13 Şubat 1950
Pazartesi
SİYASİ İKTİSADİ
Sayı 75
10 Kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32.
altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
İÇ ve DIŞ ]
POLiTiKA
_ 12/11/1950 -
Demokrasimizde
muvaffakiyetli bir merhale
□D ÜYÜK Millet Meclisinde t—geçen hafta birinci müzakeresi tamamlanarak kabul edilen Seçim Kanunu, bütün mâ-nasiyle bir millî kanundur. Çünkü millî kanun demek, milletin temel dâvalarından birinin o esnadaki maddi ve mânevi şartların tamamı tatmin ve serbestçe münakaşa ve mütalâa edilmek suretiyle, kanunî esaslara bağlanması demektir. Ve son Seçim Kanunu, bu tarife uygun olarak tekâmül etmiştir.
Filhakika, çok partili demokrasi rejimine başladığımız günden beri, parlâmento çalışmalarımıza ilk defa âhenge varmış gördük. Muhalefet ve iktidar, lenen rollerini başardılar.
özlediğimiz bir
istenilen ve bek-muvaffakıyetle
Dört yıldan beri devam eden ağır havada bir hafifleme istidadı belirmekte ve bundan hepimiz ancak büyük bir memnunluk duymaktayız. Hattâ diyebiliriz ki, bu bakımdan 21 Temmuz gibi hâtırası acı kalacak bir hâdise, neticeleri itibariyle ortaya müspet bir eser koydu. Çünkü o yüzden Demokrat Parti, seçim emniyeti hususunda gayet titiz bir ısrar gösterdi. Parlâmento içinde ve parti çalışmalarında sebatın güzel bir örneğini verdi.
( ▲ A
A
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
Paris Hususi Büromuz bildiriyor
Paris, 12 (Hususi Büromuz bildiriyor) — Fransız umumi efkârı ve salahiyetli siyasî çevreler, Rusya karşısında Amerikanın umumî siyasetini açıklayan Dışişleri Bakanı Acheson’un yaptığı çok mühim beyanat tefsirlere ediyorlar. Acheson’un zaman bu açık konuşmadığı fikrindedir. Hür Avrupanın müdafaa yıf ve kuvvetli noktaları tahlil ve teşrih etmesi, bilhassa dikkati çekmiştir. N'apol^on’un sağlam metodundan ilham aJaraa Amerikan Bakanı, kendi hükümetinin strateji politikasını, bu "kuvvetli noktalar,, ın daha fazla takviyesi esası üzerine kurmuştur. Bu kuvvetli noktalar nelerdir?
Achcson. Ortaşarktan bahsettiği .ve açıktan açığa Türkiyenin ismim zikrettiği için, Paristeki umumi kanaate göre, Amerika Hükümeti "kuvvetli noktalar,, derken bilhassa Türkiyeyi kaydetmektedir. O halde Birleşik A-merikanın Türklyeye hususi ve çok büyük, ehemmiyet verdiğinden ve bu memleketi en kuvvetli nokta olarak tanıdığından asla şüphe edilemez. Türkiyenin parlak bir şekilde tezahür eden sağlamlığı, çok müessir bir unsurdur ve Sovyetlerin yarattığı hâdiselerin düğümü, Acheson’un dediği gibi, Türkiyede çözülmektedir. B^kan, Türkiyenin bilhassa tehdit altında bulunduğunu ve ancak bu memleketin çok enerjik hareket etmesi sayesinde
• «
üzerinde devam Herkes, hiçbir derece
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
Büyük Millet Meclisinde
■ ■ — - ■ I
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
IÇ SAYFALARDA
vaziyetin değişmesine mâni olunabil-diğini söylemiştir. Bunun içindir ki. Parlstcki gerek Fransız, gerekse ecnebi siyasi mahfiller. Amerikanın mü-1 dafaa siyasetinin lüzumu halinde bu
rapor sunulduğu haber veriliyor. Bu raporda bilhassa Türkiyenin vaziyeti tetkik edilmiş ve Türki.vede iktisadın gelişmesi ve hususi sanayiin finanse edilmesi için İki
ana prensipini teşkil eden ve Truman
Acheson’un
tarafından da tam bir tasviple karşılanan siyaset, bu kuvvetli noktayı azamî surette takviye etmektir.
sistemindeki za-
"en kuvvetli nokta., yani Türkiye ü-zerinde İnkişaf edeceğinden emin bulunuyorlar.
İşte Acheson’un ana prensipini teşkil eden ve Truman tarafından da lam bir tasviple karşılanan siyaset; bu kuvvetli noktayı âznml surette takviye etmektir. Acheson. bütün hür milletlerin müdafaa tertibatının merkezimle bulunan bu kuvvet noktasını bir "kirpi,, ye benzetmiştir ki. teşbih çok yerindedir.
Aynı çevrelerin de ısrarla işaret ettikleri gibi, bu yüzden Türkiye, bütün diğer memleketlerden fazla Amerikan yardımından istifade etmek hakkına sahiptir. Ekonomisini kalkındırmak ve Avrupa müdafaasında kendisinden beklenen kudrete daha fazla uyabilmek için Türkiye bu yardımı görmelidir.
Son defa. Avrupa iktisadını yeniden kurmak ve geliştirmek için milletlerarası Bankanın faaliyetleri hakkında, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı Ekonomik ve Sosyal Komisyonuna bir ilâve
proje teklif edilmiştir. Projenin
esas gayesi, Türkiyede zirgatln
teksifini hedef tutmaktadır. Filhakika bu memlekette sanayiin terkedil-memssi lâzım geldiği. fakat umumî ekonomiye zarar vermeden Türk halkının hayat seviyesini ve ziraatçı köylünün vaziyetini yükseltmek için motorize ve teksif edilmiş bir zirai inkişafın da şart olduğu fikri ileri sürülmek!erir.
Umumiyetle işaret edildiğine göre, Birleşik Amerika, zayıf milletlere vardım taraftarı olmakla beraber, bilhassa Türkiye gibi kuvvetli bulunanlara ve daha ila kuvvetlenmesi mümkün olanlara yardım etmeyi ön plâna almaktadır Parisleki umumî kanaat şu merkezdedir: Amerikanın vc bütün hür batı dünyasının sulh siyasetlerini istinat ettirdikleri memleketlerin basında Türkiye bulunuyor. Sağlam ve azimli vaziyeti ile Türkiye, bütün milletlerin gözünde çok büyümüştür. Eu memleketin sulh uğruna sar-fettiğı gayretler ve katlandığı fedakârlıklar asla gözden kaçmamakta olup, onun Marshnll Plânı gibi zamanla tahdit edilmiş bir yardımdan daha fazla ve muvaffakiyetleriyle mütenasip bir fevkalâde yardıma lâyık olduğu kabul edilmektedir.
• •
• 1
ı •
Mt 11 ft M
Bütçe müzakereleri bugün başlıyor
Muhalefet partileri sözcüleriyle beraber, Halk Partili milletvekillerinin de hararetli tenkidlerde bulunacakları tahmin olunuyor
12 (Hususi muhabirimiz — Büyük Milelt Meclisi 15 den itibaren 1950 yılı tetkikine başlayacaktır.
Ankara, bildiriyor) yarın saat bütçesinin
Milletvekilleri seçimlerinin arifesine rastlayan bu senek! bütçe müzakerelerinin geçen senelere nazaran daha çok alâka uyandıracağı ve muhalif partililerle beraber Halk Partili milletvekillerinin de tenkidlerde bulunacakları tahmin olunmaktadır.
Filhakika bütçeyi Meclise takdim eden Bütçe Komisyonundan altı üye rapora muhalif kalmış ve ayrıca üç üye de söz hakkı mahfuz kalmak şartiyle raporu imzalamış bulunmaktadırlar.
7 aralıktan heri hükümetin Meclise sunduğu bütçe tasarısını tetkik eden komisyon, bütçe rakamları üzerinde bir hayli değişiklikler yapmış ve hükümetin 1.467,330,143 lira olarak gösterdiği masraf yekûnunu 1,487,218,563 liraya yükseltmiştir. Tasarıda gelir yekûnu 1,312,381,043
liradır. Komisyon bu rakamı 1,313,269,563 liraya yükseltmiş bulunuyor.
Mevcut açığın 1949- 1950 senesinde Marshall Plânı yardımından memleketimize kredi, hibe, lehde ve a-leyhte tanınan tiraj hakları olmak üzere dört şekilde yapılacak ceman 114,3 milyon dolar yardımın bir kısmı ile kapatılması kararlaştırılmıştır. Komisyon raporu, 1949 yılı sonundaki emisyon miktarını 893,1 milyon lira olarak göstermekte, altın mevcudumuzun 137 ton olduğunu kaydetmekte ve döviz mevcudumuzun da 29.4 milyon liraya baliğ olduğunu yazmaktadır.
Yann bütçenin umumiyeti hakkında görüşülecektir. Maliye Bakanının takdim nutkundan sonra DP. adına Adnan Menderes'in - bir müddetten beri hasırlanmakta olan -konuşmasını yapması beklenmektedir.
da
ikinci
Uzakdoğu siyaseti Edouard Bonnefous ÜÇÜNCÜ
Haftanın İktisadî hâdiselerine bakış DÖRDÜNCÜ
Dil Bilim Kurulunu bekliyen meseleler A. Cevat Emre
•
Ağlama Duvarı
Cevdet Perin
EŞÎNCÎ
Karşı sahildeki çocuk (Hikâye)
Spor
B
■
Vali, Ankaradan döndü
Beykoz kasrı sağlık merkezi haline getirilecek
Demokrat Parti yanında Hükümet Partisinin de anlayışını belirtmek bir borçtur : Beynelmilel seçim kanunları üzerinde yapılan takdire değer tetkikler, İlmi Heyet çalışmalarına imkân veriş ve nihayet müzakere ve kabule elverişli bir tasarının ortaya konuluşu. birinci safhada zikri gereken müspet faaliyetlerdir.
Büyük Millet Meclisi Komisyonunda tasan açık ve samimi bir münakaşaya mevzu oldu. Zaman zaman çetin görüşmelere ve hattâ bir aralık muhalefetle D. P. ye ait mümessillerinin müzakereyi terketmelerine kadar varan fikir ayrılıklarına rağmen, tasan Komisyondan oldukça mutabık kalınmış bir olgunlukta çıktı.
Meclis Umumî Heyeti ise, lehte ve aleyhte mütalâalan etraflıca dinlemek, milli şuur ve hâkimiyet adına faydalı hükümleri kabul ve hangi partiden gelirse gelsin zararlılan reddetmek suretiyle Seçim Kanununun birinci müzakeresini tamamladı.
Ekseriyet Partisine mensup bir milletvekilinin önergesini, aynı partiye mensup Seçim Komisyonu Başkamnın tavassutu ile geri alması; D. P. milletvekillerinin Komisyondan çok, bazı maddelerde Hükümet tasarısına dönülmesini istemeleri ve maddelerin müzakeresi sırasında iktidarla beraber, muhalefetin de, kısmen olsun, reye yapıcı bir zihniyetle iştiraki ve hattâ Millet Partisi mensuplarının beğenmedikleri veya mutabık olmadıkları noktalara serbestçe işaret ederek, fikirlerini açıkça belirtmeleri, genç demokrasimizin yarınını kuvvetlendiren ve bu yolda bizi beklemekte olan inkişaf? müjdeleyen sahnelerdir.
Bu arada, "Seçim Kanununun bütün memleketin benimsiyeceği tarzda çıkarılmasını temin için mâkul olan her teklifi kabule" Hükümetin hazır olduğunu beyan eden Başbakan Yardımcısının, Büyük Millet Meclisinde müzakereleri açarken yarattığı anlayışlı havaya da hissesini ayırmak doğru olur.
Hulâsa, şunu iddia etmekte mübalâğa yoktur ki, Cumhuriyetin kuruluşundan beri, bu ehemmiyette hiçbir kanun üzerinde millî şartlara ve arzulara uygun bir şekilde ve aynı zamanda, muhalefetin de iştiraki temin olunarak çalışılmamıştır. Millet ve vatandaşın alâkasını bu kadar titizce toplayan bu kanunun tatbikatından demokrasimiz, hakkı olan inkişafı ümitle beklemektedir.
★ ★★★
V
I
Kendisini tebrik için biriken kalabalığa Dr. Rajendra Prasad mukabsle ediyor
Keşmir anlaşmazlığı, hâd safhada
Londra, 12 (YtRS) — "Observer” gazetesi, Keşmir meselesini yorumlayarak Hindistan Başbakanı Pandit Nehrunun bu mevzuda verdiği son nutku ele almıştır. Gazete diyor ki:
"Keşmir anlaşmazlığı, hâd gergin-
ligini bulmuştur. Nehru, Hint noktai nazarını mildafaa ederek. Hindiatanın haklı olduğunu ve bu hususta (şöhretini) ileri slirdilg-ünü ve (sabrının tükendiği! gibi tâbirler kullanması diplomat olmadığını göstermiştir.,,
r
W
Komünizmin yayılmasına karşı “dördüncü madde,,
Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı, geri kalmış bölgelere yardım için, Kongreden 45 milyon dolar istendiğini bildirdi
VVashington 12 A.A. (United Prens)— Birleşik Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı James VVcbh, bugün radyo Jle yayınladığı karşılıklı konuşmasında, Başkan Truman’ın "Dördüncü madde,, programının, dünyanın geri kalmış bölgelerinde komünizmin gelişmesine set çekeceğini, bu programın gelecekte Amerikan mallarına daha geniş pazarlar Bağlıyacağını söylemiştir.
James Webb, konuşmasına şöyle devam etmiştir:
"İleri bir memleket kıymetli bir a-iıcı olacağı gibi bizimle ve daha başka memleketlerle de o nishette fazla alış veriş edebilir.,,
Dünyanın geri kalmış bölgelerinde komünist tehlikeleri hakkında ileri sürülen soruya Wcbb şu cevabı vermiştir:
"Asya, Afrika, Lâtin Amerika ve Avrupanın bazı yerlerinde bu husus biiyiik bir ehemmiyeti haizdir Her en-rede olursa olsun daha iyi gıda, mesken vo eğitim imkânlarını temin edebilecek duruma giren insanların komünizm gibi ümitsiz çarelere başvurmaktan sakınmaları, hur ve demokratik yaşayış tarzının kıymetini takdir etmeleri kuvvetle muhtemeldir.,,
James Wrbb. bundan sonra, hükümetin Kongreden "Dördüncü madde,, programının İlk yılında sarfçdilmek üzere 45 milyon dolarlık bir tahsisat İstediğini söylemiş ve bu programın Birleşik
"müsbet” cephesin) teşktl ettiğini kaydetmiştir.
James Webb, sözlerine son verirken
Amerika halkını, hidrojen Ünlün bombasının yıkıcı kudretini ve Birleşik Amerika ile Rusya arasında mevcut anlaşmazlıkların derecesini gözlerinde haddinden fazla büyütmememe davet etmigilr.
Jessup'ün basın toplantısı
Melbourne, 13 (YİRS) — Asyadaki Amerikan diplomatlarının bugün Bankok ta yapacakları konferan.sa başkanlık edecek olan Amerikan Dışişleri Bakanlığı müsteşarlarından ve Fevkalâde Elçi Dr. Philip Jessup. Bankok’U yaptığı bir basın toplantısında. Birleşik Amerikanın, herhangi bir Asya memleketi tarafından gönül nzaslyle yapılacak bir ittifak teklifini hoş karşılayacağını belirtmiştir. Jessup demiştir ki:
Birleşik Amerika, askeri ittifaklar peşinde değildir. Böyle bir ittifak kurmak gayesinde değiliz,„
Vietnam konuau Üzerinde cevap veren Dr. Jessup, şunu söylemiştir:
"Amerika, Vietnam’ı hür bir İdare olarak tanımıştır. Hnşi-Min, niatler tarafından tahrik bundan şüphe edilemez.,,
Bugün toplanacak olan
konferanfiindıı, Asyada yayılan münizmin nasıl önleneceği görüşülecektir. Diplomatik çevrelerden sızan haberlere göre, Avrupai!» tatbik edilen siyasetin aynı belki Asyada da mevkii latbika konacaktır.
komll-ediliyor,
Bankak ko-
Amerika dış siyasetinin
z”
75 lik Lider, seçilecek partideki vasıfların, hepsinin Muhafazakârlarda mevcut olduğunu söylüyor
Londra, 12 (A.P.) — Wjnston Chıjrchill pazar günü "İngiliz-lerin istikbalde hür milletlerin öncülüğünü bir kere daha üzerine alması için” 7 noktadan müteşekkil bir mesaj yayınlamıştır. Bunun için Churchill 23 şubatta yapılacak seçimlerde seçmenlerden iççi Partisini devirip Muhafazakârları iktidara getirmelerini istemiştir.
Partinin 75 yaşındaki Lideri şöyle demektedir:
"Seçmek mecburiyetinde olduğumuz hükümet şu vasıflara malik olmalıdır:
1 — Sağlam bir önderlik gösterecek ve milleti milli bir gayretle bir bütün haline getirmek İçin hakikat peşinde koşan biı hükümet olmalıdır.
2 — Bu hükümet Amerika ve İngiltere İmparatorluğuna dahil memleketlerle olan münasebetlerimizi daha sağlam blı hale getirmelidir.
3 — Bu hükümet arttırmak ve hayatı mak gayesi ile pratik almalıdır.
4 — Yeni hükümet
te alt masrafların ve her türlü israfın önüne geçmelidir.
5 — Milleti çalışmağa ve tasarrufa teşvik etmek için vergileri indirmelidir.
6 — tından etmesi ziyade
7 —
cek maddesi temin etmekle onları daha çok yiyecek istihsal edecek bir seviyeye ulaştırma-lıdır.,,
istihsali ucuzlat-tcdbirloı
htlkûıne*
Her şahsın kemli haya-âzaml derecede İstifade için millete nizamdan imkân vermelidir. Çiftçiye daha çok yiye-
I
X
>
Hapishanede kurulan hır gızıi teşkilât
Tahran, 12 A A. (United Press) — Emin kaynaklardan bildirildiğine göre hükümet dün yüz siyasi mahkûmu buradaki merkez hapishanesinden İranın cenubuna nakletmiştır. Bu mahkumlar gizli hır teşkilâtı idare eden ve hapishanede iken de ideolojik faaliyette bulunan Tudeh Komünist Partisi liderleridir. Bunların hâlen hapsedildikleri yer bilinmemektedir, Fakat sanıldığına göre burası muhtemelen, tehlikeli mahkûmların muhafaza edildikleri Borüler Abbas-tır. Bu Tudchlı mahkûmlar arasında eski Sağlık Bakanı ve Tudeh merkez komitesi üyesi Dükten Yozdı de vardır. Tudeh liderleri 14 şubat 1949 da Şalın karşı giriştikleri ve muvaffn-kıyetNizlikle neticelenen nuilcastlen suma tevkif edilmişlerdir.
iims^mîi ı • Ktüp ıı nr
•fe 1 ■ y F .
•
Fransa Dışişleri Bakanlığında açılan Fransız • Saar görüşmeleri devam etmektedir. Saar bölgesinin Başbakanı Hoffmann (solda) Fransız Başbakan Yardımcısı Schnciter ile görüşüyor
Saar bölgesinde bulunanlar
Almanyaya iltihak aleyhinde
B. B. C. muhabirine göre, 193G ile 1950 senesindeki Saar bölgeleri arasındaki fark, bugünkünün lehine büyüktür
Londra, 13 (YİRS) — Saar bölgesini ziyaret eden BBC’nln huBus! muhabirine göıe, 1936 senesi, ile 1950 senesinde Saar bölgesi arasındaki fark, inamlnııyacak derecede geliştirilmiş bir memleket ile Afrikanm karanlık ormanlarında yaşıyan bir memleket arasında olan fark kadar geniştir.
Muhabire göre, Saar bölgesinde hâlen iktidarda olan rejimin memleket dahilinde müspet neticeler elde etmekte olduğu âşıkârdır. Bu bölgedeki hayat seviyesi inamlınıyaeak bir nisbette yükselmiştir, hararetli bir faaliyet her yerde göze çarpmaktadır. Şehir ve köy halkının giyiminin diğer Alman şehirlerine iıisbetle iyi olduğ-u nazan dikkati celbetmekte-dir.
Saar’lıların Fıansaya bağlı kalmak hususuna temas eden muhabir, geçen harpte Hitler idaresi altındaki Almanyaya iltihak etmek istiyen Saaj’ın şimdi bütün Avrupada hâkim olan "Birlik,» fikrine taraftar olduklarını ve bölgelerinin Almanyaya iltihak etmlyerek ve müstakil bir devlet olarak kalmak istediğini bildirmiştir. Bu arzu, Parıste hâlen cereyan etmekte olan müzalcereler es-asında da İzhar edilmiştir.
Saar ile Fransa arasında cereyan eden müzakerelerin daha beş gün devam edeceği zannedilmektedir. Her iki taraf da cereyan eden görüşmeler hakkında, tam ketumiyet muhafaza etmektedirler.
L||A
Reddedilen
notalar
Macar Hükümeti, Amerikan ve Ingiliz notalarını nazarı itibare almıyor
Berne. 12 (YİRS) — Macaristan Hükümeti, bir Amerikalı ve Ingilizln tevkifini protesto eden Amerikan ve İngiliz notalarının, hükümet makamları tarafından nazarı dikkate alınmayarak iade edildiğini açıklamıştır Macaristan Başbakan Yardımcısı tevkif edilen Amerikalı Vaughler vç Ingiliz Sandcrs’in. çok ağır cezalara çarptırılacaklarını bildirmiştir.
Londra, 12 (YİRS) — İnsan hakkı um ihlâl etmekle suçlandırılan R j* men Hükümeti. Barış Anlaşması mucibince incelemeler yapacak komisyona bir temsilci tâyin etmesi için Birleşik Amerika ve İngiltere tarafından yapılan teklifi reddetmiştir. Rumen Hükümeti, Barış Muahedesinde bulunan insan hakları maddesine aykırı hareket etmediğine işaretle
Amerika İh. Ingiltereyl. iç İşlerine | müdahale etmekle itham etmiştir. >
Vali, Ankarada, iiç ay sonra açılacak İstanbul Sergisi ve 500 üncü fetih yıldönümüne ait meseleleri görüştü
Bir müddetten beri Ankarada bulunan Vali ve Belediye Başkanı Fabred-din Kerim Gökay. dün saat 14 te şehrimize gelmiştir. Mglıköy civarını sel basması yüzünden Ankara ekspresi 6.5 saat rötar yapmıştır.
