daha evvelce bildirdiğimiz glbj tasarıya göre muvazzaflık müddeti deniz sınıfında 3. gümrük ve jandarmada 2.5 ve diğer sınıflarda 2 yıldır. Bu müddetin başlangıcı kıtaya iltihak tarihidir.
Tasarının müzakeresi sırasında söz alan Erzurum Milletvekili Mustafa Zercn sevk tarihinin muvazzaflık hizmetinin başlangıcı telâkki edilmesini istemiş ve sevk ile kıtaya iltihak arasında geçen zamandan vatandaşın mesul olmaması lâzım geldiğini söyli-yerek bu hususta b|r takrir vermiştir-
Bazı milletvekilleri de takriri destekleyici konuşmalar yaptılar. Millî Savunma Bakanı He komisyon sözcüsü tasarının uynen kabulünü istediler. Neticede, Mustafa Zercnin takriri ekseriyet tarafından kabul edilerek ta-

sarı takrir muhtevasına göre değiştir, rilmek üzere komisyona verildi. Bu suretle muvazzaflık hizmeti sevk tarihinden itibaren sayılmış olacaktırt
Türkiye - İsrail
Fuat Köprülü, bu hususta bir beyanat verdi
İsrail gazetecilerine beyanatta bulunan Dışişleri Bakam Fuat Köprülü ezcümle şöyle demiştir;
"Türkiye, ortadoğudaki bütün memleketlerle bu arada Israille de dostluk bağları tesis etmek istiyor. Bu dostluk Birleşmiş Milletler Anayasası hudutları dahilinde olmalıdır.
Dini, felsefi inançlar ne olursa olsun memleketler müsbet. ilmin esaslarına dayanarak yaşıyabilirler.
İsrail - Türk dostluğu çok ümit-vardır. Samimî dostluk, dünya sulhü şiarlarım izdir.,,
Düşman kaçıyor — Bir teğmenin sözleri: »Şunların kaçışını ateşle hızlandıralım L — Yollar mayınlanıyor — Bir teğmen, kendi mayın tarlamızda — Jeep’i durduralım derken teğmeni vurdular
Cumhurbaşkanı İzmirde bir

Karedeki muharebeler çok mühim bir safhaya girmiştir. Dün gelen haberler cephede iki harp muhabirinin öldüğünü bildirmektedir. Gazetemizin hüyük fedakârlıklarla cepheye gönderdiği iki harp muhabirinden aldığımız telgrafları sırasiyle neşretmekteyiz. Bugün 3 üncü sayfamızda Mar-guerite Higgena’in çok enteresan bir röportajını bulacaksınız. Cepheyi kanş karış dolaşarak bize havadis, mektup ve resim ulaştıran muhabirimizin bu yazısı baştan sona kadar heyecan vc merakla takip edilecek canlı bir harp röportajıdır.
Bomba yağmurları ve ölüm tehlikeleri altında düşman ileri karakollarına kadar ulaşan harp muhabiri’ miztn gönderdiği resimleri sırasiyle neşrediyoruz Sağdaki resimde ilk Amerikan yaralısı tayyareye bindiri-lirken görülmektedir.
Diğer yazı ve resimleri atrasiyle neşre devam edeceğiz.


nutuk söyliyecek
İzmir. 11 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Devlet Reisi Celâl Boyarın Başbakan Adnan Menderesle birlikte perşembe oaba-hı İzin İre ve onıı takiben Istan-bula yapacağı ilk resmi ziyaret programı vilâyete ve komutanlığa gelmiştir. Programa göre Cumhurbaşkanı saat on buçukta Hükümet Meydanına geldiği zaman askeri törenle karşılanacak ve saat 11 e doğru vilâyet balkonundan İzmir vc Türkiye halkına hitap eden bir nutuk irat o-dacek, yeni demokrasi iktidarının Türk Milletine kazandırdığı büyük şerefi anlatarak yeni hükümetlerin hangi yolda yürüyeceklerini izah ve ifade edecek, bu hitabesi Hükümete, seçeceği yolda bir çok direktifler ihtiva edecektir. Demokrat Partideki, resmî ve hususi teşekküllerdeki hazırlığa bakarak o gün Hükümet Meydanında seksen bin kişinin bulunacağı tahmin edilmektedir.
Cuma günü Sayarın 1 sinirden hareketinden sonra hava filolarının da Ege Denizinde katılacağı manevra İkmal edilecek vc misafirler cumartesi günü saat 19 da Istanbıılda bu-lunaçaklnrdır. Celâl Boyarın aynı akşam İstanbul halkına hitap etmesi de muhtemeldir.
İstanbul Sergisinden İlhamlar: No. 3
BuRANIN kAPALI ÇARŞIDAN FAftKı N£ ?
N€ OLACAK. DAHA PAHALI OLMASI ! .
• *
TOZDAN. İZDİHAMDAN ? (5-ÛRülTÜDCN,PAHALILIKTAN G€ Ç l’lMIYOFİ TA0İI « (5TAN B u L,S£R.Gr ı'S I BU !..
■ I ■

