Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi
işçi Arkadaşlar:
Dilek ve şikâyetlerinizi bize bir mektupla bildiriniz. Gelecek sayıdan itibaren sizin için ayıracağımız “Dertlerimiz,, sütununda dertlerinizi neşredeceğiz.
I—,---------------------------
Ekonomik ve Sosyal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
ŞİMDİLİK CUMARTESİ GÖNLERİ ÇIKAR
Fiyatı 10 Kuruştur.
14 Eylül 1946
Senkika hareketleri düşmanlarına ilk ve son cevap.
Yurdumuzda Emekçi kitlelerinin Sendikalara olan alâkaları günden güne artmaktadır.
Yirmi senedenberi her türlü haktan mahrum olan işçi arkadaşlarımızın sendikalara candan bağlılıkları bizi cidden memnun bırakmakta ve ümidin fevkinde cesaret vermektedir.
Bunun böyle olacağı gayet tabii idi, Uzun yıllar süren tek parti hakimiyetinin etrafa saldığı korku ve yasaklara rağmen ekilmiş olan işçi hareketi tohumları bugünkü demokrasi kaynaşmaları içinde elbette fi-lizlenecekti ve işte yüzümüzü güldürecek bir tarzda filizleniyor.
İşçi sınıfı bugün artık İçtimaî heyetin en şuurlu bir sınıfı olarak ortaya çıkmış bulunuyor.
Kurtuluş savaşını başaran ve bugünkü varlığımızı yaratmış olan emekçi kütleleri yurdumuzu korumak için garbin emperyalist sürülerine nasıl göksünü siper ettiyse bugün yurdun yükselmesi ve İkinci Cihan harbinin keskinleştirdiği istihsal anarşisi, pilânsiz. iktisadiyatı ve insafsızca istismarı bertaraf etmek ve cemiyetimizi vurgunculardan ve bulanık suda halâ balık avlamak istiyen faşist arlıklarından da temizlemek için bütün azmile savaşacaktır.
Şunu iyice bilmelidir ki, içinde yaşadığımız bugünkü makine medeniyetinin ayrılmaz önemli bir parçası olan Sendi-kalizm yurdumuzda da emekçi kütleleri tarafından esaslı ve. açık olarak anlaşılmış bulunuyor.
Bunun aksini iddia edenler memleketimizin sinsi düşmanları ve şahsî menfaatlerini umumun zararında ariyan tufeyli-lerdirki, bunlara verilecek cevap şudur : Sendika hareketlerine karşı yapılacak her müdahale ve her baltalama demokrasiye indirilmiş bir darbe ve milli menfaatlere ihanetten başka bir manâ ifade edemez.
Türkiycnin emekçi kütleleri artık sabırsızlıkla normale dönüşü beklemektedir. Biz Sen-dikalistler emekçilerin teşkilât meselelerini ve memleket davalarını gayet açık olarak konuşmayı ve gerekli teşebbüslere çekinmeden girişmeyi adet edin miş cemiyetin namuslu ve şerefli insanlarıyız. Fakat çok teessüf olunurki bizim bu samimî uğraşma ve didinmemiz kar-(Devamı S. 4 Sû. 3 de )
SENDİKACI
Milletlerarası iş konferan sında Türk işçisini yine kim ler temsile yeltenecek?
- ■
Türk işçilerini temsil etmek şere fini gerçek sendikaların gerçek bir temsilcisine bırakmak lâzımdır
iştirak ct-hazırlıklar ve hay-T ü r k
Milletler arası iş konferansının 29 uncu toplantısı bu ayın 19 unda, Kanadada, Montreal şehrinde, milletler arası iş bürosunun geçici merkezinde açılacaktır. Bu toplantıya mek üzere bizde de yapıldığını öğrendik öğrendik ki,
işçisi hakiki temsilcisini bu konferansa da yollamak imkânnın-daıı mahrum bırakılmak üzeredir.
Milletler arası iş teşkilâtı ana yasasının 3 üncü madde 1 inci fıkrası gereğince, konferans toplantısına, her memleketten iki hükümet deleğesi ile, bir iş veren ve bir de işçi temsilcisi iş-
i 0 ♦♦♦«♦♦♦♦♦♦ (►♦♦♦♦♦♦♦ ♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦
I " — ----- -- ~
tirak eder. Ikinçiffıkra hükmüne göre ise her temsilci konferans gündemindeki h;;r bir madde için iki teknik müşavir seçip götürmek hakkım haizdir. Ve nihayet âza devletler, aynı maddenin üçüncü maddesiyle (iş veren ve işçi temsilcileri ile bunların teknik müşavirlerini, işçilerin ve iş verenlerin en ziyade temsil kabiliyeti olan teşkilâtlarının rızalarile) tesbit etmek taahhüdüne girmişlerdi;. Bu şekilde seçilmiş işçi temsil fisi olmayan heyetlerdeki iş veren temsilcilerinin reye katılmaya hakları kalmaz.
Hatırlardakirki giren yıl, Pa-( Devamı S. 3 Sû. 4 de )*
Dünya Sendika
Federasyonu
-----«w-----
Yazan : Safa M. YURDANUR
8 Ekim 1945 tarihinde sona Sendika Federasyonu yarattı.
i
Kocaili sellüloz sanayii ; ve nakliye işçileri ara- | t
sında bir iki saat
»■■a
•
İzmit sellüloz .sanayiinde çalışan işçi arkadaşlar ve nakliye işçileri sur’atle uyanma ve teşkilâtlanma yoluna girmişlerdir. Şimdi iş kanununun tatbikatını olduğu kadar insanlık haklarını da elde etmeğe çalışıyorlar ve sendikalarını kuruyorlar.
İstanbul Sendikalar birliğinin neşrettiği broşürü işçiler arasında sattığı ve dağıttığı için işinden çıkarılan 1166ü nuınaıaiı İdris Er dinç gibi hakikaten fedakâr ve şuıırhı işçi arkadaşlar her gün artmada ve şuurianmadadırlar
Bu işçi arkadaşların iş kanununu ve insanlık haklarını istemeğe başlıyan gür ve hakb sesini sellüloz fabrikasının idarecileri (Eski alışkanlıklarla olacak) garip tepkilerle karşılıyorlar Fabrika idaresi hileli ve gayrı meşru yollarla işçi üzerinde tazyika geçiyor. İlk olarak fabrikanın on senedir kırık bulunan camlarım (250 lira tutarında) ücretleri en az bulunan işçilere ödetiyor. İşçilere hemen de umumen kötü ve hoyratçi muamelelere girişiyor. -
İşçilerden Hakkı Duman akşam vardiyasından çıkıyor, yorgunluk almak ve bir arkadaşını görmek için deniz kıyısındaki tenis kurduna (Her halde bu tenis kordu işçilerin istirahat zamanlarında eğlensinler diye yapılmış olmalı!.) Gidiyor bir kenarda oturup sigarasını yakıyor. Fabrikanm personel şefi bay Halis: Buralar sizin için yasaktır, kalk diyor. Hakkı duman sebebini sormak istiyorsa da bay Halis hiddetle onu çekiştirmeğe başlıyor ve bu arada mühendis Abdülkadir de: Siz büyüklere hürmeti bilmiyorsunuz, sizi
(Devamı S. 3 de)
ELEFTEROS
I
r
Gazetesinin baş yazarı Dimit ri Parnaras’ın gazetemize bir demeci
eren Paris Kongresi bir Dünya Bu hadise bütan mernle rin işçi sınıfı bayatında b derecede bir ehemmiyet taşımaktadır. Başka başka milliyetlere mensup ve başka başka siyası, dini kanaatler taşıyan milyonlarca işçi, haklarını müdafaa etmek, irade ve isteklerini gerçekleştirebilmek için,
En Doğrusu umumin—m
10 Paralık işçiye
10 kuruşluk kuvvet şurubu!
Bakırköy SümerbanO>e^Tab-ir doktoru vardır.
Hürdür. Kıymetli ve bir hekim®. Kendisi, işçisini, iyic; muayene
Ekıem tevazi gelen
nadan reçetesine yaza
kıskanrı
Hap] aspirin, atabi giliz'tuzıı, hint yağ rubu ne icap eden •zu mikdarınca verir.
Bu böyle ancak dokuz ay devam edebilmiştir. Günün birinde Sümerbank merkez idare heyeti fabrikanın sıhhat cetvellerini tet kik ederken görmüşki, bu fabrikada boyuna 10 paralık işçi için 10 kuruşluk kuvvet şurubu diğer aspirinlere haplara nazaran, da ha fazla bir rakamla gösterilmiştir. Ve derhal bir emirle Ekrem Hür işinden çıkarılarak yerine bir münasibi tayin edilmiştir.
Tedavisine ihtimam edılmiye-cek olduktan sonra acaba bu fabrikada işçiyi muayeneye, doktora lüzum var mı ?
lȍi
ı, kının
Adı sadece kendi memleketleri için-ınii- de birleşmenin kâfi gelmediği-isine i.i, dünya çapında bir teşekkül halinde birleşmenin bir mecburiyet olduğunu anlamışlar ve bunu hayata geçirmeğe karar u bakımdan Pa-ünya sendika ha-ihinde bir dönüm
vt ri
yılları ve acı artmış halinde
noktası teşkil etmektedir.
Dünya işçilerinde tabii olan yaklaşma temayülü, işçi sınıfının ve şeflerinin harp içinde aldıkları sert derslerle bir kat daha ve kuvvetli bir birlik
toplanmak kaçınılmaz bir zaruret- olmuştu. İkinci dünya harbinin bütün yükü, gözyaşları ve felâketlerile işçi sınıfının ve ona rn yakın çalışkan tabakaların sırtına yüklnenıişti. Faşizm, irtica ve harp, dünyanın herhangi bir köşesini değil, fakat bütün memleketlerin işçi
(Sonu S. 4 Sû. 4 de)
Yu-reisi
Memleketimizi ziyaret için «İstanbul gazeteciler cemiyeti» ııan gazetecilerini davet etti Onlar da Yunan Basın Birliği bay Kranyatakis’ın riyasetinde geçen hatla şehrimize geldiler.
Pazartesi günü gazeteciler cemiyetinde şereflerine verilen Kokteylde bir arkadaşımız sosyalist ELEFTEROS gazetesinin baş muharriri bay Dimitri Parnaras ile gazetemiz için bir konuşma yapmıştır.
Bay Parnarat Mart seçimlerine kadar Basın Birliği reisi idi. . Kari ’ Markisi t eseri vardır, cilt halinde «Dünya sosyalist tarihi* eserinde Türkiyedeki Sosyalist ve bahsetmiştir.
adaşımızın sorularına memnuniyet ve . Yunanislanda bu günkü sendikaların dair olan sualimize karşı demiştir ki:
Sol tarafın çok tanınmış kıymetli bir muharriridir. Yutıancaya ilk defa o tercüme etti. 10-20 sosyalist Aynı zamanda sun alarak i adında bir, eser yal Sendikalist hareketi
Kıymetli misal.ri nezaketle cevap \ ne vaziyette bııkınduğ
— Bu gün Yunanisfânda sendikacılık çok tekâmül etmiş bulun maktadır. Halen sendikalara bağlı olan amelenin adedi 200 bini geçmektedir. Esasen sendikalar santral bir sendikaya bağlı, bir Konfederasyon halindedir. Bıı Konfederasyon da Fransız Konfederasyonunun bir modelidir.
— Ne kadar zamaııdanberi oöyledir?
— Evvelce işçi sendikaları General Metaksas’ın birer aleti vaziyette idiler. Ve Çalışma Bakanlığına bağlanmaları isteniyordu. 1944 de dünya sendikalar birliği »izimle alâkadar oldular, Rus Fransız ve İngiliz azalarmdan müteşekkil bir delege göndererek, Yunanistandaki işçi vaziyetini tadkîk ettirdiler, sendikaları hükümetin baskısından kurtararak serbest rahat bugünkü sendikalar haline kodular.
— Son günlerdeki hâdiseler üzerine sendikalar ne vaziyettedirler.
— Eskisinin yanı başında bir Konfederasyon daha teşk’I edilerek başına Kralcı hükümetin tayin ettiği bin getirildi Fakat dünya sendikaları birliği yine eskisini tanıyor ve onu destekliyor.
Sayfa : 2
Sendika Gazetesi
14 Eylül 1946
Amerika Birleşik Devletlerinde İşçi Sendikaları
,mih ı n mı mwı mııımtı» aag—mem mıwı !■■■ 1
İşçi Sağlığı
Sendikanın İşçiye Sağladığı Haklar
-------
Yazan
I
t e
İşçi Sağlığı Meselelerinde Sendikaların rolü
Herbert Harris ve Victor Reisel
Herbert Harris ve Victor Riesel
Not: Aşağıdaki makalenin muharrirleri Amerika Bir leşik Devleti işçi sendikaları hakkında konuşabilecek en salahiyetli kimselerdir. Herbert Harris Birleşik Devletler araştırma enstitüsüne mensup olup her günki işçi hareketinin temayüllerini ve bunların iş dünyasındaki akislerini tahlil New-York Post gazetesinde sisidir.
işçi
eder. Victor Riesel meseleleri mütehas-
( Evvelki Sağıdan Devam ) çalışma esası üzerinedir. İşın cinsi, işçinin derecesi mühim değildir. Böylece C. I. O nuıı programı iyi yetişmiş >ŞÇ‘ ile böyle olmayan C. İ. O takdir etmektedir ki, modern istihsal rejimi esası fabrika, iş yeri olan bir sendikalaşma, meslek teşekkülleri ananesinden daha yerindedir. A. F. t. den ayrılan birliklerin C. 1. O-yu ilk teşkil ettiği günlerde iki tarafın zıddiyet ve kini son dereceyi bulmuştu. Harp günlerinde bu zıddiyetin hemen hiç kalmadığı görüldü.
Amerika sendikalarının üçün cü kolunu teşkil eden Demiryolcular Kardeşliği teşkilâtına gelince bu meslek esası üzerine kurulmuştur. İlk önce bir karşılıklı yardım birliği şeklinde idi, adeta bir emniyet sigorta şirketi manzarası arzcdı-diyordu. Programları yavaş yavaş değişerek bugünkü halini almıştır.
Mahiyetleri gerek meslek gerekse indüstriel mahiyette olsun bu sendikaların çoğu âza-sına bir çok maddî ve manevî faydalar sağlamağa çalışır. A F L. ye mensup sendika âzalari son ondört sene zarfında hastalıkların önlenmesi, kaza, işsizlik, ihtiyarlık, ölüm gibi hallerin karşılığı olarak 450 milyon dolar aidat vermiştir. A.F.L ve C. İ- O. sendikalarının programlarında âzalarının mesleki ve kültürel terbiyesine matuf şiarlar vardır.
