13 Ağustos 1950
Pazar
• SİYASÎ İKTİSADÎ, MÜSTAKİL
®.B- F. Kütüphane»
Yıl 1 — Sayı 256—10 kuruş
YEN
YEN
YEN
YENİ İSTANBUL 75.000
YENleUjJ
Y ENİ
Yi 'N’J |
YENİ
İt
I’
IİL
Hra dağıtıyor t • tğı l > r
/O>r
r
r
YENİlSTANPin. 75 000 lira dağıtıyor
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu :
447 - İstanbul
Tesis eden: Hablb Eıllb . TÖREHAN
Telefon : 44756 - 44757 Santral
îç politika
Demokrasimizi
mutlaka korumalıyız
DEĞERLİ hukukçumuz Adalet Bakanı Halil özyörük, gazetemizin dünkü sayısında çıkan açıklamasında, Türk demokrasisine yürekten bağlı vatandaşları nihayet ferahlandıracak bilgiler vermektedir. Türklük, büyük devTİmlmlzde mânasını ve şeklini bulan demokrasimize karşı yöneltilen hücumları artık, gereken tedbirlerle önlemek kararını vermiştir. Şimdi yetkili bir komisyon, açıklamadan anladığımıza göre, bir kanun taslağı hazırlamaktadır. Bu taslak. Büyük Millet Meclisine sunulduktan sonra yürürlüğe girecektir.
Biliyoruz kİ: eski iktidar partisi zamanında, demokrasimizi korumak maksadlyle kanunlar yapılmış ve bunların yürürlüğe konulması İçin son İktidar başbakanına yetkiler de verilmişti. Yeni bir kanun taslağının hazırlanın asma karar verilmiş olması, demokrasiyi korumak bakımından, İki parti arasındaki görüşlerde belli-başlı ayrılıklar olduğunu apaçık sezdirmektedir. Bunun böyle olmasında da olağanüstü bir şey yoktur. Çünkü: her lkl parti, demokrasiyi başka türlü anlamaktadır.
Adalet Bakanının açıklamasından öğrendiğimiz şey ana-prensiplerden ibaret olduğu İçin, d alı a köklü münakaşalara girişmek imkânları, kanun Meclisten geçtikten ve yürürlüğe girdikten sonra belirmiş olacaktır. Demokrasimizin emniyetini tehlikeye düşürenlere karşı düşünülen sert cezalar arasında, bazı durumlarda ülke dışına atılmak cezası da vardır. Türk Milleti, yalnız çağdaş demokrasiler cephesine katıldığı için değil, bilhassa, yaratıcı bir hayat kudreti, tanı mânaslyie devrinin bir varlığı haline gelebilmek ve bu suretle kültür insanlığındaki şerefli ve yüksek yerini elinde tutabilmek İçin bütün benliği İle demokrasiye sarılmak zorundadır. Bizim için bundan başka tek bir kurtuluş yolu yoktur. Türk tarihi, geriye doğru atılacak tek bir adımı, demokrasiye karşı gösterilecek en ufak bir şüpheyi ve nihayet, sağ ve sola karşı gevşek davranışını hiç bir suretle affetmlyecektlr. Biz bu biiyük sorumluluğu çekinmeden, göz kırpmadan. korkusuz benimsemesini bilen nesillerden olduğumuzu mutlaka göstermeliyiz.
Varlığın dinlenmek bilmez geniş hayat Örgüsüne bakar ve nabzını dinlerseniz, bu uçsuz ve bucaksız güreşte müdafaanın ne sarsılmaz bir yaratılış temeli olduğunu hemen sezersiniz. En ufak bir böcek bile hiçliğin korkunç uçurumuna yu varlanmamak için minimini varlığının bütün kuvvetini, benlik taktiğini derler ve harekete geçmekten ürknıez. Gören bir göz, bu hayat damlasında tutuşan irade kahramanlığı karşısında mutlaka sonsuz bir heyecan duyar. İnsan da böyle-dlr, yarattığı topluluk da boyledlr. Milletlerin en büyük güreşleri, mücadeleleri, savaşları yalnız sınır boylarında verilmez. Sınır berilerinde de her millet, varlığın değişmez mantığından gelen kaynaşmalar içindedir. Yaşamak; muzaffer olmak demektir. Zafer İse yenilmemiş, yere serilmemiş müdafaadan başka blrşey midir?
Cemiyete temel veren her ideoloji; bir hayat kudretidir. Bu hayat kudretinin de dinamizmini, mantığını anlamak lâzımdır. Biliyoruz kİ: her İdeoloji savaş ve korunma teşkilâtının çekirdeği ve ruhudur. Bizim demokrasi ve devrim İdeolojimiz, nasıl olur da, başka türlü düşünülebilir? Bütün menfi ve yıkıcı ruhların dizginsiz hürriyeti şeklinde anıaşılan demokrasiler; kendi İdeallerinden ayrılmış, kendi kendilerini inkâr etmiş İdare sistemleridir. Çünkü: nerde İdeal varsa, nerde bir prensip kendi zaferi İçin güreşiyorsa, orada mutlaka bir müdafaa vardır. Biz, bu gerçekliğin, nihayet, anlaşılmış olmasını çok doğru bulduğumuzu söyUyabiliriz.
Genç demokrasimizin yepyeni düşmanı, hiç şüphesiz, komünistliktir. Fakat yüzyıllar boyunca güreştiğimiz ve her yeni hayat hamlesine girişirken karşımızda bulduğumuz çok daha eski bir düşman daha vardır : Karıktıvvet. Birinin tehlikesi Ötekinin tehlikesinden hiç de aşağı değildir. Kurtuluş Savaşımızda kara-kuv-vetln neler yapmış olduğunu bilenler, bıı lkl yıkıcı kuvvetin bir tutulmasını ve tedbirlerin ona göre düşünülmesini istemekte* son derecede haklıdırlar. Çünkü: komünistlik de millet tanımaz. kara-kuvvet de. Onun İçin demokrasimizi korumak maksadlyle hazırladığımız kanun taslağının İçine kara-kuvvetl de almak lâzımdır. IDu-lll ÖzyÖriik’ün açıklamasından anlaşılmıyor. ama, ikinci bir kanun taklağının hazırlıkları bu çok ehemmiyetli tutmamış olduğunu yi*.
Komünistlik ne
(totaliter) Jge kara-kuvvet dar bütüncüldür. Anlayış ve ruh kımından bu İki düşman, yalnız yİ niş ve kuşanışları başka ikiz,
kardeş gibi birbirine benzemektedir. Milli olgunluğuna kavuşan Türklük, düşmanlarını dış görünüşlerine göre değil, fakat yıkıcılıklarına göre muhakeme etmeyi artık öğrenmiştir ve onun başka türlü düşünmesine de İmkân yoktur. Biz demokrasi İdeolojimizi sağdan, soldan sinsi kuvvetlere karşı mayız. Yurt göklerinin le birlikte yaşıyanlan hiç çok dertnUmi
nz. Fakat vatan Içhı bir şeyler kaybetmesini gÖz4* alarmı an milletler de vatan için yaşamasını bilmezler.
M. NERM1
yapıldığına göre noktanın da ıınu-tahmln
etmekte-
k tular
bütüncül de o
ka-ba-gl-
Ikl
kemiren bu seyirci kalfv-altındu bl/Jm-luıybederken bir acı dııya-
Abone: Türkiye İçin seneliği 82, altı aylığı 17, üç aylığı 9 Uradır, Hariç memleketler Lkl misildir,
İlânlar : 6 ncı sayfada santimetresi
2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
— - ~ . ■„ ----a
Bulgar notasına, Hükümetin yakın günlerde cevap verecek pozisyon alması bekleniyor


TEK KOMUTA ALTINDA
Bir Avrupa ordusu
kurulması şarttır
Konseyde beyanat veren Spaak, delegelerin bu meseleyi parlâmentolarında bahis mevzuu edeceklerini bildirdi
dün ân! olarak Ankaıa-şehrimize gelmiş ve kısa istirahat ettikten sonra
Başbakan dan uçakla bir müddet Deniz Komutanlığının bir motörlyle Yalovaya hareket etmiştir.
Gerek Ankaradan aldığımız malûmat ve gerekse burada mevcut kanaat, siyasi mahfillerin Adnan Menderesin bu seyahatine büyük bir ehemmiyet atfedildiği merkezindedir. Başbakanın bu şekilde ânî olarak Devlet Başkanına mülâki oluşu dikkati çekecek bir siyasî hâdise olarak telâkki ediliyor. Adnan Menderesin bu mülakatta Bulgar notası ile milletlerarası durumumuzu görüşmeleri kuvvetle muhtemeldir.
Bulgar notası etrafında Hükümetin yakın günlerde cevabî bir nota neşretmesi ve bir pozisyon alması beklenmektedir.
Bütün bunlara rağmen Hükümet mehaflll büyük bir ketumiyet muhafaza ediyor.
Diğer taraftan Dışişleri Bakanı Fuat Köprülünün de acele olarak memlekete dönmesi beklenmektedir. Bulgar notasının akisleri
Ankara, 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bulgar Hükümetinin Sofya Maslahatgüzarlığımıza verdiği notanın akisleri devam etmektedir.
Resmî makamlar nezdlnde yaptığım
tahkikata göre, nota alınır alınmaz metin üzerinde esaslı incelemeler yapılacak ve lâzım gelen cevap kısa bir müddet içerisinde hazırlanarak buradaki Bulgar Elçiliğine tevdi edilecektir.
Bulgar notasında bahis mevzuu e-dilen 250 bin ırktaşımız hakkında a-lâkalı Sefaret ve Konsolosluklarımız vasıtasiyle içtimai ve bilhassa siyasî akideleri bakımından çok titiz bir İnceleme yapılacaktır.
Bugün kendisiyle görüşmek lstiyen gazetecilere Bulgar Elçisi çok meşgul bulunduğunu, esasen bir kaç gün sonra memleketimizden ayrılacağını bildirmiş ve bu hususta bir şey söylemek istememiştir.
Bir müddetten beri şehrimizde bulunan Sofya Elçimiz Şefkati îstinyeli İse gazetecilere şunları söylemiştir;
“Söylendiği gibi Bulgaristandaki Türkler 250 bin değil 850 bindir. Türk toprakları haricinde en toplu vaziyette bulunan Türkler de Bulgarlstan-daki Türklerdir. Küçük ziraat İşlerine çok ehliyetli olan Bulgaristan Türklerinin memleketimize geldikleri vakit buraya çabuk İntibak edeceklerine eminim.
Amerikanın Moskova Büyükelçisi Alan Kirk
Amerikanın Rusya
Moskovadan ayrıldı
yol-
me-et-
ha-Ba-
ÎNGÎLTEREDE
Parlâmento
toplantıya davet edildi
kararı haber
kablno en bÜ-
Londra, 12 (AP) — Başbakan Clement Attlee dün. Parlâmentoyu 12 eylülde, müdafaa meselesini müzakere etmek için toplantıya davet etmiştir.
Başbakanlıktan bu hususta yayınlanmış olan tebliğ, uzun süren bir Bakanlık Kurulu toplantısından sonra neşredilmiştir. Parlâmentonun toplantısı
Londra, 12 A A. (AFP) — Bu sabahki bütün Londra gazeteleri, Savunma meselesini müzakere için hâlen tatilde bulunan parlâmentonun 12 eylülde içtimaa daveti için alınan büyük başlıklar altında vermektedir.
Bütün gazeteler dünkü konseyi müzakerelerinin
yük kısmının askerlik hizmetinin uzatılması meselesine hasredilmiş olduğu kana at indedirler.
Londra, 12 A A. (Reuter) — Dün Başbakan Clement Attlee tarafından ani bir toplantıya çağırılan Kabine Konseyinde în-gilterenln savunma meselesiyle, Ingiliz savaş kuvvetlerine daha iyi şartlar temini ve askerlerin maaşlarının arttırılması meselelerinin görüşüldüğü kuvvetle tahmin edilmektedir.
Üç buçuk saat süren bu toplantı İngiliz kabinesinin harpten beri yapmış olduğu en uzun toplantıyı teşkil etmektedir.
Bundan başka işçi Partisi müzakere etmek üzere toplanacaktır.
Büyükelçinin eşi, çocuğu ve askeri ataşesi de kendisiyle birlikte yola çıktılar
Moskova, 12 A.A. (Reuter) — Birleşik Amerikanın Ru&ya Büyükelçisi Amiral Alan Kirk, beraberinde eşi, oğlu ve elçiliğin askeri ataşesi olduğu halde, A) manyanın Amerikan bölgesinde Woisbaden‘e bugün hava yo-liyle hareket etmiştir Alan Kirk’in Welsbaden’e şahsî sebeplerden dolayı gittiği bildirilmiştir.
Amerikalılar tekrar
Çarpışmaların çok şiddetlendiği Naktong bölgesine takviye kuvvetleri gönderildi

Kore cephesinde Rus modeli bir obüs tapası bulundu VVashlngton. 12 (YtRS) — Millî Müdafaa Bakanlığı sözcüsü bugün gazetecilere, Rus modeli 120 milimetrelik bir obüs tapası olduğu tesbit e-dilen bir tapanın resmini göstermiş ve bunun Kore cephesinde bulunup üzerinde 1950 tarihi ile rusça yazılar mevcut olduğunu tasrih eylemiştir.
Tacgu, 12 A A. (Reuter) — Bir merlkan zırhlı kolu. Kuzey Korelilerin dün ele geçirdikleri bombardımandan harap bir halde bulunan Po-hang limanına bugün girmiş, üçte biri yangından harap elan şehirde bulunan çok az sayıda kuzeylinin bir kısmını temizleyip geri kalanları şehirden atmıştır.
Devriye kolu bundan sonra, bu kesimde bir kale olarak müdafaa edilen hava alanına dönmüştür.
Woshlngton. 12 A.A. (AFP) — Savunma Bakanlığı sözcüsünün bildirdiğine göre. Kore cephesi güneydoğu kesiminde vaziyet İstikrarlı bir manzara arzetmektedir. Filhakika Amerikan kıtaları ilk hedeflerine ulaşmışlar ve Pusan limanının 90 kilometre batısına varmışlardır. Şimdi Birleşmiş Milletler kuvvetleri kazanmış oldukları arazide vaziyetlerini sağlamlaştırmaya bakacaklardır.
Naktong Nehrinin doğu sahilinde Amerikan kuvvetlerinin 35 kilometre gerisinde ve aynı kesimdeki mevzilerinin kuzeyinde komünistlerin önemli bir köprübaşı kurmaları Amerikan ilerleyişinin durmasına sebep olmuştur. Zira daha İleriye gitmek Amerikan münakale hatlarını tehlikeye sokacaktı.
Son olarak Washington’da işaret o-lunduğuna göre, daha kuzeyde Naktong Nehri kıyılarında ve Pohang bölgpfliyle doğu kıyısında çarpışmalar çok şiddetlenmiştir. Birlemiş Milletler kuvvetleri şimdi bu bölgeye takviye göndermektedir. Bu yüzden güneybatıda taarruza geçmiş olan birliklere takviye gönderllomcmoktedlr.
A-
• •
Strasbourg, 12 (AP) — Belçika delegesi Paul Hcnry Spaak Avrupa Konseyinin bugünkü oturumunda. Batı Avrupaya, medeniyetinin tahrip edilmesine mâni olmalc için, birleşmesini tavsiye etmiştir.
Paul Henry Spaak. Churchill tarafından dün gece bir Avrupa ordusunun kurulmasını derpiş eden teklifi bütün kalbiyle desteklediğini söylemiş, ve iki dünya harbinin tek komuta altında bir Avrupa ordusunun ne kadar faydalı olabileceğini ispat ettiğini ilâve etmiştir.
ChurchiU’ln teklifi hakkında ne gibi tedbirler alınması lâzım geldiği sualine, Spaak şu cevabı vermiştir:
“Bir çok konseye mensup delegeler meseleyi kendi parlâmentolarında bahis mevzuu edeceklerdir. Bu delegeler, bakanlar konseyini aşarak, kısa dan hareket edeceklerdir.
Hiçbir kuvvet bir delegeyi bu seleyi vatanında bahis mevzuu mekten menedemez.
Anayasa, konseyin bu meselede rekete geçmesini önlemektedir,
kanların kendileri, bu karan hükümetlerin tasvibi ile tatbik mevkiine koymalıdırlar, fakat komite konseye itimat etmezse, konsey harekete geçmek İçin başka yollar bulmalıdır.
Belçika delegesi bugünkü, askerî e-ğitim sistemleri arasındaki farkı şiddetle tenkid etmiş ve demiştir ki:
‘‘Mütehassısların yapacaklan ilk iş, Avrupa ordusunun nasıl bir ordy olması lâzım geldiğini ve nasıl bir e-ğitime tâbi tutulması gerektiğini tes-blt etmektir ve o zaman, hepimizin diğerlerinin yaptıkları işi yapmamız icap etmektedir.
Bazılarımız, askerlerini lkl senelik bir eğitime tâbi tutmakta, diğerleri 1-se bu müddeti 18 aya İndirmekte, hattâ bazıları bunu bir sene yapmaktadırlar.
Spaak sözlerin! şöyle bitirmiştir:
“Avrupanın askerî meseleleri, Atlantik Paktının askerî meseleleriyle sıkı sıkıya bağlıdır ve Atlantik Paktı haricinde bir Avrupa müdafaasının o-labllmesl imkânsızdır.
“iyi teşkil edilmiş bir Avrupa savunma konseyi, Atlantik Paktını kuv-vetlondirir.,,
Strasbourg. 12 (AP) — Bugün burada öğrenildiğine göre, eski Ingiliz Başbakanı VVinston Churchill, Ingiltere Parlâmentosundan müşterek bir Avrupa ordusunun kurulması hususunda tam mânaslyle bir destekleme karan İsteyecektir.
Fransanın, îtalyanjn ve diğer 7 memleketin siyasî liderleri buna mümasil tekliflerde bulunacaklardır.
Strasbourg, 12 (YtRS) — Avrupa a-sambleslnde, bugün komisyon çalışmalarına başlanmış ve komisyonlar teşkil edilmiştir.
Türkiye Umumî işler Komisyonunda Osman Kapani ve Mandal İnci, A-dalet Komisyonunda Cihad Baban ve Pamukoğlu. İktisat Komisyonunda Suat Hayrl Ürgüplü ve Ziyad Ebüz-ziya, Kültür Komisyonunda Ekrem Hayri Üstündağ ve Abahoğlu tarafından temsil edilmektedir.
Komisyonlar pazartesi günü İlk toplantılarını yapacaklardır.
• •
Türk atletlerinin
Ingiltere maçları
Amerikalıların da katıldığı yarışmalarda îngilizler müsabakayı 5-3 kazandılar
Londra, 12 A.A. (özel muhabirimizden) — Bugün öğleden sonra Whltc City’de Amerikan atletlerinin do iştirak ettiği müsabakalarda İngiliz atletleri Türk takımını 5-3 mağlûp etmişlerdir.
Uç mil koşusunda Osman Coşgül günün en güzel yarışını çıkararak A-merikalı Ashenfclter ile baş başa ya-
b i t İrmiş ve iki İngiliz atletini e-geride bırakmıştır. Coşgülü an-blr kaç santim geçmeye muvaf-olan Amerikalı atletin derecesi
T
Gençlik Teşkilâtı delegeleri Abideye çelenk koyduktan sonra
Dünya Gençlik Teşkilâtı
Konseyi bugün toplanıyor
Açılış merasiminde bulunmak üzere şehrimize gelen Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri, maarif sahasında komünizmle mücadeleyi kendine vazife edindiğini söyledi
Dünya Gençlik Teşkilâtının bugün yapılacak açılış töreninde bulunmak üzere yeni Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri dün saat 18.30 da beraberinde Basın, Yayın ve Turizm Genel Müdürü Halim Alyot olduğu halde uçakla şehrimize gelmiştir.
Milli Eğitim Bakanı hava alanında kendisiyle görüşen gazetecilere şunları söylemiştir:
"Türkiyedo bugün, bilhassa Hükümet olarak komünizmle mücadeleye katî surette karar verilmiştir. Ben de diğer arkadaşlarım gibi, kendi branşım dahilinde komünizmle mücadele etmeyi kendime vazife sayacağım.
Rasyonel çalışma, iktidarı henüz üç aydır ele alan Demokrat Partinin her mevzuda tatbik etmek gayesinde olduğu ana prensiptir. Ve bu hususta özel olarak bir çalışma ve hazırlık yapılmaktadır. Bunun müspet neticeleri kısa zamanda efkârı umumiyeye açıklanacak ve gösterilecektir.
Ben, üniversite talebesinin siyasetle uğraşmasına taraftar değilim. Yalnız, yarının büyük İşlerini ellerine alacak ve omuzlarında taşıyacak olan bu gençliğin, memleketin bütün işlerine karşı hassas ve alâkalı olmasını, yarınki büyük hizmete hazırlıklı bulunmasını memnunlukla müşahede ettiğim teşkilâtlı çalışmalarını takviye etmesini candan arzu ederim.
Bu mevzularda kendilerine her zaman elimden geldiği kadar faydalı olacağım.
DP. iktidara geldikten sonra, sayın
selefim Avni Başman bu mevzu İle yakından alâkadar olmuş ve meşru mazereti olan 70 - 80 öğretmenin îs-tanbula İadeleri takarrür etmiştir. Bunu tatbik etmekle beraber diğerlerinin durumları üzerinde de ehemmiyetle duracağım.,,
Tevfik ileri Dünya Gençlik Teşkilâtı Knseylnin bugün yapılacak açılış töreninde hazır bulunacaktır.
Koreye gidecek Birlik Komutanlığı
Albay Asım Eren bu vazifeden alındı. Yerine Tuğgeneral Tahsin Yazıcıoğlu’nun gönderileceği söyleniyor
ingliterede Mustafa Batman. Amerikalı atlet Flemmlngl’n antrenmanını ı seyrediyor
6G-

* M i **

rıjjı pey cak fak 14 dakika 13 saniyedir.
Diğer müsabakalarda Îngillz-Türk atletleri arasında şu neticeler elde e-dllmiştir:
Çekiç atma: 1 — Alladay (Ingiliz), 2 — Balcı (Türk) 4837.
120 yarda manialı: 1 — Barkway (Ingiliz). 2 — Mustafa Batman (Türk)
Bir mil: 1 — Parkor (Ingiliz). 2 — Cahit önel (Türk).
Sırıkla atlama: Anderson (Ingiliz) 8.96. 2 — Muhlddin Akın (Türk)
8.74.
440 yarda manialı: 1 — Kemal Korulu (Türk). 2 — Devleş (Ingiliz).
Cirit atma: Halil Zıraman (Türk) 60.16. 2 — Dalrymplo (Ingiliz 57.06.
Dün geceki boks maçtan
Şehrimizde misafir bulunan Anka-ranın boks takımı dün gece Şeref Stadının Yüzme Havuzunda İkinci maçını Galatasaray boksörlerine karşı yaptı.
61 kiloda: Ankaradan Sevindik, G. S. dan Salİho galip, 54 kiloda: Anka, radan Doğan, G.S. dan Nccdetle berabere, 58 kiloda: Ankaradan Yusuf G. S. dan Gültekine galip, 62 kiloda: G.S. dan Adnan inan Ankaradan Kemali güzel bir maçtan sonra abondone etti. 67 kiloda: Ankaradan Salm Saygılı, G.S. dan Alrkoya galip, 72 kiloda: G.S. dan Ayhan Ankaradan Ali Melek ile berabere, 80 kiloda: G.S. dan Enver Ankaradan Kâmile galip geldiler.
Neticede Ankara 8-2 kazandı.
Amerikan Filosu deniz harekâtı gizli tutulacak
AVashlngton, 12 (YtRS) — Bundan böyle Amerikan filosunun harekatı hakkında boama hiç bir malûmat ve-rilmiyeceği Amirallik tarafından bildirilmiştir.
Deniz harekâtı şefleri tarafından bu hususta gerekli emirler verilmiştir.
Ankara 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Koreye gidecek birliğimize İltihak edecek olan askeri kuvvetler peyderpey şehrimize gelmeye bağlamışlardır. Adana. İzmir ve Çubuktan gelecek birliklerimiz pazartesi günü şehrimizde olacaktır. Koreye gidecek askeri birliğimize komuta edeceği bildirilen Albay Asım Eren, bu vazifeden alınmıştır. Askeri birliğimize bir generalin komutan olarak tâyin edileceği söylenmektedir.
Askerî birliğimiz 90 kişi alan Amerikan uçaklarlyle nakledilecektir. Bu uçaklardan dördü dün Ankaraya gelmiştir. Diğerleri de bugünlerde şehrimize gelecektir.
Koreye gidecek askerî birliğimizin komutanlığına Tuğgeneral Tahsin Ya-zıcıoğlunun ve alay komutanlığına da Namık Argut’un tâyin edileceği söylenmektedir.
karması maçı
MÜSABAKASI
J lirinin seçmiş olduğu 30 hikâyenin neşrine devanı ediyoruz. Bu hikâyelerin isim ve muharrirlerini gösteren listeyi ti-çÜncÜ sahlfemlzde bulacaksınız.
BAZI MİLLETLERE GÖRE :
YARDIMIN ÇIKAR YOLU!
Sayfa 2
T E N T TSTANBUL
18 Ağustos 1950
Askerlik bahisleri
Yazan : M. Şevki YAZMAN

