16 Ağustos 1950
Çarşamba
SİYASÎ İKTİSADÎ, MÜSlAKlL
Yıl 1 — Sayı 259—10 kuruj
Kütüphanesi
or ör rl dağıtıyor YENİ İSTANBUL 75.000 Ura dağıtıyor YE
Y YE
Y YENİ İSTANBUL 75.000 lira dağıtıyor
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
NBUL 75/0 7â.( 6.
5.
yor ıyor itiyor tıyor
a A
A /i
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki misildir.
Sânlar t 8 ncı sayfada santimetresi
2 liradır. Hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Tesis eden t Hablb Edlb - TÖREHAN
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi t Hetlo. İstanbul
İç politika



Demokrasiyi korumak tedbirleri
6
1
s .*
ADLİYE Bakam Halil Özyörük’ün açıklaması, demokrasi tadilimizde kendine yakışan ehemmiyetli yeri, hiç şüphesiz, almış olacaktır. Demokrasimizi korumak ve onu sosyal hayatımızın artık değişmez bir temeli yapmak kararını doğru bulmayan aklı başında bir Türk vatandaşı düşünülemez. Biz, şimdiye değin. genel olarak, yalnız devleti ve onun otoritesini gözöııünde bulundurmuş ve koruma tedbirlerimizi daha ziyade bu bakımdan muhakeme etmişizdir. Halbuki korunması gereken şey, Uk önce bir görüş, bir hayat anlayışı ve bir sistemdir. Devlet adını verdiğimiz teşkilât İse, nihayet, bu sistemin bir ifadesidir. Biz, sıkıntı çekmeden, verilen kararın geniş ehemmiyetini bundan da anlıya-biliri/..
Topluluk hayatını en derinlerinden kavrayan her karar gibi bu kararın da yurdumuzda türlü türlü tefsirler uyandırmasını tabiî görmek lâzımdır. İlk önce telâşlanacak olan-larj demokrasiye^ anarşiye yakın bir mâna vererek her çeşit sosyal buhrandan ve kararsızlıktan kendilerine göz doyurucu bencil bir menfaat payı koparmak lstlyen menfi ve yıkıcı zümrelerdir. Biz» onların ideolojilerini de biliriz, hücum plânlarım da, insan avlamak marifetlerini de. Fakat bildiğimiz çok daha ehemmiyetli bir şey vardır kİ, bize gerçekliği kavramış olmanın bahtiyar emniyetini yaşatın alttadır. Bunun ne olduğunu açıkça söyllyebiliriz: Kendini korumasını bllmlyen bir demokrasi yolu, güdülen amaç ne olursa olsun, doğrudan doğruya bütüncül devlete, istibdat devletine, köleliğe çıkar. Misal mî, arıyoruz, insanlığın yakın tarihi meydanda, bütüncül devletler ve bahtsız cemiyetleri meydanda...
Teşkilâtı kurtarmak is tiy enler, flk önce, bu teşkilâtı yaratan anlayışı, idealleri. ruhu, kestirme bir sözle, teşkilâtın damarlarında dolaşması gereken kanı, dinamizmi kurtarmak zorundadırlar. İşte biz, şimdi, bütün bu hakikati anlamış gibi görünüyoruz. Onun için asıl dileğimiz, hazırlandığnm haber aldığımız kanun taslağının bu nokta üzerinde tam bir ısrarla durması olabilir. Biz ancak böyle bir kılavuzla yolumuzu bulabiliriz. Hayatın her müdafaa ve güreş safhasında düşman düşmandır, dost da dost. Dostunu olduğu gibi, düşmanını iyi kesti remi-yen bir müdafaa, mutlak, çok tehlikeli neticelerle yüklü bir müdafaadır. Ve, doğrusunu isterseniz, böyle bir müdafaa» müdafaasız!ıktan başka bir şey de değildir. Uzatılan bir parmak, çok defa» kolun kopmasiyle neticelenebilir.
Demokrasinin İki büyük düşmanı vardır; Kara-kuvvet ve komünistlik. Ekonomik refahın artmaslyle komünistliğin hızı oldukça tavsayabilir. Türk okulu, sezgili bir programla. kara-kuvvetl dizginleyebilir. Fakat bunlar, zaman işidir. En verimli politika; zamanı amaçlarımızın, dileklerimizin, ideallerimizin hizmetçisi yapabilmektedir. Bize, kanun kadar, böyle düşünen bir insan tipi de lâzımdır. Çünkü, kanun, nihayet, sosyal düzenin maddelere dökülmüş dış ifadeleridir. Asıl kudret, bu düzenin ötelerindeki yaratıcı hamlelerdir. Demek oluyor kİ, bu hamleleri beslemek, desteklemek, korumak ve yaşatmak lâzımdır. Bu ise genel kültür hayatımızın gelişmesiyle mümkündür. Bundan da anlaşılıyor kİ, demokrasimizi hem kanunla, hem kültürümüzle, daha doğrusu kültür ideallerimizin kudretiyle korumak zorundayız. Demokrasimiz, ancak, böyle iki taraflı bir koruma sistemiyle kendisini tam bir emniyete kavuşmuş sayabilir. Kültür ideallerimiz Ue, Devrim ideallerimizden başka bLr gey değildir.
Demokrasiyi Koruma Kanunu I-çine alınması düşünülen bir noktada ayrıldığımızı lulann Türk larını birçok mamak tayız.
bancı memleketlere sürülmesini anayasamıza uygun bulmayanlar olabilir. Biz, anayasamıza aykırı bir suçun aynı anayasaya göre korunabileceğini tam bir hukuk mantıksızlığı sayarız. Bundan başka, çok ciddi zamanlarda, anayasalar, her ülkede, yürürlükten kalkar ve onun yerine olağanüstü hükümler gelir. Bu bakımdan suçlunun lehine tefsirler çıkarmak zaten imkânsızdır. Asıl dâva, suçlu ele geçirilmişken» ceza yerine mükâfatlandırılmış olup olmamasıdır. Memleket dışına atılacak bir suçlu, yurt ötesinde, Türk demokrasisini yıkmaya çalışanların kuvvetine katılmış taze bir damla olabilir. Biz, yurt dışında böyle çekirdeklerin filizlenmelerini elbette hoş göremeyiz. Bundan doğabilecek neticeler! kendi kendimize düşünebileceğimiz için daha ziyade tafsilâta lüzum görmüyoruz.
Türk demokrasisine karşı işlenen suç, hiç şüphesiz, anayasa suçlarının en başında gelir. Anayasa bizim sosyal düzenimiz, daha doğrusu, yirmi milyon Türkün hak sistemidir. Bizim anayasamızın bundan başka kendine göre bir özelliği daha vardır: Biz, çağdaş bir millet haline gelebilirsek, ancak bu temel kanunda belirtilen hayat anlayışını gerçekleştirmekle geleceğiz. Bu, Türk Milleti İçin, kahramanı Brand'a thsen’in söylettiği söz kadar ehemmiyetlidir: —Ya hep veya hiç— Türk nesilleri gelecek çağların önüne Hiç İle değil tam bir Hep İle çıkmak zorundadırlar. Bu büyük hayat hamlesine karşı gelenlerin nasıl bir suç İşlediklerini tahmin edebiliriz artık. Onun İçin suç ölçüsü yalnız bu görüşe göre düşünülmeli ve ceza, Türk topraklarında çekilmelidir. Ceza; suçun cemiyette yarattığı sosyal tepkilere göre muhakeme olunabilir. Bütün kurtuluş ve yükseliş ümitlerimizin demokraside toplanmış olduğunu gözönline getirirsek, hu hayat düzenine karşı İşlenen suçların ağırlığını kolayca urılıyablllriz.
M. NERftfl
eÖyliyeblllrlz. Biz, suç-topraklarından atılma-bakımdan doğru bul-Türk vatandaşının ya-

L

1
S
L
i
I

A
I
*
fc. ■

i




o
F--' * ’>
z
Mi,



-
&

-


s



4 *

k C
£



M

i
4

I l
1
«
Dışişleri

£
w
I
• >
/ z.'
i
r\'
e 3
(
>
w
1
Bakanı Fuat Köprülü Barbakan Ad naıı Menderesle beraber vapurdan çıkarken
YENİ DIŞ TİCARET REJİMİ DÜN YÜRÜRLÜĞE GİRDİ
Kararnamenin Resmî
G
azetede
neşredilen metnini veriyoruz
Ticaret
Yeni
Kongresi de kapandı
ve hangi grupa girecekleri belırtil-
devlet
tatbikata alt hükümleri bugün ay-Müdürülklerine ve alâkadar
Bakanı, Tütün Kongresinin çalışmalannı övdü
dış ticaret rejimi bugünkü Resmî Gazete İle yayınlanmıştır. Yeni rejimin İhracata müteallik hükümleri artık yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Bakanlık, her hangi bir karışıklığa meydan vermemek İçin yeni rejimin esaslarını kararname ile vâzıh bir şekilde anlatmaktadır.
Dış ticaret rejimimizin İthalâta alt hükümleri de bir eylülden İtibaren yürürlüğe girecektir.
İhracat maddelerimizin isimleri de yeni kararname ile ilân edilmiş miştir.
Kararnamenin nca Bölge Ticaret
teşekküllerine bildirilmiştir.
Kararnamenin tatbikata ait hükümleri dün ca Bölge Ticaret Müdürlüklerine ve alâkalar
ayn-devlet Diğer taraftan Ankaradakl Tütün Kongresi de dün sona ermiştir. Tütün Kongresi kapanırken Ticaret Bakanı mühim bir konuşma yapmıştır. Konuşmanın tam metni de bugün üçüncü sahifemizdedir.
Bakan, yaptığı konuşmada Kongrede alınan kararlan belirtmiş ve Hükümetin Türk tütününü korumak İçin elinden gelen her fedakârlığı yapmaktan çe-kinmiyeceğlnl belirtmiştir.
Dün gazetecilere izahat veren Orgl. Nuri Yamut
dün şehrimize geldi
Başbakanla birlikte Yalovaya giden Köprülü Cumhurbaşkanı ile uzun bir konuşma yaptı
Toplantıda
Dün Ankara vapuru ile Fransadan dönen Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü Başbakan Adnan Mendereslo buluşarak doğru Yalovaya gitmiştir.
Başbakan ve Dışişleri Bakanı Yalovada Cumhurbaşkanı Celâl Boyara mülâki olmuşlar ve gece geç saatlere kadar son siyasi vaziyet hakkında görüşmelerde bulunmuşlardır.
Siyasî mahfillerde söylendiğine göre konuşmanın on mühim mevzuu son Bulgar notası olmuştur.
Dışişleri Bakanının beyanatı
Avrupa Dışişleri Bakanlan Konseyine iştirak etmek üzere Avnıpaya giden, bu arada Parlste ve Strasbourg-da siyasi çevrelerin büyük ehemmiyet atfettiği temaslar yapan Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü dün Ankara Vapuru İle şehrimize avdet etmiştir. Bakanı vapurda Başbakan Adnan Menderes, Vali Fahreddin Kerim Gökay, Basın-Yayın vo Turizm Umum Müdürü Halim Alyot ve şehrimizde bulunan milletvekilleri karşılamışlardır.
Fuat Köprülü kendisi ile görüşen gazetecilerin suallerini şöyle cevaplandırmıştır:
Avrupa birliği
“Avrupa Birliği Konseyinde bu yıl oldukça önemli kararlar alınacağına İnanıyorum. Avrupa Birliği fikri yavaş yavaş bir ütopya olmaktan çıkmaktadır.,,
Türkiye ve
Aatlantlk Paktı
“Şimdilik katî bir şey yoktur. Biz teşebbüse geçtik ve gereken müracaatları yaptık. Henüz bir cevap almadığımıza göre İleri sürülen her fikir tahminden ibarettir. Ben size ancak şunu söyl iyeyim kİ, Türkiyenln Atlantik Paktına alınması barışın teessüsü İçin hayatî bir zarurettir.,,
Bulgar notası
Bulsrar notası hakkında sorulan suale, Köprülü evvelâ nota verildiğini şimdi öğrendiğini söyliyerek tefsir yapmaktan çekinmiş, sonra yanında
Bulgar notası görüşüldü
Başbakanla yaptığı bir ko-müteakıp şöyle cevaplandır-
ahd! hükümler bakımından
-M
bulunan nuşmayı mıştır:
“Nota tetkik edilip mesele halledilecektir
Prof. Fuat Köprülü, Atlantik Paktının yalnız Türkiye zaviyesinden değil umumî olarak dünya sulhü İçin zaruri olduğunu ve bu pakta İltihak 1-çin hükümetin lâzım geleni yapmış bulunduğunu beyan ve Türkiyenln Koreye yardım işinin diğer devletlerce fevkalâde memnunlukla karşılanmış olduğuna işaretle Amerlkaya seyahati
f
hakkında da şunlan söylemiştir:
“Amerikaya gidersem, bu seyahat Birleşmiş Milletler toplantısı ile alâkalı olacaktır. Atlantik Paktı devletleri toplantısına gitmem bahis mevzuu değildir.,, J
Dışişleri Bakanı Yalovada bulunan Cumhurbaşkanına mülâki olmak üzere Yalovaya hareket etmiştir.
Dışişleri Bakanının Yalovada Cumhurbaşkanı ve Adnan Menderesle yapacağı toplantıya siyasî çevreler tarafından büyük ehemmiyet verilmektedir.
Mareşal Tito
Feridun Cemal
Erkin’in beyanatı
Tito, Rusyanın dünyaya tahakküm siyasetini şiddetle tenkid etti
Amerika Büyükelçimiz Rusyanın politikasını açıkladı
New-York. 35 A A. (AFP) — Tür-kiyenin Birleşik Amerlkadakl Büyükelçisi Feridun Erkin, memleketinde Hükümetiyle beş hafta İstişarelerde bulunduktan sonra bugün uçakla Lon-dradan Ncw-York’a gelmiştir. Hava alanında bir gazetecinin, Türk halkının iıâlen Sovyet Rusyanın Türkiye hakkında düşmanca hisler beslemesinden korkup korkmadığını sorması üzerine Büyükelçi şöyle cevap vermiştir:
“Bildiğiniz gibi Sovyet Rusya 1945 senesinden beri Türkiye üzerinde bir tazyik İcra etmeyo çalışmaktadır. Ve Türk halkı bununla güdülen gayenin ne olduğunu gayet İyi bilir. Vaziyet bugün de 1945 dekinin aynıdır. Türk halkı, hâdiselerin gelişmesini sükûnet ve azimle trıklp etmektedir. Türkiye. Kore meselesindeki tavrı ile bu yoldaki sükunet ve azminin samimi olduğunu ispat etmiştir.,,
Büyükelçi hemen VVoshington'a ha reket etmiştir.
Belgrad, 15 A.A. (United Press) — [ Mareşal Tito, sosyalist Hintli gazeteci Kemales Benercl'ye verdiği iki saatlik mülakatta Sovyet Rusya ile Birleşik Amerika arasında bir harp vukuunda Yugoslavyanın Sovyet Rusya yanında harp etmiyeceğlni belirtmiş ve Yu-goslavyanın ancak taarruza uğradığı takdirde harbe gireceğini ilâve etmiştir.
Tito şöyle demiştir:
“Yugoslav Milleti asla mütecavizden yana olamaz, zira ahlâki bakımdan tecavüz doğru bir hareket değildir.
Dünyadaki ihtilâl hareketini mak için tecavüze girişilmesine tar değiliz.
Benercinln kendisin tevcih sualler Üzerine Kore harbinde goslavyanın takındığı tavrı Tito ilk defa olarak su cümle ile ifado etmiştir:
“Kuzey Korelilerin galip gelmesiyle Kore Milletinin İstikbalini kazanacağından şüpheliyim.”
Bazı mühim meselelere temas eden Tito şunları söylemiştir:
“1 — Sovyet Rusya» Yugoslavyada yaptığı gibi, Çini Iktisadon İstismar etmeye başladığı anda Komünist Çin Sovyet tahakkümüne tır.
2 — Komlnformun teybinde aldığı karar münü dehef tutan Sovyet siyasetinin hareket noktasıdır.
Sovyet Rusya, Sovyet Komünist Partisinin dünyanın en tecrübeli Komünist Partisi olduğu bahanesiyle her hareketini mübah göstermeye çalışmaktadır.
Tekrar mevzuda
“Şayet başına halletmeye teşebbüs etse idi, Kore Milletinin birleşmek ve İstiklâlini elde etmek için mücadeleye girişmesi gayet haklı sayılırdı. Fakat bugün girişilen mücadelede daha başka sebepler de mevcuttur. Acaba Ku-
• •
yay-taraf-
ettiği
Yu-
karşı koyacak-
Yugoslavya a-dünya tahakkü-
99
Koreden bahseden Tİto şunları ilâve etmiştir:
Kore Milleti dâvasını
bu
zey Korelilerin Güney Korelilere karşı giriştiği mücadele Korenin istiklâli De mi neticelenecektir?. Bundan şüphe etmekteyim.
Tito. Sovyet Rusyanın Yugoslavya İle geçirdiği tecrübenin Kromlln'l diğer peyklerle daha temkinli olmaya sevkedeçeğl tahmininde bulunmuş vo Sovyet - Rusya peyk memleketlerin dahili İşlerine çok fazla karışırsa en nihayet mukavemetle karşılaşacağını belirtmiştir.
Yugoslavyanın yalnız kalmakta endişe duymadığını bildiren Tito dünyada mevcut terakkiperverlere Yugos-Javyanın bir misal teşkil ettiğini söylemiştir.
Tito, dünya terakkiperverlerinin İşbirliği merkezi olması gerekon komlnformun mahiyetini kaybederek Mos-kovanın âdi bir sözcüsü haline geldiğini tasrih etmiştir.
Müthiş zelzele
Zelzelenin merkezi Burma tahmin ediliyor
Londra, 15 (YİRS) — Bütün sismografları bozan ve tahattur edilebilecek devirlerde eşi görülmemiş şeklide bir zelzele olmuştur. Âletler bozulduğu için bunun merkezi tâyin edilememektedir. Fakat Kuzey Hindlstan-dan. insan kaybı olmaksızın tahribat vâki olduğu haberleri gelmektedir.
Zelzele merkezinin, Burma’mn kuzeyinde bulunması muhtemeldir.
ZELZELE LSTANBl LDA DA HİSSEDİLDİ.
Zelzele îstanbulda da hissedilmiştir. Kandilli Rasathanesi zelzeleyi kaydetmiştir.
Cumhurbaşkanı Celâl Boyar, RuimHI DorrTa beraber Uludağda
Koreye gidecek birlikler
Org. Nuri Yamut dün geniş izahat verdi
TRUMAN ZAFERDEN EMİN
BİRLİKLE
GAZETECİLER DE GİDECEK
Ankara, 15 (AA.) Başkanı Orgeneral sabah saat 10 da Genelkurmay Başkanlığında bir basın toplantısı tertip etmiş ve şu demeçte bulunmuştur:
“Hükümetimizin almış olduğu karar mucibince Koreye bir Türk askerî birliği gönderilmekte olduğu hepinizin malûmudur. Gerekli teşekkülleri ihtiva eden 4500 mevcutlu bu birliğe Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komuta edecektir.
Birliğin hareket günü kesin olarak henüz tayın edilmiş değildir. Hangi yol ve no vasıta ilo gidileceği henüz kararlaştırılınamıştır. Birleşmiş Milletlerden beklemekte olduğumuz bazı bilgiler geldikten sonra bu cihet bir karara bağlanacaktır.
Bilindiği gibi gönderilen birlik, Birleşmiş Milletler sevk ve idaresine girecektir. Böyle olduğu İçin yanlış anlama ihtimalini ortadan kaldırmak maksadiylo er vo subaylarımızın kendi üniformalarını giyeceklerini tavzl-ha lüzum görüyorum. Yalnız kollarına Birleşmiş Milletler alâmetini ta^ kacaklardır. Gidilecek bölgenin iklim şartlarına göre halen sağlık muayeneleri devam etmektedir.
Bilhassa subaylarımız arasında gönüllü olarak gitmek Istlycnler çok olduğu gibi erlerimizden de büyük bir kitle gönüllü gitmek arzusunu göstermektedirler.
Gönderilecek miktar mahdut olup bu büyük arzuyu yerine getirmemize İmkân bırakmamaktadır. Birliğimizin gidiş hazırlıkları yapılmakta ve gerekli diğer muameleler de İkmal edilmek tedlr. Bu hususta basına ayrıca lûmat verilecektir.
Şimdi diğer bir nokta hakkında lûmat verelim:
Bazı gazeteler Koreye harp ve
muhabirleri göndermek arzusunu İzhar etmişlerdir. Millî Savunma Bakanlığınca bu hususta İcap eden kolaylığın yapılacağı şüphesizdir. Harp ve foto muhabirliği hakkında aydınlatıcı mahiyette bnzı bilgiler vermek isterim:
1 — Harp muhabirleri nasıl seçilir? Bunu seçmek hakkı basma aittir
demek lâzımgollr.
2 — Ne kadar harp muhabiri seçilebilir?
Bunların sayısını tayin hususu yine matbuatla halledilecek bir iştir.
Birleşmiş Milletler karargâhı. Birleşmiş Milletlere mensup milletler için birer kontenjan tesbit etmiştir. Birleşmiş Milletlerdeki basın delegemiz kanallyle bunu öğrendikten sonra basın kendi muhabir namzetlerini seçecek ve Basın-Yayın Umum Müdürlüğüne bildirecektir. Seçilen arkadaşlara harp veya foto muhabiri vesikası verilecektir. Bütün muhabirler karargâh usul ve talimatına göre hareket edeceklerdir.
3 — Muhabirlerin giyeceği elbise: Bu husustaki teamüllere göre muhabirler İş ar etsiz askerî elbise giyecek-
— Genelkurmay Nuri Yamut bu
ma-
ma-
foto
Başkan Güney Kore Cumhurbaşkanına bir mesaj gönderdi
1

