18 Ağustos 1950 — Cuma
^İYASÎ JK.TİSADÎ, MÜSTAKİL
Yıl 1—Sayı 261—10 kuru$
STANBUI
TJF
YENİ İSTANBUL
Ura dağıtıyor udbhu; lirik dağıtıyor
YE3WKFWANBUL
Y F
: "«z W BL
Abone : Türkiye İçin seneliği 32» altı aylığı 17, üç aylığı 9 Uradır. Hariç memleketler iki mislidir.
ilânlar : 6 ncı tayfada santimetreni
Z liradır, tlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 — Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
TeaH edeni Hnblb Edlb . TÖREHAN
Bu sefer bambaşka bir hava İçinde
Güvenlik Konseyi dün gizli ve alenî iki celse akdetti
Malik, gizli toplantıda bazı tekliflerde bulundu.
ise Rusyayı anlaşmaya davet eden bir konuşma yaptı
İç politika
Söz ve iş
Her memlekette yeni İşe başlayan hükümetin yapacaklarını anlatmadı pek tabii olduğu gibi halkın da yapılacak şeyleri bilmek arzu ve İhtiyacı çok fazladır. Ancak memleketin İdaresi için demokrat »istemle e-aasen te»bit edilmiş olan program mevcut olduğundan bu söylenen »özlerin hudut ve çerçevesi çizilmiştir. Balkın bilmek İstediği şeyler herhan-(1 beklemediği bir iş değil, kendisine öteden beri vadedilmlş olan şeylerin artık tahakkuk sahasına çıkıp tıkmadığını veyahut ne zaman yapılacağım sarih bir surette İşitmektir.
Teni gelen bir hükümetin kısa zamanda bir çok şeyleri yapmasını İstemek bir az mantıksız olacaktır. Bilhassa İkinci Dünya Harbinin hitamından beri bir tiirlü düzelemeyen dünya vaziyetinin İhdas ettiği son durumlar bir çok müşküllere yol açmıştır. Elimizde olmıyan ve bütün dünya mukadderatını alâkadar eden hâdiselerin hükümetin yapacağı işler Üzerinde büyük tesirleri olacağım da kabul etmek İktiza eder.
Blzdo bir az da Amerika usulü o-larak bilhassa son on sene zarfında beyanat vermek âdet olmuştur. En büyüğünden başlayarak hattâ orta derecede bulunan memurlarımız bile her fırsatta gazetelere beyanatta bulunmak arzu ve ihtiyacını duymaktadırlar. Bu »özlerde -değişen iktidar zamanından evvel de gelen sanki başka bir partiden imiş gibi - gideni ten-kld etmiş ve işbaşına geldikten sonra yapacaklarını anlatmaya çalışmıştır. Bu sözleri hattâ eskiden okuduğumuz zaman çok defa gidenin âdeta hiç bir fce* yapmmnış olduğunu mnnoder ve gelenin artık herşeyi yoluna koyacağı kuruntusuna dalardık. Gidenin bir çok hataları olabilrdi ve belki gitmesinin sebebi de bu İdi. Fakat gelenin ı herşeyi yapacağını İlk günkü sözleriyle anlamak müşküldü. Çünkü gelenin başına geçtiği yerin bir esas İdare tarzı olmak İcap ederdi. Eğer Siden hatâ etmiş ise hu İdare tarzına riayet etmemiş demektir. Bundan dolayı mesul olması icap ederdi. Gelenin İse söyleyeceği söz daha ziyade I-dare sistemine riayet edeceğini bildirmesi ve eğer hu idare sistem ve prensipleri kifayet etmiyorsa o vakit bunun değişmesine çalışacağı zemininde olmak iktiza ederdi. Yoksa demokrat bir memlekette hiçbir vakit bir İşin başında bulunandan o rai la yapacağı İşlerin şahsi düşüncelerine göre olacağını İşitmek doğru olamaz. Şayet bu sözler şahsi düşüncelerin tatbiki »abasına inhisar ederse o vakit memleket İdaresinin demokrasi i mevzuu dışına çıkmam İhtimal ve tehlikesi vücuda gelir.
Hakiki bir demokrasiye senelerden beri bütün samimiyetiyle intizar eden I Türk Milletinin şimdiki hükümetten beklediği şey mucizeler yaratmak değildir. Türk Milleti sükûn ve huzur içinde mevcudiyet ve benliğinin emniyette olmasını ve serbest metalsi İle elde edeceği semerelerin kendine bırakılmasını İstemektedir. (>-nıın en başta görmek İstediği şey memlekette ancak kanunun hâkim olması ve kanunların demokrasi ve İnsan hürriyetine yakışacak bir tarzda tatbik edilmesidir, idare »İstemi- , Din tanzim) ve bilhassa memlekette bir türlü azalmasına muvaffak olamadığımız bürokrasinin ıslâhı sayesinde memleket İnkişafının kendiliğinden başlayacağına eminiz. Bıınıın her vesile İle bizlere bildirilmesine şüphesiz kİ biz de herkes gibi memnun olmaktayız. Fakat halkın »on seçimde gösterdiği anlayış ile sabit olmuştur kİ. artık millet bunu bilmekte ve İstemektedir. Bunları D.P. nln mücadele zamanında miikcrreren işitmiş ve bilhassa seçim propagandalarında heyecanla dinlemiştir. Tasvip ettiğini de seçimlerle İspat etmiştir. Şimdi onun dinlemek istediği şey eskilerin tenkidi değildir. Çünkü onu kendisi tenkiti etmiş ve hükmünü vermiştir.
Yapacağı şeyleri de evvelinden bilmektedir. Onun istediği şey artık imkân ve kudret elde etmiş olan hükümetin memlekette demokrasi hayatına lâyık ve müstakar bir İdare »İstemi tesis etmesidir. Bundan sonra, hangi parti iktidara gelirse gelsin memleketin demokrasi hayatında de-ğişmlyen bir vaziyet İhdas etmesi yeni hükümetin memlekete yapacağı hizmetlerin en büyüğü olacaktır. Çünkü asırlardan beri şahısların düşüncelerine göre dalma değişmiş bir İdare tarzına maruz, kalmış rııemleke. timizin arlık kökleşmiş bir demokra-siye mallklyeti onun yaşaması ve I-Irrlcmesl İçin lâzımdır. Dünya vaziyeti de bunu bir zaruret haline koymaktadır. Çünkü memleketlerin kuvvet ve kudreti artık onun milli kaynaklarına bağlıdır. Bu milli kaynaktan kuvvet alan hükümetten söz değil. iş beklemekte olduğumuzu söylemekle bir çoklarının fikir ve İsteklerine tercüman olduğumuzu zannetmekteyiz.
llablb Edib - Törefıan
~ Ortadoğuda
"Amerika bir
barut fıçısı üstündedir"
Bakanlar Kurulu bugünlerde mühim bir toplantı yapacak
Malik, Güvenlik Konseyi müzakerelerini dinliyor
Osborne diyor İd :
“Türkiyenin yakın zamanda Sovyet tehlikesine mâruz bulunacağına kani değilim”
New-York, 17 (YÎRS) — Zonıruldnk limanının İnşaslyle alâkadar Koppers şirketinin murahhas âzası Emekli Tuğgeneral Osborne, Türkiye ve İrandan avdet ederek su beyanatta bulunmuştur:
“Amerika ortadoftuda bir barut fıçısının üstünde oturmaktadır. Bu *a-ba Sovyet tehdidi altındadır. İranı, Sovyetler, 3 haftada ve bir inişte zaptedebilirler. Türkiyeye gelince: Bu memleketin yakın zamanda bir Sovyet tehlikesine maruz bulunacağı kanaatinde değilini. Moamaflh eğer hücuma uğrarsa bize bir manevra sahası kazandıracak kadar dayanacağına şüphem yoktur.
. Şunu da İlâve edeyim kİ Suudi A-rablstandakl petrol kaynağı Aıneri-kadakilerden daha zengindir.,.
Cumhurbaşkanının riyasetinde yapılacak toplantıda son günlerde cereyan etmiş olan hâdiselerin görüşüleceği söyleniyor
Siyasî çevreler, Celâl Boyarın Russell Dorr ile Yalova ve Bursa ehemmiyet affediyorlar. Bu görüşmelerde, Bulgari ar, Türkleri olurlarsa, Amerikanın yapabileceği fedakârlıkların
Lake Succea, 17 (YÎRS) — Geçenlerde nasıl Amerikalıların talebi üzerine bir gizli Konsey toplantısı yapıldı İse bu sefer de Sovyet delegesi Malik açık, toplantıdan bir saat Önce Konsey azasım gizli bir toplantıya davet etmiştir.
Bu haber tabiatlyle heyecan uyandırmıştır. Toplantı yapılmış ve sonunda öğrenilmiştir ki, Malik, Kuzey ve Güney mümessillerinin aynı zamanda Konsey tarafından dinlenmesi hususunda yeni bir teklifte bulunmuştur.
Biraz sonra Konsey açık toplantısını yapmış ve Amerika delegesi Austin söz alarak demiştir kİ:
“Bizim buradaki müzakerelerimiz devam ettiği sırada Kore dediğimiz memlekette Birleşmiş Milletler Teşkilâtının geniş gayeleri nasıl tatbik edilebilir, bunu eğer istersek pek güzel temin edebiliriz. Can çekişmekte o-lan bu zavallı memleketi kurtarıp yaralarım sarabilir ve bu İşi onun nam ve hesabına asgarî bir zarar ve ziyanla bitirebiliriz.
Yalnız bunun kabil olabilmesi İçin Sovyet delegesi İle Hükümetinin bu l$-de lam bir vazife ve mesuliyet hissi ile hareket etmeleri lâzımdır. Malik İle hükümeti şüphe ve tereddüt politikasın: kanara atarak dünyanın Öteki kısmı ile açık ve samimi bir fikir teatisine hazır mıdırlar? Kendilerini ne Korede ne de muazzam hudutlar nın herhangi bir noktasında hiç bir memleketin tehdit etmek niyetlisi olmadığına inanmak isterler mi? Sovyet Rusya, Birleşmiş Milletlerin, herhangi bir memleketin bir diğer memlekete tecavüz etmesini önlemeğe matuf en büyük garanti olduğu hususunda bizimle işbirliği yapar ve bu büyük müessesenin inşa edilmesinde bize yardım çder mi? Sovyet Hükümeti Korede sulh İstemekle midir? Eğer istemekte İse bunu bulacaktır. Sovyet Hükümeti Koredeki harekâtı durdurmak ister mi? Eğer isterse buna muktedirdir. Sovyet Hükümeti hür ve müstakil bir Korede kendisi için bir tehdit teşkil etmlyeceği hususunda Birleşmiş Milletlerden teminat İstemekte midir? Eğer İsterse bu teminat kendisine hiç şüphesiz verilecektir.”
Austin umumi heyetin kararına u-yarak Korenin Birlenmiş Milletler kontrolündeki kısımlarında serbest seçim yapılmasına taraftar bulunduğunu. ancak bu seçim işinin Birleşmiş Milletler tarafından kontrol edilmesi lâzım geldiğini beyan etmiştir.
Amerikan delegesine gor£ Kuzey Korede de serbest seçimler yapılmalıdır. Halbuki bu sahnya şimdiye kadar Birleşmiş Milletler bir türlü girememiştir.
Korede Birleşmiş Milletlerin gayesini tahakkuk ettirmek şu şekilde kabil olacaktır: öylesine müstakil bir memleket yaratmak lâzımdır kİ. bu ne kimseyi tehdit etsin, ne de kimsenin tehdidine maruz kalsın.
Austin bundan sonra Hindistan delegesinin teklifine temas ederek bundaki anlaşma zihniyetini övmüş, hep böyle hareket edilirse işlerin müsbet bir hava İçinde ele alınabileceğini tebarüz ettirmiştir.
Söz alan Malik şöyle demiştir: “A-merika, Kore harbinin genişlemesi gayesini güderken seçimlerden ve barıştan ne diye bahsediliyor. Amerika. Kore temsilcilerinin konuşmasını reddetmekle İhtilâfın halline nıânl olmaktadır. Sovyet Rusya, İhtilâfın Güvenlik Konseyi çerçevesinde halline çalışmaya hazırdır ve bu yolda nüfuzunu kullanacaktır.,,
Konsey, salı günü tekrar toplanacaktır.
Kayalıbay hâdisesi
Vaka mahallinde keşif yapıldı
Muzaffer Kayalıbay hâdisesi tahkikatı devam etmektedir. Dün gece vaka mahallinde Savcılıkça bir keşif yapılmış ve hâdise, yeniden şahitler ve sanıklar huzurunda canlandırılmış-tır. Dün gece yarısından sonra yapılan keşifte adliye mensupları, polis ve 200 den fazla meraklı bir sevirel kalabalığı keşfi seyretmiştir. Ömer İnönü de keşif mahallinde bulunmakta İdi.
Ankara, 17 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü yarın şehrimizde beklenmektedir.
Anlaşıldığına göre Bakanlar Kurulu bugünlerde Cumhurbaşkanının riyasetinde mühim bir toplantı yapacak vb »on günlerin olaylarını gözden geçirecektir. 81-yaM çevrelerde hâsıl olan kanaate göre bu toplantılarda müzakere mevzularının sıkletini Bulgar notası teşkil edecektir. Aynı mahfillerde söylendiğine göre Başbakan nın îstanbıılda verdiği beyanat da göstermektedir kİ, Hükümet, Bulgari »tandaki Türkleri derhal memlekete ccl-botmok kararında değilse de Bulgarların bu ırkdnşlan-ınızı hudutları dışına çıkarmaları İhtimalini de gözden uzak bulundurmuş değildir.
- > . r . ★
görüşmelerine fazla hudut dışı edecek bahis mevzuu olduğu söyleniyor
Filhakika alâkalı makamlar Bulgaristanda mevcut Tiirklerin üçte biri olan 250 bin kişiyi Türkiyede İskân etme meselesini tetkik etmektedirler. Zannedildiğine göre Bakanlar Kurulu bugünlerde bu tetkikleri kolaylaştıracak ve bu yoldaki çalışmalara veçhe verecek bazı kararlar olacaktır. Siyasi çevreler. Cumhurbaşkanının Yalova ve Bursada İktlsa4Jî İşbirliği İdarecisi Mister Russell Dorr7a yaptığı görüşmelere fazla ehemmiyet atfetmektedirler. A^mı kaynaklar, bu görüşmelerde Bulgaristanın yukarıda bahsi geçen Türkleri hudut harici ettiği takdirde Türkiyenin karşılaşacağı iktisadi güçlükleri bertaraf etmek hususunda .Amerikanın yapabileceği fedakârlıklar mevzuubalıs olduğu kanaat İndedirler.
★ ★
C. Bayar, dün Ankaraya
hareket etti
Büyük bombardımana rağmen
Dört kızıl tümen
Taegu'ya yürüyor
Bu şehir düşerse, linçi Amerikan
Tümeni, çember içine girmiş olacak
Tokyo, 17 A. A. (AFP) — Bugün sonunda cephedeki durum oldukça endişe verici bir hal almıştır Düşman, Taegu kapılarına gelmiştir.
Kore cephesinden gelen en son haberlere göre, Tacgu’nun kuzey batısındaki müdafaa mevzileri çökmüştür.
Waegwan - Kunwi - Tabudong hattında açtıkları gedikten İçeri hücum eden 4 kızıl tümen, şimdi Taegu üzerine yürümektedir.
Amerikan genelkurmayının batıda. Naktong cephesinden beklediği ve dün Üstün uçankalelerjn büyük hava akını ile mâni olabileceğini sandığı Kuzey Korelilerin taarruzu, bombalanan dörtgenin kuzey butısından başlamıştır.
Sekizinci ordu karargâhından en son neşredilen tebliğ Waegwan Kun-wl arasında kurulmuş olan Güney Koreliler cephesinde durumun vahim olduğunu kabul etmektedir. Tebliğ, bu kesimde düşmanın mühim miktarda asker topladığını da bildirmekte idi.
Eğer Taegu üzerine yürüyen dört Kuzey Kore tümeninin ilerleyişi durdurulamazsa şehir kaybedildiği gibi, Nakt.ong cephesini müdafaa eden bl-
rlncl Amerikan süvari tümeni düşman tarafından çember içine alınacaktır.
Buğun durumun Amerikalılar lehine inkişaf gösterdiği tek cephe Naktong Nehrinin güney dirseğinde bulunan 24 üncü Amerikan tümeni İle deniz piyade tugayının bulunduğu kesimdir.
Naktong Nehrinin doğu sahilinde mühim bir köprübaşı .kurulduktan sonra Miryang - Masan - Pusan üzerine yürümeğe hazırlanan mühim düşman kuvvetlerini geri püskürtmek ü-zore 24 üncü tümen ile deniz piyade tugayı şiddetli savaşlara girişmiştir.
Sekizinci ordu karargâhındım yayınlanan en «on tebliğde düşmanın şiddetli müdafaasına rağmen deniz piyadelerinin hafif bir ilerleme kaydettiği belirtilmektedir.
Ortadoğunun
Ruslara karşı
Ordu atlı şampiyona müsabakaları başladı
anlaşması
İzmit, 17 (Hususi muhabirimizden) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, bugün saat 14 de Yalova iskelesine gelmiş ve oradan Acar motorlyle Gölcüğe gitmiştir. Yaiovada kendisine mülâki olan gazetecileri motörüne kabul eden Cumhurbaşkanı, Gölcüğe gelinciye kadar kendileriyle samimî hasbıhallerde bulunmuştur. Bu meyanda Uludağdan yalnız hali vakti yerinde olanların defti), halkın da istifade etmeleri gerektiğine İşaret etmişler ve Uludağda kurulan bir şirketin buraya asansör teçhizatı yapması hususundaki ehemmiyeti be-
lirtmiştir Şirket 2,5 milyon liraya bir otel ve asansör vücude getirecektir. Müteakiben memlc-( ketin yüksek menfaatleri, bilhassa Koreye yapılan askerî yardımın önemi ve bunu baltah-ı yacak söylentilerle Moskova radyosunun neşriyatı üzerinde durulmuştur. Cumhurbaşkanı Gölcükte halkın ve denizcilerimizin büypk tezahüratı İle karşılanmıştır.
Celâl Bayar. Gölcükte İnşa e-dilecek yeni tersane plânları ' bakkındakl teknik malûmatı ö-nemle dinlemiş ve bütün fabrl-
ka ve atölyelerde 3 saat süren tetkiklerde bulunmuştur. Bu a-rada Amerikan Yardımı Deniz Grupu Başkanı ile samimî bir hasblhalde bulunmuş ve Amerikan yardımından büyük işbtrli-ftl beklediğini söylemiştir. Amiral, elden gelen dostluğun esir-genmiyeceğlnl beyan etmiştir.
Celâl Bayar, Gölcükten hareketle saat 20 de îzmite gelmiş # ve karşılanma törenini müteakip* İzmit Kâğıt Fabrikasında verilen bir akşam yemeğinde bulunmuştur. Celâl Bayar saat 22 de Haydarpaşadan gelen trenle Ankaraya gitmiştir.
Çalısm* Bakanı Haşan Pulatkan, dün akşam saat 17 de Eminönü Halkevlne gelerek İşletmeler Bakanı Prof. Muhlis Ete ile birlikte» İşçilerin dertlerini dinlenil» ve bir konuşma yapmıştır. Yukarıdaki resim toplantıyı tesbit etmektedir. Bn husustaki haberimiz ekonomi sahi Temizdedir.
Acheson ile Mac Arthur’e şiddetli hücumlar yapıldı
AVRUPA
Asambledeki Türk delegelerinin Churchill’in teklifini destekliyecekleri belirtiliyor
Strasbourg, 17 A.A. (AFP) — Türk murahhasları çarşamba günü İnsan hakları ve başlıca hürriyetler hakkında bir sözleşmeye varmak üzere yapılan umumî müzakerelere İştirak etmişler ve çalışmalarına başlayan üç komisyonun oturumunda da faal bir rol olmamışlardır.
Bu suretle Ziyyat Ebüzzlya ve Ürgüplü asamble İktisadî Komisyonunun çalışmalarına katılmışlardır.
Osman Kapani İle diğer Türk delegesi de savunma meselesini halledecek olan umumi meseleler kornişonuna dahildirler.
Umumî komisyonun müzakereleri gizil yapılmakta ise de Churchİll taralından ileri sürülen bir Avrupa ordusunun ihdası ve savunma meseleleri
karşısında Türk murahhas heyetinin ne tavır takınacağını şimdiden söylemek güç bir şey değildir.
Filhakika Strasbourg’dakl kanaate göre, Türkiyenin stratejik durumu ve demokratik hürriyetlere bığhlıjh Türk delegelerini Churchill’in teklifi lehinde oy vermeye sevkedecek kuvvetli âmillerdendir.
Strasbourg’da Türk heyetinin ziyafeti
Strasbourg, 17 AA. *AFP) — Türk Bayrağı çarşamba günü öğleden son-
Ankara, 17 (A. A.) — Ordu atlı şampiyona müsabakaları ve Ankara konkuriplklerl-ne bugün başlanmıştır.
Bugün saat 8 de yapılan (drenaj) at terbiyesi müsabakalarının birinci kategorisi olan şampiyona kısmı neticelenmiştir.
Yapılan tasnife göre:
1 — Yüzbaşı Selam Çakır (Boz-kurt ila
2 — Yüzbaşı Ziya Akşit I Akımla
3 — Yüzbaşı Niyazi Akat (Koçı İle.
Bu neticeler yarın yapılacak 26 kilometrelik mu -kavemet V» cumartesi günü hipodromda yapılacak parkur neticelerine göre değişebilir.
Gazetemizin vereceği kupa
Ingiliz gazeteleri, Araplarla İsrail'in anlaşması zamanının geldiğini belirtiyorlar
Londra, 17 (Y1R3) — Daily Telegraph ve Morning Post gazeteleri bugün ortadoğunun anlaşmış ve Sovyet tecavüzüne karşı müttehit cephe kurmuş bir vaziyete girebileceğini ifade eden makaleler neşretmektedir. Bu iki gazeteye göre. Arap Birliğinin evvelâ kendi âz a Itırı a-rasındaki ihtilâfı, bundan sonra da İsrallle olan ihtilâfı halletmesi zamanı gelmiştir, lara-illn de anlayış göstermesi vs karşı tarafı lüzumsuz inatlarla tahrik etmemesi doğru olacaktır.
Bu memleketlerin hepsi üç kıta ve üç denizi birbirine bağlı-yan bir coğrafyanın üzerinde yaşumaktadır. Bu coğrafyada ayrıca gayet mühim petrol kaynakları vardır. Ordu bakımın-
l(
dan zayıf olan bu memlckotler sırasındaki siyasî ihtilâflar tasfiye edilirse, no şüphe kİ bunların silâhlı kuvvetlerinin arttn rıİması da kabil olacaktır.
Alan Kirk, dün
Yarınki mukavemet müsabakaları yine Y(L Sb. Okulu fiv. Garnizonu el-
varında yapılacak ve saat 8 den 12 y» kadar devam edecektik
Moskovaya döndü
Moskova. 17 A A (Reuter) — Batı AlmanyayA boş günlük hususi bir ziyaret yapmış olan Birleşik Amerikanın Rusyodaki Büyükelçisi Amiral Alan Kirk bugün uçakla Moskovaya dönmüştür.
Truman, mecburî askerliğe taraftar olmasına rağmen, büyük münakaşalara yol açabileceği
İÇİn bunu, Senatoya teklif etmiyeceğini söyledi
Washlngton, 17 (YİRS) — Demokrat mebus Robert Slkes, Keredeki komuta heyetinin değişmesini isti-yerek demiştir kİ:
Alelâde maden külçesinden mukaddes inekler yapmaya kalkışmayın. Kore harekâtı büyük askeri hatalarlo doludur. Şinju sırtlarını zaptetmek için hâlâ Amerikan kAnı ile ışıldıyan bu tepelerde kanlı savaşlar yapıyoruz. Arkasından harbetmeden cepheyi geri alıyoruz. Bu işleri adamına teslim etmek zamanı gelmiştir.
Sikes’e: “Mac Arthur,. ü mü kaydediyorsunuz denildiği zaman: “Evet, fakat şimdilik isim Üstünde durmu yorum,, demiştir.
Trumnn'ın beyanatı
Washington. 17 (YlRS) — Başkan Truman bugün yaptığı bir basın toplantısında, mecburi askerliğe taraftar olduğunu, fakat boyla bir kanunu Kongre huzuruna getlrmiycceglni. çünkü bunun büyük münakaşalara sebep olabileceğini söylemiştir.
Truman ayrıca İki büyük Amerikan partisi arasındaki dış politika görüş birliğinin devam etmesini temenni etmiştir.
Bir ds Cumhuriyetçi Senatör Ken-neth Wherry'nin Korede akan Amerikan kanının mesuliyetini Dışişleri Bakanı Acheson'un omuzlarına yüklemek Istlyen beyanatını “iğrenç ve Üzerinde durulmaya dahi değmez bir söz,, diye vasıflandım)ıştır.
Kızıl Çin Ordusu Tibet’e y ürüyormuş Taypeb (Formoza), 17 (A.P.) —
Milliyetçi Çin sözcülerinden biri bu gün, istihbarat servislerinden aldıkları malûmata göre, iki komünist Çin ordusunun doğıı ve kuzeyden Tibet Üzerine yürümekte olduğunun öğrenildiğini bildirmiştir.
radan beri Avrupa Kulübünün bulunduğu bina üzerinde dalgalanmaktadır. Filhakika bu binada Türk heyeti dün gece, Avrupa İstIşari Asamblesindeki bazı heyetler şerefine parlak bir ziyafet vermiştir, j»
W. A. Y. toplantısı ıııünuseuesıyıe t urkiye auiiii iuıeue r ouerusyuııu »alafından tertip edilen Milli Oyunlar Festivali dün gece saat 21 de Açıkhava Tiyatrosunda yapılmıştır. Festivale İştirak eden ekipler ayrıca dün saat 17 do Tünelden Taksim Meydanına doğru bir yürüyüş yapmışlar ve Âbideye bir çelenk koymuşlardır. Yukarıdaki resimde bu törenden bir sahne görülüyor.
Sayfa 2
Günün meseleleri:
l.lt
Demokrat Parti İşçiye grev hakkı tanıyacağını vadettl. Son günlerde gazetelerden öğrendiğimize göre de, meseleyi incelemekte olan Çalınma Bakanlığı, İş Kanununda yapılarak tâ dil âtı tesblt etmiş ve bir lâyiha da hazırlamış bulunmaktadır. Şu haldo, önümüzdeki devrede Mecliste müzakere edilmesi takarrür eden bu mevzu, yeniden günün meselesi haline gelmiştir.
"Liberal iktisat sistemine bağlı memleketlerde işçilerin, isteklerini elde etmek gayesiyle, topluca ve ft-tı! olarak işlerini bırakmaları" diye tarif edilebilecek olan grev hakkı, hukuku beşer beyannamesinden sonra yerleşen hür çalışma rejiminin tabiî bir neticesidir.
Tarihî tekâmülün zarurî İcabı o-larak insan haklan arasında yer almış bulunan bu eski müesessenln artık bugün eskisi kadar önemi kalmamış ve hattâ bir çok memleketlerde faydasından ziyade mazarratı bulunduğu anlaşılmıştır.
Bir zamanlar devlet "İçtimaî mesele" karşısında İfikayt kalır ve işçi . iş veren münasebetlerine karışmazdı. Halbuki modem devlet, sosyal nizamın kurucusu ve koruyucusu olmak İtibariyle, sosyal konularla çok yakından ilgilenmektedir. İşçi kütlesinin hayat şartJannı düzenlemek ve umumî seviyeyi yükseltmek bugünkü liberal devletin en başta gelen vazifesidir.
Bu maksatla devlet, İşçi - işveren münasebetlerini tanzim etmiş, çalışma müddetini, İş alcdlnl, iş emniyetini, sıhhi şartları, kadın ve çocuk işçilerin durumunu, kaza ve ihtiyarlık sigortalarını ve hattâ asgari ücreti kanunlarla teminat altına almıştır.
Bu hukukî ve garantili durum karşısında bugün dünyada, grevin bir hak olarak tanındığı memleketlerde, dahi, artık bu haklan aleyhine bir cereyan uyanma bulunuyor, işçilerin en iyi teşkilâta sahip bulundukları Ingilterede, henüz sendikaların bazı İdeolojilerin nüfuzu altına girmediği devirde, işçi birliklerinin umumi bir kongresinde varılan netice şu olmuştur: "... Grevler vasıtasiyle ücretlerin arttırılması temin edilemediği ğibi üstelik binlerce işçi ve ailesi efradı sefalete sürüklenmektedir." Greve iştirak etmeyen diğer işçilerin gaspolunan haklarını korumak meselesi de daha önemli bir konu olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Her olayın blrbtriyle sıkı münasebet ve tesiri görüldüğü bugünkü şartlar altında, grev yalnız işçi ile iş veren arasında kalmamakta, aynı zamanda, demiryolları, limanlar, posta telgraf gibi memleketin belkemiğini teşkil eden bir çok âmme hizmetlerinin görülmesini sekteye uğratmaktadır.
Demokrasinin beşiği olan îngilte-rede grev, İkinci Dünya Savaşından sonra maalesef asıl gayesinden çok uzaklaşmış ve sendikaların elinde bir silâh olmuştur. Siyasî mülâhazaların şevkiyle gizli veya açık maksatlara hizmet ettiklerine şüphe olmayan sendikalar veya tahrikçiler, saf ve temiz İşçiyi, bu hakkını kötüye kullanmaya sevk ve hattâ mecbur etmektedir.
Bugün İşçi Partisinin kendi organı olan İngiliz Hükümetinin son zamanlarda grevlere karşı gayet sert tedbirler almasını grev hakkının lehine yorumlamağa imkân yoktur, artık kati olarak sabit olmuştur kİ grev hakkı, bulanık suda avlanmak İsteyenlerin ekmeğine yağ süren İçtimaî bir zaaftır. Hiç bir kanun veya otorite bir zaruret kisvesi altında görünen bu hakkın suiistimaline mâni olamamış ve olamamaktadır. Bilâhare bütün millet bunun mfikûs neticelerini büyük fedakârlıklar ve zararlara katlanarak telâfi etmeye mecbur kalmaktadır.
Grevler, millî Istlhsalâtı baltalamakta olduğu gibi bu çerçeceyi de aşarak beynelmilel ticarî ve ekonomik alanlarda da (gediklerin) açılmasına sebebiyet vermektedirler. Bugün harpte zarar görmüş milletleri kalkındırmak ve devamlı bir barış Bağlamak için bütün dünya durmadan lstlhsalâtını arttırmaya çalışırken herkese düşen vazife "zaman"
EV
Yazan : Ekrem Z. Apaydın
ve "enerji* kaybına mâni olmaktır. Greve başvurarak günlerce işsiz dolaşmak millî menfaatlere uygun bir hareket değildir. '
Yukarda sözünü ettiğimi* gibi. İşçi haklarını kanun yoliyle teminat altına almak, resmî ve hususî teşekküllerin müracaatı İle düzenlemek imkânı varken tehlikeleri ve istismar imkânları bArlz olan köhne bir mü-esseseyl ihya etmeye lüzum yoktur.
Odalar, sendikalar, birlikler, cemiyetler ve bilhassa hür bir basın gibi işittlricl ve duyurucu vasıtalara malik olan ve siyasî partilerinin memleket menfaatleri üzerinde hassasiyetle titredikleri memleketimizde hiç bir zümrenin herhangi bir hak ve menfaatinin haleldar olmıyacağına L nanmamız lâzımdır. Aksi takdirde kurduğumuz demokrasiyi inkâr etmiş oluruz.
Biz demokrasi mücsseseslnl dünyayı hayrette bırakan bir olgunlukla benimsedik. Millet bu rejimi kendisine malederken zararlı taraflarını a-yıklamasmı bildi. Milletçe kazanılan zaferin sırrı da bu oldu.
Demokrasiyi kurarken nasıl sağ duyumuz, bize komünizmi kanun harici bırakmamızı telkin etti ise, şimdi de, yabancı tahriklerin yayılma vastıası kullanılması da çok mümkün olan greve, kapılarımızı kapalı tutmamızı ve çok ihtiyatlı davranmamızı emretmektedir.
152 öğretmenden bu defa şehrimize tâyin edilenler
Geçen ders yık kadro fazlası oldukları İçin Anadoluya verilen 152 öğretmenden bu defa ilimiz emrine tâyin edilenlere alt liste şudur:
fiemlha Turgay, Fazilet Vural, Akile Mıhçı, Sulhlyo özen, Meliha özbilge, Bahriye öktem, Mübeccel Gürkut, Muazzez Alçam. Hayriye Tekin, Ritnat Aslan, Melâhat Ayşıl, Melâhat Tütener, Mediha Zehra Ertem, Safiye Narm&n, Muazzez Or-bay, Yusuf Güven, Zehra Onan, iffet Gündür. Kalka özdağdeviren, Fethiye Onan.
Diğer taraftan İstanbul Muallimler Birliği Ankara mümessilliğinden alınan haberlere göre 152 öğretmenin gazetelerin yazdığı gibi yalnız yirmi beşinin değil hepsinin yerlerine ladesi prensip olarak kararlaştırılmıştır.
General Don Jose de San Martin İçin tören
Dünkü törenden bir görünüş
Arjantin, Şîll Perunun kurtarıcısı General Don Joas de San Martinin yüzüncü ölüm yılı münasebetiyle dün şehrimizde muhtelif törenler yapılmıştır.
Sabahleyin Beyoğlu Sen Antuan Katolik Kilisesinde İspanya ve Şlli sefirlerinin de hazır bulunduğu büyük bir dinî âyin yapılmıştır. Bu münasebetle kilise generalin resmi ve
YENt İSTANBUL
Basın-Yayın ve Turizm U. Müdürünün beyanatı
Muhtelif mevzulara temas
Halim Alyot, Beledlyo seçimleri için yapılacak olan radyo konuşmalarının 24 ağustosta başlıyaca£mı biİd irdi
Basın-Yayın ve Turt
Genel Mü-

