14 Mart 1950
Salı
SİYASİ
J
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
İKTİSADİ
TA İli
=
♦a .11
iu Kuruş
r
POLİTİKA
- 13/111/1950 -
Belçikadaki
danışmanın neticesi
CDELÇİKADA yapılan refe-rendum’un neticesi, Kıral Leopold'un lehine tecelli etmiştir. Hattâ hükümdarın şart koştuğu %55 ekseriyet haddi de, bir miktar aşılmıştır. Mamafih referendum, istişarî mahiyettedir: asıl kararı, hükümet ve parlâmento verecektir.
Partilere gelince, daha ziyade flaman eyaletlerde kökleşmiş olan Katolik Partisi, avdetin lehinde: sınaî olan Valonya’da kuYvetli olan Sosyalist ve Komü nist partileri, avdetin aleyhindedir. Liberallere gelince bunlar, sade Flamanların değil. Vatanların da ekseriyetle avdet lehinde rey vermesini şart koşmuşlardı. Bu şart yerine gelmemiştir, çünkü Vatanların ekseriyeti, avdetin aleyhinde rey vermiştir.
Fakat, bütün bu noktalar buyana, ekseriyet ekseriyettir ve Belçika vatandaşı ile yapılan danışma, Kiralın avdet edebileceğini göstermiştir.
Sovyet politikasına dair
f\l EW-Y0RK Times gazete-’ sinin diplomatik muhabirine göre, Sovyetler, dünyanın ikiye bölünmesine taraftardır. Bir yandan, komünizm ile kapitalizmin yanyana yaşayabileceğini ifade ederek, bir yandan, peyk memleketlerdeki diplomatik mümessilliklerin tasfiyesine ça Açmalar:, böyle bir- plân peşinde olduklarının bariz alâmetleridir.
Ehemmiyetli Amerikan devlet adamlannm da görüşüne tetabuk ettiği bildirilen bu teşhis, yerindedir. Çünkü Sovyetler, demirperde arkasındaki garplı sefaretler erkânını bizar edip kaçırtmak için, her gün bir yeni talimat ile, peyk hükümet-lerini müteamz olmaya sevk ve teşvik etmektedir.
Sovyetlerin bu arzusu, bağlı bulundukları dünya görüşü ile bundan müştak rejimin yaşıya-bilmesi için, şarttır. Sovyet medeniyeti, yaşamak için kendi içine kapanmıya mecburdur. Başka bir medeniyet ile temas, Sovyet insanının yahut peyk memleketlerde yaşıyan insanın akıl ve idrakini harekete petirecek, bir takım mukayeselere yol açacak ve her serbest mukayeseye hâs olduğu gibi bunun peşi sıra, doğru müşahede, doğru muhakeme ve doğru karar gelecektir.
Amerikan âyantndan Lodge, Sovyetlere karşı aynen onların metodunu kullanmak ve Sovyet insanı ile temasa gelebilecek bir teşkilât kurmak lâzım geldiğini ileri sürüyor. Gayet doğru düşünüyor. Eğer bu kabil olsa, yani hürriyete inanan dünyadaki fikirler ve insanlar. Sovyet Rus-yada serbestçe dolaşabilse, komünizmin dünya ile kendi arasına koyduğu kalın duvarlar, suya kavuşmuş tuz kütleleri gibi e-riyecektir.
Asırlarca önce, Hıristiyan ve İslâm dünyaları, birbirine karşı sımsıkı kapanıp,, biri diğeri hakkında, “el-kiifrü millctün vahide” kaidesini koyarken, akide taassubunun yarattığı düşmanlık, bugünkünden büyük değildi. Sovyet Rusya için, kapi-talist diyar, bir tek düşman ülkesinden ibarettir. Bir toptan tahrim akidesi olan komünizm için, muayyen bir "günah-sa-vap” cetveli vardır. Ve her mü min buna uymıya mecburdur. Buna mukabil, ne Müslümanlığın temelinde yatan müsamahadan ne de Hıristiyanlığın iyiliği emreden rikkatinden eser mevcuttur.
Halbuki, kendisi, yani komünizm, beğenmediği ve yıkmak istediği dünyada kollarını sallaya sallaya dolaşmakta ve, buna rağmen netice alamamaktadır.
★ ★★★
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar; 6 ncı sahifode santimetresi ? Isadır. İlânlardan whiç-bir mes’ullyot kabul edilmez.
================
Telefon: 44756-44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Sovyetler, dünyayı Amerika ile paylaşmak istiyorlar
Garp devletlerinin mümessillerine karşı
yapılan taarruzlardaki gaye, bu ikiliği
fiilen meydana çıkarmış bulunmaktadır
Kıral Leopold ve Kıraliçe Mary IJliane
Bciçika halkı. Kıralım istedi
Reylerin yarısından çoğu Kiralın lehine Nihaî kararı, Parlâmento verecek
Brüksel, 13 A.A. t.AFP) — Geneı oyun kesin ve resmi neticesi şöyledir: Kiralın lehinde yllzde 57.68; aleyhinde yüzde 42.32 .
Londra. 13 (YIRS) — Belçikada Kıral Leopold için yapılan referanduma göre, Kirala taraftar olanların
2.950.000 kişi olduğu anlaşılmıştır.
Menfi rey verenlerin sayısı 2.140,000 dir.
t
Giinaltaym başkanlığında bir toplantı yapıldı
Bu hususta Meclise verilen
YENİJSTANBUL’un Kuponjj
İÇ SAYFALARDA
Suriye - Lübnan
münasebatı
gerginleşiyor
Lübnanda bulunan Suriyeliler, memleketi terke davet edildiler. Suriye, bir resmî tebliğ yayınladı
ü-
bir
se-
Şam 13 (Hususi muhabirimizden telefonla) — Başbakan Hali t El Azrrı idaresinde toplanan Suriye Kabinesi, Lübnan - Suriye arasındaki iktisadi münasebetlerin geliştirilmesi İçin Suriye tarafından Lübnana verilen notanın cevabını tetkik etmiştir Lübnan, gönderilen notaya verdiği cevapta, işbirliği yapmak tan kaçınmıştır.
Suriye Hükümeti, bunun zerine şu kararları resmi tebliğle yayınlamıştır;
1 — Sııriyeden Lübnana
yahat etmek yasaktır. Seyahate, ancak çok mühim sebeplerden dolayı müsaade edilecek ve yolcular 50 Suriye lirasından fazla çıkaramıyacnkhırdır,
2 — Suriye - Lübnan arasında yapılacak ticari mübadele, kambiyonun murakabesinde o-lacftktır.
3 — Lübnandan Stıriyeye sevkıyat yapmak yasaktır. Ancak transit olarak mal gönderilebilecektir.
4 — Kaçakçılığın önlenmesi için, Suriye vr Lübnan sınırı boyunca yeni gümrük merkezleri kurulacaktır.
Kabine, bu kararnameyi, altı saatlik bir toplantıdan sonra yayınlamıştır,
Lübnanda bulunan Suriyeliler memleketi terketmege davet o-lunmuşlardır
Uc her iki anlaşmaya memleketle-
Eskişehir sel felâketi yapılacak yardımları teşkilâtlandır-yenilerini yaptırmak meselesi etra-saat 12 de Başbakan Şemseddin GU-
İKİNCİ
Demokrasinin zayıf
t"-afları
M. Nemıi
ÜÇÜNCÜ
Yunan seçimlerinden alınarak dersler
R. Guyon
DÖRDÜNCÜ
Kadın - Ev - Moda
BEŞİNCİ Ormansızlaşmanın kötü bir akıbeti : Seller Prof. Dr. Ş. Nuri İlkmen
Komünist ve sosyalistler hâlâ Kiralın aleyhinde
Brüksel, 13 A.A, (United Press) — Kıral Leopold. ekseriyet lehinde oy verdiği ve bu nispet yüzde 55 i biraz geçtiği takdirde, geri döneceğim söylemiş bulunuyordu. Maamafıh, Kıral aleyhtarı sosyalist ve komünistler. Leopold oyların asgari yüzde 65 ini kazanmadığı takdirde geri gelmesini kabul etmlyeceklennı bildirmişlerdir.
lstişari mahiyette olan bu referandum, Belçikalıların ekseriyetinin Kıralı isteyip istemediklerini anlamak maksadiyle yapılmıştır.
Kıral Leopold'un geri dönmesi İçin, 1945 de Leopojd’u tahttan uzaklaştıran ve İsviçreye menfaya gitmesine sebep olan kanunun parlâmento tarafından ilgası gerekmektedir.
Kabine Kıralİn ( enevrede
bir görüşme yapacak
Brüksel, 13 A.A. (LPS) — Kıral Leopold’un memlekete dönüp dönmemesi meselesi hususunda yapılan plebisitin neticelerini tetkik etmek inak-sadiyle kabinenin bugihi yapacağı toplantıyı müteakip Başbakan Cenevre yakınında küçük bir kasabada Kıra İla görüşecektir. Bu görüşme yarın olacak t ir.
Belçika Parlâmentosu 21 marttan önce toplanmıyacagı için partiler dünkü plebisitin neticelerini tetkik? za m a n bu la bil ece k I erdi r
Kal oliklcrk* liberaller
İhtilâf halinde
Başbakan Gaston Eyesken ve mensup olduğu Katolik Partisi Kiralın memlekete dönmesine taraftar, liberaller İse buna muhaliftir.
Hıı V ■ _
r
New-York. 13 A. A. (Reuter) — New-York Times gazetesinin siyasî muhabiri James Reston’un bugün Wa-shington’dan bildirildiğine göre Amerikalı ileri gelen şahsiyetler. Sovyetlerin nüfuz flnhnsı üzerinde Birleşik A-merika ile bir anlaşmaya varmak maksadiyle yeniden gayret sarfettlk-leri kanaat indedirler.
Muhabirin ilâve ettiğine göre, resmi çevrelerde bulunan siyasi uzmanlar. son zamanlarda komünist dünyasında cereyan eden hâdiseleri inceleyerek Sovyet Rusyanm İki gayeye varmak istediğini istihraç etmektedirler:
1 — Bütün komünist peyk memleketlerinde batı nüfuzunu azaltmak veya bertaraf etmek.
2 — Birleşik Amerika dünyayı İlgilendiren bir varmak: Buna göre batı
rl. Çin ve Yugoslavya da dahil olduğu halde komünist dünya ile hiçbir suretle temas etmiyecekler ve Sovyet peykleriyle hemen hemen bütün İşlerini Moskovanm tavassutu ile halledeceklerdir.
Birleşik Amerika, Ingiltere ve Fran-saya peyk devletlerden heyetlerini çekmeleri için yapılan tazyik ile kapitalist ve komünist dünyanın müdahaleden âri bir esasa dayanarak barış içinde yaşıyabilecckleri. iddiası, komünist memleketlerde son zamanlarda verilen beyanat ve faaliyetlerin esasını teşkil etmektedir.
Bizi bu neticeye sevkeden başka I-şaretler de mevcuttur.
Çin, Bulgaristan, Kumanya ve Macaristan’daki Amerikalı heyetlerin memurları fiilen azaltılmıştır. Buna mukabil, Sovyet başkentinde bulunan batılı memurlara karşı daha fazla kolaylık gösterilmektedir.
Keza. Moskovada bulunan diplomatlar Sovyet Rusyada daha serbestçe seyahat edebilmekte ve Amerikalı gazeteciler fikirlerini daha rahatça ifade edebilmektedirler.
Amerikalı resmi çevreler, görünüşte olan bu |V| f*Mr»ayü!ü tahlil ederek aşağıdaki neticeleri çıkarmaktadırlar:
Sovyet Rusya, harp sonrası kazançlarını sağlamlaştırmaya çalışmaktadır.
Rusya, Tito ile kozunu paylaşmak İçin serbest kalmak istemektedir. Sovyet Rusya, yalnız Yugosla^ada değil. bütün diğer komünist memleketlerde THoculukl.» şahsan meşgul olmak İstemektedir.
Bu tasarı tahakkuk ettiği takdirde Doğu Almanyadan Pasifik Okyanusuna kadar uzanan muazzam bir komünist federasyonu kurmak mümkün o-lacaktır.
Fakat Washington resmi çevreleri. Cin ve Ytıgoslavyayı Sovyetlerin peyki haline getirecek ve zamanla komünist dünyasını adamakıllı kuvvetlendirecek olan böyle bir tasarıya karşı en ufak bir alâka dahi göstermemektedirler.
Diğer taraftan Ruslarla Amerikalıların imzalamış oldukları Birleşmiş Milletler Anayasası, dünyanın bütün milletlerinin işbirliği esasına müstenit olup hiçbir zaman dünyanın ıkl ayrı sahaya takslralnr müsait do-ğildir. _____________.
tasarı hemen görüşülecek
Ankara, 13 (Hususi muhabirimizbildirlyor) yüzünden zarar gören vatandaşlara mak, yıkılan evlerin yerine süratle fında kararlar almak üzere bugün naltay’ın başkanlığı altında bir toplantı yapılmıştır.
Toplantıda Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdl Akseki, Kızılay Derneği ve milli bankalar temsilcileri, Yardımsevenler Demeği ve Türkiye Kadınlar Birliği delegeleri ile Mar-shall Plânı Türkiye İcra Heyeti Başkanı Russell Dorr’un refikası hazır bulunmuşlardır. İki saat süren bu toplantıda önemli kararlar alınmıştır. Kararların tatbikatına derhal geçilecektir. Bu toplantıyı müteakip Diya-
net İşleri Başkanı, Kızılay Ankara i şubesinin aynı maksatla yaptığı toplantıya da iştirak etmiştir. Bu toplantıda mahallî faaliyetler görüşülmüş ve Kızılay Genel Merkezinde yarın bir toplantı yapılmasına karar verilmiştir.
Ayrıca şehrimizde bu maksatla kurulmuş bulunan muhtelif komiteler her gün sabahtan akşama kadar faaliyette bulunmaktadırlar. Toplanan hediyeler süratle mahalline gönderilmektedir.
Meclise bir kanun teklifi yapıldı
Eskişehir, 13 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Eskişehir Milletvekili Kemal Zeytinoğlu, Haşan Polatkan ve Abidin Potuoglu, Eskişehirde su baskınından evleri harap olan vatandaşlara ev yaptırılması hakkında bir kanun teklifi hazırbyarak bugün Millet Meclisi Başkanlığına sunmuşlardır.
Kanun teklifinde E^kişehhde evleri yıkılan fakir vatandaşlara ev yaptırmak maksadiyle Bayındırlık Bakanlığına 5 milyon liralık geçici yüklenmelere girişme yetkisi verilmektedir. Kendilerine ev yaptırılacak vatandaşlar iki grupa ayrılmaktadır. Bunlardan çok muhtaç olanlara yaptırılacak evler bedelsiz temlik edilecektir. Muhtaç olmayan fakat derhal ev sahibi olmaya İmkân bu-lamıyan vatandaşlara da yaptırılacak evler faizsiz ve 20 sene taksitle ödenmek üzere verilecektir.
IH
İsrail - Ürdün paktını Tel-Aviv tekzip ediyor
Amerika Yahudileri, Sovyetlere karşı cephe almaya başladılar
T”-
Hindistan, ayrı
imzalamıyacak
Nehrıı. yalnız dostluk ve ticaret anlaşmalarına taraftar bulunuyor
Londra, 13 (YIRS) — Bugün Parlâmentoda konuşan Pandit Nehru, Hlndistanın Afganistan vc İsviçre ile dostluk ve ticaret anlaşmaları İmzaladığını ve Filipinler, Nepal, Çekoslovakya ve İranla da bu çeşit anlaş malar yapacağını söylemiştir.
HLndiatanm başka memleketlerle ittifak anlaşmaları yapıp yapmıya-cagı hakkında sorulan sualler Üzerine Pandit Nehrtı: "Hindistan. Birleşmiş Milletler Kuruluna Üye olan memleketlerle ayrı ayrı ittifak yapmayı lüzumsuz bulmakladır,, demiştir.
Diğer bir suale cevaben de Nehru. Moskova-Pekin dostluk ve ticaret anlaşmasının Hindistan tarafından müsait karşılandığını bildirmiştir.
Ben (»lirimi
İkinci Dünya Harbi sırasında
Paris, yıkılmaktan
kurtuldu?
Bütün dünyada
alâka uyandıran bu mühim ve meraklı makale serisini yarından itibaren resimli olarak gazetemizde bulacaksınız
J
Reşit Taşa türbesinin açılışından bir görünüş
Mustafa Reşit Paşanın
hâtırası dün anıldı
Merhumun türbesi de valinin
Tel-Aviv 13. (Ap) — İsrail Dışişleri Bakanlığı çevreleri dün, İsrail ilo Ürdün arasında bir ademi tecavüz paktı İmzalanmış olduğu yolundaki haberleri yalanlamışlardır.
Umumiyetle iyi haber alan kaynaklardan alınan haberlerde, İsrail ile Ürdün’ün, mütareke anlaşmalarını, beş senelik bir ademi tecavüz paktı haline geıİrdikleri bildirilmiştir.
Bir sözcü, mütareke anlaşmasının barış anlaşması nkdine kadar muteber olduğunu, bunun için de, ayrı bir ademi tecavüz paktına ihtiyaç olmadığını belirtmiştir.
Sovyet Rusyııdakl Yahudi aleyhtarlığı dlrlllor
Berlin, 13 (YÎRS) — New Jorsey'de bulunan bir Yahudi teşkilâtının başkanı Jacob Patt, bugün yaptığı bit açıklamada. Sovyet Ruayada şiddetli bir Yahudi aleyhtarlığının bulamış olduğunu ve Yahudılerln kütle halinde Sibiryaya sürülerek çeşitli bolgı Icrr dağıtıldıklarını yayınlamıştır.
tnglltererıin Isnılll “de Jure" tanıması talep edildi
Londra, 13 (Ap) — Büyük Brltanyu Siyonist Federasyonu bugün İngiliz Hükümet imlen, İsrail Hükümetini "de Jure" (hukukan) tanımasını talep etmiştir Ingiltere laındnn bir yıl evvel İHraıl'i "fiilen" tanımıştı.
Dr. Foordor, İsrail’de gerek Yahudi ve gerek yabancı sermayedarlara diğer herhangi bir devletin sağlamadığı İmkân ve fırsatlar sağlayan yeni kanunlar kabul edildiğini eoylemiştir.
bir hitabesiyle açıldı
Tanzimatın banisi büyük devlet adamı I* at 16-da Ticaıot Mektebinde anma tö-Mustafa Reşit Paşanın 150 nel doğum | reni yapıjacak olan Btn üK’ Paşa
yılı münasebetiyle dün, Üsküdar Hnlke-vinln teşebbüsiyle Yüksek Ekonomi Ve Ticaret Okulunun konferans salonunda büyUk bir merasim yapılmıştır. Toplantıda şehrimizin ileri gelenleriyle kalabalık bir gençlik kütlesi hazır bulunmuştur. Bu vesile ile söz. alan Prof. Hamit Ongunsu, muharrir Mithat Cemal Kııntay ve avukat Reşat Kaynar. Büyük Reşit Paşayı muhtelif cephelerden anlatan birer konuşma yapmışlardır.
Ayrıca dün, tarihi ve mimari kıymeti haiz türbelerin açılması halikındaki kanun hükmüne uyularak Paşanın türbesi Valinin tabesiylc açılmıştır.
•‘Aziz gençler.
Cumhuriyet ve inkılâp dakikanın mUatesna bir kıymeti vardır. Atatürk büyük İnkılâbı siz gençliğe e-manet ederek bu sema altında hayata gözlerini yumdu. Bugün 27 yaşını dolduran Cumhuriyetimiz, her zamandan daha kuvvetli ve demir gibidir. Her inkılâbın icap ettirdiği bazı znrııro.tlcr vardır. Bu zaruretlerin kaçşısında inkılâbın vc memleketin nef’ine olmak Üzere, bütün kuvvetler ve kıymetler boyun eğer. Bundan dolayıdır ki. bütün türbeler, bugüne kadar kapalı bulundu. Cumhuriyetin hassas olan varlığı artık böyle bir mâ ninnin kalmadığına karar vererek tarihi vc mimari kıymeti haiz olan türbelerin açılmasına karar verdi. Bugün doğumunun 15(1 nel yıldönümü münasebet ivla memleketin ve Tanzimatın büyük evlâdı Büyük Reşit Paşanın türbesini açıyoruz. Bu açışın mânası büyüktür. înkılııp her zamandan fazla olarak kendine güvenmektedir. Kayıtsız ve şartsız hükümranlık hukukunu nefsinde ermeden Büyük M illet .Meclisi, geçen batta kararını vermiş, Cumhuriyet Hükümeti de bu suretle tatbikata geçmiştir.
îstanbulda arkadaşımız Tahsin öz’Ün değerli çalışmaİarlvlc 125 türbe onarılmış vaziyettedir. Bu türbelerdeki büyükleri gençlerimize tanıtacağız. Buralardan hurafe ruhu bir daha hiçbir surette hâkim olmıvacnktır. Bugün sa-
lle diğer Türk büyüklerinin hâtıralarına bir dakikalık ihtiram sükûtuna davet edit’orum.,.’ •
Bunu müteakip Vali anahtarla türbeyi açmış ve İzci gençler tarafından merhumun sandukasına çclenkler konulmuştur.
Bflytlk fteşit aşağıdaki lü-
tarihinde bu
Eskişehir felâketzedeleri için yapılan toplantı
. Eskişehir telûkeUede|crine yanlını komitesi dün Vali ve Belediye Başkanı Dr. Falıreddin Kerim Gökay ın başknn-lıgındn ÜnivcrFİte' Rçktörlerl. Yüksek pkullar MUdllrlerl, İstanbul Müftüsü. Rum ve Ermeni Pat,r|fcltaneıd temsilcileri, şehrimizdeki ekonomi mümessilleri ve bazı derneklerin balkanlarının iştirakiyle toplanmış ve yardımın pblnlaş-tırılmusı ve şümullendirllmcsi mevzuu üzerinde çalışmıştır.
9
Bu sabahtan itibaren saat 12 ye «a-Kdo.r yardım ve bakışta bulunan müessese ve şahıslar şunlardır:
MIHI Reaâllrana 2500, Güven Sigorta Şirketi 1000, Rum Patriği Athcnagor.i3 1000, Ermeni Patriği Aslnnyan 500.
“Edirne” yi yüzdürmek için bugün bir heyet gidiyor
Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğü Edirne şilcplnin yüzdürülmedi imkânlarını aramak ve kabil olduğu takdirde hemen fiiliyata- geçmek üzere hâdise yerine bir heyet göndermeğe ktırar vermiştir.
Kaptan Aziz Derya’nm başkanlığında İdarenin gemi kurtarma mütehassısı Rvea ve donanma gemi kurtarma mütehassısı önyüzbaşı Vedat Doru dun müteşekkil olan heyet, bugün uçakla Lon-dr&va hareket edecektir.
