15 Ağustos 1950 — Salı
IB.F. Kütüphanesi
RİYASI
İKTİSADİ, MÜSTAKİL
Teaia eden: Hablb Edlb . TÖREHAN
Yıl 1 — Sayı 258 — 10 kuru;
Abone: Türkiye İçin seneliği 82, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler Lkl misildir.
ilânlar : 6 ncı sayfada santimetresi
2 liradır. İl An) ardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 —
Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo, İstanbul
Dış politika
Pakistan istiklâlinin yıldönümü
DÜN Pakistan, istiklalinin Uçüıı-cü yıldönümünü idrak etti.
Bunlar, dedelerimizin ve hattâ babalarımızın “Hint Müslümanları” dedi^} insanlardır.
Bu “Hint Müslümanları” tâbirinin içinde, çok mâna vardır. Gözümüzün önüne, bir kere İslâm fetih d aJ t asının tâ o diyara kadar genişlemesi gelmektedir. Aşikâr bir şey kİ hu dalga, sadece askeri ve siyasi bir tarih hâdisesinden İbaret kalmamıştır. Dalgalar nasıl ileri gittikleri gibi geri gelirlerse, tarihin içindeki siyasi ve a.skeri fetih dalgaları da, eğer yalnız bundan İbaret iseler, arkalarında derin bir iz bırakmazlar.
Halbuki dedelerimizin “Hint Müslümanları”, bugün 80 milyonluk bir devlet olmuşlardır. Bir çok Hintlilerin İslâm akidesini tercih ederek din değiştirdiklerine bıındnn güzel delil olamaz. Çünkü gerek Müslüman gerek Moğol orduları» eter oldukları gibi Hindlstanda kalarak üremiş olsalardı, arada geçen müddet İsterse, bu kadar büyük olsun, bundan elde edilecek nüfus miktarı, 80 milyonun % 5 ini geçmezdi.
Şu halde, “Hint Müslümanları” tâbirinin bir de Müslüman Hintliler tarafı olduğuna zerre kadar şüphe yoktur. Zaten bunun böyle olduğuna hem tarih hem de bizim gibi oraları gezmiş olanların gözleri şahittir.
Bir İngiliz sömürgesi olan Hindİs-tanın na*ıl ikiye bölünerek iki müstakil dominion'a inkılâp ettiğini İzaha lüzum yoktur, çünkü hâdise iaredir ve bütün teferruatı İle maiftmu-muzdur. Fakat, dünkü “Hint Müslümanları” nın ve bugünkü Fâkî’lerin aynı insanlar olduğunu ve sonuncuların kendilerini herhangi bir millet ve milliyet esasına değil de İslâm câmlasına yahut ümmetine bağladıklarını her fırsatta başa almak lâğımdır.
Filvaki yeni devletin devlet felsefesi, aynen bu esasa dayanmaktadır. Pâkı'ler, ekseriyetlerinin Hintli olduğunu bildikleri halde böyle bir ırk, milliyet, coğrafya ve tarih sıhriyetini reddederek maziden İstikbale doğru uzanan mukadderatlarının her türlü •ualine verilmesi lâzım olan cevaplan, İslâm dini He, yani, on dört asırlık bir devrin ve bir dini akidenin târlf ve feraizl İle cevaplandırmayı tercih etmişlerdir.
Devlet kanunlarını İslâm fıklına ve dış politikalarını panislamlst bir görüşe İstinat ettirmeleri bundandır. Nasıl ki. terakkinin başlıca şartını da, İçtlhad, tefsir ve fetva işlerini dünyanın modern gidişine uygun düşürmekte görüyorlar. Şu halde, cesur müetehidler He, ortadaki muhafazakârlar, ve daha sağdaki mutaassıp ve yobazların karşılaşmaları, Paklstan-daki iç politika mücadelelerinin birinci safhasını teşkil edecektir.
Daha böy leşine bir tcfarııktan haber ve eser yoktur. Fakat, ilk olacak olan, budur. Yani, yeni devletin, bittabi münevver vatandaşları arasında, eğer bir fikir kaynaşması olursa, bu kaynaşma. İslâm akidesinin çerçevesi içinde kalarak ve bunun dogmatik disiplinlerinden, şu yahut bu istikamette müteessir olacaktır.
Böyle bir hayat görüşü, böyle bir devlet felsefesi, muasır hayatın icapları ile bunlardan doğan müspet ilimleri İster İstemez bir takım teolojik kontrollar İle frenleyecek ve ister İstemez, cemiyeti, bütün müesseseler! ile birlikte teokratik nizamın bütüncü görüşlerine doğru sürükleyecektir. Bu fikirleri, tecrübe edilmiş ve neticelerini menfi olarak vermiş bulunan Osmanlı teokrasisini gözönünde tutarak ifade ediyoruz. Çünkü teokratik nizam, yeııl bir şey değildir. Bizde bu, XVIII. ve XIX. asırların taleplerini dahi karşılayamamıştır. XX. asrın talepleri İse hem daha derin ve girift hem de, cemiyetlerden istediği dinamizm bahsinde çok daha titiz ve amansızdır.
Filvaki, bugünkü Pâkîler ve dünkü “Hint Müslümanları”, devletlerini “Hindistan” devletinden ayırırken daha, en kuvvetli fark ve esas olarak dini akideye sarılmaya mecbur kalmışlardır. Bunun tesiri altında kalmaları kadar tabii bir hareket olamaz. Yalnız şu gözden kaçmamalıdır kİ, Hindu'lardan ayrılıp ayrı yaşamak için sarıldıkları esas, kendilerini Hindular ile birlikte, bir kalemde, Müslüman olmayan öteki milletlerden de ayırmaktadır. Ve bu, öyle bir devirde cereyan etmektedir kİ, bıınun başlıca farikası, din, ırk ve renk farkı gözetmeden, milletleri birleştirmektir. “Birleşmiş Milletler”, müessese olarak da, hayat telâkkisi olarak da, yaşamalı için, bunu şart koşmaktadır.
Şimdi, bütün bunlar bir yana, 80 milyon bizi seven ve bizim de çok sevdiğimiz insan, 8 senedenberl müstakildir. Bundan, elbette ki sevinç ve İftihar duymakta ve hâdisenin yıldönümünü, kendilerine en güzel temennilerimizi ifade etmek İçin fırsat bilmekteyiz.
Burhan BELGE
MOĞOLİSTAN TÜRELERİ
Kızıl Çin kuvvetlerine karşı harekete geçtiler
Taypeh, 14 AA, (ARP) — Taypeh’tc umumiyetle iyi haber âlân çevrelerden bildirildiğine göre, Pekin rejimine karşı koymaktan vazgeçmeyen Moğol süvarileri faaliyetlerini teksif ederek Pay Lln Myao’yu almışlardır.
Aynı kaynaktan ilâve edildiğine göre, Moğolistan içind(* büyük bir nüfuza sahip olan Prens Torh, geçen yaz bir Mofcol şehrini işgal eden General Peng Teb Hui’nin komünist ordularına karşı mukavemet hareketine devam etmekledir.
Kendisine 20.000 süvarinin iltihak etliği Prens. Genel Karargâhını Suey Jan ile Nlng Sian hududunda kurmuştur.
CEVAP HAZIRLANIYOR
%
Türkiye, Bulgarların hareketini, Birleşmiş Milletler nezdinde protesto edecek
Bulgar notasının, tahrik edici bir mâna taşıdığı ileri sürülüyor
Avrupa Konseyi Başkanı Spaak müzakereleri idare ederken
Avrupa Birliği İstişare Meclisinde
Avrupa Federasyonu
fikri gelişiyor
İstişare Meclisinin hakiki ve salahiyetli bir parlâmento haline getirilmesi fikri üzerinde Meclise bir takrir verildi


k
im bir adım
Sağlık Bakanının gazetemize beyanatı
Strasbourg, 14 A.A. (Reuter) — Avrupa tslişarî Meclisi Başkanı Spaak'a sunduğu takrirde, eski- Yunan Başbakanı Çaldaris bir Avrupa ordusu kurulması yolunda Churchlll'ln yapmış olduğu tekltfin Bakanlar Komitesinde müzakere edilmeden doğrudan doğru milli parlâmentolara sevkedilmeslnl İstemiştir.
Strasbourg, 14 A.A. (Reuter) — İngiliz İşçi Partisi temsilcisi Ronald Mackay, bugün Avrupa Meclisine, Avrupa Konseyini yeni kanunlar ihdas edebilecek hakikî bir hükümete lâp ettirmeye matuf bir takrir muştur.
Avrupa Konseyi üyesi bulunan
memleket bu kanunlar çerçevesi dahilinde hareket etmeğe mecbur olacaktır.
Avrupa federasyonu fikrinin müdafii bulunan Mackay'ın takririni federasyon, taraftarı Fransız, İtalyan, Ho-landalı ve Norveçli temsilciler desteklemişlerdir.
İngiltere ile. Avbrupa Konseyinde temsil edilen İskandinav memleketle-
inkı-sun-
her
rlnin ekseriyeti, millî hâkimiyetlerini bir Avrupa parlâmentosuna devretmeye muhaliftirler. t
Schuııuın Plânının müzakeroslne başlandı
Strasbourg, 14 A.A. (United Press)— Bir Avrupa ordusunun kurulması yolunda Churchill’in yaptığı teklifi desteklemeye karar veren Avrupa Meclisi, Avrupa sınai kaynakları He el emeğinin seferber edilmesi hususunda bugün müzakerelere başlamıştır.
15 devlet temsilcisinin hazır bulunduğu meclis Heri sürülen şu üç teklifin tetkikini tamamlamıştır:
1 — Batı Avrupa kömür ve çelik sanayiinin yüksek bir İdare altında birleştirilmesi yolunda Fransız Dışişleri Bakanı Schuman’ın teklif ettiği plân.
2 — İşsizliğin ortadan kalkması ve tam çalışma temin edilmesi maksadiy-le İngiliz İşçi Partisinin Heri sürdüğü plân.
3 — Schuman Plânı prensiplnin diğer memleketlere şamil olmasını temin edecek olan Avrupa şirketleri plânı.
Türkiyenin Atlantik Paktına
girme ihtimali yüzde 60 tır
Ingiltere ve Benelux Devletleri, Türkiyenin Pakta alınmasına karşı endişe duyuyorlar
Paris (Hususî muhabirimiz bildi, rlyor) — Türkiye ile Yunanistan Dış. işleri Bakanlarının Strasbourg’da Schumann, Bevin, Sforza ve Bene-lux Dışişleri Bakanlan ile yaptıkları görüşmeler, dış politika işlerinde mutat olan bir mahremiyet ptrdesine bürünmüştür.
Bu arada Fuat Köprülü bir çok kimselerle görüşmüş ve tertiplediği' bir basın toplantısında Atlantik Paktı hudutlarının genişletilmesi mevzuunda Türkiyenin görüşünü açık ve basit olarak izah etmiştir.
Şimdi, hakiki münakaşa, muhtemelen, 19 ve 22 eylül arasında VVashing-tonda toplanacak olan Atlantik Paktı konseyinde cereyan edecektir. Fuat Köprülünün bu toplantı VVashington’da bulunacağı tır. '
Bu münakaşalar acaba met alacaktır?
Türkiye Hükümeti, Atlantik Paktına iltihak arzusunu, resmen, pakta dahil 12 devlete bildirmiştir. Şimdi bu devletler, teker teker, Türkiyenin bu talebi ile bunun is’afından doğabilecek siyasi ve askeri neticeleri tetkik ve tahlil etmektedirler.
Bu mevzuda, yalnız îngilterenln değil, Benelux canibinden de bazı İhtirazı kayıtlar ileri sürüleceğinden. umumî bir şekilde endişe edilmektedir. Avrupanın, askeri bakımdan hazır bulunmadığı şu sıralarda, sembolik kalmaması icap eden ve fakat fiilen yerine getirilmesi müşkül yeni taahhütler deruhte etmekten endişe edilmektedir. Söylenildiğine göre, Türkiyenin herhangi bir taarruza uğraması halinde, kendisi-
sırasında muhakak-
ne istika-
yardımda Birliğinin
ne yalnız Amerika fiilî bulunabilecektir. Batı Fontalnebleu'dakl Genelkurmayı, kâğıt üzerinde olsa bile, stratejik ve taktik bir plân hasırlamış bulunmaktadır. Halbuki, savunma taahhüdünün Güneydoğu Akdenlze kadar uzaması halinde, bu plânların, baştanbaşa değiştirilmesi icap edecektir. Vakaa, Fransa ve lngilterenln silâhlanma arzulan gayet ciddidir. Fakat, onlar da henüz programlarını tahakkuk ettirmiş olmaktan çok uzaktırlar.
Diğer taraftan, bilâhere, Atlantik Paktına bağlanacak, mahdut bir Akdeniz Paktının tahakkuku imkânlan da araştırılmaktadır.
Bütün bu ihtimaller karşısında, bugün Paris ömehafillnde, Türkiyenin Atlantik Konseyine kabulü ihtimallerinin %60 müspet olduğu söylenll-mektedlr.
On bir Amerikan
komünist lideri
tahliye edilmiyecek
VVashington, 14 A A. (AFP) — Birleşik Amerika Hükümeti, Amerikan komünist partisine mensup 11 liderin muvakkaten serbest bırakılmaları kararının iptalini istiyecektir.
Amerikan Hükümeti bu liderlerin hareket ve faaliyetlerinin memleket güvenliği için bir tehlike teşkil ettiği kanaatindedir.
Ankara, 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bulgar Hükümeti tarafından Sofyadaki Maslahatgüzarlığımıza verilen notanın uyandırdığı hayret devam etmektedir.
Resmi makamlar nota metninin bugün alındığını teyit etmişlerdir. Evvel-co de. haber verdiğimiz gibi metin ü-zerinde yapılacak ariz ve amlk tet-kiknttan sonra Yalova görüşmelerin de esası tesbit edilecek olan cevabî notamız yarın gelmesi beklenen Dışişleri Bakanımızla yapılacak temaslardan sonra bir hafta içerisinde Bulgar Hükümetine verilecektir.
Buradaki siyasî mahfiller notanın derpiş ettiği esastan gayri maksatlar taşıdığı noktasında müttefiktirler. Bu itibarla Hükûmetimizco verilecek cevaba çok büyük bir ehemmiyet atfedilmektedir.
Ankaranın resmî ve siyasî meha-filinde, hükümetin. 250.000 Türkün a-nayurda iadesi hakkında Bulgaristan tarafından verilen nota He meydana gelen meseleyi Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna vereceği tahmin edilmektedir. Hükümet mehafillne göre, Bulgar notasına menfi cevap verilmesi mevzuu bahis olmamakla beraber. bu Türklerln anavatana göçmelerine ait bütün muamelelerininln Birleşmiş Milletlerin çok dikkatli kontrolü altında cereyan etmesi İcap etmektedir. Birleşmiş Milletler, bilhassa, asırlardan beri oralara yerleşmiş bulunan bu Türklerin, anayurda dönerken, bıraktıkları menkul ve gayrimenkullerl-nin tam karşılığını döviz olarak beraber alabilmelerini temin etmelidir.
Birleşmiş Milletler Paktı, her âza devletin, her meseleyi Güvenlik Konseyine veya Genel Kurula verebileceğini ve âza olmayan devletlerin de buna haklan olduğunu tasrih etmektedir. Keza pakta göre, Genel Kurul, milletlerarasındnki dostlukları veya i-yi münasebetleri bozabilecek her meselenin sulhan halline mütedair tavsiyelerde bulunmakla mükelleftir.
Bulgaristanm son zamanlarda Tür-kiyeye karşı gayri dostâne, hattâ düşmanca tavırlar takınmasını nazarı İtibara alan Ankara resmî mehafili, 250 bin Türkün muhacereti meselesinden herhangi bir İhtilâf çıkmaması için en iyi çarenin, keyfiyeti Birleşmiş Milletlerin kontrolüne vermek olduğuna kanidirler.
Barışseverlerin muhakemesi başlıyor
Ankara, 14 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Millî birliğimizi sarsmaktan sanık olarak mevkufen şehrimize getirilen Barışseverler Cemiyeti Başkan ve Genel Sekreteri He arkadaşlarının muhakeme edilmesi için Millî Savunma Bakanlığına yazılan tezkereye cevap gelmiştir.


Sağlık Bakanlığında tensikat-İstanbuldaki doktorların adedi 4.000 den 2.000 e indirilecek
Bir Amerikalı kadın, Kore'ye gidecek olan kocasını çocuklari^'ie beraber uğurluyor
Kore’de harekât hızlandı
^1

• » « —' . "w * .

kızıl
Üç Büyüklerin Washington toplantısı
Bu toplantıda Türkiyenin, Atlantik Paktına alınması hakkındaki talebi de görüşülecek
Londra, 14 A A. (AFP) — 3 Batılı Dışişleri Bakanları toplantısında bulunmak üzere Be-vin’in "Queen Mary., Transatlantiği İle eylülün yedisinde A-merlkaya hareke’, edeceği, iyi haber alan kaynaklardan bildirilmektedir. Bcvİn, 13 ve 14 eylülde Schuman vo Acheson He görüşecektir.
Bu toplantı için evvelden gündem hazırlanmamış olmakla beraber 3 Dışişleri Bakanlarının hâlen askıda bulunan meseleleri gözden geçirecekleri ve bilhassa Batı Avrupanıh müdafaası ile Almanya meseleleri üzerinde duracakları zannedilmektedir.
Türkiyenin Atlantik Paktına girmek üzere yaptığı müracaattan haberdar olan Batılı Dışişleri Bakanlar^ tarafından Akdeniz bölgesi müdafaası meselesinin de nazara alınması muhtemeldir.
Şimdiye kadar Türkiyenin bu müracaatı, Londra He diğer alâkalı başşehirler masında hiç bir müşavereve yol açmadığı salâ-hiyetll Ingiliz mahfillerinden boyan edilmektedir.
7
başlarına taarruz halinde
Tokyo, 14 (YİRS) — General Mac Arthur’ün bugün saat 18 de neşredilen 252 sayılı resmî tebliğinde. Güney cephesinde Şinju istikametinde taarruz eden Amerikan kuvvetlerinin, mevzilerini, şehrin 6 kilometre batısında takviye ederken, gerideki birliklerin. komünist çetelerini imhaya devam ettikleri bildirilmektedir.
Sangyoung’un güneybatısında köprübaşı tutmuş olan 4 üncü Kuzey Kore Tümeni, geriden aldığı takviyelere rağmen, Amerikan birliklerinin taarruzu karşısında bir kilometre kadar geri çekilmiştir.
Pohang’ın batısında Amerikan ve Güney Kore kuvvetleri, düşmanın 12 nci tümenine mensup oldukları zannedilen bazı birlikleri He muharebe halindedirler.
Pohang hava meydanı el&n Kuzeyliler eline geçmemiş ve şehir, 200 üniformalı ve sayısı malûm olmayan sivil Kuzey Korelinin elinde bulunmaktadır.
Vaegvan kuzeyinde, komünistlerin Naktoug üzerine ikinci bir “sualtı köprüsü,, kurdukları zannedilmektedir.
Amerikan taarruzları
Tokyo, 14 (YÎRS) — 24 üncü Amerikan tümenine mensup birlikler, Taogu’nun güney batısında mevcut 10 kilometre derinliğindeki köpriibaşına hücum ederek,
tepelere doğru İki kilometre ilerlemişlerdir. Taegu’nun sında bulunan diğer bir köprübaşı, 1 İnci Amerikan süvari tümeni dan yokodilmiştir. 1700-1800 Koreli yokedlimiştir.
Amerikan birliklerinin, bu
larla, düşmanın, Taegu karşısında 32 kilometrelik bir cephe üzerine yığdık-
göstermek-
sabah Nak-başlıca ko-
lan takriben 360.000 kişi ile yapacağı umumi taarruzu geciktirdikleri zannedilmektedir. Kore’deki Amerikan genel karargâhı, umumi vaziyet hakkında ihtiyatlı bir nikbinlik tcdirler.
24 üncü Amerikan tümeni ilerliyor
Tokyo, 14 (YtRS) — Bu tong*un doğu kıyısındaki
münist köprübaşına karşı taarruza geçmiş olan 24 üncü Amerikan tümeni ilerlemeye devam ederek köprüba-şına hâkim tepeleri ele geçirmiştir. Amerikan hava ordusunun harekâtı
Tokyo. 14 A.A. (AFP) — Bildirildiğine göre, yedinci hava ordusuna mensup bir uçak gemisi uçakları 150 uçuş yapmış ve Onjln, Şon. Pyoug-yang, Kaesong. Şlmampo. Kumşon ve Seul’deki hedefleri bombalamışlardır.
Bunlar 10 lokomotif. 46 taşıt ve iki hazne vagonu trenini tahrip He 8 gemi He birçok taşıtı hasara uğratmışlardır.
Beşinci hava kuvvetlerine bağh avcı uçakları 170 uçuş yapmış ve bilhassa muharebe sahasında faaliyet göstermiştir.
Sağlık Bakanı Nihat Reşat Belger bugünlerde tstanbula gelecektir. Bakanın îstanbula gillşine büyük ehemmiyet verilmektedir.
Bakan, Ankaradan hareket etmeden evvel kendisiyle bir görüşme yaparak, Bakanlıkta yapacağı son değişiklikler hakkında fikirlerini öğrenmek istedim.
“Bakanlıkta büyük ıslahat yapacağız” diye söze başlayan Nihat Reşat Belger, Uk olarak kadro fazlalığından şikâyet ederek dedi ki:
— 58 milyon liralık bütçemizin 30 milyona yakın bir kısmı personel ücretleridir.
Elimizde bugün 7000 doktor var. Bunun aşağı yukarı 3500 tanesi mütehassıstır ve Istanbulda 4000 doktor vardır. Doktorlar memleketimizin u-zak yerlerine gitmek istemiyorlar. Köylünün kanından aldığımz para maaşlara gidiyor. Köylü hekim yüzü görmüyor. Memlekette hekim fazla. Fakat bir yandan da hekim çıkarıyoruz. Tıp Fakültesine alman talebenin adedini azaltmak lâzımdır. Bu hususta yeni kararlar alacağız. Bol hekim yerine kabiliyetli hekim yetiştirmek emelimizdir. Bize lâzım olan muktedir hükümet tabibidir. Hükümet tabiplerini bilgili olarak yetiştirmek lâzımdır. Bakanlık şimdiye kadar İhmal edilmiş olan bu işlerde yeni bir orientation yapmak tasav-vurundadır. Maksadımız bir yandan hasta han e adedini arttırmak ve personelini yetiştirmek, Anadoluyu ve köylüyü kalkındırmaktır.
Anadoluda halkın ayağına hekimi götürmek vaziyetine geçeceğiz. Fakat yapacağımız ilk iş İstanbuldaki dotkor meselesini halletmektir, tstan-bulda bugün 4000 doktor vardır. Bunu 2000 e indirmek mecburiyetindeyiz. Yeni kadroyu hazırlıyoruz.
10 yataklı hastahanede 5 doktor olan yerler vardır. Bu İşi kökünden halledeceğiz. Tekaütlerin çalışmasına ve ek vazifelere nihayet vereceğiz. Hastahane idarelerini de tevhit edeceğiz. Hastahanelere müsabaka He hekim seçeceğiz. Aldığımız bu kararı yakında tatbik mevkiine koyacağız. Bu şekilde iltiması da önliyece-
Mütehassıs hekim yetiştirmek başlıca gayemizdir. Bunun İçin Ankara-da yeni bir mektep açacağız. Tıp Fakültesinden çıkanlar 6 ay burada staj görecekler ve bilâhare hükümet tabibi olarak vazife göreceklerdir.
Aynca teftiş kadromuzu da yeni bir şekle bağlıyoruz. Evvelce şikâyet olduğu zaman müfettiş gönderir has-tahaneleri teftiş ettirirdik. Bundan böyle şikâyet vaki olmadan teftişi yapacağız. Hastahanelerde yalnız hastanın hastalığı ile alâkadar olun-mıyacak, haftaya İyi ve şefkatle muamele de esas olarak gözönünde tutulacaktır.
20 milyon nüfuslu bir memlekette 20 bin yatak hiç bir şey değildir. Buna da bir çare anyacağız. Ve hastahane adedini arttıracağız. Fakat yapacağımız işler daha ziyade hastalığı önleyici tedbirler üzerinde olacaktır. Vatandaşı hasta olmadan evvel hastalıktan koruyacağız. Pr^ventif tıbbı memlekete yerleştireceğiz. F- F.
Cebin merkezindeki kadar tam batı-
İstanbulda netice alındı
Muhtar seçimlerini, az bir farkla Halk Partisi kazandı
Muhtar seçimlerinin tasnifine devam edilmektedir. Son ve kati netice bugür\ bolü olacaktır. Dün geç vakte kadar şehrin muhtelif semtlerinde yaptığımız araştırmalar aşağıdaki neticeyi vermişi İr:
Şehir dahilindeki 276 mahallede
C. H.P. 158, D.P. 08, M P. 4, 15 müstakil, 1 belli değil.
Şehrimizin 256 köyünde C.H.P. 100.
D. P. 101, M.P. 4, müstakil 2, karışık 5, 35 belli değil.
Bu vaziyete göro CH P belli bir farkla muhtar seçimlerini kazanmak üzeredir.
Seçimin mahalle ve köylere göre ar-zettlğl durum şudur:
Adalar: C.H.P. 3, D.P. 2, Bakırköy:
• 9
D.P. 16. CHP. 6. Beşiktaş: D.P. 7. C. H.P. 5, M.P. 1, müstakil 1, Beykoz: C.H.P. 12. D.P. 16, müstakil 1, Beyoğlu: C.H.P. 32. D P. 13, M P. 1. müstakil 3. Eminönü: C.H.P.
Eyüp: C.H.P. 20. D.P. 5. Fatih: C.H.P. 49. D.P. 17.
Kadıköy: D.P. 8. CHP. C H P. 10, D.P. 8. M.P 1.
H.P. 15, D.P. 6, Silivri: D.P. 18. C.H. P. 10. Şile: C.H.P. 20. D.P. 5, belli değil 23. Üsküdar: D.P, 21. C.H.P. 20. M.P. 1, Yalova: D.P. 15. C.H P. 14. M.P. 3. belli değil 1, Çatalca: D.P. 30. C.H.P. 22. karışık 4, belli değil 11.
• •
25. D P. 8. müstakil 1. müstakil 6.
4. Kartal: Sarıyer: C.
Muhtar seçimine alt diğer memleket haberlerimiz 8 üncü sahlfcdodlr.
taarruz-
tnrafın-Kuzey
YENİ İSTANBUL
15 Ağustos 1050