gide-
kabil nakil
ler ve yakalarında Türk basın mensupları olduklarını gösterir bir alâmet taşıyacaklardır.
4 — Muhabirler nasıl vazife görürler?
Muhabirlerin yapacağı işler, gidecekleri yerler, yazacakları yazılar ve çekecekleri telgraflar vo fotoğraflar için takip edilecek kaideler bir talimata bağlanmış olup bu talimat karargâhtan alınacaktır.
5 — Muhabirler ne vasıta ile çeklerdir?
Bugünden bir şey söylemek değilse de muharip birliğimizin
İçin kullanacağımız vasıtalardan muhabirlerin de İstifade etmesi İçin çalışacağız. Şimdilik bir vaad şeklinde telâkki edilmemesi lâzım gelmekle beraber bu hususta her türlü kolaylığın gösterileceğinden şüpho edilmemelidir.
6 — Muhabirler Japonyaya veya Koreye vardıklarında no yapacaklardır?
Giden birliğimizin komutanlık karargâhında bir İrtibat grupu vardır. Bu grupu İngilizce bilir subaylar teşkil edecek ve bu subaylardan birisi muhabirlere her hususta rehberlik edecektir.
Washlngton, 15 (AP) — Başkan Truman dün akşam. Güney Kore Cumhur Başkanı Sygmann Ree’ye, Kore harbinde “zaferin garanti edilmiş*1 olduğunu söylemiştir.
Başkan Truman mesajında, “Kore milletinin kendi hakkı o-lan hürriyet ve bağımsızlığını tamam Uyacağını ve mütecavizin tardedileceğlni biliyorum, demokrasi ve hak mefhumlarına tam bir sadakat, zaferin teminatını teşkil eder” demiştir.
S talin de Kıızey Koreyl tebrik etti
Londra, 15 (YİRS) — Stalln, Kore istiklâlinin beşinci yıldönümü münasebetiyle Kuzey Kore hükümet reisine bir tebrik telgrafı göndermiştir. Bunda Koro harbinden bahis yoktur. Buna mukabil Kim Sung, Stali-ne verdiği cevapta hem teşekkür etmekte hem de nihaî zaferden emin olduğunu belirtmektedir.
(__________________________________7
Kızıl Çin “Dünyanın Damı Tibet’e” hücuma hazırlanıyor (Gazeteler)
Gel ffu bacadan İçeri girelim!
10 Ağustos 1950
Ecnebi memleketlerdeki
Habib Edlb - TÖrehan
Vazan :
■f
* i
Milli Piyango dün çekildi
W. A. Y. in dünkü toplantısı
Büyük İkramiye 277689 numaraya isabet etti
Türkiyede yarını asra yaklaşan bir zamandan beri bir türlü halledilememiş bir ecnebi memleketlerdeki talebelerimiz dûvası vardır. Üzerinde durulmuş, bir çok kararlar alınmış, fakat hiç bir vakit faydalı ve müspet bîr neticeye varılamamıştır. Muazzam işler karşısında bulunan Hükümetin memleket İstikbali'ile çok a-lâkası olafı bu işi de artık ciddiyetle ele alması ve nihaî bir hal yolunu bulması önünden kaçınılmaz bir zaruret halini almıştır.
Avrupaya talebe gönderilmesi Meşrutiyete kadar korkulan bir hâdiso telâkki olunurdu. Hükümet ya ordularda talim görmek için az miktarda zabit gönderir, yahut da pek istlânal hallerde memlekette çok iyi yetişmiş, bulunduğu mektepte en İyi tahsil görmüş tek tük olgun gencin Av-rupada tahsiline karar verirdi. Bunun haricinde o zamanın istibdadından kaçan bazı gençler de bir çok müşkülât arasında tahsillerini tamamlamaya çalışırlardı. O vakitler, ya büyük bir ihtimamla seçilen veya fedakârlıklar ihtiyar ederek hariçte yaşayan bu gençler, bu gün bile memnuniyetle şahidi oluyoruz, memlekete büyük faydalar temin etmişlerdir. Meşrutiyetten sonra Avrupaya talebe göndermek en başta gelen işlerden biri oldu. Avrupa âlemine girmek İsteyen Türk milleti feyiz ve irfanının yolunu artık bulmuştu. Çok İyi bir emelin mahsulü olan bu teşebbüs o zamandan beri hızını kaybetmemiş, fakat elde ettiğimiz neticeler de o kadar ly! olmamıştır. Biz Avrupa tahsilini herhalde evvelâ elde edilmiş bir tahsilin tamamlanması telâkki etmekteyiz. Halbuki daha ilk zamanlardan beri bu iş böyle olmamış, orta tahsili bitiren bir çok gençlerimiz çok defa basit bir İmtihandan sonra Avrupaya gönderilmişlerdir. Bilhassa bunların çok kuvvetli lisan bilmeleri noktası lâyık olduğu ehemmiyeti görmemiştir. Kendilerine verilen bir sene lisan öğrenmek zamanı hiç bir suretle kifayet etmemiştir. Çünkü İlmî bahisleri takip edebtlmek için lisanın sonradan öğrenileni eksik gelmemektedir. Bunun muhakkak çocuklukta öğrenilmiş olması icap eder. Bilhassa ta-mamiyle başka bir âlemden Avrupaya geldikleri zaman talebelerimiz çok defa, hep beraber ve âdeta kafl-leler halinde yaşamış oldukları onların lisan bilgilerini gerektiği recede elde edememişler ve bu retle yaşadıkları muhiti daha iyi lamak, daha temelli kavramak kânlarını bulamamışlardır.
İçin de-su-an-lm-
Memleketimlzln talebelerine verdiği para her halde İyi bir hayat yaşayabilmelerine kifayet edecek bir miktardadır. Bilâkis çok mahdut bir Mitçe ile geçinen bir ailenin çocuğu bütün ailenin aldığı paradan fazla bil* gelire sahip olduktan sonra hayati artık başla tar2da görmeye ve kendine göre bir de sefahat ga başlamıştır. Paranın ne hu iyi takdir edemiyen bu ler oldukça bol maaşa
bütçelerini tanzim edememişler ve çok defa sıkıntıya düşmüşlerdir. Bilhassa maaşlarının hiç bir zaman muntazam gelmemiş olması onların malî vaziyetlerini çok defa fena bir hale sokmuş ve bu suretle tahsillerinin İyi olamamasına da â-mil olmuştur.
yapma-olduğu-* genç* rağmen
Üzerinde dalma durulmuş olan bu noktalar çok İyi bilindiği halde bif tü/lü halledilememiş ve nihayet bu işlerin tanzimi için talebelerin bulundukları memleketlere ilk öncelleri muvakkat ve sonra da daimî talebe müfettişleri gönderilmiştir. Biz yapılmış olan bu işin İyi ve İyi niyet-ten doğmuş olduğunu kabul etmekle beraber hiç bîr suretle kâfi olmadığı, nı gördük. Memleketimizden gelen bu talebe müfettişleri en iyi birer ma-arlfçl olsa dahi adetleri bir kaç yü-ze yaklaşan talebeleri teftiş etmek İmkânına maddeten malik olamamışlardır. Bilhassa gönderilen bu müfettişlerin çok defa o memleketin 11-
az veya hiç bilmemeleri de bu vazifelerini hakklyle İfa
sanını onlara imkânını verememiştir. Ecnebi memleketlere gönderdiğimiz talebeler İçin daha ziyade büyük memleketlerin merkezlerini de saçmakllğlmla büyük bir hata olmuştur. Bunların oralarda aileler yanında oturmaları imkânı bulunamamış ve büyük şehirlerin pansiyon veya otel köşelerinde kalmaları kendilerini bulundukları memlekete yabancı bırakmıştır. Avrupa-nın eski Şerlinle, Paris veya Londra olmadığını ve bilhassa mütevazı küçük şehirlerdeki üniversitelerde tahsilin daha hususî bir mahiyeti haiz olduğunu ekseriyetle gözden uzak tutmuş olmaklığımız da büyük bir hata telâkki edilmelidir.
Bllhassa son on seneden beri memleketimizde tahsil vaziyetinin değişmiş olması da dikkatten kaçmıştır. Bugün seçkin profesörleriyle muazzam bir Teknik Üniversitemizle ü-niversltelerimiz vardır. Demirperde olmasa bir çok Balkon memleketlerinin gençleri buralara hücum edeceklerdir. Büyük fedakarlıklarla bu gün. kü şeklini verebildiğimiz üniversitelerin kıymetini, evvelâ bizim takdir etmekliğimiz İcap eder. Şayet yük-sek tahsil için bu İrfan ocakları kifayet etmiyorsa o vakit bunun d8 açıkça söylenmesi lâzımdır, Aksi hal-do artık yüksek tahsil İçin değil, belki tahsili bitirdikten sonra te t kİ -kat için Avrupaya ve Amerlkaya gitmekliğimiz daha doğru olacaktır.
Biz hariçte tahsilde bulunan gençlerimizin umumî bir hükümle komünizme taraftar oldukları düşüncesini kayıtsız ve şartsız kabul edemlyece-giz. Hariçte yaşayan Türklerln memleketlerine ne kadar fazla bağlı ol-doklarını uzun seneler bir çok canlı misallerle gördük. Bilhassa şimdi Avrupanm bir çok şehirlerine sığınmış olan Balkanlıları dinledikten ve Avrupa basınında demirperde arkasındaki factalan okuduktan sonra komünist olmak ve bunda bir kur-tuluş yohv aramak İsteyen gençlerimizin bilgi ve muhakemelerinden de şüphe edebiliriz.
Büyük gehirler İçine atılmış ve İn. tihaplannda fazla bir itina gösteril-memlş olan bu gençler aracında tahsili ihmal etmiş olanların sayıl ah şüphesiz ki oldukça fazladır. Bunların İçinde de hayatın artık çıkar yo. lunu başka peylerde arayanlar bulunabilir. Fakat bunların umumî talebe üzerinde büyük bir yekûn teşkil etmediğini de zannediyoruz. Her halde Türk genci kendini ilk olarak kendi cemiyetine faydalı ve bilgili bir hale getirmeye çalışır ve bilginin verdimi muvaffakiyetleri gösterirse o zaman öğrenmek yolundan ayntanların da bunlara imtisal edeceklerinde şüphe edilemez. Biz Türk gencinin teftiş ve saire İle değil kendini bilerek irfan ve kültür yolunda metin adımlarla İlerlemesini diliyoruz.
Seyahat ve mübadele komisyonunun qldığı karar
Dünya Gençlik Birliği Kongresinin 4 çalışma komisyonu dün sabah ve öğleden sonra çalışmalarına devam ettiler.
Ingiliz delegesi Miss Welten’ln riyaset ettiği Seyahat ve Mübadele Komisyonu dütıkü müzakereleri neticesinde şu kararlara vardı:
1 — Her millî komite, diğer yabancı komitelerden memleketlerine gruplar göndermesini İsteyecek.
2 — Milli komiteler, kendi memleketlerine seyahat etmek isteyenlere lâzım gelen malûmatı hazırlayacak,
3 — Gelecek yıl bir veya daha ziyade iş kampları kurulacak.
4 — İşçilere seyahat imkânı vermek İçin onlara daha uzun müddetli tatiller temin edilmesine çalışılacak.
Haber Alma ve Vesikalar Komisyonuna M. Annan (Altın Sahili) başkanlık etti. Başkan Yardımcısı Vedat özsandı (Türkiye). Gelişme Komisyonuna M. Deshormes (Belçika), idare Komisyonuna M. Dreze (Belçika) riyaset ettiler.
Akşam açılan celsede İç tüzük müzakerelerine devam edildi.
Millî oyun Ve türküler festivali
latan buda aktedilmekte olan Dünya Gençlik Birliği tknel Konsey içtimai dolayıslyle perşembe ve cuma ge. çeten İstanbul Açıkhava Tiyatrosunda verilmek Üzere, Türkiye Millî Talebe Federasyonu tarafından bir (Türk halk oyunları ve türküleri festivali) tertiplenmiştir. Bu festivale yurdumuzun muhtelif bölgelerinden o-
kiplerl dün şehrimize gelmişler ve u-e* u-
katılmak üzere şehrimize gelecek
Karayılan getirimize
sa, Trabzon, Dicle, Kars, Konya kipleri dünşehrimlze gelmişler ve mumî provalara başlamışlardır. Ayrıca Venedik ve Blarrltz festivallerinde birincilik kazanan ve Erzurum ekipleri de
gelmiş bulunmaktadırlar. Ekipler perşembe günü öğleden sonra Tünelden Taksime kadar uzanan yol boyunca mahallî kıyafetleriyle bir resmi geçit yapacaklar ve Taksim Abidesine bir çelenk koyacaklardır.
■ -■a
Şehrimize ait yeni bir rehber
İstanbul Belediyesi müfettişlerinden Hayrf Lokmanoğlu, İktisat Müdür Vekili Emin Erer ve Rakım Zi-yaoğiu tarafından İstanbul şehrine ait büyük bir rehber hazırlamıştır. Bedeker sistemine göre tabedilmek üzere olan rehber lstanbula ait turistik sahada büyük bir boşluğu dolduracak mahiyettedir. Türkçe ve İngilizce ve Fransızca olarak yayınlanacak dian ve muhtelif haltımdan şehri İzah eden rehber yakında basılacaktır.
Giden denizciler
Amerilmdan alınacak t denizaltı île bîr tarama gemisini tesellüm etmek Üzere 20 subay ve 150 deniz erinden mürekkep heyet dün yola çı-
teininin güvertesinde
kan Marakaz vapuriyle Pireye, oradan da Amer İkaya müteveccihen hareket etmişlerdir.
Sağlık Bakanının beyanatı hakkında açtığımız anket
«t
Millî Piyangonun 15 ağustos 1950 çekilişi dün Ankarada saat 13 te yar pılmıştır.
100.000
Hra karanan numara: 277689
20.000
Hra kazanan numara» 124509
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 75 —
Sırnaşacağım «anarak "Vakit geldi” dîye onu önüme katmak ve sokağa kadar beraber inmek zahmetini göze almıştım. Fakat o kendiliğinden çıkıp gitmiş ve daha iyisi bir davetimi almadan tekrar gelmlyeceğinl de anlatmıştı. Beni epeyce üzüp sinirlendirmesinden ve belki de bu otelden başka bir yere kaçmağa meo 1 bur etmesinden korktuğum bu belâyı bu kadar çabuk savdığımı görmek gerginliğimi birdenblro gidermişti.
Ben yirmi beş yıl Hacı ömerle ve Hacı ömerlerle beraber yaşamış insanım. Onlardan huy kapmamış olmama imkân var mıdır? Hacı Ömer gibi benim için de fena bellenen insanın yalnız kendi değil selâm verdiği insan da fenadır. Hiç bir yargı tay bu hükmü bozamaz.
Andelİp Hanımın oğlunun arkadaşı beni ne maksatla anyablllrdl ? Ya beni vurmak yahut buna birdenbire hükmetmek haksızlık olursa her hangi bir suretle rahatsız etmek.
Konuşurken nefretimden yüzüne bakmamıştım. Fakat yine de yüzüne ve bazı hal ve tavırlarına gözümün ilişmemesi mümkün olmamıştı. Hele ben ona arkadaşı gibi derbeder bir serseri göziyle bakarken onun, gayet basit bir şeyden bahseder gibi tıp stajiyeri olduğunu söylemeni üzerine hattâ bir parça da fazla bakmış-I tim* Çocuk dediğim bu çocuk, aşağı yukarı E-871
mln Hulûsl ile ayrıldığımız zamandaki bana ve ona benzeyen bir genç adamdı. Altında, göz ve dudaklarının kenarlarında şimdiden hafif kırışıklar belirmiş ince ve fakat keskin çehresine, kaba ve sert hareketlerim karşısında ara sıra ürküp titreyen fakat terbiye ve sükûnetlerini de hiç kaybetmeyen bakışlarına aslâ çirkin denemezdi. Anî taşkınlığımı takip eden bu gevşeme I hali İçinde onun sesi ve kısa kısa sözleri bana bunlardan da daha İyi görünmekte İdi.
Her ne hal ise mesele kapanmıştı. Bu çocuk ben çağırmadan gelmeyecekti. O halde biç gelmeyeceği muhakkaktı. Masaya bıraktığı adresi kâğıt sepetine atmak İçin elimi atmıştım. İsminin altında *.... Hastahanesl Dahiliye Kliniğinde asistan” kelimelerini okuyunca hayretten donakaldım.
I XI
. KİTAPLAR ve KOÇONUN ZİYAFETİ Vaktiyle mektepte ezberlettikleri manzumelerden bir beyit, kasabadaki gençlere nasihat ederken daima tazelediğim için ezberimde kalmıştır.
"HayrüTenta bence kttab-ı nefistir,, “Ol yar-ı mihribana âmân ihtimam edin”
Fransız kütüphanesindeki kuru matmazelin himmetiyle gitgide çoğalan Yan mi hri bunlar odamdaki ufak etajeri doldurduktan sonra pencere kenarlarına da yayılmağa başladıkları için bir müddet arkalarını kesmek İstemiştim. Fakat o yeni gelen eserlerden bazılarını benim için ayırarak otele yolluyor ve bana verilen bu ehemmiyet gururumu okşadığı İçnl geri çevirmek İçimden gelmiyordu-
Yalnız bu sevgililer kolay yanına yaklaştırır cinsten sevgililer değildi. Türkçe konuşanlarının bile anlaşılmaları güçtü; güç olmadığı za-372
Şehrimiz doktorları arasında büyük bir alâka uyandıran beyanatın akisleri
Dünkü nüshamızda, Sağlık Bakanı ı Prof. Nihat Reşat Belgerin Sağlık işlerimize dair gazetemize verdiği mühim beyanatını neşretmlştlk. Şehrimiz doktorları arasında büyük bir alâka uyandıran bu beyanat, başlıca 3 nokta üzerinde toplanmış bulunuyordu.
1 — latanbulda bugün 4000 dok-
tor vardır. Doktorlar memleketin u-zak yerlerine gitmek istemiyorlar. Köylü hekim yüzü görmemektedir, îstanbuklaki bu mlktan 2000 e indirmek mecburiyetindeyiz. Yeni kadroyu hazırlıyoruz. I
2 — Memlekette hekim fazladır. I
Fakat bir taraftan da hekim çıkarmağa devam ediyoruz. Tıp Fakültesine alınan talebenin adedini azait-mak lâzımdır. I
3 — Bize lâzım olan muktedir hükümet tabibidir. Hükümet tabiplerim bilgili olarak yetiştirmek lâzımdırJ Bunun için Ankarada yetil bir mek- I tep açacağız. Tıp Fakültesinden çıkanlar 6 ay burada staj görecekler ve bilâhare hükümet tabibi olarak vazifeye başlayacaklardır.
Biz, Sağlık sahasında büyük bir reform teşkil edecek olan bu tedbîrler hakkında muhtelif sahalara mensup doktorlarımızın ne düşündüklerini tesbit etmek istedik ve bu mevzuda bir anket yaptık.
Prof. Dr. Sadi İrmak'm
fikirleri
Sayın Bakanın temas ettiği meselenin bence mihrakı bütün entelektüel mesleklerden kemiyetten keyfiyete dönmek lüzumudur. Yıllardır isabetli fakat tek taraflı bir İdealizmle türlü entelektüel mesleklerde büyük miktarda yüksek tahsil mezunu yetiştirdik. »Fakat memleketin e-konomik ve sosyal kalkınma temposu bu yetiştirme ile mtıvazl yürüye-medi. Böylece bir nevi münevver işsizliği karşısında bulunuyoruz. Bu İşsizliğin bilhassa büytik şehirlerde belirmesi kaçınılmaz bir neticedir. Bu sebeple iki mesele karşısındayız. Entelektüel yetiştirmede keyfiyeti Ön plâna almak ve yetişenleri memleket içinde iyi yaymak. Orduda olduğu gibi adaletli ve umumî bir mecburî hizmet bütün mahzurlarına rağmen umumî bir tedbir olabilir. Bizde yüksek tahsili takip eden tekâmül eğitimini kemiyetten keyfiyete götürmelidir. Hükümet tabibi ve hattâ sıhhiye müdürlerinin durumunu sayın Bakanın ön plâna almasını isabetli görürüm. Gerçekten çok pahalıya yetişen fen adamlarını, mevzuat ve formalite yüzünden büro adamları haline getirmek zararlı neticeler vermiştir. Ben sıhhiye müdürünü bir hıfzısaıhha lâboratuannın başında, hükümet tabibini tam bir fen adamı zihniyetiyle çalışır görmek isterim. Mütehassıs hekim meselesi bence bundan sonra gelir. Biz her şeyden evvel pratisyen hekimin seviyesini yükseltmeğe mecburuz. Hastahane hizmetlerinin imtihanla verilmesi âdil bir usul olabilirse de tatbiki müşküldür. Çünkü tababet sadece bilgiye değil, tecrübeye dayanır. Yalnız şu kadarım söylıyebili-rlm ki büyük haatahanelere tıbbî ta-harriyat yapabilecek isimler getirilmelidir. Memleketin tıbbi etüdü ancak böyle başarılabilir.
■ayı 7 bini geçmemektedir. Hekim' miktarım fazla gibi gösteren, çıkan hekimlerin büyük merkezlerde toplanması ve memleketin her yerine dağılmamalarıdır. Sağlık Bakanlığı yetişen hekimlerin çalışma İmkânlarım hazırlar da kendilerini memleketin her yerine yaymaya muvaffak olursa Bakanlığa ancak minnettar o-lurum. Dekan olarak söyiiyebiiece-ğim tek şey, İstanbul Tıp Fakültesi ihtiyaçlarının yarısının Millî Eğitim Bakanlığım alâkadar etmesine karşılık yansının da Sağlık Bakanlığının elinde olduğunu belirtmektir. Sağlık Bakanlığı Fakülte ile bu ihtiyaçtan doldurmak için bir temas tensip ettiği zaman da bir dekan o-tarak ayrıca kendisine minnettar olu. rıım.
Fakülteyi bitiren gençlerin, hükû-% met tabibi olmak İçin bir mektebe daha tâbi tutulmaları meselesine gelince, mektep mezunu olan kimselerin diploma aldıktan sonra yeniden bir mektebe tâbi tutulmalan üzeriru de düşünmedim. Bu bence yeni bir mektep değil ancak bir kurs olabilir.
Tıp Fakültesi Ord. Profesörlerinden Dr. Sedat Tavafın fikirleri
Sağlık Bakanının Tıp Fakültesi hakkındakî sözlerine iştirak ediyorum. Gerçekten Tıp Fakültesindeki talebenin sayısı fazladır. Bol hekim yerine kabiliyetli hekim yetiştirilmelidir. Zaten biz do t:p tahsilinin daha esaslı kaidelere bağlanması İçin bazı tedbirler düşünmüş ve bazı kararlar almış bulunuyoruz.
Istanbulda lüzumundan fazla hekim bulunduğu da bir hakikattir. Fakat bunların miktarlarını nasıl azaltacaklar Ve ne yapacaklar, bunu bilemem. Tamamen İdarî bir iştir.
Mütehassıs hekim yetiştirmek için Ankarada yeni bir mektep açılacağına dair otan beyanatı ise, şahsan vâzıh bulmadım. İdarî kararlar ve tedbirler benim bileceğim şeyler olmadığı için hariç, Bakanın beyanatı ile tamamen mutabıkım.
Trp Fakülteni profesörlerinden Dr. Reşat Garnn diyor kİ:
°YENÎ İSTANBUL gazetesinde bugün Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanının beyanatını okudum. Yalnız yüksek kıymeti taşıyan bir ilim adamı olarak değil, fakat aynı zamanda bir organizatör olarak da takdlrkârı bulunduğum Profesör Nihat Reşat Belgerin bu yeni faaliyet sahasında mühim şeyler yapacağına ben de kendisini tanıyanlar gibi kani bulunuyorum. Çalışmalarının gerek mes-iekdaşlarımız, gerek yurd için hayırlı ve verimli olacağına eminim.”
10.000 1!rn kazanan
138967 166763 429021
numaralar:
471869 489866
Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kâzım İsmail GÜrkan’ın fikirleri
• Ankara Tıp Fakültesi henüz doğuş halindedir. Binaenaleyh hekim yetiştirme yükünün büyük miktarı daha yıllarca İstanbul Tıp Fakültesinin üzerinde kalacaktır. İstanbul Tıp Fakültesi dahi bugünkü vesait ve teçhizatiyle bu kadar fazla talebeyi zorlukla yetiştirmektedir. Bundan dolayı biz alman talebe sayısının daha aşağıya indirilmesini yıllar-danberl istemekteyiz. Bu noktada Sağlık Bakanı ile tamamlyle hemfikirlin.
Mevcut hekim sayısının umum memlekete nispeti yapılırsa bu sayının az olduğu göTÜlür. Meselâ hin nüfusa bir hekim kabul edilirse bizim 20 bin hekime ihtiyacımız var demektir. Halbuki elimizdeki mecmu
Cerrahpaşa Haatahanesî Başhekimi Dr. Esat Durusoy’un fikirleri
Bakanın hakkı vardır. Hekimi A-nadoludaki halkın ayağına, yetişmiş olarak götürmek lâzımdır. Bu sebeple hükümet tabibi olacak kimselerin Ankarada açılacak bir mektepte okutulmalarını da iyi karşıladım. Yalnız Anadoluva gönderilecek olan genç doktorlara iyi maaş verilmelidir. Bunlara şehri aratmamak için en iptidaî ihtiyaçları, meselâ temiz ve basit konforlu bir ev, daha iyi vazife görebilmeleri için vasıta, temin edilmelidir. Aksi halde Anadolu-nun muhtelif bölgelerine dağılmış o-lan kimselerde şehir hasreti devam edecek ve matlûp olan netice alma-mıyacaktır.
Diğer taraftan Tıp Fakültesindeki talebe çokluğu da bir vâkıadır. Bunların âtileri bence müemmen değildir. Onun İçin tıp tahsilinin de bir zaptürapta alınması ve ıslah edilmesi gerekmektedir.
îstanbuldakl doktor sayısının çokluğuna ve 10 yataklı hastahanelerde 5 doktor bulunduğu keyfiyetine gelince, böyle bir şey varsa fazla doktorların tasfiyesi yerinde olur. Fakat bu işi yaparken iyi doktor yetiştirmek İçin, yetişmiş doktora ihtiyaç bulunduğunu ve bunların İş başında kalmalarını temin etmenin şart olduğunu gözönünden uzak tutmamalı lâzımdır.
Genç hekimlerimizden Dr. Namık Sezer'ln fikirleri
1 — Bakanlığa ayrılmış olan
58.000.000 TL. dan 30.000.000 unun personel ihtiyaçlarına ayrılmış olması görüşüme göre fazladır. Bunun hiç olmazsa 10.000.000 unun daha hastahane!erin malzeme ihtiyaçlarına ve İlâç yardım işlerine ayrılması doğru olur. Tabiidir ki bu ihtiyaç Bakanlık bütçesinin arttınlamadîğı-na göre düşünölmütşür. I
2 — 7000 doktordan 4000 inin Is-tanbulda bulunuşu Anadolu için büyük bir haksızlıktır. Fakat bir çok Anadolu şehirlerimizin geçim ve yaşama şeraitini düşünerek doktorlarımıza da hak vermek İcap eder. A-radaki muvazenesizliği telâfi etmek için Anadolunun bilhassa Ücra köşelerine gideceklere ayrı bir tahsisat kabul etmelidir. Yahut askerlikte olduğu gibi âdilâne bir sıra gözetll-melldlr.
8 — Bu günkü doktor mlktAn bütün Anadolu nazarı İtibara alınırsa çok değildir.
4 — Bütçesinden ekonomi yapmak isteyen bir Bakanlık için yeni bir yetiştirme kursu mahiyetinde mektep açması lüzumsuzdur. Hekim Fakülteden çıkarken bu kursunu da yapmış olarak çıkmalıdır. Bir çok nazari derslerden az bir fedakârlıkla pratik dersler İçin pekâlâ zaman temin edilebilir.
5 — Hastahanelere hekim almak I için yeni imtihanlar kabulü esasına gldilmektense, hekimlerin mazilerine ve evvelki çalışmalarına kıymet verilerek bir nevi çalışma esasına göre tercih edilmeleri kanaatimce uygun olur.
6 — Vekâletin teftiş yapma hakkında aldığı karar yerindedlr.
7 — Hastahanelerimlzde bilhassa noksan olan itinalı bakım ve (yi muamele noktalarına temas edilmesi ve bunların ıslahı yollarına gidilmesi çok yerinde olur.
8 — Memleketimizde, mevzuu bahsolan hekimin fazlalığı değil, hastahane ve yataklarının az oluşudur. Binaenaleyh teşkilât bu bakımdan genişletilecek olursa hekim fazlalığı hissedilmiyecektlr.
9 — Sayın Bakanın temas ettiği gibi sadece hastalarla mücadele etmek kâfi olmayıp, preventif tıbbı da inkişaf ettirmek zaruridir. Yalnız bu sadece Sağlık Bakanlığını İlgilendiren bir mevzu olmayıp bilhassa köylünün İyi şerait altında yaşaması ve kalkınması için esaslı bîr programla Hükümetin ele alması şarttır.
10 — iyi hekim yetiştirmek İçin CTn(versIte>ee de iyi bir tahsisat ayrılması ve talebeyi bol pratik derslerle takviyeli olarak olgun yetiştirmek lâzımdır. Bir çok doktorlarımız nazari derslerin altında ezilerek fakat pratik hekimlik bakımından zayıf olarak yetişmektedir.
Anketimize aldığımız cevapların bir kısmını da yarınki nüshamızda neşredeceğiz.
Ş^kef EVLÎYAGtL
5.000 Hra kazanan 000973 022356 065834 219793 275592 346869
1.000 Ura kazanan 003278 017199 040868 ÛÖ0493 063225’075328 108825 178902 233911 253477 294646 319838 344006 393251 426236
115751 199110 236856 206453 296959 321749 349012 406710 438827
024712 051916 082815 115753 208813 238232 269609 312209 322267 355802 410-100 444133
numaraları 073704 202087 406398 449659 numaraları 038941 052278 083186 125953 210166 246274 277073 315346 327315 368900 424451 477350
043805 052559 084813 171504 220525 252069 288258 318151 328451 372711 425964 482371
Ar|onfln Konsolosluğunda tören
İstanbul Arjantin Genel Konsolosluğu, vatandaş ve arkadaşlarının Arjantin millî kahramanı, Arjantin, Şlll ve Perunun kurtarıcısı General Don Jose de San Martin’ln yüzüncü Ölüm yılı münasebetiyle, 17 ağustos 1950 günü saat 11 de Beyoğlu Bantsın ton i o Katolik Kilisesinde yapılacak din! âyine gelmelerini ve aynı gün saat 21 de Konsolosluğun lokalinde, millî marşın çalınması, Cumhurbaşkanı General Peron’un nutkunun tekrarlanması merasimine İştirak etmelerini istemektedir.
Ankara vapuru döndü
Devlet Denizyolları Ankara vapuru Batı Akdeniz seferinden dün saat 14 te 441 yolcu, 2627 parça 167 ton yük ve 10 otomobil ile dönmüştür. Ankara vapuru bu seferinde 228 bin 507 Hra hasılat yapılmıştır.
000914 014024 039899 003052 087197 126123 151864 172309 191748 211618 245245 276415 294610 323917 330942 375275 398979 420901 451862 468377
500 Hr» kazanan numaraları
002085
020191
040293
068977
093861
127024
169599
172529
192059
212886
250820
279543
296053
324696
344741
386870
404159
443643
460025
474740
0Ö9870 022506 052191 070023 096494 135486 160425 176918 195470 2158*15 254916 280611 302058 329110 860199 389351 414914 444549 460824 484155
010582 026526 054831 074690 104624 138396 160880 186876 205265 227925 270968 285930 305874 330315 361171 390674 415405 449858 462378 487606
012411 038570 060132 078360 119720 151552 170808 188799 210940 241005 274701 290981 807610 834941 370701 39668T 418020 451380 466070 491098
Ura ikramiye kazanan
üç rakamı (893, S23) üe bulan 1.000 numara yüzer H-
100 raları
Son
hayet
ra,
40 Hra İkramiye kazanan nnm>-rai ar:
Son üç rakamı (156, 177, 207, 811J İle nihayet bulan 2.000 numara kırkar lira,
20 Hra İkramiye kazanan numaralar:
öon iki rakama (58) île nihayet bulan 5.000 numara yirmişer lira;
10 Hra ikramiye kazanan numaralar:
Son İki rakamı (66, 85) İle nihayet bulan 10.000 numara onar lira,
5 Ura ikramiye kazanan nunıara-la r: -
Son rakamı (8 ve 9) İle nihayet bulan 100.000 numara beşer Hra ikramiye alırlar.
ikramiyelerin satıldığı yerleri
100.000 lira İkramiye kazanan bilet îstanbula, 20.000 lira İkramiye kazanan biletlerin iki parçası da yine Istanbula, 10.000 lira kazanan biletler İzmir. İstanbul. Erzurum, Samsun. Çorlu ve Devrege, 5.000 lira ikramiye kazanan biletlerden üçer tanesi Ankara ve îstanbula, dlğerierf Adana, Eskişehir, Diyarbakır, Tirebolu ve Gönene sevkedilmlştlr.
YENİ İSTANBUL
SÎYASÎ İKTİSADİ_
müstakil günlük gazete
Sahibi I
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LblÎTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal HL 8ARLICA Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden >
8allh Zeki Akdnnusf
'NeşredÜrniyen yanlar iade edilme*
Basıldığı yer :
YEN t İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ . MATBAASI
man yorucu idi. Geceleri entarimi giyerek koltuğuma yerleştiğim ve Koçonun getirdiği mavi abajurlu elektrik lâmbası altında bir tanesini o-kumaga başladığım zaman çabucak usanıyordum. Bırakmak bana can sıkıcı fakat yüksek ve ağır şeyler söyleyen bir misafiri istiskal gibi yakışıksız geliyordu; çaresiz dinlemeğe devam etmek lâzımdı. Fakat bunu yaparken istemeden aklım başka şeylere gidiyordu.
Yıllarca “Aman çocuklar okuyun. Kültürünüzü arttırın. Kitap gibi hayırlı dost yoktur. Bizi ancak o kurtaracaktır” diye başkalarına nasihatler vermek; yıllarca evine çekilerek kitaplarına dalmağa vakti olanlara haset etmek, sonra da onlardan çabucak usandığını kendine İtiraf etmek güçtü. Fakat ne çare kİ İnkâr edilmez bir gerçekti. Kitap okumanın çalgı çalmak gibi bir şey olduğunu anlıyordum. Yani öğrenmek lâzımdı. Paran olduktan sonra Boyoglundan bir piyano satın al; odadaki ldtap etajerinin yerine yerleştirip başta çalmağa!
Ancak ümit kesmemek lâzımdı. Benim için biraz geç de olsa zurnan ile gelebilirdi. Zihnimin dağıldığını, anahtarlar, kurşun kalemleri vesaire 11e oynamağa başladığımı farkedlnce imtihan geçirecek bir mektep çocuğu gayretiyle kendimi zorluyordum.
Kuru madmazclln gönderdiği kitaplar arasında fro.nsızçalarının karşısına tllrkçesi de yazılı kolay bir kitap çıkıvermesl ne kadar iyi o-lurdu. Nihayet kütüphaneye uğrayarak tahsilde bulunan oğlum İçin madmazelden böyle blrşey İstediğimi söyledim. Hazırda bulamadı. Fakat aratacağını vaadettL
Buna mukabil otele gelen kitaplar arasına nasılsa, üzerinde ucundan kan damlayan bıça-ğiyle maskeli bir katil resmi bulunan türkçe bir 373
cinayet romanı karışmıştı. Bunlar hakkında da kasabanın gençlerine verilmiş konferanslarım vardı: “Aman çocuklar! Sakın ha! Bu gibi ahlâk bozucu saçmalan sinekler gibi nerede bulursanız mahvedin.” Fakat koltuğumda imtihanımı hazırlarken usulca bu romanı çıkanyor ve bıraktığım yerden okumağa başlıyordum.

