Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki misildir.
SİYASİ İKTİSADÎ
rn ▲
C’ M A
3 17ı
ı
Sayı 78 — *. J Kuruş
1
r
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Teali eden: HABİS EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı aahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
' İÇ ve DIŞ j
POLİTİKA
X__ 15/H/Î950 -'
Sovyef - Çin Muahedesi
SOVYET Rusya ile Çin arasında haftalardan beri Mos-k ovada devam etmekte olan ikili müzakere, nihayet bir neticeye bağlanmış bulunuyor.
Bu netice, iki devlet arasında imzalanan dostluk ve karşılıklı yardım muahedesidir.
Muahedenin ehemmiyetli noktalarından bir tanesi, Japon emperyalizminin yeniden baş kaldırmasını önlemek üzere Japon-vaya yahut bununla ittifak ak-tedecek devletlere karşı, iki âkit tarafın, tecavüz vukuunda, birbirini silâhla desteklemesi taahhüdüdür.
Demir-perde sakinleriyle yapılan muahedelerin de Almanya-va karşı kaleme alındığı hatırlanacak olursa, Sovyet tâbiyesinin, daha bugünden. Amerikanın Almanya yahut Japonya ile işbirliği yapmasına mâni olmak esasına dayandığı, kendiliğinden anlaşılır. Yani, İkinci Cihan Harbinin iki büyük mağlûbu ile evvelâ barış muahedeleri, arkasından da ittifak mânasına gelebilecek muahedeler yapıldığı takdirde. Sovyet Rusya, Öder nehrinden Sarıdeııiz'e kadar, kendini tehlikede ilân ederek, müdafaa bahanesiyle yeni bir tecavüz politikasına girişebilecektir.
Muahedenin göze batan bir diğer noktası, iki tarafın birbirine birtakım tâvizlerde bulunduğu edasını taşımasıdır. Meselâ, Sovyet Rusya, Mançurvadaki demiryollarını ve Dairen limanını Çinlilere terketmekte. buna mukabil Çin, Dış Mogolistanın istiklâlini tanımaktadır. Fakat ne Sinkiang. ne de İç Mogolistan-dan bahis vardır. Binaenaleyh, bu iki Çin eyaletinin de istiklâl formülü altında Sovyet Rusyaya bırakıldığına hükmedilebilir.
Zaten, muahede öyle bir şekilde kaleme alınmıştır ki, Pa-risteki intibaları bildiren bir telgrafta pek doğru olarak tebarüz ettirildiği gibi, Sovyetlerın tâvizleri şişirilmiş, Çinin katlandığı fedakârlıklar ise, âdeta gizli tutulmuştur.
Muahede maddeleri arasında bir tanesi, dikkate şayandır. Bu maddeye göre, taraflar, birbirinin içişlerine kanşmıyacaktır. Demek oluyor ki, akitler arasında. müsavat vardır.
Bu nokta, pek tabiî olarak Bel-gradın da dikkatini çekmiş bulunuyor. Buradaki resmî mahfillere atfen bildirilen bir tefsire göre, Sovyet Rusya, halk cumhuriyetlerinden birinin içişlerine karışmamayı, resmî bir muahede yolundan ilk defa taahhüt eylemektedir. Gene Belgrada göre, bu yeni Sovyet görüşünün hâsıl olmasında, Tito hareketi, büyük bir rol oynamıştır.
Moskovada haftalardan beri kalın bir esrar perdesi arkasında cereyan etmiş olan müzakerelerin ne netice verdiğini bu suretle öğrenmiş bulunuyoruz. Eğer muahede, sadece bir paravana değil de, iki devletin gerçekten ve karşılıklı çekişmeler yolundan birtakım kararlara vardığını ifade ediyorsa, Çin, diğer devletler ve dünyalar ile de görüşmelerde ve anlaşmalarda bulunmak yolunu ve hakkını nispeten serbest tutabilmiş demektir.
Gerçi bunun, meselâ Amerika-ya doğru şartı, bu devletin Japonya ile birlikte herhangi bir emniyet tedbirine girişmemesi-dir. Çünkü bunu yaptı mı, Çinin, Amerika ile esaslı münasebetler ve dostluk bağları tesis etmesine imkân yoktur. Zaten, Sovyet Rusvanın Amerikan yahut în-pdliz politikaları üzerinde meselâ Cin vasıtasiyle müessir olmak istediği mânasını da, bundan çıkarabiliyoruz. Şöyle ki, kendisi, gerek Çin, gerek Demir-perde sakinleriyle pekâlâ muahedeler aktedebiliyor. Fakat, Almanya ve Japonyayı. yani orada, yahut burada yegâne hatırı sayılabilecek olan kuvvetleri bahane edip öne sürerek, karşı tarafın müessir mukabil tedbirler almasına mâni olmaya çalışıyor.
★
★★★
aylık
müzakereden sonr
Sovyet Rusya - Çin andlaşmasında
Çinin ağır bastığı anlaşılıyor İki taraf da, birbirlerinin içişlerine karışmamayı taahhüt etmiş bulunuyor
Rusya, bundan önce yapmış olduğu anlaşmalarda böyle bir kayıt kullanmış değildi
MaoT^Tung, MrL Bulgunin, Stnlln
Dün. Yeni İstanbul Radyo Ser« vial (YİRS) nin verdiği Çin -Rus andlaşnınsı haberi hakkında hupun alman mütemmim malûmatı oku.vııcularımrza sunuyoruz:
Moskova 15 A.A. ı United Press) — Andlaşma hükümleri gereğince, Ja-ponyadan veya müttefiklerinden gelecek bir tecavüz neticesinde Akit devletlerden biri harbe girerse "diğer Akit devlet elinde mevcut bütün imkânlardan faydalanarak askerî yardım da dahil olmak üzere, derhal her türlü yardımda bulunacaktır.,,
Andlaşma 3 kısma ayrılmış bulun-maktadır*
1 — Dostluk ve ittifak andlaşma-81,
2 — Çang-Çun demiryolu. Porth-Arthur ve Dairen hakkında varılan anlaşmalar. Bu anlaşma gereğince, halihazırda müşterek kontrol altında bulunan Mançurya demiryolu Çine verilecek ve barış and 1 aş masının imzalanmasını müteakip veya en geç 1952 yılında. Sovyet kuvvetleri Porth-ArthurMen çekilecektir. Tecavüz vukuunda Porth-Arthur müşterek bir deniz üssü olarak kullanılacaktır.
3 — Çine yapılan ticari ve iktisadi yardımın genişletilmesi hususunda bir anlaşmaya varılmıştır. Bu anlaşma gereğince Sovyet Rusya Çine 300 milyon Amerikan dolan tutarında bir yardımda bulunacaktır. Japonya’yı ikaz
Tokyo. 15 A.A. (United Press) — Sovyet Rusya ile Komünist Çin arasında imzalanan ittifak andlaşması. Tokyo siyasi mahfillerinde Birleşik Amerıkaya Japonvada üs verilmemesi
için Japonyaya yapılmış bir ikaz şeklinde tefsir edilmiştir. Japonya ile yapılacak barış konferansına Çinin iştirak ihtimalleri zaten zayıfken şimdi bu anlaşma ile büsbütün ortadan kalkmış bulunmaktadır.
Belgrad’ın tefsiri
Belgrad, 15 A.A. (AFP) — Çin • Sovyet andlaşması hakkında Bel-grad'ın ilgili çevreleri sözü geçen anlaşmanın 5 inci maddesi üzerinde duruyorlar.
Beşinci maddede taraflardan herhangi birinin yekdiğerinin dahili İşlerine karışmıyacağı yazılıdır. Bel-gradda, Sovyet Rusya ile herhangi bir halkçı demokrat memleket tarafından İmzalanmış bulunan anlaşmalar arasında İlk defa olarak böyle bir maddeye rastlandığı bildirilmek-}. İndir.
Londraya göre
Londra, 15 A.A. t AFP) — Burada, Çin - Sovyet andlaşmalarının im-zasiyle neticelenen müzakerelerde 1-ki tarafın görünüşe göre eşit haklarla hareket ettikleri kayıt ve işaret e-• lilmektedir.
Komünist Çin ise. şimdiye kadar, komünist olsun, milliyetçi olsun, Çin idarelerinin kendi topraklarının ayrılmaz bir eyaleti olarak saydıkları dış Mogolistandan vazgeçmiştir.
Aynı İngiliz çevreleri, Sovyet nüfuzunun çok önemli olduğu İç Mogo-listanla geniş Sin-Kiang bölgesinden andlaşmada hiç bahsedilmemiş olduğunu ilâve etmektedirler.
Sin-Kiang’dan bir heyetin Mosko-va.va çağrılmış olması da. bu eyalete nisbl mahiyette muhtariyet verileceğine delâlet sayılmaktadır.
Nizami şekil ve ölçüler G — Genhlll.
A — D19 »j merkezinin uçkur-
luktun mennfezl 1/3 G
B — Ayın «S19 dnlreMnlrt kutru 12 (i O — Ayın İç, dm mrrkrrlrrl
arazı 0.626 G
I) — Ayın iç dairesinin kutru 0.1 G E — Yıldız dairelinin ayın İç
dalrrMnden olan mrunfrul 1/8 G F — Yıldız dairesi kutru I. I G
L — Boy 1.1/2, G
Vf — I çkıırhık genişliği 1/30 G
Millî Savunma bütçesi Mecliste Ordu teşkilât kanunu mevzuunda sert münakaşalar cereyan etti
Celse başkanına yapılan geniş tarizler üzerine müzakereye ara vermek zarureti hâsıl oldu
Ankara, 15 (Hususi muhabirimizden) — Dün sükûnetle tetkikına başlanan Milli Savunma bütçesi bugünkü Meclis havasının birdenbire alevlenmesine sebep olmuştur.
Öğleden evvelki oturumda arka arkaya söz alan üç emekli generalden sonuncusu olan Sadık Aldoganın mâ-lûm hatibanc edasiyle, Türk ordusunun kanunsuz idare edildiğini, bunun Mussolınl ltalyasında bile görülmemiş okluğunu söylemesi, Halk Partilileri çileden çıkardı. Müfritler, Generali âdeta yaylım ateşine tutmaya başladılar. Feridun Fikri, kendisini nezaketsizlikle. Hulkl Karagülle, basit düşünmekle. Vehbi Kocagüney. daltonizmle, Saim AH Dilenire, delilikle ve nihayet henüz ihtisasını bile yapmamış olan Dr. Aziz Uras da akli ihtilâl malûlü olmakla itham ettiler.
Saat 18 e kadar Generalle C. H. P. İller arasında karşılıklı söz düellosu cereyan etti. Ahmet Tahlakılıç, kürsüden arkadaşını müdafaa etmek lüzumunu hissetti ve Birinci Büyük Millet Meclisinin, ordu işlerinde hassasiyet gösterdiği için bugüne kadarki Meclislerin içinde vazifesini en başarılı şekilde yapmış bir Meclis olduğunu söyledi.
Elektrikli hava dağılmak üzere iken Atıf İnanın söz alması, salonda tekrar gürültülerin yükselmesine sebep oldu ve bu defa C. H. P. lileri birbirine tutuşturdu,
Aldoğanın orduyu kanunsuz idare eden hükümetlerin, başka memleketlerde divanı âliye sevk edildik teri iddiasını, C. H. P. den bilhassa Atıf İnanın cevaplandırması büyük bir taktik hatası oldu.
Millî Savunma ve İçişleri Bakanlıklarının
Cumhuriyet hükümetlerinin hesap vermekten çekin-ıniyeceklerinden bahsettikçe, muhalefette tebessümler, muvafakatte de hayretler beliriyordu.
Ahmet Çınar konuşurken, bir milletvekiline ağır şekilde hitap etti. Atıf inan da onu küstahlıkla vasıflandırdı. Bu münakaşalardan sonra Atıf İnanla Muhiddin Baha Pars. Çınarı susturmadığı için yerlerinden Başkana taarruza geçtiler. Raif Karadeniz de onlara : "Bana karşı komplo kuruyorsunuz.” diyerek, celseyi tatil etti ve kürsüden inince, aralarında ağır lâflar teati edildi,
Feridun Fikri, riyaset etmek üzere frak ve silindirini giyrliği halde, öğrendiğime göre. Nihat Erimin müdahalesiyle Saraçoğlunun başkanlık etmesi kararlaştı.
Celse tekrar açılınca, Raif Karadeniz fazla tazyik edilmiş olduğu hissini uyandırır şekilde mütecavizlerine tarziye vermek mecburiyetinde kaldı.
Meclisin öğleden evvel ve sonraki celseleri boylece birkaç kişinin çekişmesiyle semeresiz geçti. Sadık Aldo-ğan, sıfatının kendisine verdiği hakka dayanarak, konuştu ve Bütçe Komisyonu sözcüsiyle Milli Savunma Bakanı. kendisine ciddi ve kati cevaplar verdiler. Bunun dışındaki bütün gürültüler, Meclisin vaktini almaktan başka bir şeye yaramadı.
Cevap, yalnız salahiyetlilere bırakılsaydı, bugün İçişleri Bakanlığından başka belki de birkaç bakanlığın bütçeleri çıkarılabilirdi.
bütçe müzakereleri 2 nci sayfamızdadır.
İÇ SAYFALARDA
ÜÇÜNCÜ İngiliz endüstrileri 1950 Fuan
DÖRDÜNCÜ Ziya Gökalp “Yeni Mecmau” sı Refik Halid Karay Cehennem bombası ve casusluk
BEŞİNCİ
Sinema Başka bir âlem (Hikâye) Uçak yolculuğu
merikan Dışişleri Bakanlığına
Jessup’ün getirilmesi muhtemel
Acheson'un istifa edeceği ısrarla söyleniyor
Jessııp, Endonezya Başbakanı Mutta ile
Bangkok 15 A.A. (Reutor) — Burada toplanan Amerikan diplomat-lariyle teması olan bir kaynaktan öğrenildiğine göre. Dışişleri Bakanı Acheson’un fl yahut 8 haftaya kadar istifa edeceği söylenmektedir.
Güney Asya vaziyetiyle ilgili, burada üç gün süren bu konferans, bugün sona erecektir.
Ayni kaynaktan öğrenildiğine göre. Mr. Acheson’un yerine. Büyükelçi Philip Jessup tâyin edilecektir
Güney doğu Asyaya Amerikan yardı
New-York, 16 (YİRS) — Bnngkok-ta toplanmış olan Uzakdoğu Amerikan diplomatları konferansının son oturumu hakkında bir tebliğ neşredilmiştir.
Bu tebliğe nazaran, son oturum esnasında, Güneydoğu Asya memleketlerine, Amerikndan yapılacak bir
II
yardımdan faydalanmak arzusunda oldukları takdirde, dostane bir yardımın yapılması için gerekli imkânlar görüşülmüştür.
Konferansın bütünü hakkında tebliğ ancak daha geç bir vakit neşredilecektir.
Milletlerarası silâhlı kuvvetler
Bayar, seçim kampanyasını İstanbulda açacak
I>. P., Bayann nutkunu sesli filme alarak, taşra teşkilâtına yollamaya hazırlanıyor
Pemokıat Parti İstanbul teşkilâtı »on günlerde bir hareketsizlik içersinde 1-miş gibi bir his vermekte ise de. 3 mart cuma günü toplanacak olan İstanbul H kongresi hazırlıkları devam etmektedir. Mevsuk menbalardan alınan haberler, Demokrat Partinin bu defa seçim kampanyasını İstanbul II kongresinde açacağı ve Celâl Bayann aeçim nutkunu bu kongrede söyleyeceği merkezindedir. Evvelce Ba yarın seçim kampanyasını İzmir kongresinde açacağı haberi verilmiş ise de. Bayar, âni olarak alınan bir karAr neticesinde hazırlanmış nutkunu lzmlrde okumamış ve seçim kampanyasının açılmasını İstanbul kongresine bırakmıştır
Demokrat Parti. Celâl Bayar ın İstanbul kongresinde söyleyeceği nutku sesli filme aldırtacak ve bunu Anadolu teşkilatına dağıtarak propagandaya başlayacaktır.
için bir teklif
Hilmi Uran, yakında istanbula gelecek
Hemard Baruch, veto hakkının nizam altına alınmasını ve
C. H. P. İstanbul teşkilâtında hararetli seçim hazırlıkları gittikçe hızlanıyor
Birleşmiş silâhlı bir
Milletlere
kuvvet teşkilini
istedi
Washington 15 A.A. (United Press) — Devlet adamı Bernard Baruch. dün veto hakkım nizam al-tma almak ve tecavüze mâni olacak kuvvetli bir polis kuvveti kurmak suretiyle Birleşmiş Milletlerin takviyesini istemiştir.
Bu teklife iştirak eden devletler Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin emri üzerine derhal harekete geçecek olan silAhlı kuvvetlerin milletlerarası barışı korumasına yardım edecektir.
Veto kullanıldığı takdırdt bu kuvvetler Güvenlik Konseyine dahil beş büyük devletten üçünün iştiraki şar-tiyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun üçte iki oyu ile derhal harekete geçecektir.
Andlaşmanın Şovyetler Birgliği tarafından imzalanması halinde dahi muteber olacağı bildirilmiştir. Baruch teklifin Birleşmiş Milletler anayasasının 51 inci maddesine uygun olduğunu söylemiştir.
C. H. P. büyük seçimlere hummalı bir seklide hazırlanmakta'lır. öğrendiğimize göre şehrimiz parti binası dahilinde bile büyük tebed/miler yapılmış, yeni bürolar kurulmuştur.
Diğer taraftan Genel Başkan Vekili Hilmi Uran ın partililerle temaslar yapmak üzere bugünlerde şehrimize gelmesi beklenmektedir. C. H P. nin İstanbul seçimlerine çok büyük bir önem verdiği anlaşılmaktadır. Nitekim bir kaç güne kadar parti müfettişi ünvaniyle Prof. Sadi'Irmak m maiyetine iki veya Üç tane daha yardımcı müfettiş gönderileceği öğrenilmiştir. Parti daha şimdiden broşür ve afişlerini hazırlamağa başlamıştır. Mülhakatla teması temin etmek için de müfettişlik emrine on tane cip arabası tahsis edilecektir.
Bunlardan başka ekalliyet, temsilcileri Parti merkezine müracaat ederek. «-zınlıklnra alt namzetler tesbit edilirken kendilerinin de fikirlerinin alınmasını istemişler ve batılan da bizzat nnmzet gösterilmelerini talep etmişlerdir
FlNLÂNDİYVDA
Bayrağa hürmet
Bugün neşrettiğimiz resimde vâ-zıh bir şekilde görülmektedir kİ; Türk atılan dışına çıkan gemilerimizden bazıları her şeyden fazla itina göstermek mecburiyetİnde bulundukları "Türk bayrağına,, karşı arzulanan titizlikten uzak kalmaktadırlar.
Yabancı lügat ve kitaplarda bu çeşit bayrakların bize ali oldıığıı halikındaki İddialar dahi bizi haklı hlr hiddete sev kederken, yabancı sularda seyreden bir gemimizin bu bilginiz İddialara hak verdirecek bir şekilde dolaşması, memlekette ölçüye göre bayrak kullanmanın hiçbir kontroln tâbi tutulmadığının en bariz bir delilidir.
Churchill'in Ruslarla görüşme temennisi
"Batı ile Doğu'nun mücadelesi dünyayı parçalayabilir,,
Wa&hington, Churchill’in kanaatlerine iştirak etmiyor
Edinbourgh, 15 (AP) — VVinston Churchill dtln gece vermiş okluğu nutkunda birbirinden "nefret” İle ayrılmış olan doğu ve batı dünyalarının "arasına bir köprü atabilmek İçin" yeni konuşmalar yapılmasını temenni etmiştir.
Churchill sözlerine şöyle devam etmiştir: "Amerikanın atom bombası sahasındaki üatünlüğü barışın en büyük temelidir. Amerikanın kudreti yalnız îngillereyl değil aynı zamanda bütün dünyayı korumaktadır.,,
Churchill 1945 senesinde Stıılirı’e yazmış olduğu bir mektubu hatırlatmış ve bunda doğu İle batı arasındaki mücadelenin dünyayı parçalayacağını söylemiş olduğunu kaydetmiştir.
"Bu mektup bundan takriben beş sene evvel yazılmıştı; maatteessüf doğru idi. Fakat hu neticeden dolayı Dışişleri Bakanı Ernest Bevin'i kabahatli bulmuyorum. 1945 genel seçimlerinde sol cenahın solculara hitap etmesinin tamamen saçma olduğu anlaşıldı.
"Tabiatiyle, ben hükümetin gizli istihbaratının neticelerine vakıf değilini. Bunun gibi. Birleşik Amerikanın durumu hakkında da sarih bir malûmatım yok.
"Bununla beraber, yüksek seviyeli bir konuşmanın ehemmiyetini hiç bir zaman gözden uzak tutamıyorum.,,
Balkanlardaki durumu gözden geçirdikten sonra Churchill şunları 1-lâve etmiştir:
"Muhakkaktır kİ, Ruslar en büyük askeri kudrete sahiptirler, fakat A-merikaııın elinde de atom üstünlüğü ve bundan çok daha kudretli yeni bir silâh var.
"Ümit ediyorum kİ, bir bombanın sagh.vacağı emniyetten daha sağlam temellere oturmuş bir barış temin etmek imkânını elde edebileceğiz.., W aslılııuton Chıırehlll’ln kanaatlerine İştirak etmiyor
Washington. 15 A. A. (United Press) — Washington siyasi çevrelerinde umumiyetle mevcut kann-at Wlnston ChıırchlH’in tavsiyesine uyularak Stalinle doğrudan doğruya görüşülse dahi, soğıık harbin yine son bulmıyavagı yolundadır.
Dışişleri Bakanlığında bu hususta hiç bir tefsir yapılmamıştır. Fakat Amerikan siyasi mahfillerinde Chur-chill Stfüinle doğrudan doğruya müzakerelere giriştiği takdirde muvaffakiyet ihtimallerinin pek zayıf olacağı kanaati hâkimdir.
Paasikivi, tekrar Cumhurbaşkanı
Berlin. 15 (YİRS) — Helsinkiden alman haberlere nazaran Fin Parlâmentosunda bugün toplanan FinlAn-diya cumhurbaşkanı seçmenleri, bugün Juho Paasikiv) 300 seçmenin 171 lehde oyu ile ikinci defa cumhurbaşkanı seçilmiştir,
Paasikivi ikinci hizmet devresine resmen 1 martta başlıyacAktır.
