f- Bugün -----
SPOR
SON SAHtFEMİZDE
AKŞAM
TAKSİTLE
Etem İkizler Terzihanesinde
Her nevi İngiliz kuponlarlle ve yeril kumaşla kadın ve erkek kostümleri (dikilmektedir.
Adres: Beyoğlu taükllA cad. P&nnaHupı tramvay durağı No. 115. Tel: 41584
Sene 31 — No 10923 — Fiatlı her Yerde 10 kuruştur.
PAZAR 13 Mart 1949
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazı İşlerini fiilen İdare eden C. Bildik — Akşam Matbaası
Batı devletleri her ihtimale karşı hazırlanıyor
Dışişleri Bakanı
Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildi
Ingiliz Genelkurmay Başkam Orta Doğuya geldi
Atlantik paktı nisan iptidasında imza edilecek — Rusya Danimarka nezdinde teşebbüste buiundu
Cebelüttank’ta toplanau İngiliz harb gerilileri (arkada Vanguard v« Duke of York zıhlıları görülüyor)
Nevyork 13 (Ri — Bati devletleri her İhtimale karşı kuvvetlerini arttırıyorlar. Akdenlzdekl Amerikan filosu daimi surette hareket halindedir. 23 harb gemisinden miirekkeb olan bu filo şimdi Yunan sularındadır ve 21 marta kadar bu suhırda kalacaktır. Başkan Truman, Dışişleri Bakanı A-cheson ile sık sık görüşüyor. Ingiliz donanması da manevralar yapıyor.
Diğer taraftan İngiliz Genelkurmay Başkanı OL Silin şimdi At inada bulunuyor General oradan Süveşteki Orta Doğu Ingiliz genel karargâhına gidecek ve mühim görüşmeler yapacaktır.
Nevyork 13 (Rı — Amer ikadaki
! Ruşlar bir Hür .Rusya. komitesi teşkiline karar vermişlerdir. Komiteye faşist ve komünistler hariç, bütün Kuşlar girebileceklerdir.
Atlantik paktı
Nevyork 13 tR' — Atlantik paktını imza için yapılan hazırlıklar sona ermek üzeredir. Pakt nisan İptidasında yedi memleket tarafından İmza edilecektir. Bu melmeketler Birleşik A-merlka. Kanada, İngiltere, Fransa, Belçika, Helanda, Lllksemburgdur. Danimarka ve îtalyanın da paktı imza etmeleri muhtemeldir.
Sovyet Rusya, Danlmarkanm pakta girmesine mâni olmak tein bir teşeb-
İsrail kuvvetleri Akakeye
3 kilometre mesafede
büsü bulunmuştur. Kopenhag'daki Sovyet elçisi bu hükümete müracaatla Danlmarkanm Atlantik paktına girmesinin gayet tehlikeli bir vaziyet yaratacağını söylemiştir. Fakat buna rağmen, Danlmarkanm pakta katılacağı umuluyor.
Roma 13 (R) — İtalyan parlâmentosu dün îtalyanın Atlantik paktına iştiraki meselesini görüşmüştür. Komünistlerle işbirliğine taraftar olan sosyalistler grupunun başkanı Nennl, paktın şiddetle aleyhinde bulunmuş, pakt İçin: «Sovyetlerl çember İçine alma teşebbüsü» demiştir. Nennl partisinin pakta girilmeğe mâni olmak İçin her tedbire baş vuracağını söylemiş ve halkın reyinin sorulmasını İstemiştir.
Müzakereye varın devam edilecektir.
Ankara 12 — Bu sabah şehrimize gelen Dışişleri Bakam Necmeddln Sadak, Cumhurbaşkanı İnönü tarafından kabul olunduğu gibi Başbakan Şemseddin Günaltay İle de ayrıca .görüşmüştür. Bu görüşmelerde Avrupa seyahati hakkında izahat verdiği anlaşılmaktadır
Dışişleri Bakanının salt günü partinin gizil oturumunda İzahat vermesi bekleniyor. Grupta bu İzahattan sonra açık oturum yapılarak gündeme devam olunacaktır.
Gelir vergisi
Yaz tatiline kadar Meclisten çıkarılması umuluyor
Ankara 12 - Yaz tatiline kadar
Meclisten çıkarılacağı umulan gelir vergisi kanununun 1950 yılı başında yürürlüğe gireceği anlaşılmaktadır. 1950 yılı başında defterler bu kanuna göre tutulacaktır.
Gelir vergisine tâbi olan kazançlar ve iradlar şunlardır:
Ticari kazançlar, hizmet erbabı kazançları, menkul sermaye Iradları, gayri menkul sermaye lradları, serbes meslek kazancı ve diğer Arızi kazançlar.
Tiirklyede altı aydan fazla ikâmet eden hakiki bir şahıs Türklyenln İçinde veya dışında bu kaynaklardan elde ettiği kazançlar üzerinden vergi verecektir. Türklyede İkamet etmlyen cöükellefler sadece Türkly&dekl kazançları üzerinden vergiye tftb! olacaklardır.
Verginin en şayanı dikkat tarafı şudur: Mükellefler, evli veya bekâr olduklarına, çocuklarının adedine göre asgari bir maişet haddi tenzil edilmek suretiyle vergi vereceklerdir. Bununla beraber çalışma kazancı ile sermaye kazancı vergi tarhında ayrı ayrı ele alınmaktadır.
Büyük bir kayıp
Frof. Âkil Muhtar
••
Özden vefat etti
Binlerce talebe yetiştiren, birçok eserler yazan kıymetli ilim adamının cenazesi yarın kaldırılacak
Memleket kıymetli bir evlâdını kaybetti. Tanınmış doktor ve büyük mütefekkir Prof. Akil Muhtar Özden evvelki gece hayata gözlerini kapadı. Bit haber her tarafta, bilhassa Akü Muhtar özden’ln meziyetlerini yakından bilenler arasında büyük teessür uyandırdı.
Akil Muhtar Özden, nadir yetişen kıymetli İnsanlardan, biri idi. Hayatı dalıui bir çalışına, memleketine, muhitine faydalı olmak İçin uğraşma içinde geçmiştir. Tıp fakültesinde senelerce profesörlük etti, binlerce talebe yetiştirdi. Bunların hepsi Âkil Muhtar özden'e büyük bir ştikan bağlılığı İle bağlıdır; bütün talebeleri s Akli Hoca» dan nayranlıkla bahseder.
Ona karşı şükran borçlu olan yalnız talebeleri değildir. Binlerce ve binlerce İnsan büyük doktorun haza katinden İstifade etmiştir. Akil Muh-(Arkası sablfe 2j sütun 1 de)
Profs. Âkil Muhtar özden
Created by free version of 2PDF
Celâl Bayarın dış politika hakkında demeci
“Biz hiç bir devletin peyki olamayız,,
«Tecavüz harbi için akıtılacak kanımız yoktur.
Fakat aziz vatanımıza saldırma olursa millî mücadelede olduğu gibi yurdumuzu müdafaa ederiz»
Ingilizler Akabeye yeni kuvvet çıkardılar Rodos'ta dünkü görüşmeler hiç bir netice vermedi
Danimarka sularına düşen meçhul uçak
Kopenhag 18 — Danlmarkanm küçük hir Umanı olan Tuberoen’in yakınına bir uçak düşmüştür. Bu uçağın deniz? bomba atarken düştüğü söyleniyor.
Akdeniz paktı
Sovyetler tarafından müracaatta bulunulmuş değildir
Ankara 12 — A nk ar anın alâkalı mahfilleri. Rusiar tarafından Akdeniz paktı hakkında her hangi resmi bir müracaatta bulunulmamış olduğunda ısrar ediyorlar, öğrendiğime göre, Dışişleri Bakanı Necmeddln Badek, Büyük Millet Meclisinde yapacağı beyanatta bu hususta açıklamada bulunacaktır-
Akabe'de bulunun İngiliz kıtaları
Kardan sonra don
Termometre bu sabah sıfırın altında 4 derece idi
DİKKATLER
Londra 13 ’R- — Rodos’ta Ürdün ve taralı delegeleri arasında dün İki gay-tkeflml konuşma yapılmıştır. İsrnil delegeleri Ürdün'ün Kudüs mıntaka-0i hakkındakl isteklerine karşı bazı isteklerde bulunmuşlardır. Hiçbir netice elde edilememiştir.
Londra 13 (R> - Akabeden gelen
haberlere göre. Ürdün - İsrail kuvvetleri arasında /eni çarpışma yoktur. Ak-bedekl İngilL: kiMİprı takviye •dilmiş t İr. Bunlar siperler kazıyorlar
Bir İsrail sözcüsü, kend'lerinin A-kabe’yi işgal etmeyi düşünmediklerini •öyleır.lş ver »Ürd'.in î->;ır ıtdMTfidn görilmûz yok. Biz. bize ayrılmış Olan
topraklan işgal ediyoruz.* demiştir
İsrail kuvvetleri şimdi Akabeye üç kilometre mesafede bulunuyorlar. İngiliz gemiler! ateşe hazır vaziyettedir. Uçaksavar toplarının namluları havaya kalkmıştır.
Birleşmiş Milletler Kurulunda
Nevyokrk 13 ıRı - İsrail kuvvetlerinin Filistin'in Ncc>f bölgesinde ilerlemesi Birleşmiş Milletler Kurulundaki İngiliz heyeti tarafından büyiik alâka He taklb ediliyor. Ingilfzler bunu mütareke konuşmaları zihniyetine aykırı buluyorlar.
Evvelki gün yağan kardan sonra hava açtı Fakat şiddetli bir soğuk hüküm sürmektedir. Bu sabah her taraf kaskatı İdi. Termometre sıfırın altında 4 dereceye kadar İnmiştir.
tkl gündenberl hüküm sürmekle olan şiddetli karayel fırtınası yüzünden dün Boğazdan gemi giriş çıkışı olmamış, bu yüzden -»Yelkenci» ve «Emek» vapurları Karadenlze çıka-mıyarak Büyiikdereye sığınmışlardır.
Fırtına bu sabah süktııı bulmuş- ! tur.
Zonguldalcta hava yeniden bozdu, kar yollar? kapattı
Zonguldak 12 i A. A ) — Bir ntüd-deltenberl lyj jjldcn havalar yeniden birdenbire- bozmuştur.
Üç gundCMb:. I fasılasız alarak kar yağmaktadır. Denizde fırtına devam ediyor. Yogan kar. çevre ile olan ulaştırmayı tekrar kesmiştir.
Sûr ve şar
Eski edebiyatçılar, bu iki kelime üzerinde oynarlardı.
... Sûrumuzu sûr evler
Yani, neşeli olması gereken düğünün felâketli bir arbede haline sokulması.
Köy düğünlerini «şerefe* silâh endalıtlariyle bir salhaneye döndüren kötii âdeti kırmak üzere — (şehir meyhanelerinde silâh aramaları yapıldığı gibi) — köy düğünlerinde de silâh aramaları yapılması iyi olacağından evvelce bahsetmiştik. Vakalar tekerrür ettiğinden biz de aynı tefnennlyl yeniden ortaya sürüyoruz.
Şehir ve kasaba düğünlerinin de çok defa: «Eski olan bina kalabalığa tahammül edemeyip çökmüştür, ölen ve yaralananlar var.» neticesine vardığını gazetelerde okuyoruz.
Düğünlerin yapılacağı yerler, şehirde ve köyde bir kontrol baskısı altımla bulunmalı. «Israrları tiıeni» maddesinden dolayı da bil lâzım.
Şimdiye kadar düğünlerin ta-m timiyle başıboş bırakıldığı, neticelerinden anlaşılıyor.
Antalya 12 — Bugün Antalya Demokrat Parti vilâyet merkezinde muhtelit mevzular üzerinde konuşan Celâl Bayar, dünyanın içinde bulunduğu şartlar ve Türklyenln durumu hakkında partisinin görüşünü anlatmış ve ezcümle demiştir kİ:
i— Biz Demokrat Parti olarak bütün dünyada sulh ve sükûnun temin edilmesini İstiyoruz. Hiç kimsenin toprağında gözümüz yoktur Milli hudutlarımız içinde müreffeh bir hayata kavuşabilmek en esaslı gayemizdir. Bir tecavüz harbi için akıtılacak kanımız da yoktur. Fakat aziz vatanımıza bir saldırma olursa, hilâ-hınıuT dahi bulunmasa, milli mücadelede olduğu gibi tırnağımızla. dişimizle yurdumuzu müdafaa ederiz. Harbin sonlarına doğru Sovyet Rusya, etrafındaki devletlerden müteşekkil bir emniyet manzumesi kurmak arzusunda olduğunu açığa vurmuştu. Orta Avrupada ve Balkanlarda herkesin bildiği durum bu fikrin ilerlemiş şekildir. Demokrat Partinin görüşüne göre biz hiç bir devletin peyki olamayız. Bu hususta hiç kimseden korkumuz yoktur. Milletlerin
hak ve istiklâllerine riayet eden, fertlerin hak ve hürriyetlerini tanıyan devletlerin tarafını tutuyoruz,
Harb olacak mı? Bu suale kati cevap vermek bir kehanet olur. Görülüyor ki İki taraf da harbe iıazır-lanmaktadır Bu arada Sovyet Rus-yada bir itidal politikasının göze çarptığını ifade edenler vardır Bu İtidal politikası hakkında şimdiden kati bir hüküm vermen müşküldür. Temenni ederiz kİ Allah dünyayı yeni bir harh ateşinden muhal-?"* eylesin. Yepyeni silâhlarla yapılacak bir harb. kıyamet kopmuş kadar dünyada felâket yaratacaktır..
Celâl Bayar, sözlerini, dış politikada partilerin mutlaka fikir birliğine varmış olmaları lâzım geldiğine işaret ederek bitirmiş ve bu fikir birliğinin de sun'l almaması gerektiğini söyledikten sonra:
«— Milli emniyete ancak bu yoldan varılacağına inananlardanım* demiştir.
Celâl Bayar ve arkadaşları yarın (bugün) Antalya'dan Burdur'a hareket edeceklerdir.
Arnavutluk'ta isyan
Çetelerle hükümet birlikleri arasında şiddetli çarpışmalar olduğu bildiriliyor
Londra 13 (Nafenl — Arnavulluk-tan sızan haberlere göre, bu memlekette dahili bir layan patlak vermiş bulunmaktadır. Roma gazetelerinden Tempo’nun verdiği bir habere göre, Tito tarafından silâhlandırılmış Arnavut çeteleriyle Arnavut hükümetine mensup kuvvetler arasında şiddetli çarpışmalar cere/Bn etmektedir. Aynı gazeteye göre, Tlto tarafından desteklenen çetelere karşı cephe almış bulunan Arnavutlar arasında Arnavut üniformasını giymiş birçok Rus subay vâ erbaşları bııluntnaktodır.
Arnavutlukta patlak vermiş bu isyan hareketinin gayet mühim olduğu da belirtilmekledir. Arnavutlar Tlto hükümetini şiddetli bir lisanla İtham etmekte ve çetelerin Yugoslavya
tarafından desteklenmekte olduğunu belirtmektedir. Arnavut - Yugoslav hududunda her gün hâdiseler cereyan etmektedir.
Londra 13 (Ha fen t — Arnavutluktan kaçmakta olan mültecilerin verdikleri malûmata göre, memleket dahilinde çetelerle hükümet birlikleri arasında şiddetli çarpışmalar cereyan etmektedir. Bu mültecilerin belirttiklerine göre, şimdi çarpışmaya başlamış olan bu çeteler arasında kanun dışı edilmiş siyasi çete birlikleri b-j-lunınakUdır. Bunlar da ayrıca memleketin muhtelif yerlerinde savaşlarına devam etmektedirler. Son haftalar zarfında bütün Arnavutlukta çete faaliyetinin büsbütün artmış olduğu da ilâve edilmektedir-
Satılfe 3
AKŞAM
13 Mart 1949
SÜZÜN GELİŞİ
Sütlüce infilâkında
Çocuk Dostları Derneği yardımınızı bekliyor
Şehrin İçinde yürekleri sızlatarak tutayıp giden başı boş çocuklar faciası îstanbulda yeni bir derneğin kurulmasına aebeb oldu. Bu derneğin adt (Çocuk Dostlan Demeği» dtr.
Göz önünde cereyan eden faciayı bir yafta gibi taşımamak İçin kurdukları demeğe sadece «Çocuk Dostlan» demeyi münasip gören iyi niyetli bir müteşebbis heyet yersiz yurtsuı kalmış» sokaklara düşmüş, yangın yerlerinde, çeşme yalaklarında,serseri hamamlarında. köprü altlarında geceleyen, bir milyonluk şehirde kendilerine bütün kapılar kapanmış, başı boş çocukları toplıyarak onları Cemiyete faydalı İnsanlar olarak İade etmek istiyor. Demeğin adındaki «dostluk», uzak ya km akrabasından. İyi kaibll komşulardan. yardım derneklerinden az Çok alâka görebilen çocuklara değil, her türlü dosttan mahrum, kimsesizliğin felâketi İle burun buruna yaşıyan çaresizlere, dost eline -muhtaç düşkünlere gösterilecektir.
Çocuk Dostları Derneğinin İstanbul halkına yaydığı beyannameyi gazetemizin cuma günkü sayısında okumuşsunuzdur. Bu derneği kuran insanlar baş» boş çocukları kurtarmalım başarılması zor bir dâva olduğunu biliyorlar, fakat bütün lyl niyetli, ivl kalbli insanları bu dâva etrafında toplamaya muvaffak olurlarsa facianın ortasından, uçurumun kenarından hayli vatan evlâdını çekip alabileceklerine de İnanıyorlar. Bu İmanı kuvvetlendirmek muhterem İstanbul halkının girişilen teşebbüse karşı göstereceği alâkaya bağlıdır Demeğin çalışnıalannı para vererek desteklemek istiyenler bunu Ziraat Bankasında açılan 2380 numaralı hesaba yatırabilirler. Bedenen hizmet etmek Istiyenlcr demeğin Selanik Bankası binasındaki 23 numaralı muvakkat merkezine müracaat edebilirler.lyl kalbli vatandaşlarımızın yardımlariyle derneğin ne yaptığını size bu sütundan zaman raman haber vermeyi ben taahhüd ediyorum Şevket RADO
ihmal olduğu anlaşıldı
Fabrika idaresi ve işçilerden beş kişi hakkında takibat yapılacak
Nuri paşa silâh fabrikasındaki İnfilâk hâdisesi tahkikatının adli anf-hası derlemektedir. Savcı yardımcını Yavi’B Fındıkgll dün de bazı şahitleri dinlemiştir.
Bu arada, infilâk esnasında hafif berelerle kurtulup evlerine gitmiş olan bir kaş Lşçl daha savcılığa müracaat ederek kendilerinin de yaralılar listesine İthalini İstemişlerdir Bunların variyeUert de adliye dok-torlugunca tesblt olunmaktadır.
Diğer cihetten İnfilâkın tebebl üzerinde savcılıkça yapılan İncelemeler, fabrika İdaresinden ve İşçilerden beş kişinin İhmalleri mevcut olduğu neticesini çıkarmış Ve bunlar hakkında kanuni takibata geçilmesi kararlaşın ıştır.
Yalnız dün. bazı gazetelerin yazdığı gibi, kanunen »nezaret altına almak»
şeklinde bir muamele mevcut olmadığı cihetle yakalanmış ve tevkif edilmiş kimse mevcut değildir.
tnfllâk sahasında evvelki gün ilmi şekilde tetklkat yapan ehil vukuf heyet salı günü raporunu verdikten sonra savcılıkça bu hâdisede zan altına alınması icabeden şahıslar hakkında gereken İddianame tanzim olunarak sorgu yargıçlığına verilebilecektir. Bütün bu hususlar hakkında savcılık, çarşamba günü bir açıklama yaparak umumi efkârı tenvir edecektir.
Diğer taraftan infilâk sahasında yapılan temizleme sırasında toplanan enkaz arasında ufak tefek pallayım madeler bulunması İhtimali de göz önünde tutulmuş ve bu enkaz, dün mavnalara yüklenerek Marmara açığına «evkedllmiş, denize dökülmüştür.
■ ■
Um olmak İçin mutlaka muallim muavinliği yapılması lüzumunu İleri sürdüler ve Akıl Muhtarı profesörlüğe kabul etmek istemediler. Ben telgraf çekerek kendisini tstanbula davet ettim ve profesörlüğe tâyin ettirdim. Rahmetliyi çok severdim ve dalma takdir ederdim-»
Ordinaryüs profesör doktor Mazhar Uzman da büyük bir teessür İçinde bize şunları söyledi:
(— Doktor Âkil Muhtar, Tıp fakültesinin en büyük hocalarından biri, belki de birincisi İdL Meşrutiyet lnkı-labındanberi bu faUdyetlul herkese ta nıtmış, sevdirmiş ve derin saygı kazanmış büyük bir doktordu. Bir çok eski arkadaşlarının ailelerine kimseye haber vermeksizin yardım eder, çocuklarını besler ve mektepten çıkıncaya kadar kendisi yardım ettiği gibi kalbi yüksek arkadaşlarının da yardımlarını istemekten, çekinmezdi İlmi hizmeti dünyanın her yerinde takdir edilmiş ve Frhnsa Tıp akademisinde hürmet icazarimış ve bu suretle âdeta Türkiye tababeti zlkredl-
(Raş tarafı 1 İnci sahlfede) tar büyük bir profesör olduğu kadar büyük ve hazrk bir hekimdi.
Onun çalışması yalnız Tıp fakülte-rinde ders vermekten ve hastalan tedavi etmekten İbaret değildir. Akil Muhtar büyük bir mütefekkirdi, bütün İlmî meselelerle meşgul olurdu. Bunun için yalnız tıbba değil, diğer birçok mevzulara ait eserleri de vardır.
Aklı Muhtar Özden İn en büyük hizmetlerinden biri de Meşrutiyetin İlânından sonra «Htlâllahoıer» cemiyetinin IturulnuiaiııdMü faaliyetidir. AltH Muhtar, cemiyetin kurulmasından «Kızılay» a kalBcdlImeslne kadar uzun müddet Hll&llahmer İkinci reisliğin! yapmıştır. Birinci Dünya Harbinde Hilâliahnıeri çok başarılı bir surette İdare edenler arasında Â-kll Muhtar Özden de vardır.
Büyük ve kıymetli IÜm adamı İki eene evvel İstanbul Milletvekillisine seçilmişti. Fakat bu vazifede uzun müddet kalamadı, bir seneden beri rahatsızdı, Hasiaiığmj rağınca yata-
ğında. ilim meseleleriyle meşgul olur, ünce ilk hatıra gelen zattı. Pml eserler yazdırırdı. Kanındaki kır-1 Avrupanın her köşesinde kendisini muti küreyvelerln azalmasından İleri seven vc sayan bir çok meslektaşı gelen hastalıktan kurtulamıyacağını vardır, ömrünün sonuna kadar has-anl?.m:ştı. Bunun için: «Benimle far-’ tabğına kftrşi en büyük şifa olarak la me.;2ul olmayın» der ve muhitine çalışmağı bir dakika olsun elinden mümkün olduğu kadar fazla hizmet bırakmamış, vatan evlâtlarının doğru edebilmek emeliyle yazdırmakta oldu- yolda yürümeleri en büyük temennl-ğu eseri bitirmeğe çalışırdı. ' »in! teşkil etmişti.
