13 Temmuz 1950 — Perşembe
| K gtOphanesi I
• SİYASİ İKTİSADÎ
S
r

Sayı 225 — 10 kuru^
(> -
A*


Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden ı HABİB EDİB-TÖREHAN
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
îç politika
Anayasa ve parfi politikası
BİZ. devletleri, ilk bakışta. İki geniş kümeye ayırabiliriz: 1. İdare devletleri, 2. Anayaaa devletleri. Onların da, şimdilik, bizi İlgilendirmeyen bir çok çeşitleri vardır. Anayasa devletleri kuruluncaya değin insanlık, yalnız idare devletlerini tanımıştır. İdare devletlerinin hukuk kaynağı devlet yetkisini ellııe geçirmiş olanların iradesi ve keyfidir. İrade ve keyif üzerine kurulan bir hukuk anlayışının temelslzliğinl bıırada anlatmaya lüzum yoktur. Anayasası olmayan bu gibi devlet tiplerinde hak ölçüsü gece aşırı değişebilir.
Anayasa devletleri çok başka türlüdür. Devletin yetkileri bellidir, vatandaşın hakları bellidir. Zaten çağdaş politika bayatını açan devamlı anayasa mücadeleleri devlet ve vatandaş arasındaki hak ve yetki sınırlarının mutlaka çizilmesi ihtiyacından doğmuştur. Demek oluyor kİ, anayasa mücadelesi, yalnız idare devleti ^İsteminin tasfiyesi uğrunda girişilen bir mücadele değil, aynı zamanda vatandaş haklarını Ön plâna alan bir demokrasi mücadelesidir de. Onun için anayasa hukukunun bütün topluluk hayatında en başta gelen bir ehemmiyeti vardır.
İngiltere, vatandaş hakları mücadelesinin klâsik yurdu sayılır. Bu görüş herhalde sebepsiz değildir. Çünkü. hür insanın gelişigüzel hapscdile-mlyeceğinl, sürülemiyeceğlnl, mülkiyete dokunulanıı>arağını son derecede açık bir dille anlatan yırlık (beyanname), dünya tarihinde İlk defa olarak Ingllterede, Magna Charta Ll-beratunı adı altında 15 haziran 1215 te halka bildirilmiştir. Sonraları ayrıca yayınlanan iki Magna Charte daha vardır ki, vatandaş hakları gelişmesi bakımından ehemmiyetlidir. Fakat 15 şubat 1689 yırlığı (Bil of Righis), İngiliz Parlâmentosunun 22 ocak 1689'kararını (Declaratlon of Rlghts) kanunlaştırmakla, devlet ve vatandaş yetkilerini dile getirmek bakımından, demokrasi tarihinin en büyük bir hâdisesi olarak düşünülebilir.
Bugün komünist, faşist, sosyalist g1h| bütüncül (totaliter) devletler İstisna edilirse idare devleti, yeryüzünden aşağı yu kan kalkmış sayılabilir. Vatandaşla devlet aracındaki münasebetler, şimdi milletlerin olgunluk derecesine göre, ananasa çerçevesi I-çinde gelişmektedir. Demek oluyor kİ, İngllterede Magna Chnrta İle başlayan vatandaş hürriyeti mücadelesi başka topluluklar tarafından da benimsenmiş ve bu suretle bütün İnsanlık türlü türlü devrim safhalarından geçerek müşterek bir hak anlayışı etrafında birleşmişlerdir.
Vatandaş ve devlet arasındaki yetkilerin sınırları çizilmeden. zaten, çağdaş bir devlet faaliyeti artık hatıra gelemez. Vatandaş ne .sapacağını bilmelidir, devlet de kolunu nerelere kadar uzatabileceğini anlamalıdır. Devlet ve vatandaş arasındaki en e-hemmlyetll münasebetler, daha doğrusu temaslar parti teşkilâtına düşer. Bundan da anlaşılıyor kİ. vatandaşın politika teşkilâtından başka bir şey olmayan partilerin faaliyet sahaları da alabildiğine geniş değildir ve anayasa hükümleriyle sınırlandırılmıştır. Partilerden anayasaya karşı bağlılık İstememizin hııkuk sebepleri bu-dıır. Böyle olmasaydı her parti dilediği gibi hareket eder ve bu suretle mevcut hak ve yetki düzeni bozularak hak ve yetki anarşisi alır, yürürdü. Demek oluyor kİ, anayasanın Ayar-layıcı ve düzeltici bir rolü vardır. Sırf daha açık bir fikir vermek maksadly-le biz bu rolü herkesçe kabul edilmiş oyun kaidelerine benzetebiliriz. Kor-rekt ve temiz bir oyun nasıl yalnız kaidelere tanı bir saygı göstermekle verilirse, politika faaliyeti de kor-rekt ve temiz kalabilmek İçin ancak anayasa hükümleri çerçevesi içinde öyle cereyan etmek zorundadır. Anayasaları politika durumlarına göre tefftldendirmek; yasada yer alan bir çok ana hakları gözden uzak tu tu vermek demektir. Bunun ne kadar tehlikeli bir yol olduğunu söylemeye bile lüzum yoktur. Böyle bir yola giren demokrasi, anayasa devletini çok kığa bir zamanda idare devleti haline getirebilir.
Bizim gibi İdare devleti «İsteminden oldukça yeni çıkmış bir memlekette bu gibi tehlikeler, başka millet» Jere göre, çok daha büyüktür. Bizim devlet anlayışımız ne kadar demokratik olursa olsun, İdare devletinin yüzyıllarca süren saltanatı, sosyal hayatımızda derin İzler bırakmıştır ve bunlardan silkinmek o kadar kolay bir şey değildir. ( ıııııhurlyet devrindeki hükümetlerimiz anayasa hüküm, terinin dışına nasıl çıkılablldlğInI zaman zaman göstermiştir, Bundan da anlaşılıyor ki. bizde İdare devletiyle anayasa devleti sıksık karıştırılmaktadır. Ananasa devletine hukuk devleti (Rechtastaat) adı da verilmektedir. Hukuk devleti denmesinin sebebi, anayasadaki vatandaş haklarını dile getirmesiyle İlgilidir. Fakat bu haklar, idare devleti mantığına kaymakla İhmal edilmiş olursa. İsterse, anayasa Atalüllıâmld devrinde olduğu gibi, mevcut olsun, devlet; bir hak nizamı olmaktan uzaklaşır.
Demokrasi; lıel 11 başlı vatandaş ve devlet hak ve yetkileri üzerine kurulmuş bir halk İdaresidir ve bıı bakamdan İdare devletinden büsbütün ayrılır. Genç demokrasimizi yaşatmak İstiyorsak, anayasamızı bütün faaliyetlerimizin kaynağı, hakemi ve nizamı tarzında düşünmek ve her ne pahasına olursa olsun ona karşı saygı gösterjııek zorundayız. Anayasa dururken, kanun yollariyle henüz değişmemişken, girişilen her aykırı hareket; yalnız anayasaya karşı bir hareket değil, ayın zamanda demokrasiye karşı, parlâmento sistemine karşı bit1 hareket de sayılmalıdır. Demokrat hükümetin bıı konuda çok titiz olmasını İstemek her Türkün hem en büyük hakkıdır, hem de en büyük vazifesi.
M. NERMİ
Abone î Türkiye İçin aenellgl 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mitlidir.
Amerikan ınotörlü kollun Şonıın yakınlarında hasara uğramış bir köprüyü geçerlerken
Kore Harbini durdurmak için
Rusya bir şart ileri sürüyor
i
Teşkilâtına kabul edilirse...
Ruslar, Kuzey Kore
tecavüzünü durdurmak
Amerika endişeli
Bazı askeri şahsiyettir kötü haberlerin 3 hafta daha (levam edeceğini söylüyor
Londra, 12 A.A. «Lpsl — Wa-shington'daki basın muhabirlerinin bildirdiklerine göre, Kore’ deki durum Amerikan başkentinde endişeler yaratmaktadır.
Tokyo. 12 A.A. ıLpsı — Bir Amerikan tebliğinin bildirdiğine göre, yeniden toplanmış olan kuzey kuvvetleri kuvvetli bir baskı yapacak ve geniş bir saha üzerinde kuşatma hareketlerine girişecek durumdadır.
VVashlngton, 12 A A. (Reuter) — Washlngton'dakt iyi haber alan kaynakların bugün yaptıkları tahminlere göre, Sovyet Rusya ve Çin komünistleri har be İştirak etmeseler dahi, Kore harbinin sonbahara kadar devam etmesi muhtemeldir.
Kore harbinde tatbik edilecek programın, fazla asker zayiatı İle çabuk bir netice almaya çalışarak anavatanda kötü bir intiba bırakmaktansa Kore harbini dikkatli bir tempo İle kontrol atlına almanın daha doğru olacağı mut alâaslyle, hazırlandığı bildirilmektedir.
Askeri şahsiyetlere göre, kuvvet toplama hareketinin neticeleri görülene kadar Amerikalılarla Güney Korelilerin geri çekilmeleri ve diğer kötü haberler belki de üç hafta daha devam edecektir.
( ______________J
Lake Succes, 12 A.A. (Reuter) — Buradaki siyasî şahsiyetlerin İleri sürdüklerine göre Sovyet Rusj’a komu nist Çin Hükümeti ile Kore meselesi hakkında görüşmelerde bulunmaktadır.
İlâve edildiğine göre, Sovyet Rusya. Komünist Çin’in Birleşmiş Milletlere kabulü sağlandığı takdirde Kuzey Kore tecavüzünü durdurmak İçin mü dahalede bulunabilecektir.
Londra. 12 AA, (AFP) ~ Resmen öğrenlldiğırte göre, tngıllerönln Moskova Büyükelçisi David Kelly’nln dün öğleden sonra Gromiko He yaptığı görüşmeye dair raporu Dışişleri Bakanlığına gelmiş ve incelenmeye bağlanmıştır.
Lake Success, 12 A.A^ (AFP) — Sovyetler Birliği Murahhası Jacob Mallk'in Moskovaya yapacağı ziyareti iptal etmek kararı ve David Kelly’nln salı günü öğleden sonra Gromlko'ya yaptığı ziyaret Lake Success çevrelerini şiddetle alâkadar etmektedir.
Bu çevrelerde Sovyet Rusyanın Kore meselesindeki tavrına alt en ufak deliller inceden inceye tetkik edilmek tedir.
Lake Success’de Krcmllnln Kuzey Korelileri kuvvetlerini geri almaya davete razı olacağı neticesinin çıkarılabileceği kanaati vardır.
Bu çevrelerde belirtildiğine göre, böyle bir müdahale için Kuzey Kore kuvvetleri ilk Amerikan unsurlarını çekilmeye mecbur ederek pArlak bir zafer kazandıkları bu an İyi intihap e-dilmlştlr,
öte yandan VVashlngton’un zevahiri kurtarabileceği ve müdahalesinin komünist hareketlerini akim bıraktığını dünyaya göstererek uzayacak bir mu-hasemntı kifn kesmek imkânını bulacağı ilâve edilmekledir. Böylece bir tavassut bu sıralarda çok yerinde o-iacaktır.
Maamaflh Amerikan ve Ingiliz çevrelerinde bütün dikkat askeri harekât üzerine teksif edilmiştir.

Kore’deki harpten ve felâketlerden haberi olmıyan bir kıiçiik Korc’II, Sııvon*-dan nekddlllrken tuhaflıklar yaparak etrafındakiler! giıldürıiynr. Yanında-kilerin neşesi, onların da küçük çnrıık kadar hu felâketlerden bihaber bulundukları hissini vermiyor mu?
İlânlar : 6 neı sayfada «antlmet-raal 2 Hradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul adil m er.
”Diinyayı istilâya kalkışan ihtilâlci kuvvetler bilhassa zayıf noktalara
hücum etmektedirler. Müdafaa ve emniyetleri kâfi derecede teşekkül etmemiş olan bu çürük bölgeler istilâcıların iştihasını celbediyor
Gazetemiz muharrirlerinden Robert Guyon'un Fransız gazeteleri hesabına Dışişleri Bakanımız Fuat Köprülü ile yapmış olduğu çok enteresan mülâka-tı Türklyede neşir müsaadesini alarak Frnasız gazeteleriyle birlikte aynı günde okuyucularımıza veriyoruz.
Dışişleri Bakanımız, Akdenlz.de emniyeti garanti altına almak hususunda Türkiyenin ehemmiyeti, cenup hudutlarımızda bulunan Arap ülkelerinde Türkiyenin oynayacağı rol. Avrupa Birliği karşısındaki siyasetimiz, Avrupa Konseyinde memleketimiz delegelerinin faaliyeti ve nihayet Schuman Plânı karşısında Türkiyenin vaziyeti hakkında etraflı İzahat vermiştir.
•Tatflâya kalkışan İhtilâlci kuvvetler. bilhassa zayıf noktalara hücum etmektedirler. Müdafaa vs emniyetleri kâfi derecede teşekkül etmemi® bu çürük bölgeler, İstilâcıların İştihasını
celbedlyorlar." diyen Hariciye Baka-1 edilmesi lüzumu üzerinde durmuştur, nımız Doğu Akdeniz emniyetinin Bu mühim mülakatı 3 üncü sayfam mümkün olduğu kadar çabuk temin | mızda bulacaksınız.
Yedek subaylık kıta hizmeti
Kaeson
Samchok
SUWO
Ansong
fSUSH/MA
»■
mikyas : mil
Chunchon
SEOUL1^
^"^^PUSAN
Kore’de durum
Komünist ilerleyişi yavaşladı
Amerikalıların Kıım Nehri üzerinde bir müdafaa hattı kurmaları İhtimali kuvvetli
Tokyo, 12 A A. (AFP) — Korcdeki Amerikan Genel Karargâhından bildirildiğine göre, Amerikan uçaklarının zırhlı kuvvetlere karşı giriştikleri harekât neticesi Kuzey Koreli kuvvetlerin İlerleyişi dün akşam oldukça yavaşlamıştır.
Tokyo, 12 (AP) — Amerikan kara kuvvetlerini ve tanklarını çekilmeye İcbar eden ve hayati ehemmiyeti haiz olun Kum nehrine çok yakın bir noktaya varmış olan Kuzey Kore kuşetleri, bugün, durmuşlardır.
Kum nehri. Amerikan Genel Karargâhının bulunduğu Tnejon’un 15 inil kuzeyinde, Taejon ise, Seul ün 90 mil güneyindedir.
Bu sabahın erken saatlerinde Amerikan Genel Karargâhına gelen haberlerde, öncü olarak 80 tane Rus yapısı tank bulunan Kuzey Kore kuvvetlerinin muhtemelen keşif maksa-dlyle durdukları bildirilmektedir. A-nıorlkan bava kuvvetlerinin devamlı hücumları da, bu tovakkufu tovlld etmiş olabilir.
Bir sözcü bugün, cephenin durumunu "sakin, çok sakin,, olarak vnsıfhtn-dirmıştır. Kuzey Koreliler ateşlerini kesmişlerdir ve hiçbir hareket görülmemekledir. Buna mukabil Güney Kore Cephesinde hummalı bir faaliyet vardır, Bıı cephe, hattın doğu kesiminde bulunmakladır Komünistler esirlore zulmediyor
Tokyo, 12 A.A (AFP) Tokyodakl Amerikan Genel Karargâhına Kuzey Koreliler tarafından İka edilen işkencelerin delilleri gelmiş bulunmaktadır.
Genel karagâh sözcüsünün tasrih et. tlğlno göre bunlar elleri arkaya bağlı başlarına bir kursun sıkılarak öldürülen 4 Amerikalının fotoğraflarından İbarettir.
Müddetin indirilmesi hususunda Bakanlar Kuruluna yetki verildi
- - — ■ — I
Ara seçimleri bu yıl yapılmıyacak
.. Dün. Büyük Millet Meclisi 3 celse akdederek ara seçimlerinin hu yıl yapılmaması, muvazzaflık müddetinin, 1/X'195O de mer’lyete girmek üzere kısaltılması, yedek subay ve yedek askeri memurların kıta hizmetlerinin indirilmesi hususunda Hakanlar Kuruluna yetki verilmesi hakkmdakl kanunları kabul etmiştir.
Müteakiben sözlü sorular cevaplandırılmış ve Abdülhallk Rendanın 1000 liraya alıp 210 bin liraya devrettiği arsalar, Varlık Vergisinden tahsil cdllmlyen 50 milyon lira, memleketimizde yapılması mümkün olan malzeme ve yedek parçaların dışarıdan getirilmesi, dil meselesi ve «on celsede de tutanaktan tetkik edilmekte bulunan milletvekillerinin dorumları görüşülmüştür. Bu «on celse, iktidar ve muhalefet arasında çetin bir çekişmeye vesile teşkil etmiştir.
Meclis müzakeratına alt haberlerimizi 3 üncü sah If cni izde bulacaksınız.
Fransız Kabinesi nihayet kuruldu
Paris. 12 A A. (AFP) — Başbakan Rene Pleven blıgün saat 20.50 de Cumhurbaşkanı Vincent Auriol'a hükümetinin üyelerini takdim etmiştir.
Pleven kabinesinin resmi listesi a-şağıdndır:
Başbakan: Ren£ Pleven (Cumhuriyetçi Sosyalist Demokrat Birliği)
Başbakan Yardımcısı ve içişleri Bakanı: Henri Queullle (Radikal Sosyalist),
Avrupa Konseyi İle münasebetlerle vazifeli Devlet Bakanı: Guy Mollet
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
Şonan'ı boşaltırken Amerikalılar yorgunluktan bitap haldeydiler
Takviye kuvvetleri gelmezse Kum nehri hattını da tutmak mümkün olamıyacaktır
Kore Harbi baslar bnşlamnı gazetemizin büyük fedakârlıklarla cepheye göndermiş olduğu harp muhabirleri Margıırrlte Hlgglna ve Ihmıer Bignrt-tan muntazam surette almakta olduğumuz telgrafları neşretmekteyiz. Bugünkü telgrafla Şnrınn şehrinin nasıl boşaltıldığını ve Amerikan kuvvetlerinin nasıl geriye çekildiklerini okuyacaksınız. Cephedeki askerlerle beraber Adeta savnşırcnsına çalışan muhabirlerimizin bıı şehrin boşaltılması sırasında hayli bedbin oldukları gönderdikleri telgraftan bellidir.
Homrr Blgart’ın telgrafını ve Kore-ye alt diğer resimleri 3 iincii sayfamızda bulacaksınız.
İsrail gazetecileri matbaamızı gezdi
Birkaç günden beri şehrimizde bulunan İsrail gazetecileri dün S A.S. Skandlnav Havayolları tarafından ve rilnıiş olan kokteylde bulunmuşlardır.
Türkiyeyl ziyaretten çok mütehassis kaldıklarını ve Türklyede gördükleri hüsnükabulü şimdiye kutlar dolaştıkları hiç bir yerde görmediklerini sita-yişlcâr bir lisanla belirten gazeteciler dün akşum üzeri matbaamıza gelmiş* ler ve kendilerine matbaamız hakkında İcap eden İzahAt verilmiş, tertip, mjıklno dairesi, mürettiphane, redaksiyon. klişrhnnr ve diğer dlrllmlştlr.
tesisat gez-
Türk İyede dolayı mü
Gazeteciler ayrılırken, gördükleri hüsnüknbiliden teşekkır kaldıklarını tekrar tekrar izhar etmişlerdir. Bunun Türk halkına bildirilmesi için gazetemizin tavassutunu İstem i şlerdir*
Denizaşırı ve Uzakdoğu Fransa Birliği Ortak Memleketler Devlet Bakanı: Jean Lotourneau (Cumhuriyetçi Halk Hareketi),
İstihbarat işlerini Tedvire Memur Devlet Bakanı: Albert Gazier (Sosyalist).
Adalet Bakanı; Rene Mayer (Radikal Sosyalist),
Dışişleri Bakanı: Robert Schuman Millî Savunma Bakanı: Jules Moch Maliye Bakanı: Maurice Petscha Bütçe Bakanı: Edgar Faure (Radikal Sosyalist),
Denizaşırı Topraklar Bakanı: Fran-çois Mitterland (Cumhuriyetçi Sosyal Demokrat Birliği),
imar Bakanı: Claudlus Petit (Cumhuriyetçi Sosyal Demokrat Birliği).
Çalışma Bakanı: Paul Bacon (Cumhuriyetçi Halk Hareketi),
MI1H Eğitim Bakanı: Plerre Ollvier Laple (Sosyalist),
Ticaret ve Sanayi Bakanı: Jean Ma-rie Louvel (Cumhuriyetçi Halk Hareketi),
Deniz Ticaret Bakanı: Gaston De-feree (Sosyalist),
Ziraat Bakanı: Plerre Pfllmlln P.T.T. Bakanı: Charles Brune (Radikal SosyaJist),
Sağlık Bakanı: Antolne Plnay( Bağımsız),
Eski Muharipler Bakanı: Louis Ja-cquinot (Bağımsız),
Sandatyasız Bakan: Paul Glaccobbl
Yazısız
Sayfa J
TENÎ İSTANBUL
13 Temmuz 1950
| Hukukî bahisler
Af Kanununun şümulüne neler girmektedir ?
SERGİ KÖŞESİ
Yazan: Avukat Balın AK EL
. • • ( 1 t s i ** .