şehir haberleri
t
z
W. A. Y. Konseyi bugün açılıyor
MİLLETLERİN bir kâr ve zarar mizanı aramadan sarfettlklerl biricik para; milli müdafaaya ayn-lan paradır.
Filhakika bütün bir milletin İstiklâli, şerefi ve nanıuslyle alâkalı bir mevzuda bu cömertlik ve fedakârlığa da kati lüzum vardır. Düşman istilâsına uğramış bir memlekette saklı kalmış milyonların bir değeri olmayacağı gibi, kısa bir İşgal veya İstilânın dahi mal ve can kaybı bahsinde nelere mal olduğunu her gün gözümüzle görüyoruz. Çalışkan, müreffeh memleketlerin birkaç hafta veya ayda nasıl muhtaç ve sefil vaziyete düşttlklrelne şahit oluyoruz. Bu bakımdan bir memleketin millî müdafaasını kuvvetlendirirken icap eden hiç bir fedakârlıktan çekinmemek en doğru yoldur. Bütün tari-mizde de biz bu yoldan biran sapmış değiliz. Ancak şurası da var kİ, millî müdafaanın temini konusunda elden gelen sarfiyat yapılırken millî iktisadın tahammül derecesi aşılır, daha doğrusu millî müdafaa İle miHî İktisat arasında tam bir âhenk temin edilemezse, bu suretle vukua gelecek sarsıntıdan bizzat millî müdafaa çok zarar görebilir. O dorece-de kİ, bazan millî müdafaayı kuvvetlendireceğiz diye başvurulan tedbirler eğer İyi hesoplanmamışlarso en fazla milli müdafaayı zarara sokmaktadırlar. Meselâ ordunun mümkün olduğu kadar fazla mevcutlu olması için silâh altına alınan İnsanlar veya ordu hesabına satın alman hayvan mevcudu millî İktisadı, yani ziraatı, ticareti, sanayii zedollye-cek defa kua san
tınmasından mütevellit tışmın çok üstüne çıkıyor ve dolayısıyla de bizzat millî müdafaa za-rara uğruyor. Çünkü bir memleketin müdafaasını temin İçin her şeyden evvel karnı tok bir millet, muvazeneli, zengin bir millî iktisat ve maliye İlk esastır. Amcak böyle bir millet, sıkıya geldikçe ve kendisini zorladıkça lnanılmıyacak kuvvet İnkişaflarına şahit olabiliriz. Yoksa aç, ziraat, ticaret ve yaşayışı bozuk milletler ağır yüklere uzun müddet dayanamazlar.
derecede hesapsız olursa bu memlekette bu sahalarda vu-gelecek aksülamellerl bu İn. veya hayvanların orduya a-kuvvet ar-
çiftçiyi silâh altına çağırırken de zl-rai istihsalin durmaması düşünülmeli ve bunlar telif edilmelidir. Milli müdafaa ancak ve ancak bu şartlar ve kayıtlar altında kuvvetli olabilir. Bu Ahenk temin edilmedikçe belki adetçe kuvvetli bir ordu vücude getirilebilir. Fakat sanayi ve ziraat İstihsali durmuş veya azalmışsa mevcut itibariyle fazla bir ordu tam ve İyi bir müdafaa sağlamaktan âciz kalır.
En güzel nümunesîni ikinci Dünya Harbi sırasında ve tngllterede gördüğümüz bu ahenkli ve muvazeneli milli müdafaa politikası olmasaydı tngillzler ne kendi adalarını müdafaa edebilirler ve ne de Avrupanın Alman istilâsından kurtarılması bahsinde bu derece faal rol oynayamazlarda. Ingilteredeki her fabrika İşçisi harpten evvolklndon daha fazla süt tedariki ve daha yüksok kalorili gıda alma imkânını bulduğu içindir ki, senelerce mesaiye rağmen bıkıp yılmadı ve amansız hava hücumlarından yıkılmadı. Sinirlerini ve İstihsal temposunu muhafaza edebildi.
itiraf etmeliyiz kİ, şimdiye kadar bizde milli müdafaa ile milli iktisat arasındaki bu muvnzene ve ahenk meselesi hattâ fikir halinde dahi mevcut olmamıştır. Bizde millî müdafaanın kuvvetlendirilmesi dendiği vakit aklımızın alabildiği ve yakalayabildiğimiz nlabette insan ve hayvanı bir araya toplayıp cepheye sev-ketmek gelir. Enver Paşanın Sarıkamış faciası bu garip zihniyetin bir oserl olduğu gibi bütün Birinci Dünya Harbinde düşman kurşunundan ziyade kamı doyurulamadığı için çöküp mahvolan cephedeki asker ylatımız bunun bir misalidir.
za-
Dünkü toplantıda organizasyonun İyi olmadığı dikkati çekiyordu
Dünya Gençlik Birliği (W.A.Y.) ııı ikinci konsey toplantısı bugün saat 15 te Şale Köşkünde açılacaktır. Toplantıya iştirak etmek Üzere bugüne kadar 32 devleti temellen 120 delege şehrimize gelmiş bulunmaktadır.
Toplantı hakkında gazetecilere 1-zahat vermek üzere W.A.Y. Merkez t-dore Heyeti dün sabah Şale Köşkünde bir basın toplantısı tertip etmiştir. Toplantıda W.AY. Genol Sekreteri M. Mercereau, kongrenin nasıl yapılacağım anlatmıştır. Mercereau, VV.A.Y. Teşkilâtı hakkında bazı ga» zetelerln yanlış malûmat verdiklerini söylemiş ve demiştir kİ:
•' Bizim teşkilâtımız, demokratik rejimi kabul eden ve insan haklan beyannamesini tanıyan bütün memleketlere açıktır. Yoksa başka bir birliğe karşı cephe almak maksadly-le kurulmuş değildir.,,
Güney Kore delegasyonu hakkında sorulan bir suale, Genel Sekreter şu cevabı vermiştir:
“GÜnoy Kore delegesi gelemedi. Bunun sebebini benim gibi siz de biliyorsunuz. Konsey toplantısında onları aramızda görememekten mütevellit teessürümüzü kendilerine blldlrece-ğte.n
Basın toplantısından sonra hep be-rabor Taksim Âbidesine gidilmiş ve W.A.Y. adına âbideye çelenk konulmuştur. Çelenk konulduktan sonra VV.A.Y. Merkez Komitesi Reisi hazır bulunanları, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürkün hâtırasını tazl-men bir dakika sükûta davet etmiştir.
Muhtar seçimleri bugün yapılacak
MUHTELİF VİLÂYETLERDEN GELEN HABERLER SEÇİMLERİN HARARETLİ GEÇECEĞİNİ BİLDİRİYOR ŞEHRİMİZDE SEÇİMLERİN SÖNÜK GEÇECEĞİ TAHMİN EDİLMEKTEDİR
seçimlerine vatandaş-nispetlerinin ne mlk-tetkik edilmeğe değer Bir çok vilâyotlerde
aeçmllerlne, bizce lâyık olduğu ehem, mlyetl vermemiş, sadece evlere birer liste dağıtmakla iktifa etmiştir. Di-ger taraftan hemşeriler de bu seçimlere karşı pek hevesli gözükmemektedirler. Mamafih şehrimizdeki kati durum bugün anlaşılacaktır. Bize Öyle geliyor kİ. Istanbulda muhtar seçimlerini, mensuplarını kütleler halinde sandık başlarına gönderebilecek olan parti kazanacaktır. Bazı semtlerde İçin İçin faaliyet gösterdiği ve tarafsız vatandaşları dahi oezbettlğl söylenen Millet Partisinin de bazı mevzi! muvaffakiyetler kazanacağını gözönünden uzak tutmamak lâzımdır.
152 lik öğretmenlerin durumu
Bunlardan 25 İnin Istanbula tâyinleri yapıldı
Şehir köşesi
Başka çare kalmadı
Dünün geri teknik ve iktisat temi affodilse bile bugün buna kân verilemez. Her türlü milli müdafaa tedbirlerinde bu noktanın artık gözden kaçmaması lâzımdır.
sisim-
almamızın
Demokrat Hükû-itlbaren bir taraf-vaZiyetinin bozuk* milli müdafaayı
Yunan sefiri şehrimize geldi
Emekliye ayrılan Yunan Sefiri Mösyö Skefcris dün sabah şehrimize gelmiştir. Sefir, Atlnaya müteveccihen hareket edeceği. 10 ağustosa kadar îstanbulda kalacak ve da Cumhurbaşkanına veda tinde bulunacaktır.
bu ara-zlyare-
Yunan
ispanyanın Ankara Sefiri, Sefiri şerefine, Büytlkderedekl Sefarethanede bir kabul resmi tertip edecektir.
lstlh-müd-lndir-verdl
Herkesçe malûm olması lâzım gelen bu hakikatleri de başlıca sebebi de metin ilk günden tan dünya siyasi luğuna bakarak
kuvvetlendirmek için gayret sarfe-derken öte yandan hiç de parlak bir durumda olmayan milli iktisadı kalkındırmak için giriştiği teşebbüsler arasında tam bir ahengin kurulması lâzımgeldlği hususunda naz&n dikkati celbetmektir. Hükümet makine kuvveti bakımından takviye edilmiş ordudan insan tasarruf ederek milli iktisadın bir çok kollarındaki Ball yükseltmek için askerlik detini üç seneden iki seneye dlği esnada Kore harbi patlak
ve dünyadaki gerginliği artırdı. Siyasi ahvalin alacağı şekle göre bu kısaltılmış hizmetten İstifade derecemiz bilâhare anlaşılacak ve belki de yine aynı miktarda veya daha fazla İnsanı silâh altında tutmak mecburiyetinde kalacağız. Bunlar ahvalin gelişine bağlıdır. Bizim bu hususta söyllyecek sözümüz yoktur* Bizim, burada Hükümetin ve umumiyetle bu İşlerle İlgili makam ve vatandaşların dikkat nazarına sunmak istediğimiz mesele şudur: Bütün bu tedbirler alınırken ve yine »ırf milli müdafaanın zaruret ve İcapları göz önünde tutularak millî İktisadı zede-llyecek, hırpalayacak tedbirleri her ne pahasına olursa olsun almamaklığımız lâzımdır. Milli iktisattan yani çiftçiden, sanayiciden, İşçiden, vergi mükellefiyetinden kendi taşıyacağı yükün çok Üstünde taleplerde bulunmak bizzat milli müdafaa İçin en büyük zarardır, işçiyi silâh altına çağırırken, çok mahdut ve dar olan milli sanayiin ihtiyaç ve zaruretleri gözönünde tutulmak icap ettiği gibi

