15 Haziran 1950 — Perşembe
^SİYASİ İKTİSADİ
Sayı 197
10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone : Türkiye için seneliği 32. altı aylıfil 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç momlekotler İki mislidir.
îç politika
Büyük inkılâbımızda lâiklik

B ▲ 'A 21
t
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tosla öden ı HABİB EDİB TÖREHAN

İlânlar: 6 ncı sayfada santimet-resi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mosuliyot kabul odilmcz.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
İngiliz İşçi Hükümeti tarafından


.3


9
Orman mevzuu

sT7
■E5
W
tekrar ele alındı
TÜRK milletinin, en iyi ve olgun vasıflarından biri de, en büyük ink lapları bile sükûn ve huzur İçinde yapmak kudretini göstermesidir. Burııın başlıca sebebi, milletin fena şeylere uz.ıın bir zaman tahammül göstermesi ve vakti gelince, fenalıktan sıyrılarak İyiye doğru yürümesidir. İfer ne kadar, AtatürkÜn büyük İnkılâpları sırasında, bir çok hamleler yapılırken o zamanki vaktin gerektirdiği cezri tedbirler alınmak mecburiyeti hâsıl olmuşsa da, biz. ona kaniiz ki, bu tedbirler, herhangi bir inkılâp hamlesini millete zorla kabul ettirmek İçin değil, menfaatleri haleldar olan bazı sınıf insanların irtica hareketlerinin önüne geçilmek gayesiyle alınmıştır.
Şapka giymek mecburiyeti çıktığı sırada tesadüfen, Kopenhag şehrinde bulunuyorduk. Çok medeni ve kültürlü İnsanlar olan DanimarkalIlar ve bilhassa bunların gazetecileri İle görüşüyorduk. Bu insanların büyük bir kısmı, kıyafetler üzerinde yapılan bir mecburiyetin mânâsım takdir edemiyorlar ve bilhassa kendilerinin anladıkları hürriyet mefhumu ile bunun nasıl telif edilebileceğini merak ediyorlardı. Arzuları üzerine, Ko-lıenhag'daki Gazeteciler Cemiyetinde, ufak bir musahabede bulunmak mecburiyetini hissettik. O zaman söylediğimiz sözlere, Atatürk gibi yüksek bir şahsiyetin nazarında, insanların başına fes, şapka, külah, takke giymenin fazla bir fark arzetmediğinl anlatmakla başladık. En çok tebarüz ettirmek istediğimiz cihet, Türk milletinin bilhassa son iki asırlık tarihinde dini her şeye âlet ittihaz etmek Istiyenlerin kuvvetini kırmak ve bu suretle memlekette din İslerinde hakiki bir hürriyet tesis ederek lâikliğe yürümek olduğunu bildirdik. Hakikati halde ilimle alâkası olmayan ve yalan yanlış, eski asırların bakiyesi olan düsturlarla yaşayan bu sınıfın kuvvetinin bekası Türk milletinin İki* asır devam eden İnhitat Devrinin son sukutu olabilirdi ve z.a-ten dış âlemde bunu bekliyen bir çok devlet ve milletler vardı. Türk inkılâbı ise, büyük bir halâs mücadelesi, muazzam fedakârlıklar ve tekmil milletin gayreti ile vücude gelmişti. Onu yükselten ve ona bir kudret ve imkân yaratan insanın, bu inkılâbı yaşatmak vazifesi ve mecburiyeti vardı. İşte. Atatürk, şapka reformu ile. cennet anahtarını elinde taşır görünen insanların bütün zahiri azamet ve kuvvetini bir hamlede yenmeye muvaffak olmuştur.
Lâiklik devrine girdiğimizden beri, bu insanları, batıl itikatlarından uzaklaştırmak için yapılan bir çok güzel hareketlere mukabil, bazı hatâların da yapılmış olduğunu itiraf etmek icap eder. Bunlar, daha ziyade, kültür adamlarımıza, mekteplerimize a-ittir. Memleketimizde lâikliğin teessüsü hiç bir vakit dinden uzaklaştığımızı ifade etmez ve etmemiştir. Lâiklik, insanları bir imana icbar değil. onları akidelerinde serbest bırakmaktır.
Müslüman dininin bütün yeniliklere müsait olduğunu ortaya koyarak onu hurafelerden, bâtıl itikatlardan uzaklaştırmak ve îman sahiplerine hakikati olduğu gibi bildirmek bilginlerimizin ve Milli Eğitim Bakanlığımızın uhdesine düşen mühim bir vazifedir. Bunun ihmal edilmesi, dini hâlâ menfaat vasıtası yapmak isteyenlere arası ra fırsat vermiş ve vermektedir.
Biz, son senelerde bu hususun e-heınmiyetle ele ulindiğim görmekle seviniyoruz. Mekteplerimizde din dersi ve Ankara Fakültemizde ilahiyat kısmının açılması her halde bu hususta ilk atılmış adımlardır. Diul hiç bir vasıtaya karşı tutma inak ve herkesi kendi itikadında serbest bırakmakla beraber hakiki din esaslarını ortaya koymak şüphesiz kİ iyi bir şey olacaktır. Bugün Kur'ana göre, Müslümanlık İle onun bin bir hurafeyle mümtezlç diğer şekli arasında büyük farklar vardır. Ve bu farkları tebarüz ettirmek elzemdir.
Biz, henüz dinimizin hakiki esaslarını zamanın İcaplarına göre ortaya koyacak bir ıslahatçıyı beklemesek bile dinin temiz şeklini bize anlatacak insanlara ve eserlere muhtacız. Bunu mekteplerimiz ve bilhassa hü-* yük bir serveti nasıl İdare ettiğini henüz bir türlü bilemediğimiz Evkaf İdaremiz pek güzel yapabilir, çünkü. Evkafın vazifesi, bir taraftan eski camileri tamir, diğer taraftan da o-raya giden müminlerin rıılıunu temiz bir İmana bağlamaktır.
Yirminci Asrın İlerleme devrinde biz ne bolşeviklcr gibi dinden tamamen ayıdır, ne de çok geri kalınış milletlerin seviyeline İnebiliriz. Bizim gayemiz, geri kalmış milletlerde, ruhunu temiz tutmak İsteyen İnsanlara İtikat sayesinde bak mefhumunu anlatmaktır. Hakkı öğrenen ve dinin esaslarına İntibak eden insanlar, anlayacaklardır ki. cennetin kapısını açmak İçin kendilerine anahtar vâdeden vasıtalara ihtiyacı yoktur ve o-nun lisanı, hangi dilden olursa olsun, din lisanıdır. Bu sebepten, kendisini camie çağıran czaıı ister arapça, İster Türkçe olsun. Türk milletinin o'ugunlıığıı bunu bir münakaşa mevzuu Anprnııya meydan vcnııisecektir. Asıl olan cihet, Allahın bü.\ük-İiiğünÛ ve İnsanlara i\lllk dileklerini yüksekten bağıran ses Türk’ün ann dili olursa, anım ruhunda daha hisli ve coşkun bir tesir yapacağıdır.
Habib Edib - Törehan


■ '
J
• Jt
$•
4 v

t
>


1

Plâııa karşı Fransız sosyalistleri
de mi cephe almak istiyorlar?
İngiltere, sanayiinin kudretini göstermek üzere büyük bir sergi açmıştır. İngiliz Başbakanı Mr. Attlee, sergide karşılanıyor
"İKİNCİ EMRE KADAR,,
Urdtinün Arap Birliğinden çıkarılmasına karar verildi

İngiliz uçakları, Ürdün - İngiltere müşterek müdafaa anlaşması gereğince, Ürdün üzerinden uçma hakkına sahip bulunuyor
Kahire, 14 (A.A. - Afp.) — Arap Birliği Komitesi, iş’arı âhire kadar Ürdün’ün Birlik Konseyi veya Birliğe bağlı komisyon toplantılarından ihracına karar vermiştir.
İskenderiye. 14 (AP.) — Arap
Birliğinin durgun cereyan eden dünkü müzakerelerine, Ürdün kuvvetlerinin Suriye hududu boyunca hareketlerde
Dallas (Tezos), 14 (Ap) — Dün burada yapmış olduğu siy^fiî bir konuşmada Acheson, îngilterenin Schuman Plânıha İltihakı reddetmesi keyfiyetinin, İngiliz siyasetinin istikametini tayin etmiş olduğunu söylemiştir.
Washington, 14 A.A. (Afp) — Mi-chigan eyaleti Cumhuriyetçi Âyan ü-yesi Homer Ferguson demiştir ki:
“Birleşik Amerikanın Ingiltereye yardım etmek için neler yaptığını düşündükçe hiddetleniyorum. Bütün bunlardan sonra günün birinde ne görüyoruz? İngiltere Batı Avrupa İle işbirliği yapmayı reddediyor."
Demokrat Âyan üyesi Paul Douglas da demiştir ki:
“îngilizler menfi bir tavır almakla Avrupa meselesinin yapıcı hal tarzını geciktirmektedirler."
Washington, 14 A.A. (United Press) — Ayandan Cumhuriyetçi James Kem, îngiliz İşçi Partisine hücum etmiş ve demiştir ki:
"Artık şunu anlamış bulunuyoruz ki, İşçi Hükümetinin siyaseti, ancak tnglltere.de devletçiliği ve sosyalizmi tatbik etmekle kalmayıp. dünyanın her tarafında aynı sistemleri desteklemeğe matuftur.
Şurası muhakkak ki, Amerikan halkı, vergi olarak ödediği paranın, ideallerimize ve ana prensiplerimize tamamen zıt bir programın tatblkında kullanılmasına artık müsaade efmiye-cektlr." 1
Paris, 14 A.A. (Reuter) — Fransız Millî Meclisi komisyonu hükümetten, kat'î bir karar almadan eyvel Schuman Plânı üzerinde umumi bir müzakere açmasını bugün istemiştir.
Bu karar sureti 2 ye karşı 40 oyla kabul edilmiştir. Teklif, Sosyalist mebus Daniel Mayer tarafından yapılmıştır.
Paris, 14 A.A. (Reuter) — Fransız Sosyalist Partisinin yayınladığı tebliğde şöyle denilmektedir:
“Fransız Sosyalist Partisi idare komitesi. Fransız Hükümetinin İngiliz Hükümetiyle yaptığı müzakereler esnasında gösterdiği istical ve lngilte-reden Schuman Plânını etraflı surot-te incelemeden evvel bir taahhüt elde etmek için takip ettiği usulden dolayı duyduğu büyük teessürü ifade eder."
l’ .









1








Dün beyanatta bulunan General PlastlroA. Cenevre hava meydanında Dışişleri Bakanımızla
Gl. Plastiras ve
Türk dostluğu
- •
General iki memleket arasındaki dostluğun inkişafından emin ve gümrük birliğinden çok ümitli olduğunu söyledi
Atina. 14 (Türk Ajansı) — Yunan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı General Plastiras, dün Türk Ajansına verdiği beyanatta, Türk - Yunan dostluğunun Şarki Akdeniz emniyeti için başlıca unsur olduğuna ve bu dostluğun daha da inkişaf edeceğine asla şüphesi bulunmadığını işaret etmiştir.
Türk - Yunan gümrük birliği taraftan olup olmadığı sualine verdiği cevapta da General Plastiras, başlıca ihracat mallarını ve bilhassa tütün ihracatının iki memleket tararından koordine ettirilmesi hususunda yapılan teşebbüsleri, tahakkuku er geç muhakkak bulunan gümrük birliğine doğru mühim bir adım olarak telâkki ettiğini söylemiştir.
Amerikan sivil
savunması
San Francisco, 14 A.A. (Afp) — Sivil Seferberlik Müdürü Paul Larsen’in bugün bildirdiğine göre bir “Sivil Savunma Milli Plânı” bu sene 1 eylüle kadar hazırlanacak ve her eyalet valisine verilerek icabında tatbiki için lüzumlu tedbirleri almaları sağlanacaktır.
Laraen, memleketin savunmasının bilhassa sivillere düştüğünü, zira askerlerin başlıca vazifesinin düşmana taarruz ederek harbi kazanmak olduğunu bildirmiştir.
bulundukları haberi, biraz heyecan katmıştır. - i - - ’e
Yüksek bir Arap kaynağı tarafından Associated Press’e verilen malûmata göre, Birlik, Ürdün kuvvetlerinin altı gün müddetle Suriye hududunda Rentha ve lrbid sahasında manevralar yapmış olduğu hakkında bilgi edinmiştir. Aynı , kaynak, İngiliz Hava Kuvvetleri "RAF” a mensup on beş uçağın da manevralara katılmış olduğunu ilâve etmiştir.
İngiliz uçakları, Ürdün - İngiltere müşterek müdafaa anlaşması gereğince, Ürdün üzerinden hakkına sahiptirler.
Bunula beraber. Suriye yonuna mensup bir şahıs,
haberlerin sık sık tekerrür etmesine rağmen, bu hareket hakkında kendisine bir malûmat gelmemiş olduğunu söylemiştir.
Birliğin Siyasî Komitesi, dün gece gizli bir celse akdederek, Ürdün meselesini ve gündemindeki diğer mevzuları tetkik etmiştir.
BATI ALMANYA,

uçmak
delegas-bıı gibi

Yunan Hükümeti, Kıbrıs meselesinin tetkikini yeniden reddetti
Atina, 14 A.A (Reuter) - Bir Kıbrıs heyetinin. Kıbrıs meselesinin halli için İngiltere ile müzakerelere bir an evvel başlanması yolundaki teklifini, Yunun Başbakanı Nl« kulan Plastiras dün tekrar reddetmiştir.
Kanuna verilecek yeni şekli tesbit etmek üzere bir istişarî heyet kuruluyor. Orman İşletmeleri de anonim şirketlere devredilecek
Ankara, 14 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tarım Bakanlığı, Orman Kanununa verilecek yeni şekil dola-yıslyle orman mevzuunu bir bütün halinde incelemeğe başlamıştır. Yakında yetkili uzmanlarla profesörlerin, bir kısım köy muhtarlarının, kereste tacirlerinin iştirakiyle istişarî mahiyette bir toplantı yapılacağı haber verilmektedir. Bu heyetin tetkik edeceği mevzuların başında orman işletmelerinin anonim şirketlere devri meselesi de vardır. Bundan başka köyler civarında bulunan ve hâlen işle-tilmiy^n ormanların köylünün istifadesine tahsisi için köy kooperatifleri kurulması, kooperatiflerin muhtaç oldukları sermayenin uzun vade ve az faizle temin edilmesi ayrtca düşünülmektedir.
İşletilmeyen ve şehir ve köylerden uzak bulunan ormanlara gelince, bunlar teknik icaplara göre korunacak ve dikili olarak satılmak suretiyle az sermayeli müteşebbislerin himayesi çareleri bulunacaktır.
Jstişarî komisyon, ormanların daha iyi korunması mevzuunu ve lüzumlu tedbirleri tetkik edeceği gibi şirketlerden ve kooperatiflerden elde edilecek kârdan bir kısmının ormanların imarına tahsisi hakkmdaki görüşlerini de tesbit edecektir.. Zannedildiğine göre kültür arazisi dahilinde bulunan ormanların eski sahiplerine ladesi İmkânları aranacaktır.
Tarım Bakanlığı orman bölgesinden uzakta kurulmuş olan köylerde arıcılık ve zeytinciliği teşvik edecek, ayrıca bağ ve bahçe ziraati bakımından köylüye azamî yardım sağlamak yollarını arayacaktır.
Bu tasavvurlar istişarî komisyonun toplantısından sonra kesin bir mahiyet alabilecektir.
4

tç SAYFALARDA
I K î N C I
Memleketimizden ayrılan Prof. A. Rüstow ile bir konuşma
Ş. Evliyagil ÜÇÜNCÜ
Baş Veren Bir İnkılâpçı
Falih Rıfkı Atay DÖRDÜNCÜ
Ramazaniye
Bir İstanbullu BEŞİNCİ
Dağ köylülerimizin sıkıntılı hali ve iç iskân meselesi Prof. Dr. Fikret Saatçioğlu ALTINCI
Sinema SEKİZİNCİ
Resimlerle aktiialite

Ezan tasarısı
Ingiliz Tepkili Uçağı
Meclise verildi
Dün Ankarada bir gösteri yaptı. Cumhurbaşkanı da bu gösterileri takip etti
Ankara, 14 (A.A.) — Evvelki güjı Bağdattan şehrimize gelmiş olan Vi-kers Armstrong müessesesi İngiliz tepkili uçağı bu sabah saat 10,30 da Etimesgut Askerî Hava Alanında bir gösteri uçuşu yapmıştır.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan. Ulaştırma Bakanı Tevfik îleri, Milli Savunma Bakanı Refik Şevket İnce, Sağlık ve Sos.val Yardım Bakam Nihat Reşat Belger, ile diğer bazı zevat ve kalabalık bir halk kütlesi hazır bulunmuştur.
Bugün Adalet komisyonunda müzakere edilecek tasarı cuma günü kanunlaşacak
Japonya, icap ederse Amerika ile tek
taraflı sulh yapacak
Ankara, 14 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Arapça ezan memnul-yetinin kaldınlması hakkında D. P. Meolis Grupu umumî heyetince verilen prensip karan üzerine bu hususta Hükümetçe hazırlanan tasan bugün Büyük Millet Meclisine verilmiştir. Tasan, arapça ezan okuyanlar hakkında üç aya kadar hatıl hapis veya 10 liradan 200 liraya ka* dar hafif para cezası verilmesine dair kanun hükmünün kaldırılmasını derpiş etmektedir. Yann sabah toplantıya çağırılmış olan Adalet Komisyonu tasarıyı görüşecek ve Meo-lisin cuma günkü toplantısında kanun halini alacaktır. Bu suretle ramazandan (wel arapça ezan okumak mümkün olacaktır.
Başbakan, tetkik gezisine çıkıyor tetanbul Sergisindeki nutkiyte hükümetin ekonomik plâm hakkında izahat verecek
Ame-olsa, hazır bah-
Amerikaya benzer bir ! “Birleşmiş Avrupa Devletleri” nin teşkili teklif edilmektedir 1
Bonn, 14 A.A. (Afp) — Federal Alman Parlâmentosu Dış Siyaset Komisyonu bugün öğleden sonraki toplantısında Batı Almanyanın Avrupa Konseyine girmesini Federal Parlamentoya tavsiyeye karar vermiştir. Parlâmento, yarın kat'î kararını verecektir.
Bonn, 14 A.A. (Afp) — Avrupa Hareketi Parlâmento Grupu Alman kısmı bugün yaptığı toplantıda, Birleşik Amerika Örnek alınmak suretiyle Federal bir Avrupa devleti teşkil o-lunması kararına varmıştır.
Parlâmento gruplarının tasvibinden sonra Federal Parlâmentoya sunulacak olan bu karar suretinde, Avrupa hükümetlerine federal bir Avrupa devleti kurulması için aralarında bir pakt İmzalamaları tavsiye edilmektedir.
Bu karara göre, Federal Avrupa paktı, teşriî yetkileri haiz bir Avrupa Parlâmentosuna malik bulunacaktır. Bu parlâmentoda bütün Avrupa memeleket-lerlnln temsilcileri bulunacağı gibi, her bir memleketin İki iiye İle temsil edileceği bir de âyan meclisi bulunacaktır.
. _____________________________>
Senatör Fulbright’ın teşekkürü
VVashlngton, 14 (A.A.) — Senatör Fulbrlgbt, Türk vatandaşlarından dığı hır çok telgraflara teşekkür mek üzere. Anadolu Ajansına şu meçte bulunmuştur:
“Seçimler. Türk tarihinde bir nüm noktasıdır İsmet İnönü, netice itibariyle kendi mağlûbiyetine müncer olmakla beraber dürüst bir seçim kanununu kabul etmekle devlet İdareciliğini ispat etmiştir.”


Yazan
Batı demokrasilerinin tıuııpıtıitt. birliği giındın ğunt kuvvetlenin* kir uc fa-rafları birbirlerine daha Çok yaklayt ir inak tadır. Askeri mil za kerelerin cereyan ettiği binanın yardrobu bile bu yakınlığı ne güzel gösteriyor.
Parla, 11 A.A. (Afp) — Avustralya radyonun ıın l>il(lir(li^lrı(* göre, Mareşal H'illlam 81 İm verdiği beyanatta, batı demokrasilerinin askerî sahadaki İşbirliğinin takviye edildiğini, halbuki İki sene evvel böyle bir şeyin imkânsız olduğunu aöylonılştlr.