Çalışma Bakanı, dokuma ve kundura esnafı ve işçisiyle goruştiı
İki günden beri şehrimizde bulunan Çalışma Bakanı Reşat Şcmseddlr. Sl-rer. bu müddet zarfında yanında İsçi Sigortaları. îş ve tşçl Bulma Müdürleri İle bazı mütehassıslar olduğu halde Mahmutpaşndakl dokuma ve kunduracı esnafına ait işletmelerin birçokunu gezerek sağlık ve iş durumlarını incelemiş ve buraları işletenlerin çeşitli dileklerini etrafiylc dinlemiştir.
Sayılan 25 - 30 bin aracında bulunan esnaf ve işçiler, Bakanın bu alâkasını sevinçle karşılamışlardır.
Reşat Şemstddin SIrer. dün akşam ekspresle Ankarayn dönmüştür
“Edirne” mürettebatı şehrimizde
Doğu - Batı AkdenU poatARim yapan Adana Vapuru dün sabah saat 9 da 90 yolcu ve 246 ton yükle şehrimize gelmiştir.
Gemi He gelenler nıeyAnında Manche Denizinde batan Edirne ŞHcpinin mürettebatı ve Şimali Kore’den gelen 7 kişilik bir Türk mülteci ailesi de vardır.
BÜTÇEMİZ
Bityle gelir, böyle giderî
fcayfa 2
Biivük Millet Meclisinde
İçişleri Bütçesinin görüşülmesi başladı
Y TN t t S T A NRüt
™ Çııbnt
PASKALYADA
Mecliste dünkü müzakereler
Tenkidlere cevap veren Bakan dedi ki : “Seçimlerde vazife görecek idare amirlerinin, famamiyle bitaraf kalacaklarını temin ederim."
arzusuna sistcmin-
arttırmış,
Ankara 15 (Hususî muhabirimizden) _ saat 18,50 de içişleri. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı bütçelerinin müzakerelerine başlandı.
D. P. nin tenkidi
D.P. adına Fikri Apaydın, bütçeyi tenkid etti. Mülkî teşkilât işinin ele alınmadığını, Recep Peker zamanında ve Birinci İdareciler Kongresi kararlarına uyularak hazırlanan İller Kanunu tasarısının bu Hükümetçe benimsenip çıkarılmış olmasını tenkid ederek dedi kİ:
— Bu kanun ile halkın rağmen ademi merkeziyet den uzaklaşılmıştır.
Bu hal, kırtaaiyeclllği
şikâyetlere sebep olmuştur. Bu kanunla valilere verilen salâhiyet, Hükümetin iktidarda kalması yolunda alınmış tedbirler cümlesindendir.
Hatip Köy Kanununu tapu kayıtlarının ve nüfus işlerinin ihtlcaca Salih olmadığım, hayvan hırsızlığının çoğaldığını, Memurin Muhakemat Kanununun kaldırılmadığını, İstanbul Belediyesiyle Valiliğin hâlâ ayrılmamış olduğunu tenkid etti.
Millet Partisinin tenkidi
Millet Partisi adına konuşan Suphi Batur da Bakanlık masrafının her yıl bütçeye 2-3 milyon lira yük ilâve etmiş olmasına rağmen icjaıi teşkilâtın coğrafi, iktisadi ve İçtimai şartlara göre tertiplenmediğini, memur kadrolarında rasyonel bir tasfiye yapılmadığını ve halk işlerinin şikâyetleri arttıracak şekilde kötü görüldüğünü belirtti. Valiliklerin memurları tehdit edici bir makam haline getirildiğini ileri süren hatip bilhassa nüfus kayıtlarının pek perişan olduğu noktasında durdu.
Suphi Batur; muhtar, belediye ve ü genel meclislerinin umumi seçimlerden sonraya bırakılmasına, İstanbul şehri Vilâyet ve Belediyesinin ay-
KIS
H
rılmasını, Özel idareler Kanununun çıkarılmamasını C.H.P. nin iktidarda kalmak arzusunun bir İfadesi o-larak vasıflandırdı ve Yol Vergisi ile köy salmalarına itiraz etti.
Diğer konuşmalar
Ihsan Olgun, muhalefet hatiplerinin tenkidlerıni karşıladıktan sonra İçişleri müfettişlerinin Bakanlığın gözü kulağı olmaktan çıktıklarım, bu teşkilâtın takviyesinin zaruri olduğunu söyledi.
Ahmet Veziroğlu, belediyelerce halktan tahsil edilen fazla vergilerin mükelleflere iadesini ve asker ailelerine yardım tahsilatının yeniden gözden geçirilmesini istedi. Akif İyi-doğan da muhalefet hatiplerine cevap verdi.
İçişleri Bakanının cevabı
Muhalefetin tenkldlerine cevap veren İçişleri Bakanı valiler hakkında şu beyanatı verdi:
“— Ben. İçişleri Bakanı olduğum günden beri tayin ettiğim 24 validen biri müstesna diğerlerini tanımazdım. Bu arkadaşların tarafsızlıkları hakkında hiç bir şikâyet olmadı. Kendi parti arkadaşlarım, yaptığım tayindeki isabeti tebrik etmişlerdir.
Seçimlerde, vazife görecek olan idare âmirlerinin tamamlylc bitaraf kalacaklarını temin ederim.”
At yarışlarında bahsi müşterek işi
Suphi Batur, Bakana: Fabrikaları da olan eroin kaçakçılarının neden tııtulamadığını, at yarışlarındaki bahsi müştereklerin kumar olup olmadığını, sordu. Bakan, kaçakçılığın önleneceğini ve bahsi müşterekin kumar halini almasına mâni olmak (1-zere kanuni tedbirler alınacağını beyan etti.
Müzakerenin devamı bugüne kaldı
Maddelere geçileceği sırada başka söz ıstiyenler olduğundan yarın saat 10 da devam edilmek üzere oturuma son verildi.
Amerikan tebaası 1000 Yunanlı seyyahın İstanbula gelmesi muhtemel
Ne'v-York ı Hususi Büromuz bll-riyorı — Burada teşekkül eden AHEPA adındaki bir Yunan Cemiyeti paskalya yortusu sırasında, hâlen Amerikada yaşamakta olan 1000 zengin Yunanlının, Yunanistanı ziyareti için bir seyahat hazırlamış bulunuyor. Yunanistan bu ziyaret dola-yısiyle Amerikadakl zenginlerinin büyük teberrularda bulunmasını temin ümidindedir. Aynı cemiyet, bu seyyah kafilesinin İstanbula gelerek Patrik Athenagoras’ı ziyaret etmelerini temin için gerekli teşebbüslere girişmiş ise de bu seyyahlar için Türkiyeden vize alamamak güçlü-ğiyle karşılaşılmıştır. Türkiye, önce Türk tabiiyetinde olup bilâhare teba değiştirenlere, giriş vizesi vermemektedir. Mamafih, bu 1000 seyyah arasında bulunan bu gibi Yunanlılar tefrik edilerek, paskalya yortularında Yunanlı seyyahların İstan-bulda Patriğin elini öpmek fırsatını elde etmeleri bekleniyor.
Geç kalan bir protesto
Londra, 15 A A. ıLPS) — Haber alındığına göre. Saksonyadaki Alman komünistleri, İngiliz - Amerikan hava kuvvetlerinin 1945 şubatında yaptık-ları şiddetli hava hücumunu protesto etmek için, Moskovanın tahrikiyle Dresdende büyük bir nümayiş tertip etmişlerdir. Bu toplantıda söz alan hatiplerden biri bu bombardımanı son harbin en büyük cinayetlerinden biri olarak tavsif etmiştir. Londra-da, bunun hiç ciddiye alınmıyan bir itham olduğu belirtilmektedir.
Kızıl Çin Hükümeti müşkül durumda
Londra, 15 (Nafen) — Hongkong-dan gelen haberlere göre. Kızıl Çin Hükümeti gün geçtikçe artan müşküllerle karşı karşıya düşmektedir. Köylülerle toprak meseleleri yüzünden ihtilâfa düşen ve bu yüzden şiddetli tedbirlere başvuran komünistler dün ilk defa olarak kendi işgal bölgelerinde çete faaliyeti olduğunu İtiraf etmişlerdir.
BERLER
M
Millî Savunma Bütçesi kabul edildi
Ankara. 15 (Hususi muhabirimizden) — Saat 10 da Raif Kaıadenizin başkanlığında toplanan Büyük Millet Meclisi Milli Savunma bütçesinin dün başlanan müzakeresine devam etti.
İlk söz alan İzzeddin Çalışlar, resmi harp tarihinin yazılmasını, askeri müzenin kurulmasını istedi. Asım Gündüz:
— Askbrlikte terfiler mahdut, ve mutlaka rütbeler arasındaki müddetin doldurulmasına bağlıdır. Halbuki, sivil memurlarda böyle bir mecburiyet yoktur. Bu, iki sınıf memur arasında bâriz bir adaletsizlik teşkil eder.
Bunun giderilmesi ve Ordu Terfi Kanununun bir an evvel çıkarılması yerinde olacaktır.”
Diyerek siyasete kanşmıyan ordumuz bütçesinin kabulünü teklif etti.
Yüce
bütçeyi bulanık etmektedir.
bir memlekette Divana aevkedi-
Partisi hükümetleri, arkalarını millete çe-
Müzik Festivali, bu akşam yapılıyor
ar-
za-
Al-
kendisine iade edildi ve bir kanun teklif etmesi istendi.
Saim AH Dilenire, Sadık Aldoğarun ne söylediğini bilmediğini, milletvekili kaldığı müddetçe kend|slnin iki kaçlaş tarafından idare edilmesi rurl olduğunu izah etti.
General Vehbi Kocagüney de
doğanın uluorta konuştuğunu, kara ve karanlık bir muhalefet zihniyeti İçinde Halk Partisine çatmak islediğini, bu kötü zihniyetin esiri olarak ordu hakkında yakışıksız sözler sar-fettiğini söyliyerek:
“Ordu, birçok cephelerde döktüğümüz kanın kudsiyetinl İfade eder. Ordunun harekât plânlan burada görüşülebilir mi ? Buna Askeri ŞÛrA Kanunu, mânı değil midir?" eledi.
Kocagüney, Sadık Aldoganı, Daltonizme ile itham etti ve millete arkasını çevirmek ithamına karşı:
“— Biz. arkamıza millete çevirmemişiz. Sırtımızı ona dayamışız. Ondan kuvvet alıyoruz.” dedi ve Aldo-ğanı akla ve mantığa davet etti.
Zihni Orhan Karata da bir şehitler Abidesi yapılmasını temenni etti.
Kürsüye gelen Fahreddln Altay şunları söyledi:
”— Eğer ordu Teşkilât Kanunundan maksat, bütün Milli Savunma işlerinin açıkça müzakeresi ise, bu dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Eskiden almanaklara kadar geçen bu malûmat, bugün tamamen bir sır halindedir ve bunun sır olması bir millî emniyet dâvasıdır.
Yok, eğer ordu mensubu yüksek mütehassısların bir araya gelerek kadro yapmaaı ise. bu yapılmaktadır.,,
Kürsüye gelen Ahmet Tahtakılıç, Milli Savunma meselelerini de tenkid ve münakaşa etmenin vazife olduğunu, nitekim hükümetin, birçok tenkıdlere uyarak orduda bazı ıslahata giriştiğini söyledi.
Sadık tarizleri kürsüye doğanın
Millet Partisinden Ahmet AH Çınara da hücum etti. AH Çinar, Atıf İnana kürsüden cevap verip yerine dönerken Eşref Dizdar ile çok sert bir münakaşaya girdi. Bütçe komisyonu sözcüsünün izahatından sonra söz alan Atıf İnan, kendisine yapılan hakarete mAnl olmadığı için riyasete tarizde bulundu. Atıf İnan kürsüden inerken Reis Raif Karadeniz kendisine ihtarda bulundu. Atıf tnan tekrar hiddetle söz isteyince, reis; “bana karşı söz istiyorsanız, kürsüden ineyim, ben de konuşayım,, dedi ve celseyi 35 dakika tatil etti.
İstanbul Radyosu da Festivale ait bir program yayınlayacak Sanat çevrelerinde alâka ile beklenen Modem Türk Bestecileri Müzik Festi vali, bu akşam yapılacaktır. Bu festivalde Ulvi Cemal Erkin, Nrcll Kazını Akset, Adnan Saygon ve Cemal Reşit Rcv’in eserleri çalınacak, ayrıca piyanist Ferhundc Erkin ve viyolonist Sal dnrelll dc aoll.it olarak festivale Işllmh edeceklerdir. Bahta mevzuu sanatkarların hepsi de şehrimize gelmişlerdir
İstanbul Radyosu bu ak^aın müzik festivaline ait bir program yayınlayacaktır, Programa saat 19,20 de oaşla-nacak ve 20.10 da son verilecektir.
itha-oldu-şuur
iddia etti; “Akıl yok, gibi ithamlara karşı da: Benim sözlerime ve tenkidle-akıl ve mantıkla cevap veren
Aldoğan kendisine yapılan cevaplandırdıktan sonra gelen Atıf İnan, Sadık Al-beyanatmı tenkid ederken
ve
Amerika, Yemen Hükümetini tanıdı
Washlngton. 15 A.A. (AFP) — Birleşik Amerika Yemen Kırallığmı yeniden tanımıştır. Bilindiği gibi, 17 şubat 1948 de İmam Yahvanın katledilmesi ve onu taklip eden iç harp yüzünden Birleşik Amerika artık Yemen'l tanımadığını bildirmişti.
22 aralık 1949 da. Birleşmiş Milletlerdeki Yemen delegesi Kadı Muhammed El Emri, Dışişleri Bakanlığına giderek, hükümet adına. Yemenin mîletler&raaı taahhütlerine ve bu arada Amerika -Yemek dostluk anlaşmasına saygı gösterdiğini resmen bildirmiştir. Paaifikte müşterek Anglo-Sakson manevraları
Londra, 15 (YİRS) — Amerikan
İngiliz donanmaları, mart ayı başlarında Paaiflkte manevralara başlayacaklardır. Filipin Adaları civarında yapılacak harekâta. Amerikanın 7 nel deniz ve 13 Üncü hava filolariyle IngjHzIcrin “Triumph” uçak gemisi, "Kenya" ve "Jamalca” kruvazörleri iştirak edecektir.
Manevralardan maksat, İki donanmada tatbik edilen sistemleri birleştirmektir.
Amerika. Japonyanın toprak isteklerini destekleyecek
Roma. 15 (YİRSı — Riyu Klyu ve Ko-rliler’i Sovyetlerden isteyen Japonyanın talebi, Birleşik Amerika tarafından desteklenecektir.
Hoşi-Min nasıl bertaraf edilebilecek?
Yem Delhi, 15 (YÎRS) — Vietnam i-daresine mensup yetkili bir sözcünün belirttiğine göre, Amerika, lüzumlu kredi ve asker! malzemeyi verdiği takdirde komünist Hoşl-Min, altı ay içerisinde kolaylıkla bertaraf edilebilecektir. Endonezya parlâmentosu ilk toplantısını yaptı
Hllversum, 15 (YİRS) — Bugün ilk celsesini açan Endonezya Parlâmentosunda konuşan Cumhurbaşkanı Dr. Soekarno demiştir kİ:
"tVeaterling kuvvetlerinin bugün Ja-kartava bir baskın yapacaklarına dair alınan haberler üzerine gerekli askeri tedbirler alınmıştır. WesterHng, bir kaç mürteci yi temsil ediyor ve Endonezya Hükümet kuvvetleri tarafından yakında tepelenecektir.,,
Afganistan Kiralının seyahati
Londra, 15 A A. (AFP) — Mısırı resmen ziyaret edecek olan Kıralı, N&polîde “Baporia" martta bineceğinden Mısıra gibi 4 marta değil, ancak 8 marta gelecektir.
Hükümdarın Mısırdaki ikameti 9 gün sürecektir.
. Kıral Kahlrede az bir müddet kaldıktan sonra Lüksor ve Assuan’a gidecektir.
17 martta uçakla Ryad’a gidecek ve Mekke ile Medtneye yapacağı ziyaretler de dahil olmak üzere Suudi Arabla-tanda bir hafta kalacaktır.
Kıral Afganlstana dönmeden Bağdadu ve daha sonra da Tahran'a uğrayacaktır.
İngiiterede bir uçak kazası
Londra, 15 (Y1R8) — Dünyanın en seri tepkili yolcu uçağı olan De Ha-vlJland bugün bir tecrübe uçuşu eına-aında parçalanmıştır. Bu modelin bu üçüncü kazası olduğu bildirilmektedir. Filipin Cumhurbaşkanı Güneydoğu A.\va paktına muhalif
Manilla, 15 (YİRS) — Fllipinlcr Cumhurbaşkanı Kulrino bugün verdiği bir demeçte, Güneydoğu Asyayı asker! bir ittifakla bağlamak hususundaki herhangi bir teşebbüse karşı koyacağını, zira memleketinin bir harbe bulaşmasını istemediğini söylemiştir.
Avrupaya silâh sevkıyatı martta haşlıyor
Washlngton. 15 (AP) — Avrupaya ae-ker! yardım malzemesinin şevkine üç ay kadar bir gecikme He ancak gelecek • ayın başında başlanabileceği bildirilmektedir.
Bu gcçikmenln sebebi olarak Avrupa limanlarının teknik kıyafetsizliği ileri sürülmektedir.
De Gaaperl, büyük bir ekseriyetle İtimat reyi aldı
Roma, 15 A.A. (United Press) — Başbakan Alclde De Gasperl dün akşam Saylavlar Meclisinde çıkan hâdiseden sonra ezici bir ekseriyetle itimat oyu alınıştır. Meclis, Başbakanın harpten beri kurduğu altıncı hükümete 189 a karşı 314 oyla İtimadını belirtmiştir.
Mısır Ue İsrail arasında gizli görüşme yapılıyor
Bern. J5 A.A. (United Prese) — Mısır Orta Elçiliği bugün bir tebliğ yavınlı-yarak Mısırla İsrail hükümetleri ara-sında bilavasıta görüşmeler yapıldığına veya yapılacağına dair çıkan şayiaları yalanlamıştır.
Tebliğe göre '‘Mısır Hükümetini» veya Mısır Orla Elediğinin İsrail veya herhangi bir Yahudi çevresi İle bilavasıta müzakerelere girişmesi ihtimalini ileri süren ajans haberleri tamam iyi e yanlıştır.
Mısır Orta Elçiliğinin sözcüsü: Mısır Hükümetinin îsrallle doğrudan doğruya müzakerelere girişmek niyetinde olmadığını ve hükümetin müzakerelere Uzlaştırma Komisyonu vasıtasiyle devam etmek niyetinde bulunduğunu ilâve etmiştir.
Komünizme karşı müşterek bir “dinler” cephesi
Vatikan, 15 (AP) — Vatikan çevreleri bugün komünizme karşı müttehit bir Katolik - Protestan - Müslüman Cephesi kurulmasının mümkün olduğuna dAİr haberleri "son derecede meşkûk bir ihtimal” kavdiyle karşılamışlardır. Bu konuda resmi herhangi bir beyan elde edilememiştir.
Amerikan kara ordusunun durumu
tVashinpton, 15 A.A. (United Press) — Ordu Genelkurmay Başkanı Lswt.on Collins bugün Temsilciler Meclisi Tahsisat Tâli Komisyonu nezdlnde verdiği beyanatta Avrupa ve Japonyadaki Birleşik Amerika kuvvetlerinin herhangi bir tecavüze karşı bir kaç ay içinde mükemmel bir surette karşı koymağa hazır olabileceklerini bildirmişin
Collins dünyanın her tarafında Amerikan kuvvetlerinin, komünistlerin ge-çemiyeceği bir hat tesis edebilmek için geceli gündüzlü talim ettiklerini etmiştir.
Aynı toplantı esnasında söz alan Bakanı Gordon Gray Rus.vanın bombasına malik oluşunun
Birleşik Devletlerinin askerî üstünlüğünü tehdit ettiğini söylemidir.
Van Gölünün yarısı dondu
Gölde seyrüsefer durdu, yaşlılar bile, bu kadar sert bir kış hatırlamıyor
Erciş, 15 (A. A.) — Sıfırın altında süren müthiş soğuklardan Van Gölünün Erciş bölgesindeki Çıkıntısı tamamen donmuş, gölde seyrüsefer durmuştur. Karşı kıyılardaki köylere gidenler sekiz kilometre kadar buz üzerinde yürümek zorunda kalmaktadırlar, En yaşlılar bile bu kadar sert bir kış hatırlamamakta, kırk sene kadar ovvel vuku bulan donma hâdiselerinin de bugünküne nazaran çok zayıf olduğunu söylemektedirler.
SPOR
ilâve
Ordu atom Amerika
En
İtalyan güreşçileri bugün geliyorlar
20 martta Stockholm’de yapılacak olan 1950 Dünya Greko - Romen birinciliklerine hazırlık olmak üzere şehrimize davet edilen İtalyan Greko - Romen güreş takımı; bugün öğleden sonra saat 15 te bir Scan-dlnavian uçağı ile Yeşilköye inecektir.
İtalyanlarla cumartesi gecesi İstanbul, İzmir karma Greko - Romen takımı, pazar gecesi de Ankara güreşçileri müsabaka yapacaktır.
Yaşar Doğu geliyor
Ankara Dil - Tarih Fakültesi talebeleri ile hâlen PAklatanda bulunan Dünya şampiyonlarından Yaşar Doğu şubatın 23 ünde uçakla şehrimize gelerek kampa girecektir.
Afganistan gemisine 3 beklenildiği
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Bir Geçmiş Zaman
Zavallı kadın, her defasında, ilkönce, âdeti veçhile kalbinin iyiliğini yüzüne aksettiren bir tebessümle güler ve şaşalar:
— A? Resimleri görüp de ne yapacaksınız? Hem ben onları size kaç defa gösterdim!.. Daha geçen gün gösterdim!
Gibi sözler söylerdi. Fakat, sağ olsunlar! İşlerine hiç bir zaman ve hiç bir türlü akıl erdiremediği kocasiy-le sevgili oğlunun bunca paralar verip satın aldıkları ve ne uzaklardan nice zahmetlerle getirtip bin bir dikkatle astırdıkları bu yağlı boya resimlerin kendisi cahil olduğu için an-lıyamadığı bir marifet, hikmet ve kerametleri olacağına hükmederek ve okumuşların bunları ikide bir tekrar tekrar görmek istediklerini bildiğinden bu kadar para eden ve alâka u-yandıran bu tabloların kendince malûm olmıyan meziyetlerini çocukların da an Uyabileceğine hükmederek ve 17
Sadık Aldnğaıfın konuşmacı
Millet Partisinden Sadık Aldoğan, bir ordunun muayyen stratejik esaslara göre teşkil edilmesi ve bunun da bir ana kanuna istinat etmesi gerektiğini belirtmekle söze başlayarak:
"— Ordu Teşkilât Kanununun getirileceği Başbakan tarafından vâde-dilmlşti. Fakat bu vaad, hâlâ yerine getirilmemiştir. Bu itibarla Türk ordusu, teşkilât kanunu olmadan idare edilmektedir. Bu hal, Mussolini 1-talvasında bile görülmemiştir.