Valiyi garda, vilâyet ve belediye temsilcileriyle matbuat mensupları karşılamışlardır. Vali gazetecilere şunları söylemiştir:
"— Ankarada bulunduğum müddet zarfında sevgili hem.şerilerim! ve şehrimizi unutmadım. Ankaraya, Sağlık Şûrasında bulunmak üzere gitmiştim. Şûra çok İyi çalışmıştır. Yarıaına kadar hazırlanmış olan Tıp Odaları Birliği Kanun tasarısının son yarısı da tamamlanmıştır. Tasarı, hekimlik mesleği tabasında bir çok İhtiyaçları karşılamakta ve hekimler arasındaki mesleki anlaşmazlıkları halledecek esaslı tedbirleri ihtiva etmektedir. Aynı zamanda hekimlerin mesleki kültürlerinin inkişafını sağlamak İçin kütüphaneler açmak, halk sağlığı yolunda faydalı teşebbüslere gdrlşmek ve hekimler ara omdaki meslek! tesanüdü temin etmek gibi tedbirler alınmaktadır. Bütün etıbba odaları bu maksatla bir konsey vücude getirecektir. îstanbulda kurulacak olan bu konsey bütün etıbba odalarını temsil edecektir. Bu arada kurulması düşünülen eczacı odaları kanun tasarısı da şûraya gelmiştir. Bu mevzuda da görüşülmüş ve tasarı çıkarılmıştır. Keza iûrada bulaşıcı hastalıklar meselesi tilerinde de durulmuştur. 1949 da bu nevi hastalıklara karşı açılan savaş ve alınan tedbirler bilhassa veremle mücadelede hükümetçe alman tedbirler şûraca takdir edilmiştir.
Verem mücadelesinde geçen senenin en başarılı işi M. C. G. acısının tatbikatı olmuştur. Bu yıl bütün mekteplerde bu aşı tatbik edileceği gibi aynı aşı köylerde de yapılacaktır.
Ankarada, tıç ay sonra açılacak olan İstanbul Sergisi işiyle de meşgul oldum. Ayrıca şehrimizin 500 üncü fetih yıldönümüne ait hazırlıklar etrafında da temaslar yaptım. Buna alt muhtelif meseleler bakanlıklarda tetkik edilmektedir.
Beykoz pek yakında İtfaiyeye kavuşacaktır.
Anadolu yakasının kısmen de olsa ihtiyacını karşılamak İçin Beykoz kasrı 20 yataklı bir eağlık merkezi haline getirilecektir.
Darülacezenin çocuk pavyonu genlj-letilecektlr.,,
Demokrat Parti il kongresi
3 martta toplanacak
defa tehire uğrayan Demokrat il kongresinin 3 mat 1950 cuma yapılması kararlaştırılmıştır.
İki
Parti günü , .
Haber verildiğine göre D. P. Genel Başkanı ile parti ileri gelenleri kongrede bulunmak üzere şehrimize geleceklerdir.
Bir Macar sefaret memuru bize iltica etti
Ankarada Macar Sefareti Arşiv kısmı Sekreteri GUatav birkaç hafta evvel memleketine geri çağırılmıştı. Bu emri tebliğ ederek sefaret erkânına veda ettikten sonra Macarlstana gitmek Üzere Ankaradan yola çıkan Rilz birkaç gtln evvel şehrimize gelerek ailesi efradiyle beraber Türkiycye İltica etmek İstediğini bildirerek İstanbul Emniyet Müdürlüğüne müracaata bulunmuştur.
Kendisinin bu talebi ilgili makamlar tarafından İncelenmektedir.
Moskova görüşmoleri esrarlı bir hava içinde uzayıp gidiyor. (Gazeteler).
Esrarl
Sayfa 8
Y r K f T S T A N P T.T E
>
Uzakdoğu siyaseti
w?»
1949 Mneolnta on mühim hâdise»! tnuhakkak kl Çin knmünlııtlorL nin muvaffakiyetidir. Bundan böyle, nazari dahi oka, 450 milyon niifunn mâlik olan dünyanın en kalabalık memleket! Markalat bir talim ve terbiyeye tâbi tutulacaktır. Kmnünkt doktrinin tatbikine hemen goçünıesl, yahut bu doktrin Çinlilerle temas neticesi şekil değiştirse bile, yine Çin ve Çinliler üzerindeki tesirleri çok büyük Olacaktır. Birbirine zıt iki nazariye vardır: Bazı kimseler, kuvvetli bir disipline dayanan komünist İdeolojisinin Çin’in eksik taraflarını tamnmlıyncağ mı İddia ediyorlar. Diğer bazı kimseler İse, tarihe istinat ederek Çin’in hiç bir zaııınn siyasi ve iktisadi teşkilâtlanma halisinde mliftbot netice ehle edemediğini belirtlyorlnr. önümüzdeki aylar durumu Eğer Çin. nüfusu ları İle mütenasip ya kalkarsa "sari zammı bahsetmek lu r.
Mamafih "sarı telıllke,, no bu gün İçin, ne de yarın İçin bahis mevzuu olabilir. Çin’in şekil değiştirmesi. statik bir kitle olmaktan çılap dinamik bir millet haline gel mosi uzun zanınım bağlıdır.
Şimdilik Mao-Ts(*-Tııng’ıııı zaferi Hb:ıtılılnrı„ iki mühim mesele kar şısımla bırakmaktadır: Komünist Çin İle muhafaza edilmesi lazım gelen münasebııt. ve Cenııp-Doğu Asyadakl mevkilerini komünizm hastalığına karşı müdafaa İçin almaları icap eden tedbirler.
aydınlatacaktır, ve tabii İmkân bir rol oynamn-telılike,, don o daha doğru o-
Yazan ; Edouard Bonnefous
Fransız Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı ve Avrupa İsti-garl Meclisi Azası
Birinci mesele halledilmek üzeredir. Çin plyaııaflindan vazgeçmek bahis mevzuu olnnıoz. Zaten Çin’in muhtaç olduğu malzemeyi Rtısyanm tek başına temin etmeli! de imkânsızdır.
ikinci meseleye, yani batı devletlerine alt mevkilerin muhafazasına gelince, bu, komünist genişle-meşini önlemek İçin bir ninnin te-alsl İle kabildir.
Amerikan İdarecileri blnınli Pa-siflkte lüzumlu emniyet tedbirlerini alıyorlar. Asya kıtasının sahillerini çeviren adılları bırakmak İstemiyorlar. Fİ II plnlerdoki üslerini muhafaza elliyorlar, Japonynyı İşgale «levam ediyorlar ve Formoza AdnMiıın komünistler tarafından İşgaline mâni olnıuk istiyorlar.
Fakat Amerikalılar, Onup-Doğu Asyadakl durumu da anlamaya çalışmalıdırlar. Bu mıntakndii AvrupalIlar büyük gayretler sarfet-mislerdlr. İngiliz Mnlezyası muhtariyetini kazanmıştır. EndonezyalIlar cumhuriyet kurmaya muvaffak olmuşlardır. Fransa Vietnam' dnki hâkimiyetini İmparator Ban-Dala devretmiştir. Avrupa memleketlerinin komünizme karşı Co ııııp-Doiru Asyada gösterdikleri faaliyet büyüktür. Bıı gayretlere A-ınerikan yardımının eklenmesi icap eder. Amerikalıların yeril ve AvrupalI hükümetlere açacakları krediler sayesinde Cımüp-Doğu As-yanın komünistlere karşı müdafaa sim sağlamak kabil olacaktır.
Başkan Truman’ın tizini bir tereddüt devresinden sonra mantıki yohı takip etmesi kuvvetle muhtemeldir.
Komünist âlemle anlaşmaya uğraşmak, lüzumsuz gayrettir"
//
Bıı selin yayılmasına mâni olan demokrat
*
devletlerin başında Türkiye de bulunuyor
Washington, 12 A, A. (United Prensi — Genelkurmay balkanlarının Pasifik ueyaluıflorinden dönüşte verdikleri raporun neticesi olarak Truman cumartesi günü kbmünlznn Asyada tutmak gayesini gürlen esas siyaset baklanda yeni jnalûmnta sa* hlp bulunuyordu. Bu siyaset şimdiye kadar Japonyadan güneye flnğrıı Formoza, FİUplnier ve Endoıiezyadan geçerek Hlndlçinide Hindıstana giden bir hattı tutmağa çalışmaktan rettir. Cumartesi günü hoı şey haltı daha kuvvetli tutmağa nıayül edildiğini gösteriyordu.
Genelkurmay başkanları daha
gidilemeze bile bu siyasette devamı tavsiye etmektedirler. Son günlerde vuku bulan birçok resmi hareketler Truman’ın komünist olmayan Asyııyı desteklemek için daha canlı bir politika güttüğünü ve kongreden Kore ve Formoza İçin mühim bir iktisadi yardım müsaadesi alarak kazandığı muvaffakiyeti göstermişlerdir. HAlen Formozada tecrit! edilmiş vaziyette bulunan Milliyetçi Çin Hükümetinin
ibn* bu te-
İleri
müdafaasına taheis edilen pnfaların kullanılma müddeti aynı vesile ile uzatılmıştır. Siyasî mahfiller genelkurmay balkanlarının Truman ın siyasetini tasdik edeceklerine ve hattâ daha şiddetli harekete mütemayil olduklarına katiyetle kanidirler.
Bu inanç Türkiye, Yunanistan i-ratı, Fransa gibi demokrat devletlerin komünizmin, dünyanın başka kısımlarına yayılmasına mânı olan bir hat çizerek elde ettikleri muvaffftiyetten ve Rusların Berimde ablukaya teşebbüs ettikleri zaman hasıl olan durum dan ileri gelmiştir.
Dışişleri Bakam Acheson «el gibi akan komünizmle müzakere etmeğe veya bir anlaşma elde etmeğe çalışmakla bir şey kazanılamıyacağım söylediği zaman Şlrleşik Amerikanın siyasetini İfade etmiştir. Fakat A-clıeson taşmaların durdurulabileceğini ilâve etmiştir.
Müşahitlere göre hâlen doğuda çekilen setin en istikrarsız noktası For-mozadır.
Millet Partisi İzmir
II Kongresi toplandı
İl Müteşebbis Heyetinden bir üye, Cumhurbaşkanına karşı yapılan farillerin, vatanseverlikle telif edilemiyeceğini söyledi, bir üye de, sıhhî sebeplerle Partiden istifa etti
İzmir 12 (Husus! muhabirimizden ı — Millet Partisi İzmir 11 Kongresi. bugün saat 14 de Fevzipaşa bulvarında bir kahvehanede toplanmıştır. Kongrede Genel İdare K ırulu adııın müşahit olarak Doktor Mustafa Kentli bulunmuştur, Kongre başkanlığına Doktor Şeınsi seçildikten sonra, Millet Partisinin bir yıllık çalışına raporu okımınuştm Raporda, çok partili 1un n( Türlclyede haşlamadan, memlekette hayatın gayet sönük ve renknlz bulunduğu, o zaman milletvekillerini şeflerin seçmekte olduğu, San-Franriflcn toplantısından sorıı’o biule de çok partili hayata İlk adım olmak üzere Demokrat Partinin kurulduğu beyan edilmekte idi
Raporda* 12 temmuz Beyam.aıne-slnden sonra bu partinin muvazaa partisi olduğu anlaşıldığına, Millet Partisinin ise muvazaa kabul etmez bir parti olarak kurulduğuna işaret olunmakta idi.
Raporun okunmasını mütaakıp ilk sözü Süleyman Külçe alarak il müteşebbis heyetinden sıhhi sebeplerle istifa ettiğini açıkladı.
Millet Partisi sözcülüğünü yapan
Şahap Birsel de hlr Üyenin izhar ettiği arzu üzerine Millet Partisi Genel İdare Kurulu ile kendi arasında çıkan İhtilâfın sebeplerini anlattı. Ha tip, Millet Partisi kurulduktan ve taazzuv ettikten sonra iktidarîe mücadele edeceğine, onu bırakıp Demokrat Partiye çatmayı doğru bulmadığını, Millet Partisi 1leri gelenlerinin mütemadi şekilde Cumhur Balkanının şahsına ileri geri sözler söylemelerini ve tarizler yapmalarını vatanseverlikle kabili telif görmediğini belirtti. Fuad Arna ve Osman Bölük-başı'nın Celâl Baya r a, Ankarada yaptıkları taarruzun çirkin olduğunu söyledi. Bu sebeplerle Millet Partisinin matbuatta ağır surette hırpalandığını ileri sürdü.
Şahap Birsel’in bu sözleri, salonda bazı gürültülere sebep oldu. Söz alan Süleyman Külçe, CelAl Bayar’ın maruz kaklığı muameleyi hak ettiğini beyan etti. Doktor Mustafa Şevki de söz alarak İnönü'nün müdafaa, edileceği mahallin burası olmadığını, bu müdafaaya sebep ve lüzum görmediğini söyledi. Bundan sonra rapor kabul edilerek yeni idare kurulu sebildi.
Millet Partisi Beyoğlu ilçe kongresi toplandı
Söz alan hatipler, sık aık toplantılar yapılmasını ve Şişlide de bir bucak teşkilâtı kurulmasını istediler
Millet Partini Beyoğlu İlçe IconKreal dtın naat 11 ten itibaren ilçenin çnk dir lokalinde, kalabalık bir partili huzurıv-Jr yapılmıştır. Kongre riyaset divanının seçimini müteakip okunan müteşebbis heyetinin bir vılhk faaliyet raporu bilhassa gençler tarafından; ilçenin, ocak ve bucuklarla kâfi derecede mcşçul atmadığı faal vazife aklığı halde çalışmalara iştirak etmeyen İdare heyeti âzalarının İşlerinden uzaklaştınImadlğı. karşı partilerin büyükleri taralından söylenen nutuklara veya verilen beyanatlara cevap verilmediği noktasından ten-kid edilmiştir.
itirazlara cevap veren başkan vekili, eldeki bütün imkânlarla çalışıldığını, teşkilâtla çok yakından temas edildiğini belirtmiş, idare heyet! toplantılarına muntazaman devam etmeyen arkadaşlarının da mazeretlerini açıklayarak, bu şahısların partiye, yalnız mânen değil maddeten de yardımlsrda bulunduğunu söylemiştir. Bunun üzerine tekrar söz alan delegeler, maddi yardım yapmanın parti safları içinde bir imtiyaz olamıy&cnğı tezini müdafaa etmişlerdir.
İlçe sözcüsü, karşı parti beyanatına ve nutuklarına, ancak genel merkezin cövap verebileceğini açıklamıştır.
Raporun kabulünden rtonra dilekler faslına geçilmiş, burada da söz alan ha tipler, sık sık toplantılar yapılma sini, teşkilâtla daha yakından alâkadar olunmasını, fişlide de bir bucak teşkilâtı kurulmasını istemişlerdir. İdare heyeti Mcçimini müteakip toplantıya son verilmiştir.
H
BERLER
Kominform'u endişelendiren haber
Hongkong. 12 A.A. (United Press) — Peiplng Radyosu, bugünkü yayınında, Asyada Titoculuğa benzer bir hareketin başgöatermcslnden KominfornYun endişelenmekte olduğunu belirtmiştir.
Tibet’te komünist
hareketi
Londra, 12 (Nafen) — Havaların müsait gitmesinden istifade ederek Çin Komünist birliklerinin Tibete karşı Çln-Ti-bet hududu civarında harekete geçmesi beklenebilir. Sundav Dispalch gazetesinin vermiş olduğu bu haber ilgili makamlar tarafından bir yakın ihtimal o-larak kabul
edilmektedir.
AsyalIların durumu
Capetovn, yayınlanan resmi tebliğe göre AsyalIların Güney Afrltadaki vaziyetleri hakkında görüşmelerde bulunan. 3 devletin temsilcileri hükümetlerine yapacakları tavsiyeler hususunda anlaşmaya varmışlardır.
v Hindistan, Pakistan ve Güney Afrika arasında yuvarlak masa konferansının toplanması ihtimali üzerinde yapılan ihzar! görüşmeler dün akşam bitmiştir.
Güney Afrlkadaki
12 A.A. (Reuter) — Bugün
Kanada ve Amerika orduları manevraları
New*York. 12 A.A. (AFP) — Bugün Kanadamn kuzeyinde bulunan Yukon bölgesinin Whitahorse mevkii civarında sulh zamanında Kanada ve AmerJka orduları tarafından şimdiye kadar girişilmiş bulunan müşterek manevralardan en mühimi yapılmaktadır.
On gün sürecek olan bu manevralardan m.-ıkaat. aynı gayeyi güden iki asker! kuvvetin tok komuta altında stratejik ve taktik ayarlama meselelerini incelemektir.
Bu manevralara hazırlık altı ay sür-müştür. Hâlen Kanadanın kuzey bölgelerinde soğuk sıfırın altında 40 derecedir.
îsraile yeniden vapur seferler!
Hayfa, 12 (AP) — Fransız Denizyolları Messagerles Marltimes Israile yeniden vapur seferlerine başlayacaktır.
Seferler Filistin harbi başladığı zaman kesilmişti.
Provldence adlı Fransız yolcu gemisi ilk olarak Marsilya, Beyrut Hayfa ve İskenderiye seferini yapacaktır.
Türk öğrencileri
Karaşİ’de
Karaşl, 12 (A.P.) — İçlerinde 20 kız talebe ve profesör bulunan bir Türk talebe kafilesi pazar günü öğleden sonra Karaşiye vasıl olmuştur. Kafile Pakistan'la 3 haftalık kalacaktır. Kafileye meşhur Türk pehlivanı Yaşar Doğu da refakat etmektedir.
Üç haftalık ziyaret esnasında Türklcr Lahor, Peşaver, Keşmir, Khyber ve diğer tarihi yerleri gezeceklerdir. Kafile binlerce PakistanlI talebe tarafından coşkun tezahüratla karşılanmıştır.
Ürdün ve İsrail
Münasebetleri
Cenevre 12 A.A. (United Prese) — Ce-nevredeki t’rdlın heyeti ısrarla dolaşan bazı haberlere rağmen tsrail ile Ünlün arasında münferit barış müzakerecin yapıldığı yolunda dolaşan havadisleri şiddetle yalanlamaktadır.
Bu hâdise Üzerine müşahitler Ürdün Hükümetinin malûmatı olmaksızın Kıral Abdullah ile İsrail Hükümeti arasında Jgisll görüşmeler yapıldığından şüphe etmeğe başlamışlardır.
Tabii bu vaziyette müzakereler müspet bir şekilde neticelenmezse Ürdün Hükümeti müşkül duruma düşmeyecektir.
Amerika madencileri kolektif mukavele İstedi
Pittsburgh. 12 A.A. (AFP)— Federal Mahkemenin emri ve bu kArar üzerine John Lewto tArAfından verilen kati talimata rağmen, kömür mıntatalarından gelen «on haberlerden grev halinde bulunan maden İşçilerinin pazartesi günü işe başlamıyacakları anlaşılmaktadır.
Mahalli beyanatta Lewlfl, ne lerl(4jİGMî _ ellerin tavn değişebilir ama şimdi değil. Kolektif mukavele yapılmadıkça çalışmaya da başlamıyacagız” demiştir.
Amerika Milliyetçi Çine verdiği
42 gemiyi geri alıyor
Montreal, 12 (YİRS) — 1947-48 nenelerinde Milliyetçi Çin Hükümetine sattığı 42 geminin bedelini alamayan Amerika, gemileri zaptetmek cihetine gitmiştir. Tokyodald General Douglaa Mc Arthur karargâhından bildirildiğine göre. Jüpon limanlarında milliyetçilere ait 9 gemi zapîedllmiştlr.
Atom tckel’dcıı kurtulmalı
Londra. 12 (YİRSı — “Obaerver” gazetesi. bugünkü Mayısında hidrojen bomba Aindnn bahsederek şunları yasmıştır: "Atom kudretini milletlerarası hır murakabeye sokmak için, efkârı umu-m iyede, Rusya ile “»on bir teşebbüs” yapılması zihniyeti mevcuttur. Ne yazık ki, bu sahada Ruslarla bir kaç defa "son bir teşebbüs,, yapıldı, fakat neticeler dalma boşa çıktı. Atom enerjisi, tekerden kurtarılmalı. Bu kuvvet beynel-mlklleştirıirncdlkçe, müstakbel harplerde kullanıİAcagı muhakkaktır.
"Atom silâhı yarışı durdurulamaz. Müstakbel bir harbi önlemek ve bu silâhın kullanılması İhtimalini ortadan kaldırmak için, Atlantik Paktı gibi. Cenubi Amerikada. Afrikada. Asyada birlikler kurmak elzemdir.,,
Hainan Adabına çıkarma
Berlin, 12 (YÎRSı — United Press Haberler Ajansının Hongkong’dnn bildirdiğine göre. Hainan Adasını İstilâ etmek İçin Llu-Çao Yarımadabinda hazırlıklar yapan Komünist Çin ordusuna alt 100 çıkarma teknesi bombardıman uçakları tarafından batırılmış veya ağır hasara uğratılmıştır.
Hendlkn baştanlarından biri bulunarak: “Ne Truman, ne de başka hiç kimse madenci* başına döndüremez. Maden-
Amerikada gümrük kanunlarında tâdtlât
New-York, 12 A.A. (Reuter) — °New-York Times’* gazetesinin bugün bildirdiğine göre. Birleşik Amerika HazLna Bakanlığı, Amerika gümrük usullerini basitleştirmeğe matuf bir kanun tazafisi hazırlamıştır. Böylelikle Amerikan ithalatının arttırılmasına büyük Ölçüde yardım edilmiş olacaktır.
Hoffnıan’ın demeci
New-York, 12 (YÎRS) — Phüadel-phia’dak! Pennsylvanla Üniversitesinde bir konuşma yapan Avrupanın Mfirshall Plânı İdarecisi Hoffmnn demiştir ki:
“Asırlardır beklenen altın çağı, atomun keşfedilmesiyle gelmiştir. No yazık kİ, atom, harp gayeleri için yapıldıkça, korkulu bir devre geçireceğiz. Komünizm, dünyanın her yerinde büyük bir tehlike teşkil etmekte devam etmektedir.,,
İngiltere Batı Almanyadan murahhas davet etti
Berlin, 12 (YİRS) — İngiltere Dışişleri Bakanlığı, 23 şubatta yapılacak seçimlerin cereyanını tetkik etmeleri İçin, Batı Almanyadan yedi siyaset adamı davet etmiştir.
