14 Kasım 1950
Salı
SİYASİ
İKTtSADÎ, MÜSTAKİL
4
Yıl T — Sayı 349 — 10 kuruş
) eni İstanbul'un
KUPONU

A
Abnnet Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, Üç aylığı 9 liradır. Harlo memleketler iki misildir.
TAHSİL KUPONU
hânlar î
2 liradır.

6 ncı sayfada santimetreni İlânlardan hiçbir mesuliyet kahıı! edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - R. Telefon : 41786 - 41757 Santral
A*
Tenin eden: nablb Edlb - TÖREHAN
Posta Rııtusn : 447 . İstanbul. Telgraf
Adresi : Relin, tstanbnî
BEVİN, SOVYET RUSYANIN DÖRTLER TOPLANTISI TEKLİFİNİ REDDETTİ
V
k
Birbirine zıt
olan şeylerimiz
sistemi nıemle-glderll-sııretie
MEMLEKETİMİZDE blrblfine zıt olan şeyleri pek kolaylıkla bulabiliriz. Bilhassa garp medeniyetine yaklaşmaya haşladığımız zamanlarda ve İnkılâptan sonra bu tezatlar çok artmış ve memleketin uınıınıf hayatında hiç de lyl sayılamayacak tesirler yapmıştır. Bu tezatların kalkmağı ancak inkılâbın kuvvetlenmiş ve yerleşmiş olnıaslyle mümkündür. Bitim İnkılâbımız eski totaliter ortadan kaldırarak lâikliğin kette yerleşmesini, cehaletin meşini ve bilhassa bizim bu
medeni bir millet haline gelmemizi temin etmiş ve bütün teşkilâtımızda kanun hükümlerini istisnasız yerine getirmek yolu İle İçtimai hayatımızda bir nizam ve İntizamın kurulmasına imkânlar hazırlamıştır. İnkılâbımızın yerleşmesini destekleyen kanunlarımızın başlıca hedefi bizim cemiyet o-larak kalkınmanıızdır. Mekteplerimizi çağdaş bir şekle koymakla sağlamak istediğimiz şey, cenılyet hayatımızın düzelmesi, Türk Milletinin, yüksek meziyetlerine uygun bir refaha kavuşması ve nihayet dünya milletleri arasındaki yerini almasıdır.
Herhalde bu düşüncelerimizde milli İdeallerimizin yürekten belirtileri olduğuna eminiz. Nazari esaslara göre bir milletin yükselebilmesi İçin İdeallerimizin hakikat olması lâzımdır. Fakat tatbikat noktasından yerinde hareket edemeyişimiz veya işlere gerektiği ehemmiyet ve ciddiyetle na-rılamayışınıız, İstenilen neticeyi blz-den esirgemektedir. Zaten eski iktidara karşı yapılan hücumların esasını bıı nokta teşkil ettiği gibi şimdi de yeni İktidardan İstenen şeylerin ba-tpmia gene bunlar gelmektedir. Bir polis ve jandarma memleketi olmayı İstememekte elbette haklıyız. Zaten demokrasi sistemimizin başlıca rolü böyle bir zihniyetle mücadeleden başka bir şey değildir. Fakat bir kanun ve intizam memleketi olmayı ve herkesin memleket mevzuatına saygı göstermesini diler ve Lsteriz. Bu bir taraftan. İdare teşkilâtımızın mevzuatımızı saydırmak hususunda daha büyük bir ehemmiyet ve ciddiyetle dâvayı ele almak sayesinde olabileceği gibi öte taraftan da memleketteki kültür seviyesinin yükselmesi ile temin edilebilir. Biz şimdi mebuslarımızdan, öğretmen ve profesörlerimizden, İmam ve hatlplerlmlzAİeıı, I-dare amirlerimizden hıınun halka nasıl yayılabileceğini ve artık onun ruhunda cemiyet mevzuatına karşı saygı göstermenin ciddi bir vazife hattâ bir İman haline getirilmesi için neler yapılmasını, sebepleriyle aramalarını İstiyoruz, ö.şie sanıyoruz kİ, bu araştırmalarla, bizi İnkılâbın neticelerine doğra götüren yolu bir dereceye kadar kısaltmış oluruz. Böyle olmazsa, neticelerin ehemmiyetli surette gecikmesi, İlerleme temponıu-zun gevşemesi, mevzuatımızın, bütün iyiliğine rağmen tezatlara düşmesi İhtimali vardır.
Bİ7| bn satırları yazdırmaya şevke* den şey, 22 ekim pazar günü yapılan nüfus sayımı hakkında gözümüze İlişen tafsilât ve resimlerdir. Herhalde şimdi memleketlerden ziyade, oralarda yaşayanlar mühim olduğundan, nüfusumuzun bir kaç senede bir yeniden tesbltl çok lyl bir şeydir. Bilhassa nüfııs politikamız yanında iktisadi ve İçtimai tahliller yapılmasına her bakımdan büyük bir lüzum vardır. İstatistikten beklenen netice o-nun İnanılacak bir tarzda yapılmış olmasıdır.
Ancak bizi çok üzen nokta İnkılâbın yirmi seklzlııol yılına basarken nüfus sayımı yüzünden halkın bütün bir glln evinde kapalı kalarak memurların gelmesini beklemesidir. I-dare teşkilâtımızın bu hususta bir mecburiyet hissetmiş olması bize ıstırap vermektedir. 27 sene zarfında kırk yaşına erişen nesil, tamamiyle cumhuriyet ve İnkılâp devrinin evlâtlarıdır. Sayılmaları İçin onları sayım memuru gelinceye kadar evlerinde bekletmek herhalde hepimizi utan, dıracak bir hâdisedir. Her vatandaş, kendisinin bir yere kayıtlı olması lüzumunu anladıktan sonra böyle tedbirlere elbette başvurulmaz. Cıııııhu-rjvet ve İnkılâptan doğan İdare teşkilâtımızla halk arasında bütün kaçınma ve korku sebepleri giderilmiş ve ikisi arasında samimi bir kay* naşııın husule gelmiş olsaydı bu gibi üzüntülü durumlar kendiliğinden kalkardı. Bu konuda ilk yapılacak şey. İdare teşkilâtımızın halka karşı müşfik olmasını teminden İbarettir. Bu şefkatin yanında hlr de saygı telkin edecek bir İntizam ve adaletle karışık şiddetin mevcut olması lâzımdır. Memleketin kültür sahasındaki ilerlemesi de buna İnzimam etmiş olsaydı çok modern esaslara İstinat eden bir Kayını yapmak mümkün olurdu. Modern sayım makineleri olduktan sonra sayım dâvasını basit leşi irmek her zaman mümkündür.
Habib Edib - Törelıan
I
Dünkü Meclis müzakereleri
meseleleri ele nlmnK 1-Prag Konferansını müteakip tebliğ uygun bir temel
”Prag muhtırasına istinat ederek müzakerelere başlamak imkânsızdır”
Londra, 13 A.A. (United Press) — Dışişleri Bakanı Bevin. bugün Avam Kamarasında verdiği beyanatta Almanya meselesinin görüşülmesi m&ksa-divle bir dörtler konferansı toplanması yolundaki Sovyet teklifinin “kabul edilmez” olduğunu söyliyerek reddetmiş fakat îngiltercnln loğuk harbe nt-hayet verilmesi içLn yapılacak her samimî teşebbüsü nazan İtibara almağa daima hazır olduğunu belirtmiştir.
Bevinin bu beyanatı, Sovyet notası hakkında İngiltere Hükümetinin ilk resmî tefsirini teşkil etmektedir? Sovyet notası. Doğu Avrupa memleketleri Dışişleri Bakanlarının geçenlerde Pragda yaptıkları toplantıda ileri sürülen tekliflere istinaden yeni bir dörtler konferansı yapılması fikrini ortaya atmaktadır.
Bevin, ezcümle şunları söylemiştir:
“İngiltere Hükümetinin kanaatln-ce, bu ciddî Çin,
neşredilen teşkil etmemektedir.
Sovyet’ler, müzakerelerin tekrar başlaması hususundaki tekliflerinde samimî olduklarını şimdiye kadar ispat etmemişlerdir. Meselâ, Doğu Almanvada ciddi surette silâhlandırılmış hemen hemen askeri teşkilâtın dağılması yolunda yapılan teklifi Sovyet Rıısva reddetmiştir. Bundan maada Sovyet Rusya Avusturya İle barış andlaşrnasının imzalanmasına mâni olmak İçin her türlü gayreti sarfetnıektedir.
Yeni bir dörtler konferansının toplanması yolunda Sovyet notasında yapılan teklifleri Birleşik Amerika, Büyük Britanya ve Fransa Hükümetleri tetkik etmektedirler.
İngiltere, milletlerarası gerginliği azaltmak maksadiyle girişilecek her samimi teşebbüsü desteklemeğe hazırdır. Fakat, bellibaşlı dünya meselelerinin müessir bir şekilde halledilmesi için lüzumlu şartlann mevcut olması lâzımdır. Böyle bir konferans toplandığı takdirde, Sovyet Rnsyanın hazırladığı bir programa münhasıran bağlanmayıp, bütün dünya meselelerini ele alması lâzımdır.
Potadan) Konferansından beri Al-manyanın vaziyeti tamamen değişmiş bulunmaktadır. Halihazırda karşılaştığımız meseleler Alnıanyânın tekrar silâhlanması değildir. Fakat Sovyet Rusyanın Almonyayı tekrar silâhlandırmasıdır.
Prag muhtırasına istinat ederek mü zakerelere başlanması imkânsızdır.”
Bir müddet evvel Yeni Delhi'ye giderek komünist çin Elçisiyle görüşmeler yapan dört kişilik Tibet delegasyonu.
Tibet, B. Milletlere
müracaat etti
Birleşmiş Milletlerin, Korede elduğu gibi Tibette de müstevliyi cezalandırması isteniyor
Lake Success. 13 (YİRS) — Tibet Hükümeti bugün resmen Birleşmiş Milletlere müracaat ederek Komünist Çinin Tibette giriştiği istilâ hareketinin durdurulmasını talep etmiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine yollanan mesajda, Tibetin komünist müstevlilerine karşı koyacağı bildirilmekte ve fakat» memleketin uzun müddet faik düşman kuvvetleriyle çarpışmaya devam ede-miyeceği tebarüz ettirilerek. Birleşmiş Milletlerin son kararının burada da tatbiki talep edilmektedir. Bilindiği üzere. Birleşmiş Milletler, her nerede istilâ hareketi zuhur e-derse derhal müdahale etmeyi taahhüt etmektedir. Tibet Hükümeti. Birleşmiş Milletlerin Karede giriş, tikleri hareketin bir benzerini de
Tlbette tatbik ederek müstevliyi cezalandırmalarını istemektedir.
4
Afyonda bir
uçak kazası
Dört havacımız
şehit oldu
Müessif kaza, talim uçuşu yapan bir nakliye uçağımızın sis yüzünden dağa çarpmasiyle meydana geldi
Afyon, 13 (ANKA) — Bu-gün Afyonda müessif bir uçak kazası olmuş, dört havacımız şehit düşmüştür. Günlük normal uçuş talimi yapmakta olan C. 47 tipinde bir nakliye uçağımız sisle karşılaşmış ve bu esnada’ Emir Dağının zirvesine çarpmıştır. Uçağın pilotu yüzbaşı Bedri İle üç gediklimiz maalesef bu kazadan kurtulamamışlardır.

Milli Eğitim Bakanının geniş izahatı
Beden Terbiyesindeki yolsuzluklar, Meclis tarafından teessürle karşılandı
13 (Hususi muhabirimiz
— BM.M. nln bugünkü oldukça hararetli geçti, geçen devreden kalan 36 önergesi bulunuyordu. Beş
Ankara, bildiriyor) toplantısı Gündemde sözlü som
saat kadar çalışan Meclis bunların hepsini müzakere etmek fırsatını bu-lamıyarak geriye kalan 24 sözlü soruyu gelecek celseye tâlik etti.
Gürültülere vesile anlaşılan taşlıktaki İçişleri Bakanının üzerine 20 kasıma
Seçirrilerdcn önce dan İçişleri Bakanlığı emrine Ziraat Bankasına yatırılan para hakkındakl görüşmeler alâka çekici oldu. Milletvekilleri bilhassa Kızılasın politikaya Alet edildiğini iddia ederek bu yüzden bu hayır müessesesinin milletin itimadını kaybetmek üzere olduğunu belirttiler.
Günün en mühim hâdisesi maarifimizi alâkadar eden sorular münasebetiyle Millî Eğitim Bakanının verdiği İzahat oldu. Tevfik İlerinin konuşması Mecliste çok müspet tesir bıraktı ve her meseleye ait izahatını müteakip şiddetle alkışlandı. Bakanın konuşmasından çıkarılan umumî mâna bugünlerde maarifimizi alâkadar eden mühim ve zecrî kararların alınacağı İdi. Tevfik İleri Millî Eğitim Bakanı olarak vazife
teşkil edeceği arsalar meselesi mühlet istemesi bırakıldı
Kızılay tar&fın-
Koreden mektuplar
Taegu'daki Koreliler Türklerin efendiliğine hayran oldular