dürü Dr. Halim Alyot, dün şu be-
yanatı vermiştin
— Umum Müdürlükte vazifeye başladığım tarihin üzerinden henüz bir buçuk ay geçmiştir. Bu müddet zarfında ilk olarak ele aldığım mevzu radyo ve haberler işidir. Radyolarımızda müzik programlan üzerinde esaslı tadilât yapılmış ve bu meyanda Türk müziğinde mevcut İmkânlar gözönüne alınarak geniş bir arttırma sağlanmıştır.
Haberler servisimizde yapılan personel değişikliği bu servisin daha verimli ve zengin bir tarzda işlemesini temin etmiştir. Bu meyanda Radyo Gazetesi, transmisyon suretiyle İstanbul Radyosundan da verilecektir.
Radyo dinleyicilerimizin her türlü müracaat ve dilekleri hassasiyetle tetkik edilmekte, bunlardan yerine getirilmesi mümkün olanlar nazarı itibara alınmakta, fakat teknik ve malî sebeplerle Is’afı mümkün ol onayanlar pek tabii yapılamamaktadır.
Turizm meselesine gelince:
Adnan Menderes Hükümeti turizmi millî bir dâva olarak ele almış bulunmaktadır. Dk iş olarak turizmi engelleyen pasaport ve yabancıların ikamet ve seyahatlerini tanzim eden kanunlarda lüzumlu değişiklikleri yapmıştır. Bugün mer’l bulunan 5647 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu da İhtiyaca tam kâfi görülmemiş, bu yüzden bu kanunun tâdiline de lüzum hasıl olmuş, yeni ve turizm dâvasını en geniş ölçüde destekllyecek bir kanun projesinin hazırlanmasına başlanmıştır.
Belediye seçimi münasebetiyle yapılacak propaganda konuşmaları için bugüne kadar Genel Müdürlüğümüze üç parti müracaat etmiştir. Bunlar, Demokrat Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Millet Partisidir. 19 ağustos cumartesi günü Ankarada kur’a çekilmek suretiyle partilerin radyolarımızdaki konuşma saatleri tesblt edilecek ve 24 ağustos tarihinden 1-tibaren de bir hafta müddetlo propaganda konuşmaları yapılacaktır.
Arjantin Bayrağı île süslenmiş bulunuyordu.
Akşam saat 18 de Arjantin konsolosu, yanında büyükelçinin refikası bulunduğu halde Şişlideki Hürriyet Abidesine giderek bir çelenk koymuştur.
Gece konsoloslukta bir resmi kabul tertip edilmiş ve Arjantin Millî Marsı çalınmış, Cumhurbaşkanı General Peronun nutku tekrarlanmıştır.
ANKETİMİZ
Doktorlar, Bakanın icraatını
iyi karşılamış bulunuyorlar

Bağlık Bakanı Prof. Dr. Nihat Reşat Belger’in gazetemizde neşredilen beyanatının akisleri hâlâ devam etmektedir. Bu mevzuda açtığımı» alâka değer ankete bugün de devam •-diyoruz:
Dr. Şükrü ITonm Tinoriln fikirleri:
"Sağlık Bakanımızın üzerinde durduğu noktaların önemini ayrıca işaret etmeye lüzum yoktur mütalâasın-daynru îstanbulda hekim kesafeti bulunduğu- muhakkaktır. Fakat bunun önüne nasıl geçilebileceğini merak ediyorum. Bunların hepsini memur olanlar teşkil etmiyor kİ, mesele basit bir müdahale ile halledilenisin.
Şurası da muhakkak ki, bu memleket Tıp Fakültesine elinden gelen fedakârlığı eslrgememektcdir. Buna rağmen alınan netice, katlanılan fedakârlıkla mütenasip olamıyor, hattâ Ankarada ikinci bir fakültenin açılması bile tatmin edtct bir çare olsu-madı. Bunun sebepleri üzerinde durmak ve daha iyi netice alabilmek çarelerini araştırmak lâzımdır. Bunu sadece talebe sayısının çokluğu ile izah edemeyiz. Sayın Bakanımız Tıp Fakültesinin de çok değerli bir rüknü olduğu için derdin sebep ve menülerini yakından ve pek M bilir. Bu bahiste kendisinden büyük hamleler beklememiz tabiîdir.
Memleketin iyi yetişmiş pratlsiyen hekime İhtiyacı çok büyüktür. Fakat bu; mütehassısa ihtiyaç olmadığı mânasına gelemez. Hekime bildiklerini tatbik edebilmek imkânım temin edecek saha ve hastahaneler kurulmalıdır kİ, hakikî ihtisasın teessüs ve tekemmülü kabil olsun. Bir çok yerlerde hastahaneler maalesef noksan teşkilâtlı ve mahrumiyetler içindedir. Hekimin bilgi ve tekâmül ihtiyacı temin edilmezse kendisini bulunduğu yerde bağlıyacak cazibe kalmaz. Has-tahane açtık demek kâfi değildir. Onu hakikaten hastahane haline getirmek lâzımdır. Sağlık bütçesi bugünkü hali ile bütün bu ihtiyaçları karşılayamaz, size îstanbuldan bir misal vereyim, bir zamanlar Istanbııl-da bir "Müessesatı Hayrlyel Sıhhiye" teşkil edilmişti. Yaşlı hekimler o zamanı İstanbul hastahanelerinin altın devri diye yâdederler,.
Bilgisi geniş; görgüsü çok ve zekâsı mükemmel olan Bakanımızın derdin esaslılarına parmak bastığı görülüyor. Muvaffakiyetini dilemek hepimizin baş vazifesidir.
Dr. Ali Şükrü Şavlı’nın cevabı ı
"Sayın Vekilimizin beyanatını, aynı ramanda da buna dair cevap veren kıymetli meslekdoşlanmın yazı-lannı da okudum. Ben şahsen bu hususa dair şöyle yapılsın, böyle yapılsın demeyi zait görüyorum. Çünkü Profesör Nihat Reşat Belger üstadımızın bunlan pek esaslı bildiğini, şahsî birkaç temasla anladım. Zaten muhterem Bakanımızın bilgi ve zekâsından beklediğimiz de budur. Cesaretini artırmak için yalnız şunu söylemek isterim. Bu İşe yalnız hekimlerden değil, aynı zamanda Üniversiteden de başlamalı, çünkü baştan aşağıya tekmilini gözden geçirmek lâzımdır. Sayın Bakanın çok yorucu olan bu dâvada yalnız kalmaması için hastahane mütehassislan İle Üniversite profesörleri arasından seçilecek bir heyet de kendilerine yardım ederse tebellür edecek netloe vatanımız için çok hayırlı olur kanaatindeyim.
Dr. Nejat Kulakçı diyor Mt
"Sayın Bakanın temas etmiş olduğu hususlar çok ehemmiyetlidir. Bunu birkaç noktada tetkik etmek isterim:
1 — hekime nırken,
mesaiden ve karanlık bir âleme reh-berstzce dalmak korkusundan orala
Memleketin geniş sahalan susamış bir vaziyette kıvra-hekimler taşradaki zahmetli
ra gitmiyorlar. Bu yüzden de îstan-buldakl hekim kalabalığı mesleki bLr çok faclal&nn ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bazı hekimler bazı kimselerle bir pazarlık arkadaşı olacak kadar küçülüyor.
1 — Hekim arkodaşlann bilhassa genç olanları bir ticaret mevzuu İmiş gibi rekabet içerisine giriyorlar.
B — işte şu manzara karşısında doktor adedinin ve blnnetlce Tıbbiye-ye alınacak talebenin tahdit edilmesi ve ancak yüksek kaliteli talebelerin bu sahaya alınmalan mesleğin hususiyetini muhafaza bakımından en mühim şartlardan birisidir. Bakanlığın alacağı bu tedbirler, mesleğimizi hafif tâbiriyle bu İntizamsızlıktan kurtaracaktır.

