Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

r----------------------------”
İşçi Arkadaşlar :
Dilek ve şikâyetlerinizi bize bir mektupla bildiriniz.
Sizin derdiniz.
Bizim derdimizdir.
“Dertlerimiz» sütununda dertleri nizi neşredeceğiz.
V.__-___—_______———-/
Ekonomik ve Sosyal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
Sene : 1 Sayı 4
ŞİMDİLİK CUMARTESİ GÜNLERİ ÇIKAR
Fiyatı 10 Kuruştur.
21 Eylül 1946
Sendikaların Gaye ve Ödevleri
Kolunu kaybeden İŞÇİ
Okuyucularımızdan aldığımız mektuplardan ve kendilerile konuşmak fırsatını bulduğumuz işçi arkadaşlarla yaptığımız hasbıhallerden, Sendikaların ne bi-çîm teşkilâtlar olduğu, hangi gayeler için nasıl çalışmaları gerektiği hakkindaki anlayış ve düşünüşlerde el’ân büyük bir vüzuhsuzluk ve karışıklık hüküm sürdüğünü anlıyoruz. Bu bahsi iyice aydınlatmadıkça yüzümüzü güldürecek derecede verimli bir iş göremiyeceğimiz besbellidir.
Bu bahse tekrar dönüşümüzün sebebi de budur. Sendikacı arkadaşlarımızın ve her gün biraz daha kabaran Sendika hareketi dostları Emekçi kütlele rinin bu İsrarımızda bizi haklı bulacaklarından eminiz.
Sendikanın ne olduğunu iyice kavrayabilmek içiıı, evvelâ onun ne olmadığını bilmek gerektir-.
Sendikayı, âzalarının cl birliği ile istihsal, nakil veya sa-ir; bir iktisadi teşebbüse girişerek, sağlanacak kazancın, bir kısmını emekçilerin faydasına ve kalkınmasına tahsis eden, bir müessese sayanlar olduğu gibi, onu siyasî Emekçi partisinin bir başka türlüsü sayanlara da rastlanıyor. Halbuki, Sendika ne kazanç gayesi güden bir iktisadi teşekküldür, ne de bir Sosyalist partisi.
Birinci kategoriye giren müşterek iktisadi teşebbüslere (kooperatif) denilir. Bazı sermayedar guruplarının nufuzu altına düşmemek ve ait öldüğü sanayi şübesi (istihsal, nakil, yapı ve ilâh...) emekçilerinin menfaatlerini ön safta daima göz ö-nünde bulundurmak şartile, e-mekçi kooperatifleri de teşvik edilmeğe ve desteklenmeğe değer.
Fakat buular Sendikalardan bam başka birer İktisadî teşekküllerdir. Sendikalar hem İktisadî hem de içtimai teşekküllerdir. İktisadidirler, çünkü iş saatlerile, işçi ücretlerile ve işletme kârından işçiye ayrılan payı yüksek bir seviyede tutmakla meşgul olurlar. İçtimaî dirler, çünkü istihsalin işçi sağhğma, şeref ve haysiyetine uygun bir tarzda teşkilâtlanmasını ve emekçilerin kültürlü ve şuurlu insanlar gibi yaşamalarını sağlamağa uğraşırlar.
Partilere gelince, bunların büyük çokluğu Burjuvazinin, Sendika hareketine açıktan açığa düşman siyasi teşekkülleridir. Çalışanları ücretli iş esaretinden kurtarmayı üzerine a-lan Sosyalist Emekçi Partisi
Sendikalara yabanel değildir. Fazat o emekçiler sınıfının u-mumı ve müşterek menfaatlerini korur, her günlük siyasî mücadelelerini sevk ve idare eder ve sendika hareketlerini her suretle desteklemek sure-lile, milletin bütünlüğünü istis-marsız bir cemiyete, Sosyalizme kavuştirmaya uğraşır.
Halbuki, Sendikaların asıl ö-devi daha mahdut ve muayyen bir saha ile ilgilidir. Onlar daha ziyade, kapitalist cemiyet içinde emekçilerin durumunu kabil olduğu kadar iyileştirmeğe çalışırlar. İş saatlerini azaltmak, gündelik ücretleri arttırmak, iş şartlarını sağlığa uygun kılmak, koilektif mukavelelerle keyfi işten çıkarmaları önlemek ve ilâh... gibi tedbirlerle her günlük yaşayışlarında e-mekçilerin sefaletlerini hafifletmek gayesini güderler.
Sendika bu Ödevleri başarı ile yerine getirebilmek için, her çalışma yerinde emekçilerin çokluğunu içinde toplamış olmalıdır.
Aksi takdirde, muayyen bir takım metalibi gerçekleştirmek uğrunda mücadeleye atılmak zorunda kaldığı zaman, teşkilâtsız kalabalığın şuursuzluğu ve ilgisizliği patronun mukavemetini kolaylaştırabilir. Hattâ umum çalışanların faydasına girişilen hareketlerin bile neticesiz kalması tehlikesiyle karşılaşılabilir.
Sendikaların ödev ve gayesi yalnız emekçilerin gündelik mrnfeatlerini korumaktan ve haksızlıkları önlemekten ibarettir sanılmasın.
Sendikalar aynı zamanda, kendilerine mensup emekçi tabakalarının kültür seviyesini yükseltecek çareleri arayıp bulmaya, mesken şartlarını iyileştirmeğe, yapılmış veya yapılacak İçtimaî sigortaların ve sair iş gücünü koruma kanunlarının harfi harfine tatbikini kontrol etmeğe ve lüzum hasıl olunca çiğnenmiş hakların korunmasını mahkemelerden istemeğe de mecburdurlar ve nihayet devlete veya hususi şahıslara ve şirketlere ait büyük istihsal, nakil ve sair iktisadi müessese-lerde fiili, kontrol hakkı kazanarak, emekçiler sınıfının ihtilaçlarına ve menfeatlerine en uygun şekillerde bunların işletilmesini sağlamak da Sendikalara düşeu vazifelerdendir.
Sendikaların nüfuzlarını arttırmaları ve faaliyet sahalarını gittikçe genişl^tebilmeleri azalan sayısının teşkilât dışı ka-(Sonu S. 4 Sü. 3 de)
SENDİKACI
ha-bulunduğu saat kaza oldu, nu-
Osman l*ncr
Kocaeli Sellilüz sanayii kâğıt fabrikası 2 inci kısmında mıir makinelerini i
dairede 7 Ağustos günü 2.20 sularında bi k*w.« «j makine temizleyicisi 2057 ’ maralı İzmitin Servetiye köyün-deual335-doğumlu Osman Ta-mer’iu sag kolu makinenin kin dirseğinden ezilip koptu.