gördüğü 3 ay zarfındaki tetkiklerinin ?:sa tahlilini yaparak edindiği kanaatleri ve alacağı kararları çok kati bir lisanla ifade etti. Bu devre zarfında İleride müspet İcraat yapabilmek için Bakanlıkta bir tasfiye ameliyesi hazırlığına girişmiş olduğunu ve sahayı temlzliyebilmek çarelerini aradığını beyan ederek önümüzdeki günlerde Mili! Eğitim Teşkilâtının yüksek kademesini tamamen değiştireceğini açıkladı. Bakan daha sonra Beden Terbiyesi Teşkilâtının iç» yüzünü açıklayan bir rapordan bahsetti. îç sahifelerde görüleceği gibi Beden Terbiyesi Teşkilât tındaki suiistimalleri ortaya döken bu rapor muhteviyatı bir iskandalln ifadesi idi. Bu izahat Mecliste tees* sür uyandırdı. Ve Meclis ancak Bakanın "Bu raporun ışığı altında Be-den Terbiyesi Teşkilâtını düzeltmek ve hattâ teşkilâtı tamamiyle temizlemek azmindeytm ve yeni bir teşkilât kanununu yüksek heyetinize getirmeden evvel bu teşekkülde icap eden temizlemeyi yapacağım” demesiyle sükûnet buldu.
Gündemde Seyhan Milletvekili Sinan Tekelioğlunun dair sözlü soruşu Maliye Bakanı bu vaplandırarak bu
Meclise getirmekte memleket namına fayda mülâhaza etmediğini, Var. lık Vergisinin memleket İçin bir leke teşkil ettiğini beyan etti.
Bugünkü müzakerelerin en tarafı Sinop Milletvekili Ali Şavhmn eski iktidarın son Bakanı zamanında emekliye
dilen iki mütehassıs doktor hakkında Sağlık Bakanlığından sözlü sorusu münasebetiyle cereyan eden müzakereler idi. Ali Şükrü Şavlı eski iktidarın S0 kadar .doktoru u-sulsüz ve keyfi olarak emekliye ayırdığını söyliyerek bunlardan birisin de bizzat kendisi olduğunu belirtti ve Şûrâyı Devlete başvurarak hakkında verilen karan tashih ettirdi, glni ilâve etti.
Ali Şükrü Şavlı sözlerinin sonunda bu durumda olan doktorların vazifeye dönüp dönemiyeceklerlnl sordu ve kendisinin milletvekili olduğu halde bu işinden aynlmak istediğini ve hastalanmn başına dönmek arzusunda bulunduğunu anlattı. Kürsüye gelen Sağlık Bakanı Ekrem Hayrl Üstündağ Ali Şükrü Şav. lıyı bu hareketinden dolayı teşekkür ve tebrik etti.
Meclis müzakerelerini 8 üncü sayfamızda bulacakstmz.
Varlık Vergisine da bulunuyordu, suali kısaca ce-mevzuu sık sık
mühim Şükrü Sağlık şevke-
Güvenlik Konseyi, Çine rağmen Kore meselesini görüşecek
Sovyet Rusya veto hakkını kullanırsa. Birleşik Amerika Kore İşini Genel Kurula arzedecek
9
Korc İşine karıştığından dolayı Güvenlik Konseyi. konıüııİNl Çin’in Kore meselesi müzakere edilirken hazır bıılunııınsını kararlaştırmıştır. RcNİmdo. soldan sağa doğru Malik (Kum). Jebb (İngiliz) ve Aııatln (ILS.A.) bu mesele hakkında lehte rey verirlerken g(»riilüyor.
T.ake Success. 13 A. A. (United Press) — İyi haber alan mahfillerde hâkim kanaat. Peyplng Hükümetinin bu meseleyi görüşmeyi reddetmesine rağmen, Güvenlik konseyinin Önümüzdeki hafta içinde Çin komünistlerine Koreyl terketmek emri verilmesi İçin tyir karara varacağı yolundadır.
Galip bir ihtimalle Güvenlik Konseyi sah Veya çarşamba günü toplanarak Kore meselesini görüşecektir.
Sovyet Rusya Güvenlik Konseyinde veto hakkım kullandığı takdirde Birleşik Amerika meseleyi genel kurula arzedecektlr. Bilindiği üzere Birleşik Amerika tarafından teklif edilen ve bu ay başında kabul edilen tecavüz aleyhtarı kanun mucibince veto hakkı kullanıldığı için Güvenlik Konseyinde müzakere edilmeyen herhangi bir mesele genel kurulda görüşülebilecektir.
Truman, siyasetini değiştirmiyecek
Londra, 13 A.A. (LPS) — Waş* hlngton’dakl basın muhabirlerinin bildirdiğine göre, Avrupaya Amerikan yardımının devamına dair Grav raporunun, gelecek sene Başkan Tru-mnn’ın yeni kongreye sunacağı programa esas teşkil edeceği sanılmaktadır.
halkını
Taegıı, 30 (Kore muhabirimiz bildiriyor) — Güney kenarında Türk silâhlı kuvvetlerinin ordugâha geçtiği "Taegu” şehri bu harpte en az hasara uğrayan Kore şehirlerinden birisidir.
Harbin başlangıcından beri bir çok kıtaların gelip geçtiği, bazılarının İse içinde barındıkları bu şehir, şimdi sokaklarında dolaşan devriyeler. silâhlı müfrezeler ve sayısız askeri mo-törlü araçlarla kendine has bir özellik taşır. Eli silâh tutanlar vaktiyle cepheye sevkecüldlğinden
şimdi İhtiyarlar, kadınlar ve çocuklar teşkil ediyor. Arasıra görülen gençler; birlikleri Taeguda olan askerlerdir.
Gayet basit yapılardan İbaret dükkânlarındaki satıcılar hemen hemen hep kadınlardır, Kadınlar İçtimai hayatın her safhasına karışmışlardır. Ev İşlerinden erkek berberliğine kadar her sınıftan sanat erbabı kadınlar, ticaret ve sanat hayatını en tabii elernanlanndandır. Çocuklan sırtlarında dolaşan analara her tarafta sık sık rastlanır.
Büyük caddelerdeki işaret memurları ekseriyetle orta veya İlse mek-teprerlne muadil izci kıyafetindeki talebelerdir. Taegu Üniversitelileri İse belediyenin pek az bir ücret mukabilinde çalışan temizlik ameleleridir. Koreliler temizliğe dikkat eden bir millettir. Sade ve yeknesak olan el-
blselerl beyaz ve üttllü kumaşlardandır. Seçtikleri renk umumiyetle beyazdır.
Fusanda olduğu gibi burada da resmi binalar ve meydanlar (Wel* come U.S. Forces) ibarelerini taşıyan levha ve takı zaferlerle donatılmıştır. Bunları Birleşmiş Milletler. Kore ve Amerika bayrakları süslemektedir.
Türk kuvvetleri Pusan ve Taeguya indiği zaman İstasyon ve yollara biriken halk tarafından çekingen ve ürkek tavırlarla karşılanmıştı. Fakat bugün bunlardan eser kalmamıştır.
Korelilerle Türk askerleri çabucak ahhap olmakta, birbirlerine kendi lisanlarını öğretmektedirler. Birleşmiş Milletler askerleri bir bayrak altında Taegu cenuplarındaki kamplarda beraber yaşamakta ve her türlü vazifelerini cephelerde omuz omuza vererek yapmaktadırlar.
Taegu sokaklarında devriye gezen Türk Mehmetçikleri “Merhaba“larla selâmlanıyor.
Koreye geldiğimizin ikinci günü yerlilerin hemen hepsi bu kelimeyi öğrenmişlerdi. İlk günlerin çekingenliğine artık rnstlnnmamaktadır. Halk Türk askerini sevmiş, ona ısınmış, e-fendlce hareketlerinin havranı kalmıştır. Zaman zaman Türkler tarafından halka hitap edilen (komapsım nida) teşekkür ederim, (çalknşipşlvo)
z1-
Korelilerin öğrendikleri İlk kelime t Merhıba — Türklere karşı alâka ve sevgi — Pyongyang’ın zaptedildiği gün konuşan Türk komutanı çılgınca alkışlandı — Şehir hizmetleri İçin seferber olan öğrenciler
Allahaısmarladık, ibareleri onlan
vadesiyle memnun etmektedir. Halkta görülen bu hisler resmi makam-lerce da İzhar olunmaktadır.
Pyongyong'un Birleşmiş Milletler kuvvetleri tarafından işgali şerefine 24 ekim 1950 günü yapılan merasime Türk kuvvetleri komutanı büyük ricalarla davet edildi. Merasim esnasında Korelilere hitabı istenen Türk generali konuşurken halk tarafından çılgınca alkışlanıyordu.
Taeguda dikkati çeken diğer btr husus da bütün talebelerin şehir hizmetleri İçin seferber olmuş halleridir. Korcnln fikir amelesi; niçin çalıştıklarını müdrik Insanlann tavriyle, bedenen çalışmalarını Istiycn vatanları . uğruna yılmadan uğraşmakta, yeni yeni eserler yaratmaktadırlar.
Ha«an GÖRGÎT
Mao Tse Tung Mançuryada
Çocuk Kitapları Sergisi Ankarada törenle açıldı
M IJIrl Irrıırusı, Çoeıık Kitapları lluft^n münasebetiyle, ılüıı
Miat 15 tn Cıı-ğaloğhındakl Çocuk Eslrgmıe Kıırumıı binasında, ‘'Çnr.ıık Kitapları Sergisi" açılmıştır.
Törene istiklâl Marşı İle başlanmış ve Vali F. Kerim GÖkay hu güzel tc-şobhÜsli takdir ettikten sonra gelecek nenelerde «İnlin verimli sergiler, ezelimle çocuk okuma, müzik oılııhırı açılması temonııIMnde bulunmuştur,
ııkııriflükl resimde, \ ull# kitapları tetkik odeıı küçüklerlo konulurken görüLmckUdtr.
Amerikan ve İngiliz Kültür Heyetleri mümessillerinin de hazır bulunduğu «ergiyi M. Eğitim Bakanı kısa bir nutukla açtı
Ankara. 13 (A A.) — Milli Eğitim Bakanı Tcvflk İleri, bugün saat 14.30 da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde tertiplenen “çocuk kitapları scrgl-sl”nl bir konuşma İle açmış vo bilhassa şunları söylemiştir:
“Çocuk ve kitap mevzuuna yeniden temas edecek değilim. Fakat, çocuklarımızın esaslı bir şekilde yetişmelerini sağlamak, onların genç dimağ ve fikirlerini İnkişaf ettirmek İçin blzlere düşen büyük vazifeler vardır. Bunun için çocuk kitapları ü-zerlnde Önemle duruyoruz ve duracağız da.
Son zamanlarda çocuk kitapları sergisi dünyanın hemen her yerinde, bilhassa Amerlkada. bir teamül halini alınıştır. Çocuklarımızın yetişip gelişmesinde büyük rol oynıvacak hu mevzu üzerimfle bundan böyle biz de titizlikle duracağız.
Yüksek huzurlarınızla sergiyi açıyorum.,,
Serginin açılışında Milli Eğitini Bakanlığı ileri gelenleri, İngiliz Kültür Heyetinden Mr. McNah ve Mr. B-verett, Amerikan Kültür Heyetinden Mr Latlmer, basın mensupları ve bir çok davetli hazır bulunmuştur.
Taypch (Formoza) 13 (AP) — Milliyetçi Çin Hükümeti İstihbarat Servisinin aldığı bazı raporlara göre. komünist Çin lideri Mao-Tse-Tung hâlen Mançuryada olup, Kore harbinin bundan sonraki safhası hakkında ileri gelen Sovyet ve Kuzey Koreli 1-darecilerle görüşmeler yapmaktadır. Bu haberlere göre, Mao 5 kasımda trenle Pekinden ayrılmış ve Mukdrn demiryolu istasyonunda Kuzey Kore rejimi nezdindeki eski Rus büyükelçisi Orgeneral Tarentyi Ştlkof ve Kuzey Kore Başbakanı Kim 11 Sung tarafından karşılanmıştır.
Mütecavizin beş noktalı tarifi
Ankara 13 A. A.(Basm-Yayın) — A-mcrlkanın Sesi Radyosu. Tevfik Rüştü Arasın, mütecavizin tarifi hakkın-daki şu konuşmasını yayınlamıştır:
“Bir zamanlar Sovyetlerin hariciye nazırı olan Litvinof, silâhsızlanma konferansında mütecavizin tarifini sunmuştur. Bu tarif dört noktadan 1-baretti. Çok beğendiğim bu tarifi nasıl ve nereden bulduğunu kendisine sordum ve şu cevabı aldım: “Tecavüzün senelerden beri uğraşılıp tarif e-dilemediğlnl görünce, mütecavizin tarifine çalıştım ve zuhura gelmiş olan harplerin ne gibi sebeplerle ilân edildiklerini tetkik ettirerek bu tarifi elde ettim... Bu İzah üzerine ben. beşinci noktayı teklif ettim. Litvinof bunu kabul etti. Bu nokta komşu memlekette çeteler bulundurmaya dairdir.
Silâhsızlanma Konferansının emniyet Komisyonunda Profesör Polltls’lu şöhret kazanan bir raporlyle tasvip edilen, mütecavizin beş noktalı tarifi işte bu surette meydana gelmiştir. Bu defaki Sovyet teklifinde beşinci nokta yoktu. Yahut Lltvinofun İlk yapmış olduğu teklif esas olarak alınmıştı. Siyasi Komitede, Türk heyetinin başkanı Selim Sarpor bu ciheti a-çıkca anlatmıştır.
îlkolaıllnrda türkçe derslerinin haftada bir saati din dersi olarak okutulacak (Gazeteler)
HOCA — Bunlara din dersinden Önce dil dersi vermek lâzımdı!..
h T e t i k i i k l e r ■
şehir haberleri
Gümrük Tarife Konferansında
İstanbul - Ankara
MUHALEFETİN İST ANBULDAKİ BASIN TOPLANTISI
çarpışan karşılıklı menfaatler
müracaat?
ekspres otobüs seferleri
C.H.P. İl Başkanı, Divan çalışmaları
Gebze civarında bir katar yoldan çıktı
Yazan : Ekrem Z. APAYDIN
INGtLTEREDE "Torquay’’(l) şehrinde 28 eylülde toptanmış bulunan MilletlcraraM Gümrük Tarifeleri Konferansının kısa bir tarihçesini evvelki bir yazımızda anlatmış ve bu toplantıya hazırlık otan Annecy, Havana ve Cenevre anlaşmalarının teferruatını ve varılan kararları toplu bir halde izaha çalışmıştık(2).
İkinci bir yazımızda İse, bn konferansa ve beynelmilel ticaretin »er-beatloştirilmcsl teşebbüslerine önderlik eden Amerikanın, hazırlık ve görüşlerini belirtmeye gayret ctmlş-tüc(3).
Konferansa iştirak eden memleketler arasında, Marsball Plânı, Atlantik Paktı, .Avrupa Birliği gibi İktisadi ve siyasi tesanüt bağları mevcut olmasına rağmen aralarında bir çok mevzularda esaslı görüş farkları olduğu muhakkaktır. İşte bugüıı bu devletleri birbirinden ayıran bütün İhtilâflar, teknik bir veçhe altında, kırktan fazla murahhası etrafında toplayan yeşil konfernns masası üzerine yığılmış bulunmaktadır.
Bunlun telif’ etmek ve herkesi memnun edecek seklide karara bağlamak öyle kola,v başarılacak bir İş değildir. İştirak eden memleketlerin çokluğu yüzünden beş yüze yakın b!-* lateral anlaşma yapılması güçlüğü I-le müzakere mevzularının çetinliğinden sarfınazar, asıl müşkülât, konferansa istikamet verecek bir görüş binliğinin mevcut olmamasından doğmaktadır.
Şn hale göre Fransanın, kendine karşı gösterilecek avantajları naran İtibara alarak, her devletle nyn tavizler üzerinden anlaşma yapmak isteğinde ohlıığu anlaşılabilir.
Almanya bu müzakerelere, Annecy. Havana ve Cenevre njıhışmalarına girmeden, İlk defa ToniuayMa İştirak etmektedir. Onun için vaziyeti diğerlerine nazaran daha sağlamdır.
Almanya son defa tarife kanununu yeni baştan tanzim etmiş ve mensucat ve zirai mahsulât hariç, bütün maddelerde harpten evvelkine nazaran daha düşük resimler tesbit etmiş bulunmaktadır. Evvelki müzakerelere İştirak etmemiş olduğu İçin verilmiş bir sözü yoktur. Bilâkis diğer devletlerin Cenevre anlaşmalarında bahşetmeyi kabullenmiş oldukları tavizlerden otomatik olarak istifade e-decektlr.
Bu avantajlardan maada. Al manyada el emeğinin ucuz ve maliyetin düşük olduğu da nazarı İtibara alınacak olurca, Almanya bütün devletlere faik bir durum arzetinektedir.
İnglltereye gelince, malûm olduğu veçhile İngiltere tediye muvazenesini bulmak İçin İthalâtı kısmak ve çok ihraç etmek politikasını takip etmektedir. Bu sebepten dolayı Ingiliz matbuatı İlk zamandan beri Tor(|uny konferansı lehinde yorumlarda bulunmamıştır. Hattâ bazıları, tarife indirimleri teşebbüsünü. İngiliz mallarının cihanşümul şöhretine karşı girişilen bir baltalama hareketi olarak tavsif etmişlerdir.
çil-
se-Re-
se-
Bundan dört ay evvel bu sütunlarda, hevirenlerime ve zel sanatlar mensuplarına vinçli bir haber vermiştim, isirumhur ve Başvekil, Üç
neye yaklaşan bir müddet evvel yanan Rmdtklt Güzel Sanatlar Akademisinin harap halini gör-müeler, binanın henüz ayakta duran duvarları tamamiylc çöküp büyük masraflara kapı a-çılmadan emel tamiri ve ihyası için ^ican eden makamata,, talimat vermüflerdi.
Bunun üzerine derhal harekete geçildi, — Zira, bizde usuldendir, bir emir ve?|a iıjarrt bd-lâdan geldi mi öyle olur, ^icabı maslahat,, düşünülmez —. Harekete geçildi amma, tahsisat bulunduğu halde, bu müddet zarfında fcış gfldi de, tahsisat bir türlü hâlâ gelmedi.
Havalar henüz iyi gidiyor. Bir an svvel şu tahsisat hazretleri!!^ de gelse, akademinin üstü kapatılabilecek iv» kurta-nlabilecck. Fakat gvlmiyecck olursa, iki kış mukavemet etmiş olan yanmış duvarlar, çökecek ve yüz. yüz elli bin lira ile tamiri kabil olan bina, artık bir, bir buçuk milyon lira ile bile dikilemiyecrktir.
Amma, anbyan beri gelsin! Yoksa yine Reisicumhura ve Başbakana mı müracaat etmeli, ne dersiniz T
BİR ISTANBLfLLU
Modern arabalarla doğru seferlere bugün başlandı
İstanbul İle Ankara arasında bütün dünya memleketlerinde yapılan milletlerarası otobüs seferleri şeklinde direkt otobüs işletilmesine bir hususî firma tarafından bugünden I-tibaren başlanmıştır.
Geniş, sıcak ve soğukbnva tertibatı otan bu modem otobüsler Taksimden sabah 8 de hareket ederek hiç bir yerde yolcu almadan doğruca Ankaraya gidecektir. Bolııda yemek için kısa bir müddet durulacak. biletler önceden tedarik edilebilecek ve herkes rahat bir yolculuk yapabilecektir.
A-nkaradan da Ulus Meydanından 8 de hareket edilecek ve Boluda yemek için durulduktan sonra aynı şekilde lstnnbuta gelinecektir. Biletler 15 lira olarak tâsbit edilmiş olup gidip gelme ücretlerde % 10 tenzilât yapılacaktır.
Şehirlerarası bütün otobüs seferlerinin bu şekilde konforlu arabalarla yapılması ve halkın sıkışık ve havasız otobüslerde seyahat etmek-tı-e-
ten kurtarılmadı yolunda bu İlk Ulan adımı diğerlerinin de takip deceği beklenmektedir.
Sis yüzünden vapurlar seferlerini muntazam yapamadılar
ile son hâdiselerin izahını yaptı
Bir müddetten beri Ankarada bulunan C. H. P. İstanbul Başkanı İlham! Sancar dün şehrimize gelmiş ve bir basın toplantısı yaparak son günlerin hâdiseleri hakkında sorulan suallere cevaplar vermiştir:
— C. H. P. nln »on toplantıları hakkındakl intihalarınız nedir?
— Bu defa divan, II başkanlarını da çağırarak müşterek bir toplantı yapmış ve parti meselelerini görüşmüştür. Genel merkezimizin çalışmalarını yakından gören ve fikir teatisinde bulunan. 11 başkanları büyük bir memnuniyet izhar ederek genç demokrasimizin yerleşmesi için muzır telâkki edeceğimiz ayırıcı temayüller bulunduğu iddiası karşısında, her zamandan daha kuVvctli bir birlik ve bütünlük müşahede etmiş bulunuyorum. tl başkanları arkadaşlar, büyük memleket meselelerine temas etmişler, bir çok İllerde yapılan çeşitli baskılardan hudutsuz misaller vermişlerdir. Bu arada bilhassa dikkat nazarımızı celbeden nokta bir çok idare a-mirlerlnin D. P. teşkilâtı içindeymiş gibi tamamen tek taraflı çalışarak Halk Partili veya öyle zannedilen vatandaşlarımıza karşı takındıktan ve revtt gördükleri muamelelerdir, idare amirlerinin yalnız kanuna tâbi caklan dâvasiyle ortaya atılan meydan nutukları veren D. P. gelenleri, bu halden üzülecekleri
de, sakin kalmaları İdarenin bu yolda çalıştırıldığı, idarecilerin de hoşa gitmek için bütün gayretlerini sarf et tikleri kanaatini vermektedir. Elbet büyük Türk Milleti önünde cereyan eden bu hâdiseler ne yapanların ve ne de yaptıranların yanında kâr kalmıya-caktır. Sıra oy verme gününe gelince hâdiselerin kimi teyld ve kimi tekzip edeceğini göreceğiz.
— Divanda İkilik olduğu söyleniyor ? *
— Divanda İkilik olduğu İddiasını bugün gazetelerde okudum. Bu haber külliyen asılsızdır. Çıkacak tebliğ ve yukarıdaki izahatım bütün teşkilâtın ahenkli ve İmanlı bir birlik arzettiği-ni gösterecektir. Bu kötü temennileri kötü niyet sahiplerinin çoktan beri arzularına rağmen görememeleri ken. dilerini şaşırtmaktadır.
— 10 kasım İhtifali hakkında fikriniz?
— 10 kasım İhtifalini biz, geleneğimize uygun ve Atatürkün Cumhuriyeti kendisine omanet ettiği gençlerle ve bu kıymetlerin ana, babalariy-Je birlikte her seneden daha düzgün, daha tabii ve politika mülâhazalarının üstünde yapmış bulunuyoruz. Vatandaşlarımızın gözleri önünde cereyan eden ve hepimize gurur veren ihtifal sahneleri ve parti büyüklerimize gösterilen saygı tezahürleri her şeyde olduğu gibi burada da D.P. nin yersiz isnadtarına vesile ittihaz edilmiştir Bu Juıklkate uymayan sayın matbuat ailesinin de dığını görmekten üzüntü mu bilhassa İşaret etmek
Binlerce vatandaş önünde geçen sahneler hakkında bize bu vatandaşların takdiri kâfi gelmekle beraber, basının da objektif kalması en büyük arzu muzdu.
Kısaca hâdiseler 6 aydan beri D.P. nin zimmetini kabartmaktadır.
isnadtara inandınl-duyduğu-taterlm. hu
Hat, ancak 11,50 de açılabildi. Nüfusça zayiat yok
tüncl-
hasara Kaza
Dün sabah 5.10 da Haydarpaşadan hareket eden yük katan Gebze İle Diliakclcsi arasında bulunan den sonra yoldan çıkmıştır.
Lokomotif ve dört vagon uğramış ve hattı kapamıştır,
mahalline İmdat treni gönderilmiş ve hat 11.50 de açılmıştır.
Bu kaza yüzünden Toros sürat katarı ile Adana postası Haydarpaşa-dan 12.05 ve 13.50 de hareket edebilmişlerdir.
Gelecek olan trenler de 3-5 saat rötar yapmışlardır.
Yeni karakol binalan yapılıyor
İstanbul Emniyet Müdürlüğü şehirde yeni karakollar yaptırmaktadır. Rumelihisar, Yeniköy, Silâhşor, Bakırköy, Şehremini, Kazlıçeşme karakollarının İnşaatı bir hayli ilerlemiştir. Emniyet Müdürü Kemal Ay-gtln dün Şişil, Büyükdere. Sarıyer karakollarını teftiş etmiş ve yeni yakılan İnşaatı gözden geçirmiştir.
ola-ve ileri yer-
Efese gidecek Hıristiyanların gemilerde dinî merasim yapmaları için tedbir düşünülüyor
.Malûm olduğu üzere konferansın gayeli dünyada serbest ticaretin gelişmesini sağlamak İçin, her memleketin şimdiye kadar şu veya bu sebepten dolayı, sığındığı gümrük duvarlarım yıkmak ve karşılıklı tavizlerle milletlerarası mal mübadelesini kolaylaştırmaya matuf zemini hazırlamaktır. Gümrük tarifelerinin indirilmesi mevzuunda her rama ve noktai nazarı kendi İç endüstrisi ve sıkı sıkıya bağlıdır.
Bir kaç devletin hulâsa etmeye çalıştığımız durumları ve m üten ak ut görüşleri karşısında, yukarıda söylediğimiz gibi, Torquay Konferansının İşi kolay delildir.
Mühim bir
münazara
devletin du-h aş kadir ve istihsalâtı İle
Maamafib buna rağmen devletleri mıııımi olarak İki grupta toplamak mümkündür: Yüksek tarifeli devletler ve düşük tarifeli devletler.
Belçika, Holânda, Lüksemburg yani °Benelux" grupu ile Danimarka, İsveç gibi şimal memleketleri düşük tarifeli devletlerin başında gelmekte ve konferansta müttehit bir cephe teşkil etmektedirler. Bunların gayesi, bilhassa büyük devletlerin tarifelerinin. bir seviyeye İndirilmesinin teminidir. Hakkaniyet dairesinde bir muvazene kurulmasını istemektedirler. Fâkat bu muvazenenin düşük tarifelerin yükseltilmesiyle değil bilâkis yükseklerin indirilmesiyle tahakkukunu ısrarla talep etmektedirler. Hatta huntardnn Danimarka delegesi daha ileri giderek, hlr çok devletlerin daha evvelden muhtelif vesilelerle mûtat tarifelerini yükseltmiş olduklarından şikâyet etmiş ve eğer bu devletler suni yükncliş miktarının çok dûnunda hlr İndirmeye yanaşmazlarsa Dnnimarkanın Annecy’de kabul etmiş olduğu esaslardan rfıcu mecburiyetinde kalacağını bildirmiştir.
Diğer taraftan, meselâ İtalya, tarife tenzilâtına prensip itibariyle taraftar olmakta beraber kendi mamullerini korumak mecburiyetinde olduğunu, aksi takdirde endüstrisinin bazı kollarının iflâsa malık tun olacağını İleri sürmektedir. İtalyadun tarife indirimi isteyen devletlerin yekûnu 20 ye yakındır, halbuki kendisi 30 dan fazla devletten mutlaka tarife revizyonunu talep etmektedir.
Netice itibariyle her devlet, kendi ihraç ettiği maddeler İçin dikerlerinden tarifelerini indirmesini inleyecek, buna mukabil kendi imalâtını harice karşı korumaya çalışacaktır. Bütün devletler bu şekilde düşüneceklerine töre konferans neticeni merakla beklenmeye değer mahiyettedir.
(1) Torkl diye telâffuz edilir.
(2) Bak: “Beynelmilel Ticareti Düzenleme Teşebbüsleri" 8.8.1950 günlü yeni İstanbul,
(3) Bak: “Torquay Konferansı ve Amerika" 22.8.1950 günlü YENİ İSTANBUL gazetesi.
Tanınmış Ingiliz anestezi mütehassısı şehrimize geldi İngiliz anestezi mütehassıslarından Dr. Geoffrey S. W. Organe dün uçakta şehrimize gelmiştir. lngHte-renin ileri gelen anestezi mütehassıslarından biri otan Dr. Organc, aynı zamanda VVcstmİnster Hastaha-nesi Tıp Mektebinde profesördür.
Dr. Organe, bugün saat 9.30 da Gureba Hastahaneslnde ve 11.30* da Cerrahpaşa Hastahancsinde "Modern anestezi usulleri" hakkında iki konferans verecektir.
Dr. Organe. tatbikatta kullandığı en son fennî anestezi alât ve edevatı beraberinde getirmiştir.
Fransa, aralık 1947 de mevkii meriyete giren bir Gümrük Tarife Kamımı kahııl etmişti. Bıı kanunla tarife sisteminde ıslâhat yupmış, aynı zamanda da bir çok pozisyon tarda gümrük haddini arttırmıştı. Fakat konferansa iştirak etmeden evvel, bir revizyon komitesi vasıtasiyle, tekmil gümrüklerin â/ami indirim nls|>et|e-rinl tesblt etmiş bulunmaktadır.
Umumiyetle Fransa tenzilât taraftarıdır. Fakat delegemi Mr. Leeuyer bir toplantıda, bu hususu te.vid etmekle l>eraber, bazı hâdiseler dolayı-siyle Fransarıın Cenevre anlaşmalarındaki mitlerinin hepsini yerine ge-tireml.vecek durumda kaldığını açıklamıştır. Maamafih Mr. Leeuyer. delegasyonunun konferansa çok geniş salâhiyetle geldiğini de ilâve etmiştir.
Tıp ve Edebi yat Fakülteleri : “Atatürk inkılâbı tehlikeye düşebilir mi T” mevzuunda bir münazara tertip etti
Mili! TUrk Tnleb« Birliğinin Faktll-teleroram tertiplediği seri münazaralardan birincisi Tıp ve Edebiyat dernekleri arasında “Atatürk inkılâbı tehlikeye düşebilir mi?., mevzuunda 17 kasım cuma günü saat 14 te E-minönü Halkevlnde yapılacaktır. E-debiyat Fakültesi müspet tezi. Tıp Fakültesi menfi tezi müdafaa edecektir.
muntazam ya-
arasındaki ilk yapılabilmiştir. Bandırmadan ge-
Dün sabah limanımızda vuku bulan kesif sis yüzünden, şehir hattı vapurları seferlerini pamanuştardır.
Kadıköy . Köprü sefer ancak 8.45 te
Diğer taraftan
len Tırhan vapuru, saat dokuza kadar Haydarpaşa açıklarında sisin açılmasını beklemiştir.
Uludağ, Çorum, ve Sus vapurları da ancak saat dokuz buçukta hareket edebilmişlerdir.
r —
Pakistan ve Türk sevgisi hakkında konferans
Bugün saat 14 te Marmara Lokalinde, Pakistan Üniversitesi Hukuk Profesörü ve Ortaşark Müslümanları Birliği âzatanndan Said Ramazan Bey, Pakistan ve Türk sevgisi mev-zuJu bir konferans verecektir, riş serbesttir.
Tohumluk buğday tevziatı devam ediyor
İstanbul ilçelerinde Sfiraat Bakanlığı hesabına tohum tevziatı hararetle devam etmektedir.
Ziraat Bankasına mensup muhte. lif ekiplerce, Şile, Kartal, Bakırköy, Beykoz ilçelerinde doğrudan doğruya köylülere tohumluk buğday tevziatı kazalardaki ihtiyaç komisyonlarının tesbit ettiği listelere göre yapılmaktadır.
Efestc Meryemajıaya alt harabelerin »on günlerde Hıristiyan âleminin dikkat ve alâkasını çekmesi ü-zerine Efesi ziyaret etmek isteyecek Hıristiyan yolcuların İzmir gemilerinde dini merasim yapabilmelerini saglıyacak tedbirler alınması İleri sürülmüştür.
Devlet Denizyolları bu hususu tetkik edecek ve yakında bir karar verecektir.
“Tarsus” vapurunda kaçakçılık
Istinyede tamirde bulunan Tarsus vapurunda cumartesi günü ânl bir araştırma yapılmıştır.
Geminin muhtelif yerlerinde gayet mahirane gizlenmiş kadın çamaşırları, naylon çoraplar, ipekli gömlekler, erkek ve kadıu kumaşları bulunmuştur.
Bu kaçakçılık hakkında tahkikata haşlanmıştır.
Gi-
KISA HABERLER
tâ-Ba-
İngilterenin İskenderun Konsolosu
İskenderun Konsolosluğuna yin olunan İngilterenin İstanbul
sın Ataşesi Mr. Redwood yeni vazifesine başlamak üzere çarşamba günü şehrimizden ayrılacaktır.
Hava vaziyeti
Devlet Meteoroloji işleri Genci Müdürlüğünden bildirildiğine göre son 24 saat içinde yurdumuzda hava Akdeniz kıyılarında çok oulut-lu ve yer yer yağışlı geçmiştir. Yağış miktarları metre karede Sökede 4 kilogramdır.
Günün en yüksek sıcaklığı Adana-da 20, en düşük sıcaklığı ise Erzurum, Kütahya, İsparta ve Ankarada 1 derecedir.
M