Nettce, üç günden beri şehrimizin tanınmış doktorları ve ilim adamlarının, Sağlık Bakanının beyanatı karşısındaki fikirlerini neşretmiş bulunuyoruz. Bu cevaplan takip eden o-kuyuculanmımn sarih olarak gördükleri gibi, Bakanın teşebbüs ettiği bu İcraat hareketi, prensip İtibariyle anketimize İştirak edenler tarafından müsbet karşılanmıştır. Yalnız bu anket tertip edilirken, kendilerine müracaat edilen ve Üniversitenin haricinde bulunan mütehassıs hastahane doktorlarından bir kısmının bize cevap vermekten çekindiklerini tebarüz ettirmek lâzımdır. Bu sebeple anketimizin her cepheden sarih bir neticeye bağlandığını beyan etmek doğru olmaz.
Aynca, dün akşam geç vakit Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı, gazeteye telefon ettirerek, beyanatında, îs-tanbuldakl 4000 doktordan yansının Anadoluya gönderilecekleri hususunda bir noktaya temas etmediğini, sadece îstanbulu 2000 doktorla idare edebileceğini söylediğini bildirmiştir.
İstanbul Radyosunda teknik ârıza
İstanbul Radyosu, dün saat 14.20 de görülen bir teknik ânza dolayı-slyle neşriyatını 40 dakika tatil etmek mecburiyetinde kalmıştır.
Bu yüzden İstanbul Radyosu dün 14.20 den sonra öğle neşriyatı yapamamıştır.
Valinin dünkü beyanatı
Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay dün akşam Kocamustafapaşa semtini teftiş etmiş, bu semtte bulunan bir çok sokakların yol, ışık ve su ihtiyaçlarını mahallinde tesblt ederek ilgilileri vazlfelendlrmiştlr.
W.A.Y. delegeleri dün şehri gezdiler
W. A. Y. Dünya Gençlik Federasyonu Kongresinin çalışmalanna dün bir günlük ara verilmiştir. Bu münasebetle kongre İçin gelmiş olan delegeler şehrimizde gezintiler yapmışlar ve Büyükadaya gitmişlerdir.
Dün ayrıca W.A.Y. Konseyi üyeleri şerefine Üniversite Rektörü tarafından bir çay verilmiştir. Vali ve Belediye Reisi Prof, ve bir çok profesörler hazır muşlardır. Çaydan sonra W. üyeleri Taksim Abidesine bir koymuşlardır.
Çayda Gökay bulun-A. Y. çelenk
Sanatkâr Kınar, bugün gömülecek
Türk tiyatrosunun en eski ve kıymetli sanatkârlarından Kınar Hanımın cenazesi bugün saat 16.30 da Kadı köyün de kİ Ermeni kilisesinden kaldırılacaktır. Köprüden 15,50 de vapur vardır. Şehir Tiyatrosu mensuplan kilisede yapılacak olan törende hazır bulunacaktır.
Emniyet Müdürünün dünkü beyanatı
Eroin, «İlâh ve sarkıntılıkla olan mücadeleye şiddetle devam edilecek
Bir müddetten beri Ankarada bulunan Emniyet Müdürü Kemal Ay-gün dün sabah şehrimize dönmüştür.
Kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza Emniyet Müdürü şunlan söylemiştir:
— Ankarada içişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü ile îstanbu-lun emniyet işleri hakkında temaslarda bulundum ve kendilerine gerekil İzahatı verdim.
Şehrimizde eroincilerle mücadeleye, silâh arama ve taramalarına şiddetle devam edeceğiz. Bundan başka, kadınlara sarkıntılık yapanlarla da mücadelemize amansız olarak devam edilecektir.
Edirnekapı - Fevzîpaşa caddesi düzeltilecek
Bilhassa son yıllarda inkişaf eden hava seyrüseferleri dolayısiyle uçak yolcularını şehre ulaştıran önemli bir cadde mahiyetini alan Edirnekapı -Fevzîpaşa caddesinin ıslahı ve iki kenarında bulunan boş arsaların temizlenmesi İçin Vilâyet ve Belediye Başkanlığınca gerekil emlrlor verilmiş bulunmaktadır.
İmar İşlerinde huzursuzluk
imar İşlerinde devam eden huzursuzluk ve şikâyetler dolayısiyle Ba-yıridırlık Bakanlığından Vilâyete gelen bir yazıda vatandaşlardan bir çoğunun Belediye imar işlerinden şikâyet ettikleri bildirilmekte, acele ve esaslı tedbirlerin alınması istenmektedir.
Russell Dorr’un babası dün gece geldi
Memleketimizin çok eski ve candan bir dostu ve halen Marshaîl Yardımı Türkiye icra Komitesi Başkanı Mr. Russell Dorr'un babası olan Mr. Door dün gece kansı İle beraber u-çakla şehrimize gelmiştir.
Kendisi Hava Meydanında Anka-radan şehrimize gelmiş olan Mr. Russel Dorr tarafından karşılanmıştır.
Mr. Dorr, eskiden beri tanıdığı ve çok sevdiği Anadoluda bir gezi yapacak, bu arada Trabzona kadar gidecektir.
üniversite profesörleri, Doğu seyahatinden döndü
Doğu ve Karadeniz İllerinde tetkik seyahati yapan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Profesörlerinden mürekkep bir heyet Çorum vapuriy-le Trabzondan şehrimize dönmüştür. Heyet âzası tarih profesörü Cemal Tukin, Arkeoloji profesörü Arif Man-zal, Felsefe profesörü Maclt Gökberk, Türkoloji profesörü Sadeddln Bluç dan ibarettir.
Heyet 7 temmuzda şehrimizden hareket etmiş. Van. Karaköse, Beyazıt, Erzurum, Trabzonda İlmî araştırmalar yapmıştır.
Eyüp Sabri Akgöl ün cenazesi bugün kaldırılacak
Evvelki gün vefat eden 1908 Meşrutiyet inkılâbının mühim slmalann-nad Eyüp Sabri Akgöl’ün cenazesi bugün öğle namazını müteakip Teşvikiye Camiinden askerî merasimle kaldırılacak ve Hürriyet Tepesine gömülecektir.
W.A.Y. Dünya Gençlik Birliği balosu
ikinci konseyi şehrimizde toplanmakta olan (WAY) Dünya Gençlik Birliği üyeleri şerefine Türkiye Millî Talebe Federasyonu tarafından bir balo tertip edilmiştir.
Balo 20 ağustos 1950 pazar günü Taksim Belediye gazinosu salonlarında verilecektir.
19 Ağustos 1950
Şehir kâşeıl
Kiraz ve incir
fftş mevsiminin nihai olarak bittîûtni haber veren yemişler vardır. Fakat bunların arasında kiraz, ietanbulun mütereddit ilkbaharında, yan yoldan ziyade yaza yaklaştığımızı müjdeler, önce m/j.navların büyük bir zevkle süsledikleri çıtalarla çocuklara ve sokaklara neye verir, sonra 1fdallan bastı kiraz” nidaları, bu nazik meyve, yağmurlarla ıslanıp huylara vs kurtlara yem olana kadar devam eder.
Kiras mevsimi, her pütel şey gibi, kısa sür er.
Ve bir gün bakaremiz, incir çıkmış» Bu sonbahara alâmettir, /çinine hüzün çöker. Henüz a-ğ us tos ayındayız, daha vaktimi* var diyeceksiniz. Hayır, eylül geliyor, eylûll.. Yine yağmurlar başlayacak, Ve bu hün-sa mevsim nezlelere, soğuk algınlıklarına gebedir. Nasıl giyineceğinizi bir türlü bilemezseniz,
Hnder ”Bultan 8elim~ler, esmer ve şerha şerha Kavak incirleri banarım dökerken, artıh kısalan günlerin ne geoe ne gündüz olan demlerinde incir ağacı altında oturmak insana her as verir, aklınıza cin ve peri masanan gelir.
Ve bir şarkı: Kış geldi, firaka
bîr İstanbullu
Surlyenln eski ticaret bakanı geldi
Buriyenln eski ticaret M
Shaf, dün şehrimize gelmiştir. 1A Shaf ziyaretinin hususî olduğunu «öy* lemlştlr.
Tevfik Fikretln hatırası anılaecdl
Büyük Sair Tevfik rikretln SHtaa yıldönümü münasebetiyle 19 oğustee 1950 cumartesi gtinÜ saat îlâO da B*> şlktaş Halkevi Konferans Balosunda bir anma töreni yapılacaktı». Giriş serbesttir.
C. IL P. Î1 İdare Karata
Başkan lı ğm dan ı
Mim istiklâl Savaşmm bûyîft mücahitlerinden 1908 Meşrutiyet tor kılâbının en temiz nahiyelerinden partimizin eski milletvekillerinden Eyüp Fahri AkgöKe
yapılacak cenaze törenine
arkadaşlarının katılmalarını rica ederim.
ö L 0 M
Hürriyet mücahitlerinden, sabık Erzurum Milletvekili,
EYÜP BAHRÎ AKCrÖL
16.8.1950 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 18/8/1950 cuma günü öğle namazını müteakip Teşvikiye Camiinden kaldırılarak Hürriyeti Ebediye Tepesindeki ebedî istlrahatgâhma tevdi edilecektir.
Mesut bir doğum
Gazetemiz tertip kısmından Şükrü Saygı’nın dün bir kız evlâdı dünyaya gelmiştir, "Fatma Gülden,, Uml verilen yavruya uzun ve mesut bir ömür tomennl eder, ana ve babasını tebrik ederix
YENt İSTANBUL
SİYASÎ tKTÎSADÎ
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZ1TTE
Bahlbi ı
YENÎ İSTANBUL NE8BÎTAT LÎMtTED ŞtRKETl

MÜdilrü: Kemal EL 8ARLICA
Bu sayıda yas işlerini fiilen idare eden | Bacld ÖGET
Noşredflmiyen yanlar iade edilmen.
Basıldığı yer ı
teni İstanbul mateaaci-
TED ŞÎRKETÎ
LLK L-
tAİ
MATBAASI
REŞAD NURİ GÛNTEKİN
Kavak Yelleri
— 77 —
Bu karşılaşmanın bu kadar çabuk bitmesi | beni de memnun eden bir şeydi. Fakat bir babanın kendi çocuğu hakkında bundan fazla söyleyebilecek şeyi olmaması bana dokundu. Ko-ço da zaten başımıza gelip dikilmiş olduğundan onlan tekrar oturtarak hepimize birer çay ısmarlamaktan kendimi alamadım.
Adam, hiç fena adam değildi. Söz ve hareketleri gayet derli toplu idi. Oğluna ve münasebetimize dair tek kelime söylemekten çekindi ve hep havadan sudan konuştuk. Yalnız benim bir sualim üzerine kendisini, birkaç sene evvel kalbini zayıf bularak emekliye şevket tiklerini ve şimdi Feshane Fabrikası muhasebesinde ufak bir ücretle çalışmakta bulunduğunu söyledi.

Ara sıra sağ omurumu ug-uşturduğuma, eon-ı ra da durmadan parmaklarımı çekelediğime dik-I kat «den küçük doktor i
~ Bir rahatsızlığınız mı var efendim T diye sordu.
Yakında geçirdiğim bir kol ağnamın son bîr kaş günden beri tekrar başlamış olduğunu söyledim; hfattâ biraz tafsilât da verdim.
— Ne tahmin buyuruyorsunuz T diye soru-I yordu.
I Çocuk İmtihan eder gibi gülümslyerek:
881
— O tahmini siz yapmalı emiz! dedim.
Hurrem âdeta kızararak;
—Aman efendim, ben kim oluyorum, rahatsızlığınız hakkında fikir «Öylemek için T dedi.
Alim ve terbiyeli büyük nesillerimizin boş ve küstah diye yanıp yakıldığımız genç nesilden ve hele benim için çok şüpheli olması lâzımge-len birinin bu sözü bana güzel bir tevazu hareketi gibi göründü. Gülümsiyerek İltifat ettim:
— Dahiliye asistanı değil misiniz T
— Arzetmlştim efendim.
— Hayır, bıraktığınız adreste okudum.
Küçük doktor masum bir utanmaya, şaşırmaya aynı zamanda da hüzne benzer bir hareketle:
— Ne isbat eder efendim... Doğrusunu isterseniz ben bu lşden ümidimi kesmeye başlıyorum; bozan hattâ başladığıma pişman bile oluyorum.
— Çok garip I Profesörünüz çok mu aksi T
— Hayır. Korkum daha ziyade kendimden-Anlamıyorum efendim. Nasıl doktor olacağıma bir türlü aklım ermiyor... Çalışmıyor da değilim... Fakat çalıştıkça, hattâ ara sıra aferin aldıkça ümitsizliğim daha da artıyor.^ Vücut öyle bir makine ki_ Büyüklerimiz, hocalarımız temin at-tikleri zaman bila içimden inanmak gelmiyor. İyi etmek İstediğim İnsanı öldüreceğim diye korkuyorum.
Nasıl odktor olacağına aklı ermiyen bir inşa, na ilk defa tesadüf ediyordum ve bu bana garip bir heyecan veriyordu.
Buna rağmen bir çocuk vehmine gülümser gibi bir tavırla yukarıdan alarak:
— Başlangıçta herkes için öyledir, dedim. Merak etmeyin zaman ve tecrübe İle geçer.
Halbuki başlangıçta bir çoklarımız için öyle
882
midir T tik bakışta hükmünü verecek ve ondan bir daha şüphe etmlyeceksîn. Böyle bir şey zihnine uğrarsa hastalarına belli etmekten çekineceksin. Çünkü o zaman onlar da senden şüphe edecekler: "Bu nasıl doktor! Bir dediği bir dediğini tutmuyor,, diyecek. Hele bir ağır hastanın başında birkaç arkadaş bir araya gelirseniz bu daha da ehemmiyetlidir, tik dediğinden dönersen arkadaşının haklı olduğunu söylersen senin oradan çıkıp gitmekten başka no İşin kalır T Kasabadaki yirmi beş yılımı düşündüm.
Parmağımı bir derinin üstüne koyup gözlo-rlml kapadığım zaman altında ne olduğunu, rüya tabirclsl gibi hemen söylememiş olsaydım ben bu adam olabilir miydim?
Bununla beraber bu esnada ağrıyan kol kendi kolum olduğu için bu çocuğun masum korkusu bende ona karşı daha ziyade bir emniyet uyandırdı ve onunla büyük bîr doktorla konuşur gibi ciddî konuşmaya başladım. Fazla tafsilâta girişmekten âdeta korkarak ânzarun basit bir tasvirini yaptım. Makineyi A dan Z ye kadar bir kontroldan geçirtmek hususundaki fikrimi söyledim. Reçeteyi Koç od an aldığımdan bahset-mlyerek şimdilik kan yoliyle biraz iyod vermeyi İhtiyatlı bulduğumu anlattım.
Küçük doktor, düşüncemi doğru buldu v> yardım teklif etti.
— Bana İzin verin; sîze bîr hizmette bulunmaya çalışayım, evvelâ benim profesörden bağlıyalım. Sonra kapı kapı dolaşalım; bendenlzce de en doğrusu budur, dedi. Dolaşacağımız kapılardan bazılarında nelere rastlayacağımızı şimdiden tahmin ediyor, meselâ filân doktorun, tabaglsme şüphemi kendisine de söylediğim takdirde nasıl "Hay ağzınızı öpeyim. Gördünüz mü kendi teşhisinizi kendiniz koydunuz? Benim kitabıma gö-883
re de od ur" diye bağıracağını ve başka bir şeye tesadüf edip şüpheye düşmek korkuslyle aynı Cümleyi durmadan nasıl tekrar edeceğini eğlenceli, fakat aynı zamanda da terbiyeli taklldlerle anlatıyordu. «
Hasılı bu çocuk, gitgide hoşuma gitmekteydi. Yalnız kasabadaki madrabazla, yakın arkadaş olmasını ona benim Emin Hulûslye verdiğim ehemmiyet derecesinde ehemmiyet vermesini nasıl izah etmeli T
xm
HASTAHANEDE KÜR
İstanbul tarafında tektük kalmış eski konaklardan birindeyim: Meşhur istibdat paşalarından birine aitmiş. Valilikleri zamanında Erzurumdan Yemene kadar bir çok memleketlerden toparlayıp getirdiği büyük kıymette yapı akşamı ve eşyası muhtelif tarihlerde yağmaya uğradığı halde tavanlar, duvarlar ve trabzanlar babalarından kolay aökülemiyen bir kısmı hâlâ yerinde durmaktadır. Meşrutiyet devrindeki yangınlardan büyük bahçesi sayesinde kurtulmuş; etrafındald yangın arsaları zamanla kök tutan çimenler, ağaçlar ve virane duvarlarını kaplayan sarmaşıklarla ufak korular haline gelmiş bulundukları için konak hemen hemen bir alaturka şato manzarası almıştır.
Birkaç defa daire, mektep vesaire yapmaya teşebbüs edilip vazgeçilen ve belki de bu sayede bu kadar ayakta kalmış bulunan bu konakta bugün hususî bir hastahane vardır. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse hastahaneye pek as benzi yen bir hastahane, Fakat ben asıl bunun îçin buradayım.
Tek bir yere bağlanmamamı tavsiye eden Hur-remle kapı kapı dolaşarak yaptığım muayenelerde mutlaka hastahanoye yatmamı icap ettirecek 884
muayyen bir hastalık çıkmamışU Meslekdaşlar* dan birini ufak bir ameliyata doğru gidecek gibi görünce bir başkasına başvurarak tabiî aitsi tavsiye İle karşılaşıyor, fakat kendim de doktor olduğum için bu İkinciyi daha makul görüyordum.
Bununla beraber eskiden beri Avrupa kataloglarında ve son ramanda kuru matmazelin tavsiye ettiği Tıp Coğrafyasında gördüğüm resimlere benzer bağlı bahçeli bir hastahanede uzunca bir zaman dinlemek benim için bir aabit fikir olmuştu. Boğazdan Adalara kadar bütün îstanbulu dolaşarak böyle bir yer arıyor, fakat hiç birine karar veremiyordum.
Bir gün yine Hurremle fakültede dolaşırken Ali Osman isminde bir eski sınıf arkadaşıma ras-geldim. O zaman aramız pek iyi değildi. Daha doğrusu o zengin bir ailenin çocuğu olduğu için münasebetimiz azdı. Emin Hulûs!, fazla ukalâ ve kibirli bulur ve arkasından "tatlısu frengi" diye eğlenirdi.
Ali Osm anın, mektebi bitirir bitirmez Av-rupaya gittiğini hatırlıyordum. Mektebin çalışkan ve gösterişli talebelerindendl. Her halde ayak altında kalacağa benzemezdi. Sonradan şöhret kazandıklarım gazetelerden ve Emin Hulûsinln mek. tuplanndan öğrendiğim bazı eski arkadaşların isimleri arasında onunkine tesadüf edemeyişimi öldüğüne yahut yeni soyndlyle tanınmaz bir hale geldiğine atfediyordum. Fakat o hâlâ Ali Os-mandı ve sınıf arkadaşlarımdan hiç birini bulamadığım İçin en sevdiklerimden biri gibi boynuna sarılmıştım. Sınıf arkadaşları! Nereye gitmişti o kalabalık Yarabbi! Elbette hepsi memleket değiştirmiş yahut ölmüş değillerdi. Bir kısmı elbette İstanbul sokaklarında dolaşmakta devam ediyorlardı.
(Devamı var)
885
18 Ağustos 1950
i
Savfa 3
Günler geçerken
Amerikaya giden Türk madencileri
Zonguldaktaki kömür ve bakır A nadoludaki linyit madenleri makineleştirilecek
I
Yerini bulamıyan sergi
Yazan : Refik Halid Karay
STANBUL Sergisi acaba yerinde mİ kuruluyor? Yerini bulmuş mudur? Hayır. Serginin orada kurulmasından dolayı, nice emeklerle
meydana gelen ve tenkidi lıâlâ devam eden 2 numaralı park, senenin on müsait dört, beş ayında istLfade olnnmaz hale sokuluyor; panayır yerine çevriliyor. Evvelâ, serginin açılmasından aylarca önce İnşaat başlıyor; İçeriye giremez, dolaşamaz, toz ve topraktan göz açamaz oluyorsunuz, Sergi müddet ince de hir curcunadır gidiyor, barakalar arasında mahsur kalıyorsunuz; tabii munznra.vı seyre ve rahatça gezmeğe İınkâıı bulamıyorsunuz.
tş o kadarla bitiyor mu? Kapanış tarihini müteakip sökülme, çözülme devri açılıyor. Yine1 keser ve kazma sesleri; yine moloz yığınları; yine İşçi, rençber, ırgat faaliyeti. Hulâsa bütün yaz mevsimi parkta kryfinlzce ağır ağır doluşmak, sükûnu tatmak, manzaraya doymak, gürültü ve kalabalıktan uzaklaşarak başınızı dinlemek kabil değildir.
Niçin sergiyi oraya kuruyoruz? Eğer bir "Spor ve Sergi Sarayı" var diye ise, bu yıl gördüğümüz gibi saraydan İstifademiz ancak bebekleri teşhire İnhisar etti. Zaten bina, dalıa ziyade spor gösterilerine müsaittir; fuara yaramaz. Diğer taraftan fuarların - gürültüsü düşünülerek - şehir içinde değil, dışında veya civarında kurulması İcap eder. Parkın bir yanını Taksimden tutunuz Nişantaşına kadar koca koca apartmanlar çeviriyor. Binlerce vatandaşı her sene, dört beş ay inşaat takatukaları, gece yarısından sonra birlere, İkilere değin hoparlör, caz, saz, çığırtkan feryatları, nihayet, yapılanları bozup kaldırma velveleleri ile iz’aca ne belediyenin, ne hükümetin, kimsenin hakkı yoktur.
Evvelce o apartmanları kuranlara belediye, parka bakan arsalar sattı, sükûn ve manzara vadettl... Panayır yerine ve daimi İnşaat mahalline komşuluk tehdidinde bulunmadı. Hele bu şamata merkezinin başucunu bir hastahaneye bekletmek sayılı insafsızlıklardandır. Sabık Sürpagop mezarlığı üstünde öyle bir cümbüş kurulacağını tabiidir kİ. ne Fransız hastabıınesl, ne de yeni apartman sahipleri akıllarındım geçirebilirlerdi.
Haydi, onları da bırakalım, bizi, yani İstanbul heınşerlslnl güzel, sakin, temiz bir parka kavuşturacağını söyllyerek işe başlayan belediyenin. parkı bir yaz mevslmince elimizden alıp karpuz sergisinden daha derme çatma ve panayırdan daha gürültülü bir hale getirmesi revayı hak mıdır? Yeni seçilecek belediye âzası, İstanbul Sergisine başka bir yer bulmalı, bize hakkımızı, parkımızı tertemiz, sükûn ve huzur İçinde, tozsuz topraksız iade etmelidir.
Seçeceklerimizden artık bazı şeyler İstemeğe ve reyimizi sözümüze kulak asacaklara vermeğe alışmalıyız. Namzetler listesinde yer almayı bilen hemşerllerimlz de rey toplamağa kalkmadan önce şehir hakkında ne düşündüklerini seçmenlerine bildirmeğe alışmalıdırlar ki, ortada bir değişiklik vukubulduğıına inanır gibi olalım.
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
Amerikalılar Kore'de ilk
süngü hücumunu yaptılar
Şinju istikametinde ilerliyen Amerikan birliklerinin öncü bölüğü, süngü takıp, hücuma kalkınca. Kızıl Koreliler şaşkına döndüler
sonra, te. "Süngü tak!„ emri ve-
komutanı Frederlk T. haykırdı:
Kore (Amerikan taarruz birlikleri yarımdaki hususi muhabirimiz Mar-guerite Higgnis bindiriyor).
Bölük, kayalık tepeye çıkıyordu. Yolun üçte ikisi aşıldıktan tam 3.45 rildi.
Bölük Griffiths
"Hattıbalâ üzerinden, bize doğru yayılıyorlar. Süngü takıp hücum edeceğiz. Durmadan ateş edin. Kaç zamandır şunlan yakalamaya uğraşıyoruz. Şimdi artık elimize geçtiler. Yürüyün çocuklar!,,
Bu, Amerikalıların, Kore harbindeki ilk süngü hücumu idi. Ve bu hücumu, düşmanla ilk defa eden, "acemi,, bir bölük Fakat bu bölük, şaşkına zey Korelileri, bir buçuk tepeden attı ve bir köye
10 da, Amerikan topçusu, köyün hesabını görmeye başlamıştı.
Yüzbaşı Griffiths, hücum hakkın-ihtisaslarını şöyle anlattı: Çocuklarla İftihar ettLm. İster-Stallne vaziyeti bizzat anlata-Ateş kesmemelerini emrettim,
temas yapıyordu, dönen Ku-saatte, iki tıktı. Saat
dakı
askercikler, ilk za-içinde İdiler. Beni
"kanlı bölük,, dlye-dlye avaz avaz ba-
gördüm.
d İm. yun. onlar da bir saniye duraksamadılar. Zaten kar topu oynar gibi muharebe ediyoruz. Karşımızdakinin fazla topu var da. sizin yoksa. İşiniz tamamdır. Fakat sizin de topunuz var ve nişancılığınız üstünse, onun işi bitiktir. Bu sefer hem fazla kar topu, hem de üstün nişancılık bizde idi.
Bu sabah Şinju istikametinde gelişen Amerikan taarruzuna öncülük eden acemi ferin sarhoşluğu görür görmez:
— Artık bize bilirsiniz, bayan! giriyorlardı.
Üsteğmen Zeray Burke:
— Koreliler, şaşkına döndüler, diyordu. Galiba bizim, süngü süngüye gelebileceğimizi hiç akıllarına getirmemişlerdi.
Korelinin birini bizzat süngüleyen üsteğmen, hâdiseyi şöyle anlattı:
— Tüfeğim ânza yapmıştı. Tam o sırada komünistin biri üzerime saldırıyordu. Attığım el bombasından bile ürkmeylnce yaklaşmasını bekledim ve süngü ile hesabım Ele geçen Amerikan malzemesi
"Kanlı bölük,, düşmanın raktığı bir aürü malzeme tepenin eteğine saplanmış 2.5 tonluk bir kaç kamyon da ele geçirmiştir. Tepenin üstünde ele geçen bir sürü şahsi eşya arasında evvelce Amerikalılardan alındığı aşikâr olan bir sürü sabun ve sigara.
gerlde bı-arasında kalmış,
Ben Gurion, Yahudi âleminden bir buçuk milyarlık yardım istedi
Tel . Aviv 17 (YİRS) — Bagba-kan Ben Gurion İsrail! tam bir iktisadi tamamlliğe götürmek için beynelmilel Yahudi Alemini Üç sene içinde bir buçuk milyar dolarlık bir yardım yapmaya davet etmiştir. Ben Burion’a göre böyle bir yardıma Acil ihtiyaç vardır.
bir iş
Fransızca vo İngilizceden Türkçeye, Türkçüden do İngilizce ve Fmnnızcaya hatasız ve seviyeli tercüme yapabilen ve geceleri çalışabilecek bir erkeğe İhtiyaç vardır. Taliplerin YENİ İSTANBUL gazetesi Neşriyat Müdürlüğüne müracaat etmeleri rica olunur. Telefon: -H750.
bizimkileri bir hayli kızdırdı. Amerikalıların bugünkü ganimetleri arasında Amerikan tipi iki maklnelitü-fek de vardı.
Yüzbaşı Griffiths, tepeden aşağı muharebe edebilmek gibi bir faikıyeti olan düşmanın, takriben 100 kişiden İbaret olduğunu tahmin etmektedir. Buna rağmen, kendi zayiatımız çok hafif olduğu halde düşman 20 ölü ve bir hayli yaralı vermiştir.
Yüzbaşı Griffiths diyordu ki:
— Komünistler hücum ederken, tıpkı, hiddetli kızıl derililere benziyorlardı.
Hücumdan evvel
arı Ulaşma
Yüzbaşı Griffiths, efradının muharebe kifayetinden bahsederken,
Çekoslovakyanın Çin eski büyük elçisinin ithamları
"Çekoslovakya, geniş bir esir kampı halini almıştır. Hırsızlığa ve karaborsacılığa terakki denilen bu memlekete dönemem”
Londra, 17 A.A. (LPS) — Londra gazeteleri, Çindeki eski Çek büyükelçisinin hükümetine gönderdiği mektubun hakikatlerle dolu olduğunu söylemektedirler. Nitekim elçi hükümetine gönderdiği mektupta şunları yazmıştır:
"Ailemle birlikte emin bir yerde bulunduğum şu hakkında ne rlm.
Hayatlarını bir «istemden mecburiyetinde kalan insanların tâbi oldukları bir rejime hizmet etmeyi katiyen reddederim. Çekoslovakya işgalden kuriulalıdan beri, geniş hir
sırada, size, rejiminiz düşündüğümü yazabili-
kurtarmak ve tedhişçi korunmak İçin kaçmak
Şükrü Enez, Adapazarı Belediye Reisliği namzetliğini kabul etmiyor
Adapazarı (Husus!) — Belediye Başkanlığı İçin yoklamada kazanan C.H.P. mensuplarından İzzet Şükrü Enez, seçime ve belediye üyeliğine girmemektedir. Adapazarı ve mülhakatta bulunan ilçe ve bucaklarda hattâ en ücra köylere kadar tanınmış ve sevilmiş bulunan İzzet Şükrü E-nez’ln bu kararı teessürle karşılanmaktadır. Kısa süren belediye reisliğinde, Adapazarına sonsuz hizmetlerde bulunan izzet Şükrü Enez’in son günlerde bakımsız (verimli toprağı çalışkan, zeki halkına yakışmıyacnk bir şekilde duran) Cumhuriyet Meydanına yaptırdığı Atatürk Parkı her gece binlerce Adnpnzarhnın ziyaretleri ile dolup taşmaktadır. Parkın temiz havasını teneffüs etmeye gelenler. havuzda fışkıran renkli suları gördükçe (Adupazarı Belediyesi on büyük eserini verdi) demektedirler. Günden güne güzelleşen Adapazarının hangi kısmına bakarsak "izzet Şükrünün eseri,, diye anılmaktadır.
Adanada belediye seçimlerine hazırlık
Adana (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Adanada belediye seçimleri hazırlıklarına boslanılmış, Demokratlar. Halkçılar ve Milletçiler adaylarını İlân etmişlerdir. Demokratların da. Halkçıların da üstelerinde kuvvetli şahsiyetler vardır. Adana İçinde muhtar seçiminde büyük bir Üstünlük «aftlıyamıyan Demokratların belediye seçiminde nasıl bir netice alacağı merak edilmektedir.
Hind teklifi
Diploma tevrllnden bir görünüş
Washington. 17 (A.A.) — Türk kömür madenlerine konmakta olan modern makinelerden azami istifadeyi temin edebilmek için Türk Hükümeti madencilerden müteşekkil bir heyeti Amerikaya göndermiş bulunmaktadır. Bu heyet Amerikan madencilik usullerini mahallinde tetkik edecektir.
Heyete dahil bulunan Zonguldak kömür havzası mühendislerinden Gürbüz Fındıkgil. on günden beri Wa-shington’du bulunmaktadır. Diğer on iki madenci bir usta ve muhtelif mühendislerden müteşekkil grup yakında buraya gelmiş olacaktır. Türk teknisyenlerinden müteşekkil olan bu grup Marshall Plânı teknik yardım çerçevesi dahilinde Amerlkada dört aylık bir staj göreceklerdir.
Türkiyenin bugün elo almış olduğu en büyük ve memleket iktisadiyatını kuvvetlendirmek hususunda en ehemmiyetli projelerden birisi Zonguldak havzasındaki kömür ve Batı Anado-ludakl linyit madenlerinin makineleş-tirllmosldir.
Karadeniz sahillerinde 150 kilometre uzunluğundaki bu Zonguldak kömür havzası Türkiyenin en ehemmiyetli kömiir yatağıdır. Havzanın kalkınmasında İyi yetiştirilmiş teknik elemanların ehemmiyetini kavramış olan Türk makamları Amerikada yetişecek
bölüğünü ancak iki hafta evvel tesellüm ettiğini söyledi:
— Doğrusu biraz endişeli İdim. Bunun için, bu sabah hareket ederken, hepimiz el sıkıştık ve ricat etmemeye yemin ettik. Herkes yeminine sadık kaldı.
Asker, komünistlerin İlk ateşine, tam bir salvo İle mukabele ettiler ve düşmana, bizi siper almaya icbar edebilecek fırsatlar vermediler. Zaten bir defa kafanızı yere yapıştırdınız mı, bir daha kurtulamazsınız. Tepeye durmadan ateş ederek taarruz ettik ve düşmana nefes aldırmadık. Çocuklar, kızıllan önlerine kattılar ve tâyin ettiğim hedefin ötesine bile kovalamak istediler. Şimdi artık mâneviyatımız, etrafımızı saran şu tepeler kadar yüksektir.
1
esir kampı halini almıştır. Memleketi terketmek isteyenler ya hayatları pa-hasşna gece huduttan geçmeye veya bir tayyareyi normal yolundan çevirmeye mecburdurlar. Bu kimselerin arzu ettikleri tek şey, sulh ve sükûn I-çinde insanlar gibi yaşayabilecekleri hakikaten demokrat bir memlekete u-la^abilmektİr. Halbuki batı memleketlerinde bir kimse memleketinden ayrılmak isterse bunun için bir bilet alması kâfidir. Hırsızlığın ve karaborsacılığa terakki denildiği bir memlekete dönemem. Sizler Kremline yaranmak için memleketinize ve insanlığa ihanet ettiniz. Böyle bir suça hiçbir zaman İştirak edemiyeceğim için, kurduğunuz. sunî rejim yıkıhncayn kadar sîzlere karşı mücadele edeceğim.,,
Yazarların işaret ettiğine göre, elçi bu mektubu yazmadan Önce, büyük oğlunun askerlik hizmetini bitirmesini ve Çek topraklarından kaçmasını beklemek mecburiyetinde kalmıştır.
Hürriyeti seçenler
PolonyalI iiç diplomat İstifa ederek, Amerikadan komünistlere karşı korunmalarını istediler
Wnshington. 17 A A. (United Press) — Bugün öğrenildiğine göre. Woshlng-tondakl Polonya Büyükelçiliğine» mensup yüksek rütbeli üç memur, Polon-yaya geri çağınlmaları üzerine hükümete karşı gelerek istifa etmişlerdir.
Elçilikten istifa eden Orta elçi Zo-towski, elçilik müşaviri Rogzinnki ve elçilik ikinci kâtibi Nlzlmski’nln komünistlere karşı himaye talebinde bulundukları, Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı tarafından teyit edilmiştir.
Zühtü Velibeşe, bugün Izmire hareket ediyor
Ankara, 17 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe yarın öğleden sonraki trenle İzmir Fuarını açmak için şehrimizden hareket edecektir. Kendisine Küçük Sanatlar Umum Müdürü Mcnnon Yiğlter, Dış Ticaret Daireni Reis Muavini Orhan Utkan ve hususi kalem müdürü refakat edecektir.
Ticaret Bakanının tzmlrde Fuarın açılışı münasebetiyle mühim bir nutuk vermesi beklenmektedir.

