15 Temmuz 1950 — Cumartesi
(4


*- f SİYASİ İKTİSADİ
^■r

5 .

Sayı 227 — 10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone ı Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
HABİB EDİB-TÖREHAN
Tesis eden ı
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır, ilânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Hindistan, her iki tarafa uzlaşma teklif ediyor
C---------"ı
Asılsız
e
haber
îç politika
Demokrasi hareketlerimizin
hariçteki inikasları
MEMLEKETİMİZİN
Dünya Savaşından inkılâp ve istihaleleri ki bir çok hayranlık ve takdirleri celbetmişti.Müstebit bir idare altında şarkın hurafeleri içine gömülmüş bir memleketin birden bire Avrupanın modem bir memleketi haline girmesi bir çok mevzuların tetkikine vesile oluyor ve bir çok da hayranlıkları topluyordu. Ancak bu, demokrat olduğunu her vesileyle göstermive çalışan memleketin henüz tek bir parti ile idare e-dilmesine herkes hayret ediyor ve bundan dolayı idare sistemimize olan itimatsızlık bir türlü zail olamıyordu. Memleketimizin ecnebi sermayesinden mahrumiyeti ve onunla yapılacak iş ortaklığında gösterilen itimatsızlığın bütün sebeplerini bunda aramak doğru olabilir. Dünya Harbi esnasında demokrasi ile hiç de telifi kabü olamıyan idare sis temimiz ve bilhassa Varlık Vergisi gibi mal hakkına bir tecvüz olan usulümüz, bizim demokrat bir memleket olduğumuza dair bütün iddialarımızı esasından rahnedar etmiştir.
Bu halin nihayete kadar devam etmiyeceğini, bir taraftan memleketi idare edenlerin takdir etmesini ve diğer cihetten de yeni bir muhalefet kurmak için ilk safa geçenlerin mesailerini şükranla yadetmek icap eder. Fakat bu mücadelenin ne gibi bir netice vereceği bilinmediği için memleketimizin demokrasiye ne dereceye kadar yaklaşmış olduğuna dair demokrasi âleminde umumi bir endişe ve itimatsızlık bir türlü zail olmamıştı. 14 mayıs intihabı bu noktadan memleketimiz kadar dış â-lemde de büyük bir hayret ve memnuniyet uyandırmıştır. Memleketimizle ticari münasebetleri az olmasına rağmen, bütün dünyada olan hâdiseleri büyük bir ehemmiyetle tetkik eden Isviçrenin bizdeki demokrasi inkişafına dair hayranlığı cidden çok büyüktür, öteden beri demokrasi sistemimize karşı daima bir itimatsızlık ile bakmış olan bu memleketin, şimdi artık derin bir inangaçlık elde ettiğini pek bariz olarak görmek kabildir. Son intihabı bir inkılâp diye tasvir etmekte ve Türk Milletinin büyük bir olgunlukla bu inkılâbı yapmış olmasına hayret edilmektedir. Şimdi bizim için bu vaziyetten istifade etmek ve beynelmilel münasebetlerimizi yalnız siyasî noktalardan değil, aynı zamanda İktisadî cihetten de yoluna koymak zamanı gelmiştir. Her cihetten hakiki bir demokrasi idaresine malik olan bir memleketin bütün sermayedarlar nezdinde en büyük bir itimada mazhar olacağı pek tabiî bir hâdisedir. Ancak bunun teminatını vermek ve memleketin demokrasi inkılâbının bütün idare cihazında da lüzumlu olan değişiklikleri yapmak lâzımdır. Bilhassa mal, can, emniyet ve hürriyetinin değişmez bir esas olarak temini ve buna hiç bir kuvvetin müdahale edememesinin dış âlemine tan ittir Uması, memleketimizin inkişafı için hariçten sermaye ve teşebbüsün gelmesine vesile olacak ve demokrasi faaliyetimizin en mühim bir muvaffakiyetini teşkil edecektir. Hariçle çok sıkı münasebetler tesis etmek mecburiyetinde bulunan memleketimiz için, şimdi demokrasi idaremize lâyik olmıyan bir çok mevzuatın kaldırılması zarureti vardır. Eski idarelerin, demokrat olmıyan memleketlerden alarak tatbik ettikleri esasların memleketimizde elan meriyette bulunması hem demokrasimize karşı gös-terilmiye başlıyan itimadı sarsacak, hem de haricin memleketimizle olan iktisadi alâkasına bir engel olcaktır. Türkiye Cumhuriyet yeni demokrat Hükümetinin iş programında en büyük hedef, şüphesiz ki demokrat dünya ile birlikte çalışmak ve memleketin terakkisini temin etmektir.
Habib Edib - Törehan
Birinci sonraki şüphesiz
Nehru, Washington ve Moskova’ya aynı mealde iki muhtıra ile müracaat etti
İngiltere bu teşebbüsü destekliyeceğini bildirdi
• •
t
Hindistan Hükümetinin Kore’deki harekâtı durdurmak üzere bir tavassutta bulunmak niyetinde olduğunu “YENİ İSTANBUL,, üç gün önce bildirmişti. Aşağıdaki haberler, o günkü neşriyatımızı teyid eylemektedir.
Bundan başka, Hlpdlstanın Wa-shington ile Moskovaya aynı zamanda yaptığı müracaatın ilk Amerikan tepkilerini arzcdecek bir durumda bulunuyoruz. Bu tepkilerden anlatıldığına göre;
Nehru, kendini muhabbetle kar şılıyan EndonezyalIlar arasında
münasebet mevcut olmadığı mütalâ-asındadır.
Moskovadaki Hint Elçisinin demeci...
Moskova, 14 (A.P.) — Bugün Mos-kovadaki Hindistan Elçiliği, Hindistan Başbakanı Pandit Nehru’nun bir mesajının Sovyet Hükümetine sunulmasını müteakip yeni gelişmeler beklenebileceğini belirtmiştir.
1) Amerika, Komünist Çinin Birleşmiş Milletlere kabulü ile Kore meselesi arasında bir alâka görememektedir.
2) Amerika. Kore harbinin nihayet bulması taraftarıdır. Ancak, bunun ilk şartı müzakerelerin Birleşmiş Milletler .voliyle yapılması, ikinci şartı da mütecavizlerin 38 inci arz dairesinin ötesine çekilmesidir.
Hindistan notası Gromykoya dün verildi
Moskova 14 A A. (Afp) — Hlndİsta-nın Moskova Büyükelçisi Radakrls-han. Pandit Nchru’nun Stalln’e gönderdiği bir mesajı öğleden sonra Gro-myko’ya tevdi etmiştir.
bildirmiş-
İngiltere-Komiseri mütemadi
Londranın görüşü
Londra 14 A A. (Afp) — Londrada-kl reamî Hint çevrelerinde teyid edildiğine göre Hindistan Hükümeti, birkaç gün evvel Kore ihtilâfına bir son vermek üzere Washlngton İle Moskova arasında tavassutta bulunmak niyetini Ingiliz Hükümetine tır.
Pandit Nehru İle Attlee. deki Hindistan Yüksek Krlshna Menon vasıtaslyle
bir temas muhafaza etmişlerdir.
Hindistan Büyükelçilerinin mesajlarını Sovyet ve Amerikan Hükümetlerine tevdi ettikleri anda bu mesajların birer kopyası da Attlee’ye verilmiştir.
Resmî İngiliz çevrelerinde şimdilik her türlü tefsirden kaçmamaktadır.
Nihayet sabahleyin Bakanlar Kurulu Başbakanlıkta bir toplantı yapmıştır. Hindistan'ın teşebbüsünün bu toplantıya başlıca konu teşkil ettiğini düşündürecek sebepler mevcuttur.
Londra, akşam basını Hindistan'ın Kremlin ve Washington nezdlndrkl müracnatlni büyük başlıklarla haber vermektedir. Gazeteler, Sovyet başkentinde Kore İhtilâfının sulhçu yollarla halledilebilmesi ümitleri mevcut olduğuna dair Moskova’dan gelen kısa telgrafları da neşretmekledir. Bazı Londra müşahitleri, Nehru. Moskova ve Pekln’den crnaret almasa bu teşebbüse girlşmiyeceği knnaatinde-dirler.
VI afthlııgton'ıın görüşü
Washlngton. 14 (YÎRS) — Kore İçin Hindistan Hükümetinin bazı teşebbüslerde bulunması haberiyle alâkadar olarak sorulan bir sual üzerine Amerikan Hariciye Nezareti sözcüsü Lincoln White, bıı ihtilâfın müzakere ile halledilebilmesi için m’velemİrde Kuzey Korelilerin 38 inci tûl dairesine kadar çekilmeleri lâzım geldiği mütalâasında luılunmUffİttri Sovyet Rusya ile Amerika arasında ikili bir konuşma mevzuu İse tanıamiylr imkânsızdır çünkü Amerika, başkalarını da alâkadar eden hiç bir işi Sovyet Rusya ile İkili bir müzakere yapmak niyetlisi değildir Yani Byrnes ve Marshnll zamanındaki prensip bugün için de aynen caridir.
Diğer taraftan Amerika Hükümetinin. Cin meselesindeki görüşünü de muhafaza ettiği anlaşılmaktadır. Yani Amerika, eğer ekseriyet, komünist Çinin Emniyet Konseyine alınmasına taraftarsa Amerika buna karşı veto hakkını kullanmıyacaktır Fakat A-merikan diplomatik mehafili Çinin Birleşml! Milletlerdeki temsili meselesiyle Kore meselesi arasında hiç bir
Şehrimizdeki Amerikalılara icabı halinde Istan-bulu nasıl terkedecekleri hususunda tavsiyelerde bulunulmuş değildir
Dışişleri Bakanı, list-e bu hususta, bulundu
diin Mec-izahatta
Ankara 14 (A.A.) — Bu sabah istanbuldan alınan bir basın haberinde, İstanbul Amerikan Başkonsolosunun milletlerarası durum dolayıslyle muhtemel bir tahliyeye hazırlanmalarını Birleşik Amerika tebaasına tavsiye ettiği bildirilmekteydi. Bu haber hakkında /Ynkaradakl Amerikan Büyükelçiliği neadlntle yaptırımız tahkikat neticesinde aldığımız malûmata göre. IVashlng-tondakl Amerikan Hükümetinden bu yolda İkaz mahiyetinde hile hiç bir talimat alınmamış ve Amerikan Büyükelçi 11 İri tarafından da hu nevi bir talimat aslA verilmemiştir.
Amerikan Büyükelçilimi Basın Bürosunun teyid ettiğine göre» Istan bubin mukim İleri gelen A-merlkalılnrdan mürekkep bir grup, Amerikan kolonisini alâkadar eden muhtelif meseleleri Başkonsolos ile görüşmek üzere bir kaç gün evvel gayri resmi bir toplantı akdetmiş, ve bu arada böyle bir mesele de ortaya atılmıştır. Bunu müteakip. Amerikan Başkonsolosluğu tarafından bütün Amerikan kolonisi mensuplarına gönderilen tamim, onlara yakın bir tehlikenin mevcudiyeti hakkında ikazda bulunmak demli, bilakis onlara emniyet vermek hedefini gütmüştür.
YENt İSTANBUL’UN NOTU
— Amerikan vatandaşlariyUj yabaneı memleketlerde yapılan bu gibi toplantı veya çlfaM ve tahriri bildiriler ötedenberi A-det olan ve hiç bir fevkalâdeliği bulunmayan normal hareketlerdir, bunda tolûçt mucip hiç bir Cihet olamaz.
Dışişleri Bakanımızın bu mesele iız» rinde dün Büyük Millet Meclisinde v rrmiş*ohluğıı izahatı 3 üncü sayfamızda bulacaksınız.
★ ★ ★
Komünistler dün Kum’da
Amerikan hatlarını yardı
Nehrin cenubunda şiddetli çarpışmalar oluyor
Yorgun bir Amerikan
askeri cephede uyuyor