alet-do-
dö-
FALİH R I FK I A T A Y
_ w
Tokyo 14 A. A. (Afp) — Kabinenin sözcüsü Kat-sou Okazaki. bugün bir beyanat vererek, Japonya-nın sulh andlaş-m asını, sade rikayla dahi İmzalamaya olduğundan
setmiş ve son seçimlerde böyle bir andlaşmayı derhal mümkün kılabil-tnek için İyi bir «emin hazırladıkları hakkındaki Yoshida Hükûme-tinin kanaatini de belirtmiştir.
Bu kanaate göre. Ayan Meclisi seçimlerinde Liberal Partinin kazandığı son zafer. Japon ekseriyetinin, Japon Hükümdarlığını kurulmasını hızlandıracak olan bir andlaşmanın mümkün olur olmaz imza edilmeline taraftar olduğunu göstermektedir.
Okazaki sözlerine tir ki
“Ingilitere milletler topluluğunun bu meselede takınmış olduğu kararsız vaziyet, Japonyanın her çareye başvurarak bugünkü vaziyete son vermek gayesi ile aldığı kurara, hiç bir suretle tesir etmiyecktir.,,
Rusyadan dönen Japon esirleri
devamla demiş- _____________________
Amerikada barışı korumak anlayışı
New York. 14 A.A. (Afpı — Mar-shall Plânı fevkalâde büyük elçisi A-verell Harrlman, Amerikada bir hafta kaldıktan sonra dün uçakla tekrar Londraya hareketi sırasında verdiği beyanatta Amerikaya hor dönüşünde •‘Barışı korumak hususunda hükümet vo Kongre tarafından gittikçe daha fazla anlayışla*' karşılandığı kanoatln-do olduğunu bildirmiştir.
Baş Veren Bir
1 n k ıl â p ç ı
Bugün 3 üncüde başladık
İzmir, 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Başbakan Adnan Menderesin refakatinde Ekonomi ve Ticaret Bakanı bulunduğu halde İstanbul sergisini açtıktan sonra yurt içinde bir seyahate çıkacağı ve bu moyanda Ege bölgesinde geniş tetkikler yapacağı öğrenilmiştir. Ankaradan îzmirdeki ilgililere gelen malumata göre Başbakan, İstanbul Sergisinin açılışında söyliycccği bir nutukla Hükümetin yeni ekonomik plânını ve dış ticaret politikasını açıklayacak, ihracatçılardan daha fazla ihracat yapmaları için yardım lstiyecektlr. İhracat işleri gibi ithalât konusu da Ankarada yeni baştan tetkik edilmiştir. Bu bahiste alınması lüzumlu görülen tedbirler,
best ticaret sistemine doğru D.P. Hükümetinin kuvvetli bir hamlesi olacaktır. Bir habere göre Hükümet iç sarsıntı tevlit etmemek kayıt ve şar-tiyle hayatı ucuzlatmış olmak İçin bir defaya ve bir aya mahsus llsanssız ithalâta bilo gitmek tasavvurundadır.
Ancak böyle bir şeyin yapılabilmesi için diğer şartların da bu yeni karara uygun olması temin edilecektir. \anf kısaca böyle bir kararın alınabilmesi Hükümetin cesur bir adımı olabilecektir.
ser-
Lokuntıılnrda yemek fiyatlarında % 20 tenzilât yapıldıktan sonra!
Müşteri — Yemeklerin nıikı.ırıiıı azaltmışsınız!
Garson — Belediye emri bayını; yüzde ylmıi oıızllât yapıyoruz...
1 i •
Sayfa 2
TENİ İSTANBUL
15 Haziran 1950
Prof. A. Rüsfotv arkadaşımızın birlikte kütüphanesinin önünde
Memleketimizden ayrılan Prof.
ŞEHİR HABERLERİ
Robert Kolej’de dün diploma merasimi yapıldı
C.H.P. Kurultayı toplanacak
Partinin ileri kademelerine genç ve dinamik insanların getirilmesi hususundaki cereyan kuvvetleniyor
A. Rüstow ile bir konuşma
Dünyaca meşhur ilim adamı j “Modern iJktisat siyasetçileri, köylü ekonomisi üzerine kurulmuş olan bir sanayii ısrarla istemektedirler. Türkiye de, Avrupa iktisat tarihinin dolambaçlı istihalelerini kopya ve tatbik etmeksizin en kestirme yoldan bu seviyeye gelebilmelidir” demektedir.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, dünya ölçüsünde kıymeti cilan 17 senelik bir emektarını, Heidel-berg Üniversitesindeki yeni vazifesine uğurlamak üzeredir.
5 haziran 1950 tarihli nüshamızda Prof. Dr. Ziyaeddln Fahri Fındık-oğlunun, sayın Profesör Alexander Rüstow*un memleketimizden ayrılması münasebetiyle yazdığı dikkate değer bir makalede de belirttiği gibi: “On yedi senelik muhacirlik hayatını hiç bir yerli fikir adamımızda görülmeyen şekilde takdire değer bir fikri yaratmaya hasreden ve meslek hayatının olgunluk devresini ve eser verme devrini fikir hayatı çorak, bakımsız ve bahtsız, fakat İlme karşı vefalı Türkiyernlze borçlu olan Prof. A. Rüstow”un memleketimizden ayrılırken ne gibi hisler ve düşüncelerin tesiri altında bulunduğunu öğrenmek İstedik.
Dört sene, karşısında diz çöküp ders okumuş eski bir talebesinin kendisine sualler sormak istemesi Rüstow*u pek mütehassis etti ve gülerekı “Dört sene hep ben size sual sordum, şimdide siz bana soruyorsunuz. Bakalım cevaplanma kaç numara takdir edeceksiniz?” dedi. Kendisine, memleketimizden çok parlak bir derece alarak ayrıldığını, bu numaranın dünya İktisat âlemlnce zaten çoktan verilmiş bulunduğunu, şimdi de Türk efkârı umumiyeslne, bu ayrılık vesilesiyle, neler düşündüğünü aksettirmek gayesi güttüğümüzü söyledik.
Prof. Dr. Rüstow, Türk İyeden niçin ve hangi intibalarla ayrıldığına. Türk ve dünya ekonomisi hakkındaki fikirlerine, dünya ekonomi nizamının hangi İstikamette yol aldığına dair sorduğumuz sualleri, şöyle cevaplandırmıştın
”— Bundan 17 sene evvel Alman-yadan ayrılmama sebep, Almanyada-ki Hitler rejimi olmuştu. O günden bu güne, tam 17 sene geçti. Bu müddet içerisinde çok sevdiğim memleketinizde mesaime devam ettim. O-nun için Türkiyeye çok müteşekkirim. Vaktaki Almanyada Hitler rejimi kalkmıştır ve mademki Almanyada bir kalkınma hamlesi müşahede edilmektedir, memleketini seven birisi sıfatiyle benim de kendi ölçümde bu harekete karışmam tabiidir. Kendinizi, vatanperver bir Türk sıfatlyle benim yerime koymanızı rica ederim. Böyle bir vaziyet karşısında aynı şeyi yapacağınıza eminim. Aradaki geniş fasılaya rağmen ne kadar güç olursa olsun memleketime hizmet etmek için dönmek kararını vermiş bulunuyorum. Bu, benim için bir vazifedir. Size şunu da iftiharla söyleyebilirim kİ, Heidelberg’e git-
mekliğim, Türkiye ile alâkamın kesildiğine delâlet etmez. Ben bu yeni vazifenin durumundan istlfado ederek iki memleket arasındaki an’anevî dostluğu idame ettireceğim.
Gitmek üzere bulunduğum şu günlerde 14 mayıs seçimlerinin bu şekilde neticelenmesi benim üzerimde derin bir tesir bırakmıştır. Tarih boyunca bir çok memleketler demokratik İstihaleler geçirmişlerdir. İngiltere ve Fransa ve diğer bir çok yerlerde bu inkılâplar ihtilâllerle yapılmıştır. Fakat hiç bir memlekette bu netice Türklyede olduğu gibi sakin ve vakur bir şekilde elde edilmemiştir. Uzun bir mesai devresinden sonra memleketinizden bir çok iyi intibalar yanında, bir de bu büyük İntiba ile ayrılmak beni geniş bir memnuniyet içinde bırakmıştır. Bu hususta Almanyada geniş ölçüde fikir vereceğimden dolayı ayrıca sevinç duyuyorum. Bu sevincimi arttıran diğer bir âmil de yeni hükümetin ekonomik siyasetinin benim bu Üniversitede takip ettiğim akademik faaliyetin fikirlerine uygun olmasıdır. Dostum Prof. Röpke, bundan bir müddet önce gazetenizde yazmış olduğu enteresan bir makalede bu prensiplerin Belçika, İtalya ve Garbi Almanyada ne gibi mesut neticeler doğurduğunu pek güzel bir surette belirtmişti. Aynı prensiplerin Türklyede de, mutedil bir surette tatbiki ile hayırlı neticeler alınacağına inanıyorum ve bu güzel memleketten ayrılırken yegâne temennim budur.
Diğer taraftan, Avrupa ve Amerikanın müterakki sanayi memleketleri bir takım İstihaleler geçirmektedir. Bu istihalenin gayesi, büyük İşletme sisteminde uzaklaşmaktır. Modem istihsal siyasetçileri, köylü ekonomisi üzerine kurulmuş olan bir sanayii ısrarla İstemektedirler. Temenniye şayan ve çok sağlam olan bu modem endüstri şimdiden, Garbi Almanyanın Wilrtemberg ve Baden'lnde mesut tezahürlerini bulmuştur. Buralarda öyle muazzam fabrikalar ve büyük şehirlere üşüşerek sığınmış bir proletarya kütlesi yoktur. Daha ziyade, en modern bir şekilde bütün dünyaya ihracat yapan küçük Ölçüde fabrikalar gelişmiştir. Her işşi ailesinin kendisine mahsus tarlaları ve bahçeleri vardır. Böylece hemen hemen hepsi yan köylü yan sanayi işçisi haline gelmişlerdir. Artık bu köylü işçinin boş ve İşsiz kalma tehlikesi yoktur. Ayrıca bu modern sistemin sıhhî ve sosyal faydalan da meydandadır. Bütün bu hâdiseler karşısında ziraatçı bir memleket olan Türkiyenin bence düşüneceği yegâne nokta, Avrupa iktisat tarihinin dolambaçlı istihalele-
C.H.P. Kurultayı 29 haziran 1950 perşembe günü Ankarada toplanacaktır. Kurultaya iştirak edecek olan İstanbul delegeleri 11 Başkanı llharnl Sanca r’ın başkanlığında Parti merkezinde çalışmalarına başlamışlardır.
öğrendiğimize göre C.H.P. nln bu senek! kurultayı son hâdiselerden sonra çok hareketli ve münakaşalı olacak, delegeler partinin yeni bir veçhe alması uğrunda tüzük ve programda yeni değişiklikler İsteyeceklerdir.
Diğer taraftan Kurultayda parti ileri gelenlerinden bazı zevatın değiştirileceği ve onların yerine genç, dinamik ve son parti çalışmalarında müspet faaliyet gösterenlerin getirileceği söylenmektedir. Bu arada Prof. Dr. Sadi Irmak, Prof. Nihat Erim, Cemil Sait Barlas İsimleri üzerinde durulmaktadır. Ayrıca bazı parti ileri gelenlerinin kendiliklerinden bu vazifeleri terkederek yerlerini gençlere bırakacakları da söylenmektedir. Umumî kanaate göre C.H.P. Genel Başkanı İsmet înönll partinin başında daha geniş salâhiyetlerle vozifelendi-rilecektlr.
Edebiyat Fakültesinin Coğrafya Dalından kimse mezun olamadı
Bö-bel-bu
Edebiyat Fakültesi Coğrafya lümünün imtihan neticeleri dün II olmuştur. Bu neticelere göre sene coğrafya bölümünden hiç kimse
mezun olamamaktadır. Haber talebeler arasında büyük bir teessür u-yandırmıştır. Bu arada kız talebeler arasında ağlıyanlara ve fenalık geçirenlere tesadüf edilmiştir. Talebeler Senatoya müracaat etmiye karar vermişlerdir.
Diğer taraftan Güzel Sanatlar A-kademisi mimari bölümünün son sınıf talebelerinden de büyük bir kısmı muvaffak olamamışlardır. Bu talebeler de gerekli makamlara müracaat edeceklerdir.
rini kopye ve tatbik etmeksizin en kestirme yoldan bu seviyeye gelebilmek olmalıdır. Hiç şüphesiz buna siyasi ve mühim bir sebep daha inzimam etmektedir. O da büyük şehir proletaryasının, sosyalist ve komünist tahrikçileri için en elverişli bir zemin olmasıdır. Halbuki yan ziraatçı bir nüfus bünyesi bu kabil tahriklere karşı çok mukavim bir kaledir. Türkiyenin coğrafî vaziyeti dolayısıyla bu noktanın ne derece hususî bir ehemmiyet taşıdığını tebarüz ettirmeğe lüzum dahi yoktur.”
İşte yirmi seneye yakın bir zaman zarfında üniversitemizin Edebiyat, Hukuk ve iktisat Fakültelerinde nefes sarfetmlş, felsefî, sosyolojik ve ekonomik neşriyatımıza bir çok mevzular bırakmış olan Prof. Dr. A. Rüs-tow'un memleketimizden aynlırken bize söyledikleri bunlardan ibarettir.
fiayın İlim adamının bilhassa: “— Türklyede geçen 17 sene, hayatımın en mühim ve en verimli seneleri olmuştur. Memleketinizden ayrıldıktan sonra ümit ettiğimiz tekâmülü duymak ve takip etmek benim için bir zevk olacaktır. Bana da bu vadide vazifeler düşerse şerefle iştirak e-deceğlm” demesini, kendisine acı günlerinde kucağını ve kürsüsünü a-çan Türkiyeye karşı bir kadirşinaslık olarak kabul ediyoruz. Sayın hocaya yeni vazifesinde de muvaffakiyetler dileriz.
Şevket EVLÎYAGİL
Bu sene mezun olanlardan bir grup
Kuruluşıın-2000 den fazla bu yıl 77 kişi
Reisi. Amerikan
baş-
Be-
GÖ-
adamların dalma mllle-dünya tarafından ih-anıldığı malûmunuz-ikl şahıs da millet ve kendilerini vakfetmişlerdir.
Robert Kolejin 87 nel yıl mezunlarına dün saat 17 de merasimle diplomaları verilmiştir, dan bugüne kadar mezun veren okulu daha bitirmiştir.
Vali ve Belediye
Büyük Elçisi, maarif erkânı ve seçkin bir davetli kalabalığının iştirakiyle törene İstiklâl Marşiyle ianmıştır.
Müteakiben İstanbul Vali ve lediye Reisi Fahreddin Kerim
kay mezunlara hitaben bir konuşma yapmış ve ezcümle şunları söylemiştir.
“— Tarihte bir çok diktatörler yetişmiş fakat hiç bir iz bırakmadan geçip gitmişlerdir. Cemiyet için çalışan ve milletleri İçin kendini feda eden Atatürk ve VVashington gibi büyük ti ve tiramla dur. Bu cemiyete
Atatürk bütün rütbe ve nişanlarını bir an içinde atmış ve sadece Mustafa Kemal olarak vazifeye devam edeceğini söylemiş bir bahtiyardır. Amerika İnkılâp ve kurtuluş tarihinde de memleketi için her türlü fedakârlığı göze alan WashLngton’dur.”
Bundan sonra gençlere cemiyete faydalı olmalan İçin nasıl çalışmaları gerektiğini anlatan Vali:
“— Atılacağınız hayatın manive-lâsı elinizdedir, muvaffakiyetler demiştir.
Bundan sonra
de mektebin direktörlüğünü Amerikadaki Türk tarihi profesörü müteveffa Dr. VVright’ın okulun resim öğretmeni ressam Sami Boyar tarafından yapılan portresi, kısa bir hitabeden sonra açılmıştır.
Hepinize saadet ve temenni ederim.”
1934-1944 senelerin-
yapan
Preston Üniversitesi
Belediye murakıplarının dünkü teftişleri
Belediye İktisat Murakıpları dün dc şehrin muhtelif yerlerinde topyekûn 318 esnaf ve müessese ile 5 muhtelif pazar yerini kontrol etmişlerdir. Bu kontrol neticesinde çeşitli Belediye yasaklarına aykırı hareket eden 22 esnafa ceza zaptı tutulmuştur. Fırınların teftişinde de iki yerde noksan vezinli ekmek görülmüş ve 180 adet ekmek müsadere olunmuştur.
Temmuz Bayramı için yarın Vilâyette bir toplantı yapılacak
1 Temmuz Bayramına ait hazırlıkları tesbit etmek üzere yarın saat 15,30 da Vilâyette bir toplantı yapılacaktır.
Devlet Denizyolları, Donanma, Polis, Vilâyet ve Belediye temsilcilerinin iştirak edeceği bu toplantıda 1 temmuzda şehrimizde yapılacak o-lan merasimin kati programı tesbit edilecektir.
Diğer taraftan Ulaştırma Bakanlığı tarafından gönderilen bir tamimde bayramın Van Gölünde ve bütün sahil şehirlerinde törenle tesidi emre-dilmektedir.
1
ezcümle
1928 yı-sukutu-İfltan-
Sami Boyar hitabesinde şunları söylemiştir:
“— Dr. Wrlght’l ilk defa lında OsmanlI hanedanının nun sebeplerini tetkik içia
bula gelmiş genç bir üniversiteli o-Jarak tanıdım. Bana ilk suali şu oldu ı “Memleketinize faydalı olabilmem için ne yapabilirim?” O, Ame-rikaya gittikten İtibaren Ölene kadar neşrettiği yazı, broşür ve kitaplarla memleketimiz lehine faaliyette bulunarak bu sözlerini fiilen lepat etmiştir. Bu portre ile Dr. Wright’l canlı bir ölü haline getirdiğimi ü-mlt ediyorum.”
Şeref listesine giren talebelerin 1-slmleri okunduktan sonra profesör Mac Neab tarafından mektebin meşhur orgunda bestekâr Bach‘ın sol minör Prelude’ü çalınmış ve diplomaların tevzii yapılmıştır.
Müteakiben mezunlara yaptığı kısa bir hitabede Birleşik Amerikanın Ankara Büyük Elçisi Wads-worth:
“Hayatta muvaffak olabilmek için en mühim şartlar namuslu, mütevazı, disiplinli, İdeallerine sadık, a-zimkâr, karakteri kuvvetli olmaktır'* demiş ve mezunlara muvaffakiyetler temenni etmiştir.
Üniversite bütçesinde tasarruf yapılacak öğrendiğimize göre Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul Üniversitesinin 14,5 milyon lira tutan senelik bütçesinde tasarruf etmek maksadiyle bazı indirmeler yapmağa karar vermiştir. Emin bir kaynaktan haber verildiğine göre de kapatılan öğretmen okulları da yakında açılacaktır.

Dünkü Bahar
yarışmaları
8 ve 4 üncü küme Bahar yarışmaları dün İnönü Stadında Galatasaray -Fenerbahçe - Galatasaray Lisesi - B.J. K- - Beyoğluspor - Kurtuluş - Deniz Koleji - Unkapanı klüplerine mensup genç atletler arasında çok çekişmeli geçti. Bilhassa yüksek atlamada Erdal Akkan’m 1,70 i aşması sevinilecek bir derecedir.
Teknik
sonuçlar şunlardırı KÜME IV
o-
Kadıköydeki Muhavvile Merkezi yarın açılıyor Kadıköy, Aitıyol ağzında tesis lunan 35/10 kllovoltluk muhavvile
merkezinin açılışı yarın saat 11 de Vali ve Belediye Başkanı tarafından yapılacaktır. Vapur sat 10 da Köprüden Kadıköy İskelesinden kalkacaktır.
Beyoğlu Halkevinde yaz kursları
Beyoğlu Halkevi yaz ayları İçinde de İngilizcenin bUtiitn kuraları İle. biçki - dikiş, keman, piyano, balet derslerini haftanın muayyen günlerinde devanı ettirmeye karar vermi.-tlr, İsteklilerin ev bürosuna müra-catlan bildirilmektedir.
Tanınmış bir Amerikan sinemacısı şehrimizde
Hollywood'un en tanınmış sahne vâzılanndan Paramount şirketi artist angajman kısmı Müdürü Willlam Dlerterle dün hava yoliyle Amerlka-dan şehrimize gelmiştir.
Amerikalı sahne vâzıı. memleketimizde mesleğine dair tetkiklerde bulunacak ve bir yeril film şirketiyle anlaşrak mevzuunun bir kısmı Türklyede geçen ve Türk - Amerikan artistleriyle müştereken hazırlanacak bir film çevirmeye çalışacaktır.
Başbakanlık Kupası, bu cumartesi Ankarada oynanacak
Her sene yapılması mûtad olan Başbakanlık Kupası bu cumartesi günü Ankarada 19 Mayıs Stadyumunda oynanacaktır.
Başbakanlık Kupası, bu sene Milli Eğitim mükâfatının şampiyonu olan Fenerbahçe ile Türkiye birinciliğini kazanan İzmir Göztepe takımları arasında yapılacaktır.
200 m.
1 — N.
2 — P.
110 engelli:
1 — Statitrimis (Kurt.) 18
2 — St&matyadis CBS.) 18.9 Gülle atma:
1 — Palasla (B.S.)
2 — Valsamopulos
Disk atma:
1 — Palasis (B.S.)
2 — Valsapopulos (Kurt.) 25 m. 55
Yüksek atlama:
1 — St. Trlmii (Kurt.) 1 m. 65
2 — S. Peközcr (G.S.L.) 1 m. 40
Uzun atlama:
1 — T.
2 — G.
Darcan (Dz. K.) 25.3
Moshakis (B. Spor) 25.6
13 m. 38 (Kurt.) 13 m. 12
29 m. 23
Koni (Dz. K.) 5 m. 63
Fişekçi (Dz. K.) 5 m. 24
KÜME IH
100 m.
1 — U.
2 — N.
200 m.
1 — U. Ünel (F.B.) 23.9
2 — N. Alanyah (G.S.) 24.9
400 nı.
1 — Zeki öztekln (B.J.K.) M.9 800 m.
1 — t Aııral (F.B.) 2.03, 1500 m.
1 — E. Yahrgav (F.B.) 4.20.6
2 — Z. Sürel (Unkapanı) 4.46.1 5000 m.
1 — T. Tosun (B.J.K.) 17.03.4
2 — C. Başar (B.S.) 20.12.2
400 engelli:
1 — Z. öztekln (B.J.K.) 62 9
Mızrak atma:
1 — A. Arantekin (F.B.) 36 m. 28
2 — N. Minnetoğlu (G.S.) 31 m. 44 üç adım atlama:
1 — E. Akkan (F.B.) 12 m. 33
2 — ö. Akbilck (F.B.) 12 m. 14
Yiiksek atlama:
1 — E.
2 — A.
Sırıkla
1 — A.
Ünel (F.B.) 11,4 AlanyalI (G.S.) 11.6.
Akkan (F.B.) 1
Haçikyan (F.B.) atlama:
Bilgitay (B.J.K.)
m. 70
1 m. 80
3 m. 00
Galatasaray, eylülde Londraya gidiyor
Galatasaray futbol takımı eylülün İlk haftasında Londraya giderek orada 3 maç yapacaktır.
San-Kırmızılılar dönüşte ltalyaya uğrıyacakiar ve Romada da 2 maç yapacaklardır. GalatasaraylIların bu seyahati 25 gün sürecektir.
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 15 —
Tıpkı kızı Cemileye ve ortalığı pisletmekten başka bir işe yaramayan kedilerine olan hasbî sevgisi gibi. İlk evlendiğimiz zaman Celllenln kırmızı bir deftere ara sıra bir şeyler yazdığını görür vc bunu yeni mektepli kızların manzume veya hâtıra defterleri gibi bir şey sanırdım. Fakat bu bir hesap defteriydi. Karım Öteden beriden gelen hediyelerin tahmini kıymetinden dilenciye verdiği sadakaya kadar her alıp verdiğini, dükkân, tezgâh sahibi esnafa nasip olmayan bir intizamla, buraya kaydederdi. Diyebilirim kİ biçarenin ölüm döşeğlndee bile, ıztıraplanııın fasıla verdiği zamanlarda, tek eğlencesi bu İdi. Celile banka defterlerine ve bazı büyücek muamelelerde alıp verdiğim çeklere bir türlü ısınamamıştı. “İyi amma bunların paraya benzer nereleri var? Ben doğrusu kâğıt paradan bile bir şey anlamıyorum, der ve ba-baaının vaktiyle hesap yaparken altınları, gümüş mecidiyeleri, cıvıl cıvıl ötüşerek, üstüste koyuşunu çocukluğunun en şairane hâtıraları olarak anlatırdı.
Bunun için, son olduklarını eöyllyerek, minderin üstüne attığım vizite paralarına bakarken bakjşJan değişir ve benimle artık barışmağa hazır olduğunu antalan bir tatlılık alırdı.
71
Karımın ikinci bir zayıf noktası da beni kıskandığını sezdirmekten korkması İdi: “Sanma ki seni kıskandığım için söylüyorum bunları. Seni şişman karnınla o kadınların yatakları içinde görsem kılım kıpırdamaz. Fakat seni kendilerine yanaşmak istiyor zannetmelerine tahammül edemem doğrusu.”
Daha sonraları Celllenln irili ufaklı bir takım casusları bulunduğunu ve şüpheli bir hastaya çağırıldığım zaman bunun tam raporunun benden evvel eve yetiştirildiğini farkettlm ve bunun İçin gittiğim yerlerde ne görürsem, olduğu gibi, karıma anlatmak yolunu tuttum.
— Ne insanlar bunlar canım!.. Doktor çağıran hasta fistolu dekolte gömlekle yatakta yatar mı? Adam yemiş gbii dudaklarını da kırmızıya boyamış. “Hasta dediğin sırtına bir yün fa-nilâ giyer” diye çıkıştım. Kaba adam diyecekler amma umurumda bile değil.
Yahut: — Odaya hastanın ailesinden başka iki yabancı kadın girmişti. Rica ederim burası düğün evi değil hanımlar.. Hasta muayene edeceğiz. Buyurun diyarı** diye koğdunı... Meslekte ciddiyetsizliğe gelemem.,. Böyle hekimllktense Yeni İstasyonda hammallık ederim daha iyi...
Söylediklerim, eaas itibariyle, yalan da değildi. Güzelce hastaları sık sık hoşlardım. Çünkü Celilenin casusları aynı zamanda da kasabanın casusalrı idiler ve karıma giden raporun hır öaç kat daha ağırlarının başka yerlere de gittiğine hiç şüphem yoktu. Ben buraya geldiğim zaman doktor İsa Bey altmışını geçmiş bir ihtiyardı. Elleri titrediği gibi gözleri de pek iyi görmezdi. Kadın hastalara götürülmesinin asıl sebebi bu olduğu halde sonradan unuturlar; “Namus düşmanı herif! Saçlarından da utanmıyor.. Allah eline 72
fırsat verdi ya.. Muayene ediyorum diye torunları yerinde kadınlara, gazete okur gibi, yakından bakıyor; tıUeye titreye vücutlerlnl mıncıklıyor” diye söylendiklerini kulağımla Işitmişlmdir.
Sıcak bir yaz günü civarda zengin bir çiftçinin karısına çağırılmıştım. Hasta tepesine ka-dar çekilmiş bir yorganın altında buram buram ter döküyordu. Muayene yalnız nabız yoklamakla olurmuş gibi çiftçi hastanın elini, yorganın bir yerindene, kendi eliyle çıkardı. Bana teslim ederken de, karısını kendi eliyle bir yabancıya teslim ediyor gibi, âdeta utanmış bir hali vardı. Hâsılı kasabanın bir ucu anlattığım iskemle oyunu gibi sosyete oyunlariyle yeniliğin en son ıner-temesino ulaştığı halde öteki ucu aşağı yukarı asrı Saadet hudutlarından çok ilerlememiş bulunuyordu ve bu bakımdan benim durumumda bir adamın bu yürüyüşe ayak uydurması son derece nazik bir meseleydi, thtiyar tsa Beyin erkek müşterilerinden sonra kadın müşterilerinin de yavaş yavaş benim tarafıma geçmiş olmaları benim bu noktadaki büyük dikkatimden ileri geliyordu.
XVI
MESLEK AHLÂKLARI
Söz ve pratiğin ahlâk üzerindeki tesirleri büyüktür.
Mektep hocalığı, hâkimlik vs. gibi bazı işlerde sabahtan akşama kadar yüksek sesle ahlâktan ve adaletten bahsetmek bir meslek zaruretidir. Onun için bu gibi insanlar zaman ile —başkalarını olmasa bile— kendilerini az çok bu faziletlere inandırırlar. Sahnede kıra) rolü oynayan aktörün, bile, sokağa çıktıktan sonra, kısa bir zaman kıral gibi yürümemesi mümkün 73
müdür? Sonra bu gibi meslekler umumî efkârın kontrolü altındadır. Onun için bu meslekler de edepsiz nispeti her zaman daha düşük olur.
Kalabalık merkezler için bir şey diyemiyece-ğlm. Fakat benim kasaba gibi küçük yerlerde doktorluk da bu neviden bir meslektir.
Bir yandan umumî efkârın, öte yandan Ce-lllenin baskısı ile ben bu kadın doktorluğu işinde gitgide bir nıüoeaıse’n ahlâk olmuştum, öyle kı en güzel bir kadın vücudunun muayenesi, bende yerine göre, bazı ahbap çiftliklerinde hatır tçln yaptığım hayvan muayenelerinden farklı bir tesir yapmamaktaydı. Belki bunda kendi vehham-lık ve uyuşukluğum, müşterilerini arasında bir erbabına tosadüf edememiş olmak, yahut da kadın muayenelerini çok kere bir oda dolusu İnsanın gözleri önünde yapmak gibi şeylerin de tesiri vardı. Fakat en büyük payın yine do Celllenln iliklerime yerleşmiş korkusu olacağım «annede* rim. . ’
Çok sağlam sandığım meslek disiplinimin iki tıkacından birinin, daha Celllenln öldüğü gece, mayalı bir içkinin tapası gibi patiadıgım dehşetle görmüştüm. Şimdi öteki kalıyordu. Fakat bahsettiğim yeni vakalar karşısında onun da er geç ırgalanmasınan korkmak için olan sebepler gitgide çoğalıyordu.

