14 Temmuz 1950
Cuma
1
1
9
A
'S
1 ( f J 4
«I



SİYASİ İKTİSADİ
1

L
■ ▲ A /!


* Sayı 226
10 Kuruj
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone : Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17> üç aylığı 9 Uradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Te.l. «den» HABİS EDİB-TÖREHAN
İlânlar : 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mosullyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Dış politika
Tavassut teşebbüsleri münasebetiyle
KORE meselesi milletlerarası politikanın sahnesini işgal etmekte devam ediyor. Şu var kİ, İşin askeri veçhesi bir kaç günden heri arka plânda kalarak, alâkayı siyasi veçhesi çekmektedir.
Bilindiği gibi, Kore’de vâki olan tecavüzü bastırmayı. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı üzerine almış bulunmaktadır. Amerika, teşkilâtın âzası olarak yardımlarını yapmaktadır. Tine bilindiği gibi, Birleşmiş Milletlerin kahir bir ekseriyeti, tecavüzün kuvvet kullanılarak bastırılmasına ve tecavüze uğrayan tarafın kurtarılmasına karar vermiştir.
İşte bu durum karşısında Sovyet-ler — teşkilâtta kendileri de âza olduğundan — verilen kararın yanlış olduğunu yani Sovyet Rusya İle Çinin reyi alınmadan böyle bir karar verlIenıLyeceğinl ileri sürmekte ve, bir yandan Anıerİkayı Kore’de müdahaleci bir emperyalist harbi yapmakla, bir yandan da bizzat Birleşmiş Milletleri. Amerikan emperyalizminin emrine ve hizmetine girmiş ve bu suretle kendi anayasasına hıyanet etmiş olmakla itham eylemektedirler.
Bu görüş kabul edildiği takdirde, tecavüz edenler, sıra ile, Güney Kore Tiler, Amerikalılar ve Birleşmiş Milletlerdir. Tecavüze ağrıyanlar da Kuzey Kore’Hlerdir.
Bir kere "mütecaviz” durumunda olanlar ne biçim mütecavizdir kİ, durmadan ricat etmektedir? Keza, Kuzey KoreTIler. nasıl tecavüze uğramış ve bundan ne zarar görmüş olabilirler kİ, ilk gününden beri durmadan ilerlemektedirler?
Bu mantığın bir cazibesi de şuradadır kİ. bütün bu olan bitenler karsısında, Sovyet R tutyanın hiç bir müdahalede bulunmadığına ve meselâ Kuzey Kore’lllerln tecavüze uğrar uğramaz soluğu doğru Kum Nehri sahillerinde alacaklarını bilmediğine üıanmak lâzımdır. Yani, Sovyet Rusya, hem habersiz, hem de tarafsızdır.
Bir mantık kİ. insanın tahammül ve sabrı taştan olsa» ortasından çatlar.
Fakat Anglo-Saksonlann tahammül ve sabır malzemeleri faştan da sağlam. Hiç İstiflerini bozmadan, habersiz ve tarafsız Sovyet Rusyadan. şu halde lütfen tavassutta bulunmasını Lstiyorlar. Verilen haberlere göre. Rlıayayı bu istikamette sıkıştıran, t ngil teredir. ingilterenln Moskova Sefiri Mr. Kelley, bir zamandan beri bn işin peşindedir.
Malûm a, iki kavga eden arasında aracılık edip kavgan yatıştırmak, hayırlı bir iştir. Bunu İnsan her iki tarafın ve hattâ daha başkalarının hayır duasını alnıak için de yapar. Sovyet Rusya İse, hep hayır işlemekten hoşlanır. Hattâ şu günlerde, muazzam bir sulh propagandasına girişerek Amerika ve dostlarını, harbi alçakça hazırlamakla itham eylemektedir.
Böyle, dünyanın İyiliğini İstemekten başka derdi olnııyan bir memleket İçin» ortada ne kadar güzel bir fırsat vardır! Müdahale edecek ve, Kore harbi bitecek; Sovyet Rıısya-nın böyle bir fırsatı kaçırmaması lâzımdır.
Dikkat buyurulacak olursa, Kore meselesini yazımızın bu noktasına kadar hep Sovyet mantığını ön plâna alarak mütalâa ettik. Yani göstermeye çalıştık ki, eğer işler Sovyet lerin dediği gibi İse, meseleyi halletmek basittir. Fakat göreceğiz ki hayırsever Sovyet Rusya, bir kere muazzam, Ödenmez bir tavassut bedeli talep edecektir. İkincisi de tavassutun dahi bir nevi müdahale ve tecavüz politikası olduğunu İleri sürerek, meselenin Kuzey ve Güney KoreTHer arasında halledilmesini terviç edecektir.
Zaten, tavassut etmeye niyeti olan adam kavganın bitmesini beklemez. Bize öyle geliyor kİ Sovyet Rusya, kuzeyliler galip gelinceye kadar “tavassut, tecavüz v. s.„ diyerek vakit kazanmaya çalışmaktadır.
Fakat, bu manevranın hiç bir e-hemnılyetl yoktur. Çünkü vaktin kimin lehine çalışmış olduğunu neticeler gösterecektir. Bundan başka da. Anglo-Amerlkaıı diplomasisinin gayesi, sarih bir tecavüz karşısında bulunulduğu Birleşmiş Milletlerce de kabııl edilmiş olduğu halde, Sovyet -ler| barış vazifelinin başına açıkça dâvet etmek ve onları, herkesin gözü önünde kendi mantıkları ile mağlûp etmektir. Sovyetterin barışı İstemedikleri, barış konuşup tecavüz işledikleri, Kore misalinde adamakıllı anlaşılmalıdır.
İşte Moskovada, muhtemel bir tavassut üzerinde yapılmakta olan görüşmelerin saikı hudıır. Tecavüz politikası, Kore’de, suçüstü yakalanmıştır. Fakat dili, henüz serbesttir ve barıştan bahsetmektedir. Bu dili, kendi mantığının İpi İle bağlamak faydadan hâil değildir. Mütecavizi yeni tecavüzler hazırlamaktan, bu dahi menedemlyecektir, malûm! Fakat. hakkı müdafaa eden karargâhın ne kadar haklı olduğunu bir kere daha İspat edecektir.
Kore’deki askeri hareketlere gelince. dünyanın en ıızak köşesinde gayet İyi hazırlanmış bir tecavüzün derhal hakkından gelmek kolay değildir. Fakat, dünyada hakkın müdafaası uğruna çırpınan vicdanlar harekete getirilmiştir ve. uykudan ıı.A anılmıştır. Kâr İle fayda, bundadır.
Burhan BELGE
Liyâkat Ali Han
memleketimizi
ziyaret edecek
Pakistan Başbakanı Liyâkat Ali Han'ın devlet ricalimizle tanışmak ve Pak Istan da memleketimize karşı günden güne artan sempati karşısında daha sıkı münasebetler kurmak İmkânını hazırlamak üzere yakında Türkiye-yi ziyaret etmesi muhtemeldir.
Başkan Truman diyor ki
Amerikalılar Kore’den asla
kapıdışarı edilemiyecektir
Truman, vaziyetten ümitli olduğunu ve Mac Arthur’e tam bir itimat beslediğini bildirdi
\Vaahlngton, 13 (YİRS) — Bugün yapılan bir basın toplantısında Tnı-man’a gazeteciler tarafından sorulan suallerle cevaplan şu şekilde hulâsa etmek kabildir:
Mevcut askerî muvaffnklyetslzllkter karşısında nikbin olup olmadığını soran bir gazeteciye Başkan, vaziyetten ümitli olduğunu, nokta! nazarının değişmediğini ve Amerikanın Kore’deki faaliyetine bugün dahi polis harekâtı nazariyle baktığını ifade etmiştir. Bunun üzerine kendisinden Amerikalıların Kore’den kapı dışarı edilmiyeceklerl lıu susunda bir teminat verip veremiyt-ceğl sorulmuş ve Truman sakin bir tavırla:
"Böyle bir şey hiç bir zaman başımıza gelmemiştir. Bu defa da gelmi-yecektlr,, cevabını vermiş ve General Mac Arthur’e tam İtimadı olduğunu, onun vaziyete göre en doğru kararları alacğından şüphe etmediğini söylemiştir.
Bir diğer gazeteci. Amerikanın Kore’de bir köprübaşı muhafaza etmeye muktedir olup olmadığını sorunca Başkandan şu cevabı almıştır:
“— 38 inci arz dairesine kadar uzanan bir köprübaşı tutacağımızdan e-mlnim.„
Bununla Devlet Reisi, komünistlerin Güney Kore’den sürülüp kuzeye atılacaklarını sarahaten ima etmiş bulunuyordu. Gazeteci suallerinde daha ileri giderek 38 inci arz dairesinin ötesinde de Amerikalıların harekâtta bulunup bulunmıyacaklnrını ser-muş ve Truman. bu suale cevap olarak. "Zamanı gelince buna dair olan kararı açıklıyacağını.. söylemiştir.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanından askeri kuvvetin arttırılması, harp ea nayll çalışmalarının şiddetlenmesi ve buna ait tahsisatın İstenmesi hakkında bazı sualler sorulmuş ve Truman bütün bu meselelerden gerek Kongrenin, gerekse milletin dalma haberdar edileceğini bildirmiştir.
Sözlerinin sonunda Cumhurbaşkanı, yeni İstilâlar vukubulduğu takdir-de Amerikanın hareket tarzını tâyin etmekte geclkmlyeccğini açıklamıştır
★★★
Kore’de mühim değişiklik yok
Truman
Komünistler şarka doğru
çevirme hareketine girişti
Amerikan Hükümeti, Kore harekâtını destekliyebilmek için Kongreden 1 milyar dolar ek tahsisat istiyecek
Tokyo, 13 (YtRS) — Mac Arthur’ün Genel karargâhından neşredilen gece yarısı tebliğinde, Amerikalıların faik kuvvetler karşısında Kum Nehri üzerine çekilerek nehrin cenubundaki mevzilerini tahkim ettikleri bir sırada. Kuzey Korenln 5 inci ve 15 İnci tümenler! tarafından bir çevirme hareketi yupılmak İstendiği bildirilmektedir. Bu suretle komünistlerin, hem Kum Nehri arkasındaki mevzilerin ge. rtelne düşmek, hem de Taljan şehrini Pusan limanına bağlayan yegâne muvasala hattını kesmek maksadiyle harekete geçtikleri anlaşılmaktadır. A-merikan ve Avustralya hava kuvvetleri, gerek harp sahasında. gerekse Kuzey Kore topraklarında geniş faaliyette bulunmuş ve şimdiye kadar yapılmış olanlar İçinde en kudretlisini ve en müessirini teşkil eden hava hücumları ite mütemadiyen bombardıman ederek düşmana ağır zayiat ver-dlrmiştir.
Cephe 3 noktadan
yarıldı
Tokyo. 13 A A. (AFP) — Amerikan genel karargâhı sözcüsünün bildirdiğine göre Kuzey Koreli kıtalar doğu kesiminde cepheyi üç noktadan yar-mışlardır.
Amerika hava hücumlarını sıklaştırdı
Tokyo. 13 A A. (EPS) — Kuzey Kore radyosuna göre. Kuzey Kore baş kentinde hor Üç saatte bir canavar düdükleri İte hava taarruzu IşAreti verilmektedir.
İstanbul Cezaevinde aftan faydalananlar
Sayısı 400 ii bulan affa nıüatahak malıkıım bayram yapıyor
Af Kanununun Mecliste dün kabul rdllmABi, gece geç vakit cezaevlerinde duyulmuş ve mahkûmlar âdeta bayram yapmışlardır.
Diğer taraftan dünden itibaren şehrimiz ve ttekÜdnr «avcılığı muavinlerinden bir kısmı İstanbul. Toptaşt şakapı ye îmralı cezaevlerine giderek affa müatnhak olması muhtemel bulunan mahkûmların vaziyetini tesblt ve bütün hazırlıkları tamamlamıştır.
Kanun meriyete girer girmez, durumları kanuna uygun olan mahkûmlar derhal tahliye edileceklerdir,
öğrendiğimize göre İstanbul Cezaevinde mevcut 700 mahkûmdan 300 ü aftan lal İfade etmektedir Toptaşı ve Üsküdar Cezaevterjndckllerle beraber îfltanbulda aftan faydalanacak olan mahkûmların sayısı 400 u bulacaktır.

1
V
*
RUSYAYA
• ♦
ACHESON’UN
İHTARI
“Amerika, icabında atom kullanacak,,
Woshington, 13 (AP) — Diplomasinin ince lisanını kullanarak.
Dışişleri Bakanı Dean Acheson, dün, Ruslara iki ihtarda bulunmuştur.
1 — Dünyanın herhangi bir yerinde, yeni bir istilâ teşebbüsü — Sovyet peyklerinin Yugoslavya üzerinde tahakkuk ettirmeye teşebbüs ettikleri neviden hareketler — Birleşik Amerika tarafından büyük bir ehemmiyet ve ciddiyet ile karşılanacaktır.
Basın konferansında konuşan Acheson, Amerikanın ne yapacağını tasrih etmemiş olmakla beraber kullandığı lisan, sert bir mukabelenin vukuunun mümkün bulunduğunu göstermiştir.
2 — Atom bombası hakkında-kl komünist propagandası üzerinde tefsirde bulunan Acheson, "İnsanlık muvacehesinde asıl cürüm tecavüzdür, kullanılmış o-lan silâhlar tesadüfidir,, demiştir.
Bakan bu hususta da açıklamada bulunmamış, fakat anlaşıldığına göre şayet bir gün A-merika bir harbe girer ve insanlığın hayrı için atom bombasının kullanılması İcap ettiğine kani olursa; onu hiçbir komünist propagandasının durdlıramıyaca-ğını ve kararını tatbikten alıko-yamıyacağını kaydetmek istemiştir
(______________________________J
Batı Almanyada harp telâşı var
13 (AP) — Bir harp
Frankfurt, olacağı endişesi ile Asapları bozulmuş olan Batı AlmanyalIların, bir çok gıda maddelerini İstif ederek, Batı Almanya Cumhuriyetinin iktisadiyatına mugayir bir durumun yaratılmasına sebebiyet verdikleri dün bildirilmiştir.
Fransız işgal mmtakasında, bir çok gıda malzemesi mağazasının bomboş bırakıldığı Öğrenilmiştir.
Dünya Kupası

Walker Kara
maçlarında
kuvvetleri ku-resmen bajla-
(AFP) — Tah-
General Kuvvetleri Komutanı
Tokyo. 13 A.A. (United Press) — Mac Arthur’ün genel karargâhından bugün bildirildiğine göre General Walton H. Walkcr dün geceden İtibaren Koredeki kara mandanlığı vazifesine iniştir.
Kore İçlıı 1 milyar dolar tahsisat
VVfishlngton. 13 A.A.
slsat Komisyonu Askeri Tali Komisyon Başkanı Oklnhoma eyaleti demokrat ayan üyesi Elmer Thomas. Savunma Bakanlığının gelecek hafta. Kore harbi için Kongreden 1 milyar dolarlık ek tahsisat istemesi ihtimali olduğunu soylrmışllr.
Kuzeyliler, Cenevre Anlaşmasına riayet edecekler
Tokyo, 13 A A. (United Press) — Komünist Pyorıg-Yang Radyosu Kuzey Kore Dışişleri Bakanı Pak-Yon-Hongun Birleşmiş Milletler Genel Sekreter! Tryg\e Lle’ye Kuzey Kore’ İllerin harp esirlerine tatbik edilecek muamele hakkındakl Cenevre sözleşmesine sıkı surette riayet ettikleri yolunda teminat verdiğini bildirmiştir.
Brezilya İspanyayı 6-1, Uruguay îsveçl 3-2 yendi
Rio de Jnnelro, 13 A A. (Reuter) — Bugün yapılacak olan Brezilya
İspanya maçını seyretmek üzere Rio şehrinde yeni İnşa edilen 150 bin kişilik Belediye Stadı maç saatinden 3 saat evvel .50 bin kişi İle dolmuştu.
Stadın numaralı yerleri karaborsada 6-7 misli fiyatla satılmakta idi.
Hava soğuk fakat güneşli olup İdeal bir futbole müsaitti. Bir saat İçinde stadda 100 bin kişi dolmuş vaziyette idi.
Oyuna büyük bir süratle başlıyan Brozllyahlar İlk devreyi 3-0 galip bitirdiler. İkinci devrede îspanyollar 1 gol atmalarına mukabil Brezilya takımı 3 gol daha atarak sahadan 6-1 galip ayrılmışlardır.
Sao Paulo, 13 A A. (Reuter) — Günün ikinci maçını İsveç ile Uruguay oynadılar. İlk devreyi İsveç 2-1 galip bitirdi lae de Uruguay İkinci devrede açılarak 3-2 galip bitirmiştir.
A t.
■r v Aâİ 1
1
h
*3






i




Bayar İzmir hava meydanında uçaktan İniyor
İzmirliler, Cumhurbaşkanı Bayan sevgi tezahürlerile karşıladılar
Bayar, bu sabah bir muhriple İstonbula müteveccihen İzmirden ayrılıyor
İzmir 13 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Sayın Cumhurbaşkanı Celâl Bayar. Başbakan Adnan Menderes. Başbakan Muavini Samed Ağaoğlu, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, Deniz ve Hava Kurmay-başkanları bu sabahtan beri îzmirin misafiri bulunuyorlar.
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın îzmire ihtiyar ettikleri bu resmi ziyaretin protokolü arasında tantanalı merasimler, şatafatlı sözler yoktur. Fakat İzmir halkı kıymetli misafirlerini içten gelen büyük sevgi tezahürleri ile hava meydanında karşılamış ve bunu Hükümet Meydanında bir ihtiram kıtasının teftişi ve vilâyet Meclis salonunda yapılan resmi kabul takip etmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı yanında Başbakan, Genelkurmay Başkanı ile Hava ve Deniz kuvvetleri komutanları olduğu halde İzmir Î1 Genel Meclisi. Belediye Meclisi, askeri komutanlar, Adliye ve diğer bütün resmi devair İle siyasi partilerin başkan ve heyetlerini kabul etmiştir. Kabul resminde dikkati çeken bir nokta Halk Partisi vilâyet heyetinin bütün âza-larlyle Bayar’ı istikbal edişi ve kabul resmine katılışıdır. Cumhurbaşkanı bütün heyetlerle ayrı ayn görüştükten sonra konsolosları, basın mensuplarını, Müftü ve Haharnbaşıyı kabul etmiştir. Bu meyanda Devlet Reisine ve Başbakana ariza ve mektup verenler de olmuştur. Gayet beşuş bir çehre İle basın mensuplarını kabul eden Devlet Başkanımız kahraman deniz kuvvetlerimizin gayet yonıcu bir tatbikat yaptığını, bu tatbikatın son safhasını Hükümet Başkanı ve
komutanlarla birlikte takip edeceğini söylemiş, fakat donanmamızın yarın yapacağı tatbikata İngiliz veya Âme. rikan deniz kuvvetlerinin katılacağı haberinin doğru olmadığını beyan buyurmuşlardır. Bu sırada Hükümet Meydanını dolduran halk ((BayarT, Menderes’i isteriz) diye bağırıyordu. Cumhurbaşkanı vilâyet balkonuna çıkarak aşağıdaki teşekkür hitabesini irad etti:
Çok sevgili vatandaşlarım. îzmlre, beldesine her gösterilen mu-hâlisane teşek-suretle bağla-kılmaktasıruz.
vatanın bu mübarek gelişimde bana karşı habbet ve teveccühe kür ederim. Beni bu makta ve minnettar
Muhabbetinizin çok samimi tezahürlerini görmekle kalbim minnet histeriyle doldu. Muhabbet ve hürmetlerimle sîzleri selâmlarım. Sîzlerin sıcak kabulünüzden gözlerim yaşla doldu.
İzmirliler;
Sîzlere karşı şükranlarımı bir defa daha İfade etmek suretiyle hayatımın en bahtiyar günlerinden birini yaşıyorum. Hepiniz mesut ve bahtiyar olunuz.
Cumhurbaşkanı kabul töreninden sonra komutanlığı, belediyeyi, C. H. P., Millet, D. P. il merkezlerine iadei ziyarette bulunmuş ve her bU rinde 10 ar dakika kalmıştır.
öğleyin Gül Gazinosunda misafirler şerefine Vali Osman Sabri Adal bir ziyafet vermiş, akşam yemeği de Belediyenin davetlisi olarak lnciraltı Gazinosunda yenmiştir.
Saat 17.30 da Başbakan Adnan Menderes IX P. Genel Başkanı sıf^ tiyle Ankara Palas salonunda D. P. ocak ve bucak fdare kurullariyie parti işlerine alt’ bir hasbıhalde bulunmuştur. Bu hasbihalin tafsilâtını 3 üncü sayfamızda bulacaksınız.
--------- ■
FARUK FENİK TELEFONLA BİLDİRİYOR
Cumhurbaşkanı Bayar

Izmirde karşılanırken

Kasten ölüme
sebebiyetten
Bu seferki seyahat heyecan — karşılaması
Şehrin çocuğu olmaktan mütevellit Halk Partililerin
*
Ömer İnönü
aleyhine âmme dâvası açılıyor
Teknik Üniversite Pansiyon Amiri Muzaffer Kayalıbaym ölümüne alt ta-tanbul Savcılığı tarafından yapılmakta olan tahkikat dün «ona ermiş, ve Ömer İnönü hakkında kasten ölüme sebebiyet vermekten «anık olarak âmme dâvaRi açılması kararlyle evrak Sorgu Yargıçlığına verilmiştir. Bu hâdisenin tafsilâtını İkinci sayfamızda bulacaksınız.
ile istirdada uğraşıyorlar
Tomyız karar-yandan salâhl-
rüyet edilen ve hukuk mahkemeleri bağlanan dâvalar hakkında
Varlık Vergisi mükellefleri mallarını mahkeme kararı
Hukuk mahkemeleri, şimdiye kadar birçok istirdat karan verdi ve bu kararlardan bazıları Yargıtayca tasdik olundu
sermayeli gayriresmi bir
Varlık Vergisinin tarhedlldlği sırada borçlarını öileyemedlklerindcn gayrimenkul malları - Tahsili Emval Kanunu gereğince - saldan vergi mükelleflerinden bazıları, bu satışların kanunsuz olduğunu İleri sürerek malarrının İstirdadını temin maksadlyle dâva açmışlardır.
Gerçekten bıı zevattan bazıları mallarını İstirdat yolunda hukuk mahkemelerinden kararlar almış bıı( Ilınmaktadırlar.
İstanbul avukatlarından bir grup, gayrimenkullerin istirdadını temin için 200.000 lira hukuki şirket kurmuşlar
Bugüne kadar tarafından karara
Mahkemesi. Hukuk Daireleri muhtelif İçtihat lanııa varmıştır. Bir pandan hıı kararlar, hlr da Danıştayıii kendini bu dâvalara bakmağa yetil görüşü ortaya mühim hııkııkl hlr menele çıkarmıştır.
Bu ınevnıa dair verdiğimiz mühlın haberi 8 üncü sayfamızda okuyacaksınız.
El öpme sari mi ?
Ellerinde mektup ve İstidalarla bekleşen kalabalık
Cumhurbaşkanı Celâl Boyarın tz-
nılr seyahatiyle Eğedeki donanmamızın manevrasında bulunuşunu ve şehrimize gelişini takip etmek üzere
Şikâyetler, dilekler
gönderdiğimiz arkadaşımız Faruk Fe-nikln İznılrden göndermiş olduğu yazısını bugün 8 üncü sayfamızda bulacaksınız.
Amerikalılar Aya seyahat İçin hazırlanıyorlar (Gazeteler)
I
»
r-'ı*1
AVD A K I
ÇUKU HL AP.'


A

_ ACABA Ayda DA İNSANLAR VAR MI? -HERHALDE • BAKSANA BOMBARDIMANDAN DELİK DEŞİK OLMUŞ.



_ ÇOK ŞUKUR,S6YAHATI KAZASIZ BELASIZ ATLATTlk ; ARTIK KORKULACAK BİR SİY KALMADI
-EYVAH'-DÜNYAYI KAYBETTİK.
- telaşlanma yahu : muhakkak
Şb YANAN yERpİR...