muhabir-göre cu-gece Sl-bölümler başlamış-köylü el-
Tokyo 14 (YtRS) — Harp lerlnin verdikleri malûmata mayı cumartesiye bağlayan mal Kore’lilcr Kum Nehrini halinde geçerek, sızmağa lardır. Bunların bir kısmı
blscHİ, bir kısmı da Amerikan üniforması taşımakta İdi. (üniformaları depolardan, yahut maktul düşen Amerikan askerlerinden almış olmaları muhtemeldir. Kum Nehrini müdafaa eden Amerikan kıtaları gece karanlığında düşmanı dosttan ayırnmıyacak duruma girmişlerse de Bizıın kuvvetleri temizlemek için âzami gayret göstermişlerdir. Fakat bir müddet sonra, daha çok şlmnlll kuvvetler sızmış ve İki muharip taraf arasında dörde bir gibi bir nispet hâsı) olmuştur.
Simdi nehrin cenubunda şiddetli muharebeler cereyan etmektedir.
Mac Arthur karargâhının biraz gecikmiş olarak yaptığı bir tavzihe göre Kuzey Koreliler her ne kadar Çong-You’da bir muvaffakiyet kazanarak Taejon’un şarkındaki Yong-Pong m *v-kll ellerine düşmüşse de mütecavizlerin Kum Nehri cenubunda bir köprübaşı tutmaya muvaffak oldukları haberi henüz teeyyüt etmiş değildir.
• •
Trygve Lle 52 devletin Koreye hava kuvvetlori göndermelerini İstedi
Lake Success 14 A A. (United Press) — Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve ide bugün teşkilâta üye olan dovletlordcn Koredekİ Birleşmiş Milletler kuvvetlerine yardım için munzam hava kuvvetlori yollamalarını istemiştir.
52 üye devlete yolladığı mesajda Genel Sekreter Şimal Koreye kaışı Birleşmiş Milletlerin aldığı müeyyideleri desteklediğini ve General Mac Ar-thur’ün savaş kuvvetleri şeklinde fiili ve müstacel bir yardıma ihtiyacı 01-duğrünû bıhiiı un-tir.
Amerikan kabinesi toplandı
VVııshİngton, 14 AA. (AFP) — Bu sabah Beyaz Sarayda kabine toplantısı etmasında Başkan Trurnun ve Amerikan Hükümeti üyeleri Genelkurmaylar Komitesi Başkanı General Omar Bradley’lrı Kore vaziyeti hakkındakl İzahatını dinlemiştir
Yom Amerikan kumandanı harekâtın idaresini elo aldı
Tokyo, 14 A.A (United Press) — Koredekİ Amerikan kuvvetleri yeni komutam General Walton Walker, cephede karargâhını kurmuş ve Tae-jon savaşına hazırlanmak üzere, harekâtın idaresini bizzat elo almıştır.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmaybnşkanı Gazlemlr Ankeıi Mottfrltt birlikler Okulunu ziyaretleri sıracında
Cumhurbaşkanı Celâl Bayarın İstanbulu ilk resmî ziyareti
Bayan getiren ^Gaziantep" muhribi
9,30 da limana girmiş bulunacak
Haydarpaşa açıklarında geçit resmi yapılacak
Saat 15 te Vilâyette bir kabul ve tanışma töreni tertip edildi
Cumhurbaşkanı Bayar’ın Devlet Başkanı olarak bugün şehrimize yapacağı İlk resmî ziyaret İstanbullular tarafından büyük sevinç ve heyecanla beklenmektedir. Bayar, gidiş ve gelişlerinde herhangi bir tören yapılmamasını arzu etmişlerse de İstanbullular Cumhurbaşkanlarını aralarında görmekten mütevellit sevinçlerini denizden motörlerle karşılamak, şehri bayraklarla donatmak ve geceleyin tenvirat yapmak suretiyle izhar edeceklerdir.
Hazırlanan programa göre Cumhurbaşkanımız bugün saat 9.30 da Gaziantep muhribi İle limanımıza gelecek, Vali ve Belediye Başkanı, nıülkî ve askerî erkân, tasın mensupları tarafından denizde karşılandıktan sonra donanmamız birliklerinin Haydarpaşa açıklarında yapacakları geçit resmini takip edecek ve öğle yemeğini askeri komutanlar vc misafirlerle birlikte Yavuz Zırhlısında yiyecektir. Cumhurbaşkanımız saat 14.30 da Doimabahçe'de karaya çıkacak ve oradan vilâyete gelecektir.
Saat 15 te vilâyette bir kabul vc tanışma töreni yapılacak ve protokola dahil zevat ile partiler vc teşekküller temsilcileri Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edilecektir.
Cumhurbaşkanımız şehrimizde bir gece kaldıktan .sonra Yalovaya gidecektir.
İstanbullular, Cumhurbaşkanımızı denizde ve karada tezahüratla karşı-
Bayar Askeri Hava
Karargâhına girerken
lamak üzere büyük hazırlıklar yalamaktadırlar.
Harp gemileri
Çanakkatrden geçti
Çanakkale, 14 (Hususî) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ı hâmil olan Ga-
ziantep muhribi re bunu takiben diğer harp gemileri saat 21 de Çanakka-leden geçmişler, gerek sahilde toplanan ve gerek motor ve kayıklarla karşılamaya çıkan halk taralından büyük tezahüratla karştlanmışlarilır.
Meclis, Basın Kanunu tasarısını kabul etti
Ankara, 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Dün Mecliste Basın
B. MİLLET MECLÎSİNDE
Af Kanunu tasarısı dün kabul edildi
Ahun istifade edenler bugün tahliye edilecek
Adalet Bakanı, Nâzını Hikmetin de 24 senelik cezasının üçte birini çektiği takdirde, tahliyesi icap edeceğini bildirdi
Ankara. 14 (Husufll muhabirimiz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisi bugün aaat 14.30 da topkmhrak af kanunu tasarısının müzakeresine devanı etmiştir.
Tasarının 5 inci maddesi, iki .seneye kadar olan cezaların tamamen, diğer cezaların ise üçte ikisinin affedilmesi, ölüm cezalarının 20 yıl ağır hapse, müebbet hapis cezalarının ise 15 yıl ağır hapse çevrilmesi hususlarının ilâvesiyle kabul edilmiştir. Tasarının yedinci maddesinin müzakeresi sırasında söz alan Maliye Bakanı Halil Ayan, vergi cezalarının mahiyet itibariyle bambaşka bir karakter taşıdığını belirterek, vergi borçlarının bıı affın dışında bırakılmasını tazammıın eden bir fıkranın maddeye eklenmesini istemiş ve bu mevzuda bir önerge vermiştir.
Bakanın önergesi tasvip ve bu fıkra maddeye ilâve edilerek kabul olunmuştur.
Müteakiben tasarının diğer maddelerinin müzakeresi tamamlanmış ve at kanunu tasarısı alkışlarla, ekseriyetle kabul edilmiştir.
(Af Knnunıı hakkında Adalet Bakanının beyanatım 3 üncü sayfamızda bulacaksınız.
Kanunu tasarısının müzakeresi sırasında 31 inci maddesinde yazılı olan "Rızaları hilâfına şahısların hususî ve aile bayatlan hakkında ima tarikiyle dahi olsa yayımda bulunanlar, suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine, iki aya kadar hapis veya 200 liradan 2000 liraya kadar ağır para cezasına mahkûm edilirler.,.
Bu madde üzerine söz alan Nadir Nadl ve Sıtkı Yırcalı ve Cezmi Türk, maddenin aleyhinde bulundular ve bunun kaldırılmasını istediler. Yaptıkları etraflı İzahlar neticesinde madde ekseriyet tarafından reddedilerek tasarıdan çıkarıldı.
Karma Komisyon tarafından İlga, edilen ve dün bildirmiş okluğumuz Hükümet teklifindeki 32. 34 ve 36 ncı maddeler tekrar tasarıya konuldu. Yani intihar vakalarının yazı imama« sına dair 32 ncl. evlenmesi caiz ol-mıyanların münasebetleri hakkında yazı ve resim neşredilmesinin cezayı müstelzim olduğu hakkındakl 34 üncü ve matbuat hesaplarının tetkikine dair olan 36 ncı maddeler tekrar kabul edilmiş oldu. Neticede tasarı bu değişikliklerle kanunlaştı. Bundan sonra matbaalar hakkındakl kanun tasarısı da müzakere ve kabul edildi.
Basın Kanununun Meclisteki müzakerelerini 3 üncü sayfamızda bulacaksınız.
Yugoslavya Bulgaristana bir nota verdi
Londra 14 (YİRS) — Bulgar - Yugoslav hududunda perşembe gecesi dört yerde ateş teati edilmiş, Bulgar devriyeleri hududu aşmışlardır. Yugoslavya bu hâdiseleri protesto eden şiddotll bir notayı Bclgraddakl Bulgar elçisine vermiştir.
Diğer taraftan Yugoslavya hücuma uğradığı takdirde Güvenlik Konseyinin Yugöalavyaya yardım etmek üzere süratle harekete geçeceği delegeler taralından bil d iri İm iştir.
Sayfa 2
Y E N î İSTANBUL
15 Temmuz 1950
TETKİKLER I
Bizim dostlarımız
Yazan : M. NERMİ
DİZİM dostlarımız; topluluk haya-® timizin tam bir aynasıdır. Onların niçin türlü türlü düşündüklerini, bize birbirini tutmıyan öğütler verdiklerini anlamak istersek, bütün sosyal tezatlarımıza şöyle bir göz-gezdirmellyiz. Görüş duruluğunu, kestirme düşünüşü, müphemlikten sıyrılışı dile getiren do^ru Çûpı, yurdumuzda İstediğimiz gibi henüz yerleşememiştlr: Dikkatle yapılan duvarlarımızda bile eğrilik, büğrü-lük vardır. İhmal, yarım iş her yer* de sırıtmaktadır. Avrupa biçiminde açıldığım sandığımız lüks caddelerimiz ilk bakışta anlayabiliriz, AvrupalI değildir.
Binalarda güzellik Ahengini boğan ölçüsüzlükler almış, yürümüştür. Asfalt yanlış dökülmüştür, yaya kal dınmı karışık ve nispetsizdir. Biraz ötede kulübeyi andıran bir ev görürsünüz, yanından tuhaf taşlarla döşenmiş delik deşik bir yol geçer Her yerde bir karmakarışıklık, a narşl ve kararsızlık görürsünüz, Haşan bir kedi, orta boyda bir İplik yumağı İle günlerce oynasa, böyle İçinden çıkılmaz bir düzen bozukluğu meydana getiremez. Fakat biz buna o kadar alışmışızdır kİ» şehirlerimizin başka türlü olabileceklerini aklımızdan geçiremeyiz. Hayatımız da başka türlü değildir. İhtişamlı fikir yapılarımız aynı görünmez sokaklarla, çukurlarla, deliklerle, aynı düzensizliklerle çevrilmiştir.
Alıştığımız İçin hiç de yadırgamadığımız bu perişanlığı haklı gösterecek sebepleri bulmuşuzdur: Paramız kıttır ve bu yüzden geniş imar hareketlerine girişmek mümkün ol-mamıştır. Manevi cephemizi de buna benzer bir dille anlatırız: Türk Devrimi henüz çok gençtir. Biz ancak yıllarca sonra durulma yollarını bulacağız. Doğrusunu isterseniz, dâva, ne para kıtlığı, ne de arkada kalan devrim yıllarının azlığı dâvasıdır. Bizim en aksak noktamız, açık konuşmalıyız, anlayışımızın çağımıza göre ayarlanmış olmamasıdır. Az para ile de düzgün iş görülür, kısa yıllarda da ferah fikir yollan açılabilir. Elverir ki, bu İhtiyaç duyulsun ve ruhumuz düzensizliğe karşı ayaklanmasını bilsin. Gözümüz, ilk önce, doğru çizgiye, pürüzsüz satıhlara, her şeyde aranılan ahenge ve güzelliğe alışmalıdır. Bizim İçimizi, güzellik duygumuzu kasıp kavurmıyan şeylerle nasıl savaşabiliriz! Fikir hayatının da bir düzeni, bir estetiği vardır. Burada da kılavuzumuz gene güzellik duygusuna çok benzlyen bir çeşit disiplindir, fikirleri yeril yerinde görmek sevgisidir.
Çağdaş milletlerin çoğunda bu duygu pek erken uyanmıştır. Onların o zaman, bizim kadar da paralan yoktu. Çarpık bir yol. hem daha kısadır, hem de bakımı daha kolay. Duvar da öyle, bahçe yolu da öyle, her şey öyle. Bütün dâva, bunu anlamakta.,. Biz, kadınlarımızla birlikte yüzyıllarca kapalı ve temas-sız bir ömür aürmüşüzdür. Hayat üslûbumuz bu yüzden altüst olmuştur. Bu tam mftnasiyle kapalı ferL çl (indivlduallst) ömür, sosyal görüşlerin, sosyal estetiğin dinamik gelişmesini kısırlaştırmıştır. Biz bugün bile sokağı, evimizin, bahçemizin bir devamı olarak düşünemiyoruz. Ev duvarımızın dışarısı, bizim değildir. Artıklarımızı oraya dökebiliriz. Ya başkaları? Onlan biz mi düşüneceğiz. Gemisini kurtaran kaptandır. Dikkat ediyor musunuz? Bizim ne kadar Ortaçağımsı bir fertçiliğimiz, benciliğimiz vardır. Biz bundan sıyrılmak ve benliğimize sosyal bir hürriyet temeli vermek zorundayız. Fertçl olabiliriz, fakat Yeniçağ fert-çlsi. Ve onun için şehirde olduğu gibi, hayatımızın bütün dallanışlarında tam bir ferahlık isteriz. Biz, bu bakımdan, evin dışını İçinden ayıramayız. Fikir hayatımızda da aynı ferahlık bizim İdealimizdir.
Her milletin dostu da vardır, düşmanı da. Düşmanlar, çok kere, kolay anlaşılır. Halbuki dostlarımız, bizim şehirlerimiz, sosyal anlayışımız gibi renk renktir, Kimi, bizim genç bir İradeyle silkindiğimize veya sırtımızdan atmıya çalıştığımıza gü
cenmiş gibidir. Kimi kalkınma azmimizin hayranıdır, kimi de ortalama bir yol seçmiştir. Hayat ölçüleri henüz büsbütün durulmamış bir topluluğun dostlan da başka türlü olamaz tabii. Demek oluyor kİ, dostlarımız bizi yalnız kendi görüşlerine göre sevmektedirler. Üzücü bir şey, ama, onlann sevgilerini tek bir çatı altında barındırmanın da imkânı yok...
Dostlarınız oldu mu, İster istemez, Öğütlerine katlanacaksınız. Dostlnnn ziyaret buketleri, öteden beri, öğütlerdir. Dostluk kavramı doğmamış olsaydı, belki biz. bu kadar geniş bir öğüt bereketine kavuşmuş olmıya-çaktık. Bizim dostlarımız da böyle-dir. Ülkemizin dışında yazılarlyle bize doğru yolu göstermek kaygısı I-çinde kıvrandıklarını bildirirler. Memleketimize gelmişlerse, öğüt sağanağı altında kalırız. Biz, gerçekten, ne yaptığımızı bilmiyor muyuz? Bana öyle geliyor ki, fazla ve aşın Öğüt, en kuvvetli dostluklar İçin bile tehlikesiz değildir. Dostlukta da. Aristoteles’in dediği gibi, ortalama yoldan şaşmamak lAzıın, Bizim öyle Özel İşlerimiz olabilir kİ. dostlarımızın karışmasını hiç İstemeyiz ve bundan. pek haklı olarak, sinirlenebiliriz. Bize, dost kalmak İstiyorlarsa, dostlarımızın bunu bilmeleri ve ö-ğütlerini ona göre seçmeleri lâzımdır. Bizim en hassas noktamız, btl-yük Türk devrimidlr. Biz, başka milletlerin millî dâvalarına karşı nasıl kaynanalık yapmıyorsak, yalnız bizi ilgilendiren millî dâvalarımıza karışılmamışım öyle istiyoruz. Bizim İçin dostluğun ölçüsü bu dur. Biz, dost öğütleriyle devrim yolumuzu değiştirmeyi hayalimizden bile geçirmediğimizi ve bu gibi karışmalın çok ölçüsüz bulduğumuzu söyliyebiliriz. HattA, biz mertçe düşmanlıkları, böyle şüpheli dostluklara mutlaka tercih ederiz.
Batı Avrupa’dan bir dostumuz, Cumhuriyet Türkiyesini de sevdidini, fakat gönlünün astl Osmanlılık devrinde olduğunu söylüyor. Bu tuhaf sevginin mantığını anlamak kolaydır. O, alacaklı bir kıyafet dünyam anyor. Bir başka dostumuz, öğütlerinde daha atılgandır: Türkçe’yi ortadan kaldırın ve arapça Öğrenin de hepimiz aynı dili konuşalım, anlaşalım, diyor. Türk dilinin yayılış saha’ sı, arapçanınkindon daha dar değildir. Biz, açtığımız medreselerle türk-çeyl diri diri gömmlye, yüzyıllarca çalıştık. OsmanlI sutanlanmn taçlar deviren, kırallıklan, Türk vilâyetleri yapan kuvvetine rağmen Türk dili yaşıyor İşte. Tarihin hangi milleti vardır ki, dostluk için böyle bir fedakârlığı göze almıştır! Biz dünya İçin çalışıyoruz, millî varlığımız için çalışıyoruz ve millî yükselişimiz İçin çalışıyoruz. Türk nesillerinden hesap arayacak en yüksek bir kudret varsa o da, yalnız kendi tarihimizdir. Bu tarihin karşısına hiç bir suretle çıkmıyacak olanlann dostluklarıyla bizim büyük sorumluluğumuz arazında geniş uçurumlar vardır. Bana, kendi dilimi çok gören dostlan, ben nasıl olur da Türk topluluğunun dostu sayabilirim?
Dostluk, çağdaş milletlerin hayatında anlaşma yollanna açılan bir köprüdür. Fakat milletler birbirlerini niçin sevdiklerini bilmelidirler. Biz, dostlukların patolojik temellere dayanan çeşitlerinden hiç hoşlanmadığımızı söyliyebiliriz. Onun için devrim Türklyesi'nin dostlan, bizim gerçekten dostlanmızdır ve bize yalnız böyle dostlar lâzımdır. Göğsümüzü gererek söyliyeblllriz kİ, çağdaş kültür dünyasında, bizi devrim çerçevesi İçinde seven hakikî dostlanmış vardır ve biz bu yüksek dostlukları yalnız büyük devrimlmlze borçluyuz.
Fındıklı depoları tamir ediliyor
Devlet Denizyolları idareni uzun zamandan beri tamir görmlyen Fındıklı antrepolarının büsbütün harap olmaması için bu depolan tamir at-tlrmeye karar vermiştir.
SERGİ KÖŞESİ
flçıkhava sineması
Sergide bir “Ayak Sinema„ sı var. Buna “Ayakta Sinema,, demek daha doğru olur ise de “Ayak divanı,, na benseein diye böyle anıyorus, hem bir nevi saltanat havası veriyor.
Akşam olup kareler yine de basınca Amerika Haberler Servisi tarafından tesis edilmiş bu açık hava sinemasında küçük fakat faydalı filmler gösterilmeye banlıyor. Hem de Türkçe söhlü isahat ile beraber. Meselâ, kuşların niçin muhtelif mevsimlerde hicret ettiklerini mi öğrenmek isiiyorsu-nus f On bce dakika kdfi. Bir Amerika kasabasında doktorun oynadığı rol, havadan uçakla arasi fofoğra fileri nasıl alınır, denişlerde tehlike teşkil eden bus adacıklarının imha edilişi gibi ilmi, içtimai meseleler bu filmlerin mevsularını teşkil ediyor ve bir hayli da seyirci topluyor. Yalnıs sergideki faaliyet pek kuvvetli bir koordinasyona tabi olmadığından, meraklılar filmlerin isahatını dinlerlerken, pek, pek kuvvetli oparlörler “Yesün oni neneell» veya “uberden velleu,, nağmeleriyle paraeit yapıyor.
Havusdan, biras ilerde, kav-eü kusah halinde sular fışkırıyor.
BİR İSTANBULLU
Bayram münasebetiyle İstanbul • Ankara arasında ilâve sefer
Bayram münasebetiyle Devlet De-mlryollan yarın Ankarad&n Haydar-paşaya bir tren seferi ilâve etmiştir. Tren Ankaradan saat 6.40 ta hareket edecek, ayni gün saat 19.15 te Haydarpaşaya varacaktır.
Fatihin türbesi dün törenle açıldı
Fatih Sultan Mehmedln Fatih Camii yanındaki türbesi dün saat 13 te halkın ziyaretine açılmıştır. Bu münasebetle yapılan törende Vali ve Belediye Reisiyle Fatih Kaymakamı. Topkapı Müzesi Müdürü, Vilâyet ve Belediye erkânı ve kalabalık bir halk hazır bulunmuştur. Türbenin açılmasından evvel Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay şu hitabeyi İrat etmiştir:
— Değerli hemdertlerim, Türk geleneğinde seyahate çıkan bir adamın ar kasından uğur ve hayır dileğinde bulunulur. Memleketin en sıkıntılı günlerinde Karadenlze açılan Atatürk bu şehri terkederken en büyük kuvveti ve duayı şüphesiz Fatihin ruhundan almıştır. İslâm Tarihinde (Fethi mü-bln) diye anılan, dünya tarihinde ortaçağı kapayarak yeni çağı açan Fatih IsLanbulun kurtarılmasını bütün ruhu He arzu etmişti. Onun türbesi.
Amerikan Konsolosunun
tamimi etrafında tefsirler
Amerikan tebaasına gönderilen mektupta, Kore harbi dolayısiyle merak edilecek bir vaziyet olmadığı izah ediliyor
Dünkü sabah gazetelerinden biri İstanbul Amerikan Konsoloshanesinin şehrimizdeki Amerikan tebaasına yolladığı tebliğde bir tahliye hareketine hazır olmalarını bildirdiği yazılı İdi. Mezkûr gazetenin ilâve ettiğine göre, konsoloshane, Amerikalılara tedbirli bulunmalarını, yanlarında tabanca ve bıçak taşımalarını da tavsiye ediyormuş.
Dün, bu haberin sıhhati hakkında bir Amerikan resmi sözcüsü btze şu beyanatı verdi:
**— Istan bulda tecrübesiz bir çok tebaamız var. Bunlar türkçe bilmezler. Korede çıkan harp ve Balkanlardaki tahşidat haberi bunlar arasında endişe uyandırmıştır. Bilhassa çoouk-lu kadınlar çok telâşa düşmüşlerdir.
Biliyorsunuz kİ, her devletin konsoloshanesi yabancı memleketlerdeki tebnnlsrını himaye İle vazifelidir. Bu himayeyi yapmak için de su baskını, zelzele ve harp gibi tehlike anlarında tebaasının selâmetini sağlamak i-çln plânlar hazırlar.
İşte vaki endişe üzerine tstanbul-dakl Amerikalılara birer mektup gönderildi. Endişeye mahal olmadığı, her hangi bir tehlike meydana gelse dahi konsolosluğun İhtiyatlı ve tedbirli olduğu bildirildi. Ayrıca böyle bir hâdisenin vukuunda herkesin kendisine düşen vazifeler ve alması gereken tedbirler de gösterildi.
cumhuriyet tarihimizin ve inkılâpların icabı olarak B.M. Meclisi kararlyle bir müddettir kapalı bulunuyordu. Memleketin selâmeti bahis mevzuu o-lunca inkılâpların doğurduğu zaruretleri her şeyden üstün tutmamız lâzımdır. Bu sebeple kapalı bulunan türbeyi milletin hükümranlık hukukunu temsil eden Cumhuriyet Hükümeti adına kadirbilir halkımıza açıyoruz. Edebiyatımızın fatihi olan Hâ-mldln şiir dilinden Fatihin büyük mezarını İfade etmek isterim;
Her dem sana açıktır ehvah-ı arş-ı-rahmett Türhendlr en arlmJ fethettiğin diyarın Onun mânevi huzurunda eğilirken Türk Milletine ebedî saadetler dilerim, Müteakiben Vali türbeyi açmış ve türbe hazır bulunanlar tarafından ziyaret edilmiştir.
Hulâsa meselenin esası şudur: A-meıikalılara herhangi bir tahliye emri katiyen verilmiş değildir ve Amerikalıların böyle bir şeye niyeti de yoktur. Onlara bildirilen şey, merak edilecek bir durum olmadığı» herhangi bir tehlike vukuunda kendilerine yardım edileceğidir. Dünkü sabah gazetesinde çıkan haber, komünistlerin sinir harbine yardımdan başka bir şey değildir.,,
Konsoloshaneden aldığımız malûmata göre Amerikan tebaalarından mühim bir kısmı gerek bizzat ve gerekse telefonla müracaat ederek A-nıerikanm harbe girip glrmiyeceğlnl sormuşlardır. Mevzuu bahis mektup da kendilerini teskin için yollanmıştır,
Bize gösterilen mektup Ikî kısımdan müteşekkildir. Birinci kısımda radyoların ve gazetelerin karışıklık uyandıran propagandalarından bahse, dilmekte, telâşa kapılmaya mahal olmadığı söylenmekte ve İcap ettiği zaman konsoloshanenin lüzumlu tedbirleri alacağı bildirilmektedir.
İkinci kısımda ise tahliye veya teh. İlke anında alınması icap eden sıhhî korunma tedbirleri gösterilmektedir.
Tabanca taşımak tavsiyesi hiçbir kısımda yoktur. Ancak sıhhî tedbirler moyanında bir cep çakısı bulundurulman bildirilmiştir.
Valinin beyanatı
Dün sabahki gazetelerden biri şeh. rimlzdekl Amerikan Konsolosluğunun îstanbuldakl Amerikalılara icabı halinde şehri nasıl terkedecekleri hususunda tavsiyelerde bulunulduğu yazılmaktadır. Bu haber hakkında malûmat İsteyen gazetecilere Vali ve Belediye Başkanı şu sözleri söylemiştir:
— Amerika Başkonsolosu Vilâyete müracaatla bunun her yıl yayınlanan mûtat bir tAmlmden ibaret olduğunu ve her hangi fevkalâde bir vaziyet bulunmadığını ifade etmiştir.
Bu haberin, iktisadi tesirlerini 5 inci sayfamızda (Piyasada vaziyet) sütununda okuyunuz.
14 Temmuz Fransız Millî Bayramı
Dün, Fransız Sefarethanesinde bir resmi kabul yapıldı
Fransızların 14 Temmuz Milli Bay. ramları münasebetiyle Fransanm Türkiye Büyükelçisi M. Lescuyer îs-tanbııla gelmiştir. Büyükelçi dün Fransız .Sefarethanesinde Fransız kolonisini kabul etmiş ve bu münasebetle Ünyon Franşez Reisi M. Perrin ile Profesör Grozat birer nutuk vermişlerdir.
RUSSELL DORR
GEZİYE ÇIKTI
îktlaadt işbirliği Türkiye icra Ko-mlteal Relel Mr. Rusnell Dorr dün uçakla lehrimlae lelmfjtlr. Mr. Dorr kanaı ve çocuğu İle birlikte Moda Kulübünden kiraladıktan bir yatla Marmara Denizinde R gün görecek bir geziye çıkmışlardır.
"Kad»ş" Bandırma hattına tahsis edildi
Bayram münaaebetlylo Bandırma hattında görülen yolcu fazlalığı dolayısıyla Kade» vapuru bir hafta için Bandırma hattına tahsis edilmiştir.
500 üncü yıl hazırlıkları
FfiTİH VE DEVRÎ HAKKINDA BİR ESER HAZIRLANIYOR
îetanbulun 500 üncü ve Müteakip Fetih Yıllarını Kutlama Demeği muhtelif ihtisas komiteleri ve kolları teşkil ederek çalınmalarına şuurlu bir enerji ile devam etmektedir. Derneğin ilmi komitesi perşembe günü eaat 16.30 da Feridun Dlrimtekln'in başkanlığında İstanbul Arkeoloji Müzesinde toplanmıştır. Dernek İdare kurulu başkanı Aziz Oğan’ın da hazır bulunduğu bu toplantıda Fatih ve devrine alt hatırlanmakta olan eae-rin muhtelif kısımları üzerinde görüşülmüş ve neticede Fatihin şahsiyeti, îatanbulun fethi, fethe tekaddüm e-den devir ve fetihten sonraki devre alt daha bir çok tAli bölümleri de İhtiva eden mevzu fihristi tesblt edilmiştir.
Polonya Konsolosu ayın 22 sinde memleketine dönüyor
Vazifesine son verilen Polonyarnn Başkonsolosu temmuzun 22 alnde vatanına dönecektir. Konsolosluğun bütün arşivleri Ankaradaki Polonya Sefaretine gönderilmiştir. Bay Pav-loaki memleketinde geçireceği tatilden sonra Varşovada harleiys vskA-letlndeki yeni vaalfeeine başlıyacak-tır.
İsrail gazetecilerinin Valiye telgrafı
Birkaç gün şehrmilzde kalmış olan İsrail gazetecileri memleketimizi terkettlkleri asneda Vali ve Belediye Başkanı Prof. F. Gökay’a şu telgrafı çekmişlerdir:
"Güzel şehrinizde gördüğümüz aa-mlm! ve sıcak hüsnü kabulden ve alA-kadan dolayı sonsuz teşekkürlerimizi bir daha arzetmek isteriz. Aranızdan unutulmaz hStıraJarla ayrılıyoruz. Saygılarımızın kabulünü rica ederiz.”
'İskenderun" vapuru, bugün teslim ediliyor
îtalyada. Ansaldo tezgâhlarında yapılan Akdenle tipi gemilerden İskenderun* bugün Cenova’da merasimle bayrağımıs çekilecek ve tealim alınacaktır.
Gemiyi getirecek olan mürettebat Ankara vapuriyle gidecektir. Bu vapurun eşi olan Samsun vapvıru da ay «onuna kadar tealim adilmiş olacaktır.
Gerçek şiir hakkında
Radyoda bir konuşma
Bugün saat 15 te İstanbul Radyosunda Cumhuriyet Gazetesi muharrirlerinden Necdet Evllyagll tarafın-daniGerçek Şiir) mevzuunda bir konuşma yapılacaktır.
Emirgânda bir taksi denize dü^tij
Kvv.lkl gses 5505 sayılı taksi Ge-lik.rya, Elenl. Panayot, Mensur ve Lûtft Gülşen Emlrgâna eğlenmeye giderlerken yolda polislerin bulunduğu kamyonla çarpışmamak İçin şoförün direksiyonu fazla kırması yüzünden taksi denize düşmüş ve İçinde bulunanlardan Lûtfl GUlşenle Panayot kurtulmuş; Gellkerya, Elenl ve Mensur boğulmuşlardır.
Yeni gemilerin inşaatına başlandı
Marshall Plânı gereğince sipariş edilen gemi ve Uman vasıtalarının İnşaatına bütün tezgâhlarda başlanmıştır. Bu vasıtalar bir sene İle bir buçuk sene arasında teslim edilmiş olacaklardır.
Ecnebiler yurt içinde serbest seyahat edebilecek
Yabancılar bundan sonra karakollara haber vermeden, sadece ikamet tezkeresiyle yer değiştirebilecekler
Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü yabancı bir devletin temsilcisi ile yaptığı bir konuşma esnasında TUrkiye-de ikamet etmekte olan ecnebi tebaaların memleket dahlllndo yaptıkları seyahatlerde eskisi gibi karakollara haber vermeden yanlarında ikamet tezkeresi bulundurmaları kâfi geleceğini bildirmiştir. Bu habere göre ecnebi tebaalar memleket dahilinde seyyahatlerlnde Türk tebaaları gibi muamele göreceklerdir.
Doğan Kardeş’in çocuk filmleri
Doğan Kardeş Müesseseri, tatfl aylarında cumartesi günleri Beyog-lunda Atlas Sinemacında çocuklara mahsus öğretici filimler göstermeğe kaj-ar vermiştir.
Memleketimizde hemen hiç denecek mesabede olan çocuk Alimleri, pedagogları ve Mili! Eğitim Bakanlığını yakından alâkadar edecek bir meseledir.
Bu itibarla, °Dogan Kardeş,, İn bu teşebbüsü, henüz bir deneme mahiyetinde olmakla beraber bir İhtiyaca cevap vermektedir.
İlk olarak bugün bir temsil verilecektir.
uGülcemal„ i Italyanlar satın aldı
Bedeli dolar olarak ödeneceR "Şûle” ve "Doğan" vapurları da hurdacılara satıldı
Devlet Denizyolları İdaresinin sa^ tılıga çıkardığı vapurların İhalesi dün saat 14 de Tophanede Satmalına Komisyonunda yapılmıştır.
Gtllcemal vapuru, bedeli dolar o-larak ödenmek üzere ttalyada bir firmaya, Doğan ve Şûle de yerli hurdacılara satılmıştır. Diğer vapurların kati satış muamelesi bugün belli olacaktır.
Akbank İstanbul Şubesi açıldı
Akbank’m İstanbul çube6f, d(ln öğleden evvel merasimle açılmıştır. Bu merasimde millî ve ecnebi banka direktörleri ve ticaret ve sanayi erbabından bir çok zevat hazır bulunmuştur.
Orman Fakültesinde Dekan ve Yönetim Kurulu seçimleri
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinde dün Dekan ve Yönetim Kurulu üyelikleri seçimi yapılmış; Dekanlığa Prof. Dr. Faik Tav-şanoğlu, yönetim kurulu üyeliklerine Ord. Prof Mazhar Diker ile Prof. Dr. Şeref Nuri îlkmen ve Prof. Dr* Gafur Acatay seçilmişlerdir.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ tKTÎSADÎ
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi;
yeni İstanbul neşriyat LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal IL SAR UCA
Bu «ayıda yazı talerini fiilen idare eden ı
Sacid ÖGET
Ne,re(iilmiyen yaatfar
iad4 edilmem.
Basıldığı yer ı yenî İstanbul matbaaci-LLK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 44 —
Yine İlk zamanlarda Cüce Kalfanın müşterilerine karşı yaptığı yolsuzluklarda kati bir I veto çekiyor fakat Jcısa bir zaman sonra onun bezi hallerde, yine eskisi gibi hareket edebilmesini kolaylaştırmak için bir müddet kendimi or»-tadan kaybediyordum. Ancak ne olsa esere kendi üslûbumdan da bir şeyler katmıştım.
Hacı Müslim Bey, iş hayatında gerçekten zekî ve usta bir adamdı. Fakat menfaatlerin en küçüğü karşısında çabucak ambale olarak oyununu açığa vurur; yüzüne derhal bir küçük sokak bezlrgânı süfliliği çöker ve böylece halka karşı bütün avantajını kaybederdi. Onun İçin kasaba benimle gelen yeniliği çok iyi karşılıyor; rejimin aynı rejim; cepheye vurulan yeni boya altında yapının aynı viran yapı olduğunu farket-miyordu. Makineyi Hacı Müslim ve kısmen de îsa Beylerden devir almamış olaydım muvaffakiyet aynı muvaffakiyet ml olacaktı? Çehrem, perdeye onlarınkinden sonra aksetmemiş bulunsaydı şimdiki kadar vakur ve sempatik görünecek miydi? Bu ayn bir meseledir.
W
I Fakat asıl şaştığım odur kl, pelte halinde içine döküldüğüm bu kalıpta yalnır mizacım ve manevî taraflarım değil vümdllmUn yapım da 216
onunkine benzemiştlr. Sabahlan horozlarla beraber kalkarak bahçe işleriyle ugraşışım. Ötede beride elime geçen küflü demir parçalarını, boş teneke kutulan atmıyarak bir metrûk kümese İstif edişim, entarimin eteklerini toplayıp karınca yuvalan etrafına çömelerek, onun azameti nahiyesine mukabil bu hayvancıklan insan cemiyetlerinden daha iyi teşkilâtlandıran tabiat kudreti karşısında şair ve filozof düşüncelerine kendimi kapıp koyuverişim ve bu esnada köylülerin dağdan indirdikleri hindi sürülerine kulak verişim bir dereceye kadar izah edilebilir.
Merhum kayınbabamın para lâkırdısı ederken baş ve şehadet pannaklariyle yaptığı maden para sayma işaretini, benim şahadet parmağımı orta parmağım üzerinden geçirmekten ibaret bir küçük farkla aynen taklit edişim de yine öyledir. Fakat gitgide şişip yuvarlaklaşan vücudümün onunki gibi, çizgilerini kaybederek etrafa gevşek ve şekilsiz istitule'ler yapmasına çehremde onunkilere benzer çizgiler belirmeğe başlamasına; hattâ gilgldo çıplaklaşan tepemde, eskiden hiç böyle bir şey yokken, cilâlı bir yumru belirmesine ne demeli? Sanınm kİ, hiç bir veraset ve tabiat kanunu bunlara cevap vcremiyecektlr.
xxxxn
DEREBOYÜKDAKÎ EV
Görünüşte Doktor Isa Beyin saltanatı devam etmektedir. Omuzlarına pelerin gibi atılmış Ayniye kaputlyle o yine eczahane bahçesindeki kol-I tuğunda önüne geleni haşlayıp; ara şıra Cüce Kalfayı şamdan gibi karşısına dikip terletiyor; etrafındakiler yine bastonlarının sapını ağızlarına sokup başlarını yana çevirerek, burunlarını kısa-217
rak gtuaba uğrayanlara kıs kıs gülüyorlar; Hacı Müslim Boy yine sessiz midesiz kendi koltuğunda oturuyor ve havanın fazla bozulduğunu gördüğü zaınan usulca eczahanenln İçine kaçıyor.
Ara sıra ben de gûya geçerken bahçeye uğ-rayor, kâh boş bir sandalyeye ilişerek, kâh onu da yapmayıp ayakta durarak birkaç dakika konuşanları dinliyor, Cüce Kalfanın usulca elime sıkıştırdığı bir kâğıt parçasını alıp Ham Müslim Beye gizli bir göz işareti yaptıktan sonra tekrar ortadan kayboluyorum.
Fakat, rejim kökünden sallanmıştır. Hacı Müslim Bey ila gizli ortaklığımız iki tarafın da yüzünü güldürecek şekilde yürümekte ve ilerlemektedir.
Derken Hacı Müslim Beyin eczahanedş bulunmadığı bir gün Çilce Kalfa bana:
— Hacı Bey rica ediyor... Bu akşam üstü bir parça evine uğrayasınıznuş? dedi.
Uğradım. Devoboyu mahallesinin başladığı bir teps üstüne yapılmış olan bu eve İlk defa gidiyordum. Zaten başka kimsenin de oraya girip çıktığını lşltmemiştım. Bu ev de, Müftünün Mu-vakkithanesl gibi, Dereboyu uçurumu kenarında çok ağaçlı bir bahçenin ortasında büyük ve eski bir evdi. Karısı öldükten sonra Hacı Müslim Bey tekrar evlenmemişiI. Kızını sonradan Ankarada-kl teyzesinin yanında lise tahsili yapmağa gönderince bunu evlenmek için bir bahane sananlar olmuş, fakat o kurarından dönmemişti. Hacı Müs* llm Bey, bir kısmı kapalı duran bu berhane gjbl evde yatalak vt bunak halası ve bir de Huriye adında çopur bir evlâtlıkla yalnız yaşamaktaydı, Bunlardan başka bir de Ferhat Efendi diye posbıyık bir süt kardeşi vardı ki, evin hem bekçiliğini, hem bahçıvanlığını yapar, ara sıra da eczaha-nenin ağır hizmetleri İçin aşağıya inerdi.
218
Dediğim gibi hala bunaktı vs Hacı Müslim Bey Doktor İsa Boyden başka vilâyetten de İki doktor getirterek bunu bir resmî raporla tevsik ettirmişti. Ahbaplığımız İlerledikten sonra sebebini bana şöyle anlatmıştı:
— Meşhur kelâmı bilirsiniz: “Akrabanın ak’ rep etmez akrabaya ettiğin”. Bizim halanın bir evi ile İki dükkânı var. Vdrisi meşruu bendenizim. Bakarsın ahlâksızın biri damarına girer; anan yahşi baban yahşi elinden bir vasiyetname alır. 8onra işin yoksa uğraş dur. Biz çekelim cefasını, eller sürsün safasını.,, İyisi mî bir resmî heyeti sıhhiye raporu tanzim ettirip koynuna korsun... Gelsinler seni dâva etsinler.
Bu ihtiyata rağmen Hacı Müslim Bey. yine de korkar, akrabadan hiç kimsenin hala İle görüşmesine izin vermezdi. Emekli bir Jandarma onbaşısı olan Ferhat Efendinin bir vazifesi de buna dikkat etmek ve kendisi yokken çopur Huriye bir cahillik ed?r de halayı birisiyle* görüştürmeğe kalkarsa bunu kendisine haber vermekti. Eve bu saydıklarımdan başka yalnız Karabağlı Yenge diye bir İhtiyar kadın girebilirdi ki, onu daha sonra anlatacağım.