Sayfa 2
* t- *4.1 İSTANBUL
12 Temmuz
Yaylaya bir göç
Birkaç makaleye sığdırılamıyan Antalya devrinde olmamamızın fazileti — '— hâtıralar — Kadın eteklerini uzatan başkumandan yolunda — Çam ormanında geçit resmi bir kördüğümü : Yaylâ ve kışlak
. — Harem ve selâmlık Eski Ankara ve Bilecikten Korkutili Memleket dâvasının
ANTALYADAN hangi güzel hâtıraları kaydedeyim? Hepsi uzun uzun anlatmağa değer. Kulüpteki gece toplantılarını mı: narenciye ve sıcak iklim müesseseleri bahçelerinde gezintilerimizi mi, harabelerdeki hayret, hayranlık ve heyecanlarımızı mı? Pamuk tarlalarında, köy ve kasaba kahvelerinde sohbetleri, çam ormanlarında dolaşmaları, köy enstitüsü ziyaretini, yiyip içtiklerimizi, lise talebesinden başlıyarak olgun münevverlere kadar vatandaşlardan gördüğüm hiisni kabulü, kazandığım yeni dostları mı? Evet, hangi birini anlatayım? Dolabını açıp da sıra sıra dizili düzinelerce elbise arasından giyeceğini tayin edem iyen bir sinema aktörü gibi memnun, fakat şaşkınım, kararsızım. Elimi bir buna, bir ona götürüyorum; işin içinden çıkamıyorum. Kaldı ki benimkilerle kıyas kabul etmez kıymetli yazılardan ara sıra da olsa mahrum ettiğim şu sütunları seyahat notlarımla sürekli surette kapatamam. Bu sebepten ancak beş, altı makalede az çok anlatmağa muktedir olacağımı tahmin ettiğim An-talyayı bir incir çekirdeğine sığdırmak lâzım geliyor ki imkânsızdır ve yazıktır. Fakat o havaliye dostların davetlisi sıfatıyla yeni bir yolculuk yapmak tasavvurundayım. Bu tasavvur, eski Likya ve Pamfilya ülkelerinden fevkalâde hazzettiğimi, benden de hazzedildiğini bildirmeğe yeter. Gelecek seyahat notlarımı münhasıran Antalya-Alânyaya hasredeceğim.
Doğrusu da budur. Akdeniz-deki cenup bölgemizi bir hafta içinde ne gezmek mümkündür, ne de bir kaç yazıya sığdıiTnak. Mamafih yine de bir şeyler söylemeden geçemiyeceğim. Meselâ yağmurlu bir günün akşamıydı, üç aile otomobille şöyle Kor-kutili’ne doğru uzandığımızın bambaşka hâtırası üzerinde duracağım.
Bu hâtıranın hususiyeti evvelâ tstanbulda alıştığımız, İzinlide kavuştuğumuz, sonra Isken-derunda tamamlyle bulduğumuz gibi aileye karışmaktı. İnsan ancak böyle çoluk çocuk, erkekli kadınlı muhite girince yabancılığını duymamağa başlıyor; memleketini daha yakından benimseyip vatandaşlık zevkini i-yice tadıyor. Vaktiyle, velev kİ yanımda zevcem bulunsun, şu seyahate çıksa idik erkekler bir yana, kadınlar öte yana ayrılacaktı. Bir kısmımız selâmlık, bir kısmımız İse harem hayatiyle ne zorluklara, ne fuzulî masraflara ve üzüntülere kendimizi mahkûm edecektik. Ayrı sofralarda yemek, ayrı arabalarda gezinti ve bu gezintilerde peçe örtmek
yahut arabalar arasında vuzuh denilen iyi şeyi ortadan kaldıracak ölçüde mesafe ayırmak... Bir sürü külfet!
Eskiden Anadolu sürgünlüklerimizde yıllar öyle geçmişti. Nihayet 1916-17 senelerinde Bilecikte. Ferit Bir ile ben, bu yasağı kimsenin ne diyeceğine aldırmadan kaldırmıştık. Enver Paşaya jurnal eden oldu mu idi, bilmem. Bildiğim şudur ki Ankara dâ bunalırdık da bazı akşamlar zevç ve zevce, İstasyona kadar yürürdük. Çarşafa rağmen lâf olmuştu; polis müdürü olan zat; Vali Çerkeş Reşit Beye "Bu halin sivil, asker, yerli halk üzerinde fena tesir ettiğini, men’i lüzumunu” bildirmişti. Amma Reşit Bey aldırmamış, hâdiseyi de çok sonra bil- konuşmamız arasında bana anlatmıştı. Merhumu daima rahmetle yâdederim; polis müdürü bey galiba berhayattır; son devirlere kadar lâik parti ve hükümetinin mebuslarındandı. Hoş, içimizde ne kadar kişi anasından lâik kafalı doğdu ki? Çarşaf e-teklerinin yerden kaç santimetre yukarı olacağının başkumandan vekili tarafından tayin edildiği devirde idik. Cephelerden her gün kilometrelerce çekildiğimiz nispette kadın etekleri uzuyordu. Vaziyet devam etse idi — kumaş yokluğuna rağmen „— paşa, kadınlarımızı sokakta kuyruklu etekle dolaştıracak yahut Almanyadan gelen kâğıt örgü İle yapılmış çürük çuvallara sokacaktı. Daha önce başımızı belâya soktuğu gibi...
Yakın tarihimizi sadece mesullerini mazur görerek, zemzemle yıkıyarak yazan aynı devir kıonikcileri çekilip de yerlerine müspet görüşlü bilginler gelmedikçe çocuklarımız gafletten kurtulamaz. Radyoda Kur’an okutma gibi temayüllere etek uzatma siyasetinin kanı karışmıştır. İkisi arasında bir haseb ve neseb yakınlığı hisso-lunuyor, diyeceğim gelmektedir. Vay benim köse sakalım!
... Evet, Korkutili yolundayız; şosede... Bu şosenin toprağı sağanakları emerek hemen kurutmuş, kayısının benekli sarılığında, gayet sıcak, âdeta etli renkte, ısırılacak kadar İştah çekici. Etrafımız, tek tırtıl kozasının tutunamadığı irili ufaklı çamlarla çevrilmiş. Hele yerden, ö-tekilerin bucukları arasında fışkırmış tazeleri, yavrulan ve bebekleri, göbek dallarının hotozunda birikip kalmış, henüz kurumamış yağmur damlalarly-le gülümsüyorlar, hayatlarından memnun, İnşallah bir keçi*' sürüsü geçmez de yaşarlar, bü-yürlr. Lafontalne’in:
Ktiçiik bulık bllyllyccek, biiyVk
olacak
mısraını hatırlıyorum... Şayet yutulmazsa! Burada da şayet keçiler yağmagerlik yapmazsa! Derken, kavisli yolun uzağında karaltılar göründü. Kışın Antalya ovasında kalmış olan bir oymak Beydağı eteklerindeki yaylasına göçüyor. Göç, arada mesafelere bırakılarak yapılmaktadır; toplu halde değil, önce yjrmi kadar inek ve öküzü götüren bir kaç kişi... Onların bazısı ata binmiştir, bazısı eşeğö... Arkada yayan gidenler de var: Kadın, erkek ve çocuk. Kucaklarında ekseriya yeni doğmuş insan veya kuzu, keçi yavrusu taşıyan bu atlılardan başka, eşeklerin de heybesinden uzanıp sallanan başlar görüyoruz: Henüz ana karnının sıcaklığım ve ıslaklığını muhafaza e-den iri kirpikli, iri gözlü, boynuzları tomurcuk bile olamamış buzağılar... Yolda, daha demin dünyaya gelmiş buzağı bebekleri.
Hanımlar, manikürlü parmak-lariyle yavruların başlarını ok-şuyorlar; ben zavallıların krem ve esans kokusundan rahatsız olarak apşırmalarını bekliyorum... Daha o halde bile değiller. Onlar geçiyor, yol bir müddet tenha kalıyor. Arkasından kafilenin ikinci, üçüncü takımları sökün ediyor. Yine inekler, öküzler, yavrular ve yeni doğmuşlar. Geçit resminin en göze çarpan numarası şu oldu: önüne otuzdan fazla davar katmış, elinde değnek, gayet vakarlı on altı yaşlarında bir çoban kızı. Vaziyete o derecede hâkim, dik göğsü ileride, gözlerinde nefsine güven, otomobilede, mantolu hanımlara da, beylerine de bakmadan bir yürüyor ki... Ne a-dımlannı şaşırıyor, ne de surat ediyor. Tamamiyle kendi âleminde, dış tarafa kayıtsız, im-pûratoriçe edasiyle gidiyor.
Bir halde ki haşmetinin tesiri altında şapkamı çıkarıp hürmetle, tâzimle selâma duracağım geldi. İltifat etse sevinecektim. Çamlıklar bu muhteşem sahneyi perdelediği vakit üzüldük: Daha uzun sürmesini İstiyorduk.
Yaylâcıların kadını erkeği bizleri köylerine davet ediyorlar. Oralarda göller, balıklar, avların çeşitlisi varmış. "Sizlere kuzu keseriz; peynirlerimizi beğenirsiniz” diyorlar. Tepelere, daha dört gün tırmanacaklarmış. Tırmansınlar. Zira bu kış, hayvanlar ovada otsuz, aç kalmış. Hepsi de bir deri, bir kemik. Zira AntalyalIlar şimdi pamuğa merak salmışlar, otlakları makinelerle temizleyip mükemmel pamuk tarlalarına çeviriyorlar. Merak ve gayret öyle hararetli ki bir kaç seneye varmaz, artık dağdan inenler
Sergi köşesi
Aynalar
Çarşamba paa/eri Sergi duhuliyesi herkes için 10 kuruş yapılmış. O yün ucuz tarife tatbik ediliyor.
Bir 10 kuruş daha verirseniz Lunaparkta kahkahalar odasına girebilirsiniz. Bir çok kimse, çocuk eğlencesi diye pek aldırış ‘atmıyor amma, Öyle değil, İHAtııı muhakkak gülüyor ve kederlerini, sıcağı» endişele* riıti, Kore harbini talan tınutu-yor.
Burada - yeni terimlerle nasıl denir bilmiyorum - mukaar ve muhaddep aynalar var, karşısı ııa geçtiğiniz zaman hazan cüce Simana hazan da Uzun Ömere ht nziyorsunuz. Yanıbaşınızda-kilere hır göz atacak olursanız, tabii onların haline kendinizden fazla gülüyorsunuz.
Aynalar galerisini hangi cins» ten olursa olsun muhteris kimselere tavsiye ederim. İhtiras peşinde koşarken ne hallere, girdiklerini. kendi gözleriyle ancak orada görebilirler. Belki bir ders olur da, bir an düşünürler, dostları, tanıdıkları tarafından daima bu şekilde görülmekten ve ihtiraslarından vazgeçerler.
Buradan çıkarken baktım, giriş kapısının önünde kanbur bir çocukcağız, ağhyarak yalvarıyordu. Sebebini sordum. Günde beş on defa girip kusurunu düzelten aynanın karşısında saatlerce dururmuş
BİR İSTANBULLU
Hac seferleri programı hazırlandı
Cumhuriyet ve Ordu vapurları 4 ve II eylülde kalkacaklar
Devlet Denizyollarının hac seferleri programı kat i şeklini almış ve navlun fiyatları tespit. olunmuştur.
Bu programa göre 4 eylülde Cumhuriyet, 11 eylülde Ordu tipi gemilerden biri lııtanbuldan hareket edecektir.
Cumhuriyet; İzmir» Mersin ve ts-kenderuna uğrayacaktır. Ordu ine İz-mirden sonra doğru Ciddcye gidecektir. Her Jkl gemi Arafattan 5 gün evvel Ciddcdo bulunacak, bayramdan sonra 10 gün yolcularını bekllyocoktlr. Bu müddet zarfında hacılar Mcdlneyi ziyaret edebileceklerdir.
Gidip gelme fiyatlar 460 Hra ile 1600 Hra arasında olup latiyenlcre ayrıca yüzde 10 zamla yalnız gldh veya do-nüş biletleri do verilecektir.
Yeni makarna fiatleri
Muamele Vergicinin knldınlmas) ti-zerine Belediyece yeni makama Hatları teablt edilmiştir. Yeni fiyatlar perakende olarak ambalftjaız makarnalar 62.5, ambalAjlı olanlar 65 kuruştur. Eakl fiyatlarda toptan olarak ambalajsızın fiyatı 61-62, ambalajlının fiyatı lae 65 kuru» idi. Bugünkü toptan fiatler ambalajsız 55, ambalajlı 58 kuruttur. Buna nazaran kilo bavında 6,5 kuruşa yakın bir tenzilat yapılmış olmaktadır.
hayvanlarına ne bir tutam ot bulurlar, ne de yayılacak bir değirmi yer!
Memleket dâvasının bir kör düğümü de budur: Yaylâ ve kışlak, daha doğrusu dağ köylüsünü münasip yerde barındırma meselesi. Ormanların tahribi, çocuk doğumu azlığı, hayvan neslinin bozulması, ilk tahsil mecburiyetinin tesirsizliği, daha bir çok zararın kaynağı o!
İmdadımıza gerçek bir dâhi yahut kolektif bir dehâ koşmazsa — sözümüzü esirgemeyelim — çıkaracağımız kanunlarla asırlar tükenir, bu işlerin uhdesinden gelemeyiz.
D. Parti İl İdare Kurulu bugün teşekkül edecek
Dün Bölge Müfettişinin başkanlığında mühim bir toplantı yapıldı — D.P. Belediye Seçimleri için kampanyaya 10 ağustosta fiilen başlayacak — Partililer Celâl Bayarı hararetle karşılamağa hazırlanıyorlar
D.P. Birinci Boigı Müfvtthi İstanbul Milletvekili Hüsnü Yaman dün Ankaıadan şehrimize gelmiştir.
HusnÜ Yaman 10.30 da İstanbul Vali ve Belediye Başkan» Fahroddln Kerim Gökay ile İstanbul Milletvekili aıfatlyle ve şehir İşleri hakkında bir görüşıno yapmıştır. Müfettiş bundan sonra D.R il merkezine giderek İlçe başka ularının iştirakiyle yapılan toplantıya başkanlık etmiştir. Seçimlerden hohtb İlk defa olarak yapılan bu
Denizyolları fabrikalarında çalışanların sosyal durumu düzenlendi
Devlet Denizyollarının işçi ve İdare menfaatlerini telif etmek üzere sosyal sahada yaptığı çalışmalar müspet bir şekilde neticelenmiştir.
Haliç ve Istinye fabrikalarında çalışan işçiler İçin hazırlanan yeni hastalık yönetmeliğinden başka iç tüzük de Bakanlıktan tasdik edilerek gelmiş ve tatbikına başlanmıştır. Bilhassa eskisine nazaran çok iyi bir şekilde hazırlanmış olan hastalık talimatnamesi işçiler arasında büyük memnuniyeti mucip olmuştur.
İşçiler, bir yıl sonra sosyal sigortalar meyanına alınarak kanunlaşacak olan hastalık yardımlarının miktarının ekslltllmemesini şimdiden temenni etmektedirler.
Liman İşletmesi ile Dlkllme-vine alt olan iç tüzükler hazırlanarak Ankaraya yollanmıştır. Bunlar da tasdikten geldikten sonra, bu sahadaki çalışmalar faydalı şekilde tamamlanmış olacaktır.
İçişleri Bakanının şehrimizde dünkü temasları
Şehrimizde bulunan İçişleri Bakanı Rükneddin Nasuluoglu, dün Vllftr yete gitmiş ve bir müddet kaldıktan sonra Vali ve Belediye Reisi Prof, GÖkay İle beraber Sergiyi gezmişlerdir. Bakan, Belediye paviyonundaki îstanbulun 500 üncü yılı hazırlıklarından olan sanat eserlorile ucuz evler üzerinde bilhassa durmuş vo diğer pavlyonları gezdikten sonra sergi hakkında şu beyanatta bulunmuştur:
— İstanbul Sergisinde sanatkârlarımızın ve İştirak eden müesseseleıdn eserlerini geçen seneye nazaran daha mütekâmil gördüm. Mesele yıldan yıla sergi kurmak değildir. Yeril sanatkar vo müesseselerln muhtelif zümrelerdeki çalışmalarını geçen yıllara nazaran mukayese yapmak ve gelecekteki inkişaflara ait vasıta ve Amilleri inceleyerek bir rapor halinde İlgililere bildlmektedlr. Ben İçişleri Bakanı olarak Bakanlığımı ve Belediyeyi İlgilendiren mevzular üzerinde duracağım. Diğer İlgili makamlar da gerekli tedbirleri alacaklardım
Bakan, Vali ve Belediye Roialne da-“Bunları bir not halinde verirseniz toplu olarak tetkik firsatım bulurum” demiştir.
Bundan sonra, İçişleri Bakanı Bebek Sergisindeki eserleri tetkik etmiş ve müteşebbislerini tebrik etmiştir. Bu esnada sergi hakkında temennl-yatta bulunan tacirlerin dileklerin’ dinlemiş ve gerekli direktifleri ver mlştir.
Otel kıralı Taylor
Marmara Adasına gitti
Otel Kıralı Mr. Taylor dün akşam İstanbulda doğduğu yor olan Marmara adasına gitmek Üzere vapurla hareket etmiştir. Mr. Taylor adada 3-1 gün kalacak ve çocukluğumla yaptığı gibi balık avlıyacaktır. Otel Kıralı bilâhare Bursa. İzmir ve Ankarayı da ziyaret edecektir.
toplantıda Teşkilâta ait işler ve şehre alt meseleler konuşulmuştur.
Diğer tıııaflan haber aldığımıza göre D.P. İl idare Kurulu asil ve yedek Üyelerinin mlHetvekHHğlne seçilmesi ve bir kısmının dn |9 bakımından İs-tanbuldan ayrılmaları He hâdıl olan durumu inccliyen Genel İdare Kurulu yeni bir tesis yapılmasını kararlaştırmış ve bu kararın tatbikini Müfettiş Hüsnü Yamana bırakmıştır. Hüsnü Yaman dün geç vakte kadar yeni İdaro heyetinde vazife alacak kimselerle görüşmelerde bulunmuştur. 11 idare Kurulu bugün faaliyete geçmiş olacaktır.
3 eylülde bavlıyacak olan Belediye Seçimleri İçin Demokrat Parti 10 a-gustostan itibaren fiilen seçim kampanyasına başlıyacaktır.
Bu hususta gereken hazırlıkların yapılması için Teşkilâta şimdiden talimat verilmiştir.
Parti il Merkezi Belediye Seçimi İçin göstereceği namzetlerin listelerini hazırlamak üzere istişarelere başlamıştır. Bir çok kimseler Belediye Meclisi âzası olmak üzere şimdiden oiaUından veya bizzat teşebbüse geçmişlerdir. Tertiplenecek olan namzet listesine daha ziyade kuvvetli ve çalışabilecek. halkça tanınmış ve sevilmiş kimselerin alınmasına ehemmiyet verilecektir.
İstanbul Demokratları Cumhurba.*-kanı seçildikten sonra 14 temmuzda İlk defa şehrimize gelecek olan Cumhurbaşkanı Celâl Bayan hararetle karşılamaya hasırlanmaktadırlar. Ba-yarın İstanbullularla geniş ölçüde hasbıhaller yapacağı anlaşılmaktadır.
Haydarpaşa alıklarında batan
Bosphonıs yüzdürüldü
Geminin İstanbulda tamir edilerek yeni bir hale getirilmesi kuvvetle muhtemel görülüyor
Haydarpaşa açıklarında yanarak batmış bulunan Bosphorus gemisinin teknesi, Kalkavanlar firması tarafından satın alınmıştı. Bir aydan beri devam eden bir çalışma neticesinde geminin dibindeki yaralar kapatılmış ve yüzdürülmesl kabil olmuştur.
öğrendiğimize göre geminin içinde yanmamış bir çok ithal nınlları mevcuttur. Bunların tahliyesine bugünlerde başlanacaktır. Geminin yeniden şilep şeklinde kullanılıp kullanılamıya-cağı ancak tahliye tamamlandıktan sonra kat’I olarak teshlt edilecektir.
Fakat geminin İstanbul tersanelerinde tamir edilerek yeni bir hale getirilmesi ihtimali çok kuvvetlidir Bu takdirde bazı makine akşamı Avrupa-dan getirilecek, işçiliği tamamiyle Türklyede yapılmış yeni bir şilep ticaret filomuza katılmış olacaktır.
Denizyolları fabrikaları işçilerinin zam isteği
Devlet Denizyolları fabrikalarının işçileri son zamanlarda ihtiyarlık sigortası primi olarak ücretlerinden yüzde 4 kesilen paranın kendilerini müşkül mevkide bıraktığını ileri sürerek zam talebinde bulunmuşlardır. Genel Müdürlük, tahsisat imkân verdiği takdirde sigorta primlerinden işçiye düşen payı karşılayacak yüzde 5 nlsbetlndo bir zamdan kaçınılnu-yacagını bildirmiştir.
Heidelberg üniversitesine
İstanbuldan bir profesör tayin edildi
Alman Hastahanesl Başhekimi Dr. Qtllncke, Heidelberg Üniversitesi Psi-kosomatlk profesörlüğüne tâyin edilmiştir. Doktor, Alınan Hastahanesln-dekl vazifesine devanı edecektir.
Aftan istifade edecek mahkûmlar
Cumhuriyet Başsavcısı, bunların kanun meriyete girdiği anda derhal tahliye olunacaklarını söyledi
Af kanununun yeniden müzakereye başlanması ve bayramdan evvel çıkarılacağı hakkındald Ankara haberleri üzerine şehrimizde hazırlıklara başlanmıştır. İstanbul Cczaevlerindeki mahkûmlar âdeta bayram sevinci içindedirler. Kanunun Mechsta geçen d*-fakl müzakeresi ennasında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı şehrimizdeki bütün ceza evlerinde bulunan affa müstahak mahkumların durumlarını savcı yardımcılarından müteşekkil ekipler vasıtasiylo tesbit ettirmiş olduğundan, bu hususta yeniden bir hazırlık yapılmasına İhtiyaç görülmemektedir. Kendisiyle görüştüğümüz İstanbul Cumhuriyet. Başsavcısı Nail Özkan şunları söylemiştir:
Biz hazırız. Kanunun Resmî Gazetede İntişar ve meriyete girmesinden itibaren affa müstahak bütün mahkumların en kısa bir zamanda tahliyeleri İçin gereken tertibata almış bulunuyoruz. Affedilen mahkumların hürriyetlerinden bir dakika bile mahrum kalmalarını arzu etmemcktaylz.” lmraîıdan affa tâbi mahkûmlann getirilmesi için Denizyollarının özel bir vapur taheis etmesi muhtemeldir.
SANAT KÖŞESİ
Sahrayı ilk defa geçen ressam İstanbulda sergi açıyor
Tanınmış Fransız ressamlarından Plerre Zerbini. Akdeniz memlekâtle* rinde otomobille bir seyahat yaptıktan sonra şehrimize gelmiştir. Faştan hareket eden ressam, Cezayir, Tunu», Bingazi, Libya ve Mısın ziyaretten sonra Beyruta geçmiş, Lübnan ve Suriyeden memleketimize varmıştır. Ankarada birkaç gün kaldıktan sonra, bu enerjisi takdire değer adam - kendisi 67 yaşındadır - İstanbul* gelmiştir.
Ressam, aynı zamanda Büyük Sahrayı otomobille geçmeğe muvaffak olan ilk seyyahtır. Sahraya ait ük tablolan M. Zerbini resmetmiştir.
M. Pierre Zerbini, seyahatlerinde yapmış olduğu eserlerden mürekkep bir sergiyi yann Ünyon Fransez ml« lonlannda açacaktır.
Tarsusun yeni turistik seferine ait programı
Tarsus gemisi 22 temmuzda ikinci turistik seferini yapacaktır. Tarsus bu seferinde Cenovada bir ha{-ta kalacaktır. Yolcular: Fransız. I-talyan Rivyerasını, Roma ve îsviç-reyi görmek fırsatını bulacaklardır. Gemi, bu seferinde İlâve olarak Rodos ve Giride de ugnyacaktır.
Gıda maddelerinin kontrolü
İstanbul Belediyesi murakıpları dün Adalar. Eminönü. Beyoğlu, Kadıköy ve Fatih nuntakalarım gezerek 147 eanaf ve müesaeseyl kontrol etmişler. 26 belediye ceza zabtı tutmuşlardır. Bu mıntakaiar dahilinde 7 fırında noksan vezinli ekmekler bulunmuş ve müsadere olunmuştur. Ayrıca 22 lokantanın maliyet fiyatlan tetkik olunmuştur.
YENİ İSTANBUL
SÎYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LÖÜTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : Salih Zeki Akdamar
Neşredllmiyen yazılar iade edilmez.
Basıldığı yer ı YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 41 —
Hacı Müslim Beyin hemen hepsini ayrı ayrı tanıdığı ve köydeki ihtiyarlar ve çocuklarından haber sorduğu bu insanlarla alış veriş eder; on. lara hafta için siparişler verir; okuması olmayanların başkalarına okutmaları İçin cep defterinden kopardığı kâğıtlara notlar yazardı. Fakat bunları yaparken gözlerinden birini de benden hiç eklik etmezdi.
Hacı Müslim Beye göre şehirlerdeki ahlâksızlık maalesef gangron gibi köylere yayılmakta ve bu bakımdan da memleketin Akıbeti ka. ranlık görünmekteydi. Meselâ vurgunculuk a-damakıllı alıp yürümüştü. Açıkgöz pazarcılardan biri malına ffthlş fial ister ve hele Hııcı Müslim Beyin ahlâki nasihatlerine kulak osnıa-yarak aksilik otmeğo kalkarsa, beni de yanına çağırarak şu yolda «Özior söylerdi:
— Bak arkadaş» şu sattığın yoğu, sucuğa klmblllr neler karışmıştır? Ben karşıdan renginden. kokusundan anlıyorum. Yanımdaki bu beyefendi Hükümet doktorudur. Şimdi bir nü-mune alıp muayene etse hepsini belediye ine. murlarına imha ettirir, sıhhati umumiye namı* na. Fakat iyi adamdır. Yapmaz. Fakir olduğunuzu bilir,,. Ancak üstelik bir de ihtikâr yapmağa kalkarsan v.s. v.s...
’ 1 ‘ ■ • 201
Evet bir hükümet doktoru için bu pazar meydanında çok İş vardı. Köstebekler gibi içimde bir uyku devresine girmiş oton idealistliğimin yeniden uyanmağa başladığını duyur, kalabalığın arnamu kunşuruk hastalarla meşgul olur, dum; Kimine ayaküstü bir küçük reçete; kimine bir İki nasihat... Hattâ şüpheli gördüklerimden boğazına baktıklarım, göğsünü dinlediklerim bile olurdu. Lüzum gördükçe bunlardan bazılarına öğleden sonra Hükümetteki daireme gelmelerini tenbih ederdim. Kimisi gelirdi; kimiel u-nuttuğıı, yahut vakit bulamadığı için gelmezdi. Aralarında para İstememden korktukları için gelmlycnler do vardı. Başının bir kısmı yanmış dört beş yaşında bir çocuk dikkatimi çekmiş, ti. Anası beş altı ay evvel kardeşiyle itişirken ocağa düştüğünü, köy ltoçlarlyie yarayı kapa-Iamadıklıırını anlatıyordu. Bir kaç »aut sonra bana gcllrmelerlnlH bir İki hafta içinde yaranın kapanacağını söyledim. Kocunlyle bir şeyler konuştu. Bonra adam yanıma gelerek »af bir tavırla bunun İçin kaç para isteyeceğimi sordu.
Bu uyak vizitelerinde çakım ve dalma cebimde taşıdığım mini mini kolonya şişesi epeyce işe yarıyordu. Çakıyı ve temiz bir mendili kolon-ynlıyarnk olmuş bir çıbanı deşmek gibi basit a-mellyntlar bile yapıyordum. Hacı Müslim Beyle yaptığımız çarşamba gezintilerinde ne tarafa gitsek yolumuzun mutlaka pazar meydanına çıktığını görerek bir aralık çantamı da olinıe almayı düşünmüştüm. Fakat bana seyyar berber vo dişçilere benzer bir manzara verecekti. Haysiyetime dokunduğu için vazgeçtim.
Az evvel kendi İş vo alış verişlerine bırakarak ayrıldığım Hacı Müslim Boy yanıma geliri bir eliyle şemsiyesine dayanarak, ötekiyle kolumu tutarak sözo karışırdı. Verdiğim ıeçete-
202
İeri alıp bakar; bazılarının altına kurşun kale, mlyle bir işaret yaptıktan sonra sahibine vererek:
— Hadi bakalım... der, iyi olacak hastanın hekimi ayağına gelir böyle... Bedava reçeteyi aldın, öğleyin mutlaka eczahaneye git... Reçetenin altına yazdım... Kalfa sana yarı yarıya tenzilât yapacak.,. Bu da bizim İnsaniyetliğimiz olsun... Haftaya gelişte eşeğin üstüne bir kucak çıra atarsan o da senin İnsaniyetliğin olur...
Sonra etrafımızda toplanan köylülere Hacı Müslim Bey benim hazakatimi metheder ve ba-zon Adeta küçük propaganda nutukları verirdi*
Talebeliğimde Galata Rıhtımındaki gazinoların önünde bir nasıra tanımıştım. Soba borusu haline gelmiş bir pantalonun Üstünde yağdan parıl parıl bir redingotu, o zaman apartman a-dı verilen uzun vo sarı bir lâstik yakası, bunla, rnı üstünde de bir melon şapkası vardı. Bir e-linde mukavvadan bir nasırlı ayak resmi, öte* kinde patlak bir meşin çanta tutardı. Etrafında toplanan halka, yanındaki sıaka ve uzun bir a-dam:
— Misi Doktor henüz Mısırdan gelmişlerdir. dlyo başlayarak çantadaki nasır ilâçlarının reklâmını yapardı.
Hacı Müslim Bey köylülere beni methederken söylediği dili anlamıyor gibi çatkın bir çeh. re ile başımı havaya kaldırışımı bu Mısırdan yeni gelmiş Misi Doktora benzetir ve fena halde sıkılırdım. Fakat u esnada havaya kalkmış başımla dua edor gibi bir «esle “Rica ederim Beyefendi, kerem buyurun beyefendi” diye mırıldanmaktan başka bir itiraza cesaret edememekle beraber fena halde Öfkelenir ve içimden küf* rederdlm. Ancak onu da söylemeliyim kİ vilayet
203
köylerindeki şöhretimin ilk başlangıcı bu olmuştun
Hacı Müslim Bey bana bu ufak hizmet için köylülerden para istemeğe kalkmıştı. Fakat bunu şiddetle reddetmiştim.
— Evlâdım, bu sizin hakkınız. Onlar mallarını bedava satıyorlar mı? Baş kuruş için neler yaptıklarını görmüyor musunuz?
— Müsaade buyurun efendim.
— Rasgele herkesten para alalım demiyorum.., Fakir fukaraya karşı bondeııizin merhametim de galiptir. Fakat benim dediğim adam, tor başkadır. Kılık kıyafetlerinin Ötekilerden farklı olmamasına bakmayın... Para babandırlar. Bizin gibi, bendeniz gibi alnının teriyle ekmeğini kazananları bir kaç defa ceplerinden çıkarırlar. 4
— Müsaade buyurun beyefendi...
Hacı Müslim Beyle münakaşaya girişleydim neticede mağlûp olacağım muhakkaktı. Fakat benim asık bir çehre ve değişmez bir sesle makine gibi tekrar ettiğim bu cümle Hacı Müslim Beyi yordu ve ümitsizliğe düşürdü. Müftünün de ara sıra bana bulduğu hastalar için böyle yaptığını söylemiştim. Ancak o mağlûp oldukça â-dotn sevinerek benim kibarlığımı göklere çıkarır ve meşru bir parayı reddetmekle uğradığım zararı bir dereceye kadar tazmin elmiş olurdu. Fakat Hacı Müslim Beyin sadece mahzun olduğunu ve bana acıdığını hissediyordum, Buna rağmen, bir raman sonra, bana da köylerden ufak tofek hediyeler gelmeğe baştodı: Tereyağı gibi, sütlü tarhana, yumurta, hattA canlı tavuk gibi,» Hediye nihayet hediye idi; onu reddetmek boş yöre fukara kalbi kırmak demekti. İlk Önce bu da bana pek hoş gelmemişti. Fakat zaman
204
İle bu mantığa alışmağa başladım. Yalnız hediyelerin eczahnne yoliyle gelmesi bira2 tuhafıma gidiyordu. Hacı Müslim Bey:
— Bakmayın, bu köylüler İnce adamlardır, dedi, vakan getirdikleri çam sakızı, çoban armağan» kabilindon şeylerdir... Fakat ne olsa Hükümetteki makamınıza getirmekten çekiniyor, lar... Malum ya küçük memleket.. Bir dedikodu yapıyorlar. -
HACI MÜSLİM BEYİN KIR GEZİNTİLERİ
Hacı Müslim Beyle hazan da başımızı alıp kırlara çıkardık.
Merhum Knyınbabama boş adam denemezdi. Biraz arnpça bilirdi. Fatsisi daha da kuvvetliydi. İlmi kelâma, tasavvufa ve benim isimlerini bilo işitmediğim bir çok acayip eski ilimlere me-iaI(i vardı. Ayrıca şiir ve musikiyi de severdi. Radyoda gazel okunduğu zaman gnzeicinin hangi makamdan çıkıp hangilerinde dolaştığını ve hangisinde karar kıldığını kolayca söylerdi Ezberinde muhtelif lisanlardan bir çok beyitler vardı.
Bu marifetlerinden başka gençliğinde iki de eser bastırmıştı. Bunlardan biri eczacı mektebinde okurken hocalarından birinin yardımlyle Kökçü risalesi diye fransızcadan tercüme ettiği bir horborkle kitabı, öteki Hicaz dönüşünde ka-leme aldığı Rehberi Hac isimli bir eserdi. Birincisi meslek!, »kincisi din! ve aynı zamanda da iktisadi idi. Mukaddemesinde de yazıldığı gibi “Bu eserden bir nazarı iltifat lütfen diriğ buyurmayan ihvanı din asgari masraf İle Azami sevap” kazanırdı. Merak ederek başından sonuna kadar okuduğum bu kitap gerçekten hiç bir seyahat kılavuzuna benzemezdi.
(Devamı rar)
205
12 Temmuz 1950
YENİ İSTANBUL
Savfa 3
Af kanunu tasarısının
tam metnim veriyoruz