Neşet Ömer îrdela'tcn sonra Akil | Yatağından, kımıldayamıyacak bir Muhtar Özden... Bu iki büyük İnsan halde !ken hastalığının pek ağır ol-doldurulması çok güç birer boşluk bı-'dugunu gördüğü halde kadere me-rakmı^lardır. Akil Muhtar özden'ln tinane göğüs germiş ve ziyaretine ge-Btûm inden dolayı silesi erkânına.1 ıenıerden Btirabım «UdanujU. dostlarına, eski talebi terine samimi] On bir aydanberi kendirini «even taziyelerimizi sunarız. Cenazesi yarm doktorlar, başında nöbet beklerken o, «aet 11 de Çemberlltaşta Peykhane llâcı klüıp yazmafct bunlan
raddesindeki evinden kaldırılacak, bastırmaktan bekler ve bir forma namaz! Bayezlt camisinde kılındıktan daha basürabllsem diye çalışırdı, smra Rumeühlsanndakl nite mezar- | R^tn bU£„lerin todadına 1 ına e c Ccekl ‘ j koşan, çalışmaktan çekinmez bir ln-
Tamnmiş doktorlarımız sandı. Memleket, Âkil Muhtarın ölü- ■ mü İle en büyük evlâdlnnndan birini
1 kaybetmiştir-
Rahmetli Aıl Muhtar’m hal tercümesi
Rahmetli Âkil Muhtar özden 1877 de îstanbulda doğmuştur. Babası askeri Tıbbiye başkâtibi Muhtar efendidir. Akil Muhtar, üsküdarda Pa-şakapua rüştiyesini bitirdikten sonra Askeri Tıblye İdadisine girmiş, oradan
İzmit 13 (Akşamı — Dün sabah İstanbullun şehrimize gelen Tekel ve Gümrük Bakanı Dr. Fâzıl Şerefeddln BÜrge burada tetkiklerde bulunmuş, tütün piyasası işiyle meşgul olmuştur. Bakan, bana şu beyanatta bulunmuştur:
(— geçim bölgem binitte bilhassa, açılmış bulunan Marmara tütün piyasası hakkında tetkiklerde bulundum; bu arada tütün ekicileriyle de görüştüm. Diğer bölgelerde olduğu gibi Marmara piyasasının da müstahsili memnun edecek şekilde neticeleneceğini kuvvetle umuyorum. îzmlttA yapılacak Tütün bakım ve işletme evi konuslyle de alâkadar oldum. Bu İşin en kısa zamanda neticelendirilmesine çalışçağun. Marmara piyasasını yakından tetkik ve müstahsil ile karşı karşıya temas etmek üzere tekrar tz-mite geleceğim. İzmltln ekonomik durumunda İnkişaf görülmektedir. Bunun İçin İzmit Gümrük başmemurlu-ğu müdürlüğe yükseltilmiştir.»
Marmara piyasasında tülün aliminin ağır gitmesLııdekl sebebi sordum
(— Bu ağırlık kışın şiddetinden İleri gelmektedir. Havalar açılınca piyasanın hareketleneceğine eminim»
cevabını verdi.
Bakan, tütün müstaasillerinden kesilen yüzde beşler ve sigaralarımızın ırialu hakkındakl suallerime cevaben de şunları söylemiştir:
«— Tütün müstahsilinden kesilmekte olan yüzde beşlerle bu yıl İçinde bir bütün müesses esi kurulacaktır şimdiye kadar 23 milyon lira to planım şiir. Müesseşenln kurulmasında geç kalınmasının sebebi, elde edilen fonun knayetslzllftld.’r. Bununla beraber Ziraat Bankasına yatırılmış olan bu para ila müdahale mubayaaları yapılmış ve bu surette müstahsil müşkül durumlardan korunmuştur.
Maltcpedekl yeni babrlka kuruluncaya kadar sigaralarımızın ıslahına çalışacağız. Dış memleketlerle yapılan anlaşmalar neticesinde Tekel maddelerinin daha geniş ölçüde ihracına çalışmaktayız. İngiliz, Fransız rejisi, çeşitli Amerikan firmaları ve Almanlar da piyasamızdan tOtiln almışlardır ve daha da alacaklardır.
Meclise scvkedllen f tlmrük usul kanunu lie bugünün şartlarını daha iyi karşılamış bulunacağız.»
Bakan, geceki ekspresle Ankaraya hareket etmiştir.
Mikrop harbi
Birmanya’da
Amerika’da bir araştırma bürosu kuruldu
Çeteler Mandalas’ın bîr
Çeteler Mandalay’ın bir
Akıl Muhtar için ne diyorlar?
I I Ordinaryüs profesör doktor Tevflk' Bağlam; rahmetli Âkil Muhtarın ölü-' nünden duyudıığu teessürü bir mıı-barririmlze şu sözlerle İfade etmiştir:
*— Acı haberi sizden büyük bir teessürle duyuyorm. Türkiye bir tıp üstadını, Üniversite kendisine bir çok , kıymetli hekim yetiştiren bir hocası-,_____._____
m kaybetti. Kendisine büyük bir hür-'da Demlrkapıdakl Askeri Tıbbiyeye metle ve uzun senelerin kuvvetlen.-! girmiştir. 1896 da tsvlçreye kaçarak dlrdiği derin bağlarla bağlı bulundu-'Cenevre Tıp fakültesinde 1002 de ğum aziz dostumun ziyamdan «on tahsilini tamamladı. 1903 te Cenev-derece teessür İçindeyim. Âkil Muh- rede profesör Bard’ın, bir sone sonra tar, memlekete ve Üniversiteye bir da profesör Mayor'un asistanı olmuş-çok hizmetler yapmış değerli bir İlim tr- Daha sonra prlvat Doçent olarak adamı İdi.»
tedavi dersleri vermiş, bir taraftan ■ da Hlrlrrrln vo not
GÜNÜN MESELELERİ
Ürdün * İsrail mütarekesi
Mısır - İsrail mütarekesinden sonra, Ürdün ile İsrail aı-asındf da ateş kes antlaşması evvelki gün Kodoşta İmzalandı. Yahudi kuvvetlerinin Akabe körfezine doğru vukuu haber verilen İleri hareke* tinden sonra yeniden karışmasından ve İhtilâflar doğurmasından korkulan Filistin vaziyetinin durulması ve alâkalı taraflar orasında nihai bir anlaşma»a varılması ümitleri kuvvetleniyor,
ürdiiniin tsril ile akdettiği mütareke, Fillstinin merkezindi mevzi almış bulunan frak kuvvetlerine şamil değildir. Bîr aralı*, Ürdün’ün Rodos görüşmelerinde frakı da temsil edeceği ve varılacak anlaşmanın fraka şamil olacağı söylenmiş ise de bu rivayet tahakkuk etmemiştir,
FiUstinde kuvvet bulunduran Arap devletleri arasında Yahudilerle müzakereye henüz yanaşmamış" iki devlet vardır. Bunlardan biri Suriye, ötekisi de Iraktır. Birleşmiş Milletler Aradı vekili Dr. Bunch Suriye ve Irak temsilcilerini Yahudilerle bir arâya getirmek hususundaki teşebbüslerine devam ediyor. Bu teşebbüslerin yakında müspet bir neticeye varması ihtimalleri kuvvetlidir.
Lübnan ile İsrail temsilcileri arasında müşterek hududun bir noktasında cereyan eden müzakereler İse hâlâ devanı ediyor. İki taraf, son derece ketum davrandıkları İçin görüşmelerin bu kadar uzamasının sebepleri anlaşılamıyor. Fakat Ürdün - İsrail anlaşmasının, Lübnan - İsrail müzakerelerini tacil edeceği kuvvetle tahmin edilebilir.
Akabe civarındaki vaziyete gelince, Yahudi kuvvetlerinin Körfeze ve İngiliz kuvvetlerinin bulundukları mevzilere 3 kilometre mesafeye kadar geldikleri teeyyüd etmiştir. Yahudi Dışişleri Bakam Akabe körfezi civarında kâin Elntinî mevkiinin İsrail devletine aid olup Yahudi kuvvetlerinin elinde bulunduğunu» heı- hangi bir askerî hareket yapılması bahis mevzuu olmadığını, bu mesele etrafında İngiliz hükümetiyle notalar teati edildiğini beyan etmiştir. Gelen haberlere göre, tngillzler, ilerlemeğe devam ettikleri takdirde üzerlerine ateş açacaklarını Yahudilere İhtar etmişlerdir.
Şimdiki halde Akabeye doğru Heri hareketi durmuştur. Fakat Yahudilerln hedefi, Akabede Kızıldenize varmaktır.
Londra siyasi mahfillerinin kanaatine göre, Yohudiler, Akabe körfezinde kendilerine beş kilometre bir koridor temin etmek İstiyorlar. Maksatları da Filistin mahsullerini Akabe körfezile en kısa yoldan Uzak Şarka ve Doğu Afrikaya sevketmektlr.
II
Toplantıya Rusya ile peyk devletlerinin kurmay heyetleri iştirak edecekmiş
Londra 13 (Nafen) — Vlyanadakl g&zelo muhabirlerine göre, Doğu Ma-cartstanın Debrecen şehrinde mühim bir toplantı hasırlanmaktadır. Belirtildiğine göre, Kremim bu toplantıya büyük bir önem vermekte ve toplantı üzerinde hassasiyetle durmaktadır.
Daily Telegraphln Viyana muhabirine göre, Debrecen toplantısında Rusya He peyklerinin kurmay heyetleri buluşacaklar ve askeri meseleler üzerinde çalışacaklardır.
Siyasi müşahitlerin belirttiklerine göre, Rusya ile peykleri arasında imza edilmiş bulunan sulh antlaşmalarının bazı maddeleri tesblt edilmiş mühleti doldurmakta ve hükümlerini kaybetmektedir. Peyk memleketlerde askeri müşahitler bulundurulması hakkındakt İki senelik antlaşma nl-I......B.....O.....R.....I
Q
0.
CM
o
O $2 0 >
0 p
■O
0 ro
2 U
New-York 13 (R) — Amerika mikrop harbine karşı savunma tedbiri alıyor. Bu maksatla bir araştırma bürosu kurulmuştur. Fakat küçük bir mikrop bombasının bir şehri tahrip edeceği doğru değildir
Londra 13 (R> — Bi manyanın boş şehri olan Rangon'dan alınan haberlere göre çeteler Maudalay şehrinin bir kısmım ele geçirmişlerdir. Mandalay. Blrmanyanın İkinci büyük şehridir, 200 bin nüfusu vardır, Ran-gon'un 560 kilometre şimalindedir. Hükümet buraya takviye kıtaları
Jandarma genel
11U&U1L1CL
komutanının istifa sebebi gönderiyor-
İstifası henüz kabul edilmemiş olanl ve şehrimizde bulunan Jandarma genel komutam korgeneral Şükrü Ka-| naili bu akşamki trenle Ankaraya dönecektir. Şükrü Hantalı ile İçişleri Bakanlığı arasında prensip İhtilâfı olduğu, bu anlaşmazlığın bilhassa zursuzluk yaratmak teşebbüsleri ne-polis İle jandarmanın tevhidi işinde tlcesiz kalmıştır. Nehru demiştir ki: kendlai gösterdiği beyan edilmekte-, «Komünistler Hlndlstana değil harice dlr. Orgeneral Şükrü Kanatlı Anka- bağlıdırlar, raya gittikten sonra İstifası meselesi kat! bir neticeye bağlanacaktır-
Hindistan’da
I Londra 13 (R) — Hindistan Başba-, kanı Nehru’nun dün gece söylediği nutka göre Hintli komünistlerin de. mlryolları grevi Lle lllndistanda hu-
min eden müessls Asadan biri olduğu gibi idare heyetindo de bulunmuştur. 1013 ten İtibaren Kınlayın kuruluşuna kadar bu cemiyetin İkinci reisi
Çin durumu
Londra 13 (R) — çin Başbakan muavini L1 Sungea komünistlerle anlaşmaya varma imkânları belirdiğini söylemiş, fakat bu hususta İzahat vermemiştir.
iılanbul BonaaaruB 11/1'lU» flUlart
ÇEKLER
c.u. o ı_ j „ .. _ .......... ıı» »aour du cennyeıın JKincı reisi
™ TO- (te tetkiklerde »e neşriyatta tem-L|arak saıwm„„r. Bu denede mlltel-
fri. de kederini T. BMerie İte do et- muştur Bu arada aneıtnlk maddele- lemmI K12,lha5 kongr,ıer|M |îtlrllk Dllçtlf I tarln •Af.lnlr.nlnk mAnrfn.» VI-I o -e- V
«— Âkil Muhtar bey, luUriknte;i
terin tesirlerim muydun SoyM bir alnll, )923 „ Kıa]ha lwkmteun — amuihu ney. luunaaten usul bulmuştur. 1808 İnkılâbından!
memleketin iftihar ettiği doktorlar-) sonra latanbula hijlyen hocalığı lle
dan biri IdL Sade bizim memlekette davet edilmiş, bir yıl sonra da Tıp
yeniden organizasyonuna karar veren on birinci milletlerarası konferans tarafından teşkil edilen tetkik
detti, Avrupada da tamnmıştı. Halen' fakülLesl tedavi profesörü olmuştur. heyetlnQ secllmlatlı Parts Tın akademisi âZOltı hırlıınııvnr. Inı-Dıt-an ıfı.ıa mlmn ’
Parts Tıp akademisi âzası bulunuyor- Q tarihten 1044 yılına kadar 36 aeno dtL Kendiri tahsilinin bir kısmını bu vazifede çalışmış, arkadaşlarllo memleketimizde, büyük kısmını Is- birlikte yüzden fazla travay meydana vtçrede yaparak muvaffakiyetle dip- getirmiş va bunları muhtelif dillerde tornasını aldı. Ben o esnada îsviçrede neşretmJştlr. Kendisi yedi muhtelif Mim. Tekmil profesörleri tarafından memleketin tıp cemiyetlerim» de âza takdir edildiğini gördüm Bundan 40 seçilmiştir. 1938 de Paris Tıp akade-esne evvel Haydıtrpaşada kurduğu- misine muhabir âza olmuştur, mus Tıp fakültesine muallim olmak’ Âkil Muhtar özden, memlekcUmlz-
İr.
Merhum, yaşının İlerlemesine rağmen ölümü İntaç eden hastalığa kadar Tıp fakültesinde dera vermeğe devam etmiş, binlerce talebe yetiştirmiştir
Türk Tıp Tarihi Kurumu Başkanlığından: Kurumlunuz müessislerln-den vo Balkanımız Dr. Akil Muhtar
„__ ,, , ...... dcn V0 Baştanımız Dr. Akli Muhtar
*“£ „ “nd“"> ıtan'd" «n» «Ateşinden b>9u muhtelit &den v«.t etmlsıu-. Blluln llyrnl-
teklır elum. O vakit benim reli oldu- ilmi ve İçtimai cemiyetlerde çalıijmıj, m!,ln pazartesi aünll onun ebediyete Sum nıkulıtde ..monatların,, mual-| Hllillalrmerln İkinci del. tatmini te-| testltad. hasır bulunmalarını dileriz.
Nen Yûtk
Ptriı Cenevre
Amesterdam Brüksel
Prafl Stokholm Lizbon
1 Sterlin
140 Dolar
100 Fransa F.
100 Isvtçre F. 1» Florin
100 Ce*o K».
100 İsveç KT.
100 Eskode*
İM BelclU F.
ESHAM VK TAHVİLÂT
İngiltere Kiralına ameliyat yapıldı
Londra 13 (A.P.) — Sağ bacağındaki kanın lyl deveran etmemesinden nıuzlarlp bulunan Ingiltere Kıralı George'a bu sabah bir ameliyat yapılmıştır. Ameliyattan Bonra yayınlanan ve 8 hekimin imzasını tanıyan tebliğde: «Majestenin sıhhi durumu tam amile memnuniyet vericidir» denilmektedir.
Tehlikeli telâkki edllmlyen ve -Sym" patlıectomy» adı verilen bu ameliyat sırasında amudu fıkarl nahiyesindeki küçük bir sinir kesilmiş ve böyjec*_____
bacak şiryanlarındaki kanın «erbesçe jcüiç» devri Bağlanmıştır, | a-o-ı
% 7 FAİZLİ TAHVİLLER
Sİvm ■ Errurum ı SİVM ■ Erzurum Z-î 1941 Demiryolu 1
1941 Demiryolu U
>941 Demiryolu 13
Milli MQ(T«£m I
Hllll MUdMM □
MllU Utldalu in
Milli MUdaTu IV
% fl FAİZLİ TAHVİLLKR
Kalkınma ı KaikmrM U Kalkınma CD »48 1gtlkr*n ! »48 b t İkrazı II İHI Demiryolu VI
% S FAİZLİ TAHVfLLkR
İMSe £rz*nl 1438 tkramlyeli MİU! MOdafa» Demiryolu IV
Dtmlryolv V
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez BankMi
1« Banlcaoı
T, Ticaret Bankan Aralan Çimento
SARRAFLARDA ALTIN
Gulden Türü Uria Sterlin
heyete ermektedir. Sovyet Rusya İst Balkanlardaki askeri kuvvetlerini olduğu gibi Diuhafaza etmek arzusundadır. D'ebrecen toplantısında bu meselenin görüşülmesi İhtimali gayCİ kuvvetlidir, şimdiye kadar bu memleketlerden bazılarında değişiklikler olmuştur. Macaristandakl askerî heyetlerini Batı demokrasileri ataşemi* llterterle değiştirmişler, fakat Rusya-nın kalabalık bir askeri miişahit gru-pu Büdapeştede faaliyetine devam etmiştir. Macarlstanda bulunan bu askeri Rus heyeti gayet geniş bir teşkilâta maliktir ve ba teşkilâtın başında Rus generali Zsuschev bulunmaktadır. Bu generalin vazifesi Macar ordusunu kontrolü altında tutmak ve bu memleketteki askeri birliklerin Rus sistemlerine göre yetiştirilmelerini temin etmektir.
Debrecen konferansı sonunda Sovyet Rusyanın Balkanlardaki kuvvetlerin! ger! çekmesi beklenmemelidir, Çünkü muhtelif peyk memleketlerde bulunan Kızüordu birliklerinin Avus-turyadaki İşgal kuvvetleriyle olan irtibat yollarını korumakla vazifelendirilmiş bulundukları Moskova tara- ' tından her vc-siTe He ortaya atılan bir İddiadır. Fakat Deörcen konferansında bu kalabalık askeri müşahit gruplarına yeni bir şekil verilmesi hususunda bir karara varılabilir. Belki de peyk memleketlerde bulunan Kızılor-du birliklerinin idare şeklinde bir değişiklik düşünülebilir.
Mahkeme salonunda yumruk!
Avukat Mazbar Gündüz İsminde birine çarparak bir ay hasta yatmasına sebep olmaktan sanık Adnan teminde biri, altıncı asliye ceza mahkemesinde yargılanmakta iken, dâvacı mevkiinde bulunan avukatın, Adnan hakkında şiddetli ceza verilmesin! istemesi üzerine Adnan avukat Mozhara şiddetli bir yumruk vurmuş ve ağzından burnundan kan gelmesine sebep olmuştur.
MMI Adliye polisleri Adnonı yakalami|-
•et»
»O (>5
m»;
mm| lor, hâkini de şimdiye kadar gayri MJu[ mevkuf muhakeme edilmekte olaû Adnan hakkında tevkif kararı ver«» ret cezaevine göndermiştir.
Avukat Mazhar, İlk tedavisi adllyg doktoru tarafından yapıldıktan sonra Cerrahpaşa hastanesine gönderil* iniştir.

Pli
Vlt3 il 33
M.te
«94
ın -
M.ıs
a.-
Almanyaya bakliyat ihraç edilecek Ankara 12 — Bakliyat stokumu pek fazla bulunduğu gibi, bu sene rekolte de çok yüksektir.
Bunun İçin eldeki malın bir kısmım dış piyasalara sevketmek İçin gayretlere geçilmiştir. Bu arada Almanağa yaya da bakla satışı İçin t.',-.'obüsler *».— yapılmışı u:.
Salı-ilar
S1.65 «90 •a.—

*
!3 Mart
AK? AM
Sahile 3
AKŞAMDAN AKŞAMA I
Bursaya dair kıymetli bir eser
Denizyolları na kredi
Amerikan filosunun Yunan
Yeni iki
İSTANBUL HAYATI
Vedat Nedim Tür vc Şevket Karin gibi kıymetli arkadaşlarınızın. «Doğan Kardeş.., «Aile- gibi kül-tiırüıniize hizmet eden mecmuaları çıkardıkları, çocukların okumasına mahsus faydalı kitaplar neşrettikleri malûmdur. Aynı münevverler. Yapı vc Kredi Bankasının Bursa şubesinin açılış hâtırası olaıı büyük kıtada ve bol resimli bir . Bursa- broşürü çıkardılar.
Bunun şerefine, Büyük Kulüpte bir kokteyl parti verildiyse de. şahsan maalesef gidemedim. Ancak, bana gönderilen «Bursa' broşüründe. dedelerimin şehri o-lan ve bütün Türk şehirleri arasında İstanbuldaıı sonra tercih ettiğim sevgili asli vatanımı doya doya seyrettim.
Vedat Nedim Tör’ün de, Şevket Rddo’nuıı da sergi, mecmua nev'inden yüksek zevk İst iyen eserleri hazırlamaktaki mebaret-leri mücerreptir. «Bursa.- nın da tertip ve tab’ı, cif den güzel olmuş. Birçok tanınâ'uş veya ihtisas sahibi imza sahiplerine Bur-sanın tarihine, anıtlarına, evlerine, zamanın geçişine, kumaşlarına, tenevvüüne, ulu ağaçlatma, sulanna,folkloruna, Karagöz’ü-ne, ekonomi hayatına, ipekçiliğine, hayvancılığına, seyahat mevzuuna. bankacılığına dair yazılar yazdırmışlar. Bilhassa resimler harikuladedir.
Ben. aşağıya, teberrüken, Prof. Dr. Nihat Reşat Belger'in «Neler yapılmalı? sualine cevaplarını a-hyorum:
1 — Bursa kaplıcalarun tanzim ve tevsi ederek fennin en son icaplarına uygıın bir hale getirmek için tarihi ve bedii kıymetleri aşikâr olan eski hamamların başlıcaları ipka ve ıslah edilmekle beraber, bütün tedavi u-sullerini bir araya toplamağa müsait tek vasıta olan modern bir etablisscmcnt thermal inşasını elzem addederiz. Böyle bir ctablissement inşasına en müsait yer Kaynarca hamamının bulunduğu mahal civarıdır. Bu müesse-sede t-hermal ^ularla tedavisi mümkün muhtelif hastalıklarla tedavi usulünü tatbik vasıtası o-lan büyük ve küçiik yüzme havuzlan (piscines), banyolar, çeşitli duşlar, umumî ve hususî e-tıüvler. lâvaj ve iııhalatioı^ kısımları, su altında masaj cihazları, illi gibi teşkilât ile termal tedavi tekniği itinam «dilmelidir.
2 — Termal tedaviye çamur banyoları ilâvesi de kabildir... Bursada bu çamurları ihzar için icab eden tesisatı kurmak kolaydır.
3 — (Doktor, bu maddede, mütehassıs hekimlerin Bursada bulundurulmasını muvaffakiyet için birinci şart sayıyor ve müşahede usulünün zaruretinden bahsediyor.)
I — Bursada termal su kaynaklarının kaptajı ıslaha çok muhtaçtır. Bursada usulü dairesinde kapatılmış, kapte edilmiş tek bir kaynak yoktur....... Bulunması
çok masraflı, güç ve belki de pratikte gyarimümkün olan hakikî menşelerden sarfıııazarla suların hâlen aktığı yerlerde, yani zahirî menşlerinde, usulüne göre kapatılması ve fiziki vasıflarını ve tabii hassalannı kaybetmelerine ve kaynaklara dışarıdan âdi sular ve pislikler sızmasına meydan vc-riJnıiyerek hamamlara isalesi temin olunmalıdır,

..Bursayı, — vc dalıa evvel valilik ettiği illeri — bu müşkül harb ve sıkıntı yıllarında dahi ileriye götürmek mucizesini gösteren Bursa Valisi, kıymetli idareci Haşini İşean'm, ihtisas erbabınca istenilen ve bütün memleketin sıhhat ve iktisadiyle ilgili bu neticelere de er geç varacağını umarız.
Her halde, dostlarımın neşrettikleri «Bursa. eseri, bu gibi fikirlerin âmme huzuruna atılmasına sebebiyet verdiğinden de — bediî kısmı hariç — ayrıca hizmet görmüştür.
Milietlerarsı îmar Bankasından 12 milyon 600 bin dolarlık kredi istendi
Bir müddetten beri Ankarada bulunan Devlet Denizyolları Umum Müdürü Cemil Parman dün sabahki ekspresle şehrimize gelmiştir. Umum müdür kendisiyle görüşen bir aîka-daşunıza şu izahatı vermiştir:
(t— Milletlerarası İmâr ve Kalkınma Bankası mümessilleriyle görüştüm ve kendilerinden istediğimiz 11 milyon C00 bin dolarlık kredinin bir milyon dolar daha arttırılmasını İstedim. Bu nıevzula ilgili bir de proje verdim. Neticenin ne olacağı bu mütehassısların. incelemelerinden sonra anlaşılacaktır. Kredi talebenin neticesiyse Mayıs ayı sonunda belli o-laeaktır. Bankadan istediğimiz kredinin 7 milyon dolarıyle muhtelif gcınl işlerimizi, 3,5 milyon dolarıyle liman vasıta ve tesislerimizi, bir milyon 400 blıı dolarıyle fabrika tesislerimizi. geri kalan parayla da diğer İşletmelerimizi tevsi ve takviye etmeyi düşünüyoruz.»