Bahçe kapısının tokmağım bir çok defalar çaldıktan sonra ümidimi keserek geri dönmek üzere İdim kl içerden Hacı Müslim Beyin sesi geldi ve biraz sonra Ferhat Efendi kapıyı açtı, İkisi de kan ter İçinde idiler.
Bahçenin tel ile ayrılmış bir köşesinde tavuk kümesleri vardır ve bunların bir tanesinde Hacı Müslim Bey tavşan besler ve üretir. O gün nasılsa kapı açık bırakılmış ve tavşanlar kaçmışlardı. Hacı Müslim Bey He Ferhat Efendi ilk hızla uçuruma saldırmışlar, taşlar ve diken-219
ler arasında epeyee derinlere kadar indikten sonra daha ileri gitmeği tehlikeli bularak geri dönmüşlerdi. Zaten fazla bir ümit de yoktu; bir boğaza kaçan tavşan Müslim Beyle Ferhat A-ğaya bir daha kendini zor yakalatırdı
Merhum kayinbabamm son bir ümidi tavşanların analık duvguslyle geceden sonra kümese dönmelerinde idi. Ferhat Ağa kendi haeabıne bedbindi. Fakat entarisinin bir çalıya takılıp yırtılmış eteğiyle yüzünün terlerini silen Hacı Müslim Beyin yeni bir araştırma emri vermesinden korkarak bu ümidi teşvik eder gibi görünüyordu.
Son olarak kümes kapısını kimin açık bırakmış olabileceği meselesi üzerinde de biraz düşünüldü. Çopur Huriye olabilirdi; çünkü ikide birde işini bırakarak tavşan yavrularını sevmeğe koşardı. Sonra İhtiyarlamağa başlayan Ferhat Efendinin bir sersemliği de akla gelebilirdi. Fakat o gün evden hiç çıkmamış olan Hacı Müslim Beyin galiba kendisinden de bir parça şüphesi olduğu İçin fazla ısrar etmedi.
xxxxm
CELİDE
Tavşanlar meselesi kapandıktan sonra Hacı Müslim Bey bent neye eve çağırdığım anlattı. Tatili geçirmeğe gelen kızı iki günden beri hasta yatıyormuş. Kızın öteden beri sıtma çektiğini bilne doktor İsa Bey, neresi ağıw sıtmadır diye sulfatoyu dayar, nabzına ve diline bakmaya bile lüzum görmezmiş. Bu defa da öyle yapacağını bildiği için kendisine haber dahi vermeden benim “Fakirhaneye kadar zahmet etmehıl” rica etmiş...
fDevamı vor)
22Q
18 Temmuz 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 8
Milletlerarası kadın hukukçuların Madrid toplantısından notlar
Yazan i Sahili a ERÜLGEN
Milletlerarası kadın avukatlar kongresi (X İşaretli muharririmiz Sn bi ha Erili gendir)
Beynelmilel kadın hukukçular 1da-re heyetinin Avrupanın muhtelif memleketlerinde tertip ettiği toplantılara TUrkiyeyl temsilen iştirak e-diyorum. Bu arada İspanyaya da gideceğiz. Boğa güreşlerinin hâlâ revaçta olduğu, şiir kadar güzel kadınların yelpazelerle dolaştığı ve nihayet dans, şarkı ve sanat diyarı İspanyayı görmek idealimde yaşattığım en büyük arzulardan biriydi. Sonra dünya kadın hukukçularını da tanıyacağım ve onlara kendi mes-lekdaşlarım hakkında müspet fikir vermeye çalışacağım. Bu, bende ayrı bir heyecan doğuruyor.

26 haziranda Madridde bulunmamız lâzım. Çünkü konferans 27 haziranda başlıyor. Güneşsiz, gamlı bir akşam saatinde Parisl arkamızda bırakarak Madrlde doğru yol alıyoruz. Kompartımanımda da İspanyada 65 gün kalıp dönecek iki Fransız arkadaşım var. Göreceğimiz kadar güzel, arkada bıraktığımız ışıklar memleketi Parlsin hasreti daha şimdiden içimizde bir ıstırap doğuruyor. Her üçümüz de susuyoruz.
25 haziran.. Günün ilk ışıklan altında Okyanus sahillerine vardık. İki plâj şehri olan Biarritz ve Han-day’a yaklaşıyoruz. Biraz sonra da İran'dayız. Burası İspanyanın ilk hudut şehridir. Trenimiz, üzerinde gümrük yazan binanın önünde durdu. Hudut muhafızları ve pasaport kontrol memurları pasaportlanmızı topladılar. Biz istasyon büfesinde kahvaltımızı bitirip çoktan konuşmaya daldığımız bir sırada pasaportlarımızı iade ettiler. Biz bundan sonra yolumuza devam edeceğimizi ümit ederken hoparlörlerle treni değiştirmek üzere aşağıya inmemiz lâzım geliyormuş. Bunun sebebini de sonradan öğrendim. Avrupa trenleriyle İspanyadaki trenlerin dingil a-çıklıklannda fark varmış. Buradakiler daha genişmiş. Trenimiz de ortada yok. Beklemek burada ilk alışmamız icap eden bir âdet gibi geliyor bana... Nihayet yol programımı-
Amerikan tebaasının Tiirkiyeyi terki mevzuunda
Dışişleri Bakanının
Mecliste izahatı
Washington, böyle bir talimatın iki sene önce gönderildiğini bildirdi
Ankara, 14 (A_A.) — Büvük Millet ı Meclisinin bugünkü t orantısında. Bursa Milletvekili Selim Ragıb Emeç tarafından verilen ve bazı Amerikan | tebaasının memleketimizi terke hazır olmaları için Amerikan Elçiliğlnce kendilerine tebligat yapıldığına dair bir İstanbul gazetesinde çıkan haber hakkında Dışişleri Bakanından izahat isteyen takrir üzerine Dışişleri Bakanı Profesör Fuat Köprülü şu beyanatta bulunmuştur:
•'Efendim, şimdi bu takrirde mevzuu bahsedilen hâdiseden bu sabah erkenden bir telefonla haberdar oldum Cumhuriyet gazetesinde bu tarzda bir haber çıkmış, fakat Amerikan sefaretinden değil, İstanbul Amerikan Başkonsolosluğundan. Gûya oradaki A-merikan tebaasına, memleketi terkot-mok üzere hazırlıklı bulunmaları tarzında bir malumat verilmiştir. Bunu telefonla sonlum. Onun üzerine biraz evvel Amerikan Sefiri ile görüştüm. Kendisi de vaziyetten hayrette kalmıştır. Çünkü ne Washlngton’dan. ne de buradaki sefaretten bu tarzda hiçbir talimat verilmiş değildir. Esasen u-mumi vaziyette bu çeşit bir talimat verilmesini intaç ederek bir hal mevcut değildir.
Evvelce de arzcttlğlm gibi, mesele şudur: İBtanbuldnki Amerikan kolonisi zaman zaman toplantılar yaparak kendi mektep İşleri ve haatabane işlen ile koloniye alt bazı hususi meseleler hakkında görüştükten sonra söz sırası tabiat lyle bugünün musahabe mevzuu olan Kore meselesine intikal etmiştir. Amerika tebaasından bazıları bir parça telâş İzhar etmişler: "Bu iş nedir, ne oluyor,, kabilinden. Bunun üzerine konsolos, telâş edecek hiçbir vaziyet olmadığını, sakin ve müsterih olmalarını kendilerine bildirmiş, orada hazır bulunmayan diğer tebaanın. A-merikalıların da telâş ve endişeye katılmamaları için kendilerine bir mektup yollamış, vaziyette telâşı mucip hiç bir şey yoktur. Amerika Hükümeti kendi vatandaşlarının emniyet ve selâmetini düşünmekte ve takip etmektedir Binaenaleyh tamamiyle müsterih olsunlar, böyle bir şey mevcut değildir, tarzında bir mektup yazmış. Halbuki İşin garibi sırf teskin mnksa-dlyle yazılmış bulunan ve telâş edilecek hiçbir şey olmadığını İfade eden bu mektup. Cumhuriyet gazetesine intikal ederken mâna ve meali tam aksi şekilde tefsir edilmiştir. Vaziyet bundan İbarettir Şimdi bu hususta A-nadolu Ajansı. Amerikan Sefarethanesinden resmî malûmat nlmış ve bu hakikati ajans vasıtasiyle matbuata ve radyoya vermiştir. Bu akşam tebliğ edecektir.
zı da öğrendim. Hudut şehrinde bir müddet kalacağımızı duyduğum zaman esef ettim. Çünkü Parlsle Madrid arasındaki mesafenin dörtte üçünü bir gecede katettiğimiz halde geri kalanını bir gün ve bir gecede geçebildik. Bu lspanyollar hakikaten telâş ve aceleyi sevmiyen insanlar. Sonra öğreniyoruz ki bu teahhurun sebebi de şu imiş: Avrupanın en çok sevilen ve İspanyanın en mühim merkezlerinden biri olan San Sebas-tian’ı ziyaret edecekmişiz. Bu mecburi ziyaret evvelâ canımızı sıkıyor. Hele bu ziyaret İçin gerek kambiyo gişesinde, gerekse eşyalarımızın tekrar tekrar muayenesi sırasın-da harcadığımız uzun ve yorucu zaman ve emek âdeta bir İşkence halini aldı. Diyorum ya lspanyollar hakikaten ağır kanlı İnsanlar. Halbuki îtalyadan îsviçreye geçerken nazik bir memurun pasaportumuzu istediği zaman hududu geçtiğimizin farkına varmıştık.

San Sebastian, bizi uzun bir uyku geçirmiş bir pazar sabahında karşüadı. Dükkânları kapalı ve kimsesiz caddelerde uzun uzun yürüdük. Enteresan bir iki heykeli bulunan Parlâmento binasından sonra denize doğru yol aldık. Yan yana eklenmiş İki İzmir körfezini andıran iki koy. Biri; fabrikacıklann ve endüstri merkezlerinin bulunduğu bir yer, diğeri tamamen zevk ve eğlence yeri... Okyanustan daracık bir geçitle ayrılmış. etrafı çepeçevre harikulâde güzel binalarla, otellerle süslü.. Tepelerinde sivri kuleli stil şatocuklan yükselen eğlence yerleri.. Bütün San Sebastian halkı burada...
Çok şık ve kibar giyinmiş İnsanlar. Bilhassa dantelli elbiseler İçindeki İspanyol yavruları nazarı dikkati celbedlyor. Genç kadınlar birer âbide gibi etrafı süslüyor.
Nihayet Madrlde dönüyorum. (Tren-Tramvay) denilen üç vagondan ibaret trenle hareket ediyorum. Bu yolculuk benim için çok zevkli geçti.
Vaziyet, evvelce de arzcttlğlm gibi, ciddidir, türlü ihtimaller, türlü inkişaflar gösterebilir. Diğer alâkalı devletler gibi, hükümetler gibi hükümetiniz de bu hususta âzami teyakkuzla hareket etmekte ve vaziyeti takip eylemektedir. Yalnız daha ilk günü huzurunuzda İzah ettiğim gibi, vaziyet evvelki tahminlerimiz dairesinde inkişaf etmiştir. Onun İçin telâşı mucip hiçbir şey yoktur. Biz soğukkanlılıkla sükûn ve tam bir emniyet ve kararla hâdiselerin inkişafını takip ediyoruz. Bunlar, bir takım epeküîâtörler tarafından piyasada panik yaratarak bir iki gün içerisinde menfaat temin için yaratılmış hbiİsiz şayialardan İbarettir.
Tekrar ediyorum, vaziyette telâşı mucip hiçbir şey yoktur. Hükümetiniz bütün dikkatiyle ve teyakktiziyle hâdiseleri takip etmektedir. Bundan e-min olmanızı bilhassa rica ederim ı Bravo sesleri, alkışlar).
IVashington ne diyor?
VVashlngton. 14 (A. P.) — Dışişleri Bakanlığı bugün, hariç memleketlerdeki Amerikan konsolosluklarının o-linde, olağanüstü her hangi âcil bir durum vukuunda o memleketlerde yaşayan Amerikan tebaalarının tahliyesi için hazırlıklı bulunmalarına dair daimi talimat mevcut olduğunu beyan etmiştir.
Bakanlığın İlgili İdarecilerine göre, bu şekilde talimat iki yılı aşan bir müddet evvel butun konsolosluklara gönderilmiş olup rutin telâkki edilmektedir Dışişleri Bakanlığının sorumlu idarecileri, keyfiyeti İstanbul menşeli bir telgfnfa dair gazeteciler tarafından sorulan sualler münasebetiyle tasrih etmişlerdir.
Bu telgrafta, Istanbuldakl Amerikan Konsolosunun orada mukim Amerikalılara, olağanüstü bir fil» umun patlak vermeni halinde ne şekilde hareket etmelerine dair bir tamim dağıttığı bildirilmiştir.
Amerikan Milli Bayramı dolayttiylr
Bayar, Truman’ı
Ankara 14 (A.A.) — Amerikan
Mili! Bayramının yıldönümü münasebetiyle Cumhurbaşkanımızla Başkan Truman arasında tebrik ve teşekkür telgrafları teati edilmiştir.
[Cumhurbaşkanının İzmir-İstanbul seyahatiJ
T ürk Donanması, parlak bir imtihanın eıı güçlü saatlerini bu sabah yaşadı
Vatanımızın etrafını çevreliyen denizlerini, en az havalarımız ve karalarımız kadar kuvvetli bulundurmak zarureti üzerinde Hükümet hassasiyetle duracaktır
İzmir, 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Sayın Devlet Reisimiz tatlı, okşayıcı bir inbatın deniz sularını hafifçe harekete getirdiği lâtif havada Îzmlrden ayrıldı. Orduevlnde askerler arasında yediği öğle yemeğinden sonra Cumhurbaşkanımız, a-cele yapılacak işi olanlara mahsus bir dikkatle saatine bakarak Orduevln-den ayrıldı. Pasaport iskelesinde o-tomobllinden inerek kendilerine selâm resmi İfa. eden askerî kıtaatı teftiş etti. Kıta komutanlarının ellerini sıkarak teşekkürde bulundu. Cumhuriyet Meydanı önünde saçlara dayanmış olnn Gaziantep muhribine geçti. Muhripte Riyaseticumhur bayrağı dalgalanıyor ve denizcilerimiz güverte üzerinde emre, kumandaya hazır vaziyette Ingiliz bahriyeslnde misli görülen bir nizam ve İntizam İçinde Bayan ihtiramla karşıladıktan sonra Donanma Komutanı son emirleri verdi ve ağır ağır sularımızdan ayrıldı.
O sırada Kordonu dolduran kesif halk kütlelerinin alkışlan donanmayı takip ediyordu, önde Gaziantep onu takiben de Demlrhlsar. Gemlik, Sul-tanhisar, Giresun ve Muavenet, deniz üzerinde açılan bir şerit gibi Ege Denizine açıldılar. Sayın Devlet Reisinin bu seyahatlerine katılmış olan •'Yeni İstanbul" temsilcisi Faruk Fenik Başbakanın bir kamarada, Genelkurmay ve Deniz Kuvvetleri Umum Komutam İle deniz ordumuz hakkında müdavelei efkârda bulunduğunu haber veriyordu. Hem harp, hem de ticaret filomuzun istikballeri İle alâkadar bahisler üzerinde duruluyordu.
Denizlerle çevrili bir vatanın denizlerini en az havalarımız ve karamız kadar kuşetli bulundurmak bir zaruret halini almıştır. Bundan sonra donanmamızda ve deniz birliklerinde kantite değil, kalite hâkim olacaktır ve Türk bahriyesi gelecekte kendisine yalnız Türk Milletinin tevdi edeceği vazifeyi şerefle yapacak bir hale getirilecektir. Bu müşahede benim değil, bu sabahtan beri refakatlerine büyük bir ihtimamla gazetecileri kabul buyuran büyüklerimizin bllmüna-sebe ifade ettikleri sözlerin bir toplamından ibarettir. Beyan edildiğine göre donanmanın hareketlle birlikte iz-mirden Çanakkaleye kadar donanmanın tatbikatı uzayacaktır. Hattâ donanmanın hareket ettiği bu saatte harekât başlamıştır ve Çanakkale Boğazından içeri girilince Marmarada tatbikat «onu daha büyük Ölçüde müşahede ve takip olunacaktır Kısaca •’Yenl İstanbul’un ncşredlldiğl saatte 15 temmuz sabahı Türk Donanması bütün gücü ile parlak bir imtihanın en güçlü saatlerini yaşıyacaktır. Yolda
Gaziantep muhribi 14 (A.A.) — Grandi direğinde Cumhurbaşkanımızın forsiyle saat 14 te îzmlrden hareket eden Gaziantep muhribimiz ile refa-ketindeki Giresun, Muavenet. Sultan-hlsar, Gemlik ve Demlrhlsar muhripleri muharebe nizamı halinde Mavi Eğede seyir ediyor.
Kurmay Yarbay Cemil Moto komutasındaki Gaziantep muhribinde Cumhurbaşkanımız Celâl Boyarla beraber Başbakan Adnan Menderes. Barbakan Yardımcısı Samet Ağaoğ-iu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamut, Deniz ve hava kuvvetleri komutanları. Donanma Komutanı, Genelkurmay Harekât Dairesi Bnşka-nı. Cumhurbaşkanı refakatindeki mille! vekilleri ve Türk basın mümessilleri. şanlı donanmamızın muhrip filotillası tarafından hava kuvvetlerimizle müşterek olarak yapılan tatbikatı göğüslerimiz kabararak heyecanla tAklp ettik.
En modern harp âletleriyle mücehhez vatan müdafaası vasıtalarımızın anayurtta ve dost yabancı memleketlerde talim görmüş subaylarımızın, gediklilerimizin ve erlerimizin kullan, makta gösterdikleri maharet, knlhicrimizi iftiharla olduğu kadar emniyetle kabartıyor. Milletimiz, şanlı donanması, hava kuvvetleri ve ordusiyle ne kadar iftihar etse yeridir.
Cumhurbaşkanımız Celâl Bayerın memleket İçindeki bu İlk resmi seya-
Harbe yeni Amerikan birlikleri de giriyor
merikan v
Avustralya uçaklarının, Komünist tanklarını ve piyade
kollarını yardığını gören askerler, bayram yapıyorlar
Cephede Amerikan kuvvetleriyle, 0 (Temmuz) — Amerikan askerleri sevinçli bir gün geçirdiler. Bir dağda kazdıkları topçu rasat mevziinden A merikan ve Avustralya uçaklarının komünist tanklarını ve piyade kollarım yardıklarını görerek maneviyatları yükselmiştir. Bu kuvvetler Amerikalıları 2000 yarda ötedeki mevzi* terinden tehdit ediyorlardı.
Vaziyeti zevkle seyrediyorduk, önce Avustralya avcı uçakları, arkadan Amerikan tepkili uçaklan vıztldıya-rak geldi ve her yeri sarsan roket n-tışına başladılar. Aynı zamanda düşman saflarını makineli tüfek ateşine tutmuşlardı. Dağdaki nıevkıimizdc yanımda duran bir çavuş şöyle bağır dı: "Aman Allahım, bu uçaklar ne kadar alçaktan uçuyorlar’ Pervanelerinde süngü taşısalsr mükemmelen siper harbi de yapacaklar,,,
Amerikan askerleri ve bizim müf
hatinde Akdenlzde tatbikattan dönmekte olan donanmamızı şereflendirmesi. bütün denizcilerimizde sonsuz bir sevinç uyandırmıştır.
Cumhurbaşkanımızı taşıyan Gaziantep muhribi bir saat kadar sonra. yA-nl saat 20 sularında Çanakknleyo varmış olacaktır. Burada. Çannknleden bir heyet muhribe gelerek Cumhurbaşkanımıza Çanakkalelilerln muhabbet ve saygılarını bildirecektir.
Gaziantep muhribi yarın sabah îs-tanbulda Moda açıklarında demirlemiş olacaktır.
Bayar, İzmir Millî Kütüphanesinde
İzmir, 14 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Bayar uzun seneler evvel tesis ettiği ve $ahsî fedakârlığı ile Zenginleştirdiği Milli Kütüphaneyi saat 12 de ziyarette bulundu. Kitaplar hakkında malûmat aldı. Kütüphanede Atatürke alt eserleri tamam-Uyacağını ve hemen göndermek üzere tertibat alacağını vadetti. Halkın alkışlan arasında kütüphaneden ayrılırken kendisini saran sevgi halkasına katıldı. Polis kordonundan uzak bir şekilde o selin İçinde heyecanlı dakikalar yaşadı ve oradan Orduevine gitti. Müşahede çu idi... Eski devirler değişmişti. Artık otomobilden inmeyen bir iktidar bu memlekette kalmamıştır. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar halkın arasındadır. Yaya geziyorlar ve kendileri hakkında söylenilenleri kulaklarlyle işitiyorlar.
Bayar, motörlü birlikler Muhabere ve Hava okullarını gezdi
İzmir, 14 (Hususî muhabirimiz ^ildiriyor) — Bu sabahın en enteresan hâdisesi Cumhurbaşkanımızın Gazi-emire giderek Motörlü Birlikler O-kulunu Hava Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Muzaffer Göksenin’in refakatlerinde ziyaret edişleridir. Bu okulu, ondan sonra da Muhabere O-kulunu, son alarak da Hava Okulunu ziyaret eden Cumhurbaşkanımız, hava ordymuzun gelecekte ve bugün başarı ölçüsü hakkında geniş bir fikir edinebilmiş, Muhabere Okulunda radar cihazı iie meşgul olmuştur. Devlet Reisimiz en büyük kısmı itibariyle motörleşen ve yakın bir â-tide tamamen motorize bir ordu halini iktisap edecek olan ordumuzun bugünk üsağlam ve güvenilir durumundan dolayı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yamut’a ve Hava Kuvvetleri Genel Komutanına teşekkür ve memnuniyetini beyan buyurmuşlardır Bayar bu okulun hatıra defterine intihalarını yazmış ve hava ordumuza ne kadar güvendiğini, bu güvenin Türk milleti için ne kadar baha biçilmez bir ehemmiyette okluğunu ayrıca şifahen de belirtmişlerdir.
Cumhurbaşkanı bugün öğle yemeğini
1
1


