14 Şubat 1950
Salı
SİYASİ
İKTİSADİ
Sayı 76
10 Kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
u

İÇ ve DIŞ POLiTiKA
_ I3//I/I950 -'
Türkiye, birinci sınıf bir
devlet olmanın yolundadır
H
İDROJEN bombasının dünya âlimlerini telâşa düşürdüğü bir zamanda yaşıyoruz. Bunların vicdanları ne kadar hassas ise. bilgileri de pette derin olduğundan, böyle bir bombanın nasıl bir tahrip kudretine malik olduğunu, alelâ-de insanlardan tabiativle daha iyi biliyorlar. Vicdanlarına uyarak, böyle bir bomba kullanılacak olursa, yeryüzündeki nebatî ve hayvani hayatın sekteye uğrayacağını açıkça bildiriyorlar. Hakikat bu merkezde iken, silâhlanma yarışının bir cinnet olduğunu ileri sürerek, bu yarışın durdurulmasını ve bu neviden silâhların milletlerarası bir kontrola tâbi tutulmasını talep ediyorlar.
ilim adamlarının bu açık ifadelerine muvazi olarak, bir taraftan da devlet adamlarının, barışı kurtarmak hususundaki gayretlerini görüyoruz. Çünkü daha ikinci Cihan Harbinin ni-hayetlendiğine dair doğru dürüst işaret ve delillerden mahrum bulunuyoruz.
bi”, nun gibi bir yığın tâbirin arkasında gizlenen hakikat şudur ki, Almanya - İtalya - Japonya mağlûp edildikten sonra, demokrasiler, karşılarına birdenbire Sovyet emperyalizminin dikildiğini görmüşlerdir. Ve. tereddi etmiş bir şekilde dahi olsa, mevcut halin bir harp hali olduğunu, pekâlâ müşahede etmiş bulunuyorlar.
_______ünkü durumun bu oldu-ğuna şupfıe yoktur. Sovyet Rusya, "daimî ihtilâl" nazariyesini, "daimî harp" faslı ile tamamlayarak ve “ihtilâl" ile “harb” i iki tamamlayıcı unsur gibi kullanarak. dünyanın binlerce yıllık yapısını bir burgu gibi oymakta ve bunun mânevi değerlerini sistemli bir şekilde çürüterek, bir kurt gibi kemirmektedir.
O kadar ki. bizce hidrojen bombası yahut atom infilâkı hâdiseleri, bunun yanında şimdilik tâlî plânda bulunmaktadır. Medeniyetin ve insanlığın atomlarını sistemli bir tazyik altında tecezzi ve infilâka götürmekte olan kuvvet, mevcuttur. Bu, iki kıtanın üzerine oturtulmuş devletiyle, dünya ile insanlığın mafsallarında hergün bir yeni kötürümlük ihdasına çalışan komünizmdir.
Yani, fizik âlimlerinin korktukları bomba yapıladursun, İçtimaî - siyasi lâboratuarında imâl ettiği çok daha tehlikeli bir bombayı, Sovyet Rusya, çoktan patlatmış bulunmakta ve bunun tesir sahasına düşen yerlerde nebatî ve hayvani hayat değil ama, kültürel ve medenî mânasında insani hayat, mütemadiyen sekteye uğramaktadır.
Asıl bu hâdiseyi, lâzım gelen ehemmiyetiyle görmek ve tedbirlerini almakta gecikmemek lâzımdır.
Şimdi, bu müşahededen yürüyerek, Paristeki büromuzun Amerikan - Türk anlaşmasına dair dün neşrettiğimiz haberi üzerinde, kısaca durmak isteriz.
Dünyayı tehdit etmekte olan tehlike malûm olduğuna ve hem zaman, hem de mekân içinde genişleme istidatları gösterdiğine göre, elbette ki, alınacak tedbirlerin de o ölçii ve o mü-essiriyette olması lâzımdır. Binaenaleyh. Acheson’un, “barışı kuvvetle müdafaa” politikasına en kuvvetli mesnet noktalarını araması kadar tabii bir hareket yoktur. Nasıl ki, bu noktalar arasında, Türkiyenin başta geldiğine şüphe yoktur.
Amerikalı dostlarımızın bunu görmüş ve anlamış olmalarından memnunuz. Şu halde, dünya barışının en kuvvetli müdafaa noktası olan Türkiye’yi, hem mekân, hem de zaman içinde kudretli kılmak lâzımdır.
"Mekân içinde" kudretli, bu, Türk müdafaa kuvvetinin birinci sınıf olması, “zaman içinde" kudretli, bu. Türkiye’nin birinci sınıf bir devlet olması demektir.

kadar o nis-
tahrip
"Sinir har-
"soğuk harp” ve daha bu-
■ A 'A

MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tosis eden: HABİB EOİB TÖREHAN
Abone: altı aylığı 17, Hariç memleketler
Türkiye için seneliği 32, üç aylığı 9 liradır, iki mislidir.
Profesör Einstein
Hidrojen bombası hakkında konuşan
Prof. Albert Einstein beşer vicdanına hitap ediyor
“ Birleşik Amerika ile Rusya arasındaki silâhlanma yarışı felâketli bir hayaldir
New-York. 13 (A.P.)--------Natio-
nal Broadcasting Company’nin bayan Roosevelt tarafından hazırlanan bir televizyon yayını sırasında demeçte bulunan Prof. Albert Einstein, hidrojen bombası tekâmül ettirildiği takdirde “dünyada her türlü hayatın imhası teknik imkânlarının vüs’atinde olacaktır. Bu imha keyfiyeti atmosferin radyoaktivite vasıtasiyle zehirlenmesiyle kabil olacaktır...
Einstein, Birleşik Amerika ile Rus-
va arasındaki silâhlanma yarışını “felâketli bir hayal’* diye vasıflandırmış ve barış imkânlarına tevessül e-dilerek karşılıklı korku ve itimatsızlığın giderilmesini istemiştir.
Einstein, şimdiki halde silâhlanma yarışının histerik bir mahiyet arzet-tiğini ve her atılan adımın bir önceki adtffifn İçtinap edileıniyen nettcesl olduğunu belirtmiş “bu yolun sonunda umumi bir harabilik bizi beklemektedir" demiştir.
mut
r


Kısa mühim
haberler
Hidrojen bombasının kudreti
Baltimore, 13 (AP) — Wiiliam Laurence, hidrojen bombasının atom bombasından milyonlarca üstün olduğunu, hidrojen Bombası ile bombalanan bir şehirde binlerce sene müddetle yaşamanın kabil olamıyacağını ve güneşin boşlukta duHan muazzam bir hidrojen bombasından başka bir şey olmadığını söylemiştir.
Ingiliz seçimleri
Londra 13 A.A. ( United Press) — Başbakan Yardımcısı Her-bert Morrison, gazetecilere verdiği beyanatta, seçimlerin arifesinde bir korku havası yaratmaya çalışan Muhafazakâr Partiden seçmenlerin sakınması gerektiğini belirtmiş ve Muhafazakârların müspet bir kip etmekten âciz ( söylemiştir.
Pakistan Başbakanı , gidiyor
Londra, 13 (YtRS) — VVa-shlnglon’dan gelen haberlere nazaran Pakistan Başbakanı Liyakât Ali Han mayı* asında Başkan Truman ın misafiri olarak 3 hafta İçin Amerikaya gelecektir. Pakistan Başbakanı aynı zamanda iki gün müddetle Kanadavı da ziyaret edecektir.
Japonya, Riukiu ve Kuriles adalarını geri istiyor
Tokyo, 13 A.A .(AFP) — Başbakan Yoshida bugün yaptığı konuşmada Riukiu ve Kuriles takım adalarından bir kısmının Jn.ponya.ya iade edilmesini istemiş ve “zira, bu adalar kuvvetle veya istilâ ve gasp suretiyle 'Ummamıştır., demiştir. Kızıl Çınde yeni bir İç harp!
Hongkong, 13 A A. (AFP) — China Mal) gazetesi tarafından bu sabah yayınlanan, tevıd etlll-rııemiş haberlere göre, Komünist Cin Partisinde çoğunluğu teşkil eden “Sovyet taraftarı zümre” enirinde bulunan bazı ordular, angtse nin güneyinde verleş-miş bulunan Çeou-Yi komutasındaki üçuncij komünist ordusunun muhtemel bir isyanını önlemek muksadlyle Doğu Çine hareket etmiştir

1
İlânlar; 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
(Ç SAYFALARDA
Büyük Millet Meclisi, dün 1950 yılı bütçesini müzakereye başlamışta:. Geç vakte kadar devam eden birinci gün görüşmeleri, bütçenin umumiyetine inhisar etmiştir. Maliye Bakanının takdim konuşmasını müteakip, muhalefet partileri sözcüleri ve onları takiben her partiye mensup milletvekilleri mütalâa ve tenkidlerini bildirmişlerdir.
Bu mühim hâdisenin geniş hulâsalarını, okuyucularımız, iç sayfalarımızda bulacaklardır. Maliye Bakanmın, D. P. ve M. P. sözcülerinin konuşmaları 2 ncide, diğer müzakerelerle Maliye Bakanının bunlara cevabı ve 1950 bütçesinin Komisyondan çıktığı son şekli gösteren tablo 3 üncüde verilmektedir.
ikinci
Büyük Millet Meclisinin 1950 bütçesi müzakereleri ÜÇÜNCÜ
Müzakerelerine başlanan 1950 senesi bütçesi DÖRDÜNCÜ
“Gel gör beni aşk neyledi...” M. Nerm!
Aşık Dertli
Muhiddin Himmetoğlu BEŞÎNCI
Büyükannenin dua kitabı
(Hikâye)
Kadın - Ev - Moda
İstanbulun 500 üncü Fetih Yılını Kutlama Derneği
III


l!X!_!BmMnpgBXMW!
Washingtonda


:jv-a âj

Van faciası
Marshall yardımından birikmiş olan paralar
70 milyonu bulan bu meblâğın Türk Hükümeti tarafından nasıl kullanılacağı konuşuldu
Washington, 13 (Hususî muhabirimizden) — Türkiyenin Amerika Sefiri Feridun Erkin, pazartesi günü öğleden sonra, Amerika Dışişleri Ortaşark ve Afrika Servisi Şefi Mr. McGhee ile görüşmüştür. Bu görüşmede mevzu, Marshall Plânı gereğince Türkiyeye bılâbedel ithal edilen malların satışından elde edilen paranın kullanılmadı meselesidir. Sefir, 70 milyon dolara baliğ olan bu paranın, Türk Hükümeti tarafından kullanılması esasının ve şekillerinin konuşulduğunu ve aynı mevzua müteallik teferruatın Avrupa Ekonomik lşbirilği tarafından inceleneceğini söylemiştir. Bıı hususta hattâ Birlikle şimdiden temasa bile geçilmiştir.
Titn«îtfnnnnw3*Mn rnmmnumHuirttnhMi.ııttmtmiHinııi.ahruuutfTUim

Ingiliz seçimleri ve Churchill
Belki yolların ayrılık noktasında bulunuyoruz,,









Z
** *•
- • •
r - •
T ,Ş..

Sanık orgeneral, 4 avukat daha tuttu


i
Diğer sanık avukatlarının mehil talebi üzerine muhakeme 20 şubata talik edildi

n
Londra, 13 A.A. (Reuter) — Churchill bu akşam Woydford*daki seçmenlerine giriştiği büyük seçim mücadelesinin çok çetin olacağını söylemiş ve şöyle demiştir:
‘'Belki de yolların ayrılık noktasında bulunuyoruz. 300 yıldan çok fazla bir zamandan beri ecdadımızın siyasi basiretinin iktidarda iş bölümünü daima anayasada aradığını biliyoruz. Devlet adı verilen ve erkeklerle kadınlardan mürekkep cemiyet hayatının günlük işlen üzerinde tesirim
gösteren her türlü iktidarın tekelde bilkuvve toplanmış bulunması irticaa götüren bir adım ve Büyük Britan-yanın tarihine ve geleceğine ve bizim dünyaya ilân etmiş olduğumuz prensiplerimize tamamen aykırıdır.,, Churchill. sözlerine devamla : “Seçim günü burada yapacağımız yalnız Büyük Britanya tarihinin gelecekte alacağı istikâmeti tâyin ile kalınıyacak, aynı zamanda dünyanın yakın istikbali üzerinde dc nüfuz ve tesirini gösterecektir
Amerikaya
*
siyaset ta-okluklarını
Türk talebeleri
Pakistan'da
tetkik etmok üzere Japorıyada toplanmış olan
Uzakfark mesclolorıni
Amerikan Müşterek Genelkurmay Heyeti, Helena kruvazöründe

V.
Gustav Ritzchl
Son iltica
Gustav Ritzchl, Istanbulda
Kızıllar namına murakabeyi yapanların isimlerini açıkladı
Peyk devletlerden, Türkiyeye iltica etmiş son diplomat olan Gustav Ritzchl bir arkadaşımıza şu sözleri söylemiştir:
1902 senesinde Budapeştede doğdum, Macaristan dışişlerinde çalışmış olduğum 23 senenin 21 i Komada geçti. Harp sonunda Sovyet çizmesi altında inleyen memleketimden kaçmayı, yeniden serbest yaşayabilecek bir yere ulaşabilmeyi tasarlıyordum. Talihim beni Ankaraya attı. 1918 senesi ağustosunda, Türkivede Macar sefaretinde konsolosluk işleri de üstümde olmak üzere kançılar olarak vazifeye başladım.
Sefarette çalışanların hepsi kızıldı ve Rus sefirinin e imindeydi. İs-taııbulda kızıllar hesabına murakabeyi temin eden Jano Babogh ve onun baş yardımcısı da Perene Balogh'du. Sefir Gyetvar’ın bana itimadı olmadığını görüyor ve her dakika geri çagırılmamı bekliyordum, üç hafta oluyor, bu emir geldi. Beş gün içinde harekete mecbur tutuluyordum. Bu sırada karım da buzda kaydı, iki kaburga kemiklerinden birini kırdı. Sefir, doktor olmayan birini tetkike yolladı. Türk olan bu zat bir sinir dia etti
Karım yo Jozcf
karaya geldik. Haydarpaşada Emniyet Müdürlüğü İle temasa geçerek himaye talep ettim. Kuryeler, burjuva. mürteci ve emperyalist dükkânlardan alış verişe çıkar çıkmaz biz dc bir taksi içinde, bütün bir aile hürriyetin yolunu tuttuk.
M. Ritzchl, bu güç durumunda kendisine ve ailesine karşı Türk resmi makamları tarafından gösterilmiş o-ları hüsnü muameleden dolayı minnet duygularım bir daha tekrarladı ve son olarak da şimdilik Istanbulda kalmak niyetinde olduğunu, çalışarak ailesini geçindireceğini ve ileride başka bir yerde yerleşmek bahis mevzuu olabileceğini söyledi.
karınım hastalısına tutulduğunu id-ve rapor vermek istemedi, iyileşince, muhafızımız kur-Hoeh’le nezaret altında An-
Karaşl, 13 A.A. (Kafileye refakat eden özel muhabirimiz bildiriyor) —
Türk talebe kafileni dün Karaşlye varmış ve binlerce PakistanlI tarafından nılali görülmemiş sevgi tezahürleriyle karşılanmıştır. Rıhtımda Türkiye Büyük Elçiliği erkânı, Pakistan Hükümeti tenıailcUeri ve Üniversiteliler Türk talebesini istikbal etmişlerdir. Paklatan Talebe Birliği Türk talebesi şerefine bir toplantı tertip etmiş ve toplantıda üniversite rektörü ve diğer üniversite temsilcileri Türk talebesini sevgi ile selâmlamışlardır.
Amerikanın Asya siyaseti değişiyor
Montreal, 14 iYİRS) — Bangkok'ta toplanmış olan Uzakdoğu Amerikan Elçilerinin Konferansına başkanlık eden Dr. Jcssup, yaptığı bir beyanatta. Asya hususunda Amerikanın Asya siyasetinde mUhiın değişiklikler olduğunu açıklamıştır.

tazminat verilmesini istiyor-Dilekçe hakkında mütalâası savcı ve sanık avukatları bu kabulü takdirinde müdafaa
Ankara, 13 (Hususi muhabirimizden) — Vanın Özalp ilçesinde 33 vatandaşı muhakemesiz kurşuna dizdirmekten sanık emekli Orgeneral Mustafa Muğlalı ile diğer sanıkların duruşmasına Yüksek Askeri Mahkemede bugün de devam edildi. Sanık Orgeneral, yeniden 4 avukat tuttu. Hâırıit Şevket İncenin de dahil olduğu bu dört müdafiin vekâletnameleri tetkik ve kabul edildikten sonra, Osman Şevki Çıçekdağm kurşuna dizilenlerin mirasçılarından 19 kişinin müdahale taleplerine dair evvelce verdiği dilekçe okundu.
Dilekçede ınüdahiller, kendilerine sanıkların tecziyesinden başka onar bin lira lardı. sorulan talebin
safhasına girmiş bulunan dâvanın u-zayacağını, bu halın Amme vicdanını rencide edeceğini ileri sürerek, tazminat iddiasının hukuk mahkemesinde açılmasını ve müdahalenin reddini istediler.
Yargıçlar heyeti, müzakereyi müteakip 19 müdahilden 9 unun talebini kabul etti.
öğleden sonraki duruşmada ilk söz müdahil avukatlara verildi. Her ikisi de sanıkların tecziyesini istediler. Ve hâdisede yalnız Yüzbaşı Vahdet Yüzgeç in mâsunı olduğunu belirttiler, önyüzbaşı Vahdet Yüzgecin vekili ise yedek teğmenlerin de İç Hizmet Kanununun 12 ve 13 üncü maddeleri gereğince mesul edilemlyeceklerini izah etti.
Diğer sanık avukatlarının mehil talepleri kabul edilerek, duruşma 20 şubat 1950 tarihine tâlik edildi.
Dün ilk toplantısını yaparak, idare kurulunu seçti
latanbulun 500 üncü Yıldönümünü Kutlama Komitesi müteşebbis heyetinin tertiplediği fevkalâde toplantı, dün E-mİnönü Haikevfnde yapılmıştır. Toplantıya, şehrimizin hukuk, iktisat, tarih, sanat, edebiyat, üniversiteler, muhtelif kurumlar, siyâsi partiler muhitlerine mensup tanınmış zevat iştirak etmiş bulunuyordu. Toplantıyı açan ve riyaset divanına seçilen Vali ve Belediye Başkanı Prof. Fahreddin Kerim Gökay, Istanbulun 500 üncü yıldönümünü kutlama dâvasının evvelâ Türkün, sonra da İstanbullunun dâvası olduğunu tebarüz ettirmiş, mevcut azanın hazırlanan nizamnameyi tetkik edeceğini ve geçici I-dare heyetini seçeceğini bildirmiştir.
Bilâhare Cemiyetler Kanunu esaslarına göre hazırlanan nizamname okunmuştur. Burada söz olan hatipler, cemiyetin ismine, (Istanbulun güzelliğini koruma) ibaresinin dc konulmasını, cemiyetin İnfisahı halinde, emval ve hakların üniversitede kurulacak olan bir İstanbul enstitüsüne devredilmesini, Fatih'in heykeli İşinin ön plâna aiınnuı-sını, cemiyetin hususiyetleri gözonüııtle bulundurularak umumi heyet toplantılarının her altı veya üç ayda bir yapılmasını, dâvanın bizzat devlet tarafından ele alındığına göre cemiyetin devlete müzahir bir mevkide kalmasını İstemişlerdir.
Görüşmelerden sonra Vali bilhassa Fatih'in heykeli meselesi üzerinde durmuş ve: “Çocuklarımıza Fatih şunları yapmıştır ve bu arada îst&nbulu da almıştır, dediğimiz zaman işte o büyük kumandan da bu adamdır diyebilelim** demiş ve çok alkışlanmıştır.
Bilâhare geçici nizamname İttifakla kabul edilmiş ve geçici idare heyeti seçimlerine geçilmiştir. Namzetlikleri İleri sürülenlerin, mazeret beyan ederek idare heyetine girmek İstemedikleri görülüyordu.
Neticede îstnnbulun 500 Üncü yıldönümünü Kutlama Derneği İdare Heyetine açık seçimle: Müzeler Müdürü Aziz O-gan. filmci İhsan İpekçi, eski şehremini Opr. Dr. Cemil Topuzlu, Prof. Dr. Süheyl Ünver. eski mektupçu Osman Ergin, mimar Vasfı Eğeli, tüccar İzzet Akostnan. aktör Vasff Rıza Zobu, Dr. Fethi Erdem, heykeliraş Nejat, îş Bankası Müdürü Halis Kaynar seçilmişlerdir.
Sultanhamamında geceki büyük yangın
»e
Başbakan Yardımcısının Seçim Kanunu hakkmdaki konferansı
Ankara, 13 (A. A.)— DevJeL Bakanı Başbakan Yardımcısı N. Erim bugün saat 11 de Siyasal Bilgiler Okulunda kaymakamlık kursu gören genç idarecilere bugünkü iç meselelerin en hararetlilerinden biri olan yeni seçim kanunu ve mevzuatı konulu bir konferans vermiştir.
Kabataş iskelesi tamir ediliyor
Kabataş araba vapuru iskelesinin Beşiktaş* nnzır olan kısmında usturmaça tamiratı yapılacağından II şubattan itibaren Kabataş - Üsküdar araba vapuru «eterleri İskelenin Tekel e bakan klanımdan İdare edilecektir.
Alt kattaki manifatura mağazasından çıkan ateş, Topalyan ilanını tamamen yaktı
Dün akşam saat 21.20 de Sultaııhanıa-nunda Topaivan Hanı nanııyle mâruf Hunıdi Bey geçidinde büyük bir yangın olmuştur.
Ateş hanın alt katında bulunan Andul-lalı Ünvere ait Erzincan Pazarı ‘emindeki manifatura mağazasından çıkmış ve alevler kısa bir zaman zarfında hanın bütün alt kalını sarmıştır.
Itfrııvcnın V&ka mahalline derhu yetişmesine rağmen geçitte inşa edilmiş o-lan ahşap barakaların alevleri genişletmesi yüzünden yangını derhal uastır-nuık kAbil ola ma iniştir Hanın içinde bulunan yüze yakın dtlkkâıı ve yazıhanenin tamamen harap olduğu ve zarar ziyanın bir buçuk milyonun üstünae bu-bulunduğu tahmin edilmektedir.
Vali ve Belediye Başkanı. Emniyet Müdürü ve Eminönü Kaymakam ve Emniyet âmiri geç vakte kadar söndürme işine nezaret etmişlerdir. Itlalye-nin fedakârlığı sayesinde yangının etrafa şi.varetl önlenmiştir. Yangının neden çıktığı belli değildir. Gazetemizi makineye verdiğimiz sırada yangın hâlâ devam etmekteydi.
Şehir Maclisi Azalan süt meselesini halletmek için Ankaraya gittiler (Gazeteler)
m
— $u süt meselesini kimler çıkarıyor?
— Kimler çıkaracak, sütleri bozuk olan bazı satıcılar!