Hatırını kiramlyacağım yakın dostloıdan ve bilhassa memur ailelerinden beni evlerinde akşam oturmasına çağıranlar olmakta ve ben orada iken tesadüfen bir kaç da misafir gelmekleydi. Bunlar arasında hemen daima kocasının ölümü üzerine dr/ı panı seyahatine çıkmış genç bir dul, tslnnbulda koca bulmaktan ümit keserek bizim kasabadaki ablasının yanında zengince bir bacı ağa aramağa gelmiş geçkince bir kız v.s. bu-74
Sonot Haberleri
Balzac’m yüzüncü ölüm yıldönümü
Bugünkü romanın babası sayılan Balzac. Pariste yüz sene evvel öldü. Bu münasebetle cuma günü saat 21 de “nlon Française” de onun “Les Chouans” isimli eserinden alınmış bir film gösterilecektir. Filmde başlıca rolleri Jean Marala, Madelelno Robinson ve Marcel Herrand oynamaktadırlar.

Balzac, 1799 senesinde Fransa hin Tours şehrinde doğmuştur. Yirmi sene zarfında yüzden fazla roman, piyes, hikâye kitabı neşretmiş olan Balzac İnsanın aklını durduracak kadar velût ve o nispette de büyük bir muharrirdi. Hemen her eseri, gayet acele yazılmış olmakla beraber, bir şaheser derecesindedir, zira, romanlarına ve piyeslerine mevzu olarak aldığı hâdiselerin etrafındaki eşhas, fevkalâde bir canlılıkla yaşarlar, ta* mamen beşeri hislerle hareket ederler. Balzac, eserlerinde zamanının heı türlü hususiyetini aksettlrmiştir. Bu bakımdan, onun eserlerini okuyanlar, 1830-1850 Parisinin hususiyetlerini görüp o devrenin İçtimaî, siyasî, e-debî, felsefî hareketlerini öğrenmiş ve o zamanın insanlarının dramları* m yaşamış olurlar.
Asıl adı Balssa olan bu bUyüh muharrir, otuz yaşma kadar muhtelif mesleklere girerek hayatını ka* zanmağa çalıştı. Genç yaşında Parl-se gelmiş olan Balzac İlk eserini 1829 senesinde neşretti. Bu “Son Chouan” idi. Sonra, diğerleri takip etti. Bunların hepsini burada say* mak uzun olacağından en meşhur* larını kaydetmekle iktifa edecek:
“Sahtiyan Deri*’, "Meçhul Şaheser”, “Colonel Chabert”, “Eug4nie Grandet”, “Baba Goriot”, “Otuz Ya* şındakl Kadın”, “Vadideki Zambak* “Cesar Birotteau”, “Couslne Bette* vesaire.
Ekserisi dilimize tercüme edilmiş olan bu eserlerden bir kısmını Balzad “İnsanlık Komedyası” adı altında toplamıştır. Bunlar, Millî Eğitim Bakanlığı klâsikler tercümeleri ara> sında neşredilmiştir.
Balzac’ın bir hususiyeti de. roman* lannı yazarken durmadan kahve İçmesinde, bir yazdığını bir daha oku» mamasındadır. Onun, modern dünya romancılığı üzerinde büyük bir tesi* ri vardır ve elftn devam etmektedir Balzac’ın şahsiyeti, Zola, Goncourt^ Daudet, Maupassant gibi muharrir* lerin yetişmelerinde büyük b(r âmü olmuştur. — /a.
Devlet Tiyatrosu geliyor
Devlet Tiyatrosu Opera Bölümü. tam kadrosiyle cumartesi günü şeh* rimlze gelerek, 19 haziran pazartesiden İtibaren Açıkhava Tiyatrosun-da temsillere başlayacaktır.
Riyaseticumhur orkestrasının da İştirakiyle verilecek olan bu ilk temsilde Mascagnl’nin Cavalleria Rus-tteana ve Leon Cavallo’nun “Palyaço” operaları oynnacaktır.
Opera heyeti, şehrimizde ay sonuna kadar kalarak temsiller verecektir ve “Madam Butterfly” ı da oynayacaktır.
Hüseyin Kemal Gürmen İngiltereye gidiyor
Şehir Tiyatrosu artistlerinden Vasfi Rıza Zobu ile Hüseyin Kemal Gürmen, İngiliz Kültür Heyetinin davetlisi olarak Ingilteredekl tiyatro faaJiyetlnl yakından takip maksadiyle önümüzdeki pazartesi günü Londraya hareket edeceklerdin*
siyasî îktîsajdî
YENİ İSTANBUL
müstakil günlük gazete
Sahibi :
VENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. 8ARLICA Bu .ayıda yazı İğlerini fiilen İdare eden: Sacld ÖGET
Ba.ıldıjı yer :
VENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
lunuyordu. Mebus adayları gibi bunları da. fotoğraf çektirmeğe gider gibi kılık kıyafetlerinden tanımak güç değildi. Bunlar boy boy, çeşit çeşitti: Bir münasebetle aile ekonomisine ve küçük yaşta kız çocuğu terbiyesine dair âdeta söl/Jetrteri söyleyen okumuşlar, bir köşoden beni endişeli gözlerle bir elbiselik kumaş gibi ölçüp biçerken bir kaç defa yakalanıp utanan mahcuplar vesaire...
Benimle fazla yakınlığı olmayanlara ve daim ziyade yerlilere gelince, onlar da başka bir yol tutturdular ve kasabada âdeta küçük ölçüde bir küçük hastalıklar salgını başladı. Bunlar o zamana kadar doktora gösterilmesi âdet olmamış nezle kabilinden şeylerdi. Suratları şişirip çarpıtan kuvvetli nezlelere tesadüf edilmemesine mukabil boğaz anjinleri ve bademcikler pek revaçta idi.
Haftalarımın kuvvetli ışığa karşı ağızların, açtırıp kahve kaşığlyle dillerine basar ve HHöö.. höö” diye sesler çıkartırken dudaklarında, ya naklarında hafif boyalar farketmekteydım. Bunlardan bazıları kendilerine bir oyun teklif ediyor-muşum gibi, yaşlarına başlarına uymayan şımarık çocuk nazları yapıyorlar, bazıları kendilerini tutamıyarak öğürmeğe başlarlarsa bunu hemen cilveli utanıp kızarmalarla telâfiye uğraşıyorlardı. Cehle zamanında kadın hastaların çehrelerini, âdeta şeffaf bir maddeden yapılmışlar gibi, durmadan delip geçerek uzaklara bakan gözlerim, şimdi kısa bir müddet bu çehrelerin orasında bu rasında durmakta idi. Suratını yine asık ve ciddi olduğu halde bazı yatakların yanında kısa bir müddet oturduğum ve hastaya tafsilâtlı nasihatler verdiğim oluyordu.
(Dı va ttı ı var)
v 75
15 Haziran 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
Yazan
r i
s


s
4
4
Baş Veren fauh Bir İnkılâpçı a tfaky
lllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
s i
§
5
5


i
i
i




Ali Suavi der ki : “Türkiye kocamıştır ve can çekişmektedir, fikri yeni çıkma değildir. Ingiltere Kıralı Birinci Charles’ m sefiri Sir Thomas Roe, 1623 tarihinde, Osmanlı Devletinin kocamış ve Türklerin bitmiş olduğundan bahis ile, Türkiyeyi Avrupa devletleri arasında taksim etmek lâyihasını yazmıştır. Meşhur Volney de bu fikirleri neşretti. Hattâ bu mesele hakkında yazmış olduğu kitap General Bonaparte’ın elinden düşmezdi. Volney'den sonra bu fikir Avrupada yayıldıkça yayıldı. Hattâ geçen sene göçen meşhur Lamartine de bu itikatta idi. Şimdilerde ise Türkiyeyi beş devlete taksim eden haritalar Paris’in her sokağında satılmaktadır. Şurası bilinmelidir ki Türkiye kocamıştır, fikri Av-rupaya girdiğinden beri, buna karşı, bu memlekette Türkiye gençtir, fikri doğmuştur. Bu gençlik fikrinde olanların bizce en tanınmışı Köprülüzade Mustafa Paşadır ki "Her sınıf tebaaya emniyet”, "Vergi tayin etmek”. “Asker tertip etmek” gibi Gülhane Hattı esaslarını, 1102 de. "Nizam-ı-Cedid” namı ile i-lân etmiştir. Doğup da hâlâ bir ehliyetli taya eline düşmiyen bî-kes Tanzimat işte Fâzıl Paşanın ana kamına düşürdüğü "Ni-zam-ı-Cedid’den ibarettir” (1)
Bizim inkılâp tarihimiz OsmanlI devlet ve halk adamlarının ilk uyanmışlarında "Batıp göçme” tehlikesinin sezildiği ve "Yenilenip kurtulma" ihtiyacının duyulduğu günlerden başlamaktadır. Ali Suavi’ye göre bu savaşın tarihi iki buçuk asn geçiyor ve her devirde ayrı bir karakter tadıyor.
1878 de kırk yaşında fikri ve dâvası uğruna başını veren Ali Suavi de, bundan yetmiş beş yıl önceki "Genç OsmanlIlar” devrinin adamıdır.
"Hind” adlı kitabımın ön sözündeki bir hikâyeyi tekrarlamak istiyorum. Japon kurtuluş tarihini yazanlar, bunun başlangıcını 1771 yılı martının dördüncü gününe kadar götürürler: “O gün iki Japon talebesi, Sugita Gempaku ve Maeno Ri-yotaku, bir kaatilin cesedini parçalayıp, insan vücudünün Holânda anatomi kitaplarının yazdığı gibi olduğunu göstererek, garp ilminin üstünlüğünü rpat ettiler.” Demek ki Japon 1 rtuluş dâvası, Çin medrese-c.’.iin karanlığı içine müspet i-İ mler ışığını tutarak ileri atıl-r ı"tır. Arap medresesine karşı bu zafer, bizde, ancak yirmi asrın ilk yirmi beş yılı içinde ka-zanılabilmiştir. (2) Osmanlı devletinin garp âlemi önünde yıkılıp gideceğini anlamakta Japonlardan çok önce, tam çarelerini bulmakta ise bir buçuk a-sır sonra geliyoruz. 31 martta mektebe giderken çantamdaki resimli kitaplar parçalanmıştır. Okuduğum üniversitede hür tefekkürden eser yoktu. İlk Kuva-yi Milliye Meclisi Anadoluda yüzlerce ‘medrese açmıştır.
Coğrafyanın, Osmanlı saltanatını halk katışıklığının, ıslahatçılardaki anlayış darlığının, aman vermez iki büyük düşmanla ara vermez harplerin, saray, Babıâli ve fikir adamlarındaki türlü zaafların bu gecikmede e-saslı tesiri olmuştur. Bununla beraber, Türk inkılâbının kökleri bu uzun geçmişin bağımdadır ve her devirde Türk kurtuluşu için doğru fikirler ve asil duygularla kalbleri çarpanlar. Türk kurtuluşunun müjdecileridir.
İsmail Hâmi Danişmend’in "Ali Su .i’ııin Tü kçülüğü” adlı broşürünü okuduktan sonra, bu inkılâpçının hayat ve eserini öğrenmek istedim. Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı dostum İhsan Sungu’dan "Ulûm” gazetesi koleksiyon^ ile Ab Suavi’nin Paris’te çık' rdığı türkçe ve fransızca eserleri aldım, okudum.
O devrin Osmanlı rüştiyelerinde ve medreselerinde kendi kendini yetiştiren bir adam, a-rapça ve farsçası ile. ne kadar öğrendiğini bilmediğimiz fran-sızca ve İngilizcesi ile. nasıl bir tefekkür nizamı kurabilir? Vaktiyle şöhretlerinden geçilmeyen çağdaşlarının en tanımışlarından hangisinin eserini, yer yer, çocukça bulmuyoruz ? Namık Memal’in bir kitabını zevkle ve kanarak okuyabiliyor muyuz? Hattâ Edebiyat-ı-Cedide’nin eskiden o kadar sarıldığımız ciltlerin'» yıllardan beri el sürebiliyor muyuz? Hangisi tezattan tezada düşmez? Ne yapalım ki onlar daha eskilerinden, biz de

i
1
gazetesinde yazmağa vermeğe ile vaız-karşılan-
onlardan geliyoruz.
Bütün bunlar arasında geleceğe doğTU en çok ışık veren Ali Suavi’dir. İlk Türkçüdür. İlk türkçecidir. Hattâ laisizm prensiplerini ilk ortaya atan o-dur. OsmanlI saltanatının kurtuluşu üzerine müspet teklifleri de onun yazılarında okudum.
Bu küçük eseri dosyalarımın arasında saklayıp duruyordum. İnönü Ansiklopedisinin ikinci cildinin onuncu fasikülünde Ali Suavi fıkrasını okuyunca, notla rımı neşretmek sırası geldiğine hükmettim. Ansiklopedideki fıkrayı kimin yazdığını bilmiyorum. Bu bir kısa hal tercümesidir. Ali Suavi Çankırı’nın Çay köyünden îstanbula gelerek kâğıt mühreciliği yapan Hüseyin Efendinin oğludur. Aksaray'da doğmuştur. Mekteplerde ve medreselerde okumuştur. Rüştiye öğretmenliği imtihanlarını birincilikle kazanmıştır. Simav ve Bursa rüştiyelerinde hocalık etmiştir. İstanbul’a dönerek bir müddet sonra Filibe rüştiyesine tayin edilmişse de orada cemaat teşkilâtı yaptığı için azledilmiştir. Tekrar İstanbul'a gelen Ali Suavi Muhbir heyecanlı makaleler
ve camilerde vaızlar koyulmuştur. Yazıları lanndan bir kısmı iyi madiği için Kastamonu’ya sürülmüştür. 1869 da buradan Av-rupaya kaçarak Mısırlı Mustafa Fâzıl Paşa’nın Genç-Osmanlıla-n arasına katılmıştır. Londra’ da Muhbir ve Paris’te Ulûm gazetelerini neşretmiştir. Alman orduları Paris’e yaklaştığı vakit, Lyon’a giderek “Muvakkaten" adı altında bir küçük gazete çıkarmıştır. Beşinci Murad tahta çıkınca İstanbul’a gelerek Basiret gazetesinde çalıştığı sırada Mekteb-i-Sultanî müdürlüğüne geçirilmiştir. Abdülhamid kendisini bu müdürlükten azletmiş, altı ay işsiz kalmıştır. Beşinci Murad’ı tekrar tahta çıkarmak için gizli bir cemiyet kurmuş ve 20 mayıs 1878 de 500 kadar Rumeli muhaciri ile Çırağan Sarayına hücum etmiştir. Beşinci Murad’ı dairesinden çıkarmış iken, vaka yerine yetişen Beşiktaş Muhafızı Haşan Paşa’nın sopası ile ölmüştür. Yıldız yakınlarında gömülü ise de mezarı belli değildir.
Fıkra Ali Suavî’nin "Zeki, heyecanlı ve atılgan” olduğunu. Türk tarihine, dine ve felsefeye dair küçük kitapları, siyasî ve millî meselelere dair türlü yazılan olduğunu, Paris’te Ulûm gazetesine ekliyerek forma forma çıkarmağa başladığı ve ancak 80 sayfalık bir kısmı neşroluna-bilen Kamus-ül-Ulûm vel-maa-rif’inin bizde ilk resimli ansiklopedi olduğunu söyler. Fakat fıkrada Mekteb-i-Sultani’ye tayin edilmesinin sebebini. Basiret gazetesinde Mithat Paşa a-leyhindeki vazılannın hoşa gitmesi ve azledilmesinin sebebini de. bazı taşkın harektleri ile beraber idaresizliği olarak gösterir.
Ali Suavi bu değildir. Ali Su-avi’yi Haşan Paşa’nın sopası değil, bizim fikir adamlarımızın kayıtsızlığı ve tenkid sistemimizin bozukluğu öldürmüştür. Ben onu diritmek iddiasında değilim. Fakat inkılâp tarihinin hakikatlerini arayacak olanlara küçük bir yardımda bulunmak istiyorum.
(Devamı var)
(1) Ulûm gazetesi, ikinci cilt, sayfa 789. Tırnak içindeki fıkraların mesuliyetini yazarına bırakıyoruz.
(2) Bu eseri bir hayli önce yazmıştım. Bugünden daha iyimsermişim.
* »
Burdur Milletvekilinin bir takriri
İzmir, 14 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Burdur Milletvekili Fethi Çelikbaş B.M.M. Başkanlığına verdiği bir Önergede Meclis İç Tüzüğünün 85 İnci maddesinin yorumlanmasını istemiştir. Bu madde müzakereler sırasında milletvekillerine hangi esaslara göre soz verileceğine dair bazı hükümleri İhtiva etmektedir.
Hükümet programı Mecliste görüşüldüğü sırada C.H.P milletvekillerinin oturumu terketmelerine sebep olan hâdise bu maddenin tefsiri tardından doğduğu İçin meselenin bu u nergc dolavısiyle prensip bakımından Mecliste tekrar müzakere mevzuu o-lacağı anlaşılmaktadır.
“Uludağ" vapuru, Mudanya hattına tahsis edilecek
Bursa 14 (A.A.) — Bursamn turistik vaziyetini dikkate alan Hükümet, îtalyada yapılan Uludağ vapu-runu da Mudanya hattına tahsis etr meğe karar vermiştir.! Uludağ bu ay sonunda memleketimize gelmiş olacaktır. BurMnnın banyo mevsimi has 'adığından «ohrimlze yıp'hın her ♦* rafından gelenler çoğalanıdır Ulu dağa da muntazam otobüs seferler» başlamıştır.
Amerikan şeflerinin Tokyo’yu ziyareti
Dışişleri Bakanlığı ile askeri makamlar arasındaki ihtilâfların halline çalışılıyor VVashington, 14 A.A (United Press) — Amerikan resmi şahsiyetlerinin ka-natince haziranın 20 sinden 23 üne kadar Tokyoda yapılacak konferanslar esnasında Japon barış andlaşması hakkında Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları arasında mevcut görüş ayrılıkları bertaraf edilecektir.
Hainon Adası, komünist bir deniz üssü oldu
Hong-Kong 14 A.A. (United Press)— Tarafsız bir kaynaktan alman bir habere göre, Rus oldukları sanılan iki denizaltı Hainan adasının güney sahilinde bulunan Yulln’c gelmişlerdir. Çinli komünistler, Çinin güney sahilinde bulunan bu büyük adayı ele geçirdiklerinden beri buradaki limanı muazzam bir deniz üssü haline getirmişlerdir.
Nehru’nun Endonezya seyahati
Yeni Delhi. 14 (A.A.) (Ghh.) —
Endonezyada bir geziye çıkmış olan Hindistan Başbakanı Partdit Nehru. Balin'in başşehri olan Denpagsar’a da uğramış ve orada geniş bir halk kitlesine hitap ederek ezcümle demiştir ki: ”Çok çalışıp memleketin zenginliğini arttırmak uğrunda büyük gayretler sarfetmezsek hakiki bir hürriyete sahip olamayız. Elimizden gelen kuvvet ve gayretleri sarfedip memleketlerimizdeki halkın hayat seviyelerini yükseltmemiz elzemdir.”
Bundan sonra Nehru, Hindistanın dış siyasetine temasla şöyle demiştir: “Hindistanın dış siyaseti hiç bir blo-ka iltihak etmemek prensipi üzerine kurulmuştur.”
• •
Iranın yeni Ankara Büyük elçisi
Tahran, 14 A.A. (Afpı — Yetkili bir kaynaktan alman fakat teyit edilmi-yen bir habere göre, eski Başbakan Mehmet Salt, sıhhi sebeplerden istifa etmiş bulunan Dr. Ganinin yerine Iranın Türkiye Büyükelçiliğine tâyin edilmiştir.
Kuv-

■ ’ • - *
■8yi • F*' « • L>' * lı

Airnanyada Hava Haberalma faaliyetini etüd etmek üzere Türk Hava vetlerine mensup 14 subay ile 5 çavuş, geçen hafta, Etimesgut hava alanından hareket etmişlerdir. Bıı 19 şahıs bir seno evvel Amerikan Hava Kuvvetleri .Müşavirlerinin yardımları İle teşkilâtlandırılan Türk Hava Kuvvetleri Haberalma Okulundan son zamanlarda mezun olmuşlardır, öğrenciler Al-manyadaki Amerikan Hava Kuvvetleri tesislerini ziyaret edecekler ve orada Amerikan Haberalma jıersoneli İle çalışacaklardır
Z
MEMLEKET HABERLERİ ]