çarkları altında kal
kes-arak
(Devamı S. 4 Sü. 3 de )
: -- • : -3—.--sûr-?, -«m
En Doğrusu
Ankara radyosu ve Sendikalar
----------73 ----------
Yurdumuzda 7 ay gibi çok kısa bir zamanda kurulup 20000 işsize iş temin eden iş bulma bürolarımızın bu mühim muvaffakiyetini göz önüne getirecek olursak bu dâvayı da cn kısa zamanda başarabileceğimizden emin olabiliriz.,,
Sendika: önce şu kaydedil-' mek istenilen 20,000 rakkanu hakiki miktarın son derece altında olmakla beraber memleketimizdeki işsiz sayısı hakkında bir fikir vermektedir ikinci olarak.da | yukarıda yapılan açıklamanın [ ekonomi politik adlı müsbet bir ilmin ana prensiplerini hiç nazarı itibara almadan yapıldığını da [ tebarüz ettirmek isteriz. İşçi dâvasının bir kaç kanun çıkarıp bunu latbikla haledilebileceğinden bahsetmek modern iktisadı hiçe baymak demektir. İş kanunu ■1937 denberi yürürlükte- olduğu (Devamı S. 4 Sû, 4 de)
11.9 46 günü akşamı Ankara radyosunda Çalışma Bakanlığı adına bir konuşma yapan Bursa çalışma müdürü bay Şevki Yazman ezcümle demiştir ki: "iş verenlerle işçi arasındaki anlaşmazlıkları işçi lehine hal etmek maksadı ile dünyanın bir çok yerlerinde sosyalizm ve komünizm gibi bazı siyasi doktirinler tatbik olunmaya çalışılmaktadır biz tamamen kendimize has olan görüş ve teşebbüslerimizle bu çok önemli dâvamızı kuruluş ve gelişme halinde bulunan Çalışma Bakanlığı teşkilâtı ile hal edebileceğimize İnanmaktayız. Gayemiz iş verenle işçi arasındaki uygunsuzlukları gidermek, yürürlüğe sokulan kanunlar çerçevesinde münazaaları hal etmek, patronla amele arasında adil bir hakem rolü oynamak ve bu suretle memleketimizde sanayiin aksamadan inkişafını cl birliğile temin etmekten ibarettir.

Paris Sergisine kimlerin; hangi eserleri gönderildi?
Pariste milletîearası bir resim sergisi açıldı. Bu sergiyi Birleşik milletler teşkilâtı Unrra menfaatine ve sulh konferansına bir medhal olmak üzere tertip etti. Vc üye milletlerin _ ressamların-dan eserler istedi. Ve bir de şartı vardı: sanatkar eserinde 1939 harp yıllarında yaşıyan milletinin halet ruhiyesini asks ettirecekti.
Bu sergiye bizim ressamiar-mızda davet1 edildiler ve 40 tablo-lu biı heyetle Parise gönderildi. Sergi so nunda bu eserleri bizde göreceğiz. Fakat bu gün biz kimlefm hangi eserleri Parise gitti bilmiyoruz. Harp yıllan içinde memleketimizde ileri realist resim sanatı cereyanları görüldü. Amma bu cereyan hoş karşılanmamıştı. Açılan sergilerde bu genç ressamların eserleri sansüre tâbi tutulmuş, halka gösterilmesine müsaade edilmemişti.
Peki amma şimdi Paris Sergisine hangi eserlerimizle iştirak ettik. Mümtazların «fırın» tablo-larile mi?, «insanlar birleşiniz» eserile mi ? Kemallerin rehinelerde, Nuriierin «yolculuk var» la-rile, haşmetlerin «düğünlerde» mi? Yoksa "D» grupunun natür mortları, Peyyizajları, müstakillerin yoksa güzel kadın Nü’leri manulyalarile mi ?
i9çi


İyi Şoförlerin günahı :
Bir taksi şoförüne sordum : günde kaç para kazanırsın? dört liradan sekiz liraya kadar dedi. Bir araba sahibine sordum : Yirmi ile otuz arası dedi; şoför iyi oiursa daha da artar.
İyi şoförün ne olması lâzım-geldiğini seksen sene düşünseniz bulamazsınız. Arabasına iyi bakan mı ? Hayır, belediye nizamlarına riayet mi ? Hayır, vicdanını taksi saatiyle ayarlayan mı? Hayır.1
İyi şoför müşterilerle sık sık kavga edecektir. Saat 80 kuruş

aima-
Sendikalist şoförler harı! harıl çalışıyorlar.
yazdığı zaman 160 kuruş
sini bilecektir. Bu yüzden sık sık altıncı şubeye karnesini kaptıracak, ceza yiyecektir de patronuna ağzını açıp gık deneyecektir.
İyi şoför on saat direksiyonda dört saat arabanın altında çalı-, şacaktır. İyi şoför ne bahasına olursa olsun her akşam patronuna otuz, lirayı eriştirecektir.
İyi şoför harbin doğurduğu, karaborsanın besleyip büyüttüğü ve haris bir patronun ağında avlanmış bir garibedir. İyi şofo-( Devamı S. 4 Sü. 4 de)
TEZ ATLAR
Sendika Gazetesi
Sayfa : 2
21 Eylül 1946
Başka memI e k e 11 e r d e
neler oluyor?
-----~ r~ _ 1 fTT"— -
Fransada Son Sendika Hareketleri
Fiatlar ve Ücretler
Fransa'da işçilerin fiatların yükselmesine ve ücretlerin arttırılmasına karşı yaptığı mücadele halâ keskin bir şekilde devam etmektedir.
Fransız sendika hareketi fiyatların yükselmesine karşı amele ücretlerinde yüzde 25 bir artırma istemektedir. Geçen sene 1945 mayıs ile 1946 arasındaki istihsal nisbeti (1938 100 itibar edilirse) yüzde 35 den yüzde 70 nisbetinde artmıştır. Bu müddet zarfında bir çok zaruri ihtiyaç maddelerinin fiatı ise yüzde 60 dan yüzde 70 e kadar bir artırma göstermiştir. Fakat fiatların bu yükselmesine karşı amele ücretlerinde hiç bir yükselme olmamıştır. İstihsal maddelerinin fiatı artınca, amelenin alım kabiliyeti şüphesiz ki azalmıştır.
Bunun sebebi de sanayicilerin, vasıtaların kâr hadlerinin yükselmesi, bunlar istihsal maddelerinde fiatlann yükselmesinden büyük servetler biriktirdikleri halde, amele ücretlerinin sabit kalmasıdır. Bugün Fransada harpten evvelsine nisbetle 200,000 fazla vasıta vardır. Bu vasıtalar şehir işçileri için gıda Hatlarını müthiş surette artırmakta, köylüler için de istihsal vasıtalarının fiatlarını yükseltmektedirler. Bir köylünün 7000 franka sattığı bir inek şehir kasabında halka 20,000 franka satılmaktadır.
4 temmuzda Fransız hükümeti tarafından içtimaa dâvet edilen milli iktisat konferansında bu vaziyet gözden geçirilmiştir. Konferans sendikalar hareketinden (C . G. T) 13 mümessili,Hıristiyan sendikalarının 3 mümessili, umumi ziraat Konfederasyonunun 10 mümessili, 12 patron, bir kaç küçük müstahsil ve hükümet mümessilinin iştirakile toplanmıştır. .
Patronlar muhalif kalmak şar-tiyle bütün mümessiller, amele sendikalar hareketinin (C- G* T ) teklif ettiği amele ücretlerinde | yüzde 25 tezayüdü kabul etmiş- ı tir. Konferans bu teklifi faaliyetine esas olarak kabul etmiş, hayat seviyesinde bir pahalılığa meydan vermeden bu teklifin hayata geçirilmesi çarelerini aramıştır.