Ordu bütçesi, tıpkı Cumhurbaşkanlığı bütçesi gibi kanunsuz olarak geçmektedir. Meclis, bu bir halde müzakere
Bu vaziyet, başka olsa, Hükümet lirdi.
Fakat Halk yüzlerini şefe,
vlrmlş bir hakle uyumakta ve bizi uyutmaktadırlar.” dedi.
Bu sözler, itirazlar ve gürültülerle karşılandı. Başkan: "Kürsüden cevap verirsiniz" diyerek itirazları önledi.
Hatip, sözlerine devam ederek:
"— Ordumuz, muayyen bir stratejik hedefe göre tertiplenmiş midir? Hava, deniz ve kara kuvvetleri arasında bu hedefe uygun bir nispet gözetilmiş midir? Uçuş elemanları muhtemel zayiata göre yetiştiriliyorlar mı?
General ve orgenerallerin yaş haddi, bugünkü harp icabatına göre tâdil edilecek midir?" diye sordu ve bilhassa Genelkurmay Başkanının üç yılda üç defa değişmesini şiddetle tenkid ederek sözlerini şöyle bitirdi:
"— Genelkurmay Başkanlığı, istikrar istıyen bir makamdır. Bunu bir şahsın arzusiyle değişmekten kurtarmak ve kanuni esaslara bağlamak lâzımdır. Aksi halde millet, âtisinden emin olamaz."
Feridun Fikri Düşünaclln cevabı
Feridun Fikri Düşünsel, evvelâ Sadık Aldoğana cevap verdi: "Millete arka çevirmek” tâbirinin ınezahet-alz) oluşuna işaret ederek ordunun teknik işlerinin tenkidinin doğru olmadığını söyledi ve C.H.P. İller tarafından alkışlandı.
Çanakkale âbidesi
Hulki Karagülle, Çanakkale âbidesinin ihmal edildiğini ve bunun i-mar ve ihyasının zaruri bulunduğunu izah ve Sadık Aldoganı, basit düşünmekle İtham etti.
Sadık Alduğnıı’a hücumlar
Bundan sonra söz alan hatipler, muhtelif temennilerde bulundular ve Sadık Aldoğana hücum ettiler. Çıtak-oğlu, aÇnakkale şehitler Abidesinin bütün memleketi alâkadar ettiği halde parasızlık yüzünden yapılamadığını kayıtla:
“— Bu milli Abide için bir teklifim vardır. Millî Savunma Bakanlığına bir seri pul bastırmak salâhiyeti verelim. Bu pullar, derhal satılacak, A-bidenın inşasına yeter para sağlanacaktır/' dedi, ve hır önerge verdi. Bu önerge, tüzüğe uygun olmadığı için
Sadık Aldoğan’ın cevabı
Tekıar kürsüye gelen Sadık Aldo-gan, yapılan hücumlara cevap verdi. Feridun Fikrinin nezaketsizlik mına karşı bunun bir edebiyat tunu yok!"
H
rlme,
olmadı. Ben, bütün dünyada mevcut olan /olr sur roryanijtafion de Bar-mde’den bahsettim. AH Rıza Artun-kal, bunun dünyada bulunmadığını söylüyor. İsviçre de, îtalyada ve Al-man.vada böyle kanun vardır. Fakat AH Rıza Artunkalın dünyadan haberi yoktur.
Teşkilât kanunu olmayınca ordu olamaz. Ben burada harekât plânlarını tetkik edelim demedim. Bunun doğru olmadığını bilirim. Fakat siz bunu ters anlıyorsunuz.” dedi.
Bu sırada oturduğu yerden Cevdet Kerim tncedayı:
"— Teşkilât kanunundan neyi kas tediyoısun?” diye sordu. Hatip, şu cevabı verdi:
”— Ordunun bütün organizasyonları, hazara ve sefere göre muayyen bir kadro İle tanzim edilecektir. Şeflik devrinde bıına lüzum görülmemiştir. Fakat o devir geçti. Bugün teşkilât kanunu zaruridir Eğer, bir teşkilât kanunu olmazsa, ordunun sevk ve İdaresi Hükümetin eline kalır.
Tarih boyunca düşülen bütün harp felâketlerine ordular değil, hükümetlerin yanlış hesabı aebep olmuştur.
Ordu teşkilat kanunu olursa, buna imkân kalmaz”
Sadık Aldoğan. ordunun şerefinden bahsedenlerin mugalâtaya saptıklarını, kendisinin de hu şerefli ordu İçinde şerefler kazanmış bir İnsan olduğunu söyleyince Cevdet Kerim în-eedayı:
“— Ha şöyle, imana gel.. İhtida et!” diye asabiyetle bağırdı
Aldoğan:
— Ben iman sahibiyim, nuşurum, dedi ve Milli Konseyinin 8 ayda ancak toplanabildiğini iddia etti.
Saat on üçe gelmişti. Birinci celse-ve nihayet verildi
üçüncü oturum
üçüncü oturum, Şükrü Saraçoğlu-nun başkanlığında açıldı. Söz verilen Raif Karadeniz:
—"Ahmet Ali Çinarın söylediği hakaret sözünden menetmeye vakit bulamadım. Atıf inan ve Muhid-din Baha Pars’a karşı: "Siz bana komplo yapıyorsunuz!,, sözlerini a-sahiyetle söyledim., dedi ve kürsüden indi.
kapandı ve Milli Hüsnü Çakır kür-
duygularını göate-
ve askeri ine-hakkındaki ka-söylemek vazi* hakkında
Kaahıngton'daki vasıtasiyle
Sigaraların ambalaj ve şekillerinde değişiklik ve yenilikler
Birinci nevi sigaraların İstihlâki yüzde 50 nispetinde arttığından Ciball Fabrikacında mevrut «toklar tamamen erimiştir. Amerikadan yeni getirilen 12 makine ile yapılan imalât nncak günlük iPtihlâki karşılayablldfğlnden. birçok vilâyetlere yeni tip birinci sigaralardan göndcrllcmemektedlr.
Diğer taraftan glinde Azami 10 bin kilo algara imâl etmek Üzere kurulmuş olan Ciball Fabrikası, bugün 7.000 kllo-bu birinci nevi olmak Üzere imalâtını 30.000 kiloya çıkardığı halde, umumî 1r-tihh’ıkl karşılamaya ancak muvaffak o-iabilmektr ve çok sıkışık bir durumda çalışmaktadır.
Yeni tip birinci nevilerin içiminin bozulduğu hakkındaki şikâyetler üzerine keyfiyeti fabrika nezdlnde tahkik ettik.
Bize verilen İzahata göre, sigaranın kalibresinin kalınlaşması yüzünden i-çim «ertleşmiştir. Bazı makinelerin çıkardıkları sigaraların biraz fazla atkı olması veya bayilerde fazla sıcak yerlerde muhafaza edilmezi İçime tetir etmekte olup, sigaranın sarfında hiçbir değişiklik olmamıştır.
BUyükkulüp. Bafra ve diğer sl-garaların da yeni harman glbtsür-melt kutularda, fakat 10 slgarah IkJ ayrı sargı 11e ambalajlı olarak İmali için sipariş edilen makineler İki aya kadar gelecektir. Gemlik Sunğipe.k Fabrikası bu sigaraların İmalinde kullanılacak selofan kağıtlarını mayiM. kadar imale başlamış olacaktır.
Püro imalâtına gelince, evvelce dış sargıları Sumatra ve iç sargıları de Cava dolgusu İdi. Şark vilâyetleri tütünlerinden yapılmakta olnn purolarımız artık kamilen Türk tütünlerinden İmal edilmekte, yalnız Pazar purolarının dış sargısı için Havana yapraklan kullanılmaktadır.
Ha rp patladıktan «onra Hava nadan getirtilen ve ıslah istasyonları tarafından tevzi edilen tohumlarla mütehassıslar nezareti altında yapılan tecrübelerden en iyi netice Karadenlzdekl Pazar havalisinde alınmış ve köylü Tekelin verdiği yüksek flatten cesaret alarak geniş mikyasta ve itinalı bir şekilde bu tütünlerden yetiştirmeğe başlamıştır.
Şimdi artmış ulan İstihlâki karşılamak üzere pUrolar kısmen makineler İle İmal edilmektedir.
Ciball Fabrikam ayrıca tanı Amerikan tipi bir nevi sigara imali için hazırlıklara başlamıştır. Gerekli ambalaj malzemesi araştırılmaktadır. Bunlar temin edildikten sonra imalâta başlanacaktır.
P. T. T. Genel Müdürü geldi
P.T.T Genel Müdürü Haldun Sarılan AnkaradAn şehrimize gelmiştir, Genel Müdür, dünden İtibaren P.T.T te-’iFİerinde incelemelere başlamıştır.
Açık ko-Savunma üç defa
Öğleden sonraki celse öğleden sonraki celse açılınca Fikri Tirkeş söz alarak Milli Savunma bütçesini müdafaa etti, 1. Oğuz. Türk ordusunun köylü vatandaş için bir irfan ocağı olduğunu anlattı Sadık Aldoğana cevap vermek üzere kürsüye gelen Cevdet Kerim Türk ordusunun yüksek vasıflarını tebarüz ettirdikten sonra, yabancı mütehassısların bile takdir ettiği bu teşkilâtın politikaya âlet edilemiyeceğını söylemiş ve Türkıyenın bir kanun memleketi olduğunu ilâve ederek, subaylar hakkındaki Barem Kanununun bir an evvel çıkarılması temennisiyle kürsüden inmiştir.
Milli Savunma Bakanının konuşması
Mesele bövlece Savunma Bakanı süye geldi:
Orduya güven
renlere teşekkürlerini sunmakla söze başlayan Çakır, Aldoğana cevap vererek dedi ki:
—" Aldoğanın Teşkilât Kanunu yok demesi, orduyu kanuni mesnetten mahrum göstermesi yersizdir. Bunu söyleyen arkadaşın İç Hizmet Kanununun 34 Üncü maddesini, seferberlik ve zabitan murlarm maaşatı nunlan bilmediğini
femdir. Teşkilât Kanunu Paris, Londra ve ataşelerimiz vasıtasiyle tetkikler yaptırdım. Bunların ordu kadrosunu nasıl mürakabe ettiklerini gösterir cevaplar aldım.,.
Okunan bu cevaplara göre, bu memleketlerden İngiltere ve Ameri-kada ordu kadrosu Mecliste müzakere edilmiyordu. Ancak, Milli Savunma yüksek konseyince tetkik ediliyordu. Fransanın ise. 19 uncu asırdan kalma bir kanunla askeri kadroların. Parlâmentodan geçirildiği, fakat bu kanunun kaldırılması İçin çalıştığı anlaşılıyordu. Bakan bundan 4onra, temennileri cevaplandırdı. Or-luda veremle mücadele yapıldığını, \skeri Müzenin kurulacağını, askeri aşıtlar hakkındaki talimatnamenin ciddiyetle tatbik edildiğini, her ka-:ada askerlik şubesi kurmaya çalışa-ağını, Çanakkale Şehitler Abidesinin projesi hazırlandığını ve gelecek yıl inşaata başlanacağını, Sarıkamış ve Sakarya Abideleri rçln tetkikler yapılacağın: bildirdi ve fasıllarına geçilen bütçe kabul edildi.
Türk Hava Kurumu pul serisi
Türk Hava Kurumunun 25. İnci yıldö-»Ümll münasebetiyle PTT. Genci Mü-lürlüğü tarafındım bugünden İtibaren bir seri pul satışa arze(lilecektir. Bu pullar. 0,50 kuruş, 1. 2.5. 5. 15.- 25 ve 50 kuruşluk olmak lızore sekiz parçadan İbarettir.
Bu pullar bütün P.T.T merkezleriyle C.H.K. şubelerinde satılacaktır
Beykoz Kasrı, cerrahi ve doğum kliniği haline sokulacak
Vali v(? Belediye Başkanı Fahreddîn (erim Gökay. dlin sabah yanında Sağlık Bakanlığı Snayal Yardım Dairesi Genel Başkanı Seyfettin Okan ve Sağlık MUdUrÜ Faik Yargıcı olduğu halde Beykoz kasrına gitmiş ve buraaının bir «ağlık merkezi haline getirilip getlrll-mlyeceğlnl tetkik etmiştir. Heyet binanın tAmlr edilmesi şartlyie iyi bir cerrahi ve doğum pavyonu haline getirileceğine karar vermiştir,
kasrın üst kıamı zayıflar için bir kahethane şekline ifrağ edilecektir, kânlar hâaıl oldukça haatnhnncnln ılşletüınealne gayret edilecektir.
Ayrıca, ne-lm-ge-
pek iyi kalbli olduğu için, nihayet ricalarımıza dayanamıyarak, yine a-nahtarı alır, ve, kimbilir kaçıncı defa olarak, bizimle beraber yine yukarı çıkardı. Ve, her defasında, perdeleri inik duran ve içi Hereke kumaşiyle ipek kokan loş odada, bizim gûya tekrar görmek istediğimiz büyük tabloların önüne gelmeden evvel, asıl dileğimiz olan ve bekliyen kahkahalarımızı çözen hâdise tekerrür ederdi. Hadcanımefendi, bizim alaylarımızı göre göre, tam bu halının yeşil kısmına geldi mi, kalbinin iyiliği yüzüne vuran bir tebessümle güliimsi-yerek, yerlere sürünmesin diye bir eliyle eteğini toplar ve gûya gizli bir ahenge uyuyormuş gibi, kendine mahsus bir zıplayışla keçenin yeşillerine basmıyarak, bunların üstünden atlar ve onun bu çocukça sıçrayışlarını görmek o kadar hoşumuza giderdi ki içimiz hazla dolarak katıla katıla gülerdik. O ise bizim asıl maksadımızın kendisine karşı bu gülüşleriniz olduğunu bile, belki, düşünmezdi. Yarabbi! O zamanlar bu ihtiyar kadınla biz, üç dört çocuk, biri-birimizle ne iyi anlaşan bir cemiyet kuruyorduk!
Bu tablolar arasında, geniş çerçevesi içinde seyrettiğim kocaman bir tanesi vardı kj onu görünce, bir uğultu halinde, iyice seçemediğim ve tefsirini ancak sonraları yapabileceğimi tahmin ettiğim bir takım sözler veya rüzgârlar duyar gibi olurdum.
18
Şüphe yok ki onu yapan ressam enstantane bir fotoğrafta olabileceği gibi, Boğaziçinin mâmur ve müreffeh bir zamanını, işlek ve canlı bir ânını, süratli ve rüzgârlı bir manzarasını tesbit etmişti. Bu, bir uzun eski zaman yalısını, önündeki kalabalık rıhtımı ve mavi deniz parçasını gösteriyordu.
Resmin boydan boya he(ıen bütün yüksek plânını, yanında bir yavrusu gibi duran bir kattan ibaret bir kameriyeye benziyen küçücük köşkiy-le, Binbir Gece masallarının sarayları gibi bitmez tükenmez görünen ahşap bir yalı kaplıyordu. Bu yalının yüksekçe fakat pençereslz kâgir bir zemin katı üstünde, denize doğru ilerliyeıı beş büyük kısmı vardı ki bunlar altlardaki katlara istinat e-den. ikinci katta dörder ve üçüncüde üçer değirmi konsollarla tutturulmuştu. Bütün yalının cephesi yan yana dizilmiş ve sımsıkı kafesli pencerelerle kaplıydı. Bu yalının, en sonunda Boğaziçi Lisesi olan sarayın yerinde vaktiyle bulunan, Mihrimah Sultan kocası Sait Paşanın yalısı o-lacağını nice zaman sonraları tahmin etmiştim.
Bu yalının önündeki dar ve yüksek rıhtım, resmin orta plânını teşkil ediyordu. Bu rıhtımda dört beş kişi yerde oturuyor, at üstünde önde bir adam ve arkada iki kişi daha bize doğru geliyor, çıplak baldır», şalvarlı, sarıklı, hamarat tavırlı, kahraman 19
edâb bir çok yedekçiler kayıklara doğru ipler, halatlar atıyor ve kayıkları çekiyorlardı.
Tablonun üçüncü ve ön plânını teşkil eden, Arnavutköy akıntısının bulunduğu deniz parçası üstünde de dört beş kayık, ya kayıkçıların çektikleri kürekler, ya yedekçilerin çektikleri iplerle yukarı doğru süzülüp gidiyor, ve bu yedekte giden kayıkların birinde, bir kayıkçı, arkası dönük olarak tersine çömelmiş, küreklerle denk tutuyordu. Resmin sonlarına doğru, büyük yalının nihayete erip daha u-farak bir yalının göründüğü noktada, direkli ve yelkenleri toplanmış bir geminin direğine bir gemici tırmanıyordu.
İşte bütün bunlarla tekmil resimde bir canlılık, bir hareket göze çar-pıyoi’ ve, vaktiyle, bizim yetişemediğimiz zamanlarda hep beraber yaşamış olan bu insanlar, bu şeyler, sanatın tılsımiyle daha bitmemiş bir zaman içinde büyülenmiş gibi, asılı bulundukları çerçeve içinde, ânî hareketlerini yapmakta devam ederek gûya ömürlerini sürmekte devam e-diyorlar gibi görünüyorlardı.
Bir geçmiş zamanı böyle bütün hususiyetleri, renkleri, şekilleri ve in-sanlariyle göstermek bütün bir felsefe ayarında tutulacak bir muvaffakiyet değil midir?
(Devamı var)
20
Bir profesörümüz dalıa Varise davet edildi Jeçenlerdo, İktisat Fakültesi ^profe* örterinden bazılarının Avrupa üniversitelerince, konferanslar vermek ve şömineler yapmak üaere davet edildiklerini bildirmiştik. Haber aldığımıza göre. bun«inn bir müddet önce memleketimize gelen ve konferanulariyic büyük bir alâka toplayan Prof. F Pcrreux-nun mensup olduğu Paris Üniversitesi de. iktisat Fakültesi profesörlerinden Dr Ahmet Ali Öıeken’l, bütün masrafları kendilerine alt olmak üzere Parisr davet etmiştir.
ProfcHÖrün. Türk sanayi hayatına, da-r bir kaç konferans vermesi ve Üniversite talebeleriyle üç adet seminer yapmam ısrarla istenmektedir.
Prof. Ahmet Ali özeken daveti karni etmiştir. Nlsıın veya mayıs ayı i-•ndc Par İse hareket edecekt ir.
Hemşire Okulunun yirminci yıldönümü
ıkizdny Hemşire Okulunun > irımnci Udonümü münasebetiyle 21 şubat 1950 alı günü saat 14 te mektep binasında dr tören yapılacaktır.
Dünkü lodos
Dün sabah lodos münasebetiyle 6.55 ir yapılan Harem ve Salacak neferi köprüden kalkamnnııştır. Diğer sefer-erdc aksaklık olmamıştır.
Mısır vapurunun türbini bozuklu
229 ton yük vc 25 volen He Intnn-ouln müteveccihen yola çıkan 10 bin tonluk Muhammet Ali Elbekir adındaki Mısır bandıralı büyük solcu ve yük vapurunun alçak tazyikli türbini yolda kırılmış ve gemi yüksek tazyikli tek türbinini kullanmak suretiyle güçlükle Umunu girebilmiştir. Muhammet Ali Elkebir. Viktorya tipi »Hepten yolcu ve yük gemisi haline İfrağ eılllml» bir gemidir. Bozulan türbinin »rızasını burada gidermeğe imkân olamadığında!-geminin İtalyan veya diğer yabancı tezgahlardan birine götürülerek uzuı zaman süreceği tahmin erillen tamıi’l nin orada yapılacağı anlaşılmaktadır-
16 Şubat 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa ?
G U N U N
EKONOMİK
t
HAREKETLERİ
Ingiliz Endüstrileri 1950 fuarı
Monnet Plânı ve
tf *
Dünya Haberleri
İzmir Bölge Sanayi
M"
I
1
ı t
Yabancı ziyaretçiler için çeşitli kolaylıklar temin edilecek
ferdi gözö-ince-Kiriş-
Ingiliz kaynaklarıtulaıı aldığımı* haberlere göre. 8-/9 mayıs Endüstri Fuarı hazırlıklarına hararetle devam edilmektedir. Bu fuara yabancı ziyaretçi ve alıcıları çekmek için gösterilen kolaylıkları dikkate değer bulduğumuzdan okuyucularımıza bildiriyoruz.
Ingiliz sanayii, 8 mayıstan 19 mayısa kadar, semeresini. İngiliz Endüstrileri Fuarında dünyanın ticaret temsilcilerinin önüne serecektir.
Dünya ticaret yekûnunun hemen hemen üçte biri şimdi Büyük Britanya ile İngiliz Milletler Camiası memleketlerinin elinden geçmektedir. Ticaret âleminin bu en bii>’ük tek birliği* harpten beri ihracatının yalnız miktar ve kıymetini arttırmakla knl-mamış, fakat, aynı zamanda memleketlerin özel ihtiyaçlarını nünde tutarak dünya ölçüsünde İçmelere ve fenni araştırmalara mistir.
Londrada Enrls Court ve Olimpia İle Birmingham’da Castle Bromwich’ te açılacak olan Ingiliz Endüstrileri 1950 Fuarında teşhir edilecek binbır çeşit ticaret emtiası ve nıakinaların, yabancı alıcıların katlanacakları uzun yolculuklara değeceği kanaati mevcuttur. Diğer taraftan yabancı ziyaretçinin işini kolaylaştırmak ve tngil-teredeki İkametini zevkli bir olay haline sokmak için hiçbir gayret esirgenmemiştir.
Endüstri teçhizatı ve makine mühendisliğine en geniş bir yer ayrılan ağır endüstriler branşı Birmingham' da tekasüf edecek, oyuncaktan matbaa makineleri. ıtriyattan televizyon ve radar cihazlarına kadar daha hafif mamuller Londrada teşhir edilecektir. Şimdiye kadar 63 dünya memleketine mensup tanınmış binlerce alıcı firma Fuarı ziyarete davet edilmişlerdir. 8 dilde alfabe sırasına göre tanzim edilmiş olan Fuar kataloglan, şimdiden işlerini plânlaştırmak isteyen ziyaretçilere bu ay zarfında u-çakla gönderilecektir.