Şehir köşesi
kuruluşu münasebetile
I
mesleğinde tema-müdürü olmuş ve re’sen gazete çı-sahlbl olmuştur, müesseseslnin
BUNDAN Uç sene evvel İstanbul Gazeteciler Cemiyeti, Fransada iki, Almunyada beş, Amerikada bir çok nümuncleri bulunan "Gazetecilik Enstitüsü" nün bizde de ilk tatbikatını görmek İstemiş ve Üniversiteye bir müracaatta bulunmuştu. “Cenıiyet”ln tezkeresinde şöyle deniyordu: “Memleketimizdeki matbuat elemanları hep emprique olarak yetişmişlerdir. Ekserisi, muhbir olarak gazeteye girmiş, zekâslyle ve faaliyetiyle zamanla yüz ederek tahrir imkân bulunca da kararak, gazete
Memlekette matbuat lüzum ve ehemmiyeti hakkında umumî bir kanaatin uyanmamış olması, mesleğin istikrarsız bulunması ve ekseriyetle meraklılar için önü kapalı olması dolayteiyle gazetecilik rağbet görmemiştir. Halbuki, okuma yazmanın memlekette artması, demokratik inkişafın bir emrivaki olması, gazeteciliğin bu suretle hür bir meslek halinde taazzi edebilmesi imkânlarını da açmış bulunuyor. Bu İnkişaf ancak mesleğe kıymetli elemanların iltlhaklyle mümkün olaoi-llr. Kurulması mutasavver olan Enstitü, bu bakımdan mesleğe büyük hizmetlerde bulunacaktır.” Bu mütalâanın arkası sıra ••Cemiyet” okutulması gereken derslere ait düşüncelerini zikretmekte, Üniversitenin bir an evvel alâkasını görme diieğlnde bulünmak tadır.
n
Bu dileğin izhar edildiği ânda. Üniversite muhtar bir İdareye kavuşmuştu. Yani, muhtariyetten evvelki hukukî düzen yerine, muhtâr üniversitenin kendi eseri olacak düzeni ortaya koymak lüzumu hâsıl oluyordu. Bununla beraber Üniversite, “Gazeteciler Cemiyeti” nin müracaatlııi, biraz da kendisinin düşündüğü veya düşünmeye mecbur olduğu bir şeyin ortaya konması şeklinde karşıladı, İlk İş olarak Edebiyat, Hukuk ve iktisat Fakültelerinin düşünceleri soruldu. Bir müddet sonra bu üç rapor Senato toplantılarında ele alındı. Bir terkibin yapılabilmesi için kurulan Senato komisyonu, ertesi sene bir talimatname taslağı ile işini bitirdi.
Tetkik işinin nihayet sona erdiği gazeteler tarafından halk efkârına haber verilirken, vücude getirilecek enstitü'nün idaresi meselesi beklenen gerçekleşmeyi bir müddet daha geciktirdi. Müessese. Üniversiteye bağlı müstakil bir “mektep” mi olacaktı? Bu durumda mezunlan Üniversite mezunlarının hukukuna sahip o-labilecekler miydi? Fakültelerle veya bir fakülte İle İlgisi neden ibarettir? Bu gibi sorgular baş gösterince varılan netice şu oldu: Kurulacak enstitü, hiç değilse ilk zamanlarda belli bir fakülteye bağlı olmalıdır. Fakat hangisi? işte oldukça uzun bir müddet, bu sualin cevabını vermekle geçti. Yabancı memleketlerde bir nü-mune mevcut değildi. Fransada Gazetecilik Mektebi “Yüksek Etüd-ler Mektebi” ne yada Üniversite bir enstitüdür, bir çok gazetecilik
leri başlı başın a bir âlem teşkil ediyor. Bu durumda kendi yapımıza göre bir karar vermek zarureti ile karşılaşıldı. Enstitü İle alâkası olabilecek Edebiyat, Hukuk, iktisat Fakültelerinden hiç birine bağlanmak için akla gelebilecek sebepler aynı derecede kuvvetli idi. Nihayet iktisat Fakültesine bağlanma üzerinde ekseriyet hâsıl oldu. Şimdi Ebrulan Gazetecilik Enstitüsü, filhaldka bu fakülteye bağlı bulunmaktadır.
bağlıdır. Alnıan-içinde müstakil Amerikada ise mektep ve kolej-
Şöyle böyle iki senelik Senato çalınmaları iktisat FakültesLne devredildikten sonra meselenin yeniden işlenmesi gerekiyordu. Ecnebi memleketlerdeki gazetecilik enstitüleri hakkında ecnebi ve yerli elemanlardan elde edilmiş raporlar, yol gösterici
Yazan : Fındıkoğlu Z. Fahri
İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden
fikirleri muhtevi bulunuyordu. Nihayet bu şeninin İlk aylarında Senato, iktisat Fakültesi Profesörler Meclisince hazırlanmış talimatnameyi gereken tadiller ve İlâvelerle kabul etti. Şimdi gazetelerin haber verdiği kuruluş, işte sulüdür.
bu hazırlıkların mah-
III
Enstitüsü, bu ders yılı
Gazetecilik
başında üç çeşit talebe kabul edecektir: 1 — Üniversitenin Hukuk, Edebiyat, iktisat Fakültelerinde e-sasen kayıtlı olanlardan arzu edenler: 2 — Doğrudan doğruya Enstitü derslerini takip edecek olgunluk diplomasına sahip gençler: 3 — Gazetecilikte İki sene çalışmış, meslek teşekküllerince Enstitüye tavsiye edilmiş olup herhangi bir sebeple ilse mezunu almayanlar. Bunlardan üçüncü zümre, yalnız 1950-1951 ve 1951-1952 ders yıllarında bu İmtiyazdan faydalanabileceklerldr. Bu duruma göre umumi olarak Enstitü, Üniversiteye giriş şartlarına sahip olanları kabul edecek demektir. Bununla beraber müddeti yalnız İki sene olan Enstitü derslerini, muhtelif fakültelerle alâkası olmaksızın takip edenler, Üniversiteyi değil, yalnız Enstitüyü bitirmiş sayılacaklar.
IV
Enstitü dersleri, Senato tarafından gereken ehemmiyet ve dikkatle ele alınmış bulunuyor. Her üç fakülteyi alâkalandıran maliye, sosyoloji, coğrafya, iktisat, medeni hukuk., gibi klâsik derslerden başka (Sanat ve edebiyat meseleleri), (Dünya ve memleket meseleleri), Cihan ekonomisi), (Halk efkârı psikolojisi)., gibi Enstitüye mahsus dersler yanında u-muml ve milli gazetecilik tarLhleri, mukayeseli, matbuat hukuku, gazetecilikte yazı nevileri., gibi meslek! öğretime de yer verilmiştir. Tedrisat programı, bir taraftan “Gazeteciler Cemiyeti** ve İçtimaî ilimlerle alâkalı fakültelerin arzularına, diğer taraftan garpta ve Amerikadaki benzer teşekküllerin programlarına göre düzenlendiği için İmkân nlsbetinde objektif ihtiyaçlara uygundur denebilir. Tatbikat, gereken İlâve ve eksiltmeleri daiıa iyi belirtecektir.
v
çok
memlekette
var-
denebilir. Bazıları bu hususta kaldığımızı söylüyorlar. Een şah-bu fikirde değilim, hattâ 14 ma-1950 tarihi. 10 temmuz 1908 den
Bizde gazetecilik, programı ve tedrisatı olmayan bir mektebe borçludur: Bâbıûli Mektebi. Bu mektebin benzeri her
dır ve bir bakıma hakiki gazetecUGc mektebi de budur. Fakat empirirçııe bilgilerin, sistemler ve nazart malûma tın pratik hayatta kuvvetlendirilmesi pratik hayata kuvvetlendirilmesi prensipinden gazeteciliğimizin de faydalanması zamanı artık gelmiştir, geç san yıs
veya 1923 yılından daha ziyade bir gazetecilik mektebini zaruri kılmaktadır. Şimdi mesele. İki sene sonunda bu müessesenin mahsulleriyle karşılaşacak olan “Bâbıâli Mektebi” nin takınacağı tavırda toplanıyor. Bir başka yazıda bu nokta üzerinde duracağım.
T
Bu ders yılı başında Üniversitemizin en genç fakültesinin idaresi altında faaliyete başlıyacak olan “Dördüncü kuvvetin ilim kaynağı* ındun Türk gazetecilik dünyasının nasibini almasını temenni etmeLiylz (1),
(1) İstanbul Üniversitesi, üç sene içinde hazırlanan "Gazetecilik Enstitüsü" talimatmnamesi ile, bu hazırlıkta İşe yarayan vesikaları neşret-miştir. Arzu edenler elde edebilirler. Bu vesile ile yeni kurulan "Gazetecilik Enstitüsü,, nün; biz de meslek öğretimi yapan İlk müessese olmadığını, “İstanbul Gazeteciler Cemiyeti” tarafından bir Enstitü fikri ortaya a-tıldıktan sonra şahsî teşebbüs sahiplerinden Müderris Fehmi Yahya Beyin huHuei bir “Gazetecilik Mektebi” tesis eylediğini ve 1948 den beri faaliyette bulunduğunu da kaydedelim.

Yunanistana giden talebeler döndü
Heyet Başkanı: ‘‘Yunanistanda Kıbrısı bir mesele olarak mütalâa eden hiç kimseye tesadüf etmedik” diyor
Türkiye Milli Talebe Federasyonu teşkilâtına bağlı Fen Fakültesi Talebe Cemiyeti gnıpu, Sclânik yolu ile dün îstanbuln dönmüştür. Gelenler arasında bulunan T.MT.F. ikinci reisi Orhan Fersoy, kendisi ile konuşan bir arkadaşımıza seyahat hakkında aşağıdaki tafsilâtı vermiştir:
•'Yunan Hükümetinin davetlisi olarak Yunanistanda 23 günlük bir seyahat yapan kafilo 25 seneden beri ilk defa olarak Yunanistan! köy köy dolaşan Üniversiteli grupudur. A binadan itibaren Yunanlstanm hemen bütün şehirleri gezilmiş ve vasıtasız olarak Yunan halkı ile ve Yunanistanda mukim Türklerle çok yakından temas edilmiştir.,,
Atiııada Yunan Başvekili Plftstiras tarafından kabul edilen üniversitelilere Başbakan bilhassa şunları tebarüz ettirmiştir:
“Türk - Yunan dostluğunu ben o kadar ileri görüyorum kİ, Türkiye ve Yunanistan bir çok meselelerde birleşik devlet olarak hareket etmelidir. Pek yakında Türkiyeye gitmek arzusundayım ve memleketinize gittiğim zaman sîzlere Türkçe hitap etmeye çalışacağım.’*
Atinada ve bütün Yunanistanda bu sözleri İşitmek mümkündür. Yunan Hükümetinin tahsis ettiği 2 askeri uçakla Selânlğe gelen Üniversiteliler grupu coşkun tezahüratla karşılandı. Seyahatin en enteresan tarafı bir sene evvel İsyan eden çetecilerin harp sahası olan Makedonya şehirlerinde geçti. Vodina'da Türk Üniversitelilerine karşı coşkun tezahürat yapıldı. Yunanistanda Kıbrısı bir mesele olarak mütalâa eden hiç bir kimseye tesadüf etmedik. Halk birinci plânda Türk - Yunan dostluğuna ehemmiyet veriyor. Bu işin müşevvikleri komünistler ve maalesef kilisedir.*’
Seyrüsefer işleri üzerinde ısrarla duruluyor
Vilâyet ve Belediye Başkanlığınca seyrüsefer işlerini tanzime Reis Muavinlerinden Necati Çillerle Emniyet ve Altıncı Şube Müdürleri memur e-dilmişlerdir. Seyrüsefer işleri daha sıkı bir şekilde takip edilecek, Belediye nizamlarına riayet etmlyenlerin plâkaları sökülecektir.
Mîllî Eğitimde yeni tâyinler
Şehrimizin eski Millî Eğitim Müdür Muavinlerinden edebiyat Öğretmeni Baha Dürder, Orta Öğretim Şube Müdürlüğüne tayin edilmiştir. Gazi Orta Eğitim Enstitüsü Müdürü Reşat Tardu’nun da Mili! Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığına tayin edileceği kuvvetle söylenmektedir.
Dünya Sağlık Teşkilâtı
Dünya Sağlık Teşkilâtı Doğu Akdeniz Bölgesi Komisyonu İstanbulda toplanacaktır.
Millî Piyango
bugün çekiliyor
Milli Piyangonun 15 ağustos çe-klllşi bugün saat 13 te Ankarada yapılacaktır.
İkramiye kazanan numaralar An-kara Radyosiyle bu gece 23 te yayınlanacaktır.
Bugün saat 13 ten sonra yurdumuzun hiçbir tarafında bu çekilişe ait bilet satışı yapılmıyacaktır.
Çalışma Bakanının dünkü tetkikleri
Şehrimizde bulunan Çalışma Bakanı Haşan Polatkan tetkiklerine devam etmektedir. Bakan, dün Üsküdar Yaprak Tütün Bakım ve İşletme Evinde incelemelerde bulunmuş, Pa-şabahçe Şlşo ve Cam Fabrikalarını gezmiş, Beykoza giderek Sümerbank Kundura Fabrikası hakkında alâkalılardan izahat almıştır.
Dünya Gençlik Birliğinin
ikinci gün toplantısı
Günün en cazip konuşmasını yapan Vietnam Delegesi ı “W. A. Y., bizi komünist boyunduruğuna girmekten silâhla kurtaramaz, fakat VietnamlI gençlerin kültür bakımından kalkınmasını temin eder” dedi
Dünya Gençlik Birliği ikinci Konsey toplantılarına dün do "devam c-dilmiştir.
Sabahki celsede konferansa iştirak eden milletlerin delegasyonlarının, hazırladıkları tezler okundu.
İlk konuşan Afrika Altın Sahil delegesi Blavo, WAY’a karşı farklı gayelerle kurulmuş organizasyonlar bulunduğunu onun için VVAY’ın gayesinin kesin olarak belirtilmesi lâzım geldiğini söylemiş, gençliğe daha fazla İş temini İçin çalışılmasını, sık sık kongre ve konferanslar tertip edilmesini istemiştir.
Amerikan delegesi Plns, bütçe imkânlarını aşmıyan pratik bir program hazırlanması lüzumu üzerinde durdu. Mr. Plns, bilâhare Türkiye de dahil olmak üzere birkaç memleket tarafından desteklenen bir teklifte bulundu. Gençlerin, müşterek meseleleri incelemeleri İçin bölge konferansları tertip etmelerini istedi.
Fransa adına konuşan Matmazel Roy, talebe. İşçi ve köylü gençlerin kültürel ihtiyaçlarını temin için çalışmak lâzım geldiğini söyledi ve: “Kalıraman, hattâ ihtilâlci olmaktan korkmamalıyız,, dedi.
Belçikalı Meyhl, bilhassa köylü gençler Üzerinde durdu ve ziraî meselelerle uğraşacak bir komisyonun kurulması teklifinde bulundu.
. Ingiliz delegesi Wright bu senekl toplantıda muhakkak müspet karar almak lüzumundan bahsetti ve gençlerin, köyleri kalkındırma savaşında faal rol oynamalarını istedi.
Singapurun bayan delegesi Mtes Hetckell bugüne kadar muhtelif milletlere mensup gençlerin birbirleri 11e yakından temas etmeleri yolunda hiç bir şey yapılmadığından şikâyet etti,
Türk delegesinin konuşması
Sıra Türkiyeye gelmişti.. Kete, Türk delegasyonu adına konuşacak Orhan Anman'ı kürsüye davet ettiği zaman büyük bir alkış koptu. Orhan Anman aşağıdaki konuşmayı yaptı:
“Genci 28 ile 35 yaş arasındaki kimseler olarak tarif ettiğimize göre bu devrenin 24-25 yaşlarına kadar olan kısmı tahsil ve kendini yetiştirme ile geçmektedir. Pek tabiidir kî, WAY’ın bu kimselerin hakiki ihtiyaçları ile yakından ilgilenmesi gerekir. W AY bugüne kadar talebe dâvaları İle kâfi derecede ilgilenmemiştir.
Millî gençlik komitelerinin leri ve WAY ile olan irtibatı yıftır. Şuraşı muhakkak kİ, gençlik komiteleri birbirlerini nımamaktâdır. Bu sebepten
üye bulunan millî gençlik komitelerinin topyekûn faaliyetlerini, teşekkül tarzları ile tarihçelerini toplıyan bir el kitabının hazırlanması ve geniş şekilde dağıtılması gerekmektedir.
Üçüncü ve mühim bir nokta olarak malî meselelere temas etmek İstiyorum. VVAY’in içinde bulunduğu malî güçlükleri yenmek için bütün âzaların taahhüt ettikleri aidatları hassasiyetle ödemeleri, ödeyemezlerse bunu mümkün kılacak formüller bulunması lâzımdır.,,
Orhan Anman, sözlerini bitirirken Türk delegasyonunun, Amerikalı Mr. Pins'in, mahallî konferanslar teklifini desteklediğini bildirdi.
Türk delegesinden sonra Afrikalı delegelerden Joseph Kİ, Afrlkada genç kızların eğitimi meselesi üzerinde durdu.
birblr-da za-milii iyi ta-WAY’e
Günün en enteresan konuşması
Celsenin son konuşmasını Vietnam delegesi ve WAY ikinci Başkanı Trong Cong Cuu yapacaktı. Genç bir felsefe hocası olan Mr. Cuu, irticalen çok heyecanlı bir konuşmada bulundu:
“Yüzümdeki tebessüme bakarak aldanmayın. O sahtedir, içim kan ağlıyor. Çünkü Vietnam harptedir. Ben burada harp eden yegâne gençliği temsil ediyorum. Benim genç arkadaşlarım ölüyor,,
Mr. Cuu’nin samimî heyecanı salonda bulunan bütün delegelere sirayet etmişti. Mr. Cuu gözleri nemlenerek devam etti:
"Vietnam ikiye ayrıldı. Komünistler ve komünist olmıyanlar. Biz hür Vietnam’lılar ölmek istemiyoruz. Yaşamak istiyoruz. WAY bizi komünist boyunduruğuna girmekten, silâh vererek kurtaramaz, fakat Vietmanlı gençlerin kültür bakımından kalkınmasını temin ederek yardım edebilir. Biliyorum, Prag'daki “Demokratik gençler,, kongresine iştirak edecek o-lan Komünist VietnamlI delege de sulh için elini kaldıracak. Fakat hakiki sulhu arayan gençlik WAY*dır.
Benim sizden İstediğim, başkalarının problemlerini de kendi problemleriniz gibi düşünmenizdir. Ücretli tatil meselesi, ucuz seyahat İmkânları yanında Vietnam gençlerinin c-konomlk ve kültürel hürriyetlerini de düşününüz.,,
Vietnam delegesinin içten golen bir heyecanla ve hakikaten hissettiği bir teessürle söylediği bu sözler salonda büyük bir aksülamel uyandırmıştı. Bütün delegeler kendisini dakikalarca alkışladılar.
Sabah toplanan celse bu suretle bitti.
öğleden sonra komisyon çalışmaları vardı. Teşekkül etmiş olan WAY idare Heyeti Komisyonu, demokratik eğitim komisyonu, WAY’ın inkişafı komisyonu ve seyahat ve mübadele komisyonları İlk müzakerelerine başladılar.
Gece üçüncü celse açıldı. Evvelki gece yanda kalmış olan içtüzüğün müzakeresine devam edildi.
Mahmut Yesarinin olur^ yıldönümü
16 ağustos 1950 çarşamba, roman* cı Mahmud Yesarinin ölümünün beşinci yıldönümüdür. Bu münasebetle o gün saat 17 de, merhumun Çamlıca, ÇakaJtepedeki m ez an başında ihtifal yapılacaktır.
Pakistanın millî bayramı münasebetiyle bugün Eminönü Halk ev in d e yapılan bir görünüş
m emsim d en
Dost Pakistan milletinin istiklâl bayramının üçüncü yıldönümü dün şehrimizde de kutlanmıştır. Bu münasebetle saat 17 de Eminönü Halk-evinde Türkiye Pakistan Dostluk Cemiyeti tarafından bir toplantı tertip edilmiş ve muhtelif hatipler söz ala-
J
J
Muzaffer Kayahbay hâdisesi
Dün şehrimiz 3 üncü Sorgu Yargıçlığında şahitler dinlendi ve yüzleştirildiler
Muzaffer Kayahbay hâdisesiyle İlgili kimselerin dtln İstanbul Üçüncü Sorgu Yargıçlığınca İfadeleri alınmış ve muvaceheleri yapılmıştır. Bu arada, Ömer tnönU, ümit Olga, Cevat Çapanoğlu, Numan Turhan, Selman Turhan, Robert Muratyan, Robert Aseo, Medl Aseo, Nesimi Kayahbay, Şaziye Yarkın, Zahit Yarkın, Sabri Şimşek, Selim Tırtıl, Mehire Sertel, Şevket Ercün, Ahmet Hamdl Oral şahit olarak dinlenmişlerdir.