İktisat konferansı gaye olarak amele ücretlerinde alım kabiliyetini artırmağı, fiatların istikrar bulmasını, fiat kontrolünü hudut altına alınmasını, zirai istihsal hatlarının tesbitini, istihsal ile istihlâk arasındaki uçurumu dolduracak çarelerin bulunmasını, fiatların yükselmesine mani ol mağı gaye olarak kabul etmiştir. (M. R. P.) ve patronların amele ücretlerinde tezayüt yapılmamasında İsrar etmelerine rağmen konferans ücretlerde yüzde 15 artırma yapılmasını kabul etmiştir. (C. G. T.) sendikalar hareketi bu tezayüdün yüzde 25 olması için mücadelesine devam etmektedir.
Fransa harptenberi ilk defa birçok gıda maddelerinde nisbi bir bolluğa kavuşmuştur. Yağmurlu başlayan baharın geçen kapları, mensucat, elbise*
Hasköy kalafat yeri işçileri Üç ayda 18-20 yövmiye ile çalışan işçiler - patronların angaryaları - kışın kalafat yazın rençberlik - bir senede yol parasını bile çıkaramıyorlar"
seneye nisbetle sebze istihsalinde yüzde 180 bir tezayüt göstereceği tahmin edilmektedir. Mütahassısların tahminine göre yakın bir istikbalde «Fransa yiyebileceğinden fazla et istihsal edecektir.» Fakat bu işçiler için ucuz gıdaların bir bolluğu mânasını ifade etmez. Et halâ bir çok şehirlerde nadiren bulunmakta, şehirlerde büyükler halâ I süt içememekte, az şarap içebil-mektedirler. Gıda fiatları hala yüksektir. Bu vaziyet karşısında sendikalar hareketinin, fiatlan gözden geçirmek fiat yüksekliği nisbetini ve karaborsacılığı hükümete bildirmek üzere bir halk komitesinin kurulması hakkında yaptığı teklif hükümet tarafından kabul edilmiştir. Fransanın muhtelif yerlerinde halktan ve işçilerden müteşekkil «Fiat kontrolü komiteleri» kurulmuş, bir çok defalarda fiatların mühim bir şekilde düşürülmesinde âmil olmuşlardır.
İngilterede fiatlar yükseliyor.
Ingilterede mühim bir derecede fiatların yükseldiği görülmektedir. Bu yükselme yalnız karaborsada değil hükümetin kontrolü altında olan maddelerde de mevcuttur. Bir çok istihlâk maddelerinin fiatı yükselmiş, kira fiatlan artmış, hükümet elinde olan trenlerin ücretleri yükseldiği gibi, yine hükümet elinde olan kömür ve diğer maddelerin de fiatları yükselmektedir.
Ingilterede bu fiat yükselme siyaseti sendikalar tarafından çok tehlikeli görülmektedir. Çünkü I hükümet halâ amele ücretlerinin artırılmasına, bilhassa kadınlara müsavi ücret verilmesine halâ muhaliftir.
Belçikada fiatlar düşüyor.
Belçika hükümeti, hazirandan itibaren istihlâk maddelerinin Hatlarında yüzde on nispetinde fiatların düşürülmesine karar ver iniştir. Belçika sendikaları bu fiat düşürülmesinin meydana getirdiği neticeleri, bu fiat düşkünlüğünün hangi maddelere şamil olduğunu, bilhassa bu fiat düşkünlüğünden istifade ederek yarın için bir çok maddeleri karaborsaya kaçıran manifaturacılar için bir tetkikat açılmasını islemektedirler. k jf Sendikaların bu İsrarı üzerine Başvekil bir «Milli amele konferansının» toplanmasını (Sendikaları hükümet ve patronların iştirakile) kabul etmiştir. Bu meseleler bu konferansta tetkik edilecektir.
Başvekil amele ücretlerinin düşük olduğu bir çok sahalarda sendikaların tasvibi karşısında amele ücretlerinin yükseltilmesini de kabul etmiştir.
Sovyet Rusyada da fiatlar düşüyor.
Sovyet hükümeti istihlâk maddelerinin Hatlarını düşürmek hususunda kat’i adımlar atmaktadır. 2 temmuzdan itibaren ayak-
- ~Çorap,
Hasköy kalafat yeri, karaya çekili piyasa motorlariyle dolmuş, bir o kadar motor da sahilde demir atmış, tamir için sıra bekliyor. Kızana çekili motorların arasında bir labirentte gezer gibi dolaşıyorum. Bazı motorların güverte tamiratı yapılıyor, bazılarının ise makineleri onartılıyor, tamiratı bitmiş teknelerin zehir boyası çekiliyor.
Kalafatçılar ellerinde tokmakları, konuşmadan çalışıyorlar. Hepsinin üzerlerinde, kirden artık eski renklerini tamamen kaybetmiş iş tulumları var. İşçilerin ekseriyetini gençler teşkil ediyor.
Saat oniki oldu, tokmak sesleri ağır ağrır kesildi. İşçiler sekiz, on kişilik gruplar halinde civardaki aşçılara gitmeye başladılar.
Beni Hasköye çağıran makinist arkadaşla, bizde onlara katıldık. Girdiğimiz aşçı dükkânında, bütün masaları kalafatçılar işgal etmiş. Çoğu birer kap sulu bir yemek yiyip iştahlarını ekmekle bastırdıktan sonra, birer sigara yakıp kalafat yerinin karşısındaki onbaşının kahvesine, bir kısmı da deniz kenarındaki kahveye gittiler.
Onlarla konuşmanın tam manı. 1___
Arkadaşımla beraber, deniz kenarındaki kahvede, genç lerin toplu bir halde oturdul bir köşeye yerleştik.
Arkadaşım Hasköylü olduğu için bu işçilerle ahbaplığı olduğundan, kolaylıkla tanıştık.
— Nerelisin ? Diye söze I ladım.
Soluk yüzlü, gözleri ve I alnı ışıl ışıl parlayan bir işçi
— Ben Ciddiyim, arkadaşların hepsi de Karadenizlidir! Diye cevap verdi.
Bir başka işçi tatlı Karadeniz şivesiyle biraz da öğünerek:
— Zaten, Karadenizden başka yerden kalafat işçisi çıkmaz. Diye ilâve etti.
— İşler nasıl, her zaman iş bulabilirmisiniz ?
Bu sualin, şu öğle paydosunun verdiği yarım yamalak keyfi galiba kaçırmış olacak, gözleri kederle dolarak birbirlerine baktılar, sonra birisi anlatmaya başladı : ’
— Kalafat yerinde, iş pek belli olnıaz. Zaten kış aylarında hemen de iş yoktur. En fazla iş zamanı şimdi olduğu halde yine de bir sürü işsiz var. Ben oniki aydır buradayım 85 yövmiye yaptım. İşle, öteki arkadaşlarda söylesin, bunca zamandır buradalar, kaç yövmiye yapmışlar.
Yanımda oturan Cideii işçi; arkadaşının sualine çevap veriyor :
— Memleketten geleli dört ay sabun ve diğer bir çok zaruri maddelerde yüzde kırktan eksik olmamak şartile fiatların düşürülmesine karar verilmiştir.
Sovyet Rusyada malların karaborsaya kaçırılmasına imkân olmadığı için işçiler bu fiat düşürülmesinden derhal faydalanacaklardır.
Amele hem fiat düşürülmesinden hem dc istihsal edilen maddelerin bolluğundan istifade edeceklerdir. ’ ı
za-
i»Çİ-klan
baş-
terli
oluyor, daha 25 yövmiye yapıtım. Yarından sonra bizim motorda iş bitiyor, yine işsizlik başlıyacak.