Dün dikkati çeken bir nokta Üzerinde biDıassn durmak isteriz. Konseye iştirak etmek Üzere gelmiş olan delegasyonla kâfi derecede meşgul o-lunmamaktadtr.
Ecnebi delegelerin bize söylediklerine göre, alâkasızlık yalnız delegelere değil, fakat aynı zamanda VV.A.Y. Merkez İdare Heyetine karşı da gösterilmektedir. Dün W.A.Y. Genel Sekreterinin bir çok müşkül durumda nerede!,, diyerek nu biz de tesblt
Herblrinln kıymetli gençler olduğuna emin bulunduğumuz Türk delegelerinin ve T.M.T. Federasyonu men-suplarının bundan böyle misafirlerimizle lâyık oldukları veçhile meşgul olacaklarından eminiz.
Bugün bütün yurdda ve şehrimizde İhtiyar Meclisleri ve Mahalle Muhtarları 8eçlml yapılacaktır. Yeni Seçim Kanununa göre, köyler muhtarlarını ayrı, ihtiyar meclislerini ayrı olarak seçecekler, kasaba ve mahalleler Iso İhtiyar heyetlerini İntihap edecekler, bu heyetler bilâhare muhtarlarını İş başına getire-çeklerdir.
14 mayıs seçimlerinin memleket efkârında yaratmış olduğu müspet tesir devam ederken, muhtar seçimi, 3 eylülde yapılacak olan Belediye ve Genel Meclis ların İştirak tarda olacağı bir meseledir.
tıpkı milletvekili seçimlerinde olduğu gibi, partilerin ve vatandaşların çok hareketli ve hararetli oldukları haberleri gülmektedir. Buna rağmen şehrimizde muhtar seçimleri İçin geniş ölçüde ve aleni bir faaliyet göze çarpmaktadır. Partiler nezdinde yaptığımız araştırmalar, Şehir Meo-lisi seçimlerine çok daha şümullü bir propaganda programıyla çıkılacağını meydana koymuştur.
D.P. mensupları muhtar soçlmle-rlnl de kendilerinin kazanacaklarını büyük bir emniyetle İddia etmektedirler. Onlara göre büyük seçim e-zlcl bir çoğunlukla kazanılmıştır. Millet iktidarı Demokrat Partiye vermiştir. Binaenaleyh, İdarî mekanizmayı da bu partinin elemanlarına vermekte tereddüt otmlyccektir.
Aynca siyasi partilerin Şehir Meclisi seçimleri üzerinde muhtar se. çimlerinden daha ısrarla durmaları calibi dikkat bir diğer noktodır. Bl-llndlği gibi bugünkü Şehir Meclisini tamamiylo Halk Partisi mensuplan teşkil etmektedirler. Demokrat Parti, milletin karşısına yepyeni bir kadro ile çıkacaktır. Keza Millet Partisi de böyle bir liste getlreoektin Öğrendiğimize göre C.H.P. ortaya koyacağı aday listelerinde büyük değişiklikler yapmış ve muhtelif kozaların sevilen genç elemanlarını almaya çalışmıştır.
Bakalım bugünkü ve 8 eylüldeki seçimler ortaya ne gibi netioeler koyacaktır.
Kadro fazlası oldukları İçin geçen ders yılı başında başka İller emrine verilmiş olan 152 öğretmenden bu defa İstanbul ili emrine tayin edilmiş olan 25 Öğretmen İstanbul kadrosunda aşağıdaki okullara tayin e-dllmlşlerdlr:
Refla Aynuksa: Eminönü Beyazıt Okulu öğ., Nuriyo Gönençmen: E-minönü Mimarslnan 3. Okul öğ.f Muzaffer Pesen: Fatih Kazüçcşme 1. Okul öğ., Melâhat Suna: Kadıköy Gazi Mustafa Kemalpaşa Ok. Öğ., Adalet Aydın: Bakırköy Kartaltepe
1. Ok. O., Şehime Kutay: Kadıköy Kızıltoprak Okulu öğ., Medlha Ongun: Kadıköy Zühtüpaşa Okulu Öğ„ Sıdıka Mengü: Beyoğlu Pir! Reis O-kulu öğ.. Adalet ince: Beşiktaş NİIÜ-ferhatun Okulu öğ., Fikret Işılar: Fatih Çapa Okulu Öğ, Mahmure Giray: Bc.şLktaş Esmasultan Okulu Öğ., Ferhunde Or: Beyoğlu Hocalshak O-kulu öğ.. Hakkı özerdem: Eyüp E-bussuut 1. Ok. öğ., Neriman Ziya-deoğlu: Beşiktaş Akaretler Okulu öğ„ Fahriye ögel; Eminönü Sultanahmet Okulu öğ., Cansel Sellmoglu: Fatih Muallim Yahyaefendi 2. Ok. Öğ., Behice Balkan: Silivri Merkez
2. Okul öğ., Hikmet Dikmenî Beyoğlu Mecidiye Köyü 2. Ok. Öğ., Meziyet Akkuş: Üsküdar H&cıselimağa 1. Ok. öğ., Nuriye Bozok: Beyoğlu Okçumusa Ok. öğ., Semlha Günay: Sarıyer Pertevniyal 1. Ok. Öğ., Ni-gâr Bumln; Üsküdar Halil Rüştü Okulu Öğ., Rosime Aksoyt Kadıköy Moda Okulu Öğ., Nihal Işıksaçan: Fatih Aksaray 1. Ok. Öğ., Adalet Meral: Beyoğlu Kadımehmet Okulu öğ.
Masamın UMU bog sigara paketleri ile doludur. Uiemetçi her ne bahane ile olursa olsun oraya dokunamadığı için öylece durur. Bunları muhafaza ediğimin eebebi arkalarında bU rer taksi numaran olduğundandır. şikâyet için not etmişim, sonra, hiddetim geçince vazgeçmişim.
Hemen hor glln dolmuşa, nadiren taksiye bineriz ve hemen her seferinde bir şikâyetimi* olur. Ya hakaret gördrü*, ya fazla para isterler, en hafifi, lüzumsuz korna çalarlar veya dalgın bir yolcuya küfür ederler.
Kaç defa dolmuşa beklemiş, müşteri yok dirilmişizdir.
Kaç defa fjlşli veya beye diye biner, öteki Taksimde iniv erince, "Benzinim bitti,, veya siy on bozuldu,,
sisleri de oracıkta bırakrr.
Kaç defa elbiseniz otomobilin kapısındaki yağlara sürünür, lekelenir, tem izle ficiye vermeye mecbur olmuşsunuzdur.
Peki, neden şikâyet etmemişim. Bu mekanizma mükemmel işliyor, şoförle muvacehe ediliyorsunuz. Bvet amma, vatandaşlık hislerini*, hizmet endişeleriniz, âsabını* ne kadar kuvvetli olursa olsun, Ömrümüzü ve vaktimizi bu işe mi tahsis edeceğiz T Muvacehe sahneleri ekseriya çok zahmetli oluyor, si*, aranıldığını* saman evinimde veya işinizin başında bulunamıyorsunuz vesaire,..
Dün bu paketlerin hepsini attırdım, artık şikâyet etmlyeoe-ğim. Her şeye ran oldum.
BÎR tSTAKBULLU
Mnmlş, diye in-
Osman-yolcular
"Dlrek-
bahaneleriyle
defalar bu yüzden kaldığını, "TUrkter sağa »ola koştuğu-ettik.
C.H.P. İller ise gerek muhtar ve gerekse Şehir Meclisi seçimlerinin kendi partileri tarafından kazanılacağını söylemekte, Milletin D.P. den beklediklerini bulmadığını, şeker ve ekmek fiyatlarındaki tesirsiz tenzilât hariç, vatandaşa yapılan vaatlerin yerine getirilmediğini ileri sürmektedirler.
Anlaşılan bu düşüncelerin tesiri altında her iki parti de kendisinin kazanacağından emin olarak muhtar
Verem Tekâmül Kursunu bitiren talebeler
Pal(İ9tan sefirinin kabul resmi
Pakistan Sefiri Mian Bashlr Ah-med, Pakistanm Milli Bayramı münasebetiyle bu gece için Park Otelde büyük bir kabul resmi tertip etmiştir.
Dünkü törenden bir görünüş
Dünya Sağlık Teşkilâtı Verem Savaş Tekâmül ve Merkezinde kurs bitiren dün saat 10 da diploma
İstanbul Gösteri talebelere tevzi me-
rasimi yapılmıştır. Merasimde Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay, Tıp Fakültesi Dekanı Dr. Gürkan, Vilâyet Sağlık Müdürü Faik Yargıcı ve basın mümessilleri hazır bulunmuşlardır. Milletlerarası Sağlık Teşkilâtı temsilcisi E. Bertehet merasimi aşağıdaki sözlerle açmıştır.
Bu kürsünün İlk konferansını mo-
dem zamanların ihtiyacı olarak sosyal tabete ayrılmıştı. Bugün ise dünyanın sosyal ve ekonomik tekâmülü hekim ve hemşirenin vazifesini genişlettiği halde beceri ıstırap meselesi esbabının aynı kaldığı görülmektedir. Her ne kadar sosyal tababette bir ilerleme varsa da bu tam ve kati bir ilerleme değildir. Tüberklloz-dan hakiki korunma vasıtası insanda maddî ve manevi daha iyi bir muvazene temin etmeye ve bu yolda öarfe-dilecek gayrete bağlıdır. Bunun için-
Iskarpanto Metropoliti Valiyi ziyaret »ttl
12 Ada Metropolltllğlne seçilen Iskarpanto Metropoliti ApostoloB,Va. 11 ve Belediye Reisini makamında ziyaretle veda etmiştir.
Pakistan İstiklâlinin üçüncü yıldönümü
Yann dost ve kardeş Pakistan milletinin istiklâl Bayramının üçüncü yıldönümüdür.
Bu münasebetle yann saat 17 de Türkiye . Pakistan Dostluk Cemiyeti tarafından Eminönü Halkevlnde bir tebrik töreni tertip edilmiştir. Törende Büyükelçi ve erkânının da hazır bulunacağı haber verilmektedir.
dir kİ en fakir ocaklarda, en Ümitsiz vakalarda hemşirelerin sosyal bir vazifesi olduğunu kursun deva-mınca tekrar edilmiştir. Hekim gibi hemşire de bazan bir hastayı İyileştirir bir çok defa ıstırabını hafifletebilir. Fakat dalma teselli edebilir,, dedikten sonra Vali ve Belediye Reisine müessesenin inkişafında gösterdiği müzaheretten dolayı teşekkür etmiştir.
Toplantıdan bir görünüş
Vali ve Belediye Başkanı Prof. Dr. Fahreddln Kerim Gökay mutat basın toplantısını dün saat 17 de BU-yükderedekl Fidanlıkta yapmıştır.
Bu toplantıda söz alan gazeteciler Validen, şehrin mesken meselesi ile İmar Müdürlüğündeki karışıklığın iç yüzünü aydınlatmasını İstemişlerdir. Gökay, şehrin mesken durumu karşısındaki Belediye tedbirlerini ezcümle şöyle anlatmıştır:
°— 4 milyon lira mütedavll sermayeli bir teşkilât meydana getirdiğimiz malûmdur. Bunun bütün formalitelerini tamamlamış bulunuyoruz. Ayrıca hariçteki kıymetli elemanların da İştirak ettikleri komisyonlar kurarak şehrin mesken durumunu ve bu durum karşısındaki vaziyetimizi tesblt ettirdik. Şimdi tatbik sahasındayız. Projeler çizilmiş ve Sergide teşhir olunmuştur. En rasyonel yapıyı elde edebilmek İçin yeril ve yabancı firmalara başvurduk. Hâlen elde mevcut arsaların istimlâki üzerindeyiz. Binaların temelinin Cumhuriyet Bayramında atılacağını tahmin etmekteyim. Evlerin sıhhi ve estetik tarafları İhmal edll-nriyecektlr."
Vall imar Müdürlüğü hakkında da şunlan söylemiştir:
“— Vilâyeti ele aldığım zaman çetrefil meselelerden birisi de İmar Müdürlüğü idi. Bu şehrin detaylariy-le maalesef tam bir imar plânı yapılmamıştır. Değişen talimatnameler vatandaşı her gün ayn bir sıknıtı içerisinde bırakmıştır. İmar teşkilâtımız ıslaha muhtaçtır. Bunu kabul ediyorum. Bence bu teşkilâtı yıkmak sonra yeni baştan kurmak lâzımdır. Vatandaş şikâyetinde hakhdır.M
Bilâhare Fahreddln Kerim Gökay şehrin su dâvasının 1950 yılı sonunda halledileceğini, Anadolu yakasındaki su derdinin halledilmesi İçin 1 milyon lira bulduğunu ve bu dâvanın da iki sene İçerisinde bir ne-tlceye bağlanacağını bildirmiştir.
Bilâhare yol mevzuuna temas eden Vali, şehir içerisinde 600 den fazla yol yapılacağını söylemiş ve bunu bildirmekle büyük bir haz duyduğunu ifade ederek yapılacak yolların İlçe ilçe kilometre tutarını okumuştur.
Daha sonra Gökay, gazetecilerden, vatandaşın şehir terbiyesi hususunda aydınlatılmaları İçin ricalarda bulunmuştur.
Yeni bir eroin fabrikası meydana çıkarıldı
Dünkü basın toplantısında Vali re Belediye Başkanı Prof. Dr. Fahreddln Kerim Gökay, Çubukluda gayet büyük bir eroin fabrikasının emniyet memurları tarafından meydana çıka-nldığını açıklamıştır.
Gazetecilerden bir grup dün Alpulluya gitti
İstanbul gazetecilerinden bir grup dün sabah Alpulluya giderek bugün kampanyasına başlıyacak olan Alpullu Şeker Fabrikasının açılış merasiminde bulunmuş ve tetkikler yap. mışlardır.
Rüştü Gürün dama-
Şük-
ÖLÜM
Gürün Tik Mektep Müdürü Elmacıogltınun mahcfumu, tüccarlarından Talât Kırışan dı ve şehrimiz tüccarlarından
rü Yusuf Gürünün halazadesi, İstanbul tüccarlarından Ekrem Yazıcının teyzezadesi, Hukuk Fakültesi mezunlarından:
TURHAN ELMAOIO0LÜ
dlln vefat etmiştir. Cenazesi bugün öğle vakti Beyazıt rek cenaze namazı Zlncirlikuyu Asri nedilecektlr. Mevlâ geride kalan ailesi versin.
Camiine getirlle-k ılın dik tan sonra Mezarlığına def-kendisine rahmet efradına sabırlar
YENt İSTANBUL
SİYASÎ tKTÎSADÎ
müstakil günlük gazete
8&hlbi ı
YENÎ İSTANBUL NE$RÎYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. 8ARLICA Bu sayıda yazı İşlerini fitlen idare eden : Sac İd ÖGET
Neşredilmiyen yazılar iade edilme*.
Basıldığı yer ı venî İstanbul matbaaci-LJLK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 72 —
Sofra hazırlanırken açılan İçki şişelerini, benim hasta muayenelerindeki ciddiyetimle, koklayan, renklerini muayene eden, parmağına ve avucuna damlatarak koyuluk derecelerine bakan, birbirine karıştırıp çalkalayan, sonra da çeşnilerini tatmak bahanesiyle hepsinden birer parça İçen Affan Bey kısa bir zaman için bambaşka bir adam olur, şeklini kaybetmiş ayyaş burnunun mantarlaşmış denebilecek pürtüklü derisi altında pembe bir ışık belirirdi, O zaman: "Ah ne hayattır) Hayat!" diye başlayarak kadınlı ve çalgılı içki âlemlerini etrafındakllerl çileden çıkaracak açık tasvirlerle anlatırdı. Sonra birdenbire korkarak: "Meğer bunların hepsi boşmuş, fasafiso imiş: hepsinden boynumuzun Ölçüsünü aldık, her şeyden elimizi yüzümüzü yıkadık. Uslu ve kâmil adam olduk" diye burnundaki ışığı söndürür ve eski dalgınlığına düşerdi.
Çapkınlık gecemin sabahı holdeki köşemde arpacı kumrusu gibi otururken kendimi bu Affan Beye benzetiyor ve onun sözlerini tek tek hatırlıyordum. Onun bütün bir hayata mukabil aldığı dersi benim esmer güzeli bana yarım saatte vermişti. Dünyada hiç bir ameliyat hiç bir hastayı bu kadar uzun süreli bir hastalıktan bu kadar az zaman içinde kurtaramazdı. Hürriyet var; para var; çoğu geçmiş olmakla beraber ön-856
de biraz zaman da var, Buna mukabil seni hiç bir şeye bağlayan hiç bir ciddi bağ kalmamış. Böyle olunca etrafında her boyda, her renk ve biçimde kadın ve kızdan bol ne tasavvur edilebilir? Çocukluğumdan beri mektepte, minarede, Dereboyundakl evinde, karının hasta yatağı yanında elbiselerin ve kunduralarınla sokak köpeği gibi kıvrılıp yattığın kuru tahta üstünde, karının öldüğü gece kırk derece ateşli bir malaryali-ya İğne yaptığın odada ve her yerde düşündüğün hayat, şişman kamınla, sivri tepeli çıplak başınla seni bekliyor? Haydi M duruyorsun.. Kırmızı boyalı duvarlara vurarak daha da çiğleşen elektrik aydınlığında yan çözülmüş düğmeleri altından pörsük göğüsleri sarkan, uzamış dudağındaki sivilceyi serçe parmağının tırnağiyle kurcalarken gözlerinden birini tltrete tltrete bulandırıp düşünen kadının sana verdiği ders acıdır. Fakat bir çırpıda seni malihulyandan kurtarmıştır. Büyük şehrin daha Wr çok otellerini, barlarını, daha bilmem nerelerini tecrübe edebilirsin. Fakat geceleri kabak kedileriyle beraber yampiri yampiri boş sokakları dalaşarak ne-reye gitsen, ilk bakışta sana vaktiyle mektep tatili günleri valizlerini hoplatarak vapurlara, tramvaylara koşuştuğunu gördüğün kızlardan biri gibi görünecek çehrelerin altında bulacağın çehre bu aynı çehre olacaktır.
Ayıbım, sefaletim ve aynı ramanda da ümitsizliğim kısacası iliklerime İşlemiş bulunuyordu. Biçare Affan Beyi bugiln benim vasılaîa. nmla benlrri bu oteldeki köşeme oturtmak mümkün olsa tövbesine rağmen akşama yeniden o-yaklanırdı. Eğleniyorum diye klmblllr nerelere girip çıkar, kimlere ne şekillerde kendini maskara edip soydurur, sonra bunları mantar yağlamış burnlyle "Ah o hayatlar" diye kimblllr na-857
—- - - -------------------------------- — -
011 anlatırdı. Fakat ben o adam değildim.
Hâsılı zavallı Emin Hulûsiyi de, kambur sırtı Ve türlü sefaletiyle kendime uyduracağımı hesap ederek yaptığım serbest hayat programından bu nevi eğlenceler faslını çıkarmak lâzımdır. Yalnız o çıkınca da geriye fazla bir şey kalmıyordu.
Bu düşüncelerim esnasında bir kaç defa yanıma yaklaşarak "Hasta mısınız" diye soran Koçoyu âdeta koğmuştum. Halbuki sahiden de hasta İdim. Yıllardan beri en Ufak bir hekim kontrolü görmemiş, bakımsız vücudumun kimblllr nerelerinde birikmiş gizil zehirler, bu maneviyat bozukluğunun tesiriyle, ayaklanıyor, bana deniz tutmasına benzer bir bunaltı vo kesiklik veriyordu. Bildiğim yalnız kolumun tekrar ağrımağa başlamış olmasıydı, öledenberl düşündüğüm etraflı muayene ve kürün zamanı artık gelmişti.
Zavallı Koço bu defa elinde her zamanki bardaklara benzemeyen bir bardakla yanıma goldl. Ne olduğunu sordum. Ihlamur, konyak, limon ve bir de bilmem ne İmiş. Çok İyi gelirmiş. Bu alâka hoşuma gitti ve ihtiyar garsonun pek akıl erdiremodlğim bu ilâcını içmeğe niyetim olmamakla beraber teşekkür ederek yanının koy-dum. Sonra ceplerini altüst ederek bir kâğıt parçacı bulup çıkardı. Bana vadettlğl kol ağrısı İlâcının İsmi İmiş. Kutuyu evde bulamamış fakat Bllyükderedekl bir garson arkadaşı vaâıta-siyle Rum doktorun kendisine yazdırmış.
Suallerine cevap vermediğim İçin bana artık hastalığımı sormuyordu. Fakat buna mukabil kendi karısının İki günden beri hasta öldüğünü anlattı.
Hastalık lâkırdısını İşitince birdenbire can. lanmıştım. Yerimde doğrularak;
’ 858
858
— Doktora gösterdiniz mİ? diye sordum. Koço gülümsedi ve başiyle "Hayır", parmaklarıyla de "Para" işareti yaptı.
— Evin nerede senin?
Rumca bir mahalle İsmi söyledi ve el, kol hareketleriyle bu isimden dalın karanlık ve karışık bir tarif yaptı.
Gazeteler ve salreml toplıyarak yerimden kalkmıştım.
— Hadi gidelim de bir görelim? dedim.
— Kimi?
— Kimi olacak hastanı; senin madamayı?
Evvelâ İnanamadı, şaka ediyorum sanarak:
— Gülmek istiyorsunuz? dedi.
Onu Adeta azarlı yarak;
— Gülünecek bir şey var mı bunda? Madamın hasta olduğunu söylüyorsun. Ben de doktor olarak "Gidip görelim" diyorum.
Koço şaşıyor fakat aynı zamanda da gösterdiğim alâkaya memnun oluyordu. Gülerek:
— Yok canım.... Oturun; keyfinize bakın; niçin yapacaksınız zahmet?.. Benim kari ihtiyar kari... Ne yapacak doktor? Kendi kendine yata-cak, kalkacak...
Artık vazife başındaydım. Kadının hastalığına dair hiç bir şey bilmediğim halde ehemmiyetli bir vakadan şüpheleniyormuşum gibi çehremi çatarak:
— Kalkamayacağı da olur, dedim, haydi hemen çıkalım.. Sen şuradan bir otomobil çağır gel...
Zavallı adam bu sefer Adeta yalvardı ve olmayınca İşini bahane etti.
— ît sürüsü kadar adam var otelde..» Lâzımsa ben patrona söylerim...
Emektar hekim çantamı büyük eşyalarla be-raber bıraktığıma pişman oluyor, her zamanki çıkışlarıma hiç benzemeyen bir ciddiyetle otel
359
kapısından çıkarken elimde onun yokluğunu â-deta hüzünle hissediyordum.
Koçonun evinde hastayı bulamadık. O Öğleden sonra ayaklanmış, kızlyle âdeta kaygâ e-derek bulaşıktan yıkadıktan sonra zembili alarak akşam pazarından Ucuz zerzevat alış verişine gitmişti.
Adamcağız dehşetli mahcup oldu, ömründe bir defa evine otomobil ile bir doktor gelsin ve hasta pazara gitmiş bulunsun? Bu, yalnız bana karşı değil bu küçük mahallede kapılara, pencerelere çıkan komşulara, bir anda sinek gibi otomobilin etrafına üşüşen çocuklara karşı da âdeta bir rezalettik
ihtiyar garson bir yandan kızına bağırıyor, bir yandan karşı kapıdaki komşuları şahit göstererek kendini temize çıkarmağa çalışıyordu:
— Hepiniz görmediniz mİ bu sabah nasil bagiriyordu yatakta. Ben oleceyim diye aglayor-du.
Koço kızının hemen pazara koşmasını istiyordu. Fakat o, âdeta, kasabadaki benim sabık evin temizlik günlerini hatırlatır bir kıyafette çamaşıra oturmuş bulunduğundan hemen derlenip toplanmasına imkân yoktu. Kızın yerine komşular bir kaç koldun hastayı aramaya çıktılar.
Garson beni kapının yanındaki odaya aldı; oteldeki vazifesi başında İmiş gibi bir yandan dağınık eşyayı topluyor, bir yarıdan söyleniyordu:
— Ben size söylemedim ki bu kari edepsiz karidir?
Ben:
— Yok hiç öyle bir şey söylemedin, dedim, neden edepsiz olsun AJhılı emanet.
(Devamı var)
860
13 Ağustos 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 8
Tütün Kongresi
Refik Halid Karay
Yazan
Birliği, pazartesi Ankaraya hareket ediyor
Doktor
Birleş
Yazan
Rabblm o değil
Atakcr
Ucuzluk var I
Adanada yakalanan yeni bir yamyam
Birleşmiş Milletler G. Sekreteri Kore harbinin dünya savaşına yol açacağını talimin etmiyor
Italyanın müdafaa plânı hazırlandı
Fren» Abdul Reza ve zevcesi evlenme merasiminden sonra
Umumi bir tasvibin ; çünkü memleket-
Çubukluda bir eroin fabrikası basıldı
Trygve Lie’nin beyanatı
kardeşi daha evvel Federal Tahkikat Bürosu tarafından yakalanan Mrs. Ethel Greenglass Rosenberg’tir.
zaman, lüle boynunu bü ağlarken, bütün kır ne
İsparta Kitaplık Memuru komünistlikten Bakanlık emrine alındı
olmuş ve bu sc-iıephirıden daha
Roma. 12 (AP) — Ansa İtalyan Haberler Ajansının diplomatik muhabiri tarafından bildirildiğine göre, İtalya, Birleşik Amerikaya, Atlantik Müdafaasına beglı ve pakt çerçevesi dahilinde hazırlamış olduğu yeni mü-dafaayı süratlendirmeye matuf yeni plânını göndermiş bulunmaktadır.
Bu malûmat, Ansa’nın bildirdiğine göre, Hükümetin, Müdafaa Bakanlığına, silâhlı kuvvetler için sarfedil-mek Üzere 50 milyar liret(283,000,000 dolar) tahsis etmesinden sonra 4 ağustosta gönderilmiştir.
İtalyan Meclisinin, bu masrafları karşılamak için yeni vergiler koyması yakında Hükümet tarafından talep edilecektir.
Bu son tahsis ile îtalyanın bu senekl millî müdafaa bütçesi 373 milyar lirete baliğ olmaktadır.
bacağım ısırgan dala
Tevfik Rüştü Araş, Azzam Paşa ile Uzlaştırma Komisyonu arasındaki ilk teması temin etti
Oslo, 12 A A. (Reuter) nıiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lte. Lake Success’ten Osloya hareket etmeden önce gazetecilere verdiği bir beyanatta Kore ihtilâfının üçüncü dünya harbine yol açacağını zannetmediğini belirtmiştir.
Genel Sekreter sözlerine devamla demiştir:
“Herhangi bir savaş yayılma tehlikesini gösterebilir fakat tahmin ediyorum ki. Kore harbinin Kore topraklan dahilinde halledilmesi mümkündür?’
Güllü Çelik adında bir yamyam Ceyhandan kaçırdığı bir çocuğu İskenderundan Gaziantep© götürürken yakalandı v© tevkif edildi
başladığını görünce şa
Londra, 12 (Ap) — Eski Polonya generallerinden vvladislavv Anders tarafından dün bildirildiğine göre, îngilterede bulunan yüz bin PolonyalI asker, herhangi bir harp vukuunda Kuşlara karşı Batıkların saflarında çarpışmaya Amadedirler.
Bu askerler, vatanlarının Rus İşgaline geçmesinden sonra memleketlerine dönmek istememiş olan 200,000 askerden geri kalandır.
I aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a* lııbllrcckslniz.
siyasette hiçbir değişiklik meydana getirmediğini komisyonun bir sözcüsü dün açıklamıştır.
Mısır Dışişleri Bakanlığının bir sözcüsünün belirttiğine göre 29 martta komisyon tarafından ilgili dev. letlere yapılan tekliflerle Arap mültecileri meselesi dünkü toplantıdaki görüşmelere esas teşkil etmiştir.
Aynı zamanda lâzım geldiği takdirde komisyonla Mısır Hükümeti a-rasında İlerde yapılacak olan temaslar hakkında da müzakerelerde bulunulmuştur.
Sözcünün ilâve ettiğine göre, komisyondaki Türk delegesi Tevfik Rüştü Araş dün gece Salâhaddin Bey ve Arap Birliği Genel Sekreteri Azzam Paşa ile görüşmelerde bulunmuştur.
Bu görüşme Azzam Paşanın komisyonla İlk temasını teşkil etmek, tedir.
Görüşmelerde bulunmak üzere bütün Arap devletlerini ziyaret edecek olan Filistin Uzlaştırma Komisyonu üyeleri bugün Kudüse hareket ede. çeklerdir.
Ankara. 12 (A.A.) — Millî Eğitim Bakanlığından bildirilmiştir:
İsparta Orta Okulunda görevli o-lup İsparta kitaplığında çalışan Süleyman Şahlnkar komünistlikten dolayı işportada tevkif edilmiş ve Millî Eğitim Bakanlığınca da Bakanlık emrine alınmıştır.
New-York« 12 A.A. (Afp) — Türk Kalesi başlığı altında neşrettiği makalede NewYork Times gazetesi şöyle yazmaktadır:
“Korede oldukça karanlık olan u-mumî durumun gönül ferahlatıcı bir veçhesi de demokrasiler safında Türklyenin takındığı kudretli ve samimî tavırdır.”
Türkiyenln Kuzey Atlantik Paktına iştirak etmek üzere yaptığı talebi bahis mevzuu eden gazete, Tür-kiyenin tezini desteklemekte ve şunları yazmaktadır:
Seçimin Demokratlar tarafındım kazanıldığını gören hazret, sağda solda eski bir demokrat olduğunu anlatmaya başlar... Ve kendisini acı bir tebessümle dlnllyenlcre şöyle teminat verir:
— Vallahi monşer, biz aileden köyleyiz, şaşılacak şey. Meselâ bizim oğlan daha “Baba» demeden 14 Bay ar” dedi.
Gülmeyiniz. İhtimal daha pek çoklarımızın çocukları da böyle’•>-lacak, böyle yapılacaktır. Demokrasinin bir baş değiştirme, bir el değiştirme demek olmadığını on dört mayıs demokratına nasıl anlatırsınız?
Emniyet Müdürlüğünün iki günlük takibinden sonra meydana çıkarılan fabrikada 24 kilo saf eroin bulundu
Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Bürosu. on iki gürıdcn beri takip ve tarassut ve aldığı tertibat neticesi dün bir eroin fabrikasını meydana çıkarmıştır. Çubuklu Dağyolu 18 No. Iı barakayı tam tertibatlı fabrika haline sokan ve çalıştıran sabıkalı eroin sürücülerinden tblş Ahmet ile arkadaşları Kako ve Nuri fabrika haline getirilen bu kulübede iş üstünde yakalanmışlardır. Yapılan aramada: 24 kilo saf eroin meydana çıkarılmış. bu Işde kullanı’an âletlerle birlikte Emniyet Müdürlüğüne getirilerek suçlular hakkında tahkikata bas lanmıştır.
Devlet Denizyollarının Ansaldo tezgâhlarında yaptırmış olduğu 7000 tonluk lüks yolcu gemisi “İskenderun., dün saat 19 da şehrimize gelmiş ve limanda bulunan vapurlar tarafından düdük çalmak suretiyle se-
Polonya Millî Bayramı münasebetiyle
Ankara 12 (A.A.) —Polonya Millî Bayramının yıldönümü münasebetiyle Cumhurbaşkanımızla Polonya Cumhurbaşkanı ekselâns Wladfslaw Bienıt arasında tebrik ve te^'^ür telgraftan teati edilmiştir.
“Türkiye Batı dünyasının
50 milyar liret tutan son tahsisle savunma bütçesi 373 milyar lirete çıktı
İran Şahının biraderi Prens Abdul Reza, İran Millî Bankanı Umum Müdürü İbrahim Zand’ın kızı Parl Sima Znnd İle evlenmiştir. Resimde , oturanlar : Merhum Şehinşnhın İlk zevcesi oğlu Iran Şahlylo beraber ayakta sol başta, merhum Pohlevînln ikinci, sağ başta da üçüncü zevceleri görünmektedir Geride genç evliler ve Şahın hemşireleri görünmektedir.
Izmirde seçim hazırlıkları tamamlandı
İzmir 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Yarın yapılacak mahalle, köy muhtar ve İhtiyar heyetleri seçimi münasebetiyle bütün hazırlıklar sona ermiştir. Seçim sırasında 14 mayıs seçimlerinde cari olan usuller tatbik edileceği ve aksine hareket edenler hakkında kanunî muameleye tevessül olunacağı valilik tarafından mülhakata ve basına tebliğ edilmiştir. Bilhassa köylerde seçimlerin gayet hararetli olacağı yapılan hazırlıklardan anlaşılmaktadır.
Atom casusluğu île ilgili yeni bir tevkif Washfngton, 12 A A. lAfn) — Federal Tahkikat Bürosu Fucb^trn ev. ve! yapılan tevkiflere mebde teşkil eden atom casusluğu İşi ile alâkalı yedinci bir tevkif daha yapmıştır.
İbrahim Po.vgaınlıerln başına gelenleri bilirsiniz değil mİ?
İbrahim, Zühre yıldızının pırıl pırıl parladığını görür görmez bağılmış: “İşte benim Rabblm mutlak budıır.» Biraz sonra. Kamerin bütün Ihtİşanıiyle gökyüzüne yerleştiğini görünce flkrlııl değiştirmiş: “Yok yok, işte bu.»
Derken sabah fer de güneşin uıırlıı okluğunu farkeden İbrahim, tanrısının o olduğuna kanaat getirmiş. Ama akşama doğru güneşin de kararıp battığını korkulu gözlerle seyredince, bu defa daha kuvvetle: “Hayır, bayır, diye bağırmış. Benim Rabblm bu da değil.,,
Ve İşte o zaman anlamış ki, bütün bunları halk eden onun tanrısıdır.
Bekleyiniz; on dört mayıs demokratı da elbet bir gün bu İntibak seviyesine erişecektir.
Tafsilâtım her pazar günkü «YENİ İSTANBUL) da arayı nız.
Komisyon çalışmaları devam ediyor. Hazırlanan raporlar yarın umumî heyette görüşülecek
Alâimisema
An dört mayısın, pek çoklarımı-^Zın Ccmaziyelevvel’ieri üzerinden bir silindir gibi geçtiği, cl-bette gözünÜz.-(,Pn kaçmam ış-ZfzT* Çocukluğu -* muzda, aiAinıi-semanın aitın-Mİt-j > (,an içenlerin
’lns değlştire-cı-,(Icrini bize aıllatttn,ur aağ T olup da, on dört
mayıs alâimlse-maMiım altından geçenleri görmeliydiler...
Arı karada kırk yıllık totaliterler bilirim ki, Demokrat Partinin adını dahi, yanlarında telâffuz e-dernezdirılz. Fakat şimdi de cesaret iniz varsa, huzurlarına çıkıp da, Halk Partisinden bahsediniz. Meclisin açıldığı günlerde, bir tanesinin hikâyesi bütün Ankara-rıın dilinde* geziyordu:
“New-York Times” gazetesi : “Türkiyenin bizim tarafımızda yer almasından dolap kendimizi bahtiyar addedebiliriz” diyor
Kahire, 12 A.A. (Reuter) — Birleşmiş Milletler Filistin Uzlaştırma Komisyonu İle Mısır Dışişleri Bakanı Salâhaddin Bey arasında cereyan e-den görüşmenin Arap devletlerinin Filistin meselesinde takip ettikleri
lâmlanmıştır.
Umum Müdür Cemil Parman, basın temsilcileri İle gemiyi gezmiş vc beğendiğini ifade etmiştir, tskenderu-nun kış seferlerine kadar hangi hatta tahsis edileceği henüz kararlaştırıl-mamıştır.
T. H. K. Fihsunun Sivasta gösterileri
Sivas. 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Havacılık Dairesi Reisi Remzi Şenelin başkanlığındaki 8 u-çaktan mürekkep Türk Hava Kurumu Filosu bugün Sivas alanında gösteri uçuşları yaptılar. Kadın vc erkek pilotların ayrı ayrı yaptıkları üçlü filo halinde akrobasi uçuşları Mehmet Esenginle Nezihe Uranyolının paraşüt atlayışları çok > üzel oldu Mehmet, paraşütü çok geç açtığından korktuk. Bundan sonra yüzlerce SivaslI şehir üzerinde uçarak müstesna bir gün yaşadı.
- otuz ,,ra,’k ®h-
Mr eter on ikiye...
Tabiî bu anı-F da ,w>,( meraka
değer bir ııokta / f i W İM*^rl«vorî Tlca'
Hl ı re* erbabının
^k.ı' n ‘hadleri ma-fvvj olduğuna
*öre' b" indirme nasıl —yapılır? Ya ex-kİ flyatlurda İhtikâr mevcuttu. Yahut da yenilerinde hile var.
Hani kimsenin hürriyetine ilişmek gibi olmasın ama, bir hayır sahibi çıkıp da, bu dunımu izah etse hiç fena olmıyucak.
Geçenlerde bir mağaza vitrini önünde bu hail hayretle seyrettiğimi gören bir arkadaş kolumdan tutarak: “Girip (le soralım,, dedi.
Tezgâhtara İki üç kravat çıkarttıktan sonra, fiyatlar arasındaki uçurumun azametini İşaret ettik. Ne dese beğenirsiniz:
— Bu demokrasiye fiyat mı dayanır beyim,
Yooo.. tezgâhtarın lâfım yabana atmayınız. Doğrudur. Demokrasi-
kilit kalesidir ve bu defa katî olarak bizim tarafımızda yer almasından dolayı kendimizi bahtiyar addedebiliriz.”
Türklyenin hâlen komşularına karşı durumunu tahlil eden New-York Times şunları ilâve etmektedir:
"Türklyenin coğrafi durumu, Avrupa hududunda Bulgar Trakyası ve Rus hududunda da Karadenlze hâkim olan Kafkasya ile bilhassa hassas bir vaziyet arzetmektedir. Bu, Türkiye İçin önemli bir durumdur. Fakat be-ri taraftan komünizme karşı bir kale teşkil etmektedir.
Türklyenin talebini kabul etmek için sebepler netice itibariyle çok kuvvetlidir.”
Adana, 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Kore'ye gidecek Türk savaş birliğine iltihak etmek üzere A-danada Asker Hastahaneslnde sağlık muayeneleri yapılan 1000 kadar topçu ve nakliye erleri trenle Ankaraya hareket etmişlerdir. Erlerimiz muayenelerini müteakip eskeri taşıtlarla Adana İçinde kısa bir gösteri gezisi yapmışlar ve bilahare bölgemizdeki karargâhlarına giderek arkadaşlarına İltihak etmişlerdir. Askerlerimizin Adanadan karargâhlarına dönüşleri ve trenle Ankaraya giderlerken güzergâhtan geçişleri heyecanlı ve samimi tezahürata vesile olmuştur.
“Sulrçu milletlerin emellerini ve dünya emniyetini engrlliyen kızıl tehlikeye karşı koymaya gidiyoruz,, diyen Antakyalı Hakkı Erişenin sözünü Mersinin KaraisalI köyünden Hikmet Eroğlu şöyle tamamladı:
“Ben de arkadaşım gibi düşünüyorum. Biz vazifemizi bilerek Kore’ye gidiyoruz, içimizde sadece sevinç, limit ve Birleşmiş Milletlere karşı güven vardır.,,
Adananın KaraisalI ilçesinden Lût-
ııln fiyatla yakın alâkası var: Pek çoklarının İpliğini, ucuz ıı-cuz pazara çıkaran o değil ini?
Lâle gibi...
ütckalt bir hariciyeci dostum var. Aranıra bana ıığrar, gÖ-kendl görüşüne "1
Evvelce bildirdiğimiz (jibi, Dünya Hikâye Müsabakası için seçilen iki hikâyeden başka, müsabakaya gönderilen hikâyeler arasında beğenilen diğer yirmi sekizini de sıra ile neşredeceğiz. Bugün, aşağıda bir listesini verdiğimiz hikâyeleri, bugünden itibaren muharrirlerinin soyadı sırasına göre neşre başlıyoruz.
Fikret Adil — Konukzade
Niyazi Akın — Komşularımız AH Ihsan A.vgün — Garip Bir Yılbaşı Gecesi ..
F. Başak — Şeflka
VÜs’at Benor — Dost
Fuat Bengi) — insan Yaşamalıdır Tank Bıığra — Şehir Kulübü Cihat Burak — Denizin Sevgilisi Sevim Burak — Büyük Günah F. Celâleddln — Rüya Gibi
Ankara 12 (A.A.) — Türkiye tütün kongresi komisyonları bugün de çalışmalarına devam etmişler ve hemen hepsi konuşulan hususları kararlara bağlayarak umumî heyete sunulacak olan raporlarını hazırlamışlardır.
Bu arada Profesör Kerim Ömer Çağlar’ın başkanlığında toplanmış olun İstihsal komisyonu, tütün müstahsil birliklerinin kurulmasına ve birliğe yazılı olmıyanların tütün ziraatından men'ine karar vermiştir. Ayrıca kaliteli tütüncülüğün temini için de tütün sahalarının tahdidi. 1950 ye kadar açılmış tütün sahalarının esas ittihaz edilerek bundan sonra velevkl deneme maksadlyle de olsa yeni sahaların açılmaması, tütün müstahsilini himaye maksadlyle kredi ve diğer koruma tedbirlerinin ancak 50 dönüme kadar tütün diken çiftçilere İnhisar ettirilmesi karar altına alınmıştır.
Destekleme mubayaaları meselesi İse devletin mutlak surette destekleme yapması şeklinde bir arzuya bağlanmıştır. Tacirler bu ikinci konuda cereyan eden münakaşa ve kararlara iştirak etmiyerek müstenkif kalmışlardır.
Bütün komisyonlar İçin de en heyecanlı görüşmelerle en hararetli tartışmalar Türk tütün ortaklığı komisyonunda cereyan etmiştir. Bu komisyonda Türk tütün ortaklığı kanunu gözden geçirilmiştir.
Pazartesi sabahı saat 10 da toplanacak olan umumî heyette komisyonların raporları görüşülecektir.
Adana. 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ceyhanm tanınmış ailelerinden birinin çocuğu olan 8 yaşında Kemal Sevinç, garip kıyafetli Güllü Çelik adında bir yamyam kadın tarafından tskenderuna kaçırılmıştır. Güllü Çelik 3 gün sonra Kemal Sevinci iskenderundan Gaziantebo götürürken şoför Mehmet Ayyıldız tarafından teşhis edileı ek yakalattırıl-mıştır Yamyam kadir kaçmak İstemişse de halk bu firar teşebbüsüne mâni olmuştur. Ceyhsna iade edilen yamyam Güllü Çelik tevkif edilmiş, Kemal Sevinç de ailesine geri verilmiştir Savcının bu çocuğu niçin kaçırdın sualine yamyam Güllü Çelik şu cevabı vermiştir:
“Güzel buldum, hoşuma gitti. Yanımda büyütmek için kaçırdım...
M
z.üııe çarpanları göre nakleder; sonra benimkileri dlııler ve hchnIz »adaşız çıkıp gider...
Geçenlerde gene geldi. Kereye asker sev-ketmemlz dola-yıslle Balbalca- W * ” Jrb. na çekilen tel-t rafların rad-roda okunmasına dayanamamış: “Telgrafların hemen hepsi, diyordu, Demokratlar tarafındım .•ekildiklerine göre, faydası nedir anlıyamadım. ifadesi olamaz te yalnız demokratlar yaşamıyor. Demokratlar aracındaki t es an Ü-
dün ve birliğin İfadesi İse, buna hiç (Uzum yoktu. Çünkü, aksini iddia henüz mümkün değildir. O halde?»
Dostum, mesleği dolayıslyle para hesaplarına da bayılır. Şöyle devam etti:
Aemokracl İle beraber, Beyoğlu vitrinlerinde de bir değişme oldu. Sanki eski fiyatlar Halk Partisinin İmiş gibi, üzerleri derhal çizilip, yenileri yazılıyor. Elli liralık ayakkabı otuza,
Tank Güner — Allah Kıralı Korusun Ih rahip Güzelce — İp Meselesi Hakkı Hakoğlu — Köşede Bekleyenler Orhan Hançerlloğlu — Toprak Burkay Kaynak — Oğul Orhan Kemal — Baba Tevfik Kent — İbrahim Kaptan Ahmet Okan — Bir Yedek Subay Hamdl Olgay — Ayran Kabarması Şlnasl özdenoğlu — Elif Hikmet Salahor — Gidiş ve Dönüş Şahap Sıtkı — Şeerfll Mâzl Mükerrem Kâmil Su — Huzur Bcdi Şehsüvaroğlu — Doktorun
Oğlu Salim Şengll — Postacı Bayram Şevket Tezel — Çürükçü Fikret Ürgüp — Can Sıkıntısı Halide Nüsret Zorlu tuna — Yetiş
/■ “
Giinleı geçerken
fi Pala ise ateşli bir ifade İle dedi kİ: “İki çocuk babasıyım Kızıllara karşı dövüşmekten zevk duyacağım. Bah-rliût kıyılarında. Yemen çöllerinde, Çanakkalcde, Galiçyada ve Japon sularında şehit düşen babalarımızın şanına yakışır şekilde savaşacağız. Buna dünya şahit olacaktır...
Kozanın Kamil köyünden Ali Altınbaş da şunları söyledi:
“Ben eski bir askerin oğluyum. Kore’de sulhçu ve insancıl gayemiz uğrunda şehit olmak muradına erersem Cenabı Hak milletimize ve vatanımıza, sonra da dostumuz olan kavimle-re zeval vermesin..,
Bu kısa intihalardan anlaşılacağı gibi Kore’ye gidecek askerlerimizin maneviyatları çok sağlamdır. Yollan ve talihleri açık olsun.
İzmir Birliğimiz pazartesi günü Ankaraya hareket ediyor
İzmir, 12 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Kore savaş sahasına sev-kcdilmek üzere tzmlrdeki birliklerden ayrılan 1500 kişi pazartesi günü saat 1.10 da Basmahaneden hareket edecek trenle Ankaraya gideceklerdir.
Kore’ye gidecek olanlar bugün ailelerine vedâ ederek kışlalarına çekilmişlerdir.
Kasım Gülek’in Balıkesir konuşması
Balıkesir, 12 (Hususi muhabirimizden) — Dün gece Bursadûn şehrimize gelen CHP Gene» Sekreteri Kasım Gülek bugün saat 10.30 da C.H.P İl merkezinde yaptığı basın toplantısında ezcümle demiştiı kİ:
“Buraya, vatandaşlara başsağlığı dilemeye geldim. C.H.P., memleketin bu feyizli mıntakasında vukua gelen hâdiseden dolayı son derece müteessirdir. Bu sabah Bahkeslrl gezdim. Yangın sahasında barakalara sığınmış vatandaşlarla ayrı ayrı görüştüm. Zarara uğrıyanlarm ekserisi küçük esnaf ve fakir vatandaşlardır Bundan dolayı acele yardım lâzımdır. Vatandaşlar sığınacak ve çalışacak bir yer bulmalıdırlar kİ kış sıkıntısız geçsin. Bu hususta süratli tedbirler a-lınacağını ve bu sıkıntılı durumun bir an evvel ortadan kalkacağını ü-mit ediyorum. Partimiz bu hususla kendisine düşen vazifeyi yapacak, bütün kuvvetiyle vatandaşlarına müzahir olacaktır.
Bu beyanatı müteakip (Partinin bugünkü durumu nedir?) sualine Genel Sekreter demiştir kİ:
“14 mayıs seçimlerini kaybettik Fakat cesaret ve metanetimizden bir zerre bile kaybetmedik. Memleketin her tarafında teşkilâtımız enerji, temkin ve vekar ile çalışamlarına devam etmektedir.,, demiştir.
Lûtfi Pala isminde bir er : “İki çocuk babasıyım. Kızıllara karşı dövüşmekten zevk duyacağım. Bahri Lût kıyılarında, Yemen çöllerinde, Çanakkalede, Galiçyada ve Japon sularında şehit düşen babalarımızın şanına yakışır şekilde dövüşeceğiz” dedi
BÎR aralık lâkırdısı edilmiş, ® şoförlerine eşit elbise, hiç giydirmek. Her şey bitti, bir
sonra unutulmuştu: Taksi ve dolmuş değilse eşit bir ceket vo bir kasket leğen örtüsü kaldı sözünü düşündüren bu teklif veya proje ilk bakışta sanıldığı kadar ehemmiyetsiz değildir. Zira üniformanın bazı lâühail hareketleri önleyen yahut frenleyen tesiri İnkâr edilemez. Zaten kız ve erkek mektep talebesinin kasket ve benzeri şeylerden kaçınması da talebe olduğunu belli etmiyerek lâüball davranmak istemesin dendir.
Fransızlar “Cübbe, insanı papaz etmez” derler; etmez ellıettc... Lâkin lılç olmazsa yolda ve topluluk içinde papazmışçasına hareket etmesini sağlar; zâlıiri kurtarmağa yarar. Gençliğimizde bazı sarıklı ve cübbeli adamlar vardı; dinin icaplarına içyüzünden hiç uymazlar, eğlence yerlerine giderler, hatâ İşret kullanırlardı. Ama mensup oldukları sınıfın dış terbiyesine uygun görünmek mecburiyetiyle rakıyı kahve flncanlylo İçerler, sarhoşluğu (la pek ileri götürmezler» muhakkak kİ, nara atmazlar, hele kimseye bıçak çekmezlerdi, üstlerindeki elbise bir nevi regülâtör vazifesini görürdü.
Meslek ve sınıf alâmetini belirten elbise yahut serpuşların vazifesi, tesiri en aşağı budıır; şoförlük bahis mevzuu olunca başka faydalarını da salmak mümkündür. Bizde - her gün emsaline rastladığınız gibi -lıellibaşlı İki türlü giyinen şoför tipi mevcut. Birisi, müşterinin en kalantorundan ^yırdedemi.veceğiniz apiko giyinmişi, öbürü İse hırpânlsl! Birinci tipte giyinmişi karşısında müşteri hesap verirken âdeta mahcup düşüyor. Zaten elbisenin azametini taşıyan o şoförün eğer azıcık itinasız kıyafette iseniz sizi yüksekten siiz.üşü, parayı tikslnlrce alışı» hele direksiyon başında lütuf kabilinden bir iş yaparcasına kurulup oturuşu epeyce sinir bozucudur.
HırpAnl tipe gelince o, ayrı bir üzüntüdür. Yazın, sırtındaki yırtık pırtık, terden ve tozdan lekelenmiş gömlek sadece iğrençtir. Dolmuş seferi yapıyorsa erkek ve kadın müşteri bıı gömleğe temas değil, âdeta ütlsak eder. Saçlar dağınık, traş bir karış» dudak kenarına yapışmış ıslak sigara, perişan kıyafetteki böyle bir şoförün ancak beledlyeslz, hattâ beideslz bir Ülkede yahut bir felâket zamanında araba kullanmasına göz yumulabliy-. Herhangi valiyi veya Belediye Başkanını makam otomobilinden yanın saat İçin alarak o şoförün yanındır, bitişiğinde ve ön tarafa üç kişi sığdırılan daracık dolmuşa bindirmek, sıcak bir günün ikindi vakti Aksaraydan Şişliye götürmek iyi bir deneme olmaz mı? Hele refikaları hanımefendiyi hu denemede tercih ederdim; karar daha süratli çıkardı!
Kendi hesabına taksi İşleten bir şoförün Belediyece tayin edilecek basit, fakat eşit bir elbise alacak parası vardır ve mademki şoförlüğü geçim yolu yapmıştır, mesleğin İcaplarına uyması da pek tabiîdir. Sermayedar hesabına çalışanlara da elbiseyi araba sahipleri temin eder. Hem, rica ederim, takside çalışanların eşit elbise giyen vatmanlarımızdan ve Belediye otobüsü şoförlerimizden kıyafet bahsinde daha hür, açıkçası başıboş, başıbozuk olmaları neden? Şu yazıyı, fıkraları lezzetle okunan bir meslekdaşımız kaleme alsaydı: “Onların canı can da bunların ki patlıcan mı?” diye ne yerinde bitirirdi...
Şoförlerimiz hiç askerlik etmediler, eşit elbise giymeğe alışmadılar mı? Ne yapalım taksi şoförlüğü esasta hür bir meslek olmakla beraber medeni âlemde, hattâ en demokratında elbise bakımından da kayde, kuyuda ve zapt-u rapta tâbidir.
\_______________________________________________________________________
“Bu hareket İsraftan başka bir şey değildir. Ve bence tasarruf İddiasında olan bir hükümetin dikkatini çekmek İcap eder. Bak lıe-saplıyahm. Radyomuzda her dakika, elektrik ve personel masrafları dahil, yirmi küsur liraya malol-maktad«r. Kore telgraflarının (>-kuuması on dakika sürse, iki yüz Ura eder. Bozan sabah, akşam o-kunuyor, eder dört yüz, beş yüz. Daha sayayım mı?..»
Sözünü keserek kendisine şu hikâyeyi anlattım:
Lâle, methedilmekten çok hoş-(anıyordu. Isırgan otu kendisine:
— Senin, dedi, bu halini hiç beğenmiyorum. Bir gün hu yüzden üzüleceksin.
Lâle güldü. Ve geııe. şairlerin terennümlerinde, çocukların şarkılarında, genç kızların kahkahalarında, kendini aramaya daldı. Onu her gören, karşısında durup met-hede ede bitlremiyordu.
Bir gün genç ve güzel bir şair, kırda geziyordu. Lâle kendisine yaklaşan adamı titrlyerek beklemeye başladı. Klmbliir ona ne güzel mısralar söyliyecek, ııe nefis kıt’alar okuyacaktı.
Fakat genç şairin, birden acı olr çığlık atarak, ters yüzü uzak-■ aşmaya prdı.
Şairin nişti.
tşte o küp karı batları ısırgan otunun ona sokularak:
— Mııztaribi meşgul edebildiğin gün, güzelliğine inan.
Dediğini duydular.