Sayfa 2
yenî İstanbul
*X

14 Temmuz 1950
■ - ■-?
MEMLEKET MESELELERİ
♦ •

*1
t E R
f

• •
Yüz elli iki muallim
Sergi köşesi:

Kasden ölüme sebebiyet suçiyle

ışının ıç yuzu
I
*4YENt ISTAN-BUL,, muharrirle-/^ rinden bir dostum banA hayli zaman- f^fa^bul Üniversitesi Pro/esÖrlrrirufeH dan beri müzminleşen. bugünlerde de bir komisyon incelemesinin mevzuu olan bir rakamın neye işaret olduğunu »ordu. Verdiğim cevaplardan bir kısmını, ayru gazetenin okuyucularına ve meslek efkân umumiyealne bildirmek istiyorum.
Filhakika hemen bir seneden beri matbuatımızı, meslek teşekküllerini, resmî teşkilâtı, hattâ devlet Şûrasını işgal eden ve sdına "152 muallim lşl„ denen »Ahirde Istanbulla alâkalı, hakikatte bütün maarif hayatımızın bellibsşh hâdiselerinden biri olan bir maarif İşinin dikkate değer bir içyü-zü vardır. Bazı kimseler, bu meselenin mesele olmağa değmediğini ileri sürerken bazıları da Anadoluya hizmet, vatanperverlik ve idealizm dersleri İçin vasıta »ayıyorlar. Ara sıra ilk, orta öğretim işleriyle meşgul, hattâ bu işlerle vazifelendirilmiş biri sıfatı İle bu hususta bildiklerimin bir kısmını, bir komisyonun tekrar İşe elkoyduğu bir zamanda tebliğ etmekte fayda vardır.
y a ı a n :
Fındıkoğlu Z. Fahri
1949-1950 ders yılı başında Maarif Vekâleti, pek haldi olarak îstanbulda ilk mektep sınıflarının talebe sayısı ile bazı vllâyetlerdekiler arasında fark buluyor ve "Acaba az çok bir tevazün vücuda getirilemez mi?" diye düşünüyor. Neticede İstanbul maarifi, Vekâlete 152 muallimin fazlalığını bildiriyor. Bundan pek memnun olan Vekâlet, hemen seçimin yapılmasını emrediyor. Neticede 152 hocanın adlan ortaya atılmış, la bu meşhur "152 muallim ortaya çıkmıştır.
bunun-İşl" de

ortaya çıkan pedn. gojlk meseleler üzerinde durdu. Her İki nokta bahis mevzuu olur-
ken 152 hocanın ferdî menfaatlerini bir tarafa bıraktı. Birinci noktada seçimin tamamlyle mantıksız, gayrlâdll, hattâ şüphe ve kuşkuyu celbeden ölçülere dayandığı anlaşıldı, ikinci noktada alâkalı terbiyeci meklestaşların raporlarına dayanarak 152 hocanın Îstanbuldan çıkarılmasının yerlerine başkaları getirilmedikçe antipedagojik olduğuna kArar verdi. Tamamlyle objektif tetkiklere dayanan bu kararlara İstinat ederek devrin başvekili, maarif vekili, maarif müdürü, valisi ziyaret edildi. Bu resmi zevatın hemen hepsi giden heyetlere karşı prensip bakımından haksız hareket edildiğini fakat ‘'Okun bir defa yaydan çıktı-ğı”nı, geri dönmenin "Devlet prestijini bozacağ-f'm söylediler. Bugünkü Türkiyedo muallim cemiyetleri totaliter devirden kalma kanunlara göre kurulduğu, »adece tesanüt cemiyeti mahiyetinde olduğu için başka bir şey de yapılamazdı. Yüz elit iki meslektaşı kendi dertleriyle haşhaşa bırakmaktan başka çare yoktu. Keza terbiye dâvalarını yüzüstü bırakmaktan başka bir yol mevcut olamazdı. Mesele, meslek teşkilâtı zaviyesinden kapanmış demek İdi. Yalnız bu durum hAİk ve meslektaşlar efkârına bir "izahname’’ ile anlatıldı. O kadar. (1)
Tarih köşesi
* Tarih Diinyaeıf/ meemuaet bir eland tertip etmiş. Bir /ur-remaüaet, yaşmaklı t feraceli hatunlar, tarihe alt eşya, tablolar, kartpostal, kitap vesaire satıyorlar.
Bu kıyafetler göse çarpıyor. Tablolar pek tavsiye edilemez se de, kartpostallar eski gravürlerden nakledilmiş güzel bir koleksiyon. Eşya arasında divitlerden tııtunn da, kimonoya kadar var. Fakat tarihle alâkalan biçimlerinden ibaret olan parçaların da bulunduğunu görüyorum. Bu hususta daha fiti» daı*ranıhrsa, muvaffakiyet tam olacak. Buna rağmen, karşısında HBarbarosun Besi” adını taşıyan standdan çok farklı.
Tarih deyince şunu da ilâve edeyim. Serginin manzarası çok güjcl bir yerine "tarihi” id-diasiyle bir kahve yapılmış. O-rada eski usûl bir kahve gdre-cefliniti tahmin ediyorsıume. Bayır. Ne peştamallı meydancılar var, ne okkalı kahveler, ne do iskemle. Eskiyi hatırlatan sadece ortada bir sas şanosu-. Masaları, sandalyeleri, koltuklan, garsonlan ile burası hemen her yerde görülen ale-lâde kır gazinolarına benziyor.
BİR İSTANBULLU
Enver Safder, Demokrat Parti İl Başkanı oldu
Parti tl Müfettişi
— n —
IV
Demek oluyor kİ 152 mektep hocası İşi, milyonların yoktan yere he-bâ edildiği bir memlekette bir kaç bin Hra ile İfade edilebilecek gösterişçi ve mânâsız bir muallim tasarru. fu parolasının mahsulüdür. Bu mahsul» yukanda dediğim gibi:
Yeni seçilen Demokrat idare Kurulu dün Bölge Hüsnü Yamnn’ın başkanlığında ilk İçtimaını yapmıştır. Yapılan vazife taksimine göre, başkanlığa Enver Safder, 2 nel başkanlığa Mlsbah Uran, yazmanlığa Muzaffer Şahlnoğ-lu, muhasipliğe Salâhaddin Genç seçilmişlerdir.
şu İki
Bu 152 muallim fazlalığı nokta İle alâkalıdır: 1) Başka vilâyetlerde sınıf mevcutlan 60-70 ten çok çok fazla. Îstanbulda ise bundan az. Binaenaleyh sınıf mevcutlan™ fazlalatarak muallim tasarruf edile, bilir. 2) Talebe mevcudu 300 den aşağı olan mekteplerde başmuallimlere şimdiye kadar olduğu gibi beş, altı »sat değil, diğer muallimler gibi ders verilerek muallim tasarrufu yapılabilir.
1 — Mektep »ınıflannın normal mevcudu.
f — Mektep müdürlerinin normal vazifraU
1 — Eğer Istsmftnıl Vilâyetinde gerçekten Mr muallim fazlalığı vom btı fazlanın tayin edilmesi İçin tatbik edilecek normal ölçü ve kıstasın mahlyetL
Millî Eğitim Bakanı, Bayramertesi Ankaraya dönüyor
Birkaç günden beri şehrimizde bulunan Millî Eğitim Bakanı Avnl Başman, kendisiyle konuşan gazetecilere İstirahat İçin şehrimize geldiğini ve bayramertesi Ankaraya döneceğini söylemiştir.
Ömer İnönü hakkında
âmme dâvası açıldı
MUZAFFER KAYALIBAY HÂDİSESİNE AİT HAZIRLIK TAHKİKATINI TAMAMLIYAN ŞEHRİMİZ SAVCILIĞI BU KARARI VERDİ
İncelemeye
Yargıçlığına
şahitlere ve göre hâdise
Teknik Üniversite Pansiyon Amiri Muzaffer Kayahbayın ölümü hâdisesi hakkında 15 gün evvel İstanbul Savcılığınca açılan hazırlık tahkikatı sona ermiştir.
Vaki ihbar ve İddin üzerine toplanan delillere göre Muzaffer Kayalı-bayı kasten öldürmekten sanık olarak Ömer İnönü hakkında Savcılıkça Amme dâvası açılmasına karar verilmiş ve hu hususta tanzim edilen Savcılık talepnamesiyle bu işe alt evrak dün 3 üncü Sorgu tevdi edilmiştir.
Savcılığın dinlediği tesbit edilen delillere şöyle olmuştur:
15 mart 1945 akşamı Muzaffer Ka-yalıbay, eşi, Haldun Tandoğan ve A-laçka adındaki kadın olduğu halde Konak otelinde eğleniyorlar. Bu sırada Haldun Tandoğan. Saraya telefon ederek Ömer lnönüye: "istediğiniz kadınlar hazır; şimdi o-telden çıkıyoruz,, demiş, bu grup Ayaspaşada Bnrll apartmanının ö-nüne geldiği sırada karşıdan gelen bir otomobil yanlarında durmuştur. Bu otomobilde. Ömer İnönü, Numan, Mudurnu Kaymakamı Ccvat Çapanoğlu ve bayanlardan da Mlhri İle hüviyeti tesbit edilemlyen diğer bir kadın bulunmaktadır. Henüz anlaşılamayan bir öebepten dolayı Ömer İnönü İle Muzaffer Kayahbay arasında bir münakaşa olmuş ve bu aralık Kayahbay, Ömer înönünün suratına bir yumruk vurmuştur. Ömer de otomobilden İnerek Muzafferin hayaları-na bir tekme indirmiş vs tekrar otomobile binerek arabayı yerde yatmakta olan Muzafferin üzerinden geçirmiştir."
Hâdise hakkında 50 ye yakın şahit dinlenmiş ve yapılan muvaceheler neticesinde vakanın yukarıdaki şekil-
de cereyan ettiği otomobilde bulunanlardan bir kısmının İfadeleriyle sabit olmuştur.
Bu vaziyet karşısında Ömer Înönll-nün kasten adam Öldürmekten muha-kemo edilmesi gerekmektedir. Dosyayı dünden İtibaren teslim alan 3 üncü Sorgu Yargıçlığı büyük bir tomar tutan yüzlerce evrakı başlamıştır. .
Tetkiklerini bitirdikten sonra Ömer İnÖnünün tevkif edilip edilmlyeceği hakkında bir karar verecektir.
Beklenmlyen bu netice üzerine yeni bir durum doğmaktadır. O zamanki tahkikatı İdare edenlerin mesuliyeti üzerinde Savcılıkça ayrıca durulmaktadır.
Bilhassa Muzafferin karısı Olga, I-fadeainde "Ahmet Demire, kocamın ağır yaralı olduğunu ve kendisine bir şeyler söylemek İstediğini telefonla söyledim, bana, rahatsızım, çıkamam diyerek alâkadar bile olmadı" demektedir.
Fakat İlgililerden bazdan İse Ömer Înönünün katlyyen bulunmadığını, kati etmişlerdir.
Bu vaziyette, çok yet alan hâdisenin
görülecek dâva sırasında aydınlanacaktır.
hâdisede mevcut bir şekilde ifade
esrarlı bir mshl-içyüzü, yeniden
Muamele Vergisinin kaldırılması üzerine
Yiyecek maddelerinin fiyatları Belediyece tesbit edildi
Muamele Vergisinin kaldırılması üzerine yiyecek maddelerinde yapılacak ucuzluk börekçiler, lokantacılar ve tatlıcılarla görüşülmek suretiyle belediyece tesbit olunmuştur.
Buna göre 70 kuruşa ka 60, yassı kadayıf 90 80, tel kadayıf 100 kuruş rek 280 İken 240, beyaz
İken «300, kırmızı baklava 350 İken 260, lokma 200 iken 160, tulumba tatlını 300 İken 220 kuruşa satılacaktır. Simitler yine 5 kuruşta kalacak fakat gramı 5-10 gram fazla olacaktır. Sandviç ekmekleri de 45 - 50 gram iken 50-55 gram olacak ve yine 5 kuruşa satılacaktır.
Otomobil kullananlara klaksonlarının bir sesinin çıkarılması için mühlet verildi
satılan yut-kuruş iken İken 90, bö-baklava *00
Matbaacıların beyannamesi
İstanbul matbaacıları bir toplantı yaparak, 5.6.19.50 tarihinde toplanan Bakanlar Kurulunun 20200-2-5012 sayılı kararla (Bundan böyle Devlete ait bllûmum basılı kâğıtların ve kırtasiyenin Devlet tarafından bir elden basılıp tevzi edileceği) ve Millî Eğitim Bakanlığının 20.6.1950 tarihli Tebliğler Dergisinde, yayınladığı 12258 numaralı tamiminde; 12.6.1950 den İtibaren tatbikına geçildiği ve (tik mekteplerden itibaren üniversiteye kadar bütün okulların matbu evrakının MIHI Eğitim Matbaasında basılıp, münhasıran Millî Eğitim ya-yınevlerinde satılacağı) yolundaki kararlarını teessürle karşıladıklarına dair bir beyanname nşeretmlşlerdlr.
Şehirde gürültüyü önlemek İçin verilen kararların tatbikına başlanmıştır. Otomobil kullananlara klns-sonlanmn bir sesinin çıkarılması ve diğerinin de Ayarlanması için bir haftalık mühlet verilmiştir. Bu müddet zarfında klaksonlarını Ayar etmeyenlere 50 lira para cezası verileceği gibi arabaları da derhal seferden mene-dllecektlr. Ve masrafı kendilerine ait olmak üzere klaksonları Ayarlanacak, tır. Bundan başka saat ondan sonra klakson çalanlar da sivil memurlarla takip ettirilmek suretiyle şiddetle tecziye olunacaklardır.
Amiral Zeki Tafdil dün ebedî istirahatgâhına bırakıldı Bahriyemizin değerli komutanlarından Amiral Zeki Tafdil Bayat vefat etmiş ve merhum dün merasimle ebedi istirahatgâhına tevdi olunmuştur. Kederli ailesine ve bahriyemlza başsağlığı dileriz.
Kızılayın büyük sünnet düğünü
Kızılay Beyoğlu İstiklâl şubesi tarafından her sena büyük rağbet ve muvaffakiyetle yapılan sünnet ve kır balosunun bu sene de çok güzel ve çeşitli programla 26,8.1050 cumartesi akşamı Bebek Belediye gazinosunda yapılacağı ve çocuk kaydına şimdiden başlandığı haber alınmıştı»»
Dikkat edilirse burada İki mühim pedagoji meselesi varî 1) Sınıfların mevcudu; 2) Başmuallimlerin bütün gün der» verme ile vazifelendirilmesi. Fakat meselâ Sltrttekl İlk mektebin bir sınıfında 80 mevcut, lstan-buldakinde 50 varsa bunları bir tevazüne kavuşturmak zarureti neden? Böyle bir muvazene, düzelmiş ve terbiye İlminin istediği şekle biraz kavuşmuş olan bir vilâyet İlk öğretimini de berbat etmez mi? Mektep mü. dürü demek olan, idari vazifeleri İlgili kanunca diğer mualHmlerinkin-den başka bulunan meslektaşın Üzerine ders yüklemek İle, ekonomi ve maarif politikaları zaviyesinden gerçek bir tasarruf mu yapılır, yoksa neticeleri vahim bir hasisliğe mİ düşülür? İstanbul Maarif İdaresi, bu gibi pek basit pedagojik mülâhazaların tamamlyle cahili ve yabancısı olarak, Vekâletin belki nazari bakımdan haklı olan talebini kör körün», hoş görünme düşüncesiyle kabul etmiş, herhangi bir tenvir karşısında Vekâletin başka bir yol takip etmesi şüphesiz iken ortaya şahıslar değil, daha ziyade terebiye ilmini alâkadar eden bir mesele çıkmıştır. işte işin içyüzü.
— m —
Yüz elli iki hocanın müracaatı ü-zerlne İstanbul Muallimler Birliği Terbiye Encümeni, meseleye geçen sen» ortasında elkoydu ve 152 muallim seçiminin mahiyeti ve Ölçüleri,
Üç mühim mesele île alâkalı bulunmaktadır, ^u günlerde yeniden ortaya çıkan ve matbuatı İşgal eden ‘*152 muallim işi"nl daha yakından aydınlatmak maksadlyle bu üç meselenin sonradan aldığı ve alması gerek olan şekilleri gelecek bir yazıda ortaya koyacağım*
(1) 152 muallim hakkında Izahna-mr, İstanbul Muallimler Birliği neşri-yahndna, 1949,
GalatasaraylIlar Cemiyetinin yeni idare heyeti
GalatasaraylIlar, Cemiyetin nizamnamelerini tadil İçin yaptıkları fevkalâde kongrede seçilen İdare heyeti aralarında şu şekilde vazife taksimi yapmıştır:
Sedat Kantoğlu reis: Suat Başar ikinci reis, İskender Ohrl genel kâtip, Hilmi Dargenell veznedar, Me-nelas muhasip, Feyyaz Işıl, Rauf Aksoy âza..
Yeni idare heyetine muvaffakiyet temenni ederiz.
Amerika, Yugoslavya ve diğer bazı devletlerin bebekleri geldi Enternasyonal Bebek Serginine
tlrak etmiş olup bebekleri yolda gecikmiş bulunan devletlerden Amerika Birleşik Devletleri, Yugoslavya, Polonya, İsviçre ve Çekoslovakyaya alt çok güzel bebekler de gelmiş ve alt oldukları vitrinlere konulmuştur.
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
BEBEK SERGİSİNDEKİ
EN
GÜZEL


EBEKLERİ
YENİ İSTANBUL
HEDİYE edecek
Bir tavukçuluk sergisi açılacak
Ziraat Odası dün toplanarak Îstanbulda bir tavukçuluk sergisini açmağa karar vermiştir, Ziraat Odası bundan sonra on beş günde bir muntazaman toplanacaktır.
W. A. Y. KONSEYİNE 92 MİLLET DAVET EDİLDİ
İş-
Dünya Gençlik Birliği lora Komitesi.
(x) İşaretli Türk delegesidir
Çamlıcalıların dilekleri
Çnmlıcayı Güzelleştirme Cemiyeti mümessilleri dün Vali ve Belediye Reisini ziyaret ederek Büvükçamlıca-da yaptırmakta olduğu yoldan dolayı teşekkürde bulunmuşlar ve Kü-çükçnnıhca civarının teşclri İle Kü-çükçamîıca suyu etrafının ıslahını ve Bulgurluya giden otobüslerin fazlalaştırmasını ve bu hattın Namazgâ-ha kadar uzatılmasını rica etmişlerdir.
Dış Haf yolcularının pasaport kontrolü
Turistik seferlerde gemilerde yo!» da yapılmakta olan pasaport kontrolünün dış hatlara da teşmili hususu düşünülmektedir.
Bu hususta yakında bir karar verilecektir»
Dil İskelesi feneri otomatik oldu
İzmit körfezinin başlangıcı »ayılan Dil iskelesindeki eski »istemle çalışmakta olan fener, Denizyolları ve Limanlan idaresi tarafından otomatik tertibat İlâve edilerek yeni bir hal» getirilmiştir.
■ ■ ■ ■ 4
İstanbul Radyosunda dün geceki ârıza
İstanbul Radyosu dün gece »aat 19.30 - 20 arasında, Umraniyeye cereyan veren elektrik kablosundaki cereyan kesikliği dolayısiyle yanm saat kadar neşriyatına fâsıla vermiştir.

Rize şilepi süvarisi hakkında İhraç kararı verildi Rize şilebi süvarisi Vedad aralan hakkında cereyan eden kat sona ermiş ve kendisLnin
na karar verilmiştir. Keyfiyet teftiş heyeti tarafından bakanlığa yazılmıştır.
Kora-tahkl-lhracı-
TÜRK BEBEKÇİLİĞİNİN ÜSTATLARINDAN : Zehra Müfit’ln 3, Nimet Demirbağ’ın 1, Esin Cermen’in 3, Azize Ayral’ın 1 ve Eienl Potcssurir’in 2 şer adet bebeklerini, 1 temmuz tarihinden 31 temmuz tarihine kadar olan nüshalarımızdan 5 tanesinin başlığım, Sergide beğendiği bebek veya bebek paviyonunun numara veya
İsmiyle bize getiren okuyucularımız arasında tertipliyeceğimiz kur'ada dağıtacağız.
En güzel bebeği seçmek ve en güzel bebeği almak için müsabakamıza siz de giriniz.
Kavak Yelleri
Galiba evvelce de söylediğim giib merhum ka-yınbabam birisiyle yüzyüze konuşmağa mecbur olduğu zaman gözleri ve burnu sulanarak lâkırdısını şaşırırdı.
Bu gezintilerde ahbaplığımız biraz daha İlerleyince, burada kıra çıkanların yaptıkları gibi, serçe kavaklar
43
parmaklarımızı birbirimize takarak, altında o vaziyette gezer olmuştuk.

Müslim Beyin felekten bir gün çalmak
Norveç Sefiri Valiyi ziyaret etti
Norveç Sefiri, dün Vali ve Belediye Reisini ziyaret etmiş ve Valiye birinci kâtibini tanıtmıştır.
Hopa iskelesi tamir edilecek
Hopa İBkelesl harap olduğundan Denizyolları Umum Müdürlüğü tara, fındsn tamirine karar verilmiştir. Yakında tamirine başlanacaktır.
Dünya Gençlik Birliği Konseyinin ağustos ayı içinde îstanbulda toplanacağı malûmdur. Bu vesile ile okuyucularımıza mezkûr teşkilât hakkında kısa bir malûmat vermeyi faydalı bulduk.
(World Assembly of Youth) yahut kısaca W. A. Y. adiyle anılan Dünya Gençlik Birliği Teşkilâtı, büyük meclis, konsey ve İcra komitesi olmak ü-zere üç organdan teşekkül eder. W. A.Y. İn kuruluş hazırlıkları 1947 senesinden itibaren başlar. Teşkilâtın kurulması için »ırayla 1947 ve 1948 senelerinde Londra'da hazırlık konferansları, gene 1948 de Aschridge’de geçici konsey içtimai ve ilk defa olarak birinci konsey içtimai 1950 a-ğustos ayında Brükselde yapılmıştır. Aynı zamanda Türkiyenin de aralarında bulunduğu 19 kurucu ve asi! âza ile kurulan WAY’in ikinci konsey içtimai 13-20 ağustos 1950 tarihleri arasında Îstanbulda yapılacaktır. Bugün WAY’In Birleşmiş Milletler Kuruluna da âza bulunan 30 asit âzası vardır. İstanbul konseyine de 92 millet davet edilmiştir.
Milletler WAY'e millî gençlik komiteleri vamtaaiyle Aza olurlar. W.A. Y. in büyük meclisi aslî Aza bulunan
millî gençlik komitelerinin verdiği 15 kişilik delegasyonlarla meydana gelir. Büyük meclis konseyin daveti ü-zerine asgari üç senede bir defa toplanır, WAY’in en büyük organıdır. Büyük Meclis, icra Komitesinin Floransa toplantısında kararlaştırdığına göre, 1951 senesinde Amerikada toplanacaktır. Konsey milli gençlik komitelerinin verdiği 4 ü asil ve 8 ı müşavir olmak üzere 12 kişilik delegasyonlardan teşekkül eder. Her sene bir defa toplanır. Yukanda da bildirildiği gibi bu »ene konsey memleketimizde içtima edecektir.
Mesut bir nikah
Rifat Belc’nin oğlu Acar Bele He Hüsnü Sadık Durukal’ın kızı ve gazeteci arkadaşımız Halûk Durukal’ın kızkardeşi Gülseren Durukal’ın nikâh törenleri dün Beyoğlu Nikâh memurluğunda seçkin bir davetli huzurunda yapılmıştır.
Gençlere saadet temenni ederîM.
YENİ İSTANBUL
SÎYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Teknik Üniversitedeki görüşme
Dün Ankar&dan şehrimize gelen T. M. T. F. Genel Başkanı Can Kıraç, öğleden sonra Teknik Üniversite Rektörü Ordinaryüs Profesör Hulki Eremle uzun bir görüşme yapmıştır. Bu görüşmede T. M. T. F. na bağlı talebe birlikleriyle Talebe Federasyonu merkezi İcra komitesi tarafından Teknik Üniversiteye gönderilen protestolar bahis mevzuu olmuştur. Bu konuşma şehrimizdeki talebe teşekkülleri nezdinde memnuniyet u-yandırmıştır.
Sahibi t
YENÎ İSTANBUL NESRÎYAT LIMITED ŞÎRKETÎ Müdürü: Kemal tL SAKLICA
Bu »ayıda yazı işlerini fiilen İdare eden ı Sacld ÖGET
Neşredilmiyen yazılar, iade edilmen.
Basıldığı yer l
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LÎMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
emlâke daima
ettirici görünen ve usullerine karşı bir çırpındıktan sonra, geriye dönüyorum. Cüce Kalfaya olan
(Davamı var)
215
eve, beni değiştirmek eli ve ruhu
sa-tik-için ma-
ralarındakl bir nevi meslek rekabetinden ileri geldiği söylenebilirdi. Müftü medrese ilimlerini İyi bildiğini sanırdı. Fakat cahildi. Hacı Müs-limin meselâ Dnıi Kelâm bilmesini, Kâinat kadim midir lıâdls inidir? diye bir bahis tutturup uzun uzun lâkırdı söylemesini; Müftünün kendi branşı »andığı bu bahse karışmaması ve arasıra dayanamayıp karışacak olursa Hacı Müslim Beyin onu çabucak bozmasını hazmedemezdi. Buna mukabil Müftü de arapçayı İyi, yahut Hacı Müslim Beyden daha İyi bilirdi ve kayınbabam o varken arapça şiirleri ve hele âyetlerle hadisleri bizim yanımızda olduğu kadar emniyetle okuyamazdı. Müftü ar&sıra onun, etrafındakilere arapça söylediğine kulak misafiri oldukça uzaktan; "Hacı Bey ben buradayım ha!M diye seslenip gülerek intikam alırdı.

verişler yaptırmağa başladı. Bunlan evvelâ yadırgar gibi olmuştum. Fakat kimseyi zarara sokmadan ve fazla ileri gitmeden yapılacak bu gibi kârlı alım satımlarda aalâ namus ve vicdana dokunacak bir şey olmadığına yavaş yavaş kanaat getirdim. Yalnız halk karıncayı deve yapmak tabiatinde olduğu için bu gibi işlerde biraz ihtiyatlı olmak lâzımdır.