/ /İ H I /ö'J
— Nihayet sıt (lrnınkrıı*«iıılh faydalarını gürıııvfcv banladık..,
— Evet, parti propagandaları için gidip gelmeler sıklaştı da köyümüzün 30lu tamlı ediliyor.
S(U*fa 2
Tetkikler
Demokrasinin
zayıf tarafları
Yazan : M. Nermi
WASHtNGTON”da çıkan Eve-ning Star gazetesinin bir yazısında şu fıkır ileriye sürülmektedir: Bundan Önceki harpler, bizim hatalarımız yüzünde n çıktı. Çimdi de Butlar, demokrasilerin sapı/ şamarımı bekliyorlar. Harbin o-İup nlmıyaeağınn cevap veremeyiz, ama, hür milletlerin sahip oldukları demokrasi hnk ve hürriyetlerim garanti etmeliyiz. (Yem İstanbul: 12 şubat 1950 ı.
Rusların harbe girip girmiyecck-lerini yetkililerin incelemelerine bırakarak. dünya tarihinin çeşit çeşit çağlarda beliren kanlı güreşlerine göz gezdirirsek, kendisini kuvvetli bulan tarafın, her zaman, kılıç çektiğini görürüz. Dün böyle idi. yarın da böyle olacaktır. HattA denilebilir ki: zayıf taraf olmasaydı, belki de, sayfalan yıldan yıla kabaran savaş tarihlerinden mahrum olacaktır. Gelecek bir harp, elbette, dünyamızın kuvvet durumu ile ilgili olacak ve yine hesapların neticelerine göre zayıf sanılan Ülkeyi ilk hedef olarak seçecektir.
Çağınızın bütüncül (total) harplerinde kuvvet, yalrua gelişigüzel insan kuvveti demek değildir. Bütün ekonomik kaynaklarını, bilgisini, tekniğini, hattâ aanatini, musikisini, en kısa bir anlatışla, bütün benliğini seferber edemlyen bir millet, bugün. ne kadar zayıftır. Modem topluluğa özel simasını veren insan, Re.naissance’tan beri böyle bir gelişime uzanan yolun üstünde yürümektedir. İnsanlık kültürünün bu temelli yönelişini anlamadan çağdaş hayat dâvalarının mahiyetini kavramak imkânsızdır.
Ortaçağ insanlığı, üstünde yaşadığımız bölge bakımından, bağlıca iki büyük zümreye ayrılmıştı: Tarihteki sıraaiyle Hıristiyanlık, müslümanlık. Bütün hayat Ölçülerinin dine göre ayarlandığı bir çağda bu çeşitte bir bölünüşü hayretle karşılamamak lâzımdır. Biliyorsunuz ki: üniversel iddialarla desteklenen bu gibi büyük bölünüşlerin, kendilerine göre hayat anlayışları, ideolojileri vardır. Bölünüşün yerleştiği saha, ne kadar geniş olursa, ideolojinin çerçevesi de o kadar genişler ve yayılır. İlk İslâm hukukçularına göre, İslâm sınırlarının ötesi dAr-ûl-harpUr, bugünkü türkçeyle harp sahasıdır. Ortaçağın Hıristiyan dünyası da başka türlü düşünmemektedir. Dünya tarihinin, din ideolojisine, daha doğru mı itikada göre birbirine düşman iki cepheye ayrılışı; Ortaçağ politikasının temelini teşkil etmektedir.
XVII nd, XVIII İnci, Xix uncu yüzyılların politikaları, kilise otoritesinin boyuna erimesi ve çözülmesi neticesi olarak çok başka bir istikamette gelişmekte ve devletler millileşmektedir. Son Dünya Harbinin ilk günlerine degin^uzanan ve çeşit çeşit değişiklikler gösteren bu politika gelişiminin ideolojisini mili! menfaatler, kuvvet denkliği, yaşamak hakkı gibi tefsiri hâdiselere göre sık sık değişen genel kavramlardan ilham almaktadır. Bu tezin, milletler arasında eşitlik, küçük milletlerin hayat haklan, milletler hukuku ve llh. gibi süs taraflarından burada
Komünistlikle ittiham olunan
olduğunu söylemektedir
Paris, 13 (AP) — Balkan Tru-man'ın özel temsilcisi Büyükelçi Dr. Philip Jessup, "komünizme kar»ı dostluk besledlfrTne dair Amerikalı bir Ayan üyesi tarafından ortaya a-ttlan İsnatları cevaplandırmak İçin derhal Waahingtona dönmeye hazır olduğunu bildirmiştir.
Columbla Üniversitesinin Hukuk Profesörü olan Dr, Jessup, Başkan Truman’ın tensibiyle Dışişleri Bakanlığının özel temsilcisi olarak U-zakdoğuda bir hayli uzun süren tetkiklerde bulunmüştur. VVjgconsin e-yaietl senatörü Joseph McCarty, Dr.
Ingiliz Kabinesi, yeni bir tehlike ile karşılaşıyor
Londra, 13 A A. (AFP) — Çelik sanayiinin devletleştirilmesi meselesinde güven oyu alan ikinci Attlee kabinesi, âmme hizmetleri sahasında devletin israfını şiddetle tenkid eden Muhafazakârların takriri üzerine yarın yeniden düşmek tehlikeeine maruz bulunmaktadır.
Hükümete hücum eden Muhafazakârlar bu sefer nispeten daha müsait bir zemin Uzerindedlrler. Çünkü bir yandan eski îşçi Hükümeti (bütçe siyaseti değişikliği müstesna) yalnız fazla tahsisat istemiyeccğinı temin etmekle kalmamış, aterlingin kıymetten düşürülmesi neticesi derpiş edildiği gibi, masrafları kısacağım da v&-detmigti.
>
bahsetmek fikrinde değiliz.
İkinci Dünya Harbinden somaki dünya; yeni bir politika ideolojisinin arkasından koşmaktadır. Dünyanın tanınmış politikacıları, fikirlerinin sorumluluklarım kendilerine bırakıyoruz. artık doğru yolun bulunduğuna inanmaktadırlar. Bu inanışa göre. dünyamız demokrasiye göre kurulacaktır. Eski Milletler Cemiyeti, tarihin müzesine taşındıktan sonra, yerini, genç Birletmiş Milletler Kuru-muns bırakmıştır. HattA böyle bir kurumun yaşaması için milli egemenliklerin biraz daralması lüzumu bile İleriye sürülmüştür. Söylemeye ayrıca lüzum yoktur ki: kurumun temelini demokrasi, karşılıklı savunma ve danışma, tam bir eşitlik fikirleri teşkil etmektedir. Fakat bu son derecede demokrat kurumun veto hakkı gibi bütüncül (totaliter) ve demokrasi anlayışına büsbütün sevkın bir müeyyidesi vardır.
Veto hakkım bir tarafa bırâktık-tan sonra bile yaratılmak istenen demokrasi cephesinin sayısız zayıf noktalarını düşünmek lâzınjdır. Biz burada, dallara, budaklara yayıl-maksisin, doğrudan doğruya demokrasinin köklerine inmeyi daha yerinde buluyoruz. Demokrasi cephesine katılan milletlerin demokrasi kavramından çıkardıkları mâna nedir a-caba? Bu mânanın, milletten millete. akıllara hayret verecek bir şekilde değiştiğini söylemeye bile lüzum yoktur. Bütüncül bir ideolojiye bağlanan ve en yüksek idealleri Kari Marx’ın düşündüğü devleti kurmak şeklinde beliren sosyalistler, nasıl demokrat olabilirler? Sosyalizm ile komünizm arasındaki ayrılık ka-to İlklikle Protestanlık arasındaki tez ayrılığından çok daha zayıftır. İdeoloji bakımından her ikisi de çağdaş cemiyetin mutlaka yıkılacağına i-nanmaktadır. Yıkılışına inanılan bir hayat nizamının, daha doğrusu demokrasi nizamının sosyalistlerle nasıl desteklenebileceğin! anlamak gerçekten güçtür. Sosyalizm, zaten, çağdaş demokrasinin, toplumsal haksızlığın, ne vasıta ile olursa olsun, tasfiyesini hedef bilen hareketin a-dıdır.
Cephelerin kudreti, buraya girenlerin azlığı ve çokluğu ılc değil, ideolojilerinin birbirlerine yakınljğı ve benzerliğiyle değerlendirilir. Demokrasi cephesi, her hangi bir tehltkeyi önlemek makaadiyle kurulmuşsa, bu görüşümüz(i hemmsenıek zorundadır. Cepheyi kuvvetlendirmek için milli egemenliklerden fedakârlıklar yapılması düşünülürken ideolojilerin unutulmuş olması hiç de doğru değildir. Çünkü: Avrupadaki milli şahsiyet çeşitliliğini egemenlik prensibinden ziyade, devlet ve topluluk ideolojileri yaratmıştır. Demokrasilerin başlıca zayıf noktası da bu gerçekliğin henüz anlaşılmamış olmasındandır.
Yarınki sayımızda demokrasinin kuvvetli taraflarını belirtmeye çalışacağız.
Jeasup'un komünistlere karşı dost davrandığını İleri sürmüştür. McCar-ty’nin bu ithamlarını inceleyen A-yan Meclisi Dış Münasebetler Komisyonuna bağlı özel bir tali komisyon, Dr. Jessup’u dinlemek üzere kendisini VVashingtona davet etmiştir.
Dr. Jessup, Fransa Hâriciyesi ida recileri ve Marahall Plânının ileri gelen Amerikalı temsilcileriyle Fransız Birliğine dahil Çin Hindistanma yapı, lacak dolar yardımı hakkında görüşmelerde bulunmak üzere dün Londra-dan buraya gelmiştir.
Fransız komünistleri Batı Avrupada karışıklık çıkaracak
Parts, 13 (AP) — Fransız Milli Savunma Bakanı Rene Pleven dün. Fransız komünistlerinin. Batı Avru-pada kargaşalık çıkarmak hususunn-da emir aldıklarını ve bunun muhte-melen Moekovadnn verildiği kanaatini İzhar etmiştir.
Bakanın bu iddialarının akabinde komünistler, gelecek hafta Parla t e su işçilerinin grev yapacağı tehdidini »avutmuşlardır. Gaz ve elektrik işçileri zaten memleket çapında bir grevin içinde bulunmaktadırlar.
300 bin maden! eşya sanayii İşçisinin grevi hâlen üçüncü haftasında bulunmaktadır. Komünist olmayan İşçilerin çalışma lehinde rey izhar etmelerine rağmen, gaz hafif bir tazyikle verilmekte devam edecektir. E-lektrik, mecburi çalışma rejimine tâbi tutulmuş olan işçiler tarafından verilmektedir.
YENİ t S T A N R U t
14 Mart 1950
programını açıkladı
Bundan sonra atılacak adımı kıral tâyin edecek
Atina, 13 (AP) — Yunanistan yeni merkez partileri koalisyonu siyasetini aşağıdaki maddelerle tasrih etmiştir;
1 — Hâlen mevcut rejimin tanınması (Anayasa ile mahdut bir monarşi)
2 — Yunan dış siyasetinin batılı müttefiklerin takip ettikleri siyasete muvazi bir istikamette gelişmesi ve YunAnistanın. Birleşmiş Milletler çevresi dahilinde kalması,
3 — Çetelere karşı hareketin devam ettirilmesi.
4 — Müsavat ve adaletin takviye •dilmesi,
5 — Birleşik Amerikanın vermekte olduğu sermayenin İktisadi kalkınmanın temellerini atmak için kullanıl-
Yeni sağlık teşkilât tasarısı
Bütün sıhhat merkezleri, gece gündüz çalışan modern müesseseler haline getirilecek ve hastahaııe hekimleri hususî muayene japamıyacaklar
Ankara. 13 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Sağlık Bakanlığı mevcut teşkilât kanununu modern zihniyete uygun bulmadığından yeni bir teşkilât tasarısı hazırlamaya başlamıştır. Bu yeni tAaan ile koruyucu hekimliği organize etmek imkânları bulunacaktır. Sıhhat müdürleri ile hükümet tabiplerinin birer “sıhhati umumiye” idaresi haline girmeleri düşünülmektedir. Bu idarenin vazifeleri hıfzıssıhhacılık, koruyuculuk ile lâboratuar ve istatistiktir.
Kaza merkezlerinde çalışmakta o-lan sağlık merkezlerinde değişiklik yapılmıyacaktır. Sonradan bu merkezler nahiyelerde de açılacaktır. Yeni Teşkilât Kanunu ile kurulacak aağlpc merkezleri gcap. gündüz çalışacak ve burada istihdflfıh edtlen doktorların maaşları arttırılacaktır.
Yeni kanuna göre hastanelerde de değişiklikler yapılacaktır. Hastane doktorlarının dışarda muayenehane açmalarına müsaade edilmiyecek, buna mukabil maaşlarına bol zam yapı-lcktır.
Aynı znıanda. hastanelerde başhekimlik mile sse sel eri yeniden tanzim edilecek ve bu doktorlara yüksek maaş verilecektir.
Emekli Sandığı, dul ve yetimlere iskontolu muamele yapacak
Ankara. 13 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Emekli Sandığı Genci Müdürlüğll emekli dul ve yetimlere ihtiyaç halinde yapacakları muamelelerdeki Iskonto haddini yüzde 8 e indirmeğe karar vermiştir.
Şimdiye kadar bankalar tarafından yapılmakta olan bu Iskonto muameleleri bundan böyle Emekli 8andığı tarafından re’sen yapılacaktır.
Italyan bandıralı “Mila” vapuru karaya oturdu
İzmir. 13 (Hususi muhabirimiz bljdiriyor) — Izmirden Kanadaya götürmek üzere pamuk ipliği yükleyen İtalyan bandıralı Mila Vapuru Pelikan feneri yanında Çalıbaşinda karaya oturmuştur.
Süvarinin acele istimdat etmesi lazerine Yıldırım kurtarma gemisi kaza mahalline gönderilmiştir.
Kısa haberler
Amerika, İngiltere. Kanada ve Holândn deniz kuvvetleri müşterek ııınnet rnlur yapacaklar
VVashington. 13 A,A. (Lps) — Amerikan kuvvetlerinin iki hafta önce Karaib denizinde başlayan manevralarının bitmesini müteakip Amerika. İngiltere, Kanada ve Hollanda deniz kuvvetleri müşterek bir manevra yaparak denizaltı ve uçak hücumlarına karşı müdafaa tedbirlerini tetkik edeceklerdir.
Kıral Farıık fahri İngiliz generalliğine atandı
Kahire, 13 A.A, (Reuterı — Hava yollyle Kenya'ya gitmekte olan Gloucester dük ve düşesi dün Kıral Faruk tarafından kabul edilmişlerdir.
Dük, Kıral Fariığa, İngiliz ordusuna fahri general tayin edilmiş olduğunu Kıral Altıncı George namına arzctmlştlr.
FrariMunın Hindlçlnlde. komünistliğe karşı sarfettlgl para
Montreal, 13 (YÎRS) — Paris-te yapılan bir açıklamaya göre. Fransa geçen «ene Hindlçlnlde komünistliğe karşı giriştiği mücadelede 475 milyon dolar harcamıştır.
ınıısı.
Hükümet programının birinci ve ü-çüncü noktaları aşırı sağrı matbuatın, General Plastlrasın Kirala aleyhtar olduğu ve «ivil harbi Önlemekte kati surette hareketten imtina ettiğine dniir iddialarına cevap teşkil etmektedir.
Londra. 13 (YİRS) — Yunnnistan Kıralı, yeni kabinenin kurulması hususunda kendisine hiçbir teklifin yapılmamasını bildiren bir emirname yayınlamıştır.
Kıral, naticeler resmen belli olmadan böyle teşebbüslere girişmenin kanuna aykırı olduğunu belirtmiştir.
Yunnnistan seçimlerinin kati neticesi, Adalet Bakanlığı tarafından 23 martta yayınlanacaktır.
Türk Hava
Kurumunun fabrikaları
Günaltayın Başkanlığındaki toplantıda bunların bedelsiz olarak Hükümete davri istendi
Ankara 13 «Husus! muhabirimiz bildiriyor) — BuğÜn saat 11 de Türk H K. Gen^l merkebinde Başbakan Şemarddin Günaltayın başkanlığında bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda İşletmeler Bakanı Münir Birsel. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Zeki Doğan ve Genel Merkez üyeleri hazır bulunmuşlardır.
Bilindiği gibi Türk Hava Kurumu son kongrest; Türk Hava Kurumun/» «it motor ve tayyare fabrikalarının «atılmağına karar vermiş bulunuyordu. Toplantıda kongrenin bu kararı bahis mevzuu olmuş ve İlk «öz alan kurul başkanı Şükrü SÖkmensüer kurumun tarihçesini yaparak bu teşek külün amacının «ivil pilot yetiştirmek ve orduya yardım etmek olduğunu soyllyerek uçak ve motor fabrikaları açıldığını fakat «on senelerde Genelkurmayın ve Hava Kuvvetlerinin fabrikaya iş vermeği kostikleri, bu sebeple hiç bir yerden yardım temin edilemediği için bu fabrikaların iki ayu kadar kapanmak tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu belirtmiş ve şu teklifte bulunmuştur.
“Hükümet bu fabrikaları biz işletiriz derse tşlotmelor Bakanlığına tevdi etmek, yahut Hükümet bizi tamamen serbest bırakırsa başka firmalarla anlaşarak endüstri alanında lüzumlu malzemeyi yapmak düşüncesindeyiz. Zaten bu hususta dahili ve harici bir çok firmalardan teklifler almış bulunuyoruz.”
Cevdet Kerim tncedayı ve Orgeneral Zeki Doğan fabrikalarda diğer mm-zcmenln İmaline taraftar olmadıklarını, uçak ve motör yapılmasına devam edilmesini müdafaa etmişler ve yardım yapılması gerektiğini ileri «Örmüşlerdir. Başbakan Şomsrddln Gün-altay Hükümetin görüşünü bildirmiştir. Başbakan bu mevzuda: “Bugünkü rayiçle bu fabrikaların kıymeti 16 milyon Hra bulunduğuna göre bu hed( I mukabilinde satın almamıza bütçe durumu karşısında imkân yoktur. Fabrikalar bedelsiz olarak Hükümete devredildiği takdirde onların işletilmesi mesuliyetini üzerimize alabiliriz.” demiştir ,
Genel Merkez kongrenin direktifine aykırı harekette bul unamıya cağın dan bedelsiz devretmek meselesini görüşmek üzere kongrenin fevkalâde toplantıya çağırılması muhtemel görül, mekt^dir Bu hususta bir karar alınmak üzere Genel Merkez 16 mart cumartesi günü saat 11 de tekrar toplanacaktır.
Köy enstitülerinden çıkarılanların tazminatı
Ankara 13 (Hususi muhabirimizden) — Köy enstitülerinden çıkarılmış ve mecburi hizmeti bulunan kimselerden kanunen istenilmesi gereken tazminatların takip olunmaması hak-kındaki kanun lâyihası Büyüle Millet Meclisine gelmiştir.
Şanıdıı Basın Sendikacıları grev yaptılar
Şam 13, (Ap) — gam basın sendikası bugün Öğleden itibaren yürürlüğe girmek üzere bir grev yapmaya karar vermiştir. Hiçbir gazetenin intişarına müsaade el-miyocek olan bu grev, matbuat kanununa yapılan baskı mahiyetindeki değişiklikleri protesto ınakgadlyle tertip edilmiştir.
Protesto bilhassa, mahkûm olan ğazetecilerin hükmü temyiz etmelerine mâni olan ve kendilerinin ikiden fazla avukat tutmasına mâni olan hüküm için yapılmaktadır.
“Mavi Melek” senaryosu Iiııif İlil| öldü
- Santa Monica (California) 13. A A. (Afp) — Nobel edebiyat mükâfatını haiz Thomas Mann'ın kardeşi tanınmış Alman yazarı Heinrlch Ludwig Mann dün bir kalb krizi «onunda Ölmüştür.
Mann. 16 roman yazmıştır, bunlar arasında, Emil Jaıınings ile Marlcne Dletrlch’in çevirdikleri “Mavi Melek” adlı moşbur filme senaryo teşkil eden “Profesör Un-rııt” ve şohiî sakinlerinin Nesiler tarafından katlını anlatan “Lı-dioe” romanı bulunmaktadır.
B. Millet Meclisinde dünkü müzakereler
Devlet kalkınma plânı ve hususî teşebbüse verilecek iş sahasına dair sözlü soruları, Devlet Bakanı cevaplandırdı
Ankara, 13 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Büyük Millet Meclisi I bugün saat 15 te tonlandı. Adalet Bakanı kürsüye gelerek hâlen Milli E-ğitinı Komisyonunda bulunan ve A-dalet Komisyonuna havale edilmiş o-!an fikir eserleri kanunu tasarısının bir kert» de bu iki komisyondan mü-tekkep bir karma komisyonda tetkik edilmesi için müsaade istedi. Ve bu teklif kabul olundu.
Müteakiben Kütahya Milletvekili Hakkı Gedlk'ln devlet kalkınma plânına. hususi teşebbüse verilecek iş sahasına, devlet İktisadî teşekküllerine dair Başbakanlıktan sözlü sorusuna Devlet Bakanı Cemil Sait Borlu» cevap verdi ve dedi ki;
” Sayın Kütahya Milletvekili Hakkı Gedlk'ln birinci suallerine cevaben hükümetin beyannamesinde devlet plânı hakkında hükümler bulunduğunu arzederim. Bu plânın yapılmasının basit ve kolay olmadığını bilen hükümet bu plânın ana çizgilerini çizerek mütehassıs aramaktaydı. Bu iş için biri bulunmuştur. Bunun haricinde 1-mar ve alkınma Bankası ile temas ettik, Memleketin gelişmesini plânlamak hususunda gelecek mütehassıslarla mütehassıslarımız işbirliği ederek bir plân hazırlıyacaklardır.
Barla*, hususi teşebbüsün gelişmesi mevzuuna da temasla şu cevabı vermiştir:
“Bu hususta da Halk Partisi iktidarda bulunduğuna göre bu partinin programı gayet sarihtir.”
Bilâhare Devlet Bakanı, Kütahya milletvekilinin üçüncü aunlh olarak hususi teşebbüsü geliştirmek için hükümetin bir tedbiri var mıdır? sualini de ümit ederim ki. gazetelerde okumuşlardır. Bu hususu «ağlamak için bir banka kurulmuştur, dedikten sonra 4 üncü suale temasla şunları söylemiştir:
“Hakkı Gedik arkadaşım bilirler kl» İktisadi Devlet İşletmelerinin 3460 sayılı kanun mucibince kurulmuş o-lan bir umumi heyetleri vardır. Bu umum! heyet lüzum gördüğü takdirde bunlardan herhangi birisinin anonim şirket haline ifrağım toklif edebilir. Hükümet te bu ciheti düşünür. Hükümet olarak bugün biz böyle bir ihtiyacı duymamaktayız.”