Sendika şeflerinden birisinin ifadesine göre • “Teşkilâtlı iş, bütün işçilerin en hakiki ma-nâsiyU istifadesini muciptir ve teşkilâtlı gündelikçilere yaradığı gibi teşkilâtsız gündelikçiler de dolayısile bundan istifade etmektedir» diyor, işte göze çarpan bir misali: On se ne önce vasati iş haftası 63 saat idi; uzun sendika mücadeleleri neticesinde 54 saate in di ve 1941 de Amerika harbe girerken ış haftası yalnız 39 saat tutuyordu.
Şimdi teşkilâtlı işçilerin bir-buçuk asırda elde ettikleri hususi haklara gelelim :
1) İşçi münasebetleri hakkın-daki federal kanun bütün işçi lere memurun, hükümetin iş arkadaşlarının müdahalesi olmadan istediği sendikaya girme hakkını vermektedir Bu hak işçilere icabında gündelik ve çalışma saatleri hakkında konuşması icab eden sendikayı gizli reyle seçebilmesi selâ-hiyetini vermektedir.
2) Bir işçi yerini kaybederse İçtimaî emniyet federal kanunundan himaye görür. Bu ka nun sayesinde yeni bir iş araması için geçebilecek 16 hafta kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir inik
/
! tar para alabilmek hakkını haizdir.
3) İşçi 65 yaşına geldiği ve çalışmak için çok ihtiyar sayıldığı zaman aynı kanun sayesin de ömrünün sonuna kadar geçimi temin edilmiştir.
4) İş esnasında yaralanırsa işkazaları hakkındaki kanun sayesinde sadece hastane mas rafları ödenme/., bu halinden dolayı ona bir mün?sip tazminat da verilir.
5) Bir diğer kanun işçi için makul bir iş zamanı ile makul bir gündeliği garanti eder.
6) Sulh zamanında olduğu gibi harp zamanında da Ame rikaıı işçisi az yövmiye ve faz la iş gününe karşı grev yapmak hakkına maliktir. Bu harpte Japon taarruzundan 24 saat sonra Amerikanın büyük işçi teşkilâtı mümessilleri harp olduğu nüddetçe grev hareketlerine ^irişmiyeceklerini âzalari adına beyan ettiler. Bu söz yüzde 99 a yakın bir nisbetle tutulmuştur.
7) Sulh zamanında 16 yaşma karar, harp zamanında 14 yaşına kadar çoçııklarin iş görmeleri yasaktır. Okullardaki mes lekî terbiye vaziyetleri tabii bu kanunun haricindedir.
Bu gün, hastahane ve kilise mensupları ve hizmetçiler teşkilâtsız bulunuyorlar, bunların herhangi bir sendika kurup kurmayacaklarını istikbal gösterecektir.
Faşist memleketlerde bazı gruplara (azdırlar) denerek şefleri ve azalan öldürülmüşler, akla gelmedik işkenceler görmüşler, sürülmüşlerdir. Bir demokrasi her şeyden önce memleket meselelerinin serbest münâkaşasını icab ettirir. İşte yukarda saydığımı/ Laklar böyle serbest münakaşalar sayesinde elde edilmiştir. Bugün Ameri-kada bir çok partiler ve teşekküller varsa da bunlar netice itibarile iki partide |-msil edil | mektedir.
ziyade.demokratlar bu gün ge-geliri fa/la olanların partisidir. Bazı sendika şefleri Cumlıuril yetçileri tuttuğu halde bazılar! demokratları tutmaktadır. Bun lar esasen pek sabit bir karakter arzctıneınekte, bu alâka lar zamanla değişmektedir.
Sendika faaliyeti politika hayatında büyük rol oynamaktadır. Bu arada C. İ* O. nun politika faaliyeti komisyonu az bir zaman evvel bir programla ortaya çıktı. Böyle bir hareket Amerika Birleşik Devletlerinde ilk defa görülmektedir. Hal kın ekseriyetinin arzularını aksettiren Amerikan işçi sendikaları son seneler zarfında yeni bir olgunluk kazanmış, beynelmilel sahada da sesini dıı yurmak imkânım bulmuştur. Yirmi sene evvelki ile bu günkü durum arasında dağlar ka
Cumhuriyetçilerden
dar
fark var. O zaman sendikalar sadece iş zamanı, gündelik meseleleri gibi mahdut ve mahalli şeylerle uğraşıyorlardı.
Bu gün sendikacı şefler sulh konferansında söz sahibi olacak bir dereceye yükselmişler, işçiler ve geniş emekçi kütleleri için emniyet plânları tek lif etmektedirler. Gerek A.F.L gerek C. İ O. harp sonu için programlar hazırlamışlardır.
C. İ. O kongresinde söz alan başkan M. Philip Mürray : “İşçi ve emekçi kitleler harp gidişi üzerinde müessir oldukları kadar harpten sonraki nizamın tesisinde de rol almak azmin-dedirler. Zira maliye vc ticaret unsurlarının istifadesini temin edecek bir vaziyet Hitlerlerin çıkabileceği şartların yeniden tesisi demektir» demiştir.
Amerika sendikaları Patron ve hükümet teşekküllerde mü savi kaklara malik olmak iste inektedir, sulh konferansında rol oynamak arzusundadır. Başlangıçta Amerika, Avrupalı iş teşekküllerinden çok şeyler öğrendi. Öyle görünüyor ki bu gün de Avrupa ondan bir çok şeyler öğrenebilecektir. İşçi teşekkülleri tam hürriyetlerini kazanmadan ne demokrasi ne sulh mümkün olacaktır.
Çeviren : ARSLAN
SON
Kibrit fabrikasında çıkan yangın
tif dairesinde kibritler istif edilirken paketlerin bir kısmı ateş alarak kuvvetli alevler galinde yanmağa başlamışlardır. Bu es-nâda paketleri taşımakta olan Ali Uncu ile Behçet İşler kaçamadıklarından muhtelif yerlerinden ağır bir surette yanmışlar ■dır. ■pıaviM
Bu gün memleketimizde mev ; cut şekle göre işçi sağlığı iş veren müessesenin emrindeki | kimler tarafından kontrol | | idare edilmektedir. Ekseriya vaki olduğu üzere müessese menfaatlerini alakadar eden sağlık işlerinde hekim aylık aldığı tarafı tutmakta veya o tarzda harekete mecbur tutulmakladır. Bu yüzden istirahat, rapor, maddi yardım gibi meselelerde rast gele konulmuş bir takım keyfi kuyudat bulunduğundan Tabibi kendi inisyatifini kullanamamak-! tadır. Bu sakat yoldan yıllar-] danberi yürüne yürüne öyle kö tü bir alışıklık meydana gelmiş | tır ki çok dua hekim böyle ha yati mevzular için vereceği kararlarda ilim ve mantığına aykırı da olsa o kara kaplı, gelene-1 ğe uymak zorunda kalır. Binaenaleyh sureta ış kanunumuz mevcut bulunduğu halde hakikatte işlerimizi tanzimde istismarın yarattığı karakuşî hükümler yürürlükte bulunmaktadır. Hâlâ Ortaçağ Derebeyliğin nizamını el altından destekleyenler, şunu iyi bilmelidirler ki bütün dünyada iş şartları ve endüstirinin işçi sağlığı üzerine tesirleri ufak tefek farklarla yekdiğ.erlerinın aynıdırlar. Binaenaleyh işçi sağlığını kalkındırma dâvasında bü tün dünyada malûm plânların nazarı itibara alınması zaruridir. Bilindiği üzere bu teşkilâtların başında ve amelelerin bizzat kendilerinin meydana getirdiği sendikalar gelir, işçi sağlığının da bu sendikalar vasıtasile kontrol ve idare edilmesi şarttır. Bu olmadıkça 7-7 45 gün ve 4772 sayı ile yayınlanan (İş kazaları ile meslek hastalıkları ve analık sigortaları kanunu) nun vaktile iş kanununun uğradığı akıbete mahkûm olacağına şüphe yoktur. Her ne kadar işçinin memleketimizde hiç bir zaman tahakkuk etmemiş bulunan hakikimi müdafaa ve tahakkuk ettirmek gibi yüksek bir gaye ile — Çalışma Bakanlığı yeni faaliyete geçmiş görülüyor, 16 Temmuz 1945 de yayınlanan (İşçi Sigortclan kanunu) ile beraber önce bahsettiğimiz iş kazaları kanununun 1 Ocak 1946 tarihinde 4792 sayı ile yürürlü-ğe gireceğini vc asıl taznfrat
he-
ve
Dr. M. Hulusi DOSDOĞRU
ve yardım hükümlerinin ise bundan 6 ay sonra tatbikına başlanacağını vaadediyor ise de Sendika teşkilâtı mevcut olmadıkça sadece yukarıdan inme kanun ve kararlarla bu muazzam dâva hal edileceğe benzememektedir. Ingilterede de bizdeki Çalışma Bakanlığının karşılığı olan iş nezareti vardır Ama bundan ön ce İngiliz işçisinin haklarını icabında hükümete ve devlete karşı koruyan Sendikaları mevcuttur. İlk olarak İngiliz amelesi sendikalarını kurmuş ve bilâhare bunlar iş veren makamları zor-laya zorlaya hükümetin bu günki teşkilâtı meydana getirmesini sağlamıştır. Görülüyor ki burada da teşkilâtlanma yukarıdan aşağıya doğru değil, aşağıdan yukarıya doğrudur. Bizde Sendikalar teşekkül etmeden kurulmuş bulunan Çalışma Bakanlığının hükümetin bir kolu olmak dolayısile her şeyden önce onun görüşlerini müdafaa vc tatbik edeceği tabiidir. Halbuki endüstrimizin hemen ekseri kollarında hükümet iş verir vaziyettedir ve bu makanizma daima değişebilir yani ne zihniyette bir hükümet kurulursa Çalışma bakanlığının da faaliyet ve inkişafı o şekilde olacaktır. Sendika teşkilâtı yapmak hususunda en geride kalmış milletlerden biri de şüphe yok ki memleketimizdir. Nazariyatta ve kitap üzerinde bugün şaşaalı cümlelerle hükümetin teklif edip kabul ettirdiği plânlar tahakkuk ettiği takdirde sağlık ve sosyal cepheden onların en selâhiyetli kontrolörü şüphesiz işçinin kendi bağrından seçerek ayırdığı ve onu her manada temsil eden sendikaları olacaktır. Meselâ Sir William Bevcridge'nin hayat sigortaları ve yardım servislerinin teşkilâtlanmasına dair Çörçil hükümetine teklif ettiği muazzam plânın işçi hükümetince tatbikına geçildiği takdirde Ingilterede onun kontrolünü şüphesiz İngiliz işçi sendikaları yapacaktır. Hulâsa işçi sağlığı d vasinin memleketimizde esaslı şe-. kilde halli için önce onun kendi sendika teşkilâtını kurması zaruridir. Esasen işçimizi alâkadar eden bütün sağlık sosyal vc kültürel meselelerimizin düzelmesi buna bağlıdır.
İnşaat İşçilerinin duru
m-
eleniyor.
da topb na bölge mü(! belerinden "alinaıı
n Ça- i lürle nîîtn ne-
şckiîde ı
lışı rin ticeleri henüz esaslı bir öğrenemedik.
Haber aldığımıza göre bu toplantıda birçok işçi meseleleriyle beraber inşaat işçilerinin İş Kanunundaki durumlarıda tetkik edilmiştir.
İnşaatların senenin muayyen mevsiminde yapılması, işçilerinin işin bünyesine göre toprakçı, kalıpçı, demirci, betoncu, vesair kalifiye işçiler., olması ve inşaat müddetinde muayyen fasılalarla bir aydan kısa zamanlarda ça-lışm ıları dolayısile bina işlerinin iş kanunu mevzuatına girip gi-remiyecel.leri gözden geçirilmiş tır.
i
Şeker Fabrikaları işçileri
Mecburi sigortaya son verilmesini ve pirimlerîn indirilmesini istediler
Eskişehirden haber verildiğine göre, şeker fabrikası işçileri, kendilerine scnclcrdenberi tatbik edilmekte olan mecburi sigortadan dolayı ilgili makamlara müracaatlarda bulunmuşlardır.
Memleketimizdeki bütün şeker fabrikalarının ameleleri, şeker şirketi tarafından mecburi olarak sigorta edilmektedir. Bu sigortanın bir hususiyeti, bunun her işçi için mecburi tutulması ve buna razı olmıyan işçinin koğulması veya hiç işe alınmaması, ikinci hususiyeti ise, sigorta edilen işçilerin aylık kazançlarından yüzde on beşe kadar pek fazla pirim alınmasıdır.
Memleketimizde işçi sigortaları mevzuu henüz pek yeni olduğu halde, şeker fabrikaları işçileri senelerdenberi idare muvaffakiyetle ve yukarıda yazdığımız şekilde ve adeta bir mükellefiyet halinde sigorta mecburiyeti altında tutulmaktadırlar.
Alâkalı işçi arkadaşlar, yaptıkları müracaatta :
1 ) Sigortanın ihtiyarî olması,
2 ) Dünyanın hiç bir yerinde görülcmiyecek olan bugünkü pirim- nisbetlerinin indirilmesi taleplerinde bulunmuşlardır.
Öğrendiğimize göre, bugüne kadar bu müracaata İmiiüz bir cevâp verilmemiştir.
14 Eylül 194
Sendika Gazetesi
Sayfa: 3
Belediyeler ticaret mîiessesesi değil de hizmet mîiessesesi ol-duğuna göre
Mesele, kadro meselesi değil idrak meselesidir.
----—---------
:: :: :: :: :: :: il ::
Küçük esnafın, fakir halkın ve çalışan işçinin alın teri mükellefiyetlerle Yıldızda cennet parklar kurulursa, Ayaspaşalar iç içe asma bahçelerle süslenirse, mantarlı krokodillerin ve rugan iskarpinlerin altına taksimlerden boğazlara uzanıp giden pırıl pırıl asfaltlar döşenirse, bu Belediyeye bir halk belediyesi denilemez.
Belediyeler hizmet bakımından birinci derecede halka bağlı tam demokrat müesseseler olmadıkça hemşerilerinin temsil hakkını kaybetmiş sayılmaları tabiidir.