Ankara, 11 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bazı suç ve cezaların affı baklandaki Hükümet tasarısının Adalet Komisyonunda tadillere uğradığını ve daha şümullü bir hal aldığım evvelce bildirmiştik.
Şimdi tasarının komisyonda aldığı en son şekli aynen veriyoruz:
Madde 1 — 16 mayıs 1950 tarihinden önce işlenen suçlar hakkında takibat yapılmaz ve hükmedilmiş cezalar infaz olunmaz. Bu madde hüküm ve fer’i ve mütemmim cezalar ile ceza mahkûmiyetlerinin neticelerine de şamildir.
Madde 2 — Aşağıda yazılı hallerde gösterilen suçlar bu kanunun beşinci pınddrsl hükmü saklı kalmak şartiyle birinci maddenin şümulü dışında bırakılmıştır.
Aı Türk Ceza Kanununun 125, 126. 127, 123. 129. 130. 131. 132. 133 üncü maddelerinde yazılı suçlarla bunların 168. 171 ve 172 inci maddelerinde gösterilen şekilleri ve 135 inci maddenin 2 nel bendinde Ve 136, 137, 138. 140. 141, 142 vc 143 üncü maddelerinde yazılı suçlar,
B» Zimmet, ihtilas, irtikâp ve rüşvet suçları ancak, bu suçlarda vaki olan-zarar ile bigayri hakkın vald ve ita veya tesis olunan para veya menfaat miktar ve kıymetçe 500 lira İse (500 lira dahil) birinci madde hükmü uygulanır.
C) Türk Ceza Kanununun 414. 415. 416. 417. 4 İS, 429. 430 1. 431. 435 ve
436 inci maddelerinde yazılı suçlar;
Ç) Türk Ceza Kanununun 448, 419. 450 vc 451 İnci maddeleri ile diğer
C. H. P. Genel
idare kurulu
Dün toplanarak üyeler arasında iş bölümü yaptı
Ankara. 11 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — C.H.P. Genel İdare Kuğulu bugün toplanarak üyeler arasında vazife taksimi yapmıştır.
Tokat Milletvekili Zihni Betil genel sekreterlik yardımcı üyeliğine, Van Milletvekili Ferit Melen hesap işlerine, Kemal Satır seçim işlerine, Cavit Oral, Cemal Reşit Eyüboğlu, Kemali Bayizit teşkilât ve teftiş işlerine. Halil Sezai Erkut halkevleri ve odaları bölümüne, Cemil Sait Barlas, İsmail Rüştü Aksal, Vedat Dicleli propaganda ve etüd işlerine ayrılmışlardır. Basın işleri ile bizzat Genel Sekreter Kasım Gülek meşgul olacaktır.
Japon donanması tekrar kuruluyor
Amerika hafif deniz birliklerine izin verdi
Londra, 11 A.A (Afp) — Daily Te-legraph gazetesinin Tokyo muhabirinin bildirdiğine göre Japonyaya yakında Japon sahillerinin muhafazası için 600 hafif deniz birliğinin en yakın zamanda inşası müsaadesi verilecektir.
Bu birlikler hafif savunma silâhları ile teçhiz edilecek ve daha geniş çapta topların gemilere yerleştirilmesi mümkün olacaktır. Japon deniz emniyet ofisi General Mac Arthur’ün müsaadesiyle 800 denizcinin talimi plânlarını hazırlamıştır. Bu hafif filo. İstikbalde inşasına müsaade edilecek olan Japon silâhlı deniz kuvvetlerinin temelini teşkil edecektir.
Kore için tavassut teklifi
Hind Hükümeti, tavassut teklifinde bulundu. Teklifi İngiltere de destekliyor
Londra, 11 O İRS) İngilterenin Moskova Büyükelçisi ile Sovyet Hariciye Komiser Muavini Gromiko arasında, Kore’ye dair müzakerelerin içyüzü hakkında şu malûmat verilmektedir:
Kelley şimali! kuvvetlerin 38 İnci arz dairesine çekilmelerini temin etmelerini, şayet bu yapılacak olursa Kore ihtilâfının Birleşmiş Milletlerde kolayca halledileceğini Sovyetlere bildirmiştir
Diğer taraftan İngiltere Hükümetinin, Hindistan Başvekili Nehru’nıın tavassut politikasını desteklediği anlaşılmaktadır. Siyasî mahfillerden öğrenildiğine göre bütün bu teşebbüsten haberleri olun Bevin ile Aelıenon harbi durdurmaya matııf mâkul teklifleri dinlemek ve Nehru’ııun tavassut teşebbüslerine geniş bir açık kapı bırakmak lâzım geldiği kunaatindedlrler. Jlattâ Ache-son kendine sorulan bir sınıl üzerine, harp harekâtı devanı ettiği müddetçe hiç bir taahhüde gireniiyeceğlni söyledikten sotıra Hindistan delegesinin teklif ettiği gibi Sovyet Rusya İle Amerika arasında bir İkili müzakere değil de tercihan üçlü müzakereye taraftar olduğunu açıklamıştır.
Ne.hni’ya gelince, tavassut teşebbüslerine devam etmekte oldıığıı ve bu faaliyetlerini şu sıralarda Peiplng’dekl Çin llükûnıeli kanalından yürütmeye çalışacağı yani tavassut hareketine komünist Çin Hükümetini İştirak ettirmeli Lstlyeceği zannedilmektedir.
Nehru’nıın bu teşebbüsleri ile alâkadar olarak, İngiltere, Formoza’yı müdafaa etmiyeceğinl Avam Kamarasında İfade etmiştir.
Belli ki İngiltere, bir yandan kendisi Sovyet Rusya nezdlnde teşebbüslerde bulunur bir yarıdan da Nehru’nun tavassut teşebbüslerini zımnen desteklerken, komünist Çin Hükümeti ||e İhtilaflı bir duruma düşmekten çekinmiştir. Bundaki maksadın Hong-Kong’dakİ durumunu tehlikeye sokmamak oldıığıı sanılmaktadır.
BEBEK SERGİSİNDEKİ
EN
GÜZEL
BEBEKLERİ
YEN! İSTANBUL
HEDİYE edecek
TÜRK BEBEKÇİLİĞİNİN ÜSTATLARINDAN :
Zehra Müfit’in 3, Nimet Demirbağ’ın 1, Esin Germen’in 3, Azize Ayral’ın 1 ve Eleni Potessurir'in 2 şer adet belleklerini, 1 temmuz tarihinden 31 temmuz tarihine kadar olan nüshalarımızdan 5 tanesinin başlığını, Sergide beğendiği bebek veya bebek paviyonunun numara veya ismiyle bize getiren okuyucularımız arasında tertipliyeceğimiz kıır’ada
dağıtacağız.
En güzel bebeği seçmek ve en güzel bebeği almak için müsabakamıza siz de giriniz.
kanunlarda yazılı aynı mahiyetteki adam öldürme suçları,
D) Türk Ceza Kanununun 495, 496, 197, 498 vc 499 uncu maddelerinde yazılı suçlar;
E) Askerî Ceza Kanununun 55 ve 56 inci maddeleri İle 148 inci maddesinin B bendi ve yııknrıdaki bcndler-d(» Türk Cc2h Kanunu maddelerine atıf suretiyle cezalandırdığı fiiller.
F) Türk Ceza Kanunu ile diğer kanunlarda yazılı ölünı cezasını miis-h İzim suçlar.
Madde 3 — Bu kanunun birinci maddesinden faydalanan hükümlüler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, mahkum oldukları cezanın zamanaşımı süresi içinde ve her halde 5 vıl zarfında aşağı haddi 6 aydan az olmayan hürriyeti bağlayıcı cezayı müstelzim aynı cinsten diğer bir cürüm işledikleri takdirde evvelce haklarında hükmedilmiş hulunan ceza aynen çektirilir.
Madde 4 — Bu kanunun hükümleri. kanunen kullanılması, yapılması, taşınması, bulundurulması, satılması, alınması ve memlekete sokulması suç teşkil eden veya inhisara tâbi bulunan eşyanın müsaderesine karar vermeğe mâni değildir.
Ancak: gümrük resmi ile gümrüklerde alınmakta olan hâzineye, özel idareler ve belediyelere alt bilumum vergi ve resimlere ve orman mahsullerinin tarife bedellerine müteallik ilgili dairelerin hor türlü talep hakları mahfuz kalmak üzere kaçak olduğu sanılan maddeler sahiplerine inde olunur.
Madde 5 — Bu kanunun 2 nci maddesinde gösterilen suçlardan (cürümlerden) dolayı hükmedilmiş ve edilecek cezaların üçte biri indirilir, ö-lüm cezası 30 yıl ağır hapis ve müebbet ağır hapis cezası 24 yıl ağır hapis cezasına çevrilir.
Madde 6 — Firar halinde olup da bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren memleket İçinde bulu nanlar 6 ay ve memleket dışında bulunanlar 8 ay zarfın Cumhuriyet Savcılıklarına müracaatla teslim olmadıkları takdirde 5 inci madde münden İstifade edemezler. Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte asker kaçağı, izinsiz, bakaya, yoklama ka çağı ve saklı bulunanlar ve askerlik ten kurtulmak İçin hile yapanlar kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 3 ay içinde resmî mercilere teslim olmak şartiyle affolunmalardır.
Madde 7 — Bu kanun hükümlerinin Hâkimler ve Memurin Kanunları ile bunlara ek kanunlara ve sair hususî kanunlara tevfikan verilmiş ve verilecek İdari ve inzibatî karar ve yapılmış ve yapılacak işlemlere ve subay, askerî memur, gedikli erbaş ve erbaşların cezalarının hukukî neticelerinden olan rütbenin kaybedilmesi ve orduya subay, memur, gedikli olarak kabul olunmamak, askerî nispetin kaldırılması İşlemlerine şümulü yoktur.
28 şaban 1342 ve 3-IV-1340 tarih ve 460 sayılı Muhakemat Kanununun maddei muvakkateşinde yazılı Meclis tarafından verilen avukatlık veya dâvavekilliğinden çıkarma kararları kaldırılmıştır.
Bu kararlara göre meslekten çıkarılmış olanlar Muhakemat Kanunu ile kazanılmış haklara halel gelmemek üzere Avukatlık Kanunu hükümleri dairesinde Baroya kaydolu-nabi lirler.
Hususi kanunlara göre meretlerince verilmiş olan ve bu kanunun neşri tarihinde infaz edilmemiş bulunan para cezaları da birinci n ulde hükmüne tâbidir.
Madde 8 — Bu kanun hükümlerinden faydalanacak tutuk ve hükümlülerin salıverme işleri kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 15 gün i-çlnde tamamlanır.
Madde 9 — Bu kanun, yapımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 10 — Bu kanunu Bakanlar Kurulu yürütür.
hük-
♦ ♦
PARİS HUSUSÎ BÜROMUZ TELSİZLE BİLDİRİYOR
Dünya siyasî vaziyetine bir bakış
içini olması muhtemel
» • • -
Dünyanın en büyük kara uçağı olarak vasıflandırılan Amerikan XC — 99. San Antonio Tcxas’da tecrübe uçuşlarına başlamıştır. Yukarıdaki resimde hıı uçağı görüyorsunuz.