Diğer taraftan verilen malûmata göre banka mümessilleri Denizyollarının projeleri üzerindeki çalışmalarına devam etmekte olup bahis mevzuu kredinin verilmesi ihtimali kuvvetlidir.
(Vâ - Nû)
limanlarını ziyareti
vapurumuz
Süt işleri de ıslah ediliyor!
Kominformun Sovyet nüfuzuna tabi müs takıl bir Makedonya kurmasına lâkayıt kalmayacağını göstermeğe matuftur
Yarı ıesml Amerikan mahfillerinde söylenildiğine göre, bu sebepledir kİ Amerikan hükümeti t Müstakil bir Makedonya kurulması hakkında herhangi bir zor teşebbüsünü yahut Atina hükümetinin durumunu tehlikeye düşürecek başka herhangi bir hareketi önlemek maksadlyle» aralarında Philipplno Sea. uçak gemislle «Al-bany> ve (Spokane» kruvazörleri bulunan 13 Amerikan harb gemisini Yunan sularına göndermeye karar vermiştir. Bu 13 geminin Yunan Umanlarında 21 marta kadar kalacakları ilâve edilmektedir. Mamafih bu gemilerden bir kısmının bu tarihten önce Yunan sularım terletmeleri muhtemel İse de, diğer 8 gemi önümüzdeki hafta İçerisinde İlk giden gurupa iltihak edecektir.
Haydarpaş ve Buy likada vapurları Hollanda’dan hareket ettiler
Denizyolları İdaresi tarafından Hol-landaya ısmarlanan altı şehir hattı vapurundan İlk İkisi bir müddet önce limanımıza gelip servise girmişlerdi. Bunlardan sonra inşası biten «Haydarpaşa. ve cBiljriikadan adındaki diğer iki gemi de muhtelif sebepler yüzünden uzun zamandanberl Hollanda dan yola çıkmak İçin talimat bekliyor larılt Dün bu hususta verilen malûmata göre lüzumlu talimatı alan gemiler yola çıkmış olup onbeş güne kadar limanımıza gelecekler ve nisan ayının haftasında servise girerek şehir hatları filosunu müessir surette takviye edeceklerdir.
Orta dereceli mezunlar bu ay içinde tâyin edilecekler
Staj yapmakta olan hâkim naın-zedlerinln hâkim muavinliğine tâyin edilmeleri için Adalet Bakanlığı mezuniyet derecelerinin esas tutulmasını kabul etmişti. Bu yüzden iki senelik staj müddetlerini çoktan tamamlamış bulunan orta derece İle, mezun nnmzedler tâyin edilememekte idi. Bu hal şikâyetlere yol açtığından alâkalılar ve stajyerler bakanlığa müracaat etmişler ve mezuniyet derecesi esasının kaldırıhnasuıı istemişlerdir.
Gençlerin bu talepleri haklı görülmüş ve Lkl senelik müddetlerini dolduran orta dereceli stajyerlerin bu ay içinde tâyin edilecekleri öğrenilmiştir. Stajyerler, nisan başında hâkim muavini olarak tâyin edildikleri yerlere hareket edeceklerdir. Bunlardan açılacak yerlere de sıra bakliyen yeni stajyerler alınacaktır.
Fransız süt mütehassısı
İkisi müstesna, şehir içindeki inek ahırlarını berbat buldu
Vaşlnglon 12 (AA.) (AFP) — Yunan limanlarında 13 Lurb gemisinin mevcudiyeti hakkında buradaki resmi mahfillerde çok İhtiyatlı davrmıl-makta İse do yan resmi çevrelere göre bu gemilerin gönderilmesi keyfiyeti, Sovyet nüfuz sahasına dahil müstakil bir Makodonyanm kurulması yolunda Romanya ve Bulgaristanda tedbirler alındığına dair ' haberlere Amerikanın lâkayıt kalmadığını göstermeğe matuf gibidir.
Bu hususta Vaşlngton'a gelen ha-, berler filhakika Yunan Komünist partisinin, muvafakati ile Bulgaristan ve Rotnanyada bazı harekâtın cereyan etmekte olduğu ve bu hareketlerin Arnavutlukta Ruslar tarafından kullanılabilecek, önemli bir hava üssünün tesisi ile ayni zamana tesadüf ettiği kanaatin! vermektedir,
r-----------------------------
Sabah gazeteleri ne diyor?
___________________________J | Göz önünde bir örnek: Fransa
1 YENİ S.lBAH'la Şükrü Baban bu I başlıkla yazdığı makalede diyor kİ:
«Fransız örneğinden behemehal yapılacak istifademiz vardır. Her hangi bir zora başvurmadan ve demokrasi işlemesini şu veya bu şekilde engellemeden kalkınma ve bütçe -yİ yoluna koyma İmkânı var olduğu sabit olmuştur. Bütçenin düzelmesi, denkleşmesi, paranın İstikrarını ve satın, alma kudretinin yükselmesini, diğer bir ifade ile, ucuzluğu sağlar. Böylelikle geniş halk kütleleri rahatça bir nefes alabilir. Amnıa bütçede bir santim İndirmek kabil değildir, bütün masraflar zarurîdir, der ve ayak dirersek tablatile böyle mesut bir netice kolaylıkla alınamaz. Bütçenin tatbikinde olsun kuvvetli bir tasarruf zihniyetile hareket edilse ondan bile bazı tâli menfaatler doğabilir.»
Sütlüce infilâkı
CUMHURİYET Sütlüce İnfilâkı hakkında yazdığı makalede diyor ki:}
«Sanayi müesseselerlnde sosyal yardım bakanından bir hayli himmet sarfedllmiş olmasına mukabil, teknik emniyet bakanından geriyiz. Hattâ hiç bir mevzuda, bu kadar geri olmadığımızı söylemek yerinde olur
Sanayi müesseselerimlzde emniyet dâvasını halletmek için İngUlzleıin Safey Law dedikleri emniyet kanunlarına benzer kanunlarunız, nizamlarımız olmalıdır. Bunları hazırlamak güç değildir. Amerika. İngiltere gibi ileri endüstri memleketlerinin emniyet kanunları tetkik edilerek bünyemize uygun bir sanayi emniyet kanunu vücuda getirilmelidir. Sonra, bu kanunları tatbik edebilecek liyakatte devlet, emniyet müfettişleri yetiştirilmelidir.
Sanayileşme hamlemizin İnkişafı, can ve mal kayıplar!!» milli servetini izin. berhava ve heba olmaması için teknik emniyet işini hemen ele almamız ve bunu en iyi şekilde teşkilâtlandırmamız zaruridir. Yoksa, fabrikalarımızda küçük münferit kazalar devam edip gider ve Allah göstermesin, Sütlüce infilâkından dahil büyük felâketler vukua gelir. Sütlüce1 faciasından alacağımız ders budur.»
*

Ticaret ve Ekonomi , Bakanı İzmire gitti
Bir müddet t enberi şehrimizde bulunan Ticaret ve Ekonomi Bakanı, Cemil Salt Barlos dün saat 11 de ' kalkan vapurla İzmire hareket etmiştir. Beraberinde Etlbank umunı müdürü Ferit Nazml Gütmen bulu-1 nan
sini
Bakan Soma'dakl linyit İşle Ira e-gezecektir.
Erzurum dün kurtuluşunun 31 inci yıldönümünü kutladı
Erzurum 12 (A.A.) — Erzurumun kurtuluşunun 31 İnci yıldönümü bugün, şiddetli bir kar fırtınasına rağmen coşkun tezahüratla kutlanmıştır. Merasime, bundan 31 yıl önce olduğu gibi bir askeri kıtanın şehre girerek hükümet konağına bayrak çekmesile başlanmıştır. Bundan sonra söz alan hatipler, Erzurumun kurtuluşunun mânasını ve bu doğu sınır şehrimizin mühim mevkiini tebarüz ettiren ve günün ehemmiyetini belirten söylevler vermişlerdir.
Aziz şehitler saj^gı ile anılmış, takiben de askeri birliklerin, okulların, milli kıyafetlerle törene iştirak eden Erzurumluların resmi geçidi başlamış ve sabahki törene böylece nihayet verilmiştir.
Belediyenin daveti üzerine Fransa-dan gelen süt mütehassısı mösyö Frappe tetkiklerine devam etmektedir. Dün şehir içindeki İnek ahırları gerilmiştir. Bunlar arasında Beyog-lunda bir yeıde günde 22 kilo şilt veren İneklere tesadüf edilmiştir. Ayrıca Yedikıılede bir mandu'anın da diizenl ve hayvanların cinsleri beğenilmiştir. Buna mukabil, diğer ahır ve mandıralar umumiyetle berbat ve gayri sıhhi bulunmuştur.
Diğer taraftan mütehassıs, sütün elle sağılmasını, hera sıhhate zararlı görmüş, hem do tasarruflu bulmamıştır. Bu bakımdan şehrimize sağma makinelerinin getirilmesi lüzumlu görülmektedir. Fransnda bin liraya satılan bu makinelerin üç adamın göreceği işi yaptığı anlaşılmaktadır. Fakat sütçülerin bugünkü, mali durumlarının bunu temin etmesi mümkün görülememektedir. Esasen şehrimizdeki süt işini ıslah için sütçülerin bir şirket halinde toplanmaları lüzumlu görülmektedir. Bu suretle süte hile karıştıran ve toptan kilosu 35 kuruşa satılan sütleri perakende 60-70 kuruşa, çıkaran sütçüler bertaraf edilecektir. Fazla olarak da bu şirket sütçülerin lüzumlu ihtiyaçlarını da temin edecektir.
Mütehassıs yarın şehir diamdaki süt İstihsal yerlerini gezecektir.
Kaza mı? Kim demiş!
HÜRRİYETte İğne ile Kuyu kazan, yazışımla Siillüee infilâkı hakkında şu satırları yazıyor;
'Son felâketten canını dar kurtaran işçinin bir bakıma hakkı var: (ıBu kaza neden şimdiye kadar gecikti, hayretteyim!»
Bir bakıma hakkı yok: Şehir dahilinde, mahalle civarında, tabanı ahşap, tavanı ahşap bir fabrikada, sobası çıtır çıtır yanan bir atelyede dinamit, bomba hazırlanırken bir İnfilâk olursa bunun adına kazadan başka her şey deniri
Bakındı bir kere: Ölülerin sayısı ilk günü on birdi, ertesi giin on altıya çıktı, üçüncü gün yirmi beşi buldu... Görülüyor kİ elde muntazam bir esami defteri bile yok: Ölenlerin adı sanı ancak, akşam üstü evlerine dönmedikleri zaman belli oluyor...
Böyle, dışı AvrupalI, içi müesseseler! gördükçe İnsanın patiıyacağı gelir!»
Sağlık Müdürü Ankaraya gitti
Vilâyetimiz Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü doktor Faik Yargıcı, sağlık bakanlığı tarafından Ankaraya davet edilmiştir. Faik Yargıcı dün akşamki trenle hareket etmiştir.
Ankaraya gitmeden evvel kendisiyle görüştüğümüz Sağlık Müdürü, bakanlığın davet Sebebini sarih olarak bilmediğini, ancak bakanlık bütçesi katiyet kesbettlğinden bu sene İçinde görülecek sağlık İşleri etrafında umumi bir görüşme yapılacağını tahmin ettiğini söylemiştir.
Doktor Faik Yargıcı'nm Ankarada bir hafta kadar kalacağı tahmin ediliyor.
P. T. T. Umum Müdürü
P- T. T. umum müdürü Haldun Sarhan dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir. Umum müdür burada kaldığı müddet İçinde bilhassa telefon İdaresinin giriştiği tevsi programının tatblkatlyle meşgul olacaktır.
Çoruh şilebi
Denizyolları İdaresinin «Çoruh» şilebi Amer ikadan aldığı askeri yardım malzemesinin bir kısmını iskeııderu-na boşaltmış, diğer kısmıyla ela dün limanımıza gelmiştir.
Akşam Halkeviııde bir müsanıere ve kulüpler tarafından da bir balo tertip edilmiş, fener alayı yapılmıştır.
Pasaportsuz kaçmak istiy enler
69 kişi dün adliyeye teslim edildi
Belediye ofis etlerine zam yaptırmayacak
Et fiatleri yüksekliğini muhafaza I etmektedir. Ticaret Ofisi geçen hafta I kendi etlerine 20 kuruş zam yapmak [istemişse de et komisyonu bu teklifi1 kabul etmemiştir.
Belediye et meselesi hakkında bazı i kararlar almaktadır. Ofisin bunaan sonra flcıLlere zam yapmak hususun-
Çiçek hastalımı
Ankara 12 — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından bugün yayınlanan bir tebliğde Anknranın bir İlçesinde pek az sayıda çiçeğe tutulanlar göruldüğıi kaydedilerek vatan-1 dallara aşılanmaları ehemmiyetle tavöye olunmaktadır. Tebliğde ez- ' Vllmie şöyle denilmektedir: I
.. sonra nauçre zam yapmaıc nususun-
«Ha^talığın memleketle salgın ha- dal: I teklifleri kabul edjimlyccektir.
Un e gelmemiş olması, arcak aşı5n-[ pJyaMnın gittikçe yükselmesi uze-DOnlarm büyük bir ekseriyet! teşkil rlne ofis, bazı bölgelerden kasaplık •taeslnden Meri gelmektedir. Bu has-'hayvan getirmeğe teşebbüs etmiştir, talik çok bulaçtıncıdır. Uzak bolg«-'önümüzdeki hafta bu hayvanlardan
Bir motörle İstanbul dan Filistlne kaçmağa çalışan 09 Musevi, dün zabıta tarafından Adllyeye teslim edilmiştir. Hazırlık tahkikatı evrakını tetkik eden savcı yardnıu-’«'.ı Fehmi Çağıl, sanıklar arasındaki dört Musevi'nin askerden izinli geldikleri ha 1da Türk hududu dışına kaçmağa teşebbüs ettikleri noktasından, bunların askeri makama teslim edilmelerine, elli birinin de Tiirkıyeden para kaçırmak İstemeleri doluyısiyle Türk parası kanununa muhalif hareket ettikleri anlaşıldığından, vaziyetlerinin bir defa da Kambiyo müdürlüğünce tetkik edilerek evrakın bir suretinin çıkarılmak suretiyle diğerlerinden tefrik olunmasına, diğer geri kalanlarla, alelıımum hepsi hakkında «pasaportsuz hududu geçmeğe teşebbüs» suçundun kanuni takibat yapılmasına ve ortada tevkifi nıııclp bir vazlyt görülemediğinden, İkametgâh ve teminata bağlanmak .'.uretiyle serbes bırakılmalarına karar vermiş ve tekrar hepsini zabıtaya İade etmiştir,
Emniyet müdürlüğünce de, savcılığın aldığı karar dairesinde lâzım gelen muamele yapılmıştır.
Adalet Bakanı geldi
Adalet Bakanı B. Fuat Sirmen, dünkü ekspresle şehrimize gelmiştir. Bakan şehrlmtzde birkaç gün kalarak tetkiklerle meşgul olacak, bu arada Sütlücedeki infilâk hâdisesi dola-yıslyle Adllyece yapılmakta olan tahkikatla yakından alfikalanacaktır.
Marshall yası müsabakasını kazanmış ve İki ay kul mu k lise re Birleşik talıl: çok bulaştırırıdır. Uzak bölge-'önümüzdeki hafta bu hayvanlardan] Ameriknya gitmiş olan Jale Erguııkan (ayakta) bir Amerikan evinde bre kadar atliyabllir Ve aşısızları hiç b!r kısmının geleceği tahmin edlll-l diğer gençler arasında. Piyano çalan bir AvusturyalI, diğer ikisi Amerikan Affetmez.» |yor. | orta mektep talebeleridir,
Erkek izcilerin tatbikat gezintileri
Milli Eğitim Müdürlüğü şehrimizdeki lise ve Orta okul İzcilerine tatbikat gezintileri tertip etmektedir. Geçen hafta kız İzcilerin iştirakiyle Ya-lovada yapılan tatbikat gezintisi eğlenceli geçmiştir.
Müdürlük, bugün İçin erkek İzcilerin ayni gezintiyi yapmalarına karar vermiş ve okullara bildirmiştir.
Hay Allah razı olsun şu Fransız süt mütehassısından vc onu Fıaıısadan tayyare ile alelacele getirten belediyemizden! Senelerden beri temiz, hilesiz süt içemi-ycırduk ve bunun çaresini de bulamıyorduk,
Mütehassıs gelir gelmez belediye ile el birliği etti; kolları, paçaları sıvadılar, hummalı bir faaliyete geçtiler. Gazeteler adım a-dım takib ediyorlar ve günü gününe izahat veriyorlar.
Süt mütehassısı şehrimize gelince evvelâ belediyede bu işle a-lâkadar zatları ziyaret etmiş, görüşmüş.
Demek bizim belediyede bu işlerle alâkadar olanlar da varmış! Nasıl olmuş da şimdiye kadar hiz bu alâkanın farkına varamamışız?
Fransız misafirimiz, kendisinin cidden bilgili, görgülü, tecrübeli bir mütehassıs Olduğunu derhal ispat etti. İlk muvafiakıyeti, belediyenin alâkalı zatlarını bulup meydana çıkarmak oldu. Şimdi de o zatlarla birlikte şehrin süt istihsal bölgelerini geziyor, incelemeler yapıyor. Meğer şimdiye kadar temiz, hilesiz sütten mahrum kalmamızın birçok sebepleri varmış.
Sağmal hayvan barındırılan a-hırları mütehassıs beğenmemiş. Bunlar pek kötü, iptidaî halde imiş.
Süt sağma işleri de ıslah edilmeli imiş. Bizde sütler pis ellerle sağılıyor, bu yüzden mikroplanı-yormuş.
Sağılan sütler pastörize edildikten sonra kapak şişelerle satışa çıkarılmalı İmiş. Bunun İçin pastörize tesisatına ihtiyaç varmış.
Süt istihsalini arttırmak İçin sağmal hayvan neslini ıslah etmek ve adedini çoğaltmak lâzımmış,
İhtisas başka şeydir vesselâm. Yıllardan beri süt meselesi karmakarışık, meçhullerle dolu hir muamma halinde karsımızda duruyor, ipin ucunu bir türlü ele geçiremiyorduk, Görüyorunuz ya, mütehassıs neler öğretti bize!
Demek ki bizim memlekette, hayvan ahırlarının iptidaî bir şekilde olduğunu, istihsali arttırmak için sağma! Iıayvaıı neslinin ıslahı ve adedinin arttırılması lâzım geldiğini soylîyecek ve bu işlerin düzeltilmesi için fikrinden faydalanılabilecek bir veteriner yokmuş!
Ve gene demek ki, bizim memlekette pastörize şut işlerinden anlıyan bir kimse mevcut değilmiş!
Şimdiye kadar süt işleri hakkında belediyeye verilmiş olan raporlar vc hazırlanan müteaddit etütler üzerinde de mütehassısın incelemeler yaptığını gazeteler yazıyor. Bu raporları kimler vermiş, etütleri kimler hazırlamış ve onlardan niçin istifade edilememiş acaba?
Süt mütehassisi şehrimizde bir ay kalacak ve tetkiklerini bitirdikten sonra hazırlıvacağı raporu belediyeye verecekmiş.
Ha şövle: hazırlasın, versin de tozlu raporlar dosyasında bir de Fransız imzası bulunsun! Biz gene eski minval iizere sütlerimizi içmeğe devam ederiz anıma hiç değilse gönlümüz ferah olur. Ee-tediye dosyasında Fransız süt mütehassısının raporu var ya!
Cemal Refik
Created by free version of 2PDF
Tekel Bakanı gitti
Bir haftadanberl şehrimizde bulunan Gümrük ve Tekel Bakanı Dr Fazıl Şerafettin Bürge dün sabah trenle Ankaraya hareket etmiştir..
Vefalılar giinü
Dün Vefa lisesinin beden terbiyesi salonunda toplanan Vefalılar, lisenin 87 ncl yılını büyük bir törenle kutlamışlardır.
Tören en eski Vefa mezunlarından doktor Sadi ülusoy tarafından açılmış, bunu avukat Avnl Hukbilenin çok veciz bir hitabesi. Vefa lisesi direktörü Evrimerln selis, heyecanlı bir nutku, mezunlar namına doktur Salim Ahmet Çalışkanın, Hilmi Çilin, genç mezunlardan Rauf Karadenizli! muallimlerine şükran İfade eden sözleri taklbetıulştlr.
Vefa lisesi muallimleri namına bunlara muharrir Muzaffer Esen çok giizel bir mukabelede bulundu.
Bunu, Vefa lisesi mezunlarından, şimdi Üniversite profesörlerinden Dr Alı Nihat Tarlanın hitabesi talJbcttl. Ali Nihat Tarlan, Vefa lisesi muallimlerinden, mezunlarından bahsetti. Muallim Salm Turgut, Vefa lisesinin tarihi hatıralarını canlandırdı ve çok . alkışlandı.
Bu arada Vefa lisesinde hizmet eden muallimlerin hâtıraları tebcil 1 edildi.
Sahife 4
AKSAM
13 Mart 1949
İkinci Diinya harbinden yaşanmış sahneler
Bir mucize: 30bin yerine 335 bin kişi kurtuluyor — Garip bir donanma
Ttophyan: H. Steele Commagcr Çeviren: Arif DEREBEYOĞLU
7
Manş sahillerinde sıkışıp kalan Fransız» Polonya, İngiliz orduları ve Belçika ordusundan arta kalan birlikler, feci bir âkıbetle karşı karşıya bulunuyorlardı. Bu sırada Almanlar 400,1X10 kişilik müttefik ordularının tamamen çevrilmiş oldukları daimi olarak İlân ediyorlardı. Hakikaten de öyle İdlı. Yalnız deniz tarafı açıktı; ve deniz hâkimiyeti de el'ln İngillz-leriu elinde İdi. Düşmanın bile takdirini kaşandıran bir cesaretle Fransız! ar Dille, Cossei ve Dunkerk te geri müdafaa savaşları yapıyorlardı. 4.000 kişilik bir İngiliz birliği de aynı cesaretle Caiais'nin müdafaasına bırakıldı.
Diğer taraftan Almanların Dun-taırke yaptığı tazyik, lıer an şiddetini biraz dulıa arttırıyordu. Topçu fasılasız bir surette kasabayı ’döğü-yor. tayyareler sahil tesislerine ve «Oklaıa bomba yağdırıyordu. Topyc-kûn bir yangın halinde alevler içinde kalan kasabada su namına bir şey kalmamıştı.
Dunkerk! boşalım aktan başka çare yoktu Hattâ geçen her saniye daha tehlikeli bir durum yaratıyordu. Derhal gemilerin limanda toplanması için emir verildi; ve tarihte esine yaslanmamış bir gemi yığını ■ahilde birikil Dunkerk boşaltılma-
Tayfa olarak ta motörümüre bîr asteğmen, bir nıotârcü, bîr do topçu aldık. Silfthlarınııa iki Bren topu, ve başka ufak taşıtlara kumanda edecek olan Amiral Taylor da bizim mo-törde İdi.
Evvelâ Ramsgate’te toplanan Fransız balıkçı sandallarına dahil olduk. Bu sandallar bir deniz savaşında kullanılmaktan ziyade, muhtelif isimlerde, tiirltl türlü renklerde çiçek gibi şeylerdi. Fakat hepsi de Calais’de Boulogne'du ve birkaç gün evvel Dun-kerk'te bilyfık yararlıklar göstermişlerdi. Onun için sandallarda bulunan balıkçıların hepsi de son derece yorgun görünüyorlardı. Fakat emir verilir verilmez hepsi Dıınkerk'e doğru hareket etti.
Hollandanın tesliminden
gonra
Hollanda teslim olduğu zaman, sa-
Cemal Reşid Rey’le bir konuşma
II
Ptyanfst, besteci ve orkestra şefi Cemal Rejld Rey in Yunanistan seyahati İntihalarını İlk yazıuıda okuyucularıma ronmuştum (•). Komşu ve dost memleketin nıiizlk salmasındaki ilerlemesi bizi yakından İlgilendirir. Müzisyenimizin orada İdare ettiği konserler hakkındakl ihtisasları bu bakımdan ayrı bir değer fnşimaıtP-dır.