Meclisten iki
sözlü soru
kazandılar.
A
aşagıdaJd geçidîııdvh
muhabirimiz
Milletvekili Başkanlığına Mocan, birin-
Yandaki ve elbise resini görüyorsunuz
resimlerde ânı
Şevket Mocan, sayılı
Orman Kanunu ve Sümerhank tarafından C. H. P. ye yapılan bağışlar hakkında iki takrir verdi
Ankara, 14 (Hususî bildiriyor) — Tekirdağ Şevket Mocan. Meclis iki sözlü soru vermiştir, el sorusunda 4785 numaralı Orman
Kanununun vatandaşlar arasında büyük bir huzursuzluk yarattığını, bu kanunun tatbiki yüzünden devletin ve vatandaşların büyük zararlara uğradığını ileri sürmekte ve geçmişte bu kanun çerçevesi dahilinde yapılmış o-lan icraatın hesabının görülüp görül-mlyeccğlni sormaktadır.
Şevket Mocan, ikinci sorusunda da 1950 seçimleri arifesinde Sümerbank Genel Müdürlüğü tarafından C H P ye büyük bir bnğış yapıldığını belirterek yapılan bu hağış miktarının açıklanmasını. neye istinadım yapıldığını diğer fabrikaların hissesine de İsabet edip etmediğinin, bunun için memur maaşlarından kesinti yapılıp yapılmadığının ve millet parası olan bu bağışın İstirdat, edilip edilmiyeccğlni işletmeler Bakanlığından sormaktadır.
0
Hayırsever bir vatandaş
Anıasyada yaptırdığı yataklı bir hastahanevi Sağlık Bakanlığına bağışladı
Ankara, 14 (A.A.) — Saflık vc Sosyal Yardım Bakanlığından:
İstanbul tacirlerinden Anıaayaiı Ruhi Tingiz İsmindeki hayırsever bir zat Amasyada 50 yataklı bir hastaha-ne i ruja ettirerek intifa hakkı Sağlık vc Sosyal Yardım Bakanlığına alt olmak üzere hazine adına hibe etmlgtir.
Bu yurttasın halk sağlısına karsı 3İan bu yüksek ilgi ve hassasiyeti şükranla karsılnnmaâa değer bulunmuş olduğundan diğer varlıklı yurttaşlarımızın da aynı hayırseverliği göstermelerini temenni ederiz.
Washington hususî muhabirimiz bildiriyor
D. Acheson, siyasetini şeklen değiştiriyor
İngilizler, ”Schuman Plânı” bahsinde pazarlığa girişmek arzusunda mıdırlar?
VVashington. 14 (Hususi Muhabirimiz H. G. Martin’den telsizle) — Bugüne kadar Amerika, dış siyasetinin gayeleri hakkında dünya umumi efkârına bazı esaslar sunmuştu. Şimdi, efkârı umumiyeye arzedilen bu esaslarda mühim bazı değişiklikler yapıldığı anlaşılıyor. Bundan böyle soğuk harp ile ilgili sözler bir tarafa bırakılıp. daha fazla sağlam bir sulhun imzalanması mevzuunda ısrar olunacaktır.
Acheson’un siyasetinde meydana gelen bu değişikliğin sebebi, Avrupa memleketlerinin sulhçu niyetleridir. ikinci Dünya Harbinden çok zarar gören AvrupalIlar, herhangi bir sulh ümidine dört elle sarılmak ihtiyacını duyuyorlar.
Acheson’un kullandığı psikolojik taktikte vuku bulan bu değişiklik. Amerikan dış politikasının prensiplerine tesir etmemiştir. Temelleri bakımından Amerikanın dış politikasında bir yenilik mevcut değildir.
Dûlles nutkunda, Acheson, çok açık bir lisan kullanıyor ve tedafüi bir atom harbinin mından diriyor. ~ ”1945 sı. dört
şıya kalmıştır :
1) Son harbin sebep olduğu maddi zararı telâfi etmek; 2) Geniş halk kütlelerinin hayat şartlarını ekonomik bakımdan şayanı kabul bir seviyeye yükseltmek ; 3) Asya ve
Afrika halkının gittikçe kuvvetlenen millî hislerine uygun bir durum ya
Amerika bakı-
şayanı kabul olmadığını bil-
senesinden beri batı dünya-mühim mesele ile karşı kar-
sa-
ratmak ; 4) Niyetlerine ulaşmak için düpedüz askeri yayılma siyaseti vc sosyal tahrlkâtı mubah gören Rus emperyalizmini durdurmak.
“Rus siyaseti şu esasa dayanıyor : Zaman. Sovyetlerin lehine çalışmaktadır ve batı dünyasının teşkilâtı, bünyesinde mevcut tezatlar yüzünden kendi kendine yıkılmaya mahkûmdur.
“Bu sebeple, Amerikan diplomasisi, batı birliği fikrinin sağlam olduğunu Kuşlara anlatmalıdır. Çünkü, aksi takdirde, Kuşlar, hiçbir zaman VVashington, Londra ve Parisle mim! müzakerelere girişmezler.
"Bununla beraber. Amerikan diplomasisinin gayesi, Sovyetlerle bir anlaşma imkânını elde etmektir.
Ancak. Ruslarla bir masaya oturup, konuşmaya başlamadan önce batı dünyasının birleşmesi ve kuvvetlenmesi icap eder.”
Dışbakanı Acheson’un verdiği nutkun, umumî efkâr üzerindeki müspet tesirleri, İngiliz İşçi Partisinin kararı üzerine zayıflamıştır. Ache-son'un batı birliği fikrini müdafaa ettiği ve Schuman Plânını methettiği bir zamanda. İngiltere ahenksiz bir ses çıkarmıştır. VVashington’un keyfini kaçıran hâdiselerden bir diğeri de Harriman’ın verdiği raporun, hakikati İfade etmemesidir. Harriman, Ingilterenin Schuman Plânına katılacağına emindi. Buna rağmen VVashington soğukkanlılığını muhafaza ediyor ve Ingilterenin hareketinde bir pazarlık ihtimali seziyor.
Devalüasyondan önce, Londra bu yoldaki rivayetleri tekzip etmişti. Avrupa tediye birliğine katılmadan önce de Ingiltere aynı lisanı kullanmıştı. ingilizler, böyle girift bir yol takip etmekle, yapacakları tavizatı pahalıya satmak arzusundadırlar. Aynı zihniyet, İngilizlerin Schuman Plânı karşısında takındıkları tavra da sebep olabilir. Buna rağmen Acheson’un nutku, İngiliz işçi Partisinin beyanatiyle kıymetini kısmen olsun kaybetmiştir.
Mardinde kaçakçılarla olan müsademede bir kaçakçı öldü
Mardin 14 (AA.) — Topraklarımıza giren bir kaçakçı grupu ile gümrük muhafaza erleri arasında yapılan müsademede külliyetli miktarda ipekli ele geçirilmiştir. Çarpışmada yaralanan bir kaçakçı Ölmüş, yakalanan Cemil ve Aziz adlarında İki kaçakçı firar eden arkadaşlarının isimlerini vermişlerdir.
Milliyetçi Çin kuvvetleri bir adayı zaptettiler
Formoza, 14 A.A. (United Press) — Milliyetçi Çin komandos uçaklariylc deniz kuvvetlerinin komünistleri Şanghay’ın 120 mil güneyinde bulunan Şe-kiang’a kadar takip ettikleri ve Hai-nan açıklarında Şusu adasını işgal ettikleri öğrenilmiştir.
I
Tanınmış Italyan artistlerinden Elda Albertini, sulhun teminini temenni edenlerin yaptığı bir toplantıda garkı söylüyor. Şarkının İsmi “Sulh istiyoruz”dur. Resim, artistin bu kelimeleri söylediği sırada çekilmiştir.
Amerika, atom ve mikrop silâhlanmasında başta
Yeni araştırmalar için şimdiye kadar yarım milyar dolar sarfedilmiştir

• •
VVashington. 14 A.A. (Reuter) Birleşik Amerika Araştırma Bürosu Sekreteri Dr. Robert F. Rhinehart dün akşam, atom bombası taşıyabilecek şekilde sevkedılcbilen bir mermi vucu-de getirmek üzere Amerikan âlimlerinin devamlı surette çalışmakta olduklarını bildirmiştir.
Rhinehart. mümkün olan en iyi silâhları vücude getirmek için ahenkleştirilen savunma vc araştırma programına 500.000.000 dolar sarf edildiğini bildirmiştir.
Rhinehart, sorulan suallere şu cevapları vermiştir:
1 — Yeni silâhlar için tatbik edilen program, umumiyet itibariyle iyidir.
2 — Sevkedilebilen mermilerin inkişafında ilerlemeler kaydedilmektedir. İkinci Cihan Harbindeki V-2 lere nis-beten bugünkü mermiler sevk ve kontrol kabiliyeti bakımından çok daha müessirdir.
3 — Atom enerjisi ile hareket eden bir denlzlatı vücudc getirilmesi için bu yolda esaslı gayret sarfedilmesine rağmen, daha birkaç sene lâzımdır.
4 — Birleşik Amerika, mikrop harbi sahasında da diğer memleketlerden geri kalmamaktadır. Bu gibi si-
Izmirde evvelki günkü defile
İzmir 14 (Hususi muhabirimiz bildiri yor) — İzmir Cumhuriyet Kız Enstitüsünün ders yılı sonu münasebetiyle hazırladığı elbise resmi geçidi (defile), dün akşam Tüccar Kulübü sa-lnolarında yapıldı. Bu defilere, tzmir-de sosyete hayatının en tanınmış bayanları hazır bulunarak canlı mankenler üzerinde teşhir edilen elbiseleri bol bol tetkik ve tenkid imkânını buldular.
Defile, münhasıran sondan bir evvelki sınıf olan dördüncü sınıfların eseri idi.
Bilgili genç kızların, kendi eserlerini giyerek geçmelerinde hiç bir sunilik yoktu. Bunun aksine olarak. Tüccar Kulübü salonlarını hıncahınç doldurmuş olan tcnkidçiler önünden gayet ağır ve yadırgamadan geçtiler..
Cumhuriyet Kız Enstitüsü talebeleri güzel ve zevkli elbiseleriyle oldukça muvaffakiyet
lâhlara karşı savunmaya bilhassa ö-nem verilmektedir.
Harpten sonra Sovyet Rusyaya giden Alman âlimleri hakkında sorulan suale cevap veren Rhinehart, umumiyet itibariyle bunların Almanyanm i-leri gelen mütehassısları olmadığını sövllyerek demiştir ki:
"Harbin sonunda bir miktar Alman âlimi Birleşik Amerika ve îngiltereye gelmek istediler. Bazı sahalarda bilgili elemanlar elde etmiş bulunuyoruz. Onun içi nbu sahada Ruslar kadar takviye görmüş vaziyetteyiz.”
Amerikada ispanya ile anlaşmak temayülü kuvvetleniyor
VVashington, 14 A.A. (United Press) — Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonundan James Richards salı günü İspanya için şunları söylemiştir :
“Birleşik Amerikanın İspanya Hükümeti ve halkına dostça elini uzatması ve bu hususta Birleşmiş Milletleri beklememesi lâzımdır.
Ispanya, Batı Avrupanın göbeğinde bulunan Hükümeti müstakar, büyük bir millettir.”
Lisans hakkında
Ekonomi Bakanı
izahat verdi
Ankara. 14 (A.A) — Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında Kastamonu Milletvekili Şükrü Kerimza-denin ihracatımızı engelliyen kararın kaldırılması hakkında Hükümetin ne düşündüğü hususundaki sözlü sorusunu cevaplandıran Ekonomi ve Ticaret Bakanı ezcümle şöyle demiştir:
"— İkinci Dünya Harbinden sonra dolarla Ingiliz lirası arasında büyük bir fark olmadığı halde ihraç mallarımız ya kaçak olarak veya diğer memleketlere sevkedlleceği beyaniyle dolar memleketlerine ve bilhassa A-merikaya ihraç ediliyor ve bu suretle doların diğer dövizlerle olan parite farkından memleket iktisadı aleyhine istifade ediliyordu. Buna mâni olmak için alınan bir Koordinasyon karariy-lc Ticaret Bakanlığına ihraç edilen malın nereye ihraç edildiğini ve nerede sarfedileceğini sormak salâhiyeti verilmiştir Geçen iki sene zarfında 5 milyon dolar kıymetinde tütünümüz Almanyaya ihraç edileceği beyaniylc Amcrİkaya ihraç edilmiş ve bu suretle memleketimiz aleyhinde menfaatler temin edilmiştir. Son zamanlarda da Suriye ve Kıbrıs üzerinden yapağı ve Hollanda. Fransa üzerinden fındıklarımız Amerikaya gönderilmeğe başladı. Mühinı dolar getirecek bu mallarımızın istihlâk edilecekleri hakikî memleketlerin araştırılması memleketimize dolar temini bakımından elzemdir. Binaenaleyh tevzilnde müşkülât olan fakat büyük faydalar sağhyan bu ticari takayyüdün kaldırılmasını şimdilik imkânsız görmekteyiz. Nizam-ı âmme için ihraç yasağı dahi konulabilir.”
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek bııyük kuramıza İştirak İçin o~ şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-lıı bilecek siniz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
Meni İstaııhuVun
KUPaNI
• - ' • > 3 -
-
/
15 Haziran 1950
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
İLMİN İSTİLÂYA HAZIRLANDIĞI
Şehir mektubu :
Aya gitmeye
A "DA ASKERİ US
Ay, Amerikanın 51 inci devleti mi oluyor ?
TAYYARE ve balonların uçabilmek için havaya İhtiyaçları olmasına karşılık roketler için tabi! olan, havasız yerdir, ikinci Dünya Savaşından evvel roketlere oyuncak nazariyle bakılmaktaydı. Fakat., İkinci Dünya Savaşından sonra Birleşik A-merikada bu vadide o kadar ileri gidilmiş, öyle terakkiler elde edilmiştir ki bugün roketle (170) kilometreden fazla yüksekliğe kadar çıkıla-bilmektedir. Lâkin bütün bu ilerlemelere rağmen, bu sahadaki her tekâmül ancak küçük bir ileri adım sayılabilir. Çünkü esne hedefe varma, don evvel hiç bir şey bizi tatmin e-demez. Bu esas hedef iee Ay’dır.
Bu yoldaki son çalışmalarda yeni bir çeşit roketten bahsedilmektedir. Bu, ikinci bir roketi ihtiva eden ana rokettir . Ana roket Ay’a varınca i-kinci roket dönüş yolunu yapabilecektir.
pekaz farkedilmeslne karşılık, Afrika ve Asya dairesinin ortasında vuzuhla görülür.
Dünyadakllerle Ayar edilmiş bir saat, sabahın 7 sini göstermektedir. Rokot gürültüsüzce yol alır, dlket bir şekilde ve ateş saçarak yükseklere fırlar. Yoluna, rüzgârın tesiri olmaz. Otomatik pilot işe başlamış ve roketin istikametini doğuya çevirmiştir. Roket artık baş döndürücü bir süratle dünyaya yaklaşmaktadır. Roketin ateş vc alev saçması sona erdiği anda son sürati iktisap etmiş olduğunu müşahitlor anlarlar. Artık yakıta ihtiyacı da yoktur, çünkü şimdi kâinattaki boşlukta eerbestço hareket eden serbest bir cisim mesabesindedir. Eğer dünyayı bombardıman için yapılmış olmasaydı. (Dnlnn I), insan eliyle imal edilmiş mlkros-kopik bir planet gibi güneşin etrafında ebedi bir devre bağlıyacaktı.
çalışan bir cemiyet 1046 yılında, insanlarla dolu olan roketlerin 15-20 yıl içinde Ay’a varacaklarını açıklamıştır.
Hükümet hesabına çalışan bilginler ne yazık kl bu hususta fazlnsiylc ketum davranmakta vo eş seyyareden dünyamızı seyretmenin ne zaman mümkün olacağı bildirmemek-tedhier.
Çeviren ; Z. ÖZVEREN
hazırlanan füze
Ramazaniye
gittikçe bize se,v-Meyahntln ohluğuıııı
Füze projelerinde göze çarpan tekâmül yöreler arasında mümkün veya yakın
müjdelemektedir. Bıı füzeler her türlü hava tesir vc tazyikleri hesaplanarak resimde görüldüğü şekli almaktadır. Bu İşle meşgul âlimler riyaziye ve fiziğe dayanalı tahminlerini o kadar ileri götürmektedirler ki, füzenin lıarekefinden itibaren seyrini, hızım şimdiden söyleyebilmektedirler.
Aya Hoyahııt yakın mı?.. Bunu, resmini gördüğünüz, füzenin muvaffakiyeti gösterecektir.

¥

Daha yirmi yıl evvel atom bombası ve radarın da erişilmez birer hayal gibi gözüktüğünü nazarı itibara alırsak, Ay’a seyahat İşini duba kolay anhyablliriz.
Ay, en yakın komşumuz, hattâ altıncı kıt’a diye düşünülünce, burada askeri bir üs kurmak imkânı da kolayca kavranabilir. Hiç ştlphc yok ki Ay’ı ilk fethedecek millet, dünyayı da hâkimiyeti altında bulunduracaktır.
Ay’ın büyüklüğüne nazaran kitlesi o kadar azdır kİ. buradaki cazibe kuvveti dünyadakinin ancak altıda biri kadardır. Bu yüzden Ay’daki cisimler, dünyadukllerden altı defa daha hafiftir, dolayıslyle roketler vc diğer silâhlar Ay’ın sathında dünya-dakinden altı defa daha hızla tesirli olacaktır. Planetler arasındaki bir topçu savaşında, cazibe kuvveti az olan yıldızda bulunan tarafın durumu diğerlerinklnden üstün olur.
tik altı saat zarfında roket hemen hemen düz bir hat üzerinde Ay’dan uzaklaşır, önce biraz yavaşlar; sonra hemen ortalama hesabiyle, saatto (13.000 km.) bir hız kazanır, (Daina I)’ln dünyadan (200.000 km.) uzakta bulunduğu bir anda güneş New-York üzerinde yükselmektedir, vakit de 10/haziran/ 1940 gününün sabahı. Saat 8 de, yani roketin dünyanın cazibe kuvveti çerçevesi içine düştüğü anda, hızı jda Saat 11 de (16.000 km.)
(24,000 km.) koşmaktadır,
semavi ejder hedefini bulmuş olacaktır.
mütemadiyen Nevv-York’tan uazakhkta olup, Hk bir hızla
40 dakika sonra bu
artar, anelece saatte hedefe
Farzedellm kİ bir memleket roket üzerindeki gizli çalışmalarını, pilotlarını Ay’a gönderecek ve orada bir askeri üs kurduracak kadar ilerletmiş olsun! Hakikatte bunun on senede mi, yoksa on bin senede mİ mümkün olacağı katiyetle bilinmemekle beraber Ay’dan dünyanın bombardıman edilmesinin mümkün ve kabili tatbik bir iş olduğu da bugün ilim ve fence tesbit edilmiştir, Dünyadaki uçuş kanunlarını tâyin eden formüller gizli ve esrarlı şeyler değildir. Ay'ın durumu, astronomlardan başkasını ilgilendirmiyecek kadar az bir hata ile vc bin yıl evvelden hesaplanabilir.
Bu ilk atışın hedefe bu kadar katiyetle isabeti Üzerinde şüpheye düşülebileceği de gayet tablkltr.Başlan-gıçla çoket her saniye için, muayyen yoldan bir kaç kilometre ayrılacak olursa bu. hedeften bir kaç bin kilometre uzaklaşma demektir. İlk roketin dünyaya isabet etmemesi de mümkündür. Fakat, ikinci, üçüncü ve dördüncü roketler muhakkak ki hedefe yaklaşacak ve tecrübelerin kazandırdığı bir melekeyle hedefe tam isabet vaki olacaktır.
Ay’da pilotların karşılaşacakları vazıyet nedir? Ay'daki arazi dağlık ve parça parça kesilmiş olup. , üzeri sönmüş volkanlarla kaplanmıştır. Bu volkanların hişblr zaman faaliyete geçmiyecekleri de katiyetle bilinmektedir. Bundan başka Ay’da atmosfer de yoktur, öyle kİ pilotlar tam bir boşluk içinde bulunacaklardır. Demek ki ilk yolcuların Ay’a beraberlerinde hidrojen ve oksijen götürmeleri icap edecektir. Daha sonraları bu maddeleri, Ay’da mevcut olan madenlerden elde etmek mümkündür. Ay’da atmosfer olmadığından sathı, dünyamızın on dört gününe tekabül edeh Ay, gündüzün de dehşetli bir sıcaklıkla kaplandığı halde, aynı müddet devam eden Ay gecesinde şiddetli bir soğuk dalgasına maruz kalır. Ay’dan mavi semaya değil, atmosfer tabakasının mevcut olmaması yükünden güneş ışıkları kırılmadığı için, siyah bir karanlığa bakılır. Orada yıldızlar, güneş gökyü-zündeyken de görülür. Dünyamız Ayın üzerinde, her iki kutbunda beyaz birer leke bulunan, fevkalâde büyük, mavi renkte bir küre şeklinde sallanmaktadır. Bir ay zarfında Ay'ın semasında bir noktadan diğerine doğru pek az bir hareket gösteren dünya, buradan bakılınca hiç kımıldamıyor gibi gözükmektedir.
Böyle yeni bir bombardıman metodunun psikolojik tesiri de çok büyük olacaktır. Roketlerin her taraftan hedefe doğru akın edercesine u-çuşları, bunların nereden geldikleri başlangıçta tâyin edilemiyeceği için, büyük bir telâş uyandıracaktır. Bundan başka hazırlıksız olan karşı taraf, kendi bulunduğu yerden Ay’ı bombardıman etmek imkânına da sahip olamıyacaktır.
Ay’a varmak, acaba gelecek bir kaç yıl çinde mümkün olacak mıdır? Mühim bir ekseriyet buna gülmektedir, fakat bir çoklan da daha şimdiden kendilerini Ay’da görmektedir. Hattâ bazı şehirlerde muayyen şahıslar, Ay’da mülk edinmenin şartlarını bile soruşturmıya başlamışlardır. Roket inşasını teşvik yolunda
Yine terc-kaçı-
Din ttoareH aldı j/ttrüdü.
Bu ıqef maalesef, bizlcrden —yani matbuattan— bir kab ımız da İcarım tık. Bir Hıristiyan hammalm nasıl Müslüman olduğunu (jünlcrlr tefrika halinde anlattık. Bazı arkadaşlar —Allah kabul etsin— hacca yittiler. Fakat küp görünce:
— Nasıl derler Monşer, hani ya tuğladan fıçı!
Diye izaha kalkan bir eda ile ziya-rrtbrinl anlatırlarken bir çoğunun haçları, zlyrl bağ aide göründü.
Artık matbaa makineleri vecde gelmiş demişler gibi dönmeğe başlamış, durmadan varakparcler, rık’a, sülün, celi, divani, ismi çeldi, keli-mel tevhid klişeleri, eski yazı nü-muneet adı altında âyetler, levhalar basıp duruyorlardı.
Din endüstrisi alıp yürümüştü.
Vaktiyle Istanbulda bir Hacı Galip vardı. Elğvncv âlemlerinde, kumarhanelerde meşhur bir adamdı. Fakat her sena hacca giderdi. Nihayet maksadı anlaşıldı. Hacca giderken gemide, hacılara içine mülf yyin ilâçlar katıştırdığı şerbetleri gayet ucuza sa tarm ış. Hararet ten bu nadan hacılar ucuz diye bardak bardak içerler, bir müddet sonra da veca'lar i-çhıde kıvranmağa bağlarlarmış. O zaman Hacı Galip ortaya kızılcık şerbeti çıkarmış.
Zavallı hacılar!
Yine hac mevsimi geliyor, harice din uğruna ırık içinde, yağ kutusunda bir sürü altın
nlacaki karaborsa yine kaçak döviz faaliyetiyle memleketin kanını e mccck1
Köprüde hareket saatini bekleyen vapurlardan bilhassa. Eyüp, Üsküdar. ve Boğaziçi postalarında ellerinde Arap harfleri bir sürü İhnühal, başlarında Inadiye satıcılar peyda oldu. Bunlar, yüksek sesle vc vaiz verir gibi ıdğamlı bir lisanla, dini mübmdcn dem vurarak. yolculara kitap satıyorlar.
Cami kapılarında, Matbaa-i Ke-teon'un şarkıları gibi basılmış, kc-narcığına ^Hediyesi 10 kuruş,J diye yazılı hezeyannameler satılıyor. Bunlardan bir tanesini bizim emektar kalfanın eline çarşı içinde tutuşturmuşlar ve 2li kuruşunu uvurmuşlar". İçinde, manzum olmak iddialı ^nasihatler" var. Meselâ:
Meşgul olmak isterken İBADET yeter
İbret almak istersen ÖLÜM yeter Bunlar da yctmeez dersen NAR!
CEHENNEM yeter
Yeter! Fakat bu sözü kendine parola yapmış olan iktidar partisi, bun alrla “meşgul” olup "ibret” almazsa galiba nârı cehennemin ne olduğunu görecek.
Bazı TicanVler Büyük Millet Meclisinde ezan okumuşlardı. Tevkif e-dildiler rc bunların deli oldukları anlaşıldı. Şimdi galiba. Veli oldular.
Bütün bunlara kati bir “Yeter!" çekmenin sırası geldi sanıyoruz.
Ramazan arifesinde, sahici Müs-lümanlar adına, bunu hatırlatmağı faydalı bulduk.
BİR İSTANBULLU
Öğrenmek
Hicrî 19 5 0 HAZİRAN 15 Perşembe Rumî
»ABAN 29 1369 HAZ. 2 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5.26 8.44
öğle 13.14 4.33
ikindi 17.15 8.33
Akşam 20. 12.00
Yatsı 22.45 2.03
lmsâlı 8.00 6.27
ihtiyacında olduğumuz herşey
İnsanın talih vo mukadderatı üzerinde yıldızların büyük bir rol oynamakta olduğunu iddia edenler vo buna inananlar çoktur. Bu telâkki ve bilgiye göre hor İnsan muayyen bir yıldız altında doğar, dünyaya geldiği yerde ve anda başı üstünde bulunan bu yıldızın bütün hayatı boyunca derin tesirlori altında bulunur. Bir kimsenin kendi yıldızına göre bir haftalık, iki haftalık, bir aylık veya bütün ömrü için mukadderatını tâyin ve tesbit etmeğe, oroskopunu yapmak, eski tabirle, “zayiçeslnl tanzim etmek,, denir.
Gazotomiz karilerino muayyon zamanlarda bu hizmeti yapacaktır. Doğduğunuz ayı ilk sütunda arayınız, aşağıdaki işaretlere bakınız, onların İfade ettiği mânayı altta bulacaksınız. Yıldızınızın söylediği umumi hüküm son sütundadır.
4 — Fevkalâde güzel bir on beş gün geçireceksiniz.
«■el
A
W
Değişiklik
Se ratan (Yengeç) Haziran • Temmuz
Mizan
23 EylOJ
22 Ekim
ikizler
21 Mayii
20 Haziran
Kava (Yay)
22 Kasım •
22 Aralık
Hut (Balık) 10 Şubat • 20 Mart
8ünbülo
23 Ağustos -
22 Eylül
Sevlr (Boğa)
20 Nisan
20 Mayıs
H — çok >yi huyluııvtm. Herkes sizi iyiliğini! için «ak seviyor.
Aralan
22 Temmuz
22 Ağustos
8Urpri» Q • Hiç fevkalâdelik yok = Müşkülât
o a Muvaffakiyet
12 — Hayatınızın çok mesul bir devresindeslniz. Durumunuz gittikçe iyileşiyor.
Cedi (Yaban-keçlzl) 23 Aralın 10 Ocak
Dcllv (Saka) 20 Ocak •
18 Şubat
Doğduğunuz tarihe göre yıldızınız.
Hamel (Koç)
21 Mart •
19 Nisan
M = Sılanı. = üm” '3^