Sanat haberleri •
“Bebek,, balosu
Muamele vergisi indirilmeden de ekmek daha ucuza satılabilir
Kadir gecesi
Akademide bir "reproduction ve moulage,, sergisi açıldı
Uzun zamandır çıktı ve çıkacak diye beklenen ve cezaevinde yatan mahkûrplarla haklarında kanuni takibat yapılan sanıkların Ümit kaynağı olan af kanunu tasarısının tam metnini ele geçirmiş bulunuyoruz.
Büyük Millet Meclisinin yoz tatiline girmek üzere olduğu ve bu mevzuda gerek Adalet Bakanlığının, gerek hükümetin ve gerekse komisyonun uzun müddet çalıştığı hususlar gözönünde bulundurulursa tasarının çok az bir farkla Büyük Millet Meclisinin tasvibine mazhar olarak kanunlaşacağını ümit edebiliriz,
Şu ciheti tebarüz ettirmek isteriz kİ, Meclise sevkedllmlş bulunan af kanunu (Umumî Af Kanunu) dur. Umumi af kanununun, husus! af kanunundan en mühim farkı aksine sarahat olmadıkça bilumum hukuku âmme dâvaları İle hükmolunan cezaların bütün neticeleriyle ortadan kaldırılmış olmasındadır. Diğer bir tâbirle hususi af kanununda kimin ve hangi cezanın ne şekilde affa dahil bulunduğu tasrih olunmak icap ettiği halde umumî af kanununda hangi cezalar affa girmiyecckse onların ayrı ayrı sayılması lâzım gelir.
Tasarıyı bu tarifin ışığı altında tetkik edersek:
1 — a) Devletin arsıulusal şahsiyetine karşı işlenen cürümler. Meselâ devlet topraklarının bir kısmını yabancı devlete peşkeş çekmeye çalışanlar, yabancı bir devlet ordusunda Türkiye aleyhine silâh kullananlar, harp zamanında düşman lehine Beşinci vazifesini yapanlar, ordunun harp vasıtalarına kasden zarar verenler, devletin gizli sırlarını işae edenler, memleket içinde içtimai bir zümrenin diğerleri Üzerinde tahak- ı kümünü tesis etmeye çalışanlar (komünizm, faşizm, hitlerizm) vesaire gibi.
b) . 500 liradan fazlaya şâmil olmak üzere İşlenen zimmet, ihtilâs. irtikâp ve rüşvet suçlan.
c) Umumi Adap ve aile nizamı a-levhine cürüm İşleyenler. Meselâ cebren ırza geçenler, küçükleri baştan çıkaranlar, iffete taarruz edenler, kız, kadın ve erkek kaçıranlar, fuhuşa teşvik edenler.
ç) Şahıslara karşı işlenen cürümlerden adam öldürmek suçlan.
d) Yağma, yol kesmek ve adam kaldırmak suçlan.
e) Askeri Ceza Kanununa göre harp hlyanetl, Millî Müdafaaya hıyanet ve askerliğe siyaset karıştırmak İçin yapılan cürümler.
f) Hangi kanunda yazılırsa yazıl-
sın ölüm cezasını nıüstelzim bütün suçlar. I
Yukanda tâdat ettiğimiz istisnalar haricinde kolan bütün suçlar umum! af kanununa dahildir.
Görülüyor ki, tasarı affedilmeleri halinde âmme efkânnın hakikaten mü teessir olacağını tahmin eylediği suçlan istisna etmekle gayet isabetli hareket etmiştir. Bu İstisnanın şümulüne uyuşturucu maddeleri imal edenlerle satanlan dahil etmiş bulunsalardı her halde cemiyet için çok yerinde bir karar alınmış olurdu. Ümit ederiz ki. tasan Mecliste konuşulurken bu cihet de nazara alınır ve hasis menfaatleri için içinde bulunduk-lan cemiyeti bile bile zehirleyip öldürenler ve bu işden vazgeçmesi ihtimali olmıyanlar eski faaliyetlerine devam için eli kolu serbest bırakılmış olmazlar.
Tasan, istisnalar haricinde kalan umumi affı tamamen serbest bir şekilde kabul etmemiş ve aftan faydalanan kimselerin mahkûm oldukları cezanın zaman aşımı süresi içinde ve herhalde beş yıl zarfında aşağı haddi altı aydan az olmıyan hürriyeti bağlayıcı cezayı müstelzim aynı cinsten diğer bir cürüm İşledikleri takdirde evvelce hükmedilmiş bulunan cezanın çektirileceğini kabul etmiştir. Meselâ bir dolandıncı veya hırsız tekrar dolandıncılık veya hırsızlık yaparsa eski cezasını da çekecektir. Fakat bir eroin satıcısı hırsızlık yaparsa eski cezasını çekmesi bahis mevzuu değildir. I
Görülüyor kİ, bu tecil keyfiyeti de fazla kayıt ve şartlara tâbi tutularak tesirsiz bir hale getirilmiştir.
Tasanda aftan istisna edilenlerin de tamamen unutulmuş olmaları doğru görülmemiş ve haklannda hükmedilmiş veya edilecek cezalann Üçte birinin indirileceği kabul olunmuştur, ölüm cezası 30 yıl ağır hapse ve müebbet ağır hapis cezası da 24 yıl ağır hapse tahvil edilecektir.
Hükümet ve Komisyon aftan isti- I
aftan İstifade mercilere tes-
fer'l cezalara
fade edecek olanlardan bir iyi niyet göstermelerini de şart koşmuştur. Buna göre yukarıdaki İndirmelerden istlfado edecelc olanların memleket 1-çlnde iseler 6 ay, memleket dışında 1-soler 8 ay zarfında teslim olmaları şarttır. Asker kaçaklarının,’ izinsizlerin, bakaya olanların edebilmeleri İçin resmî Ilm olmaları şarttır.
Umumi af kaldcten
da şâmildir. Ancak eskiden yolsuz bir iş yaptığı için haklarında işlem yapılan ve inzibati kararlar verilen hâkim, memur, subay gibi kimselerin bu aftan faydalanarak eski vazifelerine ve vaziyetlerine rücu etmelerini önlemek İçin bu hususun da İstisna edildiği tasrih edilmiştir.
Şurasını tebarüz ettirmek İsteriz ki, bütün bu hükümler 16 mayıs 1950 den evvel İşlenen suçlar hakkındadır.
Bugünlerde kanunlaşmak üzere o-lan af tasarısının faydalı veya zararlı olup olmadığı mevzuu üzerinde dur-mıyacağım. Ancak efkârı umumlye-ye, artık bundan sonra af kanunu çıkarılmayacaktır fikrini telkin etmek herhalde faydalı olur. Af kanunu sebebiyle sevinen pek çok kimseler yanında, kendilerine, ailelerine ve içinde bulundukları cemiyete karşı suç İşlemiş bulunan mücrimlerin eli kolu serbest dolaştığını görmekle teessür duyacak İnsanların da bulunduğuna l-nanıyorıız. Bunun için aftan faydalananların bu haleti ruhlyeyl bilerek temkinli hareket etmeleri doğru o-lur. En nihayet suçtan zarar görenler İçlerinde besledikleri teessürü kolay kolay unutamazlar. Köylünün dediği gibi; dayağı ben yedim devlet babaya ne oluyor, o neden suçluyu bana sormadan affediyor, diyenler buluna-l s İl ■ ■ ı ’ w
Büyük Millet Meclisinin İstikbaldeki Büyük Millet Meclislerine izafetle bir taahhütte bıılunamıyacağı muhakkaktır. Yalnız gerek iktidar ve gerekse muhalefet partileri, parti o-larak; biz artık Meclise bir umum! af kanunu getirmenin faydalı olmıyaca-ğı kararındayız diye beyanda bulunurlarsa bu boyanın memleket nizam ve asayişi için faydalı olacağı muhakkaktır.
Medeniyet Çiçeği ancak sulh, sükûn ve nizam ve Asayişin toprağında yetişir.
Israilli gazeteciler bu gece gidecekler
Bir kaç günden beri Ankarada bulunan İsrailli gazeteciler dün sabahki ekspresle Istanbula dönmüşlerdir. Gazeteciler bu gece uçakla memleketlerine müteveccihen şehrimizden ayrılacaklardır.
Muallimler Birliği Ankaraya mümessil gönderiyor
Yüz elli iki öğretmenin Devlet Şûrasındaki İşlerini takip etmek mak-sadiyle Muallimler Birliği kendi A-zasmdan avukat bir öğretmeni Ankaraya göndermeğe karar vermiştir. Mümessil şimdiden mürafaa İçin gereken vesaiki toplamaktadır.
Bebek Sergisi, /kinci İstanbul Sergisinin en cazip köçeği olmakta devam ediyor. Bu kâfi delilmiş gibi, çimdi de sergiye içtirak eden yabancı milletlerin Türkiyedeki mümessilleri yani kordiplomatik, bir teşebbüse piriçmlç bulunuyorlar: , Bebek Sergisinde bir balo vermek.
Fikir hoç. Hem Kızılhaç ile /fuı/aı/a da menfaat temin e-der, bütün münasiple bir emr-i hayra h ismet edilmiş olur.
Şimdiden beliren fikirlere göre bu mutasavver baloya, kadınların mümkün olduğu kadar milli kıyafetleriyle - bebekler gibi -gelmelerin temini düşünülmektedir. Erkekler ((in siyah pantolon, beyaz caket teklif ediliyor. Neden onlar da kadınlar gibi birer kıyafete bürünmesinler f Kadınlar bebek olacaklarına göre, erkekler de pekâlâ kukla oluverirler, öyle değil mit Bu suretle baloya da realist bir balo demek imkânını elde etmiç oluruz.
Herhalde, tahakkuk ettirilmesini çok istediğimiz bu balo; pek eğlenceli olur sanıyoruz.
BtR İSTANBULLU
Bebek sergisinde balo
Bebek Sergisine iştirak eden devletlerin İstanbul konsolosluklarının izhar ettikleri arzu üzerine Kordiplomatikten mürekkep bir komite teşkil edilerek Serginin sonuna doğru Bebek Sergisi dahilinde bir balo verilmesi mevzuu tetkik edilmektedir.
Baloya kadınların millî kıyafet veya gece elbisesiyle, erkeklerin ise siyah pantalon beyaz ceketle davet e-dllmeleri teklif olunmaktadır.
Türkiye Metapsişik İlmî Araştırmalar Cemiyetinin faaliyeti
Son .günlerde Türkiye Metapsişik Ilm! Araştırmalar Cemiyeti adiyle bir cemiyet teşekkül etmiştir. Rphl hftdiseler üzerinde en son İlmî verimlerle araştırmalar yapan bu cemiyetin müesslslerl arasında Ruh ve Kâ-inat adlı esefin sahibi Doktor Öed-reddin Ruhselman bulunmaktadır. Müessesenin merkezi Taksim Sırascl-viler, Blllûrcu Çıkmazı Sünbül Apart. manı İkinci katindadır. Her akşam Cemiyetin lokalinde ilim hayatımız İçin çok mühim psişik tecrübeler yapılacağı öğrenilmiştir.
Eskişehir öğretmenleri şehrimizde
Eskişehir öğretmenler Derneği â-zasından yirmi beş kişilik bir grup Istanbula gelmiştir. Heyete yarın Muallimler Cemiyeti tarafından Birlik merkezinde bir çay verilecektir
BEBEK SERGİSİNDEKİ
EN
GÜZEL
BEBEKLERİ
YENİ İSTANBUL
HEDİYE EDECEK
TÜRK BEBEKÇİLİĞİNİN ÜSTATLARINDAN t Zehra Müfit’ln 8, Nimet Demlrbağ’m 1, Esin Germenin 8, Azize Ayral’ın 1 ve Eleni Potessıırir’in 2 şer adet bebeklerini, 1 temmuz tarihinden 31 temmuz tarihine kadar olan nüshalarımızdan 5 tanesinin başlığını, Sergide beğendiği bebek veya bebek paviyonıınun numara veya ismiyle bize getiren okuyucularımız arasında tertipliyeceğimiz kur’ada dağıtacağız.
En güzel bebeği seçmek ve en güzel bebeği almak için müsabakamıza siz de giriniz.
D. P. İstanbul Bölge Müfettişi, dün beyanatında bunun nasıl mümkün olabileceğini izah etti
BU-
E-Jn-
Demokrat Parti Birinci Bölge Müfettişi ve İstanbul Milletvekili Hüsnü Yaman dün gazetecilerle latanbu* lu alakadar eden meseleler hakkında bir konuşma yapmıştır. Müfettiş, bu konuşması eannsında evvelâ gazetecilerin okmek fiyatları hııkkınduki alini cevaplandırmıştır.
Hüsnü Yaman demiştir ki:
"— Ekmek meselesi. An kurada konoml ve Ticaret Bakanlığında
cedon Inceyo tetkik edilmiştir. Hükümetin umumiyetle aldığı karar, randımanı 79-81 e indirmek auretjylo beyaz ve kepeği az ve aynı zamanda kiloda en az beş kuruş ucuzluğu temine matuftur. Hükümet bu kararı nhrkon üç küsur kuruşu Muamele Vergisi olarak tenzil etmiş vo bir kuruş da değirmenlerde muhtelif ma-nlpülâsyon ve malzemedeki tasarruflarla indirme yapmayı düşünmüştür. Bu fiyat vo kalite kararı beher kilo un Üzerinedir. Halbuki ekmek haline gelince tenzilâtı biraz daha fazla yapmak imkânı bulunabileceği kanaatin deyim. Bu noktadan, şimdiki halde 900 gram ekmek İçin otuz kuruş fiyat kabul ediliyor kl buna göre, bugün kalitesi düşük ve hacmi küçük olan 575 grama nispeti yapılırsa ekmeğin ne kadar düşürülebileceği anlaşılabilir.
“Bu mevzuda îstanbulda bir değirmenler ve fırınlar derdi normal bir tutumu dalma engellemektedir. Ekmek dedikodusunun dayandığı muhtelif âmiller var. Bunlardan bilhassa büyük değirmenlerin bir araya gelerek tröst nallnde birleşmeleri küçük değirmenlerinde kırma kapasitelerinin azlığı engelleyici sebeplerden biri olduğu gibi tahdit edilmiş fırınlarında bu mevzuda müstehlik aleyhine büyük rolii vardır. Başlıca bu iki mühim sebebi önllyebildlğimiz takdirde (kİ ikisini de Önlemek kabildir.) fiat İstikrarına dalma imkân bulabiliriz. Hattâ İddia edebilirim kl büyük fedakârlığı kabul etmek suretiyle Muamele Vergisini İndiren bugünkü iktidar hükümetinin bu indirmeyi yapmadan bile başkaca nlınacak tedbirler sayesinde bugünkü kalite ve şeraiti haiz ek meğl rahat rahat20 kuruşa satmak mümkündür. Şu halde hükümetin Muamele Vergisini de tenzil edecek o-
lursnk yeni alınan kararlarla beyaz ve kepeği az ekmeğin 900 gramını otuz kuruştan daha aşağı satmak mümkün olacaktır kanaatindeyim. Binaenaleyh Beledlyo bu işi lâyık olduğu ehemmiyet ve dikkatte ete alırsa arzcttlğlm neticelere varacaktır.,,
Hüsnü Yaman bundan sonra Belediye Seçimi hakkında şunları söylemiştir:
”— D.P. son defa tâdil edilen kanun hükümleri gereğince yapılacak belediye seçimlerine hazırdır. Bütün umum! hizmetlerde olduğu gibi seçimle vücuda gelecek tesislerde şehir halkının ve milletin irade ve kararı na lâyık vatandaşları seçmek zaruret! karşısındayız. Bu bakımdan İstanbul hemşehrilerinin her türlü tesirden âza d e bir surette belediye ve genel meclis seçimlerini de yaparak şehre İyi bir meclte Bağlıyacağına kanaatimiz vardır.,,
Dün bütün camilerde, geç vakitlere kadar ibadet edildi.
Dün gece, Müslümanların en büyük gecesi olmak dolayısıyla bütün caml-lerdo İbadet sabahlara kadar devam etmiştir. Kadir Gecesine bu yıl her aeneklnden daha kalabalık bir mümin cemaati İştirak etmiştir. Bilhassa Şl$-II, Süleymanlye, Emirgân ve Afta camileri son derece kslnbalık olmuştur. Şehrin en güzel sesli hafızları tarafından mukabeleler okunmuş ve bütün camilerde hatimler İndirilmiştir. Kordiplomatik ve yabancılar Süteymnniye camlinln üst balkonlarından dini töreni takip etmişlerdir.
Bugünden İtibaren
900 gram ekmek 30 kuruşa satılacak
Belediye tarafından katî olarak tes-hlt edilen (:mek fiyatlarının tatbikin* bugünden itibaren başlanmıştır. 79-81 randımanlı undan 900 gram o-larak yapılan ekmekler 30 kuruşa satılacaktır.
Demokrat Partinin yeni İl İdare Kurulu teşekkül etti Azalarının ekserisinin mebus miş olmaları dolayıslyle Inhllâl bir halde bulunan Demokrat ____________
tl îdare Kurulu dün yeniden teşekkül etmiştir. Genel merkez tarafından bu İşle görevlendirilen bölge müfettiş! Hüsnü Yamanan İlçe başkanlarlyle yaptığı istişarelerden sonra 11 IdAre Kuruluna yeniden seçilen zevat şunlardır:
Ulviye îsvan, General Ali Kadarde-nlz. Selâhaddin Genç, Ferzan Araş. Hüseyin Avnl Sağıroğlu, Mlsbah Ura*. Enver Safder. Muzaffer Sahlnoğlu, Hüseyin Cahit Evranos.
Kurul bugün ilk toplantısını yaparak arşlarında vazife taksimi İçin seçim yapacaktır
seçll-etmte Parti
Ankara öğretmenler Birliği âzaları Istanbula geliyor
Ankara öğretmenler Birliği Milli Merkezi idare Heyeti Azasından bir gTtıp bir kaç gilne kadar Istanbula gelecektir. Bu vesile İle îetanbulda-ki Muallimler Birliği idare Heyeti ile mtlgterek meslek dâvalarını konuşmak üzere bir toplantı yapılacağı ha. ber alınmıştır.
İlk çocuk sineması
Memleketimizde henüz bir çocuk sineması yoktur. Bu büyük ihtiyacı karşılamağa bir başlangıç olmak Ü-zere Yapı ve Kredi Bankasının A-merika ve îngiltereden getirttiği ve işletmesini Doğan Kardeş Yayınlan A.Ş. ne verdiği öğretici ve gelendlricl kültür filmlerinin şimdilik tatil boyunca her cumartesi günü aaat 10,30-11,30 arasında Atlas Sinemasında gösterileceğini memnuniyetle haber aldık, tik temsil 15 temmuz 1950 cumartesi gilnü başlayacaktır. Bütün yerlere 30 kuruş gibi gayet ucuz bir Ücret konmuştur. Bu da çocuk filmleri için vergileri % 10 a İndirmek suretiyle Belediyenin göstermiş olduğu anlayış sayesinde mümkün olmuştur.
Çocuk Esirgeme Kurumunun yaz gecesi
Çocuk Esirgeme Kurumu Kadıköy Kolu Başkanlığı tarafından 17 temmuz 1950 Şeker Bayramının 2 nel pazartesi günü akşamı saat 21 den sabaha kadar devam etmek üzere, Kurumdan himaye gören yoksul çocuklar yararına (Yaz Gecesi) ismi altında bir kır balosu tertiplenmiştir.
Bu hafta yapılacak yüzme yarışları
Bu haftaki İstanbul Yüzme Yarışları 14, 16 ve 17 temmuz günleri Li-do Yüzme Havuzunda yapılacaktır. Bu müsabakalara Büyük, Orta ve Küçükler iştirak edecektir.
WAY delegelerini gezdirecek olan rehberlere ders veriliyor
Dllnya Gençlik Birliği (WAY) Is-tanbul Konseyinin ecnebi delegelerine refakat edecek ve onlan gezdirecek olan rehberlerin yetlştirllmeal İçin Türkiye Mili! Talebe Federasyonu Turizm Komisyonu dersler hazırlamıştır. Bu derslerin ilki dün saat 10 da Marmara lokalinde verilmiştir. Bu derslere evvelce kaydolunmuş lisan bilen üniversiteliler iştirak edeceklerdir.
Belediye murakıplarının dünkü kontrolleri
Dün Belediye Mürnkabe Teşkilâtı 27 sİ fırın olmak Üzere şehrin muhtelif yerlerinde 201 esnaf ve müesae-seyl kontrol etmiştir. Belediye larına aykırı hareket eden 21 ceza kesilmiş, 208 pide ve 52 noksan vezinli KÖrÜldÜRÜnden dere olunmuştur.
Louvre’dan gelen 23 parça teşhir ediliyor
DUn Fındıklıda Güzel Sanatlar A-kademl8İnde, muhtelif devre, ve üstatlara alt resim ve heykel şaheserlerinin kopyalarından bir sergi açılmıştır.
Hatırlarda olduğu gibi, Akademi bir müddet evvel Fransada Louvra Müzesi mulaj atölyesinden 174 parça eser getirtmişti. Teşhir edilen mu. lajlar bunlardan fakat yalnız yirmi beş kadarı bu sergiye konulmuştur. Sebebi, onlarla beraber, otuz kadar renkli yağlı boya °reproductlonM teşhir edilmesidir, bu itibarla, heykellerin boylan ile tablolar arasında bir nispet gözetilmek İcap etmiştir.
Louvre Müzesinden getirilmiş ve İçlerinde Uzakşark. Mısır, Yunan. Ortaçağ eserleri olan mulajlar arasında Ankara Etnografya Müzesinde bulunan ve Alaeahöyük hafriyatında meydana çıkarılan iki adet güneş kursu mulajı da vardır ki şayanı dikkattir.
Bu sergide teşhir edilemeyen heykel mulajlan bilâhare yapılacak bir sergide gösterilecektir.
Renkli yağlı boya reproductlonlar arasında büyük klâsiklere alt eserler olduğu gibi, Van Gogh, Matlsse, Pl-casso, Wa!ch. Renolr, Dcgas, Ptesa-ro, Cezanne. Rouault. Bonnard, Ut-rillo. Gauguln ve daha bir çok sa-natkârlann tablolan da vardır.
Sergi, Bayramın tik günü hariç» 26 temmuza kadar her gün saat 10 dan 17 ye kadar herkese açıktır.
yasak-ennafa ekmek mu«a-
Gürültüyle şiddetle mücadele edilecek
Şehir Tiyatrosu talimatnamesi tesbit ediliyor
DUn saat 17 de Vali ve Belediye Balkanının başkanlığında Şehir Tiyatrosu talimatnamesini tesbit etmek üzere sanatkârlardan mürekkep bîr heyet toplanmıştır.
Klaksonların bir dişlisi çıkarılacak, radyolaryüksek sesle çalınmıyacak. Tesbit edilen hususlara riayet etmiyenler cezalandırılacaklar
Seçimlerin geri bırakılması



C. H. P. 11 Başkanı dün bu hususta beyanatta bulundu
“İleri sürülen tasarruf mülâhazaları zahiridir. D. P. iktidarı bu kısmi seçimleri kısmen dalıi olsa kaybetmenin doğuracağı siyasi ve psikolojik mahzurları göze alamıyarak bu karara varmıştır,,
Ara seçimlerin geriye bırakılması hakkında C.H.P. 11 Başkanı ilham! Sancar şunları söylemiştir:
"Verilen karar şeklen kanuna uygundur. Lâkin gelecek umumi seçimlere kadar bu hal tekerrür ederse A-nayasanm 29 uncu maddesi ihlâl edilmiş olrmyacak mıdır?
Bununla şunu knsdediyorum; Meclise kanunin verilen bu salâhiyet bir taraftan umumî seçimlerle kısmî seçimler arasındaki zurnan fasılasının çok az olması ve müddetlerin tedahülünü bertaraf etmek, diğer taraftan dahil! ve harici büyük bir buhran dolayıslyle memleketin siyaeî hayatında mühim bir hûdtee teşkil eden seçim gailesinin milli menfaatlere uygun olmaması gibi ciddi sebeplere dayanmaktadır. Yoksa Anayasanın mev-zuumuzla alâkalı hükmü vazıı kanunun maksadı ve başka memleketlerdeki tatbikat gözönünc alınırsa bir çok vilâyetlerin kısmen olsun bir buçuk
seneye yakın bir zaman mümessilden mahrum bırakılmasına asla müsait değildir.
Hakikat şudur kİ; ileri sürülen tasarruf mülâhazaları zahiridir. D. P. iktidarı bu kısmî seçimleri kısmen dahi olsa kaybetmenin doğuracağı siyasi ve psikolojik mahzurları göze alamı-yarak bu karara varmıştır."
W. A. Y. gençlik balosuna Dolmabahçenin tahsisi istendi
Dolmabahçe Sarayı, davet edilon 91 millet temsilcisinin İştirakiyle yapılacak olan W AY Gençlik Balosuna tahsis edilmesi İçin müracaat edilmiştir. Bugüne kadar mühim baloların yapılmış olduğu Dolmabahçe Sarayı bu defa da en büyük enternasyonal gençlik tezahüratına şahit olacaktır.

