15 Şubat 1950 — Çarşamba
SİYASİ İKTİSADİ
Sayı 77 — 10 Kuruş
Beyoğlu - Müeffif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Teei» eden: HA8İB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahlfedo santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mos’uliyot kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Abono: Türkiye için seneliği 32,
altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
İÇ ve DIŞ POLiTiKA
X____ 14/11/1950 -----/
Uzakdoğu’daki durum
Geçenlerde Istan bulda yapılan toplantı gibi, şu sıralarda, Siam’ın Bangkok şehrinde ve o bölgedeki Amerikan diplomatik mümessillerinin iştirakiyle, ehemmiyetli bir konferans içtima halinde bulunuyor, içtimaa Dr. Jessup riyaset ediyor.
Bilindiği gibi, bundan bir müddet önce de, İngiliz Hariciye Nazırı Bevin, İmparatorluk ailesinin mümessillerini Colombo’da bir konferansa çağırmış ve bunlar ile ehemmiyetli meseleler üzerinde görüşmüştü.
Bu iki konferansın bugünkü Uzakdoğu durumu ile alâkadar olduğunu söylemek dahi zaittir.
Keza Bangkok Konferansına muvazi olarak General Bradlev’ in arkadaşları ile birlikte Pasifik’teki Amerikan üslerini esaslı bir teftişe tâbi tutması, bu sahadaki siyasî inkişafların hem süratine hem de taşıdıkları tehlikeye delâlet etse gerektir.
Bir yandan da, Japonya ile münferit sulh yapmak lehindeki cereyan kuvvetlenmektedir.
Bütün bunlara, Dr. Jessup’un, Amerikan Uzakdoğu politikasının değişeceğine dair olan beyanatını ilâve edersek, Moskova-dan Pasifik’e kadar uzanan kort üzerinde oynanmakta olan siyasî tenis dubblenda Rusya ve Çin’e karşı Amerika ile İııgilterenin, yerlerini dikkatle tutmıya hazırlandıklarını, pek güzel müşahede edebiliriz.
Son hâdiselere bakarak şöyle bir vaziyet hulâsası yapabiliriz: Çip, artık Mao-Tse-Tung idare-sindedir ve bütün devletler tarafından tanınmak talebiııdedir.
Bunun için Çin’in de dünyadaki mevcut devletleri mutat usullerle tanıması lâzımdır. Halbuki Çın Moskova ile birlikte müesses dünya nizamı aleyhine tertipler almaktadır. Meselâ Vietnam'da. Hoşi-Min manevrası gibi. Dünya ise, böyle hareket eden bir Çin'i hiçbir zaman dürüst bir Partöner olarak tanımı-yacaktır.
İşte, zannettiğimize göre, A-merika ile İngiltere tarafından içtimaa çağırılan muhtelif konferansların olduğu gibi, Filipin Cumhurbaşkanı Querino’nun bahsetmekte olduğu “Uzakdoğu Birliği” konferansının da mevzuu budur.
Çünkü dünyanın hangi nokta-sına baksak, vaziyet aynıdır: İki birbirine zıt ideoloji bayrağı altında iki ayn hayat görüşü çarpışmaktadır. Ve mesele, ya devlet şekline girince bu ideoiojilerin birbirini rahat blrakması, yahut devletleri de kendi hizmetlerine alarak, yanyana yaşayamamak halini adım adım ilerletmek yolundan kanlı çarpışmayı bir em-rivâki haline getirmeleridir.
Amerika ve dostları, birinci şekle, Sovyet Rusya ise İkincisine taraftardır. Daha doğrusu, birinci şeklin mümkün olabileceğini ileri Bürmek perdesi arkasında ikinci şekli gerçeğe çevirmeğe çalışmaktadır.
Aşikâr bir şey ki bu tehlikeli komedyaya, hürriyet ve kanun nizamına inanan devletler, müsaade etmiyecektir.
★ ★★★
Fin Cumhurbaşkanı Paaslklvl (sağda) Brezilya ve Norveç Elçileriyle görüşüyor
Finlândiyada cumhurbaşkanı seçimi bugün yapılıyor
Komünistler, Paasikivinin Cumhurbaşkanı olmasına şiddetle muhalefet ediyorlar
Berlin 14 (YİRS) — Yarın Fin Parlâmentosunda yapılacak cumhurbaşkanı seçimi münasebetiyle, komünistler parlâmento önünde kütle halinde bir miting tertip etmişlerdir. İkinci seçmen seçiminde oyların ancak beşte birini kazanmış olan komünistler, Paasikivinin Cumhur Başkanı olmasına şiddetle muhalefet etmektedir,
Helsinki. 14 A.A. (Afp) — Finlan-
diya parlâmentosunun kapısında dün gece vukubulan infilâka kâğıda sarılı bir fişeğin patlaması sebep olduğu anlaşılmıştır. Polisçe yapılan İlk tahkikat bu işin bir delinin eseri olduğunu göstermektedir. İnfilâkın yaptığı tahribat ehemmiyetli olmayıp ölen ve yaralanan yoktur. Esasen hâdise esnasında da parlâmento toplantı halinde bulunmamakta idi. Suçluyu bulana 50.000 mark verilecektir.
Omar Bradley’in basına beyanatı
Amerikan askerî hazırlıklarının sıklet
merkezi Uzakşark’a intikal ediyor
Schwarzenburg 14 lYİRSı — Wa-shlngton’dan bildirildiğine göre. A-merikanın Asyadakı askeri vaziyetini tetkik etmiş olan Amerikan Kurmay BaşkanJarı verdikleri rapor hakkında bazı izahat vermişlerdir.
Verilen izahat, şu dört esas üzerinde toplanmaktadır:
1 — Birleşik Amerika müdafaasının sıklet merkezi. Asyaya kaydırılmalıdır.
2 — Komünist tehlikesine en ziyade maruz olan memleketlere tercihan yardım edilmelidir.
3 — PaaifiktekJ Amerikan donanması, Atlantik filosundan alınacak birliklerle hemen takviye edilmeli ve Okınava’da kuvvetli bir kara ordusu bulundurulmalıdır.
4 — Bugünkü durumda Amerikan stratejisinin en hassas ve tehlikeli bölgesi Pasifiktir.
Genelkurmay Başkanı Omtn Bratlley’hı babına beyanatı Melburne 15 I YİRS» — Amerikan
Silâhlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkam Omar Bradiey. tertip ettiği basın toplantısında. Asyadaki tetkiklerinden çok memnun kaldığını ve o-ralardaki Amerikan kıtaları maneviyatının kuvvetli olduğunu belirtmiş ve demiştir ki;
**— Asyadan gelecek ânl bir taarruza karşı hazırlıklıyız. Pasifik denizinde bulunan Sovyet denlzaltıları-nın sayısı 70 kadardır Muhtemel bir harp halinde Pasifik Başkomutanlığı. General McArthur’a verilecektir...
Komünistliğin Çin sınırında durdurulup durdurulmayacak sualine karşı Bradiey. bu suale ancak Amerika Dışişleri Bakanlığının cevap verebileceğini söylemiştir.
Amerika, atom mevzuunda Sovyetlerle müzakereye hazrı
VVashlngton, 14 (A.Pj — Birleşik Amerika dün Rusyayı zımnen yeni bir atom kontrolü müzakeresine davet etmiştir.
Rusyaya karşı kullanılan lisanda bu derişiklik, Dışişleri Bakanlığı müsteşarlarından John Hickcraon'un tertip etmiş olduğu hasın konferansında tecelli etmiştir.
Müsteşar, şayet Rusyanın, Birleşmiş Milletlere arzedecek herhangi bir atom teklifi olursa, Birleşik Amerikanın bunu sempati ile mütalâa edeceğini açıklamıştır.
Resmî çevreler bu beyanatın bir siyaset değişikliğini tasam mu rı etml-ycceğini bildirmektedirler Buna rağmen, bu sözler geçen hafta Başkan Truman’ın ve Dışişleri Bakam Dean Acheson'ın nutuklarındaki havadan tamamen ayrı ve mutedil bir ifade tarzı teşkil etmektedir.
Tahmin edildiğine göre, Hickesron’un beyanatı Rusyaya Birleşik Amerikanın hor türlü müzakere kapılarını kapamadığını göstermek gayesini güttüğü tedibidir.
Atom Enerjisi Komisyonu hidrojen bombasının imalim müzakere ediyor


Bütçe Meçliste
Müzakereler
çok durgun cereyan ediyor
sayısının belki dörtte biri hazır bulunmuyordu. Esa-bu seneki bütçe müzakere-tahminlerin hilâfına olarak hararetli
Bıma sebep olarak, teşrii devrenin sona ermek üzere bulunması itibariyle ten-kidlerden müsmir neticeler beklenmemesi ileri sürülebilir.
Ankara 14 (Hususi) — Büyük Millet Meclisi bugün de bütçe nin heyeti umum İyesi üzerinde konuşmalarla oturumuna başladı. Salonda, dünkü kalabalık göze çarpmıyordu. Hele öğle ve akşam yemekleri saatlerine doğru sıralar âdeta boşalıyor ve Mecliste mİlletvekll leri bile sen leri
geçen seneler kadar olmadı. O kadar ki, dün muhalefet sıraları Millet ve Dcmok rat Partiler sözcülerinin tenkiti hitabelerinden sonra Maliye Bakanının cevapları beklenmeden hemen boşahvermişti. C.H P İller sayıca fazla oldukları için bütün gün sırasını terket-m iyen ve arada bir yerinden muhalefete cevap yetiştirenler sayesinde salonda yine bit mevcudiyet gösterebiliyorlardı.
Bugün Mecliste Cumhur Baş kanlığı ve Başbakanlık bütçeleri konuşulurken oldukça ka labalık görünen salon. Başba kanın nutkundan sonra tenha-laştı. Bu alâkasızlığın başlıca sebebi, teşriî devrenin sona er mek üzere bulunması le gerek tenkidlerdcn neticeler beklenmesine olmaması ve gerekse dan hükümeti sarsmakla bir fayda temin edilcmiyeceğinin şimdiden bilinmesi olsa gerek
• •
• •
itibarly müsmir imkân bu yol