Bir başka işçi sigarasını derin derin çekip atıktan sonra :
— İş nerede arkadaş!. Diyor. Bak ben işsizim. Üç ay içinde topu topu 18—20 yövmiye alabildim.
Artık öteki işçilerin söylemesine lüzum yok. Burada işsizlik korkunç bir ölçüde.
— Bari, ne yövmiye alırsınız? Diye suali değiştiriyorum.
— Ne kadar olacak ki? Di-diyorlar, üç, dört lira birşey verirler. En çok alanımız yedi lira alır. Çırakların hali bizden de kötü. Fıkaralar yüz elli kuruş yövmiye ile sabahtan akşama kadar didinip dururlar.
On iki ayda 85 gün çalışanlar orada burada sürünür durur.
Kalafat işçilerinin söylenecek sözleri ; ek çok. Fakat saat bire geliyor, ister istemez konuşmamızı kestik. Bir işçi sandalyesinden kalkarken :
— Eh, bize müsaade!. Dedikten sonra, sabaha kadar konuşsak yine de hepsini anlatmış olmayız. Diye ilâve etti.
Biraz sonra kalafat işçilerinin tokmakları tekrar işlemeye başlamıştı.
kalafatçıya bakıyorum. Bu işçi 7 lira yövmiye alsa bile, bu p>ara 365 güne bölününce, gün başına iki liradan da az düşüyor.
— Boşta olduğunuz günler ne ile geçinirsiniz ?
İşçilerden birisi, alnına düşen kirden tarazlanmış saçlarını bir el hareketiyle arkaya attıktan sonra :
— Dur, ben sana bizim işi iyiçe anlatayım. Diye başlıyor. Bizim yövmiyeleri motor sahipleri verir. Onlar ustabaşile hesap görürler. Ustabaşı da bizim defterleri tutar, çalıştığımız gün-
Ankara İşçi ve Sendika haberleri!
İstanbul dan Ankaraya gelen bazı sendika düşmanları ve yardakçıları burada . tayyare fabrikası, D. D. yolları atölye-* teri, beraber ve unlu mamulle işçileri guruplarile te mas ederek sendikaların siyaî ceryan ve hareketlere âlet oldukları ileri sürülerek cesaret kırıcı propagandalar yapmaktadırlar. İşçiler arasında sendika tâbiri yerine birlik tabirinin kullanılması zira sendikaların yabancılar hesabına milli menfaatlere aykırı olarak çalıştık lan yıyılmaktadır.
■ *
Ana nizamnamesi hazırlanarak müracaat halindeki (unlu , mamuller işçileri sendikası) menfi zihniyet taşıyan propaganda sonunda değiştirmeler yapılarak birlik şekline sokulmuştur.
» * t>
Berber işçileri sendikasının kurulması için seçilen kuruculara birlikcilerlerce ileri sürülen baltalayıcı ve geri fikirlerle kandırarak sendika yerine birlik tâbirinin kullanılması kabul edilmiştir.
» *
Birlikçiler etrafına topladıkları işçi guruplarına sendika

iere göre paramızı verir. Bazan da bu parayı tam vermez, içsiz kaldığımız günlerde alacalımızdan bize harçlık verir. Dükkân sahibiyle (kalafat yerinin sahibi) paraca bir alış verişimiz yöktur. Yalnız boşta olduğumuz günler, dükkân sahibi bizi çalıştırır. Para falan almayız, angaryaya çalışırız. Kızağa motor çekeriz, yahut denize indiririz. Zaten, dükkân sahibi de dünya kadar parayı bu işten kazanır. Onun bütün kazancı bundandır. Motor sahiplerilc tekneyi kızağa çekme işini pazarlık eder. Sonra işsiz kalafatçıları çağırır. Çekmeyin diyeceksin! Ne yaparsın ki mecbursun. Sonra bir daha buralarda çalışamazsın ki!..
Daha fazla konuşmadı, kalafat yerine doğru düşünceli düşünceli baktıktan sonra sustu.
Yeni bir sual sordum :
— Nerelerde yatıp kalkarsınız ?
Terle sıvanmış kirin bir kat daha koyulaştırdığı esmer yüzlü bu işçi anlatmaya başladı :
— Civarda bekâr odalar var. İçimizde evli olan yok. Üçer, dörder kişi bir oda tutarız. Kimimiz bunu da bulamaz. Açıkta, kayıklarda yatar. Zaten kış aylarında burada durmayız. Memlekete gider rençberlik ederiz. Hani memlekete bir kuruş götü-rcbilsck. Ancak yol parası bulabiliriz. Onu da göze alamıyan-lar orada burada sürünür durur.
Kalafat işçilerinin söylenecek sözleri pek çok. Fakat saat bire geliyor. İster istemez konuşmamızı kestik. Bir işçi sandalyesinden kalkarken :
— Eh, bize müsade 1 Dedikten sonra, sabaha kadar konuşsak yine de hepsini anlatmış olmayız. Diye ilâve etti.
Biraz sonra kalafat işçilerinin tokmaklan tekrar işlemeye başlamıştı.
Safa M. YURDANUR
Ankara toplantısının neticesi alındı
Bölge Çalışma müdürlerini» Ankarada yaptıkları toplantıda alınan kararlar şunlardır!
İş kanununun bütün iş yerlerine teşmili, hastalık, asker, maluliyet ile iş yerinden ayri-lanlarııı müktesep haklanma korunması için yeni hükümlerin iş kanununa konulması, geceleri kadın ve çocukların çalış-tırılmamaları; temsilci işçi seçiminin büyük ■ iş yerlerinde yapılması işçinin sebepsiz işten çıkarılmaması; kanunundaki ceza müeyyedelerinin çoğaltılması; iş mahkemelerinin kurulması; işçilerin karne usulüne bağlanması kalifiye işçi yetiştirilmesi; sağlık ve emniyet tüzüğünün tatbikat neticelerine göre gözden geçirilmesi; işçi toplama merkezleri kurulması, sağ lık durum'arııun kontrolü, deniz, tarım işçileri kanunu tasarısının çabuk yapılması, iş teftişlerine yardımcılarına tekâmül kurslarının açılmasıdır.
Sendikacı : Bu hususta verilecek cevabımızı muhafaza et-
j mekteyiz.
kurarlarsa işlerinden çıkarılacaklarını birliklerini destekledikleri taktirde işlerinde kalmaları Sağlanacağı vadedilmekte-dir.