İlk temaslarda Hacı Müslim Beye karşı duyduğum tiksintiyi büsbütün yenememekle beraber gitgide ona alışmakta, hattâ galiba bir parça da sevmeğe başlamaktaydım.
Arkadaşlığın türlü çeşidi vardır: Benim E-mln Hulûsl İle olan arkadaşlığım gibi hiç bir tarife sığmayan, hiç bir menfaatle izah edilemeyen ve âdeta bir İlâhî mukadderat demek lâzım gelen arkadaşlıklar.. Sonra memuriyet arkadaşlığı; silâh arkadaşlığı; meslek, yol, dert, ibadet, çapkınlık vesaire arkadaşlıkları!.. Fakat bu Hacı Müslim Beyde arkadaşlığı bir nevini tecrübe etmişimdir ki hiç şüphesiz hepsinin en temizi değilse bile en tatlı ve heyecanlısıdır: Menfaat arkadaşlığı yahut ortaklığı... Kazancı beraber beklediğimiz adam... Mizaçlarınız arasındaki anlaşmazlık ne olursa olsun birbirinize baktığınız, kalabalığın İçinde eğilip alçak sesle birbirinize bkr şey söylediğiniz zaman aranızda bütün kâinata karşı bir ittifak hissettiğiniz adam.... Hacı Müslim Beyle iş yapmağa başladıktan sonra o kadar İyi anlaştığım Müftü bile bana bir dereceye kadar yabancılaşmıştı. Halbuki o da esas itibariyle benim bir müttefikim sayılırdı. Bu İtibarla çok isterdim kİ o da sık sık bizimle beraber bulunsun, halvetimize iştirak etsin. Fakat bir çok cihetten buna imkân yoktu. Bir kere bu iki adam birbirlerini çekemezlerdi ve bunun, a-213
dar dayanmıştır ve bereket versin ki öyle olmuştur. Aksi halde nerelere kadar gideceğim bilinemezdi. Böylece karakterim yarıdan fazla kendimin ve yarıya yakını onun eseri olarak »on şeklini almıştır.
Sonradan Celileyl alarak onunla bir kazana girişimiz ve bir takım aile menfaatleriyle sıkı sıkı bağlanışımız bu tesirleri daha da kuvvetlendirmiştir. Bir çok hallerini beğenmediğim, bir çoklarını açıkça tenkidden çekinmediğim, ben1 sürüklemek istediği bazı işlerde sert ve nümayişli bir şekilde kafa tuttuğum İçin kendimi o-nunla hiç bir zaman uzlaşamavacak bir ayn a-dam anıyordum. Fakat bilhassa ölümünden sonra onun ailenin başına, gözünü pek arkada .bırakmayacak bir halef bıraktığını ve bir çok noktalarda bir Öz evlât gibi kendisine benzediğimi dehşetle gördüm. Eczahaneye, hlp olduktan sonra merhumun sindirmiş olan idare tarzını hayli uğraşmıştım. Fakat onun
klnenln en hareketsiz çivilerine kadar işlemişti. Bunlara arasıra onun kendi usulüne göre bir parmak vurmadıkça makine takımlyle durmak istidadını gösteriyordu. * »
Böylece yeni devlet rejimlerinde olduğu gibi eskinin bana kötü ve isyan gerçekten de öyle olan bazı müddet nafile yere çarpınıp kuyruğumu kısarak kös kös Meselâ Hacı Müslim Beyin,
ağır ve galiz muamelesini değiştirmeğe uğraşmış, sökmediğini görünce ben de yavaş yavaş onun gibi yapmağa başlamıştım.
Hacı
diye tasvir ettiği bu gezintilerde hazan karşı tepelerin birinden meselâ bir hindi sürüsü indiği görülürdü. Mrhum kayınpederim felsefeyi, şiiri ve hattâ beni bırakarak hemen o tarafa doğrulur; sürünün İçine karışır; şemsiyesiyle işaret ettiği hindileri ucu kancalı sırıklarla yakalatarak muayeneden geçirir, kâh köylülerle döğü-şecek gibi hareketler yaparak, kâh başlarını, sırtlarını sıvazhyarak uzun pazarlıklara girişir; olmazsa konuşmayı kesip onları savdıktan sonra ayn yollardan tekrar karşılarına çıkAr ve cüzdanından çıkarıp salladığı kâğıtlara kesesinden çıkardığı maden bozuklukları katarak hesap görürdü. Sonra yine yolumuza devam ederdik. Bu kadar çok hindinin ne yapıldığını, çarşıdan aldığımız hırdavat eşya gibi bunların da gittiklerine İlk önce akıl erdirememtştlm. yavaş yavaş ayaklarım suya erdi.
Bundan başka bütün yalan ve dünya
lanndan soyunarak kendimizi tabiat aşkına ve yüksek fikir heyecanlarına vakfettiğimiz bu saatlerde karşımıza çıkan bu fırsatların göründükleri kadar tesadüfi olmadıklarını da yine sonradan anJamışımdır. Hacı Müslim Bey kasabaya nereden ne İneceğini gayet iyi bilir ve I kasabadaki kabzımallardan evvel yollarını keserdi. Sonra yavaş yavaş bana da ufak tefek alış-212
bll — sen seni bil — sen »eni bil — mez isen ger
»eni seni
Sen seni
Sen
Ben Patlatırlar — ensenil
Ben de, hattâ öfkesine rağmen kavga eden adam da ne söylUyor diye hayretle ona bakıyorduk. Fakat şiirin patlatırlar enaeni kısmına gelince Karayamukoglunun yumuşacık elinden birdenbire bir korkunç lobut çıktı ve öyle bir sürat ve dehşetle adamın ensesinde patladı kİ ukde! hayatiyetini naaıl koparmamış olduğuna hâlâ hayret ederim. Bununla beraber yüzüstü eczahanenin tamlarına kapanmıy ve suratı sıyrıklar içinde kalmıştı. Neyse civar dükkânlardan koşup gelen bir kaç komşunun yardımlarlyle mesele tatlıya bağlandı ve zaten tahsiline imkân bulunmayan meşinden ibaret dan çıkarıldı.
eski eczahane borçlarının silln-bir tazminat ile adam dükkân-
xxxxı
KAYNAŞMA
Beyin uzun konuşmalarını mo-»ebeplerden biri de yanysns yü-
Hacı Müslim noloğa benzeten rüdüğümüz »ırada Önüne veya karşıya bakmam ve Karagöz perdesinde hareket eden resimler gibi yüzünü bana daima yandan göstermesi idi.
211
nereye Sonra
alâka-
Doktor İsa Beyi tasfiyeye doğru giden, bana şimdiden epeyce kâr getirmeğe başlayan ve ilerisi daha da parlak görünen bu yakın arkadaşlığın İkimiz üzerinde karşılıklı tesirleri olduğuna şüphe yoktur. Fakat merhum kayınba-banıın benim üzerimdeki tesiri muhakkak ki çok dalıa fazla olmuştur.
Müşteri tutmayı ve idare etmeyi, hiç bir zaman suyun dikine gitmlyerek kaza efkârı umumiyetine kendimi kabul ettirmeyi ondan öğrendim. Bunlara yaratılıştan kendimde de bazı istidatlar bulunduğuna şüphe edilmemelidir. Eli elime dokundukça hâlâ ilk günlerin soğukluğunu duymakta devam etmekle beraber yavaş yavaş kendimi bırakıyordum. Mizacımın kolay yumuşayabilir tarafları onun ellerinde balmumu gibi eğilip bükülerek yeni şekiller alıyordu. Fakat gerçekten sert ve sağlam tarafları da sona ka-
214
14 Temmuz 1950
Y E N t İSTANBUL
Savfa 3
Dünkü Meclis müzakereleri
Af Kanununun birinci
maddesi kabul edildi
İçin C. H. P. 11
Ömer tnöniinün aftan İstifade etmemesi bir milletvekilinin verdiği takrir reddedildi. Bakanı ile Böliikbaşı
Devlet
arasında tartışmalar oldu
13 (Hususî muhabirimiz — Büyük Millet Meclisi bu
Ankara, bildiriyor) sabah saat 10 da Başkan Vekillerinden Balıkesir Miüetvekill Sıtkı Yır-calının başkanlığında toplanmıştır.
Oturumun açılmasını takiben yoklama yapılıp çoğunluğun bulunduğu anlaşılmış ve af kanunu tasarısı ve komisyon raporunun öncelik ve İvedilikle görüşülmesi hakkındaki teklif oya sunularak kabul edilmiştir. Teklif kabul edildikten «onra tasarının tümü üzerindeki görüşmelere geçilmiştir.
Bu konuda ilk sözü alan komisyon sözcüsü, affın mahiyeti İtibariyle u-mumî af olduğunu ve İstisna edilen bazı suçlarda da «uçlunun üçte bir aftan istifade ettirildiğini beyan etmiştir.
Gümüşhane Milletvekili Kemal Yö-rükoğlu, sözlerine af kanunu tasarısını Meclise getiren Adnan Menderes Hükümetine teşekkürle başlamış ve tasarıyı üç bakımdan mütalâa ederek bilumum siyasi suçların tasarının şümulü içine alınmasını istemiştir.
Daha sonra söz alan Ankara Milletvekili Ömer Bilen, af kanununun ahlâkî, hukukî ve İktisadî faydalarına temas etmiş ve umumi affa gidildiği takdirde «uçluların tam btr şekilde tatmin edilmiş olacağını ilâva etmiştir.
Müteakiben Çorum Milletvekili Ahmet Başıbüyük, rüşvete dair tasarı maddesine kıstas olarak 500 liranın a-hnmasını tenkit ederek sözlerine başlamış ve 500 lira gibi bir ölçü ele almanın hakkaniyet kaidelerine aykın olacağını ifade etmiştir.
Bundan sonra Başkan Manisa Milletvekili Muhlis Tiimay tarafından verilmiş bir önerge mevcut olduğunu ve bunu oya sunacağını söylemiştir, ö-nerge mevzuun kâfi derecede aydınlandığı ve bu husustaki görüşmelerin kâfi olduğu hususlarını ihtiva ediyor ve maddelere geçilmesini istiyordu.
Seyhan bağımsız Milletvekili Sinan Tekelloğlu mevzuun önemine işaret e-derek yeterlik önergesinin aleyhinde konuşmuş ve yeterlik önergesinin reddini istemiştir.
Önerge yalnız Millet Partisi milletvekillerinden Osman Bölükbaşının konuşması kaydlyle kabul edilmiştir.
Kırşehir Milletvekili Osman Bölük-başı, bütün memleketi yakından alâkadar eden bir meselenin alelacele çı-karılamıyacağmı, tasarıda tatminkâr olmayan bazı hükümler mevcut olduğunu. meselâ Anayasaya aykırı olan kanunlara karşı «uç işleyenlerin affı lâzımgeleceğl hakkında bir hükmün tasanda mevcut olmadığını söylemiş ve vatandaş haklarını çiğneyenlerin aftan istifade ettirilmemelerini istemiştir.
Bakanın İzahatından sonra maddelerin müzakeresine geçilmiş ancak vaktin gecikmiş olması dolayısiyle öğleden sonra saat 15 te toplanmak üzere sabahki oturuma aon verilmiştir.
Öğleden sonraki celse
öğleden sonraki celsede af tasan-sının maddeleri üzerinde görüşmeler başlamadan exrvel matbaalara alt o-lan 7 maddelik kanun tasarısının da Basın Kanununu Inceliycn karma komisyonda müzakere edilmesine dair olan bir önerge okundu ve kabul edil di.
Af kanunu tasarısının 1 inci mnd desinin müzakeresi esnasında şu mütalâalar ileri sürüldü ve takrirler ve rildl:
Tasanda affın mebdei olan 15 mayıs tarihinin 14 mayısa alınarak seçim suçlularının affın haricinde bıru kılması. 2 nci fıkranın kaldırılması, siyasi suçluların aftan İstifade etmemesi, adam öldürme ve müebbet ha pis cezalarının 15 seneye ve diğer suçların yarıya İndirilmesi. 1946 dan İti baron seçimlerde suç işliyenlerln affın dışında bırakılması ve bu gibi suç lar hakkında zaman aşımının kamunun neşri tarihinden itibaren başlaması.
Bu mütalâaları müdafaa eden tak rirlerin hepsi red ve birinci madd-aynen kabul edildi.
İkinci maddenin müzakeresinde bilhassa fevkalâde hallerde haksız mal iktisap edenlerle komünlfftlerin affın dışında bırakılmaları mevzuları mu nakaşalara sebep oldu. Tekirdağ Mil letveklll Şevket Mocan komünistlerin affedllmomclerl hususunda konuşurken bunların bütün partilerin için girmiş olduklarını söyleyince D.P Milletvekilleri sıra kapaklarını vura rak hatibi protesto ettiler. Şevket Mocan da "Bunları söylemek işiniz* gelmiyor,, diyerek kürsüden İndi C H.P Mardin Milletvekili Aziz Uras Muzaffer Kayalıbay hâdisesinden dolayı Ömer İnönü hakkında yapılmakta olan kovuşturma İsinin affın dı şında bırakılması teklifinde bulundu ve bu mevzuda bir takrir verdi. Sev-han Milletvekili Reşat Güçlü ile Ağrı Milletvekili Celâl Yardımcı, si yass suçlularla komünist damgası vurularak hapse girmiş suçluların af dışı bırakılmalarının doğru olmıyacağını İfade ederek birer takrir verdiler. Fakat bu takrirleri kabul edilmedi. Bıı hususta söz alan Adalet Bakanı Hu İli özyorük. bu tasarının şahısları do ğil. ancak prensipleri istihdaf ettiğini bundan dolayı komünizm mevzuunun burada yeri bulunmadığını İşaret eyledi. Neticede fevkalâde hallerde hak sız mal iktisap edenlerin affın dışında bırakılmasını İstlyen takrir kabul o-lundu ve bu huşu» 2 nel maddeye İlâ ve edildi. Müruru zamana uğramış seçim «uçlarının affedilmesini İstemi yen ve bunun İçin bir takrir vermiş olan Millet Partisinden Osman Bo lükbaşı İle Mardin Bağımsız Milletvekili Kemal Türkoğlu takrirlerini İzah ederlerken D P Milletvekillerinin şiddetli müdahale ve hücumlarına maruz kaldılar. Kemal Türkoğlu "Muhalefete söz vermiyorsunuz. Eskiden okluğu gibi muhalefet serbestçe konuşamı yor,, dedi ise de bu sözleri gürültüler içinde kaybolup gitti. Osman Bölül'-başının yapmış olduğu konuşma ve gösterdiği vesikalar havayı İyice gerginleştirmişti. Hatip, Başbakanın nutuklarından cümleler okuyarak nf tasarısı İle bu «özlerin birbirlerini nak zettlğini gösterdi ve seçim suçlularının mutlaka aftan dışarıda bırakü-. ması İcap ettiğini söyledi. Böliikbaşı dan sonra kürsüye gelen Devlet Ba kanı Lûtfi KaraoHmanoğlu, BÖlükba-şı ile Tükoğlunu nf tasarısının müzakerelerini sabote etmekle İtham eyledi ve ezcümle dedi ki:
"Burada B M. M. de muhalefet par-tlslyim diyerek ve kendisine o süsii vererek ancak bir kişi tarafından temsil edildlkl'rl halde...
Osman Bölük başı: "Sözünü geri al, haddini bil (gürültüler)” Devlet Bakanı devamla, bu Mecliste tahrik havası estirmelerine imkân yoktur rültüler).
Osrnan Böliikbaşı: "Tamamen drderim. Şahsıma tecavüzdür. Bey. Buna asla rıza gösteremem
Başkan — Size söz vermiyorum Hatibin sözünü kesmeyiniz rica ederim. Osman Bey (gürültüler).
Devlet BakAnı — Ben de sizin İçinizden çıktım, dedi. Ha.vır arkadaşlar hiç bir zaman bizim İçimizden çıkmamıştır. Biz ayrı ayrı yolda yürüyorduk. Sîzleri temin ederim yollarımız bugün de. yarın da ayrı olacaktır.
Osman Bolükbnşı — Hakaret ediyor, söz İstiyorum (gürültüler).
Devlet Bakanı — 1946 seçiminde tesblt edilmiş olan seçim suçları affedilecektir. Olanlar oldu. Fakat artık bu milletin İçinde yeniden bir takım düşmanlar, mücrimler arayarak bu milleti tekrar rencide milletin geniş kalbinden onların üstüne serpmek zim vazifemiz budur.
Bundan sonra Meclis 22 de tekrar toplanmak muna son verdi.
Af tasarısının müzakeresi
etmemek ve doğan affı lâzımdır. Bi-
bu Rece saat üiero oturu-
Ankara 13 (Hususî muhabirimizden) — B. M. M. sinin bu gece saat 22 de yaptığı toplantısında af tasarısının müzakeresine devam edildi.
Osman Bölükbaşı, Feyzi Lûtfi Ka-raosmanoğlunun bir celse evvelki konuşmasında şahsa hakaret ettiği id-dlasiyle söz aldı. Başkan, hakaret olmadığını bildirdi. Bu sıradn Bölük-başmın konuşmaya devam etmesi şiddetli gürültülere vesile verdi. Bö-lükbaşı ve Kemal Türkoglunun seçim suçlularının müruru zamandan istifade etmemeleri hakkındaki takrirleri reddedildi.
Aziz Uras’ın (C. H. P.) Ömer İnönü’nün aftan istifade etmemesi hak-kındakl takrir okununca D. P. sıralarından böyle takrir olmaz sözleri yükseldi. Zihni Betil (C. H. P.) Aziz Uras’ın takririni izah etti ve Ömer İnönü’nün aftan istifade etmemesinin, hakikatin meydana çıkması bakımından yerinde olacağını söyledi.
Komisyon sözcüsü: "Ömer înönüye lsnad edilen suç kastden katil olduğu için esasen affın şümulü dışındadır.,, dedi.
Takrir reye kondu ve kabul edildi. İkinci maddenin A ve B fıkraları 4232 sayılı kanunun hükümleri içinde olanların ve müzayede ve münakaşalara fesat karıştıranların affedilmemek suretiyle aynen bul edildi. C fıkrası da vaadi İle kız kaçırıp ırza yenlerin aftan kabul edildi.
ka-evlenmek geçme-lstlfadesl şeklinde
Fransız Kabinesi güvenoyu aldı
Paris, 13 (AP) — Fransız Milli Meclisi bugün 226 ya karşı 355 oyla Başbakan Rene Pleven’in kurduğu mutedil koalisyon kabinesini tasvip etmiştir.
(gu-
red-Rcİs
w
• • •




Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
a
arkadan
Koreli komünisl-
Cumhurbaşkanı İzmirlilere lıltap ediyor
FARUK FENİK TELEFONLA BİLDİRİYOR
Komünistler, her türlü hileye başvurarak Amerikan hatlarına sokulmak için çalışıyorlar
Köylü kılığına girmiş olan Kuzeyliler, Amerikalıları vurmaya uğraşmaktadırlar
Güney Kore Amerikan Birlikleri ile beraber, 10 (Temmuz) — Kuzey Koreli komünistlerle çarpışan Amerikan askerleri, bugün daire halinde bir cephe karşısındadır. Bu son beş gür zarfında Amerikalılar yalnız ileriy değil, cenahları ve geriyi de tarassut etmek lâzım geldiğini öğrendiler. Bu-
na sebep de, Kuzey lerin kullandıkları kurnazca taktiklerdir; zira komünist askerleri beyaz elbiseler ve hasır şapkalar giyerek Koreli çiftçi kıyafetinde Amerikan hatlarından içeri nüfuz etmekte gayet mahir olmaya başlamışlardır. Pirinç tarlaları İçinden geçerken, on-
Moskova ile görüşmeler devam ederken
Sovyetlerin emelleri etrafında Paris ve Londramn kanaati
Bu çevreler^ Rusyamn Irana karşı bir tecavüzde bulunması hakkında izhar edilen endişelere iştirak etmiyorlar
Paris, 13 (Hususî büromuz telgrafla bildiriyor) — Londra ile Moskova arasında müzakerelerin devam etmekte olması Paris siyasi çevrelerinde bir İyimserlik havası yarattı Bu çevreler. Rusyamn İrana karşı bir tecavüzde bulunması hakkında izhar edilen endişelere de iştirak etmiyorlar.
Rusyamn İrana yahut civar memleketlerden birine tecavüzde bulunması, ancak Sovyet ordularının bizzat harekete geçmesi ile mümkün olabilir. Halbuki Ruslann, Uzakdoğu yahut Asyanın güney doğusunda vaziyet tamamen inkişaf etmeden orta veya yakındoguda tamiri imkânsız bir harekette bulunmıyacaklan ka naati vardır. Arzulan, başkalarım dönüştürmek ve mütecaviz vaziyetine geçmemektir. Bu cümleden olmak üzere Çinin zamanı gelince işe karış-
tırılması ihtimali gözönünde tutuluyor. Yine burada en salâhiyeti! çevrelerde söylendiğine göre Ruslann maksadı Amerikayı zayıf düşürmek, fakat umumi bir harp çıkarmak değildir. Bu harp. Rusya İrana müdahale etmeye yahut Türkiyenin haklarına el uzatmaya kalkıştığı takdirde kaçınılmaz bir hale gelir. Bu takdirde İngiliz kuvvetleri hemen doğudaki Amerikan kuvvetleri safında yer alırlar.
Pariste olsun, Londrada olsun, Rusyamn harp istemediği ve fakat biz zat sebebiyet verdiği takdirde Ar.-glo-Saksonlann atom bombasını kullanacakları kanaati var.
Öte taraftan Londra ve Moskova görüşmelerine devam ediyorlar. A merikan Hükümeti de bu görüşmelerden hoşlanmadığına dair bir İşarette bulunmadı.
Varlık vergisi mükellefleri mallarını mahkeme kararı
ile istirdada uğraşıyorlar
Hukuk mahkemeleri, şimdiye kadar birçok istirdat kararı verdi ve bu kararlardan bazıları Yargıtayca tasdik olundu
Varlık Vergisinin üzerinden uzun seneler geçmiş olmasına rağmen bu hâdise etrafında toplanan alâka hiç bir şekilde azalmamıştır. Bilhassa, a-radan bir müddet geçtikten sonra borçlarını ödememiş veya ödlyememlş bulunan bazı vatandaşların bir ka nunla affedilmeleri; mallarını «atarak veya bir çok değişik şekillerde borç
Inrını eda etmiş kimseleri bu mevzu etrafında düşünmeye sevk etmiştir. Nitekim, Varlık Vergisi son günlerde yine adalet çevrelerini yakından ilgilendiren bir mevzu olarak meydana çıkmış bulunuyor.
Şöyle ki; Varlık Vergisinin üzerin den yıllar geçmiş ve bu vergiye a*r her türlü kanuni muamele tasfiye o-
Basın Kanunu tasarısı
komisyonda tadil edildi
ödemi-
4 üncü bölümün 16ncı maddesi ve 6 ncı bölümün de 30, 32, 34 ve 36 ncı maddeleri tamamen tasarıdan çıkarıldı Ankara, 13 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Hükümetçe hazırlanarak Meclise sunulan Matbuat kanunu tasarısı Adalet ve İçişleri Komisyonla-Tından mürekkep komisyonda bazı tadilâta uğramıştır. Bu arada tasarının mevkute yayımına dair 2 inci bölümündeki 9 uncu maddenin “beyannamenin verildiği tarihten 5 gün geçmedikçe mevkute çıkarılamaz” fıkrası çıkarılmıştır.
4 üncü bolümdeki basında mesuliyet kısmında bulunan 16 inci madde tamamen tasarıdan tayyr.dUmiftlr. Bu madde şudur: "Basın yoliyle İşlenen suçlardan dolayı ceza sorumluluğu:
1 — Mevkutelerle İşlenen suçlarda suçu vücuda getiren yazıyı yazan veya resmi yapan kimse ile beraber mevkutenin mesut müdürüne,
2 — Mevkute tarifine girmlyen basılmış eserle işlenen suçlarda suç teşkil eden eserin failine fail belli olmadığı ve bu kimse aleyhine Türk mahkemelerinde dâva açılmadığı ve kendisinin malûmatı veya muvafakati dışında yayınlandığı hallerde nâşlrlar ve belli olmazsa table bu da bilinmediği takdirde bilerek satana, dağıtana ve yayana aittir.
3 — Mevkutelerde müatear adla veya İmzasız yahut remizll İmza ile yayınlanan yazı veya resmin sahiplerinin adlarını ve hüviyetlerini, mesul müdür, istek tarihinden itibaren 24 «ant içinde bildirmeğe mecburdur.
6 inci bölümdeki ceza hükümlerine dair maddelerde de bazı değişiklikler olmuş ve bu arada "Türk Ceza Kanununda daha ağır bir suç teşkil etmediği takdirde uydurulmuş veya tahrif edilmiş haber veya vesikaları, Ammenin huzurunu bozarak heyecana düşürecek surette yayanlar 3 aydan 6 aya kadar hapis ve 200 liradan 1000 liraya kadar ağır pAra cezasına mahkûm edilirler. Bu yayın yalnız
şahnın maddi veya manevî zararını mucip olabilecek mahiyette İse mağdurun şikâyeti üzerine fail hakkında 200 liradan 100G liraya kadar ağır para cezası hükmolunur” hükmünü İfade eden 30 uncu madde tamamen kaldırılmıştır. Koza 32 inci maddede intihar vakaları hakkında haber çerçevesini aşan ve okuyanları tesir altında bırakacak mahiyette olan tafsilât ve vakaya müteallik resimlerin neşri yasaktır. Bu madde hükmüne muhalif hareket edenler 100 liradan 1000 liraya kadar ağır pnra cezanı4le cezalandırırlar, hükmünü ihtiva eden 32 inci madde ve kanunen evlenmeleri menedilmiş kimseler arasındaki cinai mii-nasobotlore müteallik haber ve yazıların neşri yasaktır. Hilâfına hareket edenler hakkında 100 liradan 1000 liraya kadar ağır para cezası hükmoltı nur. hükmünü İhtiva eden 34 üncü madde tamamen tayyedilmiştir.
Tasarıdan tamamen kaldırılan diğer 36 inci madde de şudur:
"Siyasi, İktisadi, ve ticari mevkutelerin sermayeleri çlcl bütün gelir lan nüshalarının sına 50 don fazla ların isim, adres mııml abone matbaa İle olan hukukî münasebetlerl noterlikçe tasdik edilmiş bir deftere kaydedilir. Bu defter tutulmadığı veya deftere noksan ve yanlış malûmat geçirildiği veya savcılıkça talep vukuunda defter ve İhtiva etmesi gereken hususlar İstendiği takdirde mevkutenin sahibi veya onun mümessili 3 aydan 1 yıla kadar hapis ve 500 liradan 5000 liraya kadar ağır para cezasına mahkûm edilir. İlmî, edebi, fenrıi ve becit! mahiyette olan mevkutelerden yayımları itibariyle siyasi, İktisadî, ticarî mnhlvette neerly a girişenler o 2 inci fıkralar hükümlerine tâbidirler.
ve devamlı veya gc-knynnkları ile bası-adedi ve bir niıshn-ahone yazılmış olrın-ve tabiiyetleri va u-yekûnu ve basıldıkları
lunmuş bulunduğu bir sırada, birden ortaya hukuki bir mesele ılc birlikte dâvalar atılmıştır. Bu dâvaların m(w zuu "Varlık Vergisinin tarhedllıllği sırınla vergi borçalrını ödlyomedikle-rindrn gayri menkul mnlhırı — Tahsili Emval Kanunu gereğince — satılan vergi mükelleflerinden bazıları nin, hu satışların kanunsuz olduğunu ileri sürmesi Üzerine mallarının istlı-dadtııı temindir.,,
Gerçekten hu zevattan bazıları mallarını İstirdat yolunda hukuk mahkemelerinden kararlar alınış bulunmaktadırlar.
Bu mevzu, sanıldığı gibi basit bir hâdise olmaktan çok uzaktır. Zira 1942 yılında Varlık Vergisi tarhedil-dlkten sonra, vergi borcunu
yon vatandaşların — Tahsili Emval Kanunu gereğince — haczen satılar. gayri menkullerinin yekûnu 67 bin kadardır. Şayet, evvelce verilmiş ve Temyiz tarafından tasdik otunmuş kararlar tevali eder ve bu mallar eski sahipleri tarafından istirdat olunursa, bu takdirde husule gelecek hâdiseler, ticaret âlemine dahi tesir edecek mahiyette görülmektedir.
Ortaya ne şekilde atıldığı israfı mızdnn tesblt edilmiş bulunan bu dâvalar, bilhassa adalet cihazı mahfillerince ıızıın zamandan beri bilinmekle beraber, bu dâvalar etrafında bü yük bir titizlik ve ketumiyet gösterilmiştir. Zira, öğrendiğimize göre, şehrimizdeki avukatlar bu mevzu etra fında ikiye bölünmüşlerdir Bunlardan bir kısmı, Varlık Vergisini ödeme diklerinden malları — Tahsili Emval Kanunu gereğince — haczen «atılan ve bugün güç hlr mnli durumda bu liman vatandaşların mallnrını istirdat için birleşmiş, hattâ gayri resmî bir şekllda. sermayesi bu malların istir dadı yolunda sarfedilmek üzere, 200 l»ın liralık bir Avukatlar Şirketi kurmuş bulunuyorlar.
Hâdisenin ehemmiyetli, ve dlkknt» calip hlr safhanı da, mahkemelerce verilmiş ve bazıları Temyizce tasdik edilmiş bulunan kararlar her ne kadar gayri menkullerin istirdat olun masını âmir İse de, halen hu vergi Ilc hiç hlr şekilde ilgisi bulunmıvan üçüncü veya dördüncü şahısların malları satın almak için ödedikleri P# rayı kimden alacakları hakkında, bu kararlarda bir sarahat bulunmamasıdır. ^u hale göre. Devletin bu paraları İade etmiyecrğl hakikati dandn bulunduğundan, bu gayri külleri o «ırada anlın almış olan «eler almış oldukları binaları
betmekle kalmayıp, ödemiş oklukları paraları Intlrdnt edecek bir merci do bulanı ıvncn kinidir. Mahkemelerce gayri menkullerin istirdadı yolunda kararlar alınmış okluğunu gören ü çÜncii şahıslar da, bıı tehlike karşısında kendilerini müdafaa etmek iı zere tedbirler almaya ve bu şahısların vekâletini deruhte edenler de, or taya çıkan bu hukuki meselede biı-
mey men* kİ iti kay
lan diğer sivillerden ayırt etmek mümkün olmamaktadır.
İlk tehlike hlssediMyor
Dünkü müthiş çarpılmalar esna sında, Amerikan cephe gözcüleri bu “Koreli çiftçi” nüfuzunun tadını tatmışlardır. En az İki kere beyazlar giymiş Korelilerin hatlarımız dahilindeki binalara girdiği görülmüştür bir kaç dakika sonra aynı binadar hâki renkli üniformalar giymiş, elleri silâhlı Kuzey Koreliler çıkmıştır. Bu ♦ gruplar, yol kenarında mevki almış olan ve zaten top ve tüfek ateşi altında çarpışan birliklerimize uzaktan hücuma başlamışlardır.
Arka arkaya bir kaç Amerikan bölüğü kendini aynı vaziyette sıkıştırılmış bulmuştur; bu hal kargaşalık Vt nizamsızlığa sebep olmuştur.
Bugün buna karşı tedbir alınmıştır; cephedeki bütün Koreli siviller güney vilâyetlere tahliye emri almışlardır, 10 temmuz akşam üzen saat 6 ya kadar cephe saflarının terkedilmiş olması lâzımdır.
Müdafi Güney Koreli polis kuvvet leri bu tahliye ile meşgul oluyorlar Bir polis memurunun söylediğine göre, 50.000 sivil Amerikalı harekâtın vuku bulduğu mevkilerden uzaklaştırılacaktır. Fakat efkân umumiye-ye göre, bütün bu tedbirler kâfi gelmeyecektir. Bugün dolaştığımız her ileri karakolda, gözcülerin cenahlaı daki dağ sırtlarını sıkı bir tarassutta bulundurduklarını gördük.
Bir Amerikan zabiti: “Biz yanlardan gözlerken, onlann geriden blz‘ şaşırtmak isteyeceklerini umuyoruz., dedi.
Bir diğeri: “Bana göre, cephe hattı artık yok! Cephe, burada vazifen* bulunduğumuz karakolu çeviren geniş bir daireden ibarettir,, diye ilâve etti.
Bundan başka, gündüzleri bize yolda el sallayan beyaz elbiseli köylülerin. gece yarısından sonra çeteci kıyafetine girdikleri katî delillerle sabit olmuştur. Bunlar, sıkışık vaziyette bulunan Amerikan bölüklerini görünce, hemen hücuma geçmektedirler
Bu sabah cephe ileri karakolundan bir çavuş, karışık vaziyeti bir kaç kelimeyle hulâsa ederek, şöyle dedi: “Kuzey Korelilerden maada kimse bizim raovkilerimlzl bilmiyor!..
Amerika, azimli hareket istiyor
VVashington, 13 A.A. (United Press) — Birleşik Amerikanın Kore’de uzun sürecek ve pahalıya malolacak kanlı bir savaşa giriştiği yolunda Amerikan Milletinde mevcut endişeyi Başkan Trumanın vereceği beyanatın da haklı çıkartacağı «anılmaktadır.
Maanıafih Trunıan nihaî muvaffakiyetten kati surette emindir. Bugün saat 23 te yapacağı basın konferansında Kore’deki buhranlı vaziyet hakkında gazetecilere İzahat verecektir.
Muhtelif kongre üyeleri, derhal a-tom harbine girişilmesini. Sovyet Rusya İle münasebetlerin kesilmesini, sansür tatbik edilmesini, sınaî ve askerî sahada seferberlik ilân edilmesini istemişlerdir.
Temsilciler Meclisi Demokrat üyelerinden Lloyd Membentoen’in Kuzey Kore'de atom silâhlarının kullanılacağı yolunda ültimatom verilmesi hak-kındaki teklifi, çarşamba günü temsilciler Meclisinde alkışlarla karşılanmıştır.
Ayandan O\ven Brewser. gazetecilere verdiği beyanatta, Başkan Tru-mnn’ın. gerekliği takdirde atom bombası kullanmak yetkisini General Mac Arthur’e vermesi lüzumundan bahsetmiştir.
Ayandan Demokrat Pat McCaron, Sovyet Rusya ve komünist peykleriyle siyasî münasebetlerin derhal kesilmesi teklifinde bulunmuştur.
Amerikalı general ve amiraller üç dört hafta İçinde Kareden fena haberlerin gelmekte devam edeceğini teslim ve komünistlerin 39 inci arz dairesinin kuzeyine çekilmeleri için uzun aylar beklemenin gerekliğini İlâve et-mektedirlor,
birleriyle müşaverelere uzun zaman dan beri başlamış bulunmaktadırlar.
Alâkalılarla yaptığımız temaslar neticesinde Öğrenmiş bulunuyoruz ki: hu hâdise, Vnrlık Vergisi meselesin de ortava şu noktaları çıkarmıştır:
1 — Varlık Vergisi mükelleflerinin açtıkları hu gibi İstirdat dâvaları hukuk mahkemelerince mi. voksa İdarî mahkemeler tarafından mı görülmeli dlr?
2 — Bu ehemmiyet mudur?
3 — Bu
mevzuda müruru znmnnın derecesi nedir ve mevcut
ve hu-karara Temyiz muhle.
gibi dâvaların açılma İni kânı var mıdır?
BlıgÜne karlar rüyet «dilen kıık mahkemeleri tarafından bağlnnan dâvalar halikında Mahkemesi. Hukuk Daireleri
lif içtihat kararlarına varmıştır. B(r yandan bu İçtihat kararlarının mevcudiyeti, diğer tnraftnn Danıştayın kendini bu dâvalara bakmaya anlâ hiyrlü görüsü, ortaya cidden çok -* hommiyvt.il bir hukukî mesele çıkarmakla kalmamakta, aynı zamanda Varlık Vergini mükelleflerinden, mal Inrı Tahaili Emval Kanunu gereğince satılmış kimseleri, mallarının İstirdadı vnlıında davalar açrnava '
mektodîr kl, hu da ortaklıkta bazı fırsat düşkünlerinin yeniden görünmen ne meydan vermektedir.
Cumhurbaşkanı Bayar
Izmirde karşılanırken
Bu seferki seyahat heyecan — karşılaması
Şehrin çocuğu olmaktan mütevellit
- El öpme sarı mi ? — Halk Partililerin
— Ellerinde mektup ve istidalarla bekleşen kalabalık
gelmişti. Fakat onu muhalefet Cumhurbaşkanı
îzmir, 13 (Hususî surette giden arkadaşımız Faruk Fenik bildiriyor) — Bu sabah tzmlrin Askerî Tayyare Meydanına Celâl Bayarı karşılamağa yine binlerce İnsan bu «eferkl kalabalık lideri olarak değil olarak selâmlıyordu.
Askeri tayyare Gazlemire İnince meydanı bir alkış tufanıdır kapladı. Celâl Bayar, Cumhurbaşkanı olarak ilk seyahatini yapıyor ve yine Cum hurbaşkanı olarak ilk defa lzmire geliyordu.
Muhalefet lideri olarak ayrıldığı bir şehre, sevgi tezahürleri arasında Cumhurbaşkanı ve Devlet Başkanı olarak dönüyordu.

"Hayatımın bahtiyar bir gününü yaşamaktayım. Demokrasinin, hakkın ve adaletin müdafii İzmirliler arasında geçirdiğim şu dakikalar benim için unutulmaz bir hatıra olarak kalacaktır" dediği zaman, ayni hislerle kendisini selâmlıyanlar heyecanlarını zap-tedemediler, "Yaşa! Varol” sedaları tekrar meydanı kapladı.

Vilâyette resmlkabuller var. Belediye erkânı, maarif erkânı, banka müdürleri, adliye mensupları, sıra sıra gelerek Bayara "Hoş geldiniz,, diyorlar. Dakikalar dakikası bir memur akı nının Cumhurbaşkanına "Safa geldin , deyip el sıktığı görülüyordu.

Bayar, tayyare meydanından katar halinde birbirini takip eden otomobiller vilâyet merkezine geldi. Balkona çıkarak biraz konuştu. Gözlerinde bu şehrin çocuğu olmaktan mütevellit bir heyecan dalgası çırpmıyordu
İşte, yine sıra sıra geçiyorlar. Çoğunda eski Cumhurbaşkanını selâmlamaktan mütevellit bir alışkanlık var. Bayar ne kadar İstemese yapışıp. şap diye elini öpüyor, bir de baş larına koyuyorlar. İzmir iş Bankacı Müdürü de aynı şeyi yaptı. El öpme de sari. Birisi el öptü mü, arkadan gelen de kendini el öpmeye mecbur hissederek aynı hareketi tekrarlıyor

Selâmlamak sırası partilere geldi. Evvelâ D P. mensupları geçtiler. Oldukça kalabalıktılar. Hepsi güler yüz-
Şikâyetler, dilekler
lü, hepsi sevinçli ve hep3İ heyecanlı idiler. Bazan el öperek, hazan el sıkarak sırayı takip ettiler. Fakat selâmlama Halk Partisine gelince herkes merak ediyordu. Leblebicioğlu da dahil olmak üzere 10 kadar Halk Paı-til! yakalarına altıoklu rozetlerini takmış olarak Celâl Bayann önüne geldiler, elini sıktılar ve gittiler.
Sıra Millet Partisine geldL Millet Partililer Bayann elini sıkarken "Millet Partisi,, kelimesini mütemadiyen tekrarlıyorlardı. Bunların arasında General Rasim Aktuğ da vardı. DP. nin ilk kuruluş günlerinde Ba-yarla beraber tzmlrde mücadele e-den general, «on seçimlerde Millet Partili olarak D.P, nin karşısında yer almış, mücadele etmiş, muvaffak o-lamamıştı. General. Millet Partisinden Rasim Aktuğ dedi ve Cumhurbaşkanı olarak Celâl Bavarı tebrik etti.

Bayar Vilâyet merkezinden ayrılıyor. Kapıda, ellerinde mektup ve istidalarla bekleşen kalabalık bir insan topluluğu var. Bayan görür görmez ok gibi fırlıyarak üzerine atıldılar Polis yine eski alışkanlığına uyarak bunları itmeye kalktı. Bayar müdahale etti ve kendisine uzatılan şikâ yet ve dilek mektuplarını birer birer alarak cebine koydu. Burada da protokol kalkmıştı. Kalabalık halk protokol kaidelerini bir tarafa bırakarak Bayara sokulmnya muvaffak olmuş tu.' Devlet Başkanını korumakla vazifeli olanlar Bayan balkın kucağına bırakmaya mecbur kaldılar. Bayar, vürüyerek Merkez Komutanlığı binasına gitti.
Dünkü D.P. Başkanı Celal Bayar. bugün Izmirde Cumhurbaşkanı olarak dolaşıyor. Fakat ortada değişmiş hiç bir şey yok. îzmir aynı sevinç ve Bayar aynı tevazu içinde..

Yarın büyük manevralar başlıyor. Harp gemilerimiz sabah saat 6 dan itibaren Eğede bir tatbikat yapacaklar Ve Cumhurbaşkanı Bayar öğleden sonra İzmirdcn ayrılacak ve bir lorpı-to muhribi ile bu manevralara katılacak. Ba.varla beraber yarın manevralarda ve cumartesi de Istanbulda bulunmak üzere îzmirden ayrılıyoruz.
Faruk FENİK
Başbakan İzmir D. P. tileri ile bir görüşme yaptı
Kanunî delillere dayanan ve baskıcılığı sabit olan idare âmirleri hakkında tedbir alınacak
tzmlr 13 (Hususî muhabirimiz bildiriyor i — Başbakan Adnan Menderes bugün öğleden sonra D. P. Genel Başkanı sıfatiyle D. P. îl İdare Kurulu ve İlçe idare başkanlariyle samimi bir hasbıhalde bulunmuştur. Toplantıda bazı delegeler hâlâ baskı yapan idare âmirlerinin baştu bulunduklarını; bazı karakollarda va. tandaşlara dayak atıldığını, İdarenin Halk Partisinin elinde bulunduğunu söylemişler ve buna dair misaller vermişlerdir. Bu arada bir vatandaş içeri alınmış ve gömleği çıkarılmıştır. Vücudu baştanbaşa çürük ve dayak İzleri içinde bulunan bu vatandaş Komeraltında kahvecilik yapan Ali isminde birisidir. Ali, kendisine bekçiye hakaret suçundan dolayı karakolda dayak atıldığını söylemiştir.
Menderes bütün bu izahatı büyük bir alâka İle dinlemiş ve bundan sonra geniş İzahat vermiştir.
Menderes, maalesef bu gibi hâdiselerin olduğunu fakat bunun şimdi çok azaldığını bildirmiş, daha da azalacağını söyllyerek delil olmak üzere demiştir kı:
“Ceza Kanununda ağır müeyyideler var diye nasıl bir takım suçlar ve hattâ cinayetler önlenemiyorsa bu gibi hâdiseler de önlenem emekte-tir. Ama elbette kl müsebbipleri cezalandırılacaktır.,,
îdare âmirleri hakkındaki şikâyetlere gelince, Başbakan Menderes, bunlann kanunî delillere dayandıkça nazarı itibara alınacağını ve elbette ki baskıcılığı sabit olan İdare âmirleri hakkında tedbirler alınacağını söylemiştir. Menderes, bundan sonra hır buçuk ay zarfındaki işler hakkında geniş ve etraflı izahat vermiş. meselâ bu nıeyanda antidemokratik esaslara dayanan Belediye 11 Genel Meclisi ve muhtar seçimleri
kanununun değiştirildiğini söylemi?-tir.
Menderes, D. P. nin nizam ve kanun partisi olduğunu, bu kanunları değiştirmekle karşı partilere de seçimlerde serbest mücadele imkânı ve. rildlgini bildirmiş ve D. P. nin eski iktidar tarafından hazırlanan bu gibi kanunları yerinde bırakarak bunlardan faydalanmaya tenezzül edilmeyeceğini ifade etmiştir.
Menderes, basın kanununun da bu devrede muhakkak müstaceliyetle çıkacağını ve matbuatın hür bir rejime kavuşacağım da bildirmiştir.
Bundan sonra hükümetin çalışma tarzı hakkında geniş izahat vermiş ve 1,5 ay zarfında başarılan işlerin muhasebesini yapmıştır. Müteakiben partinin iç meseleleri hakkında bazı konuşmalar olmuş ve birçok delegeler mahalli ihtiyaçlar ve istekler hakkında fikir ve kanaatlerini bildirmişlerdir. Toplantı gece geç saatlere kadar devam etmiştir.
( ---------
MÜSABAKA KUPONU

L
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza iştirak İçin a-şağıdııkl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-lAbllecek'Inlı.
Tafsilâtım her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.

Yeni îstanbııj'tm
KIT P.O N l

1
Sayfa 4
T » K t İSTANBUL
VS
14 Temmuz 19150
MEMLEKET
RÖPORTAJLARI
I
ÎKt MACAR GİZLİ POLİSİ İFŞA EDİYOR
Gedizin

Kızıl Sahtekârlık Makinesi
EGE’de karlı saçlarını S1P1L Dağlarına yaslayan ve çehresinden cey-yitllk, tazelik ve gençlik kokuları fışkıran bu yeşil şehir. MANİSA'dır. Istanbul-lzmir uçağı 1500 rakımındaki bu tepeden Adeta SİPİL'e kur yaparcasına Bürünerek geçerken, u-çak yolcuları bu yeşil şehrin ayaklan ucunda ona ninni söyler gibi oynaşan coşkun OEDtZ'In parıltılı su-lannı gaşyolmadan seyredemezler. Muntazam bağlar ve bahçelerle süslü olan bu ova, renkli filmlerde seyrettiğimiz gibi renklendlrüirse "Ca-îlfomia” bağlarından pek farklı bir manzara arzetmez. Teşrinlere Gediz Ovası, bağlann doğuşu, lerin tazeleşmesi, salkımların mesl, kesilmesi, ayıklanması,
tulması, sepetlenmesi gibi safhalan, hep genç kızlann, yaşlı kadınlann ve köy erkeklerinin hünerli elleri tamamlar.
Manisada tipik bir köylü ile tanıştım. Harikulade Teki bir İnsan olan bu bağcı Suphi Kocamemi adında bir tattır. Kendisi, California’da tahsil ve temrin hayatını tamamladıktan sonra Manisadakl bağına dönmüş ve mütevazı bir bağdan birçok üzüm bağları yaratmıştır
Kr.) diyince heyret ettim. Maliyetinin hesabını vermesini rica ettiğim zaman:
—"Bu maliyet yalnız buna mahsustur”, dedi ve ilâve etti:
lllllllllllllllll ANLATAN ||||||||||||||||l
Laszla ve Hanna Sulner
Novv-Y’ork Hernld Tribüne bıı llllllllllllllllllll çevIren ııııııııııııııııı eserin TÜrklyedo neşir hakkını YEM İSTANBUL’* vermiştir.
Behçet Cemal

kadar üzüm-çözül-kuru-
Ben, Manisa’ya ova yolundan yani Menemen üzerinden gittim. Gidişte Menemen, Emirâlcm, Muradiye ve Horozköyden geçtim. Dönüş için dağ yolunu tercih edişimin sebebi, hem 15 Km. kazanmak, hem de Bornova üzerinden lzmirln gurubunu seyretmekti.
Gidiş ve dönüş gibi Manisada kalış da benim için gayet zevkli oldu. Evvelâ köylünün yeni mahsul yılına nasıl engin ümitlerle girdiğinin şahidi oldum. Üzüm mahsulünün geleceği hakkında bağlar arasında söylenmekte olan İyi sözler, köylünün yeni iktidar hükümetine karşı gösterdiği sarsılmaz itimattan doğuyor ve köylü öyle sanıyor kİ iktidar, bu yıl üzüme en azından 60 Kr. lük bir fiat Bağlıyacaktır. 75.000 ton olduğu beyan edilen yeni rekoltenin hemen yansına yakını Manisa îli dahilindedir. Manisa Ovası. Alaşehir’e kadar uzayan bağlık bir mıntaka halini almış ve bütün bağlarda fenni amellyeler yapılmıştır.
Yazan : Adnan BtLGET
I
Manisa Hükû met Konağı