De Gaulle’ün deuıeci
Londra, 12 (YİRS) — Dün gece bir konuşma yapan General De Gaulle, particinin, yalnız parti Üyelerini namzet olarak göstereceğini söylemiş ve Amerika ile lngliterenln dostluğundan bahsederek: ”Amerlka ve înglltcrenln İttifak-Iprı Fransa için kıymetlidir, fakat bu ittifaklar Franaanın İstiklali pahasına olmamalıdır,, demiştir.
Afgan Kiralının Ku bireyi ziyareti
Şam, 12 (YİRS) — Afganistan Kıralı, 4 martta Kahiroyi ziyaret edecektir, Or-Udoğuyu gezecek olan Kıral, İrak ve İrana da uğrayacak Ur,
İngiliz seçimlerinde bir sürpriz beklenebilir
Anıerikan gazeteleri, iktidara İşçi Partisi geldiği takdirde, Hükümetin bir seneden fazla dayanamıyacağı kanaatinde çim nutuklarını birinci sayfasında neşretmiştir.
Seçim mücadelesi son safhaya giriyor
Londra, 12 (A.A. (Reuter) — In-gilterede seçim mücadelesi son safhaya dahil olmaktadır.
Liberal Parti, yarına kadar, İşçi ve Muhafazakârların da kazanmaya çalışacakları 625 saylavlığa 450 aday göstermiş olacaktır. İşçi Partisi mensuplan bugün de mücadelelerine devam etmişlerdir. Halbuki Muhafazakârlar, sükûtu tercih ler.
İşçi Partisine mensup Yardımcısı Morrison,
vonshire eyaletinin Exoter şehrinde aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
"işçi Hükümeti dominyonlarla imparatorluğun idaresinde evvelce iktidarda bulunan Muhafazakâr Hükümetlerden çok muvaffak olmuştur.
Bizler imparatorluk Camiasını kuvvetlendirmek, sömürge topraklarını İnkişaf ettirmek ve sömürgelerimizde içtimai şartların ıslahı için memleketin tarihinde iktidara gelmiş herhangi hükümetten çok fazla çalıştık.,,
(u>vaiVrH»u*MMU(««^üU*UiMMUaHmftttMUiuıdliU!UUfUMNMm«IİMİhn»«IHMnMmMnUtN
VVashington, 12 A.A. (United Press) — Washington’un yüksek trajh "Star,, ve "Post,, gazeteleri Ingiliz seçim mücadelesine dair tahminler ileri sürmektedirler. Post gazetesi muhabiri Frank Gervasi’ntn Londradan bildirdiğine göre, Liberal Parti, Muhafazakâr ve İşçi Partileri sözcülerinin de kabul ettikleri gibi seçimler bir sprpriz teşkil edebilir. Post, ayni zamanda İngiliz ve Amerikan seçim mücadelelerinin verme usullerinin arasındaki netice üzerinde durmayarak etmiştir.
Star gazetesinde Raymond
tarafından yazılan bir makalede bir kaç hafta evveline kadar muhafazakârların çok ümitli oklukları ve bu ümitlerin işçi Partisinin ara seçimlerde yüzde 6 rey kaybetmelerine dayandığını tebarüz ettirmiştir.
Makalede İngiliz müşahitlerinin tahminlerine göre işçi Partisi yüzde 40 ekseriyetle iktidarı ele aldığı takdirde 12 aydan fazla dayanamıya-cağı ilâve olunmaktadır.
Star gazetesi ayni zamanda Wins-ton Churchill, Stafford Cripps, Lord VVoolton ve Herbert Morrison’un se-
ve rey farka, temas
Brandt
Wesferling, karısı ve çocuğunu arıyor
Londra. 12 (Nafen) — Endonezya-da isyan etmiş olan ve “Ttlrk” lâkabı İle anılan Westerling’in kaynanası bayan Mary Sowter kendisiyle görüşen bir gazeteciye şöyle demiştir: "Şimdi meşgul olduğu işler kendisini faziasiyle faaliyete sevkeder de kızımı unutur Ümidini beslemekteyim.” Kaynananın ilâve ettiğine göre, Wes-terling, Marjory Sowter’e haatahane-de rastlamıştır. Yaralarım tedavi e-den bu hastabakıcıya âşık olmuş ve evlenmişlerdir, Diane İsminde bir kızları olmuş ve iki sene sonra da ayrılmışlardır. Kaynana, kızının çocuğunu alıp Amerikaya kaçtığını, VVes-terling’in de çocuğu bulmak için defalarca kızı aradığını sözlerine ilâve
-
tUMlii—NIMIIIIIimill
UMU
etmektedlr-
Başbakan bugün De-
Her doların 75 senfi milli müdafaa masrafı
Baltimore, 12 A A. ZAFP) — Birleşik Amerika Hükümeti tarafından sarfedilen her doların 75 senti milli savunmaya gitmekte oldugıı demokrat ftyan üyelerinden Milard Tidings tarafından radyoda yapılan bir konuşma esnasında açıklanmıştır.
Tidings bununla beraber bu bütçenin bir hayli kısıldığını ve 1950 de 14 küsur milyardan 13 milyara İndirildiğini ilâve etmiştir.
şMııiHi!(ıM»«MHUiMUMNiMiutmıtııiııı)HHiwıwıihimHmuınraümıı(ınıni!n(iMi*ımıiRmiH>«> etmiştir.
Kaynana, VVesterllng'i bidayette çok beğendiğini, fakat sonra ondan korktuğunu da söylemiş ve demiştir ki: "NVesterling’i çok fazla cazip bir adanı olarak hatırlıyoruz.,.
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Bir Geçmiş Zaman
Kâh gecenin birinde, Beyoğlunda, Cercle d’Orient’da büyük bir poker partisinde yaman bir ziyana girdiğini işitirdik. Kâh. günün birinde, Bü-yükçamlıca tepesinde ismi gizli tutulan ve rivayete göre, kendisiyle sıhriyeti bulunan bir hanıma randevu vermiş olduğunu birdenbire hatırlayınca, sözünde durmak için, tesadüf ettiği kocaman bir yelkenli kiralıya-rak karşı sahile, Kartala veya Malte-peye geçtiğini, vapur vaktini kaçırmış olduğundan şimendiferle Hay-darpaşaya ve oradan da kiraladığı bir atla, dörtnala, meğer hiç sevmediği Karacaahmet mezarlığından bir şimşek gibi geçerek, randevusuna tam dakikasında kan ter içinde, soluk soluğa yetiştiğini, fakat orada hiç kimseyi bulamayınca, tereddütten kurtularak, bu randevunun ancak ertesi günü için olduğunu hatırladığını ve geç saatlerde, Adaya yorgun argın, kendisine mi, başkasma mı, öf-
5
keli bir halde ve yüzü gözü kızarmış kıpkırmızı bir karanfil gibi, ter içinde dönmüş olduğunu öğrenirdik.
Ali Nizamî Bey hakkında bildiklerimi hep böyle evdeki hanımlardan duyardım. Şüphesiz ki kendisinden sık sık bahseden hanımlar, yaptıklarını teııkid ederler yahut alaya alırlarken bile onun cesaretinden, atılganlığından, civanmertliğinden gizli bir takdir hissiyle bahsederlerdi, C-nu çekiştirirlerken bile sözleri perde arkasında duyulan hafif bir alkış makamı tutturmuş olurdu.
Evine gelen birisi gördüğü bir şeyi pek beğendi mi bunu kendisine âdeta zorla veren, etrafındakilere muttasıl hediyeler ikram etmeyi seven ve meselâ bize her gelişinde To-katlıyandan süslü kutularla şekerlemeler getiren Ali Nizamî Bey, hanımların rivayetince, paraya karşı öyle kayıtsızmış ki bir gün kendisine "Crâdit foncier Egyptien” tahvilâtı piyangosunun yüz bin frank olan büyük ikramiyesi isabet etmiş de bu haber geldiği vakit o, gûya bir kitap okuduğu için kendisine bu havadisi müjdeliyene, "mütalâa,.sından ayrılmaya kıyamıyormuş gibi sadece başını çevirerek: "Bu paranın dörtte üçiyle Şirketi Hayriye hisseleri satın alsınlar, dörtte birini de zekât o-larak fıkaraya dağıtsınlar!,, vermekle iktifa etmişmiş!
Hanımlar: “Bu 6icağa kar yanır?,, diye servetini israf
emrini
mı da-ettiğin-6
C.H.P. Divanı
dün toplandı
konular üzerinde
Kurulunun hazır-parti bütçesini
Edirne şilepi nasıl battı?
Tahkik heyeti, “Adana” vapurunda mürettebatın ifadesini alarak, raporunu ona göre hazırlayacak
İzmir, 12 (Hususi muhabirimizden! — Fransız Manş denizi sahillerinde seyrederken batan Edime şilepi zabitan ve mürettebatını mil bulunan Adana vapuru, sah bahı saat 8 de İzmir limanuıda lunacaktır.
hâ-sa-bu-
sa-
Dün yapılan toplantıda Başbakan, son iki ay içinde geçen hâdiseleri açıkladı
Ankara, 12 ı Hususi muhabirimizden) — C.H.P. Genel Başkan Vekilliğinden bildirildiğine göre» iki aylık mûtat toplantısını şubatın 10 uncu cuma günü parti merkezinde yapan Cumhuriyet Halk Partisi Divanı, o gün ve ertesi cumartesi ve pazar günleri de çalışmalarına devam etmiş ve aşağıdaki kararlar almıştır:
1 — Genel tdare ladığı 1950 senesi
müzaköre ve kabul etmiştir.
2 — 1950 senesi hesaplarının tetkik ve murakabesine memur olmak üzere yeniden üç murakıp seçmiştir.
3 — C.H.P. tüzüğü gereğince yüzde yetmişi illerce ve yüzde otuzu divanca seçilen milletvekili adaylarının illerdeki ve divandaki seçim tarzlarını tesbit etmiş ve birer usule bağlamıştır.
4 — Merkez hesaplarını İnceleyen denetçiler raporunu tasvip etmiştir.
5 — Genel İdare Kurulunun son iki aylık parti çalışmalarını açıklayan raporunu müzakere ve kabul etmiştir.
6 — Bazı üyeler tarafından verilmiş olan takrirleri müzakere etmiş ve karara bağlamıştır.
7 — Başbakan Günaltayın iki aylık İç ve dış hâdiseler hakkındakl a-çıklamaaını dinlemiştir.
Divan, gelecek toplantısını nisanın 7 nci cuma günü yapacaktır.
HiımıitfıwmiM^m*mı»«nıwwMH>mım(mııııı>wttıtUM ■ııouiMiwrTOitfwmR
Vapurda gümrük muayenesi 4 at devam edeceğinden bugün Izmlre gelmiş olan Ulaştırma Bakanlığı tahkik heyetinin saat 14 de lstanbula hareketi mukarrer bulunan bu vapurda tahkikat yapmasına imkân görülememektedir. Bu itibarla tahkik heyeti, kurtarma mütehassısı Mr. Recs ile birlikte aynı vapurla Is-tanbula kadar seyahat edecek ve tah-kLkata, vapurun İzmir limanından hareketini mütekaıp başlayarak bütün zabitan ve mürettebatın ifadelerini alacaktır.
Tahkik heyeti, Edime şilepi ikinci süvarisinin beraberinde getirmekte olduğu ve Fransız makamlarınca verilen ı. prova di furtuna) raporunu tetkik ettikten sonra Edirne şilepinln nasıl batmış olduğu daha sarih şekilde anlaşılacaktır. Edirne şilepinin kaybı, tahkik heyetinde mevcut bilgiye göre normal bir şekil göstermemektedir. Bu .zan, belki de noksan verilmiş olan malûmattan İleri gelmektedir.
Ortaşark verem mücadele merkezi hazırlıkları
Birleşinle Milletler Şatlık Teşkilâtı tarafından bütün Ortaşark mıntakaHincin verem mücadelesi İçin şehrimizde kurulacak olan MÛtehasaıa Yetiştirme Merkezi hakkında temaslar yapmak üzere bu teşkilâtın Ortaşark Verem Müşaviri Dr. Etlenne Berfhet dün sabrı h uçakla Parlsten şehrimize gelmiştir.
Kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza Fransız doktoru şunları söylemiştir:
— Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilâtı bütün Ortaşark memleketlerindeki verem mücadelesi için şehrinizde hlr sağlık ve eğitim merkezi teşkilâtına karar vermiş bulunmaktadır. Bunun Jçln malzeme, teknik x e icabında mütehassıs bakımından gereken yardım teşkilâtça sağlanacaktır. Yarın uçakla An-k&raya. giderek Sağlık Bakanlığınızla bu hulusa temas edeceğim. 4 gün sonda tekrar lstanbula gelerek Sağlık Müdürlüğü, Verem Mücadele Cemiyet! ve doktorlarınızla hu mevzu etrafında istişareler yapacağım.
Gayemiz bütün OrtaşarkIa verem mücadelesi İçin bilgili mütehassısların yetişebileceği bir sağlık Öğretim merkezini tatanbulda kurmaktır. Bu hususta bilhntaa Verem Mücadele Cemiyeti, Sağlık Müdürlüğü ve diğer te. ki-lâtınıza güveniyoruz» Türk milletinin, veremle mücadelenin ehemmiyetin! kav-radiğini memnuniyetle müşahede ettik. Memleketinize ayak bastığım andan İtibaren şahsıma gösterilen hüsnü kabul ve misafirperverlikten dolayı blihaa%a teşekkür ederim.,.
Doktor Berthet Ank&rad&n dönüşünde şehrimizde bir hafta kadar kalacak, buradan İsrail ve Suriyeye gülerek sonra tekrar memleketimize gelerek 15 gün kadar İncelemeler yapacaktır.
Şehir Tiyatrosuna Belediyenin yardımı
İMO senesi İçinde Belediye, Şehir Tiyatrosuna 250 bin Hra tutarında yardım etmiştir Tivatronun varidatı da ayrıca kendisine kalmıştır.
Truman kurmay heyetleri başkanlariyle görüştü
Melbourne, 13 (YtRS) — Başkan Truman, Savunma Bakanı Johnsonun iştirakiyle, Asyadakl Amerikan müdafaa hattını tetkik eden Birleştirilmiş Kurmay Heyetleri Başkanlariyle bir konferans akdetmiştir.
Japonya - Okinava - GÜyam - Ha-vayi'de bir tetkik seyahatine çıkan kurmaybaşkanları, Pasifik adalarındaki müdafaa tertibatım teksif etmek için İlgili tedbirleri aldırmışlar ve bu suretle 10 milyon dolarlık bir tasarruf elde etmişlerdir.
Hindiçinî’nin durıınuı
Londra, 12 A.A. (LPS) — Time and Tide dergisi şunları yazmaktadır:
"M. Bevin Hindiçlni'de Bao-Dal rejimini tanımak gerektiğini söylerken aklıselime uygun hareket etmiştir. Zira Hlndlçini Güneydoğu Asyadakl komünist aleyhtarı savunma hattının İlk saflarında bulunmaktadır. Hindicini komünist saflarına geçtiği gün Siyamın da onu takip edeceği şüphesizdir. Ve o zaman da Malezya tehlikeli bir duruma düşecek ve Birmanya muhakkak kl komünist tazyikine mukavemet edemiyecektir.
500 üncü yıl hazırlıkları
îstanbulun 500 ünoü yıldönümünü kutlamak için teşekkül eden cemiyet, buğun ilk toplantısını naat 14 te Eminönü Hfllkevinde yapacaktır» Toplantıya, şehrimizin tarih, edebiyat, sanat, ekonomi muhitlerine mensup bir çok güzide zevat davet edilmiştir»
Kel Hasan'ı anma töreni
Türk culûat tiyatrosunun büyük üstatlarından merhum Kel Haşan ın hâtıranın! anmak İçin bugün saat 15.30 da. Üsküdar Halkevinde bir toplantı yapılacaktır.
den şikâyet ederlerken bile ağızlarında onun Cercle d’Orient’da oynadığı poker partileri birer kahramanlık macerasına benzer ve senelerle her gece ceplerindeki paraların bir kısmını çalmış olduğu sonradan anlaşılan hizmetçisi Mari "kaltağını,, yalnız kovmakla iktifa etmesi de yüksek bir âlicenaplık nümunesine dönerdi.
Düşünün! Meğer Ali Nizamî Bey hiç bir gece arkasındaki esvabın muhtelif ceplerinde kaç parası bulunduğunu bilmezmiş. Yatmak zamanı gelince Mari onu maddeten soyar, yani esvaplarını çıkarır, sonra alır, gûya süpürmek, temizlemek, en hafif bir lekesi olursa çıkarmak, ütülemek, katlamak için dışarı çıkarır, belki filhakika süpürür, temizler, ütüler, katlar fakat, avm zamanda, bu defa da manen soyar, yani tekmil ceplerinde bulduğu altın, kâğıt, gümüş ve bakır bütün paralardan kendine mıısip bulduğu bir hisse alır, bundan sonra da, masumane bir edâ ile. Ali Nizami Beyi uyandırmamak için ayaklarının uçlarına basarak, tekrar odaya girer, bunları yine dolaba yerleştirir, asarmış.
Ali Nizami Bey böyle, her cebinden hesabını bilmediği paraların her gece ne kadar eksilebileceğim, senelerce, hatırına bile getirmemiş. Ve bu muhtelif ceplerden bütün geçmiş geceler zarfında kaç para çalınmış olduğunun hesabını yapmaya artık im-7
kân yokmuş, bunu bir Allah bilirmiş!
Ali Nizami Bey bir gece titiz uykusu esnasında bir çıtırtı duyup uyanarak hırsız zannivle ve korku değil fakat öfkeyle: "Kim var orada?,, diye bağırmış. Gerçi, dolabın önünde, Mari, onun esvaplarını süpürdüğünü iddia etmişse de, bu geç saatte, bu karanlıkta, esvap süpürülmesi o kadar gayri tabiî gözüküvermiş ki bu itimadın tılsımı bozulmuş, o andan itibaren mesele meydana çıkmış ve Mari de sa-decee kovulmuş!
Ali Nizamî Bey hep genç, güzel ve sıhhatte şeyleri severmiş. O kadar ki güneşin ve suların lstanbula lâyık bir ihtişam ile âdeta bir güzellik müsabakasına tutuşmuş gibi kaynaştıkları akşamlar, Adaya dönmek için îdarei Mahsusanın Aydın veya Şahin vapurlarından birinin güvertesinde oturduğu vakit, o halsiz ve mecalsiz vapur Karacaahmet hizasından geçmeyi dakikalarla bitiremezken ve Aİi Nizamî Beyin solunda kocaman mezarlık siyah minarelerini havaya sabit fıskiyeler gibi yükseltmiş durur, yahut, daha tesirlisi, ağır bir akşam rüzgârı bunların başlarının ucunu, e-eliyle okşar gibi, hafif ve elemli bir edâ ile, yavaşça bir yana eğerken o, Ölümü bir an için olsun düşünmemek azmiyle, başını hep sağa çevirir de, gözlerini mezarlığın bulunduğu bu sol tarafa asiâ kaydırmazmış.
Kadıköy Halkevınde yeni bir koro heyeti
Kadıköy Halkevi amatörlerden mürekkep bir “Klâsik Türk Müziği Korosu” kurmaya karar vermiştir.
Beyoğlu Kızılayuun müsameresi
Türkiye Kızılay Derneği Beyoğlu IstHe-İAİ Şubesi bu akşam saat 21 den itibaren yoksullar ve dispanser menfaatine Maksim salonunda «engin bir müsame-re tertip etmiştir.
Türkistanlı öğrencilerin gösterisi
Türkistan Öfîrenct Derneği tara.fın'ia.n dün saat 15.30 da Eminönü Halkovlndo bir Türkistan oyunları gösterini yapılmıştır,
Bir Amerikan heyeti geldi
Marshall Yardımı Türkiye Heyeti ııezdinde vazlfp görmek üzerr dört kişilik bir Amerikan heyeti dün hava yo-llvlc Parlatan şehrimize gelmiştir.
ArahiTinda bir de gazeteci bulunan bu Amerikalılar, yardımın devam etliği müddetçe 1052 yılına kadar memleketlinizde kalacaklardır.
f Dr in mı veır;
8
Havagazı şebekesi genişletiliyor
Elektrik îdaresJ İstanbul clhstindek! havaga&j şebekesine 3442 metrelik yeni ana boru lift ve etmiş ve 737 şube yolu yapmıştır. îılurc, «az kaçağını önlemek İçin aramalar yapmaktadır. Ayrıca. Anadolu yakasındaki şebekeye son yıl içimle 1753 metre yeni nnn horu ile 153 metre şube >olu ilâve cdUmiştir.
X
Y E N t İSTANBUL
Sayfa 3
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Haftanın İktisadî hâdiselerine bakış
HAFTANIN başta gelen mühim
İktisadî hâdiselerinden biri hiç şüphesiz Milletlerarası sahada Avrupa Tediye Birliği projesinin karşılaştığı müşküllerdir. "Milletlerarası para fonu-, teşkilatı yanında bir "Avrupa Tediye Birliği,, teşkilatının kurulması fikri, esasen para fonunun idarecileri tarafından müsait karşı lanmamıştı. Fakat geçen hafta gelen haberler, bu birliğe doğru gidildiği fikrini taksiye eder mahiyette görünürken. bu hafta VVashington hususi muhabirimizden aldığımız telgraf haberi, Avrupa tediye birliği fikrinin karşılaştığı mühim zorlukları açıklamaktadır. Bilhassa İngiltere-nin bu birliğin kurulması huşunda gösterdiği kararsız durum, diğer alâkadar devletleri» bilhassa Amerika, Fransa ve Almanyayı, İngılteresiz bir tediye birliği fikrine mütemayil görünmek durumuna sokmuştur. Ayni zamanda bu vaziyet karşısında birkaç taraflı müstakil birlikler kurulmasına başlanması fikri yeniden kuvvetlenmiştir. Birleşik Amerika, İngilterenin, vaziyetini seçimlerden evvel bir kere daha açıklaması hususunda taarruza hazırlanırken, Fransa kısmî birlik tezini ileri sürmüş. Finebel projesinin tahakkuku çarelerini araştırmıştır. Diğer taraftan, Almanyanın tngilteresiz bir Avrupa tediye birliği içindeki rolünün ehemmiyeti üzerinde durulmuş ve bu hususta Amerikada hummalı faaliyetler kaydedilmiştir. İngilterenin ancak seçimleri müteakip Avrupa kliring birliğine girebileceği yolunda hafta sonunda alınan bir haber, her ne kadar bu vaziyeti nispeten aydınlatmış ise de vaziyet henüz tam olarak tavazzuh etmiş olmaktan uzaktır. ı
Milletlerarası iktisadi hâdiselerin mühimlerinden biri de, hiç şüphesiz Paris toplantılarında varılan bedbin neticeler olmuştur. Filhakika Marshall Plânı Bakanlar Konseyi 19 lar arası müspet kararlara yaramadan dağılmıştır. Bu meyanda Mar-shall Plânından faydalanan memleketlerin ithalâtlarını yüzde elli yerine yetmiş beş serbest bırakmaları fikri münakaşalara yol açmış ve - Devlet Bakanımızın gazetemize yaptığı beyanatla tahmin olunduğu gibi - bu vadide de pratik bir netice elde olunamamış, kararlar milletlerarası "tavsiye., den ibaret kalmıştır. Bu duruma bilhassa İngiltere se-.bep olmakta ve realist bir görüşle yüzde elliyi bile zorlukla karşılayanların yüzde yetmiş beş bir serbesti-ye rıza gösteıemiyeceklerini ifade etmekten çekinmemektedir. Kaldı ki. İngiltere ile İskandinavya memleketleri 19 lar arası yardım işinde kendilerini daha az müteahhit hissetmeye başlamışlardır.