Sovyet Rusya ve Komünist Çin paktı imzalandı
Diplomatik melıafil, anlaşma metninin peyk devletlerle yapılanlardan hiçbir farkı olmadığım söylüyor
Londra, 15 (YtRS) — Moskova Radyosunun bildirdiğine göre Vişlns-kİ İle Mao-Tse-Tung. salı akşamı Moskovada, Pekin Hükümeti ile Sov yet Rusya arasında 30 yıl müddetli bir dostluk paktı İmzalamışlardır
Moskova Radyosunun tebliğine na saran, bu pakt Asyada Japon, yahut Japonyaya vasıtalı-vasıtasız şekilde bağlı başka devletler emperyalizminin yeniden doğuşuna mâni olacaktır.
Diplomatik mahfillere nazaran neşredilen bu andlaşmanın metni, peyk devletlerle imzalanan andlaşma metinlerinin aynıdır; yalnız Almanya yerine Japonya kelimesi kullanılmıştır.
Mao-Tse-Tung geçen senenin aralık ayından beri Moskovada bulunmakta İdi ve bundan bir ay evvel kendisine Dışişleri Bakam Çu-En-Lay da katılmıştı. Bu arada Rusya ile Çin arasında yapılan müzakerelerin akıbeti hakkında birçok tahminler yürütülmüştü. Hattâ iki tarafın anlaşamadığı ve aralarının açılmış olduğu dahi bildirilmekte İdi. Bu andlaşma hu tahminlerin kısım Azamisini tekzip etmiştir.
Bu andlaşmanın imzalanması arifesinde Çinden gelen haberlere nazaran, komünist hükümeti dahilinde mevcut milli ve beynelmilel gruplar arasındaki fikir ayrılığı daha da genişlemiştir.
İktidara geçerse
Churchill Stalinle anlaşmaya uğraşacak
Londra, 15 (YİRS) — Bugün E-dinburg şehrinde bir seçim nutku veren eski Başbakan VViston Clıurchill, yeniden iktidara geçecek olursa, Sta-lın’le bir görüşmede bulunmak üzere elinden gelen hiçbir gayreti esir-gemlycceğıni söylemiştir.
Amerikadaki akisler:
Montreal, 15 (YİRS) -Clıurchill'ln Stalin İle görüşmek hususundaki sözleri Amerikan Kongresi çevrelerinde tasviple karşılanmış ve kongrenin Dışişleri Komiayonunun bazı Azalan hu hususun görüşülmesini pek yakında Kongreye teklif edeceklerini söylemişlerdir.
Büyük Millet Meclisinde
bütçesinin görüşüldüğü sırada
Diyanet İşlerine dair Başbakan bazı açıklamalarda
“Müslüman halkın, kendi camilerini kendileri idare etmek yolunu tutmaları ve buna alışmaları icap eder. Bu hedefi hazırlayacak zemin için tedbirler almaktayız,,
Ankara 14 «Hususi muhabirimizden) — Dün Mecliste, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin müzakeresinde Feridun Fikri. Naci Tınaz ve Vehbi Kocagüney söz alarak Müftü ve vaiz (arın durumlarının çok kötü olduğuna işaretle bunların terfi ettirilerek ba rem üstüne çıkarılmalarını istemişlerdir.
Biz, şimdi bu itiyadı tedricen de ğiştİrmek ve Müslümanlara kendi dinî müesseselerini idare edebilecek bir teşekkül haline gelebilme imkânlarını hazırlamakla mükellef bulunmaktayız. Bugün, bir Müslüman köyü halkı bile camilerinin tamirini, imamlarının maaşını, hâlâ hükümetten beklemektedirler.
iç SAYFALARDA
İKİNCİ
Terbiye - Cemiyet Vedat Nedim TÜR
ÜÇÜNCÜ Bütçenin encümende müzakeresi Doçent Bedri GÜRSOY
DÖRDÜNCÜ Gazeller; Rühaller Reşad Nuri Darago
BEŞİNCİ Yıldızlar konuşuyor Çocuk
Diyanet İşleri Reis) Tcnkİd ediliyor.
Osman Nuri Koni, Diyanet îşlcrl bütçesinin devlet bütçesi içinde yer almasını doğru bulmamış ve laik biı memlekette buna imkân olamıyacağı m belirtmiştir. Bu işin cemaaatlcre bırakılmasını istiyen Koni, bu münasebetle Diyanet İşleri Reisinin geçen yaz, Anadoluda seyahatlere çıkmasına temas etmiş ve Başkanın iktidar hesabına propaganda yaptığın: iddia et iniştir.
Sinan Tekelioğlu da İslam Dinin» ait müessesatın bir kurum haline getirilerek elde edilecek varidatın Dİ yanet İşlerine tahsisini istemiş ve ekalliyet teşkilâtları için bu husustu gösterilen müsaadenin İslâm mües-sesatına da teşmilini talep etmiştir
Başbakan konuşuyor
Kürsüye gelen Başbakan ezcümle demiştir ki:
100 küsur yıldan beri Ortodok:. Patrikliği mevcudiyetini muhafaza etmektedir. O vakit kabul edilen e-saslara göre o cemaatler, kendi dini müesscselerini idare etmek usulüne alışmışlardır.
Halbuki bizde mevzu, bunun ta
Aynı telâkki büyük şehirlerin Müslüman mahalleleri halkında da görülmektedir.
Müslüman mahalleleri Müslüman halkının kendi camilerini, kendileri idare etmek yolunu tutmaları ve bu na allamaları İcap eder.
Biz, bu yola gitmeleri için hazırlık yapmak zarureti karşısında bulunu voruz. Aynı zamanda mevcut evkafın hepsi camiler için meşrut değildir. Bir kısmı camilere, bir takımları da hayır mücsseselcrine tahsis edilmiş tır Bunları da nizamlamak zarureti vardır
İşte biz bu hedefi nazıriıyacak zemin için tedbirler almaktayız. Bunları peyderpey huzurunuza getireceğiz. Mevzuubahıs olan bu teşkilât» bu sene Meclise arzolunacaktır
Maliye Bakanından rica ettim. Hazırlık bugünlerde bitirilecek ve Meclise gelecektir
Diyanet tşlerı Reisi, dini nususlar-da Hükümet emrinde değildir Müslüman lara İcap ettikçe vaazedebillr ve memleketin muhtelif noktalarına gider. Öralnrdaki Müslümanlara ahlâ ki ve dini nasihat verebilir Müftüle-
mamen aksine olmuştur. Cumhuri yetin ilânına kadar din teşkilâtı devletin teşkilâtı içerisinde kalmıştır Müslüman cemaati, dini muesseseleria idaresi hususuna alışmam ıştır ve her şeyi devletten beklemek yolunu tutmuştur.
riylc temasta bulunur. Bu hususta Hükümet emir vermiş değildir. Hükû met. en yüksek dini makamlarda bulunan bir zatın siyasi İşlere karışmasına, katiyen taraftar değildir ve ola maz. Amma, dini vazifesini görmek husuHunda kendisini köstekliyemcz. ’
Edirne Şllepiııin gemi adamları “Adana’ nın güvertesinde
Edirne şilepinin mürettebatı "Adana,, da sorguya çekildi
Kazanın tahkikına memur edilen heyet İzmirde “Adana,, vapuruna binerek gemi adamlarının ifadelerini aldı. Süvarilerle çarkçıbaşının ifadelerinde mübayenet görülüyor
İzmir. II (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Manş Denizinde batan E-dirno Şilepinin mürettebatı bugün A-dana Vapuru İle lzmlrden geçtiler Kazanın tahkikine memur heyet de İzmirde gemiye iltihak etti. Gemi a-damlarının tahkikattan evvel gazetecilerle temasına izin verilmiyerek hemen ifadelerin alınmasına başlandı Hususi olarak öğrcnebüdiglmize göre, gemi Icaptanile birinci, ikinci ve ü çüncü güverte zabitlerinin ifadeleri birbirlerini tutuyorsa da, gemi baş-makinistinin ifadesi bunlarınklne uymamaktadır.
Gemi adamlarından hususi olarak 1 öğrenebildiğimize göre, gemi çok hafif bir sis içerisinde ve kuvvetli bir ıneddücczir akıntısı tesiri altında seyrederken, birdenbire kayalara bindirmiş ve 4 numaralı ambarla Şaft tüneli hizasından yara almıştır. Kaptan ve bütün güverte zabitlerinin, köprü üzerinde ve vazife başında bulundukları, gemi adamları tarafından 1 ısrarla ifade edilmektedir Bilhassa gemi kaptanının, gemiyi en .son olarak terkettlğinde ve hattâ gemisini j bir türlü bırakmak istemediği hususunda gemi adamlarının bir çoğu ıs rar etmektedir. Tahkikata yolda ve îstnnbıılda devam edilecektir.
tr . A •1 Ua atAU Ot.1W‘ “ I«••••• •
250 inci toplantı!
Londra, 14 (YtRS) — Avustury. barış müzakeresi İçin dört Dışişleri Bakan Yardımcıları yarın 250 inci toplantısı yapılacaktır. Batılı delegeler yarın da müsbot bir neticeye va- i rılacağına dair şüphelidirler. 1
C. H. P. müfettişleri arasında yeni tâyin ve değişiklikler
İzmir, Manisa ve Ankara müfettişleri henüz belli olmadı
fkl gün evvel, C.H.P. nin bütün bölgelerde geniş ölçüde seçim mücadelesine girdiğini bildirmiş ve bu arada mevcut müfettiş sayısınıh da çoğaltıldığını yazmıştık. Şehrimiz C.H. Partisi me-İıafiline gelen haberlere göre, müfettişlerin miktarı 24 e yükseltilmiş ve mevcut müfettişlerden büyük bir kısmı vazifelerinden geri alınarak yeni elemanlar tayin edilmiştir. Bu arada şehrimiz müfettişliği için Genel Sekreterliğe bir çok müracaatlar yapılmışsa da Genel Sekreterlik eski müfetışin bırakılmasında ısrar etmiş ve kendisine daha geniş salâhiyetler vermiştir
öğrendiğimize göre tayinleri yem yapılan müfettişlerden bazıları şunlardır:
Izmlte Sait Odyak, Mardine Salt Kök-s&i, Afyona Sedat Çumralı, Zongulda-ğa Abtdin Eğe, Konyaya Hıfzı Oğuz Beketa, Kırkîareil ve Teklrdağına Kaşıt özsoy, Blleclğe Hilmi Tarhan. Kır-şehıre Cemil Çalpuner.
Henüz, Ankara, İzmir ve .Mamsa müfettişleri belli olmamıştır
Fuzulî’yi anma töreni
0 mart U.I50 pazaı güPU Eminönü HalkevJnde büyük aşk şairi t* uzulı için bir anma töreni tetrip edilmiştir Toplantıda memleketimizin edebiyat inşatları konuşacaklar ve şairin «Mirlerini o-k uyacaklardır
Çalışma Bakanı yeldi
Çalışma Hakanı Ktjçii Şeınbeddih Si-rer. Bakanlığa bağlı muhtelif teşüHklH-lerdr-lnecleıneler-yapmak üzere duı» sabah ekspresle şehrimize gelınişth
Bakan. İni etasnm. Ahkof^ntn tir.
• a *
Halkevlerinin kuruluş yıldönümü
Halkevleri Kuruluşumu, «ndomınuı münasebetiyle 19 şubat 1950 pazar günü memleketimizin ve şehrimizin bililin halkevleri ve ödalanndâ hhvük törenler yapılacaktır
Türk yolcu gemileri Akdeniz ara seferlerinde işleyecek
Devlet Denizyolları ıdarcblıhn datı eında yaptığı seferlerin yaz programcında yaptığı seferlerin ya aprogıam-larının nisanda bavlıyacağını bildirmiştik. İdare yaz programında gerek yolculara bazı kolaylıklar temin etmek gerekse gemilerde seyahatin daha rahat ve eğlenceli geçmesini sağlamak nmk-sndiyle yeni tedbirler almaktadır Bun dan başka İstanbul. İzmir. İskenderiye Napoli ve Pire arasında ara sererleri tertip edilmiştir. Turistik mahiyette olan bu ara seferleri bilhassa rağ^eı bulacağı anlaşılmaktadır. Yeni alınacak tedbirler sayesinde bu yıl Akdeniz lininnlan arasında Işliyen Türk yolcu gemilerinin daha çok rağbet göreceği tahmin edilmektedir
İstanbul’un 1950 sağlık ihtiyaçları tespit ediliyor
Şehrimize gelen Sosyal Yardım Dairesi Genel Başkanı Seyfeddin Okan ile Teftiş Heyeti Başkanı Kemâl Önge. yanlarında Sağlık Müdürü Dr Faik Yargıcı olduğu bolde şehrimiz has ta hanelerini dolaşmaya ve 1950 İhtiyaçlarını tçsbit etmeğe başlamışlardır.
GORDtYON DÜĞÜMtl
Harp — Galiba hu kördüğümü sununda benim kılıcım çözecek.'-
Sayfa 2
V TT N t t 8 T X N B V C
ır> Şubat ın«w»
Zamanımızın kompleksleri ; 8
Terbiye - Cemiyet
Yazan : Vedat Nedim TÖR
Terbiyenin gayesi, bir yandan İnsanın cemiyet şartlarına İntibakını aaAflamak, bir yandan da cemiyetin gelişmesi İçin gerekli elemanları yetiştirmek olduğuna göre, gellemo hedefleri bilinmeyen cemiyctlerdo terbiye de sistemsiz ve plânsız cereyan etmeye mahkûmdur.
Bütün milletler, az veya çok, bir terbiye buhranı geçiriyorlar. Çünkü dünyamız henüz istikrarını bulamamış ve gelişme hedeflerini tayin edememiştir. Bizim terblyo buhranımız ise İki katlıdır. Çünkü hem dünyanın, hem de kendi inkılâbımızın istikrarsızlığı içindeyiz.
Milli Kurtuluş inkılâbımızı, ne yazık kİ. henüz bir ideolojik sistemle, ve bir ekonomik plânla teçhiz edemedik. Bu yüzden öğretim ve eğitim dâvalarımız da havada kaldı. Bugünkü genç, cemiyete intibak edemiyorsa, cemiyet de bugünün gencini yadırgıyorsa ve u-mumlyctle memleketimizin üstünden kurucu bir inkılâp sevkı yerine, bir huzursuzluk vo bezginlik havası esiyorsa, bunun günahı İdeoloji ve plân meselelerini ele almakta gösterdiğimiz ihmallerindir. Fakat hiç değilse, bundan sonrası İçin, terbtye-cemiyct tezadını kaldırmak çarelerini düşünmeliyiz.
Bence, üç hareket noktamız olabilir: 1 — Memleketimiz geridir. (Millî sorumluluk) 2 — Gcopolltik durumumuz naziktir. (Milletlerarası sorumluluk) 3 — Milli kurtuluş inkılâbının cihanda ilk mümessiliyiz. İnkılâpçı sorumluluk)
Bu üç mesuliyetin kırbacını daima sırtımızda duyarak devler gibi
Bangkok konferansının ilk tebliği neşredildi
“Dördüncü madde,, programının Asyada tatbik şekli ve bölge anlaşmaları yapılması imkânları tetkik edilmektedir
Uew-York 15, (YÎRS) — Bangkok konferansı hakkında neşredilen ilk resmi tebliğ, konferansın “Dördüncü Madde programının, Uzakdoğu memleketleri için hazırlanan diğer muhtelif programlarla koordine edilebilmesi gayesiyle, Uzakdoğunun iktisadi durumunu yakından tetkik ettiği.. belirtilmiştir.
Konferans aynı zamanda Japon-
KISA HABERLER
Hoşl-Min Moskovaya gidecek mi?
Paris. 14 A.A. (AFP) — Dün birinci sayfasında. Saygon'un İyi haber alan çevrelerinde dolaşan bazı rivayetleri yayınlayan Figaro gazetesi büyük harflerle şunları yazmaktadır:
“Vletmln Başkanı Hoşl-MIn, Stallnle görüşmek için yakında Moskovaya gidecektir.,.
Gazete, Vietmln kaynaklı söylentilere göçe, Hoşi-Min’in halen Çinde bulunduğunu bildirmektedir.
Figaro, yaptığı tefsirde, bu Moskova seyahatinin, esrar perdesinin bir kısmını kaldıracağını yazmaktadır.
Askeri malzemenin Avrupaya nakli
tVashlngton. 14 A.A. (AFP) — Umumiyetle İyi haber alan bir kaynaktan bildirildiğine göre, askeri yardım plânı faslından verilen askeri malzemenin gemilere yüklenen ilk kısmı martın ilk haftasında Batı Avrupa limanlarına müteveccihen yola çıkacaktır.
Bu malzemenin mahiyeti hakkında yetkili çevreler herhangi bir surette malûmat vermemektedirler. Malzemenin memleketler arasındaki taksimi keyfiyeti de güvenlik mülâhazalariyle açık-lanmamakudır.
Uzakdoğu Birliği
New-York, 14 (YlRS) — Filipin Cumhurbaşkanı Querlno, bugün verdiği beyanatta, bir Uzakdoğu Birliğinin kurulması İçin gelecek ay zarfında delegelerin iştirakiyle bir hazırlık konferansının toplanacağını açıklamıştır.
Cumhurbaşkanı Querino ısrarlı suallere, hangi memleketlerin davet edileceğini ve toplantının ne zaman ve nerede toplanacağını bildirmek Intomc-mlştlr ve İleride diğer hlr beyanatla bu hususları da açıklıyacağını söylemiştir. İngiliz temsilcisi Pekinde
Londra, 14 (YlRS) — Komünist Çin Merkez Halk Hllkûmetl ve İngiltere a-rasında siyasi münasebetlerin kurulması için konuşmalar yapacak olan İngiliz temsilcisi Sir Hutchlson, dün Pekine varmıştır. Aynı mevzu üzerinde konuşmalar yapacak olan Hindistan temsilcisi de Pekine varmıştır.
Vietnam İçin Amerika - Fransa görüşmeleri
Yeni Delhi. 14 (YlRS) — Yetkili çevrelerden alınan haberlere göre, Birleşik Amerika ve Fransa! Vietnam tilerinde görüşmelere başlamışlardır.
Hindlçlni Yüksek Komiseri Mr. Plg-non'un Parlae gitmesi, bu müzakerelerle ilgilidir. Amerika, doğrudan doğruya Bao-Dai kuvvetlerine silâh sevkıyatını temin edecek bir plân üzerinde çalışmaktadır. Amerikanın göndereceği askeri malzemeden, Fransız kıtlarına bir şey verllmiyecektir. •
Polon$pada muhakeme edilen Fratısızlar hapse ınahkûın edildi
Londra. 14 (YlRS) — Polonyanın Biattin şehrinde askeri mahkeme tarafından casusluk suçlyle yargılanmakta olan Fransız konsolosluk memurlarından Roblneau, 12 sene ve Drouet 10 sene hapse, bir PolonyalI ölüme, diğer bir PolonyalI müebbet hapse ve diğer iki PolonyalI İne 5 ilâ 15 senelik kürek cezain nna çarptırılmışlardır.
Avrupa Birliği Konseyi toplanıyor
Kahire, 14 A A. (AFP) — Avrupa Birliği Konseyi bugün toplan*çaktır. Üye devletler, Kahlredekl diplomatik heyetlerinin balkanları tarafından temeli edileceklerdir. Başkanlık sırası bu »ene Huriyeye geldiğinden, toplantıya Surlyenln Mısırdaki maslahatgüzarı E-«at Munâffal başkanlık edecektir.
Bu toplantının gayesi, geçen eeneys göre masrafı 20 milyon liraya İndirilen bütçenin tasdikidir.
çalışmalıyız. Bunun için do yüksek bir sosyal mesuliyet duygusuna; gayet sabırlı bir İş şevkine; araştırıcı. yaratıcı bir çalışma itiyadına; ekip zihniyetiyle çalışma ahlâkına ve gayet uyanık bir İnkılâp şuuruna İhtiyacımız vardır. Halbuki terbiye makinemiz, çocuklarımıza bu vasıfları vermekten âcizdir. Meselâ, sosyal mesuliyet ve vazife duygusu gayet işlek insanlar yerine bir alay menfaatine düşkün, bencil, maddeci mahlûklar üretip duruyoruz.
Sabırlı iş şevki mi? Etrafımız işi angarya sayan, maymun iştahlı, kolay muvaffakiyet peşinde koşan insanlarla doluyor.
Bugünkü passif öğretim sistemimiz, araştırıcı, yaratıcı insanlar değil, hafızlar ve kapıkulları yetiştirmek için birebirdir.
Ekip zihniyetiyle çalışma ahlâkının içimizde ne derece yaygın olduğunu görmek İçin sadece topluluk hailde oynayan çocuklarımızın. siyasî partilerimizin, ticari şirket ve kooperatiflerimizin, cemiyet ve klüplerimizin haline bakmak yeter. Cemiyet ahlâkımızın hamuru, ekip zihniyeti, iş, el ve gönül birliği ile değil, mızıkçılık, oyunbozanlık, şahsiyata düşkünlük. dedikodu, ilgisizlik ve kayıtsızlıkla yuğrulmustur.
Cemiyetimizin muhtaç olduğu vasıflarda, vatandaş yetiştirebilmek için gereken terbiye şartlarını gerçekleştirmekte ne kadar gecikirsek, insanımızla cemiyet arasındaki tezatlar da o nlsbette artacaktır.
Bu sosyal tehlikenin S.O.S. leri Şimdiden duyulmaya başlamıştır.
ya ile diğer Asya devletleri ve Amerika arasındaki ticaret münasebetlerini ve Japonya ile muhtemel bir sulh andlaşması akdi mevzularını da görüşmüştür.
Konferans bundan sonra Uzakdo-ğuda bölge anlaşmaları yapılması hakkında teklifleri gözden geçirecektir.
Einstein'in yeni nazarlyesl neşredilmek üzere
Yeni Delhi, 14 (YlRS) — Prof. Eins-tein birkaç gün sonra yayınlanacak yeni bir kitabında, bazı enerji aırlariyle, havalın kaynaklarını lıah eden yeni nazarlyelcrlnl açıklayacaktır,
Lngllterede 625 mebusluk İçin 1866 namzet
Londra, 14 (YlRS) — İngiliz genel seçimleri aday listesine 625 mebusluk için 1866 namzet kaydolunmuşlar. Namzetliklerini koyan kadınların sayısı 100 dür.
İngiliz genel seçimlerine 34-35 milyon arasında seçmen İştirak edeceği bildirilmektedir.
Amerika, Vietnam’a askeri yardımda bulunacak
Londra, 14 A A. (LP8) — Waahlng-ton'dan alınan habrlere göre, Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Vietnam hükümeti kuvvetlerine silâh yardımında bulunmayı derpiş eden bir tasarıyı İncelemektedir. Silâh yardımı aynı bölgede bulunan Fransız kuvvetlerine şamil olmıya-c ak tır.
İngiliz - çin münasebetleri tanzim ediliyor
Londra, 14 A.A. (United Press) — Yeni Çin haberler ajansının bildirdiğine göre. İngiliz ve Hint diplomatları, komünist Çinle siyasi münasebetlerin tesis edilmesi hususunu müzakere etmek üzere dün PelpJng'e gelmişlerdir.
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR Bir Geçmiş Zaman Hikâyesi
Penbanımefendi’nin yaz günlerine ait bir âdeti de bağrı sıcaktan yandığı ve sık sık kan başına sıçradığı için, pembe yüzü ter içinde kalarak, yanında duran bir büyük kâse içindeki parça parça buzları — doktorun menetmesine ve Ali Nizami Beyin ricalarına, ısrarlarına, tehditlerine rağmen — kaşık kaşık ağzına alması ve bunları ağzında akide şekerleri gibi kırarak ve kıtır kıtır çiğ-niyerek eritmesi, hattâ, bazan bunu da beklemeden lop lop yutmağıydı.
Diğer hanımlar omı İstanbul inceliğini İyice benimsemiyerek hâlis İstanbul hanımefendisi olamamış, biraz taşralı kalmış bir hanımcağız telâkki ediyorlar, sarı saçlarını boyalı, bağrının pembe teni üstüne dekoltesini pek yersiz; kendisini de altın gibi saf ama biraz gülünç buluyorlardı. Fakat biz çocuklarsa ona sarahatle bağlıydık. Zira o da daima bizim tarafımızda kalırdı, O kadar hoşu-13
Italyan Meclisinde mebuslar dövüştü
Müfrit solcular De GasperFye lıücum ettiler. Salon güçlükle tahliye edilerek oturum talik olundu
Roma, 14 A. A. (AFP) — İtalya Meclisinde Başbakan nutkunu söylediği sırada çok şiddetli hâdiseler olmuştur.
J-Iükûmct adına konuşan De Gaspe-rl, beyanatı İle müzakereyi kapadığı sırada geçen ay Modene’de polis kuvvetleriyle grevciler arasında çıkan ve 6 işçinin ölümıyle neticelenen çatışmanın sorumluluğunu müfrit partilere yükleyerek sözlerine son vermiştir.
De Gasperi, tam komünistleri, hâdise günü kuvvet nümayişi yapmak maksadiyie Modene’de dışardan gelmiş unsurları bir araya toplamakla töhmetlendirdiği sırada Başbakana doğru parmağını uzatarak yerinden ilk fırlayan komünist lider Togliatti-vl taklit etlen müfrit solcu mebuslar, De Gasperiye şiddetle hücuma girişirlerken çoğunluk partisi sıralarından yuhalar ve sürekli alkışlar yükselmiş, bunun üzerine gürültü tarif edilemez bir hal almış ve birbirlerinin üzerine atılan mebuslar dövüşmeğe başlamışlardır.
Meclis hademelerinin sükûnu iade etmek için sarfettikleri gayret boşa gidince, salonun boşaltılması emri verilmiş ve oturum talik edilmiştir.
Londra, 14 (YlRS) — İtalyan Başbakanı De Gasperl dün Temsilciler Meclisinden güven oyu almıştır.
.HMMİI umu.îHiı^ıiupM'liÜHU.Hİ*MİM• mttllM»>*Jl*frtUinHittiasHiiil(HHWH*â
İskandinav başbakanları gizli bir toplantı yaptı
Atom müdafaası ve iktisadi mevzuların görüşüldüğü tahmin ediliyor
Lausanne 11 (YlRS) — İsveç, Norveç ve Danimarka başbakanları, İsveç’in Halmstad limanında on bir saat süren gizli bir toplantı yapılmıştır.
Montreal, 14 (YlRS) — İsveç’in güneybatı kıyısındaki Halmstad şehrinde toplanan İsveç, Norveç ve Danimarka başbalcanlarının Iskandinav-yanın atom bombası ve buna mümasil silâhlara karşı müdafaa edilmesi hususlarını ve bunun haricinde bazı ekonomik meselelerin ve bu arada İngiltere - İskandinavya ticaret ve tediye birliği hususunun da görüşülmüş olduğu pek muhtemeldir.
Berlin, 14 (YlRS) — Yetkili kaynaklardan alınan habere göre, İskandinav memleketleri başbakanları Halmstad toplantısında İsveç, Norveç ve Danimarka dışişleri bakanlarının mart ayı başında toplanmalarına karar verilmiştir.
Suriye, Lazkiyede modern bir liman tesis ediyor
Şam, 14 (A.P.) — Suriye Bakanlar Kurulu bugün yayınladığı bir kararname ile, Lazkiyede bir liman inşası ve işletmesi için bir bayındırlık şirketi kurulduğunu ilân etmiştir. 24 milyon Suriye lirası sermaye ile kurulacak bu şirket 24.000 hisseli olacak ve devlet bu hisselerin üçte birini satın alacaktır.
Leopokl için 12 martta plebisit yapılacaktır
Scwarzenburg, 14 (YİRS) — Belçika Kıralı Leopoldun tahta geçip geçmemesi hakkındaki plebisit, 12 martta yapılacaktır. Kıral, müspet reylerin yüzde elli beşini elde edemediği takdirde, tahtından oğlu Vaıı-douin lehine feragat edecektir.
muza giden huyları ve âdetleri vardı ki bunlara uzun uzun gülmekten katılırdık. Biz ne zaman istesek ve rica etsek o, kurulmuş bir bebek tarzında, bu hallerini beklediğimiz gibi yine, aynen tekrar ederdi.
O zamanlarda kullanılan kibrit kutuları gerek şekilleri, gerek üstlerindeki renkler ve nakışlarla küçücük bir eski zaman sandığı şeklindeydi. Ve tıpkı sandıklarınki gibi tümsek kapakları açılınca bir taraflarında yeşil ve bir taraflarında kırmızı, uzun saplı, büyük başlı halis kibritlerin yarı yarıya sımsıkı sıralandığı görülürdü. Bunların tek bir tanesi parlamamak, yanmamak, fena yanarak çabuk sönmek şöyle dursun, her biri ayrı ayrı birer mehtap, birer fişek gibi parlar, uzun uzun yanar, yanar da öyle sönerdi. Fakat Hadcanımefendi yeşil renk mübarektir, demek yeşil kibrit yakmak günah olur diye kibritlerin yeşil uçlularına hiç bir zaman elini sürmez ve onları aslâ kullanmazdı.
Dahası, aynı sebepten dolayı, yeşil renkli şeylere de basmaz yani bahçede herkesin üstünde yürüdüğü yeşil çimenlere ve salondaki büyük halının yeşil kısımları üstüne basmaz, buralara geldi mi, üstlerine sürünmesin diye eteklerini bir eliyle lop-lıvarak ve tutarak çocukları kıskandıracak bir maharetle bunların üstünden böyle, — biz çocuklar için 14
Mecliste bütçe müzakereleri
Dün, görüşülen bütçelerin çoğu münakaşasız kabul edildi
Dün görüşülerek kabul edilen bütçeler: Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay, Başbakanlık, İktisadî İşbirliği Teşkilâtı, Danıştay, Basın, Yayın ve Turizm, İstatistik Genel Müdürlüğü, Meteoroloji, Diyanet İşleri ve Adalet Bakanlığı bütçeleri
Bu sabah 10 da toplanan B M. Meclisi, Bütçe Kanunu tasarısının heyeti umumiyesl hakkındaki müzakerelere devam etmiş ve Ahmet Tahtakıllç, Marshall yardımına temas ederek, bu paraların bütçe açığını değil menılcke tin sınai kalkınmasını istihdaf edecek bir plânın tahakkukunu sarledilnıesl nin doğru olacağı ve son Paris tonlantısında ticari serbtstî mevzuunda varılan neticeler üzerinde de dur muş, serbest mübadele rejiminin memleket sanayii üzerinde yapacağı menfi tesirleri tahlil ederek Hükümetin bu hususta ne gibi tobdlrler sidiğini veya düşündüğünü sormuştur. Bu işin gümrük fârlfelcrlyle olan münasebetine de işaret eden hatip, Hükümetin bu yoldaki çalışmalarını bltirc-memlş olmasını teessürle karşılamış ve bunu affedilmez bir hatâ olarak vasıflandırdıktan sonra: “Başbakanı, hükümeti bu mevzular üzerinde din İçmeden bütçenin maddelerine geçmeyelim!" demiştir.
Hükümetin toptan dinlenilmesi İsteğini mevcut teamüle ve diğer parlâmentolardaki usûllerle mukayese e-derek yerinde bulmayan Maliye Bakanı, Hükümetin icraatını bütçesinde rakamlarla İfade etmiş bulunduğunu, gümrük tarifelerinin yeni bir sisteme bağlanmak üzere olduğunu ifade et-rnişMr.
Müteakiben maddelere geçilmesi kararlaştırılmış ve maddeler kabul o-dilmişUr.
B. M. M. bütçesi
1950 yılı gider bütçelerinin müzakeresine B. M. Meclisi bütçesiyle başlanmış ve Tahtakılıç ile Paluoğlu bu senek! Meclis bütçesinde 2 milyon lirayı mütecaviz bir fazlalık bulunduğunu, bu farkın kasımdan şubat ayı sonuna kadar dört aylık müddet için nıilletvekinerlne verilmesi İHtenen ö deneklerden neşet etliğini, bunun milletvekillerinin 12 ayda 16 aylık tahsisat almaları demek olduğunu, bu şeklin seçimlerin yenilenmesi münasebetiyle. de oİHa, Anayasaya aykırı bulunduğunu İddia etmişler ve tasarruf tasarruf diye haykırırken, bütçe açık verirken, Meclis üyelerinin bu parayı almaları doğru olmıyacağını tebarüz ettirmişlerdir.
Patuoğlu, bu yolda bir de takrir vermişse de dikkate alınmıyarak red-dolunmuş ve Meclis bütçesi, aynen tasvip edilmiştir.
Cıınıhıırbu^kanlığ ı tahsisatının hususi kanunla tâyini isteniyor.
Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşü lürken Tahtakılıç, bu makama ve hükümet üyelerine verilen tahsisat için Hükümetin, Anayasanın bir icabın, yerine getirerek hususi bir kanun çı karmağı vâdetmlş olduğunu hatırlatmış, böyle hususî bir kanun çıkarılmadan bütçeye ödenek konmasını ten-kid etmiş ve Meclisin Cumhurbaşkanlığı bütçesini reddederek Hü kûmeti böyle bir kanun tasarısı getirmeğe mecbur etmesini talep ctmlş-ı ir.
Barbakan Yardımcısı konuluyor
Kürsüye gelen Başbakan Yardımcısı Nihat Erim, hakikaten böyle bir vaadde bulunulduğunu, lakat bizdeki bu nevi tahsisat mİktarlariyle yabancı memlcketlerdckileri mukayese eden Hükümetin, bizimkilerin çok daha az olduğu neticesine vardığım, bu itibarla bu intikal devresinde Hükümetin böyle bir kanun getirmek istemediğini, fakat milletvekillerinin kanun teklif etmek yetkileri olduğu için kendi leri istical gösteriyorlarsa, böyle bir yola gidebileceklerini beyan etmiştir.
Bu münakaşadan sonra maddelere geçilerek Cumhurbaşkanlığı bütçesi de a.vnen kabul olunmuştur. .Münakaşasız kabili edilen bütçeler
Sayıştay, Başbakanlık, Başbakanlık İktisadî işbirliği Teşkilâtı, Danıştay. ve Basın, Yayın ve Turizm, İstatistik, Meteoroloji Umum Müdürlükleri bütçeleri görüşülürken kimse söz almamış vo bu bütçnlor aynen tasvip olunmuştur.
Adalet bütçesinin müzakeresi sıra
gülmeden tahammül edilmez manzara — bütün vücudivle sıçrıyarak, atlı varak, hoplıvarak seke seke geçerdi.
İşte biz, halamızın bayıla bayıla gördüğümüz bu halleri için gönlümüzde ona büyük bir yer ayırmıştık. Zaten çocukların kalblerınde bitmez tükenmez bir hürmet hazînesi vardır. Yumuşak kalbli çocuklar etraflarında biribiı-leriyle bağlaşan büyüklerin aralarında dalma daha fazla nezaket bulunduğunu görmek isterler.
Babamın ise bu ana-oğul için hiç bir teveccühü yoktu. Hadcanımefen-di’yi biçare bir cahil kadın, oğlunu da şimdilik şansı pek yerinde olan şımarık bir mirasyedi addediyor ve ona: "însolent bir züppe!,, diyordu.
Ali Nizamî Beyle bazan kâğıt oy-niyan babamın onun nice hallerine bıyık altından gülerek kendisini a-dam yerine koymadığını görmekle üzülürdüm. Babam Ali Nizamî Beyin meşhur bir takım meraklariyle uzun uzun eğlenirdi.
Şllphe yok, asıl gösteriş meraklısı olan Ali Nizamî Beyin, belki bu >tizden tutulmuş olduğu, bir çok merakları vardı. Cidden o sanki acaba neyin meraklısı değildi?
Ali Nizamî Bey kumar meraklı-sivdi. Akşamları köşke gelen bir çok misafirlerin onun kumar arkadaşları 15
sında D.P adına Fuad Hulüsl konuşmuş ve hâkimlerin teminat, altında bulunmadıklarını, Bakanlığın hazırlamış okluğu yeni Basın Kanunu tasarısının eskisine rahmet okülacuk bir tarzda kaleme alındığını, halbuki matbuat suçları İçin jüri usûlüne gidilmesi doğru olacağını söylemiştir.
Millet Partisi adına söz alan Haşan Dinccr de hakimler, emeklilik ve iller kanunlarının adli İstiklâli zedelediğini iddia etmiş, İstinaf mahkemelerinin lüzumundan, infaz Hİstominln bozukluğundan bahsederek hâkimlerin teminat altında bulundurulmasının teminini istemiştir. K
Osman Nuri Koni de. Adalet Bakanlığının çıkardığı kararnamelerle hâkim ve savcıları İstediği yere naklettiğini söylemiş, mahzurlarını «ayarak bu halin İzalesini, bunun için de bu salâhiyetin hâkimlerden müteşekkil bir heyete verilmesini talep etmiştir.
Emin Halim Ergun, Bakanlığın kurmay heyeti mesabesinde müstakil bir teşkilata malik bulunmamasını lenkid etmiştir.
Adufet Bakanının cevaplan
Sinan Tekelloğlunun da bua meaı deki konuşmasından sonra Adalet Bakanı tenkidlcrl cevaplandırmış ve şikâyetlerin iki noktada toplandığını, birinin adli cihazın memleket İhtiyacını karşıhyamadığı, diğerinin istinaf mahkemelerinin lüzumu hakkında olduğunu beyanla mevcut mali imkanlar nispetinde teşkilât noksanlarının İkmaline çalışılacağını, bununla beraber Hükümetin bu teşki.âtın lüzumuna İnanmış bulunduğunu ve bütün tedbirler ve İhtiyaçlar ikmal edildikten sonra bu işin gerçekleştirileceğini ifade ‘etmiştir. Kanunlarımızın kifayetsizliği noktasında toplanan şikâyetlere de cevap veren Bakan. Hukuk Usûl Muhakemeleri Kanununun komisyonda, Tapulama Kanununun Mecliste olduğunu, hava hukukuna ait bir kanunun bir İlci gün içinde Meclise getirileceğini, Ticaret ve Adlî Tıp Kanunları tasarılarının da yakında Meclise scvkcdileceğini söyliyerek İstanbul Adliye Sarayı inşaatına temasla inşaata bu yıl başlanacağını, yerinin tesbit edilmiş olduğunu, hattâ detay projeleri hazırlamaları için mimarlarla mukavele akdedilmiş bulunduğunu açıklamıştır. “Hâkimlerin teminatı yoktur” yolundaki iddiaları reddeden Bakan, matbuat suçları için jüri yoluna gidilmesi tezinin lehinde ve aleyhinde konuşulabileceğini, iki şeklin de mümkün olabileceğini, Hükümetin bu tasarıyı hazırlarken gayesinin tenkiti hürriyetini on ufak şekilde zedeleml-yecek, fakat vatandaşın şeref ve haysiyetini koruyacak esaslar hazırlamak olduğunu, bu itibarla hu tasarının eskisine rahmet okutacak mahiyette olduğu şeklindeki İddiaların yersiz olduğunu bildirmiştir,
Af Kanunu teklif edilecek mİ?
Bakan sözünü bitirdikten sonra Enver Kök ve Ali Rıza Arı tarafından Meclise Af Kanunu getirilip getiril mlyeceğl. kız kaçırma, suçlu çocuklar ve İstanbul Valisinin sarhoşlara karşı tatbik elliği gayrı kanuni muameleler hakkında Bakanın ne düşündüğü sorulmuştur.
Fuad Sirmen de covaben şöyle demiştir:
— Hükümet, umumîv bir at ilânına lüzum görürse, şüphesiz ki. huzurunuza bir kanun tasarısı getirir. Kız kaçırma hâdiseleri medenî milletlere yakışmaz. Buna karşı tedbirler almaktayız. Suçlu çocuklar için bugün ıslah evlerimiz vardır, 15-18 yaş aracındaki 1124 suçlu çocuğun 342 si bu dört iHİah evindedir.
Maalesef bazı yerlerde çocuklar, büyük «uçlularla İhtilâl halindedir, im
kân nispetinde hiç olmazsa geceleri onları ayrı yatırmaklayız Çocuk ıslah evlerinden İyi ncllculer almaktayız. Buralarda ceza müddetini bitirerek çıkanların tekrar «uç işleme nls-betleri muhtelif hapishanelerden çık
miş olahlarınklne nazaran çok azdır.
İstanbul Valisinin sarhoşları Bakırköy Akıl Hastahaneslne göndererek onlara iğne vurdurduğunu bilmiyorum.
Benim bildiğim Ceza Kanununda suç sayılacak derecede İçenlerin muayeneye gönderildiğidir. Mamafih, bu mevzuu tetkikle gerekli tedbiri alacağım.,, demiştir.
Bundan sonra, Fuad Hulûs! ile Bakan arasında hasın suçları İçin jüri ihdası, alelümurn İstinaf Mahkemeleri teşkili konuları üzerinde münakaşalar olmuş, neticede Adalet bütçesinin maddeleri okunarak kabul edil mlştir. >
.Milli Savunma bütçesi
Saat 20 ye doğru başlayan Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin müzakeresinde söz alan Vehbi Kocagüney. ordunun genç nesle teslim edilmesine doğru gidilmesinin memleket için hayırlı olduğunu, emekliye ayrılan yüksek rütbeli subayların Meclise müracaatlarını iyi karşılamadığını söyleyerek Harp Okulunu takıp eden sınıf okullarındaki tahsil devresinin tekrar İki yıla çıkarılmasını Harp Tarihi Encümeninin geri hizmet yeri olmaktan çıkarılarak tekrar İhyasını ve seçim sırasında ordunun siyasete âlet edilmemesini istemiştir.
Doktor Aziz Koksal İle Abdullah Ynycıoğlu da, askerliğe alınırken ve askerlik hizmeti yapılırken vereme müptela olanların ordu içine sokulmaması temennisinde bulunmuşlardır.
Başka söz alanlar da bulunduğu hakle saat 20 yİ geçtiği İçin oturuma son verilmiştir. Savunma Bakanlığı bütçesinin müzakeresine yarın saat 10 dan itibaren devanı edilecektir.
SPOR
Dün gece yapılan boks maçları
ltalyanlar revanş karşılaşmasını 2-5 kazandılar
İtalya boks şampiyonu Auda-ce takımı. dün gece son karşılaşmasını Sergi ve Spor Sarayında Boks İhtisas Kulübüne karşı yaptı. Salon geçenki karşı-laşmalaı*a nazaran biraz daha tenha bil. Saat dokuzu on geçe İtalyan ve Türk takımı ringe çıkarak halkı selâmladı,
l)K VÎTT — MESROF (De VUt gidip)
51 kilodaki hu maça Mesrop güzel başladı fee de maçın sonunu getiremedi vo De Vilt uayı He maçı kazandı.
ÖANDİNELLİ — HAI.ÎT (Halil tfiıllp)
5-1 kilo dünya İkincisi Bandinelll ile Halil’in dövüşü çok heyecanlı başladı. Halli bütün ravuntlardu hâkim dövüşerek maçı sayı İle galip bitirdi.
GÎOKDANELY.O — ADNAN (Gfordunello galip)
58 kiloda Adnan İnan ringe çıkmadığı için İtalyan Glordanella maçı hükmen kalandı,
LO RUSSO — TAKI (Takl salip)
62 kiloda gecenin en heyecanlı kar-şılaşnuiMinı Lo Rummo ile Tâki yaptı. Geçen sefer hakemler Takl'yi mağlûp saydıkları İçin bu maça büyük bir obern-ınlyet veriliyordu. Takl güzel bir maçtan sonra İtalyan) adamakıllı hırpalanarak savı ile maçı kazandı.
I ESCOVİ — GAKBİS (Vescovl salip)
67 kilodaki bu maçı Vescovi rakibi Garbise nazaran daha hâkim dövüştüğü İçin savı İle kazandı.
I'ESTCCİ — M BAR (Festucl galip)
73 kilodaki bu maçı Foatucl ikinci ra-vundda rakibi Nubnrı teknik nakavt c-derok kazandı.
1)1 SKGNİ — TAYYAR (Dİ Sesııl
80 kilodaki bu maçı Di Segnl rakibi fayyar’a nazaran çok üstün dövüştüğü İçin açık farkla sayı İle kasandı*
NETİCE
İtalya boka şampiyonu Audaco takımı revanş maçını 5-2 knzanmış oldu.
olduklarını bilirdik.Beyoğlunda Cercle d’Orient’da bazan bir gecede üç yüz, dört yüz altın kaybettiğini de işitirdik.
Ali Nizamî Bey resim meraklısıydı. Köşkün üst katında selâmlık dairesi sayılan büyük misafir salonunda kendi intihabiyle satın alınmış kalın ve yaldızlı çerçeveli büyük ve kıymetli tablolar asılıyor. Sonraları bunların çoğunun Dupre, Decamps, Pressl-ozi, Ayvazofsky, Ziem ve Zonaro gibi ressamlara ait olacağını tahmin etmeye koyulduğum bu tabloları ne kadar beğenirdim! Çocuk gözlerinin kondukları yerde keşfettikleri güzellik ve sanat hâzineleri hudutsuzdur. Çocukken seyrettiğim bu resimleri gözlerime çarpan sanat nükteleriyle, o kadar kıymetli ve ehemmiyetli bulurdum ki sonraları dünyanın en meşhur müzelerinde Louvre’de ve British Muzeum’da hayretle temaşR ettiklerimi ancak bunlara kıyas edebildim.
O zamanlar biz bu resimleri ikide bir büyük halamızla ziyarete giderdik. Zira onların bulunduğu ikinci kattaki büyük misafir salonunun kapısı kilitli ve anahtarı ise onun bildiği bir yerde gizli dururdu. Odayı kaplıyan halı da allı yeşilliydi. Bunun için biz çocuklar arada sırada:
— Kuzum hala! Büyük salondaki resimleri bize göstersenize! derdik.
fDevamı varJ
16
Şehir Meclisi
Sinemacıların taleplerini, yeni dolmuş fiyatlarım ve mesken meselesini görüşecek
Şehir Meclisi, şubat devresi toplantı-larına devam etmektedir. Dünkü İçtima-da, şehri alâkadar eden muhtelif teklifler ve tutanaklar ait oklukları kornH-yonlnra havale edilmiştir. Bu arada «I-nemncılann, Aiııvma rüaurrdarj gör Üş d-lürken mecliste bir temsilci bulundurmak İstedikleri yolundaki tokliflerl tüzüğe aykın olduğu İçin reddedilmiş ve ancak Icomiayonlnrda gerekli İzahatı ve. rebileceklerl kendilerine bildirilmiştir. Söz alan bazı hatipler, slnernocıların mevcut tarifelerden sık eık şikâyet etmelerini mevzuu bahis ederek, öt® taraftan şehrin muhtelif yarlerinde yeni ve muazzam sinemalar İnşa edilmesine bir mâna veremediklerini anlatmışlardır.
Dünkü toplantıda Emniyet Müdürlüğünün dolmuş yapan otomobiller İçin meclisin tasdiki İle bir tarife çıkarılma-sı yolundaki teklifi alâka İle karşılanmış ve bu teklif tarife komisyonunca İncelenmek üzere hav&lo edilmiştir,
Ruznnrnenln 12 nel maddesini teşkil edan mesken buhranını önleyici tedbirler hakkında geçici komisyon tutanağına sıra gelince Vali ve Belediye Başkanı «öz almış, bu dâvanın halli yolunda muhtelif İlmi komisyonların da ça-lışmnkta olduğunu hatırlatarak mevzuun. bu komisyonların da raporları geldikten sonra ele alınmasını teklif etmiş ve bu teklif meclis tarafından kabul •-dilmiştır.
Şehir Meclisi cuma günü toplanacaktır. r
Çamur gemileri inşaatı ilerliyor
Haliç fabrika ve havuzlarında Bayındırlık Bakanlığı hesabına yapılmakta o-lan 500 er hamule tonluk motörlü iki çamur gemisinin inşaatı İlerlemektedir. Bu gemiler İnşa edilmekte olan yeni limanlarımızın taranılarak biran evvel işletmeye açılmalarında kullanılacaktın
Türk üslûbunda bir sahaflar çarşısı inşa edilecek
Bundan bir müddet önce yanan Be-yazıtuld meşhur Sahaflar Çarşısının I-mnn kararlaş tırıl m ıştır. Önümüzdeki günler zarfında, mevcut enkaz temizlendikten sonra, şehir müteha««ısı tarafından yapılan plân gereğinco Türk Üslûbunda bir Sahaflar Çarşısı inşasına başlanacaktır. Bu maksatla dün akşam Valinin de İştirakiyle yerinde bir tetkik VMpılmıştır.
Hanıdibey Hanı yangını neden çıktı ?
Evvelki gece çıkan hlr yangın neticesinde yanan SulUınhamamındakl Hamdi Bey hanında ateşin neden çıktığı henüz anlaşılamamıştır.
Nöbetçi savcılığı tahkikata devam etmektedir. Bugün bilirkişi heyeti israfından hâdise yerinde bir keşif yapılacaktır.
Binanın hemen hemen kamilen manifatura dcpolarlyle dolu olması yüzünden ateş dün de akşama kadar için için devam etmiştir.
MecidiyekÖyüııde bir dinlenme evi inşa edilecek
Darülaceze Cemiyeti Umumi Heyeti dün sabah vilayet binriHindu bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda, Acıbademde bulunan büyük binanın 8ağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına devredlierelc o-rada bir sanatoryum kurulması temini do Mocıdlyeköyünde bir dinlenme evinin yaptırılması knrarhıştırılnıişur. Dinlerime evine kimsesiz tekaütler alınacak ve onln.rııı her İhtiyacı temin edilerek sefil olmaları önlenecektir.
Seyyar satıcılar için pazar yeri düşünülüyor
İstanbul Belediyesi seyyar satıcı mevzuunda ısrarla durmaktadır. Şehrin İta-İn balık yerlerini dolduran ve belediye memuru görünce yan sokaklara kAçışnn seyyar esnafın bir nizama Hokulınası ve bundan böyle belli yerlerde her türlü ceza ve kovalumadan masun bir vaziyette çalışmaları İçin tetkikler yapıl-ınnktadır.’ Bu mevzu üzerinde konuşulmak üzere bugün belediyede bir toplantı yapılacaktır.
Tekel Umum Müdürü Anka ray a gitti
Tekel Genel Müdürü, bütçe müzakerelerinde bulunmak ve'muhtellf İşler hakkında temas etmek üzere Bakanlığın davetiyle dün akşam ekspresle Ankaraya hareket etmiştir.
Kastamonu, Tırlımı ve Ordu vapurlaruıın tamiri
Kastamonu şilopinhı havuzlanması «ona ermiştir. Gemi bir kaç gün sonra havuzdan çıkarak seferlerine başlıya-çaktır.
Tırhan vapurunun tamiri martın İlk hııft(i«ında sona erecoktlr. Ordu vapuru dn 15 ınartın, sefere hazır bir vaziyetle bulunacaktır.
Hopa yerine Rize
Akdeniz İskelelerindeki yük durumv dulsyıslyle bu hatta, yük postası olarak Işliyen Hopa vapuru yerine daha büyük tonajda ulan Rize vapuru tahsis edilmiştir. Rize onünıüzdclil cuma günü İskenderun seferine çıkacaktır.
Modern Türk musikisi festivali
16 şubat perşembe gtlnü yapılacak o-laıı modern Türk musikisi festivali kompozitörler vazifeleri başına döneceklerinden tekrar odtlmeyecektlr, Festival, böylece sndece bir güne İnhisar etmiş olacaktır.
Tütün ikramiyesi veriliyor
Şehit yetimleriyle harp malûllerinin tütün Ikraınl y * si bu hafta İçinde askerlik şubeleri tarafından verilecektir
Beykoz kasrında ke^if yapılacak
Bo.vkoı kasrının, şehrin Anadolu yakasındaki âcil vakalarda hastahnne İhtiyacını karşılamak İçin bir sağlık merkezi balina getirileceğini yazmıştık. Bu sabah Vali ve diğer alâkalı zevat tarafından verinde bir keşif yapılacaktır.
Greko-Romen Türkiye birincilikleri
Türkiye Greko*Koınon güreş birincilikleri 23 şubatta Sergi ve Spor Sarayında yapılacaktık, lstapbul üniversitesi güreşçileri do bir takım halinde Greko-Romen Türkiye birinciliğine İştirak edecektir.
AudHce Aııharaya gidiyor
Şehrimizde üç müsabaka yapan İtalya boka şampiyonu Audace takımı bu akşamki ekspresle Ankaraya gidecek* tir. Audace, cumartesi akşamı Ankara karması ile çarpışacaktır. Itaiyon-lar 4 müsabaka için 15 bin Hra almışlardır.
15 Şubat 1950
yenî İstanbul
Sayfa 2
GUNUN
EKONOMİK
HAREKETLERİ
6
Bütçenin Encümende müzakeresi
EĞER malî yılbaşı yeniden değiştirilmezse gelecek yılların bu günlerinde basın, devlet bütçesinden ve onun müzakeresinden, uzun uzun bahsedecektir. Nitekim u-muml heyete sevkedilmiş bulunan 1950 bütçesi geçen haftalar içinde encümende müzakere edilirken gazeteler bu müzakereleri ilgi ile takip etmişlerdi. Biz bu yazımızda encümen müzakereleri üzerinde duracağız.
Bütçe Meclise gelmeden önce hükümet tarafından hazırlanır. Bütçe tasarısına ait hazırlıkların hükümet tarafından yapılmasının sebepleri vardır:
11 İcra organı işleri yürüten mekanizma olarak ihtiyaçları en iyi takdir edecek durumdadır.
2) Bütçe tasarısını, bilfarz Meclise nazaran, daha kolaylıkla hazırlamağa İdarî cihazı elinde tutan hükümetin yapısı daha müsaittir.
3) Nihayet bütçeyi hükümet uygulayacağına göre, tatbikiyle vazifelen-dirileceği şeyin tasarısını onun hazırlaması elbette daha mantıkidir.
Hükümetin hazırladığı tasarıyı Başbakan Meclis Başkanlığına yollar. O da bu adla andan encümene bütçeyi havale eder. Bütçe Encümeni 35 üyelidir. Meclisin en kalabalık ve ö-nemli encümenidir. Başkanı, Başkan Vekili, genel bütçe raporunu yazmak ve savunmakla görevli bir sözcüsü ile bütçe içindeki çeşitli dairelere ait bütçe raporlarını yazacak özel sözcüleri vardır. Ayrıca Kalem Müdürü ve Başkâtip ile yardımcılarından meydana gelen bir de bürosu vardır. Bu çeşit encümenlere “Kapalı Encümen" denir. Çünkü encümen, usûlüne göre seçilmiş 35 milletvekilinden ibarettir. Halbuki lngilterede bütçe trsarısı A-vam Kamarasına geldiği zaman, Meclis, âzalarının tamamı ile encümen adını alır ve tasarıyı tetkike başlar. Buna da “Açık Encümen” denir. Çünkü her milletvekiline açıktır.
Yazan : Doç. Bedri GÜRSO1 dığı zamanlarda terettüp eden sualleri cevaplandırırlar.
ÜTÇE encümeni, bütçe tasarısını istediği gibi değiştirebilir. O kadar ki, bütçenin hakiki tasarısı encümenden çıkan gelir ve masraf tahminleridir. Bu bakımdan hükümetçe hazırlanan şeye, ön tasarı demek, daha uygun düşer. Encümenden son şeklini alarak çıkan tasan bastırılır. Milletvekillerine dağıtılır. Umumi heyetteki müzakereler basılmış olan bu tasarı üzerinde cereyan eder. Bunun ifade ettiği mâna şudur: Tasan son şeklini burada aldığına göre encümen bütçe tasarısının hazırlanmasına iştirak ediyor demektir. Halbuki yukarıda bütçe tasarısını hazırlamanın hükümete ait bir görev olduğunu söylemiştik. Demek ki. encümen hükümete ait bir yetkiyi kullanmakta, onun salâhiyetlerine âdeta "tecavüz” etmektedir. Bu durum kuvvetlerin ayrılığı prensip!-ni az çok sarsar. Yalnız bu sözlerden, hükümetin ve hususiyle Maliye Bakanının, bütçe ön tasarısının hazırlamasındaki önemli rollerinin küçüm-sendiği mânası asla çıkarılmamalıdır.
Yabancı göziyle
Bugünkü Türk ekonomisinde hususî teşebbüsün yen
Dünya Bankası, Türkiyenin hususî teşebbüse daha çok serbesti vermesini istiyor