Atina Devlet Orkestrası âzası devlet memurudurlar. Devlet memurunun her hakkından istifade ederler. Harb yıllarında memur olmanın v-kınlısını çekmişler; fakat bunn karşılık nimetlerine de mazhar olmuşlardır. Yalnız orkestra tansının diğer devlet memurlarına benzemlyen tarafları vardır ki bıı hususiye 11 iriyle bunlara serbes memur dense yeridir, çünkü orkestra âzası, dairesine devam erten memur şlbl mesai saatiyle mukayyet değildirler Kendilerine hususi müzik çalışmaları için gereken geniş imkânlar verilir. Yabancı mriD-leketlerde konser vermek üzere angajman yapabilirler; ve bu müddet zarfında İzinli addedilirler Atina Devlet Orkestrası Vasi bu suretle a-
hillemen kWp>at. muvuriKk *» ,mllyadl memurlar sınıfına It-|yüzlerce moter İngiliz bandırası çek- ha, edllcblljrler İti. Onlar do Fransız balıkçı gemileri [ile beraber ilerliyordu. Motörlerde silâh olarak yalnız bir Lewis topu vnr-öL Tam arkalarından sahil gemileri, kömürcü kayıkları, onların arkasından da sulh zamanında bir shüilnge limanda seyyahları gezdiren yandan çarklı vapurlar, römorkörler, mavu-
anda 665 sivil gemi İle 222 harb ge- (‘’olar geliyordu, misi 9 gün 9 gece fasılasız insan ta- j “ şunıştır. 26 mayıstan, 3 hazirana ka-tl dar süren bu mahşeri faaliyeti Art- [ hur D. Dlvlne şöyle tasvir ediyor:
«Dunkerki hatırladıkça hâlâ hayretimi "İzliye miyor um. Çünkü Dunkerk masallarda dinlediğimiz mucl- -Beterden farksızdır. İspanyol donanmasının mağlûbiyeti «Allah rüzgâr verdiği IçLı» vukubulmuştu; Dunkerk mucizesi de -Allah rüzgârı tut- körlerin çektiği sahil dubaları geli-hığu İçin» vücut bulmuştur. Eğer bo- yordu. Daha arkadan tek direkli yel-lallmarun İlk günlerinde en hafif ’ bir rüzgâr çıkmış olsaydı, yüz hln-leree insan da mahvolmuş olacaktı.
Bütün boşaltma boyunca Dunkerk. rıhtımı düşman bombardımanına hedef olmuştur. Bununla "beraber aynı rıhtımdan 250,000 insan gemilere binerek İnglltereye varabilmiş-lerdlr.
Belki de bu tezat karşısında İnsan._______________________________
bu mucizevi kudrete İnanmak mec- 'jayack olan deniz savaşını sabırsız-buriyeUndc kalıyor. ...............
Mahşeri bir kalabalıkta, kiniUl ba-, ğınyor. kimisi ağır sözler söylüyor, ı kavga ediyor, İdaresizlikten şikâyet ediyor... Gayri muntazam sıralanan [■ vapurlar, gemiier, sandallar bu keş-; mckeşllk İçinde ne yapacağını şaşırı-! yor. Bahriye nezareti Dunkerkten an-j> tak 30.000 kişini nkurtulacağını t&h-| mln etmişti- Halbuki sonunda kurtulanların sayısı 335.000 I bulmuştur; vej, eğer bu bir mucize sayılmazsa, mu-p tize diye bfr şeyi kabul etmemek İcap eder.
Dunkerkte sandallara varıncaya .' kadar her çeşit- taşıt vasıtalarının L.. kullanılacağuıı İşitince, derhal gönül- eski otomobil lâstikleri asmış! Bunlar lü olarak fîheermess’e gittim. Rams- arasında yeni boyanmış, pırıl pırıl gate gidece kolan kafile Sheermesstc 1 toplanıyordu. Bana ayrılan vasıla 12 yok değil. Fakat açıkta. Manşın daime! re boyunda, tek kamaralı, çift «alı sularına nasıl karşı koyacaklan-jnotdrlü ufacık bir tekne lıil. Fakat oldukça süratli hareket edebiliyordu.
Amerika'da fiatlerde mühim düşüklük var Düşüklük bazı maddelerde yüzde otuz nispetindedir. Halk eskisi kadar çok mal satın almıyor
nu taklb eden Wagner'ln uvertürü tiyatro dolsu insanın Adeta bir kaynaşma halindeki tezahürüne vesile oldu. Konserden sonra başta elçimiz Ruşen Eşref olmak üzere hazır bulunan bütün kordiplomatik beni tebrike geldiler.
idare ettiğim Atina Devlet Orkestrasının. yarım asırdan daha eski bir n-.iw.inl var. Dünyanın en. şöhretli örfe esr a şefleri Atlnaya eellp bu orkestrayı İdare etmişlerdir. Hatırımda kalanlar arasında illehard Stıftuss, Charles Müııch, Bnıtıo Walter, Alberl I Wolff, Otlo Klemperes ve Dobrowen-1 sayabilirim. Dünyan.n saydı orkestra şefleri arasında bulunan Yunanlı maestro «Mıltropulosi un be? sene evvel bu orkestranın başında bulunuyordu.»
Atina elçiliğimizdeki davet Cemal ■ Reşid Rey'lıı Atina hatıralar» arasın-j da en mümtaz bir yer İşgal etmekte-, sür:
Kordiplomatiğin ve Atlnanm en mümtaz sosyetesinin hazır bulunduğu bu müstesna toplantıda Elen müzisyenleriyle yakından tanışmak fırsatına nail oldum. Başta Kalomtrıa olmak üzere orkestra şefi ve viyolonist Lukldls, besteci Ponlrldls, Yun.m : operasının birinci şefi ve besteci Le- ı onldas Zoras ve Devlet Orkestrası şefi Ekononıldes su va rede hazır bulu- ! nanlar arasımda .diler. Atlnanm sabık valisi Koças o gecenin şayanı dikkat I simalarından birisiydi. Atina bugün- ' kil medeni Avrupa şehri çehresini bu 1 zata borçlu İmiş; böyle anlattılar. I Koçasa (Bir gecede hlr orman yetişti- ’ ren adam... ı diyorlar. Bir orman vc- • tiştirecek kadar ağacı bir gecede d'k- ! tirmiş; ve bunların hepsi de tutmuş... ' Viyolonist Lukldls ile refikası plya- j : nlst bayan Lukldls mühim sonat sc- «Mm almıyor. .Avrupa ve Amerlkada a uslan veriyorlar. Gayet geniş re-, mahsulün iyi olması hububat flatle-
Son zamanlarda gelen telgraflar Amerika'da flütlerin düşmeğe başladığını, düşüklüğün mühim bir nispeti bulduğunu bildiriyor. Flgaro gazetesinin Nevyork muhabiri bu hususta mühim bir mektup göndermiştir. Muharrir diyor ki; ;
•Amerlkada fiatlerde mühim bir düşüklük vardır. Bunun sebebi ikidir: 1 — 1929 dakl gibi bir İktisadi buhranla karşılaşmak korkusu, 2 — Paranın azalması... Amerikalı tasarruf-kflr değildir. Elinde parası olunca bununla derhal bir otomobil satın a-lır veya bir ev yaptırır, İkinci dünya harbinden sonra otomobil satın alabilmek İçin. İmalât isteği karşılayamadığından, değerinin iki mislini verip karaborsaya baş vurmak İtamı geliyordu. Beş odalı ve bir katlı mütevazı bir binanın flati de beş bin dolardan on bin dolara çıkmıştı. Bunlara verilen paralar ve o tarihte yiyecek Hallerinin yükselmesi biriktirilen paraların çabuk erime.-İne sebep ■ oldu,
Şurasını söyllyellm k! ne ev, ne de otomobil sahibi olmak lükstür. Yeni sanayi, rlkalar mühendis ve İşçileri çok defa İş yerlerine uzak mahallerden gelmeğe mecbur ediyor. Bunun IçIr o-tomobüe, yahut çalışma ycrlııe yakın yeni bir binaya ihtiyaç duyuluyor.
Fiat düşüklüğü İlk olarak geçen son baharda elbise sanayiinde başladı Kumaş ve hazır elbise fabrikaları ellerindeki stoklan sarfedememeğe ve İstihsali yilzde kırk nispetinde azalt ■ mağa mecbur oldular. Bunu mütea-; kip kauçuk fiatlcri düşmeğe başladı 1 Sarfedllen bütün gayretler netice: vermeyince flatler yüzde otuz derece-, [sinde İndi. Halk eskisi kadar çok mal j
Amerlkada yeni fab-
Cemal Reşid. Rey. İlk konserini radyoda verdi. Atina Radyosunun küçük bir orkestrası var; Konzermelstcr'I Viyolonist Nlko Dlkeos'tur. (Bu viyolonist üç sene evvel piyanist Marla Heroyorgu İle birlikte memleketimize Rtlip konserler vermişti; Tstanbul-ludur.ı Programda Vlvaldl'nin re minör conçerto RTo.«o'slyle Beetho-
Bu her çrçlttrn imdatlar uruma yedlBC| v„a,. V|val.
|Uir urnc dr sahil turıhuıu tanenıçU lade „„„ vlyDıon,,t m„ DikroStu. fhula yalpa vumuamduı. u âna ka- |Ccnla| Hl,Jld blJ tdçuk M
.«Miamardan kurulun» oldufunu
bllhaasa: belirtti
İklnrl Soıuer Olımplya thalroa-n-.- vrayunar. uuyr, s«„l ... ------ ........
da verildi. Bu llvatrod» parar saban- > l*rlurartMil rar. o sete Kslomlrls ve,«”“> düşmesine sebep oldu Hububat lan konserler ve -.«ledeu sonra op>. ;PdnMdlrtn sonatla™, çalddar. Be- .buyu»: spekülâsyon yapıyor-, ra VC lensliler verilir cemal Re« I ■>: mm «• MWuo çalmamı İstediler. Ha- j>Iu. ratın yutar ecesini hesap ederek I İdare edeeea konserin biletleri Türk kl»att».böyle bir Konser İçin hazırlık- '■S*tdn muamele yapanlar glrlçtlk-1 orkestra seti Atlnaya gelmeden ir h deilldlm Bununla beraber bu seç-,!" m.mmelenln talzlnl odcycbllecek-'gûn evvel, tamsmh.c sahlmıç bulu-I‘h, davetlilerin HHİnl yerine Se'-1-muvnrı ı. Şenlenil: i:(m.serin .. ....ra-1 rememcklik de edemeadlm. Mozart’ın; 1£1-r‘ baçladıla.. çiftçiler bundan, mı Berilerim I- o-salr. .ırerlûrü, *• “l™r FanlaUle'slnl. Schumann ınSa™edller Çünkü hükümet II-Dvornk ın Yeni Dünya senfonisi. Yu- Arabesque'lnl. Chopln İn Utl valsı IİU ’Se'î»’
- • -........... -a-...- ---- Ilkı mazurka'sını, Debussy'nin Ciairc .norst- kararlaşt-ınlmış olan miktar üz.
Lime ve Arabesçue'lnl re bir de tan- rtoacn hububah almayı taahhüt et-
hyordu. Tam onun yananda tenezsûh j yatları ilerliyordu. Türlü boyadaki I yalların arasında, bFr tanesinin İsmine dikkat ettim: Çalıkuşu! Yaptığı İşe tam mâr»3Sİyle uyan bir isim! çalıkuşunun arkasından da romor-
1 kepil gemiler, mayln tarama gemile-
ri, açık deniz balıkçı gemileri, destro-ı yerler, itfaiye mûtörlerl. çatanalar.
I batmış gcmlterden arta kalan can'nan b?stw,s| K;ı)oJnlrjsnn Teryp-[kurtaran sandalları takip ediyordu tique’l. Cemal Reşidin Ss£ne tur gues'ü jBoer savaşından evvel tatil günlerin- ve wagııerln Maisteralnger uvertüre tenezzüh vapuru olarak kullanılan rğnden müteşekkildi.
; Brlghton Belle gemisi İle. sekiz ay evvel hatan Dıınbar Castle'in can | kurtaran sandalları biraz sonra haş-
Dvornk'ın Yenil Dünya sonfonlsl. Yunan bestecisi Kslomlrfe’ln
hlbl «Inemaya. gelenlere yemek pişirmek dersleri veriyor. Sinema biletleriyle her hafta piyango çekenler d» vardır.
Amerlkada İktisadi vaziyette düşüklükten bahsedilemez. Memleketin, harb sonrası -ekonomisine alışmak İçin çalıştığı anlaşılıyor. Birleşik A-merikanın her tarafını gezen Federal Reserve Board bankası müdürü ortada enfltayon kalmadığını, fakat bu tehlikenin muvakkaten mİ, yoksa kati surette mİ önüne geçildiği hakkında kail hüküm verltemlyeceğinl söylüyor.
Diğer bazı iktisat mütehassıslar! daha ileriye giderek enflâsyon şöyle dursun bir parasızlık ve Eşsizlik devri başladığından bahsediyorlar. İşsizlerin miktarının artmasını yakın bir tehlikenin habercisi sayıyorlar, işsizlerin miktarı resmen İki buçuk milyondur. Fakat bunun asgari olduğu, hakikatte miktarın 4-5 milyonu bulduğu Söyleniyor. Bu miktar İşsizin satın alına kabiliyetinin azalması piyasada tesir yapmaktadır. Avrupa-.va yardım bu birkaç milyon işsize lş bularak yanm İşliyen fabrikaların tanı olarak çalışmasına imkân verecek, fazla zirai mahsulün stok yapmak için satın alınması buhran tehlikesini uzaklaştıracaktır.
ATLAS Sinemasında
VİYANA OPERETİ
Bugün matine ve Suarede
Created by free version of 2PDF
mistir. Çiftçiler zarar görmediler, fakat bu iş hükümete İKİ milyar dolara maloldu. Yâni hububat biatlerinin düşmesinin bir yıkılış halini almaması İçin halk bu kadar para vermeğe mecbur kaldı Rakam çok büyüktür: fakat Amerlkada her İş böyledir Meselâ geçen ay Amerlkada tavuklar (dört buçuk milyar yumurta yumurt-Çankırı Milletvekili Abclülhallkj Itırlılar. Bu miktar normalden üçte Renda'nın eşi, Merime Anaydın ve bir fazladır. Btı fazlalık üzerine yu-Nezihe Sayarının valideleri. Vefa An-‘murtaıun düzünesl derhal 60 sentten
; dİ eserim olan Sceııe turque$‘ü çal-[ dım. Viyolonist Nlko Dikeos’la blrllk-ı te Vlenlau'SKİ'den bir konçerto alteg-■ rıttosu, Debussy’den La plus que tArkasaı S inci sahifede) Fikri CİCEKOĞLU
şimdi konseri orkestra şefimizden dlnllyclinı: «Ollmpiya tiyatrosu Hıncahınç dolu Idl. Nfüont&ğâsız İki Dhı dinleyici vardt. Halk omuz omuza n-yakla... Binanın nârlkulâde bir a-kufillği var: duv.ıi'hırms bile musiki binmiş gibi... Le Cor&alre uvertürünü tam temposlyle çaldırdım. iBizim or-ı, kestra İle henüz bu tempoyu bulama-;______________________________.... ...______________
dik.1 Bu ilk parçadan sonra partiyi1 aydın ve Sırrı Sayarının kain valide-140 sente düştü kazanmış sayılabilirdim. Dinleyici İle ___________________________ aramızdaki sempati seyyaleslni hls-uısanı hayretten olduğu! »etmemek İmkânsa .. Her eserin de-j vamtnco halkla orkestra şefini birbirine bağhyan veya tunları birbirinden uzaklaştıran bu duygu bizi her an taklb eder. Dvorak çok muvaffakiyetli oldu. Entr'acte'tan sonra Ka-lomlrls'in eserini .aldırdım. Bestecinin sahnenin önüne kadar gelip elim; sıkması halkın heyecanını bir kat çja-! ha körükledi. Alkışlar arasında 'Bru-jvo Tuı-gv... Bravo maestro.,.ı sesle-ri yükseliyordu. Benim eserim ve bu-
ılıkl bekliyorlardı.
Garip bir donanma
[ o âna kadar böyle bir donanmanın | 'harbe iştirak ettiğini zannetmiyorum ; [ Verilen emirleri yerlerine ulaştırmak ( [için Umanın öte tarafına geçerken., [akşam güneşi altında harekete geç-| inek üzere olan bu acayip donanmayı, [seyretmek. I----l—,..'-.—
.yere mıhlayıp bırakıyor. Hepsi de u kadar ufak şeyler kİ... Bu sandallar [ riıüıa ziyade gıizei bir yaz akşamı sa-' hüde balık tutmak İçin elverişli olabilir. Bazıları da öyle çapaçul tekneler kİ, palet olarak dört bir tarafına
yanan ufak tenezzüh sandalları da
na insan bir türlü akıl erdlremlyor. (Arkası var)
(-) Akşam 23 şubat 1949.
£cı bir ölüm
lerl. Abdlılk?rim. Abdüllâtil. Feridl Birleşik Amerikanın balı kısmında , Rcndanm ve Sıdıka Semker, Neylre hüküm süren şiddetli kış portakal vc Tarının büvuk yengeleri, tffet Kerim'pamplemus mahsulünün yüzde lî-H Rendanm. ablası, Nihal Aksoy, Fevzi'derecesinde azalmasına sebep olmak-Rîiıdii ve Nrrmln Rendanın teyzeleriJa beraber flatler İstihsal fazla imiş SAADET RENDA 811:11 dil5LÖ Filipin adalarından gelen
ın □ .. , . , , , , kopra ve Brezilyanın kakaosu antre-
12 3 IMS cUMMl«l 8.1nü hakkini |lrfa taldl Ba|bok| „ornlaI rahmetine k«vuîmu5tur. Çenesi 13 manda bu raahsalQn
S IMS Pazar cünü Ankorada Hac,' rarfahrdı. D|fcr ,eler de Bayram camiinde SCle namazını mû- tiyledir. Ba vaziyet karşıstnda tüc-t. aklp yeni mezarlıktaki aile kabrls-cor sal„, ar;tlr«eak çareler arıyor, tanına defnedilecektir. Allah rahmet cieveland'da bir otomobil satıcısı eylesin. kendisinden otomobil satın alacak her
Çelenk ve çiçek gönderilmemesi kese bir senelik benzin vereceğini l-1 rica olunur- ıın ediyor. Detroltte bir slııcma sa-
Tenor BJOEJRN FORSELL’in iştirakiyle
ŞEN DU^
Matinede Halk fiyatları
YARİN AKŞAM
KONTES M ARICA
Mevlûd
Mertıum
SALÂHATTÎN ÇAMın
vefatının kırkıncı gününe müsadif 15 Mart Salı günü Tstanbulda Yeni Camide ikindi namazını müteakip Mevlidi Nebevi kıraat edileceğinden, akraba vc dostları İle arzu edenlerin teşrifleri rica olunur
Çanı ailesi
KISKANÇLI
rurkçesi: MFHRUKfc alkvok
Yazan: AI.PI1ONSE DAL DET
X
Ne yapmalı şimdi? Güzelim seyahatimden vaz mı geçmeli? Mavi - Beyaz - Kırmızıyı, Cardlff'e ger! gönderip, babacan kaptana üç aylık peşin verdiğim onca paranın üstüne de bir bardak su mu lçmeli? Doğrusu, bunu göze alamadım. Ne de kontesle. — bu kontes de nerden çıktı? deme, otel defteri, masa komşularımız bizi kont ve kontes des Uzeles diye biliyor I — Nc söylüyordum, ha, ne de kontes cenaplariyle baş başa, uslu uslu Lucarne veya Cenevre gölü kıyılarında bir köşkeeğize yerleşmek babayiğitliğini gösteıeblldlml Bu şartlnr 1-çlnde çifte kumruluğun bir adı da: Can sıkıntısı, bunaltı İle İntihara kalkışmaktır. , Tabii âşık veya veremli olursak iş başka... Çok şükür öyle derilere uyar yakışır bir tarafım yok; hoş sende de yoktur ya Vellon-gue, doğru söylemiyor muyum?
Kendime, İyice düşünüp toşınmak
Tefrika No. 28
İçin bir mühlet verdim; senin anlayacağın, yatımı koca Monako kayalığıma altına çekip, kumarhanenin etrafın» haşmstle sıralanmış şu Monte -Csrlo kervansaraylarından birinin alt katını kiraladım. Henüz mevsimi. zamanı değil amma rulet masalarının etrafında bir alay kalabalık var; sade ecnebi kalabalığı, ilk günleri ortalığı kasıp kavurdum, öyle bir kazandım kİ; sonra kaybetmek faslı başladı: Kâr gittiği gibi, elimde kalan elli bin frank da uçtu. Aksiliğe bak, Alexandro efendinin üzelles'de bulunmıyacağı tuttu; bu yüzden de «Aman para!> diye S OS. çekişme tezi tezine cevap gelmedi. Kaptan Nü-Jtt'e verdiğim avansı, ister İstemez geri almak zoruna düştüm. Adamcağızın nasıl şapa oturduğunu, yüreğine nasıl ığıl ığıl İndiğini tamın edersini By God, ya tayfanın haftalıkları? Ya MlstreM Nultt'e gönderilecek
geçim parası? Hülâsa azizlin, İnsanı, gülmekten katıltan. güzelim «lisanı' fransevlnin* kafasını gözünü yaran, bu çetrefil çetrefil yanıp yakılmaları, kaplandan, İkinci süvariden, baş kamarottan türlü şekillerde, tanı sekiz gün dinledim durdum, Nereye gitsem peşimi bLrakmıynn, postane kapısında. oyun masaları, başında, otel taramalarında. Monako'nun gölgeli yolunda boyuna karşıma çıkıp pandomlma oynar gibi öfkeli, komik İşaretlerle dertlerini anlatmağa çalışan bu mosmor. açık mahzun yüzlü babacan tn-glilzlere kavuk salladım. Nihayet «dünyalıklar» geldi; knptnn Nultt, hanımı ve tayfası «memnun ve mesrur» edildi... Ben de neylersin kumara devam ediyorum, zira günler uzun mu uzun, amma merak etme, bir daha o İlk zamanki delice oyunlara kalkışacak değilim; artık ders oldu.
önceleri, yaptığı oyun bozanlıktan dehşetli üzülen Cânan, kervansarayımızın İki tane mükemmel Pleyel'l (2) Ue, evliya sabrı gösteren dinleyicileri sayesinde, gamı kederi çabucak dağıttı!
Buna, oteldeki rahatlığı, lüksü he-
(2) Kasdcditrn: Pleyel marka piyano.
■ le mösyö lû kontun kolunda yemek 'salonuna girerken metr do telin: «Madam la kontes!» diye yerlere eğilişini İlâve edersek, ntacnlnin keyfini, sevin cini gözünün önüne getirebilirsin. A-na baba yüzü görmemiş, üstelik ço-cukluğunu geçirdiği yetim mektebinde asil, — anıma yarını yamalak asil değil hal —, asUler asili bir soydan geldiğini düşüne düşüne büyümüş o-lan bu «kenarın dilberinde», zaten baş merak: Unvanla arma!
Hani doğrusunu sorarsan, kibar bir hali de yok değili Uzun, edalı bir boy, şanlı şanlı yürüyüş, herkesi tepeden süzen mağrur, küstah bakışlar... Harikulade saçlarla çevrilmiş darca bir alın... İlle velâkln ellerle ayaklar, kocaman mı kocaman... Gerçi plyanoı I-çin — klavler ve pedal bakımından — böylesl uygun düşer amma aile asaleti cihetinden mide bulandırır! Eğer dük oğlu olmasam, adımın önünde şu prens kelimesi bulunmasa acaba beni sever mi İdi? Ummam. Annemin ahbaplarından körpe et İştahlısı geçkin filânca madam İft baron gibi, yaşıma tama etmiş olamaz, çünkü kendi de geııç. Koca boyumun, İri yapımın tek-
■ zlp eder gibi görünmesine rağmen, on sekiz yaşında oluşum bilâkis onu u-
| tandınyor. sıkıyor.
