14 Ocak 1950
Cumorfesî
SİYASÎ İKTİSADÎ
Sayı 45
10 K
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye içir seneliği 32 altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden : HABİ0 EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimet resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mos’uliyet kaoul edilmez
Telefon: 44756 • 44757 San Telgraf Adresi Hetlo. Istar
Amerika hususî muhabirimiz G. H. Martin'den telsizle
Seçim Kanununun
POLiTıKA
13/1/1950
Acheson, Amerikanın Komünist
Namzetlik koyma şartları
Ü ç Ü N (• (
Colombo Konferansı
Çini tanımasını istiyor
Amerika Dışişleri Bakanı, Komünist Çinin tanınmaması halinde, Rusların, bunları Amerika aleyhinde kullanacağını ileri sürüyor
bu konferansının
İÇ SAYFALARDA
İKİNCİ S A Y F A D 1
Vali ve Belediye Başk nın İstanbullulara hitat
S A Y F A D
Orman Genel Müdürlü bütçesinde mühim brr nokta
Prof. Dr. Ş. N. llkmen DÖRDÜNCÜ SAYFAE
Pierre Loti'nin yüzüne dogıım yılı
Abdülhak Şinasi Hisar Tabiat tasvirlerinde Pierre Loti I
Refik Halid Karay BEŞ I C I S A Y FA D
Felâket (Hikâye)
Kadın - Ev - Moda
Namzetlerin, ancak partilerin salâhiyeftar merkezi ve organları tarafından ilân edilebileceği hakkındaki birinci fıkra aynen kabul edildi
VVashington. 13 (Hususi muhabirimiz G. H. Martin telsizle bildiriyor)
Milli Basın Kulübünde ve gazetecilerin huzurunda Amerikan Dışişleri Bakanı Acheson tarafından yapılan niihim beyanat umumiyetle şöyle tef-? ediliyor: Dışişleri Bakanı, az çok yakın bir istikbalde Birleşik Amerikanın Pekindeki komünist hükümetini tanıması lâzım geleceği fikrine \mcrikan umumi efkârını alıştırmak istemektedir
Çın meselesini tahlil eden Acheson sözlerine ilerisi için yaptığı bir tahminle başlamıştır. Acheson’a göre, Çinlilere ait dört eyalete Sovyetlerin el koymak istemeleri Çin Milletinin hiddetini davet edecektir. Bahsi geçen dört eyalet: Mançurya, Dış Mon-golya, İç Mongolya ve Sın Kmng eyaletleridir. Uzakşarktakı durumun en ehemmiyetli unsuru işte Rusların bu niyetidir. Sovyetlerin böyle bir entrikaya teşebbüs etmelerinin sebebi ise Moskova ile Pekin arasında herkesi hayrette bırakacak olan anlaşmazlıktır.
Şimdi, Acheson’ıın vardığı neticeye gelelim: Amerika Formoza Adasına emperyalist bir müdahalede bulunarak tamiri gayri kabil bir hata işlerse, Sovyetlere karşı patlamağa hazır olan Çin Milletinin kini komünist idareciler tarafından Birleşik Amerika-ya tevcih edilebilecektir. Birleşik A-merika ise, bu kadar büyük bir siyasi gaf yapacak kadar basiretsiz değildir.
Bunu müteakip, Acheson, Amerikanın kararma tesir ettiği tahmin olunan ikinci bir sebebi ileri sürerek Çin ile Japonya arasındaki münasebetlere temas ediyor. Dışişleri Bakanının fikrine göre, General Mac Arthuı, siyasi sahada büyük bir muvaffakiyet göstermiştir. Buna mukabil Japon-yanın iktisadi vaziyeti çok fenadır. Çünkü geniş Çin pazarı Japonlara kapalıdır. Netice itibariyle, Acheson, İktisatçıların uzun zamandır bildikleri bir hakikati tekrar ediyor: Japon endüstrisinin yaşayabilmesi için Çin pazarına ihtiyaç vardır.
Acaba başka bir hal çaresi bulunabilir mi? Akla gelen tek bir ihtimal daha mevcuttur. Hâlen yüksek vergilerden şikâyet etmekte olan Amerikan mükellefleri Japon ekonomisti ayakta tutabilmek için sonu olmayan bir taahhüde girmek isteyebilirler. Bu ise tahakkuku pek hnt.tâ imkânsız bir ihtimaldir, dem ki bu işe tahsis edilecek o
... boııa^ııu. /ırçajnuı toplayıp İnyıltcreye döndü — İyi bir rf.ssam olan
Churchill boş zamanlarını daima, yaylı boya resim yapmakla geçirir. Resimde Churchill’i İngiltcreye dönmeden önce Madei^a adasında istirahat ederken görüyorsunuz.
ı • «
COLOMBO Konferansı, zannedildiğine göre, katî bir netice elde edemeden bugün sona erecektir. Bevin. seçim kampanyasına iştirak etmek iizere acele lngiltereye döneceği için, Konferanstaki müzakere ve münakaşaların biraz kısa kesilmiş olması da mümkündür. Maama-fih, Ingilteredeki seçimlerden sonra, Büyük Britanya imparatorluğu Dışişleri Bakanlarının tekrar görüşmek üzere toplanacakları tahmin edilmektedir.
Eğer, seçimler sonunda İşçi Partisi kaybeder ve Muhafazakârlar, iktidara geçerlerse, In-gilterenin dış siyasetinin, ana hatları içinde, hissedilir derecede bazı değişikliklere uğnyacağı aşikârdır. O halde, Colombo’da, ileride tekrar gözden geçirilecek olan bir takım karar almaya ne lüzum vardır?
Britanya İmparatorluğu bakanlarının
programında diğerlerinden başka, üç esaslı mesele vardı : 1 — Asyada komünizmin yayılmasına karşı mücadele; 2 — Japonya ile sulh muahedesi; 3 — Batı Devletleri Birliği karşısında Ingilterenin hareket tarzı.
Komünizme karşı mücadele bahsinde, bu Konferans, her şeyden evvel, Cenupdoğu Asyadaki hayat seviyesini yükseltmek lâzım geldiği kanaatini beslediğinden, işi bir İktisadî plân halinde ele almıştı. Fakat, Birleşik Ame-' rikanın iştiraki olmadan .hiçbir şey yapılamıyacağı için, bu hususta sarih bir teklif ileri sürütemedi ve karara bağlanamadı. Buna mukabil siyasî sahada, Hiııdiçinî’nin istiklâli Bao - Dai Hükümetinin tanınması mevzularında muhalif kalan Hindistan müstesna, bütün İmparatorluk bakanlan, tam bir anlaşmaya vardılar. Bu vaziyet, Hindiçinî’-nin bir müdafaa sistemi içine alınmasını ve müşterek mücadelede, bu memleketin başlıca kalelerden biri olmasını son derece kolaylaştırmış oldu.
Japonya ile yapılacak sulh mu alıedesine gelince, İmparatorluk bakanlarının bu husustaki gülüşlerinin birbirinden ajmldığı anlaşılmış bulunuyor. İngiltere, normal münasebetlerin kurulmasını beklerken, Tokyo Hükümetiyle yeni bazı yakınlaşmalar tesisini temenni etmektedir. Fakat Dominyonlar, bilhassa Avustralya ve Yeni Zelânda, buna garip bir şekilde muhalefet etmişlerdir. Bu mesele, İliç şüphesiz daha sonra. milletlerarası bir konferansta halledilecektir.
Nihayet, Colombo Konferansı, göstermiştir ki, İmparatorluk top luluğuna dahil birçok memleketler, İngilterenin, Batı Devletleri Birliğine iştirakinden endişe etmektedirler. Bu hükümetler, İngiltere siyasî ve İktisadî bakımdan çok sıkı şekilde Avrupa Birliğine dahil oldukça, Londra-nın yavaş yavaş İmparatorluk te-sanüdünden uzaklaşacağını zannetmektedirler. Herhalde Bevin, Konferans arkadaşlarına bu endişenin tamamen yersiz olduğunu katiyetle söylemiştir. Fakat, elbette ki, İngilterenin, bugün Av-rupada müttefiki olan devletlerden uzaklaşıp, kendi kendini tecrit edeceğini bildirmesine imkân yoktur. Bununla beraber, Colombo Konferansının neticede, Londra Hükümetini, Batı müttefikleri tarafından sarfedilen gayretlere iştirakten biraz daha uzaklaştırmaya sebep olacağını söylemek yanlış olmaz.
Bütün bu işlerin istikbalde alacakları şekil, şüphesiz, 23 şubatta yapılacak olan İngiliz seçimlerine bağlıdır. Muhafazakâr partinin "Avrupa siyaseti", İşçi Partisinin politikasından az çok farklıdır. O halde, bu iki partiden hangisinin, önümüzdeki beş sene müddette iktidarı elinde tutacağını bilmek üzere, bir miktar beklemek lâzım gelir. Fakat, bu Konferans, acaba hiçbir şeye yaramamış mıdır? Elbette ki, 23 şubatta birbirleriyle karşılaşacak* olan partilerin, güdecekleri İmparatorluk siyaseti için programlarını düzenlemelerine ve Ingiliz halkının da bu siyasete bizzat vereceği istikameti kararlaştırmasına yardım etmiştir.
★ •kirk
Churchill'in manidar beyanatı
Londra, 13 A.A. (AFP) — Kendisini getiren deniz uçağından inen Churchill:
“Umumi seçim yapılacağını duydum ve belki bana ihtiyaçları olur diye geldim», demiş ve sözlerine şöyle
’ - 3 I
devam etmiştir:
“Memleketimizi dünyada hakiki yerine yerleştirmek, güneşin hiç batmadığı bir imparatorluğun başına getirmek için yeni bir hamle lâzımdır.,,
MiNiniMiNUttttHlıııtMmııımttrtıınıtmı
Ankara 13 ı Husubİ muhabirimiz-: den) Seçim Kanununu incelemeye memur geçici komisyon, buglin öğleden evvel toplanmış, üç saat devam eden müzakerelerinde adaylık koyma şartlarını gösteren 26 ncı maddenin ilk dört fıkrasını netice-lendirebilmiştir.
Maddenin seçilme yeterliğine malik olan her vatandaşın aday olabileceğini tayin eden birinci fıkrası ve ikinci fıkranın, namzetlerin ancak partilerin yetkili merkezi organları tarafından ilân edilebileceği hakkın-daki birinci kısım aynen kabul edildi.
ikinci fıkranın müteakip hükmü siyasi partilerin ancak teşkilât kurdukları yerde namzet gösterebileceklerini tesbit ediyordu Bu hüküm, sert ve geniş münakaşalara yol açtı. Mevzu etrafında söz alan Fahri Karakaya (Elâzığ) bu hükmün demokrasi icaplariyle uyuşamıyacagı-nı ileri sürdü ve siyasi partilere teşkilât kursunlar, kurmasınlar, her seçim bölgesi için namzet gösterme hakkının verilmesini istedi. Sait Azmi Feyzioğlu (Kayseri) ğl destekledi ve hüküm tilerin her bölgede aday çekleri şeklinde tâdilen di.
Maddenin üçüncü fıkrası, seçim kurullarına başkanlık eden yargıçların bulundukları bölgede namzet o-lamıyacaklarına dairdi. Bu fıkra, E-
kâ-ku-ka-da-
da
tn.r - rırı
• 9ı
• ft* fl
Colombo Konferansı kapanırken
Dışişleri bakanları Avrupa vaziyetini gözden geçirdiler
Bevin, Batı Almanya ve Moskova - Belgrad anlaşmazlığının içyüzünü açıkladı Londra, 13 ı YİRS t — Colombo’da | toplanan Britanya Milletler Camiası Dışişleri Bakanları bugiin Avrupa-dakı vaziyeti gözden geçirmişlerdir.
Bu arada söz alan İngiltere Dışişleri Bakanı Bevin, Batı Almanyanın siya.Hİ ve iktisadi durumu. Batı Avru-pada daha sıkı siyasi ve iktisadi münasebetin tesisi hususunda sarfedil-inekte olan gayretler ile Tito ile Moskova arasındaki anlaşmazlığın ıç yüzü hakkında açıklamalarda bulunmuştur.
Bevln’in kısa izahatını müteakip delegeler kendisine sualler tevcih etmişlerdir Bilâhare BBC’nin Colombo muhabiri ile konuşan delegeler Bevin’den aldıkları cevaplardan memnun kaldıklarım belirtmişlerdir.
Colombo’da bugün öğle sonu konulmalarını müteakip konferans sona erecektir
Einaudi ile görüşecektir. Pariste Fransa Dışişleri Bakanı Schuman ile buluşacak olan Bevin. Colombo Konferansında Çin Hindistan» için alınan kararları Fransız meslekdaşına açıklayacaktır
Eıı mühim mesele
Roma, 13 iYİRS.i — Colombo konferansında Japonya sulh andlaşması akdi lüzumu görüşülürken, delegeleri en çok meşgul eden mesele, Ja-ponya Ih- akdedilecek andlaşmava Rusya ve Çin in de iştirak ettirilip et-tirilırıemesi bahsi olmuştur. Bu hususta nasıl bıı karara varıldığı henüz bilinmemek İrdir
rikân parası bulunamıyor, Çin’in kapılarını açacak bir aranmalıdır
zayıf, Ma-
Ame-halde imkân
sürülen
Acheson tarafından ileri sebepler dinleyicileri üzerinde İstenilen tesiri yapmıştır. Heyecan yatıştıkları sonra, Waahington’un Pekin*» tanıması lâzım geldiği fikri ileri sürülecektir.
de, bu iste-siyasî par-gösterebile-kabul edil-
Dönüşte Bevlrı, Schıımaıı'la görüşerek
Brazzaville. 13 (YİRS) Londra-dala yetkili çevrelerden bildirildiğine göre, İngiltere Dışişleri Bakanı Bevin, Colombo Konferansından sonra. Ka-hireye uğrayacak ve yeni Mısır Hükümetiyle, tngiltere ile Mısır arasında askıda kalan meadeleri müzakere edecek tir.
Brvin. Mısırdan sonra Komaya uğrayacak ve Italyan Cumhurbaşkanı
Bı-vln. \hIi;lh Paşa ile görüşerek
Kahire, 13 A,A. (AFP) - Bevin» Edimboıırg Dükü ve İngiliz Akdeniz Filosu Başkomutanı Sır Aıthnt Po-\ver 28 (»( ak günü Kabinede Kıral Faruk İle birlikte öğb* yrmrğı yiyeceklerdir*
Coioınbodan avdetinde Bevin ın Ku-hireye uğrayacağı ve Başbakan Nafıa* Pa?ıa ile mesai arkadaşlarından hazılarivle görüşeceği teeyyüd etmektedir.
Bununla rıerabrr Ingiltere İle Mısır arasında görüşmelerin açılması bahis mevzuu olmadığı ve hu trtnasın Sadece bir görüş teatisinden ibaret olduğuna işaret edil inektedir.
Kabinesi
mln Ergiln (Ankara) tarafından fl görülmıyerek yargıcın seçim rul başkanlığını yaptığı bölgede rısı, kardteşi, oğlu, kızı, gelini, madı gibi yakın akrabasının
namzetliklerini koyamamaları lüzumunu ileri sürdü. Hulki Karagülle (Konyaı. Tahsin Bekir Balta (Rize) ve Haşan Dinçer (Afyon) bu mütalâaya iştirak ettiler.
Dinçer, daha ileri giderek mücavir seçim bölgelerinde de böyle bir hal olduğu takdirde, yargıcın bu kurullara başkanlık edememesi tezini müdafaa etti ve bunun halka emniyet verme bakımından zaruri olduğu kadar, hâkimin tarafsızlığının korunması noktasından da zaruri bulunduğunu belirtti. Adalet Bakanı bu mütalâaların vârit olmadığını söyledi. Fakat neticede bu fıkra, yargıcın kurum başkanı olduğu seçim bölgesinde yakın akrabalarından birinin namzet gösterilmemesi şeklinde tâdil edildi.
Kurum Başkanı olacak durumda iken adaylığı tercih eden yargıcın diğer devlet memurları hakkındaki hükümlere tâbi olmasına dair bulunan dördüncü fıkra da aynen kabul edildikten sonra müzakereye son verildi.
Memurların aday olmak için istifa etmeleri gereken hizmetlere ait beşinci fıkradan itibaren maddenin müzakeresine yarın devam edilecek-
5
Kar ve fırtına devam ediyor
Gençlik, Kıbrıs içi miting yapacak
Aynca yarın da Eminöni ' Halkevinde akademili bir toplantı yapılıyor
M.T.T. Birliği Yönelim Kurulu , gençliğinin nümayişlerini nazarı İt alarak (Kıbrıs meselesi mı görü maksadiyle dün saat 14 te olagaı bir toplantı yapmıştır. Neticede A da Üniversite gençliğinin Kıbrıs'ın nanistana. ilhakı için yapmış oldu nümayişi protesto etmek ve Kıbrıe kincin bu gibi emperyalist fikirler tık bir son verilmesini belirtmek mı diyle M.T.T. Birliği tarafından biı ting yapılmasına karar verilmiştir.
Pazartesi sabahı yapılmadı Karr tınlan mitinge mevcut diğer talel gençlik teşekkülleri de katilarakk Yönetim kurulu karan gereğince hal bir miting komitesi teşkil edlijr 25 kişiden teşekkül eden komite g II hazırlık ve propagandaya baş bulunmaktadır.
Diğer taraftan hazırlıkları deva» mekte olan akademik toplantı yarı at 15 te Eminönü Halkevinde yapılr tır. Bilindiği gibi bıı toplantı ılm» şekilde cereyan edecek ve netice leşmiş Milletlere aksettirilecek» ir. lantıda Dr. Derviş MAnizade ve F sör Ha mit ve Kıhnsı t cinsilen Anki gelen heyetin başkanı Dr Fazıl K söz alacaklar ve konuşmalarını m kip sorulacak suallere cevap verecı dir. Pazartesi günii yapılacak n hakkında M.T.T Birliği Başkanı lan söylemiştir; Bu mevzuda g(! kâfi derecede olgun ve şuurlu bir aasiyet göstermiş bulunmaktadır.
Fatih’e dikilecek âbide için san(
toplantı yapacak
Sanat âlemini yakından alâkadar eden bu mesele» hararetli görüşmelere yq akacağı tahmin olunuyo Bugün saat 16 da Türk Ocağında rlmlzin sanat mahfillerine mensup «elerden mürekkep bir heyet toplan İstanbul fethinin beş yüzüncü yılJ mü münasebetiyle Fatih için diki mutasavver Abide hakkında flki r si yapılacaktır.
Sanat Ucminl yakından alâkad. •ien bu mesele Üzerinde görüym] hararetli olacağı tahmin edilmekted
Wafd Partilinin zaferi ile biten son Mısır seçimlerinde 5 milyon Mısırlı rey vormi|tir. Resimde, reyini voren Hıristiyan bir Koptik papazını görüyorsunuz.
I
i
Yeni kabineyi de eski Rnşbakanııı teşkil edeeeği anlaşılmaktadır
Romn 13 A A (United Press)
Başbakan do Gasperi'nin bugün go« vakit veya yarın yeni kabineyi kurmaya memur e-dlleccğl hükümet kaynaklarım dan öğrenilmiştir.
Cumhurbaşkanı. muhtelif parti liderleri ile istişarelerini bitirir bu irmez de Gasperl yem kabineyi kurmaya başlayacak» ır Kabine buhranlarında» Cumhurbaşkanının bölün parti liderleri ile resmi istişarelerde bulunması ttalyada protokol icabıdır.
İtalyan kabinesinin istifası I* lıılyan basınında çok az heyecan uyandırmıştır İtalyan basınındaki bütün tahminler» yeni kabinenin kimlerden müteşekkil olacağı noktası üzerinde toplanmakta ve sağcı sosyalistlerin kabinede alacakları ver nispetine inhisar etmektedir.
Liberallerin kabinede kalmalarına muhakkak nazariyle bakılıyor.
J
Jessup, Fornıoza’da
Londra 11 (YİRS) .Amerikanın Dışişleri Bakanlığı memurlarından ve Dışişleri Bakanlığının gezici elçilerinden Philllp lessup, Koreden Formozoya gitmiştir.
Dr Jcsstıp, Fornıoza adasında son durumu tel kik edecektir.
Tipi ve fırtına henüz yatışmış değildir. Dün karada havanın zaman zaman yatışmasına rağmen denizlerde fırtına devam etmiştir. Bu yüzden Bakır, İzmir, Aksu gemileri Akçaabadda, havanın sukûnot bulmasını beklemektedirler. Dumlupınar oerrıisi ise hâlen Amasraya sığınmış bir halde beklemektedir. Mar« marada da deniz oldukça hırçındır. Seyyar vapuru havanın muhalefeti yüzünden ancak dört saatlik bir gecikme ile dün saat 13 te Karablgadan limanımıza gelebilmiştir.
Hareket edecek olan gemiler de beklemektedir. Anafarta vapuru dün sabah İnebolu postasına hareket edomemiştir. Tipi başladığından beri İ6tan-bulda 31 vaka tesbit edilmiş ise de, bunlardan hiç biri büyük bir ehemmiyet taşımamaktadır.
r.»r> «••• ı»ı -nm ııi|nınRwmMmH*mr^T
ı
Macaristan
Ingüiereye nota verdi
Notada, İngilterenin Macaristan» demokrasi ve hürriyet dersi vereıııiyeceği belirtiliyor
Rndnpp.şip 13 >k.A. lUnitocl Press)
Mfouı hükümeti Budapeştodeki lıurlhz FClçillûinf verdiği bir notada» RMi Alm.«nymıin kmıılmasınA dair Malar hükümetinin 3 kasını tarihli protestosun ı karşı Ingiliz hükıırncU-nin cevabını reddetmiştir.
Hu yeni notasında, Macar hükümeti, “Ingiliz hükümetini Mncarlstana demokrasi ve hürriyet dersi veremiyc cağ!" Kaydedilmekte, inglltoreyl Al manyadaki Macar emlâkine elkoy ıııakln itham etmekte ve Macarls tanın biitün milletlerarası siyasi meselelerde fikrini bildirmekti1 serhdsı olduğunu ileri sürmektedir
Dr. T’trielı, Türkiye niifns sayımını trrtipliyecek
Bale, 13 A.A. lAFP) — "Bnsleı-Nachrichteıı'' gazetesi tarafından verilen bir hab( re göre. 1949 senesi sonuna kadar adalet ve polis flnirrlerl nüfus kısmı şefi bııbınan I >r. Ulrıeh Stnmpıı, Türkiye Hükümetince Tür-kiyede yapılacak nüfus sayımını ter tiplrmege davet edilmiştir.
1919 senesi sonunda emekliye ayrılan Dr. lilrıcb Mıilcllcrarosı Nüfus Servisi Camlyeti Başkamdir.
Fazla para isteyen taksileri haber veriniz !