Bir hizmet anlayışı ki bir tarafta asfaltçıdır, beri de kaldırımcı.. Bir tarafta şehir kulüpleri, gazinolar ve kârvansaraylara miras yedi cömcrtliğile milyonlar döker, beri de hayrat çeşmelerinin su yollarını senede bir defa olsun temizletmeyi külfet sayar, sokaklarda çirkeflerin, lâğımların taşdığını görmemezlikten gelir.
Bir hizmet anlayışı ki tam bir işçi muhiti olan Yedikulclcre, Topkapılara, Edirnekapılsra 495 sene evvel bugün zaptedilmiş kalelerdir der geçer; 50-60 bin işçi ve küçük esnafın barındığı Eyüp Belediye olarak yalnız Mezarlıklar müdürlüğünün sık sık alâkasını çeker.
Bir hizmet anlayışı ki hinlerle tütün işçisinin iş yeri ve işçi mahalleleri olan Ortaköyde yalnız zarif minareli sahil camiinin giizelliğile övünür.
Bir hizmet anlayışı ki Şehircnıininde Tatar güzeli Zebranın akibeti kadar sokak aralan, pazar yerleri, susuzluk ve evsizlikle ilgili değildir. Samatyalar, Kocamustafapaşalar ve Kazhçeşmeler batmakta oLn öyle bir g. midir ki bu geniş işçi yataklarının boyuna imdat isteyen sesi boğulur boğulur da ufukta bir tahlisiye sandalı bili gözükmez.
Fatih ve Karagüınrükkr Florya yolu üzerinde sadece birer güzergâhtır. Hiç bir zaman iki yakası bir araya gelemeyen Haliç neredeyse müzelik olacaktır- ve halâ 30 bin işçi nüfusile Kasımpaşa 500 sene evvel Fatih.n kadırgalarını indirdiği yerdir.
Beykozun, Oskûdarın kenar mahalleleri, Kurtuluşun arka sokakları, Sirkecinin tren boyları, Küçükpazarlar, Unkapanları, Ye m’şler ve Sülcymaniyeler yani halkın, iş yerlerinin, işçi semtlerinin bulunduğu her yer beleciiyesizdir.
İstanbulini beş kazasından ikisinde belediye vardır, üçünde de yalnız ismi..
Eski İstanbul yangınla file meşhurdur yeni İstanbul yıkıcı be-lediyesile. Öyle bir yıkıcılık ki bunu yaparken dc imar imar diye bağırır. Bu yüzden binlerle fakir aile gittikçe şehirin merkezinden kenarlarına sürülür, bir çatı altına sığınabilmenin saadclile yanıp tutuşur.
Maruken koltuklu san otobüsler ve yüzlerle tramvay şehirin muayyen kısımlarında, sabah, akşam kaynaşıp dururken, sabahın alaca karanlığında yolhra dökülerek iş yerlerine akıp gidecek taze iş kuvveti boşuna bekler, salkım saçak bir tramvaya ilişebilir-se de az ötede cezacı belediyenin eli yakasına yapışır.
İşçi semtlerde iş yerle.ı arasında ucuz ve bol nakliye imkânları sağlanmadıkça, fakir halkın ve işçinin toplu bulunduğu yerlerde ucuz ve sıkı kontrollü daimi pazarlar kurulmadıkça, ilâçsızlık, susuzluk, evsizlik, yolsuzluk yüzünden yüzlerle emeğin ve binlerle emekçi ailesinin sefaletle (ıvranmasını önliyecek tedbirler düşünülüp bulunmadıkça bu belediye bir hslkJzCİed.iyesi olamaz
İstanbul Belediyesinin bütün hizmet müesseselerine dikkat edin! Kenarlarda tama mile* durgun, merkezde hareketi*, Ayaspa?*»-larda fevkalâde başarılıdır.
Halbu ki halkçı belediyelere giden iıcr yol Ayaspaşalardan bir defa, Kasımpaşa, Ortaköy, Haliç ve Yedikulclerden-min defa geçer.
Su meselesi, yol mesefai, sil meselesi merdiven, bulvar', park her şeyden evvel halk meselesi.
Belediyeler ticaret raüe essesesi olduğuna göre n yol, park meselesi değil id
Amerikada büyük grev hareketleri
Nv.vyoık rıhtımları boylu boyuna vapur kordonlariylc çev-çevrilmiştir. Amerikan iş federasyonuna dahil bulunan gemiciler 5 X) bini bulmuştur. Meksika, Atlantik ve Pasifik körfezlerinde halc.ı 2534 gemi hareketsiz haldedir.
Bağdatta grev
Gazete işçileriyle mürettipler grevi yüzünden gecen cumartesi günü sahalı ve akşam gazeteleri çıkmamıştır. Buna sebep hükümet tar.ıLndan iki gazetenin kapatılmasıdır.
milletlerarası iş konferan sında Türk işçisini yine kim ler temsile yeltenecek?
Üuflarııfı. Birinci Sahibede riste 27 inci yıl toplantısını yapan iş konferansına Türkiye de iştirak etmişti. Fakat, o sırada, memleketimizde hür ve bağımsız meslek teşkilatlar yoktu. Bu yüzden, konferansa hükümet delegesi olarak Paris büyük elçisi Numan Menemeııcioğlu ile çalışma Bakanlığı araştırma ve danışma kurulu azası İbrahim Hakkı Yeniay, iş veren temsilcisi o-larak da Ekonomi Bakanlığı Sanayi tetkik âzası ve başkan-yardımcısı Nüzhet Tükül, işçi temsilcisi olarak da Sümer Bank isıanbul Defterdar fabrikası dokuma ustalarından Emin İnal tayin edilerek yollanmışlardı.
Konferansa katılan 43 devlet içinde bizim gibi gerçek temsilcilerle gelmeyen devletler, Kos-tarika, Ekuvator, Hayiti gibi 12 devletten ibaretti. Bunlar, konferansta cıı hafif tabirile lıiç de iyi karşılanmadılar. Fransız işçi temsilcisi ve Fransa Genel İş ^Konfederasyonu kâtibi Leon jou-I hau ’nun konferansta herkesin tasvibi ile karşılanan sözlerini burada bir misal olarak verelim :
(Hususiyetlerini üçlü temsil -Hükümet, işçi, Patron- esasından alan bir konferansta işçi ve iş veren temsilcileri olmayan ve bu suretle de anlaşmaları cılk ede a ve konferansa bir teşevvüş unsuru katan hükümet delegelerinin ümit kırıcı manzarasına bundan sonra şdhit olmamalıyız. Hatta, bazılarının izzeti nefsini kırmak bahasına da olsa, bunu söylemekten çekinmeyorum, Böyle bir heyetin milletler arası iş konferansına bu kadar noksan bir şekilde iştiraki karşısında, bu heyeti kapı dışarı etmemekle beraber, onu: Sen sadece bir müşahit olacaksın, faal bir unsur değil, demek lâzım geldiği
kûmetleri vecibeleri üzerinde düşünmeğe ve bu vecibeleri tamamca yerine getirmeğe mecbur
etmendir.»
.Arjantin heyetinin vaziyetini de ayrı bir misal olabilir; Arjantin hükümeti konferansa, işçi teşekküllerinin rızası olmaksızın,
keyfi bir şekilde seçtiği - sö/.de-
Kocaili Sellüloz sanayii ve nakliye arasında bir iki saat -----------------—---------f /
sesi değil de hizmet ele, kadro meselesi meselesidir.
Hadi MALKOÇ
ve
kârva'nsaray meselesi;
mu-
, su,
Neıvyork şehri açlık tehlikesi karşısında
Denizciler grevi ile kamyon şö-ferleri grevi aynı zamana rastladığından Nevvyork şehri açlık tehlikesine maruz, kalmıştır Son gelen habarlere göre grev devam etmektedir, iki sendka lideri tevkif edilmişse de bilâhare serbest bırakılmışlardır.
Grevci liderlerinden biri, eğer hükümet bu muazzam grev hareketlerine karşı asker kullanmak suretiyle gemil ri işletmeye teşebbüs ederse bitiğin bütün milleti greve davet ed.c(ğini bildirmiştir.
fen Devam;
I hakaret ediyor büsbütün çilede .n ederek doktor
çürüyor..Vö yine fabrikanın makine mühendislerinden bay Nurettin’in Hakkı Duman lehine müda nalesile hâdise kapanıyor. İyi kalpli makine mühendisi bay Nuretti-ne işçiler teşekkür ederler.
Fabrikadaki iş kazaları da güme gitmededir. 20 gün evvel bir kaza neticesi kolu kopan Osman günlerce sürünüyor ve nihayet ustaların lek taraflı raporlarile dikkatsizlik! deniyor. Ve Osınan sefaletinin gayyasına doğru kayıp gidiyor. Gelecek sayıda Osman’ın resmini ve hikâyesini neşredeceğiz.
Sellüloz fabrikasının bu keyfi ve lâibali hareketleri arasına nakliye işçilerinin feci durumları da ilâve edilirse ki bunlar 350 ■ 500 mevsimlik ve 250-300 daimi işçidirler İzmit işçilerinin haklı şikâyetleri oldukça kabarıktır.
Kocaili Sendikalar Birliği kurulmuş ve diğer sendikaların da kurulabilmesine ön ayak olmuştur. Bütün işçi arkadaşla» bu meşru mücadele vasıtasına candan bağlıdırlar. Kurucu heyetler yığın yığın ve günlük işler karşısında adeta şaşırmış gibidirler. Kocaili işçileri bu gün sıkıntıdadırlar fakat yarınlarını hazırlıyorlar.
işçi temsilcisi ile iştirak etmişti. Ayrıca gelen hakiki işçi temsilcisinin ve Arjantin işçi teşekküllerinin konferansda bu vaziyeti protesto etmeleri üzerine mesele yetkileri inceleme komis-yonu’nea tetkik edilmiş ve iddia yerinde görülerek Arjantin sözde - işçi mümessilinin teknik müşavirinin konferansa kabul edilmeleri genel heyet tarafından kararlaştırılmıştır. Müzakereler sonunda, otoriter usullerle işçi teşekküllerine hükmetmenin yeni bir misalini veren Arjantin hükümeti çok ağır ithamlara uğramış ve faşistlikle vesıflandırılmış tır.
Bu vaziyetler karşısında Türk heyetinin başkam Numan Mene-menci oğlu konferansa şu temi nalı vermek zorunda kaldı:
«Milletler arası çalışma konferansına noksan bir heyetle sonuncu defa olarak geldiğimizi temin ederim». - Çalışma dergisi: 5ayı 2 -
Buradan işçi ve işveren mümessilleri diye harekat etmiş delegelerimiz, orada hükümet delegemizin teknik müşavirleri olu vermişler ve konferansı ancak bu sıfatla takip edebilmişlerdir.
Son zamanlarda cemiyetler kanununda yapılan değişiklik bizde de, garpdeki eşitleri gibi, devlet müdahalesi dışında, hür ve bağımsız işçi sendikaları kurulmasına imkân vermiş ve bu imkândan faydalanan işçi kitleleri kendi aralarından, kendi iradelerde seçtikleri idareciler tarafından idare edilen hür ve bağımsız, gerçek Türk sendikalarım kurmuşlardır.
Bu gelişme, Türk işçisine, pek haklı olarak, milletler arası 29 uncu iş konferansına hak ki temsilcilerde katılabileceği ünıi dini vermişken yeniden işi el çabukluğuna getirmek teşebbıi-sile karşılaşmış bulunuyoruz.
Haber aldığımıza göre Montreal’e gidecek heyete hükümet adına eski millet dergisi sahibi; çalışma bakanlığı müsteşarı Hüseyin Avın Göktürk ile £Bir iti timale göre de bizzat çalışma Sakanı doktor Sadi Irmak);
Duına-bu ze-âyenesine
işverenler namına Karamürsel fabrikası hissedarlarından ve C. H. P. üyesi Hilmi Naili Bar-lo, ve işçi delegesi olarakta, cemiyetler kanunundaki tadilattan evvel C. H. P. nin teşebbü-sile ve.bu partiye bağlı olarak kurulmuş olan statüsünde C. 11. P. nin himayesinde olduğu yazılı bulunan gerçek bir sendika sayılamıyacağı gibi Türk işçisini temsile hiç bir suretle ehil ve yetkili olmayan İzmir amele birliğinden Hüsnü Merey tayin edilmişlerdir.
Milletler arası itibarımıza ağır bir darbe indirecek olan böyle sakat ve totaliter bir teşebbüs-den kaçmak için vakit azdır. Türk işçilerini temsil etmek şerefinin gerçek sendikaların gerçek bir temsilcisine bırakılması lâzımdır. Milletler arası iş konferansının yetkileri inceleme komisyonu karşısında faşistlik itha-mile karşılaşmak istemiyorsak, Türk sendikalarının mevcudiyeti ve kendi temsilcilerini seçme hakları filiyatta tanınmalıdır.
Montreal’e kadar gidip «Sen ancak bir müşahit olacaksın, faal bir unsur değil» sözünün daha ağır bir cümle ile tekrarlandığını duymaktansa şimdiden icap eden değişiklikleri yapmak evlâdır.
Artık müstahsil kitlemizi memleketin içinde ve dışında tanımanın ve tanıtmanın sırasıdır. Hiç bir memleket bu tarihi gelişmeden kaçınacak durumda değildir. Şu halde tutulan yanlış yoldan vazgeçilmesi ve Türk sendika muhitlerinde olduğu kadar milletler arası sendika muhitlerinde de pek fena karşılanacak sözde temsil usullerinden vazgeçip “en ziyade temsil kabiliyetini haiz teşkilâtlar,, tarafından Mont-[ reale gitmesini sağlamak gerektir.
Milletler arası andiaşmaların ve memleketimizin itibar ve menfaatlarının icabı da budur.
SENDİKACI
Amerikada kadın doktorlar
1940 da Amerikada 165.000 pratisyen hekimden 7600 ün kadın olduğu tesbit olunmuştur. 1941 de %5 mütehassıs kadın doktor ve %8 mütehassıs erkek hekim olduğu anlaşılmıştır. Diğer memleketlerle mukayese edildiği takdirde Amerikada hekimlikte ve diğer bir çok meslek sahalarında yetişen ve çalışan kadın adedinin mahdut olduğu görülür. Buna s(?bep kızların çok küçük yaşlarda evlendirilmeleridir. Bu itibarla Amerikan kadınlığı bir çok bakımlardan dünya kadınlık sosyetesinde oldukça geri bir yer işgal etmektedir. (B. M J.)