21


Akrep
23 Ekim -
21 Kasım
.1 O. B 5 _ 3 •s 11 o tM o a o 5 M ı
©
O O O
o w o O f 1 • /• 5
4 o o
O o
o o ö
s M —I ' oi-u
1 a |©'ı ,O. o Ü
ü O O Ö o
o o fi o 0 J ı o
r F
O o 4 !
5 — Dikkatli olun, İç hayatınızda sizi sıkıntılara sokacak fena bir arkadaşınız var.
2 — Küçük bazı kötü hareketler yapmaya çok mütern* Vİlsinlz. Dikkatli olun
1 — Durumunuzda iyi bir değişiklik olacak.
B — Hayatınızın bir dönüm noktasındaeınız.
İft Hazirandan - 1 Temmuza kadar
8 — Aşkta şansımı yoh fakat mali durumunu* şek iyi. Paranız bunu Hlâfl ad ••ek.
7 — Açık sözlülüğünüz küçük ııkıntılarınızm yegâna «ebe-Mdlr. Konuşmadan önea düşünün.
0 — Hayatta rH(
var>
3 — Biraz sabırlı olun. 8 kıntıalrınız geçicidir; yakın da paraya taallûk eden güzel bir sürpriziniz var.
5TTT,
.s


HİKÂYE
Süpürgeci
Ay’a varacak olan İlk ekip muhakkak ki çok anormal şartlar altında H çalışmak zorunda kalacaktır. Kendisine, içinde yaşıyabileceği ve korunabileceği odacıklar ve sığmaklar kazmak, ilk derdi olacaktır, özel bir koruyucu cihaza malik olmadan -bir çeşit dalgıç gibi, dışarı çıkmak, mosferln mevcut olmamasından layı ölümle neticelenir. Denizin rinllklerinde yaşamıya alışmış balık, üst tabakaya çıkarılınca
sil çatlan ölürse, insan da aynı akıbete uğrar, Bundan başka odacıkların veya sığmakların dışında, insanlar birblrleriyle konuşamazlar. Havadan mahrum yerler, sesi nakletmediği için işaretle veya küçük radyo cihazlarıyla konuşup anlaşmaları gerekir.
at-do-de-bir na-
Şimdi esas konumuza gelelim ve Ay'dan dünyayı bombardıman edelim; hedef de New-York olsun! Bu bombardımandaki durumumuz, harekette bulunan bir otomobilin içinden, kaçan bir tavşanı kovalıyan avcıntn-kinin aynıdır. Avcı burada otomobilin hızını olduğu kadar, tavşanın süratini de hesaba katmak zorundadır. Astronomun halletmek zorunda bulunduğu problem, bir cihetten av-cınınklnden daha kolay, diğer cihetten de çok daha zor ve karışıktır. Kâinattaki boşlukta bir roketle hedefe isabeti güçleştiren bir faktör gravitasyondur. Burada hesaba katılacak olan sadece dünyanın ve Ay’ın cazibe kuvveti değildir, bilâkis her şeyden evvel güneşinkini de gözönün-de bulundurmak icap eder. Çünkü uzun mesafeli uçuşta roket, herhangi bir yıldızmkinden çok, güneşin cazibe kuvvetinin tesiri altında kalır.
Farzedelirn ki ilk roket (Diana I),-in atılacağı nokta lmbrium Gölünün güney kıyısındaki Eratosthenes sönmüş volkanından (löD) kilometre kuzey batıda bulunsun! Atış saati de 9/hozlran/1040 günü sabah (7) olarak tesbit edilmiş klt, gece yarınını Ay’daki arazi, bu dalgalanan dünya
aydınlatılmıştır, Asya kıtası hudutlarının Ay tekerleğinin kenarlarında
olsun! Ay’da vahiniz geçmiştir, yıldızın Üzerinde tarafından İyice
BEYOÖLÜ CİHETİ
AKIN 1 — Fantomalnr Konuşuyor. 2 — Flesta Yıldızı. 3 — Mcmlş.
ALKAZAR (42562) 1 — Dehşet Diyarı, 2 — San-Antonlo Aslanı.
AII: (44394) 1 — Çöl Şarkısı,
2 — Kadın Düşmanı.
ATLAS (40885) 1 — Aşk Bes-teüi. 2 — Belâmı Arıyorum.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 - A-sllzade Silâhşör. 2 — Kafkas Kartalı.
EIJIAMRA: (43595) 1 — Gü-
nuh Çocuğu. 2 — Bililir Anahtar.
INC! (84595) 1 — Güzeller Rea-mıgcçldl. 2 — Yaban Gülü.
3 — Mlki.
İPEK (44289) 1 — Su Perileri, 2 — Bir Dulun Hayatı.
LALE (43595; 1 — Yalnız Gidenler .2 — Ormanlar Arelanı (Türkçe).
MELEK (40868) 1 — Eğlence-
ler Perisi 2 — La Traviatu.
SARAY (41666) 1 — Kazano-
vanın Aşk Maceraları. 2 — Damgalı Doktor.
SUATPARK (88143) J — öldüren Para. 2 — Kara Sevda, 3— Kafkas Kartalı.
SÜMER (42851) 1 — Vatan
Kahramanı. 2 — Deniz Kızının Aşkı.
SARK (40380) 1 — Kahramanlar Geliyor. 2 — Mızraklı Fedailer Alayı,
ŞIK (43726) 1 — Kahraman
Köpek. 2 — Esirler Gemisi.
TAKSİM (48101) 1 - Fakir Kızı LeylA. 2 — Ali Baba Kırk Haramiler.
TAN 1 — Saray Gözdeleri. 2— Boka Kıralı,
ÜNAL (40306) i - Ekmekçi Katım. 2 — Yaşamak Arzusu.
YENİ 1 - Şarlo Diktatör. 2 — Deniz Yıldızları. 3 — Kanunsuz Şehir.
YILDIZ (42847) 1 - Aşıklar
Yolu. 2 — Çin Kızı,
İSTANBUL OtHETİ
ALEMDAR (23683) 1 - Gece
Akını. 2 — Lorel Hardy Kuru Gürültü.
AZAK (23642) 1 — Sevimli Haydut 2 — Sevimli Haydudun İntikamı.
ÇEMBERLİTA9 (22513) 1 —
Canavar Pençesi. 2 — ölüm Seferi.
FERAH 1 — Büyüklük Deliliği. 2 — Namus Sözü. 3 — Tarza-nın Hâzinesi.
HALK 1 — Robenson Adası. 2 — Çanlar Çalarken.
İSTANBUL (22367) 1 — Deniz Yıldızı. 2 — Kara Canavar.
KISMET (26651) 1 — Aşk Sultanı. 2 — Çingene Baron.
MARMARA (23860) 1 — Kaptan Kld. 2 — Son Macera.
MİLLİ (22962) 1 — Gece Akını. 2 — Lorel Hardy Kuru Gürültü.
TURAN (22127) 1 - Kanun Harici. 2 — 3 Ahbap Çavuşlar Cş,-8us Peşinde.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 -Baba Katili. 2 — Efe Aşkı.
KADIKÖY UIHETI
HALE (,60112) 1 — Cangaterler Haflycsl. 2 — Gençlik Şarkısı. OPERA (60821) 1 - Sarışın
Bülbüller. 2 — Macera Limanı. SÜREYYA: (60862) 1 — îslm-Kahramanlar. 2 — Gönül-Gönüle.
ANKARA
.Şamdan. — 22.30 S A.S. (İskandinav) Stockholm, Kopenhag, Münih’ten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A. (İngiliz) Atina, Roma, Nis, Londrava. — 8.3ü D.H.Y. (Türk) Burzaya. — 9.00 D.H.Y, (Türle) Ankara, Kayseri, Malatya. Elâzığ, Erzuruına.
— 9.30 D.H.Y. (Türk) Ank/ıraya
— 10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kıbrıs, Beyruta. — .10.16
D.H.Y. (Türk) İzmiro. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, îskenderunn. — 11.30 C.G.D.T. Beyrut, Kahlreye. — 14.45 D. H.Y. (Türk) Ankaraya. —16,00 D H.Y. (Türk) İzmir». — 21.36 P.A.A. (Amerikan) Münih,Londra, Gander, Boston, Ncw-Yor-ka. — 23 30 S.A.S. (İskandinav) Lydda'yn,
II 50 Türkçe tangolar (pl.). — 15.00 Programlar ve Kapanış.
17.57 Açılış vc programlur. — IS.oo Caz müziği (pl ). — 18.30 Hafif orkestra eserleri (pl.). 18.45 Saz eserleri. — 10.00 Haberler, — 19.15 İstanbul haberleri. — 10.20 İstanbul öğretmenler Korosu Konseri. — 19.10 Hafif ara müziği (pL). — 10.45 Şarkı vo türküler. — 20.15 Harry James Orkestrasından caz müziği.(pl ). — 20.30 Gelir vergisi İzahları. — 20.45 Fraıı VVarren’den sevilmiş şarkılar (pi.j — ît.oo Küçük orkestradan melodiler. — 81.20 Fasıl heyeti konseri. — 22.00 Konçerto (pl.). (Beethoven No,5 piyano konçertosu). — 22.lo Gitar «olnlnrı (pl.). — 22.45 Haberler. — 33.00 Dans müziği (pl ). — 23.30 Programlar ve Kapanış.
Soldun niiAü:
HAVALAR birdenbire ısınmış, nefes tıkayıcı cehennemi bir sıcak, herkeste bir gevşeklik husule getirmişti. Yürüyenler daha yavaş adım atıyorlar, oturanlar ceketlerini çıkarıyorlar, gömleklerinin birkaç düğmesini açıyorlar, kollarını sıvayorlardı...
sözde rüzga-kapılmış, ayakta geçeni seyrediyor-
fakat bütün cılız-hâkim bir ses, tu-kulaklarımı diye
BİZ den
(23432ı
(15031)
OönlUmdeld
Sövlştiğlmlz
Bir Yetimin
ANMARA Aslan. bByVk
Günler
CEBEC İ (18848)
— Monto Krlatonıın Oğ-
Ahi. 2 lu.
FARK
Sonra.
(11181) 1 — Günahtan
2 — Büyük Aşk.
SUS (11071) Hasreti nın Y’üzügü, SÜMER (14071) 1 — Faciası. 2 — rındft Bir Kız.
ULUS (22240)
2 — Korkusuz
YENİ (14040) 1 — Talihim Olsaydı. 2 — İlk Vals.
tZMİR
Süleyma-
Şlmtıl
1 -
LqhI,
Bir Gece Kutupla-
İçil Kız
ELIIAMRA 1 - Tatlı Miras. 2 — Kılıçların Gölgelinde. S — Gönül Kimi Bcvorao.
LALE: 1 — Çöl Şarkısı. 2 — Korsanlar. 3 — Hayat Yolu. TAYYARE 1 — Şöhret Hırbizi. 2 — Ormanlar Bakiresi.
TAN; 1 — Çöl ŞarkiHi. 2 — KorHftnlar. 3 — Hayat Yolu.
YENİ HİN EM A 1 — Tarzan Geliyor. 2 — Bir Millet Uyanıyor,
KARŞIYAKA UİIIETI
MELEK 1 — Cezuyir Dansözü. 2 — Vahşi Ormanlar tçirıdc .
UÇAK - İREN . VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.46 D H.Y, (Türk) Bursudan,
- 9.50 D.H.Y. (Türk) İzmir-den, - 14.15 D.H Y. (Türk) Gaziantep, Adana, Konya, Afyondan. - 15.36 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Anltaradan»
- 16.80 D.H.Y. (Türk) Diyar
bakır, Elftzıg, Sıvan, Ankara-dan. - 17.46 C.Y. (Kibrin) Nl-kunya, Ankaradun. — 18.05 D. HY (Türk) tsmlrdon - 18.36
D.H.Y. (Türk) Ankaradan. — 10.10 8.R. (lavlçro) Zürich. Co-nevre, Atlnadan, — 20.20 P A A (Amerikan) Hongkong, Bangkok, KıılkÜta, Delhi, Kııruşi,
e
(•ELECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Ordu. KaradcnİKden. — 13.20 Şua. Mudtınyadan, — 10.50 Marakuz, Mudanyatlan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR 0.00 Marakas. Mudanyaya —
GELECEK OLAN TRENLER
(1.45 Semplon (Avrupa). — 8,80 Ankara (Ekspres). — 0.16 An hara (Yataklı).
GİDECEK OLAN TRENLER 10.10 Adanaya. — 18.10 Ankara (EkBprou). — 20.30 Ankara
(Yataklı).
c A D 1 ( O na
ANKARA:
7.80 M.8.Ayan. — 7 81 Neşeli parçalar (pl.). — 7.15 Haberler. 8.00 Saz eserleri (|>L). — 8.15 Tangolar (pl.). — 8,25 Günün programı vo Hava raporu. — 8.80 Çeşitli müzik (plj. — 0.00 . Kapanış,
İ2.28 Açılış ve program. — 12.30 M S,Ayarı. - 13.80 Şarkılar. — İM.IHI Haberler. — 18.15 Radyo ualon orkestrası- — >8.80 öğle gnscteai. — 13.45 Rıul)o
aıılon orkestrasının «levamı. — 11,00 Akşaın programı, Hava raporu vo Kapanış,
17.68 Açılış vo program — 18.00 M,8 Ayarı. — 18,00 tnao-BH7. (Hüoeynl Faslı). — 18.45 Hafif sololar (pl.). — 10.00 M. S.Ayarı vo Haberler. — 10.15 Guçmlştc bugürı. — 10.20 Yurttan «esler. — 10.15 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Opera Aryaları (pl ). — 30.15 Radyo gazetesi-. — 20.80 Serbest saat. — — Sİ.00 Uneseo Keman soloları.
Kupelmun. F'l-Dölcnor, — 21.16
teal,
20.85 Şarkılar gasoteal. 21.15 Çalan: Enver yanoda; Binlin Konuşma; Öııghk auu.ll: (Boğmaca) Dr. Curnulcddin Or. — 22.00 MüzlkHovorin saati. — 32.45 M.8.Ayarı ve Haberler, — 28.00 Program ve Kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış vo programlar. — 18.00 Haberler. - 18.18 Dans müziği İpi.). — 13.45 Şarkı ve türküh ■ n 20 Serbest oat. — 1*1,80 garkı ve türküler. —
YABA N( 1 RA»YOLARDAN
SEÇME YAYINLAR:
LONDRA:
7.10 Jack Naîhan ve Orkestrası. — 8.00 BBC Hafif orkestrasından parçalar. — 8.15 Dinleyici istekleri. — 0.15 Palm Court orkestra sındım hafif müzik. — 10.30 Dinleyici İst ekleri
— 12.00 Mildik hatıraları. — 12.30 BBC Northern orkestrası konseri. — 13,30 Dvnnls Crack-nell vo sekstetl. — 18.15 Karışık müzik. — 1(1.15 BBC Opera orkeatası konseri. — 17.15 Dana müziği. — 18.15 Müzik luıt irabın. — 10.18 Dinloyicl istekleri.
— 20.80 Küçük orkestradan melodiler, — 21,30 Operada bir saat. — 24.00 Dinleyici işlekleri.
E
C Z A N E
EMİNÖNÜ: Süreyya iKumka-pı) — İstanbul ıEminönü) — Hnaan Hulusi (Küçükpnzar) — Abdülkadlr (Oafialoglu)
BEYOĞLU; Matkoviç (Merkez) — Gnhıtaaaray (Merkez)
— Ertuğrul (Taksim) — İsmet (Taksim) — Kara köy (Galata)
— Maçka (Şişil) — Feriköy (Şişil) — Haskdy — Merkez (Kasımpaşa)
FATİH ı İsmail Hakkı (Şeh-sadobaşı) — Sarım (Akeııray)
— Emin Rıdvan (Samııtyaı — Nüzhot Onat (Şehremini) — Ahmet Suat (KarugUmrÜk) — Gültıoron Slpahioglu (Fener)
EYÜP: Ayvnnsaray şifa BEŞİKTAŞ: Nail Hallt — Yeni (Orta köy) — Arnııvutköy — Merkez (Bebek)
KADIKÖY ı Ycldoftirmeni — Kızıltoprak — Göstcpc — Bostancı
ÜSKÜDAR: Çıımhyurt HEYHELtADAı Heybellada BÜYÜKADA: Morkoz İZMİR ı Ka ra taş (Yalıttır) Yanlım (Alımncnk) — Halk (Banııvthano) — Birlik (Keıne-raltı) Cumhuriyet (Eşrefpaşa) ANKARA: Başkent — Merko.
— Buyur
I — Binici askeri bölük (iki ketime). 2 — Şifa bulmak; Bir toprak nov’l. 3 — Snnatta maharet; Bir edat. • ayakkabı cinsi; Şehir Tiyatrosu birinin soyadı; Vücude getirdiği ki kelime). 7 — Nefi edatı, 8 — iyice vukuf peyda etme, 9 — Arap harflerinden birinin okunuşu; Hararet; Tcral telefon parolası, 10 — Cakalı havan.
Yukardan asaftı;
4 — Sukut; Bir 5 — İstanbul artistlerinden Sesleniş. 6 — mükemmel (I-llâve olunun; Cevval; Tersi
2 — Küçük tanecik-getir; Bir kcllrno ve-dlğor kelime veya irtibatı. 3 — Vasiye-
1 — Bolâ oku manasına arap-ça terkip, lor haline ya «Özün »özle olun
ti. i — Sonuna bir harf gcllrae hlr pamuk cinai olur; Utan. 6--Flll vkl; Koşan au; Bir notu. 6 — Tersi kesin; Torai ilk aah-ne hayatımızın kadın anların-dıın, 7 — Bir renk. 8 — Tir; Meşhur bir göl; Şifreli cümle. 0 — Suni yüırııo havuzu; Çulu movcut.
yan.
10 — Vâsıl olamı-
dünkü
BULMACANIN
HALLİ
Soldan «ağa:
1 — Fedakârazıe. 2 — İçi boşalan. 3 — Varili Kâfi. 4 — Ot alan; Giy. 6 — Zan| Lekeli. 6 — Ohara; Beye. 7 — Taneli. 8 — Ak; Yakin. 9 — Natamam; Ln. 10 — Eziyet eden.
Yukardan agıığı:
1 — Filozofane. 2 — Hatice. 3 — Dlrunat; Tl. 4 — Abu; Yatar. 5 — Kovulun; Mc. 6 — Aş; No; Tana. 7 — Karı Kelime. S — Alagoylk. 9 — Nafllu; Elâ. 10 — En İyi bayan.
Beyoğlu 44844 Kadıköy 60872
latanbul 24222 Üsküdar 60943
Ankara 00. îsınir 2222 Karşıyaka 16055
Yemekten sonra köşebaşında. zaman zaman zoraki bir temasla biraz serinleten rın cazibesine duruyor, gelip dum.
Gayet ince, lığına rağmen
haf bir kelimeyle çınlattı. Galiba “Süpürge», □ağırmıştı. Başımı çevirdim. Bu. bir seyyar satıcı idi. Yavaş yürüyen, hattâ durup durup yürüyen bir ihtiyar! ilk dakikaların ânı müşahedesini derinleştirdiğim zaman beni hayretlere garkeden bir hayat muamması önünde ürperdim. Evet, bir süpürge satıcısı karşısıııdaydım. Amma onun üzerine aldığı bu basit işin neler İfade ettiğini kavramak için, bir saniyelik bir muhakeme kâfiydi Üzerinde lime lime balıkçıların taşıdığı kaim, koyu renkli bir elbise enkazı vardı. Yüzü, dikenli, taşlı, uçurumlu feci bir Ömür seyahatinin hâtıraları olan derin hatlarla her noktadan çizilmişti.
Havanın harareti, taşıdığı yük. Üzerindeki elbisenin yakıcı kumaşı, cehresini tcıie yıkamıştı. Çenesinin altından dökülen damlalar, tozlu yolda küçücük benekler meydana getiriyordu. Vücudu iradesine isyan etmiş ve beli bükülmüştü. Mamafih o, bir yerden eline geçirdiği çarpık uzun sopasına dayanarak bu eksikliğini epeyce bertaraf edebiliyordu. Sırtına sekiz kadar süpürgeyi kirli bir sicimle bağlamıştı. Attığı her adımı müteakip muvazenesini bulmak için elindeki değnekten istifade ediyordu. Her halde boynu ağrıyordu ki başını kaldıramı-yordu. Yalnız birkaç defa bağırdıktan sonra, kendisini duyan ve çağıran var mı diye, gayretle yukarıya bakıyordu.
Düşündüm. îşin en acı tarafı bu kadar didinmeye rağmen süpürge kelimesini ne doğru telâffuz edebiliyor ve ne de yukan katlara irkebilecek bir kuvvetle haykırabiliyordu.
Şu anda tam yanıbaşımdaydı. Dayanılmaz bir merhametle içim ezildi. Konuştum:
— Nasıl İşler baba ?
Durdu. Ürkek, fakat tamıyacağmı canlılıkta derin, siyah gözleriyle
baktı. Sonra hasta bir sesle kendisinin de inanmadığı bir cevap verdi:
— İyidir... Fena değil!.
Kuru ve damarlı elleriyle terini sildi. Bir şeyler anlatacaktı. Fakat neden bilmem vazgeçerek sadece veda etti.
hiç unu-parlak, yüzüme
S
M D A T
İstanbul Beyoğlu 41998
Anadolu yakası 60538
Ankara 01
İzmir 2251
Yazan : Kubilâyhan Uzel
— Eyvallah!
Duramıyordu. Bir şeyler yapmalıydı dünyada! Meselâ aüpür-ge satmak. Niçin olmasın? Hayat hareket etmek demek değil miydi? Bünye dayanamazmış. Bizzat hayat, iradenin vücuda galebe çalması demek değil mıydı?
Dudaklarımda acı bir tebessüm, her tarafta gördüğüm dilenciler birer birer gözlerimin önünden geçtiler. Hangisi bu ihtiyardan daha halsiz, daha biçare idi? Ama onlar yaşarken Ölenlerdi. Halbuki bu titrek adımlarla u-zaklaşan insan, hayatı son saniyesine kadar damla damla kıskançlıkla yaşamak azminin en kudretli ifadesiydi. Cılız fakat hâkim sesi yine kulağımda çınladı “Süprl!..,,,