Kar ve fırtına yüzünden bazı taK dolmuşların müşterilerinden fazla aldıkları teshil edilmiştir. Vali ve diye Başkanı, Emniyet MÜdürlüfct hu gibi hareketlere meydan verlln sini ehemmiyetle istemiştir.
Diğer taraftan Belediye nizami1 göre her otomobilin bir zinciri o gerekliğinden ztncirslzllk bahan* işe çıkmayan otomobiller takip edil, tir.
l
Bir Amerikan filosunun limanımızı ziyareti bekteniy Birleşik Amerikanın Akdeniz d( masına mensup US.S. Wa!dron ve S W>kls muhripleri. Albay M. E nin’ln komutasında bugün »nat 8. limanımızı ziyaret etmeleri mubt d ir.
EDİYOR
SERİ HALİNDE DEVAM
(Gazetelerden ı
YANGINLAR
sık oğlum. Şimdi bir yangın daha çıkar, gidip ısınııj
jrınrı *
— Biraz daha dişini
I
Sayfa 2
14 Orak 1950
"İstanbulun, güzelliği kadar dertleri de iç alıcı ve düşündürücüdür.”
r
t
f
■
î
1
ı
*»
ı
t
I
4
i
Vali, sarhoşlarla yapılan mücadeleyi, J* derdim,
İstanbul Valisi ve Boledıyo Balkanı dün goce İstanbul Radyosiyle hemşehrilerine bir hitabede bulun-muştur. Profesör Fahroddin Kerim Gokayın bu hitabesini aûagıdakı satırlarda okuyacaksınız.
“Aziz hemıohrllerlm,
İstanbul Vali ve Belediye Başkanlığı vazifesino başladığım iki buçuk ay oldu. Şehrin muhtelif İlçelerindeki hemşohrllorim dertleşmek üzero beni aralarında görmek arzularını ısrarla belirtiyorlar. Mühim bir kısmının davetini karşıladım. Zaman vo imkânın müsaadesiyle diğerlerini do ziyaret ode-eeğim. Dortloşme ziyaretleriyle habersiz teftiş dolaşmalarını karıştırmamak lâzımdır. Derdi yanında ve yakınından görmenin faydası pok çoktur. Radyo konuşmasını bu ziyarotlorin sonunda yapmak istiyordum. Fakat birdenbire bastıran karakış konuşmayı one aldırdı. Sebebi de şudur: Ulu Tanrıya hamdolsun, şu dakikada bir çoklarımız kışın şiddetini duymuyor, sıcak sobalarımızın başında soğuktan korunmuş bulunuyoruz. İnsanlığın en büyük vasfı içtimai varlığıdır. Normal ve medeni insan topluluk içersinde hodkâmlığı yenmiş, sosyal dayanışmada yer almış olan kimse demoktlr. Kar tipisinin şiddetle hüküm sürdüğü bir saatto kömürsüz. s cak çorbaeız vatandaşı düşünmek on esaslı hemşehrilik vazifemizdir. Yapacağımız yardım, alanı mahcup. vereni gururlandırmıyacak şekil ve tarzda yapılmalıdır. Kızılay aşocaklarına yapılacak bağışlar yerine masruf bir hareket olur. Aş-ocakları İletesi ne haftada iki defa et ilâvesini temin ettik. 9oğuklar başlayınca Kızılay ev başına onar kilo kömür dağıtıyor. Yardımse-venler fanile veriyor. Bilirsiniz kİ, milletimizde komşuluk yakınlığı akrabalıktan üstündü. Birinci ve İkinci Dünya savaşları bu güzel geloneklerİ baltaladı. Herkes kendi nefsmi düşünme yoluna girdi”
Vali vo Belediye Başkanı Dundan sonra varltlih vatandaşlar arasında fakirlere yardım hissinin artması ricasında bulunarak bunu hara-retlo tomennl etmiş ve bu gibi vatandaşların kendi paralariyle yaptırdıkları dispanser, çeşme ve hayır müessoselerini zikrederek, İstanbul şohri hakkındaki ihtisaslarını söylemiş ve kendi kendino şu suali sorarak sözüne devam etmiştir:
“Bir fâni iğin senin hizmetinde bulunmanıh zevkine bendesi hudut çizilebilir mi? Yalnız, acaba bu yolda arzumuza düşen Ödevleri yapabiliyor muyuz?
İstanbulluya dertlerini burada soramıyacağım. Yalnız ben konuşuyorum. Kimbilir şu dakikada beni cevaplandırmak istiyen kaç vatandaş, mikrofona setlerini duyuramamanın içtepkisi ile kıvranmakta vo sabırsızlanmaktadır Is-tanbulun güzelliği kadar dertleri de iç alıcı ve düşündürücüdür. Şurasını da unutmamak lâzımdır ki kederli zamanınızda Marmaraya çevirdiğiniz gözler nasıl derin düşündürür. sizi dinlendirir*©, günün çalışmaları da insana aynı huzur ve emniyeti vorir. Emniyet derken tabii her türlü huzuru kasdediyo-rum. Yeni vazifeye taşladığım zaman gazetelerde İstanbul âsayişi-no ait bazı yazılar okudum. Polisteki arkadaşlarla derhal faaliyete geçtik. Sarhoşlarla yakın alâkamız malûmdur. Bazı meyhanecileri telâş aldı. Kendilerini basın /ası» tasiyle aydınlattım. Kimseye sarkıntılık etmemek şartiyle İçene sözüm yok: Onlara ancak nasihat.
Fakat vatandaşın huzurunu kaçıranlara aınan vormiyeceğlmizi söyledim. Sözümüzü dinlediler. Bazı soz anlamazları da Bakırköy hastahanesıne yolladık. Orada in sanlar çabuk akıllanır. Kanına, bel suyuna bakılır. 8eyin tüyondaki mikroplar, zehirler ölçülür. Bu tedavi iyi geldi. Elimizde kusturucu vasıtalar da vardır. Oraya kadar gitmeden şimdi vatandaşlar sarhoş vo münasebetsizlerin sarkıntılığından uzak bulunuyorlar. Esasen bunu yapan bir kaç kişi İdi. İstanbul hemşohrllerlnı tenzih
çıkan yangınları, seyrüsefer zorlusuna karşı duşihıhlrnlrrı izah etti
cdorim. Bilirsiniz kİ İstanbul efendisi müeddeb insan tipidir. Onun konuşmacında, giyinmesinde, bütün tavır ve hareketlerinde noza-ket hâkimdir. İstanbul ofondisi tipini kaybetmemeye çalışmak hemşehrilik vazifemiz olmalıdır.”
Vali sözlerine devamla “Nedim gibi zarif şairler, oşsiz sanatkârlar yetiştirmiş bir şehrin nezaketi ve zarafeti dillere destan olmalıdır.” dedikten eonra sözünü Is-tanbulun omniyet mosolosıno İntikal ottirmiş ve demiştir ki:
“Emniyet cophesini tahlil edeı ken ocak ayının başındanbcri üslüste çıkan yangınlardan biraz sıkıldığımı söylemek isterim. Bugün bu yangın çıkan yerlerden dördünün sahipleri cezaevinde mevkuf bulunuyorlar. Çünkü İhmal ve te^ahl suçunu işlemişler.
“Hemşehrilerimden rica ediyorum. Mangala, sobaya. bacayA dikkat etsinler. Elektriklo, prizle fazla oynamasınlar, evlerindeki e-loktrik tertibatını sık sık kontro* ettirsinler. Yangın denilen âfetin nekadar korkunç blrşey olduğunu hatırlarından çıkarmasınlar.
Istanbulun dertlerinden biri do seyrüsefer işidir. Istanbulda askeri vasıtalar hariç motörlü nakil vasıtaları 7548 sayısını buldu. Vatandaşın rahat etmesi için bazı tedbirler alındı. Şoför vatandaşların bu tedbirlere riayet edeceklerini, gece ondan sonra korna çalarak şehrin sükûnetini bozmıy.v caklarıniı durulmıyacak yerde durarak yolu kapatmıyacaklarına, kelle taşır gibi uluorta süratle giderek kazalara sebebiyet verme yeceklerlnl, hole içki veyAhut diğer uyuşturucu zehirler kullanarak mesleklerini kötüliyenlerl aralarında ba rındırmıyac a kların a e-minim» Bizi ceza yazmak tedb rlne müracaat ettirmiyeceklerinl ümit ediyorum. Çalışmalarımızda vait yoluna gitmiyoruz. Ancak tahakkuk ettireceğimle yapabileceğimiz şeyleri elbirliği ile anlaşarak ortaya koymak yolunu takip ediyoruz.
Biraz da geçim sahasından konuşalım:
Gıda toptan fiatlorinde bir ucuzlama vardır. Bunu perakendoye İntikal ettirmeye uğraşıyoruz. Şubatta toplanacak Belediye Meclisinden alacağımız kararla pazarları çoğaltacağız. Pazarlarda tartı İşlerini gozönünde tutacağız. Tecrübesine başladık. Belediye yasağı 48 saat sürer diye batıl bir fikir vardır. Bu fikri yıkmak boynumuzun borcudur. Herkesin meşru kazanç İle Allaha şükretmesini istiyoruz. Fukaranın nafakasına göz dikenin âkibetl hazin olur. Müsaade etmiyeceğiz. Ofislo müşterek o-larak çıkardığımız yağ makbule geçti. Sayılı tıp profesörlerinin hazırladığı bu yağ çok sıhhidir. Evimizde kullanıyoruz. Istanbjlda hayatı ucuzlatma yolunda giriştiğimiz savaş ümit vericidir. Hayale kapılmayı sevmeyiz.
Biraz da şehrin temizliği Üzerinde durmak isterim:
Bu oldukça güç bir İş! Fakat hemşehrilerden yardım istiyorum. Mandalina yiyip kabuğunu sokağa atan, çöpü rastgele evinin ö-nüne döken hemşehrilerimden şikâyetçiyim .Bu şehrin tapusunu hepimiz müşterek olarak muhafaza ediyoruz. Belediye ve şehirli etele vermok zorundadır. Hemşehri şuurunu kafasında yer ettirmiş İstanbullu yuıddaşlarımın ceza müeyyidesine İhtiyaç hissettirmeden bize yardım edoceklerine eminim.
Şehirlinin yol. su, ışık gibi bir çok dilekleri var. Hor gün yüzlerce mektup alıyorum. Biz nalk hizmetindeyiz. İmkânın bütün müsaadelerini kullanarak onların dileklerini cevaplandırmaya benimle birlikte Vilâyet ve BeiedıyeJekı bütün çalışma arkadaşlarımız gayret ödiyoruz. Ulu Tanrı bizi mahcup etmesin. Istanbula ait talebe .gonçllk. işçi meseleleriyle bir de 500 üncü fetih yılı kutlaması vardır. Onları da diğer konuşmalara bırakıyorum. Hepinize sağlık ve esenlik dilerim aziz herrşeh rllerim.”
Amerikan gazeteleri
Truman'ı destekliyor
iz Amerikalılar, yalnız kendimizi değil.
başkalarını da düşünmek zorundayız
Washington, 13 AA. (USISi — A-ınerikan gazetelerinin büyük bir kısmı, Başkan Truman’ın kongreye sunduğu bütçedeki harici ve askeri yardım isteklerini desteklemekte, fakat bütçe açığını tcnkıd ederek açıktan para sarf edil meşinin durdurulmasını istemektedir.
Gazetelerden çok azı harici yardım veya milli savunma ödeneklerinden kısıntı yapılabileceğini veya yapılması lâzım geldiğini müdafaa etmektedir.
The Birmingham Age-Hrnıhi gazetesi “biz Amerikalılar yalnız kendi refahımızı değil, başkalarını da düşünmek zorundayız., demektedir.
The Lousvillc Courter - Journal şöyle diyor:
"Avrupanın istikrarına vardım ve
Times ağzında
softuk harbin kaybedilmemesini temin etmeliyiz. Bu gaye önünde içişlerimiz İkinci derecede kalır.
Marshall Plânının, biraz kısılarak devam etmesini müdafaa eden Novv-V ırk Times "Başkan Truman’ın dediği gibi istenen Ödenek plânlarımızın muvaffakiyetli bir neticeye ermesi için lâzım olan asgari haddlr. Bunu baltalıyacak kısıntılar sadece fena bir ekonomi olmakla kalmıynı ak, kaçındığımız tehlikeleri de tekrar karşımıza çıkaracnktu.. demektedir.
The Washıngton Daily Newg ise, ’ Mılli savunma vo diğer demokrat memleketlere yapılan yardım Ödeneklerinin ağır olduğunu ve bir zarar vermeksizin, Başkan ın teklif ettiğinden daha fazla azaltılabileceğini,, ya-w sıyor.
Eski dertleri
Dünkü Meclif müzakereleri
"Cumhuriyet” vapuru
Kimsesiz ve bakımsız çocukların himayesi
Tescil edilmiyen birleşmelerle, bunlardan doğan çocuktamn tesciline dair kanun hükümlerinin tadilini Adalet Komisyonu görüşecek
büyük bir tehlike
atlattı
tki yolcu, gemiye, dinamit ve dinamit kapsülleriyle fitilleri sokarken yakalandı
Batan denizaltıda 55 denizci öldü
Denizaltı mürettebatından ancaJc 15 i kurtarıldı, on kişinin de cesedi bulundu
Londrn. 13 (YÎRS) — Amirallik Dairesi, bir İsveç gemisiyle çarpı: an ve Taymls Nehri mansabında batan “Truculent” denizaltısının, üç dört gtln içerisinde suyun sathına çıkarılabileceğini bildirmiştir,
Denizaltıda bulunan 80 kişiden 15 i kurtarılmış, 10 kişinin cesedi bulunmuş ve diğer 55 kişi için hiçbir ümit kalmamıştır. Amirallik Dairesi, 55 kişinin ölmüş veya kaybolmuş nazariyle bakılmasının gerektiğini bu gece yayınlamıştır.
Kıral ve Baöbakan. Amirallik Bakanlığına taziyelerini göndermiştir. Londradaki yabancı temsilciler de, hükümetleri adına teessürlerini bildirmişlerdir.
Londra, 13 (YİRS) — “Truculent,, denizaltısı ile çarpışan İsveç “Dlvlna0 gemisinin, yapılacak tahkikat sonuna kadar, nezaret altına alınması için Amirallik Dairesi tarafından emir verilmiştir.
Filistin UzİHştırniH Komisyonu Ccnevred? toplanarak
Cenevre, 13 A.A, ıReutor) - Bugün bildirildiğine göre, geçen 9 aralıkta Cenevrede çalışmalarına son veren Filistin Uzlaştırma Komisyonu, önümüzdeki pazartesi günü Cenevre-de toplanacaktır.
Tühkiye, Fransa ve Birleşik Amerika temsilcilerinden teşekkül eden komisyon aşağıdaki meseleleri Ince-leyecktlr:
1 — Filistin mültecilerine ayrılan tazminat,
2 — Komisyonun Filistin meselesine bir hal çaresi bulmak İçin müspet çalışmalara başlaması hususundaki Arap teklifi.
Şehir ve kasaba ilkokullarına ait kanun tasarısı
Ankara 13 ( Hususi muhabiri uz-dem — Büyük Millet Meclisi Milli E-gltlm komisyonu bugün Emin Soysal iMaraşi tarafından hazırlanan şehir ve kasaba ilkokullarının da halk tarafından inşası hakkındaki kanun teklifin tetkik ve müzakere etmiştir Komisyon, prensip itibariyle bu teklifi tasvip etmekle kerahet şehir ve kasabalardaki İlkokul binalarını kendilerine yaptırma işinde bir formül bulmada müşkülâta u^rauıiş-tır. Bu zorluğu gidermek üzere komisyon beş Kişilik bir to.lt komisyon teşkiline karar vermiştir. Tâli komisyon. Orhan Scyfi Oıhon Zonguldak), Tezer Taşkıran, Suut nal Yetkin (Urfa), Esat Çınar ı İzmir ı ve Mustafa Reşit ıTrabzon)dan mü rekkeptlr
Bulgaristanda iaşe _darhğı
Sofya Radyoaıit komünist İdarecilerin de vaziyetin vahametini anlamış olduklunııı söylüyor
Londra, 13 ıNafenı — Bulgarista-nın şu anda ehemmiyetle üzerinde durduğu meselelerden biri "İnsanlara ekmek ve hayvanlara yem” teminidir. Birçok ilçelerde ne buğday ve ne de arpa ve yulaf hasadı köylünün e-llnden toplanamamıştır. Sofya Radyosu. dün yapılan İlçe toplantılarında komünist idarecilerin variyetin vahametini belirtmiş olduklarını bildirmişti
t*
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı bütçesi
Muhalefet hatipleri, Bakanlıkça açılan anketin alâka toplıya-rnamasının bir itinjatsızhk delili olduğunu söylediler.
Bütçe kabul olundu
Ankara 13 ı Hususi muhabirimizden) — Bütçe komisyonu bugün öğleden evvel yaptıâı toplantıda. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı bütçesinin umumi heyeti üzerindeki müzakerelerine devam etmiştir. Ahmet Oğuz (Eaklşchlrı. dün tafsllen bildirdiğimiz şekilde memleket iç ve dış ticaret politikasının tek bir idari makama baglnnırınnvş olduğu. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı ile İşletmeler Bakanlığının bir teşkilât kanununa dahi malik bulunmadıkları ve binnetlee hükümetin bu hususta muayyen bir prenslpe malik olmadığı cihetlerinin komisyonca karar altına alınmasını istemiş ve bir önerge vermiştir.
Bakanın bu teşkilât kanunlarının Meclise sevkedildigl yolundaki izpkıları üzerine önerge reddedilmiştir. Ahmet Tahtakılıç da, şimdiye kadar gelen hükümetlerin zirai kredi meselesini halledemediklerinin tespit edilmesini istemiş ve bir önerge vermiştir. Bu önergedir meselenin Maliye Bakanlığı bütçesinde münakaşa edilmesinin doğru Alacağı mucir» sebebiyle reddedilmiştir.
Muhalefet hatipleri, ticaret odalarının ticaret alclllı tutmadıklarını, Toprak Ofisin fevkalâde hallerle ve sadece hububatın istihsal ve istihlâk müvazenesiyle Hat kontrolünü temin Içırı kurulduğunu sovllyerek bugün bu teşekkülün iştigal mevzuunun fevkalâde genişletilmiş olmasını tenkili ve serbest ticaretin inkişafı hususunda Bakanlıkça Açılan anketin alâka toplıyartiamasının bir itimatsızlık delili olduğunu tebarüz ettirmişlerdir
Ankara 13 (Hususi muhabirimizden) — Kırklarell Milletvekili Fuad Umay, Kimsesiz ve Bakımsız Çocukların Korunması hakkındaki 5387 sayılı Kanunun bugüne katlar ne şekilde tatbik cdlldl/flni, ne kadar ço. cııgun himaye Altına alındılını. Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlarından sormuştu. Soruya ilk olarak Milli Eğitini Bakanı şu cevabı verdi:
”— Bu kabil çocukların korunması Kanunu çıkınca gereken hazırlıkların yapılmasına başlanmıştır. Bu faaliyet, hır taraftan korunacak çocukların. diğer taraftan bunların banndırılacakları yerlerin tesbll e-dümesl noktasına tevcih olunmuştur.
İlk hamlede, on Üç vilâyetten aldı, gımız raporlar. 183 çocuğun bu Kanunu mevzuuna alınması icap ettiğini göstermiştir Bakanlık, evvelce yatılı bölge ilkokulları olan yerlerin, bu çocukların barındırılmasına tahsisini uygun görmüştür. Bunlardan An-kAranın Çayırhan ve Blleclk’in Yanaklar mevkiinde olan, İkisi açılmış ve ilk hamlede tesbit olunan 163 çocuktan 106 sı Çayırhana, geri kalan 57 al de Yanaklara yerleştirilmişlerdir.
Yeniden gelen raporlar. 21 vilâyette daha 350 çocuğun himayeye muhtaç olduğunu göstermektedir. Bunun için önümüzdeki sene de. Hatay’ın Belen ve Ispartanın lslâmköy mevkilerinde birer yuva daha açacağım.
Yalnız bu çocukların Devlet himayesine alınması uzun formalitelere bağlıdır. Mahkemeden İlâm almak icap ediyor. Bu müşkülât bizi hızla İlerlemekten menetmektedir..,
Saflık Bakanı da, kenefi Bakanlığını ilgilendiren süt çocuklarını, Ço. cuk Esirgeme Kurumu kreşlerine yerleştireceklerini, buna mukabil Kuruma tahsisat vereceklerini bildirdi.
Soru sahibi, bu İşın bir memleket ve bir istikbal dâvası olduğunu tebarüz ettirerek bu mevzu İle g« nis ölçüde alâkadar olunmasını istedi.
Gic/I kabntş ııüfllH takaları
Tescil edilmiyen birleşmelerle bunlardan do&an çocukların tesciline ve gizli kalmış nüfus vakalarının ceza-zasır. olarak kaydına dAir 4727 sayılı Kanun hükümlerinin iki yıl daha temdidi hakkındaki tasarının müzakeresinde süz alan Adalet Komisyonu sözcüsü: “Tasarıda Adalet Komisyonunu alâkadar eden mevzular vardır. Meselâ, Türk vatandaşı bir erkeğin ecnebi bir kadınla birleşmesinden hâsıl olan çocuk, bu Kanundan istifade ediyor da, Türk vatandaşı olmıyan bir erkekle evli Türk kadınının çocuğu bundan faydalanamıyor Ayına ı müruru müddetli hükümleri de yeni bir kanun tesisi mahiyetindedir Bu itibarla biz, Komisyon olarak, tasarının Adalet Komisyonumuzca tetkikim istiyoruz.,, dedi ve bir önerge verdi. Bu talebi Komisyon Başkam Hulki Karagülle ile Kâmil Coşkunoglu tarafından da desteklendi. Teklif sahibi Cevdet Kerim Incedayı’nm:
Bu Kanun, milyonlarca vatandaşın mukadderatım ilgilendirmekte, medeniyetimizde kanayan bir varanın tedaisini istihdaf etmektedir. Geri bırakılmasın. Gereken tadilât burada tezekkür edilsin!,, demesine ve Mehmet Kâmil Oran’ın:
"— Ben daha evvel tasarının Ada. let Komisyonuna havalesini teklif etmiştim. Bu teklifim reddedilmişti. Bu ıtiharla bu istek, bugün de kabul edilemez.mütalâasında bulunmasına rağmen, önerge kabul ve teklif 15 gün zarfında tetkik edilmek kaydiyle Adalet Komisyonuna verildi
Burdur Milletvekili Ahmet Alı Çı-
nar’ın Tapu ve Kadastro Kanununun 15 İnci maddesinin tâdilini ve bataklıkların. kurutanlara temlikini derpiş eden kanun teklifinin birinci müzakeresinde İlk sözü Emin Sazak aldı:
"— Kurutulan bataklıklar, kurutana verilecektir Bu çok güzel bir kanundur. Fakat kurutanların elinden Toprak Kanunu hükümlerine tebean bunlar geri alınabilir. Bu hususta emniyet vorici hükümler konulmalıdır.,, dedi.