Dün sabah saat 10 da Vilâyette kaymakamların iştirakiyle Vali ve Belediye Başaknının başkanlığında bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda şehrin temizliği, İktisadî mürakabe ve gürültü meseleleri ele alınarak incelemeler yapılmıştır. Bilhassa şehirdeki gürültünün izalesi hususunda uzun müzakereler cereyan etmiş ve otomobillerdeki klâksonun kaldırılması hususunda teklifler yapılmış tee de bir müddet İçin tek klakson tatbikinin tecrübe edilmesi muvafık görülmüştür. Klâksonun bir dişlisi çıkarılacaktır. Tek klâkson usulüne riayet etmiyenler hakkında ağır cezalar verilecek ve çalışmaktan menolunacak-terdır. Gürültü mnseteslnde ayrıca saat 22 den sabah 7 ye kadar umumî yerlerde gürültü yapanlar şiddetle cezalandırılacaktır. Evlerde radyolar saat 24 den sonra pek hafif sesle ça-hnabltecektlr. Seyyar satıcıların saat 7 den evvel bağırmaları vaşaktır. Boğazda ve diğer kıyılarda motörlerin çıkardığı sesten uyuynmıynnların şikâyetleri de nazarı itibara alınmıştır. Bu motörlere susturucu âletler konacaktır.
Bir seyrüsefer mütehassısı geldi
Dtln şehrimize Gerlnk teminde bir seyrüsefer mütehassısı gelmiştir. Mütehassıs. îatanbulun seyrüseferini tetkik ederek bir rapor hazırlı ya çaktır.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ tKTÎSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Müftülükten tebliğ edilmiştir: RAMAZAN IŞERÎP BAYRAMI
1 Şevval 1369 ve 16 Temmuz 1950 tarihine müsadif Pazar günü mübarek Ramazanışerlf Bayramı olduğu muhterem din. dağlarımıza İlân olunur. Bayram namazı yaz
saatiyle îstanbulda
Saat: Dakika:
Fransaya gidecek Bulgar ve Rus mültecileri
0
80
Bundan bir müddet evvel Milletlerarası Mülteciler Bürosu IRO'nun İstanbul Bürosundan aldığımız bir habere atfen Fransaya gitmek isti-yen Bulgar ve Rus mültecileri arasında seçme yapmak Üzere bir Fransız heyetinin şehrimize geldiğini bildirmiştik. Heyet. Fransada ziraat İşlerinde çalıştırılacak olan mültecileri seçmiştir. 49 u Bulgar, 8 1 Rus olan mülteciler dün hususi bir Fransız u-çağı ile gitmişlerdir.
Bahlbl :
YENÎ İSTANBUL NESRÎYAT LIMITED ŞÎRKETÎ Müdürü: Kemal EL SAKLICA
Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden :
Sacid ÖGET
Ncçredilmiyen yazılar iade edilme».
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
Kayınbabam Makamatı Mülrarekeyl ne gibi teşrifat dahilinde ziyaret etmek, nerelerde hangi dualan okumak lâzım geldiğini geniş bir vukuf ile anlatıyor, sonra bu törenlerde soyulmamak, dolandırılmamak İçin alınacak tedbirleri uzun uzadıya İzah ediyordu. Hele kitabın sonundaki İktisadî kısmı okuduğum zaman hayretten ağzım açık kalmıştır. Kitaptan nazarı iltifatını diriğ buyurmayan ihvanı din "Vezaifj mukaddesçi dinlyyc-slne tahsis ettiği zamandan bir mıkdan münasibini hususatı zatiyeslne ifraza rehyabı fırsat olur" ve kitabın tarif ettiği çarşıları ve bazı köşe bucuklan şöyle bir dolaşırsa yalnız hac seyahatini bedavaya getirmekle kalmaz, vatanı mübareke Adeta yükte hafif, pahada ağır bir küçük servetle dönerdi. Merhum kayinbabama göre Mekke en eski zamanlardan beri bir ticaret şehri idi. Her yıl hac mevsiminde orada şimdikilere benzer bir milletlerarası fuar kurulurdu. Meselâ Kâbe örtüsünün her yıl değişmesi Adeti o zamanlardan kalma idi. Hint, Çin, Türkistan, Habeşistan vesaire memleketlerindeki kumaş Utmaları tarafından gönderilen puşidelerin en kıymetlisi, en sanatlısı bir sene orada teşhir e-diimek suretiyle reklâm edilirdi. Sonradan Mek-
206
keye el koyan OsmanlI padişahları bu nükteyi anlayamamışlar, Mekke Örtüsünü yenilemek İşini hilâfet makamının bir vazifesi addederek her yıl büyük masraflarla Sürre alayları göndermişlerdik
Hacı Müslim Beyin bana anlattığına göre hac mevsiminde Mekkede yapılabilecek İş kitapta yazdığından da çok daha büyüktü. Bir kere Mekkenin kendi mamulâtı vardı. Sonra dünyanın dört köşesinden gelen dilenci kılıklı hacıların üstünde kendilerinin de bilmedikleri servetler bulunurdu. Bunlardan parasını bitiren yahut çaldıranlar olur; alay alay hastalananlar, ö-lenler olur. Bu gibi vesilelerle sık eık sokaklara dökülen ve açıkgözler tarafından yok pahasına kapatılan eşya arasında rastlanan eski püskü seccadeleri, şal parçalarını, fakfur çay takımlarını, renk renk yüzük taşlarını anlatırken Hacı Müslim Beyin boğazına bir kuru Öksürük Anz olur, sesi kısılırdı.
Kitap bastıranlardan çoğu sonunda onlan okkaya verdiklerinden şikâyet ederler. Fakat Hacı Müslim Bey kitapların flatlerinde altın flitindeki artışlara uydurarak, durmadan arttırmış olmasına rağmen, İkisini de ölünceye kadar satmış, hattâ bir aralık rehberi hacı (Hac kılavuzu) diye yeni yazı İle bastırmayı da düşünmüştür. Rehberi hac’a diyeceğim yok, fakat köylüklerde En'amı şerif, Ferhad İle Şirin, Hlkâ-yal Kesik Baş gibi kitaplar arasında bu "Kökçü risıılctfi"ne de tesadüf ettikçe dalma hayret etmiş ve bunu kimlerin, niçin satın aldığını anla-yamamışımdır.
. ★
Yaptığımızı söylediğim kır gezintilerinde Hacı Müslim Bey bambaşka bir adam olur, ec-207
zahane bahçesindeki toplantılarda hemen hiç ağzını açmadığı halde burada âdeta bülbül kesilirdi. İkide bir şemsiyesine dayanıp durarak ve etrafımızdaki sıra sıra kavakları göstererek an-lattıınğa göre kendisi doğuştan bir tabiat âşıkı İdi. öbür Mecnun, kırlar ve ormanlar onun Leylâ-3i idi. Mümkün olsa seve seve kasabadaki medenî hayatı terkeder, ömrünün geri kalan kısmını eknânebinin âguşunda geçirirdi. Fakat ne çare kl başında çoluk çocuk gailesi vardı ve bu zamanda namuslu adam İçin para aralanın ağ-zındaydı.
Evet o bir İflâh olmaz tabiat âşıkıydı. Ancak TalTten Yunanistan* kadar bir çok memleketler gezdiği halde kasabanın bu kısmındaki manzarayı hiç bir yerde görememişti. Bazan cennette böyle bir yer bulunup bulunmadığını kendi kendine Borarak günaha girer vo tövbe ederdi.
Tabiatta yalnız kavaklar değil her şey onu ayrı ayrı hayran etmekteydi. Kâh karınca yuvalarına eğilerek bu İğne burnu gibi hayvancıkların kışlık zahirelerini durup dinlenmeden taşımalarını seyreder, akşama kadar kahvede oturan, kavak altında uyuyan sürll sürü hemşeri-lerlnln bu mahlûklardan nasıl İbret almadıklarına şaşardı. Sonra;
‘'Bir karınca götürür Hakka ben!”
diye bir mısra İle başlayarak arapça, acemce daha başka şiirler okuyup tercüme ederek derece derece llâhlynt, ilmi kelâm vesaire gibi yüksek mevzulara kanat açardı.
Bir gün yine böyle bir karınca yuvasının ba-şına çömelerek yüksek felsefeye dalmıştık. Bu vaziyet kendisini yorduğu için biraz sonra mendilini yayarak yere oturdu. Muallim Naciden
208
Ebu Nevasa kadar bir çok şairlerin şiirleri ve ondan başka da bir takım Ayetler ve hadislerle konferans gitgide genişlemekte ve ucu bucağı görünmez bir hal almaktaydı. Bir ara Hacı Müslim Boy pantaionunun paçalarından ellerini sokarak dizlerini kaşıdığına dikkat ettim; sonra ensesine sıra geldi; daha sonra eli yetişmeyince ensesinden sırtına bir değnek sokmağa başladı. Ancak yüksek ve ateşli mevzulardan kendini alamadığı için bunlan âdeta şevki tabii hareketleriyle yapmakta idi. Fakat nihayet: "Allah Allah no oluyor bugün bana” diye ayaklarına bakınca vücudunu baştan başa karınca sarmış olduğunu dehşetle gördü. Hem de çoğu buranın cildi ısırgan gibi dalayıp kabartan bir nevi kanatlı karıncalan olmak Üzere... Merhum kayınbabam çoraplarını çıkararak kavak-lann altında yalınayak, horan oynar gibi tepine teplne silkinir ve kaşınırken ellerini götürdüğü yerlere göre kanncalar adamcağızın vücudunda girmedik yer bırakmamışlardı. Böyle kısmî ve mevzi! tedbirlerle felâketin önüne geçllemlyece-ği anlaşılınca Hacı Müslim Bey kavaklar ara-ısnda bir çalılığa girmeğe ve anadan doğma soyunmağa mecbur oldu. Onun yumuşak ve lüzu-cetll ağaç kurdu vücudunda uyuklayan Karaya-nuık yine bütün dehştleyle ayağa kalkmıştı. Karıncalan yalnız temizlemekle kalmadığım, onların kanatlı olanlarından eline geçirebildiklerini öldürerek İntikam aldığını maden gibi ö-ten »esinden ve
"KanAdı çıksa bir murun sanır hayra beşarettir." "Fakat bilmez ki biçare zevaline İşarettir."
diye bağıra bağıra tekrar ettiği bir beyitten on-
hyordum.
209
Birisi kayınpederimi fazla damarına basıp azdırdığı zaman kendisindeki reaksiyon çok kere, hale münasip bir beyitle başlardı. Bu ka-nncaya basmaktan çekiniyor sanılan adamın bir gün eczahanede bir müşteriyi düğmesini hâlâ dehşetle hatırlarını. Doğrusu aranırsa heri! gerçekten döğülecek adamdı. Kasabada aksiliğiyle meşhur olan bu adam aynı zamanda da. bütün çarşıyı kafese koymuş bir dolandırıcı İdi, O tezgâhına "Fiatlerinılz ehven fakat katiyen peşindir" diye yafta asılı bulunmasına rağmen eczahaneye epeyce borç takmağa muvaffak olmuştu. Üstelik o gün eczahaneye gelerek: "Sizin sulfatalarınız tesir etmiyor. İçine nişasta karıştırıyorsunuz. Kaymakama gideceğim, Valiye gideceğim" diye gürültü yapıyordu. Cüce Kalfa herifi yatıştıramaymca Hacı Müslim Bey müdahaleye mecbur oldu ve her zamanki ürkek ve sarsak hareketleriyle başını önüne eğerek gerçekten yumuşak ve tatlı şeyler söyledi. Fakat o bundan cesaretlenerek perde perde tecavüzü arttırınca: "Pekâlâ nereye isterseniz gidin... Şikâyet kapıları açıktır.. Nasıl kl ec2alıa-nin alacaklarını şimdi vermezseniz ben de hemen bugün mahkemeye müracaat edeceğim” demeğe mecbur oldu, öteki tabii büsbütün kudurarak ağzım bozdu ve Hacı Müslim Beye gerçekten yenilip yutulmaz şeyler söylemeğe başladı. O kadar kl çekingen tablatlme rağmen az daha ben de kavgaya karışıyordum. Fakat Müslim Bey benden evvel harekete geldi. Başını daha ziyade önüne eğerek sırtım kamburlaştırıyor; ağır Ağır şiir okuyarak ve kolunu Karagözün değneğe takılı kolunun meşhur hareketiyle 1-leri geri oynatıp şiirin veznini takti ederek adama yaklaşıyordu. ,
(Devamı var) • 210i
İS Temmuu 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa, 9
Dışişleri Bakanımızın gazetemize verdiği beyanat
Akdenizin emniyetinde Türkivenin mühim rolü
•'Dünyayı istilâya kalkışan ihtilâlci kuvvetler, bilhassa zayıf noktalara hücum etmektedirler. Müdafaa ve emniyetleri kâfi derecede teşekkül etmemiş olan bu çürük bölgeler istilâcıların iştihasını celbediyor
Robert Guyon, F ranma gazeteleri hesabına, Dışişleri Bakanımızla çok enteresan bir tnülâkat yapmıştır. Bu mülâkahn Paris gazeteleriyle birlikte Ttlrkiyede de ne^ri müsaadesini alarak, onu okuyu-culanmtza sunmaktayım:
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
Kore Harbini durdurmak için
İstanbul, Cumhurbaşkanını karşılamaya hazırlanıyor
İrili ufaklı binlerce motor, Cumhurbaşkanını Yenikapı -Haydarpaşa arasındaki hat üzerinde karşılamak üzere halk tarafından kiralandı
DİĞER Avrupa başkentlerinden ziyade Ankarada, Kore harbinin gelişmeleri, bir nevi endişe içinde takip ediliyor. 38 İnci arz dairesi üzerinde kopan fırtına. İlk gününden itibaren Türklyede derin alâka ve tesir uyandırdı. Esasen, garip bir tesadüfle, aynı 38 İnci arz dairesi Türkiye topraklarının ortasından geçmektedir. Türk-ler söyle düşünüyorlar: E£er bu harp genişler ve Batıya doğru yayılırsa, Türk topraklarının da ilk olarAk harp sahası haline gelmesi mukadderdir. Bunun içindir ki, daha birinci günü buradaki halk arasında hususî bir kaynaşma göze çarpıyordu. Bu heyecanın neticesi olarak garip bir teşebbüse geçildi ve gençlerden mürekkep bir grup. İstanbulda bir büro açıp Güney Kore için gönüllü yazmağa başladı. Moskovadakilerce bir tahrik mahiyetinde görülecek herhangi bir harekette bulunmayı arzu etmlyen Türk Hükümeti, bu akılsızca maceranın derhal önüne geçti. Fakat burada hüküm süren coşkunluğun derecesini şundan da anlamak kabildir kİ, bu gönüllü kaydeden büroya dört gün i-çlnde 3000 kişi müracaat etmiş ve U-zakdoğuda komünistlere karşı dönüşmek istediklerini bildirmişlerdir.
Umumi efkârdaki bu heyecan, Birleşmiş Milletler Teşkilâtının bir âzası olarak imzaladığı anayasa icabı, üzerine düşen vazifeyi yapmaktan başka bir şey düşünmiyen Türk Hükümetindeki sükunetle tam bir tezat teşkil •diyordu. Bununla beraber. Ankaranın en salahiyetli sözcüsü. Amerika tarafından kurulmuş olan emniyet sisteminin, süratle ve ciddî surette yeniden gözden geçirilmesi lâzım geldiğini İlân etmekten ve bunu doğrudan doğruya alâkası olan herkese duyurmaktan geri kalmamıştı.
Bana hususî bir mölâkat lütfeden Türkiye Dışişleri Bakanı Fuat Köprülüden ilk olarak, bu noktayı sarih bir şekilde izah etmesini istedim ve kendisine sunu sordum:
— Akdeniz bölgesinde emniyeti garanti altına almak hususunda Türkl-yenin vaziyetini lütfen tasrih edebilir misiniz? Öyle görünüyor ki, Atlantik Paktını hazırlayan milletler, böyle yeni bir mevzii teşkilât kurmak İçin zamanın henüz müsait olmadığını düşünüyorlar. Acaba bu İşi erkene almak nasıl mümkün olacaktır?
Fuat Köprülü aynen şu cevabı verdi:
•* *— Sulh dâvasına sımsıkı bağlı bulunan ve kuvvetli bir Akdeniz devleti olan Türkiye, bu bölgenin bir bütün halinde emniyet altına alınması keyfiyetiyle bilhassa alâkadardır. Bunun İçindir kİ. Doğu Akdenizin emniyeti meselesinin mümkün olduğu kadar çabuk incelenmesini arzu ediyoruz Batı Akdeniz! İçine alan Atlantik Paktı müdafaa sisteminin. Ortadoğu-nun geçit yolu ve ileri kalesi olan Doğu Akdenize kadar yayılmasını te-i merini ediyoruz.
“Bu meseleyi ele almak için zamanın müsait olup olmadığı bahsine gelince. bana öyle geliyor kİ. şu son günlerdeki hâdiseler, düşünülmesi gereken bir çok mevzuları ortaya çıkarmıştır. Filhakika, Koredeki acıklı vaziyet, bize bir defa daha isbat etmiştir ki. her türlü vasıtaya baş vurarak dünyayı istilâya kalkışan ihtilâlci kuvvetler, bilhassa zayıf noktalara hücum etmektedirler. Müdafaa ve emniyetleri kâfi derecede teşekkül etmemiş bu çürük bölgeler, istilâcıların iştihasını celbediyorlar.
“Cumhuriyet Hükümetimiz, son hâdiselerin. alâkadar devletleri bu boşlukları doldurmağa sevkedeceği kanaatindedir.”
Ortadoğuda hüküm süren buhranların da, bu bölgeyi çürük noktalardan biri haline getirdiği anlaşılıyordu. Esasen, Fuat Köprülü de. basına verdiği ilk beyanatında, diğer bir sürü meselelerle birlikte Ortadoğuyu ele aJmış ve Türkiyenin bu bölgede mühim bir rol oynamak ümidinde olduğunu belirtmişti. Sayın Bakana, bu sözlerin şark memleketlerinde ne kadar derin memnuniyet uyandırdığını söyledim ve ona şu suali sordum:
— Türkiye ile Arap memleketleri arasında büyük bir yakınlaşma imkânı bulunduğunu biliyoruz. Memleketinizin hudutları cenubunda bulunan ülkelerde Türkiyenin nasıl bir rol oynayacağını tasavvur ediyorsunuz?
Fuat Köprülü:
”— Türkiyenin cenup hudutları ö-tesindeki bölgede oynayabileceği ve oynamak mecburiyetinde olduğu rol. bu ülkedeki bütün memleketlere karşı en samimî dostluk ve kardeşlik hisleri besliyen ve ona göre hareket eden bir devletin yapacağı şeylerden ibarettir, cevabını verdi. Türkiye, bu memleketlerden her birinin istiklâline ve toprak bütünlüğüne hürmet etmekte ve onları, bu bölgede sulhu temin edebilmek, aynı zamanda mümkün olduğu kadar çabuk iktisadi inkişaflarını müştereken tahakkuk ettirebilmek i-çln, kuvvetli ve istikrarlı birer devlet olarak görmeyi arzu etmektedir.
“Bu umum! prensipler çerçevesi İçinde Türkiye, bir taraftan siyaset, ekonomi ve kültür sahasında o memleketlerle olan bağlarını sağlamlaştırmak ve sıklaştırmak için büyük faaliyet gösterecek, diğer taraftan bu bölgede ab(»nk ve iyi anlaşmayı temin hususunda onlara yardım edecektir.” Bu bahse geldiğimiz sırada, Türkiyenin “çark siyasetinde”, mazideki “Müslümanların başı” olmak vaziyetinin bir tesiri bulunup bulunmıvarağjnı öğrenmek İstedim ve F'uat Köprülüye aşağıki suali sordum:
— Acaba Türkiye, “Halifelik” siyasetini ihva etmeksizin, hâlâ bütün Müslüman memleketlerde sahip olduğu manevî prestijden İstifade ederek, onları bir federe devlet halinde bir a-raya toplayarak yeni bir politika e-saaı kuramaz mı? Ve eğer bu federasyon mümkün olursa, komünist t,eh» İlkesine kArşı müdafaa hususundaki müşterek gayeyi gerçekleştirmek üzere Türkiye, normal olarak şark ile garp arasında bir menteşe vazifesini görmeğe ve en mühim rolü oynamaya davet edllmiyecek midir?
İşte bana verilen cevap:
”— Din mevzuunu siyasete karıştır msk tehlikelidir. Siyası grupları teşkil eden ana prensipler: menfaat birliği. dünyrT sulhunu koruma gayreti ve halkın hayat standardı seviyesini yükseltmek için müşterek çalışma fikirleri üzerinde toplanmalıdır. Türkiye de bu prensiplere dayanarak şark İle garbı birbirine bağlayan bir menteşe vazifesi görecek, üstündük ve prestij telâkkilerinden uzak bir düşünce İle Batı ve Doğu arasında devamlı bir sulh cephesinin ve istikrarın tesis e-d» esine çalışacaktır.
. ‘§unu da ilâve edeyim ki, dünyanın
her bölgesi arasında sıkı bir istiklâl yaratmış olan süratli muvasala ve İrtibat devrinde. Batı ve Doğu milletleri, mazide olduğu gibi ayrı ayrı bölmeler mahiyetini artık tamamen kaybetmiştir.”
Artık Avrupndan bahsetmeğe sıra gelmişti. Sayın Bakana sordum:
— Avrupa Birliği meselesi karşısında Türkiyenin siyaseti nedir?
Fuat Köprülünün cevabı:
“— Türkiye Cumhuriyeti, milletlerarası hayatında, hiç fasılasız olarak daima bir işbirliği, uzlaşma ve sulh siyaseti takip etmiştir. Türkiye, Avru-PAda sulhcu milletlerden mürekkep bir birlik kurulduğunu görmekten başka bir şey temenni etmiyor. Bu milletler arasındaki münasebetler, a-dalet, müsavat, karşılıklı hürmet, hakların tanınması, siyası ve şahsî hürriyet, hakikî demokrasi ve müşterek mirasları olan manevî ve İlmî kıymetlerin muhafazası İçin tesanüt prensipleri üzerine kurulmalıdır, tşte Avrupa birliğinin önüne geçilmez lüzumuna kani olarak, bu gaye İçin, Avrupa İşbirliği Teşkilâtının bir devamı olan Avrupa Konseyine hararetle ve heyecanla iştirak ettik.”
Fuat Köprülüye, son zamanlarda Strasbourg’da Avrupa Teşkilâtı toplantılarında birinci plânda rol oynayan Türk delegelerinin ve Paris Elçisi Numan Menemoncloğlunun gayretlerini hatırlattıktan sonra şunu sordum:
— Gelecek ağustos ayında toplanacak olan Avrupa Konseyi Içtİmalann-da memleketiniz delegeleri bu faaliyetlerini büsbütün tebarüz ettireceklr midir?
Dışişleri Bakanı:
“— Türkiye, İlk gününden İtibaren Avrupa Konseyine dahil olmuştur, cevabını verdi. Memleketimiz bu teşkilâtı, muhtelif sahalarda Avrupa iş birliğinin ve tesanüdünün sembolü telâkki etmektedir. Bu bakımdan, Avrupa Konseyi, bu kıtanın İstikbalinde en hayırlı rolü oynayacak vaziyettedir.
“Türkiye, geniş bir anlayış fikri 1-cinde. Avrupa Birliğini ilgilendiren bütün meseleler! tetkik etmektedir Bu maksat uğruna sarfedllecek gayretlerin başarı ile neticelenmesi için hiç bir şeyi İhmal etmemeğe kati surette karar vermiş bulunuyoruz. Bu hislerle hareket eden Türkiye. Avrupa Konseyi istişare heyetinin ağustosta yapacağı toplantıya faal bir şekilde İştirak edecektir.”
Bu mülakatı bitirmeden evvel, savın bakandan Schuman Plânı karşısında Türkiyenin vaziyetinin ne olacağını öğrenmede istedim. Bilindiği gibi; bu plânın bir maddesine göre Fransız Hükümeti, Fransız ve Alman kömür ve çelik istihsalini bir araya getirmeyi ve diğer Avrupa milletlerinin de iştirakine açık bulundurulan teşkilâta bağlı bir müşterek otoritenin idaresi altına bırakman teklif ediyordu. Fuat Köprülüye bu mevzuu sordum:
— Türkiye de kömür ve çelik İstihsal eden bir memleket olduğuna göre, ileride bu teşkilâta dahil olması ihtimali var mıdır?
Dışişleri Bakanının cevabı şu oldu:
”— Avrupa milletlerinin topluluğu için, her şeyden evvel Fransa İle Almanya arasındaki ihtilâfın ve asırlık husumetin bertaraf edilmesi İcap e-der. İşte bunun İçindir kİ. Ssbuman'ın teklifini büyük bir memnuniyetle karşıladık. Bu plân, tarih borunca birbirine diş bileyen iki millet arasında işbirliği ve itimat havası yaratacak ve eminim kİ, sulhun muhafazası İçin şart olan Avrupa birliğinin temeltasını teşkil edecektir.
“Türkiye, henüz kömür ve çelik sanayiini kurmak ve inkişaf ettirmek yolundadır îstlhsalnh daha kâfi derecede iler! bir seviyeye erişmediği tein Schuman Plânının tamamen lehinde olmasına rağmen, bu birliğe iştiraki ancak İleride ve münasip bir zamanda mümkün olacaktır.”
Bu son İzahatından sonra savın Dışişleri Bakanına, nazik kabulü ve mülakatı İçin teşekkür ederek avnldım Robert Gl YON
Af istiyen casuslar
Karma Komisyon bunların affedilmelerini istediği takdirde Adalet ve Millî Savunma Bakan ve Bakanlık temsilcileri buna muvafakat edeceklerini bildirdiler
Ankara, 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor» — Casusluk suçundan do-layı Askerî Mahkemece muhtelif derecelerde ağır hapis cezasına çarptırılmış bulunnn bazı şahısların Büyük Millet Meclisine müracaatla af istemiş olduklarını evvelce bildirmiştik Bu mesele ||p meşgul olan Dilekçe Komisyonu, Dışişleri ve Adalet Bakanları, Adalet ve Mili Savunma Ba-kanhkarı temsilcilprlnln fikirlerini almış ve gerek Dışişleri gerekse Adalet Bakanları ile diğer Bakanlıklar temsilcileri, Komisyon bu eşhasın affa mazhar kılınmasını kabul ettiği takdirde buna muvafakat edeceklerini bildirmişlerdir.
Dilekçe Komisyonu bu husustaki raporunu Meclis Başkanlığına sunmuştur. Af istiyenler şunlardır:
1 — Hana Krocker fCasusluk suçun-
dan 17 sene 6 ay ağır hapse ve âmme hizmetlerinden müebbet mahrumiyete mahkûm).
2 — Ekrem özdemlr (Casusluk su-
çundan 28 sene 2 ay rığır hapse ve âmme hizmetlerinden müebbet mahrumiyete mahkûm».
3 — Hans Bucher (Casusluk suçun-
dan 24 nene ağır hapse mahkûm»
4 — Kemal Umman (Casusluk suçun-
dan 24 sene ağır hapse mnh kûm).
5 — Haşan Hnyrl Sonat 'Casusluk
suçundan müebbet hapse ve müebbet âmme hizmetlerinden mahrumiyete mahkûm).
»3 — Dr. Hermann Fon Engelmann (Casusluk suçundan 11 sene 8 ay ağır hapse mahkûm).
Prof Dr Hane Hennlng Fon der Oeden »Casusluk suçundan 11 •cne 8 ay ağır hapse mahkûm).
Rusya bir şart ileri sürüyor Komünist Çin, B. Milletler Teşkilâtına kabul edilirse».
Amerikan birlikleriyle beraber bulunan harp muhabirimiz Homer Bi-gart bildiriyor:
(Kore’de bir mahal, 9 temmuz) — Harbin en şiddetli muharebelerinden biri neticesinde Sonan'ın kızılların e-llne geçmesi Amerikan birliklerinin maneviyatını sarstı. Yorgunluktan bîtap bir halde ve grup gTup yerleşecekleri yeni mezvilere dönüyorlar.
Bir İki gün içinde kuvvetli takviye kuvvetleri gelmediği takdirde, A-merikalıların, komünist Korelileri Kum Nehrinin kuzeyinde durdurabilmeleri şüphelidir.
Amerikan kuvvetleri, Şonan şehrini komünistlerin hücumuna karşı cuma gecesi müdafaa ettiler. Ancak cumartesi sabahı muharebeye komünist tanklarının girmesi üzerine, A-merlkahlar şehirden sökülebUmişler-dir. Bitap bir halde geri çekilen A-nıerikan askerleri şu suali soruyorlar: Mademki ileri hatlarda bulunan A-merikan birlikleri sayı ve silâh bakımından düşmana karşı dûn vaziyettedirler, niçin müdafaası mümkün olmıyan mevzilere yerleştirildiler? Neden düşmanın çevirme hareketlerine böylece imkân veriliyor? Son günler zarfında yapılan muharebeler belki düşman birliklerini muvakkat bir zaman İçin durdurmuştur; fakat A-merikalıların uğradıkları İnsan ve malzeme kaybı elde edilen neticelerin kıymetin! sArsmıştır.
ikinci Dünya Harbi sırasında. A-merlkan birliklerinin fena durumlara düştüklerini bir çok defalar gördüm. Fakat, dün. geri çekilme emrini aldıkları vakit yüzlerinde beliren acı ve şaşkın ifadeye ilk defa şahit oluyorum.
*
İtalyan muharebesi sırasında An-zlo harekâtına iştirak etmiş tecrübeli bir asker olan Yarbay Davlt Smlth*-İn komutasındaki birlik, az çok müsavi şartlar altında kızıl tanklarla harbetti. Şafak söktükten sonra şehre kaç tane komünist tankının girdiğini kimse bilmiyor. Fakat “bazooka . ve el bombalariyle en aşağı 3 tankın imha edildiği muhakkaktır. Kuzey Koreliler, zırhlı kuvvetlerin görün mesi üzerine korkup mevzilerini ter-ketmiyen bir Amerikan birliği ile ilk defa karşılaşıyorlardı.
Geri çekilme emri verildiği zaman, bahsi geçen Amerikan birliğinin e-llnde hâlâ kâfi miktarda cephane vardı. Buna ilâveten Amerikan tanklarının harp sahasına varmış olduk lan haberi herkesi sevindirmişti. Bir çok Güney Kore şehrinin sakinleri yollara dökülmüşler, komünist tank larlyle çarpışmak için hazırlanmışlar dı.
Bu şartlar altında Şonan’ın tahll-vesi yüz kızartıcı bir hareket oldu. Şehir, işlek bir yol kavşağı olmak bakımından ehemmiyetlidir. Sonnn’ın düşmesi. Amerikan kuvvetlerinin sağ ve sol cenahından geçen yolların ko münistlerin eline geçmesine sebep ol muştur. Düşman piyadelerinin yelpaze gibi yayılmaları üzerine civar arazinin müdafaası da İmkânsız bir hale gelmiştir.
tşte en mühim dâva budur. Düşman. kuşatma hareketlerinde cok zekî ve çabuk davrandı. Amerikalılar İse. bu vaziyeti önllyecek kuvvete malik değildir.
öğleden sonra, akşama doğru, 1000 e yakın düşman piyadeaL Sinan’ın güney doğusuna giden yolda rabAt rahat yürüyorlardı. Amerikan kuvvetlerinin batı cenahından diğer bir düşman birliğinin geldiği de gö rüliıyordu. Kuşatma hareketi o kadar çabuk olmuştur ki, kıskacın içinden kurtulabilmek İçin Amerikan askerleri derhal geri çekilmek zorunda kaldılar. Düşman topçusunun ateşi, geri çekilmeyi güçleştiriyordu. Arazi dağlık olduğu İçin, düşman Amerikalıların harekâtını adım adım takip edebiliyordu.
Düşmanla temam kesip, muntazam bir şekilde rical etmek, payet İyi talim ve terbiye görmüş birlikler İçin bile zor bir harekettir. Halbuki bu işe teşebbüs eden Amerikalıların bu sahada hiç bir tecrübeleri yoktu. Kore’ye gelmeden önce Japonyada nispeten rahat bir "işgal kuvveti haya-lı„ yaşıyorlardı. Amerlknn kuvvetlerinin nnenk yüzde 10 u. bundan önci* ateş altına girmişti Subaylar bile, arazide gayet az tatbikat gördüklerini itiraf ediyorlar. Harekâta iştirak eden bir •Amerikan birliği, gördüğü son teftişte müdafaa harbi tecrübesinden vasat bir netice almış, taarruzda ise hiç muvaffak olamamıştı.
Şonan’dan ricat ederken, Amerika lılar. yolun hlr kaç vüz metre ilerisindeki kıvrımlara endişe ve korku dolu gözlerle bakıyorlardı. Dost 1a mı yoksa düşmanla mı karşılaşacağını hilmemek pek tabii askerlerin Asabını bozuyordu Ara sıra tepelere doğru ateş pdlyorlar. bu İse herkesin A sabini bozmaktan başka bir İşe yaramıyordu.
Bıraktığımız yerleri, bilhassa yol ları tahrip edebilseydik, belki düşmanın llorlemasine mâni olabilirdik. Fa kHt yarı yarıya yıkılmış bir köprüden hâlâ tankların geçmesine müsait olduğunu gördüm. Aynı dikkatsizliğe yollara dökülen maymlarnda da rantındım. Bir Amerikan jeep’I, Amerika-lıİArın koyduğu bir mayına çarparak parçalandı. Yaralıların geri çekilmesi de ayrı bir mesele teşkil ediyordu Gayet az cankurtaran arabası olduğundan, bir kınım yaralıları uzak mesafelere sedye İle taşımak lâzım geliyordu.
Cephenin çökmesi yardımcı ekiplerin seyyar haatahanelerlnl daha geriye kurmaları mecburiyetini yarattı. Bu yüzden hastalar uzun ve Arızalı yoldA giderken bir hayli rahatsız oldular.
Cuma günü Şonan'dnkl harekât sırasında bir çok ferdî kahramanlık Ista şahit oldum. Albay Smtih, hiç bir yaralının düşman eline geçmemesine
karar vermiş bulunuyordu. Bir asker vurulur vurulmaz hemen bir jeep’e almıyor ve emniyete kanaması için cephe gerisine göt ürülüyordu. Hem de cephe gerisine giden tek yol ateş altında olup her an İstilâ tehlikesine maruzdu. Bütün bu zorluklara rağmen neticede bütün yaralıların şehirden tahliye edildiğini zannediyorum.
Smith, adamlarını şehrin batı kısımlarında iyi mevzilere yerleştirmişti. Bir tren istasyonunun düz plâtformunu harekât mihveri olarak kullanıyordu. Gece esnasında Smlth’ln askerleri bir kaç düşman hücumuna karşı koyabilmişti. Fakat şafakla
Dünkü Meclis müzakereleri
Milletvekili tutanaklarının görüşülmesi dün bir hayli gürültülere sebep oldu
Abdülhalik Renda'nın 1000 liraya alıp 210 bin liraya sattığı arsalar — Varlık Vergisinden tenzil edilen 50 milyon — Yedek parçaların dışarıdan getirilmesi — Yine dil meselesi
Ankara. 12 «Hususî muhabirimiz bildiriyor) — B.M.M. nin bu sabahki toplantısında Hüsnü Yaman ve iki arkadaşı tarafından verilen takrir müzakere edilerek kabul edildi.
Takrirde iktidar ve muhalefet milletvekili sayısı üzerinde bir değişiklik yApmıyacak ve 1 milyon liraya yakın paranın sarfını İcap ettirecek olan arn seçimlerinin bu yıl yapılmaması istenmekte idi.
Takrir sahibi takririni izah ettikten ve 1948- 1949 senelerinde yapılan ara seçimlerinde 3.5 milyon liraya yakın para harcandığını söyledikten sonra Tokat C.H.P. Milletvekili Zihni Betll soz aldı ve ezcümle dedi ki:
"Seçim Kanununun 6 ncı maddesi, Meclis aksi bir karar vermediği takdirde umumi seçimlerin 23 temmuzda ve ara seçimlerin de bu tarihten 4 sy sonra yapılacağın^ kaydetmektedir» Her ne kadar bu hususta karar vermek Meclisin salâhiyeti dahilinde ise de, teklifte ileri sürülen mucip sebepleri yerinde görmüyorum. Mevcut münhalierden 13 lı D. P. nin iki yerden gösterdiği adaylardan ileri gelmektedir. Binaenaleyh daha başlan gıçta bu yerlerin boş kalacağı biliniyordu. Bu itibarla bu vilâyetler halkımızın kendi mümessillerini seçmek hakkını ketmedemeylz. Ayrıca, tutanakları henüz tasdik edllmiycn bir çok milletvekilli buunmaktadır. Su halde münhal yer sayısı kati ve muayyen değildir. Tasarruf mülâhazası da doğru olamaz. Tasarruf yapılacak diye 4 denede bir olan umumi seçimler 8 senede bir mİ yapılsın?”
Avnl Doğan, Zihni Betili destekledi. Millet Partisinden Osman Bölükbaşı da takririn reddini istedi ve şunları söyledi:
"Kıymet sayıda değildir. 14 muhalif milletvekilinin burada yapacakları e-^aslı murakabe ile sağlayacakları fayda herhalde 300-400 bin liradan daha kıymetlidir.
Osman Bölükbaşı D. P. sıralarından ‘Ara seçimi vapılsa bile yine biz kazanırız” tarzında yükselen seslere cevaben dr şu mütalâayı ileri sürdü: "Kazanmamanız için herhalde bir İh. «imal vardır. Muhalefet Mecliste zariftir. Bunun kuvvetlenmesini sizin dr arzu ettiğinizi sanıyorum. Esasen 1950 seçimlerinin anormal neticesini bllml-yen yoktur. Türk milleti bu seçimde oylarını kullanırken herhangi tefriki vRpmış değildir. Sırf Halk Partisini atmak için oy vermiştir. Bu anormal neticenin bertaraf rdilrnrsi için bir an evvel sra seçime gidilmesi lâzımdır.
Salamon Adato, seçimin tecil edilmemesi için ileri sürülen fikirlerin bir mesnede dayanmadığını söyledi ve takririn kabulünü istedi Neticede takrir ekseriyet tarafından kabul edilerek ara seçimlerinin bu yıl yapılmamasına karar verildi.
Bundan sonra askerlik muvazzaflık müddetinin kısaltılmasına dair olan tasarının müzakeresine devam edildi.
Dün de bi id İriliği m iz gibi muvazzaflık hizmetinin sevk tarihinden İtibaren haşlaması hususunda tasarıda yapılan tashihten başka bugünkü konuşmalarda bu kanunun 1.10.1050 den itibaren yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı.
Yedcksubay ve yedek askerî mo-mıırların kıta hizmetlerinin icabında kısalt ılabilmesi hususunda Bakanlar Kuruluna salâhiyet veren tasarı du bııgun müzakere edilerek kanunlaştı
Emekli Binbaşı Lutfi Çan’ın şahsi kin ve iğbirar yüzünden emekliye ayrılmış olduğu hakkında Dilekçe Komisyonu raporunun müzakeresinde konuşan Millî Savunma Bakanı Refik Şevket İnce. Lûtfi Canın kanuni mevzuat dairesinde emekliye çıkarıldığını söyledi ve komisyon raporunun kabul ^dilmemesini istedi Bazı milletvekilleri raporun lehinde konuştular. Ankara Milletvekili Hamil Şevket İnce, Refik incenin komisyon raporunun kabul edilmemesi bakkındakl takriri oya sunulduğu zaman Cozml Türk »Seyhan) Bakanın 2 defa kürsüye çıkmasının usule aykırı olduğunu söyledi. Başkan «ıtraftan müdahaleler olduğu için takrir muhteviyatını izah edemiyor vc oya sunamiyordu. Hâmit Şevket İncenin takriri okunduğu zaman Cezmi Türk oturduğu yerden şöyle bağırdı: “Bakan söylüyor, birader bev takrir veriyor. Biz hıcedayı-lardnn kurtulalım derk*n şimdi başımıza tnce'ler çıktı”. Neticede bu oner-
beraber düşman zırhlı kuvvetleri gelince vaziyet bizim aleyhimize dönmeye başladı.
Düşman kuzey batıdan ikine! bir yol vasıtaelyle geldi. Amerikan topçuları ancak bir kaç fosforlu mermi atmaya muvaffak oldu;çiinkü hemen arkadan düşman tankları İstasyon ve demiryoluna doğru gelerek Amerikan kuvvetlerini İkiye yardı. Fakat A-merlkan birlikleri hücuma biraz set çektiler ve tanklar ana caddede durunca, Smith’in adamları binaların arkasından fırlıyarak yavaşça yerlerde -(üründüler ve yakın mesafeden el bombası attılar.
ge kabul ve komisyon raporu reddedildi.
Ankara, 12 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Meclisin öğleden sonraki toplantısında Çankırı Milletvekili Kâzım Arar’ın Etlmesğuttakl motor fabrikası ile Yenişehlrdeki Atatürk Lisesi ve Sarar Okulunun bulunduğu sabaya dair sual takririne Adalet Bakanı cevap verdi,
Bakan, adı geçen arsaların çok sene evvel 1000 lira mukabilinde Abdül-halik Renda tarafından satın alındı ğını ve bilâhare bu arsaların parça parça ceman 210 bin lirayA satıldığını ve Sarar Okulu binası arsasının da bedelsiz olarak verildiğini söyledi. Soru sahibi, resmî blnA yapılan arsAİar hAkkında her gün takrir vermektense Hükümetçe bir tahkikat Açılmasını ve bu gibilerin mal beyanına tâbi tutulmasını İstedi.
Seyhan Milletvekili Sinan Tekell-oğlunun Varlık Vergisinin tahsil, tenzil ve kanunsuz terkin edilen miktarı bakkındakl sorusuna Maliye Bakanı tetkikat yaptırmakla olduğu cihetle cevap vercmiyeceğinl bildirdi.
Soru sahibi, yekûnu 50 milyon lira olan bu usulsüz vergi terkininin ba-slt bir mesele olduğunu belirterek Bakanın derhal izahat vermesini isledi. Bunun üzerine bir çok D. P milletvekilleri "Mademki basit bir meseledir o halde Bakanı niye işgAİ •diyorsun., diye bağırdılar.
Yine Tekclioğlu tarafından tevcih •'dilen yedek parçaların dışarıdan getirilmesi hnkkındAkl soruyu Ticaret ye Ekonomi Bakanı cevaplandırdı ve ezcümle şunları söyledi:
“Ekonomimizi yeni bAştan ele aldık. Memleketimizde bu anda ne miktar sanayi mücssesosl olduğunu bilmiyoruz. Avrupa İktisadî İşbirliğine lahll memleket lor serbest ticaret mevzuunda ve yardımlaşmada büyük 'AAİlyetler gösterdikleri halde biz nkatlmlzl bilemediğimiz cihetle mn-ılesof bir faaliyet gösteremedik Bu hesaplarımızı kesin olarak yaptığımız zaman memlekette imali mümkün o-’An malzemeyi dışarıdan getirmemek kararındayız
Doktor Mükerrem Sarol’un Anayasanın ikinci maddesindeki "Devlet illi tÜrkçedir,, fıkrasının durumu mevzuunda söz alan Erzurum Milletvekili Mustafa Zeren, Anayasanın 104 üncü mnddesl mucibince İkinci maddenin tefsir edllemiycccğlnl söyledi Mustafa Zorcnden sonra kürsüye gelen CHP. Kars Milletvekili Tczrr Taşkıran da ezcümle şöyle dedi:
"Bana öyle geliyor ki "Devlet dili ♦ürkçedlr., fıkrası gavot sRrihtir ve yoruma muhtaç değildir. Yüksek He-yetinizin malûmu olduğu üzore dilimizi yenileştirme ve sadeleştirme prenslpi Kemalizm prensiplerinden biridir. 1932 de DolmabAhccdc topla non ilk Dil Kurultayı böyle bir prensiple işe başlamış, 16 ve 17 yıldan beri bütün ders kitapları İlmî heyetlerin hazırlamış oldukları terimlerle yazılmıştır. Bütün İnkılâp hareketleri sert olur. Dilin türkçelestirilmesinde şüphesiz lüzumsuz, yersiz mütalâalar olmuştur Bunların ıslahı lâzımdır Fakat bir İnkılâp hareketini toptan reddetmeye hakkımız yoktur Zaten
• III içinde tutunnmıyan kelimeler kendi kendine çıkmaktadır. Fakat bütün milletçe söylenerek kabul edilen ve hâlen kullanılmakta olan pek çok kelimeler de mevcuttur. Rıı keyfiyet Meclisin işi olamaz. Çok rica ederim bunu Meclisten uzaklaştıralım, bunu *.anrıann bırakmalıyız, Böylece bu fıkranın yorumuna mahal olmadığı fik rlne ben de IştlrAk ediyorum.,, (Sağlan ve soldan alkışlar».
Takrir sahihi Mükerrem Sarol da yaptığı uzun bir konuşmada, totaliter l)ir zihniyetle Türk dilinin anlaşılmaz bir lisan haline getirildiğini, bizzat Anayasa içinde kimsenin anlıynmıya-cağı kelimelere tesadüf edilmekte olduğunu ileri sürdü. CHP, Hatay Milletvekili Haşan Reşit Tankut ise öz-fürkçe kelimelerin uydurularak değil, mütehassıslar tarafından ilmi araştır malar sonucunda meydana getirildiğini ifade eyledi ve bu meselenin bir tefsiri icap etUrmlyeceğl fikrine iştirak etti.
Neticede Seyhan Milletvekili Reşat Guçiünün Anayasanın 104 üncü maddesine göre ikinci maddenin tefsirine gidilcmiyoceğinl bildiren takriri oya konuldu ve takrir ekseriyetle kabul cdildL
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar. yarın tzmirderı donanma ile şehrimize gelmiş olacaktır. Cumhurbaşkanı olduktan sonra, Celâl Bayarın şehrimize ilk gelişi münasebetiyle Demokrat Parti tarafından yapılan hazırlıklar ve karşılama programı hakkında partinin İstanbul Bölge Müfettişi Hüsnü Yaman kendisiyle görüşen bir arkadaşımızın suallerine cevaben demiştir kİ:
”— Gazetelerde ^yazıldığı gibi Cumhurbaşkanı, cumartesi günü filo İle birlikte tstanbula gelecektir. Kendilerinin resmi protokol İcaplarına göre karşılanacağını sanmaktayım. Şehrimizde bir gün kendi evlerinde kalmaları muhtemeldir. Müteakiben bir müddet Yalovada oturacaklarını sanıyorum. Yine protokol icabı olarak vilâyette bir kabul resmi yapılacaktır.
Bayar, tsfanbulda bulunduğu sırada ya gemide veya vilâyette gazetecilerle görüşecektir. Cumhurbaşkanının karşılanması hususunda teşkilât ve vatandaşlar tamamen husus! mahiyette diledikleri şekilde karşılama töreni yapabilirler.”
Diğer taraftan şehrimizdeki bütün küçük motörler cumartesi günü sabahtan öğleye kadar parti teşkilâtı ve vatandaşlar taralından tutulmuştur. Bazı parti merkezlerinin Denizyollarından da vapur kiralamaları ihtimal dahilindedir, trili ufaklı binlerce motor, Cumhurbaşkanını Haydarpaşa ile Yenikapı arasında karşılayacaklardır.
Üçüncü celse
Ankara, 12 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — B. M. M. nin saat 18 de başla>’an üçüncü celsesi şiddetli gürültüler arasında cereyan etti. Gürültülere vesile veren bazı milletvekillerinin tutanaklarının görüşülmesi oldu.
D. P. den Tunceli milletvekilliğine seçilen Hıdır Aydın ile yine D. P. den Denizli Milletvekilliğine seçilen Eyüp Şahinin tutanaklarına vaki itirazları komisyon raporunda ekseriyetle reddettiğini ve bu tutanakların tahkiki gerektiğini bildirdi.
Bu iki milletvekilinin tutanakları ü-zerlnde hiç bir konuşma yapılmadı ve komisyonun lehlerine olan raporu tasvip edilerek Meclis tarafından tasdik edildi.
Ordu milletvekillerinin tutanaklarına vâki itirazlar hakkında komisyon raporu ekseriyetle bu milletvekilleri lehine olduğu halde söz alan Ordu Milletvekili Fevzi Boztepe eski Ordu Valisi Salih Kılıcın Halk Partililer İçin çalıştığını ve baskı yaptığını söyledi. Ordu İdare âmirleri hakkında çok şiddetli itham ve isnatlarda bulunarak Ordu D. P. milletvekilleri için tahkikata lüzum olmadığını, yalnız C. H. P. milletvekilleri için tahkikat açılmasını istedi. Fevzi Boztepenin idare âmirleri bakkındakl ağır ifadesi C. H. P. İlleri sinirlendirdi. Bunun üzerine C. H. P. sıraları vuruldu ve: “Ayıp, utan” sesleri yükseldi.
Sözlerine devam eden Boztepe Halk Partililere hitaben "Yaptığınızdan vaz geçtiğiniz zaman sizi affedeceğim” tarzında bir lâf sarfettL Bu lâf gergin olan havayı bir kat daha elektriklendirdi. Bu sırada C. H. P. milletvekillerinin: ”Bu yol. kötüdür” dedikleri işitildi. Boztepe buna da cevap makamında “Kötü olan senin suratındır’’ dedi.
D.P milletvekillerinden Kemal Balta İse “Şimdiye kadar bizden olanları aynen tAtblk ettiniz, tş C. H. P. ye gelince itirazlarınız yükseldi” mealinde söze başlar başlamaz D. P. İller hAtibi susturmak istediler ve sıra kapaklarını yumrukladılar. Bu bava içerisinde konuşmağa devam eden Rize D. P. milletvekili Kemal Balta: “Ben hakikati söylemekten kat’lyven şaşmam. Kimsenin kızmağa hakkı yoktur. Ben fikir ve kanaatimi, ipe götürmeler yine söylerim. Siz de reylerinizi istediğiniz gibi kullnmrsınız. Ben fikrimi töylüyorum o kadar” dedi.
Kemal Baltanın bu konuşması D.P lilerden Hüseyin Balık ve Emrullah Nutku gibi müfrit partili tanınanları fazlaslyle sinirlendirdi ve hatibin konuşmasına aık sık müdahalelerde bulundular.
Kemal Balta bütün Ordu milletvekilleri tutanaklarının tahkik edilmesi lâzım geldiğini bildirerek kürsüden indi ve dışarıya çıkmak istedi. Bu sırada bazı D. P. İller “Kaçma, kaçma., diye bağırınca tekrar salona donen Balta “Niye kaçayım” diye bağırdı.
Muammer Alnkant., Baltanın sözlerini tavzih etmesini İstedi, Kürsüye gelen Balta, bu hususta tefrik yapılmasını doğru bulmadığını söyledi.
Söz alan Emrullah Nutku. Kemal Baltanın sözlerine cevap vermek istediğini bildirince D. P İller gürültü vaptılnr ve hatibi dinlemediler.
Salamon Adato da tefrik yapılmaması lâzım geldiğini söyledi.
C. H. P. den Hamdl Orhon. tutanaklar hakkında komisyonda yapılan müzakerelerin ve hazırlanan raporun hukuki bir İzahını yaptı ve tefrik a-leyhlndr bulundu. Fakat, sinirli bava bir türlü yatışmıyordu. Komisyon Başkanı Kemal Özçoban rapor aleyhinde bulunduğundan lehte olan raporun müdafaasını yapacak sözcü arandı, ^özcü Meclîste olmadığından müzake-nln başka bir güne bırakılmasına karar verildi.
Bundan sonra Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu hakkındaki kanunun bir maddesinin kaldırılması hakkın-dakl tasarının müstaceliyetle görüşülmesine başlandı. Ahmet Hamdl Başar müstaceliyetle kanun çıkarmanın a-teyhlnde bulundu, fakat teklifi reddedildi.
Bu maddenin kaldırılması ile İşletmeler Bakanlığı emrinde bulunan fabrika işçilerinin murakabesi Çalışma Baknalığına devredilmiş oldu.
Meclis yarın saat 10 de toplanacaktır.
îzmlrds hazırlık
İzmir, 12 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bir gelin gibi süslenen İzmir şohri büyük misafirlerini karşılamağa hazırlanmış bulunuyor. Cumhurbaşkanı ile Başbakanın, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlarının ve Genelkurmay Başkanının îzmlrde bu kadar hararetle karşılanması yalnız D.P. iktidarına balkın beslemekte olduğu sevgiden İleri gelmiyor, aynı zamanda gayet başarılı bir deniz ve ha-va tatbikatı yapmı* olan asil ordumuzun geçirdiği parlak imtihandan tam bir şeref notu alması ve yeni hükümetin ordumuza en büyük ehemmiyeti vermiş bulunması da bu karşılanmada büyük rol oynuyor.
D.P. de bir komite bütün gün karşılama programını hazırlamakla va* kit geçirmiştir. Cumhurbaşkanı Vilâyetten sonra Komutanlığı ve Belediyeyi de ziyArette bulunacaktır. İzmir Belediyesi ve Komutanlık Cumhurbaşkanı şerefine ziyafetler vereceklerdir. Ancak bu ziyafetlerin şaşaalı ve masraflı olmamasına Hükümet ihtimam göstermlştJr. Bayar ve Başbakan ordunun yemeğinde askere verilen yemekten fazla bir şey bulmıya-caklardır.
Bayarın Ege Denizinde yapacağı seyahate bir İngiliz muhribinin refakat etmesine büyük mâna verilmektedir. Bu, Türk-lngi1iz askerî ittifakının bir tezahürü, ve tabiî bir neticesi olarak görülmektedir. Amerikalılar, deniz varlığımıza maddi yardımda bulundukları gibi . tngilızler de müşterek tatbikat yaparak mânevi yardımda bulunmaktadırlar.
İzmir, 12 (A.A.) — Cumhurbaşkanımızın ziyaretini İzmirliler büyük bir sevinç heyecanlyle beklemektedir. Diğer taraftan yapılacak resmî törenler de hemen hemen tesbıt edilmiş bulunmaktadır. Cumhurbaşkanımız saat onda uçak meydanına varacaklar ve karşılama töreninden sonra saat 10.30 da Vilâyet Konağında bir kabul resmi yapılacaktır.
öğleyin Kültür Parktaki Ada Gazinosunda Vilâyet ve akşam Tüccar Kulübünde Belediye tarafından birer ziyafet verilecektir.
14 temmuz cuma günü Orduevinde verilecek öğle yemeğini müteakip Cumhurbaşkanı naat 14 te deniz yo-liyle îstanbula hareket edecektir.
Mf^hur falcıya inanırsak:
3 üncü dünya harbi bu eylülde başlayıp 11 ay sonra bitecek
Harp. 1951 yılbaşına kadar Rusyanın lehine cereyan edecek, fakat sonunda Amerikanın zaferiyle bitecek
Rangun 12 A.A. (AFPi — Birmanya!) tanınmış müneccim Uohnthin dün basma verdiği beyanatta. üçüncü dünya harbi nin eylülde başlayıp 3 ağustos 1951 de Birleşik Amerikanın zaferiyle nihayet bulacağını söylemiştir.
Harbin babında, muhtemelen 21.1-1951 tarihine kadar harp Rusya lehinde cereyan edecektir.
Aynı müneccim geçen sene verdiği beyanatta 1950 de bir harp çıkacağını söylemişti.
davet edildi
Bu ay sonunda IstanbııLa sellp konferans verecek
Paris 12 A A. (AFP) — •'Acsde-mie Françaisc’’ ve Fransa - Türkiye Dostluk Birliği Teşrifat Komitesi üyesi Claude Farr^re, tstanbuldakl Türkiye - Fransa Dostluk Birliği tarafından Türkiyeye davet edilmiştir. Bu ayın sonunda hareket edecek olan Fransız muharriri Istanbuida bir konferans verecektir.
“Comedie Française,, ekimde Istanbula gelecek
Patİs 12 A A. IAFP) — “Comedie Française’’ sanatkârlarından müte şekkil bir trup ekim ayında Türki-yede bir turne yaparak repertuarına dahil bir kaç piyesi temsil edecektir. Bu turne. Dışişleri Bakanlığı Dış Münasebetler Dairesi Müdürlüğü tarafından tertip edilmiştir .
Amerikada radyo ile işleyen V2 tecrübeleri yapılıyor VVashington 12 A.A. (AFP) — V2 nin tadil edilmiş bir şekli olan radyo île idare edilir bir bombanın Flori-dada Cocoa hava alanında yakında tecrübe edileceği Savunma Bakanlığından bildirilmiştir. Bu yeni bombanın atış zaviyesi şimdiye kadar bu gibi denemelerde görülenlerden daha ufak olacaktır.
—.—------
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza iştirak İçin o-şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kum numaram a-labilecekAİniz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayı-mı.
l’eni İstanbul'un KITPONli
V - ____/
8avfa 4
V E N f İSTANBUL
1» Temmuı 19W
3
MEMLEKET
■ ■