Hoş sade yaşımın yüzünden değil ya, bende bir toyluk, bir «masum ço-cuklukn vehmederek ayrıca bunun d3 üzüntüsünü çekiyor.
Zavallı alık!
Sana bir şey söyliyeylm mİ azizim, bu dünyada daha hâlâ his budalası kadınlar varmış. Bizim Canan dû: »Gel başım omuzuma koy da ağla!» diyen cinsten 1
Ha »ağlamak» deyince aklıma geldi Wi!kl, son »mukavemetin» hakkından eellp, kaleyi nasıl fethettiğimi sana anlatayım; sırası düşünce İşine yarar.
Gece vakti. bahçesinin tâ bir ucunda, kulflbemsl bir yerde, yapayalnızdık. Hoş oraya götürene kadar da ne numaralar yapmak lâzım geldi yal... Neyse, diller dötük, yalvardık yakardık, bir türlü iş yürümüyor Sanki büsbütün gülünç olayım diye, — zaten İtişip kakışmanın bu türlüsündeki maskara halimiz yetmiyormuş gibi — gözüme bir şey kaçıver-mez mil Hücuma devam ederek, bir yandan da hırslı hırslı gözlerimi uyuşturuyorum. Senlnkller kızarıyor, yaşarıyor ve birdenbire Hanım Sultan yelkenleri suya indiriyor: «Ağlıyor musun? Seni sevmiyorum mu sanıyorsun?... Yapma, ağlama, İnan bana .. Şeninim!» diye gevşeyiverl-
yor!
Hos. hâlâ da bu akılda gidiyor, kendiri bana pek tutkun olmadığı halde, bendenizi dehşetb âşık sanıyor.
Böyle bir maceraya bu kadar az, âdeta bir atımlık sevda fişeği ile çıkıvermesl pek garip değil mi? Acaba sahiden, dediği gibi «yalan söylemekten ml sıkılıp usaıunıştı?» Halbuki bu İşin sıkılacak, usanılacak bir tarafı da yok: Kadınla erkeğin düellosunda. acze, dişiye has o çocuksu silâh oyunu kadının minicik artist ellerinde, kıvrım kıvrım İşlenen, süslenen güzel, ince, kâfir yalan oyunu bana pek hoş bir şey gibi görünür . Yok canım,, onu sıkan yalan değildi. Basbayağı sıkılıyordu işte, can sıkıntısı çekiyordu. İşsiz güçsüz, tatsız tuzsuz bir hayat İçinde plneklemek-tense, şu on sekiz yaşımın her çeşit fırtınasına, saman ateşli hlr mon-golflyer balonunun her tiirlü tehlikesine atılmağı tercih etti.
Ne umuyor? Kocasından ayrılıp boşandığını kabul etsek bile, onunla evlenmemek İçin bende yaş, «İle vaziyeti bakımından İstediğin, kadar bahane, vesile var. Zaten boşanabileceğin! de pı-k aklım kesmiyor, ortada böyle bir lâf yok. Vurdum duymazın (Arkası var»
Gı ip haslJıiının ihtilâflarından
Ses kısıklığı - Larenjit
Yazan: Dr. Nejat KULAKÇI
Evvelki makalemde grlpln sari ve Ateşli bir nezleden başka bir şey olmadığını »öyleınlştlm. Bu nezle, bir kimseyi yakalar yakalamaz süratle nefes yollarına doğru yayılır. Ve çok defa da öksürük ve ses kısıklığı meydana gelir, işte o saman Larenks dediğimiz «es çıkarmaya mahsus olan gırtlak müteessir olarak sesimizde kapalılık veya kısıklık meydana gelir
Herkesin bildiği bir hakikattir W »es, Tanrının hayvanlara ve özel olarak insanlara bağışladığı en kıymetli vergilerden biridir, tnsau ve hayvanlan blblrlne sevdiren ve çeken amiller arasında ses her halde ilk plan da galenidir İnsan sesleri kabalaşdık-ça lpdidalliğe. vahşete ve hayvanlığa doğru gider. Hayvanlarında İnsanlar üzerine seslerile te’sirleri önemlidir. Kuş cıvıltıları ve ötüşleri tabi’atln insanı vecde getiren en güzel sembollerinden biridir Bir kedinin nağmeli mınltûı bile içimizde tatlı bir sempati raratır.
iste bu kadıır kıymetli varlığımızı bîr sabah kalktığımızda kapanmış ve ya kısılmış bulursak her holde çok ü-züJür ve telaş ederiz- Nitekim böylece büyük bir merakla muayenehanelerimize koşan veya telefon eden hastalarımız bu mevsimlerde oldukça fazlardır.
Acaba İnsan nezle olunca nezle gırtlağa geçince neden sesi kısılıyor?
Gırtlalc-Lareuks, ağız ve burun delik terinden başlayıp ak çiğerlere kadar giden nefes borusunun ortasında, boğazın hemen altında, elimizi? sert kabarıklığını ve hareketini duyduğumuz bir organdır. Bazı kimselerle yeni bü-lûga erenlırdc bunu gözle de iyice fark ederiz. Hatta çocuklukdan bulûğa geç menin ilk alameti çenenin altında ve boynun tam ortasındaki bu çıkıntının peyda olmasıdır. Buna Anatomi bilgisinde (Adam elmasıi dînir. Elimizle bir elma gibi sert duyduğumuz bu yapı bir ölü ıızerinde soyulup, açılıp İncelenirse görülür kİ bir kaç kıkırdağın blrleştrek meydana getirdiği bir kanal içinde. İcabında birbirine yaklaşıp b'u kanalı daraltan ve, yine icabında birbirinden uzaklaşıp onu koca bir boru haline getiren birbirinin benzeti v? yan yana duracı İki Düşküler adali şerit vardır ki bunlara ses telleri denir. Bu* tellerin her İki ucu yukarda söylediğimiz gırtlağın kalıbını.yapan ve ortasındaki boşluğu ç:-mberiereyen kıkırdaklara yalnız ön vc arkada ve bir kenarlarite bağlıdır ve geri kalan bütün uznnlukla-rllc teneffüs havasının geçtiği bu boşluk içinde ser beşçe hareket eder. Bu hareket iki tesirle vaki olur: Biri uçlarlle ve bir kenarlarile yapıştıkları kıkırdakların birbirlerine yaklaşıp uraklnşmalnrlle bu ses telleri de böylece birbirlerine yaklaşıp uzaklaşırlar
Dlğcıi de kendi nesiçlerl içindeki müskıılüs adalelerin harekeüle bunlar da gerilip gevşerler. Birinci hareketle yani ses telleri birbirine yaklaşınca tıpkı düdükte olduğu gibi daralan kanaldan geçen havanın tazyiki-le ses meydana gelir. Fakat şu durum fazla devam edemez. Çünkü nefes borusu kapandığı için teneffüs kabil değildir. O halde bu yaklaşma harekelini onun zıddı olan açılma hareketi kovalamalıdır. tşte bu İki hareketle gırtlak vücudumuzun en öntmll İki ödevini yapar biri ses çıkartmak diğeri Jse teneffüs etmektir. Aynca ses tellerinin gerilmesi de tıpkı kemanda olduğu gibi sesi tizleştirir gevşemesi İse pest ve kalın, yapar, şu halde anlattıklarımızı toplarsak gırtlağımızı teşkil eden btrblrlerlle maf-railı kıkırdakların arasında ve onlara bir kenatlartle yapışık ve diğer ke-narlarlle de yanyana duran ses tellerinin yaklaşıp nefes borusunu duralım asile «M, uzaklaşmaslle de teneffüs meydana gelir-
Şimdi gelelim grlpln buruda yaptığı değişikliğe.. Bu hastalıkla beraber burnumuzdan başlayan şiddetli ne2İe bfitun nefes borumuzu döşeyen İç zar da ,(mûkozada> kuvvetli bir konjestl-yen yani kan hücumu doğurur. İşte bu atada ses tellerimizin üzerini döşeyen mükoza kısmı dn aynı durumu •Inrak şişer ve kızarır. Buna (Lnren-]lt) denir. İltihap teslrlle gişen mü-knzanın altındaki ses teli adalesi ha-Teket edemez ve gerilemez. Daha doğrusu bu hal lablatln otomatik olarak aldığı bir tedbirden başka bir şey değildir Çünkü bu durumda ses telleri hareket ederek sesimiz sıhhatte olduğumuz zamanki gibi faaliy. ite olursa oradaki hastalık yani konjestiyon artarak daha büyük fenalık ve Jhlllât-lar meydana getirir Bu suretle ses
Emniyet müdürünün saati
France Dlmanche yazıyor: Paris emniyet müdürü M. Lâonard, ilk defa olarak üç hırsızı kendisi sorguya çekmek istemiştir. Bunlar Barbu, Marlnescu adında iki erkek, ve Nisa ımcunui .iO.=acw» »(■•?» adında bir kadındı. Üçü de Roman-
çıkaramak için kapatamıyacağından' yalı İdi ve dünyanın en tehlikeli sesimizde ilk1 yankeslclierendendl.
Emniyet müdürü, bunları komiser Antholn'ln odasında İsticvap ettikten sonra çıkıp makamına giderken arkasından bir memur koşmuş:
— Müdür bey, saatiniz?... diye sormuştur.
Müdür yeleğine bakınca saatin i yerinde olmadığını görmüştür. Bunun üzerine memur kendisine saati uzatarak: «Barbu bunu kaşla göz arasında aşırmış!» demiştir. Hâdise o gün gizli tutulmuş, fakat ertesi gün her tarafta duyulmuştur.
Haseki hastanesi sabık kulak, burun ve boğaz nıiiie-
tellerinin hareketsls kalışı onları ses
ve gerenüyeceğinden olarak bir kallnlık ve kapalılık daha sonra da kısıklık görülür. Hemen hemen vakaların pek çoğunda İş bu 1 raddede kalır.
Bir kaç gün sonra grlpln. lylleşme-slle ses tekrar açılarak az zamanda 1 eski halini alır. Bu arada teneffüs havasının girip çıktığı kanal açık ' kaldığından solumada bir zorluk gö- ' rülmez. Lâkin bazan durum nazikle- ’ şlr. Grlpln uyandırdıği ve orada evvelce zararsız yaşayan bazı mikrop- ! lar mökozanın yüzünden derinlere doğru girerek kıkırdakların üzerinden geçen kan damarlarım bozarlar ve bu suretle mü kozanın altına kanın [ suyunu sızdırırlar. O zaman gırtlağın ; içindeki dar kanal kapanma tehlike- i sine uğrar. Bu durumda teneffüs et- ' mek hayli güçleşerek hastayı ıstırap- 1 larm en büyüğü ile kıvrandım- Hat- ‘ tâ bazan hastalığın ilerleyişi o kadar 1 çabuk olur ki hasta daha sesinin kı- ] sildiğim farketmeden birdenbire ne. ' fes alıp veremez olur, morarır. Bazı vakalarda ise hekimin yetişmesi bile 1 İmkânsız gibidir.
Bu arızalar nasıl tedavi , edilir?
Hor hangi bir kimse gripe tutulur 1 tutulmaz mutlaka yatağa girmeli ve 1 .ses kısılsın kısılmasın gırtlağı yorma- ( mak için mutlaka (çünkü yorgunluk konjestiyonu arttırır) mümkün olduğu kadar az ve alçak sesle konuşma-hdır. Ve hele şarkı söylemeğe hiç kalkışmamalıdır. Bundan başka burun deliklerine gomenoUü, ökallptol-lü ve kokalnll yağlar akıtılmah ve biri 200 milyon frank dolandırmak1' arkasından beş dakika sonra banjuan.su,?lle yakalanmıştır Hagnauer tat- ■ 1, .e esami, bujular wmahd,r. Son “■ w" blr adaradır. 52 ,
samanlarda llâc modasına uyularak Blr '?« c*'‘k,an
vanam, .nlrmrddl, horun damlalar, !nn'a »'•» ““tehas5lsl dlvc “r -
I
İstanbul'un yakacak derdi
Ağaçlı linyitlerini işletme
fırsatından istifade etmeliyiz
Süâhtarağa - Ağaçlı arasında dekovil hatlımı havai hatmi yapmalı?Yoksa kamyonla mı nakliyatta bulunmalı? Bunu tetkik ederken o havaliden mangal kömürü ve odun nakli işini de gözönUnde tutmanın muvafık olacağı İddia ediliyor
Ağaçlımdaki linyit madenlerinin İşletilmesini temin maksadlyle Ticaret ve Ekonomi Bakanlığında çalışmalara devam edlldlğL malûmdur. İşletilecek linyit, bilhassa İstanbul elek-
Birleşik Amerikada süt lrll£ faresinin ihtiyacını karşılamağa , . kullanılacağından İdare de bu İşle
İstlhsalatl yakından alâkadar olmaktadır.
Birleşik Amerika Tarım Bakanlı-1 Bir taraftan Ticaret ve Ekonomi ğmın kayıtlarına nazaran 1348 yılın- ]Bakanlığı, diğer tarattan da İstanbul da Birleşik Amerikada sağılan İnek-: elektrik idaresi mevzuu İle alâkadar lerin sayısı 23.OQO.OCO idi. Bu müddet Ioladursunlar, ben de ayni konu iize-zarfında vasati olarak her İnek 2,259 .rinde, «tstanbulun yakacak ihtiyacı» kilo süt vermiştir. 1949 yılı İçin he- ı def olarak gözün ünde tutulan rakam ı 54,000,000.000 kilodur. Bu da İnek ;
başına 326 kilo daha lazla süt İBtlh- ı sal edilmesi lâzım geldiğini bellrt-mketedir.
Birleşik Amerika Tarım Bakanlığı inekleri besleme metodlarında geliş- ■ meler kaydedildiği takdirde bu hede- ' fe ulaşılabileceğini açığa vurmuştur. Nitekim, Bakanlık bu esası göz önünde tutarak tecrübe istasyonlarında elde edilen tecrübeleri çitçile-rln
istifadelerine arzelniiştir.
Yazan:
Cemâleddin BİLDİK
!:

Muazzam bir
d olandın c ılık
Fransa'da Rend Hagnauer adında
yapılan sülfamldll burun damlaları7""\.............
evvelki makalelerimde uzun uzadıya , *'TU’?!.r..-,
açıkladığım gibi burun mukozasını)an 1 tahriş ederek bozdukları İçin zararlıdırlar. Bazı hekim arkadaşların tavsiye ettikleri penlcillln damlaları da
l aytıı fenalığı yapar.
Bu ,ıı, özel clhazlle veya başı bir Ör- . İtfa içine kapatarak kaynar suyun bıı-| lınrile uçucu esanşh maddeleri teneffüs etmelidir ki konjestiyonu gldere-
I rek hastalığın İyileşmesine sebep olur ve hele ihtilâfları önlemekte çok tesirlidir-
Larenjit yani ses kısıklığı meydana gelirse bu hiç konuşturmamalı, burun damlaları ve buğular yaptırılmakla beraber İçerden sültamlt de verilmelidir. Diğer taraftan her saatte bir değiştirilmek üzere dışardan gırtlak üzerine sıcak kompresle yansımalılar ihmal edilmemelidir. Bu sırada günde 3-4 defa on beş dakika ayakları sıcak suda banyo yapılmalıdır.
Eğer tehlikesini anlattığınım gırtlak ödemi yani teneffüs zorluğu da meydana gelirse bu takdirde hiç za-- man kaybetmeksizin boğaz mütehassısına başvurmalıdır. Burada en önem
II olarak tavsiye edeceğim bir durum Vardır ki mütehassisi hastaya davet etmektense hastayı en seri vasıta Ue kabin ası bütün vesaftlle teçhiz edilmiş tecrübeli bir mütehassısa götürmek daha İyidir. Çünkü eğer İlâçla açılması kalr-l! ılnıayan bir nefes tıkanıklığı İse ve acele bir durum varsa mütehassısın hemen (traneotemB denJlen gırtlağın altından delir atarak hastaya nefes aldırması için bir ameliyat yapması gerekir. Hain..d n ütehassıs büıüa alat ve tertibatını alarak hasta efins gidemez Veya kendisine anlatılanla her zamı-ı du-rrmu kestiremez- Fal tâ bir çok evlerde bile gırtla.v muayenesi için lâ-z.n olan komodin 'inhalarım derhal işler vaziyette bulmak zor oluyor. Gidip tekrar g-tı.-.ek İse çok zaman kaybettirir. Ege? hasta kablr.aya je-t (-Ulr.se hazır bul i. ması gereken trr-tlbatüe hekim ameliyat yaparak onu kurtarır. Fakat şrdak ödemlerinin hepsinde ameliyat şart değildir. Bir kısmı yapılaca-r yanı .man, p: icIlMn, st-lfamld şırıngaları vc elektrik tedavimle gerlilyerEk İyi. İğe çevrimliler Burada üzerinde durulacak wrnil bir noktada böyle acele durumlarda hastanın veya ailesinin mütchas.fsın süratle yapacağı ameliyata karş' d ır-manıası ve hele konsültasyonla vakit krybetmemesl zaruridir. Bunlardau bir fayda beklenmediği gibi üstelik vaktin geclkmcsll» basta da kaybolabilir. Amellyatuı biç bir mahzuru yoktur. Bir kaç gün Iranül boğazda kaldıktan sonra ödem lyüeşetit hasla tabii yoldan nü ağız ve burundan nefes alacak c uruma girer ve
zife bulmuştur. Hakikatte şaraptan . -..-t herkes emniyet 1 telkin etmiş ve kendi hesabına İşe başlamıştır. İki sene sonra bankaların açtıkları kredi ile büyük işlere girişmiştir. Paris'te muhteşem bir bürom, otomobilleri vardı. Sık sık şarap mıntakalannı gezer, büyük siparişler verildi.
Son zamanlarda bankalar Hagnauer imzalı tada cek gelmesinden şüpheye düşmüşler ve tahkikata başlamışlardır. Bunun neticesinde muazzam dolandırıcılık meydana çıkmıştır. Dolandırılan, paranın büyük MM M» hemenlblr '“8t,es‘ 1!'ra,5Ur'
m hafifletmek bakımından yaptığım tetkiklerin neticesini alâkadarlar meşgul olurlarsa faydalı olabilir ü-mldiyle belirtiyorum.
Îstanbuiun yakacak ihtiyacı
«îstanbuiun yakacak ihtiyacın dediğimiz zaman mangal kömürü de, o-dun da bu ihtiyacın içinde yer alır. İstanbul halkının odun ve mangal kömürü temin etmek hususunda karşılaştığı güçlük aşikâr olduğuna göre Ağaçlı linyit madeninin işletilmesinde bu güçlüğün de bertaraf edilmesi cihetine gidilmesi lâzımdır. Ağaçlı — Silûhtarağa arasında, dekovil hattı kurmak işi ile vaktiyle meşgul olan blr mühendisin bana anlattıklarına ] gere, bu hat İşler hale getirilirse hem ■ ağaya veya yakınındaki Kâğıthane ls-|ğaya nakledilir, hem de o havalinin 'odun ve mangal kömürleri. Silâhtar ! ağaya veya yakınındaki Kâğıthane iskelesine bu kısa yoldan. Indlrileblllr-, iniş. Konuştuğum mühendis, ayak üstü çizdiği blr harita üzerinde bana izahat vererek:
«— Süâhtarağa İle Ağaçlı aı-ası dekovil hattı 40 kilometre kadardır. Bu hattın işler hale getirilmesi Sllâhtar-ağa 11e Ağaçlı arasnıcla tesLsl düşünülen havai hattan çök daha ucuza maioluru diyor.
Her yıl aynî dert
İstanbul halkı, her yıl, odun ve mangal kömürü sıkıntısı çekmiyece-ğine dair tatlı vaidlerle avutulur. Fakat kış gelip çattı mı fakir fıkara

İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu
Dram kısmı saat 20 de
K4RANE1K Yazan: Brevfir Jr. BloCh Türkçesl: Mebrure Alevok Komedi kısmı
FA I DOS
Yazan: Cevad Fehmi Başlı ut Cumartesi r» Çartamb» ffÇnHri 14 de Çocuk Uvatrora CumırieP v* cazır mtttntler *mI IS o»

MUAMMER KARACA
ÖPER ET t
Bu akşam MARS İM'de
20J0 da
PLÂTtN PALAS
Pazartesi akşamı Kadıköy Halkevi Tiyatrosunda SADIK ZEVCELER
Paıar »tinleri 13 de Mnttne
kanül de çıkarıl?ran delik bir iki günde kapanır.
Yukarda söylediğimiz tavsiyelere uymayan bazı hastaların grip geçirdikten sonra da uzun müddet haltû mütemadiyen seslerinin kısık kaldığı görülür. Bunların bir zaman sonra akılları başlarına gelerek kendilerini gırtlak kanseri veya veremi sanarak muayenehanelerimize koştukları görülür. Halbuki bunlar ne kanser ve ne de verem değildir. Vaktinde tedavi edilmeyen ses tellerindeki İltihabın uzaması dolayısile adalelerinde (mİ- i yastenl) denilen bir zafiyetin meydana gelerek hareketsiz kalmasından' ileri gelmiştir. Teller ses çıkarken iâ-! zım olduğu kuvvetle gerilemediğinden kısık veya çatlak ses verir. Bu bir türlü adali felçtir, daha doğrusu! parazit denilen hafif felçtir. Bu tak-] dlrda tedavi uzun sürmekle beraber’ yine İmkân dahilindedir- Yapılacak 1-ş lstriknin «ınngalan (oldukça yüksek1 miktarda) ve gırtlak üzerine faradl-' zasyon, hotfrekans' enfraruj gibi elektrik tedavileri ve yavaş yavaş arttırmak üzere ses Jimnastikleri gerektir.
Ağaçlı — Silâh tarafa dekovil hatlı güzergâhını ve noktalarla orman nıuıiakasuii gösterir harita
yine sokaklara dökülür, mangal kömürü ve odun peşine düşer. Bu vaziyet karşısında alâkadarlardan sesler yükselir:
(— önümüzdeki yıl alacağımız tedbirlerle halkın bu sıkıntısı giderilecektir.» denir. Denir de giderilir nıl? Asla .. Dert, her yıl, ayni derttir. Mangal kömürü 27 kuruşa kadar satılır, odunun kilosu 10-12 kuruşa fırlar!...
Kabataslak çlzlverdlği harita üzerinde izahatına devam eden mühendis, yıllarca o havalide iş gördüğü için mmtakayı karışı karış bildiğini kaydetmekte, îstanbuiun odun ve mangal kömürü mıntakasını harita üzerinde noktalayarak göstermekte ve sözlerine şöyle devam etmektedir:
(— tstanbulun. mangal kömürü 11c kışlık odununun mühim bir kısmı bu
Ka,nııııbilgileri
Hizmet erbabıvergileri
Hususi müesseslerde çalışan kimselerin patronları bu kimselere aylıklarını öderken vergi nemiyle bir takım paralar keserler. Bu paraların tam olarak yatırılmasında ve formaliteler İnin yapılmasında mesuliyet patronlara yüklenmiştir. Ancak bazan müstahdemler de verginin nasıl hesaplanmış olduğunu bilmek İsterler. Bu bakımdan bugünkü yazımızı hakikî ve hükmi şahıslar yanında çalışan müstahdemlerin aylıklarından kesilmesi lâzım gelen vergilere hasredeceğiz.
Bu vergiler Kazanç, İktisadi buhran, Muvazene ve Hava kuvvetlerine yardım vergileridir. Kazanç vergisi, İktisadi buhran ve Muvazene vergilerinin, İktisadi buhran vergisi de Muvazene vergisinin hesabında rol oynadığı t-çln evvelâ Kazanç, sonra Buhran ve nihayet Muvazene vergisini hesaplamalıdır. Hava kuvvetlerine yardım vergisi müstakil olarak hesaplanır.
Şimdi ödenen aylıklardan kesilecek vergilerin nasıl hesap edildiğini anlatalım. Daha iyi anlamak üzere bir misal alalım. Far-sedillm ki bir müstahdem çalıştığı müesseseden 250 lira aylık almaktadır. 2385 sayılı Kazanç Vergisi Kanununa göre İlk KJO liradan (100 Ura dahil) %7, geri kalan 150 liradan %9 hesabiyi* Kazanç vergisi hesaplanır kİ 20 . Ura 50 kuruş tutar.
