14 Haziran 1950 — Çarşamba
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmoz.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesit edon : HABİB EDİB-TÖREHAN
Sayı 196 — 10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye İçirt seneliği 32, altı iyi'Ö’ 17* üç aylığı 9 liradır. H^riç memleketle./! İki misildir.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
İç politika z
Hürriyet ve demokrasi
jnglltercdo vc bize mesafe itibariyle ■ çok uzak olan Amerlkadaki hürriyetten sonra memleketimizdeki hürriyet hasret ve aşkı, hukuku beşer beyannamesiyle başlar. Uzun mücadelelerden ve bir çok fedakftrlıklar-(; m sonra Meşrutiyetin Hâniyle girdilimiz hürriyet devri, muhtelif safhalar gösterir. Bazı zamanlar hürriyetin, kısa da olsa, en kayıtsız havası esmiş; bazı zamanlar İse gene hürriyet ve cemiyet menfaati namına bir çok takyidler ortaya konmuştur. Biz. heyeti umumiyesi itibariyle, cumhuriyetin ilânından beri hürriyetten mahrum olduğumuzu İddia etmi-yeccğiz; hattâ son dört sene zarfında. cemiyetimizde ve hayatı umumi-yemizde hükümran olan hürriyetin, en hür memleketlerden bile fazla olduğunu söyliycbüirlz.
Hürriyet, caıı ve malın tecavüzden masuniyeti ve inkişafına mâni olacak engellerin ortadan kaldırılması demektir. Birinci, İkinci Düpya Harbi ve onların bütün cihanda bıraktıkları İzler, hürriyetin en medenî memleketlerde bile bir çok tehdit altında kaldığını göstermiştir. Churchlll, 1-kinci Dünya Harbinde, İngiltere gibi bir memlekette halkın mal ve canının Kirala alt olduğunu söylemişti. Kıral, o memlekette devletin bir sembolü olduğundan, devlet mefhumu karşısında şahsın hiçbir mevcudiyeti olmadığı ortaya çıkıyordu. Harpten sonra teşekkül eden amele hükümeti, amele menfaati namına gene herkesin canına olmasa bile malına sahip olmasının yollarını bulmuş, yani mülkiyet hürriyetini eski anlaşılan mânadan ayırarak, zedelemeye başlamıştır. Bunun, bir menfaat temin e-demediği ve bilâkis çok zararlı olduğu görülmeye başlandığından, şimdi yavaş yavaş bir ricat hareketi görülmektedir. Amerika gibi hür insanlar memleketi olan bir yerde dahi, bugün, mülk hürriyeti eskisine nazaran bir buhran geçirmektedir ve Amerikalıların en büyük korkusu bundan doğmaktadır. Biz, medeniyetin en ayrılmaz bir vasfı olarak gördüğümüz mal ve can hürriyetinin, nihayet yeniden eski kuvvetini alacağını ve bugünkü hürriyet takyldatımn harp ve onu tevlit eden senelerin arızi sebepleri neticesinde ortaya geldiğini ve geçici olduğunu kuvvetle ümit ediyoruz. Bizim memleketimizde hürriyet, di£er memleketlere nazaran başka tarzda telâkki edildiği İçin, tefsiri de muhtelif şekillerde olmuştur. Hürriyet, herhangi bir şahıs veya cemiyet veya müessesenin mal ve canına tecimiz edilcmlyeceği mânasını İfade ederse de. tecavüz edene de mâni Olmak kayıt vc şartını haiz olmalıdır. Fakat, bizim gibi, halkının seviyesi muhtelif derecelerde olaıı memleketlerde. hürriyetin kayıtsız ve şartsız istediğini yapmak demek olmadığını da herkese iyice anlatmak icap eder. Başkasının
niyetine tecavüz edenin derhal hürriyetine mâni olmak ve onu bu tecavüzden menetmek, hürriyete ehemmiyet veren bir memleketin ilk ve en mühim vazifesidir. İdari teşkilâtımızın muhtelif derecelerde bulunan memurlarının, bu noktayı ehemmiyetle anlamış olmaları çok zaruri bir icaptır. Sırf, elindeki kanun ve nizamı iyi anlayamamak yüzünden bir memurun. herhangi bir ferdin mal ve hürriyetine riayetkar olmaması, lev ki, hüsnüniyete nıakriın olsa hl. affedilemiyecek bir hatadır
bilhassa demokrasi sisteminde bunun akisleri daha kuvvetli olur. Demokrat bir partiye istinat eden hükümetlerin bütün kararlarında dalma gözönürıde tutmaya mecbur oldukları nokta, fert ve cemiyetlerin mal ve can hürriyetine hiç bir suretle dokunmamaktır. Hikmeti hükümet, İcabı hal ve zaruret veya yeııi tâbiriyle, plânlaşlırma, yahut halk menfaati gibi sözlerle hu hürriyete dokunmak, tınım kuvvetini sarsacağı gibi, bu kuvveti başkalarının suiistimaline imkân vererek surette kayıtsız o. larak kullandırmak da doğru olamaz. O halde, hürriyet nimeti, dünyadaki saadetlerin en büyük ve kudslsi olarak telakki olunmalı, ona en ufak bir tecavüzden çekiııllmcli ve tecavüz etmek İsteyenlere de hiçbir İmkân verilmemelidir. Ancak bu sayededir kİ, memleketin yükselmesi kabil olur. Bunu İstemek hususunda İse hepimiz müttefik olduğumuzdan. Demokrat Hükümetimizin bu husustaki azmi en ufak bir rnûıılaya maruz kalmıya-caktır.
Hahib Edib - Törelıan
ern-
can veda-ve
H. Cahit Yalçın Filistin komisyonundaki vazifesinden geri alındı Ankara, 13 (Huhusİ muhabirimiz bildiriyor) — Filistin Ara Bulma Komisyonunda Türkiye temsilciliğini ifa etmekte olan Hüseyin Cahit Yalçın bu vazife den alınmıştır. Bunun sebebi Hüseyin Cahit Yalçının son günlerde neşrettiği bir takım makalelerdir. YvtkIU bir şahsiyet; yazılarlyle hükümete ağır hakaretlerde bulunun bir şahsın hükümeti temsil edemeyeceğini, bu itibarla vazifesinden geri alınmasını tabii görmek lâzım geldiğini belirtmiştir.
Hüseyin Cahit Yalçının iktidar değişikliği üzerine bu vazifeden çekildiği. fakat sonradan Adnan Menderes Kabin» »İnce tekrar aynı göreve tâyin olunduğu hatırlardadır. Ccnevreye gitmek üzere hâlen yolda bulunan Hüseyin Cahit Yalçının bu karar ü-zerine yurda döneceği anlaşılmaktadır.
f--------------. 'A
New-Yç>rkta yapılacak konferans I
T"






TOPLANTISIN ALMANYA BAS MEVZU
A

t
Almanyaya yapılacak tavizat hakkında üçler görüşecek
Bugünkü Alman statüsünde değişiklik yapılacak
lan New-York toplantısında alınması mümkündür.
Dışişleri Bakanlarına şu tekliflerin yapılması beklenmektedir;
1 — Batı Almanvada merkezi idare altında bîr emniyet kuvvetinin kurulması, (polis kuvvetlerinin 25,000 kişi kadar olacağı sanılmaktadır.)
2 — Bir nevi Dışişleri Bakanlığının ihdası ve andlaşmaların imzalanması gibi bazı hususlar hariç olmak Üzere dış siyasete taallûk eden bazı meselelerin Alman makamlarına terki,
3 — Almanlara ihracat gayesiyle istedikleri kadar büyük gemiler inşa etmek müsaadesi verilmesi, (Şimdiki işgal kanunları 7.000 tondan büyük gemi inşasına müsaade etmemektedir.)
4 — Almanlar kendi sanayilerini kontrol edebilecekler ve muhtemelen çelik istihsallerini arttırabileceklerdir.
5 — Almanyaya ecnebi sermaye yatırılması hususunda hâlen mevcut tahdidatın kaldırılması.
VVashington, 13 A.A. (United Press) — Dışişleri Öakanli&ı, Üç devlet dışişleri bakanlarının eylülde New-York’ta toplanacak konferansta Almanyanın hali hazır işgal statüsünde yapılacak değişiklikleri müzakere edeceklerini dün teyit etmiştir.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mi-chael McDermott, bu kararın İn-giliz, Fransız ve Amerikan Dışişleri Bakanlarının geçenlerde Lon-drada yaptıkları toplantıda alındığını söylemiştir.
Bu arada Yüksek Müttefik Komisyonu ve Londrada kurulan Almanya Hususi Çalışma Grupu, Almanyaya ne gibi yeni tavizatta bulunulacağını kararlaştıracaklardır.
Resmî kaynakların beyanatlarından, Almanyanın hali hazır statüsünde bir çok değişiklikler yapılacağı anlaşılmaktadır. Her şey yolunda gittiği takdirde bu kararların Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun toplantısı ile muhtemelen aynı zamana rastlayacak o-
Dean Acheson
Harbe girmeden dünya meselelerini halletmek
çaresini bulmak lâzım
Sovyet emperyalizmi yakın bir tehlike teşkil etmemektedir
N$w-York, 13 (YİRS) — Amerika Dışişleri Bakanı Acheson, Texas eyaletinin Dallas şehrinde mühim bir nutuk vermiştir. Büyük bir Iık önünde konuşan Acheson, le şöyle demiştir:
"Sovyet emperyalizmi yakın
like teşkil etmemektedir. Ancak Amerikanın diğer memleketlerle daha yakın işbirliği yapması ve Şimali Atlantik camiasının takviyesi sulh İçin elzemdir.
kalaba-ezcüm
bir teh-
Bakanlar Kurulu
dün geç vakit toplandı
"Dış siyasetimizin hedefi gayet basittir: Sulha kavuşmuş bir dünya istiyoruz. Sulhtan kasdimiz dünya üzerinde yaşayan insanlar arasında semereli ve ahenkli münasebetlerin tesisidir. Ancak böyle bir dünyada sîzler, ben ve diğer vatandaşlarımız demokratik hayatın en yüksek kıymetlerini elde edebiliriz.
"Bu gayeye erişmek için bertaraf etmemiz lâzım gelen mânilerin hepsini Sovyetlere maletmek yanlış ölür. Eğer ümit ettiğimiz gibi bir gün Sov-yetler Birliğiyle iyi komşuluk münasebetleri tesis etsek bile gene bizi bir hayli meşgul edecek zorluklarla karşılaşacağız.,,
Dalles (Tcxas) 13 A.A. (Afp) — Bugün burada konuşan Acheson ‘Rus-yaya atom bombaları yağdırmak suretiyle önleyici bir harbe Amerikan prensiplerini bir hareket demiştir.
Sovyetler
bölgelerine nüfuz etmeyi müddetçe. Sovyet liderlerinin müşterek davaları hal yolunda samimî anlaşmalar akdine yanaşmalarını beklemek abestir.
Rusya ile semereli müzakereler güdebilmek için başlica şart, bu memleket liderlerini genişleme siyaseti takip etmekle hiçbir fayda temin etmiyeceklerine ikna etmektir.
Kuzey Atlantik camiası, ilk taarruza karşı koymayâ ve harbi ferle sona erdirmeğe yetecek derecede savunma kuvvetleri hazırlamalıdır. Böyle bir kuvvet hazırlandığı takdirde kuzey Atlantik camiası her türlü tecavüzü hüsrana uğratmak imkânını bulacaktır.
girişmek, halkının bütün ahlâki ihlâl edeceği gibi böyle tasavvur dahi edilemez’’
(•



Cumhurbaşkanı da bu toplantıda bulundu. Arapça ezan tasarısı Meclise bugün veriliyor
Ankara, 13 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bakanlar Kurulu bu akşam geç vakit toplanmıştır. Cumnur-başkanı da bu sırada Başbakanlığa gelmiştir. Daha sonra D.P. Genel İdare Kurulunüh da geç vakte kadar süren bir İçtima yaptığı hsber verilmektedir. Arapça ezan memnuiyetini kaldıran tasarının yarın Meclise sevkedi-leccği ve kanuniyet kesbetmek üzere muhtemel olarak ilk toplantılardan birinde görüşüleceği anlaşılmaktadır
Birliği dünyanın zayıf arzuladığı

Soldan sağa: Ticaret Bakanı Ulaştırma Bakaniyle, Sağlık Bakanı da Başbakan A. Menderesle bir görüşme sırasında
e

D. P. Meclis Grupu diin toplandı
Grup toplantısında Arapça ezanın okututmaması hakkındaki yasağın kaldırılması ittifakla kabul edildi. Başbakan, muhalefetin bazı hareketlerini hükümetin teyakkuzla takip ettiğini bildirdi
Ankara, 13 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün Eskişehir Milletvekili Abidin Potuoğlunun başkanlığında toplanan D.P. Meclis Grupu iki mühirr. mevzuu müzakere etmiştir. Bunlardan birincisi Türk Ceza Kanununun Arapça ezan okunmasını yasak eden 526 inci maddesinin değiş-- tiriimesine aitti, tik sözü alan Baş-



bakan Adnan Menderes mevzuun e-hemmiyetinl tebarüz ettirmiş ve Hükümetin görüşünü açıklayarak Gru-pun öararını istemiştir. Kürsüye gelen bir çok milletvekilleri de bu yasağın ehemmiyeti üzerinde durmuşlar ve millete mal olmuş bulunan inkılâpların mahfuz tutulması prensip! ile Arapça ezan okunulması yasağı arasında hiç bir münasebet olmadığını ifade etmişlerdir. Neticede Arapça ezan okunulması hakkındaki yasağın kaldırılması ittifakla kabul edilmiştir.
Gündemin ikinci maddesini baskı yapan bazı idare âmirleri ile baskı arzu ve 'temayüllerine riayet etmedikleri İçin mağdur vaziyete düşürülmüş bulunan idare âmirleri hakkın-dakl takrir teşkil ediyordu. Başbakan Adnan Menderes bu mçvzu üzerinde Hükümetin görüşünü açıklıyarak kanunsuz hareketleri delilleri ile sabll'o lan İdare âmirleri hakkında icap e-den kanuni tedbirlerin muhakkak alınacağını, baskı emirlerine itaat etmedikleri vc etmıyeceklcri anlaşıldığı için mağdur edilmiş memurların haklarının korunacağını anlattıktan son-
ÎÇ SAYFALARDA
'tff.
• | •
Anadoluda Refik Halici*
T
Izmire girdiğim zaman
ÜÇÜNCÜ
Askerlik müddeti ve
emireri
M. Şevki Yazman
DÖRDÜNCÜ
İKİNCİ

Arap Birliğinin Kahir ede yaptığı toplantıda Suudi Arabistan Prensi Faysal • (soldu) Mısır Başbakanı Nahhus Faşa İle konuşurken
Arap Birliğinin tasfiyesi kabil

»,


Gündeme üç mesele alındı — Irak Başbakanı Süveydî iyimser
Beyrut, 13 A.A. (Reııtcr) — Lübnan siyââi mahfilleri, Mısır-Ürdün meselesinde bir uzlaşmayı kabul etmediği
»
takdirde Arap Birliğinin tasfiye ihtimali olduğuna inanmaktadırlar.
Bir uzlaşma çaresi bulunmadığı takdirde ayrılığın kaçınılmaz olduğu kanaati hâkimdir.
Şimdiye kadar Irak, Ürdünün Arap Birliğinden ihracına muhalefet etmiştir. Suriye bunun Kıral Abdullah’a Büyük Suriye plânı için serbestlik vermesinden korkmaktadır.
Gündem
İskenderiye, 13 A A. (AFP) — Arap Birliği Konseyi kısa bir açılış oturumundan sonra gündeminde mevcut üç meseleyi Siyasi Komiteye sunmaya karar vermiştir. Bu meseleler şunlardır: 1) Müşterek Arap Güvenliği Paklı, 2) Müşterek nizam meselesi. 3) Ürdün ve Ortadoğuya alt üçlü beyanat meseleleri.
Konsey, ikinci meseleye rüçhan hakkı tanımıştır. Siyasi Komite bu akşam toplanacaktır.
Tcvfik El Süveydi’nm basına beyanatı
İskenderiye, 13 A.A. (Rcutcr) — I-rnk Başbakanı Tevfik El Süveydî, dün gece basına yaptığı bir demeçte "Arap Birliği Konseyinin bu geceki toplantı sının neticeleri hakkında iyimser ol duğumu söyllycbilirlm., demiştir. Timea'in nokt.ıi nazar»
Londra, 13 A.A. (JLPS.) — Times). Kahircdekl muhabirinden alman hn bere göre, Ürdünün iştiraki olmak* zın yapılacak bir güvenlik paktını kıymeti pek azalmış olacaktır ve Üı dün’ün, Arap Birliğinden ihraç edil inesi halinde, böyle bir paktın imzala namıyacuğı bedihldir.
Kfthiredeki Irak heyeti başkanı illin akşam hükümetinin, Ürdünün A rap Birliğinden ihracı lehinde oy ver miyeceğini söylemiştir.

(Hikâye)
Hayatımın kadını, Yurtta açılacak verem savaşı münasebetiyle
Dr. Avni Aksal

BEŞİNCİ
Süt dâvamız
Prof. Kerim Ömer Çağlar
ra muhalefetin son günlerdeki vaziyeti üzerinde durmuş, muhalefetin ör-duyu tahrik yollarına saptığına, irticai teşvike yeltendiğine, pr şark meselesi yaratnıaya çalıştığına işaret e-derek. Hükümetin, bu beyhude çabalayışları dikkat ^e teyakkuzlâ\ tSkjp ettiğini söylemiştir. - *
Başbakanın beyanatı Grup Lrtnumî Heyeti tarafından büyük tezahürat ve şiddetli alkışlarla tasvip edilmiştir»
Başbakanın beyanatı
3 üncü sayfamızdadır
• •
YARIN BAŞLIYORUZ
u
Bir
İnkılâpçı
Yazan :
r
Baş Veren