Ilhan Sarpkaya
21 Eylöl İM
Sendika Gazetesi
Sayfa: 3
İşçi Sağlığı
Tütün işçilerinin sağlık durumları
Tütün, içinde bir çok zehirli maddeleri ihtiva eden ve zehirli tesirini içenlerden ziyade onu işliyen emekçiler üzerinde gösteren keyif verici bir nebattır. Tütünün ihtiva ettiği zehirler arasında işçilere en çok zarar veren ( nikotin ) dir. Nikotinin bu tesiri taze tütünde görülmez; yani tütün ekimi ve toplaması ile uğraşanlar böyle bir zehirlenme tehlikesine maruz değillerdir. Tütün zehirinin meslek bakımından vücude giriş yollarından en mühimi teneffüs ve cilt yollarıdır. Havaya karışan tütün tozları ve mayalanma esnasında çıkan buharlar teneffüs yolu va-sıtasile, ellere bulaşan üsareler de cilt yolundan zehirlenmelere sebep olurlar. Bu zehirlenmeler iki şekilde kendini gösterir. Birisi yeni işe başlıyan bilhassa genç şahıslarda ilk altı ay zarfında görülen had zehirlenmedir. Diğeri ise uzun seneler tütünde çalışanlarda yavaş yavaş meydana çıkan müzmin zehirlenmedir. Her ikisinde de baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantıları, asabiyet halleri, uykusuzluk, iştahsızlık, kansızlık, mide bağırsak iltihapları, soğuk ter, gözlerde yanma ve yaşarma gibi şikâyetler mevcuttur. Bundan başka kadınlarda âdet bozuklukları, doğumdan sonra kanamalar da sık görülür. Nikotinin vücutten çıkış yolları idrar, ter ve süt olduğundan nikotin anne sütü vasıtasile çocuklara da geçer ve bilhassa yeni doğanlarda zararlı tesir yapar. Anne ve çocuğun sağlığı bakımından gebe kadınların doğumdan bir ay evvel işi bırakmaları ve 4-6 hafta sonra işe başlamaları lâzımdır. İhtimam gören anne ve çocuk için hiç bir tehlike mevcut değildir.
Tütün yaprakları ile çalışanlarda ve bilhassa yaprak damarlarını ayıklıyanlarda görülen mühim bir arıza da ellerde der-matitler ve tırnaklarda ağrılı kalınlaşma ve tırnak dökülmesidir. Tırnak düştükten sonra yenis gelirse de bir iki hafta sonra ağrı ve dökülme yeniden başlar. Bu vaziyette yapılacak en iyi şey iş şeklini değiştirmektir.
Bundan başka tütün işçilerinde diş eti iltihapları ve nikotinin göz sinirine dokunması ile göz bozuklukları da fazla görülür.
Müzmin zehirlenmeye uğrayanların halk arasında salgınlar yapan bulaşıcı hastalıklara karşı mukavemetleri azalır. Tütün işçileri arasına bilhassa dizanteri kolay yayılır. Tütün işçilerinin vereme fazla yakalanmaları da daima münakâşa mevzuu olmuş
İki İşçi Yaralandı
Sürat mensucat fabrikası işçilerinden Ahmet makineleri temizlerken ağzında tuttuğu irice bir vidayi yutmuştur. Şişli hastahanesiue kaldırılmış ise* de sıhhî vaziyeti ağırdır.
*
* *
Yine Haydarpaşa gannda manevra yapan iki vagonun arasında kalarak Aziz adında bir işçi ağır surette yaralanmıştır.
Bir çok tetkikler veremden olduğunu
mühim bir meseledir, memleketlerde yapılan tütün işçileri arasında ölümün çok yüksek göstermiştir. Fakat hakikatte ve
remin asıl sebebini tülün tozlarının akciğerler üzerine yaptığı tahriş tesirinden ziyade tütün işçilerinin bizde olduğu kadar başka yerlerde dc patronlar e-ünde en aşağı bir hayat seviyesinde en az bir karşılıkla cn fena iş şeraitinde çalıştırılmalarında aramalıdır. Tütünü işleten_ patronların gayesi işliyenlerin sağlık ve varlıklarını düzene koymak değil, en az bir masrafla en çok kâr elde etmek olduğuna göre bir taraftan da en u-cuza çalışabilecek işçiler (kadın ve çocuklar) bulmaya matuftur. İşçilerin daima tâbi tutulması lâzım gelen sistemli tıbbî muayene ise hiç bir zaman yapılmamaktadır. Çünkü, bilhassa hususi, hiç bir fabrikada işçinin menfaatlerine çalışan ve işçi sağlığı ile iş hıfzısıhhasını esas tutan bir endüstri hekimi hemen yok gibidir. Bu sebepten henüz başlangıç devresinde bulunan veremliler kendisi için bir taraftan çok kötü olan bu şartlarda sırf günlük nafakasını çıkarabilmek için gücünün tükeneceği güne kadar çalışır ve sağlam arkadaşları için de daimi bir tehlike menbaı teşkil eder. Böy-lece iş hıfzısıhhasının ve kâfi gıdanın henüz girmediği bu atölye, fabrika ve işçi evlerinde verem elini kolunu sallıya sallıya işçiden işçiye, işçiden çocuğuna ve nesilden nesile gezer dolaşır. Gıdasızlık, fena mesken şartları, hastalarla bir arada bulunma gibi sebepler veremin husulünde tütünden daha mühim bir rol oynar. Tamamile sıhhi yapılmış atölye ve fabrikalarda tütüne elle mümkün mertebe az temas ederek çalışan, tam kalorili gıda alan, iyi bir mesken serâiti bulunan ve sık sık tıbbi muayenelerle sağlığı kontrol edilen î$çi-lerin tütünü işlemesinde hiç bir mahzur yok gibidir. Bu arada işçiye verilecek mesleki öğütler de çok önemlidir. Şahsi temizlik için lavabolar hatta duş mahalleri yapılmalı, ayrı iş elbiseleri temin edilmeli, işçiler de yemek yerken ve helaya giderken ellerini iyice temizlemelidirler. Anneler için her imalathanenin yanında kreşler ve süt verme mahalleri bulunmalı ve buralarda anne ve çocuklara gereken sıhhi ihtimam gösterilmelidir.
cak bu güzel şartlar altında tün, tütün işçileri için zararlı madde olmaktan çıkar.
SAĞLIKÇI
An-tü-bir
i
Ayakkabı işçileri toplanıyor.
Öğrendiğimize göre, İstanbul ayakkabı işçileri sendikası bu ayın sonunda olağanüstü toplantısını yapmağa karar vermiştir.
Faaliyete geçtiğinden itibaren üç ayını tamamlamakta olan bu sendikaya devam ı başarılar dileriz.
SENDİKALARIMIZ TEŞKİLÂT
SİSTEMİ
Şemada: (1. S. B.) I İstanbul (I. S. B.) II İzmir (1. S. B.) II Samsun (I. S. B) IV Ankara işçi sendikaları birliği.
♦♦♦♦♦♦
(I. S F.) 1 Türkiye mensucat I. S. F.) 2 Türkiye kösele deri ve ayakkabı (I. S. F.) 3 Türkiye tütün (I. S. F.) 4 Türkiye nakliye işçileri sendikaları federasyonu olarak gösterilmiştir. (1. S. B.)lere bağlı olan (l.S.)ler de işçi sendikalarıdır. Bunların hem 1. S. B. ve hem de meslek veya sanayi şubesi bakımından Türkiye işçi sendikaları federasyonlarına bağlanmaları gösterilmektedir. T. (I. S. K.) Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonudur.
(İ. S. B.) ye bağlı olan I. S. 1 dokuma I. S. 2 trikotaj 1. S. 3 ayakkabı I. S. 4 tütün 1. S. 5 debbağ (1. S. B.) II ye bağlı olan t. S. 1 mensucat 1. S. 2 ayakkabı (1. S.) 3 tütün.
III (I. S. B.) ye bağlı olan t. S. 1 tütün I. S. 2 nakliye.
IV (i. S. B.) ye bağlı olan I. S. 1 şoför ve otomobil tamiratı işçileri sendikalarıdır.
Ş. şube M. de mümessilliklerdir.
♦♦♦♦♦♦
i. S. B. 1er
(İşçi Sendikaları Birliği) Nerelerde kurulmalıdır.