ligi “Üniversite Korosu müziği, milli oyunlan ve haJk müziği çalışmalarına bir haftaya kadar başlanacaktır.
* İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Talebe Cemiyeti yıllık adi kongresi 21 kasım 1050 sah günü İstanbul Teknik Üniversitesi salonunda toplanacaktır,
★ Belediyece yaptırılmakta olan Kısıklı - Çamlıca asfalt yolunun inşaatı bir haftaya kadar bitecektir. Kı-sıklıdan otomobille Çamhcanın tepesine kadar çıkılacak olan bu yolun çok rağbet göreceği anlaşılmaktadır.
İstanbul Üniversitesi Talebe Bir-M klâsik Türk
İzmir yükleme - boşaltma işçilerinin dilekleri tetkik ediliyor
îzmir yükleme . boşaltma işçilerinin, ücretlerine zam yapılması hak-kındaki talepleri Denizyolları tarafından tetkik edilmektedir.
idare işçilerin talepleri arasında yerine getirilmesi mümkün olanlar hakkında karara vardıktan sonra Bakanlıkça gerekli tedbirler alınacaktır.
Yunanlı boksörler bugün geliyor
Boks Organizasyonu tarafından tertip edilen Italyan. Yunan ve Türk boksörleri arasındaki müsabakalara Italyanlar geldikleri takdirde cumartesi akşamı, gelmeleri gecikirse çarşamba akşamı başlanacaktır.
Yunanlı boksörler bugün saat 15 te bir İskandinav uçağı ile şehrimize gelmiş olacaklardır. Yunan boks takımı şu müteşekkildir,
54 kilo Panayotidia, sakos, 67 kilo Küçük
kilo Büyük Lâmbidis, 80 kilo Çalda-ristir.
Gelecek olan boksörlerden
62 kilo. Hft-
LAmbidis, 73
★ Şehrimizde bulunan Londra Büyükelçisi Cevat Açıkalın ve yeni Macar Konsolosu. Vali ve Belediye Resini Vilâyet makamında ayrı ayn iyaret etmişlerdir.
Vali ve Belediye Reisi Prof. Gö-kay Üsküdar - Kısıklı semtlerine giderek oralardaki inşaat ve diğer Belediye işlerini teftiş etmiştir.
Dün sabah Vali ve Belediye Reisinin başkanlığında İmar Müdür ve müşavirleriyle Fen ve İstimlâk Mü-'ürlerinin bulunduğu bjr toplantı Yapılmıştır. Bu toplantıda şehirdeki yol inşaatı hakkında incelemeler yapılmıştır.
★ Belediye odun ve kömür fiyatla-nnın artmaması İçin alacağı odun ve kömürü
* MÜH
Derneği seyahat
kırlıklarına şimdiden başlanılmış Ummaktadır.
müteahhide ihale etmiştir. Türk Talebe Birliği İktisat şubat ayı içinde Mısıra tertiplemiştir. Gezinin
bir ha-bu-
.Milletierarafii İzci Teşkilâtına girmek İçin yapılan ınüracımti yerinde İncelemek üzere m em tüket İni İze gelen Yunan 1/cl Teşkilâtı Başkanı M. Mukridls'in İdaresinde açılan kur*, çalışmalarına devanı 'etmektedir. Dün de oymak boy* lerinin iştirakiyle İnönü Stadında çalibiııntar yapılmıştır. Yukarıdaki resim, İnönü Stadındaki çalışmalara katılan muhtelif erkek ve kız lİMÜcri jimnastik öğretmenleri He oymak beylerini gösteriyor
★ ttaly&n bandıralı 4,500 tonluk der Courorzi gemisi, dün gece sabaha karşı, Karadeniz Boğazı methalinde Soğan Adasında karoya oturmuştur.
Gemi öğleye doğru, kurtulmağa muvaffak olmuştur.
Fe-