1 U -r' s
i 1 F 1
yl— * 4

- A yfrA?
Bayta 4
YENİ İSTANBUL
18 Ağuafot 1950
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
alfabo sırasiyle neşrolunacaktır.
Muharrirlerin soyadı her gün bir tanesi
Mektepte sınıflan acıyıp verdiğimiz
ONA Sıfır Hayri derdik, tembelliği ile meşhurdu, birini gayretimizle, . _ kopyelerle geçerdi. Son zamanlarda taahhüt işlerinde olduğunu,. herkesin dığını duymuştum.
Beni hatırlayıp düğününe dâvot e-dlşlnln sebebini Taksim Gazinosunda öğrendim. Hayri, davetlilerini kapıda karşılıyordu. Yanında beyazlar ve elmaslar İçinde eşi, kadınlı erkekli, vnşh birkaç kişi vardı. Hangisinin kaymvaldesl, babası veya kayınpederi. amcası olduğunu anlamağa vakit kalmadan, le takdim
— Hani bana Sıfır işte bu.
Hatırladım, gülümsedim. Fakat beni sadece bunun için ve karısına göstermek maksadiyle davet edişi sinirime dokundu. Hem. hali tavrında. “Görüyorsun ya, şimdi zenginim’’ diyen mağrur bir eda da vardı. Düğün gecesi olmasına rağmen onu hırpalamak için çılgın bir arzu duydum, “öyle mi!’* diye bana âdeta iğbirarla elini uzatan Gelin Hanıma:
— Inşaallah, dedim sayenizde sı-fırlıktan kurtulur, on olur.
Sayın bayan şaşaladı, müteneffir bir eda ile dudak bükerek Hayriye sokuldu, koluna asıldı ve:
— A.. A— dedi, neden on olacakmış... Benim HayriyeeiğLm milyonerdir.
Bereket o esnada yeni davetliler gelmişti. Kahkahalarımı güç zaptede-rek mesut çifti tebrik ettim, salona girdim.
Gün görmüş aileler, harp dolayıslyle apartman katlarına sığınmağa meo-bur kalınca, yeni zenginler de onları taklit etmişlerdi. Bu sebepten düğünler otellerde, gazinolarda yapılıyordu. Bir çok evlenme görüşmelerinde "Kığımızı veririz amma, filân gazinoda düğün yaparsanız" diye şartların bile kogulduğu vâki idi. Artık ev mefhumu, onun harlml tarihe karışmıştı. Bir parça da bu yüzden aile bağları, otelde, gazinoda bir tanışma mesabesine inmişti, pek sağlam olamıyordu. Buralarda öyle düğünler yapılıyordu kİ, bir gecede sarfedllen para ile yepyeni ve güzelim bir ev kurmak kabildi. Fakat dedik ya, servetin derecesi “evin dışında" yapılan düğünlerle ölçülüyordu, yem sosyeteye, zamanımızda, ancak gazinodan, bardan veya otelden girllebiliyordu.
birdenbire zengin hürmetini kazan-
beni refika! hayatına şoy-etti:
sana bahseder dururdum, lâkabını takan arkadaşım
Salonda hayli kalabalık vardı. Dolanıp bakındım, birkaç tanıdık yuz gördümse de, samimiyetimiz beraber oturacak kadar değildi. Selâmlamakla İktifa ederek kapıya yakın bir masaya yerleştim. Maksadım, dAvetillerin sonu alınıp da merasim bitince, Hayriye veda ederek, bana tamamly-1© yabancı bu muhitten bir an evvel ayrılmaktı. Misafirler kız tarafı ile erkek tarafı halinde İki bölük olmuşlar, karşılıklı yerleşmişlerdi. Kadınlarını did eliyorlardı.
Masaların üstleri bomboştu. Servis yapılmıyordu. Misafirler büfede İzaz edileceklerdi. Garsonlar birer köşede somurtup duruyorlardı. Düğünlerden hiç memnun değillerdi. Metrdotele toptan verilen bahşişten hisselerine pek az isabet ediyordu.
Bu ara, gözüm kapıya ilişti. Hayri. eşi, koyınvaldeler. kayınpederler, siyah elbisesi içinde gayet kibar, halinden, tavrından asil olduğu derhal göze çarpan kıranta saçlı, bıyıklı bir zatı ağırlamakla meşguldüler. O da, ayrı ayrı hepsine İltifat ediyor, herkesi memnun ettiği yüzlerindeki İfadelerinden okunuyordu. Ailenin bir büyüğü mü idi? Yüksek bir şahsiyet, hatırlı bir davetli?
— Hoş geldiniz beyim, bir şey içer misiniz?
Baktım, tanıdık bir garson, saat o-na yaklaştığı halde tek başıma boş bir masada oturuşuma acımış olacak, hatır soruyor ve arzı hizmet ediyordu. Teşekkür ederek dedim kİ:
— Ne olursa olsun, bana İçecek bir şey getirirsen memnun olurum.
Kulağıma eğilerek fısıldadı:
— Siz yabancı değilsiniz. Damat hususî misafirleri için 10 şişe viski getirdi, ben idare ederim.
Birden müzik zifaf marşını çalmaya başladı. Bütün başlar merdiven olan tarafa döndü Gelin ile güvey kolkola salona iniyorlardı. Bir alkıştır koptu. Arka sırada kalanlar, kocaman kurdedeli kız çocuklarını gelini görsünler diye kucaklarına alıp kaldırıyorlardı. Bir taraftan fotoğraflar çekiliyordu. Marş bitti, bir tango başladı. Hayri ile eşi numara yapar gibi tek başlarına dans ediyorlardı. Bu aralık bizim garson geldi. Tepside bir kadeh viski, bir şişe soda ve badem vardı:
— Teşekkür ederim amma, ben viskiyi su İle içerim!
— Emredersiniz paşam, şimdi getiririm.
— Garson, bana da bir viski î
Dönüp baktım, yanımda biraz gerideki masada, demin kapıda gördüğüm kibar zat oturuyordu. Seslenen o İdi. Fakat garson, kendisini şöyle bir süzdü, herhalde mühim bir davetli olduğunun farkında değildi ki, cevap bile vermeden çekip gitti. Bana istisnai bir muamele yapmasına ve yakınlık göstermesine rağmen garsonun ona karşı bu muamelesi fenama dokundu, tamir maksadiyle, kalktım yanına yaklaşarak:
— Beyefendi, dedim, lütfen masamı şereflendirir misiniz, garson şimdi gelecek..
Tatlı bir sesle teşekkür ederek geldi yanıma oturdu. Bir sigara ikram ettim, akit, cebinden bir altın çakmak çıkardı. Benimkini, sonra kcndislnln-kinl yaktı Simdi garson dönmüştü, bir viski daha ısmarladım, ses çıkarmadan gitti ve getirdi.
Ben bu zarif zata kendimi takdim etmeyi düşünürken, dans bitmiş, u-zaktan beraber oturduğumuzu gören Hayri, yanımıza gelmişti. Bu işi ona bıraktım. Fakat o:
— Beyefendi ile sen mİ meşgul o-luyorsun, pek memnun oldum, müsaade
Diye bizi başbaşa bırakarak di. Müşkül bir mevkide idim, edeyim, bu tanımadığım zatın yeti beni biraz da acemileştiriyordu. Bir oey yapmış olmak için, kadehimi kaldırdım, fçtlk.
Hafif bir tebessümle bana bakıyordu. İlk sözü benden bakliyen bir hali vardı. Nihayet:
— Efendim, dedim, Hayri ile mektep arkadaşıyız...
Fakat hemen kestim. Ne mânâsız lâflardı bunlar!.. Soran mı oldu? O. şaşkınlığımı anlamış, gayet nazik ve teşvikkâr tasdik etti;
— Ya!., öyle mİ efendim?
• • • •
• »
bana
• ••
aynl-itlraf şahsi-
Konukzade
Onun bu hlmayekâr tnvrı biraz cc-surelimi İade etmişti. Bu sefer doğrudan doğruya sadode girdim:
— Beyefendi, tanışmadan sizi davet etmiş bulundum. Hayri de takdim etmeyi unuttu, bu İtibarla rahatsız etmiş olmaktan çoklnlyorum.
— Bilâkis, davetinizden pek mütehassisim. Bilhassa deminki müdahalenize karşı minnettarım.
— Estağfurullah.. Her halde duymamış olacak. Af buyurunuz, Hayri İle bir karabetiniz mi var?
— Hayır, kendileriyle bu akşam müşerref oldum.
— O halde gelin tarafındansınız?
— Hayır, efendim onları da tanımam.
Bir sükût oldu, ne diyeceğimi bilmiyordum. O, tereddüdümü seyretmekten zovk alıyor, içinden gülen gözlerle bana bakıyordu:
— Acaba, dedi, birer viski daha İçsek nasıl olur?
Hemen İşaret ettim. Garson tuttu bu sefer viski şişesini önümüze getirdi. Kadehlerimizi doldurduk ve müteakip kadehlerin temin edilmesinden mütevellit bir rahatlıkla aramızdaki hava samtmîleşiverlnce sordum:
— Bir mahzur yoksa, kiminle müşerref olduğumu öğrenebilir miyim?
— Hiç bir mahzur yok... Kendimi tanıtmakta acele etmeyişimin sebebi sadece sizi rahatsız etmek, mesleğiniz icabı şöylece tanıdığınız ve haddi zatında sizin için bir isimden gayri bir şey ifade etmiyen kimseler serisine bir yenisini ilâve etmemek İçindi.
— Aman, estağfurullah... Neler söylüyorsunuz, daha sizi kapıda görür görmez, şahsiyetinizin sihrine ben de kapıldım.
Gülümsedi. Kıranta bıyıklarını okşadı. Sözlerimin kendisini memnun ettiği belli idi. Pek eski olduğu için yeni görünen bir altın tabaka çıkarıp sigara ikram ettikten sonra başladı:
— Teveccüh buyuruyorsunuz beyim. Allah ömürler versin. Ben, eski neslin zamanın İcaplarına İntibak edememiş belki de son mümessillerlnde-nim, fakat alelâde bir insanım.
Durdu, sigaralarımızı yaktı:
— Şu etrafımıza bakınız. Herkes hayatından memnun, eğleniyorum zannediyor. Bu gece çoğunun hatırasında yer edecek. Çünkü bu onlar İçin, bir fevkalâdelik, talıi hayatlarının seyri dışında bir şey. Yarın, komşularına anlatacaklar, övünecekler. Onlar İçin gaye, böyle geceleri taaddüt, hattâ devam ettirmek olacak. Buna muvaffakiyet elverirse bugün henüz bir özenti olan şey. bir ar.'ane halini alacak.
Bu sözlerden nereye varmak istediğini kesliremeden dinliyordum. Ma-amafih görüşme tarzından hoşlanıyordum:
— Evet, dedi, bir an’ane halini a-lacak... Hazin.. Hazin.. Çünkü, bu, asıl an’anelerimlze son darbe olacak.
Birden ciddileşti: I
— Efendim, bendeniz sabık Düyu-
nu Umumiye! Osmaniye memurların-• ianım. Bilmem hatırlar mısınız, Cum-nuriyet idaresi teessüs edince bu daire lâğvedildi. O zaman tasfiyeye tâbi tutuldum. Bizlere Konukzadeler derler. İsmim Ali Veli... Evet... Oldukça tuhaf diyeceksiniz. Peder ile valde, ben doğunca, dedelerinin isimlerini koymak için ısrar etmişler, A-Hyi Veliye tercih huauşunda anlaşamamışlar. İnadın neticesi bu olmuş. Kolejde arkadaşlar: "Ali, Veli, fitti flft!" diye takılır dururlardı. Sebebi, ihtilâflara hakem olarak ekseriyetle beni seçerler, ben de her İki tarafa hak verir, aralarını bulurdum. Onlar memnuniyetlerini kendilerine saklarlar. iğbirarlarını bana yüklerlerdi. İnsanlar böyledir işte... Nahvetleri sonsuzdur. |
Viskilerimizi tazeledik. |
— Fakat hocalarım benden memnundular. Meşrutiyet inkılâbını müteakip tahsilimin İkmali için Amerika-ya gittim. Valdcmio *cfat haberini o-rada aldım, lstanbula döndüm. Peder acınacak bir haldeydi. Her zaman inatlaştıkları halde son derecede sevdiği annemin ziyaı onu âdeta yıkmıştı. Zeyrekte konak yavrusu bir evimiz vardı. Lâtif bir manzaraya sahipti. Bir taraftan Halici, bir taraftan köprü. Kızkules! ve Üsküdar sahilini görürdü. Peder Hâriciyedeki vazifesinden tekaüdiyeslni talep etti. Esasen İttihatçılarla arası pek İyi değildi. Çok muhafazakârdı. Tekaüt olduktan sonra ömrünü bahçede, gül yetiştirmekle geçiriyordu. Onları bir sevgiliye bakar gibi binbir itina ile muhafazaya çalışırdı. Bahçenin bir köşesinde bu maksatla bir ser, bir de bahçıvan odası yaptırmıştı. Ev işlerine, dadım Oül-fem nezaret ederdi. İki hizmetçi kız bir de uşağımız vardı. Dadımın eline doğmuştum. O, annemin can yoldaşı I idi. Babam dahil, hepimiz ona alle-denmiş gibi hürmet ederdik. Hal bu vaziyette iken, benim babamı hır/ıkıp Amerikaya dönmeme imkân yoktu. Düyunu Umumiyeye o zaman girdim.
Artık etrafımızla alâkamız kesilmişti. Çoktandır görüşmemiş iki ahbap gibi konuşuyorduk. Daha doğrusu o söylüyordu, ben de alâka ile dinliyordum. Bizi bu dalgınlıktan uyandıran herkesin masalarından kalkması oldu. Büfeler açılmıştı, akın başlamıştı.
Dostum - artık ona böyle hitap edebilirdim- o dudaklarında zaman zaman beliren ve yanında bulunanları hâkimiyeti altına ulan müstehzi tebessümlerinden birini takındı:
— Efendim, dedi, görüyorsunuz ya.. Eskiden davet edilmeden sofraya o-turmak ayıptı. Simdi itişe kakışa koşuyorlar. Bakınız.,, Şu göbekli zata dikkat ediniz. Ne manevralarla masaya yaklaşıyor gördünüz mü? Yanındakilere ehemmiyet bile verdiği yok. işte masanın önünde.. Tablyedo muvaffak oldu. Şimdi, orada köprübaşı kurdu. Ayırabilene aşkolsun. Tabağını alıp çekileceğine, gûya hanımlara hizmet ediyormuş gibi yapıyor... A-rada sırada bir tanıdığına bir tabak uzatıyor. Fakat bedava diye tıkıştırıp duruyor. Sanki bir haftadır aç...
Dönüp gülen gözlerle yüzüme baktı:
— Size bir şey söyllyeylm mi. doğrusunu isterseniz ben de acıktım. Va-kaa düğün sahiplerini tanımıyorum amma... Esasen size onu anlatacaktım... Fakat mademki buradayım ve hüsnü kabul gördüm, kalkıp bir şey alsak da sonra devam edelim, ne buyurursunuz beyefendi?
— Emredersiniz... Garsona söylerim, bize bir şeyler getirir.
Yazan: Fikret Adil
— Pek kabil... Lâkin biliyor muşu- I nuz bir parça doluşsak hiç do fena ol-mıyacak. Olura otura yoruldum. Hoın bozan tanımadığım İnsanlar arasında bulunmak boşuma gider. Bir tramvaya biner, kendimi tesadüfe bırakırım. Bu, etrafınıdakilori tetkik etmesini bilen İçin bulunmaz bir zevktir, öyle simalar görür, bu ainmitırda öyle İhtiraslar, endişeler okursunuz ki... Aynı zamanda Beaudclairein dediği gibi “Kalabalık içinde bir yalnızlık banyosu" almış olursunuz. insanın ruhu temizlenir.
Dostum boni gittikçe parıyordu. O-na hayran oluyordum. Kalktık, ağır adımlarla yürüdük. Masaya yaklaştık. Kendisine bir küçük hizmette bulunmak maksadiyle daha evvel davranıp ilorledlm. O "Zahmet buyurmayın... Ben alırını" diyor, ben "Müsaade buyurun** larla acele ediyordum. Nihayet bir tabağa bir şeyler koymağa muvaffak oldum. Dönüp eski verimize oturduk, çimlendik.
— Şimdi, dedi, daha rahat devam edebiliriz. Nerede kalkmıştık?.. Ha... Evet... Dadımdan bahsediyordum. O, ille evlenmemi istiyordu. Babanı da: "Ben sağ kaldıkça bu evde başka bir hanım görmeye tahammül edemem*’ diyordu. İnatçılığından evvelce bahsetmiştim. Hoş ben do pek istemiyordum. Dadımın ısrarlarına nihayet ikimiz de teslim olduğumuz zaman, benim Düyunu Umumiyeden ayrılmam icap etti. Bu aynı zamanda hizmetçilerin de tasfiyesine lüzum gösteren bir hâdise oldu. Koca evde, peder, bendeniz ve dadım kaldı. Bir müddet böyle geçti ve şapka kanunu çıktı.
— Şapka kanunu mu?
Gülümsedi:
— Evet bunun no alâkası var diye-
ceksiniz. Söyliyecoğlm. Peder, o zamana kadar pek nadir olarak, meselâ tekaüt maaşını almak, bayramlarda valdenin kabrini ziyaret etmek vesileleriyle sokağa çıkardı. Şapka giymek mecburiyeti, başından fes çıkartmayı terbiyesizlik telâkki eden pederi, evden dışarı adımını atmaktan menetmişti. Bahçeden geçerken de görürler diye serin yanındaki bahçıvan odasını tanzim ettirdi, yatağanı, kütüphanesini naklettirdi ve oraya kapandı. Kendisini ziyarete gittiğim zamanlar, onu ya serde güllerle meşgul yahut okurken bulurdum. Bir sabah onu.., ]
Birden salonda yükselen hoparlörün sesi sözünü kesti: ı
— Allo, Alto... Bayanlar, baylar., davetlilerimizden bir hanım, kolyesini düşürmüş, gören veya bulanın lütfen müdiriyete getirmesini rica ediyoruz.
Dostum, bu haberin uyandırdığı heyecan ve uğultuya ehemmiyet vermeden devam etti:
— ... kaybettik. Serde yere düşmüş, oracıkta ruhunu teslim etmişti. Ya-nıbaşında en sevdiği gül saksısı vardı. Ona valdenin adı olan Nurunisa adını vermişti. Daha bir gün evvel terü taze olan gül de birden solmuştu.
Bir an durdu. Gözleri daldı. Büsbütün başka âlemlerde olduğu belli İdi. O, babası ve solan gül sahnesi benim de gözlerimde canlandı. Böyle ne kadar sustuk bilmem. Sükûtu İhlâl eden yine o oldu...
— Buradan çıksak ne dersiniz? Sıkılmaya başladım.
— Hayhay, isterseniz paviyona İnelim.
Gazinonun kapısında bir kalabalık vardı, bir şeyler münakaşa ediliyordu. Oradan geçmektense, iç merdivenden mutfak tarafından inmeyi tercih ettik. Yukarı salonlar düğüne tahsis e-dilmiş olduğoından, oldukça kalabalıktı; fakat başka âlem. Barda tünedik.
Dostum:
— Müsaadenizle bu sefer ben ikram edeyim.
Dedi. Güldüm:
— Yukarıdaklnl ben ikram etmedim ki, siz müsaade buyurunuz da asıl bu sefer ben ikram edeyim.
Nasıl isterseniz der gibi bir hareket- j le tabakasını çıkardı:
— Nâşını, gül saksısı ile blrlikto aile makberesinde valdenin koynuna tevdi ettik. Eve döndüğüm zaman dadımı karşıma alıp oturttum. Ona, artık beni buraya bağlayan tek bağın kendisi olduğunu, evi barkı «atarak hep beraber Amerikaya gitmeye karar verdiğim! söyledim. Şiddetle itiraz etti. Dedelerimin, babamın bu evde doğduklarını, aile ocağını yıkmaya hakkım olmadığını, evlenmem ve Ko-nukzadelerı devam ettirmem lüzumunu ileri sürdü. Haksız da değildi. Lâkin, ben burada yapayalnızdım. Size kısaca anlattığım hâdiseler beni kendi muhitime yabancı kılmıştı. Merdüm-giriz olmuştum. Başka bir memlekette yepyeni bir hayata başlayabilirdim. Gelgeldim bunları dadıma kabul ettirmek imkânsızdı. Düşündüm "fitti lifti" dedim. Burada kalacaktım, fakat evlenmiyecektim. İtiraf edeyim kı, içimden fena bir hesap da yapıyordum. Dadını yetmişlik vardı, bir a-yağı çukurda demekti. Birkaç seno sonra tasavvurlarımı tahakkuk ettirebilirdim. Böylece bu mesele üzerine bir daJıa avdet etmedik. Dadım, o yalnız Çerkezlerde bulunan inatçılığı, hamaratlığı ile bomboş evi bütün gün durup dinlenmeden siler, süpürür, temizler, her şeyi pederle Vtddenln sağlıklarındaki gibi haliyle muhafazaya gayret ederdi. Ev, onun İçin bir ma-bed, bir "hikmeti vücut" olmuştu. Ben hemen her gün öğleden sonra sokağa çıkar, münasebetimizi idame ettirdiğimiz mektep arkadaşlarımızdan birkaçı ile buluşurduk. Akşamları muntazaman eve dönerdim. Dadımın hatırı için yemekte onu yalnız bırakmazdım. O, yemekton sonra bulaşıklarını yıkar, yatsı namazını kılar, o-dama idare lâmbasını çıkarır -pederin evo elektrik alınmasına şiddetle mâni olduğunu bilmem söyledim nıi?-sonra yatardı. Nadir olmakla beraber geceleri çıkacak ol«am, ancak bu merasimden son ra kabil olurdu. Bir gün, tarihini bugünkü gibi hatırlarım, 1940 senesi nisan ayının ikinci günü idi, Komedi Fransez lstanbula gelmişti, İlk temsil olarak da “Andromaque"ı verecekti. Biletimi bir hafta evvelden almıştım. Yemekten sonra çıkıp giyindim, tiyatroya gittim. O akşam duyduğum heyecanı tarif edemem. Fakat çoktandır hasreti kaldığım bir e-dcbl ziyafetten sonra, eve döndüğüm zaman orada beni büsbütün başlın bir heyecan bekliyordu. Konak yanmış, dadım ölüm halinde hastahaneye kal-
dırılmıştı, Kulaklarımda Raclns'İn mısraları olduğu halde hastahaneye koştum. Zavallı dadımdan artakalan pek acınacak bir şeydi. Alevler, saçlarını ve gözlerinin ferini alıp götürmüşlerdi. Bunu, doktordan öğrendim, başı sargılar İçindeydi. İlk zannedildiği gibi ölüm tehlikesi ve bunun haricinde bir yarası yoktu. Daha ne olsun diyeceksiniz, fakat vaziyet şu ki. dadım kurtuldu.
Barın arkasındaki aynadan gözgöze geldik:
— Ne olduysa bana oldu, üstümdeki şu gördüğünüz ‘‘habit,, ile kalmıştım. Sabaha kadar başucunda beklediğim dadım, söz söylemeye muktedir olduğu dakika "Beni eve götürünüz orada ölmek İsterim,, diye tutturdu. Zavallı, gcceyansı dışarı çıkmak için kalktığı zaman, uyku sersemliği ile tersi donmuş, kapıya yürüyorum zaıını ile pencereye yürümüş bir eli İle tokmağı ararken öteki elindeki İdare lâmbası perdenin tullerini tutuşturmuş.. O kadarını biliyordu. Evin yandığından haberi yoktu. Son arzusudur diye, doktorun da muvafakati İle, kendisini, bahçenin köşesinde olduğu için yangından kurtulan pederin kuıubesıne naklettirdim. Bu hazin bir merasim oldu. Hasıahane arabasından sedye ile çıkarıldı vo henüz tüten enkazın üzerinden, içinde benim yetiştirmekte devam ettiğim güllerin önünden geçirlerken, beh siyah elbisemle onu takip ediyordum. Sonra., tahkikat., ifadeler., vo acı halt)kat: Bütün varım, yoğum vo dedemden kalma ceviz bir çekmecedeki üç beş bin liram mahvolmuştu. Yangın, ev bahçe içinde, bahçe de büyük ve yüksek duvarlarla çevrili olduğu için pek geç görülmüştü. Bir şey kurtarılamamıştı. Kazaya rızadan başka çare yoktu. Enkazı, kaldırma ve bahçeyi temizleme bahasına enkazcı-lara sattım. Cebimde bulunan bir miktar para He dadımın son günlerini beklemeye başladım. Bu son darbe şuurunu tamamiyle İhlâl etmişti. Güllerin yanında nebatî bir hayat yaşamaya başlamıştı. Ben hiçbir yere çıkmaz oldum. Bütün gün, bahçede ve serde peder merhumun bahçivan tulumu He dolaşır, meşgul olur, dinlenmek 5çln, yine pederin oraya yerleştirdiği kütüphaneden okurdum, boylo-ce Mesnevî’yl hıfzettim. Dadım da sağ., onu güller kurtardı. Beyoğlunda bir çiçekçi her hafta gelir, güllerimizden alır, bizden aldığı fiyatın bir kaç misline satar. Fakat bize bu da kâfidir. Masrafımız yok. Yalnız...
Durdu, hikâyesinin en hassas noktasını kaydeden bir hareketle;
— Yalnız, dedi, bu tanımadığım İnsanların düğünlerinde İşimin ne olduğunu izah edecektim değil mİ? Bir tesadüf! Ara sıra bunalıyorum. Bir parça insan yüzü görmek istiyorum. Yangından arta kalan bu tek elbisemi giyince şöyle bir dolaşmağa çıkarım. Eh, ne de olsa bir “hablt,, bu kadar az giyilince on sene dayanıyor. Dadım gibi. Bahçeyi, evin arsasını satarsam, elime bir hayli para geçecek. Bizim semt, şimdi malûmu saminiz, Atatürk Bulvarı yapılalı beri, iyi bir istikbal vadcdlyor. Lâkin, arzettiğim gibi, kendini hâlâ evde zanneden dadım vefat etmedikçe bunu yapamam., içimde ukte kalır.
Kalktı, tabakasını, çakmağını itina İle cebine koydu:
— Efendim bendenize müsaade., sizi tanıdığıma pek memnun oldum. Bana lezzetini ömrümce unutamıyacağım bir gece geçirttiniz. Minnettarınızım. İrfanınızın da hayranıyım. Çünkü dinlemesini biliyorsunuz.
Dudaklnrında yine o müstehzi tebessüm belirmişti. Elimi sıkarken:
— Size, dedi, şu Mesnevî’yl hatırlatacağım:
“Herçl ra hop ve hoş ve zlbâ künent., "Ez borayı dîdo-i binâ kiinent,, (1)