Bir akşam üstü holdeki köşemde yine bunu yaparken Koço yanıma geldi ve beni evinde akşam yemeğine davet etti. Daha evvel de birkaç kere böyle bir şeyden bahsetmişti. Fakat oldukça sert bir çehre İle reddetmiştim. Koço dostumsu. Ben küçük lnsanlann dostluglyle şöhret almış bir demokrattım. Fakat garsonun evinde yemeğe gitmek ne de olsa pek aşın bir demokratlıktı.
Koço o akşam bir kurnazlık yaparak kanamı İleri sürdü:
— Ben bilirim kİ bizim gibi fukaranın evinde gelmezsiniz, dedi, ama kari lâf an ta yor? Kari kişmişi bilmezsiniz nedir T
Sonra benim için madamın pişirdiği yemekleri sayıp dökmeğe başladı.
Koçonun sözleri beni müteessir etmişti. Anlaşılan biçareler ilk ziyaretime bir mukabelede bulunmak istiyorlardı. Sonra komşulara da ufak bir numara yapacaklardı. Kendime yeni bir palto sipariş ettikten sonra iyi bir halde olan eskisini Koçoya vermeğe zaten karar vermlç de bulunduğumdan:
— Olur Koço. Gideriz, dedim.
Dediğim gibi, bu kaçınılmaz bir mecburiyetti. Fakat gecelerimde bir değişiklik olacağına da sevindiğimi hissediyordum.
Gerçekten de Koçonun evinde beni hiç yadırgamadığım bir hava karşıladı, ilk gittiğim 874
odaya güzel bir sofra hazırlamışlardı. O gün Çopur Huriyeye benzettiğim çamaşırcı kıyafetindeki kız bu akşam âdeta şık bir mavi elbise giymiş, saçlarım kabartmış ve yüzünü boyamıştı. Kızın kocası kitapçı Sokrat ondan da resmî idi. Pantalonlyle kunduralarının çok eski olmalarına mukabil arkasında bir smokin vardı. Sokra-tın cüce denecek kadar kısa fakat o nispette de enli vücuduna mukabil smokinin fazla dar ve u-zun olması bende ilk bakışta Koçoya ait bir servis smokini olması şüphesini uyandırmıştı. Netekim yemek onuna doğru Sokra tın sarhoş olarak üstüne şarap dökmesi üzerine kayınpederin bayılacak gibi olması bunu kuvvetle teyld ediyordu.
Koço benîm şerefime bir de kellesi kulağı ve kılık kıyafeti yerinde bir papaz davet etmişti. Arkasında siyah şayaktan bir sivil elbise vardı. Fakat bir kubbeye çarpıp dönüyor gibi dâ-vudl bir makam ve âhenkle ağır ağır konuşurken kendisine hayalen cübbesini ve siyah tüllü uzun kara şapkasını giydirmek aslft güç değildi.
Papaz derya gibi bir adamdı ve doğrusu aranırsa asıl Sokrat o idi. Hayret verici bir olgunlukla politikadan, ahlâktan, tarihten bahsediyor ve bana “Oğlum Beyefendi” diye hitap ediyordu. öteki Sokrat biraz Yunanistan ita Mısır arasında yapılan çok ustalıklı bir afyon kaçakçılığından söz açınca Papasın Adeta kaçakçılığın tarih ve tekniğini izah eden bir kitap gibi konuştuğunu görerek şaşırdım.
Madam sofraya oturmayarak hizmet ediyor ve durmadan mutfağa gidip geliyordu. Yalnız bir ara papasın eliyle verdiği bir kadeh şarabı yere çömelir gibi bir hareketle içti ve İstavroz çıkardı.
(Devamı var)
375

A
W


4

t


e


sn
16 Ağustos 1950
Hava Kurumu uçaklarının Erzincan
ilçelerine attığı garip beyanname
• •
Cumhurbaşkanı, Ruasell Dorr ve Refik Şevket İnce Burmada İşçiler arasında
Tütün Kongresi kapandı
Ticaret Bakam kongrenin faaliyetini öven bir konuşma
Vlrginla Bruos vapurdan Lnlyor
Millî Şef tabiriyle başlıyan ve beyannameler ele geçti — Hava Kurumu Başkanı
eski devri öven
Filonun uçuşu durduruldu Sökmensüer istifa etti

“Virgınîa Bruce,, Istanbulda
Meşhur artist, Ali Ipar’uı eşi ve bir Türk
hanımı olarak tstanbula geldi
Her halde hatırlarsınız, bundan 4 sene evvel gazeteler, Holb^ood’da bir Türk gencinin, beyaz perdenin tanınmış yıldızlarından Vlrginla Bruce ile* evlendiğini yazmışlardı. Bu Türk genci, şehrimizin tanınmış “îpar,, ailesinden Ali îpar’dı. Hollyvood’un sinema âleminde, yazdığı senaryolarla temayüz etmiş, beyaz perdenin en tanınmış simaları arasına girmiş vo kendini sevdirmişti.
Ali îpâr’ın 1946 senesinde Hollywood’da Vlrginla Bruce İle evlenmesi o aamanlar şehrimizde türlü dedikodulara yol açmış ve kendisinin. aileni tara-
Kasım Giilek’in
tetkikleri
C.H.P. Genel Sekreteri Eğede konuşmalar yaptı
İzmir, 15 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimizde bulunan C.H.P. Genel Sekreteri Kasım Gülek, bugün Bayındır, Tire ve ödemişe giderek Halk Partililerle temaslarda bulunmuş, partisinin kuvvet ve kudretini yokkunıştır. Kasım Gülek, Halk Partisi iktidardan çekildikten sonra zayıflayacağına kudret iktisap ettiğini, Cimdi daha zinde bir kadro İle çalışmağa başladığını, Halk Partisi muhalefetinin memleketin İç bünyesi içinde ne kadar önemli bir kuvvet kes-bettlğlnl yakın bir zamanda göstor-mek imkânını bulacağını belirterek şöyle demiştir:
“Bir gazeteci arkadaşım bana Büyük Millet Meclisi içindeki çalışmalardan memnun olup olmadığımı sormuştur. Sual cidden yerindedlr. C.H. P. hakikaten Meclis İçinde istediği gibi çalışamamanın üzüntüsü içindedir. Tutanaklar! tasdik edllmiyen partimiz milletvekillerinin gittikleri yerlerde nasıl çalışacaklarını sormak bizim hakkımızdır. Meclis içinde faydalı olabilmemiz lçtn bize karşı tam bir lyinlyct gösterilmesi lâzımdır.,,
SPOR
fından reddedildiği tL
O zamandan beri tında bir kaç defa şehrimize geleceği Bazıları bunun imkânsız olduğunu, çünkü kendisine vize verllmiyeceğini ileri sürdüler.
İşte bütün bu rivayet ve dedikodular dün sona ermiş bulunuyor. Çünkü Ankara vapuru Vİrginia Bruce’Ü îstanbula getirmiştir. Hem de Amerikalı sinema artisti olarak değil, fakat bir Türk hanımı olarak.
DÜn, Vlrginla Bruce, Ankara vapurunun güvertesinde resmini çekmek için karşısında dizilen fotoğrafçılara poz aldı. Objektifler açılıp kapandıktan, “flash,, 1er yanıp söndükten sonra onlara türkçe olarek “Çok güzel,, dedi. Kendisine sordum: “Türkçe başka neler biliyorsunuz?”, da bilmiyorum” ilâve etti: “Seni
Kocasını çok dan ayrılmıyor, kocasından olan ğunu da beraber getirmişler. Yumurcak ele avuca sığmıyor. Yolda gelirken vapuru altüst etmiş.
Ali îpar, senaryolarından birini Turgut Demirağ ile birlikte filme almak latedlğlnl söyledi. Vİrginia Bruce de Türkiyede bir filim çevirmenin imkânsız bir şey olmadığını bildirdi.
Ali tpar’a, karısının yaşını sordular: “38., dedi. Bunu duyan yolculardan biri kulağıma fısıldadı: “înanma, pasaportunu gördüm. 45 yaşında!,.
Bu. şayet doğru İse, Vlrginla Bruce ün lehine... Zira san saçları, parlak yeşil gözleri, güzel vücudü ve pembe karışıksız teni ile öyle teshir edici bir havası var kİ normal bir göz o-nun 35 yaşından fazla olduğuna mıyor. Yorucu hayatına rağmen kalmasını bilmiş.
Hollywood’un tanınmış Türk şehrimizde bir kaç sene kalacaklardır.
blle iddia edilmiş-
geçen 4 sene zar-Vİrglnia Bruce’ün rivayet olundu.
“Bir cümle dedi ve yine türkçe seviyorum!”
sevdiği belli, Yanın-koluna giriyor. Eski 7 yaşlarındaki çocu-
inan-genç
çitti.
Ahdi tPEKÇt
metre: 1 — t öz ar alil (F.B.) 2 — E. Aşkın (B.J.K.) 2.12.6. engelli: 1 — Z. öztekin (B.J.K.) 2 — B. Hansoy (F.B.) 61.6. metre: 1 — E. Yalızgan
(F.B.)
17.52.1.
(B.S.)
Endonezya Federasyonu dün kaldırıldı
1 — B. Spor 47.5.
Eski Endonezya Birleşik Devletler Federasyonu yerine Endonezya Birleşik Cumhuriyeti kuruldu
1 — S. Peközer — L. Stamatyadls
Valsamopulos (K) (B.S.) 1167.
Dünkü İstanbul atletizm birincilikleri
Dün İnönü Stadında İstanbul üç ve dördüncü küme atletizm birincilikleri yapılmıştır. Oldukça zevkli geçen yarışmalar neticesinde aşağıdaki sonuçlar alınmıştır:
KÜME: 3.
800
2.12.
400
60.5.
500
17.07.3. 2 — T. Tosun (B.J.K.)
Uzun atlama: 1 — Kupidls 5.87. 2 — U. Ünel (F.B.) 5.81.
Gülle: 1 — M. Mlnnetoğlu (G.S. Lise) 10.88. 2 — A. Bilgi tay (B.J.K.) 10.63.
Yüksek: 1 — E. Akkan (F.B.) L70. 2 — K. Uğurman (B.J.K.) 1.65.
4X100 Bayrak:
2 — F. Bahçe 47.5. 3 — Beşiktaş 49. KÜME: 4.
Uzun atlama: 1 — P. S an tam ar (K) 4.04. 2 — T. Gökçer (F.B.) 4.76.
Yüksek atlama: (G.S. Lise) 1.50. 2 (B.S.) 1.50.
GÜHe atma: 1 — 11 87. 2 — Palasla
Cirit atma: 1 — Sun tam ar (K.) 28.14 2 — Yuanldls (B.S.) 25.55.
Disk atma: 1 — D. Palasla (B.S ) 29 23. 2 — F. Valsamapulos (K.). 27.62.
110 Engelli: 1 — Stamatyadis (B.S.) 19.1. 2 — Çetin Emre (F.B.) 19.8.
1000 metro: 1 — M. Erman (B.J.K.) 2.50.2 (Y.T.R.), 2 — Y. Hurmuziya-
dis rK.) 2.51.1.
4X100 Buyruk: 1 — B. Spor 49.7.
2 — F. Bahçe 50.L 3 — Kurtuluş 52.
Müsabakalar arasında yapılan birinci küme 500 metre rekor denemesi netice vermemiştir. Bugün saat 17 de dün finalleri yapılmamış olan 3. küme 110, 100, 200. 400, 500, 4X400, sırık,
3 adım, disk, mızrak ve 4 üncü küme 100 ve 200 metre yarışmaları yapılacaktır.
Millî Takım Antrenörü bugün geliyor
Türk Millî Futbol Takımını antrene etmek için Futbol Federasyonumuzca Ingiltereden davet edilen McCormick bugün eaat 15.30 da Yeşilköy Hava Alanına gelmiş olacaktır. McCormick Türkiyede 4 ay tecrübe edilecek ve kendisinden İstifade edildiği takdirde mukavele uzatılacaktır,
JaJcarta, 15 A.A. (United Press) — Endonezya Cumhurbaşkanı Sokarno, Endonezya Birledik Devletler Federasyonunun lâgvedildiğlnl ve yerine Endonezya Birleşik Cumhuriyetinin kurulduğunu bugün bildirmiştir.
Sokarno yeni devletin merkezinin Jokjakarta olacağını ve kendisinin de Cumhurbaşkanı olarak kalacağını 1-lftve etmiştir.
Sokarno, Federal Parlâmentoda, yukardak! haberi ihtiva eden beyannameyi okuduktan sonra, Başbakan Mohammed Hattanın başkanlığında bulunan Endonezya Cumhuriyetini lâğvetmek üzere, derhal uçakla Jok-Jakartaya hareket etmiştir.
Hatta, bu akşam iktidarı Sokar-noya terkedeccktir. Yeni Cumhuriyetin kabinesi muhtemelen Müslüman lider Muhammed Natslsin başkanlığında kuruluncaya kadar Cumhurbaşkanı Sokarno bütün yüksek salâhiyeti elinde tutacaktır.
Yeni Parlâmento şimdiki Federal Temsilciler Meclisi üyeleri ile Haftanın başkanlığındaki Endonezya Cumhuriyeti icra Komitesi üyelerinden müteşekkil olacaktır.
Parlâmentonun ilk toplantısının çarşamba günü yapılması muhtemeldir.