Ortaşark sivil havacılık toplantısı
Kongreye otuz memleketin iştirak etmesi bekleniyor
Ekim ayının 17 »irde Yıldız Şale Köşkünde toplanacak olan Sivil Havacılık Ortâşark Kongresine alt hazırlıklar ilerlemektedir. Kongreye Or-ta^rk memleketlerinden başka mem-leketler de iştirak edecektir. Kongrede 30 memleketin temsil edileceği umulmaktadır. Tetkik edilecek mevzular arasında telsizcilik, meteoroloji, meydancılık, trafik ve araştırma işleri vardır.
I
Hâl mevzuu da ele alındı
Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökay, Hâldeki kabzımalların İhtiyaçlarının tesbiti İşiyle Belediye Reis Muavinleriyle Eminönü Kaymakamını ve Ha) Müdürünü vazlfelendirmiş-tir. Hâlde esaslı tedbirler alınacak ve dikkatle takip edilecektir. Hal Müdürüne Belediye müfettişlerinden Orhan Hançertloğlu bir ay müddetle vekâlet edecektir.
Eczacı Kalfalarının toplantısı
Eczacılar Kalfaları Derneği bugün saat 16 da Taksim Belediye Bahçesinde bir tanışma toplantısı yapmıştır. Toplantıya 120 kadar kalfa iştirak etmiştir.
Yunan Sefiri, Valiyi ziyaret etti
Dün memleketine dönmekte olan Yunan Şefin Vali ve Belediye Reisi Fahreddin Gökayı makamında ziyaretle veda etmiştir.
rak Pakistanın kıymet ve ehemmiyetini belirtmişlerdir.
Gece Park Otelde güzel bir resmi kabul tertip edilmiş ve merasimde bütün kordiplomatik, şehrimizin İleri gelen simaları ve gazeteciler bulunmuştur.
Bimennehülkerim
... I/oc ticareti almtJj, ı/Urfl-rnüş bulunuyor. Şehrin ne kadar tahtapcrdcHi varsa hac ilân-kiriyle kaplı. Blinlse bir gazete alamıyorsunuz ki, bir hac ilânı olmasın. Bvvrlkİ yiln bir tek gazvtrdc tam altı hac ilânı vardı. Hem bir tanesi de ftHaccül-€1^^ ilân ediyor!!!..
Bizim bildiğimiz, hac telâmın Şartlarından biridir, ve muayyen şartları vardır.
Ocçen sene, matbuatımızın himmetiyle, moda oldu Ull, bu sene de büyük mikyasta ticaret mevzuu oldu. Esasen hangi din ticaret üfi debidir T 41 Mukaddes scnc'f vesilesiyle Vatikan bu yıl ftalyava az mı turist cclbettif Hac mevsimi, Ruudî Arabİstanın devlet biltçrslnin varidat ktsmım temin etmiyor mut
Biz, meselenin bu ciheti ile meşgul olacak değiliz. Yalnız bir takım bozuk, düzen Arapça lâflarla, temiz ıHcdanlı, iman sahibi vatandaşlara dızdızcılık yapılmasına müsaade edilmemesini istiyoruz.
Katolik kilisesi eskiden Cennetin anahtarını sattırdı. Bizde, hac mevsiminde üç, bes, on kişinin vekâletini alanlar veya din müesseslerini vasıta kılıp kitap ticaretine girişenler apartman anahtarı temin ediyorlar.
Eğer hattat olsaydım, meşhur uRızık Allahdan gelir” levhasının altına şunu ilâve ederdimı “Servet de hacdan!”
BİR İSTANBULLU
Muallimler Birliğinin gezileri
Muallimler Birliği Turizm Bürosunun organize ettiği Yurtiçi ettld ge-zilerl serisinden olmak üzere ağustos 1950 ye bir gezi izahat için zine 17 den ya telefon
dir. Pek yakında da İzmir Fuarı ve Bergamaya ayrıca bir tetkik gezisi yapılacağı Muallimler Birliği Turi Bürosundan bildirilmektedir.
18 cuma günü Şile* tertip etmiştir. Gereken hergün Birlik merke-sonra müracaat ve 26166 edilmesi rica edilmekte-
Mlf
Teşekkür
Sevgili eşim İsmet Isıkanin blrl-dektomi amellyesinl büyük bir mu-vaffakıyetle yapan Heybeli Sanatoryumu mütehassıslarından Dr. Nimet özgen İle asistan Dr. Ihsan Dinçel’e alenen teşekkürümü bildiririm.
Eşi
Dr. Naml te ikan
■■■ — II » ■ ■■ ■
Teşekkür „
Çok sevdiğimiz, ciğerparemiz, kıymetli evlâdımız Adanada Sağlık Ec-zahanesi ve Rona Hayati Kimya Lâ-boratuvan sahibi eczacı kimyager Nejat Konanın çok genç yaşında u-fulÜ ebedisi felâketi münasebetiyle blzlere telgraf, telefon ve mektup göndermek suretiyle acılarımıza iştirak etmek lûtfunda bulunan İstanbul ve hariçteki akraba ve dostlarımızla, merhumun arkadaşlarına ayn ayrı mukabelede bulunmak durumunda olmadığımızdan teşekkürlerimizi sayın gazetenizle arzederlz.
Babası Annesi
Eczacı Ziya Rona Hikmet Rona
YENİ İSTANBUL
siyasî İktisadî
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal EL SAKLICA
Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden :
Mithat PERİN
Negredilmiyen yanlar, iade edilmen.
Basıldığı yer ı
yenî İstanbul matbaaci-LIK LIMITED ŞtRKETÎ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 74.—
Şimdi bu otel odasında denize tam dalmak değilse bile bu yıllanmış hasreti kıyısından, kenarından az çok gidermeğe başlamanın zamanı gelmiş sayılabilirdi. Bu otel odası yolumun üzerinde henüz bir mola idi. Hayatî bir karar temin ettikten ve asıl yerleşeceğim yere yerleştikten sonra büyücek bir kütüphanem olacak, vakitlerimin bir kısmını orada geçirecektim. Fakat hazırlıklara şimdiden başlamak lâzımdı. Sık sık uğradığım kütüphanede yaşlı ve zaif bir madmazelln yardımlyle en İyi tıp kitaplarını ve bazı büyük adamların felsefe, edebiyat vesaire-ye alt daha başka eserlerini araştırırken o menhus gecenin zilletinden âdeta yıkanıp temizlendiğimi hissetmekteydim.
Kuru madmazel kitaplar arasında yaşaya yaşaya neler öğrenmişti. Yalnız kitapları gösterir ve anlatırken bazan fransızca konuşuyor ve beni bir parça müşkül bir duruma düşürüyordu. Cevaplarım gerçi türkçe idi. Fakat yanlış anlayarak büsbütün aykırı bir cevap vermek tehlikesi vardı. Mektepte iken de zaten çok zayıf olan pratiğim sonradan büsbütün yokolmuştu. On on beş sene evvel sıtma üzerinde araştırma yapmak İçin vilâyetten geçmiş ve o arada kasabaya uğrayarak benimlo görüşmek istemiş bu. lunan bir ecnebi profesörle geçirdiğim gün öm
366
rümün en çok terlediğim günü olmuştur. Fakat eksiğim maalesef pratikten de ibaret değildi ve galiba yine biraz terlemeyi göze alarak İlse imtihanlarına talebe hazırlayan Yahudi fransızca hocalarından birine başvurmak lâzım gelecekti. İlim için ayıp olur mu? Şimdilik yapabildiğim bu kitapların ötelerini berilerini karıştırmak, resimlerine bakmak ve pek meraklı görünenlerin lügat yardımlyle fasıl başı m ünde reca t lan nı anlamağa çalışmaktı. Sonra da çakı İle gayet düz. gün bir surette sahlfelerlnl açıyordum ve bu e-peyce bir zaman alıyordu.

Kahvemi getiren Koço yanımda durdu. Ma. sanın üstündeki kitapları birer birer alarak sırt-larında yazılı fiatlere bakıyor ve her defasında uzun bir ıslıkla bunları çok pahalı bulduğunu anlatıyordu. Sonra eski kitap satıcısı olan ve bir aydanberl kendisinde misafir bulunan dama, dı Sokrat’ın bana bunian çok ucuza alabileceğini söyledi.
Elimdeki niçin aldığımı bilmediğim bir tıp coğrafyasından başımı kaldırmadan:
— BunLar yeni. Onun bulabileceklerinden değil, dedim.
— Belkim bulur, dedi ve üzerinde fazla durmayarak resimli bir anatomi patalojik'i karıştırmaya başladı. Boyalı kadın vücutlarının makatlarına bakarken kendi kendine;
— O kİ bayiliyoruz, bular vardir içerisin, de? diye felsefe yapıyordu.
Yine başımı kaldırmadan ben do bir tanesini yaptım ve
— Daha derinleri görülebllse bundan da iğrençtir, diye mırıldandım,
O esnada kâtip de yanımıza geldi; ben yokken genç bir adamın beni aradığını ve bulama-367
yınca tekrar geleceğini bildirerek gittiğini söyledi. İsim vermemişti. Kabataslak tarif ettiği eş. kâlden de benim bir şey anlamama imkân yoktu. Emin Hulûslnin büyük oğullarından biri olmasını düşünerek çehremi çattım. Kimseyle görüşmek istemediğimi bahane ederek bir daha gelirse yok demesini kâtibe tembih etmeyi aklımdan geçirdim. Fakat garip olacaktı. Sonra da oteldeki masam kâtip masası İle karşı karşıya İdi.
izim bulunduktan sonra nasıl olsa yakalanacağım muhakkaktı. Fakat hiç olmazsa bugünlük tehlikeyi savuşturmak için kitaplarımı toparladım ve arayan olursa yok demelerini tembih ederek odama çıktım.