Sayfa 2
YEN t İSTANBUL
11 Şubat İÖM
l«i ıfcmtftMa dif > vıın^tem-ımarith ••»•om -
Büyük Millet Meclisinde 1950 bütçesi müzakereleri
| * _________________________________________________, ____________________ __________________________________ __________________ ___________________ ________._______________
> __ ... , »—-fışır tHarf ar 1 *MW ••• /(*‘l 'Mil*.rv* • t ım-jıi« ı m ıı(Tftııın n’-iıır imi \ r«ı tı * o » «m ıitı —ıı ’i’t^Hft!Hi**ııırWO 111 ııaıır •»
Maliye Bakanının verdiği bütçeyi takdim nutku
Demokrat Partinin bütçeyi tenkidi
Millet Partisinin bütçeyi tenkidi
Şehir Haberleri
Yakındoğu Verem Mücadele Merkezi
I
"Tedbirlerimiz ne kadar nokran ve tedbirleri almaktaki kusurlarımız ne kadar çok olursa olsun, tutulan istikamet, müspettir ve istikbale emniyetle bakmak için kuvvetli sebeplerimiz vardır.”
Bütçenin açığı, samimî olarak ifade edilmemiştir
Hayat pahalılığı karşısında mücadele, sözde kalmıştır
Bu merkezi Türkiyede tesis edecek mütehassıs Ankaraya gitti
Ankara, 13 (Hususî muhablrlml»-den) — B. M. Meclisi, bugün aaat 15 te Şükrü Saracoğlunun başkanlığında toplanarak 1950 yılı bütçesinin müzakeresine başlamıştır.
Bu münasebetle söz «lan Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal, yeni yıl bütçesinin umumi hatlarlylo İktisadi durumumuz etrafında açıklamalarda bulunmuş ve ezcümle demiştir kİ: İstihsal durumumuz
’•— 1949 yılının zirai bazı mahsuller ve bilhassa hububat bakımından memleketimiz için talihsiz bir sene olduğu malûmdur.
Bir yıl evvel, harpten önceki senelere nazaran hububatta yüzde 29 nls-bötinde bir İstihsal fazlası sağlandığı halde. 1949 yılında hariçten İthal zaruretinde kalınmıştır.
Buna mukabil pamuk, tütün, yağlı töhumlar ve her türlü meyve istihsali memnuniyet verici bir seviyeye doğru yükselmekte davam etmiştir.
1949 yılında. (1938) e nozarAn yüzde 55.8 nlsbetlnde bir artış kaydedilmiş bulunan sınaî İstihsal indeksimiz
1949 yılında da yükselmeye devam ve ayni gelişmeler maden, şeker, elektrik. iplik, çimento gibi mühim sektörlerde de tecelli eylemiştir.
Dış ticaretimiz
1949 da bazı zirai mahsullerimizdeki noksanlığa mukabil diğer bazı mahsullerimizin iyi olması, Avrupalılar-arası İktisadî h birliğinin sağladığı müsait imkân ve şartlar, ve nihayet Amerika Birleşik Devletlerinin yardım! sayesinde İhracatımız 693. ithalâtımız 812 milyon Hra ile şimdiye kadar kaydedilmiyen yüksek bir seviyeye ulaşmıştır.
Harp yıllarının birikmiş ihtiyacını karşılamak zarureti siyle 1948 yılında 219 milyon kadar yükselen ticaret muvazenesi a-çığımız 1949 yılında 118 milyon liraya İnmiştir. İthalâtımız meyanında yardım ve kredilerle elde edilen emtia da dahil bulunduğundan bu 118 milyonluk açık, ayni miktarda bir altın veya döviz kaybını intaç etmemiştir. Hububat ithaline rağmen bu yıl zarfındaki altın kaybımız. 22,7 milyon liradan ibarettir.
Döviz mevcudumuzda ise geçen yıla nazaran bir azalma değil, hafif bir yükselme hâsıl olmuştur.
Dış ödeme imkânlarımız bakımından 1950 yılına çok müsait şartlarla girildiğine de bu meyanda işaret etmek isterim. Filhakika Avrupalılar-arası ticarette vâki gelişmeler, bazı memleketlerin dünya pazarlarına tekrar girmeleri ve elde ettiğimiz tiraj haklan, tazyiki henüz zail olmamış bulunan dolar sıkıntımıza rağmen bizi muhtaç bulunduğumuz mallan ithal etmeye yeter miktarda dış tediye imkânına mali|c ^kılmıştır.
Arızî bazı sebepler yuâünden eylül 1948 tarihinden itibaren fiyatlarımızda bir yükselme olduğu malûmdur. Eu yükselme temayülü mart 1949 tarihine kadar devam etmiş, fakat marttan sonra fiyatlarımız diğer Avrupa memleketlerinde olduğu gibi düşmeye başlamıştır
Tedavülde hacmi ve mevduat hareketlerimiz
1949 yılında Merkez Bankasının tedavüldeki banknot miktarı 42 milyon lira raddesinde azalmış, madenî para ise 2 milyon raddesinde artmıştır. Bu
yıl zarfında banknot dışında kalan ve umumiyetle enflâsyoncu tesirleri o-lan para ve kredi hareketlerinden mümkün mertebe İçtinap edildiğini ve
1950 yılında da bu hususa azamî derece dikkat edileceğini arzedebilirim.
Hususî teşebbüslerin, yurdun kalkınmasında faal bir rol oynamalarını teminen bu teşebbüslerin hariçten bulacakları kredilere hâzinece kefalet edilmesine mütedair bir kanun tasa-sarısı hazırlanmış ve Yüksek Meclise sunulmuş bulunmaktadır. Bu tasarı kabul bui’urulduğu takdirde, bir ta-1 raftan yabancı sermayenin memlekete gelmesi teşvik edilmiş olacak, diğer taraftan da özel teşebbüslerin memleket ekonomisinde daha faal bir rol oynamaları sağlanmış bulunacaktır. Bundan ayrı olarak yurtta uzun vadeli özel teşebbüs yatırımlarını sağlayacak bir kredi müessesesi kurulması üzerinde Milletlerarası imar ve Kalkınma Bankasiyle görüş birliğine varılmıştır. Kurulacak bu müessese-mn malî imkânları, yarısından fazlası dolar olmak üzere takriben 50 milyon lira civarında bir rakamla İfade edilebilecektir.
19.50 bütçesindeki şekil değişikliği
Bütçede bütün giderler, yedi kısımda mütalâa edilmiş, bölümlerin numaralanmasında Deslmal sisteme gidilmiş ve bu sayede bütçe tetkik ve tahlilleri büyük ölçüde kolaylaştırılmıştır.
Ayrıca kanuni bir hüviyeti olmadığı için gerekçe içinde yer almış bulu-1 nan “bir hizmet bütçesi,, vücude getirilmiştir.
Masrafların tahlili ve 1950 bütçesinin karakteri
1950 yılı devlet bütçesinin hükümetimizce hazırlanmış bulunan şekilde giderler toplamı 1 milyar 467 milyon 330 bin, 43 Hra, gelir toplamı 1 milyar .312 milyon 381 bin 0,43 Hra olup bütçe açığı 154 milyon 949 bin liradan ibaretti. Bu suretle 1949 yılının inlsl-yal bütçe rakamlarına nazaran gider fazlası 95 milyon 954 bin 416 liraya baliğ oluyordu.
Bütçe komisyonunuzca hükümetinizin de iştirak ve muvafakati İle yapılan ve en mühim kalemleri, sermaye teşkiline ve kalkınma İşlerimize taallûk eden bu bütçenin yapıcı karakterini daha da artırmış olan değişikliklerden sonra 1950 bütçesi giderleri yekûnu 1 milyar 487 milyon 218 bin 566 liraya baliğ olmuştur.
Tasarruf tedbirleri
Filhakika 1950 yılı bütçe giderlerini 1949 yılı giderlerine nazaran fazla tes-blt ederek huzurunuza gelmiş bulunuyoruz.
Fakat giderlerde görülen bu fazlalık. tetkikinden de anlaşılacağı üzere bütçenin hazırlamamda tasarruf tedbirlerinin ihmalinden veya bu husustaki gayretlorin noksanlığından ileri, gelmemiş, bilââkls biraz sonra izah cdeâeğim veçhile memleketin doğrudan doğruya ve dolayıslyle istihsal kabiliyetini artırıcı mahiyetteki ehemmiyetli işlerin hir an önce tahakkuk ettirilmesi arzu ve iradesinden doğmuştur. Bu bakımdan mücerret devlet bütçesi giderleri yekûnunun artmış olmasını bütçenin hüviyeti ve bünyesini tetkik etmeden israf telâkki eden mütalâaaların İsabetsizliğini belirtmekte fayda vardır.
1950 bütçpHİnlıı hazırlanmasında gözönünde tutulan esaslar
1950 bütçesinin hazırlanışında daima gözönünde bulundurulan vuzuh ve samimiyet endişeleri yanında şu esaslar hâkim rol oynamışlardır.
İthalât dolayı-Hraya
1 — Normal amme hizmetlerinin aksamadan yürümesini sağlamak.
2 — Milletlerarası siyasi durumun i-cabı olaı&k Milli Savunma hizmetlerimize gerekli imkânı vermek.
3 — Bütçemizin bünyevi bakımdan nrzettlği hareket kabiliyeti nispetinde bütün imkânları doğrudan doğruya veya dolayısiyle memleketin istihsal gücünü arttıracak istikametlere tevcih etmek.
Birinci esasın tatbikatı olarak devlet hizmetlerinin 1950 yılında da 1049 fiili kadrolariyle görülmesi gözönünde tutulmuş, zarurî mahiyette addedilebilecekler haricinde hizmet genişlemelerine yer verilmemiştir.
İkinci esasın tatbikatı olarak milli savunmamıza geçen yıldan pek az farklı olmak Üzere gerekli Ödenek ayrılmış bulunmaktadır. Filhakika İkinci Cihan Harbinin çıkmAsı üzerine bütçelerimizin bazı yıllarda yüzde 59,34 ünü beVeden millî savunma giderlerimiz. bu sene bütçemizin yüzde 35.41 i gibi büyük bir kısmını teşkil etmektedir.
Gelirlerimiz
Devlet gelirleri bütçe encümeninizin, titiz ve bilgili tetkiklerinden geçerek ve 1949 yılının tahsilât rakamları gözönünde tutularak 1 milyar 313 milyon 269 bin 563 lira olmak üzere tesbıt edilmiştir. Buna nazaran 1950 bütçesinin açığı 273.9 milyon liradır.
Devlet gelirleri arasında çok ehemmiyetli bir yer İşgal eden Muamele Vergisi üzerindeki çalışma tetkiklerimi* bitmiştir. Kanun projesini hazırlıyoruz.
20 yıl evvel, yürürlüğe konulmuş o-lan gümrük tarifemiz de bugünün iktisadi ve malî şartlarına İntibak edememektedir. Teşkil ettiğimiz bakan-bklararası komisyon yeni gümrük tarifesini hazırlamağa çalışmaktadır. 5-6 ay İçinde bu çalışmaların neticeleri alınacağım ümit ediyorum.
İslaha muhtaç olan Damga Resmi Kanunu, Meclis komisyonlarında tetkik edilmektedir.
Vergi tahsil usullerimizi ıslaha yardım edecek olan kamu alacaklarını tahsil kanunu tasarısını geçen yıl kabul buyurduğunu* Vergi Usul Kanunu ile telif etmek Üzere geri aldık. Lâzım gelen düzeltmeleri yaptıktan sonra tekrar Büyük Meclise sunacağız. Vergi cibayet teşkilâtımızı kurulmakta o-lan yeni vergi sistemimizi yürütecek surette yeniden tertipliyeceğlz.
Borçlarımız
1949 yılı içinde devlet borçlarında vuku bulan hareketlere de temas etmeliyim. Genel Bütçe, diğer bütçeler, devlet ekonomi kurumlarınm hazine ve kefaletini haiz borçları da dahil, iç ve dış konsolite ve dalgalı borçlarımızın toplamı 1946 yılı nihayetinde 2 milyar 439 milyon lira İken 1949 yılı nihayetinde 2 milyar 148 milyon liraya düşmüştür.
Gerek bu rakamların, gerekse arada lehte farkı teşkil eden 291 milyon liranın arzettiği hususiyetleri şöylece belirtebilirim:
Merkez Bankasındaki banknot karşılığı cüzüdatının kabul buyurduğunuz bir kanuna tevfikan tasfiyesi, iç borçlarımızda 90 milyon liralık bir azalma hasıl etmişti.
Sterling ve onu takiben bazı yabancı memleket paralarının devalüasyonu neticesinde ise dış borçlarımızın re-sülmalinde 151 milyon liralık bir inme vaki olmuştur. Ancak, 1949 Bütçe Kanununun verdiği yetkiye dayanılarak önümüzdeki günler zarfında aktedile-cek 80 milyon liralık İstikrazı da şimdiden hesaba katmak ve borçlarımızın yekûnunu bu miktarı nazara alarak mütalâa eylemek yerinde olacaktır.
Netice...
Hiçbir tereddüde mahal kalmamak üzere bir noktayı sarahatle ifade etmek İsterim: Bu İzahatı vermekten maksadım, karşılaştığımız ve daha bir müddet karşılaşacağımız mali güçlükleri inkâr, vatandaşları hadden aşırı bir nikbinlik havası içinde rehavete sevketmek değildir.
Hâdiseler, mevcut şart ve imkânlar içinde mütalâa edilmeli ve hüküm ona göre verilmelidir.
Memleketin iktisadi ve mali durumunu daha iyileştirmek için muhtelif sahalarda bir takım tedbirler alınmış ve alınmaktadır. Bu sahalarda alınması zaruri daha bir takım cezri tedbirlerin mevcudiyeti de muhakkaktır. Bununla beraber tedbirlerimiz ne kadar noksan ve tedbirleri almaktaki kusurlarımız ne kadar çok olursa olsun. tutulan istikamet müspettir ve istikbale emniyetle bakmak için kuvvetli sebeplerimiz vardır...
*
Hükümet, tasarrufa hiç riayet etmemiştir. Marshall Yardımı olmasaydı, Devletin malî durumu çok fena olacaktı
Ankara 13 (Hususi muhabirimizden) Demokrat Parti adına Kütahya Milletvekili Adnan Menderes bütçeyi tenkid etmiş ve hulâsa olarak tunları söylemiştir;
“Geçen sone Işbaşmu gelen GÜnal-tay Hükümeti, devlet hizmetlerini ve devlet bütçesini umumi ve esaslı bir revizlyona tâbi tutmak lüzumundan ve rasyonallzaayondan hmarndr bahsederek dar vakitte bütçe giderlerinde 8 milyon liralık bir tasarruf teminine muvaffak olmuş, bundan başka bütçede 80 milyon liralık bir muvazene operasyonu yapabilmişti.
Hükümet işe nasıl başladı:
tik günlerdeki tutumuna bakarak Hükümetin tatbik yılı İçinde bütçede az çok tasarruflar temin ederek mevcut açığı azaltarak muvazeneye doğru götüreceği vo bilhassa yeni bütçenin hazırlanmasında esaslı tasarruflar ve değişikliklerle huzurunuza geleceği ümidine kapılmıştık Fakat şimdi esefle «öyliyebillriz ki hu ümitler tahakkuk etmemiştir. Tutulmayan vaadler
Anlaşılıyor ki Hükümet zamanla battal çarkın hareketine intibaktan kendisini kurtaramamıs, ilk günlerin hamle ve heyecanları geçici bir heveâ gibi sönüp gitmiştir
Bununla beraber 1949 yılı bütçesinin tatbikatında daha evvelki yıllarda olduğu gibi bütçeyi altüst eden vc mühim yekûnlara varan münakaleler ve ok ödenek talepleriyle karşılaşılmamış olmasını da memnunlukla kaydetmekteyiz .
Bütçenin tertip tarzı iyidir.
Memnunlukla kaydeceğlmiz diğer hir nokta da bütçenin şeklinde tertip ve tanziminde tetkiki kolaylaştıracak bir takım yenilikler yapılmış olması vef gene bütçe tetkiklerinde faydalı olacak malûmat ve mucip sebeplerin henüz mütekâmil bir halde olmasa dahi yüksek Meclisin ve yon un sidir.
bütçelerin arlık kapatılmıyacak açıklar veren duruma düşürülmüş olmasıdır.
Harici yardım olmasaydı?
rJzuvn
Jktlfill-Yardi-
istifadesine arzedilmiş
Bütçonin tahlili bütçesinin geçen senek!
komis-olnıa-
bütçe-
1950 ye nazaran gerek giderler, gerekse gelir kısmında mühim artışlar olduğu görülüyor. Açık yekûnu da geçen seneye nazaran 54 milyon Hra kadar artmıştır. Bundan anlaşılan açık bütçeler serisi devam edecektir.
Hakikî açık ne kadar?
Ancak 1950 yılı bütçesinin nakiki açıcının 174 milyon liradan fazıa olduğu görülmektedir. Çünkü bir taraftan gelir yekûnları kabartılmış, diğer taraftan açığa ilâvesi lâzım gelen bazı büyük rakamlar bütçeye alınmamıştır. Filhakika geçen yıl devli tahminlerine nazaran gelir kısmı tahminlerine 40 milyon lira İlâve olunmaktadır. Bu sureite bütçenin gelir kısmında hiç değilse 20 milyon liralık tahmin fazlasının mesnetsiz olduğu anlaşılıyor. Devir yekûnunun bu suretle ka-bartılmasına mukabil masrafların az gösterilmek İstendiği bir hakikattir. Meselâ PTT İdaresiyle Devlet Denizyollarının sene İçindeki açıklan 40,7 milyon liraya baliğ olmaktadır.
O halde 60 milyon liralık bir fark husule gelmiştir ki, bu suretle hakiki açığı 173 küsur milyondan 230 milyona yükseltilmesi zaruridir.
Bütçe açığı nasıl gizleniyor?
Bir zamanlar açık bütçelere denk bütçe demek âdet olmuştu Sonraları bilhassa muhalefetin dogması ile milli mürakabenln az çok tesirli surette başlaması üzerine açık bütçelere denk bütçe demek imkânı kalmamış ve bu defa endişeyi mucip açıkları ve borçlanmaları mazur ve tabiî gösterebilmek için yatırımlar tâbirinden faydalanmak ciheti münasip görülmüştü.
Bunun İçindir kİ, Marshall Yardımı İle kapatılması teklifinin yatırımlar faslının gölgesinde gizlemenin uygun görülmüş olduğu anlaşılıyor.
Haricî yardımdan lâyıkiyle istifade edilmiyor
Diğer taraftan memleketimizin ar-zetmekte olduğu çok müsait manzaraya rağmen milletlerarası işbirliğinde lâyık olduğumuz ehemmiyetle yer a-lamamış olmamız bize üzüntü veren vakaalnrdır Bundan başka hu yardımların kullanılışındaki halalara da işaret etmek mecburiyetinde oluşumuzu teessürle kaydederiz.
Filhakika İktisadi ve mali yardımların ınühlın bir kısmı alelâde hikmetler bütçesinin açıklarını kapamakta kullanılmıştır. Bunun sebebi, yıllarca takip edilen kısırlaştırıcı bir mali ve İktisadi politikanın neticesi olarak
Hal böyle olunca Marshall yardımı olmasaydı araba elimizdeki şu bütçe ne sekil alırdı suali, istemeden akla gelmektedir. Buna karşı denilebilir kİ: Marshall Yardımını yok faızcdo-rok mütalâa yürütmeğe neden görülüyor?
Cevap verelim:
öteden beri devletin mali ve dİ siyaseti elbette kİ. Marshall
nıına göre ayarlanmış değildir. Binaenaleyh iktidara bugünkü dünya şart larının bir neticesi olan Matshal) Yardımı bahis mevzuu olmasaydı, memleketin İktisadi ve mail politika sini nasıl yürütecektiniz? sualini tevcih etmek kadar tabii bir şey olamaz. Kaldı ki Marshall Yardımı iki şene sonra mevcut olmıyacaktır. Hattâ ö-nümtizdeki yıl bu yardımdan no ınlk-tardu faydalanacağımız dahi malûm değildir.
Gelelim yukarıdaki akla gelen sıı-ule:
Bu suali cevaplandırmaya çalışmak hakiki durumun açıklanması bakımından da faydalı olacaktır. Gerçekten bütçede 170 milyon liralık açığın hemen tamamı Marshall Yardımı ile kapatılmak istendiğine göre bu yardım olmasaydı açık ya istikrazlarla kapatılmak istenecek veya emisyona başvurulacak veyahut da yeni vergiler ihdası yoluna gidilecekti. Son bir ihtimal olarak da masraflarda indirmeler düşünülecekti
Açık ancak tasarrufla kapatılaoilir!
Bütçe açığını İstikraz, emisyon veya vergileri artırmak suretiyle kapatmağa imkân kalmamış gibidir, O halde geriye bütçe açığını tasarrufla önlemek yolu kalıyor. Marshall Yardımı olmasaydı tasarruf voliyle bütçe açığının önlenmesi mümkün ve münasip olur muydu?
Flkrlmlzce içinde bulunduğumuz şartlara göre basiretli bir mali politikanın İcapları elbette bu olmalıydı. Kabul edelim kİ. istikraz gayri mümkündür. Emisyon büyük tehlike arze-diyor. Vergileri arttırmak kısa bir zamanda kaynakların daha ziyade kurumasını intaç edecektir. Bu takdirde tasarruf gayri mümkündür diye devlet hayatına »on mu verilecekti? Elbette hayır, böyle bir hal karşıcında zarurî olarak elbette tasarruf yoluna gidilir. Bu itibarla bir buçuk milyara yakın bir bütçe getirilerek ve her yıl olduğu gibi bunda tasarruf mümkün değildir Iddlasiyle ortaya çıkmak varit olamaz. Böyle bir iddi» bir hakikatin ifadesi olmaktan ziyade bu iddladıı bulunanların kendi bütçe İdare ve memleket görüşlerinin bir ifadesinden ibaret kalır.
Marshall Yardımının ehemmiyeti
Bunlardan başka şimdi asıl üzerinde durmak İstediğimiz Marshall Yardımının memleketimize bir yıl İçinde yüz milyon doları »şan bir dış iştira kuvveti temin etmiş olmasıdır. Bunun ehemmiyeti çok büyüktür Çünkü bu yardımın bi e temin ettiği dış tediye kudreti olmasaydı, iktisadi cihazlan-mamız bakımından sonsuz denecek kadar çok olan ihtiyaçlarımızın yabancı memleketlerden temini nasıl mümkün olurdu? Elbette. hariçten alınması zaruri istihlâk maddelerini karşılayacak dövizin mühim bir kısmının tedarikinde dâhi çok zorluk çekilirdi. Çünkü yabancı memleketlerden İthalât yapabilmek imkânlarımız İhtiyaçlarımıza nispetle çok zayıflamıştır. O kadar ki. bu yıl muhtaç olduğumuz buğdayın bir kısmının bile bedelini ödeyebilmek İçin normal kaynaklarımızdan döviz teminine İmkân bulamamış, bunun için altın stoklarımızdan bir miktar daha criılînıek mecburiyetinde kalınmıştır. Şayet İthal ettiğimiz buğdayın mühim hir kısmı Marshall Yardımı ile temin e-dilmenıiğ olsaydı vaziyet daha müşkül olurdu
Bunlara bakarak Marshall Yardımının milli ekonomimizin bütün bütün felce uğramamasını temin yolunda ifade ettiği ehemmiyeti l&yıklyle kavramak kolay olur Önceden hesap \e tasavvunı mümkün olmadığına göre âdeta hir baht işi gibi maz’nar olduğu l»u yardımın bir an Içlıı ynkbıpıınu farzelsek basiretsiz bir politikanın Ik-tiâaÖl ve mali durıımııııuızu no.ul bir çıkmaza ve çöküntüye götürmekte bulunmuş olduğunu arıkça görmek mümkündür
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Bir Geçmiş Zaman
3
Ali Nizamî Bey, hep ufkun hayat gibi geniş göründüğü sağ tarafa bakar, gittikçe koyulaşan suların kenarında gittikçe solan bir menekşe yığınına dönen eflâtun ve mor sahilde yan yana minareler tarih boyunca devam edecek bir hareket halin-de duran mızraklar gibi artık birbirine karışır; güneş, nice gösterişlerle, yavaş oir ihtişamla, suların kenarındaki menekşe sahilin ardına çekilmeye başlar ve renk ve mesafeler sularla birleşerek adaya dönenlerin ruhlarını büyük bir güzellik manza-rasiyle çalkalandırmış ve İstanbul güzelliklerine bürünmüş bir akşam daha, Marmaranın gurub operasıyle birlikte, sona ermiş olurmuş!
Istan bul un mahalleleri bile hatır ve gönül sayar gibidir. Şehrin sayılı dört adası vardır. Dördü de teşrifat sırasiyle dizilmişlerdir. En ufağı 9
On beş yıldan beri, ziraî istihsalde gelişme değil, gerileme vardır. Ormanlarımızın manzarası yürekler acısıdır
den
rın 101 lavı
seyri gcllr-
zirai olma-
da ce-498
baştadır, en büyüğü sonda gelir. Ruhlarını derinliklerine kadar sarsan bu güzellik faaliyle biraz yorulmuş adalılar, gecenin ilk karanlık dakikalarında vapur, sevgili adalarına yanaştı mı, iskelede bekleşenlerle a-yakta ve neşeler içinde buluşmanın sevinciyle, biri birleriyle gözleri ve tebessümleriyle kucaklaşırlar. O zaman Ali Nizami raz fazla sarmış köşkünün daha geçermiş.
Bey de ruhunu bi-bu şiirden ayrılarak canlı eğlencelerine
ondan az çok bah
Bütün bunları
setmeyi seven hanımlardan duyardım. Haremdeki hanımlar haricin kendilerine biraz yabancı ve aynı zamanda cazibeli gelen olaylarını hep mübalâğalarla süsliyerek anlattıkları gibi, Ali Nizamî Beyden bahspder-ken de, onu hoş, sevimli, kibar ve demek ki güzel buldukları, ona için için bir alâkaları, ve, şimdiki yeni tâbirimizle, bir "sempati,, leri bulunduğu belli olurdu. Ve, tenkid veya takdir olsun, bütün bu sözleriyle, onun başı üstüne, hıristiyan azizlerinin resimlerinde başlarını havalandırdığını gördüğümüz bir ışık hâlesi örmüş olurlardı.
Lâkin, Ali Nizamî Beyi beyenmek yarışında hanımların hepsini geçen ve hattâ uzakta yaşıyan bir başka oğlu ile, evli kızına tercih ettiğini bile meydana koymakta bir an tered-ıo