Milletlerarası faaliyet tehdit altında
Amerikan iş federasyonuna mensup 100 bin deniz işçisi greve başladı. Grev nöbetçilerinin yerleştirilmesini müteakip yarım milyon işçinin greve iştiraki beklenmektedir. Bu yüzden milletler arası deniz faaliyetlerinin duracağı tahmin ediliyor.
Sayfa : 4
Sendika Gazetesi
14 Eylül 1946
-
rgaHaanBBBBsaBBBBEBBBBaBaaB&aıaBBaBiıaHBHHBBH M B
; PEK YAKINDA ÇIKACAK OLAN VI^IN ■
MECMUASINI OKUYUNUZ 1 IVi,ri ■
■ ■
B3BBBBSBBBaSiaBBBBafiiBBBaBeBQa3aQBHBBBaB3aBB
*♦♦«♦♦♦♦♦♦♦♦ ♦♦♦♦♦♦«>(♦♦>♦♦♦«>♦♦♦♦♦♦♦■>♦ ♦♦♦♦♦♦
* Sahibi ve umumî neşriyatı idare eden Adil Yağcı
• Müracaat veri:
■ 4 ımııv * c.gv.1
:*Çenberlitaş Kürkçüler Pazar ♦ Sokak No? 14
î î
Abone Şartları Üç ay'ık 125 Kuruş
Altı aylık 250 Kuruş: Senelik 500 Kuruş
Kocaili İşçi Sendikaları Birliği
' Sendika hareketleri düşmanlarına ilk ve son cevap.
Dünya sendika . Federasyonu
(Geçen Sayıdan Devam)
9 — l.S.8. usul ve teferriiata ait anlaşmazlıkları ve taktik ihtilaflarını mahalli teşekküllerle iş birliği yapmakta devama mani saymaz. Yalnız ana prensiplerden yüz çeviren, ırkçılık miinaferelleri-ne, irticaa ve faşizme, alet olan cemiyetleri Birlik hemen saflan dışına atar.
10 — Gelir Kaynakları
l.S.B. nin başlıca gelir kaynaklan aza sendikaların iştirakleri, mecmua, risale ve kitap satışı tutarları, musarnere, koı.ftrans v.s. kapalı toplantı duhuliyeleri, teberrüler, bağışlamalar ve I.S I?. nin nıüessis ve merkez azalarının verecekleri asgari beş lira aylık aidatları ve ilah. dır.
11 — l.S.B. umum gelir tutarının dörtte birini amele sınıfının haklarının korunması masraflarına karşılık ihtiyat akçesi olarak, bir bankada biriktirir. Geriye kalan 'da, ıııutad idare masraflarına, kültür ve propaganda faaliyetlerine ve Kocaili işçik.mm müşterek umumi hareketlerinin mucip olacağı fevkal’ade masraflara kapatılır.
12 — Teşkilât:
l.S.B. nin en yüksek idareci organı Birlik kongresidir. Kongre senede bir defa Birlik idare meclisi tarafından toplantıya çağırılır iki kongre arasındaki devrede Birlik faaliyetleri bu ana nizamnameye ve kongre kararlarına göre.jdare olunur.
(Muvakkat hüküm: ilk kongre toplanıncaya kadar f.S.B. kurucular hey’eti tarafından idare olunur. Bu hey'et ilk kongreyi Birliğin resmen teşekkülünden en çok bir sene sonra toplantıya çağırması mecburidir.)
13 — Kongreler l.S B. azası olan sendikaların, meslek birliklerinin göndereceği mürahhaslardan terekküp eder. Daimi icra komisyonu azaları ve sendikaların mes’ul kâtipleri rey hakkı ile kongreye iştirak ederler.
14 — Her sendika mukayyet azasının nisbetindc, her 50 azaya bir mürahhas hesabile; kongrede temsil olunur: Eıı az 25 azası olan sendika ve cemiyetler de birer müşahit mürahhas göndermek hakkına maliktirler.
15 — İ S.B. kongrenin toplanma tarihinden en az bir ay evvel gündemini ilân ve başlıca karar tasarılarını neşretmek mecburiyetindedir.
16 Senelik kongreleri İ.S.B reisi kısa bir nutukla açar. Kongre hemen kendine bir reis ve lüzumu kadar reis vekili ve kâtip seçer. Bu suretle teşekkül eden büronun idaresi altında mü zakerclere girişilir. İlk iş olarak gündeme kati şekil verilir ve müzakerelerin kaç gün süreceği tssbıt olunur. Gündeme mutad faaliyet ve hesap raporlarından maada işçi sımfının o sıradaki durumu ve önünde duran en mühim meseleleri aydınlatan etraflı bir raporla memleketin iktisadi gelişmesinin çabşnıa Şartlan üzerindeki tesirleri hakkında bir tetkik konulması şarttır. Bu noktalar münakaşa edilip karara bağlandıktnn sonra kongre ?5 kiş’l k bir idare meclisi, bir reis, bir umumi kâtipe ayrıca 7 kişiiık bir kontrol komisyonu seçer ve dağılır.
17 — Kongre kararları toplantıyı takip eden dört hafta zarfında bir risale şeklinde bastırılır ve birlik şubeleri azalanna küçük bir bedel karşılığı tevzi olunur.
18 — İdare meclisi ayda bir defa toplanarak işçi hareketlerini ilgilendiren meseleleri inceler ve iki toplantı arasında yapılacak işleri kararlaştırır, bu faaliyetleri gerçekleştiren ve İ.S.B. nin günü gününe sevk ve idaresi idare meclisinin ilk toplantısında seçeceği beş aza ile reis ve umumt kâtibden teşekkül eden bir icra komisyonuna aittir.
19 — İdare meclisi lüzum görürse belli başlı işletme sendikaları mes’ul kâtiplerinin iştirakile olağanüstü toplantılar da yapılabilir.
20 — Daimi icra komisyonu, Birlik reisinin başkanlığı altında ve umumi kâtip ile daimi temas altında Birlik faaliyetinin muhtelif şubelerini ahenkli bir tarzda sevk ve idare eder, bu şubeler:
1 — Umumi idare ve koordinasyon şubusi.
2 — Teşkilat şubesi
3 — Propaganda ve neşriyat şubesi
4 — Hesap ve vezne şubesi
5 — İşçi sınıfının haklarının korunması şubesi
6 — Kadın ve genç işçilerin haklarının korunması şubesi
21 — Bu şubelerden her birinin mes’ul kâtipliğini daimi icra komisyonu azalarından biri üzerine alır. Umumi kâtip birinci şubeyi bilfiil idare etmekle beraber, diğerleri arasında da nazımlık eder. Birliğin muhaberatından da umumi kâtip mes’uldür. Sendikaların kuvvetlerine dair kayıtlar tutmak bunların artış veya azalışlarını gösterir istatistikler tanzim etmek teşkilat şubesine aittir.
22 - Hesap ve vezne şubesi, sendikalardan Birlik hissesine
( Devamı var)
Baş makaleden Devam şısında bazı kötü niyetliler akla ve hayale gelmedi!( dedikodular icat etmekte bizi şu veya bu ceryanlara alet olmakla itham etmektedirler.
Daha Birinci sayımızdan itibaren bu çeşit isnatlara ve provokasyonlara maruz kaldık. Münasebetsizliğin bu derecesi dünyanın hiç bir yerinde görülmemiştir.
Babıâli caddesinden her gün tonlarca kitap, gazete, risale ve mecmua sel gibi akıp gitmektedir.
Biz emekçi kitlelerinin biricik neşir vasıtası ve biricik sınıf teşkilâtı için bu yersiz yaygaralara ne lüzum var. Bizde kendimize göre hiç olmazsa bu caddenin bir köşesinden sürülüp geçemez miyiz ?
Fa (at biliyoruz, hemde çok iyi biliyoruz. Bu sinsi maksat (re gaye açıktır. Bizi kışkırtmak cevap vermeğe zorlamak ve bu suretle de biricik teşkilâtımızı ve biricik neşir vasıtamın kapattırmak için vesileler hazırlamaktır.
Yağma yok cicndii-. r l Biz Sendikalistler bir çeyrek asra yakın mazisi olan şuurlu bir hareketin temiz evlâtlarıyız.
Biz öyle ipekli perdeler arkasında marnken koltuklarla ve dürbünün tersiyle inkılâbı seyredenlerden değiliz. Ne Yeniçeri hareketleri ve ne de zor balık bizi memleket davasında müsbet çalışmaktan alıkoyamaz.
Biz öyle kolay kolay fasit daireler içine düşürülerek işi şahsiyata döküp esas çalışma kuvvetimizi başka menfi s( lara Larcıyacak kadar değiliz. Memlekette bi anun var ve bir de bunu vatandaşlar arasında fark gözetmeksizin tevzi edecek J>ir adalet cihazı var. Biz kanunsuz bir harekette-bulunacak ^olursak bizi hesap vermeğe çağırabilirler. Telâşınıza lüzum yok 18 milyon vatandaşın vicdani lâzımgeien hükmü verir. Düşmanlarımıza ilk ve son cevabımız bııdur. (*)
SENDİKACI
—=» «i»»*—
*) İşçi arkadaşlar biz asıl vazifemize gelelim. Geçen sayımız da Sendika hareketlerinin teş kilât sistemi hakkında bir şema neşir edeceğimizi vadetmiştik. Kilisesi hazırlanamadığmdaıı ö zür dileriz. Gelecek sayımızda hem bu şemayı neşredecek ve hem de sendika hareketlerinin maksat vc gayesini izaha çalı şaeağiz.
i
heyetile 1945 se 8 ekime
Baştaraft Birinci Sahifedtc sınıfını aynı zamanda tehdit etmiş, işgal altına giren memleketlerde işçi sınıfının en hayati menfaatleri, en mütevazı hakları ayaklar altında çiğnenmişti.
İşçi sınıfını, insanlığı vc demokrasiyi tehdit eden kara tahakküm, dünya işçilerinin müşterek gayreti ve fedakârlığı ile yere serildi. Harp yılları- işçi sınıfına, kuvvetlerin teksifi ve saflarda birliğin zaruretini bir kere daha kesin ve en aydınlık bir şekilde öğretti, işçilerin demokratik hakları, ekonomik ve sosyal davaları ve hayati menfaatleri uğrunda, faşizme karşı mücadele içinde bu günkü birliğin temelleri atıldı.
Harp biter bitmez, Paris kongresi açıldı Bu kongreye 56 memleketin 66.759 348 işçisini içinde toplayan 65 sendika teşkilâtı birer murahhas iştirak ettiler. Kongre nesinde 25 eylülden kadar fasılasız çalıştı.
Kongreye münavebe ile, Fransız muralıbası Leon Jouhaux, İngiliz murahhası Walter Cit-rine, Sovyet murahhası V.Kouz-netsou, Amerikan murahhası Sidney Hillmaıı, Çin murahhası Chu,. Meksika murahhası Tole-daııo, İsveç murahhası Lindberg başkanlık ettiler.
Kongre sekreterliğine, Dün ya sendika birliğini gerçekleştirmek uğrundaki enerjik gay-retile büyük işçi merkezlerin de tanınmış Fransız murahhası Louis Saillant getirildi.
Paris Kongresinin toplandığı ChuiHot sarayı, DÜnj'a sendika federasyonunu hazırlayan heyecanlı ve keskin münakâşalara sahne oldu. Bununla beraber, daha ilk oturumlardan itibaren toplantıya hâkim olan tesanüt havası, bütün murahhaslarda kat’i bir neticeye varacaklarına dair kuvvetli bir kanaat yaratmıştı. Kongrede dünyanın en büyük sendika merkezlerini temsil eden, Fransız, Sovyet, İngiliz ve Amerika murahhaslarının en geniş bir hüsnüniyet ve anlayış içinde bu toplantıda muvaffakiyetli bir nazım rol oynamaları kongrenin muvaffakiyetinde başlıca âmillerden biri oldu. Müşterek ve ahenkli bir çalışma sonunda, 3 ekim 1945 tarihinde Dünj'a sendika federasyonunun statüleri oybirliği ile kabul ve tasdik edildi.
Teknik arıza dolayısile Tezatlar kılişemiz hazırlanamadığından özür dileriz.
Sahip ve Neşriyat Müdürü: Adil Yağcı Tertip ve Baskı F - K Basımevi
i
3 ekim sabahı yapılan toplantı her zaman yadedilecektir. 67 milyon teşkilâtlı işişçiniıı mümessilleri bu hadiseuin tarihi ehemmiyeti, ve kendilerine yüklediği mesuliyeti tamamen anlamışlardı.
Dünya Federasyonunun idare organları şu şekilde kurulmuştur : En yüksek organ, iki senede bir toplanacak olan kongredir; Kongre federasyona bağlı bütün sendikaların aza sayıları nisbetindc temsil edil-diğ umumî meclisi seçer. Umumî meclis senede bir defa toplanır. Bu meclis, Dünya federasyonunun bütün faaliyetini tanzim ve idare edecek olan İcra komitesini seçer. İcra komitesi bir reis ve genel sekreterle bir'ikte icra bürosunu teşkil eden yedi reis vekilini seçer. İcra komitesi ve bürosu umumî meclisine kongrenin aldığı kararları pratik sahada gerçekleştirmek vazifesi verilmiştir.
Dünya sendika federasyonunun statüleri geniş fakat hudutları belirli bir temele istinat etmektedir. Bu statüler yeni teşkilâta en faydalı bir şekilde çalışan bütün imkânları vermektedir Federasyonun faaliyet mihverini, beynelmilel ve milli bir plân gereğince muhtelif memleketlerin işçi sınıfının siyasi, iktisadi ve içtimai sahalardaki başlıca hak vc isteklerini hayata geçirmek için mücadele teşkil edecektir. Bu mücadele zor ve kesin olacak vc fakat muvaffakiyetle neticelenecektir. Çünkü, bu yeni beynelmilel teşkilât, muasır cemiyetin en ileri, en geniş, en kalabalık ve en müstahsil sınıfını temsil etmektedir.
Paris kongresine iştirak eden işçi murahhasları, yeni teşkilâtın muvaffak olacağına inanarak dağıldılar.
“Dünya sendika federasyonu kurulmuştur. Fakat bu bir başlangıçtır,,. Bütün murahhaslar birbirlerinden ayrılırken vc Chaillot sarayının yeraltı salonunun merdivenlerini son defa olarak ağır ağır çıkarlarken böyle söylüyorlardı. “Bu federasyon çalışmalıdır; kuruluşu sırasındaki kadar güç şartlar altında muvaffakiyetle çalışmalıdır.,, Çünkü dünya işçilerinin tesanüdü insan haklarının eıı büyük garantisidir.