Helikopter pervaneleriyle mey valar dondan korunuyor
—"Ben fennî bağcılık yapıyorum. Bağıma kendim bakıyor ve her şeyini kendi elimle ve yardımcılarımla yapıyorum. Her bağcı genini gibi yapsa maliyet bu kadar İner. Fakat yapmıyorlar. Aynı zamanda Bağcılar Birliği Başkanı olduğum İçin size durumu umumî mânada anlatmak isterim. Maliyet belki 50 Kr. değildir. Fakat bu civardadır. Bu bakımdan yeni sezonda müstahsilin yüzünü güldüren bir fiat beklemekte olduğumuzu söylemek İsterim!”
ManisalIlar, eski İstanbul Valisi Dr. Lütfü Kırdar’ın adından bana minnetle bahsetmişlerdir. Çünkü bu zat, Manisa valiliği zamanında tozlu topraklı bir şehir olan Manlsayı modem caddelere, geniş bulvarlara, bir kız enstitüsüne, bir şehir kulübüne sahip kılmış ve sayısız eserleriyle adını Manisada cbedileştirmlş-tlr. Nasıl İzmirliler Dr. BchÇet Uz’un adını saygiyle anmakta iseler, ManisalIlar da Dr. Kırdar’a aynı İyi hislerle bağlılık gösteriyorlar.
bir bu şe-
Manisanm belediye başkanı da doktordur. Adı Naci Aslay olan zat, iktidar değiştikten sonra da hlr halkına hizmet edebilmek için
elinden geldiği nispette, bütçenin müsaadesi kadar çalışıyor. Manisannm yeni valisinin de bu şehirde ve vilâyet hudutları dahilinde kendine çalışacak bir çok sahalar bulacağı ümit edilmektedir.
Müstakil lâboratuvarlar lâğvedildikten sonra, bütün polis teşkilâtı, Moskovanın kölesi General Peter’e bağlandı
— e —
îk| tehlike arasında bulunduğum !-çin, cüretli hareket etmeyi tercih etmiştim. Serbest bırakılmalarını temin ettiğim kimselerin siyasi kusurlarından habersizmiş gibi, sırf iş bölümü ve meslekî mesuliyet bakımlarından hareket ediyormuşum gibi gözükmek istedim. Eğer hiçbir teşebbüste bulunmasa idim, komünist hükümetine karşı hareket eden gizil bir sabotajcı vaziyetine düşebilir ve Üzerime şüphe çekebilirdim.
Mektubumun aksülamell süratli ve menfi oldu.
Bu kâğıt, sshte vesikalara dayanan mahkûmiyetlere dair olan mektu-bumdu. Albay, mektubumu eline alarak, resmi fakat munis bir sesle sordu;
— Bu mektubu siz mi yazdınız?
— Evet!
— Nedir bu İş canım? Ne istiyorsunuz?
POLİTİKA İŞLERİ
gibi, bir masûmun sebep olacaktım ve kurtulacaktı. Bunun da polis, beceriksiz-
Artık Türk köylüsü eski düşünceli, yenilik fikrine uymaz insanlardan terekküp etmiyor. Bunun tamamen aksine olarak bağcı çocukları Amerikada, Fransa ve Italyada tahsil görüyor. Manisada tipik bir köylü ile tanıştım, harlkulâde zek! bir İnsan olan bu bağcı Suphi Kocamemi adında bir zattır. Kendisi Califomi-a'da tahsil ve temrin hayatını tamamladıktan sonra Manlsadaki bağına dönmüş ve mütevazı bir bağdan bir çok üzüm bağları yaratmıştır.
Bu yıl bağ mahmullerinin maliyeti hakkında fikir almak İstiyordum. Yolda bana 50-52 Kr. luk maliyetten bahsedenler olduğu için bu Cali-fornla menşeli zat bana "yalnız 15
Bazı hallerde İlkbaharda ani soğuklar ve don» meyve yetiştiren tarımcılara çok zarar vermektedir. Bu zarar baran bütün meyve mahsulüne şamil olur. İngiliz bilginleri, ağaçlıklar üzerine helikopter rotorları (ufki pervane) tesis etmek suretiyle bağlan dondan koruyabilmek üml-dindedlrler. Şimdiki halde bu alanda girişilen denemeler inkişaf etmektedir. Soğuk gecelerde balonlar u-çurmak suretiyle bir araştırma ekipi sühunetin 10 kadem irtifada 20 fa-renheit derecesi olduğu zaman 20 kademde 32 derece ve 100 kademde 39 derece olduğunu tesbit etmiştir. Soğuk hava toprağa doğru inmek ve sıcak hava İse yükselmek istldadın-dadır. Bilginler, sıcak hava ile soğuk havanın yer değiştirmesi meselesinin halline girişmişlerdir.
Bu meselenin anahtarı helikopter rotorudur. 30 kadem irtlfamda bir sütuna monte edilip, bir traktör mo-
törü ile harekete getirilince, ufki pervane Millî Tanm Enstitüsünün araştırmalara sahne olan Werst Park fidanlığında havayı o derecede karıştırmıştır ki, sütunun etrafındaki 50 yardak k bir çevre dahilinde sühunet 29 dan 39 derece Farenhelt’a ve bu Çevre dışında 32 dereceye yükselmiştir. Pervaneyi çalıştırma masrafı saatte takriben 2 şilindir. Bağcılar şimdiye kadar umumiyetle ağaçlarını dona karşı korumak için havayı petrol bekleri yakmak suretiyle ısıtmağa çalışırlardı. Bunun masrafı aynı genişlikte bir saha için saatte 45 şilindir. Şimdi Enstitünün ağaçlıklarında geniş bir sahada tecrübe mahiyetinde vantilâtörler tenis edilmiştir. Teknik geliştikçe bir pervanenin 50 ilâ 60 dönüm bağı dona karşı koruyabileceği ümit edilmektedir. Bu gibi cesim pervanelerin kutru 60 kadem olacak ve 60 kadem irtlfaında-kl bir kule üzerinde dönecektir.
îzmlr'in 60 Km. mesafesindeki Manisa, fazla gazete okumayan bir merkezdir. Veya öyle bilinmektedir. Çünkü Ege bölgesinde gazetelerin satış işlerini bir deve betaetl içinde yapan tek inhisarcı bâyi, bu merkeze asla kıymet vermemiştir. Halbuki Manianda 100 adet Readera Dlgest ve ayda 500 kadar İngilizce gazete ve mecmua satıldığını söylersem Manisa merkezinde kültür hareketlerinin nispetini vermiş olurum. Kaldı kİ İzmir'in 118 Km. mesafesindeki Akhisar, Mnnlsanın bir ilçesidir ve günde 1.000 kadar gazete sarfetmek-tedir. Bunun yakınındaki Turgutlu. Ege’nin en münevver insanlarının buluştukları bir merkezdir ve Manisa’ya bağlıdır. Salihli, Alaşehir, Kırkağaç, Soma ve Demirci Manisan’nm ilçeleridir.
Bu kadar vâsi bir vilâyete merkezlik eden Manisa, kalkınmak ihtiya-cındadır. Onu kalkındıracak olan hâdise, milyonlardan ziyade çok gayretli idare adamlarına malik olma ihtiyacıdır.
• H e
Hicri
28
1369
as
k İli
Ar 7 s
VAKİT
Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı tmsâk
19 5 0
Temmuz
14
Cuma
VASATİ
6.38
13.20
17.20
20.41
22.38
3.28
Rumi
TEM.
1
1866
EZANİ
8.67
4.39
8.81 12.00
1.5b
6.47
1 — Kaplan
2 — Üç Ah-
Seven Kalb-Aslan (renk-
2 — Sayılı Kahra-
Vatan Fedaileri 2 — Diyarı.
1 — Kfihraraın
HEYOÖLU CİHETİ
AKIN 1 — Kadın Kalbi. 2 — Kızıl Silâheör, 3 - Kızıl Çete.
ALKAZAR (12562) Kadın (25 kısım), bap Çavuşlar. AR (41394) 1 —
ler. 2 — Yılmayan D)
ATLAS (40835) 1 — Luiu Belle 2 — öldüren Kapı.
BEŞİKTAŞ B. 1 — Pranga Kaçağı. 2 — Üç Kahraman Silâh şor.
ELHAMRA (43595) 1 — Sokak Kızı Klty. manlar.
İNCİ 1 — Cehennem
İPEK (44280) Kılavuz. 2 — Cani Kaçıyor . LALE (43595/ 1 — Mağlûp E-dllmeyenlor. 2 — Uçan Devler. MELEK (44868) 1 — Tatlı Miras, 2 — San Menekşeler. SARAY (41656) 1 — istikbal
Fedaileri. 2 — İki Açıkgöz Tahflildar.
SUATPAKR (83143) 1 — Kuy Biat Kanh Haydut. 2 — Sihirli Ses. 3 — Üç kahraman Silahşor. ,
SÜMER (42851) 1 — Şimal Kanunu. 2 — Kanh Buse.
SARK (40380) 1 — Filipin Aslanı 2 — Korkusuz Reis çe)-
SIK 1 — ölüm Islığı, 2 Cingöz Hollywood’da.
TAKSİM (43191) 1 —
Kahpeye. 2 — Lüküs Hayat.
TAN 1 — Marsilya Geçidi. 2 — Zafer Ordusu. 3 — Varyete Güzelleri.
ÜNAL (49306) 1 — Savrulan Kılıçlar. 2 — Ölüm Seferi.
ÜNAL YAZLIK 1 — Şerbetçi Güzeli. 2 — İki Cingöz Harem de.
YENÎ 1 — Kılıçlann Gölgelinde. 2 — Kahraman Kılavuz. 3 _ İki Cingöz Haremde.
YILDIZ (42847) 1 — Korkusuz Laesiu, 2 — Kaptan Kid.
İSTANBUL CİHETİ
(türk-
— İki
Vurun
ALEMDAR (236*3) 1 — Tarlanın Zaferi. 2 — intikam Kurşunu.
AZAK (23542) 1 — Emlrln Kızı Leylâ, 2 — Tulumbacılar.
ÇLMBERLİTAŞ (22513) 1 —
Ertesi gün, polis şefleri bir toplantıya çağırıldı. Birisi cinai, diğeri de siyasi polise mensup iki müstakil la-boratuvar lâğvedildi. Bütün polis teşkilâtı, Moskovanın kölesi olan General Peter’in İç Savunma Bakanlığına bağlandı. Her polis mmtakası için birerden sekiz lâboratuvar tesis edilerek İç Savunma Bakanlığı lâbora-tuv&rlarını İdare etmiş olan cahil "Baş mütehassıs,, Yüzbaşı Laszlo Boğdanovits’in emrine verildi.
Yeni lâboratuvar teşkilâtının tebliğ edildiğinden bir gün sonra, 26 kasım 1948 de, ertesi sabah, İç Savunma Bakanlığına müracaatım lüzumuna dair tebligat aldım.
Şahsî bir çok sebeplerle, politik mahiyette mahkemelere karışmak istemediğimi, fakat benim gibi teknik mütehassısların bu gibi dâvalara karıştırılmasının, hükümete dahil olmak Üzere, herkes İçin mahzurlu olacağını kendisine anlattım. Politika ve bu mahiyetteki mahkemeler, Iç Savunma Bakanlığına aitti. Sahtekârlık» cinayet, zimmet, kalpazanlık gibi cinai ve hukuki işler de bizim salâhiyetimiz dahilinde bulunuyordu. Bu İki sahayı birbirine tedahül ettirmek doğru olmazdı; aksi halde halkın İtimadı azaldığı kadar, mücrimlerin cüreti de artardı.
mlş olacağım mahkûmiyetine hakiki mücrim neticesi olarak
İlkle itham edilecek ve cürümler çoğalacaktı.
Bütün bunlar, bir kriminoloji tehassnsı İçin kabul edllemiyecek lerdi ve her halde, bunları telif bilecek çareler bulunabilirdi.
Albay sordu:
— Maznunların tahliyesi İle neticelenen bu on vakada, Boğdanovlts’tn teknik hatalara düştüğüne emin misiniz? ’
Albayın "teknik hata” ibaresi üzerine basarak konuşması, calibi dikkatti. Cevabım kısa oldu:
— Evet!
DOSYALAR AÇILIYOR
YA İŞBİRLİĞİNE
YA SEHPAYA1
Bu davetiyeyi alınca, tevkif edileceğime, muhakkak nazariyle bakmaya başladım. Bizimle beraber oturan kaynanam ve karım durmadan ağlı -yollardı. Kaynanam bana çıkışıyordu:
— Size gidin demedim mi? Hayır, İlle kalacaktınız ve bu kahrolası siyasi haydutlarla başınız belâya girecekti, değil mi?
Kaçmanın bizim için kolay olduğunu, fakat anasına çok bağlı olan Hanna’nın, onu geride bırakıp kaç-mıya hiçbir zaman razı olamıyacagı-nı bildiğim halde, kayinvaldeme hiç İtiraz etmedim.
Yeni tâyin edilen ”Baş mütehassıs" Boğdanovits’in, ceza mahkemelerinde mahkûmiyet karan verilmesini icap ettiren ve sahteliği bariz olan vesikaların doğruluğunu tasdik etmiş olduğunu, çekinmeden anlattım. Bunları tesbit ederek resmen bildirmiş ve bunun üzerine serbest bırakılan kimseler ise, siyasi polis tarafından derhal yeniden tevkif edilmişlerdi.
Albaydan, mevkliml takdir etmesini rica ettim. Mahkemede, yeminli mütehassıs sıfatlyle, siyasi polisin ortadan kaldırmak İstediği bir mücrimin lehine konuşacak olursam, ou mücrimin belki de berantine sebep olacaktım. O zaman İç Savunma Bakanlığı, kendisi aleyhinde çalıştığıma zahip olacak ve ihtimal beni tevkif edecekti. Diğer taraftan, herhangi bir vakanın siyasi mahiyette olduğunu düşünerek yanlış tahminde bulunur ve İç Savunma Bakanlığının işine engel olmamak gayesiyle hakikate uymıyan bir rapor verecek olursam. bu sefer, yeminime ihanet et-
mü-şey-ede-
Albay yerinden kalktı ve dosya dolabına giderek iki musannif çıkardı. Birisi bana ve diğeri karıma aitti. Tekrar masasına oturarak musanniflerden bazı kâğıtlar çıkardı.
Karımın, bir sene evvel» îçlşlerl Bakanlığına, aynı mevzua temas ederek yazdığı bir mektubun foto-ko-piBİnl gösterdi. Komünist Partisi» mahkûm ettirmek istediği bazı kimselere atfedilen sahte vesikaların karım tarafından tasdikim istemiş ve Hanna bunu reddetmek suretiyle partinin işine engel olmuştu. Karımın, New-York’t«ki kardeşine yazdığı bszı mektupların da foto-kopüe-ri mevcuttu. Anlaşılan, bunlar postada sansür edilmiş ve fotoğrafı alınmıştı.
Albay, bundan başka, benim ya>-dığım yahut bana gelmiş mektuplar, hakkımda yazılmış raporlar, evimde beni ziyarete gelen bir komünistle polisteki bir arkadaşımla yaptığım konuşmalar v.s, v.s hakkında bir çok vesikalar gösterdi.
Bunların hiç birisi beni hayrette bırakmadı. Sistemi gayet iyi biliyordum. Rapor, rapor üzerine yığılır ve söylediğimiz bir söz, bazan on elden geçerek dosyadaki yerini bulurdu.
(Devamı var)
Zaten münakaşanın ve kusur bulmanın da sırası değildi. Hanna İle birlikte daha mühim meseleler üzerinde düşünmiye başladık. Ben ortadan kaybolur, ölür veya Kuzey Rus-yanın ücra bir köşesine, yahut Kafkasya çöllerinden birisine sürülürsem, ne olacaktı?
Bedella. 2 — Gece Kulüpleri Kıralı, 3 — İnci Korsanlan, HALK 1 — Kaptan Meflsto (25 kısım). 2 — Vahşi Ormanlar İçinde.
İSTANBUL (22367) 1 — Kara Mızrak. 2 — Sevimli Haydut. 3 — Sevimli Haydudun intikamı.
KISMET (26654) 1 — Er Mey. da.ni. 2 Kıvırcık Paşa.
MARMARA (23860) 1 — Vahşi Arzular, 2 — Tarzanm İntikamı.
MtLLt (22062) 1 - İntikam Kurşunları 2 — Tarzanin Zaferi. 3 — Aile Saadeti - Lorel Hardl.
TURAN (22127) 1 Amerika. 2 — Yeylânın (tÜrkçc).
YENİ (Bakırköy 16-126) Dehşet Kulesi. 2 — Vazife banı.
Yüzbaşı Ahkı
1 — Kur-
KADIKÖY CİHETİ
HALK (601)2) 1 — Korsanlar Kıralı (renkli) 2 — Tarzan Ormanlar Perisi.
OPERA (60821) 1 — Ken Dâvası. 2 — Yalnız Değilim.
SÜREYYA (60862) 1 — Asiler ülkesi (türkço), 2 — ölüm Melodisi.
ANKARA
ANKARA (23432) 1 — Sarin
Diktatör. 2 — Hayalet Gemisi. BÜYÜK! (1608D 1 — ömre Be-del Kadın. 2 — Müthiş Takip. CEBECİ ı (13846) 1 — Sayılı kahramanlar. 2 — Maceralar Kıralı.
PARK: (11131) 1 — Zehirli şüphe. 2 — Yalan.
SUS: (14071) Satılık Kadın.
St'MEK: (14072) 1 — Yol Şarkıcıları. 2 — üstün Irk, ULUS: (2229-1) 1 - Birleşen
Kalbler. 2 — Deniz yıldızları.
YENİı (14040) 1 — Rüyadan
Sonra. 2 — Bitmemiş Dans.
İZMİR
ELHAMRA 1 — öldüren Buse, Süveyş Fedaileri 3 — Deniz Yıldızlan.
LALE 1 — Zehir Kaçakçıları.
2 — Macera Adası. 3 — Silâhlar Konuşuyor.
TAYYARE 1 — İhanet Fırtınası. 2 — 8emalar Perili. 3 — Vatan Mücadelesi.
TAN 1 — Zehir Kaçakçıları.
2 — Macera Adası. 3 — Silâhlar Konuşuyor.
YENİ SİNEMA 1 — Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zaronun Işn reti.
MELEK Lüküs Hayat.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
8.40 8.A.8. (İskandinav) Lyd-da’dıın. — 9.35 D.H.Y. (Türk) Ankarnd&n. — 9.45 D. H, Y. (T(irk) Bureadan — 9.50 D.H.Y. (Türk) tamirden — 12 45 M.S.R. (Mifiirj Kahire, Nikosva. — 15.35 D.H.Y. (Türk) hskende-
run, Adana. Ankaradan — 15.50 B E.A. (İigiliz) Londra, Roma, Atinndan. — 16.30 M.R. (Mısır) Kahire, Lefkoşcden. — 16 30 D.H.Y. (Türk) Erzurum, Elâzığ, Malatya. Kayseri. Ankara-dan. — )6.35 D.H.Y. (Türk) Beyrut, Nlkosyn, An karadan — 17.00 T.A.E. (Yunan) Atlnadan.
— 18.05 D.H.Y. (Türk) âmirden. — 18.35 D.H.Y. (Türk) An-karadan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
800 D.H.Y. (Türle) Balıkeslm.
— 8.30 D.H.Y. (Tllrk) Bursaya.
— 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara Sivas. Elâzığ. Diyarbakır* — 9.00 T.A.E. (Yunan) Atlnaya. — 9.30 D.H.Y. (Türk) Ankarava.— 9.40 S.A.S. (İskandinav) Münih, Kopenhag. New-York. — 10 00 S. R. (İsviçre) Atina, Cenevre. ZÜrlh. - 10.05 D. H Y. (Türk) Afyon. Konya, Adana-vn. — 10.15 D.H.Y. (Türk) İz-mire. - 10.30 D.H.Y. (Tllrk) Ankara. Adana. İskenderun*.— 12.10 C.Y. (Kıbrıs) Ankara. Nl-kosya’ya. — 14.00 M.S.R. (Mısır) Nİkosya. Kahlreye. — 16.00 D.H.Y. (Türk) İzmire.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.00 Seyyar, Karabinadan. — 6.30 Dumlupınar, ülgen. Bandırmadan. — 10 00 Saadet, Ay-vahktatn. — 20.00 Sus, Mııdan-yadnn. — 21.30 Uludağ, Bandırmadan .
GİDECEK OLAN VAPURLAR
3.00 Trabzon, Karadenixe.
1.00 Necat., Intboluya. — Uludağ. Bandırmaya. —
Sus, Mudanyayn. — 17.00 Ülgen Ayvalık-lzmlro. — 19.00 Seyyar Karablgaya.
3.15 o.no
GELECEK OLAN TRENLER
7.10 ToroH — 8.30 Ankara — 9.15 Ankara (Eks.) — 22.20 Semplon.

ANKARA:
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M.S.Ayarı. — 7.3L Hafif Uvertürler (pl.). — 7.45 Haberler. — 8.00 Saz eserleri (pl.). — 8.15 Haway Adalarından melodiler (pl.). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Brahma. La Majör Kuartet (pl.). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve progrrım. —
12.30 M.8. Ayan. — 12.30 Şarkılar. — 18 00 Haberler. — 18.16 Vale Festival Orkestrası (pl.). — 13.30 öğle gazetesi. — 13.4L Şen parçalar (pl,). — 14.(M) Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. —
18.30 M S. Ayan. — 18.00 İnce saz. — 18.30 Konuşma. — 18.4r Hafif şarkılar (pl.). — 19.00 M.S. Ayarı ve haberler. — 19.15 Geçmişte bugün. — 19.20 Tarihi
Türk müziği. — 20.00 Mnrtha Egerth’ten melodiler (p!.). —
20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 Serbest eant. — 20.35 Uvertürler (pl.). — 21.00 Konuşma. —
21.16 Brahme-Re Majör Koman Konçertosu (pl.). — 22 00 Konuşma - 22.15 Dans müzikleri (pl.), — 22.45 M.S. Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Öğle konseri (pl ). — 13 45 Şjrkl ve türküler. — 14.20 Serbest (Konuşma veya müzik). — 14.30 Karışık memleket türküleri (ph). — 14.50 Novntlme Trlo*-dan dane müziği (pl.l. — 15.00 Programlar vo kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Dana müziği (pl.). — 18.30 Yurdun her köşesinden deyişle! ve söyleyişler. — 19.00 Haberler. — İP 15 ÎRtnnbul haberleri.
— 19.20 Radyo Senfoni Orkes-
trası Konseri. — 20.00 Tamburla baz eserleri. — 20.15 Karışık hııfif müzik (pl.). — 20.30 Şarkı ve türküler. — 21.10 Istan» bulda fikir ve sanat hareketleri (Konuşan: Şovket Rado). —
21.20 Fasıl Heyeti Konseri. — 22.00 Müzik dünyasından çeşitli örnekler. — 22.45 Haberler. — 23.00 Çeşitli bsflf müzik (pl.).
— 23.30,Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
LONDRA:
Jan Slewnrt ve Orkestrası. — 8.00 Dinleyici istekleri (Hafif müzik). — 12.30 BBC. Kuzey Orkestrası. — 13.30 Frod
Hartlev ve Orkestrası. — 15 15 BBC. Opera Orkestrası Konseri. — 10.15 BBC.Kuzey Orkestram Konseri. — 21.15 Akordeonla ara müziği. — 23i00 Dinleyici istekleri. — 24.30 Dana müılfl. — 2.15 BBC. Oepra Orkestrası.
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 öenıplon (Avrupa). —
18..10 Ankara — 20 30 Ankara
EMİNÖNth fladullsh (Eminönü) — Yorgl (Unkapanı) — Arif Nsşst (Alemdar) — Cemtl Beyazıt (Beyazıt)
BEYOĞLU: Güneş (Mtrkoz)
— Barunnk (Taktıim) — Batlst Tülbentçi (Takulm) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem (Şişil) — Çubukçu (5İŞİ1) — Halıcıoğlu (Ha«köy) — Yeni Turan (Kanımpaşa)
Fatih; İbrahim Halil (gehıa-deba|i) — Ziyâ Nuri (Aksaray)
— Bamatya ıBamatya) — Na-aım Malkoç (Şehremini) — U-iupınar (Karagllmrük) — Mayım Bark (Fansr)
EYÎPt Arif Başer
BEŞİKTAŞ t 8. Recep (Beşiktaş) — Ortnköy — Gıyaıoddin Divanlıoğlu (Arnavutköy) — Markan (Bebek)
KADIKÖY: Kadıköy — Fa neryolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay
UnkCDAR: Ahmedlya .. HEYRELtADA: K. Halk
BCYt'KADA: Halk
A?''
Soldan
1 — Siyah (parlak ve yumuşak) bir cins kumaş. 2 — Güney Amerikada bir nehir; Bahçe. 3 — Kepaze; Bir cins kumaş. 4 — Ele geçiremez; ’Ternl Shkespoare'ln kıralı. 5 — Bir edat; Cümle. 6 — Uzatma (Eski terim), 7 — Kendine bendet-meklik; İnsanın dizgini. 6 -Lâmbanın yavrusu; HâlA. 9 — Müstahak bulunan (îkl kelime). 10 — Güzel Sanatların b'r kolu.
Yukarı d un aşağı:
1 — Siyah turill (İki kolime). 2 — İşçi; Coğrafya terimlerinden. 3 — Torul kudurur; Başına bir hArf golinre koruma o-lur. 4 — Dönüş; Toralni tokrar-Inraanıs kocakarının dili olur.
6 — Sertloştlrir; Sonuna bir harf gelirse zer’eden olur. 6 — Lâhza; Çıngırağı; İki harf.
7 — Çürüğü mevcut. 8 — Tersi alyah deriliye mensup: İstihza. 9 — Parasız; Bir hayvan. 10 — Törpüleyen.
DÜNKC BULMACANIN
HALLİ
Soldan mıftn:
1 — Kftvafiyeot. 2 — Elimine; Ak. 3 — Snkiilet; Ahi. 4 — Ela-do; Akit. 6 — Atalet. 6 — îvo-dİ; Al. 7 — Da; Alamana. 8 — Ovalama; Fı. 9 — Lema; Anili. 10 — Ulaşamama.
Yukarıdan a^Hgıı
1 — Kearal dolu. 2 — Lala; Vavel. 3 — Vikaye; Ama. 4 — Dama; Dalaş, ö — FilotlIİR.. 6 — Eni; Muma. 7 — Yş; Ala tnasa. 8 — Akala; MI. 9 — Cahit; Alın. 10 — Ikl tarafı.
Beyoğlu 44644 Kadıköy 60872
latanbui 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
SIHHİ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakanı Ankara îzuılr
1499*
60536
yı 226)

