SİYASİ İKTİSADÎ
A
A
k
Abone: Türkiye için seneliği 32.
altı aylığı 17. uç aylığı 9 liradır Hariç memleketlor iki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis edeni HABİB EDİB TOREHAN
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
■ Sayı 105
10 Kuru|
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi liradır. Il^larda^ hiçbir mes’uliyct kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
İÇ ve DIŞ POLİTİKA
\---- 14/111/1950 -----'
Suriye'de gene buhran var
SURİYENİN siyasî buhranları kronik bir hal almış bulunuyor. Bunun bazı yeni arazını görür gibi olduğumuz içindir ki, hususî muhabirimizden aldığımız iykaz edici haberleri neşretmekte tereddüt etmemiştik.
Bugün, artık herkesin neşredebileceği üzere, bir siyasî buhran daha patlak vermiş bulunmaktadır. Şöyle ki, Halkçı Partinin yani kendi arkadaşlarının ısrariyle Fevzi Atasî (At ağası), Adalet Bakanlığından istifa etmiştir. Bu istifanın Kabinenin ve hattâ Meclisin durumu üzerinde müessir o-laeağmı zannedenler vardır.
Fakat, bu seferki buhrana muvazi olarak, bir de Lübnan Hükümeti ile başgösteren ihtilâf mevcuttur.
Bu ihtilâf iktisadi ve malî sebeplere dayanmaktadır. Bilindiği gibi, Suriye, Akdeniz üzerinde kendi ihtiyaçlarını karşıhyacak bir limana ve bununla, Surive it-halâtı ile ihracatının yükünü ta-şımıya müsait yol ve demiryolu irtibatlarına malik olmadığından, dış dünya He olan ticari münasebetlerini hep Lübnan yani Beyrut limanı üzerinden kurmak zorunda kalmış ve bu yüzden, komşu Hükümete, görünür ve görünmez yollardan bir nevi baç ödemek zaruretine katlanmıştır.
Meselâ, gümrük politikasın m anahtarı Lübnan Hükümetinin e-linde bulunduğundan, iki memleket arasındaki gümrük ittihadından, Suriye, bazı Suriyeli politi-. kacılara göre hep zarar görmüştür. Ayrıca, Lübnan piyasası, Suriye çarşılarına karşı daima alacaklı durumunda olduğu için, Suriyenin istihlâk ihtiyaçlarını ithalât yoliyle karşılamakta olsun Bünyenin mallarını ihraç etmekte olsun, üstün bir banker vaziyetini muhafaza eylemiştir.
Zaten Irak ile birleşmiye taraftar olanların en çok istinat ettikleri nokta da, budur. Budur ama, Beyrut'un yerine Basra'yı koymakla vaziyette büyük bir değişiklik olmıvacağı besbellidir. Meğer ki, Irak ile Suriye. Akdeniz-den Basra Körfezine kadar uzanan bir tek devlet olsun.
Meseleye bu zaviyeden bakınca, şimdiye kadar Suriyede ardı sıra başgöstermiş ve bazan da kanlı bir şekilde cereyan etmiş olan buhran ve Hükümet darbelerini hem biraz daha iyi anlamış hem de bu sarsıntıların arkasında Suriye'nin Irak ile Lübnan arasında nasıl sallantılar geçirmiş olduğunu kavramış oluruz.
Yunanistan'daki durum
YUNANİSTAN’da seçimlerin kati daha doğrusu nihaî neticesi henüz alınmış değildir. Çünkü Başbakan Theotokis’in bildirdiğine göre, ordu mensuplarının 150.000 kadar tutan reyi, netice üzerinde henüz gözükmemektedir. Halbuki bu reyler bugünkü durumu değiştirecek bir mahiyet taşımaktadır.
Diğer taraftan Kıral da, henüz hiç kimseye Kabine teşkili vazifesini vermiş bulunmamakta ve, anlaşıldığına göre, o da seçim ame-Liyesinin resmen tescil edilmiş olmasını beklemektedir. Bu bekleme müddetinin on on beş gün daha süreceği de ilâve olunmaktadır.
Verilen haberlere bakılırsa, Çaldaris, Venizelos’u kendi tarafına çekmek daha doğrusu bunu Plastiras’tan ayırmak için kendisiyle bir kabinede çalışabileceğini ve Başbakanlığı da kendisine bırakacağını beyan etmiştir. Yani, Plastiras kombinezonu ile ancak Dış Bakan olabilen Venizelos, onu bırakıp Çaldaris ile anlaşacak o-lursa Başbakan olabilecektir.
Bu oıı beş gün içinde bir Çaldaris - Venizelos anlaşması temin edilirse. Plastiras açıkta kalacak, daha doğrusu, daha solda duran partilerin yanı başına atılmış o-lacaktır.
★ ★★★i
Truculerü denizaltısı yüzdürüldü •
Londra, 14 (YIRS) t— İki ay evvel bir İsveç gemisiyle çarpışan ve hatan “TrucıılenV* demzlabsı bugün Taymls nehri msnâahırıda yüzdürül-nıüştür. Denizaltı, A İmanlardan alınan tahlisiye gemim tarafından, denizin sathına saatte 6 metre çeknu-k suretiyle denizin dibinden çıkarılmıştır.
Lîibnan
arttı
İÇ SAYFALARDA
Lübnan hükümeti memlekette
fevkalâde ahval ilân etti
Tıbbiyelilerin Bayramı
saymıştır
Suriye kabinesi toplantı halinde
Hususi muhabirimiz bildiriyor
flnton Saade’nin adamları tarafından
Lübnanda
hareketi başladı
Yunanistanda Koalisyon Kabinesi kurulurken
Rus'un 3 üncü sayfamızda bulacaksınız
hâdisesi tafsilâtı
Ven ize* edilecek edebil*-
İstanbul Komitesi \asıta-5.000 lirası da işçi evlerinin
Mareşal Tito Sovyetleri yalancılıkla itham etti
fikir sıi incelen
HAşim Ela-tebrıklerinl
muhtaç Bunların
Belçikada siyasî bir buhranın patlak vermesi muhtemel
memur
Ya-
Mııreşat Tito
Bu yardımın 5.000 siyle umumi yardıma, inşası hareketine
belçika Başbakanı Leopold’ tahttan feragat etmesini tavsiye edecek
Lideri teşkil kabul
Plastiras'ı da
Plastiras’a saray sözcüsü taratın dan yazılmış olan bir mektupta, Kiralın bu devreyi “teamül ve örf icabı olarak, bütün parti liderleri ile temaslarda bulunmakla’* geçireceği bildirilmekledir.
Allan Kirk cuma günü gelecek
Dün Özel uçagiyle Kahıreden şehrimize gelinesi beklenen Amerikanın Moskova Büyük Elçisi Allan Kirk. Mısırdaki ikametini bir müddet daha temdit etmiştir.
Büyük Elçinin cuma günü şehrimize gelmesi muhtemeldir.
Yeni bir bomba yapmışlar, dünyanın altım
Şimdi suları çekilen facia yeri, yardııua talihsiz vatandaşların ıstırapları ile doludur, arasında sayısı on iki bini aşan fedakâr demiryolu işçilerimizin durumu da yakından alâkaya lâyıktır. Vaka yerinden avdet eden hususi muhabir vr foto muhbirlerimizin anlattıkları kurşiMnda, Eskişehir felâketzedelerine yapılmakta olan maddi yardımın memleket ölçü-(_________________________________________________________
Beyrut, 14 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Geçen perşembe gecesi saat 22 ye doğru, Beyrutun tanınmış ailelerinden birisine yaptığı ziyaretten dönmekte olan Başbakan Riad E) Suih'a yapılan suikast hakkında öğrendiğim yeni bildiriyorum:
Başbakanın muhatarasına polislerden ikisi yaralanmıştır
Başbakana suikast yapan genç “Ben idam edilmeden Başbakan Riad El sulh öldürülmüş olacaktır,, diyur
Gazetemiz, bilindiği gibi, Eskişehirin sel felâketi ile ilk Ânından itibaren alâkadar olmuş, bu elim hâdiseyi okuyucularına olduğu gibi arzederkoıı. bütün tunlarında da ateş ve su mevzuu her bakımdan mlytir.
Suriyenin Kurucular Meclisinin teşriî kudreti sona ererken Halkçı Parti ile Başbakan arasında ihtilâf çıktı
paha biçilmez mânevi hislerle bağ-İSTANBUL” bu nâçlr maddi yar
Beyoğlunda bir verem dispanseri tesis edilecek
Son zamanlarda memleketlinizde Ya. Kınğoğu Sağlık Merkezini teşif inaksa-diyle tetkikler yapan Birleşmiş Milletler Sağlık mutoha^sıalarından Dr. Berthet-nin seyahati esnasında ortaya atılan bir fikir, gerçekleştirilmek üzere bulunuyor.
Saciık Bakanlığının 2*X» bin w Verem Mücadele Cemiyetinin 2Q0 hin lira vermesiyle Beyoğlunda bir Verem dispanseri tesis edilecektir.
Şehir Meclisi bütçe müzakereleri
Şehir Meclisi bütçe müıa kerelerine dün de sabahtan itibaren devam etmiş ve müzeler, Belediye Kütüphanesi Ariyan Müzesi-, İmar. Fen Daireleri bütçesini konulmuştur.
Müzakereler sırasında köz alan biz» hatipler. Fen Müşavirliğine lüzum olmadıkı özerinde konuşnrnk hu kadronun tasarruf mokaadhle lâ^vını İstemişlerdir. Btı iddialara cevap vererek, mezkûr vazifenin ehemmiyeti üzerinde durnn Valinin izahatından sonra .Meclis. müşavirliğin ipkanına karar vermiştir. f
BÜühare ayni bina içerisinde çalışan Belediye şubelerinin birleştirilmedi teklif olunmuş. Meclis bunu da reddetmiştir.
Daha sonra söz alan azadan Dr. Cemil Topuzlu; şehrimizde yeni bir belediye yapacağını bildiren Validen bazı noktalan da nazarı itibara almaşını istemiş, bu sözlere cevap veren Vah va Belediye Reisi, bir gün evvelki sözlerinin vanhş anlaşıldığını etraflı surette izah etmiştir.
Meclis, son toplantısını bugün aabah-tan itibaren gece geç vakte kadar saparak bütçe müzakerelerine nihayet verecektir.
Eskişehirlilerin ıstırabı karşısında “Yeni İstanbul»
Amerikan bahriyesi Vietnam’ı ziyaret edecek
\Vaslungton, 14 A. A. (United Press) — Bahriyeden bildirildiğine göre, Pasifik 7 ne i filo komutanı A-miral Russell Bakev mart 16 ile mart 20 arasında yeni tanınmış olan Viel nam Cumhuriyetinin merkezi Saygo-nu ziyaret edecektir
Dün İstanbul ve Ankarada merasim yapıldı
Tıbblvenin 711 üncü tesis yıldönümü dün saat 10 da İstanbul ve Ankarada merasimle kutlanmıştır. ŞehrimizdekJ toplantı Üniversitenin Lâlelideki Konferans salonunda yapılmıştır. Vali ve Belediye Reisi. Sağlık Müdürü ve üniversite profesörlerinin hazır bulunduğu toplantıda İstiklâl Marşından sonra ilk olarak kürsüye E-tıbba Odasının en yaşlı üyesi Nuri Canbakanın yaptığı kısa bir konuşmadan sonra Ordinaryüs Profesör Tev-fik Sağlam, Tıbbiyenin kuruluş tarihçesini çizerek eski hâtıralarını anlatmıştır. Müteakiben Fizlyoloji ordinaryüs profesörü Wintersteln ve Hemşire Okulundan bir bayanın konuş malar iyle toplantıya son verilmiştir.
Ankaradaki merasim. Tarih - Coğraf-va Fakültesinde yapılmıştır. Törende. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakam Dr. Kemali Bayizit, Ankara Üniversitesi Rektörü Hikmet Birând, Ankara Belediyesi Başkanı Dr. Ragıp Tuzun Dekanlar, profesörler. Tıbbiyeli öğrenciler ve basın mensuplan hazır bulunmuşlardır.
Törene îatiklâl Marşı ile başlamış ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nüzhet Şaklr Dırisu bir açış konuşması yaparak hekimliğin tarihçesinden ve memleketimizdeki durumundan bahsetmiştir.
Müteakiben bir öğrencinin konuşma-aiyle törene son verilmiştir.
den itibaren, Lübnan ile iktisadi ayrılığa karar ve iki memleket arasında derhal gümrük manilerinin teessüsü için emir vermiştir.
Lübnan’a seyahat, m librem ihtiyaçlar için olmadıkça ve hususi müsaadeye iktiran etmedikçe, yasak edilmiş bulunmaktadır.. ? "
Beyrut, 14 (Ap) — Suriyelim Lübnan ile arasındaki gümrükler birliğine son vermek hususundaki kararı Bevruttaki resmi çevreler tarafından samimi bir esefle karşılanmış ve her ıkı memleket için zarar verici telâkki edilmiştir Lübnan, Suriyenin bir konferansa muvafakat etmesi halinde daha ileri tavizleYde bulunacağını ima etmiş, fakat para birliğiyle ekonomik kanunların tamamiyle birleştirilmesini reddetmiştir.
Lübnan Hükümeti fevkalâde ahval ilân etti
Şam. 14 ıNafenı — Lübnan Meclisi bütün memlekette fevkalâde ahval ilân etmiştir. Kabul edilen yem bir kanun gereğince silâh taşıyan herkes tevkif edilecektir. Gazeteler de bazı tahditlere uğramışlardır.
Şam. 14 (Ap) — Halıt El Azm kabinesinde Adalet Bakanlığını deruhte etmiş olan Halkçı Partiden Fevzi Attasi. dün akşam istifa etmiştir. Müşahitler, istifanın parti tarafından yapılmış olan bir tesir yüzünden vu-kubuldıığunu ve Azm kabinesi için bir kriz başlangıcı olarak telâkki e-dilebileceği kanaatini izhar etmektedirler. r >| ,
Yine müşahitler, Azm’in icra etmekte olduğu teşrii kudretin 48 saat zarfında sona ereceğim de belirtmektedirler.
Aynı zamanda, Suriye Hükümetinin, Lübnan’a hır nota tevdi ederek. 48 saat zarfında, teklif edilmiş olan iktisadi birlik ve para tevazünü hakkında kati durumu bildirir bir cevap verilmesini talep ettiği bildirilmektedir. Notahın verdiği mühlet, kabinenin iktidardan çekilmesi icap eden zamanın sonuna rastlamaktadır.
İlâve edildiğine göre, Suriye Hükümeti Anton Saade’ın Suriye Sosyal Partisine bir şube açmak müsaadesini de vermiştir.
Şam, 14 (Ap) — Suriye, bugün-
Klementis'in, Kominformun
•• •• I 1 •• W •• i *1 it
gözünden duştugu bildiriliyor
Londra, 14 (YİRS) — Çekoslovak Başbakanı, bugün kabinede yaptığı bir açıklamada, Dışişleri Bakanı Via-dünir Klementisin istifa ettiğini ve istifasının kabul edildiğini söylemiştir.
Bu hususta hükümet tarafından yayınlanan tebliğ, istifa sebebini a-çıklarnamıştır Maamafih, Elementisin uzun zamandan beri Kominformun gözünden düştüğü biliniyordu. Kle-mentis, son zamanlarda. Titoculukla itham ediliyordu.
Seçimin neticesini fesbit edecek olan son 150 bin reyin durumu değiştirecek bir mahiyet taşıdığı bildiriliyor
sünde yapılması lüzumuna kanaat getirmiş bulunu yoruz. İşte bu kanaatledir k| “YENİ İSTANBUL” ga zetesl, başlıyan \ ardım hareketine 10.000 lira ile ka tılınayı, kendini için
YENİ ISTANBUL’un KuponJ]
Atına, 14 (AP) — Konstantın Çal dans dün akşam, Muhafazakâr Halk çı Partisinin Liberal los’un başkanlığında bir “milli hükümeti” ceğinı fakat General
urtuldu?
lirası
diğer iştirake tahsis edilmiştir
un yardım kararı
Katil konuşuyor:
Katil kendisiyle konuşan gazete ellere şunlara söylemiştir:
“— Nasıl olsa İdama mahkûm ola cağım. Fakat hüküm infaz edilme den önce Başbakan Riad dürülmüş olacaktır.”
Suriye Cumhurbaşkanı tasl. Lübnan Başvekiline sunmuştur
içine alacak bir koalisyon kabinesine tahammül cdemiyeceğlni zira, Plasti-ras ın solcu olduğunu ve Halkçıların nazarında bıı koalisyonun bu şekilde, “milli” olarak telâkkisine im kât. görülmediğini açıklamıştır.
Atina, 14 (AP) — Saray sözcülerinden bin tarafından dün bildirildiğine göre. Kıral Paul, seçimlerin kati neticeleri alınmaya kadar kabinenin teşkili hakkında hiç kimseye biı talimat ve salâhiyet vermiyecektir.
Kıral. Merkezi bir kabinenin kuru» ınosı için teşebbüslere geçilmiş olması na, Başbakanın da General Plastirn.s olarak taayyün elmiş bulunmasına) rağmen, Hükümetin teşkilini geri bırakmaktadır.
Doğıı Anadolu köylerinden birinde
— Duydun mıı komşu! üstüne getirecekmiş
— Vayyyî. Desene yakında yerin üstüne çıkacağız
“Yugoslavya, Ruslara, aldığından çok daha fazlasını vermiş bulunmaktadır.,,
New - York, lir" (YÎRS) — Drava şehrinde bir seçim nutku veren Mareşal Tito, Sovyet Rusyayı yafancı-^ lıkla ithaln ederek, j Yugoslavya-* nın Rusyaya. aldı- _ ğından çok daha j fazlasını verdiğim ™ belirtmiştir. Tito. J Yugoslavyanın ba-B tınılardan da yar-H dım gördüğünü fa- K kat batılıların Sov- ■ yeller gibi: “Bizi Yugoslavyaya yar- i dım ettik’’ diye bir i terane tutturma-dıklarını, herhangi ı bir vardım yapıl- ■ dıysa. Yugoslavya- ] nın bunu hak elli ğini söylemiştir.
İkinci Dünya Harbi sırasında
MM■
Yeni İstanbul, yardım hareketine tahsis ederek katılmağa kc
î K t N C 1
Demokrasilerin kuvvetli tarafları
M. NERMİ
II Ç Ü N C Ü Eskişehir su baskını ne den ve nasıl oldu? F. Ş. YERSEL
dördüncü
Yıldızlar konuşuyor Sinema
beşînci
Denizlerde can ve ma. emniyeti
Prof. Muhiddin Etingü
Brüksel, 14 (AP) — Plebisit neticelerine göre, Kıral Leopold Fransızca konıışnn bölgeyi kazanamamıştır, iyi haber alan kaynaklardan bildirildiğine göre, Başbakan Gaston Ey-kens. Bakanlar Kurulu İçtimaını geri bırakarak, Kirala tahttan feragat etmesini tavsiyeye gitmiştir.
Brüksel, 14 A,A. ıUnited Press» — Menfadaki Belçika Kıralı Üçüncü Leopold dün akşarn tahtından feragat veya memleketi yıllardan beri geçirmediği bir buhrana süıükirmck şıklarından birini ihtiyar etmek mecburiyeti karşısında bulunmakla İdi.
Pazar günkü referandum, 5 milyon Belçikalının ancak yüzıle 57 68 inin Kiralın tahta dönüşü lehinde olduğunu göstermiştir. Memleket nüfusu diğer kısmının liderleri, her zamankinden fazla, milletin büyük bir çoğunluğunun müzahereti olmaksızın Ki -»♦»• tahin d ınli^Ünü desteklememek azmındcdirler.
kalanan katilin üzerinde iki el bombası bulunmuştur.
Katil kimdir?
Lübnanda Vatani Kavmi Partisine mensup ve 23 yaşında olan katil İntikam gayesiyle Başvekili öldürmek İstemiştir.
Katılın kardeşi geçen yıl idam e-dilen ihtilâlci lider Anton Saade ile harekete geçtiğinden 7 sene hapse mahkûm edilmiş ve amcasının oğlu da idam edilmiş bulunuyordu.
Riad El Sulh, tahkikata elkoyan savcılarla uzun müddet meşgul olduktan sonra evine dönmüştür. Bu hâdiseden sonra yüz kişi tevkif edilmiştir.
Eskişehirlilere olan “YENİ dimi yanında, sütuıılaruu eskisi çibi onların ıstırapları m paylaşma (İfnasına ayırmakta (levanı edecektir.
Savfa 2
Demokrasilerin
kuvvetli tarafları
Yazan: M. NERMİ
belirtmeye çalumtfhk.
DÜNKÜ yazımızda Birleşmiş çerçevesi içinde kurulmuş olan demokrasi cephesinin yalnıs en ehemmiyetli zayıf noktalarını
Geniş havat temcileri üzerine kurulan ve içine ister istemez çağdaş politikanın bütün dâvalarını alan tekemmül teşkilâtın zayıf noktası olduğu gibi kuvvetli noktaları da vardır. 1
Birleşmiş Milletler Kurumu, Ortaçağın hırist.iyanhk ve müslümanlık şeklinde beliren bölünüşünden sonra ideoloji Üzerine dayanan ikinci üniversel bir teşebbüstür. Başlangıçta Birleşmiş Milletlerin, bildiğiniz gibi, ccpheleniş meyilleri yoktu ve böyle bir imkânın önlenmesine çalışılıyordu. Büyük ha.vat dâvalarının, genel bakımdan, kendine göre bir mantığı ve çözülüş yolu vardır. Bunun ne demek olduğunu Birleşmiş Milletler Kurucunun bir kaç yıllık politika gelişiminde görmek mümkündür. TeşkHftbn belkemiği olarak düşünülen başlıca kuvvetleri arasındaki prensip aynlığı son derecede geniştir ve bu suretle birleştirici bir politika unsuru yaratmak imkânları, gerçekten yoktur. Bir görüşe göre çağdaş devlet, bir gerçekliktir ve milletler arasındaki münasebetler o-na göre ayarlanmalıdır. Öteki .görüşe göre ise yalnız çağdaş devletin değil, aynı zamanda bütün çağdaş j toplumsal düzenin tordre social) yıkılması ve çökmesi mukadderdir. Ve yeni yaşayış düzeni, dünya barışı, daha doğrusu, yeni politika ancak böyle bir yıkılıştan sonra kurulabilir.
Birleşmiş Milletler Kurumunun yaratılmasında rol oynamış olan fikirler ne olursa olsun, bugünkü dünya politikasını tesiri altında bulunduran ideolojiler; şimdiki hayat nizamının ölümü ve dirimi dâvasını dile getirmektedir. Durum, büyük e-konomik vc teknik gelişmeleri bir tarafa bırakırsak. Ortaçağdakinin hemen hemen aynıdır. Biz, bir takım demokrat aydml&nn sandıklan gibi, anlaşma yollarının bulunacağına, ü-niversel bir dünya birliğinin doğma-1 sini güçleştiren ayrılıkların giderile-1 ceğine inananlardan değiliz. Çünkü; dünya Ölçüsünde ideolojilere istinat eden teşkilâtın, zamanla dal. budak salan faaliyetini, özel dinamizmini a-yarlamak. tavsatmak, bu gibi ideolojileri yaratanların bile elinde değildir. Teşkilât; tarihin her safhasında mutlaka kendine ve kendi mantığına göre hareket etmiştir. Hattâ bu çok ehemmiyetli toplumsal hâdisenin belıriş tarzım anhvamıyan tarih felsefecileri, onun İçin, tarihi kör bir kudret teine blinde macht) şeklinde izah etmeye çalışmışlardır. Büyük bir Alman şairi şöyle der : Cinleri başıma topladım, ama, kurtulamıyorum onlardan şimdi.
Yeryüzünün bütün devrimlcri bütüncül yollardan geçmek zorunda kalmıştır. Çünkü: kökleri sökülmesi gereken eski bir nizamın tasfiyesi başka türlü mümkün değildir. Dünyadaki bütün devlet vc yaşayış düzenini yıkarak yepyeni bir topluluk yaratmak iddiasını benimsiyen bir ideolojinin neden bütüncül olduğunu anlamak güç değildir. Ortaçağın devlet bütüncüllüğü, istibdadı bu yüzden doğmamış mıdır? Hürriyeti kılavuz edinen demokrasi; bütüncüllüğü, devlet denilen politika teşkilâtı için bir zayıflık alâmeti saymaktadır. Bu anlayış sırasına göre doğrudur. Fakat, zamanı gelince, dc-
mokrasilorin de bühhırül hareket ettiklerini görüyoruz. Cumhuriyet Roması tarihinin ciddi günlerinde diktatörlerinden faydalanmıştır. Son İki Dünya Harbinde Avrupa demokrasileri başka türlü hareket etmemişlerdir. Bize göre, demokrasilerin asıl kuvvet kaynağı, kuvvetli noktalan da budıır işte' Büyük bir dünya ihtilâli yapmak maksadiylo, bütüncüllüğü ideolojilerinin ayrılmaz ve kopmaz bir parçam olarak kabul edep politika teşkilâtı, devletler: demokrasilerde olduğu gibi katnu^al oya (efkârı umumlyeye) başvurarak iç durumlarım kontrol etmek imkân-lannd8n mahrumdurlar. Bütüncül teşkilât; tam mânnsiylo bir mücadele teşkilâtı olduğu için kararlar çabuk verilir ve her şey hemen işlemeye başlar. Demokrasiler böyle değildir. Onlar, bütüncül teşkilâta göre, çok yavaş işler, kararlarda büyük bir ağırlık göze çarpar. Bu ise yapılacak iş hakkında milyonlarca insanı aydınlatmak, kamusal oyu belirtmek ihtiyacından ileri gelmektedir. Bütüncül devletlerde ise vatandaş hür olmadığı için buna ihtiyaç yoktur. Onlarda yalnız emir ve (font fikri hüküm sürer. Bu bakımdan devletle vatandaş arasındaki münasebetler, tıpkı istibdat devletlerinde olduğu gibi, son derecede gevşektir.
Kamusal oydan, halk iradesinden kuvvet alan demokrasiler, ne kadar ağır işlerlerse işlesinler, çok sağlam bir temele istinat etmektedirler.Halk, bir fikri bir kere benimsedi mİ. devlet yetkisi, başka bir devlet tipinden görülmesi mümkün olmayan bir ölçüde artmış demektir. Böyle bir durumda devlet ve vatandaş birbirinden ayrılmaz Ur bütünlüktür. Devlet ne zaman vatandaşı, vatandaş kendi devletini bulmuşsa o zaman topluluk; yaratıcı bir kudret haline gelmiş ve tarihin on büyllk mûclzelerı doğmuştur. Büyük Fransız İhtilâlinde, yurt içindeki karışıklıklara ve perişanlıklara rağmen hemen hemen bütün Avrupaya. meydan okuyan Fransa, Kurtuluş Harbinin eşsiz kahramanlığını gösteren Türkiye bunun birer örneğidir.
Hepimiz biliyoruz kİ. dünyamız bir kaç yıldan beri ikiye bölünen geniş ideoloji cephelerini boyuna kınvetlendimıeye çalışmaktadır. Sosyalist demokrasilerin (?) henüz kamusal oy prensipinden ayrılmadıklarına bakılırsa çağdaş devleti ve toplumsa] nizamı inkâr eden cepheye karşı daha derli toplu olmak İmkânları az değildir. Üstelik dünya demokrasileri; bütüncül ideolojinin yaratmak istediği toplumsal durumun ciddiliğini de bütün genişliğiyle anlamış bulunmaktadır. Bu bakımdan demokrasiler, mânevi hazırlıklarım hemen hemen bitirmiş sayılabilir. , Fakat, her iki Dünya Harbinde gördüğümüz gibi, baskınlar; çağdaş j silâhlı mücadelelerin ana fikri hahne gelmiştik Yannki kanlı güreşin de1 böyle başlaması çok mümkündür. Onun için demokrasiler, eski Roma Cumhuriyetinin böyle durumlardaki hukuk anlayışını hemen benınısıye-rek her türlü sürprizlere karşı hazırlıklı bulunmak zorundadırlar. Şim-ıl diki durumun bütün inceliğini çok iyi anlamış olan milletler, böyle bir yetkiyi kendi teşkilâtlarından mutlaka esırgemiyeceklerdir. Bu suretle verilecek bir yetki ise kamusal oy ve halk İradesi prensiplne hiç bir suretle aykırı değildir. Bütün dünya, demokrasilerin böyle bir yetkiyle bir kat daha kuvvetlenmesini İstemekte elbette haklıdır.
y*Ç Mart 1050
İSTANBUL
Eskişehir felâketzedeleri
için yardım isteniyor
Diyanet işleri Reisi, memleket halkını yardıma davet etmektedir
Ankara. 14 (A.A.) — Eskişehir Fekâletzedeleri Genel Yardım Heyeti aşağıdaki beyannameyi neşretmlştlr: Eskişehir felâketzedelerinden büyük kısmı bugün geçici olarak vagonlara, okullara ve camilere yerleştirilmişlerdir.’
25.900 den fazla vatandaş yuvasız vc barınaksız kalmıştır.
Eskişehire yardım için yurdun dört köşesinden gelen giyim eşyası cn muhtaç vatandaşlarımıza dağıtıldı ve dağıtılacaktır. Buna rağmen karşılanması gerekli ihtiyaçlar ölçüsüz denecek kadar büyüktür. Bir çok vatandaşlar henüz yeter bir giyim ve kuşamdan mahrum bulunuyorlar. Daha geniş ölçüde giyim eşyası, yatak, yorgun, kap kacak vesaire gibi eşyaya ihtiyaç Var.
Bundan başka en kısa bir zamanda 2500 den fazla evin yapılması kesin ve hayati bir zarurettir.
Heyetimizin gayesi, bir taraftan Eskişehir felâketzedelerinin ihtiyaç-lan ve bu ihtiyaçların karşılanma derece vc safhaları hakkında halkımızı tenvir etmek, diğer taraftan da yapılan yardımların süratle ve tama-mlyle muhtaçların ellerine varmasına ve bilhassa Eskişehlrin ev İhtiyacının
en kısa yoldan giderilmesine çalışmaktır. Mümkün olan her vasıta ile Esklşehlrlu imdadına koşunuz.
Bu davetimizin her üniversite, her okul, her banka, her ticarethane ve teşekkül, her aile — erkek, kadın ve çocuklar — tarafından büyük bir ta-halükle karşılanacağından ve herkesin kudreti nispetinde bu yardıma koşacağından eminiz. Yeni bir elbise ve-ya ayakkabı alacağınız, bir düğün veya eğlenceye katılacağınız, yahut herhangi bir tören veya ziyafet tertip edeceğiniz zaman Eskişehir! düşününüz: Allah yurdumuzu bu gibi felâket ve musibetlerden korusun.
Eskişehir Felâketzedeleri Genel Yardım Heyeti adına Başkan Diyanet İşleri Helal Hamdj Akseki
İz mirdeki faaliyet İzmir, 14 (Hususi bildiriyor)
delerine yardım İçin bugün Valinin başkanlığında yapılan toplantı sonunda hlr komite teşekkül etmiştir.
Bütün bankalar. felâketzedelere yapılacak nakdi yardımları kabul e-decekler Kızılay da ayni ve yiyeceğe müteallik eşya maddelerini mahalline sevkedcccktlr.
muhabirimiz
Eskişehir »eylApze-