Erzlncanda yaptırılacak meskenler hakkındaki kamına en kanun tasarısı aynen kabul olunduktan »on ra Ankara Üniversitesi kunıbış^ksd-roları hakkındaki ek kanun tasarı sı, askeri hastabakıcı hemşirelet hakkındaki kanunun 2 ve 6 ncı maddelerinin değiştirilmesine dair kanun tasarısı ve T.C. Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti a-rasında imza edilmiş olan anlaşma gereğince temin edilen paraların kullanılmasına dair TC. Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti arasında irnzalnnnn anlaşmaların onanması hpkkındaki kanun tasarısı a*e T.C. Hükümeti ile Yugoslavya Federatif Halk Cumhuriyeti Hükümeti arasında Ankarado imzalanan Yugoslavyadakl Türk Emlâk ve menfaatlerinin tazminine müteallik protokol ve eklerinin onanması hakkında kanun tasarısı ile Hava Müdafaa Genel Komutanlığının kaldırılmasına dair kanun tasarısı eweliyet ve müstaceliyetle aynen kabul olundu.
Müteakiben Toprak Kanununun müzakeresine geçildi. Bu celsede de cuma günll olduğu gibi mer’î olan kanunu müdafaa eden eski Tarım Bakanı Şevket Raşit Hatlpoğlu ile tasörınjn lehinde konuşan milletvekilleri arasında şiddetli münakaşalar cereyan etti. Bu konuda ilk söz alan İbrahim Arvaz Toprak Kanunu tâ-dilâtını getiren Hükümete teşekkürle vaktiyle bugünkü kanunu müdafaa eden Alâcddin Ttrldoğlu ile Şevket Raşit Hatİboğluna hücum ederek tasarının çiftçiyi topraklandırmak prensıpini ihlâl etmediğini, bilâkis hakkı ıhkak eylediğini iddin etti. Geçen toplantı İle bugünkü celsede şahsına yapılan târizlcrl cevaplandır-
Gulllano çetecinden bir haydut öldürüldü
Palermo, 13 A. A. (United Press) — Meşhur Gulliaııo’nun çetesine mensup SicilyalI bir haydut dün Monteleprede yarım saatlik bir ateş ve el bombası düellosundan sonra polis tarafından öldürülmüştür. Polis, ölen haydudun 47 cinayetle itham edilerek polis tarafından nrannn 26 yaşındaki Rosurjo Candela olduğunu tesbit etmiştir.
Aüirlık güvey,
36 ytışındn gelin
Napoli. 13 A A. (AFP) — Cap-rlllo’da oturan 96 yaşında Alea-aandro de İsabclll isimli birisi dün 36 yaşında hır kızla evlenmiştir. Çocuğu olmasını bekllyeıı bu a-aırlık “genç güvey” verdiği beyanatta “iyi bir şev yapmak için insan hiçbir zaman geç kalmış sayılamaz” demiştir
Amerikanın savunma bütçesi
13 milyar dolar
v
New-York 13, (YİRS) — Senato tâli komitesi, bugün 8avunma Bakanı Johnson ve Birleştirilmiş Kurmay Heyetleri Başkam Omar Bradley ile yem Savunma bütçesini müzakere etmiştir. Yeni bütçe, 13 milyar dolardır.
mak üzere kürsüye gelen Hatlboğlu bu konu üzerinde röz alan milletvekillerinin hiç birinin kendisinin ileri sürmüş olduğu objoktlf nokta! nazar-lnra temas otnnyerck sadece şahsiyat. polemik vc ironik tenkıdlcr yaptıklarım söyledi ve dedi kl:
“Bana verilecek cevapların da kanun maddeleri üzerinde olması ve objektif bir mahiyet taşıması lâzım gelirdi. Halbuki böyle olmadı. Sabit Sa-ğıroğlunun tasarıyı bir defa hile olsun okumadan “Hatlboğlu millete, Hükümete ve şahsına felâket, getirdi” demesini hayretlerle karşıladım. Ben ne millete, ne de Hükümete felâket getirdim. Şahsan ise bundan nncak şeref kazandım ve evlâtlarıma da bırakacağım tek miras bu olacaktır”
Şahsiyata girmek mecburiyetinde | kaldığından dolayı Meclisten özür dileyen Hatlboğlu Kasım Ener’le İbrahim Arvss’a ağır mukabelede bulunduktan sonra: “Bugünkü tasarı Üzerinde mülâhazam şudur. Kanunun prensipleri Önümüze getirilen tadilâtla ihlâl edilmemelidir. Memleketin Toprak derdi çok eski zamanlara kadar gider. Cumhuriyet devri bu derdi kendisine dâva edinmiştir. Hattâ Anayasa dahi bu dâva uğrunda tâdil edilmiştir. Bu memlekette bugün dc bir toprak derdi olduğu bir realitedir. Bu vatanda yüz yıldan beri ekip biçtiği toprağa benimdir diyemiyen milyonlar vardır. Kanunu İstediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Sizden istediğim yegâne şey Türk milletinin birliğini koruyacak olan bu dâvaya bir çare bulmaktan ibarettir.” cümlesiyle sözlerini bitirdi
Ali Rıza An da Hatiboğlunun nok-tel nazarını müdafaa etti. Incedayı İse her iki görüşü mübalâğalı bularak bunları telife çalışır tarzda konuştu. Ahmet Kemal Silivriii ve Emin Sazak taaanyı Överek Hükümete teşekkür etti ve mer î kanunu kötüliyerek zararın neresinden dönülürse yârdır do-diler. Kasım Ener de Hükümetin bu tasanyı C H P. Kurultayının arzusuna uyarak Meclise getirdiğini söyledi vc Hatİboğluna hücum ederek 47»53 sayılı kanunun 17 nel maddesinin çiftçi İçin bîr felâket teşkil ettiğini İddia etti. Ahmet Tahtakılıç geçen celsede olduğu gibi Meclisin bir yenileme havasına giıdığı anda bu tasarının görüşülmesini doğru bulma, öl Hatlboğlu gibi tasarının komisyonlara iadesini İstedi Fakat o da mer i kanunun aleyhinde bulundu ve 17 nel maddeyi “Belâ” olarak vasıflandırdı.
Bu arada Mecliste ekseriyet olmadığını iddia eden ve tasarının müzakeresinden sarfı nazar edilmesini ıs-tiyen Tahtakılıç ile celseye başkanlık eden Feridun Fikri arasında ağır münakaşalar cereyan etti.
Müteakiben Adalet ve Tarım Komisyonları sözcüleri tasanvı müdafaa eden konuşmalar yaptılar. Vakit gecikmişti. Meclis bugün aldığı her gun içtima etmek kararına uyarak yarın sat 15 de müzakerelerine devanı etmek üzere dağıldı.
Yarınki oturumda Tarım Bakanı bu mevzuda hükümetin noktal nazarını açıklayacaktır.
Ticaret ve Sanayi Odaları ve Borsalar Kanunu
Ankara, 13 (HuiukI muhabirimiz bildiriyor» — Ticaret âleminde merakla beklenmekte olan ve ticaret odala-riyle tıorsalara yeni bir statü ve sanayi odalarının kurulmasına da imkân verecek olan yeni kanunun Buyuk Millet Meclisinde bir kaç gün evvel kabul edilişi yazılmıştı Kanun henüz neşredil m ad İği İçin mer'lyete girmemiş. Fa kut dizilmek ve Resmî (gazetede neşredilmek üzere matbaaya verilmiştir.
Yem Odalar Kanununda şimdiye kadar Bakanlık tnrafından tâyin edilen umumi kâtiplerin, bundan böyle Odalar İdare Meclisleri tarafından tâyin edil meal keyfiyetidir. Vaziyet böyle olunca umumi kâtipler ve muavinleri barem kanununa da tâbi buhınmı-vacaklar ve tekaütlük hakkını da haiz bıılunmıyacaklurdır.
Yeni çıkan Ticaret ve Sanayi Odaları, Sanayi Odaları, Ticaret Forsaları. Ticaret ve Sanayi Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borealnrı Birliği Kanunu) ticaret odalarlyle borsalar arasvula mühim bir (ark gözet-miştlr. Kanunave Ticaret ve Sanayi o-dalarına Bakanlığı tenısilen hiçbir memur ve kontrolör tâyin etmediği halde boranlara mahalli idare meclislerince seçilecek umumi kâtipleri haricinde Ekonomi ve Ticaret Bakanlığınca bir milrnkıp tâyin edilecektir. Murakıp. harem kanununa tâbi olup tekaütlük haklarını da haizdir. Boranlara devletçe bir nıürakıp tâyin edilmesinin mucip sebebi, bu teşekküllerin (müstahsilin malına fiyat biçen müesseseler) olmalarıdır. MÜrakıplar hakkında kanunda bir Istisnalyct kabul edilmiştir ki, o da bütçeleri müsait olmayan küçük ve kanabil hırdaki boranlara alttır Bu gibi yerlerin borsalar inin hem umumi kâtip, hrnı de mürakıbın maaşını vermek mecburiyetinde kalmamaları için küçük yerlerdeki mürıı-ktplar. aynı zamanda umumi kâtibin vazifenin i göreceklerdir.
Yeni kanunun bir geçici maddesine göre, kanunun neşrinden itibaren aitı ay zarfında Bakanlık bütün bu teşekküllerin kuruluş ve idareleri için bir tüzük hazırlayacaktır Binaenaleyh şimdi kanun İntişar etae bile, odalar, derhal buna intibak edomiyccckler-dır.
Halbuki İstanbul ve İzmir odaları İle bordaları önümüzdeki mayıs ayında İntihabat yapmak için yeni kanunu beklemekte idiler. Bu vaziyete göte 9 aydan evvel yeni intihabat yapıla-mıyacak ve şimdiki heyetler oda ve borsalar» eski kanuna göre idareye devam edeceklerdir.
Şelırirnizde bulıuıap
Tekel Bakanının verdiği beyanat
Dış memleketlerdeki ortaklık ve ajanlıkların arttırılmasına çalışılıyor
Şehrlrnisde bulunan Tak(*l Bnkanı Dr. Fazıl Şerafsdd|n Bürgc. diln VHAyetl ziyareti tunnjıında kendiHiyle göriışen £o-zeteciiore aşnğıdAkl beyanatta buhın-muştur.
•'Tekel memurlarının haremi me*ıeie-al. MUİaoe bu idare memurlarının 3650 sayılı kanuna tin.li lictiRad! devltt teşekküllerinin baremlerinin teşkili mâ-ynnındn dtızeltilmesldlr.
Tütün müstaütülerinden keıllen yüzde 5 ile kurulması düşünülen Türk Tütün Ortaklığı Kanun tnaariRinm Meclis Komisyonlarında incelenmesi bitmiştir. Bu halta içinde B. M. M. nden çıkmam beklenmektedir.
Bakanlığı İlgilendiren yukarıdaki iki kanun tasansından başka gümrük tarife kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve Tekel İdaresi döner sermayesinin arttırılması hakkındaki ka-nunlnr da Meclisin bu devresinde çıkacaktır.
Dış memleketlerdeki ortaklık ve ajanlıklarımızı arttırmak İçin çalışmaktayız. Dış memleketlerdeki bu ortaklık-lanmıze bir Tılrk tütünü göndeririz. Onlar İstedikleri şekil ve isimlerle «I* gara yaparak satarlar. Umumiyetle bütün mtmltkeUerde mnmûl sigara vergilerinin yüksek olması, bizim imal edilmiş sigara ihraç etmemize imkân vermemektedir. Memleketimizde *yılda 100 mllvon kilo tütün istihsal ve bunun ancak 20 milyonu iç piyasada istihlak edilmekte, geriye kalan miktar ise ihraç olunmaktadır.,,
Jose iturbi, Eskişehir felâketzedeleri yararına bir konser verecek Şehrimizde bulunan tanınmış Amerikalı piyanist Jose tturbi. Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin Kerim GÖkayı ziyaret! esnasında hAzılatı seylâptan zarara uğnyan Eskişehirli felâketzede-lers tahsis edilmek üzere, bir konser vermeği teklif etmiştir, tturbi bu felâketin kendisini çok müteessir ettltrl-nt, Türklcrln gösterdikleri misafirperverlikten dolayı son derece müteşekkir olduğunu bildirmiş ve. • Müsaade ederseniz. bu acı felAkct karşısında ben de küçük ve mütevazı bir yardımda bulunayım.” demiştir. Konserin, bugün E-minonü Halkovlnde verilmesi kararlaştırılmıştır Jose lturbi nln bu bereketi ve samlmiyett, gerek Valiyi gerekse bütün İstanbul halkını son derece mütehassis etmiştir.
“Edirne” şilepinin batışından sorumlu olanlar anlaşıldı
Ingiliz kanalında batan Edirne şilepi-ne ait batma sebeplerini a ra t ıran Devlet Denizyolları tahkik heyeti kanaatini Vlaştırma. Bakanlığına ve Devlet Drnizyolİan Umum Müdürlüğüne ar-zctmlştlr.
Heyet hâdiseye ı»mll olabilecek mahalli deniz ve hava şartları gibi her türlü sebepler üzerinde durmuş ve kararım vermeden evvel bütün bunların tesirlerini nazarı itibara almıştır.
Neticede geminin batmasında, eUvg*. rintti vc bilhassa vardiya z ıbiı.1 Iklu I kaptan, üçüncü kaplan baş makinist, clektvık memuru. I Üncü kaptan ud-verte lostromueunun bazı kuburları olduğu kanaatine varan tahkik heyeti sorumlular hakkında nizamname gc ■ İnce çeşitli derecelerde ceza tatbiki İçin karar almıştır.
Emniyet Birinci Şube Müdürü gene değişti
t rfa Emniyet MUdürlÜğUrte tâyin edilen Birinci şube MtldUrÜ Haindi Ülker'in verine Emniyet Gene! Müdürlüğü 3 üncü Şube Müdürü Sabahuddin Sun-vursavar. tâyin edilmiştir
Üniversiteli rehberlerin yetiştirilmeleri için kurs açılıyor Ş
Lisan bilen üniversitelilerin rehber ve tercüman olarak yet!ştirib»bllme!erl için Türkiye MIHI Talebe Federasyonu hazırlıklarını tamamlamıştır. Şehrimizde bu derzlerin İlki pazar günü Aynsolya müzesinde verilecektir. AnkAta ve İzmir'de dc yakında birer kurs açılacaktır
Son Amerikalı turist kafilesine refakat eden llniversi(eH)erin hazırladıkları rapor komisyonca tetkik edilmiştir, Bu rapora nazaran turistlerin İhsa! malumattım ziyade Türklyenln sosyal, teknik sanat vc siyasi vaziyeti hakkında esaslı bilgi veren ve İtimat edilebilir rehberler i«tcmektedirlcr. üniversitelilerimiz İse bunlara fazlasiyle sahip kimselerdir.
Şehir Meclisinin dünkü toplantısı
İstanbul Şehir Meclisi dün de saat üçten İtibaren toplanarak 195ıi bütçesinin müzakerostno devam etmiştir. Meclis. dünkü toplantısında Sağlık. Veteriner, Fen. İmar Bahçeler. Mezarlıklar ve İtfaiye bütçesinin müzakerelerini tamamlamıştır.
Bir Japon firması, gemi yapmayı teklif etti
.Tapunyndn bir inşaat firması Devlet Denizyollarına müracaatle yeni gemiler vapmağa talip olduğunu bildirmiştir. Teklif İncelenmektedir.
Prens Jorj ve eşinin dünkü ziyaretleri
Evvelki gün şehrimize gelen Yunan Kiralının amcası Prens Jorj ve eşi dün müzeleri ve akşam üstü de Patrik Atbcnngoras’ı ziyaret etmişlerdir.
HAVA RAPORU
Meteoroloji işleri Genel Müdürlüğünden aldığımız malûmata göre son -i saat içinde yurdumuzda hava Ege Marmara, îç Anadolu İle Akdeniz kıyıları. Karadeniz kıyılarının batı kısımları ve Doğu Anadolunun balı kısımlarında yer yor yağışlı, diğer bölgelerde bulutlu geçmiştir. Yağışlar yağmur şeklinde olmuştur. 24 saat içinde yurdumuza düşen yağış miktarları metre karede Lüleburgftz-(lu li. Pınarhlsarda 11. Bileclkte 9. Düzerde 7, Balıkesir, Gemlik, Bursa, Kızıi-cahanrınm vc Gcllbnludıı 6. diğer yağış gören bölgelerde 1 İlâ 5 kilogramdır.
Kar kalınlıkları Karstn 35, Karakösc-de 32, Erzurumda 15 santimetredir.
Sıfırın altında en düşük sıcaklık Karata 20, sıfırın üstünde on yüksek eıcnkhk Mcrelndo 18 derecedir.
Dün saat 14 te Ankaıada sıcaklık sıfırın ÜslUntl© 11 derece İdi.
Bugün şehrimizde haVA umumiyetle bulutlu vc hatif yağmurlu geçecek, hava sıcaklığında değişiklik olmayarak, rüzgârlar güneyden hafif olarak esecektir.
14 Mart 1950
Y E N f î S T Â N B TT ₺
Eski-yeni arasında
stanbulun bir münakale
bir anlaşmaya doğru
Yeraltı tramvayı
Yazan : Muvaffak İhsan GARAN
İki nesil mümessilleri arasında devamlı bir anlatmanın teessüsü İçin gençlerin olpun bir düşünce ile hareket etmeleri, hak tanımaları ve eskiye hürmet beslemeleri, yaslıların da yeni İstidatlara karşı şefkat ve alâka göstermeleri, nüfuzlarının imkânı derecesinde onları himaye etmeleri gerekir.
Kazan : M. Şevki YAZMAN
ve müdafaa mevzuu
Koçyas Partisinin umumî toplantım sırasında bir hatip konuşuyor.
Yunan seçimlerinden alınacak dersler'. 1
Netice Yunanlıların, kızıl tethişçiliğe
karşı duydukları nefretin ifadesidir
Bununla beraber, komünistler tam bir hürriyet içinde reylerini kamufle komünistler lehine kullanabildiler
TARİHİNİN en nazik bir devrini yaşıyan Yunan milletinin on gün müddetle tahammül ve aksül âmeli erini müşahede ettim. Daha evvel 5 mart seçimlerinin neden büyük bir ehemmiyet taşıdığını İzah etmiştim. Daha sonraları cereyan edecek hâdiselerin kolaylıkla anlatabilmesi için bunu kendi kendime tekrarlamamda bir fayda görüyordum. Uzun diktatörlük yıllarından, İkinci Dünya Harbinden, işgalden ve bu milletin kardeş boğuşmasından senelerce sonra, cedlen demokrasiyi icat etmiş olan bu millet. ilk defa olarak tam bir hürriyet içersinde iradesini ifade imkânına u-laşmış ve arzularını yerine getirecek adanılan seçmek fırsatını elde etmiştir. Ve yine, ilk defa olarak, hem bugün hiç de makbul görülmı-yen klâsik liberal ve batı tipindeki demokrasiye ve hem de Sovyet tipindeki totaliter demokrasiye kafa tutan bir “demokrasi., taraftan olduğunu ifade edebileceğim göstermiştir.
Şüphesiz — bilhassa kominform propaganda mekanizması ve diğerleri — mademki Yunanıstanda, Komünist Partisi seçimlere girmekten ınenedılnuştir, bu seçim hürriyeti bir komediden ibarettir, diyebilirler Fakat, bu tenkid makbul sayılamaz Vakaa bu istikamette çıkarılan kanunlar Yunan Komünist Partisi siyasi veya kooperatif peyklerini kanun dışı saymıştır. Ama. Marksist ideolojisinin yayılmasını Önlememiştir. “Demokratik cephenin,, bütün propagandasını bu ideolojiden ilham alarak, açıkça ifade etmesi, bunun en iyi bir delilini teşkil etmektedir. Filhakika. Yunanistanda herkes. Jo-hannes Sofıanopulos Partisinin, Fransada Thorez ve İtaJyada Togli-atti Partilerinden ayırdedilemiyeceğı kanaatindedir. Üçüncü Enternasyonale partizan ve Stalinin hayranı o-lan bütün seçmenler, reylerini Sofi-annpulos lehine kullanarak bunu ifade ettiler.
Seçimlerde münakaşaların serbest olup olmadığı da sorulabilir. Şunu kaydetmek lâzımdır kİ; Yunan milletine serbestçe konuşmak ve düşüncelerini ifade etmek serbestlsıni vermek hususunda, Atınadaki idarecilerin cesaretle hareket ettiklerim söylemek icap eder. Kimse, bunca meşakkat ve ıstıraplardan sonra bu milletin göstereceği aksülâmeli gerçekten tahmin edemezdi. Büyük ıs-
♦
Halkçı Partinin ıınımııî toplantısından bir görünüş.
edilen milli kuvvetlerin za-beri, bu dert ortadan kay-benziyordu. Fakat, kim diki, kızıllar, kendilerine da-
tıraplar çekmiş olan milletlerin, kendim ifratın ve ihtilâlin kolları a-rasına atmaları tarihî bir kanun olarak kabul edılegelmıştır. Ayrıca, aylarca devam eden ve çok güçlükle bastırılahılen kızıl çeteciliğin bütün memlekete yayılmış olduğundan, hâdise, bu derdin ne kadar geniş olduğunu ispat etmişti. 1949 eylülünde elde ferinden bolmıışa yebilirdi
hlll harp sıralarında inanarak veya ınanmıyarak, korkarak veya tethış-ten yılarak işbirliği yapmış olanları, sandık başında yeniden elde etmeyecekti? Hangi istatistik mütehassısı bu (işbirlikçilerin I rakamını ifade etmek gibi bir hataya düşebilirdi ? Kimse... Ve işte bu sebepledir ki. hiç kimse 5 mart seçimlerinin neticesinden daha önce bahsetmek ve kati bir tahminde bulunmak durumunda
değildi
tasnifine başlandığı ilk bazı resmi ma hafilin en-
Reylerin saatlerde, dişelerini müşahede edebildim. Atına şehrinin tasnif neticeleri İçişleri Bakanlığına geldikçe, bunlar kamufle olmuş komünistlerin bâriz bir zaferini gösteriyordu. (Gerçekten Soflanopulnö Partisi Yunan başşeh
rinde geniş bir gkseriyet elde etmiştir.) O esnada etrafımdakiierın yüzlerinde meyus bir ifade müşahede ettim. Taşra bu hareketi takıp de reylerini aşın sol cenaha verecek miydi? 3 aralık 1944 ihtilâlim yaşı-yan Atmadaki aileler arasında bulunan tanıdıklarım, o gece, memleketi terketmek üzere valizlerini hazırlamak lâzım gelip gelmediğim kendi kendilerine soruyorlardı. Şükür ki, ertesi sabah kasaba ve köylerden gelen ilk neticelerle ufuk aydınlandı. Artık, milli partiler kazanıyorlardı... Fakat, oldukça mühim bir varta atlatılmıştı.