İsmail Hakkı Baltacıog’iu, bu mevzuda heyecanlı bir konuşma yaptı; İstiklâl Mücadelesine» başlarken Tür-kiyenln nüfusu 7.5 milyon iken bugün 30 milyona yükselmişse, bunun sağlık kaidelerine riayetten ileri geldiğini. bununla beraber, Türk kadınının doğum husufunda haiz olduğu fevkalâde kabiliyetine rağmen, sıtmanın, doğan çocukları öldürdüğünü, bataklıkların kurutul m asiyle bu facianın Önüne geçilebüeceglnl tebarüz ettirerek dedi kİ:
Amerika, İtalya bataklıkların hakkından gelen İki ileri memlekettir. Bu memleketlerin telâkkisine göre, bataklık kurutulmaz, sömürülür. Onlardan istifade edilir. Bu işi de sağlık mühendisleri yaparlar. Sağlık mühendisi olarak (Kameci) Mües-seBelerlnde yetiştirilen elemanlar başka hizmetlerde kullanılmaktadır. Sağlık Bakanlığı bunun ehemmiyetini İdrak edememiştir.,,
Bu arada Hükümetten hiç kimse Mecliste hazır değildi. Hatip buna işaret ederek şiddetli tenkidlerde bulundu ve:
"— Hükümet nerededir? Hükümet dinlemez, gazeteler yazmaz, iddia ve temennilerimiz ruznamelerde kalır. Bunları kim okur?,, diyerek kalyada 2000 nüfuslu köylerin, bataklıklar sömürülünce, 10 yılda 45 bin nüfuslu kasabalar haline geldiğini bildirdi.
Başkanın daveti üzerine, Hükümet mensuplan salona geldiler Sağlık Bakanı, sağlık mühendislerinin İş başında bulundukları hakkında izahat verdi. Neticede maddelere geçilerek tasarının birinci müzakeresi yapıldı. .
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi kadrolarında değişiklik yapılmasına dair olan tasarının da birinci müzakeresi yapıldıktan sonra oturuma son verildi.
Türk büyüklerine ait türbeler açılacak
Bunlarla beraber, sanat değeri olan diğer türbeler de, Müzeler İdaresi eliyle umumun ziyaretine açılacak
Ankara, 13 «Hususi muhabirimizden ı — Hükümet tekke ve zaviyelerle türbelerin şeddine dair olan 677 sayılı kanuna ek bir kanun tasarısı hazırlayarak Büyük Millet Meclisine sunmuştur Tasarıya göre. Milli Eğitim Bakanlığı Türk büyüklerine ait bulunanlarla yüksek sanat edegerı o-lan türbelerin Müzeler idaresi eliyle umumun ziyaretine açacaktır.
Tasarı, kanunlaştığı takdirde açılışında mazur görülmeyen türbelerin listesi Milli Eğilim Bakanlığınca hazırlanacak. Bakanlar Kurulunca tasvip edildikten sonra halk bu türbeleri ziyaret edebileceklerdir.
Milli Eğitim Bakanlığı, açılacak türbelerin listesini henüz hazırlamış olmamakla beraber, bu müsaadenin Fatih, Barbaros, Osman Gazi ve emsali gibi Türk büyüklerinin türbelerine hasn dilrrrği söylenmektedir.
tk4 gün evvel aj-«ılık pontanını yapmak üzere Karadeniz© hareket eden Cumhuriyet vapuru limandan ayrılacağı ııı-radn İki şahsın üzerinde yanıcı ve patlayıcı madde bulunduğu İhbar cdümlş ve yapılan aramada Glrcıuna gitmekte bulunan Halil Gündüz ve Yusuf Yolcu adlarımla İki yolcuda bu maddeleı bulunmuştur. Halil Gündüz ve Yusuf Yolcu ikinci kaptan İdrla ve gemici Mehmet Çınar refakatinde Deniayollan Nöbetçi Müdürlüğüne getirilmiş ve hâdise dolayınlyic gemide vazife gftrerı »İvil polis memuruna teslim edilmiştir. Halil Gündüsün üzerinde 7P dinamit kapsülü, lö büyük dinamit hamuru, 6 yarım dinamit hamuru, 2 parça dinamit fitili, Yusuf Yolcuya alt eşya arasında da 5 büyük dinamit hamuru. 6 yanm dinamit hamuru ve 10 dinamit fitili bulunmuştur. Hâdise bir zabıtla tesbit edilmiş ve bunları gemiye sokmak istlyen-ler hakkında adlı takibata başlanmıştır. ('«erlerinde dinamit bulunan şâfiis-1 urdan Halil Gündüz 19 ve Yusuf rol-ou 36 yaşlanndadırlar ve her İkisi 4e Tlroboİu köylülerindendir.
Fakir hastalan yokla
II
doktorları işe haşlıyor
Kışın birdenbire bastırması Ilı eri ne İstanbul Sağlık Müdürlüğü fakir hastalan gözetmek için bir karar almıştır. Buna göre vazifelendirilen doktorlar semt semt muhtarlıkları dolaşacaklar ve mahallelerdeki fakir haftaların aya- \ gına kadar giderek lâzım gelen tedaviyi yapacaklardır. Hastalar arasında ilâç alamayacak durumda olanların llâçlan-m da Sağlık Müdürlüğü temin edecektir.
6 yaşındaki sanatkar Avui Gaser’ln konseri
Bevoğlu Ortaokulu Aile Birliğinin tanka m a I bugün saat 15 ten itibaren Parkoteldc yapılacaktır. Toplantıda 6 yaşındaki sanatkâr Avni Gaser bir kanser verecektir.
Valinin çalışmaları
Dün sabah vilâyette Vali. Ingiliz Basın Ataşesini kabul etmiş ve kendisiyle görüşmüştür. Vali ve Belediye Başkanı bundan sonra Kapallçarşıya giderek esnafın dertlerini dinlemiş ve bilâhara İş Bulma ve Barındırma Bürosunu gezmiş ve faaliyet, hakkında izahat almıştır. öpleden sonra da Unkapanı kömür tevzi yerini teftiş eden Vali, bugüne futlar 9ü bin kişive kömür tevzi edildi» I, kömıir almayan üç hin kişiye do k> lerinln verilmekte olduğunu teshil nılşitr.
Devlet Denizyolları tJmur.ı
Müdürü Ankara.'a gidiyor
Devlet DenizVnliarı Umum Müu.ıü, Bütçe KomfeyçnundAt • ere an etmekte olan tasan n.Otnkerelerinde hazır bulunmak üzere hu akşam An karaya hareket edecektir
Teknik üniversitedeki konser
Elektrik Fakültesi Talebe Cemiyetinin tertiplediği konserlerden İkincisi önümüzdeki hafta güzide sanatkâr Safiye Ayla tarafından Teknik üniversite salonunda verilecektir rfu konsere Necatı Tokvay. Ercüment Batanay ve Yor-go Bacanoa refakat edeceklerdir.
Karadenizliler Çayı
Trabzon Liselerinden Yetişenler Cemiyetinin Taksim Belediye Oazinoâu camlı salonunda tertiplediği Karadeniz çayının 14 orak 950 cumartesi günü saat 14 ten 19.30 a kadar neşe İçerisinde geç-meeı için hazırlıklar tamamlanmıştır.
Yedlkulede yangın
Bu akşam Yedlkule lmrahor Mtik lesl Ali Efendi Sokağında kâin 15 nu. i-ralı evden yangın çıkmıştır.
Yangın bu evi ve iki yanında bulunan üçer katlı ahşap evleri tamamen yaktıktan sonra söndürülebllmiştlr.
Bu evlere nazır yine ahşap bir ev kısmen yanmıştır.
38 vatandaşın kurşuna dizdirilmesi hâdisesi
Ankara 13 (Hususi jnuhuLurinuz-dan) — Vanın Özalp kazasında. 33 kişiyi kurşuna dizdirenlerin muhakemesine 30 ocak pazartesi günü saat 9.30 da. Genelkurmay Askeri Mahkemesinde yen i don ba^lanaoaktu.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ roman
- 45 -
Demincek — Sırrı Beyin hissettiği gibi — Servet Beyin gelemlyeceğl haberi karşısında biraz şaşırıp kalan mühendis Ragıp Beyin birdenbire neşesi yerine gelmiş: mûtadı üzere Sır-r. Beye aataşmıya başlamıştı:
”— Servet Beyin niçin vazgeçtiği şimdi anlaşılıyor; dedi. Ve karşısındakini, bir müddet şaşkın şaşkın yüzüne baktırıp beklettikten sonra:
“— A, birader; diye ilâve etti. Bu adamın huyunu hâlâ anlamadın mı? Evvelâ; resmi vazife haricinde devlete alt nakil vasıtalarından İstifadeyi kanun ve nizama mugayir bir hareket telâkki etmiştir. Saniyen; bazı bedhahlar kendisini çoluk çocuğuyla beraber, Ankara’dan gelen vekillerin Haydarpaşa’dan köprüye geçmelerine tahsis edilen böyle bir tantanalı motöre kurulup Boğaziçi sofasına çıktığını görürler de lâf ederler diye korkmuştur.
Sim Bey:
°— Bu,'işin en doğru tarafı... dedi.
Ve deminki şüphelerinden kurtulmuş olduğuna o kadar sevindi kİ. lüzumsuz yere, dakikalarca gülmekten kendini olamadı.
Naşlde Hanımefendiyle Sevim ve Nedim yalının geniş sofasından içeriye girdikleri vakit, işte, bu kahkahalarla karşılaştılar. Servet 221
Beyin haremi, elini uzatırken:
”— Hay. Allah, neşenizi bol etsin; dedi. Kaç zamandır etrafımda güler yüz görmez olmuştum. Ruhum kasavet İçinde bunalıp gitmek üzereydi.
Ve genç mühendise dönerek:
öyle değil mı, Ragıp Beyefendi ? Siz şa-hidimizsiniz; dedi.
Gerçekten Sevimin başına gelen felâketten ben Servet Beyin evine çöken gamlı ve zaman zaman kâbustu havanın ne boğucu olduğunu Ragıp Beyden daha İyi bilecek kimse yoktu. Hattâ denilebilir ki, genç mühendisin ruhu, bu havanın zehrini belki şu delişmen kadınla onun ağırbaşlı kocasının yüreğinden çok daha derin bir hisllllklc emmiş ve emmekte idi. Kaç aydanberi, işi gücü bırakıp var kuvvetiyle bu havayı tasfiyeye çalıştı ve buna muvaffak olamayınca doktorlarla elbirliği ederek nihayet şu Avrupa seyahatini temin yolunda çırpınıp durdu İse bu, biraz do kendini kurtarmak kendine, bir soluk alma, bir şifa bulma çaresini aramak içindir. Zira, iki gün sonra Ragıp Bey de Naşlde Honım ve çocuklarıyle beraber yola çıkacaktır. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, Servet Beyin bu seyahat hakkındaki tereddütlerine son darbeyi vuran da onun bu karan olmuştur,
Müteahhit Sırrı Bey. Sevim’e uzattığı eli boşta kalınca ne yapacağını şaşırıp çoktnmiır beklediği evlâdını görmüş bir baba hevecanly-!e Nedim’in boynuna aarılmıya kalkıştı ve genç adam geri geri çekilir çekilmez bu sefer, boşta kalan koli arını havaya kaldırarak:
*’— Maşallah, Maşallah! Koca delikanlı olmuş küçük Bey... dedi.
Sonra yine ne edip ne diyeceğini bilmlye-rek afal afal bir Ragıp Beyin, bir Naşide Ha-222
mmın yüzüne hakti. İçinden: “Ne acayip çocuklar bunlar!.,, diye söyleniyordu. “Havdı (birden aklına gelmişti.) Haydi, kız, o kazadan beri bir yabancı erkek elinin eline değmesine bile tahammül edemlyormuş, ya bu züppeye ne oluyor?,, Lâkin Sırrı bey görgülü olduğu kadar pişkin bir adamdır da. Hemen, kendini toparladı. Naşıde hanıma dönerek..
” - Hanımefendi, dedi. Arzu buyuruhırsa ta-raço.va çıkalım. Sîzler İçin orAda bir ufak çilingir sofrası hazırlatmıştım. Bilmem, nasıl emrederseniz...
Servet beyin haremi çilingir sofralarının pek meraklısıdır; hemen tehalükle öne düştü ve hep birlikte taraçaya çıkıldı.
Burada, üstü, kristaller, gümüşler, daııtelâ-lar, mevvalar ve çiçeklerue bezenmiş bir büyük masa vardı. Etrafına gelişigüzel hosır koltuklar konulmuştu. Bunun biraz ötesinde ıızuııca mustatil başka bir masa evin duvarına dayanılmış, bir nevi hüfe vazifesi görmek için hazırlatılmıştı. Gümüş buz kovalan içinde, türlü türlü İrili ufaklı şişeler, kiminin başı sargılı, kimininki Örtülü, kimi tepelerinde küçücük gümüşten külâhlsrİA yana gelmiş yatıyorlardı. Siyah pnn-talonlu, beyaz ceket ve beyaz eldivenli bir ta-m garsonlar, başlarında Sırrı beyin Tokatlı-yan Otelinden getirttiği Maltre d’Hotel Klrkor olduğu halde bu masaların birer cüzü gibi pırıl pml beklemiyorlardı.
Nice zamandan ben gözü gönlü böyle ferah verici bir manzaradan mahrum kalmış olan Na-şıde hanımefendi • hele bu kadar çok delikanlıyı hep bir arada görünce • birden öyle hır neşelendi kİ, âdeta birkaç kadeh içkiyi üatüste içmiş gibi oklu. Sırrı beye nasıl teşekkür edeceğim bHemiyor, her yana tebessümler yağdırıyordu.
223
Sırrı bey. baş davetlisinin bu taşkın neşvesinl bir fırsat bilerek gözünün uciyle Klrkor'a şampanya şişelerinden birini İşaret etti :
” Birer kadeh buzlu şampanya? Bu sıcak günün sonunda reddetmezsiniz, sanırım...
M— Aaa... Buna şimdiden başlarsak, sonra halimiz ne olur?
Fakat Klrkor tantanalı bir eda ile şişeyi patlatmış ve Servet Beyin hareminin önünde duran kadehe dökmeye başlamıştı büfe. Sıra Sevime gelince, genç kız eliyle kadehinin üstünü kapı-y&rak :
“— Ben içmem... dedi.
Bu, geldiği dakikadan beri kızın agızından çıkan ilk sözdü.
Sırrı bey. bütün cesaretini toplıyarak kekeledi:
"— Başka bir içki emredersiniz, belki,.. Hepsinden var.
Sevim, cevap vermeksizin başını iki yana salladı. Bu, ne demekti? Evet mİ, hayır mı? Sim Bey hiçbir şey anlamamıştı. Lâkin, Sevimi an-lamıyan yalnız Sırrı Bey midir? İşte, ne kadar zamandır ki, bu genç kız, anası babası, kardeşi Içırı de muamma haline girmiştir. Kafasının İki yanından omuzlarına doğru sarkan dümdüz lepiska saçlarının İncecik altın tellerden işlenmiş bir miğfer kulaklıkları gibi çerçevelediği gergin ve oert yüzü avurtlarının girintlh/l ve yanaklarının çıkıntılariyle, gitgide, bir küçük Sfenks yüzünün esrarlı ifadesini almaktaydı. O kadar kı, bu yüzde tıpkı Nil kenarında oturan Sfenkslerin yüzünde olduğu gibi gözlerin nereye baktığı hiç belli değildi.
Zavallı Ragıp bey, kaç defa bu kilitli çehreyi bir yerinden açmaya çalışmış, kaç defa bu gözlerin bakış çevresini keşif İçin kafa ve gönül yormuştur Nafile, nafile... Kız hep başka yer-224
lerde, kız, erişilemiyecek, seçüemiyeoek kadar uzaklarda idi. Meselâ, şu anda, başım 9^x0rmig bulunduğu şu karşı tepelerin üstünde akşam ışıklarının bir pembe toz halinde tltriyerek dağıldığını görüyor muydu? Meselâ, biraz daha beride, hafif bir meltemle tatlı tatlı çırpınmaya başlıyan şu munis Boğaziçi denizinin lâcivertten maviye, maviden gümüşiye kadar türlü türlü renklerle nasıl hârelondiginln farkında mıydı ? Şirket vapurlarının, motorlar ve sandalların arada sırada bir rıhtıma döktüğü kadınlı erkekli İnsan kümelen arasında onun -velevki bir an için olsun - dikkatle alâkasını çeken bir kimse var mıydı, yok muydu? Genç kızı, her vakit ve her yerde yaptığı gibi, şimdi burada da gizli ve sıkı bir göz hapsi ıe aîn.ış bulunan Ragıp Bey, bütün bu suallere boş yere bir cevap arıyordu. Sevimin karşı tepelerdeki akşanı renklerine, denizin çırpınıp hâreleri elerine ve rıhtımın kalabalığına bakıp bakmadığını ve bunlardan herhangi bir tarzda duygulanıp duygulanmadığını anlamak şöyle dursun, hattâ şu taraçadakl vakınlaNyle tanıdıklarının varlığından haberi olup olmadığını bilmek bile mümkün değildi.
Genç kızın bu halı ise, Ragıp Beyi sinirlendirip bezdireceği yerde, ona karşı duyduğu ilgiyi gün geçtikçe bir İhtiraslı alâka derecesine çıkarıyordu. Naşide Hanım. Sırrı Beyle al takke ve külâh, konuşup gülüşmelerinin en hâd bir devresine girdikleri ve Nedim, elinde kadehiyle taraçamn parmaklıklarından rıhtımı seyre daldığı bir sırada, Ragıp Bey. yanında oturan genç kıza eğilip;
“— Ne güzel manzara, değil ini? Hele bu saat, Boğazlçfnln en sevdiğim saatidir; dedi,
(Devamı var)
225
Büyük Millet Meclisi müzakereleri
Viyana hususî muhabirimiz bildiriyor
Rumanya, beş yıllık plân
Devlet Demiryolları
bütçesinde mühim bir nokta
Marshall Plânından
işçilerinin durumu
yardım istiyorlar
siyasetine yanaşmıyor
Yazan: Prof. Dr. Şeref Nıırl i EKMEN
Ziraatin kollektifleştirilmesi, ciddî müşkülâtla karşılaşıyor
ve
★
★
Sebze fiyatları yükseliyor
★
★
★
ih-
★
antepfıstığı bu karardan almağa baş-Suriyeye ih-dûnundadır.
iki
30
Or-vâ-
kanunu ve yükseltilme kilometre işlerde
asistanlardan neticede, 1-2 münakaşayı görerek, galibiyetini
bir or-ol-bir
ziyade, genişle-
or-ve ele bir
para
ve için, Ticaret Ofisi,
(YlRS) — Avus-yılnıdu bir buçuk yün ihraç etmiştir, kıymeti 90 milyon
bu-
sa-
müşkülâtın
akisler
Yi-
Müdürlüğünün devletleri nez-tarım uzman-
ocaktan 20 ocak bir konferans Uzmanlar 15 o-1
Müdür-jşçüerin duru-primlerl
çalışan işçi-
GUNUN
EKONOMİK
HAREKET
Balıkyağı müstahsilleri
ARTIN mali yd başlangıç olması hasebiyle bugünlerde Büyük Millet Meclisinin en mü-kim işi 1950 yıl bütçesini inceden in-jlcej’e tetkik edip, onu memleketin ve knilletin menfaatlerine en uygun şe-Aulle çıkartmak olacaktır.
I Bütçe müzakereleri memleketin sl-lyasî, iktisadi ve sosyal hayatını doğ-₺ııdan doğruya ilgilendiren konuşma-i(ir olup, parlamento işlerinin de en başında gelmektedir. Bütçe müzake-Irclcrinin bu kadar geniş ve şümullü [bir mahiyet taşıması hasebiyle va-Itandaşlar bütçenin tanzimi, nıüzake-Iresi ve kabulü işiyle de yakından yatkına alâkalıdırlar. Ancak ön plânda Igelen bütçe işi daha ziyade umumi (muvazene dediğimiz umumi bütçedir. [Fakat devlet işlerinin bütünü bu büt-|çc içerisinde yer almadığı gibi, gelir-herinin bütünü de burada gösterilmez. LHer nekadar bütçenin tanziminde bir birlik kaidesi varsa da, yani devletin rblltün gelir ve giderlerinin bir bütçe [içerisinde gösterilmesi İcabederse de, liktisadl ve mali zaruretlerden ötürü, [bu kaideden ayrılarak umumî muvazenenin yanında fevkalâde bütçelere, Ihususi ve sınaî bütçelerle katma büt-Içelere de yer verilmektedir. Nitekim [memleketimizde zaman zaman tev-[kalâde bütçelere başvurulduğu gibi, İhâlen de umum) bütçenin yanında [müteaddit katma bütçeler vardır. Bu bütçelerin taallûk ettiği müessesele-I rin'bir kısmı İktisadî mahiyette oidu-jğu halde, bir kısmı da değildir.
| Umumiyetle katma bütçelerin az şok gelirleri vardır. Ancak bu gelirler her zaman giderlerinin tamamını terşılıyamazlar. Tekel Genel Müdürlüğü safi gelirlerini umumi bütçeye verdiği halde, üniversitelerin varidatı pek az olduğundan, asıl gelir kaynağım umumi muvazene teşkil etmektedir. Bu bakımdan katma bütçelerle umumî bütçe arasında çok sıkı bir bağlılık vardır. Bu bağlılık da gelir re giderlerin birbirlerini tamamlamalarında görülür. Ancak umumi bütçe daha şümullü olduğundan, ön plânda yer alıp, diğerleri ikinci plâna atılmaktadır. Katma bütçeli müessesele-rin varidatından, onların hakikî İhtiyaçları hiç hesaba katılmadan umumî bütçeye bazı aktarmaların yapıldığı görülmektedir. 4.6.1937 tarih ve 3204 saydı kanunla "yurt ormanlarını korumak, işletmek, imar etmek, yeniden orman yetiştirme İşleri yap-I mak ve orman verimlerini çoğaltmak maksadiyle kurulmuş bulunan Orman Genel Müdürlüğünün,, bütçesinden u-mumi muvazeneye 1947 yılında 200 Ibln. 1948 yılında 250 bin ve 1949 yi-hında da 200 bin liralık bir varidat t aktarmasının yapıldığı görülmektedir. Buna göre katma bütçe İle idare olunan Orman Genel Müdürlüğü sanki 3116 sayılı Orman Kanununun ve
I buna ek diğer kanunların bu mües-l »eşeye tahmil ettiği vazifeleri tama-I men başarmış ve ormancılık sahasm-• daki hizmetleri külliyen yerine getirmiş ve bundan sonra da bir varidat fazlası kalmış da bunu umumî muvazenece vermiş gibi görünüyor. Halbuki Orman Genel Müdürlüğünün e-sas vazifesi mevcut ormanların korunmasını ve her türlü tahribattan uzak kalmasını sağlamak ve aynı zamanda orman nispetini yüzde 10 dan yüzde 30a çıkartmak üzere ağaçlandırma İşini başarmaktır. Bunun tahakkuku ise teknik teşkilâta ve paraya bağlıdır. Eğer Orman Genel Müdürlüğünün işini hâlâ vatandaşlara yakacak odun temininden ve sanayi müesseselerinin ham madde lhti-yacını karşılamaktan ibaret telâkki edersek, hem movcut kanunların hükümlerini ihmal etmiş ve hem de bu
vatanın bir kaç yüz yıl sonra tamamen çoraklaşmasının tarihî mesuliyetini de üzerimize almış oluruz.