Safa M. YURDANUR
işçi Arkadaşlar:
Dilek ve şikâyetlerinizi bize bir mektupla bildiriniz. Gelecek sayıdan itibaren sizin için ayıracağımız “Dertlerimiz,, sütununda dertlerinizi neşredeceğiz.
I—,---------------------------
Ekonomik ve Sosyal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
ŞİMDİLİK CUMARTESİ GÖNLERİ ÇIKAR
Fiyatı 10 Kuruştur.
14 Eylül 1946
Senkika hareketleri düşmanlarına ilk ve son cevap.
Yurdumuzda Emekçi kitlelerinin Sendikalara olan alâkaları günden güne artmaktadır.
Yirmi senedenberi her türlü haktan mahrum olan işçi arkadaşlarımızın sendikalara candan bağlılıkları bizi cidden memnun bırakmakta ve ümidin fevkinde cesaret vermektedir.
Bunun böyle olacağı gayet tabii idi, Uzun yıllar süren tek parti hakimiyetinin etrafa saldığı korku ve yasaklara rağmen ekilmiş olan işçi hareketi tohumları bugünkü demokrasi kaynaşmaları içinde elbette fi-lizlenecekti ve işte yüzümüzü güldürecek bir tarzda filizleniyor.
İşçi sınıfı bugün artık İçtimaî heyetin en şuurlu bir sınıfı olarak ortaya çıkmış bulunuyor.
Kurtuluş savaşını başaran ve bugünkü varlığımızı yaratmış olan emekçi kütleleri yurdumuzu korumak için garbin emperyalist sürülerine nasıl göksünü siper ettiyse bugün yurdun yükselmesi ve İkinci Cihan harbinin keskinleştirdiği istihsal anarşisi, pilânsiz. iktisadiyatı ve insafsızca istismarı bertaraf etmek ve cemiyetimizi vurgunculardan ve bulanık suda halâ balık avlamak istiyen faşist arlıklarından da temizlemek için bütün azmile savaşacaktır.
Şunu iyice bilmelidir ki, içinde yaşadığımız bugünkü makine medeniyetinin ayrılmaz önemli bir parçası olan Sendi-kalizm yurdumuzda da emekçi kütleleri tarafından esaslı ve. açık olarak anlaşılmış bulunuyor.
Bunun aksini iddia edenler memleketimizin sinsi düşmanları ve şahsî menfaatlerini umumun zararında ariyan tufeyli-lerdirki, bunlara verilecek cevap şudur : Sendika hareketlerine karşı yapılacak her müdahale ve her baltalama demokrasiye indirilmiş bir darbe ve milli menfaatlere ihanetten başka bir manâ ifade edemez.
Türkiycnin emekçi kütleleri artık sabırsızlıkla normale dönüşü beklemektedir. Biz Sen-dikalistler emekçilerin teşkilât meselelerini ve memleket davalarını gayet açık olarak konuşmayı ve gerekli teşebbüslere çekinmeden girişmeyi adet edin miş cemiyetin namuslu ve şerefli insanlarıyız. Fakat çok teessüf olunurki bizim bu samimî uğraşma ve didinmemiz kar-(Devamı S. 4 Sû. 3 de )
SENDİKACI
Milletlerarası iş konferan sında Türk işçisini yine kim ler temsile yeltenecek?
- ■
Türk işçilerini temsil etmek şere fini gerçek sendikaların gerçek bir temsilcisine bırakmak lâzımdır
iştirak ct-hazırlıklar ve hay-T ü r k
Milletler arası iş konferansının 29 uncu toplantısı bu ayın 19 unda, Kanadada, Montreal şehrinde, milletler arası iş bürosunun geçici merkezinde açılacaktır. Bu toplantıya mek üzere bizde de yapıldığını öğrendik öğrendik ki,
işçisi hakiki temsilcisini bu konferansa da yollamak imkânnın-daıı mahrum bırakılmak üzeredir.
Milletler arası iş teşkilâtı ana yasasının 3 üncü madde 1 inci fıkrası gereğince, konferans toplantısına, her memleketten iki hükümet deleğesi ile, bir iş veren ve bir de işçi temsilcisi iş-
i 0 ♦♦♦«♦♦♦♦♦♦ (►♦♦♦♦♦♦♦ ♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦
I " — ----- -- ~
tirak eder. Ikinçiffıkra hükmüne göre ise her temsilci konferans gündemindeki h;;r bir madde için iki teknik müşavir seçip götürmek hakkım haizdir. Ve nihayet âza devletler, aynı maddenin üçüncü maddesiyle (iş veren ve işçi temsilcileri ile bunların teknik müşavirlerini, işçilerin ve iş verenlerin en ziyade temsil kabiliyeti olan teşkilâtlarının rızalarile) tesbit etmek taahhüdüne girmişlerdi;. Bu şekilde seçilmiş işçi temsil fisi olmayan heyetlerdeki iş veren temsilcilerinin reye katılmaya hakları kalmaz.
Hatırlardakirki giren yıl, Pa-( Devamı S. 3 Sû. 4 de )*
Dünya Sendika
Federasyonu
-----«w-----
Yazan : Safa M. YURDANUR
8 Ekim 1945 tarihinde sona Sendika Federasyonu yarattı.
i
Kocaili sellüloz sanayii ; ve nakliye işçileri ara- | t
sında bir iki saat
»■■a
•
İzmit sellüloz .sanayiinde çalışan işçi arkadaşlar ve nakliye işçileri sur’atle uyanma ve teşkilâtlanma yoluna girmişlerdir. Şimdi iş kanununun tatbikatını olduğu kadar insanlık haklarını da elde etmeğe çalışıyorlar ve sendikalarını kuruyorlar.
İstanbul Sendikalar birliğinin neşrettiği broşürü işçiler arasında sattığı ve dağıttığı için işinden çıkarılan 1166ü nuınaıaiı İdris Er dinç gibi hakikaten fedakâr ve şuıırhı işçi arkadaşlar her gün artmada ve şuurianmadadırlar
Bu işçi arkadaşların iş kanununu ve insanlık haklarını istemeğe başlıyan gür ve hakb sesini sellüloz fabrikasının idarecileri (Eski alışkanlıklarla olacak) garip tepkilerle karşılıyorlar Fabrika idaresi hileli ve gayrı meşru yollarla işçi üzerinde tazyika geçiyor. İlk olarak fabrikanın on senedir kırık bulunan camlarım (250 lira tutarında) ücretleri en az bulunan işçilere ödetiyor. İşçilere hemen de umumen kötü ve hoyratçi muamelelere girişiyor. -
İşçilerden Hakkı Duman akşam vardiyasından çıkıyor, yorgunluk almak ve bir arkadaşını görmek için deniz kıyısındaki tenis kurduna (Her halde bu tenis kordu işçilerin istirahat zamanlarında eğlensinler diye yapılmış olmalı!.) Gidiyor bir kenarda oturup sigarasını yakıyor. Fabrikanm personel şefi bay Halis: Buralar sizin için yasaktır, kalk diyor. Hakkı duman sebebini sormak istiyorsa da bay Halis hiddetle onu çekiştirmeğe başlıyor ve bu arada mühendis Abdülkadir de: Siz büyüklere hürmeti bilmiyorsunuz, sizi
(Devamı S. 3 de)
ELEFTEROS
I
r
Gazetesinin baş yazarı Dimit ri Parnaras’ın gazetemize bir demeci
eren Paris Kongresi bir Dünya Bu hadise bütan mernle rin işçi sınıfı bayatında b derecede bir ehemmiyet taşımaktadır. Başka başka milliyetlere mensup ve başka başka siyası, dini kanaatler taşıyan milyonlarca işçi, haklarını müdafaa etmek, irade ve isteklerini gerçekleştirebilmek için,
En Doğrusu umumin—m
10 Paralık işçiye
10 kuruşluk kuvvet şurubu!
Bakırköy SümerbanO>e^Tab-ir doktoru vardır.
Hürdür. Kıymetli ve bir hekim®. Kendisi, işçisini, iyic; muayene
Ekıem tevazi gelen
nadan reçetesine yaza
kıskanrı
Hap] aspirin, atabi giliz'tuzıı, hint yağ rubu ne icap eden •zu mikdarınca verir.
Bu böyle ancak dokuz ay devam edebilmiştir. Günün birinde Sümerbank merkez idare heyeti fabrikanın sıhhat cetvellerini tet kik ederken görmüşki, bu fabrikada boyuna 10 paralık işçi için 10 kuruşluk kuvvet şurubu diğer aspirinlere haplara nazaran, da ha fazla bir rakamla gösterilmiştir. Ve derhal bir emirle Ekrem Hür işinden çıkarılarak yerine bir münasibi tayin edilmiştir.
Tedavisine ihtimam edılmiye-cek olduktan sonra acaba bu fabrikada işçiyi muayeneye, doktora lüzum var mı ?
lȍi
ı, kının
Adı sadece kendi memleketleri için-ınii- de birleşmenin kâfi gelmediği-isine i.i, dünya çapında bir teşekkül halinde birleşmenin bir mecburiyet olduğunu anlamışlar ve bunu hayata geçirmeğe karar u bakımdan Pa-ünya sendika ha-ihinde bir dönüm
vt ri
yılları ve acı artmış halinde
noktası teşkil etmektedir.
Dünya işçilerinde tabii olan yaklaşma temayülü, işçi sınıfının ve şeflerinin harp içinde aldıkları sert derslerle bir kat daha ve kuvvetli bir birlik
toplanmak kaçınılmaz bir zaruret- olmuştu. İkinci dünya harbinin bütün yükü, gözyaşları ve felâketlerile işçi sınıfının ve ona rn yakın çalışkan tabakaların sırtına yüklnenıişti. Faşizm, irtica ve harp, dünyanın herhangi bir köşesini değil, fakat bütün memleketlerin işçi
(Sonu S. 4 Sû. 4 de)
Yu-reisi
Memleketimizi ziyaret için «İstanbul gazeteciler cemiyeti» ııan gazetecilerini davet etti Onlar da Yunan Basın Birliği bay Kranyatakis’ın riyasetinde geçen hatla şehrimize geldiler.
Pazartesi günü gazeteciler cemiyetinde şereflerine verilen Kokteylde bir arkadaşımız sosyalist ELEFTEROS gazetesinin baş muharriri bay Dimitri Parnaras ile gazetemiz için bir konuşma yapmıştır.
Bay Parnarat Mart seçimlerine kadar Basın Birliği reisi idi. . Kari ’ Markisi t eseri vardır, cilt halinde «Dünya sosyalist tarihi* eserinde Türkiyedeki Sosyalist ve bahsetmiştir.
adaşımızın sorularına memnuniyet ve . Yunanislanda bu günkü sendikaların dair olan sualimize karşı demiştir ki:
Sol tarafın çok tanınmış kıymetli bir muharriridir. Yutıancaya ilk defa o tercüme etti. 10-20 sosyalist Aynı zamanda sun alarak i adında bir, eser yal Sendikalist hareketi
Kıymetli misal.ri nezaketle cevap \ ne vaziyette bııkınduğ
— Bu gün Yunanisfânda sendikacılık çok tekâmül etmiş bulun maktadır. Halen sendikalara bağlı olan amelenin adedi 200 bini geçmektedir. Esasen sendikalar santral bir sendikaya bağlı, bir Konfederasyon halindedir. Bıı Konfederasyon da Fransız Konfederasyonunun bir modelidir.
— Ne kadar zamaııdanberi oöyledir?
— Evvelce işçi sendikaları General Metaksas’ın birer aleti vaziyette idiler. Ve Çalışma Bakanlığına bağlanmaları isteniyordu. 1944 de dünya sendikalar birliği »izimle alâkadar oldular, Rus Fransız ve İngiliz azalarmdan müteşekkil bir delege göndererek, Yunanistandaki işçi vaziyetini tadkîk ettirdiler, sendikaları hükümetin baskısından kurtararak serbest rahat bugünkü sendikalar haline kodular.
— Son günlerdeki hâdiseler üzerine sendikalar ne vaziyettedirler.
— Eskisinin yanı başında bir Konfederasyon daha teşk’I edilerek başına Kralcı hükümetin tayin ettiği bin getirildi Fakat dünya sendikaları birliği yine eskisini tanıyor ve onu destekliyor.
Sayfa : 2
Sendika Gazetesi
14 Eylül 1946
Amerika Birleşik Devletlerinde İşçi Sendikaları
,mih ı n mı mwı mııımtı» aag—mem mıwı !■■■ 1
İşçi Sağlığı
Sendikanın İşçiye Sağladığı Haklar
-------
Yazan
I
t e
İşçi Sağlığı Meselelerinde Sendikaların rolü
Herbert Harris ve Victor Reisel
Herbert Harris ve Victor Riesel
Not: Aşağıdaki makalenin muharrirleri Amerika Bir leşik Devleti işçi sendikaları hakkında konuşabilecek en salahiyetli kimselerdir. Herbert Harris Birleşik Devletler araştırma enstitüsüne mensup olup her günki işçi hareketinin temayüllerini ve bunların iş dünyasındaki akislerini tahlil New-York Post gazetesinde sisidir.
işçi
eder. Victor Riesel meseleleri mütehas-
( Evvelki Sağıdan Devam ) çalışma esası üzerinedir. İşın cinsi, işçinin derecesi mühim değildir. Böylece C. I. O nuıı programı iyi yetişmiş >ŞÇ‘ ile böyle olmayan C. İ. O takdir etmektedir ki, modern istihsal rejimi esası fabrika, iş yeri olan bir sendikalaşma, meslek teşekkülleri ananesinden daha yerindedir. A. F. t. den ayrılan birliklerin C. 1. O-yu ilk teşkil ettiği günlerde iki tarafın zıddiyet ve kini son dereceyi bulmuştu. Harp günlerinde bu zıddiyetin hemen hiç kalmadığı görüldü.
Amerika sendikalarının üçün cü kolunu teşkil eden Demiryolcular Kardeşliği teşkilâtına gelince bu meslek esası üzerine kurulmuştur. İlk önce bir karşılıklı yardım birliği şeklinde idi, adeta bir emniyet sigorta şirketi manzarası arzcdı-diyordu. Programları yavaş yavaş değişerek bugünkü halini almıştır.
Mahiyetleri gerek meslek gerekse indüstriel mahiyette olsun bu sendikaların çoğu âza-sına bir çok maddî ve manevî faydalar sağlamağa çalışır. A F L. ye mensup sendika âzalari son ondört sene zarfında hastalıkların önlenmesi, kaza, işsizlik, ihtiyarlık, ölüm gibi hallerin karşılığı olarak 450 milyon dolar aidat vermiştir. A.F.L ve C. İ- O. sendikalarının programlarında âzalarının mesleki ve kültürel terbiyesine matuf şiarlar vardır.