İZMİRı Tarlan (Alaancak) — Yeni İzmir (Baemahano) — Eşrefpaşa (EyrsCpM*) — GÜ-zel Yalı (Yalılar) — Millet (Ke meraltı)
ANKARA: Yenişehir — Üniversite — Anafartalar
Andrnssy Sokağına doğru giderken, şöyle etrafıma bir baktım. Her şey bana güzel, taze ve çok iyi görünüyordu. ömrümüz boyunca bildiğimiz şeyleri son defa gördüğümüzü sandığımız zaman, hep bu his altında kalırız. Bu manzaraları, ilk defa görüyormuşsunuz gibi olur ve daima “yarın” dan emin olduğunuz için bir çok teferruata dikkat etmemiş olduğunuzu birdenbire farkedersiniz.
Hanna’yı, da benimle birlikte davet etmeyişleri, tek tesellimi teşkil ediyordu. Anlaşılan Hanna’ya pek fazla ehemmiyet atfetmiyorlardı. Fakat sonradan, Hanna’yı başladım, dırdıktan rini daha
muyorlardı.
evvelâ beni, peşinden de ele almalarından kormaya Belki de beni ortadan kal-sonra, Hanna’ya, Istedikle-iyl yaptırabileceklerini u-
verdi. Bu karttan General Peter’in
Bakanlığa, Csengerv Sokağındaki kapısından girdim. Kapıcı tanıdığımdi ve bana bir kart öğrendiğime göre,
muavini. İdare ve mukabil casusluk işlerine memur Albay Joseph Sza-bersky İle görüşecektim. Bu, yüreğime biraz soğuk su serpti; çünkü beni temizlemek isteselerdi, Bakanlığın iki numaralı şahsiyetine çıkarmazlardı.
MAKİNELİ TÜFEKLER
Rusların, Savunma Bakanlığını, makineli tüfek ateşine tutarak Macar ordusunun kontrolünü ele geçirip İç Savunma Bakanlığı ile Macar Komünist Partisinin sosyal şubesine kendi müşavirlerini yerleştirdikleri geceden beri, Andrassy ve Csentery sokaklarına bakan Siyasi Polis Umumî Merkezi, bir hayli değişikliğe uğramıştı, Zaten Rusların bu hareketi de, Mindszenty Dâvası gibi, millî Macar muhalefetini kökünden kazımıya matuftu. Koridorlarda nöbetçiler dolaşıyor ve her köşede ayn bir nöbetçi bekliyordu. Hepsi, otomatik silâhlarla mücehhezdi. Merdivenlerden, birinci kata çıktım. Albayın dairesine ufak bir antreden giriliyordu. Antre kapısında nöbetçi bekliyor ve içerde altı polis oturuyordu. Umund manzara, Budapeşte gibi normal, güzel ve sulh içinde yaşıyan bir şehrin Polis Umumî Merkezinden ziyade, harp halindeki bir kışlayı andırıyordu. Hemen içeri alındım. Szabersky’-nin odası ufak, fakat lükstü. Ma-amafih odanın büyük kısmı, Albayın masası ve çelik dosya dolapla-rlyle İşgal edilmişti. Orta boylu, deril toplu, vaktinden evvel saçı ağarmış, zeki bakışlı Albay, masasının başında, maroken kaplı koltuğunda oturuyordu. Steno-daktUo kız, pencere kenanndakl ufak bir masada yer almıştı. Albayın karşısında yer aldığım zaman kız, arkama düşüyordu.
Albayın önünde tek bir kâğıt vardı.
I HİKÂYE |
Bir kısa hikâyenin hikâyesi
A. BUHOV’dan adapte eden: Nihal Yalaza TALÜY
BÜYÜK muharrirlerin, mevzuları yeni ve gllzel, kuvvetli bir kalemle yazılmış hikâyelerim okurken kıskançlıktan bitiyorum. Nedense, böyle yazmak benim bir türlü elimden gelmiyor. Belki, her şeyi pek ince eleyip sık dokuduğum İçin yapamıyorum.
Geçenlerde bir ahbabım, cins bir köpek yavrusu satın alan üniversiteli bir gencin hikâyesini anlattı. Zengin olmayan bu genç, cep harçlıklarından arttırdıklariy. le köpeği almış, terbiye etmiş, kendine arkadaş yapmış. Dört ay sonra köpeği çalmışlar. Delikanlı kederinden kendini İçkiye vermiş. Köpek de bir gün, nasılsa, hırsızların elinden kurtularak eski sahibinin kapısının önüne gelmiş, orada can vermiş...
Anlatan,
— İşte size mükemmel bir mevzu. dedi. Hayvana bağlı olan gencin duyguları, sahibinin hasretine dayanamıyan köpeğin kederi...
Bu psikolojik bâdireden pek kolaylıkla myrılsmıyacağımı kestirerek mevzuu tenkidle karşıladım:
— Ama şimdi köpeklerin hasretten öldükleri görülmüyor. Modası geçmiş bir santimantallzm bu.
— Bazı yerlerini değiştirirsiniz tabii.
— Meselâ neyi?.. Üniversiteliyi çalsınlar, köpek yavrusu da içmeğe mi başlasın?
Hikâye mevzuunu veren arkadaş gücenik bir tavırla.
— Canınız isterse, dedi. Başkasının eline böyle bir mevzu geçse, kimbilir neler yazardı.
— Başkası yazsın öyleyse.
Ama gene de başkası değil, ben. kendim, hem de o gece oturup, hikâyeyi yazmağa başladım.
★★★
"Güneşli bir bahar günüydü... Genç bir üniversite öğrencisi olan Celâl, yakasına güzel bir kır çiçeği taküı açık renk elbisesini giymiş...”
Böyle bir girişi, başka bir muharririn kaleminden çıkmış olsaydı. pek hoş bulacaktım. Fakat kendim yazarken, içimde bir endişe, bir kararsızlık belirdi. Hikâyemi, memleketimizin baharı geç. kısa olan doğu bölgesinde yaşayanlar okuyacak olursa, kahramanımın nisan ayında açık renk elbisesiyle yakasına çiçek takarak gezmesini yadırgamıyacaklar. gülünç bulmıyacaklar mıydı? Böyle olunca, hikâyem bir mizah hikâyesine dönecekti. Kahramanımı elâleme alay mevzuu yapmaktan, kurtarmak çln mevsimden bahsetmeden, üniversiteliye bir de sevgili bağışlamağa karar verdim. Bunu hemen belirtmek için, ilk yazdıklarımı çizerek:
"Serap, İri siyah gözlü güzel bir kızdı; diye yazdım. Uzun
kirpiklerini indirirken aldığı mah-çup tavır ona öyle yakışıyordu ki...”
• Burada durdum. Mevzua girmem İçin "... genç üniversiteli de onun bu masum, mahçup tavrına âşık olmuştu...” diye devam etmem gerekiyordu. Ama hikâyemin ikinci derecede şahıslarından biri olduğu halde, Serapla kahramanımın nasıl tanıştıklarını, münasebetlerinin nasıl geliştiğini açıklamadan da olmıyacaktı. Serap gibi utangaç bir kızcağız, kirpik indirme gösterilerini herhalde sokak ortasında yapmamıştı. Bu, olsa olsa, aileler arasında edllnilmlş bir ahbaplıktı... Şu halde, ikisinin muhitlerinden bahsetmek zaruri oluyordu.
"Teşvikiyede ufak, şirin bir apartman dairesinde oturan doktor Hikmet beyle karısı Leman hanımın büyük kızlan Serap...”
Kalemim gene durdu. Serap, sonra da üniversitelinin ailelerine ait her fertle meşgul olmak Icabedecekti... Böylece köpek vakasına. yaptığım hesaba göre, ancak kitabın 100-1Ö0 nc! sayfasında gelebilecektim. Oysaki ben, canlı tabloyu andıran bir kısa hikâye yazmağa oturmuştum.
Uzun girişler yapmaksızın yazmağa karar verdim.
"Yüksek tahsil yapan Celâl Girgin iyi yürekli bir gençti. Bir köpek yavrusu satın almak için para biriktiriyordu.” Bunu yazarken zihnim. Celâlin hangi fakülteye devam ettiğine takıldı. Bu da önemli bir cihetti. Celâlin tıbbiyeli falan olmadığını, hayvancağızı herhangi ilmi bir tecrübe yapmak mnksadlyle almadığım belirtmeliydik. Bunu düşünürken, cep harçlığından artırarak köpek yavrusu alan bir Öğrencinin her halde fakirce bir genç olduğu, belki yurtta veya ucuz bir pansiyonda oturduğu, köpeğine nerede. nasıl bakacağı meselesi aklıma geldi. Belki, köpeği atsam, hikâyenin yürüyüşü daha sade, daha tabii bir hal alacaktı.
Henüz alınmamış olan bu unsurdan kurtulmak kolay bir işti. Ama o olmayınca, neyi çalacaklar. hassas yürekli üniversitelimiz ne için kederlenip içmeğe bağlıyacaktı ?... Gerçi bu hal ona Serabın yüzünden de gelebilirdi, ama o zaman da şuna değdi, buna değmedi, derken asıl mevzuumuz-dan hiç bir şey kalmazdı.
Bütün gece iki aile, bir köpek, bir üniversiteli ve mahçup bir kız arasında bocaladım durdum. Hepisin! mmcıklıya mmcıklıya otuz satırlık bir yazı sıkıp çıkaramadım. Halbuki o kıskandığım kimseler, basit bir telgraf memurunun hayatını kaleme alarak üç, dört ciltlik, ön ve son sözlü ne romanlar yazıyorlar!
14 Temmus 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 5
Hesap mütehassısları heyeti
Yazan : Doçent M. Orhan DİKMEN
DUNDAN evvelki yazımızda (1) ® vergi kontrolünün ehemmiyetini, vergi kontrolunda hesap mütehassislan heyetinin yerini belirtmiş ve bu heyete müteallik olarak alınmış. bir karara (Yani hesap mütehassıs ve muavinlerinin yevmiyelerinin kesilmesi kararına) temasla, bunun mezkûr heyetin dağılmasına değilse bile, fonksiyonlannda esaslı bir aksaklık yaratacağına ve bundan da bilhassa Gelir ve Muamele Vergileri tatbikatının müteessir olacağına İşaret etmiştik. Bugllnkü yazımızda, hesap mütehassısları heyetinin ehemmiyeti üzerinde kısaca durduktan sonra, bu karardaki isabet derecesini daha yakından tetklka çalışacağız.
Takriben 10 senelik bir tecrübe, den sonra 1945 te bir heyet haline getirilmelerine karar verilen hesap mütehassıslarının ne gibi maddi ve mânevi vasıf ve şartlara malik olmaları gerektiğini, bu heyetin kurulmasına mütedair olan 4709 sayılı kanunun mucip sebepler lâyihasından bazı cümleler almak suretiyle şöylece hulâsa edebiliriz: “Beyanname usullyle tarh ve elbayet olunan vergilerin hakiki ve sıhhatli rakamlara, dürüst ve samimî beyanlara müstenid bulunup bulunmadığını tetkik ve tesbit etmekle mükellef bulanan hesap mütehassıslarının her şeyden emi ticaret ve sanayi âleminin çeşitli hususiyetlerini bilen ve anlayan kimselerden İntihap edilmesi zarureti, bunların hususî bir vukuf ve ehliyet sahibi olmalarını iktiza ettirdiği gibi, her gün piyasanın birbirinden ayn ahlâkta insanlarly-le temas ve bu temasta memleketin malî otoritesini temsil etmeleri itibariyle de hususî bir karaktere ve müstesna mânevi vasıflara sahip bulunmalarını zarurî kılar.,,
Hesap mütehassıslarının, aynı zamanda “genç ve enerjik olmaları,, da lâzımdır. Bunlar İmtihanla alınacak ve hususî surette yetiştirilecektir Ayrıca “malî otoriteyi temsil ederek muhtelif seviyede ahlâk ve akide sahibi çeşitli mükellef zümreleriyle devamlı surette temasta bulunan ve bazı defa milyonlarca liralık vergi matrahları üzerinde tetklkat yapmak mevkiinde kalan hesap mütehassıslarına, maişet ve menfaat endişesinden uzak bir vicdan ve mesai hürriyeti verilmesindeki zaruret ise aşikâr bulunmaktadır.,.
Böyle yüksek maddî ve mftnevî vasıflan icap ettiren, imtihanla alınan ve bundan sonra da muavinliği zamanında sıkı bir yetiştirme sistemine tâbi tutulan ve ancak yeterlik imtihanını kazandığı takdirde mütehassıs payesini alabilen bu heyet âzalarının ve muavinlerinin, maaş ve ücret bakımından vaziyeti nasıl tanzim edilmiştir? Esefle kaydetmek İcap eder ki, 4709 sayılı kanunda bu heyet âzalarına mahsus bir ücret baremi yoktur. Mütehassıs ve muavinlerinin aylıkları, umumî barem kanununda, bütün yüksek mektep mezunlarına tanınmış olan baremde gösterilen aylıklardır. Ancak “kendilerine tâyin olunan bölge merkezleri dışında vazife gören hesap mütehassıslarının ve muavinlerinin yevmiye ve harcirah,, alacaklarına dair hüküm vardır»
itiraf etmek lâzımdır kİ, bu hüküm noksandır. Maddî ve mânevi türlü üstün vasıflara sahip bulunmaları istenen, hususî yetiştirme ve İmtihan usullerine tâbi tutulan mütehassıs ve muavinlerinin, bu şartları bir dereceye kadar olsun karşılayabilecek hususî bir ücret baremine tâbi tutulmaları, hem addet ve hem-de maksada uygunluk bakımından zaruridir. Bu mevzuda, hesap mütehassıslarının. serbest ticari hayatta yüksek ücretle ödenen bir ihtisasın sahibi olduklarım da unutmamak İA. zımdır. Hesap mütehassıslarının hu
susî müea8eselerdeki muadilleri or* talama dört beş yüz lira alırken, bunların umumî barem kanununun cılız manşlariyle mâliyeye bağlanmalarını ve vazifelerini tam mftnaslyle başarmalarını beklemek mânasızdır.
işte bu realiteyi, daha İlk senelerde kavrayan Maliye Bakanlığı, o zaman —esas itibariyle sakim olmakla beraber— neticeyi oldukça emniyet altına alan bir usule müracaat etti. Maliye teftiş heyeti mensuplan hakkında da tatbik olunan bu usul, hesap mütehassıslarının fiilî İş merkezleri ile, kâğıt üzerindeki bölge merkezlerini ayırmaktan ibaretti. Bu suretle, fiilen ve mutaden îstanbul-da çalışan bis hesap mütehassısı, kâğıt Üzerindeki merkezi Ankara veya İzmir şeklinde gösterilmek suretiyle, sözde bölge merkezi dışında bulunduğundan maaşından başka ayrıca yevmiye almak İmkânını buluyordu. Bu suretle, ele geçen dört yüz lira civarında bir aylıkla hesap mütehassısları mesleği az çok cazip bir hale sokulmuş ve bir çok yüksek vasıflı, İstidatlı gençler bu kurula İntisap etmiş; bunun neticesi olarak da, hesap mütehassısları heyeti, vergi reformunun lâyıkiyle tatblkına yeter bir dereceye ulaşmıştır.
Halbuki, bundan bir ay kadar önce. yine Maliye Bakanlığı — mahiyetini tam olarak anlayamadığımız bir sebepten dolayı — hesap mütehassislarının fiilen çalıştıkları yerlerin bölge merkezleri olduğu kararma vardı. Böylece, hakikaten sakîm olan bir usul kaldırılmış oldu. Ancak, bu karar neticesinde, hesap mütehassislan heyetinin büyük bir buhran karşısında bırakıldığım da İtiraf etmek lâzımdır. Şöyle kİ: Bu heyet Azalarının büyük ekseriyeti genç, enerjik, bilgili ve çalışmaktan kaçınmaz kimselerdir. Bunlar, hayat seviye ve tarzlarını —pek tabiî olarak— aylık maaş ve yevmiyeleri tu-tanna göre Ayarlamışlardır. Halbuki, yeni kararla, gelirleri yarı yarıya azalmaktadır. Diğer taraftan İse, vergi reformunun tatbikatı dolayısıyla, hususî ticaret sahasında ehliyetli muhasiplere karşı talep artmıştır ve bu talep yüksek ücretli bir taleptir.
Bu şartlar altında, aylık gelirleri birdenbire yanya düşen, bugünkü hayat tarzlannı İdameye imkân göremeyen mütehassıs ve muavinlerin peyderpey hususî iktisat sahasına geçmeleri beklenmelidir, işte, Gelir vergisi tatbikatı sahasında kendisine en ziyade güvenilen unsurlardan biri olan hesap mütehassislan heyetinin bugün karşılaştığı buhran budur. Bu buhranın bir an Önce ve müspet bir zihniyetle halli lâzım, hattâ elzemdir.
(1) Bak. Yeni İstanbul 7/7/1950
Sonbahar Leipzig Fuarı
75 bin metrekarelik bir saha işgal edecek
Berlin. (Husus!) — Bu sene 27 ağustostan 1 eylüle kadar devam e-decek olan Leipzig Puan 75 bin metrekarelik bir saha İşgal edecektir. Geçen sene fuann İşgal ettiği saha 67,500 metrekare idi. Şimdiye kadar fuara İştirak etmek -isteyen firma adedi 6000 1 bulmuştur.
Mersin köylerinde çekirge
Mersin 13 (Husus!) — Mersinin Karatepe ve Merkez adındaki köylerinde çekirge görtllmüç ve hemen mücadeleye geçilmiştir. Mücadelenin •bir hafta süreceği anlaşılmaktadır.
Siıssı
Haberler
tsvlçrenln ticaret dıırıımu
★ Zürich, (Hususî) — Resmî İstatistikler© göre, mayıs ayında İsviçre perakende satışları 1949 mayısından yüzde 4.7 nlabetinde fazlalaşmıştır. Bu artış giyecek eşyası ve pabuç satışlarının geniş mikyasta yapılmasından İleri gelmiştir. Yalnız pabuç satışları yüzde 25,ö artmıştır; örgü ve triko eşyalar yüzde 11.4, kadın dış giyim eşyası yüzde 6.8 ve erkek dış giyim eşyası yüzde 7.2 artmıştır. Yiyecek madde satışlarında da yüzde 3,5 bir artış kaybedilmiştir; saat satışları yüzde 17.4. mutfak eşyası yüzde 7,5 ve spor eşyaları 22.5 artmıştır.
Diğer taraftan, bazı sahalarda bir azalma göze çarpmaktadır; meselâ 1949 mayısına nisbeten perakende mahrukat satışları yüzde 20.9 İnmiştir. Yazı makineleri ve büro eşyaları yüzde 19. kâğıt eşyalar yüzde 6.8, demir ve metal eşyalar yüzde 4.6 azalmıştır. Deri mamulleri, kristal ve cam eşyalar, porselen ve seramik gibi eşya satışları hemen hemen hiç deşiğmemiştlr.
Son sene zarfında fiyatlarda oldukça mühim bir düşüklük olduğu için, perakende satışların artması şayanı dikakttlr. Demek o-luyor ki, perakende satış hacmi, satış kıymetinden çok daha fazladır.
Avustralya kuru meyva satışlarında artış
★ Melbum. (Hususî) — ihracat Kontrol Komitesi Azasından Mr.
L. B. O.Donnell, dün meyvacılann yaptığı bir toplantıda, îngiltere-nln 1951 senesi Avustralya kuru meyve ihracatı İçin mühim bir fiyat artışı İle karşı karşıya geleceğini söylemiştir. Mr. O.Donnell bu hafta zarfında, Ingiliz iaşe Bakanlığı ile kuru meyve fiyatlarını müzakere etmek üzere îngiltereye hareket edecektir.
Mr. O’Donnell 1949 senesinde în-giltero ile İmzalanan 5 senelik mukavele fiyatlarının şu geçen iki sene için mutedil ve mantıki olduğunu, fakat artan maliyet masraflarının müstahsiller için vaziyeti güçleştirdiğini söylemiştir.
Polonya - Kumanya ticaret anlaşması
★ Polonya basın ajanına göre, Ru-manya ve Polonya arasında imzalanan yeni ticaret anlaşması aradaki ticareti yüzde 30 arttırıyor. Bu anlaşma Varşovada İmzalanmış olup şu kararlar alınmıştır: Rumanya, Polonyaya başlıca yağlı maddeler verecektir, bundan başka hububat ve bina inşa etmek için kereste de ihraç edecektir. Buna mukabil Polonya, Ru-manyaya demiryolu rayları ve mensucat mamulleri ihraç edecektir.
Meksika ticaret
J müzakereleri
ir Londra (Hususî) — Ticaret heyetinin bildirdiğine göre, Anglo-Meksika ticaret konuşmalarının neticesinde her iki memleket arasında tedavülü kabil sterllng esasına dayanarak tediye muamelelerinin görüleceği kararına varılmıştır.
Alıcı ve satıcı arasında fiyat ve kalite meseleleri bu anlaşmaya göre halledilmiş bulunuyor. İngiliz Hükümeti. Mekslkadan başlıca ham pamuk alacaktır. 80 haziran 1951 de nihayete erecek olan bu müddet zarfında İngiltere aşağı yukarı 4.00 000 sterlinglık mal a-lacaktır.
| t T fl . L Y a : m : E K T U B U I
İtalya'nın sebze ve meyve ihracatı
İtalya, Avrupa memleketlerine bol ve ucuz sebze ve meyva satmakla gelir temin etmektedir
MİlAno (Hususî) — Bu senckl sıcak havalar dolnyıslyle kayısılar çok çabuk olgunlaştığından İtalyan kayısı mevsimi sona ermek üzeredir, ihraç için son mahsul kilo başına 60 ilâ 70 liret getirmiştir. Dahildeki satışlar kilo başına 30 İ1A 35 lirettir
îsvlçrenin talepleri çok yüksektir ve bu memlekete 18 haziran ile 28 haziran arasında günde 70 sandık kayısı satılmıştır. Almanyadan da talep fazladır. Fiyatlar, mevsim başında en yüksek fiyat olan kilo başına 90 liret ile mevsim sonunda 50 liret arasındadır. Ingiltere, mevsim başında mühim miktarda kayısı satın almıştır. Almanya hâlâ ithalâta devam etmekte ve bilhassa Yukarı AdiJ bölgelerinden gelen son mahsulleri tercih etmektedir.
Turfanda şeftali satışları pek tatmin edici bir durum srzetmemekte-dlr. Romagna ve Venedik eyaletlerinde mahsul durumu iyidir. Ingiliz ve Belçika piyasalarında İstihsal fazlalığı vardır. Geçen haftadan beri fiyatlar, kilo başına 80-90 liretten 50-65 lirete düşmüştür.
Napoli bölgesinin kırmızı erik mahsulü satışa arzedilmlştlr. Vene-dik’in san erikleri yakında piyasaya gönderilecektir. Mahsul boldur, fakat kuzey piyasalardaki fiyatlar hakkında henüz katî bir şey bilinmemektedir. Almanyamn talepleri yüksektir. Fakat Italyan eriklerinin, meşhur Yugoslav Bosna erikleri İle rekabet etmesi gerekmektedir. Maa-maflh, her gün 20 ilâ 30 sandık kuzey hududundan sovkedllmektedlr Fiyatlar, kilo başına 40 ilâ 50 lirettir.
Apulla bölgesinden gelen haberlere göre, üzüm satışları temmuz ortalarında bavlıyacak ve ağustos ha şında hAt devrini bulacaktır. İhraca-
İtalyan - Pakistan Ticaret Anlaşması
Roma (Hususî) — Yeni bir Ital-yan-Pakistan ticaret anlaşması 1 temmuz tarihinden İtibaren mer’iye-te girmiştir. Bu anlaşma bir sene müddetle yapılmış olup, her İki ta* raftan biri aksini teklif etmedikçe her sene yenilenebilecektir. Karşılıklı bir anlaşmaya dayanan bu ticaret anlaşması, iki memleket arasında karşılıklı asgarî 25 milyon dolar kıy metinde bir ticaretin yapılmasını sağlamaktadır. Tediyatın sterllng ile yapılmasına devam edilecektir.
Anlaşma mucibince, İtalya dokuma sanayii için geniş miktarda ham madde ithal edebilecektir. Bu ham maddeler başlıca jüt, pamuk ve yündür. Bundan başka İtalya; deri, pamuk tohumu, krom cevheri ve potasyum nitratı da ithal edebilecektir.
Italyamn Pakistana yapacağı İhracatın beşte üçünü mensucat maddeleri teşkil etmektedir. Bunlann başhcaiarı sunî ipek ipliği, pamuk ipliği» Jüt kumaşları ve diğer jütten mamul maddeler, yün ve pamuk iplik ve kumaşlarıdır. Geri kalan kısım 1se, mühendislik İşlerinde kullanılacak maddeler (otomobil, moto^k-let ve bisiklet gibi), demir ve çelik, kimyevi ve ziraî maddeler (bilhassa patates, sarnusak, soğan, sütten ma mul gıda maddeleri, zeytinyağı, şarap ve likör), ham ipek, kükürt, kibrit, boya, boya maddeleri, asbea-
tın başlıca; Almanya, İsviçre. Britanya ve muhtemelen Belçikaya yapılacağı tahmin edilmektedir. Al-manyaya yapılacak olan ihracat sabit bir kontrat esasına göre, Britan-yava yapılacak İhracat ise komisyon esasına göre sevkedilecekttr. İsviçre piyasasından da mühim talepler gelmektedir. Fakat İsviçre ile gümrük vergisi meselelerinin hâlâ katiyetle kararlaştırılmamış olrnaaı ve îsvlçreden ithal edilen maddelere Italyan Hükümeti tarafından yüksek gümrük vergisi konulması dolayı-aiyle tsvlçrenln Italyadan meyva ve sebze almak Istcmlyeccği tahmin e-dilmektedir*
Salatalık ihracatı hemen hemen bitmiştir. Tacirler, Almanyamn salatalık İthal edeceğini beklemektedirler. Fakat fiyatlar hâlâ 130 ilâ 140 liret arasında olduğu için bu satışın yapılacağına ihtimal verilmemekledir. Satılmayıp kalan bir miktar salatalık kilo başına 100 ilâ 120 liretten satılmaktadır.
Kuzey Avrupa memleketlerine vasat miktarda taze beyaı soğan satılmıştır. Fiyatlar kilo başına 100 -110 liretten 140-150 lirete yükselmiştir.
İsviçre ve Belçika Güney t falyada kilo başına 60-65 liretten yeşil biber satın almışlardır. Yeril piyasada, mahsul yükseldikçe kilo başına fiyatları 50 liret düşeceği tahmin e-dllmektedlr.
Domates mahsulü tatmin edici durumdadır. Apulla bölgesinden bil dirildiğine göre, İngiltere domatesleri satftıyor fakat, şüphesiz. Sicilya domatesleri tercih edilecektir. Milano domates mahsulü kuraklık yüzünden zarar görmüştür. Bu domatesler daha ziyade konserve için kullanılır. Domatesler ağustos ayında toplanacaktır.
tos çimentosu, şemsiye parçaları, İlmî Aletler, otomobil lâstikleri, elektrik kondüktörleri, kâğıt ve seramik endüstrileri mamıılâtı... gibi maddeleri ihtiva etmektedir.
Bu arada öğrenildiğine göre, teknik sebeplerden dolayı önümüzdeki Karaşi Enternasyonal Fuarına İtalya İştirak etmlyecektir. Sadece, Pakistan ticareti İle alâkalı bir kaç hususî firma bu fuara İştirak edecektir.
Çukurovada bu yıl tütün rekoltesi iyi durumda
Adana, 13 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Başta pamuk, hububat ve narenciye olmak üzere çeşitli mahsulât veren Adanada tütüncülük de inkişaf etmektedir. Bilhassa Bahçe ilçesi civarında ekim sahası oldukça genişleyen AdAna tütünleri bu yıl» geçen yıllardan daha verimlidir. Tekel idaresi tütün ekim sahalarının ve rekoltenin tesbiti İçin müstahsilden beyanname almaya başlamıştır.
Toroslara kar yağdı
Adana, 13 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Havanın birdenbire değişmesiyle Çukurovaya bir miktar yağmur, Toros dağlarına da kar yağmıştır. Toroslara bu mevsimde kar yağdığı uzun zamandır görülmemiştir.
Serbest ticaret rejimi ve fabrikatörler
İzmir Bölge Sanayi Birliği, yerli sanayiin korunması için yeni kararlar- verdi
İzmir, 13 (Hususî) — İzmir sanayicileri, serbest ithalât sisteminin millî sanayiimizi ağır surette rahne-dar edeceğini kabul etmekle beraber, iflâs hâdiselerini önliyebilmek için iç ekonomik şartların tezelden tanzim e-dllmesini istiyorlar. İstekler şunlardır:
1 — Bir çok sanayiimizin kullandığı ham maddeler dünya fiyatlarından yüksektir.
2 — Yeril ham maddelerin standardize edilmesine İhtiyaç vardır.
3 — Sanayi kredisine ihtiyaç artmıştır. Faizler yüksektir.
4 — Sigorta primleri yüksektir. Nakliye vasıtaları yolunda değildir.
Fasulye stoklan
Ticaret Bakanlığı, fasulyelerin ihracı için bir çare buldu
Adana, 13 (Hususî) — İskenderun ve Mersindeki depolarda, aynca Adana tacirlerinin elinde bulunan külliyetli fasulye stoklarının, ihraç İmkânsızlığı karşısında, çürümek tehlikesine maruz kaldığını bildirmiştim. Çok nazik bir vaziyet ihdas eden bu meseleye karşı alâka gösteren Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı, Mersin IhrA-çatcı ve ithalâtçı Birlikleri Umumi Kâtipliğine şu eniri vermiştir:
“1946 yılı eski ürünlerle 1948 yılı eski fasulyelerin ihracında en müsait şartların tatbiki kararlaştırılmıştır. 15 temmuzdan önce, ÜAn olunacak yeni rejimde derhal harekete geçmek üzere ellerinde bu mallardan olanların ihracat kontrolörlerine müracaatla bu çeşit mallarını tesbit ve tevsik ettirmeleri icap eder. Bu tacirlerin şimdiden dış pazarlarda alıcı bulurlarsa taahhüde girmelerinin alâkalılara duyurulması rica olunur.,,
Marshall yardımları
Yardım tahsisatının mühim bir kısmı, Zonguldak havzasına ayrıldı
Ankara 12 (A.A.) — TUrkfyedeki Marshall Plânı Büroları bugün Tür-klyeye ve diğer dört Batı Avrupa memleketine 10.730.000 dolarlık yeni tahsisat ayrıldığını bildirmiştir.
Bu tahsisattan İstifade edecek plan memleketler Türkiye, Avusturya, Yunanistan, İtalya ve Portekiz’dir.
Bu son tahsisattan Türkiye îçln 800.000 dolar ayrılmıştır. Bu para ilo bilhassa Zonguldak kömür havzasının ihtiyacı olan malzeme ve bun. dan başka 64.000 dolarlık kimyevî madde ve 50.000 dolarlık demir ve çelik fabrikaları malzemesi temin edilecektir. Türklyeye gelecek olan bütün mallar Amerikan menşelidir.
Canlı hayvan ihracatı
Adana 13 (Hususî) — Ticaret ve Ekonomi Bakanlığından Mersin ihracatçı ve İhracatçı Birliklerine telgrafla bildirildiğine göre, anlaşmamız olan memleketlerle henüz anlaşmamız olmıyan memleketlere canlı hayvan İhracına müsaade edilmiştir. Anlaşmamız bulunmayan memleket, lere vesaik mukabilinde yapılacak İhracat her defasında bakanlığın tetklklna tâbi tutulacaktır.
5 — Yakıt ve enerji hem pahalı, hem de gayri kâfidir.
6 — Endüstriye ayrılan amortismanların yüzde nispetleri düşüktür. Bu yllzdelerle yenileme yapılamaz.
7 — Fabrikaların ödedikleri muhtelif sosyal sigorta primleri gayet yüksektir.
8 — Anonim şirketlerin her sene a-yırdıklan ihtiyat akçelerin devlet tahvillerine tahsisi mecburiyeti doğru değildir.
9 — Muamele Vergisinin derhal ve gün geçirmeden adilâne bir şekle ifrağı lâzımdır.
10 — Gümrük resimlerinin, yeril sanayii ayakta tutacak bir şekilde yeni baştan tetkik konusu olması lâzımdır.
Sanayiciler yüzde altmışlık liberasyon listesinden aralarında yün ve kıl iplikler, her nevi hazır eşya (çorap hariç), yalnız sanayie mahsus fırçalar, dökme font boru, 500 kilodan ağır basküller, saç levhalar dahil olmak üzere 50 kadar maddenin çıkarılmasını ve buna mukabil 40 maddenin de Üsteye ilâvesini istemişlerdir.
Sanayiimizin bu yeni sistem içinde bazı krizler geçirmesi zaruridir. Bilhassa pamuklu ve yünlü dokuma sanayii ile yağ sanayii büyük müşküller karşısında bulunmaktadır.
Tiftik ihracatımız
Fransız fabrikaları, bizden tiftik istiyor
Tiftiklerimize karşı Fransadan da İstekler başlamıştır. Vakaa bundan bir müddet evvel bir Fransız firması deblokaj yoliyle, 180 ton kadar tiftik almıştı. Bu miktarın kıymeti 360 bin Hra idî.
Bu Fransız firmasından sonra, Fransamn cenubundaki fabrikaların Türk tiftiklerine karşı büyük bir alâka gösterdiği anlaşılmaktadır.
Fransadan başka Amerikan firmalarının da piyasada tiftik almak için tetkikler yaptığı anlaşılmaktadır. Dış istekler karşısında Ticaret Borsacında tiftik fiyatları çok sağlam bir durum arzetmektedlr.
istihsal bölgelerinden gelen haberlere göre, tiftik mahsulünün çok para ettiğini öğrenen köylü, elde ettiği tiftiği satmaktadır. Bilindiği gibi, köylü tiftik mahsulünü kısmen ev sanayii vasıtasiyle kendisi istihlâk etmektedir. Bilhassa Konyada tiftik ve yapağıdan basit istihsal vasıtala-riyle dokumalar İmal edilmektedir.
Fındık ihracatına ait nizamname değişecek
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, fındık İhracat tacirlerinin şikâyetleri üzerine, fındık İhracatına ait kontrol nizamnamesinde tadilât yapmaya karar vermiştir. Bakanlık bu hususta fındık thracatlyle meşgul mü-esseBelerin fikrini sormuştur.
Akbpnk'ın İstanbul Şubesi
Merkezi Adanada olan Akbank’ın İstanbul şubesi bugün öğleden evvel meraslfle açılacaktır. Banka, yakında Ankara ve îzmirde de birer şube açmak İçin hazırlıklar yapmaktadır.
13/VII/1950 Perşembe
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
İstanbul
Kapanış
Bugtln
Adana Ticaret Borsası
Müdafaa
Londra Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
Bradford Piyasası
rırtıii
Eskişehir Ticaret Borsası
İskenderiye Borsası
Adana
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala Akala Akala yeril yerli
20/21
18/21
Son Kapanıp
Ikrıınıl>eli tulıvlller 1933 ISreaııl ....
193b ıkramlyell
Millî
1941 1941 1/2
»»
İstikrazı İstikrazı
Müdafaa
Ticaret Eorsasında l il tik ve yapğt piyasam hararetini muhafaza etmektedir. Ayçiçeği mahsulünün noksan olacağı hakkındaki haberler üzerine fiyatlar İlerleme kaydetmiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Borsacında muhtelif devlet tahvilleri üzerine az miklurda iş olmuştur. Şirket hisse senetlerinden T. C. Ziraat Bankası tahvilleri de aranmaktadır. Dün bu tahviller üzerine de hararetli muameleler cereyan etmiştir. Altın piyasasında, düne nazaran daha ziyade bir gerileme görülmüştür.
Pamuk (Kantan=Tallan) A*hmnunl Kısa elyaftı F/O, Knrnak (Isım eivafh F*/G
Çekirdeksiz kuru üzüm piyasası bugün anlaşılmaz bir sebepten tekrar gevşek bir durum arzetmlş ve fiyat 50 santim geriledikten sonra kapanışta düzelmiştir. Eldeki stoklar tükenmek üzeredir. Pamukta alivre satışlar bütün hararetiyle devam etmekte. İhracatçılar hariçte taahhüde giriştikten sonra bu taahhütlerini kapamak üzere Borsada bağlantılar yapmaktadırlar. Pnmıık 1/a-ğt ve çekirdek piyasaları sağlamlığını muhafaza etmektedir.
194) Kalkınma
(•j Gunundo Burmada muanıulem LcscU cdüınumış uınviluı vo uHüamın arz vo Uılepluro goto taayyün udun ıu.knbi piyana değerler^
İzmir Ticaret Borsası
(izlim çeklrdckcia No.9 tnclr A florini No. 8....
B H®rigj No. I0K Akala l wtM, AkaK 11 Akala IU yoriı ............
yağı (rafine) ... çekirdeği
Slvaa-Erzurum I ’• '• 11.-VII
Demiryolu 1
Buğday yumuşak Buğday aert eeee A f pil 4 4
Müdafaa 1 .........
Domiryolu 1V ••eeeee Demiryolu V • ••eeet* 1949 ıkrnmiycli
Diğerleri
Demiryolu VI
1 ••«»«•(
II ....
III et«eee
!• a«aee( İL l .....
Keten tohumu (Tonu=8torllng)
Bombay
Kalküta
Ver fıstığı Hlndiatan ........
Levent İç Ekstra İri
Kuru llrüm
Thompson
Ktıtrn tohıımu (Buşoli = Dolur) ... Mlnneapollfl ................
K u ı a t (Ll bresi 8on t) Levhıı-toncko (100 llbro dolar)
İyi mal (Llbroai=Flyat) Sıra malı M ••
Anadolu *• *•
Trakya •• °
Htiftrlıiv (Buşel1=:Sent) .....
Son Kış mahsulü No. 2 ..........
Kırmışı “ ” No. 2
ı*amuk Middling (L)breal=Sont)
Temmuz
Ekim
Arnlık
Tiftik (Llbresrt=8ent)
Tekaas No 1 ..............
Fındık (Libresl=Sent) —...........
Kabuklu yeril iri «••••eeeeseeeeveee••• orta
İthal malı .....w...
İç İthal malı (Llbre«l=Sent) .....
çolcirdeksis soçme ...
Ticaret Eorsasında kayde değer bir şey yoktur.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanış
1 Bterilnı; 7.89.— 7.05.50
100 Ouiur «••••••«(» 281.25 282 25
100 Ft. Frangı •• 0.80 080
100 İsviçre Fr..„ 64.03 64 03
100 Belç. Fr....... 5.60 5.60
100 İsveç Kr....w 54.1250 54 1250
100 Florin 73.6840 73,6840.
100 Liret O.4I12H 0 4112b
100 Drahmi 0.01876 0 0187»
100 ENCoudoa 9.7390 9 7390
Altınlar
Bugün Eski kuı
Lira Lira
Külçe Teı, Gr. 6.06 5.12
Külçe DegaMa. —
Cumhurlyot ... 34. M 36.—
R**şat ...m..»....* 38.50 30.25
HAnı 11 — —
(jijldon 36 25 84.60
îugHIz 44 26 (5.10
Fransız kok ...
NapolBon III .. — «M
İsviçre — —
New-Yurk*ta ı onsu: 8 85
Gumuş, Plâtin
En M&ğı En yukarı
Gümüş Gr — —
Plttin *• 10.- IX-
Zürich Borsası (Serbest)
23.5.19M İsviçre Frangı
Durumu • En aşağı En yukarı
Türk Lirası .^.... 105 I 15
Dolar 4.32 4.31 1/2
11.10 11.20
Fransız Frangı 1 10 I 24
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 113 50 20.20
Anadolu D.Y, Tertip A/B. 112.50 UJL-
•• •• — —
»* *• %oo 22.80 60.—
° „ Mümrı. Senet, 64.- 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası 123.— 120.26
Türklve la Bankası 30.—
Türk Ticaret Bankası 5.— 6.—
Aralan Çimento 15.20 16.75
Şark DoğlrmencIHU 23.25 28.50
MIHI Reaaüruns 8.— 16.26
Ecnebi Tahviller
Mıntr Kredi Fnnelve 1003
Bugün Eski Kapanış
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) 28.— 28.—
Buğday Ofla 29.30 29.50
Arpa yemlik (dökme) 20.10 İR.10
Mınir san (çuvalı) — 19.10
Fasulya tombul — 20.—
Fasulya Çalı aert 28.— 28.—
Kuşyeml 26.—
Marclınck kırmızı kabuk. 2d.— —
Mercimek yeşil —
Nohut n a türe) — 18.—
Yıığlı tohumlar l
Ayçiçeği tohumu 29 — 20.—
tohumu ••••••#••>••»>••• 41.10 42.—
Kendir tohumu 38.— 37.-
1H dm •• •••••«•%•••••••• eeeeeeeeeeea 68,— 65.—
Ver fıatiğı kabuklu 85.— ‘ 85.—
Kuru Meyvnlnr i
Fındık (kabuklu eh/ri) — 91.50 i a et
Pindik (İç tombul) 182.— 195ı “ 22.—
Ceviz (kabuklu) —
Covlz (İç natürel) *•
Dokuma İlam Maddeleri] 350.—
1 IflIU (nn& mtıl) ••••«»••••••••• 856.—
Tiftik (Natürel) 370 370.— AMA
Yapak Trııkya (Kırkım) 220.— 220.—
finin derileri
öığır salamura (kaaap) Kİ. l(0.— 110.—
Keçi tuşlu kuru kilosu ... 170.— 170.—
Koyun hava kurusu kilosu 175.—
Nebatî Yağları 240.— 180 —
Zeytinyağı (JE.E. tenekell) 230.—
Öuaamyoğı (Raf. sıra) 120.
Ayçiçeği (Rafine çıplak) 120,— 135.—
Kındık yağı (Çürük)
••
Pumult Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
FINDIK
a> %Ö0 randımanlı
kabuklu tombul m 81.-
b) îç sıra kontrollü — 178.-
Sayfa 6
Y E N t İSTANBUL
14 Temmuz 1960
( SİNEMAYA BÜYÜK BİR YENİLİK GETİREN ADfiM ) WALT DISNEY VE CANLI RESİMLERİ
Denilebilir ki, Disney’in hayatı, bugün stüdyolarında filmlerin geçirdiği
r