Dünya silâhlanıyor
Amebika hıgiltereye üstün uçankaleler göndermeğe başladı
Roma, 14 (AP) — ARİ İtalyan Haberler Servisi tarafından verilen malûmata göre, Rualar. Macaristan -da Szombatholy mevkiinde, V-l ve V-2 atmak İçin rampalar tesis etmişlerdir.
Atlantikten Pasifığc nakledilecek o-lan “PhiJlppines Sea" adlı uçak gemisinden ibaret olacaktır.
Amerika ile müşterek deniz manevraları
Amerika, InglJ tereye ÜPtun uçankale gönderiyor.
New-York. 14 (YİRS) — Atlantik Paktı mucibince Amerikalı mürettebatın kullanacağı dört B-29 tipinde üstün uçankale, pazartesi günü İn-gıltereye hareket edecektir. Uçakları kullanan Amerikalılar, bu uçakların ne şekilde kullanılacağı m Ingılizlcre öğretmek üzere Ingilterede kalacaklardır.
Fransız "Dixmude” uçak gemisine yüklenen uçaklar bir kaç gün sonra tamamlanacak ve gemi, önümüzdeki perşembe günü Şimali Afrikaya hareket edecektijr.
Washlngton, 14 A.A. (AFP) — Birleşik Amerika. İngiltere ve Kanada donanmalarının müşterek manevraları bugün başhyacaktır. Mlseoııri zırhlısından verilen bir telgrafa göre Amerika deniz birlikleri Viegues A-dağının 150 mil kadar güneyine toplanmış bulunmaktadır.
İngiliz - Fransız deniz manevraları bonn erdi
Londra, 14 (YİRS) — İngiliz ve F ı ansız donanmalarının Akdenizdeki manevraları bugün »ona ermiştir. A-miral Mountbatten, manevralardan son derece memnun kaldığını belirtmiştir.
Kana dada, Alimler yeni harh usullerini görüşecekler
- -

Ottawa, 14 A.A. (Reuter) — Ka-nadanın, kimya ve bakteriyoloji sa-halariyle, radar ve kutup harbi usulü Üzerinde elde ettiği gelişmeler, çarşamba günü KanadalI, Amerikalı ve İngiliz Alimlerinin yapacaktan gizli toplantı sonunda bildirilecektir. Bu toplantı üç gün sürecek ve haberlerin hiç birisi açıklanmıyacaktır.
Pariste ilkbahar modası
Amerlkanın Pasifik fiiOMi kuvvetlendiriliyor
VVashington, 14 A.A. (AFP) — A-merika bahriyeainden bildirildiğine göre, yakın bir zamanda Raşitikte Dördüncü Bir Uçak Gemisi Birliği teşkil edilecektir. Bu birlik şimdilik,
Topraklandırma tasarısının müzakeresi dün de yine neticelendirilemedi
Celsenin devamı müddetince şiddetli münakaşalara sebebiyet veren tasarının yalnız tümü kabul edildi. Maddelerin müzakeresine bugün devam edilecek.
Fenerliler Lydya hava meydanında
Fener ikinci maçını dün 5-3 kazandı
Tel-Aviv, 14 — Fenerbahçe ikinci maçın* bugün Pctah - Tlkvanın Hapoel takımına karşı yapmış ve 6-3 galip gelmiştir.
Stad erken saatlerden itibaren dolmuş ve maç «aatlndo stadyum kalabalık bir mahşer halini almış bulunuyordu.
İlk olarak söz alan Pelah-TIkvn Valisi, Türk sporcularına “Hoş geldiniz demiş vc ayn ayrı
mim. K.lmil. Müzdnt — Erol. Ahmet (Cemal). Lefter, Halil.
M.
Güreşlerde son seçimler
takım oyuncularının ellerini sıkmıştır.
devrede mütemadiyen hücum
Birinci teşebbüsünü ellerinde tutan Sart-îâcl-vsrtilier bunun semeresini 4 gol atmakla görmüşlerdir. İlk golü Lefter gürel bir şutla kaydetmiştir. Golle beraber a-çılan Fenerliler sırasıyla M. Ali, Erol ve yine M. AH vasılaslyle Uç sayı dnha kazanmışlardır. HapoelHler ve devrede bir gol atabilmişler vc devre 4-1 sona ermiştir.
İkinci devrede Hnpoellller oyuııa çok seri başladılarea da daha İkinci dnki-kada takıma yeni girmiş olan Cemal vasıtasıyla 5 inci golU de yemişlerdir.
Müteakiben açılan İsrailliler üstüste İki gol daha kazanmışlarsa, da maçı Fenerliler 5-3 galip bitirmeye muvaffak olmuşlardır.
Oyumu» bitmesine 7 dakika kala vaziyet (5-3) ikon topa bir yumruk çıkan Cihadın kolu burkularak, maçı terket-mrk mecburiyetinde kalmış ve yerini İhtiyat kaleci Turana bırakmıştır.
Fenerliler llapael kıırşiMindn mu kadro ile oynamışlardır:
Cihat — Murat. Hilmi (Ahmet) — Sn-

Paris, 14 (Hususi Büromuzdan) — Parisli terzilerin hazırladıkları ilkbahar modelleri dün teşhir edilmiş ve fevkalâde rağbet görmüştür. Elbiselerin bilhassa işlemeleri mamen Türk motifleriyle nuyordu.
YENİ İSTANBUL'UN
Paris Hususi Büromuzdan gönderilen ve dünyada teşhirinden evvel neşre-dilmenıesi rica edilen modaya alt fotoğrafları dünkü «ayımızda, yani bu modelleri, bütün dünyada teşhir e-dildiği gün neyretmiştik.
yerleri ta-süslü bulu-
NOTU
Ali.
W
yapılamamış
Dört sıklette «oçllrınlyen güreşçilerin «on mUftiıbaknlıın dlln gece Eralrgânda-kl kampta yapılmıştır.
67 kiloda Ahmet Şemdun kilosunun fazla ohımaı dolnyı«lylc müsabakadan feragat ettiği İçin güreş
ve Tovflk Yüce 67 kiloda Türk milli Ui-kımtnı temnllc hak kazanmıştır
57 kiloda Naauh Akar da Greko-Ro-nıon güreşte memleketi Halli Kaya kadar temsil edemiyeceğlnl aöyilyerek kamptan ayrılmıştır. Fakat Beden Terbiyesi Naşuhun bu güzel jestine karşılık kendisini takımla beraber Stokholına götürmeye karar vermiştir.
62 kiloda Nurcddln Zaferle Mehmet Oktav karşılaştılar. 15 dakika bittiği lı&Jde hakem heyeti karar veremediği İçin güreşi 10 dakika daha uzattılar. Bıj müddet zarfında da her İki güreşçi hiç bir oyun yapamadı ve puvan alamadıkları için hakemler uzun uzun görüşmelere mecbur kaldıkları nırn(ln Nurad-dln Znfer, hakemlcro kendisinin aerbest güreşçi olduğunu, Mehmet Oktavın takımda kalmasını söyledi. Hakemler gizil cereyan eden görüşmelerinden VAZge-çorek Oktavı takıma aldılar.
52 kiloda Hüseyin Erkmenle Ali Yücel arasındaki güreş, 15 dakika sonunda hakemleri tekrar uzun görüşmelere aevlcct miştlr. Yarım naat ten fazla odada kalan hakemler bu iki gUreşçInin bu akşam tekrar kurşıluşmularına karar vermişlerdir.
Kısa haberler
Amerikalı ltu& casusu lO.OUö dolar karşılığında tahliye edilecek
New-York, II A.A. (AFP) — Geçen hafta yapılan duruşmada casusluktan 15 sene hapse mahkûm olan Judıth Coplon (aynı dâvaya Sovyet tebaasından Gubi-çef de dahil bulunuyordu) 40 bin dolar kefaletle serbest bırakılacaktır.
Coplon, New-York Federal Mahkemesinin verdiği 15 «ene hapisle beraber VVashlngton Federal Mahkemesinin 1919 temmuzunda hükmettiği 40 aydan 10 seneye kadar hapis cezasını temyiz edecektir. Bilindiği gibi Coplon, memuru bulunduğu Adalet Bakanlığından bazı vesikaları çalmıştı.
Tricste’de, Yugoslnvlar gümrük engellerini kaldırdılar
Trleste, 14 A.A. (Reuter) — Yugoslav Askeri İdaresi Trleste bölgesiyle Yugoslavya arasındaki gümrük engellerini dün kaldırmıştır. Askeri idare bundan başka Yugoslavyadan başka memleketlere Trleste bölgesinden İhracatı yasak etmiştir.
McCloy Berline hareket etti
New-York, 14 A.A. (AFP) — Amerikanın Batı Almanya Yüksek Komiseri John McCloy bu gece 2.30 da La Guardıa hava ala-