Erzurum, 15 (Hususi) — Dün Er-zincanda ilçelere beyanname atan Hv. Kurumu uçaklarının beyannameleri arasında Milli Şef ile başlayan ve havacılığa dair vecizeler! İhtiva e-den eskiden kalma ve eski devri öven
Kore cephesindeki gazeteciler
Gazetecilerin verdiği zayiat çok fazla
Koredekİ Sekizinci Ordu Karargâhı. 15 A.A. (United Press) — Kore harp sahası şimdi gazetecilik tarihinde en mükemmel bir şekilde takip edilen bir köprübaşı halini almıştır. Fakat gazeteciler arasındaki zayiat da ordu-nunkine kıyasen yüksek olmuştur. Hatırlarda olduğu gibi dört muhabir. Japonyadan Koreye geçerken İçinde bulundukları uçağın düşmesi üzerine Ölmüş, beş tanesi cephede ölmüş veya kaybolmuş, ikisi de bir kaç gün evvel içinde bulundukları Jeep’in bir mayna çarpması üzerine hayatlarını kaybetmiştir. Japonya ve Korede bulunan 170 kadar muhabirden on birinin ölmüş olması hakikaten yükeek bir zayiattır. Muhabirlerin takriben sekseni daimi surette Korede bulunmakta, diğerleri de Tokyoda genel karargâhta çalışmaktadır. Ordu basın subayı bu durumdan “neredeyse her mangada bir muhabir bulunacak,, diye şikâyet etmektedir. Muhabirler. McArthur’ün emriyle askerlorlnkine müşabih ü-nlforma glymetkedlr. Bu emir verilene kadar Fransız gazetecilerinden Plerre Doublet, kahverengi bir empor-menbl pardesü ve Rus stili çizme giydiği için nöbetçilerin şüphesini çekiyordu. Doublet, karanlıkta beyaz köylü elbisesi giymiş bir çeteciye, gündüz İse bir Rusa benziyordu. Önceleri muhabirlerin yalnız bir kaçı silâh taşımaktaydı. Şimdi İse bunların taşıdıkları silâhların toplu ateşi Kuzey Korelilerin ufak çapta bir taarruzunu durdurabilecek kadar kuvvetlenmiştir. tyİ hazırlanmış muhabirler Koreye eski model makineleriyle gelmektedir. Çünkü yeni yazı makineleri ordu kamyonları ve Jeeplerdekl seyahatler sonunda kullanılmaz bir hal almaktadır. Muhabir az sonra şahsî levazımını — matra, çelik miğfer, güneş gözlüğü — tedarik etmekte ve sivrisineklerle diğer bazı böceklerin ısırmalarına alışmaya başlamaktadır. Şimdi Sekizinci Ordunun telefon ve teletlp bakımından sağladığı kolaylık sayesinde artık muhabirlerin ilk günlerde Tae-Jon’da olduğu gibi sabaha kadar telefon İçin sıra beklemelerine lüzum kalmamıştır. Muhabirlerin yemekleri de her gittikleri yerde Amerika ordu veya hava kuvvetleri tarafından sağlanmakta ve hiç kimse, bazı olağanüstü haller hariç, aç kalmamaktadır. Yatmağa gelince herkes nereyi bulursa o-rada uyumaktadır. İleri hatlarda yerde, döşemede ve hattâ bazıları siperde uyumakta, fakat karargâhlarda portatif karyola ve yatak verilmektedir.
bazı beyannameler ele geçmiştir. Er-zlncanda bulunan milletvekilleri bu beyanname üzerine Başbakana, içişleri Bakanına dün gece telefonla keyfiyeti bildirmişler ve tahkikat açılmasını istemişlerdir.
Sabahleyin Erzincanda gösteriler yapıldıktan sonra Erzuruma geldiğimiz zaman hava filosunun uçuşlarına ikinci bir emre kadar müsaade edilmemesi içişleri Bakanlığı tarafından vilâyete tebliğ edildiği öğrenilmiştir. Buraya gelen bir habere göre Türk Hava Kurumu Başkanı Şükrü Sök-mensücr bu vaziyet üzerine istifa etmiştir
Ankara, 15 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Erzurumdan verilen bu haber üzerine müstağfi Türk Hava Kurumu Başkanı Şükrü SökmensÜ-er'ln malûmatına müracaat ettik. Sökmensüer hâdiseyi teyid ederek bize aynen şunları söyledi:
“Hava Kurumu her yıl yurt gezisine çıkarken şehirler ve kasabalar üzerine atılmak üzere havacılığa ait vecizeler bastırır. Bu sene kurumun mali durumu âzami tasarrufu gerektirdiği için yeniden döviz bastırılma-yarak depoda mevcut eskilerinden İşe yarayabileceklerin kullanılması bu işle İlgili şube müdürleri tarafından teklif olundu. Bu teklifi uygun gördüm, eski dövizler arasında bir ayıklanma yapıldı, paketler hazırlanırken miktarı yarım milyona varan dövizler arasına şimdi beyanname adı takılan ve bugünün şartlarına uymı-yan ve tahminime göre çok az miktarda dövizin de daha evvelden yanlışlıkla karışmış olduğunu Erzincan olayı İle anlayarak büyük üzüntü duydum. Bu meselede bir kasit veya tertip ve suiniyet asla düşünülemez. Mesele yapılan döviz ise en az 5-10 sene evvelki bir zamana ait ve mevcudu tükenmiş ve ancak diğer dövizler arasına tektllk karıştığı bu hâdise ile anlaşılan dövizdir.
Filonun programını ikmal etmeden geri çağrılması hakkında bana yapılan tır. kik için
gördüm.,,
telkin üzüntümü çok arttırmış-Hükûmetçe bu mevzuda bir tah-yapılacak ise onu kolaylaştırmak başkanlıktan çekilmeyi İsabetli
Kıral Faruk, Fransada bekleniyor
Deauville (Fransa), 15 (A. P.) —
Mısır Kıralı Faruk, Fuat el Mısrî Paşa ismi altında mütenekkiren burada beklenmektedir.
Körfez Oteli, Kiralın maiyet erkânı İçin 25 oda ayırmıştır.
Oteller ve mahalli gazino, bir seri Fransız-Mısır eğlenceleri tertip etmektedirler.
yaparak delegelere teşekkür etti
müzakere ve kabul et-
rejimimizde tütün mov-bir çok hatipler söz al-
Ankara, 15 (Hususî) — 10 ağustostan beri şehrimizde toplanmakta olan Türkiye Tütüncüler Kongresi bugün Ticaret Bakanının bir nutku ile kapanmıştır.
Kongrenin bugün öğleden önce vo sonra yaptığı oturumlarda Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Karaosmanoğlu, Gümrük ve Tekel Bakam Nuri öz-san, Tarım Bakanı Nihat Eğriboz da hazır bulunmuşlardır.
Sabah saat 9 da çalışmaya başlıyan Kongre, ilk olarak İhracat Komisyonu raporunu miştir.
Dış ticaret zuu üzerinde
mış ve işlenmiş tütün İhracı meselesi üzerinde durulmuştur. İşlenmemiş tütünlerin ihracına hiç bir suretle cevaz verilmemesi nokrasında beliren İttifak tesbit olunduktan sonra gündemde alâka çeken ve Tekel idaresinin destekleme mübayaası ve umumiyetle ticaret yapıp yapmaması işi ele alınmıştır.
Müstahsil mümessilleri, Tekelin yeni teşekkül kuruluncaya kadar destekleme mübayaasına devamını şiddetle arzu ve müdafaa eden konuşmalar yapmışlar, buna mukabil tacir mümessilleri Tekelin destekleme mubayaasına bir diyecekleri bulunmadığını, ancak destekleme vesilesiyle Tekelin tacire imtiyazlı durumundan faydalanarak yersiz rekabet yapmamasını ileri sürmüşlerdir.
Bu görüşmeleri Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri özsan cevaplamış ve ezcümle Tekelin zaten töylo bir niyeti olmadığını, ancak kendi fabrikasyonu İçin satın aldığı tütünlerden artakalanını sadece satışa sevkettiğini ve bunun da pek az bir miktar olduğu
YENİ DIŞ TİCARET REJİMİ
A
t

E-
Ankara, 15 (Hususî muhabirimizden telefonla) — Dış ticaret rejimine dair kararname bugünkü Resmî Gazete ile neşredilmiştir. Kararnamenin ihracata dair Bakanlar Kurulu kararı hükümleri bugünden itibaren yürürlüğe girmiştir.
İmza edilen 1949 tarihli eski kararname İle buna !stlnndt?n çıkarılan sirküler mucibince Ticaret Bakanlığına ynptlmış mürocnatlardan Bakanlık veya yetkili kıldığı mercilerce karara bağlanmış olanların müktesep haklan, İthal muamelelerinde kambiyo mercilerine» döviz tahsisine bağlanmış olsun olmasın 15 ağustostan itlbnren bir ay zarfında Merkez Bankasına müracaat edilerek yazı ile teyit edilmek kaydlyle mahfuz tutulacaktır. Bu müracaatlardan henüz karara bağlanmamış olanlar hükümsüz sayılacaktır.
Yeni rejime göre de anlaşmalı mem-lokotlerlo olan ticaret mübadeleleri yine eskisi gibi yani anlaşma esasları dahilinde cereyan edecektir. Anlaşma-sız memleketlerle serbest döviz dolar ve serbest İsviçre frangı veya Türk hesabına göçen storllng ile yapılacaktır. Lüzumunda Merkez Bankası tarafından mubayaa edilebileceği tesbit ve İlân olunacak anlaşmalı ve anlnş-masız memleket dövizleri İle do yapılabilecektir.
Anlaşmasız memleketlerden yapılacak İthalât buralardan golon döviz miktarına göre Is’af edilecek fakat bu husustaki karar Bakanlıkça yapılmış veya yapılacak anlaşmalarla protokollerin tatbiki sebebiyle veya ticaret politikamızın irapları dolayıslyle husus! tertip ve usuller kurulmasına lüzum görüldüğü va Ticaret Bakanlığınca tesbit ve ilân edilecek ve bunların tatbiki İşi Bakanlığın uygun göreceği mercilere tevdi edilecektir.
ihraç ve İthal listesinde yor almamış hor hangi bir mahsul veya mamulün ihraç ve İthaline lüzum görüldüğü veya listede İthal ve İhracının lorlnln tâdili İcap husunta yapılacak tarihinden 15 giin sonra yürürlüğe konulacaktır.
ihracata dair üç liste tanzim edilmiştir. Birinci listede anlaşmalı veya anlaşmanız memleketlere İhracı mümkün olanlar gösterilmiştir, tkl numaralı listede tütün, krom cevheri, bakır, manganez cevheri, çlnkolu kurşun, sadeyağ, zeytinyağı Antep fıstığı, yapağı ve afyon vardır. Vo yalnız bu malların ihracı lisansa tâbi tutulmuştur.
Üç numaralı listeye dahil malların ihracı halinde bu tarihten 6 ay içinde kullanılmak şartiyle ihracatçı emrine ithalât listesinin hepsine şâmil olmak üzere mukabil İthalât salâhiyeti vermiştir. Ancak bu hak bu müddet içinde kullanılmadığı takdirde »âkit olacak ve hesabı Merkez Bankasınca kabul edilecek dövizle kapatılacaktır.
Anlaşmalı veya anlnşmaaız memleketlerden İthali mümkün olan mallar 4 numaralı İthalât listesinde gösterilmiştir Kredi vo conslgnntlon yeliyle yapılacak muameleler de dahil olmak üzero ithalâtta takip edilecek, esaslar
4 •
takdirde Ekonomi
bulıınnnlnrdnn da mon'I veya reaim-edenler oluraa bu derişiklikler neşir
I
Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı tarafından Hân olunacaktır.
Avrupalılararası İktisadî işbirliğine dahi) memleketlerden, serbest memleketlerden İthal olunabilecek malların listesi tesbit ve ilân edilecektir.
8 inci maddeye göre, anlaşmalarda hususi bir kayıt bulunmadıkça, karara bağlı 5 numaralı ithal listesinde gösterilen mallara döviz tahsis mıyacaktır.
Bu mallar ancak: a) Üçüncü deki İthal hakkından,
b) Türk parasının kıymetini ma hakkındaki 13 sayılı karar
binco Maliye Bakanlığı* tarafından para yerine mal getirtilmesi kabul e-dilccek muamelelerden
c) Bakanlar Kurulunun hususî kararları ile 13 sayılı karar hükümleri dışında bırakılan ihracata ait karşı-
— ■ ■ - ■ 1 - 1 1 ■!
olun-
llste-
koru-mucl-
lıklorm yurda getirilmesinden İstifade suretiyle ithal edilebilecektir.
İthalâta ait taliplerin Bakanlık tarafından tanzim ve ilân olunacak talimatnameler dairesinde muameleye konulması ve döviz ayrılması vazifesi Merkez Bankasına verilmiştir.
Bazı zaruret ve ihtiyaçları karşılamak üzere muayyen nlr miktar dis-ponibilltö'nln İhtiyat olarak tahsis harici tutulmasına Bakanlık karar verebilecektir. İthal talebinde bulunanlardan döviz tahsisi için
muamelelerden yüzde 2,5 ve mukabili olanlardan yüzde beşi potine kadar teminat istemeye koz Bankasına yetki verilmiştir, sislerin muayyen müddet içinde
lanılmaması halinde bu teminat bankaca maktu tazminat olarak İrat kaydolunacaktır.
akreditifli vesaik nis-Mer-Tah-kul-
Koreye gidecek birliğin Komutanı
Tuğgeneral Tahsin Yazıcının kısa
Ankara, 15 (A.A.) — Koreye gidecek Türk asker! birliğinin komutanlığına tayin edilen Tuğgeneral Tahsin Yazıcının hal tercümesi aşağıdadır:
Doğum yeri Manastırdır. 58 yaşındadır (1892). 1328 tarihinde Harp Okulundun mezun olmuş ve o tarihten itibaren Birinci Dünya Harbi başlayıncaya kadar Erzurum bölgesindeki süvari birliklerinde görev almış, Birinci Dünya Harbine baştan sona kadar iştirak ederek doğu ve güneydoğu bölgemizde muhtelif süvari birliklerinde savaşa katılmıştır. Tuğgeneral Yazıcı, Erzurum, Tutak, Bitlis, Van, Siverek, Tercan ve Stl-rüç bölgelerindeki süvari birliklerimizde de görev almıştır.
1920 yılını takiben Viranşehir, Mardin ve Urfa bölgesindeki süvari birliklerinde görev almış ve istiklâl Savaşına baştan sona kadar katıldıktan sonra 1923-25 yıllan arasında Diyarbakır bölgesindeki süvari birliklerinde görev almış ve Şeyh Salt İsyanını bastırmakla görevlendirilen birliklere iştirak etmiştir.
1925 te İki yıl için Fransaya tahsile gönderilmiş ve daha sonra 1927 yılı ile 1930 arasındaki senelerde Is. tanbul ve Trakyadaki blrilkelrlınlzde muhtelif görevlerde bulunmuştur.
Tuğgeneral Tahsin Yazıcı 1940 tan sonra tank birliklerinde komuta görevleri almış olup süvari sınıfından tank sınıfına geçen tankçılanmızdan-dır.
1046 yılında Gelibolu bölgesindeki birliklerimizde muhtelif komuta gö-
revleri almış ve 1949 da da Anka-radaki birliklerde bulunmuştur.
Tuğgeneral Yazıcı, 1949 yılında Tuğgeneralliğe yükselen generalle-rlmizdendlr, evlidir ve bir erkek çocuğu vardır.
Prenses Elizabeth’in
bir kızı oldu
Ingilterenin her tarafında şenlikler yapılıyor
Londra, 15 (A.P.) — Ingiltere Ve-llahti Prenses Ellznbeth llo kocası Prens Phillp’ln bugün dünyaya bir kızlan gelmiştir. Küçücük Prenses, İngiliz imparatorluğu tahtının üçüncü vârisidir, ikinci vâris Prenses Ell-zabeth’in henüz İki yaşını doldurmı-yan İlk çocuğu, küçük Prens Charles-dır.
Vcllahtın kızı, geçenlerde modernleştirilen 18 İnci asırdan kalma biibük Clarence House Şatosunda doğmuştur. Müdavi hekimler tarafından yayınlanan bültende, Prense» Ellznbeth ile bebeğin sıhhatte oldukları kaydedilmiştir.
Doğum, Türkiye saatiyle 13.50 de vuku bulmuştur. Hâdise, Kıral ailesi çevresi vo memleket halkını son de-rocedo sevindirmiş ve pek kısa bir zamanda bor yerde tenlikler başlamıştır. Kırallço Eliznbcth doğum sırasında kızının yanında bulunmuştur. Kıral, Iskoçyada Bnlmoral Şatosunda bulunduğu cihetle mesut hadiso kon-dislno telefonla Prcna Philip tarafından müjdelenmiştir.
İçin ehemmiyeti olmadığını tebarüz ettlrdL
Dış pazarlarda tütünlerimize karşı yapılan rekabetin müzakeresine ait dördüncü noktada, umumî heyet sert konuşmalara sahne olmuştur. Amerikanın Avrupada bizim ananevi piyasalarımızda günün şartlarından faydalanarak giriştiği rekabeti protesto edon bu konuşmalar, kongre havasını elektriklendirmiş ve sekiz on hatibin blrbilrnden sert görüşmelerini
konomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Ve-llbeşenin teskin edici konuşması tıştırmıştır. Çok alâka ile takip edilen bu sahnenin geniş bir hulâsasını zabıtlardan veriyoruz:
Salâhaddin Sanver (İzmir Sanayi ve Ticaret Odası temsilcisi):
“Sayın arkadaşlar.
‘Dış ticaretimizde Amerikan rekabetinin memleketimiz tütüncülüğünde yaptığı tesirin azametini bilmlyen hiç bir arkadaş yoktur. Bilhassa müstahsil arkadaşlarımızdan beş tanesinin kıymetli mütalâalarını şükranla dinledim. Çok memnun oldum ki bütün müstahsil arkadaşlarımız işin kün-hüne vâkıftırlar. Blnnenaleyh bu mesele dahi kongremizin çok dikkatle meşgul olması lâzım gelen bir meseledir.
Malûmunuz olduğu üzere. Birinci Cihan Harbinden sonra harp vaziyeti dolayısiyle Ingiltere piyasasını kaybetmiş bulunuyorduk. Bugün de aynı vaziyette yalnız Almanya piyasasını değil, bütün Avrupa piyasasını kaybetme vaziyetine gelmiş bulunmaktayız.
Hakikati söylemek lâzımdır kî A-merlkan kumpanyaları tütüncülüğümüzün inkişafında, bilhassa İzmir tütüncülüğünün inkişafında büyük bir yer almışlardır. Bunu gerek müstahsil ve gerokso tacirler namına şükranla karşılamak mecburiyetindeyiz. Fakat maalesef biz vo Yunanistan gibi tütününü, üzümünü dünya piyasalarına, Avrupai'n satmak mecburiyetinde olan memleketlere rakip vaziyete gelmişlerdir. Belki, bu onlar için İktisadî büyük bir plân icabıdır. Lâkin biz bu vaziyette değiliz, Türk köylüsü, milyonları aşan işçisi, müstahsili İle bu işlerle uğraşan tacirleri İle milyonlarca İnsanın kafasında bir nokta belirmektedir. Binaenaleyh A-merlkan dostlarımızdan, Türk iktisadiyatının, varlığının vo Türk ihracatının yarıya yakın bir gelirini temin eden Türk tütüncülüğünün sesini dinlemelerini rica ediyorum.
Amerikanın milyarlara varan tütüncülük politikası içinde bizim ihracatımız bir habbedir. Bu vaziyette kendilerinden rica ediyoruz, tütünlerimizi Almanya vo Avrupa pazarlarına satmamıza İmkân versinler. Kendilerinden başka bir şey İstemiyoruz.
Geçenlerde memleketimizde bulunan bir Amerikan şahsiyeti Türk İhracatının genişlediğini, fiyatların yüzde seksen fazla olduğunu söyledi. Yanlıştır arkadaşlar, Türk tütünü fiyatları, harpten evvelki vaziyete nazaran, devalüasyona vesaireye rağmen, yüzde beşi geçmez. Halbuki lar, Amerikan tütünlerinde artışı yüzde yüze yakındır.
Bu itibarla biz, samimî Amerikalı dostlarımızdan, çok diyoruz. Bizim soslmlze kulak lor. Bugün yine haber alıyoruz kİ, Pa-rlstcki çalışmalarımızda bizo karşı cephe alınmıştır. Bizim Almanya, Avrupa vo hattâ son zamanlardaki görüşmelere göro, AvrupalIlar arasında kendi istihsal ettikleri tütünler yetişmezse, ondan sonra Amerikan tütününün Avrupaya gelmesi hakkmdaki müşterek Türk - Yunan tezi dahi suya düşmüş. Eğer bu hakikat ise bizim için çok tehlikelidir. Hükümetimiz siyasî cepheden ve muhtelif cephelerden tütün meselesini mutlak surette ele almalıdır. Bugün rakip komşumuz Yunanistan, tütüncülüğü için binblr çareye başvurarak tütünün kıymetini mutlak surettn yükseltmektedir.
Binaenaleyh Amerikalı dostlarımız acı hakikatleri ifade eden bizim bu dertlerimize kulak asarlar vo aynı zamanda Hükümetimiz do İktisadî tedbirler alırsa tütüncülüğümüz, yarın düşmesi muhtemel olan tehlikeden kurtulabilir. Avrupa pazarlarını büsbütün kaybetmemek için mutlaka mü-csBİr tedbir almak mecburiyetindeyiz Bu tedbir bulunup alınmazsa bugün dört sene evvelki vaziyeti arayan köylümüz sekiz sene flonra vaziyet© düşer ve Türk şöhretini muhafaza da larını kaybeder.
Görüyoruz kİ, bir çok mız dahi burada Amerikan sigarasını keyifle İçiyorlar, memlekete karşı İşlenmiş olan büyük günah telâkki etmek lâzımdır.
Geçen sene memlekete 36-35 bin kilo Amerikan sigarası girmiştir. Hükû-metton bunun İçin do bir tedbir alınmasını rica ediyoruz.
Ekonomi ve Ticaret Bakanı ZÜhtÜ Velibeşe:
“Sayın arkadaşlar,
Tütüncülüğümüzü saran bu endişe, İktidara geldiği günden beri yani İki buçuk aydan beri Hükümetinizi o İd-
ya-
• â
• •
artış arkadaş-bu fiyat
olarak rica e-versln-
• •
daha kötü tütüncülüğü, otso, pazar-
arkadaşları-
Arkadaşlar bunu
• d! ve esaslı surette meşgul etmektedir. Bu hususta gerek Ticaret Bakanlığınız, gerek hâriciyeniz, İçeride ve dışarıda, bütün kuvvetiyle bu endişe mevzuunu izale etmeye çalışmaktadırlar.
Bu hususta Amerikan dostlarımla nezdinde tütünlerimiz noktasından t£-zımgelen teşebbüslere geçildiği gibi aynı zamanda Amerikaya bir heyet göndermek mevzuu İle de Hükümet ciddî surette meşgul olmaktadır.
Biraz evvel Salâhaddin Sanver arkadaşımız Paristekl müzakerelerin talik edilmiş olduğundan bahsettiler. Maalesef sözleri doğrudur. Hattâ Yunanlı dostlarımız dahi öbür tarafa İltihak etmiş vaziyettedir. Fakat tütün bunların iyi bir anlayış havası, dostane münasebetler içerisinde halledileceğine ben kaniim. Bu hususta arkadaşlarımızın soğukkanla vaziyeti karşılamalarını rica etmeyi kendim için bir borç addederim.”
Kongre, kısa bir fasıladan sonra mesaisine devamla Amerikaya bizim de bir heyet göndermemiz lüzumuna dair teklifi kabul etmiştir. Dış Ticaret İşlerine dair muhtelif temennileri de karara bağlıyan umumi heyet, raporun kabulünü müteakip oturumuna son vermiştir.
öğleden sonraki celsede Türkiye tütün ortaklığı meselesi görüşülmüştür. Komisyonlarda büyük tartışmalara vesile olan müstahsilden toplanan yüzde beşlerin kullanılma şeklini tes- • bite çalışan bu mevzuun umumî heyette büyük tartışmalara vesile vermesi bekleniyordu. Halbuki arada göçen zaman zarfında muhtelif bölge temsilcilerinin grup gTup toplanarak görüşlerini takrirler halinde hazırlı-yarak başkanlığa verdikleri görüldü. Başkan, komisyon raporunu, buna karşı verilen raporları ve muhtelif takrirleri birer birer okuttu. Neticede hemen herkesin bu yüzde beşleri geri vermiyerek tütüncülüğümüzün âtisine yarayacak bir teşekkül kurulmasına taraftar olduğu görülüyor. Fakat anlaşmazlığın şekil ve bölgelere ait hususiyetlerle alâkadar olduğu anlaşılıyordu.
Başkan bu durumu işaret ederek esasında mutabık kalman bu noktanın Hükümetçe verilen raporlar ve takrirlerin telifi yolu ile bir neticeye varılmasını teklif etti. Uzun alkışlarla tasvip ve kabul edilen bu raporla kongre mesaisi de sona ermiş oldu.
Celsenin kapanışında söz alan kongre Başkanı Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe şu sözlerle kongre mesaisinin hitam bulduğunu belirtti:
“Sayın arkadaşlar.
Dış ticaretimizde İhraç maddelerimizin dörtte birine tekabül eden ve on binlerce vatandaşın maişet sahasına giren tütün meczuunun plânlı ve sie-temli bir Hükümet politikasının lüzumuna kail olan Hükümetimiz böyle bir politikayı tesbit için bu mevzuda ilk defa olarak bu memlekette, memleket çapında topladığı kongre müzakeresini derin bir alâka İle takip etmiştir.
Bu mühim ihraç maddemizin İstihsalinden, maniplasyonuna ve ihracına kadar bütün safhalarına taallûk eden çeşitli işler hakkında büyük bir dirayet ve ciddiyetle yaptığınız tetkiklerden Hükümetiniz hakkiylo istifade etmiştir ve tenevvür etmiştir. Bu politikayı tesbit etmek İçin alacağımı* kararlarda sizin buradaki müzakerelerinizden, burada geçen sözlerinizden, komisyon raporlarından lâyıklyle ve hakklyle ilham alacağımıza sizi temin ederim. Kongreniz büyük bir muvaffakiyetle sona ermiştir. Bu millete lâyık bir ağırbaşlılıkla bu en mühim ve çetin meseleyi, bu husustaki en müna-zaalı vaziyetleri derin bir vukufla ve serinkanlılıkla tetkik etmiş bulunuyorsunuz. Heyetinize davetimize icabet ettiğinizden dolayı teşekkürlerimi ar-zedorlm. Hükümet namına da. Hükümete gösterdiğiniz itimattan dolayı ayrıca müteşekkir ve minnettarlığımızı İfade ederim. Tayin edcccğlmls tütün politikasının bu memleketin müstahsili, tüccarı ve bütün diğer a-lâkahları İçin verimli vo menfnatli olmasına çalışacağımıza sizi temin ederim. Kongreyi kapatıyorum/*