Ali Suavi
Susuz tstanhıılda:
■ ■
Sayfa 2
vii.Nl II T A N 8 UL
14 Harirân 10M
f Ş E II I IS II A B E II E E H İ
• -- —->■ --.-r . -•> ; -- . a».- ■ . . --=g=J- : ■ - — . _
Güney Asyadan bir gazeteci
Amerikalı
Denizyollarının ıslahı için mühim adımlar atıldı
S P O K
Hapoel takımının
gönderdiği mektup
İzm ire girdiğim zaman
Eskiden tzmire nasıl gidilirdi?— Ecnebi bandıralı vapurlarda yemek bolluğu — Reçel mi? Kuvvet macunu mu?
Gençliğime ait bir palas hatırası —
' — Mükemmel bir otel vardı — iki kuruşluk fişekler — 0 tzmirde biz yoktuk — İzmir ve İstanbul — Atlı arabayı tercih sebebi — Çarşaflı otel hizmetçisi
r

r
Komünizmin Güneydoğuda hızla yayıldığını söylüyor
United PrrMH Ajansının QU-noyıloftu Asya kısım müdürü Rlclmıd ApploaMo bir müddet-ten beri memleketImisde tetkik-Irrcta bulunmaktadır. Kendiliyle aörUşım bir arkadâlımıaa A-nıeıik-ın gn/pireiM, TÜrklyedekl demokratik Inldnaflnrcinn hayranlıkla bahsalmlş, fakat güneydoğuda komünizmin hışla yayılmakta olduğunu söylamlş-tir.
Muhtelif hatlarda çalınacak olan gemilerin modern evıafa göre tipleri teeblt edildi. Avrupa iktisadi İşbirliğinden dört mütehassıs geldi
Mektupta milletimize ve Türk basınına tefekkür ediliyor
Faraza masaya
GİZLERE evvelâ kırk yıl önce-° kİ İzmir seyahatlerimden ve o zamanın İzmit'inden bahsedeceğim. Böyle yapmazsam başlığa koyduğum isme uygun hareket etmemiş olurum. Geçmişi daima gözönUnde bulunduralım, lehimize de çıksa, aleyhimize de... Hattâ bazan müsaviye kalsa bile bu mukayeseler faydalı, faydalı olduğu kadar —bir grafik resmi gjbı— ilk bakışta anlatıcıdır.
Soma - Bandırma isimli bir demiryolu vardı amma Meşrutiyetin ilk senesinde hat İzmire bağlanmış mıydı, yokBa eksik bir kısmı var mıydı iyi hatırlamıyorum. Hatırlamadığımın sebebi İstanbul limanından İzmire haftada en aşağı dört, beş gün Fransız, Alman, Avusturya ve İtalyan yolcu vapurlarının işlemesidir. Biz onları tercih ederdik; zira zamanına göre konforlu idiler, yemekleri hem mebzul, hem de nefisti, sâbah kahvaltısında
jambonlu yumurtadan omlete kadar sıcak yemekler getirilirdi; her yolcunun önüne bir kaç kavanoz reçel koyarlardı. Ekmeklerin ve taze, sıcak brioşla-nn lezztei hepsine üstündü.Tere-yağ kalıplar halinde ortaya dizilirdi.
Şimdi otellerde, vapurlarda, yemek vagonlarındaki gibi reçel, fazla yenirse öldürücü bir madde veya samur kürk devrinde dirhemi bir kese akçeye satılan amberli kuvvet macunu nevinden imişçesine küçümencik bir hokka içinde getirilmezdi; tereyağı, yaprak ve yüksük şekline sokulmaz, çok görünsün diye tabağa kabartılarak yerleş-tirilmezdi. O kahvaltı sofralarının bolluk ve çeşitlilik arzeden renk renk manzarası gözümün önünden gitmez, ölçü ile yenilen hiç bir şey yoktu, mübarek 1938 yılında! *
Vapurlar İstanbuldan ekseriya ikindi üstü kalkar, ertesi günü öğle zamanı İzmir rıhtımına yanaşırdı. Mutfağı en başta gelen Fransız Mesajeri Şirketi vapurlarıydı; fakat yenilik, temizlik, temizlikte titizlik cihetinden Alman ve Avusturya vapurları bambaşka idi.
Kramer oteline inerdim. Gerek yemeği, gerek konforu Av-rupadakilerle rekabet 'edecek derecede tam ve mükemmel bir oteldi; “Palas", anlattığım .devirde henüz harcıâlem bir kelime menzilesine inmemişti; Is-tanbulda iki tane palas mevcuttu. Biri malûm: Pera-Palas... öbürü hangisi? Unutulmuştur sanıyorum, söyliyeyim: Ta-rabyadaki Summer Palas, Yaz Kasrı... Rezervuarlı ilk helayı orada görmüş, meraka kapılıp da zincirini çekmiş, kopardığı
• ••
gürültü ve bu şeninden ürkmüş, yanlış bir şey yaptığımı, suyun durmamacasına akacağını sana-rnk endişeye düşmüş, başında beklemiş, nihayet bok, şada kendiliğinden kesilince bir marifet yapmışçasına mağrur, bahçeye dönmüştüm. Onnltıuında ya vardım, ya yoktum!
1909 lzmlrl. hele Kordonboy-ları şimdikinden çok kalabalık ve hareketliydi. Belki de bu tesir Rumların telâşçi ve yaygaracı oluşlarından ileri gelmekte idi. Kadınların araya karışmasını ve İzmlrdekl mâruf Grek tipi güzelliğin sÜBİeyicillğini de İlâve e-diniz —yirmi yaşında olduğumu unutmıyalım— şehir çok hoşuma giderdi.
Galiba İkinci Kordonda, köşe başında Haylayf adını taşıdığını katiyetle temin edemiyeceğim bir pastacı vardı ki rom ile süt karışmış sıcak içkisini pek nefis bulmuştum, her uğrayışta ısmarlardım. Sular karardı mı burası ve bütün içkili yerler dolup dolup boşanmağa başlardı.
Zamanın maliyeci tâbiriyle ınağşûşe denilen bozuk para bolluğu beni hayrete düşürmüştü. Sarraflarda gümüş iki kuruşluk fişekleri yani ince bir kâğıda sarılmış para dizilerini a-çıp saymadan, muayene etmeden gözü kapalı alırdınız; altınınızı bu suretle bozdururdu-nuz. Altın lira resmen 108 kuruştu amma piyasaya’ve borsa-ya göre her yerde daima beş, on para oynardı. Beş, on paranın büyük kıymeti olduğu için daha azma para bozmağa razı olacak bir sarraf bulmak ümidiyle üç, dört dükkâna başvurmak zahmetine katlananlar çoktu.On paraya 250 dirhem ekmek ve oldukça kalın bir dilim kaşar peyniri satıldığı devirdi o... Meşhur “beş ekmek, beş peynir” hikâyesi! Bunlar sandviçler gibi kapalı kutu değildi de... Peyniri ekmek üstüne güzel görülecek şekilde koyarlardı; yarıp ağız tarafına, taşıyormuş zehabını verecek biçimde, hile yoliy-le satmak usulü henüz revaç bulmamıştı. Alış verişte pek iptidaî, pek bilgisiz adamlardık!
İzmir, yiyecek giyecek, her bakımdan Istanbula kıyasla daha ucuz bir memleketti; daha da neşeli, şenlikli idi. Şu var ki, içinde dolaşırken kendinizi yabancı sanırdınız; fakir fukara mahallelerine gitmedikçe ne diliniz oradaki dile uyardı, ne dininiz, ne de mizacınız! Zamanındaki Beyoğlu bile bu derece bizden olmayanlarla dolu değildi. Faraza Istanbulun Lövanten, Perot, Kozmopolit muhiti Tepe-başı bahçesi ve Cadde-i Kebir kalabalığında yine biz vardık; İzmir Kordonlarında hemen hemen yoktuk. Zannederim ki İz-
mit'e Gâvur İzmir dedirten o haldi.
Bu defa —kırk yıl sonra— İzmir! eskisinden çok mâmur, çok temiz, tamRmiyle bizim ve bizden buldum, ihracat limanı olarak da kırk yıl Öncekinden fazla iş görüyordu. Hele etraf, köyler civar vilâyetlerle münasebeti iyi şoseler ve otobüsler yüzünden artmış —hakkını vermek lâzım— Türkiyenin bütün vasıfları haiz tek ve birinci şehri olmuştu. Biliyorsunuz k| İstanbul 1 milyon nüfusuna rağmen mem leketle muvasalası güç, şimdilik yolsuz, kenarda, bir şehirdir. Ankara ancak hatalı bir görüş vesilesiyle zoraki vücut bulmuş bir memur şehrinden ibarettir. Normal büyük liman ve şehir lzmlrdir.
Fakat —Karşıyaka müstesna — asıl İzmirde acayibime giden zahiri bir nüfus azlığı hissedilmektedir. Hele İstanbuldan geliyorsanız size geniş caddeler boş, tramvaylar tenha, hayat ve hareket kifayetsiz görünüyor. Akşam oldu mu el etek büsbütün çekiliyor, öğle üstü tramvay ve otobüs duraklarının bulunduğu Hükümet konağı ö-nündeki meydan inanılmayacak derecede kimsesiz. Hattâ işaret memurunun bir resmini aldım: iki eli yanında bekliyor. Ne gelen var, ne giden... Başka saatlerde de çok meşgul değildir. Kısacası İzmir, geniş ve düz caddelerinden, iş saatlerine riayet eden ve işi bitince evine dönen ahalisinden dolayı çok rahat yürünen, rahatça gezilen, nakil vasıtalarından rahat rahat istifade edilen bir şehir olmuş.
İstanbullunun arayıp da bulamadığı, nekadar yırtınsa, çırpınsa bulamayacağı, bu, yürüme ve bir yere gitme konforunu temin etmiş şehre çilekeş İstanbul hemşerisi göziyle hayran kaldım .
Garajdan otele gitmek için atlı arabayı tercih etmiştim, izmirde o vasıtayı “tu...kaka!” diye atmamışlar. Zaten araba bulunan her yerde şehri veya kasabayı dolaşmak, görmek, gözden geçirmek lâzımsa arabaya binmelisiniz; faytonun körüğünü açtırarak. Bursa ve Balı-kesirde öyle yapmıştım; başkalarında da...
Otele varınca —önceden haberli idiler— beyaz ceketli garsonlarla başları beyaz hotozlu kadın hizmetçiler sökün etti. Bursadan beri böyle şeylerle karşılaşmamıştım. Bavullarımı, altında daima bir kahve veya aşçı dükkânı bulunan otelin dar, loş, hesapsız basamaklı merdivenlerinden mintanlı, traşı uzamış, ayaklarında terlikler, şapşal adamlar çıkarıyordu. Kadın hizmetçi de vardı amma çoğun-
Emniyet 6 ncı Şube memurlarının v« Belediye murakıplarının kontrolü
Son 24 saat içinde Emniyet Alımcı Şube memurlun tartfırtdan 77f> motör-lü vasıta kontrol adilmllı bunlardan 69 zu hakkında sabit tutülînUştUf.
Belediye murakıpları tarafından *nn 24 saat zarfında 105 manav. 46 kasap. 73 lokanta, ve diğer esnaf olmak ü-Mro 388 dükkân kontrol adilmiş, bun hurdu n 21 l hakkında sabit tanzim c-dllmlştir.
Valinin dünkü teftlfleri
Vali Vıı Bolodlyn Hnlai Ord. Prof, tlökoy. dün nfthfih HMekl HHriAhune-•Ine Kidoi’Ak hAatnhftMyl v« yeni yapılmakta olan dokum kltnlfclnl tofll» atml» V» hnntnhnn«nin fanliyotl etrafında bMhoklm va doktorlardan İzahat nlmıatir.
Hava personelinin yeni kıyafetleri
Devlet Havayollarında uçucu personelin kiyktatlarinl değiştirmek İçin çalışmalara başlanmıştır. Bir çok Av-rupa ve Amerika memleketlerindeki muhtelif hava kumpanyalarının kıyafetleri üzerinde tetkikler yaptıran Genel Müdürlük uçucu havacılarımla İçin yeni bir kıyafet tnSolt etmiştir. Bal rengi gabardinden yapılacak olan \ elbiseler (b&tlidera) şeklinde o-lacnktır, Giyinişte İntizamın sağlanması İçin havacılarımıza İdarece şapka gömlek, kravat ve ayakkabı verilecektir. Yeni kıyafetler bu ay içinde hazırlanmış olacaktır.
Emekli Sandığı tedlyala cuma günü başlıyor
Emekli Sandığı Genel Müdürlümü tarafından arzu eden memurlara yüz-de beş faizle verilmesine karar verilmiş olan avans paranın dağıtımı için gerekli bütün hazırlıklar tamamlanmış bulunmaktadır.
Müracaat etmiş olan memurlara gönderilen beyannameler Genel Müdürlüğe gelmektedir. İlgililerin bildirdiğine göre tcdlyata cuma gününden İtibaren başlanacaktır.
Verilecek olan avanslar iki sene ve 6 ay vade ile ödenecektir.
Devlet Dunlzyulhm Idııftslnln rasyonel ve verimli bir taklide tanllyoti-no devanı otinŞNİnl «nûlamnlc Üzere yanılan çalışmalar hayli llerb’miştir.
idarimin yaptıracağı yani gem II ara alt ve mndorn İcaplara göre hazırlanmış no plân, ne do bir şartnamenin ehle mnvc’ui olmaması dolnyıalyle Mamhnll Yardımından istifade etmek hayli güç olmuş ve bunnlrıı nü renim, plân vo diğer nvınkm hfiZirlenınıiMi çok gaman kııybettirmiştir
Fakat bugün İdari», şehir hattı, Marmara, açık deniz ve yabancı «o-fcrk»re göre İhtiyacı olan gemilerin tam avnafını tnabll ve buna göre lüzumlu bütün evrııkı hazırlamış olduğundan bundun «on ra kİ gonıı siparişlerini tiplere göm kolaylıkla verebilecek bir hale gelmiştir.
Açık cl.-niz H( feılnrl için Mamhall Plânından ı «m ıırln nam iyon 5.500 tonluk büyük gemiler iyin ingllterrde bir firma İle müzakerelere başlanmıştır. Görüşmeler cok iyi bir şekilde llorlediğl’nden ynkırtdn İyi bir nctico-yo vnrılmıiMi beklenmekledir.
Bugün Amrrlkftdan gelmezi beklenen İthalât vo ihracat Bnnkneı tom-ellcilorlnln (lo İdarenin alparlş edeceği diğer goınlloro ait krediler İçin daha müznlt teklifler gnllrnocklarl 0-mit edllmoktadlr. flâblh havuz için muhtelif firmalardan alınan teklifler Incolonmektodlr,
Diğer taraftan Avrupa ikilendi İşbirliği heenbına, Devleti Denizyolları lşlntmolorlmle çalışmak Üzere dâvet edilen 10 Amorlknlt uzmandan dördü şehrimize gelmiş bulunmaktadır. Diğer Altını da bugünlerde şehrimize geleceklerdir.
Milli Eğitim Bakanının temasları
Sohrlmizdc bulunan Milli Eğitim Bakanı Avnİ Başman dün naat 12 de Vilâyete gelerek Vali vo Belediye Başkanı Prof, Gökııy ı ziyaret etmiş, ilimizde inşa edilecek yeni ilkokul bina-inrı vo 600 üncü fetih yılını kutlama hazırlıkları üzerinde kcndialyle görüşmüştür.
İlkokulların resim sergisi
Beyazıt İlkokulunda açılmış olan bölge «ergisi büyük bir rağbot görmüş ve bir günde 600 kişi tarafından zi-varet edilmiştir.
Ayrıca Beyoğlu İlçesindeki ilkokulların sene sonu şorgisi bugün saat 15 de Beyoğlu Taksim İlkokulu binasında, Fatih ilçesindeki ilkokulların sergisi do 16 haziran 1950 cuma günü saat 10 da Fatih Akşomaoddin İlkokulu binasında açılacaktır.
=
■O
Yeni yapılacak ilkokullar İçin müsabaka açılacak
Dün sabah saat 11 de Vilâyette Vali ve Belediye Balkanının reisliği altında Belediye Reis Muavini, Fen İşleri, Bayındırlık ve Milli Eğitim müdürlerinden müteşekkil komisyon toplanarak ilimizde bu yıl yeniden inşa edilecek olan 30 ilkokul binasının haiz olması gereken vasıflar üzerinde müzakerelerde bulunmuş ve bir proje müsabakası açılmasına karar vermiştir.
Mübarek Ramazanı şerif
17 haziran 1950 tarihine müsadif cumartesi günü Mübarek Ramazan» Şerifin ilk günü olduğu İlân olunur.
İstanbul Müftüsü
da çarşaflı idi. Bazısında da siyah şalvarlı, yüzü gözü örtülü... Amma, doğrusu şu: Onlarla kaynaşıyorduk; yadırgama devri çarçabuk atlatıldıktan sonra hasbıhaller ediyor, kimi kocasından ayrıldığı, kimi yetiştirdiği evlâtlarından hayır görmediği, kimi de başından epeyce macera geçirdiği için ağızlarından beşeri ve ezelî dertlerin çeşitlisini dinliyor, hikâye mevzuları derliyorduk.
General McBride Ankaraya döndü
Bir müddetten beri şehrimizde istirahat etmekte olan Türklycdekl A-merikan Yardım Heyeti Başkanı General McBride dün akşam ekspresle Ankaraya dönmüştür.
Heyet Başkanı vo Amerikan Exp(ırt Llno Kumpanyası Müdürü ParmHeo, fabrikatör Halsoy ve deniz mütehat» sığlarından Bwain vo Rntvloa kendileriyle gÖrÜM’h bir arlta/laşımıza Denizyolları IdaroRİni ıslah etnu k üzere geldiklorlni vo rafycınel Ve verim li bir çalışına sistemi kurularak tatbikat neticeleri alınıncaya kadar m nz bir gene vo İcabında iki sene kn dar momlck(dimlxda kalacaklarını söylomlşlcrdir.
MütehasBislar Bakanlıkla temas etmek üzere bu akşam Ankaraya gideceklerdir.___________________________
İzmir limanında batan
Tarzınevin vapuru yüzdürüldü
Geçeri cumıirtesi gecesi çıkan şiddetli bir lodos fırtınası yüzünden İzmirde demirli bulunduğu sırada batan Devlet Denizyollarının şehir hattı gemilerinden Tarzınevin vapuru yiızdÜ-riilmüşlür.
Geminin şiddetli denizler yüzünden sahilin sığlık olması dolayıslylo dip tarafından delinerek batığı anlaşılmıştır.
Gemi kaptanının bu hâdlsode sorumlu olduğu vo gemisini dorln bir yere çoklp demirlemesi gorekirken yapmadığı anlaşılmıştır.
Türk gemileri Akdenizde turistik seferlere başlıyor
Akdcnizdo seyahat mevsimi başladığından Devlet Denizyolları İdaresi muhtelif turistik seferler tertip otmiştir.
Now-Yorktan 220 yolcu ilo ovvclkl gün İstanbul» harekot etmiş bulunan Tarsus vapuru, 4 temmuzdan itibarı n eylül sonuna kadar muhtelif turistik sofcrloro taksla edilecektir.
4 temmuzda başlıyacak olan birinci «efor Beyrut, İskenderiye, Napoli, Villn Frııncho, Cenova vo Plreya uğ-ıayarak 20 temmuzda Istanbulda nihayet bulacaktır.
Fenerbahçe klUbü do bu sefere iştirak ederek muhtelif Akdeniz limanlarında maçlar yapacaktır. Denizyolları İdaresi bu seferin bilet ücretlerini çok miktarda vatandaşın iştirak et-mnsinl sağlamak üzere asgari bir tarife üzerinden teshil etmiştir.
Diğer taraftan Hıristiyanlığın Mukaddes Yılı dolay isiyle, Amerika, Kanada, İrlanda ve diğer memleketlerden Akdrnize gelecek olan 2 milyon kadar turistin bir kısmım memleketimize getirmek Üzere, Devlet Denizyolları İdaresinin Amerikan Ekspres kumpanyasiyle tertiplediği turistik seferlerden birincisi temmuz sonlarında başlayacak ve eylüle kadar devanı edecektir. Bu seferlere ait biletlerin bütün dünyadaki Amerikan Ekspres Seyahat Acentelerinde satışına şimdiden başlanmıştır. Ayrıca Batı Alman-yâdakl Amerikan Işğâl makamları emrindeki radyolar .vasıtasıyle reklâmları da yapılmıştır.
İki haftadan bari şehrimizde bulunan Israllln Hapoel takımı kaptanı J, Chaplro, Islnnbuldn gördükleri htte-nÜ kabulden (lolayı guzetamize aptaldaki mektubu göndarmlştlri
“Hapoel takımına karşı güzel nıoin-lokotlnlzde göstorllon samimi hüsnü kabulden dolayı teşekkür otmevi bir şükran borcu bilir, hepimizin candan mlnnattnrlığımn sayın TÜık Mlliotlue duyurulması husııaunda dolâtatlnisl arkadaşlarını namına rlra ederim, İsrail oyuncuları îstnnbulda unutulmaz iki bafla yaşadılar vo Türk misafirperverlik vo dostluğunun kıymetli hâtırasını beraboriorindo götürüyorlar.
Büyük bir zevkle karşılaştığımız Türk takımlarının gÜzol tekniğini va oontllmenoo arkadaşlık duygularının kıymetini tam mânasiylo takdir ettik, iki ınomloket gençliği arasında yapı-lan ve ynpılncak olan spor temaslarının Türkiye vo İsrail arasında esasen mevcut dostluk bağlarının vo müşterek anlayışın inkişafı için mühim bir unsur olduklarına kaniiz. Bu sahada Türk matbuat inin oynadığı büyük ro-Jü do ayrıca tebarüz ettirmek isteriz.
Güzel memleketinizi yakından tanımış olmak bahtiyarlığı ve Türk Milleti vo basınının bize gösterdiği alâka karşısındaki minnettarlığı kalbimizde taşıyarak sizden ayrılıyoruz.
Sevgi vo saygılarımla0
Bu haftaki serbest güreş müsabakaları
ÖnümÜzdoki cumartesi vo pazar geceleri Açık Htıva Tiyatrosunda İstanbul Demlrspor takımı ile Ankaranıo Zirai Kombinalar takımı arasında serbest güreş müsabakaları tertip edilmiştir. Ankara ve İstanbul takımlarında Colâl Atik, Yaşar Doğu, Hayra-bolulu Süleyman, Adil Candemir, Na-suh Akar, Nureddln Zafer, Ali Yücel» Ali özdemlr. Tovfik Yüce gibi tanınmış güreşçiler de yer alacaktır.
Demlrspor Kulübü bu güreşleri herkesin seyredebilmesi İçin biletleri ı> cuz bir şekilde tertiplemiştir.
Hayrabolulu Süleyman bundan sonra serbest güre; yapacak
Kırkpınarda Türkiye Başpehlivanlığını kazanan Hayrabolulu Süleyman. Demlrspor Kulübüne intisap ederek serbest güreş çalışmalarına başlamıştır. Hnyrabolulu Süleyman, bundan sonra yalnız nerbest güreş yapacak ve milli takımımızda büyük bir boşluk o-lan af/ır sıklet yerini doldurmaya çalışacaktır. Hattâ Süleyman bu hafta yapılacak oîan güreş müsabakalarında Demlrspor takımında ağır sıkleti** güreş yapacaktır.
Hayrabolulu Süleymanın serbest güreşe başlaması milli güreş takımımız için büyük bir kazançtır.
İsmail Hakkı Çevik dün defnedildi
Cenazo dun Haydarpaşa Garından çıkarıhrkn
Demokrat Parti Eskişehir Milletvekillerinden İsmail Hakkı Çevik’ln bir kıılh krizi neticesinde Hakkın rahmetine kavuştuğunu bildirmiştik. Merhumun cenazesi dün Ankııradan şehrimize getirilmiş. İkindiyi müteakip Ka-(İlkay Osınıımığn Camiinde namazı kılındıktan sonra Içerenköyüııdekl mezarlığa defnedllmlştlr. Tanrı rahmet eylesin.
İstanbul Amerikan Kolejlerinin diploma töreni
İstanbul Amerikan Kolejlerinin erkek kısmında diploma tevzi töreni bugün saat 17 de Bebekte Robert Kolej binasında yapılacaktır.
Kız Kolejinin diploma töreni yarın Arnavutköyündeki Kız Koleji binasında yapılacaktır.
Rumen ve Çek elçileri
Bir müddetten beri şehrimizde bulunan Kumanya Elçisi dün akşam ekspresle Ankaraya dönmüştür.
Çek sefiri de 10 gün kalmak üzere evvelki akşam Semplon ekspresiyle Prağa gitmiştir.
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
müstakil günlük gazete
Sahibi:
\'EXİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yazı islerini fiilen idare eden: Sacld ÖGET
Basıldığı yer :
VENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LtMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yellen
14
Aksi bir tesadüf olarak ikinci vaka da o senenin Hükümet konağında verilen Cumhuriyet balosuna tesadüf eder. Celllenln ilk önce beni bile aldatmış bir uydurma hastalığı üzerine biz o akşam yine baloda yoktuk kİ isabet de olmuş. O geceki törene civarda bir kazı yapmağa gelmiş bir kaç madenci de davet edilmiştir. îlk önce her şey yolunda gidiyor. Fakat biraz sonra memurlardan biri baloyu İdare edenlere: “Yahu benim bildiğime göre baloya karisiyle beraber gelinir, diyor, medeni memleketlerde usul beyledir. Sen kendi karını evde bırak, bizimkileri kucağına bastırıp zıp zıp oyna., Nerede bu bolluk!" Daha ziyade madencilere karşı olan bu i-tiraza “Yahu dağ başında çalışmağa gelmiş herifler karıyı nerden bulsunlar” diye cevap ve-renler oluyorsa da neticede birinci fikir galip gc-liyor ve idare heyetinden biri misafirlere yaklaşarak, nezaket dairesinde, meseleyi anlatıyor, ötekiler de yine efendice: “Doğrudur pekâlâ. Güle güle eğlencenize devam edin.,. Bızlere müsaade” diye ayağa kalkıyorlar. O zaman akla gelmemiş bir ikinci mesele ortaya çıkıyor:
— Yahu misafiri bu şekildo taburcu etmek bizim misafirperverliğimize yakışır nu?
— Biz onlara gidin demiyoruz kİ? M ısa fi-
66
rin başımız üstünde yeri var. Büfeden istediklerini ikram edelim. Yesinler içsinler. Danseden-leri seyretsinler. Aralarında muhabbet etsinler yahut edelim Bundu milletimizin misafirperverliğine sığmayacak ne var?
— Bu da doğru ya...
Fakat madenciler nedense bu mantığı kabul etmiyorlar: ”Sağ olun var olun.,. Fakat biz zaten yorgun insanlarız. Gideceğiz, diye hep bir arada kapıya doğru yürümekte devam ediyorlar.
— Vay keratalar! Kanlarımızla kızlarımızla besbedava keyif etmelerine göz yomaydık yorgunluktan bahsedecekler miydi? Şuradan şuraya gidemezler... Misafirin gelmeai elindedir gitmesi değil. Bu bize hakaret sayılır,
Baloda rakı yasak olmakla beraber, tertip heyeti Azalan hatırlı misafirleri ara sıra küçük bir dosya odasına sokup çıkarmakladırlar. Bu suretle, benim ertesi gün verdiğim raporda söylediğim gibi ‘'Kafalar normal halde bulunmadığından” ev sahipleri ile misafirler urasınduki münakaşa kızışıyor ve birden bire salonun bir taralında korkunç bir boğuşmadır başlıyor. Ev sahipleri kalabalık fakat buna mukabil madenciler de taşla, demirle dövüşmeğe alışmış acar insanlardır.
tik önce mal memuru araya girmeğe çalışıyor fakat nereden geldiği belli olmayan bir tekme ile ilerdeki bir kaç basamaklı merdivenden yuvarlanıyor. Arkasından veıgl memuru Hattan Efendinin alnı yine nereden geldiği belli olmayan bir şişe ile birdenbire üfürülüp şişiyor. Mavzer kurşunu gibi çatlayan sesiyle: “Baylar! Kanun namına emrediyorum” diye bağıran Jandarma Komutanı İki arkadaşının Akıbetini görünce kenara çekiliyor; kendisine yalvaran 6T
Kaymakama: “Arkamda üniformam var. Ben de bir hakarete uğrarsam tabancamı kullanmağa mecbur olurum” diyor. Üstündeki bütün tabak, bardak takımlarlyle devrilen demir kahve masalarının şangırtıları arasında kadın sesleri: “Can kurtaran yok mu?” diye çığırışınaga başlıyorlar. Bu çığlıklar başka odalarkaki kadınların ağzında “Yangın var”a değişince dehşet büsbütün artıyor. İşte o zaman havada uçan şişeler, iskemleler arasında birbirini ezenler; koltuklar, kanepeler üzerinden balıklama atlıyarak kapılara, pencerelere koşuşanlar;
riyle kocalarının kucağında bayılan zelzelelerde olduğu okuyan yeldirmeli yamot ki demeyin
balo tuvalet-kadınlar; gibi avaz avaz konut duası kocakarılar,, Hâsılı bir kı-gitsin,,»