Bir kandil günü İdi. Koşar a-dımlarla mühim bir iş için bir arkadaşı görmeye gidiyordum. Aklım saatteydi. Zira randevuyu ka-çınrsam ziyanım büyük olacaktı. Acelemden birkaç kişiyle çarpıştım. Hattâ bir adamın arkamdan pek de noşa gitmeyecek kelimeler mırıldandığını duyduğum halde aldırmadım. Gerçi omuzuna tosla-mıştım, amma "pardon., demeyi de unutmamıştım.
Sık sık kandil çörekleri satan tablacılara rastlıyordum.
Birdenbire bir sokak içinde bir kalabalıkla karşılaştım. Boyum uzun olduğundan çoluk çocuğun bir daire çevirerek merakla baktıkları noktayı arkada bulunmama rağmen ayaklarımın ucunda yükselerek görebilecek bir seviyeye geldim. Aynı anda donakaldım. Yerde süpürgelerini norta-sında ihtiyar satıcı boylu boyuna uzanmış yatıyordu.
— Su içirelim.
— Hiç doktor yok mu ?
Gibi her ağızdan bir söz çıkan kalabalığı kabaca yardım. Eğildim. İhtiyarda hiç kımıldanma alâmeti yoktu. Kalbini dinledim. Doğruldum:
— Onun artık hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Yaşadığını saniyesi saniyesine yaşadı, dedim. Bu son cümlem bazılarının tuhafına gitmiş olmalı ki, garip garip yüzüme baktılar. Hattâ gözlerimde behren yaşlan iaıkedenler daha da şaşırdılar. Yufka yürekliliğime atfetmişlerdi. Bir an şapkam elimde kalakaldım. Sonra hızla uzaklaştım. Pek müteessir olmamalıydım. Onun istediği de bu değil miydi?.
Süpürgeci son saniyesine kadar iradenin vücuda galebesini ifade edebilmiş bir insandı. O bir “Gerçekten yaşıyan,, dı. Aziz hâtırası on ümitsiz anlarda bana en büyük dayanak olacaktı.
Evet üzülmemeliydım. Yağmur yağıyordu. Hem işim de vardı. Acele etmeliydim.
e

15 Haziran 1950
î E N I İSTANBUL
Sayfa ö
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Dağ köylülerimizin sıkıntılı hali ve iç iskân meselesi
Yazan : Prof. Dr. Fikret Saatçioğlu
Bir kaç gün evvel Ankara muhabirimle tarafından verilen bir haberde Tarım Bakanlığının İç InkAn meselesiyle yakından alAkadar olduğu bildirilmişti. Bu meveu tilerinde dikkatle duran gaıetemls bürün İstanbul Orman Fnkülteıl Dekanı Profesör Doktor Fikret Snatçloğlıınun Aşağıdaki makalesini neşretmekte ve bunu alakalıların dikkatine arıetmekte fayda bulmuştur.
|JER leyden evvel bir ziraat mem-"leketi olması gereken yudrumu-zun zirai ve iktisadi sahalarda kalkınabilmesi, ntlfusun büyük bir kısın mı tenkil eden köylü vatandaş kütlesinin istihsal kabiliyetine ve refah seviyesine bağlı bulunmaktadır. Bu mevzuda bilhassa dağlık mmtakalar-da meskûn köylülerimizin yaşama şartları ve imkânları üzerinde ehemmiyetle durmak gerekir. Eski devirlerin meydana getirdiği başıboş iskânlar dolayısiyle bugün milyonlarca vatandaş en minimal geçim imkânlarını temin için memleketimizin sarp dağlarında haşin tabiat şaı Kariyle mücadele halinde bulunmaktadır.
Bir memleketin topraklarını mutlak orman toprağı ve nisbî orman toprağı diye İkiye ayırmak mümkündür. Mutlak orman toprakları, bünyeleri, avarız şartları ve mevkileri dolayısiyle yalnız orman akaçlarının yetişmesine ve gelişmesine imkân veren topraklardır. Yani bu topraklar üzerinde ziraat yapılamaz, ancak ormancılık yapılabilir. Bu topraklar münhasıran ormanın yaşama sahasını teşkil ederler. Nisbi orman toprakları İse, hem ziraate ve hem de ormancılığa elverişli olan topraklardır. Tabiatlyle bu toprakların büyük bir kısmının, bilhassa iyi vasıfta olanlarının tamamen zirai istifadeye tahsisi ve kalite itibariyle düşük olan kısmının da yine ormancılığa bırakılması gerekir. Topraktan bu tarz İstifade şekli bütün Avrupa memleketlerinde mûtad usul ve kaideyi teşkil eder. Bu memleketlerde zirai istifade şekillerinin ormanın yaşama sahasına tecavüzüne hiç bir zaman müsaade edilmez. Meselâ dünyanın ormanca zengin memleketlerinden biri o-lan Finlandiyada memleket sahasının % 71 inin ormanla kaplı bulunuşu, hakikaten bu memleket topraklarının % 71 inin yalnız orman yetişmesine müsait oluşundan ileri gelmektedir. Bundan dolayı ziraat mahsullerine karşı yüksek ihtiyaca rağmen büyük orman sahasının hiç olmazsa bir kısmını ziraat arazisi haline sokmak Finlandiyada hiç kimsenin aklından geçmemektedir.
Memleketimizde İse topraklarımızdan maalesef, onların vasıflarına ve verim kabiliyetlerine göre İstifade e-dilmemekte bilâkis istifade şekli gelişi güzel cereyan etmiş olan iskânlara tâbi kalmış bulunmaktadır. Bu yüzden köylü vatandaşların bir kısmı her nasılsa yerleştikleri ve haddi zatında ormanın yaşama sahası olan dağlık mıntakalarda ormanı imha e-derek kazandıkları arazi üzerinde ziraat yapmıya çalışmakta ve karınlarını doyurmak için bocalayıp durmaktadırlar. Köylünün bu acıklı halini dağlık mıntakalarımızda, bilhassa Karadeniz ve Toros'larda. bariz olarak görmek mümkündür.
Karadeniz köylüsünün büyük bir kısmı en müşkül şartlar İçinde çalışır. buna rağmen müsait yıllarda bile altı aylık mısırını depo etmekten âciz kalır ve ekseriya hükümetin yardımına muhtaçtır. Zira ormanı imha ederek açtığı ve şehirlinin a-yak t a durmakta güçlük çekeceği kadar dik olan yamaçlarda, kayalık ve taşlık topraklar üzerinde, attığı bir mısır tanesi yerine üç yahut en fazla beş tane alabilir. Zamanında yağ
mur yağmazsa o da kaybolur. Bu yerler çok kere yüksek olduklarından iklim mısırdan başka belki yalnız çavdara tohum tutma imkânını verir. Bundan dolayı bu vatandaşlar buğday ekmeğini ancak şehirde görürler.
Köylü denince birinci derecede zl-raatlc iştigal eden müstahsil insanlar anlaşılacağına göre. dağlarda yerleşmiş bulunan bu kabil vatandaşların, içinde bulundukları şartlar yüzünden, köylü vasfından mahrum bulundukları da acıklı olmakla beraber bir hakikattir.
Diğer taraftan bu durumun ormanlara yaptığı büyük zararlar üzerinde ehemmiyetle durmak gerekir. Dağ köylüsü bulunduğu yerde yaşamak mecburiyeti altında bırakıldığı müddetçe ormandan tarla açmak, ırkı bozulmuş ve verimsiz hayvanlarını civar ormanlarda otlatmak, kısaca büyük ölçüde ormanı tahrip ve imha etmek suretiyle yaşamak zorunda kalmaktadır. Dik yamaçlarda toprağı tutan ormanın imhasiyle açılan tarlalar, ormanın bıraktığı bir miktar gübre sayesinde, bidayette bir kaç yıl mahsul verir, fakat eninde sonunda çoraklaşmıya mahkûmdur. Çünkü şiddetli yağmurlar ve birdenbire eriyen karın meydana getirdiği sular, dik olan bu arazinin nebat toprağını kısa bir zamanda silip süpürür ve alttaki kaya meydana çıkar. Orman örtüsünden mahrum bırakılan bu arazi artık köylüye sırtını çevirmiş, memleket parçası olarak da kaybolmuş demektir. Bu sefer dağ köylüsü tekrar civardaki ormana musallat olur ve açtığı tarlalardan bir kaç yıllık mütevazı bir İstifadeden sonra oraları da aynı feci akıbete bırakmakta gecikmez. Nüfusun artışı, köylünün bu tahrlbkâr faaliyetini arttırır, yahut onu hicrete mecbur kılar. Köylü, Karadeniz mın-takasından Zonguldak ve İstanbul gibi büyük şehirlere devamlı bir surette akın etmektedir. -
Dağlarımızdaki orman ve toprağa müteveccih olan bu tahıibkâr faaliyetin. memleketimizin umumi su muvazenesi ve ziraat! üzerine yaptığı zararlı tesirlere ve tevlit ettiği âfetler çok büyüktür. Bir memleketin dağlardaki ormanları, evvel emirde o memleketin su ekonomisinin nâzımı ve ovalarının su hâzinesidir. Ormanın yok edilmesi, ovalardaki ziraat ve mera arazisinin yavaş yavaş verimini düşürür. Seller yalnız o yılın mahsulünü mahvetmekle kalmaz çok kere dağlardan sürükleyip getirdikleri taş ve çakıllarla ziraat arazisini istilâ ederek harap ederler, hattâ büyük şehirleri basarak can ve mal kaybına sebebiyet verirler. Amasya, Eskişehir ve Adana sel felâketlerinin acıları daha hâlâ yüreğimizi sızlatmaktadır. Bu felâketleri yalnız beratlarla önlemek mümkün değildir. Bunlara mâni olacak en büyük ve en müessir baraj, dağlardaki ormanlardır. O itibarla dağ ormanlarını muhafaza ve sahalarını genişletmek zarureti karşısında bulunmaktayız.
Kısa Haberler
Geri kalmış memleketlere teknik yardım İçin yeni hazırlıklar
★ Lake Success, 14 (A.A.) — Yetmiş yedi memleketin murahhasları, Birleşmiş Milletler ve onun İhtisas komisyonları tarafından plânları hazırlanan teknik yardım için dünya ölçüsünde bir program hazırlamak üzere toplanan üç günlük konferansın açılışı münasebetiyle dün Lake Suc-cess'te toplanmışlardır.
Konferans, geri kalmış memleketlere teknik yardım yapılması gayesiyle bir mal! birlik için plânlar "hazırlayacaktır.
Konferansa Birleşmiş Milletler âzası olan 59 devletle üye olmıyan 18 devlet dâvet dllmiştir.
Bulgaristan ve Suudi Arabistan dâvetl reddetmişler fakat sebebini bildirmemişlerdir.
Birleşmiş Milletlere mensup resmi şahsiyetler programın tatbikinin birinci yılı için konferansın en aşağı 20 milyon dolar kabul edeceğini sanmaktadırlar.
Resmi şahsiyetler yeni plânın teknik yardıma inhisar ettiği ve geri kalmış memleketlere yatırılacak sermayelerle alâkası olmadığını belirtmişlerdir.
Prag Fuarı siparişleri
★ Prag (Hususi) — Çek resmi ajansı Ceteka'nın bildirdiğine göre, Avustralyanın Prag Enternasyonal Fuarına yaptığı siparişler, Bu yıl, gelen seneye nispetle, 9 misli daha fazladır. Britanya da bu sene, geçen seneye nispetle daha fazla sipariş vermiştir.
Yeni Amerikan güneş gözlükleri ir New-York (Hususî) — Amerikan Optik Şirketi tarafından sıcaklığa ve güneş ışığına mâni o-lan yeni bir gözlük camı yapılmıştır.
Üç kat camdan yapılmış olan bu gözlüğün rengi koyu yeşildir ve gerek sıcaklık, gerek güneş şualarının % 80 ini kesebilmektedir.
Arjantin şeker fiyatları yükseliyor
★ Buenos Aires (Hususi) — Arjantin yerli şeker fiyatları resmen arttırılmış ve toptancılar için kilo başına 1.45 pesos olmuştur. Toptancılar bu şekeri perakendecilere kilo başına 1.47 pesos’tan, perakendeciler de müşteriye 1.50 pesostan satacaklardır. Eski fiyatlar, sıra ile 1.07, 1.09, 1.10 pesos idi.
tktlsadl tş Birliği Teşkilâtının Kore’ye yardımı
★ W8shington (Hususi) — İktisadi işbirliği Teşkilâtı, suni gübre, çimento ve kömür İstihsalini arttırması İçin Güney Kore’ye 22,174.000 dolar kıymetinde bir yardımda bulunacağım bildirmiştir.
Fransa et ticaretindeki bazı tahditleri kaldırıyor
★ Paris (Hususi) — Fransız resmi makamları sığır ve dana eti üzerindeki tahditleri kaldırmıştır. Stokların fazlalığı ve mevsim dolayısiyle et fiatlerinin düşeceği beklenmektedir.
Ingilterenin yeni bir yolcu vapuru
★ Londra 14 (A.A. ) 24.000 tonluk
yeni bir İngiliz yolcu vapuru evvelki gün tskoçyanm Doğu sahilinde sefer tcrübelerlne başlamıştır. Gemi, bu sene inşa edilenlerin en büyüğüdür.
Londra - Bombay - Uzakdoğu seferlerine tahsis edilecek olan vapurun yedi güvertesi vardır ve vasati sürati 22 mildir.
Portekiz endüstri fuarı
★ Lizbon (Husus!) — Birinci kısmı şubatta açılan Portekiz Endüstri Fuarının ikinci kısmı açılmıştır.
1949-50 dünya tütün istihsali
Bu sene dünya tütün mahsulü, geçen seneye nispetle yüzde 3 düşüktür
1049 temmuzundan 1950 haziranının sonuna kadar dünya tütün mahsulü 7.200 milyon libre olarak tahmin edilmiştir. 1948 - 49 istihsali 7.400 milyon libre ve harp öncesi 1935 - 39 devresinde senelik vasati 6.597 milyon libredir.
1949 - 50 mevsiminde Kanada. Küba, Yunanistan, Güney Rodezya ve Türkiyede mahsul, evvelki senelere nazaran daha yüksektir. Fakat, buna mukabil Çin ve diğer tütün memleketlerinde mühim düşüklükler kaydedilmiştir. Dünya tütün mahsulü, 1948 - 49 yılına nispetle 3 düşüktür.
1949 - 50 İşlenmiş tütün yaprağı İstihsali 1948 - 49 mevsimine göre % 4 düşüktür. Çin’in 1049 işlenmiş yaprak İstihsali % 50 nispetinde düşmüşse de. Kanada, A. B. D., Kora ve Güney Afrikada artışlar sayesinde durum telâfi edilmiştir.
Doğu tütünlori ve Türk tipi tütün istihsali 1948 - 49 mahsulünden çok yüksektir. Yunanistan, Türkiye vc Yugoeluvyada 1949 - 50 mahsulü, daha önceki harmanlara göre çok yüksektir. Güney Afrika ve diğer küçük tütün memleketlerinde de bu tip tütün istihsali artmıştır. 1949 - 50 mahsulü için Bulgaristan ve İtalyada düşüklük kaydedilmiştir.
1940 - 50 mevsimi için İşlenmiş hafif tütün dünya istihsali, 1948 - 49 istihsalinden biraz daha azdır. Sert kalite istihsali de 1949 - 50 movslmi için
Avrupa kömür ve çelik istihsali artıvor
Geçen sene, dünya kömür istihsalinin yüzde 38 i ve çelik istihsalinin de yarısından fazlası, altı Batı Avrupa memleketine aittir
Birleşmiş Milletlerin aylık istatistik bülteninde bildirilen kömür ve çelik istihsali istatistikleri, Avrupa kömür ve çelik sanayiinin birleştirilmesi hususundaki Schuman Plânı meriyete girince istihsal hacminin a-lacağı şekil hakkında bir fikir vermektedir.
S.S.C.B. de dahil olmak üzere bütün Avrupanın kömür istihsali, 1949 yılında 542 milyon tondur. Bu yekûnun %38 i (209 tonu) hâlen kömür ve çelik sanayiini birleştirmeği tasarlıyan altı Batı Avrupa memleketleri tarafından istihsal edilmiştir. Bu altı memleket, Fransa. ve Saar, Batı Almanya, Benclux memleketleri ve ttalyadır. Avrupanın en büyük kömür memleketi olan Britanya 1949 da 219 milyonla, altı
Bu kısımda temsil edilecek olan endüstriler, dokuma, mefruşat, deri maddeleri, cam ve gıda maddeleri ile birinci kısma dahil ola-mıyan endüstrilerdir.
Amerika hayvani ve nebati yağlar piyasası
★ New-York (Hususi) — Yerli ticaret, ithalât vergilerinin daha fazla İndirilmesini şiddetle reddetmektedir. Mevsim dolayısiyle u-mumi talep azdır. Hükümetin rekabet gayesi ile pamuk yağı fi-atlerini İndirmesi neticesinde, yemeklik yağ flütlerinde de bir u-cuzluk kaydedilmiştir.
Leuvvarden peynir piyasası
★ Amsterdam (Hususi) — Leeu-
warden peynir piyasasında fıat-ler şöyledlr: (100 kilo başına guilder) tam yağlı Gonda peyniri 182 ilâ 183 (184-185 )î Edam.
%40 yağlı peyniri 172 ilâ 173 (değişmemiştir),
biraz düşüktür. Küba, Endonezya ve Filipin Cumhuriyetinde istihsalin fazla olması dolayısiyle, piiro cinsleri 3948 - 49 mahsulünü geçmektedir.
Ingilterenin tütün ithalâtı
Nisan ayında gayrimamul tütün İthalâtı 7.9 milyon libredir. Hindistan 3.6 milyon libre. Kanada 1.8 milyon ve A. B. D. 0.9 milyon libre temin etmişlerdir. 1950 yılının ilk dört ayında 65 milyon libre ithalât yapılmıştır. 1948 ve 1949 yıllarında, aynı müddet zarfında yapılan ithalât 57 milyon libre İdi. İşlenmiş tütün yaprağı ithali 41 milyon libre olup, geçen seneye nazaran 16 milyon libre daha fazladır. Amerika 18 milyon libre. Türkiye 10 milyon, Hindistan 11. Kanada 10, Güney Rodezya da 8 milyon libre temin etmiştir. İmparatorluk camiası memleketlerinden yapılan ithalât, bütün yekûnun % 53 ünü teşkil etmektedir. Bu rakam. 1949 yılının ilk dört ayı için % 51, 1948 ’• ’ İçin de % 43 tür.
1950 ocak - n. sigara İthali. 1949 yılına nispetle daha fazla olmakla beraber harp-öncesi senelerine göre çok düşüktür. ’
Sumatra tütün satışları
Amsterdam (HubusÎ) — Almanya ve Danimarka’dan başka İsveç de Sumatra tütünü Batın almıştır.
Asıl satışlar başlamadan evvel, birçok kaliteler, hususi bir şekilde, önceden satılmıştır.
memleketin bir arada meydana getirdiği yekûnu geçmiştir.
1949 yılında Avrupa kömür istihsali artmışsa da harp öncesi yıl) o-lan 1938 senesine nispetle hftJâ %6 nispetinde düşüktür. Batı Almanya-da, 1945 ten beri istihsal her yıl artmaktadır, fakat hâlâ 1938 yılı istihsaline nispetle %25 düşüktür. Britanyanın 1949 istihsali 1938 istihsalinden %5 daha azdır. Diğer taraftan Fransa ve Saar’ın 1949 istihsali, 1938 istihsalinden %8 nispetinde daha yüksektir.
1949 da Avrupa çelik istihsali 55 milyon ton olup, 1938 istihsalinden %6 yüksektir. Bu miktarın yarısından biraz fazlası altı “Schuman Plânı" memleketleri tarafından istihsal edilmişti. Kömürde olduğu gibi, çelikte de Ingiltere başta gelmektedir. 19^9 yılında, Fransa ve Saar, Batı Almanya, Benelux, İtalya ve Ingilterenin müşterek istihsalinin %81 ini teşkil etmekte idi. Avrupa çelik istihsalinin İkinci Dünya Harbinden sonraki artışına, Almanya hariç, bütün çelik istihsal eden memleketlerin tesiri dokunmuştur. Yalnız Almanya. 1948 de çelik istihsalinin %35 ini temin ederken 1949 da sadece yüzde 16 sini tenjin etmiştir.
Sebze ve meyva fiyatları
14-6-1950 günü Toptan Sebze
ve Meyva Hâil toptan fiyatları:
Bamya 200 kuruş
Domates 25 • •
Sivri biber 380 • •
Fasulye 50 41
Taze yaprak 60 14
Kabak 15 II
Taze patates 15 II
Kayısı 100 II
Kiraz 60 II
Şeftali 100 •e
Vişne 55 41
Kalay ithalâtında yeni zorluklar
iııgiltereden kııluy ithal etmek istlycn (tH’lrleriınİz, yeııi zorluklara uğramaktadırlar. Bu hu-BUata elde ettiğimiz malûmatı aşağıya yazıyoruz:
ingilteredeki kalay müe**ejıe-leri, 4oıı defa olarak siparişleri tahdit etmişlerdir. Bu suretle 50 ton kadar .sipariş veren bir nıü-esseseye İki ton kalay verilmiştir.
Hollandadan kalay sipariş e-den tacirlerimiz de henüz müs-bet bir cevap alamamışlardır. Hollanda müesseselerinden gelen mektuplarda, kendilerinin kalay İhracı için Hollanda hükümetinden müsaade nlanıadıkların(1nn bahsetmektedirler. Bundan bir kaç gün evvel de yazdığımız gibi, dünya kalay piyasası henüz normal bir çehre arzetmemekte-dir. Nitekim ingllterede kalay piyasası, Ingiliz iaşe Nezaretinin fiyat ve sevklyat bakımından sıkı bir kontrolü altında bulunmaktadır.
Kalay fiyatları yükseliyor
Londra (Hususi) — Piyasa sonu kalay fiyatları, yerinde teslim 610 sterllng 5 şilindir. Gelecekteki sevkiyat 611 sterllng 15 şilindendir.
İzmir Kooperatifler Birliğine yardım ediliyor
tzmir, 14 (Hususi muhabirimiz bildiriliyor) — Üzüm, Pamuk ve Zeytinyağı Kooperatifleri Birliğinin fiğe bölgesinde ortaklarına daha çok fayda sağlamak için meydana getirmek istedikleri pamuk fabrikası, yağ tasirhanesl ve üzüm depolan gibi tesislerin müsaadesini almak üzere Ankaraya giden Kooperatifler Birliği heyeti avdet etmiştir. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı bu hususta istenilen salâhiyeti verdikten başka Ziraat Bankasından Kooperatifler Birliğine tesis kredisi de temin etmiştir. Ayrıca Marshall yardımından Kooperatifler Birliğine yardım edilmesi ve Ege müstahsilini kalkındıracak vasıtalar temini için de bir teşebbüs yapılmıştır.
Kaplıca ihracatına müsaade verildi
tzmir, 14 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Bu yıl ekim ve yetişme şartlarının müsait gittiği Ekonomi ve Ticaret Bakanlığınca teemmül e-dilerek kaplıca ihracatına lisansları Bakanlıktan verilmek kaydiyle müsaade edilmiştir. İhracat anlaşmalı memleketlere anlaşmalar dahilinde diğerleri de serbest dövizle olacaktır.
Suriyeye sebze ihracatı
Adana, 14 (Hususi) — Halaydan Suriyeye serbest sebze ve meyva ihracına daha evvelce müsaade edilmiş, sırf Hataya mahsus olan bu hususî rejimden faydalı neticeler a-lınmıştır. Bu kararın şimdi umumileştirilmiş olması, memleketimizin başlıca sebze bölgeleri olan Hatay, Seyhan, İçel müstahsillerim sevindirmiştir. Bu kararın sebzeciliğimizi biraz daha inkişafa sevkedeceğinden ve bu sahadaki iş hacmini genişleteceğinden şüphe edilmemektedir.
Bursa köylülerine toprak tevzi edilecek
Mardin 14 (A.A.) — Fakir köylüye ilimiz çevresinde tevzi edilecek toprakln rı incelemek üzere Ankara-dan şehrimize bir heyet gelmiştir.
Tütüncüler Ankaraya gitti
Bugün Ankarada Ekonomi ve Ticaret Bakanlığında toplanacak olan Tütüncülük Kongresine iştirak edecek olan tütüncüler, dün akşam Ankaraya hareket etmişlerdir.
Devlet işletmelerinin hususi müteşebbise devredilmesi
İşletmeler Bakanlığı, İstanbul Ticaret Odasının fikrini sordu
Devlet İşletmelerinden bazılarının hususi müteşebbise devredileceği Hükümet programında ehemmiyetli bir yer almıştı. Bu hususta alâkadar Bakanlıklar, bu yoldaki tetkiklerine devam etmektedirler. Bu tetkikler sırasında, İstanbul, İzmir Ticaret O-dalarının da fikri sorulmaktadır..
İşletmeler Bakanlığından, İstanbul Ticaret Odasına gelen bir yazıda, hususi teşekküllerin bilhassa sanayi sahasına sermave yatıran müteşebbislerin, Devlet işletmelerinden hangilerine sermayesiyle iştirak edeceği, veyahut satın almak istediği sorulmaktadır.
Ticaret Odası bu mevzu etrafında muhfelif sanayi zümrelerine mensup meslek heyetlerinin fikirlerini alacak, elde ettiği malûmatı bir raporla İşletmeler Bakanlığına bildirecektir. Devlet işletmeleri mevzuu bu bakımdan Bölge Sanayi Birliğinde de tetkik edilmektedir. Sanayi Birliği çevrelerinde tebarüz eden kanaate göre, sanayi sermayedarlarının bazı dokuma, bilhassa sun'l ipek fabrikasının sermayesine iştirak fikrinde olduğu anlaşılmaktadır.
Karabük demir ve çelik
fiatleri
Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları Müessesesi, son defa hazırladığı fiat listesinde, eski fiatleri muhafaza etmiş, fiat indirmesi yapmamıştır.
20 kuruşa patates
Son günlerde muhtelif istihsal bölgelerinden şehrimiz piyasasına bol miktarda patates gelmiştir. Bu suretle perakende piyasada patates fiati 20 kuruşa kadar düşmüştür.
Haşeratla mücadele
Tarım Bakanlığı mücadele teşkilâtını genişletti
Ankara 14 (Hususî) — Tarm Bakanlığı, merkez ve taşrada bazı yeni teşkilât vücuda getirmeye başlamıştır. Bu cümleden olarak şimdiye kadar bir şube müdürlüğü halinde idare edilen nebat hastalıkları ve haşerelerle mücadele işleri için Ba kanlık makamına bağlı ve umum müdürlük salâhiyetinde bir (Mücadele İşleri Reisliği) ihdas edilmiş ve bu büro başkanlığına Mücadele Müdürü Recep Görknien tâyin edilmiştir. Bu reislik memleketimizin muhtelif bölgelerinde kurulu bulunan mücadele enstitüleriyle haşerat enstitülerini ve her vilâyette mevcut mah sul zararlılariyle savaş teşkilâtını ı-çine almaktadır.
Zirai mücadele işlerinin müstakil bir başkanlık haline sokulması zira-atçiler arasında memnunluğu mucip olmuştur. Çünkü bu suretle her yıl mahsulün mühim bir kısmının he der olmasına sebebiyet veren zararlı böcekler ve nebat hastalıkiariyle mücadelenin daha sistemli bir şekilde yapılabileceği düşünülmektedir. Başkanlığa tâyin edilen Recep Görkmen mücadele sahasında memleketimizin iyi yetişmiş elemanlarından biridir. Kendisi Halkalı Ziraat Mektebi Âlisinden mezun olduktan sonra İtalyada haşerat üzerine İhtisas yapmış ve ayrıca Fransa ve Al manyada da bulunmuştur.
14/VI/1950 Çarjamba
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapomş
Bugün
Sont)
Şirket Tahvilleri
Şirket Hisse Senetleri
Ecnebi Tahviller
IsUlcruzı istikran
Eski Kapanış
Dok urun Ham Maddeleri I Tiftik (ana mal) .........
Tiftik (Natürol) .........
Yupak Anndolu (Kırkım)
tonekcU) «ıra) çıplak)
M Urana. Senet
Nebati Yaftlar: Zeytinyağı (E.E. SuRamyağı (Raf Ayçiçeği (Rafine Fındık vaki (Çllrük)
Levnnt iç
Ekstra İri
Kuru tlzıim
Thompson
Keten (ahumu (Buşcii=Doiar) Mlnneupobs Kalay (Libresi Levha-tencke (100 libre dolar)
T.C. Ziraat Bankası .... Anadolu D.Y Tertip A/B
MUdaraa
H
Trabzon :
Tüccar, yeni nene mahsulü alivre fındık aatı^lariyle meşguldür. Hazır mal üzerine iş azdır. ____________________
Bortada çekirdeksiz kuru üzüm tamamen gevşek bir manzara arzotmek-tedir. Fiyatlardaki ilerleme devam ediyor. Bilhassa alivre pamuk üzerine muameleler genişlemiştir. Hazır pamukta ikinci akala üzerine muorncle olmuş ve fiyat yükselmiştir. Pamuk yağı sağlam bir manzara arzetmektedlr. Pamıık çekirdeği üzerine bir miktar mubayaa yapılmış ve fiyat 25 santim yükselmiştir.
İstanbul t
Ticaret Boraasmda üçüncü akala pamuğu üzerine mahdut miktarda muamele cereyan etmiştir.
(•) Gününde Boreodu muamelesi teacll edilmemle tahvilât ve eshamın ars ve talopiero guro taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Ticaret Boraaaında fındık satışları sağlamlığını muhafaza etmektedir. 1950 mahsulü üzerine 185 kuruştan alivre Batışlar olmuştur. Hazır mal kabuklu sivri fındık fiyatları da tekrar ilerleme kaydetmiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bor-sasında % 6 faizli birine! tertip Kalkınma tahvillerine karşı istekler artmıştır. Diğer tahvillerin fiyatlarında bir değişiklik görülmemiştir. Altın piyasasında İse düne nazaran nisbi bir surette yükseliş müşahede edilmiştir.
Yağlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu ................
Keton tohumu
Kendir tohumu ............... Susam (eşoe^et(fe(şee(eeeeeeeeeeeeee Yer fıstığı kabuklu ............
8lvas-Eraurum I...
" II.-VII...
Demiryolu 1..,
Mısır Kredi Fenciye 1903 .
ilanı derücr:
Sığır salamura (kasAp) Ki. Keçi tuşlu kuru kilosu Koyun hava kurusu kilosu
Hububat:
Buğday yumuıak (TÜo.) Buğday aort (Ofisin) .......
Arpa yemlik (dökme) .........
Mısır sarı (çuvalı) .........
Faeulya tombul ee-eeeeeeeeeeee Fasulya Çalı sert eeeeeeeeeees IC u şy o iu I
Merclmok kırmışı kabuk. Mercimek yeşil
Nohut natürel ..............
1941 Kalkınma
• S
T.C. Mcrkes Bankası Türkiye tş Bankası . Türk Ticaret Bankası Aralan Çlrnonto Şark Değirmencilik Milli Reasürans .... .,.
eeeeecae
Demiryolu IV ......
Demiryolu V .......
1949 ikramlyell ese
Diğerleri
Demiryolu VI ......
Kuru Meyvalar ı
Fındık (kabuklu sivri) ...
Fındık (tç tombul) .... ıseaee
Cevls (kabuklu) ...........
Csviı (İç natürel) •esseseeeeee
Buğday (BuşcU=Sont) ......................
Sert Kış mahsulü No. 2 ................
Kırmız» “ •• No. 2..............
Pamuk Mlddilng (LlbresizrSent) Temmuz ••••eeeeeeesşe•••••(eceeeeeseeaee Ekim •••••••••«••sseeseessoseseeeeeeeeaeoeoe Aralık •••••••••••«*«•••••••eseesceeeeer
Tiftik (Llbresl=Sent) s*•♦«•••••••••• Tcksas No. 1 •••••••••••eeeeeceseeeeees
Fındık (Llbre8l=Sont) MeeeaeoMeeeas Kabuklu yerli iri ........................
* orta ..................
İthal malı eseesoeeeceeeea İç İthal inalı •aoeeeaa* (Libr(wl=Sent) ..........
çekirdeksiz seçme ...
il KAMBİYO |
|| Istanbu 1 Borsası
Açıiıe Kapanış
1 Sterllng T.87.50 7.89.60
100 Dolar 285.— 280.—
100 BV. Frangı ... 0,80 0.80
100 İsviçre Fr...^ 64,03 64.03
100 Belç. Fr 5.60 5.60
100 İsveç Kr 54,1250 54,1250
100 Florin 73,6840 73,0840
100 Liret 0,44128 0.44128
100 Drnhml 0.01876 0.01876
II 100 Escoudos 9.7390 0.7390
Altınlar
Bugün Eski icur|
Lira Lira
Külçe Yeril Gr. 4.73 4.62
Külçe Degussa. m
Cumhuriyet .... 32.50
Reşat 36.— 35.10
M UlUİt •eeteseotcası
Gulden 35 80 81.10
lnjfliİB Sf eeceae* * 41 25
Fransız kok .... —
NapoUon LU .. — —
jt|âVİÇT"fi •••••••••«•• —
New-York'ta ı onsu: 1 85
|| Gümüş, Platin |
En aşağı En yukarı |
|| Gümüş Gr. —9 —
Piktin “ 10.— İL—
|| Zürich Borsası (Şerbeti) |
23 0.1050 İsviçre Frangı
Durumu En aşağı En yuksrı|
Türk Lirası 0.97 1.07
Dnlftr •»•••• «•••••• 4.28 1/4 l 29 1/4
Sterline 10 M) lo 95
Fransız Frangı I 22 1 21 |
tkrnmlyell tahviller
Ş^5 1933 Ergani .......
(Tc5 1938 Ikramlycll .... r«5 MIU! Müdafaa I %5 1941
%5 1941
%4 1/2
Bugün Son Kapanış
üsUm çekirdeksiz No.9 53.25 54.-
înoir A serisi No. 8.... 55.— 55.-
•• B serisi No. 108 42.— 42.-
Pamuk Akilin 1 215.— 218.5
Pamuk Akala 11 180.— 100.—
Pamuk Akala III 160.— 156.-
Pamuk yerli 180.- 180.-
Pamuk yağı (rafine) ... 110.— 117.-
Pamuk çekirdeği 13.— 17.75
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala I 180.—
Pamuk Akala 11 •9 163.—
Pamuk Akala 111 140.— w»
Pamuk yeril l ......... ■o
Pamuk yeril 11.
Trabzon Ticaret Borsası
FİNDİK a) %50 randınmnlı kabuklu tombul 8L— 85.-
b) tç Bira kontrollü 178.— 180.—
Eskişehir Ticaret Borsası
duğıiH> unıuşak 30.-
HuğdJBA •ı»rt - 3L-
Krpıı
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Starllng) RnmbAV 65.- 63.50 61.— 65.— 63.— 64 8/4
Kalküta
Yer fıstığı Hindlntan
Bradford Piyasası
TLftik iyi mal (Llbres 1=Fiyat) ” Sıra malı Yün Anadolu “ Trakya " " 20/21 18/21 34.—Nom 30.— •• 20/21 ” 18/21 *
İskenderiye Borsası
Pamuk (KantarısTalları) Aahmounl Kısa elyaftı F/Q. ... Karnak Usun ci.vaflı F/G. ...
Sayfa 6
15 Haziran 1950