Yukarı salonun vestiyerinde bıraktığım şapka ve pardesümü almaya çıktığım vakit bize hizmet eden garsonu aradım. Kendisine bahşiş verirken sordu:
— Beraber oturduğunuz bayı eskiden beri tanır mısınız?
— Hayır bu akşam tanıştık.
Garson güldü:
— Anladım da, onun için soruyorum. Lüpcünün biridir. Siz olmasaydınız kapı dışarı edecektik.
Hayretler içinde dinlediğimi görünce anlattı:
— Nerdense sırtına bir frak uydurmuş. Her düğünde çıkagelir. Erkek tarafı kız tarafının, kız tarafı erkek tarafının davetlisi zannederler, o da yer. içer, gönül eğlendirir.
îkl gün sonra bir çiçekçi çocuğu ondan bir mektup, selofan bir kutu I-çinde de nadide güller getirdi. Mektup şöyle diyordu;
"Beyefendi,
O gecenin sabahı, dadım carlyeniz rahmeti rahmana kavuştu. Dün cenazesi ile meşgul olduğum için size ancak bugün yazabiliyorum. Sizden ayrıldıktan sonra garsonlar hakkımda fena şeyler söylemiş olabilirler. Bunları tcltzip İçin size, kabul buyurmanız ricası İle bahçemin son güllerini takdim ederken, aralarına düğün gecesi kaybolan gerdanlığı da leffediyorum. Büfeye sokulurken Önümde duran bir hanımefendinin boynundan hemen hemen avcuma kayıvermiştl. Herhalde fermuvan gevşemiş olacak. Derhal İade etmek istedim, fakat itiraf edeyim ki, size hulasaten anlattığım ömrümün en zayıf bir ânını yaşadım. Avucumda bir servet vardı ve ben hlr anane uğruna hayatımı heba ediyordum. Vermodlm. Sakladım. Görüyorsunuz kİ, beni bu hacaletten kurtaran yine dadım oldu. Şimdi artık evi — hangi ev! diyeceksiniz — bahçeyi ve müştemilâtını satıyorum. Otuz bin liraya talibi var. Gerdanlığı sahibine tevdi ricası İle hürmetlerimi takdim, teveccühlerinizin devamını İstirham eylerim bayım efendim.,,
Sıfır Hayriye telefon ettim. Gerdanlığın bulunduğunu, birİHİnl gönderip aldırtmasını söyledim. Kimin bulduğunu sorunca tarif ettim. Telefonda dedi kİ:
— Tanımıyorum amma, halinden bo)U İdi, kibar bir zat.
(1) Her neyi güzel, hoş, lâtif ederlerse Gören gözün kabiliyeti için ederler
Röportajı yapan : Mehmet Ataker
Etlmesğuttakl Havacılık Dairesi, eski '“Türk Kuşu" alanına vardığım zaman sabahın saat 8 İvdi... Birisi kapalı, altısı açık, memleket turunu çıkacak olan 7 uçak harekete hazır bir vaziyette..
Her sene olduğu gibi bu yıl da Türk Kuşunun yapacağı büyük memleket gezisine, tek gazeteci olarak ben de katılacağım. Ankaradan hareketle Merzifon, Samsun, Sivas, Erzincan, Erzurum, Van, Diyarbakır, Urfa, Gaziantep, İskenderun, Kayseri üzerinden tekrar başkente döneceğiz... Ağustosun 7 sinde başlayan seyahatimiz 22 sinde sona erecek. 15 gün kuş uçmaz, kervan geçmez dağlardan, irsiz vadilerden, münbit ovalardan aşarak Şark vilâyetlerini gezeceğiz.
Bizimle beraber gelecek 3 bayan pilot da muhtelif yerlerde paraşütle atlamalar ve gösteriler yapacaklar... Her uğradığımız yerde bu küçücük filo, akrobasi hareketleri ve hava gösterilerinde bulunacak.
Beni alanda karşılayan Havacılık DaJresl Başkanı Remzi Şanel:
"Türk Kuşunun en enteresan seyahati bu olacak... Şark vilâyetlerine ilk defa gidiyoruz" diyor. Havalanan çift kanatlı iki uçağı işaret ederek:
"Onlar Merzifona bizden önce giderek tertibat alacaklar, çünkü orada birkaç dakika durarak sadece benzin aldıktan sonra Samsuna gideceğiz. Fakat bu sabah aldığımız hava raporları Samsunda havanın pek İyi olmadığını gösteriyor. Kat! netice Merzlfonda belli olacak.."