Birleşik Kıralbkta benzin satışı vesikaya tâbi olmakla beraber, kendi otomobilini getiren yabancı alıcılara, giriş limanında, 1600 millik seyahat İçin kâfi miktarda özel bir turist tahsisi verilecektir. Aynı kolaylık Büyük Britanyadan otomobil satın alacak veya bir arkadaşın otomobilini odunç olarak kullanacak ziyaretçilere de teşmil edilecektir.
Gerek hu ve gerek 90 gün müddetli vergiden muaf şoförlük ehliyeti, ücretsiz otomobil sigortası, ikamet tezkeresi gibi diğer kolaylıklar hakkında ziyaretçilere yol göstermek ve muamelelerini halletmek için giriş liman-
lannda Otomobil Cemiyeti ve Kıralı Otonıooil Kulübünün temsilcileri bulunacaktır. Ziyaretçiye rıhtımda veya hava altınında, Ingiltcnde elan vesikaya tâbi bazı gıda maddelerini elde edebilmesini sağhyacnk iaşe kartları verilecektir. Fakat ziyaretçinin lokantalarda yemek yemesi halinde iaşe kartına ihtiyacı olmıyacak, zira Fuar ziyaretçilerine Birleşik Kıralhk tnki bütün lokanta, otel veya gazinolarda iaşe kartı aranmaksızın aızu ettiği kadar yiyecek temin edilecektir
Fuar ziyaretçilerine, denizaşırı a lıcılara mahsus bir yaka işareti veri kcek vr bununla alıcı her zaman Fuarın bütün şubelerine serbest olarak girip çıkabilecektir. Aynı zamanda kendisine. Fuara İştirak eden firmaların mamûlleri hakkında mufassal bir kataloğ hediye edilecektir. Ziyaret çiler için son derecede konforlu kuiüp odaları hazırlanmıştır. Alıcı bu otel lerde kendine mahsus bir yazıhane kurabilecek, ziyaretçiler kabul edebilecek ve kendisine aynı bina dahilinde posta, telefon ve telgraf, bankacılık kolaylıkları sağlanacaktır. Bu merkezlerde teknik tercümelerde ihtisas sahibi seçkin tercümanlar ve sekre terler de bulunacaktır. Londra İle Birmingham arasında hergün iki özel Fuar treni işliyecek, gerek bu katar lnrda ve gerek istasyonlarda tercümanlar bulunacaktır. Sergiye iştirak eden flrmak^rdan birçokları, ziyaretçi alıcılar için özel ağırlama programları hazırlamaktadırlar. Sosıjal toplantılardan başka, alıcının imalât me-todlarını ve çalışma şartlarını görebilmesi için memleketteki endüstri merkezlerine ve fabrikalara ziyaretler tertiplenecektir.
Mayıs ayı Büyük Britanyayı ziyaret için bilhassa uygundur, zira bu mevsimde. Shakespeare Festivali, Kıralı Akademinin Güzel Sanatlar Yaz Sergisi. Wlndsor atçılık gösterisi, Chclsea çiçek Fuarı. Büyük Bath and West Tarım Fuarı. Op»*ra ve Müz;k Festivali. Avrupa Otomobil yarışları, Grand Prix koşusu, özel bir dram festivali gibi yabancı ziyaretçileri ilgilendirmesi melhuz çeşitli alaylar cereyan edecektir. Aynı zamanda, fuar ziyaretçilerinden birçoklarının, fuarın bir şubesi olarak programlarına ithal edecekleri Londra Moda Haftası da vardır.
T
Türkiye, Marshall Yardımından en çok faydalanan memlekettir
Dördüncü madde programının muvaffak olmasından şüphe edenlere misal olarak, Marshall yardımının Türkiyedeki muvaffakiyeti gösterilmelidir. Bu yardımın bilhassa bu memleketin zirai verimliliği üzerindeki tesiri çok büyüktür. İktisadi İşbirliği İdaresinin Ankaradaki memurlarından bir tanesi Avrupada hiç bir memleketin ham ve yiyecek maddeleri istihsalinin Türkiyede olduğu kadar süratle ve muvaffakiyetle ari-tırılmıyacağını açıklamıştır. İktisadi İşbirliği İdaresinin Ankaradaki Başkanı olan Russei Dorr da 1952 de Türkiyenin harpten evvelk. ihracatının sekiz misli olarak 500,00ü ton buğday ihraç edebileceğini ümit ettiğini söylemiştir. İktisadî İşbirliğinin Türkiyedeki muvaffakiyetleri şu haberden pek âlâ anlaşılmaktadır; Amerikan vardımiyle Türkiyenin geçen senekî pamuk istihsali 1948 senesine kıyasen yüzde 24 nispetinde, buğday ekilen arazide ziraat malzemelerinin 1949 senesi ekimine geç kalmasına rağmen gene yüzde 20 nispetinde artmıştır. Mütehassısların tahminlerine nazaran Türkiyedeki ekilebilir arazinin 1/3 ünü teşkil eden 15 milyon dönüm mümbit arazi şimdiye kadar ekilmemektedir. Türkiyenin köylü nüfusu ise şimdiye kadar tarlalarını cok iptidaî usullerle eken çiftçilerdir. Şimdiye
kadar ekilmeyen bıı büyük arazide zıraate yakında başlanacaktır. Marshall vardım» başladığı zaman TÜr-kiyede sadece 2,000 traktör mevcuttu. Önümüzdeki baharda ise buna 4.000 traktör daha ilâve edilecektir. Bundan başka araziyi sulamak mak-sadiyle son zamanlarda 750 santrfüj tulumbası da Türkiye tarafından ithal edilmiştir. İktisadi İşbirliği İdaresi TÜrklere buğdayları ambarlama bakımından yardım etmekte ve nakli-yenin kolay yapılmasını sağlamak için Türkîyede 13.700 mil şose yapılacak ve demiryolları da daha geniş sahalara yayılacaktır. Bundan başka Türk Hükümeti, çiftçileri daha mümbit mıntakalara göç etme ve teşvik etmektedirler. Türkîyede ziraatın inkişafı yolunda elde edilen muvaffakiyetler ve bu inkişafın daha da genişlemesinin imkân dahilinde olduğunun görülmesi, geri kalmış memleketlere yapılacak olan dördüncü madde programının imkânlarını a-çıkça gösterir. Dünyanın yiyeceğe ihtiyacı vardır. Zamanımızda yiyecek maddelerinin kıt olması, dünyada mümbit arazinin yok olmasından dolayı değil, fakat bu arazilerde ziraat yapılmaması yahut da çok iptidaî u-suJlrrde yapılan ziraatın beklenen neticeyi vermemesinden dolayıdır.
“Coıtn>r-£L preseden
| 15/11/1950 Çarşamba |
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Dün Ticaret Borsacında fındık fiyatları eski hararetini niabi bir surette kaybetmiştir. Böyle olmakla beraber Giresun, Ordu menşeli mallar üzerine 100 ton kadar iş olmuştur. Günlerden beri muamele görmeyen kabuklu fındık için de dün ilk defa olarak satış cereyan etmiştir.
Esham ve Tahvilât Borsacında birinci, üçüncü, dördüncü Milli Müdafaa Tahvilleriyle. 941 Demiryolları Tahvilleri üzerin* ış olmuştur. Altın piyasası İse kararsızlık İçindedir.
İzmir :
İzmir Ticaret Bordasında çekirdeksiz kuru üzüm bugün biraz hareketlilik göstermiş ise de fiyatlar seviyesini muhafaza etmiştir, incirin sağlam durumunda hır değişiklik olmamıştır.
Fransa ya sevkıyat devam etliğinden pamuk piyasası sıcaklığını muhafaza etmektedir. Boraadu ikinci ve üçüncü kaliteli mallar aranmadığından bunların durumları gevşektir. Pamuk yağı piyasası sakinlik arzetmektedir.
Borsada pamuk çekirdeğindeki gevşek durum bugün de devam etmiştir. Pamuk jTiğı fabrikaları daha ziyşde büyük partilerle meşgul olmakta ve bunlara 25 santime kadar yükselebtlen bir prim Ödemektedirler.
Adana :
Borsada kayda değer bir şey olmamıştır.
• «
Türkiye
Memleketimizin, politik tesirlerden uzak, mütehassıs eller tarafından hazırlanmış ve ciddiyetle tatbik edilecek bir plâna ihtiyacı vardır
U yazının başlığını gören okuyucuların zihinlerinde derhal belirecek olan suali tahmin ediyorum: “Monnet Plânı ile Türkiye arasında ne gibi bir münasebet var?,, Sayın okuyucularım bu mukadder sualin cevabını aşağıdaki satırlarda bulacaklardır.
Hatırlardadır ki, 1947 senesi başında Fransa beynelmiyel matbuatta mühim akisler yapan bir kalkınma plânı kabul etti. Bu plânla Fran-sanın istihsali 1950 senesi sonuna kadar muayyen hedeflere ulaşacak ve bu gayeyi temin için de nna sanayi modernize edilecek, randıman ve kapasitesi arttırılacaktı. Fransanın diğer sınai memleketlerle boy ölçüşebilmesi ve Fransız halkının refah seviyesinin arttırılması ancak bu suretle kabili tahakkuk görülüyordu. Monnet Plânı nanılyle anılan bu dört senelik plânın şayanı dikkat noktası hazırlanış ve tatbik şeklidir.
Gaulle olunan plânı
Plânın ıhzarrî mesaisi E»e Hükümeti zamaıunda ihdas “Donatım ve modernleştirme umumî komiserliği,, tarafından sevk
ve idare edilmiştir. Plânın ihzarında muhtelif sanayi branşları için 18 modernleştirme komisyonu ile 90 tâli komisyon çalışmıştır. Bu komisyonlar patron, işçi ve müstakil âza-lardan teşekkül etmiştir. Plânın hazırlanmasında çalışan şahısların adedi bini bulmuştur. Modernize edilecek ana sanayi kömür, elektrik, çelik. çimento, ziraat makineleri ve nakliyattır. Bu sanayiin kalkınma-siyle Fransız iktisadiyatının kalkınacağı. Fransanırı refah seviyesinin artacağı rakamlara müsteniden tesbit olunmuştur. Plânın finansman şekilleri ve menabii de en ince teferruatına kadar hesaplanmıştır. Plânın tatbikatına, ihzarında olduğu gibi, 18 modernleştirme komisyonu nezaret edecek, “plân komiserliği,, de bunlar arasında koordinasyonu temin edecekti.
Bu plânın kabulünden beri üç sene geçmiştir. Bu müddet zarfında Fransız kalkınması plân gereğince tahakkuk yoluna girmiştir. Plân komiseri Jean Monnet tarafından ocak 19İ50 de neşredilen rapor plânın tatbikatı ve 1950 den 1952 ye kadar takip edilecek yol hakkında şayanı dikkat malûmatı İhtiva etmektedir. Rapora nazaran, istihsal mazide en yüksek istihsal senesi olan 1929 seviyesine ulaşmış ve birçok sahalarda onu da geçmiştir. Millî gelir 1946 ya nazaran 30 artmıştır. 1946 da ithalâtın ancak 22 sini karşılayan ihracat 1949 un son üç ayında ithalâtın r.'r 80 ini karşılamakta bulunmuştur. Bu suretle fiyatlarda ve parada da istikrar temini mümkün olmuştur.
Plânın tahakkuku için üç senede 1000 milyar franklık envestısman yapılmıştır. Hususi teşebbüs bu mlk-
tarın takriben yansını temin eylemiştir. Diğer yarısı Amerikan yardımından elde edilen dolarların karşılığını teşkil eden Fransız frank-lariyle devlet tarafından temin olunmuştur. Bu suretle devlet eliyle yapılan finansman bütçeye bir yük teşkil etmemiştir. Bugün bu hedeflere varan Fransa, ikinci hedef olarak, elde ettiği modern istihsal vasıtaları sayesinde halkın yaşama imkânlarım arttıracak ve Fransız vatandaşının bol mikyasta mesken, kültür, sıhhat ve maddi yaşama vasıtalarına sahip olmasını sağlayacak, bir kelime ile, hayat standardını yükseltecektir.
Monnet plânı bütün bunları temin için yalnız maddi vasıtalarda değil, fakat zihniyette de bir yenilemenin lüzumuna kail olmuş, bunu da aynı zamanda tahakkuk ettirmiştir. Ve bugün, muazzam eseriyle, iyi hazırlanan ve iyi tatbik edilen bir plânın bir memleket hayatında neler yapmağa kadir olduğunu ispat etmiştir. Dün, dağınık sahalarda gayesiz dolaşan sermaye ve iş gücünün bilgili ve hesaplı ohııak muayyen bir istikamete yöneltilmesi Franşaya modern bir sınai cihaz, yüksek bir istihsal seviyesi ve milli gelirinde .30 bir artış temin eylemiştir.
Avrupa Kliring Birliği etrafında yeniden faaliyet
★ Hilversum, 15 (YİRS) — Holânda Dışişleri Bakanı ve aynı zamanda Avrupa İktisadi İşbirliği siyasi a-ra bulucusu olan Mr. Sticker, bir Avrupa tediye plânı üzerinde Ingiltere Dışişleri Bakanı Mr. Be-vin ve Maliye Bakanı Mr. Cripps ile Londrada uzun süren görüşmelerde bulunmuştur.
Mr. Sticker hava yoliyle Parise dönecek ve 22 şubatta Bonn Hükümetiyle temaslar yapmak üzere Batı Almanyaya gidecektir. Mr. Sticker, Birleşik Amerika Hükümetinin daveti üzerine 26 şubatta VVashington’da bulunacaktır.
İngiltere - Batı Almanya ticaret görüşmeleri
Londra, 15 (YİRS) — Batı Almanya ile yeni bir ticaret anlaşmasının imzalanması İçin, bugün Frankfurt şehrinde İngiliz temsilcileriyle Alınan makamları arasında konuşmalara başlanmıştır. Konuşmalardan maksat, haziran sonunda biten ticaret muahedesini, başka şekiller altında uzatmaktır.
İtalya -
★
★
★
Macaristan ticaret anlaşması
(YİRS) — İtalya ve
Roma, 15
Macaristan arasında imzalanan ticaret anlaşmasında. Macaristana gönderilecek makine ve diğer sanayi mamûlleri mukabilinde tarım maddeleri alınacaktır.
Ingilterenln haftalık kömür istihsali
Londra, 15 (YİRS) — İngilteredeki haftalık kömür istihsali, geçeı> hafta 4.340.000 tonu bulmuştur.
Birliğinin yıllık toplantısı
Toplantıda Muamele Vergisinin sanayii tazyik ettiğinden
İzmir 15. (Hususî muhabirimizden) — İzmir Bölge Sanayi Birliğinin yıllık umumi heyet toplantısı bugün saat 15 te muhtelif il ve ilçelerden gelen fabrikatörlerin de iştirakiyle yapıldı.
Birliğin okunan faaliyet raporu İzmir Sanayi Birliğinin memleket sanayiinin kalkınmasında faydalı olmağa çalıştığını gösteriyordu.
Rapor üzerinde açılan konuşmalar sırasında İzmirde kurulacak çimento fabrikasına neden İstanbul sanayicilerinden hissedar kaydına lüzum görüldüğü soruldu. Fabrikanın 17 milyonluk bir sermayeye ihtiyaç gösterdiği izah edildikten sonra yeni Muamele Vergisi Kanunu hakkında İzmir sanayicilerinin mütalâalarının ay sonuna kadar Maliye Bakanlığına gönderilmesi ve yeni kanunun bu devrede çıkması temennisinde bulunuldu. Hasırlanmakta olan Sanayi Kanununun bir an evvel kanunlaşmasını temin için yeni idare kuruluna yetki verildi. Bir fabrikatör, sanayi kanunumuz bulunmadığı ve Muamele Vergisi Kanunu tahripkâr olduğu için memlekette sanayi hareketlerinin geri kaldığını. 40 yıl önce İzmirde birçok fabrikalar bulunduğu halde bu-
• w •
bahsolundu
gün bu kabil fabrikaların kurulamadığını ileri sürdü.
Rapordaki İstanbul Sanayi Bankasına İzmirlilerin iştiraki konuşulurken birçok iş adamları İstanbul Sanayi Bankasının gayrı tabii bir teşekkül olduğunu. 20 milyon dolarlık bir krediden bahsedildiği halde banka sermayesinin bir milyon hra gösterildiğini. sermayedarların belli e-dilmedığini söylediler ve meccanen müessifi hissesi almasını tenkid ettiler.
Verilen izahata göre, asıl meselenin bu 20 milyonluk krediyi husus* teşebbüs sahasına getirmek olduğu. Hükümetin hu işle meşgul bulunduğu, bu sermayenin yalnız İstanbul sanayicilerinin emrine bıraxıl-mayıp Hükümetçe kullanma tarzının tesbit edileceğini Başbakanın İzmir Sanayi Birliği temsilcisine temin ettiği anlaşıldı. Daha soma idare kurulu başkan vekili Muhiddin Alanı, İzmir ve İstanbul sanayi birlikleri arasında ahenkli bir işbirliği mevcut olduğunu söylemiş. bütün sanayi mevzularının beraberce ele alınarak müdafaa edildiğini anlatmıştır. Neticede idare kurulu ibra olunmuş ve yeni idare kurulu seçilmiştir.
Adana zürraı, bir fabrika kuruyor
Savın okuyucularım, şimdi, zannederim, bu yazının başında sözü geçen mukadder sualin cevabını kendiliklerinden verebileceklerdir. TÜrki-venin Monnet plâniyle alâkası, bu plândan ve bu plânın tatbikatından memleketimiz hesabına alınacak derstedir. Memleketimizin iş gücü, tabii servet ve kaynakları, mevcut sermayeleri ve sermaye temin imkânları plânsızdık ve hesapsızlık yüzünden heba olmakta, muattal kalmaktadır. Memleketimizin ana istihsal sektörlerini ve imkânlarını kavrayacak umumi bir iktisadi plâna ihtiyacımız vardır. Politik tesirlerden ıı-zak, mütehassıs eller tarafından hazırlanmış ve ciddiyetle tatbikına karar verilmiş bir iktisadi kalkınma plânına muhtacız. Dünyanın gidişi de bizi buna icbar ediyor. Avrupa iktisadi Birliğine dahil bir memleket olarak tam bir mübadele serbestisine doğru gidiyoruz. İstihsal kaynaklarını ve imkânlarım hesaplamamış, bunların âzami randımanla kullanılması için lâzım gelen tedbirleri almamış, gideceği yolu sarahatle tâyin etmemiş milletlerin bu yürüyüşe ayak uydurmasına imkân yoktur. Vaktimiz dardır. Elimize geçen fırsatlar nâdirdir.
Monnet plânı ve tatbikatını bu münasebetle tahlil ettik. Fransız kalkınmasını bize rehber olabilecek bir eser olarak bunun için izaha çalıştık. Öyle zannediyoruz ki bugün bizim için yapılacak tek bir şey vardır: Harekete geçmek.
iHvet*ir^r ou
★★★
Birleşik Amerika, buğday ekimine tahsis edilen araziyi azaltacak
Washington ı Reııter - Hususi) — Birleşik Amerika ziraat Bakanlığı Kongreye.buğday ekilen araziyi azaltıcı kararlar alınmasını teklif etmiştir. Bildirildiğine göre, mevcut mevzuata göre, buğday ekilen arazi lüzumundan fazla geniştir. Zirai Mahsuller İstihsal ve Satış İdaresi Mü-
dür Yardımcısı, arazi tahsisinde iç ihtiyaçları karşılayacak miktardan fazla ve binaenaleyh ihracı lâzım gelecek miktarın, stokların yüzde otuzunu geçmemesi hususunun gözönünde bulundurulması icap ettiği mütalâasında bulunmuştur.
★
★
Sovyet Rusya i-arasında bir it-ve Sovyet Rua-iktisadî eden
Kıısya, Çine kredi açıyor
Ix>ndra, 15 A.A. (United Press) — Moskova Radyosunun dün akşam bildirdiğine göre, le Komünist Çin tifak andlaşrnası
yanın Çine uzun vadeli krediler açmasını derpiş muhtelif anlaşmalar imzalamıştır.
Birleşik Amerikanın Koren ve
Formoza.va yardımı
Hilversum, 15 (YİRS)
hurbaşkanı Truman, Koıeanın 60 milyon dolar ve Formozanın 28 milyon dolar yardım görmesini sağlayan kanunu tasdik etmiştir.
Cum-
ımnnıınıır.»
( I •
Ziraat Bankasının yeni tahvilleri
Ankara 15 (Hususi muhabirimizden) — Bugün tedavüle çıkarılan Türkiye Ziraat Bankası r>7 faizli tahvilâtının ilk tertibi büyük bir rağbet görmüştür. Akşam üstü Banka Umum Müdürü Hftnıid Pekcanı gördüm. Öğrendiğime göre, ilk günün öğlesine kadar 24 merkezde ceman sekiz milyon liralık plasman yapılmıştır. Yarın akşama kadar on milyon liralık tertibin tamamen satılacağı anlaşılmaktadır.
Fırın
amelesi de 8 saat çalışacak
15, (A.A.) — Çalışma Ba-ağır ve tehlikeli işler
Ankara kanlığı, tüzüğü yürürlüğe girdiğinden ve fırın işleri de bu cins işlerden sayıldığından iş kanununda hu nevi sanayide çalışan işçilere 8 saatlik çalışma müddeti tesbıt olunduğu için fırın işçilerinin de 11 saat yerine 8 saat çalışması meselesini incelemekle meşguldür.
Fırın işçileri 11 saat yerine 8 saat çalıştığı takdirde, bunun maliyet fi-atlerine tesir edip etmiycccğı meselesi, Belediye İktisat Müdürlüğü, Çalışma Bakanlığı ve Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından müştereken İncelenmektedir .
Bunun için kurulan şirkete Marshall Plânından yardım
Adana (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Marshall yardım plânından da faydalanmak sureliyle. Adana çiftçileri büyük bir fabrika kurmağa teşebbüs etmişlerdir. Fabrikaya her çiftçinin hissedar olabilmesi için biner liralık hisse senetleri tertip edilecek, böylece 1 milyon lira temin edilerek inşaata geçilecek, makinelerin de Marshall yardım plânı dahilinde Ameıikadan tedarikine çalışılacaktır. Bu hususta Ankarada da temaslara geçilmiştir.