safhalar kadar alâka ve merak
Yazan
hazırladığı çekicidir î İsmail İSMEN
MMERÎKADA film endüstrisi İki kısma ayrılabilir: Hollytvood ve Walt Disney çocukları ve büyükleri, işçileri ve kırallan. vahşileri ve entelektüelleri hemen hemen aynı zevkle eğlendiren Mickey Maus, Donald Duck ve diğer “canlı resimler” sinemacılık âleminde gitgide büyüyen bir endüstrinin yarattığı eserlerdir. En basit hislerimize en sade bir şekilde hitap eden ve ekseriya doğruluğun fenalığa üstünlüğünü gösteren canlı resimler tekniği ve sanatı, onları meydana getiren Walt Disney’in hayatiyle beraber tekâmül etmiştir. Diğer taraftan Disney’in hayatı, bugün, stüdyolarında hazırladığı filmlerin geçirdiği safhalar kadar alâka ve merak çekicidir,
1901 de Chicago’da doğan W al t Disney resim ve karikatür mevzuu ile daha genç yaşta iken uğraşmaya başlamıştı.
1917 dc, Waltj on altı yaşında olmasına rağmen, bir Kızılhaç otomobilinin şoförü olarak Cihan Harbine iştirak etti. Harp dönüşü sırasiyle ilâncılık ve projesiyonla reklâmcılık işleriyle uğraştı. Bu arada stüdyo ve atelye olarak bir eski garaj kiraladı. İşte Miki Fare fikri buradan doğdu. Geceleri sabaha kadar lâm resimleri yaparken, köhne rajın eski müdavimlerinden bir Walt Disney’e bu muazzam fikri di.
Walt Disney’in gayesi, hareketlerin muhtelif safhalarını çizip resimlerle İfade etmek, bu resimlerin sırayla filmini çekmek ve böylece meydana gelecek “canlı resimler” yardımlyle peri masallarındaki mevzuları canlandırmaktı.
Walt, kendisine yardım eden ressamlarla, geceleri ve boş zamanlarında uğraşarak altı ayda “Kurtla Kuzu” masalının filmini, ilk eseri o-iarak ortaya çıkardı. Bu müddet zarfında Walt Disney, Reklâmcılık Şirketinden ayrıldığı gibi, müstakil bir şirket kurdu ve on onbeş dakika sü-
rek-ga-fare ver-
İstanbul
tarihinde
İstanbul sebil
Yazan ı Aziz Oğan
İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü
1 Au .J * 9
6EÇEN yazımızda Meydan Çeşmeleri ndı verilen ve her biri birer hayır düşünceslle kurulan bu monümanlnr için şehrin en mutena yerleri intihap olunduğunu zikretmiştik. Bu çeşmelerin bazıları da Tophane, Üsküdar ve A-nadoluhisarında olduğu gibi sahillerde tesis olunmuşlardır. Geniş ve yayvan saçaklariyle kemerli çeşmelerini ve cepheleri çeşitli çini levhalarla ve alelekaer leometrlk şekiller ve kabartma çl. çek (ornınantasyon floral) ve meyvalarla bezenmiş olan meydan çeşmeleri, sebiller gibi latan-bulıın birer güzellik sembolü ve Adeta birer sanat İncilidirler. Tesis nıaksntları bir olmakla beraber, plânlan İtibariyle birbirlerinden az çok farklıdırlar. Hattâ aynı devrin sanat eserlerinden o-lan Ayasofya Önündeki çeşme ile Üsküdarda iskele meydanındaki ve Azapkapıdakl çeşmeler arasında pek çok farklar görülür.
Ayasofya önündeki III flnctl Ahmet Çeşmesi, dört yüzünde birer çeşme olduğu halde dört köşesinde de üçer pencereli sebiller, bu Abideye daha fazla bir sebil adı verilmesine saik olmaktadır. Sebilin sakfı kurşunla örtülüdür. Hele merkez! kubbeden maada dört ucundaki sebillerin üzerinde sekiz köşeli kubbecikler, â-bideııln azamet ve ihtişamını arttırmaktadır,
Sultanahmet Çeşmesindeki çiniler, bordür olarak kullanılmıştır. Çoğu yeşil ve koyu nefti renktedir. Bütün ornemanlar Türk mimarî rokokosunun İnce ve dakik örneklerini teşkil ederler. Tarihi inşası aşağıdaki kitabenin son mısraı delâletiyle 1141 (1728 i olduğu anlaşılır. Yazısı bilhassa Sultan Ahmedlndir.
*Aç besmele île İç suyu Han Ahnıede eyle dua”
Üsküdar vapur iskelesi önündeki meydanlıkta bulunan çeşmeye gelince: Bunun oldukça bâriz farklarla yukarda bahsi geçen A-yasofya Önündeki III üncü Ahmet sebiline benzeyişi vardır. Yalnız, dört ucunda sebil yerine colonnc-torse tâbir olunan burmak sütun-çeler arasında üzeri istiridye kabuğu İle süslenmiş ve önünde küçük bir yalağı olan musluklu birer çeşmesi vardır. Bilhassa konsol şeklinde çatıyı taşıyan mimari tezyinat, bu çeşmelerin üstünde devrine has lüzumsuz bir ağırlık teşkil ederler. Yazılar çok nefistir. Mısralar, Şair Nedim, Rahmi ve Şaklrindir. Çatıya gelince: Bunda hâlen kubbe teşkilâtı yoktur. Üstü kurşunla örtülü olup mail satıhh ve saçakları oldukça taşkındır. Yapının itmamını şairler. ebcet hesabiyle şöyle tarihlen-dirmlşlerdir:
1 — Bu mısrala Nedima söyledi
tarih-i itmamın
Bu şehr-i mah-ı ma İle Sul-tajı Ahmet (1141) eyledi serab
2 — Tamam oldukta atşana
dedi tarihi Şakır Gel İç ma-ı hayatı çeşme-i Sultanahmetten
3 — Şakira Rahmi için Abdan
dedi tarihi Hükm-ü Sultan Ahmet icra etti elhak zemzemi
Mimar Sinanm eserlerinden o-lan Mihrimah Camiinln (Mihri-mah Sultanın bir camii de Edir-nekapıda bulunmaktadır) Önündeki bu meydanlığa ziynet veren bu çeşme, zaman zaman meydanlık zemininin doldurularak yükseltilmesinden dolayı çukurda kalmış ve bu yüzden eski heybet ve ihtişamı zail olmuştur. Bu mahzurun önüne geçilmesi için meydanın tanzimi sırasında çeşmenin sökülerek bugünkü zemine kadar yükseltilmesine tevessül olunmuş ise de musanna taşların az ve çok hasara uğraması endişesini İzhar eden Eski Eserleri Korııma Encümeninin müdahalesi (gzertne; İstanbul şehri imar İşle-nyie ödevli bulunan M. Prost, bu
şa ettirilmiş; fakat, harap olmam üzerine I inci Mahmut zamanında 1732 de yeniden tâmir ve İhya e-dilmlştlr. Tophane Çeşmesi, gerek mimarî ve gerek tezyinat bakımından bilhassa Türk mermer yontuculuk sanatı nokta! nazarından Lâle Devrinin güzel ve emsalsiz örneklerinden birini teşkil eder. Çeşmenin yüzü, bu devre has çiçek ve meyvalarla ve İstanbul un bir sembolü telâkki olunan servi agaçlariyle ve bilhassa içleri pek nazik bir surette işlenmiş motifleri havi panolarla süslenmiş ve sadelikten biraz uzaklaşmış olmakla beraber, sanatkâr umumî görünüşe mahirane bir surette tam bir Ahenk vermeğe muvaffak olmuştur. Bilhassa, yalaklı çeşme kısmının İki tarafındaki hücreler ve bunların her iki yanındaki tu-lân! panolar, âbideye bir ihtişam vermektedir. Kitabe, çeşmenin 1-kınci bânisı için güzel cümleleri havidir. Ve beyitler, şair Nahif 1-nindır. On kıtalık hitabenin son beyti:
Dedi bu çeşmel ziba'ya Nahifi Tarih Rah-i Hak’ta hasenat eyledi
Sultan Mahmud
der ki ebcet hesabiyle çeşmenin ikmal-i inşaatını gösterir. Bundan başka şair Rahminin
“Teşnegâne Rahmıya tarihin işrab eyledim
Sağedlp Sultan Mahmud etti İcra zemzemi”
Bu beyti de 1145 yani 1732 tarihini gösterir.
Velhasıl bir taraftan Mimar Sinanın şaheserlerinden biri olan Kılıçalipaşa Camii, diğer taraftan Tophane Camii adiyle anılan Nus-ratiye Camiinln arasında bulunması bu sahadan geçenlerin bü: tün dikkat gözünü üzerine çekmektedir. Maahaza, şurasını da söyllyelim ki Nusratiye Camllnin mimar! tarzı, klâsik mimarımızdan büsbütün ayrılmış, Avrupa zevkinin kaim olduğu sıralarda vücuda getirilmiş bir binadır. II nel Mahmut zamanında inşa e-dilen barok ve ampir tarzındaki bu bina, klâsik Türk camileri a-rasında mimar! bakımdan fazla bir önem taşımamaktadır.
Tophane Çeşmesinin iki taraftan çevrilen demir parmaklıklarla iki cephesinin battal edildiği esefle görülür. Devlet Denizyolları İdaresinin bu parmaklıkları kaldırarak bir meydan çeşmesi olan bu âbidevi serbest bırakacağını adı geçen idarenin kadirşinaslığından bekleriz.
♦ J-l i