8 1 20 geçe uçaklara binlyoruz.Türk Hava Kurumu Başkanı Şükrü Sök-mensüer de bizi uğurlayanlar arasında, herkes helâllaşıyor.. 8,30 da havalanıyoruz. Ankara üzerinde 5 uçak kanatlarından birbirine geçilebilecek kadar yakın bir nizamda uçuyoruz.
Filo İle ilk defa uçuşa çıktığım için
ha çarptı ha çarpacak diye yüreğim ağzıma geliyor. Bu endişemi Mur-zifonda Başkana söylediğim zaman:
"Yanyana aynı süratle giden uçakların blrbiriyle çarpıştığı vaki değüdir. Çarpsa bile yanyana yürüyen İki insanın teması kadar zararsızdır. Nihayet süratler arasında bir veya yarım kilometre fark vardır." diye vaziyeti İzah etti.
Bozan hava boşlukları uçakları havadan ayırıyor, sonra yeniden bir-leşlyorlar. tki kişilik spor tayyarenin ön tarafında oturuyorum...
Ankara ne kadar büyümüş... Anıt-kabrln giriş yolu yemyeşil... Çimenler büyümüş, duvarları artık bütün heybetiyle yükselmeğe başlamış. Cebeci sırtlarında yaptırılan modem hasta-hanenin dış kısmı tam mftnasiyle tamamlanmış bir halde... Mamağı sağda bıraktıktan sonra, vahş! bozkırın ufuklarla kucaklaştığı arazide bir damla yeşillik görmek için çırpınıyorum.
Uzaklardan Seyitgazi dağlan göründü. Kızdırmak tatlı kıvnmlarla sarmaş dolşa olmuş, önümüzde u-zanıyor. Spor uçaklarda yolcu tayyarelerinin sıkıcı havası yok., insan kendini kanat takmış sanıyor.
Uçaklarımız İstanbul Sergisindeki atlıkarıncanın uçaklanndan birbirine daha yakın uçuyor. Hattâ biraz da onlara benziyor. Kızılırmağın yatağına bir deniz gibi yayılan sulan çekilmiş, bir dere kadar küçülmüş...
Çan kın tren hattının üzerinden geçiyoruz. Çorumu sağımızda bıraktık. Kösdağlannı aşıyoruz. Nefis çam ormanları üzerinden ve alçaktan uçuyoruz. Merzifon ovalan göründü. Gayet muntazam sürülmüş tıpkı Amerikan uçak kumpanyalanma afişlerindeki Arlzonayı hatırlatan geniş müstakil arazi parçalan. Aşağılarda yer yer harmanlar görüyorum... Rüzgârda sanki başkalann.
buğdayların kokusu var.
Merzifon üzerindeyiz. Küçücük bulvan, çarşısı ve oldukça güzel bağ ve bahçeleri üzerinden dönerek İnişe geçiyoruz.
Merzifon Alay Kumandanı bizi karşdıyor. Biz hazırlanan büfede a-ğırlanırken uçaklarımızı da benzin tankları ağırlıyor.
Yıldınm süratiyle havalanan ve İnen avcı uçaklarının sayısı belli değil. Meydanda müthiş bir hava faaliyeti var. Uçaklar atış yapıyorlarmış, fakat hedef ümit edildiğinden daha az bir zamanda tarümar edildiğinden şimdi başka istikamete atış yapılacak. Zaten biz gelirken dikkat ettim. Harman yerlerinde hiç bir döven biz geçerken durmadı. Bu kadar güzel ve muntazam uçan bir filoya durup da neye"' bakmıyorlar diye â-deta kızdım. 8ebebinl şimdi anlıyorum. Pervane gürültüsü bütün İstanbul sokaklarınkl halkın başını hâlâ göklere kaldırabiliyor. Fakat Merzifon halkı tayyarelere o kadar alışmış kİ, filolar geçse aldırmıyorlar.
Marsıvan eşeğinin memleketi Mer-zifonmuş meğer... Nesi meşhur diye sorunca, eşeği İle şarabı dediler. Hale şekerpâre şarabının tadına doyum olmaz... Vişnesi meyvası boldur.
Marsıvan eşeğinin memleketi Meıs-zifonmuş meğer... Nesi meşhur diye sorunca, eşeği ile şarabı dediler. Hale şekerpâre şarabının tadına doyum olmaz... Vişnesi meyvası boldur.
Çok güzel üzüm yetiştiren Mend-fonun elektriğe hâlâ kavuşamadığım söylediler.. Bu müteşebbis motör getirerek sinema oynatıyormuş, fakat motörün gürültüsünden sinemanın sesi işitilemiyormuş...
Gece Samsundan, Ankaraya uçunuz» yolda bir tek ışık göremezsiniz. Sanki Sahrayı Kebir... Bu sözleri duyunca yüzüm kızardı... Hareket emri verildi. 8amsuna doğru yola çıkıyo-
ruz.
(
Ö ğ r ehm ek i lı ti yağında oldnğnmnz lıerşcy
Hicrî 19 5 0 Ağustos 13 Pazar Rumî
8»»vval 29 1369 Tem. 1 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 6.05 9.53
öğle 13.19 5.06
îkJndl 17.10 8.57
Akşam 20.13 12.00
Yatsı 21.55 1.43
tmaâk 4-13 8.00
Uçak, tren, vapur
SELECEK OLAN UÇAKLAR
9.45 D.H.Y. (Türk) Bursa-dan. — 9.50 D.H.Y. (Türk)
tzmlrden. — 10.00 D. H. Y. (Türk) Balıkeslrden, — 12.50 K.L.M. (Holânda) Tahrandan. — 14.30 P.A.A. (Amerikan) Basra, Sam. Beyruttan
- 15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana Ankaradan. — 15.45 A.F. (Fransız) Paris. Roma ve Atlnada'n. — 15.50 B.E.A. (Ingiliz) Londra. Roma ve Atinadan. — 15.55 S. A.S. (İskandinav) Oslo. Kopenhag. Hamburg. Frankfurt. Münih, Roma, Atinadan. — 10.00 D.H.Y. (Türk) Izmlr-den. — 18.15 D.H.Y. (Türk) Bursadan. — 18.35 D. H. Y. (Türk) Anknradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, İzmir©. — 8.30 D.H.Y.
(Türk) Bursaya. — 10.00 D.H. Y. (Türk) Balıkesir©. — 10.15 D.H.Y. (Türk) îzmire. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, îskonderuna. — 13.00 K. L. M. (Holânda) Roma, Amstordama. — 16.30 P.A.A. (Amerikan) Brüksel, Londra, Boston, NewYorka, — 16.00 D.H.Y. (Türk) İzmir*.
- 17.00 D.H.Y. (Türk) An-
kuraya. — 17.05 D. H. Y.
(Türk) Buraûya. — 17.25 S. A.S. (İskandinav) Atina, Roma, Münih, Frankfurt, Hamburg, Kopenhag. Ouloya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
11.00 Karadeniz, Karade-^Izden. — 12.30 Sus, Mudan-vadan. — 16.30 Kadeş. tamirden. — 22.00 Uludağ, Mudan-yndan,
GİDECEK olan
• VAPURLAR
9.00 Uludağ, Mudanyaya.— 18 00 Saadet, Çanakkaleye.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankara. — 9.15 Ankara. — 22.20 Semplon.
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Semplon. — 10.00 Ankara (Motörlü. — 18.10 Ankara. — 20.30 Ankara.
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAR (42562) 1 — Kısıl Masko (25 kısım birden).
AK (44394) 1 — Ruklbeler.
2 — Olimpiyatlar (türkçe). ATLAS (.40835) 1 — Tehlikeli Yıllar, 2 — 13 Numaralı Araba.
IE9ÎKTAŞ BAHÇESİ 1 - Ka-*a Şeytan. 2 — Aptal Aşık. CLHAMRA 1 — Aşk Senfonl-d. 2 — Talih Dönümü.
İNCİ 1 — Yuvaya Dönüş. 2 — Müzik Beldesi.
İPEK 1 — Ağır Ceza. 2 — Nesimaçi Amerlkada.
MELEK (44868) 1 — öldüren Buse. 2 — Bestekâr Denizci.
LALE (43595) 1 — Hamlet
(türkçe). 2 — Sihirli Aşk.
SARAY (41656) 1 — Bir Yedmenin Ahi (türkçe), 2 — Zaferler Aslanı (türkçe).
SÜATPARK (83143) 1 — Hint Kaplanı. 2 — Yetlmenln Aşkı. SÜMER (42851) 1 — Katiller, 2 — Dell Günül.
SARK (40380) 1 — Maceralar Kırah. 2 — Kleopatra.
SIK 1 - Vatanım İçin. 2 — İdam Korkusu.
TAKSİM (43)91) 1 — Mahallenin Sevgilisi. 2 — Ayşe.
TAN 1 — Esir Kız. 2 — Hürriyet Savaşı. 3 — Gönüllü Kahraman.
CNAL (Kışlık) 1 — Damgalı Adam. 2 — Gizli Kasa.
CNAL (Yazlık) 1 — Üç Ahbap Çavuşlar. 2 — Firari.
YENİ 1 — Kadınların Sevgilisi. 2 — Kırbaç Altında, 3 — Tadı Yıllar.
YILDIZ (42847) 1 — Yaman Arkadaş. 2 — Bitmemiş Dana,
İSTANIHL CİHETİ ALEMDAR (23863) 1 — ÜÇ Şeytanlar. 2 — Çoban Kızı. \YSU 1 — Yeni Güneş. 2 — 3İüm Diyarı.
AZAK 1 — Dans Perisi. 2 — Zaloglu Rüstem. 3 — Hayat Fırtınası.
ÇEMBEKLİTAŞ 1 — Atlı Polisler (31 kısım). 2 — İhanet (türkçe),
HALK 1 — Aal Generalin Son Emri. 2 — ölüm Postası. 3 — öldüren Keman.
İSTANBUL (22367) 1 — Kısmet. 2 — Gizli Vesika.
KISMET (26654) 1 — Kerim ile Aflll (türkçe). 2 — Bir Dağ Masalı (türkçe).
MARMARA (23860) 1 — Leylaklar Açarken. 2 — Senin Cilaca gıın.
MİLLİ (22962) 1 — Çoban Kili. 2 — üç Şeytanlar (türkçe) TURAN (22127) 1 — Keşif A-layı (türkçe). 2 — Üç Silâh-görler (türkçe) 3 Kahramanlar Geliyor (türkçe).
YENİ (Bakırköy 168-126) 1 -Büyük Vala. 2 — San Gül.
KADİKÖY CİHETİ
H VİE (60112) 1 — Pamuk
Prenses ve 7 Cüce. 2 — Vatan Fedaileri.
OPERA (60871) 1 — Aşkım ve Günahım (türkçe). 2 — Sevimli Haydut (türkçe).
SCREYYA (60862) 1 — Nehirler Kırailçesi (türkçe). 2 — Teşll Yuva,
âir» ara:
İNKARA (32432) 1 — Bir Hl-;ıro. 2 — Brodway Hordakla-1.
BÜYÜK (15031) 1 — Gönül Yaraları. 2 — Yaşasın Aşk. CEBECİ (13846) 1 — Denizler Aslanı 2 — Leylânm Aşkı.
PARK (11131) 1 — Singapur Casusu. 2 — Nll Kırallçesi.
SUS (14071) 13 Numaralı A-raba.
SÜMER (14072) 1 — Sahra Kıralı. 2 — Çin Ufuktan.
ULUS (22219) 1 — Kahraman öncü. 2 — Aşk Yolculan.
YENİ (140-10) 1 — Şeytan Ruhlu Kadın. 2 — tld SovgllJ. GAR GAZİNOSUNDA: Italyan Akrobatlan.
İZMİR:
ELHAMRA: Kapanmıştır.
LALE 1 — Boks Kıralı. 2 — Tehlikeli Dansöz. 3 — Çaylak Hafiye Esrar Şehrinde.
YENİ Kapalıdır.
TAN 1 — Boks Kıralı. 2 — Tehlikeli Dansöz. 3 — Çaylak Hafiye Esrar Şehrinde.
İTFAİYE
Beyoğlu 44644 Ankara 00 İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 60945 K. köy 60872 Karşıyaka 15055
SIHHİ İMDAT
, İstanbul Beyoğlu 44998
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
İzmir 2251
ECZ
NELER
EMÎNÖNÜl Ankara (Eminönü) — Sırn Başdogan (Kü-çükpazar) — Esat (Dlvanyo-iu) — Süreyya (Kumkapı).
BEYOĞLU ı Güneş (Merkez) — Barunak (Taksim) — Badat Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem (Şişli) — Çubukçu (Şişli) — Halıcıoğlu (Haz-köy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH: İbrahim Halil (Şeh-tadebaşı) — Etem Pertev (Aksaray) — Samatya — Hamdİ Emgen (Şehremini)— Ulupınar (Kara gümrük) — Hüaanıcddln Gökengln (Fener).
EYÜP: Arif Beşer.
BEŞİKTAŞ: S. Recep (Beşiktaş) — Yeni (Ort&köy) — Arnavutköy — Merkez (Ba-bek).
KADIKÖY: R. Muhtar — Kı-zıltoprak — Göztepe — Bostancı.
ÜSKÜDAR: Ahmedlye.
H E YBELİA DA: Hey bellada. BÜYÜK A DA: Merkez.
İZMtR: Tarlan (Alsancak)— Yeni İzmir (Basmahane) — Millet (Kem e rai 11) — Eşref-paşa — GUzclyalı (Yalılar).
ANKARA: Yenişehir — Ana-fartalar — Yenişehir.
F
R
L
ANKARA:
8.28 Açılış vo program, — 8.30 M. S. Ayarı. haberler v© hava raporu. — 8.45 Günaydın (pl). — 9.10 Günün programı, — 9.15
Radyo İle lnglllr.ee. — 980 Sevilmiş parçalar (pl). — 10.10 Konuşma. — 10.25 Makamlardan bir lomot. Okuyan; Ekrem GUyer.— İ1.U5 Temall. — 11.30 Salon orkşstraau (pl). — 12.00 Hep berabor 8öyllyellm (Yurttan Besler korosu) — 1230 Telden tele. Okuyan: Sadi Hoşaoa. — 13.00 Haberler. — 13.15 Dans müziği (pl). — 13.30 öğle Gazetesi. — 13.45 Dana müziği (pl). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. S, A-yan. — 18.00 İncesaz (Mahur faslı). Okuyanlar: MÜzehher GUyer, Ekrem GUyer, Muzaffer Blrtau. — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler. — 19.16 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Yarım saat duna (pl). — 19.50 Akşamın karma müziği (pl). — 20 15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Tamburla aaz eserleri. Çalan: Ferit Sıdul. — 20.45 Gitar soloları ve hafif şn.kılar (pl), — 21.15 Müzikle gezi (pl). — 22.00 Konuşmâ: Spor saati. — 22.15 Dana müziği (pl). — 22.45 M. 8. Ayan ve haberler. — 23 00 Program ve kapanış,
İSTANBUL!
12.67 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Öğle konseri (pl). — 13.45 Saz eserleri vo oyun havaları. — 14.00 Sorbeat saat. — 14.10 Robcrto inglez vo Desl Arnaz
lorkeatralanndaıı dana müziği (pl). — 14.30 | Şar kılar. Okuyan: Muallâ Gökçay. — 15.15 Dinleyici İstekleri (klâsik batı müziği). — 16.00 Dünya Gençlik Birliği (W.A.Y.) İstanbul ikinci Konsey Toplantısı açılış törenini naklen yayın. — 17.00 Dans müziği (Necdet KoyutÜrk orkestrası. Sövllyen: Şecaad-dln Tanyeli). — 17.30 Konçerto (pl). Fellx Mendelaaohn programı. — 18.00 Jacguellne Françolü vo Edith Plaff’dan şarkılar (pl).— 18.20 Fosil heyeti konseri (Kürdlll Hicozkâr faslı). — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 1920 Şarkılar. Okuyan: Safiye AylA — 2ü 00 Serbest saat. — 20.10 Boston Pramenado orkestrasından hafif müzik (pl).
— 20.30 Ki&slk aaz eserleri. — 20.45 Spor
hasbıhalleri (Eşref Şefik). — 21.00 Mesut
Yuva - Radyofonik temsil. — 21.30 Olenn Miller orkestrasından dans müziği (pl). — 21.45 Şarkılar. Okuyan: Sabite Tur) — 22 20 Dans müziği (pl). — 22.45 Haberler. — 23 00 Hafif müzik (pl). — 23 30 Dana müziği (pl).
— 24.00 Programlar ve kapanış.
LONDRAı
7.40 Dinleyici İstekleri (hafif müzik) (19.76 m.). — 8.00 Konçerto (19.76 m.). — 11.00 Dinleyici İstekleri (konser müzik) (16.84 m ). — 14.30 Operada geceler (pl) (11.49 m.). —-15.16 Akordeonla ara müziği (11.49 m.). — 17.15 Konçerto (16.84 m.). — 21.00 Jack Bvfleld ve orkestrası (26.38 m.).
18 A^uatoe 19!V0
YENÎ İSTANBUL
Sayfa 8
Küçük su işleri
Bu basit İş teşkilâtlanırsa, kısa zamanda binlerce köyde yeşil cennetler doğacak ve milyonlarca vatandaşın yüzü gülecektir
Yazan : Prof. Dr. Kerim Ömer ÇAĞLAR
8u dâvası Türklyenin senelerden-berl üzerinde durduğu, para harcadığı, fakat henüz mecrasına sokama-dıgı mühim dâvalardan biridir. Çok yerlerde sulama, kurutma ve koruma için teşebbüslere girişilmiş, bu İşlere yüz milyonlar sarfedllmiş, fakat ne harcanan para ve emek ve ne beslenen ümit nispetinde netice alınamamıştır. Bunun muhtelif sebepleri arasında Kristof Kolombun yumurtasına benzeyen en basiti, gözümüzü yalnız bu vadideki büyük işlere dikmiş olmamız gelir. Filvaki halkın yapabileceği küçük su işlerine sarfedılmek Üzere muhtelif yıl bütçelerine bir kaç yüz bin Üe bir iki milyon lira arasında değişen tahsisat konmamış değildir, fakat mesele yalnız tahsisat koymakla bitmez. Bu işi her şeyden evvel plânlaştır-mak ve teşkilâtlandırmak iktiza e-derdi. Evvelemirde küçük su İşleri denen ve ufak himmet ve az para İle başarılabilecek işlerin sahibi kimdir, o taayyün etmelidir. Bütçe bakımından tahsisat varsın Bayındırlık Bakanlığının fasılları ve maddeleri arasında bulunsun, fakat bu İşin sahipliğini Tanm Bakanlığının yapması doğru olur kanaatindeyiz. Nasıl kİ korunma işlerinde teşebbüsü Sağlık Eakanlığı elde bulunduruyorsa hiç olmazsa küçük su işlerinde de inislatif Tanm Bakanlığının elinde bulunmalıdır. Çünkü sulama İşinin sadece bir mühendis işi olmadığını anlamak için çok şey bilmeye lüzum yoktur.
Su dâvamızın bu safhası bir tarafa, biz bu yazımızda sadece küçük su işlerinin ehemmiyeti üzerinde durmak istiyoruz.
Büyük havzalar dışında mahalli bazı İhtiyaçtan karşılamak üzere ele alınacak küçük su işleri, yerine göre mahdut sayıda çiftçiyi alâkadar edecek, meselâ bir kaç hattâ sadece tek bir köyün işine yarayacaksa da basit bir teknik, az emek ve az para ile vücuda getirilebilen bu nevi tesislerin heyeti umumiyeslyle memlekete sağlayacakları faydalan aslâ küçümsememek icap eder. Kaç ufak dere yahut kaynak basit bir bentle tutulup düzenli bir şebeke ile tevzi edilmediğinden dolayı avare akıp gitmekte, yahut bu su, alâkalı o-lanlar arasında kanlı hâdiselere sebep olmaktadır. Halbuki bu sular bilgili ellerde teşkilâtlandınlabllseler memleket hesabına ne muazzam kazançlar temin olunur.
Küçük sulardan ne harikulâde neticeler alınabileceğini görmek isteyenlerin Ankaranın 25 kilometre kadar şimalinde bulunan Kavli Köyüne bir ziyaret yapmaları kâfidir. Ankara - Kalecik şosesi üzerinde bulunan bu köyün bîr kaç kilometre ötesinde yine yol üstünde senelerce sadece basit bir değirmeni çeviren fiu üze-rine şimdi bir türbin konarak elektrik istihsal edilmektedir. Suyun kucL reti hakkında bilgisi olmayanlar böyle ip gibi İncecik akan bir suyun e-nerji verimini kolay kolay tasavvur edemezler. Sulamada da böyledlr. Kaynak veya derelerin saniyede her litre için hâsılatları yılda 32 bin ton eder. Bu miktar su ile 100x100 metre murabbaı yani 10 dönüm sahayı kaplayan ve derinliği 3 metreyi.bulan bir göl vücuda getirmek mümkündür. Bunun yirmi otuz misil suya aahip olup onun katreşinden faydalanmayan köylerimizin miktan sayısızdır. Saniyede bir litre hâsılatı olan bir kaynaktan biriktirilen su İle 200 dönüm sulanabileceğine göre köylerimizin maLik bulundukları imkânlardan faydalanabildiğimiz gün Anadolunun kurak bölgelerinde idealin de Ötesinde iyi neticelere ulaşmış oluruz. Halbuki küçilk sularımız yılın yandan çok fazla kısmında
boşa akıp giderler, asıl lâzım oldukları zamanda kururlar.
Köylünün bazı mmtakalarda nehir sularından faydalanmak için başvurduğu tedbirler, bilgisizlik ve teşkilâtsızlık yüzünden çok pahalıya malolmaktadır. Bu sular üzerine inşa edilen muvakkat bentleri veya kurulan su dolaplarını her yıl yeniden yapmak veya tamir etmek mecburiyetinde kalan Türk müstahsili hakikatte pek az bir kârla veya çok defa zararına çalışmaktadır. Bu gibi yerlere uzanacak yardımcı eller ve ufak tahsisatlar kısa zamanda tahayyülü insanı şimdiden heyecanlandıran büyük neticelerin doğmasına İmkân verecektir. Onun için büyük su işlerinin büyük politikasını yapmaya çalışırken ufak su işlerini de esaslı olarak ele alalım. Çok geçmeden göreceğiz ki kuraklığından, a-ğaçsızlığından, halkının fakirliğinden şikâyet ettiğimiz Anadolunun binlerce noktasında seyrine doyulmaz yeşil cennetler doğacak ve milyonlarca vatandaşın yüzü gülecektir.
A'pulîu Şeker Fabrikası kampanyası açılıyor
Alpullu 12 (Hususi muhabirimiz Behçet Cemal bildiriyor) — Alpullu Şeker Fabrikasının kampanyası yarrn açılacağından bugün fabrikada bir merasim yapılmıştır. Şeker Şirketi Meclisi îdare Reisi Şefik Türsan’ın açtığı bu merasimde fabrikada 10 -20 yıl hizmet etmiş olan memur ve işçilere mükâfatlar dağıtılmıştır. Mükâfatlar işçilere para, memurlara da takdirname olarak Şeker Şirketi Umum Müdürü Nüzhet Tekili tarafından davetliler huzurunda verilmiştir.
Amerika, Gelir Vergisine zam yapıyor
VVashlngton 12 (A. A.) — Ayan Meclisi Maliye Komisyonu Kore harbine paraca yardım edilmesi maksa-dlyle bir ekimden itibaren Gelir Vergisinde yüzde on ilâ yirmi nispetinde bir zam yapılması kararına varmıştır.
Hazine Bakanlığına menspp şahsiyetlerin kar.aatlnce bu artış mükelleflere senede takriben 2900 milyon dolara mal olacaktır.
Bir Avrupa tütün inhisarı kurulması isteniyor
Strasbourg 12 (A.A.) — Türk ve Yunan heyetleri, tütün istihsal ve satışı sahasında bir Avrupa tütün inhisarının ihdasını İsteyen Çaldaris tarafından İleri sürülen fikri destekleyen bir karar sureti vermişlerdir.
Her iki heyet nezdinde dün akşam bildirildiğine göre, bir Avrupa tütün piyasasının ihdası bu memleketler İçin hayati ehemmiyeti haizdir.
Murahhaslar tütün için Schuman .Plânının tasvibini arzu etmektedir.
Amerika Ticaret Fuarından çok istifade edilecek
Chicago 12 (A.A.) — Türkiye HÜ-kûmetl temsilcisi Nail Artuner cuma günü verdiği beyanatta, Milletlerarası Ticaret Fuarının çok alâka celbettlginl ve bu sebepten dolayı Türkiyenin Chicago’da daimî bürolar açmasının muhtemel olduğunu bildirmiş ve şunlan ilâve etmiştir:
•‘Ticaret Fuarında çok İş yapacağız ve Birleşik Amerikada bürolar aç mayı ümit ediyoruz. Bütün stoklan-mızın satılacağı kanaatindeyiz.,,
On altı devlete mensup yol mühendisleri. Birleşik Amerikada e tahsil görüyor
etmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri Ticaret Bakanlığına bağlı Yollar Bürosu tarafından saflanan bir programa istinaden 16 devlete mensup yol mühendisleri Amerikada tahsil
IVashlngtondnkl büronun merkezinde yaptıkları incelemelerden başka, mühendisler Amerikanın muhtelif eyaletlerini dolaşarak şose İstimali ve gelişmesiyle ilgili nazar İye! erin tatbikatını m üç ailede edeceklerdir.
Bu öğrenciler, Amerika Dışişleri Bakanlığının öğretim mübadele programı, mensup oldukları hükümetlerin ve Avrupa Kalkınma Programını İdare eden Birleşik Amerika İktisadî îşbirllğinln himayeleriyle Amerlkayı ziyaret etmek İmkânını elde etmişlerdir.
Resimde, Yollar Bürosundan H. 8. Ellis (sağdan üçüncü) Büronun Wa-shlngton civarındaki asfalt lâboratu-vannda bir nümunryl makinede denediği esnada •görülmektedir. Resimde yer alanlar (soldan snğa) şunlardır: Danlmarkndan Kari Oluf Lar-sen, Belçlkadan Paul Vandersyper. Brezilyadan Alda Fcrrcîra, Filipin Adalarından Feîfno Rrlîlantea. Mr. Ellis, Türklyeden Mithat Bölgen.
On h’n ton nalamutumuz
Midilli Adasında
hulâsa haline getirilecek
tzmlr 12 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Palamut thracatçıları Birliğine aşağıdaki tebligatı yapmıştır.
“Ege bölgesinde elde edilen palamutlardan bir kısmının mevcut İki fabrika tarafından hulâsa haline getirildiği, diğer kısmının ihraç edilmeyip müstahsilin ve tüccarın müşkül durumda kaldıkları anlaşılarak 10 bin ton palamutun Midilli adasına gönderilerek hulâsa haline İfrağ olunması ve hulâsaların dış piyasalara ihracı uygun görülmüştür. Bunun yapılabilmesi İçin merî ihracat rejimi çerçevesi dahilinde Yunanistan dışındaki memleketlere Valeks satışının yapılmış olduğunun tevsiki, hulâsa imali İçin gönderilecek palamut keyfiyetine tekabül edecek bir döviz garantisinin ihdası ve bunlar hulâsa haline gelince transit olarak satılan memlekete ihracı uygun görülmüştür.

> i

Chicago Milletlerarası Ticaret
Sergisinde teşhir edilen
mallarımız çok
Chicago 12 (Hususî muhabirimizden) — Amerika Birleşik Devletleri Beynelmilel Birinci Ticaret Fuan bu sabah saat 9 da merasimle açıl mıştır. Fuar Mlşlgon Gölü kenarındadır. Mavy Pier denilen bu yerde 900 metre uzunluğunda iki bina vardır. Birinde eşyalar, diğerinde de gıda maddeleri teşhir edilmektedir.
Ağır endüstri de Beynelmilel Am-phitheatre denilen yerdedir.
Memleketimiz 7 pavyonla geniş ölçüde iştirak ederek mallarımızı ticaret adamlarına ve halka teşhir etmektedir.
Şimdi Fuarın açılmasından bir kaç saat geçmiş olduğu halde Ame-
Sısa Haberler
t
*
Anıerlka pamuk
İstihsali
Wftshington. (YtRS) — Tarım Bakanlığı, 1950 senesi için pamuk mahsulünün 10.308.000 balya olacağı tahmininde bulunmuştur. Geçen sene mahsul 16.125.000 balya idi. Gelecek seneye bu senoki mahsulden 5 milyon balya İstihsal fazlası kalacağı sanılmaktadır. Kore harbi yüzünden pamuk satışları son haftalar zarfında pek artmıştır.

Batı Almanya - Yugoslavya ticareti
★ Bonn (Hususî) — Batı Almanya Hükümet sözcülerinden birinin bildirdiğine göre, Batı Almanya Yugoslavyadan külliyetli miktarda hububat alacaktır. Yugoslav-yanın Ticaret Bakam Dr. Stane Pavllc Almanyada ticaret müzakereleri için hazır bulunmaktadır. Şimdiki vaziyete göre, Yugoslavya Almanyaya 100.000 ton buğday, 300.000 ton mısır, 60.000 ton arpa ve 50.000 ton yulaf, canlı domuzlar, sığır ve ham maddelerden, günıllş, antimon, olimlnyum, hidroksit, pirit ve bakır gönderecektir. Batı Alm&nyanm ihracatı
alâka görüyor
rikan Ticaret adamları mallarımızın bir çoklariyle alâkadar olarak, İşini ve adreslerini bırakıp firmalarımızla temasa geçmek İstemektedirler.
47 memleketin iştirak ettiği bu fuarda her şey teşhir edilmektedir. Nümuneler üzerine sipariş kabul e-dilmekte, fazla getirilen mallar da satışa arzedilmektedlr.
Mallarımızın nefaseti ve güzeUlğl bizi pek az tanıyan Amerikada daha şimdiden büyük bir alâka uyandırmıştır. Fuar Müdürü pavyonlarımızın güzelliğini çok takdir ederek. Nail Artuner’l ve Târik Levendoğlu’nu şahsan tebrik etmiştir.
Mısır - Batı Almanya ticareti

Frankfurt (Hususî) — Yetkili makamlardan öğrenildiğine göre ekim ayında Mısır Hükümeti Batı Almanyaya bir delege yollıya-caktır. Bu delege yeni ticaret ve tediye anlaşmaları için müzakerelere girişecek ve her iki memleket arasındaki ticareti arttırmaya çalışacaktır.
Mısırdaki Alman Ticaret odası federasyonunun mümessili Celâl Hüseyin Bey ve ileri gelen Mısır iş adamları, Mısırın arttırmak İçin eline iyi geçtiğini söylemişlerdir, tı Almanyaya bilhassa muk verecektir.
Hâlen iki memleket arasında senede 10.000.000 doları tutan ticaret yapılmaktadır. Bunun İki misline çıkarılması mümkün olacaktır. Almanyaya ham pamuk gönderilmesine mukabil oradan makineler ve kimyevi maddeler sarin alınacaktır. Şimdiye kadar Mısır - Alman ticareti klering İle yapılmakta iken bundan sonra Alman markı ve Mısır sterllngi ile de İş yapılabilecektir.
ihracatını bir fırlat Mısır Baham pa-
fi L M fi N Y
MEKTUBU
Batı Almanyada istihlâk vergisi
Bonn (Hububİ muhabirimiz bildiri- | yor) — Harpten önce Almanyada bir I tek sigaraya 3 1/2 - 5 fenik ödenir- [ ken bugün on fenik ödeniyor. Bu on I fenik sigaranın maliyetinde 3,6 fenik olup geri kalan 6,4 fenik İstihlâk vergisi, gümrük ve tüccar kazancı olarak müstehlikin kesesinden çıkıyor. Bu vaziyette bir marklık sigara satın alan bir kimse hakikatte 36 fenlkllk sigara elde ediyor, 64 fenik de kendisine hiç bir karşılık temin etmeksizin devlet babanın cebine giriyor. Tiryakiler hep kaçak Amerikan sigarası elde etmeğe uğraşıyorlar. Çünkü bu kaçak sigaralar, vergi ve gümrük diye bir şey ödenmediği için, daha ucuza satın alınabiliyor. Almanya gümrük makamların in yaptığı bir tahmine göre yalnız Münlch şehrinde karaborsada gündo bir milyon sigara satılıyor ve yalnız bu satıştan Almanya Hükümetinin ayda vergi olarak kaybı 25 milyon mark tutmaktadır.
Şekerden alman istihlâk vergisi de çok fazladır. Bugün bir kilo şeker 1,18 marka satılıyor. Bu bir kilo şekerin maliyeti 37 feniktir. Bir kilo kesme şekerde 340 adet şeker mevcut olup müstehlikin eline, verdiği paraya göre ancak 107 adedi geçiyor 233 parça şekerden bir miktan tüccar kazancı olarak çıkılırsa büyük bir kısmını devlet vergi diye yutuyor.
Kahvede de vaziyet aynıdır. Bugün Alman halkının karaborsadan kahve tedarikine uğraşmam bu pazarda satılan kahve kalitesinin yüksekliğinden değil onun fiyatının daha ucuz oluşundandır. Almanyada dükkânlarda 250 gram kahve 3,75 marka satılıyor. Bu paranın da 2,09 markı gümrük, İstihlâk vergisi ve tüccar kazancı olduğundan müstehlik verdiği paraya mukabil cüzî bir mal elde etmiş oluyor.
Müstehlikin verdiği paraya muka-
Amerikan Pamuk rekoltesi
Adana 12 (Hususî muhabirimiz Yusuf Ayhan bildiriyor) — Son günlerde pamuk fiyatlarının yükselmesi ü-zerine, bazı gazetelerde Amerikanın yeni sene pamuk rekoltesine dair birbirini tutmayan rakamlar da çıkmış bulunuyor. Hakikate en yakın rakamlar olarak, Amerika Tanm Bakanlığın m pamuk servisi tarafından 1 temmuz 1950 günü yayınlanan birinci tahmin raporunda Amerikada bu senek! ekim 19.032.000 akr gösterilmiştir. Bu rakamı Daily Newş 21.838.000, New-York Ticaret gazetesi de 21 milyon 755 bin kâr olarak göstermektedirler.
Hükümet 1949-1950 kampanyasında ancak % 68,7 miktannda ekim yapıldığını tesbit etmiştir. Bu suretle 1945-46 ortalama verimine göre 10.949.000; 1946-47 verimine göre 9.121.000; 1948-49 kampanyasının â-zaml verimine göre de bu senek! rekoltenin 12.104.000 balya olması limit edilmektedir. 6 temmuz 1950 de-kt Amerikan stoku geçen senekl 3.375.495 balya yerine 1.020.227 balya idi.
Amerlkadan Adanaya gelen en son ve mevsuk haberlere göre, havalar pamuk zlraatine müsait gitmektedir. Texas’m Rio Grande vadisinde toplama ve çırçırlama devam etmektedir. Sırf bu bölgenin 300 bin balya tahmin edilen mahsulünden % 10 don fazlası hâlen çırçırlanmış bulunmaktadır. •
Adanada iki istifa
Adana 12 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Adanadakl Çukurova Pamuk Tanm Satış Kooperatifleri Birliği Umum Müdürü Turhan Cemal Beriker ve Mersindeki İhracatçı Birlikleri Umumî Kâtibi Memduh Al-bayoğlu bu vazifelerinden istifa etmişlerdir.
bil eline geçen hakiki kahve mlkta-riyle gümrük vergisi, tüccar kazancı olarak ödediği kahve miktarını mukayese edersek netice şöyledir: 250 gram kahvede 964 kahve tanesi mevcuttur. Bunun 538 adedi gümrük vergisi ve tüccar kazancı olarak ayrılmakta ve müstehliğln eline ancak 426 kahve tanesi geçmektedir.
Devlet monopolünde bir bayii İstifade temtn etmektedir. Meselâ kibrite ödenen paraya mukabil elde e-dflen karşılık değer çok cüzidir. Vaziyeti canlı olarak tebarüz ettirmek İçin bir kutu kibrite verilen paradan kibrit maliyeti karşılığı okm kısımla devlet kesesine giren kısma isabet eden kibrit çöplerini ayıracak o-lursak netice şöyle gözükür:
10 feniğe satılan bir kutu kibritte 50 çöp vardır, ödenen paranın yansı vergidir. Toptancı ve perakendeci tacirlerin kazançlannı da vergiye i-lâve edersek bfr kutu kibritin İçindeki elli çöpün bedelin! tam olarak ödeyen müstehlik bunun 38 çöpünü eline geçiremiyor demektir.
Hal km bu ağır İstihlâk vergilerinden şikâyetlerine tercüman olan bazı milletvekilleri Alman Parlâmentosunda Hükümetin kahve, çay ve tütünden alınmakta olan İstihlâk vergisi nispetlerin! indirmesini talep etmişler ve bunun memleketteki karaborsayı önlemek İçin muhakkak lüzumlu olduğunu İler! sürmüşlerdir. Bu kimselerin iddia ettiklerine göre istihlâk vergisi indirimi dolayısıyla fiyatlarda vâki olacak ucuzluk bu malların istihlâkini arttıracak ve bu suretle de devletin vergi geliri ek-sllmlyecektir. Bu taleplere cevaben Maliyp Bakam Schöffer mükeyylfat-tan alman istihlâk vergilerinin azal-tjİmasının çok rizikolu olacağını İleri sürmüştür.
ihracat hükümlerine
riayet etmiyen bir firma cezalandırıldı
t

ir 12 (Hususi muhabirimiz bil-
diriyor) — Bundan bir müddet evvel kontrol ettirmediği bir incir partisinin kutulan üzerine kontrol damgası ve Standard markalarım koyduğu tesbit edilen ihracatçı Ruhi Şerml firması hakkında Türkiye Kuru Mey-va İhracatçıları Birliği umumî heyetince 1 ay müddetle birlikten ihraç ve İhracattan men karan verilmiştir. Birlik statüsü mucibince Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının tetkl-kma arzolunan karar bu defa Ba-
kanlıkça tasdik edildiğinden firma muvakkaten birlikten İhraç edilmiş ve bir ay müddetle İhracat yapamaması hususu gümrük idaresine tebliğ olunmuştur.
Istanbulda kurulacak
Sanayi
ankası
İzmirde