Bütün bu haberler ve ezcümle İn-gılterenin seçim mülâhazasiyle Avrupa Birliği fikrinin tahakkuku mevzuunda gösterdiği bazı tereddütler, milletlerarası yakınlaşma rejiminin bu hafta içinde arzettiği durgun manzarayı çerçeveleyen esas hâdiselerdir.
GEÇEN hafta içinde dünya iaşe I ve kalkınma işleri sahasındaki faaliyetin artmış bulunması da kayda değer vakıalardandır. Ezcümle hafta başında Avrupa memleketlerine yardım işine İsviçrenin de iştirake davet olunması, çok manidardır. Diğer taraftan bu vadide mühim hareketler de eksik değildir. Kömür istihlâk pazarlarında istihsal pazarları disponibilitelerine nazaran bu yıl daha büyük bir ihtiyaç duyulacağı haberinin Avrupa İktisadi İşbirliği İdaresi tarafından £byınlanmaaı; Birleşik Amerikanın dünya memleketlerine yaptığı büyük ölçüdeki hububat sevkıyatı, Alman-J^nıp Marshall yardımından mesken ve fabrika inşaatı için faydalanmak huşysund^ yaptığı temasları; ve nihayet Avypturya, Almanya ve Yuna-nislanın Marshall yardımının uzatılmasın) istiyecekleri haberinin yayınlanması, dünya devletlerinin bu mevzuda otıyduklan büyük ihtiyacı ve
Birleşik Amerikanın bu sahadaki büyük yardımlarını belirten mühim hâdiselerdendir.
Dünya iaşe ve kalkınma mevzuunda ilmi araştırmalar da mühim gelişmeler arzetmektedir. Bilhassa elektrik enerjisinin ziraat sahasında başardığı büyük yardımlar, s ezcümle meyvecilik, sebzecilik, çiçekçilik, bağcılık ve kümes hayvanı yetiştiriciliği şubelerinde görülen farklı randıman artışları ve hole hafta sonunda verdiğimiz "Balık avcılığı sahasında aspiratörlerden büyük istifade edileceği., yolundaki haber hiç şüphesiz dünya iaşe ve kalkınma dâvasının müspet yol aldığını belirten mühim keşiflerdir.
Milletlerarası ticarî anlaşmaların hafta içinde arzettikleri duruma gelince, bu sahadaki vaziyet geçen haftalara nazaran daha hareketli görünmektedir. Nitekim, Fransa - Doğu Almanya ticaretinin yakında gelişme göstereceği haberi, Milletlerarası Pirinç Kongresinin açılması, Suudi A-rabistan - Suriye ticaretinde görünen ilerlemeler, Brezilyanın Fransa ve Almanyaya ticaret heyeti yollamaya karar vermesi» Milletlerarası Mısır Toplantısının sona ermesi, İtalya -Almanya ticari anlaşması. Macaristan - İsrail, İngiliz - Arjantin ticaret anlaşmaları, ilh. bu sahada sar-fedilen gayretleri tebarüz ettiren canlı vakıalardır.
AFTA başında Türkiyenin zirai kalkınması ve Marshall yardımından bu sahada edin
diği ve edineceği büyük istifadeler mevzuunda Amerikalı tarım mütehassısının basın toplantısında yaptığı açıklamalar, hiç şüphesiz yurdumuzun âtisi bakımından büyük ehemmiyeti haizdir. Mütehassıs, zirai sahada kullanılan malzemenin işlemesi hususunda bazı teknik tavsiyelerde de bulunmuştur.
Bu arada zararlı böceklerle yapılan mücadele bakımından mühim tedbirlerin alındığı ve kimyevi gübre üzerinde tetkikat yapmak üzere bir enstitünün açılacağı haber verilmiştir.
Yabancı sermayenin Türkiyeye kolayca gelmesi için hazırlanan bir kanun tasarısı hafta içinde bütçe komisyonunda görüşülmüştüjr. Bu görüşme sırasında yabancı sermayenin yurda kolayca gelmesini teşvik yollu yapılan görüşmelerin ehemmiyeti âşikârdır.
Bu cereyana muvazi olarak, memleketimiz sanayiinin kalkınması ve limanlarımızın ıslahı için Milletlerarası Bankanın dokuz milyon dolar kredi vermeyi kararlaştırması, yeni kurulacak Sanayi Bankası için hazırlıkların devam etmesi ve yeni kâğıt fabrikalarının kurulup bu tesisat sayesinde şeker pancarı küspesinden kâğıt imal olunacağı haberini, memleketimizin sınai kalkınmasında nazarı itibara alınacak ehemmiyetli hâdiseler arasında saymak lâzımdır.
Dış ticaret sahasında da hafta i-çinde ehemmiyetli teşebbüsler olmuştur. Bir taraftan Alman firmalarının Türkiyeye temsilciler göndermeyi teklif etmeleri ve piyasamızı tetkik etmek istemeleri, diğer taraftan İzmir Hububat, Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçılar Birliği idare komitesinin bazı gıda maddelerimizin ihracı için Ticaret Bakanlığına müracaat arzuları, bunların başlıca-larıdır. B
İşçi sendikaları hafta içinde kongre halinde toplanmıştır. Bu toplantıda sağlık sigortalan ve muhtelif iş ve işçi problemlerine temas olunmuştur. Diğer taraftan grev mevzuu e-saslı surette görüşülmüş ve Türk işçisinin memleket iktisadi gerçekleriyle olan yakın bağlan ve anlayışı güzel bir imtihandan muvaffakiyetle geçmiştir.
Ticaret Bakanının haziran ayına kadar Ticaret Ofisinin tasfiye edileceği yolunda yaptığı beyanatı da kaydederek haftanın kalburüstü iktisadi hâdiselerine ayrılan bu sütunları tamamlamış oluyoruz.
YENİ İSTANBUL
Frankfurt hususi muhabirimiz bildiriyor
Batı Almanya ekonomisinin durumu
Batı Almanyanın çalışan nüfusu ve haricî ticaret durumu, harpten evvelki nispetlere göre çok düşük
Bir ticaret şirketinin mali durumu hakkında fikir edinmek I-çin. şirketin bilânçnsu ve icap ederse muhasebesi tetkik ettirilir. Eğer defterler, iyi niyet sahibi tüccarın riayete mecbur olduğu hükümlere göre, doğru tutulmuşsa, elde edilecek neticelere mutlak itimat caizdir.
Batı Almanya ekonomi istatistikleri ancak 1949 sonbaharından beri tesis edilebilmiştir. Şimdi de Batı Almanya Hükümeti, Patisteki Avrupa Ekonomik işbirliği Teşkilâtına, şimdiki ekonomi durumunu gösteren mufassal bir tahlil raporu takdim etmiştir.
Bu tetkikten anlaşıldığına göre. Batı Almanyanın en mühim dâvası, nüfusun fazlalığı ve yaşlılığıdır. Almanların üçte İkisini teşkil eden oû milyon nüfus. 1936 hudutları dahilindeki sahanın hemen yarısı kadar bir sahaya sıkışmıştır. Bu nüfusun 9 milyonu, yani hemen beşte biri, doğudan gelen mültecilerdir. Nüfus kesafeti, ziraate elverişli beher kilometre karede, 1937 de 229 iken 1950 bidayetinde 351 e çıkmış, yani yüzde 53 artmıştır.
Mültecilerin ancak 3.5 milyonu çalışabilecek durumdadır. Bu itibarla çalışabilecek durumda olanların umumi nüfusa nispeti, harpten önce yüzde 52.4 iken hâlen yüzde 14 e düşmüştür. Diğer taraftan 22 milyon kadar tutan çalışabilir nüfusun ancak 14 milyonu çalışmakta ve hemen iki milyonu da işsiz olarak gösterilmektedir. Anlaşılıyor ki, harpten önceki seviyeye varabilmek için, yalnız bu iki milyon işsize değil, çalışabiliı nüfusun daha 6 milyonuna iş yaratmak icap etmektedir. Bugünkü duru ma göre böyle bir imkânı» bilnazari-ye düşünmek bile mânasızdır.
Bundan başka nüfus bünyesi, kem-ml bakımdan da değişmiştir. 20 ile 45 yaş arasındaki erkeklerin umumi nüfusa nispeti harpten önce yüzde 19,4 idi. Aynı yaştaki kadınların nispeti yüzde 19,9 du. Bugün bu nispetler. erkeklerde yüzde 14.3, kadınlarda ise yüzde 21,2 dir. Bu değişiklik gerek umumi ekonomi bünyesinde ve gerek İşletmelerdeki işin hazırlık ve icra tarzları ile istihsal metotlarında tebeddülü ti yani munzam envestismanları icap ettirmiştir.
Normal zamanlarda Alman fabrikalarındaki işçilerin yaş durumu, bir ağaca veya ehrama müşabihti. Şimdi bu ehram iki noktadan bozulmuş-
'rtMiMUirttîMi — untt»;
■■m—hı
İsveç - Portekiz serbest liste görüşmeleri
İsveç, Portekizie altııı veya sağlam dövizle ödeme mükellefiyetini kaldıran bir tediye anlaşması yapmak istiyor
Stokholm (Reuter - Hususi) — İsveç ve Portekiz, serbest liste mevzuunda Lizbonda görüşmelere başlamışlardır. Bilindiği üzere serbest liste, Marshall yardımına dahil olup ithalât fazlasını Ödemek İçin altın, dolar veya diğer "Convertible,, dövizlere malik bulunnuyan memleketler için bahis mevzuudur. Bu sebeple. İsveç. Portekiz!© altın veya sağlam dövizle ödeme mükellefiyetini kaldıran bir tediye anlaşması yap-
Berlin ve Batı Almanya ticari münasebetleri
New-York, 12 (YİRSı — Berlin-ı deki Batılı Müttefik makamları, Ber- ' lin ve Batı Almanya arasında, ticaretin inkişafı için yapılan dörtlü anlaş- 1
tım. En genç işçilerin teşkil ettiği kaide ylııe en büyük genişliği haizdir. Yukarı doğru çıkıldıkça 25 ile 45 yaş arasındaki sınıflarda İkinci Cihan Harbinin tevlit ettiği bir boşluk görülmektedir. 15 ile 55 yaş arasındaki sınıflar normal devam etmekte ve daha yukarı sınıflarda İse Birinci Cihan Harbinin sebebiyet verdiği boşluklar göze çarpmaktadır. Halbuki her işletmenin asıl işçi kudreti 25 ile 15 yaş arasındaki sınıflara dayanır. Alman ekonomisinin en ziyade yokluğunu çektiği dc bu sınıflardır.
ikinci Cihan Harbinden evvel ekilen sahanın metre karesi 184 insan, yani nüfusun yüzde seksenini beşliye-biliyordu. Bugün ise yerli ziraat nüfusun ancak yüzde 56 sini besliyebil-mektedir. Eskiden gıda maddelerinin ancak yüzde 20 si ithal edilirken bugün ihtiyacın yüzde 41 ünü hariçten getirtmek icap etmektedir. Bugün Polonya idaresi altında bulunan Doğu Almanya mıntakalanndan gıda maddesi İthal edilememesi yüzünden hariçten 219 milyon dolarlık ithalât yapılmaktadır. Bugün Polonya idaresine geçmiş olan Doğu Almanya topraklarının sebep olduğu gıda maddeleri noksanı, şimdiki kıymetlerle, 219 milyon dolara yani 1919 senesi dış ticaret açığının dörtte birine baliğ olmuştur.
Dış ticaret istatistikleri, Almanya-nın Doğu ve Güneydoğu Avrupa memleketleri ile yaptığı ticarette büyük gerilemeler olduğunu göstermektedir. Rakamlara göre İthalât yüzde 15,7 den yüzde 4 e ve ihracat ise yüzde 14,5 ten yüzde üç buçuğa düşmüştür. Diğer Batı Avrupa memleketleri ise, bu memleketlerle olan ticaretlerini harpten önceki yüzde 47 den hâlen yüzde 69 a çıkarabilmiş-lerdir.
Batı Almanyanın son bir sene zarfında Doğu ve Güneydoğu Avrupa ile ticareti 75 milyon dolar ithalât ve 10 milyon dolar ihracattan ibaret kalmıştır. Halbuki harpten önce senelik ithalât ve ihracat yekûnu takriben 250 milyon dolara varıyordu. Görülüyor ki, Batı Almanya dış ticaret ekonomisi, dolar memleketlerine yapılan ihracatı arttırmakla beraber, Doğu ve Güneydoğu Avrupa münasebetlerini de geliştirmek mecburiyetindedir. Şimdiye kadar bu gaye ile yapı- | lan bütün gayretler, ya inkişaf etti- | rilememiş veyahut da siyasi engeller yüzünden akamete uğramıştır.
nıak arzusundadır. Eğer böyle bir anlaşma imzalanıhrsa İsveç, Porte-
klzle ticari münasebetlerini artırmaya razı olacaktır,.
tsveçin Portekizdeıı ithal ettiği başlıca maddeler volfram, tapa, şarap, ispirto, sardalye ve konservedir. Geçen onbir ay içinde. İsveç ithalâtı 27.79 milyon kron ve ihracatı İse 25.58 milyon kron olmuştur. İsveç, aradaki farkı ödemek için, ihracatı artırmaya çalışmaktadır,
IH» »m «iHtltfl —*tıı»* -■ıMlHtOİ
manın, Bcrlindeıı hurda metal sevkıyatının Huşlar tarafından ihlâl edildiğini ileri sürerek ilgililer nezdinde protesto etmişlerdir.
Çukurova farım kooperatifleri
Ortak sayısı, 5.854 kişiyi bulmuştur
Adana. ı Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Çukurovada bugünün belli başlı hâdiselerinden biri, Pamuk Tarım Satış Kooperatifleri Birliğine bağlı kooperatiflerin umumi heyet toplantılarıdır. Osmaniye. Ceyhan, A-dana, Yenice ve Tarsus’a kadar uzanan geniş sahaya yayılmış bulunan bu kooperatiflerin pamuk istihsali ve satışı hususunda gördükleri iktisadi hizmet, bölgemizce artış çok iyi anlaşılmıştır. Bu kooperatiflerin her türlü fonksiyonları milli fabrikalar,
İktisadi Devlet Plânı neden hazırlanmadı?
Kütahya Milletvekili Hakkı Gedik, dört maddelik bir sözlü soru ile bunun sebeplerini soruyor
Ankara 12 (Hususi muhabirimizden) — Kütahya Milletvekili Hakkı Gedik, B. M. Meclisi başkanlığına verdiği bir sözlü soru önergesiyle aşağıdaki hususların Başbakan tarafından cevaplandı rılmasını istemiştir:
1 — Günaltay Hükümeti, işbaşına geldiği zaman, memleketimizin kalkınma istikametlerini ve imkânlarını tâyin ve tesbit eden bir devlet plânı hazırlatacağını ifade etmişti. Aradan bir seneyi aşan bir zaman geçmiş olmasına göre bu müddet zarfında vadedilen plân hazırlanmış mıdır? Hazırlanmışsa kimler tarafından ve nc gibi usullere ve nıetod-lara dayanılarak meydana getirilmiştir? Mahiyeti ve mesnetleri nelerdir? Henüz ihzar ve ikmal edilmemişse gecikme sebebi nedir? Ve el-yevm ne vaziyettedir?
Hükümet, kalkınma plânının mahiyet ve şümulü hakkında umumî bir prensip kararı almış mıdır? Almışsa mahiyeti nedir?
2 — Günaltay, İstanbul Sergisini açış nutkunda hususî teşebbüse daha geniş ve emin iş sahaları sağlamak maksadiyle devletçiliğin hududunu
C DÜNYA HABERLERİJ
Fransa bazı memleket mallarına asgarî tarife tatbik ediyor
★ Paris (Reuter - Hususi) — Fransız gümrük makamlarının, Norveç. Lübnan ve Suriyeden ithal edilecek mallara asgari tarifeyi tatbik edeceklerine dair karar Resmi Gazete ile neşredilmiştir.
Bu karar, 1948 haziranına kadar, makable şamil şekilde tatbik edilecektir
Ifolânda ticaret heyeti bütün dünyayı dolaşacak
★ Lâ-Haye (Reuter • Hususi) — 50 kadar Holânda ticaret ve sanayi mümessili, uçakla 45 günde dünya turu yapmak üzere mayıs ayında hareket edeceklerdir. Beraberlerinde çeşitli nümü neler götürecek olan mümessiller, Mısır, Hindistan, Singapur, New-York, Peru, ŞİH, Arjantin. Brezilya, Belçika Kongosu, Cenubi Afrika ve İsraili ziyaret edeceklerdir.
I
Fransa Sahrayl Kebirde pirinç yetiştirecek
★ Berlin 12 (YİRS) — Fransa idaresindeki Salırayi Kebirin bazı kesimlerinde pirinç yetiştirmek üzere Avrupaya tahsis edilmiş olan Marshall Yardım taşlından 31 milyon dolar verilecektir.
ütrelıt sergisi martta açılıyor
★ Anısterdam (Reuter ■ Hususi) — Utrcht'te 21 martta açılacak olan sergi, Belçika ve Holânda dokumacılarının işbirliği yaptıklarından lıeri açılmış cn büyük Be-nelux mensucat sergisi olacaktır.
Bu yıl. deri ve kundura kısımlarına da hususi bir ehemmiyet verilecek. Amerikan ambalâj me-todları gösterilecektir.
bankalar ve ihracatçı tüccarlar tarafından yakından takip edilmektedir.
Bu kooperatiflere 1940 yılında giren ortakların sayısı 394 iken bu rakamın bu yıl 5854 e yükselmiş olması, bu teşekküllere karşı müstahsilin gösterdiği büyük alâkayı ifade eder. Çukurova umumî pamuk rekoltesinin yüzde 35 i bulan bir nispette elinde pamuk bulunduran bu kooperatifler, hariç piyasalarda da, başlı başına bir ehemmiyet kesbetmektedir.
kesin şekilde tâyin ve tesbit edecek bir komisyon kurulduğunu bildirmişti. Bu komisyonun vardığı netice nedir? Hükümet, hususi teşebbüs ve sermayenin gelişmesi için bir prensip kararına varmış mıdır? Bu hususta neler yapmıştır? Yapmayı düşündüğü şeyler nelerdir?
3 — Bugüne kadar tatbik edilegel-mekte olan devletçilik rejimi, hususî sermaye teşekkülünü desteklememiş ve bilâkis taazzuv ve inkişafına mâni olmuştur. Binaenaleyh Hükümet bu rejimde ne gibi değişiklikler düşünmektedir? Güttüğü iktisat politikası. hususî teşebbüs ve sermayenin mi, yoksa devlet kapitalizminin mi gelişmesi esasına dayanmaktadır?
4 — Hükümet, İktisadî Devlet işletmelerinin bugünkü usullerle doğrudan doğruya devlet tarafından idaresi sistemini aynen tatbikte devam ettirmek fikrinde midir? Yoksa bunların yerli ve yabancı hususi sermayenin de iştirak edeceği anonim şirketler halinde tamamen ticari usuller ve anlayışlarla idaresi hakkında bir fikre ve tasavvura sahip midir ?
Batı Almanya - Portekiz ticaret görüşmeleri başladı
★ Berlin 12 (YİRS) — Portekizle ticaret görüşmeleri yapacak olan bir Batı Almanya ticaret heyeti, bugün Lizbon’a varmıştır. Bu suretle, Portekiz ve Almanya arasında harbin sonundan beri ilk temasa başlanmıştır.
Marshall Plânı memleketleri üyeleri kâğıtçılık tetkiki için Birleşik .kmerikaya vardı
★ Londra 12 (YlRS) — Maıshall Plânı memleketlerini temsil eden 34 üye, kâğıtçılık üzerinde tetkikler yapmak üzere bugün New. York’a varmıştır.
Batı Avrupada, ferd başına isabet eden kâğıt, senede 28 kilodur. Bu miktar, Amerikada adam başına isabet eden miktarın altıda biri kadardır.
Batı AvrupalIlara d^şen hissenin, senede 33 kiloya çıkarılması için konuşmalar yapılacaktır.
Japonya ve Yugoslavya, Frankfurt panayırına iştirak edecekler
★ Frankfurt (Reuter • Hususi) — Japonya. 1941 den beri ilk defa olarak, ilkbaharda açılacak olan Frankfurt panayırına iştirak ederek ipekli ve bisiklet teşhir edecektir.
Diğer taraftan, yakın zamanlara kadar batı bölgesi ile alâkası bulunmayan Yugoslavyanın da 300 firma tarafından temsil edileceği bildirilmektedir.
Gelir Vergisinin, ücretler hakkında da tatbiki cereyanı kuvvetleniyor
Gelir Vergisinin memur, müstahdem ve İşçiler lehindeki hükümlerinin 1951 senesi martından itibaren yürürlüğe gireceği malûmdur.
ikinci Dünya Harbinin tevlld ettiği sıkıntıları gözönünde bulunduran bazı Halk Partililer bu husustaki mevzuatın da 1950 mal) yılı başına alınmasını teklif ve müdafaa etmektedirler. Şehrimizde bulunan bütçe komisyonu Üyelerinden birisi, bu husustaki cereyanın gün geçtikçe kuvvetlendiğini beyan etmiş ve "148 milyon liralık bir karşılıkla bunun teminine çalışacağız., demiştir.