n
■nnznsBBB
Düşman kaçıyor — Bir teğmenin sözleri: »Şunların kaçışını ateşle hızlandıralım !„—Yollar maynlanıyor— Bir teğmen, kendi mayın tarlamızda — Jeep’i durduralım
derken teğmeni vurdular
Amerikan askerleri ile birlikte cephede bulunan hususî muhabirimiz Maıguerite Higgins bildiriyor:
(Cenup isorede bir mahal) — Bugün, Amerikan askeleri için talihli bir gün oldu. Amerikan öncüleri kaybettikleri mıntakanın 12 milini tekrar ele geçirdiler. Komünist Koreliler Amerikan üstün silâhlarının ateşine dayanamıyarak tutmakta oldukları mevzileri bırakarak geri kaçtılar.
Şimdi cephede Amerikan askerleri ile beraberim. Bir kaç harp muhabiri keşif kollarını takip ediyoruz. Yollar terkedilmiş kamyon ve ciplerle dolu. Bomboş köylerden geçiyoruz. Şonana giden demiryolu metrûk bir vaziyette duruyor.
Şonanın şimalindeki yeşil dağın t mil kadar solundaki bayırları tırmanıyoruz. Hepimizde heyecan var. öncüler, düşmanla karşılaştığımızı fısıldadılar.
Gözlerime inanamıyorum. Çalılığın arkasından baktığımda komünist Korelileri siper kazarken gördüm.
öncü cipimiz son süratle geriye kaydı. Düşman bizi farketmiştl. Şimdi ateş yağmuru altındayız.
Fakat hayret! Düşman bizi kovala-
Bevin’in hastalığı
Londra, 11 A.A. (Afp) — Ernst Bevin’in uzun süren nekahet devresi Londradn çeşitli tefsirlere yol uçmaktadır. Bu tefsirler şimdiye kadar muhalefet çevrelerine inhisar etmekte idi. Fnk.'it şimdi İşçi lider ve Parlâmento üyeleri de Dışişleri Bakanının yerine bir başkasının tâyini nın geldiği ka muit indedirler.
Bazı kimselerin kanaatine hassa Slr Stafford Cripps,
Baknnının sıhhî durumunun halihazırdaki milletlerarası gerginlik sayesinde ağır bir yük teşkil ettiği düşüncesindedir.
Maamafih Clement Attlce gençlik arkadaşım kırmak istememekte ve ancak kendisi arzu ettiği takdirde Bevin’in çekilmesine rtızı olacağını hissettirmektedir.
zamanı-
göre, bil-Dışişlerl
Millî Talebe Federasyonunun dünkü basın toplantısı
Ankara. 11 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Türkiye Milli Talebe Federasyonunun An karadaki merkez binasında bugiin bir basın toplantısı yapılmıştır. Federasyon Başkanı Can Kıraç ve arkadaşları basın mensuplarını karşılamışlar ve iki saate yakın kendileriyle hasbıhalde bulunmuşlardır.
Bu konuşmanın başlıca safhasını, 13-20 ağustos tarihleri artısında ls-tnnbulda Yıldız Sarayında toplanacak olan Dünya Gençlik Teşkilâtı Konseyi teşkil etmiştir. Bilindiği üzere geçen yıl Brüksekh* 29 memleket gençliğine mensup temsilcilerin İştirakiyle yapıları toplantıda Türkiye Gençlik Federasyonu temsilcisi, konseyin ikinci içtimainin Türkiycde olmasını teklif etmiş ve bu teklif kabul olunmuştur.
lstanbulda yapılacak toplantıya demirperde dışında kalan 91 milletin 100 e yakın delegesi katılacaktır. Milli Talebe Federasyonumuz, yaklaşmakta olan Konsey toplantısına gelecek delegelerin karşılanıp ağırlanması, ve bu münasebetle memleketimiz hakkında iyi intibalar edinmeleri için lüzumlu hazırlıklarla meşgul bulunmaktadır.
Tekel Bakanı Ankaraya döndü
Ankara, 11 (A.A.) — Bir müd-
detlen heri t atan bulda Bakanlığı ile İlgili konular üzerinde tetkiklerde bulunan Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri özsan bu sabahki ekspresle gelirimize dönmüştür.
yacagı yerde kaçıyor. Çoktan beri dövüşmeye can atan zayıf, uzun boylu ve Texaslı bir teğmen, Archle Emith: “Şunların kaçışını ateşle hızlandıralım!,. dedi.
Fakat Albay Boone Seegers başka türlü düşünüyordu. Albay New-York’lu olup keşif kolunun komutanı idi. “Bol bol vaktimiz var. Ateş açmadan onları ne kadar koşturacağımıza bakalım. Onlara koşmak için vakit verelim.,, dedi.
Kuzey komünistlerin dünkü hücumda kendi lehlerine olarak ilerleyeme-meleri bizi çok şaşırttı. Salâhiyeti! bir subay vaziyeti şöyle anlatıyor:
“Eğer cepheden dalva akıllıca e-mirler alsaydık bu kadar geriye çekilmezdik. Anlaşıldığına göre, düşman bizim geriye çekildiğimiz yerin 15 mil ötesinde durmuş.,,
Buıadakl ileri karakol subaylarına göre. Kuzey Kore kuvvetlerinin Üer-leyerııemesine Sebep tankların, uçurulan köprüler önünde durmaya mecbur bırakılması ve müthiş bir süratli ilerleyen ekiplerin takatlerinin kalmamasıdır.
Bugünkü Kuzey Kore kuvvetlerinin kâfi miktarda tankları olmadıkça i-lerlenıekten çekindiklerini söyleyebiliriz.
Fakat biz kendi ileri karargâhımızdan yola çıktığımız zaman keşif kolu bu kadar çabuk ilerliyebileceğimizi tahmin etmiyordu. Bu karargâh yol kenarında damı saman kaplı bir köylü kulübesinde idi. Tankların bizi takip edeceğinden korktuğumuz için,’ Amerikan askerleri tabur karargâhından bir kaç yüz mil ötedeki yolu mayın tarlası haline getirmişlerdi. Yola çıkmadan önce mayın arayıcı ekipleri çağırılarak bu mayınları yolun kenarına dizmeleri söylendi.
Bu mayın tarlaları cephe hattına varmadan bir kaç dakika önce bir faciaya sebep oldu. Genç bir teğmen yoldaki mayınlardan haberi olmadığı için, cipini .son süratle sürüyordu. Tehlikeyi haber veren sesleri duymadı. Amerikan makineli tüfek ekipleri cipin ön kısmına ateş ettiler, fakat iyi nişan alamadıklarından teğmen başından yaralandı.
Binini keşif kolu ilk ateşini, köye doğru bayırdan aşağıya inmeye başladıktan bir kaç duruldu.
Aşağıya doğru bay Seegers bir
getirdi: bunlar cipin her iki yanında yer alarak yolun kenarlarındaki hendeklerden yürüdüler. Karargâha telefon ederek, bir tehlike karşısında kaldıkları takdirde hazırlıklı olmak için yardımcı piyade kuvvetleri ve ağır silâh göndermelerini istedi.
Parlak güneşli bir gündü. Bizi koruyan hava kuvvetlerimiz sayesinde, bizim kol yolda bir hayli ilerledi. Altı saat zşrfında bir kere bile bombardıman hücumuna uğramadık.
ikinci Dünya Harbinde Hava Kuvvetleri pilotu General Joseph T. Mc Narney’un yardımcısı olan Albay Seegers, keşiflerde şu askerî taktiği kullandı: Amerikan cip, silâh ve piyadesini her bayır sırtından ağır ağır geçirerek düşmana, geldiğimizi haber vermiş oldu. Piyade askerleri yolun her iki yanındaki hendeklere bakarak komünist askerlerinin olup olmadığını araştırdılar. Böylece yavaş yavaş ilerllyerek diğer bir tepeye varıyorduk.
Komünistlerin on beş günden beri elinde olan hendeklere doğru 10 mil yaklaştığımız zaman bir kaç havan topu ateşine hedef olduk. Hemen kendi havan toplarımızı kurarak, biz de ateş açtık. Ve, keşif kolumuz, hafif olan ateşe aldırmadan, ileriye atıldı..................1 İ j
Artık, alay karargâhımızın acele
dakika sonra dur-
yolu çıkmadan, Al-kaç piyade takımı
geri çekildiği, Songhvan şehrinden bir kaç mil uzaktaydık.

U.P. hususî muhabiri Peter Kali-seher, Kuzey Kore Komünist birliklerinin faaliyetini 150 yarda!ık bir mesafeden görmeye muvaffak olmuştur.
Kalischer, geçen hafta Osanda bir Amerikan taburu ile beraber bulunmaktaydı. Kalischer. üç gününü komünist hatlarının gerisinde geçirmiştir. Aşağıda verdiğimiz haberde, muhabir Kalischer, komünistlerin Amerikalıları neden oraya buraya sürük-liyebildiğinl izuh ediyor:
“Kuzey Koreliler, insan üstü kuvvete sahip kimseler değildirler. Fakat Amerikalılardan daha üstün silâhlara sahiptirler. Sayıca da Amerikalılara faiktlrler. İşte Amerikalıların şuraya buraya sürüklendiklerinin sebebi bu-dur. Ben komünist müdafaasını 150 yarda uzaktan takip ettim. Hücumlarının cüretkâr ve inatçı olduğunu gördüm. Hem onların müdafâası tanksavar toplarla takviye ediliyordu. Halbuki Amerikalıların muharebe meydanında böyle silâhları yoktu.
Güney Kore ordusunu yetiştiren A-merikan askeri müşavirleri, maatteessüf. düşmanın teçhizat, talim ve disiplinini küçümsemişlcrdlr Onlar tankları müdafaa silâhından saymamışlardı. Çünkü dar yolların ve pirinç tarlalarının tankların geçmesine müsait olmadığı umumiyetle kabul edilmiş bir noktadır. Belki askerî kitaplarda böyle yazar. Fakat Koreliler şimdi kendi kitaplarını yazmakla meşguldürler."
De Gaulle'iin mühim beyanatı
General De Gaulle, garp dünyasına birleşmenin ve silâhlanmanın zaruretini ihtar etti
• •
Paris 11 (YİRS) — United Press’in Avrupa Şubesi İkinci Müdürü Brad-fordh General De Gaulle ile çok ehemmiyetli bir siyasi mülakat yapmıştır. Bu mülakat İrasında General ezcümle şu mütalâada bulunmuştur:
Fransa İle Almanya arasında tam bir anlaşma olmalı ve sonra Almanya hattâ İspanyayı İhtiva eden bir Avrupa Federasyonu teşekkül etmelidir.
Bugün Kore. Çin Hindistan) ve Tl-bette gördüğümüz halleri daha Önce İran ve
Sistemli bir tecavüz politikası karşısındayız. Eğer bunu milletlerin beynelmilel mukavemeti İle durduramazsak bu zavallı eski dünyada hürriyetleri muhafaza edebilmemiz tehlikeye girer Koredckl tecavüz politikasının son gayesi Avrupadır. Biz asıl Avru-
Yıınanislnnda görmüştük.
* . « # — * • a «- a
KARMA KOMİSYONDA
Basın tasarısı bugün görüşülecek
Komisyonun dünkü oturumunda bazı milletvekilleri tasarıyı tetkik için mehil istediler
Ankara 11 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Yeni matbuat kanunu tasarısını incelemek üzere İçişleri ve Adalet Komisyonlarından mürekkep karma komisyon buğun toplanmıştır. Celse, açılınca bazı milletvekilleri tasarının henüz yeni tabedilip tevzi e-dllmiş bulunması doluyıslyle tetkikine zaman bırakılmasını İstemişlerdir.
Gazeteci milletvekilleri ise gazetecilerden bir çoğunun eski idarenin koymuş bulunduğu hükümlere istinaden mahkûm veya takibata mâruz bulunduklarını soyllyorek tasarının derhal tetkikine geçilmesini ve Istanbuldan gelmiş bulunan İlci kişilik gazeteciler heyetinin de dinlenmesini ileri sürmüşlerdir.
Hâmit Şevket İnce mahkûm veya takibata mâruz gazetecilerin hazırlanmış bulunan Af Kanunu dolayısiyle esasen şikâyet edilir durumdan kurtarılmış bulunduklarını, matbuatın a-
Kore'den sonraki hedefin
Cenup Asyada ve Batı Avrupada büyük tedbirler alınıyor, hazırlıklar yapılıyor — Rusya, ingilterenin tavassut teklifine karşı müsait davrandığı için, şimdi Pariste ümitli ve nikbin bir hava esiyor.
tedbirlere rağmen, mevzii kalacağı ümi-
taraftan İngilterenin
Paris, 11 (Hususi Büromuzdan) Paris siyasi çevreleri, son bir iki günden beri, dünya politika vaziyetini daha nikbin bir görüşle mütalâa etmeğe başlamışlardır. Şimdi büyük bir ekseriyet, Amerikanın aldığı acele ve ciddi askeri Kore İhtilâfının dindedir.
Bu Ümit, bir gösterdiği siyasî faaliyetten, öte taraftan Sovyet Rusyanın takındığı uysal tavırdan ileri geliyor. Bilindiği gibi, İngiltere ile Rusya arasında şifahi ve yazılı olarak bir fikir teatisi yapılmış ve Moskova hükümetinin yarattığı kasdi anlftşamamazlık yüzünden görüşmeler yan m kalmıştı. Kore ihtilâfım sulh yollyle halletmek üzere, İngilterenin yaptığı müracaat da cevapsız bırakılmıştı. Bir müddet sonra Moskova radyosu, Tasa Ajansının bir tebliğini neşretmiş ve İngilterenin pratik bir teklifte bulunmayıp sadece bir ümidi izhar ettiğini bildirmişti.
Fakat İngiliz Dışişleri Bakanlığı, Tass- Ajansının bu tebliğinin, 6 temmuzda Moskovada İngiltere Elçisi David Kelly ile Rus Bakan Yardımcısı Gromiko arasında yapılan görüşmeyi kasdetmediğini iddia etti. Bu tebliğ, her halde 29 haziranda İngiliz Elçisi ile Rus Dışişleri Bakanlığı Avrupa İşleri Servisi Şefi Pavlov’un yaptığı toplantıdan bahsetmekteydi.
Nitekim, şimdi Moskova Hükümeti, Londradan, 6 temmuz İngiliz notası hakkında bazı hususların tasrih edilmesini istemektedir. Acaba bu, işleri geciktirmek üzere Sovyetlerin giriştiği bir manevra mıdır? Her ne olursa olsun, Pariste, bu şekilde hareket etmekle Rusların görüşme imkânlarını şiddetle reddetmedikleri ve açık kapı bıraktıkları söylenmektedir.
Diğer taraftan, İngilterenin, Amerika ve Güvenlik Konseyi tarafından alınan tedbirleri kuvvetle desteklemekle beraber, hareket serbestlsinl de muhafaza ettiği görülüyor. Çünkü İngiltere, Amerikanın ısrarlarına rağmen. Komünist Çine petrol göndermeğe devam ediyor. İki büyük İn--»dan biri olan Shell. Amerikanın noktai nazarını kabul ettiği halde, petrol sevkıyatı durmamıştır. Aynı zamanda, Londra ile Moskova arasındaki münasebetlerin de bugün umumiyetle, dünkü kadar gergin olmadığına işaret edilmektedir.
Paristeki siyasî müşahitler, başka
- - - ____ __ı
mevcudiyetini
payı tehlikeden mâsun bulundurmalıyız. Buna muvaffak olursak Avrupa ile dışardakl dostları dalma sulhu dikte edebileceklerdir.
Koredckl Amerikan müdahalesi fena dahi başlamış olsa muazzam bir mâna taşımaktadır. Çünkü Amerika, yalnız para ve propagandası ile değil, maddî kudreti ile dahi dünyanın en uzak noktalarında hissettirmiştir.”
De Gaulle Fransanın kİ politikasına temas ederek demiştir ki:
“Garp devletlerinin Asyada zaaf e-mnreleri göstermeleri tabiatiyle vahimdir. Fakat eğer bu kuvvet eksikliği Avrupada tecelli ederse netice öldürücü olabilir. Kabul etmek lâzımdır ki Kore meselesinde Asyada kâ-
Hindi Çinide-
nayasasını teşkil edecek bu kanunun İlim ve hukukun icap ettirdiği şekilde normal yollardan geçirilerek çıkarılmasını bu itibarla İcap ederse tasarının tatilden sonra kanunlaştırılmasını istomlştir. Hâmit Şevket İncenin “Neden yangından mal kaçırılır gibi acele edilmek isteniyor’’ demesi üzerine Başbakan bu tarizin Hükümete veya Komisyona yapılmasının doğru olmadığını, çünkü kanunun karma komisyonda müstaceliyetle müzakeresinin bizzat Meclis tarafından kararlaştırıldığını söylemiş ve Hükümetle partinin antidemokratik kanunları kaldırmada ihmal gösterdiği iddialarını önlemek maksndiyle kanunun hemen tetkik edilerek çıkarılması isteğinde bulunmuştur. Neticede hiç olmazsa 24 saatlik bir tetkik zamanı bırakılması hususunda diğer üyeler tarafından yapılan teklif ekseriyet kazanarak tasarının yarın saat 10 da müzakeresi kararlaştırılmıştır.
bir nokta üzerine de dikkati çekiyorlar: Moskova Hükümeti, Komünist Çin Lideri Mao-Tse-Tung’un derhal bütün kuvveti ile Formoza’yı istilâ etmek karanna şiddetle itiraz etmiş ve buna mâni olmuştur.
Çünkü, sanıldığına göre, Mao-Tse-Tung’un daha evvel Hindiçiniye saldırması, Rusyanın daha (azla işine gelmektedir. Bu suretle Amerika, kuvvetlerini ve gayretlerini büsbütün dağıtmağa mecbur olacaktır. Komünist Çin selinden korkarak, Amerika etrafında toplanma arzusu besllyen Cenup Asya memleketlerinin bu tasavvurlarının da vaktiyle önüne geçilecektir. Fakat Batı demokratlan da gafil davranmamaktadırlar. Hindıçi-nlye Amerikan silâh ve teçhizatı yağmağa devam ettiği gibi. Fransa da bu bölgeye takviye kıtalan göndermektedir.
Bu arada, Avrupanın müdafaası meselesi de katiyyen ihmal edilmiyor. Bütün siyasi manevralar arasında, bu kıtanın silâhlanmasını çabuklaştırmak üzere Amerikada ve Avrupada mühim tedbirler alınıyor. Son defa Washlngtonda toplanan Paktı askeri komisyonunda, nın, harp zamanındaki gibi kilde karartma hazırlıkları
görüşülmüştür. Yine bu toplantıda Fransız ve Benelux delegeleri, A-merikanın yalnız askeri yardımı mühim yıp. kan viye
mişlerdir.
Öte yandan Batı Almanya da kendi emniyeti için yeni ve ciddî garantiler istemektedir. Batı Almanya, yalnız 100 bin kişilik polis kuvvetine sahip olma müsaadesine kanaat etmemekte, Amerikan birliklerinin deIU memleketinde yerleşmesini arzu etmektedir.
Atlantik A vru patam şe-yapması
surette artırmasının kâfi olma-yeni silâh altına alınan Ameri-askerleriyle de Avrupanın tak-edilmesi lâzım geldiğini söyle-
Macaristanda tehcir
Bclgrad, 11 A.A. (Afp) — Yugoslav Komünist Partisi merkez organı “Borba" gazetesine göre, Macar makamları Prokomurje bölgesindeki Yugoslav* azınlığına 48 saatte yerlerini torketme emrini vermişlerdir.
Öte vandan yine Borba’nın yazdığına göre, hâlen Budapcştede Macar başkentinde oturan Yugoslav tebaası toplanmaktadır. Bunlara da bilhassa Tuna ve Tiza arasında hudut bölgesindeki Yugoslav unsurlarına tatbik edilen tehcir ve nakil tedbirleri tatbik edilecektir.
• •
de
du-
12.
I
fi miktarda tedbirli olmadığımı» görülmüştür.,»
Bradford’un tehlikeleri ve bir harp ihtimalini önlemek için ne yapmak lâzım geldiği sualine De Gaulle:
“Kuvvetli olmak” cevabını vererek şu şekilde devam etmiştir:
“En kötü ihtimalleri göze alarak hatırlanmalıyız. Muhtelif milletlerin coğrafi vaziyetleri öylesinedir kl bunlar sıra ile Sovyet emperyalizminin darbeleri altında çökebilirler. Bu takdirde atom bombasını dahi kullanamayız Çünkü onların elinde tutsak o-larak kalacak bu memleketlere zarar vermiş oluruz.
İnsan Kore ve Çin Hindistanı rumuna bakınca Amerikanın Fransanın 6 ve İngilterenin de belki 1 veya 2 tümenle mevcut tehlikeleri önlemek İstemelerinin gülünçlüğünü görmemezlik edemez. Dünyamız kendini müdafaa için süratle silâhlanma-lıdır. Fransa ile Almanya esaslı olarak anlaşmalı, birbiri için tehlike teşkil etmemeli, bunu müteakip Avrupa Federasyonu kurulmalı ve bütün bu devletler hep birlikte müşterek bir müdafaa sistemine sahip olmalıdır.”
De Gaulle Amerikalıları ve yapmış oldukları yardımları Övdükten sonra sözlerini şu şekilde bitirmiştir:
“Birimizin başına gelen hepimizin başına gelecektir. Bizim tarafın kazanması için her milletin elinden gelen gayreti göstermesi şarttır. Fakat bunun da şartı her milletin bu işi aynı zamanda kendi adına ve kendi menfaat vc gayeleri hesabına yaptığını bilmesidir. Yani bir koalisyon lâzımdır.”
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1850 do çekilecek büyük kuramıza iştirak için ar BMKidtıki kuponlardan 90 tane getirerek bir kara numarası a-labilecektinİL
Taf«ilAtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.