Sivil Havacılık KongrcNİno iştirak etmiş olun muhtelif milletlere mensup delegeler yurdumuzdun ayrılmaktadırlar. Diin de bu konferansta Fran sayı tem »İl etmiş olan heyet I,.A.Î. İtalyan Haınyollarının bir uçağlyle Komaya hareket etmiştir. Resimde, delegeler uçağa binerken görülmektedir.
YENİ İSTANBUL
siyasî İktisadî
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMtTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal FL SARLTCA
MEVLİD
Eşim Kıdemli Hava Yüzbaşısı
SA//VI ERTUNÇ'un
şahadetinin senesine müsadif 15. 11.1950 çarşamba günü İkindi namazını müteakip Çamlıca Kısıklı Camiinde ruhuna ithaf olunacak Mevlidi Şerife akraba, dost ve arzu edenlerin huzurlarını saygı İle dilerim.
Kâmran Ertunç
Yan İşlerini fiilen İdare eden mesul müdür: Sacld ÖGET
Neşredilmeyen yazılar iade edilmez.
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMİTED ŞÎRK.ETÎ MATBAASI
----------------------------------
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 64 —
IX
Besim düşündü. Mevzu ağa bey sİ için bu kadar ciddi olmasaydı şöyle diyecekti: "Ben hugün gardrobumun önünde kostüm seçmek için tereddüt ederken, baktım ki bir tek siyah elbisem yok. Hattâ bir smokinim ve jaket atayım bile. Sevmem, bilirsin. Siyah benim İçin resmiyetin, ciddiyetin, suntliğin, kasvetin, matemin, karanlığın rengidir. Sevmem. Resmiyeti ve ciddiyeti de .sevmem. Yalnız bunu söylerken ciddiyim. Çünkü senin havanın içindeyim, ağabey. "Varım yoğum istihzadır,, demiş kimse o. Benim için de öyle. Senin de hiç görün-mıyen bir istihzan vardır, bilirim. İşte ben onunla kardeşim. Meral meselesini kurcalama. Ben senin bu...„
Samim İki kelime ile onun düşüncesini kesti •
— Susma, söyle!
Besim artık düşünmeden cevap verdi:
— Hemen kanunlaştırma. Bak ben sana .lahneyl anlatayım. Teferruata sen mâna ver. Beni affet. Çünkü dünyanın İki buçuk milyar nüfusundan yalnız bir tek insan Üzerinde ısrarın bir monomanıdcn başka odı var mıdır? Ben bunu anlamam. Senden bir şey gizlemek için lâkırdıyı karıştırıyorum zannetme. Bak 314
işte, şöyle oldu: Namıkta salonda oturuyoruz. Onlar karşıki masalardan birinde. Arada pist var. Uzaktan şöyle bir selâmlaştık. Namık bana kim olduklarım sordu. Bizim Selmlnin mektep arkadaşları olduklaıını söyledim. Feri-hada öyle mektepli kız hail yoktu. Epeyce şık-tı> Kendine çok baktırıyordu, Fukat Namıkın gözleri Meralde idi. “Tuhaf, dedi, benim bu kızı gözlerim ısırıyor.,. Ben dedim kİ: "Eğer güzellerin vücutlarında göz ısırıkları İz bırak-saydı, bütün yüzleri, boyunları, bacaktan, a-yaklan çürük içinde kalırdı,,. Namık bir şeyler biliyormuş gibi başını salladı, "öyle değil, öyle değil., dedi. Ve işte şu biçim konuşmaya başladık. Aşağı yukarı şöyle. Ben dedim ki;
“— Onu yalnız gözlerin ısırıyorsa, başka bir ısırma hâtıran yoksa mesele yok.
u— Benim yok, dedi, fakat bizim Nuri ile gördüm onu. Şimdi hatırlıyorum. Daha fiaşka şeyler de var. Neyse, şimdi çıkaramı-yacağım.
“— Zihnini yorma, dedim, fazla takıldın. “— Eh hoşuma da gidiyor biraz.
Vazgeç, dedim, sırası değil şimdi.
M— Doğnı. Burada konuşursam, bir sene yorar, üç bin liraya malolur. Yerinde elü kâğıda tamamdır.
"Muhakkak ki onlar da bizden bahsediyorlardı. Ferihanın o oynan gözleri ikide bir bize takılıyordu. Seninki de hana tuhaf bakıyordu, ağabey. Huni, bak, ne gibi? Senin gibi anlatamam kİ ben. Bir kera, nc pahasına olursa olsun, beni kazanmaya çalışan bir bakış Tabiî, ona rastladığımı senden saklamamı istiyor. Bçlü bir şey bu Ama... Vallahi bak, açık söyliyeyim; içime doğan hissi söyliyeyiın; Fct-315
tanca bir bakış... Hani, hu sırrı saklarsam beni mükâfatlandırmaya hazırmış gibi bir gizli gülüşü de vardı. Çünkü, yanlış mı anlıyorum bilmem, onun bütün iç yüzü dudaklarının etrafında O böyle, bir tuhaf, açık ve kapalı bir ağız. Anlatamadım. Bilhassa şuraları yok mu, dudaklarının ucu. işte oralarda iki görünmez çukur var. Gayya kuyusu gibi bir şey onlar. Çünkü, bilir bu mahlûklar ki, gözler tehlikelidir. Sırtarın oradan sızmamasına çok dikkat ederler. Fakat eter gibi uçucu bir şeydir sır. Kaçacak yer arar. İşte onun da dudaklarının ucunu bulmuş. Sen tabiî âlâsını bilirsin bunların. Neyse, hikâyeye gelelim. Namık Merale kancayı taktı. Benden fazla içmişti. Tutturdu “şunlarla dansedelim,, diye. Ben de Meralin o bakışını merak ettim doğrusu. Namıkın İmaları, o bakış, filân, sana havadis getirmek âe Istiyonluın. *
Besim birdenbire ayağa kalktı ve onu hareketsiz dlnllyen Semime doğru gevşek bir adım attı:
— Vallahi ağabey, sana açık söyllycyim, bak. Ynkıştnmıyorum. Saçma bir şey bu. Plâtonik aşk bana, aç bir adamın önündeki piliç kızartmasına şiir söyleyip açlıkta ısrar etmesine benziyor. Al yahu kendi payını tabağına ve ufiyetle ye. Başkaları da yerler. Sen ne yemek, ne dc yedirmek İstiyorsun. Soğuyor be piliç. Kadını buşka türlü anlamıyorum. Ne konuşulur bu mahlûklarla, prens hazretleri? Bir şey öğrenmek ve başkalarına satmak için ağzının içine bakarlar, başkalarından öğrendiklerini de sana satarlar. Bütün dünya tarihinde orijinal bir fikir söylemiş tek kadın tanıyor mıisun? Alman romantizmi olmasaydı,
316
Madame de Stael olmazdı. Misalleri sen daha iyi bilirsin. Anıma ve Anırmış hikâyesi.
Samim bir sabırsızlık hareketi yaptı:
— Sen onu bırak da, kendi hikâyene de-var et! dedi.
— Ha?.. Neredeydim? Bak. galiba hikâyemin ötesinde küçük bir günah korkusu duyuyorum da lâfı değiştiriyor ve uzatıyorum. Evet, bu günahı işledik. Namık Merali, ben de Ferihayı dansa kaldırdık. Nazlanmadı seninki. Hem korkak, hem cüretkâr. Tezatlarının maskarası o kız. Gücenme. Fakat iyi söyledim değil mi? Sen benden ciddi ve açık olmamı istedin. Vebali boynuna. Ferlha yaman. Bir samba oynadı ki sorma. Bazı masalardan alkışladılar. Dedim ya, o kızın da varı yogıı belinde. Bütün zekâsı, ruhu, enerjisi oraya dolmuş. Nusret! nasıl çıldırttığını anladım, Neyse, Ferlha da ayrı hikâye. Danstan sonra masamıza geldiler. Feriha Paris! anlattı. Meral artık neşesizdi, susuyordu. Fakat Namık ondan bir randevu koparmış gibi pek keyifliydi. Bizi pavlyona dâvet etti. Moral İstemiyordu. Namık çok yalvardı. Nihayet kabul ettirdi Merdivende Meral yanıma sokuldu:
"— Çok rica ederim, dedi, bu gece... Aramızda kalsın, olmaz mı ?
"işte o zaman sinirlendim, ağabey. Seni düşünerek. Ve cevap vermedim. Pavlyonda oturduğumuz zaman. Meral benim halimden anladı ve bir daha Namıkta dansetnıedi. Ben bir biçimine getirip dedim ki:
Kadınlar deve kuşuna benzerler. Sakladıkları şey, kumların içme soktukları başlarıdır. Her taraftarı meydanda kalır.
317
“Ben âdeta orada senin fikirlerinin misyoneri idim. Kendimi senin yerine koyup şöyle bir hikmet yumurtladım:
“— İnsan ya geleneklere karşı koyup açık ve cesur yaşamalı, yahut da. inandığı hazf kıymetler varsa, orüar için fedakârlık yapmalı. En çirkin şey ikisine birden sahip çıkan mürailiktir.
“Tabiî bu lâkırdıları Meralden başka an-lıyan yoktu. Kızın büsbütün neşesi kaçtı. Senden korktuğunu hissediyordum. Bu da bir şeydir. Henüz bu kızda her şeyin yıkılmadığını gösterir Fakat ağabey... Neyse... O senin bileceğin iş. Hikâyenin sonu şöyle: Feriha otelce kaldı tabii. Namık Merali evine yalnız kendisi götürmek istedi, kız kabul etmedi. Beni (le istedi Götürüp köşe başına bıraktık.
“Yalnız kalınca Nanııka sordum:
u— Ne haber?
H— Ta kendisi, dedi.
Yani ?
"— Haydi hayırlısı, fazla sorma.
“Israr ettim, söylemedi. Fakat benim mi* dem bulandı, işte, hepsi bu. Belki ayık zamanında Nanuktan her şeyi öğreniriz. Fakat ağabey, içime doğan hissi söyÜveyim sana: Uçak devrinde buluta binilmez. Sen bir hayalin üstünde uçuyorsun. Bu kadar söylerim E-ğer bir de küçük — lâfız itibariyle küçük — fikir ilâve etmeme izin verirsen, mUtalâam şudur Kes!
Samım bütün vücudunda, yalnız göz ka-peklarının ağır hareketiyle cevap verdi:
— Kestim.
(Devamı var)
318
14 Kasım 1950
yenî İstanbul
Sayfa 8
FIKRA
Bayar- İnönü
F Bediî FAİK
İNÖNÜ, Atatürkün mezarı başında alkışlandığı zaman, ben An-karadaydım. Hâdise bütün şehre bir anda rüzgâr gibi yayıldı* Halk Partilileri okşarken. Demokratları ısıran acayip bir rüzgftr gribi... Ve biz tarafsızlar, bu rüzgârı ne halkçılar gibi göğsümüzü. bağrımızı açarak kokladık, ne de demokratlar gibi başımızı yakalarımızın içine gömerek karşıladık. Fakat açık konuşmanın keyfi İçinde tekrar) amaliyiz kİ, rahatsız olduk, üzüldük ve üşüdük. Çünkü, hangi tarafın dediklerini kabul etsek, tnönll haksız mevkide kalmaktan kurtulamıyordu.
Nasıl kurtulsun? Vak’a. ya müretfeptlr. yani demokratların dedikleri doğrudur. Yahut da, halkçıların dedikleri gibi İçten gelmedir. Mürettep İse, İnönü gibi olgun bir devlet adamının, Atatürk gibi en yakın arkadaşının matem gününde politika tertiplerine Alet olmamasını beklemek pek tabii hakkımız olur. Yok. bütün bu tezahürler İçten gelmiş de halkçıların söyledikleri doğru ise, o takdirde dahi, gene İnönü haksızdır. Çünkü Ata-türkün mezarı başında taşkınlıklar yapan, gürültü çıkaran halkı, bir defa dahi sükûta götürücü bir ikazda bulunmamıştır. Etnografya Müzesinin camlan şangırdarken sustuğu gibi, Ata-türke karşı ihtiram vazifesini ifaya gelen Meclis Başkanı ve başkan vekilleri de kalabalık tarafından geri çevrildikleri zaman. ses çıkarmamıştır.
Halk Partili dostların kollarını tutarak soralım: 1946 dan bu yana, demokratların Etnografya Müzesindekiyle kıyaslan-mıyacak kadar coşkun mitinglerinde, muazzam toplantılarında, CelAl Bayar, İnönü gibi davransaydı ne olurdu? Kordonboyuna kırk bin İzmirli biriktiği, Taksim Meydanına yetmiş bin İstanbullu dolduğu, yahut yurdun herhangi bir köşesinde yüz binlerce vatandaş toplandığı zaman, CelAl Bayar sadece gülüp, o halk selini kendi haline hıraksaydı ne olurdu?
Cevabı ben vereyim: 14 mayısın beyaz hareketi, çoktaan kırmızıya boyanırdı. Her iki tarafın da, övüne övün© paylaşamadıkları demokrasi çoktan yatağa düşerdi. Ama CelAl Bayar, bu memleket tarihinin her zaman övüneceği bir olgunluk içinde, halk taşkınlıklarına daima karşı geldi. Vatandaş köpürmelerini daima sükûna kalbetmesinl bildi.
Bu itibarla, lnönünün son İstanbul seyahatinde ortaya attığı: “Muhalefete geçersek, onlara muhalefetin ne olduğunu öğreteceğiz,, İddiasının. Etnografya Müzesinde gerçekleştiğini sanmıyorum. Bilâkis, bir muhalefet lideri olarak lnönünün, dünün muhalefet lideri Bayardan bu sahada alacağı dersler kalmıştır!..
Dünkü Meclis müzakereleri
Anî ve habersiz olarak
Başbakan Menderes dün Aydına gitti
'‘UNESCO” Körler Müşavirini karşılamaya gidenler, İzmir Uçak Meydanında Başbakanla karşılaşınca şaşırdılar
İzmir, 13 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bu sabah uçak alanına Unesco Körleri Yetiştirme Müşaviri Mr. Mackenzie’yi karşılamağa gidenler bir sürprizle karşılaşmışlardır. Başta Vali Muavini olmak üzere karşılayıcılar uçağa doğru git-tikleri sırada Başbakan Adnan Menderesin uçak merdiveninden İnmekte olduğunu görmüşlerdir. Başbakana Hususî Kalem Müdürü İle Aydın Milletvekili Ethem Menderes refakat ediyorlardı. Başbakan seyahat sebebi hakkında kendisine sorulan suale tebessümle mukabele etmiş. Aydına gitmekte olduğunu söylemiştir. Filhakika Başbakan hattâ îzmire uğramadan orada beklemekte olan bir otomobile binerek doğru Cumaovası yeliyle Selçuk!an Aydına geçmiştir. Başbakan Sel-çukta sorulan başka bir suale Aydında bir iki gün Istlrahatten sonra îzmire döneceğini. îzmirde muhtelif konulan tetkik edeceğini, o zaman
H. P. Genel Sekreteri baskıdan şikâyetçi
Kasım Gölek, Divan toplantısının matem gününe gelişinin bir tesadüften ibaret olduğunu belirtiyor
Ankara, 13 (T.H A) — C.H.P. Ge- I nel Sekreteri Kasım Gülek, Divan toplantılarının sona ermeni münasebetiyle bu akşam bir basın toplantısı yapmış ve aşağıdaki beyanatta bulunmuştur.
CH P. Divanı 10 kasım 1050 günü toplanmış ve 12 kasım 1950 tarihine kadar çalışmalarına devam etmiştir. Divanın bu seferki toplantısına C.H P. 11 İdare Kurulu Balkanları temsilcileri de katılmıştır.
Divan, illerden gelen arkadaşları da dinledikten, gündemindeki diğer konuları görüştükten sonra vardan neticeyi bir tebliğin halk efkârına sun maya karar vermiştir.
1 — tilerden gelen başkanlar ve temsilciler, İktidarın DP. ye geçmesini takip eden şu son altı aylık devrede bu partinin evvelce millete vâdet-tiğl tanı demokratik huzur ve emniyet nizamını kuvvetlendirip geliştirmek yerine 14 mayısa kadar ula.ilmiş olan merhaleden gerllendiğinl gösteren misal ve vakalar anlatmışlardır. Gerek C H P. teşkilâtı, gerek C H P ye taraftar tanınan vatandaşlar ve gerek memurlar üzerinde tedhiş kelimesiyle İfade edilebilecek çeşitli baskılar yapılmakta olduğu anlaşılmıştır Bu baskılar, muhtar. Belediye ve îl Genel Meclisi seçimlerinde çok ağır taşmıştır.
2 — Partimizin 14 Mayıs seçimle-rinden sonra yapılan muhtar, Belediye ve İl Genel Meclisleri seçiminde elde ettiği sonuçlar ve aldığı oy mlkta- | rı hem 14 Mayısta alınan oyların va-‘l tandaşların sağlam İnanç ve bağlılıklarına dayandığını hem de partimize
Amerikalı hindi öldü, on beş yavrusu sıhhatte
Ankara, 13 ıT H A.) — Amerika-dan İnönü’ye hediye olarak gönderilen ve İnönü tarafından Tavukçuluk Enstitüsüne verilen meşhur şampiyon adlı hindi 10 kasım cuma günü hastalanarak Etlik Bakteriyoloji İstasyonuna gönderilmiş ve orada gösterilen ihtimamlara rağmen 11 kasım cumartesi günü ölmüştür.
Şampiyonun kendi yumurtası ile kuluçkaya yatırılmasından 15 yavru elde edilmiştir. Bu yavrular sag ve aıhhattedir.
memleket işleri hakkında rahatça konuşacağım bildirmiş, bir kooperatif ortağı arkadaşının sorduğu suale karşı: “Görüyorsunuz ki memleket işleri gayet yolundadır Gelecekte daha İyi olacaktır.” karşılığını vermiştir.
Başbakanın Aydın seyahati gayet hususîdir. Aydında hafta sonuna kadar kalacaktır. Ankaradan hareketini; seyahati hususî olduğu için basına haber vermemiştir.
Barbakan Aydında
Aydın, 13 (T.H.A.) — Başbakan Adnan Menderes yanında Aydın Milletvekili Ethem Menderesle Hususî Kalem Müdürü Basri Aktaş olduğu halde bugün öğleden sonra otomobille şehrimize gelmişlerdir. Barbakan, Ethem Menderesin evinde bir müddet istirahat ettikten sonra Çift-liğine gitmiştir.
Menderesin bu seyahatinin hususî işleriyle alâkalı olduğu anlaşılmaktadır.
olan güvenin gittikçe genişlediğini göstermiştir. Parti teşkilâtı balkanlarımızın bu kanaatleri umumidir.
3 — iktidar partisinin demokrasi anlayış ve tatbikatına ne zaman gireceği bilinmemekle beraber dün olduğu gibi bugün do C.H P. nln İdeal bildiği demokratik gelişmelere hiç bir baskı ve engelden yılmaksızın devanı etmek azminin taraılmadığı, bilakis daha ziyade kuvvetlendiği müşahede edilmiştir.
4 — Partimiz ti Balkanları, İktidarın. partimizi ve umumi olarak muhalefeti yıldırmak Cumhuriyet Halk Partisini siyaset sahasından uzaklaş tırrnak hedefini güden tertip ve hücumları karşısında partimiz merkez teşkilâtının gösterdiği uyanıklığı ve azamî takdirle karşılıyan ve partimiz merkeziyle İller teşkilâtını ayırmak Is üyen oyunları reddeden bir önerge sunmuşlardır:
5 — C.H.P. Divanının 11 Başkanla-rJyle birlikte vaptığı toplantılarda partimizin en uzak köyden Ankaraya kAdar tok bir vücut halinde dipdiri ayakta olduğu bir kere daha müşahede edilmiştir. Muhalefet partilerinin bu vazifoBİnl iktidar ve muhalefet o-larak 14 Mayıs seçimlerine katılmış o-lan bütün partiler millete demokratik hürriyetleri İyi niyetlerle muhafaza ve geliştirme sözü vrrmişlerdlr. C.H P. dün olduğu gihl bugün do sÖ2Ünürı eridir.,,
Kasım Gülek bundan sonra son nümayiş hâdisesi etrafında gazetecilerin sordukları muhtelif suallere aşağıdaki cevapları vermiştir.
“Divan toplantısının matem gününe rastlaması tamamen bir tesadüf eseridir. Bundan evvelki Divan toplantısında bu defaki toplantı İçin kasım a-yının ilk cuması tesbit edilmiştir,
Bu cuma da matem gününe rastgel-dl, Bu bakımdan tertip aslâ bahis mevzuu değildir. Ben o gün Genel Sekreter sıfatlyle partimi temellen vazifemi yaptım. İnönü do bir vatandaş sıfatlyle Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesine gotmiştir...
Kasım Gülek bu meselenin C.H.P Divanında görüşlüiip görüşülmediği meselesi etrafında da şunları söylemiştir;
“Divanın gündemi evvelce tesbit e-dlidiğinden buna İmkân yoktu. Kulisle ise görüşülüp görüşülmediğini bilmiyorum.,,
bildirdi. Tekelioğ-sineslnde kangren diyerek Bakanın etraflıca malûmat
Ankara, 13 (T.H.A.) — Meclisin bugünkü toplantısında 36 sözlü sorudan 12 sİ Alâkalı Bakanlıklar tarafından cevaplandırıldı. Oturuma Sıtkı Yırtalı başkanlık ediyordu.
Üyelerden bazılarının mazeretlerine binaen izin istemeleri kabul edildi. Bu arada Fahri Belene de bir ay izin verildi. Bundan sonra sorulara geçildi. Seyhan Milletvekili Sinan Te-kelioğlunun Maçkada Taşlık adiyle maruf sahadaki vakfa ait arsalar sorusuna içişleri Bakanı 20 kasımda cevap verileceğini “ *
lıı “Bu yer millet olmak üzeredir,, mesele etrafında vermesini diledi.
Çoruh Milletvekili Zihni Koral, Köy Kanunu İle îl idaresi Kanunu karşısında idare memurlarının görev ve ilgileri ve köy sağlığını koruyucu tedbirler hakkında ne düşünüldüğünü içişleri ve Sağlık Bakanlıklarından sormakta idi.
içişleri Bakanı Rükneddln Nasuhi-oğlu cevabında yeni iktidar hükümetinin programında köy kalkınmasını ehemmiyetle ele aldığını izah ederek. şimdiye kadar görülen aksaklıkların sebeplerini de anlattı.
idare Amirlerinin bu sahadaki salâhiyetlerinin umumiyetle İdarî vesayet murakabesi mahiyetinde olduğunu belirten Bakan, çıkarılmış olan Köy Kanununun tatbikatta görülen noksanlariyle yeni ihtiyaçlar dikkate alınarak yeni bir köy kanununun hazırlandığını kaydetti.
Bakan. İzahları sırasında Bakanlık teftiş kadrosunun kifayetsizliğinden bahisle 45 müfettişin 40.000 köyle 600 küsur belediye ve 63 vilâyeti teftiş etmek görevinde bulunduğunu belirtti ki bir müfettişe bu hesaba göre bin köy isabet etmektedir.
Sağlık Bakanı Dr. Ekrem Hayrl üstündağ da köy sıhhî teşkilâtında çalışan sağlık memur ve ebelerinin durumu ve sayısı hakkında İzahlarda bulundu. Soru sahibi Bakanların beyanatına uzun bir cevap verdi. Köy kalkınma dâvasında şimdiye kadar hiçbir teşebbüse geçilmemiş olmasını da acı bir hakikat olarak ortaya koydu. Köy Kanunu çıkarılırken lehimizde muazzam tezahürat yapıldığını. fakat 26 yıldan beri bu kanunun tatbik edilemediğini, zira idare Amirlerinin vazife ve salâhiyetlerinin tasrih edilmemiş olduğunu, ceza müeyyidelerinin dahi inzibatî eczalar ve İhtardan ibaret olduğunu, bununla beraber ihtar alan bir vali veyA kaymakam yahut nahiye müdürü, dahi görmediğini belirtti ve hıı mühim dâvanın behemehal başarılmasının zarurî olduğunu uzun ve etraflı izah ve bu mevzuda bazı hatıralar da naklederek anlattı.
Gündemdeki üçüncü ve dördüncü sorular seçime takaddüm eden günlerde Kızılay ve İçişleri Bakanlığına verilen paralara dairdi ki bu önergelerden biri izzet Akın (Van), diğeri Sait Başak (Erzurum) tarafından verilmişti. Aynı mealde olduklarından İçişleri Bakanı ikisine birden cevap verdi. 1949 ve 1950 yıllarındaki kuraklık ve uzun süren kış dolayısi-le bir çok yerlerde vatandaşların muhtaç duruma düşmeleri Üzerine Valtllklere. Hükümete ve içişleri Bakanlığına müracaat ettiğini anlatan Rükneddln Nasuhioğhı, o zamanki hükümetin Kızılay merkezi emrine bu maksatla tahsis edip de harenn-mıyan 177 bin lirayı kullanma salâhiyetini içişleri Bakanlığına verdiğini, sonradan bu paraya 200 bin Hra İlâve edildiğini, vali ve kayma kanıların da adi senet almak üzere bu istikrazları yaptığını bayan etti.
Bakanın izahatından anlaşıldığına göre, o zamanki hükümet bir taraf tan bu ikraz kararını verirken aynı tarihte ödiyemiyecek durumda olan ların paralarını bağışlıyan bir karar da almıştır, (çişleri Bakanı “Bu tevziatın her hangi başka bir maksatla yapılmış olduğuna dair henüz Ba kanlığımıza bir ihbar veya şikâyet olmamıştır.,, dedi ve Meclisin Izhaı ettiği arzu üzerine paraların nerelere ne miktarda dağıtıldığını gösteren listeyi okudu.
izzet Akın (Van) kendi intihap çevresinde müşahedelerine istinaden bu paraların yardım için değil, doğrudan doğruya seçim için harcandığını anlattı
Anayasa Komisyonunun toplantısı
Meclis tç TüziİRiiniin 85 inci maddesinin değiştirilmesi halikındaki Önerge müzakereye başlandı
Ankara, 13 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bugün Anayasa Komisyonu İstanbul Milletvekili Fuat Hulûsl Demircilinin başkanlığında toplandı. Gündeminde bulunan Millet Meclisi tç Tüzüğünün 85 inci maddesinin değiştirilmesi İçin Burdur Milletvekili Fethi Çelıkbaş tara-fından verilen önergeyi müzakereye başladı, tç Tüzüğün bu maddesi,Meclis müzakereleri esnasında milletvekillerine, Bakanlara ve Komisyon sözcülerine verilecek söz sıralarına aittir. Komisyon, uzun müzakerelerden sonra bu işlerin esaslı bir şekilde tanzimi için Zonguldak Milletvekili Muammer Alakand. Trabzon Milletvekili Faik Ahmet Barutçu ve teklif sahibinden müteşekkil bir hazırlama komisyonunda incelenmesini ve bir rapor hazırlanmasını karar altına aldı.
edecek-tevziatı
blrleştl-polltika
bu son-
öz-
Salt Başak da aşAğı yukarı aynı noktal nazan izah etti ve meselenlrt bir hesap oyunundan ibaret olduğunu, hakikatte İse Halk Partisinin seçimde kendilerinden istifade leri yerlere ve kimselere bu yapmış olduğunu söyledi.
Her iki milletvekilinin de ği nokta Kızılaym böyle bir işine âJct oluşudur.
Bu yardım müessesesl hâlen aynı ellerde olduğuna göre Hükümet işe el koyduğu takdirde mUletin bu müesseseye itimadı sarsılacaktır.
Neticede içişleri Bakanından meselenin tamiki istendi. Bundan ra sorulara geçildi.
Burdur Milletvekili Mehmet
bejin sınıfta kalan talebeler, okulların sağlık durumu, öğrenci elemanları, köy ve şehirlerde okulların kâfi o-lup olmadığı ve maarif sistemimiz hakkındakl sözlü sorusuna Millî Eğitim Bakanı Tevflk İleri cevap vererek hocaların da talebe He beraber ikmale kalmış gibi çocukları yetiştirdiğini, bu hususta canla başla çalışıldığını, bizde sınıfların çok kalabalık bir yekûn tuttuğunu ve hocanın her talebe ile teker tekçr uğraşmaya vakit bulamadığını, sonra okullardaki sağlık durumunun memleketin sağlık durumiyle beraber olduğunu ve
İlerde bu İşler İçin mektep doktorlukları ihdas olunacağını İfade etmiştir. Millî Eğitim Bakanı Türk çocuğunu eğitmen elinden kurtarmak zorundayız, demiş, öğretmen okullarının yeniden İhdas edileceğini evvelce öğretmen okullarının hangi sebepten kapatıldığını da bilmiyorum, demiştir.
öğretmenlerin terfi ettirileceklerini, yeni okullar açılacağını anlatan Bakan. Meclise öğretmenlerin terfli-ne ait icap ederse kanun teklifi getireceğini beyan etmiştir. Bakan, beden terbiyesi öğretmenleri diğer hocalar gibi 30 senede değil, çalışmalarından dolayı daha kısa zamanda emekliye ayrılmalıdır,, demiştir.
Millî Eğitim Bakanı bu memleketin bir de beden terbiyesi derdi bulunduğunu, bu meseleyi kökünden halletmek üzere bir beden terbiyesi kongresi aktedllmiş olduğunu, kongre mesaisi sonunda böyle bir teşkilâta lüzum olmadığını İzah ederek: “Spor İşi devlet işi değildir,, demiş ve Beden Terbiyesi Teşkilâtının memlekete 35 milyon liraya malolduğunu sözlerine ilâve etmiştir. Geçen iktidarın Millî Eğitim Bakanına, teşkilâtın bozukluğuna dair hiç bir muamele görmemiş teftiş raporlarından bir tanesini okumuştur.
Tevfik îleri bu raporun bundan iki sene dört ay evvel o zamanın Cumhurbaşkanı ve Milli Eğitim Bakanına yapılan bir ihbar üzerine iki maliye müfettişi tarafından hazırlandığını, raporu hazırlayan müfettişi Millî E-ğitim Bakanının çağırarak: “Eğer bu rapor ve İçindeki malûmat gazetelere veya gazetecilere sızarsa seni Vekâlet emrine aldırırım.,, diye tehdit etliğini söylemiştir. Rapordan parçalar okuyan Bakan, federasyon başkanla-rının resmî evrak tanzim etmeden a-vans paralar çekip sarf mahalleri gösterilmeden harcadıklarını, hayali ziyafetler tertip ettirilip 24 bin Hra gibi büyük bir yekûna varan tahsisatın çekildiği, Köprüden Büyükadaya 1000 Hra ücretle motör tutulduğunu, yazılmadan parası alınan kitaplar bulunduğunu, vazifeleri icabı olan İşler İçin ayrıca tahsisatlar tahakkuk ettirildiğini, hattâ Vedat Ahutun U-mum Müdürlüğe olan borcunu kapatmak için İstanbuldan Federasyona a-it tenis toplarını Umum Müdürlüğe para karşılığı olarak gönderdiğini rapordan okumuş ve bütün Meclis hayretten hayrete düşmüştür.
Bakanın bu İzahatı sırasında Mecliste memurlara ayrılan kısımda o-lurmakta olan Reden Terbiyesi U-mum Müdürü Vildan Aşir Savaşır bir fırsatını bularak dışarı çıkmıştır.
Daha sonra burslu ve yatılı taJebe mevzuuna temasla, burs meselesinin aksak olduğunu belirtmiş ve: “Biz burstan tekrar yatılı sisteme döndük . demiştir. Yüksek tahsilin yalnız paralı olanlara münhasır kalmaması i-çln bir fon tahsisini, gençlere meccani tahsil yerine borçlandırarak tahsil e-sasını koyacağını, bu suretle okuyanların ödeyecekleri taksitlerle genel sermayenin devam ettirileceğini kaydeden Bakan bu hususta bir kanun tasarısının Yüksek Meclise sunulacağını bildirmiştir.
Bundan sonra Kastamonu Milletvekili Bahri Kcçecioğlunun orta öğretimde uygulanan müfredat programı. öğretmenlerin aylıklarından kesilen yardım paraları, ortaokulların durumunu, Öğretmenlerin nakillerine dair sözlü sorusuna cevap vermiştir.
Eskiden okul kitaplarının tek kitap olarak verildiğini ve bunun da pek çok mahzurlarının bulunduğunu belirten Bakan, müteakiben yardım sandığının öğretmenlerden alınan paralarla iki milyon liralık bir miktara baliğ olduğunu ve bu paraların faydalı olmak İçin kesildiğini söylemiş ve son günlerde bazı vilâyetlere öğretmenlerin kayırıklığı meselesine temas etmiş, bu mevzuun Üzerinde şahsan önemle durduğunu, bunu önlemek için muayyen talimatnameler hazırlamak üzere bulunduğunu, nakil için öğretmenin va hasta olması, yahut da karı ve kocaların ayrı ayrı memleketlerde bulunması nazarı itibara a-lınacağını izah etmiştir.
Daha sonra Avdın Milletvekili Şevki Hasırcının Maliye Bakanından ve Ticaret ve Ekonomi işletmeler Bakanlarından öğrenmek İstediği sözlü sorusuna geçildi. Birinci sözlü soruya SÜmevbank tarafından yabancı memleketlere sipariş edilen malzeme hakkında Recep Tekerin zamanında karar verildiğini ve bundan 1 milyon lira zarar edildiğini, İşletmeler Bakam Muhlis Ete, cevaben bildirmiştir. Ticaret ve Ekonomi Bakanı, İşletmeler Bakanının cevabını kâfi bularak bu hususta kendisinin bir şey ilâve et-ınlyeceğlni bildirmiştir.
Seyhan Milletvekili Sinan Tekell-
oğlunun varlık vergisinin tahakkuk eden tahsil ve tenzil edilen mlktarla-rlyle kanunsuz ve usulsüz olarak değiştirilen ve bağışlanan miktarı ve Tahsili Emval Kanunu gereğince yapılan tnhsilât hakkındaki sözlü sorusunu Maliye Bakanı Halil Ayan, u-zun ve etraflıca izah etmiş ve bazı bakaya vergilerin mükellefin Büyük Millet Meclisine müracaatı üzerine sahiplerine İade olunduğunu bildirmiştir. Daha evvelden bu soruyu cevaplandırmış olduğundan meselenin derinleştirilmesi lâzım geldiğini söylemiştir.
Yeniden söz alan Sinan Tekelioglu, Hilmi Uran zamanında Halk Partisi yâranından dört tacire 6 milyon liralık bir bağışta bulunulmasının neden ileri geldiğini sormuş, millet aç ve perişan bir vaziyette iken bunu yapanların Mısırlarda vesair yerlerde ferih fahur gezdiklerini ve niçin hesap istenilmediğini sormuştur.
Maliye Bakanı Halil Ayan Varlık Vergisi Kanununun maliye tarihimizde hoş bir hâtıra olmadığını, bu meselenin deşilmesinin ve tekrarının İyi neticeler vermlyeceğini,, sözlerine ilâve etmiştir.
Sinop Milletvekili Ali Şükrü Şavlı-nın İki mütehassıs doktorun emekliye ayrılmasına dair sözlü sorusuna Sağlık ve Sosyal Yardım BAkanı Ekrem Hayrl Üstünda# cevap vermiş ve hakikaten bu iki doktorun haksız olarak emekliye ayrıldıklarını söylemiş ve bu iki doktordan birinin Ali Şükrü Şavlı olduğunu ve bu doktorun mesaisinden dalma İstifade olunabileceğini izah etmiştir.
Kürsüye gelen AH Şükrü Şavlı, kendisinin Istanbulda Çocuk Hasta-hanelerlnden birinde başhekim bulunduğunu, tekrar vazifesine dönerse kendisinden çok istifade olunacağını ve milletvekili olduktan sonra haksız yere emekliye ayrıldığını, eski vazifesini geri almak için kanunî yollardan mücadele edeceğini söylemiştir.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Ekrem Hayrl Üstündağ, durumu tetkik ettiğini, bu emeklilik bahsinde tyr haksızlık yapılmış olduğunu teyld etmiş, hakikaten İstiyorsa Dr. AH Şükrü Şavlıya eski vazifesinin iade olunacağını ifade etmiştir.
Meclis önümüzdeki çarşamba günü toplanmak üzere müzakerelere nihayet vermiştir.
Korede havanın bozulması
yüzünden harekât ağırlaştı
Kuzeydoğudaki birliklerin ihtiyaçları uçaklar
vasıtasiyle temin
Tokyo, 13 (YÎRS) — Kuzeybatı Kore cephesinden günlerden beri çekilmekte olan komünist Çin kuvvetleri merkez kes nündeki diğer Çin birliklerine katılmaktadırlar. Bugün de Tokşon bölgesinde hücunilannn devam eden komünistler. 8 inci Gü-

■ ■ V
M. Eğitim Bakanlığının öğrencilere yardımı
Ankara, 13 (A.A.) — Millî Eğitim Bakanlığı, yardıma muhtaç gündüzlü yüksek tahsil öğrencileri için bütçesinde bulunan parayı ders yılı bası münasebetiyle İlgili müessesolere tevzi etmiştir. İstanbul Üniversitesi emrine 12.000. Ayrıca Fatih medreselerinde barınan gençlere verilmek üzere 12.000, İstanbul Teknik Üniversitesi emrine 2.000, Ankara Üniversitesi emrine 8.000, memleketin muhtelif yerlerindeki yüksek okullarda okuyan yardıma muhtaç gündüzlü öğrencilere dağıtılmak üzere 6.400 lira kl. ceman 40.400 lira ilgili makamlara gönderilmiştir.
Halkevlerinin İstikbali
Bugün
Ankara, 13 (ANKA!
B.M.M. Anayasa Komisyonu Halkevleri ile alâkalı Üç kanun teklifinin müzakeresine başlamıştır. Kanun teklifleri daha önce komisyon üyelerine dağıtılmamış olduğundan.mevzua glrilememLş ve asıl görüşmelere perşembe günü başlanması kararlaştırılmıştır.
İzmir Demokrat Belediye
Meclisi Üyelerinin güzel bir kararı
tzmlr. 13 (T.H.A..) — tzmlr De-
mokrat Belediye Meclisi Üyeleri muhitte güzel tesir yapan bir harekette bulunmuşlardır.
Şehir Meclisi üyeleri, almakta oldukları hakkı huzur ücretlerinin senelik tutarını Darülacezeye devredilmek üzere Belediye Meclisine yatırmışlardır.
Bu teberrular mühim bir yekûn tutmaktadır.
Türkocağı adına açılan dâva sukut etti
Ankara, 13 (ANKA) — Lûtfi Evren adında eski bir TÜrkocaklı, Ankara Halkevlnln tekrar Türkocağına devri için Hazine ile Halk Partisi a-leyhine bir dâva açmış ve duruşmalar Altıncı Asliye Hukuk mahkemesinde yapılmıştı. Bu sabahki son celsede mahkeme Lûtfi Evrenin Hazine ile I-Ialk Partisini dâva etmekte hukuken ve fiilen bir menfaati bulunmadığı ve TÜıkocaklnrını da temsile salâhiyeti olmadığına karar vererek dâvanın reddine, mahkeme masraflarının da dâvaculan alınmasına karar vermiştir.
i
uçakla hareket etmiştir. Recimde,
Fransız Komünist Parti lideri Moskovfiya hasta olan Thnrer, uçak alanına getirildiği sıhhî İmdat arabası İçinde karisiyle birlikte görülmektedir
Yugoslavyayı açlıktan kurtarmak için
Yiyecek yüklü Amerikan gemileri Yugoslavya yolunda
Fakaf komünist sayılan Tito’ya yardım edebilmek için Truman, faşist sayılan Franco'ya yardımda bulunmayı Kongreye va'detmek zorunda kaldı
VVashington Muhabirimiz G. H. Martin’den
Washİngton, 13 (Hususî) — Tru-man Hükümeti, komünist Yugoslav-yaya Amerikanın yaptığı İktisadî yardımı yeni Muhafazakâr Kongreye hazmettirmek İçin aynı zamanda Franco îspanyaaına da kredi açmaya karar verdi. Yugöhlavyaya gönderilecek Amerikan erzakı gemilere, en nihayet 15 kasımda Birleşik Devletler limanlarından hareket etmek üzere yüklenecektir. Bu tarihten sonra her geçen gün. Sırplar, Hırvatlar ve Slo-venler İçin 1 ocaktan itibaren o kadar günlük açlık demektir. Çünkü Mareşal Titonun elinde bulundurduğu ihtiyat erzak yılbaşında gerçekten tükenmiş bulunacaktır.
• «
dilmeye başlandı
ney Kore Tümenini geri çekilmeye mecbur etmişlerdir. Bir çok defa el değiştiren Tokşon, şimdilik her İki tarafça da terkedilmiştir. Askerî müşahitlerin kanaatine göre, hu kasaba stratejik önemi balz değildir, Ancak kuzeyindeki bazı önemli tepelerin İşgalinde faydalı olabilir. Bugün gen çekilmek zorunda kalan 8 inci Güney Kore Tümeni, müdafaa hatlarını kurmuşsa da henüz karşı hücuma geçmemiştir.
Kuzeydoğu Korede deniz piyadeleri Şosin elektrik tesislerine doğru i-lerlemektedirler. Havanın fırtınalı ve karlı olması harekâtı ağırlaştırmak tadır. Kara yollarının kısmen tıkanmasından dolayı bu bölgedeki birlikler gereken İhtiyaçlarını uçaklar va-«ıtaslyle temin etmektedirler. Kuzeydoğu Küredeki 7 nel Amerikan Piyade Tümeni ise Ungl Nehrini aşarak Fitsen elektrik tesisleri yakınlarına kadar öncülbr göndermiştir. Bu Tümen şimdilik Mançui'ya hududuna 25 mil mesafededir.
Müttefik uçakları bugün de hava hllcumİArına devam etmişlerdir. Mançnrya hududu yakınlarındaki Sakşıı. Şosan ve Nnmsı’ye yarım milyon libre yangın bombası atılmıştır Bu uçaklar Yalu Nehri üstündeki a-nn'köprüyü tahrip etmeye uğraşmaktadırlar.
Doğu ve Batı Avrupa ticareti
20 devletin iştirak edeceği büyük iktisadi konferans bugün başlıyor
Cenevre, 13 lAP) — Birleşmiş Milletler Teşkilâtının Avrupa E-konoınik Komisyonu, Doğu ve Batı Avrupa arasındaki ticareti ihya için teşebbüslere girişmiş olup 20 devletin İştirak edeceği bir konferans tertiplemiştir. Yarın Cenev-rede başlıyacak olan bu konferans sırasında. Rusyanın Batı Avrupaya milyonlarca ton hububat satmak L çin b|r anlaşmanın müzakeresine girişmesi beklenilmektedir.
Hemen hemen bütün Avrupa memleketlerinin Iştimk edecekleri bu konferansta Batı Almanya Birleşik Amerika tarafından temsil edilecektir. Bir Kanada temsilci heyeti müşahit olarak bulunacaktır.
de
Yu-Do-
Yulaf, Mısır ve Arpa Konferansı
Cenevre. 13 A A, (AFP) — laf, mısır ve Arpa istihsal eden
ğu Avrupa memleketleriyle bunları istihlâk eden Batı Avrupa memleketleri arasında yapılması mukarrer konferans yarın Milletler Sarayında toplanacaktır.