Dünya Haberleri J
Milletlerarası gıda ve
Bütçe üzerindeki en önemli görüşmeler encümende cereyan eder. Bütçe Kanununun çeşitli bakımlardan arzettigi ehemmiyete binaen umumi heyetlerdeki müzakereler çok ayrı hususiyetler taşır. Çok zaman bütçe encümenden geldiği gibi umumi heyetten çıkar. Encümendeki görüşmeler aleni değildir. Yalnız milletvekilleri, encümen âzası olmasalar da, müzakerelere katılabilir ve söz istivebi-lirler. Ajıcak tâdil teklifinde bulunamazlar. Bu durum encümen müzakerelerinin önemini arttırır. Çünkü gizlilik umumî efkâr ve seçmenler üzerine tesir edecek hitabet gösterilerine mâni olur. Çalışmalar ciddi bir hava içinde, — bunda encümen reisinin büyük payı vardır — sırf bütçeye ait işler üzerinde toplanır. Maliye Bakanı müzakerelerde bizzat hazır bulunur. Maliye teşkilâtına mensup teknisyenler ona yardımcı olarak encümene gelirler. Bakanın bulunma-
Encümenin bütçe üzerinde yaptığı değişiklikler bazan çok önemli bir hal alır. O kadar ki. hükümet istifa etmek mecburiye tinde kalır. 1949 bütçe tasarısı böyle bir akıbete yol açmış ve Meclise lüks vergisi, yol vergisi gibi bir takım yeni mali kanun projeleriyle gelen Haşan Saka kabinesi istifa etmek durumunda kalmıştı. Teşekkül eden yeni kabine Maliye Bakanı ile birlikte bütçe tasarısı üzerinde de encümen tarafından telkin olunan mühim değişmeler yapmıştı. 1950 bütçesi bir inkılâp sayılacak kadar mühim yeniliklerle Meclise gelmiştir. Fakat başlangıçta düşünülen radyo aidatı üzerindeki yüzde yüz arttırmayı bizzat hükümet geri almış. encümende de masraflar 20 milyonu bulan önemlice değişmelere uğramıştır. Arttırılan masraflar Ziraat ve Emlâk Kredi bankalarına yapılan yardımlara ve Doğu Kalkınmasına ayrılmış ödeneklere taaJlûk etmektedir. Tabiî, masraflara muvazi olarak gelirlerde de değişiklikler yapılmıştır. En son tahsılât rakamları esas alınarak bazı vergiler hasılatına ait tahminler arttırılan masraflarla muvazeneyi temin edecek şekilde zi.va-deleştirilmiştir.
* ★
ENCÜMEN müzakereleri önümüzdeki yıllarda daha da çelin olacağa benzemektedir. Yeni demokratik gelişmeler, muhalefet partilerinin encümenlerde temsili, bütçenin gittikçe hacmi ve rakamları artan, ancak bu işlerle uğraşmış o-lanlaıın anlayabilecekleri teknik bir vesika haline gelmesi müzakerelerdeki çetinliği arttıracak Amiller arasındadır.
VVashlnglon Büromuzun gönderdiği "Wnll Street Journal” gazetesinde çıkan vc Türkiyenin iktisadi meselelerine yakından temas eden bir ma kaleyi ehemmiyetine binaen okuyucu larumza veriyoruz:
Türkler. Dünya Bankasını İdare eden Amerikalıların arzularımı uyarak^hususi teşebbüse serbest inkişaf İmkân» vereceklerdir.
Hâlen, hükümet. Türkiyedekı bürün endüstriyel faaliyeti kontrol etmektedir. Elektrik santralleri, ayakkabı fabrikaları, bankalar, şeker fab rikalnrı. çelik fabrikaları, kâğıt fabrikaları vc demiryolları hem devletin malıdır hem de bizzat devlet tarafın dan işletilmekledir Devlete bağlı tekel idareleri, kahve, çay, bira, ispirtolu içkiler, sigara vc kibrit gibi mevzular üzerinde ticaret yapıyorlar. Son zamanlarda devlet. Türlciyede çok rağbet gören gazoz imaline bile başlamıştır.
Endüstri teşebbüsleriyle uğraşmayı âdet edinen Türk devlet adamları bu alışkanlıklarından kolayca vazgeçe nriyorlar. Birçok defalar hususî teşebbüse taraftar olduklarını söyleme lorine rağmen, gene devlet iktisadı teşekkülleri vergi bahsinde hususi muamele görüyor, mevaddı iptidaiyenin mahdut okluğu zamanlarda devlet te şckküllerinc rüçhan hökkı tanınıyoı ve bu teşekküllere devlet bütçesinden mali yardımda bulunuluyor. Bazan da. kestirme bir yol takip ederek, hususi müesseseler kapatılıyor.
Filhakika, devlet, bundan 10 sene önce bir âmme teşebbüsüne. Paşabah çe Cam hakkını İstanbul düzüne
kapatmıştır. Fakat, hususî teşebbüslerin devlet teşebbüsüne rekabet etmediği zamanlarda bahsi geçen inhisar hakkını ileri sürmek kimsenin aklına gelmemişti.
Devletçilik Türk ekonomi siyasetinin mihveridir.
Türkiyede komünist bir rejim mi vardır? Katiyen. Türk Hükümeti, ko münizmin şiddetle aleyhindedir. Tatbik olunan nazariye "Marksizm’ d«-ğll "devletçiliktir”. Memleket kuvvetli olmalıdır; eğer hususî ekonomi çabuk bir gelişmeyi temin edemiyorsa, devlet teşekkülleri hususi teşekküllerin yerini almalıdır. Bu. iktidar partisi olan Halk Partisinin kabul ettiği düsturdur. Halk Partisi, 1923 senesin den beri, eski OsmanlI İmparatorluğundan artakalan kısmı modern bir memleket, haline sokrnıya çalışıyor. Evvelâ Atatürk ve onun ölümünden sonra İnönü bu gayeye ulaşmayı kendilerine vazife edinmişlerdir
Halk Partisi ileri gelenlerinin ifadelerine göre, Cumhuriyet rejiminin başlangıcında memleketin ekonomik inkişafını temin için hususi teşebbüslere güvenilmek istenildi; fakat heır. sermaye hem de lüzumlu vasıfları haiz kimseler bulunamadı. Bu noksanlar yüzünden 1934 senesinde "devletçilik’ her derde drvâ bir ilâç gibi kabul o-lundu. Bu yolda on beş sene yürüdükten sonradır bir tereddüt ladı.
Aırı eri kalı
İlk rejiminin hâkim olduğu müddet zarfında tatbik olunan endüstrileşme planının fena hazırlanıp fena tatbik edildiği kanaatindcdırk r. Aynı mütehassıslar, hususi teşebbüse daha fazla yer bırakmak lâzıın geldiği v( bunun acele yapılması icahettiğl ka-nnaiindedirler. Türk idarecileri, belki de Dünya Bankasından yapılması muhtemel bir istikrazı düşünerek, A merlkaiılarla aynı fikirde olduklarını so> lüi'Orlar,
Hakikaten, Dünya Bankası liıı-kiyeyv yardım etmek istiyor. Şu şartla ki. devlet, faaliyetini muım’en sahalara İnhisar ettirmeli ve diğer sahalara sermaye yatı, arak hususî teşebbüslere garanti vermelidir.
(Alınan haberlere göre. Dünya Bankası. takriben 50 milyon dolar tuta
Fabrikasına verdiği inhisar ileri sürmüş ve harp içinde şehrinde meydana çıkan bir kadar cam imalâthanesini
JE