Piyasada çay buhranı var
İki günden beri piyasada bir çay buhranı yaratılmış bulunulmaktadır. Tekel İdaresinde mevcudu kalmayan yerli çayların yerine Hindistandan getirtilmiş olan çaylar 100 gramlık paketler halinde pazartesi gününden itibaren bayilere dağıtılacaktır. Stokların azaldığını nereden öğrendikleri belli olmayan bazı şahıslar, şehrin en ücra köşelerindeki çayları dahi toplamaya muvaffak olmuşlardır. Kendileriyle konuştuğumuz bakkallar, durumun bilhassa fakir halkı çok sıkıntıya düşürdüğünü beyan etmişlerdir.
Tekel İdaresi pazartesi günü piyasaya çay çıkarmazsa, ciddi bir çay sıkıntısjyle karşılaşılmağına muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Sala haddi n Çaın’ı aıınıa töreni
Tanınmış maliyecilerimizden Merkez ve İş Bankaları Eski Umum Müdürü merhum Salâhaddin Çam için salı günü bir anma töreni yapılacaktır.
O gün, saat on birde, şehrimiz malî ve iktisadi mahfillerine mensup bütün şahsiyetlerle merhumun dostları Merkez Bankasında toplanacaklar, kısa bir merasimden sonra, Asri Mezarlığa gidilerek kabri ziyaret edilecektir. •
Limanımızo gelen ithal malları
Geçen hafta İçinde limanımıza gelen 14 vapurla ithal edilen başlıca eşya şunlardır:
34 ton Gres yağı, 500 ton kereste, 300 torı tebeşir tozu. 17 ton fayans, 617 ton tel, 21 ton kendir ipliği, 157 ton cam, 35 ton mukavva. 50 ton oto lâstiği. 144 ton boya. 258 ton çay, 217 ton şeker. 115 ton çelik boru, 147 ton çimento, 389 ton kahve, 1756 ton buğday unu, 6 ton çocuk maması, 212 ton madeni eşya, 176 ton çelik eşya, 67 ton kimyevi madde, 14 ton salmastra. 36 ton oto zinciri ve 39 ton lâstik eşyadır.
Bir İngiliz firması bez fabrikası açmak istiyor
Adana, (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Çukurova Pamuk Tarım ve Satış Kooperatiflerinin Adanada bulunan Umum Müdürlüğüne, bir Ingiliz firması teklifte bulunarak Ceyhan ve Yenicede bez fabrikaları kurmak istediğini bildirmiştir. Bez fabrikaları, kooperatiflerin Ceyhan ve Yenicede mevcut pamuk prese ve çırçır fabrikaları genişletilmek suretiyle meydana getirilecektir. Müsait karşılanan İngiliz teklifi Kooperatifler Birliği tarafından İncelenmektedir.
Mersinde balıkçılığın inkişafı için çalışmalar
Adana, «Hususi muhabirimiz bLl-diriyor) — Mersinde balıkçılığın inkişafı için çalışan bir firma. İtalya-dan 18 bin dolar değerinde bir balıkçı gemisi getirtebilmek için Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına müracaat etmiştir. Teklif Bakanlıkça uygun görülerek kabul edilmiştir.
Hafta irinde zihinleri meşgul eden mesele, serbest ticaret rejiminin tatbikat sahasında ne gibi müşküller doğuuraca-ği haklındaki düşüncelerdi. Bilindiği gibi, 19 Avrupa memleketi arasında ticari mübadeleler bir nisbet dahilinde serbest bırakılacak, ithalât, tüccarı, lisans almak için Ticaret Bakanlığına müracaat ederek sıra beklemek gibi külfetlere girmıyecek. döviz tahdidatı gibi kayıtların vücude getirdiği zorluklardan kurtulacaktır. Bu suretle bir tüccar, ithal edecek olduğu malın 19 memleket pazarında en iyi kalitede ve en ucuz olan cinsini salın alacaktır. Mevcut tahditli rejimlerde ise, bir tüccar döviz pozisyonu veya kliring anlaşmasının vücude getirdiği şartlar içinde muayyen bir malı muayyen bir pazardan almak zorunda kalıyordu.
Hafta içinde, Ekonomi ve Ticaret Bakajıhğı Dış Ticaret Dairesi Reisi, serbest ithal listelerinin tatbik şekillerinden bahsederken, bu üstelerin ilk zamanlar yüzde 50 nisbettnde, sonra yüzde 60, yüzde 65. 70 nispetinde artmak suretiyle tekemmül edeceğini ifade etmiştir. Bu da gösteriyor ki, 19 Avrupa memleketi arasında yer alacak olan bu yem mübadele sistemi, tekemmül safhalarından geçerek, ileride daha geniş bir şekle girebilecektir.
Piyasadaki ış adamlarmı düşündüren mesele, serbest ithal rejimi tatbikat sahasında tekemmül ettiği zaman, ithal listesine ne gibi yeni maddeler İlâve etmek kabil olacağıdır. Alâkadarlar. ithal listelerindeki nispetleri yüzde elliden, yüzde altmışa, hattâ yüzde yetmişe çıkartmadan evvel, ithal listelerine ilâve edilecek maddelerin ehemmiyeti üzerinde durmaktadırlar. Herhalde tahditli ve zoraki ticaret rejiminden, serbest ticaret rejimine geçiş safhasında, tatbikatta görülecek tecrübelerden is-ifade edilecek, ithalât listeleri dc daha zengin bir hale girebilecektir. Şimdiki halde birinci merhale olarak ilân edilen yüzde elli nöbetindeki ithalât listesinin tatbikatta alacağı şekle intizar ederek daha fazla hükümler vermemek daha doğrıı olur.
★
İSTANBUL !■
İstanbul Ticaret Borsacında en hareketli olarak geçen madde yine fındık oimuştur. Hafta babında durgun bir manzara
İstanbul ve Izmırde haftalık piyasa vazıyeti
arzeden fındık, hafta sonuna doğru 175 kuruşa kadar yükselmek suretiyle en yüksek seviyeyi bulmuştur. Bıı fiyat yükselişini şu suretle izah etmek mümkündür:
1 — Stokların azalması, hazırda ıııal bulumnaıııa.sı yüzünden. alıcıların mevcut mallara karşı istekli davranması;
2 — İstihsal bölgelerinde şimdiye kadar görülmemiş bir derecede kış olduğu Içüı. köylerden pazarlara doğru kabuklu fındık aevkedilcmemest:
3 — Elinde mal bulunduran bir kısmı köylünün ve küçük tüccarın da fiyat yükselişleri karşısında nazlı davranması.
Bütün bunlardan evvel, dış pazarlardan fındığa karşı isteklerin artmasını (la daha esaslı bir âmil olarak göz önünde tutmak mecburiyetindeyiz. Nitekim son fındık alıcılarmıiı Almanya için ma) topladıklarına dair haberlerin meydana çıkması da, bunu teyit etmektedir. Hafta içinde fındıktan başka diğer maddelerin durumunda ehemmiyetli denilecek derecede bir tahavvül görülmemiştir. Geçen hafta da bahsettiğimiz gibi tiftik, bu seneki ihraç mevsimini geçirmiş, devrini tamamlamış bir mal olduğu için, tekrar üzerinde durmak istemiyoruz.
Bakliyat piyasasına gelince, bunlardan /cı/re fasulya çeşitleri üzerine pek uz iş olmuştur. Dış piyasalardan hu mala karşı bir istek görülmemiştir Halbuki geçen ay içinde Franaaya 15 ton fasulya ihraç edilmişti, ^hrclnıck rekoltesi az olduğundan, fiyatların yüksek bir seviyede kalınası ihracata mânı olmuştur. En iyi kalitedeki yeşil mercimek. 5H kuruş Üzerinden munınele^görmüştür.
Geçen ay içinde nohut ihracatı dolayısiyle, piyasa hareketli geçmişli Bu ay ise ııohut fiyatları durgun bir devreye girmiştir Hafta içlııde» borsada sıra malı nohut 22 kuruştan olmak üzere mahdut miktarda muamele görmüştür
Yağlı tohum grupu sağlam bir durum aızetnuştır. Bilhassa
kült ntuhomıı, ayçiçeği, su^aın gibi maddeler üzerine hararetli İşler olmuştur. Ketentohumıı, 45 kuruşa kadar yükselmiştir. Alıcıların. ltalvaya ihracat yapmak için mal topladıklarından bahsedilmektedir. Ayçiçeği üzerine ehemmiyetli miktarda iş olduğu halde, fiyat, 36 kuruştan yukarı çıkmamıştır. Anamur susamları tae 86 kuruştan muamele görmüştür, alıcılar iç piyasa ihtiyacı için mal almışlardır.
Nebati yağ grııpu ise, yağlı tohumlara muvazi olarak sağlam bir durum arzctnıiştir. İzmir tüccarının zeytin j/ftfn ihracatı hakkındaki teşebbüsleri, zeytin fiyatlarını daha sağlam bir hale getirmiştir. Hafta içinde zeytin yağının muhtelit kaliteleri üzerine ehemmiyetli miktarda iş olmuştur.
Borsada tüccarın sattığı yumuşak buğday fiyatı 29.10 kuruşa kadar düşmüştür. Halbuki ayni kalitedeki Ofis buğdaylarının ısı*, hoıaa cetvellerinde 31 kuruştan aşağı düşmediği müşahede edilmiştir. Yakın vilâyetlerden Lstanbııla Ofis fiyatından daha ıieuza buğday ve un da sevkedılımştir. Bu hareketler karşısında ekmek fiyatlarında tenzilât yapmak zarureti hâsıl olmuştur.
İZMİR :
Hafta içinde İzmir Ticaret Borsacında çefa’rdekate 7(uru ıı^ihn, kararsız bir durum arzetmiştir. Tekelin üzünı mübayaa etmesi için istihsal mıntnkalnrından yapılan teşebbüslerden müsbet netice alacaktır. Ufak satıcılar, arzda teenni ile hareket ettikleri gibi ellerinde stok mal bulunan bir kısım ihraç evleri de fiyatın daha fazla gerilememesini islediklerinden ufak miktarlarda da olsa» borsada müboyaada bulunmuşlar ve bunun neticesi olarak fiyat, seviyesini muhafaza etmiştir.
Birleşih Amerika ve Isvcçten siparişler gelmekte devam «itigmderı iııch piyasası sağlamlığını ve istikrarını muhafaza etmiştir Yalnız stok miktarı 300 ton kadar olduğu tahmin edilen B sınıfı 111 ve 112 numaralı küçük incirlere sari sahası bulu
namadığından aradaki fiyat farkının azlığını da nazan itibara almışlardır.
Fransaya yapılmakta olan pamuk sevkıyatı yeni gemilerin gelmesine intizaren inkıtaa uğradığından, hafta ortasında piyasa kısmen sakinleşmiş, borsada başlıca alıcıyı İstanbul-daki bir iplik fabrikası teşkil etmiştir. Bu fabrika İnce iplik imal ettiğinden mubayaalarını daha ziyade birinci kalite mallar üzerinde yapmaktadır. Bu sebeple Çukurovanın da rekabeti karşısında bulunan 2 İnci ve 3 üncü kalite pamukların vaziyeti durgunlaşmıştır. Alâkalılar gerek kliring hesabının müsait olmaması ve gerekse Birleşik Amerika ve Mısırdan yapılan ithalât dolayısiyle bir müddetten beri memleketimizden pamuk alnuvan Almanyanın önümüzdeki mart ayında mübayaata geçeceğini ümit etmektedirler.
Pamukta alâkalıları meşgul eden bir mevzu da toplu ve destereli çırçırlar meselesidir. Rakip memleketlerin hepsinde açık kozalı Amerikan Uplaııd pamuklarının çekirdeklerinin ayrılmasında kullanılan destereli çırçır makineleriyle elde edilen randıman toplulara nazaran yüzde bir buçuk noksan olmakla beraber umumiyetle alıcılar daha iyi temizlemeden hâsıl olan bu randıman farkını, ödedikleri bedellerde nazarı itibara almaktadır. Nitekim Almanya ve Yunanistan, bu şekilde çır-çırlanmış puınuklarımı^ için daima bir fark ödemektedir.
Bu sene memleketimizden ehemmiyetli miktarlarda pamuk mübayaa eden Çekoslovakya ve Fransa, bu farkı ödepıek istemedikleri için destereli çırçır fabrikaları güç duruma düşmektedirler. Bu arada yeniden tesis edilecek fabrikalar için de alâkalılar tereddüt göstermektedirler.
Hafta zarfında pamuk ı/atfı piyasası fazla hareketli olmamakla beraber fiyat bakımından istikrarlı bir manzara arzet-rniştir.
Kâsenin iyi bir fiyatla ihraç edilmekte bulunmasını göz önünde tutan pamuk çekirdeği satıcısı, çırçır fabrikaları mevcut fiyatı tatminkâr bulmadıklarından arzda müstağni davranmaktadırlar. Bu sebeple 45 bin tonluk rekoltenin henüz Üçte birinin satılmış buulunmasma rağmen hafta zarfında borsada bu madde üzerine fazla muamele cereyan etmemiştir.
•Rio I’ifo »tıımııı hiıuruniHi ıı ı»n
I
muş
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
Y F! N t İSTANBUL
13 Şuh»t 1050
“ w w a a a AA • “ • w
K itaplar arasında
• • • • • • • • •
• •
• • • • • • *•
■ • • •
a > • • ® ® •
Eserile ıııiicadele eden
Dil Bilim Kurulunu
atom mütehassısı
Cuthbert Daniels, beşeriyeti kurtarmak için var kuvvetile çalışmaktadır
tipi de, taassu-
Washlngtnn (Husus! muhabirimiz H. Steinltz bildiriyor) - Atoma karşı mücadelenin mü-taassıp mümessili Cuthbert Daniels ’in
bunu tam mânasiyle aksettirmektedir. Tavır ve hareketlerinde, tek yapmacık, yahut Jest yoktur. Atomu, tehlikesini ve imkânlarını bütün teferruatına kadar bilen, bunları müdrik o-lan ve sırf beşeriyete karşı duyduğu derin sevgi sebebiyle, hayatım bun- . dan böyle atom aleyhtarlığına vak- I fetmek kararını veren bu mücahidin ruhunu, beşerin istikbali hususunda derin bir endişe kaplamıştır.
Atoma karşı mücadele eden tek a-tonı bilgini Danlel değildir. Meslek-daşları arasında pek müstesna bir mevkide bulunduğu halde, hemen bütün atom âlimleri aynı kanaati taşımaktadırlar. Hemen bütün atom fizikçileri, günahkâr elleriyle serbest bıraktığı ruhlara hâkim olamadığını haşyetle gören sihirbaz yamağına benziyorlar. Atom parçalanmasını ve atom enerjisinin istikbalini temin e-den bütün büyük fizikçi ve kimyagerler, Elnstein, Joliot-Curle’ler, Urey, Oppenhelmer, Barnard, Bohr, Fenni, Bayan Meitner, hepsi, cihan umum! efkârından beşeriyetin İmhasına engel olabilecek tek çarenin, milletlerarası, müessir bir atom kontrolünün hemen tesisini İstiyorlar.
Hepsi bu gaye uğrunda durmadan, yılmadan mücadele ediyor, haykırıyor ve yazıyor. Fakat Cuthbert Daniels, hepsinden daha İleri giderek, Birleşmiş Milletlerin, milletlerarası atom kontrolü tesisine mütedair müzakerelerine fiilen müdahale eden ilk atom fizikçisi sıfaıiyle binlerle komplikasyonu ihtiva ettiği halde, ilk bakışta, Kolomb’un yumurtası kadar basit görünen bLr atom istihsal sistemi teklif etti. Birleşmiş Milletler Genel Kurul Başkanı Romulo da, büyük
devletlere teklif ettiği uzlaşma projelerini. bu sisteme göre tanzim ettirmişti.
Cuthbert Daniels’in gençliği, hiç de şimdiki rolüne uygun geçmemiştir. Genç bir kolej talebesi iken fizik a-Taştırmaları yapmağa karar vermişti. Bu sahada bir hayli çalıştıktan sonra, Dantel, atom silâhlan imâl eden Amerikan askeri tesislerinde vazife aldı. Fakat Dantel, ilk bombalara muazzam miktarda atom doldurulduğu Los Alamos da değil, mikroskobik miktarlarda “fissiblc” uranlum 235 İmâl eden Oak Ridge Laboratuarlarında çalışmaktadır. Ondan sonra Hiroşima ve Nagasaki yakıldı, Amerika, sivil atom idaresin! kurdu, atomik “mahrukat" istihsal ve istimal edecek muazzam fabrikalar yapıldı ve Birleşmiş Milletler, atom enerjisini devletlerin elinden alarak milletlerarası hale koymak üzere çalışmağa başladı. İşte tam bu sırada Danicl müdahale etti.
Dantel 1946 yılında Oak Ridge’de kafadar bir yoldaş buldu. Arthur Squlres, aynı müessesede, atom araş-tırmalariyle meşguldü. Danlel ve Squires. müştereken, bir “atom kontrol” plânı hazırlayarak neşrettiler.
Büyük alâka uyandıran bu plânın ana hatları şunlardı:
“Perakende" ve “toptan” atom e-nerjisi istihsali arasında esaslı farklar VArdır. “Perakende” istihsal, labora-tuvarda atom pilleriyle yapılmaktadır. Bu piller. Amerika ve Rusyadan başka, İngiltere, Fransa. Kanada ve îsveçte de imâl ve istimal edilmektedir. Pillerin istihsal ettiği enerji miktar itibariyle az olmakla beraber, bütün llm! araştırmalarla, atom enerjisinin, ilâç, sun’! gübre ve bu gibi
A merikada
haftanın
olayları
Aeheson’un Algier Hiss’i müdafaa edişi, hayret uyandırdı
Washlngton resmi nıehafili, Sovyet Rusya ile komünist Çin arasında tam bir anlaşma olabileceğini zannetmiyorlar. Çünkü gerek Rusya gerekse Çin az çok aynı iktisadi karakteri haizdirler. Her ikisinin de ham madde menbalan ve nüfusu hudutsuzdur. Her ikisi de endüstri ve makineye muhtaçtırlar. Böylece Rusya ile Çin’in ekonomileri birbirini tamamlayıcı bir rol oynayamazlar.
Chainbers, FBl'ya yardım etmiş
Şimdi öğrenildiğine göre, Amerikan Dışişleri Bakanlığı eski memurlarından Algier Hiss'in bir komünist casusu olduğunu İddia eden VVfcltta-ker Chambers, FBl’ya (Federal Tahkikat Bürosuna) tanıdığı Komünist casuslar ve onların leri hakkında esaslı miştir. Bilindiği gibi dişinin de bir casus
ederek Hiss’i suç ortaklığı ile itham etmişti.
çalışma sistem-malûmat ver-Chambers, ken-olduğunu İtiraf
bekliyen meseleler
II. Avrupa terminolojisi ve türkçe
Yazan :
DİL BİLİM
A. Cevat EMRE KURULU İ YESİ
ü-
Ağlama Duvarı
MODERN ROMANCIYA BİR MUHARRİRDEN ZİYADE BİR MÜŞAHİT DEMEK
DAHA DOĞRU OLUR
Yazan : Cevdet PERİN
Acheson, Algier Hiss’i müdafaa ediyor VVhittaker Chambers'ln Lhban zerine hakkında tahkikat yapılırken
mahkeme huzurunda yalan söylemek suçundan mahkûm olan Algier Hiss’i, Amerika Dışişleri Bakanı Acheson gazeteciler huzurunda müdafaa etmiştir. Acheson, casus olduğunu zaten itiraf etmiş olan bir adamın şe-hadetine istinaden Hiss in mahkûm edilişini doğru bulmadığını bildirmiştir.
' Eski Cumhurbaşkanı Roosevelt’in karısı Eleanor Roosevelt de aynı fikirdedir. Halbuki umum! efkâr Hisa’-in suçlu olduğundan şüphe etmiyor.
Devvey’in aldığı karar
New-York devletinin valisi Tho-maa Dewey, Cumhuriyetçi Partinin ısrarı üzerine Valilik için yeniden namzetliğini koyacaktır. Dewey bundan evvel yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhuriyetçi Partinin namzedi idi ve bütün tahminlerin hilâfına Truman’a mağlûp olmuştu.
Çlnde uğranılan ihanet
Formoza adasına Amerikan askeri gönderilmemesini ve umumiyetle Çlnde takip edilen politikayı tenkid eden Cumhuriyetçilere karşı hükümetin elinde kuvvetli bir koz vardı. Hükümetin hazırladığı bir raporda, milliyetçi Çin makamlarının Amerikan yardımını nasıl zimmetlerine geçirdikleri hakkında tafsilât mevcuttur.
Belçika çok iyi durumda
Amerika İle Belçika arasında bir anlaşmazlık başgöatermiştir. Belçl-kanın istediği 60 milyon dolarlık borç Amerikan Dışişleri Bakanlığı ve thracat-lthalât Bankası tarafından reddedilmiştir. Buna sebep Bel-çikanuı fevkalâde iyi çlan mal! durumudur. Belçika ise, dolar üzerine Yugoslavya llö yapabileceği bir anlaşmadan Amerikanın talebi üzerine vazgeçtiğini hatırlatıyor.
maddeleri istihsal etmekten İbaret medeni hizmetlerin İfasına tamamen kâfidir. Bu pillerle meydana getiri-
len (Radio-lzotop)lar, daha şimdiden bilhassa kanser tedavisinde büyük hizmetler görmektedir. Halbuki yalnız Oak Rldge’in. bugün İmâl etmekte okluğu Radlo-lzotoplar, sulh İhtiyacını kat kat geçmektedir. Bu itibarla, beşeriyete faydalı olan bu mamûller için “toptan” atom enerjisi istihsaline lüzum yoktur
Danlel’e göre, Oak Ridge, Hanford, Brookhaven gibi Amerikan ve Atom-grad gibi Sovyet süper fabrikalarında istihsal edilen “toptan” enerji, münhasıran bomba imaline yaramaktadır. Danicl diyor ki: “Hayale kapılmıya-lım. Kömür veya elektriğin yerini a-tarak, enerji santrallarını ve gemileri tahrik edecek olan atomik “mahrukat * imaline çalışıldığına dair söylenenlerin hepsi, istikbale matuftur.
Atom enerjisini, muharrik kuvvet olarak kullanabilmek için, sayısız meselelerin halledilmesi lâzımdır. Radyoaktif pasekül ve bekayanın nasıl imha edilebileceği bile daha şimdiden bir mesele halini almış ve bunların, hattâ roketlerle aya gönderilmesi ciddi olarak düşünülmeğe başlanmıştır.
Bu ltibarlu Danicl, toptan enerji İstihsalini tamamen menetmek ve büyük fabrikaları kapatmak suretiyle beşeriyeti, atom harbinden korumağı teklif ediyor.