Buğday ve daha başka hububat dışında Amerikalıların Yugoslavyaya makine ve ham madde gönderebllme-leri İktiza ederdi. Bu sene mahsul pek fena olduğundan, zaten hububatı kendine yetmlyen Yugoslavyanın elinde İhraç edilecek mahsul fazlalığı yoktur. Yugoslavya hububat İhracatının durması Titoyu dolar ve başka yabancı para kaynaklarının başhcasın-dan mahrum etti. Bu sebepledir ki Belgrat Hükümeti, Washington’dan yalnız ahalisi için yiyecek değil, artık satın almaya muktedir olmadığı sınai teçhizat da İstemektedir.
Yugoslavya meselesi VVashîngton'un hâlen üzerinde dikkat ve hararetle durduğu bir mesele teşkil etmesi hem Amerlkan-Rus münasebetleri bakımından nazik bir bölgede açlık tehlikesinden, hem de bu dâvanın Kongrece en Önce ele alınacaklardan biri olmasından ileri gelmektedir.
Yugoslavya . İşinin doğuracağı tepkiler. seçimdeki zaferlerinden sonra Muhafazakâr Cumhuriyetçilerin Avrupaya Amerikan yardımını kısmak arzularl.vle şiddetli bir Sovyet aleyhtarı siyaset İstihdaf eden programlarını nasıl telif edeceklerini gösterecektir. Yugoslavya bir taraftan hayli pahalıya oturacağı, diğer taraftan da onu Kremlin’© karşı mücadelesinde teşvik ve teşçi etmeye değdiği cihetle Mareşal Tito. infiratçı milliyetçileri hayli müşkül mevkie düşürecektir.
VVashington’dakl Yugoslavya Büyükelçiliği. harekete geçmek ve yeni bir Amerikan yardımı istemekte pek a-ğır davrandı. Hor halde Belgrat, ya izzetinefis ve İtibar mülâhazası veyahut her hangi biı sebeple ton dan ricada bulunmakta det tereddüt etti. Truman Yugoslavyanın müracaat!
kaldığı vakit Yugoslavyaya işinin bazı kanuni engellerle çarpıştığı görüldü. Bunun üzerine mûtat teşebbüslere girişildi. Elinde lüzumu kadar para bulunmıyan Export Im-port Bank, Harriman'ın müdahalesini diledi. Harriman da General Mar-shal’dan harekete geçmesini rica etti. General İse. Marshail Plânı İdaresi Müdürü Foster’e telefon ederek, anlaşılması kolay stratejik sebeplerden dolayı Yugoslav’lara yardım etmek lâzım geleceğini belirtti. Foster de, KongTece kabul olunmuş kanunların elâstiki bir şekilde tefsiri yolunu bulmaya hukukçularım memur etti va nihayet Yugoslavyaya kırk milyon dolar değerinde yiyecek yardımında bulunulması kararlaştırıldı.
Fakat bu, kâfi grlmiyecektlr. Zira Yugoslavlar 150 milyon dolar kıymetinde gıda maddeleri ve makine talep " eylemektedir. Vaziyetin ümitsiz olduğunu bilen Amerikan uzmanlan bu miktarı çoğunısamıyorlar. Bu itibarla ek tahsisatı alabilmek için Kongreye mümkün olduğu kadar acele başvurmak lâzım geliyor.
İşte, son seçimlerin Amerikan dış siyasetine ne şekilde tesir ettiği o zaman İyice anlaşılacak. Muhafazakâr Parlâmentoculara Yugoslavyaj'a yardım İşini daha kolaj’ kabul ettirebilmek İçin Truman İdaresi Franco ispanyasına da ehemmiyetli ölçüde mail yardımda bulunmaya karar verdi. Böyle bir yardımdan hayli vakittir bahscdlliyorduysa da Truman Hükümeti muhtelif bahanelerle Franco’ya krediyi kesmişti. Bundan böyle Franco. Yugoslavj’adakl açlıktan faydalanarak. Amerikanın mail yardımına mazhar olacaktır.
JVashing* uzun müd-Hükûmetl karşısında yardım
Tito, Kore işinde Birleşmiş Milletleri destekliyecek
Belgrad, 13 A A. (United Press) — Mareşal Tito. bugün verdiği bir mü-lâkatta. Yugoslavyanın, Birleşmiş Milletlerin Koro hakkında varacağı herhangi bir kararı desteklemek azminde olduğunu belirtmiştir. Korede girişilen tecavüz hareketine kArşı koymak İçin Yugoslavyanın Koreye silâhlı kuvvetler gönderip gönderml-yeceğl hususunda kendisine tevcih e-dilen suale Tito şu şekilde cevap vermiştir:
“Mevcut şerait dahilinde kimsenin bizden silâhlı kuvvetler isteyeceğini zannetmiyorum. Zira biz de tehlikeye maruzuz..,
Diğer taraftan Belgradda yayınlanan “Zvestnik” gazetesi, bugünkü başmakalesinde, Çin komünistlerinin Korede müdahalesinden bahsederek şöyle demektedir:
“Bu harekete, ya.lruz ve yalnız Sovyet Ruayaıun menfaati namına girişilmiştir..,
14 Kasım 1950
Sayfa 4
Y E N î İSTANBUL
GÜNÜN
K O N O M İ K
yapanların kullandıktan Alet ve makineleri tAdat
kadar saydıklarımızı hu-sayımiyle bir
Türkiyede 1950 Ziraat Sayımı
Yazan : Dr. Reşat AKTAN
Bir memleketin zirai bünyesini ve varlıklarını tesbit etmek, ziraatin çeşitli şubelerinde yapılan istihsallerin miktarlarını bilmek İçin ziraat sayımına lüzum vardır. Ziraat sayımında evvelâ mevcut topraklar, bu toprakların kullanış şekilleri, arazi tasarruf ve kira durumları tesbit e-dilir. Bundan sonra ziraatle uğraşan nüfus miktarı ve bu nüfusun hususiyetleri araştırılır. Sonra mevcut hayvan varlıkları, bunların cinsleri, miktarları ve yaş durumları yazılır. Ayrıca teknik istihsal vasıtaları yani ziraat her çeşit edilir.
Buraya
İftsA edersek, ziraat memleketin zira! demirbaşları ve İstihsal kapasitesi tâyin ve tesbit ediliyor demektir. Fakat İş bununla bitmez, ikinci olarak aynı memleketin ziraî istihsallerini tesbit etmek de ziraat sayımının ödevleri arasındadır. Bu maksatla muhtelif istihsal şubelerinde e7.cümle hayvancılık. tarİA mahsulleri bağ ve bahçe mahsulleri, ormancılık v.s. sahalarında yapılan istihsaller de kaydedilir.
Bunlar dışında çiftçi sınıfının yaşama durumunu tesbit etmek ve bunların gerek işlerini, gerekse ev hayatlarını İlgilendiren çeşitli meseleleri araştırmak da ziraat sayımının ödevleri arasındadır. Bu gibi meselelere misal olarak, köylünün kaç gözlü bir evde oturduğunu veya ev ihtiyaçları için ne kadar çeşitli yakacaklardan sarfettiğini araştıran sorulan zikredebiliriz.
Bir ziraat sayımı yapmak çok zor. külfetli ve masraflı olduğundan, ziraat «ayımları bir memlekette ancak 10 sene gibi uzun aralıklarla yapılabilir. Her iki sayım arasındaki zaman zarfında zira! bünye ve istihsalde vâki olacak değişiklikleri de bu iş için kurulmuş bir zirapt teşki-. lâtı her sene tahmin edebilir.
23 mart 1950 tarihinde, kabul o-lunan 5622 sayılı Sayımlar Kanunu sonu sıfırla biten yıllarda genel ziraat ve genel nüfus sayımları ve sonu birle biten yıllarda genel İş yerleri sayımı yapılmasını emretmektedir. Bu kanun hükümlerine göre t-çinde bulunduğumuz 1950 yılında hem genel nüfus sayımı hem de genel ziraat sayımı yapılması ve on yılda bir bu sayımların tekrar edil, mesi gerekmektedir.
1927 yılında yapılan küçük bir de- | neme müstesna, kadar dığına tarım ziraat millet yandığına, nüfusumuzun % 80 ini zi-roatle uğraşan köylüler teşkil ettiğine, mili! gelirimizin yarıdan fazlasını ve ihracatımızın hemen % 90 ını ziraat mahsulleri temin ettiğine göre, Türkiye için ziraat sayımının lüzum ve ehemmiyeti pek aşikârdır.
Yukarıda adı geçen Sayımlar Kanunu, ziraat sayımını yapma işini Başbakanlık İstatistik Genel Müdürlüğüne vermekle beraber böyle büyük bir memleket dâvasının yürütülmesinde diğer bütün hükümet dairelerinin işbirliğini de mecburi kılmaktadır. Bu maksatla Ankarada o-lâkalı bütün bakanlıkların temsilcilerini İhtiva eden bir merkez sayım komitesi ve her bölgede sayım işlerini hazırlamak ve fiilen yürütmek ve bu hususta gerekli bütün tedbirleri almak üzere il ve ilçelerde birer ziraat sayım komitesi kurulması da kanunun hükümleri arasındadır. 11 ve ilçe ziraat sayım komitelerine vali ve kaymakamlar bizzat başkanlık edecekler ve üye olarak da belediye temsilcileri. 11 ve İlçelerde vazife görmekte bulunan ziraatçller. veterinerler ve orman mühendisleri komitelere alınacaklardır.
Ziraat Sayımının bilfiil yapılma işini Tarım Bakanlığı teşkilâtında vazife almış memurlar ve köy öğretmenleri üzerlerine almış bulunuyorlar. 7 kadar köy Öğretmeni kendi bölgelerinde faal olarak sayım memuru Ödevlerini yapacaklar ve Tarım Bakanlığı memurları da sayımın organizasyon ve kontrol işlerini idare edeceklerdir. Bu suretle memleketin her köyüne, kasaba ve şehrine uğranacak ve gerekli bilgiler toplanacaktır. Bütün bu işlerde çalışacaklar husus! kurslarda yetiştirilmekte ve kendilerine işlerini iyi bir şekilde yapabilmeleri için gereken giler verilmektedir.
1950 ziraat sayımından gayeler; memleketin zirai coğrafi bölgeler itibariyle mek, zira! varlıkları ve istihsalleri bütün teferruatlyle tesbit etmektir. Bu sayımla elde edilecek bilgiler, tamamen yurdumuzun ziraat kalkınması, ziraat istihsalimizin arttırılması ve köylülerimizin daha rahat ve müreffeh yaşama imkânlarının hazırlanması için hükümetçe alınacak tedbirlere temel olarak kullanılacaktır. Ziraat sayımının hiçbir vergi v.s. devlet mükellefiyetiyle ilgini yoktur. Elde edilecek bilgiler münferit şahısların varlıklarını ve istihsallerini açığa vnırmıyacak, onların hususi durumlariyle hiç alâkadar olmı yacaktır. Sayım neticeleri ancak i-darl ve coğrafi bölgeler için ve meselâ kazalar ve bucaklar yekûnları olarak neşredilecek münferit çiftçilerin tesbit ve ifşa edllmiyecektlr.
Savım Kanununun bir hükmü de. sayım neticelerinin tamamen gizli tutulmasını ve elde edilecek münferit bilgilerin hiçbir şahsa veya devlet dairesine verilmemesini âmirdir. Bu bilgilerin yekûnları alındıktan sonra münferit çiftçilere ait soru kâğıtları yokedilecektir.
Yukarıdan beri verilen izahat gösteriyor ki ziraat sayımı, memleket ziraat politikasının yürütülmesi ve çiftçilere yardım yapılabilmesi için lâzımdır. Bu sayımdan gaye, hükümetin daha isabetli ve faydalı bir şe-kilde işlerini görebilmesini ve köylülere daha yarayışlı olabilmesini te-mindlr. Yâni, ziraat sayımından birinci derecede istifade edecek grup gene bizzat çiftçi sınıfıdır. Bu sayımlarda münferit şahısların husus! durumları açıklanmıvacağı ve netice, ler gizil tutulacağı İçin bütün çiftçi İtrimizin kalb huzuru ile cevap vermeleri Ve ırcrekli işbirliği ve anlayış* göstermeleri menfaatleri icabıdır.
Türkiyede şimdiye hiçbir ziraat savımı yapılma-göre bu sene yapılacak olan savımı Türkiyede yapılan ilk sayımı olacaktır. Yurdumuzda iktisadının temeli ziraate da-
bütün bil-
beklenen durumunu tesbit et-
ve bu suretle hususi halleri
Tiirkiye,Belçika arasındaki
ticarî münasebetler
Kısa Haberler
Yurt ve dünya piyasalarında pamuk hareketleri
Türkiyede muhtelif sebeplerden dolayı mevcut olan, Belçika frankı kıtlığı, iki memleket arasında ticaretin gelişmesine mâni oluyor
Hususî Muhabirimiz Gaston Deleval’den
Brüksel, 13 (Hususî) — Belçika -Türkiye ticaret odası, M. Robert de Bodt'un riyasetinde ve Türkiye Brüksel Elçisi N. V. İlkin İle Ticaret Müşaviri C. Z. Ardalın huzurunda dördüncü senelik toplantısını yapmıştır.
İdare komitesinin verdiği rapordan da anlaşıldığı veçhile, ticaret o-dasının âza sayısı geçen senekinc nazaran bir miktar eksilmiştir. Bu a-zalış âzaların geçen sene zarfında Türkiye ile ticari münasebetleri idame ettirmek için çektikleri güçlüklerle izah olunabilir. Raporda şöyle denmektedir:
•'Türkiye ile Belçika arasındaki ticaret münasebetleri, Türkiyede görülen Belçika, frangı kıtlığından bu sene de müteessir olmuştur. Türkiyenin yegâne Belçika frangı kaynağı, bu memleketin Belçikaya doğrudan doğruya yaptığı ve yapacağı ihracatıdır. Halbuki Avrupa iktisadına hâkim İktisadi ve mali cereyanlar bu ihracata bir dereceye kadar engel olmaktadır.,.
Raporda bahsi geçen bu cereyanlar nelerdir?
Ufak bir dolar stokuna malik olup, muhtaç oldukları ham maddeleri, yumuşak döviz kabul etmeye hazır o-lan Avrupa memleketleri nezdinde. satın almaya muhtaç memleketler bu cereyanların müsebbibidir. BÖyle-ce bu memleketler bir fiyat rekabetine girişnıekteler ki, bu rekabetin neticesi olarak, bilhassa Türkiyede ham madde fiyatlarının dolar bölgesine nazaran bir yükseliş kaydettiği görülmektedir.
Belçika ise kuvvetli bir dolar stokuna maliktir. Bu sebeptendir ki, muhtaç olduğu ham maddelerin büyük bir kısmını dolar bölgesinde ve Türk piyosasında olduğundan daha ehven bir fiyata satın almayı tercih etmektedir*
"Türkiyede görülen Belçika frangı kıtlığının başka sebepleri de vardır. Bunların biri üçlü ameliyenin mevcudiyetidir; buna göre Belçika Holânda vasıtasiyle Türkiye menşeli mallan, doğrudan doğruya TÜrklyeden alacağı fiyattan daha düşük bir fiyata, Ho-lândadan tedarik etmektedir.,,
"Nihayet Türkiyede Belçika frangı kıtlığının bir sebebi de, TÜrklyeden mal satın alan memleketler arasında sanayi sahasında çok ilerlemiş ve Türkiyenin muhtaç olduğu sanayi teçhizatı. kendisine kolayca temin edebilen memleketler bulunmasıdır. Bu memleketlerin Türkiye nezdinde müşteri vaziyetlerini tebarüz ettirip Belçika menfaatlerine aykırı olarak kendi menfaatlerini kuvvetle müdafaa e-dcbilmeleri tabiîdir.,, I
Bununla beraber, bu kötümser mülâhazalardan sonra, ticaret odasının raporunda, yukarıda bahsi geçen güçleştirici âmillere rağmen, Belçlkamn Türk piyasasında bilhassa mallarının gördüğü itibar bakımından gıpta e-dilecek bir mevki işgal ettiğine işaret edilmektedir. I
Bir çok Türk tüccarının lüzumlu dövizleri bulabildikleri takdirde. Belçikaya mühim siparişlerde bulunmaya hazır olduklan şüphe götürmez bir hakikattir. Fakat maalesef Türkiyede hâkim kanaat. Belçikamn Türkiyedeki ticari vaziyetini düzeltmek için gerek teşkilâtlanmak, gerekse suples göstermek bakımından kâfi bir gayret sarfetmediğt merkezindedir. Belçika menfaatlerinin Türkiyede lâyıkiylc müdafaa edilmedikleri bir çok fırsatlarda meydana çık- | mıştır.
Bu vaziyete rağmen Belçikaya ihracatı 1949 yon Belçika frangı iken milyona çıkmıştır. Aksi
Belçlkamn Türkiyeye İhracatı 199 milyondan takriben 259 milyon Belçika frangına yükselmiştir. 270 milyon Belçika frangı aşağı yukarı 15 milyon Türk lirasına tekabül etmektedir.
îkl memleket arasındaki alış verişin bu derecede artması, geçen sene zarfında Türklycye mühim miktarda mal satın almak imkânım veren Mar-shall Plânının temin ettiği tiraj hakkı ile mümkün olmuştur. Fakat raporda da belirtildiği gibi, tiraj haklarının istimali geçici bir çarel haldir. Bütün Avrupa memleketleri. Amerikan kredileri tarafından kendilerine verilen zaman zarfında alış verişlerinin muvazenesini sağlamak için gayret sarf etmelidirler.
Bütün bu mülâhazalardan, Türld-yenin de Belçikayı alâkadar edebilecek bazı motalarını daha İyi tanıtmak ve kıymetlendirmeye ceht etmesi icap ettiği neticesi çıkar. Bu mayanda Türkiye - Belçika ticaret odası, Türk makamlarının ihracatın keyfiyet bakımından kontrolünü takviye edecek tedbirler aldığını görmekle memnuniyetini İfade etmektedir. Ayrıca yukarıda bahsi geçen müşküllerin, Türkiyenin de İştirak ettiği Avrupai ila rarası tediye anlaşmasının yürürlüğe girmesi ile kısmen bertaraf edileceğini ummaktadır. Son olarak raporda söyle denmektedir:
"Yeni tediye anlaşmasının Belçlka-nın Türklyeye yapacağı ihracatı çoğaltmasına yol açacağı kanaatindeyiz. Bununla beraber Belçika sanayici ve ihracatçılarının Türk piyasasında rakiplerlntn faal bir rol oynadıkları ve icabında Belçlkaya ayrılabilecek yerleri işgal etmek İçin fedakârlık yapmaya hazır olduklarını da bilmeli ve ona göre hareket etmelidirler

İngiliz - Sovyet ticareti
Yeni yapılan anlaşmaya göre, Ruslar İngilizlere hububat verecek
Londra, 13 (Hususî) — İngiltere Gıda Bakanlığının bildirdiğine göre Ingiltere, Rusya ile 800.000 ton hububat taahhüt eden bir anlaşma imzalamıştır. Rusya, tngtltereye 300.000 ton mısır, 425.000 ton yulaf ve 75.000 ton arpayı gelecek ağustosa kadar teslim edecektir. Bu anlaşma, tngi-liz-Rus ticari münasebetlerinde bir değişiklik yaratmamıştır.
Geçen seneki anlaşmaya göre, tn-glltere, Rusyadan 1.000.000 ton hububat almıştır. Bunun İçinde 400.000 ton mısır, 500.000 ton yulaf ve 100 bin ton arpa vardır.
İngiltere, sidiği hububatı sterllng-le ödlyecektir. Bilmukabele Rüsyaya mal satmayı taahhüt etmemiştir.
Geçen eylül demirperde memleketlerine İhracı menedilen bazı har* be ait makine ve Aletler hariç. Sovyet Rusya aldığı sterlingi geçen senelerde olduğu gibi sterling bölgesinde istediği gibi sarfrtmekte serbesttir. Tahminlere göre. Rusya ster-lingi kauçuk, yün ve diğer ham maddeleri almak için sarfedecektir.
Rusyada ve doğu komşularındaki kıtlıklar yüzünden mahsulün daha ar. olduğu anlaşılmaktadır. Emin kaynaklardan öğrenildiğine göre, geçen sene Rusya peyk devletlerden güçbcl* alabildiği hububat mahsulünü lngil-tereye satmıştır.