Ne w-York deri piyasası
vında uç istikrazı etüd etmektedir. Bunlardan ikisi bayındırlık İşlerim tahsis olunacaktır: Limanların geliştirilmesi için 15 milyon —bilha^Kn İstanbul ve İzmir limanları—; Seyhan üzerinde kurula ra k baraj vc şulaniJi kanalları için 22 milyon. Nihayet, "hususi puvestiımıankırın finansmanını mümkün kılmak" için 12.5 mil yon: bu teşekküle Merkez Bankası dn 53 milyon dolar avan* verecektir.)
Kısaca, Dünya Bankasının nıümes-ıdllcri Türk İdarecilerine az çok şöyle bir lisan kullanmışlardır:
"Devletin yazifoleri arasında yer aldığını tahmin ettiğimiz projelerin ta hakkukıı yani yol. rıhtım, baraj, silo İnşaatı İçin size doğrudan doğruya para vereceğiz. Fakat diğer bütün sa balarda iktisadi faaliyetin gelişmesine tahsis edeceğimiz miktarı -hisse senet Icri hususi müteşebbislere, yanı kapitalistlere satılacak- bir nevi "holding Compnny„ye vermek İstiyoruz. Hükümetiniz bu iki ayrı İktisadî alanın hudutlarını sarahaten çizmelidir. Hattâ hükümetiniz, şeker fabrikaları gibi esasen devletin faaliyeti arasında yer almayan devlet işletmelerinden bazılarını bahsi geçen "holding com pany”ye satmalıdır. Bu satışlardan elde edilecek menfaat de bayındırlık işlerine yatırılmalıdır.”
Acaba. Türkler bu teklifi nasıl karşıladılar? Muhakkak kİ bekledikleri bu değildi. Zira, Türk Hükümeti, baş-langıçtu, iktisadi devlet teşekküllerine onvestisman yapmak maksadiylc ö-dünç para «almak istiyordu. Fakat şimdi Türkler anlaşmıya meyyal bir lisan kullanıyorlar .Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal, şöyle bir beyanatta bulunmuştur:
"Hükümet, hangi sahalara müdahale edeceğini tasrih edecektir ve hususî teşebbüs sahiplerine bırakacağı sahalar için de onlara garanti gösterecektir. Bahsi gecen faaliyet sahaları hususi envestismanlara eskiden de açıktı, fakat Hükümet, kendi faaliyetini tahdit ederek sernm^’e sahiplerine yeniden teminat vermek istiyor.”
*
*

kı idarecilerin kafasında ve şüphe belirmlye baş-
yaratılmış için talep
bir miktar
olması çogal-
ayak-merkezleri kesme a-süratini art-
NewYork, (Reuter - Hususi) — Ocak ayı sonunda deri piyasasında bazı kolaylıklar dolayısiyle, kösele m işti.
Şayialara göre, kabı imalât
meliyelerinde makine tırmış bulunuyorlar. Maamafih, siparişler en çok yakın vadeli talepler üzerinde vukubulmuştur. Hâlen ilkbahar siparişleri terakkiler göstermekte olup fabrikatörler irsalât zamanında tamamlamak için istihsal listelerini çoğaltmak mecburiyetinde kalacaklardır. Kadın ihtiyaçları erkeklerinkınden daha fazla bir durum göstermektedir.
Ocak ayı sonunda İktisadi İşbirliği İdaresinin, İngiliz çizme ve a-yakkabıcılariyle Birleşmiş Milletler Ticari Araştırmalar Birliğine mensup iki resmi şahsiyetin önümüzdeki baharda Ncw-Yorku ziyaretleri sırasında ihtiyaçları olan dolarları finanse edeceği haber verilmiştir.
İngiliz murahhasları beraberleri tide İngilteredckl ayakkabı sanayiinde yapılan inkişaflar hakkında haberler getirecekler ve New-Yorkta sınai çalışmalarda bulunacaklardır. Buna ilâve olarak, İngiliz ayakkabı sanayii temsilcileri, ayakkabılarda sentetik maddelerin kullanılması hususunda çalışmalar yapacaklardır.
mütehassıslar, devletçi
Tereddüt...
Türk iktisadı siyasetinin takip edeceği yeni yol birçok tereddütlere meydan vermektedir.
Meselâ, devlete bağlı tek bir "holding company"nin serbest, rekabet ü-zerine kurulan bir sistemi ne dereceye kadar teşvik edeceği sorulmıya değer.
Devlet adamları, Türkiyede hususî teşebbüs için imkânlar bulunduğundan şüphe ediyorlar. Yüksek rütbeli bir memur şöyle diyor: ‘ Hususi sermayenin yardimiyle Türkiyede bir et endüstrisi kurulmasını istiyorduk ve hususi sermayeyi bu yola davet ettik; fakat kimse daveti kabul etmedi. Bundan dolayı da et işini devlet üzerine almıyn mecbur kaldı.
Hususî sermaye sahipleri Hükümetin izhar ettiği iyi niyetlerin devam edeceğine inanmıyorlar, ileri gelen Türk İş adamlarından Vehbi Koç fikrini şöyle anlatmıştır: "Eğer hususî sermaye gazoz fabrikası v.s. açmıyor su bunun sebebini devletin faaliyet şeklinde aramak lâzımdır. Çünkü altı ay veya lıir sene sonra devletin aynı işe li'şebbüs etmesinden korkuluyor. De/let He rekabet etmek imkânsızdır.” •
Türkiyede endüstrinin gelişmek imkanları çok mebzuldür. Mesela istihlâk maddeleri kategorisini giren maddelerin temini, gıda maddilerinin hazırlanması ve ziraat aletlerinin imal, için küçük endüstriye ihtiyaç vardır Yalnız hususi teşebbüsün hakikaten faaliyet gösterdiği çimento ve mensucat endüstrisinde hile rıevlctin müdâhalesi göze çarpıyor,
llUsıiHİ sermaye korkuyor.
Amerikalı İktisatçılar, Türkiyede hususi sermayenin mevcut olduğunu fakat bunun ya Türkiye dahilinde veya haricinde biriktlrildiğlni söylüyor lar. Bir Amerikalının dediği gibi: "Ph ra buradadır, fakat korkuyor."
Amerikan sermayesi Türkler tara-

• 4


İngiltere, Anıârikadan yeniden petrol alııcak
Londra 14 lYtRS) — Dolar kıtlığı karşısında tngilterenin yalnız sterling sahalarından petrol ithal edeceğine dair bir karar alması üzerine, Washlngtonda İ ngiliz ve Amerikalı temsilciler arasında petrol konuşmaları yapılmıştır.
Varılan neticeye göre, İngilte re, sterling sahasına Amerikadan petrol ithnl edecek ve yıllık miktar 4 milyon tondan fazla olnııya-caktır.
Ingiliz - İsviçre ticaret görüşmelerine tekrar başlandı Schwarzenburg 14 (YİRSl — Londrada başhyan ve mensup oldukları hükümetlerle istişarelerde hulunmak Üzere dağılan İsviçre-tngiltcre ticaret temsilcilerinin görüşmeleri. Bern şehrinde tekrar başlamıştır. Konuşmalara mali ve ticari uzmanlar iştirak etmektedir.
Birleşik Anıerlkada kömür grevi önlenemiyor
Londra 14 ı’YİRSl Başkan
Truman mahkemeden aldığı bir karara ve kendi sendika başkan-ları John L. Lewi8’in emrine rağmen. grev halinde olan 400,000 Amerikan kömür maden amele», işlerine dönmemişlerdi!. İşçiler, işverenlerle yeni mukavelelerin imzalanmadıkça işbaşı yapınıya-caklarını sendikalarına bildirmişlerdir.
John L. Lewıs maden sahiplerini çarşamba gtlnü yeni mukavelelerin imzası etrafında görüşme lerde bulunmak üzere bir toplantıya çağırmıştır.
Avustralya dış ticaretindelo gelişme
Londra 14 iYİRS) — Avustralya Millî Bankası neşrettiği bir raporda. İngiliz lirasının kıymetten düşürülmesi üzerine, Avustralyanın ihracatta inamlmıyacak bir derece yükselmiş olduğunu açıklamıştır Buna mukabil, aynı rapor devalüasyondan beri Avustralyada geçim endeksinin de büyük bir yükseliş kaydetmiş olduğunu ilâve ekmiştir ve bu böyle devam edecek olursa, Avustralya geçim seviyesinin tehlikeli bir safhaya gireceğini belirtmiştir.
Malezyanın pirinç mahsulü iiınltvar görünüyor
Berne, 11 (YİRSj — Malezyanın bu yılki pirinç mahsulünün, havaların uygun gitmesinden 400.000 ton kadar olacağı tahmin edilmiştir.
— M ■■»III

tından iyi karşılanacaktır. Yalnız o da korkuyor. Amerikalı bir tüccar şu fikirdedir: "Eğer Amerikan Kongresi. Türk İyeye yatırılacak sermayelerin devletleştirme, harp ve diğer tehlikelere karşı Amerika Hükümeti tarafından garanti edileceklerine dair bir karar almazsa. Amerikan sermayesi Türkiye'ye gelmez. Bunun da iki sebebi vardır: Devletleştirme ve Rus tehlikeleri.” 1
Rusların ortadan kaybolması şimdilik mümkün değildir. Fakat salâhiyet sahibi bazı diplomatların ifadesine göre, Türk devlet adamları samimidirler Hakikaten devletçiliği değiştirip serbest ticareti teşvik etmek istiyorlar.
Cumhurbaşkanı
şebbüslerc şimdi daha taraftar ğunu söylüyor. Ekle Inonünün az otoriter bir idare sistemine lettiğini gösteren deliller vardır.
* Bu deliller siyasi sahada mevcuttur İhtilalden sonra iki parti sistemi bir "ihtimal" olarak düşünülmüştür. Şimdi ise Cumhurbaşkanı İnönü. Demokrat Partinin şahsında muhalefet gelişmesine müsaade ediyor Demokrat Parti 1950 seçimlerinde Halk Par tisiyle boy» ölçüşecek kadar kuvvetli (lir. Gazetelerde tenkid, sansüre uğramıyor. Gelecek seçimler Hükümetin muhnlefete müdahale etmek niyetinde olup olmadığını gösterecektir.
İnönü, hususi te-oldu-daha mey
ziraat teşkilâtı
Türk Milli Komitesi bu teşkilâta bir rapor gönderdi
Ankara 14 (Hususi) — Türk Milli FAO (gıda ve ziraat teşkilâtı) Komitesi Ormancılık Şubesi enteresan bir rapor hazırlıyarak, FAO merkezine yollamıştır. Bu raporda ormanlar vc orman mahsulleri hakkında bilgi verildikten sonra Türkiyenin orman politikası izah edilmiştir. Raporda ormancılığımız hakkında beş senelik bir çalışma plânı hazırlandığı, bir orman araştırma enstitüsü ku-
edildiği ayrıca
meselelerinde teknik işbirliği
helir-
FAO yeni-
rulması derpiş tilmiştir.
Millî orman ile, arzu edilen
den orman kurmak ve maden direği istihsalini arttırmak gibi uzun vâdeh faaliyetlerin FAO teşkilâtının teknik işbirliğinden faydalandığımız takdir de çok verimli olacağı düşünülerek bu işbirliğinin biıan evvel tahakkuku lüzumlu ve zaruri görülmektedir
Fasulye ihracı
Çay ithalinin serbest bırakılması
Aııkarada toplanan fasulye tüccar ve ihracatçıları serbest ihraç müsaadesi islediler
Çay ithalâtçıları, Rize çayının da satışını garanti edecekler
Ankara 14 (Hususi muhabirimizden) — İstanbul, Maraş ve An tep fasulye tüccar ve ihracatçılarını temsil eden bir heyet şehrimize gelmiş ve bugün Başbakan Şemseddin Gün-nltay tarafından kabul edilmiştir.
Heyet üyeleri, kendileriyle görüşen bir arkadaşımıza temasları hakkında şu izahatı vermişlerdir:
— 1948 mahsulü fasulyenin, verilen müsaadeye rağmen dolarla ve bilâhare sterlinglc ihracı mümkün olamamıştı.
Bu vaziyet karşısında takasla ihracına müsaade edilmiş ise de mevsim geçtiği için bundan istifade edilememiştir. Bu sıralarda Yunanistan Marshall yardımı gereğince Türki-yenin kendisine tanıdığı tiraj hakkını kaybetmemek için 2 milyon dolarlık bir akreditif açmış, fakat 1948 mahsulü fasulye alınıyarak beklemiş. 1949 mahsulünden ton satın almıştır, mahsulünden 8-10 bulunmaktadır.
Bu fasulyeler, Antep, İskenderon, Maraş, Samsun vc Orduda tüccarlar elinde veya banka depolarında rehindedir.
Netice-ser-ma-ver-
bin
Evvelce çay itlıal eden bazı tâcır-ler, kendi aralarında bir toplantı yaparak. son çay sıkıntısı hâdisesinin sebeplerini araştırmışlardır,
de çay ithalâtçıları, çay ithalinin best bırakılması için alâkadar kamlara müracaat etmeğe karar mişlerdir.
Çay ithalâtçıları senede 150
kilo istihsal edilen Rize çaylarının da bir nispet dahilinde ithalâtçılara tevzi edilmesini ileri sürmektedirler. Çay ithalâtçılarına göre. Rize çayının memleket dahilinde istihlâki garanti edildiği takdirde, Tekel idaresinin Rize çayı hakkında endişeye düşmesine sebep yoktur.
ise ancak 2 bin Bugün elde 1948 bin ton fasulye
Diğer taraftan, Fransaya satılan 2 bin ton fasulye de akıtten ve si pariş yola çıkarıldıktan sonra yapı lan frank devalüasyonu sebebiyle Türk ihracatçılarının fark istemeleri, Fransızların bunu kabul etmemeleri yüzünden Marsilya depolarında kalmıştır.
Bu vaziyet, bugün Başbakana anlatılarak fasulyenin serbest ihracına vc Meı-kez Bankasına gelen fasulye bedeli mukabilinde dış ticaret rejimimizin A, B. ve C gruplarından herhangi bir malın ithaline müsaade edilmesi istenmiştir.”
Merinos koyunu yetiştirilmesi için teşebbüsler
Ankara 14 (Hususi) — Milli mensucatın ihtiyacı olan merinos yünlerini yetiştirmek üzere. Bursa ve Balıkesir vilâyetlerinin 9 bölgesinde devam olunmakta olan faaliyetlere, bu yıl bir taraftan Tarım Bakanlığı, diğer taraftan Sümerbankça daha büyük bir hız verileceği anlaşılmaktadır. Bu maksatla halka damızlık me rinos koçları dağıtılacak, merinos sergileri açılarak iyi damızlık yetiştirenlere, para mükâfatı dağıtılacak tır? 1950 yılında yetiştiricilere dağıtılmak üzere 734 baş damızlığa elverişli erkek merinos kuzusu Bakanlık üretme çiftliklerinde hususi ihtimamla yetiştirilmektedir.
Başbakan, heyetin hu teklifini müsait karşılamıştır. Heyet, yarın Devlet Bakamyle Ekonomi ve Ticaret Bakanım da görecektir.
İngilizler yeniden üzüm alacak mı?
İzmir, 14 (Hususi muhabirimizden) — Londra Ticaret Müşavirliğinden gfrlen bir raporda, son hafta içinde Amerikalıların İngilizlere 35 şilinden üzüm teklif ettikleri, İngiliz İaşe Nezaretinin Yunan latandan Sultaniye üzümü mübayaası için giriştiği müzakerelerin netice vermediği, İngilizlerln bizden külliyetli Üzüm al-mallannın muhtemel bulunduğu bildirilmektedir.
Milletlerarası Bankadan alınacak kredi
Ankara. 14 (Hususi muhabirimizden) — Gerek Marahall P1 Anından, gerekse Milletlerarası Bankadan sağlanan yardım ve kredilerden hususi ellerdeki madenlerin de faydalanması hususunda henüz bir karar verilmiş değildir. Bilhassa geniş krediye İhtiyaçları çi plânda
Kükürt ithali hakkında yeni jbir kayıt
İzmir. 14 (Hususi muhabirimizden) — Ticaret Bakanlığından gelen bir yazıda hariçten yapılacak kükürt ithalâtı, Keçiburlu Kükürt işletmesindeki istihsalât ve stok miktarı gözönünde tutularak ayarlanacağından. kükürt ithaline ait talepnamelerin doğrudan doğruya Bakanlığa sevkedilmesi Ticaret Odasına bildirilmiştir.
bulunan kromcular, birin-gelmektedir.
Etibank
cedeki teknik tesisat ve zaruri ihtiyaçları karşılandıktan sonra, hususi maden sahiplerinin de dileklerinin nazarı itibara alınması kuşetle muhtemeldir.
madenlerinin birinci dere-
Ticaret Ofisinin tasfiyesi
Bir müddetten beri Apkarada Bakanlıkla temaslarda bulunan Ticaret Ofisi Genel Müdürmuavini şehrimize dönmüştür.
Ticaret Ofisinin fiilen tasfiyesine hazirandan itibaren başlanacağını alâkalılardan öğrenmiş bulunuyoruz.
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Dün
Keki kur
dugUn
dugUn
Eakı Kapanış
*
14/11/1950
içindedir.
kuru üzümün biraz daha art-alparlşler müs-

Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Bordasında kabuklu ceviz fiyatları beş kuruş kadar ilerleme kaydetmiştir. İngiltereden cevizlerimize karşı yeniden istekler başladığından bahsedilmektedir. Fındık fiyatları ise hararetli devresini geçirmiş, gevşek bir duruma girmiştir. Böyle olmakla beraber fiatlerdc küçük bir nispet dahilinde gerileme görülmüştür. Satış miktarı 170 tondan ibaretti.
Esham ve Tahvilât Borsasında devlet tahvilleri Üzerine istekler eski hararetini muhafaza etmektedir. Altın piyasası ise kararsızlık
İzmir :
Bordada çekirdeksiz durumundaki gevşeklik mıştır. Ufak tefek bazı
tesruı, hariçten yeni taleplerin gelmemesi. bu gevşeklikte başlıca âmil olmaktadır. Stoku esasen çok azalmış bulunan İncir üzerine dış talepler gelmekte devam ettiğinden, piyasa sağlam ve rnüstakardır. Borsada birinci Akala pamuklan aranmaktadır.
Zeytinyağı ve diğer nebati yağlar flütlerine mütenazır olarak pamukyağı piyasanı istikrarını muhafaza etmektedir. Borsada pamuk çekirdeği bugün gevşektir. Gerileme 50 santimdir.
Adana:
Borsada birinci ve üçüncü Akala ü-zerine az miktarda muamele olmuştur.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
1 Sterhng 100 Dolar Açılış Kapanış
7.86.50 282.25 0,80 64.03.— 5.60.— M.12.50 13.68.40 0.14.128 0.01.876 9.73.99 7.89- 282.25 o.sb 64.03.— 5.60.— 54.12.50 73.08.40 0.44.128 0.01.867 9.73,90
10(i Fr. Frangı... hm) İNVİçre Fr... 100 Briç. Fr 100 ÎJiyaç Kr 100 Florin 100 Liret
loo Drahmi 100 Encnudos ...
Altınlar
Külça Yeril Gr. Külçe DegııaBiı, Cumhuriyet ... Reşat Bugün Eski kur
Lira Lira
5.79 5.86 40.80 14.55 (0.70 39,25 52 25 15.40 42.50 İt — 5.78 5.80 42.55 (4.80 40.70 39 35 52.20 (5.50 42.60 41.-
Ha mit
Gulden
İngiliz
Frunaız kok ... Napolâon III... İsviçre
New-YprkrtA : onau . $35
Gümüş, Platin
Gümüş Gr PİMin .. En aşağı En yukarı
10— u.-
Zürich Borsası (Serbest)
Türk llraaı Dolar Uvlcre Frangı
En aflağı En yukarı
•1.95 4.28 1/2 10.35 1 1.05 1.29 1/4 10.50 1 11
Sterling Frangız Frangı.T
Devlet Tahvilleri
Ikrıımlvrii tahviller Kapanış (•)
1933 Eradnl 23 25 24
#ı A i Ic t’H 111 i y ol i ••••••••• 21.30 21.30
Gö M dil Müdafaa 1 21 20 80
%5 1911 Demiryolu JV ... 102.50 102.25
f.n 1941 Demiryolu V 97.90 98.-
ri4 1/2 1049 tkrnmıyell .... Ü7.35 98.-
Diğerleri
Tr6 19li Demiryolu VI
*>6 Kalkınma 1 21.— '
•}(G .. II, 97. »W) 07.25
'16 ” IU. 07.80 07.90
r. f> 1948 lat ikrazı I 97.85 98.—
-> l’Mh II . ... 97.75 98.-
(Tr7 1931 Sivatj-Erzurum I. 20.00 20.90
Yc7 1984 .. ,. II.-VII. 20.70 20.85
r. 7 1911 Demiryolu 1 21.— 21.-
Y(7 1911 .. II 21.— 21.85
Yt7 1941 .. III 21.— 21.20
G7 Milli Müdafaa I Z0.50 21.15
T.7 .. II.. 21.40 21.10
%7 .. .. III 20.45 20.50
%7 ,. .. iv. . ... 20.05 20.65
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tertip A/B. IÛ8.Wj 107.-
tl Ö —
,. .. *60 59.— 60.-
,, ,. Mürııes. Senet. 67.50 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez BıınkAHi ... 131.— 132.—
Türkiye İş Bunkası 25.10 25.10
Türk Ticaret Bankası 6.- 6.—
AiHİan Çimento 17.— 17.-
Şark Dcûlrınenclllk 23.25 23.50
Milli Rensünınn 16.25 —
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonaiyc 1908 1 172.- —
1911 152-

Hububat:
Buğday yumuşak (Tüc.)... Buğday yumuşak (Ofisini..
Arpa Biralık ..............
Arpa Y»‘inllk (Dökme) ......
Mısır (Snıı) çuvalı ........
FıtHUİyu hnıoz (Çuvalı) ... Faaulya Çalı hciI (Dbkmc) Kıışyoml ...................
Meıelnıek Kırınızı İç (Çu.) Mercimek yeşil (Yozgat) Nohut natürel ..............
Yıttflı inlıumhır :
Ayçiçeği tnhumu
Keteritohumu ......
Kendlrjohunıtı ....
Susam (Bandırma) Yer fıstığı kn buldu
kııru Mcyvuhır :
Kındık (kabuklu sivri) Fındık »İç tombul) .... Ceviz (Kabuklu) .....
Ceviz (lc un türel) ....
Dokuma Ilıım .Mmideleri:
Tiftik (Aıın rniil) .......
Tiftik (Natürcl) ...........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Hanı deriler :
Sığır salamura (yaş) kilonu Keçi tıızlu kuru kilosu.....
Kuyıın hava kurunu kilosu Mezbaha sığır yaş kilosu..
Nebati 1 ııtlıır :
Zeytinyağı (Elerini ek «(ra) SuKumyafi'i/Rnrineı (tene.) Ayçtyffği (Rafine Ivtıclcri ıı bindik Vn e»
30. —
31. —
20.10
19.—
28.—
45.—
86.—
172/180
50.— 190.—

260.—
160.—
161
30.— :n.— 27 — 28.20
22,—
49.—
11.2ü
08.—
49.—
22.—
36.—
45 —
16.—
85,—
75.—
63.— 172. 185
15 —
160.—
290.—
350.—
200.—
15ü —
170.— 184.— 103.—
265.—
220.— 165,—
104
üzüm çekirdeksiz No.O İncir A ıterlsi serisi Akala Akala Akala yerli
No. 8..., No. 108 I.........
11.
IH.
51 75 M— 13.— 235.— 222.—
Son Kapanış
52.—
56.—
43.— 234.— 222.—
.. B Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamukyağı (rafine) Pamuk çekirdeği ...
• ••
200.— 150.—
16.M
200.—
130.—
İT.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pannık Pamuk Pamuk
Akala Akala Akala yeril
ı.
II. III.
190.—
1325
180190
150/165
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday sert ..
33.—
83.—
32.-
Buğday ((Buşell=Sent) .......
Sert Kış mahsulü No. 2 ... Kırmızı No. 2 ...
Pnnııık Middling (Libresi—Sent) Mart ..........................
Mayii .....................
Tonunuz ...................
Ekini .....................
Tiftik (LlbresizrSont) ........
Tekaas No. 1 ............
Fındık (Llbresi=Senk) ............ Büyük Barsclon (Kabuklu
Domeıvtlc) ...............
orta .......
Levanl İç İthal malı ......
Ekstra İri iç malt ........
Kuru ürünı (Libresl=Scnt) .....
Thompson çekirdeksiz soçme Keten tabumu (Buşell=:Dolar)... Mlnneapollfl ..................
Kalay (Librcsl=Sent) ......
Levha-teneke (10ü libre dolar)
Londra Borsası
262.—
231 1/4
ol.îö
31.77
31.34
29.45
58/60
23.—
22.50
37. —
38. —
11.50
3.80
74.50
7.30

262.—
231 1/4
dı.75
31 77
31.34
29.45
58/60
23.—
22.50
37. —
38. -
11.50
3.80
75.—
7.30
Keten tohumu (Tunu—Sterlin#)
Bombav* 64.— 64.—
Kalküta 62.50 (12.50
Yer IıMıtı Hindistan 64 3/4 64.—
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mnl (Librcsl=:Peni)... 34.— 34.—
,, Sıra malı „ 30.— 30.—
Tün Anadolu ., 20.— 20.—
„ Trakya „ 18.— 18.-
İskenderiye Borsası
rnıuuk (Kantarı=Tullaıı .....
Ashmouni Kısa, elyafh F/G. Karnak Uzun elyaflı F/G.
88.78
101.05
C) Gününde Borsada muamelesıtcscil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri*
Sayfa 4
V E N t İSTANBUL
15 Şubat. 1950

Hmm» im


Siyasî meseleler ve muhabir mektupları

UN
Ingiliz seçimlerine iki hafta kala
Paris mektubu
kısa günün kârı
" —
Propaganda, sadece fikir sahasında kalmakta, şahsiyata gidilmemektedir
Gazeller;
rübailer
Rcşad Nuri DARAGO
Bir Amerikan piyesi
Her iki tarafın (la kullandığı lisan o derece yumuşak ve naziktir ki, yabancı müşahitler hayret etmekten kendilerim alamıyorlar
ve 17 nci neşrettiği Edebiyat Profesörü kadar ö-
Londra, (Hususî muhabirimiz Manuel Gasser bildiriyor) — İngil-tcrcdekl seçim mücadelesi , uzun müddet soğukta kalarak bir türlü
harekete geçmek istemiyen bir motor gibi, ağır ağır yola koyuldu. Fakat şimdi, seçimden iki hafta evvel, mücadele tam süratini iktisap edebildi.
Partiler arlık, esasta çok sathi o-lan programlarını izah etmekle iktifa etmiyorlar. Bir kaç günden be* ri, başlıyan şiddetli münakaşalar, her iki tarafı, bütün zekâlarını kullanmağa icbar ediyor.
Meselâ, Sosyalistlerin, kötü idare yüzünden, sterling kıymetine, 1945 deki satın alma gücünün beşte birini kaybettirdiklerini iddia eden bir Muhafazakârın karşısına, ertesi gün, İşçi Partisinin propagandacısı çıkarak, aynı müddet zarfında Fransa, İtalya Kanada ve hattâ Amerikan parası değerlerinin bile, sterling’den daiıa fazla kaybettiklerini ve yalnız, Sosyalist idaresindeki İskandinavya devletlerinin bu bakımdan, îngiltereden daha müsait vaziyette ‘olduklarım, rakamla ispat etmektedir.
Buna mukabil Sosyalistler, kendi idareleri zarfında istihsalin %80 arttığını iddia edince, karşı taraf, her harpten sonra böyle bir istihsal artışının tabiî olduğuna göre bunun pek de övünülecek bir başarı olanuyaca-ğını ve Anıeııkada harp sonrası istihsalinin %30 değil, %80 arttığın: İleri Bürüyor.
Sosyalistler; bir taraftan, vergilen esaslı şekilde indirmeği vâdedeıken, öte taraftan sosyal yardım masraflarının arttmlacağını aöyliyen Muhafazakâr Partiye, bilhassa bu bakımdan şiddetle hücum ediyorlar. Muhafazakârlar, bu tenkidleri artık cevapsız bırakmıyor ve Yeni Zelân-dayı işaret ediyorlar. Bu memlekette Muhafazakârlar nihayet iktidara geçtikten sonra, Sosyalist devlet bütçesinin gizli noktalarını öğrenebilmişler ve büyük israflar meydana çıkarmışlardır. Şimdi İngiliz muhafazakâıları diyor ki: “Hele iktidara gelelim, sizin kurduğunuz imtiyazlı rejimden,
ve da in-
propa-olarak
milyonlara varan tasarrııflann nasıl yapılabileceğini göreceksiniz!”
Seçim propagandası, gazete radyolardan artık sinemalara tıkal etmiştir.
Geçenlerde gösterilen bir ganda filminde, perdede ilk
Liberallerin Lideri Clem Davies göründü. Daries. gerek Muhafazakârlar, gerekse de İşçilerin çok tenkit ettikleri “anlaşılmaz nikbinliği” ile, bütün gayelerine vardığı halde, ömrünü sürüklemeğe çalışan partisinin refah vaadeden programını müdafaa ediyordu.
Liberallerin Liderinden sonra, sıra, ocak başına çekilmiş koltuğuna gömülü, Başbakan Attlee’ye geldi. Att-lce. her zamanki gibi tutuk ve yumuşak konuştu: İşçi Partisinin, dört buçuk sene zarfında gördüğü hizmetleri anlatan Başbakan, başlanan işleri, yeni bir seçim devresinde bitirebilmek için İngiliz Milletinin müsaadesini rica ediyordu. Başbakanın sesi, yalnız çocuklardan bahsederken değişti: “Şimdiye kadar hiçbir hükümet yavrularımıza, İşçilerden daha iyi bakmamıştır!,, diyen Attle’nin bu müşfik sözleri, sinemadaki kadınlara bir hayli tesir etti.
Nihayet ortaya Churchill çıktı. Churchill çok ciddî, hattâ müteessirdi. ingilterenin, tarihindeki en mühim seçimlerden birinin arifesinde bulunduğunu söylüyordu. Ingiliz milleti, ya hürriyeti veya esareti seçecektir. Şimdiki sistem, bütün kudreti ele geçirmeğe çalışmakta şimdiden memleket sanayiinin beşte birini elde etmiş ve henüz tatmin edilmemiş bulunmaktadır. Churchill, bu sözlerini bitirdikten sonra, yüzündeki ifade bir an için yumuşadı ve perdede kötü günlerde, bütün bir cihana ü mit veren o yaramaz çocuk tebessümü belirdi.
Bu tebessüm, mimik bir şaheserdi ve az evvel işitilen bütün sözlerden
daha müessirdi. Bu tebessüm:“Vaz geçin şu sosyal refah devletinden, şu kötü kontrollerden ve şu tahditlerden... Gelin hep beraber, eski İngÜ-
tereyi yeniden ihya edelim.” diyordu.
Seçim mücadelesi vüsat, sürat ve ikna kudreti bakımından artmakla beraber, sertleşmedi. Her iki tarafın kullandığı lisan, o derece yumuşak ve naziktir kİ, yabancı müşahitler hayret etmekten kendilerini alamı yortar.
Muhafazakârlar, işçilere ne derece şiddetle hücum ederlerse etsinler, he: nutuktan sonra. Sosyalistlerin “Kalben hüsnüniyet sahibi olduklarını, yalnız İdeolojilerinin yanlış olduğunu” ilâve etmeği unutmuyorlar. İşçi Partisinin meşhur bir gazetecisi ise, yazdığı bir propaganda makale sinde, şahsan VV’inston Churchill ile, kendi partisinin şefi Attlee’den çok daha İyi anlaşabildiğin! ve Liberal-lerin şefi Davies ile ailece görüşmek’ ten öteden beri haz duyduğunu itiraf etmekten çekinmemektedir.
İngiliz milletine hâs bu politika ahlâkı, seçim mücadelesinin başlaması münasebetiyle St. Paul katedralinde yapılan ruhani âyinde bilhassa göze çarpıyordu. Canterbury Baş Piskoposu, kilisede yer almış olan bütün parti liderlerine, iktidarın tehlikelerini anlatıyor ve Londra Piskoposu ise mücadeleyi, kardeşlik hisleri içerisinde yürütmelerini rica ediyordu. A-yinden sonra Churchill ile Attlee’nin dostça ve samimi şekilde bahirleriyle görüştüklerini anlatan büyük bir sosyalist gazete, her iki muhalif parti liderinin “iki kardeş” gibi konuştuklarını tebarüz ettiriyordu.
İki aksı karargâhta bulunan siyasi basımların nezaket ve dostluk içerisinde birbirleriyle görüşmesi, başka memleketlerde, aynı partiye mensup “dostlar” arasındaki gizli rekabet ve düşmanlıktan çok daha ferahlatıcı ibr manzaradır. Bu tezahürler seçimler nasıl neticelenirse neticelensin İngilterenin daima kendisine sadık •kalacağı kanaatini takviye etmektedir.