İşte, Birleşmiş Milletler Atom Komisyonunun tetkikine havale edilen Daniel-Plftnının esasları bunlardan l-barcttlr. Eğer bir gün gelir de, atom, müessir hır milletlerarası kontrol altına alınabilir ve beşeriyet bu âfetten kurtarılabllirse, o zaman bütün şehirler Daniel’ln mermerden heykelini dikseler yeridir. Cuthbert Daniels bunu ve fazlasını haketnıiş olacaktır.
Türk - Amerikan Cemiyetinin New-York’taki toplantısı
Türkiyede de bir Tiirk - Amerikan Cemiyetinin kurulması tem
New-York, (Hususi muhabirimizden) — Amerikan - Türk Cemiyeti, Amerika'nın belübaslı fabrikaları ve bankaları rüesası şerefine şubat başında, New-York un meşhur Bankerler Kulübünde bir öğle yemeği vermiştir. Toplantıya, Birleşik Devletlerin eski Ankara Sefiri Air. Ed\vin C. W!1son riyaset etmiştir.
Amerikalı fabrikatör ve bankerlerden başka, Cemiyetin İdare Meclisi üyelerini, NewrYork Haberler Büromuz ve Etibank mümessillerini ve New-York’taki Türk iş adamlarını da İhtiva eden yetmişten fazla davetli grupuna, Cemiyetin çalışmaları ve hedefleri hakkında derin ilgi uyandıran izahat verilmiştir. Mr. \Vilson, yakın mazinin en buhranlı yıllarına rastlayan Ankara sefirliği zamanına ait hâtıralarını anlatmış, Türk milletinin cesaretine, çalışkanlığına, zekâlına. dürüstlüğüne ve istiklâl aşkına hayranlığını belirtmiş ve Türkiyesiz hür Ortadoğu ve hür Akdenizm kabili tasavvur olmadığını, kuvvetli ve hür bir Türkiye'nin Amerika için hayatî ehemmiyetini izah etmiştir.
Çok alkışlanan Mr. Wilson’dan sonra. Amerika'nın tanınmış bankerlerinden ve îrvlng Trust Company isimli bankanın rüesasından Mr. L. î. Estrin, söz alarak, ziyaret etmiş ol-
• 4
enni ediiivor
duâu bütün Yakın ve Ortadoğu memleketleri arasında Türkiye’nin, Batı ve Amerika medeniyetinin yegâne mümessili okluğunu, bulunduğu sahanın yalnız en kuvvetli ve en medeni memleketi değil, aynı zamanda A-merika’nın dünyada en müstakar ve en güvenilir dostu öldüğünü söylemiştir Mr Esirin sözlerine şu cümlelerle nihayet vermiştir:
"E rleşlk Devletler’ln hududu artık ne “bir Atlas denizi, ne bir nehir, ne bir "dağ silsilesidir Birleşik Devletlerin “hududu, dünyanın herhangi hır ye-"rinde, kendi hürriyet ve istiklâlleri “için canını fedaya hazır insanların "kalbi İçindedir. İşte Türkler bu insanlardır!,,
Mr. Estrinin söylevi, davetliler tarafından sürekli alkışlarla karşılanmıştır. Bundan sonra söz alan Amerikalı iş adamları. Cemiyetin Türkiye'yi ve Türklerl Amerikalılara tanıtmakta oynadığı ve oynayacağı önemli rolden bahsetmişler ve Türkiye’de de bir Türk - Amerikan Cemiyetinin kurulmasını çok istediklerini, böyle bir kurumun Türkiye’yi gerek iş İçin, gerekse turist olarak ziyaret edecek Amerikalılara rehberlik edebileceğini, işlerini vc ikametlerini çok kolaylaştıracağını ve bu bakımdan Türkiye'ye pek çok Amerikalı çekebileceğini söylemişlerdir.
• *
z
— 15 —
Buna anarşi derler, komünistlik derler. Ne zamanlara kaldık. Meselâ ben, benim de yerim bu otel köşesi mi sanıyorsunuz! Ben vaktiyle birinci sınıf mümeyyizdim ve Ba-turyol bulvarında bir evim vardı.
Bayan Riklki eşinin elinden tabağı çekerek onu susturuyor ve çocuklarına yemek dağıtıyor. Fakat Bay Rikiki’nin sesi tekrar duyuluyor: ’
— Virjlnl, bana hardalı uzat da imparatora vereyim.
Bir taraftan yemek yerken, bir taraftan, Osterliç kahramanıyle görüşmesine devam ediyor:
— Evet haşmetpenah, bu melekler idaresinde saygı yok. Eğer, sizi Vesinet’deki küçük evimde yemeğe kabul etmek şerefine nail olsaydım, böyle beyaz salçalı dana mı ikram ederdim? Bayan Riklki, Marengo usulü dana hazırlardı, öyle değil mi cicim?
kabul etmek kolay bir kaldı ki, beyaz salçalı masraf farkı da
— Tabii... Misafir sanat değildir. Nerede 11c Marengo arasında tur.
Riklki birdenbire
oğluna döndü ve
yok-
şor-
du:
— Danlyel, söyle bakayım, Marengo bl hangi tarihte oldu?
Ve Napol^on’a gülümsıyerek:
— Göreceksiniz haşmetpenah! Oğlum tarihte oldukça kuvvetlidir. Haydi yavrum, korkmadan cevap ver.
Bedbaht DaniyeJ beyhude gayretler «affederek hatırlamaya çalışıyor, fakat, yarı açık ağzından tek kelime çıkmıyor. NapolSon müdahale ediyor;
— Çocuğu sıkmayınız. Hem artık bütün bunların mânası yok.
— Hayır, haşmetpenah, hayır! Cehaletim onun yüzüne vurmalı. Bak Danlyel, sana bu tarihi bizzat imparator hazretleri hatırlatacak. Kafana İyice yerleştir de, bir daha unutma!
Lâkin Napoldon da şimdi Danlyel kadar şaşırmışa benziyor, hâtıralarını toparlar gibidir: L j
— Hay şeytan hay. diye mırıldanıyor, pek hatırlıyamıyorum... Geçmiş şey... Dur bakayım ne zamandı o?.„
tlar-
Ansiklopedisi olan büyük kültür milletlerinin hepsi, terminolojilerini gtek-lâtin malzemesi üzerine kurmuşlardır.
Bu milletlerden t anlam (Calque) adı verilen karşılık bulmak yolunu kullananlar da vardır; bunların başında, geçen yazıda söylediğimiz gibi, Almanlar gelir.
Avrupa dilleriyle terminolojide kullanılan grek-lâtin malzemesi a-ramnda bir yapılış ve söz haznesi yakınlığı var sananlar görülmektedir; fakat almanca İçin böyle bir benzerlik —türkçe için olduğundan pek fazla derecede— mevcut değildir; esasen böyle bir yakınlık olsaydı grek-lâtin malzemesiyle yapılmış terimlerin milli karşılıklarına (ta3-lamlarına) başvurmazlardı.
Psikoloji (Psychologle) karşısında türkçe için ruhhlllm ne İse almanca İçin de Seolenlchro odtır. Avrupa kültürünü temsil eden psikolojide, almanca taslam Seclenlehredc, türkçe taslam ruhhlllmde bileştirme (compoaltion) yolu ile yapılmıştır. Almanca iki Alman unsurunu yan-yana getirdiği gibi türkçe de iki Türk unsurunu yanyana getirerek bileştirmeyi yapmaktadır. Söz haznesi bakımından Avrupa kültürünü temsil eden unsurlar türkçe için olduğu kadar almanca için de yabancıdır; İki unsuru yanyana getirerek bileşik kelime yapmak yolu İse her iki dilde aynıdır.
Genel olarak Avrupa terminolojisinde bileştirme (compositlon) ve sondan ekleme (sufflxation) yollan, almanca gibi türkçenln de kullandığı türeni yollarıdır. Bir türlü bileştirme olan önden ekleme türkçede pek az gelişmişse de. son yıllarda yapılan öııek, önsöz, auııek, sontukı. ns-teymen... gibi
bu yapı yolunu ispat etmiştir.
Doğu kültürünü ıstılahat sistemini (miisnadün ileyh, keyn, İlmurrah) gibi örneklerinden anlaşıldığı gibi, arapçanın morfolojisini ve sentaksını tahsil etmek lâzımdı. Batı kültürünün terminoloji-
yenilikler dilimizin da kabul ettiğini
temsil eden eski benimsemek için, nıÜtesavlyUssa-
• • • 4 » • * —
sinde kullanılan türkçedekilerin aynıdır. Bu uygunluk bizi uzun bir öğretim külfetinden kurtarmakladır.
Eski klâsik dilleri, edebiyat ve dil fakültelerimizde öğretmekte tabii devam edeceğiz; bu kültür kolunda ihtisasını yapmak isteyecek gençlere lisenin son smıflarında grekçe-lâtin-ce dersleri verebiliriz; fakat Batı terminolojisini sindirmek için, liselerde, genel olarak Grek, Lâtin gramerlerini okutmaya hacet yoktur.
Derslerde geçen Batı terimlerinin açıklanması şüphesiz lâzımdır.
Alfabe sırasiyle. Batı terminolojisinin bir açıklama sözlüğünü yapmak kolaydır; böyle bir sözlük, öğretmensiz, herkesi Batı terminolojisini anlamaya alıştırır ve Türk ansiklopedisine hazırlar.
Bu zaruri İş yürütüşüne karşı demagojinin koparacağı gürültülere kulak asılmaz. Dilimize çoktan beri Batının metre sistemi girmiş olduğu gibi kimya sistemi de alınmıştır. En müfrit özleştirmecilerin kontrolünden sonra bile Sözlüğe girmiş olan Batı terimleri de pek çoktur; yenileri de bu suretle girecektir; Almanların, Rusların, Macarların, İskandinavyalIların... ansiklopedileri grek-lâtin malzemesiyle nasıl yuğurulmuş-sa, Türk ansiklopedisi de öyle olacaktır. Kültür ve teknik terminolojileri gittikçe uluslararası bir hal alıyor; bunlar milli dil içinde İhtisas dilleri (languea spöciales), yani argolardır. ve bütün başka argolar gibi. dilin birliğini bozmıyacaktır.
Millî dil birliği, millî fonetik ve morfoloji üzerine kurulmuştur. Türk-çemlzln milli birliğini üç dört asırlık saray (Divanı edebiyatının nesir ve nazım argoları İstilâsından kurtaran kudret, dil birliğimizin en büyük koruyucusudur. Asıl müfrit özleştirmecilerin dile sokmak İstedikleri sözde türkçe terimler, morfolojik kusurları ve kaynak sınırsızlığı ile, dil birliği için büyük tehlikedir.
En milliyetçi Batı milletlerinin gittiği yoldan yürüyelim; Türk ansiklopedisinin doğuşunu daha fazla gecik tirmiyelim.
mr
snn
türem yollan ise
u
Modern Türk Musikisi Festivali
münasebetiyle yapılan toplantı
Dibi, saat 18 de İstanbul Flârmoni Drmctji, Modern Tiirk Musikisi Festivaline iştirak etmek üzere şehrimize gelen Kompozitör Adnan Soygun, Nceil Kâzım Akses, Ulvi Cemal Erkin ile solist Fcrhunde Erkin te Salda-relli ve yine hır konser münasebetiyle şehrimizde bulunan meşhur viyolonist t da Haendrl şeref terine bir kokteyl parti tertip etti. Seçkin sanatseverlerle, gazetecilerin davetli bulunduklart bu partiden önce, saat 17 de bir gazeteciler toplantısı yapılmış ve bu sırada Güzel Sanatlar Umum Müdürü Neöil Kâzım Akses, modern Türk musikisi (erimi hakkında izahlarda bulunmuştur. Bu arada kıymetli sanatkâr Fcrhunde Erkin, piyanoya geçerek davetlilere Ulvi Cemal Erkinden, Necil Kâzım Akses vc Adnan Soygundun seçilmiş bir kaç parça dinletmiş, bunu Saldarc1lifnin iki ufak parçadan ibaret olan viyolonsel solosu (akıp etmiştir. Nihayet ısrar üzerine piyanoya gelen Cemal Reşit Rey df. kindi bestelerinden bir zeybek çalmış ve bu samimi toplantı, bu güzel intibalarla sonu ermiştir.
Bu toplantı sırasında. Marshall yardımına dahil memh ketlerden herbırnıin tanınmış bir kompozitöründen Amerikan radyolarında yapılacak neşriyata başlangıç olmak üzere dakika sürecek birer parça istenmiş bulunduğu ve bu meganda memleketimiz için de kendisine yapılan müracaat üzerine kıymetli kompozitör Adnan Saygunun bu maksutla bir "Horon,, vücude getirmekte olduğunu memnuniyetle: öğrenmiş bulunuyoruz
Perşembe günü yapılacak olan festivalde Adnan Saygımdan bir Halay, Ulvi Cemalden Piyano konsertosu, Cemal Reşit Reyden Enstantane vc Necil Kâzım Aksesten de bir Pocm çalınacaktır.
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
MUHARRİRİ : CAMİ
KIYAMET GUNU
r
de
ile
Riklki imparatorun kulağına fısıldıyor:
— 14 haziran 1800!
— Evet, 14 haziran 1800. Tamam. Teşekkür ederim. Saltanat hayatımın tarihlerini bir gözden geçirmem icap ediyor, insan nasıl da unutuyor! Aklımda kala kala bir öldüğüm tarih kalmış: 21 ocak 1793
— Yanlış, haşmetpenah! Siz 5 mayıs 1821 öldünüz,
— Ha, evet. On altıncı Louis’nin ölümü karıştırdım.
Bu esnada Riklki masaya eğilerek yine
oğluna;
— Bak, Danlyel, dedi, masanın ucunda oturan şu bayı görüyor musun, dikkat et de onun gibi yemek yemeğe dikkat et O bir go-lııa’dır amma ren medeni, iyi terbiye görmüş bir çocuksun ve yemeğini çatalınla yersin
Filhakika, orada, uzun saçlı, düşük bı-yıklariyle birisi var ki danayı elleriyle tutmuş ısırarak yiyor ve ellerinden, ağzının kenarlarından salçalar akıyor. Bütün bunlar olup biterken, sıyanet melekleri, başka tabaklar içinde kızarmış piliçler getirmişlerdi. Rikiki’nin sözleri golua’nın dikkatini çekmiş, uzun ıızun Ntıpol^on'a bakmaya başlamıştı. Yeğen Mar-sel de İşin farkına varmış:
— Vay canına, diyordu, herif imparatora yiyecek gibi bakıyor... Gözleri ateşler saçıyor... Aman, haşmetpenah..,
Golua, önündeki tabaktan kızarmış bir pilıçi bacağından tutarak bütün kuvvetiyle Nopol^on’a doğru fırlatmıştı. Fakat Napolöon. kartal bakıyiyle, golua’nın hareketini görmüş, başını eğmişti. Gülle haline gelen piliç de, gidip duvarda parçalandı. Riklki,
— Haşmetpenah. diye sordu, yaralandınız mı?
Napol^on, bizzat söylediği meşhur cümleyi tanzir ederek cevap verdi:
— Beni öldürecek piliç henüz doğmamıştır!
Attığını tutturamadığına fena halde kızan golua şimdi verinden sıçramış, vahşi seslerle haykırarak Napolâon'un üstüne atılmıştı. Bir kaç kişi araya girdi ve imparatora doğru yumruklarım sıkarak:
— Sezar. Sezar... Hain! Vercingetorix’ı ne yaptın? Büyük şefimizi ne yaptın? Seni geberteceğim.. Ciğerini yiyeceğim!
Diye bağıran gohıa’yı güç zaptedıyorlar-
dı.
Ben ve herkes golua’nın düştüğü hatayı derhal anlıyoruz. Napol^on’un Jûl Sezar ile harikulâde benzerliği, gojûalı askere, karşısında Alesia galibi Romalı imparator var zan-nettirmiştı. Malûm olduğu Üzere Sezar kendisine mertçe teslim olan golua şefini Zafer A-rubasına zincirle bağlatarak gezdirtmiş, böy-lece ona en büyük hakarette bulunmuştu.
Hiddetli golua'ya düştüğü hata güç belâ anlatıldı. O zaman, Napolöon’a ilerledi ve ö-zür makamında, ona, yağlı elim uzattı. İmparator, heyecan içinde golua’nın elini sıktı ve:
— Ey Alesla’mn kahraman müdafii, dedi, sen muhafızlarımın arasında olmaya lâyıktın. Asil şefin Vercingetorix’in hâtırasına hürmeten sana şu nişanı veriyorum.
Ve üniformasından "14gion d’honneur,, nişanını çıkararak, goluamn göğsüne taktı, onu kucakladı.
Yeğen Marsel
UGÜNÜN romancısı artık sadece hikâyeler anlatan, şahıslar yaratan, karakterler canlandıran, şu veya bu sosyal muhiti tasvir eden bir muharrir değildir. Bugünün romancısı, lnsaıılığııı şar-tı’nı tahlil etmeye çalışan, eski realistler gibi yalnız dış hakikati değil, Iç hakikati de İfade etmek isteyen, âdeta metafizik bir gaye peşinde koşan bir muharrirdir. Fakat, modern romancıya bir muharrirden ziyade bir müşahit demek daha doğru olur. Çünkü o. asıl mevzuu olan Insan'ı. facialarla dolu bir dünya ortasına attıktan sonra, adım adım taklbeder. ve dış âlemde olan bitenleri aşarak, iç âlemdeki hakikate ulaşmaya çalışır.
Son romanı Ağlama Duvarı’ndan (1) bahsetmek istediğimiz Reşat Enis’i bu modern roman mefhumuna yaklaştıran vasıflar olduğu gibi, uzaklaştıran bazı taraflar da var: Gerçekten, eserinin, “önünde sosyal ve moral sefaletimize ağlayacağımız bir duvar" olduğunu söyleyen muharrir. Selâml adındaki kahramanını, facialarla dolu, karanlık bir âleme atıyor. Bu âlem, içinde yaşadığımız şu İstanbul şehridir. Fakat, muharrir bu âlemin hudutlarım gayet ustaca bir teknikle genişletiyor. Selâml, gazeteler ve radyo vasıta-Siyle, Avrupa'nın sürüklendiği reyi, hâdiseleri günü gününe, saatine taklbedlyor, ve büyük ayı kendi nefsinde yaşıyor.
Üç bölümden ibaret olan romanın birinci bölümünü Selâminln hatıra defteri teşkil etmektedir. Bir kaza neticesinde hastuhaneye kaldırılmaya kadar, başından geçen mühim vakaları buraya kaydetmiştir. Selâml hayata küskündür, çünkü bir baltaya sap olamamış bir münevverdir. Çok sevdiği Rousaeşnı gibi, cemiyete bir tek zaviyeden bakar, ve tabii onun gibi, birtakım utople’ler savurur. Velhasıl, muharrir onun ruhuna siyah bir gözlük takmış, hertarafı karanlık görsün diye. Onun sefaletinden herkes suçludur. Ya kendisi? Evde bir lokma ekmek bekleyen cefakâr eşini ve yavrusunu bırakıp da, markslst Dr. Nedret’ln kolları arasında avunmaya çalışan Selâml suçlu değil mi? Mariz bir hassasiyeti olan bu adam, iradesizdir de. Ne olur biraz da kendi kendini tahlil etse, yaptığı egoistliğin, benimsediği siyasi doktrinle bağdaşamıyacağını anlasa! Hayır, Selâml bir ruh hastasıdır. Onu kemiren illet, bugün yeryüzünde milyonlarca genel uyuşukluğa sevkeden “yirminci asrın hastalığı” diyebileceğimiz yeni bir romantizmdir. Selâmı, kendi sefaletine de, insanlığın sefaletine de seyirci kalmaya mahkûmdur, çünkü enerjiden mahrumdur, muhakeme vücudunu Nedretin şuurunu kaptırmış
ki, muztarip insanlığın, evvelâ kendi varlığını, kendi benliğini keşfedecek
bâdl-saati facl-
ve ancak sağlam bir mânevi temele dayandıktan sonra beşeriyete de faydalı olacak unsurlara ne kadar ihtiyacı var!
Romanın İkinci bölümünde, has-tahaneden çıkan Selâmının, bir serseri hayatı yaşadığını, kafa İşçiliğini beceremlyen bu adamın, kot İşçiliği yapmaya kalkıştığını görüyoruz. Birinci bölümde olduğu gibi, burada da, hayattan bilhassa emekçi sınıfın hayatından birçok sahneler, birbirine rastgele eklenmiştir. Sık sık atasözierine rastlıyoruz. Selâmı bir nevi “lâf ebesi,, tesiri uyandırmaktadır. Hâdiselerden neticeleri çıkarmak ve ahlâk hocalığı yapmak he-vesindedlr. Buna ne lüzum var? Romancının, hele bugünkü romancının vazifesi, neticeyi çıkarmak işini o-kuyucuya bırakmaktır. Fakat, vakalar o kadar ustalıkla anlatılacak ki, buna bile ihtiyaç kalmıyaeak. netice kelimelerin arkasından sırıtacak.
Üçüncü bölümde, Selâml, dul bir rum dilberiyle evlenir. Bu kadın, kocasının ölümünden aonra yıllarca namusunu muhafaza etmiştir. Fakat, yeni hayat arkadaşı Selâmi’nln yükselmesi. zengin olması için, her nedense bu defa namusunu feda etmekten çekinmez. Ve bütün bu maceraların sonunda, Selâmi’nln zamana uymak için İlk adımını attığını görüyoruz. Karısı “Angeliki namussuz bir kadın olmuştu ama, Selâml insan haklarını korumak İmkânını kazanmıştı.”
İşte, kanaatimce, romanın esas tema’sı buradadır: Yani, bu kötü cemiyette, çalışmakla elde edllemiyen şeyler, namussuzlukla elde edilebilir. Gerçi, muharririn tamamiyle haksız olduğunu söyllyemeylz. Fakat, ta-mamlyle haklı olduğunu söyüyebll-mek için de meseleyi onun kadar tek taraflı görmek lâzım gelir.