Fakat on dakika bile geçmeden Koço memnun bir çehre İle kapıdan giriyor ve müjde verir gibi:
— Geldi. Dışarda bekliyor, diyordu.
Birdenbire: "Hay Allah belânızı versin" diyerek parladım. Fakat garsonun telâşlı bir hareketinden gelenin sofada olduğunu anlıyatak sesimi alçalttım:
— Yahu siz lâkırdı anlamaz mısınız? Yok deyin demedim mİ?
Koço kâtibin dc, kondteinln de bir yanlışlık yapmadıklarına emin bir tavırla:
— Yok Doktor Beyim. Yabancl değil. Ne zaman kim geldi söyleyeceğim; çok memnun ka-lacakslniz, dedi ve sırıtarak haber verdi:
— Sizin memleketteki damadinizln arkadasl Harem Bey, Horem Bey... İyi anlamislm.
Koçoyu dÖgecek gibi bir hareket yaptım. Fakat oğlan aralık kapının arkasında bekliyordu. Zorla kendimi tutarak:
— Gelsin bakalım, dedim.
368
içeriye uzunca boylu, zayıf bir genç girdi; elime doğru eğildi Şiddetle geri çektim. Fakat bunu yaparken elimin tersi hafif bir şamar gibi dişlerine çarptı ve kendimi toparlamam lâzım geldi :
— Affedersiniz oğlum..
— Estağfurullah Beyefendi...
Yüzüne bakmamak için biraz evvel karyolanın üstüne attığım ceketi tekjar giymeğe başlamıştım.
Kendisi İçin sonara)::
— Rahatsız olmayın rica ederim Beyefendi, dedi.
— Yok ondan değil... Az sonra çıkacağım da... Acele bir İşim var.
Ve saatime bakarak ilâve ettim:
— Kimsiniz siz?
— Bendeniz îbrahimin çok yakın arkadaşıyım... Belki bahsetmiştir.. Baba tarafından biraz akrabalığımız da vardır.
Bu daha güzeldi. Müftünün dediği gibi Nu-run alânur...
— İbrahim mektupla teşrifinizi haber verdi. İstanbul İçin emirleriniz olursa yapmamı söyledi. öyle olmasa da zaten hürmetimi 'arza gelmek vazlfemdl.
Karşı karşıya ayakta duruyorduk. Bir iskemle göstermek lâzım geldi:
— Oturun.
— İzin verirseniz oturmayım. Hemen çıkacağınızı söylemiştiniz.
— Evet., Ehemmiyetli bir randevu... Fakat bir kaç dakika vaktim var.
— Başka zamanda rahatsız ederim müsaade buyurursanız. Adım Hurremdlr. Bir emriniz olması ihtimaline karşı adresimi takdim ediyorum.
369
Cüzdanından çıkardığı kâğıda acele acele bir kaç kelime karaladı.
Masanın kenarını göstererek!
— Bırakın oraya..
Dedim.
Bu acayip ve sinirli kabul çocuğu şaşırtmıştı. Fakat emir eri gibi söyleyeceğini söyledikten sonra ayaklarını birbirine vurup bir selâm çakarak dışarı çıkmak olmayacağı için bir kaç kelime söylemek istiyor, ^ulamıyordu. Şaşkınlığından en söylenmemesi lâzım olanları söylemeğe başladı:
— Efendim İbrahim çok iyi bir çocuktur. Yalnız talihsizdir. t Sayenizde o da inşallah değişecektir. Teveccühünüzü kazanacağından şüphe etmiyorum.
“Hangi talihsizlik!” diye bağırmamak için kendimi zor zaptetmiştim. Adını şimdiye kadar bir kere ağzıma almamış olduğum damadımın methüsenası uzarsa devam edemememekten korktum. Sözünü keserek:
— Siz kimsiniz? Ne iş görürsünüz? dedim.
— Doktor olmaya çalışıyorum ?
Hangi sınıftasınız?
— Stajlyerlm efendim.
— öyle mİ? Muvaffak olursunuz İnşallah.
— Şansa bağlı efendim...
— Merak etmeyin. Elbet siz dc yapışacak bir kuyruk bulursunuz, demek lâzımdı. F?.kat demedim. îbrahimin bir arkadaşı İçin stajlyerilk epeyce bir şeydi.
— Fazla rahatsız etmiyeylm... Tekrar hürmetlerimi arzedlyorum. işim az değil. Fakat arzettiğim gibi bütün emirlerinize hazırım.
(Devamı var)
370
16 Ağustos 1960
YENİ İSTANBUL
Sayfo 8
FIKRA
4
MUHTAR
Bediî FAİK
Anadolu, muhtar seçiminde adam öldürürken; İstanbul, Florya "plâjında, Boğazlçinde, Sımdİycdc uzanmış, yatıyordu. Mahalleyi hâlâ yaşatan Anadolu İçin muhtar, ehemmiyetlinin chcmmlyetll-aldlr. Aına koııu komşuluğu bile, kenar semtlere Itlvermlş İstanbul İçin öyle mi? Dünün İstanbul unda, bugünün imkânları İçinde mahalle muhtarı seçmek mevzuu bahis olsa İdi, kan gövdeyi götürmese bile, nice gövde birbirine girerdi.
Ne yalan söyilyeylm, ben, bizim nıahallc muhtarının adını dahi bilmiyordum. Pazar günü öğrendim. İçinizde benlin gibilerin az olmadığı muhakkaktır. Buna mukabil, mahalle muhtarının da beni, yahut sîzleri tanıdığını zannetmiyorum. îslınlerlrnl-zl defterinde görmüş, fakat cisimlerimize ender rastlamıştır.
Kendisiyle temasımızı temin eden apartman kapıcıları varken, size, bana ne hacet?.. Mahalleliyi, hususi dertlerinden, meziyetlerine kadar, avucu gibi bilen dünün muhtarı da artık tarihe karıştı. Bugünün muhtarı, bir liraya hüsnühal vesikası yahut İkamet kâğıdı veren bir otomat olmuştur. Muhalle, bütün takımı taklavatı ile gider de, muhtar mı kalır? Sopasının değmediği bir tek arnavut kaldırımı bırakmıyım bekçi baba» cübbesinin sürünmediği bir tek eşik btrakımynn İmanı efendi, merhametli saka, yanık sesli müezzin, giderlerken; mahallenin nabzı bileğinde atan muhtarı elbette unutamazlardı.
Vo İşte onların göç etmesini müteakip, mahalleli de, gecelik entarisiyle komşu ziyaretlerine gitmekten, köşcbaşı kahvesinde sohbet etmekten silkindi. Mahalle, semt oklu; catlde oldu; asfaltlı n—ydan oldu. Artık hangimiz “falan muhalle,, diye mektup alıyor veya yazıyoruz? Adreslerimiz "Osmonbey, fuJan sokak", “Nişantaşı filân cadde” dlr. Bu şartlar altında sönük muhtar seçimine mİ, yoksa hararetlisine mİ şaşmak?
Ben îstanhulun Halk Partisi tl Başkanının yerinde olsaydım. muhtar seçiminde halkın lâkaydlslnl, mevcut muhtarlardan memnuniyet mânasına almadan evvel, değişen mahalle hayatını düşünür ve susardım. Çünkü bugünün îstanbıılu İçin mahalle muhtarında politikayı görmek ve bulmak, bir kimya tecrübesinde “eser miktar,, rastlanılan bir elemanı, nümunenln aslı saymaktan farksızdır. Artık büyük şehir, muhtarı; tıpkı polis komiseri, su tahsildarı, yahut belediye hekimi gibi muayyen vazifeleri İfa eden bir memur saymaktadır.
lstanbulıın muhtarları seçimle değil de, tâyinle gelseler, hem şerli ere pek mİ dokunur dersiniz?
SEÇİMLERİNİN
Demokrat Parti de, Halk Partisi de kazandıkları yerleri söylüyorlar
C.H.P. Genel Sekreteri Izmirde
Ankara 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — D.P den verilen malûmata göro Manianda 145 mahalleden 120 sinde D.P., 25 İnde C.H.P., Turgutluda 16 mahalleden 14 ünde D. P., birinde C.H.P., birinde M.P., Turgutlunun 32 köyünden 28 inde D.P. 4 ünde C.H.P., Kırkağaç, Akşehir ve Tekirdağda tamamen D.P., Buranda %75 D.P., Aydında büyük ekseriyetle D.P., Ankara merkez kazasının tasnifi henüz bitmemiştir. Köylerden de katî netice gelmemiştir. Yalnız merkez kazasının 67 mahallesinin tasnifi bitmiş, bunlardan 38 i D.P., 29 u C.H.P. dir. Çankaya köyler de dahil olmak üzere %70 D.P. lehinedir. iştirak nispetleri merkezde %7-8 arasında, köylerde %50-60 arasında tahmin edilmektedir.
Kızılcahnmamda büyük ekseriyetle D P., Kırıkkalenln 83 köyünden 21 İnde C.H.P., otuz beşinde D.P., diğerlerinin tasnifi devam etmektedir. Merkezde 7 mahalleden dördünü ta-mnmen D.P. kazanmıştır. Diğer üç mahalle muhtelittir. Polatlıda D.P. büyük ekseriyet almakta, Ayaş merkez kazasında 8 mahallede 5 D.P., üçü C.H.P., Ezlnede 53 sandıktan 45 * i D.P,, mütebakisi C.H.P..
C.H.P. den verilen malûmat da şudur: İsparta, Keçiborlu merkezinde C.H.P., Urfa merkezde 17 mahalleden 8 i C.H.P., Viranşehir, Akçekale tamamen C.H.P,, Keşan kazası tamamen C.H.P., Antep merkezinde 17 muhtarlık C.H.P., merkeze bağlı köylerden 9 u C.H.P. bir tane D.P., Zonguldak Ereglislnde merkezde C. H.P., Fethlyede 3 muhtarlık C.H.P., Slvasta, Canlk ve Şarkışlada C.H.P., Tarsus merkezine bağlı 73 köyden 53 Ünde C.H.P., Keskinde 4 muhtarlık C.H.
P., Çubukta 1 C.H.P., 3 D.P., Kızılcaha-mamda merkezdo vo merkozo bağlı köylerde tamamen C.H.P., Blngölde merkezde C.H.P., Karata merkezde C.H.P. 6. D.P. 2, Matalyada 19 köy tamamen C.H.P., Bafrada C.H.P. 5, Seyhan merkezinde 19 muhtarlıktan 111 C.H.P., 7 D.P.. Şiirdin Beşiri kazasında merkezde C.H.P., diğer 13
muhtarlıktan 10 u C.H.P., 3 D.P., Yozgat merkezde 11 C.H.P., Erzlnca-nın Kemaliye kazasında 8 C.H.P., 2 D.P., Eskişehir merkezde 15 muhtarlıktan 5 i C.H.P,, 10 D.P.
Adanada muhtar seçimleri
Belediye seçimleri doloyısı’yle
PROPAGANDAYA
üzere Yayın müra-
Belediye Meclisi Se-
bir basın toplantısı yaptı
Cumhurbaşkanı
C. H. P. Genel Sekreteri, Koreye asker sevkı, Atlantik
Paktına girmemiz, C.H.P. nin Radyodan haftada 15 dakika istifade etmesi mevzularına
dair intihalarını anlattı
Adana, 14 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Adana içindeki muhtar seçimlerinin kati neticesi bugün belli olmuş ve 27 muhtarlıktan 14 ü-nü Demokratlar, 12 ni Halkçılar, birini de müstakiller kazanmıştır. Vilâyetin diğer İlçe bucak ve köylerinden gelen haberlere göre Demokratlarla Halkçılar haşhaşa gitmektedirler. Bazı köylerde Milletçilerin de muhtarlık kazandığı anlaşılmaktadır. Seçimin bu şekilde bir netice vermesi Demokratların lehine addedilme-mektedir.
Izmirde muhtar seçimleri
Kore'ye gidecek bir er, İzmlrden ayrılırken oğlu ve karisiyle
vedalaşırken
Koreye gidecek erler dün İzmirden ayrıldılar
İzmir, 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — C.H.P. Genel Sekreteri Kasım Gülek saat 16 da tertip edilen basın toplantısında Halk Partisinin muhtelif konularda görüşlerini gayet politik bir diilo anlatmış, bundan sonra verilen kokteyl partide de daha evvelki İzah ve beyanlarım kısmen vuzuhlandırmıştjr. Kasım Gülek. Kore’ye asker gönderilmesi hususundaki Hükümet kararının nasıl karşılandığı hakkındakl suale karşı C.H.P. nin görüşünü daha evvel belirttiğini İfade etmekte iktifa etmiş ve bu sabah İzmirden yapılan sevklyat sırasında yapılan tezahürlere ve askerlerin şevkli hâlctl ruhiycslno karşı şöyle demiştir:
•'Türk genci askere alındığı zaman kendisine verilen vazifeyi gözünü kırpmadan kayıtsız ve şartsız gücünün son zerresine kadar fedakârane yapar ve yapacaktır. Hiç bir vatandaştan başka bir tepki beklemek hatırdan geçmez. Memleketin yüksek menfaatlerini icap ettiren meselelerde verilmiş kararlar karşısında kimse aleyhte bulunamaz. Ancalc bizim iktidarda bulunduğumuz zamanın şartlan aynen vâki ve mevcut İse Hükümetin Kore'ye asker göndermek kararı münakaşa edilebilir. Biz o günkü şartlara göre memleketin müdafaa kuvvetlerinde hiç bir eksiltme yapıla-mıyacağı kanaatinde ısrar ediyoruz.
Sual — Atlantik Paktınn girmek pahasına böyle bir karan C.H.P. tasvip edemez mi?
Cevap — Atlantik Paktına girmek Türkiye İçin gayet faydalı, hattâ İÜ-zumludur. Türkiyenin Atlantik Paktına girmesi bu paktın kuvvet bulması bakımından da faydalıdır.
Sual — Kore'ye gidecek birliğin izmirden hareketi sırasında halkımızın
cevap ver-
haftada 15 istediğini.
İzmir D.P.sinden istifalar
ve askerlerin büyük tezahürlerine karşı no dersiniz?
Cevap — Bunlar güzel tezahürlerdir. Bir arkadaşım vagonlardan birinde yaşasın tsmet înönü ibaresini gördüğünü söylüyordu
Sual — Yani bu ibare halkın memnuniyetsizliğine bir işaret mİ sayılır?
Kasım Gülek bu sıtale medl.
HaJk Partisinin radyoda dakika sesini duyurmak
filhakika muhalefette İken D, P. nin de böyle bir arzu İzhar etmekle beraber Hükümetin böyle bir talepte bulunmadığını anlatarak demokrasimizin yerleşmesi için buna İhtiyaç olduğunu belirtti.
Bundan sonra seyahat İntihalarını anlatarak uğradığı yerlerde Halk Partisi teşkilâtını sağlam gördüğünü, 1-dare ve adllyedo Hükümetin yaptığı değişikliklerin memlekette bir istikrarsızlık havası yarattığını beyan e-derek dedi kİ:
"Bugün radyoda okunan öğle gazetesinde kökü dışarıdaki cereyanlarla münasebetimiz hakkında yapılan iğrenç imayı şiddetle reddederiz. Bizim ifade ettiğimiz baskıdan kasdlniz, meselâ muhtar seçim, münasebetiyle İleri sürülen mânâsız iddialardır.,,
Kasım Gülek ekonomik konulara temasla şeker fiyatının İndirilmesi, ondan alınan Munmelo Vergisinin kaldırılması gibi tedbirlerin bütçede bir çok açıklara sebep olduğuna işaretle bu açıkların nasıl karşılanacağı sualine Hükümetin cevap vermediğini anlatmış, devletin neşrinden vazgeçilen aylık vergi tahsllâtı rakamlarının gizlenmesinin bir mâna ifade edebileceğini îma etmiş. Hükümetin tasarruf tedbirlerine başvurmadığını İleri müştür.
Kasım Gülok'e C.H.P. nin D.P. darını tenkid ölmesi için vaktin
kon olup olmadığı hakkındakl sualime verdiği cevap şudur:
"Evet, tenkid için vakit erken sayılır. Fakat muhalefette iken derhal yapılması mümkün tasarruflardan bahsetmişlerdi. Bunları ifade etmek için vakit erken değildir, sanırım.,,
Gülek. bu yıl milletvekili ara seçimleri yapılsa idi bir çok yerlerde C.H.P. nin kazanacağını bildiğini ifade ederek sözlerine son vermiştir.
Gülek, bundan sonra Halkovindc bir konuşma yapmıştır.
8Ür-
İktl-er-
îzmlr, 14 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Haber aldığımıza göre D.P. erkânından Haydar Dündar seçildiği Belediye Meclisi adaylığından İstifa etmiş, Osman Kibar da sıhhi sebepler ileri sürerek D.P. İzmir İlçe Başkanlığından çekilmiştir.
Meclis Başkanı ve Amerikan Yardım Heyeti İcra Komitesi Başkanı ve refikasiyle birlikte Bursaya gitti
Bursa, 14 (A. A.) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar beraberinde Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan, Meclis Başkan Vekillerinden Hulûs! KÖymcn ve Amerikan Yardım Heyeti Türkiye İcra Komitesi Başkanı Rus-seli Dorr vo eşi olduğu halde bugün saat 11.30 du şehrimize gelmiştir.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar yollarda köylüler tarafından karşılanmışlar ve bu arada Umur-bey Köyüne uğradıktan sonra Bursaya hareket etmişlerdir.
Cumhurbaşkanı Buranda Cumhuriyet Meydanında Milli Savunma Bakanı Refik Şevket tn-ce. Vali Vekili, partiler erkânı, Belediye Başkanı ve meydanı dolduran muazzam bir kalabalık tarafından karşılanmış vo o-radan Merinos Fabrikasına gitmiştir.
Celâl Bayar öğleden sonra U-ludağa gidecektir.
Bursa, 14 (A.A.) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar. beraberinde Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan, İktisadi işbirliği Türkiye icra Heyeti Başkanı vo Bayan Russelİ Dorr, Meclis Başkan Veklllerindon Hulûs! Köymcn. Milli Savunma Bakanı Refik Şovkot İnce, Maliye Bakanı Halil Ayan, Bursa milletvekilleri ve Bursa Vali Vekili olduğu halde saat 12 do Merinos Fabrikasına gelmişler ve beraberindeki zevat ile birlikte fabrikada bir «ant kalarak tesisleri gezmişlerdir. Müdürlük o-dasına gelen Cumhurbaşkanı, Mr. Russcl Dorr’dan hâtıra defterini imzalamasını rica otmlş sonra da kendileri imzalamışlardır.
Bundan sonra tpokiş Fabrikası gezilmiş ve saat 13.25 te Ulu-dağa hareket edilmiştir. Fabrika Itjçllorl Cumhurbaşkanını geliş ve gidişlerinde tezahüratla karşılamış vo ıığurlamışlardır. U-ludağ yolunda da yer yor toplanan halk Cumhurbaşkanını sevgi tezahürleriyle selâmlamışlar-dır.
Ankara, 14 (A.A.) — Belediye Meclisleri Seçimi için radyolarımızda propaganda konuşmaları yapmak D.P., C.H.P. ve M. P. Basın -vo Turizm Genel Müdürlüğüne caat etmiş bulunmaktadırlar.
Belediye Kanununun Belediye Meclis Seçimlerine dair hükümlerini tadil edon 5669 sayılı vo 7 temmuz 1950 tarihli kanuna göre, radyo ilo yapılacak propaganda konuşmalarında 6545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanununun 45 ilâ 48 inci maddeleri tatbik edilecektir.
Buna göre
çimleri için oy verme 3 eylül pazar gününe tesadüf ettiğino nazaran, radyolarda propaganda konuşmaları yapmak isteyen siyasi partilerin 14 a-ğustos 1950 pazartesi sabahına kadar Basın - Yayın ve Turizm Genol Müdürlüğüne yazılı olarak müracaat etmeleri icap ediyordu.
Radyolarda propaganda konuşmaları yapmak İçin müracaat etmiş olan siyasî partiler arasında, partilerin birer temsilcisinin huzuru İle 19 ağustos cumartesi günü saat 1 de Basın-Yayın vo Turizm Genel Müdürlüğünde kur’a çekilerek konuşmaların sıra ve zamanları tâyin edilecektir.
En az beş seçim çevresinden aday göstermiş olan partiler 24 vo 30 ağustos tarihleri arasında 7 gün 10 ar dakika, 20 den fazla seçim çevresinde a-day göstermiş olan siyasî partiler günde iki defa 10 ar dakika olmak üzere, gerek Ankara, gerek İstanbul radyolarında propaganda konuşmaları yapabileceklerdir.
İzmir 14 (Hususî muhabirimLz bildiriyor) — D.P. de tertip edilen basın toplantısında D.P. il başkan vekili Pertev Ararat muhtar seçimleri hakkmdaki neticeleri haber vermiştir. Verilen izahata göre 72 köy sandığından neticesi alınan 12 sinde D. P. 7, C.H P. 5 kazanç elde etmiştir, îzmirin 83 mahallesinin 45 inden yalnız ikisinde C.H.P. kazanmış, 43 mahallede D.P. adayları muzaffer olmuştur. Diğer mahalle ve köylerde de buna muvazi neticeler elde edilmiştir. Torbalının Arapçı köyünde
C. H.P. adaylan kazanmış ise de bunlar kütle halinde D.P. ye geçmişlerdir. C.H.P. adayları bazı köylerde de tek rey alamamışlardır.
Pertev Ararat bundan sonra Belediye Seçimlerine D.P. nin gayet me-todlu bir şekilde hazırlandığını, Iz-mlrde Belediye Meclisine ayrılan a-daylann şehre hizmet edecek simalardan İbaret bulunduğunu söylemiş,
D. P. nin baskı yaptığı hakkındakl haberlerin lâtife olabileceğini beyan etmiştir.
i
Dün Ankaraya müteveccihen coşkun uğurlandılar
tezahüratla
PARİS
M
Nüfus sayımı, 22 ekim pazar günü yapılacak
Ankara, 14 (Hususi bildiriyor) — 22 ekim yurdun her tarafında yapılacaktır.
muhabirlmlz pazar günü nüfus sayımı
E K T U B U
Ingiliz Dışişleri Müsteşarı Atinada
Müsteşar Davies’ln Yunan
Yugoslav miiııasetatlerinl düzeltmeye çalışacağı söyleniyor
Atina, 14 (AP) — İngiltere Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Erncst Davics bu sabah Atina hava alanına varmıştır. Davles cumaya kadar Atlnadu kalacak, Kırallu Başbakan tarafından kabul edilecektir. Davles aynı lamanda Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Polltls’lo de görüşmeler yapacaktır.
Diplomatik çevrelerin kanaatine gc/rc, Davles, Yunanlstanla Yugoslavya arasındaki normal İktisadî vo siyasi münasebetlerin yeniden kurulması için bütün nüfuzunu kullanacaktır.
Atina, 14 (YİRS) — Atinada bulunan İngiliz Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Davlco, seyahatinin gayri resmi olduğunu, Atl-nsdan sonra Belgrat ve Roma-ya gideceğini söylemiştir.
Yunan-Yugoslav münasebotlo-rl hakkında sorulan bir suale Davivs, bunun ancak bu İki memleketi alâkadar ettiğini, maumafih, îngllterenln, her iki memleket arasında dostane münasebetlerin teessüsü için alinden gelen yardım» yapmaya hazır bulunduğunu açıklamıştır.
MÂNEVtVAT ARTTIRICI BİR DERİŞİKLİK
İzmir, 14 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — İzmir civarındaki askerî birliklerden ayrılan tam teçhlzat-lı, kahraman bir alayımız Kore savaş sahasına Ankaradakl arkadaşla-riyle birlikte katılmak üzere bu sabah saat 10.50 treniyle Ankaraya hareket etmiştir.
Sabahın İlk saatlerinden itibaren şehrin sokaklarından heyecanlı sevgi tezahürleri arasında geçen yiğit askerlerimiz, pencerelerden genç kızların attıkları çiçek buketleri ve (Güle, güle) sesleri arasında Basmahane istasyonuna gelmiş bulunuyorlardı.
Basmahane garı hıncahınç teşyicl-lerle dolmuş, genç erlerimizin bindikleri vagonlar ise sahanlıklarına kadar teşylcller tarafından kaplandıktan başka vagonların üzerleri bile dolmuştu. Vagonlar bayraklarımız ve çiçek demetleriyle âdeta çiçekten yapılmış bir vitrini andırıyordu. Bir tarafta Koreye gidecek askerlerimiz büyük bir metanet ve neşe İçinde a-ilelerine veda ederlerken, öte yanda yavrularının selâmeti için dua eden anneler, kardeşler, hemşireler tam bir ayrılık sahnesini andırıyordu.
Trenin hareketinden evvel ateşin bir gencin irat ettiği hitabe ve bir hâfızın okuduğu selâmet duası, orada bulunanları âzami heyecan içinde bırakmıştı.
Nihayet trenin hareket saati gelip çatmış bulunuyordu. Genç bir a-na, vagonun penceresine asılan oğluna şöyle haykırıyordu:
**— Orada, toprağın İçin çarpıştığını, bu memleketin selâmeti için savaştığını hatırlıyacaksın. Toprak senin olmayabilir. Fakat oradaki
yangın sönerse, burası da sulh ve selâmet içinde olacaktır."
Trenin üstünde (Güle güle git, selâmetle gel) manşetleri göze çarpıyor, gençlik bu heyecanlı uğurlama sırasında (Hedef komünizmi bu top. raklara sokmamaktır) evazeleri yükseliyordu.
İhtiyar anneler ve babaların hali görülecek sahnelerle dolu idi. Bir genç er, (Biz, ecdadımız gibi harikalar yaratacağız. Olduğumuz yerde müdafaa ederken mıhlanıp kalacak, taarruz ederken (Allah, Allah) evazelerini ayyuka çıkaracağız) dlyor( du.
Bu teşyi merasimi, âdeta bir ana, baba gününü andırıyordu. Bu vesile İle bir müşahedemi yazmak, belki realiteye daha uygun düştüğü İçin zarurîdir:
Burada kalanlar kederli, fakat gidenler çok neşeli idi. Esasen Türk askeri, tarihin hiç bir devrinde kış-la askeri olmağı kabul etmediği için savaş sözü ile neşesini bulmuştu. Kısaca gidenlerin gözleri ileride, kalbi İse geride kalmıştı. Onları teşyi e-den bahtlı anneler ise yavrularına takdim ettikleri ufak yolluklarla, genç delikanlıların göğüslerine sıkıştırdıkları (Mushafı Şeriflerle) a-çilmiş olan cihan cihadının bütün insanlara şâmil bir (Clhadıekber) mânasına geldiğini çocuklarının kulaklarına fısıldıyorlardı.
Bu gidiş din ve milliyet İçin değil, fakat insanlığın ve dünyanın selâmeti İçin diğer clhadlann fevkında bir mâna taşıyordu.
Adnan Bllget

Bir gazetenin tertiplediği anketin neticesi:


5
Fransada 50 kişiden 31 tanesi
harp olacağına inanmıyor
Kore harbi, soğuk harp boyunca hiç yatışmam.ş olan sinirleri bir daha son haddini kadar gerdi. Avrupa-da bir telâş havası esmeye başladı. Bermutat ov kaöınları Parlsln malla dolup taşan dü-’* ânlarını boşaltmaya yeltendiler. Reçel mevsimi diyo mİ. harbe hazırlık diye mi, şeker ortadan kayboluverdi. Buğday fiyatının yükselmesiyle, FrnnHada çok ucuz satılan nefis beyaz ekmeğinde de bir fiyat yükselişi olacağını gazetelor yazmaktadır.
Paris gazetelerine gelince, Kore harbi haşlıyalı beri nnketton ankete gidiyorlar: Harp, Avrupayı saracak mı. atom bombası kullanılacak mı? İstikbal üzerinde tesiri şüpheli olan bu nnketlerln değeri no olursa olsun, umumi efkârı istatistik mutalnrlar aksettirme bugün revaçta bir usuldür. Bu yüzden “Cnrrcfour,, gazetesinin ‘•Harbin olacağına inanıyor musunuz?" şeklindeki sualiyle 50 kişi arasında açtığı anketin neticelerini kısaca bildirmekte belki fayda vardır.
50 cevap arasında 31 hayır, 17 evet ve 2 kararsız cevap var. Fransız halkının büyük bir ekseriyetle harbin olmıyacağına inandığı belli olmakla beraber\ verilen cevaplar Arasında enteresan bazı fikirler, görüşler de bulmak mümkündür.
Harbin olacağına inananlar da, i-nanııııyanlar da, dünyayı hâlen sarmış bulunan korku havası üzerinde mutabıktırlar. Eski Başvekil Paul Roynaud gibi şahsiyetler Amerikanın atom bombası ilo saldığı korkunun bir tecavüzü önliyebilecek bir unsur olduğuna inanırken, terakklsevor Hıristiyan lardan olan Paul Rivet bu korkunun on tehlikeli harp âmili o-labileceğlno kani. Çünkü modern harbin ne büyük bir ûfo* olacağını müdrik. aklı başında hiç bir devlet adamı memleketini harbe sürükllyemez. fakat korku psikozu içinde harp kıvılcımının hiç bir İradeye tâbi olmayarak parlaması da muhtemeldir.
Kimisi "Harp olacağına inanıyor musunuz?,, sualini başlı başına mânâsız bulup, harbin fiilen patlamış olduğunu vo Sovyet Rusya ilo Amerika arasındaki harbin hâlen Kore cephe-olnde cereyan ettiğini iddia etmekte» dlrlcr. Başkaları, Kore harbini Av-rupoya silâhlanması İçin vaktinde bir İhtar saymakladır. Meselâ Daladler ne Rusyunın, no do batının harbe hazır olduğunu, fakat Koro harbinin u-radnkl anlaşma ümitlerini tamamen yıkmış olmakla, son iyimser hayalleri de ortadan kaldırdığını vo bundan böyle sağlam bir sulh kurmak üzere, hor iki tarafın kendi müdafaasını sağlamak için işe girişmesi icap otll-ğl kanaatini ileri sürmekte.
"Carrcfour,, un fikirlerini sorduğu hem Rusya, hem de Amerika aleyhtarı kimseler, Kore harbinin ve ileride çıkabilecek umumi bir keşmekeşin Amerikan emperyalizmi kadar, Rus
emperyalizmini de yıkmaya yarıyabl-leceğinı, cephe Asyada olursa. Avru-pnnın harbo karışmasına hiç lüzum kalmayacağını İleri sürmektedirler. Hattâ harbin olacağına İnandığını söyliyen bir anarşist şefi, asıl dünyayı kurmak vazifesinin Amerika ile Rusya arasındaki harp sona erdiği zaman baş Uyacağı merkezinde.
Edebiyat Alemlndo Andrö Maurols “Harp olacak mı?„ sualine menfi cevap vermiş. Marksist nazariyoye göre, kapitalist dünyanın kendi kendine çökeceğini beklediği İçin Rusyanın katiyen hnrp istemediği fikrini ileri sürmüştür.
Parlsln moda âlemi nczdlnde yapılan ankete gelince, büyük terzilerin hepsi sualo “Hayır,, diye cevap vermişler. Zarafet ve güzellik dünyasında kapalı yaşadıkları için mi, yoksa harbin bile kadın müşterilerini giyimlerinden. süslerinden alıkoymadığı İçin mi olacak, bilmem. Fath, Bal-maln, Carvon, Marccl, Rochas ve Jean Dessös hep bir ağızdan harbin olmıyacağı kanaatini belirtmişler. Allah vere do onlar haklı çıksın...___
Ayşe NUR