Zül işittiremedikleri İçin yumruk, tekmeyle kapıya vuran jandarma ile bekçinin yaptıkları gürültü üzerine yatağımda gecenin bilmem kaçıncı uykusundan uyanınca, ilkönce şaşkınlıkla aklıma Menemen vakası gibi bir şeyler geliyor, Celüeye: “Korkarım mürteeller bastı baloyu” diyorum ve telâşımdan gecelik entarimin ÜBtüne bir pardesü giyerek aokağa fırlıyorum.
Beni elimden tutarak karanlık sokkalarda kör gibi yeden Jandarma ile Dereboyuna doğru koşarken vakanın hakikatini Öğreniyorum. Hükümet konağına yaklaştığımız nispette sokaklarda gürültü ve kalabalık artıyor..,. Arada bir parlayıp sönen kibrit ışıklarında bağıra bağıra söğüp sayan erkekler; ağlaşan kadınlar... Bunlardan yürümeğe mecali olmayan bazılarını, erkekler iki taraflarından kollarına girmek suretiyle yedeğe almışlar ... Hattâ balo elbiseleriyle kocalarının kucak veya sırtında götürülenler de var.„.
Bereket ben Hükümet konağına varıncaya kadar kavga mayna olmuştur... Cahil bekçinin “Millet birbirini kesiyor” diye beni telâşlandırmasına rağmen yaralar da ehemmiyetli değil.. Burun kanaması, diş kırılması, ötede beride ufak tefek sıyrıklar ve şişlerden ibaret... Yoksa vazife başında bulunamadığım için vicdanen rahatsız ve Hükümet doktoru olarak da belki mesul olacaktım. Fakat spor bayramları gibi balolarda da bir sıhhi imdat eklpine ihtiyaç reden akla gelir.
Altı üstüne gelmiş büfenin seyyar hastahaneyi hemen açarak
gidomen(ş olanların ilk tvdaviicrlni yaptım... Meselede en ziyade yanan o gecee için Vilâyet merkezinden getirtilmiş olan cazbant davulcusu idi. Fukaranın hem »ağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı. Yani sanatı ve geçimi İçin en c-hemmlyetll iki unsur... Benim bir raporum üzerine sonradan adamcağıza bileği için üç beş Ura tazminat verdiler. Fakat saham dışında olmak bakımından davul için bir şey yapamadım ve o, hakikî mânaaiyle güme gitti.
olabileceği ne-
üstüne benim henüz evlerine
XV
BENİM POLİTİKAM
Hâsılı aile toplantıları meselesini Celile kolayca halletmişti. Ne çare ki bir doktor için dâ-va bununla bitmiyordu. Sık sık kadın hastalara çağırılmaktaydım.
nakli davetlere benzeyen bir tarafları Fakat kuvtu ve kapalı hasta odalarında bu ha
ile
Gerçi bunların çalgılı çağa-yoktu, geçen muayeneler, hastasına göre, onlardan da da-
büyük tehlikeler doğurabilirdi.
Cehle evinden pek az çıkn^k ve pek az kimse görüşmekle beraber kasabayı avucunun içi 69
gibi bılıdri. Onun kendince şüpheli bazı evlerden dönüşümde mutlaka bir ayak divanına çekilirdim: “Gözlerinin içi pek gülüyor. Anlat bakalım nesi varmış yağcının karısının? Gözlerine yine kuyruklu sürmelerini çekmiş miydi?”
— Etme Allahaşkınol Kadın sürme düşünecek halde mi? Dizanteriden kırılıyor. Ben oraya kadının sürmelerini teftişe mi gittim? Ben de-li miyim? Ben canıma mı kasdettim? Ufak bir yan bakışımı sezselerse Allah bir beni bir ay bu kasabada yaşatmazlar. Yazık yazık! Şu cahil ahali kadar olamadın. Vallahi beni hasta ile bir yatakta görseler akıllarına bir şey gelmez. Bunca yıllık kocanı hâlâ anlayamadm.
Bu huysuzluklar bazı benim de huysuz zamanlarıma rastlar. O zaman yan cebimdeki vizite paralarını çıkarıp minderin üstüne atarak: “Al bunlar sondur, yarından itibaren kadın hastaya gitmiyorum” derim; sonra İşe daha ciddi bir renk vermek için; "Hadi yüzün gülsün. Bak senin için kazancımı feda ediyorum... Senin yürek rahatlığın bence paradan çok ehemmiyetlidir. Bir kaç kuruş eksik kazanmakla ölecek değiliz ya” diye ilâve ederim.
Celile sade bir kadındı. Giyim kuşamda ve eğlencede aslâ gözü yoktu. Oldukça İyi çaldığı udu gibi süslü elbiselerini ve tuvalet takımları da ancak gelinlik çağına girdiği zamanın başından beni aşk ile sevdiği zamanın sonuna kadar kullanılmış, sonra ikisi de Iskartaya çıkarılmıştı, Şimdi ut bir dolapta, elbiseler tülbentten naftalin torbaluriyle »andıkta Cemilenin gelinlik çapına girmesini bekliyordu. Fakat Celile para-1 yı bir işine yaradığı için değil sırf para olduğu için severdi.
(Devunn vur)
70
68
14 Haziran 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
Günün meselelerinden
Askerlik
müddeti
ve em
ireri
Yazan: M. Şevki Yazman
bu şekil işlerle Bölük bölük Hindlstanda bide
aslâ tecviz
eri ancak zamanında
önüne koy-
orduya alı-icabında iç
«EMOKRAT Parti Hükümetinin ** işbaşına gelmesinden sonra ele alınan meselelerden birisi de bizim için en hayatî ehemmiyeti haiz askerlik ve müdafaa meselelerini açık vc vâzıh mütalâa edebilmem İzdir. Demokrat memleketlerin hepsinde cari olan bu usul bize ancak kuvvet vc zindelik verebilir. Memleketin kendi meselelerine karşı ağzım a-çamaz halde durması ise daima bir zaaf alâmeti ve âmili olmuştur. Bunların konuşulup mütalâa edilmemesi düşmanın bunlar hakkında malûmat almaması demek değildir. O bunları pek âlâ hesapla bulabilir. Yalnız hakikatlere karşı gafil kalan, millet olur.
Askerlik müddetini mütalâa ederken vazifeyi gözümüzün malıyız:
Vatandaş neden dolayı nır? Memleketin dış ve
düşmanlara karşı müdafaası için. O halde vatandaşın ordudaki hizmet müddeti bu müdafaayı öğrenmesine yetecek derecede olmalıdır, işi bu zaviyeden ortaya koyunca askerlik müddeti nakkuıda da fikrimizi ileri sürebiliriz.
Bütün fertleri tahsil gören, iptidai teknik bilgiye ve pratiğe sahip İngiltere ve Amerikada vatandaşın modern harp bilgisini öğrenmesi içir, lâzım addedilen müddet 1 ilâ 1,5 sene etrafındadır. O halde bizde dc orta mektep veya daha yu karı tahsil görmüş gençler, bugünün milli müdafaası için lâzım gelen bilgiyi en çok bir buçuk senede edinebilirler. Bu itibarla eskiden beri mevetft askeri hizmet müddeti kanunumuz da bu tahsil görmüş gençlerimiz için pekâlâ yeter.
İşin fenası şuradadır ki; askere a-lınan gençlerimizin ekseriyeti ilk mektep tahsilini görmemiş ve hattâ okuyup yazmayı da|ıi öğrenememiş köylü gençlerini teşlcil etmektedir.
Maksat bütün gençlere milli müdafaa hizmetim aynı derecede öğretmek olduğuna göre, askerlik müddeti de bu gençlerin orduya girdikleri zamandaki tahsil dereceleriyle mütenasip olmalıdır.
Orta mektep mezunlan bir buçuk senede her şeyi öğrenebilirler. Fakat ilk mektep mezunlan bunlara nazaran meselâ üç ay müddetle daha fazla bir talim görmeli, hiç okuyup yazma bilmeyen gençler ise ordu birliklerinde açılacak bir mektepte 6-8 aylık bir tahsile tâbi tutulmalıdırlar. Bu suretle askerlik müddetinde bir buçuk seneden iki sene üç aya kadaı değişen bir farklılık meydana gelir.
Bu farklılık doğru mudur? Ve a-dalete muvafık mıdır? Fikrimce orta mektep tahsili görenle hiç okuyup yazma bilmiyenin aynı şeyi ve aynı zamanda öğrenmeleri kabil olmadığına göre, evvelâ doğrudur, s'>nra da hiç okuyup yazması olmayan vatandaşa bu en büyük nimeti temin edeceğinden adaletlidir. Bir taraftan bu suretle milli müdafae hizmeti temin olunurken, diğer taraftan millet fertleri mânen yükseltilmiş olacağından ordu için sar-fettığimiz milyonlarımız millet yararına ve iki taraflı kâr temin etmiş o-lur.
Bugün okuyup yazması olmayan insanlar ne kadar müddet orduda kalırlarsa kalsınlar, öyle silâh ve malzeme vardır ki. resimlerini, izahlarını, nazariyelerini anlayacak iptidaî teknik seviyeye ıılaştırılamayacakla rina göre, bunları hakkiyle öğrenip harbe mutabık şekilde kullanmalarına imkân olmaz. Bu neferler de milli müdafaa hizmetinde daima yarım kalmaya mahkûmdurlar. O halde askerlik müddetinde şimdiye kadar olduğu gibi herkese müsavi bir müddet değil, herkesin tahsili ve dolayısıyla öğrenmesiyle mütenasip bir müddet tâyin etmemiz icap eder kî, bu aynı zamanda ilk tahsili de teşvik edeceğinden muvafıktır.
Emir eri meselesine gelince; Türk ordusuna alınan her vatandaş milli
• •
müdafaa gibi mukaddes bir hizmet için çağırılmış olduğundan bunlara subay mutfaklarında bulaşık temizletmek artık yersiz bir harekettir. Subay mutfağı için bulaşıkçı, evi i-çin hizmetçi, çocuğu için dadı lâzımsa bunu milletin hâzinesi ödemeli ve fakat Türk vatandaşı en mukaddes hizmete çağırılırken uğraştırıl manialıdır, hizmetçi, seyis artık le kalmamıştır. Biz edemeyiz.
Benim anladığım emir bölükte talim veya harp bölük veya takım komutaniyle bölük veya takım arasında irtibatı temine yarayan, bazı harp veya resmi hizmetleri gören asker demektir. Bunun da subayın evi veya mutfağı ile hiçbir alâkası olamaz. Bu işe artık son vermeliyiz. Her nerede olursa olsun, hangi rütbede bulunursa bulunsun subay evinin kapısında dikilip hizmet bekliyen. çocuk taşıyan veya hanımla alışverişe çıkan nefer gözlerimize batmaktadır. İşin psikolojik tA-rafı böyledir. İktisadi olarak düşündüğümüzde bugün tek bir vatandaşın orduda bulunduğu zaman memlekete malolabileceği ayda 70-80 lira paranın üçte biri verilse, yukarda saydığımız mutfak ve ev işleri faz-İnsiyle görülebilir. Bunun için bir vatandaşı işinden, karısından ayırıp bu süfli hizmetlere tahsis etmenin mâ naşı yoktur.
Ankarada Saraçoğlu Mahallesinin her apartman kapısında âvâre bekliyen bir kaç Türk gençi eğer mukaddes müdafaa hizmetini öğrenmekle vazifeli değilseler, bırakalım köylerinin, işlerinin başına dönsünler. Yok eğer bunlar muayyen milli bir va-zife ile mükellef ve harp ve askerlik bilgisini vermek İçin tavzif edilmiş iseler o halde birliklerdeki silâh ve teçhizatlarının başına dönsünler. Amme vicdanı artık bu garabetlere ve hesapsızlıklara tahammül edemez. Bunu böylece bilelim ve hareketimizi de ona göre uyduralım.
B. Amerikanın atom programı genişliyor
Washington, 13 A.A. (Reut.er) — Buradaki güvenilir kaynaklara göre, bir buçuk milyon dolara mal olacak atom ve hidrojen silâhlan programının genişletilmesi yolundaki bir teklifi Birleşik Amerika atom enerjisi komisyonu bugün Kongre üyelerde müzakere etmiştir.
Hiç bir rakam ileri süriılmemekle beraber, atom Jmalâtı için lâzım ölen teferruatlı büyük bir fabrika inşasının muazzam maliyeti dolayısiyle yapılacak herhangi bir genişletme yüzlerce milyon dolara mal olabilir.
Kıbrıs’ta yeni bir hâdise oldu
Lefkoşe, 13 (A.P.) — Limassol bölgesinde, Kıbrıs Hükümeti ile komünist belediye meclisi araşmda çıkmış olan ihtilâfı müteakip, şimdi de, Kıbrıs Taraftan Hocalar Birliği ile hükümet arasında bir anlaşmazlık zuhıir etmiştir. Hükümet, adı geçen Birliğin dağıtılmasının, şayet, 24 hazirana kadâr Kıbrış Maarif Mydürlü-ğüfie ve Yanıfn Maarif Bakanlığına göndermiş oldukları protesto notası hakkında tatminkâr izahat vermezlerse, katiyet kesbedeceğini bildirmiştir. Protesto, Kıbrıs Maarif Müdürü tarafından, Yunanlstandan getirilmiş olan ilkmektep kitaplarında Kıbnsı Yunan arazisi olarak gösteren bir haritanın ve bir şiirin çıkarılmasına dairdi.
öğretmenler Birliği daha ziyade solcu bir teşekküldür ve hükümet kararlarına meydan okumaktadır. Hükümet İse son zamanlarda kendi otoritesini meydana koymaya azmetmiştir ve bu son hareket bu kararın bir neticesi olarak tecelli etmektedir.
İngiliz denizaltısında bir infilâk oldu
Londra, 13 A.A. (Reuter) — Amirallik Dairesinden bildirildiğine göre bin tonluk “Trcnchont” adlı İngiliz I denizaltuunın mühimmat deposunda bir infilâk olmuş ve mürettebattan 4 kişi hafif surette yaralanmıştır.
Denizaltı yardım istememiştir. Kazanın, denizaltı 1 randanın kuzey batısında bulunduğu bir sırad.*ı huaıılr geldiği zannedilmektedir.
Geçen sene "Trrnchont" denizaltını Davcnfort tezgâhlarında İken gemide bir sabotaj vakası olmuş ve Ingiliz askeri İstihbarat servisi mensupları bu vaka etrafında tahkikat açmışlardır.
“Amerasia hâdisesi”
gittikçe büyüyor
• •
/
13 A. A. (United
Washington,
Press) — 1945 te vukubulan meşhur Amerasia hâdisesinin mühim siması Philip Jaffe, dün âyan üyelerinin suallerine cevap vermemiş ve
hakaret etti
• • w • » • • • •


Dünkerk boşaltmasında büyiik yararlıklar göste-nıünasebetiyle Diinkerke
Mayıs ve haziran 1940 (la ren ufak gemiler, muharebenin onuncu yıldönümü gelmlglcr ve merasime iştirak etmişlerdir. Resimde, limanda yapılan merasim ve hazır bulunan gemi ve kotralar görülmektedir.