um
m ma m •rnnnn^nu mıınmı
Secimler arifesindeki
Yunanistanda durunı
Yunan milleti siyasî şahsiyetler arasında esaslı tasfiye yapılmasını istiyor
enerjik bir çekmektedir.
bedeceklerl muhakkaktır. Metaksa-sm totaliter hükümetine iştirak etmiş olan eski bakanlar, Halkçıların kaybedecekleri reyleri kazanmayı u-muyorlar. Öte taraftan General Plâs-tras. gayri memnunların, solcu sosyalistlerin ve seçime girmekten menedilmiş olan komünistlerin kendisine rey Vereceklerini hesaplamaktadır. Mûtedil merkez partileri, Liberallerin yerini tutacaklarını tahmin ediyorlar.
Hulâsaten denilebilir ki, Yunanis-tanın bugünkü durumu her zamankinden daha karışıktır ve mart seçimlerinin, umumi efkârca istenilen parlâmentoyu teşkil edebileceği çok şüphelidir.
r
Ingiltere, Moskova görüşmelerini dikkatle takip ediyor
Londra 14 A.A. (United Press) — İngiltere Dışişleri Bakanı, Moskova Büyük Elçisi David Kelly ile yaptığı dünkü görüşmede Kremlin ile Çin Komünist Lideri Mao-Tse-Tııng arasında sürüp giden müzakerelerin bahis konusu edildiği sanılmakta ve Büyükelçinin, dokuzuncu haftasına giren Sovyet - Çin müzakereleri hakkında Bevin’e malûmat verdiği tahmin edilmektedir. Sürüp uzayan müzakereler, Çin’in geleceği hususunda Çin komünistlerinin uyuşmakta güçlük çektiklerine dair gittikçe artan yorumlara yol açmaktadır.
Resmi kaynaklar bu hususta yorumlardan kaçınmaktadırlar^ Bununla beraber Ingiliz İmparatorluk topluluğundan Hindistan, Avustralya ve İngilterenin Moskova Büyük Elçilerinin Hükümetleriyle istişarelerde bulunmak üzere hâlen Moskova-dan ayrılmış bulunduklarına da işaret edilmektedir.
“Şiir mecmualarında 16 asır Divân Şiiri,, adiyle eserinden dolayı İstanbul Fakültesi Türk Edebiyatı Bay Ali Nihat Tarlan ne
vülsc yeridir: O. şiirin ikinci, üçüncü derecedeki mümessillerini unutulmaktan kurtarmak ve böylece “Divân,, âbidesini nefis ve zengin bir çelenkle süslemek arzuslyle pek kıymetli bir çalışmaya koyulmuş bulnııyorlor (eserin yalnız dört defteri çıkmış olup arkası beklenmektedir.)
Bunun nasıl bir emek İfade ettiğini. ne uzun araştırma ve taramalara ihtiyaç gösterdiğini eski metinler ve el yazmalar!,vlc uğraşanlar bilir. Edebiyat ve irfanımız altı yedi asırdan beri sayısız vesikalara kaydedilmiş bulunuyor. Fakat bir taraftan usulsüzlüğümüz, öte taraftan d» matbaacılıktan — yine bu usulsüzlük sebebiyle — faydalanmamız o vesikaların pek çoğundan mahrum etmiştir bizi. Her ne ise. üstat Ali Nihat Tarlan, eski edebiyat hâzinemizi define anvanlar gibi deşerek güze! bir fikre hizmet c-diyor. Maksadı, Türk şairleri arasında ilk safa geçemiyenleri hatırlatmak, lâyık oldukları mevkii vermek ve bunların da kıymeti olduğunu belirtmektir. Gerçekten, o İkinci ve üçüncü derecede şairlerin özelliği, eski devrin “Seçme yazılar,, demek olan “Şiir mecmualar,, mda yer almakla zamanın zevkine cevap vermek mİ, yoksa o mecmuaları tertip edenleri tatmin etmek mi idi, kestiremeyiz: fakat mecmuaların
çokluğuna bakılırsa bir nevi “talep,, e uydukları hükmüne varılabilir ki, sayın Ali Nihat Tarlan’ın da ileri sürdükleri budur. Yani “mecmua,, lar edebiyatın günlük sürümünü takip ederek okuyucularca rağbet olunan “orta,, edebî mahsulleri toplayıp sunmak işini görüyorlar?
işte profesörün eserine — her halde pek çoklarının gözden geçirdikten sonra — yer verdikleri şairler Divân edebiyatının o nasipsiz fedaileridir. Şimdiye kadar çıkan dört defterde Rahmi, Fevri, Ubeydl, Aş-ki, Şemî, İşredl, Ulvi, Meali, Nıhani. Feyzi, Kâtibi gibi çoğu “mahlas” olan isimleri taşımaktadırlar (bazı isimlerin güzelliğine bilmem dikkat ediyor musunuz; hele sonuna getirilen sıfat eki onlara esrarlı bir a-henk verdikten başka mesleklerinin de bir nevi âlemi mahiyetindedir). Bu şairler 16 ve 17 nci asırlarda yaşamıştı; bir çoğu, şairlerimizin ekseriyeti gibi, İlmiye sınıfına mensuptu: yanı onlar da, kendilerinden çok daha büyük şaırlerinkine benzer şartlar içinde ömür geçirmiş oluyorlar. Hiç şüphesiz hüner ve değer bakımından ön safa geçmeye lâyık değiller: fakat bu orta kıymette muharrirlerde dahi, eski e-debiyatımızın şerefi sayılmak lâzım gelen bir sanât sevgi ve saygısı var; onları okurken, ötekilerin büyüklüğünü büsbütün hissediyoruz ve etmemiz de tabiîdir: lâkin karşımızda yine öyle şaşmaz bir zevk ve zariflik azmi var ki hayran olmamak kabil değildir.
Sayın Ali Nihat Tarlan, şairlerin hepsine gerekli hal tercümeleri tertip etmiş ve bunu da, bütün eserinde hâkim olan ilmi usul ve zihniyetle yaparak o hal tercümelerim, sahibi hakkında muhtelif şııara tez-
kerelerinın verdiği malûmat ve hükümlerle tamamlanmış, böylece daha renkli, daha canlı bir hale getirmiştir. üstadın şııara tezkerelerinden o kadar zarif bir şekilde istifade etmesi, edebiyat tarihimizin eşsiz kaynakları oian bu vesikaların, daha doğrusu bu eserlerin ehemmiyet ve kıymetini bir kere daha belirtiyor. Gerçekten şuara tezkereleri, üzerinde durulacak ve çalışılacak hazînelerdir; onları bugünkü türkçeye çevirip ilmi usullerle neşretmek bence Edebiyat Fakültelerimizin başlıca gayelerinden olmalı. Klâsik edebiyatımıza karşı alâkasızlığımızın sebeplerinden biri belki de o edebiyat hakkında canlı ve meraklı bilgimiz bulunmamasıdır: Bu eksiği olsa olsa tezkereler tamamlar. Üstat Ali Nihat Tarlan’ın fikrime iştirak etmelerini dilerdim. Başka bir dileğim de güzel eserini aynı muvaffakiyetle tamamlamalarıdır.

Haletl gibi emsalsiz bir ile edebiyatımızda ne-vücuda getirdi (ne ya-600 küsur rubaisinden basılmıştır)
“Rübaî., de keramet var galiba. Hangi mevzua dokunsa bir nevi a-»alet verdiği gibi onunla ülfet edenleri de sanki daha yükseltiyor. Acaba hakimane şiirin ifade tarzı olduğu İçin mi? adam rübaî fis bir âbide zık ki onun
belki otuz kırk tanesi
(1). Nâbi de o tarzda en çok muvaffak olan şairlerimizden biridir. Tamamen söndüğünü sandığımız bu devirde, bakın ki. bir şairimiz rübaî tarzına bütün bir cilt hasrediyor: “Rübailer,, muharriri sayın Bay Cemal Yeşil den bahsetmek istiyorum. Şu günlerde çıkan kitabındaki seksen kadar parçanın bazıları bana tarzın bütün sihirli kudretini hatırlattı. Gerçi Bay Cemal Yeşil, tarzı biraz yenilemek, daha canlı bir hale getirmek, belki de hayal ve mü-rakabeden ibaret olan kendi âleminden alıp biraz hakikat dünyasına sürüklemek istemiş ve bir çok defalar muvaffak olmuş. Fakat o yine, bir yolunu bulup eski âlemine dönüyor ve hâkimane edasını yine takınıyor. Bunun iki örneğini vermekten
kendıml alamıyacağım:
Yol yol
Yoktan
Yelken
serilir, dağ mı, düşünmez, dere mi donatır rengi dökülmüş gecemi yelden âvâre liman,,, deniz, başka gemi.
basamaklı,
Her yolcuya başka

Ellerde alev, yüzde
Sesle nse duman, dokunsa kül savrulacak Sözler hep o sözler de masal başka masal Her yolcuyu mey linçe ayırlar bu konak.
alev rengi dudak
Son mısraların inceliğine — fikir ve Üslûp inceliği — dikkat edelim Bunlar rübaînin, kastedilen mânayı dördüncü satırında toplamak olan Özelliğini fevkalâde belirtiyor ki oda muharririn rübaî tarzını meharetle kullandığını gösterir. Evet, tarzda keramet var... Muharrirde de...
(1) Seçme şiir kitaplarından bahsediyorum Yoksa bundan kırk sene kn-d.ır evvel, haftalık bir gazete HnletP-nln yüzden (azla rubaisini ncşretmiştl
Tenessee Williams’ın Jean Cocteau tarafından fransızcaya tercüme edilen "Arzu isimli bir tramvay,, adını taşıyan eser Pariste büyük bir rağbet gürdü.
Yazan: Ayşe NUN
b
arkadaşlarından basit bir gencin kendisine â-görünce, onunla evlen-
biri, tercü-arasında en muhakkak “arzu isimli
ro-
bir bir Du
evleri haczolunmuş. ahlâksızlığı yüzünden kovumulştur. . Fakat hayal âleminde yaşa-
güzcl bir asilzade
Paris, milletin her çeşit sanatına açık bir şehirdir. Paris sahnelerinde bu mevsim oynanan tiyatro eserlerinin aşağı yukarı üçte me piyeslerdir. Bunların çok dikkati çeken eser ki. Tenessee Willlams*ın
bir tarmvay" (A. Steetcar named De-sire) adlı dramıdır.
Tenessee Wj|liams son şenelen A-merikada en çok rağbet gören tiyatro muharrirlerindendlr. “Arzu İsimli bir tramvaydı fransızcaya Jearr Cocteau adapte etmiştir. Baş kadın lünde de Arletty oynuyor.
Vaka, Yeni Orlean şehrinin mahallesinde geçer. Eski ve asil fransız ailesinin kızı olan Stella
Bois, Amerikaya yerleşmiş Kovals-ki isminde bir PolonyalI garajcı ile evlidir, genç kadın basit ve kaba bir adam olan kocasına tamamen tâbidir. Günün birinde ablası Blanche Du Bois “Arzu“ isimli tramvaydan i-nerek, kız kardeşinin oturduğu tek odalı fakir evse gelip yerleşir Gûya öğretmen olduğu mektepten izin alıp gelmiştir. Hakikatte borçlarım ödiye-mediği baba kendisi de mektepten Blanche. bir maktadır
Zengin ve
tavırları takınır, günün her saatinde sarhoş olup, vaktim poker oynamak, kaba saba şakalar etmek ve döğüş-mekle geçiren eniştesinin muhitine bir türlü alışamaz. Blanche. aralarına girdikten sonra, karıkocamn da rahatı kaçmıştır. Kovalski. baldızının kibar hallerine karşı müthiş bir nefret duyar ve unu ne pahasına o-lursa olsun küçültmeye ezmeye uğraşır. Stella kocası ile ablası arasında bocalamaktadır, sevdiği bu iki zıt insanı biribirine yaklaştırmak i-çin çırpınır durur. Hâmile olan zavallı kadının hayatı bir cehenneme döner. Blanche, evlenmek için kendisini yakında gelip alacak olan zengin bir talipten bahsetmektedir. Fakat,
ve
gi*
en
Atina, (Hususi muhabirimiz Pec-laris bildiriyor) — Komünist isyanını bastıran Yunanistan, yeniden büyük bir buhran içindedir. Dış tehlike şimdilik atlatılmış gibidir. Politikacılar; ordunun zaferini duyar duymaz, eski kavgalarına başlıyacak kadar nikbinlik gösterebilmişlerse de askeri erkân bu görüşe iştirak edememektedir. Halk politikacıların, tereddütle karşıladığı bu gayretlerini zaten hoş görmüyor. Atinanın her yerinde, “siyasi partilerde ve umumiyetle politikacılar safında esaslı temizlikler,, isteyen “sokaktaki a-dam.,ın sözleri işitilmektedir.
Memleket, devlete yeni bir ideoloji aşılamak suretiyle, mekanizmayı dürüst çalıştırabilecek, hükümetin hasretini
Harp, işgal ve ihtilâl, yalnız maddi değil, manevî yaralar da açmıştır.
Büyük partilerin bugüne kadar uğradıkları muvaffakıyetsizlik, yeniliğe karşı umumi bir temayül u-yandırnnştır. Memleketin mukadderatını, vazifesine siyasi ve ahlâki bakımdan lâyık bir şahsiyete teslim etmek* arzusu gittikçe kuvvet bulmaktadır. Yunanlılar, âsileri mağlûp etmeye muvaffak olan Mareşal Alexsander Papagos’un bu itimada en lâyık şahsiyet olduğu kanaatinde-dirler. Şimdiye kadar Atinanın nü-fuzltç bir çok şahsiyetleri, Papago-su, ordudan ayırarak devletin başına geçirmek için boş yere uğraştılar.
Yunanistan acaba, diktatörlüğe mİ gidiyor? Bu suale cevap vermek güçtür. Çünkü memleketteki siyasi vaziyet, önceden tahmini kabil olmayan bir çok tesirlere açıktır.
Mareşal Papagos taraftarları, diktatörlüğün her şekline muhalif olduklarını ve milli ır}Ücadelede temayüz etmiş olan eski askeri, serbest seçime dayanan bir hükümetin başına getirmek istediklerini tebarüz ettirmekten geri durmuyorlar. Gerçekten Mareşal, Yunanistanda Kıra-liçe Friederike ile Kıtal Pol’dan 6onra halk tarafından çok sevilen şahsiyettir. Fakat Papagos, ordudaki vazifesinin çok daha mühim olduğunu ve bu itibarla siyasete atılmasının şimdilik doğru oJmıyacağı kanaatindedir.
Başbakan Tcotokis ile parti liderleri arasında geçen ay yapılan görüşme neticesinde, nlsb! seçim esasının değiştirilmemesi kararına varılmıştır. Bununla beraber, bu sistemin, herhangi bir partiye kati ekseriyet temin edemiyeeeğinden korkulmaktadır.






Yunan seçimlerinin neticeleri hakkında herhangi bir tahminde bulunmak doğru olmaz. Şimdiye kadar hükümeti desteklemiş olan Halkçılarla Liberallerin bir* hayli rey kay-

— 17 —
Cevabımı beklemeden Bernad Palissy u-za Ulaşıyor, ve ben orada, ölümden sonra dahi icat fikriyle büyük fedakârlıklara katlanan dâhinin azametli feragatine hayran, bir müddet öylece kalakalıyorum.
Merdivenden ikinci kata inerken kulağıma feryatlar geliyor. Ufak tefek, sarı yüzlü' bir adam Melek-kat garsonu İle münakaşa ediyor:
— Ya benim katımı değiştirirsiniz, yahut da onun, diyor, o burada oldukça duramam!
Melek sabırsızlanıyor:
— Peki amma neden? izan ediniz.
— Şunun için kİ, bu kadın burada oldukça benim yıkanmama imkân yoktur, banyo salonuna giremem. Anladınız mı? İşte sebebi! |
Ve huysuz adam başını alıp gidiyor.
Melek kanatlarını silkiyor, bana dönerek diyor ki:
— Gürültü çıkmasını Önlemek için bulundukları katları değiştireceğim. Fakat yine de sebebini anlamış değilim. Adamcağız çok garip, sinirli bir hamlûka benziyor. Marat isminde birisi. Tutturmuş, “Charlotte Corday adındaki genç kızla ayni katta oturamam», diye terter tepiniyor. Halbuki baktım, nazik, terbiyeli bir kızcağız. Hem neden onun banyoya girmesine mâni olsun!
Şaşkına dönen meleğe, acele işim olduğu için bir tarih dersi vermekten, vaktiyle Corday’ın bu sevimsiz ııalet adamı banyosunda Öldürdüğünü anlat-merdivenlerden ine-Kapının önünde Jül
yıkanırken bir hançerle maktan vazgeçiyorum, rek otelden çıkıyorum.
Anflör:
— Ben de, diyor, seni almaya geliyordum.
— Seninle Pariste bir dolaşsak ne dersin? Artık dayanamıyacagım. Gidip Rişar’m ailesini aramalıyım, Monik'i bulmalıyım.
Arkadaşım müteessir oluyor:
— Peki dostum, diyor, haydi gidelim. Pek kolay i§ değil amma belli olmaz, bazan tesadüf...
Yolda, biribirimize, otellerimizdeki bıı ilk yemek hakkında intihalarımızı naklediyoruz.
— Ah azizim! öyle bir şansım var ki...
MUHARRİRİ : CAMİ
KIYAMET GUNU
• •
TURKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
Sofrada yanıma kimi koydular, biliyor musun? Yüz sene düşünsen bulamazsın. Eh, diyeceksin: "Olsa olsa Ondördüncü Louis veya Charlemagne’dır!., Ben de sana derim ki: “Charlemagne güzel bir piliç olsaydı, sofrada yanında oturmaktan hoşlamrdım, lâkin şunu bil ki, onun şöhretine, gejnç ve güzel bir kadının yanında olmayı tercih ederim.,,
— Seni çapkın seni! Yanında güzel bir kadın mı var?
— Evet. İsminden de tanırsın. Vaktiyle kendisinden çok bahsettirmiş bir kız. Bayan Alphonsinc Duplessis, fakat “Kamclyalı kadın,, adiyle daha meşhurdur.
— Kamelyalı kadın mı?
— Öyle yavrum! Alexandre Dumas zadenin Margörit Got iye namı ile meşhur “Kamelyan Kadın,, eserinde ebedileştirdiği Al-phonsitıe Duplcssis’nin tâ kendisi! Aramızda kalsın, masanın altından ayaklarımı da sıkıştırdı.
• — Etme! Peki, aşkından öldüğü Armond
Duval ne olmuş?
— Atlatmış! Sabahleyin Monmartre kabristanından çıkarken görmüş. Duval, kendisinden kaçınıyormuş gibi yapmış, zira, yanında fasulya sırığına benziyen bir kadın varmış. Herhalde karısı olacak. Üstelik, o yakışıklı Duval şimdi, saçları dökülmüş, göbekli, yaşlı bir adam İmiş. Hulâsa, bu sırada kalbinin serbest olduğunu gayet manidar ayak işaretleriyle İfade etti. Şunu dn itiraf edeyim kİ, bir taraftan benimle fingirderken, öteden karşısında oturan Onbeşinci Louis’e kaş, göz etmekten de geri kaldığı yoktu.
— O!.. Demek sizin otelde de kıratlar var.
— Pek o kadar değil. Uç, dört tane! Hoş kimsenin aldırış ettiği yok. Zira, şimdi, hepimiz bir halli tırhallıyız. Söz aramızda? hükümdarların vaziyetleri hiç de hoş görünmedi, bana! Vicdanları onlarınkinden daha yüklü olanlar belki mevcuttur; lâkin sofrada kûmdarlar kadar asık suratlı kimse yok. şün. azizim, şu Onbeşinci Louis ayyaşı ıada, yemeye el uzatmadan önce, yüksek le duaya başlamasın mı?
— Elbet! Kırk gün günahkâr, bir tövbekâr.
— Ya Marguerite de Bourgogııe’e ne buyurulur? Nel kalesinden âşıklarını Sen nehrine attıran bu kıraliçe de bizimle aynı sofrada. O da yemek arasında dua edip duruyordu. Buna mukabil, azizim Jilber. bir kıral var ki, susturabilirsen aşkolsun... şey yarabbi!.. Uzattıkça uzatıyor, la bitiremiyor... Tek başına, sekiz beş mebustan fazla konuşuyor.
— Peki, kim bu kadar eden kıral?
— Kısa Pepen!

Monik'I hâlâ bulamadım.
hü-Dü-sof-scs-
gün
Ne geveze anlatmak-berber, on
uzun
boylu lâf
Bugün kıyametin altıncı günündeyiz; bütün araştırmalarımız boşua çıktı, “Büyük Şefaat Seal,, nln ilk sayısı evvelki gün neşredilmişti. Jül Anflör’ün fotoğraflarıyla süslenen röportajım büyük bir muvaffakiyet kazandı. Ne gazete! Patron elinden geleni yapmış. Vakaa, bu hususta, her şey emrine verilmişti. Başmakaleyi Emile Zola yazmıştı. Meşhur “itham ediyorum!,, hücumuna nazire olarak serlevhayı şöyle koymuştu: “Affediyorum!,, *
Bu makalede, büyük romancı. Adem ile
ta!!”

zehir Güs-

Havvayı Cennetten kovulmalarına sebep olan ilk günahlarından dolayı kabahatli tutmamaya» bütün beşeriyeti çağırıyor; bu ilk cedleri-mizin sebep oldukları felâketleri affetmeleri için insanlara yalvarıyordu.
Zola, yazısını şöyle bitiriyordu: “Bedbaht ilk büyük babacığırııızj ve zavallı ilk büyük anacığımızı müdafaa bize düşer! Ya onlarla birlikte mahkûm olalım, yahut onlarla beraber beraet edelim!,,
İlk sahifenin ortasında Victor Hugo’nun “Kıyamet boruları,, isimli uzun bir şiiri vardı ve şu mısıalarla başlıyordu:
Vücutlarımız pelte oldu mezarda yata vata, Dirilelim! Çaldı horu: “Tara ta ta!! Tanı
Bundan sonra Voltaire’tn kısa ve gibi bir fıkrası; meşhur ressamlardan
tave Dorö’nln “Lâlndlerın uyanışı,, isimli bir gravürü ve Fransız edebiyatının en meşhur imzaları tarafından makaleler,- şiirler, fıkralar. Bu ilk sayıda yazıları neşredilenlerden birkaçını savayım:
La Fontaıne, Boileau. Lamartine, Mon-tagne, Baudelaire, Racme, Balzac, Alfred de Musset, Prosper Marinı^e. Pierre Loti vesaire vesaire...
Tefrika romanı Ponson du Terrail yazıyordu ve ismi şuydu: (Rokombol’un ikinci ve Hakikî Dırıhsıi!
İktisat sahifesinl büyük maliyeci, eski nazır Jacques Necker tertip etmişti. Kadın - Ev sahıfesinde “Bugün ne yiyelim ?„sütununıı maruf mutbak üstadı Brlllat-Savarin İdare yordu. Adliye sütunları açık havada ve ağaç altında tebeasına adalet tevzi eden rai Saint-Louis’ye tevdi olunmuştu. Spor
vadislerlni Carpentier veriyordu, moda işlerini Andrâ de Fouqniâre üzerine almıştı. Kıyamet neticesi meydana gelen garabetlerden sonra kıymeti anlaşılan Plcasso da resim yazıları yazıyordu.
Necker’in makalesi büyük bir alâka uyandırmıştı. Meşhur maliyeci, yazısında “Melekler İdaresi,, ne hitap ederek derhal bir para ihdas edilmesini ve dirılenler arasında müsavi bir şekilde tevziin^ talep ediyor, Böylece Şefaat Vadisine hareket edilene kadar Pariste hayat, tabi! mecrasına girmiş olacaktı.
— Devamı var —
edi-bir
Kı-ha-