olan bu teknik heyeti Türklyenin kendi memleket İçi madenci yetiştirme programının nüvesi olarak kullanmak kararındadır.
Türk teknik heyeti birkaç hafta Chicago’daki madon makineleri imal eden fabrikaları tetkik edecek ve yer altında bu makinelerin kullanılmasını da Pennsylvanla, ve tllinois’daki madenlerde tetkik edilecektir.
Kore meselesi ivakkında Hind delegesinin 2 gün evvel yaptığı teklifin görüşülmesi geri bırakıldı
Lace Success 17 (YtRS) — Güvenlik Konseyinin geçenki toplnatısı-nın sonunda Hind delegesi Rau, Kore meselesini Konseyde gayri daimî âza olarak bulunan altı devlet delegesinden müteşekkil küçük bir komiteye havale edilerek bunun tarafından bir hal şekli bulunmasını teklif etmiş, bu teklif Amerika ve İngiltere delegeleri tarafından oldukça müasıt karşılanmış ve dünkü içtima-da görüşülmek üzere teklif sahibi tarafından sarih bir ifade şekline bağlanması kararlaşmıştı. İki toplantı arasında teklif hakkında lehte ve aleyhte türlü mütalâalar serde-dilmiştir.
Dün Hindlstanm bu teklifi şimdilik yapmıyacağı ileri sürülmüş ve buna sebep olarak da arada geçen müddet zarfında Amerikalıların kayıtsız davranmaları olduğu gibi Sov-yetlerln de tam istedikleri yapılmı-yacak olursa herhangi bir teklifi reddedecekleri kanaatidir. Halbuki aradan bir müddet geçecek olursa her iki taraf için müsait şartlar derme-yan etmek İmkânının artması İhtimali olduğu belirtilmiştir.
Buna rağmen Hindistan dün Konseye teklifini yapmış ve usule ait o-lan münakaşaların hitamında ele a-hnmak üzere bir başka oturuma bırakılmıştır.
Endonezya Cumhuriyeti Yeni Gine’yi istiyor
Birleşik Cumhuriyet Başkanı Sokamo : "Holânda hürriyete inanıyorsa, Yeni Gine’yi deriıal serbest bırakmalıdır” diyor
Jakarta. 17 A.A. (AFP) — Başkan Soekarno’nun azimli nutku, yabancı çevrelerin dikkatini çekmiş ve bunlar bilhassa, Yeni Glneyi isterken Soekar-no'nun Holanda Hükümetine karşı yaptığı tenkidlere işaret etmişlerdir.
Başkan Soekarno bu nutkunda ezcümle demiştir ki:
"Memleketimizin bir parçası hâlâ HollandalIlar elindedir. Hakikat budur ve biz bunu kabul edemeyiz. Vatanımızın tamamının hür olmasını İstiyoruz. Hollanda hürriyete İnanıyorsa, insanların ve milletlerin mukaddes haklarına İnanıyorsa Yeni Gineyi derhal serbest bırakmalıdır.M
Bafrada komünistliği tel’ln mahiyetinde bir miting yapıldı
Bafra. 17 (A A.) — Bafra gcnçllfrl bugün saat 13 de Cumhuriyet Ala* nında binlerce Safralının İştirakiyle bir miting yapmışlar ve komünistliği takbih eden heyecanlı nutuklar söylemişlerdir.
Gençler, komünizm! yurda sokmı yanaklarına and İçtikten sonra sükûnetle dağılmışlardır.
Adapazarı ekmeklerinin de 900 grama çıkarılması isteniyor
Adapazarı (Hususi) — ilçemiz fırınlarında İki tip ekmek çıkmaktadır 720 gramlık ekmekler 25 kuruş. 600 gramlıklar ise 20 kuruş fiyatla satılmaktadır. Vilâyet merkezindeki gibi ı ol-
900 gram ve 30 kuruş üzerinden ması arzu edilmektedir.
Milletlerarası
Satranç Şampiyonası
Birleşik Amerika satranç federasyonu 20 ağustostan 14 eylüle kadar Yugoslavyada yapılacak olan milletlerarası satranç şampiyonasına katılmayı tasarlamaktadır, Milletlerarası satranç federasyonu tarafından tertip edilen bu turnuvada şampiyon takıma Hamilton^Ruasell kupası verilecektir. Bu kupayı kazanan bir millet, takım itibariyle satranç kabiliyetinin üstünlüğünü belirtecektir. Amerika, şampiyonaya 4 oyuncu ve iki yedek de gönderecektir.
Milletlerarası satranç tıırnuvoeı ilk defa olarak 1927 yılında Lahcvde tertip edilmişti. O zamandan beri Amerikalılar kupayı dört defa kazanmışlardır. 1939 yılında Buenos Alres’de yapılan dünya şampiyonasını bir Alman takımı kazanmıştı,
Yugoslavyada yapılacak olan dünya satranç müsabakalarına 20 ilâ 30 memleketin katılması beklenmektedir.




Kursu bitirenler
Mac Artlıur’ün Birleşmiş Milletlere verdiği rapor
"Birleşmiş Milletlere mensup üyelerin, kuvvetlerimizi vakit geciktirmeksizin destekliyeceklerini kuvvetle ümit ediyorum"
Lake Succes 17 (YÎRS) — Gene-re verdiği raporunda diyor ki: rai Mac Arthur, Birleşmiş Milletle-
"Birleşmiş Milletlere mensup Üyelerin kuvvetlerimizi vakit geçirmeksizin destekleyeceklerini kuvvetle ümit ediyorum. Birleşmiş Milletler süratle hareket etmek zaruretindedir. Yardımların maddî bakımdan faydalı olması bu yardımların sûra-
Köy Öğretmenleri
Federasyonu
Bursa, Bolu, Kocaeli, İstanbul ve Bilecik öğretmenleri bir federasyon kuracaklar
Adapazarı, 17 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — İlçemize bağlı Arifiye Köy Enstitüsünden yetişen ve Bursa, Bolu. Kocaeli. İstanbul, Bilecik illerine bağlı köy okullarına tâyin edilen köy öğretmenleri aralarında verdikleri bir kararla Köy öğretmenleri Federasyonu diye bir federasyon kurmuşlardır. Kurucuları Haşan Ceyhan, Hayrcddln Uysal vo AH Batıdan müteşekkil bulunan federasyonun ana nizamnamesi Bakanlar Kuruluna teklif edilecek halo getirilmesi için mezkûr illerin köylerinden gelen 168 öğretmenin İştirakiyle 35 maddeden meydana gelen bir nizamname hazırlamışlardır. Toplantıda hazır bulunan Kocaeli Milletvekili Hüsnü Türkant da genç öğretmenlerin bazı dileklerini dinlemiş ve not etmiştir. Başlıca elo alınan dilekler mecburi hizmetin azaltılması, her yıl köy enstitülerinde açılan kurslara başarı gösterenlerin alınmaması, diğer öğretmen okulu mezunları İle eşit tutulmalarıdır. 7 saat süren toplantıya, federasyonu yaşatmaya kat! karar verilerek samim! bir hava ile son vermişlerdir.
Hazırlanan nizamname Bakanlar Kuruluna gönderilmiştir.
Demokrat Parti Torbalı
Başkanının açıklaması
D.P. Torbalı İlçe kurulu Başkanı Salâhaddln Alpsü'den aşağıdaki mektubu aldık. Neşrediyoruz:
"12 Ağustos tarihli gazetenizin ikJn-cl ve üçüncü sütunlarında (Seçim hazırlıkları İzmir adayları basına verildi) serlevhalı yazıda D.P. idarecilerinin C.H.P. idarecilerine manevî tazyik ve bu İlçe Başkanı Sadık İleriyi yaraladıkları yazılmaktadır. Halbuki hâdisenin cereyan şekli şudur:
Gazetenizin bahsettiği hâdise doğrudan doğruya Emin Tör, isimli vatandaşla C.H.P. Başkanı Sadık İleri aracında İçki masasında pamuk sulama yüzünden meydana gelmiş ve partimizin bu İşle biç bir alâkası olmamıştır. Bunun gibi C.H.P. nin İlçedeki tAhrik hareketleri artmakta ve Belediye seçimleri arifesinde ne yapacaklarını şaşırdıklarından safta sola saldırmaktan ve vatandaşlar arasına nifak sokmaktan zevk almaktadırlar.
Bu İtibarla D.P. nin İlçede hiç bir manevi baskı yapmadığını açıklar ve manevi baskıyı yapanların C H P. İller olduklarını belirtirim, saygılarımla.”
tine bağlıdır. Bu sebeple bugün mevcut bulunan kuvvetlerin harp meydanına muvasalatına ehemmiyet vermek lâzımdır.
Savaş pek çetin ve vahşî bir karakterde cereyan etmektedir. Askerlerimizin sebatı ve cesareti sayıca lift ün olan düşmanlarımızın taassup ve inatLariyle boy ölçüşmektedir. Bütün harekâtın bü^dlk bir savaş vasfını aldığını ve bu savaşta bütün Birleşmiş Milletlere mensup kuvvetlerin takdire lâyık bir şekilde çarpıştıkları muhakkaktır.
Birleşmiş Milletler kuvvetlerine dahil muhtelif milletlerin bir arada ne kadar mükemmel bir şekilde çalıştıklarını ifade etmek müşküldür, şunu söylemek mümkündür ki, bu çalışmalar, gerek mesleki, gerek milli bakımdan tam bir birleşmenin timsalini teşkil etmektedir..
» •
Trabzon da çok eski bir mabet bakiyesi bulundu
Trabzon (Husus!) — Bundan bir kaç gün evvel Tabakhane mahallesinde. bir evde tamirat yapılırken, e-vln bahçesinde üç mermer sütun bulunmuştur. Ev sahipleri hâdiseden Vilâyeti haberdar etmişlerdir. Bunun üzerine Ankaradan gelen bir arkeoloji mütehassısı, kazıya devam etmiş, burasının eski bir putperest mâbcdl olduğu anlaşılmıştır. Şimdiki halde kazıya devam edilmemektedir. Kazıdan çıkarılan sütunlar, bir okulda muhafaza edilmektedir.
öğrendiğimize göre, Ankara Tarih ve Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Şubesi yakında Trabzonda bir araştırma istasyonu tesis edecektir, ileride bu araştırma İstasyonu, muhtelif devirlere ait arkeolojik araştırmalar yapacaktır. Bu arada Tabakhane mahallesindeki putperest mâbedi de ta-mamiyle meydana çıkarılacaktır.
Mümtaz Rek, Toprak Mahsulleri U. Müdürlüğüne tâyin edildi
Ankara, 17 (Husus! muhabirimiz bil-diriyor) — Toprak Mahsulleri Ofisi Umum Müdürlüğüne İstanbul İhracatçılar Birliği Umumi Kâtibi Mümtaz Rek'ln tayin edildiğine dair kararname bugiln tasdikten çıkarak Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına tebliğ edilmiştir.
I ---------
Lisans sistemi, İstanbul Gümrüğünce yanlış anlaşılmış
Ankara, 17 (Hususi muhabirimiz »bildiriyor» — Yeni ihraç rejiminde sırf Amerikaya yapılan ihracatın gayrimeşru yollarla başka tarafa gitmesini Önlemek maksadına matuf olan lisans sisteminin İstanbul gümrüğünce yanlış anlaşılarak bazı yapağı partilerinin Amerikaya sevkında tereddüt edildiği haber alınmış ve alâkalı mercilere yapılacak sevkıyatın hiç bir suretle durdurulmaması lüzumu bildirilmiştir.
Turhal Şeker Fabrikası 1950 yılı kampanyası açıldı
Turhal. 17 (AA.) — Turhal Şeker Fabrikasının 1950 yılı kampanyası bu sabah başlamıştır.
8elimlys Teknik Kurslarında VL Dönem öğrencilerine diplomaları dün törenle verilmiştir. İngiliz Askeri Mütehassıslarının öğretmenlik ettiği Tank, Optik, Elektrik ve Top kurslarından 34 haftalık eğitimden sonra 135 üstçavuş, makinist uzman olarak mezun olmuşlardır. Bu üstçavuşlar kıtalarında teknisyen olarak vazife görecekler ve bu suretle gün geçtikçe motörize hale gelen ordumuzda büjdik bir boşluğu kapatacaklardır.
Selimiye Teknik Kurslarından şimdiye kadar 534 gedikli ve 599 er mezun olmuştur. Bir Türk Albayı komutasında bulunan kurslarda 11 İngiliz, uzman öğretmen olarak çalışmaktadır. Bunlardan bir tanesi Binbaşı, üç tanesi de Yüzbaşıdır» Tank, Optik, Elektrik ve Top kurslarından başka Radar ve Kaynak kursları da vardır. Buralarda talebeler nazarî ve amelî olarak sıkı bir tedrise tâbi tutulmaktadırlar ve kurslarda tam bir okul disiplini hüküm sürmektedir.
Ingiliz öğretmenlerinin dersleri muhtelif rütbedeki tercümanlar tarafından tercüme edilmektedir. Talebeler, ameli derslerde kurslarına göre tanklar .toplar, radar cihazları, elektrik, optik ve kaynak âletleri üzerinde çalışmaktadırlar. Bu mal. zeme, ordumuzda kullanılan malzemenin aynıdır.
Ereğli Kömür işletmelerinin takviyesi için
İngilizlerle yapılan anlaşma, Rııssell Dorr’ım memnuniyetini arttırdı
Ankara, 17 (A.A.) — Türkiyedekl Marshall Plânı Yardım Heyeti Balkanı Russell H. Dorr, bugün basına aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
"Ereğli kömür madenleri için lüzumlu bazı malzemenin temini için bir İngiliz firması ile anlaşmanın İnv zaJandığına dair haberi gazetelerde gördüğüm vakit çok memnun oldum.
Bu muamele Zongu İd aktaki esas Marshall Plânı projesinin bir kısmadır ve Marshall Plânı tarafından finanse edilmiştir.
Marshall Plânı yardım fonundan temin edilen paralarla 2.000.000 sterlinlik İngiliz malını Türklyenin alabilme»! İktisadî İşbirliği İdaresinin Avrupa memleketleri arasında ticaretin geliştirilmesi yolundaki faaliyetine de iyi bir misal teşkil etmektedir."
Gelecek sene Dünya Muallimler Kongresi Istanbulda yapılacak
Amsterdam (Husus!) — Bugün kapanan Dünya Muallimler Birliği Kongresi, gelecek senek! kongrenin tstanbulda toplanmasını kararlaştırmıştır.
Yamyamlık iddîasiyle tevkif edilenler serbest bırakıldılar
Karasu. 17 (AA.) — Bir müddetten beri matbuatı ve efkârı umumiye-yi alâkadar eden yamyamlık hâdisesinin mahiyeti anlaşılmış bulunmaktadır. Yamyamlar tarafından öldürülerek yenildiği İddia edilen Rifat Dalar. Istanbulda Beyazıttakl Üniversite Lokantasında bulunmuş ve ailesine teslim edilmiştir. Sanık olarak Cezaevinde bulunan Abit Çeviren ve arkadaşları tahliye edilmişlerdir.
Maraşta zelzele
Marn?. 17 (A.A.) — Dün. İki saniye süren oldukça şiddetli bir deprem olmuştur. Hasar yoktur.
Ereğli Kömür İşletmeleri yeni U. Müdürü vazifesine başladı
Zonguldak 17 (Hususî muhabirimi* bildiriyor) — Ereğli Kömür İşletmeleri Umum Müdür Muavinliğine tayin edilen Etibank Başmurakıbı Katin Narin şehrimiz» gelerek vazifesin» başladı.
■■ —\\
TAHSİL KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin w- ı şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-labllecekıılnlz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ tSTANBÜL) da arayınız
leni İstanbul'un
KIPOM

Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
Muharrirlerin soyadı alfabe sıroalyîe her gün bir tanesi neşrolunacaktır.
o
Okullarımızda
Pedgojlk formasyonu kuv-mualllm
Yazan : Vüs’af O. BENER
kalite meselesi
İKİNDİYE doğru dükkânına uğradım. Kâaap Al), dostumdur. Eline geçen parayı içkiye yatırır. Kör kedisini yanından ayırmaz. Bir yanda et parçalar, fukara kadınlara on kuruşluk ciğer doğrar, ötede kanlı ellerini pi« önlüğünde temizliyerek rakısını gırtlağına aktarır.
Gene yalnızdı. Geniş ağamı elinin tersiyle silerek buyur «ttL Her zamanki gibi, hatır sormadan, kulpsuz fincana rakı doldurup uzattı. Büyükçe bir yudum aJıp bırak t un. Su aranıyordum, testiyi gösterdi
— Bardağa ne oldu?
Omuz silkti. Dizine kıvrılmış kedisini okşıyarak:
— Körün işi, dedL iyi oldu. Zorum yok zaten bardakla.
Daha bir çökmüş. Daima uykusuz» akı kirli «arı. kapaklan «ulu. gözleri donuk.
Bugün paralı olmalıydı. "Kulüp" tÜ içtiği ama, baktım, şişe yarım.
— Epey oldu galiba başlıyaİL
— Yo! İsteğim yok pek- Vurgun bu. Dün düğün vardı da mahallede. Hazan ağa yollamış. Biraz evvel geldi.
— Yeter mi bize? Yenisini aldıralım istersen.
— İyi yo. İştahın varsa.
— Senin yok mu yanil Güldü. Bir iki buçukluk uzattım: •- Tamamla üstünü. Yoksa kalsın. — O kadar mı öldük!
Köşe başındaki bakkalın çırağı, karşı kaldırımda, «irtını duvara vermiş, uyukluyordu.
Beslendi:
— Hey Bapkoî Kalk ulan.
Bana döndü:
— “Yeni” mİ olsun T,
— Hepsi bir.
— Kanştırmıyalm ha. ağnmınn tadı bozulmasın.
Kepenklere aoa vuruyor. M-
aakler koyulaşan duvarlara yapnmış, kımıldamıyorlar
Yoldem geçen ett çıkınlı, siyah başörtülü kadınlara bakıyordum, seslice güldü.
— No güldün? Başını salladı:
— Hiç.
— Nasıl hiç?
—Bakıyorum, hayatından memnunsun da. İyisin d enmiş seninki. Bizim kan dokuz canlı. Dört tane de piç. İçmezsin de ne halt edersin.
Cevap vermedim. Çengele takıh bir öküz yüreğinden toprağa kan damlıyordu.
“Memnun muyum? Azap içindeyim. Çok çekti zavallı. Ne kadar hayata bağlıydı.^ Bense kurtuluşu ölümden bekliyordum. Beklediğim de oldu. Ne maskaralık!^ Alçaklığını hissederken de. artık lstenmiyenl yokluğa kanamış, kendini şaşkın, nasıl ağlanacağını düşünür tasavvur etmek-*'
Çocuk gözüktü. O kalkmadan ben davrandım. Ses çıkarmadı. îlk kadehi Bopka’ya verdim. Bir »olukta boşalttı:
— Eyvallah ağabey.
Uzattığım birkaç leblebiyi ağzına atıp çıktL.
— Bizim kan, çoktandır görünmedin ya» boyuna seni «ordu. Amık mıdır nedir «ana!
Hiç böyle konuştuğuna duymamıştım.
— Bu da nerden çıktı?
Kirli dişlerini meydana vurdu: — Pek mi «açma lâf ettikI Aldır^ ma yahu, şaka~
— Bırak Ali. Böyle şaka olmaz. Bilirsin kİ iyi kızdır Naciye.
— iyi midir? Bana ne iyiyse. Haydi çekmene bak. Bira sonda Ben şu mumu bulayım.
İçimden küfrettim.
"Herifte kaib denen şey yok." Karım gömülürken beraberdik. Hoca berbat bir sesle anlamadığım şeyler söylüyordu. Tabutun tesrereyle kesilmesi sırasında kulağıma eğilip, “Bu iyi içte, çabuk çürür ölü.” dediği zaman bile, bugünk ükadar canımı sıkm&mııtL Hattâ onu, bütün ötekilerden daha dürüst bulmuştum.
Üstüate birkaç kadeh içtim. Kafam buğulandı. Mum ışığının duvara çizdiği gölgeler sallanıyor.
“Herifte k&lb denen şey yok" Karısının ince yüzü gözümün önüne geldi. Her gittiğimde no yapacağını şaşırır. Biraz yumuşak muamele görse.
Ona baktım, dalgın gibi.
— Ne o, neden konuşmuyorsun?
— Hiç. Düşünüyorsun da. Karın mı geldi aklına? Gücenme, yüreğin pek yufka. Kadın yüktür, yük. At-mıya bakmalı.
— Böyle düşünmeye hakkımız yok-— Ben de az mı şikâyet ederdin, unuttun galiba.
— O başka. Ne olursa olsun, kimse kimsonln yükü değildir.
— Aklım ermez. Değil mi ki acımak var bu dünyada, bitti, bırak...
“Merhamet kötü şey, ondan kurtulmak lâzım” demişti» bir gün de.
Devam etti:
— Olmaz. Bak ben acımam İşte kimseye. Ben hiç gördün mü benim dükkâna dilenci sokulduğunu? Assınlar kendilerini be. Görsün herkes. Ne diye ben onlara acımaya mecbur olacak mışıın?
Sustuk.
Vakit geçmiyor. Saat daha dokuz buçuk. Dilim dişime dokundukça nlrleniyorum. İçten İçe sızlıyor.
•'Allah belâsını versin. Hayat be. Şimdi ben zevk mİ alıyorum adamla oturup İçmekten? Sıkıntı Keşke eve gitseydim...
ne oluyor? Hiç. öyle. Hiç değilse düşünmediğimiz, beklemediğimiz şey-ior olsa...”
Duvardaki gölgoml gözetlediğimin farkına vardım. Başımı yana çevirince uzadı. Polis hafiyelerlne benzedim. Demin daha biçimliydi halbuki.
•‘Biçimli bir adaml Tuhaf.”
Mum, sönmeye yüz tutuyor. Bitişik evden bozun belirli, tiz, bozan kalın, boğuk «esler aksediyor. Kavga ediyorlar galiba.
— Mum gidiyor ha, var mı başka?
— Yok.
— Ee?
Uzaktan hafifçe dükkânı aydınlatan elektrik direğini gösterdi:
— Işık vuruyor kapıya.
— Vazgeç. Birer daha atalım da gidelim AH. Sen oturmak İstiyorsan başka. Ama evden beklerlor, bana kalırsa...
Eliyle mânâsız bir işaret yaptL
— Hadi sıhhatine.
— öyle olsun.
tklmiı de terliyoruz. Besler hafifledi. Tavandan bir pey düşer gibi oldu. örümcekmiş, flerl geri sollanıp duruyor.
— Kalk Niyazi bey.
— Gidiyor muyuz?
— Gidiyoruz, bizim eve.
— Ben pek iyi değilim, mâzur gör.
— Erken daha, oturunuz bahçede, badi yürü.
Kalktı, kolumdan şekmiye başladı. Biraz sarhoş oldu galiba. Ben de kalktım. Otururken anlaşılmıyor. Ü«-tüste içtik de ondan.
Hadi, davran.
— Peki, peki.
Hafifçe sallanıyorum, yahut sallandığımı zannediyorum.
Şişenin mantarını itina île sıkıştırdı, yan cebine soktu. Kör kedisini karnı ortasından koltuğuna kıstırdı, çıktık.
Eminim • da beni oarboe nannedS-yor. Koluma rirdl, yürüyorua. içkiliyken gelişigüzel adım atmak hoşuma gider. Bozam, ufak çukurlara bir boşluğa düşer gibi yalpalarla inip çıkıyoruz. Tek tük gelip geçenler biraz sonra kafalarını geri çevirip bakıyor olmalılar. Zarar yok. Onu hemen bırakmak doğru olmaz. Âdetini bilirim. Dükkâna döner ve sızıncıya kadar.«
— Niyazi boy—
— Söyle.
— Ben fena adam mıyım T
“Bu hassasiyet de nerden çıktı!"
— Her halde İkimiz de pek iyi değiliz.
— Yok. yok. sen fena adam değilsin. Ama ne çıkar...
— öyle, hiç bir o ey çıkmaz. Biraz daha ağır gidelim, bak caddeye çıktık.
Yavaşça kolumu bıraktı.
Evlerinin önüne gelince ayrılayım dedim. Tutturdu:
— Olmaz Niyazi bey. Bahçede o-t ura cağız biraz daha. Zaten canım sıkılıyor, kandan çıkacak sonra a-cısı. Uzatma.
Ve kapıyı tekmeledi.
Garip bir uyuşukluk içindeyim, içerden nalın tıkırtıları du^’uluyor. Zarif bir ışık, kapı aralığından sızdı. Girdik.
— Aa... Niyazi ağabey siz miydiniz? Nasıl oldu böyle. Buyrun.
— Sorup duruyordun, getirdim işte ağabeyini. Hadi şimdi durma. Bahçede oturacağız. Bardak getir. Bir şeyler bul. Feneri bize bırak...
Tahta masanın yanındaki demir sandalyelere iliştik.
Hava öyle durgun. Yerde cam kırıkları parlıyor. Gök yıldızlı. Şu Kutup Yıldızı nerde acaba?
— Hey, hadi be. iki bardak getir evvelâ.
içerden seslendi:
— Geliyorum. İnsan bir haber gönderir. Ne bileyim ben.»
Her gelişimde kendine çeki düzen verir, yeni basma entarisini giyer. Bu sefer de öyle oldu. Bardakları bırakırken:
— Kusurumuza bakma artık ağabey, dedi. Hoş geldiniz. Haberim olsaydı. Biraz ciğer var onu bari. Salata da yapayım...
— Bırak Naciye, zahmet ten...
— Getireyim, götüreyim!
rak yahu, getir işte ne varsa.
Kinli bir bakış fırlatıp uzaklaştı. Bardağı yakaladım.
"Şu içkiler daha sert olsa..." Mezeler geldi. O da bir sandalye çekip yanımıza İlişti.
— Nasılsınız? Gözükmodinie • hiç. Acılı gününüzde gelecektim, bizim adam bırakmadı.
— Teşekkür ederim Naciye. Gelmediğin daha iyi. Nasıl çocuklar?
— Eh, iyi işte.
Sustuk. Gene o sıkıntılı hava. “Çekip gitmeli” dedim, “mânasızlik. Ne İşim var benim burda...,, Çabuk gevşedim. Bir aralık Naolyenln her zamanki hayran bakışların: üstümde hissettim. Bir şeyler söylemek lâzım*.
— Çocuklar yattı galiba. No yapıyor Mustafa?
Yüzünü buruşturdut
— Eline geçeni kırıp geçiriyor, ne yapacak...
Ali, sesli bir of çekti, gözlerini yumdu, sonra hırıltılı bir gülüşlo ö-nündekl bardağı yarısına kadar doldurarak karısına uzattı!
— Al iç şunu.
— Sarhoşmueun sen. istemem, çek ^ilnl.
— İç diyorum be. Numara mı yapıyorsun. Gördün ya Niyazi bey...
Baktım, pek isteksiz görünmüyor, istesem alacak. .Gülümsedim, aldı.
— Vallahi Alışık bir içti.
— Birden rin de sulandı, dedim.
Omuz «ilkti:
— Zarar yok.
— Eiz de üçllyellm mi A11.
"Ne zavallılık. Bu kadının da ü-mitlerl vardı elbet Karımın olduğu gibi. Kabahat kimde? Uyuşamadık İşte. Hangimiz kurtuldu? Bana ne. Duyuyor mu bir şey? Toprağı bol olsun. Değer mi çekmeğe. Sanki yaşamak...'*
Kerpiç duvarın üstünde iki gölge kımıldadı. Yapraklar hışırdıyor.
AH gene sıkıntılı bir ses çıkardı:
— Kor olası hava, e« biraz. Boğulacağız nerdeyse. Sigaram bitmiş, var mı sende Niyazi bey?
Uzattım.
— Naclyeye de ver bir tane. Al. al bırak kibarlığı... Hani bir şarkın vardı senin, onu da söyle ağırdan.
Nazlanmadı. Kurşuniye çalan gözlerinde garip bir parlaklık belirip, kayboldu. Kırgın, dokunaklı bir sesle başladıı
*,..öyle karanlık gece ki ruhum, olmuyor oabah.,/’
“Olsa ne çıkar? Senin de İçin sıkılıyor Naciye. Ne bakıyorsun. Hakkın var, çekilmez. İrili ufaklı dört çocuk. Bu kaba, ahmak herif. Düşmüşsün bir kere. Lâf, bana ne düşmüşse? Bütün dertlorln tasası bana ını «dt?"
— Boğenmodlnls ağabey.
— Yok canım, çok gÜzeldL Emin ol. Hakikaten.
“Sevindi. Ben aptalım. Bir yıldan beri dikkat etmedim. Ettim ama. Saf değil. Bir kadından bu kadar saflık boklonmex Belli olmaz da. Olur a. Hadi canım geç. Farkındayım, sarhoş diyorsun İçinden. Değilim. Yanılmam ben../*
— Amma da İçlyoruı ba. Kaç aa-atr
“Ne herif."
— Onblre geliyor.
— tyi. Açıktır dükkânlar. Ben şimdi gelirim.
Kalkıyordu, Naolye önüne geçtiı
— Şaşırdın mı sent
•'Bırak, gitsin işte.**
— Çekil, şimdi tokatı yersin ha.
Göğsünden itiyor.
"HayvAn/1
Aralarına girdim.
— AH kendine gei. Haklı, geç oldu, vazgeç. Böyle yapacaksan şimdi giderim.
Telâşlandı!
— Ben otur, Allahını seversen, darılırım bak. Hatırımı kırma.
Karısına döndü:
— Yürü, yatak ser yukarıya. O kadar mı öldük Niyazi bey.
Tahta kapı gürültüyle kapandu
*Ne yapmalı?”
— Otursana Naciye, nereye gidiyorsun T
Durdu.
— Yatak İçinse sahmet etme. Kalacak değilim.
— Neden T AB knw mjhl.
— Otur dedim ya.
Ban dalyanın arkalığına iyice yaslandım.
“öyle karanlık sreee kİ ruhum. Çekiniyor gibi.”
— Ağabey uyuyor musun T
— Yo.
— Konuşmuyordun da.
— Niye bu şarkıyı söyledin NaclyeT İçini çekti:
— Hiç. Ne bDeylm. öyle geldi I-çlmden.
(Bonn yarın)
Profesör Fındıkoğlunun Bilgi Mecmuasında maarif dâvalarını inceleyen yazısı bütüp maarif mensuplarını yakından İlgilendirecek değerdedir. Ele aldığı meselelerden en mll-hlmmt okullanmızm kalite meselesidir.
Kalite İşi, iki noktanın çözülmesiyle mümkündür,
I — Okul sınıflarının talebe sayısını normal hadde yaklaştırmak, n
vetli, değerli ve ehliyetli yetiştirmek.
I — Sınıfların talçbe sayısı maalesef çözülmesi kolay İşlerden değildir. Zira ilk ve orta dereceli okullara olan hücum hâlâ bütün hıztyle devam etmektedir. Bunun için okullarımızın sınıflardaki talebe sayısı Ö0 - 7ö arasında dalgalanmaktadır.
Bundan bir yıl önce Ingiltere Millî Elğtim Bakan Parlâmentoda orta dereceli okul sınıflarında talebe sayısını 29 dan 27 ye indirmeye muvaffak olduğunu övünerek söylemişti
Filhakika îngilterenln orta dereceli okullarında sınıflardaki talebe şayiamın iki kişi azaltılması bütün Ingiltere okullarında yüzlorce yeni sınıf açılmasını ve binlerce yeni öğretmenin kadroya alınmasını İcap ettirmiştir. Buradan anlaşılıyor kİ, TÜrkiye-de gerek ilk ve gerek orta dereceli tahsil müesseselerinln normal mevcutlu sınıflara ayrılması bugün için ancak bir İdeal olarak kabul olunabilir.
II — Muallim yetiştirmeye gelince bu meaolede radikal tedbirler almak suretiyle büyük taşanlar elde etmek mümkündür, ilk okullara muallim yetiştirme meselesini başka bir yazıya bırakarak burada orta dereceli okulların muallimliği üzerinde durmak istiyorum.
tikin şu nokta üzorinde anlaşmak lâzımdır: Muallim muayyen ilmi mev-■ulan bilen ve bildiğini genç nesle kuru kuruya anlatan pasif bir şahsiyet değildir. Böyle olsaydı o zaman her yetişkin şahsın bildiği mevzular üzerinde muallimlik etmesi mümkün olurdu.
Muallimliğin bilgi cepheıd yanında bir terbiyeci İlk ve bir de sanatkârlık eepheM vardır.
Bilgiyi gençlere bîr aksiyon tmzo-ru olarak aşılamayı bilen çocuklarda türlü vesilelerle teşebbüs ve yaratıcılık kabiliyetlerini harekete getiren, her müsait fırsatta çocuklara duygularını ve fikirlerini sözle, yazı İle ve şekille düzgün bir şekilde İfade ettiren, küçük büyük her fırsattan faydalanarak çocukların İradesini kuvvetlendiren, İş ve vazifelerde titla-llk ruhunu yaratan, İşleri zamanın-
da yaptıran, yapılan İş ve vazifelerde temizlik, dürüstlük ve mükemmellik arayan, kuvvetli sezişleriyle her çocuğa zamanında tesir ve müdahale etmesini bilen, hıılâaa mükemmel bir mozaylk parçam gibi çocuğun karakter ve şahsiyetini işlemeyi bilen kimselere gerçek muallim denir.
Yalnız bilgiye ehemmiyet veren bir muallimin gözünde d) harfinin üzerindeki noktayı İhmal eden çocuğun hareketi bir mâna İfade etmen, fakat gerçek muallim nazannda yetlş-mekto olan bir gencin bu gibi ihmalleri karakter ve irade terbiyesi bakımından büyük bir mâna taşır.
Bunun İçin gerçek muallimler, kafa ile beraber, kuvvetli sezişleri ve pedagojik takatleri ile, çocukların kalplerini, İradelerini ve bütün benliğini İşleyecek kudrette şahsiyetler olmalıdır.
Eğer biz bu şeklîde bir muallim nesli yetiştirebilirsek sınıflarda talebe sayısının çokluğuna rağmen, kalite bakımından, kuvvetli ve iyi talebe yetiştirmeye muvaffak olabiliriz.
Bunu nam) Bağlıyacağız T
Bir yıl önceki Maarif Şûrasında liselere muallim yetiştirme işi üzerinde uzun uzadıya durulmuştur. İstanbul Üniversitesinin değerli profesörlerinden Hftmlt Ongan’ın başkanlığı altında 80 kişilik bir komisyon günlerce bu meseleyi incelemiştir. Komisyonun hazırladığı rapor şûra umumi heyetinde ittifakla kabul edilmiştir. r
Bu raporda göre üniversitelerden mezun olacak muallimlerin İlmi ehliyetle beraber kuvvetli bir pedagojik formasyona tâbi tutulması ve her iki üniversitemizde mevcut olan pedagoji enstitülerinin yeni dere ve yeni unsurlarla kuvvetlendirilmesi teferruatıyla tesbit edilmiştir.
Büyük gayret ve emeklerle meydana gelen bu rapor, malesef Milli Eğitim Bakanlığının tozlu dosyalan içine atılarak unutulmuş gitmiştir.
Eğer Millî Eğitim Bakanı üniversite rektörlerini resmî olarak keyfiyetten haberdar etmiş ve buna göre tertibat almalarım memleket ihtiyacı ve menfaati öne sürülerek, rica eylemiş bulunsaydı hemen harekete geçilerek ve bütçeye tahsisat konarak liselerimizin kalite dâvası çok iyi bir İstikamet almış olurdu.
Temenni olunur kİ, değerli yeni Milli Eğitim Bakanımız bu hayat! meseleyi ele alsın ve raporu "Gu-bar-ı nîfjyandan„ kurtararak önümüzdeki dere yılında tatbik etmeye ve bu suretle memlekete hayırlı bir hizmette bulunmaya muvaffak olsun.
Dr. 3. Fikret Kanad
«t
«1-
mı bu işte. Keşke eve gitmeydim... Kitaplar. Yerin dibine batsın kitaplar! Ne Öğrettiler bana? Sökebildiler mi içimdeki huzureuzluğu?
içmek lâzım, iyi ama bu sürüp gitmez ki böyle. Gen vo şu. hetn kasap, hem kasap ruhlu herif, İçiyoruz da
• •
Dünya Hikâye Müsabakası
Amerlkada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel iki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine olan gazetemiz, teşkil ettiği büyük jürinin karariyle "Sam Amca,, ve “Merhametli Bir Kadın,, hikâyelerini seçmiş, tercümelerini yaptırmış ve Anıerikaya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 422 hikâye içinde jürinin neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra ile her gün bu sahlfede okuyucularımıza sunuyoruz.
m
ü‘. ?
Hicrî 19 5 0 Ağustos 18 Cuma Rumî
Zilkade 4 1369 Ağu«. 5 1366
VAKİT VASATI EZANİ
Güneş 6.10 10.05
ÖRl» 13.18 5.12
ikindi 17.06 9.01
Akşam 20.05 12.00
Yatuı 21.46 1.41
tmoâk 4.21 8.15