hâzinesi
İngiltere - İsrail petrol konuşması
Konuşnıa mevzuu Haytadaki petrol tasfiyehanesidir
Londra 13 (AP) — İngiliz - İran petrol kumpanyasiyle İsrail Hükümeti arasında Haytadaki büyük petrol tasfiyehanesi hakkında Londra-da yapılmakta olan müzakerelerin inkişaf ettiği kumpanyanın bir sözcüsü tarafından bugün açıklanmıştır.
Müzakereler, tasfiyehanenin müdürü ve Ingiliz - İran kumpanyasının Balkanı Sir William Fraser’le İsrail Hükümeti İktisat Müşaviri David Horoviç arasımda yapılmaktadır. Her iki taraf, bu görüşmeler neticesinde tasfiyehanenin yeniden a-çilıp açılmıyacağını söylemekteh kaçınmışlardır.
Evvelce boru İle sevkedilen Irak petrollannın tasfiye edilmekte olduğu Haytadaki bu tesisler 1949 nisanından veya İsrail - Arap harbinin başlangıcından beri hemen hemen tamamiyle kapanmıştır. Tesis 1949 ıın son 3 ayı zarfında Güney Ame-rikadan gemiyle getirilen petrollan işlemiş ve o tarihten beri çalıştırılmamıştır.
israilde çocuk felci salgını
Kudüs, 13 A.A. (Afp) — Resmen bildirildiğine göre tsrailde mayıs ayı zarfında yeniden 338 çocuk felci vakası kaydedilmiştir. Bu rakam son dört ay esnasında kaydedilen vakaların iki misline yakındır.
Macar Hükümeti mason localarının lağvına karar verdi
Budapeşte, 13 A.A. (AFP) — İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan resmî tebliğde bildirildiğine göre mason locaları lağvedilmiştir. Tebliğde bu locaların halkçı cumhuriyet düşmanlarının batılı kapitalist ve emperyalist elemanların toplandıkları yer oldukları bildirilmektedir.
Bu hususta hatırlandığı gibi işçiler Partisi Merkez Komitesinin bir toplantısında Kültür Bakanı Amerikan taraftarı olarak tavsif ettiği mason localarının daha sıkı nezaret altında bulundurulmasını tavsiye etmişti.
Mac Arthur - Hawley hâdisesinin esası

satışa çı
Brüksel. 13 (A. P.) — Sovyetlerln,
eski Rusya Çarı ve Çariçesine ait mücevherleri paraya çevirmekte oldukları öğrenilmiştir. Sovyetler şimdiye kadar az miktarlarda binlerce kıratlık pırlanta ve elmas satmışlardır. Tam rakamlar mevcut değilse de, mayıs a-yı zarfında 7.500.000 Belçika frankına veya takriben 150.000 dolara 2.670 kırat kıymetli taş elden çıkarıldığı öğrenilmiştir.
Sovyetler bundan evvel de Çarların eski hâzinelerinin bir kısmını satmışlardı. Anversli bir elmas tüccarı 1920 ile 1934 arasında Sovyetler tarafından elden çıkarılan mücevherleri alıp sat makla bir hayli para kazandığını söylemiştir. Son defa Huşlar eski Ha-
karılıyor
zineye ait taşları takriben iki yıl evvel yeniden piyasaya çıkarmaya başlamışlardır. Alıcılar arasında bir A-merikah. Felemenkli bir grup ve Fransızlarla Holândalılardan müteşekkil bir konsorsyon vardır. Kıymetli taşların en irileri Anvers ve Paris-te yeniden kesilmekte,- küçük taşlar ise kıratı 10-12 sterllnge Birleşik A-merika piyasasında satılmaktadır
Sovyetler bu satışları gizli tutmakta ve bir komisyoncu kullanmaktadırlar Diğer bir kaynağa göre, Sovyetler. bu satışlardan elde ettikleri parayı bir Belçika bankasında muhafaza etmekte, makine vc elektrik malzemesi satın almak için kullanmaktadırlar.
(MEMLEKET HABERLERİ]
Başbakan, muhalefetin hücumlarına cevap verdi
Adnan Menderes: “Antidemokratik kanunları birer birer ortaya çıkarıp tâdil veya ilga edeceğiz,, diyor
daha tasarruf etmek mümkün değildir). Bugün çıkıyoruz, bütçenin dördüncü ayında şekeri ucuzlatacağız, şunu yapacağız, bunu yapacağız, diyoruz. Bunlar cihetteki tasarruflarla karşılanacaktır, işler başka bir dünya ve memleket görüşü ile ele alınacaktır. Tasarruf imkânı yoktur. Bu iş mukadderdir diyorlardı. Bunun ne kadar safsata olduğunu D. P. isbııt e-decektir. Bütçeye yeni bir hüviyet verecek kadar bir değişiklik yapmanın ne demek olduğunu takdir edersiniz. Biz iktidar haBtası değiliz. Biz milletin reyi ile bu mevkie gelmiş İnsanlarız.
Koskoca bir milletin verdiği hüküm muvaffak olduğumuza dairdir. Biz muhalefette imtihan vermiş bir partiyiz. Onların da muhalefette yapacaklarını bugünden görüyoruz. Onlar başarısız bir muhalefet yapacaklardır. iktidar hastaları muhalefete de lâyık bir parti olarak ortaya çıkamı-yacaklardır. Fersude hükümler meydandadır.,,
Adnan Menderes, bundan sonra çıkacak kanunlara temas etmiş ve sözlerini şöyle bitirmiştir:
“Anti demokratik kanunları teker teker ortaya çıkarıp tâdil veya ilga edeceğiz.”
Ankara, 13 (Hususi rnuhubııımız bildiriyor) — Başbakan Adnan Menderes bu akşam saat 20.30 da D. P. Genel merkezinde bir basın konh-ran-bi yaparak günün mevzuları hakkında gazetecilere izahlarda bulunmuş vc ou arada demiştir ki:
“Muhalefet, memlekette kâfi İstikrarı muhtel gösterecek bir polemiğe ve hücuma geçmiştir. Partimizin elde ettiği muvaffakiyetleri kıskanç bir ruhla arzu etmediklerini göstermekledirler. Daha Bismillah diye işe haşlamadan bize karşı hücuma geçmişlerdir. Ezan meselesini ileri sürerek A-tatürk İnkılâpları elden gidiyor diye tahrik yapmağa başladılar. Rica ederim türbeleri açan biz miyiz? Biz seçim beyannamemizde (D. P. millete mal olmuş inkılâpları makbul tutacaktır) demiştik. Şimdi yine aynı nok-t^ üzerinde duruyoruz. Millet vicdanı ilerinde baskı yapmakta olan bir takım tedbirlerin 15-20 sene sonra üzerinde bekçi çibi duracağız, mutlaka muhafaza edeceğiz demek doğru mudur.”
Menderes, ancak millete mal olmuş inkılâpları D. P. nin muhafaza ed»1-ccğLni ilâve ederek sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Millet bizi i sene için şeçti. Bu müddetten bir gün evvel yerimizden ayrilmiVacağız Bize dermâ çatma bir teşekkül diyorlardı, derme çatma isrdc kendileri derme çatmanın çok altındadırlar. Bize tevcih edilen hücumlar milletin reyine tevcih edilmiş hücumlardır. Biz daha gelip de Îunu yapmış, bunu yapmış değiliz, orantımızı görsünler de kld etsinler. Onların bu milletin iradesini bizim kullanmasından hissedilen ten başka bir şeyle izah Hükümet dikkatlidir. Salâhiyetlerini bilir, onların t^kip ettikleri yolun millet lehine olmadığını da bilir. D. P. muhalefette relerden şikâyet etmişse bunları muhalefete reva görmiyeceğl-nl de onlar bilirler.”
Menderes bundan sonra C.H.P, nin yeni hükümetin hayatı ucuzlatnnııya-cağı veya ilerideki muvaffakiyetlerini küçültecek mahiyetteki propagandalara temasla demiştir kİ;
“D. P. dâvasını ve inandığı prensipleri cesaretle tahakkuk ettirmek yolundadır. Altı ay evvel bağırıyorlar ve diyorlardı ki, (bir milyon lira
İrfan Kuraner T.C.D.D.Y.
Genel Müdür vekili oldu
Ankara, 13 (AA.) —• Devlet Demiryolları Genel Müdürü Galip Gü-ranın başka bir vazifeye tayini dola-yıaiyle inhilâl eden Devlet Demiryolları ve Limanlan İşletme Genel Müdürlüğüne aynı idare Genel Müdür Yardımcılarından Yüksek Mühendis İrfan Kuraner vekâleten tayin edilmiştir.

sonra ten-hücıımları lehimize husumet-edilemez.
Dört muhribimiz İzmir limanında
İzmir, 13 (Hususi muhabirimizden ı — Bir müddetten beri Akdeniz sahil limanlarımız açıklarında vazife tıırıı yapmakta olan donanmamızdan Tümamiral Sadık Altınca’nın forsunu taşıyan Demırhisar muhribi İle Gaziantep, Gemlik ve Giresun muhripleri ve Edincik arama tarama gemisi hu sabah limanımıza gelmiştir. Sabahın erken saatlerinde tzmuden ayrılmış olan İngiliz arama tarama filotillası İle Uzunada açıklarında selâmlaşan filomuz lzmirde kısa bir müddet kalacaktır. Saat 10 da karaya çıkan ve. Akdeniz üsler komutanı tarafından selâmlanan Tümamiral Altınca uçakla Ankaraya gitmiştir. Bu ziyaretinin dâvet üzerine vâki ol duğu beyan edilmektedir.
izmirdeki İngiliz mayın filotillası Mollaya hareket etti
İzmir, 13 (AA.) — 9 hazirandan heri Umanımızda bulunan Albay Co-poman komutasındaki dört gemiden müteşekkil İngiliz İkinci Mayirı Fi-lotlllâiM bu sabah Malt&ya hareket etmiştir.
Valilerin nakillerine ait
kararname çıkarıldı
Ankara, 13 (A.A.) — içişleri Ba-
kanlığınca tâyinleri yapılıp yüksek tasdıka İktiran eden valiler:
Sivas Volisi Rebli Karatckln Ordu Valiliğine, Müfettiş Vali Nurettin Ay-nuksal, Kastarnonuvuliliğine, Müfettiş Vali Cahit. Ortaç, KIrklareli valiliğine, Müfettiş Vali Memduh Payzın, Trabzon valiliğine. Beşiktaş Kaymakamı Fazıl Kaftanoğlu, Sinop valiliğine. Mülkiye Başmüfettişi Rauf İnan, Maraş valiliğine. Çorum Valisi Recai Türeli, Manisa valiliğine. Mülkiye Müfettişi Hıfzı Ege, Denizli valiliğine. Tetkik Kurulu üyesi Niyazi Akı, Tunceli valiliğine. İçel Valisi Eşref Erkut, Burdur valiliğine. Müsteşar muavini Saim Hıızer, Bilecik valiliğine. Aydın Valisi Etem Yctkiner, Çankırı valiliğine. Tunceli Valisi Hayri Orhun, Diyarbakır valiliğine.
Müfettiş valiliğe tâyin edilenler:
Trabzon Valisi Necmeddin Ergin. Manisa Valisi Mithat Uynuç, UrfaVa-İİBİ Halis Bilâloğlu, KIrklareli Valisi Nuri Atay, Hatay Valisi Fuat Yurttaş. Amasya Valisi Akif İşcan, Van
taş, Amasya Valisi Akif Işcan, Valisi Niyazi Dalukay, Denizli Valisi Ahmet Demir, Kayseri Valisi Nazım Gü neşen.
Emniyet Genel Müdürü Gafur Soylu, Merkez valiliğine. Maraş Valisi Nurettin Özçebek, Mülkiye başmüfettişliğine. Niğde Valisi İbrahim Kutlar, Mülkiye müfettişliğine. Erzincan Valisi Ahmet Koçak, Mülkiye müfettişliğine Diyarbakır Valisi Kemal Hadimli, Tetkik Kurulu üyeliğine. Burdur Valisi Şevket Ozanalp, Tetkik Kurulu üyeliğine tayin edilmişlerdir.
Halkevleri için bir kanun tasarısı projesi
Ankara, 1.3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Antalya Milletvekillerinden Ahmet Tokuş, Akif Sarıoğlu, Ahmet Tekelloğlu, İbrahim Subaşı ve Doktor Fatin Dalaman, Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir kamın tasarı projesi vererek milletin emek ve parası ile yapılan Halkevlerinin bir parti İnhisarı altında kalması ve bazı mahallerde usulsüz olarak tapuya bağlanmasının ârnme vicdanında büyük bir teessür uyandırdığını belirtmekte ve bu hah* nihayet, verilmek iızero aşağıdnkİ hususların Icnnunlaş-tirılmasını İstemektedirler
1 — Bütün Halkevleri hiç bir partinin değil, milletin malıdır.
2 — Halkevlerinin idaresi bugünkü dııruırı ve zihniyete göre yeni tüzüğe bağlanacaktır.
3 Halkevleri parti binası olarak kullanılamaz
Yargıtay üyeliklerine tâyinler
Ankara, 1.3 (Husüai muhabirimiz bildiriyor) — Ceza vc Tevki (evleri Genel Müdürü Sakıp Güran İJe Ceza İşleri Genci Müdürü Lûtfl Akatlfnın Yargıtay Ci‘Zit Dairesi üyeliklerine, Hukuk işleri Genel Müdürü Amil Ar-tun’un Yargıtay Hukuk Dairesi üyeliğine tayin edildikleri bildıriimcktr-dir.
âyan üyelerine hakaret etmek 3uçu ile takip edileceği hususunda tehdit edilmiştir.
Doğuştan Rus olan Philip Jaffe, hattâ komünist olup olmadığım söylemeyi bile reddetmiştir. Philip Jaffe, âyan üyesi Mac Carthy’nin Dışişleri Bakanlığının komünistlerle dolu olduğu yolunda yapmış olduğu ithamlar hakkında tahkikat yapan Âyan Meclisi dış münasebetler tâli komisyonu önüne çıkmıştır.
Tâli komisyon başkanı Theodore Green, komisyon avukatı EdWard Morgan’a, Jaffe’ı, âyan üyelerine hakaret etmek suçu ile takip edebilmek için bir rapor hazırlamasını emretmiştir.
Edward Morgan, hâdiseyi incele dikten sonra hukuki görüşünü bildirecektir. Edvvard Morgan, bir neticeye varmadan evvel hâdiseyi dikkatle lncellyeceğini söylemiştir.
Tâli komisyon başkanı Theodore Green. Jaffe’m sadece bir kaç basit suale cevap verdiğini ve ismiyle adresini söylediğini beyan etmiştir. Theodore Green, Lattimore da dahil olmak üzere 20 kadar şahıs hakkında sorulan suale Jaffc’in cevap vermeyi reddettiğini ilâve etmiştir. Owen Lattimore'un Mac Carthy’nin şiddeti! hücumuna hedef olduğu hatırlardadır.
Times muhabirinin muaheze edilmesi basın hürriyeti ile alâkalı bir hâdise değildir
Tokyo, 13 A.A. (United Press) — General Mac Arthur’ün basın sözcüsü, London Times muhabiri Frank Hawley’in müttefik karargâhı tarafından muaheze edilmesinin emniyet noktai nazarından olduğunu ve basın hürriyeti ile ilgisi olmadığını, bugün bildirmiştir.
Basın istihbarat subayı Albay M. P. Echolos, Havvley’in Japon komünistlerine karşı yapılan hareket hak-kındaki yazısısnın, Japonlar arasındaki yıkıcı unsurları desteklemeye meylettiği için müttefik karargâhı tarafından bir emniyet meselesi olarak karşılandığını belirtmiştir.
Mac Arthur’ün sözcüsü, müttefik karargâh Kurmay Başkanı Tümgeneral M. Almond’un, Hawley’in Mac Arthur tarafından arzu edilmiyen kimse olarak tavsif edilmesini müte akıp, Hawley ile iki kere görüştüğü nü bildirmiş ve şunları elemiştir:
Tuğgeneral Almond, beni Hawley tarafından kendisine alenen atfedilen sözleri, tamamen hakikate aykırı olarak yalanlamakla vazifelendirmiş-tir.
HHawley ile yapılan görüşmeler, işgali tenkid etmesine değil, Japon-yadaki yıkıcı unsurları desteklemeye meyleden yazısındaki isnatların hakikate aykırı oluşuna istinat etmektedir. Bahis mevzuu mesele basınla değil, emniyet ile ilgilidir.,,
Sözcü, Almond’un Hawley’e söylediği sözlerin şahsi ve mahrem olduğunu belirtmiştir.
Hawley’m bu mevzudalci görüşü öğrednllmemiştir. Haw|ey, Almond ile yaptığı konuşmaların şahsi ve mahrem olduğunun o vakit kendisine bildirilmemiş olduğunu, buradaki gazetelere dün söylemiştir.
Bilindiği gibi 1945 te Amerasla mecmuasının New-Yorklaki bürosunda yüzlerce mahrem askerî ve siyasi vesika bulunmuştur. O zaman tevkif edilip de sonradan serbest bırakılan 6 kişiden Philip Jaffe 2500 dolar, E-manuel Larsen ise 200 dolar para cezası Ödemişlerdi.
8 yıl evvel büyük bir otobüs kazasından iki bacağını kaybederek tek yolcu, Hart ol o Rovonlnl, Mukaddes yıl münasebetiyle adağını tirmek için Komaya gitmiştir. Rovoııinin arabasını, köpekler çekmektedir.
H M
u • w


I i i at 4 AB* M *.* * -
E • * * I
1
p 11

Feci bir hava kazası oldu
sağ kalan yerine ge-
şir-bu-
5 ölü, 39 kişi kayıp
Paris 13 (AP) — Air France ketine ait ve içerisinde 50 kişi lunan bir uçak dün gece Basra Kör-
fezinde denize düşmüştür. 12 saatten-beri devam etmekte olan araştırmalar neticesinde 6 kişi kurtarılmış ve 5 ceset bulunmuştur. Geri kalan 39 kişinin akıbetleri elân meçhuldür.
Bahrein’den Air Froııce’m Paris merkezine gelen bir telgrafta, sağ kalanlarla ölülerin Bahrein şehrine nakledilmekte oldukları, araştırmaların devam ettiği ve elde edilen neticelerin peyderpey bildirileceği kaydedilmiştir. 4 motörlü Skymaster u-çağında 8 kişilik bir mürettebat çalışmaktaydı. Sağ kalan 6 kişiden ü-çü mürettebata mensupturlar. Diğerleri yolcudur. Saigon’dan Parlsc gelmekte olan uçak 42 yolcu almıştı. Skymaster Karaşi-Kahire arasındaki kısmı aşmaktayken Bahrein’in Kuzeyinde denize inmek zorunda kalmış ve kazaya uğramıştır. Kazanın neden ileri geldiğine dair henüz malûmat yoktur.
Yugoslavya - Yunan anlaşmasına doğru
“Yunanlı çocuklar meselesi,, halledilmek üzeredir
Atina 13 (AP) — Belgrad Hükümeti Atina Hükümetine gönderdiği bir muhtırada, Yugoslavyada yaşıyan çocukların yakında hüviyetlerinin tcsbitı işine girişileceğini bildirmiştir.. , ",. ~ " r |
Bıı tahkikat neticesinde çocuklar hakkında elde edilen malûmat gerek milletlerarası Kızılhaç Teşkilâtına ve gerek Yunan Hükümetine ulaştırılacaktır. Aileleri Yunanistanda bulunan Yunanlı çocukların memleketlerine iade edilecekleri anlaşılmaktadır.
Almanya, Avrupa Konseyine girecek
Bu hususta hükümetin teklif ettiği kanun tasarısını Parlâmento kabul etti
Bonn, 13 A.A. (AFP) — Federal Parlâmento bugün öğleden sonra Batı Aimnnyamn Avrupa Konseyine girmesi hakkında hükümetin teklif ettiği kanun tasarısını kabul etmiştir. Adcnauer’in demeci
Bonn, 13 A.A. (AFP) — Atmanya-nın Avrupa Konseyine girmesini derpiş eden kanun tasarısını müdafaa etmek üzere Başbakan Adenauer bugün Parlâmentoda konuşmuştur
Başbakan ilk önce, hükümetin iki ay önce yayınladığı muhtıradaki sağlam delillere dayanacağını ileri sürmüş ve bu muhtıranın yayınlanmasından beri, Avrupndaki vaziyeti çok geniş mikyasta değiştiren üç mühim siyasi olay vuku bulduğunu belirtmiştir.
Bu mühim siyasi hâdiseler. Schu-man Plânı. Londra konferansı vo Hanûıourgdaki Sosyal Demokrat Partinin. Avrupa Konseyinin davetine Batı Alnıunyanın ıştlruk etmemesi için almış olduğu karardır.
Federal Almanyanın vücuda getirilmesinde başlıca rolü oynıyacak olan Schuman Plânının siyasi sahadaki e-hemmlyeti üzerinde ısrarla duran Başbakan sîzlerine devamla demiştir ki:
"Almanyanın yegâne arzusunun barış olduğunu Fransız halkına ispat etmenin en iyi çaresi. Sch ımtın Plânı viiaiI.isiyle, demir, çelik \ e kömürü Fransız şerikinin de kontrolüne bırakmaktır.
Strosbourg’a gitmemekle Fransız teklifine red cevabı verilmiş olacaktır Londra konferansında alman kararlar, işgal rejiminin tedricen kalkmasını ve Federal Cumhuriyetin. Avrupa camiasında eşit haklara sahip olmasını derpiş etmektedir.
Avrupa Konseyine iştiraki reddetmek müttefiklerin temenni ettikleri yakın dostluğa bir İşaret olumaz.
Sosyal Demokrat ^Partisi Başkanı Dr. Schumacher tarafından alınan kararı tenkid eden Başbakan, Schu-maeher’i batılı memleketlerle Federal Cumhuriyet arasındaki münasebetlere kundak sokmakla ve Federal Cumhuriyetin dünyadaki vaziyetini tehlikeye düşürmekle itham etmiştir.
Müteakiben Başbakan Adenauer, Avrupa Konseyine Almanyanın iştiraki meselesi hususunda bir plebisit yapılacak olursa, Alman halkının mühim bir kısmının Strasbourg toplantısının lehinde karar vereceğini kuvvetle ümit ettiğini belirtmiştir.
ıf-------------------
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1950 do çekilecek büyük kuramıza İştirak lçlıı a-şnğıduki kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-lahilecekslniz.
Tafsilâtını lıçr pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
Yeni lılanbul'un KUPONU