Ankara, 13 (Huausî muhabirimizden ı — Maliye Bakanının bütçe nutkundan sonra ilk ohıtak Ahmet Oğuz söz aldı ve Millet Partisinin bütçe hakkındnkl tonkidlerini okudu. Ahmet Oğuz ezcümle dedi kİ:
•'— Memleket İn İktisadi vaziyeti bahfa mevzuu olunca her şeyden evvel millî geliri ve onu teşkil eden unsurların seyrini bilmek vo takip etmek gerekir.
Niifua başına İsabet eden gelir..
1949 yılında nüfus başına isabet o yıllık gelir 521 Hradır. Bu mlkta-hnrp Önce»! değeriyle ifadesi İse, Hradır ki. 1942. 1947 vo 1948 yıl-goHrlcrine nazaran düşüktür. Mil-
li gelirimizin bu endişe verici karşısında ziraî, sınai ve ticari ler üzerinde durmak lâzımdır.
Türklyetfe son 15 yıl içinde İstihsal sahasında bir gelişme
mıştir. Bilakis hir gerileme vardır.
Hayvan mevcıftlu azalıyor..
Diğer taraftan son yılların hayvan mevcudu ve hayvan mahsullerinde de hir gelişme değil, bir gerileme okluğu görülmektedir. Bunun neticeni olarak da hayvan mahsullerinin az okluğunu istatistikler teshil etmiş bulunmaktadırlar.
Ormanların hail yürekler acısı..
Milli servetlerimizin başlıcalarmd&n bulunan ormanların yürekler acısı manzarası ise, herkesçe malûmdur. Alındığı söylenen tedbirlere rağmen onman mevcudumuzun mütemadiyen azaldığı bir hakikattir
Bütün bunlar, ele alınmış müspet bir zirai politikanın mevcut bulunmadığım ve zirai kalkınma babında söylenenler ise neticeyi değiştirecek tedbirler olmadığını gösterir.
Millî gelirin yüzde 17-20 sini teşkil eden sınai gelirlerdeki gelişmeler de tatmin edici olmaktan uzaktır.
Madenlerimizin istihsal dıırıınıu
Son sekiz on yıl içinde milli istih-şalâtımızda maden kömürü takriben yüzde 25, linyit kömürü takriben yüzde 350, çimento yüzde 25, demir cevheri yüzde 10-20 bir artış göstermektedir.
1938 yılından heri mütemadiyen dü-şen krom istihsalinin nihayet 1948 de eski durumunu iktisap etmesi ve biraz geçmesi, henüz bir yıllık maziye maliktir.
Kaldı kı. bu maden üzerinde dünya piyasalarındaki mevklirçlz daha çok imkânlar bahşedecek bir vaziyettedir. Bunlara mukabil, kükürt, zımpara, cıva, antimuan borasit, hiriket ve sö-mikok gibi maden Istlhsalâtı gerilemiştir, milli gelirimizin ve istihsal hacmimizin gerilemesinin dış ticaretimizdeki tesirleri de kayde şayandır 1934 yılındaki dış ticaret hacmi .100 t Ihar edilirse 1938 de 108,4; 1945 de 30; 1947 de 85; 1948 de 83.3 ve nihayet 1949 da 105 di Şu hale göre dış ticaret hacmi, hâlen 1938 yılına erişememiştir
yetfliz kararlar, memlekette hayat pahalılığını alabildiğine yükseltmiştir. Bu arada hükümetlerin fırsat kollayan vurguncularla mücadele etme kabiliyetini kendinde görememesi de bu neticeyi doğurmuş ve şiddetlendirmiştir.
İş darlığı Ve neticeleri..
Memlekette süren İş darlığının ve fakrü zaruretin neticesi olarak normal gelirlerle memleketi idare edeml-yen hükümetler, alelâde devlet masrafları için dahi gelecek nesillere ağır borçlar tahmilinden çekinmemişlerdir.
Devlet borçları
Bütçe raporuna göre devlet borçlan, 1949 yılı sonunda 1 milyar 400 milyon 7 bin 354 lirası umumi muvazeneye ve 482 milyon 190 bin 144 lirası katma bütçelere alt olmak üzere man 1 milyar 882 milyon 197 bin, liradır.
Bu yekûn, bir yıl evvelki ayni mahiyetteki borçlara nazaran 222 milyon 951 bin 102 lira bir eksiliş arzet-mektedir kİ. bu hakiki bir azalışı ifade etmez, 18 eylül 1949 da İngiliz 11-raslyb» daha bazı Avrupa memleketleri paralarının düşürülmesi neticesi, dış borçlarımızda lehe hâsıl olan 151 milyon lira ile Merkez Bankasındaki evrakı nakdiye karşılıklarının başka bir rejime ve hesaba naklinden mütevellit 90 milyon liralık ki, ceman 241 milyon lira nazarı itibara alınırsa, dovlct borçlarının hakikatte eksilmediğini görürüz.
Devlet İktisadi teşekküllerinin ve katma bütçeli dairelerin normal faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yaptıkları altı yüz on milyon liralık horç da devlet borçları yekûnunu bir bu kadar yükseltecektir. Ayrıca hâzinenin geçen yıllarda olduğu gibi bu sene de Toprak Mahsulleri Ofisine, dışarıdan mübayaa olunan bazı teçhizat karşılığına, gümrük ve demiryollarına da borçları vardır. Bütün bunlar göz önünde tutulursa devlet borçları ve kefaletinin 3 milyar civarında olduğu anlaşılabilir.
Milli gelirin yüzde 34 ii borç mıı?
Görülüyor ki, devlet bugün milli gelirin yüzde 34 üne baliğ olan bir borç yükü altındadır. Diğer taraftan da dalgalı borçlar nisbetlnln yıldan artışı dikkati çekmektedir.
1947 de umum borç yekûnuna zaran yüzde 20,7 nisbetinde olan
gali borçlar. 948 de 24,5 ve 949 da vüzde 29,7 ye yükselmiştir.
Tedavüldeki emisyon miktarı
949 yılı tonu itibhrlylp 893 milyon Hra olan tedavüldeki emisyon miktarı geçen yıla nazaran 42 milyon Hra eksilmiştir. Bu azalışın sebepleri normal hir nizamın seyrinden veya alınan i-sabetH tedbirlerden değil. 049 yılındaki iş hacminin daralmasından mü-’. volHttır
Ahmet Oğuz, memleketin arzettiği kötü İktisadî manzaradan bahsettikten sonra ne geçmiş tir:
'•Hayat
Birleşmiş Milletler Bağlık Trşkllâtı tarafından şehrimizde kurulacak olan Ortadoğu Verem Mücadele Merkezinin hazırlıklarını yapmak Usere Parlsten şehrimize gelen Dr. Etienne Berthflt Sağlık Bakanlığıyla t*ma« etmek üzere dün uçukla Ankaraya gitmiştir.
Halk Partisinde aday tesbiti işinde yeni esaslar
Bir müddetten bor! Ankarada bulunan C. H. P. Müfettişi Prof. Sadi İrmak dün sabah şehrimize dönmüştür Müfettiş, kendisiyle konuşan bir arkadaşımızın muhtelif aualierina eıcümle şu cevabı vermiştir:
Son günlerin en mühim hâdisesi seçim hususunda haklı hakau her türlü dedikodu İmkânlarını tamamen ortadan kaldıran bir kanunun birinci müzakeresinin bitmesidir. MuhaliflerlmUden insaflı ol arda r da dahil olduğu halde milletimizin iktidarın bu husustaki gayretlerini ve lylniyetlni takdir edeceğine şüphe etmiyorum.
İkinci mühim hâdise, parti divanında aday tesbiti hususunda yeni esaslar konmuş olmasıdır. Yüzde yetmişlerin teshirinde vazife alacak yoklama kurulu genişletilmiş ve bütün halk tabakalarının bu kurulda temsili mümkün kılınmıştır. Bu. müstakbel adaylarımızın milletimizi tomamen tatmin edecek bir şekilde seçilmesine imkân verecektir.
Türk büyüklerine alt türbelerin açılması, fikir işçileri, orman, ücretli hafta tali hakkındakl kanun tasarılarıma yenilenme kararından Önce Kamutaya geleceğini umuyorum.,,
yıla
na-dal-
edildı-muka-de işe vo ni-
Dış ticaretimizin seyri..
Dış ticaretimizin seyri yalnız ihracat tonajı bakımından mütalâa ğı takdirde 1934 yılının yüzüne bil 1938 ihracatının 88,3; 1945 18,9; 1947 de 71.8; 1018 de 53,7
İ4«yet 1949 da (60.8) e düştüğü görülür Bu rakamlar, memleket Istihsa-lâtının ne kadar gerilediğini gösterir. Bu vesile İle dış ticaret mevzuunda ehemmiyetli gördüğümüz bir noktayı arzetmek isterim:
tkinel Dünya Haı binden e^elki. 9 yıllık ithalatta envestisman teîââkkı ılunabilecek malzemenin miktarı, u-munı ithalâtın yüzde 351 ini teşkil etmiştir Müteakip 11 yıllık devrenin aynı karakterdeki ithalâtı ise ithalât miktarının ancak yüzde 24.26 bulmuştur.
Diş tivıiHüteki açıklar..
Mevzu buraya gelmişken 1947
lış ticaret açığının 60; 1948 de 219 ve 1940 de İse 119 milvon liraya baliğ olduğuna işaret etmeden geç om iyece-ğim. İstihsalin bir türlü artınbıma-IUH9I vanında alınan isabetsiz vt klfa-
sini
deki
dlit etmiyen onun annesi, Hadcani-mefendi idi.
Yine hanımlara göre Ali Nizamî Beyin de annesine öyle büyük bir saygısı ve sevgisi varmış ki onun bütün nasihatlerini dinler ve "bir dediğini iki etmez,, miş. Fakat bu emre itaat rivayetine inanmak mümkün değildi. Zira görmüyor muyJuk ki böyle olsa annesinin sözlerini tutmak için Ali Nizamî Beyin tabintin-dan büsbütün ayrılması ve olduğundan büsbütün başkalaşması lâzım gelecekti!
Annemin biiytik halası olan, fakat ailemizde kendisine hepimizin sadece hala dediğimiz bu kadının ismi gerçi "Hatice,, ydi Fakat kendisini hiç kimse "Hadcanımefendi,, demekten başka türlü anmazdı. Bir de, a-rada bir, hanımların ona, muziplik için, "Penbanımefendi,, dediklerini duyardık. Ondan bende büyük bir ressamın çizdiği canlı bir minyatür gibi renkli ve cerbezeli bir hâtıra kalmış.
Hadcanımefendi. gûya bildiğimiz beyaz, aarı ve siyah ve bir de bilmediğimiz kırmızı insan ırklarının hiç birine gırmiyen ve bütün insan tenlerinden başka bir renkte, âdeta bir "pembe tenli,, ırka mensupmuş gibi, yiizii garip ve daimi bir toz pembesi rengindeydl. Om bakılır bakılmaz en evvel bu rengin hususiyeti insanın 11
İstanbul mesken meselesi bugün Umumi Mecliste görüşülecek
Bugün toplanacak olan Umumî Mec-11», îstanbulun mesken derdinin halli i-çin teşkil edilen komisyon tarafından hazırlanan raporu müzakere edecektir,
Şehrin bu en mühim derdi hakkında çok özlü kısımları İhtiva eden bu raporda mesken dâvasının kökten halli için çok mühim çareler de tavsiye •-dilmektedir.
Raporda, •‘Emlâk Bankaaiyle müştereken teşkil edilen İmar limitetin yaptığı inşaatın kanunen belediyeye tahmil eylediği ucuz belediye meskenleri vazifesiyle hiç alâkası olmadığı kısa bir müddet zarfında biniereo gecekondunun doğmasına sebebiyet veren muazzam mesken buhranının halline doğru ileri bir adım teşkil etmez’’ denildikten sonra mesken dâvasının yalnız yeni inşaatla halledilemiyeceğı ve binlerce evin şehir içinde fahiş hava parası ve kiralar yüzünden boş dıırdutıı bu insafsızca İhtikârın önüne geçilmesi için mesken o-fısi kurulması teklif edilmektedir
Ev tutmak isteyenler ofise müracaat edecekleri gibi boşalan evlerin sahipleri de keyfiyeti ofise haber vermeye mecbur tutulacaklardır OH» evler hakiki ihtiyaç sahiplerini sıraya ko\rri»k evleri mesken olarak kullanacaklara kira İn vncak. belediye ve hazîneye alt arsaları tevzi edecektir.
950 yılı bütçesinin tahlili-ve sözlerini şöyle bitirmiş-
pahalılığı İle mücadele sözde kaldı!.,
— İktidar tarafından bütün memleket meselelerinin süratle ele alınarak halledileceği vaid ve Iddialariyle açılan dört yıllık devre içinde memleketle hiçbir yönden kalkınma olmamış v'a bütün hükümet faaliyetleri, polİUk icaplar hududunda kalmıştır.
Filhakika hayat pahalıllğiyle mücadele iddiasş sözde kalmış, bilâkis alınan kifayetsiz ve yanlış kararlar yüzünden pahalılık mütemadiyen artmıştır. Ekonomik nizamı düzenlemek ve bu sayede kalkınmayı sağlamak maksadiylc başvurulan ve büyük ü-ınltlrr bağlanan 7 Eylül kararlan muvaffak olamamıştır. Aksine, iktisadi kargaşalık ve büyük zararlar tevlit etmiştir
Netice olarak görüşümüz şudur ki: Bu memleket, şahıslar üstünde prensiplere bağlı ve politika faaliyetlerinde doğru ve ahlâk prensiplerinden •vyrıhnıyacak İmanlı ellerde yükselecektir.
gözüne çarpar ve bu yüz, için için görünen hafif sivilcelerin yardımıyle, âdeta üstüne şeker tozu ekilmiş bir çilek tabağı gibi pembe ve biraz da gülünç gözükürdü. Ve işte bu yüzdendir ki hanımların lâtife için ona Penbanımefendi demeleri hakikaten yerindeydi. Zaten kendisi de bunu biliyormuş gibi daimi bir gülümseme halinde görünürdü
Bu pembe tenli yüzü içinde böyle daimî bir tebessümle açılan ağzı hep iyilik ve muhabbet namına safvetii sözler söyler, için için gülen gözıeri, yıldız taşları gibi, hâreli, ferli, kuvvetli bir cevherle parıldar, böylece, teni pembe, galiba boyalı saçları sarı ve, genç kızlarınkiler gibi, omuzlarından aşağı serbestçe lüle lüle sarkık, bütün hamarat vücudünde ve canlı hüviyetinde yaşına rağmen hâlâ tekemmül etmemiş çocukça bir hal bulunan Penbanımefendi yaşlanmış bir genç kızı andırır ve insanda ondan, ihtiyar bir kadınınkiyle karışık bir genç
kız hâtırası kalırdı.
zamanki beyaz benziyen, beyaz bürümcükten ve
gecelik keten, kolları bluzlar fular,
Yazın, o entarilerine muslin veya ve boynu açık beyaz dantelli giyer ve entarisinin belinde
canfes ve şanjan kumaşlardan en genç, en şakrak ve en haykirıcı renklerde, tirşe, fıstıkî, hercaî, mor veya güvez bir kuşak bulunurdu.

(Devamı var)
12

İktisat Fakültesi dekanı seçimi martta yapılacak İstanbul Üniversitesinin bütün uıkültelerinde dekan seçimleri haziran ayının İlk haftasında yapılacaktır Bunlardan yalnız İktisat Fakültesi yeni dekanını mart avı içinde seçecektir. A-lı«kaklarca en kuvvetli namzet olarak; Prof. Dr. Ahmet AH Özeken. Prol Dr. Kefil Şükrü Suvla, Prof. Hâzım Atıf K u v uca k gös (irilmektedir.
Gazetecilik enstitüsü bu yıl açılamıyor
ikinci sömestr in başından itibaren laaliyete geçmesi beklenen Gazetecilik Enstitüsü, talimatnamesinin henüz Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tasdik edilmemesi yüzünden bu yıl açılamıya-caktır.
Siyasal Bilgiler Okulu talebeleri. Valiyi ve matbaamızı ziyaret ettiler
Sömestr tatilinden İstifade ederek şehrimize gelen Siyasal Bilgiler Okulu talebelerinden bir grup, dün Vali vs Belediye Balkanını makamında ziyaret etmişler ve kendisiyle muhtelif idari meseleler hakkında konuşmuşlardır.
Talebeler şehrimizdeki muhtelif tetkikleri arasında matbaamızı da gezmişler ve yeni tesislerimiz hakkında verilen izahatı büyük bir alâka ile dinlemişlerdir,
Askeri maluller, Şehir Hattı vapurlarında parasız gezecek Şehir hattı ve İzmit körfez vapurlarında askeri malûllerin 1 marttan itibaren parasız olarak takınması kararlaş-mıştir. Bu tarihten evvel yetiştirilmek ve alâkadarlara tevzi edilmek üzere Şehir Hatları İdaresince abonman kartları hasırlanmaktadır.
Mevsimin en şiddetli lodos fırtınası
Dün akşam saat 16 dan itibaren başlı-san .şiddetli lodos fırtınası saat 18 den aonra şiddetini arttırarak mevsimin en kuvvetli lodos fırtınası halinde devam etmiştir. Bu yüzden Yalovadan Büyük-ada ve Heybelladadun gelen vapurlar Köprüye 20-25 dakika toahhurla vara-bllmişierdlr. Bu arudtı H/ıydarpaşadan kalkan 71 No.lı vapur Kızkuleeı açıklarında lodosa tutulmuş ve denizlere başvererek yolunu kesmek ve zaman zaman stop etmek zorunda kalını Hır. Bununla beraber herhangi l»lr ârizıva uğramadan varım anat kadar gecikme ile köprüyü tutabilmişim
Vali, "Şiir Sergisi" ni ziyaret etti
Vali vo Belediye Başkanı dün Eminönü Halkevi Dil • Edebiyat Şubesi tarafından nçılnn Şiir Sergisini gezmiş v« evin propaganda servisi başkanı Doğan A kor den İzahat Hİrruştır. Sergiyi çok beğendiğini «öyllyan Vali deftere; • Sergiden, şiirin hakiki değerini bularak ayrıldığım için çok memnunum” cümlesini yazmıştır.
İstanbul Umumi Meclisi âzası avukat
Muharrem Nail Akduğ
vefat etmiştir.
Cenazesi 14.2.1950 salı günü öğle namazını müteakip Teşvikiye camiinden kaldırılarak Asrî mezarlığa defnedilecektir.
M