R
getireyim
etme. Za-
LAfı bı-
Uçak, tren, vapur
OELECEK OLAN UÇAKLAR
8.40 8. A. • (İskandinav) Lydda'dan. — 9.45 D.H.Y.
(Türk) Bursadan. — 9.5Û D. H.Y. (Türk) îamlrden. — 12.45 M.S.R. (Mısır) Kahire. Nlkoeya. — 15.00 D. H. Y. (Türk) Erzurum, Elâzığ, Malatya, Kayseri, Ankarndan.— 15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankaredan. — 15.50 B.E.A. (Ingiliz) Londra, Roma. Atlnadan. — 16.00 D.H.Y. (Türk) Izmirden. — 16.30 M.R, (Mısır) Kahire, Lafkoşeden. — 16.25 D. H. Y. (Türk) Boyrut, Kibri», Anka-radan. — 17.00 T.A.E. (Yunan) Atlnadan. — 18.15 D.H. Y. (Türk) Bureadan. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan.
OÎDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, İzmir», — 8.30 D.H.Y.
(Türk) Buro&ya. — 0.00 D.H. Y. (Türk) Ankara, Sivas, Elâzığ, Diyarbakır, Vana. — 0.00 T.A.E. (Yunan) — Atİ-naya. — 9.40 S.A.S, (İskandinav) M ün leh, ICoponhug, Nevv-York’a. — 10.00 S.R,
(İsviçre) Atina, Cenevre. Zürich. — 10.05 D.H.Y. (Türk) Afyon, Konya. Adana, G.An-tep. Urfaya. — 10.15 D. H. Y. (Türk) izmlre. — 10.30 D.H. Y. (Türk) Ankara, Adana, tskenderuna. — 12.10 C. Y.
(Kıbrıs) Ankara. Nikoayaya. — 14.00 M.S.R. (Mısır) Nikoa-ya» Kahlreye. — 16.00 D.H.Y. (Türk) tamire. — 17.00 D.H. Y. (Türk) Anknrnva. — 17.05 D.H.Y. (Türk) Bursaya.
BEYOÖLU CİHETİ ALKAZAIh (42562) 1 — Kafkas Kartalı. 2 — Cennet Perisi. 3 — Haydudun Oğlu. AR (44394) 1 — Raklbeler.
2 — Olimpiyatlar (türkçe). ATLAS (40835) 1 — Şampiyon Avı. 2 — Aşk ve Kıskançlık. BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Ealr Kız. 2 — M&akeler Aşağı.
ELIÎAMRA 1 — Korsan Aşkı. 2 — Malta Kartalı.
ÎNCt 1 — Bar înoiil .3 — Lorol Hardi.
İPEK 1 — Hainler Geçidi. 2 — Vahşi Koşu.
MELEK (44868) 1 — Son Macera. 2 — Yanlış Hüküm. LALE (43595) 1 — Her Şafakta Ölürüm (Türkçe). 2 — Cehennem Gemisi (Türkçe). SARAY (41666) 1 — Kara
Kartal. 2 — Cinnet (Türkçe). SUATPARK (83143) 1 — Saltanatlar Deviren Gözde. 2 — Maskeler Aşaga. 3 — Ycttme-nln Aşkı.
SÜMER (42851) 1 — Katiller, 2 — Dell Gönül.
SARK: (40380) 1 — Keşif A-Inyı. 2 — Atlas Ekapraal. SIK: 1 — Tehlikeli Kadın.
2 — Glell Vazife.
TAKSİM (43191) 1 — Asilzade Silâhşor. 2 — Kara Bahtım.
TAN 1 — îkl Açıkgöz Asker Dönüşü. 2 — Kanşan. 3 — Ce-«air DAn.ıözÜ.
ÜNAL (Kışlık) 1 — Tarzan Ormanlar Prensi. 2 — Kınmı Öldürdüm.
ÜNAL (Yazlık) 1 — ŞohlUer Kalesi. 2 — Bağda Gül.
YENİ 1 — Vazife Başında. 2 Gülen Gözler. 3 — Lazsio nin Yavrusu.
YILDIZ* (42847) 1 — Unutulmaz Şarkı (Renkli). 2 — Miras Peşinde,
İSTANBUL CİHETİ ALEMDAR: (23863) 1 — Kan Kalesi. 2 — Denizler Hâkimi. AYSÜ 1 - Yeni Güneş. 2 -31üm Dlyan.
AZAK- 1 — Lüks Hayat. 2 — Cici Berber.
ÇEMBERLİTAŞt 1 — Hafiye 90. 2 — Lorel Hardi Silâh
Arkadaşı.
HALK 1 — Barbaros Devrln-
I T F
I Y E
Ankara 00
Tamir 2222
hatırımı İçin ağabey, tavırla nefes almadan
dikiverdin ama, gözle-
GELECEK OLAN VAPURLAR
6 00 Antalya, Karabinadan.
— 20.00 Uludağ. Mudanyadan.
— 22.30 Bandırma, Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Ordu, Karadenlse. — 1 00 Necat, îneboluya. — 8.00 Bandırma^ Bandırmaya. — 1.00 Uludağ, Mudanyay«u — 17.00 8us, Mudanya ya. —17.00 Saadet, Ayvalık - tamire. — 10.00 Antalya, Karabigaya.
GELECEK OLAN TRENLEÜ
7.10 Toroa — 8.80 Ankara. - 9.15 Ankara (Eke.). — 22.20 Scmplon.
OÎDECEK OLAN TRENLER
8.20 Scmplon (Avrupa) — 18.10 Ankara. — 20.30 Ankara.
DUlnger. I — İki Arasın*
1 — Kır-
— Karn
— Çifte
Şehzade
ALA
5e Venedik. 2 — Aşk Memnu, î — Hudut Boyu.
İSTANBUL (2236T) 1 — Kızıl Maske (25 kıeım). 2 — Lekeli Hayat
KISMET (26654) 1 —
2 — Bağdat Perisi. Açıkgöz Haydutlar da.
MARMARA (2M00)
mili Fener. 2 — Ölngapur incisi .
MİLLİ (22962) 1 — Kan Kalesi. 2 — Denizler Hâkimi.
TURAN (22127) 1 — Demir Taç. 2 — Vlrjlnya Kaplanı.
3 — Doğru Yol (Türkçe). YENÎ (Bakırköy 166-126) 1 — Balalayka. 2 — Ali Baba 40 Haramiler.
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112) 1 — Tarzan Kaplan Kadın. 2 — Aşktan da Üstün.
OPERA (60671) 1 — Şehzade Slnbat (türkçe). 1 — Port-Sait Canavan.
SÜREYYA (60863) 1 Maske (Renkli). 2
Hayat
ANKARAı
ANKARA (32432) 1 —
Slmbad. 2 Haflyeler Kıralı. BÜYÜK (15031) 1 — ölünceye Kadar. 2 — Kozanovanın Aşk Maceraları.
CEBECİ (13846) 1 — Kafkas Kartalı. 2 — Denizler Arslanı PARK (lllSl) 1— Kadın Severse. 2 — Uyumayan Adam. SU8 (14071) 1 — Kanlı Prens. 2 — Şehmzatın Doğuşu.
SÜMER (11072) 1 — Eehirli Ruhlar. 2 — Hayalotler Gemisi.
ULUS (22249) 1 — Aşk ve Para. 2— îkl Clngöı Casuslar Peşinde.
YENİ (14040) 1 — Hayat Peşinde. 2 — Aşk Şarkısı.
GAR GAZİNOSUNDA: van Akrobatları.
İZMİR t TAYYARE 1 — garlok
mas Washlngton'da. 3 — Kızıl Tepe.
LALE 1 — AlSImfsema Adası. 2 — Kartal. 3 — Ban An-tonlo Aslatu.
TAN 1 — AlAlmlsema Adası.
2 — Kartal. 8 — San Antonİo Aslanı.
îtal-
Hol-
R
A
D
Y
0
Beyoğlu 44644 İstanbul 24222 Ueküdar (Kf945 KL köy 60872
Karşıyaka 13055
SIHHİ İMDAT


İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
44998
60536
91 2251
Mehmet Kâzım
Güney Ra» İm
Kura-
(Mw>
EMİNÖNÜ:
(Eminönü) — Hikmet (Küçükpazar) — Sırrı (Alemdar) — Silroyyn kapı.
BEYOĞLU t Beyoğlu
(eZ) — istiklâl (Merkez) — Taksim — Merkez (Galata) — Halk (Şişli) — Hasköy — Merkez (Kasımpaşa)* FATlH: İbrahim Halil (Seb-iadebaşı) — Sanm Çitçl (Ak-jaray) — Yedlkule (Samat-/a) — Nüzhet Onat (Şehremini) — Ulupınar (Karagüm-rük) — G Ülsere n Slpahloğlu (Fener).
EYÜP t EyÜpaultan. BEbİKTAŞı Vidln (Beşiktaş)
— Orta köy — G. Dlvanlıoğlu (Arnavutköy) — Merkez (Bebek).
KADIKÖY I Sögütlüçeşme (Kadıköy) — Feneryolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay.
ÜSKÜDARı ittihat. IDE YBEL1AD A: Heybcllada. BÜYÜKADAı Merkez.
İZMİR r Tarlan (Alsancak)
— Yeni İzmir (Basmahane)
— Millet (KcmeraJU) — Eşref paşa — Karantina (Yalılar).
ANKARA: Sakarya — Mer-
YENİ 1 — Anlatıların Pençesinde. 2 — Dmltuıltı 104. 8 — VVaterlo Köprüsü.
MELEK 1 — Altın Şehir. 3— Kalbimi veriyorum.
L
A
R
ANKARAt
7.30 Açılış, MS. Ayan vo program. — 7.35 Kuranı Kerim. — 7.45 Haberler. — 8.0n Saz eserleri ve şarkılar (pl). — 8.15 10 dakika Aalon orkestrası (pl). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Oporot müzikleri (pl). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 11.80 Şarkılar (Okuyan: Çevriye Ceyhun). — 13.00 Haberler, _ 13,15 Harry Horilck Orkestrası (pl). — 13.80 öğle Gasetesi. —18.45 Tino Roasl söylüyor (pl). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18 00 M.8. Ayarı. — 18.00 încesns (Bayatı faali). — 18.80 Konuşma. — 18.45 Tango, rumba ve konga-lar (pl). — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Küme
faali. — 20.00 Cortot çalıyor (pl). — 20.15 Radyo Gazoteal. — 20.30 Berbeat laat —
20.35 Beethoven - Fa Majör Sonat (Appaalo-nata) (pl). — 21.00 Türklyede Mam hail Planı. — 21.15 Dana müziği (pl). — 22.00 Konuşma. — 22.15 MouBiorgeky • Ravel: Bir renim «ergininden tablolar (pl). — 22.45 M. 8. Ayan ve naberler. — 22.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar, — 13.00 Haberler. — 13.15 Hafif sololar (pl). — 13.45 Şarkılar. Okuyan: Lûtfl Güneri). — 14.20 Ser-
best «oat — 14.30 Yeaarl Asım Araoy’dan şarkılar (pl). — 14.45 Ambrole Thomaa’dan İlci uvertür (pl). — 15 00 Programlar ve kapanış.
17 57 Açılış ve programlar. — 18 00 Viyana Filârmonik Orkestrasından vn İsler (pl). — 18.30 Yurdun hor köşesinden deyişler ve söyleylşlee. — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 10.20 Jean IClepura’dan üç şarla (pl). — 19 30 Radyo senfoni orkestrası konseri.
örnekler Perihan batinlar, yutak. — 21.10 Şan «ololan. Söyllyen Petro Epitropekis. — 21.30 Fasıl heyeti konseri. — 22.10 Keman «ololan. — 22.30 Tamburla «az eserleri. — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pl). — 23 80 Programlar vo kapanış,
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME
YAYINLAR
— 21.10 Müzik dünyasından çeşitli (pl), — 20 30 Şarkılar. Okuyan :
Altındağ S özeri. — 21.00 İktisadî Konuşan: Prof. Hazım Atıf Ku-
LONDRA ı
7.40 Tommy Klneman orkestrası (19.76 m ). — 8.00 Dinleyici istekleri (Hafif müzik) (10.76 m.). — 11.00 Hafif müzik (16.84 m.). — 12 30 Londra "Symphony.. orkestrası (19.76 m ). — 13.30 Fred Hortla? ve orkestrası (11.49 m ). — 15.15 Yeni Londra orkestrası çalıyor (1140 m.). — 17.16 B B C. "Northern,, orkestram (16.84 m ). — 18.15 Cna Kulübü (13.07 mj. — 21.30 B.B.O, “Symphony., orkestrası (16.84 m.).
Amerikan yüksak tahlil gençlerinim hooalanna daha fada maaş verilmesi için tertip ettikleri eaki bir nümayiş

merikadan intibalar
■/ALABALIK bir miting salonu.
Kerll ferli insanlar, grup grup olmuş konuşuyorlar. Herde de, sahne gibi ufak bir köşe ve bir mikrofon. Tavan bayraklarla ve beyzbol (A-merikalılann pek sevdikleri bir top oyunu) paftalariyle donanmış. Salonda bir bayram havası var. Biraz sonra herkes yerine oturdu ve kürsüye tipik “executlve" (şirket müdürü) kılıklı bir adam çıktı. Elini kaldırmasiyle yanında kltaralı bir a-dam peydalandı, mikrofonun başına da bir zenci geçti. Ve birden, marşa benzer bir şarkıdır başladı. Salondaki yüzlerce kerll ferli Amerikalı a-yağa fırladı ve her biri, ellerindeki broşürden takip ederek, şarkıya katıldılar»
Marşın biri bitti, btrf başladı. Kürsüdeki İş adamı tipli Amerikalı, orkestra şefi gibi hareket ediyordu, garkılann güftesini kavramaya çalıştım. Elime bir broşür tutuşturdular. Cemaati “Rab! Rah! Rahl” dlyo bağırtan marşı buldum:
“Çalışın ve kazanın, çoauklarl “Cesaretinizi yüksek tutun!
“Şeref için hep deneyin, Rah! Rahl Rah!
•'Mukavemeti kınn, ısrarcı ohm... "Hiç öldüm demeyin, çocuklar! '•Dövüşün, dövüşün, dövüşün t" “Rah! Rah! Rah!”
Bu cengâver şarkıların mânasını bir türlü anlıyanuyordum. Bildiğime göre ben, kap-kacak imal eden meç-hur “Guardian 8ervice” kumpanyasının satış şubesinin haftalık mitingine gelmiştim. Bu savaşçı tezahüratı, günün siyasî hâdiselerine atfet-miye başlamıştım kİ, şarkının devamı gözlerimi açtı:
“Mağlubiyet fikrini silin atın, •'Guardian Servicel dürüst satarak "Milletin hülyası bir tektir: “Bizim mutfak takımlarımıza sahip olmak!’1
Sahnedekller, cemaate nefes alma fırsatı vermeden başka komik bir şarkıya giriştiler:
“Hav du yu du (nasılsınız, ey ahali, hav du yu du?
"Hav du yu du, dudui (mânası meçhul) dudul (dudui du?
"Ehlisalip, hav du yu du?
“Ağustosta da birinci geleceğiz! •Başar veya öl!
“Kadın müşteri eve aldı da» kocası pencereden (sizi attı mı?
“Vız gelir, bacadan gireriz!
“Rahl Rah! Rah!,,
Nihayet, ”God Bless America” millî marşı söylendi ve kürsüdeki Meclisi idare îklnd Başkam cemaate şöyle bir kur*a çektirdi:
“7 up (“Yedi yukan” demek. Aslında, bir gazoz ismi). — 4 up (??). — New-York up! up! up! (Yukan! yukan! yukan!)”
Bu yallahtan sonra herkes oturdu. Kürsüye bu sefer, haftanın en başardı satıcılan ve en başarılı takım başlan çağırıldı. Anlaşıldı ki cemaati teşkil eden kerll ferli şahıslar. New-York’ıın Jamatca bölgesi satıcılarıymış. Kürsüye çağırılanlar muvaffakiyetlerinin sırlarını anlattılar. Hemen hepsi de şunda müttefikti:
Çalışmak! Çalışmak! Çalışmak!
Fakat bu çalışma tavsiyesi, tipik Amerlkanvarî bir hal alıyordu:
"Durmadan çalışın, arkadaşlar! Daha çok para yappıak için daha çok çalışın! Hayatın konforlarından dolıa fazlasını edinebilmek İçin daha fazla çalışın! Gece de çalışınl Cumartesi pazar da çalışın, iyi para yapılır! Gecesi yazın sıcak, şöyle haftada bir plâja gitmek hoştur ama, çalışıp daha çok dolar yapmak daha hoştur! Kannızm yıldönümünde bir gün tatil almak elinizdedir. Fakat o giln de “business, yapamaz mısınız?”
Evet, bu miting, daha evvelce başka Amerikan kumpanyalarının mitinglerinde de gördüğüm gibi, tipik Amerikan, daha doğrusu tipik Şarkî-Amerikan'dı. Parayı vasıta sayacak yerde, dolan gaye olarak görmek, daha fazla konforlu hayat temini için daha çok çalışmak ve ne bunlardan, ne de hayattan İstifadeye vakit bulamadan kalb sektesinden ölüvermek. Bu tip Amerikalı, cidden çok para kazanır, çok başarır, fakat bunun tadına varmak için bir an duramaz, etrafına bak inam az: Hep koşması, daha fazla çalışması, daha fazla didinmesi lâzımdır. Ve İşte bu mitingler, bir yabancı İçin ne kadar gülünç ve komik de gözükseler, hep bıınu temin İçindir. Bu mitinglerde hava öyle kızışıyor kİ, soğuk duranlara bile sirayet ediyor ve gözleri
Yazan t Oğuz Türkkan
"dolar" bürüyor. Bu şarkılı, gösterili satış şubesi “âyinleri”, vasat A* merik&lıyı mutaassıp bir satıcı yapıyor.
Bağırıyorlar:
"New-York’un 9 milyon nüfusunu kavrayıp sıkmak kudretini kollarımızda hissediyoruz!” diyorlar. Vs bu 100-200 satıcı, miting sonunda, gözü dönmüş fanatik kafileler baltada koca şehre salınıverecektir. G«k* yeleri muvaffak olmaktır! Kapı kapı dolaşacak, sv kadınlarını evlerinde kumpanya hesabına bedava siyer fet tertibine razı edecek, kalın, pa>( lak alüminyum kaplarda yemek pişirecek, davetlilere yedirecek, aat> cılığın bütün hüner ve ısrarını kullanarak, bunlara yüzleroe dolarlık kap-kacak satacaklardır.
Bu satışlar büroda kara tahtalara kaydedilecek, beyzbol oyunu esasla* nna uydurularak, takımların "gol” lerl gibi sayılacak ve satıcılar takımlar halinde blrblrleriyle yarıştı-nlacaktır. Bu satış "maçlarının” gidişi, tavanlara asıh bayrak ve yaftalarla satıcıların gözü önüne şerir 1 e çektir. Kazanan takım —ve takımda en çok satış yapan satıcı— çeşitli ve pahalı hediyeler kazanacak, meselâ dünyanın en büyük Woldorf-Astorla otelinde kanlariyle birlikte kumpanya hesabına bir hafta misafir edilecek ve eğlendirileceklerdlr» Şunu da kaydedelim ki bu çeşit satıcılar hiç maaş almaz ve sırf satış üzerinden komisyon alarak geçinirler.
Yılda T milyar dolarlık iş yapa> bu “dükkân dışı” satış teşekkülleri, pekaz farklarla, hep böyle İş görürler. Meşhur “Electrolux” süpürge makinesi, dünyanın en birinci ansiklopedisi olan “Brltannlca’\ “Fuller” fırçalan, pek çok televizyonlar.^ llh... ilh. hep böyle, doğrudan doğruya müşterinin evine gidilerek satılır. Mitingini hikâye ettiğim “Guardian Service” kumpanyası, iki bin kadar satıcı kullanır; Electrolux yedi bin kadar.
Bu tip mitingler yalnız bunlara mahsus değildir. Başlıca mağazalar, satıcılarının maneviyatını yükseltmek ve müsabaka havası yaratmak için sık sık bu usullere başvururlar.
Amerikalılar haklı olarak dtlnyar nın en birinci satıcı milletidirler.
B. Amerikadan kısa haberler
Atomun parçalanması
Birleşik Amerlkada, pen»llln T» streptomisin gibi mikroplan öldüran ll&çlann aterlllzasyonu kin 2.000.000 voltluk bir atom-parçalayıcısı kullanılmaktadır. Sürati, saniyede 280,000 kilometre olan bir elektron cereyanı, mikroplan bertaraf etmek İçin kimyevi maddeleri havi tüpler va şişelerden geçirilir.
Amerikan ticaret filosu
Birleşik Amerika ticaret filosu, yalnız 75 1 devletin malı olmak üzere 1187 gemiden ibarettir. Bunlardan 49 u yolcu, 719 u yük ve 419 u petrol taşıyan gemilerdir»
Amerikan imalâthaneleri
Birleşik Amerikanın 240.000 İmalâthanesinden yalnız 504 ü 2500 kişiden fazla istihdam eder,
Ziraatte böcekler
Birleşik Amerlkada, yollarda vo meydanlarda, çimenler arasında türeyen yaramaz otlan bertaraf etmek İçin Avutralyadan büyük miktarda böcek getirilmiştir. Amerikan Ziraat Bakanlığına göre şimdiye kadar yaramaz otlan yiyeceek 500,000 den fazla böcek dağıtılmıştır.
Yüksek uçuş rekoru
Bir Amerikan uçağiyle uçan Anı Lulsa Branger isminde Venezuelftlı bir kadın pilot yüksek irtifada uçmuK yeni bir dünya reekoru kırılmıştır. 31 mart 1950 de tek motorlu Pipcr Cub Speclal tipindeki uçağiyle 7.351 metre yüksekliğe çıkmıştır. Hafif uçaklar için eski İrtifa rekoru “5700 metre” başka bir Piper Cub uçağiyle 1949 da kırılmıştır»