Yeni islııııbııl'un

KUPONU


I
Saj’fa 4
YENİ İSTANBUL
12 Temmuz 1950
NAZİK CİLDE: 006-
Postada vâki gecikmeler kabul odilmez
Erzurum Valiliği Beden Terbiyesi
Bölge Başkanlığından
4 — Bu İşo alt keşif, şartııamo, plân veaair evrakı Erzurum Beden Terbiyoal Bölge MuhnMplIğlndo (Halkovindc),
3 — İhale 10 a*u«toa 1930 perşembe günü saat 16 İlk makamında yapılacaktır.
1 — Erzurum Palandöken'in (Abuhodaklar) Aşağıhogas mevkiinde yaptırılacak Kayakevl İnşaatı 6 temmuz 1930 tarihinden İtibaren (30) gün müddetle kapalı zarf usulü İle eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — İşin keşif bedelt (44086) kırk dört bin sekıen altı Hra (45) kuruş olup geçici teminatı (3.306) üç bin üç yüz altı lira (48) kuruştur.
5 — Arzu edenlerin eksiltmeye girebilmeleri İçin İhale gününden 3 gün evveline kadar Erzurum Bayındırlık Müdürlüğünden bu İşi yapabileceklerine dair ehliyet almaları,
6 — isteklilerin geçici teminat makbuz veya banka mektupları, 1050 Ticaret Odası vesikası ile 5 inci maddede yazılı ohllyet vesikasını havi hazırlayacakları teklif mektuplarını İhale «aatlndon bir saat evveline kadar Erzurum Beden Terbiyesi Bölge Başkanlığına makbuz mukabilinde verilecektir.
ÎKI MACAR GİZLİ POLİSİ İFŞA
EDİYOR
Kızıl Sahtekârlık Makinesi
Laszla ve Hanna Sulner
lllllllllllllllll ANLATAN |||||||||||||||||
New-York Hernbl Trlbıın© bıı eserin Türklyedo neşir hakkını YENİ İSTANBUL* vermiştir.
Illllllllllllllllll ÇEVİREN lllllllllllllllll
Behçef Cemal
Bana gösterdikleri yazılan, yapılmış olandan daha iyi taklit edip edemiyeceğimi sordular
İLÂN
Samsun Valiliğinden:
1 — Havza - Vezirköprü yolunun 15 4- 500 kilometresindeki 10 metre açıklığında betonarme köprü yapımı eksiltmeye konulmuştur.
2 — Keşif bedeli (23174) Hra 70 kuruş ve geçici teminatı (1738) Hra 11 kuruştur.
3 — tl Daimi Komisyonunda kapalı zarf usullylo İhalesi 1 ağustos 1950 tarihine rastlayan salı günü saat 16 de yapılacaktır.
4 — Bu işe ait keşif ve sair evrak il Daimi Komisyon kaleminde parasız olarak görülebilir.
5 — isteklilerin bu işi yapabileceklerine dair (tatil günleri hanç) ihale gününden 3 gün evvel tl makamına dilekçe ile müracaat ederek bu işin eksiltmesine girmek için yeterlik belgesi almaları gerektir.
6 — Eksiltmeye gireceklerin 2 nel maddede yazdı geçici teminata ait makbuz ve 5 inci maddede yazılı belge ile 1950 yılına ait Ticaret Odası vesikasını havi 2490 saydı kanunun tarifleri dairesinde hazırlıyacakları kapalı zarflarını İhale günü saat 14 de kada makbuz mukabilinde Daimi Komisyon Başkanlığına vermeleri veya iadeli taahhütlü olarak posta İle göndermiş olmaları lâzımdır/ Postada olacak gecikmeler nazara alınmaz.
Röprodüksiyon Resim Sergisi
Avrupadan yeni getirilen röprodükslyonlarla mulajlardan mtlrekkep sergi Fındıklıdaki Güzel Sanatlar Akademisinde her gün saat 10.30 dan İT ye kadar 10 gün sür» ile «iyareto açıktır. (0205)
Hovagimyan Han Telefon: 10568
Atatürk caddesi 126 Telefon; 59 • 56
İstanbul
LAURO, NAPOLİ
Hâlen limanımızda bulunan
P A L I Z Z I vapuru PİRE - MARSİLYA -CENOVA
için DOĞRU POSTA eşya yüklemektedir.
MARtTtM
İzmir
ilıti vacıııda
a