İktisadi buhran vergisine gelince, 1850 «ayılı kanuna göre kazanç vergisi tutan tenzil edildikten sonra bu verginin nispeti 150 liraya kadar (150 dahil) %10, 151 liradan 350 Uraya kadar "12, 351 liradan «00 liraya kadar *116, v* 601 Uradan yuk8ns> İçin 51,24 tilr.
şu halde misalimizdeki 25o lira aylıktan kazanç vergisi tutan 20 lira 5(ı krş, çıkarıldıktan sonra kalan 229 lira 50 kuruştan yukarıda yazılı nispetlere göre hesaplanacak İktisadi buhran vergisi 24 lira 54 kuruştur. (Burada bir not yapalım - Müstahdemin aldığı aylıktan kazanç vergisi dürülünce geri kalan miktar 30 lirayı geçmiyorsa Buhran vergisi kesilmediği gibi Kazanç vergisi düşülmeden İstihkak tutan 150 lirayı geçmiyorsa 30 lirası İktisadi buiıran vergisinden muaf tutulmuştur.)
Muvazene vergisine gelince, 1890 sayılı kanuna göre aylıklardan Kazanç ve iktisadi buhran vergileri çıktıktan sonra geri kalan para %8 hesabiyle Muvazene vergisine tâbi tutulur. Misalimizde 20.50 lira kazanç,
Buhran, veya mecmuu 45.04 lira 250 liradan düşülünce mütebaki 204.68 lira üzerinden %8 hesabıyla Muvazene vergisi 18 lira 40 kuruştur. (Not - Aylık İstihkaktan Kazanç, İktisadi buhran ve Muvazene vergileri tutarı hesaplanarak düşüldükten sonra geri kalan para 20 lirayı bulmazsa böyle bir İstihkaktan Muvazene vcrgtsl kesilmez.)
Hava kuvvetlerine yardım vergisin» gelince, 2882 «ayılı kanuna göre İstihkakın tamamı üzerinden %4 tür. Misalimizdeki 250 lira D-serinden 10 lira tutar.
Bir toplama yaparsak 250 Ura aylık Hicrinden kesilecek vergi 20.60 kazanç, 24,50 buhran, 18.40 muvazene ve 10 lira hava kuvvetlerin» yardım vergisi yekûnu ölmek üzere 71 lira 44 kuruştur.
Avukat Enıcet AÜI$
24.54 Ura
havallden naklolunur. Fakat o kudaf iptidai vasıtalarla yapılır kİ odun, yüklü arabaların hayvanlarını, hücum eden kurt sürülerinin parçaladıklarına çok rastlanmıştır. Araba bulunmaz, yollar da bozuk olduğundan doğru dürüst işilyemlyen arabalar dökülür kalır. Ağaçlıdan veya Kar idenizin o sahil boyundan herhangi bir İskeleden motörlere yüklenen yaka* eaklar, îstanbuiun Yenlkapı, Kum-kapı, Yedilinle, Üsküdar ve Kadıköy İskelelerine en pahalı tarifelerle naklolunur, odunun da mangal kömürünün de maliyeti böylelikle artar...»
Maliyet de düşürülebilirmiş...
Geçenlerde Tstanbulun yakacak derdi mevzuu üzerinde yaptığım incelemeyi bu sütunlarda belirtirken oduncuların ve kömürcülerin »bizde odunun ve mangal kömürünün hu kadar pahalı oluşuna sebep, nakliyat yapan motörcüierln yüksek (arifeler tatbik etmeleridir.o dediklerine İşaret etmiştim. Muhatabım, oduncuları bu İddialarında haklı bularak maliyet mevzuuna da temasla diyor ki:
c— Ağaçtı — Sllâhtarağa dekovil hattı sayesinde orman bölgesinden Kâğıthane İskelesine getirilecek o-dunlarla mangal kömürleri, bugünkü nakliye ücretinden ylizde 05 nispetinde eksiğine naklolunacağına göre fiatlerde de yüzde altmış beş bir ucuzluk temin edilmiş olacaktır.»
Ağaçlı linyitlerinin tşletlbnesl ve bir havaî hat tesis edilmesi mevzuu bahis olduğu şu SLrada böyle bir fikri de gözönünde bulundurmanın faydalı olacağına kaniim. Dekovil haltının çok masraflı olduğunu, havai haltın az masrafla işllyebileceğbıi İddia edenler de vardır. Diğer taraftan kamyonla nakliyatın çok ucuza mal olacağı söyleniyor. Bunlar incelenirken îstanbuiun yakacak ihtiyacını ucuza maletmek ve naklini kolaylaştırmak bakımından da istifademizi araştırmalıyız.
Çcınaleıidin BİLDİK
Created by free version of 2PDF
Müzik
( Başta rafı 4 üncü Jtahifedcl
Iente, ve Kreisler'deıı Libesleid ile Rles’tcn bir parça çaldık.
| Bu gecenin bizim için uııutulmıyo.-cak değerlerinden birisi de elçimiz Ruşen Eşrefin güzel bir hitabesidir. Ruşen Eşrefe babam hocalık etmiş. Ben de 1911 - 1912 yıllarında Ruşen Eşrefin talebesiydinı. Babamdan, kardeşim Ekrem Reşitten ve benim mil-zlk sahasındaki çalışmalarımdan bahsetti. Suvare gecenin geç saatlerine kadar devam etil»
Cemal Reşld Rey, Yunan halkının sanat hâdiselerini ^ulnü gihıûne takib ettiğini bilhassa belirtti. Otelin holünde, yahut lokantada, etrafındaki İnsanların hemen kendisini tanıdıklarını ve aşinalık ettikleri söyledi.
Gümrük muayenesi Yunantstnndâ pek sıla imiş. Yolcu valizleri didik didik ediliyor; kiril çamaşırlar arasından mastika, metakasas şişeleri ve saire bulunup çıkaniıyorınuş. AUna* dan ayrılırken muayene sırası Cemal Reşidin valizine gelmiş. Memur pasaporta bakıp sormuş: «Cemal Reşld?, — Evet. — Türk kompozitör? — Evet > Ve derhal valizin üstüne (Muayene e-dlimlştlr.) İşaretini çeki vermiş... Kulağı delik gümrük memurunun nazik bir hareketi...
Komşu ve dost memleketler arasında sanat alışverişine ehemmiyet vermenin ne büyük faydalar temin edeceğini orkestra şefimizin birkaç gilu-lük Yunanistan ziyaretinin sonunda anlamış bulunuyoruz. Külfetli, masraf Iı propagadaların yaratmaya muvaffak olamadığı yakınlığı, sempatiyi bir l.kl konser başarjveriyor, Sanat yeliyle teessüs eden yakın’ ı-ğm, dostluğun samimi ve «zun ömürlü olacağına İnanıyoruz. Elen Devlet Orkestrası şefi Ekonomldis’i memleketimize davet ve Cemal Reşidin Atlnada İki konser vermesini temin etmek sureliyle bu yolda ilk adımı, şehrimizdeki faal 11-1 yatro re konser mûesseselerlnden Kontlya atmış bulunuyor. Bu hayırlı başlangıcın devamlı elmasını dilîrl^
■ Fikri ÇİÇEKi’fiy'
Sahile ti
Â
'AKŞAM
13 Mart 1949
HİKÂYE
İsabetli bir yanlışlık
MAHKEME KORİDORLARINDA:
Kapının ağzınch saçlarını elime doladım!
Kadın İçini çekerek.
— Maalesef evet. Harekelimizi bir ay evvel kararlaştırmıştık. Hazırlığımız tamamdı. Yalnız Tılyesteya kanar biletleri kimin alacağını tâyin etmemiştik. Tabii siz de teslim edersiniz ki ben bir kadınım, seyahat parasını verecek kudrette değilim, lıcle dos-tuınuııkinl hiç. Gullano da bu maddi cihetleri temin edemediğinden rüyamız suya düştü.
____ Şu halde eve dönmeğe karar verdiniz değil mİ? Evet bu da bir fikir! Yalnız ağlamağa lüzum yok. Bırakınız biraz da kocanız ağlasın. Zavallı belki de şimdi kederinden ağlıyor dur. •
— Hayır, hayır, o ağlamaz. Şimdi karşısında beni görse mMtemmcl pataklar.
— Ya öyle mi? Doğrusu çok fena! Fakat aklıma bir şey geldi. Benim kocanızla görüşmeme müsaade eder misiniz? Ona: «Muhterem bayım, diyeceğim, eğer affedecek olursanız karınız derhal şimdi eve dönecek. Yok affetmezseniz onu bir daha gör-miyeceksinlz.»
Nasıl muvafık mı?
— Teşekkür ederim, bayım. Siz cok iyi bir adamsınız, fakat pek de ümldlııı yok.
Mario:
_ Siz Lşi bana bırakınız, lütfen adresinizi verir misiniz? dedi.
— Burada. Moskova caddesinde 103 numarada oturuyorum.
— Pek âlâ. Orada klınl arıyacağun?
Kadının bira2 yüzii kısardı ve sesini alçaltarak:
— Smyor Vicini diye sorunuz.
— Pek âlâ. Siz burada rahat rahat olurunuz. Göreceksiniz yarım saate kadar iyi haberlerle döneceğim .
Mario Ihtlramkâr bir selâmla kadından ayrıldı. İM numaralı apartı-mana doğru yollandı.
Kapıcı kadına:
— Sinyor Viclnl hangi katta? diye sordu.
— Dördüncü kat. Karşınıza gelen kapı. ’
Mario, yavaş yavaş dördüncü katı çıktı. Karşısın* Rölen kapıyı çaldı Kısa boylu, şişmanca bir hizmetçi kızı onu. bayın bulunduğu salona götürdü. Bay bir kolluğa oturmuş gazetesini okumakla meşguldü. Başını kaldırarak Marioya baktı. Mario bütün cesaretini toplayarak:
— Bayım, dedi, ben buyanınızın bir dostu, daha doğrusu bir tanıdığıyım.
Adanı hayretle:
Ya? Öyle mi? dedi.
— Sizi tenılıı ederim, karımı buradan ayrıldığından çok müteessir.
____ Ayrıldığından mı? Demek gitti mi?
— Hayır gitmedi amma, niyeti bu İdi.
— Neden? Ne sebepten?
— Neden mi? çünkü bir dostu ile...
Adam, hiddetle ayağa kalktı.
— Canım, bana gelip de neler anlatıyorsunuz? Karım bir erkekle kaçmış? Yani ftşıkı İle demek istiyorsunuz öyle mİ? Siz çıldırdınız mı?
— Hayır çıldırmadım. Tesadüfen karınıza rasgeldim, o da bana bunları anlattı. Hattâ size bunları mektupla da bildirmiş.
— Meklpla mı? Ben mektup filân almadım.
— Belki posta ile göndermiştir. Her halde mektup elinize varacak, fakat ok tanıyacaksınız,
— Neden okumıyacakmışıın? Beni
Aksam olmuş. bava kararmağa başlamak üzere İdi, elektrik lâmbaları henüz yanmamıştı.
Her akşamki gibi Mario çalıştığı bürodan çıkmış, yavaş yavaş Moskova caddesine doğru yürüyordu. Mario h.ılâ tek başına yaşayan biriydi, geç kaldı diye onu azarlıyacak kıskanç bir karısı yoktu. Bu sebeplen hiç aceleye lüzum görmeden akşam derintilerini yavaş yavaş ve serbeste yapardı. Tabakasından bir sigara çıkardı, büyük bir aparl imanın kaplamda durarak yaktı. Başını sağa çevirdi, biraz Herkle genç bir kadının duvara dayanmış, hıçkna hıçkırır r^ianınkta olduğunu gördü.
Mario hassas yumuşak kalbli bir erkektir. Ağlayan bu meçhul kadının genç ve güzel olması ona daha çok tesir etti, şimdi ne yapanı? Mario bir an tereddüt İçinde kaldı. Kadına görünmeden yoluna mı devam elme-41 yoiısa yardımına mı koşmalı? Nihayet karannı verdi, başındım şaykasını çıkardı, bu güzel bedbalıtn •yaklaşarak sordu:
- Atfedersiniz bayan başınıza bir felâket mi geldi?
Kadın ağlamağa devam etti, cevap vermedi.
Mario, kadutın halinden, her halde büyük bir felâkete uğramış olduğuna kanaat getirdi ve ısrar lüzumunu hissetti;
— Bize herhangi bir yardımda bulunabilir miyim bayan?
Meçhul kadın:
— Teşekkür ederim, bayım dedi, fakat sizin bana bir yardımını» dokunamaz.
— Pek de ümitsizliğe kapılmayınız. Olabilir kİ şu veya bu surette size faydalı olabilirim.
Mario'nutı bu samimiyeti karşısında kadına biraz ümit ve cesaret geldi:
— Alı. bayım, dedi, ben alçak, vefasız olr kadımın. Affedilmez ve tanırı kabul etmez bir fenalıkta bulundum. Ignazlo’ya. o iyi kalbli, saf kocama ihanet ettim,
Mario içini çekti. Demek kİ pek de tamiri mümkiin olmayan bir felâket değilmiş!
— Cesur olunuz, bayan, dedi. Tamiri mümkün bir şey için, böyle htç-kıra hıckıra ağlamağa lüzum yok.
— öyle mi zannediyorsunuz?
_ Tabii! Çünkü kocanızın bu hareketinizden haberdar olmadığına İhtimal veriyorum. Bu takdirde her şey kolayca yerine gelir.
— Siz de pek saf imişsiniz bayım' Eğer vaziyet, tahmininiz gibi olsaydı aglamakiıgıma, ümitsizliğime kakılmaklığıma ne lüzum vardı? Kocamın olup bitenden haber! var. Çünkü bugün ona yazdığım mektupta her şeyi itiraf ettim.
-- Ne İhtiyatsızlık? Peki bu itirafa sebep’
Hem yürüyor, hem konuşuyorlardı. Yurüye yiirüye bir pastacı dükkânının önüne gelmişlerdi. Mario'nun davetlle içeriye girdiler. Bu meçhul kadın hakikaten narin, çok narin, hem de çok zarif İdi.
Mario'nıuı son sualine cevap olarak:
— Ne yapayım dedi, ben ve Guiliû-no birlikte kaçmağa karar vermiştik. Onun için evden uzakİ3şmu sebebini kocama bildirmek ihtiyacında idim.
— Tabii... Tabii. Affedersiniz amma şimdi neden geri geldiniz?
— Çünkü.., çünkü... Glullano beni bıraktı, gitti.
— Ne? Daha şimdiden mİ?
Fransa’daki atom araştırıramerkezi
Bir Ingiliz dergisi burada tanınmış komünistlerin çalıştırılmasından şikâyet ediyor
ezeli düşmanları olan Komünistlerin işini kolaylaştıracak olan en ufak nm-lumalın bile bunların eline geçmesini önlemek azm indedirler. Bu bakımdan Fransız hükümetinin gösterini.? olduğu isabetsizlik müttefikler arasın da büyük bir heyecana sebebiyet ver-ı iniştir. Zira. Fransada atom araştır-' malan İle İlgili olan tütün mahrem j vazifeler en faal ve mutaassıp Fransız Komünistlerinden Frcderlk Jotlot-Curte’nln uhdesine bırakılmıştır. Resmi Fransız laboratuarlarında Cıırle' niıı nezareti altında çalışanların çoğu Komünisttirler .hattâ Fransanın Komünist gazeteleri atom merkezlerindeki muvaffakiyet ve başarıları açıkça Komünist Partisine maletmck-tedirler.
Anlaşılıyor ki Fransa'nın en öneın-11 atom araştırma merkezi siyasi bir mesele halin! almıştır. Bununla beraber şunu İtiraf etmek lâzım gelir kİ Challlon'daki Iftboralııvarda çok miktarda plütonyum imal olunamaz Buna rağmen Chatlllon’da atom araştırmaları bakımından ton derece kıymetli tecrübeler yapılabilir, aynı zamanda son derece önemli rakamlar elde edilebilir. Bu hu ya ti malûmatın Ruslara verllmlyeeeÇlne dair kâf! teminat mevcut değildir." Profesör Jol-lot Curle geçenlerde beyanatta bulunarak Fransanın kutsal atom sırlarını hiç kimseye !f?a etmlyeceğinl vâdet-mlştlr. Bir KomiinSst ve hattâ faal ve mutaassıp bir Komünistin sözüne ne dereceye kadar itimat edilebilir'? Fransız Komünistlerinin bütün kalb-lerile Batı Birlik fikrinin aleyhinde ol duklan malûmdur. Aynı zamanda Kâ-nadn'da heyecanlı atom bombası casusluk İşinde KanadalI Komünistlerin vatanlarına nasıl hlyanet ettikleri görülmüştür. Halbuki Kanadalj Komünistler de tıpkı Profesör Curle gibi c kutsal sır>ları katiyen ifşa etmlye-ceklerinl söylemişlerdi. Bu, çok ciddi ve ehemmiyetli bir meseledir. Fransa hükümeti son derece ekkkatli davranmak zorundadır, ChutllJon'da ileri gelen Komünistler mevkilerini muhafaza ettikleri müddetçe yalnız Fran-sanın değil, bütün medeni dünyanın emniyeti tehlikededir diyebiliriz,*
Tanınmış İngiliz «Economlst» dergisi yazıyor:
«Fransız hükümeti tarafından alman tedbirler sayesinde geçenlerde ChatlUon’da büyük bir Atom araştırma laboratuarı faaliyete başlamıştır, 15 aralık 1943 e kadar dünyaca malımı olan Atom araştırına merkezleri şhna-il Amerika. İngiltere ve Kaıı adakla idi: Bunlardan üçü İngiltere veya İngiliz Camiası ülkelerinde takriben on ikisi de Amerika'dadır. Birkaçında «Plütonyum» imal olunmakta, ötekilerinde de atom silahları veya atomun sanayide istimal şekilleri üze"İnde araştırmalar yapılmaktadır.
Bütün bu Aıığlo-sak&on araştırma merkezlerinde müşterec bir nokta var dır. Hükümetler tarafından İşletilen bu merkezlerden ı*n ufak malûmatın sızmaması İçin sıkı tedbirler alınmıştır. Bu lâboratuatar-da çalışan menim- veya ilim adamları hususi bir itina ile seçil— nıİşlerdir. Siyasi bakımdan ne dereceye kadar i t ima ta değer oldukları a-zaml blı- dikatiç araştırılmıştır. Hattâ «denilebilir kİ bu üç AıiRİo-sakson meni leketl arasında atom silâhının kutsili sırrının muhafazasını temin için müttehit bir cephe kurulmuştur. Bu hükümetlerin mümessilleri muayyen devrelerde bir araya gelerek istişarelerde bulunmak âdetini takip etmektedirler. Bu hususta en son toplantı Harvel’de yapılmıştır.
Bu faaliyetler sahasında Fransa ayrı bir rol oynamağa karar vermiş gl- I bl görünüyor. Fransız hükümeti Atom' araştırmalarını sansüre tabi tutmuş değildir. Hattâ resini Fransız Atom Jûboravatuarlarında çalışan İlim adamlarının sayasl hüviyetlerini Fransız hükümeti kat'lyycn nazarı İtibara almamaktadır.
Anglo-sakson ülkelerinde bu alınmış olan ihtiyat tedbirlerinin sebebi aşikârdır. Komünistler, batı dünyası ve bilhassa Amerika'nın elinde bulunan atom kudretini tesirsiz kılmak İçin insan takati üstünde gayretler sarfetmektedirîer. Hatta Sovyet-ler Birliği laboratuarlarında gece gün düz çalışıldığı billnlyo Anglo-sonfar,
... "........ IIUIIUII4IIU1I1UII llllll llllll IIHIIIIUIUI» kim menedecek?
— Ben, bayım, ben. Çünkü her ikinizin de İdeal bir çift teşkil etliğinizi anladım. Senelerce devam eden bu aile hayatını...
— Hayır, senelerce değil On altı aj’danberl, deyiniz.
— Yalnız on altı aydanberi mi? O kadar az mı?
Evet.
— Her neyse. Karınız bir an için âşıkı ile beraber kaçmağa niyet etti. Takat çarçabuk pişman oldu, şimdi evine dönmek istiyor: Fakat onu affetmek şartile. Aksi takdirde bir daha karınızı gömılyeceksiniz. Düşününüz.
Adam, uzun bir düşünceden sonra:
— Peki bayım, kendisini beklediğimi ona söyltyebllirsinlz.
— çok teşekkür ederim, bayım. Siz çok Alicenapsınız.
Mario bayı hürmetle selâmladı, siiraile merdivenleri İndi, ve koşa koşa pastahaneye gitti.
Kadına:
— Gördünüz mü? dedi, kocanız sizi bekliyor.
Kadın sevinçle:
' — Bu lûtfunuza nasıl teşekkür ede-
ceğiır.l bilmiyorum, dedi.
— Hayır, teşekküre filân lüzum yok. Kocanızla anlaşmağa vasıta olduğumdan kendimi çok bahtiyar addediyorum ve o dört kat merdiveni çıkmak İçin katlandığım zahmeti bile şimdi unuttum.
— Dört kat mı? Fakat biz ikinci katta oturuyoruz.
Mario hayretle:
— Ne diyorsunuz? dedi. Kapıcı kadın bana dördüncü kal demişti, buna eminim.
— Dördüncü katla sinyor Picclııi oturuyor. Bizim apartıman kapıcısı biraz sağırdır. Her halde yanlış anladı.
Mario.
— Demek yanlış kapı çaldık. Yft şimdi ııe olacak?
— Ne bileyim?
Mario daha fazla duramadı. Bir an evvel sinyor Picclni’yl bulup İşin İç yüzünü anlatmak istiyordu, Koşa koşa aparlımana gitti, hızla merdivenleri çıktı. Tanı kapının ziline basacağı sırada içerden cehennemi bir kavganın gürültüsü kulaklarına geldi.
— Ya. demek biuıa ihanet eltin Oy-1
Râbıa hanım teyze koridorda önüne polene dert yanıyor:
— Şu dünyada hiçbir şeye gam yemem, velâkin şu karının yüzünden beni hapishaneye sokarlarsa ona yanarım işte. Hiçbir günahım yok kİ.
— Ne oldu, valide hanım? Kadınla kavga mı ettiniz?
Baş örtüsünün düğümünü biraz gevşetti, ağzını açıp kapayarak çenesini ayaıladıktan sonra anlatmağa başladı:
— Fani dünyada üç güldük ömrümüzü hep kahır içinde geçirecek değiliz ya.Çocukluğum-dan beri saza bayılırım. Gel gelelim. doya doya bir saz dinlemek nasib olmadı vesselam. O yattıkça Allah sîzlere ömür versin, rahmetli efendi cok sofu idi. «Çalgılar, çengiler müslümanlığa yakışmaz. Onu çalanlar da, dinliyenler de Cehennem azabına lâyıktır» diyerek ne eve bir çalgıcı, sokardı, ne de beni bir çalgılı yere gönderirdi. Hele kaynanam? Evde iş yaparken dalgınlığıma gelip de kendi kendime bir şarkı mırıldanmağa kalksam hemen suçlanma yapışır: « Türkü söylemeğe o kadar meraklı ise tiyatoralara git de göbek at. Hoca karısı olduğunu bilmiyor musun sen? Eaksa-na, kocanın kafasında değirmen ta$i kadar sarık var. Evin içinde türkü söyleyip de cinleri perileri başımıza mı tophyacâksın? Yarın ahirette kendinle beraber bizi de Cehenneme ini götürmek istiyorsun?» diye yapmadığım bırakmazdı. Gel zaman, git zaman, ömürler geçti, ihtiyarladık işte. Amma velâkin, hâlâ dünya yüzünde rahatlık yok bana. En sonunda şu karı da geldi, benim başıma musallat oldu. Onlarınki gönül de benimki değil mi? Neden ben de biraz cğlenmiyecekmi-şim? Sinemaya bir avuç parayı niçin verdim ben?
— Sinemada mı kavga ettiniz?