18 Ağustos 1950
YENt İSTANBUL
8ayfa 0
N EKONOMİK
Tütün kongresi kararları
I
Prof. Dr. Kerim Ömer Çağlar
Chicago Fuarının müddeti uzatılmıyacak
İzmir Fuarı hazırlıktan bitti
1950 fındık mahsulünün noksan oluşundaki sebepler nelerdir?
(YENİ İSTANBUL'UN NOTU: TU tUn Kongremi kararlarxnm ana hatları iterinde genig bir hulfaa gaematnnı g atetemisin Ziraat Başmuharriri Prof. Dr. Kerim Ömer Çağlamdan rica ettik. Sayın profesör İstihsal Komisyonu notlarını bize iki makale halinde neşrediyorum)
üç gün sonra kapanacak olan Chicago Fuarında 200 bin dolarlık Türk malı satılmıştır
■Tl
Başkanı olarak çalıştığı kongredeki gönderdi. Bunlardan birincisini Ouptltı
10 oğustosta başlayıp 15 ağustos 1950 salt günü sona eren Tütün Kongresinin umumi havasını aksettirmek lâzım gelse bunun heyecanla başlayan fakat sükûnetle biten bir toplantı olduğunu söyliyeblliriz. Buna 1950 Ankara Tütün Kongresini az çok herkeste ümit ve neşe uyandırdığım ilâve edersek kongre kararlarının mahiyeti hakkında da fikir vermiş oluruz. Şimdi alınan kararlar ve izhar edilen temennileri gözden geçirelim:
1 — istihsal işleri:
Türklyenln büyük, küçük bütün İstihsal gölgelerindeki ekiciler sayısı 240 bini bulmakta ve hattâ geçmektedir. Bunlardan pek büyük bir ekseriyet dönüm sayısı onlar rakamıyla ifade edilebilecek ufak ziraat erbabıdır. Bunlann dertleri, dilekleri pek muhteliftir. Onun İçin komisyonlarca alman kararların bir kısmı u-muma şamil olmuşsa da bu meyan-da tütün bölgelerinin hususî şartlarım da gözönünde tutmak mecburiyetleri ortaya çıkmıştır.
Kongrede hiç hlr müstahsilin ve hiç bir tacirin itiraza yanaşamadığı başlıca noktalardan biri Türk tütününün kalite bakımından üstünlüğünü korumaya matuf tedbirler, diğeri tütün piyasası ihtiyaçlarını ayarlamayı hedef ittihaz eden prensiplerdi.
Türk tütününün dünya piyasasında müşteri bulması ve tutunabilmesi için onun, tabiatın bize bahşettiği imkânların müsaadesi nispetinde yetiştirilmesi gerektiğine inanılmış, bu sebeple de 1950 yılma kadar tütün ekimine açılmış sahalardan başka hiç bir suretle yeni ekim atarlarının açılmaması takarrür etmiştir. îş bununla da bltmeylp tütün bölgelerinde biri zl-raatten, İkincisi tekelden, diğer üçü tütün ziraat! yapanlar tarafından seçilecek 3 kİ ceman beş kişilik yeminli eksper heyetleri bugün tütüne açık tarlaları sınırlandırarak bunlar arasında ancak İyi tütün yetiştirmeye elverişli topraklan ayıracaklardır. Yalnız buralarda tütün d iki m in e müsaade olunacaktır. Çünkü müstahsil ve tacir, hâlen tütüne katiyen elverişli olmayan topraklarda elde edilen fena tütünün hem miktar ve hem kalitesizlik yüzünden tütüncülüğümüzü bir buhrana doğru götüreceğine inanmaktadır.
Mühim bir karar da tütün rlraatt-nin maliyetini düşürmek ve kalitesini yükseltmek İçin bir aile ziraati haline getirilmesi istikametinde alınmış olan karardır.
İyi tütün elde etmek maksadiyle ve bu İşle uğraşan iki milyona yakın insanın hayat seviyelerini yüseltehil-mek için tütüncülüğü meslek haline getirmek zarureti kongrenin üzerinde ısrarla durduğu bir nokta teşkil etmiştir. Bunun için tütün ekim noktalarında tütün müstahsil birliklerinin kurulması, bütün ekicilerin bu birliklere yazılmaya mecbur tutulmaları, aynca tütün sahalarında kooperatiflerin geliştirilmesi ve genişletilmesi, topraksız tütün ekicilerinin de kooperatiflere âza olmasını sağlayacak kanun! değişikliklerin yapılması tavsiyeye şayan görülmüştür. Tütün müstahsili zirai sigorta Üzerinde e-hemmlyetle ve ısrarla durmuştur.
Diğer temenniler ve kararlar arasında Tekel İdaresinin mıntakalara göre elde 'ettiği iyi tohumların tevzi İşine devam etmesi, bu vadideki çalışmalarına ve İlmi araştırmalarına hız ve genişlik vermesi, tütün hastalıkları ve zararlıları ile mücadelenin daha ciddi yapılması vardır.
Kongre, küçük tütün müstahsilini korumak için İttifakla bazı kararlar almıştır kİ, bunlardan başlıcolan
kredi, malzeme bakımından küçük dikicinin rüçhan hakkını haiz olması. 50 dönümden fazla tütün dikenlere de her hususuta yardım zarureti kabul edilmekle beraber bunda ve Tekelce yapılan destekleme mubayaalarında en evvel 50 dönüme kadar tütün ziraatı olanların düşünülmesi uygun mütalâa edilmiştir.
Kongrenin İstihsal meselelerinde diğer temenniler müteferrik mahiyette olup bcllibaşlılan şunlardır:
Mümkün olan yerlerde toplu fideliklerin ihdası, ancak katî İhtiyaç duyulduğu takdirde gübre kullanılması (iri yapralttı ve sert içimli tütünlere). kredi hadlerinin dönüm başına 100 liraya iblâğı, faizlerin tütün ziraatinln kaldırabileceği bir seviyeye düşürülmesi, müteselsil kefalet e-saslannın ekiciye endişe vormiyecek bir şekle ircaı, mümkünse 8 kişinin dahi müteselsil kefalette borçlanabilmesi, İp, çul ve ziraat âlet ve vasıtalarının vaktinde ucuz bir fiyatla temini, kalıpçıların ehliyet İmtihanına ve vesikaya tâbi tutulması, denk ağırlıklarında 10 kiloya kadar eksik veya fazlalığın kabulü, denklerde hakiki çul darasının düşürülmesi, bunlann yüzde 10 bir noksanla sağ-lamlannın ekiciye İade edilmesi, an-barlarda denklerin tartılması sırasında 500 gTamdan yukan küsuratın kilo olarak çiftçi lehine, 500 gramdan aşağısının alım lehine hesaplanması.^
Chicago, 16 A.A. (United Press) — Birleşik Amerikanın İlk milletlerarası fuarı başkanı Anoff İştirak edenlerden bazılarının uzatılması yolundaki taleplerine rağmen fuann evvelce kararlaştırıl d ığı gibi 20 ağustosta kapanacağını bugün söylemiştir.
Anoff iştirak edenlerden çorunun malların nakli İçin evvelden tedbirler almış olmaları dolayıslyle fuarın müddetinin uzatılmıyacağını söylemiş ve ikinci milletlerarası fuann ge. lecek eylülde Chicago’da açılacağını ilâve etmiştir.
Türkiye Haberler Bürosu Başkanı Türk firmalarının fuarda şimdiye kadar 200.000 dolar kıymetinde mal sattıklarım söylemiştir.
Eren, bu satışların 300 tonunu A-m erik an ve Kanada firmalarına satılan kuru İzmir üzümünün teşkil ettiğini bildirmiştir.
17/VIII/1950 Perşembe
Borsalarda vaziyet
İstanbul
uncu açd-Fuar 19.30
Fuarı, Başbakan adına, Ekonomi ve Ticaret Bakanı açacak
İzmir 17 (Husus! muhabirimiz bil-diriyor) — Fuar komitesi 19 İzmir Enternasyonal Fuarının ma programını tesblt etmiştir, önümüzdeki pazar akşamı saat
da Başbakan Adnan Menderes adına Ekonomi ve Ticaret Bakanı tarafından açılacaktır. Açılma törenine İzmir Belediye Başkanı Hulûsi Selek, İzmir Fuarım takdim eden bir hitabede bulunacak, bunu Zühtü Vellbe-şenln dış ticaret konulan hakkında bir nutku takip edecektir.
Saat 19,15 te fuara gelecek olan davetliler eırasiyle Marshall Plânı, Amerika Birleşik Devletleri, Ingiltere, Batı Almanya, Macaristan, Çekoslovakya, İtalya, Iran, Pakistan papyonlarına gidecekler. Ticaret Bakanı bu papyonların açılma törenlerini ayn ayn yapacaktır.
Fındık bahçelerine
mu?
İşçi sendikalarının dünkü toplantısında Çalışma Bakanının yaptığı konuşma
Bir fındık tacirinin müstahsiller hakkındaki düşüncelerine göre, vaziyet nasıl izah ediliyor ?
Dün Ticaret Borsasmda fındık fiyattan yeniden ilerleme kaydetmiştir. Eski mahsul bir fındık partisi 310 kuruştan muamele görmüştür. Buna muvazi olaraJc fındık ğı fiyattan da yükselmektedir, borsada 155 kuruştan naturel dik yağı satışı olmuştur.
ya-Dün fin-
1950
• — /şleme safhasına alt meseleler:
8437 sayılı kanunun 69 ve 70 İnci maddelerine dayanarak salâhiyeti! bir heyet marifetiyle hazırlanan imal tipleri değiştirilmemiştir. Türk tütünleri esikden olduğu gibi büyük tonga, küçük tonga, İskenderiyekârî, Ru-melikârl ve Basma olmak üzere 5 İmal tipini muhafaza edecektir. Komisyon raporunda imal tiplerinin her biri İçin tütünlerin menşei, sandıkların iç ebadı, denklerin safi sıkleti, sargı cinsi verilmiştir.
Muhtelif bölge tütünlerinin işleme tipleri şöyle tertip edilmiştir:
a) Ege tütünleri: Büyük tonga.
b) Marmara tütünleri: Rumellkâ-rî veya küçük tonga (Düzce, Hendek, Akyazı tütünleri İskenderiyekârî ve istenirse Rumellkârî olarak İşlenir).
c) Karadeniz tütünleri: Samsun, Bafra ve havalisi dizileri küçük tonga, demetleri iskenderiyekârî veya küçük tonga, Gümüşhacı köy tütünleri basma veya küçük tonga, Trabzon, Taşova, Artvin tütünleri tsken-deriyekârl veya küçük tonga.
d) Şark tütünleri: iskenderiyekârî veya küçük tonga tarzında işlenebilir.
Bu komisyon İmal tiplerine hangi yaprakların gireceklerini teferrüatiy-le saymış, ihraç edilecek partilerde tütün denklerinin baş tarafına Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı tarafından- tesbit edilecek milli alâmeti farikanın vurulmasını kabul etmiştir.
Memleketimizde tütün alan yabancı firmaların mühim bir kısmı doğrudan doğruya kendi fabrikalarının ihtiyacını temin ettiklerine göre ne yolda tütün işlemeleri kendileri için faydalı İse bu yolda İşlemekte tamamen serbest ve muhtar olmalarına, bundan başka yabancı memleketlerden gelecek taleplerin hususiyetleri de gözönüne alınarak Ankosinas-yon İhracat hariç olmak üzere siparişe müstenit taleplerin ls’afına imkân verilmiştir.
Kongre büyük tütün merkezlerinde fumlgatuvar’lann kurulmasını, în-gl İte rede tatbik edilmekte olan ağır vergiler dolayıslyle Ingiliz müşterilerimizin bir kısmı bizden aldıkları
8atılan diğer malları bakırdan ma-mûl eşya, toprak eşya, işlemeler ve Bursa bıçaklan teşkil etmektedir.
Eren, 21 ağustosta açılacak İzmir Milletlerarası Fuarına 150 Amerikalı firmanın iştirak edeceğini, Chicago fuannda tatbik edilen prensiplerin İzmir Fuarında da tatbik edileceğini ve bunlar meyanında iş adanılan ile halk İçin ayn saatler tahsisi üe malların teşhirinin mület esasına göre değil eşya nevi esasına göre olması bulunduğunu söylemiştir.
Nuri Eren Türklyenln gelecek Chicago fuarında teşhir edeceği malla-nn nevini arttıracağını bildirmiş ve bu fuArda edilen istifadeler arasında Amerikada çam fıstığı, badem, fındık, ay çiçeği ve zeytin yağı için daim! tevzi yerlerinin kurulması bulunduğunu İlâve etmiştir.
Öğrendiğime göre» Çekler, Türkiye - Çekoslovakya ticaretinin bugünkü seyrini gösteren bir nota hazırlamışlardır. Bunu Ticaret Bakanına takdim edeceklerdir. Alman Devlet paviyonunda hazırlanan köşede şu İbare vardır: "Harpten yorgun çıkan Almanya, zlndeleşmİştir. Malımızı alınız. Bütün mahsullerinize müşteriyiz.^
Fuarda teşhir edilip satılmak üzere İzmir gümrüğüne o kadar ticarî emtia gelmiştir kİ, bunların ithalât gümrüğünden fuardaki gümrük depolarına ve pavlyonlara naklinde zorluk çekilmektedir. îzmire gelecek olan ziyaretçiler Devlet paviyonla-nnda âdeta bir dünya sergisi görecekler, şimdiye kadar karşılaşılan durumun tamamen aksine olarak her istedikleri eşyayı satın alabileceklerdir. Fuann açıldığı pazar gecesi İzmir Belediyesi, Ticaret Bakanı ve İzmlrde bulunacak elçiler şerefine bir ziyafet verecektir.
Evvelce de yazdığımız gibi mahsulü geçen seneden pek noksandır. istihsal bölgelerindeki ticaret borsalannın yaptıkları son hesaplara göre» 1950 yılı fındık istihsalinin 15 . 16 milyon kilo arasında olduğu anlaşılmaktadır, istihsal noksanlığı karşısında, daha mevsim başında fındık fiyatları 310 kuruşu bulmuştur. Alâkadarların tahminlerine göre, fiyatlar bu gidişle daha ziyade yükselecektir.
Trabzon, Giresun, Ordu bölgelerinde bir tetkik seyahati yapan bir fındık taciri, bu senekl mahsul hakkında bir muharririmize şu İzahatı vermiştir:
— Bilindiği gibi bu sene fındık
mahsulü noksandır. Fakat elde edilen mal, kalite itibariyle yüksektir. Vakan geçen sene mahsulü 80 milyon kiloydu, fakat bunlann arasında yağmurdan ıslanmış, bu İtibarla bozulmuş mallar da vardı. Bu sene-kl fındık mahsulünde böyle bir ân-za mevcut değildir.,.
Fındık bölgelerinde tetkikler yapan tacirin ifadesine göre, bu senekl mahsul noksanlığı, fındık bahçelerine iyi dan İleri gelmiştir.
Bu ifadede bulunan münü şu suretle izah
— Bazı bahçe sahipleri, fındık fl-danlannm diplerini bellemişler, lüzumsuz dalları kesmişlerdir. Bu hareketi yapan bahçe sahipleri geçen senekl randımanı aldıklarından bahsetmektedirler. Bundan da anlaşılıyor ki, bir çok fındık müstahsilleri ziraat amelesi tutarak bahçelerini İmar etmişlerdir. Nitekim küçük bahçesi olan bir ziraat müstahsili böyle yaptığı için, bahçesinde geçen senek! randımanı almıştır.
müstahsilin bakmamasın-
zat, bu hük-edlyor:
Hatay bölgesi ipekçiliği müşkül durumda
Amerika, Rusya ile ticari münasebetlerini kesecek
Tokel’ln üzüm mübayaa fiyatları
Ticaret Borsasmda fındık fiyattan ilerleme kaydetmiştir. Keten tohumu ve diğer yağlı tohumların durumu sağlamdır. Natürel tiftik ise dün yeniden yükselmiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Boraksında kayde değer bir şey yoktur. Altın fiyatlarında ise düne nazaran bir canlılık hİBsedllmiştir.
İzmir :
Çckirdeksiz üzüm satışları bir gün evvelki kadar hareketli ve istekli devam etmiş, İyi kaliteli üzüm fiyatları yeniden yükselmiştir. Ağustos teslimi alivre satış yapanlar piyasaya az mal geldiği için teslimat yapamamanın endişesi içindedirler.
Pamuk satışları bir gün evvelki gibidir. Alıcı 244. satıcı 245 kuruşta ısrar ettiği için ancak avanstı satışlar yapılabilmiştir.
Washlngton 17 A.A. (United Press) — Temsilciler Meclisinden Cumhuriyetçi Russel Mack, Birleşik Amerikanın Sovyet Rusya İle ticari münasebetleri kesmesini istemiştir.
Ingiliz ihracatı artıyor
Londra, 17 (AF) — Ingiltere Ticaret odasından bugün açıklandığına göre. Büyük Britanyanın Birleşik A-merikaya yapmakta olduğu ihracat temmuz ayı zarfında rekor denilecek bir seviyeye ulaşmış ve 31.700.000 dolara baliğ olmuştur. Aylık vasati şimdiye kadar 20.400.000 dolar civarında idi.
SATILIK
DİEZEL
ALTERNATÖR
GRUPÜ
kullanılmış mamûlâtı BH.P 42
Talnıa Qç «y yepyeni îngilis GROSSLBY marka dik üç »illndlrll 1000 devirli ve Alternatör 47.1/2 amper KW 81.25 ma tablo ve leferruntly-le Milliktir.
Müracaatı Kantarcılar Sa-bunhane sokak No. 27.
Telefon: 25908
tütünleri başka memleketlere rutubetini giderdikten sonra ithal ettikleri cihetle böyle bir kurutma tesisinin TÜrklyede kurulmasını, iş verenle işçi münasebet ve hukuku hakkında ki kanunlar memleketimiz iş hayatına, İcaplarına ve hususiyetlerine aykırı olduğundan bunlann gözden geçirilerek tadil edlmeslni temennileri arasına İthal etmiştir.
MEMLEKET
ve
İzmir 17 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Tekel idaresi yaş Sultaniye üzümüne 12, Orduya 12, Misket üzümüne 17 kuruş mubayaa fiyatı tâyin ve îzmlrdekl alâkalılara bildirmiştir. Müstahsiller, fabrika teslimi bu fiyatlarla İzmir Şarap Fabrikasına teslimata başlamışlardır.
Adana, 17 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Hatayın 1950 yılı İpek kozası rekoltesi, geçen yıla nazaran 100 bin kilo noksaniyle, 200 bin kilo tahmin edilmiştir. Hatay ipekçiliğinin maruz kaldığı alâkasızlık bir çok müşküller doğurduğundan, gelecek yıllara ait rekoltelerin daha da düşeceği söylenmektedir.
Bugünkü koza fiyatı 125 kuruştur. Bu İse müstahsili tatmin etmemektedir. Fransa 1950 mahsulü iyi kalitelere 600 frank teklif etmektedir. Fransanm teklifi de tacirlerin umduğundan aşağıdır.
Antakyadakl koza kooperatifi zarar içindedir. Hatayda muhtelif bölgelerdeki dut ağaçlanndan bir kısmının kesilmiş olması, bu güzel yurt köşesindeki ananevi ipekçiliğin ölmek üzere olduğunu göstermektedir. Ticaret Bakanlığı hayli zaman sonra her İhracatçıya 20 ton için müsaade vermiş, bir çok da formalite zorlukları çıkarmıştır. Bu yüzden bir kaç alıcı talebinden sarfınazar etmiştir.
Bankalar ko2a müstahsiline kredi açmamaktadır. Hatay İpekçiliğini ö-lüme götüren sebeplerden biri de bu-dur.
Saç ve Demir Sanayii Cemiyeti kuruldu
Saç ve demir eşya sanayicileri kendi aralarında bir cemiyet kurmuşlardır. Cemiyetin gayesi, bu sanayi şubesine mensup sanayi erbabı arasında meslek! tesanüdü arttırmayı. yerli demir eşyanın iç piyasada sürümünü arttırmak için tedbirler almaktan İbarettir.
Dünya yün İstihsali arttı
Washlngton İT AA (Lps) — Amerikan Tanm Bakanlığının yayınladığı bir tebliğe göre, bu sene dünya yün İstlhsalâtı fevkalâde artmıştır.
t