nından Londra yolu ile Bonn’a hareket etmiştir. McCloy perşembe günü burada müttefik komisyonu üyeleri ile görüşecektir, \ ıısatı hayatın en ıızıın olduğu 5er Amerika
VVashington, 11 A.A, (AFP) — Sağılk dairesi istatistiklerine göre, Birleşik Amerlkada vasatı yaş 67 yi geçmektedir, Dünyanın başka hiçbir yerinde bu kadar uzun yaş ortalamam olmadığı sanılmaktadır, Bundan sadece bir asır önce Birleşik Amerlkada ortalama yaş 40 dan az idi.
Yeni istatistiklerin gösterdiğine göre, hangi yaşta olursa olsun erkeklerde ölüın kadınlara nispette daima daha fazladır, kadınların hastalıklara karşı daha çok mu-lca\vinciı vardır.
Lübnan, basını baskı altımı alıyor
Beyrut. 11 A A. (Reuter) — Geçen hafta içinde Başbakan Riad El Sulha yapılan suikast teşebbüs!) Üzerine Lübnan Parlâmentosu dün fevkalâde ahval kararını ihtiva eden bir kanun kabul etmiştir. Bu kanun gereğince gazeteler kapatılabilmektedlr. Yazıyı sese çeviren elektronik kalcın
Michigan, 11 A. Press) — Michigan psikologlarının dün
ne göre harflerin üzerine ışık huz-
A. (United Üniversitesi bildirdikleri-
Ankara, 14 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — B.M.M. bugün de çift çiyi topraklandırma halikındaki 1753 sayılı kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesine vc bu kanuna bazı hükümler eklenmesine dair kanun tasarısını müzakereye devam etmiştir.
Söz alan Tarım Bakanı Cavit O-ral. 1945 yılında bugün meri olan 4753 sayılı kanunun müzakeresi sırasında “orta işletmeyi” bertaraf eden 17 nci maddenin aleyhinde bulunduğunu fakat esas ruh ve prensip itibariyle öyle bir kanuna ihtiyaç olduğunu belirtti, şöyle devam etti; “Ancak her kanunda olacağı ve tatbikatta anlaşılacağı üzere 4753 sayılı kanunun da muayyen bazı sivri tararları görülmüştür. Zamanla hâdiseler bunu gösterdiği içindir ki bu sivri ta-raflarını tashih etmek lüzumu his-sedümiştır. Bu tashihte ise hâkim o-lan zihniyet böyle mühim ve hayati bir reformun hukuki bir düzen içinde ve içtimai muvazene ve adalet hislerine ve kaidelerine uygun olarak memlekette losyai ve ekonomik ihtiyaçlarının da gözöntınde tutulması ile daha faydalı ve hayırlı neticeler vereceği kanaatinden Heri gelmiştir.1’
Bundan sonra Caxrit Oral, hükümetin tatbik ettiği İstihsal politikası ile yürürlükte olan bu kanun arasındaki münasebetleri İzah etti ve sözü 17 inci maddeye getirerek dedi kİ:
”— Çiftçiyi topraklandırma kanununun esprisini ve prensipini zedeleyen ve ondan evvelki işlenmiş ve olgunlaşmış maddeler) işlemez hale getiren 17 nci madde bu kanunun ahengini bozmaz, daha vâzıh ve daha sarih bir şekil vermek lâzım geldiği kanaatine varıyoruz. Zira kanuna sonradan ilâve edilen 17 inci madde olduğu gibi kalacak olursa bu maddenin memleket zirâaünde yarattığı toprağa karşı havası devam edecek münevver de sermaye rak kaçacaktır.”
Bu arada istihsal politikamıza da işaret eden Bakan, müteakiben orta işletmenin mâna ve mahiyeti hakkında şu izahatta bulundu:
“Bugün ziraat İlminde iki kere iki dört eder kabilinden küçük, orta ve büyük İşletmeler arasında avantajlı durumun hangi İşitemenin lehine olduğu kati olarak ilmi bir karara bağlanmış değildir. Ancak bu işletmole-rin şekli ve birinin diğeir aleyhine olarak inkişafı her memleket zira-atinde, tezahürleriyle kendisini göstermiştir. Bu üç sistem bazı memleketlerde ahenkli yürümüştür, bazılarında ise bilhassa sosyal dâvaların tazyiki altında küçük İşletme lehine tezahür etmiştir, Tabii Sovyet Rusyada ve onun peyki olan memleketlerdeki politik ve zoraki toprak reformları bunun dışındadır. Çünkü Sovyet Rusyadaki cebri toprak parçalaması dünyanın hiç bir medeni memleketinde tatbik edilmemiştir. O başka bir âlemdir. Komünist âleminin mezhep tarikatı ile demokrat memleketlerin hayat ve insanlık telâkkilerinin bağdaşmasına ise imkân tasavvur edilemez. Bununla beraber Sovyet Rusyada dahi parçalanmış olan küçük arazi işletmecilik bakımından büyük çiftlikler haline getirilmek siyaseti güdülmektedir.
TÜrkiyeye gelince bizde de bugünkü realite kllçük işletmenin kahir bir ekseriyetini ifade etmektedir. Şimdi 4753 sayılı kanunla büyük işletmeyi de tamamen ortadan kaldırdığımız gözönünde tutulursa o zaman netice şu oluyor. Türkiyede yüzde 99,5 nisbetınde küçük işletme yüzde yarım nisbetinde de orta işletme
emniyetsizlik ve topraktan de haklı ola-
kalıyor demektir. İşte bütün mesele memleket ziraat! için İstihsal halanımdan sosyal vc ekonomik bakımlardan orta işletmeyi emniyetle yaşatmak veya yaşatmamak noktasında toplanıyor.
Cavı t Ora), son olarak şunları söyledi:
"Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu dünyanın hiç bir tarafında bu şekildeki bir kanunla gerçekleştirilememiştir, Her memlekette topraklandırma kanunu He birlikte iç İskân ve kolonizasyon politikası ahenkli ve ayarlı yürütülmeğe çalışılmıştır. Vaktiyle Almanyada da, Polonyada da böyle yapılmıştır. Hattâ bu maksatla bankalar bile kurulmuştur.”
Tarım Bakanının bu konuşmasından sonra geçen celselerde olduğu gibi mülk sahiplerini temsil eden milletvekilleri Ue topraksız çiftçiyi müdafaa edenler arasında şiddetli münakaşalar cereyan etti. Neticede tasarının komisyonlara iadesi hakkında-kı iki takrir reye konarak reddedildi ve tasarımlı tümüne dair müzakerelere son verilerek maddelere geçildi.
Maddelerin konuşulması sırasında iki taraf arasındaki anlaşmazlık hâd bir safhaya girdi ve nokta! nazarlar arasındaki fark bir fikir ihtilâfı olmaktan çıkarak soz aJaıı milletvekillerinin şahsiyat yapmalarına ve birbirleri aleyhinde ağır cümleler sar-fetmelcrinc vesile teşkil etti. Bir tarafa göre tasandaki maddeler çiftçiyi topraklandırma prensipini ihlâl e-dccek, hattâ tamamen ortadan kaldıracak mahiyette idi. Bu nokati nazarı müdafaa edenlerin başında Ali Rıza An bulunuyordu. Şevket Raşlt Hatipoğlu dün son sözünü söylemiş olduğu için bugünkü müzakerelerde hazır değildi. Diğer tarafa göre Ue mer'I kanun topraksız çiftçiyi toprak sahibi edemediği gibi üstelik mülkiyet hakkını çiğniyen bir kanundu ve yeni tasan bu adaletsizliği gidermek İçin kabul edilmeliydi.
Bu görüşü savunanların arasında Ahmet Cezaroğlu, Kemal Sılıvrilı ve İbrahim Arvas bulunuyordu Bu tarzdaki münakaşalar “kamulaştınlacak büyük ve orta arazide kamulaştırma Aşında kalacak parçalan arazi sahibi dilediği gibi seçer.’1 hükmünü taşıyan maddenin müzakeresi sırasında daha çok alevlendi. Birinci mütalâayı ileri süren milletvekilleri madde bu tarzda kabul edildiği takdirde çiftçiyi topraklandırma prensipinin tahakkuk edemlyeceğini. zira arazi sahibini bu hükmü istismar ederek hiç tür işe yaramıyan toprağı kamulaştırmaya sevkedeccğini iddia ettiler. Diğer zümre ise bu ihtimali pek tabii addederek asıl arazi sahibinin toprağın iyi kısmını kendisine ayırmasının âdilâne bir hareket olacağını söylediler. Fakat iş hu kadarla kalmadı. Bu grupu temsil edenlerden Kemal Sillvrili karşı görüşü müdafaa edenleri telmih ederek: ”Bcn bu Meclisten şüphe edıyonım, meğer aramızda kimler de varmış” dedi. Fakat arka sıralardan yükselen itiraz sesleri ve Başkan Raif Karadenlzin müdahalesi üzerine SUivrili bu sözleri fena bir maksatla söylemediğini tavzih mecburiyetinde kaldı.
Avrupa Tediye Birliği karşısında Ingiltere
■Mı
meleri aksettirip harfleri ses haline getiren ve bu suretle de körlere okumak fırsatını veren portatif elektronik kalem Üzerinde a-pastırmalar ilerlemektedir. Bir kadın para çantası büyüklüğünde olan kalem, televizyon tübünün de ınucidl olan Vladımır Zsvoryk’ın tarafından 3 sene evvel icat olunmuştur. Şimdiye kadar bu kalemlerden 10 tane yapılmıştır. Bunlardan 7 si Birleşik Amerlkada bu-lunmaklKdıı |
Demokratların yeni Neu-Ycırk Valiliği namzedi llıırrlımııı
New-York, 14 A A. (AFP) — New-York Times gazetesine göre, Marshall Plânı Fevkalâde Büyükelçisi Averell Harrlman'ın New-York valiliği için demokratların namzedi olması muhtemeldir. Har-riman. Ticaret Bakanı vc Ingiltere Büyükelçiliği vazifelerinde bulunmuştur.
Endonezya polisi bazı Holândfilıhırı yakaladı
Jakarta, 11 A.A. (United Press) — Surabava’dan gelen haberlere göre. Endonezya askeri polisi sayısı bildirilmeyen bir miktar Ho-lândalıvı .silâh ve cephane taşıdıklarından dolayı tevkif etmiştir. Bildirildiğine göre tevkifler EndonezyalIların Holândah sivillerle meskûn bir yere hücumları esnasında vuku bulmuştur. Ele geçirilen silâhların çoğu otomatiktir.
Londra. 14 A A. (United Press) — Ingiltere Hükümeti sözcüsü Ingiltere-nln altın ve gümüş kayıpları karşılığı teminat altına alındığı takdirde Avrupa ödeme Birliğini sağlayan her hangi bir plAna iştirake hazır olduğunu bildirmiştir.
Mütehassıslar Avrupa paralarının tanı konvertibüitesi imkanlarını ve Marshall Plânına dahil memleketlerde ticari tahditlerin kaldırılmasını kolaylaştırına>?ı müzakere etmek üzere yakında Parlste tnplanaenUlardır.
Sözcü, İngiliz hâzinesinin esas itibariyle ödeme birliği plânına uyan fakat böyle bir plânın tatbiki neticesi dünyada steıling kullanılışının uzal-maaı hususunda ısrarla duran bir plânın hazırlanması İşini bitirdiğini ilâve etmiştir.
HAVA RAPORU
Son 2i HiiMt içinde yurdumuzda hava Trakya. Marmara. İç Anadolu bölgesiyle Karadeniz kıyalarında çok bulutlu ve yer yer yağışlı, diğer bölgelerde bulutlu geçmiştir. Yağışlar İç Anııdoluııun doğu kısımlarında kar. diğer yağış cilan yerlerde yağmur şeklinde olmuştur.
24 sual zarfında memleketimi»© düşen yağış miktarları metre karede Teldrdng-(la 16. El «sığda 11. Karamanda 8. KIrklareli vc çarşambada 7. Tokatta t». Çorlu ve Yoıgatta i: Çorum vc Emedde 3. Bursa Yonişehirııulo, Çnnnkkulo ve U-şHkia 2. Sivas, Bursa, Bolu, Balıkesir, şile. Kartal, Afyon ve Maraşta 1 kilogramdır.
Kar kalınlıkları Karata 32, Kurakd-sorie 30 Erzurumdıı 14 Cm.tllr.
En düşük ısı sıfırın altında Karata 1,8, en yüksek ısı sıfırın üstünde Akhisar. Fethiye vc Rlzede 20 derecedir.
Bugün şohı*liniz(lc hııvu bulutlu, rüzgârlar hafif mütehavvll olarsktır. Hararet derecesi deûişmlyeccktlr. Yağmur ihtimali zayıftır.
Eskişehire dün 10609 lira yardım toplandı
EHldş^bir Mevki projelerine dün
yapılan bağışların listesi aşağıdadır:
Berberler Cemiyeti Başkanı A-dil Vardsr 100, Türkiye lrnsr Bankanı jnmı, Vnhrnm Keser ve orktnklnrı 250. Milıran Keser ve
oğullan halefi 25â Bavnn Kaime Cennet. 100. Litmnn Mnrkuzun ve ortakları 100, Güzetac Kasım-paşa İlkokul öğrencileri 33.5: An-gio Irnniyan 50Ö. HolAnbank 1000. Oamnnlı Bankası Yenicimi Şubesi 2600, Banka Kornorclvnle îtal-yana 1000, KAmll Nayrnrın ve ortakları 100, Beyoğlu Horan Kilisesi ve merbutatı vakfı 1000, Evliya Çelebi İlkokul «’ınif 4 talebesi 25 66: A^t.ı Agop Hacndûrynn 25. Fatih Topkapı Kara, Ahmet pasa 3-A inlebeal 23. Maçka Geyik Hasta hanesi 100, Sabrı Ulubay 2.5. Emniyet 8an(liğı 25(K) Hra vermişlerdir. Dünkü yekûn 10609 lira 86 kuruştur.
Istanbulda asrı fırınlar tesisi Belediyece kabul edildi Şehrimizde İki müteşebbis sermayedar taratmdnn her biri günde 40-60 bin ekmek çıkaracak şekilde modern fırınlar açmak üzere ynpılnn müracaat Belediyece uygun görülmüş ve kendilerine yardım yapılacağı vAdedilmlştir. Beyoğ-hında açılacak olan Asri Fırının yeri tcablt edilmiştir. Burada bu senenin e-kim veya kanım ayında İmalâta başlanacaktır. İstanbul tarafındaki fınn İçin de Belediye Atatürk Bulvariyle HA] a-rasında is t İm! Ak ettiği sahadan arsa vermeği muvafık bulmuştur. Burada Ö-nümtizdekl yılın başında ekmek çıka-rılabllecektir. Ayrıca harpten evvel Belediyece kurulmasına başlanan Balaktaki fabrika Ticaret Ofisine devredil-miştlr. Ofla bir Polonyah müteşebbisle birlikte bu fırını faaliyete geçirmek illere harekete geçmiştir.
Turistik gemilerden alınan liman işgal resmi indiriliyor
İstanbul Belediyesi turist gemilerinden alınmakta olan Belediyeye alt liman işgal resmini dörtte bire İndirmeğe karar vermiştir.
Harpten sonra şehrimize gelen iki turist gemi»! tutyada 44 Mnitada 1 İngiliz liran ödedikleri halde limanımızda 671 lira İşgal resmi alındığı tetkikler sonunda meydana çıkmıştır.
Belediye bu resmi tamamIvle kaldırma anu etmişçe de Belediye gelirleri kanununun buna İmkân vermediği anlaşıl mış tır.
Jose Iturbi'nin Eskişehire yardım konseri
Bir müddetten beri şehrimizde bulu-r.nn meşhur vlrttioz Jose Iturbi. dün akşam Eminönü HAlkevinde. geliri Eskişehir felâketzedelerine hasredilmek U-zere hır konser vermiştir.
Piyanist bugün şehrimizden ayrılacaktır .
Pastörize süt fabrikası için hazırlıklar
Şehrimizde kurulmalına karar verilen . pastörize süt fabrikAHinın hazırlıkları İlerlemektedir. Kuruluş için lüzumlu o-Inn sermaye hususi şahıslar, bankalar ve Belediye taralından temin olunacaktır.
Bazı bankalar bu tesise sermaye kovmayı kabul etmişlerdir. Diğer bankalarla müzakereler devam etmektedir.
Yeni verem hastahanesi cumartesi günü açılıyor
Evvelce de yağdığımız gibi, Tediku-lcdekl 30ı) yataklı verem hastahanesi ö-nUmüzdeki cumartesi günü «sat 16 te açılacaktır. Açılış töreninde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı da hazır bulunacaktır.
Yedikuiedekl beş pavyon, lükse gidilmediği İçin bir hayli ucuza malolmuş-tur. Mvselıı normal olarak bir hastaha-ne kuruluşunda bir yatak on bin liraya malolduğu halde Yedikulede bir yatak 1600 liraya çıkarılmıştır.
Basın balosu, cumartesi günü akşamı veriliyor
önümüzdeki cumartesi akşamı Taksim Belediye Gazinosunda verilecek ba-mn balosunun bütün hazırlıkları bitmiştir. Bu seneki baloda, şimdiye kadar görülmemiş sürprizler vardır. Ayrıca 1300 nutnnrah vc balo si garazı mukabilinde satılacak gayet zengin bir piyango hazırlanmıştır. Balonun eğlence kısmı 1-çln de memleketin tanınmış sahne, ses ve saz sanatkârları güzel bir program tertiplemişlerdir.
Tebrik ve taziye telgraflarında yüzde 50 tenzilât
P.T.T. Genel MUdUrlÜftn J5 marttan 1(1 haren çok adresli, nişan. nlkAh va dugun gibi toplantılara davet veya tebrik ve taziye telgrafları ücretlerinde yüzde 50 tenıilAt yapılmasını kabul ve bütün merkezlere LA mim etmiştir.
Emniyet memurları sanatoryumu nisanda açılıyor
Emniyet memurları için bir sanatoryum tesisine karar verilmiş, ve Üsküdar Baglarbaşında bir köşk satın alınmıştı. Binanın hu işe elverişli bir hale getirilmedi İçin yapılmakta olan tâdUAt yakında sona erecek ve sanatoryum nisanın ilk haftalarında açılacaktır.
Denizyollarının Van işletmesi genişletiliyor
Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğü Van IşletınPMlnl genişletmeye karar vermiştir. Memurlar İçin lojmanlar yapılacak. Tatvan ve Bıtlîa vapıırinrııııu bazı kısımları yenilenecek ve gol sahillerinde yeniden iki İskele daha tesis e-dıleccktır.
İstanbul - Londra asfaltının başlangıcı ne halde
Tnpkapı İla Edirnekapı arasındaki asfalt cadde ve surlar boyunca gecekonduların ve kulübelerin sayısı gün geçtikçe Arlnmktû, çirkin bir manzara aı-ze!ınekte«llr.
Bu caddu Londra - İstanbul asfaltı güzergâhındadır. Şimdilik. Bulgaristan, Yugoslavya gibi turizme müsait olmı-yan mupmlcketlerd^n geçtiği İçin pek işlek değildir. Lâkin İlerde, burası en göze çarpan yer olacaktır.
Diğer taraftan yakında istanbulün beş yüzüncü fetih yılı tes’lt edilecek, tarihi «urlar husus! hlr ohcmmlvot alacaktır. Zamanın tahrıbııItndan gayrı bir de böyle icazına, kürek darbeleriyle vıktırılmıiAiıın lakayt kahnmanmsı İçin alâkadarların dikkatini çekiyoruz.
15 Mart 1050
yen! İstanbul
8âyfa 8
İkinci Dünya Harbi içinde
Korgeneral Von Choltitz
Kuzeydoğu Anadoludan
Paris yıkılmaktan nasıl kurtuldu?
Kisarna köyü
Eskişehir su baskını
PARİS, yerle bir edilecektir.
Hitlerin, Paristeki askeri komutan Korgeneral Dietrich Von Choltitz’e verdiği son emir bu-dur. Fakat Pariste tek bina tahrip edilmemiş, hiç bir köprü yıkılmamış ve şehir olduğu gibi muhafaza edilebilmiştir. 1944 senesinin o tarihî ağustos günlerinde ne gibi hâdiselerin cereyan ettiğini. Fransa bile u-zun zaman öğrenmemiş ve herkes Parisin yıkılmaktan nasıl kurtulduğunu merakla sormuştur. “Seine mucizesi” masalı ağızdan ağızn dolaşıyordu. Halbuki milyonluk şehir, kurtuluşunu. Hitlerin verdiği vahşî emre itaatsizlik eden. Alman generali yundur.
Gazetemiz, o
perdesini kaldırmaktadır. Von Choltitz’in bize neşredilmek ü-zere verdiği hatıralarını Pariste şimdiye kadar neşredilmemiş bazı vesikalara istinat eden bir bitaraf gazetecinin notlan ile tamamlıyarak o-ku^mculanmıza arzediyoruz. Bu gazeteci, İsveç Başkonsolosu Nordling’-in hususi notlarından başka ingüiz İstihbarat servisinin arşivlerinden de istifade etmiştir.
Neşriyatımıza; Rusya, İtalya ve Normanrîiya cephesinde döğüştükten sonra, 1944 ağustosunun ilk günlerinde âni olarak Hitlerin genel karargâhına davet edilen General Von Choltitz’in hatıraları İle başlıyoruz:
mesuliyetini müdrik Von Choltitz’e med-
günteri örten esrar General
HtTLERtN HUZURUNDA
7 ağustos sabahı, karargâhta 20 temmuzda yaralanan general Schumudt’un halefi, Ordu Zat İşleri Dairesi Başkanı Burgdorff ile buluştum. Saat 12 ye doğru Genelkurmay Başkanı Orgeneral Guderian ile büyük amiral Dönitz, günlük vaziyetin müzakeresi için karargâha geldiler. Saat 12.30 da General Burgdorff ve daha genç bir subay beni Hitlerin sığmağına götürdüler. Dar bir koridordan geçerek Hitlerin çalışma odasına girdim ve asrımızın bu ucubesi ile ilk defa gözgöze geldim.
Soğuk kanlı ve doğru düşünen yaşlı ve daha tecrübeli generallerin Hitlerle görüştükten sonra yeni bir imanla kuvvet bularak ayrıldıklarını çok defa işitmiştim. Hitlere dertlerini mutlaka dökmek ve onu behemehal ikna etmek azmi ile karşısına çıkan yüksek rütbeli generallerin bile, Hitler tarafından, düşündüklerinin tam aksi istikamette İkna edildiklerini çok iyi biliyordum.
Zaten Normandie cephesinde çok felâketli günler geçirmiştim. Muharebe sırasında mukavemetimi takviye eden yegâne mülâhaza, devlet idaresine kati kararlar hazırlıyabilecek kadar vakit kazandırmak idi. Cephe nin münhasıran bu gayelerle tutulması icap ettiğini, ordu komutanına da açıkça ifade etmiştim. Başkomutanlığın doğrudajı doğruya idare ettiği Normandie harekâtını başka türlü İzah etmeye zaten imkân yoktu Beş yıl sonra, bugün yine serbestçe itiraf edebilirim ki, Hitlerin yanına, hüsnüniyetle girdim ve kendisi tarafından ikna edilmeyi fazlasiyle istiyordum. öyle zannediyorum ki. Hitlerin yanından ayrılırken harbi, müsait bir istikamete çevirebilecek het hangi bir çarenin mevcudiyetine ikna edilmiş olsaydım, çok bahtiyar o-lacaktım. Bu görüşüm, rejime ve ikrah ettiğim idareye karşı duyduğum nefretle hiç alâkalı değildi.
Şimdi artık Führerin karşısındayım. Yaşlı, çökmüş, pörsümüş, kır ve dik saçlı, titrek ve maddeten bitkin bir insan. Bana son suikastta yaralanarak, hâlâ acıyan elini pek fazla sıkmamamı söylemişlerdi. Hitler bana elini uzatınca, sağ elimi yavaşça eline koydum. Bana teşekkür dolu
Hitler’in Paris’i yerle bir etmek emrine riayet etmeyen Alman Generali Von Choltitz, Paris’i kurtaran yegâne şahsiyettir
Yazatı:
Korgeneral Von Choltitı
Paris'in son Alman Komutanı
var mı?” Burgdorff,
hatlarını biliyor, e-
sakin ve derin sesi ile
bir nazarla baktı. Hayatımın kötü geçen bu saatinde, muhatabımda göre-bildiğim yegâne insani hareket buydu. Hitler, Burgdorff’a sordu: “Generalin haberi tereddütle:
— “Umumî fendim.0 dedi.
Hitler henüz
partiyi nasıl teşkil ettiğini ve o zaman kendisine katılan bir kaç karar sahibi şahsiyeti anlatmaya başladı. O zamandan beri partiyi öyle teşkilâtlandırmış kı, Alman milleti tamamen partinin eline geçmiş. Böyle bir parti teşkilâtına malik bir milletin, mağlûp edilmesine imkân yokmuş Hitler, eski günlerden uzaklaşıp hale intikal ettikçe, heyecanı artıyor, sesi yükseliyor ve harbe, hele son hâdiselere gelince, bağırmaya başlıyordu.
Normandie’den ve ikinci cepheden dem vuruyor ve orada dövüşen Alman askerini bana anlatmaya kalkıyordu. Nefes almak için sustuğu bir andan bilistifade sözünü keserek:
— “Efendim, ben Normandie cephesinde bulunan 84. kolordunun komutanıyım ve size...'*
Hitler elini kaldırarak sözümü ağzıma tıkadı ve:
— “Biliyorum biliyorum.” diyerek devam etti. Bana kati bir muzaffe-riyetle neticelenerek düşmanı denize dökecek olan 11 bir ümitle
mukabil taarruzunu ca-anlatıyordu.
CİNNETE
DAYANAN BİR KİN
Hitlerin, kendi kendini mi iknaa çalıştığını söylediklerine inanıp inanmadığını, yoksa maiyetini, mukavç. mete teşvik için bilerek mi aldattığını hâlâ anlamış değilim. Ben Nor-mandie cephesinden henüz ayrılmıştım; orada yedi haftadan beri uçak ve teknik vâsıta yoksulluğu içinde, feci muharebeler vermiş ve her türlü mahrumiyet içerisinde, muharebe kifayetini gittikçe kaybeden Alman askerinin müstarip iyi anlamıştım.
Hitler nihayet tına gelebilmişti,
dehşetli feveranına şahit oldum. Bütün muhalefeti bir çırpıda ele geçirebildiğini ve yokedeceğinı yüzümüze karşı haykırıyordu. Tekrar edilmesine imkân olmıyan ifadelerle konuşurken ağzı köpükleniyor vücudu baştan başa titriyor ve dayandığı yazı masası bile sallanıyordu. Hudutsuz bıı asabiyete kapılarak general-
maneviyatını çok
20 temmuz suikas-Kindar bir ruhun,
Çeviren;
Behçet Cemal
leri sallandıracağını vahşi bir zevkle anlatırken, kan ter içinde kalmıştı.
Karşımdakinin cinnet getirdiğine artık kani olmuştum. Milletimin bütün talihsizliği gözümün önünde belirdi ve Hitlerin yanında geçen son dakikalar, bana bir kâbus gibi geldi. Milletin, bir delinin elinde bulunduğunu, bu delinin vaziyeti artık ihata etmekten Aciz olduğunu ve ancak kendi kendini iknaa çalıştığım bilmek beni eziyordu. Artık Hitler. bağıra bağıra konuşuyor ve nafile yere maneviyatımı takviyeye çalışıyordu.
“BU NE FACİA!”
Hitler nihayet sükûnet bulabildi ve bana şu talimatı verdi:
— “General, sizi Parise tâyin ediyorum. En mühim menzil noktamız olan bu şehirde intizamı muhafaza edeceksiniz. Oberg ı Fransadaki S.S. ve polis Amiri olan polis generali) ile irtibat tesis ediniz. Genel karargâh size her türlü muavenette bulunacaktır. Sizi bölgenin askeri komutanı tâyin ediyorum. Size, bir generale verilebilecek en yüksek salâhiyetleri vereceğiz. Siz, taarruza uğrayan bir kale komutanının bütün salâhiyetlerine sahip olacaksınız.”
MÜlâkatımız sona eriyordu. Yeniden yazı masasına doğru ilerledim. O ana kadar Burgdorff, iki üç adım sol gerimde ve refakatimdeki yarbay da sağ gerimde bekliyorlardı. Hitler bana elini uzattı ve yüzüme emniyetsiz, zalim ve gayrı insani bir nazarla baktı. Odayı şaşkın, kendimden geçmiş bir halde terkettim. Burgdorff önümden gidiyordu. Kolundan tutarak geri çektim:
— “Burgdorff, bu ne faciadır!” o-muzlarını silkti:
— “Ne yapacaksın birader?”
Hitlerin. düşmanı denize dökebileceği hakkındaki kanaati ile bana verdiği yeni vazife, birbirini hiç tutmuyordu. Paris daha şimdiden kuşatılmış bir kale savılıyorsa, Hitlerin, Paris önünde dövüşen orduların, düşmanı bu şehirden uzaklaştırabilecek-lerlne olan İnancı, ciddî olamazdı. Verilen yeni vazife: Hitlerin, şehri harb sahasına çevirmek istediğini açıkça gösteriyordu. İstilâyı mağlûp edeceği hakkındaki sözleri ise, başkaları veya kendisini kandırmava matuf palavralardan ibaretti.
Partallı kurtuluşu içlıı yapılan Makak ıııııharcbehTİ sırıısıııda sivil ve polisler barikatların arkasına yatıyorlar
1 * c 1 J