Her halde, çok kalabalık olan ve aralarında Tasa Ajansının mümessili Velişanski de bulunan yabancı müşahitlerden hiç bin, Yunan seçimlerinin tethış ve baskı altında yapıldığını iddia edemez. Yahut da, eğer Yunanlıların reyleri Üzerinde bir tesir ve baskı yapılmak işlendiyse, bu. aylar boyunca erkek, kadın ve çocukları katleden âsi Markos ve yardımcıları tarafından yapıldığını söylemek lâzım gelir. Ve İşte bu hareketlerin uyandırdığı dehşetten doğan aksülâmeldir ki bir kaç gün evvel Yunanistan! büyük bir tehlikeden kurtarmış bulunuyor.
RnbfVt (rUt/fiH
EMEN her memlekette, ede-1 biyat ve sanat sahalarında bir “eskiler - yeniler” mücadelesi vardır. Yeniler, eskileri inkâr ederler. eskiler ise, yenileri beğenmezler.
Zaten, nesiller arasındaki bu görüş ve düşünüş aykırılığına, her sahada. günlük hayatımızın her safhasında da rastlamak mümkündür. Yaşlılar, gençlerin oturuşunu, kalkışını. konuşmasını ve giyinmesini daima tenkid ederler. Gençler de, yaşlıları, zamana uyamamakla, ananelere fazla bağlı kalmakla ve hiç bir şeyden memnun olmamakla itham ederler. Her iki nesil de. iddialarında haklı, düşüncelerinde samimidir. Bu ezeli ihtilâfın önüne, hiç kimse ve hiç bir kuvvet geçemez. Ancak, vaktinden evvel olgunlaşmış gençlerle, ruhu genç kalmış ihtiyarların, bu umumi hoşnutsuzluğun ekseriya dışında kaldıkları görülmektedir.
Fikir, edebiyat ve sanat bahsine gelince, burada eskiler ve yeniler, birbieleriyle büsbütün bağdaşamazlar. Buna sebep olarak, telâkki ve zihniyet farkının yambaşında, bit de karşılıklı çekememezliği gösterirsek, her halde pek yanlış bir hükme saplanmış olmayız, üstün bir yaratılışta bile olsalar, insanların, beşeri zaaflardan kendilerini kolay kolay kurtaramadıklarını kabul etmek lâzım... Meşhur dâhilerin hayatında da huna dair bir çok misaller bulmak kabildir. Onun için eski üstatlar, kendi şöhretlerini gölgede bırakacak bir gencin sivrilip parlamasını pek de hoş karşılamıyacaklardır. Tabii gençler de, her fırsatta karşılarına çıkan ve aleyhlerine neticelenecek bir mukayeseye zemin hazırlıyan yaşlı şöhretlerin kurdukları mânevi saltanata karşı isyan edeceklerdiı* Her bakımdan daha rahat, daha e-min vaziyette olan meşhur üstatlar; yemlerin tanınması ve ilerlemesi için lüzumlu himaye ve alâkayı çok defa onlardan esirgedikleri için de, genç istidatların hırçınlığı, öfkesi büsbütün artmaktadır.
Şuııu da itiraf etmek doğru olur : Gençlerin mühim bir kısmı, yaşlan icabı, yaptıkları her i?ın karşısında fazla heyecana kapılır ve kendilerini herkesten daha üstat, görürler. Bunun neticesi olarak da. eski şöhretleri derhal inkâra kalkışırlar.
O halde, iki nesil mümessilleri a-rasında devamlı bir anlaşmanın teessüsü için, gençlerin olgun bir ılii-şünce ile hareket etmeleri, hak ta-nımaları ve eskiye hürmet beslemeleri, yaşlıların da, yeni istidatlara karşı şefkat ve alâka göstermeleri, nüfuzlarının imkânı derecesinde on lan himaye etmeleri gerekir.
Unutmıyalım ki. memleketimizde edebiyat ve sanat, henüz değeri anlaşılmamış, kısır ve nankör bir sahadır. Bilhassa bu işlere yem heves eden genç kabiliyetleri, çetin bir mücadele hayatı, büyük maddi sıkıntı ve bir sürü hayal sukutu beklemektedir. Onlnr, bu çakıllı ve dikenli yolda düşe kalka ilerlerken, tek teselliyi ve kuvveti, tecrübeli üstatların kendilerini ellerinden tutacağı. selâmete çıkaracağı ümidimle ararlar. Halbuki, hemen her zaman, va tanı bir alâkasızlıkla karşılaşırlar. yahut da şöhretli büyüklerin istihfafa dudak büktüklerini görerek üzülür ve büsbütün cesaretlerim kaybederler.
Bugün edebiyatta üstat olarak tanılan kıymetli büyüklerin, daha talihli ve daha feyizli bir gençlik devresi geçirdiklerini, zannederim, kendileri de inkâr etmezler. O zamanlar. okuma yazma bilenlerin sayısı belki «İnha azdı amma, edebiyatın ve şiirin mânası daha iv) anlaşılıyor,
kıymeti daha fazla takdir ediliyordu. İnsanlar, bugünkü kadar hayat ve geçim gailesi içinde bunalmış ve maddileşmiş değillerdi. Üstelik. o devirdeki genç istidatlar, kendi büyüklerinden ve zamanın üstatlarından. her halde daha çök alâka ve himaye görüyorlardı. Onlardan evvel ise bir “Servet-î Fünun.. mecmuasının, Türk edebiyatında, yeni bir çığır açacak ve buna kendi is- ! mini verdirecek kadar tesirli ve hayırlı rol oynadığını hepimiz biliriz.
Beri taraftan, 27 seneden beri Türk telif edebiyatının inkişafına engel olan, hele yeni istidatların yetişmesine hiç imkân bırakmıyan şu mahut “Serbest Tercüme,, derdi, onların zamanında mevcut değildi. Memlekette gerek tâbilcr gerekse o-kuyucular, tercümeden ziyade telif esere kıymet veriyorlardı. Bugünün genç müellifleri ise, muazzam bir tercüme dampinginin rekabeti karşısında ezilmiş, boğulmuş vaziyettedirler. İşte bu sebeptendir ki, eski ve şöhretli üstatların gençlere el u-zatmalarımn. yem yetişen kabiliyetler için şimdi paha biçilmez bir değeri vardır.
Yaşlı ve kıymetli muharrirlerimizin bu alâkasızlıklarım, bir bakıma haklı görmekten de kendimizi alamıyoruz. Çünkü zaman, onlar için de kötüdür. Geçim kaygısı ve hayat mücadelesi, insafsız tıı-pajunı onlara karşı da kullanmaktan gen kalmamaktadır. Onlar da, hangi yaşta o-lurlarsa olsunlar, geçinmek için hâlâ yazmaya mecburdurlar. Ve terzinin kendisine elbise dikememesi, berbenn kendi saçını kestırememe-sı gibi, onlar da yazmaktan okumaya vakit bulamamaktadırlar.
Bütün bunlara rağmen, gazetelerde, mecmualarda kendilerine her zaman için en mûtena sütunlar tahsis edilen meşhur müelliflerimiz, arada sırada, medhıni işittikleri bir gencin yeni eserini okumaya fırsat bulur ve bir makalelerini de ona ayırırlarsa memleket edebiyatına ve şiirine büyük bir hizmette bulunmuş olacaklardır. Onların, bu kadarcık fedakârlığı. genç ve kabiliyetli bazı haleflerinden esirgemediklerini görmeyi çok arzu ederiz.
İ
Dun şehrimize gelen Ingiliz tiyatro nıunckkhıı ^eı.ır . .fc»a ıırtKileri arasında.
• •
Dün şehrimize «elen l'ngil t erenin tanınmış tiyatro münekkitlerinden Mr. A-Inn Denl şerefine İngiliz Kültür Heyeti İstanbul Müdürü Mr. C.T.C Lake bir kokteyl parti vermiştir. Ru partiye şeh-riınizın güzel sanatlar. edebiyat, tiyatro ve tinlver«lte mahfillerine mensup şahalyç.ticr dr davetli bulunuyorlardı.
Mr. Dent tslanbulda Üç konferans Vt reçele, buradan Ankara.va, tamire M-tlerek orada da konferanslar verdikten sonra şehrimize dönecek ve I nisantıa memleketımlzden ayrılacaktın
Mr, Dem. dünyaca tanınmış hır mu-nekkhl olan James Agnlein k6tlbi o-Inrnk on sene yanında çalıemış 1935 Bonesinden 943 Bonesine katlar Manchea-ter Guardian da tiyatro lenkıdleriııl nedret iniştir. Hfden New» Chronlcle ve 11-luRtrated London Newa gazetelerinde yazılarım neşretmekledir.
takoçyalı olan Mr Detil iicyoH ve mizahtan hoşlanan ıbr zattır. KendHl için:
1939-45 harbinde hava hücumları ve füze taarruzlarına karşı Londralıları koruyan en geniş müdafaa vasıtasının yeraltı tramvay şebekesi olduğu şüphesizdir. Yüz binlerce Londralının o korkunç günlerde bu metropoliten istasyonlarında yatıp kalktıklarını biliyoruz.
Dünya yüzünden harbi kaldırmak hususundaki bütün arzu ve emellerimize rağmen henüz sulh ve emniyete ulaşmadığımız da muhakkak olduğuna göre İstanbullunuzun büyük halk kitleleri için de yarınki harplerin bu icaplarını düşünmemiz maalesef bir zarurettir.
Avrupanın harp sonrası neşriyatından anlıyoruz ki meselâ hava hücumlarına karşı tertibat alan ve o-na göre hazırlanmış bulunan Alman-yada Stuttgart şehri yarım milyon nüfusuna ve 53 bombardımanda savrulan 25.000 ton bomba yağmuruna rağmen nüfusunun % 1 inden daha az bir zayiatla ı4000 ölü) kurtulduğu halde böyle bir tedbir ve tertip almamış küçük Pforzheim kasabasının bir bombardımanda ve 1600 ton bomba ile nüfusunun % 30 undan fazla (25.000 ölü) zayiat vermiştir. O halde büyük şehirlerimizi ve bilhassa İstanbul halkını hava hücumlarından korumak için bugünden tedbirler düşünmek birinci vazifemizdir.
Bu atom ve hidrojen bombası devrinde böyle çare ve vasıtalardan fayda var mı? gibi bir sual akla gelebilir. Her silâha karşı bir kalkan bulunduğu gibi bu yem bombalara karşı da müdafaa silâh ve vasıtası tabii bulunacaktır. Nitekim kalın toprak ve beton tabakalarının atom bombasının radyo-aktıf veya hararet tesirlerinden muhafaza ettiğini biliyoruz. Hattâ Japonyaya karşı kullanılan iki bombanın bu derece büyük tesirinin biraz da Japon şehirlerinin pek hafif inşa edilmiş, ahşap binalar olması yüzünden ileri geldiğini mütehassıslar ifade etmektedirler. Hidrojen bombasında da kraterden az veya çok uzaklığa göre ve bir nisbet dahilinde kalın toprak tabakohmın
•'Tıbblycde okuyordum, doktor olacaktım, fakat büyük bir muvaffakiyetle'!! Her *ene sınıfta, çakıyordum’' demektedir.
Mr. Dşnt mubtşlif zamanlarda noşıetliği tenkld makalelerden iki ciltlik bir Irnkhl tecrübesi meydana getirmiştir. Buradat muhtelif piyesler filmler hakkında tenkidleri varılır. Kendisi Binenin ile do vnkınen alâkadardır Rrşincl Heu-ri ve Hamlet filmlerinin dekupajını kendisi yapmıştır
Perşembe akşanu Air Dvnı $ebır »ı-,'ntrOBu Komedi kısmına giderek Kadınlar Terzihanesi’’ vodvilini görecek, tiyatrodan sonra. Sanat Dostları Cemiyetinde şeref ine verilecek toplantıda memlekelhnisln «umatkArları ile tanışacak ve cemiyetin resim galerisini gezecektir.
Yarın. Mr. Dent. Galatasara> Lisesinde Hant 16.30 da Slıakespeare ve Modern Tiyatrosu" mevzulu hiv konferans d»ı verecektir.
muhafaza kudretini haiz olduğuna şüphe edilemez.
İstanbul, tepeler Üzerine inşa olunmuş ve binaenaleyh zemin sırtarından korkmadan kolaylıkla kalın örtülü ve sağlam tabakalı tüneller inşası mümkün olan bir şehirde ise hu tahaffuz imkânı fazlasiyle mevcuttur. Yeraltı yolu inşasında işin müdafaaya taallûk eden safhası budur.
İşin bundan daha mühim ve günlük hayatımızda her gün tesirini gösteren bir de münakale (ulaştırma ) safhası vardır. İstanbul, eski bir şehir olması dolayısiyle sokakları bugünkü münakale sistem ve şebekesiyle alâkadar olmıyacak derecede vardır. Islahı için istimlâklere kalkmak, yeni yollar açmak onlarca milyon masrafı icap ettirir. Bu yollar açıldıktan sonra dahi (meselâ Taksimden Harbiyeye doğru olan geniş yollarda gördüğümüz gibi) aksaksız ve süratli bir ulaştırmanın temin olunacağını kimse söyliyemez. Yollar üzerindeki nakil vasıtalarının çeşitliliği, süratleri arasındaki farklılık betekrar sıkışmalara, tıkışmala-ra sebep olacaktır.
Yalnız yeni yollar açmak bakımından değil ve fakat yeni sistem, çok hızlı, önünde başka engel bulunmadığı İçin süratle hareket eden vasıta olmak itibariyle de tünel içinde hareket eden yeraltı tramvay şebekesi istanbulumuzun biricik ümidi ve büyük topluluklar için hızlı münakale bakımından biricik imkânı olarak önümüze çıkmaktadır.
Bu şartlar altında Şişliden Bevazı-da kadar uzanan sahada yapılacak 5-6 kilometrelik bir tünel ile bunun içersinde ışliyecek hızlı ve elektrikli nakil vasıtası bir taraftan şehrin münakale ihtiyacını büyük mikyasta temin edecek, diğer taraftan da bir harp zuhurunda ilk hedeflerden birisini teşkil etmesi çok muhtemel İstanbul halkının etrafa ve Anadoluya dağılmasına kadar kitle halinde imhasından kısmen olsun korumuş olacaktır.
Bu şebekenin tesisinde en büyük zorluk para bulmakta ve ikinci zorluk da Halicin altından veya üstünden geçmekte zuhur edecektir. Maliyet olarak gösterilen 15-20 milyon para, bugünkü şartlar ve Istanbulun yalnız münakale ihtiyacı gözönüııde tutulursa çok görülemez. Yeni yollar açmak için yapılacak istimlâkler bile bundan fazla para ister. Halicin üzerine isabet eden kısmın, ucuzluk düşünülerek köprülerden birisinin yanından veya altından geçirilmesi de kabildir. Bu ha), müdafaa bakımından da. münakale bakımından da büyük bir mahzur teşkil etmez. M mamafih maliyette fazla tesiri olmazsa o kısmın da Halicin altından geçmesi şavam arzudur
elektrikli arabaların tahsis edileceği için 60 kilometre hızla
Münhasıran seyrüseferine saatte vasati Şişliden Beyazıda varış 6 dakikaya
sığdınlabilir ki bunun bizim şehrimiz için ne büyük bir mazhariyet olabileceği kendiliğinden anlaşılır.
Bu hava hücumları devrinde Boğaz üzerine köprüler inşası bilmem ne dereceye kadar doğrudur. Fakat yeraltında ve Üzerinde kalın tabakalar bırakarak tüneller inşası her bakımdan bugünün şarLlanna uygundur. Atom ve hidrojen bombalarına rağmen, milletler esarete düşmemek için nefis müdafaasını ter-ketmıyeceklerdir. Bu gaye, diğer teknik ve iktisadi gayelerle de bağdaşırsa üzerinde durmamak doğru olmaz. Istanbulun yeraltı yolu (metropoliteni inşasında da bu bağdaşına fazlasıyla mevcuttur ve üzerinde durulmaya değer
Ahmet Homdi Tonpmor
Sahnenin Dışındakiler
- 6 -
— Şu küçük ahbabını, o arsız kızı eve getir de bir yakından göreyim'., demişti.
Ben o zamanlar Vefanın ilk sınıfında tdırn. Ve yıkılışının arifesinde hâlâ kendisini eski Avrupa monarşileri gibi tanzim etmeye, gelenekler kurmaya çatışan Meşrutiyet İmparatorluğunun idadiler için kabul ettiği lâcivert üniformayı yeni giymiştim. Mektepten döner dönmez Snbihayı bulmak için sokağa fırlardım. Sonra da geç vakte kadar şurada burada dolaşırdık. Son konuşmalarımız kapılarının yanıbaşındn kuytu, geniş sayvanlı hır bahçe kapısında olurdu. Sabihaya annemin bu teklifini söyleyince ilkönce tereddüt etmiş, sonra çiselıven yağmura bakarak haydi gidelim'., demişti. O gün onun annemle konuşmasına çok şaşırmıştım, Sanki kendisinden o kadar büyük olan annemle karşılaşır karşılaşmaz, onun da yaşı büyümüş, hayat tecrübesi artmıştı. Nerde ise Sinoptan heri bizi bırakmıyan ve o gün hasta olan hizmetçimiz Psraşkevi'ye böbrek sancılan için ilâç tavsiye edecekti.
Annem hu ilk ziyaretten o kadar hoşlanmıştı kı benim bulunmadığım zamanlar dahi pencere-26
den, onun geçtiğim görürse çağırır, konuşurdu. Giderken:
— Annene selâm söyle! Bir gün ben de size geleceğim! Çok ayıp oldu. Hiç ziyaret edemedim!., demişti. O zaman Sabıha birdenbire durmuş. sonra, bir dudak büküşiyle:
— Annemi görüp de ne yapacaksınız? demişti. Çekilir insan değildir.
Bu cevaba annemin içerlemesinden çok korkmuştum. Çünkü eninde sonunda Sabiha kendileriyle münasebette bulunmamızı istemiyordu. O zamanları biraz bilenler eski şehirli hayatının ne kadar alıngan olduğunu, herkesin nasıl diken »liken. rutubetten nem kaptığını hatırlarlar Bu. OsmanlI tarihinin kapı yoldaşlığı devrinden milli hayata yadigâr bir taraftır Bütün tarih boyunca bir tek kelime üzerinde oynıyan dargınlıklara, kinlere tesadüf ederiz. Vakaa Sabıha. annesinin çekilmez olduğunu söylüyordu amma... Halbuki annem, ne alınmış, ne de Sabıhanın kendi annesini zemmetmesine fazla ayıp bir şey gibi bakmıştı. O, Sabihanın yüzünü, bu sözleri söylerken tatlı değişmesine dikkat, etmişti. Nitekim:
— Şu bücüre hak, demişti. Adanı olmuş da anasını beğenmiyor... Senelerden sonra annemin beceriksiz bir çehre ve ses oyuniylc Sabihanın o günkü konm-masını taklit etliğim gördüm.
Sokağa çıktığımız zanıan ona:
— Anııcn için böyle şeyleri nasıl söyledin?. Hem neden annenden utanıyorsun? diye ona çıkıştım. Bana:
— Utanmıyorum Sadece doğruyu söylüyorum. Cemal ağabey, doğruyu söylüyorum... Ben bu işi o katlar düşündüm kı demiş, sonra da yavaşça yııknrdakl hükmü vermişti. Bu zalim hüküm ikisini de sevmesine mâni olmuyordu. Bununla beraber babasını tercih ederdi.
27
— Babamın yerinde hır başkası olsaydı, annemle on gün oturmaya razı olmazdı..
Ona göre babası annesinin yüzünden havalı altüst olmuş bir biçare idi. Bu hükümler, onun evdeki uzun kavgalardan sonra yatağına çekildiği zaman “Bahanı, annem niçin hö\lelcr\.., diye uzun uzun düşündüğünü gösteriyordu. Sarhoş ve keyifli okluğu zaman kıziylc o kadar iyi ve tatlı konuşan, onu âdeta ufuklu hıtâheierdc bulunan Süleyman Beyin kusurlarına, ısrnfhırınn, cğ-lence düşkünlüklerine hop annesinin kabahatiymiş gibi bakmaya alışmıştı Daha sonralnı ise onun çapkınlıklarına lııç olıııozsa tabii bir şey gi-bi bakmaya başlamıştı. Babasının, evde içtiği zamanlar ona anlattığı şeyler, annesinin şikâyetlerinden. kadınların dedikodularından öğrendiği çapkınlık hikâyeleri, bizim mahalleye gelmeden evvel Süleyman Beyin bir komşu kadıniyle olan münasebeti —Nışantaşındakı evlerinden bu yüzden çıkmışlardı, — onun üzerinde çok derin izler bıraktığını sonra sonra düşündüğüm zaman anladım. Sabıha bu vakaları hana hor gün anlatırdı Fakat hu sevimli mahlûkun ağzında her şey o katlar değişirdi, göz süzmeleri, el işaretleri arasında Öyle lezzetli veya eğlenceli hır masal olurdu kı işin aslı ortadan kaybolurdu. Zaten ikimiz de işin aslının ne olduğunu galiba bilmezdik.
Yine sonradan üzerinde düşününce Aiıladıuı ki hır türlü birbiriyle uyuşamıyan hu ana baba Sabihayı daha ilk yaşlarında birbirinden çalmaya gayret etmişler, senelerce her biri Ayrı ayrı, onunla saatlerce konuşmuşlar, birbirinden dert yanmışlar, sonra çocuk kendilerim dinlemekten bıkacak hır yaşa gelince birdenbire bu işten vazgeçmişler, ona o yaşta ne yapacağım hiç bilmediği acayip ve çok zalim bir hürriyet vermişlerdi.
28
Sabıha bu hürriyeti zaman zaman sert dayaklarla» anasının bitmez tükenmez şikâyetleri, nasihatleri ve göz yaşlariylc öderdi. Fakat yineme suttu. Zamanına istediği gibi sahipti
— V —
Bir gün mahallemizin Üstünden geçen bir tayyareyi seyretmek için çıktığı bir ağaçtan düşmüştü. Kucaklıyar&k güç belâ evlerine kadar götürdüm. Ağacın dibinde çn keskin çığlıklarla ağlıyordu. Fakat kurağıma alınca birdenbire hıçkırıkları kesikli. Uyur gibi, ıslak kirpiklerini yumdu Evin kapısı önünde kucağımdan yere at-hyarak. sürüne sürüne içeriye girdi. O halinde hasta hayvan, tehlikeli dişi, hayatım harcamaya ha«r rahatsız ruh. belki de bilmediği şeylere, kendisini başkalarından o kadar ayıran, etrafında herkesle pençe pençeye getiren vuratdışına isyan, hepsi vardı. Fakat ben anlıvacak yaşta değildim.