Sendika şeflerinden birisinin ifadesine göre • “Teşkilâtlı iş, bütün işçilerin en hakiki ma-nâsiyU istifadesini muciptir ve teşkilâtlı gündelikçilere yaradığı gibi teşkilâtsız gündelikçiler de dolayısile bundan istifade etmektedir» diyor, işte göze çarpan bir misali: On se ne önce vasati iş haftası 63 saat idi; uzun sendika mücadeleleri neticesinde 54 saate in di ve 1941 de Amerika harbe girerken ış haftası yalnız 39 saat tutuyordu.
Şimdi teşkilâtlı işçilerin bir-buçuk asırda elde ettikleri hususi haklara gelelim :
1) İşçi münasebetleri hakkın-daki federal kanun bütün işçi lere memurun, hükümetin iş arkadaşlarının müdahalesi olmadan istediği sendikaya girme hakkını vermektedir Bu hak işçilere icabında gündelik ve çalışma saatleri hakkında konuşması icab eden sendikayı gizli reyle seçebilmesi selâ-hiyetini vermektedir.
2) Bir işçi yerini kaybederse İçtimaî emniyet federal kanunundan himaye görür. Bu ka nun sayesinde yeni bir iş araması için geçebilecek 16 hafta kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir inik
/
! tar para alabilmek hakkını haizdir.
3) İşçi 65 yaşına geldiği ve çalışmak için çok ihtiyar sayıldığı zaman aynı kanun sayesin de ömrünün sonuna kadar geçimi temin edilmiştir.
4) İş esnasında yaralanırsa işkazaları hakkındaki kanun sayesinde sadece hastane mas rafları ödenme/., bu halinden dolayı ona bir mün?sip tazminat da verilir.
5) Bir diğer kanun işçi için makul bir iş zamanı ile makul bir gündeliği garanti eder.
6) Sulh zamanında olduğu gibi harp zamanında da Ame rikaıı işçisi az yövmiye ve faz la iş gününe karşı grev yapmak hakkına maliktir. Bu harpte Japon taarruzundan 24 saat sonra Amerikanın büyük işçi teşkilâtı mümessilleri harp olduğu nüddetçe grev hareketlerine ^irişmiyeceklerini âzalari adına beyan ettiler. Bu söz yüzde 99 a yakın bir nisbetle tutulmuştur.
7) Sulh zamanında 16 yaşma karar, harp zamanında 14 yaşına kadar çoçııklarin iş görmeleri yasaktır. Okullardaki mes lekî terbiye vaziyetleri tabii bu kanunun haricindedir.
Bu gün, hastahane ve kilise mensupları ve hizmetçiler teşkilâtsız bulunuyorlar, bunların herhangi bir sendika kurup kurmayacaklarını istikbal gösterecektir.
Faşist memleketlerde bazı gruplara (azdırlar) denerek şefleri ve azalan öldürülmüşler, akla gelmedik işkenceler görmüşler, sürülmüşlerdir. Bir demokrasi her şeyden önce memleket meselelerinin serbest münâkaşasını icab ettirir. İşte yukarda saydığımı/ Laklar böyle serbest münakaşalar sayesinde elde edilmiştir. Bugün Ameri-kada bir çok partiler ve teşekküller varsa da bunlar netice itibarile iki partide |-msil edil | mektedir.
ziyade.demokratlar bu gün ge-geliri fa/la olanların partisidir. Bazı sendika şefleri Cumlıuril yetçileri tuttuğu halde bazılar! demokratları tutmaktadır. Bun lar esasen pek sabit bir karakter arzctıneınekte, bu alâka lar zamanla değişmektedir.
Sendika faaliyeti politika hayatında büyük rol oynamaktadır. Bu arada C. İ* O. nun politika faaliyeti komisyonu az bir zaman evvel bir programla ortaya çıktı. Böyle bir hareket Amerika Birleşik Devletlerinde ilk defa görülmektedir. Hal kın ekseriyetinin arzularını aksettiren Amerikan işçi sendikaları son seneler zarfında yeni bir olgunluk kazanmış, beynelmilel sahada da sesini dıı yurmak imkânım bulmuştur. Yirmi sene evvelki ile bu günkü durum arasında dağlar ka
Cumhuriyetçilerden
dar
fark var. O zaman sendikalar sadece iş zamanı, gündelik meseleleri gibi mahdut ve mahalli şeylerle uğraşıyorlardı.
Bu gün sendikacı şefler sulh konferansında söz sahibi olacak bir dereceye yükselmişler, işçiler ve geniş emekçi kütleleri için emniyet plânları tek lif etmektedirler. Gerek A.F.L gerek C. İ O. harp sonu için programlar hazırlamışlardır.
C. İ. O kongresinde söz alan başkan M. Philip Mürray : “İşçi ve emekçi kitleler harp gidişi üzerinde müessir oldukları kadar harpten sonraki nizamın tesisinde de rol almak azmin-dedirler. Zira maliye vc ticaret unsurlarının istifadesini temin edecek bir vaziyet Hitlerlerin çıkabileceği şartların yeniden tesisi demektir» demiştir.
Amerika sendikaları Patron ve hükümet teşekküllerde mü savi kaklara malik olmak iste inektedir, sulh konferansında rol oynamak arzusundadır. Başlangıçta Amerika, Avrupalı iş teşekküllerinden çok şeyler öğrendi. Öyle görünüyor ki bu gün de Avrupa ondan bir çok şeyler öğrenebilecektir. İşçi teşekkülleri tam hürriyetlerini kazanmadan ne demokrasi ne sulh mümkün olacaktır.
Çeviren : ARSLAN
SON
Kibrit fabrikasında çıkan yangın
tif dairesinde kibritler istif edilirken paketlerin bir kısmı ateş alarak kuvvetli alevler galinde yanmağa başlamışlardır. Bu es-nâda paketleri taşımakta olan Ali Uncu ile Behçet İşler kaçamadıklarından muhtelif yerlerinden ağır bir surette yanmışlar ■dır. ■pıaviM
Bu gün memleketimizde mev ; cut şekle göre işçi sağlığı iş veren müessesenin emrindeki | kimler tarafından kontrol | | idare edilmektedir. Ekseriya vaki olduğu üzere müessese menfaatlerini alakadar eden sağlık işlerinde hekim aylık aldığı tarafı tutmakta veya o tarzda harekete mecbur tutulmakladır. Bu yüzden istirahat, rapor, maddi yardım gibi meselelerde rast gele konulmuş bir takım keyfi kuyudat bulunduğundan Tabibi kendi inisyatifini kullanamamak-! tadır. Bu sakat yoldan yıllar-] danberi yürüne yürüne öyle kö tü bir alışıklık meydana gelmiş | tır ki çok dua hekim böyle ha yati mevzular için vereceği kararlarda ilim ve mantığına aykırı da olsa o kara kaplı, gelene-1 ğe uymak zorunda kalır. Binaenaleyh sureta ış kanunumuz mevcut bulunduğu halde hakikatte işlerimizi tanzimde istismarın yarattığı karakuşî hükümler yürürlükte bulunmaktadır. Hâlâ Ortaçağ Derebeyliğin nizamını el altından destekleyenler, şunu iyi bilmelidirler ki bütün dünyada iş şartları ve endüstirinin işçi sağlığı üzerine tesirleri ufak tefek farklarla yekdiğ.erlerinın aynıdırlar. Binaenaleyh işçi sağlığını kalkındırma dâvasında bü tün dünyada malûm plânların nazarı itibara alınması zaruridir. Bilindiği üzere bu teşkilâtların başında ve amelelerin bizzat kendilerinin meydana getirdiği sendikalar gelir, işçi sağlığının da bu sendikalar vasıtasile kontrol ve idare edilmesi şarttır. Bu olmadıkça 7-7 45 gün ve 4772 sayı ile yayınlanan (İş kazaları ile meslek hastalıkları ve analık sigortaları kanunu) nun vaktile iş kanununun uğradığı akıbete mahkûm olacağına şüphe yoktur. Her ne kadar işçinin memleketimizde hiç bir zaman tahakkuk etmemiş bulunan hakikimi müdafaa ve tahakkuk ettirmek gibi yüksek bir gaye ile — Çalışma Bakanlığı yeni faaliyete geçmiş görülüyor, 16 Temmuz 1945 de yayınlanan (İşçi Sigortclan kanunu) ile beraber önce bahsettiğimiz iş kazaları kanununun 1 Ocak 1946 tarihinde 4792 sayı ile yürürlü-ğe gireceğini vc asıl taznfrat
he-
ve
Dr. M. Hulusi DOSDOĞRU
ve yardım hükümlerinin ise bundan 6 ay sonra tatbikına başlanacağını vaadediyor ise de Sendika teşkilâtı mevcut olmadıkça sadece yukarıdan inme kanun ve kararlarla bu muazzam dâva hal edileceğe benzememektedir. Ingilterede de bizdeki Çalışma Bakanlığının karşılığı olan iş nezareti vardır Ama bundan ön ce İngiliz işçisinin haklarını icabında hükümete ve devlete karşı koruyan Sendikaları mevcuttur. İlk olarak İngiliz amelesi sendikalarını kurmuş ve bilâhare bunlar iş veren makamları zor-laya zorlaya hükümetin bu günki teşkilâtı meydana getirmesini sağlamıştır. Görülüyor ki burada da teşkilâtlanma yukarıdan aşağıya doğru değil, aşağıdan yukarıya doğrudur. Bizde Sendikalar teşekkül etmeden kurulmuş bulunan Çalışma Bakanlığının hükümetin bir kolu olmak dolayısile her şeyden önce onun görüşlerini müdafaa vc tatbik edeceği tabiidir. Halbuki endüstrimizin hemen ekseri kollarında hükümet iş verir vaziyettedir ve bu makanizma daima değişebilir yani ne zihniyette bir hükümet kurulursa Çalışma bakanlığının da faaliyet ve inkişafı o şekilde olacaktır. Sendika teşkilâtı yapmak hususunda en geride kalmış milletlerden biri de şüphe yok ki memleketimizdir. Nazariyatta ve kitap üzerinde bugün şaşaalı cümlelerle hükümetin teklif edip kabul ettirdiği plânlar tahakkuk ettiği takdirde sağlık ve sosyal cepheden onların en selâhiyetli kontrolörü şüphesiz işçinin kendi bağrından seçerek ayırdığı ve onu her manada temsil eden sendikaları olacaktır. Meselâ Sir William Bevcridge'nin hayat sigortaları ve yardım servislerinin teşkilâtlanmasına dair Çörçil hükümetine teklif ettiği muazzam plânın işçi hükümetince tatbikına geçildiği takdirde Ingilterede onun kontrolünü şüphesiz İngiliz işçi sendikaları yapacaktır. Hulâsa işçi sağlığı d vasinin memleketimizde esaslı şe-. kilde halli için önce onun kendi sendika teşkilâtını kurması zaruridir. Esasen işçimizi alâkadar eden bütün sağlık sosyal vc kültürel meselelerimizin düzelmesi buna bağlıdır.
İnşaat İşçilerinin duru
m-
eleniyor.
da topb na bölge mü(! belerinden "alinaıı
n Ça- i lürle nîîtn ne-
şckiîde ı
lışı rin ticeleri henüz esaslı bir öğrenemedik.
Haber aldığımıza göre bu toplantıda birçok işçi meseleleriyle beraber inşaat işçilerinin İş Kanunundaki durumlarıda tetkik edilmiştir.
İnşaatların senenin muayyen mevsiminde yapılması, işçilerinin işin bünyesine göre toprakçı, kalıpçı, demirci, betoncu, vesair kalifiye işçiler., olması ve inşaat müddetinde muayyen fasılalarla bir aydan kısa zamanlarda ça-lışm ıları dolayısile bina işlerinin iş kanunu mevzuatına girip gi-remiyecel.leri gözden geçirilmiş tır.
i
Şeker Fabrikaları işçileri
Mecburi sigortaya son verilmesini ve pirimlerîn indirilmesini istediler
Eskişehirden haber verildiğine göre, şeker fabrikası işçileri, kendilerine scnclcrdenberi tatbik edilmekte olan mecburi sigortadan dolayı ilgili makamlara müracaatlarda bulunmuşlardır.
Memleketimizdeki bütün şeker fabrikalarının ameleleri, şeker şirketi tarafından mecburi olarak sigorta edilmektedir. Bu sigortanın bir hususiyeti, bunun her işçi için mecburi tutulması ve buna razı olmıyan işçinin koğulması veya hiç işe alınmaması, ikinci hususiyeti ise, sigorta edilen işçilerin aylık kazançlarından yüzde on beşe kadar pek fazla pirim alınmasıdır.
Memleketimizde işçi sigortaları mevzuu henüz pek yeni olduğu halde, şeker fabrikaları işçileri senelerdenberi idare muvaffakiyetle ve yukarıda yazdığımız şekilde ve adeta bir mükellefiyet halinde sigorta mecburiyeti altında tutulmaktadırlar.
Alâkalı işçi arkadaşlar, yaptıkları müracaatta :
1 ) Sigortanın ihtiyarî olması,
2 ) Dünyanın hiç bir yerinde görülcmiyecek olan bugünkü pirim- nisbetlerinin indirilmesi taleplerinde bulunmuşlardır.
Öğrendiğimize göre, bugüne kadar bu müracaata İmiiüz bir cevâp verilmemiştir.
14 Eylül 194
Sendika Gazetesi
Sayfa: 3
Belediyeler ticaret mîiessesesi değil de hizmet mîiessesesi ol-duğuna göre
Mesele, kadro meselesi değil idrak meselesidir.
----—---------
:: :: :: :: :: :: il ::
Küçük esnafın, fakir halkın ve çalışan işçinin alın teri mükellefiyetlerle Yıldızda cennet parklar kurulursa, Ayaspaşalar iç içe asma bahçelerle süslenirse, mantarlı krokodillerin ve rugan iskarpinlerin altına taksimlerden boğazlara uzanıp giden pırıl pırıl asfaltlar döşenirse, bu Belediyeye bir halk belediyesi denilemez.
Belediyeler hizmet bakımından birinci derecede halka bağlı tam demokrat müesseseler olmadıkça hemşerilerinin temsil hakkını kaybetmiş sayılmaları tabiidir.