Muharriri tarafından “sosyal ve moral" kelimeleriyle vasıflandırılan Ağlama Duvan’nı bu bakımlardan mütalâa etmek mecburiyetindeydik. Siyasi ve sosyal mevzuları ele alan romanların bir nevi tez olduklarını unutmamak lâzımdır. Her tez, İspat edilmesi gereken bir ipoteze dayanır. Delillerin çok kuvvetli olması İcap eder. Fakat, delilleri çok kuvvetli olan bir avukat bozan nasıl bir dâvayı kaybedebilirse, vaknlan bol bir romancı da bunlardan lâ .ı-kiyle istifade edemlyebilir. Kanaatimce, Reşat Enis’in sanatında noksan olan taraf da budur. Kuw* tH bir müşahedeci olduğu muhakknk Fakat bu müşahedelerini terli* ı-mek hususunda henüz usta bil
mancı gibi muvaffak olamıyor, ju nunla beraber, bu velûd muharrirır daha az dogmatik olduğu, ele ald iı mühim dâvaları hakiki romancılar** yakışan bitaraflıkla, objektif olarak incelediği, nihayet, okuyucuya arada bir nefes aldırdığı takdirde, bize daha olgun eserler vereceğim ümid edebiliriz.
v I
kabiliyeti yoktur, nasıl salon komünisti Dr. egoist aşkına kaptırdıysa. da marksist diyalektiğe bir defa. Halbuki... halbu-
(1). Reşat Ema. Ağlama Duvarı, inkılâp Kltabevi, İstanbul, 1950
SON ÇIKAN TARİHİ ESERLER
SULTAN AZİZ (Hususî, slyaâi hayatı. devri ve ölümü). Yazan : Halûk Y. Şei^ııvnroğhi- Yayınlayan: Hilmi Kİtabevl. 1H4». Oldukça zengin hir bibliyografyaya (Uyanarak hazırlanan bu eser yalnız AbdülâzL jin heyecanlı hayatını aidatınak-
Kuleli yapılan Avrupa tavrı.
— Yaşa be! diye heyecanlandı, doğrusu yaman adam. Ne güzel konuşuyor!
Halama? _ "
— Yazık, dedim. Jül Anl’lor burada değil. Yoksa ne güzel bir resim çekerdi; imparator goluah bir askere nişan verirken!
Fakat vazıyet tekrar çatallaşmıştı.
••
Napollon, eski itiyadına kapılarak, vaktiyle muhafızlarına yaptığı gibi, goluanın kulağını tutarak dostane olr hareketle çekmişti Ancak gayet tabi! olarak İmparatorun bu hususiyetinden naberi olmayan golua kendisiyle alay ediliyor zannederek yine hücuma kalktı; zorla zaptedilebildi. Kargaşalık esnasında Bay Rikiki’yi güçlü kuvvetli golua tuttuğu gibi masanın üstüne fırlatmıştı. Riklki masanın Üstünden bütün sofradakiierc:
— Yontulmamış herif! diye bağırdı... Ecdadımızın bunlar olduğunu düşünüyorum da, Fransız olmak haysiyetiyle utanıyorum.
Sonra, inip imparatorun yanındaki yerine oturup irahat verdi:
— Bu hiddetli golua, her halde Bayan Ri-kikinin bana küçük ismimle hitap ettiğini duymuş olacak Kİ üzerime saldırdı. Çüıjkü baş metpenah, benim küçük ismim Sezardır. Herif ondan kızmış olacak.
Nihayet ortalık sükûnet buldu. Şimdi ancak sofrada kimler olduğunu tetkike fırsat buluyorum. Kimbilir, belki sevgili Niket de buradadır. Hayır, yok. Yegâne fışıkımı ne kadar da göreceğim geldi. Belki de ihtiyarlamış-tır da tanıyamıyorum. Ah, hayır! Onun sevgili yüzünü, ölüme, asırlara rağmen hayalin* taptaze muhafaza ettiğim canlı yüzünü bir daha bulamamak çok müthiş olur. Ah Monik! Ne olur bana değişmiş blı* ahlâkla dönebilsem.. Ne olurdu, ölüm, şendeki o menhus crkek-kız hallerini öldürmüş olabilse ve seni, ideal bir Niket. tatlı, afif, hayatın iğrenç taraflarım bilmiyen hakiki bir genç kız hali ile bana iade edebilse’... Ah, bunun tasavvuru bile hariku lâdeî Heyhat ki güzel bir rüya... Ne yapalım, zararı yok! Olduğun gibi de. erkek-kız kalbinle, beni mustarip eden her şevinle., kusurlarınla seni tekrar görmek istiyorum, yegâne aşkım, bayatım, çünkü seni seviyorum!!
— Devamı var —
la kalmıyor, aynı zamanda bütün bir devri de yaşatıyor. Gerçekten, Sultan Azizin çocukluğunu okurken. Abdülnıecld’in son yıllarında hüküm süren mali buhranları, halkın hoşnutsuzluğunu, vakasını, genç şehzadeye suikast teşebbüslerini, devletlerinin takındıkları
Abdüinıeeid’ln ölümünü, yfttine gelen genç padişahın karşılaştığı güçlükleri ile öğrenmiş oluyoruz. Sultan Azizin yaptığı Avrupa seyahati, ıslahat teşebbüsleri, Yeni Osmanlılar’ın çalışmaları etraflıca ve vesikalara dayanarak anlatılmıştır. Abdülâziz’in tahttan indirilmesi. hal’I yakın tarihimizde bir muamma olmaktan kurtuluyor ve aydınlanıyor. O zamanlar îstanbııl-da yapılan mitingler, bize bugünkü demokrasi luınılnierilııizin kaynaklarını nerelere götürebileceğimiz hakkında da bir fikir veriyor. Eserin son kısmında, Abdülâzir.’in esrarlı ölümüne dair birçok şeha-detler, değerli vesikalar var. Bundan başka, o devre alt tablolar ve resimler de kitabın değerini şüphesiz arttırmaktadır.
OSMANOGULLAKI. Yazan : Feridun Fazıl Tülbentçi. Yayınlayan: inkılâp Kİtabevl. 1950. Büyük tarihi roman. Muharriri tarafından, birçok yerli ve yabancı vesikaya İstinat ederek huzıriaııdığı söylenen bu eserde. OsmanlI İnıpara-torlıığu'nuıı kuruluşunu vc bu imparatorluğun kurucusu olan Osman Gazi’nln hayatını, muzaffer savaşlarını, aşkını, ıstırabını okuyoruz. Rertdun Fazıl TÜlbentçI’nİrı bu eseriyle tarihi romandlığımıza yeni bir hava getirdiğini söylersek mübalâğa etmiş olııuıyu.
TEOnOKA. Yazan: Murat Sertoğlu. Yayınlayan: Güven Yayınevi. Büyük tarihi roman. Bizans'ın aşk i-lAhesi lıııpnratorlçe Teodora’nın heyecan, İhtiras vc hâdiselerle dolu hayatını nakleden bu eserin başlıca vasıflarından biri sürükleyici oluşudur. Hakiki vakalara dayanmakla beraber, muharririn ınulıay-yeleslnin de payı olduğuna şüphe etmediğimiz bu tarihi romanın oldukça dinamik bir üslûpla yazıldığını kaydetmek lâzımdır. Sinenin tekniğinin bugünkü roman tekniği üzerine tesir ettiği aşikârdır. Görülüyor ki, Teodora’nın muharriri de bu tesirden kurtulamamış. Bununla beraber, sanat bakımından bir kusur olan hu tarafın, muazzam okuyucu kitlesi bakımından bir meziyet sayılması da mümkündür.
13 Şubat 1050
YENt t S TANBUti
Sayfa 5
Karşı sahildeki çocuk
O yenildi
Istanbulspor da Emniyete
bahsediyorduk.
çok isterdim»
şayet İyi anlı-
verdi. Böylece Vefalılar da pozisyondan istifade etmesi-
Yazan: M i 11 lam MCFEE
a •
• •
U yaz sayfiyede başımıza garip bir hâdise geldi. Nehir kıyısında bir ev tutmuştuk. Su. balkonumuzun hemen altından
akıyor ve bana balık tutma fırsatı veren kayalar üzerinde şarıldıyordu. Karşı sahihle ağaç ve çalılar sık bir düğüm halindeydi. Kapının önümle oturup suyun mırıltısını dinlemeyi şehir hayutına tercih ediyorduk.
Bir gün öğleden sonra birdenbire karşı kıyıda küçük bir oğlan çocuğu gözümüze çarptı. Oraya nasıl geldiğini görmemiştik. Ayakta duruyor ve bir parmağı ağzında, bize doğru bakıyordu. Karını elini salladı, çocuklardan biri de: “Hey!., diye bağırdı anm ondan cevap gelmedi. On yaşlarında, hâki pantn-lonlu, yırtık mavi gömlekli bir çocuktu. Zaten açık renk olan saçları. güneşten daha da sararmıştı. Yanında bir de kocaman köpek vardı. Sonra birden gözden kayboldu. Gittiğini hiç birimiz görmemiştik. Karım:
— Ağaçların arasından görünen büy ük evin çocuğu olacak, arazilerinin nehre kadar uzandığını duymuştum.
Dedi. Ben:
— Bundan fazlasını dn işittim» dedim. Geceleri eğlence gürültüleri geliyor. Tellâl, onların bir yüzme havuzu olduğunu ve bu yaz kiraya vermek istediklerini söyledi ama bize göre çok pahalı. Geceleri ışıkları görünüyor, saksfon sesleri de işitiliyor.
— Çok da misafirleri var, geç vakit otomobillerin gittiğini duyuyorum.
— Geç mİ? Ben buna erken derim, dedim. Geçen sabah saat dörtte bir gürültü İşittim. Misafirler herhalde o zaman dağılıyorlardı.
Knnm:
— Hımm. belki (lo kendi hallerinde eğleniyorlardır. dedi.
Bir hafta kadar sonra çocuğu tekrar gördük. Köpeği ile beraber aynı yerde duruyordu. Hakikaten hoş bir çocuktu. Bizim çocuklar plajda bir piknikteydiler» onun için evimiz sessizdi. En nihayet:
— Merhaba, diye seslendim. Zayıf. tatlı sesi ilp o:
— Merhaba, diye cevap verdi.
— Nasılsın?
Teşekkür ederim. İyiyim. Ve eğilip köpeğinin boynunu okşadı. Bizi ziyaret ederse çok memnun o-iacağımızı söyledim.
— Belki gelirim, dedi. O sırada karıma bir şey söylemek için döndüm, o da hana baktı. Yalnız bir an, fakat bu anda çocuk yine göz-
Dün geceki güreş müsabakaları
Halkevinden dakikada tuşla, 57 Halkevinden Lûtfi, Vahe’yi 4 dakikada Beyoğluspordan Ce-
Dün Eminönü Halkevi ve Beyoğ-luspor güreşçileri arasında yapılan müsabakada 52 kiloda B. Spordan Fahreddin, Halkevinden Hakkıyı 9 dakikada tuşla, yine 52 kiloda B. Spordan Ahm>t, Eminönü Fahreddini beş kiloda Eminönü Beyoğluspordan tuşla, 62 kiloda
mal, Eminönü Halkevinden Bahaed-dlni 4 dakikada tuşla, 62 kiloda Halkevinden Necdet, Beyoğluspordan A-Hyi 12 dakikada tuşla, 67 kiloda E-minönü Halkevinden Nuri, Beyoğluspordan Alekoyu 2 dakikada tuşla, yendi. 67 kiloda Eminönü Halkevinden Rıdvan, Beyoğluspordan Nihada ittifakla galip İlân edildi.
73 kiloda Eminönü Halkevi güreşçilerinden Adnan, Beyoğluspordan A-lekoyu 3 dakikada tuşla yendi. Neticede, Eminönü Halkevi takımı 5-3 galip ilan edildi.
den ktıybolııvcrnıişti.
Çok sıcak ve kıırak geçen bir kaç günden sonra nehir alçalmış vc kayalar meydana çıkmıştı. Karımla o çocuktun Karıın:
— Emin olmayı dedi.
Neyi kasdettiğint
yordum ama, esrarlı şeylere olan meylini uyandırmak İstemedim.
— İkimiz de hayale kapılmış o-tamayız dedim. Tanı o esnada çocuğu tekrar gördük.
— Bekliyoruz, gelmlyecck misin? diye bağırdım.
Kanın hayretle:
— Geliyor! diye fısıldadı.
Çıplak ayaklarlylc taştan taşa atlıya atlıya sessizce, koşarak geliyordu. Köpeği de arkasındaydı.
— Bu köpekten başka oyun arkadaşın yok mu? diye sordum.
— Şimdilik yok, artık olmıya-cak da! cevabını verdi. Yahut bana öyle diyor gibi geldi.
Lâf açmak IçLn ailesinin nasıl olduğunu sordum:
— O, onların hepsi sarhoş, dedikten sonra gidecekmiş gibi bir hareket yaptı.
— Biraz daha kalmaz mısın? Çocuklar dönüşte dondurma getirecek.
— Gitmeliyim, benim burada bulunmam, her halde onlar için pek hoş olmaz. Allahaısmarladık.
İtiraz etmeme vakit kalmadan sessizce koşarak ııraklaştı. Köpeğin gittiğini gördüğümden emin değildim. Fakat biraz sonra ormandan çocuk nğlaınusı İle acı bir uluma duyduk.
Cumartesi günleri genç bir adam bize çörek getirirdi. Çörekçinin geldiği bir gün mutfak kapısını tamir ediyordum. Adama:
— Her halde büyük evdeki çocuğa da bir kaç tane bırnkmışsın-dır, dedim.
— Artık o evde çocuk filân yok, diye başını salladı. Karımla bakıştık. O, devam etti;
— Orada bir çocuk vardı, köpeği ile kapıya gelir 25 kuruşluk çörek alırdı. Ama ikisi de Öldü. Bir sene kadar oluyor. Bir gece hep beraber geç vakit eve dönüyorlardı ve zannederim sarhoştular. O-tomolıilleri devrildi, cankurtaranla hepsini hastahaneye kaldırdılar, fakat çocukla kopek kurtulamadı. Uşakları şimdi onların unutmak 1-çln İçtiklerini söylüyorlar. Eh. artık gideyim» ama bilmelisiniz kİ orada çocuk moruk yok artık...
Çeviren: G. BAYKAL
Dün Galatasaray klübünde yapılan Payidar Kupası voleybol karşılaşmalarında Galatasaray, Fenerbahçeyl 2 sette 15-6, 15-13 mağlûp etmiştir.
Galatasaray: Sadi, Alpay. Erdem, Gültekln, Selçuk. Halûk. Pavlo, Saman.
Fenerbahçe: Enea, Saclt Güneri. Feyzi, Refik, Andon, Behbud, Orhan, Halûk.
İzmir lik mallan
İzmir, 12 (Hususi muhabirimizden) — Bugün Alsancak stadyomunda on bin seyirci önünde yapılan İlk maçlarında Altay, Altınordu takımını ikiye karşı 4 golle mağlûp etti.
Altınordu. birinci devreyi 2-1 galip olarak bitirmesine rağmen İkinci devrede Altaym 3 golüne mâni olamadı.
İzmlrspor takımı da Karşıyaka takımını bire karşı iki golle yendi.
Vefa, Galatasarayı 1-0 mağlûp etti
Önünde bir
Galatasaray kalesi
Uzun zamandan beri maçların tehir edilmekte olması, açık ve güneşli bir havada yapılan ve haftanın en mühim karşılaşmasını teşkil eden Galatasa-rayla Vefa arasındaki dünkü İkinci müsabakaya bir hayli seyirci toplamıştı.
Saha bir gün evvelisine nazaran kıyas kabul etmiyecek derecede düzeltilmiş ve futbol oynanabilecek bir hale ifrağ edilmişti. Yalnız korner vuruşu yapmak için oyuncuların elan alacağı yer dünkü bataklık halinde bırakıldığından oyuncular bu yüzden çok zahmet çekiyor vc vuruşlar ekseriya isabetsiz oluyordu.
Hakem Mustafa Güvcntürkün idaresinde maça tam saat 15 de başlandı. İlk vuruşu yapan Galatasaray iyi bir anlaşma ile derhal Vefa kalesine kadar sarktı ve Muzafferin çektiği kuvvetli bir şüt direğe vurarak geri geldi. Bu suretle oyunun ilk anlarında Vefalılar büyük bir tehlike atlatmış oldular. Akabinde hücuma geçen Vefalılar da soldan bir serbest vuruş kazandılar. Çekilen frikik kale direkini siyi yarak dışarı çıktı. Sahanın kuru olması, oyunun da canlı ve sii-
• •
• •
Galatasaray muhacimleri Vefa kalesi önünde
akınlar oluyor.
kaçırdı. Ya-ağır basma-
Top §inıdİ önünde oy-
ratll oynanması maça heyecan ve zevk veriyor. İlk anlarda iki taraf da karşılıklı ve tehlikeli akınlar yapıyorlar. Henüz hiç bir tarafta bariz bir üstünlük yok. Sarı-kırmızılılarin bilhassa sağdan yaptıkları hasım kalesi İçin tehlikeli
Onbeşİnci dakikada Muzaffer bulunmaz bir fırsatı heba etti. Kaleye üç metre mesafeden, topu havaya dikerek muhakkak bir golün vaş yavaş Gala tasa rayın ya başladığı görülüyor, daha ziyade Vefa kalesi
nanıyor. Vefa müdafaasının iyi yer tutması sarı-kırmızıhların netice almasına mâni oluyor. Galatasaray mü-dafaasşnda Bülendin eksikliği kendini hissettiriyor. Otuzuncu dakikada sağdan ve havadan gelen bir topu Gündüz, kendisine has güzel bir kafa vu-ruşlylc kalenin sol köşesinden İçeri attı, Herkesin gol olduğunu zannettiği bir anda Vefa kalecisi şayanı hayret bir çeviklikle kurtararak hak-kiyle alkışlandı. Otuz beşinci dakikada Vefalı Bülent önü boş iken topu fazla sürmek hevesine kapılarak Galatasaray müdaf İlerinin yetişmesine
Turgayın üzerine Turgay hafif bir Vefalıların biraz
sebebiyet güzel bir ni bilemediler.
Birinci devre, her iki tarafın da gayretli, fakat netice vermlyen bir oyunundan sonra sıfır sıfıra sona erdi.
İkinci devre, birinciye nazaran daha ağır başladı. Bu sefer de Vefalılar hemen ilk dakikada kaleci ile karşı karşıya kaldıkları halde gol ya-pamadılar. Bunu takiben Vefa sağlçl Galatasaray müdafaasını atlatarak kaleye kadar sokuldu. Yakın mesafeden çekilen şütü Turgay büyük bir soğukkanlılıkla kurtardı.
Hor iki tarafın kale önleri zaman
zaman karışıyor. Gol oklu olacak denirken top biraz da tesadüfi olarak kurtuluyor ve bir türlü gol olmuyor. Onaltıncı dakikada kaleci çıkmış iken Galip topun üstüne yatarak vaziyeti kurtardı.
23 üncü dakikada Vefa solaçığınm ortaladığı topa çıkış yapan Vefa orta muhacimleri, çullandıklarından baygınlık geçirdi,
sertliğe başvurmaları yüzünden oyun asabîleşmeye istidat gösteriyor. Cali yapıldığı hissini veren oyuncuların sık sık kendilerini yere atmaları müsabakanın zevkini kaçırıyor.
32 'nci dakikada adamakıllı karışan Vefa kalesinin önünde top uzun müddet GalatasaraylIlar arasında ayaklan ayağa dolaştığı halde neticede çekilen şüt yine direğe vurup kurtuldu.
Bugün sihirli bir kuvvet, sanki topun kaleye girmesine mâni oluyor gibi bir hal var.
Nihayet 41 inci ‘dakikada Galatasaray kalesinin bir türlü topu fa soliçi kısa köşeden topu
taktı. Bir dakika sonra kalenin önünde bulunmaz bir fırsat yakalayan Gündüz, herkesin hayretleri içinde topu iki metreden kalenin üstünden aşırtarak takımına kazandıracağı muhakkak beraberliği kaybettirmiş oldu vc maç da bu suretle 1-0 Vefanın galibiyetiyle nihayet buldu.
Takımlar sahaya şöyle çıkmışlardı: Vefa: Şükrü - Mustafa. Rahmi -Salâhaddin, Galip. Melih - Hikmet. Talha, İsmet, Karnik, Bülent.
Galatasaray: Turgay - Fazıl, Ruhl-Musa, Naci, Doğan - îsfondiyar, Mustafa, Gündüz» Muzaffer. Garbis.
önü karıştı. Müdafiler uzaklaştıramadılar. Ve-blr mesafeden ve sağ Galatasaray ağlarına
Hanımlar Terzihanesinden: Soldan sıra ile Şaziye Moral, Perihan Çakıl, Vaşfi Rıza Zobu, Yaşar öz soy, Perihan Yanal.
Tiyatro kronikleri
Hanımlar Terzihanesi
♦
„ ye dönüyoruz.
ŞEHİR Tiyatrosu, bu mevsim röprizler içinde "pûyan,, oluyor. Bu kelimeyi kullanışımızın saikı yine kendisidir; istemıyerek ve sahnenin tesiri altında kalarak, biz de "eski
“Kayseri Gülleri,, nden sonra, Komedi Kısmı, araya bir yeni eser koymadan, “Hanımlar Terzihanesi,, ni veriyor. İlk akmamı seyrettiğimiz “Kayseri Gülleri,, son temsillerine doğru, bir nevi yerli film havası ar-zetmeye başlamıştı. Yani, müşteri celbi için yerli filmlerin kullandıkları usullere müracaat ediyordu.
“Hanımlar Terzihanesi,, nde henüz böyle bir teşebbüs yoktur. Hoş, “Georges Feydeau”, komediden ziyade vodvil, vodvilden ziyade “farce,, halinde temsil edilen oinınuna, kâfi derecede ve her hangi bir tecrübeden muvaffakiyetle çıkacak, basit fakat daima kolay eğlenmekten hoşlanan kitleyi güldürecek unsurları, kipro-kolan koymuştur. Bunların tümünü Vasfi Rıza, Reşit Baran, Yaşar Öz-soy, Kadri Ögelman gibi seyircinin cn küçük aksülâmelinden istifadeyi bilen usta aktörlerin eline verince halkın büyüle bir zevk duymaması imkânsızdır. Şaziye Moral, Perihan Yanal. Nezihe Becerikli, Perihan Çakıl, Melâhat tçü ve Şevkiye May bu tevziatı muvaffakiyetle tamamlıyor-
Hanımlar Terzihanesi,, ni mukadder muvaffakiyete götüren bir başka
Emniyet: 1 -
Dördüncü hafta lik maçlarına dün İnönü Stadyomunda kalabalık bir seyirci kütlesi önünde Istanbulspor -Emniyet, Galatasaray - Vefa maçla-riyle devam edildi, ilk maç hakem Feridun Kılıç’m idaresinde İstanbul-spor - Emniyet takımları arasında oynandı.
Istanbulspor: Turan - Salm, Kenan - Hidayet, Kâmil, Nevruz - Erdoğan, Aydemir, Selim, Metin, Toros.