------
TAHSİL KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-şağıdukl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-labllocekslniz.



Tafsilâtını her pazar günkü (İTENİ İSTANBUL) da arayı-rılz.
1 eni İstanbul'un
KUPONU
7
16 Ağustos 1950
ytonî İstanbul
Sftvfa 4
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
Muhnrrirlerin soyadı alfabe »ırariyle her gün bir tanesi neşrolunacaktır.
Garip bir yılbaşı
(Baş tarafı dünkü sayımızda)
— Boşvor. Bon Içmlyeceğlm.
— Niye?., diyo sordu. Yabancı zaman:
Bu sual üzerine genç meyhaneci şaşkın bir halde ona baktı vo yabancının masasına oturarak konuşmaya başladı.
— Çünkü gördüğün bütün bu şeyleri unutmak İstemiyorum, dedi.
öteki etrafına baktıktan sonra tekrar sordu:
— Neleri?,, dedi.
izah edici bir tavırla genç meyhaneci anlatmıya başladı:
— Bütün bu hayatı dedi, bütün bu gördüklerimi unutmak istemiyorum.
— Niye unutmak istemiyorsun?.,
— Çünkü burada son gecem, daha doğrusu Öyle zannediyordum.
— Niye, diye sordu yabancı, ustan mı kovdu?..
— Hayır, ben buranın sahibiyim. Yabancı bir şey anlamamıştı.
— tji yâ dedi, otur para kazan. Genç bu sözlere hiç önom vermedi.
— Bilmem neden dedi, buraya beni bağlayan bir hissim var. Çok zamanlar buralardan kaçıp kurtulmak geçti aklımdan, ama her defasşnda o hissim bu çöplükten uzaklaşmama sebep oldu. Diyebilirim kJ o hissimden korkuyorum.
Yabancı, masasındaki boş bardağa bakarak genç meyhaneciyi dinliyordu.
Gen o devam etti:
— Başkaları buraya gelip sükûnot bulur, buraya gelip kafayı çeker, dedi. Bugüne kadar tanıdığım bütün dostlarım az çok mesut olacak, kendilerini avutacak bir şeyler buldular. Az önce feribotla gidenler de u-Kaklaşıp kurtuldular bur d an.
Bu sözlerden sonra genç, bir an durdu, derin bir nefes aldı ve masaya bir yumruk indirerek:
— Böyle yabancı, diye bağırdı, niye yaşamıyorum?-
Bu söz, meyhanenin loş duvarları arasında birkaç saniye sürüklendi, aptal, az önceki gibi tekrar acayip nidalar çıkarmaya başladı. Yabancı boş bardağını parmaklan arasında çevirip duruyordu. Gözlerini fenerin kırmızı ışığına çevirmişti.
— Bunlar çocukça düşünceler, dedi. Her genç bu yaşlarda böyle şeyler düşünür. Her şey aiışkanlık meşeleri. Bir gün sen de her şeye alışacaksın. Her şeye boyun eğmenin de iyi neticeleri olabilir.
Genç hâlâ aynı ▼am etti:
— içimde garip şeye sahip olmak, biç değilse bl üzerinde düşünmek İstiyorum.
o
taşkınlıkta idi, da-
bir his var. Bir hiç değilse bir şey Bu sözlerden sonra genç meyhaneci tereddütlü bir hal aldı. Bana, dedi, isteğimi sorsalar ne derim 7^ Sonra kendi sorusunu cevaplandırdı. Hiç!.. Bunu ben de bilmem. Çünkü isteğimi ben do bilmem.
— Herkes öyle, dedi yabancı.
— Dinle, dedi, o zaman genç meyhaneci. seni bu gece Tanrı yolladı. Bir an etrafına göz gezdirdikten san-ra birden söze başladı. Bak. dedi, bütün gördüğün bu şeylere altı yıldır hizmet ettim. kendime şahit tanıdım. Onlardan hak istedim. Eğer dilleri olsaydı; şu köşedeki aptaldan, hattâ senden daha fuzla bak vereceklerdi bana Altı uzun yıl, dile kolay. onlann tozunu aldım, Bildim... Fakat artık bunların hepsinden bıktım. Tasasız, sarbest bir hayat yaşamak İstiyorum.
Bütün bunları ateşli bir coşkunlukla söyleyen genç meyhanecinin cehresinde hiddet tamamen silinmişti. Bütün bu sözlerin, karşısındakini sıkmış olabileceğini düşündü. 1 Bunu sormak için tam söze başlı-1 yacağı sırada yabancı ayağa kalktı ve:
— Ben. dedi, artık gideyim. '
Genç meyhaneci onun bu hareketiyle “sıkılmış” olduğunu zannetti, fakat yabancı rakı parasını ödedikten sonra sordu:
— Karakol ne tarafta?..
Bu söz üzerine genç, birden şaşırdı. Bütün sırlarını ona dökmüştü. Onun taharri memuru olabileceğini hiç düşünmemişti. Kendi de çok acemice davranmış, arkadaşlarının bir feribotla kaçıp kurtulduklarını hemen hemen açıkça anlatmıştı. Hattâ kendisinin de aynı düşüncede olduğunu itiraf etmişti. Bir anda bütün bunları düşünerek hafif bir baş dönmesi geçirdi. Fakat böyle olmasına da imkân yoktu. Yabancı hakikatte taharri memuru olsaydı, karakolun yerini her halde kendisino sormazdı.
— Köşe başından biraz ötede, dedi ve geniş bir nefes aldı.
Aptal, oturduğu yerden İkisini seyrediyordu. Kırk kuruşluk bardağın yarısını içmişti. Yabancı, dışarda yanıp sönen kırmızı ışığa bir defa daha bakıp "eyvallah” dedikten sonra meyhane kapısından çıktı ve karanlıkta kayboldu.
O zaman genç meyhaneci onun arkasından bakarak, bıyıkları altından uzun bir “küfür,, savurdu. Aptal, bardağındaki son yudum şarabı boşalttı ve tekrar dışardakl kırmızı ışığa bakmıya başladı.
Genç moyhanecl küfürle, kızgınlığını giderememişti. Hızlı adımlarla öptalm masası önüne gelip dikilerek;
— Belki de hepimizden meesuteun. diye bağırdı. Bu son söz onu tamamen eakinleştlrmişti. Bir an tereddütlü bir bal aldı, sonra, bu gece yılbaşı diye mırıldandı, düdükler hâlâ ötmedi. Uzunca süren bir sükûttan sonra büfeye doğru ilerledi ve kendi kendine konuşmaya boşladı. Yılbaşı gecesi olmasaydı bekçiler şimdi burada o-
Dünya Hikâye Müsabakası
Amerlkada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel iki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine alan gazetemiz, te.şkil ettiği büyük jürinin karariyle "Sam Amca,, ve “Merhametli Bir Kadın,, hikayelerini seçmiş, tercümelerim yaptırmış ve Amerlkaya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 422 hikâye İçinde jürinin neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra ile her gün bu sahifede okuyucularımıza sunuyoruz.
Yazan:
ARA GÜLER
MAHMUT
ölümünün beşinci yıldönümünde
Sanator-kapamış-
eser ver-
lurlnrdı, diye mırıldandı. Bu gece onlardan da hesap yok.
Tekrar büfenin arkasına geçecekti, fakat yapacak bir İş olmadığını düşünerek oradaki bir iakemllye çöktü ve ıslık çnlarak hiç bir besteye uymayan bir hava tutturdu.
Dışarda aynı gürültü devam ediyordu. Şarkı eöyllyen birkaç gemici, hızlı adımlarla geçip gittiler. Umumhanenin bağırışları eskisi gibi devam ediyordu. Genç meyhaneci bu gece bütün gemi tayfalarının, bütün o-toşçilerlnln orada olduklarım biliyordu. Bir an orada çalışan "san kızı,, düşündü. "Canı çıkmıştır,, diye mırıldandı. kendi kendine ve tekrar ıslık çalmıya başladı.
öttürdüğü, bir sürü "kafadan,, güftelerden sonra nihayet doğru bir hava tuturmuştu İd, meyhane kapısı a-çıldı ve bir gece bekçisi içeri girdi. Yorgun halli ve yaşlıca biriydi. Buruşuk yüzüne zoraki bir tebessüm katmıya çalışarak:
— Merhaba delikanlı, dedi, biras yorgunluk alayım dedim.
"Buyur,, dedi, genç meyhaneci de ıslığım keserek yomdaki iskemleyi I-şaret etti.
Bekçi oturduktan sonra şakpasını çıkardı ve konuşmıya başladı:
— Ayaklanma su indi dedi. Köşe başım beklerken kutuyu bitirdim. Gürültüden de başım kazan oldu.
— Bu gece İyi vurdular, dedi genç meyhaneci, yeni gelen geminin bütün tayfaları orada.
Gece bekçisi, söyleneni beşiyle tasdik etti ve sordu:
— Bizden gelen oldu mu T.
— Hayır, dedi meyhaneci, yabancının biri geldi biraz oturup gitti as önce. Sonra aklına gelmiş olacak ki. sordu. Sigaran var mit.
Diğeri cebinden açılmamış bîr kutu çıkardı ve açtıktan sonra meyhaneciye uzattı.
— Bir yenlslnJ ne olmaz.
Meyhaneci bir ledikten sonra
— Beklediğin mi var?»
Bardağı alıp tekrar aptalın yanına gitti ve:
— İç dedi. Bu gece yılbaşı*
Artık sesinde daimi bir "sükûnet” vardı. Büfenin arkasına geçti ve kirlenmiş bardakları yıkamıya başladı.
O anda etrafa kutsi bir ulviyet çökmüştü. Her taraf susmuştu. Kımıldanış yoktu. Fenerin kırmızı ışığı bl-lo bir an geç yanmak emrini almıştı sanki.
İşte tam o anda şehrin bütün düdükleri ötmiye başladılar. O zaman her taraf tekrar eski canlılığına başladı. Fenerin kırmızı ışığı tekrar yanıp sönmlye başladı. Umumhanenin gürültüsü tekrar duyuldu. Genç meyhaneci bir an tekrar “san kız” ı düşündü. Birkaç sarhoş bağır aşarak meyhane önünden geçip gittiler. Bütün bu gürültü yeni yılın başladığını müjdeliyordu.
Düdük sesleri müddetlnce aptal, yavaş yavaş başını genç meyhaneciye doğru kaldırdı O, kendi kendine mırıldanıyordu.
— Yılbaşı... diyordu, uğursuz bir yılbaşı. 865 günde bir gelen garip, uğursuz bir yılbaşı. Sonra başını yere eğdi ve hine devam etti.
Düdükler hâlâ ötüyordu. Düdük sesleri müddetlnce aptaJ, yavaş yar vaş yerinden doğruldu vo büfeye doğru gitti. Coblnden parlak bir "liralık,, çıkararak genç moyhaneclnln önüne koydu. Genç meyhaneci şaşırmıştı. Bir an böyleoe birbirlerine baktılar. Aptal zardı öteye tince ilerledi ve dışarı çıkıp diğerleri gibi dışarının koyu karanlığında gözdon kayboldu»
Türk edebiyatına, bir çok kıymetli eserler bırakan romancı Mahmut Ye-sari, beş yıl evvel, 16 ağustos 1045 te, tedavi edildiği Yakacık yumunda hayata gözlerini ta.
Mahmut Yesari bir çok
mis olmasına rağmen, maddi mânevi bir çok sıkıntılar çekmiştir.
Mahmut Yesarl, 1895 te, Istajıbul-da Emlrgânda doğdu. Hattat Yesarl Mustafa izzet Efendinin ahfadın-dandır. Yesarl, Sanayii Neflsede talebeyken Birinci Cihan Harbinin çıkması üzerine orduya çağrıldı ve Ça-nakkaledo İhtiyat zabiti olarak vazife gördü. 1914-1918 harbinin sonunda, tekrar doğduğu şehre döndü ve karikatürist olarak matbuat hayatına atıldı. Kısa bir müddet sonra branşını değiştirerek Türk edebiyat tarihinin sahlfelerlnl sUsllyen bir yığın eser verdi.
Çulluk, Ak Saçlı Genç Kız, Tipi Dindi bunlar arasındadır.
Sanatı hakkında halk ve münekkitler çoktan hükümlerini verdikleri İçin bahse lüzum görmüyoruz.
Denebilir kİ, Mahmut Yesarl, sn kuvvetli eserini verememenin azabı İçinde öldü. Çünkü en kuvvetli ese-
Röportajı yapan: Mehmet ATAKER
aldım dedi.
sigara aldı konuşmaya
Ne olur
ve ateş-başladı:
— Bizimkilerden birini bekliyorum, diye cevaplandırdı diğeri. Şimdi ner-devse gelir. Bir yere gideceğiz de...
ikisi de sigaralarını tüttürmeye başlamışlardı. Meyhaneci söze bağlıyacaktı ki bekçi söze başladı:
— Az önce karakolda idim. dedi. Acayip bir hâdise oldu.
Genç meyhaneci gayrî ihtiyari titredi. Az önceki yabancının her şeyi karakola gidip haber vermiş olabileceğini düşündü. Fakat soğukkanlılığını hiç kaybetmeden dinlemeye başladı.
— Çok garipti diye devam etti gece bekçisi, siyah palto giymiş uzun boylu biri gelip karakola teslim oldu.
Bu sözden sonra genç, artık tamamen sakinleşti. Rahat bir nefesten sonra sordu:
— Ne yapmış?^
— Birini öldürmüş, dedi diğeri. Bizim haborimlz bile yoktu. Kendisi ısrar edip durdu “beni tevkif etmelisiniz” diye.
Genç meyhaneci heyecanlanmıştı, sordu:
— Doğru muydu söyledikleri?.,
— Evet, dedi gece bekçisi. Adamın ısrarları üzerine komiser bey. merkeze telefonla sormıya mecbur oldu. Söylediği doğruymuş. Bir adam öldürmüş. Telefonda, bir cinayet liflendiğini ve koatilin halen yakaJan-madığmı söylemişlerdi. Bunun üzori-ne yabancıyı nezarst altına aldık.
Meyhaneci dalmıştı, derin nefesler lerl savurduğu şünüyordu.
Dışarıda hiç Gemiciler bağıraşarak gidiyorlardı.
Sükûtu gece bekçisi bozdu.
— Sen ne dersin .dedi.
— Olabilir, diye cevaplandırdı meyhaneci.
Tam o anda meyhanenin kapısı hızla açıldı ve iki bekçi İçeri girdi.
— işte, dedi genç meyhanecinin yanında oturan geco bekçisi, nihayet geldiler.
“Çabuk ol“ diye bağırdılar diğerleri, “san kız” in canı çıkacak nerdeyse.
Bu söz üzerine üçü birden yüksek sesle g-ülmiyo başladılar. I
Meyhanecinin yanında oturan bekçi ayağa kalkarak, "gecen hayırlı olsun’1 dedi ve üçü birlikte çıkıp gittiler. ı
Bekçiler karanlıkta ancak kaybolmuşlardı ki genç meyhaneci sinirli bir gülüşle ayağa kalktı. Karanlıkta kaybolan gece bekçilerinin arkalarından bir an baktıktan sonra mırıldandı. I
— Yabancı, dedi, geldi, oturdu vs gitti.
Görünüşünden tekrar sinirlenmiş olduğu aşikârdı, ileriye doğru birkaç adım attı, sonra birden gorl döndü ve hayli zamandan beri kendisini seyreden aptalı gördü.
Yan bıraktığı cümleyi ona tamamladı. |
— Senin gibi aptaJ aptal bakıp durmadı. Bir sükûttan sonra devam etlt Beni dinledi, beni anladı, buna eminim. ’
Bu sözler üzerine aptalın yüzünde üzüntü Alametleri belirdi. Kendinin de I kendisine hak verdiğini anlatmak i- ı çln olmalı ki, tekrar acayip hırıltılar çıkarmıya başladı. Fakat bu kesik ve anlaşılmaz nidalar, genç meyhaneciyi daha fazla kızdırdı.
— Kapa çeneni aptal, kırk kuruştan başka paran yok. diye bağırdı. Tükrüğünü yuttuktan aonra devam etti. Bir adam öldürmüş. Buna rağmen benden daha şaJdndl, Bana “eabır” tavsiyesinde bulundu. Kendisi doğruca karakola gitti.«Karakolu ben gösterdim kendisine. Dedim ki; “köşe başından az ötede’1 bir karakol var.
Bütün bunlardan sonra artık tamamen saklnlemlşti. Sağ eliyle başındaki saçları yüzüne doğru indirdi. Köşede oturan aptal, başını yere eğmişti. Genç meyhaneci birden aptala döndü ve masasındaki boş bar-* dağı alarak!
— Bu gece sana beleşten bir bardak dnha vereceğim, dedi ve hızlı a-dımlnrla büfeye gitti.
Aptal, şaşırmış ona bakıyordu. Gnnç, şarabın kırmızı şişesini indirdi ve boş bardağı doldurmaya başladı.
Bu gece yılbaşı* diye mırıldan-mıya başladı tekrar, yılbaşı bu geco.
Sigarasından çekmlye başladı. Göz-dumanlara çevrili dü-
bir şey değişmemişti.
umumhaneye
II
kulaklarının ucuna kadar kı-ve başını utangaç bir tavırla çevirdi. Düdük sesleri müdde-yavaş adımlarla kapıya doğru
ft O N
MOTı -Garip Bîr Yılbaşı Gecesi,, adlı hikâye, müsabakaya Ali Ihsan Ay gün nıüstear ismiyle verilmiş, kapalı zarf İçinde bulanması icap eden İkinci nüshasına da muharririn hakiki adı yazılmamıştı. Evvelki gece sahlfe tertjp edildikten sonra, muharriri idarehanemize müracaatla asıl adını bildirmiş ve hikâyenin kendisine alt olduğunu ispat etmiştir. Bu yüzden hikâyenin ancak son kısmını, muharririnin hakiki adı ile neşre İmkân hasıl olabilmiştir.
»II
Mahmut Yesarl 25 yaşında İken
rlnl verebilmek imkânlarını bîr türlü elde edemedi, para kazanmak için yazmaktan buna fırsat bulamadı.
Ve mütemadi mahrumiyetler, anlaşılamamak, hususî hayatındaki huzursuzluklar ona hem eserlerini, hem sıhhatini kaybettirdi.
Ye sari, hassas adamdı, hay ah geniş adamdı. Cemiyetin bir takım nl-
Meral tondan havalanabilmek İçin atıştan dönen avcı uçak filolarının inişinin tamamlanmasını bekledik.. Tam 12 de havalandık. Sağda Ak-dağ, solda Tavşandağı, altımızda 7 Kır ve Alevi Ovalan... Havada uçtuğumuz irtifada bulutlar peyda oldu. Zaman zaman onlarla çarpışıyoruz.. Buralardaki köyler çok zengin. Yer yer çam ormanlan, Samsun demiryolunun güzergâhını görüyoruz. Tren bu vadiyi 17 tane tünelle ketede rek, Mert Irmağı geçidinden geçiyor.. Ladik istasyonunun üzerindeyiz^
Pilotum telefondan sesleniyor... Sağ ilerimizde kavak.. Yaş ar Doğunun memleketini göreceksiniz^.
Dağların arazmdan Karadenlzln masmavi sulan göründü, Şamsun çukurda kalıyor, daha meydanlarda yok.. Fakat yaklaştıkça şehrin sis a-razındaki silüeti belli oluyor.
Buralardaki köy evlerinin çoğu çinko damlı; güneşten pınl pınl par-lıyori
■tmlan emi slbet sıkacak, meselâ aile hayatının monotonlzl ona elbette cazip görünmlyecekti.
Bir çok kimselerin, Yesariyi *'Serâ-zat^ tanıma 1 arına sebep bu dur. Yesarl, oemlyetin kendisinden beklediklerini fazlaslyle vermiştir, ondan daha fazlan istenemezdi.
Yeşert nev*l şahsına münhasır bîr tip, bir çok hususiyetleri olan insandı. Hususiyetlerinden en mühimml, yaza hayatına atıldığı günden, ömrünü tamamlıyacağı son güne kadar durmadan, dinlenmeden yazı yazması, çalışmasıdır.
Eserlerinden bir çoğu muhtelif lisanlara tercüme edilen Mahmut Yesarl, bizim beynelmilel olabilmek istidadını gösteren sayısı pek az muharrirlerimizde ndl-_
A.Y
Öğrenmek ili ti yarında olduğumuz lıe
Zİlkndt
2
1369
19 5 0 Ağustos
Rumi
Ağıı».
16 3
Çarşamba
1366
VAJKİT
Güneş öğle îklndi
Akşam Yatsı îmsûk
VASATÎ
EZANİ
6.08 13 18 17.08 20.08 21.49
4.18
10.00
6.10
8.59 12.00
L42
8.09
Uçak, tren, vapur
GELECEK OLAN UÇAKLAR
Burea-(Türk) D.H.Y
9.45 D.H.Y. (Türk) ■ lan. — 9.60 D.H.Y, tamirden. — 15.00
(Türk) Erzurum, Elazığ. Ma-
latya, Kayseri, Ankaradan.—
15.35 D.H.Y. (Türk) İskende-
run, Adana, Samaun, Ankaradan. — 15.50 B.E.A. (İngiliz) Londra, Nis. Roma, Atl-nadan. — 16.00 D.H.Y. (Türk) tamirden. — 13.15 D.H.Y.
(Türk) Burandan. — 18.30 C. G.D T. Kahire. Beyruttan. —
18.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan. — 21.10 P.A.A. (Amerikan) New - York, Boston. Londra, Brüksel, Münihten.
GİDECEK OLAN
UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, İzmire, — 880 B.E.A (İngiliz) Atina, Roma, Nla, Londrayo. — 8.30 D.H.Y.
(Türk) Buraaya.—9.00 L.A.l. (İtalyan) Atina, Romtva — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara. Sivas, Elâzığ, D. Bakır. Vana. — 10.05 D.H.Y. (Türk)
Afyon, Antalya, Konya, A-tana, Gaziantep. Urfaya. — 10.15 D.H.Y. (Türk) İzmire.— 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Samsun, Adana, înkendoruna. - 16.00 D.H.Y. (Türk) Izml-re. — 17.00 D.H.Y. (Türk)
Ankaraya. — 17.06 D.H.Y.
(Türk) 3 u re aya. — 22.10 P. A.A. (Amerikan) Şam, Kara-şt, Delhi, Kalküta, Bangkok, Hongkonğa.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankaradan. — 9.16 Anmadan (Eks.).
GİDECEK olan EKSPRESLER
10.00 Ankaraya (MotörlU) — İŞ.10 Ankara Ekspresi. — 22.20 8emplon Eks. (Avrupa).
GELECEK OLAN VAPURLAR
T.00 Ersurum. Iskenderun-dan. — 12.00 Ordu, tamirden. — 12.30 0ua, Mudanyadan. — 15 00 Çorum. Karart enlıtd on, — 22.30 Bandırma, Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Bandırma, Bandırmaya. — 9.00 Mersin, Ayvalığa. — 11.00 Kadeş, îzmlre. — 17.00 Uludağ, Mudanyaya» — 18.00 Mersin, îmroza ,
il
İV / 1 / t (ajt t 1 \ 'i 1
\ 7 !
v a * a
L • V
Rüzgâra rağmen paraşütle atlı ya. a cesur kadın havacı mıs Edibe 8u bağı Nihayet Samsun meydanın dayız...
Toprak bir tarlaya iniyoruz.. Çalışkan köylülerin başlan Üzerinden sanki değecekmiş kadar alçaldık, fakat köylüler bu vaziyete o kadar a-hşmıg ki, ne sağa ne de sola kaçmıyor^ Başını eğmiyor blle_ Anadolu köylüsü şehirliden çok daha ğukkanlı oluyor—