ÎKÎ MACAR GİZLİ POLİSİ İFŞA EDİYOR
E S K I S E II I II
Kızıl Sahtekârlık Makinesi
Bir tarih ve menkıbe mahzeni...
3
Yazan : F. Ş. Yerse/
ESKİŞEHİR merkez kaza ve vllâ-yetinin diğer bir hususiyeti de. bu bölgenin uzak ve yakın tarihe ait olaylarla dolu, zengin bir hazine o-luşudur. Bir cemiyetin ve bir cemaatin bugünkü durumuna ve bugünkü mesut veya mağşuş letlkrarına tesir eden sebepleri araştırmak İçin, tarih sayfalarını çöyleco karıştırmak faydalıdır sanıyorum, İşte bu düşünce İledir ki. gittiğim her yerde, gördüğüm her hâdise, manzara ve şekli teablte yeltenirken, oralardaki tarihi sükûtu da çözmeğe uğraşacağım.
Altın ve toprak mâbudu diye a-nılan Firlkya Kıralı zamanında, Eskişehir, Diırlllom namı altında, dini bir İdare merkezi İdi. Mitolojik devirdeki (Solon) menkıbemi, yavlftnm bu üç köşeli engin çerçevesi içinde cereyan etti. Bizans yarı ruhanî ve yarı maddi, muhteşem saltanatını kurduğu zaman İse, Eskişehir bir Rum Tekfurunun mütevazı karargâhı idi. Bozüyük. İnönü ve Karacoşe-hlr nirengileri arasındaki kahraman Selçuk hükümdarı arslan, büyük haçlı ordusunu setle karşılayarak dikkatleri
şehir üstüne çekti. Daha sonra Ka-yıhanlılnrın gelişleri... Eğer Osmanlılık azametli bir saltanat İse, onun İlk tahtgâhı Eskişehir ve eğer Osmanlılık cihanşümul dini ve otorite İse, onun ilk mescidi de, ödltan Alâ-cddlnin yaptırdığı küçük camidir.
ovada, Kıhç-hama-Eski-
Şimdi Devlet Orman Fidanlığının tepesinden, tırnakları sökülmüş, gagası koparılmış İhtiyar ve mağrur bir kartalın şerefli hatıralarlyle baş aşajh bakan Karacaşehir kalesi, bir ucu Vlyahaya dayanan kudretli Türk İstilâsının İlk çıkış ve sıçrama basamağı def il de nedir T Şeyh Ede-ballnln tllşhur ve uhrevl kızının rüyasını, Karaosman, Esklşehlrln İtburnu (Uludere) köyünde görmüş ve devletle aşkı, ufukları sonsuz bir muhayyilenin fecrinde öpüştürmüş-tü. Aradan biraz zaman geçince, Osman, yavuz oğlu Orhanla beraber Bursa önlerinde at koşturuyor. Kılıç sallıyor. Bozüyük civarında başlayan savaş, Selçukîlerin sondan bir Önceki yiğit hükümdarı Alâeddin Keyhüsrev, artık yorulmuş ve şahane kılıcını Horacandan gelen bu Türkmen çocuğuna tevdi etmiştir. Osman kısa bir zamanda düşmanlarını yere serince, Alâeddin de. kendisinin bizzat bulunduğu gazaya İşaret olarak, Eskişehlre Sultanönü livası adını veriyor.
Aradan yıllar değil, asırlar geçl-