Yukarıda: Ayasofya karşısında III üncü Sultan Ahmet çeşmesi. Aşağıda î Tophanede Nusratiye Camiinin önündeki çeşme
nın canlı resimler diyarına şarkı ve müzik âletleriyle İştirakleriydi. Aynı
kan, İngiliz ve İrlanda masal ve klasiklerinin beyaz perdeye aksettiğini


bir yün ceket, eski bir elbise, çantasında bir miktar resim malzemesi, cebinde de 40 dolar vardı. O zaman 22 yaşındaydı.
Peri masallarından birini de getirmişti. Canla başla çalışmıya koyulan Walt ve kardeşi Roy Disney, önce Tavşan Oswald karakterini yarattılar; bunu kediler, köpekler tskip et
günlerce
tetkik. tahlil
meydana geti-dolara malolan Yedi Cüce” fil-hayran etti. în-almanca kopya-

ren kısa filmlerden altı tane kadar daha yaparak New-York’takl bir firmaya sattı. Fakat kısa bir müddet sonra bu firma iflâs edince Walt Dls-ney’in o güne kadar elde ettigri başarısı sadece bir serap haline gelmişti. O cesaretini kırmadı; tedarik ettiği bir fotoğraf makinesiyle, Kansas Ci-ty’de, küçük çocukların resmini çek-mlye başladı. Kısa bir müddet zarfında biriktirdiği parayla Hollywood‘a hareket etti. Dünyanın filmcilik merkezine 1923 yılının ağustos ayında ayak basan Walt Disney’in üzerinde
flklrler Disney’!
beğenilmekle tatmin etml-
Bütün meziyetlerine rağ-Micl'nin sessiz ve renk-
'Tiplerin intihabı kolay şey değildir. Bazım ressamlar ve münakaşada bulunurlar.
ti. Mevzu ve beraber Walt
yordu. O, daha fazla, daha başka bir şey istiyordu. Nihayet bir gün arkadaşı, Mickey hatırına geldL Mickey Maus onun yeni kahramanı olacaktı.
men,
siz ilk iki filmi bir rağbet görmedi, fakat “İstimbot Vlll„ adlı üçüncü filmi sesli olup New-York’ta ilk defa olarak halka gösterildiği zaman pek çok alâka ve alkış topladı. Bu hâdise Walt Disney’in ilk hakikî başansı olduğu gibi, onun adının ta-
çubjAnİAruı, stüdyo çhanAda İkamet ettikleri evler.
Walt Disney filim çekme makinesinin başında nınmasında ve yayılmasında bir başlangıç teşkil etti.
Miki Fare’den sonra köpek Dopey, ördek Donald Duck ve daha bir çok yeni karakterler, canlı resimler Alemine girdi. Üç senelik bir çalışmadan sonra rllen ve iki milyon "Pamuk Prenses ve mi bütün seyircileri gillzce, fransızca ve
lan hazırlanmış olan bu film, sinemacılık tarihine o güne kadar kaydedilmiş en büyük sanat şaheserlerinden ve mail kazançlardan biri olduğu gibi Walt Dlsney’e, Sinema Sanatı ve timi Akademisi tarafından meşhur Oscar Mükâfatını ve her bir cüce için de birer minyatür Oscar heykeli verilmesini temin etti. “Pamuk Prenses” 1 1939 da Tahta Bebek “Pinnoc-chlo” takip etti. Bu film canlı resimler endüstrisinde bir dönüm noktasıdır. Zira 1938-1940 yıllan zarfında Walt Disney stüdyoları muazzam bir şekilde genişlemiş ve uzun filmler prodüksiyonu İçin milyonlara malolan laboratuvar ve tesisat kurulmuştur. 1941 de bitirilen ve senelerin emek ve çalışmasının mahsulü olan “Fanta-sia”, o güne kadar yapılan filmlerden tamamiyle farklı bir mahiyet arzedi-yor ve Walt Disney’in diğer eserlerine nazaran üstün bir karakter taşıyordu. “Fantasla” klâsik müziği esas mevzu olarak alan, bunu renk ve şekillerle ifade eden bir şaheserdir. R C A üe işbirliği yapılarak hazırlanan fan-tasound ses sistemi, ilk defa bu filmde kullanılmıştır.
Fantacia’dan sonra Uçan Fil, “DÜm-bo” ve 1942 de de Geyik “Bambi,, senenin mühim filmleri arasında yer aldı. Sözü geçen son filmde bilhassa renk sahasında yeni “efekt”ler ilâve edilmiş ve resimlerin hazırlanmasında sulu boya yerine yağlı boya kullanılmıştır.
Aynı yıl Güney Amerlkaya giden Walt Disney ve stüdyosunun bazı ressamları, Brezilya, Arjantin ve komşu diğer memleketlerin örf ve â-detlerini bir seri canlı resim halinde hülâsa ederek “Selâm Dostlarım,, (Saludos Ajnigos) u meydana getirdiler.
tkinel Cihan Harbi esnasında ressam ve işçilerinin büyük bir kısmı askere giden Walt Disney Stüdyosu, çalışmasının yüzde 94 ünü harp gayretine tahsis etti, Amerikan ordu ve donanması, hava kuvvetleri ve diğer resmî makamlar için teknik ve öğretici filmler hazırladığı gibi “Hava Kuvveti İle Zafer,, filmini de bitirdi.
Sanatına daima yenilik getiren Disney, 1945 te yarattığı “Üç Silâhşor” (The Three Caballeros) filminde canlı resimlerin yunma canlı İnsanlar da koymuştur. Bu da sinemacılık âleminde başlı başına bir inkılâptı. Harp esnasında Walt Disney’in filmleri muhtelif vesilelerle gösterildiği gibi canlı resimlerindeki karakterler tank, top, cip, uçak, gemi ve sıhhî imdat arabaları üzerine çizilerek yapıştırılarak sinirleri gerilmiş askerlere bir nebze gülümseme veya neşe veriyordu. Hattâ Avrupaya çıkarma yapan Amerikan ordusu herkesin çok sevdiği bir şahsiyetin İsmini tarihî ilk çıkartma gününde geçiş parolası olarak kullandı: Mickey Maus.
Harp bitince Walt Disney Stüdyoları sulh zamanı çalışmalarına tekrar başladı,
1946 yılının prodüksiyonları arasında 18 kısa canlı resimden başka “Renkli Besteler” (Make Mine Mu-slc) adlı uzun bir film meydana getirildi. Bunun da hususiyeti Nelson Eddv, Andrew Sisters ve Benny Gond-
sene, beyaz perdede Joel Chandler Harris’in meşhur Remus Amca hikâyelerine dayanan “Güneyin Karkısı,, (Song of the South) görülmektedir.
Harp sonrası filmlerinin üçüncüsü olarak 1947 de yaratılan “Fun and Fancy Free” yenilik hususunda bir adım daha attı. Meşhur komik, radyo sanatkârı vantrilok Edgar Bergen, kukla kahramanları Charlie McCarthy ve Mortirner Snerd ile, Walt Disney’in kahramanlan karşı karşıya oynadılar, pek tabii ki, Bob-by İle Luana mevzuun İçinde idiler. Filmin şarkılarını Dlnah Shore söyledi. 1949 da canlı artistlerle, canlı resimleri bir defa daha birleştiren “So Dear To My Hcart” müzikal filmi seyredildi. Nihayet altı yıllık bir çalışmadan sonra, 1950 de, “Kül Kedisi” (Sinderellai nin müzikal prodüksiyonu Walt Disney’in «un şaheseri olarak gösterilmektedir.
Ellerdeki filmler arasında 3 milyon dolara malolacak “Alis, Harikalar Diyarında,, eserinin ve bazı Amerl-





man gibi sea ve müzik sanatkârları-



endişeyi muhik bulmuş ve çeşmenin etrafındaki dolma zeminin imkân nispetinde indirilmek ve genişlettirilmek suretiyle Abidenin bütün heybetiyle meydana çıkmasını sağlayacak güzel bir
proje hazırlamıştır. Bu projenin tatbiki şayanı arzudur.
Meydan çeşmeleri arasında sayacağımız çeşmelerden biri de Tophanede Tophane Çeşmesi adiyle anılan çeşmedir. Bu eser 1143 te III üncü Ahmet tarafından in-
HABERLERİ
göreceğiz.
CANLI RESİMLERİN İSTİKBALİ
Walt Disney on, on beş yıl zarfında canlı resimleri alelâde bir eğlence vasıtasından hakiki sanatın vakar ve ciddiyeti seviyesine yükseltmiştir. Denilebilir kİ. sanat Aleminde hiçbir şaha bu kadar kısa bir zamanda böy-leb ir tekâmül kaydetmemiştir. Canlı resimler renk ve resim muhtelif şekillerine bürünerek müzik, bale, resim, pantomlma, hikâye, masal, tiyatro ve sinemanın herhangi bir şekliyle blrleşerek muhayyilenin görüp duyabileceği her şeyi maddî hale getirebilir.
Bugün canlı resimler İlerleme ve tekâmül yolunun daha başlangıcındadır ve tatbikat sahasının sınırları çok geniştir.
Walt Disney eserini, renk, ses ve hareketin meçhûl diyarında her gün bir yenilik keşfedilen sonsuz bir seyahat ve meraklı bir macera olarak telâkki etmektedir.
ÇOCUK EĞLENCE FİLMLERİNİN MUVAFFAKİYETİ
SON 5 yıl zarfında dünyanın her tarafında çoculclnr için oynatılan filmlerden altıda biri lngllterede Mary Fleld’ln nezareti altında J. Arihur Rank müeaseseai tarafından çevrilmektedir.
BUvük-Brhanva’da “Çocuk Eğlence Filmleri” adı altında gösterilen bu tümler, büyük bir rağbet kazanmıştır. Her cumartesi sabahı memleketin muhtelit sinemalarında gösterilen bu eserler SOOJOOO den fazla çocuk tarafından seyredilir. Bu ay zarfında filmlerden bazdan Bath'ta Milletlerarası Çocuk Fİbnı-leri Festivalinde gösterilecektir Festivale, nır çok memlekete mensup eğitimci vc sinemacı İştirak e-deoektlr.
Filmlerin hazırlamşına nezaret o-den Miss Field. şunları söylemiştir: “Çocuklar, dünyanın en tenkldçl se-ylvcderidir. Memnunluklarını veya ademi memnuniyetlerini 5 ayrı cinsten gürültlyle İzhar ederler. Sıkıhr-
Cnnlı filimlerin resini lerl böyle lumıhuıır
larsa. bunu ya yüksek sesle ve a? çıktan açığa söylerler veya film gösterilirken aralarında başka şeyler hakkında konuşmıya girişirler.
“Hep birden gösterilen film hakkında mütalâa yürütmeleri, az sonra takibedccek sahnede neler cereyan edeceği hakkında hararetli münakaşalara tutuşmaları, gürültülü de olsa, iyi cinsten bir tenkittir. Sinema salonunu kahkahadan yıknudan ve duydukları memnunluğu haykırarak İfade etmeleri, hattâ daha da iyidir. Fakat tabletiyle sessiz nadasız seyre dalmnları harikulâde-dir.”
Son zamanlarda Rank Müessesesl tarafından hazırlanan çocuklara mahsus eğlence filmleri arasında “PcndrAgon Şatosu Canavarı”, dış sahneleri tamamlyie Afrikada çevrilmiş olan “Yılan Derisi Kemerin Esrarı ’ ve Tyroi’larda çevrilen “Dağcı” gibi eserler mevcuttur.
Bnth Çocuk Filmleri Festivalinde yabancı memleketler tarafından yapılan filmler de göstcrüecektlr. Bu meyanda “Kül Rengi Boyun” adlı bir Rus. “Znnzabci Parlete” adlı bir Fransız filmi olduğu gibi. KanadalIlar “Çocuk Konseri” ve Ye-nl-Zelandalılar “Maorl Okulu” adlı birer film hazırlamışlardır.
HAZİRAN ATININ TENİ BİR FİLMİ DAHA •
Klhnr Kadın:
Bu filmin, gayet ciddi ve asık suratlı, aşka Intınmıyan bir okul müdiresi (Rosallnd Rııssellı ile bir Ingiliz astronomi profesörü (Ray Mil-Jand) Un hikâyesidir Times Mecmuasının kapağına Rpssaiind Rus-«ell ın resrnl basılır. Ray Milland, konferans turuna çıkmıştır. Janls Carter, reklâm olarak Ros.mllnd Russell ı kullanmıva çalışır. Filmin on eğlenceli sahnesi. Ray Mllland ın Çİzmo vc külot giyip, sekli tane ihtiyar kızla bisiklet gc^İnUsino çıkışıdır. (Coloınbta)v
Sayfa T
14 Temmuz 1950
4
100
Kuruşa satılmaktadır.
YENİ İSTANBUL'da
ÇIKAR
(8852)
g)
h)
Ç)
d)
e)
f)
b)
c)
PETROL NİZAM olduğu artık şüphe götUrmss bir hakikattir. Saç dökülmesi yo kepeklere karat yegâne ve mutlak tesiri bulunan
T B N I İSTANBUL
B A Y E R N
1
İSTANBUL BELEDİYESİ İLANLARI
İLAN
sap
Yangın No. Muhabere No.
90 kupon
Ankara ve İzmir
-Paris’te
Londra’da
TAHSİL
5,000 lira
Ankara’da
ın
4
e
34222 44644 60945 60872
20323—20321 ■10030 60625
60020
Atlas SİHemast Pasajı
209/4 Beyoğlu Telgraf: TRANSAERA Telejon: 4076 4
(yangın) kelime-(9190)
ISTANBU
KLM
HAVA YOLLAS
1
• A
*


Zabıta Memuru Alınacak
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Belediyemiz zabıtası teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı zabıta memurluklarına aşağıda yazılı nitelikleri haiz olanlar arasından yarış sınavı İle memur alınacaktır.
a)
Belediye Memur ve Hizmetleri Tüzüğünün 3 üncü maddesinde yazılı nitelikleri haiz olmak.
En az ortaokul mezunu bulunmak,
Fiilî askerlik ödevini yapmış ihtiyata kayıt olunmuş bulunmak.
30 yaşından yukarı yaşta olmamak.
Boyu bir metre yetmiş santimden agağı olmamak,
Fena hallerle tanınmış bulunmamak.
Namus ve haysiyeti muhli bir suçla mahkûm edilmiş olmamak, I
Ecnebi kız veya kadınla evli veya yaşar bulunmamak. Vücutça sağlam olduğu tam teşekküllü bir hastahane sağlık kurulunca muayene neticesinde sabit olmak, şartlan tevsik eden belgeler İbraz edilmedikçe talipler
Bu
sınava kabul edilmekler,
2 — Yukarıda yazılı şartlan haiz bulunanların en geç 15.7.1950 cumartesi günü saat 13 e kadar dilekçelerine bağlıyacakları kimlik belgesi, askerlik terhis tezkeresi, bitirdiği okul diploması, aşı kâğıdı, hâl tercümesi, 9x12 eb’adında dört adet fotoğraftan ile birlikte Ankara Belediye Başkanlığına başvurmaları ve 20.7.1900 çarşamba günü saat 9 da sınavları yapılmak Üzere Ankara Halkevi kitaplığında hazır bulunmalan liflin olunur.
NOT: Belediye zabıta memurluğu için şimdiye kadar müracaat etmiş olup da dilekçeleri intizarda bekllyenler arasından yukarıdaki şartları haiz olanların işbu iiânımız üzerine tekrar dilekçe İle müracaattan zaruridir. (9230)
İstanbul Sergisi





25 Ağustos ikramiye Çekilişine Hazırlanınız
TENZİLÂTLI KARNELER
İstanbul Sergisini daimi olarak ziyaret edecekler için 17 gtinliik tenzilâtlı karneler gişelerimizde
İzmir İli Daimî Komisyonundan
23.6.1950 tarihinde İhalesi yapılmak üzere ve kapalı zarf usulü İle eksiltmeye çıkarılmış İken İstekli çıkmamış olan 40070.53 Ura keşif bedelli Tllrkell-Foça yolunun muhtelif kilometrelerindeki esaslı onarım parke kaldırım ve menfez inşa İşleri 6.7.1950 tarihinden İtibaren 20 glln müddette ve kapalı zarf usulü İle yeniden eksiltmeye konmuştur
Geçici teminat 3005.30 liradır.
Keşif ve eksiltme evrakı, Ankara ve İstanbul Bayındırlık Müdürlüklerinde görülebilir.
Eksiltme 28.7.1950 cuma günü saat 11 de Î1 Daimi Komisyonunda yapılacaktır.
isteklilerin valiliğe müracaatla benzeri İşi er yaptıklarına dair ibraz edecekleri vesikalar üzerine yeterlik belgesi almaları şarttır.
isteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifatı dahilinde hazırlayacakları teminat makbuz veya banka mektubu İle yeterlik ve bu yıla alt Ticaret Odası belgelerini muhtevi teklif zarflarını yukarıda yazılı tarihte muayyen saatten bir saat evvel komisyon başkanlık ına tevdii ile makbuz almaları lâzımdır.
Postadaki gecikmeler kabul olunmaz.
I •.
• z;
çiftçilerimizin dikkatine tarim İslerimizde yenilik yapacak ALMAN MAMULATI

MOTORLU
DIESEL ROSS„
TRAKTÖRLERİ
A
M il M
•n ”1
BEYGİRLİK
ÎZMÎR FUARINDA TEŞHÎR
ÖN VE ARKADA OLMAK
TİPLERİ
EDİLECEKTİR
ÜZERE
ÇİFT DİFERANSİYEL
15-25-35

P. T. T. Genel Müdürlüğünden:
1 — Telefon şebekesi ihtiyacı için idari şartnameye ilişkin fenni şartnamesine göre iki cins cem'an 26750 kilo tel halat kapalı zarfla eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Muhammen bedeli 40125, geçici teminatı 3009,38 Hra olup eksiltmesi 19-7-1950 çarşamba günü saat 16 da Ankarada P.T.T. Genel Müdürlüğü binasındaki Fen Dairesi Başkanlığında müteşekkil Satınalma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — istekliler geçici teminat makbuz veya banka mektubu İle kanuni vesaik ve teklifi muhtevi kapalı zarflarını o gün saat 15 e kadar mezkûr Komisyona vereceklerdir. (Postada v&kl olacak gecikmeler kabul olunmaz),
4 — Şartnameler Ankarada P.T.T. Emlâk ve Levazım Müdürlüğünden, Istanbulda Yeni Valde Hanında P.T.T. Umumi Depo Muhasipliğinden bedelsiz olarak verilecektir. (8847)
1 EV (Ankarada Kavaklıdere-de Güven mahallesinde, iki salon, altı oda, teras, müstesna manzaralı, geniş bahçeli) 2 DÜKKÂN (Ankarada İller Kooperatifi sahasında) 24.000 Lira Tutarında çeşitli Para İkramiyesi 31 Temmuz
Akşamına kadar açılacak yeni Tasarruf Hesaplan bu çekilişe katılırlar.
T.İŞ BANKASI
İstanbul Asliye 12 nel Hukuk Yargıçlığından: 449 2101
Müddet Eliz tarafından Beyoğlu İnönü mahallesi Yeni Nalbant sokak No. 17 de oturan Nazlı aleyhine açtığı tapu kaydının tashihi dâvasında: Müd-deialeyhin ikametgahının bilinmemesi üzerine ilânen tebligat icrasına karar verilerek duruşmanın 28.9.1950 cuma günü saat 11 e bırakılmış ve dâva arzuhaliyle davetiyenin bir parçası divanhaneye asılmış olduğundan 10 gün İçinde cevap vermek ve gününde gelmek ve gelmediği takdirde gıyabında duruşmaya devam edileceği malûm olmak üzere 20 gün müddetle ilân olunur. (2492)
3 aylık YEN

G F
İ
Ü
A
L
Z E L
Y D A
V
L

Lozan’da İstanbul’da
E
I
Anlar
UYGUN TARIM ÂLETLERİ
DEĞİŞEBİLİR SÎLlNDÎR GÖMLEKLERİ
MASCHINEN-UNO SCH l EPPERfABRlK
XAVER FENDT und CO
MARKT O B E R DO RF / A LLG Â U ,
TÜRKİYTS UMUM MÜMESSİLİ
TAYLAN-ETKER
w * *
GALATA, TAHİR HAN
TELGRAF : TAYLANETKE TELEFON : 41044
PARLAK ve YUMUŞAK SAÇLAR
Son tıbbi araştırmalar neticesi, Amerikalı mütehassıslar, saçtan dökülen kimselere baş açık olarak dolaşmalarını tavsiye etmektedir. Bu surette havada bulunan ve saçlar üzerinde kıymetli tesirleri tesbit edilen mühim unsurların, İyi bir saç İlâcı kullanıldığı takdirde, saçları dökülmekten kurtardığı müşahede e-dllmlştir. Bu maksatla kullanılan ilâçlar içinde en müessirinin
“Pilocarpine”
cevhepl
PETROL NİZAM’ın müessir maddesini teşkil etmektedir.
Bütün eczahanelerden ve Parfümeri mağazalarından ısrarla
PETROL NİZAM
arayınız.

Hac seferleri için GEMİ KİRALANACAK
Devlet Denizyolları
Genel Müdürlüğünden
1 — İdare bu soneki Hac mevsimi için iki yolcu gemisini Akdcnizde Kıbrıs dahil Lazklye ile İskenderiye arasındaki Arap Umanlarından Cidde’ye yapılacak Hac seferlerine kira suretiyle tahsis etmeyi kararlaştırmıştır.
2 — Bu maksatla kiraya verilecek gemiler Ordu tipi mo-törlü bir gemi İle İzmir tipi bir gemidir.
3 — îkl gemi arttırma yollyle kiraya verilecektir.
4 — istekliler Devlet Denizyolları Deniz Hatlan işletme Müdürlüğü Yük ve İskeleler Servisine müracaatla mukavele projesiyle şartnameyi bedeli mukabilinde alabilirler.
(9511)
İstanbul'dan Pazar günleri saat 13.00 de hareketle Pazartesi Almanyanın her tarafına varış. Almanya ile yeniden açılan iş imkânlarından vakit kaybetmeden istifade için seyahatinize K. L. M. le başlayınız.
Seyahat acentenize veya umumi acentemiz TÜRHOL TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ne şimdiden müracaat ediniz.
Bütünlemeye kalan ortaokul öğrencilerinin dikkatine:
Talim ve Terbiye Heyeti Azasından Mehmet Doğanay’ın, 1949 - 50 yılı müfredat programına gö-er hazırlamış olduğu ortaokul üçüncü sınıflarına mahsus Kimya Kitabı satışa çıkmıştır.
Bütünlemeye kalan ortaokul öğrencilerini ve ortaokul kimya öğretmenlerini yakından ilgilendiren bu eser Millî Eğitim Bakanlığı yayınevleri ile bütün kitapçılarda 140 kuruş fiyatla satılmaktadır. (9440).
Devlet Kitapları Müdürlüğü - İstanbul
MOLANDA KSALIYET

-X n
İstanbul’da-! Ankara’daJ
90 kupon biriktirmiş olan okuyucularımız, her gün matbaamıza mü racaatla müsabakaya iştirak edecekleri numaralı kuponu alabilirler. Kur'a 1 aralık 1950 de çekilecektir. Kazananlar PARİS, LONDRA, NEW-YORK veya ZÜRİH şehirlerinden birinde ve yine İSTANBUL veya ANKARA şehirlerinde 3 sene yüksek tahsil yapmak İmkânını elde edecekler, arzu edenler ise bu meblâğı nakden alacaklardır.
İstanbul, Beyoğlu. Üsküdar ve Kadıköy Mıntaka itfaiye gruplarında yangın telefonlarından başkaca mevcut muhabere telefonlarının numaralan aşağıya yazılmıştır.
Yangın telefonlarının meşgul veya arızalı bulunması dolayı-siyle yangın ihbarı kabil olmadığı takdirde diğer muhabere telefonları ile de yangın haberi verilebilir- Bundan başka bütün itfaiye grup ve müfrezelerinin polis telefonları İle de irtibatı olduğu görülen lüzum üzerine ilân olunur,
İstanbul Mıntaka Grupu Beyoğlu Mıntaka Grupu Üsküdar Mıntaka Grupu Kadıköy Mıntaka Grupu
Diğer mıntakalar için muhabere ıpemuruna •ini söylemek kâfidir.
Okuyucularımıza...
Gazetemiz herglln İlk uçakla Ankara ve Izmire gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENİ lSTANBUL"un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara ve İzmir bürolarımıza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmnkta ve ilân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla tstanbula bildirilmektedir. Ankara Büromuzun adresi:
Kâzım Özalp Cad. No. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
İzmir Büromuzun adresi:
2 nel Kordon, Anadolu Han, kat 1, Telefon: 6066.
Mercedes - Benz marka binek otomobili
Ahmet Veli Mengcr Mûcsscsc.sinden
2 adet (Jawa) ve (CZ) marka motosiklet
Mehmet Kavala Mücsscsesindcn
Swissair uçaklariyle bir kişiye İstanbul -Zürich seyahati ve on beş gün ikamet (LAİ) Italyan Havayollariyle Roma'ya seyahat ve en iyi otelde bir hafta ikamet
Oriente Esprcsso Miiessescsi tarafından
AİR FRANCE Havayollariyle Parise seyahat ve 15 gün ikamet
Her bir seyahati Doğan Sigorta Şirketi 15 er bir. liraya sigorta etmiştir.
1 adet (Bosch) marka 5 ayaklı buz dolabı
Ahmet Veli Menger Müessese sinden Son model bir salon takımı
Psalti Müesscsestuden
1 adet BEAUTY marka çamaşır makinesi
Halil Naci Mıhçıoğlu Mücsscsesindcn
4 adet (Schaub) marka radyo
Adem Karadağ Müessese sinden
2 adet (Minerva) el ve ayak dikiş makinesi
Mehmet Kavala Milcs&e sesinden
1 adet (Martin 40) takma deniz motörü
Ege Petrol T. A. Ş. Mücsscsesindcn
3 kişiye onar bin liralık kaza sigortası
Doğan Sigorta Şirketinden
Altınşehirde köşebaşı 600 m2. bir villalık arsa
Altmevlcr Kol. Ş. Mücsscsesindcn
2 adet (Hoover) marka elektrik süpürgesi
M at aç Ticaret T.A.Ş. Müessesesinden
2 adet (STOK) mağazası emprime kuponu
Stok Mağazasından
1 adet (English Electric) buz dolabı
Afitap Mücsscsesindcn
5 adet en son model elektrik ütüsü
Halil Naci Mıhçıoğlu Mücssesesinden
(ROYAL) marka üçlü petrol ocağı
Leon Finzi Mücssesesinden
1 adet emprime kadın elbisesi (kumaşı ile) Beyoğlu, Terzi Muazzez Cansu tarafından
1 adet en son model kadın çantası
1 adet en son model kadın ayakkabısı
1 adet en son model erkek ayakkabısı
Tanca Kundura Mağazasından
5 adet ellişer liralık bono
İstanbulun en büyük miiesscsesi L\on Mağazasından 4 lake koltuk, 1 lake masa
Ekrem Kulen Mağazasından
1 adet erkek kostümü (kumaşı ile)
Beyoğlu, Terzi Mozes tarafından
Zenith, Omega, Tissot altın kol saatleri Fmlrıönü Tevfik Aydın Müessese sinden
6 adet Lüks Avrupa kravatı
Beyoğlu, Eskenazl Mağazasından
100 çift Nylon BALİ marka kadın çorabı
1 adet av tüfeği, 5 futbol topu, 5 elektrik feneri
Mario Gabay Mücssesesinden
2 adet Opema ve Flexaret marka fotoğraf makinesi
Mehmet Kavala Mücsscsesindcn
15 adet Büyük Kavanoz Pond’s Kremi
15 adet Büyük (SORTILAGE) Losyonu
Bahçckapı Ege Itriyat Mağazasından
10 adet en son model TERMOS
12 plâklık bir koleksiyon
Halil Naci Mıhçıoğlu Mücssesesinden
100 adet Azim çini fabrikası vazosu
100 adet SÜRPRİZ marka pijama
100 adet SÜRPRİZ marka gömlek
DAHA BİNLERCE KIYMETLİ HEDİYELER
Ve bunlardan başka
önümüzdeki günlerde

Comments (0)