Ormanların bu tempo ile tahrip e-dilmesi ve bakım namına bir şeyin yapılamaması günün birinde yakacak odunun dahi teminine imkân bıraktırmayacak tır. Gerçekten ormanlarımızın gün geçtikçe azalması bu akıbetin pek de uzakta olmadığını göstermektedir. Halbuki orman işletmeciliğinin esas prensipi ve ormancılığın esas kaidesi ormandaki devamlılığı temin etmektir. Bu itibarla her kesilen ağacın yerine yenisinin yetiştirilmesi ve çıplak sahaların meydana getirilmemesi esas şartlardan birisidir. Kaldı kı memleketimizde bununla da iktifa etmek kabil değildir, çünkü asırlarca türlü türlü sebepler altında tahribata uğrayan ormanların açılmış sahalarını tamir etmek ve bövlece mutlak orman topraklarını verimli bir hale getirmek hu memleketin ana dâvasıdır. Bu dâvayı kavramamak ve bunun bir an evvel halli çarelerine başvuracak yeıde, orman işini hususi şahısların menfaati zaviyesinden görmek ve hattâ bunu bir parti politikasına mevzu yapmak mevcut yarayı büsbütün büyütmek ve tedavisini imkânsız hale sokmak demektir. Nitekim uzun tetkikler neticesinde hazırlanmış olan 3116 sayılı orman kanununda ağaçlandırma ve i-mar işleri Ön plânda tutulmuş ve bu hususta cidden isabetli hükündeı konulmuş bulunmaktadır. Fakat esefle işaret etmek lâzımgelir ki. ormancılıkta yetiştirmekten ziyade kesim, yapıcılıktan ziyade İstismar zihniyeti hâkim bulunmaktadır çünkü yetiştirmek zor olduğu kadar masraflı ve masraflı olduğu kadar da neticesi çabuk tahakkuk etmeyen bir iştir. Orman İşi fabrika kurmak, yol yapmak ve baraj tesis etmek kadar neticesi çabuk alınan işlerden değildir, man yetiştirme işi oldukça uzun deli işlerdendir.
İşte bütün bu sebepler altında mancılıkta esaslı bir yetiştirme esaslı bir ağaçlandırma işi hâlâ alınmış değildir. Bunu başarmak teşkilât işi olduğu kadar, bir
meselesidir. Bugün Orman Genel Müdürlüğü 13-14 milyonluk fakir bütçesiyle bu muazzam ve büyük çaptaki memleket işini başaracak kudrette değildir. Bu is için devlet bütçesinden tahsisat ayırarak Orman Genel Müdürlüğü bütçesine yardım etmekte ve bu müesseseyi Tekel Genel Müdürlüğü mahiyetinde görmemekte kati zaruret vardır. Çünkü Türkiye manlarının bir varidat kaynağı maktan çıktığını görmek ve onun
masraf mevzuu haline girdiğini kabul etmek hakikati olduğu gibi tanımak demektir. Nasıl ki. yol yapmak, has-tahane kurmak, mektep açmak, büyük sulama işlerine girişmek için bütçede tahsisat kabul ediliyorsa, orman yetiştirmek hususunda da umumi bütçeden para ayırmak lâzımdır.
Memleket ağaçlandırılmadıkça diğer sahalarda yapılacak bir çok işler yarım iş halinde kalır ve tam netice a-bnamaz, çünkü ormanların gördüğü iş sadece odun temini değildir, onun sıhhat üzerinde, toprak ifitihsalâtı Ü-zerinde, memleketin sn bütçesi ve su muvazenesi Üzerinde tesiri vardır O halde esası bırakıp, fer’ile uğraşmak mantıki yolda yürümemek demektir. Bu İtibarla bu yıl bütçe müzakerelerinde şimdiye kadar olduğu gibi Orman Genel Müdürlüğü bütçesinden umum) muvazeneye bir aktarma değil, umumi bütçeden Orman Genel Müdürlüğü bütçesine para verip, Orman Genel Müdürlüğünü hakikî işine, ağaçlandırmaya şevket mek lâzımdır.
Viyana, (Hususi muhabirimiz NAB bildiriyor) — Rumanya. siyasî bakımdan Moskovayı en az müşkül durumda bırukan peyk devlet olduğu halde, iktisadi bakımdan manzara büsbütün başkadır Sanayileşme ve ziraatın koliektifle.şt irilmesi hususunda. Kumanya diğer halk demokrasilerinden çok daha geridedir. Bütün peyk devletleri arasında, yalnız Ru-ıııanya şimdiye kadar bir kaç seneye munkasem bir ekonomi plânını tatbik etmeğe bir türlü karar verememiştir. Rumanya parlâmentosu 1918 de. bit senelik ekonomi plânını tasdik ederken, Başbakan Yardımcısı Cheorghıu - Dej, 3949 yılında bir kaç senelik biı ekonomi plânının hazırlanacağını beyan etmişti. 1919 nihayetinde aynı parlâmento münakaşa etmeden el kaldırmak suretiyle 1950 ekonomi plânını kabul ettiği zaman. "hakikî" yani beş senelik bir plânın 1951 de kabul edileceği tekrar beyan edildi.
1950 ekonomi plânının gayeleri gc-n yıhnktnden pek farklı değildir. Şu var ki. hükümet geçen yıl edindiği tecrühelvre dayanarak, çok daha mütevazi hareket etmiştir Endüstri istihsali. 1949 için kabilli edilmiş olan yüzde 40 yerine, ancak yüzde 37 nispetinde ve petrol istihsalinde İse, daha da tevazu gösterilerek, sondajlar yüzde 48,2 yerine yüzde 30 arttırılacaktır. Gayrı resmi ıııenbalardan ah-
İngiliz dnîar açığının azalınası hususunda Amerikan görüşü
VVashington ıComtel) — Resmi makamlar, ingilterenin dolar a-çığındakı azalışı "kaybedilmiş sahanın kazanılması meselesi,, gibi görmektedirler. Bu mehafi-le göre. İngiliz Hükümeti, tarafından eylül ayından beri kabul edilen sterling devalüasyonu veya diğer tedbirlerden hangisinin Ingilterenin dolar bloku dahilindeki borçlarını ödemesini mümkün kılacağı hususunda kati cevap vermek henüz mümkün değildir. Ayrıca, lngilterenin dolar ihtiyatındaki artışın sene sonunda vâki olduğuna işaret ederek, 1948 yılı sonlarına doğru aynı durumun hâsıl olduğunu hatırlatmaktadırlar.
\kdeniz devletleri ııez(Iindeki Amerikan tarım uzmanları Atinada toplanıyorlar
Atina 13 (A.A.) (Atina Ajansı) — Merkezi Pariste olan Avrupa iktisadi İşbirliği İdaresinin yecek ve Tarım Muhtelif Akdeniz dindeki Amerikan lan Atinada 16 tarihine kadar aktedcceklcrdir.
cakta Atmaya gelecekler ve kendilerine Amerika Elçiliğinin Tarım Ataşeleri refakat edecektir. Konferansa mezkûr Müdürlüğün Fransa. İtalya, Portekiz, Türkiye ve Triveste bölgesindeki Amerikan temsilcileri katılacaktır. Konferansta Marshall Plânının tatbiki İle ilgili çeşitli meseleler incelenecektir Bundan maksat Marshall Plânı memleketlerinin tarım usullerinin ıslahına ve istihsallerin arttırılmasına yardım etmektir.
nan malûmatla teyıd edilen bu bu haberler, geçen senekı ekonomi plânının tatbikırıda ciddî müşküllerle karşılaşıldığını göstermektedir. Eylülde Bakanlar Kuruluna bağlı
geniş salâhiyetlerle mücehhez bir kontrol komisyonunun kurulması ve ekonomik mahiyetteki bakanlıkla un kasım ayı sonunda yeniden teşkilâtlandırılması, uğranılan
devlet mekanizmasında da
• yaptığını göstermektedir.
Sanayileşme sahasından sosyalist sektörün ziraatta
tümesl müşkülât doğurmaktadır. Traktör fabrikaları Kolhozlarla sov-hozlara lüzumlu olan ziraat makinelerini verememişlerdir. Bununla beraber, köylünün kollektifleşmeğe karşı gösterdiği mukavemet çok daha e-hemmlyetlidir. Hükümet köylünün bu durumu karşısında, kollektifleşrıeği doğrudan doğruya tatbik etmekten çekinmiş ve köylüleri, vergi vesalr tedbirlerle sıkıştırmayı kâfi görmüştür.
Görülüyor ki, Kumanyada ortadan kaldırılması İcap eden daha pek çok "dahili düşman” vardır. Bu itibarla, içişleri Bakanı Georgesku’nun daha geçenlerde. Komünist Partisinde bir sürü emniyetsiz unsurlara işaret ederek devletin "yoluna dikilecek olanları bılâ merhamet yok edeceğini,, söylemesi fazla hayret uyandırmama-llıdır.
- .. ıwırnv~ î~~ -n- ~ . ■ — »âf —
Avustralyanın 1949 yılı yün ihracatı
Melbourne 11 tralya, 1919 milyon balya Bu ihracatın
Ingiliz lirasından biraz fazla olmuştur. Alıcılar. Ingiltere, Fransa, Belçika. Amerika ve Japonya olmuştur.
Hindistan - İraıı ticaret anlaşması neticelendi Yeni Delhi 13 (A A.) — 30 aralık tarihinde Yeni Delhıde Hin-distanla İran arasında başlamış olan ticaret anlaşması konuşmaları dün intaç edilmiştir. Her iki hükümet de bu görüşmeler üzerinde daha şümûllü bir müzakereye girmeye ve bir ticaret ve deniz anlaşması yapılmasına karar vermiştir.
Birleşik Aıııerİkada kömür sıkıntısı
Londra 13 (YİRS)» — Amerikan ticaret odaları tarafından toplanan malûmata nazaran, kömür işçilerinin haftanın 3 günü çalışmalarından dolayı 36 Amerikan şehri gayet kritik bir kömür sıkıntısı çekmektedirler.
Buna mukabil ise. Başkan Tru-man, madencilerin ancak 3 gün çalışmalarından dolayı Aınerıka-da bir kömür sıkıntısının hüküm sürdüğünü yalanlamaktadır. Halbuki Amerikan ve Kanada demiryolları sefer miktarlarını da yüzde 20 ilâ 25 nispetinde kısmak mecburiyetinde kalmışlardır.
1950 Ahtıaıı sanayi istihsali 1949 dahinden fazla olacak
Paris 13 (YÎRS) — Alman sanayi istihsalinin bu sone 1949 dan yüzde yirmi bir nispetinde fazla olması İçin hazırlıklara girişilmiştir.
Ulaştırma Bakanı, müddetleri geldiği ve ehliyetleri sabit olduğu halde terfi edemiyen işçilerin, kadrosuzluk yüzünden bir üst derece maaş alamamaları halinde, oradaki farkın yarısının verilmesi için kanuna hükümler konduğunu bildirdi
Ankara 13 (Hususi muhabirimiz-den).— Büyük Millet Meclisi bugün Feridun Fikri Düşünselin başkanlığında toplandı. Bazı üyelere izin verilmesi ve bu toplantı yılında 2 aydan fazla izin almış üyelerin tahsisatlarının ödenmesi hakkındaki başkanlık tezkereleri okunup kabul o-dildl.
Bozuk çıkan ekmeklerle hayat pahalılığı ve yabancı memleketlerden ithal edilen un ve Ziraat Bankasınca çiftçiye ve Emlâk - Kredi Bankasınca inşaat sahiplerine açılması gereken kredi hakkında Ahmet Remzi Yüreğir tarafından verilen sözlü ö-nergeye Ekonomi ve Ticaret Bakanının 25-1-1950 tarihinde cevap vereceğini Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu bildirdi.
Devlet Demiryolları Genel lüğü kuruluş ücretlerinin mu ile ve ağır 1 lerin tazminatı hakkında Kemal Zey-tinoglîınun sorusuna cevap veren U-laştırma Bakanı Kemal Satır, 1949 yılı mayısında verilen bir soru münasebetiyle Devlet Demiryolları memur ve işçileri için 1950 yılı içinde yeni bir barem kanunu hazırlanacağının ifade edilmiş olduğunu belirttikten sonra: "Bıı mevzu Üzerinde hâlen çalışılmaktadır. Yeni bir barem kanunu hazırlamak, onun mali karşılığım bulmakla mümkündür. Bugün, bu karşılığın ancak 6.5 milyon lirasını idareden temin edebilmiş durumdayız. Hazırlanan tasarı, Bakanlar Kuruluna sunulmuş bulunmaktadır.” dedi.
Antepfıstığı fiyatlarının düşüş sebepleri
Ankara 13 (Hususî muhabirimizden) -=- Antepfıstığı fiatlerl, günden güne düşmektedir. Söylendiğine göre, bu fıat düşüklüğünün sebebi sadece mahsul fazlalığı değildir. Filhakika antepHstığının baş müşterisi Huriyedir, ve bu memleket, bizden aldığı fıstıkları kabuğıındar a-yırdıktan sonra Amerikava satmaktadır. Halbuki şimdi hükümetimizin müşterilerimizden, satın aldığı mal için ithalâtın tevsikini şart koşması, Suriyenin memleketimizden aldığı an-tepfıstıklannı Amerikaya satmasını imkânsız kılmaktadır.
Gerçi fazla miktarda istihlâk eden Amerika, sonra Türkiyeden fıstık lamışsa da. bu miktar raç ettiğimiz yekûnun
Diğer taraftan alâkadarlar, antepfıstığı ihracatı az olsa bile tevsik kararının Türkiyeye döviz sağladığı fikrindedirler.
Fikir işçileri kanun tasarısı müzakereleri
Ankara 13 (Hususi muhabirimizden) — Çalışma Komisyonu, bugün Fikir işçileri Kanun tasarısının 13-19 uncu maddelerini müzakere ve ka-\ bul etmiştir.
Askerlik veya sıhhi sebeplerle ihtiyarı haricinde İşinden ayrılan fikir işçisinin hizmet akdinin işveren tarafından feshini önlemiş ve sıhhî ve ahlâki ve muhtelif sebeplerle İş akdinin feshi hakkında fikir işçisine ve işverene mütekabil ve müsavi haklar tanımıştır.
Bakan, müddetlen geldiği ve ehliyetleri de sabit olduğu halde terfi e-demiyen işçilerin kadrosuzluk yüzünden bir üst derece maaşı alamamaları halinde, aradaki farkın, yansının kendilerine verilmesine dair bu kanuna hükümler konulduğunu açıkladı.
Kemal Satır, yol primlerini, kilometre taznıinatlannı alamayan personel hakkındaki Boruya cevaben dedi ki:
— 1949 bütçe yılı sonlarında tahsisatın bitmesinden dolayı bazı personele kilometre tazminatları verilememişti. Çllnkü bu yıl içinde tahminimizden çok nakliyat yapılmıştır. Fakat aldığımız 2 ayLık tahsilatla bunların alacakalan tamamen ö-denmiştir.
Şimdi, böyle bir alacağı olan kimse kalmamıştır, tş Kanununun 58 İnci maddesi gereğince ağır iş yapan personele, ücretleri %50 fazlaaiyle verilmek icabecier.
Bu nlsbet, Devlet Demiryolları mevzuatında yüzde on, onbeş olarak kabul edilmiştir.
Soru sahibi. Demiryolları memur ve İşçi ücretlerine ait barem kanununun bir an evvel çıkarılmasını. Demiryolları memurlariyle devlet memurları maaşları arasındaki farklı durumun giderilmesini, memurlarda olduğu gibi kadro yüzünden bir üst dereceye terfi ettirilemiyen işçilere de, aradaki farkın tamamının verilmesini sağlayacak bir hükrffttn, kanuna eklenmesini istedi ve İşçiler için kabul edilen terfi imtihanının ağırlığına dikkati çekerek bunun normal şekle ircaı temennisinde butundu.
Palamut ihracı mevzuundaki çalışmalar
İzmir 13 (Hususi muhabirimizden) — Dünya önemli maddeler fiatlerin-de vuku bulan umumi fiat gerilemesi karşısında palamut müstahsillerinin sızlanmaları devam ederken Istan-bulda bir firma, Ticaret Bakanlığına başvurarak 1 Obin ton palamutun Midilli Adasına ihracını ve orada işlendikten sonra elde edilecek palamut hulâsalarının ılhalini teklif etmiştir.
Firma, aynı zamanda Bakanlığa şunu da bildirmiştir: Midillide işlenecek olan palamutlardan elde edilecek hulâsa maliyette #40 ucuzluk temin edeceğinden bu hulâsaların ucuz maliyetle kolaylıkla ihracı taahhüt edilebilir. Bakanlık, bu mevzuun tetkikini, İzmtre havale ettikten sonra Palamut İhracatçıları Birliği, bu muameleye muvafakat etmiş, Ticaret O-dası Meslek Kurulu da bu görüşe iltihak etmişse de işi Oda Meclisine havaleyi uygun bulmuştur.
Oda Meclisinin her iş zuhurunda içtimai imkânsız olduğundan bu mevzuun kaybedileceği iddia olunmaktadır. Ticaret Odası Başkanı, bana kendi bakımlarından fabrikatörlerin de, müstahsilin de haklı görüşler ileri sürmeleri itibat4yie bu bahiste alınacak prensip kararının bir hafta sonra Oda Meclisince tesbtt edileceğini bildirmiştir.
Diğer taraftan palamut müstahsilinin çok düşündürücü durumda olduğu. takasla palamut isteyen memleketler bulunduğu, bilhassa Roman-yanın kereste mukabilinde palamut almak arzusunu İzhar ettiği bildirilmekte, ihracat rejiminin buna müsait olmadığı belirtilmektedir.
Trabzon ve Sürmene cıvannda ba-lıkyağı müstahsilleri Ticaret Bakan, lığına müracaat ederek, kendilerine Maraball Plânından yardım edilmesini istemişlerdir. Esasen yunus balıkyağı istihsal eden bu balıkçılara Fındık Tarım Kooperatifi de kredi’ vermek suretiyle mümkün olduğu kadar yardım etmekteydi. Fakat balıkçılar. daha geniş ölçüde istihsal yapabilmek İçin, motörler, balıkya-gını İstihsal eden vasıtalar istemek-tedirler. Fındık Tarım Kooperatifi Umum Müdürü birkaç güne kadar Ankaraya giderek, Trabzon ve Sürmene balıkçılarının dilekleri hakkında aJAkadar makamlarla temaslarda bulunacaktır.
İktisat Fakültesindeki münazara
Dün Üniversite iktisat Fakültesinde birinci ve ikinci sömestr talebeleri ile 7 nel ve 8 İnci sömestr talebeleri arasında hararetli bir münazara olmuştur. "Bugünkü şartlar altında Anadolunun fikren kalkındırıl ması mümkün müdür?,, mevzunu münakaşa eden talebelerden 1-2 nci sömestr talebeleri menfi tezi, 7-8 İnci sömestr talebeleri ise müspet tezi müdafaa etmişlerdir.
t
Birinciler, daha realist bir görüşle hareket ederek, bugün için iktisadi kalkınmanın ön plânda geleceğini ileri sürmüşler, öbür grup ise fikri kalkınmanın Anadolu köylüsünün fikri seviyesini yükselterek ekonomik gelişmeleri de sağhyaeağı tezini müdafaa etmişlerdir.
Profesör, doçent ve müteşekkil jüri heyeti, sömestr talebelerinin
idare edişlerini daha iyi mezkûr münazaranın Fakültenin genç talebelerine vermiştir.
Piyasada mandalına ve portakal ucuzluğu devam etmektedir. Birçok semtlerde bu meyvalann, Sebze ve Meyva Kooperatifinin satış mağazalarındaki meyvalara nazaran daha ucuza satıldığı görülmüştür. Havaların yağışlı gitmesi, meyva fiatle-rinde henüz bir fark yapmamıştır. Fakat İstanbul civarındaki bahçeler, karla kapalı olduğu için bahçıvanlar zorlukla sebze toplamaktadırlar. Birçok bahçıvanlar, kardan evvel topladıkları stok sebzeleri piyasaya vermektedirler. Meyva ve Sebze Hâlindeki kayıdlara göre, son bir gün içinde sebze fiatleri yüzde nispetinde yükselmiştir.
Öteden beri Istanbulun sebze meyva işlerini tanzim etmek Toprak Mahsulleri,
Sebze ve Meyva Kooperatifi Müdürlerinin iştirakiyle bir komite kurulmuştu. Komite, pazartesi günü bir toplantı yaparak, sebze ve meyva fı-atlerindeki yükselişleri ve şehrin tiyacını tetkik edecektir.
Eksper muhasipler toplanıyor
Eksper Muhasipler Derneği, gün öğleden sonra Ticaret Odası lonunda senelik toplantısını yapacaktır. Toplantıda, Gelir Vergisinin tabiki neticesi olarak, piyasada hesap mütehassısı, malî müşavirlik mesleğinin Maliye Bakanlığı tarafından bir nizama bağlanması bahis mevzuu blacaktır.
| 13/1/1950 Cuma
Bersetarda Vaziyet
İstanbul
Ticaret Borsacında fındık Halleri gene çok hareketli bir devre geçirmiştir Alıcıların, ihracatçılardan ziyade, flütlerin yükselişinden İstifade eden spekülatörler olduğu anlaşılmıştır. Dün fındıktan başka, tiftik piyasası da hararetliydi, l'ngil-tereden gelen tekliflerin, fiatlerl daha sağlam bir hale getirdiği anlaşılmaktadır.
Esham ve Tahvüât Borsacında, devlet tahvilleri üzerine her zamanki gibi mahdut muameleler olmuştur. Altın piyasası İse durgunluğunu muhafaza etmektedir.
İzmir:
Çekirdeksiz kum üzüm piyasacının sakin olmasına mukabil incir, çağlam ve müstakardır. Pamuk piyasacı, cuglamlı-gım muhafaza etmektedir Pamuk yağı piyasasında nlcbl bir sükûn hakimdir. Satıcı çekingen davrandığından pamuk çekirdeği üzerine fazla muamele olmamıştır.