dadının ilk çıkış mihrakına ilticaya karar veriyor. Tarihin bir ucunda, alev yeleli, yağız atına binmiş, mesafeler! yıldırım hızı ilo aşrın Knra-osman.. Tarihin öteki ucunda, ordusunu kendi mukadderatına torkede-rek gerilere kaçan, ihtiyar, korkak vs kudretsiz bir sultan,.. Yani onun torunu I..
Lanla ve Hanna Sulner
s
lllllllllllllllll ANLATAN ||||||||||||||||'
M».rOTb »...M Trib». bu ııııııııııııııııııı çeviren ııııııııııııııııı eserin TÜrklyede neşir hakkını YENÎ İSTANBUL* vermiştir.
Behçef Cemal
Demirperde gerisinden hürriyete çıkabilmek için, yardım görmek, para vermek, çok dostu olmak lâzımdır.
— ö
EakllOhlrdnkl fabrikalardan birinin gece görünüşü
da. Sultan Reşat, Türk erleri. Ça-nakkalede Rol gibi kan dökerken, taç ile tahtını korumak endişesiyle, eo-
yor. Şehsuvar hakanların, harem dairelerinde pısrıklaştığı, Osman oğullarının tereddiye uğradığı bir zarnan-
İtalyan ordusunun en seçme birliklerini teşkil eden Bersagllerlier hususî bir talim ve terbiyeye tâbi tutulurlar. Resimde bir Bcısaglicrinln gösterisini görüyorsunuz
Bugün hükümet konağı meydanında müminlere socdegâh olan Reşadiye camii, bu hacaleti ve ilticanın ruhanî bir şahididir. Fakat, tarih bir tekerrür olduğuna göre Esklşehlrl bir avdet menzili saymağa da imkân yoktur. Burası, İleride, yeni bir hamlenin Ergenekonu olacaktır. Netekim, Ali Fuat Cebosoy, Arkasına taktığı kırk kadar serdengeçti İle, Kanlıpı-nar tepelerinde bir göstorlş yaparak 1918 İn şımarık İstilâcılarını bu şehirden kaçırıyor, Arkasından da aynı şehirde Garp Cephesi Komutanlığı kunıhıyor. înöntl zaferini kazanan Kemal İradesi burada tecelli ettiği gibi Bakaryaya giden kanlı şehrah de buradan geçmiştir. Atatürk, Çerkeş Etheml, Esklşehlrdekl Alman mektebinin, duvarlarında hamamböcekleri gezen bir odasında tepeledi. Gündüzbey tepelerinden İleri fırlayan Tanrısal şehitlerin nurdan kanatlarını Eskişehir kızları iman gergeflerinde Ördüler. Demokratik hüviyetine otokratik bir hüviyet karıştıran, İttihatçılara karşı meşhur Hacı Veli, bayrağını Esklşehirde kaldırdı. 1946 deki seçimlerin neticesi de başka... istiklâl ve Hürriyet kahramanlarına bol bol tazminat vermesini cok İyi bilen Eskişehir, çektiği mihnet, gösterdiği cesaret ve harcadığı emeğin bedolinl İstemekten de geri kalmamıştır. Bu cevval, hareketli, zinde ruhdur kİ, kısa bir «amanda Eskişehir! göz kamaştırıcı bir İnkişafa mazhar etti. Şimdi burası, büyük bir tarih mahzeni olduğu kadar da geniş ekonomi, endüstri, ziraat ve tiracet merkezidir. Endüstrinin yerleştiği, ekonominin müessir bir kudret mertebesine yükseldiği her memlekette İse, yeni sosyal dâvaların, yeni medeni zaruret ve ihtiyaçların başgös-termesl gayet tabiîdir. Biz, Kıral Mldasın Dorlllomundan kalkarak, â-heste adımlarla, genç Türk Cumhuriyetinin yeniden inşa ettiği bir şehre geldik. Dün, İçli bir tahassür ve ibretle tarih sayfalarını çevirmiştik. Bugün de, gözlerimizi, muhtelif fabrikalardan tüten dumanlara dike dike, tezgâhı, lojmanı, şantiye ve santralleri gezecek ve okuyucuları tatmine çalışacağız.
SON
PERDE
Kardinali yere vu-oynamaktır. Komik
Öğrenmek ihtiyarında olduğumuz berşey
Hicrî 19 5 0 Rumî
Kzn. Temmuz HAZ |
23 13 30
1369 Perşembe 1366
VAKİT VASATİ EZANI
Güneş 5.38 8.56
Öğle 13.20 v»
lldndl 17.19 8.37
Akşam 20.41 12.00
Valsı 22.39 1.58‘
tmeâk 3.2G 6.45

IS 1 b I E MALAR
1 — Kaplan
2 — ÜÇ Ah-
Seven Kalb* Aslan (renk-
Sokak
2 — Sayılı Knhra-
Vatan Fedaileri 2 — Diyarı.
BEYUOLII CİHETİ
AKIN 1 — Kadın Kalbi. 2 -Kızıl Slltıhşör. 3 — Kızıl Çete.
ALKAZAIl (42562) Kadın (25 kısım), bap Çavuşlar. AR (44394) 1 —
ler. 2 — Yılmayan II)
ATLAS (408351 1 — LuiU Belle 2 — Öldüren Kapı.
BEŞİKTAŞ B. 1 — Pranga Kaçağı. 2 — üç Kahraman SilAh şor.
ELIIAMRA • (43595» 1
Kızı Kity. manlar. İNCİ 1 — Cehennem
i FEK (44289) 1 — Kahraman I
Kılavuz. 2 — Cani Kaçıyor . LALE (13595) 1 — Mftf’lûp E-dllmçyenhT. 2 — Uçan Devler. MELEK (41868) 1 — Tatlı Mira», 2 — Sarı Menekşeler. SARAT (41656) 1 — istikbal
Fedaileri. 2 — Ikl Açıkgöz ' Tahsildar.
SUATFARK (83143) 1 — Huy Elaa Kanlı Haydut. 2 — Sihirli Ses. 3 — Üç Kahraman Silahşor.
SÜMER «28») l - şimal Kanunu. 2 — Kanlı Bumo,
ŞARK (40380) 1 — Filipin Aslanı 2 — Korkuşuz Reis (türk-1 çe).
ŞIK 1 — ölüm Islıfn, 2 — İlci Cingöz Hollyu’ood da.
TAKSÎM (43101) 1 — Yılanlı
Mabude. 2 — Uyumayan Adam. TAN 1 — Marsilya Geçidi 2 — Zafer Ordusu. 3 — Varyete Güzelleri.
ÜNAL (49306) 1 — Savrulan Kılıçlar. 2 — ölüm Seferi.
ÜNAL YAZLIK 1 — Şerbetçi Güzeli. 2 — İki Cingöz Harem do.
yENİ 1 — Kılıçların Gölgelinde. 2 — Kahraman Kılavuz. 3 — Ikl Cingöz Haremde.
YILDIZ (42847) 1 — KorkURüz LomIo, 2 — Kaptan Kld.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Tarza-nın Zn(erl, 2 — İntikam Kurşunu *
AZAK (23542) 1 — Emlrln Kızı LcyjA, 2 — Tulumbacılar.
ÇEMBERLİ TAŞ (22513) 1 -
Bedella. 2 — Gece Kulüpleri Kıralı, 3 — inci Korsanları. HALK 1 — Kaptan Mcfiato (25 kısım). 2 — Vahşî Ormanlar içinde.
İstanbul (22307) ı — Kara Mızrak. 2 — Sevimli Haydut. 3 — Sevimli Haydudun İntikamı.
KISMET (26654) 1 — Er Meydanı, 2 Kıvırcık Paşa.
MARMARA (23860) 1 - Vahşi Arzular, 2 — Tarznnın intikamı.
MİLLÎ (22962) 1 — İntikam Kurşunlan 2 — Tınlanın Znfe-rl. 3 — Aile Saadeti - Lnre) Hardl.
TURAN (22127) 1
Amerika. 2 — YeylAnın (tllrkçe).
YEM (Bakırköy 16-126) Dehşet Kulesi. 2 — Vazife banı.
kenderun. Adana, Ankaraian.
— 16.30 D.H.Y. (Türk) Dl>ar-ba.kır. Elâzığ, Sıvaş, Anknra-dnn. — 16.45 D.H.Y. (Türk) Bu-hkealrden. — 17.45 C.Y. (Kıb-n«» Nikösya, Anknrndan. — 18.05 DH.Y. (Türk) lzmlrden.
— 18.35 D.H Y, (Türk) Anka-
radnn, — 19.10 S.R. (İsviçre» Zürich. Cenevre, Atlnadan. — 20.20 P A A (Amerikan) Honğ-Kong. Bangkok, Kalklita. Del-hl. KarnŞİ, §tım»lnn. — 21.00
T.A.E. (Yunan) Alinndan. — 22.30 S. A. S, (îskandlnav) Stockholm, Kopenhag. Münlh-ten.
Rndvo ilo İngilizce. — 20.00 Piyano İle sololar (pl). — 20.15 Radyo GazetesL — 20.30 Serbest naat. — 20.36 Tamburla »az eserleri. — 20.50 Bağlama takımından oyun havaları. — 21 00 Konuşma. — 21.15 Dans orkestraları çalıyor (pil. — 21 15 Konuşma: Sağlık «aatL— Müzikseverin saati. — ve haberler, ve kapanış.
programlar.—
13.15 Dnıı-s
13.45 Şarkı ve
11.20 SerbcRl saat
l
J
r
4 /
9 f
D
f 2 3 4 f i / t f fo
YÜzbnşı Aşkı
1 -
Kur-
UÇAKLAR
Atina,
Ni». Londrava. — 8.30
(Türk) Burmaya. — 9.00
KADIKOY CÎHKTİ
HALK (60112) 1 — Korsanlar
Kıralı (renkli) 2 — Tarzan Ormanlar Perisi.
OPERA »60321) 1 — Işıklar Sönerken. 2 — üç Ahbab Çavuşlar Casus Peşinde.
SÜREYYA (60862) 1 — Asiler ülkofll (türkçe). 2 — ölüm Melodini.
GtDEI EK OLAN
8.30 B.E.A. (Ingiliz) Roma.
D.H.Y.
DHA* (Türk) Ankara, Kâyae-rl. Malatya, Elâzığ. Erzurtıma.
— 9 30 D.H.Y. (Türk) Anka:aya
— 10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kıbrıs, Bey rufa. — 10.15
D.H.Y. (Türk) Izmlrc. — 10 30 D.H Y. (Türk) Ankara, Adana, ÎRkcnderuna. — 11.30 C-G.D'.T. Beyrut, Kah »reye. — 14.45 D. H.Y. (Türk) Ankara ya. — *6.00 D.H.Y (Türk) îzmlre. — 21.35 P A A. (Amerikan! Münih, Londra, Gnnder, Boston. New-Yor-
22.30 S.A.S. (İskandi-
nav) Lyddn’ya.
ANKARA
ka.
ANKARA (23432) 1 — Şnrlo
Diktatör. 2 î- Hayalet Gemisi. BÜYÜK: (15031) 1 - Ömre Bedel Kadın. 2 — Müthiş Takip. ( EÖEC Î: (13846) 1 — Sayılı kahramanlar. 2 — Maceralar Kıralı.
PARK: (11131) 1 — Zehirli şüphe, 2 — Yalan.
SUS: (14071) Satılık Kadın.
St M ER: (14072) 1 — Yol Şar-klcılan, 2 — Üstün Irk.
ULUS:
Kalhler. 2 — Deniz yıldızlan, YENİ: (14040) 1 — Rüyadan
Sonra. 2 — Bitmemiş Dans.
GELECEK OLAN VAPURLAR
8 00 Ordu, Karadenlzden. — 13.20 Sus, Mudanyadan. — 19.50 Marakaz, Mudanyadnn.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Ma ra kaz. Mudanyaya.— 14.00 Ege, Karadenizc.
(22291) 1 — Birleşen
tZMİR
ELIIAMRA 1 — öldüren Buse.
Süveyş Fedaileri 3 — Deniz Yıldızları.
LALE 1 — Zehir Kaçakçıları.
2 — Macera Adası. 3 — Sil Ahlar Konuşuyor.
TAYYARE 1 — İhanet Fırtınası. 2 — Semalar Perisi. 3 — Vatan Mücadelesi.
TAN 1 — Zehir Kaçakçıları.
2 — Macera Adam. 3 — Silahlar Konuşuyor.
YENİ SİNEMA 1 — Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zaronurı işareti.
MELEK Lüküa Hayat.
UÇAK - TREN . VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.45 D.H.Y. (Türk) Buraadan.l
— 9.50 D.H.Y. (Türk.) tamirden. — 1415 D.H.Y, (Türk) Gaziantep. Adana, Konya, Afyondun. - 15.35 D.H.Y. (Türk) la-
GELECEK OLAN TRENLER
6 45 Somplon (Avrupa). — fi.30 Ankara (Ekspres). — 9 15 An-icara (Yataklı).
GİDECEK OLAN TRENLER
10.10 Adana ya. — 18.10 Ankara (Ekspres). — 20.30 Ankara (Yataklı).

T
— 7 45 Haberler. —
eaerleri (pl). — 8.15 (pl). — 8.25 Günün
ANKARA:
7.28 Açılış ve program. —
7.30 M.S. Ayan. — 7.31 Marşlar (pb, 8.00 Saz
Tangolar
programı vn hava raporu. —
8.30 Hafif müzik (pl). — Ö.ıM) Kapanış.
12.28 Açılış ve program. —
12.30 M.S.Ayan — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Salon orkestrası (pl). — 13.30 öğle Gazeloal. — 13.45 Salon orkcstraaınnın devamı (pl). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve prögram. — 18 00 M.S.Ayan. — 18.00 ince saz (Rnst faali) — 18.45 Sinema orguyla melodiler (pl). — 19.00 M. S. A varı vo haberler. — 19.15 Geçmişte Bugün. — 19.20 Yurtlan Besler, — 19.15
22.00
22.16 M S. Ayarı
— 23.00 Program İSTANBUL:
12.57 Açılış ve 13.00 Haberler. -müziği ıpb tllrkülor. —
— 14.30 Şarkı ve lürkülor (pl)
— 11.50 Bennv Goodman orkestrasından (lnn» müziği (pl), -16.00 Programlar ve kâpaniş.
17.57 Açılış vö programlar. -18.00 Caz müziği (pl). — 18.30 Operalardan aryalar. — 18.4a
Neyle «az enerleri. — 19.00 Haberler. — 10.15 (»tanhııl haberleri. — 10.20 Sololar. — 19.35 Piyano ile caz parçaları (pl)
— 19 15 Şarkı ve türküler. —
20.15 Fuccinl operalarından lantazller (pl). — 20.30 Gelir
Vergisi izahları, — 20 45 Klng Colv Trio sundan caz müziği (pl). — 21 00 Küçük orkestradan melodiler, — 21.20 Fasıı heyeti konHcrl — 22.00 Konçerto (pl). — 22 40 Ara mUzlftl (pl). — 22 45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pl). — 23.3u
Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
LONDRA:
7.4U John Rcynders ve orkestrası. — 8.00 ArtiBtlcrle bir saat. — 9.30 Küçük orkestradan melodiler. — 10.30 Hafif orkos-tra konseri. — 12.30 BBC senfoni orkestram konseri. — 13,30 Chnrlie Kunz piyanosu.— 15 15 Hafif müzik, — 17.45 Dans müziği. — 21.30 Operalardan
parçalar, — 23.45 Hafif müzik.
— 21.00 Dinleyici istekleri.
Soldun SıığA:
1 — Hazır ayakkabı İşleriyle meşgul. 2 — Spor müHnbn-kaaındnh çıkarılma; Bir renk 3 — Sonuna T harfi gölirae çirkinlik olur; Ankaramn eski g A kinleri, 4 — Rumca, gel; Mukavele imza eden. 5 — Tersi tembellik. 6 — Çabuk (Yeni terim); SııhıJc (Eski terimi. 7 — Bl tadat; Bir balıkçı kayığı cinsi. 8 —» Uguşlurnıa
Tersi değer kelimesinin kısaltılmışının kalını. 9 — Parıltı; Muallâk. 10 — Vâsıl olamama.
Yukarıdan 119116*1:
1 — Para mahfazası lebalep ilki kelime). 2 — Tersi erkek çocuk dadısı; son harpte Blriyazide İtalyanlarla muvaffak bir çarpışma yapmış olun İngiliz mareşali. 3 — Koruma; Bir edat. 4 — Tersi bir oyun; Hır çıkar, fi — Torplto ve muhriplerden müteşekkil ince donanma. 6 — Tersi genişliği; Tersi çocuk yemeği. 7 — Eklet; îyl dört ayaklı bir nesne (İlci kelime)* 8 — Bir pamuk cinsi; Torsl soru eki. 9 — Fenerli bir oyuncu; Tersi yüzümüzün düzlük yeri. 10 — Çift ciheti.
Kfıaım Güney Ranlm Yeni
EMİNÖNÜ: Mehmet
(Eminönü) — Hikmet (KÜçÜkpazar) — Sırrı (Alemdar) — Haydar (Lâleli).
BEYOĞLU: Beyoğlu (Merkez) — İstiklâl (Merkez) — Merkez (Galata) — Halk (Şişli) — Hu«-köy — Merkez (Kauımpaşa). FATİH: İbrahim Balmumcu
(Şehzadebaşı) — Snrım (Aksaray). — Yedlkulo (Samatya) — Nüzhet Onat (Şehremini) — Gündoğdu (Karugümrük) — GÜlscrcn Sipahloğbı (Fener). EYÜP: Eyüpsultan.
BEStKTAŞ: Vidln — Yeni (Or-taköy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek),
KADIKÖY: SöğÜtlÜçeşme —
Kızıltoprak — Gdztepo — Bostancı,
ÜSKÜDAR: ittihat.
HEYBEI.I A DA : Heybelinde. BfVÎ'KADA: Merkez.
İZMİR: Sağlık (Aleancak) — AH Huyreddlrı (Basmahane) — lklçeşınellk (Egrefpaga) — Ka-
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
Soldan «1116»:
1 — îtiyadl »uç. 2 — Makale; A1A. 3 — Emare; Edep, 4— Lazıme; Bmn. 5 — Al; Çatal. 6 — Karnen. 7 — Isı; Kadim. 8 — Zalim; Rica. 9 — Alışa-mn mıı. 10 — Kara kedi,
Yukarıdan ayn&ı:
1 — Yazı kaloml. 2 — Tam al; Sal. 3 — İkaz; Kılık. 4 — Yarıla; îşae. 5 — Alom; Mar. 6 — Do; Keçe; Na. 7 — Anarak. 8 — Sadet; Doma. 9 — U-lerna; icat. 10 — Ç&palnma.
Bevogiu 44644 Kadıköy 60872
ÎHtnnbul 24222 Üsküdar 60915
Ankara 00, İzmir 2222 Karşıyaka 15055
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
rantlna (Yalılar) (Kcmoraltı).
ANKA l( A: Derman — UİU8.
4499*
60536
91
2251
Sıhhat
Sağlık
— Maksatları, rup, son sahneyi nlfltlor iktidarı ele alarak muhalefeti tamamen ortadan kaldırmak azmindedir. Temizlemeler, ortadan kaldırmalar başlıyacak ve buraları cehenneme dönecek. Ben sıvışacağımı
BlyatJSi ve vesikalar llzerinde İhtisasımızdan dolayı, bu meseleye zorla kanştınlacnğımızdan bahsediyor ve bizi İkaz ediyordu. Bazı vesikaların teşhisi İçin İsmimiz ve Fischof Lâboratuvarı mevzuu bahsedilmiş, lvan diyordu ki:
— isteklerini reddedebileceğinizi hatırınızdan bile geçirmeyin, işbirliği yapmazsanız sizi öldürürler. Buna mukabil, boyun eğerseniz istikbaliniz ne olacak? Partiye mensup değilsiniz. MVD, bütün polis teşkilâtını ele geçirirse, haliniz nicedir?
Kaç zamandır, o kadar endişe i-çlndeydik ki, kaçmıya karar vermek İçin fazla düşünmiye lüzum kalmadı. Belki yakalanır ve kurşuna dizilirdik. Fakat kalırsak, ergeç başımız derde girecekti. Hanna, meslekî şerefiyle oynanılmaflinı istemiyordu istediği tek şey, mesleğini serbestçe icra ederek politikaya karışmamaktı Halbuki Macaristan kızıllaştırılacak olursa, buna. İmkân kalnııyacaktı.
Birbirimize yerdim etmeyi va-dettlk. lvan bizden İki hafta 6Wsl kaçarak Brezilyaya sığınabildi.
Fakat demirperde gerisinden hürriyete çıkmak, sanıldığı kadar basit değildir. Muvaffak olabilmek için plân yapmak, çalışmak, dost sahibi olmak, içerden ve dışardan yardım görmek, para vermek, beklemek ve nihayet talihli olmak lâzımdır. Hayatımız Macarlstanda geçmişti. LA-boratuvarımtz buradaydı. Nereye gidip, nasıl*yaşayacaktık? Bizimle beraber oturan Hanna'nın annesi ne olacaktı? Eğer onu burada bırakıp kaçacak olursak, Gizil Polis onu hemen yakalayıp başkalarına ibreti müessire olmak Üzere hapsedecekti.
1 numaralı fotoğraf. Kardinal Mhlgzenty.
ana merdivenden çıkarak, koridordan geçip lâhoratuvarıma giriyordum. LA-boratuvarin dalma kilitli duran çifte kapısı vardı. Kapının üzerindeki ışıklı levhada “girilmez,, kelimesi yanıyorsa, İçerde mahrem işler üzerinde çalışıldığı anlaşılırdı. O zaman, ışıklı yazı sönünceye kadar dışarda bekler ve sonra da anahtarımla kapıyı açarak İçeri girerdim. Kendi ufak 1Aboratüvarıma gitmek İçin büyük salondan geçmeye mecburdum. Benim kapımın üzerinde de ışıklı tablo vardı. Mahrem şeyler konuşmak İstediğimiz zaman, dışarıdaki “Girilemez" levhasını yakar ve arkadaşımla son haberleri alır verirdik.
KAÇMIYA HAZIRLIK
İlk İşimiz, lAboratuvardaki bütün koleksiyonları mikrofilme almak oldu. LA borata varımızda, Hanna’nır. babası zamanında toplanmıya başlanmış 50 yıllık bir Kriminoloji Müzesi mevcuttu. Bütün bu vesikaları mikrofilme çektim. Dosyalarımızda her çeşit siyasî vesika vardı. Hem bunları, hem de bundan sonra bize ve emrimizdeki polis lAboratuvarına tevdi edilen siyasi vesikaları hep filme aldım. Bunda herhangi bir tehlike yoktu, çünkü fotoğraf almak zaten mesaimize dahildi. Harice kaçarken, yalnız yeni lâboratuvara. polise ve kriminolojik konferanslara lüzumlu malzemeyi değil, Rusların, polis ve mahkemeleri tedricen ele geçirirken, Macanstanda neler döndüğünü ispat eden delilleri de beraber götürmek istiyordum. Ekim ayı başlarında, büyük apartmanımızı bırakarak Honved sokağında, Savunma Bakanlığı ve Adalet Sarayı karşısında apartmanın beşinci katındaki ufak daireye taşındık. Bu suretle eşyamızı satarken şüphe uyandırmadığımız gibi iş yerimize daha yakın bulunmak gibi bir bahaneyi de İleri sürebilirdik. Ben 1947 den beri mahkemelerde mütehassıs çsltşıyordum. BÜVÜn mütehassıslarla birlikte vazifeme nihayet verilince, yeniden el-yazısı mütehassısı olarak tâyinimi istida ettim ve İsteğim kabul edilerek 25 ekim 1948 tarihinde Kriminoloji Enstitüsü Müdürü Binbaşı seph Horvath ile iş mukavelemi zaladım
Bundan sonra, kendimizi biraz
ha emniyette hissettik. Nadar Sokağındaki, Cinai Polis Kimyevî bana da ufak bir lâboratuvar tahsis
edilmişti. Tekrar polis hizmetine girdiğim İçin, yeni apartmanımız, araştırmalara karşı oldukça masundu.
Polis tcşkllAtında, kendilerine yaptığım yardımlar mukabilinde, bana haber yetiştiren dostlarım vardı. Her gün, polis