Sayfa 4
Y E N T İSTANBUL
14 Haziran 1950
TIBBÎ BAHİSLER:
Yurtta
açılan verem
HAYAT TECRÜBELERİM
savaşı
münasebetiyle
Yazan: Elizabeth Scott
Yazan: Dr. Avni Akset
MEMLEKETTE vereme ksrjı cld-”*dl ve esaslı bir snvnşm açılmasına karar verildi#! ve bam tedbirlerin do alınmıya başlamış olduğu bu sırada senelerden beri bu isle meşgul olmuş bulunmaklığım, asırlar boyunca insanlığı kasıp kavuran bu sosyal ifoli yenecok verimli bir mUcadeio sistemi kurmuş ve çalışmasında muvaffak olmuş olan memleketlerde İncelemeler yaparak verem savaş meselesini, tedavi usullerini ve bu konu ile ilgili her türltl huausatı yakından görmüş ve tetkik etmiş olmaklığım hasebiyle bu husustaki bilgilerimi yayınlamayı bir memleket vaaifesi saymaktayım.
Verem savaşında en iyi başarı gÖB-termlş olan İki memleket vardır: Danimarka. Amerika Bizde başlıyan bu savaşta bu iki memleketin çalışmalarını örnek almanın dogıu olacağına inandığım için, buralarda nasıl çahşıldıftım ve ne derece muvaffak olunduğunu kaydetmeyi faydalı saydım.
Amerika ve Danlmarkada yapılan verem savaşında biri doğrudan doğruya hastalımı, diğeri ise, hastalığın sebep oldufu sosyal çöküntüyü önlemeyi hedef tutan iki prensip vardır. Bu yaaımıada savaşın birinci kısmım anlatnuya çalışacağım.
Veremi ortadan kaldırmak için tatbik edilen usul, 1 — veremli hastaları arayıp bulmak, 2 — bunları bu hastalıca mahsus olarak açılmış olan hastahane ve sanatoryumlara yatırarak bir taraftan tedavilerini sağlarken, diğer taraftan da cemiyeti, bu hastaların saçtıkları basillerle aşılanmış olmaktan korumak. Bu esas prenslpleı-dcn başka verem kontrolü bakımından mühim olan, hastalığın yaşa göre yayılma nispetini teshil, ilmi araştırmalarla yeni ve daha müessir tedavi usulleri bulmıya çalışmak, halkın sağlık ve veremden korunma bilgilerini geliştirmek gibi hususlar da vardır.
Bıı prensipleri tatbikte geniş ölçüde ve cidden müessir usuller bulunmuştur. Mesel#, veremlileri arayıp bulmak için takibedilen yol, memlekette mevcut her türlü sağlık elemanlarından, hükümetin resmi servislerinden başka bunların dışında kalan serbest hekimlerden de istifade edilmektedir. İlk verilen karar, yalnıs verem işleriyle meşgul olacak bir büronun tesisi ve veremin ihbarı
olduklan dâva ve me-sosyolojik metodlarla ederler; hastalıkların, anormalliklerin sebep-tâbi
Sosyologlar yetiştirelim
Evet, sosyologlar yetiştirelim diyorum. Tam zamanıdır ve hattâ pek geç kalmışızdır. Fikrimi, teklifimi izaha başlarken bizde ve Ame-rikada sosyolog sözünden anlaşılan mânayı, kısaca gözden geçirelim.
Bizde sosyolog denince, ya bir sosyoloji ekolü kuran yahut bu İlimle meşgul olup onu okutan, kitap yazan İlim adamı hatıra gelir. Ziya Gökalp bir sosyologdur, gibi. Bizde hemen tamamiyle nazari sahada çalışan kimseler kasdedilmişUr. Halbuki Amerlkadakl mânası, hüviyeti daha başkadır. Bizdeki anlayış dahil olmakla beraber, ayrıca ve hususiyle sosyolog, sosyoloji yollyle hayata, cemiyete, hâdiselere sokulan pragmacı, ameli kimsedir. Bunlar cemiyetin herhangi bir dâvasını, meselesini kendilerine iş edinerek onun halli için fiili surette çalışırlar. Alkolizmle, fakirlikle, fuhuşla savaş; ziraatı kalkındırma, işsizliği önleme, çocukları esirgeme, kimsesizleri koruma... gibi yüzlerce cemiyet meselesi etrafında kurulan binlerce dernek vardır ki, buralarda çalışanların çoğuna sosyolog denir. Çünkü bu kimseler halliyle meşgul eelelen önce tetkik, tah*lıl buhranların,ı„
lenni. âmillerini müşahedeye tutaılar, meselâ alkolik bir aile reisini ele alır, bu ailenin hayatım inceler, babanın bu hale neden dolayı düştüğünü öğrenirler. Sebep bulununca tedavi de kolaylaşır.
Bizim lise ve Üniversitelerimizde o-kutulan sosyoloji dersleriyle bu tarzda hayata girmenin mümkün olmadığını da hemen kaydedelim. Son senelerde Edebiyat Fakültesinde profesör Hilmi Ziya Ülken tecrübl sosyoloji seminerinde galiba öğrencilere benim dfcdigım sosyoloji kolunu okutuyor.
Sosyolog denince bizde de, Ameri-kada anlaşılan mânanın yayılması İçin, herhalde liselerde de bu derslerin verilmesi pek faydalı olacaktır. Cemiyetimizin öyle dâvaları var kı, bunların halli yolunda çalışanlarda ilmi metod ve müşahede olmadığından hemen hiç birisi dilediğimiz gibi müspet surette tedavi edilemiyor. Bir fakire sadaka sunmakla onu kurtatamıyacagımız gibi köylere kadar giderek konferanslar vermekle de köyü kalkındıranlayız. Bir çok yardım derneklerimiz var. Fakat bunlar' da nihayet fakir ailelere sadaka vermekten başka bir şey yapamıyorlar.
Hayata atılan ve memleket mu-
kadderatına hâkim olmak mevkiinde bulunan gençlenmiz, çalıştıkları muhitin sosyal durumunu Ilım adamı, sosyolog gözıyle göremedikleri için ya kötümser olup gidiyor, yahut yanlış müdahalelerle tuttuğu işleri berbat ediyorlar.
İlim zihniyeti, ilim metodu., işte bunlardır ki memlekette maddi ve manevi huzursuzluğu önlıycbilir.
Sosyologlar yetiştirelim. halâlıaddm Demirkan
mecburi hastalıklardan aayıhnasıdır. Tekâlif edilen her vaka, 24 aant zarfında verem btlroauna bildirilir. Şüpheli vakaİArdA yapılacak balgam, mide, usaresi, matyer ve idrar muayeneleri. tüberkülin teati ve göfrüa ra-diyogtaflal gibi teşhisi saglıyacak a-taktırmaların ucua ücretlerle yapılması ve pek fakir olanların borçlarının büro tarafından ödeneceği qer-besi hekimlere tamim edilmiştir.
Veremlileri arayıp bulma teşkilâtının başında dispanserler gelir. Buralara ya kendiliğinden müracaat e-den veya doktorlar tarafından gönderilen hastalar muayene edilerek hastalıkları meydana çıkarılır. Bu müesseseler veremliler için Adeta bir nüfus kütüğü bitmelini görürler. En mühim teşhis vasıtalarından birisi do röntgendir. Bilhassa ınin.vatür ra-diyogra.fi usulü, tüberküloa vakalarının meydana çıkarılması hususunda çok faydalı olmakladır. Dispanser ve kliniklerde normal röntgen cihazlarından başka fotoradiyografi denilen bu cihazlar mutlaka bulunur. Foto-radlyorrafl ekipleri memleket dahilinde mıntaka mınlaka, köy köy dolaşarak veremlileri arar. Bu ekiplerin beheri günde 500 kişiyi muayeneden geçirir.
Bu tedbirlere ek olarak veremli bulunduğu tcablt edilen mahallerde ev ev dolaşarak halkı hastalık ve korunma hususunda aydınlatmak ve hasta gördüklerini doktora müracaata teşvik etmek üzere ziyaretçi hemşireler gönderilir. Meydana çıkarılan veremlilerin aileleri ve temasta bulundukları kimseler bir bir mu-* aveneden geçirilorek hastalığın kaynaklan aranılır. Bu aı aştırmalarla çok defa aile içerisinde veya komşuda, hastalığı sinsi sinsi gelişen eski veremliler, hastalığı mütemadiyen torunlânna aşılıyan büyük baba ve büyükanneler bulunmuştur. İşte bu saydığım tedbirler sayesinde Amerika ve Danlmarkada veremliler tamamen meydana çıkarılarak hastaların muntazam bir sicili tanzim edilmiş bulunmaktadır.
Mücadelenin ikinci kısmını» bulunan hastaların tedavi altına alınmaları ve halkın sirayete karşı korunması teşkil öder. Hususi olanları müstesna, sanatoryumların hemen hepsi belediyelerin mali olup, parasızdırlar. Her türlü konforu haizdirler. Giren hasta buralarda her türlü rahatlığı bulur, Ekserisi 1-2 veya 3-4 yataklı odalarda âdeta birinci sınıf oteldeymişler gibi yaşarlar. Her gün öğleden sonra akşama kadar ziyaretçileri kendilerini görebilirler. Hastanın, hastohaneye veya sanatoryuma sevkı mecburi olmamakla beraber, bu kadar konforlu ve ra^at
bir yerde tedavi edilmek Istemlyorek evinde kalmayı ve karantina altında yasar gibi yaşamayı tercih edecek hastalara hemen de rastlanmaz. Hastanın sanatoryumu teıketmosi ancak elfa veya ölUmlylo mümkündür ki, bu da ortalama iki buçuk senedir.
Savaş vasıtalar) arasında B.C.G. aşısına da büyük kıymet verilmiştir. Danlmarkada 1940 yılına kadar 100 bin kişiye aşı yapıldığını ve memnunluk verici netice alındığını söylüyorlar. Aşı mecburi değilse do, yeni o-kula başlıynn çocuklarla, askere gidenlere lüzum şı yapıyorlar.
Mücadelenin da bitiriyoruz, yicl tedbirleri Takıyoruz,
görülünco mutlaka a-
birinci kısmım bura-Sosyal sararlan önle-golecok yazımıza bı-
Uayatı erkeklerden öğrendim! Fa-■■kAt çoğunuzun tahmin ettiği şekilde değil.
Bir zamanlar bir tiyatro müellifiyle nişanlıydım. Dürüst görünüşü ve şair ruhunu beğeniyordum. Ona ve fikirlerine hürmetim vardı. Fakat bir düşüncesi hiç de hoşuma gitmiyordu. Daima tiyatro İle uğraşan kadınların tabii hallerini kaybettiklerini ve bu yüzden sevdikleri erkekleri do ellerinden kaçııxlıklannı söyler dururdu. No zaman bu sabit fikrini açığa vuısa, ters bir cevap vormelc ister, fakat kendimi tutarak İçimden, "vakti gelince aksini ispat edeceğim.” derdim.
îşto bu fikirle altı yıl Önce "Yağmur” piyesinde oynadığım zaman, onu. ilk açılış gecesine davet ettim. Piyesten sonra giyinme odama gelince onu orada buldum. "Nasü buldun?” der demez. "Berbattın i” demez mi? Yüzüm© buzlu su fırlatsaydı, beni bu kadar donduıamazdı. Bir an afalladım, sonra açtım ağzımı yumdum gözümü: "Seni gidi muharrir bozuntusu seni! Alkışı duymadın mı? Sen zaten ne beğenirsin kİ? Annen benim yerime oynaâaydı gene bir kusur bulurdun. Belki sence bütün kadınlar mutfakta kalınalı, değil mi? Sen bir dost voyn bitaraf bir münekkit değil, sırf beni tahkir etmek 1-çln buraya gelen bir züppesin!" dedim. Fakat bugün bu aöylodiklorlm-don dolayı hicap duymaktayım. Hakikaten o geco Rahnede berbattım. Ve onun bıı tenkidi, ilerlemem İçin el-K©mdi»:
Daha perdeye ettiğim
muhabiri, bir film provasında beni seyrettikten sonra odama geldi.
— "Scott. otur, sana diyeceklerini var." dedi. Sesinin tonu o kadar sertti ki, derhal beni azarlıyacağmı sezdim. Ayakta kalmayı tercih ettiğimi söyüyerek, "Anlat”, dedim.
— "Senin aleyhinde bir sürü lâflar dönüyor» Ben pek İnanmıyorum ama, senin kulağını çekmek zamanının geldiğine kaniim. Sen sokulgan» iyi kalbli bir arkadaşsın. Fakat çok fazla açık yunun ortaya düşün.-
hur bir k^dın artistin ismini söyledi, seninle biraz sert konuştuğu zaman sanki suratına tokat yemişsin gibi bir hâl takındın. Acabıı onun neve öyle aksi olduğunu hiç düşündün mü? Halbuki ben o sabah kocasından boşanmak için mahkemeye müracaat ettiğini biliyordum. O, seni azarlarken seni görmüyordu bile. Aklı fikri kendi deıdindeydl. Şimdi sen ona içerleyip İlerde kötü bir lâf edersen çok yanlış bir hareket etmiş olursun, anladın mı? Şu fikri aklına iyice yerleştir.
İşte bu arkadaştan da Öğrendiğim
İşte bu» parçasıydı kİ, Allah vergisi icap ediyordu, aynı kalıptan