1 — İstanbul
2 — Trakya
3 — Kocaili
4 — Bursa
5 — İzmir (Eğe bölgesi)
6 — Zonguldak ve havalisi
7 — Eskişehir
8 -— Ankara
9 — Kayseri
10 — Sivas
11 — Malatya
12 — Diyarbakır
13 — Samsun
— Tırabzon
115 — Çukurova (Adana ve valisi)
— Aydın (ve havalisi)
14
ha-
16
1 — Maden
2 — Maden sanayii
3 - Kömür
4 — Kereste ve orman sanayii
5 — Nakliye
6 — Şimendifer
7 - Elektrik
8 —
9 —
10 —
li —

Muhabere
İnşaat Ziraat
_ Mensucat
12 —"Tütün
13 — Ayakkabı deri ve kösele
14 — Liman (Tahmil ve tahliye)
(Dok)
15 — Basın ve Yayın
16 — Deniz
Şemada görüldüğü ve izahtan da anlaşılacağı veçhile yurdumuzda muhtelif şekillerde sendika kurulacaktır. Memleketimizin sanayi ve kültür bakımından geriliği buna sebep olmaktadır.
Sendikalar tercihan işletme vc ya istihsal şubelerinde kurulmalıdır. Her hangi bir fabrikada iki ilâ üç yüz tutarında bir işçi topluluğu varsa derhal o fabrika ve işletmede bir sendika kurulmalıdır.
Geçen yazılarımızda da bildirmiştik aynı şehir ve ya bölgede aynı sanayi şubesinden bir iki üç ve hatta dört ayrı sendika kurmak bunları bir arada kurmaktan daha doğrudur. Gerek mücadele ve gerekse taktik ba-
M M M
sissisek kal-
kımindan bu suretle hareket etmek zarureti vardır.
Başka memleketleri aynen kop-ye etmek mecburiyetinde değiliz bizim memleketimizin kendine mahsus hususiyetleri vardır. Bunları daima göz önünde tutacağız.
Bu şekil sendika kuruluş temi Diyalektik sendikalizm temidir ki bunun faydası büyüktür. Her cihetten geri
mış memleketimizde bu şekil kuruluş sistemi pek çabuk ve kısa bir zamanda Türkiye emekçi kitlelerini refaha götürebilecek en esaslı ve sağlam bir teşkilât sistemidir.
Hali hazırda gerek sendikalar ve gerekse sendikalar birliği nizamnamelerinde sendikalizmin esas ödevlerinden biri olan kol-lektif mukaveleler akti ve emekçi kitlelerinin işsizlik anlarında geçimlerinin garanti altına alınması hakkında maddeler eksik-
Ankara işçilerini ayartmağa çalışıyorlar.
Ankaradan haber verildiğine göre:
Burada 7-9-946 da Şaban Dc-ınirekler, Sabit Yardaç, Ekrem Şen ocak gibi gayretli işçiler tarafından kurulan (un ve unlu maddeler imalâtı işçileri sendikası) tam faaliyete geçeceği bir sırada İstanbuldan Ankara-ya giden Sendika düşmanları burjuva partilerinin yardakçıları ve emekçi kitlelerini yanlış yola sevketmek istiyenler bol ke-seden vaitler edip hatsız hesapsız paralar harcıyarak teşkilât iş-lcrinde henüz tecrübesiz olan bir çok işçiyi ayartmışlar (işçi dernekleri birliği) adı ile tepeden inme nizamnamelerde tamamen iş verenleri iltizam e-den, değişmez kurucular meclisi olan ve idarecileri tamamen kendilerinden ibaret bulunan bir totaliter statü meydana getirmişlerdir. Keza Ankara berberleri tam sendikalarım meydana getirecekleri bir sırada aynı tuzağa düşürülmüşlerdir. Ankarada kuruluş halinde bulunan bağımsız işçi sen-
tir. Bu da maddi imkânsızlıklar dolayısiledir. Kısa bir 'zamanda diğer medeni memleketlerde olduğu gibi bizde de sendikalar kanununun kabulünü müteakip emekçi kitlelerinin refah ve saadetlerinin temini maksadile nizamnamelerimize lüzumlu maddeler ilâve edilecektir. Şimdilik bunu yardım sandıkları ihdasile telâfi etmeğe uğraşmaktayız.
İşçi arkadaşlarımızdan ricamız avanturistlere, satın alınmış de-magoklara ve bozgunculara yüz vermeyip senelerdenberi hayatlarını bu uğurda harcamış tecrübeli, inkılâpçı sendikalist arkadaşlarına itimat ederek yalnız sendikalar etrafında toplanmalarıdır.
Haydi arkadaşlarl..
İlk pilân önümüzde her şuurlu arkadaş diğer arkadaşını tenvir edecek; pilânı gerçekleştirecektir. Hedefimiz budur.
SENDİKACI
dikalarinın samimi teşebbüslerine sed çekmek ve bunun yerine emekçilerin inisiyatifini bilvasıta yollardan iş verenlerin ellerine alabilmeleri için baş vurulmadık çare namuslu işçi arkadaşlara yapılan hatıra gelmedik iftira ve tehdit kalmamıştır.
Zonguldak Sendikacılarının teşebbüsleri
Maden kömür havzası işçileri Sendikası, Maden işçilerine bir Verem hastahanesi inşa edilmesi için Ereğli kömürleri işletmesi Umum Müdürlüğü nezdinde teşebbüse geçmiş, Ekonomi, Çalışma ve Sağlık Bakanlıklarına da müracaatta bulunarak bu davada sendikayı desdekleme-lcrini istemiştir.
Müracaat, Zonguldak kömür havzası işçileri arasında memnunlukla karşılanmıştır.
Sendika genel sekreteri İbrahim Çaydamarla görüştüm. Bir sualime karşılık:
«— İşçinin derdleri, bizim dertlerimizdir; Sendikamız bu ve buna benzer davaları titizlikle takin edecektir* * cevabını vermiştir.
Armağan Kerimol
Sayfa î 4
Sendika Gazetesi
21 Eylül 1946
Kocaeli işçi Sendikaları Birliği
(Geçen Sayıdan Devam) düşen varidatı toplamak, sair birlik gelirlerini teslim alıp hesabını tutmak, gelir kaynaklarım daimi surette teftiş etmek, yeni gelir kaynaklar bulmaya çalışmak, mutad masrafların icap ettirdiği te-diyatta bulunmak ve fazla varidatı bankaya yatırmak ödevlerile mükelleftir. Birliğin Banka hesabı reis ve umumi kâtibin müşterek imzalan altında işler, hesap ve vezne amiri 25 lirayı geçen olağanüstü sarfiyatta bulunmak için umumi kâtibin reyini almak mecburiyetindedir.
23 — Kontrol komisyonu reisini kendisi seçer ve onun başkanlığında her ay bir defa toplanır. Kendisine havale edilen ihtilaflı meseleleri ve doğrudan doğruya yapılan şikâyetleri, ilgilileri dinlemek suretile incelemek ve bir karara bağlamak kontrol komisyonunun başlıca ödevidir. İJS.B. nin kasasını ve hesaplarını teftiş etmek dc kontrol komisyonuna aittir. O bu teftiş işini 6 ayda biı olmak üzere, senede iki defa yapar, komisyon reisi yapılmış olan işlerin bilançosunu, bir rapor şeklinde kongreye taktim etmek mecburiyetindedir.