Adana
Bugün Ticaret Borsacında birinci, ikinci ve üçüncü akala Üzerine muamele olmuştur. Fakat buna rağmen fiyat durumu hareketsizliğini muhafaza etmektedir.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanış
1 Sterling 7.88 7 90
100 Dular 282 25
lüü Fr. Frangı... 0.80 I I 80
Kin laviçre Fr,,., 64.03 6« 1)3
1W B-lç. Fr. ... 5.60 5.00
I(K) İHveç Kr M. 12 50 54.12. M)
|(M) Florin 73 üs 10 7? (18 ın
10(1 Liret u 44 128 ıı 11 r-*K
100 Drahmi 0.01.876 0,01.876
100 EMÇOUdos 0 73.90 0.73.1*0
Altınlar
Bugün Ealcl kur
Lira Lira
Külçe Yerli Gr. 6.21 6.21
Külçe Oc^lioıı, 6.32 6.30
Cumhuriyet ... 42.30 42 50
Rcnnt 44 00 41 75
Hamit 4’ IH) 42 —■
Guitlen 1) 10 41 20
İngiliz 54 85 55 — •
Frannır. kok..,. 45 50 ♦ll
Napulöon III... ♦2,50 42.5u
İsviçre 41.80 41.80
Neu-Ynrk'tn : onau : Ş 35
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr. ...... -
Platin 10.— 11.—
Zürich Borsası (Serbest)
îflvlçrc Frangı
En uşağı En yukarı
Türk lirası 0.85 0.95
Dolar : 1.28 1 7fl 5u
Sterling m 05 111 25
FrnriHiz. Frangı ) 09 1 12
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
İkrıırnlyell tahviller Kapanış (•)
Tcö 1033 Ergani ... 23.— 23,—
1938 ıkramiyell 21.20 21.25
G5 Millî Müdafaa 1 20.50 20.50
‘*.5 1041 Demiryolu IV ... IO2.5tı 102 50
*%5 1941 Demiryolu V 96 W 96.50
%4 3/2 1949 »kr.tml/eh ... 95.50 95.50
Diğerleri (16 1941 Demiryolu VI 96 50 96.50
l(nIkınma I 96 30 96.30
tf(l 1948 .. II 96 25 96.25
»; .. m 97,— 97.-
.6 1948 istikrazı I 97.50 97.50
(16 1948 II 97.— 97.—
?r7 1934 Slvas-Erzurum I. 2065 20.65
(Tr7 1934 " ÎI-VH. 20.65 20.65
'v7 1941 Demir>'olu l 20.90 20.90
%7 1941 || 21 M 21.60
7.7 1941 .. 111 21.20 2) 20
%7 Milli Müdafaa I 21.— 21.—
%7 11 21 65 21.70
^7 .. IH 21 00 22.
.. .. V 20.60 20.60
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 108 50 107.—
• » M C. — —
h u %6u 59.70 63.-
»> m Müıııes. Senet. 67.00 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankam J20.— 120.—
Türkiye İş Bankanı 24.90 25.-
Türk Tlcnret Bankam 5.— 5.—
Araları Çimento İH — 16 —
Ş/uk Delilin e ıtrilik 23.25 23.50
Milli Reiirtliruna ...‘ —
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonefye 1903
J’»l i
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
IIııhııbut î
Huğdny Yumuşak . .. Buğday Sert ........
Arpa Biralık .....
Arpıı Yemlik (dökme) Minır (Sarıl çuvallı Fasulva Tombul Faşylye Çalı sert K jşyemi Mercimek Kırmızı
Mercimek Yeşil çuvallı Nohut natürel ........
(Çuvallı) (dökme)
iç çııvnl
• • •
Yııftlı tohumlar: Ayçiçeği tohumu . Keton tohumu .......
Kenılirtohumu Sunam ....
Yer fıntıgı kabuklu
Kuru Meyvalnr:
Fındık (kabuklu sivri) Fındık (İç tombul) Covlz (kabuklu) Ceviz (İç nn türel)
• ••
Ibıkıınuı Ilımı Mıuldflerl: Tiftik nnn mal ............
Tiftik (Natürcl)
Ynpak Anadolu (Kırkım)
Hıım deriler:
Sığır salamura kilonu ...... Keçi tuzlu kuru kilonu ... Koyun hava kurusu kilosu Mezbaha sığır yaş kilosu.
Nebati Yufthır:
Zeytinyağı (Ekstra ekstra) ■Vyclccğl (Kufine) lonekHl Fındık vafeı
Bugün
31.35
30.—
24.—
25 —
24.15
34.—
37.—
34.—
47.—
56.—
23.30
33.—
40 —
39.—
85.—
70.—
65.— 159.—
50.— 115.—
275.—
305 —
205.—
170 —
200.—
190.—
123.—
13»’.— 106 — ı ır
Eski
Kııpnnış
Bugün
31 35
31.23
25.1ü
25 10
21.30
33,—
36.—
45.—
60.—
22.—
32.—
42 —
42 —
84 —
72.—
65 -
149.—
5ü.—
170.—
276.—
285.—
170.—
no.— 200.— 180-120.—
Oauid çekirdeksiz No.9 İncir A Borlal
.. B
Pıım uk Pamuk Pamuk
Pamukyağı (rallne) Pamuk çekirdeği
Merisi Akala. Akala Alenin
No. 8... No. 108
I.......
11.......
rn. ......
• ••
56.76
6 i —
13.— 235— 222.— 205.— 150.—
16.60
Adana Ticaret
Pamuk Akala 1.
Pamuk Akala 11.
Pamuk Akala III.
Pamuk Yeril I.
Pamuk Yerli II.
Son kapanış
57 25
54.—
43.—
233.—
222.—
205.—
150.—
16.—
Borsası
20C
160.—
160.—
200 —
160 170
145
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday sert ...
35.—
32.50
34.—
32.—
Dün
Eski,kur
Bıığdu.v ( Buşeli=Sent) .......
Sert Kış mahsulü No. 2 ....
Kırnusı ., „ No. 2 ......
Pamuk Mlddlln* (Llbreai=Sent) Mart ..................
Mayıs .............
Temmuz ............
Ekim ..............
Tiftik (Lıbresl=:Sent) .
Tekftas No.- 1.......
Fındık (Llbrcsl=Sent) . Kabuklu Yeril iri ....
m .. orta .
Levant İç İthal malı Ekstra İri iç malı ....
Kuru ürdnı (Ll bresi=Sent) ....
Thompson çckirdekniz seçme Keten tohumu (Bmjoli— Dolar) ... MlnnoapoHs ....................
Kalay (Ll bresi=Seut) .....
Lovha-tanekr (100 libre dolar)
259 5
233 —
262 -
235.—
30.93
30.90
30.53
28 62
60.—
28.—
22.5
37.—
39-40
11.5-12
3.90-3.00
77.75-78
7.50
Londra Borsası
Keten tohumu (Tnnu=Sterlin) ...
Bombay ....................
Kalkara ...................
Yer fiHtıılı Hludistıın . .....
Bradford Piyasası
03.—
62.-
68 —
30.76
30-60
30.08
28.46
58-60
26 —
22.5
37.-
30-40
11.5-12
3.90-3.99
77.75-78
7.50
63.-
62-
61.6
Tiftik
M Yün
M
İyi mal (Libresl=:Pon1) ... Sıra malı Anadolu Trakya.
M
• I
• I
«I
• •
• •
34.—
30.—
18.50
34.—
30.—
19.50
İskenderiye Borsası
lKtmuk (Kantarı-Talları) .......
Aahntounl Kına evaflı F/G... Karna k Uzun elyaftı F/G
85.50
M.—
ST7.7O
100.25
(•> Gününde Borsada muamelesi teficli edilmemiş tahvilât ve eöhamın arz ve taleplere göre taayyün eden tahribi piyasa değerleri.
r
Sayfa 4
Y E N t İSTANBUL
*4 V»M)
1
Pierre Loti’nin Yüzüncü Doğum Yılı Abdiilhak Şiııasi HİSAR
14 ocak 1850 de Rochefort’da doğan Pierre Loti’nin yüzüncü doğum yıl’ münasebetiyle bugünden itibaren bilhassa Fransamn muhtelif şehirlerinde ve az çok da Fransız kültürıyle alâkalı her yerde bir takım tes’id merasimi yapılacaktır. Bizim de bu tezahürlere İştirakimiz için btr değil, iki sebep vardır:
Evvelâ, ondokuzuncu asrın ikinci yarısındaki en büyük muharrirlerden bilinin eseri karşısında ciddi bir alâka ve muhabbet duymamız tabiidir. Pierre Loti, huduttan ve iklimleri değiştiren eski zaman yapılı, büyük iktidarlı şairlerden biriydi. O kadar yazmak için doğmuştu ki, tA çocukluğundan kendisince kıymetli hâtıralarım knyıd İçin bir ruzname tutmaya ve bunu başkaları okumasınlar diye mahrem bir yazı usuliyle. bir nevi şahsi stenografiyle yazmaya başlamıştı. Loti, Prime jeunesse eserinde iki yüz cildden fazla tuttuğunu söylediği bu jurnale hemen bütün hayatı boyunca, takriben yarım asır kadar devam etmiş, ancak 1918 de kendini yorgun ve İhtiyar, ölümünün arifesinde duyduğu zamandır ki, buna nihayet vermiştir. Eserlerinin çoğu bu jurnalinin ya doğrudan doğruya sahlfeleri arasından alınmış, yahut, böyle değilse, birçok sahneleriyle beslenmiş ve bezenmiştir.
Loti’nin eseriyle hayatı, birçok büyük sanatkârlannkiler gibi, birbirine o kadar sımsıkı bağlıdır ki, bunlar birbirinden ayırt edilemez. Ömrünün tarihi, mütemadiyen devam etmiş resmi veya hususi seyahatlerinin ve bunların tesadüfleriyle değişmiş aşklarının tarihidir. Bu aşklar, çok kere, yer değiştirmek emirleri üzerine kesili-vermtş bahriyeli aşklarıydı. Loti’nin birkaç eseri bunların hikâyesidir.
Loti’dcn bahsetmenin müşkülâtına sebep, büyük samimilerin cln-sindon oluşudur. Bunların hususiyetleri o kadar kuvvetlidir ki, diğerleriyle farkları muttasıl işaret edilmek ve izah olunmak iktiza eder.
Loti, tâ İlk yazıya başladığından beri nesirle şiir yazmaya koyulmuş ve roman Tarzını samimiyetiyle genişletmişti. Şahsi bir üslûp dehâsına malik olan bu yazıcı, derhal anlaşılan sade ve mâsunı kelimeleri esrarlı bir tesirle kullanmasını bilirdi. Loti’nin insana san rengi hissini veren mahzun ahenkli nesrinde sanki uzak mesafeleri taşıyan kelimeler, buruşan bir denizin sathındaki esrarlı ürperişler vardır. Geçen zaman, dünya yüzünden, muttasıl hususi bir şekli ve hususi bir manzarayı siler, değiştirirken, Loti, mahvolan bu fâni güzelliklere acır ve ağlar ve onların ömürlerini elinden geldiği kadar uzatmak İster gibi resimlerini çizerdi. Tabiatın şekillerini ve renklerini Acem minyatürleri mükemmeliyetiyle gösteren bu emsalsiz ressam» her gösterdiği resmin ruhunu da söyletmesini bilirdi.
ömrü boyunca hayalinde kalan bir hayat için tedavtaiz bir dâüssı-la duyardı. Sahlfeleri en çok ümitsizlik ve ıstırap ile doludur. Zira onun ruhundaki elemi hiçbir §ey teskin edememişti.
Loti’nin eseri klâsik faziletlere sadık kalmıştır. Ferdin hürriyetine tamamen hürmetkârdı. “Şahsi hürriyet, hayatın en elzem olan şartlarından biridir.,, diyordu. Bütün beşeriyete karşı muhabbetine ve merhametine rağmen “vatan,, kelimesinin yerine bir başkasının konulamıyaeağını, millî bayrağın, hususi renkleriyle görünür görünmez, ruhlarımızı sürüklediğini ve büyülettiğini söylerdi. Bunun içindir ki, bu üstadın eserleri hâlâ büyük dersler vermektedir.
Loti’nin eseri, hayatın ağır şartları altında ezilen zavallı insan-lora, hayatını kazanmak güçlüklerinden, sefaletten, hastalıktan, ihtiyarlıktan ıstırap çekenlere, talihlerinin ufuklarında ümitleri sönmüş olanlara merhametle doludur. Hayatın aczi karşısında bu merhamet Loti’nin birçok kitaplarını isimlerine kadar doldurur. Muhtelif yazılarından teşekkül eden Le livre de la piti£ et de la mort, ve Figures et choses qui passaient ve Reflets sur la sombre route gibi, hikâyelerinde balık avına gidip hafızasız ve merhametsiz sularda boğulan gençler; süslenip artık gelmiyecek çocuklarım beklemeye giden analar; siyah esvapları içinde gittikçe daha yavaş dolaşan kadınlar; gelmiyecek haberleri beklerken titreşen İhtiyarlar görülür.
Dine gayet bağlı protestan bir ailenin çocuğu olan Pierre Loti, dinin bütün vaidlerine inanırken, 8 yaşında bulunduğu sırada, kendisine yatağı içinde yatan büyük ninesinin ölüşünü gösterdikleri zaman şaşkın gözlerle seyrettiği bu ceset karşısında, başına gelen felâket, ruhun ebediliğine olan imanını kaybetmesi, olmuştu. Büyük ninesi ölmüştü ama, başka yere gitmiş, gökyüzüne çıkmış değil, bura-davdı. Demek ki, başka yer yok ve ölülerin semaya çıktıkları yoktu. Loti’nin hassasiyetinin başında çocuk gözleriyle, hayatın donduğu bu cesedi görmüş olması vardır. Onda artık din yerine ademe inanmak ıstırabı doğmuştu. Ve ondan beridir ki, hayat içinde ademin payı ve her geçen dakikadaki ölüm hissesi zihnini ve ruhunu gittikçe artan bir elemle sarmıştı.
Ölüm karşısında korku ve nefret hisleri, Loti’nin daimî ve galip duygularıdır, ölüm ve adem karşısında bütün bu eser muttasıl ulur, haykırır ve ağlar. Loti'nin yeryüzünde insanların talihleri karşısında duyduğu bu büyük merhamet ruhumuzla hayat arasında muvafakat ve mutabakat bulunmadığını görmekten geliyor. Ruh ebedî şeyleri kucaklamak ister. Hayat ise ancak geçici, fâni şeylerden yapılmıştır. Kendisi de böyledir. Loti'nin hayatta bulduğu ve affetmediği kusur, onun da geçici, fâni olmasıdır. Hayat bir uzun lhtizar devresinden ibarettir.
Loti, son zamanlarında, hayatın acılarına ve elemlerine, yaşamak buhranına İnsanın ancak bütün hemcinslerine ve hattâ maddî dünyaya bile şâmil bir muhabbet ve merhamet beslemek sayesinde tahammül edebileceğine ve felâketinin tesellisini bulabileceğine kanaat getirmişti.
Nihayet, unutamayız kİ. bu büyük ruhu tarihimizin en acı bir Anında, sadık bir dost olarak, yanımızda bulmuştuk. İşte biz, bu ikinci sebepledir ki, eserine karşı daha çok bağlıyız. Bizi daha candan alâkadar eden bütün tarihimiz boyunca mâruz kaldığımız en tehlikeli anda bu yabancının vatanımızı kendisine ikinci bir vatan bilerek tehlikeye rağmen yanımıza koşması ve bütün imkânlarından İstifade ederek haklarımızı müdafaaya uğraşması, bize candan gösterdiği muhabbet sadakat, vefa olmuştur.
Son ziyaret
T. B. M. M. Hükümeti adına Pierre Loti'yi gören Bayan Tek'in intibaları
BÜYÜK MİJlet Meclisi Hükûme-ti teşekkül ettikten sonra, 1921 senesinde, Fransaya mümessil olarak gönderilen elçi bay Ferit Tek ile eşi Bn. Müfide Ferit Tek’e aynı zamanda P. Lotı’ye, Mustafa Kemal Paşanın el yazısı bir mektubiyle Meclisin hediyesi olarak bir halıyı tevdi etmek vazifesi de verilmişti. O esnalarda Loti. hasta bulunuyor ve Ruchefort’dakl evinde yatıyordu. Kendisi vaziyetten haberdar edilmiş, o da. elçimizle eşini davet etmişti.
Hediyeleri, bayan Müfide Ferit Tek bizzat götürmüştür. Eşinin Partate kaJması t-cap ettiğinden, yanına elçilik memurlarından birini alıp giden bayan Tek ile bir muharririmiz mülâkatın ne şekilde cereyan ettiği hakkında görüşmüş, kendisinden şu malûmatı almıştır:
“— Loti, maalesef çok hasta idi. 1921 aralık ayının soğuk bir günü idi. Trenimiz Ro-ehefort’a saat 14 te varmıştı. Bu mülâkata delâlet eden Claude Far-r(5re de orada idi. Ben. otele gittim. Ziyaret İçin çay vaktini bekledim. Sonradan öğrendiğime göre, bu mü-lâkatı büyük bir a-lâka ile bekliyen Loti. benim kendisini rahatsız etmemek arzuslvle gecikmemden en -dişe etmiş “Tren geldi, Türkier nerede kaldı?,, diye soruşturup dur-
muş. Nihayet gtttlk. Bizi kapıda bekliyordu. Fakat hem hasta, hem de fevkalâde heyecanlı olduğundan a-yakta duracak mecali yoktu. İki u-şak koltuklarından tutmuşlardı, ancak öyle ayakta durabiliyordu. Bizi görünce müthiş bir şey oldu. On dakika kadar bir kelime söyliyemedi, öylece dondu, kaldı, yalnız bakıyordu. Konuşmuş olsa, belki de bu derece hailevî bir hava yaratamazdı. Yüzü bembeyazdı. Sonra, içeriye girdik. Meşhur cami odasına. Duvarlar, çini, etrafı mermer. İşık olarak bir yağ kandili. O da “Azade,, nin mezar taşının üstüne asılmış. Ben de konuşamıyordum. Ona. sonsuz bir minnet hissiyle gidiyordum, bütün milletimin teşekkürlerini, Mustafa Kemal’in mektubunu götürüyordum. Yanına yaklaştım, kendisi-
ne sadece “Üatad,, diyebildim. Ben de başka bir şey söyllyenrıedim. Sonra, kucaklaştık. Ağlamaya başladı. Ben de ağladım, ve ancak, ondan sonra söz soyllyebikhın. Bana mektupları açıp okumamı söyledi. Fakat Fransızca yazılmış olduğunu görünce sıkıldı:
“Nasıl olıır da benim türkçe bildiğimi unutmuşlar,, dedi ve benden tercüme etmemi İstedi. Ben (le
kandilin ışığında, türkçe olarak okudum. Sonra bana “Mustafa Kemal’i anlat, nasıldır? Gözlerinin rengi ne? Huyu nasıl?,, diye soruyor, birçok şeyini merak ediyor, en küçük teferruatına kader öğrenmek istiyordu. Tablt, kendisini gıyaben tanıyor, Ça-nakkaleyi, Milli Mücadeleyi biliyordu. Ben söylerken; “Evet, evet.. Görüyorum., diyor, ona, sonsuz hayranlığını izhar ediyordu.
O zamanlar henüz çarşaf giyiliyordu. Ben de ona çarşaflı gitmiştim. Fakat baktı, baktı da “Şimdiki çarşaflar bu mu? Hiç de kapalı değil,, dedi. Gitmek için kalktım. “A-şagı ininiz, beni bekleyiniz,, dedi, indik. Çay verdiler. Haber göndermiş, Türk hanımı gelsin, bir daha görmek istiyorum, demiş. Çıktım. Beni yanına oturttu. Kandilin ışığı-
-----------------------
L-Tabiat tasvirlerinde h:
1
Pierre Loti
Dünya kaldıkça biz bu dostu unutamayız
Pierre Loti'nin odebiyat Alemindeki yük®ok mevkii horkotee malûmdur. Bu hulusta mülâhaza aerdlni edebiyatçılara bırakarak, büyük Fransız edibinin Türklüğe baha biçilmez hlzmetlorini, doğumunun yüzüncü yıldönümü münasebetiyle tekrar yâdetmeği milletimizin «anına lâyık bir vecibe biliriz.
Byron, Yunanlıları begenmiyerok, aevmiyerek müdafaa otmtati. Lamar-tine’den sonra Loti ise, Türklerİ, Asaletlerine, civanmertliklerine, başlıbaiı» na yüksek medeniyetlerine hayran o-larak müdafaa etmiştir.
Loti’nin kadrini. Trabluâgarp, Balkan ve Birinci Cihan Harbin’ yaşamış olanlar takdir edebilirler.
O karagünlerimizdo, Garp âlemi, Türklero Ortaçağ taassubiyle kin, garaz püskürürken, düşmanlarımızı a-leyhimize desteklerken, Batı milletlerine hitap ederek:
“Yanılıyorsunuz, bindiğiniz Jalı kesiyorsunuz; vahşi şimal alanlarına karsı Garp medeniyetini Türkier müdafaa ediyorlar; dünyada, tarihte, Garba İlk defa dini ve İçtimai müsamaha medeniyetini getiren Türklerdir; Türkier Yakınsarkın en temiz, kuvvetli medeniyet unsurudur; TÜrklerln çekildikleri bütün yerlerde no nizam, ne intizam kalmıştır; Türkier, Garbın muhtaç olduğu müt-tef ikidirler; ağırbaşlılığı, doğruluğu.
cesareti, kahramanlığı, asaleti seven, Türkleri de sever.,.".
Diye, yarım asır boyunca, hissiyle, fikriyle, imânlyle yazılar yazan, yazılarını milyonlarca kişiye okutan, yegâne Avrupalı şahsiyet Loti olmuştur.
Loti’nin bütün kanaatiyle Türkier lehinde dünya çapında yaptığı tesirli propagandayı, elli senodir Türkiyede golip geçen bütün hükümetlerin topu yapmamıştır.
Loti’nin Türkier hakkında düşün» düklorini, hiç bir eserindo neşredilmemiş bir cümlesiylo telhis ederek sözlerime nihayet vermok isterim:
Bir gün Tersaneden çıkarken, Is» tanbul fethinden bahsediyorduk. Döndü, gözlen parlıyarak, Istanbulur siluetine baktı. Ve belki çöllerinden Brennuı'ün Romalılara cevabını hatırlayıp. minareleri göstererek:
“Cette magnifigue foret de lances que leş Chevaliers Touraniens ont plantâes sur l*antıquo Byzanco”
“Köhne Bizansın Üzerine, asil Turan atlılarının diktikleri muhteşem mızrak ormanı” sözleriyle. Türklero karşı duyduğu hayranlık İfadelerine belki en güzelini ekledi.
Dünya kaldıkça, biz, Türkier bu dostumuzu unutamayız.