sonra sahneyi bırakıp beyaz geçtiğim sıralarda hürmet ve beğendiğim bir gazete
mühim hayat dersi bu oldu.
Bir gün tek başıma bir lokantada yemek yedikten sonra bir yere telefon etmek icap etti. Hususi bir telefon kabinesi olmadığı için umumi telefonu kullanmak mecburiyetinde kaldım. Konuşmam bittikten sonra arkamda tanımadığım bir adamın şöyle dediğini İşittim: "Bu sesi bir yerde daha duyduğumu hatırlıyorum.” Adamcağızı az daha öpecektim. Demek ilk filmimden sonra sesimi hatırliyabllmğştl. Demek beni diğerlerinden hemen ayırt ettirebilecek bir sese malik İdim, şahsiyetimin Öyle bir üzerinde durmam ve olan sesimi İşlemem Çünkü prodüktörler
çıkma bir sürü güzel kız yerine şahsiyet sahibi kızlar arıyorlardı. Onun için "Şu kısık sesli” kız diye hatırlanmayı» "Şu bürodaki sağdan üçüncü daktilo mu?” diye bahsedilmlyo tercih ederim.
Tanıdığım en iyi erkeklerden bili olan Victor Mature benim tam aksime, hiçbir şeyi, hiçbir kimseyi fazla ciddiye almazdı. Onunla "Rahat Hayat” adlı bir film çevirmiştik. Ben rolümü czborlomck için uzun zaman çalışır vo istenilen ruh haletini elde etmek İçin de bir hayli uğraşırdım. Halbuki Vic bir an içinde hissi bir sahneden komik bir role geçebilirdi. Provadan önce şakalariylc gergin asabımı govşotirdl. Ama sahne çevrilirken kendi mamûlatı olan latifeler yapmamasını bir çok kereler tenblh ettim. Bir müddet sözünü tuttu. Fakat bir giln filmin en güç aşk sahnelerinden birinde bir şaka yapınca tamamiyk' rolün haricine çıktım. O sahneyi beş kere tekrar ettik. Beşincide nihayet direktör, rolünüzü hissetmiyorsunuz, bu neyi tekrar alalım.” dedi. Ben zaman Vic’e çıkıştım. "Bunlar senin şakalsnn yüzünden, rezil
beni!” Bu lâfım üzerLne üçümüz de kırgın ayrıldık.
Ertesi gün bir gün evvelki sahneleri projeksiyon odasında seyrederken. o mahut beş kere tekrarladığımız sahne de gözüktü. Ve sonra birden perdede Vic’e çıkışırken suratımın aldığı şekli gördüm. Önce afalladım, sonra herkesle beraber ben de kahkahayı bastım. İşte öğrendiğini faydalı bir ders daha. Eğer kızgınken ne kadar aptal ve çirkin göründüğünüzü görmek istiyorsanız, yüzünüzün yirmi kere büyütülmüş haline perdede bir bakın. Eğer kendi kendinize gülmezseniz, sizden ümidi kesindi. Her işde olduğu gibi Hollywood-da çalışırken de mizah KAlffliyetlnizl kaybetmeyin. Kendinize ve yaptığınız hatalara gülmesini öğrenin.
Işto size anlattığım gibi bu tecrübelerimi hep erkeklere medyunum. Ve inanın bana, hâlâ öğrenmiye hevesli bir talebeyim, . ' -
Çeviren : G.l.
"LİZ, sah-de o hep ettin
sözlüsün. Samimi olmak hu-bir kısmı, biliyorum ama, bir lâf atmadan önce biraz Meselâ, provada E.... "meş-İt
Öğrenmek ihtiyacında oldıığnmnz herşey
Hicrî 19 5 0 HAZİRAN 14 Çarşamba Rumi
28 1369 HAZ. 1. 1866
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5.26 8.45
13.14 4.83
ikindi 17.15 8.33
Akşam 20.42 12.00
Yatsı 22.45 2.03
îmsâk 2.09 6.28
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN 1 — Fantomalar Konuşuyor. 2 — Fiesta Yıldızı. 3 — Memiş.
ALKAZAR (42562) 1 — Dehşet Diyarı. 2 — San-Antonio Aslanı.
AR (44394) 1 — Vefasız 2 — Ölümden Kuvvetli,
ATLAS (40835) 1 — Aşk Bes-2 — Belâmı Arıyorum.
1
Kafkas
A-
— Aşk Kahra-
tesl.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ sılzade Silâhşor. 2 — Kartalı.
ELHAMRA (43595) 1
Kurbanı* 2 — Pasifik manı.
İNCİ (84695) 1 — Güreller Resmi geçidi. 2 — Yaban Gülü. 3 — Mlkl.
İPEK H4289) 1 — Su Perileri. 2 — Bir Dulun Hayalı.
LALE (13595) 1— Albukrek Fatihi (Türkçe). 2 — Beyaz inci. MELEK (40868) 1 — Eğlence-
ier Perisi. 2 — La Travlata.
SARAY (41656) 1 — ölmeyen Aşk. 2 — İnci Korsanlan.
SI ATPARK (83143) 1 — öldüren Para 2 — Kara Sevda. 3— Karkas Kartalı.
SÜMER (42851) 1 — Vatan
Kahramanı. 2 — Deniz Kızının Aşkı.
ŞARK (40380) 1 — Kahraman-
2 — Mızraklı Fc-
1 — Kahraman
Elifler Gemini.
Inr Geliyor, dailer Alayı.
ŞIK (43726) Kopek. 2 —
TAKSİM (43191) 1 — Fakir Kızı Leylâ. 2 — Ali Baba Kırk Haramiler.
TAN 1 — Saray Gözdeleri.- 2— Boka Kıralı.
ÜNAL (40306) 1 — Ekmekçi
Kadın. 2 — Yaşamak Arzusu.
YENİ 1 — Şarlo Diktatör. 2 — Deniz Yıldızlan. 3 — Kanunauz Şehir.
YILDIZ (42847) I — Aşıklar Yolu, 2 — Çin Kızı.
İSTANBUL CİHETİ ALEMDAR (23683) 1 — Gece
Akını. 2 — Loret Hardy Kuru Gürültü.
AZAK (23542ı 1 — Sevimli Haydut. 2 — Sevimli Haydut un İntikamı.
ÇEMUEKLİTAŞ (22513) 1 —
Canavar Pençesi. 2 — ölüm Seferi.
FERAH 1 — Büyüklük Deliliği.
i
2 — Namus Sözü. 3 — Tarlanın Hâzinesi.
HALK 1 — Robenson Adası. 2 — Çanlar Çalarken.
İSTANBUL (22387) 1 — Doniz Yıldızı. 2 — Kara Canavar. KISMET (26654) 1 — Aşk Sultanı. 2 — Çingene Baron.
MARMARA (23R60) 1 — Kaptan Kld. 2 — Son Macera. MİLLİ (22962) 1 — Geco Akını.
2 — Lor el Hardy Kuru Gürültü.
TURAN (22127) 1 — Kanun Harici. 2 — 3 Ahbap Çavuşlar Casus Peşinde.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Baba Katili. 2 — Efe Aşkı.
KADIKÖY CİHETİ H.tLE (60112) 1 — Gangsterler Haflyeal. 2 — Gençlik Şarkısı. OPERA (60821) 1 — Sarışın
Bülbüller. 2 — Macera Limanı, SÜREYYA (60863) 1 — Sürgün 2 — Hazin Aşk.
ANKARA
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
H.Y.
8.30 D.H.Y. (Türk) Bursa-ya. — 9.00 L.A.Î. (İtalyan) A-tlna, Romaya« — 9.00 D. H. Y. (Türk) Ankara, Malatya, Elâzığ, D. Bakıra. — 9.30 D.H.Y. (Türk) Ankaraya. — 10.05 D.
(Türk) Afyon, Konya,
Adanaya. — 10.15 D.H.Y,(Türk) İzmire. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, lakenderuna.
— 11.20 D.H.Y. (Türk) İzmire.
— lo.oo D.H.Y. (Türk) İzmire.
— 22.10 P. A. A. (Amerikan) Şam. Karaşl. Delhi, Kalküta, Bangkok, Hongkong a.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankaradnn. — 9.15 karadAn (Eks.).
An-
23432)
(15031)
Gönlümdeki
Seviştiğimiz
Bir Yetimin
(18846)
— Monte KrUtonun Oğ-
(11131) 1 — Günahtan
2 — Büyük Arçk.
Hazret)
ANKARA Aslan.
BÜYÜK
Günler. CEBECİ Ahi. 2 )u.
PARK
Sonra.
SUS (14071) nın Yüzüğü.
SÜMER (14071) 1 —
Faciası. 2 — rında Bir Kız, ULUS (22249) 2 — Korkusuz
YENİ (14040i 1 — TAlIhlm Olsaydı. 2 — İlk Vals.
İZMİR
Şimal
1 — La »i.
SUloyma-
Bir Geco Kutupla-
İçil Kız.
ELHAMRA 1 — Tatlı Miras. 2 — Kılıçların Gölgesinde. S — Gönül Kimi Severse.
LALE 1 — Istırap Çocuğu. 2— Leslânın Kaderi. 3 — İntikam Ateşi,
TAYYARE 1 — Şöhret HlffiZI» 2 — Ormanlar Bakiresi.
TAN 1 — Istırap Leylânın Kaderi.
Ateşi.
YENİ SİNEMA Geliyor. 2 — Bir yor.
KARŞIYAKA ClHETİ
MELEK 1 — Cezayir Dansözü. 2 — Vahşi Ormanlar içinde .
ÇoCUgll. 2 —
3 — İntikam
1 — Tarzan
Millet Uyanı-
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.35 D.H.Y. (Türk) Ankara-dan. — 0.45 D.H.Y. (Türk) Bur-oadnn. — 9.M D.H.Y. (Türk)
İzmirden. — 15.35 D.H.Y.(Türk) İskenderun, Adana, Anknından, — J5.50 B.E.A. (İngiliz) Londra, Nia, Ronın, Atlnndan. — 16.30 D.H.Y, (Türk) Erzurum, Elâzığ, Malatya, Kayseri, An-karadan. — 18.05 D.H.Y.(Türk) İzmirden. — 18.30 C.G.D.T. Kahire, Beyrııtlan. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan. — 21.10 P. AA. (Amerikan) New-York. Boston, Londra, Brükacl, MÜ-mhten.
GİDECEK OLAN TRENLER
lo.oo Ank&raya (MotörlÜ).
18.10 Ankara Ekflprcal. 23.20 Semplon Eks. (Avrupa).
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 Dumlupınar, Bandırmadan. — 7.00 Erzurum, lakende-rundan. — 11.30 Glreaun. lzmlr-don. — 12.30 Marakaz, Mudan-yadan. — 15.00 Ege, Karadeniz-don.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
3.00 Bursa, Ayvalığa. — 11.00 Tırhan» İzmire. — 17.00 Sus
Mudanyaya. — 18.00 Antalya, tmrosa. — 20.00 Dumlupınar,
Bandırmaya.
ANKARA:
Ayan. — 7.31 Har-orkestrası çalıyor Haberler. — 8.00
7.30 M. S. ry Horlick (pl). — 7.45 Hafif parçnlar (pl). — 8.25 Günün programı vo bava raporu. — 8.30 Mozart - Sol mln. senfoni (pl). — 9.(M) Kapanış.
12.28 Açılış ve program — 12.3ü M S. Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Uvertürler (pl). — 13.30 Öğle Gazetesi, — 13.45 Piyano İle caz parçaları (pl). — 14.00 Akşam programı, hava raporu ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayarı. — 18.0(1 Şarkılar. — 18.30 Konuşma: Çiftçilerle haşhaşa. — 18.45 Cnr. orkestralarından Xavier Cugat (pl). — 19.00 M S. Ayam ve haberler. — JK 15 Geçmişte Bugün. — 19.20 Mozıtrt 2 piyano konçertosu (plL — 19.45 Konuşma: Maliye Bakanlığı arlına, — 20.00 Şarhılar. — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Sor-best «aut, — 20.35 Tarihi Türk müziği, — 21.15 Konuşma —
21.30 Dana müziği ıph, — 22.(H) Konuşma — 22.15 Filim Yıldızları söylüyor. — 22.30 Klâsik «az eserleri — 22.45 m. s. a-yarı ve haberler. — 23*00 Pıuğranı vo kapanış.
İSTANBUL!
12.57 Açılış vo programlar .— 13.00 Haberler. — 13.15 Orkestra eserleri (pl). — 13.45 Şarkı ve türküler. — 14.20 Serbest saat. — 14 30 Şarkı Ve türküler (pl). — 14.50 Nııvier Cugat orkestrasından dans müziği (pl).
— 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar, —
18.00 Dana milliği (pik — 18 20 Konuşma: Verem Savaş Derneği adıria. — 18.30 Türküler
geçltl. — 19.00 Haberler. —
10.15 İstanbul haberleri. — 19.20 İstanbul konservntuvarı Türk Musikisi İcra heyeti konseri.— 20.00 Radyo salon orkestrası konseri. — 20.30 Sololar (pl). — 21.00 Şarkı ve türküler. Müzeyyen Srnar Işıl. — 21.30 Snfo -Radyofonik temsil. — 22.30 Hafif müıllc (pl). — 22.15 Haberler. — 23 00 Dahr müziği (pl).
— 23.30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR: LONDRA:
8.00 Donuld Peers ton şarkılar. — 8.45 Dinleyici istekleri.— 9.15 Klâsik müzik dinleyici istekleri. — 11.45 Piyano soloları. — 12.30 Plâklardan senfonik müzik. — 14 15 Jııck Whlte ve orkestrası.
orkestrası Iconaerl. — 17.15 Hafif müzik. — 19.15 Dans müziği. — 22.00 Kırallvct Filunnoni orkestrası konseri. — 23.16
Palın Court orkestralından hafif müzik. — 24.00 Piyano soloları.
15.30 BBC Gal
EMİNÖNÜ: Ankara (Eminönü) — Sırrı Bıuplohn (KÜçükpa-zar) — Esat (Divanyolu) — Ct-mil (Beyazıt).
HEYOĞLU: Güneş (Merkez) — Barunak (Taksim) — Batlat Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem (Şişli) — Çubukçu (Şişli) — Halıeıoğlu (Haaköy) — Yeni Tıırun (Kasımpaşa).
FATİH: İbrahim Haili (Şehza-deiHişı) — Elem Pertev (Aksaray) — Sanın(va — Haindi Em-gen (Şehremini) — Ulupınıır (Kara gümrük) — Hüaameddin Gökonglrı (Fener).
EVİ P: Arif Beşer.
BEŞİKTAŞ: S. Recep — Orta-köy — Gıyasrddin Dlvanhoğhı (Arnavut köy) — Merkez (Bebek).
KADIKÖY: Büyük — Feneryo-lu — Erenköy — A. Cafer Çağatay.
ÜSKÜDAR: Ahrncdlyo. IIEVBEİ.İADA: H. Halk. BÜYÜKADA: Halk.
İZM IIC:
Tarlan (Alsancak) mir (Basmahane) -meraltı) — AN 14 ARA;
— Yenişehir»
Güzel \'alı (Yalılar)
- Yeni Millet (Ke-
E:jrefpa:jtt.
Aniifartalar — Halk j
îz-
Soldun rh£h:
1 — Canını verircesine. 2 — Derûnu tehlloşon. 3 — Tersi büyük mayi mahfazası; Yeter. 4 — Kurumuş çayır ahıoden (İki kelime); îktlsa et, 5 — Tahmin; Kiri mevcut» 6 — RooseveltMn gelini; Tersi E-fen(llye. 7 — Her biri ayrı ayrı olan. 8 — Bir renk; Tersi bir şeyi emin aurotto bilme. 9 — Eksik; Bir nota .10 — Cefa yapan.
Z
3
5
6
7
8
9
10
Y'ukurıdıın imiği:
1 — Kalender meşrep surette. 2 — Tersi bir kadın İsmi; Toprağı derinleştir. 3 — Meşhur Hint şairi; Boru sesi. 4 — Sondaki harf okunmazsa kaba kumaş olur; Tersi uzanmış haldedir. 5 — Ardından birini koştur; Bir harfin okunuşu. 6— Yemek; Soru; Tersi adet. 7—1 Tersini Cenap Sahabettin "eşini kaybeyllyen bir kuş,, a benzetmiştir; cümlenin unsurlarından. 8 — Bir av hayvanı.
9 — Beyhude; Tersi bir renk.
10 — Pek güzel hanım (Üç kelime).
D ü N K C BU LM ACA NIN HALLİ
Soldun *uga:
1 — Duhaınel; Şu, z — Ezan; Hamiş. 3 — Varil: Hala. 4 — Ayak; Şehlk. 5 — İyi hamam. 6 — En; Rnf. 7 — Karavana. 8 — Bira; Azat. 9 — 7.al: Makale. 10 — Ebedi çile.
lnkondını uşağı:
1 — Devanı et; Zr. 2 — Uzayan; Bnb. 3 — Haram; Kile. 4 — Ani karar. 5 — Harami. 6 — Eh; Şifa; Aç. 7 — Lâhey; Vaki. 8 — Mnhl; Azal. 9 — Şilt; Nııie. 10 — Uşaklzatle.
Beyoğlu 41644 Kadıköy 60872
IsUnbul 24222 Üsküdar 60913
Anknra 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
Jintoı
60538
91
2251
Elizabelh Scott
Son zamaıılardu ettiren etüdlerinl yazpenlede alkış peşlsıra yazılarını neşre bağlamıştır. Bllzabeth Scott da bu yıldız
muharrirlerden biri olmuştur
beyazperde yıldızlan entelektüel seviyelerini tebarüz ortaya koymaya başladılar. Amerikan matbuatı be-toplayan bu yıldızlara sütunlarını açmış ve birbiri
HİKÂYE
Hayatımın kadını
Yaran: Ender Halil ■iyle küçük bir tahta masa ve iki »andalyadan ibaretti. Bir köşeye tualler yığılmış, sehpada bir "na-tür mort” yarım kalmıştı. Sinek tersleriyle kararmış ampulün sarı ışığı yerdeki yağ lekelerini büsbütün koyulaştırıyor, ağır bir boya kokusu bâyniml sarıyordu. Yatağının karşısındaki duvarda büyük bir tablo vardı. Odadaki eşyaya uymıyacak temizlikte bir Örtüye sarılmış olması dikkatimi çekmişti. Israrla bakmama rağmen Zeki izaha, açıp göstermeye yanaşma-aııştı. Dayananmyıp «ordum. U* sunca bir tereddütten sonra: "Eski hastalığımı büirsin, demişti. Dertli günlerimi paylaşacak, sevinçli günlerime ortak olacak bir hayat arkadaşına ihtiyacım vardı. Yıllardır yolunu gözlediğim bir kadına.,. Bir gün. kimse beni sevemez, benim olamaz, dedim. Müthiş bir kıskançlıkla kendime hasretmek istediğim kadına hiç raalayamıyac&ktım. Öyleyse., öyleyse tahayyül ettiğim kadını, yalnız benim olacak sevgilimi, hayatımın kadınını kendim yaratacaktım...”
Durdu ve sonra:
— Onu ilk defa, yabancı olarak sen göreceksin, diye yavaşça örtüyü çekti,
Vâdislnin yeşilliğini içmiş bir ırmağa benzeyen gözleri insana derinliğin baş dönmesini veriyordu. Omuzlarına dökülmüş dalgalı siyah saçlarında yıldızlar parıldıyor, sisli sabah güneşini andıran yanakları, lodos gurubu rengi du-daklarlyle gülümsiyordu... Biraz fettan, biraz çapkın bir tebessüm... Ellerini İlci yanına dayamış, arkaya yaslanmıştı. Bu vaziyet düzgün boynunu, toplu ve dik göğüslerini daha çok meydana çıkarmaktaydı. Bazan köpüren sular; beyaz, şeffaf çukurlar yapar. Sağ yanağında öyle bir gamze vardı. Bağrına bastığı yakasındaki yanık al karanfilin kokusuna karışan teninin ıtırlı rayihasını teneffüs etmek ihtiyacı veren bu sade kıyafetli genç kız portresine hayran kalmıştım.
Zekide eserine karşı hayranlıktan çok daha kuvvetli bir his, yüzünde âdeta bir âşık ifadesi vardı. "Harikulâdc, diye mırıldandım. korkunç derecede güzel..
Sonra bir şey söylemek ihtlyaciy-le ilâve ettim: “Bir sergiye versen.. Çok iyi para edeceği gibi kısa zamanda da hakkın olan şöhrete u-1 aştırır..,”
Birden sertçe kolumu tutarak: “Sus!., diye bağırdı. Bunun nasıl söyliyebillyorsnn?.. û, yalnız benim olacaktır. Onu kendimden bile kıskanıyorum. Bütün yorgunluklarımı onun sükûn verici gözlerinde dinlendiriyor, bütün kederimi o sonsuz tebessümünde unutuyorum. Biliyorum ki odama döndüğümde o. daima beni bekliye-cek. dalma aynı güleryüzlyle karşılayacak. Kalb kırmadan ve sevgiden gururlanmadan, şımarmadan... Hayır!.. Onu benden hiç bir kuvvet ayıramaz!..”