Fabrikanın çırçır-prese, mensucat
Ekmek beyazlaşacak
Hava müsait giderse, un randımanı martta indirilecek
edilecek
bilhassa pam uğı ı na m üş te r
ileri gelen endişesi, kilosunu 18 kurusa ıpaınuk tohumu» sırf
ve yağ olarak üç kısımdan ibaret olması düşünülmektedir Böylece Adana pamuk müstahsilinin yağmur yemiş bulamamaktan diğer taraftan sattığı çiğidin
küspesinin 24 kuruşa ihracından doğan ıç acısı da bertaraf edilmiş olacaktır.
Fabrika pamuğun en geniş imkânlar içerisinde değerini bulmasını ve müstahsilin emeğinin karşılığını da tam olarak temin edecektir.
if
ekmeklik
79/81 e
Hâlen bü-diğer un-randımnnlı UJid'in Toprak Mahsul bu şekilde müsaı» lıir hal olmadığ;
Ankara 15, ıA.A.1 — tün Türk iyede ekmek ve lıı maddeler 89 91 imâl edilmektedir, leri Ofisi, havalar gittiği, fevkalâde
takdirde, mart avı içinde ekmekleri 79 81 randımanlı undan imâl ettirecektir. Bu suretle, şimdi 100 kilo buğdaydan 10 kilo kepek çıkarılırken, yeni alınan kararla 20 kilo kopek çıkarılacak ve ekmekler daha beyaz olacaktır. I
Fig ve bogalo ihracı için teşebbüsler
İzmir 15 (Hususi muhabirimizden» — Hububat İhracatçıları Birliği İdare Kurulu yaptığı toplantıda yeni mevsim zefiyatının gayet müsait bulunduğunu hesap ederek Öig, bağala, akdarı ve kumdan ihracı lüzumunun bir defa Ticaret Bakanlığına telgrafla bildirilmesine karar vermiştir. Anlaşıldığına göre Bakanlık, yalnız fig ve bağala ihracına izin vermeğe mütemayildir.
İzmir Fuarına sekiz memleket iştirak ediyor
İzmir 15 (Hususi muhabirimizden) — İzmir Enternasyonal Fuarına resmen iştirak edeceklerini bildiren devletlerin sayısı sekizi bulmuştur. A-merika, Sergi Sarayının varışını işgal edecektir.
Ayrıca Amerikanın 200 büyük fab rıka ve firması da müşterek bir pavyonda teşhir yapacaklardır.
Macarlar ve Çekler pavyonlarını martta hazırlamağa başlı yar aklarını bildirmişlerdir. Bir habere göre. Çekoslovakya Ticaret Bakanı İzmir Fuarının açılış günlerinde İzmire gelerek Çek pavyonunun açılışında bulunacaktır. Bu ziyarete önem verilmektedir.
Tüccar Derneğinin dış memleketlere yapacağı seyahatler
Tüccar Derneğinin» 5 nisandan 20 nisana kadar devam etmek üzere Tarsus vapurıvle bir seyahat tertip edeceği yazılmıştı. Dernek, bundan sonra Lübnan ve Yuna nişte na da kafile halinde seyahatler yapmak için program hazırlamaktadır.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
I Sferllng 10ü Dolar Açılış Kapanış
7.88.50 282.00 0.80 64.03— 5.60— (54 12.50 73.68.40 0.14.128 0.01.676 9.73.99 7.89 282.00 0.80 61.03— 5.60— 54.12.50 73.68.40 0.44.125 0.01.867 9.73.90
100 I-’r. Fr«hgı„. !•* İsviçre Fr„. J00 BeJç. Fr KM» İavrç ICr 100 Florin Km» Liret
Iı*) Drahmi 100 Eacoudoa ...
Altınlar
Külçe Yeri» Gr. Külçe DegUiSA, Cumhuriyet ... Reşat Bugün Eski kur
Lira Lira
5.79 5.M 39.6İ) 44 55 (0.70 39.10 52.25 ♦5.40 42.50 41— 5.79 5.86 40.80 (4.80 40.70 30.25 32.20 4550 (2.60 41—
Hnmİt
Gulden
İngiliz
Franaız kok ... Napol6on III... İsviçre .....
New-York’la : onsu : 3 35
Gümüş, Platin
Gümüş Gr PJâtln o En aşağı En yukarı
W.- H—
Zürich Borsası (Serbest)
Türk Üresi ••• •»»>•••••••• Sterllng İsviçre Frangı
En aşağı Er. yukarı
0.95 4 28 5 8 10.25 ı on i/2 1.05 1 29 3/8 10.15 1.11 t 2 1
Fransız Frangı...
^5
ESHAM VE TAHVİLAT
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanış
bugün
New-York Borsası
1933
T/6 1938 5 Milli
1911 1941
1/2
ikramlycll tahviller
Ergani
Ik ramlycli Müdafaa i Demiryolu Demiryolu
1941
IV ... V ....
1919 IkramlycU ....
Diterleri
Demiryolu VI......
Kalkınma
1948 1918 1934 1934 1941 1041 104J Milli
>•
e»
II
I ......
II ......
I I 1. ••••«•
I.......
II ......
Sivaa-Erzurum I. M O ıı.-VII.
Demiryolu 1........
• •
• >
Müdafaa
O
• 9
• •
• V
ı • istikrazı
II. III,
I.
II.
ur. ıv.
23.25
21.30
21 7(i
102.50
»7 90
47.35
97.20
21 -
97 60
97.25
97.85
97.75
20 1)0
20.70
21 — 21—
21.25
21.15
21.40
20.45 20 65
Şirket Tahvilleri
t»)
24—
21.30
20.80 (02 25
98—
*a.-
97 25
97.90 08.— 98.
20 !)(»
20.85
21-
21.85
21.20
21.15
21.40
20.5a
20.65
II ııİmbııt:
Buğday yumuşak (TücJ... Buğday yumuşak (Ofisin),. Arpa Biralık ............... Arpa Yemlik (Dökme) ..........
Mısıt (Sanı çuvalı ...........
Pasulyn horoz (Çuvalı) ... Fnsulva Çalı aort (Dökme) Kuşyrnıi .....................
Mercimek Kırınızı iç (Çü.) Mercimek yeşil ı Yozgat) Nohut un türel ...............
Tııclı tdhıımhır :
Ayçiçeği tohumu .. Ketnntohumıı ......
Kcııdlrtohumu ..... Sunam (Bandırma) Yer fıatığı kabuklu
Kıırıı Mr\%uhtr :
Fltidlk (kabuklu sivri)
Fındık ılç tombul) ....
Ceviz (Kabukla) ......
Ceviz (İç nntürel) ....
dugUD
31.—
19.20
43.20
75.— 17b 176
Kakı Kapanış
30—
31 —
27—
23,20
20.10
19—
30—
11.70
49—
19—
23—
36 —
45 —
16 —
86 —
75.—
63—
172 180
50 —
190—
Dün
EsLU Kur
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 108.50 107.-
fl Ü o» —
•• .. r(6o 69— 60.-
,, Mümea. Senet. 67.50 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası ... 131 — 132—
Türkiye îş Bankası 25.10 25.10
Türk Ticaret Bankası 5.- 5.-
Aralan Çimento 17— 17—
Sark Değirmencilik 23.25 23.50
Millî Reasürans 16.25 •
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonRlvo 1003 172 —
■ 1911 ' 152. - •
Dokuma İlanı Maddeleri:
Tiftik (Ana mal) ...........
Tiftik (Natürel) ...........
Yaptık Anadolu (KırkınıJ
Hain deriler :
Sığır salamura (yaş) kilosu Keçi turlu kuru kilosu......
Koyun hava kurusu kilosu Mezbaha sığır yaş kilosu..
Nriıatl Yıığlar :
Zeytinyağı (Ekstra ekstra) Susa m yağ ıı Rafine ı ilene.) Ayçiçeği ıRnfin* tenckell) Fındık vn gı ..............
2ft0.—
290— 350— 200—
150 — 170.— 184.— 103.—
260.— 220.— 160— 161 —
Özüm çekirdeksiz No.9 İncir A
t* R Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamukyağı (rafine) Pamuk çekirdeği ...
aerl«l «erişi Akala Akala Akala veril
No. 8....
No. 108
I.......
If.......
III.......
5t.75 56—
13— 235— 215—
Soıı kapanış
51.75
M—
43— 235— 215—
• ••
200.— 150.—
16 50
200.— 150.—
16.50
Buğday (f Buşeli=:Svnt) ........
Sert Kış mahsulü No. 2 ...
Kırmızı No. 2 ...
Pamuk Middling (Libre.M=Sent)
Mart .......................
Mayıs ..................
Temmuz .....................
Ekim .......................
Tiftik (Ltbro«i=Sent) ..........
Tekaae No. 1 ..........
Fındık (Llbre»i=Sent) ..........
Büyük Baraelon (Kabuklu Domcatlc) ...................
.. ıı orta ............
Levnnı ıç İthal malı .....
Ekstra İri iç malı .........
Kuru üzüm (Llbı/•«IzzSent) .....
Thompson çekirdeksiz seçme Keten tohumu (Buşeli=D(>Jar)...
Mlnneapolla
Kalay (Llbre«l=:Sent) ......
Levhtt-tonokn (100 libre dolar)
262.—
281 1/4
31.75
31.77
31.34
29.45
262.—
281 1/4
3175
31.77
31.34
29.45
58/60
58 60
1, (I.
Akala Akala Akala yerli
180/190
155 —
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday sert ..
23.—
22.50
37.—
39.40
11.50
3.80'3.99
75.50
7.30
23.—
22.50
37. —
38. —
11.50
3.80
74.50
7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterling) Bomb( Kal küte Yer fibtığı Hindistan 64— 62 50 64.50 64 — 62.50 64.50
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mal (Librcsl=Penl)... Sıra malı Tün Anadolu ., „ „ Trakya „ „ 34— 30— .20/21 18/21 34— 30— 20— İS—
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarı=Tallari Ashmuunl Kıea elyaflı F/G. Karnak Uzun elyafh F/G. 86.78 101.5
O Gününde Borsada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Sayfa 4
YBNÎ İSTANBUL
*5 Şubat 1SJ50
?! r=« t
t* i-
İl. »t
ı1
IHI t: **01 RB«Î
FlfiM
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
lifi
Washingtonla Moskova arasında
gizli görüşmeler mi yapılıyor?
Batı Almanya siyasi mehafili, bu şayiaları ısrarla teyit ediyor
“Bizim yokug,,laıı hatıralar
Ziya Gökalp "Yeni Mecmua,, sı
Bir gence öğütler
"Tez canlı olma. Bir anda elde edilen servetler ve §öhretle>f bir anda kaybolup giderler/9
Bonn, 13 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Berlin, artık Alman-yanın siyasi merkezi değilse de, bü-
tün Almanlar, âkıbetlerlnl milyonluk şehrin Akıbet ine bağlamışlardır. Boründe sükûnet devam ettikçe, Almanya rahat nefes almakta ve Berlinin Batı ile münakalesi her no şekilde olursa olsun inkıtaa uğrayınca herkes. Sovyetlerin Doğu Al-manyayı, anavatandan tamamen a-yırmalarından korkmaktadır.
Berlinin yeniden abluka altına n-lınması, son on yıldan beri cefaya çok alışmış olan Berlinülerl fazla düşündürmemektedir. Korkulan şey, yeni bir ablukanın büsbütün başka maksatlara dayanmasıdır. Çünkü Sovyetlerin, tekerrürlerden hoşlanmadıkları ve aldıkları tedbirlerin arkasında, daima hesaplı, fakat tehlikeli bir sistemin saklandığı malûmdur.
Berlinin, sırf müşkülât çıkarmak maksadiyle yeniden abluka edileceği doğru değildir. Böyle bir hareket, Batı ve Doğu Almanya arasındaki münasebetlerin ve bilhassa iktisadi
ı(n
mübadelenin derhal kesilmesini intaç edecektir.
Halbuki Sovyetler, Doğu Almanya devletinin iktisadi kalkınmasını temin edebilmek için, Batı Almanya ile ticari münasebetleri devam ettirmek mecburiyetindedirler. Bu itibarla ablukadan kimse endişe etmemektedir.
Berlin hudutlarındaki yeni hâdiseler. Batı Almnnyada büsbütün başka endişeler uyandırmaktadır. Bonn mehafili, kasım sonundan beri devam etmekte olan Moskova -Washington görüşmelerinin, resmi beyanatta açığa vurulduğundan çok daha ileri gittiğini zannetmektedir. Bu mehafUe göre, Uzakşarkta beliren tehlikeler ve Avrupa politikasındaki muvaffâkıyetsizlik dolayısiyle, Amerikayı Sovvetlere bazı muvakkat tâvizlerde bulunmaya şevket-mektedir. Bu tâvizlerin şümulü, gelecek aylar zarfında belli olacaktır. Fakat tâvizde bulunan, yalnız Ame-
rikahlar olmasa gerek.. Sovyetlerin de, artık “Hayır” politikasından vaz geçtiklerine dair emareler belirmek-
tedir. Şu var ki, Sovyetler bu yumuşaklığı ancak Amerikalılarla iki taraflı görüşme yaparken gösteriyorlar.
Almanlar, Amerika ile Sovyet Rusya arasındaki böyle bir anlaşmayı, kendi sırtlarına yüklenmemek şartiyle şüphesiz memnunlukla karşılayacaklardır.
Şu var ki, Moskova ile Washing-ton arasındaki gerginliği azaltarak umumi gidişte muayyen bir istikrar yaratacak olan böyle bir anlaşma İçin bütün Almanyayı demir perde gerisine terketmek gibi çok pahalı bir bedel ödemek doğru olamaz.
Anlaşılıyor ki. Sovyetlerin Berlin üzerindeki anlaşıncaya den mühim caya kadar
Jlini, umumî
olarak telâkki edenler, gelecek haftalar zarfında, daha bir çok heyecanlı hâdiseler bekleyebilirler.
baskısı, Amerikalılarla veya aralarında yeni-gerglnllkler hâsıl olun-devam edecektir. Ber-dürumun barometresi
M
u
f Amerikadan intibalar J
Vesayet Konseyi Kudüs müzakerelerini tehir etti
Cehennem bombası
ve casusluk
İsrail ve Ürdün’ün düşünceleri soruldu
Nevr-York Times gazetesinin yaptığı bir anket, Amerikan halkının bu meselede şöyle düşündüğünü göstermiştir : Rusların, bizden ileriye geçmesine meydan vermek deliliktir
A TOM bombasını Amerikan gazeteleri (A-Bomb) diye yazarlar. Truman’ın yapılmasını emrettiği yeni hidrojen bombasını ise (H-Bomb) ve bundan kinaye olarak ıHell-Bomb — Cehennem Bombası) diye anıyorlar. Cehennem bombası bugün Amerikada bir uçtan Öbür uca konuşulan başlıca mevzu haline girmiştir. Artık dünyanın atom çağına tamamiyle girdiği aşikârdır.
Bu çağın üç tarihi merhalesi, Başkan Truman’ın üç demeciyle açıklanmıştır. 6 ağustos 1945 de şöyle demişti:
"Bundan 16 saat önce bir Amerikan uçağı Hiroşima üzerine bir bomba salmıştır. Bu bomba, 20.000 ton dinamitten daha kudretlidir. Bu, A-tom Bombasıdır.”
İkinci Dünya Savaşını kapatan a-tom çağının bu ilk safhası, 68.000 kişinin ölümüne ve 90.000 kişinin yaralanmasına sebep olmuştur. Ve neticede muzaffer Amerika, atom sırrına tam mânasiyle sahip yegâne millet olarak dünya mesuliyetini yüklenmiştir.
23 eylül 1949 da Başkan Truman şu demeçte bulundu: “Son haftalar zarfında Sovyet Rusyada bir atom infilâkı husule geldiğine dair elimizde kati deliller vardır..,
Bununla, Amerikanın atom inhisarı son bulmuş oluyordu. Ve korkulan atom yarışı başladı.
Geçen salı günü, 31 ocak 1950 de, atom çağının 3 üncü safhasını Truman şu sözlerle açtı: “Atom Enerjisi Komitesine, her türlü atom silâhlarının imaline devam etmesini emrettim. Buna, hidrojen bombası veya Sü-per-Bomba da dahildir.,,
Haftalardır sürüp giden münakaşa kapanmış, Amerika, atom bombasından bin defa daha kudretli olan yeni silahı imal için hazırlıklara başlamıştır. Hidrojen bombasının imkânını Amerikan Alimlerinin daha atom bombasının ilk denemeleri sırasında farkettikleri muhakkaktır. Fakat a-tojm İnhisarını elinde tutan Amerika, esasen kudretli olan bu silâhı bin misli dalıa korkunçlaştırmak için yeni muazzam masraflara lüzum görmemişti, Rusyamn da atom bombası yaptığının sabit olması, Amerikalıları — milli emniyetleri bakımından — büyük bir endişeye düşürmüştür, Bazı insaniyetperverlerin “yap-mıyalım, günahtır, büyük mesuliyettir” tarzındaki mütalâaları, çoğunluğun azmi karşısında mânasızlaşmış-tır, Truman “Başkomutan sıfatiyle, milletin emniyetini her çareye tevessül ederek korumak vazifemdir” diyerek cehennem bombasının imalini emrettiği zaman, Amerikan milletinin oybirliğine yakın bir çoğunluğu onu tasvip etmiştir. Gerek Cumhuriyetçi, gerekse Demokrat Parti Tru-manı kararından dolayı mÜtteflkan tebrik etmişlerdir. Atom Encümeni Reisi Senatör McMahon şöyle demiştir: “Hidrojen bombaları yapmamız, Amerika içi npozitif bir emniyet değildin bunu unutmıyahm. Bu, 50 milyon Amerikalıyı, bir gece içinde değil, birkaç dakika içinde yakıverecek korkunç bir tehlikenin bir kaç ay, belki de birkaç yıl İçin geri bıraktu’il-masına yanyacak bir sigortadan başka bir şey değildir.,,
New-York Times gazetesi muha-birlerinin, memleketin muhtelif taraflarında yaptıkları anketler, Amerikan halkının bu mesele hakkında şöyle düşündüğünü göstermiştir: “Bu hoş bir İş değildir; fakat Rusların bizden İleriye geçmelerine meydan vermek delilik olurdu?1
Gerçek bir şey varsa, o da Amerikan halkının harp İstemediğidir. Fakat niyetlertbelll bir düşmana, o korkunç silâhı daha önce yapmak fırsatını vcrnüyecekleri de aşikârdı.
Yalnız Amerikanın değil, bütün hür dünyanın âkıbeti de Truman’m vereceği karara bağlıydı. Bu karariyle Amerikan Hükümeti, milletine ve dünyaya karşı olan mesuliyetine ihanet etmemiştir.
Bu tarihî karardan sonra inkişaf e-den hâdiseler, meseleye beklenmedik feci bir veçhe vermiştir. Lngilizlerin en mesul mevkidekl atom âlimi, bilindiği üzere, casus olarak Scotland Yard tarafından tevkif edilmiştir. Dr. Fuchs’un tevkifi haberi Amerikada a-tom bombası gibi patlamıştır. Gelen raporlara göre, hâdise Ingrilterede bile bu kadar büyük heyecan uyandır-mamıştır. Hükümet Truman’ın başkanlığında derhal toplantıya çağrılmış,Kongre, bir gizli celse aktederek, sabık Atom Komitesi Başkanını ve Gizil İstihbarat (E.B.t) müdürünü dinlemiş, Washington allak bullak olmuştur. “Dr. Fuchs bütün atom sırlarına, hattâ hidrojen bombası sırrına bile vakıfmış,, sözü bütün ağızlarda, bütün gazete başlıklarında trajik bir edayla ifade buluyordu. Cehennem bombasının henüz başlangıç safhasında bulunuşu ve casusun fazla bir şey öğrenememiş olması düşünülerek Allaha şükran duası okundu. Atom sırrı için çok daha sıkı tedbirler tasarlandı ve İngilizlerle başlamış olan a-tom görüşmeleri tekrar kesildi. Ame-
•
rika, sırrım gayet kıskançça saklamaya ve dostlarına bile artık bir şey açmamaya yemin etmişe benziyor.
Aynı zamanda da, umumi bir silâhsızlanma için daha ciddi sözler söylenmeye başlamıştır. Gerçekten tam atom çağına girmiş bulunuyoruz.
Oğuz TCRKKAN
■z
— 18 —
Mecmuaların az çok bir "edebi mektep,, haline girmesi başlarında sanata candan sarılmış, imanlı üstadların bulunmasına bağlıdır.
&ŞRUTİYET devri mecmualarından iz bırakmış olan ikisine, Fecriatl “Servetifünun,, ile Ziya Gökalp “Yeni Mecmua,, sı
kadrosuna ben de dahil bulunduğum için kanaatim şudur kİ bunlar hakkında bildiklerimi veya hatırladıklarımı söylemek lüzumludur; hattâ bir vazifedir, Gelecek nesiller o hâtıralardan epeyce istifade ederler. Nitekim “Fecriâtı,, isminin “Sina-L emel,, den vazgeçilerek nasıl alındığına dair vaktiyle yazdığım bir fıkra, çimdi muhtelif tetkik eserlerinde ve edebiyat tarihi kitaplarında ehemmiyetle zlkrolunmaktadır.
gibi taşı-ağır
Yazan : REF İK HALİD KARAY
büyük yardımda bulundu.
İdarehanesi, daha doğrusu toplantı yeri parti umumi merkezinin alt katında, icabında bahçeden geçilerek arka kapıdan da girilen bir tek odadan ibaretti. Muharrirler ekseriya ikindi üzeri gelirler, akşuma doğru dağılırlardı. Burada yazı yazılmaz, nâdiren okunur, daima konuşulurdu
Cenevre 15 A A. (United Press) — Birleşmiş Milletler Vesayet Konseyi dünkü toplantısında İsrail’le Ürdün'ün görüşlerini dinleyinceye kadar Kudüs’ün milletlerarası hale getirilmesi hakkındakl statünün müzakerelerini geri bırakmaya karar vermiştir. Belçika delegesi Pierre Rychman İsrail ve Ürdün delegeleri konuşana kadar ikinci maddenin geri bırakılmasını teklif ettiği zaman Konsey statünün müzakerelerinebal-lamış ve Dibaco ile birinci maddeyi kabul etmiş bulunuyordu. Bu madde Kudüs’ün hudutlarını tarif etmektedir. Rychman. Konsey bu kadar mühim bir maddeyi İsrail ve Ürdün’ün fikrini öğrenmeden kabul ettiği takdirde bunun Telâviv, Amman ve umumi efkâr üzerinde hâsıl edeceği tepkiyi nazara almak lâzımdır, demiştir. Konsey İsrail ve nün de katılacaklarını lecek pazartesi günü karar vermiştir. Irak
muhammet Cemali Konsey bir maddenin müzakeresini geri bıraktığı takdirde bütün statünün müzakeresini geri bırakmak gerektiğini »öy-temışlir. Bu delege İsrail ve Ürdün'ün geçen cumartesi günü Konsey tarafından yapılmış olan davete cevap vermemelerinden duyduğu memnuniyetsizliği de
Birleşik Amerika delegesi Sayre, bu iki hükümetin hafta sonunda aldıklarını kabulü ve temsilcilerin
bir müddet lâzım olduğunu söylemiştir. Amerikan delegesi temsilciler gelmeden ikinci maddeyi müzakere etmenin işleri aceleye getirmek olacağını söylemiştir.