”Yavuz” da yiyecek
Ankara. 14 (A A.) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar bugün saat 14 te Gaziantep. muhribi ile lstanbula hareket edecektir.
Cumhurbaşkanı hareketinden sonra donanma ve hava kuvvetlerinin müştereken yapacakları manevraları ve 15 temmuz cumartesi sabahı Haydarpaşa önünde demirleyecek olnn Gn-zlnntep muhribinden donanmanın geçit resmini tnkip edeceklerdir.
Cumhurbaşkanı saat 11,30 da Yavuz zırhlısına geçecekler ve öğle yemeğini orada yiyeceklerdir.
reze subayları bu dev görünüşlü u-çaklan görünce sevinçlerinden bağrıştılar. Düşman mevzilerinden yükselen alevli duman bulutlarını heyecanla seyrediyorduk. Amerikalılar, vaziyeti bir intikam alış tarzında görüyorlardı. Geçenlerde Kuzey Kore komünistlerinin bazı Amerikan birliklerini imha etmesine karşılık, hu durumun bir ceza olduğunu söylüyorlardı Amerikalıların harekâta iştirak ettiği beş günden beri vaziyet komünistlerin lehine cereyan etmekteydi. Halbuki bu son durııın sayesinde A-merikan askerlerinin maneviyatı yük selmiş ve canlanmıştır.
Bizim İleri karakollarımız, gece yansı düşman tankları ve birliklerinin yerini tesbtt etmiş bulunuyordu Bı zimle düşman kolu arasında yıkılmış bir köprü vardı. Bu köprü bir tepe arkasındaki ana yolda saklı duruyor-du.
Cumhurbaşkanı, Izmirden ayrılırken halkımızın daha fazla refaha hak kazandığını, Hükümetin bu vadide çalışması gerektiğini bildirdi
İzmir 14 (Hıısusl muhabirimiz bildiriyor) — Devlet Reisi îzmlrden tatlı İntihalar İçinde ayrıldığını bildirmiştir. Bayar, aynı samanda halkımızın daha fazla refaha hak kazandığını, Hükümetin bıı vâdlde çalışması gerektiğini de söylemiştir. Simdi öğrendiğime göre Bıı^hnknn 10 gün sonra üç gün için İznıl-re ve Aydına gelecek ve Aydındaki küçük çiftliğinde istirahat edecektir. Cumhurbaşkanı İse bu yıl Çeşme ılıcalarındaki evinde her sene Itlyad haline getirdiği gibi bir ay kalamıya-cak, dünkü uçakla izmlre gelip Çeşmeye giden refikasının yanında ağustos iptidasında ancak 5 gün kalabilecektir. Buna muknbU Devlet Reisi 2 hafta kadar Yatnvarla istirahat edecek ve sıcak banyo alacaktır. ...
Komünist Çinliler Tibet’i işgal ediyor
Honkong 14 A.A. (Afp) — Milliyetçi Çin istihbarat servislerinden verilen fakat Hong-Kong’taki yabancı askeri çevreleri tarafından büyük bir ihtiyatla karşılanan haberlere göre, 20 bin kişiden mürekkep bir Komünist Çin ordusu Tibet’in istilâsına başlamıştır. Bu ordunun Tibet ile Sinklang Arasındaki hududu aştığı ve Tibet Hükümetinin zımnî rızası ile bu harekete girişmiş olmasının İhtimal dahilinde bulunduğunu bu haberler tasrih etmektedir.
Macar - Yugoslav hududu kısmen
kapatıldı
Budapeşte. 11 A.A. (United Press) — Macaristan, Yugoslavya İle olan hududunun 16 kilometrelik bir kısmını bugün kapamıştır.
Bir resmî tebliğ yayınlanarak başlıca iki kasaba olan Szegrd ve Ma-gny-Konlsca'dan başkA bu bölgeye girmek için hususi müsaade alınacağı bildirilmiştir.
Macaristan, Yugoslav Hükümetinin hudut bölgelerinde hususi müsaade olmadan dolaşma>’i menetmesinden iki gün sonra bu tedbiri almıştır.
Suriye ve İsrail askerleri arasında
Celile'de bir müsademe oldu
Şam, 14 A.A. (Reuter) — Celile kıyılarında Suriye ve İsrail askerleri arasında silâhlı bir çarpılma vuku bulmuştur.
İsraillilerden müteşekkil bir grup gölün Suriyelilere ait olan kısmına, içinde bulundukları gemiyle yanaşmak ve karaya çıkmak istemişlerdir.
Bu hareket her iki devlet arasındaki mütareke anlaşmasına aykırı olduğundan Suriyeli askerler İsraillileri tevkif etmek İstemişlerdir.
Bunun üzerine 50 kadar silâhlı Israilli Suriye askerleri üzerine ateş açmış ve kaçmaya da muvaffak olmuşlardır.
Bu hâdiseye İsrailliler sebebiyet vermiştir.
Düşman saflarına hücum eden ilk uçaklar A\n.ıstralya av uçaklan İdi Bayırların arkasında o kadar alçaktan uçuyorlardı kİ. onlan gözden kaybettik. Fakat uçakların gürültüleri, roketler hedeflerine vardıkça, çıkardıkları sesle havada yaptıklar* lhtlznzlnrı duyuyorduk. Çıkan parlak alevler tepeyi aydınlatıyordu.
Hepimiz bu manzarayı heyecanla seyrederken. New Jcıseydon gelen er, Richard Heffern, şöyle haykırıyordu:
"Gidin, vurun çocuklar. Artık su müstbet komünistlerin yaptı klan r.ı yanına bırakmayın.,,
Avcı uçakları düşman tanklanna bir düzineye yakın hücumlar yaptıktan sonra, Amerikan tepkili uçakları ve iki gövdeli Mustang avcı uçakları geldi ve harbin bu en güneşli ve her rak gününde gökten yere pike yaparak hücumu kızıştırdılar.
Margarite Higffns
Dünkü Meclis müzakereleri
Türk - Italyan dostluk, uzlaşma ve adli tesviye anlaşması
Kabul edilen kanunlar arasında Milletlerarası Banka ile akdedilen kredi anlaşması, bazı casusların affına dair tasarı ile basın ve matbaalar kanunları da var
Ankara 14 (A.A.) — Büyiik Millet Meclisi bu sabah saat 10.30 da baş-knn vekilerinden Bursa Milletvekili Hulusi Köymen’in başkanlığında toplanmıştır.
Oturum açıldığı zaman ilk sözü Maliye Bakanı Halil Ayan almış ve dağıtılan kâğıtlar arasında Türkiye Cumhuriyeti ila Milletlerarası imar ve Kalkınma Bankası arasında 7 temmuz 1950 tarihinde akdedilen kredi anlaşması hakkındakl kanun tasarısının mevcut olduğunu bildirerek meselenin Önemine binaen tasarının gündeme alınmasını ve Öncelik ve İvedilikle müzakere edilmesini İsteyen bir Önerge vermiştir.
önergenin kabulünden sonrn tasarının müzakeresine geçilmiştir. Bu mevzuda ilk sözü Çorum Milletvekili Ah-bas Glgln almış ve müteakiben de Dışişleri Bakanı Köprülü konuşmuştur.
Köprülü, gündemin birinci defa görüşülecek işler bölümündeki Hane Kroecker. Ekrem özdemlr, Hans Bucher, Kemal Usman, Haşan Hayrl Sonat, Dr. Hermann von Engermann. Profesör Doktor Henning von der Osten’in mahkûm bulundukları ccza-ların affedilmesi hakkmdaki Adalet Komisyonu raporunun öncelik ve İvedilik müzakeresini teklif etmiş ve bu teklif kabul edilerek tasarının müzakeresine başlanmıştır.
Daha sonrA maddelerin müzakeresine geçilmiş ancak Italyan tebaası dört kişinin daha bu affa dahil edilmesi lâzım geldiği halde bir zuhul eseri o-larak unutulmuş olmasından dolayı tasarı bu şekilde düzeltilmek üzere komisyona gönderilmiştir.
Bundan sonra dün müzakereleri yarım kalmış olan Af kanunu tasarısının müzakeresine geçilmiş ve İkinci maddenin (E) fıkrasının kaldırılmasını İsteyen önergeler, komisyon sözcüsünün fıkranın lüzumuna işaret eden konuşmasından ve Ulaştırma Bakanı Tevfik ilerinin de komünistlerin katiyen aftan İstifade ettirilmemeleri tezini kuv-
Af Kanunu hakkında
Adalet Bakanının izahatı
Ankara, 14 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Affın dışında bırakılan 2 nci maddede yazılı suçların iki seneye kadar olanların tamamı, diğer cezaların üçte ikisini indiren, ölüm cezasını 20 ve müebbet hapsi 15 yıla tahvil eden 5 inci maddenin son şekline göre irtikâp. İrtişa suçlarının, ölüm ve müebbet hapisten gayri her türlü ağır hapis cezaları ile, vatan hainlerinin, komünistlerin ve bu arada Nazım Hikmetin aftan İstifade edip etmiyeceği hususu tereddüdü mucip oldu. Bu mesele milletvekilleri arasında dahi uzun münakaşalara yol açtı.
Durumun aydınlatılması için malûmatına müracaat ettiğim Adalet Bakanı Halil özyörük dedi ki:
"Bu suçlar affedilmiş değildir. Ancak 5 İnci maddeye göre cezaları derece derece tenzil edilmiştir. Her nevi ağır suçlar bundan İstifade etmekte olduğuna göre. Nazım Hikmet de faydalanacaktır. Şayet 24 senelik cezasının üçte birini doldurmuşsa tabi-atiyle tahliye edilecektir..,
öğrendiğimize göre kanun yarın Resmi Gazetede neşredilebilmek ve bayramdan evvel mer’lyete girmek ü-zere bugün Cumhurbaşkanı tarafından tasdik edilmek üzere uçakla Is-tanbula gönderilmiştir.
Kanun neşri tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir. Bu suretle aftan istifade edenlerin bayramdan evvel tahliyeleri mümkün olabilecektir.
İçişleri Bakanının radyoda konuşması
Ankara. 14 (A.A.) — içişleri Ba-
kanı Rükneddin Nasuhioğlu Af Kanununun bugün Büyük Millet Meclisince kabul edilmesi münasebetiyle radyoda aşağıdaki konuşmayı yapmıştır:
Azız vatandaşlar,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14-7-1950 tarihli toplantısında kabul edilen Af Kanunu aziz milletimizin büyük ulûvvu cenabının bir kere daha ifadesidir.
Millî vicdanın bu geniş ve temiz İfadesi neticesi olarak cezaevlerinden tahliye edilecek olanların veya haklarındaki tAkibat durdurulmuş bulunanların cemiyetimiz içinde yeniden alacakları yer tamamen milli vicdanın lûtufkâr himayesidir.
Türk demokrasisinin milli bünyedeki kuvvetine dayanan bu Af Kanunu hükümlerinden İstifade edenler, döndükleri cemiyetin içinde ilerisi için kendi hareket haklarını ve mevkilerini milli vicdanın bu geniş mânası karşısında kanunlara İtaat etmek ve
İzmir fuarına Hükümet 400 bin lira yardımda bulunacak
İzmir 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Izmlrln genç Belediye başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanına İzmir Enternasyonal Fuati hakkında bazı İzahat verdikten sonra İzmir fuarının açılışı hakkında Hükümetin görüşünü öğrenmek İstemiştir. Belediye Başkanına İzmir Enternasyonal Fuarının tek enternasyonal fuar oİArak kalacağı temin edilmiş, bunun yanında Başbakan İzmir fuarına hemen 400 bin lira yardım edileceğini, Anka-raya dönüşünde bu tahsisatı göndereceğini bildirmiştir.
Fransada Millî I Bayram kutlandı
Paris, 14 (A.P.) — Fransnnın H | Temmuz Millî Bayramı münasebetiyle bugün Chnnıps Elyaâes’de 9.000 mevcutlu Fransız birliklerinin İştirakiyle bir askeri tören ve geçit resmi , yapılmıştır, Geçit resmine Sherman tankları ve motörlü uçaksavar topla- j rı iştirak etmiş, şehrin üzerinde 60 1 kadar tepkili Vampire uçağı dolaş-mistir.
Bu gece büyük meşale alayları, a-teş oyunları yapılacak, halk geleneğe | uygun bir şekilde meydanlarda ve Rokaklarda toplanıp eğlenecek ve &-çık havada dansedilecektir» i
vele müdafaa etmesinden sonra reddedilmiştir.
(F) fıkrasının da kabulünü takiben mükerrirlerln aftan istifade etmemeleri hususunda bir fıkra ilâvesiyle i-klncl madde. dahA sonra üçüncü ve dördüncü maddeler aynen kabul edilmiştir.
Meclis saat 14.30 da toplanacaktır. ÜÇÜNCÜ OTURUM
Ankara, 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisinin saat 17.19 da yaptığı üçüncü outrumun-da casusluk suçundan mahkûm bazı şahısların Affı hakkında Adalet Komisyonu raporu müzakere ve kabul edilmiştir.
Bundan sonra, Türkiye ile İtalya a-rssında imza edilen dostluk, uzlaşma ve adli tesviye andlaşmasının onanması hakkındA kanun tasarısı ve Dışişleri ve Adalet Komisyonları raporlarının öncelik, İvedilikle müzakere edilmesi hakkında Dışişleri Komisyonu adına tzmlr Milletvekili Cihad Baban tarafından verilen bir önerge ü-zerine kürsüye gelen Dışişleri Bakanı Profesör Fuat Köprülü demiştir ki:
"Hükümetiniz de Cihat Baban arkadaşımızın bu teklifine iştirak eder ve muhterem heyetinizden bu tasarıma tercihan ve süratle tetkikini rica e-der.
Dışişleri Bakanının bu beyanatını takiben Türk - Italyan dosluk andl&ş-masının onanmasına ait. tasarının müzakeresine karar verilmiş ve maddelere geçilmiş ve tasarı alkışlar arasında İttifakla tasvip olunmuştur.
Daha sonra da Adalet Bakanının teklifi ile Basın ve Matbaalar Kanunu tasarılarının öncelik ve ivedilikle görüşülmesi muvafık görülmüş ve tasarı maddelerinin müzakeresine geçilerek, on sekizinci maddeye kadar olan bölümler, on altıncı maddenin ü-çüncü bendinin ikinci fıkrasının tay-^yedllmeslyle kabul olunmuştur.
Meclis bu gece saat 22 de tekrar toplanarak müzakerelerine devam edecektir.
cemiyete faydalı olmak suretiyle tâyine mecburdurlar. Ve buna lâyık olmaya çalışmalıdırlar.
Hiç bir an İçin unutulmamalıdır kİ, memleketin umumî huzur ve sükûnunun fert bakımından, cemiyet bakımından en küçük bir sarsıntıya uğramasına aslâ müsaade edilemez ve e-dllmiyecektir. Hükümetin emniyet organları daima h^r hangi bir kanunsuzluğun husulüne’ meydan vcrmlye-cek dikkate sahiptir. Af gibi cemiyet hayatı İçinde zaman zaman izhar e-dilen ulûvvu cenaplar hiç bir an için memleket huzur ve sükûnunu bozacak bir neticeye vâsıl olamaz.
Af Kanununun hükümleri arasında bulunan ve affa mazhar olanların ne suretle olursa olsun yeni bir suçu İrtikâpları halinde geçmiş mahkûmiyetlerinin cezaları İle birlikte takibata uğrıyacaklan unutulmamalıdır.
Memleketin iç emniyeti üzerinde bir vazifeli olarak bu cihetleri umumi efkâr önünde İfade etmek isterim..,
5 - 3 galip geldiler
Ankara 14 «Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Fin güreş takımı ile Ankara karma güreş takımları arasında 19 Mayıs Stadında yapılan müsabakaları 5-3 Fin takımı kazanmıştır. Neticeler şudur:
52 kiloda A. Hakkola Seyfiye tuşla, E. Johanson Kadir Akat’a ittifakla. 62 kiloda E. Talosel, Haşan özbayı tuşla, 67 kiloda Tevfik Yüce Haapa-salmi’yi tuşla. 73 kiloda Celâl Atik M. SimanAİcn’e tuşla, 79 kiloda A. Kelsala Faruk Koçak’a İttifakla. 7R kiloda Yaşar Doğu H. Sepponen'e tuşla ve ağırda da P. Ruhlmeki Kemal Aya tuşla galip gelmişlerdir.
Yarın misafir takımla Ankara karma takımlar arasında serbest güreş karşılaşması yapılacaktır.
Marshall İdaresinin Tiirkiyeye yardımı
Ankara, 14 (A.A ) — Amerikan İktisadi İşbirliği İdaresinin Türkiye icra Komitesi bürolarına İVashlngton-dan gelen son haberlere göre, bütün Batı Avrupa memleketlerine şimdiye kadar yapılan yardım yekûnu 9 milyar 501 milyon 390 bin dolara baliğ olmuştur. Temmuz ayının ilk haftası içinde verilen tahsisattan Türkiye ile birlikte diğer 16 Marshall Plânı memleketi de istifade etmiştir. Bu son tahsisat bilhassa makine ve âletler mubayaası için verilmiştir. Bahis mevzuu olan tahsisat 91.922.000 dolar tutmaktadır ve bunun takriben yüzde 48 I. yani 43.515.000 doları makine ve âlet temini İçin avrıhmştır. Listenin başlarında gelen diğer mallar arasında 10 136.000 dolarlık pamuk ve 7 milyon 108 bin dolarlık demir ve çelik mamulleri vardır. Türkiye bu son tahsisat tan 1.699.000 dolar almıştır ve şimdiye kadar Tiirkiyeye yapılan yardım yekûnu 103.482.000 dolar tutmaktadır
( -----------------------
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin o-şıığıdAkl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-Inbilecekslnla.
Tafsilâtını her parnr rttnkO (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
l'eni Islanbııl’uıı
KIPOM
♦ w a ~ - --’ -
Btvfn 4
T rc N î ihtanbul
18 Ttmmuı 1480

PARİS
M
E K T U B U
Bugün Paris modasında bir inkılâp olacak
Parisin 5 büyük kadın terzisi bugün, 15 temmuz 1950, az varlıklı kadınlar için elbiseler yapmaya başlıyacaklar
Carvcn. Jcan Desscs. Jacüues Fathi Paçuin ve Robert Rlguot gibi Paris modasını İdare eden beş büyük terzi vasat Fransız kadınlan için elbiseler yapmaya karar vermişlerdir.
Parisin büyük salonlarında 150,000 franga satılan elbise ve mantolar, küçük şehirlerde oturan kadınlar I-çln 20.000 İle 30.000 frank arasında satışa çıkarılacaktır. üzerlerinde Fath yahut Plguet’nin etiketlerini ta-Şiyacak Olan bu elbiselerin mümkün olduğu kadar sade ve kullanışlı olmalına dikkat edilecektir, Bos terzi bir araya gelmek suretiyle yedi elbise firması kurarak bütün bir sene zarfında 28 model elbiseyi seri halinde İmal edeceklerdir. Her nırvalm iki elbise, iki tayyör, iki manto, bir yağmurluğun milyonlarca örneği yapılacaktır. Terziler şirlci l»ı ine "Birleşmiş Terziler" adım vereceklerdir.
Acaba bu, zannedildiği kadar İyi bir hareket olacak mı? Bu mesele üzerinde fikir yürütenler çok, ’lnkb lâpçılar,, birer sanat eseri olan elbiseleri orta tabakanın faydalanacağı bir şekle sokmanın hiç de fena bir şey olnııyacağına inanmaktadırlar. Fakat bazılarına göre, bu yeni hareket bir taraftan Paris terlilerinin değerlerini kaybetmelerine sebep olacaktır. Müşterilerin çoğu: “Mademki eskiden 80.000 frank verdiğim bir elbiseyi 25.000 franga alabiliyorum, artık hiçbir zaman 80.000 frank vermem,, diyeceklerdir. Diğer taraftan, tesblt edilen fiyatlar her zaman 8 ilâ 10.000 franga giyinen vasat bir Fran; sız kadını tarafından pahalı addedilmektedir. Fakat bir defa tecrübe etmeye değer.
Fransız halkı ile ne gibi temaslarda bulunduklarını öğrenmek üzere gazeteciler bu meşhur terzileri ziyaret ettiler. (Çok olmalarına rağmen ecnebi müşterileri nazarı itibara almadık.)
Cbristian Dior
Harpten evvel Dlor’un müşterileri şimdikine nispeten Servet elden ele bu yüzden müşteri Fransada Dior’un
vilâyet hemen hemen yok gibidir.
Bütün öteki terzihanelerde olduğu gibi, Dlor’un da müşterilerinin ekseriyeti ecnebidir (yüzde 60).
Dior, gazetecilerle yaptığı konuşmada: *
“Müşterilerimiz iki kısma ayrılır, hususî ve profesyonel alıcılar, terzi veya yabancı memleketlorde elbise 1-
mal edenler. Bunlar model satın voya patronlardan ilham alarak kendi koleksiyonlarını meydana getirirler., demiştir.
Magg.v Rmıf
Maggy Rmıf bllhaasa, Fransıs kadınlarına elbise diker. Fakat müşterilerinin kimler olduğunu tesblt et» mek oldukça zor bir iştir. Her terzi-hanenin, daimî müşterileri vardır. Bir d®, bir müddet için müşteri olanlar ve “kelebek" gibi bütün terzihaneleri dolaşarak her taraftan beğendiklerini •atın alanlar vardır. Maggy Roııf’da ise 1915 ten beri müşteri miktarında mühim bir değişiklik kaydedilme» mistir. Fakat bu Franaıslar arasında 1/3 ecnebi olduğunu da kaydetmek lâzımdır. Zaten “Bütün Parla" ur,ıın gamandan beri Fransada ikamet eden ecnebilerin meydana getirdiği merkez etrafında toplanmıştır. Terzilerin bu ecnebilerle yaptıkları satışa gizil ihracat adı verilmektedir.
Mnggy Rouf daha geniş bir insen kütlesine dikiş dikmektedir. Hususî bir mağaza açarak oradaj asıl koleksiyonundaki elbiselerin basitleştiril miş şekillerini teşhir ediyor. Bu dölleri bir tek prova He dikerek de 20 ucuz olarak satmaktadır. Schlaparclll
Bu terzihane ecnebilere çok
■atmıştır. Adeta ihracat yapmaktadır. Harp zamanında dahi müthiş satış yapmıştı. Halihazırda ecnebi profesyonel müşterilerinin miktarı yüzde 80 i bulmaktadır,
Schlaparelll’nln düşüncesine göre, Franaızlar dikiş sahasında asırlardan beri dalma terakki kaydetmektedirler. öyle ki, Amerikalıların dikiş piyasasına da Fransızlar hâkim olmaya başlamıştır. Fakat. Cenubî Amerika Fransızlara kapılarını kapamış bulunuyor.
Schlaparelll’nln müşterileri harpten evvelkilerin aynıdır. Yalnız bazı Alman ve İspanyol zenginleri eksilmiştir. Parisin bu meşhur terzisine göre profesyonellere elbiseden ziyade patron satılmakta İmle. Schlaparelli de Magg>* Rouf gibi daha basit elbiseleri hususi bir mağazada ucuza satmaktadır.
Modellerin fiyatındaki değişiklik
Bir ta>TÖr 150.000 frank ediyorsa, kumaşı 80.000 frank, kâğıttan, patronu da 50.000 frank etmektedir. Bir taşralı terzi tarafından bu patrona göre biçilen bir tayyör 70.000 frank edebilir. Aynı tayyör Lllle’de 70.000
alır
mü’
yüz-
mal
daha seçme idi. geçti. Dior da değiştirdi. Fakat, ismini bilmeyen
Hicri
Kzn.
29
1369
Yıldızlar konuşuyor ★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★*
İntanın talih ve mukadderatı üzerinde yıldızların büyük bir rol oynamakta olduğunu iddi» edenler ve buna İnananlar çoktur. Bu talAkkl va bilgiye göre hor intan muayyen bir yıldız altında doğar, dünyaya çtldlöl yarda ve anda başı üstünde bulunan bu yıldızın bütün hayatı boyunca derin tetirleri altında bulunur. Bir* kimtonİH kendi yıldızına goro bir haftalık, iki haftalık, bir aylık veya bütün ömrü için mukaddoratını tâyin ve tanbit etmeğe, orotkopunu yap-(nak. etki tabirle, °zayiqosini tanzim etmek., denir.
Gazetemiz karilerine muayyen zamanlarda bu hizmeti yapacaktır. Doğduğunuz ayı ilk sütunda araymış, aşağıdaki isarotloro bakınız, onların İfade ettiği mânayı altta bulacaktınız, Yıldızınızın söylediği umumi hüküm son sütundadır.
Dolduğunu» tarihe Köre vıldıaınıı. s i T a 3 3 >• '9 • ç o S- e ■ 15 Tenımutflnn 81 Trmnıııun kadar
HKm«) (Koç) ‘41 Mart 19 Nman $ ıO O o o Durumunuzda bir deftıqılı11k olması İhtimali v(r, Qtrafı« niKdaidlere dikkat edin, Çok »evllrcek ve kendinizi yalnız hlsaetmlyecekslniz. |
Sevir (Boğa) *40 Nlean *40 Mayı» o 0 ☆ işiniz «İzi çok tatmin etmekle beraber çok da yoruyor. Kendinizi pek fazla yorma yın. Dalkavuklara dikkati
$ ikiller 41 Mayı» 2o Haziran o o NAkln bir on hnş gün. İşinizde bir değişiklik olacak fakat tauarı halinde olan bir ■evnhat mkmtınıa» dağıtacak
w Sora (ad (Yengeç) 31 Haziran • 2i rommut ut/ B 0 0 Aşkta, parada şana. Bu fevkalâde şansınızdan latlfarb’ ederek kÜÇÜk »ıkıntılarınızı bertaraf ediniz.
& Aralan 22 Ternmua 42 Aftujtos © il» 0 'O HIh«1 bir «ıkıntı hafif canınızı NikAimk. »ma çarçabuk çetıok. Ufukta sıkıntılı bir riv yahşi belirdi.
sunbuit *23 ACjuulo» 32 leyini 0 •o ☆ Umumiye!la fyl olan sürpriz dolu bir nn beş gün. Yalnı» kendinizin baîledabltenefrl bir endlae ortava çıkn^nk.
MUnn 43 HylDı W Ekim i. II o. (§) o Rlr mektup size |y| bir hn-hor verecek fakat şayet her şav »İm çok karışık gözükür* •o ümitsizliğe kapılmayın
Akrep 23 Kikim 41 Kaıım o oj o o 0 Mcaut hlr aşk hlltün aıkıntı larınıru giderecek. Gerisi 1-çln de »ahırlı olmak kAfl I
$ Kav» (Yay) 2*4 Kasım 22 Aralık o o 0 Para ve aşkta muvaffakiyet Ne mutlu size!
Cedi (Yaban-keçisi) 23 Aralık • 19 Orak Ö (f * o ü o Gayet hoş ■Hrprlalerla dohı gÜRal hlr on beş glln,
A Dellv (Snka) 40 Ocak ltt Şubat t1 n ı s ftS o o Rürprla, şans, »ılcıntt. îlb Iklalndan latlfadeya bakın.
Hut (Balık) 19 gubat • 90 Mart i? 0 O X» Halihazırda, lılaal bakımdan hiç bir bağıma yok. fakat ü-mltlerlnlz çok. Tatma ve İstikbalinizin vegAne hAkımlsInls
MüşkülAl
y Ş&n* surpn. Q Hiç fevkalAdelik v«
Mıkınt 0