z
yeni îngrid bergman
Hollywood un

yahut Ava her esmer ve dramatik yarım düzine sarışın sarışın yıldızlar esmer-bakımından— altı mls-
eserlerden hirl: Bir Sultan kayığının maketi
Sylvana Mangana
RİZ AMER” adlı filmiyle bütün
•■dünyada merak uyandıran Hal-
yan artisti Sylvana Mangaııo’nun sîzlere biraz hayatından bahsedeceğiz. Zira herkesin tecessüsüne dokunan bir nokta ver. Fevkalâde bir başlangıçtan sonra sinemayı terket-miye kalkıştı. Acaba neden? Meslek hayatının türlü safhalarını kendisinden dinliyerek bu sualin cevabını aydınlatalım:
“Sinema yıldızı, Sylvana Mangano”, işte kocaman güzel bir pastanın üzerinde pembe şeker ile bu cümleyi gördüm. O sabah ilk sinema kontratımı imzalamıştım, arkadaşlarım da hayatımın bu güzel anını bu şekilde kutluyorlardı.
Ah! O sabah kendimi nasıl bedbaht hissediyordum. Midem bulanıyordun Başım ağrıyordu. Babam beni kolumdan tutup, cesaret vermek için “Muvaffak olduk, görüyorsun ya” dedi. Sevgili babacığım, nasıl seviniyor ve benimle iftihar ediyordu. Tren kontrolörü olduğu için bütün gece uyumamasına rağmen yüzünde, rahat ve dinlenmiş bir İfade vardı. Gözünü kırparak “Görüyorsun ya, gizilce girdiğin bir güzellik müsabakasının neticesi nelere varıyor?” Ondan gizli güzellik müsabakasına girdiğimi çoktan affetmişti bile.
Gözlerimi kontrata indirdim, kendimden emin, enerjik bir jestle kontratı imzaladım. Arkamda birinin fı-aıldıyarak: “Çapkın, güzel amma mağrur, aynı zamanda da zarif değil” dediğini işittim.
Fakat. sîzlere yemin edebilirim ki mağrur ve kibirli değil, mahçup-tum! Benden sonra babam imzaladı. zira henüz rüşdmü ispat etme-17 yaşındaydım. La Luxe idare edenler beni teb-mağnezyumlu lâmbalar
miştim. müessesesinl rik ettiler, ışıldadı, resimler çekildi. Bir kaç ay-
dan beri fotoğrafçılara alışmıştım. Zira iki aydan beri ben, “ben” olmaktan çıkmış “Sylvana Mangano” olmıya çalışıyordum. Bu yüzden mecmua kapaklarını teşkil eden yüzlerce resim, beni mûtat hayatımdan ve a-lıştığım hürriyetten uzaklaştırarak, bilmediğim binlerce insanla âdeta “senli benli” olmıya teşvik ediyordu.
Bana “Memnun musunuz Matmazel Mangano” diye soruyorlardı. Tabi-atiyle, çok memnundum. İçinde baş rolü yapacağım film, en meşhur bir rejisör olan Peppe de Santis’in. İş ar kadaşlarım hepsi tanınmış artistlerdi. Yalnız içlerinde, Raf Vollone adb felsefe mevzuu, Giuseppe de Santis kendisini angaje etmeden önce sinema tenkitçisi olan bir genç vardı, (biraz tuhaf değil mî?).
Henüz 26 yaşında olan meşhur bir sinema ve tiyatro aktörü olan Vit-toria Gassmann’la arkadaşlık etmekten çok iftihar duyuyordum.
Herkese bu ilk kontratımın benim için ideal bir şey olduğunu tekrar ediyor ve kendi kendime “Bu, başlangıç için fevkalâde bir şey” diyordum.
Cevabım Luxe müessesinin şefle-leri tarafından tabiî karşılandı, zira memnun gözüküyorlardı. Fotoğrafçılar bizimle meşgul olmaktan nihayet vazgeçtiler, biraz sonra da kendimi, beni evimden alarak stüdyoya götürecek olan bir otomobilin içinde buldum.
Fakat “Riz Amer” i çevirirken bir cehennem azabı çektim desem yeri var. Po Vadisinin sinekleri herkes gibi beni de ısırdılar. Hem de hiç a-cımadan! Üstelik hayalimdeki gibi prenseslere has güzel kıyafetler giymekten de çok uzaktım. Yağmur ve çamur içinde ayaklarım pirinç tarlalarına dalmış, yüzüm yağmur ve çamurdan ıslak bir halde sabahtan akşama kadar günlerce çalıştıktan sonra, yatağımda bitkin bir halde yatarken; “Artist olmak bu mu imiş diye söylenip duruyordum.
Fakat ilk filmim çok beğenildi. Böylece sinema ile yıldızım banştı.
(&
İle birlikte film çevirirken
rejisör Rossellln)
Îngrid Bergman kocası
tanınmış
1

V-
.4 f1
I
NEM
ÂLEMİNDE
sarışın güzelleri
Sinema başkentinde bir esmere mukabil altı sarışın var
¥
CİZE burada İlmi bir sebep göster-^mlyccegiz, daha doğrusu böyle bir sebep yoktur da. Fakat Hollyvvood-da, Elizabeth, Taylor Gardner gibi tipe karşılık vardır, yani İerln —adet
İldir. Altın parıltıları arasında ynşı-van altın saçlı kızlar.... Her nedense, sarı saçlı güzellere muvaffakiyet ve yıldızlık kapıları daha kolay açılıyor. (Bu altın saçla bir oksijen şişesinden elde edilse dahi!)
Cazibeli ve çekici sarışınlardan mı hoşlanırsınız? öyle ise gözünüzün önüne Marilyn Max\vell ve Janls Carter’i getirin. Daha canlı ve hareketli tiplerden hoşlanırsınız, Betty, Hutton ve Shelley VVlnters’i unutmayın. Ya, bazan şirin ve sevimli, hazan da son derece cazip ve olgun olan Virginia Mayo ve Joan Caul-field? Sarışınların en hnrikuiâde ve en unutulmaz yıldızı olarak I^ana Turner İle Betty Grable arasında bir seçme yapabilirsiniz. Bu yapın, çünkü biz karar Turner. Grable, Hutton, hepsi de pırıl pırıl, altın
gibi sarışın güzeller.., Hepsini ayrı ayrı beğenir ve severiz.
Deniz Müzesindeki kiyinrt1 i
TARİH boyunca
Yazan :
seçmeyi sLz veremedik.
Carter...
gibi, güneş
F.K.
Meraklı bir tip !
İngilizlerin meşhur jönprömiyesi Stevvart Granger. milletinin soğuk ve şiirden uzak insanlar olduğu isnadının yanlış olduğunu İspat etmek için Amerikanın en canlı ve sıcak kanlı artistlerinden olan Betty Hutton’la gezmeyi aklına koydu ve bu andan itibaren de birkaç hafta önce koca-sndan ayrılan Betty Hutton’un Hol-lywood’un meşhur gazinolarından biri olan Ciro’da görünce, güzel sarışını romanlardaki kahramanların ateşiyle takibe başladı!.
önce Stewart bir fotoğrafçı sayesinde Betty ile resmen tanıştı. Sonra hemen harekete geçerek hiç durmadan Betty’yi dansa kaldırdı. Betty I-Iutton, hususi bir partiye gitmek Üzere gazinoyu terkedince Stevvart onu takip etti.
Sabaha karşı Betty Hutton’un gru-pu sabah kahvaltısı etmek Üzere Van Hefling’lere uğradığı zaman Stevvart yine onlardan ayrılmamıştı. Ertesi gün Stevvart erkenden telefon ederek Betty’yi aradı. Betty kendisini tuta-mıyarak bu işe güldü ve Stevvart’a kalabalık bir grup olmaksızın kendisiyle beraber gezmiyeceğıni bildirdiği zaman Stevvart: “Peki, ordunuzu da davet edin” demek mecburiyetinde kaldı.
TARİH boyunca insanlarda devam 1 edegelen deniz sevgisi ve denizlere açılma isteği yüzünden denizcilik, en eski çağlarından beri kökleşmiş bulunuyor. Bu bakımdan deniz müzeleri birer eğitim enstitüsüdür. Orada her yaştan ve sınıftan insan denizcilik kültüründen faydalanır, denizi ve denizciliği sevmeyi öğrenir. İnsanlığın denizlerdeki mücadele ve zaferlerine ve bunların medeniyet üzerindeki tesirlerine ait en iyi bilgiyi o-rada edinir. Bu müzelerin gayesi, memleketin halk tabakalarına deniz sevgisini ve denizciliği yaymaktır. Her büyük denizci milletin bir ve bazılarının bir kaç tane deniz müzesi vardır.
Bu müzelerden ayrıca mesleği denizcilik olanlarla gemi mühendisleri faydalanır. Denizcilik tarihindeki keşifleri, gemi tiplerinin medeniyet istikametindeki inkişafını ve hususiyetlerini buralarda tetkik imkânını bulur.
Parlak denizcilik tarihiyle birlikte büyük bir deniz memleketi olan Tür-kiyemizde, bu derece ehemmiyeti o-lan bir müessesenin kuruluşu 1313 tarihini taşımakla beraber, yukarıda anlatmaya çalıştığımız şekilde ancak iki yıl önce doğmuş olduğunu görüyoruz. Ne yazık ki başka memleketlerde olduğu gibi halkımızı, müzelerin kültür nimetlerinden yeter derecede faydalandırmıyoruz. Bu mües-sesemizin değerini daha açık olarak belirtebilmek için 1930 yılında kurulan ve hatırladığımıza göre en yeni deniz müzelerinden biri olan Birleşik Amerikanın (Warwick) şehrindeki denizciler müzesiyle bir mukayese yapınca, bu maksat için yapılmamış bir binada, kâfi tahsisattan mahrum olarak bir çok fedakârlık ve güçlüklerle hayat bulan deniz müzemizin mükemmeliyeti hiç de küçümsenme yecek bir eser olarak meydandadır. Denizcilik tarihimize hayat veren bu
güzel eseri tarihçimiz Şehsüvaroğl una borçluyuz.
örnek olarak allığımız Amerika-daki denizciler müzesi takriben 4000 metre kare bir arsa üzerinde tek katlı bir binadır; 400 metre karelik kütüphane kısmı hariç, müzede modeller, gemi parçalan, tablolar ve buna benzer kısımların teşhir edildiği iki büyük salon ve teferruatının kapladığı saha a-şağı yukarı 1300 metre kare üzerinde bulunuyor. Müzenin ayrıca bir model atelyesi vardır. Burada, tarihteki mühim gemilerin modelleri yapdmaktadır. Av-
eski denizci memleket-zamanın gemilerine ait getirtilmiştir. Müzenin havuzunda normal büyük-tekneler bulunuyor.
Prof. Muhiddin Etinqü
genç Halûk
Fatih Sultan Melımedin Deniz Müzesindeki tablosu
Frank Sinatra’nın Ava Gardner’e âşık olduğu doğru mu ?
Frank Sinatra bundan birkaç ay evvel karısı Nancy’yi terke-Jip Avrupaya gitmişti. Karısından ayrılacağı rivayetleri etrafa yayılırken Frank’ın ciğerlerinden rahatsız olduğu haberi Amerikalıları çok üzdü. Frankie yeni hayatından hiç memnun olmadığını bir çok fırsatlarda izhar etmekten çekinmemiştir.

rupanm terinden modeller büyük lükte tekneler bulunuyor. Bir kaç satırla anlatmaya çalıştığımız bu modern Amerikan müzesiyle Dol-mabahçe Camii ve etrafındaki binaları içersinde sıkışıp kalan deniz müzemizi karşılaştırınca, eserlerin zen-inligi, tertibi ve istiflenmesindeki ilgi ve teknik bakımından çok mü-emmel olduğunu görüyoruz.
Bir tesadüf olarak deniz müzemi-.in de işgal ettiği saha aşağı yukarı 1250 metre karedir. Muhtelif devirlere ait gemilerin irili ufaklı 48 modeli 294 metre karelik bir saha üze-•inde bulunuyor.
zin yarını modelleri, sanat ve teknik bakımından çok faydalıdır.
Tersane salonu, resim ve kaptan-paşalar galerileri, Barbaros ve Turgut köşeleriyle deniz müzemiz bazı yabancı memleketlerin deniz müzeleri üstünde yer almaktadır. Müzeyi ayrıca kıymetlendiren bir eser de. Fatih devrine ait olduğu tahmin edilen kadırgadır. Her halde dört asırdan fazla ömrü olan bu tekne, Türk sedef işçiliğinin bir abidesi olan köş-kiyle beraber asırlar öncesine ait gemi inşa sanatımızın en güzel örneğidir. Nasıl ki cami, medrese vee benzeri yapılarımız Türk mimarisini yaşatan birer eser ise. bu kadırga da. dört asır önceki gemi mimarimizin tek eseridir. Başkaca, yakın tarihimizin muhtelif devirlerine ait ve tersanemizde inşa edilmiş bulunan 29 saltanat kayığı, sanat bakımından ayrı ayrı tetkik edilmeğe değer hususiyettedir.
Müzenin henüz tasnif edilmekte olan takriben 7000 ciltlik kitabı vardır. Yukarıda örnek aldığımız A-merıkan müzesinin kütüphanesinde. î-kincl Dünya Harbi başlangıcına kadar 18000 cilt kitap bulunuyordu. Görülüyor ki bu bakımdan da müze kütüphanesi bir varlıktır. Kütüpha. ne bir müzenin tamamlayıcısıdır. Müzede gördüklerimiz hak kındaki bilgileri kütüphanesinde genişletir ve tamamlarız. Büyük denizcilik tarihiyle denizci Türk Mille, tinin deniz müzesinde kendi deniz tarihini, denizcilik kültürünü ve gemi mimarisini araş tırıp yeniden var etmesi, kanaatimiz ce başta gelen problemlerimizden bir olmalıdır.