Yazan: Hanın PASTANOÖLÎJ
KİSARNA, Trabzon ilinin en güzel köylerinden biridir: Köy deniz kıyısına doğru teraslar bırakarak inen sırtların üzerine kurulmuş gibidir. 150 haneli, 850 nüfuslu bu şirin kıyı ve dağ köyünün halkı mısır, fasulye, tütün eker. Fakat başlıca meşguliyetleri geniş fındık bahçeleridir. Fındık babadan kalma bir görenekle yetiştirilir. Hiç bir fennî ve teknik vasıtadan istifade e-dilmez. Ağustosta toplanan fındık» geniş harmanlar teşkil olunarak, güneş altında kurutulur, ve çuvallara doldurularak arabalarla şehlre getirilip satılır.
Köylü, fındığa maddeten olduğu kadar ruhen de bağlıdır. Gönüllere giren fındığı bir çok türkülerinde terennüm ederler:
Mani demeye geldim. Fındık yemeye geldim, Meramım fındık değil, Kız seni görmeye geldim.
Köyün başlıca binaları: İki öğretmemi okulu, Halkodası ve 150 evidir. Evler bir veya iki katlıdır, taştandır. Beyaz badanalı, kırmızı kiremitli köy evlerinin ilk katı bazan a-ğıl olarak kullanılır. Arazinin durumu, tabiatın icra şartları köylüyü, evini tarlasının ortasında yapmaya zorlamıştır.
Kisarnanın şöhretini yapan suyudur. Türkiye’nin en iyi maden suyu bu köyün topraklarından fışkırmaktadır. Belediye otobüsleri sizi şehirden alıp, tepelere doğru kıvrım kıvrım tırmanan şoseden, ruhları yıkayan bir güzellik içinde fındık, incir, karayemiş ağaçlariyle kaplı sırtlan aşırarak Çatak’a kadar getirir. Çatak şehirden 6 km. mesafededir. Buradan suya 2 km. kadar bir yolunuz vardır. Bunu da yayan geçeceksiniz. Fakat ne zararı var!.. İki km. değil. 5 km. daha yolunuz olsa nasıl bittiğini anlamazsımz. Zira burada tabiatla başbaşasınız. Hafiflediğinizi hisseder; mor, sarı, eflatun dağ çiçeklerinin etrafınızı sardığını, nemli havanın teninizi öptüğünü görür, şehrin gürültü ve hayhuyundan uzakta, yeşil bir sessizlik içinde kaybolduğunuzu duyarsınız. Renk mahşeri halindeki ıssız meşe, gürgen, kayın ağaçlarının toplandığı ormanda nemli deniz melteminin İlâhi bir bestenin melodilerini terennüm ettiğini hisseder, hafifçe gözlerinizi kapayıp kendinizden geçer, istemiyerek bir hayal âlemine dalarsınız. Güzel bir yaratılış karşısında duygulanmamanın İmkânı var mı?..
Ormanların dibinde, bir dereciğin içinde tek katlı bir kaç modern bina. Musluklarından ekşimsi şifalı bir su akıyor.
Maden sularının yaşayışımız ve sağlığımız Üzerindeki büyük tesirleri inkâr edilemez. Terkiplerinde bir çok madeni maddeleri ihtiva eden bu sular vücudun iç ve dış ihtiyaçları bakımından bir çok hastalıklara önveren bünye bozukluklarını düzeltir, uzuvların vazifelerini tanzim eder. Bilindiği gibi, insan vücudu büyük ölçüde suda erimiş maddelerden kurulma bir yapıdır. Maden suları uzviyete gerekli bazı maddeleri beraberinde getirdiği gibi, uzviyette olup dışarı atılması lâzım olan bir çok tortuları ve zehirleri de dışarı çıkarır.
Bu noktadan bakılınca Trabzon’un Kisarna maden suyu büyüle bir faydayı haizdir. Tahlili yaptırılan suyun şu maddeleri muhteri olduğu görülmüştür:
Bicarbonate de soude Chlorure de sodium Chlorure de potassium Sulfate de rpagneri* Sulfate de soııdr . Sulfate de
Carbonate
Silice Oxyde de Alumine
Bu terkipteki bir maden
iştah açtığı, hazmı kolaylaştırdığı, böbrek taşlarını düşürdüğü, şeker hastalarına iyi geldiği tecrübe ile sabit olmuştur.
İzmir Milletlerarası Fuarında altın madalya alan bu su. teşkilât noksanlığından memleketin sair yerlerinde hususiyle İstanbul. Ankara gibi büyük İstihlâk merkezlerinde İhtiyacını hissetti reme m iştir.
chaux de chau
fer
1.3970
0.2661
0,0368
0.3227
0.3695
0,2319
0,2643
0.0614 0.0056 0,0034 suyunun
nasıl ve neden oldu ?
Eğer suların dağılmasına imkân veren yollar açılabilse
idi, facianın bilançosu çok daha hafif olabilirdi
hc - i
; i ; \
F: ■
Sinirlerin yatışmaya ve kafalardaki şaşkınlığın dağılmaya başladığı şu sırada, korkunç hâdiseyi biraz daha selâmetle tahlil ve o-nıın sebeplerini a-ramak imkânını bulabiliyoruz.
Baskın, Bozüyükten pazar sabahı haber verildiği halde, bu kadar şiddetli ve canavar bir saldırışla hırpalanacağımızı düşünememiş, yalnız bazı mahallelerde tahliye tertibatı almakla iktifa etmiştik. Çünkü bize göre. Sarısuyun yeni mecrasını takip ederek Porsuk'tı kabartması ve taşkının da Porsuk kenarındaki sahaya intikal etmesi icap ediyordu. Nitekim 5 mart pazar akşamı saat 8.30 da, Porsuk’tın şişerek evleri istilâya başladığı hakkındaki ilk haber, Taştek’in caddesinden ve Yalman adasından geldi. Bu civarın halkı tam bir uyanıklık ile sokaklara fırlamış, evlerini tahliyeye başlamışlardı. Sular, caddelerdeki ıskara-lardan Yenimahalle sokaklarına da yayılıyor ve bir kaç evin eriye eriye çöktüğü görülüyordu. Saat 23 den sonra, bu taşkın azaldı. Saat 1 de hissedilir derecede çekildi. Fakat saat 2 ye doğru yeni ve kara haber hepimizi de meşum bir sürpriz fecaati ile sarstı: Sarıştı, yeni iltisak mecrasına sığmadığı için eski yatağını bulmuş, kiremit fabrikalarını birer birer tahripten sonra, demiryolunun iki tarafındaki kerpiç evleri tehdide başlamıştı...
Şehrin coğrafi durumunu bilenler ve eski taşkınları görmüş olanlar için bu hâdisenin çok büyük bir e-hemmivet ve dehşeti vardı. Zira, demiryolunun öbür tarafındaki mahalleler. Sarısuyun eski yatağı üstüne ve hizasına kurulduğu gibi, şehir tarafındaki mahallelerde, Bağlar yolu kanalından istilâya maruz demekti. Eğer İstanbul Köprüsü denilen taş köprü vaktiyle yıktırılmağa ve suyun şehir içinde Porsukla birleştiği mecranın ağzı bir un fabrikası yüzünden tıkanmasa ve kiremit fabrikaları civarındaki yatak dolmasaydı. demiryolu menfezinden Azami kırk metre mikâplık bir miktarla geçen su. Muttalip Ovasına ve Porsuk mecrasına gidecek, içinde baraj yapmıyacak ve dar büyük tahribata meydan yacaktı. Ne çare ki, haberin
ve suların şehre yayıldığı anda, sebepleri uzak bir maziye ve bu mazideki hatalara ait felâketi önlemeye imkân yoktu. Şimdiki halde en doğru ve en mâkul hareket, seylâba maruz mahalleleri süratle boşaltmak ve halkı emin yerlerde barındırmaktı. Vilâyet, belediye ve garnizonla işbirliği yaparak bu fikri tat hıka muvaffak oldu .. Gece ilerliyor. sular gittikçe artıp birikiyor.
Ne yazık ki bu işlerde çalışacak işçiler hep kendi dertleriyle meşguldü. Denilebilir ki Eskişe-hirde şahsî felâkete uğramamış adam bulunamaz.
Yazan: F. Ş. Yersel
mak ihtimali yoktu. Olsa olsa belimize kadar ıslanır-dik. Onun için korkuyu düşmedik ve etrafı tetkike başladık. Bir olsun diye geçirdiğim
parçasını suya bizim civarımızdan uzaklaştıktan sonra geldi. O zaman bir mecra
deneme elime tahta
şehrin bu kakalım* geldiği
caddeler, sokaklar birer göl manzarası arzediyordu. Bu civarda seylâ-bın tabiî bir neticesi olarak elektrik cereyanı da kesilmişti.
Güçlükle bir at arabası buldum. İmkân nispetinde felâket sahasına sokuldum. Manzara, feci ve tüyler ürpertici idi: Suların çıkardığı seslere, yıkılan kerpiç duvarların gürültüleri ve felâketzede kadınların acı çığlıkları karışıyor, küçük el fenerleri. rüzgâra tutulmuş ateş böcekle-1 ri gibi ellerde geziyor, gecelik kıyafetleriyle yataklarından fırlamış binlerce insan, ne yaptıklarını bilmeden sağa sola koşuyor ve kamyonlar, taksiler, arabalar, sokak sokak dolaşıyorlardı...
Bu arada, askeri garnizon mensupları ile belediye zabıta memurlarının, polisin ve şoförlerin gösterdikleri fedakârlığı görüp teselli bulmamak mümkün değildi. Esasen fedakârlık ve içtimai yardım duygusunun asil bir tecellisi eseridir kı. Eskişehir, en korkunç bir felâketi üç beş ölü vermekle atlattı...
Ekiplerden biri, beşiğinde yapayalnız bırakılmış kundaklı bir yavrucağı, bomboş bir evden alırlarken ben de seylâp dışına çıktım. Uykusuzluktan kapanan gözlerimin ılık yaşlarını yumruklarımla sile sile belediyeye geldim. Saat 8. Vali orada... Ve köprü başı felâketten kaçan insanların mahşeri bir geçidi halinde...
*
Saat dokuzda, on dokuz evin çöktüğünü duyduk. Bu haber, suların muayyen bir mıntakada toplanıp kalmasından ve kerpiç duvarları kemi-re kemiıe kendisine yol aramasından ileri gelen bir emrivâkiin ilk işareti idi. Eğer, muhtelif yerlerden, süratle menfezler ve mecralar açılamazsa, yıkıntı devam edecek vc bir şehir mahvolacaktı ve ameli bir fikri için o temek za ile. seylâp
Caddesini, bir nehirden geçer gibi at-lıyarak. demiryolunun Öbür tarafını aştık. Sola jeep hiddetle
felerl yarmak istiyor, sularla Adeta boğuşuyordu. Bağlar mahallesinin gelmiştik ki, motor pan yaptı. Şim-
di. suların ortasında ıssız, gayri meskûn bir evler gnıpıınıın teşkil ettiği üçgenin merkezinde yapayalnız kalmıştık. Bizim için boğul-
... Fakat ciddi ileri sürebilmek fikri müşahedelerle de bes-lâzım geliyordu. Bu mülâha-altı arkadaşla birlikte tekrar m intak asına daldık. Mut talip
kıvrıldık. Altımızdaki homurdanıyor, mesa-nefti renkli Eski
tam ortasına
1
an-
ve da-da-
attım. Bu parça elli metre kadar tekrar yanımıza ladım ki, kendisine
menfez bulamıyan su, geniş bir ire İçinde dönmektedir ve biraz ha zaman geçince, dört mahallede bir tek sağlam ev kalması İmkânı yoktur. Biz böyle düşünürken, yan sokaktan bir sandal peyda oldu. Bizi ikişer ikişer alarak. Siloya götürdü. Ben ikinci sefere kalmıştım. Sandal dönünceye kadar, bulunduğum sahada ve âzami on beş dakika zarfında on bir ev yıkıldı. Bunlardan bir tanesi yanıbaşımızda denecek derecede bize yakındı. Çatı öyle bir maharetle İkiye bölündü ki, ben â-deta bir tiyatro perdesi açıldı sandım: Dekor, tam bir yuva dekoru... Beyaz patiska döşeli sedirleri. Üstü mermerle kapalı çiçekliği, vazoları... Duvarlarındaki aile fotoğraftan ve bir çocuk beşiği ile bir dram ve trajedi sahnesi..,. Ağlamamak İçin dudaklarımı ısırdım. Suyun üstünde yüzen bir fötr çapkayı alarak, onu da bu dekorun içine fırlattım... Ve saat 14 de Siloya geldim... Bu esnada yıkıntı miktarı 562 yi bulmuştu.
Silodan istasyon caddesine. demiryolunu takip ederek geçebildim. Fakat burası da kırk üç yıldan beri ilk defa, sularla dolmuştu. Demiryolu geçidinden, şehir içindeki eski mecrasına giren sular. Kanatlı un fabrikasının duvarlarına çarpıyor ve buradan Hoşnudiye mahallesine, caddeye, silo cihetine yayılıyordu. Gerek Kanatlı fabrikasındaki duvarın hedml ve gerek Kolordu bahçesinden bir kanal açılması suretiyle tahribatın kısmen önlenmesi mümkün iken, bu da yapılamadı. Çünkü şehirde, işçi ve ırgat namına kim varsa, büyük felâketle şalisen pençeleşmek zoruna düşmüşlerdi. Bir tahrip ckıpi vücuda getirmek artık imkânsızdı, tşte böylece, yirmi saat sonra başhyan inhidamlar, salı akşamı. 2500 rakamını aştı. Cumhurbaşkanı şehrimize geldikleri zaman barınılaınaz hale gelen ve yıkılan ev yekûnu beş bini, açıkta kalan yurttaş yekûnu da Şimdi muhtelif bükük, kalbleri bir halde iskân
yurttaş, memleket ve hükümetin şuurlu şefkatinin tecellisi ile tahakkuk edecek büyük ve kurtarıcı hamleyi ve bu hamlenin bavlıyacağı necat gününü bekliyorlar...
otuz bini bulmuştu, yerlerde, boyunları ezik, neşeleri sönük edilen bu otuz bin
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
- 7 -
— Peki niçin bu kadar kavga ediyorlar?..
— Babam içiyor, içtikçe ya neşeleniyor, ya mahzun oluyor. Annem ikisine de tahammül edemiyor. Sonra para meseleleri var. Her gün annemin bir mücevheri, bir şeyi gidiyor. İlkönce veriyor, aonra “Elin kanlarına yediriyorsun!,, diye kavga ediyor. Bıktım artık. Vc tekrar ağlamaya başladı.
O akşam Sabihâ bizde kaldı. Annem evlerine haber göndermiş, çocuğu merak etmemelerim söyletmiş, bizde kalması için izin istemişti. Onlar da yemekten sonra gelip çocuklarını alacaklarını aöylemıştı Paıaşkevi’yi görür görmez Sahihe sordu:
— Kavga bitmiş miydi?
— Ehm Şöyle böyle...
— Bıkmıyorlar, hiç bıkmıyorlar.
Yemekte Sabihanın solgun yüzü hepimizi üzdü. Annem durmadan başını sallıyor, babam »anki ömrünün bütün sıkıntılarını bol bir yemekle telâfi etmek istiyor gibi durmadan ona ıkı n m ediyordu. Fakat hiç bîri olan biteni tabiî şeyler gibi göstermeye, yahut unutturmaya, onu oya-
31
lamaya çalışmıyordu, Ben onların hallerine baktıkça Adeta tecrübesiz buluyor, içimden biraz daha tabiî olsalar!., diye kızıyordum. Sabtha hepimizden Hâkindi. Yabancısı sayıldığı bu sofrayı, hu insanları hiç yadırgamıyordu Yalnız aıa sıra başını arkasına atarak, kafasına hücum e-den düşüncelerden birini kovmaya çalışıyordu, Sonuna doğru gülmeye bile haşladı.
Bu gülüş, benim çok içime dokunan bir gülüştü. Fakat hu küçük kızın iç âlemini bir taraftan gayet iyi İfşa ediyordu. O gere ben. Sa-bibada o yaştaki bir insan için hakikaten şaşılacak bir talih sezişi, bir vaziyeti olduğu gibi görme kudreti ile, onunla lam zıt yapan, hattâ onu yenen hır nevi Üste çıkmak arzusunun, ve belki de yaratılıştan gelme bir kayıtsızlığın beraber yürüdüklerini hisseder gibi oldum.
Daha sonraları onu yakınılan tanıyınca bu kayıtsızlığın onda karanlık hır gecede Üstü açık biı bostan kuyusu gibi beklediğini gördüm Bazan, büyük yıkılış anlarında hemen hemen her şeye kayıtsız olurdu. O zaman her şey. herkes, her hâdise onun için birdi. Böyle zamanlarda eğer iradesiyle silkinmezse, hususi hır vaziyet almazsa kül rengi hır hoşluk içinde yüzüyor, sanırdınız. Nitekim annesiyle babası geldiği zaman böyle oldu. Bütün gece Sabihanın yüzünde tek hır ifade, görünmedi. Taşlanmış gibi gidecekleri saati annemin yanında bekledi.
Sabihanın ailesini daha evvel evlerine gittiğim zamanlar görmüştüm. O gece yakından lamdım. Süleyman Bey elli yaşlarında, kır saknJlı, uzun huylu, kollan haddinden fazla uzun hır a-tlanulı. Epeyce sarhoştu Ve sarhoşluğunu babamdan gizlemek istedikçe daha fazla açığa vuruyordu. Kanaponin üstünde, bir dizim altına almış, sallanarak ve ellerini ıığuşturarak, oynala-32
rak bahâmla konuşuyordu. Bütün haliyle bir mi-aafirden ziyade bir kapana tutulmuş her hangi bir mahlûka benziyordu.
Ufluyor, püfluyor. “kAder...” diyor, iç çekiyordu. Bu sadece evimizde ve kendisinden çok ayrı tarzda vaşıyan hır adam olan babamla beraber ohıiAktan gelen bir sıkıntı dcgıkli. Belki bütün ömrüne hâkim olan kaçmak ve kurtulmak arzusu onu bu hallere sokuyordu. Süleyman Bey. zevk vc eğlenceden gayrisinde Mehdisini bir nevi gurbet diyarında, yahut daha iyisi mutlak pişmanlıkta hisseden insanlardandı. Eminim ki evimize gelirken. “En aşağı üç saat, üç saat orada knjacağını!,, diye hcs«nlnmıs ve hesapladıkça hu zaman kendisine okluğundan çok fazla, bitnu-yecek kadar fazla ve ıızıın görünmüştü. Şlhıdi de babamın yanıbaşında bir kanape üzerinde oturup konuşmaya mecbur rdıır olmaz ömrünün bütün halaları, yanlış hesapları, taşkınlıkları teker teker gözünün önüne, gelmişti.
Onun için İkide hır i lini dizme vuruyor, ıç çekiyor, hır yığın kesik, gerisi gelmıyen hareketlerle kımıldanıyordu. Hcı kımıldandıkça onu oraya bağhvan nezaket bağlarım hissediyor, kendi kendine “Kader!...“ diye söyleniyordu. O zaman sanla bu sihirli kolime ile hayatına alt her cinsi hâdisenin, ömrünü yıkan budalalıkların mesuliyet yükünden bir lâhzada kurtulmuş gibi biraz ferahlıyor, sonra yine çehresine gözle görünür şekilde keder ve sıkıntı hücum ediyordu O:
Kader!., deyip iç çektikçe, babanı:
— Sabır!., diye cevap veriyordu. Sonuna doğru bu iki kelime bütün mükâlernenin yerini almıştı. Aralarındaki boşluğu Süleyman Reyin yarım kalan hareketleri dolduruyordu. Gülmemek, daha doğrusu, Snbıhaya anlatıp beraberce gülmek İçin dışarıya fırladım. Çünkü babalarımızın 33
ikisi de birer otomat haline gelmişlerdi.
Niçin kadere bıı kadar bağlı olan bu insanlar, bir türlü mm razı olmaz? Bunu ertesi günü Sahih» ile konuşurken bana verdiği cevaba hakikaten şaşırdım:
— Hiç biri kendi hayalını yaşamıyor da onun için!..
Bununla beraber Süleyman Beyin kaderden şikâyete hakkı vardı. İradesiz ve heveslerine düşkün doğmuştu. Üçüncü çocukları olan Sabıkanın doğuşundan iki sene sonra Selânikte tanıştığı bir Viyanalı kadından ayrılmamak için Avıısturyaya kaçmış ve orada bir buçuk sene kalmıştı. Bıı müddet zarfında amcasının çocukları miras meselelerini altüst etmişler. Üstelik dönmesine dc rııâni olmak için saraya, eninde sonunda zararı yalnız kendisine vc ailesine dokunacak bu harekeli devlet aleyhinde bir iş gibi göstermişlerdi. Işın garibi, kızını ona vermek ıstenılyen kayinbabaaı da. ' Belki sonunda boşatırım!., ümidiyle bıı amca oğullarına yardım etmişti. Parasız kalınca Vıynnalı metresi tarafından terkedilen Süleyman Bey Bosnaya gelmiş vc orada şunun bunun yardııniyle, sıkıntı içinde, karısının ve bir iki dostunun mabeyne dönmesi için ettikleri müracaatların neticesini beklemişti. Süleyman Bevin kız ve kariın terbiyesi hak-kındaki değişik fikirleri, kızına içliği zaman verdiği hitabeler bu seyahatin mahsulleriydi.
Süleyman Bey memleketine döndüğü zaman bu yeni fikirlerin ve bilhassa gördüğü şeylerin tazyiki Altında idi. İki sene içinde onları anlata anlata üzerine hükümetin şüphesini çekmiş nihayet günün hırındı? bir İrade ile Konyada İkamete memur edilmişti.
Altı ay kadar orada bütün pişmanlık histeriyle bağlı okluğu karısına ve kızına ateşli ateşli 34
mektuplar gönderdikten sonra, birdenbire komşularından birinin kıziyle sevişerek onunla evlenir. Sündüs Hamm — Sabihanın annesi — her ay. kendi tâbiriyle “Bir hazine yükü para gönderdiği.. bu adamın bu son nankörlüğü üzerine yine hediye ve hchiyelerlc mabeyne müracaat ederek Konyaya kızivle beraber gitmek için müsaade alır. Ve Süleyman Beyin bu yeni halayını tam ortasından böler.
Meşrutiyetin ilânında tst&nbula yerleşirler. Fakat artık Süleyman Bey eski Süleyman Bey değildir; ııe dc Sündüs Hanım, eski Sündüs Hanım Balkan Harbi çıkınca Sündüs Hanıma bahasından kalan “hor bin bir vilâyet kadar geniş,, dört çiftlik, ve yine Süleyman Beyin tâbiriyle “O kadar mevâş),. düşman elinde kaldığı için ailenin geçimi hanımın Prevezeden gelirken beraberinde getirdiği mücevher ve altınlarla, Süleyman Beyin babasının vaktiyle Istanbulda satın aldığı hır kaç mülkün kirasına kalmıştı.
Bütün bunları biz. o gece Sabihanın babası ile annesinden dinlemiştik. Sabihanın annesi hastalıklı. solgun, sesi ve gözü daima yaşlı bir kadındı. Eve adını attığından bir saat sonra, bütün hayatının, harap olan sıhhatini, kocasından çektiklerini. koskoca bir servetin nasıl yıkıldığım en ince tefeıruatiyle öğrenmiştik.
Hakikaten l.ıedbahttı. Fakat ııe bu talihsizliği, ne de yüzünden okunan hastalığı — vereni olduğunu hepimiz biliyorduk; — en ufak tefor-ruatı bile ihmal etmesine hiç de mâni olmuyordu. şikâyet faslı bittiği zaman Prevezcde bıraktığı mal ve mülkün sayılmasına sıra gelmişti.
— Devamı var —
35


• ’ J *
V


Sayfa 4
YENÎ î s t a n b u t.(

15 Mart 1950
.★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★ Yıldızlar konuşuyor .★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★
İnsanın talih ve mukadderatı üzerinde yıldızların büyük bir rol oynamakta olduğunu iddia edenler ve buna inananlar çoktur. Bu telâkki ve bilgiye göre hor insan muayyen bir yıldız altında doğar, dünyaya geldiği yerde ve anda başı üstünde bulunan bu yıldızın bütün hayatı boyunca derin tesirleri altında bulunur. Bir kimsenin kendi yıldızına göro bir haftalık, iki haftalık, bir aylık veya bütün ömrü için mukadderatını tâyin vo tesbit etmeğe, oroskopunu yapmak. eski tabirle, “zaiçesini tanzim etmek” denir.
Gazetemiz karilerine muayyen zamanlarda bu hizmeti yapacaktır. Doğduğunuz ayı ilk sütunda arayınız, aşağıdaki işaretlere bakınız, onların ifade ettiği mânayı altta bulacaksınız. Yıldızınızın söylediği umumi hüküm son sütundadır.