(Jmıı
»ağlglkltk
W
Muvaffakiyet
ÎKÎ MACAR GİZLİ POLİSİ İFŞA EDİYOR
Kızıl Sahtekârlık Makinesi
lllllllllllllllll ANLATAN ||||||||||||||||i Laszla ve Hanno Sulner
New-York Herald Tribün» hu «■nrln Türklynde nnçlr hfıkhını YENÎ İSTANBUL'» vermtçtlr.
Illllllllllllllllll çeviren |||||||||||||||||
Behçet Cemal
"Henüz serbestsin, fakat seni her an tevkif edebilmek için lüzumlu deliller hazırlandı”
Cannes’da 80.000 franktır. Ufak bjr nüans farkı.
Büyük moda yaratıcıları, modellerinin halk tarafından beğenilip adapte edilmesi ve boylece halkta İnce bir giyiniş zevki yaratmak için, patronların kopyalarını çıkarıp seri halinde neşretmektedirler. Fakat kopyalara bir hudut çizmek oldukça zordur. Zira dünyada moda ‘*hırsi3"l&rı vardır; büyük terzilerin modellerin! alarak, üzerinde yaptıktan ufak bir değişiklikle kendilerine mal ederler. Paris terzileri bu moda gangsterleri İle mücadele etmek İçin tertibat almışlardır.
Terziler şirketi
T5 haziran 1950. Büyük terziler sabah erkenden Faubourg Salnt - Ho-nor^ sokağında kendilerine bir reis seçmek İçin toplandılar. Reisliğe M. Raymond Barbas (Jean Patou) seçildi. Mme Oeorgette Rcnal, Roger Worth ve Robert Rlccl muavinliğine getirildiler.
Seçimi müteakip yeni reis, terzihanelerinin dünya çapında
nat eserleri yaratmaya devam etmeleri lâzım geldiğini İleri sürdükten sonra ticarî ve şahsi menfaatler konuşulmuş ve şirketin projelerinden bahsedilmiştir.
M» M. de reis
Paris
aa-
Öğrenmek ilıtiyacıııda olduğumuz lıerşey
19 5 0
Temmuz
15
Cumartesi
VAKİ)
VASATİ
Rumî
TEM.
2
1866
EZANİ

Güneş öğle tkindl
Akşam Yatsı îmMiık
5.39
13.29 İT. 19 20.40 22.37
8.29
«.59
4.39
fi.88 12.09
1 — Kaybın
2 — Üç Ah-
Sevcn Kalh-Anlan (renk-
Sokak
2 — Sayılı Kahra-
Vatan Fedaileri 2 — Diyarı,
1 — Kahraman

2 — Kanlı Buse.
(40380) 1 — Filipin As-— Korkusuz Reis
— ölüm Islığı, 2
(türk*
— İki
Vurun
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN 1 - Kadın Kalbi, 2 -Kızıl âUAhşör; 3 - Kızıl Çtite. ALKAZAR (42562) Kadın (25 kısım).
bap Çavuşlar. AR (44394) 1 -
Jer. 2 — Yılmayan H)
ATLAS (40S35) 1 — Lulu Belle 2 — öldüren Kapı.
BEŞİKTAŞ B. 1 — Pranga Kaçağı. 2 — Üç Kahraman Silâh şor.
ELHAMKA (43595) 1 — Kızı Klty.
manlar. İNCİ 1 — Cehennem
İPEK (44280.)
Kılavuz. 2 — Cani Kaçıyor LALE (43595) 1 — Mağlûp E-dllmeyenler. 2 — Uçun Devler. MELEK (44868) 1 - Tatlı Miras, 2 — San Menekşeler.
SARAY (41656) 1 — İstikbal
Fedaileri. 2 — îkl Açıkgöz Tahsildar.
SÜATPARR (83143) 1 — Kuy Blas Kanlı Haydut. 2 — Sihirli Ses. 3 — Üç Kahraman Silahşor.
SÜMER (42851) 1 - Şimal Kanunu
SARK lsnı 2 çe);
SIK 1
Cingöz Hollyvood’da.
TAKSİM (43191) 1 — Kahpeye. 2 — Lııküs Hayat.
TAN 1 — Marsilya Geçidi 2 — Zafer Ordusu. 3 — Varyete Güzelleri.
ÜNAL (49306) 1 — Savrulan Kılıçlar. 2 — ölüm Seferi.
ÜNAL YAZLIK 1 — Şerbetçi Güzeli. 2 — tkl Cingöz Harem de.
YENt 1 — Kılıçların Gölgelinde. 2 — Kahraman Kılavuz 3 - İki Cingöz Haremde.
YILDIZ (42847) 1 — Korkusuz Lassle, 2 — Kaptan Kld.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Tarza-nın Zaferi. 2 — İntikam Kurşunu.
AZAK (23512) 1 — Emlrin Kızı Leylâ, 2 — Tulumbacılar.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) 1 —
Bedella. 2 — Gece Kulüpleri Kıralı, 3 — İnci Korsanlan. HALK 1 — Kaptan Mcflsto (25 kısım). 2 — Vahşi Ormanlar İçinde.
İstanbul (2236?) ı — Kara Mızrak, 2 — Sevimli Haydut. 3 — Sevimli Haydudun İntikamı.
KISMET (26654) 1 — Er Meydanı, 2 Kıvırcık Paşa.
MARMARA (23860) 1 — Vahşi Arzular. 2 — Tarzanm İntikamı.
MtLLÎ (22962) 1 — İntikam Kurşunları 2 — Tarzanm Zaferi. 3 — Aile Saadeti - Corel Hardl.
TURAN (22127) 1
Amerika. 2 — Yeyiûnın (türkçe).
YENİ (Bakırköy 16-126) Dehşet Kulesi. 2 — Vazife banı.
KADIKÖY CİHETİ
HALK (60112) 1 - Korsanlar Kıralı (renkli) 2 — Tarzan Ormanlar Perisi.
OPERA (00821) 1 — Kan Dâvanı. 2 — Yalnız Değilim.
SÜREYYA (60862) 1 — Asiler Ülkesi (türkçe). 2 — ölüm Melodisi.
Yüzbaşı
Aşkı
ANKARA
1 — Kur-
ANKARA (23432) 1 - Şurlo
Diktatör. 2 — Hayalet Gemisi. BÜYÜK: (15031) 1 - ömre Bedel Kadın. 2 — Müthiş Takip. CEBECİ: (13846) 1 - Sayılı
kahramanlar. 2 — Maceralar Kıralı.
PARK: (11131) 1 — Zehirli şüphe. 2 — Yalan.
SUS: (14071) Satılık Kadın. SÜMEK: (14072) 1 - Yol Şarkıcıları. 2
ULUS:
Kalbler. 2 — YENlsf (14040) Sonra. 2 — Bitmemiş Dans.
Üstün Irk. (22294) 1 — Birleşen
Deniz yıldızlan.
1 — Rüyadan
İZMİR
4KLHAMRA 1 - öldüren Buse. Süveyş Fedaileri 8 — Deniz Yıldızlan.
LALE 1 — Zehir Kaçakçıları.
2 — Macera Adası. 3 — SllAh-lar Konuşuyor.
TAYYARE 1 - İhanet Fırtınası. 2 — Semalar Perisi. 3 — Vatan Mücadelesi.
TAN 1 — Zehir Kaçakçıları.
2 — Macera Adası. 3 — Silahlar Konuşuyor.
YENİ SİNEMA 1 — Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zaronun İşareti.
MELEK Ltlküs Hayat
UÇAK . TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
7.05 P.A.A. (Amerikan) Wc\v-York. Boston, Gander, Londra. Brüksel'den. — 7.80 K. L. M. (Holanda) Amaterdam. Roma-dan. — 9.45 D.H.Y. (Türk) Burandan. — 9.50 D.H.Y. (Türk) Lzmlrden. — 14.15 D.H.Y. (Türk) Gaziantep, Adana, Konya. Afyondan. — 15.85 D.H.Y. (Türk)
İskenderun, Adana, Ankaradan. — 16.30 D.H.Y. (Türk) Diyarbakır, Elâzığ, Sİvaa, Ankaradan. — 16.45 D.H.Y. (Türk) Balıkeairden. — 18.05 D.H Y. (Türk) lzmlrden. — 18.35 D.H Y. (Türk) Ankaradan. — 20.20 P.A.A. (Amerikan) Hongkong Bangkok. Kalküta, Yeni Delhi, Karaşi, Tahran. Basra, Şam. Beyrut’tan. — 21.10 P, A. A. (Amerikan) Nevv-York, Boston, Gander, Londra, Brük-selden.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.15 P.A.A. (Amerikan) Şam, Beyrut, Basraya. — 8.30 D.H. Y. (Türk) Bursaya. — 8.80 B. E. A. (İngiliz» Atina, Roma, 9.00 K.L.M
Tahrana. — 9.30
(Türk) Ankaraya. D. H. Y. (Türk) 10.30 D.H.Y. (Türk)
(İngiliz» Nl», Londraya. (Holânda) D. H. Y.
— 10.15 tamire, —
Ankara, Adana, lskcndcruna.— 14.45 D.H.Y. (Türk) Ankaraya
— 16.00 D.H.Y. (Türk) tamire,
— 21.35 P.A.A. (Amerikan) Brüksel. Londra. Boston, New-York. — 22,10 P.A.A, (Amerikan) Şam, Beyrut, Karaşi. Yeni Delhi, Kalküta, Bangkok. Hong-Kong'a.
GELECEK OLAN VAPURLAR
12.30 Marakaz, Mudan adan.
— 14.00 Mersin, Ayvalıktan. -19.00 Antalya, Imrozdan. — 22.15 Uludağ, Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
0.00 Uludağ, Mudanynya. 14.00 Ordu, îzmlre, — 17.(»0
Su», Mudanyaya. — 20.00 Ka-deş, Bandırmaya.
GELECEK OLAN TRENLER
7.10 Doğu (Eke.). — 8.30 Ankara (Eksp.). — 9.15 Ankara
— i«,51 Ankaradan (Mötörlii Tren).
GİDECEK OLAN TRENLER
18.10 Ankara Ekspresi. — 20.30 Ankara. — 21.40 Güney, ekap.
ANKARA RADYOSU:
7.28 Açılış ve program. —
7.30 M. S. Ayan. — 7.31 Hafif parçalar (pl). — 7.45 Haberler.
— 8.00 Saz eserleri (pl), — 8.15 Potpuriler (pl). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. —
8.30 Hafif orkestra eserleri (pl). — 9.00 Kapanış,
12.28 Açılış ve program. —
12.30 M.S.Âynrı. — 12.30 Salon orkestrası (pl.), — 13.00 Haheı* ler. — 13.15 Ki/islk sn» eserleri.
— 13.30 öğle gazetesi. — 13 45 Şarkılar. — 14.00 Çeşitli melodiler (pl.). — 14.40 Film melodileri (pl.). — 14.55 Spor haberleri. — 15.00 Kayıp mektupları, hava raporu, akşam programı ve kapanış.
16.58 Açılış ve program, — 17.00 Çocuk »aatl. — 18.00 Dans müziği (pl.). — 18.30 Şarkılar.
— 19.00 M.S.Ayan ve haberler.
— 19.15 Geçmişte bugün. — Yurttan sesler. — 19.45
19.20
Radyo İle İngilizce. — 20.00 O-peret
Radyo gazetesi. — 20.30 Serbest saat — 20.35 İncesaz (Hüzzam
şarkıları (pl.). — 20.15
Faslı). — 21.15 Hafif müslk (pl.). — 21.35 Film yıldızlan söylüyor (pl.). — 22.00 Konuşma. — 22.15 Şarkılar. — 22.45 M.S.Ayarı ve haberler. — 23.0C Dans müziği (pl). — 23.3ü Program ve kapapış.
İSTANBUL RADYOSU:
12.57 Açılış ve programlar. —
13.1)0 Haberler. — 13 15 Şarkı ve türküler (pl). — J3.30 Caz
müziği (pl.). — 13.45 Saz eser Icri-Şarkı ve türküler. 14.30 Dans müziği (pl.). — 15.00 Gerçek Şiir. Konuşan: Necdet Ev-llyngil. — 15.15 Radyo Salon Orkestranı Konseri. — 15.43 Haftanın programı. — 16 oo Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar.—
18.00 İtfaiye saati. — 18.05 Şaz eserleri, — 18.20 Çay saati (pl) — 19.00 Haberler. — 19.15 İs-
tanbul haberleri, — 19.20 Gcn-çer ve arkadaşlarından dans müziği. — 19.40 Ara müziği
(pl). — 19 45 Şarkı ve türküler. — 20.15 Dinleyici latekleri. (Hafif balı müziği) — 21.00 Serbest saat. — 21.15 Şarkı ve türküler. — 22.00 Müzikhollerden şenler. — 22 25 Dans orkestraları geçidi (pl). — 22.45 Haberler. — 23.00 Karışık hafif müzik (pl). — 23,30 Dans müziği (pl). — 24.00 Programlar va
kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
LONDRA RADYOSU:
7.40 Dinleyici İstekleri (Klft-slk müzik)* — 10,30 Fred Hart-ley v© Orkestrası. — 11.0û Konçerto .Beethoven'in Keman Konçertomu. — 16 15 Dinleyici istekleri (Hafif müzik). — 17.15 Dans müziği. — 18.15 BBC. Batı İngiltere Hafif Orkeatruah — 19.15 BBC. "Northern" Orkes Irası. — 21 45 Akordeonla ara müziği (pl.). — 24.00 Dinleyici İstekleri. — 24.30 Dans müziği
Soldan aagaı
1 — DÖn; Baştaki harf okunmazsa en çok olur. 2 — Bilgine yakışır auretta; Kaili. 4 — Ninemin ruju; îlgi. 5 — Sonuna bir harf gelirse Malezya Delisi romanının ikinci laml o-lur; zlnl tet; harf kar;
Bağış; Nazar ct; Tere! toplama, 10 — Telgrafçı.
İsim. 6 — Uzun Inunn di-halinde. 7 — Mesafe ka-
Mah. 8 — Sonuna bir İlâvesiyle lezzetine ha
Teşbihin bir kısmı. 9 —
Yukarıdan ata£ı:
1 — İlgisi noksansız, 2 — Hunhar; Tersi küçül. 3 — Nişaneni ortadan kaldır. 4 — Çocuğun gıdası; Bir nakil vasıtası. 5 — Barsak; Fiyaka; Su. 6 — Abide; Mezru. 7 — Yabancılar. 8 — Bir nota; Tersi tavır; Tersi beşinci sıradaki gibidir. 9 — Dörtköşe; Tersi yllz güzelliği mAnasına bir erkek İsmi. 10 — Teori ile uğraşan.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan aağaı
EMİNÖNÜ: İstanbul (Eminönü) — Hanen Hulûsl (Küçük pazar) — AbdÜlkadir (Alemdar)
— Süreyya (Kumkapı)
BEYOĞLU: Matkoviç (Merkez) — Galatasaray (Merkez)
— Ertuğrul (Takalm) — İsmet (Taksim) — Karaköy (Galata»
— Maçka (Şişil) — Feriköy (Şişil) — Hasköy — Merkez (Kasımpaşa)
FATİH: İsmail Hakkı (Şah* zadebaşı) — SalAhaddln Gürgen (Aksaray) •— Emin Rıdvan (Sa-matya) — Haseki «Şehremini)
— Ahmet Suat (Karagürnrük)
— Avcıoğlu (Fener)
EYÜP: Arif Beşer
BEŞİKTAŞ: Nail Halit (Be-şlktaş) — Yeni Ecz. (Ortaköy)
— ArnavutkÖy — Merkez (Bebek)
KADIKÖY: Sıhhat (Kadı-
köy) — Kızıltoprak — Oöstepu
— Bostancı
...ÜSKÜDAR: Çamhkurt
HEYBELtADA: H. Halk ...BÜYÜKADA: Halle ...İZMİR: Yardım (Alsancak)
1 — Kara kadife. 2 — Amazon; Bnfc,. 3 — Rezil; Lake. 4 — Alamaz; Lir. 5 — De; î-bare. 6 — îtale. 7 — Ram; î-rade. 8 — îdare; Fİ An. 9 — Layık olan. Kİ — Edebiyat.
Yukarıdan muftı:
î — Kara derili. 2 — Amele; Ada. 3 — Arar; Himaye. 4 — Azimet; Dırdır. 5 — Kola; Teke. 6 — An; Zili; OB. 7 — Be-reli, 8 — Arabi; Alay, 9 — Fakir; Dana. 10 — Eğeleyen.
Beyoğlu 44844 Kadıköy 60872 İstanbul 24222 Üsküdar 60945 An kuru 00. îzmlr 2222 Karşıyaka 15055
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakam Ankara îzmlr
44998
60536
91
2251
— Halk (Basmahane) — Cumhuriyet (Eşrefpaşa) — KaraUş (Yalılar) — Birlik (Kemuraltı) ANKARA: Ego — Bay er — Başkent
Albayın, bllhaaşn Üzerinde durduğu bir vesika, 1946 da, evimde yapılan bir arama sıroıında, yatAğımın içoriülndö tabanca bulunduğuna dair olan bir pollg raporu idi. Bu hâlâ, tamamen anhyamadığrım esrar dolu bir hâdisedir. Avusturya’da, Macar Enstitüsünde tarihî etüdleriml bitir-mlş ve mcmleKote yeni dönmUştUm, Anlaşılan, biri, hakkımda bir casusluk ihbarında bulunmuştu. Polis bir sabah erken evime gelerek, tevkifime bahane bulabilmek için, ynetıtı-mııı altına bir taabnea koymuş, biı» kaç hafta mevkuf tutarak isticvap etmiş vo tevkifimdeki gibi ftnl olarak tahliye etmişti, Bu âni kurtuluşumun sobeblni nneak bir sene sonra Öğrene-bllmlştlm. Meğer, ailemle beraber o-turan, çok yakın arkadaşlarımdan Julius Schöpflin, 1044 te Jolan 8i-mon İsminde bir kadını, evinde saklamak suretiyle Nazllerdcn kurtarmış. Halbuki dolan Simon, iç Savunma Bakanı General Peter Gabor’un karısı idi. Schöpflin, tevkifimi haber alır almaz gitmiş va tepeden inmo bir emirle, serbest bırakılmamı temin etmişti. Schöflin daha sonra. Stockholm Elçiliğindeki vazifesinden ayrılmış ve Londra’ya yerleşmişti. İşte, tabanca hikâyesi bundan ibaretti.
TEHDİT EDİLİYORUM
Albay, bütün bu vesikaları gösterdikten sonra ciddileşti:
— Şimdi, bana bak! Vakaa henüz serbestsin. Fakat seni her an tevkif edecek imkânlara sahibim. Eğer, Bogdanovits halikındaki delilini bir daha ağzından kaçırırsan, hen de, senin aleyhinde elimde mevrut olan bu delilleri kullanır ve seni yokode-rim. Çeneni kapa ve kapalı tut. Bizimle çalışırsan, kılına bile dokunulmaz. (Önündeki kâğıtları göstererek) Böyle şeyler yapmıya dovam edersen, elimdeki malzemeyi kullanır ve seni dalacağına gönderirim Bundan hiç şüphen olmasın! Vakaa, Fischof Lâhoratuvanna ihtiyacımız var amma, siz olmasanız da İşimizi pokâlâ yürütürüz. Bunu da iyice kafana yerleştir. Anlaşıldı mı?
Dosdoğru gözlerimin içine bakmı-ya çalışarak:
— Zannedersem anladım! dedim ve ayağa kalkarak Albayı selâmladım, Albay, oturduğu yerden başlyle selâm verdi. Bütün mtlkâlememizi not etmiş olan steno-daktilo kız, ona da selâm verdiğim sırada gözleriyle dışa n çıkmamı işaret etti. Dışarı çıktım.
Şimdi artık, Noel’i) doğru, Hanna ile birlikte, firar hazırlıklarını hızlandırmak İcap edeceğini anlamıştım. Kardinalin hususi sekreteri, Rahip Andrea Zakar, bir haftadan beri mevkuf bulunuyordu. Beş nazır, Moskova'ya gitmişti. Etrafta blnbir çeşit dedikodu dolaşıyordu. Kardinal, Mindszenty aleyhinde şiddetli bir matbuat kampanyası başlamıştı. A-ralannda bir kaç yüz papaz bulunan bin kadar insan tevkif edilmişti. Askerî İstihbarat Şefi Albay Julius Földy, Savunma Bakanlığı karşısındaki apartmanımızda bizi uykumuzdan uyandıran makinah tüfek ateşinden sonra ortadan kaybolmuştu. 47 subayın kurşuna dizildiğini duydum. Moskova'nın, Katolik Kilisesi işleri mütehassısı, nazik ve asker tavırlı Albay Krcvltsky, Budapeşte’ye dönmüştü.
İMAL edilen deliller
Aralık ayı gelmişti. Dışişleri, Savunma, Mezhep ve Maarif, îç Savunma Bakanlıkları ve bilhassa Komünist Partisi Genel Merkezindeki yüzlerce insan, artık işlerin içyüzünü öğrenmişti. Komünist Partisi Şefi ve Başbakan Yardımcısı Matvas Rako-sl’nin kâtibi Martha Kolozs, bize şunları anlattı: (Martha Kolozs, Sanayi Bakanlığında eski mesai arkadaşım ve halen aynı bakanlık müsteşarı George Kolozs’un kız kardeşiydi.)
Anna ve Laszla Sulver
Moskova’dan. 1947 bidayetinde gelmiş olan Sovyet Katolik Kilisesi işleri mütehassısı Albay Krevitsky, Kardinal Mindszenty ile diğer Ma-
car ruhanilerinin dosyasını, İnceden İnceye tetkik etmişti. Albay, su rlbl macaroa, çekçe ve nımence bilirdi. Prag’da Çek Kardinali Joaeph Be-ran, Rumanya’da Clul'de Kardinal A-ron Marton’ln sorgularını İdare etmişti. Budapeşteye döndükten sonra Macar Politbürosuna, sorguya çektiği bütün kilise şefleri arasında komünizmin, fiili kilise muhalefetini yoketmek ve muhtelf millî kiliseler teşkilâtını tecrid ederek ele geçirmek gayesiyle açtığı mücadelede, istifade edilebilecek en münasip şahsiyetin, komünizme karşı açıkça muhalefeti, fikri masuniyeti ve siyasî geriliği bakımından Kardinal Mindszenty olduğunu söylemiştir.
3 aralıkta saat 10 civarında, parti ile polis atasındaki irtibatı temin e-den Albay Julius Oszko, beni telefonla hemen yanına çağırdı. Albay alelekser Marko Sokağında içişleri Bakanlığı Binasında, ikinci kattaki dairesinde bulunurdu. Fakat kendisinin Akademla Sokağındaki Komünist Partisi Genel Merkezinin Devlet Emniyeti Dairesinde de bir bürosu vardı ve beni oraya davet etmişti.
KARDİNALİN İMZALARI
Selâmlaştıktan sonra hemen mev-
i