“Yeni Mecmua,, Ziya GÖkalp büyük bir adamın damgasını ması itibariyle terazide daha basar. Nitekim Tevfik Fikret de E-
debiyatı Cedide “Servetlfünun,. unda öyle idi. Fecriâtı “Servetifünun,, u daha yumuşak bir mürşitle işledi’ Celâl Sahlr’lc. Fakat o olmasaydı Fecriâtı bu kadarcık da yaşıyamaz-dı.
Görüyoruz ki mecmuaların az çok bir “edebi mektep,, haline girmesi başlarında sanata candan sarılmış, imanlı üstadların bulunmasına bağlı. Mecmuanın sahibi ve tabii de muhakkak, “yerleşmiş, yerim yapmış,, bir adam yahut bir müessese olmalıdır. Ahmet İhsanın büyük bir matbaası ve mazisi vardı. “Yeni Mecmua., ise hükümet partisi olan ittihat ve Terakki’nin yardımiylc çıkıyordu. Zamanımızda ne böyle adamlara rastlıyoruz, ne de partilere. Devrin İktidar partisi benimsediği genç muharrirleri mühim bir şahsiyet etrafında toplayıp çalıştıracağına derhal memuriyetler ve seyahatlerle etrafa dağıtıyor. Filvâkl bunları mükemmelen kayırıyor ama verimsiz hale de sokuyor. Diğer taraftan mühim şahsiyetleri hariçte veya dahilde yüksek vazifelerle mükâfatlandırarak kendilerini mürşitlik hizmetinden uzaklaştırıyor
Ziya GÖkalp — ne masa başı, ne baş köşe — bir koltuğa gömülmüş, çok defa elleri karnının üzerine bağlı. siyah iri gözlerinde halâvet, ya dikkatle dinler, yahut heyecanım İçine yedirerek zahiri bir sükûnetle söylerdi. Müdavimler arasında Yahya Kemal’i, Necmoddln Sadık’ı, hepsinden devamlısı Ömer Seyfeddin’i, bir de kendimi hatırlıyorum. Müdürümüz, tanıdığım adamların en iyilerinden biri olan Küçük Talât Beydi; Merkezi Umumi âzasındandı. Tahrir İşlerinin tanzimine Köprülü Zade Fııatla tarihçi Ahmet Refik memurdurlar; yazılarımızı onlara verirdik. Lüzum görürlerse Gökalp’a, fakat her halde Talât Beye okurlar, fikrini alırlardı, sanırım. Falih Rıf-kı, resmi vazifesinden vakit bulamadığı için, “Erenlerin bağından,, nA-şiri de İsviçre'de olduğundan gelemezlerdi. Mamafih uğrıyanlar çoktu.
Hakikati söylemek lâzım: GÖkalp odada İken, Ömer Seyfeddin İle Yahya Kemal hariç, blzler söze pek karışmazdık; ara sıra mütalca beyan eder, ilerisine gitmezdik. Lâkin o ikisi, reisimizle âdeta İftübali gibiydiler; münakaşa bile ederlerdi. Dikkatimden kaçmazdı: Ziya GÖkalp, kendi fikirlerine karşı zıt fikir ileri sürülmesinden hâz duyardı. Yalnız dudaklarında tebessüm belirmez, gözlerinin içi de gülerdi. Galiba her mecliste bütün söylediklerinin tasdik ve “aynı keramettir, e-fendım,, şeklinde kabulünden bezmişti; Ölçülü surette itiraza uğramak. ruhunun bir ihtiyarım karşılıyordu.
Ziya
HAYATA çok çetin bir zamanda banlıyorsun. İnsanlık tarihinde öyle meddücezirler vardır ki, en mecalsiz yüzücüleri bile kıyıya ulaştırır. Sen ve arkadaşların akıntıya karşı yüzeceksiniz. Bu daha suç. . ■jr. •.1
Halbuki size lâzım olacak hasletler, vaktiyle atalarınızı kurtaran hasletlerin aynıdır. Kâinatın kanunları değişmedi; ona hâkim olmamıza yardım eden usuller olduğu gibi duruyor. İlk kulaçları atınca nefesin tıkanacak, muvaffakiyet sahiline u-laşmaktan tamamiyle ümidini keseceksin. Metlr ol. Bu vartayı hepimiz atlattık, insan alışıyor, fakat yüzmesini öğrenmek lâzım.
İşte muvaffakiyetin ilk sırrı da, zaten bu güvendir. İnsan bit İrebileceğine inanarak bir işe koyulmazsa, hiçbir şey başaramaz. Genç muharrir ilk yazdığı kitabın sonu gelmeyecek sanır. Onuncu kitabı yazarken artık bunun imkânsız bir şey olmadığını bilir ve İşe huzuru kalblc koyulur. Kitaplar için doğru olan bu tecrübe, hayatın her sahasında yapılacak t(> şebbüslcr için de doğrudur, insanoğlu herşeyln, yahut hemen hemen her-şeyin hakkından gelir; yeter ki sabretmesini bilsin, yılmasın, zafere u-laşıncaya kaciar tekrarlamaya azmetmiş olsun.
Tez canlı olma. Bir anda elde edilen servetler ve şöhretler, bir anda kaybolup giderler. Ben senin karşına engeller, düşmanlar, savaşlar çıkmasını dilerim. Mücadele ede ede sertleşeceksin. Kırk, elli yaşlarına geldiğin zaman, fırtınaların yüzyıllardan beri hırpaladığı o girintili çıkıntılı, heybetli kayaları andıracaksın. Feleğin silleleri sana şekil verecek. Se-
Haberleşme bahisleri
1
Ürdü-ıımarak ge-toplanmaya delegesi Dr.
belirtmiştir.
Francis telgrafı ve bunun
tâyini için
“Mademki, diyor, Mahkeme-1 Kübrâ, biz-Pariste aylarca ve belki de senelerce in-hükûmet merkezinde
lerl tizara mecbur ediyor, ticaret ve sanayiin yeniden faaliyete geçmesi zaruridir. Bu neticeyi elde edebilmek için bir mübadele akçesinin ihdas edilmesi lâzımdır. Her gün, sütlü kahve, biftek ve daha bir çok yemeğin teksiri hususunda hiç de müşkülâta duçar olmayan “Melekler İdaresi,, İçin para meselesini bu suretle başarmak işten olmasa gerektir. Dirilenlere ikametgâh vesikası dağıtıldıktan sonra bir para tevziatı da neden yapılamasın? Ancak bu yapıldığı takdirdedir ki, büyük Paris şehri kıyametten evvelki manzarasını, hayatiyetini iktisap edebilir.,,
Başmuharririmiz Tardıö’den öğrendiğime göre, makale “Melekler idaresi,, üzerinde derin bir tesir yapmış, meseleyi tetkike karat vermişler, yakında, bir para tevziatı muhte* melmiş, ayrıca bu haber, dirilen tüccar ve esnafı sevindirmiş, mağazalarını, dükkânlarını pçmak için hazırlıklara başlamışlar. Şimdi herkes, para meselesiyle meşgul. Fakat bana ne?!. Monik olmadıkça, İşler yeniden açılmış, Paris eski haline dönmüş, hepsi beni lâkayt bırakıyor, kıyamet gününden beri, “Yedi Boru,, otelinde hazin ve üzüntülü geceler geçiriyorum. Halbuki, otel hayatımız hiç de yek nasak değil. Rikiki ailesi, bizim tabldot’un neşe kaynağı olmakta devam ediyor. Dün akşam cumartesiydi, Bay Rıkıki, zerzavat çorbası yapılmadığı için asabileşti, umumi kahkahalar arasında şöyle haykırıyordu*
— Her cumartesi akşamı. Adetımdir. sebze çorbası yerim. Yani, ne demek’. Dirildik diye itiyadlarımdan niye vazgeçecekmişim ? ’
Sonra Dördüncü Henri'ye hitap etti:
— Majeste! Siz saltanat devrinizde, tebaanızın her pazar, sofrasında tavuk yemelerini ister, bunu temine uğraşırdınız. Ben de, her cumartesi sebze çorbamı istiyorum. Bir insan, işlerini nasıl tanzim ediyorsa, yemeklerini de Öylece intizama sokmalıdır. Nizam ve usul olmazsa, anarşi ve bolşeviklik doğar Bu sözlerime dikkat et, Daniyel!
Yeğen Marsel. Rikiki ailesine fena halde kızıyor. Bay Rikiki Melekler İdaresine müracaat ederek kızı için bir piyano tedarikine
Her ylğitin bir yoğurt yeyişı vardır, deyip geçenleyiz. Geçmiş zamanda iyi neticeler vermiş olan tarzdan zamaneye uyularak faydalanmak pekâlâ mümkündür. Kaldı kı ne bugünün tabilerinde bir Ahmet İhsan olmak hevesi seziyoruz; ne de üstadlannda Ziya Göka’p - Tevfik Fikret - Celâl Sahir ideali buluyoruz. Gençlik, sevk ve idareye muhtaç. Eğer Orhan Veli istikamet değiştirerek bize Nasreddin Hoca manzumelerini kazandırdı ise sanırım bunda, başına fikir adamları yerleştirilmiş münevver bir neşriyat mü-esseseslnin rolü büyük olmuştur. Yoksa, galip bir İhtimalle o şair hâlâ rakı şişesinde balık olmakta ve “Ağaca bir taş attım, ağaç yedi», kabilinden tekerlemeler inekte devam eder, dururdu’
★
taşımı söyle-
“Yeni fikrin
İşte hükümetin desteklediği Mecmua., , lisanın sadeliğe ve millileşmeye çevrilmesi bahsinde, kusurlu taraflarına rağmen müspet iş gördü ve o hareketlerin menfi cereyanlardan korunması hususunda
MUHARRİRİ : CAMİ
Muharrirlere makale başına pek az ücret verildiğini kaydedeyim. Şu ciheti unutmıyahm kı tahrir erkânı arasında — daima her yerde ve heı zaman olduğu gibi ben müstesna — arkadaşların hepsi memur veya hoca sıfatlyle resmen maaşlı idiler, “Ye ni Mecmua., ya intisabın o hengâmede insana “nim resmi,, bir mevki verdiğini de unutmıyahm.
Şimdi herkesin bı medigi bir şeyi JÖyliyeceğim ki “Yem Mecmua,, tarihi için mühimdir: Mütareke imzalanınca sahipleri vc muharrirleri çil yavrusu gibi birer tarafa dağıldı; mecmua tam mânasiyle “âsasız ve a basız., kaldı, çıkmıyordu. Yalnız bir nüsha daha çıktı. Bunun kapağında — “müdür,, mü, “nâşir,, mi, yoksa “muharrir,, olarak mı, aklımda kalmamış — yan yana galiba Üç isim yazılıydı: Ahmet Refık-Re-fik Halid-Falih Rıfkı.
Fakat onu bu isimler değil, bir çok güzel eserler gibi Birinci Dünya Harbine katılma siyaseti öldür müştü.
KIYAMET GUNU
t
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
Kanun bana her gece çalmaya müsaade edi-Sen devam et kızım!
muvaffak olmuş. Apartmanları berberin odasına bitişik olduğundan, her akşam ıskala yapan Virjini. yeğen Marsel ile bir numaralı karısını blzâr ediyormuş. Evvelki akşam, yeğen erken yatmış, “dan dun», lardan uyuyamamış; duvara vurmaya başlamış. Fakat Ri-kiki öteden seslenmiş:
— Efendi, efendi., saat ona kadar piyano yor. Saat henüz 9,30...
Monlk’in derdiyle perişan olmasam, bizim yatakhanede de eğlenebileceğim. Elli yat.akl bu koğuşta ilk gece oldukça tuhaf sahnele) cereyan etti. Dirilenlerln çokluğu yüzünden melekler, ne karyola bulablldilerse toplayn getirmişler. Böylece, muhtelif devirlere ait muhtelif şekilde ve stilde karyolalarla, ya takhanc Bitpazarına dönmüş. Meşhur hiddeti’ goluaya sâyebanlı, cıbinükli bir karyola düş müş; bir türlü yatmak istemiyor, kendisine bunun bir nevi süs kubbe olduğunu anlatma ya çalışıyoruz, diyorum ki:
— Korkulacak bir şey yok.
Mağrur bir edâ İle cevap veriyor;
— Benim dünyada bir tek korkum dır. O da kubbenin başıma geçmesidir!
Ona kendi yatağımı veriyorum, müsterih uzanıp uyuyor.
Şarlo kıyafetli serseri, Napol^on’un yanı düşmüş. Uyumadan evvel, imparatorla çe çalmak istemektedir:
— Düşünüyorum da, zamanında iyi bıı işin varmış.. Galiba imparatormuşsun.. Reisi cıımhurlıık falan gibi, hır şey olsa gerek.. Ta lihli imişsin doğrusu: rahat bir işe düşmüşsün. Benimki öyle değildi! Felek, kimine ka vun yedirir, kimine kelek,.. Eh. bir kaç iş tu
var
na ne
tayım dedim, izmarit topladım, müvezzılıK yaptım... Herkes imparator olacak değil ya!.
Parmentier’ın sesi duyuldu:
— Susalım... Uyuyamıyoruz!
Serseri onu payladı:
— Ne dinliyorsun? Sen patates kızartma larınt düşün! Ben komşumla konuşuyorum.
Napol^on, hayretten donmuş dınlemiyordı bile. Fakat o. kendi kendine devam etti:
— Ne de olsa, geçinip gidiyorduk. Gidi yorduk ammâ bir gün. gönül bu ya, bir kıza tutulmıyayım mı?. Hem bu suratla! Cepte de metelik yok.... Bir içim sıı! Aman ne cici •leydi. Ciddi, namuslu bir işçi kızı! Kendi kendime: “Ey Yoksul, dedim,, — ha, söylemeyi u-nutnıııştum. Bana Yoksul derler; bu adı, Ro çlld’lc birbirimize karıştırmasınlar, bir yan lışlık olmasın diye bana vermişler — “E\ Yoksul, dedim, kıza içini açmadan temiz bit ış bulmalısın, beş on para edinmelisin!., Tuttum. bir zanaat peşine düştüm; nihayet çh nak, çömlek tamirciliği öğrendim. İşler fens değildi. Zaten, bir dalavere de bulmuştum Meselâ, aynı sokakta oturan ailelere mek tuplar yazıyordum. Kadına şöyle bir mek tup: “Bayan, kocanız sizi aldatıyor. İmza iyiliğinizi istiyen bir dost.,, Kocasına da şöy le diyordum: “Efendi, bayan sana taktırıyoı tmza: Muhbiri sadık.,,
Bu mektuplar tesirini göstermekte ge cikmiyorılu. Sokağın her evinde, apartman ların her katında bir hırıltı, bir gürültü. Karı, koca ellerine ne geçerse binbırlorinln kafasına atıyorlardı. Benim için hava, hoş! Posta müvezli o sokaktan çıkıp gidince, ben geliyor, nazlı nazlı “Çanakçı!., diye bağırıyordum. Bütün pencereler açılıyor, çanak
Yazan : AndrA MAVROİS
ciyvh bir adam olacaksın, umumi efkârın değişmeleri seni güldürecek. İnsan gençken herşeyi gözünde büyütür; rastladığı İlk engelleri onuruna yapılan birer tecavüz sayar; yer-yüzündeki fenalıklar karşısında dehşet İçinde kalır. Herşcye alışıldığını, bulunduğun yaşın en çetin yaş olduğunu, yılmayan kimselere saldırmaktan fenalığın bile usandığını, saadetin İse, lâyık olanlar için, yıllar geçtikçe arttığını kendi kendine telkin et. Ahlâkçılar gerçi bazan bunun aksini söylerler ama, aldırma, onlar gerçekten yaşamamışlardır da ondan.
Hayata ve insanlara karşı kurnazlık cdeyirn deme. İnan bana, sonunda her fâni değerine göre mükâfatlan-«lırılacaktır. İltimas veya dalavere ile elde edilen ikbal beş para etmez. Namus yolundan şaşma. Bu yol seni gayene, muhteristen hem daha evvel, hem daha rahat ulaştıracaktır. Herkesin güvenebileceği bir adam olmak gerçi senin vazifen, fakat bu aynı zamanda siyasetlerin de en iyisidir. Namus yolunda, seni temin ederim, henüz bütün ufuklar kapanmış değildir. j
Vefasız ve kararsız olma. Bilirim, işler kötü gidince insan bocalar, hayata başka bir kadınla yeniden başlamak, başka bir mesleğe kapağı atmak, başka diyarlara çekip gitmek arzusunu duyar. Görünüşte kolay cilan bu yollara sakın sapayım deme. Bazan, bıçak kemiğe dayanınca, belki bir değişiklik yapmak zaruri olabilir. fakat insanların çoğu ellerinde olandan faydalanmaya çalışsalar daha iyi ederler. Ne mutlu birlikte çile çektikleri ve didindikleri kimseler arasında ihtiyarlayanlara ve ölenlere ! Çeviren : Cevdet PERİM
Milletlerarası haberler
949 yılı ortalarında Pariste toplanan Telgraf konferansının müzakere ettiği çeşitli telgraf ve te-(efon mevzuları arasında dikkatle üzerinde durulan meselelerden biri de hiç şüphe yok ki, milletlerarası haberler serbestisi meselesidir. Radyo elektrikle haberlerin muhtelif mevritlere serbestçe yayınlanmasını hedef tutan bu mesele uzun müzakere ve münakaşalardan sonra bir nal şekline bağlanmış ve telgraf nizamnamesine gereken hükümler ko--nulmuştur. Bu nizamname hükümlerine göre muhtelif mevritlere radyo elektrikle serbestçe haberler göndermek istlyeTilerin bu husustaki arzulan yerme getirilmek üzere telgraf idarelerinin, milletlerarası ha-herler servisi ihdas etmeyi veyahut böyle bir servisin kurulmasına İzin vermeyi kabul ettikleri anlaşılıyor. Ancak, telgraf İdareleri ihdas ettikleri haberler servisinin bahşettiği kolaylıklardan gazetelerle basın a-Janlarının istifade edebilmeleri İçin bu hususla tesbit edilen usul ve şartlara tamamiyle riayet edilmesini kesin olarak istemektedirler.
idarelerce kurulacak haberler servisine ve bundan faydalanmak usul ve şartlarına dair. Paris Telgraf Nizamnamesinin 81 İnci maddesinde gereken I2ahat mevcut olduğu cihetle bunlardan bahsedecek değiliz. Biz, hu yazımızla, daha ziyade, Bir-—----------------------------------\
çömlek tamircisi çağrılıyordu. Iş mi dedin? Gırla... Bir gün. baktım, oldukça dünyalık var, gidip, kıza açılayım dedim. Ah, azizim imparator, bozum mu dedin!. Ömrümde böy-leşini görmemişindir... Kız suratıma bile bak madı, aldı başım gitti. Sonradan, öğrendim bir nişanlısı varmış» iki dirhem bir çekirdek ıpiko mu apiko!
Etraftan sesler yükseldi:
— Susalım... Kes!..
— Anladık.. Anladık.. Şunun şurasında satır lâfım kaldı... Yarıda bırakamam a
iki
Dostum Poleon’a anlatıyorum
Ve Yoksul devam etti:
— Zavallı kızcağız... Zengin biri ile nişanlanmak uğurlu gelmedi kendisine.* Hergele, kızcağızı doldurmuş, çekmiş palavrayı.. Evleneceğim demiş, o da kum vermiş! Sonrası malûm, herifi koydıınsa bul. basıp gitmiş’ Zavallı yavrucağız! Beklemiş, beklemiş, ne gelen var, ne giden.,. Nihayet bakmış olacak gibi değil, günün birinde, yüreğine tak demiş. tutup bir ilâç yutmuş. Ertesi günü de cenazesini bulmuşlar, öyle ya.. Kimsesi yok dâr-ı dünyada bir sevdiği var; o da sırra ka dem basınca, ne yapsın? İşte o günden beri işten, güçten nefret ettim. Kolay
. böyle manzaralar görünce alt üst Unuturum diye verdim kendimi Papeller suyunu çekti, eh, yine de le İş tutuyordum, zıkkımı tedarik dar! Gel gelelim kafayı çektikçe önünde kızın hayali beliriyor, belirdikçe unu layım diye de sızana kadar içiyordum. Bıı gün, mezarım ziyarete gideyim, dedim; çok tandır niyetim vardı. Gitmeseydlm yüreğime inecekti. Kendi gibi zavallı bir mezun vardı Bir tümsek, tahtadan bir haç, üstünde adı yazılı! Ne bir demet çiçek, ne bir tutam çi men. Doğrusu dayanamadım, baktım, etrafta zengin lâhitler, kabirler! Hepsinin üstü çe lenlc, çiçek dolu. Şundan bir tane, Ötekinden iki tane alıverdim, Ölüler nereden farkede çekler? Zaten yığın yığın var. götürüp onun mezarına koydum. Aman ne seviniyordum’ İçimden, zavallı kız, o da sevlnlyordıır diye düşünüyordum
• • •
mi? İnsan oluveriyor ispirtoya, şöyle, böy edecek kn gözlerimin
Yazan: Hüsnü Sadık DCRÜKAL
adı geçen kon-dikkat nazan
bu tarzda kabul un-
leşmiş Milletler Konferansı tarafından Milletlerarası Haberler Serbestimi hakkında alınmış olan kararın Paris Telgraf Konferansınca ne suretle karşılandığına ve Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyinin ne gibi noktalar üzerine dikkat nazarının -çekilmesi lüzumuna dair verilmiş olan kararlara temas etmek İstiyoruz. Paris Telgraf Konferansı tarafından müzakere ve tetkik edilen muhtelif mevzular gözden geçirilecek olursa, Milletlerarası haberler serbestisi meselesinin de bu arada ehemmiyetle ele alınarak bu hususta, telgraf nizamnamesine gereken hükümler konulmuş olduğu görülür. Diğer taraftan, aynı meseleye dair Birleşmiş Milletler teşkilâtınca alınan kararla belirtilmiş olan lüzum ve ihtiyacın Paris Telgraf Nizamnamesi hükümleriyle karşılandığı da Paris konferansının, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyine vermiş olduğu cevaptan anlaşılıyor. Bununla beraber, Paris Telgraf Konferansı bu cevapla da iktifa etmiyerek nizamname hükümlerine aykırı hareket edildiğine dair, mezkûr konsey nezdinde ayrıca şikâyette bulunmuştur. Yapılan bu şikâyetle, nizamname hükümlerine aykırı harekette bulunan gazetelerle basın ajanslarının telgraf nizamnamesinin sağladığı menfaatlerden mahrum bırakılacağına işaret edilerek bu hususta şeyin ehemmiyetle çekilmektedir,
Paris konferansını
rar almaya ve mukabelede maya sevkeden başlıca âmil, gazetelerle basın ajanslarının haberler serbestisi hakkmdaki nizamname hükümlerine riayet etmediklerine dair bazı İdareler tarafından yapılan şikâyetler olsa gerektir. Mezkûr konferans zabıtları elimizde olmadığından dolayı gazetelerle basın a-janslarının yaptıktan yayınlar sırasında ne gibi hususlara riayet etmediklerini ve hangi idarelerin şikâyetçi olduklarını tabii bilemiyoruz. Fakat, yapılan yayınlarda nizamname hükümlerine aykırı hareket etmiş olmak İçin gerçi, siyasi, ticari ilh. olması lâzım gelen haberler a-rasına şahsi ve ilân mahiyetindeki havadislerin sıkıştırılması veyahut da emisvon yapan memleket ile havadisleri alan memleketler arasında bu kabil yayınlar için kabul edilen dil veya dillerden başka dillerle yayınlar yapılmış olması gibi haller hatıra gelmiyor değil.