I

Hicrî 19 5 0 Temmuz 12 Çarşamba Rumî
Kzn. 26 1369 11A z 29 1366
VAKİ) VASATİ EZANİ
GUneş 5.37 8.55
öğle 13.19 4.37
İkindi 17.19 8.37
Akşaın 20.42 12.00
Yat» 22.40 1.59
tmsâk 3.25 6.43
SİNEMALAR
BLIUCLU CİHETİ
AKIN 1 — Kadın Kalbi. 2 -Kızıl SiiâhflÖr. 3 — Kızıl Çete. ALKAZAR (42562) 1 — Kaplan Kadın (25 kıaınu, 2 — Uç Ahbap Çavuşlar.
AR (44394) 1 — Hazin Aşk.
2 — Mav) Zambak Darı.
ATLAS (40835» I — Lulu Belle 2 — Öldüren Kapı.
BEŞİKTAŞ B. 1 — Pranga Kaçağı. 2 — üç Kahraman SIL«h şor.
ELHAMBA (43595) 1 — Lizbon Perisi. 2 — Silâhlar Konuşuyor.
İNCİ 1 — Vatan Fedaileri 2 — Cehennem Diyarı.
İPEK (44289ı 1 — Kahraman
Kılavuz. 2 — Cani Kaçıyor .
LÂLE 143595) 1 — Korsanlar
(Türkçe). 2 — Her Zaman Kalbimdesin.
MELEK (44668) 1 — Tatlı Miras» 2 — Sarı Menekşeler.
SARAY (41656) 1 — Para Hırsı. 2 — Tul bu.
6UATFAKK (83143) 1 — Huy Blas Kanlı Haydut. 2 — Sihirli Sel. 3 — üç Kahraman Silahşor.
SÜMER (12851) 1 — Şimal Kanunu 2 — Kanlı Buse.
SARK (40380) 1 — Filipin Aslanı 2 — Korkuduz Relö (türk-ce).
SIK 1 — ölüm Islığı, 2 — İki Cingöz. Hollysvood'du.
TAKSİM (43191) 1 — Yılanlı
Mabude. 2 — Uyumayan Adam. TAN 1 — Marsilya Geçidi 2 — Zafer Ordusu. 3 — Varyete Güzelleri.
t NAL (49306) 1 — Savrulan Kılıçlar. 2 — ölüm Seferi.
t NAL YAZLIK 1 — Şerbetçi
Güzeli. 2 — İki Cingöz Haremde.
YENİ 1 — Kılıçların Gölgelinde. 2 — Kahraman Kılavuz. 3 — İki Cingöz Haremde.
YILDIZ (42847) 1 — Korkusuz Lamele, 2 — Kaptan Kid.
İSTANBUL CİHET!
ALEMDAR (236S9) 1 — Tarza-nın Zaferi, 2 — intikam Kurşunu.
AZAK (23542) 1 — Emirin Kızı Leylâ, 2 — Tulumbacılar.
(.EMBERLİTAŞ (225131 1 — Bedelin. 2 — Gece Kulüpleri Kıralı, 3 — İnci Korsanlan. HALK 1 — Kaptan Meflsto. (25 kısım). 2 — Vahşi Ormanlar İçinde.
İŞTANBl L (22367) 1 — Kara Mızrak, 2 — Sevimli Haydut. 3 — Sevimli Haydudun İntikamı.
KISMET (26654) 1 — Er Meydanı, 2 Kıvırcık Paşa. MARMARA (23860ı 1 — Vahşi Arzular. 2 — Tarlanın intıkn-mı,
.MİLLİ (22962) 1 — İntikam Kurşunlan 2 — Tarzantn Zaferi, 3 — Aile Saadeti * - Lorel Haıdİ.
tiran (22127) 1 — Yüzbaşı Amerika. 2 — Yeylânın Aşkı (vürkçej.
YEM (Bakırköy 16-126) 1 — Dehşet Kulesi. 2 — Vazife Kurbanı.
KADIKÖY CİHETİ
HALK (60112) 1 — Koreanlar Kıralı (renkli) 2 — Tarzan Ormanlar Perisi.
OPERA (60821) 1 — Işıklar Sönerken. 2 — Üç Ahbab Çavuşlar Caaufi Peşinde.
SÜREYYA: (60862) 1 — Sabi-lıaddin Ey>'übi-Haçlı Seferleri. 2 — Hatıra Defterim.
ANKARA
ANKARA (23432) I — Şarlo Diktatör. 2 — Hayalet Gemisi. Bt’Yt’K: (15051) 1 — Ömre Bedel Kadın. 2 — Müthiş Takip. CEBECİ: (13846) 1 — Sayılı
kahramanlar. 2 — Maceralar Kıralı.
PARK: (11131) 1 — Zehirli şüphe. 2 — Yalan.
SÜS: (11071ı Satılık Kadın.
SÜMER: (14072) 1 — Yol Şar-ItıcHnn. 2 — Üstün Irk,
1 Ll X: (22204) 1 — Birleşen
Kalbler. 2 — Deniz yıldızları.
YENİ! (14040) 1 — Rüyadan
Sonra. 2 — Bitmemiş Dans.
İZMİR
EI.HAMRA 1 — öldüren Buse, Süveyş Fedaileri 3 — Deniz Yıldızları.
LALE! 1 — Yaratılan Vatan.
2 — Mazinin Esiri. 3 — Zafer Y'aratan Casus.
TAYYARE 1 — İhanet Fırtınası. 2 — 8emalar Perisi. 3 — Vatan Mücadelesi.
TANı 1 — Yaratılan Vatan.
2 — Mazinin Esiri. 3 — Zafer Yaratan Casus,
YENİ SİNEMA i — Kanh Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 •— Zaronun İşareti, MELEK Lüküs Hayat.
Bursadan. — 9.50 D. H. Y.
(Türle) İzmirden. - 15.35 D. H.Y. (Türk) İskenderun. Adamı, Ankaradan. — 15.50 B.E.A (İngiliz) Londra, Nla. Romu. Atlnadan. — 16.30 D. H. Y.
(Türk) Erzurum, Elâzığ. Malatya, Kayseri, Ankaradan. — 18.05 D.H.Y, (Türk) İzmirden.
— 18.30 C.G.D T. Kahire, Bey-
ruttan. — 18.35 D.H.Y, (Türk) Anknradan. — 21.10 P.A.A
ıAmerikan) New-York. Boaton. Londra, Brüksel, Münlhten. GİDECFJK OLAN ü ÇAMLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) öalıkcai-ro, — 3.30 b.B.A. (İngiliz) Atina, Roma, Nis, Loııdrayıı—8.30 D. H. Y. (Türk) Bursaya.
— 9.00 L. A. 1. (İtalyan) A-tlna. Romaya. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Malatya, Elâzığ, D. Bakıra. — 9.30 D.H.Y (Türk) Ankara ya. — 10.05 D H.Y. (Türk) Afyon, Konya Adanaya. — 10.15 D.H.Y. (TürK tzmlre. — 10.30 D.H.Y (Türk) Ankara. Adana, Iskendcıuna.
— 11.20 D.H.Y, (Türk) lzmirc.
— 16.00 D.H.Y, (Türk) lzmlre.
— 22.10 P. A. A. (Amerikan) Şam. Karaşl, Delhi. Kalküta, Bangkok, Hongkonga.
GELECEK OLAN
TRENLER
8.30 Ankarudan. — 9.1Ö An-karadan (Eks.).
GİDECEK OLAN TRENLER
10.00 Ankaraya (Motöriü). — 18.10 Ankgra Ekspresi. — 22.20 Semplon Eks. (Avrupa).
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 Dumlupınnr, Ülgcn, Bandırmadan, — 7.00 Güncysu, 1h-kcndcrundnn. — 12.00 Trabzon İzmirden. — 12.30 Manı kaz Mu-denvadan. — 15.00 Kndeş, Kn-radenlzden.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.0ü Mersin, Ayvalığa.
11.00 Tırhan. lzmlre. — 17.00 Sus, Mudanyaya. — I8.00
Antalya, f m roza. — 20.00 Dum-lupınar, Ülgen. Bandırmaya.
(pl). — 19.00 M. S. Ayan ve haberler. — 19.15 Geçmişte Bugün. — 19.20 MendclsHohn - I üncü senfoni La Majör. — 19.15 Konuşma: Maliye Bakanlığı
adına. —. 20.00 Halle türküleri.
— 20.15 Radyo Gazeteal. — 20*30
Serbest saat. — 20.35 Tarihi Türk müzlfrl. — 21.15 Konuşma. — 21.30 Dans parçaları (pl). — 22 00 Konuşma. — 22.15 Opera aryaları (pli. — 22.30
Şarkılar. — 22.15 M. S. •Ayarı ve haberler. — 23.(K) Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. —
13.00 Haberler. — 13.15 öğle
konseri (pl). — 13.45 Şarkı ve türküler, — 14.20 Serbest «ant
— 11.30 Şarkı ve türküler (pli.
— 14.50 Duke Ellington orkestrasından caz müziği (pli. — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. —
18.00 Dans müziği (pl). — 18.20 Türk köylüsü. Konuşan: Selim Sırrı Tarean. — 18.30 Türküler geçidi. — 19.00 Haberler. —
10.15 İstanbul haberleri. — 10.20 İstanbul Konservatuarı Türk Musikisi İcra Heyeti konacrl.
— 20.00 Radyo salon orlceslrnst
konseri. — 20.30 Konaer salonlarından büyük İsimler ıpl), — 21.00 Şarkı ve türküler. Hamiyet Yücesea, — 21 30 Maruf.
Radyofonik tcmall. —• 22.30 Dans müziği (pli. — 22.45 Haberler. — 23.00 Dana müziği (pl), — 23 30 Programlar ve kapanış.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.35 D.H.Y, (Türk) Ankara-dan. -w 0/15 D.H.Y» (Türk)
ANKARA:
7.28 Açılış ve program. —
7.30 M. S. Ayarı. — 7.31 Harry Horllclc orkestrası çalıyor (pl) — 7.45 Haberler. — 8.00 Hafif mllzlk (pl). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Chopln - Mi Minör piyano konçertosu (pl). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. —
12.30 Şarkılar, — 13.00 Haberler. — 13.15 Salon müzikleri (pl), — 13.30 öğle Gazetesi. — 13.45 Hafif melodiler (pl), — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program, — 18.00 M, 8. Ayan. — 18.(M) Şarkılar. — 18.30 Konuşma: Çiftçilerle haşhaşa, — 18.15 Caz
orkestralarından Artlo S ha w
Soldun safta:
1 — Alışkanlık haline gelmiş cürüm (İki kelimelik bir hukuki tabir). 2 — Gazetede bulunur; iyi. 3 — Belirli; blye. 4 — Vecibe; Barsak. 5— Bir renk; Parmaklarımızın yardımcısı. 6 — İngilizce “gel,, demek. 7 — Hararet: Eski. 8— Hunhar; istirham. 0 — ün«ı-yet peyda edememe. 10 — O iki kişi arasından geçerse a-rayı açarmış (iki kolime).
Yukarıdan nşaftı;
1 — Tersi ınyhnrrlrln elinden dtlşhı memesi lâzım gelen nesnedir. 2 — Noksansız nh-zct (Bileşik kelime»; Bir nakil vasıtası. 3 — Uyandırmak; Kıyafet. 4 — Ortasına gel;
Sonunu e gelirse *‘yaymn.t o-lur. 5 — Dünya; Yılan. 6 — Bir edat; Tersi kilim; Su. 7 — Yndedcrek. 8 — Konuşulan mesele; Söyleme. 0 — Bilgin (Eski terim çoğul); İhtira. 10-Bir Aletle toprağı derinleştirme.
EMİNÖNİ : Beşir Kemal (Sirkeci) — İtimat Safiri (Küçük-paznr) — Sultanahmet (Alemdarı — Huydur Yani (Lâleli). BEYOGI.I : Dcllusuda (Merkez) — Nihat (Taksim) — A-yuzpaşa (Taksim) — Hftyred-(iin Tav (GnllıtH) — Sporidlö (Gh hıln» — Alakan (Şişil) — Mocldlyokrty (Şişil) — Hnlıcı-öglu (Hnslcöy) — Yeni’Turan (Kasımpaşa).
FATİIIı Üniversite (Şchsade-başı) — Eteın Pertev (Aksaray) — Emin Rıdvan (Snmat-ya) — Hanıdl Erngvn (Şehremini) — Edlrnckupı (Kam-gümrük) — Hütıutneddln Gö-kengln (Fener).
EY C P; Ayvansaray.
BEŞİKTA8: Nail Hnllt — Or-taköy — Gıysseddin Divani» oklu (Arnavut köy) — Merkez ( Bebek).
KAIHKÖV: Ycldc^lrmcnl
Fonoryolu — Erenköy — A.Cafer ÇnftnUiy (Bostancı).
CskCdar: Merkez. HEYBELİ ADA: H, Halk. BÜYÜKADA: Halk.
İZMİR: Alsancak — Ege (Basmahane) — Asri (Eşref paşa) — Karat aş (Yalılar) — HİIAİ (Kcmcraltı).
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan safta:
1 — Atıfeti yok. 2 — Asar; Adaya. 3 — Aşılıı; imal, 4 — Bnr; Ra; Alo. 5 — UkalA; 1-mar. 6 — Larıesl; Aml. 7 — Ut; Kısa; Af. 8 — Mezava. 9 — Usul; Radar. 10 — Ebegümeci.
Ytıknruhın uşaftı:
1 — Arabulucu, 2 — TnlAkal; So, 3 — Isıran; Bum, 4 — Faş; Lekele. 5 — Arasız, 6 — Tn; leiır. 7 — İdi; Maya. 8 — Yamanın; Eda. 9 — Oyalama. Cn. 10 — Kalorifer.
)
Beyoğlu 41044 KudıKöy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00, İzmir 2222 Karşıyaka 15055
rımm asn
ÎMlunbul IJeyoğlu 41098
Anadolu yakası 60536
An kura 9)
taunir 2251
ANKARA: Cebeci -r- Hayat — Güray.
— 4 —
— Belki de bir faşist teşkllûtıchr. E£cr böyle İse, gıupa dahil olanlardan birinin komünist ajanı olması lAzıın. Çünkü bu vesika, bize uınuml morkeadon gönderildi. Şimdi bir de Şüphelendiğimiz biri vur, bu dn onun elyaaısı!,. Mor Ikl yazı da birbirinin aynı mı?
Bana uzatılan notu (vesika F) a-larak oku(Uım. Notta, Macarlstanın, ı Amerikan Orduları tarafından işgali halinde, (ialm zikredilmiyordu), herkesin umumiyetle kabul udebllace-gl tek şahsiyet sıfatıyla, komünistleri hariç tutan, gayet geniş bir milli hükümet kurmak Üzere, devlet başkanlığına Uylni icap ottl/H yazıliydi. Vesikaları bana bırakmalarını ve öğleden sonra tekrar uğramalarını rica ettim.
Notun bir foto-koptsini aldım. Oldukça kötü bir taklide benziyordu. Memurlar tekrar gelince, kendilerine bu kanaatimi söyledim. Benden, konferansımda bahsettiğim cihazla, daha iyisini yapıp yapamıyacağımı sordular. Şüphe altındaki şahsa göstererek tesirini tecrübe etmek istiyorlarmış. ,
CİHAZDAN İSTİFADE ŞARTI
Kendilerine cihazı ve çalışma tarzını gösterdim. Vaziyeti iyice anlatabilmek için, muhtıranın .daha mükemmel bir sahtesini de yaptım. Ancak, cihazın otomatik olmadığını, başkasının yazısını taklit edebilmek için, hünerli olmak ve bu işe yatkın bulunmak icap ettiğini de ılftve ettim. Yaptığım işin oldukça süratli bitirildiğini ve buna muvaffak olmak için de, “şöyle yapmak lazımdır” diyerek sahte vesika üzerine şakuli çizgiler çizerek, devanı ettim:
— Bunlar gözü şaşırtmaz ve harflerin, kelimeleri teşkil etmek üzere tamamen birleşmcdilıleri, şu ve §u noktalan meydana çıkanr.
Memurlar, memnun görünerek, hararetle teşekkür ettikten sonra çıkıp gittiler.
Bu muhtırayı (Vesika G) bundan sonra ancak 30 aralıkta, Kardinal’-in tevkifinden 4 gün sonra. İçişleri Bakanlığı Basın Bürosunun, basına tevdi ettiği sair vesikalar arasında gördüm. Daha sonra da, resmî Sarı Kitapta neşredildi. Bu muhtıranın, Kardinalin avukatı Jusztin Barann-yai tarafından, müvekkilinin ilha-miyle yazıldığı iddia ediliyordu. Mahkemede ise, Kardinali, harbi tahrik. hükümeti gasb ve Habsburg saltanatını yeniden ihya ile itham etmek için, delil olarak kullanıldı.
SOĞUK HARF
Vesikayı gazetede görür görmez, Polis Müdürlüğündeki arkadaşlarımdan vaziyeti öğrenmiye çalıştım. Anlaşılan, Barannyai, muhtırayı 1946 da müsvedde halinde hazırlamış ve bazı dostlarına göndermiş. Halbuki 1946 da, Macaristan komünistlerinin aldıkları oy miktarı ancak 16 miktarında olduğundan, bunları hükümet dışı tutmak, mahkemede iddia edildiği gibi, hiç de antidemokratik bir hareket sayılamazdı. O sıralarda, Rusya, eski müttefiklerinden henüz ayrılmış, soğuk harp yeni başlamış ve her tarafta yeni bir Cihan Savaşından bahsedilmlye başlanmıştı. Bu itibarla Macarlar, kızıl ordunun herhangi bir hareketi karşısında, memleketin Amerikalılar tu-rafından işgal edilebileceğini ve bıı yüzden de, önceden vaziyet alınması İcap edecek iç politika meselelerinin ortaya çıkabileceğini pekâlâ düşünebilirlerdi. İşte barannyai'nin muhtırasında esas olan düşünce bu olabilirdi.
Fakat Propaganda Mahkemesinin rejisörleri, daktilo ile yazılmış nüsha ile iktifa etmiyorlar, mutlaka el-yazısı istiyorlardı.
Sarı Kitabı okuyan çok kimselerin, şakulî çizgileri anlıyanıadıklannı duydum. Kiliseye mensup bir avukatın, muhasebe veya okul defterinden koparılmışa benzer bir kâğıt parçası üzerine bu derece mühim mütalâalar yazması, hakikaten garip görünür. Halbuki bu çizgilerin nasıl meydana geldiğini, evvelce anlatmıştım.
İşte uzun zamandan beri hazırla-nar. Mindazenly Faciasının, henüz hiç bir şeyden haberim olmadan İştirak ettiğim birinci perdesi bundan ibaretti. Halbuki çok daha mühim hâdiseler hasırlanmaktaydı.
DIŞ POLİTİKAYA VERİLEN EHEMMİYET
Sonradan haber aklığıma göre, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı tvan Boldiszar, Mlndszenty dâvasına ait bütün vesikaları tetkik ederek, polisin ehemmiyet vermesi gerekenleri İşaret edermiş. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, meselenin, dış politika cephesine âzami ehemmiyet vermekteydi. Her şeyin noksansız olması lâzımdı; çünkü Kardinaüın muhakemesini bütün batı âlemi tekibede-cek ve bilhassa vesikalar İnceden inceye tetkik edilecekti.
Mindszenty Hâdisesi meydana vurulunca lâboratuvarlarımızda, polis dairelerinde ve (içişleri Bakanlığının müsaadesiyle) gazetelerde ve bir de hükümetin resmî Sarı Kitabında, mütehassıs olmıyan kimselerin. Fls-chof Elyazısı Cihazlyle “imal” et-
tikleri aşikâr olan vesikalar görül-mıye başlandı.
Buna hayret etmemek lâzımdır. Yukarıda anlattığını konferansın örtesi günü, Macar Polis Akademisi MÜdÜrÜ Albay Asztalee, bana telefon etti, Acaba, konferansımda mevzuu bahsettiğim cihuzı getirerek o-rada bir tecrübe yapılamaz mıydı? Meşgul olduğumu, fakat birini gönderip nldırıHorsa, sonra gelip tecrü-boyi yapabileceğimi söyledim, öteden bori tanıdığım polis memurlarından Alex Veross‘1 göndererek, hemen İade edilmek Üzere cihazı aldırdılar'.
Cihazın tekrar ladesine kadar tam iki hafta geçti. Bu müddet zarfında ellerindeki nümuneyi kullanarak en az 12 tane cihaz yapabilirlerdi. Bon. hiç olmazsa bir iane yaptıklarına eminim.
İLK İHBARLAR
1948 yılının yağmurlu bir eylül günü İdi. Yağmur, apartmanımızın büyük pencerelerini kamçılıyordu. Hanna, mikroskopla, bir zimmet hâdisesine alt vesikaları tetkik ediyordu. Bu İş bize, memurlarından birisinden şüphelenen büyük bir şirket tarafından verilmişti. Ben de fotoğrafhanedeydim. Kapı çalındı ve içeriye İktisadi Polis Şefi Albay Ervin Sİcfantinin Yaveri tvan Bakocz girdi.
Her zaman samimiyetle kabul ettiğimiz, eski bir arkadaş olan Bakocz’un babası, Bingert isminde tanınmış bîr film rejisörü idi. Savaş sırasında Nazller hesabına film çevirdiği için Macaristandan kaçmış ve zannedersem Güney Afrikaya sığınmıştı. Bakocz, bu yüzden soyadını değiştirmek mecburiyetinde kalmıştı. Bakocz’a bizimle resmi bir iş gö-
rüşmek İçin gelip gelmediğini sordum.
*— Sîzlerle hususî bir iki şey görüşecektim.
Yarım saat dereden tepeden konuştuktan sonra, birdenbire mevzun girdi:
— Çocuklar, bana sahte vesikalar hazırlıyabilir misiniz? Kaçmam lâzım! Hoş, Nlzin do kalmanız doğru değil ya!
tvan, îç Savunma Eakanlığının İktisat şubesinde olan biteni anlat-mıya başladı. Prens Paul Estorhazy’-nln hususi kâtibiyle bazı bankacı ve borsa komisyoncularının methaldar oldukları bir döviz kaçakçılığı meselesine Kardinal Mlndszenty’yi karıştırmak için, lüzumlu bütün vesikalar ve »tiratlar toplnnıyormuş. Bakanlıkta bu İş, her şeye tercihan ele alinmiş ve Bakanın Birinci muavini Albay Julius Decsy, bu mesele ile bizzat meşgul oluyormuş. Meseleye bu derece mühim bir komünistin memur edilmiş olması, İç Savunma Bakanı General Peler in doğrudan doğruya alâkalanması demekti. Generalin de Moskova’daki MVD’nin ta-limatlylft hareket ettiğine şüphe yoktu.
Arkadaşımızın kanaatine göre, o güne kadar tertiplenmiş olan bütün mahkemeler, Ziraat Bankasına mensup 55 memurun ve 130 diğer vatandaşın sabotajla itham edilerek mahkûm edilmeleri, Budapeşte Üniversitesi profesörlerinden Bela Fer-neczky’nln Amerika hesabına casusluk suçiyle mahkemeye verilmesi, kilise büyüklerinden Siglsmıınd Ml-halovica ile diğer dört papazın döviz karaborsacılığı, casusluk, sabotaj ve hükümeti devirmlye teşebbüs suçiyle itham edilmeleri, hep aynı gayeye matuf bulunuyordu. (Devamı var)
HİKÂYE
Nezle ilâcı
Yazan: Mark Tivain
HAKKI eğlendirmek için yazı yazmak hiç şühesiz iyi bir şey. Fakat onu tenvir etmek, menfaatlerini korumak üzere kaleme alınan yazılarda başka bir asalet var. İşte bu makalenin tek maksadı halka hizmet etmek... O-nunla benzerlerimden birinin ıstıraplarını dindirebllir, gönlüne ümit serpebllirsem gayretim mükâfatını görmüş olur.
Tertemiz, şerefli bir ömür geçirdiğime göre, ileri süreceğim fikirlerle âlemi aldatmağa kalkıştığım kimsenin aklına gelmez. Halktan rica ederim: Nezle tedavisi alanında geçirdiğini tecrübeleri okusun ve göstereceğim yolu takip etsin.
Virginia City'de “Beyaz ev” yandığı zaman hem yuvamı, saadetimi ve sıhhatimi, hem de san. dığımı kaybettim. Birinci ile İkincinin kaybolması o kadar ehemmiyetli değil. Zira, kirli çamaşırınızı saklamak veya kunduralarınızı ocağın içine atmak sureliyle sizi düşündüğünü isbat edecek bir anne, bir kız kardeşten mahrum yuva nerede olsu bulunur. Saadetimin uçtuğuna da ü-zülmedim; zira şair olmadığım i-çın gam dedikleri şey bende dikiş tutturamaz. Fakat sağlam bir sıhhati ve güzel sandığı kaybetmek, ciddi sayılan talihsizlikler dendir. O yangın günü, bünyem şiddetli bir nezlenin darbesine uğradı. Bunun sebebi de yararlı o-layım diye sağa sola koşmaklığım oldu.
Aksırmağa başlar başlamaz, dostlarımdan biri bana: “Ayaklarını sıcak suya kor, sonra hemen yatarsın., dedi. Başka bir dostum da yatmayı ve soğuk su ile yıkanmayı tavsiye etti. Onu da yaptım.
Yazıhaneme giderken rastgeldi-ğlm yakın bir yrkodaş bir litre sıcak su İçmemi söyledi ve bunun kadar tesirli bir tedavi bulunmadığını ilâve etti. O tedavi tarzını da denedim. Neticesi hayret verici oldu. Öİmiyeceği söylenen ruhum bile az daha ağzımdan çıkayazdı.
Tecrübelerimi anlatıyoısam. nezleye tutulanların faydalanması içindir, bu itibarla, o tedavi şekilleri bana yaranuınuuu demekle onların da başvurmalarını söylemek isterim. Hele tuzlu sıcak su. Belki gayet iyi bir ilâçtır amma bana azıcık sert geldi. Bir daha nezle ulur da tuzlu sıcak su tedavisi ile bir zelzeleden birini tercih etmek zorunda kalırsam zelzeleyi tercih ederim.
Midemde hâsıl olan kasırga biraz dindiği vakit yine mendil mendil üstüne harcamağa başladım. Derken bir kadına rastgeldinı. Bu kadıncağız doktoru pek az olan ücra bir yerde oturuyormuş ve u-fak tefek hastalıkları tedavi hususunda hayli meleke sahibi imiş. Yüz elli yaşında olduğu zannını verdiğine göre (ccrÜbvH bir klm-sevdı şüphesiz.
Bana, terebantin. kezzap ve daha başka maddeler karıştırdığı bir su tertip edip her on beş dakikada bir bardak içmemi tenbih etti. Ancak bir bardağını içebildim; o da kâfi geldi. Bu. beni bütün ahlâk kaidelerimden sıyırdı: ruhu.
Çevireni N. K.
mun bütün vahşi meyillerini u-yandırdı. Kafamda öyle müthiş kötülük tasavvurları peyda oldu ki tarif edemem. Fakat bu tasavvurları icra etmeğe takatim yoktu. Herkes gibi bende de ara sıra kötü niyetler çalkanır, lâkin o kadar iğrençleriyle karşılaşmamıştım.
Ne ise, iki gün sonra, yeni i-lâçlar tecrübe edecek hale geldim. Bir kaçını denedikten sonra nezlem kafamdan çıkıp göğsüme indi. O zaman durmadan öksürmeğe başladım.
Vaziyet günden güne ciddiyet peyda ediyordu. Bana su katılmamış cLn tavsiye ettiler. İçtim. Soma soğanlı cin dediler. Ondan da içtim.
Netice hiç oldu; yalnız, nefes aldıkça horluyor gibi idim.
Sıhhatimi ıslah etmek İçin biraz seyahat edeyim diyerek, gazeteci arkadaşım Wilson'Ia birlikte Blgler Gölüne kadar yollandım. Arkadaşım, iki gayet güzel ipek mendil ile büyük annesinin fotoğrafından ibaret olan bütün eşyasını da beraberinde götürüyordu. Sandala bindik, avlandık, halik tuttuk, sabahtan akşama kadar dansettik; sonra akşamdan sabaha kadar da nezlemi tedavi ile meşgul oldum. Böylece nezlemde esaslı ilerlemeler kaydedildi.
İslak bir yatak çarşafına sarılmamı tavsiye ettiler. Şimdiye kadar teklif olunan tedavilerin hiç birini reddetmediğim için bunu reddetmeği ayıp saydım. işte böylece, pek soğuk bir gecenin yarısında beni, belki bir kilometre uzunluğunda ve buz gibi suya daldırılmış bir çarşafa sardılar.
Ölüyorum sandım. Sözümü dinleyin: Sakın ıslak çarşafa sarılmayın, sakın! Her ne ise, bunun da nezlemi geçirmediği anlaşılınca, tanıdığım hanımlardan biri bana: “Göğsünüze hardal yakısı koyunuz” dedi. Eminim ki çok iyi gelecekti. Daha doğrusu, dostum \Vilson orada bulunmasaydı pek iyi geleceğine emindim. Yatağa girmeden önce yakıyı karyolanın yanına yerleştirdim; vakti gelince göğsüme yapıştıracaktım. Fakat geceleyin Wilson odama girmiş. Pek de acıkmış imiş. Artık ne olduğunu tasavvur ediniz.
Bigler Gölünde bir hafta kaldıktan sonra içmelere gittik. O-rada hem su içtim, hem de bıribi-rinden iğrenç ilâçları tecrübe ettim. Belki bunlar da iyi gelecekti; Fakat Virginia Cıty’ye dönmek zorunda idim. O aralık nezlem büsbütün kötüleşti.
Nihayet San Franclsco’yu ziyarete karar verdim. Oraya vardığım gün, otelde rastgeldlğım bir hunim bana, her yirmi dört sa at te bir şişe viski içmek tavsiyesinde bulundu. Aynı şehirde oturan bir dostum da aynı fikri ileri sürdü. Etti iki şişe. İptim. Hâlâ da sağım.
En halisane niyetler taşıyarak-tır kl bedbaht nezlelilere bu geçirdiğim tedavi şekillerini gösteriyorum. Onlar da bir denesinler. Fayda etmediği takdirde olsa olsa öteki dünyanın yolunu tutarlar.
12 Temmuz 1950
TENİ İSTANBUL
Sayfa 8
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Bize rasyonel bir su enerji politikası lâzım
Yazan : Nureddin Taner Doçent Yüksek Mühendis
»ütün dünya ürerinde ve çalışır bir ® halde olan barajların mevkilerini tâyine merak edilmiş olunsa. bunların kutup nısıf kutru ınıntakasından İtibaren Amerikan çöllerine kadar pe-nlş Mıha arasında yayıldığı görülür. Fakat bir memleketin şurasında bu
rasında dağınık ve hjrbiriylc İrtibatta hidro-clcktrik tesislerinden snrfı-
narar etmek gerekir. Keza bu nevi İşlerin etüdü incelenirken memleketin stratejik durumu da hesaba katılarak tesislerin küçük hedefll yaııl Lnce gövdeli ve suni radarını iyice maskeleyen ve bat t A tamamlylc su içine gömülü tiplerin daha utun ö-mürlü olacağı umulur. Hâlen Avru-pada yeni yapılan barajlarda bunlara ait misaller mevcuttur. Hatırlatalım kİ, dünyanın her tarafında ve her devrinde yıkılan barajların listesi tetkik edildiği takdirde en emniyetli baraj tiplerinin (ince veya kalın) kemer laml verilen yanı ince gövdeli barajların olduğu anlaşılır. Bir ecnebi mütehassısı 1945 yılında verdiği konferansında şöyle demiştir: *'Tür-kiv ede sağlam zemin çok derinde olduğundan bu nevi yerler için emniyetli baraj tiplerinden biri anroşnuııı barajları olup, bunlar aynı zurnanda Türkiye İçin çok ekonomik bir hol
tarzıdır.,,
Mühendisler Birliğinin 1948 tarih ve 65 numaralı bültenindeki makalede belirtilmiş olduğu üzere mütehassısın zikretmiş olduğu zeminlerde anroşmnn barajlarının yapılmasına müsaade olunamaz; keza Türkiye gibi dağlık ve şantiyelerinde kuvvetli makinelerden mahrum olan bir memlekette bu tiplerin ekonomik olacağı da İddia edilemez. Su işlerinin büyük bir ihtisas İşi okluğunu kabul etmek gerekir, aksi halde bundan belirecek korkunç felâketlerin mesuliyeti çok ağırdır.
Memleketimizde umumi olarak su işlerinde gelişme 1937 yılından itibaren başlamış ve son yıllara kadar yapılmış olan bu nevi işlerimiz Avrupa-nın en başta gelen teknik mecmualarından (Revue - Travaux: Selence et Industrie) de neşredilmiştir. Anka* radan geleıı haberlere göre Hükümetin su işlerini ele alacağı anlaşılmaktadır. Diğer yazılarımda da belirtilmiş olduğu üzere istihsalin artımı her memlekette olduğu gibi enerjiyle kabildir. Binaenaleyh memleketin e-konornl sahasında hayırlı inkişafını sağlayacak ulan yegâne vasıta bu güne kadar el sürülmeden bakir kalan takriben (30) milyarlık zengin sıı enerji kaynaklarımızdan âzami surette istifade çarelerinin ön plâna a-lınmasiyle mümkündür. Arttık memleketin rasyonel bir enerji politikasına ihtiyacı vardır. Yapılacak Iş verimli olduğundan bütçeye de tesir etmez, bilâkis hükümet bu İşi hususi sermayeye yaptırdığı takdirde teinin edeceği vergi miktarı çok kabarık o-lacaktır. Memleketin enerji programının hazırlanması da güç bir mesele teşkil etmez elverir şl, bu işi kuvveden fiile çıkartabilmek için sebat edileblllnsiıı. Fakat inşaat snilıasına geçmeden evvel asıl yapılacak ulan iş bu enerji dâvasını emniyetli ve e-konomlk bir şekilde» yani: Günün birinde başımıza bir felâket veya yük değil fakat refah sağlayacak verimli etüdü gerekir. İşte hu milli dâvanın çok mesuliyetII can alıcı noktası işi tam ehline etüd ettirtmektir. Aksi takdirde emniyetinden şüphe edilen ve yüksek maliyetli verimsiz tesislerin natamam kalacağına hiç şüphe edilmemelidir. 3 ocak 1951 de (Bombay)da ve 10 ocak 1951 de de (New-Dcllıl) de Milletlerarası “4" üncü Büyük Barajlar Kongresi yapı
lacaktır, bu kongrede dost memleketlerin en salâhiyeti! şahsiyetlerini doğrudan doğruya tesblt edebildiğimiz takdirde elbette enerji dâvamız emniyetli ve ekonomik olacaktır. Şu ka-dnr kİ. enerji işimizin selâmeti için birbirine nazaran fikirleri zıt olan bir kaç ilim adamına bu ana dâvanın kati hal şeklinin İnceletilmedi çok daha verimli olabilir; bilhassa belirtmek isterim ki, arzotmek istediğim çaptaki hııkikt ilim adamlarının sayısı tahmin edllmiyecek derecede çok azdır. Binaenaleyh; önümüze çıkan bu ender fırsattan İstifade ederek 1-şln ehlini arayalım. Bunun için de; mezkûr kongrenin neşriyatını yakından takip ederek, bu ilini çatısı altında toplanan ve maddî menfaatin üstünde bilhassa şeref için çalışan, bu gibi kimselerin meydana getirdikleri eserlerini okuduktan ve hattâ yapılan İşleri mahallinde görüp kanaat getirdikten sonra, kendilerini mümkün ise işimizle alâkalandırmaya çalışmak memleket hayrına hiçbir münakaşa kabul etmlyecck bir hakikat olduğuna inanıyorum.
Hâlen Portekiz gibi küçük bir devletin hidro-elektrik dâvasında gıpta edilecek büyük hamleler yaptığı görülür. Mezkûr devletin işlerini nasıl düzenlediğini ve memleketi hayrına vücude getirmekte olduğu emniyetli ve ekonomik tesisleri Hindistan Bü-yük Barajlar Kongresinin toplantı tarihine kadar tetkik etmekte faydalı olur kanaatindeyim.
Amerikan pamuklu dokuma piyasası
Nevv.York, (Hu8U3İı — Hafif sık-letli gri maddeler ümit verici bir durum arzetmektedir. Emprimeler başta gelmek üzere, bazı cinsler, 1951 yılının ilk üç ayı için satılmıştır. Fiyatlar sabittir. Fakat Koreden gelen haberlerden sonra eaham piyasasının düşmesi ve ham pamuk satışlarının durgunlaşması Üzerine, alıcılar vuku bulacak yeni hâdiseleri beklediklerinden, satışlar azalmıştır.
1051 yılının ilk üç ayı için 19 3/4 sentten 80 kare emprime satılmıştır. Sene sonuna kadar sevkıyat fiyatları yarda başına yarım sent artmıştır.
Dokumacılar 80 kare kadar satmışlardır. Senenin 7 nci, 8 inci ve 9 uncu ayları için emprime, çarşaflık bez ve diğer cins kumaşlar bulmak müşküldür. Osnaburg müstahsilleri, ağustosun birinci haftasından sonrası için sipariş almamaktadırlar, çünkü iyi fiyatla düşük-kailte pamuklu bulmak •zordur. Japonyadan, varım milyon yardalık yeni bir Osnaburg sevkıyatı beklenmektedir. Fiyat, yeril kumaştan 1 sent kadar daha ucuzdur.
Daha önce sabit fiyatla iyi iş yapılmış olmasına rağmen, bir çok mamul madde çevrelerinde faaliyet azalmıştır. Toptancılar ve perakendeciler Koredeki durumun sonuçlarını beklemektedirler.
Pamuk ipliği satışları durgunlaş-mıştır. Piyasanın gelecek ayın ortasına kadar durgunlaşacağı beklenmektedir. Bu arada, 4 temmuzda dokuma fabrikaları bayramı vardır. Satıhlar, bıf tatil gözönünde tutularak yapılmaktadır.
Dünya Bankasından Türkiyeye kredi
Türk limanlarının geliştirilmeni İçin Dünya Bankasının kredi ûçnıayı kabul ettiği malûmdur. Resimde anlaşmanın imza edilişini görüyorsunuz. (Soldan sağa): AVaşhlngton’daki Türk Sefareti Maslahatgüzan Melih Esen-bel; Dünya Bankası Balkanı Eııgene R. Black ve Türk Sefareti Mail Müşaviri Nahif, H. Alpar
satacak memleketler
Gelen listede Türkiye yok |
İthal Komitesi, hangi memleketlerin Almanyaya kadar tütün satabileceklerini bildirdi
ne
Frankfurt (Hususi) — Batı Almanya ithal komitesi 4,280,000 dolar kıymetinde ham tütünün ithaline
Fransız ipek ve sun’i ipek ihracatı
Paris t Hususi» — Mayıs ayında Fransız İpekli kumaş ve kordclc ihracatı 38 ton olup 348,873.000 frank kıymetındediı*. Sun i ipek kumaş ve kordele ise 333.3 ton olup kıymeti 868.260 franktır.
İpek ipliği ihracatı 11.6 ton ve 43.638.000 frank kıymetindedır. Sun’I ipek ipliği ise 182.3 ton ve 156.292.000 frank kıymetindedir. Sun'I İpek ve hakikî ipek kumaş, kordele vcsalr maddelerin ihracatı t şal ve eşarp gibi maddeler de dahilj 572.8 ton olup 1,436,842,000 frank kıymctlndcdir. Bu miktar nisan ayında 711 ton ve 1.661.721,000 frank kıymetindedir.
Başlıca alıcılar şunlardır: İngiltere. nisan ayında 289,710,000 frank kıymetinde ithalât yapmış iken, mayıs ayında 225,272,000 frank kıymetinde mal almıştır. Amerika 114 milyon 275.000 frank kıymetinde ithalât yapmıştır. Norveç 233 000.000 franga mukabil 122.827.000 frank kıymotin-dc mal alınıştır. Mısır 103.844.00u frank, Batı Almanya İse 85.318.000 franga mukabil 102.725.000 frank kıymetinde ithalât yapmıştır.
Mayıs ayı rakamlarının nisan ve mart aylarına nazaran düşük olmasına rağmen bu rakamlar yine 1949 yılı aylık vasatisinden yüksektir ve bu senenin başındaki miktarın hemen hemen aynıdır. Mart ve nisan ayı yekûnları tahminlerin fevkinde bir durum arzetnıişti.
müsaade etmiştir. Tütün temin edecek memleketler arasında, Marshall Plânı mucibince, 2,000,000 dolar kıymetinde tütün verecek olan A.B.D., 1,500,000 dolarla Hindistan. 200,000 Paraguay ve 500.000 dolarla Colom-bla vardır. Bu sevkiyat için ithalâtçılar şimdiden tâyin edilmişlerdir.
BremeıVdeki Amerikan konsülünün bildirdiğine göre, Batı Almanyanın 1949 mevsimi yaprak tütün mahsulü
1948 miktarından yüzde 38 daha fazladır. 1949 yılında ithalât 1948 yılına nazaran 7 misil deha fa;da idi. Şimdiki mamul tütün istihlâki de harbi hemen takip eden senelere göre çok artmıştır.
1949 yılında yaprak istihsali 23.280 dönümden 44.0 milyon libredir. 1948 de, bu miktar 21,500 dönümden 32,0 milyon litre idi. Bildirildiğine göre,
1949 mahsulü kalın yapraklı ve fazla nikotini! tütünler olup, kalite itibariyle oldukça kötü idi. 19.50 mevsimi için 31.500 dönüm araziye tütün ekilecektir. Şartlar normal olduğu takdirde takriben 49.0 milyon libre mahsul beklenmektedir.
1949 yılında ithal edilen yaprak tütün 98.6 milyon libredir. Bu miktar, 1948 de 13.8 milyon libre idi. Amerika, 1949 yılı miktarının yüzde 63 ünü, yani 62.4 milyon libresini temin etmiştir. 1949 yılında Amerika-dan sonra Türkiye ikinci gelmekte idi ve tütünün 16.5 milyon libresini yahut yüzde 7 sini temin etmişti. Yunanistan 8 milyon libre temin etmiştir. Diğer mühim kay-nuklar Brezilya, Colombia, Dominyonlar Cumhuriyeti. Küba, Endonezya. Bulgaristan, Yugoslavya ve Suniyedir.
Kıs a Haberler
Japonya - Sterllng Sahası ticareti
★ Tokyo (Hususi) — Enternasyonal Ticaret ve Endüstri Bakanlığı çevrelerinden öğrenildiğine göre, Sterling Sahası - Japonya ticaret anlşaması 30 haziranda sona erecek iken yeni bir anlaşma hususunda yapılan müzakereler sona erinciye kadar eski anlaşmanın uzatılmasına karar verilmiştir. Müzakerelere 30 haziranda baş-lanmıştır.Japonya ve Sterling Sa. hası arasındaki ticaret eski anlaşmanın esaslarına göre yapıncaktır.
Haklatan hain jüt llıracat
II san* lan
★ Karaşi (Hususi) — Ticaret Bakanlığının bildirdiğine göre, parası kuvvetli olan memleketlere yapılan ham jüt İhracatı için a-çık ithal lisansı 31 temmuz 1950 tarihine kadar uzatılmıştır. Balık artıklarından yapılan plâaflk
★ Oslo (Hususî) — Norveç firması olan Wın. A. Mohn Mahdumları Bergen şirketinin, balık artıklarından plâstik istihsali hususundaki tecrübeleri iyi netice vermiştir ve yakında ticaret için İstihsale başlanacaktır. 1,000 ton plâstik madde iınali için takriben 12.000 ton balık veya balık artığına ihtiyaç vardır. En uygun balık cinsi Morina balığıdır.
Bu yeni plâstik, Kuzey Norveçte şirketin Bergen ve Moakenea'deki fibrikalarında istihsal edilecektir. Batı Almanya suni ipek istihsal ve ihracatı
★ Frankfurt (Hususi) — Batı Almanya suni ipek ipliği istihsali bu senenin ilk altı ayı zarfında 56.145 tona yükselmiştir. Bu miktar 1949 yılında 38.771, 1948 de ise 13.485 ton idi. Bu endüstri artık harbin hasarlarını telâfi etmiş ve harbi müteakip senelerin sıkıntılarını da atlatmış bulunmaktadır.
1949 ocak • haziran devresi ile mukayese edilirse, ihracatta da büyük terakkiler görülmektedir. İplik ihracatından başka, bu ipliklerden yapılan kumaşlar da dış memleketlere sevkcdilmektedir. ithalâtın gent? olmasına rağmen dahilde sunî ipek talepleri çok yüksektir.
Polonya - Pakistan ticaret konuşmaları
★ Varşova, (Hususî) — Vorşovaya 1950-1951 sensei için bir ticaret anlaşması imzalamak üzere bir Pakistan ticaret delegesi gelmiştir.
Franna - Holün da
ticareti
★ Paris, (Hususî) —Frangız ithalât, çılanna bildirildiğine göre, Fransa ve Holânda arasında imzalanmış olan ticaret önlaşması (biri 1949 ağustosta, diğeri şubatta) aynı tarzda devam edecektir. Şimdiye kadar ele alınmamış olan bazı maddeler için Fransız ithalâtçıları lisans almak üzere müracaat edebilirler. Bu maddeler a-rasında Holânda çiçekleri, nişasta, alkollü İçkiler, benzol, suni deri, ayakkabı tabanı, fotoğraf kâğıdı, ayakkabı, şemsiyeler ve ev Aletleri gibi maddeler vardır.
İsviçre - Macaristan ticaret anlaşması
★ Zürich. ı Hususi) — Beş sene devam edecek olan bir ticaret anlaşması İsviçre ile Macaristan arasında imzalanmıştır. Bu anlaşma ticaretten maada tediye muamelelerini de içine almaktadır.
İngiliz • Alman ticaret konuşmaları
ir Frankfurt. (Hususi) — Alman E-konoml Haberler Ajansının bildirdiğine göre, Alınan mahfilleri İngiltere ile Almanya arasında muvaffakiyetli bir anlaşmanın imzalanacağım tahmin etmektedirler.
Kore harbinin Amerikan
I
iktisadiyatına tesirleri
L - 4
Harp, Birleşik Amerikada askeri olduğu kadar, İktisadî ve siyasî değişiklikler de meydana getirecektir
'Vashlngton, 11 A.A. fAFP) — Kore harbi o şekilde genişlemiştir ki, Birleşik Amerika telâşa (düşmüştür.
En yetkili müşahitlere | göre muhasemat ne kadar devam ederse etsin Birleşmiş Milletlerin ilk “polis harekâtı” Birleşik Amerikada askeri, İktisadî, siyasi ve diplomatik sahrada derin değişiklikler husule getirecek ve bu değişiklikler hariçte de hissedilir tepkiler yaratacaktır.
Askeri sahada daha ş’/rndiden gönüllü kayıt merkezlerinin yeniden açılmasına inzimamen kısmî seferberlik yapılmaktadır. Birleşik Amerika askeri kuvvetler sayısını gelecek üç ----------- - — ■
ay içinde 1.400.000 den. ‘ 1.700.000 e çıkarmak niyetindedir.
Bu miktarın 2.000.000 va çıkarılması İmkânsız değildir ki. bcu da özel bir kanuna ihtiyaç göstermeden toplanacak asker yekûnudur.
Kore harbinin piyasamıza
Kara ordusuna gönüllü asker kaydı pek az miktarda olduğundan oldukça süratle silâh altına çağırma tedbirlerine başvurmak lâzım gedeceği kanaati vardır-
Siyasî ve askeri idaneciler uzun mesaleli uçaklar ve atom ve hidrojen bombalan sayesinde ucuza malolacak bir harp hülyası beslediklerinden bu tedbir umumi efkârı deıün bir mülâhazaya sevketmektedir. Bundan başka bu tedbir son za inanlara kadar düşünüldüğünden daha ciddî bir surette Amerikan bütçesini sarsacaktır. Bazı kimseler James Ftorrestal’m siyasetini takıp etmenin daha makûl olduğu kanaatindedlrlen Filhakika Savunma Bakanlığı sığasında For-restal, 1949 da 7 milyon* dolarlık bir askeri bütçe İstemiş ve bu bütçenin daha sonra şimdiki 13 milyar yerine 19 milyara çıkarılmasnn derpiş etmişti. Çeşitli müşahitlerin kanaatine göre bu bütçe 17 milyara çıkarılacaktır. Zira askere kajyda inzimamen bir de memleketin» sınai kuvvetlerinin seferberliği ve (askeri idare sivil servislerin harbe lnazır bir hale sokulması meselesi ortaya çıkmıştır.
Milli sanayi seferberlik programı direktörü olan ve uzun zamandan beri askeri sahadaki hazırlıkları kifayetsiz bulan Symington şfcmdi İşçi fede-dasyonu ve sanayiciler birliği kongresi şeflerini, 6 senelük hemen hemen tam bir atalet devrinden sonra tam istihsal şartlarını İncelemeye davet etmiştir.
Bununla beraber iktösadl siyaset sahasında büvtik bir ye£kl sahibi bulunan Keyserling'in başkanlık ettiği İktisadî Müşavirler Komitesinin kanaatine göre yeni vecibelere rağmen, tahdit tedbirleri almak lâzım gelmi-yecektir. Zira fevkalâde istihsal neticesi masrafta 5 milyariık bir artış enflasyona sebep olmıyacaktır. Fakat herkes bu fikirde değildir ve bazı müşahitler barış iktisadiiyatı rejiminden silâhlanma rejiminle, geçişte baş vurulması lâzımgelen tahditlerin zarurî olduğu kanaatindedlrlen
Sanıldığına göre bu mülâhazalar zaten Ayan Meclisinde (aleyhte oylarla bir hayli sarsılmış »olan Truman programına yeni bir datbe hazırlayacaktır. Masmaflh son Hâdiseler sebebiyle Truman’ın prograimmda değişiklik yapması ve kongrede konuştuğu zaman bu konu etmfında izahat vermesi mümkündür ki), Kore harbi başladığından beri Trurtıan kongreye izahat vermemiştir.
Topların sesi daha az/çıkmaya başlar başlamaz Trumanfın İdaresine karşı muhalefetin şiddetle hücum etmesi beklenmektedir.
Muhalefet kasım ayu aeçimleri ile diplomatik sahada olduğu kadar askeri alanda da taarruz» geçecektir.
tesirleri
Demir fiyatlarında da bir yükselme başladı
Kore savaşlarının piyasamıza olan tesirleri devam etmektedir. Bu yeni savaşın neticesinde, yün, kalay, kauçuk fiyatlarının Londra, New-York Borsalarında yükseldiğini yazmıştık, Kore savaşları yüzünden, dünya demir ve çelik piyasasının yükseldiği, piyasamıza gelen haberlerden anlaşılmaktadır.
Son defa olarak Belçikadan demir ithal eden müesseseler; fabrikalardan aldıkları telgraflarda fiyatlara yüzde 10 nisbetinde zam yapıldığını Öğrenmişlerdir. Belçika fabrikalarından? bazıları eski siparişleri de. yeni pıya?-sa fiyatı üzerinden teslim edecekle* lerini burada ithalâtçılara bildirmişlerdir.
Beçlika demir piyasasındaki bu yükseliş, henüz perakende demir pt> yasası üzerinde tesirini göstermemiş tir.
Fındık piyasasında durgunluk
Dün Ticaret Borsasında fındık (1* zerine hiç bir muamele olmamıştır. Evvelce de yazdığımız gibi» 1949 mahsulü tamamiyle satılmış, bu suretle fındık ihraç mevsimi geçmiş* tir. 1950 mahsulünün noksanlığı yüzünden geniş ölçüde alivre satışlara imkân kalmamıştır. Bu âmillerin tesiriyle, Ticaret Borsasının en ha-reketii bir maddesi olan fındık durgun bir devre geçirmektedir.
Türkiyede fındık mahsulü geçen
seneye nispetle yüzde 40 nispetinde
az olduğu halde, İspanya.
bereketli mahsul elde edileceği anlaşılmaktadır. Blzdeki mahsul nok*
sanlığına sebep olarak, fındık ağa(> lnrına hâşeratın musallat olması tla*
ri sürülmektedir. Fındık istihsal bölgelerinde, mahallî ziraat teşkllâbma
bu haşerAtla mücadele etmek tçta
bir teşebbüse geçemediği de iddia
Ilınmaktadır.
Fındık istihsal bölgelerinde. Fındık Tarım Kooperatifinin de bu mücadeleye iştirak etmesi beklenirdi. Hal* buki Kooperatif İdare Meclisi, ortak* ları, Kooperatif nizamnamesini değiştirmek gibi işlerle meşgul olmak* tadırlar.
ll/VII/1950 Salı
Borsalarda vaziyet
İzmir Ticaret Borsasr
New-York Borsası
Devlet Tahvilleri
Kiki kur
İstanbul
Kapanıp
Bugün
Londra Borsası
Bradford Piyasası
Eskişehir Ticaret Borsas»
Adana
Son Kapanış
İzmir
••