Z
HAREKETLERİ
EKONOMİK
GUNUN
Ham ve mamul dokuma
maddelerine dair
haberler
Muhtelif pij asalardaki hususi muhabirlerimiz bildiriyor
Amerikoda :
BOSTON ı Reuter - Hususi) — Yapağı satışları durgundur. İnce, taranmış Fransız ve temizlenmiş yünler libresi 1.65 dolardan satılmıştır. İnce ve kısa elyaflı temizlenmiş yünler ı-se, 1.50 dolardan muamele görmüş ve mühim miktarda satılmıştır.
İplik piyasası mütereddit bir mahiyet arzetmekteâir.
BRADFORD tReuter - Hususi) — Yün biatlerinde mühim düşüklük vardır. Piyasada az miktarda küçük muameleler yapılmıştır. Bu Ani düşüş normal ve salâhı temin edici telâkki edilmektedir.
Avustralyoda :
SİDNEY ıReuter-Hususi) — Yün satışları iyi rekabet şartları altında cereyan etmektedir. Muhtelit komisyonun harp zamanı stoklan fiat-lerınde yüzde on - yirmi düşüklük müşahede edilmiştir. Avrupa en mühim alıcı olarak belirmiş, mahalli fabrikalar ehemmiyetli mubayaalarda bulunmuşlardır.
Cenubî Afrikada :
JOH ANNESBURG l Reuter - Hususi) _ Cenubi Afrika Birliğine gelen Japon dokumalan miktarı gittikçe artmaktadır. Alıcılar, Japon mallarının kalite bakımından Avrupa mallarına muadil ve fiat itibariyle onlardan ucuz olduğunu ve bu sebeple Japon dokumalarını tercih ettiklerini beyan etmektedirler.
İngilterede :
LONDRA 13 I.Y1RS) — Avustralya yün satışları hakkında neşredilen rakamlar, İngilıerenin Avustı siyadan en fazla yün mubayaasında bulunduğunu belirtmektedir.
Bu rakamlara göre, Avuslralyânın. 1949 yün istihsalini teşkil eden 1,500*000 balyanın yüzde üçllnü. İngiltere mübayaa etmiştir. Birleşik A-merilca ise bu miktarın yüzde ununu satın almıştır.
Rusyanın da yün piyasasında büyük mübayaalarda bulunduğuna dair ileri sürülen iddialar, neşredilen rakamlarla tekzip edilmiştir. Sov-yetler Avustralvadan ancak yüzde 2 nispetinde mübayaa yapmıştır. İtalyada :
MÎLÂNO (Reuter - Hususi) — İ-talyan suni ipek piyasası sakin ve fiyatlar müstakardır. Sunî ipek dahili istihlâki tatminkâr görülmemektedir. Bu sebepten büyük suni ipek müstahsilleri, satıcılar ve müstehlikler nez-dinde bir arttırma faaliyetine girişmiştir.
İhracat mevzuunda ise, İsviçre saatleri lîhrşılığ) yapılan sevkiyat mühim bir miktara baliğ olmaktadır. Meksika derileriyle mübadele meselesi, Meksika fiatlerinin yüksekliği yüzünden, mümkün olamamaktadır.
İpek piyasasına gelince, bilhassa Hindıstana yapılan ihracattan sonra, salâh hareketlen devam etmektedir.
Batı Almanya ve İngiltereden mühim siparişler de alınmaktadır.
JoDonyada : t
TOKYO (Reuter - Hususi) — Japon Ticaret ve Endüstri Nazırının. Meclisin Bütçe Komitesine birdirdi-ğıne göre. 1950 mail senesinde Japonya 300,000 balya yün ithal edecek, bunun ıkı yüz bin balyası Avı istralyadan ve geri kalanı da Arjantinden satın alınacaktır.
31 martta bitecek olan şimdiki mali sene zarfında Japonya 140.000 balya ithal edecektir. Nazır sözlenne şöyle devam etmiştir: “Satın aldığımız miktar çoğaldıkça Japonyanın yün fabrikalarındaki randıman ve kapasitesi yükselecek ve binretice maliyet fıatleri düşecektir.”
Bütçe müzakerelerinde dün yapılan tenkidler
Ankara hususi mu ha birimizden :
Adnan Menderesten sonra söz alan Emin Sazak, bu hükümetin memleketi mutlak bir nçlıktan kurtardığını iddia ettikten sonra muhalefetin grev hakkını bahis mevzuu ederek “Bllmi-yorlarnıı kİ, başka memleketlerde grevi kabul ederken komünizmin tahripkâr tesirlerinden eser yoktu. Kaldı ki. Türkiye bu bakımdan diğer memleketlere de benzemez., demiştir. Emin Sazak, sözünü dış, siyasete intikal ettirerek hükümetin mutlaka A-rııerlka ile bir anlaşma yapmasını İstemiş ve aksi takdirde mesuliyetin ayni zamanda Meclise râci olacağını
Maliye Bakanı cevabında, İktisadî İşbirliğinin yardımiyle bu sene bir istihsal devresine girmekte olduğumuzu bildirdi
ifade etmiştir.
Komisyonların çalı 8 malar ıııı tenkld
İhsan Hânı it Tigrcl, komisyonların İyi çalışmaması yüzünden bHZi kanunların teşriî devre içinde çıkarılmadığı, bu sebeple 23 sene evvel tedvin e-dilmlş bulunan İçtüzüğün yeniden gözden geçirilmesi lâzınıgcldiğini ileri sürmüştür. Tigrel, Anayasanın da ele alınması gerektiğini ifade ederek “biz
vaziyetimizi yeni bir meclise devretmek üzereyiz. Bu sırada ihtiyaçlarımızı teshil ederek gelecek meclise bildirmeliyiz. Memleketimizde muhalefet. faaliyeti ilerlemeler kaydetmiştir. Halkın iktidardan tam mânasiylc memnun olduğu iddia edilemez. Bunun sebebi hüre asidir,,dedik!en son-
ra doğu illerimizin hususi yardımlarla kalkındırılmasının bir milli vahdet
Müzakerelerine başlanan 1950 senesi bütçesi
Büyük Millet Meclisi, 1950 yılı bütçesinin müzakeresine diiu başlamıştır. Bu münasebetle bütçe gelir ve giderlerine ait Hükümet tasarısı, rakamlarij le, Bütçe Komisyonu tarafından teklif edilen gelir vo gider rakamlarının mukayeseli bir cetvelini okuyucularımıza veriyoruz :
Gelirin Çeşidi
Umum Müdürün beyanatı
G E
L
I R L E R
Hükümet tasarısı Lira
Komisyon teklifi Lira
Daireler
HDERLER
Hükümet tasarısı Lira
Komisyon teklifi Lira
meselesi teşkil ettiğini İleri sürmüştür.
400.000
100.000
500.000 177.000.000 109.500.000 71.000.000
1.000.000
200.000
51X1.000 174.000.000 lll.500.00u 71.500.000
49.500.000
30.600.000
2.400.000
49.JÜ0.000
30.100.000
2.700.00Ü
4.100.000 113.210.000 246.400.000 165.200.000 15.500.000
6.000.000
1.800.000
14.500.000
150.000
4.200.00ü
113.210.000
245.500.000
165.700.000
15.5J0.000
5.000.000
1.700.000
14700.000
150.000
Gelir Vergisi Kurumlar Vergisi Esnaf Vergisi Kazanç Vergisi İktisadî Buhran Vergisi Muvazene Vergisi Hava Kuvvetlerine Yardım
Vergisi
Hakanlar Vergisi Veraset ve intikal Vergisi Binalardan alınan Savunma
Vergisi Gümrük Vergileri Muamele Vergisi Dahili İstihlâk Vergileri Benzinden alınan Yol Vergisi Maden Resimleri Su ve Kara Av Vergileri Nakliyat Vergisi Sefineler Vergisi
P.T.T. Müra.seleleri ve Telefon
aboneleri Savunma Vergisi 3.200.000 Damga Resmi 31.000.000
Tayyare Resmi 3.850.000
Gümrüklerde kullanılan kâğıt-
lara yapıştırılan Savunma
Pulu 300.000
Tapu Harçları ve Kayıtları 11.000.000 Mahkeme Hardan 5.750.000
Pasaport. Kançılarya ve
İkamet Tezkeresi harçları 2.350.000 Noter Harçları 2.000.000
Diğer Harçlar 60.000
Hayvan Sağlık Zabıta Resmi 150.000 Tekel Gelirleri
Oyun kâğıtları gelirleri Devlete Ait Gayri Menkuller
Gelirleri
Devlete ait Menkul mallar Satış Bedeli
Devlet Hava Yolları Darphane. Resmî Basımevi ve Diğer Kurumlar Radyo Geliri Milli Piyango Geliri Fenerler Geliri karşılığından alman
Mükerrer Sigorta Şirketlerinden alınan
Musul Petrollerinden alman Hazine Muameleler Geliri Muayyen Giderler Karşılığı Gelirler
Kıymetli Kâğıtlar Eski Alacaklar
Cezalar Müteferrik Gelirler İthal Mallarından alınacak primler
(Jmumi Yekûn

-

183.397.730
200.000
5.700.000
7.250.000
250.000
2.070.000
5.000.000
10.500.000
150.000
540.000
1.500.000
2.100.000
175.000
450.000
400.000
8.000.000 15.000.000
1 578.313
1.312.381.043
DÜNYA
Birleşik /kmerlka bütçesinde tasarruf yapılması İsteniyor
A. A. (United Georgia Demokrat
Washington, 13
Press)
Ayan Azası ve Ayan Meclisi Maliye Komisyonu Başkanı W al ter George bugün Trumanın teklif ettiği bütçeden 6 milyarlık bir kesinti yapılmasını istemiştir. VVal-

3.500.000
32.000.000
3.900.000
300.000
11.000.000
5.750.000
2.350.000
2.000.000 60.000 125.000 184.111.250 200.000
5.700.000
6.000.000
250.000
2.070.000
2.750.000
11.400.000
450.000
540.000
1.500.000
2.100.000
175.000
450.000
100.000
8.000,000
17.300.000
1.578.313
1.313.269.563
Büyük Millet Meclisi Cumhurbaşkanlığı Sayıştay Başkanlığı Başbakanlık (Devlet Bakanlığı) Başbakanlık iktisadi tş Teşkilâtı
Danıştay Başkanlığı Basın - Yayın ve Turizm
Genel Müdürlüğü İstatistik Genel Müdürlüğü Devlet Meteoroloji İşleri
Genel Müdürlüğü Diyanet İşleri Başkanlığı Adalet Bakanlığı Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü Milli Savunma Bakanlığı:
Kara Kuvvetleri Hava Kuvvetleri Deniz Kuvvetleri
As. Fabrikalar Genel Harita Genel Müdürlüğü İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Jandarma Genel Komutanlığı Dışişleri Bakanlığı Maliye Bakanlığı Devlet Borçları Millî Eğitim Bakanlığı Bayındırlık Bakanlığı
14.367.595
996.342 2.052.265 3 212.549
14.452.725
1.006.307
2.052.151
3.112.549
1.001.533
1.038.327
4.626.175
2.772.199
2.188.228
2.912,400
45.828.594
6.540.740
334.229.997 49.724.302 47.192.331 Mü. 23.210.024 3.850.800 23.538.152 34.822.720 41.053.232 12.071 700 114 556.741 198.954.487 177.532.547 145.066.418 Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı 4.340.759 Sağlık ve Sosyal Yardım
Bakanlığı 58.873.116
Gümrük ve Tekel Bakanlığı 19.725.757 Tarım Bakanlığı Ulaştırma Bakanlığı Çalışma Bakanlığı İşletmeler Bakanlığı

45.060.515
3.461.882
1.545.129
10.982.484
y
Umumi Yekûn
1.467.330.043
1.000.773
1.048.067
4.626.47.5
2.772.199
2.435.628
2.912.720
43.703.594
6.541.740
334.252.597
49.727.902
47.195.531
23.210.524
3.851.050
23.015.352
34.494.880
40.340.752
12.07u 7(ıu
161.047.485
203.167.178
176.414.347
152.154.058
4.381.159
56.721.916
19.538.717
43.405,712
3.363.262
1.545.529
10.964.684
1.487.218.563
Bu rakamlara göre, muhammen gelirin, muhammen masrafa nazaran eksikliği, yani bütçe açığı 173.949.000 liradır. Bu açığın 1949 - 1950 senesinde Marshall Plânı yardımından memleketimize kredi, hibe, lehte ve aleyhte tanınan tiraj hakları olmak üzere, dört şekilde yapılacak cem'an (114,3) milyon dolar yardımın (71,3) milyon dolarlık kısmı ile kapatılması düşünülmüştür. Bunun Türk parasiyle tutan (199.64) milyon liradır. Bu miktarın yalnız 174 milyon lirası bütçe açığına karşılık tutulacaktır.
1950 bütçesinin masraf teklifi 1949 dakinden (115.342.936) lira fazladır.
HABERLERİ
ter George yabancı memleketlere yardım programından esaslı indirmeler yapılabileceğine inandığını açıklamıştır.
Batı Almanyada işsizlikle mücadele ediliyor
Bochum, 13 A.A. (Reuter) — Batı Almanya Başbakanı Konrad A-denauer dün beyanatta bulunarak
önümüzdeki bir kaç ay İçinde Al-manyadaki işsizliğin geniş ölçüde azaltılabileceğini bildirmiş, fakat tanmmlyle ortadan kaldırılmasının çok güç olacağına dikkati çekmiştir.
Dr. Adenauer Federal Hükümetin işsizlikle mücadele etmek için 3 milyar 500 milyon mark ayırdığını bildirmiştir.
X ergi kaçakçılığı
Müteakiben Hakkı Gedik de vergi kaçakçılığının meşru hale getirildiğini ve başarılmış işlerin de programsız yapıldığını iddia etmiştir.
C.H.P. den Esat Tekeli, bütçe açığını kapamaya ayrılan Marshall yardımının müsmir yerlere tahsis edilmediğini, Ziraat Bankasına ve doğu kalkınmasına ayrılan ödeneklerin yerinde olmasına mukabil meselâ Emlâk Kredi’ Bankasına tahsisat ayrılmasının hiç doğru olmadığını ve açılan bu çığırın kötü bir başlangıç teşkil ettiğini söylemiş ve dış ticaret rejiminin memleketin ekonomik şart ve menfaatlerine uygun şekilde ayarlanmadığını iddia etmiştir..
Fahri Karakaya, İbrahim Arvas, Salm Ali Dilenire ve Alı Rıza Esen hükümeti müdafaa eder yollu konuşarak muhalefeti tenkid etmişlerdir. Tenkidlerc bütçe komisyonu adına cevap veren Muzaffer Akalın, bu senek! bütçenin şekil ve tertip bakımlarından yenilikler getirdiğini, açığın Marshall yardımından kapatılmasının komisyon ekseriyeti tarafından doğru görüldüğünü, doğu kalkınmasına ayrılan paranın yalnız 13 milyon liradan ibaret olmadığını, bu illerin umumî olarak yapılacak masraflardan memleketin diğer illeri gibi faydalanacağını söyledikten sonra:
“— Bütçenin tasarruf zihniyeti ile hazırlanmadığını iddia etmek doğru değildir. Tasarrufta rakamın kabarıklığına değil, masraf rakamlarının geçen yıllarla mukayesesine bakmak lâzımdır. Tasarruf demek tahsisatın hakiki ihtiyaçlara tahsisi demektir. Gelir tahminlerinin şişirildiği hakkın-daki mütalâalar, geçen yıllar da ileri sürülmüştü. Halbuki tatbikat, hükümetin getir tahminlerinin doğru olduğunu gösterdi,, demiştir.
Maliye Bakanının son cevabı
Son olarak, kürsüyo gelen Maliye Bakanı şunları söylemiştir:
“— Bütçe tenkidlerinde âdet, muayyen bir devrenin muhasebesini yapmaktır. Geçen yılların zimmetle mi, matlupla mı kapanabileceğini söyli.ve-mem. Ben yalnız bir senelik muhasebe üzerinde duracağım. İstihsalin gerilemiş olduğunu söylediler. İstihsali altüst eden bir harp vakıası varken, artış beklemek doğru değildir. Halbuki. zirai istihsalâtta da, sınai istih-salâtta da artış vardır.
Sınaî istihsal artışını, yalnız harbe atfetmek doğru değildir. Biz İktisadi İşbirliğinin yardımiyle bu sene, bir istihsal devresine giriyoruz. Devlet sektöründe envestisman azamî derecesine çıkmış olduğu gibi hususi sektörde de 650 milyon civarına varmıştır.
Dış ticaret muvazenemiz bu sene rekor kırmıştır. Dış ticaretimizde bün-yevı tahavviilü nazarıdikkate almadan sadece rakamlara İtibar etmek yanlıştır. biz, ithalâtımızın, yüzde yetmişini harpten evvel Almanyadan getirtirken, harpten dolayı bir bünye değişikliğine uğradık ve çok memleketlerle mübadele sistemine gittik. Mukayeselerde haıpten evvelki zamanla harpten sonraki zamanı değil» harpten sonraki »enderin biribirine olan nishctinl esas almak lâzımdır. Borçlarımızın miktarı 1949 sonunda 2 milyar 228 milyon civarındadır. Türkiye bütçesinin tahammül ettiği borç, muhalefeti bedbinliğe sevkcdecck kadar değildir. Amorikada devlet borçları bütçenin 7-8 misildir. Borçlarımızın gerek millî gelirler ve gerek bütçemizle olan münasebeti korkutucu değildir.
Borçlar, milli gelirin onseklz ğını geçmedikçe tehlike yoktur ler. BİZ bu esasa göre daha da yapabiliriz. Ben şahsen horcun
hinde değilim. Bizim envestismanla-rımız, İktisadi İşbirliğinin tesbft ettiği atundardlara dayanmaktadır. Bu günkü cnvcstismanırıuz. 234 milyon liraya bağlanmıştır. Adnan Menderesin iddia ettiği gibi, varidat şişirmesi yoktur. O kadar ki, hükümetin varidat la İhtiyatlı bularak shall yardımı, malî
tedbir alınmasını tecviz eder. Binaenaleyh açığın yardımla kapatılması mahalline masruftur ve Marshall Plânının gayesine uygundur.,,
MecHa. yarın saat 15 da toplanarak bütçe müzakereler i ne devam edecektir.
ay lider-borç aley-
bütçe komisyonu tahminlerini faz-artırmıştır. Muristik rar yolunda
Ziraat Bankasının istikraz
tahvilleri yarın çıkarılıyor
On milyon liralık bu tertip, % 7 faizlidir. Tahviller, her türlü resim ve vergiden muaftır
Ankara, 13 (Hususi muhabirimizden) — Ziraat Bankası tarafından ihracı mukarrer bulunan on milyon liralık istikraz tahvillerinin 15 şubat 1950 tarihinden itibaren satışa arzı dolayısıyle Banka Umum Müdürü Hamit Pek can* la bir görüşme yapan gazetecilere umum müdür aşağıdaki izahatı vermiştir:
Memleket, zirai kredi ihtiyacının karşılanması bakımından çok mtlhlnı sayılması gereken büyük bir hamlenin arifesinde bulunuyor.
Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen 5389 sayılı kanunun verdiği salâhiyete dayanılarak yüzde 7 faizli 10 milyon liralık istikraz tahvillerimizi şubatın 15 inden itibaren satışa arzediyoruz.
Bugüne kadar memleketin zirai kredi ihtiyaçlarını en büyük ölçüde evvelâ kendi öz kaynaklarımızla bunlara İlâveten bankacılık tekniğinin müsaadesi nispetinde diğer kaynaklardan karşılamakta idik. Şimdi u-zun vadeli zirai kredi ihtiyaçlarını daha geniş şekilde tatmin edebilmek için yeni bir kaynaktan faydalanmak teşebbüsüne girişmiş bulunuyoruz.
Umum Müdür bu izahatından sonra gazetecilerin kendisinden sorduğu sualleri cevaplandırmıştır.
S — Tahvillerin teminatı ve tahvil sahiplerine sağlanan menfaatler hakkında biraz malûmat verir misiniz?
C — Tahviller yüzde 7 faiz getirmekte ve her türlü resim ve vergilerden muaf bulunmaktadır. Bu itibarla tahvillerimizin halkımız arasında yakın bir alâka göreceğinden şüphe etmiyoruz.
Tahvillerimiz sahipleri İçin güzel bir plâsman mevzuu olacaktır. Bankanın bütün öz varlığını bu tahville-


Ticaret ve Sanayi İşbirliği Cemiyeti
Cemiyet, İlk iş olarak bir banka kurulmasına teşebbüs etti
Şehrimizde tüccar ve fabrikatör iş adamlarından mürekkep bir grupun “Ticaret ve Sanayi İşbirliği,, diye yeni bir cemiyet teşkil ettiği yazılmıştı, cemiyetin İdare heyeti dün Ticaret odasında bir toplantı yaparak. ilk iş olarak Ticaret ve Sanayi Bankası kurmak için teşebbüse geçilmesine karar vermiştir. Yeni kurulacak olan banka, hususi teşebbüsleri teşvik edip, bilhassa sanayi erbabına sanayi kredisi sağlayacak olan bir banka olacaktır.
Bayilere çay tevzi edildi
Tekel idaresi, piyasaya mebzul miktarda çay çıkararak bütün bayilere tevzi etmiştir. Halkın çay sıkıntısı çekmemesi için gereken bütün tedbirleri alan idare, sun'i şekilde çay buhranı yaratmak istiyenlerin bu niyetini akim bırakmıştır.
Sinopta balık bolluğu
Sinop. 13 (Hususi) — Çıkan hafta içinde Sinopta bol miktarda kalkan ve barbunya balığı tutulmuştur. Bu bolluk karşısında barbunya Sinoplulara 35 kuruşa kadar satılmıştır.
Bu SU-edlndlr-
rın karşılığı teşkil ettiği gibi, banka kanununun 10 uncu maddesine istinaden yaptığımız ikrazlardan mütevellit zirai alacaklarımız da tahvil sahiplerine rüçhan hakkı sağhyan munzam bir karşılık teşkil edecektir.
S — Bu tahvillerin hasılları hrfngl işlerde kullanılacaktır?
C — Tahvil satışlarından elde edeceğimiz paralar zürraımızın bilhassa muhtaç olduğu ve şimdiye kadar yalnız öz kaynaklarımızla karşılamağa çalıştığımız uzun vAdeli zirai ikrazlarda kullanılacaktır, retle çiftçilerimizi arazı
mek, yeni tesisler meydana getirmek, topraklarını daha geniş ölçüde ıslah etmek ve venmlen-dirmek mevzularında biraz geniş kre-dilemek imkânları hasıl olacaktır. Ziraatımızı ilerletmek hiç şüphesiz birinci derecede bu imkânların çoğaltılmasına bağlı olduğundan, bu teşebbüsümüzün memleket ziraati bakımından arzettıği ehemmiyet Aşikârdır.
S — Tahvil almak için müracaatlar çok mııdur?
C — Tahvillerimizi çiftçiler ve köylülerimizin de satın alabilmeleri için yurdun içinde hâlen 1400 ı e yaklaşan şube ve ajanslarımıza dağıtmış bulunmaktayız. Teşkilâtımızdan aldığımız malûmat tahvillerimize karşı memleketin her tarafında büyük bir al Aka ve rağbetin mevcut olduğunu göstermektedir.
Tahvillerimizi satın almak için şimdiden talepler vuku bulmaktadır. Tahvillerimizin tamamen satılacağını kuvvetle umuyoruz. Her zanıa^ memleket hizmetinde bir amme mü-essesesi şuunvle çalışan bankamız bu işinde de gördüğü geniş alâkadan dolayı halkımıza minnettardır.