*

İÜ tk



•. ■ g S'cl I r .
rJ6
s
zua intikal ettik, Albay, masasının üzerindeki bir dosyadan bir sürü kupür çıkardı. Hepsinin üzerinde "Jo-soph Mlndezenty” imzası vardı ve boyları muhtelifti. Bazıları, mektuptan veya İmzalı vesikalardan kesilmişe benziyordu, Diğer bazıları da, bir kâğıt parçası üzerine atıhvermlşti.
Albayı
— Bunların arasından, iyi imzalan seçmenizi İstiyorum. İcabında üzerle-rlne bazı mektuplar tabettirmek için, belki bu imzalara ihtiyacımız olacak, dedi ve İzahat vermek mecburiyetini duyarak ilâve etti:
— Kardinali tovklf etmek niyetinde değiliz. Hazıriıyacağımız hu mektuplar, kendisini, momlekotten çıkmak için İcbar etmlye kâfidir. O zaman suç ortaklarını mahkemeya verir ve İşi bitiririz. Fakat memlekaU bir kere terlettikten sonra, suç ortaklarına karşı açılacak mahkemede, sıhhatlerinden şüphe edilmiyecek vesikalara ihtiyacımız var. îşte Kardinalin imzalarını bu Işde kullanacağız, Ama, bunlardan bir kısmı bana iye yaramaz gibi geliyor, değil mİ T
(Devamı var)

1
1
'*1
.* I
w ‘ ‘ j. •



t
' ile olt^â/ı Cht e badapetü tar>-
UrHajMeAf IrtasealrorUO Uetf?-

UM _______ _________ ____ .
I,t.ı rirJ.igUe &TW. MKAÎ a r«İîsirSa»«I (rt4JKM. tefi «Sİ*»
■tarik/'? t»*
kıf»>:0rei>l;ı> uMa icl -
«taicıtor nmîtieMbdiı Z i
f
■v ı: 'l 4-- ' -
gidenleri esttSJyföeB:(
a e

• t *
U5ZLC inak.



|j) s z s VI, iltâöfg c.jc.
Snlnerln İtimatnamesi
HİKÂYE
Sıkıntılı bir
Yazan: Frank COYDON
Günlerden pazardı. Yağmur yağıyordu. New-York'un küçük bir mahallesinin karanlık bir pansiyonunda oturan Muriel Morris adlı genç kız, odasından o kadar bıkmıştı ki, duvarlara baktıkça portrelerin kendisine sırıttığını görür gibi oluyordu. Elindeki mecmuanın hikâyesini üçüncü defa okuyordu. Karikatürleri İse en aşağı on kere tetkik etmişti. Ağlamaktan başka yapacak iş kalmamıştı.
Ufak bir şehirde doğup büyüyen Muriel, çalışmak için buraya geldiğinde, arkada bıraktığı annesi ve ablaları:
— Haftada on dolar kazanacaksın, zengin oldun demektir! diye bayram yapmışlardı.
On dolar Muriel’e saadet getirmemişti. Zira yaşlı, şişman ve çirkin bir adam olan patronun can sıkıcı iltifatlarına maruzdu.
Daha bir gün evvel patron bir gece kulübüne gitmeği teklif etmiş, Muriel ise reddetmişti. Şimdi kızcağiz kabul etmediğine pişmandı. Bari evde kapalı kalmazdı...
Saat dördü çaldı. Muriel dördüncü defa tarandı, pencereden dışarıyı seyretmeğe koyuldu. Şu yağmur bir dinse, şapkasını giyip yürüyüşe çıkardı. Fakat hava hiç de düzeleceğe benzemiyordu....
Aniden genç adamı hatırladı... Koridorun ucundaki odada oturan yakışıklı güler yüzlü genç adamı. Acaba şimdi ne yapıyor? Herhalde iyi vakit geçiriyordu...
Birden Muriel dişlerini sıktı. Ayağa kalktı. Büyük salona giderek telefon rehberini aldı. Kendi kendine: "Korkacak mıyım, kimse İşime karışamaz” diye söyleniyordu... Bir taraftan da rehberi karıştırıyordu. Parmağını satırlar üzerinde gezdirirken hoşuna giden bir isim buldu ve durdu: Randolph Tu m er. tsmln yanında bir de adres vardı Fakat meslek yazılmamırtı...

4
I
I (I
1


pazar günü
Çeviren: Suna AKSEL
Ahizeyi Utrlyerek eline aldı. Numarayı çevirdi. Bir erkek sesi cevap verdi:
— Allo, ben Randolph Turner...
— Lütefen efendim, New-York,« un yabancısı, canı sıkılan bir genç kıza bugün kavallyellk edebilir misiniz? Numaranızı tesadüfen buldum. Eğer işiniz yoksa ne olur kabul edin. Sıkıntımdan çıldıracağım, Size adresimi vereyim.
Ufak bir tereddütten sora, ses "peki” diye cevap verdi. “Peki, saat tam sekizde geliyorum."
Telefonu kapadıktan sonra Muriel utancından kıvranmağa başladı...
Saat yediye doğru kapısı vuruldu:
— Aşağıda bir bey sizi görmek istiyor, Mlss,
— Eyvah, bir saat erken geldi! Taranmak! Acaba bluzun nasıl ?..
Aşağı indiğinde Muriel karşısında koridor komşusu delikanlıyı buldu!
— Tanıştığımıza memnun oldum, Miss Morris!
— Affedersiniz ama, aklım karıştı. Yoksa siz Mr. Turner misiniz?.,..
— Bir kavallye arıyordunuz... Hava da açmak üzere.
— Demek siz Mr. Tumer’sinlz. Fakat rehberdeki adresiniz burası değil ?
— Ben Mr. Turner değilim ki.... Canım sıkılıyordu, salona inmiştim. Gayrlihtiyarî muhaverenizin kulak misafiri oldum. Konuşmanızdan benim kadar bedbkht olduğunuzu anladım. Düşündüm kİ yalnızlığımızı birleştirirsek belki eğlenebiliriz. Mr. Turner’den evvel davrandım. Nasıl beni kabul ediyor musunuz? ;
Gözlerinin içi gülüyordu. Tatlı bir sesle ilâve etti:
— Hattâ programım hanr. Gelecek pazarlardan birinde beni ailenizle tanıştırırsınız...
18 Temmuı 1980
YKNÎ tBTANBVL
4
Bayfa 8
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Âmme teşebbüsleri hususi teşebbüse devrolunabilir mi?
Yazan: Prof. Henri Laufenburger
VEblf Türk Hükümeti millî elmno-■ mlye Azamî randıman verme İşini ehemmiyetle ele almış durumdadır. TÜrkiyede ekonomik faaliyetin tanzimi ve teçhizi mevzuunda hususi teşebbüse daha geniş bir pay ayırmak istenmektedir. Memleketin ekonomik inkişafını harekete getirmek ve sermayo eksikliğine muvakkaten çare bulmak için, Birinci Cihan Harbi sonunda devletçilik zaruri görülmüştü. Fakat bugün hususi teşebbüsün ekonomik sektör içinde kendi mesuliyetlerini idrak edebilmesi zamanının artık geldiği kabul edilebilir.
Bu şartlar dahilinde, Fransız tecrübesinden alınan esaslı dersleri ha-tı.. imamın faydasız olmiyacagı ka. niatindeyiz.
Fra rızada devlet öteden beri, kendi hususi nüfuzu altında bulunan ormanlar. bazı madenler ve model sanayiler haricinde âmme hizmetlerini idare eden teşebbüslerin İdarî ve malî kontrolünü de ifa eylemiştir. Bu sebepledir kİ, domlryollannın işletilmesi, bazı su enerjisi kaynaklarının kıymetlendirilmesi gibi mevzular için “muhtelif ekonomi — âconomle mlNte,, formülü kabul edilmişti Harpten sonra Franaada bu İstikamette bir adım daha atıldı. Kömür istihsali, elektrik, gez işleri, Merkez Bankası ve en büyük kredi müessoselerinden dördü mllllleştirll-dtler. Ana sanayiler millete devrolu-nup, devlet mümessilleri, amole sendikaları ve istifade edenleri temsil eden bir heyet tarafından kooperatif formülüne göre idare olunurlarken, “millileştirilmiş,, bankalar anonim şirket şeklini muhafaza ederek devlet mülkü oldular.
Millîleştirme devlete çok pahalıya mal olmuştur. Eski hususî şirketlerin aksiyonerlerine tazminat vermek, teşebbüslerin İşletme açıklarını kapamak, teçhizatın ezici yüklerini taahhüt etmek gribi dâvaları, esasen lüzumundan fazla yüklü bulunan bir bütçe kadrosu içinde halletmek icap ediyordu.
İşletme açıklan bir yandan geniş bürokrasi ve diter yandan bizz-at âmme hizmeti mefhumu ile açıkça kabili izahtır: Nitekim bu mefhuma göre eğer müstehlikin en az masrafla nakliyattan, enerjiden (elektrik, gazı ve diğer esaslı hizmetlerden istifadesi bahis mevzuu ise, satış fiyatı maliyet fiyatının altında teessüs ederek ve aradaki farkın yükünü devlet üzerine alacaktır. Filhakika demiryolları bu sene bütçeye 100 milyar franktan fazlaya mal olmakta, Fransanın elektrik işlerindeki büyük açığı ise güçlükle kapatılmaktadır.
Teçhizata gelince, bunun yükünü evvele» teçhizattan faydalananlar, kazançlarının bir kısmından vazgeçmek şartiyle, bedava olarak taahhüt ediyorlardı. Fakat bugün. MarshalI Plânı borçlarını ödemeye tahsis edilecek varidat menabüni tamamlamak için, mükelleften ve dolayısiyle herkesten. 300 milyar kadar fazla bir vergi almak İcap etmektedir: bu me-nablin büyük kısmı kömür İşletmelerinin. elektrik, gaz teşkilâtının, nakliyenin, ilâh., envestlsmanlann-dan beklenmektedir.
Aynı zamanda Fransada, Amme teşebbüsünün âmme kudretinden ayrılması neticesine varan bir reaksiyon vücut buldu. Devletin kontrol hakkına ve meşru malî menfaatlerine tesir icra etmeden âmme teşebbüsünün istiklâlini temin edebilmek için, ancak “muhtelif ekonomi,, formülü, cemiyetin İmtiyazlarıyla hususi teşebbüsün menfaatlerini telif edebilir görünmekte îdi.
Yalnız bu reform ticarî bir idarenin rasyonel prensiplerini tesis edebilir. Bu prensiplere göre, rantablll-
te mefhumu yeniden kıymet kazanır, bütçenin tnmamiyle temin edemlye-eeği hususî sermayeler en İyi şartlar t>«.m.nde ceıbolunablllr ve muayyen bir ölçüde mecburî tasarrufun yerini iradi tasarruf alabilir., .
Türkiye, •'millileştirme,, den farklı olan, “devletçilik,, prenslplnl kabul etmiştir. Bunu İdeolojik sebeplerden dolayı değil, pratik mülâhazalar do-layıslyle ileri sürmüştür. Ezcümle sanayii yoluna koymak ve bu sahada hususî sennaye ve teşebbüslerin, bu vazifeyi başarmak İçin, devletle birleşmelerini beklemek, bu pratik mülâhazaların başında gelmekte İdi.
Fakat ne bu istikamette, ne de öbür istikamette mübalâğada bulunmamak icap eder, Muayyen faaliyet sahaları çözülmez bir şekilde Amme hizmeti mefhumuna bağlıdır; bilhassa demir yolu, hava yolu ve deniz yolu nakliyatı bu kablldendlr;kÖmür işletmeleri gibi diğerleri İse hemen hemen millî patrinuıvanın bir kısmı gibi telâkki olunurlar. |
Demek kİ, “Muhtelit ekonomi” formülü her şeyden önce maden, mekanik, dokuma gibi sanayi şubelerine uygun gülmektedir. Eğer bu formül. kabul edilmiş olsaydı, hususî İdare ile Amme kontrolünün birleş, meşine ve bir hususî sermayeler -bütçe gelirleri İşbirliğine müncer o-lacak ve böylece kabul edilen »mal topluluk, bir veya bir çok yan devletleştirilmiş bankalara sahip bulunabilecekti. Sermaye ve hareket vasıtalım daima, “Muhtelit ekonomi” birliğinin kadrosu İçinde, kısmen bütçe tarafından ve kısmen do artık iştirak etmekten çekinmeyecek o. lan yabancı malî yardımlarla temin edilebilecekti. Filhakika herhangi bir kontrol İddiası varit olmaksızın ran-tabüite prenslpl yeni Türk ekonomisinin serlevhası olunca, ortada artık yabancı sermayenin de katılmaması İçin bir sebep kalmamış olur.
Büyük bir memleketin mukadderatını elinde tutan yeni heyete nasihatler vermek şüphesiz bana düşmez. Lâkin, orada pek çok dostum mevcuttur.
Onların herhangi bir fertten ayrı olarak, bütün bu mevzulara hal çaresi bulmak suretiyle bir mesuliyet taahhüt ettikleri malûmdur. Benim bu devlet adamlarının bu husustaki kabiliyet ve olgunluklarına çok samimî olarak büyük itimadım ve hürmetim vardır.
Çukurovada yeşil kurt mücadelesi
Yerli İlâçla ve T. H. K. uçoklariyle mücadeleye devam olunuyor
Adana, 14 ı Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Çukurova bölgesinde pamuk mahsulüne Arız olan yeşil kurt haşeresiyle yapılan mücadeleyi ve mahsulâtın son durumunu bir kere daha görmek üzere uçakla Adana-ya gelen Tarım Bakanı ovada bizzat çalışmaya başlamıştır. Tehlikenin henüz tamamen zail olmadığını gören Bay tğriboz T H. K uçaklarının |-lâçlama işlerinde kullanılmalarını uygun görmüştür. Bu maksatla. Ku-ruayşe köyü civarında uçaklar İçin inlş-kalkış yeri de sağlanmıştır. Bu uçaklar için müstahsilden sırf benzin parası alınacaktır.
Eldeki ilâç bitmiştir. Bu ilâcın l-malınde kullanılan talk Çukurovanın Osmaniye. Harunive bölgeleriyle Mersin ve Antakya civarından getirtilerek Adanada Öğütülmekte. İçine D D.T. de katılarak yüzde on D.D T. 11 Gezerol yapılmaktadır. Şimdi bu yeril ilâçla yapılan mücadele muvaffakiyetle devam etmektedir.
Mısır mektubu
Mısırda dokuma sanayii ilerliyor
Mısır, dokuma sanayii sayesinde, dışarıdan
kumaş almaya lüzum görmüyor
İskenderiye, (Hususî muhabirimizden) — Mısır mensucat fabrikaları hem sayı bakımından, hem de İş verimi bakımından çok ilerlemiştir. Bir çok yeni fabrikalar kurulmuş ve en yeni ve modern makinelerle teçhiz edilmiştir. Eski fabrikalar da en son tip dokuma tezgâhlan ve otomatik örme makineleri getirtmişlerdir. İstihsal çok artmış ve İmal edilen kumarların kalitesi de çok İlerlemiştir, şimdi pamuklu kumaş İstihsali memleketin bütün İhtiyaçlarının fevkında-dır ve hariçten ithal edilen kumaş cinsleri hemen hemen hiç kalmamıştır.
Tacirlerin ve fabrikatörlerin e-Ündeki stoklar o kadar fazladır kl, fiyatlar bir hayli düşmüş ve bazı sahalarda imal masrafını kapıyamıys-cak hale gelmiştir. Bu yüzden şirketler malî güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Hem ithal edilen, hem de dahilde imal edilen mallar piyasada pek Doldur. Mısırın dahilî endüstrisinin nasıl genişlediğini şu misalle daha iyi anlıya biliriz:
Mısır 1939 da yalnız 531 000 balya pamuk istihlâk etmişti, halbuki şimdi dahildeki istihlâk senede bir milyon balyadır. Bu bolluğun iki sebebi vardır:
1) Hemen harp sonrasında mallar kıt olduğu İçin çok miktarda ecnebi kumaş ithalâtı,
2) Sonradan yeril fabrikaların çok miktarda mal istihsal etmesi.
Mısırda yeni dokuma ve Örme makineleri işe başlarken, yüksek gümrük vergileri içeriye sızan ucuz ithal maddeleri durdurmaya kâfi gelmiyordu. Avrupada Marshall Yardımı A-merikan pamuklu kumaşlarının ço-
Alman , İtalyan
ticareti
★ Roma, 14 A.A. (United Pres») — Batı Almanya ile İtalya arasında yılda 280 milyon dolar kıymetinde ticari mübadele derpiş eden bir ticaret anlaşmasının İmzalandığı Dışişleri Bakanlığından bildirilmiştir.
Amerikan yün piyasam
★ Boston, (Hususi) — Diğer piyasalardaki harp sarsıntılarına uğra-mıyan işlenmemiş yün satışları aynı sükûnetle devam etmiştir.
Ziraat Bakanlığı 1950 senesi için fiyat listesini kati surette tcsblt e-dememlştir, çünkü şimdiki piyasa, hükümetin trsbJt ettiği fiyatlardan yüksektir.
Hah yünü ticareti mevsiminde fabrikalar tatil devresine yaklaştıkları için alım satım gayet durgun geçmiştir. Fiyatlar da oldukça uygun idi. En çok alâka toplayan yünler Montevideo yünleri I-di. Amerikanın Ziraat Bakanlığı Montevideo yünlerinin fiyatını değiştirmemiştir.
Bradford yün piyanom
★ Bradford, (Hususî) — Taranmış yün piyasasında işler oldukça durgundur. Çünkü müstehliklerin havaleleri tamamlanmış olduğundan alâka azdır ve aynı zamanda u-mumlvet itibariyle Londra satışının açılmasını beklemek isteyen bir hava vardır. Tacirler işlenmemiş yün fiyatlarının şimdiki seviyesinin değişmiyeceğini tah-
ğalmasına sebep olmuştur. Bu suretle Avrupa fabrikatörleri Amerikan malları kullanmışlardır. İstihsâl, fiyatların düşmesi İle artmıştır. Fakat artan gümrük vergileri bu ucuı ve yabancı mallarının Mısır piyasasına girmesine mâni olamamıştır. Rekabet yüzünden yeril kumaşların fiyatları düşmekte ve hattâ bazen maliyet masrafından daha düşük fiyatlar görülmektedir.
Böylece, fabrikalarda ve depolarda stoklar o kadar fazlalaşmıştır ki, ya-kında ya muvakkaten veya tamamen İstihsali durdurmak icap edecektir. Muvakkaten veya tamamen İstihsalin durması binlerce İşçinin açıkta kalması demektir.
Ecnebi mal ithalini durdurmakla bu yeril endüstri dâvası halloluna-maz. Nüfusun ihtiyacından fazla İstihsal vardır. Ya bu fazla istihsal İhraç edilmeli, yahut ticarî mahfillerin söylediğine göre, İstihsal herhangi bir şekilde durdurulmalıdır.
Geçenlerde bir mülâkatta eski Maliye Bakanı Abdul Rahman El Blaly Bey, kati ve sabit bir hükümet müdahalesi icap ettiğini söylemiş ve maliyet masraflarım kısarak ham maddelerin fiyatlarını tesblt etmek lâzım geldiğini ileri sürmüştür, fimdi Ingil-terede kullanılan tedbirlere benzlyen kararların alınmasını teklif eden eski bakan, ham maddeleri satın alıp fabrikalara verecek, hükümet ve gayrî resmi mümessillerden mürekkep bir heyetin kurulması icap ettiğini söylemiştir. Eski bekan aynı zamanda fabrikaların pamuklarının satılmasına mâni olacak bir kanun neşredilmesini İstemiştir.
Kısa Haberler
mln etmektedirler. Fakat Londra satışları, Avustralyada bu ayın sonunda açılacak olan yeni mevsim piyasasına kadar, yün piyasasının son İmtihan devrini teşkil etmiş olacaktır.
HnlAnda pamuk ithal ediyor
*★ La Haye (Hususî) — Roterdam-dakl Holânda Ticaret Birliğine göre, mayıs ayında pamuk ithalâtı 59 842 balyayı buluyordu; bu suretle 1 ekim 1949 dan beri 411.505 balyahk ithalât yapılmış oluyor. Mayıs ayında yapılan İthalât 43.153 balya Amerikan pamuğu; 742 balya Brezilya pamuğu; 347 balya Peru pamuğu; 8.216 balya Hindistan pamuğu; 3.196 balya Mısır pamuğu ve 4.186 balya da diğer memleketlerin pamuğunu İhtiva etmekteydi. Mayıs ayında 2.708 balya pamuk döküntüsü de ithal edilmiştir.
Elektrikle İşleyen balık temizleme makinesi
★ Berlin (Hususi) — Berlinde Fa. Österlein, yeni bir elektrikle lş-llyen balık pullarını temizleme makinesi icat etmiştir. “Oseck,, denilen bu makine, her cins balıkların pullarını temizliyecek durumda olup çok temiz çalışmaktadır. Makine, hususî bir o-
Dünya İplik
piyasası
Londra. «Hususi) — ltalyada hava şartlarının çok müsait gitmesi .venl kendir ve kenevir mahsulünün iyi o-tacağına delildir. Bu haberi veren W|ggie«worth ve şirketinin haziran ayında yayınlanan bültenidir. Hindistan kendir ve kenevirine gelince, ihracat tahdidatı kaldırılmıştır. Şimdiden biliniyor ki, Kalküta Jüt fabrikaları mahsulün yüzde 75 ini kullanmış bulunuyor. Fakat bültenin bildirdiğine göre, fiyatlar; aon zamanlarda yaratılan sunî kıtlık seviyesinin altında ise de, gene de müstehlikin istediğinden yüksektir. Belçlkadakî keten mahsulü haziran ayı sonunda yağan sgğnaklar yüzünden hasara uğramıştır. Haziran ayı başındaki fazla sıcaklar da kötü iplik olmasına sebep olacaktır. Umumiyetle tahmin edildiğine göre yeni keten mahsulü geçen seneye nazaran % 25 daha az olacaktır.
Bu arada Normondie'dekl yeni keten mahsulü ağır yağmurlar ve arkadan gelen sert rüzgârlar yüzünden zarara uğramıştır.
tngiltereye alt olan Doğu Afrikamn sissi kenevirinde oldukça iyi İş yapılmıştır. Bütün haziran ayı müddetine» satılan mal tonajı o kadar fazla değildi, çünkü bir çoğu taahhütlü satış yapmıştır. Umumî satışın mühim bir kısmı sene sonuna kadar sevkıyat tarzında olmuştur Fakat aynı zamanda 1951 ocak ayından ileriye kadar sevkıyat için başvuranlar da olmuştun
Piyasada vaziyet
Şehrimizde bulunan Amerikan tebaasının Amerlkaya döneceği hakkındnkl haberler, pl-yasıuİM büyük bir ehemmiyetle karşılanmıştır. Böyle olmakla beraber, bıı haber piyatada bir telâş ve endîşeye sebebiyet vermediği an I aşıl malttadır. Bu gibi haberlerin sJtın piyanom gibi en haaaas bir piyaza üs e rinde büyük bîr tesir yapması beklenirdi. Dün altın hallerindeki manzara şöyleydi:
Bir kaç günden heri altın fiyatlarındaki tedriç! surette davam edan aııkııtt bu haberlerin t**İri altında durmuştur.
tomatla kolayca harekets getirilmektedir.
Maklnanln fiyatı kullanılmaya hazır vaziyette, motörü, bükülen cihazı ve otomatiği İle beraber 185 Alman markıdır.
Amerikanın pamuk IstihsalAtı
★ New.York, (Hususi) — “Daily NeWg Record” gazetesi bu sene pamuk ekilecek arazinin 31.838.000 dönüm olacağını tahmin etmektedir. Geçen sene ekilen arazi 27.719.000 dönüm idi. Neşredilen yazıya göre mahsul vaziyetini kati bir şekilde tahmin etmek imkânsızdır. Fakat muhabirlerin tahminine göre bu sen^kt mahsul 12.500 000 balya olacaktır. Geçen sene 16.127.000 idi.
“Journal of Commerce” gazetesi ekilecek araziyi tahminen 21 milyon 775 bin dönüm olarak bildirmiştir.
İskenderiye pamuk piyasası
Ar İskenderiye (Hususî) —Piyasadaki satışlar bu hafta 4 901 balyayı bulmuştur. Geçen hafta 5.045 balya İdî. Piyasa oldukça sakin İdi; en fazla iş Karnak cinsi üzerinde oluyordu. OrtA ve aşağı derece Karnak cinsi azaldığı için müstahsiller fiyatların yükselmesini bek-liyerak mallarını piyasaya sürmemektedirler. Ecnebi talebi başlıca Kırnak için olmuştu. Hindistan, Almanya ve Çekoslovakya u-fak çapta mal satın almaktadırlar.
İstanbul Ticaret Odasının
Hayat pahalılığı artıyor mu, azalıyor mu ?
Ticaret Odası tarafından yapılan tetkikler
göre, hayat pahalılığı artışı devam etmektedir
İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası I istatistik Servisinin hazırladığı Geçinme endeksi cetvellerine göre şehrimizde ilç çocuklu, orta halli bir ailenin 1938 haziranında yaptığı muhtelif grup masraflarını 100 ile gösterirsek içinde bulunduğumuz ayda bu yüz rakamı gıda masrafları İçin
438.8. ısıtma, aydınlatma ve temiz-1 leme maddeleri gnıpu masrafları için
309.9, giyim, ev eşyası masrafları için 374,2, ev kirası İçin 120 ve muhtelif m as rafl an için de 220 olmuştur.
1938 haziran ayını 118.77 lira masrafla geçiren bu aile, İçinde bulunduğumuz ayda aynı şeyleri satın almak ve aynı evde oturmak İçin 359.72 lira sarfetmek mecburiyetindedir. Bu vaziyette bugün îstanbulda hayat 1938 e nazaran üç misil daha pahalı demektir.
latanbula ait muhtelif senelerdeki geçinme endekslerine bir göz atacak olursak 1938 senesi 100 farzedlldlğl-ne göre, 1940 ta 111,4, 1942 de 211,5, 1944 te 308.6, İkinci Cihan Harbinin sona erdiği 1945 senesinde 305,6, 1946 da 808.7, 1948 de 310,5, geçen sene 347,6 vs nihayet İçinde bulunduğumuz senenin ilk ayında 849,2. haziran ayında da 316,2 olarak şeh-
Kore Harbinin İktisadî tesirleri
Amerikada, pamuklu dokuma sanayiinde ne gibi tahavvüller oluyor
New-York, (Hususî) — Kore durumunun fazla ihtiyaç doguracag.nl anlıyan hafif ağırlıktaki pamuklu madde alıcılart uzun zamandan beri ihtiyatlı davrandıkları halde bu hafta hareket tarzlarını değiştirmişlerdir. Geçen haftanın sonuna doğru 50 milyon yardadan fazla tahmin edilen mal sevkıyat için satılmıştır.
Büyük fabrikalar, bilhassa halk i-çln eşya imal edenler, piyasadan çekilerek vaziyetin İnkişafını beklemektedirler. Belki de hükümetin mühim miktarda mal batın alacağını tahmin etmektedirler. Bir çok fabrikalar daha şimdiden 1950 yılı mahsulünün büyük bir kısmını satmış olduklarını bildirmişlerdir. Piyasanın canlı faaliyetini gören bazı mağaza sahipleri hazır elbise için kullanılan boyalı İplik fiyatlarını % 5 Yükseltmişlerdir.
iplik ticareti mahfillerinin bildirdiğine göre, Kore vaziyeti etrafında bir çok münakaşalı konuşmalar olmuştur, fakat bunun piyasada bir ak-sülamel doğuracağı tahmin edilmemektedir, Son altı hafta zarfında hükümet de bu vaziyetle yakından alâ-kalanmaktadır. Ve vaziyet millî bir kriz haline girmedikçe hükümetin talepleri pek artmıyacaktır, sanılmaktadır.
iplik alım satımı azalmışsa da, fiyatlar sağlamdır ve bazı müstahsiller daha yüksek fiyatlar elde edebilmek için uğraşmaktadırlar.
Ingiliz çorap ve örme eşya imali ile uğraşan bir grup Amerikan fabrikalarını tetkik ettikten sonra Amerikan endüstrisinin istihsal haddini aşmak üzere olduğunu bildirmiştir. Bilhassa nylon çorap sahasında, bu İngiliz gru-punun söylediğine göre, İstihsal seviyesi Brltanyaya kıyasla çok değişiktir. îngilterede müstehlikin İhtiyacını karşılayacak miktarda iplik yoktur. Onun İçin tetkik heyeti buradaki çorapların düşük fiyatları karşısında hayret içinde kalmışlardır.
geçinme endekslerine göre
rimlzde 1988 den beri hayat pahalılığının önüne bir türlü geçilememiş, geçinme endeksi mütemadiyen yükselmeye devam etmiştir. 1950 senesinin ilk altı ayı arasında geçinme endeksinde hafif inmeler görülmekte İse de bunların, senelik vasati üzerinde büyük bir tesir yapacak mahiyette olmadığı anlaşılmıştır.
Geçinme endeksine dahil beş grip masraf arasında gıda maddeleri endeksi 1948 de yüz olduğuna göra 1949 da en yüksek hadde, 508,3 e baliğ olduğu halde İçinde bulunduğumuz sene gıda maddeleri fiyatlarında görülen İniş neticesinde haziran ayında gıda maddeleri gnıpu endeksi 438,8 e kadar düşmüştür. Ayıu vaziyeti ısıtma ve aydınlatma grupun-da da görüyoruz. 1949 da 365.8 olan endeks rakamı, içinde bulunduğumuz ay 304,9 e düşmüştür.
Giyim eşyası endeksi 1947 den beri, ev kıraian endeksi de 1948 den beri hemen hemen aynı endeks ra-kamlarım muhafaza edegelmişlerdir.
içinde bulunduğumuz senenin muhtelif aylannda muhtelif masraflar grupuna ait endeks rakamlannm vasatileri alınarak olursa, 1949 senesine alt bu grupıın, endeks rakamından aşağı olmıyacagı Aşikârdır. Şu halde umumî olarak şunu söyllyeblllrlz kl îstanbulda 1938 den beri arta gelen hayat pahalılığı hâlâ eski seyrinde devam etmektedir.
Sebze ve Meyve Kooperatifinin hayat pahalılığına faydası olmuyor
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, şehrimizdeki Sebze ve Meyva Kooperatifine yeni bir şekil vermek ü-zere tetkiklere başlamıştır.
Bilindiği gibi, hayat pahalılığını önlemek maksadiyle. Sebze ve Meyva Kooperatifi, şehrimizin muhtelif semtlerinde satış yerleri tesis etmişti. Ticaret Ofisi bütçesinden, kooperatife 500 bin liralık da kredi verilmişti.
Son zamanlarda Sebze ve Meyva Kooperatifinin satış yerlerinde yaş sebze ve meni yerine, kuru sebzeler, Toprak Mahsulleri Ofisinin imal ettiği yağ. Vakıflar idaresinin zeytinyağları bulunmaktadır.
Bu sene muhtelif istihsal bölgelerinde bol miktarda sade yağ alındığı İçin, halk eskisi gibi, Ofis yağlarına rağbet etmemektedir. Kuru sebzelere gelince, pek tabiî olarak bu mevsimde kuru fasulye, nohut, mercimek gibi maddelerin satılmasına imkân yoktur. Bu suretle kooperatifin satış yerleri durgun bir manzara arzetmektedlr. Haibukl kooperatifin gayesi, halka ucuz sebze ve meyva satmaktan ibaretti.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, Sebze ve Meyva Kooperatifi hakkında tetkikler yaparken, en ziyade bu cihet üzerinde durmaktadır.
Fındık rekoltesi
1950 fındık rekoltesinin geçen seneye nazaran az olduğu yazılmıştır. Son alınan haberlere göre istihsalin geçen seneye nispetle yüzde 30 noksan olduğu anlaşılmıştır. Geçen se-neki istihsal 85 bin tondu. Bu seney-se 35 bin ton mahsul alınacağı anlaşılmaktadır.
J4/V///J950 Cumo
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
Borsalarda vaziyet
e
İstanbul :
Ticaret Borsasında yağlı tohumlar grupunda yeniden canlılık başgöstermlş-tlr. Yağlı tohumlara ait latihsal hakkında k8tî malûmat elde edilemediği için, elinde mal bulunduran tüccar, »atışlarda nazlı hareket etmektedir.
Kambiyo. Esham ve Tahvilât Bordasında kayda değer bir şey yoktur. Altın fiatlerindeki aukut durmuştur. Fakat ortada alıcı yoktur.
İzmir :
Çekirdeksiz kum üzüm piyasası gevşek durumunu muhafaza etmiş ve daha ziyade alivre konuşmaları olmuştur. Pamuk satışları nispeten hararetli geçerek fintler yeniden yükselmiştir. Pamuk piyasasındaki bu inkişafı yeni ticaret rejimiyle İhracatçılara verilecek ç>30 serbest döviz mevzuuna hamledenler vardır. Pamuk çekirdeği istekli ve alıcı vardır.
Adana :
Ticaret Borsacında pamuk üzerine iş olmamıştır.
1 Sterllng
100 Dolar .......
100 FT, Frangı —
100 îsvlçre Fr....
100 Belç. Fr.......
100 îsveç Kr...w.
100 Florin
100 Liret .......
100 Drahmi
100 Escoudoa
Açılış I
7 90 50
282.25
0.50
64 03
5.(50
54 1250
73.6M0
0.44128
0.01876
9.7390
Altınlar
Bugün Lira
Kapanış
7 90.—
282.52 u.bü
64.08
5 60
54.1250
73.6840
0.44128
0.01876 9.7390
Eski kıır
Lira
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
İkramiyen tahviller ^«6 1933 Erxanl ......
^■«6 193b Ikramlyell ...
%5 Milli Müdalaa t %6 lfMl Demiryolu IV Trft 1941 Demiryolu V ..*
L/2 1949 Ikramlyell — Diğerleri
Kapanış
23.—
99.—
20.80 99.—
99 — 2L15
24.—
22.-
21.-100.—
İLM).-
9a-
MEMLEKET TİCARET BORSALAR!
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Külçe YeıŞ Gr Külçe Degueta.
Cumhuriyet Reşat .— Hamlt
Gulden înglHe •..«».»••M» Fransıı kok Napolâon UI İsviçre .......
5 05
34.80
38.70
34.50
44.79
5.05
34 55
38.50
3525
44 25
1941 Demiryolu VI
r*6 Kalkınma 1
%-fl A* 11
%6 aa III
ei6 1949 istikrazı 1 •
104b İstikran LL-^s
Milli Müdafaa 1 MsxMe
®t6 1049 aa
1934 Sivas-Erzurum I.~
1934 •a aı ıı.-vn...
*1 1941 Demiryolu 1...
%7 UM1 as n._
%7 194 J V. m.-
^7 Milli Müdafaa 1.^
aa H 11...
* • ili...
%7 M ıv...
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüo.)
Buğday Ofis ...........
Arpa yemlik (dökme) Mısır san (çuvalı) Fasulye tombul .........
Fasulye Çalı sert Kuşyeml .............
Mercimek kırmışı kabuk. Mercimek yeşil
Nohut natürel ..........
Yağlı tohumlar | Ayçiçeği tohumu . Keten tohumu — Kendir tohumu ~ Susam ...............
Ysr fıstığı kabuklu
Nrw-Y(ırk'ta ı omu: S 35
Şirket Tahvilleri
Karo Heyvalar ı
Fındık (kabuklu strri) Fındık (îç tombul) Cevls (kabuklu) ...«»«_« Cavla (İç natürel)
Bugün
Esid Kapanış
Bugün
Son
Kapanış
Dün
Eski kuı
Gümüş, Plâtin
En En yu kan
Gümüş Gr, Plâttn M
Zürich Borsası (Serbest)
23.6.1950
Oanıma
Türk Lirası
Dolar .......
Sterllng ........
Fransıı Frnnm
İsviçre Frangı
En Mafiı
T.C. Ziraat Bankası .... Anadolu D.Y. Tertip A/B at at o
*00 .....
Mümtı, Senet.
Dokuma Ram Maddeleri]
Tiftik (ana mal) Tiftik (Natürel) .....
Yapak Trakya (Kırkım)
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkea Bankası Türkiye t| Bankası .. Türk Ticaret Bankası Aralan Çimento .......
Şark Değirmencilik Milli Reasürans .....
Ecnebi Tahviller
Mısır Kr(»d1 Fonslvr 1903
28.—
29.30
>0.10
28 —
29.50 ıa ıo 10.16 26.— 28.—
26.—
Üzüm çekirdeksiz No.9 tndr A serisi No. a.., aa B serisi No. 108 Pamuk Akala 1 ........
Pamuk Akala II — Pamuk Akala ILI Pamuk yeril ..........
Pamuk yağı (rafine) Pamuk çekirdeği
49 5
86.—
42.— 220.— 195.— 160.—
472.8
1(>9.—
U—
49.—
55.-
42.— 219.— 190.— 160.-180 — 11U.—
12.75
Adana Ticaret Borsası
Huğday (Buşellr:8ent)
Sert Kış mahsulü No. 2
Kırmışı " M No. 2______________
Pamuk Mlddltng (Llbfesl=8ent)
Temmus •••••e •*(»••••• k I m ... .......
r a 11 k •
riftih ıLibresi=Sent) —
Teksas No. 1 .....
Fındık (Llbresl=Sent) _
Kabuklu yerli iri
“ orta ......
İthal malı esse İç ithal malı
• e
258.—
238.—
268 —
251.—
33.75
33.30
33.34
33 68
32 25
32.25
Bam dertleri
Sığır salamura (kasap) Kl. Keçi tualu kuru kilosu Koyun hava kurusu kilosu
Nebati Yağları
Zeytinyağı (E.E. teneken) Susamyagı (Raf. sıra) Ayçiçeği (Rafine çıplak) Fındık yağı (Çürük) ......
Pamuk Akala 1 TTTI-
Pamuk Akala rı
Pamuk Akala in
Pamuk yeril
Pamuk yeril • • • v •• • • •• LL
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %ö0 randımanh kabuklu tombul M b) îç sıra kontrollü M
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday sert--------
^L_rpa m.M.m.,.......
(Llbresl=Bsnt) .. çekirdeksls seçme
Dolar)
Levent iç Ekstra iri
Kuru 0«tim
Thompson
Keten tohuma (Buşell = Mlnneapolls ..........
Kalay (L1breat=Sent) Levha-teneke (100 libre dolar)
Londra Borsası
Keten tohuma (Tonu=8terl)ng)
Bombay ............
Kalküta • se ete• w es se( ■ ■■ ■ es ■
Yer fıstığı Hindistan
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (LlbrestsFIvat) •• Sıra malı " ••
Tün Anadolu • **
“ Trakya
İskenderiye Borsası
ramak (Kantan=TaUan) Aehmounl Kısa elyaflı Karnak Usun elyaftı F/G
(*) Gününde Borseda muamelesi tescil edilmemiş Lahvüâ.1 ve eshamıo ara ve taleplere güre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Sayfa 8
Y E N î İSTANBUL
15 Temmuz 1950
i
l'
I
Sanat hareketleri
Sakin sabah memleketi: KORE
BirZrşUc Devletler JSTÜtobneti tarafından bir ilmi heyrt mücaviri olarak 19}8 de Koreye gönderilen E. de Chetelat, Washtng-tondaki milli coğrafya kurumu-tıun haziran dergisinde seyahat hatıra ve intihalarını neşretmektedir. Bu pek meraklı t'e etraflı yazının en mühim kısımlarını tercüme ederek okuyucularımıza sunuyoruz.
“ferdiyetçi” insanlardır.
Koreliler, fevkalâde zeki ve sevimli, fakat aşırı derecede
Uzakşarkın âdabına ve nezaket kaidelerine saygı gösterildiği takdirde, işbirliğinden hiç de kaçınmadıkları görülür
LEVN
KORE’nin, Japon askerlerini daha kolay silâhsızlandırmak maksa-dlylo Amerikalılarla Ruslar tarafından Kuzey ve Güney bölgeleri diye ikiye bölünmesi memleketin felâketine sebep oldu. Siyasi bir “perde,, ile büsbütün ayrıldılar, ve her İki parça da birbirlerinin kaynaklarından mahrum edildi.
Kuzey Korede maden, kereste pek boldur; ağır sanayii ve hidroelektrik kuvvetleri ülkenin yukarı kısımlarında toplanmıştır. Güneyde İse, biraz sanayi ve maden mevcut olmakla beraber, en ziyade gıda maddeleri çıkar; ziraat ve balıkçılık alanıdır. Başşehir Seul da Güney Koredir.
Seul’a 1948 martında vardım. Şehir pek kalabalıktı; halkı bu son on sene içinde iki misline yükselmişti. Granit dağlarla çevrilmiş olan Seul fevkalâde güzel bir mevkidedir. Geniş caddeleraiyle Japonlar tarafından İnşa edilmiş modern binalar şehre bir garp manzarası verir. Fakat sokakların çoğu kaldırım döşeli olmadığı gibi her iki taraflarında pek mütevazı ve fakir dükkânlar sıralanır. Caddelerde her türlü nakil vasıtaları-na rastgeldim: öküz arabaları, eski püskü Japon Üç tekerlekli otomobilli, rikşalar, yepyeni Amerikan o-tomobllleri, türlü renklerle boyanmış otobüsler ve her tarafına yolcu asılı tramvaylar.
Seul’Un erkek ahalisi kısmen garplı, kısmen millî kıyafetlerle dolaşır; fakat kadınlar hâlâ, asırlardan beri değişmiyen elbiselerini tanımaktadırlar. İhtiyar yahut yaşlıca kadınlarınki beyaz olup bunlar başlarına kadife tAkkeler geçirirler; genç kadın ve kızlar mavi yahut penbe esvaplar kuşanır, çoğu da küçük çocuklarını sırtlarında asılı olarak gezdirirler.
Şehrin birkaç umumî bahçesi vardır. Bu güzel bahçelerin ortasındaki köşkler ve mabedlerin üslûbu, Kore mimarîsinin kat’î ve asırlık tesiri altında kaldığını göstermektedir.
Koreliler fevkalâde zeki ve sevimli. fakat aşın surette “ferdiyetçi” insanlardır. Uzakşarkın âdabına ve nezaket kaidelerine aavgı gösterildiği takdirde işbirliğinden hiç de kaçın-1 madıklannı gördüm. v« itibar meselelerine verir, üzerinde âdeta yabancı tarafından, önünde tenkid edilmeğe indileri yoktur; böyle hakaret sayarlar.
Memleketin başlıca biri nüfus fazlalığıdır. 38 inci paralelin güneyinde harpten önce 15 milyon kişi yaşamakta iken şimdi 20 milyon bulunmaktadır. Bu artış bir taraftan doğum nisbetinin yüksekliğinden. diğer taraftan da mülteci ve yurtlarına dönenler akınından ilen geliyor.
Şahsi haysiyet çok ehemmiyet titrerler. Bir hele başkaları bile taham-bir hareketi
dertlerinden