İstikra»! İstikrazı
Müdafaa
Ticaret Bordasında pamuk fiyatla nnd* yani bir tahavvül yoktur.
BorsAda çeklrrlekaiz kuru titU.nı piyasasında sakinlik devam etmektedir. Alivre pamuk piyasası gün geçtikçe hararetlenmektedir. Buna mukabil hAMir pamuk plynanaı gövektir. Boraada pamuk yafcı ptyasam birdenbire hararetlen-mij, yüksek fiyatla geni* mikyasta 1,1er yapılmağa ha,lanmi|tır. Pamuk çekirdeğinin «ağdam vaziyeti davam etmektedir.
MUdafaa u
göre taayyün eden takribi piyasa dozerleri
" ° II
Demiryolu
Buğday yumuşak
Buğday sert ......e
Arpa
Demiryolu IV.......
Demiryolu V ........ 1849 llcrnmiyell ...
Diterleri
Demiryolu VI........
ÇeÖ Kalkınma 1 .......
%8 •rrO 1919
1918 *“«fl Mim
1919
1031 %7 1934
1911 %7 1941 (rd 1941
Milli
Butdny (BugellnSent)
dert Kış mahsulü No. 2
Kırmızı ” M No. 2 Pamuk Mlddllng (Lİbrc3l=Sent)
Temmuz ...........................
tâki İÜ «eee,*.eıeeeHee»e...eeee»4,e.Mee«4»e. Aralık • • e • « e • • • • • • • • • • • e • • e • • • e ea »e e e e • • • •
Tiftik (LlbreniaSant) e.....
Teksas No, 1 e.ette•»»
Fındık (LlbresiEzSont) eeeeeeeeeeeeeer Kabuklu yerli iri
•• orta ..............
Lovanı iç ithal malı • •BeMsseMlsiaı
Ekstra iri İç İthal malı • •••M44I I Kuru Uzİlm (L!brcnl=:Sent)
Thompson çokirdckalz seçmo ...
Keten tohumu (BuşolisDolar)
Mlnncapolls .....................
Kalay (Llbresis0ent) ............
Levha-tonekû (100 libre dolar)
Üzüm çekirdeksiz No.9 incir A flcrlsi No. 8....
•• B «erişi No. 108
Akala 1 ......
Aknin U ...„.
Akala (II .
yerli ..........
yağı (rafine) çekirdeği .......
Ticaret Borsasında keten tohumu tlzerlne hararetti İşler olmuştur. Fiyatlar ilerleme kaydetmiştir. Emdik piyasası durgun bir devre geçirmektedir. Dün gerek lÇ fındık, gerekse kabuklu fındık üzerine hiç bir satış olmamıştır.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bor-sajBinda, yalnız yüzde B faizli Kalkınma Tahvili ile. yüzde 7 faizli ikinci tertip Milli Müdafaa tahvili tızerıne mahdut mıkUrda muamele cereyan etmiştir. Altın piyasası İse dllne nazaran gerilemiştir. Ortada alıa yoktur.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanış
1 Sterling 7 vı 7 S9.
100 Ooldr ••/«eeeee». 280.25 280.25
100 Fr, Frangı ... 0.80 0.80
100 İsviçre Fr...- at. 03 61.03
100 Belç. Fr....M. 5.60 0.60
100 İsveç Kr 54 1250 54,1280
100 Florin 73.6840 73.6840
100 Llrst MMMM.aa 0.44128 0,44128
100 Drahmi 0.01876 0.01876
100 Escoudos ..... 0.7390 H.îaiH)
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe ferli Of. 3.22 5.25
Külçe Deguııaa. — —
Cumhuriyet «... — —
RCiJîlt ••ea^ee«e»«»*- 40.— 40.75
Hamit .,a»4.ı«««.a as —
Oulden ...••.•».«k 33.20 36.10
»e • 15.76 46.30
Frantıız kok L» «-e
Napolûon III .. —
İsviçre ............ — —
New-Tork'U ı onsu) S 85
Gümü|, Plâtln
En aşağı En yukarı
Gümüş Qr — M.-
PlAt.in M 10.-
Zürich Borsan (Serbest)
23.5.1050 tftvlçre Frangı
Durumu En Mafrı En yukarı
Türk Lirası 11)5 1 15
D Oİ AF ••••••• s«ı 4.32 4.31 1/2
Sterlin^ 11.10 11.20
Fransııı Frangı 1.19 1,84
IkTnmiyeli tahviller 1033 Ergani
Çiö 1033 ikramlyeii
Millî Müdafaa I (Teö 1941 Ccâ ıoıı %4 1/2
Şirket Tahvilleri
T.Ö. Ziraat Bankası ...... Anadolu D.T. Tsrtlp A/Ö» O m u Qt " •• %G0 MM.MM. " „ MUmen. Henot. 113.50 112.50 22.30 64.- 20.20 UL- 69.- 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T.O. MorkoK Bankımı ...... TUrklye 1, Bankası Türk Ticaret Bankâfli Aralan Çimento Şark Deftirmoncilik Mili! RöftsürtıOH ••••#••«••••••••• 125.-ao,- 8.- 15.25 23.25 8.- 120.26 6.- 16.75 23.50 16.26
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fonsiye 1003o| 172.— | -
(•; Gününde Borsada muamclosi
MEMLEKET T 1 C A F
İstanbul Ticaret Borsası
Bugün Eski Kapanış
11(1 bu bat t Buğday yumuşak (Tûo.) 28,30 28.30
Buğday Ofis 29.50 29.30
Arpa yemlik (dökme) ...... — 18.10
Mısır sarı (çuvalı) — 19.10
Fasulya tombul »».-.«eneeMe 26.—
Fasu 1ya Cali sert ...... — 28.—
® mi ••••ee«e(ses — 37.50
Mercimek kırmızı kabuk.
Mercimek yogll —
Rnfllrd eeee«e>4eeeeee«
Tatlı tohumlar ı
Ayçiş.ffi tohumu ............ 26 —
tohumu 40.— 40.—
Kendir tohumu 37.- 34.—
H u sa m 65.—
Yer fıstığı kabuklu 85.— 82.—
Kuru Moyvıüar ı 91.60 100.— 22.-
Fındık (kabuklu sivri)
Findik (iç tombul) s.shssm —