B 0 T 0 N
DIŞ TİCARET
Münasebeti ortala
Emrinizdecîir.
DÜNYA

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ MENFAATİNE BÜYÜK TÜRK MUSİKİSİ KONSERİ 24 Ağustos 1950 Perşembe akşamı saat 21,30 da
ÇIKHAVA TİYATROSUNDA
’âTemleketin en güzide see ve saz sanatkârlarının iştirakinden başka Kulüp müesslslerinden Üstat
MÜNİR NTREDDtN SELÇUK VE 8AZ ARKADAŞLARI Sah® yerleri:
İstanbulda : Babıâlide : Beyoğlunda:
M •
: Tonca Kundura Mafrazaaı. Tel: 43536
Millî Spor Zeki Rıza Mağazası Tel; 20485 Özfenerbahçe idarehaneni. Tel: 25387 Necmi Rıza Mağazası. Tel: 40633
Kervan Seyahat Acentesi. Tel: 40758
İt
DEVLET ÜRETME ÇİFTLİKLERİ MERKEZ ATELYESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN :
GAZİ
1 — 9500 lira muhammen bedelle bîr adet Elektrikli Tav ocağı 28.8.1950 pazartesi saat 14 de açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Fenn! ve İdarî şartnamesi Müdürlüğümüzde ve İstan-
bul Eminönü Bahkpazan Süngerciler sokak No. 83 de Yollama Memurluğunda görülebilir. (11110)
SAYIN HALKIMIZA
ZİYA BOYER ECZANESİ
Reçeteleriniz, tanınmış fabrikaların en saf İlâçları ile yapılır. Yeril ve ecnebi müstahzaratın muhtelif şekilleri emrinize Amadedir.
ZIYA BOYER ECZANESİ Karaköy, Tünel yanı

Bir kaç günden beri şehrimizde bulunan Çalışma Bakam Haşan Polatken dün saat 17 de yanında İşletmeler Bakanı Prof. Muhlla Ete olduğu halde Eminönü Halkevlne gelmiş ve işçi sendikaları mümessilleriyle bir toplantı yapmıştır.
Toplantıyı açan işçinin, Bakanın bir saat sonra Ankaraya dönmek mecburiyeti olduğu için konuşmaların kısa yapılması hususundaki teklifi salonda protestolara yol açmıştır. Bilâhare, vakit darlığı yüzünden her sendikadan ancak bir tek kişinin konuşması tasvip edümiş ve kürsüye gelen işçiler sendikalarının ve işçi â* lemlnln muhtelif dert ve ihtiyaçlarını anlatmiışlardır. Bu arada, söz alan muhtelif sendikalara mensup delegeler, fazla iş saati tatbik edildiğinde^ çalışma yerlerinin İyi olmadığından» sigorta kanununun İşçiler üzerinde büyük bir yük teşkil ettiğinden, iş kanunu hariçinde kalan İş yerlerinin bir an evvel İş Kanununun şümulüne alınması lüzumundan, âmir ve memurların İş mevzuatını lâytkıyle bilmediklerinden, vatan hizmetine yedek olarak çağırılan işçilerin, bir müddet geçtikten sonra, işçilik vasfının kaldırılmasının doğru olmıvacağından, işçilerin çalışma karşılıklarını lâyı-klyle almadıklarından, asgari ve adil bir ücret tarifesinin bulunmadığından, vergilerin ağır olduğundan, İş ve İşçi Bulma Kurumunun İyi çalışma* dığından, çocuk zammı verilmediğinden şikâyet etmişler ve bunlara mukabil Türk işçisinin millet ve memleket sevgisinden bahsetmişlerdir.
Sendika mümessillerinin konup-malan devam edeceği sırada, Bakanın Ankaraya dönme zamanı geldiği bildirilmiş ve kendisinin bir konuşma yapacağı söylenmiştir. Bu haber tekrar işçiler arasından protesto sesleri çıkmasına sebep olmuş ve bu hava i-çertsinde kürsüye gelen Haşan Po-latkan ezcümle şunlan söylemiştin
11— Memleket hizmetinde bu vazife uhdeme verildiği günden beri iş veren ve işçi arkadaşlarımla konuşmayı ve tatbikat içerisinde bulunan bu arka-daşlanmı dinlemeyi kendim için vazife saydım. Bu gaye ile memleketin muhtelif iş yerlerini gezdik. Bir kaç günden beri de tstanbuldakl iş yerlerini ziyaret etmiş bulunuyoruz.
Bu toplantıya gelmeden biraa evvel telefonla An karadan çağırıldık. Bu akşamki trenle hareket ederek yarınki Bakanlar Kuruluna iştirak edeceğiz.
İşçi arkadaşlarımın temas ettikleri kanunların değiştirilmesi mevzuu buraya gelmeden çok evvel düşünülmüştür. Bunu yaparken işçi ve İş verenlerden kanunların aksak taraflarını sormayı kararlaştırdık. Bu sebeple sendikalara birer tAmlm gönderdik.
Bazı arkadaşlar îş Kanunu harl-çlndo kalan yerlerin de îş Kanununun bünyesi içerisine alınmasını istediler. Benim şahsî kanaatim bir tek işçi çalıştıran yere dahi bu mevzuatın tatbik edilmesi merkezindedir. Yalnız, Bakanlığın gözü kulağı olan iş müfettişlerinin sayın çok azdır. Onun için. Maliye Bale anlığına da yük olmamak şartlyle teşkilâtımın düzelttikten sonra bu mevzuu ele a* lacagız.
Asgarî ücret meselesine gelince. Bu hususta da muhtelif oetveller hazırlattım. Sıhhati rakamlar elde et* tikten eonra bu mevzu üzerinde de durulacaktır.
Ücretti İzin veya hafta tatili mevzuunda da çalışmalarımız devam etmektedir.
Eylül veya ekimde Ankarada iş veren, işçi ve ilim adamlarımızın iştirakiyle büyük bir çalışma kongresi toplayacğız."
Daha sonra Bakan kendisine eoru-lan muhtelif suallere cevaplar vermiş ve işçilere tesanüt tavsiyesinde bulunmuştur.
BORSA
ve
PİYASALARI
KAMBİYO
Istanbu 1 Borsası
AÇ1İI9 | Kapanı.
1 Bterllng ..™ 7.00.60 7.91
100 Dolur 280.— 280 —
100 Ft. FTangı O.fiO 0,80.
100 İsviçre Fr..« 64.03 64,03
100 Belç. Pr ..™ 6.60 5.60
100 Uveç Kr.,.— 54.12.60 54.18.60
100 b'lorm 78.08.40 73.68.40
LOû Liret 0.44,128 0.44.128
100 Drahmi 0.01.876 0.01.876
1Û0 Lucnudoi .... 9 73.00 9.73.90
Altınlar
Bugün EM(I kur
Lira Lira
Külçe YeıZ (Jf. 4.03 4.88
Külçe OegUBAM. 4.97 4.95
Cumhuriyet 83.10 88.20
R(’tıat —
Hara İt 82 16 81.15
Gulden - 43 50 43.—
İngiliz
Fransız kok —. M
Napoieou U1 w —
lavlçre — —
Nevr-Tork'la ı onsu: I 85
Gümüş, Plâtln
En aşağı En yukan
Gümüş Gr.
Plâtln " 10.- İL-
Zürich Borsası (Serbest)
23.0.1950 İsviçre Frangı
Duruma En aşağı En yukan
Türk Liralı ^..... 1.- Lcû
Düllir 4 33 4.34
Sterllng — 10.70 10 oo
Fransız Frangı 1.16 1.10
-
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
%6
*6
%6
%6
%6
*6
%7
%7
*7
*7
%7
%7
%7
%7
%7
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
— ■ -. -
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Ikramlyeli tahviller 1933 Lrı'iifil 1938 Ikrnmlyell .... Milli Müdoraa l ÜMİ 1941
1/2
1841
Demiryolu IV Demiryolu V ......
L949 Ikramiyell Dlfcerlcrl
Demiryolu VI
Kalkınma
•»
M
tnt İkrazı
İBt İkrarı
1949 1946
Milli Müdafaa 1949 1934 1934 1941 1941 194]
Mili!
i •
19
I
11
Hl •••pee !-• L-L l I —e
Sİvo-ltraurum I
’ 1L-VL1
Demiryolu
9S
Müdafaa
•>
(9

• rt i... n... UI.M
1.^
I1.M m... ıv...
Kapanıp
(•>
28.—
20.—
20.50
07.-
07.80
08.65
34.—
20.—
21.-
98.-100.-100.-
95.05
99.85
90.50
W,150
90 25
95 60
07.60
31.80
20 40
30.30
20.15
20.10
20.10
20.46
20.20
20.10
20.70
e
uo._ 08.— 08.—
09.—
08.-
100.—
99.-
22.-
20.30
22.-
21.6)
22.-
22.-
21.16
22.-
20.90
21.20
Hububatı
pugday yumuşak (Tüe.)
Buğday Ofis ...........
Arpa yemlik (döltme)
Mısır Ban (çuvalı) .....
goAUlya tombul
F&MUiya Çalı «ert
Kuşyeml ................
Mercimek kırınızı kabuk
Mercimek yeşil
Nohut natürel
fagü tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu Keten tohumu .......
Kendir tohumu S ıjsam •••»■•
Yer fıstığı kabuklu
Şirket Tahvilleri
T.O. Ziraat Bankası ...
Anadolu D.Y. Tertip A/B. a
.....
Mümea. Senet
• S
20.60
111.—
20.20
LİL—
69-
67 60
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası Türkiye İş Bankanı ...«*«« Türk Tlcurot Bankası —« Aralan Çimento
Şark Değirmencilik
MIII1 Ren8Üran» ........
123.-
80.-
6.—
16.20
23.25
16.—
U0.20
6.-
16.26
23 60
16.26
Ecnebi Tahviller
Mı.ır Kre(1l Fon.lve 11)03 . | 172.- |
Koru M ayvalar ı
Fındık (kabuklu ntvrî) Fındık (İç tombul) —™ Ceviz (kabuklu)
Ceviz (İç natürel)________
Ou kum a Bam Maddeleri ı Tiftik (ana mal) .....,r,r..r. Tiftik (Natürel) ...............-
Yapak Trakya (Kırkım)
Ham derileri
Sığır anlamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru klioau ... Koyun hnvn kurusu klioau
Nebati Yadları
Zeytinyağı (E. İD.
Öunnrnyagı (Raf.
Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çürük) .....
lan ek eli) sıra) çıplak)
Bugün Eek) Kapanış
2a— 30.—
29.— 20.30
— 18.10
23.— —
e» M
M— —
33.— 81.20
82.— —
54 — —

88.— 32.-
62.— 64.-
w? 87.-
82.— 75.-
85.-
9160
310.— 260.—
— 22.—
405 — 850.—
2 M 840.—
230.— 220.—
1.40 140.-
8.35 170.—
175.—
235.— 285.—
100.— 180.—
110.— 110.—
, 155.— 135.—
Üzüm çcklrdokslz No.9 tnolr A »eridi
8 aerİBİ
Akala
Akala Akala yerli .
yafiı (rafine) ... çekirdeği
M
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
No. 8.... No. 108 ı ^,... u ••••«. in...........
Bürün

Sod Kapanıp
69.—
50.—
U.— 246.— 196.— m— 173.0 109.—
16.—
62.—
56.—
42-
220.—
190.-
160.—
180.-no.-
15.-
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala l
Pamuk Akala n
Pamuk Akala III
Pamuk yerli ı
Pamuk yeril İL
200.—
1.03
Dün Eski kur
Buğday (BuyelIzSent) Sert Kış mahsulü No, 3 M3.- 863.-
Kırmızı ” M No. 2 234 1/4 234.-
l'amuk Mlddltng (Ubrcal=Sent) Ekim 87.06 88.84
A mi>k e* •• s* •••••• 87.10 8888
37.16 88.80
Tiftik fLİbresl=:Hent) w. «R
Fındık (Llbre.tl=8ont) Kabuklu veril İri «M M *
” orta ...«#■■(■1... ■p —
Levan* iç ithal malı — —
Ekstra Irl İç İthal malı 44.- 40.-
Kum tlBtlm (Llbreı|=Sent) Thompnon çcklrdeksls seçme U 1/4 U V4
Koten h'bnmo (Bu$eli=Dolar) M InnCapOİİB an 8.»
Kalay (Libreni=8 en t) 95.50 •Ö.—
Levha-teneke (100 libre dolar) 7.30 730
Londra Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %60 randımanlı kabuklu tombul ...— b) îç sıra kontrollü
KL— 178.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak . Buğday aort
Arpa .....—........
80.-
8L-
Keten tohuma (Tonu=Sterllag) Bombuv - Tl.-
Kalküta 83 50
Yer Hl nd tfltun ••••••eeeeeew«t(« — 84.—
Bradford Piyasası
Fittik İyi aı&l (Ubreal^FIyat) Sıra malı ° TOn Anadolu * " •' Trakya * " 20 2) 18/21 34.—Nom 30.- ” 30/81 18/21
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=Tailan) Aahmounl Kıaa elyafh F/G. — Kamak Urun elvaflı F/G. 84.20 81.15 37.83
Günuado Burcuda muamulcaı LcccU odiluıumiy tahvilat vo ochamın ur> ve taleplere göre uuıyyUa «dun Laitrıbl piyana dogorlorh

Sayfa 6
yeni İstanbul
18 Ağustos 1950
Pertev
trade mark
Tiirk
Hemşire
TÜRK ŞEKERCİLİK SANATINI
Bir dünya şöhreti haline getirmiştir
yazarlarının
MADE İN
ccm
İzmir Belediye Başkanlığından
SOLINGEfl
BIÇAKLARINI
Konforlu
Sevim Seçkin
MOTOSİKLETLERİ
YAPANLAR
ANCAK TABİATIN
Galata Tahir Han
SAĞLAMLIK
19 Ağustos Cumartesi 21,30 da
ÜSTAT
ENGLISH
Müdürlüğünden
GÜZEL MAĞAZALARI - TAKSİTLE SATIŞ
Türkiye Genel Deposu İstanbul -
Han No. 6
Devlet Denizyolları ve Limanlan işletme
Kızılay Hemşire Okulu AKSARAY - İSTANBUL
bataryalarını kullanınız
ESOBAN U.F.I
MERHEMİ
Kardeşinin yanında vatani vazifeni yapmak için
ESOBAN U.F.I
MERHEMİ
Zsklre; E
Yave
- Ra Deka 8el. 10— No; A
Galata, Melek - Tel. : 43080
İzmir Şehir Tiyatrosu edeb! heyeti 1 ej’lûlden sonraki devrede oynamak ve aynı zamanda millî tiyatro edebiyatımızı teşvik etmek üzere bugüne kadar oynamamış yeril eserleri tetkike hazır bulunmaktadır.
Elinde böyle eserleri bulunan yazarların, bunları daktilo İle dört nüsha olarak yazdırıp îzmlr Belediyesi Yazı İşleri Müdürlüğüne gecikmeden getirme veya yollamaları ilân olunur.
(11139)
Traş bıçağı ve çelik eşya fabrikası, Solingen, İzmir Enternasyonal Fuarı Alman Çadır Pavi-yonunda muhterem müşterilerinin ziyaretine intizar etmektedir.
Aya oeyahat vasıtasının yansı. Tersi «oru eki; Sondaki harf . geçmiş şey mAnasına Eski mektebin terbiye va-Tersi merbutu. 10 — Bir tef-
Yaralar, yanıklar, temriyeler, ekzamalar. sakal İltihabı, makat kaşıntıları, kuru kel, saç va tırnak hastalıkları, emzikli annelerde meme çatlaklarına karşı faydalıdır.
MISIRLI 5 AKJEF KARDEŞLER l Beynelmilel akrobatların çok tehlikeli hünerleri ZIT KARDEŞLER: (En yeni programlan De).
Tepehaşı ALP Oteli altında
ÎZMÎR FUARINDAKİ PAVtYONVMUZDA VE AYRICA ÇEKOSLOVAK PAVİYONUNDA TEŞHİR EDİLMEKTE CİLAN MOTOSİKLETLERİMİZÎN ZENGİN ÇEŞİTLERİNİ GÖREREK KARARINIZI VERİNİZ.
YERLİ cemiyetinin
MUHTEŞEM GECESİ
Telefon: 40430 — 42678
Telgraf: Lamet İstanbul
Biletler Saray ve Çemberlltaş Sinemaları liselerinde 5 - 8 - t T. L. una satılmaktadır. Üniversitelilere bir mevkide yüzde elli tenzilât.
Ayrıca ı Müsamereye gelenlerin filmi çekilecek ve programın hitamından evvel gösterilip kura neticesinde talihlisine verilecektir.
NOT: Geçen defaki müsameremizde çekilen filim de gösterilecek ve yine aynı şekilde talihlisine hediye edilecektir.
Southon Laboratories Ltd., London
ZAYİ — 1949-1950 der» yılında Karabük Demirçelik ilkokulundan almış olduğum diplomamı kaybettim. Yenisini a-lacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Ruçlıan Çamay’dan FİLİM ŞARKILARI. TAKSİM BELEDİYE GAZİNOSU CAZ ORKESTRASI ÎLE
Mikropla mantarlı deri,
■aç ve tırnak hastalıklarına kartı
MÜZEYYEN SENAR ISIL — MEFHABET YIL DİBİM — SUZAN YAKAR — AHMET ÜSTÜN — LÛTFÎ GÜNERİ. En seçkin saz heyeti refakatinde
KONYA FESTİVAL HEYETİ ı (Millî Oyunlar) Şinasl özonukun (İşitilmemiş sürprizleri) İSMAİL DÜMBÜLLÜ (Yeril Filim Çeviriyor)
ve arkadaşlarının İştirakiyle
Mecburi nakil dolayıslyle Şişli Bulgarçarşısında kaloriferli, sıcak sulu, 6 oda mükemmel konforlu bir a-partman dairesi devren kiralıktır. Senelik kirası 3800 liradır. Saat 8-13 arası 80725 telefon numarasına müracaat.
Mikroplu ve mantarlı deri, ■ aç ▼« tırnak hastalıklarına karsı
■Alman Çelik sanayii tekrar faatiyette..
Kandilli Kız Lisesi Müdürlüğünden :
1 — Kandilli Kız Lisesinde yapılacak onarım içler! açık eksilt meye çıkarılmıştır. Keşif bedeli (19999) Hra (25) kuruştur. Eksiltme 29-8-1950 tarihinde salı günü saat 15 de Liseler Saymanlığı binasında toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu İçe alt evrak şunlardır: Mukavele. Eksiltme, Bayındırlık içleri genel, husus! ve fenni şartnameleri, proje keşif hu-lâsaslyle buna müteferrl diğer evrak Kandilli Kız Lisesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek için taliplerin 1500 liralık muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz İbraz etmesi ve 1950 yılında Ticaret Odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hâmil ol-mato, eksiltme gününden tatil grünleri hariç (3) gün evvel Vilâyet makamına rpüracaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarıda 2 nci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair irazalamajıı çarttır. (10959)
Dünyada, kendi sınıflarında dalma birinciliği muhafaza etmektedir. Türkiyenin büyük vilâyetlerindeki acentelerimizden izahat İsteyiniz. BOL YEDEK AKSAM TESLİMAT HEMEN YAPILIR TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ t
MEHMET KAVALA
Rnldnn • Rftai
1 — KötU şaka (İki kelime). > — Fikir; Güven. 3 — Arkadaşlık; Bir edat. ( — Bir nevi abaJÖr; Sinir. 5 — Tersi saçlarını muntazam hale getirir; Bir kadın yazarımı». 6 — Köpek; Asil. 7 — Çekiştirmek; Bir edat. 8 — Taharri ettiren; Bir soru 9 — Delinin Öylesi fenadır; Geçim vasıtası. 10 — insana itimat et (iki kelime).
Tııkıırıdan nsngıı
1 — Kaçış halinde; üye. 1 — Âlftt; Tersi tekrarlanırsa kocakarının çenesi olur. 8 — Boru (eakl terimi; Bir kazamız. 4 — Büyüklük- 8 — Tersi bir spor muharririnin soyadı; Anlam. 8 — Ced; Nag (aynen). 7— Buza çarpıp batan bir transatlantik 8 -okunmazsa gelir. 9 — Eski mektebi; sıtası; Tersi merbutu. İC rllca branşı (İki kelime)
DÜNKÜ RÜLMACANIN HA T, I, t Koldan sağa:
1 — Eziyet eden. 1 — Makal; E# ro. 8 — İki varaka. 4 — Mile; Ana ma. ö — îri; Asi; îri. ( — Ne; Adi La. 7 — Şamata. 8 — Alâ Kemere 9 — Acaba; Akel. 10 — Kale kapı 81.
Yukarıdan aşağı t
1 — Elimine; Ak. 3 -canip. 3 — îklll; Aral Atebe. 8 — Ema; Adamak. ( sima 7 — Ezani; Asap. 8 — Şakı. 9 — Eramll ra balı.
Liman İşletme tarifelerinin eşya tasnif cetvellerinde
tik mamûlâtı,, ibaresinin her nevi mamul ve gayri mamûl lâstik ve kauçuk şeklinde tâdil edildiği ilân olunur. (11333)
İELECTRIC
I '//. e«
EN ÜSTÜN EVSAFLI EN MÜTEKAMİL EN UCUZ ÇEKOSLOF?
JAWA
ccm
AFİTAP VE
A
Z DDLAPLAKINDA
iki ASRIN TEKNİĞİÜÇ BİRLEŞTİ..
KAELBLEİ
|8 Tonluk
Türkiye Umum Mümessili:
AHMET VELİ MENGER
Teksim, Cumhuriyet Meydanı No. 9*1 — Telefon: 41442
Siftndirlort
e

: ı




7




mi
1 Ar ■
Sn 11
M

- » . ) * ■ j 1

Comments (0)