hu-hâ-
Ba-
MUHALEFET YOK EDİLECEKTİR
Hâdiselerin InkişA’ı süratlendi. A-lınan haberler birbirini tekzip ediyor ve hangisine inanmak lâzım geldiği anlaşılamıyordu. Fakat, zamanla, hepsi bir kapıva çıkmaya başladı. Macar polltbürosu toplanmış ve komünist. partisine muhalif olan bütün siyasi partileri yoketmeye karar vermişti. Fakat bunun sureti icrası susunda partinin şefleri arasında lâ ihtilâf vardı.
Dönen rivayetlere göre, tçlşlerl
kanı Laszlo Ra.ik, Moskovanın tavsiye ettiği resmi mahkeme usulüne muhalefet ve bir “Sen Bartclmi., üzerinde ısrar ediyormuş. Moskova buna, sırf Rajk’ın kuvvetli bir milliyetçi olması ve müstakbel bir Tito sayılması yüzünden izicı vermemiş. Zaten bir sene sonra da Rajk asılmıştı. Mosko-vanın, malıkeme yoluna sapmasındaki diğer bir sebep de. demirperde gerisi ile Katolik kilisesi arasındaki mücadele İçin Macaristanm sahne o-larak intihap edilmiş olmasıdır. Bu politika, Vatlkanla “Amerikan em-peryallzmi“nl birbirlerine bağlıyarak
HİKAYE
Jo-im-
da-
Merkezindeki lâboratuvann ötesinde.
umumi merkezine gidiyor.
Fischof
elyazısı makinesi
seçme
1
2
S
4
5
Fotoğraf kutunu Çizgi çizmek İçin Ayar sürgüleri Çift camlı evrak retle kutunu
cam satıh
gözü
Macaristan, Rusya ve komünizm â-leyhlne müteveccih geniş bir hareketin mevcudiyetini ortaya çıkaracak gürültülü bir propaganda mahkemesi, ns lüzum göstermokte idi,
Bütün bu hâdiseler arasında benim vaziyetim, birdenbire muğlâk ve tehlikeli bir hal aldı. Polise mensup olmak itibariyle dosyaları gözden geçirmiş ve çok kimselerin tevkif edilerek, iç Savunma Bakanlığının, komünizme bağlı “mütehassısı,, Bogda-novlç’in temin ettiği ve sahte olduklarını açıkça gördüğüm vesikalara müsteniden mahkûm edildiklerini tes-bit edebilmiştim. Bu tetkiklerimin neticesini ceza mahkemesi başkanı Martin Sarlos’a bildirince. Adalet Bakanlığı, en az on mahkûmu serbest bırakmıştı. Serbest bırakılan on kişinin altısı, General Pe-ter'ln cinai ve mahalli polisten ayn hareket eden siyasi polis teşkilâtı tarafından derhal yeniden tevkif edilmiş ve çalışma kampına sevko. hmmuşlardı. Kasım ayı içerisinde, bir sabah saat 11 e doğru bu haberi duyunca. büyük bir hata işlediğimi ve buna da tam, kendi kaçma hazırlıklarımızı yaptığımla sırada düştüğümü anladım.
Birden aklımın karıştığını hissederek şapkamı giydim, binanın Zichy sokağına açılan kapısından çıkarak, Nador ve Zlchy sokaklarının kavşağında bir gazete aldım ve Nador eo* kağındaki kahveye gittim, oturdum. Avusturyadakl müttefik ordular stoklarından kaçak olarak getirtilen viskiden benim de istihkakım olduğu İçin, akşamdan evvel İçmek âdetim olmadığı halde bir viskl-soda ısmarlayarak gazete okumak bahanesiyle düşünmeye daldım.
Fakat burası benim gibi bütün polis teşkilâtının da uğradığı bir kahve idi. Vakit henüz erken olduğu halde, her an teşkilâta mensup biri gelebilir ve beni, asabi düşün, çelere dalmış görünce, şüphelcneblllr-di. O günlerde jurnalcilik almış yürümüş ve herkes, herkesi, resmen aldığı emir üzerine tarassuda koyulmuştu. Hemen viskimi bitirerek, İki saat düşüne düşüne sokaklarda dolaştım. Nihayet bir karara vardım.
CÜRETLİ BİR HAREKET
Daireye dönünce, âmirim Albay VViHiam Garamvolgyl’ye danışıp mu-vaffakallnl aldıktan sonra, lâboratıı-varımdakl yazı makinesi ile mahkeme başkanına bir mektup yazdım. Bu mektubun bir kopyası da, İçişleri Bakanlığının İlgili daire Başkanı Joseph Veress'e gönderilecekti. Mektubumda, masum oldukları halde, yüzbaşı Boğ-danovits'in tasdik ettiği sahte vesikalara dayanılarak mahkûm edilen şahısları tekrar mevzuu bahis ettim ve Boğdanovits’in. salâhiyetini tecavüz ettiğini ileri sürdüm. Bu suretle siyasî kısmın, cinai kısma müdahale etmiş olduğunu tebarüz ettirerek, cinai şubenin, bu şerait altında vazife göremlyeceğinl, çünkü, vakalar hakkında hiç kimsenin malûmat sahibi olamadığım yazdım.
(Devamı var)
yavrusu ormandan Yavaş ya-yürürken
diye bir ses Çünkü bu
Allah addedilen baykuş
Yazan: James Thurber
EVVEL zaman İçinde yıldızsız gecelerde bir meşe dalının üstünde oturan bir baykuş vardı. Bir gece iki köstebek kimaeye görünmeden kaçmak istemişlerdi, vaş etrafa bakınarak birden, "Hey, siz!,, duyup durakladılar,
kör karanlık gecede onlan görmek imkânsızdı. Titreme titreye, korka korka. “Kim?,, diye sordular. Baykuş “Siz ikiniz!,, diye cevap verdi. Bunun üzerine iki köstebek yavrusu koşarak gerisin geriye ormana daldılar ve diğer mahlûkata baykuşun hayvanların en akıllısı ve en büyüğü olduğunu. çünkü karanlıkta gördüğünü ve her suale cevap verebildiğini söylediler. Bunun üzerine bakan kuşlardan biri, “Bu mesele, yi inceleriz,, dedi ve ertesi gece baykuşu yoklanııya gitti. Baykuşa “Kaç tane ayağımı size gösteriyorum?,, diye sordu. Baykuş da “Ikl” dedi. Kuş Bakan, (“Şöyle kİ,, tabirinin başka bir karşılığını BÖyliycbilir misiniz ?) deyince baykuş, (“Yani,, kelimesi) diye cevap verdi. Bakanın, “Bir âşık sevgilisini niçin arar?” sualini de baykuş, “Sevişmek İçin,, diye cevaplandırdı.
Kuş Bakan, bunun üzerine görüşmesinden tatmin olmuş
halde diğer mahlûkata koşarak raporunu bildirdi. Raporda Baykuşun hakikaten en büyük ve en akıllı hayvan olduğu, çünkü karanlıkta gördüğü ve sorulan her suale cevap verebildiği yazılı idi. Tilkinin biri rapor okunurken, “Gündüzün de görebilir mi, sanki?,, diye sordu. Hemen bir tarla faresi İle fino köpeği atılarak bir ağızdan. “Tabiî,, diye cevap verdiler. Hazır bulunan hayvanların hepsi tilkinin bu saçma sözüne katıla katıla güldüler. Ve oy bir-
bu bir
Çeviren: Gaser îser llğl İle karar verip tilki ve taraftarlarını orman haricine attılar. • Fikirlerinde ısrar ederlerse onlan toplama kamplarına tıkacaklarını söylemeyi de ihmal etmediler. Bu İş de bittikten sonra Baykuşa haber yollıyarAk liderleri olmasını teklif ettiler.
Baykuş ormana vardığı zaman Öğle vakti idi, yani, güneş kırgın ışıklarını saçmaktaydı. Baykuş gayet ağır ve yavaş adımların yürüyordu ve bu hal ona vakar veriyordu. Kocaman gözleri etrafına bön bön bakıyor ve bu mânâsız bakılar da onun şahsi ehemmiyetini arttırıyordu. Yaban tavuklarından biri. “Allaha benziyor!,, diye gıdakladı. Diğerleri de bu sesin tesirine kapılarak, “O Allahtır!,, diye bağnşmaya başladılar. Bu suretle o andan İtibaren bütün hayvanat Baykuşu takibe başladı. O ne yaparsa hemen taklit ediyorlardı. Gündüzün oraya buruya kazara çarparsa diğerleri de küttedek kafa göz demeden tosluyorlardı. Bir gün düz bir yolun tam ortasında Önde Baykuş, arkada diğerleri ilerlerken, atmacanın biri uzaktan bir kamyonun geldiğini gördü. Vaziyeti Kuş Hakan’a bildirdi. Kuş Bakan da Baykuşu haberdar etti. Bakan, “önümüzde tehlike var.», dedi. “Yani,, diye Baykuş sordu. Bakan, ne geldiğini söyledi ve “Korkmuyor musunuz?,, diye hayretle sordu. Baykuş gayet sakin, “Kim? Ben mİ?,, dedi, çünkü son süratle üzerlerine doğru gelen kamyonu görmüyordu. Bunun üzerine bütün hayvanat, “O Allahtır!,, diye huşu içinde haykırıştılar. Ve kamyon onlara çarptığı zaman hâlâ “O Allahtır!,, diye inliyorlardı. Bazı hayvanlar yalnız yaralanmıştı. Fakat, Baykuş da dahil, birçoklan kamyonun tekerlekleri arasında can verdi.

18 Tem mu s 1988
TENİ t S T AN Bü L
Sayfa 8
Mühim ihtiyaçlarımızdan
MEMLEKETİMİZ. ziraat memleketi olduğundan hububat ve bilhassa buğday zoriyatının bizde büyük bir ehemmiyeti vardır. Bııııdon başka, bizde ekmeğin çok yenilmeni ve hattâ gıdamızın esasını teşkil etmeni ayrı bir hususiyet gösterir.
Buğday. köylünün kendi vasıtalar İyi e veya ufak değirmenlerde öğütülmek suretiyle, ilk merhalede kendi İhtiyacım tatmin etmek I-çin olduğu kadar, kasaba ve şehirlere gönderDerek lüzumu halinde onlardan İhraç edilmesi İmkânı-n n elde edilmesi cihetinden de başka bir ehemmiyeti haizdir.
Bizde buğdayın ehemmiyeti bilhassa Meşrutiyetten sonra başlar. O vakte kudur dış ticaret 'muvazenesi diye bir şey düşünülmediği gibi, bütün Avnıpaya un İhraç eden Romanya ve Rusya gibi memleketler de herhangi bir un kıtlığına meydan vermiyorlardı. Birinci Dünya Savaşı ve onu takip eden senelerde ekmek ve un işlerinin ne kadar ınühiın ol-dıığu ortaya çıkmış ve memleketimizde pünün havadisleri içinde en mühim yeri almıştı. Birinci Dünya Savaşı zamanında bütün şehirlerde olduğu gibi bizde de ekmek darlığı çok fena bir hal almıştı ve cumhuriyetin kuruluşundan İtibaren bir taraftan çiftçiyi himaye etmek, diğer taraftan da şehir halkının ekmek dâvasını İyi bir neticeye bağlamak için bir çok teşebbüsler yapılmış ve elan yapılmaktadır. Devletçilik zihniyetimiz bit İşlerde dalına Ön safta geldiği İçindir kl. buğday ve hububat dâvamızı halletmek için İlk İş olarak büyük silolar kurulması düşünülmüş ve sonra hububat ofisleri tesis edilmiştir.
İsimlerinin bir türlü türkçcslni bulamadığımız bu gibi teşekküller mu-azzam teşkilâtla ortaya çıkmış ve neticede buğday ve hububat dâvamızı bir türlü halledomemlşlerdlr. Biz bir zamanlar, okuduğumuz bazı eserlerde fare, böcek daha bir çok haşere tın buğday ve hububuta her sene yaptığı zararın, büyük ve teçhizatı mükemmel olan melcketlorde hile milyonlara baliğ olduğunu görmüş ve korkmuştuk. Yüzde bir buçuk nispetinde olan bu zayiatın bazı memleketlerde yüzde yirmiye kadar çıktığını ayrıca bu eserlerde görmüştük. Memleketimizde bu hususa dair ciddi bir tetkik yapılıp yapılmadığı kati surette bilinmemektedir. Bizde buğday ve hububat zayiatı yalnız haşaratın musallat olmasından değil, bunların İyi muhafaza edilmemesinden ileri gelmektedir. Daha bir buçuk sene evvel Kanada’dan gelen buğdayların ne elim bir surette açıklarda bırakıldığı İstanbul ve Mersinlilerin fimıtmıvacağı bir vakadır, öyle tahmin ediyoruz kl. buğday ve hububatımızın muhafazası İçin büyük silolar yapmaktan ziyade, temiz ve havadar, basit depolarda saklanması maksada pek iyi kifayet edecek ve bizim seviyemize de uyacaktır. Biz bu işlerin birer İhtisas isi olduğunu gözönüne almalı ve oııa göre hareket etmeliyiz, İki sene evveline kadar ellerine aldıkları arpa ekmeğini nasıl yiyeceklerini düşünen Fransızlan, bugün beyaz francala yiyen ve aynı zamanda hububat İhraç eden bir millet olarak gördüğümüz zaman, bir ziraat memleketi olan yurdumuzda ekmek dâvasının ve hububat meselesinin mevcudiyetini görmekten mütevellit ısd irabımızı saklı-yamıyoruz.
Bllhasa büyük şehirlerde ekmek meselesi her gün görüşülen ve bir türlü İçinden çıkılamıyan bir dâva olmuştur. Ekmeğe nark koymak İşi bizde her zaman uzun uzadıya İncelenir gibi olur, ekmekçilerin araşır» şikâyetleri ortaya çıkur, ya ekmeğin
Yazan : Hablb Edib - Törehan
kalitesi (randımanı) değişir, yahut rutubet derecesi yeniden hesaplanır ve hep resmi makamların karar ve kontrolü altında bulunan bn mesele kararsızlık İçinde cereyan ettiği İçin hiç bir netice veremez, öyle zannediyoruz kl, Demirperde arkasında bulunan memleketlerden maada, harbin sıkıntılarına en çok maruz kalan memleketlerden hiç biri bile, blzlnı rlân İçinden çıkamadığımız ektnek müşkülâtının İçinde bulunmamaktadırlar.
Harpten evvel satılan ekmekle, bugünkü ekmek flatı arasında dört misil bir fiyat farkı olduğu ve kalitesinin bozukluğu gözönüne getirilecek olurca, bizim hu işi halledemediğiz ortaya çıkar. Halbuki memlekette buğday ve ekmek meselesi, çiftçiden, buğdayın geçen senekl flattan ahııınasiyle halledilebilecek *blr iş değildir. Biz, buğday ve hububatımızı zürradım alırken, o-nun kazanmış olmasını çok İsteriz. Fakat, hayat pahalı olduğu müddetçe, buğday ve hububata ne kadar fazla flat versek, gene onu tatmin etmek İmkânı yöktıır. Gaye, bir taraftan buğday müstahsilini tatmin etmek olmakla beraber, diğer taraftan buğday yetiştirmlyen yerler halkının ve bilhassa şehirlerin ucuz ve İyi ekmek tednrlkl İşini temindir. Fransa ve İtalya gibi ziraatı geniş olan memleketler ilk ekmek İhtiyaçlarım, A-merikadan getirdikleri buğday ve unla temin etmişlerdi. Biz. belki hu Işde çok geç kaldık. Fakat Öyle zannediyoruz kl, muhtelif giyim maddelerinin ve bilhassa nakliye tarifelerimizin ucuzlamadı ve ziraatimizin makineleştirilmedi suretiyle verimli olması, her halde İstihsali ucuzl&ştıra-raktır. Bu sebepten hububat dâvamızın gözönünde tutmak İstediğimiz en mühim noktacı, onmı devlet leştlrllmekten uzaklaştırılması ve maruz kaldığı engellerin kaldırılmasıdır. O vakit köyle şehrin ekmek işini de birleştirmek İmkânları hasıl olacaktır.
Dünya hububat vaziyeti
Washlngton, (Hususî) —. Gıda Mnddelgrl ve Tarım Birliğinin verdiği bir raporda bildirildiğine göre, u-fcun bir müddet için dünyanın hububat durumu çok tatmin edici bir mahiyettedir. İstihsal. istihlâkten daha fazladır. Birliğin buğday, arpa, yulaf, çavdar ve mısır hakkında neşrettiği raporda, kıtlık devirlerinin sona erdiği ve dünyanın şimdi bollukla karşı karşıya bulunduğu söylenmektedir.
Yakın İstikbal için. Birlik, umumi mahsulde bir artış olacağını. Milletlerarası Buğday Anlaşmasının sağlayacağı çifte fiyat sistemiyle fiyatlarda bir iniş olacağı ve serbest dolar ticaretinde zorlukların artacağını önceden bildirmektedir. Milletlerarası hububat ticareti 1950-51 senesinde bu senekinln aynı olacak veyahut do çok az bir artış gösterecektir. 1949-50 senesi, bildirildiğine göre, oldukça İyi bir mahsul senesi olmuştur.
Uzun görüş sahibi rapor, ilâveten şunları söylemektedir:
1) Kronik hububat fazlalığı -bilhassa buğday - hususi programlarla kontrol edilmelidir. Bu gibi programların ileride teşkilâtlandırılıp İstihsal ve ticaret üzerinde İstikrar temin edici bir tesir göstermesini temin etmelidir.
2) Milletlerarası ticarette geniş
Kısa Haberler
Japonya ve Fransa artısındaki ticaret anlaşması devam ediyor
★ Tokyo, (Hususî) — îkl devlet ara-undaki ticaret anlaşması 7 tem-myz 1948 te imzalanmıştı. Bu anlaşmanın tarihi tesblt edilmeyen bir zaman daha devam edeceği anlaşılmıştır. Bundan sonra ticaretin geçen senelere nazaran daha yüksek bir seviyeye çıkacağı tahmin edilmektedir. Fransa bu sone bütçesinden 12 milyon dolarlık bir miktarı İthalât İçin ayırmıştır.
İsveç - Yunan ticaret anlıışrııaaı
it Atina, (Hususî) — Yunan Hükümeti, İsveç Hükümetinin, her iki memleket arasında mevcut olan ve 30 haziranda sona eren ticaret anlaşmasının yenileştirilmesi için yapılacak olan müzakerelerin üç ay müddetle tehir edilmesi hususundaki 'teklifini kabul etmiştir. Yunan Hükümeti, Yunanistan İle İsveç arasında tlcarot mübadelelerinin devam edebilmesi İçin anlaşmanın gelecek üç ay için uzatılmasına karar vermiştir.
Hindistan - İsviçre ticareti
it Yeni Delhi, (Hususî) — Hindistan ile İsviçre arasında İmzalanan yeni bir ticaret anlaşmasına göre, 10.230.000 rterlingllk mal takasına karar verilmiştir. Hindistan, demiryolu vagonu, makine Aletleri, fabrika ve ağır elektrik teçhizatı ve diğer esas maddeler İthal edecek ve keten tohumu, kahve, manganez (külçe halinde), jütlü maddeler, çay ve deri ihraç edecektir.
Polonyaya Rus ihracatı
★ Varşova, (Hususî) — Geçen hafta tamamlanan yeni 8 yıllık Rusya -Polonya ticaret anlaşması mucibince Rusyanın Polonyaya yapacağı ihracatın yüzde 40 ı sabit sermaye teşkil eden maddelerden 1-baret olacaktır. Bu maddelerin sevkiyatı neticesinde 30 yeni ve modern endüstri fabrikaları kurulabilecektir. Bu anlaşma mucibince yapılacak olan sevklyat 6 senelik Polonya plânını nazarı itibara alacaktır. Altı senelik plân sonunda Polonyamn endüstriyel İstihsali yüzde 150 artacaktır. Bunun neticesinde de dış memleketlerden ham madde ve endüstri maddeleri Polonyaya akmaya bağlıyacaktır.
Sovyetler Birliği. 1948 de İmzalanan anlaşmaya göre de Polonyaya sabit sermaye addedilen maddeler de Sevketmekte İdi. Bu sevkıyata. şimdi Sovyet plânlarına göre ve Rus teknik mütehassıslarının yardımı ile İnşa edilmekte olan, Cracov yakınlarındaki çelik fabrikasının teçhizatı da İthal e-dilmiştlr. Yeni sevkıyatın büyük bir kısmı Rusyanın Polonyaya açtığı 100 milyon rublelik kredi ile karşılanacaktır. Bu yeni kredi, büyük bir kısmı hâlâ bitmemiş bulunan 180 milyon rublelik eski krediye İlâveten yapılmıştır.
mikyasta devlet kontrolü devam edecektir.
3» Britanya İmparatorluğu, Batı Almanya, ttalya, Belçika ve Kolanda dünya hububat ticaretinde şimdiki mühim rolünü muhafaza edecektir. Diğer bölgeler, bilhassa Asya, dünya buğday ticaretinde deha çok ehemmiyet kesbedecektlr
Bir devletin endüstrisi yeniden kurulurken sermayenin önemi
Londra (Hususî) — Yarılamış bulunduğumu! 1950 yılında dünya, yeni Avrupanın ayrılmaz bir kısmı olan yeni bir sınaî bünyenin doğuşuna şahit olmaktadır. Hakikatte Büyük Britanyoda, yepyeni ve muazzam e-lektrik santrallan ve fubrlkalan, de-mlr-çelik müesesseleri ve büyük petrol tasfiyehaneleri sanki birden bire harpten kalma enkaz yığınları arasından âdeta fışkırır gibi kurulmuştur. Ingiltere, îskoçya ve Gafın muh. telif kesimlerinde işletmeye yeni a-çılan kömür madenlerinin yeryüzü tesisleri yükselmiş ve etraflarında yeni köy ve kasabalar doğmuştur. Kuzeydoğu Scunthorpe ve Güneybatıda Margam'da geceleri göklere yepyeni yüksek fırınların ve kok fabrikalarının kızıllığı aksetmektedir.
Bu yeni Brltanyayı kurmak İçin ikinci Dünya Harbinin sonundan beri yılda hemen hemen 2 milyar ster-llng sarfiyle memleketin ekonomik ve sosyal bünyesine sabit sermaye-olarak 9 milyar sterlingin akışiyle vücuda gelmiştir.
Bir zamanlar Gal’de, S\vansea*mn güneyindeki çıplak kum tepelerini dolaşmak İsteyen yolcu şimdi Mar-gam demlr.çelik fabrikalarının mu* azsam çelik iskeletiyle karşılaşmaktadır. Pek yakında montjaı tamamly-le bitirilecek olan bu tesisler dünyanın en büyük çelik haddehanelerinden biri olacaktır. Yepyeni yüksek fırınlar ve kok fabrikaları şimdiden tam randımanla çalışmaktadır. îkl yıl evvel inşaatçılar, kumsal araziye temelleri tutturmak İçin binler-ce ton çimento dökmekteydiler ve ortada, alışkın olmayan bir gözü çekecek herhangi bir yapı yoktu. Yine tam Ikl yıl evvel Güney Gafda Mld-land’larda ve îskoçya’da, şimdi işletmeye açılan yeni maden ocakları Ü-zerlnde çalışmalar başlamıştır.Bugün büyük vinçler çalışmakta olup, yeni ocakalrda istihsal bağlamıştır.
Enveatlsman, sıkı tahditlere tâbi olmakta devam etmektedir. 5 yıl evvel Ingiliz endüstrisinin uğradığı harp hasarı ve bakımsızlık yüzünden ziyan 3 milyar sterllng tahmin edilmekteydi. Büyük Britanya şimdi bu hasar ve zararın telâfisiyle kalmamış. fakat yeni ve daha büyük bir on. düstrl kurmuştur,
Endüstrinin yeniden kuruluşunu aksatması melhuz esas darlıklar, yakıt ve elektrik enerjisi, demir ve çelik İdi. Bunların kâfi derecede mevcut olmaması halinde endüstrinin geri kalan kısmının ilerlemesi bahis mevzuu olamazdı. Ancak bu yeniden kuruluş devresinde, istihsalin de yalnız idamesi değil artması da memleket ekonomisi İçin hayatî idi.
Harbi hemen takip eden yıllar zar. fmda Avrupa ve îngllterenln en büyük sıkıntıları kömür olmuştur. İktisadî olmayan eski sistem kömür işletmelerinin, yenileri açılıncaya kadar istihsale devam etmeleri elzemdi. Ayrıca yüzlerce işletmenin daha tamamiyle maklnalaştınlmosı ve yeni baştan teçhizi icap etmiştir Ingil-terede son iki yıl zarfında kömür İşletmelerine 65 milyon sterling sar-fedilmlktir. Bu yıl sonuna kadar ayrıca 44 milyon daha sarfedllecek, istihsal ve ihracat artacaktır.
Elektrik enerjisi programı İçin 1948 ve 1949 da 190 milyon sterllng sarfcdllmlştir. Bu yıl da 102 milyon sarfiyle yeni santrallar ikmal edile-
Yazan: R. W. Thomson
çektir. Bu takdirde dahi elde edilecek elektrik enerjisi, endüstrinin diğer şubelerinin sürekli tevsii karşısında kâfi gelmiyecektlr. Bu, hakikatte sonsuz bir yarış gibi görün, mektedlr.
Büyük Brltanyanın sınai büyncsl belki de bugün dünyada en değişik safhalar arzeden girift bir bünyedir. Bu ondüstriye bağlanan topyekûn en-vestlsmanı tahmin ve takdir imkânsızdır.
Bu arada gemi inşaatı endüstrisi de genişlemektedir. Clyde, Tyne, Tees, Weir ve daha yüzlerce nehir ve su cereyanlarının kıyılarında kurulu gemi inşaat tezgâhlarının görünüşü Büyük Brltanyanın tipik manzaralarından biridir. Harp sırasında çeman 18 milyon ton gemi kaybedilmişti. Şimdi bu, fazlasiyie ye. rine konmuş olup, dünya gemi tonajının yansı İngiliz tezgâhlarında inşa edilmektedir.
Muhtemel olarak en göz alıcı sınai tesisler şimdi Büyük Brltanyanın muhtelif kesimlerinde yükselen garip şekilli petrol tasfiyehaneleri ve kimyevi madde fabrikalarıdır. Bu tesislere ilâveten şimdi dünya denizlerini dolaşan ve bu fabrikalan besle, yen yeni petrol tankerleri pek yakında îngiltereye esaslı miktarla dolar tasarruf ettirecektir.
Tarıma yatırılan sermaye yılda 70 milyon sterllnge yakındır. Bu para İle yeni çiftlik binaları kurulmakta, bataklık kurutma ve sulama tesisleri ıslah edilmekte ve toprağın verimini arttırmak İçin yeni makine ve teçhizat çalıştırılmaktadır. "Kapital envestisman” programı Büyük Brltanyanın kalkınmasının öz teme. 11 olup. 5 yıl evvel kâğıt üstünde ka-lan ve bir hülya telâkki edilen bu program gerçekleşmiştir.
Tarım ve Ticaret Bakanları Izmirde bekleniyor
İzmir, 32 (Hususî muhabirimiz bil. diriyor) — Tarım Bekanı Nihat îğ-riboz Bayramın ikinci günü şehrimize gelerek Bakanlığını ilgilendiren müesseselerde tetkiklerde bulunacaktır. Bakana Orman Genel Müdürü refakat edecektir.
Ticaret Bakanı dış ticaret rejiminin ilânını müteakip 24 temmuzda • Izmirde beklenmektedir.
Dünya demir fiyatları yükseliyor
Kore savaşları neticesinde, de-mir ve çelik fiyatlarının yükseldiği. İlk olarak Belçika fabrikalarının piyonumu» yani fiyatları haber verdiği yazılmıştı. Birleşik Amerlkadan dıı piyasamıza gelen haberlere göre. Amerikan donılr ve çelik fabrikaları. Ame-rlkada fiyatların yükseldiğini bildirmişlerdir. Bir demir ve çelik fabrikasının İhracat ofisi, piyasamızda alâkadar olduğu ithalâtçılara gönderdiği hlr mektupla. demir ve çelik siparişlerini bir an evvel yapmalarını, bundan snııra yapılacak siparişlere karşı mnlııı geç teslim olunacağını İzah etmiştir.
Erzurum Et Kombinasının tecrübeleri yapıldı
Kombinalar için Almanyada görüşmeler yapan heyet, Ankaraya döndü
Ankara 11 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bir müddetten beri Erzurumda kurulmasına çalışılan Türklyenin İlk et kombinasının tecrübeleri yapılmış ve muvaffakiyetli neticeler alınmıştır. Fakat bu kombina memleket İhtiyaçlarına daha şimdiden kâfi görülmediğinden derhal tevsiine başlanmıştır. Erzurum-dan başka îstanbulda Zeytinburnun-da, Anknradn ve Konyada birer et kombinası yapılacaktır. İstanbulda Fındıklı civarında ve Haydarpaşnda birer balık dondurma ve et muhafaza deposu İnşa edilecektir. Bunlardan başka Sinop, Snmsun, Trabzon, Zonguldak ve Ereğli, Çanakkale, Çeşme, Kayseri ve Marmara * Adasında birer buz fabrikası ve soğuk hava deposu yapılacaktır. Bunların tesisat projeleri hazırlanmıştır.
Bütün bu İşletmelere lâzım olacak makine ve Aletleri sipariş etmek ü-zere Almanyaya gitmiş olan Toprak Mahsulleri Ofisi Teknik işler Müdürü yüksek mühendis Şevket Loatar’ın başkanlığındaki hukuk müşaviri Hurrem Öann, muhasebeden Hüsnü Nalbantoğlu, gemi inşaat mühendisi Nafiz Tozan ve Soğuhava Depoları mütehassısı Melih Gürsoydan mü. rekkep beş kişilik heyet memlekete dönmüştür. Bunlar Almanyada altı milyon dolara yakın kıymette siparişler vermişlerdir," Bunların İçinde soğuk kombinalar için soğuk hava te. sisleri, dizel jeneratör grupları, buhar kazanları ve teferruatı ısmar-lanmıştır. Bundan başka, 70 adet frigorifik vgaonla 9, 20, 45, 60 ve 100 tonluk muhtelif balıkçı gemisi de sipariş edilmiştir. Bunlardan 9 ve 20 tonluk vapurlar avcı gemileri o-lup, daha büyükleri tutulan balıklan nakle mahsus frigorifik teslaatlı gemilerdir. Siparişler yapan bu heyete, Almanyada Amerikalı müşavir firmanın baş mühendisi ile Fransız gemi inşaat müşaviri de refakat etmiştir. Ismarlanmış olan âlet ve tesislerin teslimine bir aya kadar başlanacak ve en geç 21 ay sonra hepsi bize teslim edilmiş olacaktır.
Kombinalarda çalıştırılacak olan bir milyon dolar değerindeki et makinelerini sipariş etmek üzere Ame-—t ■ - — ■ ---------------------
Rekolte tahminleri
Ayçiçeği, keten tohumu mahsulünün noksan olduğu söyleniyor
İstihsal bölgelerinden piyasaya gelen haberlere göre»» bu sene ayçiçeği tohumu mahsulünün geçen seneye nispetle az olacağı anlaşılmaktadır. Buna sebep olarak bölgelerde sıcakların ayçiçeği tohumlarına zarar verdiği ileri sürülmektedir.
Susam hakkında bu yolda tahminlere girişmek için biraz daha beklemek lâzımdır. Keten tohumuna gelince, bir kısım istihsal bölgelerinde, kelen tohumu mahsulünün az olacağına dair haberler alınmaktadır Bir kaç günden beri Ticaret Borsasında keten tohumu flütlerinin artışındaki bir sebep efe budur.
Bakliyat kısmına gelince, kırmızı mercimek için ilk yapılan tahminlere göre, bu yıl 12 bin ton kırmızı mercimek elde edileceğinden bahso-lunmaktadır, Bakla, Istlhsalâtmın da geçen seneye nazaran noksan olacağı söylenmektedir. Fakat ne nispette noksan olacağı hakkında malûmat almak mümkün olamamıştır.
rlkaya gitmiş olan Suat Bolayır, veteriner Dr, Zeki Mağdenll ve Yavuz Üstünden mürekkep heyet de A-merlkadan îstanbula dönmüş olup, bugün Ankarada beklenmektedir. Bu hafta Ofiste Ekrem Barlasın başkanlığında bir toplantı yapılarak sipariş neticeleri İncelenecektir.
Erzurum Et Kombinası İle diğer kombinalar kurulduktan sonra merrv-lekette de ucuzlayacak, apekülâ-törlerln et fiatîerlnl zaman zaman yükseltmek teşebbüslerine son verilmiş olacak, et İhracatına İmkAn hâsıl olacak ve balıkçılığımız da İnkişaf yoluna girmiş bulunacaktır.
Fındık kooperatiflerine