İngrid Bergmarvuı müdafaası
Artist Amerikada hücumlara uğruyor fakat İtalyanlar, Bergman'dan tarafa
HİKÂYE
MACİT, telâşla yatağından fırladı: Saat 12 ye geliyordu. Çalıştığı gazeteye yazı yetiş-kalemc »anide matbaada


Yazan! M. KUTBAY

Doğduğunu» tarihe göre yıldızını». ( X o 1 a o. 3 s a O ‘Hh --r u 5 6 5 | (16 nınrttHn 31 mnrtn kn.Inr)
Hamel (Koç) 21 Mart • 19 Nisan s O o o V e Kolayca yenebileceğiniz u-fak tefek hi»at müşkülâtlarla karşılaşacaksınıs.
Sevir (Boğa) ’ 20 Nisan • 20 Mayıs o p o 0 Bu on beş gün zarfında İş . hava t miada bir çok İyi yeniliklerle karşı karşıyası-nız.
& ikizler 21 Mayii • 20 Haziran $ o o Çok laıımni* var. gelecek günlerini» İçin ondan fay-dnlnnıımvA bakın.
& s ’ • Sera tan (Yengeç) 21 Haziran -21 Temmuz t o & o 0 Aşkta canınızı sıkacak bir hâdise olacak, fakat parada şansınız çok. Sabırlı o-1un.
Arslan 2 Temmuz • 22 Ağustos o o z * 0 o Kafimiz ve kalbini» tam bir hürriyete sahip. İşini» yegâne ihtirasınızdır.
SUnbUle 23 Ağustos - 22 Eylül o t o Fena bir akıl hocanı» var. Canınızı sıkan bütün hâdiselerden tek başınıza »ıy-rıİHbllIrsinİa.
Mizan 23 £5’101 • 22 Ekim r c Y o o O Mesutsunuz.
1 Akrep 23 Ekim 21 Kamm e' o o Çok İyi bir on beo gün geçireceksiniz. Etraftaki ahbaplarınızın gözü hep »izde olacak.
K Kav» (Yay) 22 Kasım - ' 22 Aralık "S o M. o o On beş gününüzü nnadet İçinde vc gayet »Akin geçireceksiniz.
| c’€^ Cedi (Yaban-keçisi) 23 Aralık • 19 Ocak w o Biraz »ıkıntı, biraz zevk, fakat çok şan» var.
 Deliv (Saka) 20 Ocak • 1 18 Şubat O o w o Ü İL Açıksözlülüğünüz canını- zı sıkacak hâdiselere sebebiyet verecek, fakat onları yenebileceksiniz.
be Hut (Balık) 19 Şubat • 20 Mart Al & O O O İnsanı yaşatan âmillerden biri ümittir. Bu on beş gününüz ümit içinde geçecek
I
Şan» ö SOrpn» Sıkıntı = ümiı 0 (3^ HIq revkıdftdellk HR MlLflktliai uefttoıkni» - MuvairaJdyet
Portreler
Cyd Charisse
Çekirdekten yetişme donsöz aktrisliğe de yükselmenin yolunu buldu
ÇIKMAYA haşladığı tarihten beri, YENİ İSTANBUL, “Yıldızlar Konuşuyor,, başlığı altında okuyucularının 15 günlük oroskopunu yapmaktadır. Hiç oroskopıınuza baktınız mı? Yıldızlann sizin hakkınızdaki tahminleri doğru çıktı mı? Bu suallerin cevaplarını gazete idarehanemize mektupla bildirirseniz çok memnun kalacağız.
Jane Povvell
Ebeveyninin söylediğine göre, Jane Povvell ufacık bir bebekten bile ahenkli ağlarmış! Bugün M G.M ’in bu ufak tefek bülbülü oynadığı müzikli filmler ile binlerce kişiyi mestetmektedir.
8 martta, Texas’la> Aınarlllo’da doğmuştur. Babası Ernest E. Fink-lea ölmüştür. Anpesi hâlen Holly-Wood*da yaşamaktadır. Ecdadı ls-koçyalı, lrlândalı, Fransız, İngiliz ve luzıl derilidir.
ilk seneleri:
Küçükken çok zayıftı ve doktorun tavsiyesi üzerine dans dersi almaya başladı. O zamanlar daha sekiz yaşında idi. On iki yaşına gelince, babası, meslek olarak dansözlüğü seçmesini istedi. Dans derslerine devam edebilmesi için, hep beraber Los An-gclcs’e kocası leşinin rında Derhal turneye çıktı. Bale trupu Avrupaya hareket etmek üzereyken, Cyd babasının çok ağır duydu ve seyahate
ilk evlenmesi:
Bir sene sonra Angeles’e dönünce, leye girdi ve bu defa Avrupa.va gidebildi. Az bir müddet sonra hocası Charisse de onu takip etti ve Fran-sada evlendiler. O zamanlar Cyd 17 yaşında idi. Monte Carlo’da balaylarını geçirirlerken, Hltler Polonya-yı İstilâ etti. Cyd ve kocası Holly-wood'a döndüler. Nlco orada bale mektebini açtı. Evlilik hayatı Cyd’-in bütün vaktini işgal ediyordu. 7 mayıs 1942 dc oğlu Nicky doğdu.
Nr, RatoU'la tanılıyor:
Cyd‘1 Gregory RatofCla tanıştırdılar. Ratoff kendisine, bir filmde dan-8etmek İmkânını verdi. Cyd, hem dansözlük hem de aktristik yapmak istiyordu. (M.G.M.) Cyd’e bu şartlar altında bir kontrat teklif etti. Şimdi Cyd, sadece bir dansöz değil, aynı zamanda da iyi bir aktristir.
İkinci evlenmesi:
15 mayıs 1948 de Cyd, İkinci def8 evlendi (Charisse'Ie ayrılmışlardı ı. Cyd’in kocası olan mesut adam Tony Maıtın’dir.
taşındılar. İki sene sonra, Nieo Charisse, Cyd’i Rus Ba-Los Angeles’! ziyareti sırala-Colonel de Basıl'e götürdü, baleye alındı, ve Amerlknda
hasta olduğunu çıkamadı.


Ruh Balesi Los Cyd tekrar bA-
“tngrid Bcrgman skandali" diye n-nılan hâdise en mahrem teferruatın» kadar dünya basınına aksetmiş ve bil» hassa Amerikada sinema yıldızlarının gürültülü hayatlarına dair olan uy* durma hikâyelerden daha İleri gitmiştir. Ingrld Bcrgnmn sosyal kaideler çerçevesinin haricine çıkarak ufak çapta bir inkılâp veya bir isyan havası yaratmıştır kİ. bu hal zamanımızın Örf ve Adetlerine tesir etmeye meyyal görülmektedir.
Mevzu biraz dikenlidir. Bundan rahatsız olan namuslu kimselerin eesi aranıra İşitilir; buğun İşittiğimiz sesler ise bu mesele yüzünden kendilerini kavbeden İyi insanlardan gelmektedir. İster bu mesele İle eğlenilsin, İster mütehassis olanlar veya kalbi parçAİunanlur olsun, hakikati söylemek İHzımgclirse, bu. analık hissinin verdiği cesaretten doğan bir dramdır.
Dillere destan olan bu maceranın
Kısa haberler

nldı-baba plâk
Oregon eyâletinin Portland şehrinde doğmuştur. Sekiz yaşında İken radyonun çocuk programında şarkı söylemeye başladı. Maamafih on bir yaşına gelinceye kadar şan dersi almamıştır. Mektepteki musiki öğretmeni küçük kızdaki kabiliyeti sezerek, günde üç saat sesinin terbiyesi ile meşgul olmasını kendisine söyledi. Portland'daki radyoevinde bir ses inıtlhunına girmesini sağhyan da bu öğretmen olmuştur. Bu sayede Jane PovvcU’in radyoda hususi bir programı oldu. Bir sene zarfında Portland ın en çok sevilen radyo sanatkârları arasına girmişti.
Ertesi yaz ailesi ile beraber Los Angeles*® üç haftalık bir tatil İçin gitti. Tek gayesi şehrin gezilecek yerlerini görmek ve mümkün olduğu kadar çok artist imzası toplamaktı. Fakat orada tahmininden fazla şeyler oldu. Ebeveyni ile Janet Gaynor’un hazırladığı bir ses imtihanı programına gitti ve Jane'i de bu İmtihana dahil ettiler. Sarkışı bittiği zaman o kadar çok beğenilmişti ki hemen yeni istidat arıyunlar kızcağızın peşine düştüler. Ertesi gün radyoda iki meşhur artist ile şarkı söylemesini teklif ettiler. Bir hatta sonra da Mclro-Goldttyn M ay er tarafından bir imtihana tâbi tutularak uzun vadeli bir mukavele imzaladı. İşte bu. suretle Lon Angelcs’te geçirdiği tatili yalnız bir ziyaret vesilesi olmaktan çıkarak, küçük kızın İstikbalim tâyin cttL Ve böylecc on beş gün içinde meşhur oldu.
Jane, mavi gözlü ve kumral olup ufak tefek muntazam bir vücuda sahiptir. Gayet çabuk konuşur.* Bazan film çevirirken o kadar hızlı konuşur kİ mikrofon sözlerini zaptedemez. Şimdi henüz 17 yaşını bitirmiş bulunmaktadır. Canlı ve sevimli olması yüzünden kendini pek çok sevdirmiştir. HollyWood genç erkekleri masında pek süksesi vardır. Fakat bu yakınlarda Geary Steffen ismindeki bir gence âşık olmuştur. Yukaıdaki resimde Jane Povvell’l Mrs. Steffen olmak üzere kiliseye girerken görüyorsunuz.

Hece - Bulmaca
A — AN — AN — AZ — DA — DAR
— HA — Hl — KA — KAZ — KIZ -LA — LE — LT — LIK — MI — NA — NA — NA — NA — NE — NE — NEK
— NET — RA — Rl — Rl — SA — SAR — SAZ — SIR — Sİ — SİV — BUH — TÂ — VE — VER — VUL -YA — YA — YtS — YIK — ZİF — 7A
— ZUR. #
Yukardnki hecelerden teşkil edilecek kelimelerin İlk heceleri yukarıdan aşağıya dofcru okununca bir ATA SOZC çıkacaktır.
1 — Merkez vilnyellerimizden biri.
2 — Yumuşaklık
3 — Yardım eden
4 — Temiz
5 — Bir muhribimizin ismi
6 — Mecmua
7 — övme
8 — Şakacı, Güldüren
9 —
10 —
11 —
12 —
13 —
14 —
15 —
10 —
17 — Bir müzik âleti
18 — Bir güreşçimizin timi
19 — Nedret.


Bir nevi çalgı Gelenek Yaraşır
At rl kıı d a bir devlet Büro
Zıt Muzda r Bir kuş İsmi

DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
1 — Nasib, 2 — Müstakil, d — Sû*. 4 — Dantelli. 5 — Nazif. 6 — Muvazi. 7 — SUkÛt. 8 — Nuklıt. 9 — Paratoner. 10 — Rıısad. 11 — İnkisar. 12 — Letafet. 13 — Salâh, 11 — Tınnet. 15 — Allah.
••NAMUSSUZDAN NAMUSUNU BARA ÎLE SATIN AL *
cereyan ettiği »ah-nc Italyadır vn orada »on hüküm verilecek lir. 1-talyıınİArın hissiyatın» işllrnk edebilmek için, şüphesiz, bu heyecanlı vakanın neticelerini yakındım takip etmek icap eder.
Zcvce, zevç ve bir do üçüncü şahı»... bu hikâyeyi herke» knnıkMA.vıncaya kadar dinlemiştir.Bununla beraber bu n(» patırdı?!*.
Mazi ve İstikbal
Meşhur İsveçli artist Ingrld Berg-nıuıı Amerikan tebaası olan kendi vatandaşla r ı n d ıı n doktor Peter Linds-trom lif on iki seneden heri evlidir ve on bir yaşlarında Pia adh bir kız. ları vardır, Ingrld. Ho)lywood sinema muhitinde derin ve müstesna bir hürmet kazanmış olup örnek bir anne ve zevce olarak gösterilmektedir.
Bir gün balyadan gelen tanınmış rcjİBÖr Rübcrto Rossellni 4le tanışıyor. Ronsellnl, ihtiyar ne ne güzel n«' vo ne büyük yalnız muvaffak
no genç, çirkin ne dc olınus
erbine yerleş-
başını kaldırarak apartmanın kapınına antrede konuşuyor-
bir ricada bulunsam,
Bing Crosby, oğlu Gnry’nin ğı teklif karşısında sert bir tavrını takınmıştır. Dccca şirketi Gary’c bir kaç plâk dol-
durması için, gayet cazip bir teklifte bulunmuştu. Halbuki Bing Crosby, oğlunun mektebini bitirmesini şart koşmuştur. Diğer taraftan Glnrla de Havcn yeni İmzaladığı bir kontrat mucibince, Dccca hesabına epey plâk yapacaktır.
Hr

Amerikanın en tanınmış caz kcstrası şeflerinden Harry James, yakında verilecek bir filmde hakiki hüviyetini muhafaza edecektir. Aynı filmde yedi senedir evli olduğu Betty Grable de ismini dc-giştirmeden rol almaktadır. Bu mesut çiftin HoHy\voot'dakl diğer artist ailelerinin akıbetine uğramamalarını herkes arzu etmektedir.
Mickey Rooncy, sinema hayatına atılalı yakında tam 25 sone olacaktır. Artist 25 İnci yıldönümünü kutlamağa hasırlanmaktadır.
küçüktür;
“neo-realizm” yaratıcılarından biridir.
Ingrld onu seviyor. Yuvasını, kızını, arkadaşlarını, hayranlarını, kendini kıskananları .kontratlarını, şan ve şeref tahtını, hattâ kendi dediği gibi, “huzur ve rahatını*’ (U terkedip sevdiği adamın peşinden gidiyor.
Metruk bir ada ve denizin üzerinde daimi bir rüya âlemi olarak yükselen bir volkan olan Strombollde Ros-Helinl'nin rejisörlüğü altında bir film çeviriyor. Amerikada ima edildiği veçhile, Ingrld. bu suretle “büyüleniyor...
Poter Llndstrom geçen mayının başında tayyare ile karısını görmeye geliyor. Sicllyada Toarmlna şehrinde ccreyun eden bu görüşmede Ingrld kocasından hürriyetini İade etmesini talep ediyor, çünkü Rosselini'yi moktedir.
Bu görüşmede kocası mağlûp rak onu terkediyor.
IioDiıuım llollyuood’n karşı açtığı harp
ltalyada önce surat ettiler Bu selenin umumi b|r galeyana ve aleyhte sözlere sebep olacağını tahmin ettiler. Fukat İtalyanlar böyle şeyleri çok görmüşlerdi... Ingrld Bergman'ın hamileliğini saklamak ve nıütecesslaler-le alay edenlerden kaçmak için Komaya gelip mütevozl bir eve kapandığını öğrenince hareket tarzlarını değiştirdiler. Amerlkadan atılan taşlar ve hakaretlerle Ingrld’i ezmek istediklerini aniıyan italyanlar artistin aşk ile üzüntü arasında çırpındığını görünce, onu korumağa karar verdiler. Şimdi Romn Hollywood*n karşı harp açmıştır.
Bu IstihTaf ve hakaretlerin akaülâ-melt İsvcçle (le görüldü. Onlar vaziyeti bir annenin cesaret vc samimiyetinden başka türlü tefsir etmediler. U-zaktn oldukları için meseleye daha (objektifi afaki bir tarzda baktılar.
İtalyanlar insanı ve makûldürler. Biraz evvel muarız oldukları bir şeyi biraz sonra kabul edebilirler. Efkârı umumiyeye fazla ehemmiyet menin daha doğru olduğunu bilirler. Hele roman ve tarihlerindeki meşhur aşk maceraları, onların hisse give çok ehemmiyet verdiklerinin delilidir.
İtalyan milleti Ingrld Bergman’ı müdafaa ediyor. Diğerlerinin de onları takip edecekleri tahmin olunmaktadır. Nihayet bu meselenin kapanması zamana bağlı değil midir?
(Le Monde)(lmı çeviren G. İZER
• 4
sev-
ola-
me-
verme-
ye sev-
tereddütle söyle bir
gelip, nereye gldl-
mânâsız görünüşüne
tlrmek İçin derhal ması ve nihayet 18 bulunması lâzımdı.
Rob doşambrımn
tlrmek üzere paketi eline alır almaz, yüzü buruştu: İçinde bir tek sigara vardı. Halbuki o, sigarasız yapamaz, hele boşluğa duman üflemeden »(inikasını toplayıp yazı yazamazdı. Oturduğu küçük apartmanın kapıcını yoktu kİ. onu göndersin.. Günlerden dc pazar ve hava yağışlıydı. Yok»», »yağına pan-lalonunu çekecek, paltosuna »arınıp köşedeki bakkala kadar gidecekti. Orası kapalı olduğuna göre, tâ.. Harbiyeyc çıkmak, bunun için de adamakıllı giyinmek lâzımdı.
Tek sigarasını yakarak pencereye yaklaştı. Üç be» kuruş bahşişle bu işi görecek birisinin geçmesini beklemeye bnşİAdı. Aksi gibi, bu yağmurlu berbat havada, kimse geçmiyordu. Tam ümidini keserek tArnıuuıl mahallinden ayrılmak ii-zereydl kİ: kollan yamalı paltosunun yakusını kaldırmış, ıslanmaktan pervasız gibi avare adımlarla yürüyen bir çocuk gördü vo hemen pencereyi açarak seslendi:
— Yavrum, biraz gelir misin?
•' — A
Çocuk, yamrı yumru kaldırım taşları arnsına toplanmış su birikintilerinden baktı. Sonra geldi. Şimdi lardı:
— Senden j’apar mısın?
Bu, ondört yaşlarında görünen temiz yüzlü, zeki bakışlı bir çocuktu. Ricanın mahiyetini anlamak ister gibi ona bakıyordu. Macit, nedense, birdenbire maksadını açık-layamıyarnk. suni sordu:
— Nereden yorsun?
Bu suRİln,
rağmen, o andaki tereddüde İstikamet verecek gayesi vardı: Eğer bu küçük yolcu, herhangi bir mecburiyetle ıslan» ıslan» yürüdüğü yoldan geri donmiyecekse, onun yamalı paltosu, kısalmış, fersude pantalonlyle dile gelen fakirliğini bir paket sigara İçin İstismara kalkışa nııyncak. üç beş kuruş bahşiş uğruna daha fazla ıslanmasına sebep otmıyncaktı.
— Fırından ekmek alıp eve döneceğim, cevabı, endişesini bertaraf ediverdi:
— Mademki döneceksin, gelirken bana da bir paket sigara alırsan, çok makbule geçecek, dedi vc para getirmek için içeri seğirtti.
Çantasında ufaklık yoktu. Elinde bir on liralıkla dönerken düşünüyordu:
Ya bu lanımadığı çocuk, paranın sihrine kapılır, üstünü getır-mewe... Bu kanaatlerine aykırı düşünceyle cazip bir vaidde bulunmaya lüzum gördü:
— Zahmetine karşılık sana bir sinema parası ver«*coğim. Yemekten sonra sinemaya gider eğlenirsin...
Çocuğun j’üzünde okuduğu mahcubiyetle karışık memnunluk İfadesinden ve sigarayı sağlamak muvaffakiyetinden aldığı keyifle, masasının başına geçti. Yazacağı mevzuu da bu vesile ile buluver-mlşti:
Bu basit hâdiseyi biraz şişirecek, on lirayı 50 hra yapacak, evine a-lacağı iki kilo ekmek parasını güç denkleştiren yoksul bir aJle çocuğunun; kendisini tanımayan birisinin verdiği bÜLVÜk bir paranın üstünü, fakirliğine, binbir mahrumiyet içinde yaşamasına rağmen, »sil bir tokgöalülüklc geri getirirken zihnine saplanan şeytanî telkinleri fazlktkâr düşünüşüyle nasıl yendiğini, belirtecekti. Zaten o, bütün yazılarında daima şu tezi müdafaa etmişti: “İnsanlar, müc-
bir bir saik olmadıkça kötülük yapamazlar. Onlardan sadır olan bütün fenalıkların mutlak zorlayıcı bir sebep ve saikı vardır. Yoksa İnsanlar. analarından iyi olarak doğar ve öyle yaşamaya çalışırlar. Kanun ve cemiyetin (kötü) dam-gasını vurduğu zavallılar, kader denilen mefhumun karşılarına çıkardığı kAÇinılmaz telkin ve İcapların kurbanıdırlar...”