Denizyollarının malzeme ihtiyacı
Malzemenin bir kısmı da Karabük, Kırıkkale, Ankara Uçak Fabrikasından temin edilecek
Devlet Denizyolları camiasındaki muhtelif işletmelerin şikâyet mevzuu olan ve ağır işlemesi yüzünden işlerde aksaklığa sebebiyet veren malzeme işlerinin ıslahı yolunda yapılan çalışmalar faydalı neticeler vermeye bağlamıştır.
Malzeme işlerinin esastan ıslahını hedef tutan vâki çahşmalaı, işletmeler ihtiyaçlarının süratle teminini sağlamıştır. Gcnıi işletmeciliğinde bellibaşlı bir ihtiyaç malzemesi olan saç işi halledilmiş ve bir miktar stok yapılmıştır.
Bu suretle gemilerin tamiri kolaylaşmış ve fabrikaların çektiği müşkülât önlenmiştir.
Denizyolları bu mevzuda malzeme katoloğu. normlar, yeni inkişaflar takip» piyasa ile temas şekil ve e-saslan üzerinde de durmaktadır.
Bu arada, memleket ekonomisini korumak ve döviz sarfiyatını kendi bakınından da olsa azaltmak mak-sadıyle ihtiyaçların memleket içinden karşılanması yoluna gidilecektir. Bu maksatla Karabük, Kırıkkale, Ankara Uçak motor fabrikası, Eti ve Sü-merbank ile temasa geçilmiş bulunulmaktadır. Bu suretle yerli müesse-selerın imal edebilecekleri ihtiyaçlar dahilde temin edilmiş bulunacaktır.
| 13/11/1950 Pazartesi |
DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
MEMLEKET ve
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
YABANCI BORSALAR
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Nevv-York Borsası
Devlet Tahvilleri
Dun | £ski kur
İstanbul :
DUgUfı
ttügUf)
w
■19.—
58/60
58/60
23.—
33.—
Adana Ticaret Borsası
13.50
11.60
İzmir :
Londra Borsası
ıw —
Bradford Piyasası
200 —
Eskişehir Ticaret Borsası
33,—
İskenderiye Borsası
K.U
lav—
172-152-
33.—
32.—
185 195
ISO 165
sorial «cri«l Akala Akala Akn.lı»
15U — 170.—
184 —
103.—
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
262 —
231 3/4
64. —
62.50 64 3/4
262.—
231 1/4
Kapanış
Akilin Akala Akala yerli
31.76
31.77
31.34
29.45
200.—
150.—
17.—
Buğday yumuşak Buğday uert ..
Kıırıı Meyvıılıır :
Kmdılc (kabuklu Rivri) Fındık (İç tombul) ..., Ceviz (Kabuklu) ........
Crvız »İç natura!) ....
m— uo.—
17.—
3.80
74 50
7.30
172/185
45.—
03.— 175/177
45 —
160.—
31.75
31.77
31.34
29.15
Adana :
Boreada yeni bir muamele olmamıştır. Pamuk fiyatları eski seviyesini muhafaza etmektedir.
46 —
85 —
290.—
350 —
190.—
265.— 220.— 170.— 161
52.—
65.— k».— 234.50 222.—
24.
22.50
37. —
38. —
30. —
31. —
Pamuk (Kantarız: Tadarı .......
Aahmoıınl Kısa elyaflı F'G. Kaınak Uzun elyaflı F/G.
30. -
31. —
27.-23,20 22.— 19.— 30.— 11.2ü 49.— 58.— 22.—
Üzüm çekirdeksiz No.O incir A
.. R Pamuk Pn ırıulc Pamuk
Pamuk yerli Pamukyağı (rafine) Pamuk çekirdeği
J.......
II.......
III........
36.—
15.—
il —
84.50
75.-
22.50
37.-
35.—
Ihıkıınııı Ihın Maddeleri:
Tiftik (Aıııı ınıılı ........
Tiftik »NatDrel) ............
Ynpnk Anadolu (Kırkımı
llîiın deriler ;
Sığır Biıhmıııra (yaş) kiloau Keçi tuzlu kuru kilosu.......
Kuyun bava kurusu kilosu Mo/.bnbH aıgır yaş kilosu..
Son Kapanış
52.25
56 —
T.L—
23 i.—
222,—
Y iiftlı luhıırıılar :
Ayçiçeği inlıunm «•••• Ketriılohurııu ...........
Kendir» ohufnu ..............
Su sum » Bandırma ı .........
Yer fıstığı kabuklu ........
llulmlml:
Buğday yumuşak (Tür.)... Buğday yumuşak (Ofisin).. Arpa Biralık ..........
Arpa Yemlik (Dökme) ........
Mıair (Sanı çuvalı ........ Fh-iuIvh horoz (Çuvalı) ... Fnnulya Çalı acrl (Dökme) hıışycml ............. •••
Mercimek Kırmızı iç (Çu.) Mercimek yeşil (Yozgat)
Nohut nathrel ............
64.— dİ ı 64.- ; ------,
No. 8.... No. 108
1.
H. IH.
• ••
Halta başında, Ticaret Bordasında findik yine hararetli muamele görmüştür. Evvelce de yazdığımız gibi fiyatların yükselişindeki en mühim sebebin, dış piyasalarda fındığa karşı isteklerin artmasından ileri geldiği anlaşılmaktadır.
Nebati yağlar gnıpıında, fceh >ı »/o-fjı, pamuk yayı, a yene yi r/n(/» üzerine de mahdut miktarda işler olmuştur. Fiyatlar daha sağlam bir duruma girmiştin
Esham ve Tahvilât Bordasında, devlet tahvillerine karşı olan istekler, hararetini muhafaza etmektedir. Altın piyasası ise, cumartesi gününe nazaran doha fazla bir gerileme kaydetmiştir.
Borsada çekirdeksiz kunı üzüm isteksiz hır manzara arzetmkştir. İncir piyasasındaki istikrar ve sağlamlık devam etmiştir. Pamuk sağlam durumunu mu-*
hafaza etmektedir. Pamuk yağının müstakar durumunda bir değişiklik olmamıştır. Pamuk çekirdeği satıcıları nazlı davrandığından borsada muamele olmamıştır.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
1 Açılış Kapanış
1 Sterling 7.90 7.80
100 Dolar 282.IM 28252 ■v-
100 Fr. Frangı... 0,80 0.80
1»ki tavlçre Fr... 64.03.— 61.03.—
100 Relç. Fr 660.- 5.60,—
100 lüveç Kr a4.12.50 54.12.50
HM) Florin ...... 13.68.10 73.flfc.4V
1(W Liret 0. H 128 0.44 İ2fc
100 Drahmi ...... 0.01.876 0.01.867
100 Escoudos ... it 73.9’J 9.73.90
Altınlar
K(mUn Eski kur
L-ira Lira
Külçe Yerli Gr. .5.78 6.00
Killer Oeph*n, 5.80 5.05
Cumhuriyet ... 10.HO 42.56
Reşat H.55 (4.80
H/ı ini t 40 70 4(1
Gulden 39.35 f u
İngiliz 52.20 OV. w m
Fransız kok ... 45.40 15.50
Nnpolâon III,.. 42.50 42.60
İHVİçrr 41 10 41.40
New-York’tn : onsu . i 35
•• •• Gumuş, Platin
En aşağı En yukar.
Gümüş Gr
Piâtin „ 10.- İL-
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
En aşağı Eri yukarı
Türk lirası û 95 1.05
Dolar 4.28 1/2 1 29 1/4
Sterllng 10 35 l‘t.50
FrAHBiz Frangı.,. 1 09 1.11
İkrıımlvrli tahviller Kapanış (•)
«t 5 1933 Ergimi 23.10 23.10
rr.r) 1938 Ikrnmlyvll 21,30 21.30
Sr5 .Milli Müdıırna 1 21 05 20.80
r;5 1041 Demiryolu IV ... (02.60 ıÜZ.26
r;5 ifııı Demiryolu V ...... 08.55 98.-
'.4 1/2 1919 ikraııılyell .... 07.36 48.-
Diğerleri ', o 1911 Demiryolu 1 1 J7.- I)/.
tfıÖ Kalkınmn 1 98 - 97.75
^.6 II 97.60 97.25
6 IH 1)7.80 97.00
%6 1048 İHI ikrazı I. 07.85 98.-
&İ6 1948 H 97.75 08. •
fr7 1034 Sivas Erzurum I. 20.00 20.90
%7 1931 „ „ II.-VII. 20.70 20.85
’,7 1911 Demiryolu 1. 21 21
£7 1941 ,. II 21,85 21.85
%7 1911 111 21.15 21.20
^7 Milli Müdafaa i 20.50 21.15
.. .. 11 21.40 21.40
%7 .. III 20 M 20.50
%7 IV. ...... 20.65 20.65
Şirket Tahvilleri
Anadolu D Y. Tertip A/B. 108.50 107.-
H »» «• C.
.. %60 69.— 60.-
„ ,, Mümetf. Senet. 67.50 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası 131.— 132.—
Türkiye İş Bankaaı 25.10 25.10
Türk Ticaret Bnnk&ai 6.- 6.-
Arıdan Çim eni o .? 17.- 17.-
Sark Değirmencilik 23.25 23.50
Milli Reasürans 16.25 —
Ecnebi Tahviller




Btıftdııx (tBuşelIz-Senf I .....
Sert Kış mahsulü No. 2 ... Kırınızı No. 2 ...
Fıırntık Middllng (Libr(»si = Scnt) Mart ...........................
Mayıs .......................
Temmuz
Ekıın .......................
rın ik (LlbreslşSent) ..........
Teksas N
Fındık t Libresi —Sent) .......
Büyük Boraelon (Kabuklu
Dom es t ic) ...............
., , o orta .......
Levant İç ithal malı .......
Ekstra iri iç nuılı ........
Kuru üniirn (Librc.ni= Sent) ..
Thompson çekirdeksiz soçnm
Keten ((»lııınııı ( Buşeil - Dolar ı... Miıınvapolia ...................
Kalay (Lıbresl^Seht) ........
Lovhıı-tenekp (lutı libre dolar)
a. ao ra.-


Kelen tohumu (Tonu =Sterllng)
Bombay ..................
KnJkütn ..............,...
Yer fıstığı Hindistan .......
Tiftik 0 lyl mal (Libresi = Peni).,. 34.— 34.—
t 1 Sıra malı • I ••• 30.— 30.—
Yün Anadolu II ••• 20.- 2‘X—
II Trakya • I iâ.-
X ehlili Y ııftIıır :
Zeytinyağı ( Ek M ra ukatıat Suaanıyngi(Kaflneı itene.> Ayçiçeği (Rafine tenukeliı Fındık yağı .................
Mıuır Kredi foıiRİye 1903
İfill
(*) Gününde Borsada muamelem tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyan değerleri.

I
Sayfa 4
YENttSTANBtfl, U Jnb't 1M50
Sovyetlerin Tiran'dan çekilmesi üzerine
Enver Hoca. Balkanlarda
tecrit edilmiş oluyor
A RNAVUTLU-ĞA dair son gelen haberler, sükûnet verici olup. Rusların Tiran’dan çekildiklerini bildir mektedir. Fil ha-
Bazı nikbin kimselerin iddiasına göre, Rualar Avrupada soğuk harbi terkederek gayretlerini Uzakşarka hasretmektedirler.
Yalta Konferansında, eski /Amerikan Dışişleri Baka nı Stettmlus’ün iyi niyetlerle yaptığı teşebbüslere karşılık, Stalin’in ona verdiği cevap ha-
kika, şimdiye kadar Arnavutluğ'un işgal altında bulunduğu resmen ilân edilmemişti. Bununla beraber, Enver Hocanın diktatörlükle idare ettiği bu memleket. Rusların Akdeni-ze uzanan en ileri noktasını teşkil ediyordu. Eğ*er Londradan verilen haber doğru ise, bunun ilk neticesi» Enver Hocanın Balkanlardan tecrit edilmesi olacaktır.
Hakikaten Arnavutluğun milletlerarası vaziyeti, bugüne kadar olmadığı gibi hele bundan sonra, hiç de imrenilecek bir halde değildir. Körü körüne Moakovaya bağlı bir avuç komünistin tahakkümü altında İnliyen ve hürriyete susamış bulunan Arnavutlar, şimdi yalnız kendi siyasî ve iktisadi kuvvetlerine güvenmek zorundadırlar. Enver Hoca, harp sonunun fırsatlarından ve bir zamanlar Tito’nun müzaheretinden istifade ederek. Adriatik 'sahillerinde bir komünist yarımadası tesisine imkân buldu. Fakat şimdi bu komünist İdarecilerle beraber bütün Arnavutluk halkı, bir yandan kuvvetli bir Yugoslavyanm. Öte yandan ‘ General,. Markos macerasını ve Arnavutluğun bu çetecilere nasıl destek ve üs vazifesini gördüğünü, hâlâ o-rada 6000 mülteci komünist çetecinin bulunduğunu unutamıyan Yuna-nlatanın tehdidi altındadır.
Senelerden beri Arnavutluğun •— hattâ bütün Arnavut halkın — mukadderatı Stalin’in elinde bulun-
makta idi. Tiran’da bir Sovyet askeri heyeti vardı. 2000 kişilik bir Ruh teknisyen grupu. maden ocakları inşaatına, limanlara ve demiryollarına nezaret etmekte İdi. Sovyet-lerin bu küçük peyk memlekette hususi bir çok menfaatleri olduğu tekrar tekrar söylenmekle beraber, bu teknisyen ve Öğretmenlerin orada fazla bir faaliyet gösterdiklerine şahit olunmuyordu. Bütün şoseler, î-talyanlar zamanında açılmış olup, Ruslar bunlara ufak tefek tamirler yapmıştı. Petrol istihsalinde hiç bir terakki yoktu. Balkanlarda eşi az bulunan Tiran Hava Meydanını da Huşlar tamamlamamış ve hangarlardaki bombardıman yaralarını tamir etmemişlerdi. Yalnız Ruslar, Valona açıklarında Saseno Adasında, Cebelitarık’taki tesisata benzer bir denizaltı üssü ve kayalar içinde yüzlerce torpil dökme gemisini gizleyen teşkilât inşa ettiklerini büyük gürültülerle etrafa yayıyorlardı.
Buna mukabil, Arnavutlukta gıda ve ihtiyaç maddeleri ve ticaret mevzuları, her zaman için çok berbat bir vaziyette İdi. Arnavutlar, muhakkak ki Balkanlarda en fazla ıstırap çeken millettir. Ve bütün bunlar- Sovyet müdahalesi yüzünden olmuştur. Her yerde olduğu gibi Arnavutlukta da, Rus himayesi, sadece Kremlin'in emperyalist emelleri için kurulmuş ve yeril halkın menfaatine hiç bir şey yapılmamıştır.
tırlarda olsa gerektir. Rus diktatö-
rü: “Arnavutluk gibi küçük bir milletin, üç büyük devletle müsavi reye sahip olacakını sanmak, pek gülünçtür. Yugoslavya, Arnavutluk ve diğer küçük milletler, bu masa etrafında yer almaya lâyık değillerdir.,, demişti. İşte bu zihniyetle hareket eden Rus emperyalistlerinin, hür ve müstakil olmayı, lâfla değil, hakikaten terakki etmeyi istiyen zavallı Arnavut halkına ne derece faydalı olacağım anlamak pek kolaydır.
Şimdi Sovyetlerin. Arnavutluğu kendi başına bırakıp gitmelerinin sebebi acaba nedir? Yunan çetecilerinin yaptığı menfi tesirler mi ? Tito tarafından, Yugoslavya üzerinden Rus tayyarelerinin geçmesini meneden kararın alınması mı? Yoksa Enver Hocanın muhafızları arasında Titoculuk cereyanlarının başlaması mı? Bunların hepsi mümkün olabileceği gibi, henüz iç yüzü bılınmı-yen başka sebepler de vardır.
Bazı nikbin kimseler de şu iddiayı ileri sürüyorlar: Sovyetler Avrupada “Soğuk harp,, e nihayet verip, gayretlerini Uzakşark’a tevcih etmek İstiyorlar. Rus politikasının ileride ne şekil alacağım keşfetmeye uğraşmakta bir fayda yoktur. Fakat, Stalin tarafından hakir görülen şıı küçük Arnavutluk halkının başına istikbalde neler geleceğini hesaplamak lâzımdır. Ah Demir
13'