Türk-Franaız Kültür Cemiyeti Başkanı
Reşit Saffot ATABİNEN
Refik Hahd KARAY
alntasaray Lisesinin henüz “Ortaokul,, kısmında iken Ahmet Haşim ln “Muharrir talebe., yazılarını toplayan defterine deniz
tasvirleriyle dolu bir yazı yazdığımı pek iyi hatırlıyorumii Yaşça da büyüğüm otan bu şair arkadaş yanıma gelmiş, o tasvirleri)
daha mi?
nı yüzüme tutarak uzun uzun baktı. Her Türk kadınında “O,, nun hayalini ararmış. Sonra “Artık rahat Ölebilirim, kalbimde Şarkın hâtırasını götürüyorum,, dedi. Ay-sını götürüyorum., dedi. Ayrıldım, rıldırn, aşağı indim. Beklesinler diye haber gşndermış. Genç Türkiyenin mümessilleri olduğumuz için o hasta halinde bizi teşyi etmekte ısrar ediyordu. Kucak-hyarak indirdiler, Dışarda karlı bir manzara vardı. Hava müthiş soğuktu. Biz gidene kadar kapıda durmak istiyordu. Ü-şümesln diye koşarak kaçtım.,,
— Kendisini bir görmediniz
Gördüm, O
akşam dönecektim. Fakat ertesi gün I-çin bir daha beni görmek istediğini Claude Farrâre va-sıtasiyle haber göndermiş. Kaldım. Tuhaf tesadüf, bulunduğum otelin adı “Grand Türe” idi. Fakat endişe ediyordum. Çok hasta idi. Her şeyi unutuyordu. Ve bunu biliyor, unutmaktan korkuyordu. Lâkin o-nu daha sıhhatli buldum. Beni neşeyle karşıladı. O gün camide oturmadık. Kendi çalışma odasına gittik. Orada duvarlarda bir tek resim vardı. Azadenin minyatürü. Bu sefer benden Yunanlıların Türklyede-ki tahribatı hakkında en küçük teferruatına kadar malûmat istedi. Buısa’daki “Ye-
şil,, hakkında, tahrip etmişler diye bir rivayet dolaşıyordu. Kendisine bundan da bahsettim. Az kalsın bayılıyordu. Su falan getirdiler, korktum. Bunun bir rivayet olduğunu tekrar ettim. Derhal tahkik ettirip kendisine bildirmemi rica etti. Artık kendine gelmişti. Fakat, hazin bir eda ile “Eyvah, dedi, ben ölüyorum. Artık Türklero hizmet edemlyece-ğinı.„ Ve Claude Farrğre’e dönerek “Sız benim esenini devam ettireceksiniz, değil mi?,, diye sordu. O da. ö-nünde diz çökerek “Yemin ediyorum,, dedi.
Gene bir gün evvelki gibi onıı kucaklayıp kapıya indirdiler. Orada buna ve beni bekliyen elçilik memuruna baktı. Bizi, bu sıfatlarımız için çok genç görmüş olacak ki “Yaşayan, diri Türkiye,, dedi.
1949
Sovyet dış politikasının
İ C Y Ü Z Ü
O •
İşte tam bu sırada Jessup gerilettiği sual ile, Birleşik Amerikanın Rusya İle müzakereye hazır olduğunu ima ediyor.
Sovyet Dışişleri Bakanlığının sürü ile muavinlerinden biri otan Malik, vaziyeti derhal kavrıyor. Stalin’iıı teklifini Jessup’a verecek yerde Mos-kovadan telgrafla talimat istiyor. Bir saat sonra, Moskovamn yeni talimatı Mallk’in elindedir ve ayni gece, Jacob Malik, Stalin’in tekliflerini muhtevi vesikayı bizzat yakıyor. Çünkü. Rusyanın, hiç olmazsa düne kadar ne derece zayıf olduğu, bu vesikada apaçık yazılı idi. Politbüro-nun yeni talimatına göre, Malik, A-merikan delegesini bekletecektir.
Moskova şimdilik, vaziyetten zararsız çıkmıştır. Fakat, Politbüro, yayı fazla germemekte ısrar eden Stalİnle Vişlnskinin ne kadar haklı olduğunu, ancak şimdi anlamaktadır. Vaziyeti daha da kuvvetlendirmek için, Moskova. Batıya en ziyade mütemayil diplomatını yola çıkarıyor. Bir hafta sonra Washing-ton’a varan büyük elçi Georgiyef Malinin, bir müddet Boründe bulunmuş, Amerikan Elçisi Murphy ve General Cla>f ile münasebet tesis etmişti. Malinin, Albay Tıılpanov’un mütecaviz politikası yüzünden Berimde çalışarnamış ve geri alınmıştı.
Şimdi. Maünln’in, Amerikanın en salâhıyetli dış politikacısı John Fos-ter Dulles vesair resmi şahsiyetlerle görüşmeleri başlıyor.Şulaıtın son günü tekrar Moskovaya gelerek raporunu veriyor. Politbüro müsterih olabilir. Müracaat, Amerikadan gelmektedir. Rusya biraz bekleyebilir. Ancak ötekileri de lüzumundan fazla bekletmemek lâzım.
Stalin, Batı ile işbirliği yapılabileceği hususundaki tezinin haklı çıktığına bilhussu memnun olmuştur.
Yazan ;
CURT RlESS
(Avrupa hususi ınııhnbirimlzi
Türkiyede ııeşlr hakkı “Yeni tstıınbur’a aittir.
- 3 -
Buna bilhassa itiraz eden Dışişleri Bakanının tabii çekilmesi lâzımdır. Ve 3 martta bu değişiklik birdenbire ilân edilerek, Vişinski, mantıki bir teselsül ile, Molotof’un yerine geçiyor.
Fakat Politbüro. Rusyayı mücerret bir hale getiren hatayı tekrar ediyor. Malik. Jessup’un, Berlin ablukası hakkındaki suallerinden lüzumundan fazla kaçıyor ve mütemadiyen savsaklıyor. Nihayet 21 martta, Stalinin, verdiği mülakatta, para meselesine kasdon temas etmediğini ve ablukayı, bu meselenin hallinden evvel dahi kaldırmaya hazır olduğunu Jessup’a bildiriyor. Tok şart: Almanya meselesini kül halinde tetkik edecek olun yeni bir Dışişleri Bakanlan Konferansının toplanmasıdır.
Jessup, bu teklifin, Amerikan hükümetince, layık olduğu ehemmiyetle tetkik edileceğini vâdediyor. Fakat şimdi, bekletmek sırası Ameri-kada!., Moskova asabileşiyor!.. Malik hor gün yeni bir suale maruzdur ve her gün, yeni bir şey olmadığını bildirmekten başka, elinden hiç bir şey gelmiyor. Kremlin, Jessup’un suali ile Moskovamn cevabı arasında, lüzumundan fazla vakit kaybedildiğini ağır ağır idrak etmeye başlıyor. Fazla nikbin davranıl (piştir.
Vişinskl omuz silkiyor.,. Amerikalıların icnlnndn çok sabırlı otablle çeklerini bir değil, on kere söylemiştir.
Şosetler Birliği bir ravunt kaybetti :
NVashington’da 5 nisanda Atlantik Paktı imzalanıyor. Kremlin ağır bir mağlûbiyete uğramıştır. Fakat, Vi-şinski, belki de henüz her şeyin kaybolmadığını talimin ediyor. Aynı gün. Dışişleri Bakanı Kremlindc, Batı devletlerine karşı yumuşak davranmak icap ettiği hakkındaki tezini, yeniden müdafaa etmek fırsatını buluyor. Balının itimatsızlığım yenmek için çok ileri gitmek tazimdir. O zaman belki, bugünkü kötü vaziyete rağmen, Atlantik cephesini yarmak mümkün Jolur.
Kremlin, şayanı dikkat bir süratle harekete geçiyor. Berlinde Amerikan Komutanı General Hayes, ertesi akşam için. 6 nisanda. 200 kişilik bir ziyafet tertip etmiştir. Amerikan ordu bayramı tes’it edilecektir. Rus-lar, son zamanlarda mûtat olduğu üzere, gelmeyeceklerini bildirmişlerdi., Fakat birdenbire Rus misafirle! (le çıkageliyor. Hâdise, bütün dünyanın alâkasını çekiyor. Herkes. Rusların bu dâvete gelmelerini, haklı olarak, Rus dış politikasında değişme olacağına yoruyor.
Demek, Kremlin işe iyi başlamıştır. Fakat ertesi gün, Şerlindeki dâvete icabet etmekten pişman olmak icabetti, Washıngton Büyük Elçiliğinden alınan bir rapordan, bu ziyaretin, Amerikan ordu bayramı günü Dean Acheson, Ernest Bevln ve Robert Schumann arasında yapılan siyasi bir müzakere üzerinde müessir olduğu anlaşılıyor. Üç Dışişleri Bakanı bu müzakere sırasında. Batı Almanya Hükümeti, anayasası ve mâliyesi hakkında görüşmüşler ve mutabık kalmışlardı.
(Devamı var)
beğendiğini söylemiş, etrafındakilere yayarak bana bir mektep aöh-L reti kazandırmıştı.
Pierre LotTye benzemek istiyordum; elimde tek örnek (lslanda . balıkçısı) tercünıesiydi; malzeme olarak da zamanın esnek, hare- . ketli ve oyunbaz hale sokulamamıç içsiz, yapmacıklı türkçesıni kul- ı lanmaya mecburdum.
Birkaç sone sonra Loti'nin kitaplarını aslından okuyup az çok 1 anlayacak kadar franaızcanı ilerileylnce o “Ressam - Muharrir,, o|ı da)ıa fazla hayran oluyor, tasvirlerini toklid için daha gayretle ça-j’ lışıp çabalayordum. «
Şu var ki benim etüdlerim onunkiler gibi “impressionnıste,, lev-| hatar değildi; “detail,, üzerinde lüzumsuzca duruyor, teferruatını tespit etmekten zevk alıyordum; Loti ise bir manzaranın şahsi du-! yuşla ve hüzün verici ruh haletiyle umumî heyetini veriyordu. O tablo) kartpostala benzemiyordu, elde tutularak yakından görülemezdi; uzağa gidip seyretmek, ayrılınca da düşünmek lâzım geliyordu.
Lâkin itiraf etmeli ki Pierre Loti’nin tabiat tasvirlerinde noksan olan bir şey vardır: tabiatı aşk ile sevmez;*daha doğrusu coşkunluk duymaz; tabiatın kolları arasına atılmaktan çekindiğini hissedersiniz. Meselâ romantikler gibi: |
Tabiat orada duruyor, seni çağırıyor ve »evlyor ı
tarzında heyecana kapılmadığı, hele Contesse de Noailles halecanly-l
■ I i
ta tabiat i bir sevgilisi İmişçesine bağnna bastırıp öpüp okşamak arzusu duymadığı muhakkaktır:
Ey İlkbahar! Şirin çehreni boynuma koy... diyeoek kadar tabiatta senli benli, İçli dışlı, âşık mâşuk değildir.
Dünyanın güzelliğine yaslandım Ve mevsimlerin rayihasını ellerimde tuttum nevinden tabiatın cinsi cazibesini anlayıp tesiri altında kıvrandığını anlatan yürek çarpıntılarını Lotl’de bulamazsınız. Loti ki, her şeyden önce peyzaj ressamıdır; zaten onun romanlarında tahkiye yoktur; roman şeklini andırır bir teknik kullanması da ancak tabiat tasvirlerini İçine sıkıştırmak içindir.
Dünyanın yazı ile en çok tablosunu vücude getirmiş, hattâ bütün ! dünyayı gezerek Kutup denizinden Pasifik Okyanusuna ve Afrika sahrasından Hint iline kadar çeşitli bölgelerin binlerce manzarasını tes- | bit etmiş bulunan tek “ressam - muharrir.,, Pierre Lotfdlr. Filvaki sonradan Ispanyol romancısı Biasco Ibanes dünya turuna çıkmış ve seyahatnamesini harikulâde manzara tasvirleri ile bir resim galerisine benzetmişse de onun tabloları daha ziyade “fresk,, ve “pamo„ gibi bir cins tezyini sanat sınıfına girer.
Zaten başka hikayecilerle romancıların yaptıktan da odur; tezyini sanattır, “tezhip., nevinden süsleme hüneri diyeceğimiz bu usûl - bel- I ki bir gün geri dönmek üzere - şimdilik yazıda moda olmaktan çıkmış- 1 tır. Loti her şeyden önce büyük ressamdı.
Yeni nesil, bizim vaktiyle duyduğumuz şevk ve hayranlıkla Lotl-nin tasvir kudretindeki zevkine varamaz. Mesela (Loti’nin evlenmesi),! hele »Bir Sipahinin ölümü), hattâ memleketimizle alâkalı kitapla*! rından hiç bin manzara tabloları ve tahkiye bakımından bugünün gen-1 cine çok şey söyliyemez. i
Lâkin Türk genci için Pierre Loti sadece manzara tabloları yap-1 iniş bir muharrir sayılamaz M! O. tasvir ettiği coşkun denizler. deh-| şet verici çöller, korkunççasına güzel iklimler gibi Türk karakterinin R de tablolarını sıralamış, ayrıca tablolarındaki isabeti - yalnız bize ge I liııce- küKriyerek müdafaa etmiş bizden bir insan, sayılı bir vatandı pervei îmizdir... Hiç bir ecnebi Loti kadar Türkü sevmemiş. Türklüğü I benimsememiş, bir şövalye cesaretiyle onun şerefine dövüşmemiş tır. |
Bir Frunsız mütefakkıri “Ancak maziye canla, başla, aşkla bağlı olanla.* istikbali sağlam şekilde kurabilirler,, der. Pierre Loti mazimize bağlı idi; lâkın istikbalin kunt yapısı için temelin maziye dayanması lâzım geldiğini bildiği içindir lâyık bir kaide teşkil ettiğini kendi öz vatanına, dünyaya ve azıcık da R hiza anlutmaya çalışmıştı. I;
Nitekim epeyce kararsızlıklardan ve hoppalıklardan sonra bunu/
ki, Türk karakterinin istikbale
hepinıiz, herkes anladı.
Bana öyle geliyor ki. Pierre Loti’nin tabiata da, insana da daima ürkek, az çok vahşi duran ruhu bütün heyecaniyle yalnız Türk iyeye ve Türklere sarılabıimişti. Biz onun - memleketi dışında - asıl aşkı ve tek sevgilisi idik.
Af
acı
•t’îni
S
131
t.ı
'1
Suphi, Yahya Kemal, Velid. Şinasl, Celâl Sahir gibi şahsi-bulunuyordu. İdare heyeti ku-ve 21 ocak 1920 de Darülfü-büyük bir içtima yapılmasına verildi.
1 k
Pierre Loti Türklerin
Mütarekede onun sesi, bir ümit halinde yükselmişti
1918 ıonosi, Osmanlı Devleti harpten mağlûp olarak çıkmış, İstanbul Müttefikler tarafından ışğal edilmişti. Herkes, bizim aleyhimizdo idi. Osman* lı Devletinin paylaşılması düşünülüyor, bir taraftan da Sövre hazırlanıyordu. Bu esnada. Avrupadan lehimize bir tek ses yükseldi. Pierre Loti’nin sesi. Şubat 1919 da neşrottığı “Ermeni Kıtali” eseri ile Loti bizi müdafaa e-diyor ve birçok da düşman kazanıyordu. Hattâ kendisine suikastta** de hazırlanmıştı. 1920 de Loti “Bize lâzım olan müttefikler” İsimli eseri ita tekrar müdafaamızı üzerine alıyordu
O sıralarda Istanbulda sansür, matbuatı ponçesi altında bulunduruyordu, Süleyman Nazifin yazdığı “Kara gün” isimli makaleden dolayı kendisini kursuna dizmeği dahi düşünmüşlerdi. O-nu bu felâketten Loti’nin kendisine yazmış olduğu mektuplar kurtardı.
Her taraftan tazyik gören Türklor, o devirde, Avrupadan lehlerine yükselen tek sesten ümit duydular ve 10 aralık 1920 de Matbuat Comıyetinde elli kadar edip toplanarak “Piycr Loti Cemiyeti“ni kurdular. Bu Içtimada Abdülhak Hâmit. Ahmet Ihsan, Hamdullah Kâzım yetler ruldu nunda karar
O gün B*ayezit meydanı görülecek bir hal almıştı. Darülfünun salonunda heyecan son raddeyi bulmuştu. İşgal altında bulunan Istanbulun İstiklâl için kalbi orada çarpıyordu. Nete-kim. ’ Müdafaal Hukuk Cemiyeti” “Piyor Loti Cemiyetine”
Loti’yo “Istanbulun fahrî hemse-unvanı verilmesine karar veril-
gün, Süloymaıı Nazifin Darülfü-
do yüz lira teberru etmek suretiyle bu harekete İştirakini gösteriyordu. Toplantıda Pı-erro risi" di.
O
nunda söylediği nutuk bir kıvılcım gibi kalbleri tutuşturmuştu. Bu nutuktan bir parçayı naklediyoruz:
“Pierre Loti davn-i milliye-ııılzl niçin bu ka(l:ır şi(ldet-i azm İle lltlznm ediyor? Biziın yüzümüzden kaninmiş olduğu düşmanlar diyor kİ: Eyüp servilerinin altında veya Bıırsıının Yeşil Caınli avlusunda geçen tahassüs ve murakabe naatlcrl bıı rnklk şaire o kadar heyecanı bedii vermiş kİ,
ti’hryyüoatı nihayet mantığını muhakemesini mağlûp etinim. uu!e„ müellifi bu tee&KÜrİerta tı teshirinde, Türkleri müdafaa (Uyur. Böyle diyorlar. Fakat katlar yanlış ve bedahat karşıttı
no katlar büyük bir yalan, bir tlrn.
Mehasinden ıııütehassta olm hüsnü terbiye görınüg her ııı niye şeref verecek bir haslet, fazilettir. Pierre I-oti, Yunan! ııın muhtelif >erlerini tle i.stuıı gibi. Bursa gibi gezip gördü. K di vatanının zengin müzelerin asarı kadînıel Yıınıu)iyeden do bet birçok nıâyel tahassüs, bl heyecanı brtlii alınıştır. Bun beraber, niçin Öreklere ıııediha kasideler ibzal etmiyor? Metli inek, kaside yazmak şöyle dıır bu kavimde gördüğü asarı lered ye karşı olun nefretini eskiden lan asarı nefise sıısturumamiş, vakit \ mıanlManı katlime mn> sanat olan kıtada, şimdi sakin lunan kavinin hâvasında* avam da gördüğü novakiM ve fezaı tlııirna ve alenen tenfir ve tuk etmiştir. Terke ilıday-ı sclsebil den kalemi, Türkün bu ha düşmanımı bihakkın zehir alü Bizi Pierre Lotiye sevdiren» Pie Lotiyi bize bu katlar ,şld(l rapteden sebep başkadır. Ese rintle hinazlr-i bir kudret te be gatle terennüm ettiği usan nıl yemizin cephesinde gördüğü ruhuna o. aşık olmuştur.,,
Aynı gun Halide Edib bir mak neşrediyordu. Bu makaleden şu P çayı iktibas ediyoruz:
“Pierre Loti, hayatta yalnız zariıkhırırnızı. minarelerimizi ihtiyar beyuz sarıklı hocalarım aheiıklar evinim, eski bamla Üzerinde gagalarını çatırdatan lökleri terennüm etseydi, gene zİııı içiıı muazzez bir sevgi dostluk sinuısı olarak kaine Şarkın kalem ile, atlet ile ıııı ımıyaıı Içiııi o katlar anlamıştı Pierre Loti, yalnız bu hayal 1 şiir mazisinin evıainı, güzel gö leriııl «azına vuran bir snııa(U olarak kainindi. O asker TÜfM Şark ve MÜslümıııı âleminin (MH’ şövalyesi olan vefakâr vo fednid TÜrkiin de ruhunu unladı.»
Bici
t . Ah t"ıtu
i
S
pı
14 Ocak 1950
Ra-fa: S
HÎKAYE
Felâket
Yazan: Henrl GAYAR
adam Planchet lendl:
kocasına seı-
Madam Planchet kocasına «es-fendir
— İste Bijou hazır. Tuvaleti bitti. O güzelim yeni tasmasını taktım. Dikkat et tozlarda yuvarlanmasın, bisikletlerin peşinden koşmasın. Allah görünmez kazadan.
belâdan esirgesin!
M. Planchet eline tutuşturulan kayışı aldı, sokağa çıktı; arkasından günlük gozintinin sevinciylo hoplayıp zıplıyan, kuyruk sallayan köpeği surüklüyordu ama kendi hiç de neşeli değildi, bilâkis derin derin düşünüyordu.
Saint Mandâ’deki bu “Cennet villâsı,, na geldiklerinden oeri küçük gelirlerinin hesabını olinde tu tan karısı, cep harçlığını daha da kısmıştı: Ayda 100 frank. Bu küçük iane ile adamcağız berber masrafını» Gar kahvesinde içtiği günlük ikindi kahvesinin parasın» ve daha birçok “sarfiyat,, ın ceremesini çekmeye mocburdu.
"... Ayın onundayız, cebinde ise birkaç kuruş kaldı, ancak bir tramvay parası...,,, diye kendi kendine konuşuyordu.
Vincenneı ormanına vardığı zaman bir otomobilin yanında toplanmış İnsanlar gördü, aralarında bir polis konuşuyordu.
Bizim küçük irat sahib. de — kendi do epey alıktır ya — öteki alıklara katıldı.
Otomobil bir köpeği ezmişti. Her kafadan bir ses...
Bijou’nun efendisi, kara düşüncelerden kurtulup oyalanacak bir meşgale bulduğundan memnun dinliyordu. Nihayet bıkıp döndü. Ama birden sanki beyninden vuruldu, titremeye başladı. Bijou kaybolmuştu. Yalnız tasması, o güzelim yeni tasma kalmıştı kayışın uounda. Gözle kaş arasında orada dolaşan serserilerden biri çözmüştü muhakkak.
Yer yarılsaydı da İçine gireydl keşke. Zavallı adamcağız: “Felâket...,, diye mırıldanıyordu. “Nc diyecek şimdi o hırçın karısına?,, Elinde tasma, yalnız olarak eve döneceğini düşündükçe bir yandan titriyor, bir yandan da su gibi terler akan kabak kafasını topak halindeki koca mendiliyle habire siliyordu.
No yapmalı? Aklına samimî dostu Lamblin geldi. Bijou'yu da sa-tan oydu.
M. Lamblin’in hemen yakında “Nuhun gemisi., adlı bir dükkânı vardı. Burada her çeşit hayvan satılırdı. Kediler, köpekler, papağanlar ... Açıkgöz, becerikli bir adam olan Lamblin bu işine bir de pös-tekicilik ilâve etmişti. İtinayla doldurulup hazırlanmış bir sürü post, kürk bütün civar villâların çoğunda süs duruyordu.