Ertesi günü evden çıkmadığı için akşama doğru l»en gittim. Yatağında varı oturmuş kitap okuyordu. “Geçmiş olsun',, dedim. Teşekkür etti.
— Biliyor musun Cemal, hastalık iyi şey... dedi. İnsan rahat ediyor. Çünkü başkaları kendisi ile meşgul oluyor. Sabahleyin doktor geldi. Üç gün çıknuvacaksın! dedi. Üç gün ben böyle yatacağım, canım sıkdsa bile kendime iş aramı-yacağım, başıma bir yığın dert çıkartmıyacağım. Bu benim o zamanlar aklıma gelmiyen bir dikkatti
Fakat Sabiha üç gün evde kalmadı. Ertesi günü ikindiye yakın onu, Mekke Kadısının yıkılan konağı yerindeki boslanda gördüm. Gübre yığınları arasında bostancılarla konuşuyordu. Dudaklarında hafif boya vardı. Yüzü başka türlü 29
renkliydi. Bana gülerek “Güzelleşmiş miyim?,, diye sordu.
— Bu akşam yine dayak yiyeceksin! dedim. Hani Uç gün çıkmıyacaktın. Ne diye çıktın? Gözleri birdenbire bulandı, bütün vücudu korku içinde titriyordu.
— Aman, söyleme!. Böyle şeyler söyleme Sonra düşündü. — Bak Cemal, dayak o kadar ml)him şey değil! dedi. Bizim yaşımızda her çocuk galiba az çok dayak yiyor, istesem zaten kendimi dövdürmem. Fakat bağırmasınlar, hiddetlerim alsınlar, diye bırakıyorum. Ama bağırmasınlar. bağırmak kötü!.. Bilmezsin birisi yanımda bağırınca ne hale giriyorum. Bu şamatacı kızda bu korku, bu sözler, iki akşam evvelki halinden fazla beni şaşırtmıştı.
— Babamla annem kavga ederlerken ben ölebilirim...
Evet. Sabiha insan sesinden, hiddetin insan çehresine getirdiği değişiklikten korkuyordu.
Yine bir akşamüstü onu bizim kapının önünde bir kedi yavrusu gibi büzülmüş oturur gördüm. Ben dışarıya bir şey almak için gitmiştim. Bu. satıcı seslerinin sıtmalı hüznünü arttırdığı o bahar akşamlarından biriydi. Yanına yaklaşınca Sobıhanın tır tir titrediğim gördüm.
— Neyin var? diye sordum.
— Hiç! Konuşma! Bak ne güzel! Bu adama bayılıyorum... Eliyle, evin biraz ötesindeki havagazı lâmbasını yakan fenerciyi gösterdi. O işini bitirip gidene kadar bir şey söylemedi. Kapının eşiğinde yan yana mahzun mahzun oturmuştuk. Nihayet ağlamaya başladı:
— Yine evde kavga var... dedi. Nerde ise çıldıracaktım! Bilir misin artık ^vde bir saniye durmak istemiyorum! Keşki erkek olaydım!
— Devamı var —
30
Sayfa 4
KADIN * EV • MODA
MA». »E RAVC1I
*
kol-
BALMA1N ROBERT PIGUKT
Y F N tç'r a *Tr»TrT,
kaldı? Merkezi, Paris yenilikler “asrın yarı-hns hususiyetlerini ta-
elblsele» Kermes clbisele-elek uç kürklen
“Fıçı” şek-hlussn
♦
PAQVIN
LAN VIN
RICCI
MAGGY ROl’FF
şehri
MUHARRİRİ : CAMİ
vAdlsinde
-
I
• * e
Türkiye 1950 koleksiyonlarının
1 No. Iı ilham kaynağıdır
Altın şehri, sinema uluyor
New-York — Colorado
1880 senesinde altın arayıcılar tarafından kurulan ve çok az zamanda 25.000 nüfuslu bir şehir haline gelen Silverton, bir Amerikan film şirketi tarafından satmalmmıştır. Altın madenleri ümit edildiğinden çabuk tükenince, halkın hemen hepai şehri ter-ketmlşlerdlr. ileride bütün kovboy filmleri burada çevrilecektir; bundan daha hakiki dekor zaten düşünülemez!
Hece - Bulmaca
AL — DAN — FET — İN - Kİ -KİL — KÛT — KÜT — LA — LAH — LÂ — LAH — LE — MA — MU — yfVE — na — NA — NER — NÜ — PA — HA — RA — SA — SAD — 8ÂR — SfB — SU — BUZ — TA — TA — TE — TIN — TO — VA — Zt — ZİF.
Yukardaki hecelerden teşkil edilecek kelimelerin İlk bereleri yukarıdan aşağıya doğru okununca bir Aln 8o»ü çıkacaktır.
1 — Kamet
2 — Tarafsız
3 — Tutuşma, yanma
4 — Kadın el işlerinden biri
5 — Temiz
Paralel
— Düşme
— Paralar
— SiperUaylka
— Gözetme
— Kırılma
— Lâtiftik
— İyileşme
— Tınlama
— Tanrı.
6 —
7
•
9 10 11 12
13
14
15
Dt’NKÜ BULMACANIN HALLİ
Boldan «ağa:
1 — Kabak. 6 — Maç. 8 — Ay, 9 — Rumeli. 11 — Kıyamet, 12 — Aba. 14 — Usan, 15 — 17 — Âlet, W — Ba-
ca, 21 — İni, 22 — Sadelik. 24 — Alâmet, 25 — Fe. 26 — Kir, 27 — Vakit.
Tu kurdan atalı:
1 — Kalay. 2 — Ay, 3 — Arı, 4 — Huyu, 5 — Mcmalik, 6 — Alenen, 7 — ÇK. 10 — Masa. 11 — Kum adar, 13 — Babalı, 16 — Acem. 18 — Tibet, 20 — Alev* 22 — Sak, 23 — İta, 25 — FL
14 Mart 1950
HER çıkan yeni moda, eski modaların doğurduğu bir şeydir. Acaba bu »ene Pirisin büyük moda yaratıcıları yeni modellerini çizerken no gibi bir teair altında kaldılar? Geçmiş devirlerden aldıkları ilham; bu manto, elbise, tayyör veya şapkaları yaratırken nr gibi değişikliklere maruz olan bütün bu •ı“nın kendine tırnaktadır.
Bu fienekl Parla modası, ilhamını dııha ziyade şarktan almıştır. Bühtana İran, Türkiye, hattâ Çin moda kaynaklarının başında gelmektedir. Pier-r(> Balmaln İn bütün koleksiyonu Japon ve Çin’den mülhemdir: Mandarin mantolar, Çinlllerlnklnl andıran elbiseler ve çekeller, ‘'pagoda'' denilen dirseğe kadar dar, sonra t bol olan kollar Baimain’do mebzuldür. Bilhassa renklerde de Çinin tesiri b&rlsdir: Sarı Çin kırmızısı, imparator mavisi, lotus penıbfnl, çini mürekkebi alyahı son moda renklerdir. Bruyere İlhamını Hlndlçinıden nlurnk bize, Annamlıln-rınklnc benzer elbise ve ceketler tavsiye etmektedir. Fakat Robert Piguet “minare0 diye İsim taktığı yeni elbl-»elerinde etekler aşağıya doğru dar ve İncedir. Piguet bu modellerini Türkiye ve bilhassa Istanbuldan alarak ufak tefek değişikliklerle yeni biçimler yaratmıştır. Henıeıı hemen bütün kolekslyunlurda şurkın tesiri barizdir. Bilhassa elbiselerin çeşitli yerlerini süsleyen İşlemeler Türkiyenln damgasını taşır Balenelaga'nın manto ve elbiselerin üzerine tosblt ettiği uzun kaplar. mukaddes diyara gelirken haçlıların sırtlarına aldıkları pelerinleri hatırlatıyor. SchİspsrelH'n I n zevki de aynı devre alt. Seçtiği renkler Bizans çinilerinin bariz renkleridir. Halhııki. Jacques Griffe - İn drapelerl roman devrini canlandırırken Gr4s eski Yu-nanistanla. Gotik devrini hatırlatmak tadır.
ESKİ devirlerin tesirine muvazi olarak. 1*90 dan 1914 s olan devir de bir çok koleksiyonu doldurmaktadır.
Jacqu»s Fsth'daki kösteklerle Lan» vln ve P«quin deki geniş etek ve furo-lar. Schispsrslli nln t»yyorl»rlndekl küçük basklar. Is şeklinde usun şemsiyeler, büyük yassı manşonlar, kürklen atkılar, hep bu eski devrin yeniden dirilen hususiyetleridir.
Romantik devre sadık olan yalnır Chrietlen Dlor'dur. 1030 ile 1050 seneleri arasındaki devirden ilhanı ala rak geniş kuplarının tekniğini geliştirmektedir. Pelerinli, kolları omuz hl Kasından aşağıya düşerek gittikçe bol lanan ampiyesmanlı mantolar, düı kesilerek ufki hatlar halinde büzülen elbiseler Dıor’un bu senekl hususiyet lerlnl teşkil ediyor,
1925 senesinin mahcup "la garçonne tipinin yeniden ortaya çıktığını söylemeden geçmlyellm Saçlar eskisi gibi çok kısa olup başıt tamamen geçen şapkalar içinde kaybolmaktadır. Erkek gömleklerini hatırlatan çok kutadır Lanvin, Rochat, de beller düşük olup, gece rinde de. yaka kenarlarında, larınde elbiseleri süsleyen bantlara raatlanrnukt«dır. linde olan, arka kumıları
Herkese, her şeye karşı itimatsızlık gösteren XI. Louis. aktörün «özünü kesti:
— Hey. bana bak dostum Bojriys, dedi, şu işin bizim maksat ve gayemizle alâkası nedir? Kime faydası dokunacak?
— Evvelâ kendi menfaati icabı, Sosten bu rolü üzerine almak mecburiyetindedir. Onunla otelde tanıştım. Söz arası, yarın Mahkeme» Kübra huzuruna çıkınca vaziyetinden emin olmadığım sezdirdi. Vicdanı bir çok oyuncu-lannki gibi epeyce yüklü imiş. Meslek kıskançlığı bu ya...
Vaktiyle tiyatro ilânında ismi kendisininkinden daha ırı harflerle yazılmış olan bir meslektaşını balık avlarlarken »uya itıverıniş-ler. Kaza eseri sanıldığından takibattan kurtulmuş Fazla olarak bir defasında da aşk kıskançlığı yüzünden karısını haklamış; bera-el etmiş. LAkln Ali mahkemenin o kadar müsamahalı davranacağına şüphesi var. Bizim yerimize fakirleri İlâhi adalet huzuruna sevk ve muhakemesi fikrini beğendi. Kendisine de bir dilenci elbisesi arıyor ve bu suretle cezadan kurtulmayı ümit ediyor.
IX. Charles sordu:
— Peki ama, o fakirler güruhuna ne söy-liyecek ?
— Endişeye düşmeyiniz, azizim Charles.,. Aktörümüze rolünü ben öğrettim, tekrarlattım. Göreceksiniz, fevkalâde mükemmel yapacak!
— Mükemmel yapmasını ve başarmusını elbette isterim. Anlarsınız, işi! Koca bir katliâm suçunu, elbisemle beraber, diğer birine yüklemekten hoş ne olabilir?
Aktör söze başladı:
— Dedim ya, üzülmeyiniz, efendiler. Vaziyete nasıl hâkim olacağımı gözlerinizle görüp hayran kalacaksınız. Bütün o fakir fukara vaktiyle Grenelle tlyulrosunda nasıl aldanıp heyecan ve tahassüse kapıldıysa, burada da aynı şey, daha fevkalâde şekilde sağlanacak. Yalnız, muhterem efendilerimden bir ricada bulunacağım: Az sonra oynıyacağım sahne esnasında sakın beni alkışlamaya kalkışmayınız. Bunun ne kadar güç olacağını tahmin ediyorum. Zira oynayışımı görüp de htlyeca-mm zaptetmek imkânsızdır. Şu var ki arzumuza uygun bir netice elde etmemiz, yani fa-
k.
WORTH
FİKRRE
tuk altlarına kadar kruaso gelen dÜğ-maais örtülen mantolar, koleksiyonu dolduruyor.
1950 senesinin muhtelif İlham membalarını tetkik ettikten sonra, biraz (la başlıca hususiyetlerine bir göz ııtu-lım. Hemen hemen bütün torzilordc görülen müşterek noktalar ^unhınlır:
1 — Müsün. tal*ll Ipuk, şifon ve ‘ shunlung ’ gibi kumaşların «üyesinde donuk ve pek bariz olmayan elbiseler katiyetle kabııl edilmektedir.
2 İnce yünlü veya ulpagn'dıın kolsuz dar. umumiyetle omuzda İliklenen elbiseler, bütün ötekilerine hâkim.
3 — Etekler çok kısa, en uzunu yerden 37 cm.
4 — Elekleri düz olun tayyörler^ bolluklarını phcrcu’elrden alıyorlar, ceketlerin yakaları uzun ve şeritlerle süslüdür
5 — Sabah için net, hrmon hemen düz. yünlüden olan mantolar, öğleden sonraları türlü renkli »ürndnn yapılmaktadır.
Okuyucularımızın yukarıda verilen İzahattan önümüzdeki bahar modası hakkında kâfi bir fikir edinebileceklerini zannediyoruz. Bütün öteki sonelerin modası gibi 1950 yılı modası da yakın veya tızalc tarihi devirlerde aldığı ve zamanımızın İklimine ve hattâ alyasi hayatına uydurarak değiştirdiği elemanlardan müteşekkildir.
KIYAMET GUNU
TÜRKÇE5İ : REFİK HALİD KARAY
kirler tarafından ciddiye alınmanı İçin küçücük
sim
bir “Bravo,, mın bile ağzınızdan fırlama-behemehal önlemeksiniz!
Vaziyetin ciddiyetine rağmen o kötü ak-parçasının övünmelerine gülmekten ken-
tor dimi zor menettim.
Lâkırdı aırası Borjiya melûnuna gelmişti.
— Ben, sahte İsa İle müştereken bir küçücük “mûcıze,, sahnesi de hazırladım. Bu mûelze fukara sürüsünü büsbütün kucağımıza atmaya yarıyacak. Dediklerimizi cânü gönülden yapacaklar. Susalım! Kürek sesleri İşittim. Muhakkak bizim çulsuzların İlk kafilesi geliyor. Ey, İsal Hemen saklan ve tam zamanında salı neye çık!
— Sesten, hiç bir zaman, sahneye çıkış tesirim küçültmez!
zamanını geciktirmez ve Daima mükemmeldir!
Sahte İsa böbürlene dalıyor.
Tarassut dalıma ata
böbürlene koruya
biner gibi oturmuş, görünmeden, şahidi olduğum bu şayanı hayret sahneyi düşünür ve ertesi gün her şeyi ifşa edeceğim zaman duyacağım zevki şimdiden tadarken (ne safmışım!) meydanlığa bir sürü fakir, zavallı İnsan geliyor. Elli kadar vardı: Dilenci, serseri, her devire mensup biçareler. Delik pabuçları, parçalanmış elbiseleri, omuzlarındaki torbalariyle garip ve hazin bir manzara arzedlyorlar.
Meydanlık birdenbire Bltpazarına dön-sefil kalabalığı Yoksul He kendime:
müştü. Bu her İki mânada seyrederken gözlerime, dostum sadık köpeği Pireli İlişti. Kendi “Zavallı, diyorum, o da bu müatekreh hileye
kurban gidecek. Bereket versin ki ben varım! Bu bedbahtların sadece korkuları yanla-
Diyarbakır - Haydarpaşa postası
Yazan : Ender Halit kanJariylc yıkAmıab... ne günlerdi onlar....
tyl ifade edemediğini anladığı hislerini daha kuvvetle duyurmak arzuslyle bir kaç kere, gözümün içine bakarak “Ne günlerdi onlar." diye başını sallamıştı.
Bir sükut vakfesinden sonra değişik bir »esle devam etmişti: “İki gün sonra Haydarpaşaya vardığımızda Hastane yokuşunun başında bir talikaya bineceğim. Kızgın muşamba v» yaş arpa kokan bir taJl-kaye.„ Ve gübrelerde yemlenen serçeleri ürkütmlyecek bir hızla süren arabacıyı kendi haline bırakacağım. Hayır... Bütün tezcanlıh-ğıma rağmen mesafeleri çiyneme-den yutan otomobile binmeyip, etrafı seyrederek her adım başında gençliğimden bir parçayı tekrar yaşıyarak, hafif sarsıntıların verdiği bir gevşeme içinde köşkün demir parmaklıklı kapısına varmamı beküyeceğlm.
Herhalde kapı ağır ağır, gıcırdayarak açılacaktır ve muhakkak kİ bahçıvansızlıktan bahçeyi otlar «arınıştır. Sessizce bir an durup muhitimi, bozulan tarhları, her şeye rağmen saçaklarında kumruların sevişmeye devam ettiği köşkü gözden geçireceğim: Aşağı tarafta deniz. Boğazdan Marmarnya doğru lâcivertten açık yenile kadar hafifleyen Lir renk dalgası halinde serilmekte. Boğaz vapurları köpüklen kuyruklarını sürükliyerek İskelelere yarışmaktadır...
Yayla gecelerinin çiğ aydınlığında. sahilin noftiliklerlnde çapkınca oynaşan İstanbul mehtaplarını düşündükçe sabaha kadar uyuyamıyorum. Dağdan İnen »is gibi her tarafı istilâ eden bunaltıcı sıcaklarda Boğaz vapurlarının damarlara zindelik ve neşe aşıl siy an meltemli güvertelerini hatırladıkça boğulacak gibi oluyorum. Günün birinde çakallar uluyan, taşsız ve ziyaretçisiz bir* taşra mezarlığında kalıvermek korkuslyle neler çektim Yarabblm...
Gene susmuştu. Yorgun sükûtu karşısında sual sormaktan çekinmiştim. Vakit tamam elduğu halde daima rötarlı gelen treni bilenler, yaya veya yaylı He henüz geliyorlardı. Civardaki boş sandalyalar yat'M yavaş dolmuştu. Ekasri yolcular, masa arkadaşıma Ubsasüm-le sesleniyorlardı:
— Uğurlar ola Rüştü bâym ne tarafa?..
Ve Rüştü bey, her seferinde daldığı âlemden silkinerek, sevinç dolu gözlerb*: “îstanbula, diyordu, artık bizden bu kadar.-"
Trenin gelmesi yaklaştıkça telâşı tekrar artmaya lnrl titriyor, jdiziyle ler yaparak sık sık hayet. dayanamadı, dur beraber yolculuk Veteriner müdürünün gelmesinden İstifade ile: miyeceğim, diye ayağa kalktı. Müsaade buyurursanız şöyle bir dolaşayım. Yolda gene görüşürüz, beyefendi...”
TM REN bekliyordu..
Hurman sonu yorgunluğu bütün tabiata çökmüş gibiydi. Biçilmiş tarlalar arasındaki istasyon bahçesinin ağaçları halsiz, halsiz dalgalanıyor, tek tük yapraklar, altlarındaki tahta mana ve sandal-yalara veya »ulanıp süpürülmekten betonlaşan toprağa bitkin bir şe-klldo düşüyordu. Mahsul henüz o-fisc devredilmediğlnden büyük şehirlere akın başlamamıştı, pek yolcu yoktu...
Büvet'in bahçesinde kahve içerken, hat boyu sabırsızlıkla dolaşmakta olan biri gözüme ilişti. İkide bir latrısyon saatine ve tarifeye bakıp Hinlrll. sinirli başım sallıyordu. Civar yerden gelnılş olacaktı. Kasabayı trene bağlıyan ve her ihtimale karşı vaktinden çok evvel gelen kaptıkaçtıda görmemiştim. Hazır alma, eski elbisesi İtina İle ütülenmiş, vaktiyle »arı olması gereken olgunlaşmış Üvez rengi, pençeli ayakkabıları özenerek parlatılmıştı. Sık sık çlzglü gömleğinden fırlayan beyaz takma yakasını yerleştirip. ince-uzun bir hal alan kra-vaUm pekiştiriyordu.
Nasıl vakit geçireceğini bilmemek »ıkıntıslyle kendisini süzmekte olmam dikkatini çokmlştl. Biraz çene çalmak arzuslyle yaklaştı:
— Zatıâllniz de İstanbul'a mı beyefendi?...
Müspet cevabım yüzünü güldür-müştü. Memnunluklu gösterdiğim sundalyaya ilişirken kendisini takdim etti:
— Esbak Maliye Nezareti mü-meyyitlerinden Rüştü bendeniz...
Pek konuşkan olmamam, İçini boşaltmak arzusuna mâni teşkil etmemişti.
—r Gurbette hemşeri. hemdert »ayılır, diyordu. Senelerdir işlerimi yoluna koyup, aile ocağına dönmek bir türlü nasip olmadı.
îğri, büğrü olmuş, yer yer patlamış bavulunu vurarak, “Çok şükür. artık kurtuldum,” diye İlâve etmişti.
Acele acele t t aş olmaktan orası burası kesilmiş yüzüne yılların ıstırabı nakşedilmişti. 8oht>et vesilesi arayarak, «eyrelen kır »açlarını uzun pnmiAklsrlyle tararken;
— Devlethane ne tarafta beyefendi, diye »orpıuştu. Sonra pek cevabımı dlnlemeksİBİn devam etmişti: “Fakirhane kadlyedc ...Bağ-larbaşına hemen bir kaç dakika... Hayriye tüccarı Yusuf efendilerin köşkü diye kime sorssnıı gösterirler. Bir gün muhakkak teşrifinizi beklerim. Denize nasır kameriyede bir acı kahvemizi içersiniz.
Bir müddet mahzun bir tebessümle önüne bakmıştı. “No tuhaf beyefendi, insan neler hatırlıyor. Kuyu başındaki kavak incirleri hilâfsız portakal kadar olur. Şimdi tam zamanıdır: Şahrem şahrem olmuş, ballan akan, İstanbul kokan kavak sıma raber,
dayanılmaz yım. Kaç kış gecesi fırtınalar a-ğaçlarla pençeleşirken, sıladan bin hayâl taşıyacak olan “Ekşi boza. sesini, nice defa gönlüme bir hüzün çöktüğü bahar akşamları “Silivri yordu., kaymak ininin...'' nağmesini yanıt yana anmış, aramıştım. Akşam sessizliği Üsküdar» dalga dalga yayılırken, mahiyeti memluk malını tannan sesiyle mahalle mahalle dolaştıran turşucuyu bile hatırladıkça içim burkulurdu.