Ceviz (İç n&türel) ••
Dukanın İlam Maddeleriı 323.- 328.— 222.-
Tirtlk (ana mai) 860.-
Tiftik (Natürel) 180.—
Yapak Trakya (Kırkım) 235.-
İlanı derileri
Sifrır .aiamura (ka.ap) KX 155.— 140.—
Koçl tuşlu kuru kllo.u ... 170.— 160.—
Koyun hava kurusu kllo.u m—
Nebatî Takları Zeytinyağı (E.fiD. lanekelH 243.— 180.— 105.-134.—
Suaamyuiı (Raf. sıra) Ayçiçeği (Rafine çıplak)
120.—
Fındık yağı (Çürük) ...... 135.—
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Adana Ticaret Borsa»
Pamuk Akala 1 Pamuk Akala H Pamuk Akala fil Pamuk yerli l Pamuk yerli TL 160.— 155.— 180.— 160.— 145.—
Trabzon Ticaret Borsası
riNüiM a) %ÖO randımanlı kabuklu tombul b) İç sıra kontrollü ...... — 178.—
Keten tohumu (Tonu=8terilng)
Bombay *ıaı —
Kal küt a .....ııı 63.50
Yer fmtıSı Hlrvllıttan —
Tiftik İyi mal (LibresisFiyat) Bira malı ” ** Tün Anadolu ° ** m. ° Trakya •• ° M« 80/21 18/21 34—Nom 30.— M 20/21 18/21
İskenderiye Borsası
Psmuk (K&ntansTalları) Ashmounl Kıaa ely&flı F/Q. ... Karnttk Uaun şlyath _F/O._.»j T3.45
r
«jÇöcS löööö
Türk matbuatında görülmemiş bir hâdise

4



4
’ A
/




L
12 Temmuz 1950 Çarşamba


MERCEDES-BENZ marka binek otomobili
Ahmet Veli Menger Müessesesinden
2 adet (JAWA) ve (CZ) marka motosiklet Mehmet Kavala Müessesesinden SWISSAIR uçaklariyle bir kişiye İstanbul -Zürich seyahati ve on beş gün ikamet (L A İ) İtalyan Havayollariyle R o m a ’ ya seyahat ve en iyi otelde bir hafta ikamet 1 adet (Bosch) marka 5 ayaklı buz dolabı Ahmet Veli Menger Müessesesinden Son model bir salon takımı
Psalti Müessesesinden
1 adet BEAUTY marka çamaşır makinesi
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden
4 a d e t (SCHAUB) marka radyo
Adem Karadağ Müessesesinden
2 adet (Minerva) el ve ayak dikiş makinesi
Kavala Müessesesinden
deniz motörü T. A. Ş. Müessesesinden 5 adet
Mehmet
1 adet (Martin 40) takma
Ege Petrol

Yeni İstanbul'un
karilerine hizmeti
Okuyucularından gördüğü alâka YENİ İSTANBUL’U hiç bir zaııan maddi bir kazanç sahasında bırakmamakta, onu neşriyatında ve tekniğinde her gün biraz daha tekâmüle sevkederek vatandaşların alâkasına mukabeleye sevketmektedir.
YENİ İSTANBUL bütün vatandaşların alâkasını ve itimadını celbeden doğru haber verme itibarını her gün biraz daha arttırırken, diğer taraftan umumi kalkınmamıza hizmet yolunda durmadan çalışmakta ve bu maksatla tükenmez gayretler sarfetınektedir.
YENİ İSTANBUL KORE’de:
Bu bakımdan, bugüne kadar girişilen bir çok hareket meyanında YENİ İSTANBUL gazetesi KORE harp sahasına bütün Türk ve yabancı matbuattan evvel ulaşmış ve dünyanın en tanınmış iki harp muhabiriyle işbirliği yapmıştır.
DÜNYA HİKÂYE MÜSABAKASI:
YENİ İSTANBUL’un tertiplediği Dünya Hikâye Müsabakası da gazetemizin dünya edebiyatının kapılarını Türk edebiyatına açmak yolunda gösterdiği büyük arzudan doğmuştur.
Gazetemiz, yakında okuyucuları için hazırladığı yeniliklerin tafsilâtını da verecektir.

4 lake
1 adet
ellişer liralık bono
İstanbulun en büyük
koltuk,
3 kişiye onar bin liralık kaza sigortası
Doğan Sigorta Şirketinden
3 kişiye 100 er liralık îkramiyeli Aile Cüz.
Yapı - Kredi Bankasından
Altmşehirde köşebaşı 600 m . bir villalık arsa
Altınevler Kol. Ş. Müessesesinden
2 adet (H00VER) marka elektrik süpürgesi
Motaş Ticaret T. A. Ş. Müessesesinden
2 adet (STOK) mağazası emprime kuponu
Stok Mağazasından
5 adet en son model elektrik ütüsü
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden (ROYAL) marka üçlü petrol ocağı Leon Finzi Müessesesinden 1 adet emprime kadın elbisesi (kumaşı ile) Beyoğlu, Terzi Muazzez Cansu tarafından 1 adet en son model kadın çantası 1 adet en son model kadın ayakkabısı 1 adet en son model erkek ayakkabısı Tanca Kundura Mağazasından
müessesesi Lion
1 lake
Ekrem Kulen
Mağazasından
masa
Mağazasından erkek kostümü (kumaşıile) Beyoğlu, Terzi Mozes tarafından
Zenith, Omega, Tissot altın kol saatleri
Eminönü Tevfik Aydın Müessesesinden
6 adet Lüks Avrupa kravatı
Beyoğlu, Eskenazi Müessesesinden
100 çift Nylon BALİ marka kadın çorabı
1 adet av tüfeği, 5 futbol toDU, 5 elektrik feneri
Mario Gabay Müessesesinden
2 adet Opema ve Flexaret marka fotoğraf Ma.
Mehmet Kavala Müessesesinden
20 adet muhtelif İsviçre saatleri 15 adet Büyük Kavanoz Pond’s kremi 15 adet Sortilaige losyon
15 adet (VA R N E R) marka dudak ruju
Bahçekapı Ege Itriyat Mağazasından
10 adet en son model TERMOS
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden 50 adet Kütahya işi çini vazo 100 adet SÜRPRİZ marka pijama 100 adet SÜRPRİZ marka gömlek 12 plâklık bir koleksiyon
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden
DAHA BİNLERCE KIYMETLİ HEDİYELER
1
A






Hediye dağıtımı hakkında izahat
YENİ İSTANBUL gazetesi, okuyucularından gördüğü yakın alâkaya mukabele etmek üzere, bugüne kadar memleketimizde görülmemiş bir hediye dağıtımına karar vermiştir. Gazetemiz bu kararı alırken şunu da hatırlatmayı lüzumlu bulur:
75 bin liralık hediye dağıtımından başka gazetemiz, devamlı okuyucuları için iki tahsil hediyesi düşünmüş ve bunu temin ınaksadiyle de 90 kupon getiren okuyucularına ayrıca bu tahsil kurasına iştirak hakkı tanımıştır. Demek oluyor ki, Y’ENİ İSTANBUL gazetesi 75 bin liradan maada 15 bin liralık bir tahsil kurası da tertiplemiştir.
75 bin liralık hediye dağıtımı için hazırladığımız tertip şöyledir: Gazetemiz 60 gün müddetle numaralı bir kupon neşredecektir. 60 günün hitamında kuponların tamamını getiren okuyucularımız kuraya iştirak etmek hakkını kazandıran birer numara alacaklardır. Bu numaraların
verilişi tamamlanınca kura çekilecektir. Kurayı şehrimizin en büyük salonlarından birinde halkın ve noterin huzurunda çektireceğiz.
Bu büyük kuradan istifade etmek istiyorsanız Yeni İstanbul’un sadece okuyucularına tahsis ettiği hediye dağıtımına siz de iştirak ediniz!

Comments (0)