— Komşular methettiler. «Sinemaya iyi bir oyun gelmiş, güzel şarkılar, çalgılar varmış ■ dediler Böyle bir fırsat düşer de kaçırılır mı? Sahicisini diniiyenüvorum, bari sinemadakileıi ağız tadıyle dinliyeyim de kulaklarımın pası açılsın, dedim, kalkıp gittim. Boş yerlerden birine besmele çekip oturdum. Işıklar sönüp de oyun başlıyacağı sırada koskocaman bir kule gelip de önüme dikilmez mi! Allahım, bana sabırlar ihsan eyle, diyorum amma sabretmek ne mümkün? Sağa eğiliyorum, sinemayı göremiyorum: sola bükülüyorum, gene göremiyorum. Bir aralık kulenin tepesinden bakayım, diyerek avağa kalkar gibi oldum, bu sefer de arka tarafta oturanlar azarlamağa başladılar. Benim yerimde sabır taşı bile olsa dayanamaz, çatır çatır çatlar alimallah. Uzun sözün kısası, kırk yılın başında bir eğleneyim dedim, o da bunlumdan geldi. En nihayet dayanamadım, karının omuzuna dürttüm: «Hanım, ka-
le mİ? Bir Aşıkın var ha? Kalkıp bu saatte eve dönüyorsun. Al sana... Al bir daha...
şimdi de döğiUen bir kadının istir-hamkar sesi işitiliyordu.
Glovannl beni affet.,. Evet İtiraf ediyorum Dediğin doğru. Fakat bir daha onu görmiyeceğim... Sana yemin ediyorum...
Çeviren: Nâzım DERSAN
fandaki şu acayip şeyi çıkar da oyunu biz de seyredelim. Burası kapalı yer. Tependen aşağı kar yağmıyor ya. Başı açık otursun ne olur sanki?» dedim. Aman efendim, meğerse çlrkefe taş atmışım. Karı şirretin biri İmiş. Başını geriye çevirdi: «Ağzını topla, kadın. Benim şapkam neden acayip oluyormuş? Yirmi beş lira para verdim ben ona. Böyle yerlerde şapka çıkarmak erkeklere mahsustur. Kadınlar şapkalarlyle ö-tururlar. Evvelâ bunları öğTen de ondan sonra sinemaya gel.» diyerek azarı bastı.
Lâhavle çektim, hadi, kötü ile ben de kötü olmıyayım dedim. Gel gelelim, çalgıların, şarkıların sesini duyuyorum amma oyunu göremiyorum, yüreğimin yağlan eriyor. Baktım id olacak gibi de-feıl, tekrar karının omuruna dürtj, tüm: aHamm, benim bilet paramfe ver de sinemadan çıkayım, son rar1 sen olmadığın bir zamanda gelire— seyredeyim» dedim. Velâkin, kah™ pe karı lâf anlar takımından de^Q ğil ki. Kafasını çevirip de: «Çok dırlanma be kadın. Senin çüzün-Ç den şarkı dini ivemiyorum. Bis— dalıa bana lâf söylersen ağzı ruj® yutarım senin» demez mil VayCD imansız kahpe vay! Cinlerim ba-> şuna toplandı: «Sen benim ytl-Q) zümden şarkı dinliyemiyorsand) ben de senin yüzünden oyunu gö»t remiyorum» dememle beraber peşine yumruğu indirdiğim al bira şapka yamvassı oldu, kan da çığ^--lığı bastı. O sırada lâmbalar d&m yandı. Nasıl olsa kandan hıncım** aldım, sinemanın içinde gürültü w çıkarıp elâleme kepaze olmaktan-£ sa savuşup gitmek daha iyidir, dlQ yerek kalktım. Söyledim ya, kan şirretin biri. O da bağıra çağıra arkama takıldı, kapıdan çıkar çıkmaz eteğime yapıştı. Şapkasını bozduğum için yirmi beş lira verecekmişim. «Hoşt, köpkel Yirmi beş lirayı sana vereceğime, calgı-cılan götürür de evimde gönül eğlerim» dedim. Jzatmıyalım efendim, kan vakama yapıştı, ben de onun saçlarım elime doladım, boyalı suratına şamarları bastım.
— Kadın seni dâva etti öyle mi?
— Kim dinler onun dâvasını? Asıl ben davacıyım. Hem sinemanın oyununu zehir etti bana, hem de arkama takılıp kapı ağzında sataştı. Hâkim beye bunları birer birer nakletmesini bilmiyor muyum ben?
Öbür kavgacı zayıf, san benizli bir kadın. Yanına yaklaşırken haşin bakışlarla bizi süzmeğe başladı. O sırada mahkeme açıldı. konuşamadık.
Ce. Re.
RADYO
ANKARA RADYOSU
Bu akşamki program
18 M. S ayart ve Radyo salon orkestran 18.U Türküler. 19 M. S, ayart ve Halterler, 19,iş Gcftnlşle bugün, 19.20 ince sat.. 20.U Parar garetcaı. 30 30 Şarkılar ve Türküler. Si. 15 Müzik: (Pl.ı. M Konuıma: B. T. O. direktörlüğü. MJ» Dona miiziğl (PI.1. 22.« M, S. ayarı Ve Haberler.
Yarın alefam ve öğle program:
130 M. S. oyarı ve HâtU müzik: (PL). 7.15 Haberler. B Film melodileri (PL). B.U Saz ererleri (1*1 ). 8.30 Vali Floka ve Paîo-doblcler (Pl I
1İ30 M. S. ayan. Şarkı ve türküler. » Haberler. 1345 Piyano soiolan (Pl i. 1330 Öğle gazetesi. 13.43 Müzik: (Pl.»
İPEKLER İÇİNDE
AŞK ve MACERA ROMANI
Yazan; Craig Itice Tercüme eden: Vâ-Nû
i- - TPfrikn No. 42 J
H^lâne, işitmemiş gibi davrandı. Müstehzi bir merhametle:
— Sizlnkisl güç hayat. — dedi. — Boyun» evlen dur, zevce olama. Dediğimde aldanmıyorum ya?
Annelte, kısılmış dudakları arasından itiraz etti:
— Bunlar hakîki izdivaçlar değil. (Kendini bir iskemleye koyuverdi.) Yani şunu söylemek istiyorum kl. beu asla... Anlıyorsunuzdur... Hattâ, bu izdivaçların kanuna uygun olduğunu bile bilmiyorum.
Hölâne, körlemeden atıverdi:
— Her halde meşru olacak. Genç Ve şık bir adam; tesir altında bırakılır cinsten ve sarhoş... Rüşvet yiyen bir yargıç... Parlak bir avukat... Ve süratli bir talâk... Yaman bir kombinezon!... Ama sakın ben sizi sıkıştırıyorum zannetmeyin. Ahlak hocalığı da yapmıyorum. Benim üzerime vazife değil. Sırf dayanılmaz bir
mak mı?... Şu kadurcık, bir karış adam... Cüce yahu!
— Biliyorum... Bir elimle yakalayıp havaya kaldırabilir, kafasını koparabilirdim. Fakat, bahis mevzuu olan boy degti, kuvvet değil, öyle bir bakışı vardı kt... Ve İnsanın yüzüne öyle bir gülerdi kİ... (Şu anda, genç kaduı, Heline'ln odada mevcudiyetini unutmuş gibiydi.) Şayet, bu kadar korkunç derecede İnsana benze-meşeydi; hayır, o atelâde cüce değildi. Vaktiyla cambazhanede cüceler grupu İle de çalışmıştım. Cüceler hoş mahlûklardır. Aralarında ben yaşta bir kız da vardı. Antrakta, beraber soda içmeğe giderdik. Onu kaldırır bar taburesine oturturdum. Fakat, bu cüce onlardan değildi. Normal bir İnsanın manzarasını arzedl-yordu. Fakat daha küçükebatta... Ve bütün dünyadan nefret ediyordu. O derecede kİ, nefret, sanki ter gibi bütün vücudundan sızıp yayılıyordu.
Kahve fincanını alıp tabağın içine döktü. Sonra Içmekslzln tekrar yerine bıraktı.
şimdi artık sakin konuşuyor. Lüzumundan fazla sakin:
— öyle şeyler vardır kl İnsanlar bahsetmezler. Eğer namuslu İseler zl-hlnlcrlnden bile geçirmezler, Halbu
ki o...
Hâline, nefesini tuttu, şu sözü söylemeden evvel ona kadar saydı:
— Sizin üzerinizde ne suretle hükmü olabilirdi onun?
Annette Glnnls, genç kadına, dik dik baktı; elini fincana uzattı, sonra geri çekti. Bir müddet buklesiyle oynayıp boğuk bir sesle:
— Karışıydım. — dedi.
xın
HöUne. sesinin titremediğine kail kanaat getirdikten sonra konuştu:
— Eh, şimdi de ondan dul kaldınız. Büyük servetine miras konacağınıza eminim.
— Yok hayır, hayırl — diye Annette İnledi. .
— Böyle bir parlak miras karşısında, hayır denildiğine ilk defa rastlıyorum.
— Anlıyamıyor musunuz? Ben, bu servete vâris olmak istesem bile bir talepte bulunmak cesaretini gösteremem. Çünkü, eğer, onun karısı olduğunu öğrenirlerse ben! hapse koyarlar.
— tlâhll... Cüce İle evlenilmesin! meneden kanun maddesi yoktur.
— Mesele o değil... Evli bir kadının tekrar evlenmesini meueclen kanun vardur. (Dudaklarını ısırdı.). Aman
merak içindeyim. O paralan nasıl ve nereyo sartediyor3unuz?
Annette, zayıf ve mazlum sesiyle:
— Ben para almadım. — dedi.
Helenc, âdeta hiddetlenmiş gibi bağırdı:
— Haydi canım sen del... Bu İşleri sırf amatörlük diye yaptığına beni İnandıramazsın. Bu talâklar çok para getiriyor.
— Parayı alan «O» dur,
Hölâne, (O» nun. kim okluğunu sormadı bile. Süratle devam etti:
— Peki ama, böyle bir işi yapmağa Sİ2I nasıl mecbur ediyor?
— Kendisinden korkuyordum. (Annette, artık hiç kimseye lıltabetml-yor, kendi kendine konuşuyor gibiydi.) Ondan hep korkarım, şimdi ondun, her seferkine nazaran daha fazla korkuyorum.
Hâkine, haykırdı:
— Olur şey değil!... Ondan, kork-
yarabbl, size de fazla gevezelik ettim. Madem kl bir defa ağzımdan kaçırdım. her şeyi öğrenmeniz dalıa münasip olur,
— Bu sefer yerden göğe kadar hakkınız var, haydi bakalım, başından 1-iibaren anlatın.
Annette, yavaş sesle dedi kl:
— Bir akşam cüce İle beraber 80-ğa çıkmıştım... Böyle beraber gezmeği benden o İstemişti. Ben de, bunun eğlenceli bir şey olabileceğini düşünmüştüm. Aklıma hiç tehlike gelmemişti. O kadar küçüktü kl, buna rağmen korkunç bir şeydi bu. Yani, normal boyda bir İnsanla çıkmak gibi değildi. Fakat her şeye rağmen aca-ip bir gezinti, anlarsınız. O zamana kadar bir sürü nıürisiyenle, aktörlerle gezmiştim. Halbuki, işte, bu sefer de bir cüce, bana hoş vakit geçirmek İçin avuç dolusu para sarfedlyor, beni. harlkulâdc lüks kabarelere ğölü-rüyor, şampanyalar, brandyler İkram ediyor.
Hâlâne'e yalvarırcasına baktı:
— Sakın hakkımda fena şeyler düşünmeyin, ben ayyaş değilim. Vallahi çok içmem. Esasen alkole karşı da fazla mukavemetim yoktur. Fakat, o sefer, brandy İle şampanya kokteyli yaptılar ve bu İçki bana pek sert gel
di.
Hâlene, dostça başını salladı:
— Demek, havalarda uçtunuz. — dedi. .
— Evet, kendimi kaybettim. Ayıldığım zaman pek zarif bir dairede bulunduğumu gördüm. Bu ikametgâhı cüce kendisi için yaptırmış. Saat gündüz on bir olmuştu. Cüce, sırtına, çizgili bir fantezi İpek pijama giymiş, koltuğa oturup sigar pofurdatıyor, yüzüme alaycı alaycı bakıyor. Kendimi daha fazla toparlamam İçin epey zaman geçti, çünkü, neticede saatin bir olduğunu far kettim. Cüce, evden çıktı. Acele ile giyindim, ben de kendi e-vlme döndüm. Hiç kimseye açılamıyor ve kendimi gülünç mevkide görüyordum. Blı- cüce! Tasavvur ediniz, efendim. Ve ondan sonra, bu yerden bitme, benimle hiç konuşmadı, banı dikkat bile etmedi. Derken, bazı kadın arkadaşlarım, ona dair bir takım hikâyeler anlattılar. Yani, onııfı-la beraber gezmeğe gitmiş olan kıı arkadaşlarım. Ne tertip hikâyeler olduğunu tahmin edersiniz Mesele şu kl... Nasıl anlatayım? Hiç bir şej yapmazmış... Kastımı anlıyorsunuz-dur?... Fakat, onları evine götürürmüş, sırtuıa güzel bir pijama giyer
(Arkası var)
13 Mart 1949
AKSAM.
Sahlfe 7
Balıkların lezzet ve hazcmları
daireli
Yazan ! ProtesBr Cater Fahri DİKMEN
Bu zaman tutulan palamutların yavrularının etleri çok yağlı ve etleri do körpe olduğundan uütarası, birinci u- ı nıf balık gibi, hem hazmı kolay ve I hem da çok lezzetlidir. Bu üç sınıfta bulunan balıklarda hazımları İti-, | barlyle bir fark var İse de gıda hususunda aralarında hiç fark yoktur .Halbuki fist hususunda aralarındaki fark çok büyüktür. Meselâ birinci sınıfta bulunan barbunyanın taşın kilosu 10 ve bozan onbeş liraya satıldığı halde İkinci sınıftan hamsi, uskumru çok lezzetli ve besleyici bir balık İken fiatl bir İki lirayadır. Kabahati ucuz olmasından ve çok miktarda yenmesln-dendlr. Vâki a bu bir zevk meselesi o-lablllr. Fakat barbunyanın mayısta yumurtalı bulunduğu zaman, yağsız ve çok lezzetsiz İken, yine 8-10 liraya alınıp sofraya gelmesi zannedersem sevk değil lüks meselesidir.
Barbunya mayıs ayında çok çıktt-nchlrlcrde'tutulan Sazan, Yayın ve jğmdan balıkçılar yumurtalı ol-1
Balıkların ıczetlnln mevsime ve yumurtalı olduklarına göre değiştiğini •vrelkl yanmada .ırzetanlştlk. Bankların lezzeti buhmdukltn v* yaşadıkları suların temizliğin* W yedikleri şeylere re haamlan da cinslerine gö-10 değişir.
çeTcyanlı ve teru’j sularda yaşıyan balıkların lezzeti çok temiz olmıyan, durgun Ve çamurlu sularda yaşıyan balıklardan çok farklıdır. Meselâ Karadeniz Boşan ile Saray burnun da dalma. akıntıh sularında yaşıyan barbunya İzmit koyunun durgun sularında tutulan barbunya balıklarından daha lezzetlidir. Karadenlrda çıkan balıklar Akdeniz koylarında tutulan h-ılıklardan daha üstündürler. Haliç Kâğıthane deresinde çamurlu sularda beslenilen bankların ttlerl hep kasetsizdir ve çamur kokar.
Tatlı sularda yaşıya□ balıklar da böyledlr. Çamurlu ve kumlıı göl ve
diğer tatlı su balıklarının etleri kokar ve lezzetsizdir. Fakat taşlık, kayalık ve daima suya akan nehirlerde ve en ıJyade şelâle gibi suyu yukardan düşen sularda tutulan Alabalık çok lez-setU, nefîsür. Tatlı su balıklarının lezzeti! olmasında tabii mevsimin de çok tesiri vardır.
Sazan, Turna, Yayın, Mersin diğer ırmak balıklarının kışın aralık, ocak, şubat ve mart aykırında, etleri yağlı, o)(tuğundan,, yenme mevsimidir. Yarın yumurtlama mevsimleri olduğundan etleri çok lezz islzdir. Alabalık dalma temiz akan sularda beslendiği İçin her zaman yenilebilir. Yalnız ma-yas ayı yumurta zamanı olduğundan yememelidir. Etleri makbul olmıyan tatlı su balıklarından Mersin balığının pek makbul olması siyah havyar çıkarıl (İlgındandır.
En İyi siyah havyar Safrada Kızı-lırmakta tutulan Mersin balığından yapılır- Eskiden Rıısyadan gelen balıkçılar Sakaryada tuttukları balıklardan çok siyah havyar çıkarırlardL Nehirlerimizde bulunan böyle kıymetli balıkların muhafaza ve üretilmesine bakılsa, memleket için mühim bir servet kaynağı olacak İken günden güne bu- sanat da sönmekledir.
Bizde çikarilah siyah -havyar hilesiz taze, tane tane fevkûhlde lezzeti’ ve İyidir. Rusyadan fıçılar ile gelen siyah havyarlar dalma ezik slyalı zeytin İle karışık ve tczulmaması İçin de çok tuzlu olduklarından limon va seytlnyağı He teroiye edilerek yenmektedir. Bu sebeple hazmı güç ve mideyi bozmaktadır. Halbuki yerli taze havyarların lezzetine doyum olmaz, Bunun hazmı da kolaydır. Rusya havyarlarından fiatl yüzde yirmi daima fazladır. Tarama denilen kırmızı fukara havyan Sazan ve Turna balıklarından çıkar. Eğer tarama hilesiz yapılırsa yemesi İyidir. Fakat buna hile girdiğinden hazmı güçtür.
Balık yumurtası; mayıs nihayetinde nihayet haziran ayında balıkların yumurtlama mevsiminde Çekmece «Ölünde tutulan bas ketalin yumurtalarından yapılır. En meşhur ve İyisi bu hâs ketalden, yapılan balık yumurtalarıdır.
Balık yumurtası İzmlrdckl gölde tntulan Baterine ’smi verilen Kefal balıklarından da yapılmaktadır Taka t hâs Ketalden çıkarılan balık yumurtası kadar makbul değtldir. HAs Jcefâ- j Un eti de sivri ytlar dedikleri diğer kefal balıklarının etinden çok İyidir. Hâs kefalın başı büyük ve sivri değildir.
Balıkların hazmı — Balıkların her cinsinde etlerinin arzettlğl vasıflar bir değildir, Kiminde etinin lifleri ince, gevrek ve rengi teya2 ve kiminde az daha kaba, kiminde ise sert ve rengi de koyudur. Balıklar, gösterdikleri bu vasıflara göre beyaz etil, beyazımtırak ve koyu namlarlyle üç n-bıfa ayrılmıştır.
Pisi, Lüfer, Barbunye, Levrek daha bir çok beyaz etil balıklar birinci n-nıftandır. Blrtnd sınıfta bulunan ve tem İrz sularda ve mevsiminde tutulan balıkların etleri yağlı, besleyici, lezzetli, hazmı kolay, hafif olduğundan şok makbuldürler. Daima hastalara ve midesi zayıf olanlara tavsiye olunurlar.
İkinci ııntfta bulunan Kefal, Mercan, Karagöz, ’Dekumru gibi bu sınıfa giren daha bir çok balıklar vardır M mevsiminde yenebilir İm hemen birinci sınıf balıklara muadildir, Yalnız birinci eınıfta bulunan balıkların etleri kadar hafif değildirler.
üçüncü sınıfta, bulunan Palamut, torik ve daha birçok balıklar vardır kl etlerinin rengi koyu, lifleri de biraz daha sert ve çok yağlı olduklarından hazmı birer güçtür. Fakat yenmesi tok hoş ve besleyicidir. Mlded kuvvetli olanlar için en mükemmel besleyici bir gıdadır. LAkercLanın, tuzda uzun müddet bulundurulmuş olduğundan hazmı daha kolaydır.
Bazı seneler palamutlar son baharda Karagözden erken gelmeğe başlar
[■ SATÎTJK APARTTMAN H
Kadıköy, Küçük Moda Tramvay durağında sekiz konforlu denize hâkim apartı-
manm on aenellk İcan peşin verilmek üzere boş teslim satılık-tır.
Ayni mahaldo 19 No. da Gü-I zelsu ap artım anına müracaat.®
duğunu methederek satmağa bakarlar. Büj’ükadada İyi tanıdığım eski bir balıkçıdan barbunya alacaktım. Barbunya yumurtalıdır. Bu ay barbunya alma, yerine, beğenmediğimiz istrokilos ve sardalya balığı al» demişti. İşte bu sebepledir kİ biz de her balığı mevsiminde yemelidir diyoruz.
[bulmaca.
to
T
DOKTOR
I Muştala S. Kaıılamir
I Akliye ve Asabiye Hastalıanesl u Dahiliye Mütehassısı >' ^Kadıköy: Altıyol meydanı No. 149
Muayene saatleri: IB - 20. ■■
I
Çocuk hekimi: Doktor
Ahmet Akkoyunlu
Taksim - Talimhane Palası Telefon: 82027
S9MHB DOKTOR
Medine Mehmetoğlu
Çoouk hastalıkları Mütehassısı, Boğanağa, Mlttmtpaşa cad. No. 31 Bayezlt. Cumartesi, pazar hariç her gün saat 17-20 ye kadar muayene. Çarşamba saat 17-20 ■■ de fakirlere ücretsiz. ■■
Dr. SADULLAH NUTKU
Verem ve Dahiliye Mütehassısı Sirkeci, tren istasyonu kargısı Nemllzade Han kat 8-
I
Bulan mükâfat
11/3/949 Cuma günil Haydarpaşa-dan hareket eden 17,25 banliyö katarında «aşhaneme alt kayıt ve kontrol del terimi unuttum. Getireni fszluslyle memnun edeceğim.
Maltepe eczahanesl sahibi Haydar Erman
I"||iHiııııırHiıınqıriHBi!iıllllllıııllılıllHiıııiHiııııııııııınııııuıtiHiiıııaB!iBinııııiMiwmHiiHiıııııntııuı»ıiHUitMrnılıııiii
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI |
ıııımnııııııınmwHinııııııııııııııııııııııııııııııııtııınnnHinHiımiHiıwna»ıımı»Niı»iKW**ı»niHiııııımmMuııiHimıııı
Galvanize su kovası alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satmalma Komisyonundan
1 — Numunesi komisyonda mevcut 51X1 adet galvanize 8u kovası açık eksiltme İle satın alınacaktır,
2 — Muhammen bedeli 1900 Ura olup muvakkat teminatı 142 lira 50 kuruştur.
3 __Buna alt şartname konL^yondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 30 Mart 1949 çarşamba günü saat 14,30 da Haydarpaşa gar binası dahilindeki Haydarpaşa satmalma komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları.3200
Hcybelladada Akçakoca sokağında fi-10 saydı bir çalı altında
İki bölük hane ile ayni yerde 884 metre murabba! bir arsa
Adalar Sulh Mahkemesi tarafından 18,3.949 çarşamba günü saat 14 ten 18 ya kadar müzayede ile acele satılacaktır. Daha fasla malûmat Adalar Mahkemesinde 948/102 dosyaya müracaat 3191
Saldan safra: 1 — Burgulu çlvUerl döndüren Alet. 2 — isyan «den - Bir «rkek ad». 3 — ş(df«f, 4 — Kendin! bilmJycCtk fiden - Sonuna .R» ıclirt* İkiûlu yorus», S — Tersi yazıcının AIsU, ® — Tınlama • Vnı'et. T — Yama - Çukur açılır, 8 — Hariç • EsM unsiım *n bOyOk mülkıyo rütbesi. 0 — Çok Sri - Suda yüzer. 1» — Feryat - Aşikâr.
Yukarıdan ajağıya: 1 — Uygulayım. S — Bir ampul markan - Eski zaman OİMCİ,
3 — HOrmcl VO saygı - Bir nevi taHtiaj.
4 - Teni İnce dcfill - Bir harf. S - Sıcak memleketlerde yapılan bir jlMr, 0 — Bir bayan. 7 — itimat edinir, 8 — Oldufrun yerde kal - Bir okul, 0 — Tekerlekli bir vasıtayı parçalayan. 10 — Asegı geliyor - Sıfat eki.
SEÇEN BOLMACAi™ HALLİ
Soldan safi»; 1 — Oyunlıavasl, 3 — mlahanım. 3 — Arım. ll.tr». 4 — Cam, Bri-tan. S — Akli*. D»t. 8 — Yengeç, 1 — Üzengi. Ya. a — Sat, Adalet. S — TU. Lekeli 10 — Üreyen. Ye).