ı»wmw=9tiDEB ıı mtnomnmmraı ır-mrt ntRiıttmt

Fransa, Saar’ı temessül ettirmek niyetinde değil
Saar, bu sebeple muhtar
Fransa - Saar müzakereleri arifesinde ileıi gelen Saarbruck’lü gazetecilerden Camille Pone ile gö-şürmek fırsatını elde ettim. Kendisi beni Paristeki bürosunda büyük bir nezaketle kabul etti ve yakında yapılacak müzakerelerin programı hakkında bana etraflı İzahat verdi. Fransa ile Saar arasında yapılacak müzakerelerde ekonomik meseleler ön plânda yer alacaktır:
1 — Kömür madenlerinin Fransız Hükümeti tarafından 50 sene için kiralanması projesi. 2 — Fransızların Saar’da. Saar’lıların da Fransa-da ticaret yapabilmelerini sağlayacak bir anlaşmanın hazırlanması. 3 — Saar demiryolu şebekesinin Fransız demiryolu şebekesine katılması. 4 — Fransa ile Ssar arasındaki Ekonomi Birliğinin nazariyattan tatbikata intikali.
Camille Pone bahsi geçen programı şöyle izah ediyor:
“Program, her iki hükümetin Fran-sız-Saar münasebetlerine ne kadar ehemmiyet verdiğini açıkça göstermektedir. Fakat yakında yapılacak toplantıdan Saar’lılar, mühim bazı kararlar da bekliyorlar. Bunlar arasında harbin başından beri Fransa-nın kontrolü altında bulunan siyasi ve idari faaliyetin serbest bırakılması başta gelmektedir. Yüksek Komiserin selâhiyetlerl bundan böyle bizzat Saar’lılar tarafından tayin e-dilecektir.”
Konuşmamızın burasında Pone’a şu suali sormak lüzumunu hissettim: ••Bilhassa Fransız Dışişleri Bakanı Schuman’ın Almanyayı ziyareti ve Bonn Hükümetinin protestolarından sonra Saar efkârıumumiyesinin temayülleri bir çok münakaşalara mevzu oldu. Rhin nehrinin öbür tarafında kalanlar, Saar’da yapılan ve neticede ekseriyetin muhtariyet isteğini belirten referandumu şüphe ile karşılıyorlar. Siz buna ne dersiniz?”
Poae, sualime şu cevabı verdi: “Saar’lıların büyük bir ekseriyetinin alınan karardan ne kadar memnun kaldıklarını anlamak için Saarbruck da bir kaç gün kalmak kâfidir. Fikrimce, Saar’lıların muhtar kalmak ve Fransa ile iktisadi bağlarını muhafaza etmek istedikleri muhakkaktır. Irk olarak Saar’lılar yüzde yüz Alınandırlar ve böyle kalmak istiyorlar. Ancak menfaatleri icabı Almanya'ya katılmak istemiyorlar. Çünkü:
1 — Halen harp tazminatı vermiyorlar. Alrnanyaya iltihak ederlerse tazminat vermeye mecbur kalacaklardır. 2 — Eski vatanlarına İltihak etmaleri halinde bir çok işsiz ve muhacirin üJtllfiHina uğrayacaklardır. 3 — Fransa, Saar’ın tabii pazarıdır. (1049 senesi içinde Fransaya İhracat 60 milyon frank tutuyordu.) 4 — Nihayet, Saar ekonomisi, Alman ekonomisinden ziyade Fransız ekonomisiyle daha iyi anlaşabilir. Zaten 1970 denberi Lorrain madenleri ile Saar kömürü arasında daima bir işbirliği mevcuttur.
“Şimdiki rejimin müspet neticeler elde edip etmediğini anlamak için
kalmayı tercih etmektedir
memleket dahilinde seyahat etmek kâfidir. Saar’da hayat seviyesi çok yükselmiştir, halkın giyimi gayet iyidir. Her yerde faaliyet göze çarpmaktadır. Zaten istatistikler de bunu gösteriyor: 1949 da banka mevduatı 10 milyon frank artmıştır ve istihsalin yüzde 76 sı ihraç edilmektedir. Saar’lılar bütün bu menfaatleri bir kenara atıp Alman vatandaşı olmak İstemiyorlar/'*
Pone’un sözünü kestim. “Fakat” dedim, “Birinci Dünya Harbinden sonra Saar Alrnanyaya iltihak etmek istemişti. Bunu nasıl izah ediyorsunuz?,,
“Çünkü o zaman durum tamamiy-le başka bir manzara arzediyordu: Fransa, Saar’ı temessül etmeye çalışıyordu. Halbuki şimdi böyle bir şey bahis mevzuu değildir.
Birinci Dünya Harbinden sonra bir Avrupa birliği kurmak kimsenin aklına gelmemişti. Şimdi ise Avrupa-daki bütün siyasi faaliyet “birlik” fikri etrafında toplanmaktadır. Bu bakımdan Saar muhtar kalmakla hiçbir şey kaybetmiyecektir.”
O. GUYON
Komünistler, Hlndiçînide Fransız kıtalarına taarruz ettiler
Saygon, 13 (A.P.) — Hoşi-Min’in
çeteci kuvvetleri, cumartesi gecesi hava toplan ve otomatik silâhlarla “Champolion” Fransız yolcu gemisinin bulunduğu Saygon limanını ateşe tutmuşlardır.
Bundan başka Laokay’ın 20 mil ötesinde bulunan bir Fransız mevzii 800 ilâ 1000 kişilik bir çeteci kuvvetinin taarruzuna uğramış ve taarruz püskürtülmüştür.
Amerikan diplomatlarının Bangkok Konferansı başladı Melbourne. 11 (YİRS)— Asya milletleriyle Amerikan milleti arasında bir anlaşma kurmak gayesiyle toplandığı söylenen Bangkok Konferansı, Abadaki bütün Amerikan diplomatlarının İştirakiyle Fevkalâde Elçi ve Müsteşar Dr. Jessup’ün başkanlığı altında bugün başlamış ve Konferansın gündemi gizli tutulmuştur Irak Emniyet Genel Müdürünün isyanı akim kaldı
Bağdat, 13 (A.P.) — Polis Genel
Müdürü Ali Halidin dün teşebbüs ettiği hükümet darbesi hakkında neşredilen resmî tebliğde şöyle denilmektedir :
“Polis Genel Müdürü AH Halit, Bakanlar Kurulunca başka vazifeye tâyini neticesinde barış ve nizamı İhlâl etmeye başlamış, fakat bu hareketlerinde kendi kuvvetlerinin müzaheretini temin edemeyince, muvaffakı-
yetslzliğe duçar olmuştur.”
BÜYÜK bir halk şairimizin, aşkın enginlerini korkusuz seyreden bir inaaııın mıaraı.v-la söze başlarken bütün varlığı ürperten, yuğuran ve eşsiz bir kasırga gibi görünmez zerrelerine kadar savuran en kudretli bir hayat gerçekliği ile karşı karşıya kaldığımızı biliyoruz. Bu gerçekliğin uçurumlarına inmek, ilk yaratıcı kudretin u-ğııltulan arasında dolaşmak ve bu yeni bir şekil İçin yorulmaksızın güreşen başl^ngiçsiz vc sonsuz kaosun muhtevasını dile getirmek küçük bir yazının çerçevesine sığmıyacak bir şeydir. Onun için biz o-yA’m yalnız kültür ve değerler dünyamızdaki yaratıcı rolünden bahsedeceğiz.
İranlılarla kahramanca güreşen ve ük Elen dramlarını veren Aeschy-h.18, tu.vGH’ı bütün gördüklerinin üstünde bir kudret olarak anlatıyor. İnsanı u/ıratıcı ululuğuna kurutturan kudret de hiç şüphesiz, benliğinde zaman zaman tutuşan büyük a-lev, büyük ihtiras, büyük aşktır. İnsan, benliği uçsuz, bucaksız bir dünyadır. Orada uyanan bir kıvılcım kendine göre bir yangın tutuşturur, ve bu dm vecdi, kahraman korkusuzluğu. insan sevgisi, dram kasırgası, kültür unsuru olarak belirir. Belli başlı bir şemaya göre kurulmuş olan organik hayat da böyle-dir zaten. Yaratılış dünyasının bütün fertleri birbirini ayrı ayrı ni-kaplar ve perdeler arkasından seyrederler. Biz aynı hayatın yalnız sayısız çeşitlenişini görürüz. Aynı aşkın, aynı ihtirasın da ne büyük çe-şltlenişleıl vardır ve hepsi insan topluluğunun gelişmesinde, daha doğrusu insan mukadderatında varlığı temelinden karıştıran, değiştiren ve tempoyu gcvşetmıyen birer unsurdur.
Büyük aşklar, insanlık için, her zaman yeni bir kudret kaynağı, venl bir hamle olmuştur. Musa’yı, Sina'ya sürükliyen/ ona Hobeb çalısının aydınlığım seyrettiren. Yesaya’yı mâ-bette yeşil pınltiyle başbaşa bırakan, Magdala kızını Isa’nın ayaklarına düşüren kudret nedir? Tarihin bize verdiği bilgi çok noksandır, belki, bu Magdala kızı, fransızca adiyle Madleine yaşamamıştır bile. Fakat daha sonraki edebiyat onu bir kahraman gibi gösteriyor. Arkasında disiplinsiz yıllar bırakmış olan bu Fi listin güzeli sert ve insafsız topluluk düzenine karşı duyulan ilk tepkilerin bir remzidir, bir sembolüdür. Bir kaç yüz yıl sonra yazılan kronik, İsa’ya şu sözleri söyletiyor: Dokunmayın Haydala kızına. Aşk onu du-rultnıut vc tertemiz yapmit^r.
Yeni bir hayat düzeninin rüyasını yaşıyanlara Magdala kızı yaratıcı bir konu olmuştur. Söz üstatları gibi renk ve fırça üstatları da konularını sanat unsurlarlyle ifadelenmek istiyen Iç-yaşavışlarından alırlar. O-nun için konu ile insan arasındaki münasebetleri tesadüfte aramak doğru değildir. Tiziano, Coıreggio, Battoni, Raffaello, Tıntoretto, Mu-rillo, Mathlas Grıınewald, ilh,, Magdala kızını ifadelendirirken kendi gönüllerinin heyecanlarını da dökmüşlerdir
Çöl kızı Leylâ’nın aşkı, aşka lnan-ınıyaıı ve aşksız bir topluluk kurmaya çalışan eski şark dünyasını coşturmamış mıdır ?
Ey a^k, bildiğin yibi yak» yık de-rûnu mu. Bir kimsesiz beldzedeuin hanümam-dır.
Yazan : M. Nermi
Fakat şark ta sığınacak yeı bu-lamıyan ve gönülleri kımse/tiz bırakan aşk, batı dünyasında ruh kültürünün yaratıcı bir kıvılcımıdır. Beatrice Portinari’yi düşününüz. Bu genç kadın, Danle’nin idealidir, heyecanıdır, dinamik benliğidir. Onun kokusu Vıta nuova’ya, Tanrısal komediye bir bahar yeli gibi dağılmıştır. Beatıice evli bir kadındır. Fakat Dante bundan bahsetmiyor. Yalnız biliyoruz ki: ölümünden sonra bile Beatrice, büyük İtalyan şairine görünmiyen uzaklıklardan bitmez ve tükenmez bir aşkla gülüm-semektedir. Bu aşk, Goethe’ye VFer/ıfer’l yazdıran aşka ne kadar benzemektedir. Evlenen sarışın ve güzel Lotte, her bakımdan Beatrice gibidir. Yalnız Lotte yaşıyor ve bahtsız Werther kendini öldürüyor. VVerther, Goethe’nln kendisidir.
Perikles’ln sevgilisi Aspasla’dan, Mısırlı Thals’ten başlıyarak zamanımıza değin aşk, kendisinin muhitini yaratmak için bütün kültür vası-talariyle güreşmektedir. O. simasını çevresine göre değiştiren kutsal bir büyüdür. Platon’ıı bulur ve felsefe diliyle konuşur, Dionysıos * (Arcopa-gıta) a dökülür ve bir heyecan haline gelir. Plotinus’u eline geçirir ve onu büyük benliğin bir damlası yapar. Celâleddin’le karşılaşır ve ona tanrısal yurdunu hatırlatır. Aşk, belki de, varlık güreşinin en dinamik bir belirtisidir. Onun güreştiği şey. her şeyden önce, cemiyetin değerleridir. Her duyguyu önüne geçilmez bir ihtiras haline getiren kudret, çağın çeşit çeşit engelleridir. Onun için kahraman* aşkı değil aşk, kahramanı yaratır. Ve bu kahramanlar yeni gelişmelerin öncüleridir. Manon ve Margueritte sert hayat düzenlerinin korkunç dramını dile getiren sembollerdir. Fakat derin bir ıstırap, sonsuz bir acı, sırasında, ne büyük bir kudrettir. Büyük bir aşk ancak büyük bir acının kucağında doğabilir. Dünyanın kuruluşunu anlatmak İstiyen bir dîn-adamı, belki, onun için, bütün varlık dünyasının mimarım büyük bir aşkla harekete geçiriyor ve yaratılışı bir aşk belirtisi olarak düşünüyor. Her çağ kendi dilini konuşur. Biz bu sezişin daha modern bir tablosunu Nletzsch’de bulabiliriz:
“En yüksek dağımın önünde duruyorum ve en uzun yolculuğu nıını babında... Onun için //•; inmediğim derinliklere inmeliyim ben, acılarım in denliliklerine ve onun kapkaranlık sularına. Tam yüksekliğe erilmek irin en derin*-den sıyrılmak lâzımdır.,,
ZarathuBlra’ya bu sözleri söylettikten sonra devam ediyor:
k "Kcndintel atarak sevmelisiniz 3İZ.. Onun için aşkın arı kadehini tat malısınız. En bahtiyar askın kadehinde bile acılık vardır. Üst-İnsan hasretini, senin, yaratıcı insanın suşaytşini bu hazırlar i^-te.........
Susayışımızı ve bir şey yaratmak hasretimizi arttıran bıı acı kadeh, aşk kadehi olsaydı İnsanlık kültürü göklerinde bulut ve şimşek dolaşmı-yan çöle dönerdi. Bugün bizim insanlığımızla ürperen nemiz varsa biz onu büyük aşklara borçluyuz, her gün bir başka köşemizi tutuşturan ve bize kendimizi sezdiren büyük aşklara.
ŞffFfed yflardan beri dilden dile uzayıp giden DertfTnin hayalına ait sayfalar, sonbahar rüzgârlarına tutulmuş bir kuru yaprak gibi dağılmıştır.
Yazan : Muhiddin HİMMETOGLU
SEVİNÇ. ıstırap, aşk ve tabiat meftunluğu gibi çeşitli ilhamları ruhlarının derinliğinden içli ve en sade bir ifade ile terennüm eden saz şairlerinin başında hiç şüphesiz ki ıDertli) gelir.
Şiirleri yıllardan beri dilden dile uzayıp giden Dertli’nln hayatına ait sayfalar sonbahar rüzgârlarına katılan birer kuru yaprak gibi dağılmış, yetmiş küsur yıllık ömrü bir efsane halinde Bolunun dumanlı tepelerinde, gümüş derelerinde eriyip gitmiştir. Menkıbevl hayatı, bir kaç parça şiiri 11e «ılık rivayetlerden ibarettir. Bugün elde kalan dağınık yapraklardan ne kalabilmiş ise • Dertli) işle odur.
Asıl adı İbrahim olan (Dertli) 1186 yılında Bolunun Gerede kazasına bağlı eski (Çağaı yoni (Reşadiye) kasabasına bir saat mesafede yine bu kazanın ismiyle anılan Reşadiye Gölüne nazır (Şahnalarj köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Kara Haşan oğullarından Bayraktar Ali Ağa namında bir rençberdir..
Daha pek küçük yaşta iken babası onu yaylâlarda sığır gütmekle va-zifelendirmlşti. Köy çocuklariyle beraber geçen çobanlık hayatı îbrahi-min körpe ruhundaki sanat aşkını kamçılamış, alelâde bir tahta parçasının üzerine gerdiği at kuyruğundan kendi icadı sazını çalarak mâ-sum duygularını terennüme başlamıştı. Ne çare kî kader, küçük Dertlı’nin çelimsiz omuzlarına ilk derdi yükledi. Babasının ölümü onu beşiği kadar alışkan bulunduğu zümrüt yaylâlarda n bir hamlede kaldırıp gurbet yollarına attı, ök-süz sığırtmaç, bir lokma ekmek uğrunda boğazı tokluğuna artık hizmetkâr olmuştu.
Gurbetin kavurucu ateşi İçinde günler böyle uzayıp giderken at kuyruğu sazı da onun melâlini haykıra-maz olmuş, ıstırabını ıçokûr) (1) ünün on iki teli üzerinde duyurmaya başlamıştı, FaJ(at ne bu, no o. ne sözü ve ne de sazı onu yurt özleyişinden ayıramıyordu:
6Der/H) gurbet illerde kaldı bl hemta Oörünmcz göziıne cerâcr-i yektâ Ricam budar, sana Hazreti Mevlâ Nasip eyle bize vilâyetimiz.
Hazret! Mevlâ (Dertli) ye tekrar vilâyetine dönmeyi nasip kılmıştır, Avare hayattan usanan şair, köyüne varınca ıHafize) adında bir kadınla evlenmiş, bundan (Seyit) ve (Ömer) adında iki oğlu dünyaya gelmiştir. Aile hayatına karışan (Dertli) bu sefer de geçim derdine düşmüş e-linde sazı, sırtında torbaslyle yine köyünden uzaklaşmak mecburiyetinde kalmıştır. Geride bıraktığı yeni evli karısının hislerine şair şıı kıtasiylo tercüman olmaktadır.
(Dertli) seril sefil gurbet illerde Beyhude şöhreti geze dillerde Yârim gelir de yu bakar yollara Elleri kınalı, gözü yaşlı yâr.
Sesini sazına katık eden şair, üç,
beş mangır için yâdelierde çektiği meşakkatten daima acı acı şikâyet etmektedir: ’ .
Bir başıma kalsam şelıi sultana kul
olmam
Viran olası hanede cv-Md-ü lyal var (S)t Diyen şair yâr ve diyar ayrılığından mütevellit iç sızısı İle inlemektedir.
Bütün bununla beraber tabiaten zendost olan Dertli, bir ara köyündeki elleri kınalı, gözleri yaşlı IHafize) s»ni uriutarak ı Bostan inamındaki oır kadına iltifat etmekten de gen kalmıyor:
Bitmedi, bitmez felek devrinde fBes-
tammj
Mutasavvıf şair gibi Dertli de ulûmu zâhıre erbabına harfendazlıkta bulunmaktan, (zâhit, vâiz, sofi ı gibi tâbirlerle tezyiften çekinmezdi:
Zâhıdin bezminde kesret dinlemek-
ten yeğ gebr Kfışei vahdette öz halinle hoş hal oU ması.
Bununla beraber şair:
Aşk od una düşüp ağlayan bilmez Dest uzatıp hoş girye silmez Dânâ olan bilir, nâdanlar bilmez, t Dertli/ nin gönlünde olan dilberi!
Kıtaslyle “aşk-ı hak., a bağlı ol-duğunu da ifade etmektedir.
Tanzimat devrini yaşamış olan Dertli, bazı noksanlarına rağmen temiz. pürüzsüz bir halk diline sahipti. Koşmaları ve bilhassa (Devriye) ve ıNefes» leri halkın anlıyablleceği dildedir. Şiirlerinde aruz’un üç veznini, hecenin sekiz ve on birli olanlarını kullanmıştır. Aruz vezniyle yazdığı şiirler hakkında kati bir hü-kürp verilemezse de hece vezniyle yazdığı şiirler cidden kıvrak ve sevimlidir.
Dertli ne münhasıran aşkı, fakn ve âlâmı inliyen bir şair, ne de tasavvufa bel bağlamış bir derviştir. Divânı tetkik edilirse onun en ziyade Fuzull’yi okuduğu görülür:
Eyledin zülfün gibi âhir perişan â-
lemi
Sormadın rahmeyleyip bir gez öe-n\m ahvalimi.
Beyti ile Fuzuli’nin:
Kıldı zülfün tek perişan halimi halın__,
senin—* Bir pün ey M dert sormazsın nedir halin senin.
Beyti arasında sıkı bir müşabehet sezilmektedir.
Şairin (Lütfü mahlâsı ile daha bir çok koşma, beyit ve nefesleri vardır.
• Dertli) sefalet, gurbet ve merfı-retle ezilen yetmiş yedi senelik vücudunu son defa süı*ükledlğl Anka* rada 1263 yılında dinlendirildi
(1) Çokûr, on iki telli bir nevi âşık
(2ı Şairin arzuluna rağmen evi yıkılmış, bilâhare oğullan tarafından yeniden yaptırılmıştır.
Çocuklar için hususî -surette cinai romanlar yazılıyor
Cinai edebiyatın çocuklar üzerinde birtakım fena tesirleri olduğu, hattâ hazan onların mahvolmasına bile sebebiyet verdiği bir hakikattir. Paris’le bugünlerde bir kitapevi 16 yaşm-
— 16 —
Daldığım bu hülyadan yine Bay Rikiki’-nin bir feryadı ile silkilmiyorum. Bakıyorum, garip adam, elinde bıçak - herhalde bir sıya-net meleği tarafından kaldırılmış olacak -peynir tabağının havada uçarak gidişine bakakalmış.
— Tuhaf şey. diye nıırıldamyor, tam biraz daha peynir alacaktım, uçtu!
Ve birdenbire kalkarak, Bay Rlkiki “u-çan-peynir„ in peşinden koşmaya başlıyor ve haykırıyor:
— Dur, durdurunuz. Bu. ne biçim şey!.. Şikâyet edeceğim. Böyle servis mi olur!..
”CTçan-peyniro tabağı bir kapıdan kayboluyor; kapı Rikikl’nin burnuna şiddetle kapanıyor.
Herkes kahkahayı basıyor.
Bay Rlkiki homurdanarak yerine döndü; bu hâdise yemekhanede umumi bir neşe hâsıl etmişti. Şimdi, herkes düşünceli halini bırakmıştır; şarap ve yemek tesirini gösteriyor, mükâlemeler hararetleniyor. Birisi, karşısındakine diyor ki:
— “Yedi Boru Oteli», Parisin en şık oteli olacak. Tesadüf, bir araya, tarihuı en meşhur simalarım toplamış. Meselâ, yalızız bizim kattaki şu masada, imparator Birinci Napolöon, Haşmetlû Dördüncü Henri. meşhur çömlekçi ve emay mucidi Bernaıd Pallssy ile patates kâşifi Parnıentler... Öteki katlarda da bir çok meşhur adam var.
Filhakika, ileride, mektep kitaplarımdaki resme tamamen benziyen kıyafetiyle Dördüncü Henri’yl görüyorum. Parmentier ile aralarında sabahleyin geç dirilen ve Şarlo’ya benziyen serseriyi görüyorum. Yemekte şarabı fazla kaçırmış olacak ki. yılışık bir sesle Dördüncü Henri’yl tıraşa tutmuş:
— Ha, ne diyordum? Herhalde seni bir görmüşlüğüm var. Öteki, yani bu dünyayı boylamadan evvel! Demin bakıyor, bakıyorum da zllliği şişirirken, hayır, hayır, diyordum, tamam, odur! Ben, bir defa birini gördüm, görmedim mİ, mesele bitmiştir, şipşak fotoğrafını çekmişimdir! Sen mezbahalarda çalışan Çulsuz değil misin?
Parmentier müdahale ediyor:
— Bir yanlışlık olacak dostum, diyor, sizin Majestc’yi tammış olmanıza imkân yok.
MUHARRİRİ : CAMI
■ KIYAMET GÜNÜ!
• •
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
Sabit fikrine saplanan serseri:
— Sen sus kompir, diyor, ben birini bir defa şavulladım mı, hiç sektirmem. Çulsuz veya nam-ı diğer Majeste, vız gelir bana, isim hatırımda kalmaz, anıma görmesine, gördüm diyorum sana!.. Hah., buldum. Dedik a... Sektirmem... Ona köprü altında rastlamıştım; o da bizden... Fakiriniz gibi... Beraber köprü altında yatmadık mı seninle ahbap., söyle!..
Dördüncü Henri, şaşırmış, serseriyi anlamadan dinliyordu. Parmentier tekrar müdahale etti:
— Israr etme dostum, kıral hazretlerinin “Pont-Neuf,, un “Yeni-köprü„ nün üstünde heykeli vardır amma, köprü altında yatmış değildir.
— Dedik a... İşte orada tanımıştım. Amma altında değil de üstünde imiş... Ne çıkar! Her akşam, yatmaya giderken önünden geçerdim. O. köprünün üstünde, ben altında yatardık, işte o kadar. Ya, ahbap, burada da buluştuk işte! Doğrusu memnun olduın... Bazen, düşünüyorum da... Yağmur yağdığı zamanlar, köprünün üstünde, sırsıklam, tek başına kalışına acırdım. Öyle ya, ben altta rahat rahat yatarken... Oradan sana seslenirdim: “Ne duruyorsun. açıktH, yahu!. Gel burası daha rahat!,, Sen aldırış etmezdin. Fiyakamı diyecek yoktu doğrusu... Amma ne zarar!. Bir kelâm etsene, Majeste... Mademki adın buymuş! Sen de buluştuğumuza memnun olmadın mı?
Yeğen Marael haykırdı:
— Vay canına! Olur manzara değil! Burada, aynı masada, imparatorlar, kırallar ve daha bir sürü tarihî İnsanlarla bir arada görünce kendimi sinemada sanıyorum.
Bir numaralı karısı atılıyor:
— Aman sen de... Bilirim seni! öyle kolay kolay her şeye şaşmazsın. Lâkin benim içimi yiyen bir mesele var. O da şu: Nasıl oluyor da melekler bu yemekleri hazırlamışlar? Öyle ya, ortada hayvan yok.
Halam izah ediyor;
— Ben öğrendim. Sabahleyin melek-ka-pıcı Bay Rikıkl’.ve anlatıyordu. Öğle yemeği İçin bir dana ile bir piliç diriltmişler. Hayvanları yeni dirilmiş bir kasaba verip kestirmişler, bir aşçıya da yemekleri yaptırımışlar.
— Nasıl oluyor da bir piliç ve bir dana ile koca Paris halkını doyurdular?
— Basit. Sabahleyin kabristanda sütlü kahve için yaptıkları gibi, yemekleri teksir etmişler. Bu, melekler için kolay bir mucize!
Yeğen Marsel:
— Vaktiyle hayat pahalılığı zamanında şu mucizeyi öğretselerdi ııe iyi olurdu! Düşün Filomen. Küçücük bir buyyales (*) yapar, teksir ederdik. Sonra, dostları, dostların dostlarını. bütün mahalleyi davet ederdik. Kaç paraya çıkardı ki!.,
— Böyle bir zamanda nasıl da şuka ediyorsun Marsel! Yakında Allahın huzuruna çıkıp, muhakeme olacağız, korkmuyor musun?
— Korkmaz olur muyum? Herkes kadar ben de korkarım. Lâkin sabnhtanberi benden çok korkan öyle adam gördüm ki, bir parça teselli buldum. Buraya gelirken rastladığımız Dokuzuncu Şarl’ın halini görmedin mi?
Soruyorum:
(•) Mars i I yalılara mahsun baharatlı bir nevi balık çorbası.
— Ya! Dokuzuncu Şarlı mı gördünüz?
— Evet. Hiç de keyfi yerinde değildi. Tam yanımızdan geçerken, birisi üstüne atıldı ve ayaklarının altına alarak bastı tekmeyi' Bir taraftan da “Mel’ıın! diye bağırıyordu. Saint-Barthelemy gecesi ne diye katliâm yap-tırttın! Eeui de öldürdüler. Al sana!..,. Bere* ket oradan bir melek geçiyordu da kurtardı Vicdanında bu kadar büyük bir katliâm yükü nü taşıyan birini görmek, ne yalan söyliyeyim günahlarınım hafifliğini düşünerek benim içi mi
ferahlattı biraz!
— X —
Bcrıuırd PalİBSy'nin endişesi — Banyoda yıkanmak ktenılyen biri — Jiii An-flör'Üıı sofrada yanında otııran kadın — Bıiyiik Şefaat Seal’nln ilk nüshası — Yokfturun hikâyesi.
Yemekhane yavaş yavaş boşalıyordu. Bu kalktık. JU1 Anfiör'ü bulmak üzere çık-
de
maya hazırlanırken koridorda Bernaıtl Falissy ile karşılaşıyorum. Meşhur emay mucidi pek endişeli görünüyor. İlerliyor, soruyorum:
— Ölmez çömlekçi ve artistik emay mu mi var? Yoksa Mahkeme-çıkmaktan mı korkuvorsu
NUrnune olacak
hayatım söylemi-
cidi, bir derdiniz Kübrâ huzuruna nuz ?
— Delikanlı!
yüzünden - kendimi methetmek için yorum - beni mahkemede beraet ettirerek Cennet-Ia’lâ’ya göndereceklerine şüphem yok
— Tabii üstat, buna hepimiz eminiz.
— İşte, beni endişeye düşüren de bu ya! Eskilerinden daha sanatkârarıe bir seramik icat etmekle meşgulüm. Yalnız bunun için daha çok kuvvetli bir fırın lâzım. Eğer beni Cennete gönderirlerse tecrübelerime devama imkân kalmıvacak. Yeni çömleklerim için yakıt ve fırın ihtiyacımı ancak cehennemde temin edebilirim,
Vaktiyle sağken, fırınlarımı yakabilmek için evimin ıııohılyelerlnl hile kullanmıştım, bilirsiniz. Şimdi de, yeni İcatlarımı tahakkuk ettirebilmek için ideal bir yer olan Cehenneme gidebilmek üzere Cennetten vazgeçmeye hazırım.
— Devamı var —
dan küçük olan çocuklar İçin poHs ve cinayet romanları neşretmektedir Anne ve babalar,, mürebbller bu e-serleri çok beğenmektedirler.
Çocuklar için yazılan bu romanların isimleri “siyah köpeğin esrarı”, “sarı kaplumbağanın sırrı” v.s. gibi çocuklar için cazip şeylerdir. Vakalar heyecanlıdır, mevzuun içinde kendiliğinden zuhur eden müşkülâtlar da hep mantıkidir. Fakat hiçbir zaman cinayetle neticelenmezler, u-mumiyetle genç ruhların, insaıft dehşet veren hâdiselerle bulandırılmama-suıa gayret edilmektedir. Hiçbir zaman kan akmaz, Böylece çocukları, büyüklerin cinai romanlarını okumaktan belki vazgeçirebilmek mümkün olacaktır.