Emniyet: Mehmet - Muammer, Cahit - Vedat, Celâl, Vecdi - Sabahad-dln, Süreyya, Basri, Necdet, İbrahim.
Oyuna Emniyetliler sağdan bir a-kınla başladılar, San-Slyahlıların müdafaasında kesilen bu akında top birdenbire Emniyet kalesi önüne kadar geldi, fakat Emniyetli Süreyya topa yetişemediği için muhakkak bir golü kaçırdı. Devrenin ortalarına doğru merkezden inkişaf eden bir İs-tanbulspor akınında kaleci Mehmet kaleye doğru süzülen topu, güzel bir
unsur. tilrkçcsinin merhum Mahmut Yesarl’nln kaleminden çıkmış olma* sidir.
★
Şehir Tiyatrosu’nun röpnzlerle temin ettiği bazı faydalar yok değildir. Evvelâ, hâsılat temin ediyor ki bu çok mühimdir. Zira, tiyatro müdüriyetinden öğrendiğimize göre, İstanbul Belediyesi Daimi Encümeni, tiyatroya verilen tahsisattan hemen hemen Üçte birini, tasarruf maksa-diyle kesmeye karar vermiştir. Bu itibarla, son değişikliklerle yükselen maaş kadrosuna cevap vermek icap ediyor. Nerede kaldı ki, bir senelik bütçeyi, tiyatro, senede beş ay tatil yaptığına göre, yedi ay içinde temin etmek ve dalma, hâsılât hususunda mücerrep, "pı^ce â succ^s,, 1er vermek mecburiyetindedir ki, bu, eski defterleri karıştırmakla kabil oluyor.
Bir ikinci fayda, tiyatroya yepyeni bir seyirci kitlesi gelmeye başlamış olmasındadır. Bu sınıfın tiyatro zevkinin yirmi beş sene evvelkinin aynı olduğuna şüphe yok. Esasen müdüriyetin isabeti de buradadır. Netice olarak, evvelce, şehrin muhtelif semtlerindeki tiyatrolara giden halk şimdi Şehir Tiyatrosuna da gelmektedir. Filhakika, akşamlan, tiyatro bitip de dışarı çıkınca, Tepebaşı caddesine iki keçeli sıralanan dolmuş çığırtkanları şimdi repertuarlarına yeni bir semt de ilâve etmişlerdir: Atik Ali.— /a.
Istanbulspor: 0
yumrukla kornere çıkardı, çekilen korner dışarı gitti.. Devrenin bundan sonraki kısmında mühim birşey olmadı ve devre 0-0 berabere kapandı. İkinci devre başlar başlamaz Emniyetliler rakip kale önüne kadar geldiler, kale önündeki kargaşalıktan şaşıran Istanbulspor müdafaası topu kendi kalesine soktu. Bundan sonra îstanbulsporlular mağlûbiyetten kurtulmak için çok çalıntılarsa da güzel bir oyun çıkaran Emniyet müdafaası rakiplerine gol fırsatı vermedi ve maç da 1-0 Emniyetlilerin galibiyeti üe sona erdi.
Adalet, (A) grupu şampiyonu oldu
Adalet takımı, Beylerbeyini 6-3 yenerek, ikinci küme A grupu şampiyonu olmuştur. Adalet şimdiye kadar yaptığı bütün maçlarda 45 gol atmış, 11 gol yemiştir.
Hicrî
B. Ahir
25
1369
Vakit
1950
ŞUBAT
Pazartesi
Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İmsak
M ü Z
Rumi
K_ eaul
31
1365
Ezani
El»
6.48
9.41 12.00
1.32
11.40
Atatürk İnkılap 51 üzeni : Perşembeden maada her gün 10-12 vo 14-17.
Topkapı Sarayı: Pazartesi-Çor-şnmba - Cumartesi. Saat 13.30-17 Telf. (21090).
Ayasofya: Pazartesi - Salı - Çarşamba - Perşembe - Cuma - Pazar. Saat 10 - 16. Tclf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba -Curna -Pazar günleri 13 ton 16 ya kadar.
Enki Şark Eaıcrlerİ Şubrsi: Çarşamba - Cuma - Pazar 10 dan 12 ye kadar. Telf. (21882).
Türle vc İKİftm Enerleri: Salı —
Perşembe - Pazar. Suat 13.30-16.30
DolniHbnhçe Deniz Müzeni: Cu-rnartcfll naat 13-17. Telf. (81284).
Belediye Müzeni; van. Perşembeden gün 10-12 vc 14-17.
Terfik Fikret Aşlyan Müzc«»l : Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
İzmir:
Arkeoloji Müzeni (3321) Her gün 9-12, 13,30-17. Cumartesi: 14-17 a-çılıtır
Pazar
9-1S.
Atatürk maada
Bul-her
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
Beyoğlu 44041 iCaıhkoy (Xia72
İstanbul 24222 Üsküdar (JW15
Ankara 00» İzmir 2222. K. yaka 15055
ÖĞRENMEK
TİYATROLAR
ŞEHİR TİYATROLARI: &aat 2U.3Ü du.
DRAM KISMI (42157) Bu akşam temsil yoktur.
KOMEDİ KISMİ (4040D) Hanımlar Terzihanesi.
MI 'A.MMER KARACA OPERETİ: Bu akşam temail yoktur
YEM SEs OPERETİ: Bu akşam temail yoktur.
TAKSLM BELEDİYE PAVYONU: (Tel; 82904) Parleli Şantöz Avrii.
ANKARA TİYATROLARI: 20 de.
OPERA: Köylü Namusu (1 de). Palyaço (2 perde). Çarşam-ba. Cuma ve Pazar 2 opera birden.
Bt Yİ K TİYATRO (10370) 15 şubat akşamına kadar (Köyhı Namusu) vc (Palyaço), 16 şubattan itibaren pazartcal. per^.m-be.cumaruaıl ve pazar akşamlın ( Prer Gynt ).
Kİ çi K TİYATRO 111169) Pazar-tcai temsil yok. Snlı akşamından itibaren (Diınyıı Gdzivle). İZMİR
»Ellili TK 5 rı«o
ÎPEK
Tel: 14289
ELIIAMHA 113595) Vnr?
ÎNCİ (85595) 1 —
2 — Ormanlar Aslanı
İPEK 41289) Tarzan Ormanlar Arslanı
Bu Evdo No
Ümltaİ2 Aşk.
8.20
Atına, Ro-
9.—
Ankara, Ma-Diyarbakır,
Rom
Saat
pcr-
»SKİDGLI dili, ı ı AKIN (8û7lHj 1 — Tarzan Ormanlar PrensL 2 — Canavar Adam. ALKAZAK (42562) 1 — Ormanlar Perili. 2 — Cehennem Yarışı.
AH (44304) Yanlış Numara ATLAs • 1(1835i Vadiler H ikimi.
VADİLER HAKİMİ
1 WH8 60536
01
2251
; ı — Glzıı Emir, z — Kıskanç Kadınt renkli).
K E N K L I
(Greon Grass of ayoming) Artistler:
PEGGY CUMMINS ★ CHARLES OOBURN ★ ROEERT
ARTHUR
Bu akşam sura reden H ibaten
TARZAN
Ormanlar arslauı
IOHNN1 WEİSSM( l.l EK Bu akşam suvıtreden itibaren
LA I h (13595) Bu Evde Ne var?
MELEK (4O8AH) Aşk Oyunlun (RenkJI).
SAKA) (41656) Esrarengiz At.
MATPAKK (83143.) 1 — Kılıçların Gölgraindo. 2 — Örümcek Hğl.
sl MEK (42851) Ebedi Dönüş. ŞAICK (40880) Knnunauz Şehir.
SIK (43720) 1 — Knra Kornan.
2 — Korkunuz Şövalye.
TAKSİM (13191) Uçurıımh Doğru. TAN (80740ı 1 — Suçlu Ben im.
2 — Deniz Kızı.
I NAL (49306ı 1 — Fublyola Aslanların Pençelinde. 2 — Düğün Geveni.
YENİ (81I37> 1 — Tehlikeli Ka-
dın. 2 — Marjl.
YILDIZ (42847) Tanca (Casuslar Yuvajıı),
SÜlevmanın Yüzliftü. 2 — Vahşi İntikam,
KISMET (21991) 1 — Toros Çocuğu. 2 — Kahveci Güzeli.
MARMARA (23860) Tanca (Camialar Yuvası),
MİLLÎ (22962) 1 - Harrov Ku-
marbazı. 2 — Cani Kaçıyor.
TTRAN (22127) 1 — Ormanlar
Hâkimi. 2 — Ölüm Dansı.
YENİ (Bakırköy 16-126). 1 -
Kahraman Kılavuz. 2 — Rio Yolu.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) Kılıçların Gölge-sinde»
OPERA ı«öH2D ı • ölümden Firar 2 — Tulnn.
8 C REY YA (60682) 1 — Kristof
Kolonih. 2 — Nevyork Esrarı.
YEfJlEr.İKMENl : 1 — Acı Günlerini 2 — MuHkcll Süvarinin
İntikamı. 3 - Duo Alcknandr varyetesi,
ÜSKÜDAR CİHETİ
HALE (00062) 1 - Seller Kasır-
gası. 2 — Leviânın Kaderi (Türkçe).
•‘Yeni İstanbul,, un bugün İçin tavsiye ettiği programlar:
Dulıihlc:
Saat: 19.15 İstanbul: Sonatlar (Pi). BactKpven, Scarlnttl, ao-111» 11.» 1. — 10.49 İstanbul: Schu-mıuın Monat. Orhan Bornr koman, Ferdi Statzor piyano, — 29.30 Anknra: Radyo Senfoni Orkcairnaı konseri. Beethoven.
-0.1(1 fatanbul; Şarhı vc türküler, Hacmi Rtzn Ahıakan. — 21.15 İstanbul.; Fasıl heyeti. Hariçte:
Saat: Idrı rnet -.ondrn :
10.00 Londra: Mozart'ın konçertosu, — 21.00
Lully. Misorero.
AN KAKA
AN KAKA (234321 Mösyö VerdOU. HtYt’K 05031) Yaratılan Adam. PARK (1113!) Zehirli Şüphe Sİ'MEll (14072) 1 — Cehennemde
Bir Melek. 2 — Öldürün Bu Kadını.
SI S (14071) Zehirli Şüphe,
T l.l s (22294ı Senfoniler Rüyası. YENİ (14010) Harrov Kumarbazı.
CEBECİ (13846) Balıkçı Kızının Sevgilisi.
Tt’KK MÜZİĞİ:
Saat: M. 15 Ankara: Hafif şar-kılar (PL) — 12.30 Ankara: Şarkılar. — 13.15 intanlnı! Şarkı
Vo türküler (PL). — 11.00 ln-lanhtıl: Oyun havailin (Pl). — I8.00 İstanbul: Memleket havalan. Okuyanlar: Coşkun kar-deşlor. — 18.20 İstanbul: Ki kek ’CKİorlnıivn şarkı ve türküler
1 ' ' - 18.10 lntanhul;
ederleri. Çalanlar: Nulmr Tok-yay, Keman Bntnnay. — hi.20 Ankara; Şarkılar. — 10.45 Ankara; Tarihi Türk roüsiftl» 40.40 letanbul* Nacrnl Rıza Ahmkıın konseri. — 21,15 intan bul - Famı heyeti konaerl (Karcığar f-ıslu — 22.15 Ankara - Şarkılar.
inil - Dinleyici İstekleri (klasik batı müziği).
HAFİF BATI MÜZİĞİ
7.31 Ankara - (Fİ.) — 8.(H) Ankara - Piyano soloları (Pl.) — 8.39 Ankara - Hnflf orkestra c-scrleri (Pl) — 9.30 Londra -John Buli orkestrasından hafif parçalar — 13.15 Ankara - Hafif orkestra eserleri — 13.30 latan-bul - Hafif öğle müziği. Semi-raınia orkestram — 17.15 Londra Midland hafif orkestrası — 18.13 Londra - Karışık melodiler — 20.10 İstanbul - Küçük orkestra melodileri — 20.30 İstanbul - Ed-wnrd Wlto ve Mlldrcd Dlllıng-den arp soloları (Pl.) — 22.00 Londra - Petrr Yorko orkestrası
DANS
11.30
13.15
14.15 IH. 00 kara 23.00
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Harrov
Kumarbazı 2 — Cani Kaçıyor.
AYSI (21917)J — 2 Açıkgöz Tahsildar. 2 —'Yaşnmak Arzusu.
AZAK (28643) 1 - Ormanlar Aslanı. 2 — ölüm Dansı.
ÇEMBEKI.tTAş (22513) Tanca (Cdsuslıır Yuvası).
FEKAİI: 1 — Dnnkopisla. 2 — Danışalı Casufllar.
HALK (21991) 1 — Kalnberya
Kahramanı. 2 — Cennet Perisi ıTUrkçs/.
İSTANBUL (22367) 1 — Hazrotl
İZM İH
ELHAMKA: Haydut Aşlcn
LALE: 1 — Yaylâ Kaplanı. 2 — Yaban Gülü.
TANı 1 — Yaylft Kaplanı. 2 — Yaban Gülü.
TAY YAK E: Leylâ klor Açarken.
YENİ: 1 — Montekrlatonun Mirası. 2 — Kadınların Sevgilisi.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK; 1 - Kanlı Büso. 2 -Görünmlyen Adamın İntikamı.
St'MEIU Aşk Kurbanı.
KLASİK BATİ M( 7,161
İO,PO Londra - Konçerto. Mozart'ın klarnet konçertosu — 13.15 Londra - Dinleyici latekle-rl - Klâsik müzik — 14.45 latan-hul - Uvertürler. Fvhiu. von 8uppn — lü.15 İstanbul - Sonatlar (Pl.) Beethoven, Scutlafii — lü.ıo İstanbul - Orhan Bcırar ve Ferdi Shıtzor tarafından Selıu-mıınn'ın La M in, Sonatı - 20.30 Ankara - Radyo senfoni orkes-iruamdan Beethoven in 3 inci senfonisi — ::ı.0(i Lon(ira - Lully-den koro enerleri — 22.00 hılun-
M CZİ6I
Londra - Dana müziği — Ankara - Ritlmcllcr (pl) — Londra • Dans müziği — Ankara (Pl.) — 18.15 An-(Pl.) — 21.80 Ankara (Pl.) İstanbul (Pl.) — 23.00 Lon-
dra - Dinleyici latoklori.
Ht’SVNİ PI(OGI(AMLAI( Kontısmiilar: 18.30 Ankara . Kitap Saati — İM.30 BBC türkço neşriyatı; Aktllalite programı — .’O.oo İstanbul - Mtizelcrl Geziyoruz (Aziz Oğan tarafından hazırlanmıştır ) — 22.00 Ankara B. M. M Knrttl.
Mllzllc: 13.15, 23.00 Londra Dinleyici İNteklerl — 22.00 İatanbul Dinleyici ialeklcri.
Tl KKÇE IIAKEKLEK: Ankara vc t»hıııbııl Radyoları:
Saat: 7.15. 13.00. lü.oo 22.45. 13.30 Ankıııa: öğle Gazetesi. 20.15 Ankara; Radyo Gazetesi.
M Amerikanın ScmP’i Saat 19.15 (13. 16 ve 19 metro)
Londra ItndyoMi] Saat: 7.15, İS.45 ve 23.00 (19 91 21 92. 31,82 ve
19. IV metre)
UÇAK - TREN - VAPUR
Dil\K\i Hıtvıı ı|ulu> »••lyh' »t»-forlrrdo »IrgKiklik ulııbillr.
(»I LE( Eh OLAN I ÇARLAR 10,50 D. H V. (Türk) Anki»ra*lıın. 12 5ü D.H.Y. (Tlırk) İzmlrden.
13.30 B.E.A. (İngiliz) Londra, Nls, Roma vc Atinadan.
16.20 D.H.Y. (Türk) Adana, Anka ra dan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
A. F. (Fransız) ma, Farise. D H.Y. (Türk) latva, Elâzığ Adana. îakenderuna. D.H.Y. (Türk) İzmlre. D.H.Y. (Türk) Ankaruya.
B. E.A. (İngiliz) Atina, Roma, Nla, Londraya.
GELECEK OLAN VAP1 KLAR 6.3ü KONYA (Bandırmadan). 7— SEYYAR (Karabinadan).
22.— SUS (Bandırmadan).
GİDECEK OLAN VAPCRLAK 8.15 SUS (Bandırmaya), 20— KONYA (Bandırmaya). GELE( EK OLAN EKSPRESLER 6.45 Semplon (Avrupa).
8.30 A u kara.
GİDEC EK OLAN EKSPRESLER Tarsus.
Ankara ekspresi. Semplnn ekspresi. Döfttı ekspresi
11.20
13.50
14.30
9.—
18.10
21 30
21.40
EıııiBlöııtı:
Haydar, (¥ Lulcll) Beyazıt. M. Kuzıın, Eminönü.
H Günay, KUçükpaz&r.
S, Hanim, Alemdar. Eyüp;
Eyüp Sultan.
Beiikta»;
Vldin, Hnsfırın Cd.
Beyoğlu ı
Beyoğlu. Kalyoncu Cd. 76 istiklâl, ÎHttkIAl Cd 110 Taksim. İstiklâl Cd. 31. Merkez. Necat iboy Cd. 47 Halk. HulâskAi'gazI Cd. 114 Hnnköy, Haekdy.
Yeni Turan, Kasımpaşa.
İn t Ilı:
İbrahim Balmumcu, Şehz. Snlâhnddin. Aksaray. Ycıitkule. Sanın!ya.
Maarifi. Şehremini ÖÜndoftdu, KaragümrUk . Havim Rork. Fener.
( frküdıır*.
İttihat»
Her kelimeden difterine ikiler harf değiştirerek geçilecektir.
Soldan
1 — Bir çiçek.
2 — Şeref mükâfatı.
3 — Sıtma.
4 — Bir kuş.
5 — Bir nehrimiz.
6 — lstanbulun bir semtL
7 — Bir ilkbahar çiçeği.
dCnkC bvlmacanin
H \U I
1 — Karakuş.
2 — Kabataş.
3 — Karabaş.
4 — Karavaş.
5 — KocatM*
6 — Kocabaş
7 — Kalamış
Kutrilrr: KARATA S. KOCABAŞ.
Kadıköy: R. Muhtar, Kızıltoprak. Göztepe. Boıtsncı.
Ilej betindi»: H. Ada.
BÜy likada: Merkez.
ANKARA
Ego (140.83).
Yenişehir (21863).
Başkent (13653).
İZMİR
Sağlık, Aloaneak.
Sıhhat, Kemernltı.
Karantina. Yalılar. İkiçeşmelık. Basmahane. A. Hayreddin, Eşrefpaşa»
• /
ki
* K*
T E N î İSTANBUL
13 Şubat 1950
SayfA R
çeşitli para ikramiyeleri
Önümüzdeki Çekilişler
,ytNi İstanbul atöl
FİATI
TEDİYATTA KOLAYLIK
Liralık
Liralık
Liralık
Gazetemizde neşrolunan
Müfettiş Namzedi Alınacak
resimlerin
hazırlanmıştır
Tarafından
Klimsch - Horika
mesafesi
ADEDİ ve EB ADI
ASLAR
HİC BİR BAKIMDAN TENKİT EDİLEMIYEN
Beyoğlu İstiklâl cad. 392 / 394, İstanbul Tel.: 49244-49245, Telflrof. Türfanotor.
Kamyonlarını takdi
EV ve DtİKKÂNLAR’ın intikal ve Veraset Vergileri Bankamız tarafından ödenmektedir.
3 ton osgorı.
Benzin - 6 silindir - 72 beygir.
4 metre 10 sontım.
Arka çift, bir Y«*ek- cemon 7 °de'' 75° Takviyeli, muavin makas mevcuttur.
Bir teneke benzinle. 70 kilometre.
En sağlam ve kaim çelikten imâl edilmen.
4 ileri, bir geri.
Kamyonla birlikte, kriko, zengin to tm çontos. diğer Standard malzeme tesl.m ed.hr.
Merkez. 5a(. mafsal yağlama tertibat, mevcuttur
DERNEĞİ BAŞKANLIĞINDAN :
Genel merkezimiz kadrosunda açık bulunan 345 lira maaşlı müfettişliğe, altı aylık staj devresinde Derneğimiz teftiş özel ilklerini kavramış olanlar, aslî kadroya alınmak üzere, Siyasal Bilgiler Okulu, Hukuk ve îktisad Fakülteleri ve Yüksek Ticaret mektebi mezunlarından aşağıdaki şartları haiz bulunanlar müsabaka ile aday olarak alınacaktır.
1 — Türk olmak,
2 — Yabancı ile evli olmamak,
3 — Fiil! askerlik ödevini yapmış bulunmak,
4 — Vücutça sağlam ve teftişçllik yolculuklarına dayanıklı
olduğu tam teşekküllü bir hastane sağlık kurulunca muayene neticesinde sabit olmak.
5 — Müracaat tarihinde yaşı kırktan yukarı bulunmamak.
Yukarıda yazılı şartlan haiz bulunanların en geç 24/2/9.50 Cuma günü saat 18 e kadar dilekçelerine bağlıyacakları nüfus cüzdanı aslı veya sureti, askerlik terhis belgesi, yüksek okul veya fakülte diploması asıl veya tasdikli sureti 4,5X6 eb’adında altı aded vesikalık fotoğrafları ve haklarında malûmat alınacak beş zatın açık adreslerini bildirmek suretiyle genel merkezimize müracaatları. ı
Kızılay teftişçiliği için gerekli vasıfları haiz ve referansları iyi olan taliplere müsabaka günü ve yeri adreslerine bildirileceği lifin olunur.
er
EDİLECEKTİR
îkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
10 Adet 100
İKRAMİYE TEVZİ
Telefon: 29702 - Telgraf: TUMBANJAN - P. K. 799
Büyük Postahane meydanı, Muhzırbaşı Sok. 5 No.daki lokalinde
Sayın Halkımızın Hizmetine Girmiştir.
Bu Ajansımızda yeniden açılacak TASARRUF HESAPLARININ beher 50 lirasına
5 Mart 1950 de YAPILACAK KEŞİDEDE :
1 Adet 1000
21 Nisan (Çocuk hesapları için), 1 Haziran,
25 Ağustos, 31 Ekim, 29 Aralık.
1 Haziran çekilişinde büyük ikramiyeler :
Büyükada’da Köşk, Ankara’da Dükkân DİKKAT!
SİYASİ İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bujsayıda yasa İslerini dilen İdare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer;
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED SÎRKETİ MATBAAST
SPEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FUR REPRODUKTIONSBEDARF
Comments (0)