Genelkurmay Başkanı bugün
Kore’ye gidecek Birlik hakkında izahat verecek
Ankara, 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Kore'ye gönderilecek askerî birliğimizin teşkili İçin muhtelif yerlerden gelen kıtalar şehrimizde toplanmaktadır. Çubuktan gelen subay ve erlerimizin de bugün muayeneleri yapılmıştır. Bir yandan büyük bir itina ile birliğimizin hazırlığına devam edilirken diğer yandan da birliğin nasıl ve ne zaman gönderileceği hakkında Amerikalılarla temaslar yapılmaktadır.
Bugün şehrimizde çıkan bir gazete bu movzuu ele alarak, birliğimizin hazırlanması esası üzerinde Amerikalılarla aramızda bir ihtilâf çıktığını ve Amerikalıların bizden standardize yani ölenin yerine diğer birinin ikamesi şeklinde bir tugay istediklerini ve Türk Hükümetinin do buna rıza göstermediği yolunda neşredilen haber, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Snmot Ağaoğlu tarafından tekzip edilmiş ve bu haberi yazan hakkında gereken adlî muameleye tevessül edileceği bildirilmiştir.
Kore'yo gönderilecek askerî birliğimiz hakkında şimdiye kadar gazetelerde neşredilen haber ve tefsirlerin hakikî veçhesini bildirmek üzere yarın Genelkurmay Başkanlığında bir basın toplantısı yapılacaktır.
DÜN YAPILAN ASKERÎ TATBİKAT
Bugün Amerikalılar tarafından 28 İnci tümene verilen silâhların kullanılış şeklini teftiş mahiyetinde Telsizler civarında bir askerî tatbikat yapılmıştır.
İngilterede askerî hazırlıklar yapılıyor
Parlâmentonun acele toplanması istenirken, 1932 doğumlular askere çağırılıyor ve endüstri seferberliğine doğru gidiliyor
Elli beş yıllık bir gazeteciyi kaybettik
İzmir, 14 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — îzmirin yetiştirdiği büyük mütefekkir ve Türk basınının 55 yıllık emektar bir siması olan Bi-çakçızade Hakkı “Bey" dün gece hayata gözlerini yummuştur.
Adanada askerî mezarlık soyuldu
Adana, 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Adnnaduki askeri mezarlık soyulmuş, hırsızlar bilhassa külliyetli mikturdu kefenlik bez çalmışlardır.
Londra, 14 (YÎRS) — Hükümet, Askerlik Kanunu gereğince 1.7. - 30.9.1932 tarihleri arasında doğmuş olan bütün gönçlerin 2.9.1950 tarihinde şubelere başvurmalarını emretmiştir.
Londra, 14 (YİRS) — İngiliz sanayii liderleri bugün hükümet mümessilleriyle, silâhlanma programının tahakkuku hakkında görüşmelere başlamışlardır.
Londra, 14 A.A. (Reuter) — Muhafazakâr Parti Lideri Churchlll, Avam Kamarasının 12 eylülden önco. gelecek hafta zarfında İçtimaa davet e-dllmesi yolunda teklifte bulunmak maksadlylo çarşamba günü Başbakan Attlee ilo görüşecektir. İngiliz kabinesi. geçen haftaki toplantısında, Avam Kamarasının 12 eylülde İçtimaa davet edllmesindo karar kılmıştı.
Bnşbnkan Altleo'yo gönderdiği vo bugün yayınlanan bir mektupta Churchlll dünyanın bugünkü buhranlı vaziyetinde Avam Kamarasının eylülde toplanmasının doğru olmayacağını belirtmektedir.
Liberal Parti Lideri Clcment Davles do, Attlco'ye aynı şekilde bir mektup yazmıştır.
Başbakan Attlee. Churchlll'e verdiği cevapta, gelip kendisini görmesini vo böylo bir tedbiri neden gerekli addettiğini İzah ötmesini bildirmiştir.
Churchlll'in teklifi hakkında Bakanı Bovin ile bugün gö-
Attlee, Dışişleri rüşmüştür
Çarşamba günü Attlee İle görüşecek olan Churchlll'ln, hükümet kararının Birleşik Amerika ile diğer memleketlerde uyandırdığı nahoş tesir üzorlndo ısrarla duracağı sanılmaktadır.
Müteakiben Attleo'nin herhangi bir karara varmadan Önce, kabineyi içtimaa davet etmesi veya başlıca bakanlarla görüşmesi boklonmoktcdlr.
26 ağustosta Eskişehirde bîr miting yapılacak
Eskişehir, 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Büyük taarruzun başladığı 26 Ağustosta şehrimizde büyük bir mitlnğ yapılacaktır. Türk milletinin muhtemel bir harp taarruzuna karşı uyanık olduğunu ve Birleşmiş Milletler ülküsüne bağlı bulunduğunu göstermek ve komünizmi tel’in mak-aadiylo yapılacaktır. Mitinge siyasi partiler, hususi müesseseler, İşçi ve gençlik teşekkülleri katılacaktır.
20 yaşında tahsil hayatını bitirerek İzmir mektubl kalemine intisap eden mehrum Hallt Ziya Uşaklıgil merhumla birlikte Nevruz mecmuasını çıkarmış ve muhtelif gazeteler, de senelerce kıymetli yazılar yazmıştır. Bir çok eser veren merhumun son eseri “İlmin, hayatın bencesl” adlı felsefe kitabı idi.
r

--------------
TAHSİL KUPONU
1 aralık 1950 do çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-sağıdaki kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası o-lubllecokftlnlz.
Tafsilâtını hor pazar günkü (YENİ İSTANBUL.) (la arayı-nız.

teni İstanbul'un
KII'OM
J
15 Ağustos 1960
Sayfa 4
Y tt* .n I İSTANBUL
Muharrirlerin soyadı alfalıc sırasl.vlo her gün bir tanesi neşrolunacaktır.
Havacılık bahisleri:
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
1


Hava boşluklarının
nedir?
Garip bir yılbaşı gecesi
Ogece sahildeki meyhanede hiçbir değişiklik yoktu. Yeni yıl münasebetiyle her eğlence yeri donanmış, glrlö kapılarına rengârenk fenorler asılmıştı.
Deniz, karanlıkta kaybolmuştu. A-rasıra açıktaki dalgakıran tarafından dalga vuruşları duyuluyordu. Fenerin yanıp sönen kırmızı ışığı, bu karanlık muhite yegâne canlı rengi katıyordu. Dalgakıranın İçine sinmiş bütün tekneler, karanlığa bürünmüştü.
Köşe başındaki fenerin altında u-yuklayan gece bekçisi, bir sigara yaktıktan sonra yava> adımlarla yerinden doğruldu ve uzaklaşarak koyu karanlıkta kayboldu.
Uzaktan uzağa, civarda bulunan u-mumhanenln gürültüsü duyuluyordu. Biraz sonra o taraftan gelen göbekli bir gölge, küfürler savurarak meyhanenin köşe başındaki fenere kadar geldi ve ışığın altında sızıp kaklı. Görenler, “sarhoş” dediler ve geçip gittiler.
Dışarının bütün bu canlılığına rağmen sahil boyundaki meyhane boştu. Genç meyhaneci her günkü gibi bü-fo arkasına geçmiş, bardakları kuruluyordu. Her gece meyhaneye uğramayı âdet edinen komşu kunduracı, tekrar her geceki yerine oturmuştu. Her zamanki sakin bakışlarlyle, dışarıdan yanıp sönen fenerin kırmızı ışığını seyrediyordu.
Aptal da her günkü gibi tekrar gelmiş ve yerine geçmişti. O da her akşam buraya uğrar öl îçtlği birşoy değildi. Bir bardak şarap İçer ve kırk kuruş verirdi. Bugüne kadar ölçüsünden hiç şaşmamıştı. Her halde, hizmetçilikle kendisine bakan annesinden, günde ancak “kırk kuruş», coplt-yeblllyordu. Her gece bir bardak şarap vo mukabilinde “kırk kuruş”.
Genç meyhaneci, bardakları kuruluyordu. Çehresinden “can sıkıntısı okunuyordu. Her halde bu bir 11si bir bir
düşüncesi vardı. Belki vardı. Kimbillr, belki şey için canı sıkılıyordu, nefes aldı ve:
i” gece için bir de
sevgi-başka Derin
kendi de at-
içmişti. Bardağı masanın iterek:
gece pek yalnızsın, dedi, gelmezler mi?..
— Bu gece yılbaşı diyerek, kendine mırıldandı. Bu geceyi latıyoruz ve işine devam etti.
Komşu kunduracı, bardağındaki son yudumu köşeline
— Bu Bekçiler
Genç meyhaneci:
— Eu gece pek gelmezler zannederim, bu gece sarhoşlan kovalarlar. Biraz durdu, sonra devam etti. Her gece bu saatlerde burada olurlardı, amma bugün hiç de belli olmaz.
Komşu kunduracı başiyle tasdik ettikten sonra:
— Ne yapsınlar... dedi. Bu gibi günleri beklerler.
Genç, son sözleri dinlememişti. Son bardamı da kurulayıp yerine yerleştirdi ve köşedeki süngeri alıp büfeyi silmeye başladı. Aynı zamanda söyleniyordu:
— Bizim pederin ısrarı, dedi. O, halen burasını eskisi gibi zannediyor. Kendi zamanında burası çok İşlekmiş. Limana sık sık yabancı gemiler gelir, bütün taycalar, bütün ateşçiler •‘Linıan Lokantası” nı sorar, buraya gelirlermiş. O zaman burası lokanta imiş. Günde altı çeşit yemek pişermiş. Ama bugün; bugün buraya mahalle bekçilerinden ve birkaç iş-zlsden başka uğrayan bile olmaz.

Bütün bunları söyledikten sonra bir an durdu, sonra devam etti:
— Babam halen buranın işliyeceği-n! bekler durur, dedi. Varsın beklesin!
Kunduracı başını kaldırdı ve:
— İnsan ümitle yaşar, ümitle, dodi. O zaman genç meyhaneci elindeki
süngeri bir yana bıraktı ve gözlerini ona çevirerek yaklaştı:
— Evet diye bağırdı, ümit... ümit.. Bir an nefes aldı sonra devam etti: Ümit etmek, ümit etmek ve sadece rüya görmek. Bunların hepsi do güzel şeyler. Fakat hakikat olan şu kİ; insanlar parayı nerede bulsalar hayatı da, saadeti de orada ararlar.
Bunları söyledikten sonra bir nefes aldı:
— Yalan mı ya... diye komşu kunduracıya sordu. Kunduracı tereddütlü bir çehreyle ona baktı, genç meyhaneci onun önündeki bardağı aldı ve büfeye gitti.
Kunduracı:
— Söylediklerin doğru diye tasdik etti. Ama bu yaşından sonra ne yep-sın oğlum, dedi. Yetmişine dem vurdu, artık çalışamaz. Bu sebeple burayı sana bıraktı. Bundan şey senin. Tamir etmek, başka bir şekle sokmak... ların hepsi sana düşer.
Bu sözlerden sonra genç meyhaneci kunduracıya baktı:
sonra her gerekirse artık bun-
ettt: dedi, para
Sana doğruyu Bu kadar yıldır geçiremedim de-
arkadaşının ke-
— Tam altı tane oldu, dedi. Bu meyhaneyi ben işletiyorum. Sonra sesine mahrem bir eda vermeye çalışarak devam söyliyeylm mi, elime toplu bir sem yerinde.
Komşu kunduracı derine iştirak etmek istedi.
— Allah bir kapıyı kaparsa ötekini açar, dodi.
Bu aöz ümit verici olmakla beraber. genç meyhaneciyi kızdırmıştı.
— Açar derler ama dedi, vergi almaya golen tahsildar bunlardan hiç anlamıyor. Bak. bu gece yılbaşı ve ikimiz burada kumru gibi muhabbet edip duruyoıuz. Bak etrafına; —arka masalardan birinde oturan aptalı işaret ederek— şu aptaldan başka kimse var mı?.. Bu sözlerden sonra kunduracının masasına oturdu ve, bu aptal her akşam buraya gelip o turur, dedi. İçtiği bir bardak şarap, kırk kuruş. Bugüne kadar bir kelime konuştuğunu duymadım. Dilsizdir. Aptal aptal gözümün İçine bakar ve şarap ister. Yeni geldiğinde birkaç kere durdum, ama “kırk kuruş” madı. Durdu, devam etti: Etrafımda hep garip çehreler, sızmış dimağlar...
Ayağa kalkmıştı, fakat devam etti:
— Burada hep aynı şişeler, dedi. Bu şarap şişesi, kırmızı renkli. îşte bunlar soda şişeleri. Onların alt rafında bardaklar var, ötede masalar, aynı İskemleler, aynı pislik... aynı fakirlik... ve gittikçe kuvvetlenen sesi nihayet uzun bir küfürle neticelendi.
Küfürden sonra devam eden süküt
»•
İkinci bir bardak dol-her seferinde cebinden tan başka bir şey çık-blr nefes aldı, sonra
müddetinco kunduracı başını öte tarafa çevirdi, aptal, başını kaldırdı ve tebessüm eden bir çohroylo genç meyhaneciye bakmıya başladı. Fakat genç meyhaneci sözlerini bitirmemişti, dovam etti:
— Her fırtınadan sonra alâimlsoma görünürmüş, dedi. Bıktım artık bu sözlerden, her günlük lâflar bunlar. Sabrotmok, boklemek, değlgmoa bu köhne yerde kapanmak...
Genç meyhaneci bu sözleri söylerken, dilsiz başlyle tasdik ediyor ve gittikçe kendinden geçerek acaip sesler çıkarıyordu. Bir ara simsiyah dişlerini göstererek gülmeye başladı. O zaman genç meyhaneci ona döndü ve:
— Her şeyden çok şu nptalın bakışlarından bıktım, dedi ve yalnız kırk kuruş için diye devam etti: o-nun gibi ben de dilsiz olmak İsterdim. Belki bu bana daha çok sükûn verecekti.
Tam o esnada meyhane önünden şarkı söyliyerek ve uzun nidalar savurarak birkaç sarhoş geçip gittiler.
— Bak. dedi, a zaman meyhaneci; içmişler, sarhoşturlar.
Ve sesini birden yükselterek bağırmaya başladı:
— Bıktım artık bu ezici kâbustan. Ben de yaşamak istiyorum. Başkalarına nasip olan, noden benden esirgeniyor» ben neden böyleyim.
Bütün bunları söylodiği zaman komşu kunduracı şaşırmış, ona bakıyordu. Fakat genç meyhaneci sesini yükseltmişti, devam etti:
— Az Önce gençler sarhoştular, dedi, başlan dönüyordu, niye?.. Bir an durup nefes aldı, sonra: Evet, dedi, niye?.. Belki onlar da benim gibi bir kâbus içindedirler, belki onlar da benim gibi yaşadıkları hayattan çoktan bıktılar» belki onlar da benim gibi doğlşmek bilmeyen bir hayatın içlndo kaybolmuş sürünüyorlar. Ve bugün bütün bunlardan kurtulmak için olmalı, içtiler. İçtiler, susamış gibi, her şeyi unutuncaya kadar. Bütün bunlan o hayattan kurtulmak, uzaklaşmak İçin yaptılar.
Genç meyhaneci bu sözleri bir solukta söylemişti, rahat bir nefes aldı. Fakat:
— Her halde onlar da benim gibi başka bir hayatı beğeniyorlar, diyerek az sonra tekrar söze başladı: O. hayatın kendi tahminlerinde, tahayyüllerinde yaşıyor.
Tam bu anda meyhanenin kapısı açıldı ve siyah paltolu bir adam meyhaneye girdi. Yakalarını kaldırmıştı. Yüzü hiç görünmüyordu. Sakin a-dımlarla bir masaya gitti vo oturdu. Bir an; genç, kunduracı ve aptal şüpheli nazarlarla ona baktılar, sonra aptal başını öteye çevirdi, kunduracı yere baktı.
Meyhaneci:
— İşte, dedi, şu anda bu adamın isteğini yerine getirmeye mecburum ve isteksiz bir yürüyüşle yeni gelenin yanına gitti.
Kunduracı yalnız kalmıştı. Burnunun altından mırıldandı, “bu gece yılbaşı”.
Müşteri oturmuştu. Genç meyhaneci yanına geldiğinde,
— Bana İçki ver, dedi.
Meyhaneci:
— Ne...?
— Bir İçki, ne olsa.
— Rakı... dedi, meyhaneci.
— İyi... kuvvetli olsun.
Meyhaneci büfeye gitti ve bir bardak rakı doldurarak geri geldi.
— îşte... dedi. rakı.
— Başka istesem?..
— Kapalı... Şişe.
Yabancı bardağı önüne çekti, genç meyhaneci sakin adımlarla kunduracının masasına gelip oturdu, artık tamamen sükûnet bulmuştu.
— Bırakıp gitmek olmaz, dedi. Pederin kalbini kırmak olmaz.
Komşu kunduracı —dert dinlemekten bıkmış olacak— yerinden kalktı ve:
— Artık eve gitmeli, dedi. Yavaş adımlarla büfeye doğru ilerledi ve duvarda asılı paltosunu alıp giymeye başladı. Meyhane kapısından çıkacağı sırada ansızın döndü ve sordu:
— Saatten haberin?.. ,
Bu sözü yalnız genç meyhaneci 1-şitmiştl. Köşedeki aptal ve az önce gelen yabancı, dalgın bakışlarla dışarıyı seyrediyorlardı. Meyhanecinin saati yoktu. Meyhanenin çalar saati birkaç gün evvel elinden düşüp kırılmıştı, bu sebeple;
Genç meyhaneci:
— Hiç haberim yok. dedi. Ama tam gece yarısı olunca bütün düdükler ö-tecek. Daha ötmediler, demek saat onikl yok.
Komşu kunduracı teşekkür beyanında blrşeyler mırıldandıktan sonra her zamanki sakin halleri ile meyhane kapısından dışarı çıktı ve gecenin koyu karanlığında kayboldu.
Dışarda yanıp sönen fenerin kırmızı ışığı, az önce gelen yabancının gözünden konmamıştı. Mütemadiyen dışarısını seyrediyordu. Rakısını hâlâ içmemişti. Bardağı parmaklarının a-rasına sıkıştırmış, sinirli hareketlerle çevirip duruyordu. Az sonra sinirli bir hareketle bardağı ağzına götürdü ve bir yudumda içti. Sonra gözlerini tekrar fenerin ışığına çevirdi ve öylece kaldı.
Genç meyhaneci tekrar büfeye gitti ve süngerle, raftaki şişelori «ilmiye başladı. Bütün şişeleri sildikten sonra elini şakağına dayıyarak o da dışarıyı seyre başladı.
Meyhane sakindi. Birkaç kişi meyhanenin uzun penceresi önünden hızlı adımlarla geçip gittiler. Limana sığınmış mavnaların uzun direkleri sağa sola sallanıp duruyorlardı. Köşe başındaki ışığın altında bekçi, bir sigara daha yaktı ve birkaç nefes çektikten sonra karanlıkta kayboldu. Fenerin direği dibine sızmış olan sarhoş, yerinde yoktu. Bekçiler İcabına bakmışlardı herhalde. Uzaktan uzağa civardaki umumhanenin gürültüsü duyuluyordu. Bunlar acaip nidalar ve yırtık kahkaha sesleriydi.
Genç meyhaneci bütün bunlarda çoktan alışmıştı. Yabancı, dışarısını seyre devam ediyordu. Bir an üçü birden dışardaki şenliğe kulak kabarttılar; genç meyhaneci dudaklarını dişleri üzerinde gezdirerek tükrü-ğlinÜ topladı ve büfenin altındaki çöp tenekesine iri bir tükrtik fırlattı. Tam o anda, hafifçe bir feribot düdüğü duyuldu. Fakat o kadar hafif ve sönüktü ki, umumhanenin gürültüsü arasında kayboldu.
— Tanrı beraberlerinde olsun, diye mırıldandı genç meyhaneci, çok şükür kurtuldular.
• •
•«
Düdük sesi bir koro daha duyuldu ve bu defa epeyce uzun sürdü. O zaman meyhaneci tekrar mırıldandı:
— Artık kurtuldular...
Yabancı, bu sese meraklanmıştı.
— Bu ne? diye sordu.
Bu söz üzorlno genç meyhaneci birden uyandı ve onn baktı. Bir yabancı idi. Onu, bu muhitte hiç görmüş değildi. Biraz da onun bakışlarından korkmuştu.
— Bir feribot, dedi.
— Ne?...
— Feribot..
Bir an durdu» onun bakışlarını süzdü, sonra:
— Bir forlbot, dedi. Bu gece kalktı.
Yabancı, başını boş bardağına çevirdi.
— Bana rakı getir, dedi.
Bu söz üzerine gönç meyhaneci rahat bir nefes aldı vo büfeden rakı şişesini alarak yabancının yanına gitti.
— Bu İkincisi, dodl.
öteki, başlylc tasdik etti veı
— Nereye?., dodi.
— Ne nereye...
— Feribot, dedi yabancı.
— Tanrı bilir, kaderin şevkine bağlı.
— Ne zaman kalktılar?..
— Simdi, az önce. Nb’o sordun?.. Yabancı, başlyle bir hareket yaptı.
— Hiç. dedi» Öyle sordum.
Bir an ikisi arasında soğuk bir sükût oldu. Dışardakl gürültü artık susmuştu. Genç moyhanecl daha bir adım atmamıştı ki» feribotun düdüğü tekrar duyuldu. Genç birden durdu, yabancı sinirli bir hareketle başını yukarı kaldırdı, düdük sesi devam ediyordu. Yabancı fena halde sinirlenmişti:
— Defolsun gitsin artık, dedi. Kessin artık sesini.
Gönç meyhaneci ona döndü ve, o da onun kadar sinirlenmişti.
— Merak etme dedi, gidecek. Kordeyse sesini de keser, artık hurdan.
Bu sözlerden sonra baktı. Genç meyhaneci
idi. Tereddütlü bir hali vardı, zun küfürler mırıldanıp duruyordu.
Yabancı:
— Gel otur, dedi.
Meyhaneci ona baktı.
— Bon içmiyecoğim, dedi.
— Niye?., diye sordu yabancı. Bu gece yılbaşı.
(Sonu yarın)
Uaakla^acak
yabancı ona hüzün İçinde U-
Asrımızda tayyare bir tren gibi, vapur, otobüs gibi fakat daha süratli ve rahat olduğu idrak edilmeye ve (Tayyare tehlikelidir) fikri sabiti artık zihinlerden silinmeye boşladı. Bilfarz Türklyedeki yıllık uçak ka-zalarlyle yalnız İstanbul oto kazalarım tetkik edersek bunu daha iyi anlarız.
Pek çok kimselerin yer etmiş bir tanesi sudur.
Bir kaç men üstünde uçan bir tayyareyi seyreden şoförlerden birisi diğerine:
— Şu tayyarenin pilotu hava boşluklarına düşmemek için kimbillr ne kadar terliyordnr, dedi.
Gerek tayyarecilikle iştigal etmemiş olanların havacılık hakkındaki bu bildikleri ve gerekse uçmuş olanların havada hissettikleri bir takım sallamaların mahiyeti nedir?
Her şeyden Önce hava boşluğu sözünü ve teknik tabirini düzeltmek lazımdır. Havanın da bir ağırlığı olduğu hepimizce malûmdur. Hava yumuşak ve seyyaldir. 72000 metreye varan hava tabakasının zerreleri arasında bir tayyarenin boşluklarda yuvarlanmasına sebep olacak hava boşlukları olamaz.
Bütün bunlara rağmen uçuşta boşluklarda yuvarlanma hissini verdiren bazı hâdiseler vardır. Bunlara tayyarecilik lisanında sağnak denir. Sağ-nak, uçakları sağa sola yatırmaya çalışan Ani irtifa alışlar, düşüşler yaptıran kuvvettir. Bu kuvvetin hava dahilindeki teşekkül sebepleri çoktur. Bunların en önemlilerini izah edelim:
Sağnaklnnn ekserisini havanın yukarıya, aşağıya doğru olan cereyanları yapar. Bu cereyanların menşei terbülans, konveksiyon cereyanları vo yeryüzündekl manilerden husule golen anaforlardır.
Denizden karaya doğru esen bir rüzgâr biraz sonra sahile ulaşır. Kara parçası, denizden yüksek olduğu için orada rüzgâr şakuli bir yükseliş yapar. Önündeki tepe veya dağın zirvesine geldikten ve orada bir takım anaforlar yaptıktan sonra tekrar mukabil satıhta, fakat bu sefer aşağı doğru esmeye başlar. Bu esnada cereyanın içinde bulunan cisimler havanın akışına tâbi olurlar. Tesadüfen biz de bu cereyanın yolunu takip etsek» sahili geçtikten biraz sonra dağı aşmakta olan ve yükse-
zihinlerinde havacılık mevzularından do hava boşlukl&n konu*
gün önce başlarının he-
de Ani bir
da cereyan biraz evvel
len cereyan, tayyareyi darbo ile kaldıracaktır.
Tepeyi aştıktan sonra aşağı doğru estiğinden
kaldırmakta olan kuvvet birdenbire zail olacak ve tayyaremiz hafif bir düşme yapacaktır. Böyîece bazılarının dediğine göre bir hava boşluğuna düşmüş olacağız.
Rüzgârları doğuran sebepler çoktur. Binaenaleyh hemen her zaman bu nevi çağnaklara maruz kalabiliriz. Fakat bu sağnAkiar arazide pok yükseklere kadar çıkmazlar. Yüksükten uçulduğu takdirde bunlara maruz kalınmaz.
Bilhassa yazın sıcak havalarda görülen bir sağnak nev’I daha vardır. Isınan hava daima amudi olarak yükselir. Bu yükselen hava sütunun yambaşında aşağı doğru bir cereyan toessüs eder. Tabiat türlü renklerdedir. Ormanlar, nadaslı tarlalar, türlü ekinler, deniz koyu renktedir. Bunlar sıcakta çabuk ısınarak üzerindeki havayı da ısıtır. Bu suretle orada amu-dî bir hava cereyanı ve civarında da aksi yönde diğer bir cereyan teşekkül eder. Tayyare bu cereyandan geçerken altından maruz kalacağı kaldırıcı kuvvet sebebiyle irtifa alacaktır. Biraz sonra da bir düşme hissedilecektir. Bu cereyanların üstünden uçağın kanadı geçerse sağa veya sola bir yıkılma görülecektir.
Sıcak hava soğuk havaya nazaran gevşektir. Hava dahilinde muhtelif sebeplerden yer yer bazı sıcak hava kütleleri husule gelir. Tayyare kısmen soğuk bölgeden bu sıcak kütleye girer ve çıkarken gene sallanır.
Bulutların bir iki ytlz metre altında sağnak bölgesinde ânl rüzgâr esişleri veya dinmeleri de lara sebep olur.
Bizzat rüzgârın hortum amudî esişi de sağn&klan
Yolculara belki İlk anda İçlerine bir ürperme verecek olan bu sağnak-lan doğuran daha bazı sebepler vardır. Fazla teknik mülâhazalara girmeden ekseriyeti teşkil edenlerin bunlar olduğunu söyleyebiliriz.
Yukarıda izah edilen sebeplerle husule gelen düşmeler ve irtifa alışlar 5-10 nadiren 50 metre civarındadır. İstisna teşkil eden haller yok değildir. Sağnaklar pek ender hallerde tehlike arzetmişlerdir.
İyi, bilgili ve tecrübeli bir pilot bu sağnakların pek çoğunun önüne geçebilir.
aalJanma-
şeklinde yapar.
PİLOT
Öğrenmek ihtiyacında oldnğnmuz lıerşcy
Hicrî
Zilkade
I ı
1369
VAKİT
Güneş öfclo İkindi Akşam Yatsı tmsftk
19 5 0 Ağustos
Rumî
SİNEM AL
R
Sah
VASATİ
6.07 13.19 17.08 20 09 21.51
4.16
2
1366
EZANİ
0.58
5.09
8.58 12.00
1.42
8.06