Koreye, Birleşmiş Milletlerin nezareti altında yapılacak olan seçimlerden iki ay önce geldim. Seçimler 1948 mayısında olacaktı. Aynı yılın başında Birleşmiş Milletler teşkilâtı tarafından Koreye gönderilen heyet, Kuzey Koreye gitmek müsaadesini Ruslardan alamadı.
Ben de heyetin çalışmalanna yardıma memur edilmiştim. Seçim gününden birkaç gün evvel Seul'dan hareket ederek akşamüstü Rus hattına 8 mil mesafede bulunan Çönçon kasabasına vardık. 38 inci paralele kadar uzanmak fırsatını da buldum; fakat hiç bir Rus görmedim. Uzaktan görebildiğim adamlar herhalde Rus-lar tarafından talim görmüş Koreli askerlerdi.
Mayısın 7 sinde Plyongçang kasabasına vâsıl olduk; bizi valinin evine misafir ettiler. Memleketin usulüne göre yapılmış yer yatağında yattık; tek bir yorganla hasır üstünde uyumağa alışmadığımdan ilk gece biraz kemiklerim ağrıdı. Ertesi günü, herkesin çalışmakta olduğunu, seçim hazırlıklarına yardım ettiğini gördük. Memlekette ilk defa olarak serbest seçimler yapılacaktı. Bunun e-
•• - •


w *


* yapılan sandık
Yukarıda — Kore'de ■on neçimlrrde, halk başında.
Yanda — Kore’nin kırlarından bir görünüş.
★-------------------------
ipek ve kenevir dokurlar. Hemen her köyün bir çömlekçisi bir de demircisi vardır.
Bizi davet eden çiftçinin ailesi, yas alâmeti olan beyaz elbiseler giyinmişti (Bir sene önce ölen dayılarının yasını tutuyoıdular). Bu yas üç sene tutulduğuna göre Kore aileleri ekseri zaman beyaz elbiseler taşır. Erkeklerin üzerinde beyaz bir pantalonla bir cepken vardı; kadınlar, şehirde gördüklerimden daha kısa beyaz eteklikler ve gayet dar yelekler taşıyordu-lar. ötede beride çıplak çocuklar oynaşıyordu. Evin kadınlan bize, ısıttıktan yemeklerimizi ve alçak sofralar getirdikten sonra kayboldular. Köylü kadınlar, ailesinden olmayan erkeklerin yanına hiçbir zaman çıkmaz.
mümbit
hemmlyetlni de anlamıyan yoktu.
9 mayıs sabahı, güneş tutulmasını seyretmeğe davet olunduk. Seçimler bu semavi hâdise dolayıslyle bir gün sonraya bırakılmıştı. Bir köyden geçerken, halkın güneş tutulmasını ırmakta yahut su birikintilerinde seyrettiğine şahit olduk. Oradakllere isli camlarla bakmanın daha rahat olduğunu söyledim’, bunun üzerine bütün köy ahalisi cam parçalan aramağa çıktı.

Koreliler' umumiyetle pek dindar insanlar değildir. 14 üncü asrın sonlarına kadar hâkim olan Budizm, nüfuzunu çok kaybetmiş bulunuyor. Yüksek tabakalara mensup Korelilerin çoğu Konfuçyus'un akidelerini yerine getirmeğe meyletmektedir. Daha ziyade kadınlara hitap eden Budizm, bir takım batıl itikatlar yüzünden bozulmuştur. Halk arasında hâkim olan din bir nevi animizmdir.
Seçimler bittikten sonra bir Kore ziyafetine davet olunduk. Memleketin misafirseverliğini ilk defa deneyecektim. Hepimiz hasır döşenmiş bir odada yere oturduk; odanın içinde bir kadem yüksekliğinde, uzun bir masadan başka eşya yoktu, Tecrü-man, ikram edilen bir mayii içmemenin ayıp olduğunu ve herhangi bir kim
senin uzattığı fincandan İçmek mecburi bulunduğunu anlattı. Bunun üzerine davet eden heyet âzasının hepsi bana fincanlarım uzatmağa başladılar. Otuz fincan sıcak sake (pirinç rakısı) İçmek lâzım geleceğini hesap ettim. Bereket versin, bunun nasıl atlatılacağını bir Kisang kızından öğrendim (bunlar, Japonyadaki geyşalar gibi ziyafetlerde ikram ve sohbet İşlerini üzerine alan kadınlardır). Kız, kendisine sunulan her fincana dudağını değdirmekle iktifa etti. Ben de öyle yaptım.
Birkaç gün sonra Sangdong’da bulunan tungsten madenini ziyaret etmeğe giderken yolda öğle yemeğini yemek için mola verdik. Karşımıza orta yaşlı, nazik bir adam çıkarak bizi çiftliğine davet etti ve yemeğimizi ısıtabileceğimizl söyledi. Bir köylü evi görmek arzusiyle kabul ettim. Çiftli, ahalisi pek fazla kalabalık olmayan bir mmtakada oturan hali vakti yerinde bir kimseydi. Çiftlikte set set ekilmiş fevkalâde güzel pirinç tarlalan vardı. Başka bir kısmında soya, arpa, kenevir v.s. lunuyordu.
Güney Kore halkının çiftçilikle uğraşır. Kendi
slkaiz temin eder; kadınlar pamuk.
ekilmiş
dörtte gıdasını
bu-
üçü ek-

Güney Koreyl dolaşırken bir de Wonju kasabasını ziyaret ettim. O-rada, bir Kore alayında müşavirlik eden Amerikalı genç bir zabite misafir oldum. Bu zat, alayın Koreli zabitlerinden birinin düğününe davet edilmişti; beni de götürdü.
Düğün, yüksek tabakaya mensup bir muhitte geçiyordu; eski âdetlere riayet edilmekle beraber bazı garp Adetlerinin de yer bulduğunu gördüm. Meselâ gelin, müstakbel kocası ile çok evvel tanışmış bulunuyordu ki, bu. garp âdetlerini kabul etmek sayılırdı.
Gelin, kırmızı eteklik ve yeşil bir cepkenden mürekkep harikulâde güzel bir elbise giymişti. Cepkenin kollan pek geniş olup üzerleri sarı ve kırmızı yollu idi. Fakat dikkatimi çeken şey, kızın yüzü oldu; yüzünü gayet koyu bir beyaz pudra ile âdeta maskelemiştiler. Merasimden sonra hem gelin, hem de ailenin kadınlan ortadan kaybolup bir daha görünmediler. Eski âdetlere göre güvey, karısının evinde üç gün kalır ve ondan sonra kendi evine gider.
Bir erkeğin asıl “erkekliği” evlendikten sonra başlar. Bir bekâr, 70 yaşında bile olsa sözünü geçiremez! Çünkü Konfuçyus akidesine göre evlât sahibi ve hele erkek evlât sahibi olmak şarttır.