So-
Za*
Sal-2 —
SİNEMALAR
BEYOÛLC CİHETİ
AI.KAZAB- (*2662) 1 — JUf-kas Kartalı. 2 — Cennet Perisi. 8 — Haydudun Oğlu. AR (44394) 1 — Raklbeler.
2 — Olimpiyatlar (türkçe). ATLAS (40835) 1 — Şampiyon Avı. 2 — Aşk ve Kıskançlık. BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Esir Kız. 2 — Maskeler Aşa ğı( ELHAMRA 1 — Aşk Senfonisi. 2 — Talih Dönümü. tNCt 1 — Bar inciri .1 — Lorel Hardl.
İPEK 1 — Hainler Geçidi. 2 — Vahşi Koşu.
MELEK (44868) 1 — Son Ma-cora. 2 — Yanlış Hüküm. LALE (43595) 1 — Hamlet
(türkçe). 2 — Sihirli Aşk. SARAY (41656) 1 — Bir Yedmenin Abı (türkçe). 2 — ferler Aslanı (türkçe). 9UATPAHK (83148) 1 — uınntlar Deviren Gözde.
Maskeler Aşağa. 3 — Yetlme-nin Aşkı.
SÜMER (42851) 1 — Katiller.
2 — Dell Gönül. MARK: (40380) 1 — Keşif A-(nyı. 2 — Atlas Ekeprçri.
ŞIK: 1 — Tehlikeli Kadın.
2 — Giril Vazife.
TAKSİM (43191) 1 — Mahallenin Sevgilisi. 3 — Ayşe. TAN 1 — İki Açıkgöz Asker Dönüşü. 2 — Kanşan. 8 — Ce-(air Dansözü.
ÜNAL (Kışlık) 1 — Taraan Ormanlar Prensi. 2 — Karımı öldürdüm.
ÜNAL (Yazlık) 1 — Şehitler Kalesi. 2 — Bağda Gül. YENİ 1 — Vazife Bitşında 2 — Gülen OÖrier. 3 — Lassle nln Yavrusu.
YILDIZ- (12847) 1 — Unutulmaz Şarkı (Renkli). 2 — Miras Peşinde.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR: (23863) 1 — Kan Kalesi. 2 — Denizler Hâkimi. İYSU 1 - Yeni Güneş. 2 -51üm Dİyjun.
AZAK- 1 — Lüks Hayat. 2 — Cici Berber.
ÇEMBERLİTA9: 1 — Hafiye 99. 2 — Lorel Hardl Silâh
l Arkadaçı.
HALK 1 — Barbaros Devrinde Venedik. 2 — Aşk Memnu.
1 — Hudut Boyu.
İSTANBUL (22367) 1 — Ki-zil Maske (25 kısım). 2 — Lekeli Hayat
KISMET (26654) 1 — Kerem İle Aslı (türkçe). 2 — Bir Dağ Masalı (türkçe).
MARMARA (23860) 1 — Kırmızı Fener. 2 — Singapur incisi .
MİLLÎ. (22962) 1 — Kan Kalesi. 2 — Denizler Hâkimi.
TURAN (22127) 1 — Demir Taç. 2 — Vlrjlnya Kaplanı.
3 — Doğru Yol (Türkçe).
YENİ (Bakırköy 166-126) 1 — Balalayka. 2 — Ali Baba 40 Haramiler.
KADIKÖY OtHETÎ
HALE (60112) 1 — Tarzan Kaplan Kadın. 2 — Aşktan da üstün.
OPERA (60871) 1 — Aşkım ve Günahım (türkçe). 2 — 8e-vimll Haydut (türkçe).
SÜREYYA (60862) 1 — Nehirler Kırallçeel (türkçe). t — feşll Yuva.
ANKARA:
ANKARA (32432) 1 — Şehzade Slmbad. 2 — Hafİyeler Kıralı. BÜYÜK (15031) 1 — ölünceye Kadar. 2 — Kazanovanın Aşk Maceraları.
CEBECİ (13846) 1 — Kafkas Kartalı. 2 — Denizler Aratanı. PARK (11131) 1— Kadın Severse. 2 — Uyumayan Adam. 8U8 (14071) 1 — Kanlı Prens.
2 — Şc hra zatın Doğuşu.
SÜMER (11072) 1 — Zehirli Ruhlar. 2 — Hayaletler Gemisi.
ULUS (22349) 1 — Aşk ve .Para. 2— iki Cingöz Casuslar Peşinde.
YENİ (14040) 1 — Hayat Peşinde. 2 — Aşk Şarkısı.
GAR GAZİNOSUNDA: yan Akrobatları.
ÎZMÎRı
ELHAMRAı Kapanmıştır.
LALE 1 — Boks Kıralı. 2 — Tehlikeli Dansöz. 3 — Çaylak Hafiye Esrar Şehrinde.
YENİ Kapalıdır.
TAN 1 — Boks Kıralb 1 — Tehlikeli Dansöz. 8 — Çaylak Hafiye Esrar Şohrlnde.
Beyoğlu 44644
İstanbul 24222
Üsküdar 60945 K köy 60872
Karşıyaka 15055
ît«U-
Ankara 00
İzmir 2222
SIHHİ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara İzmir
44098
60536
91 2251
EMİNÖNÜı Eminönü (E.önü)
— Bensaıon (Küçükpasar) — Ali Rısa (Alemdar) — Haydar Yeni (Lâleli )
BEYOĞLU ı Cemal Ataaoy (Merkez) — Limoner (Tekelin) — Cihangir (Taksim) — Sağlık (Galata) — Ziya Boyar (Galata) — Şark Merkez (Şişli) — Kurtuluş (Şişil) — Has-köy — Merkez (Kasımpaşa) FATİHı Üniversite (Şohsade-başı) — Salâhaddin Gürgen (Aksaray) — Samatya — Haseki (Şehremini) — Edirne-kapı (Karagümrük) — Orhan Avoıoğlu (Fener).
ETÜPı Arif Beşer BEŞİKTAŞ: 8. Recep (Beşiktaş) — Ortaköy — G. Divan-hoğlu (Amavutköy) — Merkes (Bebek)
KADIKÖY t Halk (Kadıköy)
— Feneryolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay
ÜSKÜDAR: Ömer Kenan HEYBELİADAı Heybetlide BÜYÜKADA: Merkes
İZMİR 1 Alsancak — Ege (Basmahane) — Hilâl (Ke-meraltı) — Asri (Eşrefpaşa)
— Güzel yalı (Yalılar)
ANKARA: Güray — Gülhane
— Ege
R
A
D
Y
0
L
A
R
ANKARA i
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M. 8. Ay an.
— 7.31 Marşlar (pl). — 7.46 Haborler. — 8.00 Film melodileri (pl). — 8.28 Günün programı ve hava raporu. — 8 80 Çeşitli melodiler. — 9.00 Kapanış.
12 28 Açılış ve program. — 12.30 M.8.Ayan.
— 12.80 Şarkılar (Okuyan: Sıdıka Ça tutarlı).
— 13.00 Haberler. — 13.13 Ailen Roth Orkestrası (pl.). — 13.30 öğle gazetesi. — 13.43 Gondol şarkıları (pl.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.38 Açılış ve program. — 18 00 M.8.Ayan.
— 18.00 Şarkılar (Okuyan: Sabite Tur). — 18.30 Çiftçilerle başbaşa. — 18.45 Caz Orkestralarından Charlie Barnet (pl.). — 19.00 M.S.Ayan ve haberler. —19.13 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Çeşitli sololar (pl.). — 20.00 Şarkılar (Okuyanı Müzehher Güyar.). — 20.13 Radyo gazetesi. — 20.30 Serbest saat
— 20.33 Tarihi Türk Müziği. — 21.16 (Hafta arası aohbotl) Muhip Dranaa — 21.80 Dans müzikleri (pl.). — 22.00 Konuşma. — 22.16 Varyete müzikleri (pl.). — 22.30 Halk türküleri (Okuyan: Turhan Karabulut). — 22.46 M.S.Ayan ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İstanbul i
12.67 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.16 Çeşitli hafif Öğle müziği (pl ).
— 13.45 Şarkılar (Okuyanı Bel ma. Ulman.).
— 14.20 Serbaat saat — 14.30 Perihan Altındağ Sözerİ'den çarkı ve türküler (pl.). — 14.45 Güney Aıperlkadan müzik (pl.). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.67 Açılış ve programlar. — 18.00 George VVrlght, Reginald Dixin‘dan orgla. Frank Banta’rtan piyano İle hafif müzik (pl.).
— 18.20 Şarkılar (Okuyanı Cemal Kimli Gü-nenq.). — 19.uO Haberler. —J9.15 İstanbul haberleri. — 19.20 Türküler (Asise Töz em, A-zia Şenaat). — 19.45 Radyo Salon Orkestrası Konseri. — 20.15 Konser Balonlarından büyük isimler (pl.). — 20.30 Mahmut Yesarl hakkında (Afif Yea&ri). — 20.40 İstanbul Kon-servatuvan Türk Muslklal İcra Heyeti Konseri "HUızam,,. — 21.20 Dertli Kaval-Rad-yofonllc temsil. — 22.80 Arpiat Mas Hollan-der Yaylı Baslar Orkestrasından mlizlk (pl.), — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pl). — 23.30 Programlar ve kapanış.
LONDRA ı
7.40 Cecii Norman ve Orkestrası (19.T6 m.).
— 8.00 Dinleyici İstekleri (Konser Müslği) (19.76 m.). — 8.80 Hafif Orkestra müziği (pl.). (19.76 m.). — 12.30 Karışık müsllc (pl.). (19.76 m.). — 15.80 B.B.C. Batı İngiltere Hafi fOrkestraeı (11.49 m.). — 17.15 Opera mü-ztğl (16.84 m.). — 19.15 Dans müziği (pl.). (13.97 m.). — 21.30 Londra “Symphony** Orkestrası (16.H4 m.).
Samsun ve ilçelerinden ayn yazıda bahsedeceğim. bazısını vadan bazısını da otomobille gezdim. I Hava alanında Vali Muavini, Beledi- ‘ ye Başkanı, Hava Kurumu erkânı tarafından karşılandık. Evvelden bildirilmiş olmasına rağmen buradaki Hava Kurumu şubesinin hiç bîr hazırlık yapmadığını esefle gördük. O-tellerde yer bile ayırtümamıştL Havaya karşı geniş bir alâka besliyen Samsun halkının uçakların geleceğinden, gösteriler yapacağından haberle, rl bile yoktu.. Şehirdeki hoparlörler vasıtaslyle duyurulmaya çalışıldı.
Gece. Hava Kurumunun Şehir Kulübünde verdiği ziyafette İdik. Birgün evvel gelmiş olan yeni Vali Haşlm tşcan’ın ilk defa hazır bulunduğu bizim şerefimize yapılmış olan bu toplantıda herkesin gözü kendisine çevrilmişti.
Samsuna tayininin bir terfi mİ yoksa bir teb’id mİ olduğunu henüz anlayamadığı her halinden belli olan, fakat gördüğü hüsnükabulden mütehassis bulunan sayın vali, bayındırlık sahasında ihtisasını bir kere daha ortaya koyabilecek ve eserler yaratabilecek yeni bir saha bulduğuna seviniyordu. Fakat Samsunlular hayatlarından memnun, nihayet yapıcı bir idare adamına kavuştular.
bir ha-
paraşütle atlamaya hazır olduğunu başkana söyledi. Bahayı dolduran binlerce halkın hayret «ve takdir naradan arasında paraşütünü taktı ve bugünkü uçakların kayınbabası sa-yılan Alman malı çift kanatlı bir Foke Wolf uçağlyle havalandı. Ka-yınbabası diyorum. Çünkü bu 18 m» nellk bir uçaktı... Daha geçen yıla kadar 25 yaşındaki talim uçaklarıyla çalışıldığı cihetle lâdellk görmemek
bunda bir frvkv IA yı m 4ı
Ortalık hayli
Wolf döne döne yükseldi, deniz kenarındaki meydan çok tatlı bir meyille inen muntazam sürülmüş zirvesinde köyler ve korular bulunan bir tepenin kenarında idi. Uçak 1000 metreyi geçtikten sonra deniz istikametinden bir siyah nokta yere doğru düşmeye başladı. Atlayan Edibe idi, fakat ya paraşüt acaba açılmıyacak mı? Nefesler tutulmuş, herkesin kalbi duracak kadar hızla çarpıyordu. Nihayet duman gibi İnce beyaz bir şerit sonra da beyaz bir şemsiye göründü. Naylon paraşüt bir atlas gibi pırıl pınl parlayarak iniyordu. Denizden esen şiddetli rüzgâr genç kızımızı paraşütle beraber tarlaların, ağaçların G-zerine doğru atacak diye korkuyorduk. Foke Wolf, bir sıyanet meleği gibi paraşütün etrafında dolaşıyordu.
kararmıştı. Fok*
Uzaktan kalkma-çok sert Alanın

Geldiğimizin ertesi günü hava gösterileri yapılacaktı. Lâyıklyle duyu-rulomadıgından sabahleyin pek kalabalık olmadı... Gece gllndtlz durmadan uçuş yapan, Merzifondan gelen askeri avcı uçaklarından başka Bam-
Alçaldıkça hızlanan paraşüt, beyaz olmasa karanlıktan âdeta farkedil-mlyecek... Nihayet meydanın güney zaviyesine indi. Her ihtimale karşı bütün tertibat alınmıştı. Bayan Edibenln birden bire dığını görünce acaba düşüş mİ oldu diye meraklandık,
kenarındaki halk, yaşlı, genç, kadın, erkek, çocuk herkes bir anda paraşütçümüzü görmek üzere sahaya doğru koşmaya başladı»
Ve Bayan Edibeyî muhasara etti. O yaptığı büyük kahramanlığın hiç de farkında değildi. Biraz heyecanlı, fakat gayet mütevazı bir halde, soranlara sıhhatinin yerinde olduğunu,
T.ELK. filosu Sanı cunda gösteri uçu şuna hazırlanıyor
sundakl Havacılık Kulübünün üç spor talim uçaglyle her gün yaptığı uçuşları gördüğünden Samsunluların u-çağa karşı An ad ol unun diğer vilâyetleri gibi fazla bir tahassür duymadıkları tahmin ediliyordu. Fakat akşam üstü yapılan gösteriye hemen hemen bütün şehir halkı gelmişti. Evvelâ 3 bayan uçucumuz havalandılar. Birbirlerine çok yakın ve muntazam uçan uçak, epeyce yükselince her birisi meydanın bir köşesine doğru ayrıldı ve akrobasi hareketlerine başladılar. Havacılık aşklyle çocuklarım evde bırakarak uçuşlara katılan genç bayanların havada yaptıkları duplng, viril, tono tabir edilen uçağı ters çevirerek, havada dikey daireler çizerek yaptıkları uçuşlar, döne döne kıvrılarak baş aşağı inişleri heyecan ve merakla seyredildi. Bunu erkek arkadaşlarının gösterileri takip etti. Denizden doğru sert bir rüzgâr esiyordu. Paraşütle atlama yapılması biraz tehlikeli görülüyordu, çünkü etrafta ağaçlar vardı. Esasen sabahki gösterilerde paraşütle atlayan öğretmen Mehmet Esengln rüzgârın şiddetinden yere İki üç defa şiddetle çarpmış hafifçe berelenmlşti. Bu vaziyette Başkan, gençlerimizi tehlikeye maruz bırakmak istemiyordu. Fakat paraşüt atlamasını görmeğe gelen halk bir türlü sahadan ayrılmayınca 25 yaşlarında iki çocuk anası genç öğretmen Edibe Subaşı kendisine müsaade edildiği takdirde
hiçbir ânzazı bulunmadığını söylüyordu..
Bu atlayıştaki lhtlsasinl sorduğum zaman bana sadece şunu söyledi:
— Halk bekliyordu, atlamam lâzımdı... Normal bir iniş yaptım.
— Hiç heyecan duymadınız mit
— Havacılığın hangi sahasında heyecan yoktur kİ... Bizim için her an heyecan vardır.
15 seneden beri 94 cü atlayışım yapan genç öğretmeni konuşturuncaya kadar akla karayı seçtim, belki yüz sualime cevaben ancak şu malûmatı alabildim.
Bu tip uçakların kanadlyle pilot yerinin köşesindenkl basamaktan kendini boşluğa bırakmış v© az sonra kolu çekerek paraşütü açmış, aşağıya lninclye kadar etrafı mükemmel seyretmiş, fakat Arızasız bir yere i-nlp lnemiyeceği hususunda hafif bir heyecan ve endişesi varmış... Fakat inişte etrafı seyretmenin zevkini hiç bir şeye değişmiyor..
Halk, hele bilhassa kadınlar, kendini 1000 metre irtifadan atan bir genç kadının sapasağlam ayağa kalkmış olmasına ve aralarında bulunmasına âdeta inanamıyorlar. Paraşütçü genç kızımızı görmek için â-deta birbirlerini çlgnlyorlajdı. Fakat o. bu oJkış ve takdirlere o kadar alışmıştı ki, havanın tazylkmdan nemli gözlerinde sevinç eserinden başka bir övünmesi yoktu.
16 AguıtOS 1950
yeni İstanbul