Memleketimizde gemi endüstrisinin Vvrupanın ileri memleketleriyle boy ilçüstüğü ve bahriyemızin, büyük denizci milletler arasında başta yer al-Jıgı. yakın bir devre ait gemilerimi-
Namcy gazetecilere "Herne pahasına olursa olsun, yuvamı yıkmam. Bpninı için yuva çok kıymetli ve mukaddes bir şeydir. Frankie daha evvel de evini ter-ketf^p gitmişti, bu sefer de aynı şeyi yaptı. Fa kal neticede her zaman barışırız.” demesine rağmen çok geçmeden kanunî bir şekilde ayrılmak için mahkemeye müracaat etmiştir. Herkes neticeyi merakla bekliyor.
Kısa sinema haberleri
Roma, (Ap» — îyi haber a-lan kaynaklara bakılırsa İtalyan film direktörü Roberto Rossel-lini ile İsveçli sinema yıldızı îngrid Bergman dün gece bal ayı seyahatlerine çıkmışlardır.
Bilindiği gibi kan koro 24 mayısta Meksıkonun Juarez şehrinde kendilerini temsil» n birer vekil vasıtasiyl» evjımmişlârclı
Hususi otomobilleriyle seyahat eden çift, ilk evvelâ Parlste bir müddet kalacak ve müteakiben İsviçre ve muhtemel olarak în-giltereyi ziyaret edecektir.
Balayı seyahati esnasında dört yaşındaki çocukları amcasının yanında kalacaktır.
Roma (Ap> — Italyada "Quo Vadis” filmini çevirmeğe hazırlanan Metro Goldwyn Mayer şirketi en 02 1.90 boyunda, 120 kiloluk, 25 ilâ 35 yaş arasında iri yarı bir zenci aramaktadır.
•şacağını bildirmiştir
İdareci: "Böyle bir adam bulamazsak, iri yarı bir beyazı boyatmağa mecbur kalacağız” demiştir.
Shirley ’in kocasından ayrılması, ortaya mühim bir mesele attı : Küçük Susan
Sinema dünyasından
çevirmek isteme-
ve
büyük şarkıcısı ve Johmıv Mercer,
id-bi-
★ Eleanor Roosevelt'in yazdığı “Bunu Hatırlıyorum,, adlı kitap, güzel bir film senaryosu teşkil edebilecek eserlerin başında gelmektedir. Rejisör. eğer Katharine Hepburn e baş rolü oynatabilirse, filmin derhal çevrilmesine başlanacaktır
★ Shiley Temple’ın Davit Setznick'le yaptığı kontrat haziranda sona erecektir. O zaman Siıiriey’in artistlikten çekileceğini ilân edeceği beklenmektedir. Shirley seyahat etmek arzusunda olduğu gibi, aynı r.manda bir kaç sene film inektedir.
★ Amerikanın iki Hoagy Carmichae! geçenlerde Paran >unt şirketine müracaatta bulunarak Betty Hutton un son filmine iştirak edeceklerini bildir, inişlerdir.
★ Maria Montez, iki seneden beri ancak geçenlerde Hollywood'a gelmiştir Ama çok kaimıyacak, “At.lar»118 Siren”! filminin rejisörüne açtığı 50 bin dolarlık tazminat dâvası bittikten sonra tekrar dönecektir.
İr Deanna Durbin Avıupadan dönünce iki orada olmadığı ne zamandır söylenip duruyordu) Metro Goldwyn Ma-yer Şirketinde bir film çevirecektir. Deanna’nın ilk hamilerinden olan rejisör Joe Pasternak, tekrar Deanna Durbin’e müzikal filmler çevirtmek i-çüı can atmaktadır. Yalnız, eğer Deanna Durbin yeniden film çevirecekse, muhakkak surette bir hayli kilo kaybetmesi gerekmektedir.
üstelik ortaya yeni bir haber daha çıktı: Ava Gardner Fran-kie'nin şarkı söylediği Huston gazinosuna muntazaman her akım gitmektedir.
Herkes için için Ava Gandner’ in manasızca hareket ettiğin) söylemekten kendini alamıyor. Zira Ava'nın da şerefle muhafaza etmesi lâzım gelen bir meslek hayatı var.
Bir çokları Ava ile Frankie'nin birbirlerine âşık olduklarını din ediyorlar. Fakat bu iddia raz şüphelidir
Ava'nın neşesi, güzelliği,
hoş vakit geçirtmesini bilmesi, Frankie’yi teshir etti. Tabi atiyi e dedikodular başgösterdl. Frank Sinatra’nın karısı Nancy’den ayrılacağını İleri sürenler oldu.

Şirketin bir idarecisi: “Ars-lanlar, boğalar, parslar, atlar ve Robcrt Taylor hepsi tamam, lâkin şu zenci devi bir türlü bulamadık gitti” demiş ve Metro Goldvvyn’in Paris. İstanbul. Kahire, Cezayir, İskenderiye ve Marsilya'da reklâmlar yaptırıp böyle bir adam bulmağa uğra-
Şayet yarın İngiltere veliahdı Prenses Elizabeth ve Philip Mounbattcn hakkında ayrılma rivayetleri ortaya çıksaydı bu haber mühim bir skandaldon daha acı oluıdu.
Shtrley ın 5 aralıkta kocasın dan ayrılması, Amerikada aynı havayı yarattı. Çünkü o da Jngi-hzlerin Ellzabethi gibi büyük küçük herkesin sevdiği ve bağ landığı bir insandı, Amerikalılar hâdiseyi şahıslarına yapıları bir hakaret gibi karşıladılar. Shirley’in hayatında ise bu büyük hır şoktu. Evlenirken “Saadetimiz, Hollywood stili bir boşanma ile nıhayetlvnmiyecek” diyen Shirley. kocasından ayrılmak suretiyle Amerikanın en büyük hayallerinden birini mahvetti. Bugün dahi Shirley boşanmayı arzu ettiği halde yine de ayrılmanın aleyhindedir. Buna rağmen, ayrılmak istiyen kocası değildi.
John Ağara rastladığı zaman onbeş buçuk yaşında idi. Aguı ise 22 den fazla değildi. Shirley’c “olgun bir ııdam” gibi gözüken John Ağar, hemen hemen iki metreye yakın uzun boyu ile yakışıklı ve güzel bir ”jönprÖmiye“ idi. Genç kızların artist olmak istediği bir yaşta, bizim yaşlı aı-thfctimiz genç bir hanım olmak arzusunda idi. O yaşa kadar sinemanın içinde yaşamıştı. Hakiki, herkezin tanıdığı hayatı yakından tanımak istiyordu. İş te dramın esası buradan başhır. Zira Shirley herkes gibi büyii-memiştl, XX The Century Fox’un rejisörü "Bu çocuğu sakın üzmeyin, gözlerinden belli olur” dediği için anne ve babası onun her istediğini yapmışlardı. Halbuki hakiki hayat müşküllerle dolu idi Evlenince hakiki hayatla çetin bir karşılaşma yaptı. Shirley "tek” ve şımartılmış çocukların bariz misalidir Kocası da hayalî bir prnns değil, hakiki adamdı.
Bugünlerde prodüktör David O'Selznick. kendisine Avrupaya bir seyahat yapmasını tavsiye etliği zaman Shirley, kızını beraberinde sürüklemek istemediği ve ondan ayrılmağa tahammül edemediği için bu teklifi reddetti. Artık çocuğu yanında, mesleğinin ikinci plânda kaldığına İnanmaktadır.

Barbaros Ha>reddinin Deniz .Müzesindeki tablosu
DÎKKAT
DİKKAT
DİKKAT


Yeni İstanbul
| Okuyucularına bir sürpriz I hazırlamaktadır

PEK YAKINDA

*
I

TAFSİLÂT BEKLEYİNİZ



15 Haziran 1050
yeni İstanbul
Sayfa 7
AKTİF
KASA ve MERKEZ BANKASI :

T. C. Merkez Bankası
KANUNİ KARŞILIKLAR KASASI
DAHİLDEKİ BANKALAR
SENETLER CÜZDANI
ESHAM ve TAHVİLAT CÜZDANI
AVANSLAR
BORÇLU CARİ HESAPLAR
İPOTEK KARŞILIĞI TAKSİTLİ BORÇLAR :
% 5 faizli meskenler karşılığı » . » .
t
t
Diğer gayrimenkuUer karşılığı . .

ANK
A
A
nm 31/Mart/1950
Umumî Vaziyeti
(

*

LİRA
LİRA
PASİF
SERMAYE
LİRA
LİRA
100.000.000.
475.434.67
7.703.94
483.188.61
7.461.658.96
3.274.879.74
1.053.558.74
6.371.322.92
298.558.80
9.688.410.59
t
. . . 17.818.295.35
. . . . 38.202.504.91
56.020.800.26
İHTİYAÇ AKÇALARI ı
Kanunî İhtiyatlar
Fevkalâde İhtiyatlar
KARŞILIKLAR
TAAHHÜTLERİMİZ
w;;
MEVDUAT ve CARİ HESAPLAR :
Tasarruf mevduatı
Sair mevduat
MUHTELİF
1.521.673.05
524.227.91
2.045.900.96
340.859.80
6.414.626.94
27.274.939.55
8.486.690.27
80.711.629.82
32.178.991.25
İPOTEK KARŞILIĞI KREDİLER. İŞTİRAKLERİMİZ............
SABİT KIYMETLER...........
HİSSEDARLAR (ödenmemiş Sermaye)
MUHTELİF . ................
YEK Ü
329.576.50
1.074.500.
3.343.323.81
56.400.259.63
25.892.020.21
171.692.008.77
4
YEKÛN
171.692.008.77
NAZIM HESAPLAR
164.012.022.70
NEVYORKa EN KISA YOLİ...
SAS, İskandinavya Hava Yolları'nın »Uçan Yataklı Vagon-lar* diye anılan DC-6 uçakları, Cuma sabahı saat 9.40 da sizi Yeşilköy'den alır va Cumartesi sabahı saat 9 da Nev-
york'a bira kiri...
Hiçbir Hava Şirketi, sizi. İstanbul'dan Nevyork'a bu kadar çabuk götüremez... Buna bir da S AS uçaklarındaki konfor va an'anavi lekendin misafirperverliği ilâve edilecek otursa, artık İstanbul-Nevyork yolculuğunun tercihan S AS ile yapılmasındaki isabet kendiliğinden meydana çıkar.
«S'CAADMA WAJV
airimis svsrtM
VYA
MVA YO 11 ARİ
ETİBANK
SERMAYESİ: 150.000.000 T.L.
MADEN İŞLETİR, BÖLGE ELEKTRİK SANTRALLARI KURAR, BANKA İŞLERİ YAPAR.
Buz Dolapları Gelmiştir
Mefhur Ingiliz Gamley - Leg marka Kondensatörlü buz dolapları gtlmlftlr. Mutlaka bir defa görünüz. Ekonomik ve har aileye elverişlidir, Tediyede azami kolaylık vardır.
»ATIŞ YERLERİ t SİRKECİ, Kafkas geçidi 3/1
Taşraya da gönderilir.
NAZIM HESAPLAR :
Cirolarımız
Kefaletlerimiz
Sair nâzım hesaplar «
4
64.762.480.
8.643.391.49
95.606.151.21

YEKUN
164.012.022.70
Müesseseleri:


Ereğli Kömürleri İşletmesi Garp Linyitleri İşletmesi
Şark Kromları İşletmesi Divriği Demir Madenleri İşletmesi Ergani Bakır İşletmesi Keçiborlu Kükürtleri İşletmesi Türkiye Kömür Satış ve Tevil Müessesesi
Teşebbüsleri:
Ağaçlı Linyitleri İşletmesi Murgul Bakır İşletmesi Bolkardağ • Keban Kurşun Madenleri Turhal Antlmuan Madeni Sarıyer Hidroelektrik Santralı
LİNYİT kullanınız.
Hem siz kazanırsınız, hem memleket kazanır.
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünden:
1 — Tapulama heyetleri İçin 900 adet jalon. 900 adet jalon sehpası kapalı zarf usullyle İhale edilecektir.
2 — İhale 27-6-19Ö0 tarihine raatlayan pazartesi günü saat 18 te Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü binasında Satmalma komlıyonunda yapılacaktır.
3 — Jalonun muhammen bedeli 4Ö00, muvakkat teminatı 337.ö, jalon sehpasının muhamm en bedeli 10800, muvakkat teminatı 810 liradır.
4 — Batın alınacak iki kalem alet bir talibe İhale edilebileceği gibi ayrı ayn taliplere ihale edilebilecektir.
5 — Teklif mektuplarını ihaleden bir saat evvelisine kadar komisyon başkanlığına vermlj olacaktır.
Postadaki gecikmeler nazara alınmaz.
6 — Şartname ve nümunesl hergün komisyonda görülebilir.
(3716)
Fatih 1 nel Hıılh Hukuk Yıır-f ıçlıtındnn: 60/33)
«ster, önlamon vesaire taraflarından Halat Hacı İsa mahallesi Mahkomealtı sokak ft No. da mukim Annelas kışı Para^hova vesaire aleyhlerine açılan laniel çlı-yu dAvaeımn yapılan yargılamasında l
Davalılardan Anastn» kışı Fa-raçkova ve Parla Kaıoı'ln hali hasır IkamatgAhları meçhul olup kendilerine llftnen davetiye tebliğine karar verilmiş olduğundan
ZAYİ — Hukuk şahadetnamem sıyau uğramıştır. YonlHİnl çılmra-algimden eaklHinln hükmü olmadığı llftn olunur.
823 mezunlarından 1103
Alımet ItnınİK
yargılama günü olarak tayin olunan 33-0-1950 saat I).30 da mahkemede hazır bulunmaları veya bir vekil göndermeleri aksi takdirde haklarındaki dftvaya gıyaben bakılacağı tebliğ makamına kaim olmak üzere HAn olunur.
B
Zamanımızda sık sık görülen kalb hastalıklarına şifa verir.
Maden suyu, tuzlu su ve kaynak banyolariyle ılıcaları meşhurdur.
Badeverwaltung Bod Nauheim
ALMANYA
Adresine müracaat ederek izahat isteyiniz.
BERLITZ
Lisan Dershanesinde
ORTA ve LİSE
öğrencilerine mahsus
USAN KURLARI
Açılmıştır.
Haftada 3 Ders
8 ay için 35 liradır.
Boyofclu, istiklâl Cad. 204
BALIKÇILARA MÜJDE
Metis ve yeni 41387 Müracaat Mehmet ösel

Halk Sigorta Türk Anonim Şirketi’nden
Eski tahalldanmıa Abdi oğlu Salim îduğ’un -şirketimizle hiçbir alâkası kalmadığı görülen lüsum üzerine ilân olunur.
DEUTSCHE LEVANTE-LINIE, HAMBURG
Yarın limanımıza gelmesi beklenen nLUCY ESSBERGER” vapuru İSKENDERİYE, HAMBURG, BREMEN için Doğru Posta eşya yükliyeoektir.
FLOTTA LAURO, NAPOLİ
Yarın limanımıza gelmesi beklenen ••GEMITOU vapuru MARSİLYA ve CENOVA için Doğru Posta eşya yükliyecektlr.
AR marîtîm
tamir
Atatürk Bulvarı
Telefon: B958
KONTU
İstanbul
Galata Hovagimyan Han Telefon: 40568

KONYA LEZZET
LOKANTASININ
HUSUSİ KUTULARDA
HAZIRLADIĞI NlflS
K I R
YEMEKLERİ
SİRKECİ • İSTASYON KARŞISI
Illlllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllil
Ankara Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergtln ilk uçakla An Karay» gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENİ 18TANBlTL"un ellerin» geç v»> ya intizamsızı geçtiğinden şikâyet) olan abonelerimizin arıulan-m Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromu» doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve ilin kabul etmektedir. Acele İlânlar telefonla tatanbula bildirilmek* tedir. Ankara büromuaun. adroal:
Kâzım özlap Cad, No. 1/0 ngar Apt.
Telefon: 1«112 YENİŞEHİR
YENİ İSTANBUL’a abone olur, YENİ İSTANBUL’un aylık karnelerini satın alır, YENİ İSTANBUL’un
Kuponlannı saklarsanız, bu sene nihayetinde üç sene için Sorbonne, Orford, Cambridge, Frankfurt veya Viyana üniversitelerine tahsile gönderilirsiniz. İkinci, bu fırsata Ankara veya İstanbul üniversitelerinde nail olacaktır
Tafsilât, karnelerin arkasında yazılıdır. İdarehanemizden de sorabilirsiniz.
r


Meşhur muharrirlerin yazılan, en doğru ve çabuk haberleri
YENİ ISTANBUL’da
ulursunuz. Satıcılardan ısrarla isteyiniz.
15 Haziran 1950
Resimlerle
Perşembe
Aktüalite
* * • I


MEKSİKA MİLLÎ TAKIMI
Diinyu futbol kupasına Meksikunın göndereceği takım budıır.
Arka sırada soldan sağa: antrenör; Carlos Gııevara; Francisco Hcrnnndez; Samııel Cuburo; Alfonso Montcınayor; Paul Cordoba; Jose Naranjo; Rodrlgo Rulz; Marİo Ocho; Jose Antonlo Roca; Antonlo Carbnjak ve antrenör.
ön sırada soldan sağa: Hector Ortlz; Antonlo Flören; Gregorlo Gomcz; Horncİo C aşarin; Jose Luls Burholla; Fellpe Zetter; Manuel Gutlerrez; Lupe Velazqtıez; Jose Luls Molina ve Leonardo Navarro.
Veliahdın valiahaı
Uzun zaman “Doğdu, doğuyor,, diye dünyaya gelen Prenses Elizabeth’ln oğlu artık merasimlere iştirak edebilecek hale ğelmiş bulunuyor. İngiliz saltanatının vcllahdinin veliahdı. Prens Charles, şimdi iki yaşına yaklaşmaktadır. Resimde, vellahdln oğlunu annesine el sallarken görüyorsunuz.
Paflıyan kaş, dünya şampiyonluğuna mal oldu
Malaya'da haydut avı
Mala yanın bakir ormanlarında haydut avına böyle çıkılmaktadır. Malaya polisine men-ha-ye-

Malaya polisine sup silâhlı birlikler bu gibi rekât için hususî surette tiştirilmektedirler

6 haziranda Amerikalı Lee Savold. ile İngiliz Bruco
Woodcock, Londrada Whlte City Stadyumunda karşılaşmışlardır. Dördüncü ravundda gözündeki mühim yarıktan dolayı devam edenılyen Bruce Wo-odcock. 15 ravundluk maçı bırakmış ve böylece Lee Savold dünya ağır siklet şampiyonu olmuştur. Savold’un menajeri, bıı fırsattan istifade ederek, dünya hafif sıklet şampiyonu Cle-veland'll Joey Mavim ile bir karşılaşma temin etmeye çalışacaktır. Resimde, Wood-cock’u ve onu. maçı yarıda bırakmaya mecbur eden, gözünün üstündeki 5 santimlik yarasını yakından görmekteyiz. Sağda Moodcock, gözünün üstünden akün kana rağmen dördüncü ve son ravundda basınına bu kuvvetli sağ kroşeyi indiriyor
MAHPUSLARA MİNNET
Fransızla, işgal altında gösterdikleri mukavemet ve gayretten dolayı Almanlar tarafından Fresnes hapishanesine atılan vatandaşlarının hâtırasına hürmeten bu resimdeki Abideyi küşat etmişlerdir.
15 inci asırdaki Venedik hayatı
Nedense, dünya eski devirlerin zevk, eğlence ve suna tına karşı büyük bir hasret duymaktadır. O kadar ki, sanatın sahada üslûba masına olur kİ zü hâlâ zihinlerdedir. İşte bu düşünce iledir kİ Paris Güzel Sanatlar Mektebi “15 İnci asırdaki Venedik,, adlı bir gala tertip etmiş ve bu gala büyük muvaffakiyet kazanmıştır. Resimde davetlilerin güzel elbiselerini ve ınaske takılmış bir çıplak kadın heykelini görmekteyiz.
her modern bir anlayış ve doğru gidenleri bulun-rağmen “Geçmiş zaman hayali cihan değer,, sö-
Tabutunun başını bekliyen adam Fransada Calvados eyaletinde nakliyat müteahhidi olan And re Cordier’nin bundan birkaç hafta evvel sevgilisi ölmüştür. Bundan fevkalâde müteessir olan Cordier, ölmeye karar vermiş. fakat yumuşak tabiatlı bir adam olduğu için hayatına hâ-tiroe çekmeye bir türlü cesaret edememiştir. Yalnız, kendisine bir tabut, bir de çelenk yaptırmıştır. Kiliseden Mukaddes su» teşbih, dua kitabı almış, papaza tedfin merasimi İçin para vermiş, kefenini dc alarak hepsini evine getirmiştir. Şimdi bunlar mutfakta durmaktadır. Cordier ölüm hazırlıklarını .yapmış olmaktan müsterih. ölümünün kendi kendine gelmesini beklemektedir Bu, ölüme intizar* yemeklerini muntazaman yemesine mâni tifşkil etmiyor

• . . •'
• • • •
MASA SANATI
Paris, bu türlü sanatın beşiğidir denilebilir. Nitekim orada birde “Masa sanatı,. ııın ortaya çıktığını ve bunıın büyük bir rağbet gördüğünü haber almaktayız. Resimde Paristc açılan “5 inci masa sanatı., salonunda bir genç kadın, gayet orijinal bir vazoyu yerine koyarken görmekteyiz.


1 k
1
I

Comments (0)