İngiltere yanlını programı
Paris, 13 (Hususî) — MarshaJI Plânı İle alâkalı mahfillerden öğrenildiğine göre, ekim ortalarında İngiltere 175 milyon dolar almakla son serbest dolar tahsisatını kullanmış oldu. Faknt bu tâ-llk haberi Ingiltorenin dolar ihtiyacı olduğu takdirde alamıyaca-ğını göstermez.
Amerika gittikçe artan altın rezervi ile alâkadar olmadığı gibi Ingjltcrcde istihsalin artması ile de ilgili değildir. Dolar tahsisatının muvakkaten tâlikl tngiltere-nln İktisadi İşbirliği Teşkilâtındaki fnnllyetLne dokunnııyacak-tır. İktisadî İşbirliği İdaresi. Marshall Plânının aksine olarak. 1952 de bitmtyecck.Avrupa Ekonomik Birliğini İdame ettirecek bir teşekkül olarak kalacaktır. Bir sözcü teşkilâtın "Sadece dolar dağıtan bir müessese" olmadığını söylemiştir.
Amerikanın tütün vaziyeti Wash1ngton, 13 (Husus!) — Tarım Bakanlığı 1951 senesi için Amerikanın tütün vaziyetini tet-kik ederek gelecek sene içinde 3 milyar 63 milyon sigara istimal edileceğini bildirdi.
Amerikan tütünü ihraç edenler 1951 senesinde İhracatın 1950 seviyesini biraz geçeceğini ve 475 milyorn libre kadar olacağını tahmin etmektedirler. Buna ilâveten 3 milyar 2 milyon sigara denizaşırı Amerikan askerî birliklerine, Amerikan hâkimiyeti altında olan yerlere ve ecnebi memleketlere İhraç edilecektir. I Almanya . Yııg(»«(davya ticari münasebetleri Frankfurt, 13 (Hususî) — Her iki memleket arasında imzalanan emtia kredi anlaşmasına göre, Yugoslavya uzun vadeli kredi üzerine Batı Almanyadan 35 milyon dolar değerinde eşya alacaktır. Anlaşma 2ü eylülde imzalanmış ve Müttefik Yüksek Komisyonu tarafından tasvip e-dllmiştir. Yugoslavyantn uzun vâdeii bilmukabil mal sevkıyatı 1953 te başlıyacaktır. Yunanistan Mini gübre alıyor Milâno, 13 (Hususî) — İktisadi işbirliği İdaresi Yunanistanın sunî gübre satın alması içm Marshall Plânı fonundan 2 milyon dolar ayırmıştır. Gübre satışı 28 şubat, 1951 e kadar Kanada, Cenubî Amerika ve Birleşik A-merikada yapılacaktır.
Milletlerarası Çekirge Mücadele Birleşmiş Amerikanın altın stoku
Nc\v-York, 13 (Hususî) — 12 Federal bankanın haftalık raporlarında Birleşmiş Devletler altın stokunun değişmediği ve 23.290 milyon dolarda kaldığı bildirilmektedir.
Batı Almanyada patates mahsulü
Hamburg, 13 (Hususî) — Batı manya bu sene 26.000.000 tonluk tates mahsulü beklemektedir.
Al-pa-Bu miktar geçen seneye nazaran 5 milyon ton fazladır. Batı Almanya Tarım Bakanlığı, dahildeki fiyatların düşmesi ve mahsulün bolluğu üzerine Franarıdan ithal edilen patatesin lüzumsuz olduğunu bildirmiştir. Fakat Bakanlık Holândad&n alınan tohumluk patatesin devam edeceğini söylemiştir.
Gelecek yıl memleketimizde, daha fazla pamuk almak için, Haşaratla Mücadele Teşkilâtına yeni makineler ve ilâçlar temin ediliyor
Llverpool, 13 (Hususi) — Avrupa Pamuk Birliği, Llverpool Pamuk Birliği vasıtasiyle Meksika ve Pakistan Hükümetlerine bir protesto telgrafı göndermiştir. Çünkü Meksika ve Paklstana satılan, faknt henüz sevkedilmeyen pamuk üzerine İhraç vergisi koymuştur. Birlik telgrafta şöyle demektedir: "Gümrük vergilerinin konması ticareti sekteye uğratmıştır, çünkü yapılmış olan kontratlar 1 milyon aterlinghk bir zarara girmiş bulunuyor; İngiltere ve Avrupaya ham madde tedariki zaten kritik bir durumda iken bu son hal vaziyeti fcnalaştırmıştır. Bundan başka, eğer ihraç eden memleketler böyle vergiler koymaya de-vam ederse, bütün ileri ticaret duracak ve milletlerarası münasebet hasara uğrıyacaktır.

başka HLndlstan Hü-400 llbrelik pamuk alınan ihraç resmini.
Pakistandan kûmetinin de balyalarından 100 rublden 400 libreye çıkardığı ma-
lûmdur. Görülüyor ki pamuk fiyatlarının yükselişi, muhtelif hükümet, ler için de yeni bir vergi kaymağı haline girmiş bulunmaktadır.
yılın pamuk mahsulü tah-gclince, bu hususta Wa-Bu rakam geçen
sezon
Millct. senek!
Gelecek minlerine mektedir. şu malûmatı vermektedir:
Pamuk mahsulü tahminleri
Wnshington, 13 (Hususî) — lerarası Pamuk Komitesi bu
pamuk mahsulünün 4 4 milyon balya olacağını tahmin etmektedir. Geçen seneki mahsul 46 milyon balya idi. Diğer taraftan muhtelif dünya devletlerinin önümüzdeki sene içinde ihraç edebilecekleri pamuk miktarı 7,500,000 balya olarak tahmin edilmektedir. Bu rakam geçen sene 6.500,000 balya İdi.
Gelecek yıl yeşilkurtla daha çok mücadele edilecek
Bundan bir kaç gün evvel Adana muhabirimiz, bu yıl pamuk fiyatları, nm yükselişi yüzünden, pamuk zira-atine daha çok ehemmiyet verileceğini haber vermişti. Yapılan hazırlıklara bakıbrsa 3 milyon dönüm olan
ı
Amerikada pamuklu dokuma piyasası
Amerikan fabrikaları, dış piyasalara daha fazla pamuklu dokuma verebilecek
tüc-ya-öncc ihti-
New-York, 13 (Hususi) — İşlenmemiş maddeler satışı gayet durgun geçmiştir. Çünkü 1951 senesinin İlk yarısına kadar fabrikalar ihtiyaçları olan malları almışlardır, ilerdeki asker! satışları gözönünde tutan car da fazla mal satın almaya n aşma m ıştır. Aynı zamanda kuvvetli olan talep fabrikaların
yaca vaktinde cevap verememeleri, a-ğır giden perakende satışlar ve seçimler yüzünden azalmıştır. Buna mukabil fiyatlarda bariz bir değişiklik yoktur.
Endüstriyel ham madde talebi pek canlı idi, fakat gene fabrikaların 1951 yılı ilk yarısına kadar meşgul olması yüzünden muameleler ackteye uğramıştır. Bundan başka, askeri müdafaa programı ağırlaştıkça sivil halkın talepleri kısılacaktır.
Şimdiye kadar pamuklu eşyanın ihracatı bundan e^elkl seviyeleri geçecek kadar olmadığı halde, bazı piyasa müşahitleri yakında durumun daha vaitll olacağını bildirmektedir ler. Diğer milletlerin ham pamuk kıtlığı yüzünden fiyatları Amerikan fiyatlarından daha yüksek olmuştur. Bugünkü yüksek fiyatlarla dünya piyasalarında ham pamuk elde edebilmek güç olduğu İçin bazı ecnebi dokumacıları istihsali sunî ipeğe çevir-
Izmirde pamuk
Türklyenln da £44 mil-1950 de 277 istikamette
İse
Kalay fiyatı gene düştü
New-York, 13 (Hususî) — York Borsasında libresi 152 vükselcn kalay. 132 tür.
New sente sente düşmüş-

Piyasamızda ise toptan külçe halinde 1000 kuruşa kadar yükselmiştir.
kalay fiyatları
950 kuruttan
Sanayicilerimize
Amerikada ihtisasını imnlAt hendlsliğl Üzerinde yaparak makine, maden! eşya ve plâstik sanayilerinde çalışmış, serî imalAt usûllerine ve türkçe . İngilizce muhaberata, vakıf bir yüksek makine mühendisi, rasyonel bir şekilde kurulması ve çalıştırılırına! istenilen sınai müesseselerdc mesul vazife aramaktadır, Lütfen Ankarada YENt İSTANBUL gazetesi şübeslne mühendis rumuzuna yazılması.
mtl-
îzmlr, 13 (Husus!) — Pamuk piyasasındaki gerileme ticaret Aleminde heyecan uyandırmıştır. Bugün birinci akala pamuğu 390 kuruştan muamele görmüştür.
Kocaelide maden kömürü aranacak
İzmit, 13 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Müteaddit şirketler ve iş »damlan Kocaeilnde maden kömürü aramak için Hükümetten müsaade iş t emiklerdir.
13/XI/1950 Pazartesi
MEMLEKET ve DÜNY
mektedirler. Bu vaziyet karşısında A-merikan pamuklu kumaşlarına hariçten olan talep artacaktır. Maarr.afih -bazı müşahitler Amerikanın şimdiki az stok malı karşısında ihracat talebinin hemen artacağını pek tahmin etmemektedirler.
pamuk sahası, gelecek yıl 5 milyon dönüme çıkarılacaktır.
Pamukçuluğun inkişafı Üzerinde ehemmiyetle durulduğu şu sırada pamuğa musallat olan haşeratın imhası meselesine büyük bir önem verildiği kaydedilmektedir. Mars hail Plânı çerçevesi dahilinde getirtilen ve Tanm Bakanlığında çalışmakta olan Amerikan pamuk uzmanı Har-ris P. P. Smlth bu mücadelede Amerikada kullanılmakta olan en son modern makinelerden ve İlâçlardan İstifade edilebileceğini kaydetmiş ve bu hsumıta araştırmalar yapılmakta olduğunu da ilâve etmiştir.
Şimdiki halde mayi püskürtme 1-lâçlarından ziyade kimyevi toz püskürtme sisteminin elverişli olduğu görülmekte ve bunun bilhassa tatbt-kına doğru gidilmektedir. Buna da sebep mayi ilâçların serpilmeden evvel su ile karıştırılması lâzım geldiği ve geniş arazi için de bu su miktarının çoğalmasından müşküllerle karşılaşılmasıdır. Aynı zamanda bu mayi ilâçların muhafazası için de depolar hazırlamak lâzım gelmektedir ki, kimyevî tozla püskürtme sistemine başvurulduğu takdirde ne birinci ve ne de ikinci mahzur ortada kalmaktadır.
Kimyevi tozla püskürtme İşini köylü tek başına, veya atı ile tamarru layabilir. Geniş araziye sahip ise avu M işi Jcep arabaları ile veya trak^ törl© de yapablür. Bunların her birinde de kullanılacak olan püskürt, me makineleri ayrıdır. Geniş arazi üzerinde pamukçuluk yapmakta oğlanlar traktörün önüne veya gerisine takacakları püskürtme âletleri ile dört veya sekiz sırayı birden ilâçla-yabileceklerinden haşarata karsı mücadele gayet kısa bir zamanda ikmal edilmiş olacaktır.
Bu sahada hazırlanmakta olan mücadele plânı ile Türkiyenin gelecek pamuk mahsulünün haşarattan veya bilhassa yeşil kurttan pek az zarar görmesi beklenebilir.
Denizlide Tütüncüler Kooperatifi
Denizli, ı Hususî muhabirimizden) — Denizli Vilâyeti, yüksek kaliteli tütün yetiştirir. Hususiyle merkez köyleriyle Güney, Çai ve bugün de Acıbayam ilçeleri tütün istihsalinde ön safta gelirler, lyt vasıfta ve külliyetli miktarda tütün istihsal edilmesine rağmen, müstahsil zaman zaman para darlığı, satışta güçlük çekmektedir. Tülün gibi çok zahmetli ve satışı uzun vâdeii olan bir mahsulün, mutlaka stok paraya İhtiyacı vardır. Tütüncülükle uğraşanlar orta halli ziraat erbabı olduğundan çok zaman çapa vesalr zamanlarda kendilerine lâzım olan parayı ve hattâ gündelik ihtiyaçlarım temin edemiyorlar. Bu bakımdan tütün müstahsili bakkala, kunduracıya, manifaturacıya borçlandığı gibi bulabilirse, yüksek faizle istikraz etmek mecburiyetinde kalıyor. Ziraat Bankasının açtığı kredi kâfi gelmiyor. Bu hazin durum bilhassa Denizli merkez tütün ekicilerinde görülen gündelik ahvaldendir.
Müstahsili ve istihsali köstekleyen bu anormal durumu bertaraf etmek için, Denizli "tütün kooperatifi” şebbüse girişmiştir, lıkların İkmalinden tifin açılacuğı dir. İÇİn.
dikleri, henüz bir yere bağlanamamış olan yüzde beşlerden de istifade edebilmek için teşebbüslere ve temaslara geçmişlerdir. Kooperatifin kurulması hususunda Kalkındırma Derneğinin himmeti vc Vali Hıfzı Eğenin f yakın alâkalan görülmektedir.
İhracat hareketleri
tütüncüleri bir kurmak için te-Gerekh hazır-sonra koopera-
kuvvetle muhtemel-Kooperatifin ihtiyat sermayesi tütüncüler bugüne kadar ver-
Fındık piyasosı neden durgun bir devre geçiriyor ?
Haftabaşı fındık piyasası hararetli bir surette açılmamıştır. Fiyatlar hafta sonuna nispetle gerileme kaydetmiştir.
Dün Ticaret Borsasında muhtelif menşei erde ve tealim şartlarına göre 326 kuruştan 330 kuruşa kadar muamele olmuştur. Halbuki geçen hufta İçinde asgarî fiyat 330 kuruştu.
Fındık piyasasının, kasını a-yındı böyle bir durgun devre treçIrmeMİndcki sebep, evvelce de yazdığımız gibi. Avrupa alıcılarının fiyatları yiiksejk bulmasından ileri gelmektedir. Diğer taraftan, elinde fındık bulunan tüccar da. mahsulün noksan olduğu üzerinde durarak, malının günün birinde satılacağına kanidir. Fakat tüccar bu kanaatinde ısrar ettiği takdirde en hararetli bir satış mevsimi olan kasını ayını da lüzumsuz yere geçirmiş olacağız.
ihracat hareketleri arasında fındıktan başka diğer muddelt*-re gelince, ufak partiler halinde muhtelif memleketlere yeşil ve kırmızı mercimek, fasulye satışları devam etmektedir. Fakat bu satışlarda alıcı İle satıcı arasında İhtilâflara meydan vermemek için, ortaya temiz evsaftn Standard mal çıkarmak lâzımdır. Tüccar, bunu da zorlukla tedarik etmektedir.

BORSA ve PİYASALARI
KAMBİYO ve ESHAM
Açılı* Kapanı*
1 Sterllng 7.86 7.84
100 Dolar 28ü.— 280 —
100‘ Fr. Frangı . 0,80 0.8C
100 tevıçrc Fr. . 64.08 64.03
100 Belçika Fr. 5.60 d 5.60
100 îıveç Kr. 54.12.5ü 54.12.50
100 Florin 73.68.4U 73.68.40
I(K) Liret 0.44 128 0.44.128
100 Drahmi 0.01.871 0.01.876
İO0 tÖJCoUdO» .... 9.73 9(» 9,73.90
(?cb t933 drganı ... •• •••••••*•• 22.45
îkramiyelt 20.35
Milli Müdafaa 20.20
• 04 i Demiryolu IV 21.45
1011 Demiryolu V 99 75
ti4 1/2 1919 ikramlycil 21.40
«Ç6 1941 Demiryolu VI ..... 97.—
M) Kalkınma 1 97,10
Kalkınma 11 97.20
Kalkınma m 972ü
IQ48 lellkrazı L 97.—
(r(6 1918 letİkrazı U .... 07.20
1049 talik razı 1 06.20
Şt7 MIHI Müdafaa IV 20.2ü
7r7 1934 Sivoa-Erzururn i 22.10
%7 1934 Ll-Vll 20,85
%7 19H Demiryolu 1 21.45
%7 Wl Demiryolu 11 21.—
%7 1041 Demiryolu III 20.40
%7 «dilil Müdafaa 1 20.10
7o7 MIHI Müdafaa II 20.85
%7 Milli Müdafaa LU 21.40
%7 Milli Müdafaa VI. 21.40
| Şirket Tahvilleri
■ 1* C. Zlrıuıi Btınkatn ......... 20.60
Anadolu D.Y Tertip A/B 100.75
1 ” •• %eo 112. W
[ „ „ Müme.e. Senet 39.—
Şirket Hisse Senetleri s v
' f.C. Merkez Banaazı 124.—
1‘Ürklye (ş Hank.un 30.-
I’ürk Ticaret Bankası â—
| Aralan ^ırnnnfn 6.50
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
Hububat: Bugün Eski Kapanış
Buğday yumuşak (Töc.) . 83.20 34 —
Buğday Ofla 29.08 29.08
Arpa yemlik (dökme) 22.— 22.—
Mwır *arı (çuvalı) 24.—
Fasulvn mmbul 37.20 35.—
Fnaulva Çalı sert 55 — 46.—
Kuryemi 38.20 30.—
Meralaıck kırmızı kabuk. «M 31.—
Mvr*' 1 mo|c ••••••••••••••••• — 47.—
Nohut .lutürcl — 22.—
Yağlı tohumlnr: 86.—
Ayçiçeği mhumu
Keton tohumu 10 —
Kendir tohumu —
Suttum — 06.—
Yer Hntığı kabuklu
Kuru M ayvalar :
Fındık kabuklu sivri) ». — —
F in İlk dç tombul 1050) ... 326/330 330/332
Ceviz (kabuklu) 46.-
Ceviz (îç natürol) 152.— 160.—
Dokumu hum maddeleri :
Tiftik tarta mal 625.— 600.—
Tiftik 'Natürel) — 680.—
Yapak I raleya (Kırkım) .. —* 360.—
Ham deriler :
Sığır fl&lamurft (kasap) Kı 180.— 100.—
Keçi tuzlu kuru kilosu .... — 195.—
Koyun hava kurunu kilosu — 225.—
Nebati yağlar : 245.—
Zeytinyağı (E.E. tonokelD —
Susamyağı (Raf «ıra) 200.— 200.—
Ayçiçeği (Rafine çıplak) ., — 160.—
Fındık vrğı IÇürük) 157.—
İzmir Ticaret Borsası
Bugün Son Kapanu.
üzüm çekirdeksiz No.9 73.— 76.5
İncir A aerlai No.* — 47.—
încir H ecrini No. 108 — 35 —
Pamuk Akala 1 .. 395 — 412.—
Pamuk Akala 11 .. — —
Pamuk Akala, XII... — —
Pamuk eril —
Pamuk vnğı (rafine) . 109.— 100 —
Pflm ık çekirdeği 16.— 17.—
Adana Ticaret Borsası •
Birinci Akala
İkinci
Birine Akala vAdoll ... 398.— 390 —
Hazır 350/375 390.—
ikinci Akala yağmur Yemi* — —
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yeril Gr. 4.55 4 56
Klllçn f)ecus«a. —
Cumhuriyet ... — —
Reşat 37.10 37.80
11h ıjıll. ((•••»«•*>•• — —
Gulden 28.40 2850
İngiliz 41.50 41.66
Fransız kok — —
NapolAon 111 . —
Invlçrs ..... — —
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Buğday (Buoeli^Sont) ...........
Sert Kıç mahsulü No. 2 .. ....
Kırmızı Kış mahaulü No. 2 ....
Pamuk Mlddllng (I lbregl = Srnt) Aralık ................
Mart ................
Tiftik (LlbrcNİ=zAnnt>
Teksna No. I
Fındık (Libresi^Sent) Kabuklu veril İr)
ırta
ithal malı ...
•ç Ithaı malı t Llbrenirr Sent)




• a»»4•••••••>
ff
Levant iç
Ekstra İri
Kıını Dillin
Thornpnon çektrdvkale acçnıo
Keten tohumu »liuırll Dolar > Mlnneapolls
H&Jny (Llbro—Sent) ...........
Levna-teneke *100 libre öolar)
L>üo
W—
232.—
120.—
63.-
66.-
U 1/4
8.85
130.—
1 30
Londra Borsası
tsökl kui
284.—
234.—
41.98
41.88
41.05
lifi.—
59.—
M.—
U 1/4
S.8Ö
150.—
T 30
Kelen tohumu (Tunu = Slerliı»uı Bombay Kaiküta Yer fıstığı HlndHtnn 1 1 73.— 70.- 76.-
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal ’Llbresl=Fiyal) .
" Sıra man
Yün Anadolu —
” Trakya " — —
i
İskenderiye Borsası
Pamuk (Knntnrı=:Talları) .... Aahmounl Kına ulvafiı F/G Karnalc -Ucun elvanı F/G
• •
H3.-110.—
Tiftik fiyatları yükseliyor
Tiftik tacirleri, yurdumuzun muhtelif yerlerindeki stoklan toplamakla meşguldür. Evvelce de miz gibi stokların mühim satılmış, elden çıkmıştır.
Dün Ticaret Borsasında
tiftik 625 kuruştan muamele görmüştür. Halbuki ayın birinci günü ana mal fiyatı 550 kuruştu.
bildirdiği-bir kısmı
ana mal
Tüccar Derneğinin yıllık toplantısı
Tüccar Derneği bu ayın 23 ünde yıllık bir toplantı yapmak için hazırlıklara başlamıştır. Bu toplantıda, idare heyeti bir senelik çalışması hakkında bir rapor okuyacaktır.
Adapazarında vagon fabrikası inşaatı
İzmit, 13 (Hususi muhabirimiz bil-diriyor) — Üç sene evvel 6 milyon liraya ihale edilerek inşaata başlanılan Adapazarı vagon fabrikası son günlerde hızını arttırmıştır. Alınan tedbirler sayesinde de 1951 eylülünde inşaat ikmal edilerek Anıerikadan getirilen makine ve tezgâhların takılmasına hazır bir hale getirilecektir.
Vagon fabrikasında bugüne kadar 5 milyon liralık inşaat yapılmıştır. Öğrendiğime göre senelik vasati inşaat tutarı 1.600.000 liradır ki, bu miktar, inşaatın süratle devam ettiğini göstermeye kâfi bir delildir.
Milâsta tarım sayımı
MUAs, 13 (Hususî) — tlçcmizdo tarım sayımı 1 kasımdan beri intizam içersinde devam etmektedir. Sayım memurlarını teftiş etmek üzere ekip şefi Zekâl Savlam, köylere gitmiştir. Köylümüzün alâkası memur-lan aovlndirmektedlı.