Uçak, tren, vapur
GELECEK OLAN UÇAKLAR
0.45 D.H.Y. (Türk) Burandan. Izmirden. — 14.10 L.A.Î. (t-talya) — Roma. Atlnadan. — 15.00 D.H.Y. (Türk) Vun, D.
Anka-G. An-Afyon-(Türk)
Ankara-
9.50 D.H.Y. (Türk)
Roma, Atlna-D.H.Y. (Türk)
16.45 D.H.Y. Balıkealrden. (Türk) Ka-
Bakır. Elâzığ» Sivas, •adan. — 15.15 Urfa, tep. Adana, Konya, dan. — 15.35 D.H.Y. İskenderun, Adana,
dan. — 15.50 B.E.A. (Ingiliz) Londra» Nis, dan. X- 10,00 Izmirden. — (Türk) İzmir,
— 18.25 D.H.Y.
hlro, Beyrut. Ankaradnn. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankara-dun. — P.A.A. (Amerikan) rfong-Kong, Bnnkok, Kal küte . Delhi, Karaşi, Basra, Şamdan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 D.H.Y. (Türk) Bursa-ya. — 8.30 B.E.A. (İngiliz)
AtJna, Nls, Londra’ya. — 9.0*3 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kayseri, Malatya, Elâzığ, Erzu-rumn. — 10.15 D.H.Y. (Türk) tsmlre. — 10.30 D.H.Y.(Türk) Ankara, Adana, tBİccnderunn. — 16.00 D.H.Y. (Türk) îzmt-(Türk) D.H.Y.
21.35 P. Brüksel.
Londra, Gander, Now-Yorlc*a.
re, — 17.00 D.H.Y. Ankaraya. — 17.05
(Türk) Burao.ya. — A.A. (Amerikan)
GELECEK OLAN VAPURLAR
14.00 Ankara, B.Akdenlzden
— 18.00 Necat, lneboiudan. — 20.00 Uludağ, Mudanyadan. — 22.30 Bandırma, Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAH
8.00 Bandırma, Bandırmaya.
— 9.00 Uludağ-, Mudanyaya. — 17.00 Sus, Mudanyaya. — 18.00 Anafarta, lskenderuna. — 10.00 Antalya, Karabinaya.
GtDECEK OLAN
TBKNLER
8.20 Semplon Ek». (Avru-
pa). — 18.10 Ankaraya (Eka.)
— 23.20 Ankaraya (Ek#.),
AtLnada Jüpiter m û be dİ harabeleri
Yunanistanda hayat:
Dondurmanın 2,5 liraya satıldığı memleket
DÎR konfor âbidesi halinde göz dol-ü duran ve “Akdenlzin İncisi” la-
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAH (42562) 1 — Kızıl Maske (25 kısım birden).
AR (44394) 1 — Ralcibeler.
2 — Olimpiyatlar (türkçe). ATLAS (40835) 1 — Şampiyon Avı. 2 — Aşk ve Kıskançlık. BEŞİKT.AŞ BAHÇESİ 1 — Esir Kız. 2 — Maskeler Aşa-ğL
ELHAMRA 1 — Aşk Senfonisi. 2 — Talih Dönümü.
INC! i — Yuvaya Dönüş. 2 — Müzik Beldesi.
tPEK 1 — Hainler Geçidi. 2 — Vahşi Koşu.
MELEK (44868) 1 — Öldüren Buse. 2 — Bestekâr Denizci. LALE (43505) 1 — Hamlet
(türkçe). 2 — Sihirli Aşk. SARAY (41656) 1 - Bir Yedmenin Ahi (türkçe), 2 — Seferler Aslanı (türkçe).
SUATP.ARK (83143) 1 — Saltanatlar Deviren Gözde. 2 — Maskeler Aşaga. 3 — Yedmenin Aşkı.
SÜMER (42851) 1 — Katiller, 2 — Dell Gönül.
ŞARK (40380) 1 — Maceralar Kıralı. 2 — Klcopatra.
ŞIK 1 — Vatanım İçin. 2 — idam Korkusu,
TAKSİM (43191) 1 — Mahalle-nin Sevgilisi. 2 — Ayşe.
TAN 1 — İki Açıkgöz Asker Dönüşü. 2 — Kanşan. 3 — Ce-ealr Dansözü.
ÜNAL (Kışlık) 1 — Tarzan Drmanlar Prensi. 2 — Karımı öldürdüm.
ÜNAL (Yazlık) 1 — Şehitler Kalesi. 2 — Bağda Gül.
YENİ 1 — Vazife Başında. 2 — Gülen Gözler. 3 — Lassle nln Yavrusu.
YILDIZ (42847) 1 - Yaman Arkadaş. 2 — Bitmemiş Dans.
İstanbul cîhetî
İLEMDAR (23863) 1 — Üç Şeytanlar. 2 — Çoban Kızı.
VYSU 1 — Yeni Güneş. 2 — 5lÜm Diyarı.
AZAK 1 — Dans Perlzi. 2 — Zaloğlu Rüstem. 3 — Hayat Fırtınası.
ÇEMBERLtTAŞ 1 — Atlı Polisler (31 kısım). 2 — İhanet ‘türkçe).
HALK 1 — Barbaros Devrin-
lo Venedik. 2 — Aşk Memnu
S — Hudut Boyu.
İSTANBUL (22367) 1 — Kısmet. 2 — Gizli Vesika.
KISMET (26654) 1 — Kerem İle Aslı (türkçe). 2 — Bir Dağ Masalı (türkçe).
MARMARA (23860) 1 — Leylaklar Açarken. 2 — Senin O-lacağım.
MİLLÎ (22962) 1 — Çoban Kıçı. 2 — Üç Şeytanlar (türkçe) TURAN (22127) 1 — Keşif A-layı (türkçe). 2 — Üç Sllfih-jörler (türkçe) 3 Kahramanlar Geliyor (türkçe).
YENİ (Bakırköy 166-126) 1 — Balalayka. 2 — Ali Baba 40 Haramiler.
KADIKÖY CÎHETÎ
HALE (60112) 1 — Pamuk
Prenses ve 7 Cüce. 2 — Vatan Fedaileri.
OPERA (60871) 1 — Aşkım ve Günahım (türkçe). 2 — Sevimli Haydut (türkçe).
SÜREYYA (60862) 1 — Nehirler I(ırallçe8İ (türkçe). 2 — Yeşil Yuva.
ANKARA:
ANKARA (32432) 1 — Şehsade Slmbad. 2 — Hafİyeler Kıralı. BÜYÜK (15031) 1 — Ölünce^ Kadar. 2 — Kazanovanın Aşk Maceraları.
CEBECİ (13846) 1 — Kafkas Kartalı. 2 — Denizler Arelanı. PARK (11131) 1— Kadın Severse. 2 — Uyumayan Adam. SUS (11071) 1 — Kanlı Prens. 2 — Şehrazatın Doğuşu.
SÜMER (11072) 1 — Zehirli Ruhlar. 2 — Hayaletler Gemisi.
ULUS (22240) 1 — Aşk ve Para. 2— İki Cingöz Casuslar Peşinde.
YENİ (14040) 1 — Hayat Peşinde. 2 — Aşk Şarkısı,
GAR OAKtNOSUNDAı yan Akrobatları.
İZMİR:
ELHAJURA: Kapanmıştır.
LALE 1 — Boks Kıralı. 2 — Tehlikeli Dansöz. 3 — Çaylak Hafiye Esrar Şehrinde.
YENİ Kapalıdır.
TAN 1 — Boks Kıralı. 2 — Tehlikeli Dansöz. 3 — Çaylak Hafiye Esrar Şehrinde.
İTFAİYE
Ankara 00
İzmir 2222
Beyoğlu 44644 İstanbul 24222 Üsküdar 60945 K. köy 60872 Karşıyaka 15055
SIHHİ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakımı Ankara
İzmir
44998
60536
91
2251
îtal-
EMÎNÖNÜ: Saduilah (Eminönü) — Yorgl (Unkapam) — Arif Neşet (Alemdar) — A-sadur (Gedlkpaşa)
BEYOĞLU: Klnyoll (Merkez)
— Sıhhat (Merkez) — Kemal
Rebul (Taksim) — Fındıklı (Galata) — Tuna (Galata) — Asım (Şişil) — Nlşantaı (Şişil) — Halıcıoğlu (Haaköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa) FATİH: Muharrem Tanır
(Şehzadebaşı) — Ziya Nuri (Aksaray) — Yedikule (Sa-matya) — Nazım Malkoç (Şehremini) — M. Fuat Boyer (Karegümrük) — Haylm Berk (Fener)
EYÜP: Eyüp Sultan BEŞİKTAŞ: Vldin (Beşiktaş)
— Yeni (Ortaköy) — Ama-vutköy — Merkez (Bebek) KADIKÖY: Merkez (Kadıköy)
— Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı
ÜSKÜDAR: Selimiye HEYBELİ ADA ı Heyboliada BÜYÜKADA: Merkez İZMİR: Çankaya (Aleancak)
— Tilkilik (Basmahane) — Şifa (Kemeraltı) — Yeni (Eş-refpnşa) — Karantina (Yalılar)
ANKARA: Kurtuluş — lamet-puşa — Çankaya
kabını haklı olarak kazanan Ankara vapurundan çıktıktan sonra» İkinci Cihan Harbinin en amansız bir şekilde sillesini yiyen Pire, büsbütün perişan, büsbütün zavallı bir manzara arzediyor. Liman tesislerinin büyük bir kısmının yeniden yapılıp tamir edilmesine, temizlenmesine rağmen acıklı görünüşü kendini kolayca hissettirmekte berdevam... Yunanlılar, Alm&nlardan çok înglllzlerden müşteki; zira en isabetli bombalan, bu bir zamanlar oldukça mamur memlekete Nazi İşgali günlerinde İngiliz tayyareleri atmış. Diğer taraftan daha düne kadar ortalığı allak bullak eden çeteciler de, Atina sokaklarına kadar sokularak az hasar vermemişler.
Pire İle Atina artık tamamen birleşmiş vaziyette, eskiden 600.000 1 geçmiyen bu İki şehir nüfusu çetecilerin Önünden kaçan halkın yerleşmesiyle 2 milyonu bulmuş. Henüz pek çoğu işsiz güçsüz olan bu zavallılara Amerika geniş mikyasta yardım ediyor. Yeni gelenlerin zamanla memleketlerine döneceklerini zanneden hükümet ve eski sakinler yanıldıklarını anlamakta... Yunanistanda bugün için “çete harbi” diye bir şeyin kalmamış olmasına rağmen bunların memleketlerine dönmek istememeleri, daha konforlu bir şehir hayatına kavuşmak için bir takım fedakârlıklara katlanmayı göze aldıklarım gösteriyor.

Yunanistanda korkunç bir hayat pahalılığı hüküm sürmektedir. Konuştuğum bir çok kimseler, Avrupa toprakları üzerinde daha pahalı bir memleket bulunmadığı kanaatini izharda âdeta anlaşmışlardı. İstanbullu ve hükümet tarafından verilmiş resmî vesikayı haiz bir mihmandarımız vardı. Aynı zamanda hah komisyonculuğu yapan ve İki şirkette hissedar olduğunu söyliyen bu a-dam, kendisini ve karısını - mütevazı bir hayat yaşadıkları halde - geçin-diremedlğinden şikâyetçi. Birkaç misalle Yunanistandakl pahalılığın dehşeti anlaülablllr: tklnci sınıf bir lokantada 3 kap yemek bizim paramızla 12-14 lira; 1 kilo et 7 lira; dondurma 2.5 Uradır. Yevmiye 45.000 drahmi (15 Ura) alan bir ustabaşı bize: “4 tane çocuğum var. diyordu. Elime geçen para 2 kilo etle. 2 ekmek almaya yetmez !M
Tarihi eserler, sütunlar, heykeller şehri Atinada ve bütün Yunanistanda siyasî durum tam bir sükûnet ar-zetmekte. Halk, Kıralcı Çaldarlsln
Yazan : Orhan Karaveli
iktidarı kaybetmesinden ve Sosyalist Plâstlrasm iş başına gelmesinden memnundur. Memlekette yüzde 15-20 arasında komünist azınlığı bulunduğu tahmin edUmekle beraber, bunların siyasî parti olarak faaliyetleri gayet ehemmiyetsizdir. Şimalden gelecek bir tehUkeye karşı Elen milleti oldukça azimli görünüyor. Şunu iftiharla kaydedeyim ki. Yunanlıların bize olan hayranlığı gün geçtikçe belirli bir şekilde artmaktadır. Yüksek mevki sahibi bir zat: “Biz, General Kolokotronl’nln heykelinin harp mânasında Türklyeyl gösteren parmağından üzüntü ve hicap duyuyoruz; şu kadar var ki, Türk topraklarına uzanan bu parmaktan şimdi (örnek alın) mânasını çıkarmaktayız” demiş ve sözlerine şöyle devam etmişti t “Sizin bugünkü ileri durumunuz ne olursa son seçimlerinizdeki geniş İfadeyi hiç birimizin aklı almıyor. Nasıl olur da. Türk milletinin hayatında büyük bir rol oynamış 27 senelik bir parti iç harpsiz, kavgasız, gürültüsüz hattâ bir tek silâh patlamadan devrileblllr ? İnanılır şey değil l”