Bir gün, Koreli bir dostum beni bir kır yemeğine davet etti. Koreliler günlerini serin ve gölgeli ormanlık yerlerde yiyip İçmekle geçirmekten'
Topkapı Sarayında eski sanatkârların tevazu ve sükûnu İçinde çalışan bir atöyle vardır. Burası, hakikatte Güzel Sanatlar Akademisinin Şark Süsleme Sanatlarının bir sınıfıdır, fakat Akademi yanalı iki buçuk sene olduğu halde henüz yapılmadığı için minyatür ve tezhip talebeleri, hocaları Profesör Doktor Süheyl Ün ver İle buraya dehalet etmişler, Müze Mü. dürü Tahsin öz kendilerine sadece bir atölye tahsis etmiş olmakla kalmamış fakat müzenin hâzinelerini de açarak, büyük bir anlayış ve takdir edilecek bir olgunluk göstermiştir. BÖylece, hâlen Topkapı Müzesinde, garp âlemi müzelerinde ve ezcümle Louvre Müzesinde olanlara benzer bir mektep nüvesi de atılmış bulunuyor.
Türk Minyatürü ve Süsleme Atölyesi adını taşıyan bu sınıfta çalışanlar, zaman zaman sergiler açarlar. En son sergi, Levnl’ye tahsis edildi ve 6 temmuzda açıldı.
Halk tabakaları için olduğu kadar sanatla alâkadar görünenlerimlzre de “meçhul" olan bu sanatkâr, memleketimizde ilk olarak Süheyl Ünve-r’ln geçen yıl Mili! Eğitim Bakanlığı tarafından neşredilen bir monografisi ile ikinci zannedersek ebedi hayatına kavuşmuş oluyor. Yalnız ö-lüm tarihi malûm olan Levnî —1732 de vefat etmiştir— hakkında, elde pek az malûmat vardır. Hangi tarihte ve nerede doğduğu malûm değildir. Yalnız kendisinin Edirneden geldiği, asıl adının Abdülcelll ve Nakkaşhaneden mezun olduğu, tezhip, sonra da tasvir ile meşgul bulunduğu, şiirle iştigal eylediği biliniyor. Bir de, kendisinin 18 inci asrın en değerli ve velût sanatkârlarından olduğunu gösteren eserler var. Bunların başında, Üçüncü Ahmedln şehzadeleri İçin yaptığı meşhur sünnet düğününü anlatan şair Vehbi’nin Surnâmc isimli eserinin lllustration-ları gelir. Topkapı Sarayı Müzesinde bu eserden iki nüsha vardır, ikisi de minyatürlerle süslenmiştir. Birisinde 137, diğerinde 140 resim, ve bunların Levnl’ye alt olduğuna dair kuv. vetli emareler vardır.
Levnî. iki haftadan fazla devam e-den düğüne gelenleri, eğlenceleri zamanının hususiyetleri ile bu minyatürlerde göstermiştir. Bu itibarla, Is. tanbul hayatını ayniyle aksettiriyor ve sanat kıymeti dışında içtimai bir kıymet de taşıyor.
Bunun haricinde Levnî’nln padişah tasvirleri vesair eserleri vardır kİ gün geçtikçe ve araştırmalar neticesinde sıra ile meydana çıkarılıyor.
Levnl sergisinde, kendi eserlerinden başka onun muhtelif eserlerinin kopyaları da mevcut. Bunlar atölyede Levnl üzerinde çalışmalar yapan Ay-ten Büke, Mihrlban Sözer, Hidayet Tanyer, Nazmiye Moralıoğlu, Güzin Akıncı. Rauf Tunçav, Sahandan Yücel. Nezihe Ayaydın, Muallâ Şeren. Sitare Gökmen. Muallâ Soylu, Süheyl Ünver ve Muzaffer Bat urun “çire desti-i meharetlerl’ dir.
Vesikalar Levnî’nln saray musavvi-rl ve nakkaşı olduğunu gösteriyor. Buna göre.hayatında oldukça refah
hoşlanırlar. Gittiğimiz yerde, beni davet eden zatın karısı bekliyor, getirdiği yemekleri hazırlıyordu. Dört tane de Kisang kızı vardı. Bizler yedi erkektik.
İlkönce Kore yemekleri geldi ve merasimle yenildi. Ondan sonra Kisang kızlan şarkı söylemeğe başladılar. Eski Kore halk şarkılanydı.
Koreliler musiki seven İnsanlardır. Çinlilerin tesiri altında kalmış olmakla beraber Çin yahut Japon musikisi gibi kaba değildir. Oyunları da bir çok remizlerle dolu olup garplı-larca kolay kolay anlaşılmaz. Kore çalgıcılan valmz kendi millî havalarını değil, garp havalarını da çalar, ve daima hassasiyetle çalarlar, fakat "usul., ve "makam,, bilmezler
Gazetemiz adına Anadolııda uzun bir seyahate çıkan arkadaşımız Refik Halid, müşahedelerini yalnız değerli kalemiyle tes-blt etmekle kalmamış, aynı zamanda bize çok kıymetli bir re-
Yurttan Resimler
Hnldaı Tornalarda “Tnhtacı kadınları ormanda çalışırlarken. Yukarıda: Antalya - Alanya arasında "Side” harabeleri, jerde kalmış bir sonat eseri. Sağdaı Adapazarmda “Çark" pıovklİnde su ve gölge güzelliği
içinde bulunduğu snnılabülr. Fakat elde edilen ve sergide teşhir edilen 20 beyittik bir kasidesinin son mısraları bunun aksini gösteriyor. Zira büyük Hanatkûr, bakınız ne diyor;
“Ne cepte harçlığım vardır, ne bayrama libasım var — Böna gülmek yaraşmaz, dalma gönlüm kasavettir — Tasadduk eylemek mahzuna, bu şehri mübarekte —Zünûba mağfirettir, hem küdûretten selâmettir.”
Kasidelerde tazallüm veya medih bir âdet olduğuna göre, pek ciddiye almasak dahi, elbette bunlarda bir
hakikat İfadesi olacaktır. Sanatkârın cemiyet İçinde sadece takdir İle ya-şayamıyacağma bir misal daha.
Topkapı Sarayı atölyesinde. Lev. nl’yi kendilerine usta ve pir edinmiş olan hayranlan, hâlen mezan kaybolmuş bulunan büyük sanatkâra bir mezar taşı ,da yaptırmışlardır. Türk zevkini iki asır sonra yaşatan ve şüphesiz bundan sonra bir çok sanatkâra ilham da verecek olan Lev-nî’nin ruhu gecikmiş de olsa bu kadirşinaslıktan büyük bir haz duymuştur. — fa.
Levnî'nln eserlerinden bir minyatür
Hindistandan röportajlar:
Hindistanda 42 milyon Müslüman?
2.500 camide ibadet ediyor
UÎNDtSTANDA yaşamakta olan 42 " milyon müslüman, dünyanın diğer memleketlerinde yaşıyan müslüman kardeşleri gibi onlar da oruç tutuyor ve camilere giderek ibadet ediyorlar. HLndlstandaki müslüman kültürünün merkezi olan Delhi’de her akşam İftar topunun atılmaslyle müslüman-lar iftarını yapıyor ve ondan sonra da teravi namazını kılmak üzere 2500 camii hıncahınç dolduruyorlar.
Dini akidelerine sadık olan bütün Hintli müslümanlar, ramazan ayında oruç tutmaktan büyük manevi rahatlık duyarlar. Zenginler bu ay içinde, oruç tutan ve aynı zamanda çalışmak mecburiyetinde olan İşçiler için, iftar zamanında kapılarını onlara açarlar.
Çalışarak hayatını kazanmak zorunda olan bir seyyar meyvacıvı tipik bir misal olarak ele alalım: Delhi civarındaki Gali Kasım Jan'da o-turan Ali Davı, ailesini geçindirmek İçin her gün sokakları dolaşarak meyva satmaktadır. Karısı, 20 yaşında oğlu ve iki küçük çocuğu olan bu aile, en küçükleri hariç, hepsi de
sim koleksiyonu da getirmiştir.
Bugünden İtibaren Refik Haildin seyahat dönüşü getirdiği yurttan resimleri neşre başlıyoruz. tik resimleri aşağıda bulacaksınız.
oruç tutarlar. Baba ile oğul, şehirde meyva satarken kansı evde ev işleri ve İftar yemeği hazırlamakla meşguldür. Akşam olunca da topun atılmaslyle, bütün aile orucunu bozar ve ondan sonra da evde bir ramazan havası esmeye başlar.
Şimdi de. zengin bir aileyi ziyaret edelim: Zenginler, günde yedi veya sekiz saat devam eden İşlerine ve yazıhanelerine giderler. Günün geri kalan zamanını da İbadet ve istira-hatle geçirirler.
Hlndistanda hafız adedi, tahmin edildiğinden çok fazladır. tyi sesli olan hafızlar, Delhi’deki 2500 camide ramazanın otuz günü Kuran okurlar. Büyük camilerde ise, hatim indirenlerin sayısı pek çoktur. Delhi’nin büyük camilerinden biri olan Juma Masjld camiinde 12 hafız birden Kuran okumaktadır. Fatehpuri camiinde ise hafız sayısı 9 dur.
Camilerdeki İbadet bittikten sonra İstirahat ve uyku zamanı geliyor. Lâkin saat 2 de mahalle bekçileri. müslümanlann kapılarım vurarak onlan uyandırıyor ve sahura kaldırıyor. Delhi’de sahura kaldırmak. iki veya üç kişinin yüksek sesle dâhiler okuması ve yollan üzerindeki kapı tokmaklarını vurmak suretiyle yapılıyor. Köylerde ise, sokaklarda davullar çalarak gezilir ve bu suretle köy halkı sahura kaldırılır.
i
15 Temmuz 1950
Sayfa 7
Dikkat
KİRALIK
C)
A
V D A
BAYRAMLIK HEDİYELERİNİZİ
SEÇMEKTE ĞÜÇLÜK ÇEKMEYİNİZ
Franaanın en tanınmış Man» ve losyonları,
her 00x1 İnciler, Dore Kolyeler, muhtelif broşlar
mağazamızda geniş çeşitlerle teşhir edilmiştir,

Jl
Eskişehir Valiliğinden:


1 İnci, 2 ncl katta 8 odalı, 5 odalı, kaloriferli daireler kiralıktır. Cagaloglu, Çatal-çeşme S. Son Posta karşısı. Tel: 23085.
Telg.: Schenkerco
EGE ITRİYAT MAĞAZASI - Bahçekapı
İLAN
i



L -
BUU E Gillette BLADt$
Gillette
-
/ «

• •
• ■ • • •
Dikkat
gn ftftzel VıeXiv|e
Fabrika ve Resmî, Hususî Müessesat için
Bürk »Original
BEKÇİ
KONTROL
SAATLERİ
ZENİTH SAAT
Bayilerinden
İSTEYİNİZ

I r • ı .•
i/1 -

Beherinde 0.15 gr. Kinin vardır.
İzmir İH Daimî
Komisyonundan
Î1 Bayındırlık îdareal nakil vasıtalarının ihtiyacı bulunan 37300 kilo benzin. 1620 kilo motorin ve her nevi makine yağı için 23/6/1950 tarihinde yapılan kapalı zart eksiltmesine İstekli çıkmadığından 11/7/1950 tarihinden İtibaren 20 gün müddetle ve kapalı zarf usulü ile tekrar eksiltmeye konulmuştur.
Muhammen bedeli 20689.83 Hra geçici teminat 1551.74 liradır.
İstekliler buna alt şartnameyi tamir • Ankara • İstanbul Bayındırlık Müdürlüklerinde görebilir.
Eksiltme 1/8/JP50 şalı günü saat 11 d( tamir tll daimî ko-mlsypnunda yapılacaktır,
İsteklilerin 2490 sayılı kanunun hükümleri dahilinde haz»r|ı-yacgklan 1551.74 liralık teminat makbuzu veya mektubu ve Ticaret Odası vesikasını muhtevi kapalı teklif sarflarını yukarıda gösterilen gün ve asallan bir saat evveline kadar komisyon başkanlığına tevdii ile makbuz alacaklardır.
Postadaki gecikmeler kabul edilmez. (9157)
Salıdır
arlon saat
MAĞAZASI
Lkşam Erkek Sanat
Okulu Müdürlüğünden:
1 — Erkek Teknik öğretim Okulları için beheri 85 lira tasarlanan bedel üzerinden 100 tane 150 atmosferlik, 5-6 metreküplük normal tip oksijen tüpleri kapalı zarfla eksiltmeye konmuştur.
2 — Bu işş ait şartname Tophanede 347 numaradaki okulun bürosunda görülebilir.
3 — İhale, 19 temmuz 1950 çarşamba günü saat 16 da 2 ncl maddede yazılı büroda yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat parası 638 Hra olup, bu para okul İdaresinden alınacak bir belge 11e yüksek okullar saymanlığı veznesine yatırılacaktır.
5 — îsteklllerin, 1950 yılına alt Tioaret Odası belgesiyle ve yatırılan teminat parasının makbuzu —veya banka teminat mektubu— ile birlikte usulü dairesinde hazırlıyacaklan kapalı teklif mektuplarının en geç 19 temmuz 1950 çarşamba günü saat 15 a kadar 2 nci maddede belirtilen büroda toplanacak komisyona vermeleri.
5 — Postada vâki olacak gecikmelerden komisyon sorumlu değildir. (8706).
İstanbul Vali ve
Belediye Başkanlığından:
Sayın Cumhurbaşkanının donanma ils istanbulu teşriflerinde karşılayıcı olarak gelecek vasıtaların çok dikkatli olarak aşağıdaki talimata riayet etmeleri lâzımdır.
1 — Cumhurbaşkanını hâınil olan muhrip Haydarpaşa önüne demirleyince donanma gemileriyle geçit resmi yapılacağından geçişin intizamı bakımından Kınalıada ile Haydarpaşa ve Dolma-bahça arasındaki sahanın açık bulunması lâzımdır.
| Karşılamaya katılacak olan hususî merakip en geç saat 9 a kgdgF Haydarpaşa menderesinin Kızkulesi tarafındaki ucu İle Modacın Mühürdar burnu arasına çekilen hattın sahil tarafında bulunacgkiardır.
Yy^g|ndaki noktalara dikkat edilmesi rica olunur. (9578).
*" — - ■ — - - -
Bu reklâm kuleleri Istanbulda da kurulmaya başlamıştır. Yakında Taksim Meydanında îstanbullulann karşısına çıkacak ve en güzel reklâmları gösterecektir.
v L
E
I
Bir GULETTE Troj conndo Mo*î GULETTE bıçağın» kuiiondtğınııdo, dunyontn en mükemmel uslemınden iihladt etmi) olurıunuı GlllElîE Tro| maltına ve bıçaklan, bir» d*5eri için yopılmıjlır Değer» bıroz yüksek olabilir, lokal doho uzun müddet dayanır.
SCHENKER CO. G.M.B.H
MİLLETLERARASI NAKLİYAT ŞİRKETİ

Bilhassa Alman ihracat mallarının Türkiyeye nakliyatı üzerinde gayet salahiyetli ve emin bir müessese
MÜHİM ALMAN ENDÜSTRİ MERKEZLERİNDE ACENTALARI VARDIR
HAMBURG ACENTASI ADRESİ ;
Hamburg I, Speersort I
Tamamlayıcı malûmat için aşağıdaki adrese müracaat ı
ERNST FASTtNG, Adalet Han, Galata. Telg.: Fasting
Jilet sanayiinde bir hârika!
Hakikî Amerikan mamulâtı ve Premium çeliğinden mamul ve her iki tarafı
Tıraş bıçaklan piyasaya çıktı!
THE STANDARD BLADE Co., Inc.
New-York, N. Y. U. S. A-
Türkiye Mümessilliği :
Marpuççular, Sabuncuhan Caddesi, No. 53/55 Telgraf : NUTERMA Telefon : 28835 P. K. 381 İSTANBUL


1 — Eskişehir Vilâyetinde Güllük Mahallesinde yaptırılacak İlkokul olup keşif bedeli (105.689) Ura (25) kuruştur.
2 — Bu işe ait şartname ve evrak şunlardır:
a)
b)
e)
d)
e)
Eksiltme »artnamesl. Mukavele projesi, Bayındırlık ijUri genel lartnamest, Yapı İşleri umum! fenni şartnamesi, Metraj, fiyat bordrosu, keşif hullsası, proje vesalr ilişikleri. Bu evrak bedelsiz olarak Eskişehir Bayındırlık Mü-dürlüfünde görülebilir.
3 — Eksiltme 20.7.1ÜM gününe rastlayan perşembe günü saat 15.30 da Eskişehir Hükümet Konağında toplanan Daimi Komisyonca yapılacaktır.
4 — Eksiltme kapalı sarf usulü ile yapılacaktır,
5 — Ekeiltmeye girebilmek için İsteklilerin: »)
b)
7926 Ura 69 kuruşluk geçici teminat vermezi.
En az bir defada bu ifa benzer 50.000 liralık bir bina İşi taahhüt ve başardığına veya denetlediğine dair bonservia İbraz ederek eksiltmenin yapılacağı günden en az (tatil günleri hariç) üç gün evvel bir dilekçe ile tl Bayındırlık Müdürlüğüne müracaat ederek alacağı bu eksiltmeye alt girme vesikası ibraz etmesi şarttır.
Yüksek mühendis, yüksek mimar, mühendis olan isteklilerin iş taahhüt ettiklerine dair vesika ibraz edememeleri halinde diploma suretleriyle bu işi başaracak malî durumda bulunduklarını banka referanslyle tevalk etmeleri kâfidir. j
6 — Teklif mektupları yukanda 3 üncü maddeae yazılı saatten bir saat evveline kadar getirilerek Eksiltme Komisyonu Reisliğine makbuz karşılısında verilecektir.
Posta İle gönderilecek mektupların nihayet üçüncü maddede yazılı saate kadar gelmiş olması ve dış zarfın mühür mumu ile iyice kapatılmış bulunması lâzımdır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez.
Sayın müşterilerimizin nazan dikkatine
Çaker Bayramı için amaalMa
GOLDEN »
msrkâlı mamullerlmisl bütün şekercilerden arayınız Çikolatalı fondan; 500 v« 800 gramlık fantezi kutularda Sütlü çikolâtın: 250 • 500 vs 1000 gramlık fantezi kutularda ve dökme olarak
Ballı bademli ekstra ekstra çikolatm (Dökme)
Sütlü tereyağlı karemelâ (Dökme)
Limonlu drops (Dökme ı
Meyvalı fantazi şekerleme (Dökme)
Bllünmm çeşitlerimizi İstanbul Sergicindeki
GOLDEN
Paviyonuncta taze olarak va UnzilMlı fiyatlarla bulabilirsiniz.

İSTANBUL - 90 kupon
,-P a t i s91 e
Londra’da
5.000 lira
E
A
tı|i|
V
I T
3 aylık YENİ
Lozan’da İstanbul’da
t.t.nbu >d.n TAHSL Ankara’daJ
90 kupon blrlktlrmlf olan okuyucularıma, hor gün matbaamııa müracaatla müsabakaya İştirak odeeoklori numaralı kuponu alabilirler. Kur'a l aralık 1950 do çokilocoktir, "atananlar PARİS, LONDRA, NEW-YORK voya ZÜRİH şohlrlorindon birlndo ve ylno İSTANBUL voya ANKARA fohlrlorlndo 3 sene yüktok tahsil yapmak İmkânını elde edoeokler, artu odenler İse bu meblâğı nakden alacaklardır.


*1

21 Temmuz 1950
21 Temmuz 1950
de başlıyoruz
de başlıyoruz
I
► * • •


lLAU
T T 7TÇ Y A N HAVA YO L L ARJ
w lllh.t BANCO ol
B • y.o 0 l a

mMiıt'ıliıı uk.ıiuiLdi ırnnr.T
Mercedes - Benz marka binek otomobili
Ahmet Veli Menger Müessese sinden
2 adet (Jawa) ve (CZ) marka motosiklet
Mehmet Kavala Miiessesesinden
Swissair uçaklariyle bir kişiye İstanbul -Zürich seyahati ve on beş gün ikamet (LAİ) Italyan Havayollariyle Roma’ya seyahat ve en iyi otelde bir hafta ikamet
Oriente Esprcsso Milesscsesi tarafından
AİR FRANCE Havayollariyle Parise seyahat ve 15 gün ikamet
Her bir seyahati Doğan Sigorta Şirketi 15 er bir. lira ya sigorta etmiştir.
1 adet (Bosch) marka 5 ayaklı buz dolabı
Ahmet Veli Menger Miiessesesinden Son model bir salon takımı
Psalli Miiessesesinden
1 adet BEAUTY marka çamaşır makinesi
Halil Naci Mıhçıoğlu Miiessesesinden 4 adet (Schaub) marka radyo
Adem Karadağ Miiessesesinden
2 adet (Minerva) el ve ayak dikiş makinesi
Mehmet Kavala Miiessesesinden
1 adet (Martin 40) takma deniz motörü
Ege Petrol T. A. Miiessesesinden
3 kişiye onar bin liralık kaza sigortası
Doğan Sigorta Şirketinden
4 kişiye 100 er liralık Ikramiyeli Aile Cüzd.
Yapı ve Kredi Bankası tarafından
Altınşehirde köşebaşı 600 m2. bir villâlık
arsa
Altmevler Kol. *$. Miiessesesinden
2 adet (Hoover) marka elektrik süpürgesi
Mata* Ticaret T.A.Ş. Miiessesesinden
2 adet (STOK) mağazası emprime kuponu
Stok Mağazasından
5 adet en son model elektrik ütüsü
Balil Naci Mlhçıoğlu Miiessesesinden

1 adet (English Electric) buz dolabı
Af itap Miiessesesinden (ROYAL) marka üçlü petrol ocağı
Lcon Fimi Miiessesesinden adet emprime kadın elbisesi (kumaşı ile) Beyoğlu, Terzi Muazzez Cansu tarafından adet en son model kadın çantası adet en son model kadın ayakkabısı adet en son model erkek ayakkabısı Mağazasından
1
1
1
1
r>z ..fi’inıiTH'mi’ıMr. R(l|
Tanca Kundura
adet ellişer liralık bono
Mağazasından
ile)
5
İst an bul un en büyük milessesest Lion
4 lâke koltuk, 1 lake masa
Ekrem Kulen
1 adet erkek kostümü (kumaşı
Beyoğlu, Terzi Motes tarafından
Zenith, Omega, Tissot altın kol saatleri
Eminönü Tevfik Aydın Miiessesesinden
6 adet Lüks Avrupa kravatı
Beyoğlu, Eakenasi Mağazasından
100 çift Nylon BALI marka kadın çorabı 1 adet av tüfeği, 5 futbol topu, 5 elektrik feneri
Mario Gabay Müessese sinden
2 adet Opema ve Flexaret marka fotoğraf makinesi
15 adet
15 adet
Mehmet Kavala Miiessesesinden
Büyük Kavanoz Pond’s Kremi Büyük (SORTILAGE) Losyonu
Bahçckapı Ege Itriyat Mağazasından
10 adet en son model TERMOS
12 plâktık bir koleksiyon
Halil Naci Mıhçıoğlu Miiessesesinden
100 adet Azim çini fabrikası vazosu
100 adet SÜRPRİZ marka pijama
100 adet SÜRPRİZ marka gömlek






***** • * •• •>».
YEN İSTANBUL’un
TAHSİL SİGORTASI
Getirilecek
LONDRA da,




90 kuponla PARİS’te
ZÜRİCH’te, İSTANBUL’-
da ve ANKARA’da tahsil imkanına
B
ulaşabilir veya
10 bin veya 5 bin
lirayı nakden alabilirsiniz.

Comments (0)