Bir hizmet anlayışı ki bir tarafta asfaltçıdır, beri de kaldırımcı.. Bir tarafta şehir kulüpleri, gazinolar ve kârvansaraylara miras yedi cömcrtliğile milyonlar döker, beri de hayrat çeşmelerinin su yollarını senede bir defa olsun temizletmeyi külfet sayar, sokaklarda çirkeflerin, lâğımların taşdığını görmemezlikten gelir.
Bir hizmet anlayışı ki tam bir işçi muhiti olan Yedikulclcre, Topkapılara, Edirnekapılsra 495 sene evvel bugün zaptedilmiş kalelerdir der geçer; 50-60 bin işçi ve küçük esnafın barındığı Eyüp Belediye olarak yalnız Mezarlıklar müdürlüğünün sık sık alâkasını çeker.
Bir hizmet anlayışı ki hinlerle tütün işçisinin iş yeri ve işçi mahalleleri olan Ortaköyde yalnız zarif minareli sahil camiinin giizelliğile övünür.
Bir hizmet anlayışı ki Şehircnıininde Tatar güzeli Zebranın akibeti kadar sokak aralan, pazar yerleri, susuzluk ve evsizlikle ilgili değildir. Samatyalar, Kocamustafapaşalar ve Kazhçeşmeler batmakta oLn öyle bir g. midir ki bu geniş işçi yataklarının boyuna imdat isteyen sesi boğulur boğulur da ufukta bir tahlisiye sandalı bili gözükmez.
Fatih ve Karagüınrükkr Florya yolu üzerinde sadece birer güzergâhtır. Hiç bir zaman iki yakası bir araya gelemeyen Haliç neredeyse müzelik olacaktır- ve halâ 30 bin işçi nüfusile Kasımpaşa 500 sene evvel Fatih.n kadırgalarını indirdiği yerdir.
Beykozun, Oskûdarın kenar mahalleleri, Kurtuluşun arka sokakları, Sirkecinin tren boyları, Küçükpazarlar, Unkapanları, Ye m’şler ve Sülcymaniyeler yani halkın, iş yerlerinin, işçi semtlerinin bulunduğu her yer beleciiyesizdir.
İstanbulini beş kazasından ikisinde belediye vardır, üçünde de yalnız ismi..
Eski İstanbul yangınla file meşhurdur yeni İstanbul yıkıcı be-lediyesile. Öyle bir yıkıcılık ki bunu yaparken dc imar imar diye bağırır. Bu yüzden binlerle fakir aile gittikçe şehirin merkezinden kenarlarına sürülür, bir çatı altına sığınabilmenin saadclile yanıp tutuşur.
Maruken koltuklu san otobüsler ve yüzlerle tramvay şehirin muayyen kısımlarında, sabah, akşam kaynaşıp dururken, sabahın alaca karanlığında yolhra dökülerek iş yerlerine akıp gidecek taze iş kuvveti boşuna bekler, salkım saçak bir tramvaya ilişebilir-se de az ötede cezacı belediyenin eli yakasına yapışır.
İşçi semtlerde iş yerle.ı arasında ucuz ve bol nakliye imkânları sağlanmadıkça, fakir halkın ve işçinin toplu bulunduğu yerlerde ucuz ve sıkı kontrollü daimi pazarlar kurulmadıkça, ilâçsızlık, susuzluk, evsizlik, yolsuzluk yüzünden yüzlerle emeğin ve binlerle emekçi ailesinin sefaletle (ıvranmasını önliyecek tedbirler düşünülüp bulunmadıkça bu belediye bir hslkJzCİed.iyesi olamaz
İstanbul Belediyesinin bütün hizmet müesseselerine dikkat edin! Kenarlarda tama mile* durgun, merkezde hareketi*, Ayaspa?*»-larda fevkalâde başarılıdır.
Halbu ki halkçı belediyelere giden iıcr yol Ayaspaşalardan bir defa, Kasımpaşa, Ortaköy, Haliç ve Yedikulclerden-min defa geçer.
Su meselesi, yol mesefai, sil meselesi merdiven, bulvar', park her şeyden evvel halk meselesi.
Belediyeler ticaret raüe essesesi olduğuna göre n yol, park meselesi değil id
Amerikada büyük grev hareketleri
Nv.vyoık rıhtımları boylu boyuna vapur kordonlariylc çev-çevrilmiştir. Amerikan iş federasyonuna dahil bulunan gemiciler 5 X) bini bulmuştur. Meksika, Atlantik ve Pasifik körfezlerinde halc.ı 2534 gemi hareketsiz haldedir.
Bağdatta grev
Gazete işçileriyle mürettipler grevi yüzünden gecen cumartesi günü sahalı ve akşam gazeteleri çıkmamıştır. Buna sebep hükümet tar.ıLndan iki gazetenin kapatılmasıdır.
milletlerarası iş konferan sında Türk işçisini yine kim ler temsile yeltenecek?
Üuflarııfı. Birinci Sahibede riste 27 inci yıl toplantısını yapan iş konferansına Türkiye de iştirak etmişti. Fakat, o sırada, memleketimizde hür ve bağımsız meslek teşkilatlar yoktu. Bu yüzden, konferansa hükümet delegesi olarak Paris büyük elçisi Numan Menemeııcioğlu ile çalışma Bakanlığı araştırma ve danışma kurulu azası İbrahim Hakkı Yeniay, iş veren temsilcisi o-larak da Ekonomi Bakanlığı Sanayi tetkik âzası ve başkan-yardımcısı Nüzhet Tükül, işçi temsilcisi olarak da Sümer Bank isıanbul Defterdar fabrikası dokuma ustalarından Emin İnal tayin edilerek yollanmışlardı.
Konferansa katılan 43 devlet içinde bizim gibi gerçek temsilcilerle gelmeyen devletler, Kos-tarika, Ekuvator, Hayiti gibi 12 devletten ibaretti. Bunlar, konferansta cıı hafif tabirile lıiç de iyi karşılanmadılar. Fransız işçi temsilcisi ve Fransa Genel İş ^Konfederasyonu kâtibi Leon jou-I hau ’nun konferansta herkesin tasvibi ile karşılanan sözlerini burada bir misal olarak verelim :
(Hususiyetlerini üçlü temsil -Hükümet, işçi, Patron- esasından alan bir konferansta işçi ve iş veren temsilcileri olmayan ve bu suretle de anlaşmaları cılk ede a ve konferansa bir teşevvüş unsuru katan hükümet delegelerinin ümit kırıcı manzarasına bundan sonra şdhit olmamalıyız. Hatta, bazılarının izzeti nefsini kırmak bahasına da olsa, bunu söylemekten çekinmeyorum, Böyle bir heyetin milletler arası iş konferansına bu kadar noksan bir şekilde iştiraki karşısında, bu heyeti kapı dışarı etmemekle beraber, onu: Sen sadece bir müşahit olacaksın, faal bir unsur değil, demek lâzım geldiği
kûmetleri vecibeleri üzerinde düşünmeğe ve bu vecibeleri tamamca yerine getirmeğe mecbur
etmendir.»
.Arjantin heyetinin vaziyetini de ayrı bir misal olabilir; Arjantin hükümeti konferansa, işçi teşekküllerinin rızası olmaksızın,
keyfi bir şekilde seçtiği - sö/.de-
Kocaili Sellüloz sanayii ve nakliye arasında bir iki saat -----------------—---------f /
sesi değil de hizmet ele, kadro meselesi meselesidir.
Hadi MALKOÇ
ve
kârva'nsaray meselesi;
mu-
, su,
Neıvyork şehri açlık tehlikesi karşısında
Denizciler grevi ile kamyon şö-ferleri grevi aynı zamana rastladığından Nevvyork şehri açlık tehlikesine maruz, kalmıştır Son gelen habarlere göre grev devam etmektedir, iki sendka lideri tevkif edilmişse de bilâhare serbest bırakılmışlardır.
Grevci liderlerinden biri, eğer hükümet bu muazzam grev hareketlerine karşı asker kullanmak suretiyle gemil ri işletmeye teşebbüs ederse bitiğin bütün milleti greve davet ed.c(ğini bildirmiştir.
fen Devam;
I hakaret ediyor büsbütün çilede .n ederek doktor
çürüyor..Vö yine fabrikanın makine mühendislerinden bay Nurettin’in Hakkı Duman lehine müda nalesile hâdise kapanıyor. İyi kalpli makine mühendisi bay Nuretti-ne işçiler teşekkür ederler.
Fabrikadaki iş kazaları da güme gitmededir. 20 gün evvel bir kaza neticesi kolu kopan Osman günlerce sürünüyor ve nihayet ustaların lek taraflı raporlarile dikkatsizlik! deniyor. Ve Osınan sefaletinin gayyasına doğru kayıp gidiyor. Gelecek sayıda Osman’ın resmini ve hikâyesini neşredeceğiz.
Sellüloz fabrikasının bu keyfi ve lâibali hareketleri arasına nakliye işçilerinin feci durumları da ilâve edilirse ki bunlar 350 ■ 500 mevsimlik ve 250-300 daimi işçidirler İzmit işçilerinin haklı şikâyetleri oldukça kabarıktır.
Kocaili Sendikalar Birliği kurulmuş ve diğer sendikaların da kurulabilmesine ön ayak olmuştur. Bütün işçi arkadaşla» bu meşru mücadele vasıtasına candan bağlıdırlar. Kurucu heyetler yığın yığın ve günlük işler karşısında adeta şaşırmış gibidirler. Kocaili işçileri bu gün sıkıntıdadırlar fakat yarınlarını hazırlıyorlar.
işçi temsilcisi ile iştirak etmişti. Ayrıca gelen hakiki işçi temsilcisinin ve Arjantin işçi teşekküllerinin konferansda bu vaziyeti protesto etmeleri üzerine mesele yetkileri inceleme komis-yonu’nea tetkik edilmiş ve iddia yerinde görülerek Arjantin sözde - işçi mümessilinin teknik müşavirinin konferansa kabul edilmeleri genel heyet tarafından kararlaştırılmıştır. Müzakereler sonunda, otoriter usullerle işçi teşekküllerine hükmetmenin yeni bir misalini veren Arjantin hükümeti çok ağır ithamlara uğramış ve faşistlikle vesıflandırılmış tır.
Bu vaziyetler karşısında Türk heyetinin başkam Numan Mene-menci oğlu konferansa şu temi nalı vermek zorunda kaldı:
«Milletler arası çalışma konferansına noksan bir heyetle sonuncu defa olarak geldiğimizi temin ederim». - Çalışma dergisi: 5ayı 2 -
Buradan işçi ve işveren mümessilleri diye harekat etmiş delegelerimiz, orada hükümet delegemizin teknik müşavirleri olu vermişler ve konferansı ancak bu sıfatla takip edebilmişlerdir.
Son zamanlarda cemiyetler kanununda yapılan değişiklik bizde de, garpdeki eşitleri gibi, devlet müdahalesi dışında, hür ve bağımsız işçi sendikaları kurulmasına imkân vermiş ve bu imkândan faydalanan işçi kitleleri kendi aralarından, kendi iradelerde seçtikleri idareciler tarafından idare edilen hür ve bağımsız, gerçek Türk sendikalarım kurmuşlardır.
Bu gelişme, Türk işçisine, pek haklı olarak, milletler arası 29 uncu iş konferansına hak ki temsilcilerde katılabileceği ünıi dini vermişken yeniden işi el çabukluğuna getirmek teşebbıi-sile karşılaşmış bulunuyoruz.
Haber aldığımıza göre Montreal’e gidecek heyete hükümet adına eski millet dergisi sahibi; çalışma bakanlığı müsteşarı Hüseyin Avın Göktürk ile £Bir iti timale göre de bizzat çalışma Sakanı doktor Sadi Irmak);
Duına-bu ze-âyenesine
işverenler namına Karamürsel fabrikası hissedarlarından ve C. H. P. üyesi Hilmi Naili Bar-lo, ve işçi delegesi olarakta, cemiyetler kanunundaki tadilattan evvel C. H. P. nin teşebbü-sile ve.bu partiye bağlı olarak kurulmuş olan statüsünde C. 11. P. nin himayesinde olduğu yazılı bulunan gerçek bir sendika sayılamıyacağı gibi Türk işçisini temsile hiç bir suretle ehil ve yetkili olmayan İzmir amele birliğinden Hüsnü Merey tayin edilmişlerdir.
Milletler arası itibarımıza ağır bir darbe indirecek olan böyle sakat ve totaliter bir teşebbüs-den kaçmak için vakit azdır. Türk işçilerini temsil etmek şerefinin gerçek sendikaların gerçek bir temsilcisine bırakılması lâzımdır. Milletler arası iş konferansının yetkileri inceleme komisyonu karşısında faşistlik itha-mile karşılaşmak istemiyorsak, Türk sendikalarının mevcudiyeti ve kendi temsilcilerini seçme hakları filiyatta tanınmalıdır.
Montreal’e kadar gidip «Sen ancak bir müşahit olacaksın, faal bir unsur değil» sözünün daha ağır bir cümle ile tekrarlandığını duymaktansa şimdiden icap eden değişiklikleri yapmak evlâdır.
Artık müstahsil kitlemizi memleketin içinde ve dışında tanımanın ve tanıtmanın sırasıdır. Hiç bir memleket bu tarihi gelişmeden kaçınacak durumda değildir. Şu halde tutulan yanlış yoldan vazgeçilmesi ve Türk sendika muhitlerinde olduğu kadar milletler arası sendika muhitlerinde de pek fena karşılanacak sözde temsil usullerinden vazgeçip “en ziyade temsil kabiliyetini haiz teşkilâtlar,, tarafından Mont-[ reale gitmesini sağlamak gerektir.
Milletler arası andiaşmaların ve memleketimizin itibar ve menfaatlarının icabı da budur.
SENDİKACI
Amerikada kadın doktorlar
1940 da Amerikada 165.000 pratisyen hekimden 7600 ün kadın olduğu tesbit olunmuştur. 1941 de %5 mütehassıs kadın doktor ve %8 mütehassıs erkek hekim olduğu anlaşılmıştır. Diğer memleketlerle mukayese edildiği takdirde Amerikada hekimlikte ve diğer bir çok meslek sahalarında yetişen ve çalışan kadın adedinin mahdut olduğu görülür. Buna s(?bep kızların çok küçük yaşlarda evlendirilmeleridir. Bu itibarla Amerikan kadınlığı bir çok bakımlardan dünya kadınlık sosyetesinde oldukça geri bir yer işgal etmektedir. (B. M J.)