14 Kasım 1950
YENİ İSTANBUL
Savfa 5
Bugünün işleri
NOBEL MÜKÂFATLARI
Saygı ve terbiye
A — Dostum, haberiniz var mı? Ahl Aksızlıga, terbiyesizliğe» sarkm-tıhğa karşı tedbirler alınacakmış. Artık mektep kızlarına sataşan serseri, müşteriye hakaret e'ten şoför, hocasını döğen talebe kalmayacakmış.
B — Nereden duydunuz acaba? Işltmemlştim.
A — Gazeteler yazıyor. Resmî makamlardan gayet sıkı emirler verilmiş. Herkes edebiyle otursun diye. Bizim eski çapkın Ahmet Bey kadınlara lâf atamıyacak. Çatlar doğrusu.
B — Çapkının eskisinden korkmayın. Her vakitki gibi hiç kimseyi incitmeden işini yürütür, avlıyaeağını da avlar. Yenilerinden, korkun. Onların bir çoğu sanki başka bir âlemden atılıp Aramıza düşmüşler. Sanki Türk değiller, bu vAtarfın çocukları değil. Kendilerini öyle bilseler, en terbiyeli bir milletin edep ve saygı kaidelerine uyarak erkeğine, çocuğuna. kadınına hiç olmazsa şeklen hürmet ederler; namus ve şerefe el uzatamazlar.
A — Gazetelerin haber verdiği tedbirlere bel bağlanabilirse...
B — Gazeteler de hepimiz gibi İşin lâfında. Halbuki her tarafa salmış havasızlık ve saygısızlık, bir millî seferberlik icap ettirecek kadar geniştir. Kadınlan rahat sokağa çı-kamıyan bir cemiyet bu kadar tepkisiz kalırsa edep ve hayadan mahrum üyelerini nasıl ayıplarız? Fakat ne kadar sinirsiz ve hareketsiz olursa olsun, o cemiyetin böyle bir hal karşısında irkilmemesi yardım ve himaye ummaz olduğuna delâlet eder.
A — îyl ya, işte hükümet icabına bakaca-k.
B — IcAbına bakması İçin her külhanbeyinin peşine bir polis, her kızın yanına bir jandarma takması iktiza eder.
A — Evet, daha geniş tedbirlere başvurmalı. Amma nasıl? Acele etmek lâzım değil mi?
B — Evet l>ek acele etmek lâzım. Madem ki memleketimizde terbiye ve edep namına pek az şey kalmış, mademki ortada çocuklarını terbiye ede-miyen ve şimdi o çocukların birbirlerine sarkıntılık ettiği bir zümre var, ve mademki bu hal, çocuklarını terbiyesiz büyüten zümrenin lâyık olduğu bir ceza teşkil etmekle beraber millî şerefimizi kendi gözümüzde olsun lekelemektedir, o şuursuz «Umrenin ayıplarını örtmek şuurlu bir hükümete düşer.
A — Hükümetler böyle şeyleri pek düşünmez. Onlar canını korumakla meşguldür. HerhAngi bir İşe sarılmak İçin umumî efkârın çağırmasını ler.
B — Umumî efkârı da gazele sil ediyor. Milletçe yaşamayı
hammül edilmez bir hale getiren bu kadına tecavüzleri, her tarafa yayılmış terbiyesizlik ve saygısızlıkları matbuat eğer millî dâvaların en e-saslısı diye ele almazsa hiç bir ümide kapılmıyalım. Yalan da söylemeğe hacet yok: Terbiyesizlik bir çoğumuzun iliğine işlemiş. İnkâr e-
dersek mîlletimize karşı ihanet olur. Onu seviyorsak içinden çıkan soysuzları ayıklamak borcumuzdur. Yoksa "Bizden terbiyesiz çıkmaz" demagojisine düşmeği kendimize ya. kıştıranıamahyız. Kâmil bir millet, kâmil insanlar gibi, kusurunu görüp çaresine bakan millettir. Bin Türk-ten bir tanesinin dokuz yüz doksan dokuzunu utandırmağa, cemiyet ve aile şerefini hiçe saymağa, her şeyi kendi keyfine göre lekelemeğe hakkı olamaz.
A — işte hükümet...
B — Evet, hükümet. Şuursuz veyahut bezgin bir cemlytte...
A — Niçin bezgin?
B — Sözümü kesiyorsunuz. Bezgin, çünkü şuursuz olmakla beraber medet umduğu yüksek bir kuvvete de bel bağlayamııdığından dolayı bezgin. Biz, aile terbiyesini dahi devletten bekliyen ailelerden mürekkep tuhaf bir topluluk haline geldik. Hak bukî eskiden her aile bir devletti; kanunu, nizamı, edep vc Adâbı vardı. Şimdi çocuklarımızın hocalarına kıymaimağt öğrenmesini bile devletten bekliyoruz. İçtimaî terbiyesi en yüksek bir millet değil mı idik? Bugün, bir kadınla dolaştığımız sokakta korkacak hale gelmemizin hikmeti nedir acaba?
A — Devletin müdahalede bulunmaması.
B — Böyle bir hükmü vermek kolay. Devlet hAkka tecavüzü önllyebi-lir. Fakat terbiyesizliğe karşı ne yapsın ?
A — Ne ml yapsın? Eline sopayı- (alıp
B — Ha şöyle! Ben de bunu bekliyordum! Devlet ne yapsın yoktur. Bizde cemiyet terbiye vermekten â-ciz... Devlet, müşterisine hor bakan şoförü bile yola getirmeğe mecburdur. Cemiyetimizde İyi ve kötüyü a-yırdetmek. müeyyidesini bulmak, herkesin vebalini üzerine Alan devlete düşer. Ve, kurtların cirit oynadığı Ülkemizde kuzulara mahsus kanunlarla yaşadığımız da başka bir faciadır. İlk önce kanunları şiddetlendirmen.
A — Gezetclcrde buna dair...
B — Gazeteler vazifelerini lâyn-klyle yapmıyor. Yahut da pek gevşek yapıyor. Sarkıntılık, edepsizlik, terbiyesizliği içinden atmasını bilmi-yen cemiyet namına İsyan etmek onların vazifesi. Bu dâvayı cemiyet kadar hafif tutan devleti ancak onlar uyandırabilir.
A — Hulâsa... Matbuat alâkasız... Fakat terbiyesizlik ve sarkıntılık hâkim... Sizce ne yapmalı?
B — Ben bilirim amma...
A — Acep nedir o? Merak ediyorum.
B — Meraklı tarafı yok. Adalet konusunda kısas taraftarıyım. Bundan başka, orta çağda olduğu suçluyu döğnıek. teşhir etmek Hindeki isabete inanıyorum.
A — Fakat bu, iptidaî adalet İldir. *
B — Bir deneyin de bakın, dar ileri cemiyet oluyoruz!
R.
• ••
bek-
tem-ta
gibi usu-
şek-
ne ka-
KEV)
Edebiyat, fizik ve kimyadan kimlere verildi ?
Her sone kasım ayının, Alfrod NobeTln ölümünün yıldönümü olıın onuncu günü İsveç Akademileri tarafındım edebiyat ve fon mükâfatları tevzi edilir.
A. Nobel, miras olarak bıraktığı 33 milyon kııronlıık servetinden 81 mlk yonıınu bu mükâfatlara tahsis etmiştir. Her sone, bu servetin nemasından beş hisse ayrılır ve din, ırk, milliyet farkı gözetilmeden tevzi edilir. Fen ve edebiyat mükâfatları Stockholm'dü verilir. Sulh mükâfatı İse Oslo’da verilir.
Geçen sone, edebiyat mükâfatı verilememişti. Bu itibarla bu yıl hem 19-19 beıu do 1950 İçin İki mükâfat verildi. 1949 mükâfatı VVİlliam Fnulkner’e, 1950 mükâfatı İse Filozof Bertrand Rııssell’e verilmiş bulunuyor. Nobel, felsefe İçin bir mükâfat koymuş değildi. Fakat İsveç Akademisi bir filozofu bu mükâfatla taltif etmek İstediği zaman kendisine edebiyat mükâfatını verebilmektedir. Nitekim Bergson İçin de böyle olmuştu. — fa.
W I L L1 A M FAULKNER
1950 Nobel Edebiyat M ük Af alını Amerikan hikâye ve romancısı SVil* llam Faulkner kazanmıştır.
Faulkner 1897 de Missourl eyâletinin New-Albany şehrinde dünyaya gelmiştir. Görünüş itibariyle kendisi şimdi kısa boylu, zayıf, siyah saçlı ve kırlaşan bıyıkları olan bir adamdır. Ailesinden hep valiler, devlet a-damları ve siyasetle meşgul olmuş kimseler yetişmiştir. Fakat Faulkner okumayı pek sevmedi. Missourl Üniversitesine ancak bir seno glde-bilblştir. Tahsil hayatını bıraktıktan sonra‘Faulkner New-York’ta bir kitapçının yanında çalışmaya başladı ve 1925 te Avrupayı baştan başa gezmek üzere seyahate çıktı. Lâkin seyahatten de pek hoşlanmadı; muasırları arasında en az seyahat eden muharrir olarak tanınır. O daha ziyade doğup büyüdüğü eyâlette orman ve şırıl şırıl akan dere kenarında rahat ve sakin bir hayat sürüp kitap yazmayı tercih eder. Bu eyalette herkes ya çiftçi veya oduncudur. Zaten Faulkner. Nathanlal Haw. thorne gibi, edebî muhitlerden pek hazzetmez. Edebiyattan ziyade avcılıktan bahsetmeyi tercih eder. Romanlarından da edebiyat hakkında düşünen fakat konuşmayan bir Lnsan olduğu anlaşılır, çehreler, Keats, Joyce ve Bliot’tur.
Birinci Dünya
hava kuvvetlerine gönüllü olarak yazılmış ve 1918 de bir uçak kazasında yaralanmıştır. Bu sıralarda yazdığı ilk romanlar lüzumundan fazla methedildi, hem de yanlış sebeplerden dolayı. Sonradan yazdığı daha üstün meziyetli romanları ise ya beğenilmemiş veya unutulmuştur. Ancak 1945 ten sonra hakiki edebî değeri anlaşılabilmiştir.
1929 da ilk kitabı "Sartoris" neşredildi. Bu roman romantik olup oku. yucuyu ikna edici bir mahiyet taşı-mamaktadır. Lâkin muharririn daha sonra uzun uzun inceleyip izah edeceği mevzuların temaları bu kitabında mevcuttur. Daha sonra neşredilen kitapları arasında "Sanctunry” romanlarının en kuvvetlisidir Burada muharrir keskin bir görüş ve l-lade ile hayata karşı olan bezginliğini ve ümitsizliğini tasvir eder.
Fakat Faulkner’in en kuvvetli ve en muvaffak olduğu tarafı hikâye-•fcingîdlr.* HikâyvTerır.d* zengin bir muhayyilenin tasvir ettiği doğup büyüdüğü ve sevdiği yerlerin havası vardır. Faulkner genç Amerikayı
bilhassa zencilerin çok bulunduğu Güney taraflarını sever. 1920 sıralarında Ernest Hemlngway Amerika-dan nefret ettiğini söylerdi. Halbuki Faulkner Amerikanın olgunlaştıkça bozulacağını ileri sürer. Zamanla mekanik bir medeniyet olacağından. genç ve ümitli halinden uzaklaşacağından bahseder. İlk kitaplarında Faulkner aile sevgisine ve bağlan-na kıymet verir. Fakat sonraları fikrini değiştirerek hayata karşı kö. tümser bir tavır takınır ve bütün hıncını modern kadınlan zemmetmekle alır.
G t

Bertrand Russell
HİKÂYE
T Aş
Beğendiğl edebî Balzac, Plaubert,
Harbinde İngiliz
B R
ERTRAND U S S E L L
İngiliz NobeTln kazandığını öğrendiğimiz zaman bir çoklarımız hayret ettik. Zira Russell hayatında ne bir roman ne de hikâye yazmıştır. Bütün ömrünü felsefe, matematik ve sosyolojiye vakfetmiştir. Şüphe yoktur ki bu mükâfat ona İnsanî ve sulhçu fikirlerinden doloyı verilmiştir.
Russell, 1872 de doğmuştur. Aristokrat bir aileye mensup bulunup, büyük babası Kıraliçe Viktorynnın başvekilliğini yapmıştır. Genç Bertrand üniversiteye girişine kadar anne ve babasının verdiği terbiye ile yetişti. Cambrldge’de matematik ve felsefe’ye büyük nu farkettl.
Russell 1 inci harp aleyhtan hapsedildi, ret bir ra
Japon ile İnceledi. 1922 de Russell memleketine dönerek İşçi Partisinden namzetliğini koydu. Seçimlerde kazanamayan Russell. bu sefer ikinci karısı ile çocuklar İçin bir mektep tesis etti. Bu İş bütün vaktini aldığı için filozof bu sefer Amerikadakl Üniversitelerde profesörlük yapmayı tercih etti. Fakat bir müddet sonrA cinsiyet meselelerinde duğıı anlaşıldı ve vuldu.
filozofu Börtrand Russell’in bir edebiyat mükâfatını
bir istidadı olduğu-
Dünya Harbinde olduğu IçLn 4 ay 1920 de Rusyayı ziya-etti ve komünizme muarız tavır takındı. Bundan son-Çlne giden filozof, Çin ve medeniyetlerini teferruatı
fazla liberal ol-Amerikadan ko-
Bertrand Russell en büyük filozofudur. ilk kitaplarını matematik üzerine yazmıştır. Rus. sell’e göre, her filozofun matematik bilmesi lâzımdır. Eflatun Akademisinin kapısına "Matematik bilmeyen
belki asrımızın
Karşıyako 15055
Kılıçların
PAVİl’ÜNÜı İspanyol
Bir YetL
e-
Blr Yetimenln
(Şrtuadrba-
to

A
R
D
Y
0
L
A
R
!
Öğrenmek
ihtiyacında olduğumuz berşey
t
UÇAK . TREN ( VAPUR
Kulüpleri Çavuşlar
75 İnci vesile-
Muhteşem Ma-Kapı.
II99N 6053» öl
W261
(GnlntA) — — Kurtuluş (Hn .«köy) —
İZMİR Allah Krrlm.
(pl ), — 18.30 Türkülorlc Doğu Anadolu Gezisi. — 19.00 Haberler. — 10.15 Kısa şehir haborlnri. — 10.20 Mandolin Kuarteti Konseri. — 10.40 Şarkılar (Hamiyet YÜcoses), — 20.10 Snrboat «ant. — 2u. 15 Radyo gasotesl, — 20.30 Müsik Dünyasından çeşitli örnekler (pl.). -r- 21 10 Radyo Klftnlk Türk MunIUInI Blrllftl Konseri. — 21.50 Şiir Dünyamız. — 22.üp Afcı» armonikanı ve santurla nar. eserleri. — 22 20 Oda müziği, —
22.15 Haberler. — 23.00 Programlar ve dan» müziği (pl.). — 23.30 Kapanış.
I.ONDRA :
7.00 Caz müziğine bir bakış (30 dakika) (10.A5 m.). — 7,30 Dinleyici İNickleri*Hafil müzik (30 dakika) (19.R5 m ), — 10.15 Büyük Otelden müzik (15 da klkaı (10.35 m.). — 11.30 Plâklardım sevilmiş parça lar 1*15 dakika ı (10.85 m.). — 12.80 Haftanın beat« l( rı Moraı t (pli ı30 dakika» (I» .84 mh — 13.1 B. B. C. Revü Orkestranı (30 dakika) 116.84 m.).
14.15 Hep beraber Benteltyellm (45 dakika) (16.8 m ). — 15.15 B, B. C. Şimal OrkcHtruHi (15 dakika (16.84 (16 81 tünen nema
Birmingham Senfoni Orkestrası-Dvorak (45 dakikoj (31.55 mj.
Bt’YCK (15031) Denizlerin Sevgilisi.
CEBECİ (13318) 1 — Tarzan Mayı mun Adam. 2 — Macera Limanı.
PARK (11131) Harrow Kumarbazı. SUS (14071) Çets.
I Ll S (22204) Cehennem Geçidi. YENİ (14040) Günahkâr Baba. B( I î K (Tufih.
Kt'Çl K Melekler ve Şev t ınlar.
GİR GAZİNOSU 7 öryanun Revüsü.
ANKARA TALAR PAVYONtT Ge-za Şeydi îdarcnlnde Viyana At-raknvon Orkcatrmıı.
S( KE1 VA
Orkestranı.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
6.10 P.A.A- (Amerikan) Boyru-U. — 8.30 D-H Y. (Türk) Adnnn-ya. — 9,30 D H Y. (Türk) Balıkesir. İzmir, Anknrnyn — 12.30 D. H.Y. (Türk) Aııkaraya. — 14.20
D.H.Y. (Türk) İzmire. — 20.35 P. A.A. (Amerikanı Brüksel. Londra Şanon, Gander, New-Yqrk a.
AN KARA
ANKARA (23234) üçüncü Adam Kirn?
GELECEK OLAN VARIRLAR
18.00 Saadet. Çnnnkkaleden, — 18 (M) Anaîarta Ineboludan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Su», Mudanyaya, 10.00 Bursa. Ayvalığa. — 18.00 Dumlupınar. İskenderunlu — 19.00 Seyyar, Karabinaya.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Aııkaradun, (EksJ. — 9 15 Ankarndan, (Ek«.), — 16.15 An-karadun iMotörlü).
GİDECEK OLAN TKEXll.ll
«20 Semplon Eka, (Avrupaya)— 18.10 Anknraya, (EkaJ, — 21.30 An kara ya. (Eks.l.
m » 18 İH Büyük Otelden müzik (43 dnklkn
m.). 10 3ü Geraldo Orkratrnaınclan ’'Tlp-top
Progrunu (30 dakika) (18.84 m»). — 21 45 Sı ûrguyln müzik (15 dakika» (3155 m.). — 22.15
GELECEK OLAN I ÇARLAR
4.55 P A.A. (Amerikan) New-York, Boston, Şanon, Ixmdra. Brüksel, Frunkfurttnn. — 11.40 D. H.Y, (Türk) lzmlrden) — 11.50 D. H.Y. (Türk) Ankaradan. — 14 50 D.H.Y. (Türk) Adana. Ankara-dün. — 16.10 Kahire, Beyrut, An-karadan. — b". 10 D.H Y. ıTnrk» D. Bakır, Elâzığ. Malatya, Anka-radan. — 19.20 P.A.A. (Amerikan) Hongkong, Bankok. Kalküta. Delhi, Karaşi, Baura, BeyrutUn.
Beyoğlu 44644 Ankara 00 t-itanbul 24222 îzmlr 2222 Üsküdar 60945 K.köv ÜÛMT2
EMİNÖNt’; Eminönü (Eınlnö-nüı — Bvnsaaon (KüçÜkpazarı — AH Rıza (Alemdar) — Asadur (Gedlkpaşa)
BEYOÛI.U: Cnmnl Alaaoy (Merkez) — Llmoner (Taksim) — Cihangir (Tnksıınl — Sağlık (Galata) — Ziya Boyvr Şark Lhırksz (Şişil ı (Şişli) — Hnlıcıoğlıı Mcrkçz (Kummpaşni
FATİH: üniversite
şı) — Sarım Çltçi (Al artıyı — Saınntya (Samatya) — Nüzhet O-nııt (Şehremini) — Edlrnekapı (Knragümrllk) — Gülseren İpahl* oğlu (Fener)
EYÜP: Arif Beşer
BEŞİKTAŞ: S.Rerep (Beşiktaş) — Ortnköy — G. Dlvanlıoğlu (Arnavut koy) — Merkez (Btdıek)
K A Dİ KOY f Büyük «Kadıköy) — Fcnnryolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay (Bostancı) — Ömer Kenan (Üşküdar)
HEYHELİADA: Hevhellada bUyI’KADA: Merkez
ANKARA: Gülhune — Eronköy — Merkez
İZMİR: Ege (Basmahane) — Hilâl (Keıncraltı) — Al sancak (Al-annen kı — Asri (Eşrefpnşa) — Güzel,vali (Yalılar)
vazılışının yıldönümü slylo
LEBLEBİCİ IİOKIIORAGA Opera Komik 3 peni o Eser; D. ÇUHACIYAN Rnvrıhnrd metodhırına göre sahneye konmuştur. Tel : «9309
MUAMMER KARACA TİYATROSU B E L A M I
TAYYARE
MELEK 1 - İki Sevgili, 2 - N simaçi Amerlkndn.
LÂLE 1 — Zaferden Üstün. 2 — R^kibelcr,
TAN Ateşten Gömlek. YENİ Allah Kerim.
ELIIAMRA Aşk Rüyanı.