Bütün ülkeyi, besllyen m ün bit topraklı Makedonyaya mukabil Pire, A-tina ve havalisinde ağaç ve yeşillik, sayılacak kadar az. Bu kayalık arazide ağaç yetiştirmek İçin artık teşebbüse bile geçmek istemiyorlar. Temmuz sıcağında her taraf alev u-lev yanıyor. Adım başında yıkık binalara rastlanılan geniş asfalt caddelerde dolaştıkça insanın nefesi daralıyor. Şehrin büyük buz ve bira fabrikasının önü, birkaç yüz gram buz alabilmek İçin bekleşen Atmalılarla tıklım tıklım dolu... Sıcağın şiddeti yüzünden, biraz da “Demokrasi var” diye düşündüklerinden olacak, kanunen siyah göğüslük giymeleri mecburi olan bayan memurlar, dairelerde, postahanelerde, aşın derecede açık saçık japone elbiselerle vazifelerini görüyorlar!»
Birkaç çizgi ile Yunanlstanın bugünkü durumunu belirtmeye çalışan yazıma son verirken ticari bakımdan önemli bir noktaya temas etmek istiyorum. Istanbuldan gitmiş veya, kendi ifadeleriyle, bu şehri görmek bahtiyarlığına erişmiş Rumların ve bütün ağzının tadını bilen Yunanlıların en çok hasretini çektikleri şey nedir, bilir misiniz? Bizim balıklar: mevsimine göre kalkanlar, uskumrular v.s.. Zengin bir Yunanlı içini çekerek şöyle diyordu: “Bizde çıkanlar hem çok iri, hem de saman gibi, tik fırsatta karides yemek İçin îstanbu-la geleceğim.”
R
A
D
Y
0
L
A
R
ANKARA ı
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M.S.Ayarı.
— 7.31 Hafif müzik (pl.). — 7.45 Haberler.
— 8.00 Şarkılar (pl.). — 8.15 10 dakika vals
(pl.). 8.26 Günün programı ve hava ra-
poru. — 8.30 Hafif orkestra parçaları (pl.).
— 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M.S.Ayarı. — 12.30 Şarkılar (Okuyanlar: Borrln Kurt» Mefharet Blrtan. Behtye Tetikor). — 13.00 Haberler. — 13.15 Dört Gazeller söylüyor (pl.). — 13.30 öğle gazetesi. — 13.46 Wftit Disncy'in tHmiorindon müzik (pl.), — 14.00 Hm raporu, akşnm programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. 18.00 M.S.Ayan,
— 18.00 Şarkılar (Okuyan: Muzaffer Blrtan).
— 18.30 Salüh orkestrası (pl.). — 10.00 M. S. Ayarı vo haberler. — 10.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Yurttan eeslor (İdare eden: Neriman Altındağ). — 19.45 Radyo ilo İngilizce. — 20.00 Meşhur tenor ve sopranolar (pl.). — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 İncesaz (Ferahnâk Faslı) Okuyan: Müzehher GÜyer, Sabite Tur, Sevim Tan. — 21 00 Temsil. — 21.45 Serbest saat. — 22.00 Konuşma.
— 22.15 Dana müziği (pl.). — 22.45 M.3.A-yarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL l
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Habor-
lor. — 13.15 Öğle konseri (pl.). — 13.45 Şarkılar. — 14.20 Serbest s sn t. — 14.30 Türküler vo oyun havalan (pl,). — 14.45 Jhonny Guar-neri Kentetin den caz müziği (pl). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Karışık hafif akşam müziği (pl.). — 18.20 Şarkılar. — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 10.20 Spike Jones ve arkadaşlarından neşeli müzik (pl.). — 19.30 Sadi Yaver Ataman Memleket Havaları Ses ve Saz Birliği Konseri. — 20.00 Asrımızın müziğinden örnekler (pl.). — 20.30 Şarkılar. — 21.00 Serbest saat — 21.10 Oda müziği. — 21.35 Rlchard Wagner Operalarından müzik (pl.).
— 22 00 Asırlar Boyunca Türk Musikisi. —
22.30 Rumba ve sambalar (pl.). — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pl.). — 23.30 Programlar ve kapanış.
LONDRA ı
8.00 Dinleyici İstekleri (Hafif müzik) (19.76 m.). — 9.30 Caz Kulübü (16.84 m.). —
10.30 “Grand Hotel,, den Müzik (16.84 m.). —
11.15 Yeni Londra Orkestrası (16.84 m.). —
13.30 Caz Müziği (11.49 m.). — 15.30 B.B.C. "VVorthcm” Orkestrası (16.84 m.). — 18.00 Ingiliz Orkestra Müziği (pl.). (16.84 m.). —
19.15 "Grand Hotel” don Müzik (13.97 m.).
— 23.15 “Grand HoteV’den Müzik (25.38 m.).
Fende yendikler:
Kemik Bankası
Bugün Birleşik Amerlkadaki bir çok hastahanelerde İstimal edilmekte olan “Kemik Bankaları” operatörlere kolaylık sağlayıp kemik aşısına tâbi tutulacak hastalan hem fazla ıstıraptan ve hem de tehlikeden kurtarmaktadır. “Kemik Bankaları” esas İtibariyle soğuk depolardan başka birşey değildir. Buraca bir insandan çıkarılan kemikler, diğer bir insanın veya hastanın zedelenmiş kemiklerine aşı yapmak hususunda istimal edilinceye kadar muhafaza edilmektedir.
“Kemik Bankası”, hastayı müteaddit ameliyatlara tâbi tutma neticesinde başgösterecek ıstıraplardan kurtarmaktadır. Bu yüzden “Kemik Bankalan” cerrahinin en öhem-11 gelişmelerinden biri olarak gözö-nünde tutulmaktadır.
Bu şekilde muhafaza edilen kemikler umumiyetle sahiplerine kolaylıkla aşılanmaktadır. Halbuki, bir hastaya yabancı bir kemik aşılandığı takdirde süratle bir netice alınamamaktadır.
Bankaya bütün insan kemikleri kabul edilmemektedir Bu kemiklerin tüberküloz» kanser, malarya, sifilis ve karaciğer hastalıklarından muztarip olanların kemikleri kullanılmamaktadır. Kemikler çıkarıldıktan sonra sterilize edilerek hususi kavanozlara yerleştirilip sabit bir hararette muhafaza edilmektedir. Bu esaslar dahilinde kemikler namütenahi bir şekilde muhafaza edilebilmektedir.
BULM
Soldun »ağn:
1 — Kir temizleyici bü madde.
2 — GÖrmiyen (Çoğul); Mutfakta bulunur. 3 — Ked’nln bekçiliğini yaptığı (Çoğul); Bir nota. 4 — Komşu bir devlet ; Adap ve ahlâka dair kıssa. 5 — Maadar «kİ; Bir harfin okunuşu. 8 — Refikana hUrmet et (iki kedme). 7 — Pek seyrek olarak; Su. 8 — Suç bağışlama OclAsik t&laffuzu ilo); Bir kurşun kal om markası. 9 — Sıfat takası; Kalburdan geçiri tyt 10 — Ziyaaı kapalı (iki kelime).
Yukarıdan inağı:
1 — Sözü anlamı hâvi (tk! kolime). 2 — Nişane; Umumi mahallelere yapıştırılır. 3 — 0 İnsanın arazından geçince dnrgın-lık husule gelirmiş. 4 — Bir tas-flyo vasıtası; Ters! mandanın getirdiği. 5 — Koyuver; Ok; Sıfat takası. 6 — Terel hayvan otlatılan yor; Soluk. 7 — Çamdan akan yapışkan madde» 8 — Şişkinlik; Suda; Parmağını batır. 9 — Feryat; Tersi bilgin (eski terim çoğul). 10 — Küçük dane-eiklor hallno getirerek.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLÎ
Soldun
1 — Refik Hallt. 2 — Bilil; Seal. 3 — Kalabalık. 4 — Ajan; Çanak. 5 — Ben; Km; T^e. 6 — Er; Sel; Ar. 7 — Katana. 8 — Seven adaıu. 9 — Gazab; Ruso. 10 — Ataşen aval.
Yukarıdan usnğü
1 — Rekabet; Ga. 2 — Etajer; Sat. 3 — Filftn; Keza. 4 — IlAn; Savaş. 5 — Kibar; Kelebe. 6 — Açılan. 7 — Aslan ; Nara. 8 — Lcin; Aduv. 9 — Iskala; 10 — Ti;
Kerim oL
15 Ağustos 1950
YENİ I RT A N B I' b
8avfa 5
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Tütün meselelerimiz:
Kısa
Ankara Tütün Kongresi
Haberler
Tütün tacirlerinin, tütün müstahsillerinin, Tekel idaresinin, tütün şirketlerinin, alâkalı bakanlıkların ve millî bankaların mümessillerini bir arada toplayan ve tütüncülüğümüzün istikbalini ayarlayacak bir mahiyet taşıyan bu Kongre, İsabetli kararlar alabilirse, Devletin tütün siyasetine yeni bir istikamet verebilir !
Birinci Tiltlln Kongresi, Cumhurbaşkanı Celâl Bayann İktisat Bakanlığı zamanında Ankarada, İkincisi eski Tekel Bakanı Suat Hayrl Ürgüplünün başkanlığında tzmirde, üçüncüsü de 15 haziran 1950 tarihinde Ankarada toplanmış ve hiç şüphe yok kİ her birisinde isabetli bazı kararlar alınmıştır.
Yapılan bütün bu kongrelerde, son defa Ankarada toplanan kongrenin hazırladığı rapor kadar realiteye uygun bir rapor tanzim edilmediğini ve 27 sahlfeye sığdırılan bütün hakikatlerin bu kadar vâkıfane incelenmediğini ve bütün aksaklıklar hiç bir vakit bu kadar cesaretle ileri sürülmediğini tebarüz ettirmek yerinde olur. Çnkü rapor, başından sonuna kadar rakamlara, vesikalara davanmış ve hakikatleri bütün acılığı ve açıklığı İle ortaya atmış ve hataların neden ibaret olduğunu da açıkça Hükümete anlatmıştır.
işin en güzel tarafı, bu kongTede bulunan ve raporu hazırlayan delegeler, Türk tütüncülüğünün mukadderatını tayin edecek ve devletin tütün siyasetine yeni bir istikamet ve-recek bir karar için kendilerinde bir salâhiyet görmiyerek. büyük, küçük bütün tütün müstahsilleri mümessillerinin hazır bulunacakları bir kongrenin en kısa bir zamanda toplanması lüzumunu İleri sürmeleri ve Hükümetin de muvafakatini temin etmeleridir.
İşte 10 ağustos 1950 tarihinde Ankarada toplanan tütün kongreslnLn esasım ve ruznamesinj bu 15 ağustos 1950 tarihli Ankara kongresi hazırlamıştır.
O kongrede bulunan ve raporun mündericatma vâkıf olan Hükümetin tütün dâvasına verdiği ehemmiyeti anlamak için bu defa açılan kongreye de bizzat Başbakanın ve Ankarada bulunan bakanların, açılış töreninde hazır bulunmalarını ve en ufak teferruata kadar alâkadar olmalarını göstermek kâfidir.
Binaenaleyh Ankara Tütün Kongresi, tesbit edilen gün ve saatte, Ticaret ve Ekonomi Bakanının başkanlığında bu güzel ve sevinçli hava içinde açılmış ve fakat daha başkan İntihabından itibaren başlayan sinirli bir hareketten sonra başkan vekilleri seçimleri yapılmış ve ruznamedeki mevzulara göre komisyonlar ayrılarak faaliyetine başlamıştır.
Üç gündenberi içlerinde bulunduğum ve müzakerelerini dinlediğim komisj'onların en kalabalık olanı Tütün Ortaklığı Komisyonu ile İstihsal Komisyonu idi.
İstihsal Komisyonu ne kadar sükûnetle ve bilgi ile çalışıyorsa Ortaklık Komisyonu da o kadar hararetle tartışıyor ve Ortaklık Kanununu, farkına varmadan kendi aleyhine çevirmeğe uğraşıyordu.
Hiç şüphe yok kİ bu Ortaklık Kanunundan dolayı menfaatleri muh-tel olanların sistematik propagandaları ve bilhassa bu Ortaklık Kanununun yeni bir Tekel oyunu şeklinde havayı bulandırmaları yalnız komisyon âzalannı değil, müşahit suretiyle gelen, istlşarl mahiyette İştirak edon delegeleri de sinirlendirmiş ve nihayet Tekel Bakanının müdahalesi de bir netice vermediğinden geç vakit müzakere ertesi güne talik e-dilm iştir.
Vaka şu: Bundan dört sene evvel, tütün müstahsillerinin kalkındırıl-
Yazan : İsmail Ziya Bersis ması için bir Tütün Bankası kurulmasına ve bunun sermayesinin de Milli Korunma Kanununun hükümlerine dayanılarak müstahsilden her sene istihsal edeceği tütünlerden yüzdâ beşi kesilerek bunun bir bankada toplanmasına Hükümet karar veriyor ve bu karar mucibince toplanan paraların yekûnu 30 milyon lirayı bulunca Hükümet dc, Tütün Bankası yerine ‘Türk Tütün Ortaklığı" ismindeki 5628 numaralı kanunu 23-3-1950 tarihinde alelacele çıkartıyor ve fakat eski hükümet düşüp de yeni hükümet İktidara gelince tütün dâvasını yeniden ele alıyor ve işe bir tütün kongresi toplamak suretiyle başlıyor.
Filhakika kanun tütün müstahsilinin tam mılnasiyle lehinde ise de, kanundan zarar görenler veyahut kanunun tatbikinde hikmeti vücut-lan kalmıyacağını vehmedenler, bu kanunun ruhunu zedelemeğe uğraşıyorlar ve kısmen de muvaffak oluyorlar. Komisyonda bugün esen hava, bu Ortaklık Kanununa Tekel isminin hiç karışmaması ve yalnız sermayenin seksen milyon lirasının müstahsil ve yirmi milyon lirasının da Ziraat Bankası tarafınlan konulması ve idare heyetinin üçü Ege, ikisi Marmara, ikisi Karadeniz, biri Şark vilâyeti müstahsilleri arasından ve birisi de Ziraat Bankası tarafından İntihap olunması gibi tekliflerdir kî böyle bir teklifi ne Ziraat Bankasının ve ne de diğerlerinin kabul etmelerine imkân yoktur. Vaziyet bu kararsızlık içinde heyeti umumiyeye intikal edince büyük tartışmalara yol açacağı muhakkaktır.
Tütün ihracatçılar komisyonunda, kültürlü insanlara mahsus, sessiz ve sadasız çalışmaların havası içinde cereyan eden müzakereler hem daha esaslı ve hem de daha faydalı işler çıkarmış ve raporunu hazırlamağa başlamıştır.
Bu komisyon, ihracatın ana dâvalarını yani Amerikalıların, her taraftaki ve bilhassa Al manyadaki rekabetlerini bahis mevzuu ederken son günlere kadar senede yedi sekiz milyon kilo tütün satmaya alıştığımız Mısıra bu sene, hiç bir ihracat yapamadığımız ileri sürülmüş ve ü-zerinde ehemmiyetle durulmuştur. Münakaşaları bir hayli süren bu Mısır meselesi hakkında esaslı bir karaca varılmadan ve raporu kaleme alınmadan evvel komisyon âzalann-dan dört kişilik bir heyetin Ticaret Bakanlığı ile temas etmesi ve Hükümetin noktai nazarı öğrenilmek istenmiştir. Tecrübeli ve dinamik yeni müsteşarın bilgili ve tecrübeli fikirlerini ve cevaplarını sadre şifa bul-mıyarak Ticaret Bakanının şahsından ve ağzından daha müsait değilse bile takviye edici imkânlar elde edebileceğini sanan heyet tütün için müstesna bir şey yapılamıyacağını, bununla beraber bir ümit ve teselli kapısını büsbütün kapamış olmamak için kongrenin hitamında bir şey yapmaya çalışacağı vadini alarak raporlarını hazırlamaya başlamışlardır.
Biz, bu nokta hakkındaki mütalâamızı ayrıca yazacağız. Ancak senede yirmi milyon liralık bir İhraç müşterimiz olan Mısırı bugün kaybedecek olursak bunu bîr daha telâfi ede-miyeceğimizi ve bu zengin piyasanın rakiplerimizin eline geçmesine sebebiyet vereceğimizi üzülerek hatırlatırız.
1 falyada latifçilik
★ Roma (YİRS) — Kore harbi haberleri piyasaya aksettikçe İtalyan motörcülcri istifçiliğe başlamışlardır. Bunun üzerine otomobil akşamı ve ateşleme bujisi hemen piyasadan kalkmıştır. Otomobil akşamı fiyatları derhal % 6 artmıştır. Bu arada yiyecek maddelerinde de istifçilik başlamıştır. Mahalli idareler h&Lka lüzumsuz yere istifçilik yapmamaları için İhtarlarda bulunmaktadır. Fakat geçen harpte emniyet telkin eden sözlerin boşa çıktığını gören halk esaslı maddeleri istif etmekte devam etmektedir.
Batı Almanya
İhracatı
★ Frankfurt (Hususî) —* Batı Al-manvanın bu senenin ilk yansındaki ihracatı harpten sonra kırılan İlk rekordur. Ekonomik Koopcras-yon Batı Almanya hususi komisyonu altı ay İçinde bütün ihracat tutarının 778.400.000 dolar olduğunu söylemiştir.
İktisadî işbirliği Komisyonunun bildirdiğine göre 1950 nin ilk yan. smda Batı Almanya ticaret muvazenesini tamamen düzeltmiş ve dolar açığını kapamıştır. 1950 nin ilk aylarındaki ithalâtı 1 milyar 118 milyon 200 bin dolar İdi. İktisadî işbirliği mümessillerinin söylediğine göre, Almanyanın bu ilerlemesine sebep yiyecek maddeleri satın alabüecek yeni pazarlar bulması idi. Aynı zamanda dünya, nin değişik sahalarlyle alış veriş yapabildiği için dolar sahasından yaptığı mecburi satışlar azalmıştır. 1949 senesinin sonbaharında liberallzasyon tedbirleri alındığından beri ilk defa olarak Batı Almanya Marshall Plânı devletlerine fazla İhracat yapabilmektedir.
Tütün Kongresi umumî heyeti
Marshall Plânı bittikten sonra
Dünkü toplantıda tütün ekiminde mevziî tahditler konulmaması, Tütün Ortaklığı Komisyonu raporu delegelere yeni tevzi edildiği için umumî heyet müzakerelerinin tehiri ve komisyon raporları üzerindeki görüşmelerde oyların ihtisas şubeleri tarafından verilmesi mevzuları görüşüldü
Adonada iş mahkemesi kuruluyor
Adana 14 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — İş Mahkemeleri Kanununun yürürlüğe girmesi üzerine, Adana Birinci Asliye Hukuk Mahkemesinin de iş mahkemesi haline getirilmesi uygun görülmüştür. Yaz tatilini müteakip faaliyete geçecek olan Adana iş mahkemesi bir yargıç, bir iç veren ve bir işçi temsilcisinden teşekkül edecektir.
Izmitte Turyağ fiyatları
Gazetenizin 10 ağustos 1950 tarih ve 253 numaralı nüshalarımn "Günün ekonomik hareketleri,, sahifesl-nin beşinci sütununda, Izmitte turyağ fiyatının 30-50 kuruş yükseldiğine dair İzmit menşeli bir haber o-kunmuştur.
28 haziran 1950 tarihinde Istanbul-da teslim beher kilosu 205 kuruş olarak tesbit edilen ve son haftalar zarfında mayi nebati yağ fiyatlarının hayli yükselmiş olmasına rağmen el-yevm 205 kuruş fiyatı muhafaza e-den turyağlanmızın, hiçbir makul sebep ve âmile dayanmaksızın Izmitte 30-50 kuruş yükselmesine katiyen ihtimal vermediğimiz gibi bu hususta mahallî müşterilerimizden yaptığımız tahkikat dahi herhangi bir artış vukuunu teyid etmediğinden, gazetenize yanlış aksettirilen mezkûr haberin tashih ve tavzihi için İşbu mektubumuzun takdimine lüzum hasıl olmuştur.
Binaenaleyh bu maruzatımızın U-muml efkâra arzını halkın menafii namına rica eder ve bu hususta ihtiyar buyurulacak zahmetten dolayı şimdiden teşekküratımızı takdim İle derin saygılarımızı sunarız.
Türkiye Yağ ve Mamulâtı Anonim Ortaklığı “TÜRYAG,,
Ankara. 14 (A.A.) — Türkiye Tütün Kongresi bugün saat 10 da Başkan-veklllerlnden Kocaeli Milletvekili vc müstahsiller temsilcisi Mehmet Yılmaz’m başkanlığında Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri Özsan, Ekonomi vc Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe, Tarım Bakanı Nihat Iğrlboz da hazır bulundukları halde İkinci umumî heyet toplantısını yapmıştır.
Kongre Başkanveklh Mehmet Yılmaz toplantıyı açmış, müteakiben kongreye temenni mahiyetinde Trabzon, Atabey vc Çanakkale İllerinden gelen telgraflar okunmuştur.
Bundan sonra başkanlığa, tütün e-ldrnindc mevziî tahditler konulmaması ve Tütün Ortaklığı Komisyonundan gelen raporlar delegelere yeni tevzi e-dilmiş oluduğundan umumi heyet müzakerelerinin tehir edilmesi vc komisyon raporları üzerindeki görüşmelerde oyların ihtisas şubeleri tarafından verilmesi isteklerine ait önergelerin müzakereleri yapılmış ve SÖZ alan kongre genel sekreteri Leml Aksoy, umumî heyet toplantısı İçin yapılan gündemin tütünün istihsalinden ihracına kadar mülâhaza edilecek şekilde hazırlanmış olduğunu, bu itibarla kongre çalışmalarına başlanılmasını İstemiş ve gündemin altıncı maddesini teşkil eden İstihsal Komisyonu raporunun önce müzakere edilmesi teklifinde bulunmuştu. Bu teklif kabul edilmiştir.
Bundan sonra Akhisar delegesi Süleyman Sırrı Sever, kongre başkanlığına sunduğu bir önerge ile Tiirk tütün ortaklığı ve yüzde beşler mevzuu üzerinde yapılacak görüşmelerde oy vermelerde müstahsillerin yalnız vc serbest bırakılması ve oya tacir ve eksperler temsiclilerlnin katılmaması isteğinde bulunmuştur. Bu Önerge a-leyhlnde konuşan İzmir Tütüncüler Derneğinden Haydar Aryal ve Salâ-haddin Sanver, tütün dâvasının bilhassa gruplar arasında değil, müstahsil, tacir ve eksperler tarafından bir kül halinde ele alınması lâzım geldiğini, bunun memleket işi olması hasebiyle bütün grup temsilcilerinin oya iştirakini istemişlerdir. Akhisar müstahsil delegesi Tcvfik Kay ah om, Çeşme delegesi Hafız Sadık Tütüncüoğ-1u, Gönen delegesi Necdet Çokarpek. Kiraz delegesi Şükrü Özkan, Düzce müstahsil delegesi Ahmet Oktay, ö-nergenin leh ve aleyhinde konuşmuşlar, bu arada söz alan Tarım Bakanı Nihat îğrlboz. Önergenin usule muvafık olmadığını, bu itibarla kongre delegelerinin hor hususta müşterek oylarının alınması lâzım geleceğini söylemiş ve raporlar üzerinde konuşmalara başlanmasını istemiştir.
önerge reddedildikten sonra bütün grup temsilcilerinin oya iştiraki kabul edilmiş ve İstihsal Komisyonu raporunun müzakeresine karar verilmiştir. *
Müteakiben rapor maddeleri üzerinde müzakerelere başlanmıştır. Raporun birinci maddesini teşkil eden cins ve kalite mevzuunda tohum meselesi, fidelik ve toplu fidelik, hastalıklarla mücadele, gübreleme, dikim, kırım, kurutma, muhafaza ve denkleme meseleleri İncelenmektedir.
Tohum ıslâhı meselelerinde yapılan görüşmeler münasebetiyle söz alan Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri özsan şunları söylemiştir:
"Maltepe Tütün Islâh Enstitüsü yalnız tütün ıslâh işleri ile değil Üzüm vesaire gibi maddelerin tohum ıslâh işleri üzerinde de çalışır. Bu enstitüye bağlı 17 bölge vardır. Bu yıl 20.000 kilo tohum tevzi etmiştir. Bu itibarla enstitü faaliyetinin muvaffak olmadığı İddia edilemez. Gümrük ve Tekel Bakanlığı Tarım Bakanlığı ile müştereken çalışarak tohum ıslâh işlerinin ne şekilde geliştirileceğini kararlaştıracaktır. Bu iş bir merci işidir. Bunun İçin kongrenin bir karara varmamasını İsteyeceğim.,,
Müteakiben birinci maddenin tümü Oya konulmuş ve aynen kabul edilmiştir.
Daha sonra İkinci maddenin müzakeresine geçilmiştir. İkinci maddenin birinci bölümünün İkinci fıkrasını teşkil eden "Bu cüzütamlnrın dışında no
yeniden ne de deneme yollylo hiçbir suretle tütün ekimi yapılmamalıdır.,, hükmünün maddeden çıkarılmasını isteyen Diyarbakır Milletvekili Remzi Bucak’ın Gümrük ve Tekel Bakanlığının kaçakçılığın önlenememesi sebebiyle şark vilâyetlerinin bir çoğundan tütün ekimi yapılması İçin istenilen müsaadeleri rerdcttiğlni. bunun men'I için sebep teşkil edemlyccoğinl söylemesi üzerine kürsüye gelen Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri Ö2sun şu açıklamada bulunmuştur:
"Arkndalar;
Sark bölgesinde geniş mikyasta tütün ekimine müsaade edilmemesinin sebebi kaçakçılığın önlenememesi dc-ğlldlr.Şark tütünleri hariçte plyııse bulamamaktadır. Sürümü yoktur. Ancak yerli fabrikasyon ihtiyacımızda kullanılabilmektedir. Kullanılan miktar önceleri bir milyon kilo iken bu sene 3 milyon kiloya çıkmıştır. Tarlalarımız ıslâh edilmiş, tütün ekimine elverişli duruma sokulmuştur, bunun İçin bize ekim müsaadesi verin diye mahallî heyetlerce tanzim edilen. Tarım Bakanlığından geçtikten sonra bize gönderilen raporlarla yapılan müracaatlara ekim müsaadesi veriyoruz. Yasak mmtakalarda da tütün ekimi yapılmakta ve bunlar daha önce müsamaha gördüğünden ve böylelikle düşük vasıflı tütün ekimi ve İstihsali arttığından bundan böyle, böyle bir vaziyete müsaade edilmlyccektlr. Deneme ekimi yapılmaması şartını koymak mahzurludur. Belki ilerde şarkta Vlr-glnia tütünü tlplndo iyi kalite tütün istihsal edilebilecek ve bunlar piyasada tutunabilecek!İr. Bu fıkra kaldırılmaca da bundan deneme ekiminin serbest ve geniş olarak yapılabileceği mânası çıkarılmamalıdır. Şüphesiz kİ bu fıkra menfaatleri haleldar ctmlyecek şekilde hükümetçe tadil edilecektir.,,
Gümrük ve Tekel Bakanının bu açıklamasından sonra bu fıkranın leh vc aleyhinde müzakereler cereyan etmiş ve vaktin gecikmesi münasebetiyle müzakerelere saat 15 te devam e-dilmek üzere toplantıya saat 13 te ara verilmiştir.
Yeni Dış Ticaret rejimi
İhracata ait hükümler bugün meriyete giriyor
Yeni ticaret rejiminin ihracata müteallik bükümleri bugünden itibaren yürürlüğe girmiştir. Yalnız bu hususta Bakanlıktan şehrimiz Ticaret Müdürlüklerine bir tebligat gelmediğinden tacir şaşırmış vaziyettedir. Dün gece geç saatlere kadar alâkadarlar bu hususta bir şey söylememişlerdir.
Ticaret Bakanı, yeni rejim hakkında bir Izahname hazırlandığını ve bunun derhal bastırılarak piyasaya çıkarılacağını beyan etmişse de, düne kadar böyle bir İzah name piyasaya çıkmamıştır.
Ticaret anlaşması İle bağlı bulunduğumu» memleketler hakkındaki kayıtlar, bu memleketlerle olan anlaşmalarımızın yürümemesi yüzünden ortaya pürüzler çıkarmaktadır.
Yeni kararnamenin tatbikata alt izah namesi bu hususları da aydınlatacağından tacirler izahnameyi sabıısızlıkla beklemektedirler.
VVashington, (Hususî) — Kore harbinin yarattığı krizler Amerlkodaki bir çok resmi makamları Marshall Plânı bittikten sonraki vaziyet hakkında başka türlü düşünmeye şevketti. 1952 de Marshall Plânı bittikten sonra da Amerika Batı-Avrupa devletlerine büyük çapta yardımlarda bulunacaktır. Ve bunu yapmıya mecburdur. Bundan başka, dünyadaki emniyetsizlik havası arttıkça henüz "kalkınmamış., diye tâbir edilen memleketlerde hususî envestlsman imkânları azalmaktadır. Halbuki A-merikan Hükümeti Marshall Plânı bittikten sonra dış memleketlerde harcamaya mecbur olduğu para yükünün böyle envestismanlar sayesinde hafifliyeceğinl ummuştu.
Başkan Truman’ın hususî muavini Mr. Gordon Gray, askerî yardımdan başka, Avrupa ekonomisini kalkındırmak için ne türlü yardım edilmesi meselesini hâlen İncelemektedir. Başkan Truman’ın Dışişleri Müşaviri Mr. Averall Harrlman da bu dâva ile meşgul olmaktadır. Aynı meseleyi in-celiyenler arasında Dışişleri Bakanlığının yüksek memurları ve iktisadi işbirliği Teşkilâtı da vardır. Kore harbi krizi inkişaf edinceye kadar Amerikanın dış memleketlere yardım programlan tek taraflı bir görüşe dayanıyordu. Marshall Plânı bitinceye kadar Avrupanın kalkınması tamamlanmamış olsa bile hiç olmazsa o yolu tutacağı tahmin edilmekteydi. Ticaret emniyetinin artması ile İş adamlarının şahsi sermaye faaliyetlerini çoğaltacağı ve bunun da Batı Avrupanın istihsal ve satma kabiliyeti İle birleşerek Amerikan piyasalarında kolaylıkla eşya satmaya sebep olacağı ümit edilmekteydi. Bu sayede Avrupa, ihtiyacı olan dolarları elde edebilecekti.
Fakat Güney Koreye hllcum başladığından beri bu tahminlerin bir çoğu suya düştü. Bir kere dünya sul-
Adanada yeşil kurttan zarar gören çiftçinin borçları tecil edilecek
Adana, 14 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Adana pamuklarından bir kısmındaki yeşil kurt İle yapılan mücadele son safhaya varmıştır, özel idare, Ziraat Bankası, Ziraat Odası ve Teknik Ziraat Müdürlüğünü tem-sllen yakında bir heyet teşekkül ederek bütün köyleri gezecektir. Bu heyet yeşil kurttan zarar gören çiftçilerin zarar nispetlerini tesbit edecek, bu gibilerin banka ve vergi borçlarının tecili cihetine gidilecektir.
Birleşmiş Milletler İmar ve
Kalkınma Bankasının bir temsilcisi Adanada tetkikler yapıyor
Adana 14 (Hususi muhabirimiz Yusuf Ayhan bildiriyor) — Birleşmiş Milletler İmar ve Kalkınma Bankasını temsllen Adanaya gelmiş olan Mr. Kauffeld tetkiklere başlamıştır. Adana bölgesindeki petrol arama faaliyetlerini. diğer yeraltı servetlerinin bulunduğu sahaları, imar ve Kalkınma Bankasının açacağı 20 milyon dolarlık kredi ile yapılması düşünülen Seyhan barajı çevresini, Sümerbank tesislerini, sair sına! müesseseler! gezerek esaslı tetkikler yapan Mr. Kauffeld Mersin ve Tarsustaki fabrikalarla maden yataklarım ve Mersin limanının bugünkü durumunu aa ince bir tetkikten geçirmiştir.
Yurdumuzun, bilhassa Seyhan ve t. çel bölgelerinin sınaî, zirai ve İktisadî kalkmmaslyle alâkalı bu tetkikleri müteakip, misafir Amerikalı uzman Mr. Kauffeld Ankaraya dönecektir. Kendisiyle görüştüğüm Mr, Kauffeld bu seyahatinden güzel intibalar edindiğini ve memnun kaldığını söylemiştir.
huna olan İtimat sarsıldı. Ecnebi en-vcstismanlarma karşı emniyet kalmadı. Avrupa ve Amerlkada sivil halkın ihtiyacı olan eşya istihsali yerine harp malzemeleri imal eden fabrikalar başladı. Amerikadaki resmi makamların söylediğine göre, Avrupa istihsal kapasitesini silâh İmaline çevirirse dışarıya aatabllcdbği ihracat malları azalmış olur.
Yeniden silâhlanma programı karşısında bütün fiyatlar yükselme temayülünü göstermektedir. İşte bütün bu saydığımız sebepler yüzünden Amerika, Batı Avrupanın kazandığı dolarla İhtiyacı olan dolar miktan a-rasındakl uçurumun açıldığını görmektedir. Bunun İçin Marshall Plânı bittikten sonra da Avrupayı Ekonomi ve askeri bakımdan kuvvetli tutabilmek gayesi ile Amerika yardımlarına devam edecektir.
Amerikanın yeni sene pamuk rekoltesi
Adana, 14 (Hususî muhabirimiz Yusuf Ayhan bildiriyor) — Son günlerde pamuk fiyatlarının yüselmesl üzerine, bazı gazetelerde Amerikanın yeni sene pamuk rekoltesine dair birbirini tutmayan rakamlar da çıkmış bulunuyor. Hakikate en yakın rakamlar olarak, Amerika Tarım Bakanlığının pamuk servisi tarafından 1 temmuz 1950 günü yayınlanan birinci tahmin raporunda Amerlkada bu seneki ekim 19.032.000 akr gösterilmiştir. Bu rakamı Daily Newa 21.838.000, New-York Ticaret gazetesi de 21.755.000 akr olarak göstermektedirler.
Hükümet 1949-50 kampanyasında ancak % 68.7 miktarında ekim yapıldığını tesbit etmiştir. Bu suretle 1945-46 ortalama verimine göre 10 milyon 949 bin; 1946-47 verimine göre 9.121.000; 1948-49 kampanyasının â-zaml verimine göre de bu senekl rekoltenin 10.308.000 balya olması ümit edilmektedir. 6 temmuz 1950 deki A-merlkan stoku geçen seneki 3.375.495 balya yerine 1.020.227 balya idi
Amerikadan Adanaya gelen en son ve mevsuk haberlere göre, havalar pamuk ziraatine müsait gitmektedir. Texas'ın Rio Grande vâdislnde toplama ve çırçırlama devam etmektedir. Sırf bu bölgenin 300 bin balya tahmin edilen mahsulünden % 10 dan fazlası hâlen çırçırlanmış bulunmaktadır.
Amerikanın pamuk istatistikleri
Washington, (Hususî) — Federal pamuk birliklerinin tahminine göre 1 ağustosta biten senenin ihracatı 5.700.000 balyayı geçecektir. Bu miktar daha önce Tanm Bakanlığının yaptığı tahminden 700.000 balya fazladır. Pamuk piyasası üzerine yayınladığı bir raporda bakanlık, dahili İstihlâk ve İhracat suretiyle (tfkaybo-lan„ pamuk miktarının 14.500.000 balya olduğunu ve bu miktarın 8.800.000 inin dahili istihlâki ve geri kalanının da ihracatı temsil ettiğini bildirmiştir. 1949/50 senesinin bütün pamuk İstihsali 21.455.000 balya olarak tahmin edilmektedir. Kaybolan miktarı çıkarırsak, 1 ağustosta ha-sılât bakiyesinin 6.955.000 olduğu hesaplanmaktadır.
Bu miktar önce yapılan tahminlerden düşüktür. Rapor, bu hasılât bakiyesinin % 45 ini hükümet tarafından finanse edilen pamuk olarak göstermektedir. Geçen sene Amerikanın pamuk ihracatı 4.748.000 balya ve 1935-39 devresindeki vasati ihracatı İse 5.800.000 balya idL
Bir tâyin
İstanbul Bölgesi Ekonomi ve Ticaret Müdür Muavinliğine tâyin e-dilmiş olan Cevdet Güven şehrimize gelerek vazifesine başlamıştır.
14/VIII/1950 Pazartesi
Borsâlarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsasi
İstanbul Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Kap&nıç
Altınlar
Müdafaa
Mısır Kredi Fonalye IU03
GUnüudo Bontada muameiOlll LuucU cdilmumly tahvilat vo
tennkell) sıra) çıplak)
28 6.1950
Oıırumo
Türk Lirası
Dolar ......
Sterllng ......
Fransız Frangı
Külçe Ye»K Gr. Külçe IkKUiıa Cumhuriyet ( Reşat Hamil Gulden Ingiliz .....
Fransız kok Napolûon UI İsviçre ....
ilam derileri
tiıgır salamura (kasap) Kl. Keçi tuzlu kuru kllouu ... Koyun hava kurusu kilosu
Müdalua 1 Demiryolu IV Demiryolu V 1949 Ikramiyell Diğerleri Demiryolu VI ~