Zekinin o andaki bakışını gören herkes, hayatta hiç bir kuvvetin o portreyi kendisinden ayıra-mayacağmn kânı olurdu. Hâlâ aynı inanışta olduğum içindir ki. portrenin bilmem kaçıncı sahihine intizar ettiğini gördüğüm zaman: "Vah kardeşini!..” diye feryat etmiş, uzun müdettlr rastlamadığım Zekiyi ebediyen kaybettiğimi anlamıştım.
Zekiclgim; elden ele geçmesiyle muazzep olduğunu sandığım ruhunu. bu azaptan kurtarabilmek için •'Hayatının kadınını” alıp imha etmek dirayetini göstermemiş olmanı, içimde daimi bir ukte olarak kalacaktır.
hakikî en çok yaklaşmış olan müşahede. zahmete İbret membaıdır sanı-
ESKİDEN beri m üzmede salonlarım dolaşmaktan büyük zevk duyarım. Bu, artisıra kelepir düşürmekten ziyade, tecessüse dayanan bir alâkadır. Hor eşyayı, geçmişini hayal İterek gözden geçirir, ıtrafl nkllerln almak İstedikleri jeye; yanakları kızarmış, bakışları alev alev yanarak pey sürmelerini, yüzlerindeki zafer Veya İnki-iarlni'int zevkle seyrederim. Ufak îapta ihtirasların çarpıştığı bu mücadele meydanlarında nüviyetlno nemcinsinl Joğer bir om...
Gene böyle bir dolaşma esnasınla birden dehşetle irkildim:
— Vah Zeki, vah!.. Vah zavallı Kardeşim!..
Bunu her halde yüksek sesle löylemlş olduğumu yammdakilerin ncrakla süzmelerinden anladım. Umulmadık anda karşılaştığını bu kara haberin sersemliğiyle o-radan nasıl ayrıldığımı hatırlamıyorum.
Zavallı 62 Zeki... llkmektrp çağından beıi arkadaşımdı... Galatasaray'da yıllarca beraber okumuş, o; bir hayat darbesiyle babasını kaybedip, tahsilini bırakmaya mecbur olmasından sonra da gittikçe seyrekleşmesine rağmen birbirimizle irtibatımızı kesmemiştik. Bundan dört beş sene evveline kadar... O zamandan beri izini kaybetmiş bulunuyordum.
Mektebi bıraktıktan sonra resimle hayatını kuzannuya çalışmıştı. Resim yaparken bambaşka bir adam olurdu: Çiçek bozuğu ylı-eü, Içton gelen bir aydınlıkla parlar, adaleli yapılışı, dalma dik duran sert sağları; sevimli bir derbederlik. bir sanatkâr lâkaydlslne bürünerek, evvelki göz tırmalıyan tesirini kaybederdi.
Resim hususundaki fevkalâde kabiliyeti, ağırbaşlı haliyle arkadaşları nazarında dalma üstünlük temin etmişti. En büyük üzüntüsü; çirkinliği, kadınlardan yüz bulamama8iydı. Buhranlı devrelerinde: “Her kadının bana tiksintiyle bok tığını sanıyor, bu hisse kapılmamak İçin de onlardan bucak bucak kaçıyorum, diye dert yanardı. Kadın, tavus kuşu kadar mağrur, purs kadar zalimdir, öyle bir tavus kuşu kİ, ayaklarını ancak 45 İnden sonra görür...”
Ne ümitleri vardı... Tahsilden ayrılırken altı aya kadar bir sergi hozırlıyacagmı, kısa zamanda şöhret yapacağını vadetmiştL Sergl-rc muvaffak olamadığı gibi, tablolarına taş basması resim fiyatı verdikleri zaman da paletini nefretle bir müddet elinden atmıştı. Fakat ihtiyaçlar az zamanda onu daha beter akıbete sürüklemekten geri kalmadı.
Bir müddet sinema afişleri yapmış. bazan odun plâklar üzerine manzaralar boyamış, bir ara yas-tıklık resimler çizerek satmaya çalışmıştı. Arkadaşlarının yardım taleplerini şiddetle reddederek: •Gururumu da kaybettiğim an mücadele edemem." diyor, resimlerini olmak istiyenlere Kapalıçarşıdaki yastıkçılann adresini veriyordu.
İşlerini biraz yoluna koyunca meydana çıkar, hayatından bah-setmeksizin; arkadaşlarını arar, sonra bir ara tekrar kaybolurdu. Mevki sahibi dostlarının tekliflerini daima reddetmişti. Son zamanlarda nusd geçindiği meçhu-iümüzdü.
Seneler evvel bir akşam Zekiye rastlamıştım. Elinde paketler vardı, her halde evine gidiyordu. Peşini buakmıyarak, Beyoğlunun a-ra sokaklarından birindeki pansiyonuna davete mecbur ettim. Yolda biraz öteberi, içki alarak odasında çilingir sofrası kurduk. Bütün eşyası demir bir karyola, sandığı ve bavulları, bir kaç tablo-
1
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
___ ■- - ' _ - , - .--r~r r-~ u - - - _., - _ _ _ _ _ _ _- ı_ - ._ _ B , - -— ~
Süt Dâvamız
Yatan: Prof. Dr. Kerim Ömer Ç»ftlar
Türklyenin süt dâvasını eaaa İtibariyle biri memleket sütçülüğü, diğeri büyük şehir sütçülüğü olmak üzere İkiye ayırmak doğru olur.
Sütçülük, ileri gitmiş memleketlerde yüz yıla yakın bir zamandan beri önemli gelişmeler gösterip bir mutfak işi olmaktan çıktıktan başka bugün Avrupa ve Amerikanın bir çok yerlerinde büyük bir endüstri haline gelmiştir. Hn-lânda, Danimarka, Yenizelâııda gibi memleketlerde ise BÜt ve mâmulleri bu devletlerin milli ekonomilerinin temelini teşkil edecek bir dereceye ulaşmıştır.
Harpten önceki Almanya büyük bir endüstri memleketi olduğu halde burada da şilt hâsılat değeri bir çok sanayi kollarının üstüne çıkmıştı. Almanyanın ham çelik hâsılatı, 1.5, taş kömür 2,2, linyit kömürü 0,4, hububat hâsılatı 2,3 milyar mark tutarken süt hâsılatı kıymeti 3,5 milyar markı bulmakta idi. Amerika Birleşik Devletlerinde İse 1941 de çiftliklerde istihsal edilen sütün değeri 2,3 milyar doları bulmuş ve bu memlekette Avrupadaki emsallerinden de üstün bir sanayi kurulmuştur.
Bizim sütçülüğümüz henüz bir hamle yapmak şöyle dursun onun mutfak işi vaziyeti dahi lâyıkiyle anlaşılmamış olup, çeşitli süt mâmullerinin işlendikleri yerler de her türlü sıhhi ve fennî şartlardan mahrum bulunmaktadır.
Şehir sütçülüğümüz çok geridir. On yıllardan beri bir türlü düzene konamayan İstanbul şehrinin süt dâvası hâlâ iptidaîliğini muhafaza etmektedir. Büyümekte olan çocuklarımıza, hasta ve ihtiyarlarımıza yeter derecede süt bulmak şöyle dursun, içilen bir bardak sütün hastalıksız ve hilesiz olduğuna inanmak kabil olmaz hale gelmiştir. Halbuki medenî devletler, şehirlerin süt ihtiyacını karşılamak işini bir memleket dâvası olarak ele almışlardır. Bir şehir için su, elektrik, nakil vasıtaları, mezbaha ve saire ne ise temiz ve hilesiz bir süt de öylece medenî bir zarurettii’. Amerikada ve Avrupada insan başına günde 250 gram süt harcandığı halde bizde bu haddi asgarîdir. Bir istatistiğe göre umumî süt istihsalimizin en çok yüzde üçü şehirlerde istihlâk edilmektedir. Bunun tutarı ise 75-80 tondan ibarettir.
Halbuki bu derece ihmal edilen süt, memleket ziraî is-tihsalâtı arasında mühim bir mevki tutmaktadır. Geçen yıl Türkiye Ziraat Bankası tarafından memleket sütçülüğü üzerinde yaptırılan bir tetkik sonunda Ziraat Fakültesi profesörlerinden Dr. Ekrem İzmenin hazırladığı rapora göre süt, bizim başta gelen ürünlerimizden biridir, ve bunun 1949 yılı için tahmin edilen değeri 900 milyon liraya varmaktadır. Arkadaşımızın hazırladığı raporda 1944 yılında 43 kalem çeşitli tarla mahsullerinin sağladığı değer 1,9 milyar Türk lirası olarak hesaplanmıştır. Bunun içinde 825 milyon lira ile buğday başta gelmektedir. Aynı yılın süt hâsılatı 770 milyon lirayı bulmuş, yani buğday hariç diğer bütün toprak ürünlerinin üstüne çıkmıştır. Bu yıla ait tarım ürünleri hesaplanırken süte isabet eden değere 100 dersek, bu kıymet arpada 33, tütünde 17, pamukta 12, mısırda 11, çavdarda 9, patateste 6 dır. Buğday istihsalimizin değeri süte nazaran ancak yüzde 7 fazladır.
Hayvanı mahsuller tutan 100 itibar edilirse bunda sütün hissesi 84 tür. Yapağı 6.3, yumurta 4,34, tiftik 1,56, ipek kozası 1,13 olarak pek düşük kıymetler halinde görülürler. Orman ürünlerinin tutarı ise süt gelirinin ancak yüzde 12 sini karşılamaktadır.
Bugün ziraati makineleşmiş memleketlerde bile hayvancılığa ve hayvan mahsullerine büyük kıymet verilmektedir. Bizim ziraat şartlarımı ziçinde bunun önemi daha da yüksektir. Bu sebeple yurdumuz ekonomisinde hayvancılığın ve dolayısiyle hayvan mahsullerinin yeri başta gelmektedir. Hayvan mahsulleri arasında dörtte üçten üstün bir kıymet gösteren sütçülüğümüzü hâlen içinde bulunduğu perişan durumdan kurtarmakla yurt ekonomisine büyük bir destek katacağımıza şüphe yoktur.
İşe. başlıca istihsal merkezlerinde fennî imalâthaneler, soğuk hava tesisleri (buzhaneler) kurmakla başlamak lâ-zımdjr. Kooperatifleri, köy birliklerini ve hususî şirketleri teşvki ve lüzumunda bunlara uzun vâdeli kuruluş ve işletme sermayesi temin etmekle sütçülüğümüz ve bunun birer kolu olan tereyağcılık ve peynirciliğimiz için mükemmel imkân kapıları açılabilir.
Bu işin, sermayesinin tekrar arttırılacağı ve daha ziyade müstahsilin kuvvetlenmesine tahsis edileceği yeni Hükümet programında tasrih edilen Ziraat Bankası vasıtasiyle tahakkuk ettirilmesi mümkündür. Buna geçen yıl aynı konu üzerinde etüdler yaptırmış olan Bankanın da hevesle katılacağına şüphe etmiyoruz.
ÎSPfiNYfi MEKTUBU | ispanyanın iktisadi kudreti bugün ne durumdadır?
Bazı yeni bilgi ve rakamlar
Madrid (Hususi) — Bir taraftan harbin, diğer taraftan iktisndl V® mail "yalnıslık" ın naratıgrı Iapanya bugün pek müsait bir vaziyet nraotmc-inektedir. 1948 yılı başında neşredilen resmi nüfus sayımı neticelerine göre ahalisi 27 buçuk milyonu anan bu memleketin İktisadi bakımdan lohlno kaydedilebilecek hâdiseler, ziraî istihsali ilo pirin ve potas dibi iptidai maddeler istihsell vo başta dokuma olmak Usare bazı sanayiin faaliyeti; aleyhlndokilor ine nakil vasıtalarının kifayetsizliği, muharrik kuvvet noktanı ve sanayiin zayıflığıdır.
İspanyanın demiryolu şebekesi, 13 bin 500 ü geniş vo 4.500 ü dar hatlar olmak Üzere 13.000 kilometreden ibaret olup lokomotif vo vagon bakımından hayli fakirdir. Yol şebekesi do pek iyi değildir.
Ziraat:
Memleketin 25 milyar kadar pesetaya baliğ olan mili! gelirinin 13 milyar yani yarısından fazlarını alraat temeli eder. Elli milyon hektarlık yüt-ölçümün ancak 14 milyondan bira* fazlası ekilmekte olup 27 milyon kadarını da ormanlar, çayırlar ve yetiştirme ağaçlar kaplamaktadır. Ekilen toprakların aşağı yukarı yarısı, başta ha8 buğday gelmek üzere hububata tahsis edilmiştir. Buğday yılda 30 milyon kental, arpn 15 milyon kental, pirinç 2 milyon vermektedir.
Sınaî nebatlara gelince patates yılda 30 milyon kental. pancardan 140.000 ton şeker, tütün 18.000 ton istihsal olunur.
Portakal ve liman gibi meyvalar ise gayet bol ve yüksek vasıflı olup bunlardan 10 milyon kental portakal. 700.000 kental mandallnc, 500.000 kental limon istihsal edilmektedir.
Fakat zeytincilik, İspanyanın en büyük ziraî servetini teşkil eder. Bu sayede dünyanın en büyük zeytin yağı İlkler 2 milyon hektarı kaplamakta ve müstahsili olan bu memlekette zeytin-zeytin yağı mahsulü yılda 3,500.000 kentali bulmaktadır.
Başka bir serveti de bağcılıktır. 1.400,000 hektarlık bağlarından senede 15-25 milyon hektolitre üzüm çıkarmaktadır.
İptidaî maddeler:
İspanya, her türlü maden cevherine malik olmak bakımından Avrupanm en zengin memleketi sayılıyor. Fakat
Dünya yün ve dokuma piyasasına bir bakış
yün satışları için,
ticari bağlantılar başlamıştır
Bradford. (Hususî) —- Taranmış merinos yünlari için fiyatlarda değişiklik yoktur. Yalnız, bazı firmalar, 64 lük taranmış yün için libre başına 170 peni teklif eden firmalar, 1 peni eksiğine de razıdırlar, Bundan başka fiyat düşüklüğü kaydedilmemiştir. Talepler en fazla İyi kalite melez taranmış yünler İçindir. 58 Jik süper yünlerin libresi 120 penidir. Orta melez yünler de gayet sabit olup. 50 İlk taranmış cinsler, libre başına 73 penidir. Alıcıların siyaseti piyasanın kendi lehlerine dönmesini beklemek ve mümkün olduğu kadar az mal almaktır.
Liverpool yün satışları
Liverpool. »Hususi) — Bu haftaki satışlara arzedüen miktardan 40.165 balyanın 24.472 balyası Avustralya ve 15.437 balyası Yeni Zelanda yünüdür. 556 balya da Güney Afrika yünü vardır. Bu yekûndan 859 balya hususi sevkıyatçılara arzedilecektir.
Her cins yün satışa arzedllmckle beraber, ekseriyet vasat kalitelerdedir. Talebin yüksek olacağı ve bütün kalitelerin satılacağı ümit edilmektedir.
yirmi otua seneden heri, d/nlzaşirı memleketlerin vc hele Birleşik Devletlerin rekabeti, çok pahalı olmaya başlayan istihsale büyük bir darbe indirmiş vo hayli düşürmüştür. Meselâ demir cevheri istihsali 1013 te 13 milyon 500.000 ton ikon on seneden beri 3 milyon tona alçalmış bulunuyor. Koza, 1920 da 181,000 ton olan kursun istihsali «imdi ancak 3,000 tondur. Bakır İAthlsali ise 1913 te 45.000 tonu bulmuşken bugün 10,000 tondur.
İspanya, dünyanın cn zengin cıva kaynağı olup yılda 2,500 ton istihsal eder.
Sanayii
Muharrik kuvvetten mahrum olan İspanyanın «inal gelişmesi, kaynaklardan lüzumu kadar faydalanma imkânını verecek seviyeyi henüz bulmadı. Meselâ yirmi kadar demir fabrikasına malik olan demircilik sanayii ancak 500,000 ton dökme ve 600.000 ton çelik istihsal eder; halbuki istihsal kudreti birinciler için 1,200.000 ton, İkinciler için 1,400,000 tondur.
Merkezi K&talonyada bulunan dokuma sanayii pek mühimdir. Pamuklu sanayii 3 milyon İğ ve 80.000 tezgâha maliktir.
Sanayiin diğer mühim bir kolunu da kimyevî maddeler teşkil eder. Hele süper fosfat imali yılda 700.000 tonu bulmaktadır.
İspanyol sanayii Katalonya ile Bask vilâyetlerinde toplanmış olup bu merkezler. memleketin İktisadî ve sınat kalkınmasının başlıca birliklerini teşkil eylemektedirler.
İktisadî münasebetler:
İspanya 1936 dan beri dünyadan az çok ayrılmış bulunuyor. Kendi topraklarında geçen dahilî harp, ikinci Dünya Harbi ve daha sonra müttefiklerin memlekette hâkim olan idareye karşı aldıkları vaziyet gibi hâdiseler, İspanyanın umumî faaliyetine büyük sekte vermiştir. Dışarıdan gelecek yardımdan mahrum kaldığı İçin istediği gibi kalkmamamın ve İktisadî münasebetlerini ancak birkaç devletle devam ettirebilmiştir (Birleşik Devletler, Ingiltere, Arjantin. İsviçre ve Portekiz). İspanya bugün gıda maddeleri, yünlü kumaşlar, pamuklular ve kâğıt ihraç ve mamul eşya ile pamuk ve petrol ithal etmektedir. Ticaret muvazenesi açıktır.
Sydney, (Avustralya) — Yün fiyatlarında düşüklük vardır. 56 hk tipler, libre başına 1.81 dolar, 72 lik tip 1.75 dolar, 88 İlk tip 1.66 dolardır.
Dokuma satışları düştü
Londra, (Hususi) — Toptan Dokuma Birliğinin bildirdiğine göre bu sene nisan ayında, geçen seneye nazaran yüzde 12 nispetinde daha az mal satılmıştır.
Birliğin, İngiltere Bankası ile beraber hazırladığı istatistiklerden anlaşıldığı üzere, böyle bir düşüklük, uzun bir zamandan beri kaydedilmemiştir.
Bu istatistiklere göre mart ayı ile nisan ayı arasında yüzde 41 fark vardır. Stoklar ise 1949 nisan ayına nispetle yüzde 35.7 ve 1950 mart ayına nispetle yüzde 6 artmıştır.
Birliğin sekreteri Mr. W. T-. Caves’in bildirdiğine göre, bu düşüklüğün sebebi hayat pahalılığı, dükkânlarda diğer malların artması ve bütçe öncesi satış durgunluklarıdır. Bundan başka, elbise vesikasının kalkması yüzünden, geçen yıl büyük bir satış mevsimi olmuştu.
Kısa* Haberler
hpnııjn ile Amerika uranında hava ticaret anlaşması yapılıyor
★ Washlngton, 13 A.A. (AFP) — Franco tarafından özel olarak Washlngtona gönderilen İspanyol Hükümeti Sanayi Bakanlığı Müsteşarının, halihazırda Amerikalı mütehassıslarla Birloşlk Amerika ile Ispanya arasında yeni sivil havacılık, ticaret ve denizcilik anlaşmaları imzası imkânlarını ince-lediği teyld edilmiştir.
iki memleket arasında yapılacak hava ticaret anlaşmasının gayesi Ispanya İle Birleşik Amerika arasında hava seferlerini arttırmak ve alâkalı hatlara kolaylık göstermektir.
Birleşik Amerika, Doğu ve Bati Avrupa aracında ticari gelişmeye taraftar
★ Washington, 13 A.A. (AFP) — Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Birleşik Amerikanın Doğu veJBatı Avrupa arasında hububat ticaretinin gelişmesine hiçbir suretle muhalif olmadığını, bilâkis böyle bir İnkişafın lehinde bulunduğunu bildirmiş ve demiştir ki:
‘‘Birleşik Amerikanın bir Avrupa hububat anlaşması karşısında takınacağı tavır herhangi bir mübadele anlaşması karşısında alaca, ğı durumun aynı oiacaktfr,, Maamafih sözcü, böyle bir anlaşmanın Washington’da iyi karşılanması için milletlerarası ticaret teşkilâtı anayasasında derpiş edi-dllen prensiplere uygun olması lâzım geldiği, yani fark gözetici olmaması icap ettiğini bildirmiştir.
Vietnam'a Amerikan yardımı
★ Hanoy, 12 A.A. (United PreBS) — Vietnam Kalkınma Komitesinin bildirdiğine göre, Çlnhindine yapılacak 23.500.000 dolarlık bir senelik Amerikan yardımı çerçevesi dahilinde makine, taşıt vasıtaları, zirai ve kimyevi mahsuller yakında Vietnam’a gönderilecektir.
Truman Amerikada tarım mahsullerinin iyi bir şeklide tevziini İstiyor
★ Washington, 13 A.A. (United Press) — Başkan Truman, pazartesi günü verdiği beyanatta ezcümle şöyle demiştir: “Memleketteki tarım mahsullerinin tam tevzii için bir sistem vücuda getirildiği takdirde dahilî meselelerimizin büyük bir kısmı halledilmiş olacaktır.
Çiftlik teşkilâtı bahsinde kaydedilen terakki, sınat teşekküllerdeki inkişaf derecesinde olmuştur.,,
Hanri Spaak, tngilterenln Amerika İle Avrupa arasında bağ vazlfeal görmesini l.stedl
★ Almanya, 13 (Hususî) — Avrupa Konseyi Asamblesi Başkanı Paul Hanri Spaak, dün, Ingiltereye bitapla. onun, İngiliz İmparatorluğu Camiası ve hattâ Birleşik Amerika İle Avrupa arasında bir bağ vazifesini görmesini,, talep etmiştir.
Spaak, tngilterenln, “Avrupa devletleri arasında hakem” vaziyetinde kalmaktansa bu durumu kabul etmesinin daha münasip olacağına işaret etmiştir.
Dortmund, Dışişleri Enstitüsünde 300 kişiye hitap eden Spaak, İn-gilterenin Avrupa Birliğine doğru atılmış bulunan adımlan, tereddüt ve şüphe İle karşılamış olduğunda şüphe edilemez, demiştir.
Spaak’a göre, Avrupa Konseyinin zayıf tarafı, icrat uzva malik olmayışıdır.
Piyasada şeker darlığı
Fiyatlar düşecek diye, toptancılar az miktarda şeker alıyor