Bu savdık Farımızdan başka idarelerce yapılması yasak edilmiş diğer hususlara aykırı hareketler de olabilir. Ancak. nizamname hükümlerine aykırı hareket olarak tavsif edilen hususları bilmediğimiz için Paris Konferansı tarafından Birleşmiş Milletler Teşkilâtı nezdinde yapıldığı anlaşılan şikâyetlerin mahiyeti hakkında herhangi bir mütalâa yürütmek imkân ve fırsatından mahrum bulunuyoruz.
önümüzdeki temmuz iptidasından itibaren memleketimizde de yürürlüğe girecek olan Paris Telgraf Nizamnamesinin Milletlerarası Haber )ar Serbestisi hukkındaki bahh mevzuu hükümlerinin tatbik edil mesi hususunda P.T.T. idaresince ıu gibi tedbirler alınacağına ve gazete lerle basın ajanslarının bu nlzamna m eden ne suretle istifade ettirilmek istenileceğine dair şimdilik herhangi bir malûmata sahip değiliz.
W Şubat 1950
VT:nT Î9T ANBUÎİ
Sayfa 5
□
HİKÂYE
TRENİ kaçırmaları hep onun yüzündendl, yalnız onun yü-zünden. Oteldeki sersem a-damlar hesabı vaktinde getirmedi-lerse o. öğle yemeği sırasında, hesabın saat ikiye kadar hazır olması lâzım geldiğini uşağa söylememişti do ondan. Başka bir erkek olsaydı oturur, hesap gelmeden yerinden kalkmazdı. Ne gezor! O, benzerlerine itimattan bir türlü vazgeçmiyerek yukarı çıkmış, sersem memurlardan birinin hesabı odasına getireceğini sanmıştı. Sonra, araba nihayet kapının önüne geldiği vakit, paranın üstünü beklerken eşyayı yerleştiremez miydi? Hiç olmazsa paranın üstünü getirmeleri ile öir yola çıkardılar.
Hattâ arabacıya çok acele gitmesini tenbih ettikleri zaman o hiç aldırmamış, sadece gülümse-mişti. Genç kadın, bütün bunları düşünürken, kocasının bu tenbi-hindeki gülünçlüğü hatırladı, içinden onun “Arabacı çabuk!,, diyen sözlerini taklit etti ve nihayet kendi kendine: “Arabacının yerinde olsaydım ben de gülümserdim,, dedi.
Sonra istasyon, düşe kalka giden o farfara tren, vagon pencerelerinden sarkarak işaretler yapan çirkin çocuklar gözünün önüne geldi ve “Bunlara katlanmaya niçin mecbur ediyorlar beni?., diye söylendi. İstasyonda ışık akisleri gözlerini incitmiş, sinekler çileden çıkarmıştı; o aralık da kocası istasyon şefiyle başbaşa vererek tarifeyi tetkik ediyor, başka bir tren arıyordular. Onu da kaçıracak değiller miydi? Halk etraflarına toplanmıştı; hele, kolları arasında iğrenç suratlı bir küçük çocuk tutan o kadın!
Yine kendi kendine:
— Ahi Her şeyi benim hissettiğim gibi hissetmek, duyduklarımı duymak, bir an için olsun bilmemek... diye sızlandı.
Simdi sesi değişmişti; titriyor ve ağlıyordu. El çantasını karıştırdı, yüzünü örten peçeyi kaldırarak gözlerini sildi ve o sözleri başkası söylemiş de kendisi “Biliyorum, şekerim, biliyorum,, diyormuş gibi bir hal takındı.
Dizlerinin üstünde açık kalan el çantasında pudra kutusu, dudak kırmızısı, bir çıkın mektup, bir şişe içinde siyah hap taneleri, ortasından çatlamış bir sigara, bir ayna, üzerindeki yazıları kabaca silinmiş bir fildişi levha görünüyordu. Erkek düşündü:
“Eski Mısır kadını olsaydı onu bütün bu eşya ile birlikte gömerlerdi.,.
Şimdi son evleri de arkada bırakmış, tepeyi çeviren ve yakındaki koya inen dik yolu çıkıyordular. Atlar arabayı sert adımlarla çekiyor, arabacı da iki dakikada bir kamçısını dokunduruyordu.
Hafif bir rüzgâr, çımonlerİ okşar gibi, duman renkli zeytin tanelerine gümüş parıltıları vorir gibiydi ve kaldırdığı toz, yolcuların elbiseleri Üzerine ince bir kül halinde dökülüyordu. Genç kadın pudra kutusunu açtığı vakit pudra, her ikisinin üstüne doğru uçtu. Kadın içini çekti:
— Aman bu iğrenç toz! diyerek peçesini İndirip perişan bir halde arabanın arkalığına dayandı.
Erkek:
— Şemsiyeni neden açmıyor-sun? dodi ve almak niyetiyle e-linl uzattı. Fakat kadın hemen doğruldu ve yine haykırdı:
— Şemsiyemi rahat bırak! İstemiyorum. Şemsiyeyi tutmaya bile tâkatim olmadığını görmemek için pek hissiz olmalı doğrusu! Hele bu rüzgârla. Koy onu yerine.
Şemsiyeyi hiddetle çekti ve körüğün içine attı ve sonra yine yaslandı.
Başka bir âlem
Yazan : Katilerine MANSFÎELD
Yolun bir dönemecinde, tepeden bağıra çağıra, güle oynaya inen bir çocuk sürüsü gördüler. Kızlarla oğlanların ellerinde çiçokler vardı; arabanın yanısıra koşarak çiçekleri uzattılar. Bir tanesi de tut-
tuğu demeti genç kadının dizleri üzerine attı. Kocası elini cebine götürürken o:
— Allahaşkına bir şey verme! diye haykırdı. Sen zaten başka bir şey yapmazsın. Pis çocuklar! Peşimizi bırakmıyacaklar şimdi. Dilenciliğe alıştırma şunları!
Ve, demeti yolun üstüne fırlatarak ilâve etti:
— Böyle şeyler yapacaksan ben yanında bulunmadığım zaman yap!
Erkek, çocukların yüzÜndokl hayreti gördü; onlar birdenbire durdular, bağırmaya başladılar ve araba uzaklaşıncaya kadar bağırdılar.
Kadın: — Tepenin yukarısına no vakit varacağız? Atlar hop adım adım mı gidecek?
Erkek: — Bir İki dakikaya kadar varırız, diyerek-sigara tabaka sini çıkarmaya yeltenirken kadın ona doğru döndü, ellerini göğsü-ne dayadı. Peçenin arkasındaki gözleriyle yalvarıyor, dudakları titriyor, hakiki bi rsinır nöbeti geçiriyordu. Fakat hafif ve sakin bir sesle konuştu:
— Senden bir şey ıstiyeceğım. Yalvaracağım, Sana yüz kere söyledim ama unuttun. Sana pek e-hemmiyotsiz geliyor ama bitsen benîm için ne kadar mühim... Ama bilemezsin. Bir insan bilip de bu kadar zalim olamaz! Son defa o-tarak rica ödiyorum, birlikte araba ile çıktığımız vakit sigara içme. Dumanı üstüme doğru geldiği zaman çektiğim azabı bılsenl
— Peki, içmem “unutmuştum,, dedi ve tabakasını cebine indirdi. Öteki, elini gözlerine değdirerek ve gülüyormuş gibi:
— Yok. Bunu unutmuş olmana imkân yoktur! Olamaz! dedi.
Rüzgâr biraz daha kuvvetli esmeye başladı. Tepenin üstüne varmıştılar. Arabacı atlara seslendi.
Şimdi takip ettikleri yol, küçük bir vâdiye doğru indikten sonra sahil boyunca gidiyor ve sonra tekrar dikine çıkıyordu. Yine ev-’ ler görünmeye başlamıştı; sıcaktan kuruyan pancurları kapalı, pembe duvarları sardunya çiçekleri ile örtülü İdi.
Araba süratle iniyor, boyuna sallanıyordu. Genç kadın gözlerini kapamış, arabanın konarına tutunurken kocası, karısının içinden
t
neler geçtiğini keyfeder gibi oluyordu. O şimdi, arabayı mahsus salladıklarını, çabuk gidelim dediği İçin intikam aldıklarını vo bütün bunlardan erkeğin mosul olduğunu düşünmekte idi mutlaka... Fakat araba, yolun bozuk bir yerinde birdenbire sıçrayıp da dev-rilmok tehlikesi gcçirinco kadın, ıslık halinde çıkan bir sesle:
— Eminim, bu halimiz hoşuna gidiyor! dodi.
Devam ettiler. Vâdinin en dorin yorlne geldilor. O sırada genç kadın birdenbire dikildi, arkaya baktı, arabanın körüğünü karıştırdı ve sonra bağırdı:
— Durun! Durdurun! Ah, biliyordum ben! Düştüğünü duydum demin. Sen de duydun!
— Nedir düşen?
— Şemsiyem! Annemin şemsiyesi İdi o. Her şeyden kıymetliydi gözümde!
Artık çileden çıkmıştı. Arabacı döndü ve o geniş, neşeli kırmızı yüziylo:
— Ben de bir şeyler İşittim, dedi. Fakat sîzler ses çıkarmayınca...
— Görüyorsun ya! Sen de duy-muşsundur. O garip gülümsemenden belli...
— Canım, şomsıye yok olmadı ya. Düştüyse düştüğü yerdedir. Durun, gidip ariyayım.
Fakat meramını sezmişti! Hem nasıl sezmişti! Ona garezli ve a-laylı gözlerle bakarak:
— Teşekkür ederim, dedi. Ben gider bulurum. Hem sakın arkamdan gelme Senden bir iki dakika uzaklaşmazsam çıldıracağım.
Arabadan indi ve “Çantamı ver!,, dedi. Kocası çantayı uzattı.
Arabacı da yöre inmiş, basamağa oturmuş, gazetesini açmıştı. Hayvanlar dinleniyordular! Her şey. her taraf sakindi.
Arabanın içinde kalan adam u-zandı. kollarını bağladı. Güneş dizlerini yakıyordu; rüzgâr yine , vadiyi dolaşırken, denizin hışırtısı uzaktan gelirken o, mecalsiz, sanki içi boşaltılmış, kurumuş, solmuş gul haline gelmiş gibiydi.
İşte o vakit ağacı gördü; bu, bir pencere parmaklığı arkasında, iri gövdeli, gayet yüksek, üstü yapraktan vücuda gelmiş bir kubbe ile Örtülü bir ağaçtı. Fakat ağacın arkasında da başka bir şey, bir beyazlık vardı. Sonra, o derinliklerden bir ses çıktı. Şarkı söyliyen bir kadının sesi, O ses tatlı ve sakin bir ahenkle yükselirken, yaprakların arasından geçerek kendisine doğru geleceğini anladı ve bütün huzuru, bütün rahatı mahvoldu. Ne oluyordu ona? Yüreğinde bir sey çırpınmakta İdi; karanlık, korkunç, tahammül e-dilmez bil şey, suyun yüzünde sallanan büyük bir yosun gibi... sıcak. boğucu bir şey. Çabaladı, onu çıkarıp Atmaya çalıştı; fakat o esnada bitmişti... Sükûnun derinliklerine daldı; gözleri ağaca doğru dikilmiş, havada çalkanan sesi, her tarafını sarıncaya kadar bekledi.
♦
Sallantılı vagonun dar geçidi... Gece... Tren karanlığın içıno atılmış, uğuldıyarak gidiyor. Erkek iki eliyle tutunmakta. Oturdukları bölmenin kapısını açıyorlar:
— Rahatsız olmayın efendim... Ne vakit canı isterse gelir oturur, âdetidir... Evet, efendim, biraz rahatsızım... Sinirlerimden... Fakat kocam yalnız seyahat ettiği zaman bahtiyardır. Yorgunluktan, sıkıntıdan hoşlanır kocam...
Sesler durmadan fısıldıyor. Fakat orkeğin saadeti o kadar derin ki kıyamete kadar yaşamak istiyor. .
Çeviren: N. K.
Küçük sinema haberleri
YENİ BİR KOMEDİ : Yıllardın film çevirdiği halde Claudette Colbert’-In rol almış olduğu komediler parmakla gösterilecek kadar azdır. Uzun zamandır dramlarda rol a-lan Claudette şimdi RKO stüdyosunda George Brent ve Robert Yoııng ile birlikte “Brlde For Sale” »Satılık Gelin) adlı bir komedi çevirmektedir.
KAZANÇ REKORU KIRAN YILDIZLAR : “Motion Picture He-rald” dergisinde yayınlanan bir listede 1919 yılının en çok para kazanan on yıldızı sıra ile şöyle gösterilmektedir : Bob Hope, Blng Crosby, Abbot ve Castello, John Wayne, Gary Cooper, Cary Grant, Betty Grable, Esther VVüliams, Humphrey Bogart, Clsrk Gable. Kovboy yıldızlar arasında da Roy Rogers başta gelmekte ve Gene Autry, George “Gabby” Haycs, Tim Hol t, Wüham Elliot, Charles Starrett, William Boyd, Johnny Mack Broivn, Smiley Burnette, Andy Devine onu takip etmekte-. dir.
TYRONE POVVER’İN YATTIĞI ODA ; İtalya’da Siena’daki Exel-cior Oteli bir aydır dolup taşmaktadır. Buna da sebep meşhur A-merikan yıldızı Tyrone Power’iıi bu otelin bir odasında birkaç gün kalmasıdır. Verilen habere göre Tyrone’u seven sinema meraklıları bu sevimli yıldızın kalmış olduğu odada bir gece geçirmek için hiç bir maddi fedakârlıktan çekinmemektedirler. Şimdiden dolu olduğu için bir yıl sonrası için • bu odayı bir geceliğine kiralayanların sayısı hayli kabarıkmış!...
ÇINA-
Mason “Death on a ı Kenar Mahalledeki filmini tsveçll yıldız ile birlikte çevire-
KENAR MAHALLEDEKİ YET : James Side Street” Cinayet) adlı Marta 7'oren
çektir. Üniversal Internationale l-darecilerinln vermiş olduğu bu karar, yeniden beyaz perdeye dönmeyi arzuladığı söylenen Greta Garbo'yla çıkan bir anlaşmazlıktan sonra verilmiştir.
biri olan
Son günlerde Artlııır Rıınk'ın eıı gözde y ıldızhtnmiun aynı zAmandu İngiliz yıldızlan arasında güzel giyinmesiyle de
Hııııor şöhret
Blackınan, bulmuştur
Hamlet’in
Geçen yıl yapılan Venedik Film Festivalinde Laurence Oliver'in idare edip, aynı zamanda baş rolünü oynadığı “Hamlet” te canlandırmış olduğu Ophelia roliyle yılın en muvaffak aktrisi seçilen Jean Simmons, son çevirmiş olduğu “The Blue La-goon” ıMavl Göl). “Adam and Eve-lyne” (Âdem ile Havva” ve “So Long At The Fair” (Panayırda Veda) adlı filmleriyle yeniden ismi üzerinde büyük bir ilgi uyandırmış bulunmaktadır.
Hamlet’ten başka Gabriel Pasc&l’ın on milyon liraya meydana getirmiş olduğu, Bernard Shaw’ın ünlü eseri “Caesar and Cleopatra” (Sezar ve Kieopatra) da harp çalan genç kız ve David Lean’ın idare etmiş olduğu
Ophelia’sı
M M O N S
“Great Expectations” (Büyük Ümitler) de Estella rolünde seyretmiş olduğumuz, İngiliz filmciliğinin bulmuş olduğu bu genç kabiliyet, 31 ocak 1950 de 21 yaşına basmıştır.
Simmons’un ilk filmlerinden biri olan “Uncle Silas” (Silas Amca)mn fotoğraf direktörü olan Bob Krasker bu güzel yıldız hakkında şöyle demektedir :
“Rejisör ve film operatörlerinin birlikte film çevirmeyi en çok arzuladıkları yıldız, şüphesiz Jean Sim-mons’tur. Çtinkü o son derece fotojeniktir. Rolünü gayet tabii bir şekilde oynamasını da bilir. Rejisörü hiç yormaz. Bu iki vasfa sahip olan bir kimseyle film çevirmek İse dünyanın en zevkli işidir.”
Diğer taraftan Jean çalışma tarzını şöyle anlatmaktadır :
“Filmini çevireceğim senaryoyu bıkmadan, defalarca okurum. Eserin ruhuna nüfuz ettiğime kanaat hasıl edince canlandıracağım karakteri ele alır, onun hüviyetine girmeye çalışırım.”
Şöhret hiç bir zaman Jean’ın başını döndürmemiştir. O eskiden neyse şimdi de odur. Çamaşırlarını bile halen kendisi yıkar. Çalışmak en çok sevdiği şeydir. Boş zamanlarını ata binerek, tenis oynıyarak geçirmekten zevk alır. İlk defa tesadüf edenler onun biraz yabancı bir insan hüviyetindeki halini ve çekingenliğini biraz garipserler. Fakat sonradan o-nun iki dakika gibi kısa bir zamanda dostluk kurmasını da hayretle karşılarlar,
Daily Express gazetesinin sinema yazarı geçenlerde bu güzel yıldıza (Sizi hayatta en çok mesut eden hâdise nedir?) diye sormuş. O da gülerek şu cevabı vermiş :
“SteWart Granger ile çevirdiğim Adem ile Havva filmini bitirdikten sonra bir seyahate çıktım. Almanya’yı, İtalya’yı, İsviçre'yi adım adım dolaştım. Sokakta, lokantada, otelde velhasıl her gittiğim yerde beni tanıyan insanlar çıktı. Beni asıl mesut eden olay bu değil. Bu gibilerin yanındakilere beni gösterirken :
— İşte Ophelia !... demeleri.”
Jean Simmons şimdiden kendisine büyük bir istikbal hazırlamış bulunuyor. Yazan : Melih BAŞAR
Günün meseleleri
Uçak yolculuğu
Kimler için zararlı veya tehlikelidir ?
HAVACILIK tababetini dikkat-le incelemiş olan bir âlim: “insanlar uçakta bir takım tesirler altında kalmakta olup bunların her biri, muayyen bir haddi geçerse türlü türlü aksaklığa meydan verebilir,, diyor.
Gerçekten, balonla dolaşanlar yahut yüksek dağlara çıkanlar, deniz seviyesinden mühim mikyasta yükselmenin rahatsızlık verdiğini bilirler. “Dağ tutması,, denilen hastalık nefes cihazında, kalbde, kanda ve sinirlerde bazı karışıklıklar vücuda getirir. Bunlar ağırlaşır ve tedavi e-dilmezse pek vahim neticeler doğabilir.
Kırmızı yu varlacı kİ ardaki hemoglobin lüzumu kadar beslenemediği andan itibaren kan vazifesini göremez oluyor vo bütün dokular bu halin tesiri altında kalıyorlar. Bünye böyle bir duruma ancak, oksijen almaya yardım eden daha süratli nefes alma hareketleriyle karşı koyabilir, Fakat akciğere bu şekilde fazla hava gelmesi kanda bir nevi muvazenesizlik vücuda getirir; kan lüzumundan çok kalevileşir. Bu yüzden en ufak bir hareket, rahatsız etmeye başladığı gibi ruhi rahatsızlıklar da baş gösterir, hasta bir nevi sarhoşluğa tutulur ve nihayet bayılır.
Sekiz bin metre yüksekliğe kadar (ki alelâde uçak seyahatlerinde bu yüksekliğe çıkılmaz) havaya oksijen katmak suretiyle yolcular korunabi-liyorsa da sekiz bin yahut dokuz bin metreden sonra oksijen de kâfi gelmiyor. Bünyeye dağılmış gazlar karıncalanma, ağrı, ihtilâç, felç ve baygınlık gibi kazalara sebebiyet verebilir.
Bunlardan kaçınmak için bünyeyi, her zaman içinde bulunduğu fizyolojik şartlar içinde tutmaya, yahut o şartlara en yakın olanlar İçinde tutmaya çalışmak lâzımdır. Bu hususta kullanılan cihazlar, uygun bir nisbet içinde karıştırılmış ve müsait bir tazyika tâbi tutulmuş karbonik anhidrid ile oksijen taşırlar.
Fakat on iki bin metreden yukarıda ve hele stratosferde bu cihazlar da kâtı gelmez. Onun için uçak yolcularını “tecrit,, etmek mecburiyeti hâsıl olur. Bu maksatla hava sızdır-mıyan kamaralar kullanılmakta olup o sayede yirmi iki bin metreden fazla yüksekliğe çıkılabilmiştır.
Füze-uçaklarla saatte üç bin kilometre uçulabileceği ve otuz bin metreden daha yukarı çıkılabileceği tahmin edilmektedir. Bu gibi yüksekliklerde soğuğun hâsıl ettiği rahatsızlıkları önlemek gittikçe güçleşiyor. Stratosfer’in hudutlarına daha şimdiden varılmıştır; orada soğukluk derecesi — 50 derecedir. Fakat elli bin metrede hararet başlıyor ve 4-77 dereceyi buluyor.