Yazı işleri müdürü, mutaddan çok erken matbaaya gelen Macide, odasından Beslendi:
— Biraz gelir misin Macit!.
O, kabuslu bir rüyadan uyanır gibi, daldığı gazeteden başını kaldırdı: isteksiz adımlarla yandaki bölmeden içeri girdi. Müdür; tetkik ettiği yazıdnn gözünü ayırsay-dı, Maclttekl solgunluğu, nazarlarındaki üzgün ifadeyi görecek, belki dc:
— Nen var. hasta mısın? diyecekti. Fakat, neşeli bir sesle:
— Bugünkü hikâyen çok güzel, dedi vc devam elti: Yalnız bana kalırsa, buna müstear bir İmza koyalım. Çünkü, evvelki yazılarınla bu mevzuun finali arasındaki tezad, ayni muharririn kaleminden çıkmış görünürse, eski felsefenin sahteliğine, yazanın karaktersizliğine hükmederler. Bundan önce yazdığın bu tarz hikâyelerin hemen hepsinde müdafaa ettiğin tez hilafın», .sigarayı ve paranın üstünü getirmeyen çocuğu öyle batırıyor, yerin dibine sokuyorsun kİ; bütün ömrünce emniyeti suiistimal etmeye mahkûm böyle bir “mütereddi tlp'*ln aynı kalemden çıktığına ben bile zor İnandım. Maamafıh, hikâye çok güzel, çok canlı...
Macit, durduğu yerde sallanıyor gibiydi. Boğazına sanki bir şey tıkanmıştı. Bu hâdisenin kendi başından geçtiğini, giden on liranın şimdiye kadar müdafaa ettiği kanaati de beraber götürdüğü için, çok üzüldüğünü söyliyemedi. Sadece:
— Eğer hikâyeyi beğendlnlzse. müsaade ediniz de. bu yatı da benim imzamla çıksın, dedi.
îki gün sonra gazeteden ayrılmış. kendisini çağıran İzmirdeki amcasının yanına, onunla beraber çalışmaya gitmişti.

Aradan yedi sene geçti ve Macit îzmirden hatırı sayılır bir zengin olarak Istsnbula döndü. Amcası vefat etmiş, başka kimsesi olmadığından. bütün servetini ona bırakmıştı. Yıllardır gözünde tüten Istanbulda, yine ticaret yapacak ve bir ihracatçı firması kuracaktı. Düşündüğü gibi yaptı. Güzel, şahane bir yazıhane açarak gazetelere ilanlar ve reklâmlar verdi. Her türlü konforu ve bahusus, sigara aldıracak, emniyeti suiistimal clmiyecck adamları vardı.
Bir sabah yazıhanesinde, gelen mektuplara göz gezdirirken, içeriye birisi girdi. Bu, koltuk değnekleriyle yürüyen temiz kıyafetli, gürbüz bir delikanlıydı. Koltuk değneğini tutan sağ elino şapkasını sıkıştırmış ve kapının yanında durmuştu. Hayretle kendisini süzen MacJdi haşlylc selâmladıktan sonra seke srke yürüdü, masanın önüne kadar geldi ve tek bacağını destekleyen koltuk değneklerinden birini öteki eline alarak cebinden bir on liralık çıkardı, masanın üzerine bıraktı:
----Yedi senedir bende duran e-manetiniz, dedi ve İlâve etti: O gün ekmeği fırından aldıktan sonra ısmarladığınız sigara için kar şıki tütüncüye geçerken tramvayın arkasından birdenbire çıkan otomobilin altında kaldım. Hasta-h&ncde ayağımı kestiler. Çıktığım zaman evvelâ anam, sonra da ben apartmanda sizi aradık. Taşındı dediler. Adınızı öğrendik ama. gittiğiniz yeft öğrenemedik, geçen gün gazetede ilânınızı gördüm ve emanetinizi ancak bugün getirebildim. Kusura bakmazsınız elbet
• •



— 45 —
Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, hazırlanan komplodan haberdar olmasaydım bu zavallılar gibi ben de hileye kapılırdım; itiraf ediyorum. Filhakika Sosten, İsa tipini o kadar maharetle, yüzünün ve kostümünün en ince teferruatına kadar o derece hakikate uygun bir haJde vücuda getirmişti ki müşabehet insanı cidden şaşırtıcı mahiyette ve mükemmellikte idi.
üstelik, İçinde bulunduğumuz “kıyamet-ten-sonra„ devresi İsa’nın böyle zuhur edişini akla uygun gösteriyordu; en güç inanır kimselerde dahi bir şüphe uyandıramazdı. Ah, evet, aşağılık aktör Sosten hiç de “antre,, sini kaçırmadı. Bu muvaffakiyetiyle sevinebilir. Korudan çıkar çıkmaz, sahte İsa bütün bu zavallıları kendisine râmetti.
İlâhi mevcudiyetin huzuriyle sersemhyen, ipnotize olan fakirler, “Büyük kurtarıcı,, zannettikleri Sosten’in önünde diz üstü duruyorlar ve ona hayran gözlerle bakıyorlar.
Borjiya lar, Neron'lar ve meydanlığa toplanmış olan dünyanın bütün kırallan da. bu komedyaların en iğrencine iştirak ederek fakirler gibi diz çökmüşler. Sahte laa. tatlı bakışlarını fukaranın teşkil ettiği sürüye dikmiş.
İki parmağı gök yüzüne çevrilmiş, ağlı ağır kolunu kaldırıyor, tesirini arttırmak için uzun bir sükûttan sonra sahte İsa ağır bir sesle söze boşlıyor:
— Kalkınız, kuzularını, koyunlarım! Ham-dolsun ki vaktinde geldim, yetiştim. Ey fakirler! Sevgili kardeşlerim! Fena zenginin sadakasını kabul etmeyiniz. Cehennemlik ruhlarını kurtarmak için, sizden dün esirgediklerini bugün bol keseden veriyorlar. Bu ilu yüzlüler benim sözümü iş İşten geçtikten sonra hatırladılar: “Fakirlere kesesini açan Çenette bir hazîneye konar.,, Fakat »izlere şunu bildireyim ki bir zenginin nezd-i-ılâhlde yer alması kolay olamaz. Yine söylüyorum: Devenin iğne gözünden geçmesi, zenginin Cennete girmesinden çok daha kolaydır.
Yoksul heyecana kapılmış olacak ki sah- ’ te tsaya seslendi:
— Şey... Af buyur, efendiclğim ama... Bizim yağlı kuyruklar oraya girecek halde de-ğiller, zaten...
MUHARRİRİ : CAM/
KIYAMET GUNU
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
Süfli aktör, şimdi de karşısında rilkûa varmış bulunan kırallara vc agniyaya hitap ederek diyordu ki:
— Kara yılanlar! Kalbleriniz kirli İken ne yüzle bu adamlara iyi sözler söyhycbili-vorsnnuz? Dinleyin, öğrenin: İnsanlar hayatlarının hesabını Mahkeme! KÜbrada verecekler! Melekler gelecekler, fenaları iyilerden ayıracaklar ve bıııUarı kızgın ateşin içine a-taraklar! İşte orada göz yaşlarınız boşanacak, dişleriniz birbirine vuracak!
Düzine İsa tekrar fakirlere döndü:
— Fakat sîzler, ey kuzulanın! Sîzler benimle beraber “Baba” mın yanma gideceksiniz, yanında yer alacaksınız. Orada — tekrar edeyim — acıkan, açlığını giderecek! Susayan, hararetini söndürecek!
Yoksul duramadı, bağırdı:
— Gel keyfim, gel!
Lâkın utandı, bir mazeret olsun diye İzahata girişti:
— Efendiclğlm. İki gözüm... Şunu demek İstemiştim: Bendenizi ekseriya hararet hasar... Şarap iso pahalıya malolur. Peder efendinin köşkünde buyurduğunuz gibi susar susamaz hararetimi gidoreceğime sevindim de...
Sosten, fırsattan hemen istifade yolunu buldu ve Borjiya İle hazırladığı “mûcıze,, yi göstermenin tanı zamanı geldiğini anladı Dedi ki:
— Evet! Dediğim dediktir: Kim susarsa kanacak! Kuzularım! Şimdi aranızda hararetini bastırmak istiyen var mı?
Yoksul cevap verdi:
— O kadar değil ama... Bana ne zaman “Al, bunu iç„ derlerse kadehi geri çevirmeyi sevmem. Lâkin, af buyurun, şu Allahın belâ-
sı adada nıeyhanemsl bir yer göremiyorum.
— Ne diyorsam olur. Kapıyı çalın, açılacaktır! İsleyin, istediğiniz yerine getirilir! Girin şu koruya, dilediğinizi bulacaksınız!
Yalancı peygamber, lam bir aktör eda-siyle iki parmağını civardaki ağaçlığa uzatmıştı.
Fukara güruhu, başta Yoksul olduğu halde, hemen oraya koşuştu. Az sunta hepsi dc ellerinde şampanya şişeleri, geri dönmüştü. Yoksul pür neşe... Arkadaşlar da öyle...
— Hele işe bak! “Mûcize,, dediğin böyle olur! Eksiği yok?.. İnce ayaklı yayvan kadehlere kadar lıazıı... Sanki vurguncu evindeyiz, be!.
Yoksulun o sözlerine karşı sahtekâr herif gülümsiyerek diyor kı:
— Kuzulanın, rahatça susuzluğunuzu gideriniz.
Zavallılar, şişelerin mantarlarım fırlala dursunlar, Sosten, Borjiya’nın bulunduğu tarafı muzaffer bir bakışla süzdü.
Filvâkl, melun oyunbaz, sahneye koyduğu İğrenç komedyasının neticesiyle övünebilir. Meğerse plânları sandığımdan daha ustaca tertip edilmiş imiş! Sahte bir “Mûcizc” ile biçareleri çakırkeyif iıale getirmek, bu aürrtlg de tamim edileni kolaycacık tatbika koymak! Bu işde Seznr Borjiya nın Makyavciee dehâsı pek iyi aezllıvor
Serseriler, şampanya ziyafetine daldıkla-rı için kötü kıratlarla kötü zenginlerin kendilerini ne hAin, ne alaycı gözlerle seyrettiklerinin farkında değiller.
Her asrın ve her devrin bütün yırtıcı kuşları, beş parasızlarda başgösteren sarhoşluk alametlerini zalim bir neşe ile seyretmek-
tedirler. Bu sarhoşluk o fakirleri dünya kuruldu kurulalı, daima olduğu gibi yine zalim projeleri uğrunda kurbanlık koyuna çevirecek; müdafaa kuvvetlerini kesecek.
Son şişe boşalıncg sahte İsat fukara güruhuna doğru ilerledi ve tekrar kelâma âgaz etti:
— Hakikat şudur kı gökler âleminde sondakiler öncü olacaklar, düşkünler yükselecek ve yüksektekiler alçalacak! Ey, kuzulanın! Çobanınız olan ben, yarından itibaren sîzleri “Şefaat vıldisı,, ne, “Babamın mahkemesi,. Önüne götüreceğim. “O,, sızı Cennet-i-âlâ ile mÜbegşlr kılacak! Fakat arzu ederim ki Ka-dir-i-mutlak huzuruna, sizin fazilet ve meziyetlerinize uygun mükellef elbiselerle çıkınız. İlâhi adaletin şimdiden tecelli etmesini isterlin; arz Üzerindeki bütün mağrurlar, nüfuz ve servet ashabı şimdiden alçalmalıdır! Dünya malına ve ihtişamına tapmış olan menfurları Mahkemei Kübra karşısına, bir zamanlar küçük gördükleri sîzlerin palasparelerini giymiş, sünepeleşmiş halde çıkararak tenzil edeceğim. Hakikat şudur ki. rıız-iceza gelip çattı! Sîzler, ey kötü kırallar, kötü zenginler! Çıkarınız, bakalım şanlı, şaşaalı libaslarınızı... Altın kordonlıı sırma cepkenlerinizi... İpek şalvarlarınızı... Usta terziler nmkaslyle biçilmiş ceketlerinizi... Yumuşak deriden yapılmış zarif kunduralarınızı... Taçlarınızı... Kadife takkelerinizi... Tüylü veya son moda silindir şapkalarınızı! Onları şu, yarın göklerin birincileri olacak arzın sonuncularına veriniz: Sîzler ise. ey kuzularım, kardeşlerim! Murdar paçavralarınızı, yağlı elbiselerinizi, iğrenç palusparelerinizl, patlak, hiçimi kaçınış, delik deşik kunduralarınızı, mevsimlerin rengim uçurup şeklini bozduğu kasketlerinizi şu kötü zenginlere, arz üstünde birinci iken “Baba,, nun ülkesinde sonuncu olacak eşhasa veriniz! Bana itaat ediniz; zira iradem bu-dur; efendiniz böyle emrediyor. Onun saltanatı başlamak üzeredir! Başladı, bile!
Yoksul, alkolün gevşettiği hir sesle bir şeyler söylemekten kendini alıkoyamadı:
— VAllahi, doğrusunu isterseniz bu teklifi sizden başka biri yapsaydı, lâfını dinlemezdim. Yani ya. sizin anlayacağımz, paçavralarımı o kalantorların cicili bicili elbiseleriyle değiştirmezdim. (Devamı var)
W6

Yeni keşifler
Çocuk felci salgını kışın da oluyor
Londra — Bugüne kadar çocuk felci salgınının kış mevsiminin baş* lanıasiyle nihayet bulduğu ve yalnız istisnai hallerde vakalara rastgelLn-diği bilinmekteydi. Fakat geçenlerde, lngilteredeki “Lancel" adlı mecmuada. çocuk felci salgınının Eskl-moiar arasında yayılmaya başlamasından bahsedilmesi, epey hayret u-yandırmıştır. Bu salgından en fazla zarar gören bölge, Hüdson körfezinin doğu sahilleridir. 1918-1949 senesinde, dünyanın en soğuk kışını ya-şıyan bu bölgelerde, iki kere salgın başgöstermişti. Ahalinin yüzde onu hastalığa yakalanmıştı ve işin tuhafı hastaların hiçbiri üç yaşından aşağı değildi.
Moda. Venedlgc gidiyor!
Roına — Bu seneki Biennale V «netliğe epey meşhur simaları toplayacaktır. Modern sanat ve plâstikten maada, bir de enternasyonal moda defilesi tertip edilmesi düşünülmektedir. Her memleket düzinelerle kreasyonlar teşhir edecek ve yüzlerle manken “Kanallar Şehn’ ndc bir araya geleceklerdir. Bunlardan maada, söylenildiğine göre, ananevi film festivalinin yapılması muhtemeldir.
Hicrî ı 19 5 0 Rumi
C. Evvel MART Mart
26 15 2
1369 Çarşamba 1366
VAKİT vasat! EZANİ
Güneş 6.12 11 57
öğle 12.23 6.09
İkindi 15.1i 9 29
Akşam 18.15 12.00
Y»UI 19.48 1.31
tnmâk 4 35 10.21

GÜNÜN
KONOMiK
Denizlerde can ve mal emniyeti
HARRÎMAN’IN MÜHİM BEYANATI
Meclise verilen bir tasarıya gör»
Ticaret Odası Meclisinde
Pror. MııtılddJn ETİNGÜ
İtlanbul Teknik Üniversitesi
Ticarî mâniler yıkılacak
Hususî ormanlar
ve gemi işletmeleri bugün iki problem kanısındadır: Ti-gemilerinin deniz-emniyetini s a ğ 11 y an n i-
metodların in-istikametlerde
Devletler çı-mesuliyetl da-diğer taraftan
Görülüyor ki, denizlerde can ve malın emniyetini temin m a k s a d l y 1 e gemiler, dugu devletleri ve s e 1 e r 1 1 e d a r t b I r kanunlar, talimatla en hurda r ı n c a y a lenmiş bulunmaktadır. Devletler çıkardıktan bu kanunları, şirketler ortaya koydukları bu nizamname ve talimatları denizcilik tanhi boyunca ehemmiyetli bir deniz kazasından sonra alınan derslere uyarak zaman zaman toplanan milletlerarası kongrelere göre * hazırlamaktadır. (London, Pnncrss Alice, Elbe, Em-pres.s of İrcland, Titanıc) gibi denizcilik tarihinde batan bir çok güzel gemilenn kaybı ile pahalı ve o nis-bette acıklı tecrübelerden sonra 38 memleket bugün Milletlerarası E m n i y e t Cemiyeti nin (ln-ternatioıml Safety Convtmtion) nizamnamelerini kabul etmiş bulunuyor. Diğer taraftan gemilerin teknik vasıfları, sınıflandırma şirketleri tarafından inkişaf ettirilmektedir. Milletlerin bu işe ne kadar önce başladıkları hakkında bir fikir verebilmek için belli başlı denizci milletlerin kurdukları sınıflandırma şirketlerinin kuruluş tarihlerine bir göz atalım: 1834 yılında “Lloyd's Rc~ ğister,t İngilterede, 1828 de “Bureau Veritas,, Fransada, 1861 de “Rcgistro tfaliano,, ItaJyada, 1864 de “Norske VeritaSjt Norveçte. 1867 de “Ocrma-niseher Lloyd„ Almanyada ve aynı yıl içersinde ^Record of American 8h\ppingti Birleşik Amerika Devletlerinde.
emniyetini
çalışan gerek mensupol-gerek-sınıflandırma şirket-tarafından t a m a m i y-plânlaştı çalarak s t a n-h a l e g e t i r i 1 m i? nizamnameler, r ve kaidelerle teferruatına vaka d a r çerçeve -
o
Marshall Yardımı memleketlerinin karşılıklı çalışmalarından Amerikalılar memnun değil
Paris. 14 A.A. (United Press) — Marshall Plânı Elçisi AWerell Harri-man’ın dün bildirdiğine göre, gelecek yıl içinde Birleşik Amerika bütün kuvvetiyle Batı Avrııpada mevcut ticari mânileri yıkmağa çalışacaktır.
Cumartesi günü VVashîngton’dan
dönen Harrinınn, Amerikalı memurlar ve Kongre liderlerinin, Marshall Yardım Plânı memleketlerinin kalkınma. programı karşısında birbirlerine çok az yardım yapmalarından endişe duyduklarını belirtmiştir.
U
MI a t * Mİ, •* 11*4 te
Şili Mısırdan pamuk alıyor
Santıago-Şili (Hususi) — Arjan-ttndeki Mısır Elçisi, iki memleket a-rasındakı mübadelelerin inkişafı gayesiyle Şilide tamamladığı bir seyahati sonunda, Şilinin ilk defa Mısır pamuğu ithal edeceğini açıklamıştır.
Mısır elçisi ayrıca şunu da ilâve etmiştir: "Tam mânasiyle bir anlaşma akdetmiş değiliz; fakat Şili hükümeti Mısır pamuklan ithaJi mevzuunda her türlü manii kaldırmağa

sahiplerine
Milletlerarası Ticarî
Hakem Cemiyetine giriyoruz
karar vermiştir ve Şıli ithalâtı bu sene, memleketin uzun ve orta elyaflı pamuk hususundaki bütün ihtiyaçlarını karşılayacaktır.,,
Şili, Mısırdan alacağı pamuklara karşılık olarak nitrat sevkedecektlr.
Senede 6 veya 7 .milyon sterlin civarında olan satın alışlar, nitrat ihracatı yekûnunu aştığı takdirde, Şili sterling olarak munzam bir tediyede bulunacaktır.
Ankara (Hususi muhabirimizden) — Eskiden devletçe el konmuş, hususî şahıslara ait ormanların tekrar eski sahiplerine iadesini istihdaf eden yeni bir kanun tasarısı hâlen Meclis encümenlerinde hararetle münakaşa konusu olmaktadır. • t
Malûm olduğu üzere evvelce ormanların istimlâki ve kamulaştırılmasını hedef tutan 3116 sayılı Orman Kanuniyle, bundan bir kaç yıl evvel çıkarılmış olan 4785 sayılı Ormanların fertlerin manların mlşti.
Bu kanunların tatbikinden sonra orman İşleten bir çok hususi firmalar, işlerine nihayet vermek mecburiyetinde kalmışlardır. İşlerini kaybetmiş olan bu işletmecilerin şikâyetleri devam ederken, dlger yandan da ormandan evvelce olduğu gibi istedikleri miktarda ve şekilde fayda-lanamıyan orman köylüleri de mağa başlamışlardır.
Hususi fertlere ait bulunan lann iadesini İstihdaf eden
Devletleştirilmesi Ka nunu elinde bulunan bütün or-devlete intikalini temin et-
l
Kısa haberler
sızlan-
orman-kanun
lâyihası, bu İki şikâyetten dolmuştur. Şimdi Mecliste bu mevzuda iki grup çarpışmaktadır. Bir kısım milletvekilleri. ormanİAnn tekrar fertlere iadesine şiddetle muhalif bulunmaktadır. Bunlar, ormanların tahribine tekrar yol açılacağım iddia etmektedirler. Fakat ekseriyet kanunun lehinde olup Meclisin bu devresinde çıkarılacağı kuvvetle tahmin edilmektedir.
Münakaşa konusu olan yeni tasanda, eski sahiplerine iadesi tasavvur edilen ormanlar, devlet ormanına bitişik olmayanlardır. Tasan böyle ise de kanunun Mecliste tâdile uğraması ve bütün hususî ormanların iadesinin kararlaşması daht muhtemeldir. Devlet ormanlarına bitişik olanların iade edilmemesini müdafaa edenler, bunların geceleri ve her fırsat düştükçe, kendi ormanlarında çalışırken devlet ormanını da beraber tahrip ettiklerini İddia etmektedir. Kanunun Meclisten ne tarzda çıkacağı mevzu-u geniş bir kütleyi yakından alâkadar etmektedir.
Ameri-açıkla-yapılan