Sayfn 5
GÜNÜN EKONOMİK
İSVİÇRE MEKTUBU |
istikrar sağlamak
Sergilerimiz ve İsviçre
Haberler
İkinci Dünya Harbinde ve bunu takiben bîr kaç sen» tütüncülüğümüz hareket bakımından çok İyi geçmiştir. istihsal ve fiyat fazlalığı bakımından şikâyet edilmemiştir.
Her harbin »onunda, harbe iştirak etmiş bulunan memleketler daha fazla olmak üzere, iştirak etmeyenlerde dahi İktisadî bir buhran başgösterir. Memleketimizde de tütüncülüğümüz tedricî olarak bu buhranı geçirmeye başladığı senelerde hükümetin İstihsal, maliyet, kalite ve İhracat bakımından bu mevzuu esaslı surette •-le nimamıg olması bilhassa 1946 senesinden İtibaren en başta gelen bu ihraç maddemizin ve döviz kaynağının bugünkü kötü duruma düşmesini intaç etmiştir.
Dört aydanberl iktidar mevkiinde bulunan Demokrat Parti Hükümetinin memleket v© vatandaş namına başarmış olduğu hayatî ehemmiyeti haiT meselelere ilâveten tütüncülüğümüze de müstakar bir veçhe vereceğin» İnanıyorum.
istihsalin fazla olduğu senelerde görülüyor kİ, tütüncülüğümüz bir buhranla karşılaşıyor; hele fazla istihsal senelerinde bir do bu senekl kalite düşüklüğü olursa.
İngiltere, Amerika ve Avrupanın harbe iştirak etmiş hükümetleri harp •«nelerinde pek tabii olarak her maddede olduğu gibi tütünde de stok yapmak mecburiyetinde idiler; bu sebepten yukarıda da işaret ettiğim gibi tütünlerimiz fazla talep dolayısiyle İyi fiyatlarla satılıyordu ve İstihsal fazlalığı da göze görünmüyordu. Fakat harpten sonra bu memleketler geçirmekte oldukları İktisadî buhranlar dolayısiyle kalkınabilmek İçin dahilde Azami tasarrufa riayete, ihracatlarını fazlalaştırıp ithalâtlarını tahdide v» bu meyanda tütünü de bir müddet için vesikaya tâbi tutmak mecburiyetinde kaldılar (Amerika hariç); pek tabiî olarak harp görmüş olan bu memleketlerin gıda maddesi düşünürken tütünü harpten evvelki ve harp senelerinde olduğu gibi bol miktarda ve yüksek fiyatlarla ithal etmelerine İmkân olamazdı.
Bu vaziyetleri pek tabiî olarak gören ve bilen hükümet tütüncülüğümüzü bu tesirlerden imkân nispetinde koruyabilmek için istihsali yavaş yavaş tahdide gidecek ve seneden seno-ye fiyatları da tedricî bîr surette indirmeye başlayacaktı. Halbuki istihsal ve fiyatlarda bir değişiklik yapılması düşünülmemiş olması pek tabiî olarak müstahsili bol miktarda ve gelişi güzel arazide tütün yetiştirmeye devam ettirmiş ve alışmış olduğu bol fiyatları da istemeye şevketmiş tir.
Eski hükümetin bir çok ticarî işlerde olduğu gibi tütüncülüğü ve tütün ticaretini hep kendi zaviyesinden görüp bu meslekte bilgili, ticaret A-leminde tanınmış ve tecrübe sahibi şahısların İkazlarına ehemmiyet vermemiş olması tütüncülüğümüzün bugünkü kötü vaziyete düşmesini intaç etmiştir.
Artık anlamış bulunuyoruz kİ, memleketimizde tütün istihsalini arttırmamak lâzımdır; Marmara, Karadeniz ve Ege mıntakaiara istihsalinin âzami (75) milyon kiloyu geçmemesi hayırlı olur. Esasen bu miktar dahi harpten evvel tütün yetiştirilen ara-•lnln çok fevklndedlt.
istihsali tahdit ederken diğer taraftan da tütünlerimizin evsaf bakımından da iyi yetiştirilmesini gözö-nünde bulundurmak mecburiyetindeyiz; harp senelerinde bol kazanç temini maksadlyle tütün yetiştirilen, haddi zatında tütün ziraatine hiç de elverişli olamayan araziyi vakit geçirmeden tesbit ettirilip kanun çerçevesi içine alınarak tahdide tâbi tutmak hattâ aksine hareket eden müs-
açış
te»-ayn
Ycxan: Nuri Yağlıkçı
tahsilin tütünlerinin ne Tekel idaresi, ne şirketler v» n» do tüccarlar tarafından satın Alınmamasını sağlamak çok yerinde bir hareket olur.
İstihsalin tahdidi yanında nazarı İtibara alınacak en mühim bir nokta da ekici maliyeti meselesidir; ben şahsan şuna kaniim kİ, her sen» Ticaret v» Ekonomi Bakanlığında; müstahsil. Tekel İdaresi, şirketler ve tacirler mümessillerinin toplanmalarıyla ortaya atılan piyasa açış fiyatları hakikat» yakın değildir; Tekel idaresinin mülhakat baş eksperleri her sene esaslı bir surette, bulundukları mm takaların hayat şartlarını gözönündc tutarak ekici mallyetleıl-nl tesbit eder ve genel müdürlükte ait olduğu şubesin» bildirirler (ekici maliyeti derken amel» çalıştırıp masrafa boğulan Ve bu masrafının mukabili ortaya yüksek bir maliyet koyan büyük ekicileri kasdetmlyorum). Ticaret ve Ekonomi Bakanlığında piyasa açılmasına takaddüm eden günlerde yapılan toplantılarda bu maliyetlerin nazarı itibara alındığını hiç zannetmiyorum, böyle olsaydı fiyatları normal olurdu.
Bence piyasa açılış fiyatlarını bit ederken İç v» dış piyasaları
ayn mütalâa ederek ona göre hareket etmek lâzımdır. Meselâ 1949 mahsulünün bu senekl sataş vaziyetini el© alalım: Marmara v» Karadeniz mıntakalafinda piyasa yedi ay evvel açılmıştır; bu iki bölgenin ekseri yerlerinde tüccar alıma iştirak etmemiş son zamanlarda iştirak edenler d» çok yavaş hareket etmektedirler; sebebi meydanda; başta Almanyanm durumu, diğer alıcı Avrupa devletlerinin mütereddit hareketleri bir sebep teşkil etmekle beraber istihsalin fazlalığına lnzlmamen rekoltenin iyi olmamasına mukabil Ölçülü bir fiyatla piyasaların açılmış olmamasıdır. Bunun için her bölgenin yetiştirmekte olduğu tütünün hususiyetlerine göre, maliyeti de gözönünd© bulundurarak, aynı zamanda o sene için tütünlerimizin miktar ve evsafına nazaran no miktarda ve hangi fiyatlarla İhracat yapabileceğimizi ve Şark tütünü yetiştiren bize rakip memleketlerin d» durumunu esaslı bir surette inceledikten sonra açılış fiyatının takarrür ettirilmesi zaruridir. Bu suretle müstahsil tütününü satamamak veya değer fiyatını bulamamak endişesinden kurtulur. Alıcı da aldığı tütünü ihraç edebilecek duruma girer.
Müdahale mubayaalarına gelince: Birkaç seneler evveline başımızı çevirirsek hükümetin müdahale mubayaaların ın iyi neticeler vermemiş olduğunu görürüz; hükümetin alâkalı bulunduğu tütün şirketlerine yaptırmış olduğu müdahale mübayalan neticesi milyonlarca kilo tütünün sa-tılmıyarak bir kaç seneler ambarlarda kaldığını pekâlâ biliriz. Bir kaç seneden beri de bu vazifeyi Tekel îda-real üzerine almış bulunuyor; hükümetin müdahale mubayaası yapmaktaki gayesi pek tabii ki piyasa açılış fiyatının dUşürülmemesİdlr; bunu müstahsil namına çok iyi karşılamak lâzımdır. Şu şartla kİ, açılan fiyat yukarıda bahsettiğim husu»atı cAmi olabilsin, müdahale mubayaalara ancak şu şekilde matlup neticeyi verir: Eğer hükümet o sene mahsulünün normal fiyatlarla satışının imkân dahilinde olduğunu bilir, buna rağmen alıcılar münferiden veya birlik olarak kasten fiyat düşürmek v» blnne-tloe müstahsili zarara sokmak tarafına giderlerse o zaman yapılacak müdahale hem müstahsil, hem de memleket tütüncülüğü namına hayırlı olur.
Almanyaya İhraç edilen Vlrginla tütünleri memleketimiz tütünlerinin bu memlekete girmesini hayli baltalamış olduğu bir hakikattir; bununla
Sergilerin İktisadî ve kültürel çeşitli fonksiyonları olduğu malûmdur. İktisadî fonksiyonlarının esası, ara ve talep navü ve hnamlnl ayarlamaya ve bu sayede fiyatlarda İstikrara hizmet etmelerinde görülebilir. Hem mallarını teşhir edenler rakipleri hakkında etraflı ve doğru bilgi edinerek İşlerine ona göre veçhe verebilirler, hem de alıcıların geniş mukayese İmkânı sayesinde, kararlarını daha Isa-betle alabilmeleri mümkün olur. Beynelmilel sergilerin aynı zaınenda milletlerarası yakınlaşma ve anlaşma sahasındaki rolleri de Aşikârdır.
isviçreliler. serginin yukarıda işaret ettiğim ehemmiyetini tâmnmlylc takdir etmektedirler. Bundan dolayı, 1948 senesinden beri îzmlr Funrınn İştirak etmek arzusunu göstermekte ve bu maksatla alâkalı makamlarla temaslarda bulunmaktadırlar. Fakat, uzun süren müzakereler maalesef bir türlü İki tarafı da tatmin edici bir neticeye müncer olamamaktadır, ıs-viçrenfn fuara İştiraki bu sene do geçen senelerdeki sebepler yüzünden nkîm kalmıştır. Meselenin esası şundan ibarettir: isviçreliler. pek tabiî olarak, teşhir edecekleri mallar için bizden muayyen bir döviz kontenjanı talep etmektedirler. İşte mesele bu kontenjanın miktarından ve teşhir e-dilecek mallar arasındaki den çıkmaktadır, tince, yapılacak hakkında etraflı ba yaratabilmesi sal branşlarının
taksimin-1 İsviçrelilerin kanaa-1 pavlvonun îsvlçre ve müspet bir lntı-lçln, muhtelif istih-_______________ temsil ©dilmesi lâzımdır. Bu ise mühimce bir kontenjan tahsisine vabestedir. Diğer taraftan, bu kontenjandan îsvkrenin tra-disyonel ihraç mallarına kâfi miktarda yer ayrılması arzu edilmektedir. Bahis mevzuu olan, bilhassa saatler ve tekstil mamulatıdır. Türkiye İse saatlerden ve tekstil mamulatından ziyade makin» ve kimyevî maddeler gibi şeylerin teshirini istiyor, şüphesiz, bu hususta İlci taraf da haksız sayılamaz. Fakat, mesele iki tarafı dn tatmin edici bir nispet Üzerinde Uyuşabilmek ve bu suretle îzmlr Fuarının kıymetini ve toplıyftcağı alâkayı arttırmaya çalışmaktır. Böyle bir u-yuşmaya varılabilmesi İçin en mühim şart, iki memleket arasındaki ticaret hacminin buna imkân verebilecek bir »eviyede olmasıdır. İthalât ve İhracatın kıymet hacmi senede faraza 100 veya 150 milyon frank civarında olsa, o zaman furtr için 3 veya 5 milyonluk bir koûtenjah ayrılması pek de bir mesel© teşkil etmez. Halbuki. iki memleket arasındaki ticaretin hacmi son senelerde devamlı bir gerileme kaydetmektedir. 1949 da îs-viçrenin Türklyedcn ithalâtı sadece 15.8 milyon frAnka, Türklyeye olan ihracatı İse 25.4 milyon frank» varmakta idi. Şu halde, asıl dert, iki memleket arasındaki ticaretin kâfi derecede gelişememişidir (1). Ancak, bizim bu meseleyi bilhassa fuarın or-tadoğudakl ehemmiyeti v© nihayet turizm sahasında oynaması icap eden rol bakımından ele almamız lâzımdır.
isviçrelilerin îzmir Fuarında pek de doğru bulmadıkları bir nokta da, müddetlnlb çök uzun öTmasıdır. Kö-nuştuğum bir alâkalı memur bana duvarda asılı duran bir Cetveli gösterdi. Cetvelde bütün dünyadaki beynelmilel sergiler müddetleri ile birlikte kaydedilmişti. Bunların arasında en uzun olanı bizim îzmlr Fuarı İdi. Diğer sergilerin müddotl bir hafta İle on beş gün arasında tehalttf ediyordu. Alâkalı zata gör», serginin uzun olmasının başlıca İki mahzuru vardır. Bir kere teşhir edenler İçin masraf çok olur. Diğer taraftan, firmalar en salahiyetli adamlatını bu ka* dar uzun Zaman için sergilerde bırakamazlar. Sergide daha ziyade ikinci derecede kimseler kalır. Halbuki »ergi demek sadece mal teşhiri değil,
insanların blrblriyle temasını temin etmek demektir. En enlâhiyetll kimseler pavİYonlnrda bulunduğu takdirde müşterilerin bunlarla tema» ederek derhal iş yapabilmeleri mümkün olur. Bahsi geçen zat buna bir misal olarak evvelce Leipzig’de açılan teknik serginin sadece 5 pün sürdüğünü, fakat bu müddet zarfında en salahiyetli kimselerle bizzat tema» etmek, mukaveleler akdetmek imkânı olduğunu hatırlattı.
İstanbul Sergisi hakkında İsviçreliler henüz kati bir kanaate varamamışlardır. Yalnız, aldıkları malûmata nazaran, bu «enek! sergi geçen »önekine nispetle biraz düşükçe bir seviye arzetmekte imiş. Bu nokta, alâkalıların, üzerinde düşünmeleri icap •-don bir meseledir. Fakat, mühim o-lan başka bir nokta, İstanbul Sergisi İle îzmir Fuarının karşılıklı münasebetidir. Bu mevzuda bundan bir sene evvel de bazı tartışmalar yapılmış olduğu hatırlardadır. O zaman, İstanbul Sergisinin de beynelmilel olması ihtimali karşısında İzmirli alâkalılar endişe ve telâş göstermişlerdi. Temas etmiş olduğum isviçreli zat, İstanbul Sergisinin de bu sene beynelmilel olduğunu haber aldığından bahsedince bu mesel o yine aklıma geldi. Tabla-tlyle bu haber, ecnebi firmaların îs-tanbukla bulunan mümessil ve acentelerinin de »ergiye iştirak etmelerinden ileri geliyordu. Bununla beraber, bu halin bile iki sergi arasında bir nevi rekabete yol açmış olduğu anlaşılmaktadır. Ecnebi firmaların îstan-bulda bu şekilde az veya çok bir teşhir imkânı elde ettikten sonra İzm irde alâkalı memleketlerin paVİyonld-rında daha geniş ölçüde bir teşhire ne dereceye kadar ehemmiyet verecekleri üzerinde durulacak bir noktadır. Bu mesele, İstanbul mu yoksa îzmlr mİ? gihl bir prensip dâvasını yine »karşımıza çıkartmaktadır. Bu meselenin münakaşasını îzrnlr Fuarından sonraya bırakmak daha doğru olursa da. sergi dâvasının bütün memleket ölçüsünde arzettiği ehemmiyeti gözden uzak tutmaksızm bu sahada acele ve cesaretli kararlara varmamız lüzumu Aşikârdır.
(1) Bu sahada fazla malûmat arzu edenler. Türkiye iktisat Mecmuasının 25 numaralı (mart 1950) sayıcındaki bir yazıya müracaat edebilirler, 8ahi-fe 162.
Htmıhl BÜRSAL
İhracatı ise 25.4 milyon franka makta idi. Su halde, asıl dert,
Gümrük bilgileri
Amerika Birleşik Devletleri Hazine Bakanlığı Amerikaya ithal edilen malların gümrük tarifelerini belirten küçük bir kitap yayınlamıştır. Balılfl mevzuu olan yayın, gümrük Usullori-nl daha basit bir şekle koymak ve bu hususta alınan kararlan kolaylaştırmak amaciyle milletlerarası ticareti teşvik eden projelerden birini teşkil etmektedir.
93 sahlfelik kitapta Birleşik Amerikanın bütün ticaret liman ve hava alanlarını gösteren bir harita vardır. Aynca, mallara ait vesaikin ne şekilde tanzim edileceğine dair de esaslı bilgiyi ihtiva etmektedir. Bu arada, Amerikanın gümrük merkez ve şubelerine alt bir liste Ve bu alanda mütemmim malûmat mevcuttur.
Bu eserin hazırlanması hususunda Amerikanın bir çok İş adamlara yardımda bulunmuşlardır. Eser, yabancı memleketlerde hazine mümessillikleri bürolara tarafından veya diğer kanallardan tevzi edilecektin l-fazlne Bakanlığı, muhtelif yabancı hükümetlerin daha şimdiden kitabı tercüme etmeyi arzu ettiklerini belirtmiştir.
Yunan tütün İhracatı primleri
Yunan Milli bildirdiğine olan bütün memlekette
* Atina (Uçakla) —
Ekonomi Bakanının göre, ihraç edilecek Yunan tütünlerine,
bulunan fazla miktardaki stoklan elden çıkarabilmek İçin, prim verilecektir. Bu primler “Amerikan” cinsi İçin yüzde 12 ve İhraç edilen bütün diğer tütünler için de yüzde 10 olarak tesbit edilmiştir. Lüks mallar için çıkarılan ithal permileri, primler için lâzım olan drahmileri temin edecektir. Bu arada Yunan tütüncüleri halk sigaralarını gelecek dört ay İçinde şimdiki fiyat seviyesinde muhafaza etmek azmlndedlrler.
Dünya pamuk
İstihlâki
★ Washlngton (Husubî) — 1049-50 devresindeki dünya pamuk istihlâki 29,000,000 balyadan fazladır. Bu miktar harp sonrasının en yüksek seviyesine erişmiştir. Milletlerarası pamuk İstişare komitesinin dünya vaziyetini izah eden raporunda istihlâkin 1950-51 is-' tihsalinl geçeceği bildirilmektedir Milletlerarası pamuk mevsimi 1 ağustostan 1051 temmuzuna kadar devam edecektir.
Milletlerarası pamuk hareketi de 12.000,000 balyayı bulmuştur. Bu harp sorirası rekounu kıran rakam. Amerika, Meksika ve Pa-kistanın artAn ihracatı sayesinde elde edilmiştir. Komitenin raporuna göre 1949-50 devresinde hem istihlâk hem de milletlerarası tlca~ ret, harp öncesi vesait durumundan 1,000.000 balya daha azdır.
Dünya istihsali 1949-50 istihlâkinden fazladır. 1950-51 mevsiminin başında dünya hasılat bakiyesinin 16,500,000 balya olacağı tahmin edilmektedir. Maamafİh, 1950-51 istihsalinde bir düşüklük tahmin edildiği İçirt, komite dünya stoklarında da azalacağını tahmin et-f mektedir.
Komite, dünya istihlâkinin artacağını söyllyerek, “birikmiş stoklar Üzerinde oldukça mühim bir tazyik” Olacağını bildirmiştir.
Fransa fiyat kontrollerini kaldırıyor
Yeni dış ticaret rejiminin İzmir piyasasınca beğenilen ve tenkid edilen tarafları
İşlerin daha kolay yürüyeceği ve Bakanlığın da en küçük teferruatına kadar günlük işlerle ve dedikodularla ambale olmadan ticarî hayat üzerinde nâzım bir rol oynayabileceği bul edilmektedir.
Yeni rejimin tabiî bir neticesi rak da ihracatçı Birliklerine
mıntaka ticaret müdürlüklerine artık lüzum kalmadığı ileriye sürülmek ta ve bunların tasfiyeleri zarurî görülmektedir.
ka-
ola-

D. K-
Ticaret Bakanı
Cuma günü
İzmire gidiyor
ihraç
beraber hükümetimiz Alman piyasasını tekrar kazanabilmemiz İçin canla başla çalışmaktadır ve bunda muvaffak olacağını dâ kuvvetle ümit e-dlyoruz. Ancak şunu unutmamamız lâzımdır kİ, her memleket İthal ede* ceğl her maddede İyiyi ve bununla beraber ucuz vereni aramakta ve tercih etmektedir. Biz de İhracatımızı İmkân olduğu kadar arttırabllmek için tütün istihsalinde daima İyiye doğru gitmeliyiz ve daha ucuza malctmeye gayret etmeliyiz, Amerika gibi senelik İstihsali yüz milyon kiloları aşan bir memlekete miktar bakımından rekabet etmemize İmkân olmamakla beraber İyiye Ve Ucuza gitmekle pekâlâ rakip olabiliriz, buna çalışalım.