Lamblin felâkoti öğrenince ziyaretçisinin acınacak haline bakarak gülmeye başladı:
“— Yok yere dövünüyorsun dostum. Bijou Öldü mü, kayıp m. oldu? Eh öyleyse biz do karına, o hırçın karına 1(uçukuçunun postunu satarız. Tabii ya... Ondan kolay ne var? Otomobilin ezdiği köpek Bijou olur ve sen de postunu doldurmak için bana vermiş olursun. Hem hazır elimde Bijou’nun benzeri bir dolma köpek var. Şanslıymışsın yine hadi. Sonra onu kol-
Çoviren: Eşber YAZICIOöLU tuğuna sıkıştırırım götürürsün. Ben de karından 100 frank alır onu da sana veririm; bitti, gitti. Üstelik kârlı çıkarsın.
Zavallı Planchet’nln hayranlıktan ağzı açık kalmıştı.
Ne düzenbazdı şu Lamblin. İşte, kendisini ümitsiz bir durumdan kurtarıyordu; böyleyken yine her zamanki gibi tereddüde düştü*
— Bir de şahit lâzım diye mırıldandı. Bonimle sen de gelirsin.
— Peki. olur. Amma korkaksın.
Bunun üzerine iki ahbap kol kola girip “Cennet Villâsı,, yolunu tuttular. Sokakta köpek taciri talimatını tamamladı:
— Bırak ben konuşayım. Karına Bijou’yu kurtarmak için kendini tehlikeye attığını söyliyeceğim: “Kocanızı tam zamanında tutma saydım, Madam şimdi dul kalmıştınız..,
— İnanır mı dorsln?
— Hem de nasıl. Sen bana güven. Post doldurmak kadar, ustaca hikâye düzmesini de bilirim.
Her şey Lamblİn'İn dediği gibi oldu. Karı koca arasında mesele çıkmadı. Madam Planchet soğuk, hattâ içinden pazarlıklı görünen bir kadındı. Kuru bir sesle: —Zavallı Bijou diye mırıldandı. Bari çok «cı çekmedi ya, doğru söyleyin!
— Hayır Madam, derhal Öldü.
Beş dakika sonra M. Planchet dostunu, “kurtarıcısfruı» evine kadar uğurluyordu. Bahçe kapısından çıkar çıkmaz M. Lamblin almış olduğu 100 frangı Planchet’nin avucuna sıkıştırdı.
Rahmetli Bijou’nun efendisi : — Hemen dönmem diyordu. Karım öyledir ki... Kimbllir no bahaneler bulur...
Fakat hayır, aksine, daha o akşamdan Mme Planchet başka bir köpek almaktan bahsediyordu. Yok. Öyle ev köpeği değil, onun zahmeti fazla, hem tasası çok. Bir bekçi köpeği daha iyi...
Derken büyük gün geldi çattı. O gün Tut-Ank-Amon misali, Bijou’nun “mumyası,. Cennet Villâsına dönecekti.
O akşam, her vakit olduğu jibı M. Planchot Gar kahvesinde kahvesini içti. Saat altıda koltuğunda dostu Lamblin’in şaheseri, neşeli neşeli eve yollandı. Mankeni to-vekkülle salondaki masaya koydu.
Madam P’anchet gözlüğünü takarak eğilmiş sessiz sessiz seyrediyordu. Dorken arkasındaki kapıyı açınca birdenbire bizim küçük irat sahibi neye uğradığını şaşırdı, sendeledi.
Bijou, hakiki Bijou üstüne sıç-rayıvermiş, elini yüzünü yalamaya çalışıyordu.
Madam Planchet hareketsiz ve sessiz bu sahneyi seyretmekteydi. İntikamı alınıyordu. Biraz sor.ra:
— Hırsız getirdi diye anlatmaya başaldı. Ya hırsız ya şeriki. Bilirsin ki böyle islerde ekseriya iki kişi olurlar. Bugüne kadar baktığı için pansiyon parası elli frank istedi...
önce verdiğim 100 frankla beraber yüz elli ediyor. Bunları hep senin aylığından keseceğim. Bana nasıl oyun oynanır öğren.
Bir koltuğa yığılıp kalan M. Planchet eliyle habire dazlak kafasını sıvazlıyarak yanıp yakılıyordu:
“— Felâket... Felâket... Vay yezit vay...,,
YARASA ŞEKLİNDE BİR UÇAK
Arlzona’da uçak içleri 11e meşgul olan Mr. \Vllllam B. Stout adlı biri, yarasa şeklinde bir uçak inşa etmek fikrini ortaya atmıştır.
69 yaşında olan Mr. Stout, şimdiye kadar yapılan uçakların kanat tiplerinin resmini çizmekle meşguldür. Kendiül son zamanlarda laboratua-
rında. yarasanın derisine benzer plâstik bir maddeden yapılmış hır kanat maketi yapmıştır. Bu kanat dakikada 700 kere inip kalkarak 96 kilometre gidebilecektir.
Mr. Stout’a göre bu maket, kanatları hareket eden uçakların ilk numunesidir.
YENİ İSTANBUL
Kolayca yapabileceğiniz güzel bir bluz örneği elecek hafta bir yemeğe, hattâ belki de bir danslı çaya davet edildiniz. BermOtat giyecek bir şey bulamıyorsunuz. Orijinal ve yeni bir şey giyerek o gece güzel olmayı herhalde çok arzu edersiniz. İşte size ainema artistlerinden Dany Hobin için husus! surette hazırlanmış blûzun modeli. Bu güzel buluştan hepinizin faydalanmasını gözönünde tutarak objektifin karşısına geçmeyi kabul etmiş.
Bu şık gece blûzunu yapmak için çok masrafp ihtiyaç yok. 10 lirayla işinizi halledebilirsiniz. Şayet evde kalmış bir yünü kullanacak olursanız, elverişli olduğu için blûzu bir kat daha seversiniz herhalde.
Lâzım olan şeyler: 230 gram ince siyah yün; iki tane 2 mm. şiş, 2 metre uzunluğunda 5 cm. genişliğinde, siyah veya canınızın istediği herhangi bir renkte kurdele Aşağıdaki izahat 42 bedenliler içindir.
örgüler: Lâstik: * Arkadan almak suretiyle 1 yüz sonra bir ters örün tekrar * dönün ve aynı şeyi tekrarlayın.
Dü/. örgü : * Bir ters, bir yüz. tekrar dönün ve aynı şeyi tekrarlayın.
örnek: Lâstik örgü için: 20 ilmek 4.5 cm. genişlik, 20 sıra da 8.5 cm. uzunluk yapıyor.
önün yapılışı: ön. Aşağıdaki bant (Şemaya bakın) 182 ilmek alın ve lâstik örgü örün. Kenarlardan her iki sırada bir İlmek eksiltin, aynı ameliyeyi 20 defa tekrarlayın. ponra her 4 sırada, bir ilmek arttırın. Bu sefer aynı şeyi 9 defa tekrarlayın. Aşağıdan itibaren 15 cm. ördükten sonra, örgüyü kapatın.
Ortadaki baııt: 172 ilmek alın, lâstik örün, kenarlardan her 4 sırada bir ilmek arttırın (8 defa) 7 cm. örünce, örgüyü kapatın.
Güzel olmak istiyor musunuz ?
Havva kızlarının ekseriyeti İçin mühim olan bu suale bir gazeteci şöyle cevap verdi: Güzel olmak İçin lâzım olan: Cilt, diş ve eller gibi üç şeyin beyaz olması, gözler, kaşlar, kirpik gibi üç şeyin siyah olması, boy,’ saçlar ve eller gibi üç şeyin u-zun olması; dişler» kulaklar ve dil gibi Üç şevin küçük olması; burun, baş, ayak gibi üç şeyin küçük olması; kollar, çene ve bacaklar gibi üç şeyin de yuvarlak olması lâzımdır.
Sarışın kadınlar belki birkaç noktayı kabul etmek Istemiye-cekler. fakat sağolsun boyalar!
Yüzünüzü boyamayı biliyor musunuz?
Yanakları çökük olun kadınların çekinecekleri noktalar: Yanağın tam orta yerine allık koymak yüzdeki çöküklüğü büsbütün arttırır. Allığı elmacık kemiklerinin üzerine sürerek yukarılara doğru yaymak lâzımdır.
Kulaklara doğru yayarak allık sürmek ise, yüzün gayet geniş görünmesine sebep olur. Gözle yanağın arasında fazla beyaz boşluk bırakmak İnsanı ihtiyar gösterir. Bunun için allığı göz altlarına doğru hafif yaymak lâzımdır. Eğer yorgun bir gününüzse kullandığınız kremin içine bir parça allığınızdan kalınız. Ve her zamanki gibi kremlen!-niz. Aynaya baktığınızda yüzünüzün her zamankinden taze, iyi, ve gençleşmiş olduğunu görerek hayretler içinde kalacaksınız. Halihazırda bir çok sinema ve tiyatro artistleri bu şekilde boyanmaktadırlar.
Yukardukı baııtc 200 ilmek alın, 8 cm. uzunluğunda bir lâstik örün.
Arkanın yapılışı, aşağıdaki bant: 164 ilmek alın ve lâstik örün. Her iki sırRda 1 İlmek eksiltin (18 defa) 4 sıra yüz örün, sonra her 4 sırada, bir ilmek arttırın (8 defa). 15 cm. örünce, örgüyü kapatın.
Ortadaki bant: 152 ilmek alın ve lâstik örün. Her dört sırada 1 ilmek arttırın (8 defa). 7 cm. ördükten sonra, kapatın.
Yııkardakl bant: öndekinin aynı.
Bantların arası; 3 ilmek alın ve tarif edeceğimiz şekilde düz örgü örün: * 4 sıra düz örün, sonra ortanın ilmeğinin her kenarından 1 ilmek arttırın; 1 sıra örün; orta ilmeğin her kenarından bir ilmek arttırın; 4 sıra örün; sonra 1 İlmek örün, bir tane arttırın, bir ilmek örün, öteki ilmekleri bir müddet için örmek üzere şişde muhafaza edin. Bu 3 ilmeğin üzerine 8 sıra Örün. Sonra örgüyü kapatın, sıranın öteki ucuna benzer bir kısım örün, ortada kalan 3 ilmeği örerek * dönün ve tekrar edin; 68 cm. ile 72 cm. lik iki bant yapın.
Kolu teşkil edcıı parçalar: 30 ilmek Örün. 4 sıra lâstikten sonra örgüyü kapatın, Bu ördüğünüze benzer bir parça daha örün.
Dikilişi: Aşağıda, orta ve yukarıkl bantların kenaı dikişlerini dikin. Kolu teşkil edecek parçaları, yukanki bantların kenar dikişinin 7 cm. ötesine tutturun.
68 cm. İlk kısmın yardımı ile aşa-ğıki bantla orta bandı birbirine birleştirin. Aynı şekilde orta İle yukarı bandı birbirine dikin. Ajurlu bantların altına siyah veya renkli kurdeleler geçirin.
Birleştirici ajur yerine geçebilecek başka bir kıınıa^:
Yukarda verilen ajur örgünün izahatını tatbik etmek size güç gelirse, 4 cm. genişliğinde 68 ve 72 cm. uzunluğunda, kalın siysh tül saten alın. Ördüğünüz bantların arasına diktiğiniz takdirde, hiç de fena olmaz.
• •
()ıı kısıuı
(-------4-0-----------»
Arka kışını
(---->
Bir triko modeli verebilmek için evvelâ bu elbisenin iyi bir şekilde nasıl muhafaza edileceğini belirtmek lâzımdır. Büyük şehirlerdeki bütün boyahanelerde yünlüler benzinle te-mizlenmektcdir. Fakat sayfiyede masrafa meydan vermemek için daha sade usullere başvurmak icap e-der. tşte koyu renkli trikolar için fevkalâde bir temizleme usulü:
Kuru fasulyeyi kaynatınız, suyu ılındıktan sonra, pilloverinizi bu suda sabunlayarak derhal çıkarınız. Ilık suda çalkaladıktan sonra kuruması için bir örtünün üzerine bırakınız ve hararetten uzakta tutunuz.
Yünlüler kolay kolay Kurumaz. Bunun için evvelâ kalın bir havlu i-çinde sıkınız. Suyunun mühim bir kısmını çekecektir.
Triko hemen hemen kuru bir hale geldikten sonra bir elbise askısının üzerine tanı şeklini vererek asınız ve açık havada kurumasını temin ediniz.
Bundan bir iki ay önco muhtelif organizasyonlar için pehlivan Ahmet Yusuf Avrupaya gitmişti. 4 ocakta Paristo Wogram kapalı salonunda Fransız gü-regçisi Axel Cadier İle karşılaşan Ahmet Yusuf bu müsabakayı boraberllkle bitirmiştir. Resimde, Ahmet Yusufu müsabakanın güç bir vaziyetinde görüyorsunuz.
Lik maçları bu hafta tehir edildi
Bu hafta oynanamıyan maçlara, gelecek hafta devam edilecek
Bugün ve yarın yapılacak olan lik maçları sahaların karla kapalı olması dolayısiylo İlgili tertip komitelerince tehirine karar verilmiştir. Bugünkü ve yarınki tehirli lik maçları hava müsait olduğu takdirde haftaya oynanacaktır.
r
Üniversiteiilerarası ferdî güreş birincilikleri
Geçen hafta Sergi ve Spor Sarayında başhyan Üniversiteiilerarası ferdi güreş birinciliklerinin final müsabakalarına bugün aynı yerde saat 14 te devam edilecektir: 32 güreşçinin İştirak edeceği bu seçmelerden sonra her kilonun şampiyonu belli olacaktır.
Basketbol maçları
Teknik üniversite Spor Salonunda bugün Beyoğlusporla Kurtuluş arasında basketbol karşılaşmaları yapılacaktır.
Genç, B ve A takımları arasında olacak bu karşılaşmalara saat 14.30 da başlanacaktır.
Fahreddinin cezası
First Wienna - Beşiktaş maçında hakem tarafından oyundan çıkartılan Beşiktaşlı Fahreddln Canaevon'e verilen bir aylık boykot, bölge ceza heyeti tarafından kAtl görüldüğünden Fahreddln Canseven'in cezaaı 22 ocak tarihinde sona erecektir.
Bir futbol maçından önce dövüş
Madrid, 13 (Nafen) — Burada Arjantin ile İspanya arasında yapılacak bir futbol maçı geri bırakılmıştır. Buna da sebep maçtan evvel İki takım oyuncuların» * soyunma odalarında birbirlerine girmiş olmalarıdır. Polis oyuncuları a-yırmış ve maç da tehir edilmiştir.
Sinema haberleri :
Amerikalıların yaptığı "Madame Bovary,, filmi
HOLLYWOOD’da Cedi B. de MIlleMn “Samson ve Dallla,, anıdan sonra günün en mühim filmi “Madame Bovary,, dir. Herkes tarafından merakla beklenen bu film hakkında geçenlerde bir gazeteci, meşhur romancı Andrâ Maurols ile ulak bir konuşma yapmıştır. An-drâ Maurois Metro-Goldwyn'den roman adaptasyonu yapmak üzere bir teklif aldığını söylediği zaman “Tabiî kabul ettiniz,, diye soran muhabire “Hayır reddettim,, diye cevap vermiştir. Zira Bovary’nln sonunun iyi bitmesi şartını koşmuşlardı.,, Andrâ Mauroia’nında filmin kahramanı Emnıayı Leon veya Hodolphe ile evlendirmeye bir türlü eli varmamış olacak. Fukat bir Amerikalı a-daptör buna bir çare bulmuştur. Emnıa kendini zehirliyor ve ölüyor, bununla beraber fllnı iyi bitiyor.
Nasıl diyeceksiniz? Çünkü filmin mevzuu artık Madame Bovary olmaktan çıkmıştır, ilk plânda gayri ahlâki bir roman yazmakla itham edilen Flaubert vardır. Amerikalılar Flaubert rolü için lngiltereden James Mason’u getirmişlerdir.
JEAN StMMONS’A YAPIL.AN GARİP TEKLİF
. NGİLİZ sinema yıldızı Jean Sim-I mons’a Siyam’dan oldukça garip bir teklif yapılmıştır. Teklif gereğince. artist, fotoğrafının b‘r takvim Üzerinde kullanılmasına müsaade e-decek ve buna mukabil ücret olarak kendisine bir miktar pirinç, tek a-gacı» tuz, biber, bir manda, bir öküz veya İsterse muayyen miktarda kalay verilecektir.
Hicri 1950 Rumi
R. evvel OCAK K. eanl
96 14 1
İ.369 Cumartesi 1365
Vakit Vasat! Ezani
Güneş 7.23 2.20
ögl© 12.2a 7.20
İkindi 14.Ö0 9,(7
Akşam 17.04 J2.00
YaUn 18.41 1 37
îme&k 6.40 12.37
Atntüjrk inkılâp .Müzeni: Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Topknpı Sarayı: Pazartcaı-Çar-çamba - Cumartesi saat 13.30-17 Talf. (21000).
Ayasofyu; Pazartesi - Salı - Çarşamba - Perşembe - Cuma, saat 10 - 16; Cumartesi, Pazar, saat 13 - 10. Tclf. (21750).
Arkeoloji : Çarşamba. Cuma. Pazzır günleri 13 ten 16 yn kadar.
Eski bark Eserleri Şubesi: Çarşamba. Cuma, Pazar, 10 dan 12 ye kAdur. Telf. (21(P»2).
Türk ve İnlAm Eserleri: Salı, Perşembe, Pazar saat 13.30-16.30, Trlf, (21^8).
Dolmubsthçe Deniş Müzesi; Cu-
martesi an/ıt. 13-17. Pazar 0-18.
Telf. (81281).
BHrdlye Müzesi: Atatürk BUt-
varı Perşembeden manda her
gün 1U-12 vr i 1-17
Tevflk Fikret Aslyan Müzesi;
Bebek Perşembeden rnııadn her gün 10-12 ve 11-17.
İzmir:
Antikite Mtı/.e»l 13324), Her gün P-12. 18.30-17. Cumnrteai: 14-17 a-çıktır.
İnönü - Hey «»ulu kız Liselerini-bitirenlerin »rınllk çayı Tokatlıyan Hi-lOı
İMia.nbul Bc.ynglu A no dolu yakası Ankara
İzmir
İzmir 2922.
44M8 00836 fil
2251
KarRivakn 5055
.ŞEII1R ih Al IIOLAKI;
Saat 20.30 da.
DRAM KISMİ: (42157) Tebeşir Dairesi.
KOMEDİ KISMI: (40409) Kayseri Gülleri.
M l A M M EIC K A RACA ÖPER E-Tt: Sizin Sokak.
YENİ SES OPERET! : (49869)
15 te ve 20.45 te Hediyelik Gelin.
ANKARA TİYATROLARI: Saat 20 de.
Bt’VIKTE (10870-40) Bir Ko-miAcr Geldi.
KVÇ(‘KTE (11169) Anligon ve Bcapin'ln Dolnpları.
İZMİR
ŞEHİR TİYATROM! t (2364) Hissel Şayia._________
TAKSİM H. GAZİNOSU! Frltz Trio Baurnan
Kerten Orkestram.
Duo Gtırumlay (Bisiklet alcro-pat lan).
Yan (Sihirbaz)
PAVYON** Trln do M«»rena.
HE1OGLI CİHETİ
AKIN (.«07181 1 Düğün Gecesi. 2 — Çol Develeri.
ALKAZAK (42562) 1 — Çaylâk
Hafiye Zindanda. 2 — Ulah
AR (413911 Mösyö Verdu.
----------A T L A 8 ------------- (10835)
ASK VE Cfltt’M (CAUGHTı artistler;
Jame«ı Maaon — Barbara Bel-KrddH« — Rohrrt H\hii
F.ÎHAMRA (43595) Yaban Gülü İN( 1 ıMPOöı 1 — Ateş Çemberi 2 — Higolettu.
İPEK (41289» Harrov Kumarbazı.
I.AI.K H3695I Mösyö Verdu
MI t EK HfrflUD Horrov Kumar* bazı. 1
SA» il ı Mo50) Cehennem Zindanı.
S( M Ell (12851) Kocam Öldürme dİ.
SUAl PAHh (631431 ı Y avumı i ıkamaz^ın 2 — Feıfö kâr Ana.
SARK f4O.3MH Er
ŞIK (43726) I - t)ç Ahbap Ça vuşlfur Casus Peşinde 2 Kor miimiiz Lnss)
TAKSİM (13191) Zehirli $bphe.
TAN (80740ı 1 — Vatan Kahramanlan. 2 — ölümden Firar
YENİ (34137) 1 A(jk ve Farıt 2 — BÜvülenml^ Adam.
Yn DİZ (42847» Asilzade Silah-şör.
( NAL f l93i)(D I Kılıçların Gölgesinde. 2 — Esirler Gemisi.
ÇİÇEK SİNEMAMI: 1 LnHHynin > rusu Vahşi Ormanlar İçinde, 2 — Mflekey nin Sön saati.
İST \XIH I, CİHETİ
ALEMDAR (23683) Pranga Kaçağı
Ç EMOI.RVJ*! AŞ (22613) Asilzade 8116 hşör.
FERAH: 1 Kadın Severse. 2— Rubain Suçludur.
HALK (219D1) I - Şeyh Ahmet. 2 — Sahte evlat
Ista mm i. (22367ı ı - İki Hanlı Kartal. 2 — Montekrlstonun Mirası,
AZAli 123512) 1 - iki Açıkgöz
Tahsildar 2 — Ölüm Melodisi.
Tl RAN 122127) l - İki Açıkgöz Tahsildar. 2 — Ölüm Melodlbl.
MARMARA (23860ı Asilzade Silâhşor.
Mil.l.l (22962) Pranga Kaçağı.
KISMET (21004) 1 - Ali Baba. Kırk Iinrnnüler. 2 — Yeşil Yunun Sokağı,
YEMlün ı koy 16-126) I —Casuslar Çnr ı nr. 2 — Havai Yolu.
KADIKÖY CİHETİ
HAl.E (6(>1I2) 1 — Çamsakuzı Polis HaHvcnl. 2 — Günahkâr Baba.
orERA 160821) d — Gönülden sesler. 2 — Tehdit ınrktupl/ırı
SCREYYA (6OHM2) l — Ümitsiz Aşk. 2 — Al bu kırk Fatihi
YELDEC4RMEN1: 1 — K.dttkar-tal 2 — Kardeş İntikamı. 3 — leşiz vâdi.
t'sKİ DAR CİHETİ
HALE (60(162) I — FedakAr Ana-2 — Kızd Irmak
sı N\R Aslanisrın pençesinde
\ X KAK 5
ANKARA (2.M32) AŞk YUVBSL Bf’Vf’K (UMi3l) Ruy Blns.
PARK (11131) Kaplan Kld.
Sİ MEK (11072) 1 — üç Ahbap
Çavuşlar 2 — Fedai Den izni 11.
I Ll s (222ğ4) Haz n Aşk.
>1 X IİIOM» ı Gönltllar Kırnil-çm 2 Kıı(iınl«r Çiftliği.
YEM (1404(11 Kanlı Buıt
GAR (.AZİNOSl ; Soiero Dc Eö-pano.
A.X K tRAPALASr PAV İYONU ; Viyana Stavlgıuı^ Revüsü.