YABANCI memleketlerden kısmen yaptırmak, kısmen de kullanılmış olarak almak suretiyle tonajı her gün biraz daha kabaran ticaret filomuzu teşkil e-den eski ve yeni muhtelif cinsteki gemilerimiz memleketimiz sahillerinde olduğu gibi artık dünya denizlerinde de dolaşıyor. Bu bakımdan denizci memleketrdeki esaslar ve teşkilât çerçevesinde çalışmak zorunda bulunan memleketimizin resmi hususî mühim caret 1 e r d e
milletlerarası usul ve zamlara uymak ve gemilerimizin bakım ve tamirlerini yine denizci milletlerde cari olan şekilde yapmak mecburiyeti. Bu iki problemi gerektiği gibi çözemedikçe. gemilerimizin sayısını, do-layısiyle tonajını ne kadar çoğaltsak gemi işleten milletler topluluğunda bir yer almamıza imkân tasa^mr e-dilemez.
Bu yazımızda bu problemlerden •vvelâ birini, denizlerde emniyeti aağlıyan milletlerarası usul ve nizamları umumî çizgileri halinde çerçevelemeye çalışalım. Gemilerin denizlerde emniyetinin sağlanmasında esas prensip, gemilerin mensup olduğu devlet ile gemileri sınıfla n d r m a şirketleri nin müşterek çalışmasıdır. Bunlar birbirinden başka görüşle hareket eder. Devletin hedefi, denizde can emniyeti nin teminidir. Sınıflandırma şirketleri ise her sınıftaki geminin teknesi ve taşıdığı yük sigortalan menfaatini koruyarak denizcilik emniyetini sağlar.
Bu iki hedef, bir çok teknik mü-) âh azalan icap ettirir. Bunların tekâmülü yolunda idari kisafı birbirine aykırı meydana gelmektedir, kardıkları kanunlarla ğıtmaya çalışmakta,
sınıflandırma şirketleri ise toplamaya uğramaktadır. Bunun neticesi olarak belli başlı denizci milletlerin her biri böyle bir sınıflandırma şirketi kurmuş bulunuyor. Devletlerin denizde can emniyetinin sağlanmasında aynı derecede ehemmiyet verdiği bir nokta da gemilerin emniyetle idare ve işletilmesi, gemi personelinin kalifiye insanlardan teşekkül etmesidir. Dolayısiyle devlet, teknik hususlar üzerinde ancak denizde can emniyetini ilgilendiren noktalarla alâkalanmak tadır.
Sınıflandırma şirketlerine gelince; birinci derecede geminin taşıdığı yükün emniyetini temin için denizel bir geminin yaratılması, idamesi ve bakımıdır. Problemleri sırf tekniktir ve geminin kullanma nizamnameleri ile bir ilgisi yoktur. Devletlerin çıkardıkları kanunlarla gemiler üzerindeki kontrolün iki noktada toplandığını görüyoruz: Gemilerde yetiştirilmiş ve mütehassıs personel kullanılmasının emniyete alınması ve gemilerin inşası ve kullanılmasında kanuna dayanan standart teknik hususlar. Sınıflandırma şirketleri, gemilerin denizcilik vasıflanna uygun olarak kullanılabilmesi için sınıflandırma standartlarına göre İnşa edilebilmelerini temin eder. Böyle bir şirketin mesulü bulunduğu vazifeler kısaca; gemilerin tekne ve makinelerinin inşasında gereken talimatları hazırlamak, inşa plânlarını kontrol ve kabul etmek, inşa olunan bir gemiyi kontrol etmek, gemilere kalitesine göre sınıf sertifikası vermek, gemilerin en fazla yürüyebilecekleri hududu tesbit etmek, hasar gören ve kullanılmakta olan bir gemiyi zaman zaman muayene ve kontrol etmek, mevcut talimatları inkişaf ettirmek, hususî araştırmalar yapmak v. s.
bir »1-bu-bir
Bize gelince; nasıl ki henüz deniz ticareti siyasetimiz ve bu yaeete dayanan bir programımız lunmuyorsa ve coğrafi bakımdan
deniz memleketi olmamıza rağmen gemilerimizi memleketimizde İnşa etmek hususunda nasıl ki hâlâ tereddüt ediyorsak, denizde can ve mal emniyetinin sağlanmasında da henüz beliren bir harekeimiz yok. Her ne kadar yukarıda saydığımız şirketlerden bazılarının memleketimizde ajanları varsa da bunlar temsili olmaktan ileri gitmiyor. Başka memleketlerden topladığımız çeşit çeşit gemilerimizi yukarıda kısaca izaha çalıştığımız şekilde kontrole tâbi tutmaya kalkışacak olsak, t i -caret filomuzu teşkil e-den gemilerin mühim bir kısmının limanlarım z a bağlanması gerekiyor. Bu gün bu işi noksan kadrolu liman fen heyetlerine Bu sahada mütehassıs nacak bir
kendi denizlerimizde ve yabancı denizlerde denizel milletler topluluğunun riayet ettiği ve yukarıda kısaca belirtmeye çalıştığımız kayıt ve şartlardan uzak dolaşıyor.
Kendi ihtiyaç ve şartlarımıza uygun, dünya milletleri arasında yer alacak şekilde, bir taraftan devlet kontrolünü temin etmek, bir taraftan sınıflandırma şirketi kurmak v e iki
kışında r e t i y 1 e mal em 11 y ı z.
bırakmış bir haldeyiz, nıevkıimiz bir teknik göziyle cidden çok acı-vaziyettedir. Gemilerimiz
ticaret filomuzu bu kontrolün ciddi bas-bulıındurmak surenizde can ve niyetini saglama-
Amerikanın Avrupaya ihracatı azaldı
★ Montreal, 14 (YİRS) — kan Ticaret Bakanlıgmın dıgına göre, Avrupaya
ihracat, son 21 ay zarfında yüzde 70 nispetinde düşmüştür. Sukuta sebep, komünist memleketle je sevkiyat yapılma ması için \Vashington tarafından alınan tedbirlerdir.
Dünya buğday konferansı toplandı
★ Berlin. 14 (YİRS) — Londrada toplanan Dünya Buğday konferansı Almanya ve Japonyamn kongreye girmeleri hakkında bir karar verecektir.
Kanada ve Amerika, bu iki memleketin buğday teşkilâtına alınmalarına taraftardırlar. İngiltere ve Avustralya ise, bazı şartlar mukabilinde alınmalarını ileriye sürüyorlar.
Holûnda, mesken buhranını hallediyor
★ Hilversum, 14 (YİRS) — Holân-dadaki mesken buhranının önlenmesi için yapılan inşaat devam etmektedir. Mesken buhranı, senede 51.000 ikametgâh inşa edildiği takdirde, 1964 yılında sona e-recektir. Fakat şimdiki bütçe, senede 45.000 den fazla İkametgâh yapılmasına müsait değildir. General MotorsTın 1949 yılı
safi kân rekor bir hadde çıktı
★ New-York, 14 (YİRS) — General Motors Corporation. 1949 yılı bl-lânçosunu açıklamıştır. Müessese, bu sene içerisinde 650 milyon dolar safi kâr kaydetmiştir. Bu rakam, Amerikan tarihinde bugüne kadar hiçbir müesseseye nasip olmamıştı.
General Motors, 1949 da 2.800.000 otomobil ve kamyon lmaletmiş ve müstahdeme dağıttığı Ücret 1 milyar 440 milyon doları bulmuştur.
Akdeniz nıeyvaları kongresi açıldı
★ Roma, (Hususî) — 52 nel Milletlerarası Ziraat Fuarı Veronada a-çılmıştır. Diğer taraftan 21 Avrupa, Asya ve Şimali Afrika memleketi delegelerinin iştirak ettiği Akdeniz meyvaJarı yetiştirme kongresi de açılmıştır.
Parlnte altııı düşüyor
★ Paris, 14 (YİRSı — Paris altın borsacındaki fiyatlar düşmeye devam etmiştir. Külçe 500.000 franktan, NapolAon 3680 franktan ve dolar 856 franktan muamele görmüştür.
Amerikalılar İngiliz dolar sıkıntısını azaltacak bir tavsiyede bulunuyorlar
Montreal, 14 (YİRS) — Amerika çelik sanayicilerinden olan Mr. Miller, Kanadanın Birleşik Ame-rikadan çelik ihtiyacının üçte birini aldığını ve bu nispeti Ingilte-reden aldığı takdirde Ingilizlerin dolar sıkıntısını izale edeceğini belirtmiştir, Mr. Miller, Kanada ve İngiltere arasındaki ticari mübadelenin, böyle bir tedbirle ferah-latılabileceğini de ilâve etmiştir.

1950 istihsali ambarlanırken
Tütün istihsal ve ihracatımız
1949 yılı ihracatımız şimdiye kadar görülmemiş rekor bir seviyeye vardı
Eskişehir felâketzedelerine 25.000; yabancı fuarlara iştirak için de 20.000 lira ayrıldı
Ticaret Odası Meclisi, dünkü toplantısında, bir müddetten beri hazırlanan Milletlerarası Hakem Talimatnamesini müzakere ve kabul etmiştir. Bilindiği gibi, Milletlerarası Hakem Cemiyeti, New-Yorkta bulunmaktadır. Adı geçen cemiyet Ticaret Odasına müracaat ederek, İstanbul Oda^ sının da bu cemiyete iştirakini teklif etmişti. Bu teklif, Odanın Tetkik ve Hukuk Müşavirliği şubelerinde tetkik edilerek, bir talimatname vÜ» cude getirilmiştir. Bu talimatnameye göre, bu cemiyete giren memleketlerin tâcirleri arasındaki ticarî ihtilâflar, talimnamede tasrih edilen esaslar dairesinde halledilecektir. O-danın Hakem Talimatnamesi da New-York Hakem Cemiyetinin talimatnamesine uygun olarak tanzim edilmiştir.
Ticaret Odası meclisi tarafından kabul edilen ticş-ri ihtilâfların halline alt bu talimatname, New-York*takî Milletlerarası Hakem Cemiyetine gönderilerek gerekli merasim tamamlanacaktır.

Ticaret Odağının dünkü toplantısında, Eskişehir felâketzedelerine yardım olmak üzere, 25.000 lira verilmesine karar verilmiştir. Bundan başka bu sene iştirak edeceğimiz Avrupa fuarlarına da 20.000 liralık bir tahsisat ayrılmıştır.



İtalya le Batı Almanya arasında ticaret anlaşması Madrid. 14 (YİRS) — İspanya, Batı Almanya ile 50 milyon dolarlık bir ticaret anlaşması imza-lıyacaktır. Görüşmeler, önümüzdeki pazartesi günü Frank turtta bağlıyacaktır.
Fransa, Yunan şaraplarını kabul etti
Atina. (Reuter - Hususi) — Fransa ithalât lisansı vermediği için bir müddetten beri Fransız limanlarında bekliyen Yunanistan menşeli şarapların bir kısmı kabul edilmiştir. Bu şaraplara karşılık Yunanistan Fransadan sekiz lokomotif alacaktır.
ispanya portakal rekoltesi
Madrid (Reuter - Hususi) — Bu mevsim İspanyol portakal rekoltesi 600 milyon kiloyu bulmuştur. Bunun 370 milyon kilosu ihraç e-dilmiştir. En çok satın alan memleket tngilteredir. Sevkiyat mart başından beri artmaktadır.
Milletlerarası Banka temsilcisi Mr. Johnson Amerikaya dönüyor
Sanayi Kalkınma Bankasının kurutmasına ait son temasları yapmak üzere pazartesi günü Ankaraya gitmiş olan Milletlerarası Banka temsilcileri Johnson ve Daimond dün sabah şehrimize dönmüşlerdir.
Bugün uçakla Amerlkaya dönecek olan Johnson bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
— Ankarada İlgili makamlarla tam bir anlaşmaya vardık, neticeden çok memnunum. Hükümetiniz teknik İşler için üç Amerikan mütehassısının bankada vazife alması hususunda mutabık olduğunu bildirmiştir, tki ay sonra tekrar meleketinize gelerek bankanın çalışmalarını yakından göreceğim.
Ankaar, 14 (Hususî muhabirimiz den) — Ekonomi ve Ticaret Bakan iıgı, önümüzdeki yıl tütün satışları na esas olmak üzere gereken istatis tiki malûmatı hazırlamış bulunmak tadır. Ege bölgesinin 1949 rekoltesi ni teşkil eden 50 milyon kiloluk tü tünün 49.500 tonunun satıldığı tesbi edilmiştir. 26 ocak 1950 de açılmış o lan Karadeniz dizi piyasasından şim diye kadar satılmış olan tütünlerin miktarı 2500 tondan ibarettir. Kara deniz demet piyasası ile Marmara piyasaları 6 martta açılmış ve satış lara başlanmıştır. Karadenizin bu se ne ki rekoltesi 25 bin ton ve M ar mara bölgesinin de 21 bin ton olaral tahmin edilmiştir. Doğu İlleri tütün leri de 3000 ton civarındadır. Doğu tütünlerinin tek müşterisi Tekel ida residir. Bu rakamlardan anlaşıldığı na göre bu sene ki tütün rekoltemiz oeman (100.000) ton civarındadır.
Bakanlık 1949 rakamlarını da kati

Amerikalılar yalnız Türk tütünü mubayaa decekler
İzmir, 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Amerikan firmalarının Yunanistandaki şube müdürleri İzmi-re gelmişlerdir. Burada başlayan toplantılarda Amerikalıların Şark tütünleri için ödedikleri maliyetleri birleştirmek mevzuunu müzakere ettikleri, Yunanistandaki tütün fiyatları her vesile ile arttırıldığından mubayaalarını yalnız Türk tütünlerine hasretmek istedikleri söyleniyor.
Bir habere göre bir Amerikan firması, Yunanistandaki iki şubesini îzmire nakletmek kararım vermiştir. Bu firma tamirde bir büro açacak ve işlenmiş tütün »atın alarak ihtiyaçlarını kapatacaktır.
Tütüncülerle bir toplantı
tzmlr 14 (Hususi muhabirimizden) — Ticaret Bakanlığı Müşavirlerinden Mahmut Sayda, şehrimize gelmiştir. Yarın saat 15 de Ticaret Odası salonunda tütüncülerle tütün birliği konusu üzerinde bir konuşma yapacaktır.
şekilde toplamış olup bu senek! racat hareketlerinde bu rakamlar göz önünde tutulacaktır. 1949 yılında dış pazarlara 259 milyon lira değerinde 77.600 ton tütün satılmıştır. Bu rakam, ihracat tarihimizde görülmemiş bir rakamdır ve rekordur.
ih-
Serbest ithal rejimi
Aşağıdaki tabloda 1949 yılı tütün
ihracatımızı memleketler veriyoruz: itibariyle
Memleketler Bin ton Bin lira
Almanya 19.8 57.131
Amerika 16.7 63.282
İngiltere 7.7 28.455
Mısır 5.5 24.253
Kanada 5.4 20.036
Fransa 4.5 7.000
Çekoslovakya 3.3 12.187
Hollanda 3.5 8.252
İsviçre 1.7 6.043
Belçika 1.7 4.573
Danimarka 1 4.260
Diğer memleketler 6 24.528
Yekûn 77.6 259.000
M
Ticaret Odası, meslek gruplarına göre tüccarı toplantıya çağıracak Ticaret Odası, serbest ithal rejimi hakkında. Oda âzasının fikir ve mütalâasına müracaat etmişti. Şimdiye kadar birçok tâcirlerin Odanın tetkik şubesine düşüncelerini birer rapor halinde bildirdikleri anlaşılmaktadır. Ticaret Odası, ticaret ve sanayi erbabının bu düşüncelerini toplu bir şekilde, meslek gruplarına göre ortaya koymasını uygun görmüştür. Ö-nümüzdeki pazartesi gününden itibaren meslek grupları sırasiyle Odada toplanarak, serbest ithal rejimi hakkı ndaki düşüncelerini söyliyecekler-. dir.
Karadeniz Harası gelişiyor
Samsun 14 (Hususi muhabirimizden) — Bafra ile Samsun arasında Karaköy çiftliğinde kurulmasına başlanmış olan Karadeniz hârası süratle gelişmektedir. Burada kısa bir zamanda yarım milyon liralık inşaat ihale edilmiştir. Bu mıntakada iklim müsait bulunduğu için inşaatı beklemeden Veteriner Genel Müdürlüğü tarafından muvakkat açık hava tesisleri yapılmış, buraya yüz tane birinci sınıf Arap ve yanın kan Arap kısrak, 125 baş seçilmiş damızlık (yerli kara) inek ve iki boğa, 70 baş manda ineği, 500 baş kara yaka koyunu sevkedilmiştir. Derhal ıslah ve üretim faaliyetine geçmiş olan bâra, Türkiyede materlyel bakımından en seri kurulan Hârâdır, Bu sene HArâ-da mühim miktarda kuru ot istihsal edilmiş ve bir taraftan halka, diğer taraftan milli savunmaya devredilmiştir.
Karadeniz Hftrasının modern tesislerinin biran evvel kurulması için İlgili Karadenizliler sabırsızlanmaktadırlar.
ve DÜNYA
BORSA
14/111/1950 Salı
ve
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
P i
E
E T
L E
S
L
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Bordasında fındık piyasası gevşek bir durum arzetmektedır. Yağlı tohumlar grupıı da durgun bir devreye girmiştir. Bu grup içinde, auaam fıatleri gerileme kaydetmiştir. Dün haftalardan beri muamele görmeyen yer fıstığı üzerine mahdut miktarda iş olmuştur.
Kambiyo ve Esham ve Tahvilât Bordasında, devlet tahvilleri üzerine her günküne nispetle az muamele cereyan etmiştir altın piyasası ise, düne nispetle biraz daha canlıdır. En ziyade külçe altın fiat-lerinde yükselmeler görülmüştür.
İzmir:
Gerek Tariş ve gerekse Tekel İdaresi müdahale mubayaalarına devanı ettiklerinden çekirdeksiz kuru üzüm sağlam vazıyetini muhafaza etmektedir. 9 numaralı üzüm fiatlnl 52 kuruşta tutmak prensi pl ile hareket eden Tekel bu seviyeden aşağı fıatte arzedilen mallara lip olmaktadır.
İncir piyasasındaki istikrar diyor. Bugün Boranda birinci
muğuna İstek mevcuttu. Zeytinyağının tesiri altında pamuk yağı piyasasında gevşeklik ve fıatte gerileme vardır. Bugün Boranda pamuk çekirdeği üzenne muamele olmamıştır.
Adana :
Ticaret Borsacında muhtelif kalitedeki pamuklar üzerine İş olmuş İse de, fiat-Jerde bir fark görülmemiştir.
derhal ta-
devam e-akala pa-
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanış
i Sterling 7.90 7.01
100 Dolar 280.— 28(L—
100 Fr. Frangı.,. 0.80 OMU
100 İsviçre Fr... 64.03.- 64.03
10ü Briç. Fr 5 »50.- 5 60
1Ö0 jnveç Kr.... 5-1 1X50 ftl 1250
100 Florin 73 6K 40 73 M
1(y» Liret 0 4İ I2h 0 44 12h
100 Drahmi 0.01.876 O.tıl .b7«:
100 Eseoudon ... 9 7390 0.739*
Altınlar
Bugün Eski kur
L- İra Lif h
Külçe Yeril Gr 6.02 5 97
Külçe Degunae. 6.07 5 91)
Cumhuriyet ... 44 60 44.10
•»»••«••• 4( 35 14 3»)
Hamil ......... 44 30 (n on
Gulden 39 70 70 An
tngiüz 52 25
Frene» kok ... 44.35 44.—
Napolâon III 41.20 41.25
îeviçre 41 25 41.25
New-l'orkrta : onsu: 6 35
•• •• Gumuş, Platin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr
Platin M 10.— u.—
Zürich Borsası (Serbest)
I.III.1Û50 İsviçre Frangı
Durumu En aşağı En yukarı
Türk Liran 0 95 1.03
Dolar 4 29 4 30 1/1
Sterling 10 35 10.55
Fransız Frangı 1 12 1.14
Mısır Kredi fonriye 1003
Devlet Tch villeri
îkramiyeli tahviller Kapanış (•)
%5 1933 Ergani 23 20 24.-
Y(5 1938 İkramı veli 21 45 22.—
Tr.5 Milli Müdafaa 1 21 30 —
Çtö 1941 Demiryolu IV ... 97.35 98.-
fcö 1941 Demiryolu V 98 95 100,—
%4 1/2 1049 ikramlyeil .... Diğerleri ®7.35 tML-
1941 Demiryolu VI 07.50 97 ÖO
Kalkınma t 98.15 99.—
%6 U 98.35 09.-
%6 111 08.30 99.—
?a6 1948 İstikrazı I 08.60 98.-
Tefl 1Ö4S U 98.90 99,—
Milli Müdafaa 1 06.35 ■i
%6 1949 .. 1 07.80 08.-
%7 1934 Sivas-Erzurum 1. 20. şu 20.30
1984 .. n.-vıı. 20.70 20.40
%7 1941 Demiryolu 1 21 10 21.61
Tr7 (94J İl 22.1U 21. b5
T.7 UH1 İli 21.20 21.20
(r.7 Milli Müdafaa 1 21.15 21.20
22 — 23-
n'l .. .. m 20 75 20.60
%7 „ IV 21 10 22 —
Şirket Tahvilleri
T. C. Ziraat Bankası . 20.25 20 30
Anadolu D-Y. Tertip A/B. 111.— 109.-
•• «t • C.
•• •« •••••• 69.* 60.^
,, Miimes. Senet. 67 90 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası ... 130.— 131.—
Türkiye İş Bankası 27.50 27.-
Türk Ticaret Bankası 5.— 6,—
Aralan Çimento 17 25 17.-
8a rk Değirmencilik 23.25 23.50
Millî Reasürans 8.—. 16.25
Ecnebi Tahviller
172.-
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Hububatı
Buğday yumuşaic (Tüc.)
Buğday yumuşaı( (Otlaln).. Arpa Yemlik (dökme) .... Muıır (Snm çuvalı ......
Fnnulyn Horoz ..........
Fasulyn Çalı yumuşak....
Kuşyeml ................
Mercimek kırmızı iç çu. Mercimek yeşil
Nohut Kabuklu ..........
fııfclı tuİHiııdur ı
Ayçiçeği tohumu .........
Kctcniolıumu ........
Kendirtohümu ...........
Susam (Bandırma) ......... Yer fıstığı kabuklu .....
Kuru M ayvalar ı
Fındık (kabuklu sivri) Fındık (İç tombul) .... CevU (kabuklu) .....,
Ceviz (İç natürel) ...
Dokumu Ham Maddeleri:
Tiftik (ana mal) .........
Tiftik (Natürel) .........
Yapak Anadolu (Kırkım)
İlam deriler ı
Sığır salamura (kasap) kİ Keçi tuzlu kuru kilosu....
Koyun hava kurusu kilosu
Nebut! Yuflar ı
Zeytinyağı (Eknlru enstra) Şusaniyagı (Rşf, tenekeil» A çiçeği (Raflno tenriıriıı Fındık yayı (Çıplak•
Bugün
30 20
31 —
21 —
23.—
33—
78—
76.—
178/133
200—
160 165
Enkl Kapanış
Bugün
Son
Kapanış
29.20
31.—
22.10
20.25
■19 —
27.20
41,—
45.20
55 —
22.20
250.— 210— lfiTl.-
16Q—