Yükseklik kalbe ve kan deveranına tesir etmektedir. Normal bir nefes alma imkânını verecek kadar kâfi oksijen bulunmadığı için kalb daha hızlı atar, kan daha çabuk deveran eder. Bu fazla çalışmanın mahzurları vardır. Bu İtibarla tansiyonu yüksek olanlar, kalbinden rahatsız bulunanlara uçak seyahati tavsiye edilemez, meğer ki uçak pek yükselmiye ve devamlı surette oksijen çekıle.
Nefes darlığı, anfızem, akciğer veremi, kansızlık, hâd şekilde akciğer intanı gibi hallerde dahi azami ihtiyat tavsiye olunur.
Fakat teknik alanındaki terakkiler sayesinde uçak seyahatlerinin doğurduğu bu gibi meselelerin halledileceği ve hastalarla yaralıların en uygun şartlar içinde taşınabilecekleri şüphesizdir.
HUcn 1950 ŞUBAT 16 Perşembe Rumi
B Ahir 28 1869 Şubat 3 1365
Valdt Va,ntl Eranl Güneş 6.53 110 Ö£le 12.28 6.44 ikindi 15.23 9 40 Akşam 17.14 12.00 Yatsı 19.16 1.32 İmsAk 5 16 11.33
TİYATROLAR
M ü
ŞEHİK Tİ1ATHOLAK1: Saat
20.30 da.
DRAM KISMI (42157) Tebeşir Dalrcal.
KOMEDİ KISMI (10109) Hanımlar Terzihanei’l.
Mü AM M ER K ARACA OPERETİ: Sizin Sokak.
YEM SES OPERETİ: DUBA.RA.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONU:
HİRSI
•’Ruthlcjıs,,
Artlstlor •
ZACHAKİ sf’OTT
1.0( Is HAY H AR»
LI ( İI.LE BOREMER
Tel: 11666
5 ■ ı >
Atatürk İnkılâp MtteeM ; Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Top kapı Sarayı: Pazarteat-Çar-şamba - CumnrtesL Saat 13.30-17 Telf. (21090)»
A> un of ya: Pazartesi - Salı - Çarşamba - Perşembe - Cuma - Pazar. Saat 10 - 16. Tolf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba -Cuma -Pazar günleri 13 ten 16 ya kadar.
E*kl Şark Eterleri Öubrsl: Çarşamba - Cuma - Pazar 10 dan 12 ye kadar. Tclf. (21682).
Türk vs L»lûm Eterleri: balı — Perşcmbo - Pazar. Sııat 13.30-16.30
Dolmuhnlıçe Deniz Müzesi: Cu-
martesi Hnat 13-17. Tclf. (81284)» Pıır.ar 9-18.
Belediye MU/.Chl: Atatürk Bul-
varı. Perşembeden gün 10-12 ve 14-17. maada hor
Tevflk Fikret Ariyan Müzem ; Bebek. Perşembeden maada her gtln 10-12 vo 14-17.
İzmir:
Arkeoloji Müzeci (3324) Her gün 9-12. 13.30-17. Cumartesi: 11-17 a-çıktır
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 41998
Anadolu yakanı 60036
Ankara 91
İzmir 2251
Beyoğlu 44644 KndıkÖj, ou*72
İstanbul 24222 Üsküdar »30015
Ankara 00. İzmir 2222. K. yaka 15055
(Tel: Avril.
04) Parisli Şantöz
Roso
ANKARA TİYATROLARI: Saat 20 de.
OPERA: Köylü Nnnniflu (1 por-dej. Palyaço (2 perde). Çarşamba, Cuma ve Pazar 2 opera birden.
IH ’YCK TİYATHO (103701 î'ır-şembe cuınıırtCMİ v«« pazar, pazartesi akşamlan (Foer Gvnt)
K( ( İK rİYAü 1(0 (İLİM) inııı-ya Göslyle.
İZMİR
6EHİR TİTATROSP (2364) Katil.
SİNEM A L A R
BEYOÛLt CİHETİ
AKIN (80718) 1 — Yeşil Yunus
Sokağı. 2 — Kadın Boğucusu.
AI.KVZAR (42562) 1 — Şarlo
Diktatör. 2 — ölüm Postıtsı (Türkçe sözlü) .
AR Hi39(> Hnvnnndn Festival,
A’l LAS (40835) Vâdller HMtlml.
ÇİÇEK: i - Gisli Emir, 4 - Kıskanç Kndın( renkli).
El.BAYIRA (13500ı Hnvanada Festival.
İNCİ (85595» 1 — Yalnız Gidenler. 2 — Hazin Aşk.
İPEK (44289 j Tarzan Ormanlar Aslanı»
LALE 143595i Gönülden Gönüle.
MELEK (40WVO Bnlnlnylcn SARAY (41656) Para Hıraı.
Sİ tTi'AKK (83113) 1 — Kılıçların Gölgesinde, 2 — örümcek ağı.
bC.MER (12851) Monto Ktlelo Kontesi.
SARK (40380) 1 — Kaplanlar
Kırallçeal. 2 — Tundra,
.ŞIK (13726) 1 — Telcenata Cümbüş. 2 — Kanun Harici.
TAKSİM (43)91) Uçuruma Doğru. TAN; 1 — inci Korsanları. 2 — Seven Kalbler.
l’NAL (49806) 1 — Fabiyola Aslanla rın Pençesinde. 2 — Düfcun Gevesi.
YENİ (M137) 1 — Tehlikeli Ka-
dın. 2 — Mn.rjl.
YILDIZ (42817) Akdeniz Kornanla rı.
İSTANBl L CİHETİ ALEMDAR (28683) Çete. AYNI (21017) 1 — 2 Açıkgöz Tah-sllılar. 2 — Yaşamak Arzusu.
AZAK (2af>42) 1 — Gönlll Fırtı-naşı. 2 — Istlkini Fedaileri.
ÇEMBERI.İTAŞ (22513) Kaptan Siroko.
I ER Ali; I — Ateş Çemberi. 2 — Namus Mücadelesi.
HALK (21901) 1 — Kalaberya
Kahramanı. 2 — Cennet Perisi (Türkçe).
İSTANRI L (22367) 1 — Kahra-
man Kılavuz. 2 — Talihim Olsaydı.
KISMET (21004) 1 — Alevli Sa-hlİler. 2 — Lorel Hardı Çifte Kumrular.
.MARMARA (23860) Akdeniz Korsanları.
MİLLİ (22962) Çete.
Tl RAN (22127) 1 — Gönül Fırtınası. 2 — IstlklAl Fedaileri.
TENİ (Bakırköy 16-126). 1 —
Kahraman Kılavuz. 2 — Rio Yolu.
KADIKÖY CİHETİ
HALE ((kil 12) 1 — Seven No
Yapmaz. 2 — Ayşenin Duası.
OPERA (60821) ı - ölümden Firar. 2 — Tulsa.
HDrEYYA (60682ı 1 — Deniz
Kurtlun. 2 — Modern Venüs.
YEİ.DEÖİRMENİ! 1 — Vurun Kahpeye. 2 — Damga.
ÜSKÜDAR CİHETİ
HALE (60062) 1 — Seven Ne
Yapmaz. 2 — Ayşenin Duası.
ANKARA
A S KAKA «23432ı Moa.vö VckIOU.
B( Yl K (150811 Yarafihın Açkını. PARK 111131) Zehirli Şüphe st M ER 111072) 1 — Cehennemde
Bir Melek 2 — Öldürün Bu Kadını.
SCS (11071) Zehirli Şüphe.
ÜLVS (22294) Senfoniler Rüyası. YENİ (14040) Harrov Kumarbazı. CEBEC İ (13HI6ı Balıkçı Kumın
Sevgilili.
İZMİR
EI.il A.MKA ; Meçhul Arkada
LALE: 1 - İnci Korsanları. 2— Seven Kalbler.
TAN: 1 — Ynviıı Kaplanı. 2 — Yaban Gülü
TA1VAHE: Vatan Kahramanı.
YENİ: 1 — Dcbrdl Haşan Sinemalar Kıralı. 2 — Hint Kaplanı.
KARbIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Kani: Şafak. 2 — iki Gönül Bir Olursa
SÜMER: Marlanın Aşkı
A D Y OLA R
“YENİ İHTANDI L,. un iniklin İçin tavsiye eltisi prozruınlnr : DAHİLDE:
Öaat: iH.oo Ankura: İncesaz g .j.jau faslı). — ıo i5 Anka ra; Llszt. La Majör piyano konçertosu ve 13 üncü rapsodi (Pl.>. — 2615 İstanbul;
Fasıl heyeti kanseri.
HARİÇTE:
11.30 Londra: Senfonik konser. — 21.50 Fransa (431.7 -215.4 m» Senfoni konseri. Beethoven ve Çaykovakı. —.
22.15 Londra; Philip Groen ve nrkcslrası konseri (hafif müzik ı. — 22.80 İtalya; (221 1 -420.8 mı I.SBftch’ın 200 üncü ölüm yıldönümü nıtınasebotiy-le eserlerinden parrj/ılnr.
Tt’RK mCZİC.I:
Saat: 8.06 Ankara: Zeybekler (PLı. — 12.30 Ankara: Saz e-Horlorl ve şarkılar — 18.13 İstanbul: Şarkı ve türküler (Fİ.) — Il.on İstanbul: Ştırkı ve türküler. — 18.00 Ankara: İnce saz (Uşşak fosil). — 18.13 İfltıın-
hui Snx eserleri. — 19.20 Ankara Yurttan soRİer. — 19.45 İstanbul: Şarkı ve türküler.— 20.33 Ankara: Şurkılar. — 21.13 İstanbul; FsmiI heyeti icoııseri.
KLASİK BATI MfZİÛI:
Saat; il.«o Londra Senfonik konser. — 13.80 İstanbul; Büyük Orkestra escnc-rl (Pl.). ÇaykovskL. “FraneoRca do Kimini”. — 19.45 Ankara: Llszt La Majör Piyano konçertonu ve 13 (ineli rapsodi (Pl.l. — 21.30 Fransa; (431 7 - 215.4 mı -Rntlyo Senfoni Orkestrası kon-neri Beethoven 5. pivnno konçertosu ve Çaykovskl “Sympho-nle PathOUguo” — 22.30 İtalya: (221.1 - 420 8 m) - J. S. Bn( h in 2no üncü bitim yıldönümü ınünn-sebotlyle eserlerinden parçalar.
— 28.80 Almanya (362.6 m) -J. S. Bach program».
HAFİF BATI MÜZİĞİ.
San t: 7.3i Ankara: Hafif uvertürler (Pl.) — 8.13 Ankara:
Bando müzikleri (PLı — 8.15 Londra; Hnflf Orkestra konseri, — 8.30 Ankara: Hafif parçalar (Pl ı — li.oo Londra. Ge-raldo vo konser orkestrası programı. — 13.16 Ankara: Rııdyo ttalon orkestrası konseri. — 17.16 Lcmdrn; Ray Martin ve orkestrası. — 18.30 İstanbul: Viyana Çocuk korosundan şarkılar (Pl.)
— 19.20 Irti/ınbul: Gitar kuarteti konseri. — 20,00 afn (240,2 m)-Ha i lı müzik 21.00 Frankfurt (2o8 6 mı - Dinleyici İstekleri, — 22.00 İstanbul: Küçük orkcsırodan melodiler. — 22.15 Londra: Philip Greşn vo ork**n-tru.ıı konseri. — 23.18ı İstanbul: Hafif gece mÜHlği (Pl,).
1>\\> M(/I6|:
Saat; ıı,ı(» İstanbul: (Pl.) — 18.110 tainnbul: (PL) — I8.i5 \nkarn : FİJm yıldızlarında 11 melediler (PL) 10 l ’
(221 1 - 420.x m» - Caz rasmige-çidl. — 21.15 Ankara: Caz or-
kestraları çalıyor (PLı — 22.20 İstanbul: (Pl.) — 1?.8Q Paris (328.6 - 247.3 m) - Yeni plâklar. — 24.00 AFN (210,2 m» - 1 saat tanınmış orkestralardan dans müziği.
Hl SI sİ PROGRAMLAR:
Kımmınııı;
Saat: 13.50 İstanbul: Ev Kadını - Oyun çocııRu. Konuşan: Me-lûhnt Akkoyunlu — 18.20 İstanbul: Türle Hava Kurumuntın 25 mel yıldönümü m ünaso betiyle Abhlln Dnv’rr’ln bir konuşması — 21.00 Ankara: Ko-
nuşma. — 21.15 Ankara: Sağlık saati.
Müzik;
Saat: 28.00 Londra. Dinleyici İstekleri. - 20.15 İstanbul; Dell Dolu opereti. 22.00 Ankara: MÜrilcsnvorln saati.
T(‘RKÇE HABERLER:
Aııkurıı İstanbul Rtulyalıırt: Saat: 7.45; 18.00; 19.00; 22.45, 13 30 Ankara: Öğle Gazetesi, 20.15 Ankara: Radyo Gazetesi. “Amerikanın Sesi., : Saat; 19.15 (13. 10 vo 19 metro).
Londra Radyosu: Saat: 7 15; 18 45 ve 23.00 (10.91; 21.92: 31.32 vo 40.49 metre».
GİDECEK OLAN VAIH ULAR
6.— KADEŞ (Karadenizc.)
9.— SUS (Mudanyaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6 15 Semplon (Avrupa).
7.10 Doğu.
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
0.— Toros.
18.10 Ankara.
.1.30 Svmpioı (Avrupai
ECZA NE L E R
UÇAK - TREN - VAPUR
(.ELECEK OLAN VÇAKLAR 9.5ü D.H.Y. (Türk) Anlcarndan.
12.50 D.H.Y. (Türk) Ankarndan.
13.30 BE.A. (Ingiliz) Londra. NIs. Roma, Atlnadnn.
14.— D.H.Y. (Türk) İz mirden.
11.15 S.A S. (İskandinav) Kopenhag, Amstcrdaın, Münih, Komadan^
16.— S.R. (İsviçre) ZÜrih. Cenevre. Atina. Ankaradan.
16,20 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, D. Bakır, Malatya, Ankaradan.
GİDECEK Ol.AN l’ÇAKI.AR
9.— D.H.Y. (Türk) An karaya.
10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara. Kıbrıs, Beyruta,
14.30 B.E A. (Ingiliz) Atina, Roma. Nis, Londrayn.
14 30 D H Y. (Türk» An karaya
16.50 S A.S. t Lskiındlruı v > Roma,
Münih, Amstcrdaın, Kopen-
hag'a,
GEL Et EK OLAN VAPIRLAR
20.30 SÜS (Mudanyadan).
Eminönü 1
SalAhaddin (Çar.şıkapi) Beyazıt Sadulhılı, EıninÖnu.
Yorgl (Unkıip.) Küçükpnr.nr A. Neşet. Alcm«lar.
Beyoğlu:
Klnyol. Topcbaşı C. 7.
Sıhhat. Bostanbaşı C. 136 Kemal Hebul, İstiklâl C ı»J Fındıklı, Fındıklı C 34.
Tuna. Arupcunılİ 170,
Asım, şişli HalAskArgazi C 292 Nlşantnş. Teşvikiye C. 139-1. Hnhcıoglu, Hnsköy.
Yeni Turan. Kasımpaşa.
Fııtlh:
Muharrem Taııcr, Şchzadebagı. Ziya Nuri. Aksaray,
Yed ikulo, Sama t ya
Nnzıın Malkoç. Şehremini. M. F. Bayır. Edlrnokapı. Gülseron. Fener,
Ey il pnııltan :
Eyüpsultun.
\ kili», Hasfırııı C. Kadıköy •
Halk.
Fcnery olu.
Erenköy.
A, Cafer (Bostancı).
( hkildar:
Selimiye.
Iley beliudn:
Halk.
Hliy Ükndn t
Halk.
ANKARA
NUmune (16550) Saftlık (23056ı. İstanbul (11134 1.
İZMİR
Çankaya.
Şifa.
Karantina. Tilkilik.
Yeni.
BAÛ — BtL — BİN — DAG — DAM - - DAT — DİZ — FUL — GE — GÖL — ÎK — KO — LA — LA -- LAN — LlR — LI — LI LIK — LUR — NA — NO — O — PON — Rİ — VAR — YA — YA — YA — YAY — YI.
Hor hnnoye yukarıki hecelerden biri gelmek üzere:
Dotfru hal neticesi O ve B sı-sıraları yukarıdan «sağıya okununca İki atasözü çıkacaktır.
Soldan sata:
1 — Eski bir gazetemiz voya
sebatlı çalışma.
2 — Rh- arazi tıpı.
3 — Bir şimal AvrupalI.
i — Bir çiçek.
5 — Bir nehrimiz.
6 — Yüksek ova.
7 — Bir Asya hükûnjet mer-
kezi.
8 — Bir vliüvotimiz.
9 — Bir hayvan.
10 — Bir cenubi Amerika nehri.
11 — Cam nevi.
12 — Bulgar geliri.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
1 — Karaca.
2 — Bayram.
3 — Bahama.
4 — Avarya.
5 — Malaya.
6 — Yalova.
7 — Alanya.
8 — Salutu.
KONSERLER
“MODERN Tİ İtli M t ZIH ESERLERİ.. Festivali Bıı akşam 18.30 da SARAY Sinemasında
Sayfa 6
SIYASI İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu eayıda yıun işlerini fiilen İdare eden : SACİT ÖGET
Basıidı&ı yer:
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED StRKETİ MATBAASI
r
DİŞ KREMİ
• •
UERDINGER
karoserini göstermektedir
GÖZ HEKİMİ
Dr. Murad Raini Aydın
Ueyoğlu Pannakkapı, İmanı
sokağı No. s Tel: 41553
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan
• •
ı * • i
TÜRKİYE İŞ BANKASI
Tasarruf Hesapları 1950 ikramiyelerinden faydalanınız!
6 ÇEKİLİŞ 6 EV 6 DÜKKAN
re çeşitli para ikramiyeleri...
Önümüzdeki Çekilişler :
21 Nisan (Çocuk hesapları için), 1 Haziran,
25 Ağustos, 31 Ekim, 29 Aralık.
1 Haziran çekilişinde büyük ikramiyeler:
Büyükada’da Köşk, Ankara’da Dükkân
DİKKAT!
EV ve DÜKKâNLfiR’ın intikal ve Veraset Vergileri Bankamız tarafından ödenmektedir.
* , t
Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir.
Memur Alınacak
•
Ankarada bir Amerikan firmasında çalışmak üzere seri daktilo yazar ve dosya işlerinden anlar bir memura ihtiyaç vardır.
Talip olacakların Ankarada P.K. 1015 adresine müracaatları. (1949)
Hudson 1947
Radyolu KaJorifeıll uz küLla-nılmış iyi vaziyette lüks tak* sİ müsait fiyatla acele satı lıktır 1$ saatlerinde 29266 ya telefon
nm
Dr. HAFIZ CEMAL LOKMAN HEKİM Dahiliye Mütehassısı
Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar tst&nbuJ Divanyolu No. 104.
TÜRKİYE TURİNG VE OTOMOBİL KURUMU
Kurumumuzun senelik yemeği 2 mart 1950 tarihinde perşembe günü saat 20 de Taksim Belediye Gazinosunda verilecektir, tşbu toplantıya huzuriyle şeref vermek isteyen muhterem üyelerin (ve ailelerin) davetiyeleri-
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krupp şasisi üzerine kurulmuş çelik bir
Düsseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda:
Dizel ve benzin otobüsleri
(her türlü şasiler için)
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.
ni almak üzere en geç 27 şubat pazartesi akşamına kadar Kuruma müracaat lûtfunda bulunmaları rica olunur.
/
Teessürle bayılanlara, Çarpıntıya, Sinir buhranlarına
NEVROL CEMAL
V
KREFELD
UERDINGEN
ile beraber çalışmaktadır
TÜRKİYE MÜMESSİLİ:
Taylan ■ Etker, İstanbul ■ Galata, Tahir Han 317 33
ı
OKULU
Fatilı: Mıhçılar Cad. 1/1
ylNi İstanbul atöl.
istiklâl caddesinde
TÜRKİYE TURİZM KU-
RUMLUNDAN:
Kiralık Yazıhane katı aranıyor
İstanbul öze) Kız Erkek
GAZETECİLİK
NEOKALMINA
Şubat sayısında
YENİ NEŞRİYAT:
HANIMELİ
A
SPEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FÜR REPRODUKTIONSBEDARF
Türkiye İmar Bankası
Sermayesi :
Yeni Postahaııe
1.500.000 - Kuruluşu: 1928
arkasında Aşirefendi caddesi No. 35/37
tasarruf tevdiatına % 4,5
% 6
Vadesiz
Vâdeli tasarruf tevdiatına
Faiz verilir ve vâdeli mevduat faizleri aylık olarak ödenir.
Zengin çeşitli elişi örnekleri Genç kalmanın şartlan Erkekler kadında ne ararlar? Ayın güzel şiirleri
Yemek düşünmeyiniz Az masrafla güzellik
Tül üzerine işler
Dert ortagı-gelen mektuplar Sütten kesilen çocuklar Kendiniz biçiniz
Hayatı iyi görünüz Görgülü insan nasıldır?
★
★
★
★
*
★
★
★
★
★
★
★
★ Misafirleri ağırlayalım.
★
★
★
★
Çiçek, biçki dersleri.
Elbiseye göre makyaj Seven erkek ne yapmaz? Yep yeni çok güzel roman Fıkra * Hikâye * Resim
İstanbul, TAN Matbaası
Kayıtlara başlanmıştır. Kayıt şartları:
a) Liseyi bitirenlerle Ortaokul üzerine en az üç yıllık meslek okullarını bitirenler (2 ci sınıfa - 3 cü Sömestre)
b) Liselerin veya Ortaokul üzerine üç yıllık, sanat ve meslek okullarının son sınıflarından aynlanlarla Sanat Enstitüsü mezunları (1 nci sınıfa - İnci Sömestre) alınır.
Cemiyetimizin merkezi için İstiklâl caddesinde dört beş o-dalı, büyükçe bir salonu veya birbirine bitişik iki salonu bulunan bir yazıhane katı arıyoruz.
Telefon: 42933 — Posta Kutusu: 2237 Beyoğlu
Klimsch - Horika
Tarafından teçhiz
Gazetemizde neşrolunan bütün
resimlerin klişeleri
FRANKFURT/MAIN . ALTE MAINZER CASSE 37
w
edilmiş, modern ve kifayetli klişe atelyemizde hazırlanmıştır
Comments (0)