Çocuklardaki kore haftalığına karşı insan »ütü
Suiase-Press — Viyanadakl doktorlar Cemiyetinin bir toplantısında Prof. Alfons Sole, Kore hastalığına karşı yeni bir çare bulunduğunu söylemiştir; böylelikle en ağır hallerde bile çabuk bir iyileşme göze çarpmaktadır. Tedavi usulü gayet basittir: Hasta çocuğa 20 cm. küpü insan sütü zerkedilmektedir. Tecrübelere 6 ay evvel başlanmıştır. Neticenin üzerinde en müessir olan şey. sütün sütnlneden alınıp çocuğa zerkedllin-ciye kadar dikkat ve itina görmesidir. Prof. Sole'nin tecrübelerine da-yanarak bu tedavinin şimdiye kadar tatbik edilen diğer usûllere faiklycli tehlikesiz olmasıdır, ilet ne kadar diğer tedaviler de tesirli olmuşsa da çocuğu zayıf düşüren birtakım emarelerin önüne geçllenıediğınden yeni usûl tercihe şayan görülmüştür. Bu usûl ile küçük hastanın umumi vaziyeti kısa bir zaman içinde iyileşmeye doğru gitmektedir. Çocuk su kûrıet bulur, ateş düşer ve kan deveranı normale döner. Prof. Sole'ye göre, bu hayret verici iyileşme, kadın sütünde birtakım ayaılayıcı ire gulatör) maddelerin bulunmasından Ueri gelmektedir. Nazarı dikkati çeken diğer bir nokta da, kore hastalığının yakın akrabası olan mafsal hastalığının da taze İnsan sütü ile tedavi edilebilmesidir.
14 Şubat 1950
Y E N t İSTANBUL
Sayfa 5
HİKÂYE
Büyükannenin dua kitabı
ÇOK sevgili bir ihtiyurıınız vardL Bit onu gençliğinde bile •'İhtiyarımız’* derdik ve o Uyarlığında dıı genç kalmıştı. Onu herkes «everdi; dostlan bile. Onu hiç kimse gücenmezdi; düş-nmnfarı da, Dünyanın hırlstlynıı olan ve olnııyan butiin milletleri aramda kendisine yetecek kadar dost ve dıışman edinmişti.
Asildi; biiyük bir mülkün şahitliydi; fakat zenginliğinden en az fayda gören biri varsa o da ken dlsiydL l üksek tabakaya mensup olduğu halde daima dilencilerin serserilerin arkadaşlığına kıymet verirdi. Bütün dünyayı baştan basa dolaşmış, bütün milletlerin İstiklâl savaşlarına katılmıştı. Balan galiplerin, fakat daha çok sürgünlerin dostu olmuştu. Dünyada şan, şeref ve sefalet adına ne varsa, bunlardan kendi payını, hattâ başkalarının hisselerini de almıştı.
Macar istiklâl savaşında son silâh patlayıııcaya kadar bulunmuş, sonra da yurt dışına çıkmıştı.
Fakat memleketini arkada bırakmadan önce, hayatta olan biricik akrabasını, herkes tarafından saygı gören ve dünyanın bütün kadınlan arasında en çok sevdiği o asil kadını, iyi yürekli büyükannesini aradı.
Dokunaklı bir vedadan sonra cömert kadın, kaçak torununa en kıymetli yudigân olan dua kitabı* nı verdi.
Bu kitap bir sanat eseri olarak da büyük bir değere sahipti. Köşelikleri. düğmeleri ve kapağının ortasındaki haç, hepsi Macar mine* ellik sanatının şaheseriydi, Fakat bütün bunlardan fazla olarak bir hatıra onu bir kat daha değerlen* dİrnıekteydi. Kitap, Brandenhurghı Katarin'in hediyesiydi, ve asil ailenin bir büyükannesinden beri, gelinlerin çeyizi olarak, mücevher gibi kızdan kıza geçmişti.
Saygıdeğer İhtiyar kadının bu dua kitabını, belki de ebedi olarak uzaklaşan biricik torununa armağan etmesi başlı başına bir facia idi. Vatan elden gittikten ve biricik torununu da kaybettikten sonra dua edip de ne yapsındı?
— Y olda İşine yarar. Sıkıntıya düştükçe bu dua kitabını iman e-derek açarsan azizler yardımına koşacaktır.
Lûtufkâr büyükanneden güzel bir cümle! Ne çare ki torunun yüreği taştandır; orada böyle bir tohum çlmlenemez.
Ardından kötü günlerle dolu tının yıllar birbirini kovaladı. Bu yıllar içinde ümit en acı ıstırap oldu.
Vaktiyle öğrendiğimiz şu latince mısraın mânasını şimdi gerçekten anlamıştık; "Mağlûp için biricik
SPOR
Bu gece yapılacak boks maçları
Şehrimizde mibufir bulunan İtalya şampiyonu Audace boks takımı; bu gece üçüncü ve son karşılaşmasını ( yine Spor ve Sergi Sarayında saat 21 de Boks İhtisas Kiübüne karşı yapacaktır. İlk karşılaşmayı Boks İhtisasa karşı 3-2 kazanan Audace takımı. ikinci maçında Galatasaray, E-letkrlk. Boks İhtisas karmasına 3-2 mağlup olmuştu. Bu bakımdan, İtalyan Audace takımının bu gece yapacağı maçlar, ilk geceki karşılaşmaların btr revanşı mahiyetini taşımaktadır.
Boks İhtisas Klübü, bu geceki karşılaşmalar İçin takımlarında tadilât yapmıştır. Hal it Ergönül 54 kiloda. Tayyar da, 80 kiloda dönüşecektir. Bu geceki maçların en mühimini, Dünya İkincisi Bandinelli ile Hallt ErgönüRün ve Avrupa şampiyonu Dİ Segni İle Tayyarın müsabakalarıdır. 62 kiloda Tâki ile La Rus-so nun maçı da büyük bir ehemmiyet taşımaktadır. Çünkü ilk geceki müsabakada Tâki - La Russo maçının hakem kararım seyirciler uzun uzun protesto etmişlerdi. Bu bakımdan bu
Yazan M. JOKAÎ
selamet yolu, hiçbir kurtuluş ümit etmemektir."
Bizim sevgili ihtiyıırımız bütün bu acı ümitleri tatmıştı, Çok ıstırap çekmiş, çok sefalet görmüş, yerinden yurdundun olduktan sonra bir istiklâl savaşçısının hayatında karşılaşacağı bütün «üçlüklerle yüz yüze gelmişti. Fııkat hiçbir zaman neşesini kaybetmemişti.
Ba/jın ağzına koyacak bir lokma ekmeği bulunmadığı «durdu. Yol çıkını, topıı topıı koluna geçirdiği bir mendilden ibaretti. Çıkında, iyi yürekli büyükannenin dııa kitabı da bulunuyordu.
Halbuki bunu çok defa yüksek bir fiyatla satabilirdi de. Kitabı gören antika meraklıları ve uzman* |ar, büyük paralar teklif etmişlerdi. O İse ellerini bile sürmelerine razı olmuyordu. Dünyada bu dcğeı 11 hediyenin yerini tutacak hazine yoktu.
Dua kitabı, mendilin İçinde tam yerini bulmuştu. Çıkının muhteviyatını ünlü büyük adamların el yazılan, tanınmış ressamların resimleri, karakalemleri, bayrak parçalan ve nişanlarla, belki Tuna kıyısından alınmış esrarlı bir çakıl taşının teşkil ettiği tasavvur olunabilir
.... Bir müddet sonra hava açıldı.
Macaristan’da taç göğe erdi, gün ağardı. Devlet anayasaya, siyasi kaçaklar affa kavuştu ve mülkleri kendilerine geri verildi. Bizim ihtiyar dostumuz da yurda döndü, tik düşüncesi iyi yürekli büyükanneyi ziyaret oldu. O gün sevinçlerinin ve gözyaşlarının sonu gelmedi.
Demek Macarların Tanrısı’ yaşıyordu» İşte kaybettiklerini, vatanı ve torununu geri vermişti.
Gerçi zaman her İkisini de hırpalamıştı, ama hiç değilse sağ idiler ya!
Torun, değerli yadigârı, dua kitabını büyükanneye geri verdi:
— Büyük sıkıntılara düştüğünde kitaptan dua okudun nııı oğlum?
— Sıkıntıya düştüğüm çok oldu. Azizlerin, sofu duacının yardımına koştuklarına da inanırım, anın, sırf hiddetlerini günahkâr başıma çekmemek için hu kutsal kitaba hiç el sürmedim.
~ Halbuki, bak, sevgili oğlıım, hu dua kitabını hiç olmazsa bir de-facık açmış olsaydın, gökteki azizlerin, kendilerini şüphe ile karşılayanlara bile yardım ettiklerini görecektin.
İyi yürekli ihtiyar büyükanne bunları söyledikten sonra dua kitabının düğmelerini çözdü; kitabı ııçtı ve azlı dostumuz, bunun her iki sayfası arasımı yüzer florinlik kâğıt paralar yerleştirilmiş olduğunu ancak o zaman farkedebildi.
müsabakanın da neticesi heyecanla beklenmektedir.
Avrupa ve Amerikanın bolllbaşlı sporunu teşkil eden boksun, daha ilk hamlede memleketimizde bu kadar I alâka toplaması ve iyi dereceler alınması memnunluk vericidir.
Takımlar şu şekilde çıkacaktır;
51 kilo: Devi 11 - Mcsrop
54 kilo: Bandinelli - Hallt
58 kilo: Giordanella - Adnan
62 kilo: La Russo - Tâki '
67 kilo: Vescovi - Garbis
73 kilo: Pestuccl - Salın (Ayhan)
80 kilo: Di Segni - Tayyar
İtalyan güreşçileri geliyor
İstanbul, 13 A.A. — Şehrimizde iki gr»?ko-romen karşılaşma yapacak olan İtalyan güreşçileri perşembe günü şehrimize geleceklerdir.
İlk müsabakayı önümüzdeki cumartesi akşamı lzmirle takviyeli İstanbul takımı, pazar günü de Ankara takımı yapacaktır.
Çocuklarımızın
odası..
Andre Antoine
“İSTANBUL ŞEHİR TİYATROSU,, ADINI ALAN “DARÜLBEDAYİJ BUNDAN 36 YIL ÖNCE O KURMUŞTU
I
Yazan : î. Galip ABC AN
MESKEN buhranının hâkim olduğu bir devirde, artan aile nüfusunu barındırmaya kâfi gelmemeye başlayan apartman dairelerinin döşenişi ciddi bir mesele halini almıştır.
Büyükler her şeraite intibak ederek. muhayydelerinin gayreti veya iyimser güzel bir fikrin verdiği kuvvetle. sıkıntılı, kötü bir dekordan siy yılabildikleri hakle, çocukların - ruhi, fiziki ve ahlâk! gelişmeleri, yaşları na. hareketlerine ve hayallerine uy gun bir dekor içinde meydana gele bildiğinden odalarının tanzimin ayrıca dikkat edilmelidir.
Bazan, içlerinde büyüdükçe nadich mobilyalar ve kıymetli biblolara ma tik olmaktan çok büyük zevk du yanları vardır. Fakat küçükken “dik kat et, halıyı yırtacaksın, vazoyı kıracaksın, koltuğun yüzünü kirle teceksın” gibi lâflar, yaşının lca» ettirdiği hareketlere, oyun esnasın dakı heyecanına ne soğuk bir darbı serbest hareketlerine ne acı bir fre yapar!
Çocuklarda güzellik zevkini hıkı §a£ ettirmek muhakkak ki fevkalâdı bir şeydir. Fakat bu sahada muvaf fak olabilmek için güzellik mefhvı
munu onlara bir korku mevzuu yapmamalıyız. Çocuğun kendine mahsus hakikatlerle veya efsanelerle süslediği, içinde müşahedenin rolü olmayan fakat itiyatların yer almaya başladığı bir dünyası vardır;şu halde, çocuğun şahsına münhasır, zevkine uygun bir odası ve bilhassa rahatça hareket edebilmesi için geniş bir yere ihtiyacı vardır.
Fakat çocuk büyüdükçe mobilyalar da elbiseler gibi büyümez, ama bazı mütehassısların elinde istenilen şekle girebilir ve değişik haller alabilirler.
Böylece çocuğumuz büyüdükçe şahsiyetini de değiştiğini hisseder. Meselâ 6 yaşındadır, düşünür, hayâl kurar, zevkleri belirmeye başlar, etrafındaki dekor karakterine tesir e-der. Şu halde ona. istediği gibi, kafasına ve arzularına uygun bir muhit tesis etmeye mecburuz. Seyahat ler mi tahayyül ediyor? öyleyse duvara küçük bir vapur aşmalıyız. O-nu iyice tetkik eder, yapısını öğrenebilir. Eliyle dokunup oynayabileceği bu gemi ona kıymetli bir tablo dan daha çok fayda temin eder.
Fakat bu sadece basit bir misaldir. Asıl daha maddi şeyler olan eş-
Modanın tezatları: Genç kadın oaşında ilkbaharın güzel çiçeklorln» taşıyor, halbuki etrafta kış manzarası var...
yalara geçelim. îşte çocuğunuz İçin mümkün olduğu kadar az bir sahaya yerleştirilmiş çok lüzumlu şeyleri ihtiva eden tekmil bir nıöble. Herhangi bir marangoz bunu yapabilir: Üst kısmında yünleri ve çamaşırları koymaya yarayan üç çekmece, altında bir kara tahta, sağda alfabe; istenildiği takdirde çekilerek masa haline getirilebilen bir küçük tahta, bütün oyuncakları içine alabilecek derin bir çekmece. Bütün gün çocuğun istediği her şeyi İçine almaya elverişli olan bu möblenin bir hususiyeti daha var:KÜ-çüğün yatağı görüldüğü gibi en küçük teferruatı İhtiva eden bu muazzam çocuk eşyası hem oyun odası, hem de yatak odası vazifesini görmektedir!
Şayet iki çocuğunuz varsa, mesele güçleşiyor zannederseniz yanılıyorsunuz. Ustüste konulacak iki yatak hem çocuklarınızın hoşuna gider, hem de göze gayet hoş gelir. Yatma vakti geldiği zaman çocuklar dalma huysuzluk çıkarır, ağlamağa başlarlar. Emin olan bu formülle akşam olduğu vakit yatakları yerlerine koymayı kendileri isteyeceklerdir. Tabi-atiyle, haftada birini üste, diğerini de alta yatırmayı unutmazsınız. Aşağıda yatan oyuncaklara daha yakın olduğu İçin biraz daha keyifli uyuyacaktır.
Kanape ve koltukların temizlenmesi
En iyi usûl ilk evvelâ uzun müddet üzerlerine vurarak tozlarını çıkarmaktır. Yalnız vururken kullandığınız tozluğu beyaz bir bezle kaplamayı ihmal etmeyin.
Fazla girintili, çıkıntılı, oymalı kısımların uzun kıllı bir fırça ile tozlarını almalıdır.
Sert fırça kretonla kaplı kanepelerde İşe yarayabilir. Fakat kalın ipekli kumaşlar için yumuşak bir fırça veya kadife bir tampon kullanmak elzemdir. Tozları alma faslı bittikten sonra koltukları kaplayan kumaşları iyice temizlemek lâzımdır.