Üzüm çoklrdekalz No.9 incir A »erial
„ B Pamuk Pamuk Pamuk
Pamukyağı (rafine) Pamuk çekirdeği ...
serisi Akala Akala yeril
No. 8....
No. 108
I.......
n........
•••(

52—
56.—
43.— 235— 217— 185.— 140.—
15.50
52.—
56.—
43.— 234.— 217.— 185 — 143.—
15.50
300— 330— 200—
176— 178— İM—
33.10
44 —
30—
79.—
75—
76— 177/186
10—
215.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 185.— 185—
Pamuk Akala (I 159 162 159 T 6?
Pamuk Akala III 135— 135 140
Pamuk makine parlağı 152— 152—
Eskişehir Ticaret Borsası
Bugd&y yumuşak ••(•••• — ' ı 80.—
Buğday sert 31.-
Sanayi Kalkınma Bankasının hisse senetlerini halk da alacak
Cumhuriyet Merkez Bankası U-ımım Müdürü yeni kurulan Sanayi Kalkınma Bankası hakkında gazetecilere, Bankanın yapacak olduğu İşlerden bahsederken, demiştir kı:
— Banka, Türk sanayiine alt esham ve tahvilâtın hususî mülkiyete intikaline ve hususî mülkiyette bulunmasına gayret edecek. Türkiyede sanayie ait esham ve tahvilât piyasanın inkişafına çalışacaktır”
Sanayi Kalkınma Bankası yakında halka da hisse senetleri ayırmak suretiyle, küçük tasarrufun da yurdun sanayi imkân
kalkınmasında rolü olmasına verecektir.
gümrük resimlerinde tenzilâtlı tarife
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından Bölge Ticaret Müdürlüklerine gelen bir yazıda deri sanayiimizin kauçuk rekabeti karşısında maruz bulunduğu durumdan kurtarılması için gümrük tarifemizin 72C - 1 ve 78C - 1, 2 pozisyonlarına giren derilere tenzilâtlı gümrük tarifesi tatbiki kararlaştırıldığı bildirilmiştir.
Deri
R I
YABANCI BORSALAR |
New-York Borsası
Dün Eski kur 1
((Buaetl—Sent)
Sert Kış mahsulü No. 2 268 1/4 264 1/2 I
Kırmızı No. 2 241 1/4 240 1/4 I
Pamuk âllddllng (Llbrosi=Scnt) Start 31.68 31.69 I
Gl Vlfl MtMeeeaeeeeeeMeeeeettteeeeeeee 32.19 32.15
Temmuz 32.08 32.03 I
Ki 111 ««••••(•!••••«• «»•»•••••••••aaeee — 30.32 II
TIfllk (Lı t^r^sıl — t) •••»•••••••• Tekime No. 1 58/60 66.- I
Fındık (Llbreal=:Scnt) Kabuklu yeril İri 23.— 21.- I
>. orta 22.50 22.50 II
Levant İç İthal mîllî 37.— 36.— I
Ekstra İri iç İthal mali 42.— 39.- I
Kuru üzüm (Llbreri=Sent) Thompson çekirdeksiz fleçmo Ul/4 11 1/4 ||
Keten tohumu (Buşcü=Doiar).„ 3.75 8.80
Minneapolla 3.80 8.80 j
Kalay (Llbre«l=Scnt) 74.75 74.5ü 'ı
Levha-tenokc (100 libre dolar) 7.30 7.30 ||
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=StorÜng) Bombay 68.— 69.— |
KalkÜtk 67.— 67.- 1
Yer fıstığı Hlndlfltnn — 64 8/4
Bradford Piyasası
Tiftik İyi nıal (Libreel=Pent) 34.— N om ||
„ Sıra malı — 30.— o
Yün Anadolu >• .» 20/21 20/21 .. !
„ Trakya „ o 18/21 18/21 .,
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=Tallnn Aahmount Kısa elyaftı Karnak Uzun elyaftı
F/G.
F/G. .
V) Gününde Borsada muameleli tescil edilmemiş tahvilât ve eahamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
80.85
02—
86.55
91.70
Sayfa 6
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ ı FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı islerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer:
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından:
Gaziantep ilinin İslâhiye ilçesine bağlı Örtülü. Perviyanlı ve Bellkanlı (dl£or ismi GüllühUyük) köyleri civarında.
KUZEYİ *
Belikanlı (difcer ismi Gü)l(lhüyllk) köyünün Kızılsögüt mev-kiindeki memba suyu pınarından haşlayıp Yelliburun harabesi tepesine dikili beton sütundan geçerek Örtülü köyü pınarına kırık hat,
DOĞUSU:
örtülü köyü pınarından Perviyanlı köyü pınarına doğru hat. GÜNEYİ ve BATISI:
Perviyanlı köyü pınarından hudut başlangıcı olan Kızılsögilt mevkiindeki memba suyu pınarına doğru hat.
• Sinirleriyle çevrili (951) hektarlık sahada 19.4.1944 tarihli ve 109 1 numaralı ruhsatnameye müsteniden aramakla meydana çıkarılan krom madeninin (45) yıl süre ile isletilmesi imtiyazı arayıcısı İstanbul, Galata Ahit Han No. 30 da Mustafa. Ahmet ve Muhlis Çanakçık Kardeşler Kollektlf Şirketi uhdesine ihale kılınacaktır.
Bu ihaleye itirazları olanların nıaadin nizamnamesinin 36 ve S7 nci maddeleri uyarınca 7.3.1950 tarihinden itibaren iki ay içinde Ankarada Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına veya mahallinde il makamına bir dilekçe ile başvurmaları lüzumu ilân olunur.


Külliyetli miktarda Çelik Kanepe yayı satılacaktır.
Ankara Elektrik, Havagazı ve Otobüs İşletmeler Müessesesinden:
— Takriben 7-10 ton ağırlığında Avrupa malı çelLk kanepe yayı açık arttırma yoliyle satılacaktır.
— Geçici teminat 500.— lira olup, nıüessesemiz veznesine yatırılacaktır.
— Açık arttırma 23.3.1950 tarihine rastlayan perşembe günü saat 14 te otobüs İsletmesi ambarında yapılacaktır.
— İlgililerin yaylan arttırma gününden ewel yerinde görmeleri, geçici teminat makbuzu ile birlikte belli gün ve saatte arttırma yerinde hazır bulunmaları ilân olunur.
1
f
3
4
Tarım Bakanlığından :
Pamuklarımızda bazı yıllarda fazla zarar yapan Amerikalıların Bollworm dedikleri Yeşilkurt - Heliothls Armlgcra zararlı böceğiyle. Amerikalıların Plnk Bollworm adını verdikleri Pembe-kurt - Pectinlphora Gassypiella haşeresine karşı tesirli ve zararlı olarak tanınan ilâçlarını tecrübe ettirmek Istiyen firmaların numunelerini Seyhan Ziraat Mücadele İstasyonuna göndermeleri lâzımdır. *
Yetkili uzmanlardan müteşekkil bir heyetçe tatbik ve takıp Betlceoi aynca ilân edilecek olan bu denemelerin safahatını arzu eden firmalar mahallen takip edebilirler.
Bu konuda fazla bilgi edinmek latiyenlerin adı geçen İstasyona müracaatları ilân olunur.



W Mart 19W
Lüscher, Leber & Cie AG Bern
Aht. Masclıinen Zeuglıausgasse 16
Bankanın Zürich merkezi binası


MARKALI M
MADENİ MÜRETTÎP ASALARI
i
Gazete ve kitap mürettiphanelerindeki işleri tanzim için en kolay kullanışlı tertibattır
• ti F
1
OH .1









ENÎ ISTftNBUL’un okuyucularına hediyeleri
YENİ ISTANBUL'un devamlı arasında tertiplediği müsabaka, büyük rağbet görmektedir. Bilindiği gibi, gazetemizin devamlı okuyucularından kur’a ile seçilecek biri “10” bin lira sarfedilerek Avru-pada, bir diğeri de “5” bin lira ile yurdumuzda üç sene müddetle tahsil ettirilecek ve ayrıca dokuz okuyucumuza da altın, gümüş ve madenî saatler hediye edilecektir.
okuyucuları
LEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ
ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
En çok beğenilen
I
DÜĞÜN HEDÎYELERÎDÎR
M ATAŞ
44996
Gazetemize - birinci sayfanın sağ sütun başına - bir küçük kupon ilâve ediyoruz. Bunları biriktirenleri de abonelerimiz ve karne sahibi karilerimiz gibi kur’aya sokacağız. Bu kuponlardan (90) tane getirene bir kur’a numarası verilecektir. Kuponla birlikte kısmen karne kapağı olan okuyucuların karne kapaklarının beheri (30) kupon karşılığı olarak kabul edilecektir.
YENİ
İSTANBUL gazetesi mürettiphanesinde bu modern tertibat kullanılmaktadır.
MİHAEL ÇİKVAŞVILI ve ORTAKLARI
Eshama Münkasem Komandit Şirketinden:
Şirketimizin senelik Adi toplantısı 30 3.1950 perşembe günü saat 15 te merkezi idaremizde yapılacaktır.
Hissedarlarımızın aynı gün ve saatte hazır bulunmaları rica olunur.
21 Nisan
ikramiye çekilişi Çocuk hesaplarına tahsis edilmiştir.
31 Mart
İdare Heyeti
GÜNDEM:
1 — 3 949 senesine ait İdare Meclisi ve murakıplar raporlany-le bilânço ve kâr ve zarar hesaplarının okunması ve onanması,
2 — İdare Meclisi Azalanyle murakıpların ibrası,
3 — 1950 senesi murakıplarının tâyini ve ücretinin tcsbıti.
MUHABERAT SERVİSİMİZ
için Almanca ve Türkçeyi mükemmelen bilen Elektrik ve mekanik branşlarında çalışmış bir mütercim arıyoruz. İngilizceyi de bilenler tercih olunacaktır. Alâkalıların tercümei halleri İle teklif ve isteklerini İstanbul P. K. 143 e yazmaları.
KOKUSUZ ve DUMANSIZ YANAR

i
En elverişli ev yakıtı olan Linyit kömürünün
KALORÎSÎ ODUNDAN ÜSTÜN FtATİ İSE DAHA UCUZDUR
akşamına kadar bankamızda açılacak en az 50 lira bakıyeli Çocuk Hesapları bu çekilişten faydalanırlar.
150 lira bakıyeli Çocuk Hesaplan diğer ikramiye çekilişlerine de katılırlar.
TÜRKİYE 1$ BANKASI
Güzel ve faydalı ilânlar YENt ÎSTANBUL’da çıkar
ETİ B ANK
BLGIJ5 AÇIK Ül.AA nlZELtl.
İSTANBUL
Atatürk inkılâp Müzesi: 10-12. H-17.
Topkapı burayı: (Telf. 21090) 13.30 - 17.
Aya»ofyn: JTelf. 21750» 10-16. E*kl 6ark Enerleri Şubeıl: (Telf. 216*2) 10 - 12.
Belediye M üreni: 10-12. 14-17. Tevfik Fikret A viyan M üzeıl: 10-12, 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzeni: (Telf. 3324)
9-12. 13 30-17
IS'lANBUL
«EMİR TİYATROLARI:
DRAM KISMI (42157) Gece 20.30 da Katil.
KOMEDİ KISMI: 20.30 da Kadınlar Terzihaneni
MUAMMER KARACA UPEHL-
Tî: Gece 20.30 da Onman Blkee.
YENİ SES O PEK ETİ: Gece 20.45 te Evvel Zaman İçinde.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONU: (Telf. 82904) Parisli Şantöz Rose AvrIL
KONAK FAVİTONU: Her akşam. Yunan Şantözü ZOZO.
ANKARA
BÜYÜK TİYATRO. Saat 20 de Köylü Namusu — Palvaço (O-pera).
KÜÇÜK TİYATRO (11160) Saat: 20 de 1 —- Dünya Gbzlylc. 2 — Tüccar.
İZMİR
ŞEHİR TİYATROSU : Oyuncu (Komedi).
SOCIETE DE BANQUE SUISSE
S C H W E I Z E R I S C H E R BANKVEREIN
Büyük Merkezleri
A
B
Z
C

Ü
E
L E
R 1 C H
1&72
Orta Şubeleri :
N E V R
E
St Gailen, Lautanne, La Chaus-de-Fonds, Neucbâ-tel, Schaffhausen, Blel» Ctılasso, Herlsau, Le Locle, Nyon, Zofingen
Aigle, BischofszeU, Morges, Rorsclıach
Küçük Şubeleri :
Ecnebi Memleketlerdeki Şubeleri : LONDRA , NEW-YORK
Sermaye ve İhtiyatları : 200.000.006 İsviçre Frangı
Beynelmilel bütün banka muamelâtı
EMİNOM
KONFERANSLAR
Galatasaray Lisesi an tonunda 16.30 (la İngiliz Tlvutro M linet -kidl Mr. Alan Dent. "Shukea-pcare ve Modem Tiyatrosu”
SİNEMALAR
BEYOĞLU (;İIIETİ
AKIN (8O7İH) 1 — Çingene Baron
2 — Kalbime Dökmüştü. ATLAS (10835) Vatan Haini. A EK AZ A İl (42062) Sarışın Şeytan AR (44394) Ra kİ bel er
ELHAMHA 143595) Casunlar Savaşı.
ÎN( 1 OL5595) Meçhul Çarincı* gııare: Şehzade Azmi
İPEK (i 1289) Düşmnn Kardeşler. LÂLE (43595) COBUSİ&r Savayı. MELEK (10868) Genç Kız Kalbi. SARAY (41606) Öldüren Para.
8UATFAICK (83113) 1 — Kocanı öldürmedi. 2 — ölümden Firar,
SÜMER 142801) Şehzade Azmi ŞARK (4038ü) Korkunç Akın.
Suare: Üvey Baba (yerli)
SİK (43726ı 1 — Toaun Paşa. 2 — Kerimin Çileni.
TAKSİM (43191) Bir Fırtına Geceni.
TAN: 1 — Yaban Gülü. 2 — Kanlı Bumo.
YENİ (84137) 1 — Aşk ve Müzik.
2 — Atlntılnn Tehlike.
ÜNAL (49306) 1 — Tarzan Ormanlar AaJnnı, — Eekl Eğlenceler.
YILDIZ (42847) Ahret Yolcuları
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) — Neehnaçl Amerlkada. 2 — Günahkâr Baba.
AYSÜ (21917) 1 — Aall Ruhlar.
2 — Kora Ok.
AZAK (23542) 1 — Tulsa. 2 —
Balıkçının Sevgilini.
ÇBMBERLİTAŞ (22513) üvey Baba.
FERAHı Uçuruma Doğru.
HALK (21994) 1 — Damgalı Gangster, 2 — Yedi Deniz Galipleri.
İSTANBUL (22367) 1 — Harrov Kumarbazı 2 — Renkli Sürprizler.
KISMET (219(11) 1 — Haçlı Seferleri, 2 — At Cambazları.
MARMARA (23660) 1— Gönülden Sesler, 2 — Altın Kelepçe MİLLİ (22962) 1 — Günahkâr Baba. 2 — Nefilmnçl Amerlkada.
TI KAN (22127) l — Balıkçının Sevglllel, 2 — Tulsa.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Yu--van (Arap filmi). 2 — İhtiras Kurbanları.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Fedailer Kalesi. 2 — Aptal Aşık.
OPERA (60621) 1 — Haydut Aşkı. 2 — Ekspres Cinayeti.
6ÜBETYA (60682) 1 — Sihirli
Ses. 2 — Hamlet.
TELDEĞİRMENl 1 — Bir Yabancı, 2 — Kanatlardan Türbe.
ANKARA
FARK Uçuruma Doffru (yerin.
r BEDELİA Morg üret Lockwood — .lan HuıHer B | Ü ü I K I
7

SfMJSK 1 — Mankcll süvarinin
intikamı. 2 — Şeytanın Pençesi
SUS Uçuruma doğru. YENİ Uç ur ıınııı doğru.
İZMİR
ELHAMKA t Harrov Kumarbazı lale çete.
TAN» ÇETE.
TAYYARE: KADIN İNTİKAMI.
TENİ, 1 — İki Yavru, 2 — Kara Ok.
KARŞIYAKA CİHETİ

ANKARA Aşk Adası. BÜYÜK Bedella.
CEBECİ Saygun (Türkçe).
MELEK1 1 — Kalbime Doğmuştu. 2 — Susan Dudaklar.
SÜMER; Zafer Marşı.
Yeni istaııbur'un bugün İçin tavsiye ettiği programlar: DAHİLDE:
10.20 İstanbul: İstanbul Kon-avrvaiuvHiı Türk Mualklal İcra Heyeti konseri — 19.20 Ankara: Buch Nr. 1 Brnndnnhurg konçertosu (pl) — 20.35 Ankara: Tarihi Türk müslfrl — 21.10 İstanbul: Oponına bir saat. Beethoven. ‘ Fidelio’* operası.
HARİÇTE:
M. 15 Londra : Klâsik müzik dinleyici İstekleri — 10.00 Londra Filârmonik orkestrası konae-al — 16.15 Londra: BBC opera orkestrası.
ANKARA:
7.30 M. S. Ayarı — 7.31 Neşeli parçalar (pl) — 7.45 Haberler ve hava raporu — 5.00 Hafif müzik (pl) — R.25 Günün programı
8.30 Mozart: Lıı ınnj. klarnet kenteti — 0.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program — 12.30 M. S. Ayarı — 12.30 Şarkılar — 13.00 Haberler — 13.15 Ailen Rolll Ork. çalıyor (Pl.) — 13.30 öftle Gazel esi — 13.15 Havai a-daiarından melodiler (pl) — 14.00 Akşam programı, hava raporu ve kapanış.
17.58 Açılış ve program — 18.00 M. S. Ayarı, Şarkılar — 18.15 Halk türküleri — 18.30 Konuşma Çiftçilerle haşhaşa — 18.15 Caz orkestralarından Shep Flelds (pl) — 19.00 Haberler - 19.15 Germişte Bugün — 19.20 Bach Nr. 1 Brandenburg konçerto-
su (Fİ. I — 10.15 Koıiur*nıa. Maliye Bakaıılıfı adına — 20.00 Şarkılar — 20.15 Radyo Gazetesi — 20.35 Tarihi Türk müziği —
21.15 Konuşma — 21.30 Dans mllziftl (pl) — 22.00 Konuşma: B. M. M. Saati — 22.15 Opera aryaları (pl) — 22.30 Saz eserleri —
22.15 M. S. Ayarı ve haberler — 23.00 Prograjn ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar — 13.00 Haberler — 13.15 Şarkı ve türküler (pl) - 13.30 Hafif orkestralardan melodiler (pl) — 13.50 Şarkı ve türküler — 11.30 Serbest saat — 11.45 Dans müziği (pl> — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar — 18.00 Gitar kuarteti konseri —
18.20 Edebi eser ve yeni şiirler —
18.30 Dans müziği (plı — 18-45 Saz eserleri — 10.00 Haberler —
19.15 Hafif ara müziği I pH —
10.20 İstanbul Kniıservatuvarı Türk nıusIklNi İcra heyeti konseri — 20.00 Piyano soloları ipli —
20.15 Radyo s«l«»ıı orkestrası konseri — 20.15 Dinleyici istekleri ıhafif batı müziğiı —
31.15 Şarkı ve türküler — 21.40 Operada bir saat — 22.15 Haberler — 23.00 Dans müzlfil (pl) —
23.30 programlar vo kapanış.
5 ABAN’CI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
LONDRA:
,7.45 Dinleyici lateldcri — 815 Klâsik ınüzlk, dinloylol istekleri — 9.3Ö Dans müziği — 10.00 Londra filârmonik orkestrası konseri — 11.30 Klâsik ınüzik —
13.15 Dinleyici İstekleri — H.80 Hafif müzik — 15.15 Sid Phillips ve Ork. — 16.15 BBC opera or-
kestrası — 18.15 Dans müziği — 20.30 BBC Senfoni orkestrası konseri — 22.15 Palın Court orkestrasından hafif müzik — 23.00 Dans müziği.
UÇAK - TREN . VAPUR
DİKKAT: Huvm ıııulııılefeliyle Bcfrrlerde drgbiklik olabilir.
GELECEK OLAN UÇAKLAR
10.50 D.H.Y (Türk) Ankaradan.
12.50 D.H.Y (Türk) îzmirden 16.20 D.H.Y (Türk) Adana An-
karadan.
10.5t» P.A A. (Amerikuıi) ı\ew-York Gunder, Londra .Fontun, Brükselden
GİDECEK OLA.X UÇAKLAR
0.— L.A.l (İtalya) Atina Ro-
maya
9.- D.H.V (Türk) Ankara. Ata-
•at ya. Elâzığ. D. Bakır. A-
dana. lskendoruna.
10,_ c.Y (Kıbrıs) Atina. Lef-koşoye.
11.20 D.H.Y (Türk) Iznıire İS.5ü D.H.Y. (Türk) Ankara.va.
21.10 P.A. A (Amerikan) Şam, Karaşl, Delhi. Kalküta. Batukok, Hongkonj,
gelecek olan ekspresler
8.30 /İnkara.
(.İDECEh ULAN EKSPRESİ ER
18.10 Ankara Ekspresi.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6 30 Konya (Bandırmadan:.
9 00 Adana (D. G. Akdcıılzden) 11.30 Ege (lamirden).
15 00 Gireaun (Batı Akdenlsden) 15.35 Marukaz t M uda oyadan).
GİDECEK OLA.N VAl’Vni.AB
5.— Çorum (Karıplentaden).
9.— Bursa (Ayvahgs).
IL- Etrhsk (îzmlre).
IŞ.— Antalya (tmrozn).
20.— Konya (Bandırmaya),
Mehmet Kâzım (Eminönü) — Hikmet Güney (Küçükpazari — S. Baskın (Alemdar) — Haydar Yeni Laleli (Beyazıt)
BEYOĞLU
Beyoğlu (Merkez) — İstiklâl (Merkez) — Taksim — Merkez (Galata) , — Halk (Şişil) — Hasköv — Merkez (Kasımpaşa) FATİH
1. Balmumcu (Şehzadebaşıı __
Sarım (.Aksaray) — Yedikule (Satnatya) — Nüzhet Onat (Şehremini) — Gündoçdu ıKara-gtlmrük) — H Gökengin «Fener) EYÜP: Eyüp BEŞİKTAŞ
Vldin — Yeni (Ortaköy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek) t SK( D IRt ittihat
KADIKÖY
Halk — Kızıltoprak — Göztepe Bostancı.
HEY BELİ A DA: Hovbehada BÜYÜKADA: Merkez
ANKARA
Sağlık — Derman — İstanbul
İZMİR
Sağlık (Alsaneakl — Karantina (Yalılar) — iktgeşmcUk (Eşref-paşni — Ali Hayreddın (Basmahane ı — Sıhhat (KeıneraltO.
Beyoğlu «644 LXttUiköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
An kura 00 İzmir 2222. K. vaka 15055
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu (4908
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
İzmir 4251

Comments (0)