açacak
İzmir 12 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasından Robert Rem-nle ve Willlam H. Nlcolas îzmire gelerek Sanayi Birliğini ziyaretle Ege bölgesinin İnkişafa müsait sanayi branş lan hakkında malûmat almışlardır. îkl temsilci aynı zamanda Is-tanbulda kurulacak sanayi bankasına İmar Bankasının vereceği 25 milyonluk krediden tzmlr sanayicilerinin de tam bir genişlikte faydalanması için bu bankanın tamirde ftcllen şube açması gerektiği mütalâasını İleri sürmüşlerdir. Bu iki zata göre Eğede bazı sanayi şubeleri tstanbul-daklîerden fazla tnklşala müsaittir. Ancak bunu temin için teşebbüs fikrini arttırmak İcap etmektedir.
12/VIII/J 950 Cumartesi
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve
9
PİYASALARI
Borsalarda vaziyet
İzmir :
Bugün Borsada üzüm satışları yeni işlerin başlamasına Intlzaren az muameleli geçmiştir. Piyasa umumî görünüşü itibariyle sağlam ve alıcı fiyatta fedakârlık yapmamak şartiyle heveslidir. Eylül tealimi 9 numara 2300 kutuluk bir parti fob İzmir 62 kuruştan satılrıuştır. Piyasada yeni mahsul üzüm fazlalaşmaktadır. Alivre pamuk muameleleri 248 kuruşta tutunmuş gibidir. Alıcı istekli, satıcı nazlı davranmaktadır. Hazır piyasası gevşektir. Pamuk çekirdeğinde değişme olmamıştır.
KAMBİYO
Istanbu 1 Borsası
Açılış Kapanı*
ı Sterlin# 7.88 7.89
100 Dolar 282.25 282.25
100 Fr. Frangı _ 0.80 0.80
100 İsviçre Fr.... 64.67 64.67
100 Belç. FT...MM 5.60 5.60
100 İsveç Kr...— 64.12.00 54.12 3G
100 Florin 73.68.40 73.68.«»0
100 LJr®t 0.44 128 0.44 128
100 Drahmi ....— 0.01.876 0.01.H70
100 Eecoudos 9.73 90 9.73 %
Altınlar
Bugün Efikl kur
Lir® Lira
Külce» Veıt Gr 4.93 409.—
Klllçr Deguflia 4.95 —
Cumhuriyet ... 83.70 34. -
Retjai 36.45
Hûrnlt 33 85
Gulden 82.— 35.25
tnglllı 43.50 44.10
Fransıe kok ...
Napoieon U1 .. —
tsvlçre — —
New-Y(*rk'ta ı onau: 1 35
Gümüş, Plâtin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr —
Plâtin “ 10.- İL-
Zürich Borsası (Serbest)
Z3.Ö.19Ö0 İsviçre Frangı
Duruma En aşağı En yu kan
Türk Dram 1.- LıO
DOİAT er -»«eM 4.83 4.84
Storllng 10.70 10.90
Fr/ınMi? Framo 1.16 l.JV
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
Ikramlyell tahviller Kapanış (•)
23.- 24.—
1933 Ergani ....
%5 1938 ikr&mıycll 20.- 20.-
%5 Milli MÜdııtaa 20 50 21.—
%5 1941 Denıirvolu ıv 97.- 98.-
«^5 194) Dcmırvolu V 97.80 100.-
1/2 1949 Ikramlyell — 98.65 100.-
Dikerleri
194) Demiryolu vı 95.05 110.-
%6 Kalkınma 1 »esree» 9515 98.-
%6 .. U rseveee 95.30 98.-
1X1 eeste» 05.50 99.-
%6 1919 latlkmz» W..- 98.-
%6 1948 iHtlkrn*) 11. laaır 95.60 100.-
%6 Milli Müdafaa I 07.60 99.-
%6 1949 1 •••••>• 21.80 22.-
%7 1034 Slvae-Erzurum I... 20.40 20.30
%7 İ931 ıı.-vu... 20.30 22.-
%7 194) Demiryolu 1... 20.55 21.6)
%7 194) u... 20.10 22.-
%7 194) Lll... 20.10 22.—
%7 MIII1 MUdafaa l.~ 20.46 21.45
%7 ” 20.20 22.-
%7 M lll... 20.10 20.90
%7 M ıv 20.70 21.20
Şirket Tahvilleri
r.C. Ziraat Bankası 20.60 20 20
Anadolu D.î. Tertip A/B. 112 50 LLL-
•• C. —
ff •• 22.30 68.- 69.- 67.50
•f ., Mümes. Senet
Şirket Hisse Senetleri
T.C Merkez Bankası 123.- 120.25
Türkiye tç Bnnknaı 80.- —
Türk Ticaret Bankası 5.- 5.-
AMİ&fi Olrncnto 16.20 15.25
Şark Değirmencilik 23.25 23.60
Millî Reasürans 16.- 16 25
Ecnebi Tahviller
Mıoır Kredi Fnn»lv(» 1903 | 172. - |
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Hububatı Bugün Edd Kapanış

Buğday yumuşak (Tüc.) 28 — 30.-
Buğday Ofis • 29.30 29.30
Arpa yemlik (dökme) — 18.10
Mısır san (çuvalı) 24.— —
Fasulye tombul .. —
Faaulya Çalı .ert 26.— —
Kuşyeml 35.- 31.20
Mercimek kırmızı kabuk- 32.— —
Mercimek yeşil — —
Nohut natürd —
Yağlı tu hami ar t
Ayçiçeği tohuma 35.- 82.-

Keten tohumu 51.- 64.-
Kendir tohumu 87.- 75.—
Sunam
Yer fıstığı kabuklu —— — 85.-
Kuru Meyvalar ı
B'ındık (kabuklu ntvrl) 91.50
hindik (tç tombul) 239.— 260.—
(,?evİ7. (knhııklii) .... 22.—
Cevts (tç natürel) -*
Dukumı İlam Maddeleriı
Tiftik (ana mal) 360.— 850.—
Tiftik (Natürel) 370.— 340.—
Yapak Trakya (Kırkım) 230.— 220.—
İlam derileri
Sığır salamura (kasap) Kİ. 146.— 140.-
Keçi tuzlu kuru kilosu ... 170.-
Koyun hava kurusu kilosu 175.—
Nebati Yağları 285.— 180.— 140.- 135.—
Zeytinyağı (E.E. tenekeil) 235.—
Susamyağı (Raf. sıra) 190.—
Ayçtçoğl (Rafine çıplak) 140.—
Fındık yağı (Çürük) s 1 nM
Bugün Son Kapamış
Üaüm çekirdeksin No.D 55.— 52.-
tnelr A sorls) No. 8.... 65.- 65.-
B sorls) No. 108 ♦X— 42.-
Pamuk Akala i 245.— 220.-
Pamuk Akalı 11 ...— 195.— 190.-
Pamuk Akala lll ...^. 160.- 160.-
Pamuk yeri) 172.6 180.-
Pamuk vagı (rafine) ... 109.- 110.-
Pamuk çekirdeği 15.— 15.-
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala , 186.- 190.-
Pamuk Akala a M M
Pamuk Akala LU M ah*
Pamuk yeril M. —
Pamuk yeril 1 X« MMM — —
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %50 randımanlı
kabuklu tombul
b) tç sıra kontrollü —> 178—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday sert ... — 80— 8L-

Dün Efkl kur
Buğday (Buşeli=Sont) Sert Kıç mahsulü No. 2 Kırmızı ” No. 2 ~™... 263— 2311/4 363.— 234— -
I'umnk Mlddling (Llbrcsl=Sent) Ekim 37.06 88.84
Aralık 87.10 38.88
Mart 37.16 38.80
Tiftik H JhroM—s«nt) ..
TaUrma Nn, i -
kındık (Libresi—Sent)
Kabuklu veril İri •

L/evnnt lo İthal malı -.mnmt—
Ekstra İri Ic İthal malı 40.—
Kııru üRlim (Llbresl=8ent) Thompson çeldrdeksis seçme ... U 1/4 U 1/4
Keten tnhnma (Buşei! = Dolar) M1 ndmnnlIh 8.22 8.85
Halav (Libresi—Sent) 95.50 95—
Lzevhu-tencke (100 libre dolar) 7.30 7.80
Londra Borsası
Keten tuhumu (Tonu=8terllng) Bomhav 70— Tl.— 63 60 64.—
IC&j k 1110 • V* ••'»«*•••••• •eeeee»*# Yer fımtıCı FTlndİRtan *
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Ubresl = Fivat) ” Sıra malı ° w Tüd Anadolu ” Trakya ° " 20/2) 18/21 34— No m 30— •• 20'21 18/21
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarı =TaJlan) Aahmoıınl Kısa eiyari) F/Q. Knmuk Usun elvnflı F/Q. ... 84.20 81.45 37.83
(•) Günündü Bordada muamelcal IcjcLI odilmomly tabvUût vo o b Uzun m arz vo udcplero gürü taayyün odun takribi piyasa dc£erlcrL
Sayfa 6
Y E N î İSTANBUL
13 Ağustos 1950
£



Edebî sohbet

■ • Jı
• 4
VIVIEN LEİGH
i>
V

I


Küçük hikâyeciliğimiz ne âlemde?
Yazan : Baki Süha Ediboğlu
r
J
"b
t
•*

A
•? V *
Ingilterenin ve cihanın kudretli kadın sanatkârlarının hayatı
( \ •
* •'
l
*
w
a
•• V 1
>'
A

>

»

n i '
•t
>

r
«• •/
Vivien Leigh sahnede muvaffak olmak için şart olan iki hassaya da sahiptir: Güzellik ve kabiliyet






a
4
? >
J
(


Büyük, çok büyük bir sanatkâr ve göz kamaştıran bir güzeli Vivien Leigh. Bu ideal imtizacın müşahhas nümunesidir. Sanatkârın şöhret yolunda durmadan ilerlemesinin ve zaferden zafere koşmasının da tek izahı budur.
Sahnede, fazla kabiliyet göstermeden muvaffak olmuş güzeller ve bll-akis. hiç de güzel olmadıkları halde şöhretin zirvesine çıkmış kabiliyetler görülmüştür. Vivien Leigh, bunların her ikisine oe sahiptir. Bu itibarla, muzaffer olmamasına imkân yoktur.
Bütün meşguliyetine rağmen, muhabirimizi kabul etmek nezaketini gösteren sanatkâr, çocuklumu ve gençliği hakkında şunları anlattı:
“Hafızamı yokladığım zaman, ilk hatırladıklarımın, beş yaşında, Hln-distandan îngiltereye geldiğimiz zamana ait olduğunu anlıyorum. Hindi s tan d a doğmuş ve beş yaşıma kadar orada kalmışım. Sonra 13 yaşıma kadar Londrada bir manastır okulunda tahsil ve terbiye gördüm.
Klâsik trajedi “Antigone^ piyesinde Vivien Leigh


>
t
te
“Alına Karenin,, filminde Vivien Leigh’in güzel bir pozu
Soldaki resim : Vivien Leigh “Rüa> gAr gibi geçti,, filminde Scarlett O-II a ra rolünde
Sağdaki resim : Meşhur artist, Londra sahnelerinde "Biz tekrar kurtulduk,, piyesinde hizmetçi kız Sablna rolünde




/
» M»

LS
k
SON üç beş yıl İçinde küçük hikâyeciliğimizin alabildiğine geliştiği İnkâr götürmez bir hakikattir. Piyes ve roman sahalarındaki durgunluk ve sessizliğe mukabil, küçük hikâye nevinin bu derece üstün bir seviyeye yükselmesini neye yormalı?
Şimdi elimin altında, neşir tarihleri aşağı yukarı iki sene içinde dolaşan ona yakın hikâye kitabı var. Hepsinde de renk, üslûp, ele aldıkları hayat çerçeveleri ayn ayn. Fakat ekserisinde müşterek olan bir meziyet yahut kusur var: Klâsik tahkiyeden kurtulmuş olmak.
Serveti Fünun ve Fecr-i-âtl nesrinde hikâye tarzı, bir İki kalem müstesna, bütün bir kemiyet ve keyfiyet fukaralığına rağmen ne kadar birbirinin aynıdır. Gönül maceralarından tutunuz da. romantik ve şairane tabiat tasvirleri, yalı, konak tabloları, garip tesadüflerin doğurduğu hâdiseler ve pek az bulunmasına rağmen vaka cambazlıkları, bir tek kalemden çıktıktan sonra teksLr edilmiş hissini veren gözü yaşlı, hissi edebiyat!
Serveti Fünun ve Fecr-1-âtl nesillerinden sonra gelen zümrelerde de - bugün birer edebî otorite olarak yaşayanlar da dahil - küçük hikâye yapısı âdeta standart bir şekil arze-der. Klâsik roman ve hikâye nevlle-
rlnde olduğu gibi teşhir, düğüm ve A-kıbet bölümlerinden ibaret olan bu yapının harcı fedakârlık, kara sevdalı bir aşk, vefasızlık, ihanet, namus ve ölüm temalarından ibarettir. Bu unsurlar olmadan hikâye tamam değildir.
Sami Paşazade Sezalde başlayıp, Halld Ziya Uşaklıgilde kemal bulan bu ekol, hiç şüphesiz Fransız edebiyatının bariz tesirleriyle beslenmiş ve yine Fransız hlkâyecileriyle paralel bir ömür sürdükten sonra unutulmuştur.
Bugünkü hlkâyecllerlmlz için vakanın hiç bir kıymeti yoktur. Onlara göre, günlük hayatın içinde nefes a-lıp veren canlı hâdiselerin kıymetli ve kıymetsiz diye bir tasnifi yapılamaz. İnsanları ve hâdiseleri olduğu gibi ele almak lâzımdır. Onları ulvî veya süfli kategoriler içinde mütalâa etmek doğru olamaz.
Klâsik küçük hikâye tahkiyesine gelince: Bugünün hlkâyecilerl için buna da hiç lüzum yoktur. Ele alınan bir mevzu hayat realiteleri içinde zaten enteresandır. Onu hayalimizin istediği gibi değiştirmeğe, süslemeye, ldeallze etmeye sebep yoktur. Bir sanatkâr, basit, alelâde dediğimiz vakalar ve hâdiseler karşısında uyanık bulunursa, bazan en küçük teferrtl-
attan en derin, en düşündürücü bir hikâyeyi çıkarabilir. Şu halde realiteyi olduğu gibi çizmek, ona hiç bir şey ilâve etmemek yeni hikâyeciliğimizin ana prensipidlr.
Hemen kabul etmek lâzımdır kİ, basit v(ı sade dediğimiz şeylerden o-kuyucuyu cezbedecek hikâyeler çıkarmak kolay İş değildir. Hele küçük hikâye dediğimiz nevide vaka ve türük arayan eski zevk sahiplerini yeni hikâyecllerimlzln memnun et-elliğimizle, eski hikâyeciliğimizin ayrıldığı başlıac noktalar bunlardır. Fakac bu demek değildir ki, genç hikayecilerimiz için vakasız ve türkü-süz hikâye yazmak esastır. Hayır, böyle bir iddia realitenin bizzat kendisini inkâr etmek oiur. Hiç şüphesiz, gerçek hayat İçinde vaka kesafeti o-lan blnblr çerçeve ve aksiyon vardır. Bunların arka arkaya gelmesinden kaçan bugünkü hikâyecl daha ziyade sadeyi ve basiti tercih ediyor.
Eski küçük hikâye telâkkisine göre, bugünkü örneklerin pek çoğuna “küçük hikâye” demeye imkân yoktur. Bunlar, büyük bir hikâyenin, romanın parçalan gibi dümdüz vakasız ve hattâ insansızdır. Ama hepsi de canlıdır. Çünkü kuruluşlarında sun’î-iik yoktur. Şu halde, küçük hikâyeciliğimizin ana karakteri tabiî olmaktır.
■»
i
ti-ve
’ jft “• -J
• f W"
/ •
I i' \ •
A
K »
Ti |



i
3


Paris mektubu
Büyük ressam Matisse’in sergisi

■f

Bugün 80 yaşını geçmesine rağmen Matisse, hâlâ hiç durmadan resim boyayor, heykel yoğurup desen çiziyor
Müteakiben bir kaç ay Parlste yatro mektebine devam ettim Al manyada lisan öğrenmek İçin altı ay kaldım.
— Şu halde fransızca ve İngilizce biliyorsunuz T
— Elbette!
— En sevdiğiniz rol hanglsldir-
— En sevdiğim rol mü? Yani be-
ni en ziyade tatmin eden rolü mü soruyorsunuz? Hâlen maziye karışmamış olan “Streetcar,, deki Blanche dur Bola istisna edilecek olursa, en çok “Skin of aur Teeth,, deki rolümü severim. Amoulhls’ln “Antigone,, sİ de en sevdiğim rolierimdendlr.
— Zor bir rol müdür?
— Blanche du Bois, muhakkak çok zor bir roldür. Fizik bakımından, belki en zor rollerdendir. Boğaz, sırt, muhtelif adaleler dehşetli yorulur. Günde nasıl iki seans çıkarabildiğimi soranlara, ancak şu cevabı verebiliyorum: “Vazifedir, yapılacaktır!,, Zaten başka işler için ne zamanım, ne de lâk ati m kalmıyor. Bu rolü benimseyinceye kadar, bir kaç hafta uğraştım. Şimdi İse, bana böyle bir fırsat verenlere minnettarım. Biliyorsunuz, bu piyes için evvelâ, ahlâka mugayirdir dediler. İlk zamanlarda seyirciler, bu dedikoduyu sahici zanneden, kötü tabakadan insanlardır. Hakikatte ise, “Streetcar,, dan daha ahlâkî bir piyes yazmak çok güçtür. Bu itibarla İlk zamanlarda hayal sukutuna uğnyarak bir daha gelmiyen seyircilerin yerini, bizim istediğimiz seviyede halk doldurunca, tamamen mutmain olduk.
— “Streetcar,, piyesi acaba füme alınacak mı?
— Piyesin filme alınması ve bana da. vine Blanche du Bois rolünün
mlyor. Dehâya mahsus olan İstiklâli zorla elde etmiştir ve bu İtibarla, gündelik hayatımızı istediği gibi yaşatabilmektedir. Bunlar emniyetsizlik ve endişe, imansızlık, sosyal in-hilâl manzaralarıdır ve bu manzaralar, bedbinlerin bütün yaygaralarına rağmen şaşılacak bir hayatiyet ve dinamizmle karşılanmaktadır.
Vivien Leigh’in, on altı yıl evvel ufak filim rolleriyle başlıyan sanat hayatında İlk muvaffakiyeti, on beş yıl evvel “Mask Henriette rolüdür.
Shakespeare’in altı rol almıştır.
New-York’ta ilk Ollvier İle birlikte,
ve Jullette„l oynadı ve aynı yıl, tn-gilterenin, yaşıyan bu en büyük sa-natkâriyle evlendi. Bundan sonra artık Vivien, filim ve sahnede ferden zafere koştu.
of Virtue Bunu kadar
„ deki müteakip piyesinde
defa,
1940 ta
Lavvrence
“Romeo
Zft-

*
I
Yazan ; Ayşe Nur




Boş zamanlarını ne İle geçirdiği sorulunca, Vivien “Çiçek,, ve “Se-rendiplty,, cevabım vermektedir. “Serendipity,,, Seylân Adasının eski İsminden inhiraf ettirilmiş, nâdir kullanılır İngilizce bir kelimedir. Her hangi bir şeyin peşinden koşarken» daha başka, fakat çok daha güzelini ele geçiren bir İnsanın talihini ifade etmektedir. Böyle bir kadere mazhar olunca, İngiliz bahçelerindeki en güzel çiçeğin, bütün meşgalesine rağmen, kendi çiçeklerine bakabilecek vakit bulabilmesine hayret etmemek lâzımdır
KISA SİNEMA HABERLERİ
Gl oria Swanson
Elli bir
41

A W
Lady Hanı il ton,, filminde Vivien Leigh, Amiral Nelnon rolünü yapan kocası Laurence Ollvier ile
yaşında
ES ’ i
genç ve
cazip bir
kadın :
I
t

1
r


!

öl yaşındaki eski artist Gloria Swanson, çok sene evvel cazibesi ile bütün dünyayı kendine hayran bırakan meşhur artistlerden biriydi.
Bugün torun sahibi olan artist hâlâ cazibe ve güzelliğini muhafaza ettiğinden Paramount Stüdyosu kendisine "Sunset Boulevard“ı çevirtmiştir.
Senelerden beri Gloria Swanson’un esrarlı güzelliği İle yarış edebilecek bir artist hemen hemen çıkmadı gibi. Gloria’ya sorarsanız “Ben güzel değilim” diyor. Klmbillr belki de hakikaten güzel değildir. Fakat cazibesi yüzünden en son filminde de çok muvaffak olarak hâlâ teravetinl muhafaza ettiğini dünyaya İspat etti.
Kadife sesli artist
Llzabeth Scott, film çevirmlye başladığı vakit, prodüktörler ve rejisörler Llz'in pek orijinal ve şahsiyet sahibi bir kadın olduğunu gördüler. Onun İçin bu hususiyetlerini tebarüz ettirmek İcap ediyordu. Ne yapsınlar. Konuşma sesinin ne kadar

7
I



1





X
r. ’f
!(*

(5 >
•y
.y«



7

iv

C-
t
, . * I

₺ç


t


Vivien Leigh “Arzu isimli tramvay,, piyesinde
verilmesi İçin ciddî teşebbüsler vardır. Fakat bu hususta henüz bir karara varılmamıştır.
İngiliz basını, Hollywood'un, Vivien Leigh'e 100.000 İngiliz liralık bir teklifte bulunduğunu yazıyor. Fakat Lavvrence Ollvier - Vivien Leigh çiftinin mesaisinde, paranın rolü yoktur. Benim şahsî kanaatim şudur: Vivien Leigh’in tekrar filimde rol alabilmesi için, kendisine, sanat ve ahlâk bakımlarından kusursuz bir mesaînin her türlü garantisi verilmesi lâzımdır.
ET-
A


f (. •



t r
İT* •• O
Gloria Svvanson. bu »ene çevirdiği filmde
Vivien Leigh İçin muvaffakiyet mukadderdi. Sanatkâr, tam devrimizin tipini temsil etmekle, muvaffakiyetlerine ayrıca bir kıymet kazandırmaktadır. Ananevi sanat esaslarının ağdalı usullerine başvurmasına hiç ihtiyacı yok. Fıtri kabiliyetini seklilere boğmaya zaten müsaade et-
I i
4

,w

Bctte Davla 43 yasına bastımı gün yıldönümü pastasını kesiyor.
kalın olduğunu görünce, ona şarkı söyletmek istediler, Fakat bu sesi başka bir artistin vermesi lâzım geldiğini sandılar. Vo haftalarca plâk dlnliyerek Liz’e uygun sesi aradılar. Günün birinde plâkları dinleye dinleye şarkıları kapan Llzabeth kendi kendine mırıldanırken, rejisör, “Hah, işte aradığım ses bu„ diyince; herkes gülmekten katıldı. îşte bazan orijinal olsun diye rejisörler de sapıtıyor. Tabiî ki Lizabeth’in kendi sesi kendine en yakışanıdır, değil mi?
Dâhi ressam, sanatta en büyük gayenin, birkaç çizgi, birkaç renkle insana neşe vermek olduğunu bize öğretmektedir
■JRANSANIN, sanatlan topraktan ■ fışkıran bir kaynak gibi tükenmek bllmlyen İki ressamı vardır: Matisse İle Picasso. Matisse, bugün seksen yaşını geçmiştir. Büyük ihtiyar cenuptaki evinde durmadan resim boyar, heykel yoğurur, desen çizer. Son zamanlarda kendisine hastalığında bakan bir hemşirenin dileğini yerine getirmekiçin Vence şehrine bağışladığı bir küçük kilisenin mimarisi ve tezyini ile meşgul olduğu halde, Parlste birkaç sergi açmak imkânını da bulmuştur.
Bu arada Venedikte iki yalda bir tekrarlanan festivalde Matisse, büyük resim mükâfatını kazanmıştır. Bu vesile İle büyük üstadın neşe ve istihza dolu sözlerini nakletmek istiyorum; “Bu mükâfatı bana 1920 de vermek lâzımdı. Gerçi o zamanlar muvaffak olmuş bir ressam değildim ve zamanın üstadlarına uymuyorum diye bana sitem ediliyordu. Bütün genç ressamlar için böyledlr. Onlarla kim alâkadar olur. Varsın açlıktan ölsünler. Ben şimdi seksen yaşımı geçtim, senelerce kimse benimle uğraşmadı da şimdi ektiğimin meyvesini koparabiliyorum. Ama bu da hep böyledlr, bir defa tutundu mu sanatkâr ne yapsa, halk aferinl basar. Tenkid diye blrşey kalmaz ortada...”
Son sergisi Vence Kilisesinin maketlerini göstermek ve Matisse’in elli yıllık sanatının resim, heykel ve desende geçirdiği merhalelerden Örnekler vermekle büyük bir rağbet gördü.
Parisln yüzlerce resim sergisinde sanatın gidişini anlamak, iyiyi kötüden ayırmak için zekânızı alabildiğine gerdikten sonra, Matisse Sergisinde gezmek, bir bahçede do-
Matisse’in orijinal bir kapak resmi
laşmak kadar rahat, serin ve tatlı.
Dört odalık bir sergi. îkl oda resim, Matisse sanatının iki zıt kut-punu teşkil eden desen ve heykeline ayrılmış birer oda ile çevrili: Dünyanın en temiz, en ince ve akli bir kaç kalem çizgisiyle canlanan desen-
Matisse’in eseri: Gri elbiseli genç kız (1942)
leri bir yanda, öte yanda maddenin bütün şehvetini kendinde taşıyan hemen hemen hiç oyulmamış ağır heykelleri. Arada İran sanatını benimsemiş Matisse’in sedirlere uzanmış, etine dolgun çıplak cariyeleri, fonlan İle birlikte bir renk ve çizgi senfonisi veren oturmuş kadın portreleri, deniz veya bahçe üzerine açılmış, odayı sanki cennet havası ve ışığiyle dolduran Matlsse’e has o meşhur a-çık pencereler, çiğ renkleri pırıl pırıl parlayan meyveli çiçekli natürmortlar ve nihayet üstadın en son eserleri: Duvar boyunda kocaman guaş-lar. “Zulma”, “Binblr Gece” ve “Dansöz” guaşları kesilmiş ve birdenbire yapıştırılarak eklenmiş büyük renkli satıhlardan ibaret. Son derecede basit şekil ve renkler: testiler, yapraklar, jeometrik şekliler, alabildiğine sadeleşmiş İnsan vücutlariyle sanatkâr, bizi bir neşe panayırına sokuveriyor. Ük bakışta İnsan bunlan çocukların kesip yapıştırdıkları kâğıt oyunlarına benzetebilir, ciddî bulmıyabillr. Ama sonra büyük üstadın seksen yaşmda, sanatının merhalesinden geçtikten sonra bunlan yaptığını düşünüyor. Seksen yaşına varmış sanatkâr acaba bize “Sanatın en büyük gayesi birkaç çizgi, birkaç renkle insana neşe vermektir. îşte size bunca senelik tecrübelerimin neticesi” mi demek istiyor?
Herhalde aynı neşe, aynı serbestlik ve sadelik Vence Kilisesinin resim maketlerinde de göze çarpıyor: Nerdeyse şarkı söyllyecek bir Meryem Ana ve evlâdı, ıstırap muhtevasını sanki vücut ve hareketlerinin plâstik kıymeti lehine kaybetmiş Haç Yolunda bir îsa. camlan renk lekeleriyle süslü aydın, güneşli bir küçük kilise.
Bu yaşta bu kadar neşe* İhtiyar Matisse’in dünyaya “mesajı” bu olsa gerek.
U Afustoe 1900
Y E N T İSTANBUL
8ayfa 7
A
e
ve
Top üzerine bir adım atarak yapılan ve top belden biraz yüksekte İken vurulan kesik »ağ vuruşun stili. Türklyenln genç İstidadı Nazml Bahri tarafından gösterilmektedir.
s
• o o e
1 • •
• •
• o e •
• e O •
• • •
**
e o e 9 e •lif • • e e ee
• • • • • •şoo*«e»»«»»oA • • • • >•♦••••••••»
• • • O • • • • • • •• • • « • • •
»•••••• • • • •• • •
• • • • • •••••• •
.‘/.•.•»•»•.•.•/.•»•.•»•.'»•a
• • • •• ••••••*••(
• •«•»••••• ••••••••
• •♦••••»o»-*------
w.w
• • • • • • •
• o • e.o^e • e • • •
:•
• ••(*(•* 9 9 • •• • • Ş
99999 »999999 99
9*999 99 99^9^9 99999
• 9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9
999999*9
9999999* 999999999
999999999
♦ 0-»
« 9 9^9 9 9 9 9 9 *
9 9 9 9 9^9 9 9 9
• •
• 9^9 • *4*
• • •
9 9 9 9 9 » 9
• 9.9 • • • 9 •
9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9
9 9 9^ 9 9
*999
9*9e0*O
9 9*9
• •
• •.» •
9 9 9 r
9 9 9 9
9 9 9*
9 9 9 9
9 9 9 C
• • • • *-
9 9 9 9 9 9 9
• 9 9 9 9 9 * 9 9,
9 9 9^9 9 9
9 9.9 9 9 9 9^9 t
• e.6 • 9 * • e
.•/»•»‘.•/»•.'A **9999*9*