yeni şekil verilecek

öoümüzdekl fındık kampanyasından evvel satış kooperatiflerinin daha verimli bir hale getirilmesi İçin statülerinde gerekil değişiklikleri yapmak ve bilhassa Ekonomi ve Tl. caret Bakanlığının murakabesinden kurtarılarak, bunların kendi kendilerini İdare etmelerine İmkAn sağlamak maksadlyle kooperatif ve birliklerin salAhlyetll murahhaslarlyle Bakanlık mümessilleri arasında. Ankarada bir müddetten beri esaslı tetkikler yapılmaktadır.
öğrenildiğine göre bir kısım murahhaslar, birliğe bağlı kooperatiflerin adedinin tahdit edilerek ve İş mevzuunun hududandınlarak münhasıran faaliyetini Glresuna İnhisar ettirmek arzusunda iseler de, serbest ihracat rejimine intibak zarureti do-layısiyle Kooperatif ve Birliğin faaliyet mevzuunun daraltılmasına ve İstanbul gibi en mühim İhraç piyasasından uzaklaşılmasın» şimdilik lüzum görülmemektedir. Ancak satış kooperatifleri ile birliklerin rahatça çalışmalarını önleyici mahiyette telâkki edtlen statülerde mevcut bir kısım hükümlerin yumuşatılmasına çalışılmaktadır.
M
1
İtin fiyatları düşüyor
Kore savaşlarının tesiriyle, altın fiatlerinin yükseldiği yazılmıştı. Fakat son bir Ikl günden beri altın flütlerinde tekrar bir sukut başlamıştır. Kore savaklarının başladığı günlerde, spekülâtörler zoraki olarak altın fiatîerlnl arttırmışlardı. Fakat bu hareket fazla devam etmemiş, altın fiatleri tekrar eski seviyesine kadar İnmiştir.
Kalay ithalâtındaki zorluklar devam ediyor
Son günlerde piyasada kalay fiyatlarında hafif bir düşüklük görülmüştür. Beyrutlun fıçılar İçinde çubuk halinde gelen kalaylar. 870 kuruştan satılmıştır.
1929 senesinden beri dış memleketlerden çubuk halinde kalay ithal edilmemişti. Kalay ithalâtında görülen zorluklar karşısında tüccar, »çubuk kalay getirmeye de mecbur olmuştur.
Evvelce de yazdığımız gibi, gerek Holânda ve gerek Ingiltere kalay siparişlerini tahdit etmişlerdir.
12/VII/1950 Çarşamba
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanış
BugUn
BugUn
Adana Ticaret Borsası
Demiryolu
Müdafaa
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
Adana
İskenderiye Borsası
Ecnebi Tahviller
M mır Kredi FnnAlye 1003
btîkrazı istikrazı Müdafaa
20/2)
18/2)
Hııınuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
tenekell) sıra) çıplak)
Ham derileri
Sığır «alamura (kasap) Kl. Keçi tuşlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu klloau
Kakl Kapanış
İkramiyen lalıvlller
1033 Eruani ..........
1038 ikramıydı ....M Mili)
194)
1941
1/2
Kambiyo, Esharw ve Tahvilât Eor sasında %6 falzji kalkınma tahvilleri ü zerine İş olmuş, flatler ilerleme kaydet mtştlr. Dün de yazdığımız gibi Altın fi atlerinde düşüklük devam etmektedir.
Bugün Boraada çcklrdek*Üz üzüm piyasası oldukça hararetli geçmiştir. Bazı firmaların harice yaptıkları satışlarla a-lAkalı olan bu durum flatlertn yarın 50 kuruşa çıkacağına delil sayılmaktadır. Pamuk alivre ve hazır plyaaası ile çekirdek piyasaları da isteklidir.
t*) Guııündo Boruada tnuamulvaı teacU
Nebati Ya£lıırı
Zeytinyağı (E.E. Susamyağı (Raf.
Ayçiçeği (Raflhe Fındık yağı (Çürük)
Pamuk (Kantan=Tailan) Aahmounl Kıea elyaftı F/Q Karnak Uzun eivnfh F/G
İstanbul Borsası
1941 Kalkınma
Ticaret Borsasmda muhtelif menşeli keten tohumu 40 kuruşla 42 kuruş arasında muamele görmüş, 15 ton kadar satış olmuştur. İhracatçıların Almanya için mal topladıkları anlaşılmaktadır. Fındık piyasası durgunluğunu muhafaza etmektedir.
İstanbul i
edıhııcunş tahvilat vo eahumın arz ve
İzmir Ticaret Borsası
t ....
Sivaa-Erzurum l... ” il.-VU...
1... n... fil...
1.0 u.„ IH... İV...
Tiftik İyi mal (Llbreal=:Fiyat) •* 8ıra malı
Tün Anadolu *• ••
” Trakya *
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday Ofla .............
Arpa yemlik (dökme) ^.... Mısır un (çuvalı) eeeaeeee» Faaulya tombul M Fasuiya Çalı aert w.......
Kuşyeml .................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil Nohut natürel
T uğlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu.............
Keten tohumu
Kendir tobıımu ••••...••m.... Susa m
Yer fiBüğı kabuklu -........
Kuru M e yv al ar ı
Fındık (kabuklu sivri)
Fındık (İç tombul)
Ceviz (kabuklu) .......-
Covlz (İç natürol)
Duknmn Hara Maddeleri ı Hftlk (ana ma)) ........
Tiftik (NatUrol) ........
Yapak Trakya (Kırkım)
see« Müdntna l •••eeee« Demiryolu IV •aeeree Demiryolu V •••eeae 1949 ikrnmlyeH Diğerleri Demiryolu VI
Üzüm çekirdek*!» No.9 tnclr A «erlsl No a...
M Ö eurıel No. 108 Akala I ..............
A kain H .......
Akala (11
■ veril ..........
vağı (rafine) ... çekirdeği ......
Açılı, Kapanıp
1 Sterllng 7.89 7.89.—
100 Dolar 282.25 282 62
100 Fr Frangı 0.80 0N)
100 İsviçre Fr.... 64.03 61 03
100 Belç Fr ...... 6.60 5.60
100 İsveç Kt.m«m 54.1250 54 1250
100 Florin 73.6840 73.6840
100 Liret 0.4412k 0 4412M
100 Drahmi 0.01876 1/ • lı 1 Z. 0.01 H7(.
100 Eecoudoa 9.7390 9.7390
• Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Terli Gr. 6.12 6.22
Külçe Degııesa. i* —
Cumhuriyet ... 36 — —
FtCJJIVt estreeaeeava^ 39.25 40,—
Ham it
CjrUJÖ^D »aeaeeeee»# 34.50 35 20
İngiliz 45.10 45.76
Fransız kok ... — —
NapnUon 111 „ M
İsviçre 34.— —
Ticaret Bordasında pamuk fiatleri eski seviyesini muhafaza etmektedir.
New-Yurk'ta • onsu: S 35
Gümüş, Plâtin
Gümüş Gr En uçağı En yukarı
10.- 11.-
Plâtin **
Zürich Borsası (Serbest)
23.6.1960 Duruma Türk Lirası Ooiıır İsviçre Frangı
En aşağı En yukarı
i 05 4.32 U,10 1 10 1 15 •1.31 1/2 11.20 1 24
Sterlin# Franmr Frangı
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 113 60 20 20
Anadolu D.T Tertip A/B. 112 S0 UL-
S8 •• C. —
•P •• %60 22.30 64.— 69.- 67.60
„ Mürnee Senet.
T.C. Merkez Bankası ...... Türklyo İş Bunknaı
Türk Ticaret Bankam ...— Aralan Çimento « • 9 • •• e •• ew Şark Değirmencilik
Milli Reasürans ..........
123.— 120,26
30.— —
6.— 6.-
16.26 16.76
23.26 23 60
8.- 16.26
Pamuk Akala 1 ISO.—
Pamuk Akala ti 160.— 160.—
Pamuk Akala İH — «M
Pamuk yerli » 1Ö5.— 148.—
Pamuk veril LL «..w
Trabzon Ticaret Borsası
FİNDİ*
a) %50 randımanlı
kabuklu tombul ...^ — 81.-
b) İç sıra kontrollü • 178.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yurnuşaJc 80.-
Buğday aort 31.-

^uro
Son
Kapanız
New-York Borsası
Düo Eski kut
Hıığdu* (BuşoH-Svnt) Sert Kış mahsulü No 2 258.— 268.—
Kirtilim No 2 238.— 251.-
Pamuk Middllng (L(breal=Sent) Temmuz 33 75 33 68
kIfTl ••(••••«•«••••eea ete•••• 83.30 32.25
iKm.Ilk •••MAeeeeseeee. «««>»•••«••••*#•«•• 33.34 32.25
Tiftik (L!brojıi=Sent) — Tsitsas No. ) -
Fındık (Libreal=Sent) Kabuklu yerli İri 22.- 22 60
t • • esee weaoe«eae« 22.50 21.-
Levanı iç ithal malı 36.- 36.-
Eketro İri iç tth&i onalı —w. H.— 40.-
Kuru Uıünı (Llbrvsl = Sûnt) ...... Thompson çekirdeksiz «cçme ... U 1/4 U D4
Keton tohumu (BuşeJl^Dolar) ... Mlnneapolle 9.22 8.86
Kalay ( Libreel=Sent) 82.75 78.87
Levha-tcneke (100 libre dolar) 1.80 7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterllng)
6 om b Ay •• — 66.—
A 1 k il t A «•«»••••• e« v e» — »il »» — • 63.50
Ver fıelıği Hindistan —s 64.—
Sayfa 6
Y E N I İSTANBUL
13 Temmuz 1950
Be«im yapmıuıını çok seven Jean Petenı
Yeni bir sinema artisti
hakkında mülâhazalar
Nakleden: Güner İZER
İnanmayan Cllft, hahisanede davagm İzlerini sırtında gö-ve hapishane kâğıtlarına ba-Henkel’ln sırtını sıvazhyarak,
MONTGOMERY Clift “Two Corri-■"■dors East” adlı film İçin Berllnde çalışırken, bir gün Berllndekl Amerikan Gazeteciler Cemiyetine girdi. Bir radyo sözcüsünün karısı Clift’e bakarak kocasına: “şu uzun boylu kendini beğenmiş adam, ortaya yeni çıkan muhabirlerden biri mİ? diye Bordu. O gün orada bulunanların hiç birisi buruşmuş asker üniforması, yakası açık ceketi içinde kimseyi rahatsız etmemek için bir köşeye büzülen bu ince adamın meşhur Holly-wood artistlerinden biri olduğunu tahmin etmemişti. Hakikaten İlk bakışta ya Berllndekl işgal ordusuna mensup bir asker veya maceraperest bir gazeteci hissini uyandırıyordu.
Maamafih Berllnde kaldığı üç hafta zarfında bir çok kimseler Clift 1-çln değişik fikirler yürüttüler. Kimisi, “çekingen, mütevazı, kendi halinde bir adam” dedi; İçimi genç adamı “egoist bir serseri” diye itham etti. Bazıları İse “sıcak kalbli, cömert bir genç” dediler. Hattâ onu “münzevi bir züppe” diye vasLflandıranlar da oldu.
Biri Henkel adında stüdyo tarafından’ Clift’e verilen otomobilin şoförü idL Hk günü Alman şoför, Clift’i stüdyoya götürürken bir sual yağmuruna tutuldu. Clift’e bütün hayatını anlattı. Harpte teğmen olarak dönüştüğünü söyledi. Hattâ bir akşam sarhoş olup Hitler’e hakaret ettiği için hapiste yattığını anlattı, önce şoföre yediği Tünce kınca,
“ sen de bizdensln.” dedi. Henkel onu ilk andan itibaren sevdiğini anlatıyor: “O gün otomobilden çıkarken, koşup kendisine kapıyı açınca ne desin beğenirsiniz: —Benim için kapı açıp kapamıya lüzum yok— ben kendi işimi görecek kadar büyüğüm” Ondan sonra da, “hem benim her sözüme peki efendim diye de baş sallama” diye tenblh etti. Doğrusu bu samimi ve mütevazı halinden pek hoşlanmıştım. “Henkel bazı geceler geç vakte kadar Clift’in stüdyoda çalıştığını söylüyor.” Bazan o kadar geç olurdu kİ ben de geceyi Mr. Clift’in evinde geçirmek mecburiyetinde kalırdım. Erken döndüğümüz akşamlar da Mr. Cllft bana yemek hazırlar ve ben yemek yerken o da o günkü rolünü baştanbaşa kendi kendine tekrarlardı. Ben bu kadar ciddî çalışan adam az gördüm. Film provaları esnasında da son derece dikkatle çalışırdı. Hattâ bir sahnede partneri olan Mlas. Comella Burch’-u 20 defa öpmesi İcap etti. 20 nci Öpüşü de ilk defası gibi ateşli ve tabiî İdi. Tabiî “Fraulein” de güzeldi ama, sahne haricinde bizim kızla hiç alâkadar olmuyordu ki.”
Montgomery, Clift’i iyi tanıyanlardan ikinci şahıs, hususi kâtibesi Mise Mira X-etts idi. Kendisinden on yaş büyük olan bu t kadınla Clift, gece gündüz beraber çalışıyordu. Pek tabii olarak aralarında bir şeyler olduğu hakkında dedikodular çıktı, fakat ounun plâtonik bir rabıta veya
başka bir şey olduğunu delil yoktur. Henkel’in göre, otomobilde beraber Cilft, hep memleketinde
dostluktan gösterecek söylediğine giderlerken
bıraktığı bir sevgiliden bahsedermiş. Ve Amerikadan gelen mektupları dört gözle beklermiş.
Clift’i yakından tanıyan üçüncü şahıs, oturduğu evin sahibi Frau Llese idi. Onun söylediklerine göre Cllft. akşamları mutfağa İnip Alman yemeklerini öğrenmlye çalışır, ara sıra Frau Llesee eliyle Amerikan yemekleri pişirir ve tatlı tatlı sohbet ederlermiş.
Her yükselmlye başhyan artist için söylenen binlerce lâf arasında iyisi de bulunur, kötüsü de. Tabii Ciltti çekemiyenler, onun Berllnde kendi halinde yaşayışını türlü türlü tefsir etmişlerdir. Biz de size bu değişik mülâhazalar arasında iki basit insanın fikirlerini sunduk.
HEYECANLI BİR AN
sevimli yıldı-hedlye ett.lk-gecr kavallye-1047 den beri Ne w-York gl-
M
arkadaşı Ben Guge, za. renkli bir orkide ten sonra, ona bütün lik etmiştir. Janet, Amerikanın, Chicago,
bl büyük şehirlerin büyük gazinolarında dans edip şarkı söylemekte İdi. Fakat, artık Hollvwood’un meşhur gazinosu Clro’s ile kontrat imzaladı. Hollywood’lular eski yıldızlarını sevinç ve alkışlarla karşıladılar. Bu arada en çok memnun olan, uzun zamandan beri arkadaşından uzak yaşıyım Esther Wllllams olmuştur.
Esther WLİJLiams HoUywood'a dönen çok sevgili arkadaşı Janet Blatr’t karşılıyor
Esther Wlllams, sevgili arkadaşı Janet Blalr'e tekrar kavuşunca, çok sevinmiştir. Janet 1947 senesinde kendi İsteğiyle Holiywood’dan ayrılarak adeta kendi kendini sürgün etmişti. Fakat insan bir defa Holly-v. o od'd a alıştı mı ayrılmak kolay ol-mıyor galiba, giden gene geri geliyor. Esther Wllliama sevgili arkadaşının tekrar Hollywood*a dönmesi münasebetiyle' Amerikanın meşhur gazinolarından biri olan Clro’s da Janet’in şerefine bir eğlence .tertip etti. Janet’in eski erkek
___________/
Jean Peters
"İstanbul Manzaraları,,
— Sergisi dolayısiyle kısa bir muhasebe —
- 2 -
Yazan : Burhan Toprak
AMERİKANIN Milli Eğitim Başkanlığı. gene-müstakbel iyi öğretmenlerinden birini kaybetti. Fakat kayıptan dolayı Hollyvood, adeta bayram yaptı. Bahsi geçen öğretmen Jean Peters’dlr; fakat sinema Alemine atılmam, kolej İçin büyük bir mesele oldu. O hio Üniversitesinde
• . . bir güzellik müsabakasına girdi, fa-
kat Talebe Birliğinde çok faaliyet ** gösteren bir kıza birinciliği verdiler.
Jortk bunun üzerinde bile durmadı.
Fakat Jean’ın oda arkadaşı, bu hâdiseyi unutmamıştı. İkinci müsabaka olan Mlsa Ohlo da, arkadaşı, Jean’ın haberi olmaksızın onun bir resmini müsabakaya yolladı. Kazanana mükâfat olarak Hollyvood’a bir seyahat ve Fix Şirketinde bir tecrübe filmi
çevirme imkânı bahşediliyordu. Joan müsabakayı kazandı, Hallyvood’a giderek bir tecrübe filmi çevirdi. Ve
neticeyi öğrenmeden okula döndü. Bir hafta sonra Foş Şirketinden altı aylık bir kontrat teklifi aldı. Annesiyle beraber altı ay İçin Hollyvood’a gittüer.
Bir kaç ay geçtiği halde, daha film çevtrmemlştl. Mütemadiyen Dram Tiyatrosunda çalışmalar yapıyordu. Nihayet günün birinde Scudda Hoo,
Scudda Hay adlı filmde bir rol almak İçin tecrübe filmi çevirdi. Çok muvaffak oldu, bunun üzerine ona, filmde küçük bir rol vermekten vazgeçtiler, Tyron Pouerle beraber “Captaln from Castlle’1 çevirdi. Jean olmasaydı bu rolü Llnda Damell nıyacaktı.
oy-
ta-Sl-
Filmi çevirmek üzere kafileye kılarak Meksika'ya hareket etti, nema münekkitleri Jean’dnn hayranlıkla bahsediyorlardı. Lira, İlk rol 1-çin fevkalâde İdi. Koyu kaşları, yeşil gözleri, küçük fotojenik yüziyle hakikaten fevkalâde İdi.
Mekslkadakl vaktini gayet hoş geçirdi. Jean, aynı zamanda gayet İyi bir ressamdır. Yandaki resimden de anlaşıldığı gibi, gayet güzel suluboya portreler yapmaktadır.
Montgomery Cllft
HABERLERİ
SİNEM
Arlene Dalıl
İN’GÎI.ÎZ KIRAT
ATINI ARTİST
Betty Grahle son çevirdiği
(
**Vabash Avenue„ filminde
Şarkı ra dana dolu, bir filim Beftv Grable'nln bir çok yani sarkılan 11e sÜslU olan bu filimde, Chicago şehri 1R92 yılındaki hail ila canlandırılmaktadır. Vlctor Mature bir kumarbaz ve tiyatro sahibi ro-lllndedir. Phl! Harrls iyi bir artist ve sevimli bir komik olarak kendini göstermiştir. Eğer Betty Grable-den çok hoşlanıyorsam», bu fÜmi kaçırmaınn.
fa olarak, Ingiliz husus! surette bir artisti iniştir.
HER SENE HAZİRAN MERAKLA BEKLİ YEN
KıraUçe Viktorya hakkında çevrilecek bir filmde, lngillzlerin bu meşhur Kırallçeslnl canlandıracak olan İrene Dunn, geçen ayın sonunda înglltereve gelmiş ve Kırallçenfn hayatı hakkında Kıral George ve Kırnllçe Ellsabeht’den malûmat almış ve Kew'dn Kıral ailesi İle beraber çay İçmiştir. Tarihte İlk de-Kıral Ailesi, kabul et-
AİLERİ İRENE
DVNN'Ü KABUL ETTİ
Bu günlerde Müç küçük kelime,, adlı renkli ve müzikli filimde baş rolü oynıyan Arlene Dahi haziran ayı için “Talihli mealek ayım., demektedir. Model olarak hayata atılması hazirana tesadüf eder.j İlk defa Brodway‘da sahneye çıkışı yine 1945 aenefll haziran ayma tesadüf eder. Ertesi «ene haziranında Hollywood’a gitti. 1947 senesi haziranında Matro-Gokiwln-Mayer 1le kontrat İmza İndi. Bu sene haziran
ıııeşhıır bir iş adamı olan Joe Prrrin ile beraber ışnnda 1b(» mühim bir İş adamı olan Joa Pcrrin’e rastladı. O lamandan beri beraber gezmektedir. Fakat Arlene Joe’ya Aşık olmadığını İddia ediyor,, fakat İçin için de 1951 «eneslnin haziran ayını beklemiyor değil... • • ,
BETTY GRABLE'İN SON FİLMİ WABASH AVENUH .
Çallı İbrahim'in întarıbul Sergicinde teşhir edilen Çınarnltı
göndc-geçlr-şimdi boya
nROFESÖR Masslgnon’un bahsettl-■ ği bu gelenek; Araplar’da, Türk-Jer’de, tranlılar’da, Hintliler’de hulâsa bütün Müslüman âlemlned hükmü; uzun asırlar boyunca süren kaskatı bir kanun halinde kalmıştır. Bu yasağa karşı ilk tepki, II. Mehmet'in sanat anlayışlyle başla. Tasvir düşmanı bir dinin muzaffer Sultanı ts-tanbulu zaptettiği vakit, ne Kariye’-de, ne de Ayasofya'da —cemiye çe-vlrrmekle beraber— mevcut Meryem, İsa fresklerini, mozaiklerini, hattâ salibi tahrife ettirmedi. Bir müddet sonra da Italyndan Matteo d£ Pas-ti’yl, Constanzlo da Ferıara’yı davet etti. I^âkin bu olayların en mühimini; Sultan’ın Venedik Dükasından usta bir ressam istemesi ve 1480 yılında Gentlle Belllni’nln İstanbul’a rilmesldir. Bellini, İstanbulda dlği 15 ay içinde Sultan’ın, Londra’da bulunan yağlı
bir portresini, ayrıca bir madalyasını yapmış ve inşa halinde bulunan Top-kapı Sarayı’nın salonlarını da şehrin muhtelif semtlerini gösteren peyizaş-larla süslemiştir. Karabacek adındaki müellif, 1918 de Viyana’da basılan eserinde, Bellini ile birlikte o sıralarda, Paolo Da Ragusa ile Bene-detto da Miano’nun İstanbuldA bulunmuş olduklarını ve Sinan Bey a-dındaki ressamla MENAKLBİ HÜ-NERVERAN’ın bahsettiği Bursalı Şibli Zade Ahmet'in, bu yabancı ustaların çırakları olabileceğini kaydediyor.
Şüphesiz bu Italyan üstatlarının İstanbulda uzun müddet çalışmaları, Osmanlı nakkaştan üzerinde müessir olmuştur. Nitekim asıl adı Haydar ve şiirde mahlftsı Nlgâri olan sanatkârın yaptığı II. Selim ile Barbaros Hayreddln tasvirlerinde minyatürden natüralist portreye olan mesafenin, bir adımdan fazla olmadığı görülür. “XVI. asrın ikinci yarısı” III. Murat zamanında Osmanlı tarihini yazan Seyyit Lokman ın “Hü-nername” sini, minyatürlerle stlsliye-rek ebedileştiren Osman’ın üslûbunda da bu tesir besbellidir. XVIII. yüzyıl ise. batı tekniğinin yavaş, fakat devamlı bir surette, doğunun en büyük İslâm İmparatorluğuna müessir olduğu bir devirdir. XVIII. yüzyılın
başlangıcında; plâstikte, hususiyle Levnl'nin eserlerinde bu tekevvün daha sarih olarak kendini hissettirir. Nihayet, redikal İnkılâpçı II. Mahmut, hadislerin canlı figür yasağına meydan okur gibi —Yeniçeri Ocağını ortadan kaldırdıktan sonra— kendi portrelerini devlet dairelerine astıracak kadar cesaret gösterir.
Artık İslâm Dünyası ile batı plâstiğini birbirinden ayıran Çin Şeddi yıkılmıştır. Bu hareket, koyu şarklı zannedilen Türkiye’nin Avrupalılaşma yolunda en büyük hanileriydi.
Acaba tam mftnaslyle Avrupa tekniği ve sanat metodu. Türk iyede ne vakit başlamıştır? Bu soruya şimdilik kesin bir cevap vermek mümkün değildir, henüz esaslı araştırmalar yapılmamıştır. Yalnız muhakkak o-lan bir şey varsa o da. III. Selim zamanında 1796 tarihinde “Mühendis-hane-i Berrl-l Hümayun” İle “Harbiye Okulu” nun programlarına desen derslerinin konmuş olmasıdır. Yıllarca sonra bu teşebbüs, belki hiç bir cemiyette görülmemiş acalp bir netice verecektir. Nitekim Harbiye’-yl bitirdikten sonra, haritacılık tahsili için Paris’e gönderilen subaylar, orada kendilerini bütün bütün yağlı boyaya hasrederek, ilk defa Avrupa usulünde resim yapmaya koyulmuşlardır.
Bunlar arasında Askeri Şûra Âzalırına kadar yükselen Ferik İbrahim Paşa 11815-18911, ilk Türk ressamı sayılır. Sultan Mecid’in portresini yaptığı ve pek çok natürmort, peyi-zaj bıraktığı rivayet edilirse de. ele geçen hiç bir eseri yoktur. Yarbay Hüsnü Yusuf Bey (1817-1861) İle Ferik Tevflk Paşa (1819-1866) ve SÜrurlll Ahmet Emin Bey (1845-1892 ı hakkında da aynı şeyler söylenebilir. Bu sanatkârlar Fransada çalışmış olmakla beraber, resmi, sadece kendi zevkleri için yapan, bir ağacın çiçek açması-gibl tabii bir İhtiyaçla eser veren insanlardır Hiç bir İddiaları yoktur. Sadece renkeleri ve onların ahengini sevdikleri için resim yaparlar. Salih Molla Aşkl 11864-1925) yi, Münip (1874.1909) i. Ömer Adil (1868-1928)1, Osman (1868-1904) ı da bu gTupa katmak doğru olur.
Ahmet Ali Paşa (1841-1907) İle
Aillı eserL
artık muasır Türk resmine girmiş bulunuyoruz. Yumuşak karakteri do-layısiyle Şeker Ahmet Paşa diye a-nılan bu sanatkâr, daha 21 yaşında, müstesna kabiliyetini belirtmişti. Sultan Abdüiâzlz tarafından Süleyman Seyyit Beyle birlikte Paris’e gönderildi. Boulanger’nln ve G^rome*. un atelyelerlne devam etti. 8 yıl Paris’te kaldı. İstanbulda Llk resim sergisini açan odur. Manzaralarında ve natürmortlarında kuvvetli bir teknikle sâfiyet, şairane bir ahenk halinde tecelli eder. Natürmortlarında hususiyle çiçek ve meyve resimlerinde büyük bir maharet gösteren Süleyman Seyyit* Beyle (1842-1913) manzaralarında tabiatı titiz bir sadakatin İfadeye çalışan Hüseyin Zekâ! Paşa I1860-191Ü), bu devTİn en seçkin şahsiyetleridir. Bunlarda yeniyi ayırmak cüreti, modaya uymak zaafı yoktur. Çıplak İnsan vüsudu asla görünmez. Issız manzaraları, sakin tabiat parçalarından İbarettir. Atmosfer hazindir, fakat acı değildir. Konu, asla bir hikâyeyi anlatmaz. î-badet eder gibi huzur İçinde resim yaparlar. Eserlerinin arkasından silinmişlerdir. Zamanımıza has sanatkâr. gururu denen şeyi bilmediklerinden ne müzeyi, ne de ebediyeti düşünmemişlerdir. Dolajnslyle eserlerinin bir çoğu dağılmış ve zamanla kaybolup gitmiştir.
Bu önderlerden sonra, Türk resminin çehresi değişmiye yüz tutar. Osman Nuri Paşa ile hikâye, plâstiğe girmiye başlar. Bu zat, “Preveze Muharebesi, Barbaros, Andrea Dona” gibi konularla ilgi toplamıya savaşır. Lâkin renkleri ahenksiz, deseni zayıftır. Bu alanda asıl değişikliğe sebep olan, Osman Hamdi Bey dir (1842-1910) Avrupai kültürü geniş olan bu münevver adam, 12 yıl Paris’te kaldı. Oraya hukuk tahsili 1-çin gitmişti, Güzel Sanatlar Okulu nu tercih etti, öbür meslekdaşları gibi G^rome’un atelyeslnden geçti. Fakat zamanın Orientalisme modasını İyice kavramıştı. Tekniği kuvvetliydi. Memlekete döndüğü vakit, şarklı olmasına rağmen, bir onentalıste gibi eski Türk cemiyeti sahnelerini ele aldı. Çarşı, cami, harem gibi mevzular. onun çok sevdiği temalardır. Renk kombinezonlarında her zaman isabet olmamakla beraber, maharet ve istidadını takdir etmemek kabil değildir. Lâkin bu yağlı boyalar artık Pierre Loti’nln “D^senchant^es-tnkisara uğramış kadınlar’’ ından fazla bizi heyecanlandırmazlar. Bununla beraber Osman Hamdi Bey âlim, orkeolog. müzeci sıfatiyle kültür tarihimizde mühim bir yer işgal eder. Güzel Sanatlar Akademisini tesis ederek, şekil sanatlarımıza İstikamet tâyin eden odur.
Bu istikamet tâyini “Sanayi-l Nefise Mektebi Alisi” ni kurmakla ve îtalyadan hoca getirtmekle olumuş-tur. Hamdi Bey, uzun müddet bu o kulun müdürlüğünü yaptı. Onun yetiştirdiği Meşrutiyet neslinin hamlesine geçmeden önce, 1914 de Santyi-1 Nefise Mektebi Âlîsl’ne müdür olan Halil Paşa (1857-1939) ile Hoca Ali Rıza (1864-1935) dan ve Ahmet Ziya Akbulut (1869-1938) dan bahsetmek yerinde olur. Halil Paşa da. Hoca Ali Rıza gibi askerdi. Her ikisi de İstanbul'un mütevazı köşelerinin ressamı idiler. Yaptığı portrelerde G*-rome'un tesiriyle, Halil Paşa Akademiye kaçıyorsa da Boğaz manzaralarında neşeli ve canlı renklerle hakiki şahsiyetini •bulmıya muvaffak o-luyordu. Hoca Ali Rıza ise, hiç bir müze görmediği için, İçgüdüsü ile çalışıyor. Müslüman ve fakir Üskü-dann samimî bir ifadesini verebiliyordu. Sergilero asla katılmıyan ve kendisini sadece iyi bir riyaziyeci, perspektif uzmanı zanneden, Ahmet Ziya Akbulut’a gelince; o da nevi cinsine mahsus bir adamdı. Arkadaşları arasında, onun kadar, sanat namusu denen şeyi yani öz tekniğin ana kanunlarına hürmeti bilen, hileden kaçınan kimse yoktur. Vücude getirdiği peyîzajlarda en silik teferruatı dahi bütünün ruhu olarak ele almıştır. Onun halis bir artist olduğunu; öldükten sonra ilk keşfeden, İstanbul Akademisinin (1936-1949) yılları arasında resim şubesi şefliğini yapan büyük graveur. kıymetli ressam ve İyi bir hoca olan Fransız L^opold L6vy olmuştur.
13 Temmuz 1030
YENÎ İSTANBUL
Sayfa T