24 — Müstesna hallerde idare meclisinin kararile İ.S.B. reisi olağanüstü bir kongreyi toplantıya çağırabilir. Bir evvelki kongreyi toplantıya çağırabilir. Bir evvelki kongre mürahhaslarından üçte biri tarafından istenmesi üzerine de böyle bir kongrenin toplanması gerektir. Bu taktirde de daveti yine birlik reisi yapar; olağanüstü kongreler çağlatmalarını icab ettiren meseleden başka hiç bir işle meşgul olamazlar ve seçim yapamazlar.
25 — İ.S.B. yi resmi makamlar vc müesseseler nezdinde, törenlerde ve sair temsil edilmesi gereken her yerde temsil etmek, idare meclisi ve daimi icra komisyonu toplantılarına başkanlık etmek ve I.S.B. adına taahhütlere girişmek birlik reisinin ödevle-rindendir. Kendisi bulunmadığı veya mazereti olduğu zamanlarda, umumi kâtip veya tevkil edeceği diğer bir meclis azası bu yetkileri kullanır.
26 — Propaganda ve Neşriyat
İ.S.B. şimdilik aydınlanması gereken önemli iş ve ekonomik meseleler hakkında bir broşür ve risaleler neşreder; propaganda yazıları yayınlar. Bunların yazılmasını ve basılmasını tanzim etmek propaganda ve yayın şubesine aittir. Şube mes’ul katibi bu maksatla Mütehassıslarından ve bilginlerinden icabeden yazılar tedarik eder ve açık yazı yazmakta kabiliyeti olan yazıcıların daimi yardımını sağlar.
27 — İ.S.B. yayınların ucuz bir fiyatla kütleler arasında sath-rılır. Sendika idare hey’etleri, kendi azalan ve yakınları tarafından bunların okunmasını sağlamaya mecburdurlar. Daimi icra komisyonu birlik yayınlarını; teşkilâta bir yük değil, bilâkis bir gelir kaynağı olmasına çalışacaktır. Y-J
28 — Programda vc yayın şubesinin diğer bir ödevi de gece dershaneleri açmak, faydalı konferanslar ve müsamercler tertip' etmek ve mahalli cemiyetlerin kültür ve spor faaliyetlerini desteklemektir.
29 — Ana nizamnamenin değiştirilmesi
Bu ana nizıamname, en az üç sendikanın istemesile, senelik kongralarında rey sahibi murahhaslar sayısının yarısından fazlasının tasvibile değiştirilebilir. İdare meclisi de değiştirme teklifinde bulunabilir. Yalınız bu tekliflerin kongra toplanmazdan en az bir ay evvel idare meclisine bildirilmesi ve Birlikçe yaymlanılması şarttır. '
30 — Birlik dağılacak olursa, mallarının tutarı kendisine bağlı işletme cemiyetlerinden en çok azası olan üç cemiyet arasında paylaşılır.
31 — Birlik merkezi. İzmıttedir (istidada yazılıdır)
32 — Kurucular:
Adı vc soy adı
Baş makaleden Devam
Sendikaların Gaye ve Ödevleri
lanlar nisbetine doğrudan doğruya bağlıdır. Bunun için her Sendika din, itikat,~ siyasi kanaat, milliyet ve saire farkı gözetmeksizin her namuslu e-mekçiyi içine almayı gaye edinmelidir.
- Bir sendika bihakkın ilğili^ emekçilerin mümessili muamelesi görebilmek için, onların -hiç değilse- yarısından fazlasını etrafına toplamış olmalıdır. Bu takdirde sözünü dinletebi-leceğindeıı ve öğünülecek başarılar elde edeceğinden zerre kadar şüphe edilemez.
SENDİKACI
Not: Geçen sayımızda neşrini vadeitiğimiz şemayı ve. lüzumlu izahatı d üncü sahifede bulacaksınız.
İyi şoförlerin günahı
(Birinci Stıhifeden devam) rün saatini kilometreler işletmez patronun insafı muştalar.
Şoförler harpten evvel ondalıkla çalışırdı. Günlük hasılatın yalnız % 20 sini alırdı. Harp patladı, lâstik karaborsaya, benzin karaborsaya düştü. Patron onu çağırdı : Bana kilometre başına 40 kuruş getirmezsen, kara borsadan 20 liraya aldığın benzini bana 15 liraya mal ettirmezsen, iş yok dedi. Şoför dü şündü;' belediye tarifesinde kilometre 28 kuruştu. Hor kilometrede 12 kuruş fazla ödeyecekti. 50 kilometrede altı lira, yarım teneke benzinin farkı da 2 lira de-mekki her giin saaj farkı patrona en az sekiz lira haraç verecekti. O lıer gün açıktan bu sekiz lirayı bulup patronuna getirdi.
Taksicilikte iş olduğunu gören harp zengini patronlar türerken İstanbul şoföleri de iyi şoför olmakta devam eltiler.
Şimdi lâstik ! 500 değil 200 dür, benzin tenekasi 630 kuruştur ve halâ patron, şoförden kilometre de 40 kuruş almaktadır.
İstanbulda bir de şoförler cemiyeti var. Bu cemiyette 600 kadar patronla 1000 e yakın şoför diz dize mukadderat birliği etmişlerdir. Kurulduğundanberi şo-
İdris Erdinç
Tabiiyeti T. C.
Şoför ve
Tesviyeci
Mehmet Ayla
n
Yaşar Yel
99
Ali Kırsever

Hüseyin Yahnkaya
Osman Esen

99
Fethi Çeti
99
Adresi Mesleği İmzası
Pac mahallesi Sokak hisar No 13
Kozluk ma- Tesviyeci hailesi. Ma - İşçisi nastır Sokak No. 5 Kozluk aynalı Tütün iş-Kavak Hane çişi No.
Akçakoca ma- Terzi hailesi gümüş- . lü Sokak No. 12 İstiklal caddesi No. 7 Kozluk muhabere meydanı İstanbul caddesi No. 13 Karabaş mahallesi alıcı cami sokak No. 15
Singer ma- . kine tamircisi Elektrikçi
Tesviyeci
SON
■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■a ■■■
PEK YAKINDA ÇIKACAK OLAN VI^IN MECMUASINI OKUYUNUZ ■
■ ■
■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■
t i
:
İ
F t
Sahibi ve umumî neşriyatı idare eden Adil Yağcı Müracaat yeri: Çenberlitaş Kürkçüler Pazar Sokak No.* 14
Abone Şartlan
Öç aylık 125 Kuruş -
Altı aylık 250 Kuruş: Senelik 500 Kuruş
Kolunu kaybeden işçi
(Baştarafı 1 inci sayfada)
Kendisi evliydi, beş aylık bir çocuğu vardı ve üç senedir de bu fabrikada çalışıyordu, evle nince köyünde rençberlikle yaşıyamıyacağını anlamış ve fabrikaya gelmişti, günde 272 kuruş alıyordu.
Kolu yarım saat makine çarkları altında kaldıktan sonra onu arkadaşları büsbütün parçalanıp ölmekten güç kurtardılar. Tam 26 gün hastahanede yattı. Tekrar ayağa kalkıp fabrikaya gelince ona çalışmış olduğu o meşum günde yarım yövuıiyesi olan 131 kuruşu ve-
. rertk:
? — sen işe yaramazsın dediler, ve onu kapı dışarı ettiler.