Kovalski'nln ve iyi kalbli şık olduğunu meye razı olur, hattâ ona sırnm açarı
Vaktiyle genç güzel bir şairle evlenmiş, fakat nikâhının ertesi günü kocasını çok kötü bir vaziyette yakalamıştı. Kocası da bu yüzden İntihar etmişti. O günden beri hayatı hayal peşinde koşmakla geçti. İyi kalbH genç buna rağmen evlenmekte ısrar eder. Ertesi günü Blaııche’ı annesine takdim edecektir. O gün Blanche’m yaş günüdür. En güzel elbisesini gi» yip nişanlısını beklerken, blrdenbiret Stella’yı doğuracağı hastahaneye götürmüş olan Kovalski içeriye giren Baldızının gizlediği hakikatleri öğrenmiştir: Mektepten kovulduğunu, yaşadığı kasabada her erkekle düşüp kalktığını, muzaffer bir eda ile Blanche’m yüzüne vurur. İyi kalbli gence de Blanche’m kim olduğunu bildirmiştir. Bu darbe kızın zaten sarsılmış olan âsabı üzerinde müthiş bir tesir yapar. Hakikati gene unutmak. hayal âlemine kapanmak için içkiye başvurur. Fakat zalim Ko-valski’nin intikamı daha tamamlanmış değildir. Blanche’m sarhoşluğundan ve evde yalnız oluşlarından istifade ederek, kıza tecavüz eder.
Son sahnede Blanche büsbütün çıldırmıştır: Beyaz elbiseler giyip gelin olacağını kurar. O anda kapı açılır, siyahlar giyinmiş bir adamla bir hastabakıcı içeriye girer. Blanche adamı evvelâ kendisini nikâh dairesine götürecek nişanlısı sanır. Nereye götürüldüğünü anlayınca, bir an mukavemet etmek ister, sonra doktorun koluna girer ve bir kıraliçe edesiyle köşede hıçkırıklarla ağlıyan Stella komşu kadınların önünden geçip der.
Sahne arkasında sesi, oyunun
heyecanlı anlarında daima duyulan “Arzu” tramvayı Yeni Orleans şehrinin gerçek bir tramvayı olmakla beraber, kişilerin ruhunda olup bitenlerin de bir sembolüdür. Birbirini imha edecek kadar zıt iki karakter olan Kovalski ile Blanche bir noktada birleşirler: Her İkisi de arzu İle yanıp tutuşmaktadır. Blanche bütün varlığı ile hayallerinin hakikat olması, Kovalski şehvet duygularının engelsiz gerçekleşmesi için çırpınır. Bu arzuların da biri ötekine engeldir. Aralarındaki amansız mücadele hayvanca kuvvetin zaferi ile neticelenir.
Piyesin mevzuu, bazı ruhi hakikatleri canlandırmakla beraber, fazla yüklü ve bu sebepten biraz sunîdir. Muhitin iptidailiği, erkeğin hayvani mizacı, ilk kocanın böyle gayri tabii sebeplerle intiharı, Blanche’m ahlâksızlığı. bütün bunlar sanki bir hakikati tasvir etmekten ziyade, seyirci üzerinde şaşırtıcı, vurucu bir tesir yapmak için bir araya toplanmış facialardır. Bu tesir uğruna realitenin bir âlet gibi kullanıldığı hissi hâkimdir. Neticede bu korkunç hikâye insanı hiç o kadar da heyecanlandırmıyor.
Buna mukabil piyesin dekor ve mizanseni gerçekten yeni ve alâka vericidir: Sahne liri kat üzerine kurulmuştur. bir demir merdivenle üst kattaki bir köprüye çıkılıyor. Işık tertibatı kâh alt kattaki odayı aydınlatıyor, kâh köprüyü. Köprü Üzerinde de bir zenci ailesinin dramı sessiz pantomlma veya müthiş çığlık ve dövüşmelerle cereyan etmektedir. Bundan başka Kovalski’leriıı odası sokaktan şeffaf bir duvarla ayrılmıştır. Sokakta olup bitenler görüldüğü gibi, kişilerin içinde kopan fırtınalar veya şehvet sahneleri, odanın karanlıkta kalıp, şeffaf perde arkasında gürültüyle oynanan acayip iptidai zenci rakslarının görülmesiyle temsil ediliyor. Böylece maddi ve mânevi olayları birkaç plân üzerinde canlandırmak mümkün oluyor.
Oyuııa gelince, Arletty fevkalâde oynamakla beraber, hali tavrı, jestleri ve sesi İle jdlzde yüz bir Parisli kadın yarattığı için, oyunun muhiti içinde sırıtıyor. Ne o. ne de Kovalski rolündeki aktör piyesin hayal ile hakikat arasında bir suni âlemde cereyan etmesine mâni olamıyorlar.

YENt İSTANBUL
Sayfa B

15 şubat 1950
tttttts
-
£.



Bir Türk masalı
Dünyayı
bir hükümdara
ALTIN KALEM
la ortanca kız, kendilerinden küçük olan kardeşlerine her gün yanmadıklarını bırakmı-yorlarmış. Biz mendille bilezik istedik de o niye altın saplı kalem istedi diye kıskançlıktan öleceklermiş. Çünkü onun okuyup yazmayı i-lerletmesini istemiyorlarmış.
Bu yüzden, ikisi bir olup ona fenalık yapmaya karar vermişler.
Bir gün, üçü beraber kırlarda gezmeye çıkmış]ar.Do-laşa dolaşa saraydan iyice uzaklaşmışlar. Sonra bir ormana girmişler. Bir hendeğin yanından geçerlerken, büyük kızla ortanca kız, küçük kardeşlerini ittikleri gibi çukura yuvarlamışlar. O-raya düşer düşmez, artık öl-
az gören
• •
BÎR varmış, bir yokmuş.. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellâl iken, sinek berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken, bir padişahın üç kızı varmış..
Padişah bir gün uzak ülkelere bir gezi yapmaya karar vermiş. Bu gezi tam doksan gün, doksan gece sürecekmiş. Bunun için hemen hazırlığa başlanmasını emretmiş.
Hazırlığın bitmesine yakın bir gün kızlarını yanına çağırarak :
— Çocuklar, demiş, yola çıkma günüm iyice yaklaştı. Çok uzaklara gideceğim. Bir çok memleketten geçeceğim. Ne istiyorsanız dönüşümde alıp size getireyim. Söyleyin bakayım, canınız ne istiyor?
Babalarının bu güzel müjdesine kızlar çok sevinmişler. Büyük kız:
— Babacığım, demiş, ben, görülmedik ipekliden bir mendil isterim. Rengi de al olsun!
Sonra ortanca kız dileğini jg söylemiş:
— Ben de babacığım, üzeri iri yakut taşlarla süslü, altın bilezik istiyorum..
Sıra küçük kıza gelmiş. O da:
— Sevgili babacığım, demiş, ben okuyup yazmaktan çok hoşlanıyorum. Onun i-çin bana bir kalem getiriniz. Altın saplı olursa, ölünceye kadar sizin en değerli bir armağanınız olarak saklarım. Altın sapı olmazsa da. benim için pek büyük bir değer taşıyacaktır. Yeter ki, siz, güle güle gidiniz ve sağlıkla dönünüz!.
Yola çıkma günü gelip çatmış. Padişah, hazırlıkları gözden geçirmiş. Sonra kı-vafetini değiştirmiş. Esiyle çocuklariyle ve saray haikiy-le vedalaşarak arabasına binip yola koyulmuş.
Padişah gideduısun, biz dönelim saraya:
Küçük kız. çok çalışkan, söz dinler bir kızmış. Ablaları ise, nedense, fena yürekli, cıskanç tabıatli imişler. O •ıun için, ikisi bir olup, küçüğü çekiştirmeye, fırsat buldukça onu üzmeye başlamışlar. Hiç kardeş kıskanılır mı? Ama, işte bu büyük kız-
müştür diye, ablaları saraya dönmüşler. Fakat, küçük kız çukurdaki sihirli bir dala çarparak hemen bir deynek oluvermiş.
Zavallı deynek kız orada günlerce kalmış.
Bir sabah, koyunlarını güden bir çoban, çukurun yanından geçerken oradaki dey-neği görmüş. Hemen hendeğe atlıyarak almış. Onunla koyunla n dürtmeye başlamış. Hayvanlan yürütmek için bir iki kere de yere vurmuş. Vurmuş ama, o anda neye uğradığını da anlıyamamış. Çünkü deynekteıı:
— Aman çoban, canım ço-
oan, vurma beni, vurma beni!
Diye ses çıkmış. Bir daha vurmuş. Yine aynı şeyleri duymuş. Bunun üzerine doğru şehre giderek kahveye girmiş. Olanları kahveciye anlatmış. Kahveci evvelâ i-nanmamış. Deyneği eline a-ıp yere vurunca:
— Aman kahveci, canım kahveci, vurma beni, vurma beni!
Diye sesler işitmez mı? O da şaşırmış.
Padişah da o gün uzun gezisinden dönmüş. Saraya gelip küçük kızının öldüğünü söyledikleri zaman pek üzülmüş. Sarayda oturamamış. Kıyafet değiştirip halkın arasında biraz dolaştıktan sonra dinlenmek için kahveye girmiş. Kahvecinin deyneği yere vurduğu sırada padişah da orada imiş. İnsan gibi konuşan deyneği o da merak etmiş. Kahveciden alarak yere vurmuş. Deynek bu sefer de:
— Aman babam, canım babam, vıırma beni, vurma beni!
Diye sesler çıkarmaz mı?
Padişah, bunları kimin söylediğini hemen anlamış. Bir kaç altın vererek onu çobandan satın alıp saraya dönmüş.
Hemen büyük kızla ortanca kızını yanına çağırmış. Onların yanında deyneği dizine vurarak iki parça etmiş. O anda küçük kız meydana çıkmış.
Büyük kızla ortanca kız sapsan olmuşlar. Korkudan az daha dilleri tutulacakmış.
Babasının zorlaması üzerine, küçük kız, başından geçenleri anlatmış. Her şeyi öğrenen padişah, büyük kızla ortanca kıza:
— Artık siz benim çocuklarım değilsiniz, demiş, nereye isterseniz oraya gidiniz! Bundan sonra sarayımda yeriniz yoktur.
Bu söz üzerine, fena yürekli iki kardeş, o gün saraydan çıkıp gitmişler.
Padişah, eşiyle ve sevgili küçük kıziyle mesut yaşamaya koyulmuş..
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım tavan arasına..
Gökten üç elma düştü, t-kisi sizin, birisi de benim.,
Anlııtnıı: Tezcl Amca
1517 yılının İt şubatında büyük bir olay olmuştur. Bu olayın kahramanı, yaya olarak yola çıkan ve üç buçuk ayda Çaldıran ovasına varan Büyük Türk Hükümdarı Yavuz Sultan Selimdir. O, tarihimizin en ÜıılÜ kunHindnnlnrındaıı biridir. Yağız yüzlü, hançer gibi kaşlı Yavuz Selim, u-zun boylu, kalın bıyıklarıyla çok heybetli bir insandı. Bütün hayatı çelin kavgalarla geçil. Babası İkinci Beyazıt'tan OsmanlI İmparatorluğu tahtını zorla ele geçirerek sekiz yıl
sekiz ay hükümdarlık yaptı. Hükümdarlığı zamanında 10 dun fazla bağımsız devleti ortadan kaldırarak İmparatorluğuna bağladı. Yavuz Se-llm’lıı tükenmlyen bir enerjisi, eşine rastlanmıynn savaş kudreti, hiç bir sınır tanımıyaıı bir cesareti vardı.
Doğuya doğru çıktığı bıı savaş yolculuğunda, o zamanın tanınmış büknındarlarıiKİaıı, İran Şahı İsmail'in hakkından gelmek ve imparatorluğunun doğu sınırlarını güven altına almak amacını güdüyordu. Çaldıran ovasında karşılaşan İki ordunun savaşı çok kanlı ve çetin oldu. Yavuz'un ölçüsüz cesareti, savaş ve askerlik ilmindeki üstün bilgisi zaferi sağlamakta başlıca rol-oyııadı. Şah İsmail'in ordusu darma-
bunları biliyor musunuz?
ÖRÜMC EKLERE DAİR BİR KAÇ BİLGİ.
Bu yazımızda, size Brezilya ve güney Amerikanın diğer memleketlerinde yaşıyan gayet zehirli örümcek türleri üzerinde incelemeler yap-nıt$ olan tanınmış Fransız bilgini Dr. Villard'in gördüklerini nakledeceğiz:
8 DAKİKADA BİR KEDİYİ ÖLDÜREN ÖRÜMCEK.
Dr. Villard, bilhassa "Nigriven»
ter„ adında gayet zehirli bir örümcek hakkında bilgi vermektedir. Bilgin, bu örümceğin bir kediyi üç dakikada, bir çocuğu yarım saat içinde, bir adamı üç saat zarfında, koca bir atı da altı saat içinde öldürebilecek derecede şiddetli tehire sahip bulunduğunu söylemektedir
ÖRÜMCEK İSTAKOZDAN DAHA LEZZETLİ İMİŞ!
Fakat, fobi asıl tuhaf tarafı, bu bilginin, örümcekleri afiyetle yeme*
sidir! Dr, Villard'in en çok beğen-diğf yemek, zeytinyağında kızartılmış örümcek imiş! Şu Dr. Villard'» da da ııc mide varmış değil mif
Bir do bunu ona soralım. Dr. Vil-lurd diyor ki:
“Örümcek kızartması daha lezzetlidir. Aynı
nu- da unutmayınız ki. örümcek de ymgeç. istakos eklembacaklılar inektedir.”
, İstakozdan zamanda su-
re karidesler gibi
familyasından yei-
N. A İtin koy a
ile Mısır büyük or-geçıneğe
KÜÇÜK KOVBOY
Yazan : ismet AVCI
Dünyayı bir hükümdara bile az gören Yavuz, tarihimizin en çok sevilen ve sayılan büyüklerindendir.

dağuıı oldu. Şlındi TopkHpı müzesinde bulunan, kıymetli incilerle süslü, baha biçilmez tahtını ve karısını bırakarak kaçtı. Yavuz, bu büyük zaferle yetinmedi. Şah İsmail'in savaş ortağı olan Mısır hükümdarına da, Türkün kuvvet ve kudretini tanıtmak amacı İle güneye yöneldi. Mercldabık'da parlak bir zafer kazanarak Şam ve Halep üzerine yürüdü. Gazze’de bir meydan savaşı daha vererek Suriye ve Filistin! eline geçirdi.
Yavuz, burada Filistin arasındaki susuz çölü de duşu ile tarihte ilk defa muvaffak oldu. Rıdaniye’de Mısır or-
dusunu tekrar yenerek Mısır topraklarına girdi. Yavuz İstanbul'dan ayrıldıktan iki yıl sonra Kahire önlerinde İki meydan savaşı daha verdi. Bütün Mısır ve Hicaz'ı egemenliği altına aldı.
Yavuz, bu uzun ve yorucu savaşlarda kahraman ordusunun başında, askerlerin yanı sıra, bir er gibi vuruşarak zaferden zafere koşmuştu. 29/ocak/1517 de Kahire sokaklarında görülmemiş kanlı savaşlar verdi. Mısır ordusunun son artıklarını da temizledi. 1 i/şubat/1517 tarihinde yüzlerce topun z^afer atışları ve gökleri çınlatan alkışlar arasında Ka-hlre’ye girdi. Böylelikle. Yavuz, Türk gücü ve kuvvetinin yüzlerce örneğinden birini daha tarihe maletmiş oldu.
TABİAT BİLGİLERİ

★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★w Yıldızlar konuşuyor .★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★ İnsanın tâlih ve mukadderatı üzerinde yıldızların büyük bir rol oynamakta olduğunu iddia edenler vo buna İnananlar çoktur. Bu telâkki ve bilgiye göre her intan muayyen bir yıldız altında doğar, dünyaya geldiği yerde ve anda batı Üstündo bulunan bu yıldızın bütün hayatı boyunca derin tetirleri altında bulunur. Bir kimsenin kendi yıldızına göre bir haftalık, iki haftalık, bir aylık veya bütüm ömrü için mukadderatını tâyin vo tetblt etmeğe, orotkopunu yapmak, eski tabirlo, “zaiçosini tanzim etmok" denir.
Gazetemiz karilerine muayyen zamanlarda bu hizmeti yapacaktır. Doğduğunuz ayı ilk sütunda arayınız, aşağıdaki İşaretlere bakınız, onİArın İfade ettiği mânayı altta bulacaktınız. Yıldızınızın söylediği umumi hüküm son sütundadır.
F

Doğduğunuz tarihe göre Şildisiniz.
Hamel (Koç)
21 Mart •
19 Nisan
Sevir (Boğa)
20 Nisan •
20 Mayıs
İkizler
21 Mayıs •
20 Haziran
8eratan (Yengeç) 21 Haziran -21 Temmuz
/Vrslan
2 Temmuz •
22 Ağustos
Sünbülo
23 Ağustos -
22 Eylül
Mizan
23 Eylül
22 Ekim
Aln-ep
23 Ekim
21 Kasım
Kava (Yay)
22 Kasım -
22 Aralık
Cedi (Yaban-keçisi) 23 Aralık > 39 Ocak
Dcllv (Saka)
20 Ocak •
18 Şubat
I
■i
W
Hut (Balık)
19 Şubat -
20 Mart
( o 5 S A P X W 3 o (J G S 8 £
O O o o
o O ü
o o o
// $ // o ö
• o 0 0 a
o o O
ü 0
© o o u o
o o o
□ ü o t
u o
o o u n 0
İS şubattan 28 şubata kadar
Blraz sabırlı olun. Ve sizi pek fazla atılgan yapan a-çık sözlülüğünüzden çekinin.
îşlnl» size büyük menfaatler vâdedlyor. Canınızı sıkacak küçük hâdiselere fazla ehemmiyet vermeyin.
Aşk bakımından ya çok mesutsunuz. ya da çok yakında mesut olacaksınız. Lâzım olan da bu değil mi?
15 gününüz fevkalade geçecek. Hayat sizin İçin çok güzel!
Canınızı sıkacak bir mektup alacaksınız, fakat maddi vazlyetinis iyileşiyor.
İnsiyaki cömertliğiniz iş hayatınızda bir değişikliğe sebep olacak. Bir başkası sizin yerinizi almak İstiyor,
önünüz şans ve ümitle dolu.
Maddi. mânevi, fizik! değişiklikler İçinde olacaksınız.
Çarçabuk unutacağınız, maddi sıkıntılar.
Sebatınızın mükâfatını gereceksiniz, İçinizde çok muvaffak oluyordunuz.
Elinizdeki şanstan İstifade etmeğe bakın. Bu sene elsin için pek hayırlı gözüküyor.
Şimdiki şansınız açık. Herde gelebilecek fena günler için ondan İstifade etmeye bakın.
Şans Sürpri? fevkalâdelik yo- ■= Müşkülât
O - Muvaffakiyet
s Sıkıntı = Ümh Değişiklik
t
Kendini de parçalayan hayvan
Görüyor musunuz şu yaramazın yaptığını? Gûya kovboyluğa heves etmiş. Ama ata değil de bir danaya binmiş.
tmiHiıı
BAN + YET + NtS + LUİ + BANEY
Bu dört kelimedeki harflerin yerlerini öyle değiştirin ki, çok sevdiğiniz ve merakla beklediğiniz bir şeyin adı olsun.
Doğru çözüp gönderenler arasında ad çekme suretiyle birinciye güzel bir kalem, İkinciden 15 inciye kadar da birer kitap verilecektir.
Cevapların kuponla birlikte en geç 10 mart cuma günü akşamına kadar idarehanemize gönderilmesi lâzımdır. Neticeler 15 mart çarşamba günü yine bu sahlfcde ilân edilecektir.
KURT
vahşi olmasına rağmen bu hayvanın hücumuna uğrıyan bazı inaanlann cesaretle ona hücum edip boğdukları köylerimizde her zaman Içitllmlş peylerdendir.
YEM İSTANBUL Bilmece kııpomı 2
Kurt, cesurluğun, yırtıcılığın örneği, vahşi bir hayvandır. Köpek cinainden olan kurta, Anadolu -nun bir çok yerlerinde canavar a-dı verilir. “Kurda neye boynun kalın demişler : Kendi işimi kendim görürüm de ondan
demiş.,, sözü gereğince, kısa, kalın, kuvvetli boyunlu bir hayvandır. Gözleri çok parlak, ayakları pek sağlamdır. Et yiyicidir. Ceylân, geyik, tavşan gibi orman hayvanlarını yaka-lıyarak doyıınur. Koyun ve kuzuya da bayılır. Ağıllarda sürülere hücum ederek 50-60 kadar koyunu boğup öldürür. Bu bakımdan kan dökücü ve zararlıdır. Çoban köpekleri, çobanlar kürtün hakkından zor gelirler. Kurt pek acıkmazsa, kasabalara. köylere uğramaz. Fakat kış günlerinde, sürll halinde ağıllara, mandıralara, köylere kadar İnerler. Adeta baskın yaparlar. Asyanın kuzey memleketlerinde binlerce kurt kış günleri şehirleri bile basıp vakalar çıkarırmış.
Yazımıza Nasreddin Hocanın bir fıkraaiyle son vermek İstiyoruz.
Hoca, arkadaşlariyle beraber dağa kurt yavrusu tutmaya gitmiş. Arkadaşları ine girip yavru tutmaya uğraşırken. Hoca da İnin kapısında gözcülük ediyormuş. O yakınlarda bulunan anne kurt, yavrularının sesini işitince hemen İlkten tam gireceği
yapan Nasreddin Hoca, çabuk davranıp
Kurt rıvle
^anca .1
mamak lç!n kuyruğundan çeker. î-çeride bu halden haberi olmıyun arkadaşları şöyle bağırırlar: Hoca, tozu dumana kattın, neıde İse bunalacağız?
İne koşar. De-sırada gözcülük
atasözterimizde de karakteri belirtilmiştir, yırtıcı bir hayvan olmakla cesur da olduğundan TUrk-sever. Ergenekon efsanesln-
Kurt» ait hikâyeler pek çoktur. (Kurt Masalı) deyimi de bunu belirtir. (Kurt ağzında kuzu, kurt dumanlı havayı sever, kurdun pazarda işi ne?) gibi kurdun
Kurt, beraber ler onu
do (Börülcene) adlı bozkurt, Türk Ulusunun dünyaya yayılması için önderlik etmiştir. Romalılar da kendilerini kurtlan türemiş sanırlar.
Kurlu, daha çok kapanla avlarlar. Kapana ayağından yakınlanan kurt, ayağım dişleriyle kıparıp kendini kurtarır. Çok aç kalan kurtlar birbirlerine hücum ederek kuvvetliler zayıfları yerler. Bu kadar
kürtün kuyruğundan yakalar, yuvasına girmek için ayakla-toprağı tırmalar. Hoca da o-kuvvetiyle kurtu yuvaya sok-
de: “Kürtün kuy-
Hoca rahmetli rugu koparsa, o zaman tozu dumanı görürsünüz!,,
diyo karıılık verir.
Yazan : Keriıu YUNT
Hicri 1950 Rumi
B. Ahir ŞUBAT Şubat
27 15 2
186» Çarşamba 1865
Vakit Vasati Ezan)
Güneş 6 51 1.12
öğle 12 28 6.46
İkindi 15.22 9.41
Akşam 17.43 12.00
Yatsı 1014 1 32
tmnâk 5.17 11.35

Atatürk İnkılâp MÜMM ; rer-0«mb«d«n mudi bor gün 10-12 vo 14-17.
Topkupı Sarayıc Pazartcsl-Çar-şamba - Cumartonl. Saat 13.30-17 Tolf. »21000).
Ayaaufyaî Par.artcui - balı - Çarşamba - Perşembe - Cuma - Pazar Saat 10 - 16. Telf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba -Cuma -Pazar günleri 13 teri 16 ya kadar.
Eı«ki Sark Eserleri Şubesi: Çarşamba - Cuma - Pazar lu dan 12 ye kadar. Telf. (21682).
Türk vo İslâm Esrrltırl: batı —
Perşembe - Pazar. Saat 13.30-16 30 nolrıısıbahçe Deniz Müzesi: Cumartesi /ınnt 13-17. Pazar 0-18. Trlf. (81281).
Belediye Müzesiı Atatürk Bulvarı. Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Tevflk Fikret Aılyan Müzeni ı Bebek. Perşembeden maada hor gün 10-12 vo 14-17
İzmir:
Arkeoloji Müzesi (3324) Her gün 9-12, 13.30-17. CumortcHİ*. 14-17 a-cıkhr
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu iWU8
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
İzmir 2251
F A
llöll Kadıköy ıDJöî*
İstanbul 21222 Üsküdar 60945
Ankara 00. İzmir 2222. K. yaka. 150551
TİYATROLAR
ŞE1I1K TİYATROLARI: baat 80 dıı.
DRAM KISMI (12157) Tebeşir Daireni.
KOMEDİ KISMI (40409) Hanımlar Terzihanesi.
MlAMMEll KARACA OPERETİ: Sizin Sokak.
YENİ SES OPERETİ: DUBARA.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONÜt (Tel: 62004) Parisli Şantöz Rose Avrii.
ANKARA TİYATROLARI: Saat 20 de.
OPERA: Köylü Namusu (1 perde). Palyaço (2 perde). Çarşamba. Cuma vo Pazar 2 opera birden.
BÜYt K TİYATRO (10870) Bu akşam tcmnll yoktur.
Kt Çt K TİYATRO (11169) Dünya Göziylc.
I/MIR
ŞEHİR TITATROSU (2364) Katli.
S i KE : M am
BEVOĞLU CİHETİ
AKIN (80718) 1 — Yeşil Yunus
Sokağı. 2 — Kadın Boğucusu
ALKAZAR (42562) 1 — tfarlo
Diktatör. 2 — ölüm Postası (Türkçe sözlü) .
AR (14394) Yanlış Numora. ATLAS (40835) Vâdller Hâkimi. ÇİÇEK: i - Gizil Emir, 2 - Kıskanç Kadın( renkli).
EI.IIAMKA (43593) Bu Evde No Vnr7
İNCİ (85595) 1 — ümitsiz Aşk. 2 — Ormanlar Aslanı
İPEK hİNEMAHI (44280) Kara Ok. LALE (43595) Bu Evde Ne var7 MELEK (40868) Balalayka.
SARAY (41656): Esrarengiz At.
SI ATPAICK (63143) 1 — Kılıçların Gblgeulndc. 2 — örümcek ağı.
S ( M EK (42851) Monte Krifito Kontesi.