Hicri 19 5 0 Rumi
Ssfer KASIM T.fitini
3 1370 14 Salı 1
VAKİT VASATI EZAM
Güneş - 6.44 1.51
Ogle 11.58 7.05
ikindi 14.36 9.43
Akşam 16.52 12 00
Yatsı 18.27 1.34
îmvAk 5.04 12.11 1
«İnde. 2 — Damgalı Doktor. 3 — Fentlval Yıldızı.
TAKSİM (43101) Allah Kerim, TAN (80740) 1 — Kumarbna Kız. 2 a- Lorel Hardy Rüyalar Ülkesinde.
(‘NAL (49306) 1 — Haydutlar Kı-rnllçesl. 2 — öldüren Buse.
YENÎ (84137) 1 — Venedik Kahramanları. 2 — Gençlerin Sevgilini. YILDIZ (42847) Kahraman Yahudi. (Üçüncü hafta)
İSTANBUL
ALEMDAR (23868) 1 -İntikamı. 2 — îkl Kalb. AZAK (23542» 1 — Gere Kıralı. 2 — üç Ahbap Elmas Peşinde.
ÇEMBERİ.İTAŞ (22513) menin Romanı.
AYSIT (21917) 1 — Ananın Günahı. 2 — Kara Şeytan.
EMRE 1 — Gangsterler Peşinde. 2 — Kırmızı Güller.
HALK (21901) 1 — Vatan Kurtaran Aralan. 2 — ölümden Firar. İSTANBUL (22367) 1 — Vahşî Ko-şu. 2 — İhtiras Kurbanları, KISMET (26654) 1 — Kara Şeytan. 2 — Kanunsuz Kahraman, 3 — Kanunsuz Sokak.
MARMARA (23860) Romanı, MİLLİ (22962) 1 — çora. 2 — öldüren Tl RAN (22127) Üç Ahbap Çavuşlar Elmas Peşinde.
YENİ (Bakırköy 10-126) 1 —. Pom-pelnln Son Günleri. 2 — Tabancalar Patlarken.
KADI KOT
BİZİM SİNEMA ( Üsküdar) 1 -Nehirler KırallçosJ. 2 — Aleş Bekçileri.
HALE (Kadıköy) 1 — Aşk Adası. 2 — İntikam Kılıcı.
OPERA (88714) 1 — Genç Kız Kalbi. 2 — Tarzan Maymun Adam.
SUNAR: 1 — Vatnn/ı Dönüş, 2 — Kızıl Nehir.
SÜREYYA (60862) 1 - Benden Kaçamazdın. 2 — Tarzan Kara Kaplana Karsı,
YELDEĞ İRMENİ 1-Monle Krls-lonun İntikamı. 2 — Bir Hizmetçi Kızın Hâtıraları.
ISTANDI |
BELEDİ 1 ESİ
Örlılr Tl> ntr(dıırt 20 30 da Dram Kianıı ihtiras Tramvayı Tclf, : 42157
Krnnedl ktemı
Temsil yok
YENf SES
Tİ VATROSU 20.45

BEYOĞLU
ALKAZAK (42562) 1 - Kanlı Akın. 2 — Felâket Yolculun.
AR (44394) Korkak Kahraman. ATLAS (40K30) Öldüren Hultralur? ELIIAMRA (42235) 1 — Altın Hu-sineleri. 2 — ölüm Melodisi.
Ot kel 1 — Çakırcalı Mehmet E-fe .2 — Çakırcalı Mehmet Efe Nasıl Vuruldu.
İNCİ (44595) Bir Yetimenln Roma-nt.
İPEK (44289) Rebalca (İkinci hafta) LALE (43395) Korkak Kahraman. MELEK (40888) Rebaka.
SARAY Yunan Opereti. 3UATFARR (83143) 1 — Manon.
2 — Esrarenglc At.
Sl'MER (42851) Nam-ı diğer Par-malcfliz Salih.
ŞARK (10380) Bir Yedmenin Romanı.
ŞIK (43726) 1 — Kılıçların Gülgo-
ANKARA :
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M.fi.Ayarı. — *7 31 Ncşvll parçulur (pl.). — 7.45 Haberler. — 8.00 Şiir-kılar-türkülcr (pl.), — 8.15 10 dakika piyano (pl.). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Çeşitli melodiler (pl.). — 9,00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. S. Ayarı. — 12 30 Şarkılar, — 13,00 Haberler. — 13.15 Melodiler (pl- )* — 13.30 Öğle gazetesi. — 13.45 Rltmcller (pl ). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17 00 Açılış ve program. 18.00 M. S. Ayarı. —
1800 Şarkılar. — 18.30 Radyo Salon Orkestralı. — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler. — 19 15 Tarihten bir yaprak. — 10.20 Yurtlan Şenler — 10.15 Radyo İle İngilizce. — 70 00 Opera aryaları (pl.). — 20 15 Radyo gazetesi, — 20 30 İncesaz “Bostentgâr Faslı". — 21,00 Temsil. — 21.45 SorbeNt «aut. — 22.00 Konuşma. — 22.15 Vlyolonsol soloları. — 22.45 M S. Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL :
12 57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 öğle konseri (pl.). — 13.45 Şarkılar (Muallâ, Mukadder). — 14 20 Serbcat saat.. — 14.30 Şarkılar (pl.). — 14 45 Programlar ve dans müziği (pl.). — 15.00 Kapanış,
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Dans müziği

*
İBfnnbul Beyoğlu Anadolu yakaaı Ankara
tamir


İçeri giremez” düsturunu yazmıştır. Russell İse bunu daima modem filozoflara hatırlatır. Zira modern filozoflar Eflatun taraftarı olmalarına rağmen hiç de matematik bilmezler. Russell’ln kendine mahsus bir felsefesi yoktur. Buna rağmen, bir çok tenkid yazılarından anlaşıldığı gibi Russell, Ingiliz felsefe tarihinin bir rüknüdür. Ona göre Kant, felsefeyi karmakarışık bir vaziyete sokmaktan başka bir şey yapmamıştır. Bergsonu da anlamadığını defalarca tekrarlamıştır.
Russell, sosyolojik yazılarla Kıra-İlçe Vlktorya devrinin terbiye usullerine hücum etmiştir. Ana mekteplerin çocuk terbiyesindeki önemini belirten bir kitap da yazmıştır. Russell bu kitapta terbiyenin iki yaşında başladığını ve beş yaşına kadar devam ederek, çocuğun karakterinin bu yaşta tam mânası İle inkişaf ettiğini ileri sürmüştür. Bu sebepten dolayı çocuk bir yaşında iken ana mektebine gönderildiği takdirde, genç yaşında başkaları ile geçinmesini ve yaşamasını öğrenecektir.
Russell, birçok kitaplarında cinsiyet meselelerine temas eder. Ona göre, çocuğa cinsî terbiye 10 yaşına varmadan evvel verilmelidir; zira sokakta öğrenilen cinsî bilgiler hiç bir zaman tam olmaz. Bu cemiyet içinde büyüyen çocuklar daima cinsiyet meselelerini sakat ve yanlış ft-klrlerlo mütalâa etmeye mahkûmdurlar.
Russell, 1 İnci Dünya Harbinde harp aleyhtarı olmasına rağmen, bu son harpte Nazizm’e karşı cephe almıştır. Zira Russell batı Avrupa medeniyetine hayrandır. Bu medeniyeti yıkacak her hangi bir İdeolojiye karşı dalma cephe almıştır. Russell'in komünizme düşmanlığı buna bir misaldir.
R. P.
j/ÜÇÜKKEN bîr arada büyü-"müştük. O zaman da ne dik kafalı, ne ha.şarı kızdı. Aradan nn sene geçtikten sonra onu, insanı ezen bir güzellik içinde bulacağımı hiç tahmin etmiyordum. Hiç unutmam bir kış gecesi bütün aile bir odaya dolmuş, Züloyha ile ben de bir köşeye çekilmiş roman okuyorduk. Şimdi o, güzel bir tip olmuştu. Uzun narin bir boy. uzıın siyah kirpikler, etli dudaklar, al yanaklariyle tam romandaki tip...
Fakat ne de inatçı bir kızdı. Bütün çocuklar, herkes ona kecl lâkabını takmışlardı* Hemen hemen ismini kimse söylemezdi, O bu isme hiç kızmazdı. Sanki dik kafalılığının herkesçe tanınmasından hoşlanırdı. Bütün oyunlarda, bütün haşarılıklarda elebaşı hep o İdi. Bunlar on yıl evvel bir sinema şeridi gibi gözümün önünden geçerken Züleyha elini uzatmış bekliyordu. Sıktım... Gülümsüyordu. Ne İnce, ne üstün bir gülümseyişi vardı, bana biraz da alay eder gibi geliyordu.
Belki benim bir anda hatırladıklarımı o da aynı anda düşünmüş, onun için böyle acayip bakmış, alayla gülmüştü, öyle olmadı, yarım saatlik bir konuşmadan sonra ancak toparlanabildim. Fakat ne yalan «öyllyeyim, Züleyha beni güneş gibi çarpmıştı...
Hep çocukluk hâtıralarımızı e-geledlk, onlardan konuştuk. Ve galiba onun için yeniden çocuklaştık.
O gece sinemaya gidelim dedim. O bana:
— Biletleri ben alırsam olur, dedi.
— öyle şey olur mu canım?.
— Elbette... Sen daha Avrupa-dan dün geldin, bir işe de girmedin, onun İçin paran yoktur.
— Şakayı bırak Züleyha... haydi hazırlan da gidelim.
— Olmaz, benim dediğim oluna gidelim.
— Olamaz..
— istersen taş tutalım.
— Hâlâ nu taş tutacaksın?
— Hâlâ...
— Peki... dedim.
Taşı tuttu, sağ eline vurdum. Çılgınca bir kahkaha atarak:
TUT
Yazan : Nureddin GÜREL
"Bulamadın işte, yine ben kazandım. Haydi bakalım yürü, biletleri ben alacağım." dedi.

Sinema dönüşü gene taş tutarak, eve yaya dönmeğe karar verdik. Yolda, iş şakadan ağırbaşlılığa İntikal etti. Yolda yürürken ben ellerini sıkı sıkı tutuyordum. Ona:
— Seni seviyorum Züleyha, benimle evlenir misin? dedim.
Hiç düşünmeden;
— Hayır, dedi...
Ertesi gün için, "Adaya gidelim” dediğim zaman, o bana "Ye-şilköye,, dedi. Velhasıl her gün bir münakaşa, hiçbirinde de benim dediğim olamıyordu. Taş tutuyoruz, neticede hep o kazanıyordu.
Fakat ben günden güne deli divane oluyor, çılgına dönüyordum. Bütün zorlamalarıma rağmen o hep aynı neyi tekrar ediyordu. Hayır.,, Hayır.., Hayır...
Yine bir gece baloya gittik. Dans, İkimizi de sarhoş etmişti. Kollarımın Arasında görülmemiş bir kıvraklıkla kayarken kendimden geçiyordum. Onu göğsüme çektim.
Züleyha... Evlenelim... Seni çok seviyorum.
— Hani bunu bir daJha söyle-mlyecektin, taş tutmuş kazanmıştım.
— Yalvarırım Züleyha.
— Evlenmiyeceğim, istersen bir daha taş tutalım.
— Peki...
Dansı bıraktık, balkona çıktık. Bana arkamı döndürdü, yanıma gelerek: "Haydi,, dedi. Ben, uzanmış kolları arasında hangisine vuracağımı bilemiyordum. Çünkü hep kaybediyordum.
— Züleyha çok zalimsin...
— Vur.
— Ya bulamazsam...
Sağ elini tuttum, dudaklarıma götürdüm ve elini açtım. Küpe a-vucunda idi. Çılgın gibi boynuna sarıldım, onu öptüm! öptüm! öptüm! öptüm R.
O. başını bir yana eğmiş, ürpermeler, titremeler Arasında sol elini sımsıkı tutuyor, açmıyordu. Kalın parmaklarımın arasında çt-tırdıyarak incecik parmaklan a-çıldt... Bir de ne göreyim?... ikinci küpe de sol avucunda değil mi?...
AMERİKADAN İNTİBALAR ;
Dâvamızı Amerikalılara duyurtmak
Yazan : Oğuz Tt’RKKAN
CECİL F. POVVELL
1950 Nobel Fizik Mükâfatını kazanan Ingiliz Profesörü Geçil F. Powell, kozmik şualar bilginidir. 46 yaşında olan profesör, Bristol Mektebinin müdürüdür. Powell bir çok araştırmalar yapmış ve bu mv yanda atom nüvesi İçin kullanılan bir fotoğraf usulünü geliştirmiştir.
Profesör, Bristol Üniversitesinde yaptığı birçok denemelerle. 1949 Nobel Fizik Mükâfatını kazanan Japon profesörü Yukawa denemelerinin doğruluğunu ispat etmişti.
Profesör Powell, İngiliz Sıılhçü Komitesinin ikinci başkamdir. Kon-dlnl tamamen İlmî çalışmalarına veren profesör. Sheffield’e toplanacak sulhçu kongreye İştirak edemiyecc-ğlnı söylemiştir.
OTTO DIELS
KURT
\ e
ALDER
Nobel Kimya Mükâfatı Klel Ü-nlversllestnden Prof. Otto Diels ve talebesi Kolonya Üniversitesi Profesörü Kurt Alder’e müştereken verilmiştir. Kimyagerlerin dilinde "die-niqne” kelimesi, bir organik terkip moleküllerinin birbirlerine Ikl çift bağla bağlandığını izah eder.
Otto Diels ve Kurt Alder’ln metodu, organik terkiplerin meydana gelişini doğru olarak gösterdiğinden büyük llmî bir kıymet! haizdir.
Dâvamızı Amerikalılara duyurmak
Türkiyenin dünya stratejisindeki ana rol ve mevkiini, bugünlerde A-merikan halkına her vesileyle anlatmak İşi şüphesiz herkesten önce biz. Amerikadakl Türklere aittir. Diyebilirim ki Amerikalılar bunu bizden daha iyi yapıyorlar.
Geçenlerde Cumhuriyet B.Tyramı münasebetiyle Amerikan-Türk Kuru-munun tertiplediği toplantıda söz a-lan meşhur Prof, E. Jackh, Türklye-nin stratejik bakımdan "Yegâncli-ğinl" kuvvetle belirttikten sonra şöyle demiştir:
"Amerika ile Türkiyenin elbirliği etmeleri, "Müşterek Güvenlik Sigortası” poliçesini ödemekten başka bir şey değildir."
Bizim "başmakale,, dediğimiz neviden olan bu yazıda, Atlantik Paktının eksiklerine işaret olunuyor ve gazete tahrir heyeti adına şu kanaatler ileri sürülüyordu:
’Takt noksandır, çünkü: j
1 — Anlaşma, çerçevesi içine Akdeniz! almamıştır; halbuki Akdeniz, Balı Avrupanın müdafaası için stratejik bakımdan elzemdir.
2 — Akdeniz! ihmal eden bu proje, komünist aleyhtarı Türkiye ile İspanyayı hariçte bırakmıştır; halbuki hu memleketler Akdenlzln tabiî bekçileridir ve her İkisi de Batı Avrupanın ehemmiyetli parçalandır • Bu cümle esas metinde hususi hurufatla dizilmiştir).
3 — Bu iki ülkeyi hariçte tutan Pakt, Batı Avrupanın cn stratejik iki kalesine lâkayt kalmıştır: Kara-denize varan boğazlar da, vurulması kolay Fıansayı yarımadah ispanyadan ayıran Preneler do hesap dışı tutulmuştur.
Yarın matinelerden itibaren


YILDIZ SİNEMASINDA
LADY HAMİLTON
LAURENCE OLİVİER
VİVİEN LEİGH
Seven İnsanların dalma hatırladığı büyük aşk. Talihsiz sevgililer Amiral NELSON ve LADY HAMÎLTON’un Macerası.
Yurd-FIlm
"Karadenize nâzır bulunan ve Hazarın petrol kuyuları civarında Rusya ile sınırdaş olan Türkiye, ilk hamlede hazır 2 milyon asker çıkarabilir. Ispanya İse 3 milyona yakın tecrübeli askere sahiptir. Bu İki memleket, cem’an yekûn 5 milyon kadar asker çıkarabilir; hükümetleri komünist aleyhtarıdtr ve İkisinde de kızıl "Beşinci kol” mevcuttur.
"Şimdi Türkiye, Şimal Atlantik Paktının "müzakerelerine” davet e-dilmiştlr; pakt biraz daha olgunlaşınca hiç şüphesiz •İşbirliği” ne de tam olarak davet edilecektir.
"Türkiyenin iştiraki, Akdenlzln doğu kıyılarını güven altına alacaktır. Ve aralık bırakılan kapılardan biri mütecavizler için kapanacaktır.,,
Yazı, ispanyanın da pakta alınması tavsiyesiyle bitiyor,
Collier's dergisi de geçenlerde bize ait çok etraflı iki yazı neşretti.
Bu çeşit yazıların değeri hesapsız derecede büjdîktür. Türkiyenin nerede olduğunu bile bilmeyen Amerikan efkârıumumiyesine dâvamızı resmî propaganda dairelerimizin bültenlerinden ziyade. Amerikan gazete, mecmua, radyo ve televizyon yayınları duyulabilecektir. Kendi günlük İşleri ve "business" leriyle pek meşgul bulunan Amerikan halkı, kanaatini okuduğu gazeteden, dinlediği radyo müfesslrlnden ve seyrettiği televizyon konferansçısından Adeta olduğu gibi ısmarlama edindiğine göre, efkârıumumiyeyi kazanmak niyetindeysek, ona bu kanallardan sokulmamız şarttır.
Bu İse Amerlkada başlı başına l-llm ve meslektir. Buna "public re-latlons” diyorlar. Bu meslek mensuplarının vazifesi, nüfuzlu kimseleri tanımak, onlarla dostluğu llerletalek ve temsil ettikleri müessesenin fikirlerini onlara hissettirmektir. Gazeteciler, radyo ve televizyoncular, artistler ve reklâmcılar, dostluğu pek aranan kimselerdir. Bunlar voliyle "pübllslte" ajanları, müşterileri he-«abına bedava reklâm temin ederler. Makale, konferans, oyun, skeç veya film İçinde müdafaa edilen taraf veya fikir, okuyucu üzerimle, paralı reklâmlardan çok daha fazla tesir etmektedir. Hele pek az kişinin okuyacağı resmî bülten veya yayınlarla hiç şüphesiz mukayese bile edilemez. Onun için gönül ister ki propaganda faaliyetimiz, her şeye tercihan, bu "public relatıons., işine birinci derecede önem versin ve yukarıda naklettiğimiz çeşitten yazılar Amerlkada daha çok görülmeğe başlasın.

BU AKŞAM SÜMER'DE
NECİP FAZIL KlSAKtİREK’in
NAM-I DİCER
Bu bir A N D filmidir.
PARMAKSIZ SALİH,
Kendisini ve karısını kıiınardn kaybeden adam. 25 sene biricik oftlunıı aradıktan sonra, onu kendi kumarhanesinde bulan bedbaht bir bnbanın yapacağı en büyük fedakârlığın çok hazin aJcıbetl
BAŞ ROLLERDE: TALAT ARTE.MEL — NEVİN SEVAL — MUZAFFER TEMA — MELAHAT İÇLİ Film direktörü: FARUK KENÇ — Film Amili: TURGUT DEMtRAG
Alaturka şarkılı kopyası: Cuma matinelerden itibaren TAKSİ M'de
Sayfa 6
Y E N t İSTANBUL
14 Kamm 1950
FRANSIZ
MİBZERLERİMİZ
FABRİKALARI MAMULATI
Balıkesir Valiliğinden
MARSHALL YARDIM PLANI dahilinde satılmaktadır
İLÂNLAR
TAtfltT HAUNDt
dadır
İstanbul İkinci Noterliğine
BLAUPUNKT
HER YERDE ARAYINIZ
TRAOE MARK
STOR JALUZİ ve SİNEKLİKLERİ
HER MEVSİMİN YENİLİĞİ ÜSTÜN KALİTE YÜNLÜLER
1 — Balıkesir — Şamlı — Ilıca yolu kim. 16 4-000—304-000 arasında yapılacak toprak tesviyesi işi (40175.00) Ura keşif bedeli Üzerinden kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. 10 bin lirası 1950 de, bakiyesi 1951 de ödenecektir.
2 — İhalesi 25 kasım 1950 cumartesi günü saat 11 de 11 Daimi Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Bu işe ait bütün evrak her gün Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
4 — İsteklilerin 3013 lira 13 kuruş teminat yatırmaları veya bu miktar banka mektubu veya makbuzu ile ticaret odası vesikası ve İhale gününden en az üç gün evvel (tatil günleri dahili buna benzer 30 bin liralık İş yaptığını gösterir belge İle valiliğe müracaatla ehliyet vesikası almaları ve 2490 sayılı kanunun hükümlerine göre hazırlayacakları teklif mektuplarım ihale günü saat 10 a kadar komisyon başkanlığına makbuz mukabili vermeleri lâzımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez. (15157)
121HU
Türkiye Mümessilliği : izzet Baraz Galata. Bankalar Caddesi. Nazlı Han Telefon : 42588
Montaj ve Tamir İşleri Mütehassıs Montörlerimiz tarafından yapılmaktadır.
BUZ DOLAPLARI için*
PLÂSTİK SÜRAHİ
17 kasım 1950 cuma günü srtat 9.30 da tklncl Cerrahi Kliniğinde (Guraba) "Göğüs cerrahisinin flzyo-patolojlk esasları”,
Dr. Hanscn — 21 kasım 1950 salı günü saat 9.30 da Birinci Cerrah! Kliniğinde “lCalb cerrahisinde ameliyattan evvel fonkslyonol teşhis",
Dr. Hansen — 22 kasım 1950 çarşamba günü saat 9,30 da İkinci Cerrahi Kliniğinde “Pulmonal Stenezda teşhis problemleri’ (15557)
ve
5^ Gözlük z Hububat Ziraat!
için Don olan bölgelerde kullanılması Icab eden (PRESS DRILL) ----Tazyikli MİBZELERİMİZ ve TOHUM SANDIKLI VANVEYLERİMİZ gelmiştir.
Cemil Baslo. Ereğli Kömürleri İşletmesi Mü
Şerafed
KONFERANS
Tıp Fakültesi Dekanlığından:
Profesör Dr. Husfeldt ve mesai arkadaşlarından Dr. Han sen ve Dr. Andersen tarafından Fakültemizde verilecek 5 kon feransın tarih ve mevzuları aşRğıda bildirilmiştir.
Dr. Andersen
da Cerrahpaşa HastAhancsi Birinci Cerrahi Kliniğinde “Göğüs cerrahisinde anestezi",
Dr. Husfeldt — 14 kasım 1950 salı günü saat 9,30 da Birinci Cerrah! Kliniğinde “Akciğer tüberkülozu cerrahisinin durumu”,
Dr. Husfeldt
Satışa arzedilmiştir
CİLDİNİZ ÇAMAŞIR DEĞİLDİR
GffiMLO
ve 4400 7172 sa-tayln e-defa cihetle sözü geçen vekâletlerden İstifa
İSTİFANAME
İstifa eden: Fuat Sellmoğlu. Sultanhamam, Aşlrefendi Cad desi 56 No.
Muhatap fetişlerinden olup Paşabahçe, iskele yanında Doktor din yalısında.
Berayi malûmat: Zonguldak Noterliğine.
Zonguldak Noterliğinden 10 temmuz 1947 tarih numara ile ve yine aynı noterliğin 31.5.1948 tarih ve yılariyle tasdik edilmiş Cemil Baslo tarafından vekil dilmiş olduğum ve bu vekâletnamedeki salâhiyetleri bu istimal edemediğim eder altı nüshadan İbaret olan istifanamelerimden birinin Zonguldak Noterliğine, bir nüshasının beni vekil eden Cemil Bas-loya ve birer nüshasının da tstanbulda münteşir Yeni İstanbul ve Son Saat gazetelerine ilân edilmek üzere tebliğini ve birinin de badettebliğ tarafıma iadesini, birinin de dairenizde hıfzedilmesin! İsterim. (15553)
İşbu istifaname neşredilmek üzere Yeni İstanbul gazetesine tebliğ olunur. İstanbul tklncl Noterliği
Ev, Apartman, Hastahane ve Fabrika inşaatı için Almanyanın
LEINS-STUTTGART
13 kasım 1950 pazartesi günü saat 11,30
(I
6 „ CAf. S9'(’
VöVVOOA Q
Rüya Görüyor musunuz-
Yeni çıkan, her yaştaki bayanlar ve baylar İçin Rvn ayn tâbir edilmiş
RÜYA YORUMLARI* N I
KİTAPÇILARDAN ARAYINIZ.
Flyöti: 160 küTUŞ
BÜTÜN AĞRILARA KARŞI
R0 L LAD E N
ANTIDÖT
(POMAT)
ŞEKERLİ ŞEKERSİZ VE TUZLU NEVİLERİ BULUNAN
NEZLE fi
GRİP . ff J
Di$ AĞRISI
ADALE ROMATİZMASI «M YANIKLAR
GÜNEŞ YANIĞI ARI.pÖCEK SOKMASI KESİK
YARALAR
p|$l>v* 1
KA$IHTI »i -
ekzema
ERGENLİK
DONUK .
DERİ ÇATLAKLARINDA VE V TRASTAN SONRA KULLANILIR
FİATI : 75 Krş.
Beyaz sabun yerine
PURO
TUVALET SABUNUNU KULLANINIZ 100 d» İOO Solur.
4 saat ara ile günde 3 adet alınabilir



Comments (0)