1
Son günlerde piyasada şeker darlığı başgöstermlştlr. Buna sebep o-laıak, “şeker Ucuzlayacak0 diye toptancıların bugünkü fiyata şeker almak hususunda isteklerini tahdit etmesi İleri sürülmektedir.
Büyük ölçüde şeker İBtlhlâk eden çikolata ve şekerleme imalâthaneleri, mevsim moyvalarından reçel, marmelât yapan imalâthaneler, konserve fabrikaları da yeni şeker fiyatlarını beklemektedirler. Bu bekleme devre-sında, cn ziyade müşkül mevkide ka lanlar da bu müesseselerdir.
Bir konserve fabrikası sahibi, bu
Ankarada yapılan tütüncüler toplantısı
Tülün tacirleri, bu akşam Ankaraya gidiyor
Önümüzdeki perşembe günü, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığında, Türkiye tütün tacirlerinin iştirakiyle bir toplantı yapılacaktır. Ekonomi ve Ticaret Bakam Zühtü Velibeşe'nln başkanlık edeceği bu toplantıda tütün İhracatı politikası üzerinde görüşülecektir.
Tütüncüler toplantısında en ziyade üzerinde durulacak bir mesele de, bu sütunlarda birkaç defa bahsettiğimiz Alman pazarında Türk tütünü meselesidir. Bundan başka, eylülde Komada toplanacak olan milletlerarası Tütüncüler Kongresinde görüşülecek mevzular da tesbit edilecektir. Toplantıya iştirak edecek tacirler, bu akşam Ankaraya hareket edeceklerdir.
Sebze ve meyva fiyatları
13-6-1950 günü Toptan Sebze ve Meyva Hali toptan fiyatları:
Bamya 225 kuruş
DomateB 25 M
Sivri biber 180
Fasulye 50 >•
Taze yaprak 60
Kabak 15
Taze patates 16 *»
Kayısı 100 •0
Badem 30 *9
Kiraz 60
Şeftali 100 r(
Vişne 55 n
Elma 220 M
Danimarka kronunun yeniden kıymetlendir ileceği tekzip ediliyor
★ Kopenhag, (Hususi) — Danimarka Maliye Bakanı Mr. C. Hansen, Danimarka kronunun yeniden kıymetlendirilmesi meselesi hak-kındaki şayiaların asılsız olduğunu bildirmiştir. Danimarka basınında bir makale, kronun yeniden kıymetlendlrilmcslnin gerektiği hususunda ısrarla durmakta idi.
Pakistanın sanaylleştirllmesl
★ Tokyo, (Hususî) — Pakistan Milli Federal Ticaret Odası Başkanı H. M. Hablbullah’m bildirdiğine göre, Pakistan, yakın bir zamanda dokuma ve ziraî endüstrisini modern teçhizata göre İnşa etmeye karar vermiştir. Habibul-lah. Japonların bu hususta mütehassıs olduğunu ve bu sebeple makine ve teknisyen tedariki için Japonyaya gittiğini bildirmiştir.
Kumanya ziraatte müşterek mülkiyeti kabul etti
★ Londra, 13 A.A. (Reuter) — Büfc-. reş Radyosu, Rumanya Millî Meo-t 1İ8İ Yüksek Şûrasının zlraatte
müşterek mülkiyeti emreden bir kararname çıkardığını dün bildirmiştir.
Bu tedbir istihsali arttırmak için alınmıştır.
mevzu etrafında bir muharririmizle şux tarzda bir hasbıhalde bulunmuştur:
— Bazı meyvalann reçel, konserve zamanı gelmiştir. Fakat bugünkü şeker fiyatıariyle imalât yapmakta bir fayda yoktur. Halbuki yeni şeker fiyatlarım beklerken, bir kısım meyvalann mevsimini geçirmek tehlikesi karşısında bulunuyoruz. Çikolata, şekerleme imalâthaneleri de bizim gibi müşkül durumdadır. Bu itibarla şeker fiyatlarının bir an evvel ilân edilmesini istiyoruz.
îmar ve Kalkınma Bankası heyeti
Heyet, Ankorodan sonra, Ege bölgesinde de tetkikler yapacak
İzmir, 13 (Hususî) — Memlek.ti-mlzde İktisadi tetkikler yapmak ve Türkiyenin iktisadi kalkınmasına dair bir plân hazırlamak üzere davet olunan Milletlerarası imar ve Kalkınma Bankasından Mister James Baker’in başkanlığında 14 kişilik bir heyet cuma günü Ankaraya gelecektir. Memleketimizde üç ay kalarak Ege bölgesinde uzun tetkikler yapacak olan bu heyetin İzmir ve civarında rahatça çabşabllmesl için kendilerine takdim edilecek raporlar ha-zırlanmaktadır. Gediz ve Menderes vadilerinin sulanması, barajlar ve hidro-elektrik santralian kurulması* yeraltı sularından faydalanılması, pamuk Istihsalâtımızı dünya pamuk yetiş tiren memleketler arasında girebileceğimiz bir seviyeye çıkarılması, muhtelif fabrikalar kurulması gibi konulan tetkik edecek olan bu heyet bütün hazırlıklarını bitirmeden Tür-kiyeden aynlmıyacaktır. Bu plânlar katiyet kesbettikten sonra bütün bu işler için bir taraftan Marshall Yardım Plânı, öte yandan Dünya Bankasından ikraz suretiyle istenecek kredi meselden kesin bir hal yoluna girecektir.
İngilizler tarafından üzüm mubayaası
Bizden aldıkları üzümleri, Almanyaya satmışlar
İzmir, 13 (Hususi) — İngilizleş İzmir piyasasından “Hamurg transiti yoliyle Londra” menjeine gönderilmek üzere (1000) ton llzüm satın almışlardı. Bu satışın 82 şilinden yapılmış olması dikkati çekmekle beraber iş normal ihraç yollarından yürüdüğü İçin dikkate alınmamıştı. Bugün verilen malûmata göre İngilizler bu üzümleri Hamburgta tahliye etmişler ve Almanyaya teslim etmişlerdir. Bu suretle İngilizler sterllngler mtıbayaa ettikler! bu üzümlerin dolarlarını memleketlerine mal etmişlerdir.
İngiltere pamuk döküntüsü
İstiyor
İzmir, 13 (Hususî» — Fazla miktarda yabancı madde İhtiva etmemek kayıt ve şartiyle İngiltere Hükümeti Türkiyeden gayri mahdut miktarda pamuk döküntüsü satın alınmasına müsaade etmiş vo keyfiyet Pamuk İhracatçıları Birliğine tebliğ edib mlştlr.
I3/VI/I950 Sah
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul
Kapanış
Bugün
Bugün
MUdafaa
Adana
tonckell) sıra) çıplak)
Düktımt» ilanı Mııddeierh Tiftik (ana mal) ........
Tiftik (Natürfl) ........
Yupak Anadolu (Kırkım)
Etki Kapanış
Ticaret Borsacında pamuk fiyatları «ski stviyetini muhafaza etmektedir.
üzüm çekirdeksiz JNo.9
İncir A serili No. 8....
B aerisl No. 108 Akala I ..........
Akala II ş aeaee Akala III ......
yerli ..........
Nebati Yağlar:
Zeytinyağı (E.E. Huısm.vnğı (Raf.
Ayçiçeği (Rafine Fındık yağı (Çürük)
Boranda kuru ütüm pi-
yasası düne nazaran rlahA gevşek bit manzara arzetmlş vc fiyat bir miktar gerilemiştir. Pamuk piyaıssı hareketli durumunu muhafaza etmektedir. Pfnnuk piyasası sağlam bir durum arzet-mcktedir. Parnuk yağı fabrikalarının çekirdeğe karşı alâkası devam etmektedir.
Ticaret Boreaaında aı/çlçe^i yağı fiyatları gerileme kaydetmiş, 97 kuruşa kadar düşmüştür. Yeni sene mahsulü kuryemi ise 32.50 kuruştan 37,50 kuruşa kadar yükselmiştir. Diğer maddelerin durumunda ehemmiyetli bir değişiklik görülmemiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Beraatında yüzde 6 faizli İkinci, üçüncü Tertip Kalkınma tahvillerinin fiyatları gerilemiştir. Diğer tahviller Üzerinde bir tahavvül olmamıştır. Alhn piyasası lge yine düşüklüğe mütemayildir.
1040 İstikrazı 1048 istikrazı Millî Müdafaa 1949
1034 1934
1941 1941
1041
Slvaa-Erzurum I “ M II.-VII Demiryolu I
Kuru Mejrvıdar :
Fındık (kabuklu sivri) ... Fındık (İç tombul) .......
Ceviz (kabuldu)
Ceviz (îç natürel) .......
Buğday yumuşak ...... Buğday aort
Arpa
Ham deriler:
Sığır salamura (kasap) Ki. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun bava kurusu kilosu
Yağlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu
Keten tohumu
Kendir tohumu •faaeaaeaaaaaaa
Susam .......................
Yer fıstığı kabuklu .......
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday sert (Ofisin) ..........
Arpa yemlik (dökma) ...... Mısır sarı (çuvalı) •••••••İt Faaulya tombul ••«••••••••••«a Fımulya Çalı sert ..............
Kuşyeml •••••aaaaa»attffşefgaeaa
Mercimek kırmızı kabuk.
Mercimek yeşil .... ....... • • •
Nohut natürel .................
Demiryolu IV ••••••• Demiryolu V •••••••• 1919 Ikramiyell ...
Diğerleri
Demiryolu VI .......
Ikramlyell tahviller
#5 1933 Ergani ...............
#5 1938 İkramiye!! ••«•••••«•••e
Milli Müdafaa I ..........
%5 1941 (*c5 1911 %4 1/2
•*
Pamuk
Pamuk Pamuk
Pamuk
Pamuk yağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği ....
(•) Gününde Borsada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleploro güre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Trabzon :
Tüccar, hazır matlardan ziyade yeni aene molleriyk meşgul »dmaktadır
KAMBİYO
Istanbu 1 Borsası
Açılı, Kapanış
1 Bterling 7.89.— 7.91.—
100 Dolar 281 50 280 50
100 Fr. Frangı 0.80 0,80
100 İsviçre Fr...fc 61.03 64.03
100 Belç. Fr 5.60 5.60
100 İsveç Kr 54,1250 54.1350
100 Florin 73,8840 73.6810
100 Liret 0 44128 (ı 44128
200 Drahmi 0,01876 0,01876
100_ Escoudos 9.7300 9.7390
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yeril Gr. I 62 4.67
Külçe Derussa. — a*
Cumhuriyet .... —
35 60 88.—
Hamlt
Oulöcn »•••••••••». 31.10 3125
îngIBz — —
Frıntız kok — —
NtpoUon III .. — *
İsviçre — ...
Neır-York'ta : onsu: S 35
Gümüş, Platin
En aşAğı En yukarı
Gümüş Gr, ........ — —
Flitin " 10.- 11,-
Zürich Borsası (Serbest)
23 5.1250 învlçre Frangı
Durumu En MAğı En yukarı
Türk Lirası 0.07 1.07
Dolar 4 28 1/4 4.29 1/4
Bt®rlInjt ««••••••••••• 10.80 10.95
Franeu Frengi 1 22 1 21
Şirkal Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 20.75 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 112.50 UL-
’1 c —
M f’.flA /S w ••«••••••• 22.30 50.-
M „ Mllmıı, Senet 64.- 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası 121.- 120.25
Türkiyo İş Bankası 30,- 29.50
Türk Ticaret Bankası 5.- 5.-
Arılan Çimento 15.25 16.75
Qark Değirmencilik 23.25 23.50
Milli Reasürans 8.- 16.25
Ecnebi Tahviller
Mimit Kredi Fnımlve 1003
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 Pamuk Akala II Pamuk Akala IH ...... Pamuk yeril i Pamuk yeril n. ,...w 165.- 180,-
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK n) %50 randımanlı kabuklu tombul b) îç sıra kontrollü sı.— 178.— 80.-180.-
Eskişehir Ticaret Borsası
fion Kapanış
YABANCI BORSALAR |
New-York Borsası
Dün Eski kur]
Buğday (Buşclts=Sent) Sert Kış mahsulü No. 2 268.—
Kırmızı •• •• No. 2 — 251.-
Pamuk Mlddllng (Ubresl=Sont) cmnıuz ••••••••••• •••••••••#••• ••••••••• 33.75 83.50
Eki FD ••••••••••••••• •••••••••••ewe ••••••••• 83.50 32.75
•Vrdlılc •(••••■•••>•••••••••••«>•«• •••>••••• 33.47 32.6 i
Tiftik (Llbrefll=Sent) •amamaete i NOs 1 •*•••••••••••••••••>•••«•••
Fındık (LlbresidSent) Kabuklu yeril İri 22.- 22.50
Ortil •••AtAAMA*MM*«ta( 22.50 21.-
Levant İç İthal malı 86.- 36.—
Ekstra iri İç İthal malı 41.— 40.—
Kuru llzüm (Libresl=Sent) Thompson çeldrdeksls seçme ... H V4 111/4
Keten tohumu (Buşcli=Dolar) ... Minneapolls 3.22 3.85
Kalay (Llbr«>l=8ont) 78.- 78.25
Levha-tenoke (100 libre dolar) 7.30 7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (TonuzsSterlIng) Bom hay »•••••••••••••••••••• •••••• •••••• 65.— 65.- I
tt 1U tlt a ••••••#•••••••••••••••••*>«••••••> 63.50 63.-
Yer fıstığı Hindistan 64.— 64 3/4
Bradford Piyasası
liftik İyi nuıl (Libresi=Flyat) 34.—Nom I
Sıra malı " M. — 30.- “
Yün Anadolu •• 20/21 20/21 •• (
“ Trakya 18/21 18/21 ’» ||
İskenderiye Borsası
Pamuk (KantansTalları)
Aehmounl Kısa elyaflı F/G, ... 136.— 126.—
Karnak Uzun elyaflı F/G. ... — 02 — i |
Sayftı
YENİ İSTANBUL
14 Haziran 1050
Halkalı levhalar İle teçhiz edilmiş türbini! kurutmu mnkİnonL
t
I

Modern sanayi şubelerinde ve zirai fabrikalarda işlenen tekmil organik ve anorganik mahsuller, kendilerinden faydalamlabilinmesi için, ekonomik bir kurut* ma ameliyesine muhtaçtır. Bu mahsullerin sayısı pek kabarık olduğu gibi, bu çeşitli mahsulleri — fiziki ve kimyevî evsaflarına göre — ekonomik ve sıcaklık tek* nlgi bakımından kusursuz bir şekilde kurutmak için, bir çok kurutma sistemleri inkişaf ettirilmiştir. BÜTTNER firması, son yarım yüzyılda modern kurutma ameliyesinde. eski sistemleri çok geride bırakan fevkalâde yenilikler vücuda getirmiştir. BÜTTNER firması bugün, meselâ çapraz olarak vazedilmiş "Riesel.. sisteminde tamburlu kurutma makinesi, türbini! ve havalı kurutucu cihazlar gibi özel mamûl&tı İle endüstriyel kurutma işlerinde en ön safta yer almak şerefini kazanmıştır. Bugüne kadar 1600 den fazla tamburlu kurutma makinesi, 100 den çok fazla çabuk devirli kurutma cihazı, vc bir çok, püskürtmeli, vakumlu, silindirli, iki silindirli bataklık kurutma makineleri; höcre, kanal ve kule sisteminde ve son zaman-larda da şualı kurutma cihazları gibi özel konstruks-yonlar muvaffakiyetle tatbik etmiştir. Fabrika, bu mevkii, kendisine, tevdi edilen özel endüstriyel kurutma vazifeleri ile birlikte, sayısız müşterileri ve bütün dünyadaki mümessilleri sayesinde elde edebilmiştir. Fabrika, sert ve çok sert maddeleri ilk kırma ve övütms suretiyle kurutmak sahasında, bir çok sanayi branşla* nmn mahsullerini işleme meselelerini halletmek yar* dımında bulunmuş ve son seneler zarfında çok müspet neticeler veren ve yeni' bir konstrilksyon olan pervaneli yuvarlak değirmeni tekemmül ettirerek imâl et* miştir.
Firmanın bunlardan maada imâl ettiği cihazlar şunlardır: Büyük vantilâtörler - madenlerde vantilâtör olarak kullanılan mihveri) körükler (hava kapasiteleri: 12.000- 1.500.000 m3/saat ve daha fazla) . aspiratörler-toz giderme tertibatları ve saire.
Şirketin 75 inci mesaî yıldönümü münasebetiyle neşredilen hususi katalogumuz "Festschrift., i isteyiniz.
BÜTTNER-WERKE
Rktiengesellschaft
Krefeld • Uerdingen
MÜMESSİLİ:
türlü madenlerin
kurutulması



• M
Nebati
f I î
mahsullerin kurutulması

t
4
«
1
Müteharrik ve sabit, her türlü ziraî mahsul İçin kullanılan tamburlu kurutma makinesi.




f


NIJAD ve FERRUH ŞEŞBEŞ
Hezaren Han, 3 üncü kat
I S T A N B U L-G A L A T A
TELEFON : 40817/43697
z
Mağazamıza uğramadan
PAZARI
Ereğli - Konya
da yapı-mecmua-
İLYAS NURÎK
Halka şeklinde katlanmış iki başlıklı sütun He mücehhez türbini! kurutma makinesi.
IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII
Almanyanın meşhur güzel KARA ORMANI içinde gömülü, harpten hiç zarar görmemiş tatlı iklimli şifalı kaplıca
SADENM/EİLER İM SCHWARZWALD


Tiyatroları, konserleri ve tabiî güzellikleri ile de ruhî istirahat temin eder
İstanbul Sıhhi Kurumlar Arttırma Ve Eksiltme Komisyonundan
Haydarpaşa Ntlmune Hastahanesinin ihtiyacı bulunan 30 santimetre enindeki 123.000 metre Gaz-îdrofil kapalı zarf usu-lıyle eksiltmeye konulmuştur.
1 - Eksiltme 5 temmuz 1950 çarşamba günü saat 15.15 te Cağaloğlundakl Sağlık ve S.Y. Md.lüğü binasında toplanan Sıhhi K. Satın Alma Komisyonunca yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli: Beher metresi 22 kuruştan olmak üzere tutarı: 27060,— lira olup ilk teminatı 2030,— liradır.
3 - İstekliler bu İşe alt şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
4 — İsteklilerin, câri seneye ait Ticaret Odası vesikası ile 2490 sayılı kanunda yazılı belgeler ve bu işe yeter ilk teminat makbuz veya banka mektubu olduğu halde teklifi havi kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde komisyona vermeleri.
5 — Postada vaki gecikmeler şayanı kabul değildir. (7732)
GÜZEL VE FAYDALI İLÂNLAR
YENİ İSTANBUL’da çıkar
ZEVK
Ingilterenin en maruf kumaş fabrikasının 1950 yazlık çeşitleri bu hafta geldi.
İNGİLİZ KUMAŞI
satın almayınız...
Galata, Haraççı (Eski
Domuz) sokak No. 34
Her türlü fenni gözlük, beyaz ve mihraklı camlar, güneş gözlüklerini BOZKIR PAZARINDA bulabilirsiniz.
Gözlük tamiratı lir. Kitap, gazete, lar da bulunur.
Adres: BOZKIR
l zıınçar&ı No. 15
BULUNMUŞ EŞYA
1950 mayıs ayında Tramvay, Tünel ve Otobüslerde bulunan eşyanın müfredatlı listesidir
î. E. T. T. İŞLETMELERİNDEN
Adet
■ 7
- • • 22
Muhtelif cins çantalar
Tek ve çift kadın ve erkek eldivenleri
Tek ve çift kadın ve erkek ayakkabı ve çocuk patikleri 19 6 1
38
22
15
2
6
1
18
171
Kadın ve erkek şemşlyeleri
Baston /
Kitap ve evraklar
Sefer tasları '' * 1
Yün atkı ve eşarplar Dolma kalem
Gözlükler
Röntgen filmi
Şapka, bere ve kasketler
Hırdavat ve muhtelif eşya
Bir miktar para
Bu eşya sahiplerinin Galata resine müracaatları.

Tünel arkasında Hareket Dai-
(7911)
İşbu reklâm kulesi TAKSİM MEYDANINDA MONTAJ EDİLMEKTEDİR
Size ilân ve reklâmlarınız için büyük imkânlar verecektir.
Acele ediniz
YENİ İSTANBUL.
İLANCU.IK ŞtRKETt
SOCIETE DE BANOUE SUISSE
SCHHEIZERISCHER BANKVEREIN
SWISS BANK CORPORATION
Basel, Zürich, Geneve
St. Gailen, Lausanne, La Chaux-de-Fonds Neuchâtel, Schaffhausen, Biel
Chiasso, Herisau, Le Locle, Nyon, Zofingen Algle, BischofszelJ, Morges, Borschach
LONDON: 99, Greshom Street, E.C.2 11c, Regent Street, S.W.l
NEW-YORK: 15, Nassau Street

Sermaye ve ihtiyat akçesi, İsviçre Frankı : 205,000,000
Ankara Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün İlk uçakla Ankaraya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır Bütün gayretlerimize rağmen "YENİ ÎSTANBUL”un ellerine geç veya İntizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve ilân kabul etmektedir. Acele İlânlar telefonla îstanbula bildirilmektedir. Ankara büromuzun adresi:
Kâzım Ozlap Cad. No. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
Oktazı Ticaret Türk
nonim Ortaklığı
Yönetim Kurulu Başkanlığından
Kuruluşu esnasında, sermayesinin % 25 i tediye edilmiş bulunan şirketimizin ödenmiş sermayesinin. % 50 ye iblâğ edilmesine Yönetim Kurulunca karar verilmiştir.
Ticaret Kanununun alâkalı maddeleri ve Şirket Anasözleş-mesinin 17 nci maddesi gereğince, hissedarların ıttılai zımnında, keyfiyet ilân olunur.
Pide Fiyatı Hakkında
İstanbul Belediyesinden:
17 haziran 1950 cumartesi günü sabahından itibaren ekmekçi ve simitçi fırınlarında 8-1 86 randımanlı pide imal ettirilerek satışa arzedilecektir.
81/86 randımanlı undan mamul % 37 rutubet ve 362,25 gram kuru maddeyi ihtiva eden 575 gram sıkletindeki çörekotlu bir pide 22 kuı nşt ur.
Keyfiyet sayın halka ve ilgililere ilân olunur (7917)
MISIR ÇARŞISINA GİRİNCE
17 No. da BULUNUR...
Yurdun her tarafından getirttiğimiz en âlâ ve en ucuz gıda maddeleri ve bu mayanda hususi surette hazırlanmış 5 kiloluk tenekelerde Urfa yağlarımız emrinize
Merkez Bakkaliyesi, Mısır Çarşısı İçi No. 17
BLAVPl’NKT - H ERKE GMBH • DARMSTADT • ALMANYA
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünden:
1 __ Kadastro teknisyenleri için aşağıda cinsi, miktarı ve muhammen bedelleri yazılı altı kalem eşya ayn ayrı kapalı zarf usullyle satın alınacaktır.
2 — ihale 19.6.1950 tarihine rastlayan pazartesi günü şaat 15 te Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü binasında Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Satın alınacak eşyanın her kalemi ayrı ayn ihale edileceği gibi her kalemden matlup miktarda elinde eşya bulunmayan taliplerin ellerinde mevcut miktarlar üzerinden yapacakları teklifleri de uygun görüldüğü takdirde o suretle ihale edilebilecektir.
4 — Teklif mektuplarının ihaleden bir saat evvelisine kadar Satın Alma Komisyonuna makbuz mukabili verilmesi şarttır.
Postadaki gecikmeler nazara alınmaz.
5 — Şartname ve mühürlü nümuneleri her gün komisyonda
görülebilir. Beherinin muhammen bedeli Lira Kr. Hepsinin muhumme bedeli Lira Kr. (7222) Muvakkat n teminatı tutarı Lira Kr.
Cinsi Miktarı
Fitilli gazocağı 200' 19 — 3800 — 2S5 —
Portatif masa 200 17 50 3500 — 262 50
Portatif sandalye 600 14 50 8700 — 652 50
İş elbisesi 600 25 - 15000 — 1125 —
tş kasketi • 600 2 25 1350 — 101 25
Sıhhiye çantası 200 10 — 2000 — il 50 —
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLRRÎ
ALINACAK

ek-
123
ÇELİK SAÇ
Devlet Demiryolları Haydarpaşa
Satınalma Komisyonundan
1 — Muhtelif kalınlıklarda ceman 750 kg çelik saç açık siltme ile satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 1650 hra olup muvakkat teminatı lira 75 kuruştur.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 28 haziran 1950 çarşamba günü saat 10.30 da Haydarpaşa gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satın Alma Korniş-yonuda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları.
(7583)]

Comments (0)