n isuicrazı İHtlkrar.ı
Zürich Borsası (Serbest)
1941
Kalkınma
Dün Borsada bazı maddelerin fiyatlarında bir yükseklik göze çarpmaya başlamıştır. Bilhassa yeşil mercimek, ayçiçeği, auaanı, Imtlem, fındık ve yağ fi. yatlarında bir İlerleme vardır. Kıışyemi vc keten tohumu fiyatları durgunluğunu muhafaza ediyor.
Altın fiyatlarında durgunluk devam etmektedir. Alıcı ve satıcı yoktur.
Yenin kararnamenin İlân edilip de tatbiki hususunda alâkadarlara emir gelmediğinden ihracatçılar endişeli vaziyettedirler. Bu da ihraç mallarımızın fiyatlarına büyük tesirler icra etmektedir.
İstanbul :
Borsaya gelmekle olan yeni mahsul koru üzümler Borsada gayet hararetli bir hava yaratmaktadır. Ekseri İhracatçılar yeni Üzüm mubayaalarına baş larrpşlardır. Gelen üzümlerin hepsi satılmaktadır. Yeni incir mahsulü henüz Borsaya İnmemiştir. Bugün^pamuk piyasası hareketsiz geçmiş, muamele yapılmamıştır. Çekirdek sağlamdır.
SI vttfl- Erzurum 1 ” ’• Ll.-Vll
Demiryolu 1
Dokuma Hnm Madâelorlı rirtik (ana mal)
Tiftik (Nalürci) ........
Yapak Trakya (Kırkım)
Kuru Moyvtüar ı
Fındık (kabuklu sivri) Pındık (iç tombul) Ceviz (kabuldü)
Ceviz (iç nntürel)
Hububatı
Buğday yumuşak (TÜc.) Buğday Ofis ............
Arpa yemlik (dölcmo) Mısır san (çuval)) ......
Fanuiya tombul
Fasulya Çob sert Kuşyeml
Mercimek kırmızı Içabuk. Mercimek yeşil
Nohut natürcl
Sterllng Dolar .........
Kt. Frangı İsviçre Fr Belç.
İsveç Kr..^ Florin .
Llrot
Drahmi ......(« Escoudoe ......
Bugün Eakl kur||
Lİrs Lira ||
İkramiyen tahviller 1933 Ergani
193b ikrumlyeil
MUII Müdafaa I •••••••« 194)
1941
V2
Kapanıç (•>
28.- 24.-
20.— 20.-
20.60 21.-
07.- 98.-
97.80 100.-
98.66 100.—
95.05 110.-
95.15 98.—
00.25 93.-
06.25 99.-
00.26 98.-
Uö.bO 100.-
97.00 99.-
21,30 22.-
20.10 20.30
20.30 22.-
20.65 21.61
20.10 22.-
20.10 22.-
20 40 21.46
20.20 22.-
29 10 20.00
20.70 21.20
Ncw-York’fM ı onsu: $35
|| Gümüş, Plâtin ||
Gümüş Gr. Platin ° En aşağı En yukarılI
10.- İL—
İsviçre Frangı
En aşağı En yukon||
1.- LıO
4.33 4.34 h
10 7U 10.90
1 10 1.19
Şirket Tahvilleri
T.O. Ziraat Bankası Anadolu D.Y. Tertip A/B. •• '• M c. *• •• %60 •• „ Mümes. Senet. 20.80 LU. 60 22.30 63.— 20.20 UL- 59.— 67.60
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası Türkiye îş Bankası Türk Ticaret Bankası Arslan Çimento Şark Değirmencilik Milli Reasürans 123.— 30.— 5.- 15.20 23.25 10.— 120.26 6.- 16.26 23 60 10.26
Ecnebi Tahviller
Nebati Yağları
Zeytinyağı (E.E. Susamyağı (Raf. Ayçiçeği (Rafine
Fındılt yağı (Çürük)
Yu£b tohumlar I Ayçiçeği tohumu Kölen tohumu
Kendir tohumu Sunam .................
Yer fıstığı kabuklu
Bugün Eski Kapanış
28.— 80.-
29.— 29.30
—* 1810
24.— —
— —
26.—
36.- 81.20
32.- —
— —

36.— 32.-
M.— M.-
— 37.-
82.— 75.-
85.—
91.50
2 80 260.—
— 22.—
4.20 350.—
3.15 840.—
230.— 220.—
1.50 140.—
3.35 170.—
175.-
235.— 235.-
190.— 180.—
140.— 140.—
135,—
Bugün Son Kapanış
Üzüm çeldrdekBİs No.9 66.— 52.-
incir A serisi No. E... 60.— W.-
" B sorlsl No. 108 12.— 42.—
Pamuk Akala 1 215.— 220.-
Pamuk Akala 11 195.— 190.-
Pamuk Akala LU 160.— 160.—
Pamuk yerli 172.6 180 -
Pamuk yağı (rafine) 109.— 110.-
Pamuk çoklrdoğl 15.— 15.-
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 İM.- 190.-
Pamuk Akala II — —
Pamuk Akala LU — M
Pamuk yeril ( — «M
Pamuk yeril LL ^....
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK () 4960 randımanlı kabuklu tombul ...^ 81.-
b) îç sıra kontrollü - 178.-
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak 80.-
Buğday aort — — 8L-
Arnn

New-York Borsası
Dün Eı»kl kur
Buğday (BuşelIrrBent) Sert Kış mahsulü No. 2 263.- 303.-
Kırmızı ” •• No. 2 234 1/4 23 L-
Pamuk Middllng (Ubre3İ=:9cnt) İlık 1 m 37.ua 38.84
il İIİC •••»•«•••••••••••!• ••••••>•«•(• 9 37.10 38R*
M n rt •••»••»teste«at asa 37.16 38.80
Tiftik (Llhrefli-Hent) Tekaaa No. 1 M
Fındık (Libresi=8ent) Kabuklu yeril İri
M orta eM»*» — —
Levanı İç İthaf mab — —
Ekstra İri İç İthal malı 44.- 40.-
Kuru üaUrn (Llbr«al=Sent) Thompson çekirdeksiz ıtçma M. U 1/4 U V4
Keten tohumu (Bu|ell=Dolar) M 1 n nou pol İS «•ataasaseeaeaaezgteeetMa 8.22 8.85
Kıılay (LlbreaİzzSont) - 95 50 95-
Levha-teneko (100 libre dolar) 1.80 7.30
• Londra Borsası
Keten tohuma (Tonu=Sterllng) 70.— Tl.— 63.50 64.-
İCli 1 l( D tö aaaaesats Yer fiatı/h Hindistan
Bradford Piyasası
Tiftik İyi cneJ (Librosl=Fiyat) 8ıra mab Tün Anadolu ” • Trakya ~ • 20/2) İ8/3) 34.—Nom 30.- ” 20 2) 18/2)
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=Tailan) Aahmounl Kı«a elyaflı F/Q Karrıtılt Uzun elvaflı F/G
Shjiu ö
X 11* i * 1 1 O X} .* v L»
10 AgudtOtt 1V50
AĞAÇLI LİNYİT KÖMÜRÜ
VASITAYA TESLİM - TONU
25 liradan
Kuruçeşme ve Kadıköy depolarımızda satılmaktadır
11159
i
TORM EXPRES LÎNE
İstanbul Teknik Üniversitesi
ALMANCA
öğrencilerine mahsus
FRANSIZCA — İNGİLİZCE —
Lisan Kurları Açılmıştır.
nO
Df İX«|lâf-
ğj L Airways • Corporation
KUN PALAS NO 1. AYAZPASA İSTANBUL. TELEFON: «3981.
BÜTÜN DÜNYADA
1 — Yüzde 90 ve 93
kalaylı 2 ton metal satın alınacaktır.
günü merkez atelyesi Müdürlüğünde
1590 MODELİ
L
TELGRAF: VASITALAR -İSTANBJL
ZAYİ — İskân Müdürlüğünden almış olduğum muhacir kâğıdı ve mülteci karnemi zayi ettim.
2 — İhale 25.8.1950 saat 14 te yapılacaktır.
Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığını ilân ederim.
Yugoslav mültecilerinden Ahmet oğlu Selim
3 — Muhammen bedel 25.500 lira olup isteklilerin % 7.5 te-minatlariyle komisyonumuza müracaatları.
4 — Fennî ve İdarî şartnameler İstanbul Eminönü Balıkpa-zarı Süngerciler Sokak 83 No. da Yollama Memurluğunda ve Müdürlüğümüz komisyonunda görülebilir. (10951)
Devlet Üretme Çiftlikleri
Merkez Ate
HtrOĞLU )


Her yere İngiliz tayyarelerile uçunuz tayyareden iner inmez Ingiltereye has olan misafirperverliği deneyiniz Atina, Roma. Nis ve Londraya uçunuz. Londra, butun dünyayı kaplayan İngiliz Havayolları sabckcsımn merkezidir. Tayyareden iner inmez Ingiltereye mahtus olan misafirperverlik sızı karşılar. (B.E.A. ve B.O.A.C.) Ingiliz Havayolları ’nın harlan boyunca VT şahid olacakınız Ingiliz an’anevi terbiyesi ve fevkalâde hizmet, lize zevkli bir seyahat yaptırmış olacaktır. Sur’at ve emniyetle seyahat etmiş olacakınız gibi bindiğiniz tayyareler kabiliyetli pilotlar tarafından sevk ve idare edilmiş olacaktır
Tüberküloz davamızın halli içm ilâç, gıda ve hasta yatağı kadar H E M Ş İ R E ’ ye ihtiyaç olduğu kabul edilmiş bir hakikattir.
Kızılay Hemşire Okulu AKSARAY - İSTANBUL
İyesi Müdürlüğünden:
G AZÎ
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesi
İzmir İli Daimî Komisyonundan:
Gülbahçe - Karaburun yolunun muhtelif kilometrelerinde yapılacak topr~’’ tesviyesi ve sanat işleri 5-8-1950 tarihinden itibaren 20 gü liddetle ve kapalı zarf usuliyle yeniden eksiltmeye konmuştu*.
Keşif bedeli 55.207,17 lira, geçici teminat 4.010,36 liradır.
Eksiltme 29-8-1950 salı günü saat 11 de İzmir ili Daimî Komisyonunda yapılacaktır.
Bu İşe alt kapalı eksiltme şartnamesi, keşif ve buna ait diğer evraklar İzmir, Ankara ve İstanbul Bayındırlık Müdürlüklerinde görülebilir.
İsteklilerin en az 30 bin liralık benzeri işleri vaktinde başarı ile yaptıklarına dair belgeleri ile Valiliğe müracaatla yeterlik belgesi almaları şarttır.
İsteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifatı dahilinde hazırlıya-caklan teminat makbuz veya banka mektubu ile yeterlik ve bu yıla ait Ticaret Odası belgelerini muhtevi teklif zarflarım yukarıda yazılı tarihte muayyen saatten bir saat evveline kadar Komisyon Başkanlığına tevdii ile makbuz almaları lâzımdır.
Postadaki gecikmeler kabul olunmaz. (10473)
Danimarka bandıralı
G E R T R U D Vapuru
20 Ağustos’ta limanımıza gelecek ve hamulesini boşalttıktan sonra Filadelfiya ve New-Y'ork için yolcu ve eşyayı ticariye alarak hareket edecektir.
Umumî Acentalığı
C. SİSKİDİ
Galata, Kara Mustafa Caddesi 141/1, Telefon: 42612
Makine Fakültesi Dekanlığından:
Fakültemizin yüksek Matematik Kürsüsünde 2. Fizik Kürsüsünde 1, Su Makineleri kürsüsünde 1 ve Takım Tezgâhları kürsüsünde de 1 asistanlık açıktır.
Taliplerin Üniversitemiz asistan yönetmeliğinin 3. maddesindeki şartlan haiz olması lâzımdır.
Müracaatlann en geç 28.8.1950 tarihine kadar Dekanlığa yapılması ve 31.8.1950 perşembe günü saat 9,00 da yapılacak lisan imtihanı için Fakültede hazır bulunmalan İlân olunur. (10755).
BERLITZ LİSAN DERSHANESİ
Beyoğlu: 294 İSTİKLÂL Caddesi Tel: 40251
Yaz tatilinden istifade etmek lstiyen
ORTA ve LİSE
ERKEK
için
'ytnnî'2
iç çamaşırların en yeni modelleri
MAYER
GELMİŞTİR!..
Ecnebi memleketlerde işi o I o n I a r o Almanya, İsviçre, Fransa Holânda, Danimarka, İsveç Italyada takip edilecek işi olan tüccar ve diğer şahısların 41687 No.ya müracaatları
J
Hakîkî 5 Tonluk ağır yük kamyonlarının memleketimiz ihtiyaçlarına en uygun ve en elverişli kamyonlar oldukları bir kere daha filen sabit olmuştur
GLÜÎfNLI İRMİK MAKARNASI ya^çilar caoocai mü TtLOH lAMARVA ı«TANBUU
Sütlü ve yumurtalı makarnalan
Piyasaya kalitece üstünlüğünü temin ettikleri için, artık reklâmın lüzumu kalmamıştır.
Bir tecrübe herkesi ikna edebilir
■9M
Piyasamızda muhtelif marka kamyonlar mebzulen mevcut iken Haziran ve Temmuz 1950 ayları içinde 459 adet satılmış ve hizmete .girmiş bulunmaktadır. Fevkalâde rağbet gören ve bu rağ« bete her bakımdan laik olan bu kamyonlardan yeni gelen ve miktarı mahdut olan şoför mahalli bir parti daha sayın müşte*, rilerimizin emirlerine amade bulundurulmaktadır.
AUSTİN1 e daima itimat edebilirsiniz.
SATIŞ V E R I t TEKTAŞ TEKNİK VASITALAR TİCARET T. A. Ş.
Beyoğlu, İstiklâl caddesi No. 103 — İSTANBUL
TELEFON : 41069

Comments (0)