İZMİR
Ef.HV.MRA; İlk Arzular T Al YARE: Anıklı» r Yolu. YENİ SİN EM A t Ayşeniıı ()ua»ı LALE: 1 \ Ihız Gidenler. 2—
Ormanlar Aslanı.
TAM ı Y liııız Gidenler. 2 — Ormanlar A danı.
KAfCSn \K \ CİHETİ
SCMER: Gönül Yaraları.
MELEK: 1 Hint Kaplanı. 2 — Sarılınlar Yniîmuru
MYenİ İstıınbiiP*ıııı bıigıııt İçin tııvftiyr ettiği pruKrıırnInr;
Dahilde:
Sftnl; 20.15 İstanbul: Fta lyo salon orkestram konseri. — Î0.35 Anknın; (Mahur Fn lı)
- 21 15 İstanbul: Fasıl H t veli (Hlcazlcar F ». — 22.15 Ankara: Rumeli türküleri.
Hariçte ı
Bnıd: 0.80 Londra: Slr Mal-volm Sargcnt İdaresinde senfoni oskeetrası 20.00 A F N. »240.2 m) Hafil mhzılc.
20 15 Paris (410.4; 335.2 m) Martha Ek geri ve kocattı Jsıı Kıopura nın resitali'.
TCllK MtZİGİ:
Saat 6.(10 Ankara. Şarkli^r »Pl ). — 13.15 Ankara: Şarkılar.
— 14.00 İstanbul: Meınlekrt ha-
vaları. — İL 15 İstanbul: M» m-lekvt türküleri, Okuynn: Azize TOzrm. — 13.10 İstanbul i Saz eserleri, şarkı ve türküler. O-lcuyart: Rikkat Uyanık — 18.00 İstanbul: Karışık şarkı ve türküler »Pl ». - I8.30 Ankara:
Sem «i ve ınrkılnı (PL). 19 20
Ankara: Yurtlan sesler.
ll» 15 İstanbul: Şarkı ve tıırktl-i(*r Öknyşn: Hamiyet Yüresea.
— 2(ı :r. Ankara: Mahur Fnsll,
— 21.15 İstanbul; Fmnl Heyeti
konseri ' ’Hicıızkfır,,. — 22.15
Ankara Senidi, rjai’kı ve Rumeli türküleri.
KLÂSİK KATI Ml’ZIGh
Simi 9 30 Londra ! Sir Mnh nlm Sargent Jdareshide senfoni or-kcsrrp“i»un Beethoven prrr'/ra-| ou. Piyanist Denin Matthesvs
ve tenor Heddle Nash'ın irçtirn-klylo Program: 3 üncü Leonora uverttırü. Adelntde. ean ve orkestra için 4 üncü piyano konçertosu ' İnci senfoni — 12.80 Londra: Beethoven’in müziği
lzahli. 12.30 Ankara: Radyo »alan orkestrası konseri.—11.00 Ankara; Cumhurbıışkanlıgı Armoni muztkoeı. — 15.15 Lnnors: Opera aryaları. — 20.15 İstanbul Radyo snl^n orkestrası bönleri. — 20/16 Beromünster
(539 6 mı Senfonik müzik (PL)
— 23.011 Stuttgarı (522,6 m) Opera aryaları (Pl.)
HAFİF BATI MCZİGİ:
Ssrıt: 7.81 Ankara: Hafif parçalar (Pl.h — 6.15 Ankara Vals tcstlvnll 1 Pl ) M.30 Ankara;
Hafif müzik (Pl.). - 12.00 Londra: Hafif melodiler (Pl.).
ll.m Ankah) Şen parçalar (Pl.) — İl. 15 Londra: Hafif koman «oluları. 10.15 Londra: Hafif film müziği, — ıs.15 İstanbul: Varyete müziği (PL). — 14.50
BeromÜneler (539,6 m): Hafta arası müziği. — 13.45 Ankara: Çeşitli sololar (PL). 20 15 Pa-
ris (410.4 m: 335.3 m) Martha Eguert ve Jan Kiepura’nın re-şjtAll. — 20.00 A E N. C240,2 m) II.» nıiır.ı. II.00 St uttuaı t
(522 6 m) Şen parçalar -r 21.15 Ankara: Hafif müzik (PL). —
21.30 Paris i lli).i; 335.2 nı): Hafif müzik 21.55 Hollanda 1 (301,5 mı Çeşitli hafif müzik.
23.15 İstanbul: Gecenin hafif müziği.
DANS M(’ZİGt:
Sh a t: 12.00 Londra: Gerajklo orkestrası. — 13.15 İstanbul (PL)
— 15.40 İHtaııbul (PL), — il.15 r Londıa: John Buli orkcHtı-aeı.
18.00 Ankara : Dana müziği (PL.I» — IH.15 İstanbul: Mtifıt Klpor kenietl. 10.00 Paris (410,4 m. 335.2 m) Dansa ıtâ-röt — 10 15 İstanbul (PL). — 21.00 Lolpziç (30.83 m). — 21.15 Ankara. İPL) 22 00 İstanbul (Pl ). — 22.30 A F N. (240.2' : Şevden plâklar 88.00 Aı kara (PL 1 — 23.13 İstanbul (FI.L
23.30 A E N. 1240,2 m) (Pl.)
— 21.00 Londra: Bir sual dans müziği. — 24.00 A K.N 1240,C m) (Pl >.
İli si >i PROGRAMI.AK:
Koihimum :
Saat: 13.30 İstanbul: Haftanın
filmleri. 14.50 İstanbul: Haftanın programı. — 15.00 İstanbul: “Başka dünyalarda hııyat var mı?.. Konuşan: Ord. Prof. Salih Murat (btdîlok. — 17.10
Londra: İskoç - Fransa r(»gbl maçının yayını. — 18.8li Lon-
dra Türkçe neşriyatı: 7lra1 konuşma ve dünya olsvları — 20.45 İstanbul: Gece çalışanlar röportajı
Mllılk:
8.15; 23.00 Londra: Dinloylcı İstekleri.
ll \IIEHI I K:
Ankara ve İstanbul rııd.volnrn 7.45, 13.00. 19.00, 22.45
Saat 18.80 Ankara: Öğle gazo-teel.
Snnt: 20.15 Ankara: Radyo gazetesi.
** Amerikanın Sesi.. Radyosu Türkçe neşriyatı Saat 19.15 (13, .16 vo 19 metrelerden dinlenebilir).
IIllC Rn(l>ıiMinıın Türkçe neşriyattı Saat 1.15; İH.30 ve 5.3.00 (Ru program 10.91: 24.92; 31.32; 40.40 metrelerden dinlenebilir).
Spor Haberleri:
10.30 A.F.N. (2102 m)
20.55 Viyana (506.8 m) 2100 Münih 1105 m)
21.30 Londra.
22 15 SluiiL-an (522 6 ın).
Eıt ./t..* k ı, AKLAR
7.10 P.A.A. (Amerikan) New-
York, Baston, Oıı inler, Sha-non. Londra Rrlİktdctom
8. — K.L.M. (Hnlhındu) Ame-
terdnm. Komadan.
12.50 D ll.Y. (Türk) Aıdunndan.
13.30 14 E A (İngiliz) Londra
Nİa Romu ve Alıntıdan
11.- D.H.Y ı’l'ürlo tamirden. İL- D M Y (Türk) Iskendrrun.
Ada na, D Ra kır Elâzığ. Ma Ih (» a, Anktıradam GtlIECI K Ol W I ( \KLAR 8.25 PAA tAmerıkan) Şnm, Bası aya.
0.— K.L.M. »Hollanda) Tahrana.
9. — M lî (Mmır) Lefkoşe. Ka-
bı rey (t,
n.- D i i Y (Türk! Ankara, a-danaya.
il — D H Y tTıirk) Anitaraya.
13.50 D.H.Y. (Türk) İamire.
14.30 D.H.Y. (Türk) Ankaraya.
14.30 B.E A. Clnglltz) Atina. Roma, Nle. Londra.
GELJBCEK OLAN VAPURLAR
11.30 Bursa (Ay^vahk. tamirden) 19.— Mersin (Ayvalıktan).
10.45 Sus (Mudanvndnn).
GİDECEK OLAN VAPURLAR
•L— Ana farta (tneboluya).
11.— Sus (M'udanyaya).
14.— Giresun (izmlre)
20— Konya (Bandırmaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.15 Svmplon (Avrupa).
7 10 Doğu (Ekn.)
8.3i) Ankara (Eke.)
6 t DEC EK OLA N EKSPRESLER İH. K» Ankara Ekspresi.
21.40 Güney.
213ı» Remplnn »Avnıpnh
Eınlniuıü:
Haydar. (Y. Lâleli) Beyazıt.
Mehmet Kâzım Eminönü.
Hikmet. Küçükpazar.
Sırrı Rnsim, Alemd&r
Eyüp:
Eyıipsultan.
Be^ikt»i9:
Vidin. Köylçl,
Beyoğlu;
Beyoğlu Beyoflu» Kalyoncu C.
76.
IstiklAl. İstiklâl C. 419k
Taksim fakelm, IstiklAl C. 31*
Gnlntn Merkez. Necatlboy C 47
Hhil Hnllc, HnlAskArgazI C. 114 Hasktty Hosköy.
KıiMimpma Merkez.
Fııtil»;
İbrahim. Şohzadebaşı.
Sarım. Aksaray.
Yenıkulo Sumatva.
Nüzhet. Şehremini.
Gimdoğdu. Kamgümrük.
HÜsnmeddln» Fener •
( «.küdnr:
ittihat.
Kadıköy:
Söğütlüçcşme ec«.
Feneryolu eca.
Erenlt'vy Erz
A. Cafer 1 Bostancı)
Bil y tikinin •
Merkez.
>lcy holhuhı:
Hvvhi’Hn(ln
\N KARA
Merkez ( 12709)
Glıray (22324)
Yeni (11544).
Soldan sata:
1 — Kadın eca sanatkârlarımızdan birinin adı. 2 — Millet. Bir kumaş. 3 — Bir renk. Sevgi. 4 — Uykunu aç. Yardım. 5 — Mnhrut. (Tersi) Nida. 6 — Bir memleket halkından. 7 — Leke temizliycn. Bir nota. 8 — Musikide bir İşaret. Bir harfin okunuşu. Bir sayı. 0 — Yarım açma. 10 — Sopa. Ankarada bir Rite beti 1.
Yukardan asuğı:
1 — Çingenesiyle meşhur bir semt. 2 — (Tersi) Vakit geçittir. Asıl 3 — Berrak ohnıvnn Bir mAbut. 1 — Duman lekesi. (Tersi) Bravo. 5 — Çabuk. 6 — Mayhoş. Bİr edat. 7 — Hepsi. ICÖr. 8 — Bir çalgı. Nemli. 9 — Ferahlık. Bir hayvan. 10 — Lezzet. Seciye.
Df NKC Bl LMACANIN HALLt
Soldun sn fen:
1 — Mütehassıs. 2 — Ama. Ava. Kn. 3 — Rimel. TUat. 4 — Ut Karaltı. 5 — His Ha. 6 — \ un 7 — Şnm. M ov. Lİ. 8 — A-kata. Adaş. 9 — Ziyan. Mi. 10 — İte. İmalAt.
Yukardan ü*»nti:
1 — Marul. Şnzl. 2 — Ümit. Vakit. 3 — Tam. Himaye. 4 — Ekim. La. 5 — Haltla. Mani. 6 — Ay. Re. 7 — Sabah Yama, 8 — İlân. DİL 9 — Ikat. La. 10 — Satılmış.
Bc\u^lu 44641 Kadıköy 60872
İstanbul 21222 Üsküdar 60915
Ankara 00, İzmir 2222. K.yaua 5055
‘(IIKMim
■;;ı 1. iHıHVI
İZMİR
Sağlık. Alsancak.
Sıhhat, Kemeraltı,
Ali Hnyreddln .Basmahane. Karantina. Yalılar» iklçeşmclik. Eşrefpaşa(
Sayfa 6
14 Ocak 1950
SÎYAST ÎKTÎSADl
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yajn İğlerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LİMÎTED ŞİRKETİ MATBAASI
■
i
I
*•
TÜRKİYE UMUMÎ VEKİLİ :
K'
Hor yerde olduğu gibi, dünyanın oıı büyük, milyonlarca lira değerindeki:
VVALTER KİDDE Co. İne. U. S. A.
YANGIN SÖNDÜRME MAKİNELERİYLE. YANGINA KARSI EMNİYET ALTINA ALINMIŞTIR.
GİBİ TRANSATLANTİK. YAT. LÜKS YOLCU GEMİLERİ GAZ. BENZİN, YAĞ TANKERLERİ.
GAZLI. OTOMATİK ÇALIŞAN
zz
zzzz
7XZ/
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel ■I
başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Türkiye Eski Muharipler Bankası
A. 0. Genel
Bankası resmen kurulmuştu! Resmi Gazetede neşredilmiş ve adreslerine gönderilmiştir Almı
Türkiye Eski Muharipler
Ajıasöztaşme 9.12.1949 tarihli birer nüsha sayın ortaklann yanlar Genel Müdürlükten alabilirler. Kendilerine ayrıca mek tupla bildirildiği veçhile, taahhüt ettikleri hisselerin 2 nel taksiti olan dörtte birlerin ocak 1950 sonuna kadar anasöz taşme hükümleri dahilinde ödenmesini rica ederiz
İstanbul ve Ajıkaradakl ortaklar Sümerbank gişelerine dİ ğer yerlerdeki ortaklar İse Ziraat Bankası vasıtaslyle hisse be lelleriiil yatırabilirler.
Ortaklarımızın adres değişikliklerini muntazaman bildlrmele -i aynca rica olunur.
Adres: Tarko Han, Ankara P. R. 64 Tel: Adresi: Muhabank. Ankara
Telefon:! 16 440 .
V-- -----------
ZABITA VE MUAMELE MEMURU ALINACAK
Ankara Belediyesi Başkanlığından :
1 — Belediyemiz Zabıtası teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı Zabıta ve Muamele Memurluklarına aşağıda yazılı nitelikleri haiz olanlar arasından yarış sınavı ile memur alınacaktır.
Belediye Memur ve Hizmetlileri Tüzüğünün 3 üncü mad-yozılı nitelikleri haiz olmak.
A( desinde
B)
C)
lunmak,
En az ortaokul mezunu bulunmak
Fiili askerlik ödevini yapmış, ihtiyata kaydolunmuş
bu-
OUEEN MERY - QUEEN ELtZflBETH SflVflRONA. ANKARA, TARSUS
TEVFtK RflGIP tİLER
Galata, Aslan han 6 ncı kat
Posta K. Galataı 1109
TELEFON: 44356
OTOBÜS SflTISI
İstanbul Defterdarlığından
Ç) 30 yaşından yukarı yaşta olmamak,
D)
E)
Boyu bir metre yetmiş santimden aşağı olmamak, Fena hallerle tanınmış bulunmamak,
Muhammen bedeli Lira
Teminatı
Lira
Namus ve haysiyeti muhil bir
F) mam ak,
G) Ecnebi kız veya kadınla evli
H) Vücutça sağlam olduğu tam sağlık kurulunca muayene neticesinde
suçla mahkûm edilmiş
ol-
2600
195
veya yaşar bulunmamak, teşekküllü bir hastahane sabit olmak
Bu şartlan tevsik eden belgeler ibraz edilmedikçe talipler sınava kabul edilemezler.
2000
150
T.C.ZiRAAT BANKASI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI 1950 YILI İKRAMİYELERİM
I
İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV AYRICA 200000 URA
EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR!.* ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ!.. HER ISO URA İÇİM AYRI BİR KURA HUM ARASI VERİ1ECEKTİR!.
C İKRAMİYEYE GİRİŞ ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ
ÇEKİLİŞ TARİHLERİ :10 MART, 15 MAYIS; 30 HAZİRAN; 31 TEMMUZ; —— 29 AĞUSTOS; 30 EYLÜL, 28 EKİM; 30 ARALIK
:: •
2 — Yukarıda yazılı şartları haiz bulunanların en geç 21.1.1950 cumartesi günü saat 13 e kadar dilekçelerine bağlıyacakları kimlik belgesi, askerlik terhis tezkeresi, bitirdiği okul diploması, aşı kâğıdı, hal tercümesi, 9x12 eb'adında dört adet fotoğraftan ita birlikte Ankara Belediye Başkanlığına başvurmalan ve 28.1.1950 cumartesi günü saat 9 da sınavları yapılmak üzere Ankara Halkevi Kitaplığında hazır bulunmaları ilân olunur
NOT:
Belediye Zabıta Memurluğu İçin şimdiye kadar müracaat etmiş olup da dilekçeleri İntizarda bekleyenler arasından yukarıdaki şartlan haiz olanların İşbu ilânımız üzerine tekrar dilekçe İta müracaatları zaruridir.
1575
119
Yukarda
yazılı
menkul mallar. 30-1-1950 pazartesi günü saat
15,30 da Milli Emlâk Müdürlüğündeki Komisyona ayn ayrı kapalı zarf usuliyle satılacaktır
İsteklilerin, teminat mektupları ve nüfus cüzdanlarını havi 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlanmış teklif mektuplarını, satış günü saat 14.30 a kadar Komisyon Başkanlığına vermeleri. fazla bilgi için de sözü geçen Müdürlüğe başvurmaları. (549)
rocuklannıxu kendinize en faydalı ikram
M E R A M
Elma, Vişne. Domoleı suları ile olur
Te! : 41595
Tekel İstanbul
Başmüdürlüğünden
1 — İstanbul şehri Belediye hudutlarlyle Küçükçekmece, Küçükyalı, Maltepe, Kartal, Pendik ve Yakacık, Anadolu ve Ru-melikavağı mmtakalan dahilindeki her türlü şişeli içki ve ispirtoların (Bira ve Şarap hariç) fabrikalardan bayilere tevzii üç yıl müddetle taahhüde bağlanacaktır.
— Yukarda sayılan sahalar. Beyoğlu - İstanbul - Anadolu Y yakası (Adalar dahil) olmak üzere üç bölgeye ayrılmış
olup her biri ayrı ayn taahhüde bağlanacaktır.
— Bu husustaki taahhüt esaslarını ihtiva eden sözleşme tasarısı Başmüdürlüğümüzde mevcut olup, talep halinde ilgililere bedelsiz olarak verilecektir.
— Sözleşme dışında ve sözleşme konusu ita ilgili olan her türlü izahat ve malûmatı arzu edenler, Başmüdürlüğümüzden alabilirler.
— İlgililerin, yazılı tekliflerini en geç 2-2-1950 tarihine tesadüf eden perşembe günü akşamı saat 17 ye kadar Başmüdürlüğümüze vermeleri lâzımdır.
— Teklif sahipleri haklarında nerelerden referans istenllebita-ceğini, teklif mektuplarında kaydetmelidirler.
— İdaremiz, tekliflerden en müsait telâkki ettiğini seçmekte
serbesttir. (567)
2
3
4
5
6
T
TRAMVAY PASOLARI
t. E. T. T. Umum Müdürlüğünden :
İdaremiz, tramvay ve tünel arabalarında ücretsiz seyahat edeceklere verilmiş olan 1949 senesine ait krem renkli pasolar, 16/1/1950 tarihinden itibaren 1950 senesine ait yenileriyle değiştirilecek ve 1949 senesine ait pasolar, 1/2/1950 tarihinden itibaren muteber olmıyacaktır. Alâkadarların bu müddet zarfında Metro hanında Umum Müdürlük Kalemine müracaatle pasolarını değiştirmeleri rica olunur. (424)
I HMMIlMmmMSAltMİ İM!
ANKARA (e OLİMPİYAT
MEYVALI
Her yerde
Milli Saraylar Müdürlüğünde bulunan Praga marka kamyon ile D-l 1-135071 motor sayılı Doç marka binek otomobil ıDosya No. 553-971) . 1
1 — Eksiltme, 30 ocak 1950 pazartesi günü saat 11 de Cağa-loğlundaki Sağlık ve S. Y. Müdürlüğü binasında toplanan Sıhhi Kurumlar Satınalma Komisyonunca yapılacaktır.
Tıp Öğrenci Yurdu Öğrencilerine ve yataklarına ait an : 44330 ve çoğu : 55.290 parça çamaşırın yıkanıp ütülenmesi işi açık eksiltmeye konulmuştur.
Tekelin Cibalı Merkez garajında bulunan 42933175 motor sayılı Buik marka kapalı küçük otobüs 1553-44/411
İstanbul Akıl hasta hanesinde bulunan Desato marka 667618-2 motor sayılı otobüs (553-989)
*
TÛOktlYE MÛ**€SG»L«« ILVBR LTO $Ti. kutlu ZZ iSTa«8ul
GÖZ HEKİMİ
INGHTER6OE
cabrikasinoa İmal «Pİumİstu?
”BAGDAT”IN TATLILARIDIR.
tableti dccak tAfamuA, veya çay
grip Nevmr-auginl.io>_
İstanbul Sıhhî Kurumlar Arttırma) ve Eksiltme Komisyonundan:'
2 — Muhammen bedeli : Topyekûn 14.936 lira 15 kuruş olup, İlk teminatı : 1.121 liradır.
3 — İstekliler, bu İşe ait şartnameyi, çalışma günlerinde Komisyonda görebilirler.
4 — İsteklilerin, cari seneye ait Ticaret Odası vesikasiyle 2490 sayılı kanunda yazılı belgeler ve bu işe yeter ilk teminat makbuz veya banka mektubu ita aynca şartnamede yazılı vesi-kalan olduğu halde belli gün ve saatte Komisyona müracaattari.
(570)
VB v
CZbaeruA/
GAZOZLARINI
ısrarla arayınız.
Dr Murad Rami
Aydın
Dr. HAFIZ CEMAL LOKMAN HEKİM
Dahiliye Mütehassısı
Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar İstanbul Dlvanyolu No. 104.
Beyoğlu, Galatasaray No. 18
SATILIK OTOMOBİL
Telefon: 40162 I
KEKEMELERE : Kekeme! hususi bir metotla ıslah olunu Fazla tafsilât için: Bayan ı Narter, Şişil, posta kutusu 32 ye mektupla müracaat
Beyoğlu - Parmakkapıt İmam
büfelerinde bulunur.
Bilhassa sinema
sokağı No. 2, Tel: 41552
resimlerin klişeleri
Klimsch -
Horika
Austin, 16 Cv. motöı ve karoseri iyi durumda. 5 venl t Astık.
Tel: 80677
M
VE ACENTELERİMİZD
GAZALARIMIZDA
L I » A 3 H
UL . M
' T
A#
SPEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FÜR REPRODUKTIONSBEDARF
FRANKFURT/MAİN • ALTE MAİNZER (&ASSE 5*7
Tarafından teçhiz edilmiş, modern ve kifayetli klişe atelyemizde hazırlanmıştır
"*HOK.NVI>I1ON^* Radyolarının Bütün Modellerini
GÖRÜNÜZ
Türkiye Umumî
Mümessili
HALİL MAC! MIHÇIOĞLU
ANKARA — İSTANBUL
Comments (0)