Balalayka
Artistler:
İLONA MASSEY NELSON EDDY
T«L; 4066a
BARK (40380) 1 — Kaplanlar
Kırallçetıl. 2 — Tundra.
81K (43726) 1 — Tekaasta Cümbüş, 2 — Knnun Harici.
TAKSİM «13101) Uçuruma Doğru. TAN’ (80740) 1 - Suçlu Ben'lm.
2 — Deniz Kızı.
CNAL (49306) 1 - Fablyoin Atıllı nlıırın Pcnçealndo. 2 — Düğün Gecoei.
YENİ (.‘-1137) 1 — TeblfkeH Ka-
dın 2 — Marjl.
YILDIZ (12817) Akdeniz Korsanlı» rı.
ISTAN1H1. CİHETİ
ALEMDAR (23683) Çete.
AYHl (21017) I - 2 Açıkgöz Tah-ıılldar. 2 — Yayanınl( Arzusu.
AZAK (23542) I — Gönül Firtl-ııa«ı. 2 — İstiklâl Fedaileri,
Ç E M HER L İT A ö (22513) Ka plıı ıı Siroko.
FERAH t 1 — Ateş Çemberi. 2 — Namus Mücadelesi.
IIAI.K (21094) 1 - Kalubarya
Kahramanı. 2 — Connet Perisi (Türkçe).
ISTANIM I, (22367) 1 — Kahra-
man Kılavuz 2 — Talihim Olsaydı.
his M ET (21901) i — Alevli Sahiller4, 2 — Lorel Hardl Çifte Kum rular.
MARMARA (23860) Akdeniz Korkanları,
MİLLİ (22962) Çote.
TL han (23127) 1 — Gönül Pırtı, naşı. 2 — Intlklâl Fedaileri.
TENİ (Bakırköy 16-126), 1 -
Kahraman Kılavuz. 2 — Hlo Yolu.
KADIKÖY CİHETİ
1IALE (60112) I — Seven Ne Yapmaz 2 — Ayocnln Duum OI’ERA (60821) 1 - ölümden Fi-
rar, 2 — Tulaa.
SÜREYYA (60682) ı - Krlslol Kolomb. 2 — Nevyork Esrarı.
YELDEÖİRMENİ; 1 — Vurun Kahbeye. 2 — Damga.
ÜSKÜDAR CİHETİ
HALK (60062) 1 — Seller Kasır
gasL 2 — LeyİAnın Kaderi (Türkçe).
ANKARA
ANKARA (23432) .MOhvö Verdou. BCyL’K (15031) Yaratılan Adam. PARK (11131) Zehirli Şüphe.
SÜMER (14072) 1 — Cehennemde Bir Melek. 2 — öldürün Bu Kadını.
SI S (11071) Zehirli Şüphe.
I LU S (22291ı Senfoniler RUyaoi.
YENİ (14040) Hnrrov Kumarbazı. CEBEf I (13846) Balıkçı Kızının Sevgilisi.
İzmir
ELH MİKA: Meçhul Arkadaş.
LALE: 1 — Ya.Vlâ Kaplanı. 2 — .Yaban Gülü.
TAN i 1 - Yayla Kaplanı. 2 — Yaban guiü.
TAYYARE: Vatım Kahramanı.
YENİ: 1 — Dobrell H.ısan Sinemalar Kııııh. 2 — Hint Kaplam,
HARIM YAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Kanlı Şafak. »2 — İki Gönül Bir Olursa
sl'MERı Mnrtanın Askı
••YENİ İSTANRI L„ un bllgilıı İçin lavabo elliği prm:nıınlıır : DAHİLDE:
Saat: 10.’0 lataııl.ul: İstanbul Konnerval.ııvarı Türk Musikini İcra hey**ll konıerl» — 10.21) Ankara: Mozart. Küçük bir gece musikisi (P! 1. — *.•0.00
İstanbul: Piyano soloları Cho-pln'dm parçalar • 1*1. >. Alfred Cortot, — 20.35 Ankara: Tarihi Türk müziği;
Jf AKİÇTEt
11.30 Londra: Senfonik konser. — IH, 15 Londra 15 dakika dans müziği.

TÜRK MlZlûlı
Suat : 12.30 Ankara t Şarkılar.
— 13.15 İstanbul: Şarkı ve türküler (Pl.h — 13.50 İstan-
bul garkı ve türküler — IH.oo Ankara: Şarkılar. — IH.15 Ankara: Halk türküleri — 13.15 İHtanhul; Neyle anz eserleri.— 10.20 İstanbul İstanbul Kon-arrvatııvnrı Türk Mualklal İcra heyotl konseri. — 20.06 Ankara: Şarkılar. — 20.35 Anka-Tarihi Türle müziği. -11.15i lsljınbııl .Şarkı vo tür-lehler. — 23.15 Ankara l Hafif şarkılar (PL). — 23.30 Ankara: Saz vanrlerl.
KLASİK BATİ Mfziölı
Saat; 8,|fl Londra: Dinleyici ''•tekir (Klâsik müzik > —
H.Hiı Ankara: Beethoven Fa Majör İlkbahar sanatı (Tl.ı. — H.30 Londra! Konser. — 16.15 Londra: Operada bir anat, — ili 10 Ankara: Kllçlik bir gene musikisi ıPU. — 30.00 Istan-hull Piyano soloları (Pl.) Cho-pln den parça hır. Alfred Cor-t ot, — 30.30 Londra ı Konser ınüelgl. 21.30 Ankarnı Mou-Msurgelcy • Bir resim snıaiain-don tablolar (PL). — 31.15 İstanbul; Operada bir saat. Mozart mCobI fon t utta., operası.
II AFİ E MCZİHı
Saat: LSI Ankara: Neşeli parçalar (Pl ı, - H.oo Ankara: Çnşllli melodiler lpl.1, - 13.13 Ankara: Melodiler (Pl.).
İM.30 İMtaııbul: Bcnjaırdııo Gig-ll dttn şarkılar (Pl » — 10.15
tahinimi; Radyo unlun urken-İni-i konHcrl 20.43 hıtanlml; Dinleyici latridcrl - Hafif Batı müziği. - 22,13 Londra: Hafif
müzik. 0
DANS MÜZİĞİ;
Saat: 7.00 Londra: Caz kulübü, — 18,80 İstanbul: Terry St.ewona vo Pattı Dıısan dan şarkılar (Pl.) — 13.15 Ankara: Piyano İle Caz parçalan (PL).
H.I3 İstanbul (Pl.). 15.15
Londra: Mu kolin Mltcholl Trionu. — IM.aa İstanbul (Jpl.) im, 13 Londra 46 dakika ilana müslğl IH 15 Ankara: Caa
orkentruHindun Churlie BiuuoLl
(Pl.). — 21.80 Londra: Dona İd Pcera programı. — 23.00 İs-
tanbul (PL).
HUSÛSÎ PROGRAMLAR:
Konuşma t
18.80 Ankara: Çiftçilerle baş-ha^n. — 10.15 Ankara: Maliye Bakanlığı adına. — 21.15 Ankara: Kitap «aatl. — 22.00 Ankara: B.M.M. saati.
Müzik i
3.15, 1.15 Londra; Dinleyici İstekleri. — 20,45 İstanbul: Dinleyici İstekleri (hafif batı nıü-slğl). — 21.45 İstanbul: Opora-da bir saat.
TÜRKÇE HABERLERİ
Ankara ve Islanlml Radyoları: Hant: 7.45; 13.00; 10.00; 22.45.
13.30 Ankara: öflln Gazetesi. 20.15 Ankara; Radyo Gazetesi. ••Amerikanın Nesi,, ı Saat: 10 15 113. 10 ve 10 ıııetroı.
I.omlra Radyosu t Saat: 7.15; İR.45 ve 23.00 (10 011 24.02; 3132 vo 49.40 metro).
GİDECEK OLAN EKSPRESİ ER
18.10 Ankara Ekspresi.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 Konya (Bandırmadan).
0.00 Adana (D.G. Akdenlstkn)
11.30 Trabzon (tznıirdcn).
15.35 Rus (Mudnnyudnn).
17.— Aksu (Hopadan).
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.— Dumlupınar (Karadonlze).
9.— Saadet (Ayvalığa).
11.— Etrüslc (îamire).
18.— Mersin (tmroza).
20.- Knnvii (Bandırmava •
UÇAK - TREN - VAPUR
DlKKAlı Ilınıl ııııılıiilehm.ı İv •eforlarda değişildik olabilir.
GELECEK ULAN UÇAKLAR
10.50 D.H Y. (Türk) Ankaradtın.
12.50 D.H.Y. (Türk) tamirden.
16.20 D.H.Y (Türk) Adana. An-karadan.
10.50 P.A A. (Amerikan) New-York. Gander, Londra.Boston, Brükaridcn.
GİDECEK OL.AN UÇAKLAR
0.— LA 1. (İtalya) Atina. Komaya
9.— D H.Y (Tıırlo Ankara, Malatya, Elâzığ, D. Bakır, A-dane. lakonderuna.
10. — C Y (Kibri») Atina. Lef-kofteye,
11.20 D.H.Y (Türk) î/.mlrv.
13.50 D.H.Y, (Türk) Ankara ya.
21 10 P.A. A (Amerikan) Sn m.
Karaş), Delhi. Kzı II; dia. Ranilcok, Hungkon;{.
İ.I L1( I R (İLAN EKSPRESLER b.3û Ankara.
kınluünu:
Süreyya (KunıiL) Beyazıt, latanbul, Eminönü» H. Hulusi, Küçükpazar. Ahdili kadir, Alemdar.
Ey üp:
Şifa. Avvanaaray.
Beşiktaş:
Nail Hslit,
Beyoğlu:
Mntkoviç. İstiklâl C. 402.
Gnlahumray, İstiklâl C. 241 Ertuğrul. Firuznğa 37.
İsmet, Cumhuriyet C. 149. Karnköy. Karaköy C. 5.
Maçka, Maçka C. 67. Feriköy. Ergenekon C. 76.
Hıı«köy, Hasköy,
Merkez, Kasımpaşa.
Fatih:
İsmail Hakkı, Şehzadebaşı Sarım, Aksaray.
Emin Rıdvan. Samatya.
N. Onat, Şehremini.
A. Suat. Karagtunrük, Hüsamettin, Fener.
Üaküdarı
Çamhyurt.
Kadıköy:
Mvrkoz.
Kızıltnpra k.
Göz.lepe.
Bostancı.
llvylırlhula:
H. Ada .
110\ likada;
Merkez.
Başlangıç oklu sahadan başla, mnk üzere saat dönüşü okunacaktır.
1 — Bir geyik cinsi.
2 — Mübarek gün.
3 — Atlantlkte bir ada grupu
(veva Atlas Okyanusunda bir nda grupuh
1 — Gemilerin ziyana uğraması.
5 — Asvada bir yanmada.
6 — İHtanbulun bir kazası.
7 ■— Anadnluda portakalıyla ma-
ruf bir şehir.
8 — Bir nevi çerez,
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
Soldan sağaı
1. Montgomerl. 2. Aza, Emanet. 3. Narin, Hl. 4. İn. Neriman. 5. Adliye. 6. LHI. Vekil. 7. At. Fi-at, F i- 8. tma. Fa. 0. Uno, Nevada. 10 Nara, Taret.
Yukardan ıııağı:
1. Manllla. Un. 2. Ozan, îtlna, 3. Nar. Al, Mor. 4. İndifa. 5. Genel. 6. Om. Rivayet. 7. Maliyet, Va. 8. En, Mek. Far, 9. Reha, t-fade. 10. itinalı. At.
ANKARA
Merkez (12709).
Güray (22324).
Güllüme (14115).
İzmir
Yardım. Aleancak.
Birlik, Kemeralıı.
Karataş, Yalıalr. Halk. Basmahane.
Cumhuriyet, Eçrefpftaa.


Y E N î t S T A N B U L
15 Şubat 1050
Sayfa 6
çeşitli para ikramiyeleri
Önümüzdeki Çekilişler
VIN» İSTANBUL AT&L
(WMRîMlWtt
Fatih: Mıhçılar Cad. 1/1
cuma
İstanbul, TAN Matbaası
Tevzi cüzdanlarlyle birlikte 4 adet fotoğrafın getirilmesi
CITROEN
Faiz verilir ve vâdeli mevduat faizleri aylık olarak ödenir
"VBNİ İSTANBUL” ATELYESİ
Gazetemizde
resimlerin
TÜRKİYE GARANTİ BANKASI A. 0
Her ay bir keşide
arasında değişen
hazırlanmıştır
Tarafından
YILIN İKİNCİ KEŞİDESİ 27 ŞUBAT 1950
İstanbul Özel
Kız Erkek
1950 İkramiye Plânı
100.000 LİRA
CITROEN SERVİS İSTASYONU
Nişantaşı, Vali konağı Caddesi. Tel. 84212
TÜRKİYE TURING VE OTOMOBİL KURUMU
Şubat sayısında
Zengin çeşitli elişi Örnekleri Genç kalmanın şartlan Erkekler kadında ne ararlar? Ayın güzel şiirleri
Yemek düşünmeyiniz Az masrafla güzellik
Tül üzerine işler
Dert ortagı-gelen mektuplar Sütten kesilen çocuklar Kendiniz biçiniz
Hayatı iyi görünüz Görgülü insan nasıldır? Misafirleri ağırlayalım. Çiçek, biçki dersleri. Elbiseye göre makyaj Seven erkek ne yapmaz? Yep yeni çok güzel roman Fıkra ★ Hikâye ★ Resim
T. C. Merkez Bankası İzmir Şu Proje Müsabakası Hakkında
24/şubat/1950 3/mart/1950 cuma 7/mart/1950 salı
Kuruntumuzun senelik yemeği 2 mart 1950 tarihinde perşembe günü saat 20 de Taksim Belediye Gazinosunda verilecektir.
t§bu toplantıya huzuriyle şeref vermek isteyen muhterem üyelerin (ve ailelerin) davetiyelerini almak üzere en geç 27 şubat pazartesi akşamına kadar
Kuruma müracaat lûtfunda bulunmaları rica olunur.
Müsabıklarca sorulan bazı hususlar, hazırlanacak umum! bir sirkülerle cevaplandırılacaktır. Bu sirküler 10 mart 1950 tarihinden itibaren Bankanın İdare Merkeziyle tstanbul ve İzmir şubelerinden alınabilecektir. (1980)
MÜDÜRÜ
Bu ©ayıda yazı İşlerin) fiilen ldaro eden t SACİT ÖGET
Basıldığı yer : YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
Klimsch - Horika
1AŞ -0İŞ ve ROMATİZMA AĞRILARINA KARŞI
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tama men yazarlarına aittir
'İKRAMİYEYE GİRİŞ ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ' 10 MART, 15 MAYIS ÇEKİLİŞLERİNDE YALNIZ PARA İKRAMİYELERİ 30 HAZİRAN. 31 TEMMUZ, 29 AĞUSTOS, 30 EYI.ÛL, 28 EKİM 30 ARALIK ÇEKİLİŞLERİNDE İSE BAZILARINDA İKİŞER EV OLMAK ÜZERE HEM EV. HEM PARA İKRAMİYELERİ VARDIR.
“önden
bir parti, Istanbula müteveccihen yola çıkmıştır
Hususiyet ve evsafı itibarile tamamen ayrı bir mevki sahibi Fransız arabası
cuma Malûl subaylar (2 salı
21 Nisan (Çocuk hesapları için), 1 Haziran,
25 Ağustos, 31 Ekim, 29 Aralık.
oğll Güney Akdeniz Hdtll İstanbul -İzmir-Pire-Limajol-Beyrul Marsilya -Cenova- İskenderiye-Napoli
Batı Akdeniz Hattı İstanbul-Pire-Napoli - Marsilya-Cenova
1 Haziran çekilişinde büyük ikramiyeler : üyükada’da Köşk, Ankara’da Dükkân DİKKAT!
Kayıtlara başlanmıştır. Kayıt şartlan:
a) Liseyi bitirenlerle Ortaokul üzerine en az üç yıllık meslek okullarını bitirenler (2 ci sınıfa - 3 cü Sömestre)
b) Liselerin veya Ortaokul üzerine üç yıllık, sanat ve meslek okullarının son sınıflarından ayrılanlarla Sanat Enstitüsü mezunları (1 nel sınıfa - İnci Sömestre) alınır.
Kadıköy Askerlik Şubesi Başkanlığından
1949 yılma ait Tütün ikramiyesi tevziine, Tevzi cüzdanındaki numaralara göre 17 şubat/1950 cuma günü saat 14 den itibaren Kadıköy Kaymakamlığındaki Tevzi Komisyonunda başlanacaktır. Tevzi günlen aşağıya çıkarılmıştır Gününde gelini-yenlerin parası tevziin sonunda ödenecektir.
17/şubat/1950 21/şubat/1950
Sermayesi: 1.500.000 - Kuruluşu: 1928
Yeni Postahane arkasında Aşirefendi caddesi No. 35/37
Vadesiz tasarruf tevdiatına % 4,5
Vâdeli tasarruf tevdiatına % 6
200.000 Lira değerindeki Büyük GARANTİ
APARTIMANIN 3 DAİRESİ
Sergi yeri ve yedek parça deposu
FEANS - OTO LIMITED
ŞİRKETİ
Tepebaçı CaddesL TeL 49482
Ayrıca 100 lira ile
33 adet muhtelif para ikramiyeleri
T. C. ZİRAAT BANKASI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI— 1950 YILI İKRAMİYELERİMMİŞ
EV ve DUKKANLAR’ın intikal ve Veraset Vergileri Bankamız tarafından ödenmektedir.
Liralık
•>
Fiyat tenzilâtından istifade ederek, kendi arabalarım şimdiden ayırtmak üzere Sayın Müşterilerimizin Bürolarımızı teşrif etmeleri rica olunur.
CITROEN Türkiye Mümessilleri FRANS - OTO LIMITED ŞİRKETİ
Galata, Kuto Han. Tel 44747
Çekışli” CITROEN arabalarından oıalıdut
65,1 Dahil No.ya kadar
«• *ı (69 İOCH D *> «, ıt
H Erler Hepşi ‘
Şehit yetimleri (1 : 49) „ „ n „
»» •• (50 : 135) lt „ M n
•• »• 136 .* 161) »
ŞUBAT Keşidesinde :
2 adet
Q »>
SİYASİ İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ FARUK A. SÜNTER
20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR. EVLERİNİZDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ
DEVLET DENİZYOLEARI AKDEHİZDE TÜRK GEMİ IERİY1E SEYAHAT EDİMİZ.
Teessürle bayılanlara, Çarpıntıya, Sinir bufiranlarına
İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV AYRICA 200000 LİRİ EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR! ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ! IER ISO liRA İÇİN ATM BİR KURA NUMARASI VERİIECEKTİR
SPEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FÜR REPRODUKTIONSBEDARF

Comments (0)