Mısır, Petrol kuyularını işletecek
İskenderiye, 16 (AP) — Mısır Tl-caret Bakanı Süleyman Gannam Bey tarafından dün açıklandığına göre, Mısır Hükümeti petrol kuyularını işletmek için hazırlıklar yapmaktadır.
Bu beyanat, Shell kumpanyasının bazı kuyularını kapatacağım bildirmesinden sonra vertlmlştir.
Mısıran senelik ham petrol İstihsali İki milyon ton civarındadır.
Bakan, son siyasî durum ve Mısırın petrol ihtiyaçları karşısında, hükümet kuyulara el koyarak işletmek kararanı vermiştir, demiştir.
★ Paris (Uçakla) — Fransız resmi makamlan bir çok ithal mallarından fiyat kontrolünü kaldırmışlardır. Bunlar arasında şaraplar, hayvani ve nebatî • yağlar, madenler, kimyevi maddeler, plâstik vo kauçuk, çeşitli deriler, hayvan postlan, kereste, kâğıt, mensucat mallan, ayakkabı çeşitleri, şapka, şemsiye gibi elbise aksesuarları, fantezi mücevherler, elektrikli â-letler, İnciler, müzik âletleri, silâh ve cephane gibi eşyalar vardır. Bunlar hem ithal hem de tevziat devresinde fiyat kontrolünden muaf tutulmuşlardır.
Amerikanın yün
Istihealt
★ Wa»hingtort (Hususi) — Amerikanın Tanm Bakanlığı bu setteki yün istihsalinin 218.239.000 libre olacağını tahmin etmektedir. Bu miktar geçen seneden 1,300,000 libre fazladır. Fakat milletin bütün İhtiyacını karşılayacak kadar değildir. Külliyetli miktarda yün elân İthal edilmektedir.
Tunus zeytin yeği mahsulü
Parla (Hususi) — Son yapılan tahminlere göre. Tunusun zeytin mahsulünden 45 milyon kilo zeytin yoğı elde edilecektir. Bu miktar geçen seneden kalan hasılat bakiyesine (lb milyon kilo) İlâve edilince ihracat 1çln takriben 20 milyon kilo zeytin yağı mev. cuttur.
İlânının gecikmiş bulunmanı bir müddetten beri piyasada çeşitli söylentilere yol açan yeni dış ticaret rejimi îzmlr piyasaaınca umumiyetle müsait karşılanmıştır,
Kore harbinin ilk anlarda dünya ticaretinde meydana getirdiği »tokçuluk ve malcılık temayülleri karşısında, evvelce bambaşka şartlar altında müzakere ve tesbit edilmiş bulunan dış ticaret rejimi esaslarının yeniden gözden geçirilmesinin doğru olacağı mülâhazadyle bu gecikme kısmen İzah ediliyor ve bazı mahfillere» yerinde görülüyordu. Harbin İlk şaşırtıcı, tesirlerinin zail olmaya başlaması ve mücadelenin şlmdüik mevziî kalacağı emarelerinin belirmesi dünya ticaretine yine eski rev-şlni iade eder olduğundan evvelce mutabık kalınan Ankara toplantısı esaslarında bir değişiklik yapılması artık zarurî görülmemeye ve mevsimin de gelip çatmış olması dolayuaiy-le rejimin bir an evvel İlânı istenmeye başlamıştı. Bu sebeple bu defa Uân edilen rejimde yine serbest ticaret esaslarının hâkim tutulması memnuniyetle karşılanmıştır^
Ancak, yeni rejimde zayıf maddeler diye kabul edilen bir kısım
mallarının ayn şartlara tâbi tutul- I ması bir kısım alâkalılarca yersiz bulunmakta Ve hele bunların ihracından hasıl olacak dövizlerin tamamının ihracatçıya terki şiddetle tenkld edilmektedir Böylece hususî bir muameleye tâbi olan bir kısım İhraç mallarımızın ticari seleksiyona tâbi tutu-lamıyacağı ve alıcılar tarafından nazla alınan bu malların külfetlerinin ithalât yoliyle Türk müstehlikine yüklenmesi suretiyle haricî ticaretimizde yük olmakta devam imkânını bulacağı İleriye sürülmektedir. Halbuki, yarınm sağlam esaslı dış ticaret müvazenesini kurabilmenin ancak İhraç mallarının müsavi şartlar içinde blrblrleriyle yarışarak yaşama kabiliyeti gösterenlerin ayakta kal-maslyle mümkün görülmektedir.
Ayrıca, bu gibi malların İhracından hasıl olan dövizlerin tamamen İhracatçıya terki suretiyle resmen kabul edilmiş bulunan döviz karaborsasının tatbikatta bir çok suiistimallere yol açacağı ileriye sürülmektedir. Şöyle ki, bu listeye dahil maddelerle birlikte diğer himayesiz mallan ihraç eden bir ihraçevi listeye dahil maddelerin fiyatımı yüksek ve diğerlerini düşük göstermek muvazaa yolu He Merkez Bankasına satılması lâzım gelen bir kısım dövizi de karaborsaya intikal ettirmek İmkânına malik olabilecektir. Böylece resmî kurun çok üstünde fiyatlarla muamele görecek olan serbest dövizlerle yapılacak İthalât ise pahalıya malolacağından memlekette hayat pahalılığının önüne geçmek yine mümkün olamıya-caktır. Hayat bu şekilde pahalı seviyesini muhafaza edince sağlam ihraç mâllarımızın dövizlerinin düşük resmî kur ile Merkez Bankasına satılması ise ne dereceye kadar âdilâne ve devamlı olabilecektir denilmektedir.
Alâkalılar bütün bu hususları gözö-nünde tutarak zayıf diye kabul edilen bir kısım ihraç mallan içlfı ayn esaslar tatbikini yerinde bulmamaktadırlar.
Diğer taraftan, ihracat ve İthalât formalitelerinin asgarî hadde İndirilerek Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının nâzım vaziyete getirilmesi çok İsabetli bulunmakta ve hele günlük muamelelerin Merkez Bankasına intikal ettirilmiş olması akıllıca bir hareket diye tavsif edilmektedir. Bu suretle
Fuar çalışmalarına büyük bir hız verildi İzmir, 15 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Velibeş» 19 uncu îzmir Enternasyonal Fuarının açılma törenine başkanlık etmek Üslere cuma günü îzmire belecek, cumartesi günü Ticaret Odasında muhtelif tüccar zümreleriyle bir hasbıhalde bulunacaktır. Fuarın açılma törenine iştirak edecekler arasında bir çok umum müdürler ve büyüelçller de bulunmaktadır. Bir Amerikan film şirketi Fuann açılma törenini tesbit edeceği gibi Amerika, Yugoslavya, İngiltere, İtalya ve Marshall Yardımı pâviyonlarının açılmalarında da ayrı seanslar yapacaktır. Yugoslav Devlet pavlyonunu hazırlayacak 3 kişilik heyet Belgraddan hususî bir u-çakla şehrimize gelmiş ve Fuar Müdürü tarafından karşılanmıştır.
Yugoslav ressamlarından bir zat, Yugoslavyanın demirperde olmaktan çıktığı için bu yıl her türlü propagandalardan uzak Yugoslavyanın «a-nayi çalışmalarını belirtecek gayet enteresan bir paviyon hazırlıyacağını Yugoslav paviyonunun îzmir Fuarında nazarları çekecek bir güzellikte hazırlanacağını söylemiştir. Fuarda şimdi gece ve güdnüz olıhak üzere günün 24 saatinde çalışılmakta, 6000 kadar ressam, dekoratör ve teknisyen vazife görmektedir. Fuar dahilinde bir polis merkezi, bir gümrük şubesi, posta, telgTaf ve telefon merkezi kurulmuştur. Dünden beri ît-mlre gelen bütün nakil vasıtaları ekspozan ve heyetlerle doludur. Büyük otellerde yer kalmamış gibidir.
Iran - Sovyet ticaret müzakereleri başlamak Özere
Tahran» 15 A.A. (AFP) — Bugün yapılan bir basın toplantısında demeçte bulunan Başbakan General Razmara ezcümle şunları söylemiştir:
“Sovyet Rusya île ticarî müzakereler» devam etmek İçin Sovyet Büyükelçiliği tarafından bir temsilci tayin edilmesini bekliyoruz.”
Başbakan, Kuzey îranda Sovyet ticaret ataşeliklerinin ihdası hakkında sorulan suali cevapsız bırakmıştır.
Tahran, 15 (YÎRS) — İranla, Sov-yetler Birliği arasında yapılacak ticaret görüşmelerine memur Sovyet delegesi bugün Tahrana varmıştır.
15/VII/1950 Salı
Borsalardâ vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanış
öuırün
Bugün
İstanbul
MOdufua
Londra Borsası
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
İskenderiye Borsası
Ecnebi Tahviller
lalları)
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
8oö Kapanış
Eakl Kapanış
Kuru MeyvaJar >
Fındık (kabuklu sivri) Kındık (îç tombul)
CevU (kabuklu) .....—.
Covl» (İç aa t tirfil) —
tan e keli) Bira) çıplak)
Ynflı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu «
Keten tohumu
Kendir tohumu
Sunam .......
Yer fıstığı kabuklu
Ham derileri
Uığır salamura (kasap) KL Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
••
İstikrası İBtlkrarı
Nebati Yağları
Zeytinyağı (E.E. Sıısamyağ) (Raf. Ayçiçeği (Rafine
Findik yağı (Çürük)
Ticaret Borsasında muhtelif mallar üzerinde hararetli muameleler olmuştur. Fındık, badem, »ade yağ, balda» tiftik, yapağı ve deri fiyatlarında llerlcmck'r olmuş, famılye, ayçiçeği, keten tohumu fiyatları gerilemiştir. Evvelce yükselmekte olan mercimek fiyatında bir durgunluk vardır.
Demiryolu IV .. Demiryolu V ... 1H49 tkramtycll Diğerleri
Demiryolu VI w Kollanma I -
84.—Nom
30.— °
20'21 18/21
V; Gününde Borsadu muaındcsi LcucU edılmcıniy tahvilat vo oulıunun ara yo uUcpioro ^öro uuıyyün odun uutnUl pıyaau değerleri.
Ticaret Bordasında çekirdeksiz ü-züm piya»aaının bugün açılış Anından İtibaren gayet hareketli ve hararetli o-luşu fiyatların yükselmesini mucip olmuştur. Piyasaya yeni mahsulden az mal gelmiş oimaoına rağmen ihracatçılar yeni, eski mahsul farkı gözetmeden fiyatlara kombina etmesini bilmişlerdir. Alivre kutulu lû numara 66, 9 numara 67,75 kuruştan tescil edilmiştir. Pamuk piyasası nispeten gevşektir. Pamuk çekirdeği sağlamdır.
Mısır Kredi Fonslvo 1003 | 172.- |
Ikramlydl tahviller 1033 Eraaui
1938 Ikramlyell ...-~~-
MIHI Müdafaa I 1941
1941
1/2
glvas-Erzurum I. *• •• IL-VL1.
Demiryolu I. •• rf
Dokuma Ham Maddeleriı
Tiftik (ana mal)
Tiftik (Natürol) .....—___
Yapak Trakya (Kırkım)
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday Ofis ••••ra••••«•••• Arp» yomlik (dökme) Mısır «arı (çuvalı) Fasuiya tombul Fasulye Çalı aort
iı ufjyornl
Mercimek kırmızı kabule. McrClfnok yoşli
Nohut nattlrel
üzüm çcklrddcsls No.9 tnolr A nerİBİ No. 8....
•• B aarld No. 10» Akala i .............
A kola II ,MM. Akala tll yeril .......—
yağı (rafine) M» çekirdeği______
Açılı» Kapanış
1 Öterllng 7.88 7.88.50
100 Dolar 280.25 280,20
100 Fr. Frangı 0.80 0.80
100 İsviçre Fr.— 64.03 84.03
H)0 Hınç. 6.80 6.60
100 îaveç Kr.._ 61.12.50 M. 12.50
100 Florin 73,68.40 73.68.40
100 Liret 0.44.128 0.44 12*
100 Drahmi 0.01.870 0,01.87fl
100 Eacoudoe 9.73,90 9.73 90
Altınlar
Bugün EDskl kur
• Lira Lira
Külçe YeıK Gr. 4.«8 4.92
Külçe DeKUBBB. 4.95 —
Cumhuriyet 33 20 84.-
R«#at .. . 38— —
Ramit 83 30
GuldOO aeeee(ewe^ 81.40 38 26
tngilla «m» 43— 44.10
Fransız kok
NapolAon LU —
îsvlçr® — —
New-York'ta ı onsu: 1 80
Gümüj, Plâtin
En aşağı En yukan
Oümüş Gr. — —
Plâtin •• 10.- 11—
Zürich Borsası (Serbest)
23.6.1000
Dııruma
Türk Liram ...M
Dolar • fp •••••• •••M
Öteri İn g .....
Fransız Frangı
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Banknaı Anadolu D.Y. Tertip A/B. M »t •• ( ' - - .» n „ Müınes. Senot. 20.60 L12 60 22.30 63.— 20.20 UL- 09,— 87.60
T.C. Merkez Bankası Türkiye tş Bankası ... Türk Ticaret Bankam Aralan Çimento ......
Şark Değirmencilik Milli RenstlranH ....
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 Pamuk Akala H Pamuk Akala £11 Pamuk yeril t Pamuk yeril LL 1.00 1.06
Trabzon Ticaret Borsası
UriNDIK a) %60 randımanlı kabuklu tombul b) îç sıra kontrollü ...». 9* 1 1 d * •5
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday aort «
Arpa
New-York Borsası
Dün Es id kur
Buğday (Buşflî=:Bent) 8ort Kış mahsulü No. 2 Kırmızı ° •• No. 2 263.— 234 1/4 883— 234.-
1‘amok Mlddllng (Llbreal=Sent) Elcim ,(..HSi.«ı ........ 87. üö 38.84 38.8* 88.80
Aralık 37.10
Mıırt -— 87.18
Tlftllt rl.lhrA«i*-R«T>t) .. ... r
TAİra«LM Nn | .....
hintiıit n .1hrc(«ı—M^nt) ......m...--.. •
Kabuklu veril iri ...
” ’* Orta tu îti ııifTmı
Levfint |ç ithal malı
Ekstra İri İç İthal malı 44— 40—
Kura (lılim (Llbresl=Bent) Thompson çekirdeksiz «cçme U 1/4 U V4
Keten tehama (Buş«ll=Dolar) M Inne-a polis 8/2 3.86
Kalay (L1bresl=rSent) Levha-reneko (100 libre dolar) 90.50 1 30 90— 7.30
Keten tohuma (Tonu=:8terllng) Bombıty w» Kal kütfl 70—
Ver fiKtığı Hindistan

Tiftik (yi mal (Libresl=Fiyat) —
• ■ Sıra malı M
Ttlo Anadolu *• M 20/21
iv<ya 18/21
Pamuk (Kantarı
Ashmouni Kısa elyafb F/Q Karnak Urun elvnflı F/G
Sa> la 6
YENİ İSTANBUL
16 Ağustos 1950

Wis02
ÎRADE mark
tecrübe rağbetini son fennî niş olan
I50volt
MAMIN
W


ESOBAN U.F.I.
MERHEMİ
Mikroplu ve mantarlı deri, saç ve tırnak hastalıklarına karşı
——- RESMÎ OKULLARA MUADİL ÖZEL ——■—■
ŞİŞLİ TERAKKİ LİSESİ
s
YATILI, YATISIZ - K
A

'pİGA. föuStefİ
SİZE TEKLÎF ed
ROMA
Ana, îlk, Orta ve Lise sınıllanna öğrenci kaydına başlanmıştır
/ş saati 9 dan 17 ye kadardır. Telefon : 80547
—— NİŞANTAŞI, ÇINAR CADDESİ
1) İSTANBUL - ROMA yolculuğu,
gidip - gelme uçakla .... T.L. 421.—
2) Ebedî şehirde 6 gün rahat ikamet
(komple pansiyon ve dolaşma) . T.L. KM).— (Her yolcunun beraberinde götürmeye mezun bulunduğu meblâğ)
Seyahat, en az 10 kişilik toplu gruplarla yapılır.
3) Vapurla Napoli veya diğer bir limana gelen yolculara, aynı kolaylıklar gösterilir.
Fazla tafsilât için : İstanbul, Galatada, Eski Gümrük sokağında Emek Han 1 inci kattaki acentemize müracaat edilmesi rica olunur.
Devlet Üretme Çiftlikleri
Merkez Atelyesi Müdürlüğünden
GAZİ
1 — 9500 lira muhammen bedelle bir adet Elektrikli Tav ocağı 28.8.1950 pazartesi saat 14 de açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Fennî ve İdarî şartnamesi Müdürlüğümüzde ve İstan-
bul Eminönü Balıkpazan Süngerciler sokak No. 83 de Yollama Memurluğunda görülebilir. (11110)
I ESOBAN U. F. I. Merhemi
I Southon Laboratories Ltd., London
I Yaralar, yanıklar, temriyeler, ekzamalar. sakal İltihabı, makat
I kaşıntıları, kuru kel, saç ve tırnak hastalıkları, emzikli annelerde meme çatlaklarına karşı faydalıdır.
JENERATÖR
3 KW Benzi nI i
10 ve 15 KW Mazotlu JENERATORLARIMIZ AMERİKADAN GELMİŞTİR.
O K E Y Ltd. - Galata, Havyar Han No. 48
T. B. M. M.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İdareci Üyeler Kurulundan
1 — Eksiltmeye konulan İş: Büyük Millet Meclisi eski binası ile bağlantı binaları elektrik tesisatı işidir.
(Keşif bedeli tutan (22.857 yirmi iki bin sekiz yüz elli yedi) liradır.
2 — Eksiltme l-eylûl-1950 cuma günü saat (11) de Büyük Millet Meclisi İdareci Üyeler Kurulu odasında kapalı zarf usu-llyle yapılacaktır.
3 — Eksiltme şartnamesi ve buna bağlı kâğıtlar Büyük Millet Meclisi Daire Müdürlüğünden her gün mesai saatlerinde alınabilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulüne göre (1714,28 bin yedi yüz on dört lira yirmi sekiz) kuruş geçici teminat ve eksiltme şartnamesi gereğince Ticaret Odası belgesi ibraz etmeleri şarttır.
5 — İsteklilerin bu işin teknik öneminde bir İşi iyi bir surette başardığını veya idare ve denetlediğini ispata yarar belgeleriyle birlikte ihale gününden en az (tatil günü hariç) üç gün önce Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisliğine başvurarak işin eksiltmesine girebilmek için yeterlik belgeleri almaları şarttır.
6 — İstekliler aldıkları eksiltme kâğıtlarının her parçasına ellişer kuruşluk pul yapıştırıp imza ettikten sonra teklif mek-tuplariyle birlikte zarfa koy malan ve eksiltme günü saat (10) ona kadar Büyük Millet Meclisi İdareci üyeler Kuruluna vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (11111)
Sayın Avcı ve Tüfek Bayilerine:
Fransız Senfetyen malı
DARNE, MAS, ROBUST markalı AV SİLÂHLARI GELMİŞTİR
Av mevsiminin banlaması münasebetiyle haklı hlr şöhrete sahip mezkûr çifteleri sayın avcılara emniyetle tavsiye ederiz.
Genel Satış Merkezi: Bahçekapı - İstanbul:
MARİO GABAY
Telgraf: MAGABO
VİTALİ BENBANASTE MÜESSESESI
Tarh
BS
Taksim
OLIVETTI
Yeni model kâğıda kaydeden ve otomatik Zarp — Cem —
yapan hesap makineleriyle portatif ve her boyda şaryolu masa makinelerini satışa arzettiğini bildirir.
Türkiye umumî vekili
VİTALİ BENBANASTE
Tel adresi : Benvita İstanbul
Adres : Haraççı sokak 10 — Galata.
I •
r
İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası ilânları
Bugün saat Üçte Odamız içtima salonunda İşletme ve Çalışma Bakanlan huzuriyle İş verenlerden mürekkep bir toplantı yapılacağından Odamızda kayıtlı işverenlerin bu toplantıya gelmeleri rica olunur. (11223)
İZMİR
UMUMİ ADRES KİTABI
İzmir il ve ilçeleri dahil bütün ticaret ve meslek erbabını muhtevi alfabetik 15.000 adres ve 35 pafta dahil 500 sayfalık bu kitap satışa çıkarılmıştır
Ciltll:5-Clltslz:3 liradır (İSTANBUL UMUMÎ ADRES KİTABI HAZIRLANIYOR) Reklâmcılık ve Hususî İlânlar Bürosu
Merkezi : İzmir, ikinci Kordon No. 60 - Tel. 0515 Şubesi: İstanbul, Serdanekrem Sok. Seraserci
Çıkmazı No. 22 - Galata, Tel. 42021
KİRALIK
Konforlu Daire
Mecburî nakil dolayısly-16 Şişli Bulgarçarşısında ka-löriferll, sıcak sulu, 6 oda mükemmel konforlu bir a-p art m an dairesi devren kiralıktır. Senelik kirası 3800 liradır. Saat 8-13 arası 80725 telefon numarasına müracaat.
ESOBAN Ü.F.I.
MERHEMİ
Mikroplu ve mantarlı deri, saç ve tırnak hastalıklarına karşı
Fransızca, İngilizce, Almanca muhabereye muktedir bay, bayan aranıyor.
Telefon: 44294
Tiyatro yazarlarının dikkatine
İzmir Belediyesi Başkanlığından:
İzmir Şehir Tiyatrosu Edebi Heyeti 1 eylülden sonraki devrede oynamak ve aynı zamanda millî tiyatro edebiyatımızı teşvik etmek üzere bugüne kadar oynamamış yerli eserleri tetkike hazır bulunmaktadır.
Elinde böyle eserleri bulunan yazarların bunlan daktilo ile dört nüsha olarak yazdırıp İzmir Belediyesi Yazı İşleri Müdürlüğüne gecikmeden getirme veya yollamaları ilân olunur. (11139)
YAPI ve KREDİ BANKASI
Kasımpaşa Ajanslığı
(Bahriye Caddesi No. 95)
Bugün muhterem Kasımpaşa halkının hizmetine girdi.
İstanbul Belediyesinden:
Arteziyen kuyusu açtırmak teşebbüsü üzerinde konuşulup bir fikir teati edilmek üzere bu işlerle alâkalı firmaların salahiyetli mümessillerinin 22.8.1950 salı günü saat 15 te Divan; yolunda Türbe karşısındaki Belediye merkez binasında Daimî Komisyona gelmeleri rica olunur. (11213)
DANİMARKA MAMULATI
STANDARD MARKA
RADYO BATARYA VE KATOTLARI GELMİŞTİR
1,5 Volt, 90 - 120 ve 150 Volt
Genel Satış Merkezi: MARİO GABAY
İstanbul Telgraf: MAGABO
BULM
SoMan anğa:
1 — Devlet Denizyollarının bir vapuru; Pederin yansı. 2 — Terai a-det; Dinen memnu. 3 — İbadet e-den; Kir. 4 — Törel tel tal sinir parçalarını; Efsun. 5 — Japonyada bir şehir. 6 — Erkek; Bir nevi mahfaza. 7 — Bir nevi şeker. 8 — Erkek keçi; Bir cine kumaş. 9 — Çabuk; îstanbulda bir lemt 10 — Devamlı surette.
Yukarıdan aşağı:
1 — İyi huy; Boru sesi. 2 — Beleş; Demir ip. 3 — İnce; Onun gibi. 4 — Fırlayıp üstüne çullanarak 5 — Bir göz rengi. Ö — Nida; Bel-kıs oranın melikesi İdi; Bu da nida. 7 — Hunhar; Dinlenme vakfesi. 8— Kurtuluş; Çokça. 9 — Bir divan şairimiz; Bir çiçek. 10 — Yeni dünyaya mensup.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa:
1 — Leke sabunu. 3 — Amalar; Raf. 3 — Fareler; La. 4 — Irakı Mesel. 5 — Mek; Çe. 6 — Eşini say. 7 — Nadiren; Ma. 8 — Af iv; Fa-ber. 9 — Ll; Ele; Ala 10 — Işığı sönük.
Yukarıdan arağı t
1 — Lâfı mânalı. 2 — Emare; A-flş. 3 — Kara kedi. 4 — Elek; Geviş. 6 — Sal; Tir; Lı. 6 — Mera; Nefes 7 — Rcçlna. 3 — Ur; Ses; Ban. 9 — Kale; Ulema. 1Q — Ufalayarak.
V

Comments (0)