Enternasyonal Tenis Turnuvasına iştirak edecek olan tenisçiler

Bu seneki müsabakalara 50 tenisçi katılıyor. Bu turnuvaya katılacak olanların müsabakaları ve şampiyonluklarım veriyoruz
• • •
1
rrn
• 9 4





T
A
K S I
t l e
SATIŞ


>:-? V*
w
Çamaşır Makinesi
Elektrik süpürgesi
e
e a
450 Lira
875 Lira
100 lira peşin, ayda 85 Ura, on ay
75 lira peşin, ayda 30 lira, on ay
M A T A Ş
Tahlr Han, Galata.
Telefon: 44996
26 ağuştosta şehrimizde Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü kortlarında bağlıyacak olan İstanbul 5 inci Enternasyonal Tenis Turnuvasına bu sene 60 tenisçi iştirak etmektedir. Bu turnuvaya Amerikalı tenisçilerden Kovaloski, Dorfman, Miss Head. Mise Butlar, Garett; Arjantinli Heraldo Wolss, Mra Marja Welss, AvustralyalI Jack Har-per; AvusturyalI F. Welss, Mise Neumann, Belçikalı P. Oeelhand, HolândaJı Mis» Hermsen, Van Mee-Î-eran, Llnck; Hindistanlı Kumar, nglltereden Mlss Tuokey, Mise Ward, ltalyadan Mra Mlgllorl, Mise Manfredl, Gardinl, Gucelll, Yunanlı Stalios iştirak edocoklerdlr.
Turnuvaya iştirak edecek olan enternasyonal tenisçilerin İştirak ettiği müsabakalar vo kazandıkları şampiyonluklar şunlardır:
Olovannlhl Cucelll (Italyen)ı
34 yaşında
1947 İsviçre Enternasyonal Turnuvası tek erkek şampiyonu. 1948 İsviçre Enternasyonal Turnuvası çift erkek galibi, 1948 İtalya tek ve çift erkek şampiyonu, 1949 Mısır Enternasyonal Turnuvası muhtelit şampiyonu, 1949 Pan-Amerl-kan muhtelit şampiyonu, 1989, 1948 ve 1949 İtalya Davla Kupası ekipl oyuncusu, 1946 dan 1950 ye kadar Îtalyanın 1 No.lu oyuncusu.
Jaok Harper (Avustralya) ı
36 yaşında
1937 Avustralya çift erkek şampiyonu, 1945 N. 3ı W. çift erkek galibi, 1946 SurreV tek vo çift erkek galibi, 1046 İngiltere Toprak Kort tek ve çift erkek galibi, 1946 Şimalî İngiltere Turnuvası çift erkek galibi, 1947 Holânda Enternasyonal Turnuvası muhtelit galibi, 1947 Burrey Enternasyonal Turnuvası tek ve çift erkek İle muhtelit galibi, 1947 Harrogate Enternasyonal Turnuvası çift erkek galibi, 1947 Danimarka Kırol Kupası galibi, 1949 Mıstr Enternasyonal Turnuvası çift erkek galibi, 1949 Türkiye, Mısır vo Şarkî Akdeniz Enternasyonal fuarları çift erkek I galibi, 1949 Türkiye (Ankara) Enternasyonal Turnuvası tek erkek jğrtilRg
Kotvalevakl (Amerika)!
Amerikanın tenis piyasasına son senede çıkardığı en genç tenle yıldızı. Fevkalâde kuvvetli servisleri İle kısa zamanda tanınmış olan bu genç tenisçi bu sene Wimbledon Turnuvasında serî başı (tâte de s6rle) konmuştur.
Now-York Kapalı Balon Enternasyonal Turnuvası tok erkek finalisti, Jamaika Enternasyonal Turnuvası galibi, 1950 Paris Enter-nasyonel Turnuvası tok ve çift erkek dömlfinallstl, Bermuda Enternasyonal Turnuvası tek ve çift erkek dömlflnallatl, Miaml Beach Enternasyonal Turnuvası çift erkek galibi, 1950 Viyana Enternasyonal Turnuvası tek erkek galibi. Amerikanın 15 No.lu oyuncusu.
Irvlng Dorfman (Amorlka)ı
Amerikanın 22 No.lu oyuncusu. 1050 Paris Enternasyonal Turnuvası çift erkek dömlflnallstl, 1950 Fransa Enternasyonal turnuvosın-
da Wimbledon Turnuvasının 1 No. lu oyuncusu vo finalisti Frank Sedgman’ı yenerek elemine etmiştir, 1950 Viyana Enternasyonal Turnuvası tek erkek finalisti.
FauBto Gardinl (İtalya): Îtalyanın en genç oyuncusu en büyük ümldL
Tommuz ayında Fransız, Belçika vo Italyan tenisçilerinin İştirakiyle yapılan Deauville Enternasyonal turnuvasında tek erkek birincisi olmuştur.
Heraldo Welı» (Arjantln)ı Arjantlnln 1 No.îu oyuncusu. 1950 Kahire Enternasyonal Turnuvası çift erkek finalisti. 1950 Düsseldorf Turnuvası çift erkek galibi.
Lazere Btallos (Yunanistan)
38 yaşında
1933 den 1938 e kadar Yunanistan Davla Kupası cklplnden, 1946 ve 1947 İstanbul Enternasyonal turnuvaları tek ve çift erkek galibi, 1949 Yunanistan Enternasyonal
Bu sene lik maçları
30 eylülde başlıyor
Türkiye Birincilikleri, Başbakanlık Kupası ve Millî Küme yerine ^Türkiye Kupası,, maçlan ihdas ediliyor
Millî maçlar programı da çok zengin
Turnuvası tek ve çift erkek île muhtelit galibi.
Yunantatanın 1 No.lu oyunoueu. Van Meegeren (Holânda)ı 26 yaşında
1940. 1941, 1942. 1943 Holânda Junior şampiyonu, 1948 İngiltere Toprak Kort Enternasyonal Turnuvası çift erkek galibi, Meşhur Marcel Bernard'ı yenerek Roubalz Kapalı Kort Şampiyonluğunu kar zan m ıştır. 1948-49 Holânda Davla Kupası ekibinden.
Holândanm 2 numaralı oyuncusu Llnck (Holânda):
Holânda’nın 4 No.lu oyuncusu. 1950 Wlmbledon Turnuvasında ü-çÜncü tura kadar çıkmış ve Ar meri koli Vlc 8oixas'a yenilerek e» lemine olmuştur.
Frltı Wels» (Avusturya)t Avusturya'nın 1 No.lu oyuncusu ve eski profesyonellerden, fkl seneden beridir memleketimize gelmektedir. 1948 İstanbul ve Ankara Enternasyonal Tumuvaiarnu kazanmıştır.
Kumar (Hindistan)! w
Hlndlstanın 4 No.lu oyuncusu ve tenle Aleminin en iyi çift erkek o-yun çalarından.
Mise Dorothy Head (Amerika)t Amerikanın 9 No.lu kadın tenisçisi. Temmuz ayında Viyanada yapılan Enternasyonal Turnuvayı kazanmıştır.
Marla WeİM (Arjantin)!
Arjantlnln en İyi kadın tenisçisi. Bu sene Wimbledon turnuvasında geçen senenin İstanbul ve Ankara Turnuvaları ve 1950 Roma Enternasyonal Turnuvaları galibi ve dünyanın 8 No.lu kadın tenisçisi Bossl’jd yenmiştir. 1949 Rlver Plate Enternasyonal Turnuvası tek kadın galibi. 1950 Kahire Enternasyonal Turnuvası tek va çîft kadın finalisti.
Mise K. Tuoksy (Ingiltere)!
1946 Hamburg Enternasyonal Turnuvası tek kadın galibi. Holânda Enternasyonal Turnuvası tek *•’* kadın galibi, îngilterenln Wlght>-man kupası oyuncularından.
Mile. Hermsen (Holânda)ı Holândanm 1 No.lu kadın teni»-çisL
millî maçlardan başla Yunan, Portekiz, Alman futbol federasyonlarının tekliflerini tetkik etmektedir. Bunların İçinde Alman Federasyonunun teklifini Futbol Federasyonumuz daha müsait karşılamıştır.
Bu surotlo Federasyonumuz bu senekl yenJ mevsime oldukça değişik ve millî maçlarımız bir hayli fazla dolgun bir programla girecektir.
Futbol mevsiminin yaklaşması dolayıslyle Futbol Federasyonu yeni mevsim için bazı değişiklikler yapmak fikrindedir. Programın fazla olması dolayıslyle Federasyon İlk maçlarını 30 eylülde başlatacak ve her sene yapılmakta olan Türkiye birinciliklerinin şeklini değiştirerek 46 takımın iştirakiyle ve •llmlnasyon usulü ile “Türkiye Kupası,, İhdas edecektir.
Bu Türkiye Kupasına İstanbul, Ankara ve tzmirln İlk maçlarına giren kulüplerden başka diğer bel-llbaşlı bölgelerin birinci vo İkincileri de iştirak edecektir. Fakat kuvvetlerin müsavi olması İçin İstanbul, Ankara ve îzmlrin büyük kulüpleri de blrbirleriyle çarpışacak şeklide fikstür tanzim dektir.
Türkiye birinciliklerinin kaim olmak üzere tertip Türkiye Kupasından başka kİ millî maçlarımız da fazladır. Futbol Federasyonu millî maçlarımızın tarihlerini de tesbit etmiştir.
28 ekimde (A) millî takımımız Teî-Avivde İsrail millî takımı île oynarken aynı tarihte Mısır genç millî takımı şehrimize gelerek genç millî takımımızla karşılaçacaktır.
3 aralıkta genç millî takımımız ît rüyaya giderek Komada İtalya genç millî takımı İle oynıyacak ve yine aynı tarihte İsrail (A) millî takımı şehrimize gelerek (A) millî takımımızla karşılaşacaktır.
10 aralıkta Fransız (B) millî takımı Ankarada (B) milli takımımızla oynıyacnktır.
Futbol Federasyonu katileşen bu
edile*
yerine edilen bu yıl-
3 — Muhammen bedel 25.500 lira olup İsteklilerin % 7.5 te mlnatlarlyle komisyonumuza müracaatları»
1 — Yüzde 90 ve 93 kalaylı 2 ton metal satın alınacaktır.
2 — İhale 25.8.1950 günü merkez atelyesl Müdürlüğünde Saat 14 te yapılacaktı/.
Devlet Üretme Çiftlikleri
emısı
L
*
*
e
DEVLET DENİZYOLLARI
vükkk MU'nıi
gAPVO VB PİUBgl KULLANMAK MKHFMTIHIZVIg
Merkez Atelyesi Müdürlüğünden
GflZt
4 — Fennî ve İdarî şartnameler İstanbul Eminönü Balıkpa* zan Süngerciler Sokak 83 No. da Yollama Memurlusunda ve Müdürlüğümüz komisyonunda görülebilir. (10951)
Sarıyer İlçe Seçim
Kurulu Başkanlığından
5669 sayılı kanuna tevfikan 8 eylül 1950 tarihine rastlıyan pazar günü yapılacak Belediye seçimlerini idare etmek üzere 5545 »ayılı kanunun 68 İnci maddesinde yazılı olduğu üzere Bariyer İlçesi seçim kurulu üyelikleri İçirt, siyasi partiler ve İstanbul ili birleşik mahalli idareler genel meclisi üyeleri arasından 15-8-1950 tarihine rasthyan enli günü saat 10 da Sarıyer Adalet dairesinde aleni kura gokiloocftl ilân olunur»
Türkiye birincilikleri ve Başbakanlık kupaları İle “Millî Küme,, maçlarının kaldırılıp yerine Türkiye Kupasının konması futbolumuz için herhalde hayırlı bir hareket olmuştur,
Vedat ETEN3CL
Atletizmin nezaketini
muhafaza edelim
Yazan j Semih Türkdoğan
Dilnyaca güvenilen Atman yapısı
KAWECO
Dolma Kalemleri
TARSUS
Evsaf:
14 KT. flitin Dç ve Plâtinli îrridium Nokta
Her keseye uygun Tip Dolma kalem Türkiye umumî
dlpozlter mümessilleri:

, Napoli, Cenova Marsilya yolu İle
■ ır

8 Eylülde AMERİKA’ya gidecektir
Atina, İtalya ve Fransayı ziyaret etmek fırsatını veren bu seyahate iştirak ediniz.
programı ve fiyatlar
N I Z Y O L L A R
Sefer D E izahat alabilirsiniz.
(10874)
hakkında I ’ n d a n
Cam Limited Şirketi: Anafartalar
Caddesi No.232 İZMİR
İstanbul Satış Deposu; Tahtaknle No. 5
AJANS haberlerine müsteniden geçen hafta, Avusturya — Türkiye karşıiaşmAfti mağlûbiyet sebeplerini tahine çalışmıştık.
Arkadaşlar: “îş senin dediğin gibi değilmiş, programın tertibinde hatâ j'okmnş, senin atletler müsabakayı düpedüz kaybetmişler,, dediler.
Henüz resini bir ağızdan bîffey duymamif olmakla beraber. kendi memleketimizde î ptrvan farkla yenebildiğimi» AvusturyalIlara orada 10 puvan farkla yenilmemiz hiç de akla gel mi yen bir netice değildi
Pekâlâ bütün müsabaka şartlan, seyahat kondisyonları, form vaziyetleri normal olabilir de AvusturyalIlar bizden kuvvetli olur ve galip gelebilirlerdi ve geldiler.
Millî tilkimin diğer kıynletli elemanlar! olup memlekete avdet edenlerin Avrupa blrlrıollikîerlne iştirak edemediklerine inik ziyade Üzüldükleri görülüyor. Doğrusu buna biz (lo üzülüyoruz. Yalnız, tahsisat kifayetsizliğinden tam takımla İştirak edUemlyeceğinl ve çok ekonomik bir seyahat yapmak mecburiyetinde kalındığım herkes biliyordu.
Çimdi Avrupa şampiyonasına İştirak edememenin tevlit ettiği teessür reaksiyonlarının idarecilerin aleyhine sarfcdllen sözler halinde tfdmrÜz etmesi pek acıdır.
Federasyon Başkanı Moran'ın gerek yola devam edenler, gerek avdet eden atletler Üzerinde re»ml mecburiyetleri haricinde şahsî enıek ve alâkası gayri kabili inkâr ve nlsyandır. Bunların yetişmesinde gösterdiği gayretin bir gün olup unutularak, faal elemanların acı ve affedilmez sözler earfet-mesl insanın sevdiği sporlar için — kendi kararınca da olsa — çalışma hususundaki arzu vo kudretini kesredlyor.
Yarın bu İşlerin "baş% en “büyük°ü, idarecisi olacak olan bugünün kıymetli ve münevver atletleri, gelin, bu güzel sporun nezahetini koruyun!
Adalar ilçe Seçim
Kurulu Başkanlığından:
3-9-1950 de yapılacak Şehir Meclisi Üyeleri seçimini idare etmek üzore tlçe seçim kurulu llo sandık kurulları teşkili için 15-8-1950 saat 10 da Adalar flulh Mahkemesi duruşma salonunda açık otarak kura çekileceği ilân olunur. (11081)
Çalenç Kupasını E. Talay kazandı
Dün Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü kortlarında “Çelenç Kupası,, için geçen senenin birincisi Fehmi Kızıl İle bu senenin şampiyonu E-nea Talay karşılaştılar. Ene» Tu-lay. rakibi Fehmi Kızılı güzel bir oyundan sonra üç sette 6-3, 6-4, 6-3 yenerek Çalenç Kupasını kazanmıştır. Enes Talay bu sene en formda bir tenisçimiz olduğunu Teşvik ve Çalenç kupası maçlarında gösterdiği güzel oyunlarla bir kere daha İspat etmiştir.
Enes Tnlay kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
— Çalenç Kupasını almakla çok sevinçliyim, Enternasyonal Tenis Turnuvasına formumda olarak giriyorum. Bu sene Belçikaya gideceğim, orada lnşaallah tenisimi 1-lorletccoftlm.
Bugünkü kürek yarışları
Bugün saat 13 te Büyükdere — Bebek arasında merhaloli kürek yarıştan yapılacaktır.
E no* Talay ve Fohml Kızıl
Sayfa 8
Y E N t Î8TANBUL
13 Ağustos 1950
ilerimizden bazıları
İşaret mahsusa
Telefon makinesi
Telefon santralı
Su sayacı
ve bundan başla yüzlerce çeşitler pasajımızda teşhir edilmektedir
Sayın Doktor ve Eczacılara
Elektrik m ot ör û
Reıuıies S P O F A
komple atelye
için mayı mu
Telgraf: Lamet İstanbul
Transformatör
mağazalarımızda
EnterkomUnikasyon cihazı
Tesisat malzemesi
İstanbul Defterdarlığından
SEFERLERİNDE
BUYUN TENZİLAT
INTERNATIONAL
GİDtŞ-GELÎŞ
TÜRK EKSPRES
TÜRKİYE UMUM BAYİİ
Ltd
(Eski ANTfiŞ) Tel: 43194
Telgraf. ARLİM - İstanbul
Şişhane Meşrutiyet Caddesi 184
K. 2082 Beyoğlu
KREP DAM UR EŞARPLAR!
Pelentan tabi. 10X0,30 gr
Ultraren anıp. 1X20 cc.
Bellaspon 25 drag.
Coretonin sol. 10 cc
SPOR ÇİFT CEPLt KETEN GÖMLEKLER
ÇİÇEKLİ NAYLON KADIN ÖNLÜKLERİ
HALİS YUN KADIN MAYOLAR!
Elektrikli ana saat
TAM BOY KRETON PİÜAMALAR
KÖSELE EVRAK Ç ANTALARI i^00
Frengi ve Belsoğukluğunun tem! natlı bir koruyucusudur.
Alkiron tabi. 100X0,05 gr
Axurls drag. 50X0,02 gr.
Acayip şey. 6 Bağış
Tel: 41977
Telefon: 40430 - 42673
Bir no
Bir hayvan yavru
6.5 FABRİKA TONLUK 1950 MODELİ L-172 TİPİ International KAMYONLARINI MUTLAKA GÖRÜNÜZ, SONRA KARARINIZI VERİNİZ.
TAHİR HAN GALATA
: Bo-îstlr-GÜzcl ye-Bir tartının Buutlardan; İnsan — Sondaki harf o-Papa-Füruht et; Geri Güzel geri (İki kell-
Yanık, Ekzenıa ve dit yaralarına fevkalâde iyi gelir.
Erlangen (ALMANYA)
Dört Motörlü Amerikan Dev Uçaklariyle rahat koltuklarda oturarak
Dikişli Naylon Dupont çoraptan Büyük Plaj şapkaları Spor, kadın çantaları
Avrupa fermuarla siyah süet çantaları Çalar saatlar
Buyûk boy yüz havluları
1,35 metre kare masa muşambaları
6 kişilik porslen pasta takımian
tevettür için her nevi (Izolâtör/er, şalterler. füzibl.
Beyazıt Maliye Şubesi Tahakkuk ve Tahsil Şeflikleri, Fatihte Kıztaşmda kâin, Fatih Maliye Şubesi binasının 1 inci katına nakledilmiştir. îş sahiplerinin bundan sonra buraya müracaatları rica olunur. (11089)
Butun bu malzeme, depo ve bulunmakta veya sipariş üzerine kısa bir zamanda getirtilmektedir.
Her nevi tesisat işleri taahhüt edilir ve her türlü tesisat projeleri hazırlanır. __
\O(
Kaynak makinesi
Çekoslavakyadan ithal ettiğimiz Müstahzarat Fabrikaları Birliği dan adlan aşağıda gösterilen ilâçların bütün depolarına ve oczahanelere m iş olduğu ilân olunur.
Evvel Sonra
Müracaat yeri: İstanbul, Galatasaray Meydanı
Memleketimizde ötedenber! çok iyi tanınan Siemens fabrikaları, harpten önceki kudret ve vüsatini iktisap ederek tekrar faaliyete başlamıştır Burada arzediten birkaç resim ve kısmi liste. Siemens'in vüsat ve ehemmiyeti hakkında. ancak cüzi bir fikir verebilir. Siemens, elektrik dünyasında bir meşaledir. Araştırma ve keşifler sahasında daima Öncü oluşu ve imalâtının mükemmeliyeti. Sıemens'e bu müstesna mevkii kazandırmıştır.
"Birleşmiş müstahzarlann-ecza bol miktarda tevzi edil-
Dt’NKÜ BULMACANIN HALLİ Soldnn sağa:
1 — Vefakâr ana. 2 — Adalet JUi. 8 — Teras; Kara. 4 — Beyen il. 5 — în; Ayine. 6 — Aşıla. 7 -ok; Elem®. 8 — Aliço; Onan. 9 -icası var. 10 — İtiraz et
Elektrik motörleri Elektrik jeneratörleri Transformatörler Kaynok makineleri Kaynak elektrodları Takat kondansatörleri Su tulumbaları Elektrik sayaçları Her nevi rödresör Alçak ve yüksek tesisat malzemesi sigorta, anahtar, priz, v Her nevi ölçü âletleri (Ampermetre, voltmetre, kılovalmelre. Irekansmetre. vs. Sanayi ve laboratuar için hassas ölçü âletleri ve bunlara ait redûktörler}. Alçak ve yüksek tevettür İçin her nevi kablo Her nevi telefon santralleri
Manyetolu ve otomatik telefon makineleri Her nevi telefon tesisat ve malzemesi (Her türlü kablo, nâkiller, sigorta malzemesi ve teferruatı) Elektrikli saat tesisatı Işıklı sinyal tesisatı
Radyolar ve elektrikli otomatik pikaplar Amplifikatör ve oparlör tesisatı Parazitlere karşı, ev ve apartmanlara mahsus, müstakil ve müşterek anten tesisatı EnterkomUnikasyon tesisatı
Yangın ihbar ve bekçi kontrol tesisatı Nikeiâj ve galvanizasyon teçhizatı Su sayaçları
Laboratuar ve ufak sanayi kattar tesisatı, v. s., v. s...
Usines Plıarmaceutiques
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ
Soldan snftaı
1 — Açıklık; İşaret sıfatı. Bcrgamada tArihİ bir mnhnl cukhık. 3 — Bir kadın ismi; ham. 4 — Torul bir içki inek (iki kelime). ö — : öinde biri. 6 yiyenin yansı kunnmzM. ueremonl olur. 8 gan; Validem. 9 kalanlar. 10 me).
Seyahat ücreti, Türkiyenin her tarafında Ziraat Bankası, Yapı ve Kredi Bankası şubelerine yatırılabilir
Yukarıdan a^nftıı
1 — Sag ve salim olma
ta. 2 — Tahuln
hu. 3 — Falcının attıklarından; Bi cinin hükmü altında bulunan. 4 — Sinirlilik. 6 — Acayip şey. 6 — Ni da
Hububat veuaireyl ekmego mahsus yer; İçki sunan. 8 — Torul Igık; Kani ol. 0 — Münasip (eski terim); Tahammürü temine yanyon madde. 10 — Vâsıl olamama.
birkaç senelik peşin
KİRALIK APARTMAN ARANIYOR
Taksim, Harbiye, Vali Konalı caddesi, Osmanbey semtlerinde, tramvUy caddesi üzerinde, 5 odalı bir apartman aranmaktadır. Bir odası muayenehane olarak kullanılacak. 800 liraya kadar kira, bir kısmı bir kaç senelik peşin verilebilir.
Müracaat her gün. Saat 16-18 arası. Telefon 85224
Yukarıdan a^ngıı
1 — Vatani borç. 2 co. 3 — Fare; Lâta. 5 — Kese lo; Rı. 7 — Yalova. 8 — tus. 9 — Narin; Mare. 10 ten.
SATILIK LÜKS OTOMOBİL
Türklyede eşi olmayan bir otomobil satılıktır: Markası: LINCOLN “Continental Coupe,, 1948 modeli — Lâcivert. 2 kalorifer, soğuk hava, el ve ayakla ayar edilen radyosu ve “Över Drive", vardır — Bütün altı lâstik kaplamadır.
Müracaat: Beyoğlu, Postacılar Sokak No. 27. (İtalyan Sefareti yanında).
TEL : 40903
sayacı
MEVSİM SONU DOLAYiSİYLE
TENZİLATLI SATIŞ....
Edebi; E-
Akıcı. 4 — Alâyiş; ; Asi. 6 — At; Na-
Arabi; En — Auaie-
Y angın ihbar santralı
______
....




Comments (0)