İstanbul'un ne günlerini görnıo (Um M Çocukluğumda ağustosu ip le çekerek köşkü, damından bahçe duvarına kadar donatmaya çalıştığım cülus bayramları. İlânı hürriyetin mahalleye çöken şn^kınlığı. yüıbaşı olan dayımı buldurup sak-layıncaya kadar çekmediğimiz sıkıntı kalmayan 31 Mart Vakası hâlâ gözümün önünde.. Balkan harbinde ağabeyini tetanbulu kurtarmak İçin Çatalcnda şehit düştü, ben aynı emelle gönüllü olarak Çanakkalede çarpıştım. Mütareke ve şigal günlerini hatırladıkça o-lân yaralarım sızlar. Ordumuz Bağdat caddesinden şehre girerken a-hall. düşman ayak izlerini kurban
incirleri... Pek düşkün olmamakla bası »atıcı b taret
boğa-be-«eslerine duymakla-
T
• •
başlamıştı, el-asabl hareket-soluyordu. Ni-Ankaraya ka-yapacağım yanımıza •Bekllve-
★
Trene binerken Rüştü beyi unutmuştum Lstasyonun bir kaç km. ötesindeki, trenin her zaman iki üç dakika durup marşandizlere yol verdiği makakta Rüştü bey tekrar gözüme. İlişti. Sırtı kamburlaşmış, bavulunu lüzumjıuz bir yük gibi su-rükllyorck tarlalar arasından geri dönmekteydi.
Hayret içinde yol arkadaşıma i-şaret ettim. Bütün tasası yeni kanun çıkmadan tekaüt edilmemek olan Baytar Hayrı bey. 95 kilo a-ğırlıâlyle koltuğa İyice gömülerek lakayt bir sesle:
— Ta kendisi, cevabını verdi Senelerdir ekseri Diyarbakır-Haydar-paşa postası günleri, bavuüyle istasyona gelir, her neferinde bu makasta Jncrek, eski bir tanıdığına alt metruk çiftlik evindeki döner.
Sonra, fazla bir şey mı önlemek IMn “Adam meczubun biri...”
parak, hâlâ öğle yemeği caddede olan midesinin ağırlıkla gözlerini kapadı...
odasına
sorma-sen de. gibi bir İşaret ya-
İle Jmü-verdiği
rina kâr kalacak! üzülmeyin, iyi adamlar! Ben buradayım! Sizi puauva düşüren haydutlar, zaferleri ile uzun müddet neşveyâb ola-ınıyacaklnr’,,
lO gece başıma gelecekleri bilseydim, dalın üstünde kendi kendime böyle öter durur muydum!) «
Aşağıda Borjiya «öze başladı bile! Haşin yüzüne elinden geldiği kadar sevimli bir İfade vermeye çalışarak etrafındaki fukaraya şöyle diyor:
— Benim aziz dostlarım, aziz ve İyi yürekli dostlarım, “Melekler İdaresi,, nln malûmatı ve müsaadesi ile sîzleri buraya dâvet etmekten maksadım, size bir sürpriz yapmaktır. Pekâlâ biliyorum İçi aziz dostlarım, yakında CeımetiâlAnın en ileri gelenleri arasına geçeceksiniz. Fakat şimdilik heyhat kİ büyük bir sefalet içindesiniz, eskisi kadar güzel, paılak ve hareketli olan şu Parıstc heı türlü zevkten mahrum, parasız yaşıyorsunuz.
Yoksul cevap veriyor:
— Kimseden bir şey istediğimiz yok, biz böyle şeylere hoş veririz, fazla, eksik, vızge-ln
— Haklısınız, fakirlere karşı vazifemizi yaptığımızı iddia edecek vaziyette değiliz; affolunacak çok kusurlarımız var.
Yoksul kahkahayı basıyor:
— Etme be yahu!
Borjiya devam ediyor:
— Fakat nedamet duyulunca, vakit de varken kusurlar tamir edilebilir. Efendimiz İsa “iyi niyetli insanlar varolsunlar,, dememiş mi ?
Beyaz sakallı bir serseri atılıyor:
— Yo.. Onun adım ağzına alayım deme! Hakkınız yok. O candır., can.. Hem de bizden... Onu öldürten siz değil miydiniz, pis herifler ?
Borjlya’nm gözlerinde bir zafer şimşeği çakıyor. Serserilerin İsaya gösterdikleri yakınlık iğrenç plânın muvaffakiyeti için İyi bir alâmet. Onun için Borjiya büsbütün tatlılaştırmaya çalıştığı bir sesle diyor ki:
— Darılmayın aziz dostlarım, müsaade edin de nedamet duyan günahkârlar bir parça olsun kusurlarını tamire çalışsınlar. Dostlarım. kardeşlenm, sizden, bugüne kadar büyük bir kıskançlıkla, hırsla sakladığımız servetlerimizi bizimle paylaşmanızı mahviyetle rica ediyoruz. Benim İyi dostlarım, HAhî kardeşlik hissinin nihayet ne olduğunu anlamış buhınan bızlerin bütün kalbimizle yaptığımız bu
t.
Ve
teklifi lütfen kabul ediniz.
— Sakın kabul etmeyiniz, kardeşlerim! sen. geriye çekil, sus, fona zengin!
XXV.
en
bize. Ne dersiniz çocuklar?
Serseriler onu tasvip ediyorlar. Borjiya tatlı sesiyle sözlerine devam ediyor:
— Biliyorum, biliyorum, cesur ve mağ-
rursunuz. Fakat dostlarım ile ben. artık felâketlerinize hır »on vermeyi düşündük. Nihayet, sîzler de dünya lezzetlerinden şu sön bir kaç ay için zenginler gibi istifade etmelisiniz.
Yoksul, müstehzi bir eda İle sözünü kesiyor:
— Darılmayın ama. pııra babaları, açlıktan nefesimiz koktuğu vakit nerede idiniz? Biraz geç kalmadınız mı dersiniz?
Iğrcııç komedya — Yoksul’un su-»uzluğu — Sahte İmh ınûrlr.e yapıyor — Dünyanın eıı büyük aahtekâr-lıgıiıa şahit oluyorum — Hırpani kırnllnr — Yoksul ile IX, Charles a-raHinda garip bir görüşme — Tuzak — Gölün dibinde.
Bu cümle, gök gürültüsünü andıran bir sesle, “r„ lerın üstüne ısrarla basılarak sahte İsa Sostan tarafından söylenmişti,
Bu ttyatrovarl görünüş üzerine, fakirler, lsavı tanıyarak çimenler üzerine diz çöktüler.
(Devamı var)
r
SPOR
Millî Küme maçlan bu hafta başlıyor
Milli Küme maçlarının bu haftadan itibaren başlaması takarrür etmiştir. Fenerbahçe İle İzmir şampiyonu Göztepe Türkiye haricinde bulundukları için Milli Kümenin ilk maçlarını Ankara takımlarına karşı Beşiktaşla Galatasaray yapacaklardır.
Cumartesi günü Deınirsporla Galatasaray, Gençlerbirliği ile Beşiktaş; pazar günü de Demirsporla Be-şik^aş, GcnçlerbirH$i ile Galatasaray karşılaşacaktır.
Fenerbahçe, israılde bugün ikinci maçını oynuyor
İs ra ilde bulunan Fenerbahçe takımı bugün Tıkva şehrinde; bu şehrin muhteliti İle ikinci karşılaşmasını yapacaktır. İsrail radyosu Fenerbahçe-nin yapacağı bu maçı 20 ile 20.15 a-rast kısa dalga 33.3 ve 43.9 metre liselinden türkçe olarak verecektir.
1
Hicrî 1950 MART 14 Salı Rumi
O. Evvel 25 1369 Mart 1 1366
VAKİT VASATİ EZAM
Güneş e. 13 11.50
Öğle 12 24 6.11
tklndl 15 43 9.30
Akşam 18 H 12.00
Yatsı 19.45 1,31
İmsak 4 37 10.24
4fl
HAREKETLERİ
11 » y — ir
Ormansızlaşmanın kötü bir akıbeti: Seller
Yazan : Prof. Dr. Şeref Nuri İLKMEN
ESKİŞEHÎR’de büyük zararlara ve bir çok insanların açıkta kalmalına sebep olan seylâp felâketi gözlerimizi yine ormanlara çevirtmekte ve bizi memleketin devamlı olarak ormansızlaşması hâdisesi üzerinde durdurtmaktadır. Her sâli ve her feyezanı bir orman tahribi ile izah etmek ve bunun doğuşunu daima bir ormansızlaşmaya irca etmek mümkün değilse de, ormanların su muvazenesi ve suların akış süratleri ile olan sıkı bağlılığı gözö-nünde tutulursa, nehirlerin taşmalarında, derelerin kabarmalarında, bilhassa dağ ve dağ mailelerindeki ormanların yok edilmesinin büyük bir payı olacağını kabul etmek lâzımge-lir. Yabancı memleketlerde yapılmış olan tecrübelere ve bu hususta çıkarılmış ilmi etüdlere dayanılarak, bizde de zaman zaman yazılar yazılmış, konferanslar verilmiştir. Fakat tehlike geçip, sükûna varılınca da her şey yine unutulmuş ve yine günü gün etmek gafletine düşülmüştür.
3116 ve 4785 sayılı orman kanunlarının müzakere edileceği bu sıralarda böyle bir sel felâketinin meydana gelişini tabiatın çaldığı bir tehlike çanı olarak kabul edip, orman-sızlığm doğurduğu musibetlere bütün idrak ve izanımızla bakıp, yapılacak değişiklikleri de ona göre yapmalıyız. Aksi halde her geçen yıl dağların çıplaklaşmasına, tepelerin kelleşmesine yol açacak ve düşen yağmurlarla eriyen karların Menderesleri, taşırmasına, Nilüferleri, Gediz! kudurt-turmaya, Kızılırmak, Yeşilırmak, Sa-karya ve Porsuğun da zaman zaman coşup, felâketler yaratmasına sebep olacağız. Gerçekten su yokluğu neticesinde sık sık husule gelen kıtlıklara mâni olmak, binlerce vatandaşın meskensiz kalmasına, vannı yoğunu kaybetmesine İmil olan tuğyanlara sed çekmek istiyorsak, bunların hangi sebeplerden İleri geldiğini araştırıp. devrimizin tabiat hâdiselerine tahakküm etmesini bilen tekniğinden ve ilminden, fert ve millet olarak istifade etmeliyiz.
Ormanların yeraltı sularının teşekkülü ile suların akışları üzerindeki müspet tesirleri kabul edilip, su mu? vazenesiyle olan irtibatı açık bir şekilde ortaya konulmazsa, yapılacak barajlardan, açılacak kanallardan ve kurulacak tesislerden de pek büyük faydalar temin olunamıyacaktır. Nitekim 1856 da Fransada, 1868 de Is-viçrede ve 1882 de Avusturyada meydana gelen sellerin doğurduğu felâketleri önlemek maksadiyle esaslı işlere girişilmiş ve bu meyanda akar su yataklarının tabanları taşlarla döşenmiş. kenarları duvarlarla örülmüş, yer yer basamaklar, teraslar, setler ve bentler vücuda getirilmiş ve fakat gayeye ulaşılamamıştı. Gerek bu memleketlerde, gerek İsviçre. İtalya, Macaristan. Yugoslavya. Kumanya ve Bulgaristan gibi memleketlerde sellere ve tuğyanlara karşı yapılan çetin mücadelede ağaçlandırma işi e-le alınıp, bu sahalarda su mühendisleriyle orman mühendislerinin birlikte ve beraberce çalışmaları kabul e-dildikten sonra maksada varılmış bulunuluyordu.
Memleketimizde de dağların İmarı ve su rejiminin nizama sokulması hususunda ormanın fonksiyonu tanınmaz ve ağaçlandırma işlerine önem verilmezse, yapılacak bütün hesaplar bir hesapsızlıktan başka bir şey olamaz. Nitekim Çukurova sulama işlerinde yapılan tesisatta, Erzincan o-v as inin Bulanmasını sağlayacak o
lan Vazgirt deresinin ıslâhı maksa-dlyle alınmış tedbirlerde ormana ve ağaçlandırma içlerine tam ve hakiki bir yer verilmediği için beklenen netice elde edilememiştir(1). Çünkü orman mıntakalarmdaki sel yataklarından işe başlanıp, ağaçlandırma yapılmadıkça, yağan yağmurların ve eriyen karların korkunç birer kuvvet halinde aşağı doğru akmalarına mâni olmak mümkün değildir. Bunun neticesinde de aşağı kısımla: da, düzlük sahalarda kurulmuş su tahkimatı manzumesinin yer yer sarsılıp yıkılması ihtimali mevcut bulunmaktadır. Bu itibarla her çeşit tahkimatı ağaçlandırma işiyle birlikte ele almak ve derelerin taşmasını meydana getirecek noktalardan başlayıp, tehlikenin doğuş yerini emniyet altında bulundurmak lâzım gelmektedir. Bu yer ormanlarla örtülü olması gereken dağlarda ve dağ yamaçlarındadır. Bunlar ormanlarla ve bitkilerle kaplı bulundukça yağan yağmurlar felâket doğuran selleri değil, ziraata faydası olan yeraltı sularını meydana getirir. Çüngü böyle bir vaziyette yağmurlardan husule gelen suların akış sürati azalmakla beraber, toprak taşınması keyfiyeti de asgari bir hadde iner. Bu hâdiseyi ölçmek suretiyle bir takını neticelere varan E. Wollny bize aşağıdaki rakamları vermiş bulunmaktadır (2).
Toprak meyli 10 20 30
Otla örtülülerde
akış nispeti 1.17 2,11 4,41
Çıplak topraklardaki
akış nispeti 3.11 4.66 6,55
E. Wollny bu tecrübelerini otla M
örtülü topraklarla çıplak yerlerde yaparak. mukayese etmiş bulunmaktadır. Halbuki memleketimizde olduğu gibi çok meyilli ve tamamen çıplaklaşmış bir yamaçta suların akış sürati daha fazla ve tehlike de o nispette büyük olacaktır. Yağan yağmurlarla taşman toprak miktarlarına gelince, yine aynı müellif şu rakamları vermektedir (3).
Toprak meyil derecesi 10 20 30
Nisanda bir metre karelik otla örtülü topraktan taşınan miktar Gr. olarak 7,0 22.6 24,5
Nisanda bir metre karelik çıplak topraktan taşman miktar
Gr. olarak 184.0 306.8 827.6
Gerçekten yağmurlar toplu bir halde bulunan ağaçların teşkil etliği çatıya düşmekle, bir kısmı bunun üzerinde kalıp tebahhur eder, bir kısmı da aşağıya süzülür. Aşağı inen sular ise orman örtüsü vasıtasiyle toprağa kolayca nüfuz eder ve böylece bir yeraltı suyu meydana gelir. Ayrıca orman altı vejetasyonu suların şiddetle akmasına mâni olacağından, bir sel felâketi de vukua gelmiyecektir. Fakat bütün bunların esası dağların İmarına ve ağaçlandırılmalarına dayanmaktadır. Biz hâlâ mevcut ormanları tahrip etmekte devam eder ve ağaçlandırma işlerine verilecek parayı kıskanırsak, bu nevi tehlikelerin şümulünü gün geçtikçe artırmış oluruz.
(1) Dr. Salâhaddin İnal “Niçin sel felâketine uğruyoruz, yurdu bu dertten kurtarmanın en kesin çaresi nedir?,,. Orman Genel Müdürlüğü yayınlarından. Ankara, 1918, S. 13.
(2) E. H’ollny “t’ber den Elnfiııss der Fflanzendecken auf dle IVımser-führııng der Fiilce. “Vlertljahres-schrlft de* bayerisehen Lmıd'vlrt-sehaftsrate*. ♦fhg. 190(1, Heft 3, S. 427.
(3) Aynı ener, S. 227.
Ham ve mâmûl dokuma maddelerine dair haberler
Dünya piyatalarından geçen Arjantinde‘ _
z Buenos Aires (Reuter • Hususi) Yün piyasası durgundur. Fakat fi-atler sağlamdır ve ihracatçılar mal satın almağa daha mütemayil görünmektedirler. Güney eyaletler hariç, Ar jantinin bir çok yerlerinde stoklar azalmıştır.
Avuslralyada :
Melbourne (Reuter - Hususi) — Yün piyasası yeni seri açılış »atışlo-rında başlıca rekabet Avrupa. Britanya ve Birleşik devletler arasındaydı. Yerli fabrikaların talepleri mahdut idi. Geçen haftanın muamelelerine nazaran, merinos yüzde beş, taranmış ve ince melez yünler yüzde 10, orta ve sağlam melezler yüzde 5, ve artıklar da yüzde 5 inmiştir. Bu nispetler, haftanın ikinci yarısında diğer çevrelerde elde edilen fiatlere müsavidir. Teklif 12,000 balya olup. 10,800 balyaysı satılmıştır.
Sydney (Reuter - Hususi) — Burada yapılan yün satışlarında, merinos, taranmış ve melez yünler için piyasa sabittir. Rekabet Britanya ve Avrupa bölgelerinden geliyordu. 11,215 balya teklif edllpıiş ve bunun 11,133 balyası satılmıştır, Buna ilâveten eski müzayedelerden mUdevver 83 ve 1.700 balya da deri malı vardır. Kirli ince merinos için libre başına 171 peni ödenmiştir.
Befçikada :
Bruxelles tReuter - Hususi) — Keten piyasası muhtelif temayüllere maruzdur. İthal mallarının satışında zorluklar mevcuttur. Mamafih fı-atîer sağlamdır. Keten ekimi artmaktadır. Keten tohumu fiatleri de müstakar ve sağlamdır.
Birleşik Amerikada :
\Vashington ( Reuter - Hususi) — Amerikan Ziraat Vekâletine göre, son hafta zarfında pamuk satışı ceman 155,600 balyaya baliğ olmuştur. Bu miktar geçen hafta 150,100 balya, geçen sene aynı hafta zarfında da 114,100 balya idi. Orta bölgede piyasalar umumiyetle daha faaldir. Güneybatı ticari çevrelerinde vasat bir faaliyet göze çarpmaktadır. Aşağı kaliteler için talepler sağlam devam etmektedir. Güneydoğu, ve uzak batı piyasalarında fazla faaliyet yoktur.
Washington, (Reuter - Hususî) — 1946 dan beri pamuk standartlarına ait ilk beynelmilel konferans burada 1 mayısta baş layacaktır. Ziraat Vekâleti, Belçika, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Japonya ve Holândadaki pamuk ticaret birliklerinin de bu konferansta temsil edileceklerini bildirmiştir. İngilterede :
Bradford (Reuter - Hususi) — Son satışlar zarfında taranmış yün müstahsilleri, çok ucuz fıatle ham madde elde etmek imkânını bulmuşlar, ve bu suretle bu yünlerin fıatlerı inmiştir. C
Şimdilik burada piyasa gayet durgundur. Yün müstahsilleri, geçen haftaya nispetle, merinos fıatlerinı 3 peni, melezleri de 2 peni kadar in-
Marshall yardım tahsisatı rekoru
Son hafta içinde 100 milyon dolar tahsis edildi
V-’Rshington, 13 A. A. (USlS) — Amerika İktisadî İşbirliği İdaresi tarafından martın 5 i ile 11 i arasında ki hafta zarfında Marshall Plânı memleketlerine verilen 100 milyon dolar satın alma hakkı bu yıl içinde yapılan tahsisat rekorunu kırmıştır.
ECA’nın hazırladığı raporda bu hafta tahsis edilen 97.341.000 doların 1948 nisanından beri yapılan tahsisat yekûnunu 8.495.732.000 dolara çıkardığı bildirilmektedir.
haftanın akislerini VTİy&rug ı dirmlşlerdir. Fakat yeni sipariş mak ve satış yapmak husufunda bir muvaffakiyet elde edememişlerdir. Piyasa düşmek temayülünü gösterdikçe, tabii alıcılar da gevşek davranmağa devam edeceklerdir.
Taranmış yün hazırlayan firmaların ekseriyeti 64’S inceliğindeki yünlerin libresine 146 peni fiat istemektedirler, Melez yünlerden 58’S İncelikteki taranmış yünlerin fiati 101 peni ve sıra malı 50’S lerinki ise 62 penidir.
Bu flatlerle piyasaya sağlam nazariyle bakılamaz. Temayül alıcıların lehinedir. Taranmış mallarda »on fi-atler 70’S incelik için libresi 147 peni, 64'S seçmeler için 146 ve 61'S sıralar için do 138 penidir,
Londra (Hususi) — Lzmdrada toplanmış bulunan 'İmparatorluk yün konferansı” nın, yün rintlerinde istikrar temini maksadiyle tesisine karar verdiği fon hakkında a-lâkalı mahfillerde tefsirler yapılmakta ve umumiyetle. Güney Amerika memleketleri* iştirak etmedikçe bu fonun müessir olamıyacağı neticesine varılmaktadır.
Isveçte :
Stokholm (Reuter - Hususi) — İsveç pamuk ithalâtının yarısını bu yıl Birleşik Amerikad8n yapacaktır Geçen yıl tsveçln pamuk ithalâtı 29 bin ton miktarında ve 98 milyon kuron değerinde idi. Bunun üçte ikisi Brezilyadan ve bakiyesi Mısır ve Pakis-tanın da dahil olduğu sterling sahasından alınmakta idi.
Bu yıl, Brezilya pamukları ithalinin azaltılması sebebi, riatlerin yüksek oluşudur.
Italyado :
Milâno (Reuter - Husus!) — İtalyan ipek piyasası durgundur. Dokumacılar bir taraftan stoklarını eritirken diğer taraftan bir “bekleme devresi” tatbik etmektedirler. Bu durum, Japon ipeği İthal edileceği ümidinden ileri gelmektedir.
Fiatler kilo başına 50 liret kadar düşmüştür.
Suni ipek piyasası da durgundur. Mamafih, mâmul suni ipek ihracatı tatminkârdır. İhracat fıatleri müsta-kardır.
Mısırda :
İskenderiye (Reuter - Hususi) — Kati rakamları alınmış bulunan ocak ayı pamuk ihracatı 137,4 bin balyadır. Aralık ayı ihracatı 97.3 bin balya idi. Mısırdan en çok pamuk alan memleketler İngiltere ve Fransa olmuştur.
Sovyef Rusyada :
Moskova (Reuter - Husush — Sovyet Rusyanın ipek İstihsal bölgelerinde dut ağacı ekimi bu sene artacaktır. Sovyet ajansı Tass’ın bildirdiğine göre, Rus Federasyonu İle Ukrayna-da 5,000 dönümden fazla dut ağacı ekilecektir.