Kadifelerin üzerine çok ince kum ve çok kuru kum dökün, yarım saatten bir saate kadar öylece bıraktıktan sonra, fırçalayın. Kum yağlı tozları alıp götürecektir.
Isıtılmış kepek de aynı qeti-eoyi verebilir.
Kurutulmuş havuç, salata, ince ince kesilmiş lahana yaprağı. fırça İle beraber kadife koltukların temizlenmesinde kullanılabilir.
¥
Fırında ısıtılmış ekmeğin içi ile hemen hemen çok eski olmayan bütün lekelen olmak mümkündür. Eter fevkalâde iyi temizler, ama. koltuklara tatbik etmeden evvel aynı kumaş üzerinde bir deneme yapmak hayırlı olur. Zira bazı kumaşların eter bile rengini alabilir. Tetraklorur dö karbon, yağ lekelerini gayet iyi çıkarır. Ü-zerine hemen magnezi, talk gibi emici pudra dökülecek olursa, kumaş üzerinde hasıl olacak halkalar da önlenmiş olur.
ÖHRETt kendi yurt sınırlarını aşan büjük Fransız tiyatro müceddıdi Andr$ An-toine için, Fransa Hükümeti, üstadın sağlığında hayatının yirmi dört senesini içinde geçirdiği Dauphine Meydanındaki evinin cephesine 31 ocak 1950 tarihinde bir şeref levhası koydurmuştur. Bu münasebetle bundan otuz altı yıl evvel, bugün “İstanbul Şehir Tiyatrosu,, adını alan “Darülbedayl" in kurucusu Antoine’ı yâdetmeyi bir sanat borcu biliyoruz.
Görülüyor kİ, bir memleketi târü-mar eden iç ve dış harpleri, hattâ bütün dünyanın nizamını bozan büyük muharebeler adı tarihe malol-muş büyük insanların hâtırasını yıkamıyor. Sanatsever Fransa Hükümeti, yalnız, kendi yurduna değil, dünya tiyatro âlemine getirdiği yeniliklerle milletlerarası bir şöhrete sahip bulunan bu büyük sanat mü-ceddldi ve tiyatro inkılâpçısı hakkında gösterdiği bu alâka ile bir kadirşinaslık örneği vermiştir. Yeni sanat nesillerine büyüklerinin hizmetlerini hatırlatmak ve şöhretlerini emanet etmek sade bir memleket borcu değil, bir insanlık vazifesidir.
Antoine yalnız bir tiyatro inkılâpçısı değil, bir müçtehid, bir sanat havarisi idi. Onun ilk gençliğinde. Paris sokaklarında havagazi lâmbalarını yakıp söndüren bir küçük memur olduğunu biliyoruz. Kalbinde sanat alevi tutuşan bu memur önüne çıkan fırsatları kaçırmıyarak evvelâ aktör, sonra rejisör ve nihayet tiyatro direktörü, daha sonra meşhur piyes muharrirleri yetiştirerek adını dünya tiyatro tarihine geçiren milletlerarası bir şöhret olmuştu.
Antoine 1857 yılında Limoges şehrinde mütevazı bir aile içinde dünyaya gelmişti. Oldukça mücadeleli geçen ilk çağlarından sonra otuz yaşlarında iken 1887 senesinde Pa-riste “Serbest Tijratro„ isimli, kendisi gibi gençlerden mürekkep bir temsil heyeti kurdu. Antoine’ın sahne sanatinde yaptığı inkılâp savaşları buradan başlar. • f
“Serbest Tiyatro’’nun teessüs ta
“Serbest Tiyatro., kurucusu ve eski Darülbedayl teşkilâtını moydana getiren A. Antoine’ın hâtırasını anmak için Paristo yapılan merasimde Fransız Akademisi âzasından Goorgos Lecomta bir hitabede bulunmuştur. Resmimizde sağda, önde ırtist Simone Borriau. onun yanında Sylvie’yi görüyoruz. İkilinin ortalındaki Antoine’ın oğludur ve tiyatro muharriridir. Evvelki movıim, şehrimizde hâdiselere ıebep olan "Düşman,, piyesi do onun esiri idi.
rihinden on bir sene sonra şöhreti memleket hudutları haricine taşarak 1898 yılında Rusyada Stanıslavâki ve Dançenko “Sanat Tiyatronu nu kurmalarında âmil oldu. Antoine’ ın “Serbest Tiyatro,, ile başladığı sanat inkılâbı olmasaydı Fransız nüfuz ve İtibarı tiyatro yoliyle bütün dünyaya bu derece yayılamazdı. O-nun tiyatroya getirdiği yenilikler sadece eski basmakalıp tiyatro ekolünü yıkmak ve temsil tekniği, mizansen bakımlarından değil, aynı zamanda piyes yazma sanatı “Dra-maturgie,, noktasından da feyizli hareketler uyandırmıştır. O, sahnede iddia değil, dâva sahibi olmuştu. O-nun zamanına kadar sahneye 4,röU-tine„ görenek ve anane hâkimdi, o, her şeyden evvel bu iki sanat düşmanını mağlûp etti. “Suni ve basmakalıp,, sınıfa mukabil ntabl1„ liği, “göreneğe,, mukabil de “ibdâ,, ı getirmişti.
Antoine’ın sahnede ve icrada gösterdiği yenilikleri saymak ve tam bir etüd yapmak için günlük gazete sütunları kifayet etmez. Fakat bu satırlarla onun silinmez ve sönmez hâtırasını yâdederken 1914 yılında o zamanın Şehremini Cemil “Paşa,, tarafından dâvet edilerek Istanbula gelip "Darülbedayl,, teşkilâtını kurmuş olması dolayısiyle Türk sahnesine ettiği hizmeti övmek yerinde olur.
Bugün “İstanbul Şehir Tiyatrosu,» adı ile çeşitli temsiller veren müessese onun inkılâpçı elleriyle ilk temelleri atılmış olan heyettir. Bu heyetin içinde ölümün henüz çekip a-lamadığı bir kaç azimkâr sanat çocuğu Türkiyede tiyatro hayatının kurulmasında ve devam etmesinde vazife almışlardır.
Büyük sahne üstadı Antoine’ın evine Fransa Hükümetinin astığı şeref levhasında merhumun ilk sıfatı “Comedien,, olarak zikredilmiştir. Bu kadirşinaslıktaki inceliği kaydederken üstadın büyük ve aziz hâtırası önünde biz de tâzim ve tebcil ile eğiliriz.
Hicri 1950 Rnmi
B. Atılr ŞUBAT Şubat
26 14 1
1369 Salı 1365
TİYATROLAR
Valdt Vasati Ezen)
Güneş 6.55 1.15
ögl. 12.28 6.47
İkindi 15.21 9.41
Akj^im 37 42 12.00
Yatsı 19.13 1.32
îmsâk 5.18 11.38
M ü
AinLilrk İnkılap MÜjum»i i Perşembeden maada hor gün 10-12 ve 14-17.
Topkapt Sarayı: Paznrteai-Çar-şambn - C umar t eli. Saat 13.30-17 Tejf. (21000).
Aynıofya: Pazartesi - Salı • Çıg-şamba - Perşembe - Cuma - Pazar Saat 10 - 16. Tolf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba -Cuma • Pazar günleri 13 ten 16 ya kadar.
Eski $:ırk Eserleri Şubeel: Çnr-şmnba - Cuma - Pazar 10 dan 12 ye kadar. Tclf. (21682).
Türk vo. IdAm Eserleri; gali— Perşembe - Pazar. Saat 13.30-16.30
Dolınabnliçr Deniz Müzesi: Cumartesi «aat 13-17. Pazar 9-18. Teli. (81284).
Belediye Miir.eslı Atatürk Bulvarı. Perşembeden maada her glin 10-12 ve 14-17.
Tevfilc Fikret Aıiyun MÜJCOSİ : Bebek. Perşembeden maada bor gün 10-12 ve 14-17.
İzmir:
Arkeoloji Müzesi (3324) Her gün 0-12. 13.30-17 Cumartesi: 14-17 a-çık»ır
SIHHÎ İMDAT
Jolanbui Boyunlu Hldm
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
İzmir >26)
F A
ue(U HMI I^UIİIKU.
İstanbul 24222 Oküdar
Ankara 00. İzmir 2222. K. j ukn 150561
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERŞEY
ŞEHİR rfYATKOLAKI; eaat
20.30 da.
DRAM KISMI (42157) Tebeşir Dairesi.
KOMEDİ KISMI (40409) Bu akşam temsil yoktur.
MUAMMER KARACA OPERETİ: Sizin Sokak.
YENİ sES OPERETİ: DUBARA. TAKSİM BELEDİYE PAVYONU: (Tel: 82904) Parisli Şantöz Robo Avtİİ.
ANKARA TİYATROLARI; Saat 20 de.
OPERA; Köylü Namusu (1 per-dş). Palyaço (2 perde). Çarşamba, Cuma vo Pazar 2 opera birden.
Bİ V (‘K TİYATRO (10370) Bu ak-şam temsil yoktur.
Kİ’Çt K TİYATRO (11169) Suva-reden Itbaron (Dünya Gbzly-le),
İZMİR
ÇEHİR TİYATROSU (2364) Katil.
HEÎOGLU CİHETİ
AKIN (80718) 1 — Tarzan Ormanlar Prensi. 2 — Canavar Adam.
AI.KAZAR (42562) 1 - Ormanlar Perini. 2 — Cehennem Yarışı.
AR (44394) Yanlış Numara. ATLA» (İ0H35I Vâdller Hâkimi. ÇİÇEK: ı — Gizil Emir, z - Kıskanç Kndın( renkli).
ELI1AMKA (13595) Bu Evde No Var?
İNCİ (85595) 1 - Ümitsiz Aşk.
2 — Ormanlar Aslnnı
İPEK (44289) Tarzan Ormanlar Ara lanı
LALE (43595) Bu Evde Ne var?
MELEK (10868) Aşk Oyunlari (Renkli).
SARAT (41666) Esrarengiz At.
81 ATPARK (83143) 1 — Kılıçla-nıı Gölfejipde. 2 — örümcek «ğ»»
S CM ER 112851) Monte Kristo Kontesi.
ŞARK 140380) Kanunsuz Şehir. SIK (13726) 1 — Kara Korana.
2 — Korkusuz Şövalye. TAKSİM (43191) Uçuruma Doğru. TAN (80740) 1 — Suçlu Ben’im.
2 — Deniz Kızı.
t NAL (40306) 1 — Fabiyola Aslanların Pençesinde. 2 — Düğün Geresi.
YEM (84137) 1 — Tehlikeli Ka-
dın. 2 — Marji.
YILDIZ (42847) Tanca (Casuslar Yuvası).
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Harrov
Kumarbazı. 2 — Cani Kaçıyor.
AYNI (21917) 1 — 2 Açıkgöz Tahsildar. 2 — Ynşaınıık Arzusu.
AZAK (23542) 1 - Orma_nlar Aslanı. 2 — ölüm Dansı.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) Tonca (Casuslar Yuvası),
FERAH: 1 — Dankopista 2 — Damgalı Casuslar.
HALK (21994) 1 — Knlnborya
Kahramanı. 2 — Cennet Perisi (Türkçe).
İNTAN BUL (22367) 1 - Hazretl
SÜlcymanın Yüzüğü. 2 — Vahşi întlkam.
KISMET (210011 ı - Toros Çocuğu. 2 — Kahveci Güzeli. MARMARA (23860) Tanca (Casuslar Yuvası).
MİLLİ (22962) 1 - Hnrrov Ku-
marbazı. 2 — Cani Kaçıyor.
TURAN (22127) 1 - Ormanlar
Hâkimi. 2 — Ölüm Dansı, TENİ (Bakırköy 16-126). 1 -
Kahraman Kılavuz. 2 — Rio Yolu
KADIKÖY CİHETİ
IIAl.E (60112) Kılıçların Gölgesinde.
OPERA (60821J ı - ölümden Firar 2 — Tulsa.
SÜREYYA (60682) 1 - Krlstot
Kolomb. 2 — Nevyork Esrarı. YELDE6İRMENİ: ) — A(» Günlerim. 2 Maskeli Süvarinin İntikamı. 3 — Duo Alcksandr varyetesi
CSKt'DAR CİHETİ
HALE 1.60062) 1 - Seller Kasır-
gası. 2 — Lcyiamn Kaderi (Türkçe).
ANKARA
ANKARA (23432) Mösyö Verdou. BÜYÜK (15031) Yaratılan Adam.
PARK (11131) Zehirli Şüphe.
SÜMER (14072) 1 —'Cehennemde
Bir Melek. 2 — Öldürün Bu Kadını.
SÜS (14071) Zehirli Şüphe.
ULUS (22294) Senfoniler Rüyam,
YENİ (14040) Hnrrov Kumarbazı.
CEBECİ 113846) Balıkçı Kızının Sevgilisi.
İZMİR
ELUAMRA: Haydut Aşkı.
LALE: 1 — Y’aylû Kaplanı, 2 — Yaban Gülü.
TAN: 1 — Yaylâ Kaplanı. 2 — Yaban Gülü,
TAYYARE; Leylâklar Açarken.
YENİ: 1 — Montekrintonun Mirası. 2 — Kadınların Sevgilisi
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 - Kanlı Buso. 2 -Görünmlyen Adamın İntikamı Rİ’MER- Aşk Kurbanı
"Yeni İstanbul,, uıı bugün İvin tavsiye ettiği programlar:
Dahilde:
19.20 İstanbul: Radyo senfoni orkestrası konseri. Şef; Cemal R Rey. Mendclssohn, • İskoç «enfonlnl“ — 20.30 Ankara: ince şaz (Şehnaz faslı) — 21.15 İstanbul: Fa-ıi hoyctl konseri.
Hariçte ı
20,30 Londra: Oporauu bir saat. Salnt-Saons, ’'Saınson ve Delllah" operasından parçalar.
TÜRK MlZif.t,:
Saat M,no Ankara; Şarkılar
(Pl.) — 12.30 Ankara: Şarkılar (Pl.) — 13.15 İstanbul: Şarkı ve türküler (Pl.) 13.30 İs-
tanbul: Şarkı ve türküler. —
18.00 Ankara: Semai ve şarkılar. — 18.30 İstanbul: Sadi Yaver Ataman nıemlekot havaları sca ve sıız birliği konseri. —
10.20 Ankara: Yurttan sesler. — 20.00 İstanbul: Memleket türküleri. — 20.30 Ankara: İnce «az (Şehnaz faslı) — 21.00 İstanbul: Şarki ve türküler (Pl.)
— 21.15 İstanbul: Fazıl heyeti konseri.
KLASİK BATI MÜZİĞİ:
Saat: ll.ao Londra: BBC Opera Orkestrası konseri. — 10.20 İstanbul: Radyo senfoni orkestrası konseri. Şef: Cemnl R. Rey Mendelssohn “İskoç sonfonlni’'
— 20.15 İstanbul; Şan soloları (Pl.) — 20.30 Londra: Operada bir naat. Saiııt-Scnna •'Snınson ve Dclilah“ operasından parçalar. — 20.45 İstanbul: Rosıırio Bourdon Orkestrasından sevilmiş orkestra eserleri (Pl.) — 22.00 İstanbul: Oda müziği (Pl.) Arenskl, Trio re minör. (Pl.)
HAFİF BATI MÜZİĞİ:
fiam 7 ;(l Anlutı.ı M «vdar (Pl.)
— 8.13 Londra : F'llm müziği, —
8.30 Ankara: Hafif müzik (PI.)
— 9.15 Londra: Hafif ıııüzlk.
— 13.15 Ankıııu: Salon orkefl-trainrındnn melodiler (Pl 1 —
13.30 İstanbul: Hafif orkestra-lurdan tnılzlk (PL) — 13,15 Ankara: Şen parçalar (Pl.) — 11.15 Londra: Müzik hatıraları. —
18.30 Aııkııru.: Radyo salon orkestrası, — 10.30 Londra: John Bull orkestrası. — 20.00 Ankara: Varyete milslklori (PL) — 22.15 Londra; Hafif müzik. — 23.00 İstanbul; Hafif gcco mü-Mği (PL)
DANS MÜZİĞİ: *
Saat; 8.15 Ankara: Tangolur (PL) — 11,80 Londra; Cocll Normun ve rltlıncllerl. — 14.40 İstanbul; (PL) — 18.00 İstanbul: (Pl ) — 18.30 Londra: Haftanın şariuJarı. — 22.13 Ankara (Pl.) 22.25 İstanbul: (PL).
Ht'Ntsl PROGRAMLAR: KonıiMHii:
14.30 İstanbul; Ev kadını. Çamaşır suyunun hazırlanması. Münlre Zebunoglu. — 22.00 Ankara: Konulma.
Temsil;
21 00 Ankara.
Müzik:
11,00 Londra: Dinleyici felekleri. — 20.30 İstanbul: Müzik bilmeceleri.
TÜRKÇE HABERLER:
Ankura ve İsLınhul Radyoları:
Saati 7.45; 13.00; 10.00; 22,45.
13.30 Ankara: Öğle Gazetesi. 20 15 Ankara: Radyo Gazetesi. “Amerikanın Sesi“; Saat: 19.15 (13* 16 ve 10 metre)
Londra Had) omu: Saat: 7.15; 18.45 ve 33.00 (10.91: 24.02; 31.32 ve 10.40 metre),
UÇAK - TREN - VAPUR
DİKK İT: Ilımı 11111 halef etiyle hvfcrlrrde drıti^ikllk olnbllir.
GELECEK OLA N l ÇA K J. AR
12.50 D H.Y. (Türk) Ankamdan.
14.— T.H.K. (Türk) İzmlrdon.
15,10 L.A t. (İtalya) Roma, Ati-nadan.
15.40 C.Y. (Kıbrıs) Lef koşu, A-tinııdan.
16.20 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Malatya, D. Bakır, Elâzığ, Aııkaradan. ,
10.30 P.A.A. (Amerikan) Hong-Kong. Bangkok. Kalküta. Delhi, ICaraşI, Basra, Şaman, n.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
9.— D.H.Y. (Türk) Ankara, A-danaya.
13.50 D.H.Y. (Türk) lzmlrc,
11.30 D.H.Y. (Türk) Ankarava
22.— P.A.A, (Amerikan) Brüksel, Londra, Gandrr. New-York’a,
GELECEK OLAN VAPURLAR
16. — Anafarta, îneboludan.
18.— Anlalya, Çannkknlcclen.
GİDECEK OLAN YAPIKLAR
9.— Sus, M udu uya ya.
17. — Bakır, lakenderuna.
10.— Seyyar, Knrablgaya.
Enıinonıı:
Cemil (Beyazıt).
Ankara. Eminönü.
S. Bnıjdogan, KÜçÜkpazar.
Esat (Divanyolu) Alemd&t
Eyüp:
Arif Beşer.
Beşiktaş;
S. Recep, Tram. cad.
He> oğlu:
Güneş* Daire Tram durağı 132 Barunnk, Yenişehir 58.
Battal. (Tnl.) Aydede C.
Bankalar, Okçumusa C.
Necdet, Kurtuluş C. 10.
Çubukçu, Bulgar çarşısı 6
Hahv.ıoğlu. Haaköy.
Yeni Turan, l(ın(ınıpa.}a
Fatih:
İbrahim Halil, Şchaadcbuiîi miri. Et hem Pertev. Aksaray, Sn ınn t ya, Sıımatya.
Hamdı Enıgen, Şehremini. Ulupınnr, Knragümrllk.
O. Avcıoğlu, Fener .
Üaküdur:
Ahmedlyo.
Kadıköy:
Yeni Moda.
Feneryolu,
Erenköy.
A. Cafer (BoMuncı).
IIr$ bclfadıt:
Halk.
BU) iikudu:
Halk .
Halk Çankaya
Ismetpaga
Ankara:
14550
22710
15175
GELECEK OLAN EKSFREbLER 8.30 Ankaradan.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER 18.10 Ankaraya.
1 — Batı Birliği ordularının başkomutanı. 2 — Üye, saklanmak üzero verilen eşya. 3 — İnce yapılı, kabaca avot. 4 — Hayvan yuvası, bir kadın ismi. 5 — Yandığından beri yapılamıyan saray. 6 — Bir ecnebi kadın İsmi, Bakan. 7 — Bir hayvan, bir otomobil markası. (Tersi) Rudyard Kiplingın meşhur eseri tlngilllzce). 8 — Cinaslı konulma. bir nota. 9 — Birleşmiş Devletler kuruntunun .sembolü, Amc-rlkada btr eyalet. 10 — Haykırış, top yuvası.
Yukardan ıişıu
1 — Paslflkte bir ada, 811 yiyecek maddesi. 2 — Halk şairi. Dikkat. 3 — Bir mevva, Renk, Renk. 1 — Yanardağının patlaması. 5 — Umumi. 6 — Bir fuık kanunu. Söylenti. 7 — Bir eşyanın flatl, (tersi) şikür. 8 — Genişlik, Mastar eki. Otomobil feneri. 9 — Bir erkek isini, Devim. 10 — Dikkatli, Bir hayvan.
DÜNKÜ Bl LMACANTN HALLİ
Manolya. Madalya. Malarya. Kanarya. Sakarya. Sama t ya. Papatya.
İzmir:
Tash* n Alsancak
Millet Kemeraltı
G. Yalı Yalılar
Yeni tzmır Basmahane
Earcfpatfa Eşccıp&s^

1948 YILI BİLANÇOSU
1,967.718,90
+ * •
wVffAr
911 185.95
19.124.897.79
12.550.648.92
618.375.68
40.523.570.33
31 - 12- 1948 kar
vefat et-
SERMAYESİ :
3 — Şartname her gün adı geçen şubeden alınabilir.
"„7
arkadaşlarımızın ce-
Hissedarlarına
İLÂN
TARTIŞMA GÜNDEMİ
dolayı zimmetlerinin ibrası;
2 — Denetçi tâyini;
TASFİYE MEMURLARI
Veronika Kleiner
F
AK
camiinden mezarlığa
28.640.06
91.249 92
17.423.986.87
1.390.591.09
n m
iv
V
I
II
111 IV
5.000 000.00 522.496.00
1.273.820.26
13.592.454.97
B)
C)
salı günü kaldınla-defnedile-
3.332.070.80
3.447 105.38
5.771.172.74
3.432.409.34
156.644.75
21.710.992.3-
18.814 577.96
toplantıya dahil
371 inci maddesi
Bankasına tevdi
Şirket dahili isme muharrer malik olmaları
105.468.14
561.580.59
280.643.65
12.051.42
92.589.15
— SERMAYE
— İHTİYATLAR
— KARŞILIKLAR
— ALACAKLILAR
şirketin hissedarlarını olağan olarak toplantısına davet eder.
masrafları masraf ve zararlar
12.951.041.95
641.410.02
564.58)
156.644
60099
Hâmiline muharrer senetlere sahip zevat «dabilmek için bu senetleri Ticaret Kanununun mucibince toplantıdan bir hafta evvel OsmanlI etmelidir.
Tasfiye memurları, toplanacak Genel Kunri
Toplantıya iştirak eyliyecek nizamnamesinin 33 Üncü maddesi yahut hâmiline alt lâakal muvazidir.
— KABI ELERİMİZ
— SAİR PASİFLER
— KAR
493.78
4.420.886.68
328.476.73
lınâlât maddeleri, işletme malzemesi, yedekler ve muhtelif malzeme
Yan mâmûller
Mâmûller
2 — Pazarlık 15 mart 1950 çarşamba günü saat 15 te Kaba-taştaki Tekel Genel Müdürlüğü Tekel Maddeleri Şubesi Alım Komisyonunda yapılacaktır.
V
VI
1 — Batılcalar
2 — Digct alacaklılar
İşbu toplantı, 27 mart 1950 tarihine rastlayan pazartesi gi|pü saat 15 te Galatada, Voyvoda caddesinde, Assikürazioni Ceneralj hanında, l*lnci kat 3 numarada Şirket Merkezinde yapılacaktır.
İdare Kurulumuz eski üyesi ve İstanbul Umumî Meclisi â-zası arkadaşımız avukat Muharrem Naili Akduğ iniştir.
2 — Borçlular
3 — Senodat cüzdanı
4 — Kasa ve bankalar
A) Kasa Bı Bankalaı
1 — Yukarıda cins ve miktarları yazılı patlayıcı maddeler pazarlıkla satın alınacaktır.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte teklif edecekleri fiyat üzerinden % 7,5 güvenme paraları İle birlikte mezkûr komisyona gelmeleri. (1883)
Partili
naze merasiminde bulunmalarım rica ederiz.
Cenazesi, 14.2.1950 Teşvikiye rak Asri çektir.
— ÖDENEC EK SENETLER
— EMANET PARKLAR
Sahibi
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen İdare eden * SACİT ÖGET
21.710.992.37
18.814.577.96
VII
v m
IX
TL. Kuruş TL. Kuruş TL. Kuruş
1 — Tasfiye memurları raporu He denetçi raporunun okunması; 31 aralık 1049 tarihi itibariyle tanzim edilen bilânçonun onanması; tasfiye memurlarının ve denetçinin 1 ocak 1949 tarihinden 31 aralık 1949 tarihine kadar geçen müddet zarfındaki muameleleriyle idarelerinden
6.452.713.89
1.645.—
110.88998
— SAİK AKTtl-LER
VI — İLK TESİS MASRAFLARI
VII — ZARAR
1 — Geçen seneden ıııüdeyver zarar
2 — Bilânçodaki zarar
hissedarların, mucibince 25 hisse senedine
2 —
3 —
4 —
5 —
6 —
7 —
— İŞTİKAKLAR
— MÛTEDAVİL KIYMETLER
1 — Stoklar A)
DEVLET DENİZYOLLARI
Memur Alınacak
Ankara-
İSTİKLAL CADDESİNDE
dosya iş-menıura
Kiralık Yazıhane katı araıuyoı
Oı HAFIZ CEM'1 LOKMA 5 HM/
Dahiliye MUfehı«-*«*ı»
Hazardan başka her xun -»aai 14 ten 17 ve karlat İMnnhn» Divanyolu No 104
Sayfa 8
UMUMÎ YEKÛN
R
Yekûn
Nazım hesaplar
Basıldığı yer .
\ ENİ İSTANBUL MATBAACILIK LÎMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
— ÖDENMEMİŞ SERMAYE
— SABİT KIYMETLER
1 —
SİYASI İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKll GÜNLÜb GAZETtf
Tekel Genel Müdürlüğünden
GENEL YEKÛN
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl İdare Kurulu Başkanlığından:
Birinci nevi gom dinamit İkinci nevi gom dinamit Jelatin dinamit



ikinci şayiamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki iktisadi dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir
40.000 kilogram 270.000
50.000






Sürat • Konfor» Temizlik . Eğlence
En nefis yemekler • en itinalı servis
Boh Akdeniz Halli • lllanbul Pire Napoli. Marsilya Genova Do^u Güney Akdeniz Holtı • İstanbul lifttir Pire Limasol Beyrut
SUMERBANK DERİ VE KUNDURA SANAYİİ MUESSESESI
Arsalar. Arazi, Ormanlar ve arazi Üstündeki tertibat
Binalar
Tesisat ve makineler
Nakil vasıtaları
Alâl, edevat, mefruşat ve demirbaşlar Haklaı
Yapılmakta olan işler
— Satış zararları
— m vergi ve masrafları
— Verilen faiz ve komisyonlar
— îlk tesis
— Muhtelif
Kâr

8.388.911.28
ZİRAAT BANKASI
Kuruluş Tarifli :

Faizli
10.000.000 Liralık
ldnci Tertip İstikraz Tahvilleri Her Keseye Elverişli
100 — 500 — 1000
liralık kupürler hâlindeki
HAMİLİNE AİT TAHVİLLER
15.2.950-28.2.950

I arihleri İçinde T. C. Ziraat Bankası Gişelerinde Satılacaktır.
Devlet Tahvilleri gibi :
Gelir Vergisinden ve diğer her türlü
vergi ve resimden muaftır
Yurdun her yerindeki T. C. Ziraat Bankası gişelerinden isteyiniz.

Yekûn
Nazım hesaplar
1 — Cirolarımız
2 — Kefaleti' ! muz
3 — Diğeı nazım hesaplar
4 — Biriken amortismanlar
zarar hesabı
e
MATLflP
1 —Satış kârları
II — Alınan faiz ve komisyonlar m — Muhtelif kârlar
GENEL YEKÛN
TL. Kuruş TL. Kuruş
40.525.5*0.33
7.710.713.3Ç
720.36
627.477.57
8.838.91146
ANTİSEPTİK Diş macunu DİŞURİ BEYAZLATIR AĞIZDA CUZEL BİR RAYİHA BIRAKIR
KAYIP — 1/780 sayılı İkamet tezkeremi kaybettim, Bu ikamet tezkeresi. bulunduğu takdirde Polis Müdürlüğüne veya kendi adresime (Aamalı-meaçlt, No. 63 5 - Beyoğlu) gönderilmesini rica ederim.

İskenderiye
Napoli Marsilya Cenova
“Ytfll lUonbul At«t,ru
TEŞEKKÜR
Sevgili kızımız
SELMA ERAY’ın
ufûlünden dolayı gerek
hazin
telgrafla, gerek bizzat gelmek suretiyle derin teessürümüze iştirak lûtfunda bulunan akraba ve dostlarımızla Demokrat Parti İstanbul Teşkilâtına, İstanbul Matbuatına ve Boğaziçi Lisesi ailesine samimî teşekkürlerimizi arzederlz.
Eray ve Köprülü ailesi
KEKEMELERE; Kekemelik hususi bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât için: Bayan A- Narter. Şişli, posta kutusu No. 82 ye mektupla müracaat
Ankarada bir Amerikan firmasında çalışmak üzere seri daktilo yazar ve terinden anlar bir ihtiyaç vardır.
Talip olacakların
da P.K. 1015 adresine müracaatları. (1949)
GOZ HEKİMİ
Dr. Murad Ramı
e
yy din
Beyoğlu Pannakkapı t mam sokağı No. 8» Tel: 115S3
Türkiye ‘ turîzm kuruntundan:
Cemiyetimizin merkezi için İstiklâl caddesinde dört beş o-dah. büyükçe bir salonu veya birbirine bitişik iki salonu bulunan bir yazıhane katı arıyoruz
Telefon: 12033 — Postu Kutusu: 2237 Beyoğlu

Comments (0)