— - ■ ■ ■■ I ■■■■■■■ ■■ ■ - ■ ■■ —■ ■ —
NEVYORK a EN KISA YOLİ...
!•
S4S, İskandinavya Hava Yollart nm • Uçan Yataklı Vagonlar» diye anılan DC-6 uçakları, Cuma sabahı saat 9 40 da tiıl Yeşilköy'den alır ve Cumartesi sabahı saat 9 da Nov-yorh'a bırakır/...
Hiçbir Hava Şirketi, sili. İstanbul'dan Nevyork'a bu kadar çabuk götûremeı... Buna bir de S AS uçaklarındaki konfor ve an anevi İskandinav misafirperverliği ilâve edilecek olursa, artık İstanbul-Nevyork yolculuğunun tercihan S AS ile yapılmasındaki isabet kendiliğinden meydana çıkar.

SCA/VD/MA WAİV
, 4/Rl/^£S SYSrfM
Zdmm>/m vya
MU YOİDUU

‘A
Devlet Denizyolları
Akdenizde emsalsiz bir turistik sefer daha
tertip etti.
22 Temmuz cuma günü looo tonluk lüks yolcu gemisi TARSUS îstanbuldan edecektir.
10 ağustosa kadar devam edecek esnasında gemi Cenovada bir hafta yolcular Venedik, Roma, Fransız ve rasını ziyaret edebileceklerdir
I
1
hareket
bu seyahat kalacağından Italyan Rivye
Denizyollar. acentelerinden izahat isteyiniz. (9479i
G Ü
F A
1 L
Z E L
¥ D A A N L
V
L
A
E
I
R
YENİ İSTANBUL'da
Jilet sanayiinde bir hârika!
Hakikî Amerikan mamulâtı ve Premium çeliğinden mamul ve her iki tarafı
ÇIKAR
2.
TENSi NETİCEYİ GARANTİ
J OXFORD •

A* X
i* ■
; • A g ■ ( ■ Cr*' >'ı*
1 1 • «

rcrCGRAF KAĞIT
> \ M
Vf FİLİfkUlİ KULLANINIZ
1
7
.v
tan/ srroıv
JAK DEKALO „ORT.
itraaauı ranrAnaıt sı
ZAYt — 1047 senesinde İstanbul 4 Ünoü Ş. Md. den aldığım pasaportu kaybettim. Yenlini olanağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Ncvhlz Göver
BAYRAMLIK HEDİYELERİNİZİ
SEÇMEKTE 6ÜÇLÜK ÇEKMEYİNİZ
Fransamn en tanınmış esans ve losyonları,
her nevi İnciler, Dor6 Kolyeler, muhtelif broşlar
mağazamızda geniş çeşitlerle teşhir edilmiştir.
EGE ITRİYAT MAĞAZASI - Bahçekapı
İstanbul Sıhhi Kurumlar Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan Sağlık merkezlerinin İhtiyacı bulunan 17 adet ameliyat masası kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 21.7.1950 cuma günü saat 15 te Cağaloğlun-dakl Sağlık ve S. Y. Md. lüğü binasında toplanan Sıhhi Kurumlar Satınalma Komisyonunca yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli: Beher adedi 3200 liradan olmak üze-rw tutan: 54.400 lira olup ilk teminatı 3970 liradır.
3 — istekliler bu işe alt şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
4 — isteklilerin, cari seneye alt Ticaret Odası vektaası İle 2490 sayılı kanunda yazılı belgeler ve bu işe yeter İlk teminat makbuz veya banka mektubu olduğu halde teklifi havi kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabİHnde komisyona vermeleri.
5 — Postada vaki gecikmeler şayanı kabul değildir. (8825)
SATILIK KÖŞK
Caddebostanında, denize yakın çok güzel bir yerinde yetişmiş bir bahçenin meyva ağaçlariyle çamlıktan içinde yaz ve kış oturulacak ve ayrıca kiraya veıilecek müstakil üç daireli, konforlu ve telefonlu bir köşk satılıktır.
Galata, Billûr sokak, Büyük Tünel Han No. 8 sahihine.
,5
Saatçılıkta tam ayar hassasiyeti TISSOT saatlarındadır



©MEGA



z
te •••_

*


Bir TTSSOT saatini bütün İmalât safhala-
M
*

f
-’p
W

X
? -


7.16


a
tında takip edebilseydiniı dünyanın bey
kirasındaki ustçıtannın niçin bu derecede
hayran olduklarının sebebini anlardınız.
Bir Tl S S OT saatin maki naşının milimetre»
nln binde biri derecesinde İşlenmesine ı k>
nlmaı bir cam, ve mlknath tesirine karşı
bir teçhizat İli ve ederseniz, bir TTSSOT
saatinden daba gflıel bir hediye tasavvur
edilmez olduğunu sis de kabul edersini

gt



Cenevre (İsviçre) de Matçılık endüstrisi İsviçre şirketinin mamulatı
s . i*;
FEŞtL İPEKLİ
FOTOĞRAFÇILAR ve ALAMtNÜTÇÜLERtN DİKKATİNE: Dünyaca meşhur
foırania FOTOĞRAF FABRtKASI E’,sSStNCTros' ”CflSSETTİSTl„ ı»™» kart postallonnın beher paketini yalnız 450 kuruş
’ V 8 R 8 ö A kartpostallarının
loo lük paketi de yalnız 600 kuruş Bu malzemelerimiz bu fiyatlara bütün piyasadaki satıcılarımız nezdinde satılmaktadır.
HER YERDE ISRARLA MENFAATİNİZ İCABI BU MALLARI ARAYINIZ
Türkiye Gene! Mümessilleri: UMBERTO ve JOZEF REFORZO Posta Kutusu 2295
İstanbul



Zabıta Memuru Alınacak
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Belediyemiz zabıtası teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı zabıta memurluklarına aşağıda yazılı nitelikleri haiz olanlar arasından yanş sınavı He memur alınacaktır.
a)
b) e)
0)
d)
e)
f)
h)
Tıraş bıçaklan piyasaya çıktı! THE STANDARD BLADE Co., Inc.
New-York, N. Y. U. S. A.
Türkiye Mümessilliği : Marpuççular, Sabuncuhan Caddesi, No. 53/55 Telgraf : NVTERMA Telefon : 23835 P. K. 381 İSTANBUL
lllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll öğretmen, subay ve memurlara
taksitle Iskontolu
KİTAP SATIŞI
Okul kitapları hariç, 1949 yılı sonuna kadar yayımlanmış bütün Millî Eğitim Bakanlığı Yayımlarının, % 20 iskonto ile ve taksitle satışlarına başlanmıştır.
Bakanlık Yayımlarına ait kataloglar, Bakanlık ya-yınevleriyle, Devlet Kitapları MÜtedavil
Müdürlüğünden lunabilir.
Devlet Kitapları
Sermayesi tedarik o-(9405) Müdürlüğü İstanbul
llllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
İLÂN
ÎSTANBl I. ASLİYE M NCİ fil -KIK YAROlÇLlOlNDANı
Esat: S50/S89
Küçük Pnrmskkapt, Abdullah sokak 17 No. da oturan Malpo-meni Vaslİikl AngeHdİM tarafından Küçük Parmak kapı Abdullah Efendi aoknk 17 No. d& İken şimdi yeri biHnemlyon dAvah Al-bert AnıttlIdlM aleyblht açtığı boşanma dAvatında tarnflnnn bo-anmalarına dair verilen kararın llAn turetl He tebliğine karar verildiğinden hüküm fıkratmın bir Ruretlntn mahkeme divanhanesine ezildiği ve HAndan ttlberen on beş gün İçinde kanunun yoluna müracaat etmediği takdirde hükmün kesinlıgeceği ilân olunur.

AFİTAP VE OSMAN GÜZEL MAĞAZALARI - TAKSİTLE SATIŞ
ANCAK TABİATIN YARATABİLECEĞİ BİR SASLAMUK

r •
• c*t

*
fcENGLISl
F’
BUZ DOLAPLARINDA
ZOiki ASRIN TEKNIÖIİLE BİRLEŞTİ..
«ELECTRIC L
1950 İSTANBUL SERGİSİNDE
VAGON-LI//KOOK
Acentesi
Telefon: 82266 dan 3 numarayı arayınız.
1950 İstanbul Sergisinin en muvaffak olmuş eserlerinden biri otan Ulaştırma Paviyonunun çıkış kapısında:
Her gün her istikamette gece yarısına kadar
Yataklı
Tren
Vapur
Tayyare
Biletleri İçin müracaat edilmesi.


BERLITZ LİSAN DERSHANESİ

Beyoğlu: 294 İSTİKLÂL Caddesi Tel: 40251
Yaz tatilinden istifade etmek istlyen
A ve LİSE
öğrencilerine mahsus
FRANSIZCA — İNGİLİZCE — ALMANCA
Lisan Kurları Açılmıştır.
0 R T
Ekmek ve Pide Fiati Hakkında
İstanbul Belediyesinden:
1 — 13 temmuz 1950 perşembe günü sabahından İtibaren 79/81 randımanlı undan mamûl % 38 rutubet ve 558 gram kuru maddeyi İhtiva eden 900 gram ağırlığında somun şeklindeki bir ekmeğin fiyatı 30 kuruştur.
2 — Aynı undan mnmûl ekmek evsaf ve ağırlığındnkl pldo-de Ramazan ayı «ontınn kadar 80 kuruşa satılacaktır.
Keyfiyet sayın halka ve ilgililere HAn olunur. (9470)
1

J

Belediye Memur ve Hizmetleri Tüzüğünün 3 üncü maddesinde yazılı nitelikleri haiz olmak, En az ortaokul mezunu bulunmak,
Fiilî askerlik ödevini yapmış İhtiyata kayıt olunmuş bulunmak, 30 yaşından yukarı yaşta olmamak,
Boyu bir metre yetmiş santimden aşağı olmamak.
Fena hallerle tanınmış bulunmamak,
Namus ve haysiyeti muhil bir suçla mahkûm edilmiş olmamak,
Ecnebi kız veya kadınla evli veya yaşar bulunmamak, ; Vücutça sağlam olduğu tam teşekküllü bir hastahane sağlık kurulunca muayene neticesinde sabit olmak.
Bu şartlan tevsik eden belgeler ibraz edilmedikçe talipler sınava kabul edilmezler.
2 — Yukanda yazılı şartlan haiz bulunanların en geç 15.7.1950 cumartesi günü saat 13 e kadar dilekçelerine bağlıyacaktan kimlik belgesi, askerlik terhis tezkeresi, bitirdiği okul diploması, ası kâğıdı» hâl tercümesi, 9x12 eb’adında dört adet fotoğrafları ile birlikte Ankara Belediye Başkanlığına başvurmaları ve 20.7.1950 çarşamba günü saat 9 da sınavları yapılmak Üzere Ankara Halkevi kitaplığında hazır bulunmaları ilân olunur.
NOT: Belediye zabıta memurluğu için şimdiye karlar müracaat etmiş olup da dilekçeleri intizarda bekliyenler arasından yukarıdaki şarttan haiz olanların işbu ilânımız üzerine tekrar dilekçe ita müracaattan zaruridir. (9230)
Hakikî Ingiliz Pand’s kremleri geldi
Dünyaca tanınmış hakiki Ingiliz Pond’s kremi memlekete bir miktar ithal edilebilmiştir.
Kavanoa İçerisinde olanını ısrarla isteyiniz.
BtLÜMVM ITRİYAT MAĞAZALARINDA BULUNUR.
POND’S
• ■; b crgam
YAPI ve KREDİ BANKASI’nın
Amerika ve Ingiltereden getirttiği öğretici ve eğlendirici kültür filmleriyle
e
İlk Çocuk Sineması
Bu Cumarteside^ itibaren tatil boyunca
Her Cumartesi günü
1o.3o-11.3o
ATLAS Sinemasında
Her yer 30 kuruştur.
Küçük çocuklar velileriyle beraber gelebilir.

Devlet Orman İşletmesi
Gerede Müdürlüğünden:
1 — işletmemiz Geyikgölü Bölgesi Escntepe istif yerinde mevcut 1333 adede denk 139,944 metreküp köknar keresteleri 26/6/1950 tarihinden itibaren 18 gün süre ile üç parti halinde, açık arttırma ile satışa çıkarılmıştır.
2 — Açık arttırma 14/7 '1950 tarihine tesadüf eden cuma günü naat 15 te Gerede İşletme Müdürlüğü binasında toplanacak komisyon Önünde yapılacaktır.
Beher metreküpün tahminî bedeli 07 Hra 50 kuruştur. Her parti İçin % 7.5 hesabı İta geçici teminat alınır.
3 — Bu işe ait şartname Ankara’da Orman Genel Müdürlüğünde, Ankara. İstanbul, Bolu Devlet Orman İşletme Müdürlükleri İta Gerede Belediye Başkanlığında ve işletmemizde» görülebilir.
4 — İsteklilerin bolirli gün ve saalto komisyona müracaat,
lan. (8945)
• 4 • •
21 Temmuz 1950
de başlıyoruz
21 Temmuz 1950
de başlıyoruz
Mercedes - Benz marka binek otomabill
Ahmet Veli Menger Müessese sinden
2 adet (Jarwa) ve (CZ) marka motosiklet
Mehmet Kavala Milesscscsinden
Swissair uçaklariyle bir kişiye İstanbul -Zürich seyahati ve on beş gün ikamet (LAİ) Italyan Havayollariyle Roma'ya seyahat ve en iyi otelde bir hafta ikamet AİR FRANCE Havayollariyle Parise seyahat ve 15 gün ikamet
Her bir seyahati Doğan Sigorta Şirketi 15 er bin li~ raya sigorta etmiştir.
1 adet (Bosch) marka 5 ayaklı buz dolabı Ahmet Veli Menger Müessese sinden
Son model bir salon takımı
P salt i M il essesesinden
1 adet BEAUTY marka çamaşır makinesi
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden
4 adet (Schaub) marka radyo
Adem Karadağ Milesscscsinden
2 adet (Minerva) el ve ayak dikiş makinesi
Mehmet Kavala Müessesesindcn
1 adet (Martin 40) takma deniz motörü
Ege Petrol T. A. Ş. Miiessesesindcn
3 kişiye onar bin liralık kaza sigortası
Doğan Sigorta Şirketinden
3 kişiye 100 er liralık Ikramiyeli Aile Cüz.
Yapı - Kredi Bankasından
Altınşehirde köşebaşı 600 m2. bir villalık
arsa
Altıncvler Kol. Ç. Mücsseseshtden
2 adet (Hoover) marka elektrik süpürgesi
Afata* Ticaret T.A.Ş, Müessesesinden
2 adet (STOK) mağazası emprime kuponu
Stok Mağazasından




5 adet en son model elektrik ütusu
Halil Naci Mıhçıoğlu M ile ese ee sinden (ROYAL) marka üçlü petrol ocağı
Leon Finzi Mücssesesinden adet emprime kadın elbisesi (kumaşı ile) Beyoğlu, Terzi Muazzez Cansu tarafından adet en son model kadın çantası adet en son model kadın ayakkabısı adet en son model erkek ayakkabısı
Mağazasından
1
1
1
1
Tanca Kundura
adet ellişer liralık bono
Mağazasından
Mağazasından ile)
5
istanbulun en büyük müessesesi Llon
4 lake koltuk, 1 lake masa
Ekrem Kulen
1 adet erkek kostümü (kumaşı
Beyoğlu, Terzi Mozcs tarafından
Zenith, Omega, Tissot altın kol saatleri
Eminönü Tcvfik Aydın Müessescsinden
6 adet Lüks Avrupa kravatı
100 çift Nylon BALİ marka kadın çorabı
1 adet av tüfeği, 5 futbol topu, 5 elektrik feneri
Mario Gabay Müesscsesindm
2 adet Opema ve Flexaret marka fotoğraf makinesi
Mehmet Kavala Müessesesinden
15 adet (Varner) marka dudak ruju
Bahçekapı Ege Itriyat Mağazasından
10 adet en son model TERMOS
Halil Naci Mthçıoğlu Milcaseseaindcn
50 adet Kütahya işi çini vazo
100 adet SÜRPRİZ marka pijama
100 adet SÜRPRİZ marka gömlek
12 plâktık bir koleksiyon
Halil Naci Mıhçıoğlu Mütstıescaltulcn DAHA BİNLERCE KIYMETLİ HEDİYELER
bunlardan başka önümüzdeki günlerde peyderpey neşredeceğimiz binlerce kıymetli hediye


temmuz 1950 cuma günü bu
müsabakamız için kuponlarımızı neşre
başlıyoruz. YENİ İSTANBUL'un oku-
yucusu olan daima kazanır.

Comments (0)