Cenup Cumhuriyetlerinde de faaliyet artmıştır, Sovyet Ermenistanı, I-pek istihsal endüstrisini geliştirmek için 10 yıllık bir plân hazırlamıştır. Bu plâna göre, dut ağacı ekimleri 52,500 dönümden fazla bir araziyi kaplıvacaktır.
Bu tahsisatın yüzde 51 i gıda ve ziraî maddelere, yüzde 49 u da sanayi maddelerine aitti. Bu haftaki tahsisatın 19.280.000 doları Ekmeklik hububata, 15.881.000 doları makine ve alâta, 12.812.000 doları petrol ve petrolden istihsal edilen maddelere, 11 milyon 120 bin doları da pamuğa tahsis edilmiştir.
ECA raporu 8 marta kadar Türki-yeyc tahsis edilen meblâğın 75.191.000 dolara baliğ olduğunu göstermektedir.
Çukurovado
Pamuk ekimi başladı
"Akola" nın yanında bu yıl MyerllH ye de ehemmiyet vtriliycr
Adana, 13 (Hususi muhabirimizden) — Çukurova bögesinde pamuk ekimine başlanümıştır. Adana ve Hataydaki Devlet Islâh ve Üretme çiftlikleri müstahsil vatandaşlara pamuk tohumu dağıtmaktadır. Adanada bulunan Devlet Islâh ve Üretme Çiftliği mQatahsil başına 250 den 1000 kiloya kadar tohum vermektedir.
Üç seneden beri üretilen ve iyi neticeler alınan akala cinsinin, bu sene de, geniş mikyasta ekilmesi hususunda müstahsil teşvik edilmektedir. Verimli oluşu, fırtınaya ziyadesiyle mukavemeti, tellerinin mütecanis ve uzun olması akala pamuğuna karşı
Itındere harası
kurulmaya başladı
Van, 13 (Hususi muhabirimizden) — Doğu İllerinin kalkınmaaiy-le ilgili olarak Tarım Bakanlığı tara-fıııdan ilimizde Altındeı^ harasının kunılmasına başlanmıştır. Türklye-nin hâlen en büyük harası olan Ka-racabeyden arazi itibariyle beş misli büyük olan bu hara yer itibariyle de dünyanın en (müsait vasıflarını haiz bulunmaktadır. Hara arazisi, sulak, çayırlık, meralık ve ormanlık bir mıntakada intihap edilmiş olup ilik ödenek olarak Doğu Kalkınma fonundan 300.000 lira ayrılmış ve bu para ile ilk binaların ihalesi yapılmıştır. Van harası başta sığır olmak üzere, at. koyun, eşek ve katır cinslerinin ıslah ve üretimiyle meşgul olacaktır. Haranın ilk materyali olarak diğer haralardan damızlıklar sevkına başlanmıştır. Veteriner Genel Müdürlüğü ayrıca halk elinde bulunan damızlık vasfını haiz yeni materyel-ler de satın alacaktır.
Doğu İllerindeki vatandaşlarımız tarafından bu faaliyet sevinçle karşılanmıştır. Bu hususta tek endişe, haranın süratle kurulamıyacağı hak-kındaki intihadır. Diğer haralarımız ancak 15, 20 senede kurulabilmiştir. Bu haraya henüz 300.000 lira gibi cüzî bir paranın ayrılması da haranın süratle inkişafına ve tam kuruluşunun gecikeceğine bir delil sayılmaktadır.
Sun’ı tohumlamada
11
iihim bir
karar
Ankara, 13 (Hususi muhabirimizden ı — Romada toplanmış olan U-lU8İarArası Sun’l Tohumlar Kongresine memleketimizi temsllen gitmiş olan Veteriner Genel Müdürlüğü Müşavirlerinden İsmail Hakkı Ünveren Ankaraya dönmüştür. Kendisinden öğrendiğimize göre Italvada geçen sene yarım milyon ineğe sun’l tohumlama yapılmıştır. Beynelmilel kongrede varılan en mühim karar, sperma’lann bir memleketten diğer memlekete ihraç edilmesi hususundaki karardır. Buna göre faraza Tür-kiyedeki saf kan bir boğanın spermaları Anıerikaya ve diğer bir Avrupa memleketine İhraç olunabileceği gibi bilmukabele oralardan da memleketimize istenilen sığır cinsinin »per-ma’lan ithal olunabilecektir.
Hatay Harbiye’si elektrik santralı
Antakya, 13 »Hususi muhabirimizden) — Hatavda bugünlerde inşasına başlanacak olan Harbiye hidroelektrik santralı elektriğin kilovatını 1 kuruşa maledecektir. 3500 kilovat takatta olacağı anlaşılan bu santralın İnşası için 3 milyon Hra sarfedlle-cektir
duyulan alâkayı arttırmıştır.
Adana Devlet Islâh ve Üretme Çiftliği yerli pamuk tohumu da tevzi etmektedir. Son aylar zarfında bu pamuğun dış piyasalarda rağbet görmüş olması, bu Cinsin ekimini de kamçılamıştır. Elyafı mütecanis, tel uzunluğu 22-23 milimetreyi bulan, erken gelişen, fırtınaya tam mukavemet gösteren, bilhassa kaput bezi i-malâtında fevkalâde işe yarayan kapalı koza yerli pamuğun ekimi e-hemmiyetle ele alınmıştır.
Dağlık ve ovalık Çukurova bölgesinin bütün kesimlerinde hâlen 3 milyon dekara yakın pamuk ekilmekte
dir.
Zeytincilik Kanunu yakında değişecek
Ankara, 13 (Hususi muhabirimizden) — Memleket zeytinciliğini ıslah etmek maksadiyle bundan bir müddet evvel Ankarada Tarım Bakanlığının toplamış olduğu kongreden alınan neticelerle hazırlanmış olan yeni bir kanun tasarısı, Tarim Bakanlığının ilgili servislerinden geçtikten sonra Başbakanlığa sunulmuştur.
Zeytınciliğiğin memleketimizde inkişafı için bu kanunda yeni tedbirler derpiş olunmaktadır. Alınacak tedbirler üç safhaya ayrılmıştır. Birinci safhada hâlen mevcut zeytinliklerin bakımı üzerinde bir taraftan zeytinlik sahiplerine teveccüh edecek vazifeler, diğer yandan hükümet teşkilâtının yapacağı işler mülâhaza edilmiştir.
İkinci safha, yabancı zeytin ağaçlarının aşılanması ve halka tevzii hususunda yeni ve müessir hükümler vardır. Üçüncü kısım, zeytin mahsulünün fabrikasyon safhasında kıymetlendirmeye dair hükümlerdir. Tarım Bakanlığı, bu kanunun bu devrede behemehal çıkarılması için hususi bir gayret sarfetmektedir.
Makine ve Kimya Sanayii Genel Müdürlüğü kuruldu Ankara, 13 (Hususi muhabirimizden) — Askeri fabrikaların İşletmeler Bakanlığına devredilmesi baklandaki kanun Büyük Millet Meclisince kabul edilmiştir. Buna nazaran yeni teşekkülün adı artık “Makine ve Kimya Sanayii Genel Müdürlüğü” dür. Teşekkülün başında yine bir General bulunacak ve lüzumlu elemanlarla takviye olunacaktır. Teşekkül şimdilik 17 üniteden mürekkeptir. Bu Umum Müdürlüğe Hava Kurumunun elindeki “motor ve tayyare fabrikalarının eklenmesi de mutasa^erdir.
Ayrıca projeleri hazırlanmış olan yeni azot fabrikası da bu teşekküle bağlanacaktır.
İzmir tüccarı, Bakanlıktan cevap bekliyor
İzmir, 13 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Zeytinyağı İhracatçıları Birliği bu akşam yaptığı toplantıda zeytinyağı ihracına müsaade edilmesi hakkında Ticaret Bakanlığına telgrafla son bir müracaat daha yapılmasına karar vermiştir. Bundan evvel Birliğin yaptığı müracaata Bakanlık müsbet veya menfi hiç bir cevap vermemişti.
Diğer taraftan Kuru Meyve İhracatçıları Birliği idare komitesi de ü-züm satışı için diplomatik yolla yapılan müracaata alınan cevabı sormaya karar vermiştir.
Balık rüsumu meselesi
Toprak Mahsulleri, be rüsumun kendisine devrini isliyor
Balıkçılar Cemiyeti, balıktan alınan rüsumun kaldırılması İçin muhtelif makamlar nezdlnde teşebbüslerde bulunmuşlardı. Bu arada balık rüsumunun marttan itibaren lağvedileceği de söylenmişti. Netice itibariyle 1950 yılı bütçesinde balık rüsumunun kaldınlmadığı görülmüş: bütün bu haberlerin teeyyüt etmediği anlaşılmıştır.
Son çıkan bir habere göre, Toprak Mahsulleri Ofisi, balık rüsumunun kendisine devredilmesi için teşebbüslere girişmiştir. Bilindiği gibi Toprak Mahsulleri Ofisi, baiıkçüılc sahasında yeni teşebbüslere girdiği için senede 3 milyon küsur lira tutan balık rüsumu gelirinden faydalanmak arzusundadır.
Milletlerarası Ticaret Odası Türkiye Komitesi
Milletlerarası Ticaret Odası Tü>« klye komitesi dün bir toplantı yaparak harpten evvel yapılmış olan nizamnameyi tadil etmiştir. Komiteye, Ticaret Odasında iki oda ayrılmıştım Yakında merkezi Pariste olan Milletlerarası Ticaret Odası ile daim! bir surette temaslara başlanacaktım
Pamuk iiyatlanmız yüksek bulunuyor
İzmir, 13 ( Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Frankfurt Ticaret Mümessilliğimizden Odamıza gelen bir raporda Batı Al manyamın pamuk istihsal kapasitesinin çok geniş olmasına rağmen beynelmilel fiyatlar üstündeki fiyatlarla pamuk sattığımı! için memleketimizden kâfi miktarda pamuk alamadıkları bildirilmiştir. Aynı raporda’ Batı Almanyanın pamuk için yırdığı 8 milyon 835 bin dolarlık Türk kontenjanının dolmak üzere bulunduğu, Batı Almanyanın Amerikan pamuklarını sif Hamburg 70-73 sentten temin edebildiği, fiyatlarımız dünya seriyesine uyduğu veya yaklaştığı takdirde bu memlekete 30 milyon dolarlık pamuk satmamız mümkün olduğu ilâve edilmektedir.
Vergi daireler» kurulmasına doğru
Ankara. 13 (Hususi muhabirimizden) — Maliye Bakanlığı Teşkilât Kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı da Büyük Millet Meclisine gelmiştir. Bu tasarı daha ziyade Gelir Vergisi Usul Kanununda yazılı olan “vergi dairesi’’ teşkilâtını tertiplemektedir. Hâlen meri Maliye Teşkilât Kanununa göre maliye şubelerinde tahakkuk ve tahsil işleri ayrı ayn şeflerin ldare-sindedir. Bunların arasında doğan İhtilâflardan halk müteessir olmaktadır. Yeni tasanda bütün bu cihetler gözönünde bulundurulmuştur. Tasarıya göre gereken yerlerde vergi daireleri kurulmakta ve tahakkuk, tahsil ve itiraz servisleri bir müdürün idaresine tevdi edilmektedir. Tahakkuk ve tahsile ilâve edilen itiraz servisi. hazine menfaatlerini koruyacak kısımdır.
Amerikalılar tütün alıyorlar
İzmir, 13 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Amerikalılar bugün İz-mirde iki firmadan libre&l 54 sent hesabiyle 1 milyon kilo 1949 mahsulü işlenmiş tütün almışlardır. Bunlar takriben 2.5 milyon kiloluk bir parti için de Tekel İdaresiyle temas halindedir.
| 13/111/1950 Pazartesi ]
Borsalarda vaziyet
İstanbul:
Ticaret Bordasında yağlı tohumlar grupıında. susam, ayçiçrûh tohumu
Üzerine, yalnız iç piyasanın İhtiyacı bakımından İŞ olmuştur. Alıcılardan mühim bir kısmını, nebatî yağ fabrikaları teşkil etmekteydi, fıudık fiatlerine gelince, hafta sonuna nazaran bu mala karşı isteklerin daha ziyade arttığı görülmüştür.
Kambiyo ve Esham Bordasında, her günküne nispetle. faizli muhtelif ter-(ipte devlet tahvilleriyle, %fi faizli birinci rç ikinci knlkutnta tahvılbrbıc karşı hararetli istekler olmuştur. Fiatler ilerleme kaydetmiştir. A itin piyasasında ise canlılık alâmetleri müşahede edilmektedir. Külçe altına alıcı artmıştır.
İzmir:
Tarişın istihsal mıntakalarında Tekelin İzmir Ticaret Borsasında müdahale mubayaalarına başlaması, hafta başında çekirdeksiz kuru üzümün durumu sağlam bir hale getirmiştir. Dış satışlar devam ettiğinden incirin sağlam vazıyetinde bir değişiklik olmamıştır. Dış taleplere muvazi olarak borsada alıcılar teenni ile hareket etmektedirler. Pamukla fazla bir hareket yoktur. Pamukyağı piyasasında İsteksizlik devam ediyor. Pamuk çekirdeği durgun vaziyetini muhafaza etmektedir.;
Adana :
Ticaret Borinasında birinci ve ikinci akala pamuklan üzerine az miktarda iş olmuştur.
PİYASALARI
BORSA ve
Kapanıp
Devlet Tchvilleri
YABANCI BORSALAR
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Zürich Borsası (Serbest)
luvlçre Franrı
Ecnebi Tohviller
Mısır Kredi fonalva 1003 I 172.—
131.—
27.-
5.—
İT.—
23 50
16 25
C)
Gününde Bors&da muamelesıteacll edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerlerL
Altınlar
Gümüş Gr, Plâtin “
Şirket Tahvilleri
Şirket Hisse Senetleri
24.-
22.—
08.-
00.— ’WL-
98.—
20.30
20.40
21.61
n.s5
21.20
21.20
23 —
20.60
22-
20 30
100.-
60.-
67 50
En nşağı En yukarı
10— U.-
%t> 1933 Ergani «•••(•••eevvee
.5 J? .b ikramlyeli ......
7e5 Milli Müdafaa J .......
Teö 1941 Demiryolu TV ...
®fr5 1941 Demiryolu V .....
$c4 1/2 1949 ikramiyell •...
Diğerleri
m 1941 Demiryolu VI........
Vr6 Kalkınma I.............
d 11 ...
^.6 ., in........
Kapanış
T. C. Ziraat Bankam Anadolu D.Y. Tertip A/B. fl •» * C.
.« t» ft60 •»••••
„ „ Münıea, Senet.
T. C. Merkez Bankası ... Türkiye îş Bankam .........
Türk Ticaret Bankam .......
Arelan Çimento ............
Şark Değirmencilik .........
Mili! ReanOrnn» ...........
07.50 09-
99.-
99.—
96.—
99.-
İstanbul Ticaret Borsası
Eskişehir Ticaret Borsası
New-York Borsası
İskenderiye Borsası
Açılış
İkramiyell tahviller
23.20
21.15
21 30
97.35
98.00
97.35
20.25
11L—
59 -
67.90
ıao —
27 50
5-
17 25
23.25
İzmir Ticaret Borsası
Buğday ((Buşeli=Sent) ..........
Sert Kış mahaulü No. 2 Kırmızı No. 2 «m
Pamuk Aliddllng (Llbreai=Sent) Mart
Mayii
Temmuz
Ekim • ••••••«••••••e •••••••
Tiftik (Libreri=Sent) ■
TeksajB i\o. 1
Fındık (Libresi—Soııt)
Kabuklu yeril iri
,ı ,, orta
Levan t İç ithal malı Ekstra iri İç ithal malı ......
Kuru üıüm (Llbresi=Sent) ......
Thompson çekirdeksiz seçme Keten tohumu (Buşell=Dolax)... Mtuneapolls ...................
Kalay (LibrcsJ=Sent) .......
Levha-teneke (100 libre dolar)
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterllng)
Bom hay •••••••»•••••••••• .«••••m.
Kalktı ta ......................
Ter fıstığı Hindistan .............
60.—
67,^
64 3/4
Bradford Piyasası
20/21 18/21
34.—Nom
30.— i, 20/21 „ 1S/21 ,ı
Pamuk (Kantarı=T allan ....
Ashmouni Kısa elyaflı F/G. Karnak Uzun elyaflı F/G.
80.85
02.—
88.65
01.70
7.90
280.25
0.80
1)7.50 28 60
98.35
U8.3O 98,50 98.90 06.35 97 80 20. »>U 20.70 21 10 22 İÜ 21.20
21.16 22 -20 75
21.25
33.— 44 — 39.—
62.—
75.-
Nebatl Yuflar ı
Zeytinyağı (Ekstra ekstra) Sueamynğı (Raf. tehekeil) Ayçiçeği (Rafine lenflkeU) Fındilc yafı (Çıplak» ....
250.—
22(» —
258.—
160.»-
160 —
Üzüm çekirdeksiz No.9 İncir A serisi No. 8....
.. B serisi No. 108 Pamuk Akala L ...... Pamuk Akala IL • Pamuk veril ...........
Pamukyağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği .......
Adana Ticaret Borsası
180 185 177.— 150.— 182.—
152 —
152.—
30.—
81.—
Dün
Eski kur
264 1/2
240 1/4
31.74
32.25
32.15
30.32
56.—
21.—
22.50
36.—
39.—
11 V(
3.80
3.Sû
74.50
7.30
Tiftik iyi mal (Libresi Sıra malı
Tün Anadolu Trakya
=Pent)
II ete
Eski Kapanış
31.-
31.-
22.20
20.25
W.—
27.20
41.—
49.— M —
22.20
Kaili tohumlar ı
Ayçiçcfcı tohumu ..........
Ketentohürnıı .............
Kcn(hıt»ıhuınu ............
Susam (Bandırma) ..........
Yer (tetiği kabuklu .......
33.10
Kuru Meyvtılar ı
Fındık t kabuktu alvrl) ..
Fındık t tç tombul) ......
Cw|z t kabuklu) ..........
Ceviz ılç natürel) .......
Dokuma Ham Maddeleri:
Tiftik (tına mat) .........
Tıfttk (Natürel) .........
Yapak Anadolu (Kırkım)
177 1*6
40.—
330.—
200.—
178 — 160.—
76 — 169 183
40.— 215.—
300.—
300.—
215.—
176 — 178.— 160.—
Bugün
52.—
56.—
43.— 234 — 217 — 185 —
143 —
15.50
Son
Kapanış
51.75
56.—
43 —
235.— 210 — 185 — 143.—
15.50
Pamuk Akala 1.........
Pamuk Akala n. ...... Pamuk Akala III .....
Pamuk yerli I ....
Pamuk Yerli H .......
Pamuk makine parlağı
185 —
159 162
135 140
152.—
Buğday yumuşak .......
Buğday sert ......
26S 1/4
2U V4
68/60
23.—
22.50
37.-
42.—
11 1/4
3.75
8.80 74 75
7.30
Hububatı
Bugün
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday yumuşak (Ofisin)., Arpa Yemlik (dökme) .... Mısır (Sarı) çuvalı .....
Faaulya Tombul Fasulye Çalı aert
Kuşyeml .................
Mercimek kırmızı iç çu. Mercimek yeşil
Nohut natürel ...........
İlam deriler ı
Sığır salamura (karap) kİ Keçi tuzlu kuru kilosu..
Koyun hava kurusu kilosu
31.64
32.15
32,03
45 20
29.20
31--
22.10
MEMLEKET ve DÜNYA
1 Sterling
100 Dolar .......
100 Fr. Frangı...
100 İsviçre Fr...
100 Bclç. Fr.....
100 İsveç Kr.„.
100 Florin ......
100 Liret .......
100 Drahmi ......
100 Eflcoudos ,t.
54.1250
73.68.40
0.44.128
0.01.876
9.7390
7 91
280.—
0.80
64.03
5.60 54 1250 73.68.40 0.44.128 0.01.876
9.73(81
Bugün i Eski kur
uıra Lira
KUh;e Terli Gr 5.97 5 92
Külçe Degunso. 5.99 5 93
Cumhuriyet • • a 44.40 44.25
44.30 44.20
Hamt! .... «O 30 dfl
«eeeeseee 39 6o MU. Zü 30 00
Ingiliz 52.— 52.—
Franııs kok 44.35 44.—
NnpoUon m 41.20 41.25
İMviçre 41.25 41.25
yew-Ynrkrt! : onsu: $ 3B
Gümüş, Platin
er6 1918 İstikrazı I
1918 II
"»O MIHI MüdafaA 1 •HfH
1949 99 1
1934 Slvas-Erzurum 1.
1934 99 99 Il.-VKI.
r(7 1041 Demiryolu 1.
•u 1911 !• tle ••(•••
%7 1941 m
%7 Milli Müdafaa la •easae
%7 ââ •• (la eaaeee
%7 •• es life eeesea
*7 99 av IV
8,111.1950
Durumu
Türk Lirası ....
Dolar
Sterlin^ .....
Fransız Frangı
En aîjnğı En yukarı
0.95~ 1.03
4.20 4 30 lZ4
10.35 10.55
1.12 L14
Sayfa
y e n t İstanbul
14 Mart 1950
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ : FARUK A. SÜNTER
Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
YEM İSTANBUL MATBAACILIK
SIT. KETİ MATBAASI
T - ~ ’______
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir
• •
1
I •
il 2,
•s
i
I
1
(□
TÜRKİYE GARANTİ BANKASI A. 0
■
4
k.
ı •
İl
4 r_
t .
I
► «-
▼ i
I
i *1». .
(11,|J
uff
9
*
■ V
fl
■)
okuyucuları
1950 İkramiye Plânı
100.000 Lira
e
200.000 Lira
Değerindeki Büyük GARANTİ Apartımanının
3 Dairesi
Her ay bir keşide
Mart Keşidesinde
I
1,
T I
m
••
9
tül İp
IRC** 3 1
fcv
1 ■ ■
( L r
i»
■ÖU 7
* • *‘*1J
H** 1 'H' 4
'■İ
9
I
Baııkıının Zürich merkezi blıııiM
S»
s
SOCIETE DE BANQUE SUISSE
S C H W E I Z E R I S C H E R BANKVEREIN
Büyük Merkezleri
A
B
1
C
L E
t
E
R I C H
N E V R
E
187^
Orta Şubeleri ı
St. Güllen. Lauaanne, La Clmux-de-Fond», NeuchA-tel. Schaffhnuaen, Blel, Chlaımo, HerİRau, Le Locle, Nyon, Zoflngen
Aigle, Bischofszell, M örge s, Rorschach
LONDRA , NEIV-YORK
Küçük Şubeleri :
Ecnebi Memleketlerdeki Şubeleri :
Sermaye ve İhtiyatları : 200.000.000 İsviçre Frangı
ENt İSTANBUL’U] okuyucularına hediyeleri
YENİ ISTANBUL'un devamlı
arasında tertiplediği müsabaka, büyük rağbet görmektedir. Bilindiği gibi, gazetemizin devamlı okuyucularından kur’a ile seçilecek biri "70” bin lira sarfedilerek Avru-pada, bir diğeri de “5” bin lira ile yurdumuzda üç sene müddetle tahsil ettirilecek ve ayrıca dokuz okuyucumuza da altın, gümüş ve madenî saatler hediye edilecektir.