Peki o şimdi ne yapacaktı? sağ kolu, iş . kolu, asıl çalışan üç çanı besliyen kolu koptu. Kimsesiz, arkasız çoluk çocu-ğile perişan kalmıştı.
Fakat sonra aklına geldi ki o bir kaç aydanberı işçi sigortaları kanunu mucibince sigortalı bulunuyordu. Fabrika idaresine müracaat etti Tahkikat evrakının tamamlandığını sigor taya gönderildiğini söylediler. Yine hiç bir maddî yardımda bulunmadan onu boş elle çevirdiler.
Osman Tamer’in tahkikat ev rakında bu. kozanın işçinin kendi dikkatsizliği yüzünden meydana geldiği şeklînde rapor işçi ahcak kendisi teşkilâtlanıp edilmiştir. Halbuki makine stop edilince ustası İsmail henüz çarklar durmadan :
— Gir içeri temizle emrini vermiştir. Oda girmiştir. Fakat insan hali bu mm da. ayağı ayağı kayınca kapmış...
Peki amma rika yarım saat işten kaybetmesin diye stoptan sonra birden bire durmıyan ve İçmekte olan makiııey İçmesine neden miştir? bu işte ziyade r «U.k „ Hesabı, tahkikatı ona göre yapmak lâz.ımdir.
Ötedenberi biliriz, ki, bu fabrika idaresi daima bu gibi kazalara ehemmiyet vermemektedir. Bu nevi kazaları ört bas ederek menfaati için işçiye dikkatsizdir. Damgasını vurdurur. Memnun ettiği ustalara da bunu ayrıca tastik ettirir.
Kocaeli sellüloz sanayi kâğıt fabrikası amelesinden yüzde 50 kadarının hep bu sebeplerle parmaklan kopuk ezik ve sıyrıktır. Hepsi de fazla iş alınmasını gözeten bu sebepler
förle patron arasındaki keskinleşen ihtilâfa bir defa olsun el atmamıştır. Attığı zamanlar da daima 600 zün tarafım tutmuştur.
Şoförlere sordum. Cemiyetten ne gibi faydalar gördünüz ? Bir kaza işlediğiniz zaman sizinle alâkalandı mı? Hayır, İşsiz günlerinizde yardım? Hayır, patronlarla münasebetlerinizde hiç değilse uyuşturucu bir yol tuttu mu? Hayır, peki ne yapar bu mübarek? Sıhhî muayene cüzdanlarını hazırlar, muntazaman aidat toplar, başka? Patronların lâstik ve benzin işlerini belediye nezdinde takip ederler..
Bu Cemiyet nizamnamesi de garip, idare heyetine ancak C. H. Partisinin umdelerine sadık olanlar girebiliyor ve cemiyet feshedildiği takdirde de parası ve malları C. H. Partisine geçiyor^
İşçi şoförler bir sendika kurmuşlar, galiba patronlarda bir sendika kuruyorlarmış. Şu halde bugünkü cemiyet kimin cemiyeti olacak ? Belki de dağılacak. Peki mallan ve paraları ne olacak?
Sendikalist şoförler Mehmetleri, Fikrileri ve Nurileriyle harıl harıl aza topluyorlar. Şimdiden yüzleri geçmiştir. Cemiyette de ekseriyet bizdedir diyorlar.
Hâdİ MALKOÇ
klrk yıllı C ada-kayar. Onunda çarklar kolunu
ustası Ismil fab
“ tehlike
halâ iş-i temiz-müsaadc et-o “vakit„ den mevcuttur.
Ankara Radyosu
Baştarafı Birinci Sahifede ve bu kanunun ilk metnindeki iş verenlere yüklediği mükellefiyetlerin de haddi asgaride bu lunduğu halde son yıla gelinceye kadar bu kanun mevzuatının dahi pratikte gerçekleştirilmediği dikkate alınırsa bu ulu orta ileri sürülen iddianın ne dereceye kadar hakikate tcvafık ettiği kolayca anlaşılır. (İş Kanunu), (İşçi sigortalan kanunu), (İş kazaları ve analık hakları kanunu) gibi kanunlar bütün ileri demokrat memleketlerde senelerce evvel yürürlüğe konulmuştur Fakat hükümetlerin bu kanunlar çerçevesinde aldığı bu tedbirler hiç bir zaman işçi ile iş veren-kr arasındaki ana içtimai dâvayı hal etmrğe yetmemiştir.
t
Şehir Tiyatrosu artistleri İş Kanununa tâbi olmayı redediyorlar
Çalışma Bakanlığının hazırladığı iş kanununun şehir tiyatrosu sanatkârlarına da tatbik edilecek şayiası üzerine tiyatronun artistleri bunu re dede* rek bu kanunun himayesini kabul etmemişlerdir.
Bunun üzerine çalışma müdürlüğü iş kanununun şehir tiyatrosu artistlerini değil, burada çalışan işçi vasfını haiz olanları himaye ettiğini bildirmiştir. [1]
/// Sendika; hayret.'., kültür ve şuurlarlle. ileri bir safta bulunan tiyatro sanatkârları iş kanunu hükümlerine tâbi olmak istemiyorlar. Demek ki bu kanunda kendilerine bir faide ’taormeme i fedîrZer...
meslek ve çalışma veri sendikalarını kurarak kanunların kendisine verdiği hakları aramak sayesinde bu durumdan kurtulabilmiştir. Bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi bizde dc bunun .böyle olacağı, bir taraftan hükümet kanunları ve teşkilâtı ile çalışırken öte yandan amelenin de bizzat kendi haklarını aramak için sendikalar etrafında birleşeceği tabiidir. Yoksa Çalışma bakanlığımın sözcüsü gibi bütüritffei buna yükleyip yalnız ona bel bağlamak hatalıdır ve bu günün de demokratik şiarlarına uygun değildir.
yüzünden hasıl olmuştur. Ve daima işçiye “Dikkatsiz^, d^m-, gası vurulmuştur.
Bu defa biz sağ kolu can kolu asıl çalışan kolu kopan Osman Tamer’in hakkının tam olarak tanınmasını isteyoruz. İşçi sigortaları kanununun tatbikinde görülecek olan bu nevi aksaklıklara daima işaret edeceğiz.
Neriman Hikmet
Fecî bir ölüm
D. D. Yolları İdaresi bu kazada sorumlu görünüyor
Geçen Cumartesi günü Haydarpaşa Devlet Demir yolları birinci işletme müdürlüğüne ait depoda çalışan 969 sicil numaralı ve 1339 doğumlu Müslim oğlu Fahrettin Selen depoda bulunan kanalda 15 ton çekerinde ve 500 kilo ağırlığında bir krikoyu diğer beş işçi arkadaşile birlikte kanalın sağından soluna geçirirken Fahrettin kanala düşerek krikoda onunla beraber kanala yuvarlanmıştır. Ve genç işçiyi ezerek öldürmüştür.
Vaka yerinde tahkikat yapan savcılık bu kazada devlet demir yolları idaresini sorumlu bulmuştur. Bu kadar ağır bir işte masraftan kaçınarak iptidai çalışma tarzını kullandıklarından tahkikatı genişlete-cekt r.
Sahip ve Neşriyat Müdürü: Adil Yağcı Tertip ve Baskı F - K Basımevi

Comments (0)