Milletlerarası faaliyet tehdit altında
Amerikan iş federasyonuna mensup 100 bin deniz işçisi greve başladı. Grev nöbetçilerinin yerleştirilmesini müteakip yarım milyon işçinin greve iştiraki beklenmektedir. Bu yüzden milletler arası deniz faaliyetlerinin duracağı tahmin ediliyor.
Sayfa : 4
Sendika Gazetesi
14 Eylül 1946
-
rgaHaanBBBBsaBBBBEBBBBaBaaB&aıaBBaBiıaHBHHBBH M B
; PEK YAKINDA ÇIKACAK OLAN VI^IN ■
MECMUASINI OKUYUNUZ 1 IVi,ri ■
■ ■
B3BBBBSBBBaSiaBBBBafiiBBBaBeBQa3aQBHBBBaB3aBB
*♦♦«♦♦♦♦♦♦♦♦ ♦♦♦♦♦♦«>(♦♦>♦♦♦«>♦♦♦♦♦♦♦■>♦ ♦♦♦♦♦♦
* Sahibi ve umumî neşriyatı idare eden Adil Yağcı
• Müracaat veri:
■ 4 ımııv * c.gv.1
:*Çenberlitaş Kürkçüler Pazar ♦ Sokak No? 14
î î
Abone Şartları Üç ay'ık 125 Kuruş
Altı aylık 250 Kuruş: Senelik 500 Kuruş
Kocaili İşçi Sendikaları Birliği
' Sendika hareketleri düşmanlarına ilk ve son cevap.
Dünya sendika . Federasyonu
(Geçen Sayıdan Devam)
9 — l.S.8. usul ve teferriiata ait anlaşmazlıkları ve taktik ihtilaflarını mahalli teşekküllerle iş birliği yapmakta devama mani saymaz. Yalnız ana prensiplerden yüz çeviren, ırkçılık miinaferelleri-ne, irticaa ve faşizme, alet olan cemiyetleri Birlik hemen saflan dışına atar.
10 — Gelir Kaynakları
l.S.B. nin başlıca gelir kaynaklan aza sendikaların iştirakleri, mecmua, risale ve kitap satışı tutarları, musarnere, koı.ftrans v.s. kapalı toplantı duhuliyeleri, teberrüler, bağışlamalar ve I.S I?. nin nıüessis ve merkez azalarının verecekleri asgari beş lira aylık aidatları ve ilah. dır.
11 — l.S.B. umum gelir tutarının dörtte birini amele sınıfının haklarının korunması masraflarına karşılık ihtiyat akçesi olarak, bir bankada biriktirir. Geriye kalan 'da, ıııutad idare masraflarına, kültür ve propaganda faaliyetlerine ve Kocaili işçik.mm müşterek umumi hareketlerinin mucip olacağı fevkal’ade masraflara kapatılır.
12 — Teşkilât:
l.S.B. nin en yüksek idareci organı Birlik kongresidir. Kongre senede bir defa Birlik idare meclisi tarafından toplantıya çağırılır iki kongre arasındaki devrede Birlik faaliyetleri bu ana nizamnameye ve kongre kararlarına göre.jdare olunur.
(Muvakkat hüküm: ilk kongre toplanıncaya kadar f.S.B. kurucular hey’eti tarafından idare olunur. Bu hey'et ilk kongreyi Birliğin resmen teşekkülünden en çok bir sene sonra toplantıya çağırması mecburidir.)
13 — Kongreler l.S B. azası olan sendikaların, meslek birliklerinin göndereceği mürahhaslardan terekküp eder. Daimi icra komisyonu azaları ve sendikaların mes’ul kâtipleri rey hakkı ile kongreye iştirak ederler.
14 — Her sendika mukayyet azasının nisbetindc, her 50 azaya bir mürahhas hesabile; kongrede temsil olunur: Eıı az 25 azası olan sendika ve cemiyetler de birer müşahit mürahhas göndermek hakkına maliktirler.
15 — İ S.B. kongrenin toplanma tarihinden en az bir ay evvel gündemini ilân ve başlıca karar tasarılarını neşretmek mecburiyetindedir.
16 Senelik kongreleri İ.S.B reisi kısa bir nutukla açar. Kongre hemen kendine bir reis ve lüzumu kadar reis vekili ve kâtip seçer. Bu suretle teşekkül eden büronun idaresi altında mü zakerclere girişilir. İlk iş olarak gündeme kati şekil verilir ve müzakerelerin kaç gün süreceği tssbıt olunur. Gündeme mutad faaliyet ve hesap raporlarından maada işçi sımfının o sıradaki durumu ve önünde duran en mühim meseleleri aydınlatan etraflı bir raporla memleketin iktisadi gelişmesinin çabşnıa Şartlan üzerindeki tesirleri hakkında bir tetkik konulması şarttır. Bu noktalar münakaşa edilip karara bağlandıktnn sonra kongre ?5 kiş’l k bir idare meclisi, bir reis, bir umumi kâtipe ayrıca 7 kişiiık bir kontrol komisyonu seçer ve dağılır.
17 — Kongre kararları toplantıyı takip eden dört hafta zarfında bir risale şeklinde bastırılır ve birlik şubeleri azalanna küçük bir bedel karşılığı tevzi olunur.
18 — İdare meclisi ayda bir defa toplanarak işçi hareketlerini ilgilendiren meseleleri inceler ve iki toplantı arasında yapılacak işleri kararlaştırır, bu faaliyetleri gerçekleştiren ve İ.S.B. nin günü gününe sevk ve idaresi idare meclisinin ilk toplantısında seçeceği beş aza ile reis ve umumt kâtibden teşekkül eden bir icra komisyonuna aittir.
19 — İdare meclisi lüzum görürse belli başlı işletme sendikaları mes’ul kâtiplerinin iştirakile olağanüstü toplantılar da yapılabilir.
20 — Daimi icra komisyonu, Birlik reisinin başkanlığı altında ve umumi kâtip ile daimi temas altında Birlik faaliyetinin muhtelif şubelerini ahenkli bir tarzda sevk ve idare eder, bu şubeler:
1 — Umumi idare ve koordinasyon şubusi.
2 — Teşkilat şubesi
3 — Propaganda ve neşriyat şubesi
4 — Hesap ve vezne şubesi
5 — İşçi sınıfının haklarının korunması şubesi
6 — Kadın ve genç işçilerin haklarının korunması şubesi
21 — Bu şubelerden her birinin mes’ul kâtipliğini daimi icra komisyonu azalarından biri üzerine alır. Umumi kâtip birinci şubeyi bilfiil idare etmekle beraber, diğerleri arasında da nazımlık eder. Birliğin muhaberatından da umumi kâtip mes’uldür. Sendikaların kuvvetlerine dair kayıtlar tutmak bunların artış veya azalışlarını gösterir istatistikler tanzim etmek teşkilat şubesine aittir.
22 - Hesap ve vezne şubesi, sendikalardan Birlik hissesine
( Devamı var)
Baş makaleden Devam şısında bazı kötü niyetliler akla ve hayale gelmedi!( dedikodular icat etmekte bizi şu veya bu ceryanlara alet olmakla itham etmektedirler.
Daha Birinci sayımızdan itibaren bu çeşit isnatlara ve provokasyonlara maruz kaldık. Münasebetsizliğin bu derecesi dünyanın hiç bir yerinde görülmemiştir.
Babıâli caddesinden her gün tonlarca kitap, gazete, risale ve mecmua sel gibi akıp gitmektedir.
Biz emekçi kitlelerinin biricik neşir vasıtası ve biricik sınıf teşkilâtı için bu yersiz yaygaralara ne lüzum var. Bizde kendimize göre hiç olmazsa bu caddenin bir köşesinden sürülüp geçemez miyiz ?
Fa (at biliyoruz, hemde çok iyi biliyoruz. Bu sinsi maksat (re gaye açıktır. Bizi kışkırtmak cevap vermeğe zorlamak ve bu suretle de biricik teşkilâtımızı ve biricik neşir vasıtamın kapattırmak için vesileler hazırlamaktır.
Yağma yok cicndii-. r l Biz Sendikalistler bir çeyrek asra yakın mazisi olan şuurlu bir hareketin temiz evlâtlarıyız.
Biz öyle ipekli perdeler arkasında marnken koltuklarla ve dürbünün tersiyle inkılâbı seyredenlerden değiliz. Ne Yeniçeri hareketleri ve ne de zor balık bizi memleket davasında müsbet çalışmaktan alıkoyamaz.
Biz öyle kolay kolay fasit daireler içine düşürülerek işi şahsiyata döküp esas çalışma kuvvetimizi başka menfi s( lara Larcıyacak kadar değiliz. Memlekette bi anun var ve bir de bunu vatandaşlar arasında fark gözetmeksizin tevzi edecek J>ir adalet cihazı var. Biz kanunsuz bir harekette-bulunacak ^olursak bizi hesap vermeğe çağırabilirler. Telâşınıza lüzum yok 18 milyon vatandaşın vicdani lâzımgeien hükmü verir. Düşmanlarımıza ilk ve son cevabımız bııdur. (*)
SENDİKACI
—=» «i»»*—
*) İşçi arkadaşlar biz asıl vazifemize gelelim. Geçen sayımız da Sendika hareketlerinin teş kilât sistemi hakkında bir şema neşir edeceğimizi vadetmiştik. Kilisesi hazırlanamadığmdaıı ö zür dileriz. Gelecek sayımızda hem bu şemayı neşredecek ve hem de sendika hareketlerinin maksat vc gayesini izaha çalı şaeağiz.
i
heyetile 1945 se 8 ekime
Baştaraft Birinci Sahifedtc sınıfını aynı zamanda tehdit etmiş, işgal altına giren memleketlerde işçi sınıfının en hayati menfaatleri, en mütevazı hakları ayaklar altında çiğnenmişti.
İşçi sınıfını, insanlığı vc demokrasiyi tehdit eden kara tahakküm, dünya işçilerinin müşterek gayreti ve fedakârlığı ile yere serildi. Harp yılları- işçi sınıfına, kuvvetlerin teksifi ve saflarda birliğin zaruretini bir kere daha kesin ve en aydınlık bir şekilde öğretti, işçilerin demokratik hakları, ekonomik ve sosyal davaları ve hayati menfaatleri uğrunda, faşizme karşı mücadele içinde bu günkü birliğin temelleri atıldı.
Harp biter bitmez, Paris kongresi açıldı Bu kongreye 56 memleketin 66.759 348 işçisini içinde toplayan 65 sendika teşkilâtı birer murahhas iştirak ettiler. Kongre nesinde 25 eylülden kadar fasılasız çalıştı.
Kongreye münavebe ile, Fransız muralıbası Leon Jouhaux, İngiliz murahhası Walter Cit-rine, Sovyet murahhası V.Kouz-netsou, Amerikan murahhası Sidney Hillmaıı, Çin murahhası Chu,. Meksika murahhası Tole-daııo, İsveç murahhası Lindberg başkanlık ettiler.
Kongre sekreterliğine, Dün ya sendika birliğini gerçekleştirmek uğrundaki enerjik gay-retile büyük işçi merkezlerin de tanınmış Fransız murahhası Louis Saillant getirildi.
Paris Kongresinin toplandığı ChuiHot sarayı, DÜnj'a sendika federasyonunu hazırlayan heyecanlı ve keskin münakâşalara sahne oldu. Bununla beraber, daha ilk oturumlardan itibaren toplantıya hâkim olan tesanüt havası, bütün murahhaslarda kat’i bir neticeye varacaklarına dair kuvvetli bir kanaat yaratmıştı. Kongrede dünyanın en büyük sendika merkezlerini temsil eden, Fransız, Sovyet, İngiliz ve Amerika murahhaslarının en geniş bir hüsnüniyet ve anlayış içinde bu toplantıda muvaffakiyetli bir nazım rol oynamaları kongrenin muvaffakiyetinde başlıca âmillerden biri oldu. Müşterek ve ahenkli bir çalışma sonunda, 3 ekim 1945 tarihinde Dünj'a sendika federasyonunun statüleri oybirliği ile kabul ve tasdik edildi.
Teknik arıza dolayısile Tezatlar kılişemiz hazırlanamadığından özür dileriz.
Sahip ve Neşriyat Müdürü: Adil Yağcı Tertip ve Baskı F - K Basımevi
i
3 ekim sabahı yapılan toplantı her zaman yadedilecektir. 67 milyon teşkilâtlı işişçiniıı mümessilleri bu hadiseuin tarihi ehemmiyeti, ve kendilerine yüklediği mesuliyeti tamamen anlamışlardı.
Dünya Federasyonunun idare organları şu şekilde kurulmuştur : En yüksek organ, iki senede bir toplanacak olan kongredir; Kongre federasyona bağlı bütün sendikaların aza sayıları nisbetindc temsil edil-diğ umumî meclisi seçer. Umumî meclis senede bir defa toplanır. Bu meclis, Dünya federasyonunun bütün faaliyetini tanzim ve idare edecek olan İcra komitesini seçer. İcra komitesi bir reis ve genel sekreterle bir'ikte icra bürosunu teşkil eden yedi reis vekilini seçer. İcra komitesi ve bürosu umumî meclisine kongrenin aldığı kararları pratik sahada gerçekleştirmek vazifesi verilmiştir.
Dünya sendika federasyonunun statüleri geniş fakat hudutları belirli bir temele istinat etmektedir. Bu statüler yeni teşkilâta en faydalı bir şekilde çalışan bütün imkânları vermektedir Federasyonun faaliyet mihverini, beynelmilel ve milli bir plân gereğince muhtelif memleketlerin işçi sınıfının siyasi, iktisadi ve içtimai sahalardaki başlıca hak vc isteklerini hayata geçirmek için mücadele teşkil edecektir. Bu mücadele zor ve kesin olacak vc fakat muvaffakiyetle neticelenecektir. Çünkü, bu yeni beynelmilel teşkilât, muasır cemiyetin en ileri, en geniş, en kalabalık ve en müstahsil sınıfını temsil etmektedir.
Paris kongresine iştirak eden işçi murahhasları, yeni teşkilâtın muvaffak olacağına inanarak dağıldılar.
“Dünya sendika federasyonu kurulmuştur. Fakat bu bir başlangıçtır,,. Bütün murahhaslar birbirlerinden ayrılırken vc Chaillot sarayının yeraltı salonunun merdivenlerini son defa olarak ağır ağır çıkarlarken böyle söylüyorlardı. “Bu federasyon çalışmalıdır; kuruluşu sırasındaki kadar güç şartlar altında muvaffakiyetle çalışmalıdır.,, Çünkü dünya işçilerinin tesanüdü insan haklarının eıı büyük garantisidir.
Safa M. YURDANUR
Comments (0)