Gazetemize - birinci sayfanın sağ sütun başına - bir küçük kupon ilâve ediyoruz. Bunları biriktirenleri de abonelerimiz ve karne sahibi karilerimiz gibi kur’aya sokacağız. Bu kuponlardan (90) tane getirene bir kur'a numarası verilecektir. Kuponla birlikte kısmen karne kapağı olan okuyucuların karne kapaklarının beheri (30) kupon karşılığı olarak kabul edilecektir.
Beynelmilel bütün banka muamelâtı
«•
f
I
■
Tl
■
*
Bİıifliınnıı .M
TEKEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLANLARI
Prof. (14. saat
CtUİ
ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ
a
°“re KATRAN HAKKI EKREM
İMTİStPTİK DlSMACVttV olsttsi trrAzıtrtt AĞIZDA GÛZtl 8İR RAYİHA BIRAKIR
Gördüğünüm bu güzel apartımanın 12 No. lı dairesi ve ayrıca 500 lira ile 25 lira arasında değişen 44 adet zengin paıa ikramiyeleri mevcuttur.
Bankamızda açacağınız 100 liralık bir hesap, Mart keşidesinde sizi, bu apartımanın bir dairesinin sahibi yapabilir.
Her 100 liraya ayrı bir kur'a numarası verilir.
YILIN ÜÇÜNCÜ KEŞİDESİ 29 MART 1950
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden :
Üniversiteye bağlı Tıp, Hukuk, İktisat, Fen, Edebiyat ve Onman Fakülteleriyle Dişçi ve Eczacı okullarında mevcut bilim kollan İçin Doçentlik imtihanı açılacaktır.
İsteklilerin mart 1950 sonuna kadar. İmtihana girmek İstedikleri bilim kolunu ve yabancı dili göstererek bir dilekçe ile Fakülte Dekanlıklarına başvurmaları ve bu dilekçeye:
a) İsteklinin Üniversiteler Kanununun 18 inci veya altıncı maddelerindeki şartlan haiz bulunduğunu bildiren belgelerin asıllan veya noterlikçe tasdikli suretleri.
b) İmtihan harcı olarak (50) liranın Üniversite veznesine teslim edildiğine dair makbuz,
o) İsteklinin ilmi araştırma ve yayınlarının listesi,
d) Doçentlik tezinin basılmış veya yazı makinesinde yazılmış olarak altı nüshası (kapalı zarf içinde),
e) Tezin muhtevası hakkında bir sayfayı geçmemek üzere hazırlanmış bir Özetin altı nüshasını bağlamaları lâzımdır.
(2872)
Malzeme Alım Şubesinden :
1 — İstanbul Bira Fabrikası İçLn 17.2.1950 gününde pazarlığı yapılan “Arpa temizleme tasnif tesİBatı ile malt temizleme, parlatma filiz ve malt kırma tesisatı'' için elde edilen fiatler layık hadde görülmediğinden ve şartnamesinde de tâdilAt ve mevcut krokilere ilAve yapıldığından sözü geçen tesisat yeniden pazarlığa konmuştur.
2 — Pazarlık, 12.5.19CT cuma günü saat 10,30 da Kabataşta Genel Müdürlük binasında Malzeme Alım Şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartname ve krokiler her gün sözü geçen şubeden 17,30 lira mukabilinde tedarik edilebilir. Ankara ve İzmir Başmüdürlüklerinde görülebilir.
4 — İhaleye iştirak edecek firmaların orijinal ve tasdikli Türkçe tercümelerini havi tekliflerini ihale gününden 15 gün evveline kadar Genel Müdürlük Müskirat Fabrikalar Şubesine vererek pazarlığa iştirak vesikası almaları lftzımdır.
5 — isteklilerin belirli gün ve saatte 26.250 liralık ilk güvenme parası makbuzu ve kanuni veslkalariyle birlikte mezkûr komisyona müracaatleri ilAn olunur.
6 — İdare tesisatı ihale edip etmemekte serbesttir . 3022
Müfettiş Yardımcılığı İmtihanı
Çalışma Bakanlığından:
Münhal bulunan 35 lira maaşlı Çalışma Bakanlığı Müfettiş Yardımcılıkları İle, tş Müfettişi Yardımcılıkları için aşağıdaki esaslar dahilinde müsabaka İmtihanı açılmıştır:
I — Aranılan şartlar:
A) Memurin Kanununun 4 üncü maddesinde yazdı vasıfları haiz olmak.
B) 1950 yılı ocak avının 1 inci gününde 80 yaşını geçmemiş bulunmak.
C) Sağlık durumu iklim değişikliklerine ve her nevi yolculuk güçlüklerine dayanmaya elverişli bulunmak.
Ç) Hiç bir suretle hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile hükümlü bulunmamak..
D) Hukuk ve İktisat Fakülteleri, Siyasal Bilgiler ve Yüksek İktisat ve Ticaret Okullarından veya bunlara muadil yabancı okullardan mezun olmak.
E) Yapılacak soruşturma neticesinde etçil ve seciyesi itibariyle mesleğe alınmasına engel bir hali bulunmadığı anlaşılmak.
II — İmtihan şekil, tarihi, ve mevzuu:
A) Şekli: Ankara ve İstanbul’da yapılacak olan yazılı imtihanı kazanacak adaylar, Ankara’da sözlü İmtihana dâvet edileceklerdir.
B) Tarihi: Yazılı imtihana 2 maya 1950 tarihinde başlanacaktır.
C) Mevzuu:
1 — Çalışma,
*) İş Kanunu, iş Mahkemeleri Kanunu İle Hafta Tatili, Umumi Hıfzısıhha, Türkiye’de Türk vatandaşlarına tahsis edilen nanat ve hizmetler, Ulusal Bayram ve genel tatiller. Dernekler, MÜH Korunma, İşçi ve İşveren Sendikaları Kanunları.
b) Sosyal bilgiler.
c) Sosyal sigortalar (İhtiyarlık Sigortası Kanunu. İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu.)
2 — Ekonomi:
a) îstihA&l, tedavül, inklsam ve istihlâk bahisleri.
b) Doktrinler.
c) İşletme Ekonomist
3 — Hukuk:
a) İdare Hukuku (Vilâyetler İdaresi. Danıçtay, Memurin Muhakemat Kanunları, Çalışma Bakanlığı Kuruluş ve Görevleri hakkında Kanun. îşçl Sigortaları Kanunu ve İş ve İşçi Bulma Kurumu Kuruluş ve Görevleri hakkındakl kanuna dair genel bilgiler.)
b) Ceza Hukuku Kanununun "Esaslar” baş-
lığını taşıyan birinci kitabı ile İkinci kitabından devlet idaresi ve Ammenin itimadı aleyhine işlenen ■uçlar ve mal aleyhindeki cürümlere müteallik genel bilgiler.)
c) Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (kanunun vazife ve salâhiyet bahisleri ile tahkikat usullerine müteallik hükümleri hakkında genel bilgiler.)
ç) Medeni Hukuk (Medeni Kanunun "Başlangıç” ve Borçlar Kanununun umumi hükümleriyle icar hizmet. kefalet akitleri ve müruru zaman hükümleri hakkında genel bilgiler.)
4 — Maliye ve Muhasebe (Bütçe ve vergi konu-
lan üzerinde genel bilgiler), genel muhasebe lşlerL
5 — Türkiyenin tabii, İktisadi ve beşeri coğrafya-
sı ile Türkiyede çalışma hayatının bölünüşü.
6 — Yabancı dil, îngüizce, Fransızca, Almanca.
(Devlet lisan sınavını kazanmış olanlar yabancı dilden İmtihana tâbi tutulmazlar. Bu İmtihanın neticesi diğer derslerin numaralarındaki eşitlik halinde, tercih sebebidir.)
— Tâyin bakımından her iki müfettiş sında gözetilecek farklar:
yardııııcıhğı ara-
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığından :
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinin davetlisi olarak şehrimizde bulunan Göttingen’de Max Planck (Eski Kaiser Wil-helm) Cemiyeti balkanlarından ve Nobel mükâfatını haiz Dr. Helsenberg bugünkü HIJ 950) konferansını.
15.30 Fen Fakültesi Umumi Fizik Enstitüsünde (Lâleli) verecektir. Giriş serbesttir. (3071)
ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
En çok beğenilen
DÜĞÜN HEDİYELERİDİR
M ATA Ş
GALATA T A H I R HAN-. Tel. : 44996
A) Kazandıkları numaraların vasatisi 6.66 dan aşağı olmıyanlardan. birinci ve ikinciliği ihraz edenler Çalışma Bakanlığı Müfettiş Yardımcılığına tavin edilecekler ve bu husustaki tüzük gereğince, muayyen müddetin hitamında ehliyet İmtihanına tâbi tutulacaklardır. Bu ehliyet İmtihanını kazandıkları takdirde Bakanlık Müfettişliğine tâyinleri yapılacak ve kendileri Çalışma Bakanlıkları ncx-dinde staj yapmak üzere, bir yıl müddetle yabancı memleketlere gönderileceklerdir.
Bı Muvaffakiyet dereceleri itibariyle. Bakanlık Müfettiş Yardımcılıklarına tâyin olunamıyanlardan arzu edenler, numaralarının vasatisi 5 den aşağı olmamak şartivle derece sıraları itibariyle, tş Müfettiş Yardımcılıklarına atanacaklardır.
Bunlardan terfi sürelerinin sonunda müfettişliğe tâyin edilecek olanlar, dörder aylık müddetlerle mesleki görgülerini artırmak Üzere yabancı memleketlere gönderileceklerdir.
IV — İmtihana girmek tsti.venler 10 nisan 1950 tarihine kadar Çalışma Bakanlığı Tefti? Kurulu Başkanlığına bir dilekçe ile müracaat ederek imtihana hangi vilâyette GVnkara • İstanbul) iştirak edeceklerini bildirecekler ve aşağıdaki belgeleri göndereceklerdir.
A) Nüfus cüzdanının aslı veya tasdikli sureti.
B) Kendi el yazısı ile hal tercümesi.
C) Askerliğini yaptığı veya imtihan tarihinden itl-ren bir sene ertelenmiş olduğunu gösterir belge.
D) Diplomasının aslı veya usulen tasdik edilmiş sureti.
E) 6 adet 6x9 eb’adında fotoğraf.
Fı Sağlam ve yolculuk zahmetlerine mütehammil olduğuna dair tam teşekküllü bir hastahaneden alınacak sıhhi heyet raporu.
Her hususta daha fazla malûmat. Çalışma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığından alınabilir. (2702)
M Ü Z
BUGÜN AÇIK OLAN MCZELEL İSTANBUL
Atatürk İnkılâp Müzesi: 10-12, 14-17.
Ayasof>a (Telf. 217Ö0) 10-16.
Türk ve Ulûm Enerleri: 13.30-16.30.
Belediye Müzeni: 10-12, 14-17,
Terfik Fikret Aolynn Müzeel: 10-12. 14-17,
İZMİR
Arkeoloji Müzesi: (Telf, 3324) 0-12, 13.30-17.
TİYATROLAR
İSTANBUL
«EHİK TİTATKOLAJil:
DRAM KISMI (42157) Gccc 20.30 da Katıl.
MUAMMEK KARAüa UFEKE-TÎ: Gece 20.30 da Onman Bikre.
YENİ SES OPERETİ: Gece 20.45 te Evvel Zaman İçinde.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONU: (Telf. 829U4) P&rİBİİ Şantöz Roso AvriL
KONAK PAVlFONU: Her akşam, Yunan Şantözü ZOZO.
ANKARA
BCYÜK TİYATRO: Saat 15 te Peer Gynt. Saat 20 de Köylü NimUlU — Palyaço (Opcr/J,
K(’Çİ K TİYATRO (11160) Saat: 20 de 1 — Dünya Gözlyle, 2 —
’ Tüccar.
İZMİR
ŞEHİR TİYATROSU : Oyuncu (Komedi),
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY
N E
M A
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN (80718) 1 — Hayat Başlıyor. 2 — Asya Ateşler İçinde, ATLAS H0Û35) Vatan Haini, ALKAZAR (42562) Altınn Hücum. AR (44394) Raldbelor ı
ELIIAMRA (43595) Casuslar Savaşı.
İNCİ (85505> Meçhul Şarkıcı.
İPEK (44289) DÜşmnn Kardeşler. LÂLE (43505) Casuslar Savaşı.
MELEK (40868) Genç Kız Kalbi. SARAY (41656) öldüren Para.
S T AT PARK (83143) 1 — Kocam öldürmedi. 2 — Ölümden Elrar.
SÜMER (42861) Meçhul Şurkıcı
( Suare: Şehzade Azmi s 1 ü 1 M 1 E I
8ABU, RAYMOND
MAssEY VALERİE HOB8ON R |
V------------- _■
ŞARK (40380) Korkunç Akın. ŞIK (43726) 1 - Kalbim Senin.
2 — Ormanlar Kıralı.
TAKSİM (43191) Bir Fırtına Gecesi.
TAN: 1 — Yaban Gülü. 2 — Kanlı Buse.
YENİ 184137i 1 — Aşk ve Müzik. 2 — Atlatılan Tehlike.
t NAL (49306) 1 — Tarzan Ormanlar Afelanı. — Eski Eğlenceler.
YILDIZ (42847) Altına Hücum
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 - Büyük
Günah. 2 — Şeytanın Kudreti.
AYSU (21917) 1 — Asil Ruhlar.
2 — Kara Ok.
AZAK (23542) 1 - Krletof Kolomb 2 — Cehennem Zindanı.
ÇEMBERLÎTAS (22513) Uçuruma Doğru.
FERAH: Uçuruma Do£ru.
HALK (21904) 1 — Damgalı Gangster, 2 — Yedi Deııiz Galipleri İSTANBUL (22367) 1 - Kalbime Doğmuştu. 2 — Tabancalar Patlarken.
KISMET (21004) ı - Çanakkale Geçilmez. 2 — Baba Katili.
MARMARA (23860) 1 — Büyük
Vals. 2 — Şeytanlar Gemisi.
MİLLİ (22962) 1 — Şeytanın Kudreti. 2 — Büyük Günah.
TURAN (22127) 1 — Kristof Kolomb. 2 — Cehennem Zindanı.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Yuvan (Arap filmi), 2 — İhtiras Kurbanları.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) Kaptan Siroko. 2 — Tanca Casuslar Yuvası.
OPERA (60821) 1 — Haydut Aşkı, 2 — Ekspres Cinayeti.
StREYYA (6ü(l82) 1 - Sihirli
8es. 2 — Hnrnlot.
YELDEÖtRMENİ: 1 - Çıldıran Kadın. 2 — Yanık Kaval.
ANKARA
ANKARA Aşk Adası,
ECZAN
BU Y ( K Botleluı.
CEBECİ Soygun (Türkçe). PARK Uçuruma doğru (yeril).
SÜMER 1 — Maskeli süvarinin İntikamı. 2 — Şeytanın Pençesi
SFS Uçuruma doğru.
(ROMANCE ON THE HtGH SEAS) DORİS I) \ Y - JACK GARSON
l’LL’S Ha vanada festival. YENİ Uçuruma doğru.
İZMİR
ELHAMRAı Aşk Oyunları.
I \ I l - ETE.
TAN: ÇETE.
TAYYARE: KADIN İNTİKAMI.
YENİ: 1—Kahraman Reis. 2 — Vahyi İntikam.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Kalbime Doğmuştu. 2 — Sunan Dudaklar.
St'MER: Zafer Marşı
KONFERANSLAR
Eııılüörı Halkevi. 18,30. O. Prof. Gcrhard Kessler... "Garb Memleketlerinde işçilerin Durumu,,
A D Y
••YENİ İSTAMM I."un bugün için tavsiye ettiûi programlar:
DAHİLDE:
19.2ü İstanbul: Radyo Senfoni orkcstrnhi konseri — 70.15 İstanbul: Operalardan, sahneler ve orkestra eserleri (pli — 20.30 Ankara: İnce saz — 21.15 İstanbul: Fasıl heyeti konseri,
HARİÇTE:
10.00 Londra: Konçerto. Keet-hoven Nr, 1 piyano konçertosu 20.30 Londra : Operada bir saat.
ANKARA:
7.30 M. S. Ayarı — 7.31 Haili müzik (pl) — 7.45 Haberler ve hava raporu — 8.00 Şarkılar (pl.) 8.15 Tangolar (pil — 8.25 Günün programı — 8.30 Çeşitli parçalar (pl) — 0.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program — 12.30 M. S. Ayarı — 12.30 Şarkılar — 13.00 Haberler — 13.15 Vals Festival orkestrası çalıyor (pl) — 18.30 Öğle Gazel esi —13.(5 Şen parçalar (pl) — 14.00 Akşam programı, hava raporu ve kapanış.
18.00 M. S. Ayarı — 18.00 Şarkılar — 18.30 Radyo salon orkes-tıraşı —• II) .00 M. S. Ayarı ve haberler — 19.15 Geçmişte bugün 10.20 Yurtlan Sesler — 20.00 Vlo-lonsel Soloları (pl,) — 20.15 Radyo Gazetesi — 20.30 ince Saz (Şevkefzu Faslı) - 21.00 Temsil (Snıı Fırtına) Yazan: Meliha Gökçen — 21.45 Serbest Saat — 22.00 Konuşma — 22.15 Dans
Müziği ıpl) — 22.45 M. S. Aya-
rı vv Haberler. — 28.00 Kapanı.).
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Şarkı ve Türküler (Pl ) — 13.30 Çeşitli hafif müzik (Pl.) — 13.50 ^hrkı ve Türküler. — II.80 Ev kadını
— Broderl ve ipeklilerin aprelen-rncsl. Konuşan; Bahriye Çctlner
— 14.40 Dana müziği (Pl.) — 15.(8) Programlar ve kapanış. — 17.57 Açılış ve programlar. — İR.00 Dans müziği (Pl.) — IR.30 Sadi Yaver Ataman Memleket havaları, fi08 ve snz birliği konseri.
— 10.00 Haberler. — 10.15 Hafit Aı 1 müziği (PL) — 19 80 Radyo senfoni orkestrası konseri. — 20.(0) M.mılckrl türküleri. - 20.15 Operalardan sahneler ve orkestra eserleri (Pl.) — 20.50 Y’enl Buluşlar. Konuşan: Rıdvan Te-xel. — 21.00 Şarkı ve türküler (Pl.) — 21.15 Fasıl heyeti konseri — 22.00 Oda müziği (Pl.) Wo1fg/ıng Amadem» Mozart Di-vortimerıto No. 17 • Joseph Huydu... Trio No. 1 "sol majör'* — 22.10 Ara ınÜKİğl (Pl.)
— 22.15 Haberler — 28.00 Çeşitli hafif ınuzıh ( Pl » — 23.30 Programlar vv Kapanış.
YABAM I RADYOLARDAN SEÇME YAY IKLAR:
LONDRA:
7.15 Dinloylcİ istekleri, — 8.15
Film müziği. — 0.45 Dnnıı müziği. — 10.00 Konçerto Hcethoven Nr. 4 piyano konçertosu. — 11.00 Dinleyici istekleri. — 11.30 BBC Opera orkestrası — 12.30 Mau-rlce Lıttlcj ve ork. — 13.15 Tonl ve ork. — 11.15 Müzik hA t ırala-n. — 17.15 Piyano ve keman re-
hilali. IR.30 Ha itanın Şarkıları — 19.30 John Bul! ve ork. — 20.30 Operada bir saat. — 31.30
Şarki resnıigeçlril. — 21.00 BBC Senfoni orkestrası konseri.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
12.50 D.H.Y (Türk) An karadan.
l/.- T.H.K (Türk) tzmlrdcn.
15.10 L.A.İ. nadan (İtalya) Roma. Ati-
15.40 C.Y. (Kıbrıs) ce fkoşu. A-
tinadan
16.20 D.H.Y (Türk» İskenderun,
Adana. MnlalvA, D. Bakır.
Elâzığ Ankarndnn.
19.31» P.A.A, (Amerikan) riong-
iCong, Bangkok, Kalküta. Delhi. Karaşi. Basra. Şam-ûan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR ö.— D.H.Y (Türk) Ankara A-danaya.
13.50 D.H.Y’ (Türk) İzmlrc
14.30 D.H.Y. (Türk) Ankara.va.
22.— P.A.A. (Amerikan) Brüksel. Londra, Gander. New-York’a.
GELECEK OLAN VAPURLAR
16.— Anafarta, lnebohıdan,
18. — Antalya, Çan&kkaledan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.— Mars kaz. Mudanyaya.
19. — Seyyar, Knsablgaya.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankaradan.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankaraya.
EMİNÖNÜ;
Asadur (Gedikpaşa) — Eeşir Kemal (Eminönü). — itimat Sadri (Küçükpazari — Sultanahmet (Alemdar).
BEYOGLl:
Dell&suda ıMerkez» — Nihat (Taksim) — Ajazpaşa (Taksim) — Hayreddln Tav (Galata) — Sporldte (Galata) — Alakan (Şişli) — Mecidiyeköy — Hahci-oglu (Haskoy) — Yeni Turan ı Kasımpaşa L
FATİH:
üniversite (Şvhzadebaşı) — Et-bem Pertev (Cerrahpaşa) — E-min Rıdvan (Saınatya) — Hamdı Emgrn (Şehremini) — Edir-neka.pi (Kuragümrük) — Orhan Avcıoğlu (Fener).
EYÜP:
Ayvansa ray (Şifa).
BEŞİKTAŞ:
Nail Halh (Ortakûyj — Gıya-rfeddin Divanlıogiu (Arnavutkoy — Merkez (Bebek).
KADIKÖY:
Merkez — Fenoryolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay. tSKCDAR: Merkez.
HEYBELİ ADA; H. Halk.
İZMİR
A!sancak - Karataş (Yalılar) — Asri (Eşrefpaşa) — Ege (Basmahane» — Hilâl (Kemeniİti) I X K İRA
Gürav — Cebeci — Güllmııe.
F A
Bevoğlu 41644 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60045
Ankora 00. İzmir 2222. K. yaka 1505:
siHHÎ İmdat
İstanbul Beyoğlu 44998
Anadolu yakası 60536
Auke ra 91
tamir 2251
Comments (0)