Yakandan *,aŞıyu 1 — ÖUaanÜT.Ü,
3 •= Yasak. Zalr. 3 — Umumiyetle. 4 — Mim, Fen, S — ITa. Bcngale. 8 — Ahır, Giden, 1 — Valide. Ak, 0 — AnUç, Ley. • — 3ir.it, Yele. 10 — imam, İktiL »
Kakşam
Abone bedeli
ı
Tarım Bakanlığından
Bakanlar Kurulunun 11/9/947 günlü 3/6376 sayılı ve 15.4.9-18 günlü 3/7434 sayılı kararları gereğince, İzmir İline bağlı Foça İlçesinin bütün köylerinde 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununa göre dağıtmak İçin arazi kamulaştırma İşlerinin ve arazi dağıtımının yapılmasına başlanacaktır. Bu husus İzmlrde çıkan Anadolu gazetesinde ve mahallerinde diğer münasip vasıtalarla lifin olunmuştur, Ayrıca Resmi Gazete ile de yayınlanmak üzeredir. İlgililerin sözü geçen kanunun 11 İnci maddesindeki Ödevleri Resmi Gazete Ue yayınlanma tarihinden başlayarak üç aylık süre İçerisinde yerine getirmeleri lifin olunur. 3203
U-
Sayın Halkın ve Tekel bayilerinin dikkat nazarına idaremi® monogramım taşıyan depozitolu boş şarap şişelerinin satış depolanmışa geri alınmasına 31.3.949 tarihine kadaı- devam edilecek ve bu tarihten İtibaren, boş şarap şişeleri yalnız Paşabahçe İçki Fabrlkanuzca geri alınacaktır.
Binaenaleyh ellerinde idare monoğramını taşıyan boş şarap şişesi bulunanların. yukarıda bildirilen tarihe kadar satış depolarımıza teslim e-derek depozitolarını almaları rica olunur. 3229
TEKEL İSTANBUL BAŞMÜDÜRLÜĞÜ
Senelik aMO Irurtıı M00 kuru*
e evlik ısoo •
a aylık M0 > LMÖ •
1 aybk K» • - •
Adres tebdili tein eüJ kuruşluk tul KSndertlmclItllr. Altal takdirde adres degiîttrtlmeı
Internasyonal Ticaret
Türk Anonim Şirketinden:
Şirketimiz ortaklarının 31 Mart 1049 günü saat 15 ve lö dakj AJelfide ve fevkalâde genel kurul toplantılarında hazır bulunmak üzere Basiret lıan 31-33 No. daki şirket merkezinde bulunmaları rica olunur,
Alelâde toplanb gündemi'. 1 — Yönetim K. ve denetçi raporlarının o-kunması 2— 1948 bUânçosu ilo kâr ve zarar hesaplarının İncelenip o-nanması ve yönetim. K. İle denetçin Ln İbrası.
Fevkalâde toplantı.gündemi: 1 — Tasfiyeye karar verilmesi, 2 — Tasfiye memurlarının tAvinl ve ücretlerinin tespiti. Yönetim Kurulu
Çivi ve Tel Alınacak
Türkiye Şeker fabrikaları Anonim şirketinden:
1 — 34 ve 48 mm. boyunda ve 2 mm kutrunda ceman 35.500 kg, şeker sandığı çivisi
2 — 2 mm. kutrunda 20.000 kg. kavla, sandık ambalft] teli
Yukarda yazılı iki kalem malzeme kapalı zarfla ayn ayrı satın alınacaktır. İlgililerin şartlan öğrenmek üzere Bahçe kapı Taş han İstanbul büromuza müracaatları. 2950
bir arada
ZT Fransız tekniği ve lerafell'^t
Pratik i- Kapak açıp kapama* jğa lüzüm yoktur, "bir Çevirme İle yazmağa hoılr.
.Zarifi Siyah ve alim İcapla» mo Göstermekle ifıî-j hor edilebilir.’
■Sağlam ı Baıît ve bozulmaz mekanizma.
Türkiye Umum Mümessilliği t
IİBERÎ KARDEŞLER Şii. İstanbul İstiklal Cad. 28 • Tel. 43849
Senenin en büyük yeniliği?
STnOBILLÎ otomatik dolma kalemleri
Murelckep ölulmoz-yedek müıekkeplik daima mevcuttur.
İstediğiniz
EVİ
ARSAYI
TARLAYI
Beğendiğiniz EŞYAYI almak elinizde
olacaKtır.
Bunun için
T. C. ZiRAAT BANKASINDA
Çekilişlerden bir ay evvel
100 liralık vadesiz bir tasarruf hesabı açtırmak kâfidir.
Yıllık ikramiye tutarı
300.000 Lira

Her çekilişte: 25.000; 10.000; 5.000
liralık İkramiyelerden başka mlkdan 461 1 bulan çeşitli ikramiyeler. Yılda 4 çekiliş:
28 Şubat, 30 Mayıs, 31 Ağustos, 30 Aralık
Hesaplarında 100 liradan fazla bakiyesi olanlar her
500 Ura için ayn kur'a numarası alırlar.
Deniz Okullar ve Kurslar Komutanlığından:
1 — Deniz Gedikli erliğo İstekli olanlar almaca ittir. İsteklilerin aşağıdaki şeraiti haiz olmaları lâzımdır.
a — 18 yaşına basmış olmaları,
b — Orta -Jkul mezunu bulunmaları o — Tanı sıhhati! olmaları.
2 — Deniz Gedikli sınıfına İstekliler İki yıl sınıf okulu eğitimini tamamladıktan sonra gecikil erbaşlığa yükselirler, ve 150 ura aylık alırlar Ayrıca beslenme ve giyinmeleri de Devlet tarafından yapılır.
3 — Deniz gedikli erbaşlarına subaylar gibi harcırah ve mesken hakta verildiği gibi emekliye ayrılmakta ve emekliye ayrılırken ikramiye veril mcktedlr.
4 — Kayıt ve sabul ve daha fazla tafsil fit İçin İsteklilerin Mart 94ü
sonuna kadar Knsımpaşudakl Denta gedikli Erbaş Ona Okulu Müdürlüğüne başvurmaları, (18911
INMMMM* ■ ■ ■ ■maıam
İş bulmak İstiyorsanız; işçi, dadı, aşçı arıyorsanız; ■ emlÖk, arsa, eşya alıp satmak arzusunda iseniz *
kücM^IWari
Devlet Orman İşletmesi Uşak Müdürlüğünden
1 — İşletmemizin S el Muraddağı bölgesinin «Banaza istasyonu laLU yerinde mevcut 3540 adede denk 753,140 M3 çam tomruğu dört parti halinde 28/2/949 tarihinden İtibaren 21 gün müddetle »çık arttırma 8ü«tlİ« «atışa konulmuştur.
2 — Açık arttırma 22/3/949 Salı günü »aat 18 de üşaâ İşletme müdürlüğü binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır .
Beher metreküpünün tahmini bedeli 61 Uradır. Her parti İçin 7,1 hesablle geçici teminat alınır.
3 — Bu İşe alt şartname ve eb’at listeleri Ankarada orman genel müdürlüğünde, İstanbul İşletme müdürlüğünde, İzmir orman başmühendisliğinde, Afyon, Manisa, İşletme müdürlüklerinde, 5 d Banâz bölgeshe İşletmemizde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsblt evrak ve İlk teminatlarla
komisyona müracaatları. (2809)
En verimli ve en ucuz vasıtadır! ff
Te/e/on: 2063/
Elibank İstanbul Şubesinden
Muhtelif ebadda demir saç, demir lâma, T, T, ü ve köşebend demiri satın alınacaktır.
Bu husustaki şartname satmalına servisinden temin edilebilir. 3082
Created by free version of 2PDF
ile 8
13 Mart 1849
AKŞAM |spor|
Haftanın notları
1948 senesi şeref listesinde yer alacak sporcularımız
Taıan: Adil GİRAY
Millî takımın seçimi etrafında
Yabancı memleketlerdeki spor neşriyatı «porıın gelişmesinde dalma birinci plânda rol oynar. Sporun flok rağbet gördüğü yerlerde İstatistik, bilanço, mukayese cetvelleri, rekor listeleri llh... gibi neşriyata »ık sık raslarız. Bu suretle işin propaganda ve reklâm tarafı hiç ihmale uğramaz. Bizde de son zamanlarda bu gibi neşriyata ehemmiyet verildiğim görmekteyiz. Biz de; bu yazımızda Türk Sporcuları arasında bir (Şeref listesi! «tene uicsl yapmak lstLyon* 1M8 se-i’osl içindeki milletlerarası müsabakalarda sporcularımızın elde ettikleri dereceleri göz önünde tutarak ge-rm senenin en İyi sporcularını belirtmek İstiyoruz.
194R senesi Şeref listesinde yer alacak sporcularımızı şöyle tasnif ediyoruz
1 — Nasuh Akar olimpiyat şampiyonu
2 — Gazanfer Bilge » »
3— Celâl Atik » »
* — Yaşar Doğu » »
5 — Mehmet Oktav » »
t> — Ahmet Mersinli » »
7 — Hafit Palamur olimpiyat İkincisi 8-Ahmet Can demir * »
9 — Kenan Olcay • »
10— Muhlis Tayfur » »
11— H. Kaya ullmpiyat üçüncüsü
12— Ruhi Sarıalp olimpiyat üç adım fıçüjneüsü.
Okuyucularımızın Şeref Itıtesiııa namzet gösterecekleri başka sporcular var mı acaba?
Güreşçilerimizin Avrupa turneıİ
Güreşçilerimizin son Avrupa turnesi ban tankldiera yol atfı. Bu ten-kldlerln büyük bir hüsnüniyetle yapıldığına şüphe etmtyoruı. Bu turneye taraftar görilnmlyanler seyahate çıkan güreşçi kadrosunun noksanlığını İleri sürüyorlar. Güreşçilerim 1-zln bp turnede yapacakları müsabakaların çokluğu da mevmntbaha olmaktadır.
Bl» İşi başka türlü muhakeme ediyoruz Düşüncelerimizi de şöyle hülâsa etmek İstiyoruz:
Milletlerarası karşılaşmalarda yüzümüzü ağartacak ve kendilerine güvenebileceğimiz sporcular yalnız güreşçilerdir. Her fırsat ve her vesile ile bu güvene lâyık olduklarını İspat eden güreşçilerimizi sık sık memleket dışı tmelere göndermek güreş siyasetimizin temeli sayılmalıdır. Bu turneler diğer taraftan bizim için en büyük propaganda vesilesi teşkil eder.
Elimizde bu katlar kuvvetli bir propaganda vasıtası varken onu İhmal etmek cidden büyük bir noksanlıktır. Türk güreşçisinin şöhreti sski devirlerde olduğu gibi bugün da dünyayı sarmıştır. Bu şöhreti kökleştirmek istiyorsak yurt İçinde ve dışında bir program İle gelişen bir güreş siyasetimiz olmalıdır
Bize kalırsa güreş siyasetimizin esaslı kollarından biri de muhakkak yabancı memleketlere sık sık yapacağımız turneler ve propaganda seyahatleridir.
Ankara ve Izmirden de oyuncu çağrılmaması hayret uyandırdı
İhtiyat dahi olsa bu şehirlerden futbo'cu getirtmek ve bu elemanları da denemek icabeder
Milli takımda yer alacak futbolcularımızdan bir kaç sima
Santrhaf Bülend
fiağaçılı Fikret
Şükrü
Milli futbol takımımız 20 martta
Kısa boylu atletler
Ekseriyetle uzun boylular J~n daha becerikli!...
Yapılan bir inceleme?* göre kıaa atletler uzun boylu atletlerden daha İyi yüksek atlamaktadır. İşte riza ufak bir mukayese:
Steers boyu 1.83 atladığı yükseklik 2.11 metre.
Johnson boyu 2,01 atladığı yükseklik 2.(r metre.
Albritton boyu 2.01 atladığı yükseklik 2.07 metre.
Osbornc boyu 1.78 atladığı yükseklik 2.05 metre.
Kotkas boyu 2.00 atladı* yükseklik l.H metre.
Perasalo boyu 1.70 atladığı yükseklik 1.97.
Levdeu boyu 1.72 atladığı yükseklik 1.95 metre.
Basketbol şampiyonası
Ruslar vazgeçerse Kahıre’de yapılack
1949 Avrupa basketbol şampiyonamın (Bovyetl federasyonu tarafından organize edilmesi İçin son milletlerarası kongrede kararlar alınmıştı. Haber aldığımıza göre Ruslar bu organizasyonu yapmaktan vazgeçmek niyetindedirler. Ruslar roz-grçerlerae Avrupa şampiyona» Kahire de yapılacaktır. Bize olan yakınlığı dolayulJe b&sketbolcularunızın Kahl-redeki müsabakalara iştirak ettirilmesi yerinde olur.
Bir İngiliz takımının haklı protestosu
NewcBstle United oyuncularından m&flları evvel takımında oynanıp oynayamıyacaklarını ancak galebeler vasıtaslle öğrendiklerinden bu Î'-ldl klüp idaresi ve federasyon nez-hıde protesto etmişlerdir Klüp, ovıınculnrın bu talebini haklı bul-B.utfur. Badema takım teşkil edilir •dilme» derhal oyunculara tebhg-t» fapılAeal lir.
Türkiye - İtalya tenis maçı
Daviı kupası maçları nisan sonunda yapılacak
Nisan sonunda tenisçilerimizle Davla kupası maçlan İçin karşılaşacak olan İtalyan tenisçileri 1D48 senesi tenis mevsiminde Avrupada yaptıkları turnelerde büyük başarılar elde etmişlerdir. Bu münasebetle geçen aenekl başarılan göz önünde tutularak İtalyan federasyonu tarafından tesblt ve İlân edilen en İyi İtalyan tenisçilerinin İsimlerini bildiriyoruz:
1 — Cucelll
1 — M. de Bel lo
3 — Canepell
4 — Şada
5 — R. de Bell©
8 — Belardlnelli
7 — Oorl
8 — Pautaasl
9 — Mediel
10 — Serlbanl.
1950 dünya futbol kupası
İngiliz veya İskoç takımı îngiltereyi temsil edecek
Brezilyada 1950 senesinde yapılacak Dünya futbol kupası maçlarına İngiliz takımının Büyük Britanya muhteliti şeklinde İngiliz, İskoç, İrlanda ve Gal oyuncularından kurulmuş oyuncularla iştirakine beynelmilel federasyon razı olmamıştır
Dünya kupasında Britanya futbolu ayn memleketler halinde temsil edileceklerdir. Yukarıda İsmi geçen takımlar arasında bir turnuva yapılacak ve kazanan takım Dünya kupasına iştirak edecektir. Bu takımın İngiliz veya İskoç takımı olması kuvvetle muhtemeldir.
Vlyanada Avusturya milli takımı İle yazın şehrimizde yapılan maçın re-vanşını oynıyacak. Bu maça hazırlanmak için 18 futbolcu pazartesi gününden itibaren Modada Mano Palas otelinde kampa girmiş bulunuyorlar. Bu yüzden lig maçları gen? İki hafta geriye atıldı. Lig ve kupa maçları kurulmuş bir saat gibi günü gününe muntazam bir şekilde çalışan îngiltereyi misal getirmeğe otanıyorum. Fakat Balkan memleketlerinde bile en fazla ehemmiyet verilen lig maçlan maalesef bizde ikinci plânda telâkki edilen müsabakalar olduğundan böyle vakitli vakitsiz tehirine artık alıştığımız için bu mevzuda durmayı lüzumsuz buluyorum. Bu sefer üzerinde durmak istediğimiz mesele mili! takıma davet edilen oyunculara aittir.
Gazetelerde okuduğumuza göre federasyonca çağırılan 18 oyuncunun hepsi İstanbul kulüplerine mensuptur Bu 18 futbolcunun arasında hiç olmazsa İhtiyat olarak dahi Ankara ve Izmirden iki üç oyuncu davet edilemez m! İdi?... O Ankara ve İzmir futbolu kl zaman, zaman İstanbul futboluna kafa tutmuş, hattâ bacan da yenmişti. Belki bu yakınlarda eski kudretli günlerin! kaybetmişlerdir. Çünkü son zamanlarda bu takımlarla Istanbulun karşılaşması hasılat yüzünden İmkânsız hale geldiğinden elimizde bir kıstas yoktur Fakat Türklyede İstanbuidan sonra en fazla kulübü olan bu şehirlerde futbol hem de İyi futbol bulunduğu muhakkak olduğuna göre milli takım kadrosuna çağırılacak İki üç elemanın çıkacağı da şüphesizdir.
Ef:iden bir milli lakım s.çıml ya-pilin ağı zaman bu üç şehrin muhtelitle.! karşılaşır ve futbol bilgilerine
Yazan: Y. ÇAKIR
ltlm%t edilen bir heyet bu seçimi yapardı. Tam bir demokrasi sistemine dayanan bu usulden neden vazgeçildi bilmiyoruz. Fakat ortada bir hakikat vur ki Ankara ve İzmir maçlarını ancak gazetelerden taklbede-btlen federasyonculanmızın bu şehirlerdeki İstidatlı gençlerin hakkını vermedikleridir. Hepsi zamanının kıy-
Kaptan Cihat
na tecavüz olur. Fakat bu şehirlerden getirilecek çocuklar lhlljat bulundukları bu maçtan sonra kendi takımlarında bir öğretici mahiyetinde çatlıdırlar k| bundan kazancınızı büyük olur Aynı zamanda yalnız ts-tanbula hasredilen imtiyaz da ortadan kalkarak müsavat temini İmkân dahiline girer.
Haber aldığımıza göre Harb okulu merkez mühaclml Sahir, îstaııtnılu çağırılarak, milli takım namzetleri arasında d?nenecektlr.
Türk - Yugoslav maçını id?re eden hakem
Londra ollmpiyadında Türk - Yugoslav futbol karşılaşmasında hakemlik yapan Fransız (3rtez> son İtalyan - Portekiz maçını İdare etmiştir. İtalyan gazeteleri Fransız hakeminin güzel idaresinden çok memnun kaldıklarını yazmaktadırlar. Bizim çocuklar Londradaki maçta aynı hakemi hiç beğenmemişlerdi.
Kamera dünya profesyonel güreş şampiyonu oldu
metli birer futbolcusu olan federasyon âzalarının bu haklı Eteğimizi müspet karşılayarak bu şehirlerden oyuncu davet edeceğini tahmin eder ve bunu sportmenliklerinden bekleriz, Anakara ve tzmlrden dRvet edilecek oyuncuların muhakkak milli takımda oynaUması yolunda kati bir İddiada bulunacak değiliz Çünkü böyle bir İddia, mesuliyeti . sırıma yüklenen federasyonun teknik hakkı-
Eski ve meşhur İtalyan boksörü Kamera şimdi Amerlkada bulunmaktadır. Kamera (45) yaşında olup (1221 kilo gelmektedir. İtalyan devi şimdi boksu bırakmış güreşe başlamıştır. Profesyonel serbes güreşte bokstan daha fazla muvaffak olmaktadır, Bir çok pehlivanları yenmiştir. Son defa Dünya profesyonel serbes şampiyonluğu için yaptığı müsabakayı da kazanmıştır. Kameranın en
I
son mağlûp ettiği güreşçi eski boksörlerden 120 kilo gelen meşhur fGaleuto) dur.
Dünyanın en süratli kızı
Avustralyada yapılan atletizm müsabakalarında Merjorle Jaetson namında 17 yaşında bir kız atlet meşhur olimpiyat şampiyonu HollândalI madam Faniyi il:l de (a mağlûp etmeğe muvaffak olmuştur AvustralyalI genç kız ılOOı uıeUeyl 11.7 «a-niyecle koşmakladır.
tefte» âfurarter
Haftanın dedikodusu:
Kel başa şimşir tarak — Milli takım ve Nedim Kaleci — Yazık oldu 35 bin liraya
Ingilterede uzun seneler mimarlık tahsil etmiş bir çocukluk arkadaşım vardır. Hâlen bir uçak şirketinin mL-marı olduğundan memleket memleket dolaşır durur. Bu ackadaş dehşetli spor, dnha fenası futbol hastasıdır. tngllterede tahsilde bulunduğıf ı sıralarda hiç bir futbol maçı kacırf^ mamışur. Hele mesleği İtibariyle futy^ bol sahalarını tetkik etmeğe bayılır
Bir gün bu arkadaş bana bir star| din nasıl olması ve nasıl yapılmasıO İcabetti* hakkında uzun ve teknik^ İzahat vermişti q
Aradan İki azan nl Battı. Yulnıa-bu uzun ve teknik İzahattan şu soz-u_ ler aklımda kaldı: ®
îngllLzler 1948 olimplyadı Lçln ha-^ zıriadtklan Wembley stadının yeşiiCD sahasını tanzim için 3 tane çim mü- (D tehassısına ve daha doğrusu nahçat mimarına ihtiyaç hissetmişler. Bu üç^ mütehassıs her gün sahanın çlmle-_O rlni mikrometre ile ölçerler ve olla^ nn hangi riizgârlauian müteessir oi-qj duklannı. yok bilmem ne kadar manda ne kadar tazyıks mukavim^ olduklarını arar, dururlarmış Ben oC-zaman bu mimar arkadaşın sözler O yalnızca gülüp geçmiştim
Fakat bugün İnönü stadının sözde çini sahasını gördükçe bu sözü büyük bir acı Ue tekrarlıyorum.
Milli takımın Viyana seyahati dola-yislyle üç hafta lip maçlar: ynptlmı yacak. dendi Tam mevsimi İdi Bu Üç haftalık dinlenme devresinde "keleşe dönen çim saha biraz yeşillenir, diye sevinmiştim.
Halbuki aklanmışım Şimal bu üç pazar İnönü stadında üçüncü küme lig maçlan yapılacakmış Hakikaten doğru ise şu meşhur «Kel başa şimşir tarak» ata sözünün tam yeridir.
Millî takım vs Nedim Kaleci
Bir tesadüf beni futbol tederas-yonu âsbaşkanı Nedim Kaleci ile karşı karşıya getirdi.
Avusturya - Türkiye revanş maçı hakkında ne düşündüğünü vc milli tikim namzetlerinin ne gibi olr esasa dayanılarak seçildiğini sordum
Eski milli takım kalecisi N «etini Kaleci sualimi cevapsız bırakmadı.
«Çocuklar AvusturyalIlara Karşı İstanbulda hiç de ezilmeden oynuılı-1ar ve tesadüf eseri yenllriileı Muhakkak kl AvusturyalIlar Viyanada kendi seyircileri önünde ve kendi sahalarında oynamaları bakımından bizden avantajlıdırlar. Milli takım namzetlerin! seçerken hâlen formda olau ve hazırlanmak için kâfi zaman kalmadığı İçin de birblrierlyle anlaşabilecek oyuncuları göz önünde tuttuk. Ben şahsan müsellesleri düşündüm. Yalnız bu benim tamamen şahsi kanaatlmdlr- Bu hususta arkadaşların ııe düşündüklerini bilmiyorum. Meselâ ben sağ taraf İçin açıkta Fikret!, içte Erdal veya Defteri, halta Saiâhaddlnl: sol tarafta açıkta şiık-rüyü, İçte Beşiktaşlı Bölendi, sağda Huseyini; ortada Gündüzü, orta hafta Bülendl; bekte Naci ve Ahmedi. kalede Cihadı tercih ederim.» Yazık oldu 35 bin liraya Uludağdakl kayak festivali milletin tanı 35 bin lirasına mal olmuş. Bu 35 bin lirayı kimsenin seyretmediği, bilmediği bir spora sarfedece-ğlmlze daha esaslı sporlara,meselâ atletizme, boksa, basketbola harca-saydık daha İyi olurdu.
Meselâ bu paranın çok ufak bir kısmı ile. Fransa eskrim federasyonu ileri gelenlerinin Londra olimpt-yadıııda görüp takdir ettiği kılıç şampiyonumuz Merih Sezeni hususî surette davet etmesinden faydalanabilirdik.
Merih, Türk eskrim federasyonunun bu davetten kendisini haberdar etmemesinden müteessir olarak spor yapmaktan vazgeçmiş. Bana haber verselerdi ben kendi paramla giderdim Çünkü bu benim İçin olduğu kadar Türk milleti için de bir şereftir, diyor.
Hakikaten bir Türk eskrimcisinin Fransada yapılacak ve ancak hususî davetle girilebilecek beynelmilel bir eskrim müsabakasına katılma-siyle Türk sporunun kazan», her •
halde Dludağdakl kayak festivalinden *
daha şereflidir ve Türk sporunun dünya ölçüsündeki propagandası bakımından daha önemlidir d*.
Haluk SAN

Comments (0)